You are on page 1of 155

1

T.C.
ERCĐYES ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

HESĐODOS’A GÖRE YUNAN TANRILARI VE


SIFATLARI

Tezi Hazırlayan
Yusuf ASARKAYA

Tezi Yöneten
Prof. Dr. Mustafa ÜNAL

Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı


Dinler Tarihi Bilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi

Nisan 2010
KAYSERĐ
i
ii

ÖNSÖZ

“Hesiodos’a Göre Yunan Tanrılarının Sıfatları” adlı tezimi aldığımda mitoloji ve Yunan
tanrıları hakkındaki bilgilerim yok denecek kadar azdı. Önce mitoloji hakkındaki
kitapları araştırıp okudum ve mitolojinin, milletlerin hayatında tahminlerimin çok
ötesinde bir etkisinin, bir izdüşümünün var olduğunu gördüm. Ama üzülerek şunu da
gördüm ki özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde uzun yıllar önce başlayıp çok büyük bir
mesafe kat etmiş olan bu bilim dalı Türkiye’de yeni yeni gelişme eğilimi
göstermektedir. Ülkemizde konuyla ilgili yazılmış eserlerin sayısı oldukça sınırlıdır.
Kütüphanelerde ve hele hele kitapçılarda mitoloji ve hele de Yunan mitolojisi üzerine
yazılmış ya da Türkçeye çevrilmiş kitap sayısı maalesef oldukça sınırlı bulunmaktadır.
Yunan tanrıları hakkında bilgi sahibi olmadan önce, Avrupa (Europe), Asya (Asia),
Viyana (Bianna), Ege ( Aigeus), Atina (Athena), Atlas (Atlas), Pegasus (Pegasos),
Okyanus (Okeanos) … vd. gibi sözcükler benim için şu anki anlamlarının dışında başka
bir anlam ifade etmemekteydi. Yunan mitolojisi ve dolayısıyla Yunan tanrıları
hakkındaki bilgilerim derinleştikçe sözü geçen isimler ve daha birçok ismin gerisinde
yatan anlamları öğrenmiş oldum. Hiç şüphesiz öğrendiklerim bunlarla sınırlı kalmadı.
Günümüzden yaklaşık 2700 yıl önce Yunanlıların ne tür tanrılar tasarladıklarını, bu
tanrıların hangi kültürlerden etkilenerek bu şekli aldıklarını diğer toplumların
tanrılarıyla olan benzerliklerini ve ayrıldıkları yönleri de gözlemleme fırsatını
yakaladım. Ümidim, bu tez çalışmamın bu alanda atılacak adımlara çok küçük de olsa
bir katkı sağlamasıdır.

Tezin hazırlanmasında her zaman bana destek olup yol gösteren çok değerli hocam, tez
danışmanım Prof. Dr. Mustafa ÜNAL’a, hep yanımda olup bana manevi desteğini
esirgemeyen sevgili eşime ve Đngilizce – Türkçe çevirilerde büyük yardımını gördüğüm
baldızım Esmeray DEMĐR’e şükran borcumu ifade etmek isterim.

Yusuf ASARKAYA
Nisan – 2010
iii

HESĐODOS’A GÖRE YUNAN TANRILARI VE SIFATLARI

Yusuf ASARKAYA

ÖZET

Tez konum, Yunan tanrılarının incelenmesiyle ilgili olduğu ve dolayısıyla mitolojik


içerik taşıdığı için, “giriş” bölümünde ilk önce mitolojinin tanımı üzerine durulmuş,
çeşitli araştırmacıların mit, mitos ve mitolojinin tanımı üzerindeki görüşlerine yer
verilmiştir. Daha sonra, mitos çeşitleri ve mitlerin bazı özellikleri üzerinde kısaca
durulmuştur. Bunun akabinde, mitolojinin konusu, diğer alanlarla ilişkisi irdelenmiş,
konu üzerinde söz sahibi bazı araştırmacıların görüşleri verilmeye çalışılmıştır.

Birinci bölümde, Anadolu kültürlerinde tanrı(ça) inançları hakkında bilgiler verilmiş,


Aynı bölüm içerisinde, Yunan tanrıları hakkında geçmişte ve günümüzde ilgili
araştırmacıların yaptıkları yorumlar ve verdikleri bilgiler bir bütünlük içerisinde
sunulmuş, ayrıca Yunan tanrılarının oluşum ve gelişim süreçleri kısaca açıklanmıştır.
Bölümün sonunda ise Olympos tanrıları ve diğer Yunan tanrı(ça)ları ile ikinci
dereceden tanrısal yaratıklar hakkında kısa tanıtıcı bilgilere yer verilmiştir.

Đkinci bölümün başında Hesiodos ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, Hesiodos’a göre
Yunan tanrı(ça)larının ortaya çıkışlarına geçilmiştir. Bu bölümün işlenmesinde,
Hesiodos’un “Theogonia” (Tanrıların Doğuşu) adlı eseri esas alınmış, o yüzden konular
büyük oranda eserdeki sıralamaya sadık kalınarak ele alınmıştır. Đlk önce, Đlk Yaratılış
ve titanların (on iki titan, Kyklop’lar, Yüz Kollular, Erinis’ler, Gigant’lar, Nyks’in
Çocukları, Pontos’un Çocukları, Ejderler soyu, Okeanos’un Çocukları ve Güneş
Soylular) ortaya çıkışları, bir takım nitelikleri ve hikâyeleri anlatılmış, daha sonra
Olympos tanrılarının ortaya çıkışları, sıfatları ve yer yer hayat öyküleri ele alınmıştır.
Bölüm içerisinde, Theogonia’da adı geçen mitolojik kahramanlara da yer verilmiştir.
Ölümlülerle evlenen tanrıçalar, Đapetosoğulları ve Pandora Efsanesi ve son olarak da
Yeraltı (Ölüler) Ülkesi anlatılmak suretiyle tez çalışması sona erdirilmiştir. Bütün bu
konular işlenirken, her konunun sonunda, o konuyla ilgili Theogonia dışındaki başka
eserlerden de bilgiler aktarılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mitoloji, Tanrı, Kahramanlar, Tanrıların doğuşu, Tanrısal


Yaratıklar
iv

THE GREEK GODS AND THEIR ATTRIBUTES ACCORDING TO HESIODOS

Yusuf ASARKAYA

ABSTRACT

Because of the fact that my thesis topic is concerned with the survey of the Greek gods,
thus containing mythological contents in “the introduction” part, first the definition of
mythology is declared and the opinions of different researchers on the definitions of
myth, mythos and mythology take place. Next, the types of mythos and some
characteristics of myths are referred shortly. Then the subject of mythology and its
relationship with other fields are studied; with the opinions of the influential
researchers satisfying information is tried to be given.

At the first part, at Anatolian cultures informations about faithes of god(dess) is be


given. Inside the same part, the comments and information given by the related
reseachers, which belong to the past and today are presented in coherence; besides the
formation and development process of Greek gods is explained shortly. At the end of
the part, short and introductory information is given about the gods of Olympus, other
Greek gods and godlike creatures on the second rank.

At the beginning of the second part, some information about Hesiodos and his works is
given and it is followed with the first generating of Greek gods according to Hesiodos.
In the proceeding of this part, Hesiodos’ work called “Theogonia” (The Birth of Gods)
is based upon, that’s why the subjects are mostly handled keeping the order in the book.
Firsly, the first creation, and the first appearance, some qualifications and stories of the
titans ( the twelve titans, the cyclops, Hekatonkhires, erinisler.giants , the children of
Nyks, the children of Pontos, the dragons’ breed, the children of Oceanos and sun
breeds) are told; then the originating, characteristics, now and then the stories of
Olympus gods are discussed. Inside this part, the mythological heroes who are
mentioned in Theogonia,also take place. The thesis is completed by telling the stories of
goddesses who marry mortals, the children of Iapetos and the myth of Pandore and
finally Tartarus, the underworld (of the dead). While all these subjects are going on ,
information from the works excepting Theogonia is transferred at the end of each
subject.

Key Words: Mythology, God, Heroes, Theogony, Godlike Creatures


v

ĐÇĐNDEKĐLER
ÖNSÖZ..............................................................................................................................i
ÖZET...............................................................................................................................iii
ABSTRACT ....................................................................................................................iv
ĐÇĐNDEKĐLER ...............................................................................................................v
KISALTMALAR ............................................................................................................x
GĐRĐŞ ...............................................................................................................................1

BĐRĐNCĐ BÖLÜM
1. MĐT, MĐTOS VE MĐTOLOJĐ ....................................................................................... 3
1.1. Mit ..............................................................................................................................3
1.1.1. Mitlerin Özellikleri .................................................................................................4
1.2. Mitos ..........................................................................................................................4
1.2.1. Mitosun Özellikleri .................................................................................................5
1.2.2. Mitos Çeşitleri.........................................................................................................6
1.3. Mitoloji.......................................................................................................................7
1.3.1. Mitolojinin Konusu .................................................................................................8
1.3.2. Mitolojinin Çeşitli Alanlarla Đlişkisi .......................................................................9
2. YUNAN MĐTOLOJĐSĐNE GENEL BAKIŞ...............................................................10
2.1. Tanrılar Đçin Kurban Kesme.....................................................................................14
2.2. Yunan Mitolojisinde Đnsanın Yaratılışı....................................................................14
2.3. Yunan Mitolojisi’nde Soylar Efsanesi .....................................................................19
2.3.1. Altın Soyu .............................................................................................................19
2.3.2. Gümüş Soyu ..........................................................................................................20
2.3.3. Tunç Soyu .............................................................................................................20
2.3.4. Kahramanlar Soyu.................................................................................................20
2.3.5. Demir Soyu ...........................................................................................................21
2.3.6. Ak Saçlılar Soyu ...................................................................................................21
2.4. Yunan Mitolojisinde “Kahramanlar” .......................................................................21
2.5. Eski Yunan Mitoloji Yazarları .................................................................................25
2.5.1. Homeros ................................................................................................................25
2.5.2. Herodotos ..............................................................................................................26
2.5.3. Aisopos (Ezop)......................................................................................................26
2.5.4. Aiskhylos ..............................................................................................................27
2.5.5. Sophokles ..............................................................................................................27
2.5.6. Euripides ...............................................................................................................28
2.5.7. Platon ....................................................................................................................29
vi

ĐKĐNCĐ BÖLÜM
1. ANADOLU KÜLTÜRLERĐNDE TANRI ĐNANÇLARI .......................................... 30
1.1. Eski Mezopotamyalılar’da Tanrı Đnancı..................................................................30
1.2. Fenikeliler’de Tanrı Đnancı.......................................................................................32
1.3. Hititler’de Tanrı Đnancı ............................................................................................32
1.4. Urartular’da Tanrı Đnancı .........................................................................................34
1.5. Frikyalılar’da Tanrı Đnancı .......................................................................................35
2. YUNAN TANRILARI HAKKINDA ÇEŞĐTLĐ GÖRÜŞLER ...................................35
2.1. Yunan Tanrılarının Tarihi Serüveni .........................................................................39
2.2. Olympos Tanrıları ....................................................................................................42
2.3. Birinci Kuşak Tanrılar .............................................................................................44
2.4. Đkinci Kuşak Tanrılar ...............................................................................................44
2.6. Yunan Mitolojisinde Öne Çıkan Diğer Bazı Tanrılar ..............................................45
2.7. Yunan Mitolojisinde Çeşitli Tanrısal Yaratıklar......................................................46

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HESĐODOS’A GÖRE YUNAN TANRILARININ ORTAYA ÇIKIŞI ......................... 49
1.1. Hesiodos’un Hayatı..................................................................................................49
1.1.1. Hesiodos’un Eserleri .............................................................................................50
1.1.1.1. Teogoni (Tanrıların Doğuşu) .............................................................................50
1.1.1.2. Erga kai Hemerai (Đşler ve Günler)....................................................................51
HESĐODOS’UN TEOGONĐ’SĐNDE ADI GEÇEN TANRI(ÇA)LAR VE TANRISAL
VARLIKLAR..................................................................................................................53
2. ĐLK YARATILIŞ VE TĐTANLAR.............................................................................53
2.1.Gaia ve Uranos..........................................................................................................53
2.2. Erkek Titanlar...........................................................................................................54
2.3. Dişi Titanlar .............................................................................................................55
2.4. Kyklop’lar ................................................................................................................55
2.5. Hekatonkheires (Yüz Kollular) ................................................................................56
2.6. Aphrodite’nin Doğuşu..............................................................................................56
2.7. Erinis’ler (Erinye’ler)...............................................................................................58
2.8. Gigant’lar (Dev’ler) .................................................................................................59
2.9. Typhon .....................................................................................................................59
2.10. Azgın Rüzgârlar .....................................................................................................60
2.11. Orman Perileri........................................................................................................60
3. NYKS (GECE)’ĐN ÇOCUKLARI..............................................................................60
3.1. Moros .......................................................................................................................61
3.2. Thanatos ...................................................................................................................61
3.3. Ker............................................................................................................................62
3.4. Hypnos .....................................................................................................................62
3.5. Oneiros .....................................................................................................................62
vii

3.6. Momos .....................................................................................................................63


3.7. Oizys ........................................................................................................................63
3.8. Hesperides ................................................................................................................63
3.9. Moira’lar ..................................................................................................................64
3.9.1. Themis...................................................................................................................64
3.10. Nemesis ..................................................................................................................65
3.11. Geras ......................................................................................................................66
3.12. Eris .........................................................................................................................66
4. PONTOS (DENĐZ)’UN ÇOCUKLARI ......................................................................68
4.1. Nereus ......................................................................................................................68
4.2. Nereidler (Nereus Kızları)........................................................................................69
4.3. EJDERLER SOYU ..................................................................................................69
4.3.1. Thaumas ................................................................................................................69
4.3.2. Đris .........................................................................................................................69
4.3.3. Harpya’lar (Kapkaççı Kızlar)................................................................................70
5. PHORKYS VE KETO ................................................................................................70
5.1. Graia’lar ...................................................................................................................70
5.2. Pemphredo ...............................................................................................................71
5.3. Enyo .........................................................................................................................71
5.4. Gorgo’lar ..................................................................................................................71
5.4.1. Pegasos..................................................................................................................72
5.4.2. Khrysaor................................................................................................................72
5.4.2.1. Geryon(eus)........................................................................................................73
5.4.2.2. Ekhidna (Dişi Yılan) ..........................................................................................73
5.4.2.2.1. Orthos..............................................................................................................73
5.4.2.2. Kerberos (Bkz.: Đkinci Bölüm, 15.1. “Tartaros”, sf. 122)..................................74
5.4.2.2.3. Hydra...............................................................................................................74
5.4.2.2.4. Khimaira..........................................................................................................74
5.4.2.2.5. Phiks (Sphinks) ...............................................................................................75
5.4.2.2.6. Nemeia ............................................................................................................75
6.OKEANOS OĞULLARI VE KIZLARI......................................................................76
6.1. Okeanos ve Tethys ...................................................................................................76
6.2. (Oğul) Irmaklar ........................................................................................................76
6.3. Kızlar (Küçük Akarsular).........................................................................................77
6.4. Okeanos Kızları’ndan Efsanelerde Adı Geçenler ....................................................78
6.4.1. Elektra ...................................................................................................................78
6.4.2. Klymene ................................................................................................................78
6.4.3. Kallirhoe................................................................................................................78
6.4.4. Metis......................................................................................................................79
6.4.5. Eurynome ..............................................................................................................79
6.4.6. Asia .......................................................................................................................79
viii

6.4.7. Styks......................................................................................................................79
7. KRĐOS VE EURYBE’DEN DOĞANLAR ................................................................80
7.1. Astraios ....................................................................................................................81
7.2. Palas .........................................................................................................................81
7.3. Perses .......................................................................................................................81
7.3.1. Hekate ...................................................................................................................81
8. GÜNEŞ SOYLULAR .................................................................................................82
8.1. Helios (Güneş) .........................................................................................................82
8.2. Selene (Ay)...............................................................................................................82
8.3. Eos (Şafak) ...............................................................................................................83
9. KOĐOS VE PHOĐBE (PHEBE) ..................................................................................83
9.1. Leto ..........................................................................................................................84
9.1.1. Phoibos Apollon....................................................................................................84
9.1.2. Artemis (Diana).....................................................................................................85
9.2. Asterie ......................................................................................................................86
10. OLYMPOS TANRILARININ DOĞUŞU ................................................................86
10.1. Olympos .................................................................................................................87
10.2. Rhea ve Kronos ......................................................................................................87
10.2.1. Hestia (Vesta)......................................................................................................88
10.2.2. Demeter (Ceres) ..................................................................................................88
10.2.2.1. Persephone .......................................................................................................89
10.2.3. Hera (Uino) .........................................................................................................89
10.2.3.1. Hephaistos ........................................................................................................90
10.2.3.2. Hebe .................................................................................................................91
10.2.3.3. Eileithyia ..........................................................................................................92
10.2.3.4. Ares ..................................................................................................................92
10.2.3.4.1. Phoibos ve Deimos........................................................................................93
10.2.3.4.2. Harmonia.......................................................................................................93
10.2.4. Hades (Aidoneus/Plüton) ....................................................................................94
10.2.5. Poseidon (Neptunus) ...........................................................................................95
10.2.5.1. Triton................................................................................................................95
10.2.6. Zeus (Jupiter) ......................................................................................................96
10.2.6.1. Zeus’un Evlilikleri ...........................................................................................97
10.2.6.1.1. Zeus’un Evlendiği Tanrıçalar........................................................................97
10.2.6.1.2. Zeus’un Evlendiği Kadınlar ..........................................................................98
10.2.6.2. Devler ve Tanrılar Savaşı...............................................................................100
11. ÖBÜR TANRILAR ................................................................................................100
11.1. Kharit’ler ..............................................................................................................100
11.2. Musalar (Mousalar/Moisai)..................................................................................101
11.3. Hora’lar ................................................................................................................102
11.4. Pallas Athena........................................................................................................103
ix

11.5. Hermes .................................................................................................................104


11.6. Dionysos...............................................................................................................105
11.7. Aietes ...................................................................................................................107
11.8. Medeia..................................................................................................................107
11.9. Eros (Aşk tanrısı) .................................................................................................108
12. TEOGONĐ’DE ADI GEÇEN BAZI KAHRAMANLAR .......................................109
12.1. Herakles................................................................................................................109
12.2. Akhilleus ..............................................................................................................111
12.3. Odysseus ..............................................................................................................112
12.4. Aineias .................................................................................................................113
12.5. Kadmos ................................................................................................................113
1.13. ÖLÜMLÜLER (ĐNSANLAR) ĐLE EVLENEN TANRIÇALAR.......................114
13.1. Demeter ................................................................................................................114
13.1.1. Plutos.................................................................................................................114
13.2. Harmonia..............................................................................................................114
13.3. Kallirhoe...............................................................................................................115
13.4. Eos (Şafak) ...........................................................................................................115
13.4.1. Phaeton..............................................................................................................115
13.4.2. Memnon ............................................................................................................116
13.4.3. Emathion ...........................................................................................................116
13.5. Psamathe ..............................................................................................................116
13.5.1. Phokos ...............................................................................................................116
13.6. Thetis....................................................................................................................117
13.7. Aphrodite .............................................................................................................117
13.8. Kirke.....................................................................................................................117
14. ĐAPETOSOĞULLARI VE PANDORA .................................................................118
14.1. Đapetos ..................................................................................................................118
14.1.1. Atlas ..................................................................................................................118
14.1.2. Menoitios ..........................................................................................................119
14.1.3. Prometheus........................................................................................................119
14.1.4. Epimetheus........................................................................................................121
14.2. Pandora.................................................................................................................122
15. YERALTI DÜNYASI.............................................................................................123
15.1. Tartaros/Hades .....................................................................................................123
15.2. Başka Kaynaklara Göre Yeraltı: ..........................................................................125
15.3.Olympops’lu 12 Büyük Tanrı’nın Özelliklerini Gösterir Tablo ...........................128
SONUÇ ve DEĞERLENDĐRME...............................................................................131
KAYNAKLAR ............................................................................................................137
RESĐMLER .................................................................................................................141
ÖZGEÇMĐŞ.................................................................................................................144
x

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser

a.g.y. : Adı geçen yer

Bkz. : Bakınız

Çev. : Çeviren

Haz. : Hazırlayan

md. : maddesi

M.Ö. : Milattan Önce

M.S. : Milattan Sonra

s. : Sayfa

trhsz. : tarihi yok

vb. : ve benzerleri

vd. : ve diğerleri
1

GĐRĐŞ

Tezin Konusu

Mitoloji ve dinlerin tanrı görüşleri hakkında bilgi verilmesi ve esas olarak da dünya
mitolojisi içerisinde kendine özgü konumuyla dikkatleri çeken Yunan tanrılarının
kökenini yazmış olan antik Yunan şairi Hesiodos’un Yunan tanrıları hakkında verdiği
bilgiler ışığında söz konusu tanrıların ortaya çıkışları, sıfatları, hayat hikâyeleri ve
görevlerinin anlatılması, tezin konusunu oluşturmaktadır.

Tezin Amacı

Yunan tanrılarının kökenleri hakkında derli toplu ilk bilgileri Hesiodos’tan öğreniyoruz.
Onun eserlerinde şiir halinde ve bazen dağınık halde bulunan tanrılar hakkındaki
görüşlerini sistematik hale getirmek suretiyle sözünü ettiği her bir tanrının sıfatlarını,
kendilerine özgü niteliklerini ortaya koymak, tezimizin esas amacını oluşturmaktadır.

Tezin Önemi

Dünya mitolojisi içerisinde Yunan mitolojisi, belki en çok ilgi çekeni ve üzerinde en
çok kalem oynatılanı olmuştur. Yunan tanrıları ise Yunan mitolojisinin özünü
oluşturması bakımndan ayrı bir öneme sahip bulunmaktadır.. Durum böyle olunca,
Yunan tanrılarını derli toplu bir şekilde ilk ele alan ve kendisinden sonrakilere kaynak
teşkil eden Hesiodos’un “Tanrıların Doğuşu” hakkındaki görüşlerinin önemi
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Tezimiz, mitolojide böyle bir konuma sahip olan
Hesiodos’un - şiir olarak Türkçeye çevrilmiş fakat sistematik bir çerçeveye
oturtulmamış olan - tanrılar hakkındaki görüşlerinin derli toplu bir hale getirilip bir
sisteme sokulması açısından önem arz etmektedir.
2

Konuyla Đlgili Yapılan Çalışmalar

M.Ö. 8. yüzyılda yaşamış olan Yunanlı şair Hesiodos’un, günümüze kadar gelebilmiş,
elimizde iki eseri bulunmaktadır. Bunlar, “Tanrıların Doğuşu” (Teogoni) ve “Đşler ve
Günler” (Erga kai Hemerai) adlı eserlerdir. Yerli ya da yabancı birçok araştırmacı,
mitoloji kitaplarını yazarken, Hesiodos’un görüşlerinden istifade etmişlerdir.

Đşler ve Günler adlı eser ilk defa 1948 ylılnda Suat Yakup Baydur tarafından Türkçeye
(şiir olarak) çevrilmiş, daha sonra 1971 yılında ise her iki eser Sabahattin Eyüboğlu ve
Azra Erhat tarafından Türkçeye (şiir olarak) kazandırılmıştır. Yaptığımız araştırmalarda
Türkiye’de, Hesiodos ve tanrılar hakkındaki görüşlerini akademik seviyede ele alan
başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. Tezimiz, Hesiodos’un eserlerinde adı geçen,
tanrıları ve diğer tanrısal yaratıkları tek tek ele alarak, yine onun görüşleri
doğrultusunda onların çıkışlarını, sıfatlarını, varsa görevlerini sistematik bir şekle
sokması ve daha anlaşılır bir konuma getirmesi açısından Türkiye’de bir ilk olma
özelliği taşımaktadır.
3

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

1. MĐT, MĐTOS VE MĐTOLOJĐ

Hesiodos’un Yunan tanrı(ça)ları ve bu tanrı(ça)ların sıfatları hakkındaki görüşlerini


konu alan bu çalışmamızın hemen başında, genel anlamda kutsal inanışları/öyküleri
konu alan mit, mitos ve mitoloji terimleri hakkında bilgi vermek isabetli olacaktır. Her
üç terim de birbirleriyle sürekli ilişkili olan, birbirlerine yakın anlamlar içeren ve
kökenleri aynı olan terimlerdir. O yüzden, zaman zaman bu terimlerin birbirlerinin
yerine kullanıldıkları görülmektedir. Bu terimlerin ihtiva ettikleri anlamlar hakkında
bilim adamları çeşitli görüşler ortaya atmışlardır. Şimdi, ortaya atılan bu görüşler
ışığında, bu terimlerin ne anlam ifade ettiklerini sırayla açıklamaya çalışmak istiyorum.

1.1. Mit

Mitler, ilkel toplumların gerçek ve kutsal hikâyeleridir.1 Mit, ilkçağlardaki insanların


tanrıları hakındaki hikâyeleridir.2 Mit, zamanın ta başlangıcında olmuş olaylar ve bu
günün insanlarının ritüel aksiyonlarıyla ilgili olup, genel olarak insanın mitteki dünyada
kendisini anlamak suretiyle düşünce ve aksiyonunun bütün formlarını inşa ettiği
geleneksel bir anlatımdır. Bu nedenle de mit, bazılarının basite indirgedikleri tarzda bir
fabl, masal ya da destan değildir. Miti diğer söylemlerden ayıran özelliği, kutsalın
varlığı ve yokluğuyla doldurulan bir dünyada insanın varlığını anlamlandırmaya yaptığı
katkıdır.3 Mit, en eski, masallara özgü zamanlarda olup bitmiş kutsal olayları ve
doğaüstü varlıkların başarıları sayesinde bir hakikatin nasıl hayata geçtiğini anlatan bir
yaratılış öyküsüdür.4 Mitler, herhangi bir yazar tarafından aktarılmadan önce de var
olan, tek bir formu ve kendine göre şekillendiği kuralları olmayan, kültürden kültüre,

1
Pınar Sönmez, Türk Mitolojisi Üzerine Türkiye’de Yapılan Yayınların Bibliyografyası ve Bu Yayınların
Analizi, s.IV:
2
Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, “Esatir” md., Ankara 1984.
3
Cengiz Batuk, Mitoloji ve Tarihsellik, Đz Yayıncılık, Đstanbul 2006, s.323.
4
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri (Çev.: Sema Rifat), Simavi Yayınlaı, Đstanbul 1993, s. 13.
4

dönemden döneme değişebilen anlatılardır.5 Mit, geleneksel olarak yayılan veya


toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili
hayali alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesidir, mitostur.6

1.1.1. Mitlerin Özellikleri

Mitlerin ön plana çıkan temel özelliği, kutsala atıfta bulunmalarıdır. Başka bir ifadeyle
kutsal bir öyküyü anlatırlar. Bu çerçevede mit, evrenin bütününün veya parçalarının
yaratılma surecini anlatır. Mit bir yaratılış öyküsüdür. Bu öykülerde bir şeyin nasıl var
olduğu anlatılır. Bu oluşumu veya yaratılışı gerçekleştirenler ise doğaüstü varlıklardır. 7
M. Eliade, mitlerin belli başlı özelliklerini şu şekilde özetlemiştir.

- Öyküler kesinlikle gerçektirler, çünkü gerçekle ilgilidirler.

- Mitos tabiatüstü varlıkların yapıp ettiklerinin öyküsüdür.

- Miti bilen insan nesnelerin kökenlerinin de bilir, bundan ötürü nesnelere hâkim olup
onları istediği gibi yönetip kullanmayı başarabilir.

- Mit, tekrar tekrar hatırlanan ve tekrar tekrar yaşanan bir olgudur.

- Mitin yaratılışla her zaman bir ilişkisi vardır. Đnsana has her anlamlı işin örneklerini
oluşturur.

- Kökene dönüş sayesinde insan tekrar doğacağını ümit eder.8

1.2. Mitos

Mitos eski insanın eğitim sistemidir. Dünya ve çevredeki olaylar insanı eğiten, onu
yaşama hazırlayan birer felsefi kanıtlar rolündedir. Bu anlamda mitos gerçekliğin
yansıması gibi anlam bildiren mitolojik bilgiye dönüşmüştür. Aslında mitos olayları
değil, olayların ortaya çıkma sebeplerini açıklayan, gerçek dünyanın resmini çizmeyip
bu âlemin sembollerle kavranılmasını sağlayan,9 Yunanlılar’ın geçmişin tarihi olarak

5
Jean Pierre Vernant, Evren Tanrılar ve Đnsanlar, (Çev.:M.Emin Özcan), Dost Kitapevi, Ankara, 2001, s.
13-14.
6
Türkçe Sözlük, Cilt 2, Türk Dil Kurumu, Ankara 1988, s.1031.
7
Tevfik Aksoy, Mitoslarda Yaratılış Motifleri, s.12-13,14
8
Mircea Eliade, a.g.e., s.23.
9
Tevfik Aksoy, Mitoslarda Yaratılış Motifleri, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Konya 2007, s.43.
5

gördükleri öykülerdir.10 Mitos, sözlü geleneğin ürünü, anonim masallardır. Bu sözlü


geleneğe Arapçada “üstûre” (esatir), Farsçada “fesane” (efsane), Yunanca’da ise
“mitos” (Mitos) olarak isimler verilmiştir.11 Yunanca’da söz, öykü anlamına gelen
mitos, ilkel insan topluluklarının evreni, yeryüzünü ve tabiat olaylarını kişileştirerek
yorumlama ve henüz sırrını çözemedikleri yaşamla ilgili her türlü oluşumu anlamlı bir
biçimde açıklama gereksiniminden doğmuş öykülerdir. Mitoslar taşıdıkları sezgi gücü,
insanın doğasında var olan zaaf ve tutkuları ortaya koymasıyla çağlar üstü bir kesinliğe,
çok yönlü bir kullanışa imkân verir. Bunun sonucu olarak mitoslar, günümüze değin
sanatın yararlandığı bir ilham ve kültür kaynağı olmuştur. 12 Mitos, dünyanın mevcut
düzeninden önceki bir düzenini konu alan ve yerel, ya da sınırlı bir özelliği değil de,
eşyanın doğasına ait organik bir yasayı açıklamayı amaçlayan bir anlatıdır;13 söylenen
ya da duyulan sözdür; masal, öykü veya efsanedir. Ancak insanlar gördüklerini,
duyduklarını anlatırken kendilerinden de pek çok şey eklediklerinden mitoslara pek
güven olmaz. Bu nedenle tarihçi Herodot, mitosa tarihi değeri olmayan güvenilmez
söylenti demektedir. Platon da mitosu, gerçekle ilişkisiz, uydurma boş ve gülünç bir
14
masal diye tanımlar. Mitosu, Doğacı ekol; “doğa olaylarının alegorik (canlandırma)
anlatımıdır” diye tanımlarken, Tarihçi ekol de; “tarihi olaylarla ilgili anıların kutsal
anlatımı” şeklinde tanımlamaktadır. Psikanalist ekol, mitosu “gündüz görülen
rüyalardan başka bir şey değildir” şeklinde tanımlama yapmakta ve Antroplog ekol ise
mitosun, toplumun ihtiyaç ve isteklerine dayalı ve pratik ihtiyaçlara yardım eden, dini
ihtiyaçları ve ahlaki özlemleri derinden doyurmaya yönelik eski bir gerçekliğin yeniden
anlatılması olduğunu ifade eder.

1.2.1. Mitosun Özellikleri

Mitosun yapısında üç temel özellik bulunur. Öncelikle mitoslar kutsal olanı, metafizik
alemi anlamaya yöneliktir. Đnsanlar, kutsalları, ilahi varlıkları, doğaüstü varlıkları,
metafizik alemi ve bütün bu alemle ilgili eğilimlerini mitosla ifade ederler.

10
William Mc Neill, Dünya Tarihi (Çev.: Alaeddin Şenel), Đmge Kitabevi, Ankara 2004, s.216.
11
Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981, s.312,313.
12
Gülgün Köroğlu, Mitoloji'nin Doğuşu, Anlamı ve Etkileri, http://www.turkinst.org/tr/dosyalar/mitoloji
/index.htm - Tarih: 15.11.2009 -19:30
13
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, (Çev.: Sevgi Tamgüç), Sosyal Yayınlar, Đstanbul
1997, s.XIV.
14
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Đstanbul 1993, s.5,6.
6

Mitosların ikinci özelliği, günlük hayatımızda meydana gelen olayları algılayıp bunların
kaynağını, neden ve nasıl ortaya çıktıklarını bize bildirmesidir. Örneğin ölüm, doğum
hastalık vb. gibi günlük yaşantımızda bizim irademizin dışında cereyan eden olaylar
vardır. Đşte mitoslar bu olayların nedenini ve niçinini izah etmeye çalışırlar.
Mitosun diğer üçüncü bir özelliği ise insanın çeşitli istek ve beklentilerine tatmin edici
cevaplar vermesidir.15

1.2.2. Mitos Çeşitleri

S.H. Hooke, mitosun belli bir durumun yarattığı insan düş gücünün ürünü olduğunu
belirtir. Mitos, efsane, destan ve halk öyküsü ile masal arasındaki fark sadece edebi
ölçütten dolayıdır. Zira mitos hakkında sorulması gereken esas soru, onun gerçek mi
yoksa asılsız mı olduğu değil; onunla ne yapmak niyetinde olunduğu sorusudur. Hooke,
mitosun alındığı kaynağı, işlediği teması ve ortaya çıkış şekilleri vb. özellilerine göre
mitolojiyi türlere de ayırmaktadır. Bu ayrıma göre Mitos türleri şunlardır:

-Ritüel Mitosları: Dinsel amaçla yapılan ritüelleri (törenler, dramlar) konu alan
mitoslardır. Bu, mitosun en eski türüdür. Bu bir nevi inancın fiiliyata dökülmüş halidir.

-Orijin Mitosları: Bir göreneğin, bir adın hatta bir nesnenin nasıl doğduğunun imgesel
olarak anlatımıdır. Bu da oldukça eski bir mitos türüdür. Bu tür “nedenbilimsel mitos”
olarak da adlandırılmaktadır.

-Kült Mitosları: Dini duyguların yoğunlukta olduğu mitoslardır. Mitosun işlevi bu


türde daha yüksek bir düzeye çıkarılmıştır.

-Prestij Mitosları: bir halk kahramanının veya bir önderin doğuşunu ve yaptıklarını bir
gizem veya bir mucize havasında anlatan mitos türüdür.

-Eskatoloji* Mitosları: Bu dünya düzeninin tanrı ya da tanrıların hüküm vermesiyle bir


gün gelip bir kıyametle sona ereceği yeni bir yaşamın kurulacağı… gibi konuları anlatan
mitoslardır.16

15
Şinasi Gündüz, Mitoloji ile Đnanç Arasında, Etüt Yayınları, Samsun 1998, s.26,27.
*
Kıyamet ve ölüm ötesi konularındaki çeşitli dini yaklaşımları ele alan bilim dalı (Ş.Gündüz, Din ve
Đnanç sözlüğü, s.120.)
7

1.3. Mitoloji

Mitoloji, Yunanca birer kelime olan “mitos” (mythos) ve “logos” kelimelerinden


türetilmiştir. Mitos, bir nevi masal ve hikâye demektir. Logos ise “söz” anlamına
gelmektedir. Bu ikisinin birleşmesinden meydana gelen mitoloji; çok eski zamanlarda
yaşamış olan milletlerin inandıkları tanrıların, kahramanların, perilerin hayat ve
maceralarını anlatan mit ve hikâyelerdir. Bu alanla uğraşan bilim adamlarına da
“mitolog” veya “mitolojist” denmektedir.17 “Efsanelerin kendilerine Mythus veya
Mythe denir. Mitoloji ise bu efsaneleri inceleyen bir bilim dalıdır. Mitoloji, insanlığın
ruh aleminin sembollerle ifade edilmiş bir aynasıdır. Mitoloji, bir milletin fikir ve
düşünce tarihidir. Bir milletin meydana gelebilmesi için binlerce yıl geçmesi gerekir.
Felaketleri, acıları, zaferleri ve sevinçleri binlerce yıl aynı beraber yaşamış toplumlar
birleşebilirler. Mitoloji işte bu acıların, zaferlerin, sevinçlerin bir “hatıra defteri” gibidir.
Mitolojinin kahramanları, kutsallaşan ve tanrısallığa bürünen yüce varlıklardır.
Mitolojide tarih yoktur. Onlar da bizim gibi yaşamışlardır. Ama ne zaman? Önemli
olan, bir milletin uzun bir geçmiş tarihe sahip olduğuna inanmasıdır.18 Mitoloji, mitoslar
bilimi ve mitosların sistemli bir şekilde toplamı demektir. Mitos çok tanrılı bir dinin
tanrıları üzerine anlatılan efsane, mitoloji de bu efsanelerin bir araya geldiği kitap
olduğuna göre mitoloji ilkçağın din kitabı olabilir mi? Olamaz, çünkü bu efsaneler tek
tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç düzeyine hiçbir zaman ulaşmamıştır. Đlkçağın
mitosu laiktir ve din adamının değil sanatçının uğraşıdır. 19 Mitoloji, mitlerin tarihi ve
onları yorumlayan bilim dalıdır. Çoktanrıcı ilkçağ inançlarının tanrılarının, yarı
tanrılarının ve kahramanlarının tarihini kapsayan ve onları inceleyerek yorumlayan
mitoloji dört kola ayrılır: Tanrıların nasıl oluştuklarını inceleyen “Teogoni”, evrenin
nasıl oluştuğunu inceleyen “Kozmogoni”, insanın nasıl oluştuğunu inceleyen
“Antropogoni” ve bütün bunların geleceğini inceleyen “Eskatoloji”.20

Her toplumun geçmişe dönük kültürünü ve yaşam şekillerini yansıtan, o toplumun öz


değerlerinden iz düşümler barındıran söylencelere rastlamak mümkündür. Yunan

16
Samuel Henri Hooke, Ortadoğu Mitolojisi: Mezopotamya, Mısır, Filistin, Hitit, Musevi ve Hıristiyan
Mitosları (Çev.: Alaeddin Şenel), Đmge Kitabevi, Ankara 1993, s.9,11,12,13,14.
17
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul t.y., s.1.
18
Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Cilt.1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s.5,6,19.
19
Gülgün Köroğlu, Mitoloji'nin Doğuşu, Anlamı ve Etkileri, http://www.turkinst.org/tr/dosyalar/mitoloji
/index.htm - Tarih: 15.11.2009 -19:30
20
Orhan Hançerlioğlu, Đnançlar Sözlüğü-Dinler, Mezhepler, Tarikatlar Efsaneler, Remzi kitabevi,
Đstanbul 1975, “Mitoloji” md., s.418.
8

mitolojisi, Babil ve Sümer yaratılış öyküleri, Kuzey Avrupa’nın Toton destanı, Mısır
tanrılarının öyküleri, Đrlanda’nın Keltik ve Đngiltere’nin Kral Arthur destanları, Hint
mitosları, Çin ve Japon yaratılış öyküleri, Amerika Kıtası’nın Aymara, Đnka ve Varaku
öyküleri, Meksika’nın yaratılış öyküleri, Türklerin Oğuz Kağan, Ergenekon ve Manas
destanları… hepsi de kendi toplumunun kendine özgü kimliğini oluşturan değerleri
özlemleri, coşkuları ve idealleri dile getirirler. Öyküler, toplumun kimliğini, kültürel
kökenlerini ve günlük hayatını yansıtırlar.21

1.3.1. Mitolojinin Konusu

Tarihte adı geçmeyen artık unutulmuş büyük kahramanlara ait efsaneler, mitolojinin
kadrosuna girer. Tarihte yaşadıklarını bildiğimiz kişilere ait efsaneler ise destandır.
Mitolojinin konusu sadece kahramanlık destanlarından ibaret değildir. Mitolojinin
konusu dinler tarihi araştırmaları ile yakından ilgilidir.22 Mitolojinin temel konusu tanrı
ya da tanrısal varlıklar, alemin ve insanın menşei ve tanrı-alem, tanrı-insan yada insan-
alem ilişkileridir.23 Mitolojiyi diğer sıradan hikâyelerden ayıran en önemli fark onun
kutsal olanı anlatmasıdır.24 Đlkel mitler, tanrıların, evrenin, insanların yaratılış ve ortaya
çıkışlarının yanı sıra ilk günahı; alemin kökenini, tanrıların insanları nasıl
cezalandırdıklarını avcılığın ve hayvancılığın başlangıcını, bitkilerin ilk olarak nasıl
ortaya çıktıklarını, ateşin elde edilişini, cinsel hayatın başlangıcını, yeryüzünün ilk
çiftini, ilk aileyi, adetlerin, kurumların, törenlerin, teknik bilgilerin kökenini ortaya
koymaktadır.25 Mitos her ne kadar sanat, sanat tarihi, edebiyat, tarih, psikoloji ve müzik
gibi birçok bilim dalıyla ilgili olup onlarla çoğu zaman malzeme alış-verişi yapsa da o
her şeyden evvel birer dini metindir.26

Mitler kutsal hikâyeleri ihtiva ederler. Đlkel zamanlarda meydana geldiğine inanılan bir
olayı anlatırlar. Mitlerde her zaman bir yaratma söz konusudur. Bazı şeylerin nasıl
meydana geldiğini ve oluştuğunu ele alırlar. “Gerçek olan” şeyi anlatırlar. Kısaca mitler
çeşitli kutsal, olağanüstü değerleri açıklarlar. Bütün bunlar dünyayı kuran ve bugüne
21
Donna Rosenberg, Dünya Mitolojisi (Çev.: Koray Akten; Efdal Cengiz; Atıl Ulaş Cüce ve Diğerleri),
Đmge Kitabevi, Ankara 2003, s.15,16.
22
Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Cilt.1, s.V,V1.
23
Şinasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Konya 1998, s.109.
24
Şemseddin Sami, Esatir-Dünya Mitolojisinden Örnekler, (Haz.: Cengiz Batuk), Đnsan Yayınları,
Đstanbul 2004,, s. 15.
25
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, (Çev.: Sema Rifat), Simavi Yayınları, Đstanbul 1993, s.70-71,138,
26
Şemseddin Sami, Esatir, s. 17.
9

getiren değerlerdir. Mitlerin konuları arasında, doğaüstü varlıkların başarıları, bir


gerçekliğin var oluşu, bir yaratılışın öyküleri sayılabilir. Mit, genelde hayat, özelde
toplumun içinde bulunduğu hayat hakkında mesajlar verir, hayatın önemli aşamalarına
dair işlevler icra eder. Kısaca ifade etmek gerekirse, mit dünyanın yapısı, hayatın
gizemli anlamı, dünyanın isleyişi, toplumsal kurumların oluşma sureci, dünyanın bugün
böyle olması ve onun içindekilerin yaratılışının, insan için örnek davranışların,
kahramanlıkların öykülerini içermektedir. O, toplumsal kurumların ve geleneklerin
kurucusu, ilkel bir eğlence, görev taksimi ve iletişim aracıdır.27

1.3.2. Mitolojinin Çeşitli Alanlarla Đlişkisi

Mitolojinin din, tarih, edebiyat ve sanat gibi çeşitli bilim dallarıyla sıkı bir ilişkisi
vardır. Birçok edebi eserde mitolojik öykülere rastlarız. Örneğin Dede Korkut
hikayeleri, Oğuz Kağan, Ergenekon ve Alp Er Tunga destanları gibi mitolojik öyküler
edebiyat kitaplarımızı süslerken, Đran’ın Şehnamesi, Zal Oğlu Rüstem’i, Çin’in Kral
Gisar Destanı, Hindistan’ın Ramayana ve Mahabharata destanları ve Đngilizler’in
Beowulf destanı bu toplumların edebiyatında kendine yer bulmaktadır.

Ayrıca, günümüze kadar gelebilen çok sayıda tarihi eser arasında mitolojik resimlere,
heykellere ve kabartmalara da rastlamak mümkündür. Pişmiş topraktan, yontma taştan
veya ahşaptan yapılan tanrı ve tanrısal varlıklara ait heykeller, tabak, çanak ve
çömleklere işlenen tanrı resimleri …. ve şu an sayamadığımız çeşitli maddelerden
şekillendirilmiş ve günümüze kadar gelebilmiş binlerce dini (tanrısal) motifli şekillere
hemen her toplumda rastlarız.

Mit, inancın bir nevi ifadesidir de. Onu derinleştirir ve şifreler. Ahlaki değerleri korur
ve güç verir. Dini ayinin üretkenliğine kefil olur ve insan için örnek olacak pratik
kurallar içerir. O değersiz bir öykü değil, zor elde edinilen aktif bir güçtür.28 Mitler,
kaynaklarını dinden almakla beraber insanlar tarafından zenginleştirilmişlerdir.
Mitolojiyi bir bakıma insan üretmiştir.29

27
Tevfik Aksoy, Mitoslarda Yaratılış Motifleri, s.17.
28
Bronislaw Malinowski, Büyü, Bilim ve Din (Çev.: Saadet Özkan), Kabalcı Yayınları, Đstanbul 2000,
s.99.
29
Ali Rafet Özkan, “Din - Mitoloji Đlişkisi”, Ekev Akademi Dergisi, Sayı 11, 2002.
10

Genel anlamaya göre anlatılan bir hikaye gerçekse “tarih”tir; yanlışsa “mit” tir. Oysa
mit ve tarih birbirlerine bağlıdırlar. Onlar bir birbirlerini hep beslerler. Biri olmadan
diğeri de olmaz. Mit somut olayları hikâye eder, ancak olayın gerçekleştiği yer ve
zaman hakkında kesin bilgi vermez. Mitos, çok özel bir tarihi olayı anlatmaz. “Gerçek
mit “ az çok evrensel olan hikâyelere bizi yöneltir.30

2. YUNAN MĐTOLOJĐSĐNE GENEL BAKIŞ

Antik Yunan tarihinde, Yunan Tanrıları ve bu tanrılarla ilgili mitolojik efsaneler çok
önemli bir yer tutmaktadır. Birçok şehrin kuruluşunda, savaşların çıkışında ve hatta
birçok ağacın bitkinin, hayvanın ilk var edilişinde bu öykülerin etiyolojik*
açıklamalarını görürüz. Hiç şüphesiz mitolojilerin şekillenip olgunlaşmasında o yörenin
geçim kaynaklarının, coğrafi yapısının, ikliminin ve hayat şartlarının etkisi de büyüktür.
Örneğin Yunan Tanrılarının dağlarda ve denizde oturmalarında, bu yörenin iç
kısımlarının dağlık olmasının ve etrafının denizlerle çevrili olmasının etkisi büyü
olmuştur.

