You are on page 1of 9

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/331356982

Gelenekten Geleceğe Mimarlık

Conference Paper · April 2010

CITATIONS READS

0 3,182

2 authors:

Saadet Aytis Isil Ozcam


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimar Sinan Fine Arts University
14 PUBLICATIONS   3 CITATIONS    14 PUBLICATIONS   1 CITATION   

SEE PROFILE SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Isil Ozcam on 19 August 2020.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


GELENEKTEN GELECEĞE MİMARLIK

Y.Doç.Dr. Saadet AYTIS 1, Arş. Gör. Işıl POLATKAN 2

saadetaytis@gmail.com 1, aytis@msgsu.edu.tr 1 , isilpolatkan@gmail.com 2

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü1,2

ÖZET

Çağdaş dünya, sınır tanımayan teknolojiyle birlikte, her alanda sağlanmak istenilen konfor,
globalleşme, endüstrileşme ve mimarlık, turizm, sağlık, perakende, gıda, reklam, iletişim, ulaşım,
moda, eğlence gibi pek çok alanda yaşanan sürekli gelişmelere sahne olurken, kendi sonunu da
hazırlamaya başlamıştır. Kontrolsüz gelişmelerin sonucu olarak küresel ısınma, yapaylaşma,
kaynakların tükenmesi ve çevreye verilen zararların giderek artması, küresel dengeyi telafi edilmesi
giderek güçleşen bir konuma yaklaştırmaktadır. Modern mimari ve şehirciliğin fosil yakıtlara bağımlı
olarak gelişmiş olması nedeniyle yapılan çoğu bina, toplu konut ve kentsel alanın, dünyada üretilen
sera gazının %70-80'inden sorumlu olduğu bilinmektedir. Günümüzde artık temel ekolojik değerlerin
yapılı çevrelerin oluşturulmasında veri olarak ele alınması büyük önem taşımaktadır. Mimaride
yükselen yeni bir değer olarak karşımıza çıkan ekolojik yaklaşım, aslında insanoğlunun yeryüzünde
doğa ile ilişkilerini düzenlemeye başladığı ilk günlerden beri var olan bir kavramdır. Geleneksel
konutlar incelendiğinde, yüzyıllarca çevre koşullarına karşı uyumlu yapıldıkları ve içindeki yaşayanlara
konforlu ortamlar sundukları görülmektedir.

Bu bildiride çevreye ve doğaya saygılı bir yapım şekli olan geleneksel mimarinin, sürdürülebilirlik
özellikleri ve tarih içinde çeşitli şekillerde yorumlanış biçimleri incelenmiştir. Bildiri kapsamında sırası
ile; ekolojik yapıların öneminin belirlenmesi amacıyla ekoloji, ekosistem ve sürdürülebilirlik tanımları
üzerinde durulmuş ve gelenek - geleneksel mimari kavramları incelenmiştir. Daha sonra toplumsal
yapının geçirdiği sosyal, kültürel, teknolojik, ekonomik değişimlere paralel olarak değişen tasarım
anlayışı irdelenerek modernizm ve onu izleyen yıllarda gelişen vernakülerizm akımı çeşitli örnekler
üzerinden değerlendirilmiştir. Son olarak Türkiye'de geleneksel mimarlık üzerine yapılmış çalışmalara
değinilmiştir.

Teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişen yaşam standartlarının bozulmadan sürmesi ve bu arada
ekolojik dengelerin korunması, ancak zaman içerisinde doğruluğu ispat edilmiş geleneksel sistemler
ve yeni teknolojilerin entegrasyonu ile sağlanabilecektir. Bina programlamada, yıllar boyu deneme
yanılma süreçlerinden geçerek, nesilden nesile aktarılarak oluşmuş geleneksel mimari tasarım
kriterleri göz önünde bulundurulduğu müddetçe mimariye ekolojik yaklaşım sağlamak mümkün
olmaktadır (1). Geleneksel mimarinin yorumlanması üzerine yapılmış bu çalışmada farklı yer ve
zaman dilimleri içinde üretilmiş vernaküler mimarlık örnekleri üzerinden ekolojik mimarlık
tartışmalarına farklı bir boyut getirmek hedeflenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Geleneksel mimarlık, vernakülerizm, sürdürülebilirlik, ekoloji.