Yunan mitolojisi, medeniyetin beşiği sayılan Akdeniz kıyıları ve Ege bölgelerinde


yaşamış olan toplumların sanatı, ahlakı, dini, aile kurumu ve siyasi hayatı üzerinde derin
etkiler bırakmıştır. Başka toplumların öykülerinden de alıntılar bulunan ancak çoğu eski
Yunanlılar tarafından oluşturulan bu mitler, o dönemlerin hayatını ve felsefesini ifade
etmesinin yanında günümüzde artık yerini, sanat ve edebiyata bırakmış
gözükmektedir.31

Yunanlılar bütün bu masalları sadece kendileri üretmemişlerdir.. Toplumsal ilişkilerinin


olduğu diğer milletlerden, Mısırlılardan, Asurlulardan, Finikelilerden ve diğer
milletlerden de birçok öyküyü alıp kendi öyküleriyle harmanlamışlardır.32 Bu mitosların
Yunan ve Roma’ya mal edilmesi sadece onların Yunanca ve Latince yazılmış
olmalarındandır. Bu efsaneler, Yunan ve Roma ile birlikte aynı zamanda Anadolu’nun,

30
Tuba Konuk, Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar, Yüksek Lisans Tezi,
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008, s.11.
*
Etiyoloji; bir olayın, bir ismin ya da bir kurumun vs. anlamını bazı olaylarla (gerçek ya da mitsel)
açıklamayı amaçlayan, olayın nedenini araştıran bilim dalıdır. (bkz.: P Grimal, Mitoloji Sözlüğü, s.XIV.)
31
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.1,2.
32
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.3.
11

Đtalya’nın, Girit’in, Mezopotamya’nın, Finike’nin, Mısır’ın ve dolayısıyla bütün bu


bölgelerdeki geleneklerin karışımından ortaya çıkmış bir bütündür.33

A.M. Mansel, Girit adasının Yunan mitolojisi üzerindeki etkisini anlatırken şunları
söyler: “Bu ada, Yunan mitolojisinde derin yankılar bırakmış olan canlı ve hareketli bir
kültür hayatı yaşamıştır. Yunan mitosları bu adada hüküm sürmüş olan kral Minos’tan,
bu kralın büyük donanması sayesinde Ege denizi egemenliğinden, hatta Yunanistan
şehirlerini bile haraca bağlayışından Minos’un başkenti Knossos’tan, bu şehirdeki
labirentos adlı yapıdan ve orada yaşayan Minotauros ejderinden bahsetmekteydiler.”34

P. Grimal’e göre, Yunan mitolojisi çok çeşitli etkilerin ürünüdür. Yunan mitolojisinin
şekillenmesinde Hint-Avrupa unsurlarının kültürü, Sami kavimlerin kültürü ve Doğu
Akdeniz kültürü oldukça etkili olmuştur. Ancak bunda hangi kültürün ne kadar payı
olduğunu kestirebilmek oldukça güçtür. Efsaneler zamanla oluşup gelişerek edebi, dini
ya da tarihi malzeme halini alır ve yayılma merkezleri adadan adaya, kıtadan kıtaya
kayarak, Suriye’den Girit’e, Miletos’tan Atina’ya geçtikçe zamanla değişik karakterlere
bürünürler. Bu durumda her biri başka bir geleneğe başka bir an’a bağlı olan ve hepsi
de tam bir kaynaşma içinde birbirine karışan büyük bir gelenekler, masallar ve mitoslar
bolluğuyla karşılaşmamız gayet doğaldır.35

Ş. Can, aslında Yunanlıların, daha birkaç yıl öncesine kadar dünyanın en aciz varlığı
gibi görünen insanı tanrılaştırmakla, onu yücelttiğini ve ona değer verdiğini söyler. Ona
göre Yunan mitolojisinin en hoş en güzel tarafı da buradadır. Çünkü Yunanlı böylece
insana kıymet vermiştir. Đnsan, ta o devirlerde Yunan mitleri sayesinde dünyanın en
önemli varlığı haline gelmiştir. Yunan mitleri, sadece din ve inanç konularından ibaret
değildir. Onlar, bize tabiat olaylarını açıklayıp, hayatın anlam ve felsefesini ifade
ederler. O yüzden mitleri sadece birer masal gibi okuyup geçmemeli, bütün bu
yönleriyle ele alıp düşünmeli, onların arkalarında yatan bu gizemli anlamları çıkarmaya
çalışmalıyız.36

33
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.8.
34
Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999, s.7.
35
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.XIII.
36
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.VII.
12

Yunan sanatında, mitolojik figürler önemli bir yere sahip bulunmaktadır. Mitoslar
hakkında daha somut ve daha etkileyici bilgilere ulaşmamızda antik Yunan sanat
ürünlerinin önemi yadsınamaz. Bu konuda çömlek ve vazolara işlenmiş olan mitolojik
figürler, altın ve fildişinden hakkedilmiş veya ağacın kendisine oyulmuş figürlü
sahneler, pişmiş topraktan yapılmış kabartmalı levhalar ve heykeltıraşlık eserleri bize
Yunan mitolojisi hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Günümüze kadar gelebilen bu
eserlerde resimlenen, tasvir edilen mitolojik öğeler, tıpkı günümüzdeki bir tiyatro ya da
sinemanın hemen dışında yer alan tanıtıcı afişlerdeki gibi Yunan tiyatro oyunlarının bir
anını veya Yunan tanrılarının bir olay anını canlandırır gibidirler. Genç ve sakat bir tanrı
olan Hephaistos’un dörtnala giden katır üzerindeki figürü, Perseus’un, bir kentaurun
başını kesme anını betimleyen kabartma, Herakles ile Hebe’nin düğünün tasvir eden bir
figür37, bize bütün bu mitos kahramanları hakkında çok daha çarpıcı bilgiler
vermektedir.

Eski yunanlıların dini hayatlarını bize aktaran ilk kaynaklar Homeros’un “Đlyada” ve
“Odysseia” adlı mitolojik edebi eserleridir.38 Taplamacıoğlu’na göre eski Yunanlıların
herhangi bir kutsal kitabı yoktu. Fakat kutsal kitaba en çok yaklaşan eserler Homeros ve
Hesiodos’un şiirleri olmuştur.39 Eski Yunan dini hayatı çok tanrıcılık (Politeizm)
esasına dayanmaktadır. Homeros’tan önce tanrıların yeryüzünde yaşadıklarına ve belirli
yerlerde ikamet ettiklerine inanılırdı. Tanrılar eski Yunanlılarca dünyanın en yüksek
dağı kabul edilen Olimpos’da otururlardı. Yunan tanrıları genelde insani özelliklerle
nitelendirilmişlerdir.40 Görünüşleri insana benzer, insan gibi hareket ederler. Ancak şu
farkla ki tanrılar ölümsüzdürler.41 Tanrıların da insanlar gibi eşleri aileleri, çocukları
kardeşleri ve akrabaları vardır. Savaşırlar, kavga ederler, yerler, içerler. Tanrıların
maceraları ve zaferleri anlatılır. Her tanrının kendine has kıyafeti, figürü ve kullandığı
aletleri vardır. Tanrılardan cesur, fedakâr, iyiliksever, bereket verici olanlar var olduğu
gibi, bunun yanında sefih, rezil, hırsız, hilekâr ve fahişe olanlara da rastlamak
mümkündür.42

37
Thomas H. Carpenter, Antik Yunan’da Sanat ve Mitoloji (Çev.: Bensen B.M. Ünlüoğlu), Homer
Kitabevi, Đstanbul 2002, s.10,11,12,25, 113,163.
38
Ahmet Kahraman, Mukayeseli Dinler Tarihi, Marifet Yayınları, Đstanbul 1999, s.127.
39
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, Güneş Matbaacılık, Ankara 1966, s.99.
40
Ahmet Kahraman, a.g.e., s.128.
41
Mehmet Taplamacıoğlu, a.g.e., s.99.
42
Ahmet Kahraman, Mukayeseli Dinler Tarihi, s.127-128.
13

Yunanlılarla birlikte insanoğlu evrenin en önemli varlığı oluvermiştir. Daha önce


insanoğluna pek aldıran yoktu. Yunanlıların yarattığı tanrılar bile insan biçimindedir.
Mısırlılar ve Mezopotamyalıların tasarladıkları tanrılar genelde kuş kedi ve boğa başlı
çeşitli hayvan şekilleri iken yunanlılar tanrılarını insana benzer şekillerde
tasarlamışlardır. Bunu anlamak için bir Zeus’un, bir Apollon’un heykeline bakmak
yeterlidir. Đnsan biçimindeki ölümsüzler, aslında dünyaya akılcı bir düzen getiriyorlardı.
Đşte böyle bir kültür coğrafyasında yetişmiş olan Saint Paul, görünmeyeni anlayabilmek
için görünene başvurmak gerektiğini söyler.

Günümüze kadar ulaşabilen Yunan eserlerinde bu düşüncenin somut örneklerini


bulabiliriz. Yunan mitolojisinde tanrılarla insanlar arasında bir samimiyet sürüp
gitmektedir. Yunan mitolojisi insani bir dünyayı istemektedir. Yunan mitolojisi daha
çok tanrılarla, tanrıçalarla ilgili öykülerden meydana gelmiştir. Đnsanların, hayvanların,
ağaçların, güneşin, ayın, yıldızların, fırtınaların, depremlerin nasıl olduğunu anlatır
Yunan öyküleri. 43

Homeros ve Hesiodos’un eserlerinde anlatılan birçok tanrı bulunmaktaydı. Bunların


hemen hepsine hem en üstün erdemler ve hem de en adi kötülükler yakıştırılıyordu.
Đnsanların metafiziğe olan ihtiyaçları, tanrıların kökenleri ve birbirleriyle olan ilişkileri
hakkında bir takım kuramlar icad etmeye onları sürükledi. Đcat olunan bu kuramların
hepsine birden “teogoni” (theogonia) adı verilmiştir. Đşte bu konudaki en eski eser
Hesiodos’unkidir. Homeros, geleneklere karşı gelmemekle birlikte dini mitoloji
konusunda ilgisizdir. Ancak Hesiodos böyle değildir. O, “Theogonia” adlı eserini
tamamen tanrılara ve onların kökenlerine ayırmıştır. Ancak Hesiodos’un tanrıların
kökenlerine ilişkin sözleri, akıl ve mantık dairesinde bir düşünüşün ürünü değil, belki
daha çok şairce kurgular ve halk arasındaki boş inançlar üzerine kurulmuş
açıklamalardı. Bütün bu kavramlar, her ne kadar aklın bir ürünü olmasa bile, yine de o
zamana kadar kabul görüp yaşanmış inançlar ve mitoloji hakkında bizlere bilgi vermesi
açısından önemlidir.44

Yunanlıların tanrıları için kutladıkları dört bayramları vardı. Birincisi; Şubat ayında
Dionysos şerefine kutlanan bayramdı. Đkincisi; Ekim ayında Demeter adına kutlanan

43
Edith Hamilton, Mitologya, (Çev.: Ülkü Tamer), Varlık Yayınları, Đstanbul 2002,s.7,8,9.
44
Adnan Adıvar, Tarih Boyunca Đlim ve Din, Remzi Kitabevi, Đstanbul 2000, s.33,34.
14

yalnızca kadınların katıldığı bayramdı. Üçüncüsü; Đlkbaharda Apollon ve Artemis


şerefine kutlanırdı. Dördüncüsü; Athena şerefine kutlanan Atina birliği bayramı idi.45

2.1. Tanrılar Đçin Kurban Kesme

1855-1857 yıllarında Atina büyükelçiliği yapmış olan La Gorce’nin kitabında


anlattıklarına göre eski çağlarda Yunanlılarda tanrılar için insan kurban etme âdeti de
görülmektedir. Adak sunma törenlerinde Zeus, Demetios, Kronos, Artemis, Ares,
Dionysos ve daha birçok tanrı için insan kurban edilirdi. Bazen tanrıların öfkelerini
yatıştırmak için, bazen de savaşlarda zafer elde etmek için kurbanlar kesilirdi. Dökülen
kan ne kadar değerliyse kurbanın o kadar makbul olacağına inanılırdı. Kurban seçilirken
bazen ölümü hak etmiş suçlu kişiler seçilir, bazen çocuklar kurban seçilirdi. Özellikle
son zamanlara doğru insanların kurban edilmesi yerine, sadece kanları akıtılmaya veya
hayvan kurban edilmeye başlandı.46

Yunanlılarda tanrılar için hayvan kurban kesme âdeti de oldukça yaygındı. En çok
kesilen hayvanlar koyun ve davardı. Ancak bazı tanrıların özel kurbanları vardı.
Örneğin Poseidon için at, Demeter için domuz, Hekate için köpek kurban edilirdi.
Seçilen kurbanın lekesiz olmasına büyük önem verilirdi. Genellikle tanrılar için erkek
hayvan, tanrıçalar için ise dişi hayvanlar kurban edilirdi. 47

2.2. Yunan Mitolojisinde Đnsanın Yaratılışı

Yunan Mitolojisinde, kendisinden sonra geleceklerin atası olan bir tek insanın
yaratılmasından çok, bir soyun ya da bir kentin ataları olacak insanların ortaya
çıkmalarından söz edilir. Tufan sonrasında Pyrrha’nın geriye attığı taşlardan yeni bir
insan soyunun oluşması, ya da Kadmos’un öldürdüğü ejderhanın dişlerini yere
ekmesiyle topraktan silahlı adamların bitmesi gibi. Hesiodos, insanların nasıl
yaratıldıkları üzerinde hiç durmaz. Ancak başka çeşitli kaynaklara göre, Gaia tanrıları
doğurduğu gibi, insanları doğurmuştur. Platon’un Protagoras diyalogunda, Protagoras
insanın yaratılışıyla ilgili bir efsane anlatır. Bu efsaneye göre, insan yeraltında toprak,

45
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.102.
46
La Gorce, Çağlar Boyu Yunanlılar (Çev.: Doğu Araştırma Merkezi-Ankara), Belge Yayınları, Đstanbul
1986, s.92,94.
47
Mehmet Taplamacıoğlu, a.g.y, s.102.
15

ateş ve bunlarla karışabilen unsurlarla oluşturulmuş bir hamurdan, diğer ölümlülerle


birlikte yapılmıştır. Birçok tanrı kuşağı olduğu gibi, birçok da insan tipi yaratılmıştır.48
Đnsanın yaratılışı hakkında eski Yunanlılar çeşitli inançlara sahip oldukları
görülmektedir.

Bunları sınıflandırmak gerekirse şöyle bir sınıflandırma yapılabilir:

1) Đnsanlarla tanrıların akraba olduklarını ve onlar gibi yaratıldığını iddia eden görüşler.
2) Đnsanların Prometheus tarafından yaratıldığını iddia eden görüşler.
3) Đnsanların bitki ve ağaçlar gibi yerden bittiğini ifade eden görüşler.

Titan Đapetos’un, Okeanos kızı Klymene’den dört oğlu olmuştu. Bunlar: Atlas,
Prometheus, Epimetheus ve Menoitios’tur. Bunlardan Menoitios ile Atlas, Zeus’a
başkaldıran Titanlar’la beraber bulunduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios,
hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden dolayı Erebos’a atılmıştır. Atlas’a gelince, dünyanın
öbür ucunda ve Hesperides’lerin49 önünde omuzlarına gök kubbesini yüklenerek ayakta
bekleme cezasına çarptırılmıştır. Diğer iki kardeşin, Prometheus ile Epimetheus’un
akıbetleri başka türlü olur. Bunların ikisi de insanın yaratılışında önemli rol
oynamışlardır.50

Đnsanın, Prometheus tarafından, çamurdan yapıldığı efsanesi, geç bir dönemde, M.Ö.
IV. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu efsaneye göre; Prometheus, suya ya da gözyaşlarına
kil karıştırarak, olumlu ilk varlığın bedenine biçim verir. Sonra çamurdan yapılmış bu
bedene hayat soluğunu üfler. Bir başka rivayete göre; Prometheus, ilk insanın yalnızca
yapıcısıdır. O, sadece biçim veren kişidir. Đlk insan’a hayatı, ruhu, Athena vermiştir.51
Prometheus’un, insanların dostu olduğu ile ilgili birçok Yunan öyküsünde rastlıyoruz.
Hesiodos şöyle bir olay anlatır: Tanrılarla insanlar bir kurbanın beraberce paylaşılarak
yenmesi için Mekone’de toplanmışlar. Kurnaz Prometheus, koca bir öküzü keserek
ikiye bölmüş. Bir yana eti koymuş, üstünü işkembeyle örtmüş. Zeus kötü tarafı seçerse,
aslan payı insanların olacakmış; tersi olursa, üstünlük yine tanrılarda kalacakmış.
Prometheus, Zeus’a, iki parçadan birini seçmesini söylemiş. Zeus yağla kaplı olan iyi

48
Ayhan Bıçak, Tarih Düşüncesinin Oluşumu, Dergah Yayınları, Đstanbul 2004, Cilt: 2,s.46.
49
Gece’nin kızları. (Bkz. “Hesperid’ler”)
50
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.10.
51
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, Ayraç Yayınları, Ankara 1999, s.21.
16

görünüşlü parçayı seçmiş. Aldatılıp, kemik yığınını seçtiğinin farkına varınca da


öfkelenmiş, insanları cezalandırmak için ellerinden ateşi almış. Prometheus, bunun da
bir çaresini bulmuş hemen. Olympos’a çıkmış, bir kamışın içine kıvılcım saklayarak
yeryüzüne, insanlara getirip vermiş. Zeus, insanların yeniden ateşe kavuştuklarını
görünce, öfkesi bir kat daha artmış. Bundan dolayı insanın böyle yapacağını bildiği için
onu ateşten mahrum bırakan Zeus, ateşi çalıp insana veren Prometheus’a çok kızmış.
Hem insanların hem de tanrıların babası olan Zeus’a karşı gelen Prometheus’u
cezalandırmak, onu kendi isteğine boyun eğdirtmek için yeni çareler düşünmüş. Önce
insanlara bela olsun diye, ilk kadını, “Pandora”yı göndermiş… Böylece insanların
başına belayı sarmış.52 (Bkz.: Đkinci Bölüm, 14.2. “Pandora”, sf. 119.)

Prometheus’a gelince: Zeus’un buyruğu ile kayalara zincire vurulmuş, ciğerini her
sabah bir kartal yiyormuş ve her gün ciğeri yeniden yaratılıyormuş, bu şekilde elli yıl
geçmis.53 Bu konuda Hesiodos’ta olmayan ayrıntıları Aiskhylos’tan öğreniyoruz:
Zeus’un geleceği ile ilgili bir sırrı yalnızca Prometheus biliyormuş. Zeus bir kadınla
birleşecekmiş. Bu çiftleşmeden doğacak olan çocuk, Zeus’un krallığına son verecekmiş.
Zeus bu kadının kim olduğunu öğrenip, başındaki bu tehlikeden kurtulmak için, zincire
vurdurduğu Prometheus’u salıvermek zorunda kalmış. Prometheus’u salıvermesi ve
karaciğerini yiyen kartalı öldürmesi için Herakles’i göndermiş. Yeniden tanrılar katına
kabul edilen Prometheus, sırrı Zeus’a açıklamış. Zeus, Nereus kızı Thetis’e gönül
vermiş. Ne var ki, Thetis’in doğuracağı çocuk babasından daha güçlü olacakmış.
Zeus’un Thetis ile birleşmesi durumunda krallığı sona erecekmiş. Bunu öğrenen Zeus,
Thetis’i bir ölümlüyle (insanla) evlendirmiş. Bu düğün Olympos’ta yapılmış ve bu
ilişkiden Akhilleus doğmuş.54

Đnsan soylarının yaptığı ahlaksızlıkları gören Zeus, bu soyu büyük bir tufanla yok etmek
istemiş. Bunu öğrenen Prometheus, durumu oğlu Deukalion’a bildirmiş. Bunun üzerine
Deukalion bir tekne yapmış, bütün gerekenleri de yanına alarak, karısıyla birlikte bu
tekneye sığınmış. Bütün Yunanistan sular altında kalmış. Tekne dokuz gün dokuz gece
sular üzerinde yüzdükten sonra Parnassos Dağı’nın tepesinde durmuş. Burada,
Deukalion, Zeus’a kurban kesmiş. Tanrılar kralı, elçisi Hermes’i Deukalion’a

52
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.15.
53
Şefik Can, a.g.e., s.11,12.
54
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.22.
17

göndermiş, ondan ne istediğini sormuş. Deukalion insan soyunun yeniden yaratılmasını


istemiş. Dileği kabul eden Zeus, karı kocaya “Ana’nın (Gaia) kemiklerini (yerdeki
taşları) arkaya atmalarını” söylemiş.55

Ovidius’a göre Deukalion ve eşi Pyrra, dünyada yapayalnız kalmışlar. Deukalion


dünyada kalan tek erkekmiş. Pyrra ise tek kadınmış. Dua için Delphoi’daki Themis
Tapınağı’na gitmişler. Themis kâhini şu karşılığı vermiş: “Başınızı örtün, giysinizin
bağını çözün ve büyük ananın kemiklerini arkanıza atın.” demiş. Bunun üzerine taşları
alıp arkalarına atmaya başlamışlar. Onlar attıkça, taşlar taş olmaktan çıkıp insan
biçimini alıyorlarmış. Deukalion’un attıkları erkek. Pyrra’nın attıkları ise kadın
oluyormuş. Böylece insan soyu yok olmaktan kurtulmuş.56 Prometheus işe karışmadan
önce, insanların toprağın çocuğu oldukları kabul edilmekle birlikte onların; Attika’da,
Erek’te ve Arkadia’da Pelagos’un ormanlarla taçlanmış yüksek dağlardan ve bizi
besleyen topraktan fışkırdıklarına inanırlar.

Bir başka efsaneye göre kayın ağaçlarının kabuğu, meşelerin gövdesi yarılıp içinden ilk
insanlar çıkmış. Kayalardan, bitkilerden ilk insanların doğduklarına inananlar olduğu
gibi Arkadia’lılardan Myrmidonların* karınca iken insana çevrildiklerine inananlar da
vardır.57

Başka bir söylenceye göre ise Prometheus’un ilk insanı yaratışı şu şekilde
gerçekleşmiştir: Olympos tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus’ta da
kurnazlık ve zekâ vardı. Titanlar’ın meşhur isyanları sırasında tarafsızlığını muhafaza
etmiş bir Titan oğlu olduğu halde kendisine başkaldırmayan, bilakis saygı gösteren
Prometheus’u Baş Tanrı Zeus, Olympos’a ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat
Prometheus, kendi ırkını mahveden Zeus ve arkadaşlarına karşı kalbinde bir kin
besliyordu. Sonradan tanrıları inkâr edecek, onları hiçe sayacak ve işleyeceği
kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın basına bela olacak bir
mahlûku, yani insanı yaratarak tanrılardan dedelerinin öcünü almayı düşündü.58 Bunu
gerçekleştirmek için Prometheus ilk insanı balçıktan yarattı. Bu insanın vücudunu

55
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.17.
56
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.23.
*
Myrmidonlar; Akhilleus’un yönetimi altındaki Tesalya halkı. Myrmidon ise Zeus ile Eurymedusa’nın
oğlu olup onlara adını veren kahramandır. (P.Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Myrmidon” md., s.522.
57
Şefik Can, a.g.e., s.13.
58
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.10.
18

yapmak için balçığı, bazılarının tahmin ettiği gibi su ile değil, kendi gözyaşı ile
karıştırdı ve ilk insanı yarattı. Fakat insan, tabiatın en aciz bir mahlûku idi. Çıplaktı,
kendini koruyacak hiçbir şeyi yoktu. Fil gibi kuvvetli hortumu, aslan gibi pençesi, kuş
gibi kanadı, at gibi koşacak bacakları yoktu. Daha doğuşta ıstıraplar, üzüntüler, bir
takım ihtiyaçlar onun yakasına yapışıyordu. Đlk insanlar çiğ meyvelerle, kanlı etlerle
besleniyorlardı. Elbise yerine bitkilerin yapraklarına sarınıyorlardı. Ateşin faydalarını
bilmeden, kendilerini güneşsiz oyuklarda saklıyorlar, derin mağaraların içine hayvanlar
gibi sürüklenerek giriyorlar ve geceyi oralarda geçiriyorlardı. Yarattığı mahlûklara
acıyan Prometheus insanları daha iyi yaşatabilmek için çeşitli şekillerde yardım etmeyi
düşündü ve onlara ateşi Hephaisos’un alevler fışkıran ocağından çalarak insanlara verdi.
Ateşin yardımıyla iyi yaşamaya başlayan insanlar kendilerini tanrılara eş tutmaya
başlarlar.59 Đnsanı, Olympos tanrılarına kin besleyen bir Titan’ın yaratması eski
Yunanistan’da çoğunluğun inandığı bir mittir. Halbuki insanın daha asil bir mahluk
olduğuna ve çok evvel tanrılarla beraber yaratıldığına inananlar da vardır. Nitekim
meşhur Yunan şairi Pindaros “Tanrılar ve insanlar hepimiz aynı ailedeniz, hepimizi aynı
ana doğurmuştur.” demektedir.60

Yine bir başka bir rivayete göre insan su şekilde yaratılmıştır: Prometheus, heykel
yapmasını bilen bir Titan’dı. Ancak bir insan heykeli yapmamıştı. Birçok heykeller
yapmış ve onlara can vermişti. Đnsanlarda görülen kusurlar ise şu şekilde açıklanır: Bir
gün Prometheus atölyesinde çalışıyordu, çamurdan insanlara ait birçok kollar, bacaklar,
kafalar, kalpler yapmıştı, yaptığı uzuvları birbirine ekleyerek tamamladığı heykelleri
rafa diziyordu. Fakat daha işini bitirmemişti ki, o sırada şarap tanrısı Dionysos atölyeye
geldi. Gezdiler; eğlendiler, şarap içtiler. Prometheus atölyesine döndüğünde biraz
sarhoştu. Bu yüzden bazı hatalar yaptı. Bundan dolayı da insanlar hata yaparlar.61

Her durumda eski Yunanlılara göre ilkin erkekler yaratılmışlardır. Kadın dünyada
mevcut değildir. Özetle ifade edecek olursak; Yunan Mitolojisine göre Prometheus,
insanlığa iyilik yapmış olmaktan öte insanın bugünkü gözden düşmüş halinin sorumlusu
olarak görülmektedir. Prometheus, Mekone’de insanlarla tanrıların arasının kesin olarak
açılmasına sebep olmuştur. Daha sonra ateşi çalarak Zeus’u çileden çıkarmıştır. Bundan

59
Şefik Can, a.g.e., s.11.
60
Tevfik Aksoy, Mitoslarda Yaratılış Motifleri, s.87.
61
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.12.
19

dolayı Pandora’nın yaratılmasına neden olmuştur ve dolayısıyla da her çeşit sıkıntının


insanlar arasında yayılmasına neden olmuştur. Prometheus, kötülüğün dünyaya Zeus’un
intikamını temsil maksadıyla gelişine sebep olmuştur. Zeus’un hâkimiyeti ve
Prometheus’un hilekârlığı, insanlara cennetleri kaybettirmiştir. Zeus, insanın kaderini
belirlemiştir. Onları tanrılarla birlikte yasamaktan uzaklaştırmıştır. Kendi ihtiyaçlarını
kendileri karşılamak zorunda kılmışlardır. Onlara her türlü kötülüğü vermiştir.
Đnsanların kendi sorumluluklarını yüklenmesi, tarihsel surecin de başlaması anlamına
gelir.62

2.3. Yunan Mitolojisi’nde Soylar Efsanesi

Hesiodos “Đşler ve Günler” adlı eserinde insan soylarının geçirdiği evrelerden bahseder.
Onun anlatımına göre bugüne kadar beş insan soyu yaşamıştır yeryüzünde. Altıncısı
henüz yaşanmamıştır.

2.3.1. Altın Soyu

Hesiodos’a göre bir kere insan soyunu Olympos’lu tanrılar yaratmıştır. Bu yaratılan ilk
ölümlülerin soyu “Altın Soy”dur. O zamanlar göklerin hâkimi Kronos’tur. Henüz, Zeus
doğmamıştır. Yani ilk insan, Titanlar döneminde doğmuş olmaktadır. O dönemde,
insanlar da tanrılar gibi çok rahat, huzurlu, tasasız, acısız ve dertsiz bir hayat
sürmekteydiler. Her zaman genç ve güçlü kalıyorlar, hiç ihtiyarlamıyorlardı. Toprak her
türlü nimeti zahmetsizce onlara sunuyordu. Đnsanlar ömürlerini yiyip içip eğlenmekle
geçiriyor ve sonunda da hiç acı çekmeden uyur gibi ölüyorlardı. Bu ilk insanlar (altın
soy), henüz kadınlar yaratılmadığı ve dolayısıyla evlenip çoğalma olmadığı için
zamanla ölüp toprağa karışırlar ve nesilleri tükenir. Bu arada artık Zeus’un hâkimiyet
dönemi başlamıştır. Zeus’un isteğiyle ölen bu altın soylu insanların ruhları, toprağı ve
insanı koruyan iyi birer cine dönüşürler.63

62
Ayhan Bıçak, Tarih Düşüncesinin Oluşumu, Cilt:2, s.49.
63
Sabahattin Eyüboğlu; Azra Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1991, s.146.
20

2.3.2. Gümüş Soyu

Altın Soy tükenince Olympos tanrıları bir sonraki insan kuşağı olan Gümüş Soyu’nu
yaratırlar. Ancak bu soy, boy-bos ve akıl bakımından Altın Soy’dan çok farklıydı.
Bunlar yüz yıl çocuk olarak kalıyorlar, bu süre zarfında analarının dizinin dibinde
oynaşıp duruyorlardı. Büyüyüp yetişkin olunca da bin bir türlü çılgınlık ve taşkınlıklar
yapıyorlar, saygı nedir bilmiyorlar, hatta tanrılara bile saygı duymuyorlar, tapınaklara
da gitmiyorlardı. Halbuki uygar insan böyle olmamalıydı.

Sonunda Zeus bunların yaptıkları saygısızca hareketlere kızar ve hepsini toprağa gömer
(Tartaros’a gönderir). Bunlar da yer altı cinleri olurlar.64

2.3.3. Tunç Soyu

Tanrılar babası Zeus, bunun üzerine üçüncü bir soy daha yaratır. Bu soy, Tunç
Soyu’dur. Bunlar da Gümüş Soyu’na hiç benzemezler. Kaba saba, oldukça güçlüydü bu
soy. Yaptıkları tek şey, azıtmak ve saldırıp öldürmekti. Acımasızdılar, her yana korku
salarlardı. Yenilmek nedir bilmezlerdi. Evleri, silahları, aletleri her şeyleri tunçtandı. Bu
soy da kendiliğinden ölüp öbür dünyaya (Hades) gitmiştir.65

2.3.4. Kahramanlar Soyu

Zeus, bir insan kuşağı daha yaratır. Bu soy diğer geçmiş soylardan çok daha doğru, çok
daha bereketli ve çok daha yürekli bir soydur. Bu soy, yarı tanrı kahramanların soyudur.
Hesiodos, bu soya övgüler dizer, kahramanlıklarından söz eder. Bu kahramanların çoğu,
savaşlarda ve kargaşalarda savaşarak ölüp gitmişlerdir. Bu kahramanlardan bazılarına
da Zeus, dünyanın bir ucunda, insanlardan uzakta bir yurt ve bir hayat bağışlamıştır. Şu
anda oralarda mutlu bir hayat sürmektedirler.66

64
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.147.
65
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.147.
66
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.148.
21

2.3.5. Demir Soyu

Bu soy ise Hesiodos’a göre içinde yaşadığı soydur. Hesiodos, bu soyda dünyaya
geldiğine bin pişmandır. “Keşke daha önce ölsem, ya da daha doğmasaydım.” diyerek
bu üzüntüsünü belirtir. Çünkü bu soyun insanları gündüzleri çalışıp didinirler, geceleri
de tanrıların yolladığı türlü dertlerle kıvranır dururlar. Yaşamlarında sevincin yeri çok
azdır. Hesiodos’un inancına göre bir gün Tanrı Zeus bu soyu (Demir Soyu) da yok
ediverecektir.67

2.3.6. Ak Saçlılar Soyu

Hesiodos’a göre bu soy henüz gelmemiştir. Demir Soyu sona erince bu soy gelecektir.
O zaman baba evladına, evlat babasına benzemeyecektir. Kadir kıymet bilme, sevgi,
saygı ortadan kalkacak, evlat babasını hor görecek, kardeş kardeşini, dost dostunu bu
günkü gibi sevmeyecek, tanrı sevgisinden de yoksun olacaklardır. Đyiliğin, doğruluğun,
yeminin değeri kalmayacaktır. Sadece kötüler ve azgınlar saygı görecek, hak, hak
sahibinin değil, güçlünün olacak, acıma duygusu ortadan kalkacaktır, iyiler kötülerin
saldırılarına maruz kalacaktır. Yapılan bütün bu kötülüklere karşı çare bulunmaz
olacaktır.68

2.4. Yunan Mitolojisinde “Kahramanlar”

Aslında Yunan mitolojisinde kahramanların kökeni ve ontolojik yapıları pek net


değildir. Bir görüşe göre onlar yerin altında oturan ölmüş insanların ruhlarıdırlar.
Tanrılar gibi kahramanlara da kurbanlar sunulmaktadır. Başka bir görüşe göre ise, onlar
belirli konularda uzmanlaşmış özel tanrısal varlıkların soyudur. Bir orta yol bulmak
gerekirse onlar insanüstü varlıklardır ancak tanrı da değildirler. Zeus’un egemenliğinden
sonra faaliyet gösterirler. Onların faaliyet göstermeleri insanlığın ortaya çıkışından
sonradır. Bu dönem, henüz kuralların tam olarak yerleşmediği, yapıların yerine
oturmadığı bir “başlangıçlar” ve “kökenler” çağıdır.

Kahramanların doğumları ve çocuklukları sıradan değildir. Onlar tanrılar soyundan


gelmedir. Bazen iki babalı olarak da bilinirler. Bir örnek vermek gerekirse, Herakles
67
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, a.g.y., s.148.
68
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, a.g.y., s.148-149.
22

Zeus ve Amfitriyon’un oğlu; Theseus ise Poseidon ve Aigeus’un oğludur. Kahramanlar


genelde doğduktan kısa bir süre sonra terk edilirler, hayvanlar tarafından emzirilirler.
Gençliklerini, uzak ülkelere yaptıkları yolculuklar ve sayısız maceralarla harcarlar,
maceralar da onları ünlü yapar. Tanrıçalarla evlenirler. Bazı ırkların, ailelerin ve
halkların ilk ataları olarak bilinirler. Yine çoğu teşkilatın, sanatın ve kuralların ilk
kurucuları da onlardır.

Kahramanlar, çok azı istisna olmak üzere genelde ölümlüdürler. Çoğunlukla da


savaşlarda, kavgalarda ve ihanet sonucunda ölürler/öldürülürler. Ancak onların ölümleri
bir nevi tanrılık durumuna yaklaşmadır. Yaşayanlar üzerinde uzun süre etkilerini devam
ettirirler.69

Kahramanlar adına anıtlar dikilir, ölü şenlikleri yapılır. Sıradan ölenlerin aksine,
kahramanlar ölünce de insanların hayatına müdahale ederler. Örneğin Alarich Atina’yı
kuşattığında surların önünde birden (önceden ölmüş olan) silahlı bir şekilde Akhilleus’u
görünce korkar ve hemen anlaşma imzalar.70

Yunan mitolojisinde kahramanlar uzun bir zamandan beri var olagelmişlerdir. Tanrılar
ve cinler/periler/şeytanlarla birlikte doğaüstü varlıkların üç unsurundan birini de
kahramanlar oluştururlar. Olympos tanrıları ile ölümlüler arasında bir konuma
sahiptirler. Çoğu zaman tanrılaştırılmış büyük ölümlüler olduklarından eskiden bunlar
için gece vakti kara renkli erkek hayvanlar kurban edilir, hayvanın kanı ölülerin
onuruna bir çukura akıtılırmış. Kahramanlar, herkese örnek olacak işler yaparlar.71
Yunan Mitolojisinde ün salmış bu kahramanların en meşhurları şunlardır: Herakles,
Theseus, Akhilleus, Oidipus, Perseus, Rhesos, Peleus, Niobe, Pentheus, Orpheus,
Kadmos, Bellerophontes, Asklepios, Daidalos ve Đkaros, Aiakos, Midas, Odysseus,
Aineias, Dioskur’lar, vd.

69
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, s.345,346,347,348.
70
Egon Friedell, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, (Çev.: Necati Aça), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara
1999, s.76.
71
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, (Çev.:Z. Zühre Đlkgelen), Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
Đstanbul 2001, s.164.
23

Bu kahramanlardan Heraklas, Akhilleus, Kadmos, Odysseus ve Aineias hakkında


“Teogoni’de Adı Geçen Bazı Kahramanlar” başlığı altında bilgi verilecektir. Şimdi
diğer bazı kahramanlar hakkında kısaca bilgi verelim.

Theseus: Mitolojik Atina kralıdır. Babası Aigeus ölünce yerine kral olur. Girit’e haraç
ve kurban vermekten Atina’yı kurtarır. Minotauros’u öldürüp Ariadne’yi kaçırır.
Haydutlar ve yırtıcı hayvanlarla savaşır. Korsanlık da yapar. Hatta yeraltından
Persephone’yi bile kaçırmaya yeltenir. Eskiden Yunanlılar onun için, “Theseus’suz
hiçbir şey olmaz” derlermiş.72

Oidipus: Thebai kralı Kadmos’un soyundandır. Yunan mitosunun en trajik


kahramanıdır. O daha doğmadan önce tanrıların lanetine uğramış, kaderin oyuncağı
olmuş bir kişiliktir. Kâhinler annesine o doğunca babasını öldüreceğini söylerler. Bu
yüzden de doğunca götürülüp dağa atılır. Çocuğu bulan bir çoban onu götürüp çocuğu
olmayan Korinthos kralına verir. Oidipus büyüyünce onun kralın çocuğu olmadığını
söylerler. Bunun üzerine doğrusunu öğrenmek için tanrı Apollon’a gider. Yolda birisi
öldürür. Thebai şehrine varır Orada halka sorular sorup onlara zulmeden Spinks adlı
canavarın sorularını bilince canavar kendini kayadan atıp ölür. Onu Şehre kral yaparlar.
Sonra gerçekleri öğrenir. Annesi canına kıyar. Kendisi de gözlerini kör eder.73

Perseus: Zeus’un oğludur. Büyükbabası, kendi isteği dışında kızı bu çocuğa hamile
kaldığı için çocuk doğunca onu ve annesini bir sandığa koyup denize atar. Seriphos
kralı denizde bulup alır ve büyütür. Ancak Perseus’un annesine âşık olur. Perseus’tan
kurtulmak için Onun Medus’yı öldürüp getirmesini ister. Yolda birçok maceradan sonra
Medus’ya öldürüp kafasını getirir. Prseus, kralın annesine zorla sahip olmaya çalıştığını
öğrenince kralın huzuruna çıkıp Medusa’nın kafasını gösterir. Kral o anda taştan bir
heykel oluverir. Sonra annesiyle birlikte dedesinin yurdu Argos’a gelir. Bir disk
oyununda bilmeden dedesini öldürür. Perseus ölünce karısıyla birlikte gökyüzünde en
parlak bir burç olurlar.74

72
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Theseus” md., s.633.
73
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Oidipus” md., s.226-227.
74
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.206-212.
24

Resos: Troyalıların safında savaşmış ve Odysseus’la Diomedes tarafından öldürülmüş


Trakyalı bir kahramandır. O, kar gibi beyaz ve rüzgâr gib hızlı atlarıyla ünlüdür.
Yunalılarla bir gün vavaşmış ama birçoğunu kırıp geçirmiş, uyrken öldürülmüştür.75

Peleus: Aiakos’un oğlu ve Akhilleus’un babasıdır. Peleus, mitolojide Phthia kralıdır.


Kıskançlıktan üvey kardeşi Phokos’u öldürünce babası kral Aiakos onu Phtyia
(Tesalya)’ya sürer. Phthyia kralı onu günahlarından arındırır. Ayrıca kızıyla da
evlendirip krallığın üçte birini ona verir. Yanlışıkla Kayın pederini öldürünce oradan da
sürülür… buna benzer maceraları sürer gider.76

Niobe: Babası, Spylos (Manisa) kralıdır. Yedi kızı ve yedi oğlu vardır. Beraber
büyüdüğü Leto’yu iki çocuk sahibi olmakla suçlayınca, Leto’nun oğulları Apollon ve
Artemis, Niobe’nın on dört çocuğunun tamamını öldürür. Niobe de üzüntüsünden taş
Karaköy semti Çaybaşı Mevkii’nde kadın başı şeklindeki bu kayanın göz çukuru
şeklindeki girintilerinden yakın zamana kadar sızan su damlaları Niobe’nin gözyaşları
olarak yorumlanır ve halk arasında “Ağlayan Kaya” adıyla anılırdı.77

Pentheus: Kadmos’un torunu, Dionysos’un teyzeoğludur. Korkunç cezalar görmüş ve


anasının elleriyle parçalanmıştır. Euripides’in “Bakkhalar”adlı tragedyasında efsanesi
geniş şekilde anlatılır.78

Orpheus: Annesi Musalar soyundandır. Çalıp söylemesiyle ünlüdür. Sesinin


güzelliğinden canlı cansız ne varsa onun arkasından giderdi. Argonautlar seferine
katılmış ve kavgaları büyülü sesiyle yatıştırmıştır. Onunçalgısından Kerberos’lar
gözyaşı döker, Erinis’ler kendinden geçer. Eurydike ile olan aşkı da ünlüdür. Sonunda
Mainad’lar tarafından parçalanmış, Olympos eteklerine gömülmüş. O günden beri
Olympos eteklerinde bülbüller daha talı şakırlarmış.79

75
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Resos” md., s.713.
76
Pierre Grimal, a.g.e., s.498.
77
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Niobe” md., s.455.
78
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Pentheus” md., s.242.
79
Edith Hamilton, Mitologya, s.72,73,74.
25

Bellerophontes: Pegasos onun atıdır. Bu ata binerek birçok işi başarır. Khimaira
canavarnı öldürür. Tanrıların evi Olympos’a erişmeye kalkışınca Pegasos onu sırtından
atar.80

Asklepios: Apollon’un oğlu, hekimlerin tanrısıdır. Önceleri güneşin ve verimliliğin


tanrısı iken, sonraları koruyucu ve sağlık verici bir tanrı olarak kabul görmeye
başlamıştır. Ölüleri bile dirilttiği için Zeus tarafından öldürülür.81

Dioskur’lar: Leda’nın aynı gece Zeus ve ölümlü Tyndaroes’le ilişkiye girmesinden


doğan iki yiğit kardeş. Bu kardeşlerden Polydeukes ölümsüz, Kastor ise ölümlüdür.
Birebirlerinden hiç ayrılmayan bu kardeşler “kardeşliğin simgesi” olarak kabul görürler.
Kastor ölünce, kardeşi ölümsüzlüğünü onunla paylaşır. Zeus onları gökyüzünde ikizler
burcuna çevirir.82

2.5. Eski Yunan Mitoloji Yazarları

Mitoloji kitaplarının çoğu kaynak olarak Latin şair Ovidus’u alır. Diğer bir yazar Đliada
ve Odysseia adlı eserlerin sahibi Homeros’dur. Yine en eski mitoloji yazarlarından biri
ise, Teogoni adlı eserin sahibi Hesiodos’dur. Pindaros, Aiskhlos, Herodotos, Eflatun,
Apollodoros, Pausanias, Apuleius ve Lukianos da Yunan mitolojisi üzerine eserler
veren önemli yazarlardır.83 Heisodos hakkında II. Bölümün başında bahsedilecektir.
Şimdi, Yunan mitolojisinin şekillenmesinde emeği geçen birkaç önemli şair ve yazardan
bahsetmek istiyorum.

2.5.1. Homeros

Yunan Đlk çağının en büyük ozanı sayılan kesin olmamakla beraber güçlü bir olasılıkla
Đzmir’de doğmuştur. M.Ö. 700-750 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Onun
hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Kesin olmamakla beraber Homeros’a
atfedilen iki eser bulunmaktadır. Bunlar, “Đlyada” (Ilias) ve “Odysseia” adlı savaş ve
kahramanlık destanını konu alan eserlerdir. Her iki eser de aslında “Troya Savaşı”nı

80
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Bellerophon” md., s.101.
81
Adem Işık; Pers, Helenistik ve Roma Đmparatorluk Dönemlerinde Paphlagonia ve Pontus Bölgesi
Kültleri, Doktora Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004, s.72.
82
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Dioskur’lar” md., s.147.
83
Edith Hamilton, Mitologya (Çev.: Ülkü Tamer), Varlık Yayınları, Đstanbul 2002,s.9,10.
26

anlatmaktadır. Đlyada’da on yıl süren savaşın ilk elli günlük dönemi anlatılır. Odysseia
ise Đlyada’nın devamı şeklindedir. Troya Savaşı’nda “Odysseus” adlı kahramanın
Troya’nın alınışından sonra başından geçen olayları anlatır.84 M. Eliade’a göre,
Homeros herhangi bir tanrıbilimci ya da bir mityazarı değildir. O sadece askeri, feodal
bir aristokratik kesime seslenmiştir. Onun yazın alanındaki olağanüstü dehası, son
derece bir etki ve hayranlık uyandırmıştır. Bu yüzden de Yunan kültürünün birlik ve
bütünlüğünün sağlanmasında onun büyük katkısı olmuştur.85

2.5.2. Herodotos

(M.Ö. 484-426) Herodotos, Halikarnassos’ta (bugünkü Bodrum) doğmuştur. Soylu,


zengin ve edebiyatla ilgilenen kültürlü bir ailenin çocuğudur. Eserleri, daha çok yaptığı
seyahatlerin anlatımından oluşmaktadır. Hayatında birçok yerlere seyahatlerde
bulunmuştur. Çağının hemen mevcut bütün eserlerini okumuş ve onlardan alıntılar
yapmıştır. En çok yararlandığı yazar Homeros’tur. Bundan başka sırasıyla Hesiodos,
Musaios, Bakis, Pindaros, Alkaios ve Aiskhylos gibi yazarlardan da yararlanmıştır.
Yazılı kaynak bulamadığı zaman sözlü kaynaklardan da sıkça faydalanmıştır.
Herodotos’un ayrıca savaş anıtları, tapınaklar ve kral ve rahip listeleri gibi arkeolojik
kaynaklardan da yararlandığı görülmektedir. O, yazılarında mitsel anlatımlara da yer
vermiştir. Zaman zaman Yunan mitolojisi ile Doğu mitolojisini karıştırır. Yunan
mitolojisinin kökenlerini Doğu’da (özellikle Mısır) arar. Mitik yazımın tarih bilimine
dönüşmesi, Herodotos sayesinde olmuştur. Onun amacı, eserinde de söylediği gibi,
olayların sonra gelenlerce unutulup gitmesini önlemektir. O, her şeyden önce dürüst
olmaya önem vermiş ve sadece gerçek olarak gördüğü şeyleri yazmıştır. 86

2.5.3. Aisopos (Ezop)

M.Ö. 6. Y.yılda yaşamış, eserlerinde daha çok ahlaki amaçlı hayvan masalları ve eski
yunan dünyasının anlatımı yer alır. O, fabl türünün yaratıcısı olarak kabul edilir. Bu
yazılar düz yazı biçimindedir. Bir söylentiye göre Trakya'da doğmuş, bir süre köle
olarak Samos adasında yaşamış, azat edilince birçok yolculuk yapmış, Delphia'ye

84
Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul 1990, s.22,23,27.
85
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 141.
86
Ayşen Eti Sina, Herodotos, Strabon ve Pausanaias’ta Geçen Ionia Kent-Devletleri, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1994, s.7, 8,10,11,12,13,14.15,16,18.
27

yaptığı yolculuk sırasında bir cinayete kurban gitmiştir. Ancak Ezop'un bugünkü
Emirdağ yakınlarında ki Amorium kentinde doğup büyüdüğü de dile getirilmektedir.87

2.5.4. Aiskhylos

(M.Ö. 525-456) Soylu bir aile çocuğudur. Pers savaşlarına katılmıştır. En önemli
tragedya eserleri Hiketides (Yalvarıcılar), Persai (Persler) ve Agamemnon’dur.88
Gençliğinden itibaren dramatik yarışmalara girmiş, hayatı boyunca 52 defa ödül
almıştır. 468 yılındaki bir yarışmada Sophokles’e yenilmiştir. Sicilya’da ölmüştür. 90
kadar tragedya yazdığı söylenmektedir, fakat günümüze kadar bunlardan sadece yedisi
gelebilmiştir.89 Aiskhylos Homeros’un metinlerini ve mitosları temel almakla birlikte,
bazı değişikler de yapmıştır. Ancak bu anlatım mitlerden ve mitoslardan bağımsızlaşmış
değildir. Eserlerinde mitolojiye dayalı olarak, insan ile tanrı(lar) arasındaki ilişkiler ele
alınmaktadır. Homeros da olduğu gibi Aiskhylos’da da, Zeus en büyük tanrıdır.90

Aiskhylos, kendi drama eserlerini Homeros’un büyük sofrasından düşen kırıntılar diye
adlandırır. Zaten Homeros da antik anlamda bir drama yazarıdır. Aiskylos’un
diyalogları ölçülü ve kontrollü, konuları ise sade ve düzdür. Onun dünya görüşünün
merkezinde, Zeus’un bakire kızı, gizemli saltanatından herkesin nasiplendiği adalet
tanrıçası Dike’dir.91

2.5.5. Sophokles

(M.Ö. 496-406) Atina’da dünyaya gelmiştir. Gençliğinde müzikle de ilgilenmiş, müzik


korosunu yönetmiş, tiyatroda oyunculuk yapmıştır. Bir drama yarışmasında Aiskhylos’u
yenerek ilk birincilik ödülünü almıştır. Attika tragedyasını olgunluğa ulaştıran,
Sophokles’tir. Hayatında 120 civarında oyun yazmış, bunlardan sadece yedi tanesi
günümüze kadar gelebilmiştir. O, düşüncelerini mükemmel ifade eden bir sanatkârdır.
Kişilerini tek yönüyle değil bütün yönleriyle karakterize eder. Oyunlarındaki roller en

87
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, Đletişim Yayınları, Đstanbul 1994, s.126,127.
88
Oğuz Tekin, a.g.y., s.126.
89
Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, s.74.
90
Aiskhylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, (Çev.: Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye Đş Bankası
Kültür Yayınları., Đstanbul 2000, s.63.
91
Egon Friedell, Antik Yunanın Kültür Tarihi, s.214.
28

ufak ayrıntısına kadar belirlenmiştir.92 Yunanistan’ın büyük dram yazarıdır. Eserlerinde


kısmetin değiştirilmez kuvvetini, insanın bu konudaki zayıflığını gösterir.93 Bir silah
yapımcısının oğludur. En önemli tragedya eserleri Aias, Antigone, Elektra ve Kral
94
Oidipus’tur. Sophokles’in getirdiği yenilikler, tragedya sanatının edebi niteliğini en
üst noktaya çıkarmasıdır. Sophokles, tragedya sanatını hem mitosların hem de logosun
Alanından daha çok edebiyatın içinde değerlendirmektedir. Oyunlarında düşüncelerin
Zenginliğini ve duyguların derinliğini dilin en üstün imkânlarıyla ortaya koymaktadır.
Sophokles, eserlerini yazarken çoğu defa sert ve karanlık bir dil kullanmaktan kaçınmış,
asil, vakur, ahenkli bir dil kullanmıştır.95

2.5.6. Euripides

(M.Ö. 485-406) Đyi bir eğitim alarak yetişen Euripides, resimle de ilgilenmiş, daha 18
yaşındayken tragedya yazmaya başlamıştır. Đlk birinciliğini 40 yaşındayken almış,
ömründe 5 tane birincilik alabilmiştir.96 Başından mutsuz iki evlilik geçmiş olmasından
olsa gerek, tragedyalarında kadın düşmanlığına sık sık yer vermiştir. Büyük Yunan
dram yazarlarındandır. Halk dininde mevcut olan tanrı hikâyelerinin ahlaksızlığını
şiddetle kınar.97 Đyi bir eğitim görmüştür. Erken yaşlarda eserler vermeye başlamıştır.
Tragedyalarında insan hayatını en gerçekçi biçimde yansıtabilmiştir. Eserlerinden
bazıları Alkestis, Medeia, Hippolitos, Hekabe, Andromakhe ve Helene’dir.98
Euripides’in “Herakles” adlı eserini Türkçeye tercüme eden Lütfi Ay, bu eserin
önsözünde yazar hakkında bize birtakım bilgiler vermektedir. Bu bilgiler göre
Aiskhylos ve Sophokles’ten sonra Yunanlıların en büyük trajedi şairi Euripides’tir.
Filozof Aristophanes onun ahlak ve sanat bakımından düşük bir şair olduğunu iddia
eder. Bunun yanında O, döneminin en ileri fikir adamları tarafından hep zevkle
dinlenmiş ve takdir edilmiştir. Euripides hayatı boyunca doksan altı piyes yazıp
oynatmıştır, ancak bunlardan sadece on sekiz tanesi günümüze kadar gelebilmiştir.
Yunanlı trajedi şairleri içerisinde beşeri duygulara en çok yer vereni Euripides’tir. 99

92
Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, s.78,86.
93
Annemarie Schimmel, Dinler Tarihi, Kırkambar Kitaplığı, Đstanbul 2007, s.230.
94
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.126,127.
95
Burcu Biber; Mitos’tan Logos’a Geçiş Sürecinde Tragedya’nın Yeri Ve Önemi, Yüksek Lisans Tezi,
Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.75.
96
Güler Çelgin, a.g.e., s.87.
97
Annemarie Schimmel, a.g.e., s.206.
98
Oğuz Tekin, a.g.e., s.127.
99
Euripides, Herakles (Çev.: Lütfi Ay), Maarif Matbaası, Ankara 1943, s.IX,X.
29

F. Nietzsche’ye göre O, tragedyanın sonunu yazan şairdir. Onun tragedyaları,


filozofların ve felsefenin etkisi altında yazılmıştır. Euripides mitoslardan yararlanmakla
birlikte onları yargılayıp eleştirmiştir. Mitoslara ve mitolojinin tanrılarına inanmayan
Euripides, zamanının toplumu gibi, tragedyalarının kahramanlarını da geleneksel
inançlardan uzaklaştırmıştır.100

2.5.7. Platon

(M.Ö. 429-348 civarı) Attika’nın bir yerleşkesinde doğmuştur. Aristokrat bir ailenin
çocuğudur. Asıl adı Aristokles olup Platon adını sonradan almıştır. Gramer, müzik,
beden eğitimi ve resim gibi çeşitli alanlarda eğitim görmüş, hayatının erken
dönemlerinde lirik şiirler ve tragedyalar yazmıştır. Yirmi yaşlarındayken filozof
Sokrates’le tanışınca bütün görüşleri değişmiş ve kendisini felsefeye adamıştır. 387
yılında Atina’da “Akademia” adında bir okul açmış ve ölünceye kadar da bu okulda
çalışmıştır.101

Diyalogda kazandığı olağanüstü başarı, Platon’un en önemli özelliklerindendir.


Platon’un dünyayı iki parçalı olarak değerlendirmesi; Görünüşler dünyası ve Đdealar
dünyası; Homeros’ta varolan, Tanrılar dünyası ve Đnsanlar dünyası ayrımını
çağrıştırmaktadır. Platon görünüşler dünyasını akli olarak yorumlasa da, aklın
işlemediği ve mantıksal çözümlemenin yetersiz kaldığı bazı yerlerde mitoslara
başvurmaktadır. Çözümlenemeyen ve kavranılamayan konularda Platon; akla en yakın
olan ve rasyonelleştirilmiş olan mitosu kabul etmekten yana bir tavı alır.102

100
Burcu Biber; Mitos’tan Logos’a Geçiş Sürecinde Tragedya’nın Yeri Ve Önemi, s.83.
101
Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, s.143,144
102
Burcu Biber; a.g.e., s.120.
30

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

1. ANADOLU KÜLTÜRLERĐNDE TANRI ĐNANÇLARI

Hesiodos’un Anadolu kültürüyle yetişmiş bir şair oluşu ve dolayısıyla eserinde


Anadolu’nun kültürel mirasından birçok izler barındırması nedeniyle (insan biçimli
tanrılar, tanrılar arası işbölümü, karı-koca tanrıların varlığı gibi.) bu bölümde
Anadolu’da yaşamış kültürlerin Tanrı anlayışlarına yer verilmesi uygun görülmüştür.

1.1. Eski Mezopotamyalılar’da Tanrı Đnancı

Mezopotamya bölgesinde yaşamış olan Sümerler, Akatlar ve Asurlular’ın dini inançları


ve tanrı anlayışları aynı bölgede ve iç içe yaşamış olmalarından dolayı birbirine çok
benzemektedir. O yüzde tanrı anlayışları bu başlık altında incelenecektir.

Her şehrin kendine göre bir tanrısı bulunurdu. Bu yöresel tanrılar, eski toplumların
“Ana-Tanrı” dedikleri evrensel ananın birer parçası sayılmaktaydı. Hükümdarlar
tanrıların oğulları sayılırdı, yeryüzünü tanrılar adına yönetip düzene sokarlardı.
Sümerler tanrılar için onlara olan saygılarını ifade etmek amacıyla çeşitli şehirlere yedi
katlı tapınaklar yapıp bu tapınakların tepesine de tanrılarının putlarını diktiler. Bu
kulelere de “Tanrı Dağı” anlamında “Ziggurat” denmektedir. Babil Kulesi bunun en
tipik örneğidir. Sümerlerde tanrılar insan biçiminde (Antropomorfizm) düşünülmüştür.
Tanrılar, üstün meziyetlerinden dolayı ölümsüzleşmiş insanlar olarak görülürdü.
Sümerler döneminde tanrıların sayısı bin beş yüzü bulmaktaydı. Ancak zamanla bu
tanrıların sayısı azalmış, yetkiler birkaç tanrıda toplanmıştır.103 Sümerler ölümsüz yüce
yaratıkları ifade etmek için “dingir” kelimesini kullanmışlardır. Onlar tanrıları yaratıcı
olan ve yaratıcı olmayan tanrılar olmak üzere iki gruba ayırmışlardı. Ayrıca tanrıların
hepsi aynı önemde değildi. Đcra ettikleri işe göre önem kazanırlardı. Örneğin bir güneş

103
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.77,78.
31

tanrısıyla kazma kürek tanrısı bir tutulamazdı.104 Başlıca ilahları Bel, Şamaş, Đştar, Sin,
Ea, Enlil (havanın beyi), Nimnah, Marduk ve Anu (An)’dur. Yapılan araştırmalar
neticesinde Sümerlerde hemen her şehirde varolan tanrıların aslında aynı tanrıyı temsil
105
ettiği, sadece isimlerinin farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır. An, gökyüzünün
*
tanrısıdır. Sümer, tanrılar panteonu nun başı olarak kabul edilir. Uruk şehrinin
tanrısıdır. Nimnah (yüceltilmiş hanım), bütün canlıların annesi, ana tanrıçadır. Ayrıca
Sümerler’de yaratılıştan bugüne evreni idare eden ve işleten “me” adında tanrısal kanun
ve kurallardan bahsedilmektedir. Sümerler’in önemli tanrılarından birsi de “Enki”dir. O,
suların dipsiz derinliklerinden sorumlu ve bilgeliğin tanrısıydı. Yeryüzünün planlanması
ve kültürel gelişmeler onun eseriydi.106

Sin, ay tanrısıdır. Ayinler, tanrı Đştar’a (Zühre Yıldızı) bağlıdır. Đştar, tanrıların anası,
cinsiyetin ve hayatın baş prensibidir.107 Kısır kalmak istemeyen kadınlar Đştar
törenlerine katılırlar ki bu bir nevi kutsal fahişelikti.108 Şamaş, Sin’in oğlu olup güneş
tanrısıdır ve adaleti temsil eder. Eski Mezopotamya inancına göre Babil tanrısı Marduk,
okyanus tanrısı Taimat’ı yendikten sonra tanrılara tapınan bir varlık olsun diye balçıktan
insanı yaratmıştır.109 Enlil, yeryüzü tanrısıdır. O, bütün hayırlı işlerin planlamasını
yapan ve var olmasını sağlayan iyiliksever bir tanrıdır. Bütün bitkileri ve ağaçları
yeryüzüne çıkarmayı o planlar. Ülkeye bolluğu, zenginliği o verir. Đlk kullanılan tarım
aletlerini de o yapmıştır.110 Đnsanın günaha ve yolsuz işlere girişmesi üzerine tanrılar
insanı ortadan kaldırmayı kararlaştırırlar. Bu arada EA adlı tanrı çok sevdiği insan Ut-
Napiştim’in rüyasına girerek ona durumu iletir ve bir gemi yapıp hazırlanmasını ister. O
da denilenleri yapar ve tufan başlayınca gemidekiler hariç herkes boğulur. Bu hikâye ve
insanın balçıktan yaratıldığını anlatan hikaye, semavi dinlerde geçen Hz. Adem’in
yaratılışı ve Hz. Nuh Tufanı’na oldukça benzerlik göstermektedir

104
Samuel Noah Kramer, Tarih Sümer’de Başlar (Ç.: Muazzez Đlmiye Çığ), Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1990, s.65.
105
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.154-1555.
*
Panteon; tanrılar dizini, tanrılar silsilesi. (Şinasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, “Panteon” md., s.300)
106
Samuel Noah Kramer, a.g.e., s.74,78,81.
107
Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s.24.
108
Samuel Noah Kramer, a.g.y., s.74,78,81.
109
Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.y., s.24.
110
Samuel Noah Kramer, a.g.y., s.74.
32

1.2. Fenikeliler’de Tanrı Đnancı

Fenikeliler M.Ö. II. bin yılda Filistin’le küçük Asya arasında yaşamış bir topluluk olup
batı ile doğu arasında bir kültür köprüsü vazifesi görmüşlerdir. Doğu dinlerinin batıya
aktarılmasında da büyük rol oynamıştır.111

Ş.Kuzgun’a göre Fenikeliler’in en büyük özelliği, Batı dinleri ile Orta Doğu dinleri
arasında köprü vazifesi görmüş olmasıdır. Çünkü bu bölgelerin dini inançlarının
birbirlerine aktarılması Fenikeliler sayesinde gerçekleşmiştir.112 Fenikeliler’de çok
sayıda tanrı yer almaktadır ve bunların hepsine birden “Baal” denmekteydi. Hem erkek
ve hem dişi tanrılar mevcuttu. Dişi olanlara Baalat, Milkart veya Aşoret denmekteydi.
Baal ve Baalat karı kocaydılar. Bunların evliliğinden bereket ve hayat doğdu. Đnsan
kurbanı ve kutsal fahişelik Fenikeliler’de de yaygındı. Đlk doğan çocuklar kurban
edilmekte, günahların bağışlanması için, savaşlarda zafer için de yine insan kurban
edilmekteydi.113 Bu dine göre “El” tanrıların babası, “Aştoret” ise tanrıların anasıdır ve
aynı zamanda o bir aşk tanrıçasıdır. Ayrıca “Dagon” ekin tanrısı, “Aliyan” bereket
tanrısı ve “Mot” ise ölüm tanrısıdır. Bu inançta bazen, tanrılar arasında savaş olur,
savaşta bazı tanrılar ölüp geri dirilirler. Bitkilerin sonbaharda ölüp, ilkbaharda tekrar
dirilmesi bu yüzdendir.114

1.3. Hititler’de Tanrı Đnancı

Hititler M.Ö. Anadolu’yu da içine alan geniş bir coğrafyada hüküm sürmüşlerdi. Hititler
çok tanrılı bir inanca sahiptiler. Ayrıca onlar kendilerinden önce bu topraklarda yaşamış
olan toplulukların dinlerini de kabullenmişlerdi. Ünlü Hattuşaş şehrine yakın kaya
tapınaklarında Hitit tanrılarının tasvirlerini görmek mümkündür.115

Hitit teogonisinde “Kumarbi Efsanesi” önemli bir yer tutar. Kumarbi, tanrıların
babasıdır. Mitosa göre başlangıçta “Alalu” kraldı. Tanrıların en önemlisi olan “Anu”
ona hizmet ederdi. Dokuz yıl sonra Anu, Alalu’ya saldırarak onu yendi. Alalu da yer
altına sığındı. Anu’nun hizmetçisi “Kumarbi” oldu. Dokuz yıl geçince bu sefer Kumarbi

111
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.83,84,91.
112
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.158.
113
Mehmet Taplamacıoğlu, a.g.e., s.91.
114
Şaban Kuzgun, a.g.e., s.159.
115
Ahmet Kahraman, Mukayeseli Dinler Tarihi, s.97.
33

Anu’ya saldırdı. Anu gökyüzüne doğru uçarak kaçmaya çalışırken Kumarbi onu
ayaklarından yakalayıp hayâsını ısırıp yere fırlattı. Kumarbi buna sevindi. Ancak
Kumarbi onu hamile bıraktığını söyleyince ağzındaki parçayı da tükürdü ama yine de
hamile kalmaktan kurtulamadı. Bu hamilelikten fırtına tanrısı “Teşup” doğar..116

En önemli tanrılar şunlardı: Teşup hava ve fırtına tanrısı, Hefit (Hefa) güneş tanrıçası,
Şelardis ay tanrısı ve Şavuşka ana-Tanrıça idi. Teşup, bir elinde balta, öbüründe meşale
tutar vaziyette ve belinde kılıç kuşalı olarak temsil edilirdi. O, erkek baştanrıydı ve
güneş tanrıçası Hefit’in kocasıydı. Savaşta Krala yardım ederdi. Hefit ise ülkenin
baştanrıçası idi. Anlaşmalar onun sarayında imzalanır, krallar ondan öğüt alırdı ve
savaşlarda Hitit halkını o korurdu. Savuşka (Telipinuş) ise yeşillik ve bereket tanrısıydı.
O memleketi terk edince ülkede kuraklık, kıtlık ve uğursuzluk olur, dönünce de her taraf
bereket ve bollukla dolup taşardı.117 Hitit tanrılarının en önemlilerinden birisi de bolluk
ve bereket tanrısı “Kupapa”dır. Hititlilere göre bütün iyilikler gökyüzü tanrılarından,
kötülükler de yeryüzü tanrılarından gelmekteydi.118

Tanrılar, yeryüzünün tanrıları ve gökyüzünün tanrıları olmak üzere iki sınıfa ayrılırdı.
Gökyüzü tanrılarının iyilik ve yeryüzü tanrılarının ise kötülük getirdiklerine
inanılırdı.119 Tanrılara tapınmanın esas şartı temiz olmaktı. O yüzden tapınaklar temiz
tutulurdu.120

F. Sevinç ise doktora tezinde Hititlerde gökyüzü ve yer altı tanrılarının varlığından
bahseder. Eger kurban hayvanı yeraltı tanrıları içinse hayvanın aşağıda, çukurda
kesilmesi ve kanının asagı, yere veya çukura akıtılmasına özen gösterilmesi söz
konusudur. Gökyüzü tanrıları için kesilen kurbanlar için her zaman yer seviyesinden
yüksekte bir sunak kullanılır. Gökyüzü ve yeraltı tanrıları için sunulan kurbanların
renginde de farklılık vardır. Gökyüzü tanrılarına beyaz renkli kurbanlar ve sunular
hediye edilirken, yer altı tanrıları siyah renkli olanları kabul eder. Đkonografide Güneş
Tanrısı ve kralın aynı şekilde tasvir edilmeleri ki, bunun en güzel örneği Yazılıkaya’dır,
kralların öldükten sonra Güneş Tanrısı’na dönüştüklerini destekler niteliktedir. Yeraltı

116
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, Cilt 1,s.182.
117
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.93.
118
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.147.
119
Mehmet Taplamacıoğlu, a.g.y., s.93.
120
Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s.50.
34

tanrıları göksel hükümdarlıklarını kaybettikleri anda artık “temiz” değildirler. Yeraltı


öyle bir yerdir ki, orasının sakinleri dışında oraya gelen her kimse tanrı ya da tanrıça
bile olsa canlı kalamaz. Bunun en güzel kanıtı “Tanrıça Đnanna’nın Yeraltına inişi”
mitosunda bulunmaktadır: Yeraltı dünyasının hâkimi olan ablası Ereşkigal’i ziyaret
etmek için yeraltına inen Đnanna, her adımda bütün giysilerinden ve süslerinden
sıyrılarak yeraltının derinliklerine ilerler ve orada çırılçıplak bir şekilde yeraltının yedi
hâkimi Anunnaki’ler tarafından cesede dönüştürülüp çiviye asılır, ancak su tanrısı
Enki’nin verdiği hayat suyu onu yasama döndürür; bununla beraber bu yasam, yer altı
dünyasında kendi yerini alacak bir başkasını bulana kadar sürecektir; Đnanna yeraltının
galle’leri esliginde yeryüzüne çıkıp kendisi için bir bedel arar ve sonunda kocası
Dumuzi’de karar kılar ve onu yeraltına gönderir.

Yeraltının hanımı güneş tanrıçası ismi ne olursa olsun, orayı geceleri ziyaret eden bir
“ana”dır ve orada sürekli oturan kirli tanrılara göre çok daha olumlu anlamlar
çağrıştırmaktadır. Günesin ışığı yeraltını bile aydınlatmakta ve kara toprağa hayat
vermektedir. 121

Özetlemek gerekirse Hititliler politeist bir dini inanca sahiptir. Tanrılar çeşitli dünya
olaylarını yönetirler. Tanrılar birer insan suretindedirler. Đyilik ve kötülük tanrıları
mevcuttur. Ruhlar ölümsüzdür.122

1.4. Urartular’da Tanrı Đnancı

M.Ö. 1000-500 yılları arasında Fırat Nehri, Kafkasya Urumiye Çölü ve Kerkük
bölgesinde hüküm sürmüş olan Urartular çok tanrılı bir dini inanca sahiptiler. Bunların
en büyük tanrıları “Haldi”(Kaldi) idi.123 Haldi için her gün 17 sığır ve 30 koyun kurban
edilirdi. Urartular ayrıca savaşlarda esir aldıkları kimseleri de tanrılara kurban olarak
sunarlardı. “Şiuni” güneş tanrısı, “Teşeba ise fırtına tanrısı idi. Urartular’ın tapınakları,
kapı şeklinde bir ağaç veya kayaya yaslamış bir kitabe idi. Tanrıların kapı aralığından
dünyaya baktıklarına inanılırdı. Tanrılar genellikle boynuzlu insan şeklinde tasvir edilir;
ikinci derecedeki tanrılar ise yarı hayvan şeklinde resmedilirdi.124

121
Fatma Sevinç, Hititlerde Ölülere Ve Yeraltı Tanrılarına Sunulan Kurbanlar, Doktora Tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s.79,85,88,89,106
122
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.147.
123
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.97.
124
Şaban Kuzgun, a.g.e., s.149.
35

1.5. Frikyalılar’da Tanrı Đnancı

Frikyalılar M.Ö. 12. yüzyılda Hitit devletini yıkarak Anadolu’ya yerleşirler ve kendi
devletlerini kurarlar.125 Bu toplumun din anlayışı da çok tanrılı bir sistemdi. Dinde en
126
önemli rolü ana tanrıça Kibele oynar. Attis, Kibele’nin oğlu veya sevgilisidir. Attis
ölünce Kibele ağlayarak onu arar. Bunun üzerine Attis tekrar dirilir. Bitkilerin ölümü ve
tekrar dirilişi bu olayı simgeler. Galle adı verilen rahipler hadımdılar. Bunlar tanrıçanın
büstü önünde erkeklik uzuvlarını kesip heykelin önüne atarlardı. Yunan şarap ve
sarhoşluk tanrısı olan Dionysos’a Frigyalılar da tapınırdı. Onun adına törenler
düzenlenir, içki ve sefahat alemi yapılırdı.127

2. YUNAN TANRILARI HAKKINDA ÇEŞĐTLĐ GÖRÜŞLER

Homeros dönemlerinde henüz Yunan tapınak kültü teşekkül etmemişti. Homeros’un


eserleri olan Đlyada ve Odysseia’da Yunanlıların inandıkları tanrılar ve tanrıçalar
kendilerine hasredilen geleneksel vasıfları ve karakteristik fizik yapılarıyla kendilerini
göstermekteydiler. Fakat Yunan şiirinin babası sayılan Homeros, tanrıların geçmişleri
ve oluşumları hakkında bahsetmemektedir. O sadece Zeus’un Kronos’un oğlu
olduğundan, Okeanos ve karısı Tethys’in bütün tanrıların ve varlıkların sahibi
bulunduğundan bahseder. Tezimizin konusu olan Hesiodos ise Theogoni adlı eserinde
tanrıların nerelerden çıktıklarını, onların bir takım maceralarını anlatır ve aynı zamanda
evrenin de nasıl yaratıldığını anlatmaya çalışmıştır.128

Dünya Mitolojisi Yazarı Donna Rosenberg Yunan tanrılarını anlatırken söze şu


cümlelerle başlar: “Yunan tanrıları büyük bir ailedir. Bu ailenin her bireyi farklı bir
kişilik taşır. Sevgi, nefret, kıskançlık, gurur, tıpkı insan davranışını güdüledikleri gibi.
Onların davranışlarını da yönlendirir. Evreni yöneten ilk tanrılar, kardeşleri ve
çocuklarıyla birlikte insanların evrenini yöneten Zeus tarafından tahttan indirilirler.
Zeus’un kızkardeşi (ve eşi) Demeter ile kızları Persephone, dünyanın basit
güzelliklerini, tanrıların Olympos dağındaki görkemli saraylarına yeğlerler. Zeus’un

125
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.149.
126
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.96.
127
Şaban Kuzgun, a.g.e., s.150.
128
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.5.
36

erkek kardeşi Hades, Persephone’yi kaçırdığında biz, Demeter’le birlikte sevgili kızını
yitiren bir annenin yaşadıklarını yaşarız.129

Politeist bir inanca sahip olan Yunanlılarda insan şeklinde düşünülen tanrıların
çoğunlukla Olympos dağının çok yüksek, göğe en yakın tepesinde oturduklarına
inanılırdı. Bu tanrılar için belli zamanlarda Olympiya şenlikleri yapılırdı. Günümüzde
dünyanın birçok ülkesi tarafından düzenlenen Olimpiyat şenlikleri-spor müsabakaları
bu eski Yunan geleneğinin bir devamıdır. En büyük Yunan tanrısı olan Zeus, insanların
ve diğer tanrıların tanrısı ve aynı zamanda güneş tanrısıdır. O’nun yanında rahmet
tanrısı Apollon, yılan tanrısı Delphi, ana tanrıça Gaia, evlilik tanrıçası Hera, Atina’nın
koruyucu tanrıçası Athena, Bereket tanrısı Hermes, deniz tanrısı Poseidon, av tanrıçası
Artemis, güzellik ve şehvet tanrıçası Afrodit gibi tanrılar bulunur. Bu tanrılar iyi
hasletlere sahip oldukları gibi hırsızlık, zalimlik, yalancılık gibi birtakım kötü huylar da
gösterirlerdi. Eski Yunanlılar “agora” adı verilen büyük meydanlara bu tanrıların
heykellerini dikerlerdi.130

M. Taplamacıoğlu, Yunan tanrılar penteonunda yer alan Hera, Athena, Artemis ve


Afrodit gibi kadın tanrı(ça)lar kültünün ilk Yunanlılarda (Ariler) mevcut olmadığını
söyler. Bu tanrıçalar ve birçok tanrılar, muhtemelen zaman içerisinde Yunanistan’a
hâkim olan Miken, Ege, Pelasglar, Giritliler ve Akdeniz topluluklarının tanrılarından
alınmadır.131

Ö.R. Doğrul da Yunanlıların, tanrılarından çoğunu kendilerinden önce Yunanistan’da


yaşamış olan Minoalılar’dan almış olduklarını iddia etmektedir. O’na göre Milattan
1200 yıl önce Ariler (eski Yunanlılar) Orta Avrupa’dan aşağı doğru ilerleyerek bugünkü
Yunanistan’ı istila ettiler. “Kendileriyle birlikte getirdikleri tanrılarla burada daha önce
yaşamış olan Minoalıların tanrılarını ve dini inançlarını sentezlediler. Bu yerli tanrıları
da Zeus’la akraba saydılar. Yunan dini Minoalıların yarı medeni korkulu ve büyülü dini
ile birlikte Yunanlıların sathi, basit ve esatir ile dolu dininden teşekkül etmiştir…”132

129
Donna Rosenberg, Dünya Mitolojisi, s.29.
130
Şaban Kuzgun, Dinler Tarihi Dersleri, s.161,162.
131
Mehmet Taplamacıoğlu, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, s.98,99.
132
Ömer Rıza Doğrul, Yeryüzündeki Dinler Tarihi, s.75,76.
37

Eski Yunan inancına göre, insanlar yaratılmadan önce tanrılar vardı. Onlar birçok
yönleriyle aynen insanlar gibiydiler; evlenip cinsel ilişkiye girerler, çocuk sahibi olurlar,
bazen kızıp bazen sevinirler, yerine göre yalan söyler, hırsızlık yaparlar ve birbirleriyle
savaşırlar. Yani tanrıların da bir takım meziyetleri ve kusurları vardı. Dolayısıyla
Yunanlı kendisini tanrısında, tanrısını da kendisinde bulmuştur.133

Yunanlılar, evreni tanrıların yarattığına inanmazlardı. Onlara göre evren, tanrıları


yaratmıştı. Tanrılardan önce yer ile gök vardı. Titanlar onların çocukları, tanrılar da
torunlarıydı.134

Şemseddin Sami’ye göre Yunan mitolojisi ile Roma mitolojisi arasında fazla bir fark
yoktur. Küçük farklar Yunan halkları arasında da vardır. Yunan tanrılarının
büyüklerinden bazısını Mısırlılar, Fenikeliler ve diğer Asya milletleri de alıp farklı
isimlerle kendilerine tanrı edindiler. Yunan ve Roma’da tanrılar panteonunun başkanı
Jüpiter veya Zeus diye isimlendirilen tanrıdır. Diğerleri ise asıl tanrılar, kahramanlar ve
yarı tanrılar şeklinde üç gruba ayrılırlar. Bu asıl tanrılardan on iki tanesi büyük
tanrılardır.135

Yunan tanrıları, diğer bazı dinlerde olduğu gibi evrenden uzak, evrenin dışında, evreni
ve içindekileri yaratan, kendisi yaratılmayan, şekli siması bilinmeyen varlıklar değildir.
Onlar evrenin içerisinde ve bir bakıma doğanın tamamlayıcı parçalarıdır. Zeus ve
Olimposlu diğer tanrılar ne evreni ve ne de canlıları yaratmıştır. Hemen her tanrının
şekli, kıyafeti, siması bellidir. Bu tanrılar ilksel güçler tarafından yaratılmışlardır. Bu
güçler Khaos, Gaia, Nyks, Uranos ve Okeanos’tur. Demek ki bu tapınma tanrıları
sonradan ortaya çıkmıştır. Onlar hep var değildirler. Sonradan saltanatı ele
geçirmişlerdir. Zeus, saltanatını amca ve amca çocuklarıyla savaşarak elde etmiştir.
Asası elinde, evrenin efendisidir, kralıdır. Tanrılar ölümsüz olmakla beraber bazen
ölebilirler de, ya da ölüme çok yaklaşırlar. Nitekim Zeus bir keresinde bir canavar
tarafından parçalara ayrılarak öldürülmüş ve tanrılar parçalarını bir araya toplayıp onu
tekrar diriltmişlerdir. Öte yandan iki kardeş Ares’i bir küpün içine kapatmış, Ares orada
öleyazmıştır. Tanrılar herşeyi bilmezler de. Örneğin, büyük tanrıçalardan Demeter’in,
kızı Persephone’yi yitirince günlerce onu nasıl arayıp sorduğunu anlatan efsanesi
133
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.x.
134
Edith Hamilton, Mitologya, s.11.
135
Şemseddin Sami, Esatir, s.25.
38

meşhurdur. Hatta en büyük tanrı Zeus bile Prometheus tarafından aldatılmamış


mıdır?136

E. Peterich, Yunan tanrıları ve kahramanları ile karşılaşmadan, büyük şairlerden hiç


birini okuyamayacağımızı, müzelerden hiç birini gezemeyeceğimizi söyler. Çünkü
eskiden “ölümsüzler” diye anılan bu tanrılar gerçekten de hayal aleminde
ölmemişlerdir. Bu tanrıların ve kahramanların hayat hikâyeleri hemen her şiirde her
romanda, her hikâyede ve hatta birçok sanatta hala yaşamaktadırlar. Yunan mitosu
Avrupa kültürünün başlangıcı sayılır. Batı fikir tarihi de Helen’lerin tanrılar üzerine
inançları ile başlar. Yunanlıların, ilk zamanlar Gaia (toprak ana), Uranos (gökyüzü) ve
Zeus (gökyüzünün tanrısı) gibi daha somut tanrılara inanırken, zamanla sevgi, hak,
adalet, gece, öğüt (Eros, Nyks, Nemesis.. vb.) gibi daha soyut mefhumları
tanrılaştırmaya başlamaları, Yunan dininde soyuta doğru bir gidiş olduğunu
göstermektedir. Bu dinin teolojisinden sonra da Yunan felsefesinin ortaya çıktığını
görürüz. Bugün okunmakta olan Yunan eposlarındaki kahraman masalları da Yunan
tanrılarının kahramanlık hikâyelerinden ortaya çıkmıştır. Yine önceleri tasavvuru ve
ulaşılması güç olan tanrılar, zamanla insanlar gibi etten ve kandan olan kahramanların
arasına karışarak insanlaşmaya başladılar. Bu yaklaşma biraz daha ileri giderek tanrılar,
insanların kızlarıyla evlenerek kahramanlar dünyaya getirmeye kadar vardı. Artık
kahraman kadınlar ve erkekler de tanrılar kadar yüce ve güzeldirler. Tanrılarla
insanların birbirine karışıp eridiği, öteki dünya ile bu dünyanın tek ülke haline geldiği
bu inanç Yunanlıların ve sonra gelen Romalıların eski çağın sonuna kadar bağlı
kaldıkları inançtır.137

Yunan tanrılarında dikkat çekici şeylerden belki ilki, göz alıcı güzellikleri, zevkli
sadelikleri ve zarafetleridir. Yiyecekleri, sarayları ve saray erkânına asil bir sadelik
hâkimdir. Sarayları gösterişten uzaktır. Hizmetkârlarının sayısı üçü geçmez. Bu
hizmetkârlar Hebe, Đris ve Ganymedes’tir. Besinleri ise çok çeşitli değil, iki taneciktir:
Nektar ve ambrosia. Diğer yandan tanrılar da yeme ve içmeye en az ölümlüler kadar
muhtaç varlıklardır. Tek fark, tanrıların ölümsüz oluşudur. Mükemmel bir tanrının
özelliklerinden pek azına sahiptirler. Taraf tutarlar, merhametli ve adil değildirler.

136
Jean Pierre Vernant, Eski Yunan’da Söylen ve Toplum (Çev.: Mehmet Emin Özcan), Đmge Kitabevi,
Ankara 1996, s.105,106.
137
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, (Çev.: Yakup Baydur), Maarif Basımevi, Ankara 1959,
s.IX,X,XI.
39

Dalavere ve intikamcıları çoktur. Ayrıca pek çoğu her an her yerde hazır ve nazır da
değildirler. Bazen oyuna bile getirilirler. Bunula beraber gelecekten haber verirler,
ancak bunu bazen bir yarı tanrı ve hatta kahraman bile bilmektedir. Onlar yeryüzünü de
yaratmamışlardır. Bilakis kendileri yaratılmışlardır. Bu yüzden, doğum günleri bile
kutlanmıştır.138

2.1. Yunan Tanrılarının Tarihi Serüveni

Yunan uygarlığı, sadece şu anki Yunanistan’ı değil, tarih süreci içerisinde tüm Ege
havzasında hüküm sürmüş, sanatta, mimaride, inançta ve birçok kültürel unsurda
müşterekleri olan bir medeniyetler bütünüdür. Ege havzası, denizi çevreleyen kara
parçaları ile Ege Denizi içerisinde bulunan adaların oluşturduğu coğrafyadır. Bölgeyi
saran kara parçaları ise Anadolu’nun batı kıyıları, batıda kıta Yunanistan, kuzeyde
Makedonya ve Trakya, güneyde Rodos ve Girit adalarıdır. Antik Yunan tarihi ve
kültürü daha çok bugünkü Yunanistan’da ortaya çıkıp gelişmiş, fetih ve göçlerle birlikte
uzak bölgelere yayılmıştır.139

Anadolu’dan gelen istilacılar M.Ö. üç binli yılların başlarında Yunanistan’a


yerleşirler.140 Yunan tanrılar panteonunun şekillenmesinde önemli bir paya sahip olan
ve beraberinde tunç madenini getiren bu topluluğa Yunanlılar “Pelasglar”
demekteydiler. Pelasglar’ın Yunanistan’da oldukça geniş bir alana yayılması nedeniyle
bir zamanlar tüm Yunan ülkesi “Pelasgiye” olarak anılmıştır. Pelasglar’ın inandıkları
bazı tanrıları Yunanlıların da benimsedikleri görülmektedir. Bu tanrılar arasında Yunan
baş tanrısı olan Zeus’u da saymak mümkündür. Zira Homeros’un Đlyada adlı eserinde
Zeus için “Pelasg soyunun tanrısı” “Pelasg’lı” gibi ifadeler geçmektedir. Başka antik
kaynaklarda da buna benzer cümleler bulmak mümkündür.141 Ayrıca Yunan
tanrılarından ateş tanrısı Hephaistos ve ata tanrı Hermes de Pelasglardan Yunanlılara

138
Egon Friedell, Antik Yunanın Kültür Tarihi (Çev.: Necati Aça), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara
1999, s.74,75.
139
Tuba Konuk, Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar,s.17.
140
Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s.18.
141
Ayrıca Bkz. Herodot Tarihi,(Đkinci Kitap, “Euterpe”)
40

geçen tanrılardır.142 A.Schimmel’e göre tanrı Hermes inancının kökeninde en eski


Yunan dini üzerinde kuvvetli bir etkiye sahip olan demonistik* dindir.143

M.Ö. iki bin yılının başlarından itibaren Yunanistan Akhalar’ın akınına uğramış,144
Akhalar’la birlikte çok tanrılı Yunan inancının çerçevesi de çizilmeye başlanmıştır.145
Akhalar döneminden kalma Pylos’taki Mykenai sarayından çıkarılan çok sayıdaki
tabletlerde Aphrodite, Athena, Ares, Apollon ve Poseidon tanrılarının varlığı gün
yüzüne çıkarılmıştır.146 Akhalar’ın bu basit dinleri, politeist ve antropomorfik Yunan
dini inancının ilk örnekleri gibidirler.147 Akhalar’da mitosun önemi üzerinde dururken
G. Thomson şunları söyler: akhalar’ın ahlak değerlerikişisel ülküleri ve halka karşı
tutumları, ozanlarının onlara anlattıkları tanrı öykülerinde yansır. Zeus, Olympos
dağının bulutlarla kaplı dağında oturur. Đlk başlarda “bulutları devşiren” ve “şimşek
savuran” niteliklerini taşıyan Zeus yalnız başına yaşamaktadır; öteki tanrılar başka
yerlerde oturmaktadırlar. Ama sonradan tanrıların hepsi gökyüzünde tek bir korunaklı
yerde bir araya gelirler. Zeus merkezdeki sarayda, öteki tanrılar da Hephaistos’un
yaptığı ve Zeus’un sarayını çevreleyen konaklarda oturmaktadırlar artık. Zeus’un
egemenliği ve üstünlüğü hepsince kabullenilmiştir. Akhalar’ın Olympos’u, toplumsal
gerçekliğin aynasıdır.148

149
Dorlar’ın M.Ö. 1200’lü yıllarda Yunanistan’ı işgal edip, her yanı yakıp yıkmasıyla
yazı ortadan kaybolur.150 Dorlar’ın Yunanistan’daki hâkimiyetleri M.Ö. 800 yılı
sonlarına kadar sürmüştür ki; altın gümüş işçiliğinin, taş bina yapımının ve özellikle
yazının unutulması nedeniyle bu dönem “karanlık çağ” olarak adlandırılır.151 Homeros,
Đlyada ve Odysseia adlı destanlarını işte bu karanlık çağdan hemen sonra (M.Ö. 750-

142
George Thomson,Tarih Öncesi Ege I: Eski Yunan Toplumu Üzerine Đncelemeler (Çev.: Celal Üster),
Payel Yayınevi, Đstanbul 1995, s.191.
*
Demonistik sözcüğü Yunanca “daimon”dan türemiştir. Daimon, varlığına inanılan ilahi özelliklere
sahip, insanları yöneten birtakım ruhlardır.
143
Tuba Konuk, Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar,s.19.
144
Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s.59.
145
Estin, Colette; Helene Laporte; Yunan ve Roma Mitolojisi (Çev.: Cana Birsel), Tübitak Yayınları,
Ankara 2003, s.23.
146
Charles Freeman, Mısır, Yunan ve Roma Akdeniz Uygarlıkları (Çev.: Suat Kemal Angı), Dost
Kitabevi Yayınları, Ankara 2005, s.99.
147
Afşar Timuçin, Düşünce Tarihi 1: Gerçekçi Düşüncenin Kaynakları, Bulut Yayınları, Ankara 2004,
s.127.
148
George Thomson, a.g.e., s.151.
149
William Mc Neill, Dünya Tarihi, s.147.
150
Afşar Timuçin, Düşünce Tarihi 1, s.128,
151
Charles Freeman, a.g.e., s.101.
41

700) yazmıştır. Bu iki eser, antik Yunan inancının nitelikleri hakkında bilgi veren ve
günümüze kadar gelen en eski belge özelliğini de taşımaktadır. Bu konudaki diğer en
eski önemli eser de çalışmamızın ana konusunu oluşturan Hesiodos’un Teogoni’sidir.

Homeros ve Hesiodos’la birlikte Yunan pantheonu tümüyle şekillenmiştir. Tanrılar


arasında tutarlı bir sistem oluşmuştur.152

M.Ö. 6. yüzyılda baş gösteren felsefe hareketlerinin etkisiyle Yunan mitosları da


değişime uğramaya başlamıştır. Yunan dünyasında felsefi düşünce ilk filozof kabul
edilen Thales ile ilk meyvesini vermiştir. Örneğin Homeros, Okeanos için; “tanrıların
babası ve anası” der. Bu aynı zamanda Thales felsefesinin de özünü teşkil eder. Thales
evrenin kökeninin (arkhe) su olduğunu ve düz bir tepsi biçiminde olan yer’in
Okeanos’ta yüzdüğünü savunur.153

M.Ö. 5. Yüzyılda yaşanan Pers muharebeleri, Yunan dünyasında dindarlığın artmasına


neden olmuştur. Bunda, Yunanlıların ancak Olympos tanrılarının yardımıyla Persler’i
yendikleri inancı yatmaktadır.154

Yunanistan’da M.Ö. dördüncü yüzyıl sonlarında başlayıp üç yüz yıl süren zaman
dilimine “Helenistik Dönem” adı verilmektedir.155 Bu Dönem, Yunanistan dünyası için
tam bir kaynaşma karışma ve çeşitli kültürlerle tanışma çağı olmuştur. Bu dönemi eski
“saf” Yunan dünyasını kirletip yozlaştıran bir dönem olarak yorumlayanlar da
çıkmıştır.156 Helenistik Dönem’in inanç çerçevesini C. Freeman şu cümlelerle
özetlemektedir: “Olympos tanrılarına duyulan eski bağlılıklar, dayanıksız ve köksüz bir
çağda zayıflamıştı. Tanrıların yerini, yarı tanrısal bir varlık olarak tapınılan Tykhe*
almıştı. Bunu makul bir nedeni, aklın geleceği tahmin edememesiydi ve Yunan
dünyasının dışından ithal edilen mistik dinlere duyulan ilgi anlaşılabilir bir biçimde
artıyordu. Mısır’dan tanrıça Đsis, Anadolu’dan büyük ana tanrıça Kybele kültü Yunan
(ardından Roma) dünyasınca benimsendi ve buralarda inceden inceye işlenmiş kültlerin

152
Tuba Konuk, Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar,s.23.
153
Alaeddin Şenel, Đlkel Topluluktan Uygar Topluma, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 1997, s. 124.
154
Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, s.339.
155
Charles Freeman, Mısır, Yunan ve Roma Akdeniz Uygarlıkları, s.319.
156
Charles Freeman, a.g.e., s.341.
*
Tykhe, Yunan mitolojisi’nde Titan Okeanos’un kızlarındandır. Yunan şans tanrıçasıdır. Yunanlılar
birbirlerine “şansın açık olsun” yerine “agathe tykhe” derlerdi. (Bkz.: Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü,
“Tykhe”, s.288.)
42

başlangıcı olarak gelişti. Geleneksel Yunan tanrılarından Dionysos ve Eleusis’teki gizli


Demeter tapımının en esnek inançlar oldukları ortaya çıktı.157

Yunanistan, M.Ö. 146 yılından itibaren Roma’nın bir eyaleti haline gelince Roma
uygarlığına ve inanç yapısına kaynaklık etmiştir.158

Tarihi sürecini kısaca anlatmaya çalıştığımız Yunan dininin kendine özgü şu özellikleri
öne çıkmaktadır:

- Yunan tanrıları insan biçimli (antropomorfik) varlıklardır. Đnsan gibi yiyip içerler,
öfkelenir, neşelenirler, evlenir çocuk sahibi olurlar…

- Tanrılar karşısında el etek öpme el bağlama gibi ritüeller yoktur.

- Dini yayma çabası ya da din uğruna kendini feda etme gibi eylemler görülmez.

- Din anlayışı dogmatik değildir.

- Herhangi bir kutsal kitabı ve din kurucusu yoktur.

- Her hangi bir din adamları sınıfına da rastlanmaz.

- Tanrıları için kurbanlar kesme, sungular sunma, belli dönemlerde onlar için dinsel
törenler yapma, onları ölümsüz ve güçlü varlıklar olarak görme gibi inançlar ise
diğer dinlerle ortak olan yönleridir.

2.2. Olympos Tanrıları

Olimpos'da sürekli olarak yaşayan ve çoğu kaynakta “Olimpiyan” olarak geçen 10 tanrı
(bazen 12) vardır. Kaynaklar arasında bu tanrıların hangileri olduğu konusunda bazı
farklılıklar olmakla birlikte genel çoğunluğun görüşüne göre bu tanrılar şunlardır:
1.Zeus, 2. Poseidon, 3.Hermes, 4. Hephaistos, 5. Afrodit, 6.Apollo, 7. Athena ve
Artemis'tir.

Bunların dışında, 12'lik Olimpiyan tanrılarından zaman zaman sayılan, zaman zamansa
sayılmayan ve sürekli olarak Olimpos'da bulunmayan 4 tanrı vardır:

157
Charles Freeman, Mısır, Yunan ve Roma Akdeniz Uygarlıkları, s.338.
158
Tuba Konuk, Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar,s.28.
43

1.Hades, 2.Demeter, 3. Dionysos ve Hestia.

Hestia Olimpos'daki yerini Dionysos'a bırakarak insanlar arasında yaşamaya


başlamıştır. Yer altı ve ahiretin (hades) tanrısı olan Hades ise, çoğu zaman Olimposlu
sayılmasına karşın genelde yer altında yaşadığı için sürekli Olimpos'da yaşamaz.
Demeter'in kızı olan Persephone da 6 ay yer altı dünyasında kocası Hades ile yaşar, 6 ay
ise Olimpos'da diğer tanrılar ve Demeter'le yaşar. Olimpiyan olarak adlandırılabilen bu
14 tanrıyı görevleriyle beraber sıralayacak olursak:

• Zeus; tanrıların kralı, en büyük tanrı, Olimpos'un ve tanrılar da dahil olmak üzere
her şeyin yöneticisi.

• Hera Zeus'un karısı, evliliğin tanrıçası.

• Poseidon; Okyanusların, denizler aleminin tanrısı. Zeus'dan sonra gelen 2 büyük


tanrıdan biri (diğeri Hades).

• Hades; Yer altının ve ahiretin tanrısı, ölen insanların ruhlarıyla o ilgilenir, Zeus'dan
sonraki en büyük 2 tanrıdandır (diğeri Poseidon).

• Athena; Zekâ, sanat, eğitim ve savaş tanrıçası.

• Ares; Savaş ve kahramanların tanrısı.

• Hephaistos; Ateşin ve demirciliğin tanrısı. Tanrıların demircisidir.

• Apollo; Müzik, sağlık ve şifa tanrısı.

• Artemis; Avcılığın ve hayvanların tanrıçası.

• Hermes; Hırsızların ve yolcuların tanrısı.

• Afrodit; Aşkın, cinselliğin ve fiziki güzelliğin tanrıçası.

• Hestia; Evin, ailenin ve ocağın tanrıçası.

• Demeter; Doğanın, tarımın ve bereketin tanrıçası.

• Dionisos; Sarhoşluğun ve şarabın tanrısı.159

159
Bkz.: Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, Robert Graves, Yunan Mitleri, Derman Bayladı, Mitoloji
Tanrıların Öyküsü, Edith Hamilton, Mitologya, Azra Erhat, Mitolıji Sözlüğü, Pierre Grimal, Mitoloji
Sözlüğü-Yunan ve Roma, v.d.
44

Tanrıları kuşaklara ayırarak gruplamaya tabi tuttuğumuzda da şöyle bir özetleme


yapabiliriz:

2.3. Birinci Kuşak Tanrılar

Gaia: Đlk Ana Tanrıça, tüm hayatı besleyen toprak anadır.


Uranos: Gaia’nın oğlu ve kocası. Gökyüzünün hükümdarıdır.