1. Giriş

Günümüzde fosil yakıt kullanımı ve doğaya bırakılan atıklar gibi pek çok plansız yaklaşımın yol açtığı
çevre kirliliği, giderek artarak ekosistemi, dünyanın milyarlarca yıldır sürdürdüğü ekolojik dengeyi
olumsuz yönde etkilemektedir. Meydana gelen zararlı etkilerin azaltılması için sürdürülebilir kalkınma
ilkeleri doğrultusunda doğal kaynakların verimli kullanılması, atıkların minimuma indirilmesi,
kaynakların tekrar kullanımının sağlanarak çevrenin sürekli şekilde korunması gerekmektedir (2).
Sürdürülebilirlik, bugünün ihtiyaçları karşılanırken gelecek nesillerin ihtiyaçlarının da düşünülmesi
anlamına gelmektedir. Buna göre ekolojik yapı, çağdaş yaşam için gereken standartları ve insan
beklentilerini yerine getirirken çevre ve doğadan yararlanan fakat ona zarar vermeyen, hatta ekolojik
dengenin korunmasına yardımcı olan özellikler taşıyan yapı olarak ortaya çıkmaktadır.

Endüstrileşmemiş, ya da endüstrileşme öncesi toplumların mimarisi olan 'Geleneksel mimarlık', yıllar


içinde nesilden nesile geçerek, usta-çırak ilişkisi içinde yetişen kişiler veya yapı sahibinin bizzat
kendisi tarafından inşa edilen, coğrafya ve iklim gibi çevre koşullarından maksimumda yararlanarak o
bölgenin dokusuyla uyumlu yerel malzemelerin tercih edildiği, yaşayanların inanç, ekonomik güç ve
ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen yapım yöntemidir. Geleneksel konut mimarisi bu şekilde yüzyıllar
içinde ağaç kovuğu ve mağaralardan, taşınabilir barınaklara, kolay üretilebilir yapılara, malzeme ve
teknik açıdan uzun ömürlü yapılara doğru bir dönüşüm gerçekleştirmiştir (3).

Teknolojik olanaklar, üretim ve tüketim ilişkilerindeki değişimler ve bunların sosyo-ekonomik, sosyo-


kültürel yapıdaki etkileri nedeni ile, geleneksel yapılar ve geleneksel çevreler önce dönüşümlere, daha
sonra bozulmalara uğrayarak zaman içinde giderek yok olmaktadır. Hızlı ve yaygın kentleşme, yoğun
yapılaşma ve apartman tipi binalar insan-doğa ilişkisini istenmedik düzeylere indirmiştir (4). Oysa ki
çevresi ile uyumlu, güneşi, nemi, suyu, rüzgarı, manzarayı, yöresel malzemeyi yerinde ve ustaca
kullanarak ekolojik tasarıma dair yaratıcı, basit ve fonksiyonel çözümler sunan, kullanıcının kültürüne
ve yaşama biçimine uygun geleneksel yaklaşımlar, tarih içinde pek çok mimar tarafından
benimsenmiş; doğayla bütünleşme fikri çok sayıda yapıya esin kaynağı olmuş ve başarıyla
kullanılmıştır. Günümüzde bu doğrultuda yapılan çalışmalar devam etmektedir. Geleneksel mimarlığın,
dünyanın her yerinde insanı hayrete düşüren ekolojik özellikleri, endüstri devrimi sonrası gelenekselin
öneminin anlaşılmasıyla tekrar gündeme gelen vernakülerizm araştırmaları ve bu doğrultuda
oluşturulan yapılar, günümüzün moda kavramları olan sürdürülebilirlik ve ekolojik tasarım anlamında
çok önemli bir yere sahip bulunmaktadır.