2.4. Đkinci Kuşak Tanrılar

Bunlar Gaia ile Uranos’un çeşitli özelliklerdeki çocuklarıdır. Yüz Kollu Devler
(Hekatonkheires): Azgın ejderhalar Üç kardeştirler (Kottos, Gyes ve
Briareus).Kykloplar: Dev cüsseli, tek gözlü, azgın yaratıklar. Bunlar da üç kişi olup
Zeus’un hizmetçileriydiler.

Titanlar: altı kız ve altı erkek olmak üzere on iki160 kardeştirler. Tanrılar (Kronos’un
çocukları) onları yenmeden önce evreni onlar yönetmekteydi.

Kronos (Satürn)*: Uranos’la Gaia’nın en küçük oğlu. Uranos’un varisi, gökyüzünün


tanrısı, Titanlar’ın efendisi ve ilk tanrıların (Hestia, Demeter, Hera, Hades, Poseidon ve
Zeus) babasıdır.

Rhea (Kybele): Kronos’un kızkardeşi ve eşi. O da Gaia gibi Ana Tanrıça’dır, çünkü
tanrıların annesidir. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 10.2.“Rhea ve Kronos”, sf. 85)

Helios: Güneş tanrısı. Sonraları onun yerini “Apollon” almıştır. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
“Helios”, sf. 80)

Selene: Ay tanrısı. Sonraları onun yerini “Artemis” almıştır. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
8.2.“Selene”, sf. 80)

Atlas: En güçlü Titan’dır. Gökkubbeyi sonsuza dek taşımakla görevlidir. (Bkz.: Đkinci
Bölüm, 14.1.1.“Atlas”,sf. 116)

160
Bazı eserlerde bu sayı değişebilmekle beraber birçoğunda on iki olarak geçmektedir. (Bkz.: Donna
Rosenberg, Dünya Mitolojisi, s.33. Titanların on üç kardeş olduklarını yazar.)
*
Parantez içindeki isimler tanrıların Latince adlarıdır.
45

Prometheus: En yaratıcı ve akıllı Titan. Bazı öykülere göre çamurdan, ölümlü insanı
yaratmıştır. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 14.1.3.”Prometheus”, sf. 117)

Epimetheus: Prometheus’un kardeşi ve ilk ölümlü kadın olan “Pandora”nın kocasıdır.

2.5. Üçüncü Kuşak Tanrılar

Bunlar, Kronos’la Rhea’nın çocukları Zeus (Jüpiter), Poseidon (Neptün), Hades


(Pluton), Hera (Juno), Demeter (Ceres) ve Hestia (Vesta)’dır.161 (Bkz.: Đkinci Bölüm,
10.“Olympos Tanrılarının Doğuşu”, sf. 84)

2.6. Yunan Mitolojisinde Öne Çıkan Diğer Bazı Tanrılar

Yunan mitolojisinde Teogoni’de adı geçmeyen daha birçok tanrı mevcuttur. Bu


tanrılardan, efsanelerde önemli yer tutanların başlıcaları hakkında kısaca bilgi vermek
yerinde olacaktır.

Autolykos: Hermes’in oğlu, hırsızlık ustasıdır. Daha doğuştan hırsızdır.162

Pan: Hermes’in oğlu, “keçi kılıklı tanrı” diye bilinir. Başında keçiboynuzları ve
ayaklarında da keçitırnakları vardır. O, çobanların ve sürülerin koruyucu tanrısıdır.
Sürekli çalıp oynar, perilere aşık olur ama çok çirkin olduğundan ona yüz vermezler.163

Sinope: Sinop şehrine adını veren kadın kahramandır. Irmak tanrısı Asopos’un
kızlarından bir nymphe*dir. Suriye’ye adını veren Syros’un annesidir. Zeus ona Sinop
şehrini armağan eder.164

Ganymedes: Ölümlülerin en yakışıklısıdır. Ganymedes koyunlarını otlatırken Zeus onu


görür ve ona âşık olur. Onu Olympos’a kaçırıp kendisine şarap sunucusu yapar.165
161
Donna Rosenberg, Dünya Mitolojisi, s.32,33.
162
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Autolykos” md.,s.69.
163
Edith Hamilton, Mitologya, s.25.
*
Nymphe: Yunan mitolojisinde efsanelerde sık sık yer alan perilerdir. Bunlar ikinci dereceden
tanrıçalardır. Genellikle kırlarda, sularda ve ormanlarda gezerler. Olympos toplantılarına katılırlar.
Şarkılar söyleyerek tanrıları eğlendirirler. Doğadaki bulundukları yerlere göre çeşitli adlar alırlar. (Orhan
Hançerlioğlu, Mitoloji Sözlüğü, “Nymphe” md., s.219-220.) En eski Nymphe’ler “dişbudak
niympheleri”dir. Naiaslar, sularda, pınarlarda yaşarlar. Nereus Kızları sakin denizin kızlarıdır. Oreaslar,
dağlarda yaşarlar. Alseidler, koruluklarda yaşarlar. Bunun dışında özel ağaçlarda, dağlarda yaşayan
nympheler de vardır. (P. Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Nymphe’ler” md., s.548.
164
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Sinope” md., s.737.
46

2.7. Yunan Mitolojisinde Çeşitli Tanrısal Yaratıklar

Yunan mitolojisinde Titanlar’dan çeşitli şekillerde doğan ya da zuhur eden birbirinden


farklı çeşitli perilere, devlere, canavar mahlûklara ve ejderhalara rastlarız. Bunların en
tanınmışları şunlardır:

-Kentaur’lar: Tesalya’nın ıssız ve dağlık yörelerinde yaşayan vahşi, içki düşkünü,


şehvetperest yaratıklar olarak geçerler. Bunlar yarı at yarı insan mahlûklardır. Bunların
yumuşak yaratılışlı olanları Dionysos’la beraber gezerler. Lir çalarak onun arabasının
ardı sıra giderler. Hekimlikten anlayan Khiron ve konuksever Pholos, iyi yürekli
Kentaur’lardır.

-Satyr’ler (Silenos’lar): alt kısmı at üst kısmı insan, alt tarafı teke üst tarafı insan gibi
çeşitli şekillerde tasvir edilen tanrısal yaratıklardır. Hep Dionysos’la beraber gezerler.
Şehvetlerine düşkün bu azgın yaratıklar nimpheleri ve mainadları kovalar durumda
betimlenirler.166

-Pegasos: Medusa’nın kanından doğan kanatlı bir at olarak nitelendirilir. (Bkz.: Đkinci
bölüm, 5.4.1.“Pegasos”, sf. 70)

-Geryoneus: Kalçasına kadar da üç gövdesi olan korkunç bir devdir. (Bkz.: Đkinci
Bölüm, 5.4.2.1. “Geryoneus” sf.71)

-Ekhidna: Kana susamış dişi bir yılandır. (Bkz.:Đkinci Bölüm,5.4.2.2. “Ekhidna”, sf.71)

-Typhon: Bir öfkenin ürünü olan bu canavarlar, kolları insan kollu, omuzları arasından
yüz tane yılan kafası yükselen, vücudunun aşağısı ise iki iri yılan olup birbirine dolanan
kanatlı yaratıklardır. (Bkz. Đkinci Bölüm, 2.9. “Typhon”, sf.58)

-Khimaira: Aslan başlı, keçi kuyruklu bir eşderha. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
5.4.2.2.4.“Khimaira”, sf. 73)

-Phiks (Spinks): Kadın yüzlü, ayakları ve kuyruğu arslana benzeyen, yırtıcı kuş kanatlı
dişi bir canavardır. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 5.4.2.2.5.“Phiks”, 73)
165
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Ganymedes” Md., s.116.
166
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Satyroslar” md., s.725-726.
47

-Mainad’lar (Bakkhalar): Bunlar “ruhları bağlanmış kadınlar” anlamında


Dionysos’un yanında duran bir çeşit peri (Nymphe) lerdir. Kırlarda serserice dolaşır,
pınarlardan su yerine süt ve bal çekerler. Transparan kıyafetler giymiş, başlarında
sarmaşık dallı taçlar ve ellerinde şarap kupaları taşır şekilde tasvir edilirler.167

-Hesperides: Altın elmaları bulunan esrarlı bahçeleri bekleyen perilerdir. (Bkz.: Đkinci
Bölüm, 3.8. “Hesperides”, sf.62)

-Musalar: Zeus’un dokuz meşhur kızı. En büyük özellikleri, şenliklerde şarkılar


söyleyip tanrıları eğlendirmeleridir. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 11.2. “Musalar”, sf. 98)

-Nemesis: Öç ve adil kanun anlamlarına gelen “Gece’nin kızları”dır. (Bkz. Đkinci


Bölüm, 3.10. “Nemesis”, sf. 63)

-Moira’lar: Bunlar “Kader tanrıçaları”dır (Bkz.: Đkinci Bölüm, 3.9. “Moira’lar”, sf. 62)
-Hora’lar: Zeus’un üç kızı, yasa, yargı ve barış tanrıçalarıdır. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
11.3.“Hora’lar”, sf. 100)

-Eris: Gece’nin kızı, kavga tanrıçasıdır. (Bkz.: Đkinci Bölüm,3.12. “Eris”, sf. 65)

-Nereidler (Nereus Kızları): Nerus’un, denizde yaşayan, şarkı söyleyip eğlenen


birbirinden güzel elli kızı. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 4. “Deniz’in Çocukları”, sf. 66)

-Harpya’lar: Kanatları olan iki kapkaççı kız. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 4.3.3. “Harpya’lar”,
sf. 68)

-Gorgo’lar: Bakışlarıyla insanları taşa çeviren çirkin üç kızkardeş. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
5.4. ”Gorgo’lar”, sf. 70)

-Graia’lar: Ortaklaşa kullandıkları tek gözleri olan üç kocakarı. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
5.1. “Graia’lar”, sf. 69)

-Erinis’ler: Uranos’un yere akan kanından hasıl olan öç alma tanrıçaları. (Bkz.: 2.7.
“Erinis’ler”, sf. 56)

167
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Mainadlar” md., s.464.
48

-Gigant’lar: Erinis’ler gibi Uranos’un kesilen uzvundan dökülen kanlardan doğmuş,


pür silahlı, korkunç yaratıklar. (Bkz.: Đkinci Bölüm. 2.8. “Gigant’lar”, sf. 57)

-Hydra: Hera’nın büyüttüğü bataklık canavarı. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 5.4.2.2.3. “Hydra”,
sf. 72)

-Nemeia: Yine Hera’nın büyüttüğü, insanları yutan bir arslan. (Bkz.: Đkinci Bölüm,
5.4.2.2.6. “Nemeia”, sf. 74)

-Kerberos: Yeraltı’nın korkunç köpeği. (Bkz. Đkinci Bölüm, 15.1. “Tartaros”, sf. 122)
-Orthos: Geryon’un korkunç köpeği. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 5.4.2.2.1. “Orthos”, sf. 72)
-Kyklop’lar: Uranos’un, alınlarının orta yerinde tek gözleri olan üç korkunç çocuğu.
(Bkz.: Đkinci Bölüm, 2.4. “Kyklop’lar”, sf. 53)

- Hekatonkheires (Yüz Kollular): Gaia ile Uranos’un son üç çocuğu. Yüz tane kolu,
elli tane bacakları olan öfkeli Dev’lerdir. (Bkz.: Đkinci Bölüm, 2.5. “Hekatonkheires”,
sf. 54)
49

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HESĐODOS’A GÖRE YUNAN TANRILARININ ORTAYA ÇIKIŞI

1.1. Hesiodos’un Hayatı

Yunan didaktik şiirinin babası diye anılan ünlü ozan Hesiodos’un, M.Ö. 700 yılı
civarında yaşadığı düşünülmektedir. Yoksul bir çiftçinin oğludur. Babası daha önce
Ege’de bir yük gemisinde denizcilikle uğraşırken geçim sıkıntısından dolayı Aiolia'nın
Kyme (bugünkü Foça’nın kuzeydoğusu) şehrinden, Yunanistan'da Boiotia'nın
Askra şehrine göç etmiştir. Efsaneye göre, Helikon yamaçlarında koyun güderken
Musalar, yani ilham perileri ona şairlik bağışlamışlardır. Yaşadığı sürece Askra’nın
dışına pek çıkmamıştır. Nerede öldüğü kesin olarak bilinmemekle beraber muhtemelen
yaşadığı yer olan Askra’da ölmüştür. Ancak daha sonraları –Yunanlıların Hsiodos’u çok
sevmelerinden olsa gerek- onun hakkında çeşitli efsaneler türetilmiş, bizde Yunus Emre
ve Karacaoğlan’da olduğu gibi, birçok şehir onu kendine mal etmeye çalışmıştır.
Yunan ilk çağının Homeros'tan sonraki en büyük ozanı olarak kabul edilir. Eserlerinden
ikisi bugüne ulaşabilmiştir.168

E. Friedell’e göre, Hesiodos şiirlerinde etik kaygılar pek gütmez. Onun istediği tek şey
insani tutkuların kocaman bir tablosunu sunmaktır. O, Homeros’la kıyaslanmasa da
onun eksiklerini tamamlar. Yunanlılar bu iki şairi her zaman birlikte anmışlardır. Ona
göre insan, hayatını hep çalışmakla geçirmelidir. Bir rivayete göre Büyük Đskender,
Homeros’un krallar için, Hesiodos’un ise köylüler için yazdığını söyler. Homeros’un
insanı Olympos’un ışıltılı saraylarında yaşar, Hesiodos’un insanı ise ömrünü dünyanın
sessiz, karanlık ve ebedi güçlerine hizmet etmekle geçirir.169

168
Hesiodos, Đşler (Çev.: Suat Yakup Baydur), Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul 1948, s.I,II,III. (“Önsöz”,
Suat Yakup Baydur)
169
Egon Friedell, Antik Yunanın Kültür Tarihi, s.72,73.
50

1.1.1. Hesiodos’un Eserleri

Hesiodos’un, eserlerini şiir şeklinde ve destan vezniyle yazmış olduğu görülmektedir.


O, şiirlerinde sade bir dil kullanmış, detaylı ve abartılı betimlemelere fazla yer
vermemiştir. Diğer Yunanlı şairler, şiirlerinde sadece tanrıları ve kahramanları anlatıp
kendilerinden ve günlük işlerden bahsetmezken Hesiodos tanrılardan başka kendi
başından geçenlerden ve günlük olaylardan da bahsetmiştir. Bu yönüyle O, duyduklarını
söyleyen, düşündüklerini paylaşan, nasihatlar vermesiyle didaktik şiirin de kurucusu
sayılan ilk Avrupalı şairdir.170

Hesiodos’un şiirleri incelikten ve sanatsallıktan uzak bir üslupla yazılmıştır. Bu konuda


A. Erhat şöyle der: “Yontulmamış bir öykünmeydi Hesiodos’unki, bir köylü yapıtı,
taşra yazınına bir örnek.”171

Hesiodos günümüze kadar gelebilen her iki eserine de “Musalar’a Sesleniş” le


başlamaktadır. Önce Musalar’a övgüler dizer ve sonra da kardeşi Perses’e öğütler
verir.172 Bu genel bilgilerden sonra Hesiodos’un bu iki eseri ve içerikleri hakkında bilgi
verelim.

1.1.1.1. Teogoni (Tanrıların Doğuşu)

Genel kanı Teogoni`nin yazarının Hesiodos olduğu yönündedir, ancak bu kesin değildir.
Üslup açısından Đşler ve Günler`e yakındır. Konusu genel olarak evrenin, dünyanın ve
Tanrıların kökeni, varoluşlarıdır.173 Tanrı soylarının ve tanrı kuşaklarının sayım ve
dökümünü yapar. O bir çeşit katalog gibidir. Bu tanrılar dizininin arasına sık sık öyküler
sıkıştırılır, kimin kiminle birleşip hangi tanrıları ürettiği kısa ve kuru bir dille anlatılır.
Tanrıların doğuşu anlatılırken Khaos, Gaia ve Eros’un nasıl ortaya çıktıkları belirtilmez,
hemen Khaos’tan çıkanlara geçilir. Aphrodite, Prometheus, Pandora ve Tartaros gibi
bazı bölümler ise geniş bir şekilde anlatılır.174

170
Hesiodos, Đşler (Çev.: Suat Yakup Baydur), Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul 1948, s.I,II,III. (“Önsöz”,
Suat Yakup Baydur)
171
Sabahattin Eyüboğlu; Azra Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.1. (“Giriş”, Azra Erhat)
172
Sabahattin Eyüboğlu; a.g.e., s.7,8.
173
Hesiodos, a.g.e., s.II.
174
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.49.
51

Tanrıların kökeni hakkında yazılmış en eski eser, Hesiodos’un Teogoni adlı yapıtıdır.
Bu eserdeki ana düşünce o zamanki Yunanistan’da ve Đyonya’da yaygın olan dini
inançları birleştirerek ulusal bir niteliğe sokma arzusudur. Böylelikle Hesiodos,
Olympos tanrılarını sadece isimlendirmekle kalmamış, onları yerel tanrılar olmaktan
çıkarıp hepsini ulusal bir konuma sokarak Olympos panteonunu oluşturmuştur.175
A. Erhat’a göre; Hesiodos’un tanrılarıyla Homeros’un tanrıları birbirlerine hiç
benzemezler. Hesiodos’un tanrılarının Yunan olmayan başka bir kaynaktan geldiği
hemen sezilmektedir. Ayrıca Homeros’un temelini attığı gelenek Yunan yazını boyunca
tutunduğu ve geliştirildiği halde Hesiodos’un yazdıkları, Yunanlılarca pek
benimsenmemiştir. Hesiodos, ilhamını Doğu’dan Hurri-Hititlerden, Finikeliler’den ve
Mezopotamyalılardan almıştır.176

1.1.1.2. Erga kai Hemerai (Đşler ve Günler)

Yunan mitolojisi ve Yunan çiftlik hayatı üzerine bilinenlerin çoğu Hesiodos'un


eserlerinden öğrenilmiştir. Yunan mitolojisi ve Yunan çiftlik hayatı üzerine bilinenlerin
çoğu Hesiodos’un eserlerinden öğrenilmiştir. Eserde, insanın beş çağı (soylar efsanesi)
177
anlatılır. Hesiodos, bu eserde ayrıca başta kardeşi Perses’e olmak üzere insanlara bol
bol öğütler verir. “Đşler ve Günler” (Erga kai Hemerai) adlı eserinde adını sıkça andığı
Perses adında bir kardeşi vardır. Hesiodos eserinde kardeşine öğütlerde bulunur.

Azra Erhat’a göre, Hesiodos’un eseri bir köylü yapıtına, bir taşra yazınına uygun bir
örnektir. O, anlatımı çok ince olmayan bir şairdir. Homeros ve Hesiodos, muhtemelen
aralarında yüz ya da iki yüz yıllık bir süre olmasına rağmen yaşıt olarak görülebilirler ki
bu iki ozan, Yunanistan yazınının ilk iki ozanıdırlar. Antik Yunan mitoslarıyla ilgili
kendilerinden önce yazılmış bir eser elimizde bulunmamaktadır. Đki ozanı
karşılaştırmak gerekirse Hesiodos Homeros’tan daha Đyonya’lı, eserleri
Homeros’unkilerden daha Doğulu, daha Asyalıdır. Homeros eserlerinde kendinden hiç
bahsetmez, buna karşılık Hesiodos her iki eserinde de kendisi hakkında bilgiler verir.
Homeros, kim olursa olsun toplumsal kökeni ne olursa olsun, üstün soylu sınıfın
yaşantısını, üstelik de destan gibi yüceltici bir üslupla anlatır. Hesiodos ise çoban, çiftçi,

175
Adnan Adıvar, Tarih Boyunca Đlim ve Din, s.33,34.
176
Sabahattin Eyüboğlu; Azra Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.58.
177
Hesiodos, Đşler (Çev.: Suat Yakup Baydur), s.I,II.
52

küçük toprak sahibi bir insandır. Kullandığı dil de bunu yansıtır. Hesiodos, öykülerine
“Musalar’a sesleniş” le başlar, onlara övgüler yağdırır. O, kendi anlatımı ile “zavallı bir
çoban iken Musalar’ın bağışı ile ozanlığa yükseltilmiştir.” Ondan sonra ise asıl ilhamı
Zeus’tan ister. Hesiodos eserlerinde tanrı ile insanı yüz yüze getirir. Bu olağanüstü
karşılaşma sonucunda insan önceleri çok alçak bir düzeyde iken birden çok yüksek bir
düzeye erişir. O, kendisini kırsal ve yüz karası yörenin bir çobanı diye tanımlar. Zira
Ege’nin o verimli, bol bereketli ve güneşli topraklarından kapkara, kasvetli, bin bir türlü
fesadın cirit attığı kırsal bir yere gelmiş olmalarından hiç mutlu değildir. A. Erhat,
Hesiodos’tan sonra Yunan yazınında Hesiodos’un ele aldığı efsanelerden iz bulmanın
hemen hemen imkânsız olduğunu söyler. Heisodos, köylü sınıfının, felsefesini açımlar,
savunur ve yayar. Çünkü O, kişiliğinde bir köylünün bütün özelliklerini taşır:
Tutucudur, tutumludur, cömertliği ölçülüdür, ilişkilerinde kuşkucudur. Onun kişiliğini
ve üslubunu yansıtan şiirlerinden birkaç örnek:

“Seni seveni sev, sana gelene git;


Verene ver, vermeyene verme,
Verene herkes verir, vermeyene kimse vermez.
…………….
Dostuna vereceğini anlaştığın gibi ver.
Kardeşinle bir anlaşma yaparken bile
Şakaya vurup bir tanık çağır yanına,
Güven de güvensizlik de yıkar insanları.”

Hesiodos akımını Yunan şiirinden çok Latin şiiri sürdürmüştür. Vergilius ve Ovidius
gibi ünlü şairler, Hesiodos akımının temsilcileridir. 178Hesiodos, Homeros’un şiirlerinde
adı geçmeyen, daha az sözü edilmiş olan mitleri anlatır. O, mitleri kaydetmekle
kalmamış, onları sistemli hale getirmiştir. Hesiodos’un tanrıların soy sopundan anladığı,
tanrıların birbirini izleyen bir şekilde dünyaya gelmesi olayıdır. Dünyaya getirme
olgusu ona göre varolmanın ideal biçimidir.179

178
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları , s.1,2,3,11,14,18,19,24,38,42,43,
179
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 143.
53

HESĐODOS’UN TEOGONĐ’SĐNDE ADI GEÇEN TANRI(ÇA)LAR VE


TANRISAL VARLIKLAR

2. ĐLK YARATILIŞ VE TĐTANLAR

Her şeyden önce, sonsuz boşluk “Khaos*” vardı. Sonra, tanrıların tepesinde oturdukları
Olympos’a taban olan ve karanlık Tartaros’u** da kapsayan “Gaia”/Toprak Ana var
oldu. Ondan sonra, ölümsüz tanrıların en güzeli olan “Eros”/Sevgi meydana geldi.
Derken, Khaos’tan “Erebos”/Yeraltı Karanlığı ve “Nyks”/Kara Gece doğdu. Sonra
Gece’nin Erebos’la sevişmesindense Hemera/Gün ışığı ve “Esir”/Aither*** dünyaya
gelmiştir.180 Sonra Gaia, hiç kimseyle çiftleşmeden, dört bir yanını saracak olan kendine
eşit “Uranos”/Gökyüzü’nü, daha sonra tanrıların ve tanrıçaların yurdu olan dağları ve
en son “Pontos”/ Deniz’i yarattı. Gaia ile Uranos’un birliğinden Titanlar ortaya çıktı.181
Yukarıda anlatıldığı üzere Hesiodos diğer varlıkların yaratılışlarına bir açıklama
getirmekle beraber, Gaia ve Eros’un nasıl meydana geldiklerine bir yorum
getirmemektedir.

2.1.Gaia ve Uranos

Hesiodos bütün tanrıların, titanların ve birçok yaratığın soyunun bu iki varlıktan


türediğini söyler.

Gaia; kendiliğinden (parthenogenesis) Gökyüzü’nü, dağları ve Deniz’i yaratır. Daha


sonra kendi yaratmış olduğu Uranos’la çiftleşerek tanrıların atası sayılan on iki titanı,
Kyklop’ları ve Yüz Kollu’ları, doğurur. Uranos’un erkeklik uzvu kesilince bu kez de
oğlu Pontos’la birleşip başta Nereus olmak üzere bazı tanrısal varlıklar doğurur.
Uranos’un yere akan kanından da hamile kalıp Erinis’leri ve Orman Perileri’ni dünyaya
getirir.182 Son olarak Tartaros’la sevişerek Typhon’u doğurur.183

*
Henüz biçimlenmemiş, varlık kazanmamış boşluk. (A. Erhat, Mitoloji Sözlüğü,”Khaos” md., s.172.)
**
Ölüler ülkesinin dibindeki cehennem. “Yeraltı Dünyası” başlığı altında geniş bilgi verilecektir.
***
Atmosfer tabakasının üstündeki arı ve ışıklı gökyüzü. (A. Erhat, Mitoloji Sözlüğü,”aither” md., s.22.)
180
S. Eyüboğlu ve A. Erhat tarafından Türkçeye tercüme edilen “Hesiodos, Eseri ve Kaynakları” (Türk
Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991) adlı eserin s.108, 120-125. dizelerinde “Gece’dense Esir ve Gün
ışığı doğdu.” dizesi geçmemektedir. Biz bu dizeyi A. Erhat’ın “Mitoloji Sözlüğü” (Remzi Kitabevi,
Đstanbul 1993) adlı eserinden (“Khaos” md., s.172-173) alarak yaratılış mitosuna ekledik.
181
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.108-109 ; Rosa Agizza, Antik Yunan’da
Mitoloji (Çev.:Z. Zühre Đlkgelen), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Đstanbul 2001, s.15,16.
182
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.108,109,110.
54

Diğer bir anlatıma göre; Gaia, bütün unsurların kaynağında bulunan ana ilkedir.
Genelde devler, canavarlar ve azgın yaratıklar hepsi Gaia’dan doğmuş kabul edilir. O,
Uranos’un devrilmesini sağladığı gibi oğlu Kronos’un da devrilmesine ön ayak olur.
Çünkü kocası Uranos’un erkeklik organının oğlu Kronos tarafından kesilmesini o
sağlamıştır. Aynı zamanda Kronos’un saltanatını devirecek olan Zeus’u Rhea’ya
kehanetle haber verip onun doğacak çocuğunu Kronos’un yutmasını önlemiş, Rhea
Zeus’u Kronos’tan gizlice doğurmuştur. Yine Zeus’a egemenliği nasıl ele
geçirebileceğini öğütleyen de Gaia’dır.184

Uranos; Gaia’nın oğlu ve eşidir. Gaia ile birleşmiş ve yukarıda anlattığımız yaratıkların
babası olmuştur. Onun hakkındaki en ilginç efsane, erkeklik organının kesilmesi ve bu
kesilmenin, başta Aphrodite olmak üzere birçok varlığın dünyaya gelmesine sebep
teşkil etmesidir.185 Kızı Rhea’ya, doğacak oğlunu Kronos’un yemesini önlemek için
fikir verenlerden birisi de Uranos’tur. O, doğan çocuklarını Tartaros’a atıp zincire
vurandır.186

Diğer bir anlatıma göre; Uranos gökyüzünün kişileştirilmiş şekli, “Baba Tanrı”dır. O,
olacak olayları önceden haber verebilen bir yetiye sahiptir. bir tradisyona göre
Uranos’un on sekizi Gaia’dan olmak üzere kırk beş çocuğu olmuştur.187

2.2. Erkek Titanlar

1.Okeanos (Bkz.: Đkinci Bölüm, 6. “Okeanos”, sf. 75 )


2.Koios,*
3.Iapetos (Bkz.: Đkinci Bölüm, 14.1.“Iapetos”, sf. 117………)
4.Hyperion (Bkz.: Đkinci Bölüm, 8.”Güneş Soylular”, sf. 81),
5.Kronos (Bkz.: Đkinci Bölüm, 10.2.”Rhea ve Kronos”, sf. 86)
6.Krios.∗∗

183
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.132.
184
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Gaia” md., s.115.
185
S. Eyüboğlu; a.g.e., s.108,109,110
186
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.120,121.
187
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Uranos” md., s.585,586.
*
(Gaia ve Uranos’un oğlu olması dışında Hesiodos’un eserlerinde ve diğer kaynaklarda hakkında önemli
bir bilgi yer almamaktadır.
∗∗
Hesiodos’un Teogoni’sinde (bkz. S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, 130-135.
dizeler ), ilk kuşak titanlar arasında Krios’un adı geçmemektedir. Aynı eserin 370. dizesinde; “Krios’la
55

2.3. Dişi Titanlar

1.Theia (Bkz.: Đkinci Bölüm, 8.”Güneş Soylular”, sf. 81),


2.Rhea (Bkz.: Đkinci Bölüm, 10.2.”Rhea ve Kronos”, sf. 86)
3.Themis (Bkz.: (Bkz.: Đkinci Bölüm, 3.9.1.”Themis”, sf. 63),
4.Mnemosyne (Bkz.: Đkinci Bölüm, 11.2. “Musalar”, sf. 99),
5.Phoibe (Bkz.: Đkinci Bölüm, 9. ”Koios Ve Phoibe”, sf. 82 ) ve
6.Tethys (Bkz.: Đkinci Bölüm, 6.1.”Okeanos ve Tethys”, sf. 75).

2.4. Kyklop’lar

Gaia (Toprak Ana), Oranus’a (Gökyüzü) üç tane Kyklop doğurdu. Bunlar, adları azgın
yürekli Brontes (gök gürültüsü), Steropes (yıldırım) ve Arges (şimşek) olan dev cüsseli
azgın yaratıklardı. Büyük bir güce sahip bu yaratıklar birçok yönden tanrılara
benzemekteydiler fakat alınlarının orta yerinde tek gözleri vardı. “Kyklop” adını bu
yuvarlak tek gözlerinden alıyorlardı.188

Başka kaynaklarda Kyklop’lar, üç kuşak olarak karşımıza çıkarlar. Đlk kuşak, daha
evrenin yaratılışının ilk başlarında ortaya çıkmıştır, Uranos ve Gaia’nın oğullarıdır.
Bunlar, “Uranos Kyklopları” olarak da bilinen Gigantlar (Devler)dır. Bir tek gözleri
vardır. Muazzzam bir kuvvete ve el becerisine sahiptirler. Uranos bunları yer altına
kapatmıştır. Daha sonra Zeus bunları savaşta kullanmak için yer altından kurtarmıştır.
Onlar da buna karşılık Zeus’a gök gürültüsünü, şimşeği ve yıldırımı verdiler. Ayrıca
Hades’e, giyeni görünmez kılan bir miğfer ve Poseidon’a ise üç dişli bir yaba hediye
ettiler. Đkinci türleri ise “Demirci Kykloplar”dır. Bunlar yanardağ atölyelerinde tanrılar
için silah yaparlar. Üçüncü türleri de Anadolu kökenli (Lykia’lı) “Duvarcı
Kykloplar”dır. Đri taşlarla örülmüş olan duvarlar bunlar tarafından yapılmıştır.189

sevişen Eurybe, yüce tanrıça”.. şeklinde adı geçer. Eserde onun hakkında başka bir bilgi verilmez. Ancak
diğer bazı eserlerde onun Gaia ile Uranos’un oğlu olduğu bilgisi yer almaktadır. O yüzden onu ilk kuşak
titanların (on iki titanlar olarak) arasına koymayı uygun bulduk. (bkz. Şefi Can, Klasik Yunan Mitolojisi,
Đnkılap Kitabevi, Đstanbul ?, s.6) (Ayrıca bkz. Pierre Grimal,Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, sosyal
Yayınları,Đst. 1997, s.804,”soy tablosu, No:39”; Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Krios” Md.)
188
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.109, Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji,
s.16.
189
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, Say Yayınları, Đstanbul 1997, s.128.; Pierre Grimal,
Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.413.
56

2.5. Hekatonkheires (Yüz Kollular)

Gaia ile Uranos’un en son adına “Yüz Kollular” denilen üç oğulları daha oldu. Bunların
adları da Kottos (cezalandıran), Briareus (güçlü) ve Gyes (çok kollu-bacaklı) idi. Bunlar
kibirli ve sert hareketli, öfkeli Dev’lerdi. Yüz tane kolları, elli tane bacakları ve elli tane
de kafası vardı her birinin. Ve başları göklerdeydi.190 Babaları bir gün bunların güçlerini
ve boy - poslarını kıskanır. Öbür Titanlar gibi onları da yerin dibine kapatır. Tanrıların
anası Rhea, Titanlar’la savaşta onlara yardım etmek üzere Yüz Kollular’ı yerden
çıkarmalarını öğütler. Zeus ve diğer tanrılar analarının öğüdüne uyarak Yüz Kollular’ı
yerin derinliklerinden çıkartırlar.191

Başka kaynaklarda geçen bir efsaneye göre Zeus, Titanlar’la on yıldır savaşmakta fakat
onlara bir türlü üstünlük sağlayamamaktadır. Gaia Zeus’a, Kronos zamanında uçurumun
dibine (Tartaros) atılmış olan Kyklopları ve Yüz Kollular’ı oradan çıkardığı takdirde
üstünlüğü sağlayacağını söyledi. Çünkü Kyklop’ların çok güçlü silahları, Yüz
Kollular’ınsa güçlü bir fiziki yapıları vardı. Bunun üzerine Zeus hemen Tartaros’a inip
zindancı Kocakarı Kampe’yi öldürür ve bu yaratıkları (kardeşleri) oradan kurtarır. Uzun
süre Tartaros’ta kalmaktan bitap düşen bu yaratıklara bol bol, tanrı yiyeceklerinden olan
nektar ve ambrosia ikram edilir. Kyklop’lar tanrılara çeşitli güçlü silahlar hediye
ederler. Savaş başlar Yüz Kollular ellerinde kocaman taşlarla düşmanın üzerine
saldırırlar. Bütün dünya savaşın gümbürtüsüyle sarsılır. Zeus’un yıldırım ateşiyle her
yanı yakmaya başlaması üzerine Titanlar dayanamaz olurlar. Ve sonunda tanrı Pan
müthiş bir çığlıkla son darbeyi indirir. Bütün Titanlar zincire vurulup Tartaros’a
atılırlar. Başlarına bekçi olarak da Yüz Kollular’ı bırakır. Dişi Titanlar ise Metis ve
Rhea’nın araya girmesiyle ceza almaktan kurtulurlar.192

2.6. Aphrodite’nin Doğuşu

Baba Uranos, doğan çocuklarından iğreniyordu ve bundan dolayı da daha çocuklar


doğar doğmaz onları toprağın altına sokuyordu. Toprak Ana ise buna içten içe
öfkeleniyordu. Bir gün aklına kurnazca bir fikir geldi; kafasındaki planı gerçekleştirmek

190
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.109, ; Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji,
s.16.
191
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.125.
192
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, Đstanbul 2006, s.24,25.
57

için çeliği yarattı ve ondan bir tırpan yaptı. Oğullarına babalarının bu yaptıklarının
cezasını vermeleri için teklif götürdü. Hiç birinden ses çıkmadı. Yalnız en küçük oğlu
Kronos teklifi kabul etti. Gaia, keskin tırpanı Kronos’un eline verdi ve ne yapması
gerektiğini öğrettikten sonra onu pusuya yatırdı. Uranos, geceleyin geldi ve birleşme
arzusuyla Gaia’nın üzerine kapanacağı sırada oğul Kronos aniden saklandığı yerden
çıkarak elindeki keskin tırpanla babasının hayâlarını kesti ve denize attı. Uranos’un
kesilen uzvu, uzun süre denizde kaldı. Derken uzuvdan çıkan ak köpükler arasından
ansızın Aphrodite doğuverdi. Aphrodite, Kıbrıs adasına çıkar. Güzel tanrıçanın
yürüdüğü yerlerden çimenler fışkırır ve onu “Köpükten doğan” anlamına gelen
“Aphrodite” olarak çağırırlar.

Çok güzel ve alımlı bir tanrıça olduğu için Eros ve Himeros hemen Aphrodite’nin
peşine takılırlar. Böylece Aphrodite aşk, cilve, gülüşme, sevişme, sevme ve
oynaşmanın tanrıçası olarak kalır.193

Başka kaynaklara göre; Aphrodite’nin diğer adı “Zühre”dir. Onun Ares, Adonis,
Hermes ve Dionysos ile olan aşkları meşhurdur.194 Daha çok çıplak ve yarı çıplak
olarak tasvir edilen aşk ve sevgi tanrıçasıdır. Güzellik tanrıçası Aphrodite, bazen elinde
elma ile görülür, bazen Eros ile birlikte resmedilir.195 Şehvet tanrıçası Aphrodite
dalgaların köpüğünden çırılçıplak ortaya çıktıktan sonra Kıbrıs’ta Themis’in kızları
Mevsimler tarafından giydirilip süslendirildi. Homeros’a göre Aphrodite Zeus ile
Dione’nin kızıdır. Güvercin ve serçe, Aphrodite’nin kutsal kuşlarıdır. Zira bu kuşlar
şehvetleriyle öne çıkan canlılardır. Aynı şekilde Aphrodite’nin Akdeniz’de
dolaşmasından ötürü deniz ürünleri de, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler tarafından şehvet
artırıcı olarak bilinmektedir.196 Bir keresinde demirci tanrı Hephaistos, karısı
Aphrodite’nin kendisini savaş tanrısı Ares’le aldattığını öğrenir. Bunun üzerine yatağın
altına bir tuzak hazırlar. Ares’le Aphrodite sevişirken bu tuzakta mahsur kalırlar. Olayı
gören tanrılar bunlarla alay ederler.197 Đnsanların sevgi kaderleri Aphrodite’nin güçlü

193
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.110,111.
194
Adem Işık; Pers, Helenistik ve Roma Đmparatorluk Dönemlerinde Paphlagonia ve Pontus Bölgesi
Kültleri, s.51.
195
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.120.
196
Robert Graves, Yunan Mitleri (Çev.: Uğur Akpur), Say Yayınları, Đstanbul 2004, s.53,54.
197
Oğuz Tekin, a.g.y., s.120,121.
58

ellerindedir. Çevresinde gösterişli bir alayla dolaşır. Hesperis’ler, Kharit’ler ve Hora’lar


(çeşitli özellikleri olan periler) onun yanından ayrılmazlar.198

2.7. Erinis’ler (Erinye’ler)

Hesiodos’un bu yaratıklar hakkında verdiği bilgiler şu şekildedir:


Uranos’un yere akan kanından hamile kalan Gaia Erinis’leri, Dev’leri ve Orman
Perileri’ni doğurmuştur.199

Uranos’un kesilen uzvundan toprağa akan kanlar uzun bir süre toprağın bağrına gömülü
olarak kaldıktan sonra Gaia (Toprak Ana), hamile kaldığı bu kanlardan Erinis’leri
doğurmuştur. Bunlar öç alma tanrıçalarıdır.200

Diğer kaynaklarda; Romalılar döneminde haşin mizaçlı acımasız tanrıçalar olarak adları
geçer. En eski tanrıçalardandırlar. Genellikle Alekto, Tesiphone ve Megaire adlarıyla üç
tanesi bilinir. Kanatlı ve saçlarında yılanlar bulunan güçler olarak tasvir edilirler.
Ellerinde meşaleler ve kamçılar vardır. Cehennemin cezalandırıcı tanrıçalarıdırlar.201

Yeraltında (Erebos) oturan üç kız kardeştirler. Hades’e gelen kötüleri cezalandırırlar.


Hatta bazen yeryüzüne çıkıp günah işleyenleri de cezalandırıp suçsuzların öçlerini
alırlar.202 Bunlar süratli, kanatlı, yılan saçlı cehennem perileridir, Günahkâr ruhları
saklandıkları yerlerden alev saçan meşaleleri ile çıkarıp kırbaçlayarak yargıcın önüne
getirirler.203 Kimi yerde suçluyu bağışlatır, kimi yerde de kötülükleri iyiliğe çevirirler.
Suçluyu peşinden kovalayan köpekler olarak tasvir edilirler.204

Erinis’ler ahlak düzenini bozan her türlü davranışı anında cezalandıran cehennem
tanrıçalarıdır. Bunların sayıları ve adları belli olmamakla birlikte ilk kez Yunanlı dram
yazarı Euripides üç Erinis’ten (Alekto, Tisiphone ve Megaire) söz etmiştir. Erinyeler
yılanla sembolize edilirler. Bazı kitaplarda “Eumenides” diye de adları geçer.205

198
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, s.22,23.
199
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.110.
200
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.110.
201
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.180,181.
202
Edith Hamilton, Mitologya, s.24.
203
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.148.
204
Orhan Hançerlioğlu, Đnançlar Sözlüğü, “Erinis’ler” md., 1975, s.177.
205
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, Ayraç Yayınları, Ankara 1999, s.57.
59

2.8. Gigant’lar (Dev’ler)

Erinis’ler gibi Dev’ler de Uranos’un kesilen uzvundan dökülen kanlardan doğmuşlardır.


Parlak zırhları ve uzun kargıları vardır. Parlak zırhları ve uzun kargıları vardır.206
Hesiodos, eserinde Gigantlar’la ilgili başka bilgiye yer vermemiştir.

Başka söylencelerde; Dev’ler Titanlar’ın da kardeşleridirler. Onları ancak ölümlüler


öldürebilirdi. Ancak sihirli bir ottan yiyince yenilmez olmaktaydılar. Korkunç bir güce
sahiptiler. Yılan biçiminde bacakları vardı. Hayvan postekileri giyerler, dişlerine kadar
silahlanırlardı.207 Devler bir keresinde tanrılara da saldırırlar. Dağları üstü üste koyarak
Olympos’a saldırmaya yeltenirler. Kehanete göre onları sadece bir ölümlü bir insan
yenebilirmiş. Bu yüzden tanrılar Herakles’e başvururlar. Herakles de tanrılarla birlikte
savaşa katılır ve Aigis kalkanıyla Gigan’tları öldürür.208 Aslan ya da yılan kafalı, yılan
kuyruklu yaratıklar olarak tasvir edilmektedirler.209

2.9. Typhon

Zeus uzun süren savaş sonunda Titanlar’ı gökten kovunca Toprak Ana, Tartaros ile
sevişerek Typhon adlı ejderhayı doğurur. Bu, Gaia’nın son oğludur. Çok güçlü kolları
ve yorulmayan ayakları vardır. Omuzlarından yükselen yüz tane yılan kafası vardır.
Gözlerinden alev fışkırmaktadır. Ağızlarından türlü türlü korkunç sesler yükselir. Bu
sesler değişik zamanlarda çok çeşitli hayvanların sesleri şeklinde çıkar. Typhon hem
ölümlülerin ve hem de ölümsüzlerin kralı olmak isteyince Zeus’la savaşır ve sonunda
Zeus tarafından öldürülüp Etna Dağı dibini alevleriyle eriterek Tartaros’a akıp gider.210
Başka bir anlatıma göre; Typhon Khrysoar ile Kallirhoe’nin oğludur. Homeros onu
“Typheus” diye adlandırır. Ekhidna ile birleşerek bir sürü azgın yaratıklar üretmiştir.
Savaşta Zeus’u yenip onu parçalara ayırmış, bu parçaları bir mağaraya gizlemiştir.
Hermes ve Pan’ın yardımıyla Zeus tekrar dirilir ve Typhon’u Etna dağının üstünde ezer.
Bazen her elinde yüz ejderha başı olan bir yaratık olarak da tasvir edilir.211 O, öyle

206
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.110.
207
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.24.
208
Azra Erhat, mitoloji sözlüğü, “gigant’lar” md.”, s.116.
209
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.20. ; Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Gigant’lar”
md., s.211.
210
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.132,133.
211
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Typhon” md., s.654
60

korkunç bir yaratıktı ki, boğalar gibi böğürür, arslan gibi kükrer, köpekler gibi ulur, öyle
bir ıslık çalardı ki dağlar yankılanırdı. Yürümesinden Olympos titrer, oklarının
şimşeğinden karanlık denizlerin üzerine ateş saçılırdı. Eğer Zeus onunla savaşmasaydı
yaratılışın efendisi belki de o olacaktı. Zeus onunla savaşırken denizin dalgaları
kabardı, yer sarsıldı; öyle ki ölüler tanrısı Hades bile titredi ve hatta Zeus bile bir ara
ümidini yitirdi. Zeus sonra hemen gücünü toplatıp silahını kavradı, dağdan sıçradı ve
Typhon’un bütün ateş püskürten, uluyan, inleyen başlarını ateşe verdi. Sonunda canavar
yere yığıldı. Gaia ölen yavrusuna ağlaştı. Zeus canavarı kaptığı gibi Tartaros’a fırlattı.212

2.10. Azgın Rüzgârlar

Hesiodos’a göre Notos, Boreas ve Zephyros dışındaki azgın rüzgârlar Typhon soyundan
gelmektedir. Bunlar denizde düzensiz esen ıslak soluklu rüzgârlardır. Denizde birden
eserler ve ortalığı allak bullak ederler. Bir o yandan bir bu yandan eserek tekneleri
darma dağın edip insanlara baş belası olurlar. Đnsan ne yaparsa yapsın kendini bu
beladan kurtaramaz. Bu rüzgârların karadan esenleri de vardır. Bunlar da insanların
güzelim ekinlerini toza dumana boğarak yok ederler.213

2.11. Orman Perileri

Hesiodos Teogoni adlı eserinde yaratılışı anlatırken Uranos’un akan kanından


Erinis’ler, Devler ve Orman Perileri’nin doğduğundan bahseder. Ancak Orman
Perileri’nin özellikleri ve sayıları gibi konularda hiçbir bilgi vermez. Sadece
“..yeryüzüne yayılan Orman Perileri” diye söz eder.214

3. NYKS (GECE)’ĐN ÇOCUKLARI

Karanlık gece herhangi bir birleşme olmaksızın şunları yaratmıştır:


Moros-Ker-Thanatos (Ölüm Tanrıları), Hypnos (Uyku Tanrısı), Oneiros (Düş Tanrıları),
Momos (Alay Tanrıçası), Oizys (Hüzün Tanrıçası, Hesperid’ler (Günbatımı Melekleri),
Klotho-Lakhesis-Atropos (Kader Tanrıçaları), Nemesis (Öç Tanrıçası), Geras
(Çekilmez Đhtiyarlık Tanrısı) ve Eris (Kavga-Nifak Tanrıçası).
212
Joseph Campbell, Batı Mitolojisi (Çev.: Kudret Emiroğlu), Đmge Kitabevi, Ankara 1995, s.24,25.
213
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.134.
214
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.110.
61

Korkunç Moros, Ker ve Thanatos üç ölüm tanrısıdır. Bunlar korkunç tanrılardır.


Bunların yürekleri demirden, canları tunçtandır. Tartaros’un karanlıklarında otururlar.
Yakaladıkları insanlara aman vermez, hemen canını alırlar. Ölümsüz tanrılara bile kin
beslerler.215 Hesiodos bunların bazıları hakkında kısa bilgiler verir.

3.1. Moros

Üç ölüm tanrısından ilkidir. Bunlar üç kardeştir. Nyks, onu ve diğer kardeşlerini kendi
başına meydana getirmiştir. Heisodos’un onun hakkında verdiği bilgi bu kadardır.216
Başka kitaplarda da onun hakkında pek bilgi verilmez. Bazen Thanatos’la bir tutulur.
Roma’da “Mors” adında bir tanrıça ya da kişileştirilmiş saf bir soyut varlık olarak tasvir
edilmekteydi. Efsanesi yoktur.217

3.2. Thanatos

Hesiodos onun üç ölüm tanrısından biri olduğunu söyler. Gece onu kendi başına
yaratmıştır. Hypnos ve Thanatos birbirinden ayrılmayan iki kardeştirler. Yer altında
Tartaros’un derinliklerinde otururlar.218 Hesiodos onun hakkında başka bilgi vermez.
Thanatos, ölümü temsil eden kanatlı erkek tanrıdır. Hypnos’un erkek kardeşidir.219

Bir efsaneye göre; bir keresinde Zeus, Korintos kralı kurnaz Sisyphus’u bağlaması için
ölüm tanrısı Thanatos’u görevlendirir. Ancak kurnaz kral Sisyphus çevik davranıp
kendisi Thanatos’u bağlayıp zindana atar. Yeraltının Tanrısı Hades artık hiç kimsenin
yeraltına (ahirete) gelmediğini görünce bunu insanlık için tehlikeli bulur ve durumu
Zeus’a bildirir. Zeus da bunu üzerine savaş tanrısı Ares’e Thanatos’u kurtarmasını
emreder. Ve Thanatos zindandan kurtulur.220 Onun hakkında başka önemli bir efsane
bulunmamaktadır.

215
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.111,130.
216
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.111.
217
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Mors” md., s.517.
218
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.111,132.
219
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Tahanatos” md., s.781.
220
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.201-202.
62

3.3. Ker

Ker bir ölüm tanrıçasıdır. Hesiodos onun için “Kara Ker” der. Üç ölüm tanrısından
biridir. Nyks onu da kimseyle yatmadan kendi başına yaratmıştır. Hakında Teogoni’de
başka bilgi bulunmaz.221 Bazen tek ve bazen de birden fazla kişi olarak gösterilir.222
Ker’ler Gece’nin kızları, ölüm perileri, kan emen cinlerdir.223

Homeros destanlarında Ker(es) (Kerler) kavramı çeşitli anlamlarda geçmektedir. Ölüm


anlamına gelen cins isim olarak geçer. Ölümü simgeleyen tanrıçalar olarak geçer.
Đnsanın kader ipini büküp günün birinde kesen Moiralar gibi geçer. Keres bazen ecel
anlamında da kullanılır. Eski Yunan halk geleneğinde Keres ölülerin ruhlarıyla bir
tutulur, bunların kötülüklerinden korunmak için kurbanlarda onlar adına kurbanlar
kesilirdi.224

3.4. Hypnos

Nyks, kimseyle yatmadan kendi başına yaratmıştır uykuyu. Ölümle uyku, bu iki kardeş,
bu korkunç tanrılar Tartaros’un derinliklerinde otururlar. Güneş onlara ışıklarını
çevirmez. Uyku, toprağı ve denizi dolaşarak insanlara huzur götürür.225

Başka bazı kaynaklara göre; Hypnos, uykunun kişileştirilmiş hali, Nyks ile Erebos’un
oğlu ve ölümün (Thanatos) ikiz kardeşidir. Kanatları vardır, karaları ve denizleri hızla
aşar, canlılara uyku verir.226 Hypnos çeşitli biçimlerde görünür. Kartal kanatlı, alnı
kelebekli veya elinde gelincik saplı olarak sembolize edilir.227

3.5. Oneiros

Hesiodos ondan “sürü sürü düş’ler” diye bahseder. Bunlar, rüyayı temsil eden simgesel
varlıklardır. Gece düş’leri de kendi başına yaratmıştır. Yeraltında Tartaros’da otururlar.
Hesiodos’un eserinde onlar hakkında başka bilgi yer almamaktadır.228

221
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.111.
222
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.300.
223
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.432.
224
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Ker(es)” md., s.171-172.
225
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.130.
226
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hypnos”., s.306.
227
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.57.
228
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.215,216. (sözlük)
63

Başka kaynaklara göre; bunlar Uyku cinleri, Uyku’nun çocuklarıdır. Çeşitli isimleri
vardır. Morpheus, bilinen bir insan kılığına girer. Đkelos, hayvan kılığına girebilir.
Phantasos, cansız varlık kılığına girer.229 Zeus, Agamemnon’u aldatmak için Düş’ü
göndermiştir. Genelde rüyalar pek kişileştirilmezler.230

3.6. Momos

Momos, Teogoni’de tek bir yerde geçer. Gece’nin çocuklarındandır. Hesiodos ondan
“acı gülüşlü Momos” diye bahseder. Başka hiçbir bilgi de vermez.231

Başka kaynaklarda, Momos alay ve hiciv tanrıçasıdır. O, efsaneye göre yeryüzündeki


insanların sayısının azalması için Zeus’a fikir verip Troya Savaşı’nın çıkmasına neden
olmuştur.232 Hakkında fazla efsane yoktur.

3.7. Oizys

Gece’nin kendi başına ürettiği simgesel bir varlıktır. Hesiodos ondan tek bir yerde
“dertler anası Oizys” şeklinde bahseder.233

Diğer kaynaklarda hakkında pek bilgi yoktur. Oizys, yıkım ve bela anlamına gelen
soyut bir varlıktır.234

3.8. Hesperides

Hesiod’a göre Okyanus’un ötesinde, geceyle gündüzün sınırlarında oturan, altın elma
veren ağaçlara bakan, ince sesli Batılı Gece Kızları’dır.235 Hesiodos, haklarında başka
bilgi vermez.

Başka kaynaklara göre; Gaia onları Hera’ya armağan etmiş.236 Hesperid’ler akşam
yıldızının kızlarıdırlar ve dört mevsimde de, altın elmaları bulunan esrarlı bahçelerde
yaşarlar.237

229
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.57.
230
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Oneiros md. s.576.
231
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.111.
232
Pierre Grimal, a.g.e., s.515.; Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.450.
233
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.111.
234
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.209. (sözlük)
235
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.111,113.
236
Rosa Agizza, Antik Yunanda Mitoloji, s.348. (2006)
64

Sayıları hakkında çeşitli rakamlar telaffuz edilmektedir. Üç tanesinin ismi meşhurdur.


Bunlar Aigle, Erythia ve Hesperarethousa’dır. Başlıca görevleri altın elmaların yetiştiği
Tanrılar bahçesini koruyup kollamaktır. Đçinden Ambrossia (Tanrıların ölümsüzlük
yiyeceği) fışkıran kaynakların çevresinde koro halinde şarkı söylerlerdi.238

3.9. Moira’lar

Hesiodos Thogonia‘da Moira’lar hakkında iki farklı bilgi vermektedir.

Birincisi: 210-215. dizelerde (sf.111) Moira’lar Gece’nin (Nyks) çocukları olan “öç
alma” tanrıçalarıdırlar. Adları Klotho, Lakhesis ve Atropos’dur. Tanrılara ve insanlara
karşı suç işleyenlere büyük öfke duyarlar ve onları takip edip cezalandırırlar.239 Ve gece
bunları kendi başına, hiçbir birleşme olmaksızın yaratmıştır.

Đkincisi: 900-905. dizelerde (sf. 135) Moira’lar Zeus’la Themis’in kızlarıdır. Đnsanların
yaşama paylarını veren tanrıçalardır. Bunlar da üç kızkardeştir ve isimleri
yukarıdakilerle aynıdır. Bilge Zeus onlara büyük üstünlük vermiştir. Đnsanların mutlu ya
da mutsuzluk paylarını sadece onlar verirler.240 Bu tanrılar hakkında Hesiodos başka
bilgi vermemektedir.

3.9.1. Themis

Bu arada Teogoni’de ilk kuşak Titanlar arasında adı geçen Themis’den kısaca
bahsetmek yerinde olacaktır. Yukarıda da geçtiği gibi O, Horalar ve Moiralar’ın
annesidir. O, ışık saçan “Yasalar Tanrıçası”dır.241 Themis ezeli ve ebedi yasaların
tanrıçasıdır. Dev’lerle savaşta Zeus’a keçi postunu (Aigis) zırh olarak giymesini tavsiye
eden Themis’dir. Aiskhylos’a göre Themis Prometheus’un annesidir.242

Bazı kaynaklarda; Horalar ve Moiralar, Zeus ve Themis’in kızları olarak anılırlar.


Önceleri her insanın dünyadaki kaderinin ve nasibini temsil ederken giderek tanrısal bir
varlık halini almışlardır. Homeros destanlarına göre bu üç tanrıçadan Atropos,

237
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.432.
238
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hesperis’ler md., s.290.
239
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.111-112.
240
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.135.
241
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.135.
242
Pierre Grimal, a.g.e., s.784.
65

insanların ömür ipliğini eğirmekte; Klotho, bu ipi yumak yapmakta ve Lakhesis ise
ömrü sona erenin ipini kesmektedir.243 “Moira” kelimesi “pay” anlamına gelmektedir.
Yani insanın hayattan aldığı pay demektir. Onların verdikleri kararı değiştirmeye hiç
kimsenin ve hatta Zeus’un bile gücü yetmez. Đnsanların kaderleri, demir ve tunçların
üzerine yazılmıştır ve onları hiç kimse silemez. Đnsanların kaderlerini belirledikleri gibi
dünyanın düzenine de göz kulak olmaktadırlar. Đnsanların doğumlarını yönetmek ve
Tartaros’a giren kahramanları tekrar gün ışığına çıkarmak da, onların görevleri
arasındadır.244

3.10. Nemesis

Teogoni’de Nemesis Gece’nin çocuklarından biri olarak geçer. Gece onu da kendi
başına yaratmıştır.245 Teogoni’de haklarında başka bir bilgi verilmemektedir.
Hesiodos’un, Đşler ve Günler adlı eserinde ise Nemesis, çoğul olarak “Nemesisler”
şeklinde geçer. Soylar efsanesinin sonunda altın, gümüş ve bakır soyları geçtikten sonra
sıra, demir soyuna geldiğinde iyilik tanrıları, yeryüzünden ayrılıp yerlerini ak yüzlü, ak
alınlı Aidos ve Nemesis’lere bırakacaklardır. Böylece bütün belalar insanların üstüne
üşüşecek, insanlara sadece acılar ve çare bulunmaz kötülükler kalacaktır.246

Diğer kaynaklara göre; Nemesis, hem soyut bir kavram olarak ve hem de tanrısal bir
varlık olarak düşünülür. O, Gece’nin kızıdır. Bir keresinde Zeus ona aşık olur. Ama
Nemesis ona yakalanmamak için çeşitli kılıklara girer, sonunda bir kaz olur, Zeus da bir
kuğu olur. Neticede Nemesis’i yakalayıp onunla birleşir. Bu birleşmeden de Nemesis
bir yumurta yumurtlar. Helene* ve Dioskurlar’ın** bu yumurtadan çıktıklarına inanılır.
Nemesis, “tanrısal öç”tür. Ölçüsüzlüğü ve kendine aşırı güveneni cezalandırır.247
Nemesis, “adil kanun” anlamına gelmektedir. Hayattaki ölüm tanrıçasıdır. Bir elinde
elma yaprağı ve diğerinde ise bir çark taşır, üzerinde geyik resmi olan bir taç giyer.

243
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Moiralar”md., s.513.
244
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.122,123.
245
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.112.
246
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.149.
*
Homeros destanlarında adı sıkça geçen öykü kahramanı, güzel bir kız. (A. Erhat, Mitoloji Sözlüğü,
“Helena” md., s.130.)
**
Zeus’un delikanlıları. Dostluğun ve kardeşliğin simgesiydiler.(A. Erhat, Mitoloji Sözlüğü,
“Dioskur’lar” md., s.96.)
247
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Nemesis” md., s.215.
66

Göğsünde duran, boynuna asılı bir kırbacı vardır.248 Kendini bilmezliği, aşırı gururu ve
taşkınlığı cezalandırır.249 “Kutsal öç”ü temsil eder. Cinayetleri, her türlü aşırılığı yok
etmekle görevlidir.250 Đntikam, adalet ve ahlak tanrıçasıdır. Eski çağlarda Đzmir’de
basılan paralar üzerinde karaborsacıları korkutmak için Nemesis’in resminin bulunduğu
bazı kaynaklarda geçmektedir.251 Sanatta ciddi ve düşünceli bir kız olarak resmedilir.
Đfade edilmek istenen yönüne göre tasvir edilir. Örneğin “ılımlılığı” ifade ettiğinde bir
parmağı dudağındadır, cezalandırmayı temsil ettiğindeyse elinde kılıç veya kamçı
vardır.252

3.11. Geras

Gece’nin oğlu olan Geras, bir ihtiyarlık tanrısıdır. Hesiodos’un eserinde onun hakkında
253
başka herhangi bir bilgi yer almamaktadır Herakles, insanlar yaşlanınca başlarına
bela olan Geras’ı mağlup ederek ölümsüzleşmiştir.254

3.12. Eris

Hesiodos Eris’i, Gece’nin doğurduğu belalı, azgın yürekli ve kötü bir Kavga Tanrıçası
olarak tanımlar. O da sonradan birçok tanrı doğurmuştur. Bu tanrılar şunlardır:

Ponos; cefa çektiren tanrıdır.


Lethe; hafızayı uyuşturan tanrıdır.
Limos; açlığın kaynağıdır.
Algos; gözyaşı döktürendir.
Hysmine, Makhe, Phonos ve Androktasia; insanları savaştırıp boğuştururlar.
Neikos, Logos ve Amphillogia; çekişmeleri ve yalanları kışkırtırlar.
Dysnomi ve Ate; düzenleri bozar, yıkımlar meydana getirirler.
Horkos; yeminini bozanların başına bela getiren Yemin tanrısıdır.255

248
Robert Graves, Yunan Mitleri, s.141.
249
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.310.
250
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Nemesis” md., s.534.
251
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.452.
252
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.58.
253
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.112.
254
Şefik Can, a.g.e., s.415.
255
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.112.
67

Teogoni’de Eris hakkında verilen bilgiler bu kadardır. Ancak Hesiodos Đşler ve Günler
adlı eserinde de Eris (Kavga)’den bahseder. O’na göre dünyada birbirinden apayrı iki
türlü Kavga vardır. Birini övmek, diğerini yermek gerekir. Kötü Kavga insanı savaşa
götürür, hiç kimse onu sevmez. Ölümsüzlerin (tanrılar) emriyle zorla kör dövüşe sevk
eder insanları. Đyi Kavga’ya gelince, Gece onu daha önce doğurmuştur. Kronos’un oğlu
Zeus, onu toprağın özüne katmıştır. Zira bu Kavga insanlara faydalıdır. Bu Eris,
(Kavga) eli ayağı tutmayan insanları bile çalışmaya sürükler. Çünkü çevredeki insanlar
çalışırken kim boş oturabilir. Elbette ki onlara imrenip özenir. Çanakçı çanakçıya,
dülgerci dülgerciye özenir. Ve o da çalışmaya koyulur. Kimse Kötü Kavga’ya
kapılmayı istemez. Aksi takdirde elinde olanı kaybeder.256

Diğer kaynaklara göre; Eris Fesat ve nifak tanrıçasıdır ve Troya Savaşı bile onun
yüzünden çıkmıştır.257 Kanatlı bir dişi cin olarak tasvir edilmektedir.258 Gece’nin belalı
tanrılarından biridir. Eris, “Üç Güzeller”* yarışmasında da rol oynar. Genelde hır gür
çıkaran biri olduğu için bu yarışmaya onu çağırmazlar. Bunu üzerine o da üzerinde “en
güzeline” yazılı altın elmayı tanrıların düğün sofrasına atar. Bu elmanın kime verileceği
kavgası, Troya savaşının çıkış sebebi olur.259

Ate; hakkında söylenenlere göre, kişileri gaflete düşüren tanrısal bir varlıktır. Đnsana
kendi eliyle bilmeden, istemeden nice suçlar işletir. O, gözüne kestirdiği herkesi
kandırır. Bir keresinde Ate yine Zeus’u kızdırınca Zeus da onu Olympos’tan alıp
Troya’nın olduğu tepeye atar. Đşte Troya’nın bütün başına gelen belalar bu yüzdendir.260
Horkos; sembolik bir tanrısal varlıktır. Đnsanların başlarının üstünde uçarak yeminlerini
bozup bozmadıklarını denetler. Yeminini bozanların başına bela olur.261

256
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.143,144.
257
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.310.
258
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Eris” md., s.182.
*
Efsaneye göre, Olympos’da kutlanan Peleus’la (Efsanevi kahraman Akhilleus’un babası) Thetis’in
(Nereus Kızı) düğününe çağrılmayan kavgacı Eris, anlatıldığı üzere elmayı sofraya atınca bu elmanın
kime verileceği tartışma konusu oldu. Üç büyük tanrıça Athena, Aphrodite ve Hera’dan hangisinin bu
elmayı alacağının tespiti için Zeus bu üç tanrıçayı tanrı Hermes’le birlikte Đda dağına gönderir. Burada
hüküm Paris tarafından verilecektir. Herkes kendisinin güzel olduğunu savunur. Herbirisi kendisini
seçtiği takdirde Paris’e bir çok lütuflarda bulunacaklarını (rüşvet) vaad eder. Hera bütün Asya’nın
hükümdarlığını, Athena bilgelik ve zafer vereceğini, Aphrodite ise Helene’nin aşkını vaad ederler. Paris
bunlardan Aphrodite’nin teliflini kabul eder. Helene, Sparta kralı Menelaos’un karısıydı. Paris, Helene’yi
Sparta’dan kaçırır. Đşte bunun üzerine Sparta kralı, Paris Troya’lı olduğu için Troya’ya karşı savaş
açar…(Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.256,257.
259
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Eris” md., s.106.
260
Pierre Grimal, a.g.e., s.105.
261
Hesiodos, Theogonia, s.194.
68

4. PONTOS (DENĐZ)’UN ÇOCUKLARI

Gaia, Pontos’u da herhangi bir birleşme olmaksızın kendiliğinden doğurmuştur. O,


Deniz’in tanrısıdır ve birçok güzel kızlarla erkek akarsuların da babasıdır.

4.1. Nereus

Deniz, Toprak’la birleşerek ilk önce bütün çocuklarının en büyüğü olan Nereus’u
yaratmıştır. Nereus dürüst, yumuşak huylu, doğruluktan ayrılmayan babacan bir
tanrıdır. Daima doğruluktan ve iyiden yanadır.262

Nereus, Okeanos’un kızı Doris’le evlenmiş ve bu evlilikten elli tane kızı olmuştur. Bu
kızların isimleri şunlardır: Ploto, Eukrante, Sao, Amphitrite, Eudore, Thetis, Galene,
Glauke, Kymothoe, Speio, Thoe, Halie, Pasithee, Erato, Eunike, Melite, Eulimene,
Agaue, Doto, Proto, Pherousa, Dynamene, Nesaie, Aktaie, Protomedeia, Panopeia,
Galateia, Hippothoe, Hipponoe, Kymodoke, Kymatologe, Kyme, Eione, Halimede,
Glaukonome, Pontoporeia, Leagore, Augore, Laomedia, Polymone, Autonoe,
Lysianassa, Euarne, Psamathe, Menippe, Neso, Eupompoe, Themisto, Pronoe ve
Nemertes.

Hesiod bu elli kızın hepsinin tek tek özelliklerinden bahsetmez. Ancak bazılarının
özelliklerine yer verir. Eunike ve Hipponoe pembe kolludurlar. Halie sevimli; Melite
güzel; Galateia usul boylu ve Hippothoe dilberdir. Kymodoke, Amphitrite ve
Kymatologe üçü birlikte sisli denizin iri dalgalarını ve azgın rüzgârlarını kolayca
dindirirler. Halimede’nin başı çelenklidir; Glaukonome ve Pontoporeia gülümsemekten
hoşlanır, Euarne uzun boylu ve kusursuz; Psamathe endamlı ve büyüleyici ve Nemertes
doğru sözlüdür.263 Deniz’in diğer çocukları: büyük Thaumas, yiğit Phorkys, güzel
yanaklı Keto, çelik yürekli Eurybie’dir.264

Başka anlatımlara göre; Nerus, denizin ihtiyarları arasında en ünlüsüydü. Görünüm


değiştirme ve bilinmeyenden haber verme yeteneği vardı. Yarı at yarı balık olan

262
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.112.
263
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.112,113.
264
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.112.
69

denizaltı atına biner denizi dolaşırdı.265 Nereus kelime olarak “akıcı” demektir.
Poseidon’un saltanatı altındaki su tanrılarının en büyüğüdür. Denizdeki bir mağaranın
içinde gümüş bir sarayda yaşar.266

4.2. Nereidler (Nereus Kızları)

Hepsi birbirinden güzel tanrıçalardır. Babaları su yüzüne çıkınca onun çevresini sarar,
oynayıp şarkı söylerler. Diğer günlerini iplik dokumak, dalgalarla oynaşmak, yunus
balıkları ve diğer yaratıklarla birlikte eğlenerek geçirirler. Bu kızların en ünlüsü
Thetis’dir.267 Hem karada ve hem suda yaşar, acayip hayvanlara binip dolaşmayı
severler ve zarif danslarla gemicileri eğlendirirlerdi.268

4.3. EJDERLER SOYU

Bu soy Deniz’in son üç çocuğu Thaumas, Phorsky ve Keto’dan türemiştir.

4.3.1. Thaumas

Okeanos’un kızı Elektra ile evlenmiş, bu evlilikten Đris ve Harpya’lar, (Bora ve Kasırga)
doğmuştur. Bunlar, doğar doğmaz havalanan hızlı kanatlarıyla rüzgârı bile yenen
yaratıklardı.269 Thaumas hakkında önemli bir efsane yoktur.

4.3.2. Đris

Hesiodos onun Thaumas ve Elektranın çocukları olduğunu söylerken ondan “Hızlı Đris”
diye bahseder.270 Bunun dışında, Heisodos’un eserinde onun hakkında bilgi yer almaz.
Hakkında söylenen başka öykülere göre O, Yer’le Gökyüzü ve tanrılarla insanlar
arasındaki bağlantıyı sağlar. Tanrıların mesajlarını, emirlerini iletmekle görevlidir. Zeus
ve Hera’nın hizmetindedir.271 Đris “gökkuşağı” anlamına gelmektedir. Yer ile gök

265
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.51; Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.134,135.
266
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Nereus” md., s.450.
267
Bedrettin Cömert, a.g.y., s.51.
268
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.134.
269
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.113.
270
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.113.
271
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.343.
70

arasında bir köprü görevi gören tanrısal bir habercidir.272 Güneşli bir havada hafiften bir
yağmur yağdığında güzel kız Đris, renkli ve süslü elbiselerini giyer, tanrılardan insanlara
müjdeli haberler getirirmiş. Gerektiğinde denizleri ve ırmakları da hava gibi yarıp
gitmeye kabiliyetliydi. Sadece tanrıların değil insanların da hizmetine koşardı.273

4.3.3. Harpya’lar (Kapkaççı Kızlar)

Hesiodos, bunların, doğar doğmaz havalanan, hızlı kanatlarıyla rüzgârı bile yenen gür
saçlı Bora ve Kasırga olduklarını yazar.274 Haklarında başka bir şey demez.

Başka bazı söylencelere göre; Harpya’lar genelde iki tanedirler. birinin adı Aello
(Kasırga), diğerininki ise Okypete (Hızlı uçan, Bora)’dır. Ölülerin ruhlarını alıp Hades’e
götürürler. Efsaneye göre Trakya kralı Phineus’un işlediği bir suçtan ötürü gözleri
tanrılar tarafından kör edilir ve üzerine Harpya’lar gönderilir. Bu kuşlar önüne konulan
her yemeği yiyip tabağa da pislerler. Kral’ın dostları bu kuşları tam öldürecekken kız
kardeşleri Đris onları kurtarır ve bir mağarada saklanıp bir daha görünmezler.275
Çoğunlıkla kadın başlı kanatlı kuşlar şeklinde temsil edilirler. Keskin pençeleri vardır.
Çocukları ve ruhları kapıp kaçarlar.276 Kocakarı suratlı, akbaba gövdeli, sivri pençeli ve
sarkık memeli yaratıklardır.277

5. PHORKYS VE KETO

Gaia ile Pontos’un çocuklarıdır. Đkisinin evliliğinden Graia’lar, Pemphredo, Enyo ve


Gorgo’lar (Sthenno, Euryale ve Medusa) doğdular. Phorkys ve Keto hakında önemli
bir efsane yoktur.278

5.1. Graia’lar

Güzel yüzlü ve ak saçlı üç kızkardeştirler. Đnsanlar ve tanrılar onlara “ kocakarı”


derlerdi. Onlar Okeanos’un ötesinde Batı kızlarının yurdunda otururlar.279 Hesiodos
onlar hakkında başka bilgi vermez.

272
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.297.
273
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.427.
274
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.113.
275
Azra Erhat, Mitoloji sözlüğü, “Harpya’lar” md., s.122,
276
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.229.
277
Derman Bayladı, a.g.y., s.297.
278
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.113
71

Diğer efsanelere göre, bu kızların sırasıyla kullandıkları tek gözleri ve tek dişleri
vardır.280 Graia’ların gövdeleri kuğu biçiminde, başları, el ve bacakları da insan
biçimindeydi. Bir keresinde Perseus, Nymphe’lerin yerini öğrenmek için bu
kocakarıların gözlerini almış, onlar da Nypheler’in yerlerini söylemek zorunda
kalmışlar.281

5.2. Pemphredo

Güzel tüyleri vardır. Hakkında önemli bir efsane yoktur.

5.3. Enyo

Sarı tüllere sahiptir. Hakkında önemli bir efsane yoktur. Ancak bu isimden olan başka
karakterler vardır.

5.4. Gorgo’lar

Phorkys ve Keto’nun kızları olan Gorgo’lar Sthenno, Euryale ve Medusa olmak üzere
üç kızkardeştirler. Büyük Okeanos’un öbür tarafında otururlar. Medusa ölümlüdür,
diğer kızlarsa ölümsüzdürler. Medusa, Perseus tarafından başı kesilerek öldürülmüş ve
yere akan kanından Khrysaor ve Pegasos doğmuştur.

Başka öykülere göre, bu üç Gorgo’nun yılan gibi saçları, yaban domuzu dişi gibi dişleri,
tunçtan elleri ve altından kanatları vardı. Kime baksalar onu taşa çevirirlerdi.282
Medus’nın anlamı hanım, yönetici ve kraliçe demekti. O, Gaia’nın en tatlı ve taze kız
torunlarından biriydi.283 Genellikle en üstün olanı Medusa sayıldığı için ona Gorgo
denilirdi. Gözleri ateş saçar, bakışları içe işlerdi. Onlar sadece insanlar için değil tanrılar
için de tiksinti ve dehşet kaynağıydılar.284

279
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.113.
280
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.51.
281
Edith Hamilton, Mitologya, s.104.
282
Bedrettin Cömert, a.g.e., s.65.
283
Joseph Campbell, Batı Mitolojisi, s.133.
284
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Gorgo” md., s.217.
72

5.4.1. Pegasos

Pegasos, deniz kıyısında doğduğundan bu adı almıştır. O doğar doğmaz Zeus’un yanına
uçmuştur ve şu anda onun şimşek ve yıldırımlarını taşımaktadır.285 Hesiodos onun
hakkında başka bilgi vermez.

Pegasos’la ilgili çeşitli kaynaklarda öyküler mevcuttur. O, kanatlı bir attır. Önceleri
Perseus onu binek atı olarak kullanmış ve onunla birçok zaferler kazanmıştır.
Bellerophon da bir gün onu yakalamış ve onunla Khimera ve Amazon’ları yenmiştir.
Gökyüzüne çıkıp Zeus’un binek atı olmuş, Zeus da onu, gökte bir takımyıldızına
çevirmiştir.286

Bellerophon tarafından evcilleştirilmiş, Chimera'yı vahşice öldürmesi sırasında ona


hizmet etmiştir. Bellerophon onu Olympos dağına doğru uçururken, Zeus tarafından
düşürülmüş, ama Pegasus Olympos dağına kadar uçabilmiş ve bundan böyle hayatını
Zeus'un silahlarını taşıyarak geçirmiştir. Rengi tamamen beyazdır ve uçmasına olanak
veren iki büyük kanadı vardır. Uçarken havada koşuyormuş gibi görünür. Helicon
Dağında bulunan ve Musalar’a ilham verdiği sanılan Hippocrene pınarının Pegasus'un
ayağıyla yere vurması sonucu ortaya çıktığına inanılır ve Pegasus "şiirsel ilham" ile
özdeşleştirilir. Aşırı hırsından dolayı Bellerophon, Olimpos dağına çıkıp ölümsüzlerin
arasına karışmak isteyince onu üzerinden atan Pegasus tek başına Olimpos dağına
dönerek Zeus’un emrine girmiştir. Pegasus'un Bellerophon'u üzerinden atmasına sebep
olarak Zeus tarafından gönderilen dev bir atsineğinin ısırmasından ürkmesi de
söylenceler arasındadır. Daha sonraları kendine eş olarak Euippe (ya da Ocyrrhoe)'yi
aldığı ve kanatlı atların soyunu başlattığı söylenir.287

5.4.2. Khrysaor

Medusa’nın akan kanından doğan Khrysaor, elinde altın kılıç tuttuğundan dolayı “Altın
kılıçlı adam” anlamında bu adı almıştır. Okeanos’un kızı Kallirhoe ile evlenmiş ve bu
evlilikten Geryon ve Ekhidna doğmuştur.288 Khrysaor’ın özel bir efsanesi yoktur.

285
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.113,114.
286
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.462.
287
Edith Hamilton, Mitologya, s.96,97.
288
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.114.
73

5.4.2.1. Geryon(eus)

Üç kafalı bir devdir. Herakles onu, Okeanos ötesi Erytheia’da, sisli otlakların
bulunduğu yerde öküzlerin yanında öldürmüştür.289 Hesiodos’un onun hakkında verdiği
bilgiler bu kadardır.

Başka bir öyküye göre, Geryon’un kalçasına kadar da üç gövdesi vardır. Engin
Okeanos’un ötesinde Erythia adasında otururdu ve bir sürü sığırları ve çobanları vardı.
En önemli efsanesi Herakles’in onu öldürmesidir. Herakles’in “on iki iş”inden biri de
Geryon’u öldürüp sığırlarını almaktır. Sonunda Geryon’u, çobanlarını ve köpeğini
öldürüp sığırlarını almıştır.290

5.4.2.2. Ekhidna (Dişi Yılan)

Ölümsüz, hep genç kalan, kana susamış bir ejderhadır. Ne tanrılara ve ne de insanlara
benzeyen yarısı kız, yarısı yılan olan azgın yürekli bir yaratıktır. Bir yanı güzel yanaklı,
gözleri fıldır fıldır genç bir kız, diğer yanı ise benekli korkunç bir yılandır. Tanrılar
tarafından ona bağışlanan yer altında gizli bir mağarada yaşar. Ne ölümlüler ve ne de
ölümsüzler buraya ulaşabilirlerdi. Bir söylenceye göre Ekhidna, Typhon’la çiftleşerek
şu yaratıkları doğurmuştur: Orthos, Kerberos, Hydra ve Khimaira.291 Ekhidna
hakkında çeşitli efsaneler anlatılır.

5.4.2.2.1. Orthos

Geryon’un köpeğidir.292 Başka bazı kaynaklarda Geryon’un çobanı Erytion’un iki


gövdeli korkunç köpeğidir.293 Geryon’un sığır sürülerini götürmeye gelen Herakles
tarafından öldürülmüştür. Orthos’un, annesi Ekhidna ile çiftleşmesinden Phix ve
Nemeia, ejderleri doğmuştur.294 Hakkında önemli bir efsane bulunmamaktadır.

289
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.114.
290
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Geryoneus” md., s.212.
291
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.114,115.
292
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.115.
293
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.458.
294
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.115.
74

5.4.2.2. Kerberos (Bkz.: Đkinci Bölüm, 15.1. “Tartaros”, sf. 122)

5.4.2.2.3. Hydra

Ekhidna onu, Kerberos’tan sonra doğurmuştur. Hera, kocası Zeus’un bir ölümlü olan
Amphtryon ile kendisini aldatarak dünyaya getirdiği Herakles’e karşı hıncını almak için
bu canavarı büyütür. O, tüyler ürpertici korkunçlukta bir bataklıklar canavarıdır. Ama
Herakles, Hydra’yı da amansız kılıcıyla öldürür. 295 Hesiodos, Hydra hakkında bunları
anlatır.

Başka öykülere göre, Hydra, sayısız başları olan zehirli bir yılandır.296 Yüz başı vardı ve
kesilen her bir başın yerine iki yeni baş çıkardı.297 Herakles’in on iki işinden birisi de
Lerna bataklığında yaşayan dokuz başlı canavar Hydra’yı yok etmekti. Bu çok zordu.
Çünkü kesilen başın yerinden iki baş daha çıkıyordu. Bu konuda yeğeni Đolaos ona
yardım etti. Herakles’in kestiği boyunları Đolaos ateşle dağlıyordu. Ama canavarın son
başı ölümsüzdü. Sonunda Herakles, o başı da diri diri kocaman bir kayanın altına
gömdü.298

5.4.2.2.4. Khimaira

Khimaira, üç başlı bir ejderha idi. Kafasından biri azgın bakışlı arslan, birisi keçi ve
diğeri de yılan kafası idi. Korkunç bir ejderhaydı. Kocamandı, hızlı ve güçlüydü.
Pegasos ve yiğit Bellerophontes tarafından öldürüldü.299 Onun hakkında Hesiodos’un
anlattıkları bunlardır.

Başka anlatımlara göre, Homeros’a göre onun önü aslan, ortası keçi ve arkası yılandı.
Bazen ağzından ateş püskürtür ve bütün Lykia’yı alt üst ederdi. Bellerophontes onu
öldürmek için Pegasos’u kullanmış, onu kendisine alıştırmış ve ona binerek havadan
Khimaira’ya saldırmış, ucu kurşunlu okuyla Khimaira’nın alev saçan ağzına saplamış.

295
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.115.
296
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.458.
297
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.295.
298
Edith Hamilton, Mitologya, s.121.
299
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.115.
75

Eriyen kurşun boğazına akmış ve Khimaira ölmüştür.300 Ekhidna daha sonra kendi
doğurduğu Orthos ile çiftleşerek Phix ve Nemeia adlı ejderleri doğurdu.301

5.4.2.2.5. Phiks (Sphinks)

Phiks, baş belası bir yaratıktır.302 Hesiodos, başka yerde O’ndan bahsetmez.

Başka tradisyonlara göre, Phiks’in, yüzü kadın yüzü gibi, ayakları ve kuyruğu arslana
benzeyen, yırtıcı kuşkanatları gibi kanatları olan dişi bir canavardır. Bazı öykülere göre
babası Typhon’dur. Bir söylenceye göre bu canavar Thebai yakınında bir dağa
yerleşmiş, gelip geçen insanlara zor bilmeceler soruyor ve sonra da bilemediler diye
onları parçalayıp yiyor ve kırıp geçiriyordu. Sadece Oidipus sorduğu soruyu bilince
canavar kahrından kendini kayadan atarak intihar etmiştir. Oidipus’un, onu mızrağıyla
vurarak öldürdüğü de söylenir.303

Efsaneye göre bu canavar yüzünden şehre kimse girip şehirden kimse çıkamaz olunca
kıtlık baş gösterir. Şehir kıtlıkla boğuşurken yiğit bir delikanlı gelir şehre. Adı
Oidipustur. Sphinks'in sırrını çözebilmek için canavarın bulunduğu tepeye gider.
Yaratık hemen yöneltir sorusunu. "Sabahleyin dört, öğleyin iki, akşamleyin de üçayaklı
olan yaratık kimdir"? diye sorar Oidipus'a. Oidipus "insan" diye karşılık verir.
"Çocukken elleriyle emekler, büyüdüğü zaman dimdik yürür, ihtiyarladığı zaman da bir
değneğe dayanır" der. Sphinks cevabın doğruluğu karşısında şaşırır ve buna
dayanamayarak kayadan atlayarak kendini öldürür. Thebai'liler bu kurtarıcılarını saraya
götürüp, onu ülkelerine kral yaparlar.304

5.4.2.2.6. Nemeia

Bir çeşit arslan olan bu yaratık, insanları yutan bir canavardır. Hera tarafından Nemeia
koyaklarında beslenip büyütülmüştür. Arslan halkı kırıp geçirmeye başlayınca Herakles
tarafından öldürülmüştür. 305 Hesiodos, O’nun hakkında başka bilgi vermez.

300
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.200.; Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.204.
301
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.115
302
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.115
303
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.204., Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.747.,
Robert Graves, Yunan Mitleri, s.465.
304
Rosa Agizza, Antik Yunanda Mitoloji, s.279-282.
305
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.115.
76

Çoğu kaynakta O’nun adı “Nemeia Aslanı” olarak geçmektedir. Çevresine korku
saldığı için kendisine bu ad verilmişti. Herakles’in on iki işinden birincisi bu canavarı
öldürmekti. Bütün oklarını sıkmasına rağmen canavarın derisi çok derin olduğundan
öldüremedi. Sonunda canavarı iyice sıkarak öldürdü ve postunu yüzerek simge olsun
diye hep üzerinde taşıdı.306

6.OKEANOS OĞULLARI VE KIZLARI

Gaia, Uranos’la Pontos’u yarattıktan hemen sonra Uranos’la “sarmaşıp kucaklaşarak”


derin anaforlu engin Okeanos’u doğurur. Okeanos, ırmakların baba tanrısı olarak kabul
görür.

6.1. Okeanos ve Tethys

Gaia, Uranos’la Pontos’u yarattıktan hemen sonra Uranos’la “sarmaşıp kucaklaşarak”


Okeanos’u doğurur. Tethys ise ilk kuşak dişi Titanlar’ın sonuncusudur. Tethys hakkında
Teogoni’da başka bir bilgiye rastlanmaz. Đki kardeş evlenirler.

Okeanos, derin anaforlu bir Titan’dır. Hesiodos Musalar’a seslenirken Musalar’ın diğer
tanrılarla birlikte “engin Okeanos”a da övgüler yağdırdıklarını söyler. Tanrıların
yeminlerini saklayan Styx ırmağı da Okeanos’un onda biri büyüklüğünde olan bir
307
koludur. O, Gaia’nın on iki çocuğundan ilkidir. O, tanrı kuşakları kavgasına
karışmaz, dünyanın bir ucuna yerleşir. Okyanus, aslında bir deniz değil, evrensel bir
ırmaktır ve ırmakların babası olarak tasvir edilir. Đnsan dünyanın ucuna doğru hangi
yöne gitse onunla karşılaşır. Çünkü Okeanos dünyanın dört bir yanını sarmıştır. Güneş,
akşam Okeanos sularına batar ve sabah da yine bu sulardan çıkarak doğar.308

6.2. (Oğul) Irmaklar

Okeanos’la Tethys’in evliliğinden, çok sayıda oğul ırmaklar doğar. Hesiodos bu


ırmaklar için “derin burgaçlı”, “güzel akışlı” ve “gümüş burgaçlı” gibi

306
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.166.
307
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.105,109,131
308
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.209.
77

nitelendirmelerde bulunur. Hesiodos, Tethys’in adlarını sayabildiği oğul ırmakların


adlarını şu şekilde sıralar:

Nil, Alpheios, Eridanos, Strymon, Maiandros, Đstros, Phasis, Rhesos, Akheloos, Nessos,
Rhodios, Haliakmon, Heptaporos, Granikos, Aisepos, Simoeis, Peneios, Hermos,
Kaikos, Sangarios, Ladon, Parthenios, Euhenos, Adreskos ve Skamandros. Tethys
bunların dışında da daha çok sayıda ırmak doğurmuştur. Ancak hepsinin adlarını
sayamamaktadır.

Bu ırmaklardan;
Nil, Alpheios ve Eridanos derin girdaplı;
Strymon, Maiandros, Kaikos, Sangarios Đstros ve Peneios güzel akışlı;
Phasis, Rhesos ve Akheloos gümüş girdaplı;
Adreskos Nessos, Rhodios, Haliakmon Heptaporos Granikos, Aisepos, Simoeis ve
Euhenos tanrısal;
Ladon ve Parthenios uzun ırmaklardır.309

6.3. Kızlar (Küçük Akarsular)

Tethys, Okeanos’a “insanların gençliğini besleyen” üç bin tane de kız doğurur.


Hesiodos’un, “bu kızların en büyükleri” diye nitelendirerek isimlerini verdiği
“Akarsular” şunlardır:

Peitho, Admete, Đanthe, Elektra, Doris, Prymno, Urania, Hippo, Klymne, Phodeia,
Kallirhoe, Zeuxo, Klytie, Đdyia, Pasithoe, Plexaure, Galaxaure, Dione, Melebosis, Thoe,
Polydore, Kerkeis, Pluto, Perseis, Đaneira, Akaste, Xanthe, Petraie, Menestho, Europe,
Metis, Eurynome, Telesto, Khryseis, Asia, Kalypso, Eurore, Tykhe, Amphiro, Okyroe
ve Styks. Hesiodos, bu kızların bazı özelliklerini de şu şekilde anlatır:

“Tanrıça yüzlü”, “sevimli”, “inek gözlü”, “sarı giysili”, “büyüleyici”, “ince topuklu”
ve “ışık saçan” gibi özelliklere sahip bu kızlar (akarsular), dört bir yandan dünyayı
sarıp, kıyıları ve denizleri gözetlerler.310

309
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.116.
310
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.116,117.
78

Başka bazı söylencelerde; ilk zamanlar onun, yeryüzünün yassı yuvarlağının çevresinde
akıp; Batı, Doğu, Kuzey ve Güney, her yöne uzanarak yeryüzünün sınırlarını
belirlediğine inanılırdı. Yeryüzü hakkındaki bilgiler zamanla netleştikçe, “Okeanos” adı
sadece antik dünyanın batıdaki sınırı olan Atlantik okyanusu için kullanılmaya
başlanmıştır.311 Tethys, bütün ırmakların anası sayılır. Dişi Titanlar’ın en genci olarak
düşünülür. Denizin verimliliğini simgeler.312 Okeanos kızları dereleri, su kaynaklarını
vb. küçük havzalı suları temsil ederler.313

6.4. Okeanos Kızları’ndan Efsanelerde Adı Geçenler

Mitolojik öykülerde, Okeanos Kızları’nın birçoğunun adı yer almaz. Bu kızlardan


öykülere konu olanlar hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.

6.4.1. Elektra

Gaia’nın oğlu Thaumas ile evlenmiş ve üç çocuğu olmuştur. Bunlar, Đris (Tanrıların
Habercisi), Harpya’lar –Aello (Fırtına/kasırga) ve Okypetes (Hızlı Kanat)‘tir.314
Efsanelerde bu isimde birçok başka karakterler mevcuttur.

6.4.2. Klymene

Đapetos’la evlenmiş, bu evlilikten Atlas, Prometheus, Epimetheus ve Menoitios


doğmuştur.315 Apollon bu kıza gönül vermişti. Bu birliktelikten Phaeton doğdu.316

6.4.3. Kallirhoe

Poseidon’un oğlu olan Khrysoar’la evlenmiş, bu evlilikten Geryon’lar doğmuştur.317


Mitolojide bu isimde çok sayıda karakter bulmak mümkündür. Ancak genellikle su ile
ilgili bir tanrıça olarak geçer. Kallirhoe ismi de zaten “güzel akışlı” demektir.318

311
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Okeanos” md., s.468.
312
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.628.
313
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Okeanos” md., s.571.
314
Pierre Grimal, a.g.e., s.167.
315
Pierre Grimal, a.g.e., s.393.
316
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.58.
317
Pierre Grimal, a.g.e., s.358.
318
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.294.
79

6.4.4. Metis

“Basiret/akıl” veya olumsuz anlamda “kalleşlik” anlamına gelir. Metis Zeus’un ilk
eşidir. Tanrılar ve insanlar içerisinde en çok bilendir. Kronos’un yuttuğu çocukları
kusturan ilacı Zeus’a verendir. Zeus, Hamile Metis’in kendisini tahtından edecek bir
çocuk dünyaya getireceğini annesi Gaia’dan duyunca Metis’i yutmuş ve böylece Zeus
Athena’yı kendi vücudundan dünyaya getirmiştir.319

6.4.5. Eurynome

O, görenleri büyüleyen güzellikte bir “uyum tanrıçası”dır. Zeus’la evlenmiş ve üç


Kharitler’i (Üç Güzeller) doğurmuştur. Bunların adları Aglie, Euphrosyne ve sevimli
Thalia’dır.320 Başka bir söylenceye göre Eurynome, Irmak tanrısı Asopos’u da
doğurmuştur. Phigalia civarında eski bir tapınakta üst kısmı kadın ve kalçadan alt kısmı
ise balık şeklinde tasvir edilmiştir.321

6.4.6. Asia

Hesiodos O’nun hakkında bilgi vermez. Ancak başka bir kaynağa göre, Asia, Asya
kıtasına adını vermiştir. Đapetos’un karısı; Atlas, Prometheus, Epimetheus ve
Menoitios’un da annesidir.322 Homeros destanlarında Asia, bütün kıtanın değil de
sadece Batı Anadolu’nun adı olarak geçer.323 Hesiodos ise, yukarıda anlatıldığı gibi bu
çocukların Klymene ile Đapetos’un çocukları olduklarını yazar.

6.4.7. Styks

Okeanos’un büyük kızı olan belalı Styks, Pallas’la sevişerek Zetos, Nike, Kratos ve Bie
(Bia)’yi doğurur. Bunlar yaman çocuklardır. Zeus nereye yürürse onunla yürür, nerde
oturursa onlar da orda otururlar. Zeus tanrıların payını dağıttığında Olympos’a ilk kabul
ettiği Styx olmuştur. Zeus, onu Yemin Tanrısı yapmıştır.324

319
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.134-135.
320
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y, s.135.
321
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Eurynomos” md., s.195.
322
Pierre Grimal, a.g.e., s.100.
323
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Asia” md., s.61.
324
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.117-117.
80

Styx, ölümsüzlerin sevmediği bir tanrıçadır. Diğer tanrılardan uzakta oturan yer altı
ırmağıdır. Bu ırmak, Okeanos’un bir koludur ve O’nun onda biri büyüklüğündedir.
Toprağın altında karanlık dünyalarda akar. Tanrılar onun adını anarak yemin ederler.
Styks de bu yeminleri saklar. Yalan yere yemin eden bir yıl boyunca soluksuz
donakalır. Hiçbir şey yiyip içemez ve sadece yatağında koma halinde yatar. Yıl
bitiminde iyileşince dokuz yıl ölümsüz tanrılardan uzak durmak zorundadır. Hiç bir
şölene ve derneğe katılamaz. Olympos sarayındaki yerini ancak onuncu yılda alabilir.
Bu ırmağa edilen yemin, bu yüzden çok önemlidir. Dolayısıyla, Zeus tanrıların yalan
söyleyip söylemediklerini öğrenmesi için hızlı yürüyen Đris’i Styks Irmağı’na
gönderirdi.325

Başka bir öyküye göre; Styks Yunanistan’da “Karasu” anlamına gelen Mavro-Nero
adında bir çay olup bir müddet vahşi kayalıklar altında gömülüp kaybolduktan sonra
tekrar yeryüzüne çıkmakta, korkunç bir boğazı takip ederek akmaktadır. Manzarası
oldukça korkutucu ve ürkütücüdür. Bu yüzden ona “Cehennem Nehri” (Styks)
denmiştir.326 Styx’in çocukları hakkında Hesiodos bilgi vermez. Bazı öykülere göre
“Nike”, zaferi simgeleyen bir tanrıçadır. Bazıları onu Athena’nın oyun arkadaşı olarak
da gösterirler.327 “Zetos” hakkında efsane yoktur. “Kratos” ve kardeşi “Bie” tanrı ve
kral yetkilerini simgeleyen birer kavramdırlar. Prometeheus efsanesinde önemli bir rol
oynarlar.328

7. KRĐOS VE EURYBE’DEN DOĞANLAR

Krios; Hesiodos’un Teogoni’sinde tek bir yerde geçer. Đlk Titan kuşağındandır ve
Pontos ve Gaia’nın kızı olan üvey kardeşi Eurybie ile evlenmiştir. Bu evlilikten
Astraios, Pallas ve Perses doğarlar.329 Krios ile Eurybe hakkında efsane
bulunmamaktadır.

325
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.130-131.
326
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.486.
327
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.208.
328
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Bia” md., s.74.
329
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.117., Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.18.
81

7.1. Astraios

Kelime olarak “yıldızlar” anlamına gelmektedir. Şafak tanrıçası Eos’un kocasıdır.


Yukarıda adı geçen bazı yıldız ve rüzgârların babasıdır.330 Efsanelerde adı pek geçmez.

7.2. Palas

Pallas’ın Okeanos’un büyük kızı Styx ile evliliğinden Zetos, Nike, Kratos ve Bie
doğmuştur. Styx’in isteği üzerine bu çocuklar hep Zeus’un yanında oturmuşlar ve ondan
hiç ayrılmamışlardır.331 Efsanelerde Pallas adında başka çeşitli karakterler de mevcuttur.