2. Geleneksel Mimarlık

Belirli bir alanda bulunan canlılarla bunları saran cansız çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen
ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlere 'ekosistem' denilmektedir. Ekosistemin parçası olan canlıların
hayatlarını sürdürebilmeleri için var olan ekolojik dengenin korunması gerekmektedir. Bu bakımdan
kaynakların rasyonel kullanımı ve doğaya uygun tasarımın çevre ve ekoloji için önemi giderek daha iyi
anlaşılmaktadır. Var olduğu ilk günden beri içinde bulunduğu çevre ile sürekli etkileşim içerisinde olan
insanoğlu, başlangıçta yaşadığı çevrenin etkisinde iken, zamanla çevreyi kendisine göre
düzenlemeye başlamış; tarım dönemine kadar doğal olarak kullandığı taş, ahşap, bitki gibi
malzemeleri giderek şekillendirerek kullanmıştır. Bu dönemin ilkel toplumlarında herkes kendi
gereksinimlerini karşılamakta, iş bölümü yaparak köyler inşa etmektedir. Tarihlenen ilk yerleşim
yerlerinden ‘Çatalhöyük’ ilkel tarımsal yapılı köylere bir örnektir. Burada herkes kendi evinin mimarıdır,
yapılarda kerpiç malzeme kullanılmıştır. Zaman içinde ahşap, taş ve metal malzemeleri işlevsel ve
sağlam hale getirmeyi öğrenen insanoğlu, kubbe, tonoz, modüler sistemler gibi pek çok biçim
geliştirmiş ve bunları yapılarında kullanmıştır. Endüstri devrimine kadar kullanılan malzeme ve
biçimler birbirinin devamı niteliğindedir (5). 19.yüzyıldan günümüze kadar devam eden endüstrileşme
sürecinde ise gelişen teknolojik olanaklar sayesinde doğada olmayan yeni ürünler geliştirilmiştir.
Endüstri Devrimi ile çelik, alüminyum, cam, plastik gibi birçok yeni malzeme kullanılmaya başlanmıştır.
Çoğu, doğaya yabancı ve kendiliğinden çözünmesi uzun yıllar alan bu malzemeler, çevrede
oluşturdukları atık miktarı paralelinde ekosisteme zarar vermektedir (5). Günümüzde insanlar, bir
yandan bozulan çevre ve doğal yaşam koşullarını iyileştirmek için yeni politikalar oluşturmaya,
önlemler almaya uğraşırken, diğer yandan özel olarak kendi çevrelerinde ve yaşamlarında doğallığı
sağlamaya çalışmaktadırlar. Son yıllarda geleneksel mimari ve malzemelere olan ilgi de belki de bu
yüzden artmaktadır. Örneğin, endüstri dönemi öncesi yapılarında bol miktarda kullanılmış olan kerpiç
malzeme üzerine günümüzde çok sayıda araştırma yürütülmektedir (6).
'Gelenek' sözcüğünün İngilizce ve Fransızca dillerindeki karşılığı olan 'tradition' sözcüğü, Latince'de
'aktarma, iletme' anlamlarına gelen 'tradere' sözcüğünden türetilmiştir. Sözcük, 'kültür ile ilgili olan ve
önceki nesilden devralınanlar' ile birikmiş/biriktirilmiş deneyimler ve bunların sürekli kullanımı' anlamını
taşımaktadır. Paul-Alan Johnson gelenekler için, 'bilginin gerçekler, inançlar, deyişler, kurallar ve
adetler biçiminde zaman içinde, nesilden nesile aktarılmasıdır' şeklinde tanımını yapmıştır (7).
Geleneksel mimari de, tarih boyunca insanın çevresi ile doğrudan olan ilişki ve deneyiminden
kaynaklanarak, çevre koşullarına en uygun şekilde çözümler üreten ve yaşam kültürünü yansıtan,
insan- doğa-kültür bütünü olarak tanımlanabilir (8). Bu tip yapılar belirli bir kişi ya da görüşe değil
toplumun ortak inançları ve yaşayışlarına göre zaman içinde şekillenmekte, özel mimarlar tarafından
değil, yerel sahipler ve bölgedeki ustalarca, anonim olarak yapılmaktadır. Necati Şen, geleneksel
mimariler için 'Çok katkılı, mimarı belli olmayan, biri diğerinin etkileyicisi ve köklendiricisi olan yapılar
birliği' tanımını yapmıştır (9,7). Sosyal olarak örf ve adetler, hayat tarzı, gelenek ve inançlar; fiziksel
olarak ise yer -topografya, rüzgâr, güneş ışınımı, hava hareketleri, sıcaklık, nem, bitki örtüsü, yerel
malzemeler, bu yapıtların biçimlendirilmesi süreci içerisinde önemli yer tutmaktadır. Örneğin mimari
kabuğun şekillenmesinde ve mekân içi konforun sağlanmasında belirleyici bir etken olan iklim, yapının
yönü, biçimi, cepheleri ve kullanılacak malzemeler bakımından etkilidir (10). Geleneksel yapıların iç
avlular aracılığı ile içe dönük bir mekan düzenlemesine sahip olmaları veya mekanların tümünün dışa
dönük olması iklim koşulları ile bağlantılıdır. Yapıların dış yüzeyleri, gerek duvar kalınlıkları gerekse
duvar yüzeylerindeki pencere ve kapı boşlukları ısı kaybı/kazancı ve doğal havalandırmanın gerekli
koşullarda sağlanmasına olanak verecek biçim ve boyutlarda geliştirilmiştir. Yağmur, kar ve rüzgâra
dayanıklı çatı biçimlenmeleri ve saçak boyutlandırmaları bir çok geleneksel mimarinin belirgin
özelliğidir (7). Yer ve iklim özelliklerine uygun olarak şekillenen geleneksel mimarlık ürünleri yerine
göre pek çok özgün çözümler sunmaktadır.