7.3. Perses

Perses, bilgisi ile ünlü bir Titan’dır. Đlk Titan kuşağından olan Phoibe ve Koios’un kızı
olan Asterie ile evlenmiş ve bu evlilikten ünlü Hekate dünyaya gelmiştir.332

7.3.1. Hekate

Hesiodos O’nun hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Hekate Zeus’un yanında pek
değerlidir. Zeus O’nu herkesten üstün tutardı. Karada, denizde ve gökte Hekate’nin payı
vardı. Tanrılar tarafından O’na büyük saygı duyulurdu. Kurban kesen her insan O’nun
adını anar, O’na yakarışta bulunurdu. Bütün mutlulukları vermeye muktedirdi. Zeus
O’na ilk tanrılık ünvanını da verdi. Savaşlarda ve yarışlarda O’nun dilediği taraf
muzaffer olurdu. Dilediği malı çoğaltıp bereketlendirir ve dilediğini de azaltıp yok
ederdi. At binicileri ve denizciler de ürünlerinin bol olması için O’na başvururlardı.
Zeus onu aynı zamanda gençliğin besleyicisi yapmıştı.333

Diğer kaynaklara göre; Hekate Titanlar kuşağındandır. O’nun Olympos tanrıları ile bir
bağlantısı yoktur. O her alanda imtiyaz sahibidir. Oysa diğer tanrıların yetki alanları
sınırlıdır. Sonraları, Hekate sihir tanrıçası olarak görülmeye başlamış, büyü yerleri olan
yol kenarlarına üç kafalı bir kadın şeklinde heykelleri dikilmiştir.334 Onun bir Anadolu

330
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.48., Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.402.
331
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.117,118.
332
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.117,118.
333
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.118,119.
334
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hekate”s.232.
82

tanrıçası olduğunu söylemek de mümkündür. Çünkü Efes’li Artemis’in özelliklerini


yansıtmaktadır. Homeros’un destanlarında adı hiç geçmez. Roma’da geceye egemen ay
tanrıçası, büyüyü elinde tutan bir güç olarak kabul görürdü. Hekate üç kılığı olan bir
bakire olarak tasvir edilir. Kimi yörelerde üç gövdeli bir heykelle betimlenir.335

8. GÜNEŞ SOYLULAR

Gaia’nın çocuklarından olan ilk Titanlar’dan Theia ile erkek kardeşi Hyperion’un
birlikteliğinden Güneş(Helios), Ay(Selene) ve Şafak(Eos) tanrıçaları doğdular. Bütün
bu tanrılar yerdeki insanları ve gökteki tanrıları aydınlatmak için parlamaktadırlar.336
Hyperion ve Theia hakkında efsane yoktur.

8.1. Helios (Güneş)

Hesiodos, Helios hakkında açıklayıcı bir bilgi sunmamıştır ama diğer mitoloji
kaynaklarından bazılarında Helios şu şekilde anlatılır:

Helios, Okeanos kızı Perseis’le evlenmiş, Bu evlilikten büyücü Kirke, Kolkhis kralı
Aietes, Pasiphoe ve Aietes’i tahtından indiren Perseus doğmuştur. Daha sonra
Nymphe’lerden Rodos ile evlenmiş ve bundan da Heliad’lar (yedi kız kardeş) dünyaya
gelmiştir. Helios, en güçlü çağında ve çok yakışıklı bir genç olarak sembolize edilir.
Başının etrafı ışık huzmeleriyle altın gibi parlar.337 O, her sabah horozun sesini duyunca
doğuda yatağından sıçrayıp altın arabasına biner, arabasını gökyüzünde çabukça sürer
batının en uzak ucunda durur. Bunu devamlı surette yapardı, bu yüzden adına
“Yorulmaz” denirdi. Her şeyi gören ve bilen adil bir yargıçtı. Işığın en ileri derecede
insan biçimine bürünmüş haliydi.338

8.2. Selene (Ay)

Hesiodos ondan sadece “parlak Ay” diye söz eder.339

335
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü. “Hekate” md., s.126.
336
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.117.
337
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Helios” md., s.245.
338
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.90.
339
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.117.
83

Başka efsanelerde; Selene’nin çok güzel kanatları vardır. Boğa, at ya da geyik üzerinde
güneşi takip eder.340 Đki atın çektiği gümüş bir araba ile gökyüzünde dolaşan genç ve
güzel bir kadındır. Zeus, Pan ve Endymion adlı çobanla yaşadığı aşkları meşhurdur.341
Selene bazen tek başına at üstünde görülür, alnında yarım ay ve elinde meşale vardır.342

8.3. Eos (Şafak)

Hesiodos, Eos’un Astraios’la birleşerek coşkun rüzgârları, gökyüzünü temizleyen


Zephyros’u, azgın esen Boreas’ı, Notos’u, Şafak yıldızını ve diğer yıldızları
doğurduğunu yazar. Yine Hesiod’un bildirdiğine göre Zeus, Eos’u gökteki tanrıları ve
yerdeki insanları aydınlatsın diye yaratmıştır.343 Hesiod, Eos ve çocukları hakkında
başka yerde bahsetmez.

Başka öykülere göre; aslında bir Titan olan Eos, insana has yumuşak, tatlı nitelikleri ve
tutumları ile tanrılaşmıştır. “Gül Parmaklı” olan Eos’un giysisi de safran rengindedir.
Eos, her gece kanatlı atların çektiği arabasına binen, kardeşi Güneş tanrısı Helios’un
yaklaştığını haber verip ona göklerin kapısını açan “Şafak” tır. Seçkin doğa tanrıları
“Yüreği güçlü Rüzgârlar da Eos’un soyundan gelmiştir.344 Eos, sabahın tatlı rüzgârını
estirir, çiy taneleri sepeler bitkilere. Geçtiği yerler ışıkla renklenir.345 Görevi, günün ilk
ışıklarını insanlara ulaştırmak olduğundan her sabah şafak vaktinde yatağından kalkar,
elinde bir meşale, kanatlarıyla gökyüzüne yükselmek için Okeanos’dan çıkar.346
Zephyros (zefir) karayelini, Notos lodosu ve Boreas ise poyrazı ifade etmektedir.347

9. KOĐOS VE PHOĐBE (PHEBE)

Her ikisi de ilk Titanlar kuşağındandır. Đkisinin evliliğinden Leto (Latone) ve Asterie
doğmuştur. Hesiodos Phoibe’yi “altın taçlı tanrıça” diye nitelendirir.348

340
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.95.
341
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Selene” md., s.727.
342
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.48.
343
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.117.
344
Rosa Agizza, a.g.e., s.85,88.
345
Bedrettin Cömert, a.g.y., s.48.
346
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.247.
347
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Zephyros” md., s.710-711.
348
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.109,136.
84

Bir söylenceye göre bu iki kardeş (karı-koca) ışığı simgelerler. Haklarında önemli bir
efsane yoktur.

9.1. Leto

Hesiodos Teogoni’nin başlangıç bölümünde Musalar’a seslenirken Leto’ya da övgüler


yağdırır. Doğuştan yumuşak huylu, mavi örtülü, tatlılığı ile ün salmış, insanlara da
tanrılara da yüreği açık bir tanrıçaydı.349 Leto ile Zeus’un birlikteliğinden Apollon ve
Artemis doğmuştur.350

Diğer bazı öykülere göre; Hera, kocası Zeus’un Leto’ya gönül verip onu hamile
bıraktığını anlayınca kıskançlıktan deliye dönmüş ve Leto’ya yapmadık eziyet
bırakmamıştır. Leto, kıskanç Hera'dan kurtulmak ve huzur içinde doğum yapabilmek
için bütün dünyayı dolaşmış, Poseidon'un himayesi sayesinde Delos'ta Artemis ile
Apollon'u dünyaya getirmiştir. Çocukları onu dev Tityos'a ve bir çok art niyetli
yaratıklara karşı korumuşlardır.351

9.1.1. Phoibos Apollon

Heisodos, Apollon hakkında çok az bahseder. Sadece Apollon’un Zeus ile Leto’nun
oğlu olduğunu ve Artemis’le kardeş olduğunu, bu ikisinin Uranos’un en güzel torunları
olduklarının yazar. Ayrıca Musalar’a seslenişte, Apollon’un Musalar korosunun
yöneticisi olduğunu, insanlara ve özellikle krallara güzel söz söyleme yeteneğinin
Musalar’dan ve okçu Apollon’dan insana geldiğini söyler. Onun dışında Apollon
hakkında bilgi vermez.352

Başka kaynaklara göre Apollon bir ışık tanrısıdır, bu yüzden ona “ışıldayan” anlamına
gelen “Phoibos” da denmektedir.353 O, bir Yunan tanrısı olarak bilinmekle beraber,
kökeni Anadolu’ya kadar uzanır. O, “okçu kral”dır ve dostları bile ondan çekinirler.
Apollon, kum taneciklerinin sayısından tutun da yeryüzünün boyutlarına kadar her şeyi

349
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.105,118.
350
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.136.
351
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.52,53.
352
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.136.107.
353
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, s.11.
85

bilen bir tanrıdır.354 Altın liri ile tanrıları eğlendirir, çok uzaklara ok atabilir, hastaları
iyileştirir. “Işık Tanrısı”, “Doğruluk Tanrısı”, “Kurtlar Tanrısı”, “Fareler Tanrısı” ve
“Güneş Tanrısı” olarak da bilinir. Apollon’un en önemli özelliği insanlarla tanrılar
arasında bağlar kurmuş, aralarını bulmuş olmasıdır. Kutsal ağacı defne, en sevdiği
hayvanlar ise yunus ve kargadır.355 Mitolojide müziğin, sanatların ve şiirin tanrısıdır.
Ayrıca kehanet yapan, bilici tanrıdır. Aynı zamanda kimin ağzına tükürürse onun
geleceği görme yeteneği olur. Gümüş yayı ile oku en uzağa o atabilir; okların tanrısıdır.
Tıbbı insanlara o öğretmiştir; hekimliğin tanrısıdır. Asla yalan söylemez; ışığın ve
gerçeğin tanrısıdır. Olympos’luları altın liri ile eğlendiren, çok uzaklara ok atabilen,
hastaları iyileştiren, iyileştirme sanatını hastalara ilk öğreten gümüş yayın efendisi okçu
Tanrı olarak Yunan şiirlerine geçmiştir. Aynı güneş ışınları gibi Apollon'un okları da
hem hasta edici hem de iyileştiricidir. Bu yüzden güneşle de özdeşleştirilmiştir.

Kutsal ağacının defne olmasının nedeni, nehir perisinin kızı Daphne'dir. Apollon
Daphne adlı nympheye hayrandır. Fakat Daphne, bakire kalmaya yemin etmiştir. Peşine
düşen Apollon'dan kaçabilmek için Artemis'ten kendisini saklamasını ister ve orada bir
defne ağacına dönüştürülür.356 Güçlü ama zayıf vücutlu, geniş göğüslü, dar kalçalı, uzun
saçlı, sakalsız yüzlü ve yakışıklı, çıplak bir genç olarak tasvir edilir.357

9.1.2. Artemis (Diana)

Hesiodos ondan bir kaç kez bahseder. Ancak eserinde ona pek önemli bir yer atfetmez.
Artemis yaylı oku olan bir tanrıçadır ve Uranos’un en güzel torunlarındandır.358

Diğer kaynaklara göre O, iffetin ve bakireliğin simgesidir.359 Apollon’un ikiz kız


kardeşidir. Ay ve av tanrıçasıdır ve gençlerin de koruyucusudur. Çoğunlukla elinde ok
ve yay tutarken resmedilir. Bazı resimlerinde de yanında geyiği vardır. En ünlü tapınağı

354
Adem Işık; Pers, Helenistik ve Roma Đmparatorluk Dönemlerinde Paphlagonia ve Pontus Bölgesi
Kültleri, s.56.
355
Edith Hamilton, Mitologya, s.16,17.
356
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.55,56,57,
357
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.30.
358
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.105,136.
359
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, s.13.
86

Ephesos (Efes)’tadır.360 Phoebe olarak da bilinir. Vahşi doğayı sever, en büyük Yunan
tanrıçalarından biridir.

Kardeşi Apollon’dan bir gün önce doğmuş ve O’un doğumu sırasında annesine yardım
etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin
etmiştir. Apollon güneşi, Artemis ise ayı temsil eder; Đkisi de ok atarlar. Oklar güneş ve
ay ışınlarının sembolüdür. Artemis, güzel, endamlı, ciddi yüzlü, tanrısal bir bakiredir.
Saf ışık tanrıçası olarak iffeti simgeler; sonraları Artemis adına türlü kültlere sapılmıştır.
Bunlardan biri, Efes’te Artemis’e, bütün tabiatı dölleştiren ve göğsü sayısız memelerle
örtülü bir tanrıça gibi düşünülerek tapınılmasından doğan kült idi. Artemis ve avcıları
bakirelik yemini etmiştir Artemis de bütün avcıları 13-15 yaşlar arasında ölümsüz
olarak sabitlemiştir. Hiç bir erkek veya satir (yarı insan yarı at azgın erkek yaratıklar)
asla Artemis ve avcılarına yaklaşamamaktadır. Artemis kendine yaklaşan erkekleri ya
bir çeşit geyiğe ya da tavşana çevirerek onları cezalandırmıştır. Artemis, Yunan ev ve
orman tanrıçasıdır. Bunun yanında Artemis, bakireliğini bir erkeğe verip gebe kalan
kadınları okuyla öldürmüştür.361 Lohusa döneminde ölen kadınlara hastalığı gönderen
odur. Aşırı kincidir. Çoğu kimse öfkesine kurban gitmiştir. Birçok savaşlara katılmış ve
azgın birçok devi öldürmüştür.362

9.2. Asterie

Perses’in eşi, Leto’nun kardeşi ve Hekate’nin anasıdır. Hesiodos O’nun için “adı güzel
Asterie” der. O’nun hakkında başka bilgi vermez.363

Bir efsaneye göre Zeus Asterie’ye aşık olur ve onu kovalamaya başlar. Kız kendini
bıldırcın şekline sokarak kaçar. Sonunda kendini denize atıp kayalı bir ada oluverir.364

10. OLYMPOS TANRILARININ DOĞUŞU

Olympos adlı efsanevi bir dağda oturduklarına inanıldığı için bu tanrılar birçok eserde
“Olympos’lu Tanrılar” olarak olarak ün kazanmışlardır. Asıl Zeus ve O’nun kuşağı

360
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.121.
361
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.66,67,73.
362
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Artemis” md., s.98,99.
363
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.118.
364
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü,”Asterie”md., s.63.
87

tanrıların mekânı orasıdır. Zira Olympos’da oturmayan başka tanrıların varlığından da


bahsedilir.

10.1. Olympos

Olympos Yunanca bir sözcük değildir. Bu adın kaynağı tam olarak bilinmemekle
beraber eski Anadolu dillerinden geldiği ve “yüksek dağ” anlamında kullanıldığı
kuvvetle muhtemeldir. Anadolu’da sayıları yirmiye yakın Olympos adlı dağ olduğu gibi
Girit’te, Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da aynı adı taşıyan birçok dağ mevcuttur. Daha çok
Zeus kuşağı tanrıların merkezidir orası. Oyun ve ezgiden hoşlanan tanrılar ise (Apollon
ve Musalar gibi) Parnassos ve Helikon dağlarında toplanırlar. Olympos ve Olympos’lu
tanrılar Hesiodos’un Teogoni’sinde sık sık geçer. O Olympos’u, tepeli Olympos, koca
Olympos, karlı Olympos ve Olympos sarayı şeklinde nitelendirir.365 Halikarnas
Balıkçısı, Yunanistan’da sadece bir tane Olympos dağı bulunduğunu, oysa Anadolu’da,
biri Bursa’da Uludağ, ötekisi Đzmir’de Kemalpaşa dağı ve Anadolu Toros dağları olmak
üzere yirmi civarında bu adı taşıyan dağ bulunduğunu ifade etmektedir. Homeros
Olympos’u, “bütün dünyanın en yüksek şahikalarından daha yüksek, çok tepeli ve çok
yamaçlı dağ” diye nitelendirir.366 Olympos terimi zamanla tanrıların yer aldığı “semavi
makam” anlamında kullanılmaya başlamıştır.367

10.2. Rhea ve Kronos

Đkisi de Gaia ve Uranos’un çocukları, ilk kuşak Titanlar’dır. Bu iki kardeşin evliğinden
mitolojide önemli roller üstlenen ve ilk kuşak Olympos’lu tanrılar olan Hestia,
Demeter, Hera, Hades, Poseidon ve Zeus doğmuştur.368 Hesiodos’un Đşler ve Günler
adlı eserinde Kronos, “Altın Soy”un baş tanrısı olarak geçer.369
Bazı görüşlere göre Rhea (Rheia, Rea), Eskiden Anadolu’da “Toprak Ana” diye anılan
Kybele’nin Yunanlardaki adıdır. Doğan çocuklarını kocasının yutması üzerine kurduğu
plan ve Zeus’u doğurması ileride anlatılacaktır.370

365
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.210.
366
Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Tanrıları, Yeditepe Yayınları, Đstanbul 1962, s.35.
367
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Olympos” md., s.575.
368
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.119.
369
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.146.
370
Azra Erhat. Mitoloji Sözlüğü, “Kybele” md., s.183.
88

Kronos, ilk kuşak Titanlar sülalesinin sonuncusudur. Babası Uranos’tan saltanatı alışı,
saltanatını korumak için doğan çocuklarını yutması ve saltanatını Zeus’a kaptırması
mitolojide önemli bir yer tutar. Sırası geldikçe bu mitoslara değinilecektir.
10.2.1. Hestia (Vesta)

Hesiodos O’nu Olympos’un şanlı tanrıları arasında sayar, fakat adını başka hiçbir yerde
bir daha anmaz.371

Diğer tradisyonlara göre; Hestia, Yunanca’da “ocak” anlamına gelmektedir. Aile


ocağını temsil eder. Đlk doğan tanrıça olduğu için en çok saygı ona duyulmuştur.
Romalılar ona “Vesta” derlerdi.372 O, Zeus’un kız kardeşidir. Belli bir kişiliği yoktur.
Öykülerde önemli bir yer tutmaz. Evin, yuvanın korucusudur. Bu yüzden Ocak tanrıçası
diye bilinir.373 Yumuşak huylu, alçak gönüllü, barışçı ve nazik bir tanrıçadır.
Sığınmacılar ve konuklar onun koruması altındadır.374 Hiçbir kavgaya ve olaya
karışmayan tek isimdir. Kendisiyle birçok tanrı birlikte olmak istemiş fakat o hepsini
geri çevirmiş ve hep bakire olarak kalmıştır. O ayrıca ev yapma sanatının da mucidi
sayılır.375

10.2.2. Demeter (Ceres)

Demeter, Olympos’lu tanrılardan olup Rhea’nın ikinci kızıdır. Kardeşi Zeus’la


birleşerek Prsephone’yi doğurur. Hesiod Demeter için “Canlıları doyuran tarlalar
tanrıçası” der.376 Teogoni’de bir daha onun adı geçmez. Đşler ve Günler adlı eserinde
Demeter hakkında şöyle geçer:

“Sevdir kendini başı çelenkli Demeter’e,


Ambarını dolduracak olan ulu tanrıçaya.” 377

Hesiodos Demeter için “bereket tanrıçası” tabirini kullanmamakta ama yukardaki


dizelerden de anlaşılacağı gibi bu anlama gelecek cümleler kurmaktadır.

371
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.119.
372
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.402.
373
Edith Hamilton, Mitologya, s.121.
374
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.77,78.
375
Robert Graves, Yunan Mitleri, s.81.
376
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.136.
377
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.152.
89

Başka kaynaklara göre; Tarımı ve özellikle buğdayı temsil eder. Hades tarafından yer
altı dünyasına kaçırılan Persephone’nin annesidir. Đnsanlara toprağı ekip biçmesini,
buğday toplamasını, ekmek yapmasını öğretir.378 O, bereket, tarım ve evlilik
tanrıçasıdır. Asa ya da buğday başakları tutarken ve başı örtülü olarak,379 Sarı saçlı, ela
gözlü ve ciddi bir tanrıça olarak tasvir edilir.380 Demeter, Kronos’la Rhea’nın ikinci
çocuğudur. Dünyanın buğday ekilen her bölgesinde onunla ilgili efsanelere rastlamak
mümkündür. Demeter hakkındaki en meşhur efsane, kızı Persephone’nin kaçırılış
381
mitosudur.

10.2.2.1. Persephone

Demeter ve Zeus’un kızıdır. Hesiodos, onun yer altında yankılı bir sarayda güçlü
Hades’le birlikte yaşadığını anlatır. Zeus, akkollu Persephone’yi yeraltının kralı
Aidoneus (Hades)’a verir. O da anasının kucağından Persephone’yi alıp yeraltına
(Hades) kaçırır.382

Başka bir öyküye göre; Persephone’nin kaçırılma efsanesi meşhurdur. Efsaneye göre,
Persephone arkadaşlarıyla çiçek toplarken bir nergiz görür ve onu almak için uzaklaşır.
O sırada yer üstüne çıkmış olan Hades onu tuttuğu gibi yeraltına kaçırır. Demeter kızını
çok arar ama bulamaz. Buna çok üzülür. Güneş ona kızının yerini söyler. O sene toprak
ürün vermez. Bütün insanlık açlık sıkıntısı çeker. Bunun üzerine Zeus Hermes’i
yeraltına kızı alması için gönderir. Ankız kavuşurlar. Toprak tekrar ürün verir, bolluk
olur. Hades’in yedirdiği bir nar tanesinden dolayı Prsephone yılın dört ayını yeraltında,
geri kalanını da yeryüzünde anasının yanında geçirirmiş.383

10.2.3. Hera (Uino)

Hesiodos onu “altın sandallı Hera” diye tanımlar. Olympos’lu üç tanrıçadan biridir.
Zeus’un hem kızkardeşi ve hem de kıskanç eşidir. Hera, kocası Zeus’un kendisini

378
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.34.
379
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.121.
380
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.137.
381
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Demeter” md., s.145,146., Robert Graves, Yunan
Mitleri, s.97,106.
382
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.130,136.
383
Edith Hamilton, Mitologya, s.33,34
90

aldatarak başka bir kadından peydahladığı Herakles’e karşı hıncını almak için Hydra
canavarını ve bir keresinde de Nemeia adlı canavarı besler. Bir keresinde kocasına olan
hınç ve öfkesinden, hiç kimseyle sevişmeden kendi kendine Hephaistos’u doğurur.
Zeus’la olan çiftleşmelerinden de Hebe, Ares ve Eileithyia’yı doğurur.384

Başka kaynaklara göre; Hera, Zeus’un kız kardeşi ve yasal karısıdır. Olympos
tanrıçalarının en büyüğü, “kadınefendisi”, Olympos’un en yüksek tanrıçası, evlilik
bağının koruyucusu ve temsilcisidir. Aşırı kıskanç ve intikamcıdır.385 Hera, evlilik
kurumunun simgesi ve koruyucusudur. Zeus’un sayısız çapkınlıkları ve sadakatsizliği
onun kıskançlığını kışkırtmış, şairler ve mitologlar tarafından uzun uzun anlatılan
kavgalara yol açmıştır.386 Kurtuluş ve iyilikten çok bela ve tasa dağıtıcıdır. Evlilik dışı
ilişkiden, temiz olmayan sevgiden nefret eder. Bir baba olmaksızın “Typhon’u”
doğurmuştur.387 Yunanca’da ”kadın” anlamına gelen Hera, bir söylenceye göre
Argos’da doğmuş, Pelasgos’un oğlu Temenos tarafından büyütülmüştür. Mevsimler ona
bakıcılık yapmıştır. Hera’nın düzenli olarak Kanathus pınarında yıkandığı ve böylelikle
bakireliğini tekrar kazandığı söylenir. Zeus’la olan evlilik gecesi 300 yıl sürmüştür. Bu
evliliğinden Ares, Hephaistos ve Hebe doğmuştur.388 Hera, şairlerin pek ilgisini
çekmemiştir. Zeus’un âşık olduğu kadınları cezalandırmasıyla ün kazanmıştır. Troya
Savaşı, bir Troya’lının Hera’dan daha güzel bir kadın bulunduğunu söylemesi yüzünden
başlamıştır. Hera kıskançlığı ve kini yüzünden Troya şehrini yakıp yıkmıştır. Kutsal
hayvanları inek ve tavus kuşu, şehri Argos’dur.389

10.2.3.1. Hephaistos

Hera, herhangi bir birleşme olmaksızın kocasına olan öfkesinden dolayı Hephaistos’u
kendi kendine doğurmuştur. Hephaistos, tanrıların en usta sanatçısı olmuştur. Topal
Hephaistos, insanlardan öç almak isteyen Zeus’un emri ile toprağı su ile karıştırıp içine
insan sesi koyar, yüzü ölümsüz tanrıçalara bedeni ise genç kızlara benzeyen kızoğlan

384
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.115,136.
385
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.34.
386
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, Cilt 1, s.339.
387
Rosa Agizza, a.g.e., s.38.
388
Robert Graves, Yunan Mitleri, s.54,57.
389
Edith Hamilton, Mitologya, s.14,15.
91

kız bir varlık (kadını) yaratır.390 Hesiodos’un Hephaistos hakkında anlattıkları bu


kadardır.

Başka kaynaklara göre; Hera, kocası Zeus’un Athena’yı bir kadın olmaksızın dünyaya
getirmesini kıskanıp bunun üzerine kendisi de kocasız Hephaistos’u dünyaya
getirmiştir. Daha sonra onu, maden işçiliğini öğrenmesi için Naksoslu Kedalion’a
emanet eder.391 O, topal bir tanrıdır. Annesi onu topal olarak doğurur, tanrıların alay
etmesinden korkarak Olympos’dan aşağıya atar. Hephaistos’un yere düşmesi tam bir
gün sürer. Akşam üzeri Lemnos adasına düşer. Orada bir ustadan değerli madenler
üzerinde çalışma sanatını öğrenir ve sonunda bir yanardağın içinde iş yerini kurup orada
tam dokuz yıl çalışır. Çok güzel nadide eserler yapar.392 Kendisini aşağıya atana
annesinden intikam almak için bir plan kurar. Görülmez zincirleri olan altından bir taht
yapar. Bu tahtı annesine hediye olarak gönderir. Gururla tahta oturan Hera birden
sımsıkı zincirlerle bağlanır. Onu hiç kimse çözemez. Sonunda Dionysos’un yardımıyla
Hephaistos’u getirirler. Hephaistos çözer düğümü.

Diğer tanrılar çirkinliğinden ve topal oluşundan dolayı onunla alay ederler. Fakat çoğu
zaman da hepsinin ona işi düşer. Tanrıların, elinden en çok iş geleni odur. Helios’un
güneş arabasını, Herakles’in altın zırhını, Akhilleus’un kalkanını, Zeus’un semavi
tahtını ve yıldırımlarını da hep o yapmıştır.393 O, ateş ve metal Tanrısı’dır. Zanaatçıların
piri, demirci tanrıdır.394 Yerde ve gökte sevilen, Athena ile birlikte tarımı, uygarlığı ve
sanatları koruyan iyi yürekli bir tanrıdır.395 Hephaistos, çoğu zaman dizinde kalkan
döver halde resmedilir. Başında huni bir başlık vardır.396

10.2.3.2. Hebe

Zeus’la Hera’nın kızı olan Hebe, babası Zeus tarafından Olympos’ta Herakles ile
evlendirilmiştir.397 Hesiodos, bunu dışında ondan hiç bahsetmez.

390
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.136,123,145.
391
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hephaistos”s md., .247.
392
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.125.
393
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.86,87.
394
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.63.
395
Edith Hamilton, Mitologya, s.20.
396
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.121.
397
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.136,137.
92

Diğer kaynaklarda geçen bilgilere göre; Hebe’nin Türkçe anlamı “gençlik” demektir.
Habe, eli her işe yatkın bir çeşit ev kızı sayılır. Olympos’ta tanrılara içki sunmaktadır.
Hebe’nin kendine özgü bir efsanesi yoktur.398

10.2.3.3. Eileithyia

Onun hakkında, Zeus ile Hera’nın kızı olması dışında Teogoni’de başka bilgi yoktur.399
Diğer söylencelere göre; Eileithyia doğumlara bakan ebe tanrıçadır. Hera’nın sözünden
çıkmaz. Hera’nın emriyle, Zeus’un gayri meşru çocuklarının doğumlarına engel olmaya
çalışmıştır. Hakkında önemli bir efsane yokur.400

10.2.3.4. Ares

Hesiodos, Zeus ve Hera’nın oğlu olan Ares’i, “Kalkan delen” olarak nitelendirir. Ares,
Aphrodite ile evlenmiş ve bu birliktelikten Phoibos ve Deimos adlı tanrılar dünyaya
gelmiştir. Ayrıca Harmonia adında bir de kızları olmuştur.401 Hesiodos Onun hakkında
bir daha bahsetmez.

Başka kaynaklara göre; Ares, on iki büyük tanrıdan biri olarak kabul edilir ve ikinci
kuşak Olympos’lular arasında yer alır.402 Ares bir savaş tanrısıdır ancak çok
korkaktır.403O, Yunan tanrılarının en sevimsizi ve en nefret edilenidir. Onun için “yok
edici”, “Deli” ve “Gözyaşı döktüren” gibi sıfatlar kullanılır.404 Acımasız bir tanrıdır,
savaşlardan ve çatışmalardan zevk duyar. Vahşi, kavgacı, kaba ve asık suratlı olan Ares
Đlkbaharın da tanrısıdır. Tepeden tırnağa silahlıdır ve zırh kuşanır. Düzene karşı
gelmesi, yasaları ve mahkemeleri hiçe saymasıyla meşhurdur.405 Miğferli, zırhlı ve
kalkanlı olarak tasvir edilir.406 Ares’in devamlı beraber yanında gezdirdiği iki de
hizmetçisi vardır. Bunlar “Phobos-Dehşet” ve “Daimos-Korku” idi. Bunlar da gittikleri
her yere korku ve dehşet saçarlardı. Đşleri güçleri insanlar arasına nifak sokmak,

398
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Hebe” md., s.123.
399
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.136.
400
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Eileithyia” md., s.98.
401
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.137.
402
Adem Işık; Pers, Helenistik ve Roma Đmparatorluk Dönemlerinde Paphlagonia ve Pontus Bölgesi
Kültleri, s.61.
403
Edith Hamilton, Mitologya, s.20.
404
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.87.
405
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.60,62.
406
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.121.
93

savaşmak ve dövüşmekti. Bu yüzden de onlar ne tanrılar ve ne de insanlar severdi.


Başında altın bir taç, elinde bir mızrak, büyüklenen bir eda ile, bazen bir at veya araba
üzerinde bir ihtiyar şeklinde tasvir edilir.407

10.2.3.4.1. Phoibos ve Deimos

Bunlar bozguncu, korku yaratan belalı tanrılardır. Savaşlarda ordu birliklerini itip
kakarlar.408 Hesiodos onlar hakkında bunları söyler.

Başka bir söylenceye göre, deimos, “dehşet”, phoibos ise “korku” anlamına
gelmektedir. Bazen Ares’in arabasını çeken iki vahşi at olarak da öyküleri
geçmektedir.409 Bazı eserlerde bu iki tanrının Ares’in hizmetkârları oldukları, ondan hiç
ayrılmadıkları yazmaktadır. Haklarında mitoloji kaynaklarında fazla bilgi
bulunmamaktadır. 410

10.2.3.4.2. Harmonia

Hesiodos onun hakkında pek bilgi vermez. Sadece Ares’le Aphrodite’nin kızları
olduğunu söyler. Ayrıca Kadmos’la evlenmiştir. Bu kızların isimleri Đno, Semele,
Agaue ve Autonoe’dir.411 Semele dışında, Bu kızlar hakkında önemli efsaneler mevcut
değildir. Semele hakkındaki söylencelere, Dionysos anlatılırken değinilmiştir 412

Başka anlatımlara göre; O, uyum tanrıçasıdır, zıtlıkların birliğini simgeler.413 Bazı


kaynaklarda Harmonia ile Kadmos’un evlilik törenlerinde geline verilen olağanüstü
hediyelerin ileride büyük olaylara neden olduğu yazmaktadır. Sonunda bu iki çift birer
yılana dönüştürülürler.414 Onun hakkında kaynaklarda fazlaca bir bilgi yoktur.

407
Şemseddin Sami, Esatir, s.34.
408
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.137.
409
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “deimos” md., s.138.
410
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.87., Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.247.
411
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.138.
412
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.137.
413
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.228.
414
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.189., Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, s.227.
94

10.2.4. Hades (Aidoneus/Plüton)

Hesiodos’a göre Hades, yerin altında oturan, acımasız ve güçlü bir tanrıdır. Demeter’in
kızı Persephone’yi kaçırmıştır. Onunla birlikte yeraltında yankılı konakta yaşarlar. Ama
Hades aynı zamanda Olympos’un tanrılarındandır. 415

Diğer efsanelere göre; kelime olarak Hades “görünmez” demektir. Hades kendisini
görünmez yapan bir başlık taşırdı. Bundan dolayı bu adı almıştır.416 Zeus’un üçüncü
kardeşi olan Hades yeraltı tanrısıdır, ölüleri yönetmektedir. Karanlık ülkesinden pek
ayrılmayan, acımasız bir tanrıdır. Ancak doğruluğu ve adaleti sever, korkunçtur ama
kötü bir tanrı değildir Hem yer altı madenlerinin ve hem işlenmiş torağın sahibi olduğu
için ona “Zenginlik tanrısı” (Plüton) da derlerdi.417 Bundan ötürü Plüton çoğu zaman
elinde zenginliğin sembolü olan bir bereket boynuzu tutar şekilde resmedilir.418 Kapıları
mermerden, eşikleri tunçtan yapılmış olan yeraltı sarayında yaşar. Kapısından içeri
girenler geri dönemezler. Hades, Demeter’i kaçırması hariç pek yeryüzüne çıkmamıştır.
Hades’e cehennemde yardım eden şeytanlar ve korkunç yaratıklar mevcuttur.419

Hades’in ürkütücü bir görünümü vardır. Bu yüzden tanrılar bile onu pek görmek
istemezler. Zeus kardeşleriyle evreni paylaşırken ona da yer altı ölüler ülkesinin ve yer
altı zenginliklerinin yönetimi verilmişti. Bu yüzden hep yer altında yaşar. Dolayısıyla da
fazla macerası yoktur. Hades, tanrının adı olmakla birlikte ölüler dünyasına da ad
olmuştur.420 Eski Yunan’da Hades, karısı Persepone ile birlikte taht üzerine oturur
vaziyette, sağ elinde tanrılık asası, bazen elinde abanoz ağacı yapraklarından yapılmış
bir çelenkle421 ve bazen de cehennem bekçisi üç başlı köpek Kerberos’la birlikte tasvir
edilir.422

415
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.119,136.
416
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.39.
417
Edith Hamilton, Mitologya, s.16.
418
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hades” md., s.223.
419
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.138.
420
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.34.
421
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.150.
422
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.122.
95

10.2.5. Poseidon (Neptunus)

Poseidon, toprağı sarsan uğultulu bir deprem tanrısıdır.423 O, Kronos’la Rhea’nın


oğludur. Poseidon, Nereus kızlarından Amphitrite ile evlenmiş ve bu evlilikten büyük
Triton doğmuştur.424 Teogoni’de hakkında başka bilgi yoktur.

Başka Kaynaklara göre; Zeus kardeşleriyle evrenin yönetimini kura ile paylaşırken
denizin yönetimi Poseidon’a düşmüştü.425 Bu yüzden o denizin, göl sularının, sularla
ilgili yeryüzü olaylarının, depremlerin ve doğal yıkımların tanrısıdır. “Birincil Baba”
figürünü simgeler. Ölüler dünyasına geçişi düzenler ve bununla da övünür. Acımasız ve
intikamcı bir kişiliğe sahiptir. En ünlü silahı, üç dişli yabasıdır. Onunla depremler
meydana getirir ve düşmanlarını haklar.426 Sihirli yabasını yere vurduğunda isterse
topraktan su fışkırtır, sahilleri alt üst eder, kıtaların biçimlerini bozar, yalçın kayaları
parçalar, vahşi dalgalar oluşturur ve gürültüler çıkartır; isterse de suları kuyuları kurutup
ortalığı çöle çevirirdi.427 Poseidon, sima olarak kardeşi Zeus’a benzer, ancak onda
Zeus’un ağırbaşlılığı ve sükûneti yoktur. Çoğu zaman huysuzdur. Halikarnas
Balıkçısı’nın söylediğine göre Onun en büyük tapınağı, Anadolu’da Milet’le Efes
arasında Mykele burnunda bulunmaktaydı.428 Fırtınayı başlatmak ve durgunluğu
getirmek de onun elindedir. Yunanlı balıkçılar ona büyük saygı gösterirlerdi.429
Okyanusun doğasına sahip olan Poseidon vahşi, mutsuz ve vefasız bir tanrıdır. Ahlaki
erdemlere sahip değildir.430 Poseidon aynı zamanda Atlantis’in de göksel yaratıcısıdır.
Kentin duvarlarını da o yapmıştır. O, Troya’nın da koruyucusudur.431

10.2.5.1. Triton

Poseidon ve Amphitrite’nin oğludur. Sonsuz kuvvete sahiptir. Yeraltında anasının ve


babasının yanında altın bir sarayda yaşar. Çevresine korkular salar.432

423
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.119,164.
424
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.137.
425
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Poseidon” md., s.682.
426
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.123,124.
427
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.150.
428
Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Tanrıları, s.37.
429
Edith Hamilton, Mitologya, s.15.
430
Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giriş (Çev.: Lale Arslan), s.211.
431
Eberhard Zangger, Atlantis Troya’dır (Çev.: Doğan Tezel. Sabir Yücesoy), pan Yayıncılık, Đstanbul
1999, s.83.
432
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.137.
96

Belden yukarısı insan, belden aşağısı ise balık şeklinde, ayakları at ayağına benzeyen bir
tanrı olarak tasvir edilir.433 Bazen bir tek yaratık değil de Poseidon’un maiyetinde
bulunan bir dizi tanrısal yaratıklar olarak da bilinirler. Triton, deniz kabuğunu öttürerek
tufanı yatıştırır, tatlı ve güzel nağmelerle denizin azgın dalgalarının yumuşamasına neden olur
ve suları geldikleri yere döndürürmüş.434 Efsanelerde önemli bir yer almaz.

10.2.6. Zeus (Jupiter)

Gaia ve Uranos, oğulları Kronos’a, bir gün Kronos’un kendi oğullarından birinin
saltanatı kendisinin elinden alacağını bildirmişti. Bu haberi alan Kronos, saltanatının
kendi çocukları tarafından elinden alınmasından korktuğu için Rhea’nın doğurup
kucağına aldığı bütün çocukları hemen yutuyordu. Rhea ise buna çok üzülüyordu.
Derken Zeus’a hamile kalıp da doğum günü gelince annesi Gaia ve babası Uranos’a
çocuğunu gizli bir yerde doğurması konusunda yardımcı olmaları için onlara yalvardı.
Çünkü Rhea yutulan bütün çocuklarının öcünün alınmasını istiyordu. Anası ve babası,
Kronos’a ve doğacak bu son çocuğa Kader’in neler hazırladığını anlattılar. Sonra
Rhea’yı alıp Girit’te Lyktos’a götürdüler. Zeus doğunca Gaia onu alıp ulaşılmaz bir
mağaraya sakladı. Sonra koca bir taşı beze sarıp Kronos’a verdi. Kronos da taşı yeni
doğan çocuğu sanıp hemen mideye indirdi. Zeus tez zamanda büyüyüp gelişti ve gelip
babasını yendi. Kronos yuttuğu bütün çocukları geri çıkardı. Sonra Uranos tarafından
zincire vurulan babasının kardeşlerini de kurtardı. Amcaları Zeus’un bu iyiliğine
karşılık ona gök gürültüsünü, kavurucu yıldırım ve şimşeği verdiler. Ve Zeus onlarla
birlikte bütün ölümlüleri ve ölümsüzleri buyruğu altına alıp saltanatını ilan etti.435

Temkinli bir tanrı olan Zeus, tanrıların ve insanların babasıdır. En önemli silahı olan
yıldırımla yeryüzünü titretir. Babası Kronos tarafından yutulan kardeşlerini o
kurtarmıştır.436 O, dilediğine şan şöhret veren, dilediğinin şanını da alandır. Dilerse
güçsüze güç verir, güçlüyü ezer. Kamburu dimdik eder, dimdiki de kambur eder.
Mağrurların başlarını yere eğer, alçak gönüllüleri ise yüceltir.437 Zeus doğru kişileri
savaşlardan ve türlü belalardan korur, ölçüyü kaçıran, kötü yola sapan kişileri ise

433
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.497.
434
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Triton” md., s.809.
435
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.120-121.
436
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.119-120.
437
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.143.
97

cezalandırır. Bazen bu cezadan orada yaşayan herkes nasibini alır. Bu bela kıtlık,
kısırlık, evlerin ve kentlerin yerle bir olması şeklinde gelebilir. Zeus, koca orduları ve
donanmaları darmadağın eder. O, insanları gözetlemesi için otuz bin civarında
gökyüzünden yeryüzüne ölümsüzler göndermiştir. Bunlar, insanların iyi-kötü ne
yaptıklarını kollarlar. Aynı zamanda Zeus her şeyi görür ve bilir. Haksızlığa meydan
vermez, haktan yana olanları da kayırır. Zeus, dilenciye kötü davranana, kardeşinin
karısına göz dikene, yetim hakkı yiyene, ana-babasına saygısızlık edip saldırana da çok
kızar ve yaptıklarını acı ödetir onlara.438 Zeus kirli insanları, güneşe karşı, geceleyin, yol
ortasına ve ırmak kenarına işeyenleri vb. hiç sevmez, böylelerinin dualarını da kabul
etmez. Şu günler Zeus’un kutsal günleridir: En iyisi otuzuncu gündür, diğerleri ise
birinci, dördüncü ve yedinci günler. Bu günlere saygı gösterilmeli ve gereğince
kutlanmalı, bugünlerde işleri yoluna koyup insanlara iyilik yapılmalıdır.439

Zeus, çoğu zaman güçlü bir vücuda sahip, olgun bir adam görünüşünde, geniş alınlı,
ciddi ve derin bakışlı, gür ve dalgalı saçlı, kıvırcık sakallı olarak, bir elinde âsâ ve diğer
elinde yıldırım tutar şekilde tasvir edilir.440

10.2.6.1. Zeus’un Evlilikleri

Hesiodos, Zeus’un birçok tanrıça ve insanla evlendiğini bildirir.

10.2.6.1.1. Zeus’un Evlendiği Tanrıçalar

- Metis; Zeus’un ilk karısı, bilge tanrıça. Kendisine rakip olacak bir çocuk (Athena)
dünyaya getireceğini anlayınca Zeus Metis’i yutar.

- Themis; Zeus’un ikinci eşi yasalar tanrıçası. Bu evlilkten Hora’lar ve Moira’lar


doğar.

- Eurynome; Çok güzel bir tanrıçadır. Onunla da evlenir Zeus. Bu eşinden Kharit’ler
doğar.

- Demeter; bereket tanrıçasıdır. Zeus’la evliliğinden Persephone doğar.

- Mnemosyne; güzel saçlı bir kadındır. Zeus’un bu evliliğinden Musalar doğarlar.

438
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.150,151,153.
439
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.166,167.
440
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.26.
98

- Leto; Zeus’a Apollon ve Artemis’i doğurur.

- Hera; Zeus’un görkemli eşidir ve ona Hebe, Ares ve Eileithyia’yı doğurur.

- Alkmene; Zeus için gürbüz Herakles’i doğurur. 441

- Dione; Bir görüşe göre Aphrodite’nin annesidir.

- Antiope; Zeus’la evliliğinden Amphion ve Zethos doğmuştur.

10.2.6.1.2. Zeus’un Evlendiği Kadınlar

- Maia; Zeus’a ünlü Hermes’i doğurur.

- Semele; şanlı Dionysos’u doğurur Zeus’a.

- Kallisto; Arkas’ı doğurmuştur.

- Danae; Perseus’u doğurmuştur.

- Aigina; Aiakos’un annesidir.

- Elektra; Dardanos, Đasion ve Harmonia’yı doğurmuştur.

- Europe; Minos, Sarpedon ve Rhadamantys’in annesidir.

- Đo; Epaphos’u doğurmuştur.

- Laodameia; Sarpedon’un annesidir.

- Leda; Helena ve Dioskur’ların annesidir.

- Niobe; Argos ve Pelasgos’u doğurandır.

- Pluto; Tantalos’un annesidir.

- Taygete; Lakedaimon’u doğurmuştur.442

Başka kaynaklara göre; Zeus, Kronos ve Rhea’nın en küçük oğludur.443 O, şimşeklerin


ve gökyüzünün tanrısıdır. Beraberinde kutsal kuşu kartal ile betimlenir. Elinde asası ve
şimşek demeti vardır.444 Zeus, parlak gökyüzüdür. Aynı zamanda gecenin de
gökyüzüdür. Işığın efendisi olduğu için ışık aracılığı ile görülür. Fakat bunu
441
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.134,135
442
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.228.
443
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Zeus” md., s.822.
444
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.120.
99

gizleyedebilir. O, bütün evrende ve tanrılar arasında en üst basamakta yer alır. Diğer her
şey üzerinde tam bir söz sahibidir.445

Zeus ile kardeşleri evreni paylaşmak için kur’a çekerler. Kur’ada Zeus, başkan
(Gökyüzünün hükümdarı, Yağmur Tanrısı, korkunç şimşeği fırlatan bulut toplayıcısı)
oldu. Bütün öteki tanrıların güçlerinin toplamından daha güçlüydü. Ama O her şeyi
bilemezdi. Zeus’a karşı çıkanlar ve onu aldatanlar olmuştur. Mesela Prometheus
öyküsünde Prometheus Zeus’a kurbanın kemikli yerini vererek aldatmıştır. Sürekli âşık
olur, kadınların peşinde koşar, yalanlar söylerdi. Ancak bütün bunlar büyüklüğünü
kaybettirmezdi. Zeus’un karşı konmaz bir kalkanı vardır. Kutsal kuşu kartal, ağacı
meşedir.446 Zeus Olympos’ta oturur ve demirci olan oğlu Hephaistos’un yapmış olduğu
krallık asasını taşır. Zeus’un kendine has bir takım sıfatları vardır. O, “bulutları
devşiren”, “göklerde gürleyen”, keçi derisinden kalkan taşıyan”, “yağmuru yağdıran”,
rüzgârı estiren”, “gökkuşağını göğe asan”dır; O aynı zamanda ta “uzaktan duyulan gök
gürültüsü”dür. Tanrılar içerisinde kadınlara en fazla düşkün olanı da Zeus’tur.447 O,
yağmurun efendisidir, verimlilik kaynaklarını idare eden rabdir.448 O, ne dünyanın, ne
insanlığın ve ne de hayatın yaratıcısıdır, fakat tartışmasız, bütün tanrıların önderi,
evrenini mutlak egemenidir.449 Ölümsüzlerle ölümlüler onun buyruğu altındadır. O, en
yüce bilgedir. Zira gökteki her şeyin uygunluğu, yeryüzündeki ahenk ve düzeni o sağlar.
Đnsanların kısmetini altın terazide tartar. Krallar, krallık gücünü ondan alırlar; eğer bu
gücü yerine kullanamazlarsa Zeus onları cezalandırır.Çeşitli kılıklara girerek dilediği
kadına yaklaşır.450 Bir görüşe göre Zeus yedi tanrıça ile evlenmiş, bunun yanında çok
sayıda periyle ve ölümlü kadınlarla da birlikte olmuştur. Tanrıçalarla olan evliliğinden
Kharitler, Musalar, Hora’lar ve Moiralar doğmuştur.451

445
Jean Pierre Vernant, Eski Yunan’da Söylen ve Toplum (Çev.: Mehmet Emin Özcan), Đmge Kitabevi,
Ankara 1996, s.97,99.
446
Edith Hamilton, Mitologya, s.12,14.
447
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.24.
448
Mircea Eliade, Dinler Tarihi (Çev.: Mustafa Ünal), s.112.
449
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, Cilt 1, s.310.
450
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, (Çev.: Yakup Baydur), Maarif Basımevi, Ankara 1959,
s.6.
451
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.144,145.
100

10.2.6.2. Devler ve Tanrılar Savaşı

Her yerde hâkimiyetini sağlamak için Zeus Titanlar’a karşı amansız bir savaş açmıştı.
Zeus ve diğer Olympos’lular Olympos tepesinde, Titanlar ise Othrys’te* oturuyorlardı.
Tanrılarla Titanlar’ın savaşı tam on yıl sürdü. Hala savaşı kimin kazanacağı belli
değildi. Daha önce Zeus’un topraktan çekip çıkardığı Yüz Kollu devler, Tanrılar’ın
verdikleri yiyecekleri balı ve şarabı yiyip içince iyice coştular. O gün çetin bir savaş
oldu. Yüz Kollular, tanrılar ve tanrıçalar herkes Titanlar’a karşı çetin bir savaş
başlattılar. Bu korkunç devler kocaman ellerindeki yalçın kayaları düşmana karşı
savuruyorlardı. Zeus da iyice öfkelenmiş, gökyüzünden ve Olympos’tan Titanlar’ın
üzerine yıldırımlar fırlatıyordu. Her taraf alev alev yanıyor, gürültüden kulaklar
çınlıyordu. Çok yaman bir savaş oluyordu. Bu üç tane Yüz Kollu, birden üç yüz kolunu
birden fırlatarak Titanlar’ı toprağın altına tıktılar ve zincirlere vurdular her birini.452

11. ÖBÜR TANRILAR

Hesiodos yukarıda “Olympos Tanrıları” adıyla bahsettiği tanrıların dışında diğer bazı
tanrılardan da bahsetmiştir. Bunlar diğer kaynaklardan da faydalanılarak aşağıda
anlatılacaktır.