Urfa'da bulunan geleneksel konut eyvanlarının ve odaların çatılarında bacacıklar olarak görülen rüzgâr
kuleleri, 'Malkaf' adı verilen bir serinleme sisteminin öğeleridir. Arap ülkelerinde 'malkaf', İran'da
'bağdır' adıyla bilinen bu elemanların çalışma sistemine göre, evin en fazla rüzgâr alan cephesine, üst
kata camsız pencere gibi bir açıklık bırakılmakta, buradan giren rüzgâr, tüm binanın içinde bir hava
dolaşımı başlatarak serinletici etki yapmaktadır. Bu etkiyi daha da arttırmak için hava boşluğuna, içi su
dolu büyük bir çömlek küp de konulabilmektedir. Eve giren hava, çömlekteki suyun buharlaşması
yoluyla serinlemekte ve nemlenmektedir (11,10). Zimbabwe’de bulunan bir alışveriş merkezi/ofis
binası olan Mick Pearce tasarımı 'Eastgate Centre'da benzer pasif bir sistem uygulanmış, ısınarak
yükselen kirli havanın, yapıda bulunan çok sayıda rüzgâr bacası vasıtasıyla atılması, yerine serin ve
temiz havanın geçmesi sağlanmıştır. Afrika'da bulunan termit karıncalarının da yuvalarında
uyguladıkları bu pasif havalandırma prensibine göre yapılan binanın enerji giderleri, aktif havalandırma
kullanan muadili yapıların %10'u kadardır. Benzer bir pasif sistem Londra'da bulunan Michael Hopkins
tasarımı Portcullis Evi'nde de uygulanmıştır.

R.1. Malkaf, kesit. R.2. Eastgate Centre. R.3. Portcullis Evi.

3. Gelenekselden Kopuş

Mimarlığın gelişimi, yaratma süreci birbirinden tamamen farklı iki ayrı dönemde incelenebilir.
Geleneksel mimari, yöresel mimari, halk yapı sanatı, vernaküler mimari, spontane, anonim, ilkel
mimari gibi isimlerle tanımlanabilen halk mimarisi, endüstri öncesi tarım çağında, dönemin imkanları,
gereksinimleri ve bilgi birikimi doğrultusunda şekillenmiş yapı şeklidir.
Geleneksel mimarilerin devamlılık ve geçerliliklerini yitirmeleri ancak toplumsal yapının önemli
değişimlere uğraması sonucunda ortaya çıkmaktadır, bu tür değişimlerin başında geleneksel ana yapı
malzemesi kaynaklarının tükenmesi, örneğin taş ocaklarının işletilemez hale gelmesi, ormanların
tükenmesi nedeni ile veya işlenmesi çok daha kolay ve ucuz olabilen yeni malzemelerin ortaya
çıkması sonucunda olabilmektedir (12). 1680 'lerde üretilen ilk buharlı makine ile sanayi devri
başlamış, endüstriyel üretim, neolitik dönemden beri devam eden tarım ve el sanatlarına dayalı
geleneksel hayat tarzını temelden değiştirmiştir.

Bu dönemden itibaren, fabrikalarda çalışan işçi sınıfa yönelik prefabrike konut tasarımlarında, sosyo-
kültürel ve çevre değerlerinin göz ardı edilerek ucuzluk ve işlevselliğin birinci planda tutulması
nedeniyle giderek tektipleşen bir mimarlık anlayışı söz konusu olmuştur. Endüstri devri ile birlikte
değişen düzende, 'Arts and Crafts' akımı dikkatleri tekrar halk sanatı ve mimarisinin üstün niteliklerine,
işlevsel özelliklerine çekmeye çalışmış, el emeğine dayalı üretimi desteklemiştir (13). Bu akım,
endüstri çağının kişisellikten yoksun, tekdüze tavrına bir başkaldırı niteliğindedir. 1. ve 2. Dünya
Savaşı ile bozulan ekonomi ve değişen dünya düzenine yönelik olarak 1928 yılında modernist akımın
mimarları tarafından oluşturulan CIAM ilkeleri, mimarlık ve şehircilik alanındaki geleneksel düşüncenin,
yerini salt işlevsel, ekonomik, modern düşünceye bırakmasıyla ilgilidir. Örneğin Oscar Niemeyer ve
Lucio Costa tarafından projelendirilen Brezilya şehir planında Ciam ilkeleri uygulanmış olup, çalışma,
konut ve dinlenme alanları birbirinden ayrılmıştır (7). Le Corbusier'in tasarımı olan Chandigarh ise
Ciam ilkeleri doğrultusunda planlanmış bir başka şehir olup, düz ve geniş caddeleri, çalışma ve
dinlenme alanlarının planlı yerleşimi ile spontane gelişen Hint şehirlerinden oldukça farklı bir yapıdadır
(7). Bu dönemde bozulan ekonomi ve oluşan konut ihtiyacına yönelik olarak standart, birbirinin tekrarı
niteliğinde pek çok prefabrike yapı inşa edilmiştir. Çoğunlukla 1930–1960 yılları arasında 'Uluslararası
Modernizm' ilkeleri doğrultusunda yapılan bu tip yapı ve planlamalar, çevreleri ve insan psikolojisi ile
bağlantısız olmaları nedeniyle oldukça eleştirilmiştir (7). 'Uluslararası Modernizm' ilkeleri
doğrultusunda tasarlanan bu tip yapıların yanısıra yine modernizm ile birlikte ortaya atılmış bir kavram
olan 'Form-fonksiyonu izler' anlayışı, bazı mimarları yerel biçim ve plan şemaları araştırmaya itmiştir.

R.4. Brezilya şehir planı. R.5. Chandigarh şehir planı.

4. Yerelin öneminin anlaşılması

Halk sanatı ve mimarisi üzerinde yapılan araştırmalar, uluslararası modernizme bir tepki, biraz da
ekonomik refah düzeyindeki artış ile bağlantılı olarak giderek artmış; halkbilim, sanat tarihi, mimarlık,
etnografya gibi bilimler tarafından incelenmeye başlanmış, form ve biçim arayışları, bağlam-mimari
arası bağ kurma çabaları giderek hız kazanmıştır (14). Uzun yıllar boyunca deneme yanılma
süreçlerinden geçerek oluşmuş anonim yapıların, sade olmakla birlikte çevre koşulları ile uyumlu pek
çok ilginç çözümler sunduğunun anlaşılmasıyla Frank Lloyd Wright, Charles Renni Mackintosh, Aldo
Van Eyck, Bakema, Alvar Aalto ve Le Corbusier gibi pek çok mimar bu çözümlere ilgi duyarak
araştırma amaçlı geziler yapmıştır (7). 1900'lerde batıda yeni ve çağdaş olarak sunularak kullanılmaya
başlanan 'Total mekân kavramı, standartlaşma ve modüler yapı tasarımı ilkesi, yüksek yapılar, iskelet
taşıyıcı sistemler, esnek ve hareketli strüktürler, örgü duvar ve çatı yüzeyleri gibi pek çok mekân
düzenleme ilkesi, aslında geleneksel mimarilerde uzun yıllardır kullanılmaktadır. (15,7) Örneğin Le
Corbusier'in 5 tasarım ilkesi olan 'Serbest plan, serbest cephe, yerden yükseltilmiş yapı, yatay
pencere ve çatı bahçesi' ile 'Geleneksel Maley evlerinin mekan kurgulanma ilkeleri' arasındaki
benzerlikler oldukça şaşırtıcıdır. Bu anlamda mimarın, Kuzey Afrika -Magrip ülkelerinin geleneksel
mimarilerinden etkilenmiş olduğu söylenebilir (7). Bu tip örnekler mevcut olsa bile, 1970'li yıllara kadar
geleneksel mimarlık, göze güzel görünen ama ciddi şekilde araştırma yapmaya değmeyecek, ya da
çağdaş form arayışlarına fazla fayda sağlamayacak bir mimarlık gibi algılanmıştır. Bu anlamda
Bernard Rudolfksy'nin (1964) 'Mimarsız Mimarlık' kitabı yöresel mimarlığı çağdaş tartışmaların dışında
tutmak isteyenlere karşı cesur bir girişim olarak görülebilir. Rudolfksy bu kitabıyla sezgisel aklın ve
kültürel birikimin günümüz mimarlığı için de geçerli olabileceğine işaret etmiştir(16).

Modernizmin idealist, standardize yaklaşımına bir tepki olarak gelişen post-modernizm döneminde
modern ilkeler doğrultusunda yapılan tasarımların, yöre ve gelenekleri yok saydığı, bağlam, kültürel
kimlik ve geçmişten kopuk olmaları nedeniyle eleştirilmeleri , -neo-vernacularizm- 'yeni yöreselcilik'
olarak bilinen tasarım yaklaşımını canlandırmıştır. Modern mimarinin egemen zaman ve mekan
tanımayan temel felsefesinden farklı olarak Louis Barragan, Moshe Safdie, Hasan Fathy ve Charles
Correa gibi çağdaş dönem mimarlarının oluşturdukları fiziki çevrelerde yerel iklim, doğaya uyum, yerel
malzeme ve yerel kültürel öğeler yer almıştır. Charles Correa özellikle doğa ve fiziki çevrenin bütünsel
bir şekilde ele alınması konusunda öncü düşünceler öne sürmüş, 'form iklimi izler ' diyerek, modern
mimarideki 'form fonksiyonu izler' söylemine gönderme yapmıştır. (17)

R.6 David's Village R.7.The Khalsa Memorial Museum,Moshe Safdie. R.8.Vidhan Bhavan,Charles Correa.