11.1. Kharit’ler

Teogoni’deki bilgilere göre, bunlar güzellik tanrıçalarıdır. Olympos’un tepesinde, ya da


başka bir dağın zirvesinde çalgı çalıp oyun oynarlar, şarkı söylerler, Aphrodite’nin
yanından ayrılmayan Himeros’la birlikte dolaşırlar, Pandora’nın süslenmesine yardım
ederler. “Üç Güzeller” olarak da bilinen bu tanrıçaların adları Aglie, Euphrosyne ve
Thalia’dır.453

Başka söylencelere göre ise; Kharit’ler yukarıdaki özelliklerinin yanında doğaya,


insanların ve hatta tanrıların gönlüne neşe saçan tanrıçalardır. Olympos’ta Musalar’la
birlikte otururlar, birlikte korolarla şarkılar söylerler. Müzik tanrısı Apollon’un
maiyetindedirler. Üç kızkardeş olarak tasvir edilirler. Babaları Zeus, anneleri ise

*
Yunanistan Teselya’da bir dağ
452
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.125,128.
453
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.106,107,135,145.
101

Okeanus kızı Eurynome’dir. Zihinsel çalışmalar ve sanat eserleri üzerinde her türlü etki
gücüne sahiptirler. Sanat tanrıçası Athena’ya her zaman eşlik ederler. Ayrıca
Aphrodite’ye Eros’a ve Dionysos’a da eşlik ettikleri görülür.454 Onlar letafet perileri,
güzel gözlü bakireler, çiçeklere bürünmüş, güller takınmış neş’e anaları olarak
nitelendirilirler.455

11.2. Musalar (Mousalar/Moisai)

Hesiodos Teogoni adlı eserine Musalar’a övgüler dizerek başlar. Onlar Zeus’un kızları,
Olympos’un tanrıçalarıdırlar. Zeus, belaları unutturmak ve kaygıları dindirmek istemiş,
bunun için de hatıra tanrıçası Mnemosyne* ( Uranus ve Gaia’nın kızı) ile dokuz gece
birleşmek suretiyle bu dokuz kız (Musalar) dünyaya gelmiştir. Onların bütün işleri
ezgiler söylemektir. Başka hiçbir işleri yoktur. Onların yurtları Olympos tepeleridir. Bu
dokuz perinin isimleri şunlardır: Klio, Euterpe, Thalia, Melpomene, Terpsikhore, Erato,
Polymnia, Urania ve Kaliope ki bu hepsinin başıydı.

Musalar ulu ve kutsal Helikon Dağı** eteklerinde, Zeus’un sunağı çevresinde ve


ırmaklarda gezerler, nazik tenleriyle suda yıkanırlar, oyunlar oynar, korolar halinde
şarkılar söylerler. Geceleyin de bütün ölümsüz tanrılar soyuna hep bir ağızdan övgüler
söyleyerek bulutlara sarılıp giderler. Babaları Zeus’u eğlendirip ferahlatmak için
yaşanmış ve yaşanacak olayları, bütün yüce tanrıları, güçlü devlerin soyunu, tatlı
dokunaklı sesleriyle ezgiler dizerek yüceltirler. Onların ezgilerini dinleyenlerin bütün
öfkeleri dağılır, üzüntüleri gider, dertleri unutulur, ruhları şenlenir.456

Başka kaynaklara göre; Olymposlu tanrılar, Titatanlar’ı yendikten sonra, savaşlar için
methiyeler dizip şarkılar söyleyerek onları eğlendirecek bir varlık türü yaratmasını
Zeus’tan isterler. O da, Mnemosyne ile birleşerek bu dokuz perinin dünyaya gelmesini
sağlar. Şarkılarını, Apollon’un yönetiminde koro halinde söylerler.457

454
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Kharon” md., s.380.
455
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.21.
*
Sözcük anlamı “hafıza” demek olan Mnemosyne hakkında, Hesiodos başka bilgi vermez. Onun
hakkında önemli bir efsane de yoktur.
**
Helikon Dağı Yunanistan’da Boioto’da ünlü ve güzel bir dağın adı olup ilham perileri olan Musa’ların
kutsal dağı sayılmıştır. (Bkz. Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul ?, s.418)
456
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.105,106,107,108.
457
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, s.11.
102

Dokuz kız kardeş olan bu esin perilerinin ayrıca ayrı alanlarda görevleri vardır. Klio
tarih perisidir, Euterpe müzik perisidir, Thalia komedi perisidir, Melpomene trajedi
perisidir, Terpsikhore oyun ve dans perisidir, Erato sevgi şiirleri ve coşku perisidir,
Polymnia güzel konuşma ve şarkı perisidir, Urania yıldızların habercisidir, Kalliope
kahramanlık şiirleri perisidir.458

Bu esin perilerinden her biri kendi alanıyla ilgili söylediği şarkılarla şiirlerle tanrıları
eğlendirirler. Alçak gönüllülüğü severler, iffet, temizlik ve insanlığa titizlikle uyarlar.
Ayrıca kanatları vardır ve uçabilirler.459

11.3. Hora’lar

Zeus’la Themis’in kızlarıdır. Bunlar üç kızkardeştir. 1. Eunomia; en iyi yasaların


tanrıçasıdır. 2.Dike; en haklı yargılar veren tanrıçadır. 3.Eirene; insanların ekip
biçtiklerini koruyan bereketli barış tanrıçasıdır. Pandora’nın süslenmesine yardım
etmişlerdir.460

Başka kaynaklara göre; Hora’lar doğada düzeni simgeleyen üç tanrıçadır. “Hora”


Latince bir kelime olup Türkçe karşılığı “saat”tir. Çünkü bu tanrıçalar doğadaki düzeni
sağlamakla aynı zamanda zaman ölçülerini de planlamaktadırlar. Eunomia; düzen ve
düzensizliği, iyi yasalarla kurulmuş bir toplum düzenini simgeler. Dike (Doğruluk);
hak ve adalet demektir. Themis’in kızları arasında adı en çok geçen tanrıçadır. O,
toplumların varlığını ve mutluluğunu sağlar. Đşlenen bir suçun hemen peşinden öç
tanrıları Erinys’lerle birlikte gelir. Eirene; inanlara bereket ve mutluluk sağlayan barış
tanrıçasıdır. Hora’lar bazen Aphrodite’nin yanında, bazen Dionysos alayında ve bazen
de Persephone’nin arkadaşları arasında görülürler. Ellerinde birer çiçek, ya da yemişle
tasvir edilirler. Soyut varlıklar olarak düşünüldüklerinden efsanelerde pek yer
almazlar.461 Onlar bitkilerin hayat sürecini yönetirler, Olympos’ta tanrılar evinin
kapılarını gözetirler, Hera’nın hizmetini görürler, Hera’nın ve Güneş’in (Helios) atlarını
çözerler.462

Moiralar (Bkz.: Đkinci Bölüm, 3.9.”Moira’lar”, sf. 63)


458
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.309.
459
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.65.
460
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.135,145.
461
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Hora’lar” ve “Dike” md., s.146,90.
462
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hora’lar” md., s.298.
103

11.4. Pallas Athena

Hesiodos Athena hakkında eserlerinde çeşitli bilgiler verir. Hesiodos’un anlattığına göre
Zeus anası Gaia ve babası Uranos’tan; ilk eşi olan Metis’den bir çocuğu olacağını ve
Zeus’tan krallığı alacağını bu yüzden doğacak olan bu çocuğa dikkat etmesi gerektiğini
duymuştu. O yüzden Metis’i güzel sözlerle aldatarak yutup karnına aldı.463 Đşte çok
bilgili ve çakır gözlü Athena, o yüzden Zeus’un kafasından doğmuştur. O orduları
yöneten, dünyayı birbirine katan, savaştan hoşlanan yüceler yücesi bir tanrıçadır.464
Athena, ilk yaratılan kadın olan “Pandora”yı Zeus’un buyruğu ile urbalar giydirip duvak
giydirmiş ve başına da çelenk koymuştur.465 Pandora’ya el işlerinin öğreten de
Athena’dır.466

Başka kaynaklara göre Athena, Hera’dan sonra en önemli Yunan tanrıçasıdır. Akıllılık
bakımından babası Zeus’la kıyaslanabilecek tek tanrıçadır.467 Zeus’un kızıdır. Ülkeyi
saldırılardan koruyan bir şehir tanrıçasıdır. Uygarlığın, el sanatlarının ve tarımın
koruyucusudur. Zeus çocuklarından en çok onu sever, ona güvenir, silahını sadece ona
verir. Kutsal şehri Atina (Athenai), ağacı kendi yarattığı zeytin, kuşu ise baykuştur.468
Savaşçı bir bakiredir. Yeniyetmelerin ve sanatların “bilge koruyucusu”dur. Üretkenlik
ve zafer tanrıçasıdır. Deniz yeşili gözleri vardır. Bütün resim ve heykellerde silahlı
canlandırılmıştır. Her zaman elinde mızrak ve kalkan, başında miğfer vardır. Hiç ilişki
yaşamamış ve anne olmamıştır. Athena müzikle ilgili sanatların da tanrıçasıdır. Bütün
sanatlarda uzmandır.469 O, koruduğu kahramanlara savaş hilesi, siyasi beceriklilik ve
doğru fikir öğretir. Savaş arabasını, savaş borusunu, flütü, kara sabanı, dokuma
tezgâhını da ilkin o bulup insanlığın hizmetine sunmuştur.470
Athena ülkeyi saldırılardan koruyan bir şehir tanrıçasıdır. Đlk at ehlileştiricisi olan
Athena, üç bakire tanrıça arasında en önemli olanıdır.471 Savaşta zor durumda kalanlara
yardım eder, yol gösterir.472

463
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.134,135.
464
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.136.
465
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.123,124.
466
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, a.g.e., s.145.
467
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, Cilt 1, s.342.
468
Edith Hamilton, Mitologya, s.16.
469
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.39,40,41,42.
470
Eckart Peterich Küçük Yunan Mitologyası, s.9.
471
Edith Hamilton, a.g.y, s.16.
472
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.121.
104

Athena, Yunan mitolojisinde akıl, sanat, strateji, barış tanrıçasıdır. Sembolleri olan
mızrak, savaşı; zeytin dalı, barışı; baykuş da bilgeliği temsil eder.
Athena, Atina kentinin baş tanrıçası ve koruyucusudur, kent ismini de ondan almıştır.
Athena ve sembolize ettiği karekterler birçok kültürde benzer formlarda bulunur.
Athena ayrıca Troya savaşında Akhaların yardımına koşup tahta atın yapılmasına
yardım etmiştir.

Efsaneye göre Atina şehri yeni kurulmaktadır ve şehrin tanrısı kim olacağı söz konusu
olur. Bütün Olimpos tanrıları bir araya gelirler. Çeşitli yarışmalar sonucunda iki tanrı
kalır. Bu iki tanrı Poseidon ile Athena’dır. Jüri üyesi tanrılar, bu şehre en büyük
hediyeyi verecek olanı şehrin tanrısı seçeceklerini belirtirler. Đlk olarak kendinden emin
Poseidon öne çıkar. Üç başlı mızrağını yere vurur ve yer yarılarak bir at ortaya çıkar.
Poseidon atı herkese göstererek "Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere
götürür, onun yüklerini taşır." der. Bütün tanrılar büyülenmiştir bu hayvan karşısında.
Athena ise küçük bir gülücük atar ve ünlü mızrağını yere saplar. Mızrağın saplandığı
yerden bir filiz çıkar, büyür ve çok güzel bir zeytin ağacı olur. "Bu da zeytin ağacıdır.
Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar
yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp yakarlar, geceleri aydınlatırlar.
Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz ve
bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir."
der zeki tanrıça. Bütün tanrılar bakakalmıştır bu ağaca. Hepsi tebrik eder Athena'yı,
artık şehir ona aittir. Şehrin ismine de bundan sonra Atina denmeye başlar.473

11.5. Hermes

Zeus ve Maia’nın ilişkisinden doğmuştur. Tanrıların habercisidir.474 Yüz gözlü devi


öldürendir. Pandora’nın içine yalanı dolanı doldurandır. Pandora’yı Epimetheus’a
götüren Kılavuz Tanrı’dır.475 Hesiodos bunların dışında Hermes’ten bahsetmez.

Başka kaynaklara göre; Hermes, Zeus ve bir nymphe olan Maia’nın oğludur. Cingöz,
hırsız ve müzisyen bir tanrıdır. En önemli özelliği “iyi niyetli” olmasıdır. Gezginlerin

473
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.46,47,48.
474
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.137.
475
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e, s.145.
105

tanrısıdır. Gök ile yer arasındaki ilahi bağı karşılıklı alıp vermeleri simgeler. Üretkenlik
tanrısıdır. Çalgı aleti flütü icat etmiştir. Becerikli, iyi konuşup karşısındakini ikna
edebilen Hermes, bu özelliğinden ötürü konuşmacıların piri sayılmıştır. O aynı zamanda
ölümsüzlerin de habercisidir.476 O, karanlıklarda yönünü bulabilen, hem görünür hem
görünmez olabilen, şimşek hızıyla dolaşabilen bir tanrıdır.477 Ölülere kılavuzluk eder,
onları son evlerine götürür.478 Typhon tarafından ayak tandonları kesilen Zeus’u tekrar
sağlığına kavuşturandır. Efsanelerde genellikle ikinci sıradan kişi olarak karakterize
edilir. Bir nevi tanrıların memuru, kahramanların koruyucusu şeklinde ortaya çıkar. O,
Ticaret ve hırsızlığın da tanrısıdır. Çobanların hamisidir. Çoğu zaman omzunda bir kuzu
taşır halde tasvir edilir. Ayaklarında kanatlı sandallar, başında geniş kenarlı şapka ve
elinde ilahi habercilik alameti olan asa ile de tasvir edilir.479

11.6. Dionysos

Hesiodos onun hakkında pek az bilgi verir. Buna göre Dionysos, Kadmos kızı ölümlü
Semele ile Zeus’un oğludur. Coşkun ve ölümsüz bir tanrıdır. Minos’un kızı sarışın
Ariadne ile evlenmiş, Zeus bu kızı da ölümsüz yapmış ve Olympos’luların arasına
katmıştır. Heisodos’a göre Dionysos nimetlerin tanrısıdır.480

Başka kaynaklara göre; birçok mitolojik eserde Dionysos’la ilgili zengin öyküler
bulmak mümkündür. Hem Demeter ve hem de Dionysos insanların günlük yaşantısının
bir parçasıydılar. Her ikisi için de halk hasat zamanları bayram yapardı. Çünkü ekmeğin
yenmesi kadar şarabın içilmesi de önemliydi insanlar için.481

Dionysos, Üzümle temsil edilen verimlilik tanrısıdır.482 O aynı zamanda bir ağaç
tanrısıydı da. Bütün Yunanlılar’ın “ağacın Dionysos”una diye O’na kurban sundukları
söylenir. O’nun diğer bir ünvanı da “ağacın içindeki Dionysos” idi. Onun simgesi çoğu
zaman, dalsız budaksız, örtüye sarılmış bir direkti. O, meyve bahçelerinin de koruyucu
tanrısıydı. O yüzden ürünün bol olması için ona dualar edilir, bahçelere onu simgeleyen

476
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.55,57,58.
477
Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, Cilt 1, s.338.
478
Edith Hamilton, Mitologya, s.19.
479
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Hermes” md., s.286,287.
480
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.137,162.
481
Edith Hamilton, Mitologya, s.29,30.
482
Annemarie Schimmel, Dinler Tarihi, , s.64.
106

heykeller dikilirdi.483 Bir efsaneye göre Zeus ölümlü Semele ile birleşmesiyle Semele
hamile kalır. Zeus’un kıskanç karısı Hera, bunu duyunca çok öfkelenir ve kafasında bir
plan yapar. Semele’ye ihtiyar bir kadın kılığında görünür ve kocasının kendisine gerçek
yüzüyle görünmesini istemesini öğütler. Bu söze kanan Semele Zeus’dan gerçek
yüzüyle görünmesini isteyince Zeus da onu kıramaz ve şimşek ve yıldırımıyla kendini
gösterir. Ölümlü Semele yanarak ölür ve çocuğu düşürür. Zeus çocuğu alıp kalçasında
dünyaya getirir. Bu doğan çocuk Dionysos’tur.484 Dionysos ismi bu sebepten dolayı “iki
kere doğan” anlamına geldiğini söyleyenler de bulunmaktadır.485 Hera’nın hışmından
kaçarak uzaklarda yetişen Dionysos üzümü ve şarap yapma sanatını bulur. Her gittiği
yere asmayı götürür. O bir şarap tanrısıdır.486 Bitkiler dünyasının, mevsimlerin
yenilenmesinin ve insan ve hayvan üretkenliğinin tanrısıdır. Tutkusal coşkunun, neşenin
temsilcisidir. Đnsanın içinde bulunan akıl dışı dürtülerin özgür bırakılmasını ister. Büyük
tanrılar arasında annesi ölümlü olan sadece Dionysos’tur. Bazen vücudu sarmaşıklara
dolanmış vaziyette,487 bazen elinde üzüm salkımıyla, bazen ayaklarının dibinde bir
panterle ve bazen başında asma yapraklarından yapılmış bir taçla tasvir edilir.488
Dionysos, Olympos'a giren tanrıların en sonuncusudur. O, Yunan mitolojisine dışarıdan
gelen bir tanrıdır. Yunanistan'da başlangıçta bu tanrıya karşı büyük bir tepki olduğu bu
konudaki efsanelerden açıkca anlaşılmaktadır. Ancak daha sonra kabul görerek en
önemli tanrılardan biri olmuştur. Homeros onu tanrı olarak kabul etmemiştir. Buna
karşın Hesiodos'ta bir tanrı olarak karşımıza çıkar. Dionysos'la ilgili asıl bilgiler, MÖ
5.yy'da yaşayan ünlü yazar Euripides'in "Bakkha'lar" adlı tragedyasından
edinilmektedir. Dionysos, Yunan tanrıları içinde en fazla sayıda isme sahip olanıdır.
Bakkhos, Bromios, Euhios, Dithyrambos, Đakkhos ve Đobakkhos gibi eşitli isimlerle
çağrılır.489

483
James G. Frazer, Altın Dal-Dinin ve Folklorun Kökenleri (Çev.: Mehmet H. Doğan), Payel Yayınları,
Đstanbul 1991, Cilt: 1, s.311.
484
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.98.
485
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Dionysos “ md., s.93.
486
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.24.
487
Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, s.98,99,100.
488
Oğuz Tekin, Eski Yunan Tarihi, s.122.
489
http://yunanmitolojisi.blogspot.com/search/label/Dionysos - 02/01/2010 - 21:00
107

11.7. Aietes

Helios (Güneş) ile Okeanos kızı Perseis’in evliliğinden doğmuştur. Hesiodos onun için
“Kolkhis Kralı” der ve Gül yanaklı Đdyia ile evlendiğinden ve bu evlilikten güzel
topuklu Medeia’nın doğduğundan bahseder. Başka bir bilgi de vermez.490

Başka tradisyonlara göre; Aietes, önce Korintos’a (Doğu Karadeniz Bölgesi) ve sonra
da Kolkhis’e (bugünkü Gürcistan) kral olur. Büyücü Kirke’nin kardeşi ve Medeia’nın
babasıdır.491 Aietes hakkındaki en meşhur efsane altın postu koruma efsanesidir.
Kendisine hediye edilen altın postu korumak için Argonautlar’la mücadele eder, kızı
Medeia’nın da karşı tarafa yardım etmesiyle sonunda Argonautlar altın postu alırlar.
Aites onların peşine düşer, ancak onlarla kaçan Medeia, kardeşi Apsyrtos’u parçalara
ayırıp denize atınca Aites parçaları toplamaya çalışırken geride kalır ve sonunda
takipten vazgeçer. Daha sonra kardeşi Perseus tarafından tahttan indirilen Aietes kızı
büyücü Medeia tarafından tekrar tahta geçirilir.492

11.8. Medeia

Aites ile Đdyia’nın kızıdır. Teogoni’de “güzel topuklu Medeia” şeklinde konu edilir.
Medeia, Aison’un oğlu Đason tarafından tanrıların isteğiyle bir gün saraydan kaçırılır.
Pelias’ın ülkesi plan Đolkhos’ta evlenirler. Medeia ölümsüz bir tanrıça, Đason ise
ölümlüdür. Bu evlilikten Medeios adında bir oğulları olur.493

Başka kaynaklara göre; Medeia, birçok mitoloji kitaplarında büyücülüğü ile ön plana
çıkar. Đason, onun büyüleri sayesinde altın postu elde etmiştir. Kendisiyle evleneceğine
söz vermesi karşılığında altın postu Đason’a vereceğini söylemiş ve söz üzerine de çeşitli
büyülerle altın postu ve kardeşini de yanına alarak onlarla (Argonautlar) birlikte
Kolkhis’ten kaçmış, dolayısıyla babasına ihanet etmiş, yakalanmamak için kardeşini
bile parçalamaktan kaçınmamıştır. Efsaneye göre Medeia, Đolkos kralı Pelias’ı da bir
entrika ile kızlarına öldürtür. Bu olay üzerine kocası Đason’la birlikte Đolkos’tan
kovulurlar ve Korinthos’ta yaşamaya başlarlar. Korinthos kralı kızını Đason’la

490
Hesiodos, Theogonia, s.138.
491
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.174.
492
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Aietes” md., s.22,23.
493
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.138,139.
108

evlendirmek ister ve bu nedenle Medeia’nın ülkeyi terk etmesini ister. Buna çok
öfkelenen Medeia bir büyü ile sarayda yaşayanları yakar. Öz evlatlarını da öldürüp
güneşin atlı arabasıyla Atina’ya uçar. Oradan da kovulunca tekrar babasının ülkesi olan
Kolkhis’e geri döner ve kardeşi Perses tarafından tahttan indirilen babasını tekrar tahta
geçirir ve Perses’i de öldürür.494

11.9. Eros (Aşk tanrısı)

Yunan mitolojisinde Eros hakkında birçok farklı görüş bulunmaktadır. Hesiodos’a göre
O, ta tanrılar doğmadan önce de Gaia ile birlikte vardır. Eros tanrıdan çok bir ilke
niteliğindedir. Khaos’tan bir düzenin ortaya çıkması Eros’un gücüyle olmuştur. Ancak
Hesiodos buna bir açıklama getiremez. Hesiodos bunların dışında Eros’tan pek
bahsetmez.495

Başka kaynaklara göre; Eros’u iki kişilikli olarak düşünmek mümkündür. Birincisi,
Eros evreni meydana getiren sevgidir. Bu sava göre o ilkin evrenin oluşumuyla birlikte
Khaos’tan doğmuştur. Đkinci kişiliği ise “sevgi tutkusu”dur. Buna göre de tanrılardan ya
da evren yumurtasından doğmuştur. Tanrılar, birini aşk ateşiyle tutuşturmak isteyince
bu görevi Eros’a verirler.496

Eros, “gece” (Nyks) nin yumurtladığı “Đlk yumurta”dan doğmuştur. Bu yumurta ikiye
ayrılmış, içinden Eros doğmuş, yumurtanın parçalarından biri Gaia’yı biri de Uranos’u
meydana getirmiş. O, sadece türlerin devamını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda
evrenin iç birliğinin de sağlar.

Yine onun tanrıların bir çocuğu olduğu ile ilgili de çeşitli mitoslar bulunmaktadır.
Ebeveyni olara birçok tanrı(ça)nın adı geçer, ancak bunların en yaygın olanına göre
Eros, Artemis ile Hermes’in oğludur. Genelde, kanatlı, bazen de kanatsız olarak,
yüreklere heyecan ve endişe vermekten hoşlanan güzel bir çocuk şeklinde tasvir
edilir.497

494
Pierre Grimal, a.g.e., s.474,475,476,477; Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.63,64.
495
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.108.
496
Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, Remzi kitabevi, Đstanbul 1995, s.63,64.
497
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Eros” md., s.182,183.
109

Güllerden örülmüş çelenklerle kendini süsleyip gezer. Okuyla yaraladığı kimse, aşk
ateşiyle yanıp tutuşur. Eros hakkındaki en meşhur hikâye, “Psykhe” adlı güzel bir
ölümlü kız ile yaşadığı aşk hikâyesidir.498

Aşkın gözleri kör olduğu için Eros’un gözlerinin örtülü olduğuna inanılır. Onun üç tane
de yardımcısı vardır. Anteros; aşk öcünü alan ve aşka karşı koyandır. Himeros;
özlemdir. Hymenaios; düğün şöleni tanrısıdır.499

12. TEOGONĐ’DE ADI GEÇEN BAZI KAHRAMANLAR

Hesiodos ve diğer mitoloji yazarları, tanrıların dışında bir de insan ile tanrı arası
konumda olan, daha çok tanrı bir baba ile insan bir kadının birleşmesinden doğan
“Kahramanlar”dan bahsederler. Bunlar, olağanüstü güç ve kuvvete sahip, cesur, savaşçı
kişiler olarak resmedilirler. Ölümlüdürler, fakat bazen tanrılaşıp ölümsüzleştirildikleri
de olur.

12.1. Herakles

Zeus ve Alkmene’nin gürbüz oğludur. Zeus’la Hera’nın kızı olan (Üvey kız kardeşi)
Hebe ile evlenir. Hesiodos, Herakles’ten birkaç yerde bahseder. Herakles Geryon adlı
devi, Lerna Bataklığı’nın canavarı Hydra’yı ve insanları yutan Nemeia arslanını alt edip
öldürendir. Ayrıca o, Zeus tarafından ceza verilip her gün ciğerleri kartal tarafından
parçalanan Prometheus’u bu durumdan kurtarandır.500 Herakles’in kahramanlıkları
mitoloji kaynaklarında geniş bir yer tutar. Birçok mitolojik eserde Herakles’in on iki
görevinden bahsedilir. Teogoni’de ise bunlardan yukarıda anlatılan sadece üçüne kısa
kısa yer verilmiştir.

Herakles mitolojik eserlerde ölümlü doğan efsane kahramanlarının en güçlüsü olarak


geçer. Gerektiğinde tanrılara bile kafa tutar. Tanrılar ondan çekinirler. Art niyeti
olmayan bir kahramandır. Kendisine verilen görevleri yapar sözünü tutmayanları ise
cezalandırır.501

498
Eckart Peterich, Küçük Yunan Mitologyası, s.32.
499
Edith Hamilton, Mitologya, s.22.
500
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.192.
501
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.161.
110

Yunan efsane kahramanlarının en büyüklerinden biridir. Roma mitolojisinde Herkül


adıyla tanınır. Ölümlü bir prenses olan Alkmene ile Zeus’un oğludur. Çok güçlü olan
Herakles (Hercules) insanın doğaya karşı savaşma ve direnme gücünü simgeler.
Doğanın insanın başına sardığı felaketlerin üstesinden gelerek insanlığa yardım ettiğine
inanılır. Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir. Hera'nın
gönderdiği iki büyük yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir. Herakles üstün
bir eğitim görmüştür. En iyi yaptığı işler ok atmak, araba kullanmak ve güreşmektir. 18
yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı öldürmüştür.
Kendisine ödül olarak Thebai kralının kızı Megara verilmiştir. Bu kızdan üç oğlu
olmuştur. Hera işe karışarak Herakles'i çıldırtmış, Herakles de karısını ve çocuklarını
öldürmüştür. Suçlarından arınması için Miken kralının hizmetine girip, onun her
istediğini yapması gerekmiştir. Kralın Herakles'e yaptırdığı 12 işe mitolojide
Herakles'in on iki görevi denir. Bu işler şunlardır;

1) Hiçbir silahın işlemediği Nemea aslanını boğarak öldürmek


2) Lerna bataklığındaki 9 başlı ejderi yoketmek
3) Artemis'in kutsal hayvanlarından Kyreneia geyiğini yakalamak
4) Erymanthos dağında yaşayan büyük yaban domuzunu ağla tutmak
5) Augias'ın ahırlarını bir günde temizlemek (iki büyük ırmağın yataklarını değiştirip
ahırlardan geçirerek)
6)Stymphalos'da yaşayan ve o bölgedeki insanların rahatını kaçıran kuşları Athena'nın
yardımıyla kovmak
7) Girit'e gidip Poseidon'un Minos'a verdiği azgın boğayı getirmek
8)Troya kralı Diomedes'in insan eti yiyen kısraklarını yakalamak, bunun için önce
Diomedes'i öldürmüştür.
9) Amazonlar kraliçesi Hippolyte'den kemerini almak. Kemeri almak için kraliçe ile
anlaşmış, ancak Hera'nın kışkırtmasıyla Amazonlar, Herakles'e saldırmış, Herakles'te
kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır.
10)Okeanos'un bir adasında bulunan 3 gövdeli dev Geryoneus'un sığırlarını çalmak,
11)Hesperidler'in altın elmalarını getirmek,
12) Hermes'in ölüler ülkesini koruyan Kerberos adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak
(Kerberos'u daha sonra geri götürdü).
111

Ancak Herakles'in çilesi bunlarla bitmez. Bu 12 işten sonra sayısız maceralara girişir.
Lydia kraliçesi Omphale'nin hizmetinde bir yıl kadın kılığında çalışır, yün eğirir.
Prometheus'u kurtarır, Troya'yı tahrip eder. Argonatların seferine katılır. Deianeira ile
evlenir. Herakles karısı Deianeira’ya saldıran insan başlı at olan Nessos adındaki bir
Centaur’u öldürür. Nessos ölürken Deianeira’ya kendi kanıyla ıslanmış gömleğini verir
ve Herakles onu bir gün bırakırsa bu gömleğin kocasının sevgisini geri getireceğini
söyler. Herakles bir gün gerçekten karısını bırakır. Deianeira da ona gömleği gönderir.
Nessos’un kanı zehirli olduğundan, Herakles gömleği giyer giymez acıyla kıvranmaya
başlar. Acılarını dindirmek için kendini yakar. Ölümlü vücudu yanıp kül olur.
Herakles'in ölümüne başta Zeus olmak üzere bütün tanrılar çok üzülürler. Zeus onu
Olympos'a götürerek ölümsüzlük bağışlayıp tanrıça Hebe ile evlendirir.

Fizik ve moral gücün simgesi olan Herakles Yunanistan'da hem tanrı hem de kahraman
olarak saygı ve tapınım görmüştür. Heraklesoğulları denilen çocukları Yunan
yarımadasının atası sayılmıştır.502

Herakles, adeta Yunanlı kahramanların tanrısı gibidir. Her yerde onun tapınakları vardı.
bir çok şehir, koruyucu diye ona tapardı. Đnsanlar onun soyundan olduklarını iddia
etmekte birbirleriyle yarışırlardı. Çünkü onun soyundan olmak büyük bir asalete sahip
olmaktı. O, ölümlülerin en güçlüsü, en yorulmazı, en hızlısı ve en iyi ok atanıdır. Ama
bir o kadar da palavracı, ayyaş ve oburdur.503

12.2. Akhilleus

Annesi Thetis ve babası Peleus’tur. Akhilleus, aslan yürekli, orduları darmadağın eden
kahramandır.504 Teogoni’de bunun dışında Akhilleus’tan bahsedilmez. Onun hakkındaki
efsaneler, daha çok Homeros destanlarında anlatılır.

Başka kaynaklara göre Akhilleus, Troya savaşının en güçlü savaşçılarındandı.


Yunanlılar bu savaşta en çok ona bel bağlarlardı. Thetis O’nun ölümsüzlerden olması
için tanrıların yiyeceği olan ”ambrosia” ile besler, geceleri ateşe tutarak temizler ve

502
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Herakles” md., s.251-279 ; Derman Bayladı,
Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.166-178.
503
Egon Friedell, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, s.76.
504
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.139.
112

ayrıca Styks ırmağına daldırırmış. Bu yüzden topuğu hariç vücudu yaralanmazmış.


Topuğunu eliyle tuttuğu için su değmemiş. O yüzden sadece topuğundan
yaralanabilirmiş. Çocuğu Kheiron (at adam) eğitip büyütür ve ona hekimliği ve savaş
sanatını öğretir. Yürekli ve cesur olması için ona aslan ve kaplan beyni yedirir. Troya
savaş hazırlıkları başlayınca annesi onu yazgısından korumak için kız kılığına sokup
Skyros adasına gönderir. Kâhin Kalkhas, Akhilleus bu savaşa katılmazsa savaşın
kazanılamayacağını söyleyince, Akhilleus bulunup getirilir.505 Troya savaşı on yıl sürer.
Onuncu yıl Akhilleus’la ordunun komutanı olan Agamamnon’un arası açılır ve
Akhilleus savaşı terk eder. Troya kralı Hektor ve adamlarının Yunan gemilerini yakacak
kadar yaklaşmaları üzerine, en sadık arkadaşı Patroklos’u kendi elbiselerini giydirerek
savaşa gönderir. Arkadaşı savaşta ölünce Akhilleus buna çık üzülüp öfkelenir ve tekrar
savaşmaya karar verir. Hephaistos’un yaptığı özel silahları ve zırhını kuşanır. Hektor’u
öldürür. Ama Akhilleus da Troya’nın en korkak koruyucularından olan Paris tarafından
topuğuna atılan bir okla yere yığılıp can verir.506 Homeros’a göre Akhilleus, çok
yakışıklı, sarı saçlı, çakmak gözlü, gür sesli bir gençtir. Korku nedir bilmez. En büyük
tutkusu savaşmaktır. Şiddeti sever. Şan ve şerefine düşkündür. Acımasızdır. Bununla
birlikte müzisyendir de. Lir çalıp şarkı söylemeyi sever. Konukseverdir. Anne ve
babasına büyük saygısı vardır.507

12.3. Odysseus

Hesiodos onun hakkında, Kirke’nin eşi, Agrios ve Latinos’un da babası olan “sabırlı
Odysseus” diye tek bir yerde söz eder.508

Odysseus, daha çok Homeros destanlarında ünlü bir kahraman olarak yer alır. Đthake*
kralıdır. Yunanlı kahramanların en kurnazı ve en akıllısıdır. Homeros’un “Odysseia”
adlı efsanesinin ana kahramanıdır. Ayrıca “Đlyada” adlı efsanede de Homeros’un önemli
kişilerindendir.509 O, ünlü Troya savaşının başkahramanlarındandır. Annesi Antikleia,
babası ise Laertes’tir. O aklı, bilgisi, sabrı, ağırbaşlılığı, vizyonu ve yiğitliği ile ün
salmış bir kahramandır.

505
Derman Bayladı, a.g.e., s.224,225.
506
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.80,81,82
507
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Akhilleus” md., s.48.
508
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.140.
*
Yüzlerce Yunan kent krallıklarından biri olan Ege Denizi`ndeki Đtake Adası.
509
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.224,225.
113

Agrios hakkında mitoloji kaynaklarında önemli bir efsane geçmemektedir.

Latinos ise Roma efsanelerinde Đtalya’nın en eski halkının kralı, Latinlere adını veren
kahraman ve ilk Latin kralı olarak yer alır.510

Hesiodos’un anlatımına göre, Agrios ve Latinos iki kusursuz ve yaman kahramandırlar


ve çok uzaklarda bulunan kutsal adaların ortasındaki Tyrsen ülkesini yönetirler.511

12.4. Aineias

Hesiodos, Aineias’ın Ankhises ve Aphrodite’nin oğlu olduğunu söyler ve bunun dışında


da ondan söz etmez.

Bir öyküye göre O, Troya’lı kahramanların en meşhurlarındandır. Yunalılarla yapılan


Troya harbinde büyük kahramanlıklar gösterir. Hektor’dan sonra ikinci yiğit kişidir.
Troya düşünce, yanına babasını ve oğlunu da alıp Đtalya’ya gelir. Burada Roma şehrini
kurar.512 Aineias, Homeros’un Đlyada destanında önemli bir rol oynar. Ayrıca,
Vergilius’un yazdığı “Aeneis” destanı tamamen onun hayatını konu alır.513

12.5. Kadmos

Hesiodos, Kadmos’un Harmonia ile evlendiğini ve bu evlilikten dört kız (Đno, Semele,
Agaue ve Autonoe) doğduğunu bildirir. Bunu dışında, Teogoni’de Kadmos hakkında
başka bilgi yer almamaktadır.

Diğer kaynaklarda onunla ilgili bir hayli efsane bulmak mümkündür. Kısaca söz etmek
gerekirse Kadmos, Agenor’un oğludur. Kadmeia kentinin kurucusudur. Yunanlılar’a
uygarlığı O’nun getirdiğine inanılır. O, alfabeyi icad etmiş, insanlara madenciliği ve
tarımı öğretmiş, kentleri kurmuş ve sonunda bilgeliği simgeleyen yılan biçimine girerek
cennete gitmiştir. Ayrıca öldürdüğü bir ejderhanın dişlerini toprağa ekip bundan silahlı
adamlar üretmesi de ünlü efsanelerindendir.514

510
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e, s.203.; Pierre Grimal, a.g.e., s.433.
511
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.140
512
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.377.
513
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Aineias” md., s.20.
514
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e.., s.291.
114

1.13. ÖLÜMLÜLER (ĐNSANLAR) ĐLE EVLENEN TANRIÇALAR

Mitolojide kadınlarla evlenen tanrılar bulunduğu gibi erkek insanlarla evlenen


tanrıçalardan da bahsedilir.

13.1. Demeter

Olympos tanrıçası Demeter, Đasion isimli ölümlüyle evlenerek Girit’te Cömert Plutos’u
doğurur.515
13.1.1. Plutos

Karaları ve denizleri dolaşan, rastladığı kimselerin evine bolluk ve bereket getiren


cömert tanrıdır.516

Başka bir söylenceye göre Plutos, zenginlik ve servet tanrısıdır.517 Bir efsaneye göre
genç Plutos sadece faziletli, namuslu ve bilgili kimselerle arkadaş olacağını, ahlaksız ve
bilgisizlere yüz vermeyip onları sefalet içinde bırakacağını söyleyince Zeus herkesin
servetten faydalanmasını istediği için Plutos’un gözlerini çıkartır. Böylece Plutos hiç
kimseyi görmeyecek ve önüne gelen herkese ihsanda bulunacak, servet dağıtacaktır.
Fakat sonuç istenildiği gibi olmaz. Ahlaksızlar ve yüzsüzler Plutos’un etrafını sararlar
ve yalan dolanla onu kandırıp servet sahibi olurlar. Fazilet sahibi insanlarsa yüzsüzlerin
arasından servete ulaşmak için yol bulamazlar ve hep aç sefil yaşarlar. Eski
Yunanlılar’a göre, faziletli insanların fakir; ahlaksızların ise zengin olmasının gerçek
sebebi budur.518

13.2. Harmonia

Ares’le Aphrodite’nin kızı olan Harmonia, bir ölümlü olan Kadmos’la evlenir. Bu
evlilikten dört tane güzel kızları olur. 519 (Bkz.: Đkinci Bölüm, 12.5. “Kadmos”, sf. 112)

515
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.138.
516
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.138,139.
517
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.472.
518
Şefik Can, Klasik a.g.e., s.138., Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Plutos” md., s.665.
519
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.138.
115

13.3. Kallirhoe

Okeanos’un kızlarından olan Kallirhoe, Khrysaor’la evlenerek yaman dev Geryoneus’u


doğurmuştur.520 Bu konudan daha önce bahsedildi.

13.4. Eos (Şafak)

Tithonos∗ adlı bir ölümlüyle evlenir ve bu evlilikten Memnon ve Emathion doğar.


Memnon Habeşistan’ın tunç tolgalı kralıdır. Emathion da kraldır. Yine bir ölümlü
olan Kephalos∗∗ la sevişen Şafak tanrıça, Phaeton’u (Fayton) doğurur.521

13.4.1. Phaeton

O, tanrıya benzeyen, etrafına gençlik saçan, parlak ve soylu bir delikanlıdır. Bir gün
Aphrodite bu genci kaçırır ve O’nu geceleri kutsal tapınakları bekleyen tanrısal bekçi
yapar. 522 Teogoni’de, Phaeton hakkında başka bir bilgiye yer verilmemiştir.

Başka kaynaklara göre; adı “parlayan, parıldayan “anlamına gelen Phaeton, Eos’un
oğlu olarak efsanelerde pek yer almaz. O, efsanelerde daha çok Helios (Güneş)’un
oğlu olarak geçer. Onu konu alan en ünlü efsaneye göre bir gün babası Güneş’ten
arabasını sürmek için izin ister. Güneş buna pek yanaşmaz ama sonunda O’nu
kıramaz. Nasihatta bulunarak buna izin verir. Arabayla gökyüzünde gezinmeye
başlayan Phaeton korkuya kapılır ve atlar yoldan çıkarlar. Çok hızlı koştuklarından,
tekerleklerinden kıvılcımlar çıkmaya başlar. Büyük bir evrensel yangının meydana
gelmesini önlemek için Zeus, Phaeton’u yıldırımıyla vurup Eridanos nehrine düşürür.
Kız kardeşleri Heliadlar, Phaeton’un cesedini alarak cenaze töreni düzenlerler. Çok
ağladıklarından ötürü birer kavak ağacına dönüşürler.523

520
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.138,139.

Troya kralı Laomedon’un oğlu, çok yakışıklı bir genç. Eos onu kaçırıp sarayına yerleştirir ve ona
ölümsüzlük verir. Ama gençliği vermeyi unutur. Bu yüzden ihtiyarlayınca zamanla büzülerek bir çekirge
haline gelir.(Hesiodos Eseri ve kynklr.,s.222)
∗∗
Atina kralı Pandion’un oğlu. (Bkz.: Hesiodos Eseri ve Kaynakları, s.197)
521
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.139.
522
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.139.
523
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Phaeton” md., s.638.
116

13.4.2. Memnon

Hesiodos, Eos’un oğlu olmasının dışında ondan söz etmez. Memnon, mitolojide
Habeş kralı olarak geçer. Şafak tanrıçası Eos’un oğludur. Troyalılar’a yardım ederken
Akhilleus tarafından öldürülmüştür. Annesi onun ölümüne o kadar üzülür ki
ağlamaktan günlerce gözlerinden yaş döker. Çiğ tanecikleri, bu annenin
gözyaşlarından meydana gelmiştir.524

13.4.3. Emathion

Emathion, efsanelerde hemen hiç yer almaz. Eos’un oğlu olmasının dışında Hesiodos
ondan bahsetmez. Bir söylentiye göre Etiypya kralı olan Emthion, Herakles’in altın
elmaları çalmasına engel olmak ister. Çarpışırken Herakles tarafından öldürülür.525

13.5. Psamathe

Nereus’un kızlarından olan yüceler yücesi Psamathe, Aphrodite’nin büyüsüyle


Aiakos*’la birleşerek Phokos’u doğurur.526
Bir efsaneye göre Psamathe, Aikos’la ilişkiden kaçmak için fok balığı kılığına girer ama
yine de ondan kurtulamaz. Oğlu Phokos, üvey kardeşi Peleus** tarafından öldürülünce
Psamathe Peleus’un sürülerine kurt gönderip onları kırdırır. Psamathe, daha sonra
Aikos’u bırakıp Mısır kralı Proteus’la evlenir.527

13.5.1. Phokos

Aiakos’la Psamathe’nin oğludur. Phokos kelime olarak “fok balığı” anlamına


gelmektedir. Bir tradisyona göre, O’na bir balık adının verilmesinin sebebi, bir insan
olan Aiakos’tan kaçmak için bir fok balığı kılığına girmesinden dolayıdır. Phokos, orta
524
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Memnon” md., s.398.
525
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Herakles” md., s,274.
*
Aiakos; Zeus’la Aigina’nın ölümlü oğlu. Haksever ve dindar biri. Ölüler ülkesinin yargıçlarından biri
olarak geçer. (P.Grimal, s.18)
526
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.139.
**
Peleus, mitolojide Phthia kralı. Kıskançlıktan üvey kardeşi Phokos’u öldürünce babası kral Aiakos onu
Phtyia (Tesalya)’ya sürer. Phthyia kralı onu günahlarından arındırır. Ayrıca kızıyla da evlendirip krallığın
üçte birini ona verir. Yanlışıkla Kayın pederini öldürünce oradan da sürülür… buna benzer maceraları
süer gider.(bkz.: P. Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Peleus” md., s.620. ; O. Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü,
“Peleus “ md., s.498.)
527
Pierre Grimal, a.g.e., s.698.
117

Yunanistan’a gelerek Phokis bölgesini kuran kişidir. Kardeşleri Peleus ve Telamon,


O’nun başarılarını kıskanıp bir gün O’nu öldürürler.528

13.6. Thetis

Hesiodos, O’ndan tek bir yerde söz eder ve onun için “gümüş ayaklı Thetis” deyimini
kullanır. Onun kimin kızı olduğu konusunda bir bilgi vermez. Thetis, Psamathe’nin
üvey, Aikos’un öz oğlu olan ölümlü Peleus ile evlenir ve bu evlilikten ünlü kahraman
Akhilleus dünyaya gelir.529

Başka kaynaklara göre Thetis’i, Okeanos’un kızı Tethys’le (“Tetis” diye okunmasından
olsa gerek) karıştıranlar olmuştur. Ancak daha tutarlı bir görüşe göre O, Nereus kızı
Thetis’tir. (Daha önce “Nereus kızları”ndan söz etmiştik.) O, o kadar güzel bir kızdır ki,
Zeus ve Poseidon gibi büyük tanrılar bile ona âşık olurlar. Ondan doğacak çocuğun
kendilerinden daha güçlü olacağı kehanetinden dolayı O’nunla evlenmekten korkarlar.
Bu yüzden de O’nu ölümlü Peleus’la evlendirirler. Đşte ünlü Akhilleus, bu deniz
tanrıçası ile, ölümlü Peleus’tan dünyaya gelmiştir.530

13.7. Aphrodite

Ankhises* adlı ölümlüyle Aphrodite ilişkiye girer ve bu ilişkiden Aineias doğar.531

13.8. Kirke

Güneş’in kızı Kirke, Odysseus’la sevişerek Agrios ve Latinos’u doğurur. Bu kusursuz


ve yaman kahramanlar çok uzaklarda bulunan kutsal adaların ortasındaki Tyrsen
ülkesini yönetirler.532 Hesiodos, ne Kirke ve Odysseus hakkında ve ne de Agrios ve
Latinos hakkında başka bilgi vermez.

528
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Phokos” md., s.247.
529
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.139.
530
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Thetis” md., s.634.
*
Troya kral soyundan. Đda dağında sürülerini otlatırken Aphrodite gökten inip onunla sevişir. .( S.
Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.176)
531
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.140.
532
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.140.
118

Başka kaynaklara göre Kirke, büyücü ve gelecekten haber verebilen bir kadındır. Bir
keresinde Odysseus ‘un adamlarını sihirli değneği ile mizaçlarına göre çeşitli
hayvanlara çevirmiş; Odysseus Hermes’in verdiği akılla arkadaşlarının tekrar eski
hallerine dönmelerini Kirke’ye sağlatmıştır. Kirke, Odysseus’a gelecek hakkında bir
takım kehanetlerde de bulunmuştur.533 O, insanları çeşitli hayvanlara çevirip ahırlara
hapseden, çeşitli aşk serüvenleriyle ünlü bir kadındır ve ayrıca mitolojide, Latinlerin
atası sayılan “Latinis’in (Latinos) de annesidir.534

14. ĐAPETOSOĞULLARI VE PANDORA

Bu bölümde insanları çok sevmesi ve onları koruyup kollamasıyla öne çıkan


Prometheus ile, Hesiodos’un insanlığın başına bir bela olarak nitelendirdiği ilk kadın
Pandora’nın öyküsü mitolojik eserlerde geniş bir yer tutmaktadır.