Vernaküler mimaride amaç, iklim, mimarlık ve insanlar arasında uyumlu bir ilişki kurmaktır. Yerel
olarak coğrafi, teknolojik imkanlar ve yerel malzemeler önem kazanırken, ekolojik olarak, pasif
havalandırma ile enerjinin dönüşümlü kullanımı veya yenilenebilir enerji kullanımı önem
kazanmaktadır. Bugün artık tasarımda teknosantrik (teknoloji odaklı) ve ekosentrik (çevre odaklı)
olmak üzere 2 yaklaşım bulunmaktadır. Teknosantrik yaklaşım, yapının bulunduğu çevrenin bilim ve
yüksek teknoloji imkânlarıyla kontrol edildiği, ilerleme, enerji etkin kullanım ve kontrolün ön planda
olduğu bir tasarım biçimidir. Ekosentrik yaklaşımda ise biyoetik değerler ve doğa odaklı bir bakış açısı,
yüksek teknoloji olmayan çevre odaklı bir anlayış bulunmaktadır. Başarılı bir mimari çözümleme, her
iki yaklaşımdan da yararlanılan, teknolojik olanakları yok saymadan doğa ile uyumlu tasarlanan
yapılarla oluşmaktadır.

Günümüz tasarımında çevre özelliklerini dikkate alan, gelenekselden beslenen fakat teknolojik
imkânları yok saymayan başarılı çağdaş örnekler mevcuttur. Buna örnek olarak Renzo Piano’nun
Yeni Kaledonya’daki Tjibaou Kültür Merkezi gösterilebilir. Yapının, yörenin tek yapı kültürü olan saz
kulübelerin tektoniğine yaptığı göndermeleri ve mimarın tabiatla uyuma gösterdiği önemi ifade etmesi
ile kalıcı olan ve geleceğe dönük bir yapı kültürünü temsil ettiği söylenebilir. Jean Nouvel’in Paris’teki
Arap Dünyası Enstitüsü binası, Peter Zumthor’un İsviçre Vals’deki hamamı da çevresi ile ilişki içinde
kullanılan yapılardır. Bill Dunster gibi ekolojik yaşama gönül vermiş mimarlar da tüketime dayanmayan
mutluluk ülküsünü yeniden hayata geçirmeye çabalamakta ve gelecek vaat etmektedir.

İsrailli bir mimar olan Moshe Safdie, 'David's Village' projesinde, 200 teraslı apartman dairesinden
oluşan çok katlı bir konut bloğu, geleneksel kemeraltı geçişleri ve kubbe çatılar kullanarak
çözümlemiştir. Mosdie, İtalyan yamaç evlerinin modern bir versiyonu olan 'Habitat 67'projesinde,
konut bloğunu oluşturmak için modüler prefabrike beton parçalar kullanmıştır. Blok yapıları aralarında
bulunan boşluklar geçiş ve kamusal alanlar için zemin oluşturmaktadır.

R.9.Tjibaou Kültür Merkezi, Renzo Piano R.10.Habitat 67,Moshe Safdie


5.Türkiye'de Durum

Türkiye'nin hemen her köşesinde gösterişe kaçmayan, yörenin iklim ve fiziki koşullarını iyi kullanarak
üretilmiş sayısız yapı mevcuttur. Doğaya saygılı, kullanıcının kültürüne ve yaşam biçimine uygun
olarak yapılan bu eserlerde, güneş, nem, su, rüzgâr, manzara etkileri ve yöresel malzeme yerinde ve
ustaca kullanılmaktadır. Bu anlamda Mimar Sinan'ın tasarladığı külliyeler de yer seçimleri, engebeli
araziler ile uyumları, kent silueti içinde yer alışları bakımından çok iyi çözümlenmişlerdir. Eğimli
arazilerde bulunan külliyelere arazinin çeşitli kotlarından, rahatlıkla ve zengin perspektifler algılanarak
ulaşılmaktadır. Sonuçta ortaya çıkan yapı, uzaktan görünüşte çok iyi kademelenmiş, caminin hakim
olduğu organik bir bütündür. Mimar Sinan ömrünün sonuna kadar yerel mimarileri araştırmış,
yapılarında farklı plan tipolojileri denemiş, topografya, kompozisyon, mekân, kütle ve strüktür
sorunlarına yeni çözümler getirmiştir. Yaptığı eserler malzeme kullanımları ve dayanıklılıkları ile
kentsel sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktadır (18).

Kuşaktan kuşağa, babadan oğula, usta-çırak ilişkisi içerisinde nesilden nesile aktarılan bilgi, beceri ve
tecrübeye dayanan geleneksel mimarinin gerçek anlamda incelenmeye başlanması ülkemizde daha
yeni bir olgudur. Türkiye'de, mimarlık uygulamalarında geleneksel mimarlık birikiminden yararlanma
girişimlerine 1934–1950 yılları arasında etkin olan 2. Ulusal Mimarlık akımı öncü olmuştur. Özellikle bu
dönemde yerelin etkisinde yapılmış olan yapılarda çeşitli plan tipleri, çatı biçimlenmeleri, geniş saçak
ve çıkmalar, geleneksel mimarilerden aktarılarak yeni yapılara uyarlanmıştır (7). Sedat Hakkı Eldem
öncülüğünde, Ernst Egli'nin de katkılarıyla 1934 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde
başlatılan Ulusal Mimarlık Seminerleri'nin, Türk Evi'ni esas alarak yerli kaynaklara yönelmeyi temel ilke
olarak benimseyen bu yaklaşımı yaygınlaştırmada önemi büyüktür(7).Sedat Hakkı Eldem'in yapılarına
örnek olarak Maçka Taşlık Şark Kahvesi, Ankara Hindistan ve Hollanda elçiliği konutları gösterilebilir.

1974 yılında 1. Uluslararası Folklor Kongresi'nde Cengiz Bektaş'ın sunduğu çalışma ile halk mimarisi
halk bilim ile ilgili bilimsel bir çevrede kendine yer bulmuştur(19). 1980 yılı sonrasında geleneksel yapı
unsurlarının metaforik olarak alınıp çağdaş malzemelerle yorumlandığı yapılara örnek olarak Turgut
Cansever'in tasarımını yaptığı Bodrum Demir tatil köyü ve Türk Tarih Kurumu binaları gösterilebilir.

R.11.Maçka Taşlık Şark Kahvesi R.12. Bodrum Demir tatil köyü R.13.Türk Tarih Kurumu Turgut Cansever

6. Sonuç

Nüfus artışı ve göçler sonucu oluşan kentleşmenin getirdiği yoğun yapılaşma, yoğun trafik
çözümlerinin şehir ve yerleşimlerin biçimlenmesinde öncelikli rol oynaması, bu yerleşimlerdeki özgün
ve yerel karakterin yok olmasıyla sonuçlanmaktadır. Günümüz kentlerindeki yerleşim biçimlerinin,
çevre ve insan psikolojisi ile bağlantıları oldukça azdır. Buna karşın geleneksel yerleşimlerde bulunan
biçimsel, mekânsal, sosyo-kültürel, fonksiyonel unsurlar bu mimarilerin kullanıcıları ile ilişki
kurabilmesine olanak sağlamakta; çağdaş yerleşimlerde yetersiz olan bu tip bir ilişkiye olan ihtiyaç,
geleneksel mimarilere olan ilgiyi günden güne arttırmaktadır.

Yıllar boyu deneme yanılma süreçlerinden geçerek, nesilden nesile aktarılarak oluşmuş, çevreye ve
doğaya saygılı bir yapım şekli olan geleneksel mimarinin, sürdürülebilirlik özellikleri ve tarih içinde
çeşitli şekillerde yorumlanış biçimleri günümüz sürdürebilir, ekolojik tasarım çalışmalarında çok büyük
öneme sahiptir. Ekolojik yapıların öneminin belirlenmesi amacıyla ekoloji, ekosistem ve sürdürülebilirlik
tanımlarından hareketle, gelenek - geleneksel mimari kavramları öne çıkmakta ve örnek teşkil
etmektedir. Toplumsal yapının geçirdiği sosyal, kültürel, teknolojik, ekonomik değişimlere paralel
olarak değişen tasarım anlayışı, modernizm ve onu izleyen yıllarda gelişen vernakülerizm akımı
kapsamında verilen örnekler konunun önemini pekiştirmektedir. Türkiye'de geleneksel mimarlık
üzerine yapılmış çalışmalar son yıllarda artış göstermiş; geleneksel mimarinin yorumlanarak yeni
yapılarda kullanılması, farklı yer ve zaman dilimleri içinde üretilmiş vernaküler mimarlık örnekleri
üzerinden ekolojik mimarlık tartışmalarına farklı boyutlar getirilmesi hususu gündemde kendine önemli
bir yer edinmiştir.

Sonuç olarak teknolojik gelişmeler paralelinde değişen yaşam standartlarının ekolojik dengelerin
bozulmasına yol açmadan sürekliliği eski teknoloji ile yeni teknolojinin entegrasyonu ile sağlanacaktır.
Bina programlamada, geleneksel mimarideki tasarım kriterleri göz önünde bulundurulduğu müddetçe
mimariye ekolojik yaklaşım da kendiliğinden oluşacaktır.

7. Referanslar

[1]. Şimşek S., Önder A., 'Geleneksel Mimaride Ekolojik Yaklaşımlar: Kayseri Örneği', Ekolojik Mimarlık ve Planlama Ulusal
Sempozyumu, Antalya, 2007.

[2]. Arıoğlu N., Hatipoğlu D.D., Arıoğlu Salmona M.O., Arıoğlu E., 'Sürdürülebilirlik Kavramı Anlayışında Beton Endüstrisinin
İrdelenmesi' , 11. Beton Prefabrikasyon Sempozyumu, İzmir, 2004.

[3]. Oğuz Ö., Metin E., Mormenekşe F., 'Türkiye'de 2003 Yılında Yaşayan Geleneksel Mimari' , Gazi Üniversitesi THBMER
Yayını, Ankara 2007.

[4]. İmmoğlu V., 'İç Anadolu Bağ Evleri ve Bağ Yaşamındaki Ekolojik Denge', Ekolojik Mimarlık ve Planlama Sempozyumu,
Antalya 2007.

[5]. Yüksel E., 'Ekolojik Kapsamda Malzeme ve Mobilya Kullanımına Etkileri', M.S.Ü. İç Mimarlık Sanatta Yeterlik Tezi,
İstanbul, 2008.

[6]. Memmot P., 'Contemporary Aboriginal Architecture' ,1988.

[7]. Eyüce A., 'Geleneksel Yapılar ve Mekanlar', Birsen Yayınevi, İstanbul, 2005.

[8]. Yeler G., Özek V., 'Geleneksel Konut Mimarlığının Biçimlenişinde İklim Faktörünün Değerlendirilmesi', Ekolojik Mimarlık ve
Planlama Ulusal Sempozyumu, Antalya, 2007.

[9]. Şen N., 'Anonim Mimaride Çeşitlilik', İTÜ. Mim. Fak., İstanbul, 1968, s.1.

[10]. Yeler M., Özek V. ,'Geleneksel Konut Mimarlığının Biçimlenişinde İklim Faktörünün Değerlendirilmesi', Ekolojik Mimarlık ve
Planlama Ulusal Sempozyumu, Antalya, 2007.

[11]. Kışlalıoğlu M., Berkes F., 'Ekoloji ve Çevre Bilimleri', İstanbul, 1993 ,s.126-127.

[12]. Kazmaoğlu M., Tanyeli U., 'Anadolu Konut Mimarisinde Bölgesel Farklılıklar', Yapı:33, 1979:29.

[13]. Büyükyıldırım B., 'Kerpiç', Ekolojik Mimarlık ve Planlama Ulusal Sempozyumu, Antalya, 2007.

[14]. Davulcu M., 'Halk Mimarisi', http://www.serki.com/index.php?bolumsec=makale&id=t5ora

[15]. Bernard R., 'Architecture Without Architects', Museum of Modern Art, New York, 1964.

[16]. İmamoğlu V., 'İç Anadolu Bağ Evleri ve Bağ Yaşamındaki Ekolojik Denge', Ekolojik Mimarlık ve Planlama Ulusal
Sempozyumu, Antalya, 2007.

[17]. Bakır İ., Canan F., Kalfaoğlu S., 'Geleneksel Kırsal Mimarinin Ekolojik Duyarlılık Açısından Değerlendirilmesi', Ekolojik
Mimarlık ve Planlama Ulusal Sempozyumu, Antalya, 2007.

[18]. Günay R., 'Sinan'ın İstanbul'u', İstanbul, 2006.

[19]. Bektaş C., 'Halk Yapı Sanatı', İstanbul 2001:19.

8. Resim Kaynakları

R.1. http://www.bbcsite.com/immagini/helianthusenergy/39_fig_2.jpg

R.2. http://archnet.org/library/images/one-image.jsp?location_id=3167&image_id=36902

R.3. http://en.wikipedia.org/wiki/File:Portcullis_house_london.jpg
R.4. http://www.infobrasilia.com.br/pp_final.jpg

R.5. http://www.citydetails.info/images/maps/chandigarhMap.jpg

R.6. http://www.architectureweek.com/cgi-bin/awimage?dir=2002/0925&article=culture_2-1.html&image=11917_image_1.jpg

R.7.http://cms.outlookindia.com/Uploads/outlookindia/2009/200911/20091109/kalsa_museum_anandpur_sahib_20091109.jpg

R.8.http://3.bp.blogspot.com/_QPMLJA2pE2U/SdqvzBm6vlI/AAAAAAAAARg/LwMSXoqmBBw/s400/20060522_Vidhan_Bhavan
_Bhopal_1980_1.jpg

R.9.http://forum.arkitera.com/attachment.php?attachmentid=5886&d=1160379973,http://forum.arkitera.com/attachment.php?att
achmentid=5849&d=1160376577, http://forum.arkitera.com/attachment.php?attachmentid=5868&d=1160378876

R.10. http://www.greatbuildings.com/buildings/Habitat_67.html

R.11. http://www.mimarlikmuzesi.org/koleksiyon/imajlar/6/taslik_sarkkahv1K.jpg

R.12. http://www.arkitera.com/UserFiles/Image/news/2007/04/25/turgutcansever2.jpg

R.13. http://www.yapi.com.tr/V_Images/2009/haberler/66801_turk_tarih_kurumu_01.JPG

View publication stats

You might also like