14.1. Đapetos

Birinci kuşak Titanlar’dan, Uranos ile Gaia’nın oğludur. Kardeşi Okeanos’un kızı
Klymene ile evlenir. Bu evlilikten Atlas, Menoitios, Prometheus ve Epimetheus
doğarlar. Hesiodos onlardan “belalı kahramanlar” diye bahseder. Titanlar savaşında
Zeus diğer Titanlar’la birlikte Đapetos’u da Tartaros’a atmıştır.535

Başka bir efsaneye göre Đapetos, Okeanos kızı Asia’nın kocası olarak geçer.536 O’nu
ünlü kılan, bu belalı kahramanların babası olmasıdır. Bunun dışında efsanelerde pek yer
almaz.

14.1.1. Atlas

Teogoni’de anlatıldığına göre, Atlas’ın azgın yürekli, çılgın ve aşırı güçlü bir tanrı oluşu
yüzünden Zeus O’na zor bir görev verir. O’nun görevi, dünyanın bir ucunda dimdik

533
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.84., Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma,
s.388,389,390.
534
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Kirke” md., s.325.
535
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.121,195.
536
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.258.
119

ayakta durarak gökyüzünü sürekli başı ve kolları üstünde tutmaktır. Zeus, O’nun için
böyle zorlu bir kaderi seçmiştir.537

Başka kaynaklara göre Atlas, kardeşlerden en büyüğü idi. Denizlerin bütün


derinliklerine ve sarp kayalıklara hâkimdi. O’nun ülkesinin adı Atlantis’di. Atinalılar
Zeus’un olurunu alarak Atlantis’lilerle savaşıp onları yendiler ve bütün Atlantis’i
yıktılar. Bu savaştan sağ kurtulan Atlas, kardeşleriyle birlikte Olympos’lulara karşı
Titanlar’ın yanında savaşa girdi. Titanlar savaşı kaybettiler. Zeus, Atlas’ın kardeşi
Meniotos’u yıldırımıyla öldürüp Tartaros’a gönderdi. Atlas’a ise sonsuza kadar yer
küreyi omuzlarında taşıma cezası verdi. Atlas Pleiadlar, Hyadlar ve Hesperidler’in
babasıdır.538 Görüldüğü üzere, Atlas’ın bazı kaynaklarda gökyüzünü taşıdığı,
bazılarında ise yerküreyi taşıdığı ifade edilmektedir.539

14.1.2. Menoitios

Kendini çok beğenen azgın bir tanrıydı. Zeus, yıldırımlarla O’nu vurarak Erebos (Ölüler
diyarı) karanlıklarına yolladı.540

Çünkü O, Titanlar’la bir olup Olympos’lulara karşı savaşmıştı ve savaşta yenik


düşmüştü.541 Menoitios hakkında fazla öykü bulunmamaktadır.

14.1.3. Prometheus

Hesiodos, hem Teogoni’de ve hem de Đşler ve Günler’de O’na geniş bir yer ayırır. Buna
göre Prometheus, kıvrak zekâlı ve cin fikirli bir tanrıdır.542 Prometheus, Zeus’u
aldatmak maksadıyla bir gün bir öküzü ikiye bölüp Zeus’a getirir. Öküzün yarısı yağlı
ettir, fakat Prometheus etin altına kurnazca bağırsak saklamıştır. Yarısı da sade
kemiktir ve altında yağlı et saklıdır. Zeus bunu görünce Prometheus’a bu paylaşımın hiç
de hakça bir paylaşma olmadığını söyler. Prometheus bunun üzerine Zeus’a dilediği
parçayı alabileceğini söyler sinsice. Zeus eti kontrol edip Prometheus’un kurnazlığını

537
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.121.
538
Robert Graves, Yunan Mitleri, s.163
539
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.121.
540
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.121.
541
Robert Graves, a.g.y., s.163
542
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.121.
120

anlayınca oldukça öfkelenir. Buna çok öfkelenen Zeus bundan sonra insanlara ateş
vermez olur. Prometheus yine bir oyun eder ve bir ateş kıvılcımını nartex* kamışının
içerisine koyarak kaçırıp insanlara verir. Zeus bunu fark edince Prometheus’u sağlam
zincirlerle bir kayaya bağlar. Sonra üstüne bir kartal gönderir. Bu kartal her gün gelip
Prometheus’un karaciğerini tırnaklarıyla koparıp yemektedir. Gece olunca
Prometheus’un ciğeri tekrar büyüyüp eski haline gelmektedir. Kartalın Prometheus’un
karaciğerini yemekte olduğunu gören Herakles, kartalı vurup öldürür. Zeus Herakles’i
hoş görür. Çünkü onun isminin her yerde duyulmasını istemektedir. Zeus, Prometheus’u
da affeder.543

Đşler ve Günler’de ise Zeus’la Prometheus’un öyküsü şöyledir: Zeus kendini aldattığı
için bu “sivri akıllı” Titan’a oldukça kızar ve bunun üzerine varını yoğunu insanlardan
saklar. Đşte o gün bugündür insanoğlu dertlerle boğuşmaktadır. Zeus, bu arada ateşi de
insanlardan saklamıştır. Güçlü Prometheus da insanlar için ateşi çalıp kamışta saklamış
ve insanlara vermiştir. Zeus bundan haberdar olunca çok öfkelenir ve Prometheus’a
şöyle seslenir:

“Đapetesoğlu sivri akıllı kişi,


Seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye,
Ama bil ki dert açtın kendi başına da:
Çaldığın ateşe karşılık bir bela,
Öyle bir bela salacağım ki insanlara,
Sevmeye, okşamaya doyamayacaklar bu belayı…”544

Đşte Zeus bunun üzerine, insanların başına bela olarak kadını yaratır.(bkz.: Đkinci
Bölüm, 14.2.“Pandora”, sf.120)

Başka kaynaklara göre Prometheus, ilk erkek insanı tanrılardan öç almak için
yaratmıştır. Đlk dişi insan olan Pandora’yı da Prometheus’tan öç almak için tanrılar
yaratmıştır.

*
Nartex; Đçinde ateş taşınabilen bir bitkinin adı, Anadolu’da yetişen zambakgillerden bir bitki. Dayanıklı
bir bitki olduğundan içine konan kor ateşi taşımak için ilk çağlarda tercih edilirmiş.
543
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.122,123.
544
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.144,145.
121

Prometheus, (Promete), Yunan mitolojisine göre ilk uygarlığın öncüsüdür. Mitolojiye


göre, tanrılardan öç almak amacıyla balçıktan yarattığı ilk erkek insana uygarlığı
vermek için gökyüzünden ateşi çalan Titan’dır. Bu tasarımda insan, bir öç alma
öğesidir. Nitekim Prometheus da “öç” anlamına gelen Yunanca “tisis" sözcük kökünden
türetilen bir titan, bir dev ismidir. Ama O, Yunan mitolojisinin öbür devleri gibi
doğadışı, korkunç ve acayip bir yaratık değildir. Tersine çok akıllı, duygulu ve iyicil bir
yaratıktır. Bencilliklerinden ve despotluklarından ötürü tanrılara, özellikle de Zeus'a
kızmaktadır. Đnsanları da evrende kendine benzer varlıkları çoğaltmak için yaratır.
Tanrıların tanrısal serüvenine karşı, Prometheus'un insansal serüveni böyle başlar. Bazı
metinlerde Prometheus'un annesi Asia ve kardeşi Athos olarak gösterilir. Prometheus,
öteki kardeşleri gibi, tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış ne var ki öteki
kardeşlerinden farklı olarak sonunda insanlar yaratmak ve onlara ateşi (yaratıcılığı,
bilimi, uygarlığı) vermekle bu düzeni değiştirmeyi başarmıştır. Olympos tanrılarının
kuvvet ve kudretine karşılık, Prometheus'da kurnazlık ve zekâ vardır. Titanlar’ın
isyanları sırasında tarafsızlığını korumuş ve başkaldırmamış bir Titan oğlu olarak
Zeus'un gözüne girmeyi başarmıştır. Zeus onu Olympos'taki ölümsüzlerin arasına alır.
Oysa o, Zeus ve arkadaşlarına karşı kin beslemektedir. Dedelerinin öcünü almak için,
kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yaratır. Sonra onun acizliğine acıyarak,
Hephaistos’un (Ateş Tanrısı) alevler saçan ocağından bir kıvılcım çalıp onu insanlara
armağan eder.545

14.1.4. Epimetheus

Yarım akıllıydı. Zeus’un armağan ettiği (fakat akıllı Prometheus’un “sakın bu armağanı
kabul etme” diye uyardığı) Pandora’yı kabul ederek insanlığın başına büyük bir bela
açmıştır.546 Epimetheus hakkında, Teogoni’de başka bilgi yer almamaktadır.

Epimtheus, güzel mi güzel fakat akılsızlıkta kendisinden geri kalmayan, Pandora’nın


kocasıdır. Kıt düşünceli, iş işten geçtikten sonra aklı başına gelen bir Titan’dır.547
Hakkında fazlaca öykü bulunmamaktadır.

545
Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, s.67. ; Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.254-257.
546
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.121.
547
Derman Bayladı, Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, s.289.
122

14.2. Pandora

Hesiodos her iki kitabında da Pandora’ya geniş bir yer ayırır. Onun anlattığına göre,
Prometheus’un insanlara kazandırdığı ateşe karşılık topal Hephaistos, Zeus’un buyruğu
ile insanlığın başına bir bela olacak olan bir kız yarattı.548 Hephaistos bu belayı
yaratırken Zeus’un direktifiyle önce bir parça toprağı suyla iyice karıştırdı. Đçine insan
sesi ve insan gücü koydu. Yüzünü tanrıçalara, bedenini genç kızlara benzetti. Athena,
O’na el işlerini öğretti. Aphrodite, istekleri ve tutkuları verdi. Hermeias, köpek yüreği
ve tilki huyunu verdi. Hephaistos onu bir kız biçimine soktu. Tanrıça Athena,
Kharit’ler, Peitho, Hora’lar ve Hermais (Hermes) bu kızı iyice süslediler. Üzerine duvak
giydirip başına da - topal Hephaistos’un babası Zeus’a yaranmak için usta elleriyle,
karada ve denizde yaşayan hayvanlardan birçoğunun resmini üzerine nakşettiği - çelenk
ve altın taç koydular.549 Sonra, Zeus bu belayı insanların ve tanrıların önlerine götürüp
koydu. Tanrılar ve insanlar bu süslü püslü ve pırıltılı aldatıcı güzelliği görünce
şaşakaldılar. Hesiodos’a göre insanların baş belası olan kadınların soyu işte bu
yaratıktır. Kadınlar baş belasıdır; çünkü onlar fakirliğe sıkıntıya hiç alışamazlar. Hep
bolluk isterler. Bal arılarının gün boyu çalışıp getirdiği balları kovanlarda yiyen oğul
arılara benzerler. Đşte Zeus, insanlara baş belası olsunlar diye yaratmıştır kadınlar
soyunu.550 Heisodos’a göre “Pandora” bütün tanrıların armağanı demektir. Bütün
tanrılar O’nu Epimetheus’a gönderdiler. Prometheus önceden Epimtheus’a, Zeus’tan
armağan gelirse almamasını söylemişti. “Eğer alırsan insanların başını derde sokarsın”
diye uyarmıştı. O bunu dinlemedi ve Pandora’yı aldı. Ama alınca başına bela aldığını
anladı. Pandora kutunun kapağını açınca daha önce hiç dert tasa bilmeyen insanlara
acılar, dertler bulaştı. Çünkü bu bir dert kutusuydu. “Umut” da tam çıkacaktı ki Pandora
kapağı kapattı. O günden beri insanların başı derttedir. Toprak, deniz, geceler,
gündüzler hep dert doludur.551

Diğer kaynaklara göre; Pandora sözcük olarak “tüm armağan” demektir. Çünkü O’na
Aphrodite güzelliğini, Minerva çekiciliğini, Hermes kurnazlığını ve yalancılığını, bütün
öbür tanrılar da tek tek kendi özelliklerini armağan etmişlerdi. Böylece kadın daha

548
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.123,144,145.
549
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.144.
550
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.123,124.
551
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.145,146.
123

yaratılma aşamasında iken tüm tanrı olmuştur.552 Pandora, Zeus’un emriyle bütün
tanrıların yardımlarıyla Hephaistos ve Athena tarafından yaratılmıştır. Her bir tanrı
O’nu bir nitelikle donattı.553 Zeus Pandora’yı Epimtheus’a gönderdi. Prometheus bilge
ve kurnazdı. Ancak Epimetheus aptal ve ihtiyatsızdı. Prometheus, kardeşi Epimtheus’a
Zeus’tan armağan almamasını, aksi takdirde ölümlülerin (insanlar) başını belaya
sokacağını söylemişti. O Pandora’nın güzelliğine dayanamadı ve kardeşinin sözünü
dinlemeyip Pandora’yla evlendi.554 Meraklı Pandora, Zeus’un daha önceden kendine
armağan ettiği ve kesinlikle açmamasını istediği kutuyu açtı. Meğerse kutuda hep
dertler, acılar… varmış. Đşte o anda kutuda bulunan bütün bu dertler, hastalıklar,
belalar… kutudan dışarı uçuştular. Pandora kutuyu kapattı ama kutuda sadece “ümit”
kalmıştı. O günden itibaren insanlara dertler, hastalıklar… bulaştı.555

Diğer bir hikâyede ise Haberci Tanrı Hermes, Olimpos’a giderken sırtında çok uzaklara
götürmesi gereken sandığı Pandora ve eşine bırakır. Pandora merak edip kutuyu açınca
kendine ve eşinin üzerine pişmanlık, kızgınlık, kibir vs. gibi kötü özellikler, yaşadıkları
mutlu ormana ve bütün dünyaya türlü türlü kötü özellikler yayılır. Son anda Epimetheus
sandığı kapatır. Sandığın içinden bir ses gelir. Sandıktan gelen cılız ses; “-Lütfen beni
çıkarın. Dışarıdaki kötülüklerle ancak ben baş edebilirim” der. Bu sefer Pandora ve eşi
birlikte açarlar sandığı. Sandığın dibinde bir kelebek vardır. Bu kelebek de ümittir.556

15. YERALTI DÜNYASI

Hemen hemen bütün dinler ölüm sonrası hayat ile ilgili çeşitli fikirler öne sürmüşlerdir.
Yunan mitolojisinde de ölüm sonrası hayatla ilgili zengin bir inanış olduğu görülmüştür.
Şimdi, konuyla ilgili özellikle Hasiodos’un fikirlerine öncelik vermek suretiyle ölüm
sonrası hayatla ilgili

15.1. Tartaros/Hades

Hesiodos, Hades’ten söz ederken daha çok, “ölüler diyarı” ve “ölüler yurdu” gibi
deyimler kullanır. O, “Hades” kelimesiyle genelde yeraltının yönetici tanrısını kasteder
552
Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, s.68.
553
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Pandora” md., s.602,603.
554
Bedrettin Cömert, Mitoloji ve Đkonografi, s.22,23.
555
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.15,16.
556
Rosa Agizza, Antik Yunanda Mitoloji, s.158-159.
124

ve yeraltı dünyası için de sadece “Tartaros” kelimesini kullanır. Diğer kaynaklarda


geçtiği gibi orasını çeşitli bölümlere ayırmaz. Hades, orayı karısı Persephone ile birlikte
yönetir. Hesiodos’un anlatımına göre; Zeus’un emriyle Yüz Kollular (Gyes, Kottos ve
Briareus), Tartaros’un tunçtan yapılmış kapısında birer sadık bekçi olarak
beklemektedirler. Onlar, yeraltı konaklarında otururlar. Oradan çıkmaya kimsenin gücü
yetmez. Çünkü dört bir yanı yüksek duvarlarla çevrilmiştir. Poseidon oranın tunç
kapılarını kapatmıştır.557 Savaşta yendiği Titanlar’ı Tartaros’a zincirlemiştir. Öldürülen
ejderhalar hep oraya gönderilirler. Orası toprağın altıdır ki adı Tartaros’tur ve
yeryüzünden tunç bir örs düşse ancak dokuz günde varabilir oraya. Đşte Titanlar Zeus’un
isteği doğrultusunda orda tutulmaktadırlar. Üç kat karanlıktır orası. Uçsuz bucaksız
denizin, yıldızlı gökyüzünün ve toprağın kökleri Tartaros’un üstünde kurulmuştur.
Bütün varlıkların son uçları orada bulunmaktadır. Orası, oldukça da derindir. Bir yılda
dibine ulaşılamaz. Orada korkunç bir hızla bora esmektedir ve her şeyi savurmaktadır.
Nyks (Gece)’in konağı da korkunç bulutlar içerisinde orda bulunmaktadır.558

Hesiodos, yeraltını bekleyen bir “Cehennem Köpeği”nden bahseder. Bu köpek, adı ağza
alınmayacak korkunçluktaki “Kerberos” canavarıdır. O, Tartaros’la Gaia’nın çocuğu
olan Typhon ile azgın canavar Ekhidna’dan doğmuştur. O, korkunç bir sesi ve elli tane
başı olan, amansız, sinsi, acımasız ve yırtıcı bir köpektir.559 Yer altı tanrısı Hades ve
tanrıça Persephone’nin konağının kapısında beklemektedir. Kapıdan giren ölülere
yalanıp yaltaklanmakta ve çıkmak isteyenleri ise saldırıp paramparça etmektedir.560 Elli
tane başı olan, tunç sesli, acımasız, sinsi ve yırtıcı bir köpektir.561

Yeraltında, ışıldayan kapılar ve derin temeller üstünde hiç sarsılmayan tunçtan eşikler
vardır. Zeus tarafından oraya atılmış olan Titanlar bu eşiğin önünde otururlar.562

Daha önce de Okeanos soyu işlenirken bahsedildiği gibi yeraltında akan belalı bir Styks
ırmağı da vardır. Tanrılar onun adını anarak yemin ederler. Okeanos’un bir kolu olup
onun onda biri büyüklüğündedir. Yalan yere yemin eden tanrılar büyük ceza görürler.563

557
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.129.
558
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.129,132.
559
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.115.
560
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.130.
561
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.y., s.130.
562
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.131.
563
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.130,131.
125

Nyks (Gece) ile Hemera (Gündüz) da yeraltındaki konağın önünde otururlar. Atlas’ın
gökyüzünü başı üzerinde tuttuğu yerde Gece ile Gündüz selamlaşırlar. Biri konağa
girerken öbürü çıkar. Đkisi aynı anda bir arada asla olamazlar. Biri yeryüzündedir, diğeri
içeride çıkmayı beklemektedir. Gündüz elinde ışığı taşır, Gece ise ölümün kardeşi
uykuyu taşır.564

Gece’nin çocukları Hypnos (Uyku) ve Thanatos (Ölüm) de yeraltında otururlar. Bunlar


korkunç tanrılardır. Güneş ne inerken ve ne de çıkarken onlara ışığını hiç çevirmez.
Uyku insanlara tatlı bir huzur götürür. Ölüm ise katı kalplidir ve yakaladığı insan
elinden kurtulamaz. Ölümsüz tanrılar bile ona kin beslerler.565

15.2. Başka Kaynaklara Göre Yeraltı:

Hemen bütün mitoloji yazarları, yer altı dünyasından bahsetmişlerdir. Orada akan
ırmaklardan çeşitli yaratıklardan ve yeraltını oluşturan çeşitli bölümlerden söz
etmişlerdir. Bu ayrımlarda yeraltının genel adının Hades olduğu ve diğer bölümler
Tartaros, Erebos ve Elysion’un ise Hades’in birer bölümü olduğu anlaşılmaktadır.
Şimdi bu görüşlerden kısaca bahsetmek istiyorum.

-Hades: Hades, ölüler ülkesinin adıdır. Orası, on iki büyük tanrıdan biri olan Hades ve
karısı tarafından yönetilir.566

-Erebos; Đnsanlar ölünce direk buraya gelirler.567 Orası yer altı karanlığıdır. Yeryüzü
karanlığı Nyks’le birlikte Khaos’tan doğmuştur. Ölülerin oturdukları en karanlık
bölgedir.568

-Elysion: Yer altı yargıçları tarafından yargılandıktan sonra suçsuz bulunanların içinde
ebediyen mutlu yaşayacakları cennettir.569

564
S. Eyüboğlu; A. Erhat; a.g.e., s.129,130.
565
S. Eyüboğlu; A. Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, s.130.
566
Edith Hamilton, Mitologya, s.23.
567
Edith Hamilton, a.g.e., s.24.
568
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Erebos” md., s.175.
569
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.168.
126

-Tartaros: En derinde bulunur ve ölülerin ikinci durağıdır.570 Tartaros bu Erebos’un bir


bölümüdür.571 Ölülerin ruhları, tanrı Hermes’in yardımı ile, ölüm tanrısı Thanatos veya
Hypnos tarafından buraya sevk edilirler. Buraya gelirken önce Styks boğazından
geçmeleri gerekir. Hades’in kapıları oraya girenler için açık; çıkmak isteyenlere ise
ebediyen kapalıdır.572 Orası ilk zamanlar iyilerle kötülerin bir arada yaşadıkları bir yer
altı ülkesi olarak düşünülürken, zamanla suçlular için ceza yeri olarak Tartaros
(cehennem), iyiler içinse mükâfat yeri olarak Elysion (cennet) tabirleri üretilmiştir.573

Orası yerin dibindeki cehennemdir. Önceleri tanrı ve yarı tanrı kahramanların işkence
edilmek üzere kapatıldıkları hapishaneler olarak tasvir edilirken sonraları suçlu
insanların da gönderildikleri cehennem olarak düşünülmeye başlanmıştır.574 Orası
Hades’ten daha derinde bulunur ve ölülerin ikinci durağıdır.575 Uranos, Gaia’dan doğan
ilk çocukları olan Kiklops’ları oraya hapsetmiştir. Birileri karşı gelecek olduğunda Zeus
onları Tartaros’a atmakla tehdit eder.576

Yeraltında Kerberos adında, üç köpek başlı ve kocaman kuyruklu bir yılan bekçilik
etmektedir. Bu yaratığın sırtından da bir sürü yılan kafaları çıkar. Havlamalarıyla ruhları
dehşete düşürür. Bu köpeğin oradaki esas görevi, dirilerin oraya girmesini ve giren ölü
ruhlarının da tekrar çıkmasını önlemektir. Yer altı serüvenlerinin hemen hepsinde adı
geçer.577

Kapıdan giren ölüler üç yargıcın önüne çıkarlar. Oradan, kötüler sonsuz acı çekmek
üzere Tartaros’a; iyilerse mutluluk içinde yaşamak üzere Elysion kırlarına
gönderilirler.578

Yeraltında ayrıca çeşitli ırmaklar bulunur. Bu ırmaklar şunlardır:

Akheron: Ölüler diyarına (Cehennem) varmak için ruhların geçmek zorunda oldukları,
kıyıları kamışlarla kaplı, batak ve çamur dolu bir ırmaktır.579

570
Edith Hamilton, a.g.y., s.23,24.
571
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Erebos” md., s.175.
572
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s.147.
573
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Hades” md., s.222.
574
Orhan Hançerlioğlu, a.g.e., s.616.
575
Edith Hamilton, Mitologya, s.24.
576
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, “Tataros” md., s.763.
577
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, “Kerberos” md., s.172.
578
Edith Hamilton, a.g.y., s.24.
127

Kokitos: Ölüler diyarının suyu çok soğuk olan iniltiler ırmağıdır. Akheron’un bir kolu
olup Styks’e paralel olarak akar.580

Lethe: Ölüler diyarındaki ölülerin yeryüzündeki hayatlarını unutmak için suyundan


içtikleri, unutmayı simgeleyen bir pınardır.581

Phlegethon: “Alev” anlamına gelir ve yer altı ülkesinin ateş ırmağıdır.582

Styks: Tartaros’u çevreleyen ölümsüzlük ırmağıdır. Yeraltına gelen ölü ruhları bu


ırmaktan geçmek zorundadırlar.583

Yeraltında ölü ruhlarını karşıya geçirmekle görevli Kharon adında Đhtiyar bir balıkçı
bulunur. Bu balıkçı, ölülerin ruhlarını geçiş parası karşılığında teknesiyle, Tartaros’un
bulunduğu karşı kıyıya geçirir. O yüzden eskiden ölüler gömülürken dudaklarının
üstüne para konulurmuş.584

Uranos’un yere akan kanından hamile kalan Gaia’dan doğan, üç kız kardeş Erinis’ler
de yeraltında otururlar. Ellerinde meşaleler ve kamçılar vardır. Cehennemin
cezalandırıcı tanrıçalarıdırlar.585 Hades’e gelen kötüleri cezalandırırlar. Hatta bazen
yeryüzüne çıkıp günah işleyenleri cezalandırıp suçsuzların öçlerini aldıkları da olur.586

579
Pierre Grimal, a.g.e., s.41.
580
Pierre Grimal, a.g.e., s.397.
581
Azra Erhat, a.g.e., s.194.
582
Orhan Hançerlioğlu, Đnanç Sözlüğü, “Phlegeton” md., s.508.
583
Rosa Agizza, Antik Yunanda Mitoloji, s143.
584
Edith Hamilton, Mitologya, s.24.
585
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, “Erinyeler” md., s.180,181
586
Edith Hamilton, a.g.y., s.24.
128

15.3.Olympops’lu 12 Büyük Tanrı’nın Özelliklerini Gösterir Tablo


1- Zeus:
a. Hesiodos’a göre; *Temkinli bir tanrıdır. *Tanrıların ve insanların babasıdır. *Yıldırımla yeryüzünü
titretir. *Dilediğini aziz; dilediğini zelil eder. *Kamburu dimdik; dimdiki de kambur eder. *Doğruları,
savaşlardan ve türlü belalardan korur, ölçüyü kaçıran, kötü yola sapan kişileri ise cezalandırır. *Koca
orduları ve donanmaları darmadağın eder. *Her şeyi görür ve bilir.
*Kirli insanları, güneşe karşı, geceleyin, yol ortasına ve ırmak kenarına işeyenleri vb. hiç sevmez,
böylelerinin dualarını da kabul etmez.
b. Başka kaynaklara göre; *Zeus, şimşeklerin ve gökyüzünün tanrısıdır. *Kutsal kuşu kartal ile
betimlenir. *Elinde asası ve şimşek demeti vardır. *O, parlak gökyüzü, ışığın efendisi ve uzaktan
duyulan gök gürültüsü”dür. *O, yaratıcı bir tanrı değildir, fakat bütün evrende ve tanrılar arasında en
üst basamakta yer alan mutlak egemendir. *Yağmuru yağdıran, gökkuşağını göğe asan, rüzgârı estiren,
şimşeği fırlatan ve bulutları toplayandır. *Tanrılar içerisinde kadınlara en fazla düşkün olanıdır
*Sürekli âşık olur, kadınların peşinde koşar, yalanlar söyler; ancak bütün bunlar büyüklüğünü
kaybettirmez. *Karşı konmaz bir kalkanı vardır. *Kutsal ağacı meşedir. *Verimlilik kaynaklarını idare
eden rabdir. *Hem ölümsüzler ve hem de ölümlüler onun buyruğu altındadır. *O, en yüce bilgedir.
*Gökte ve yerde ahenk ve düzeni o sağlar. *Krallar, krallık gücünü ondan alırlar. *Çoğunlıkla, güçlü bir
vücuda sahip, olgun bir adam görünüşünde, geniş alınlı, ciddi ve derin bakışlı, gür ve dalgalı saçlı,
kıvırcık sakallı olarak, bir elinde âsâ ve diğer elinde yıldırım tutar şekilde tasvir edilir.
2- Hestia:
a. Hesiodos’a göre;
*O, Olympos’un şanlı tanrıçasıdır.
b. Başka kaynaklara göre; *Aile ocağını temsil eden ocak tanrıçasıdır. *Evin, yuvanın korucusudur.
*Đlk doğan tanrıça olduğu için en çok saygı ona duyulur. *Yumuşak huylu, alçak gönüllü, barışçı ve
nazik bir tanrıçadır. *Sığınmacılar ve konuklar onun koruması altındadır. *Hiçbir kavgaya ve olaya
karışmayan tek isimdir. *Hep bakire kalmış, bekâret tanrıçasıdır. *O ayrıca ev yapma sanatının da
mucidi sayılır. *Mevsimin ilk meyveleri O’na takdim edilir. *Belli bir kişiliği yoktur, öykülerde önemli
bir yer tutmaz. Sakin ve ciddi tavırlı genç bir kadın olarak, ayakta ve bazen oturarak, kimi zaman
başından omuzlarına inen bir örtüyle tasvir edilir.
3- Demeter:
a. Hesiodos’a göre; *Ambarları dolduran, canlıları doyuran, bolluk bereket tanrıçasıdır. *Başında
çelenk taşır.
b. Başka kaynaklara göre; *Tarımı ve özellikle buğdayı temsil eder. *Đnsanlara toprağı ekip biçmesini,
buğday toplamasını, ekmek yapmasını öğretir. *O, evlilik tanrıçasıdır. *Taht üzerinde oturur vaziyette,
elinde âsâ ya da buğday başakları tutarken ve başı örtülü olarak, sarı saçlı, ela gözlü ve ciddi bir tanrıça
şeklinde tasvir edilir.
4- Hera:
a. Hesiodos’a göre; *Altın sandallı bir tanrıçadır. *Olympos’lu üç tanrıçadan biridir.
b. Başka kaynaklara göre; *Olympos tanrıçalarının en saygın tanrıçasıdır. *Evlilik bağının
koruyucusu ve temsilcisidir. *Mağrur, otoriter, aşırı kıskanç, inatçı ve intikamcıdır. Evlilik kurumunun
simgesi ve koruyucusudur. *Kurtuluş ve iyilikten çok, bela ve tasa dağıtır. *Evlilik dışı ilişkiden, temiz
olmayan sevgiden nefret eder. *Düzenli olarak Kanathus pınarında yıkanır ve böylelikle bakireliğini
tekrar *Kutsal hayvanları inek ve tavus kuşu, şehri Argos’dur. *Yüzü tüllerle örtülü, dolgun vücutlu,
vakur yüzlü, ciddi ve düşünceli bakışlı, inek gözlü, sol kolunda bir erkek çocuk taşır vaziyette ve elinde
bir nar tutan genç bir kadın şeklinde tasvir edilir.
5- Hephaistos:
a. Hesiodos’a göre; *Tanrıların en usta sanatçısıdır. *Topal bir tanrıdır. *Zeus’un emri ile toprağı su ile
karıştırıp ilk kadını yaratandır.
b. Başka kaynaklara göre; *Tanrıların, en maharetlisidir ve çok güzel nadide eserler yapar.
*Çirkinliğinden ve topal oluşundan dolayı diğer tanrılar onunla alay ederler. *O, ateş ve metal
Tanrısı’dır. *Zanaatçıların piri, demirci tanrıdır. *Yerde ve gökte sevilen, Athena ile birlikte tarımı,
uygarlığı ve sanatları koruyan iyi yürekli bir tanrıdır. *Çoğu zaman güçlü, kuvvetli, sakallı bir adam
olarak, işçi giysili, başında huni bir başlık, elinde çekiç ve dizinde kalkan döver halde tasvir edilir.
129

6- Ares:
a. Hesiodos’a göre; *“Kalkan delen” olarak nitelendirilen kahraman bir tanrıdır.
b. Başka kaynaklara göre; * Ares bir savaş tanrısıdır ancak çok korkaktır. *Yunan tanrılarının en
sevimsizi ve en nefret edilenidir. *O’nun için “yok edici”, “Deli” ve “Gözyaşı döktüren” gibi sıfatlar
kullanılır. *Acımasız bir tanrıdır, savaşlardan ve çatışmalardan zevk duyar. *Vahşi, kavgacı, kaba ve
asık suratlıdır. *Đlkbaharın da tanrısıdır. *Tepeden tırnağa silahlıdır ve zırh kuşanır. *Düzene karşı
gelmesi, yasaları ve mahkemeleri hiçe saymasıyla meşhurdur. *Başına bazen Miğfer ve bazen de altın
bir taç giymiş olarak, zırhlı ve kalkanlı, elinde bir mızrak, büyüklenen bir eda ile, bir at veya araba
üzerinde bir ihtiyar şeklinde tasvir edilir.
7- Hades:
a. Hesiodos’a göre; *Yerin altında oturan, acımasız ve güçlü bir tanrıdır. *Persephone ile birlikte
yeraltında yankılı konakta yaşarlar.
b. Başka kaynaklara göre; *Hades, kendisini görünmez yapan bir başlık taşıyan yeraltı tanrısıdır.
*Yeraltında ölüleri yönetmektedir. *Karanlık ülkesinden pek ayrılmayan, acımasız bir tanrıdır. *Ancak
doğruluğu ve adaleti sever. *Korkunçtur ama kötü bir tanrı değildir. Hem yer altı madenlerinin ve hem
işlenmiş toprağın sahibidir. *Ürkütücü bir görünüşü vardır. *Bu yüzden tanrılar bile onu pek görmek
istemezler. *Hep yeraltında yaşadığından, fazla macerası yoktur. *Karısı Persepone ile birlikte taht
üzerine oturur vaziyette; sağ elinde tanrılık asası, bazen elinde abanoz ağacı yapraklarından yapılmış bir
çelenkle ve bazen de cehennem bekçisi üç başlı köpek Kerberos’la birlikte tasvir edilir.
8- Poseidon:
a. Hesiodos’a göre; *Toprağı sarsan uğultulu bir deprem tanrısıdır.
b. Başka kaynaklara göre; *Denizin, göl sularının, sularla ilgili yeryüzü olaylarının, depremlerin ve
doğal yıkımların tanrısıdır. *Ölüler dünyasına geçişi düzenler ve bununla da övünür. *Acımasız ve
intikamcı bir kişiliğe sahiptir. *En ünlü silahı, üç dişli yabasıdır. *Onunla depremler meydana getirir ve
düşmanlarını haklar. *Sihirli yabasını yere vurduğunda isterse topraktan su fışkırtır, sahilleri alt üst eder,
kıt’aların biçimlerini bozar, yalçın kayaları parçalar, vahşi dalgalar oluşturur ve gürültüler çıkartır;
isterse de suları kuyuları kurutup ortalığı çöle çevirir. *Fırtınayı başlatmak ve durgunluğu getirmek de
onun elindedir. *Sima olarak kardeşi Zeus’a benzer, ancak O’nda Zeus’un ağırbaşlılığı ve sükûneti
yoktur. *Çoğu zaman huysuzdur. *Yunanlı balıkçılar ona büyük saygı gösterirler. *Okyanusun
doğasına sahip olan Poseidon vahşi, mutsuz ve vefasız bir tanrıdır. *Ahlaki erdemlere sahip değildir.
*Poseidon aynı zamanda Atlantis’in de göksel yaratıcısıdır. *Çoğu zaman çıplak olarak, üçlü yabasına
dayanır vaziyette, bir ayağını bir kaya parçasına veya bir yunus balığına dayamış olarak; saç ve sakalı
karışmış, güçlü kuvvetli kaslara sahip kaba kuvvetli bir adam şeklinde tasvir edilir.
9- Athena:
a. Hesiodos’a göre; *Zırh kuşanmış olarak Zeus’un kafasından doğmuştur. *Çok bilgilidir ve çakır
gözlüdür. *Orduları yöneten, dünyayı birbirine katan, savaştan hoşlanan yüceler yücesi bir tanrıçadır.
*Pandora’ya el işlerini de O öğretmiştir.
b. Başka kaynaklara göre; *Athena, Hera’dan sonra en önemli Yunan tanrıçasıdır. *Akıllılık
bakımından babası Zeus’la kıyaslanabilecek tek tanrıçadır. *Ülkeyi saldırılardan koruyan bir şehir
tanrıçasıdır. *Uygarlığın, el sanatlarının ve tarımın koruyucusudur. *Zeus, çocuklarından en çok O’nu
sever, ona güvenir, silahını sadece ona verir. *Athena, Atina kentinin baş tanrıçası ve koruyucusudur;
kent, ismini de O’ndan almıştır. *Kutsal şehri Atina (Athenai), ağacı kendi yarattığı zeytin, kuşu ise
baykuştur. *Bakiredir; bekâret, üretkenlik ve zafer tanrıçasıdır. *Yeniyetmelerin ve sanatların “bilge
koruyucusu”dur. *Athena, müzikle ilgili sanatların da tanrıçasıdır. *Bütün sanatlarda uzmandır. *Savaş
arabasını, savaş borusunu, flütü, kara sabanı, dokuma tezgâhını da ilkin o bulup insanlığın hizmetine
sunmuştur. *Sembolleri olan mızrak, savaşı; zeytin dalı, barışı; baykuş da bilgeliği temsil eder. *Deniz
yeşili gözleri vardır. *Bütün resim ve heykellerde silahlı canlandırılmıştır. *Genellikle, başında miğfer,
sol elinde kalkan ve sağ elinde mızrak tutar şekilde tasvir edilir.
10- Apollon:
a. Hesiodos’a göre; *Zeus ile Leto’nun oğlu ve Uranos’un en güzel torunudur. *Musalar korosunun
yöneticisidir. *Krallara güzel söz söyleme yeteneği, Musalar’dan ve okçu Apollon’dan gelmiştir.
b. Başka kaynaklara göre; *Altın kılıçlı, Altın saçlı bir tanrı olan Apollon, bir ışık tanrısıdır, bu
yüzden ona “ışıldayan” anlamına gelen “Phoibos” da denmektedir. *O, “okçu kral”dır ve dostları bile
ondan çekinirler. *Kum taneciklerinin sayısından tutun da yeryüzünün boyutlarına kadar her şeyi bilen
bir tanrıdır. *Altın liri ile tanrıları eğlendirir, çok uzaklara ok atabilir, hastaları iyileştirir. *“Doğruluk
Tanrısı”, “Kurtlar Tanrısı”, “Fareler Tanrısı” ve “Güneş Tanrısı” olarak da bilinir. *Müziğin, sanatların
ve şiirin tanrısıdır. *Ayrıca kehanet yapan, bilici tanrıdır. *Kimin ağzına tükürürse onun geleceği görme
yeteneği olur. *Gümüş yayı ile oku en uzağa o atabilir. *Tıbbı insanlara o öğretmiştir; hekimliğin
tanrısıdır. Asla yalan söylemez; *Aynı güneş ışınları gibi Apollon'un okları da hem hasta edici hem de
130

iyileştiricidir. *Bu yüzden güneşle de özdeşleştirilmiştir. *Kutsal ağacı defne, en sevdiği hayvanlar ise
yunus ve kargadır. Güçlü ama zayıf vücutlu, geniş göğüslü, dar kalçalı, uzun saçlı, sakalsız yüzlü ve
yakışıklı, çıplak bir genç olarak tasvir edilir.
11- Aphrodite:
a. Hesiodos’a göre; *Uranos’un kesilen erkeklik uzvundan çıkan ak köpükler arasından denizde
doğmuştur. *Öyle güzel ve alımlı bir tanrıçadır ki, yürüdüğü yerlerden çimenler fışkırır. *Aşk, cilve,
gülüşme, sevişme, sevme ve oynaşma tanrıçası olarak bilinir.
b. Başka kaynaklara göre; *Diğer adı “Zühre”dir. *O’nun Ares, Adonis, Hermes ve Dionysos ile olan
aşkları meşhurdur. *Şehvet tanrıçasıdır. *Zira bu kuşlar şehvetleriyle öne çıkan canlılardır. *Đnsanların
sevgi kaderlerini yönetir. *Çevresinde gösterişli bir grupla dolaşır. *Güvercin ve serçe, O’nun kutsal
kuşlarıdır. Mersin, gül ve elma ise O’nun kutsal bitkileridir.
Önceleri tamamen giyinik ve başı bile örtük olarak tasvir edilmekteyken, zamanla yarı çıplak ve
tamamen çıplak olarak olarak, bazen elinde elma ile ve bazen de Eros ile birlikte tasvir edilir olmuştur.
12- Hermes:
a. Hesiodos’a göre; *Tanrıların habercisidir. *Yüz gözlü devi öldürendir. *Pandora’nın içine yalanı
dolanı doldurandır. *Kılavuz Tanrı’dır.
b. Başka kaynaklara göre; *Cingöz, hırsız ve müzisyen bir tanrıdır. *En önemli özelliği “iyi niyetli”
olmasıdır. *Gezginlerin tanrısıdır. *Gök ile yer arasındaki ilahi bağı karşılıklı alıp vermeleri simgeler.
*Üretkenlik ve ticaret tanrısıdır. *Çalgı aleti flütü icat etmiştir. *Becerikli, iyi konuşup karşısındakini
ikna etmesiyle konuşmacıların piri sayılmıştır. *Ölümsüzlerin de habercisidir. *Karanlıklarda yönünü
bulabilen, hem görünür hem görünmez olabilen, şimşek hızıyla dolaşabilen bir tanrıdır. *Bir nevi
tanrıların memuru, kahramanların ve çobanların koruyucusudur. *Çoğu zaman omuzunda bir kuzu taşır
vaziyette; ayaklarında kanatlı sandallar, başında geniş kenarlı şapka ve elinde ilahi habercilik alameti
olan âsâ ile tasvir edilir.
131

SONUÇ ve DEĞERLENDĐRME

Hemen bütün toplumların kendi kültürel yaşamlarında tarihin her devrinde süregelen
kutsal inançları ve bu kutsalları çerçevesinde oluşturdukları efsaneleri, destanları var
olagelmiştir. Aynı zamanda, insanların kendi milletlerine aidiyet duygularını pekiştiren
kendi milletiyle hep gurur duyduracak masallar, hikâyeler ve kahramanlık destanları da
sözlü ya da yazılı bir şekilde –her ne kadar değişimlere uğrayarak da olsa- daima
toplumlarda önemli bir yer bulmuştur kendine. “Mitoloji” diye tanımladığımız bütün bu
söylencelerde kutsallar ve kutsallar içerisinde de tanrı ya da tanrıların rolü hep en
önemli konumda bulunmuştur. Tezimizin konusu da, mitoloji ile bu denli sıkı bağlantısı
olan Yunan tanrıları hakkında olunca, mitoloji hakkında bir takım ön bilgiler vererek
tezimize giriş yapmayı uygun bulduk.

Đlk önce mitolojinin tanımı ile başladık. Burada, birçok söz sahibi araştırmacının
mitolojiyi nasıl tanımladığına örneklerle yer verdik. Sonuçta birbirlerinden çok farklı
tanımlamalar yapılmış olsa bile sonuçta; mitosun eski zamanlardan bahsettiği, her
toplumun kendine özgü bir mitinin var olduğu, mitolojide kutsalın ve tanrının önemli
bir yeri olduğu gibi konularda ortak düşündüklerini gözlemledik. Mitoloji ile ilgili
yapılan bazı tanımlamaların bazen mit ve mitos ile aynı tutulduğunu gördük.
Çıkardığımız sonuca göre mit ve mitos efsane ve dini öyküler anlamında aynı anlamları
ifade ederken, mitoloji, B. Ögel’in en güzel şekilde ifade ettiği gibi mit ve mitosu
inceleyen bilim dalıdır.

Bilim adamlarının, birçok konuda olduğu gibi mitolojiyi tanımlarken kendi bilimsel
alanlarının etkisi altında kalarak tanımlamalar getirdikleri dikkat çekici bulunmuştur.
Burdan çıkan sonuca göre, herhangi bir konuda hüküm verirken, tanımlama yaparken
konuya tek bir gözlükle veya tek bir bakış açısıyla bakıp hüküm vermek yerine, çeşitli
yönlerden konuyu araştırıp süzdükten sonra bir kanıya varmanın, bir hüküm vermenin
çok daha isabetli sonuçlar doğuracağı görülmüştür.

Mitolojinin konusunu incelediğimiz bölümde onun konusunun; dinsel metinler


olduğunu, eskilerin fabl ya da masal türünden uydurdukları şeyler olduğunu,
kahramanlık destanları olduğunu, tanrısal varlıkları konu edindiğini ifade eden yorumlar
getirildiği görülmüştür. Burada, her türlü masalın, öykünün, fablların, efsanelerin,-
132

bunun içerisine günümüzde yeni yazılmış olan öykü ve masalları da katalım-


mitolojinin konusuna giremeyeceği anlaşılmaktadır. Öykünün tarihî olması ve kutsalı
anlatması esastır.

Mitolojinin diğer alanlarla bağlantısını ele aldığımızda da yine onun dinle, tarihle,
doğayla, hatta sanatla da bağlantıları olduğu dikkatimizi çekmiştir. Burada mitleri
incelerken onların gerçek hikâyeler mi yoksa uydurma masallar mı oldukları konusunda
görüş belirtmenin oldukça sakıncalı olacağını ve inananlarını incitici olabileceğini
düşünmekteyiz. Ünlü Dinler Tarihçisi M. Eliade’ın de vurguladığı gibi konulara nesnel
olarak yaklaşıp bulguları/olguları olduğu gibi aktarmanın, gerçeğin saf kendisinin
algılanması bakımından vazgeçilmezliğini, yaptığım bu çalışmada özümseyerek
kavradığımı burada belirtmek isterim.

Yunan mitolojisi hakkında da konumuzla iç içe olması açısından genel bazı bilgiler
vermeyi uygun bulduk. Bu bölümde antik Yunan mitolojisinin daha çok Akdeniz ve
Ege kıyılarında şekillendiği görülmektedir. Örneğin Yunan mitolojisinde adı geçen ünlü
tanrıça Niobe’nin hikâyesi Manisa’da geçer. Manisa’da “ağlayan kadın” diye bilinen bir
kaya bulunmaktadır. Bu kayanın, çocuklarını kaybeden Niobe’nin üzüntüsünden taşa
dönüştüğü kaya olduğu kabul edilir. Efes’te bulunan tanrı Artemis’e ait tapınak;
destanlara ve filmlere konu olan ünlü Troya savaşının Çanakkale yakınlarında geçmiş
olması; yapılan kazılarda M.Ö. 6500-700 yılarına kadar uzanan bir geçmişe sahip ana
tanrıça Kybele (Cybele-Sibel, Yunan mitolojisinde Rhea)’ye ait figürlerin Çatalhöyük
ve Hacılar’da ortaya çıkması; eskiden Anadolu’nun yüksek dağlarının (Örneğin
Kazdağı, Toros dağları, Uludağ, Nif dağı gibi sayıları Yirmi’ye yakın dağ) “Olympos”
diye adlandırılması; Yunan hekim tanrısı Asklepios’un tapınaklarından birinin
Bergama’da bulunması; Samsun dağının (eski adıyla Mykale) denize bakan kuzey
yamacında bulunan Poseidon tapınağı; Didim’de bulunan Apollon tapınağı; Yunan
edebiyatının atası diyebileceğimiz Homeros’un Đzmir’li oluşu; yine Yunan mitolojisinin
atası diyebileceğimiz şair Heisodos’un babasının Ege’de Foça yakınlarından olup
sonradan Yunanistan’a göçmüş olması; ünlü Yunanlı tarihçi Herodotos’un da yine bir
Anadolu yerleşkesi olan Bodrum yakınlarında dünyaya gelmiş olması… bütün bunlar
Yunan mitolojisinin şekillenmesinde Anadolu’nun büyük bir katkısının olduğunu
göstermektedir.
133

Yine, Anadolu’da yaşamış olan medeniyetlerden Sümerler, Fenikeliler, Hititler,


Urartular ve Frigyalılar’ın dini inançları ile Yunan dini inançları arasında da birçok
benzerliklerin mevcut olduğu görülmüştür. Bu inançların tamamına yakınında Güneş,
Yıldız, Deniz ve Bereket tanrılarının varlığı; Babil tanrısı Marduk’un balçıktan insanı
yaratması; Mezopotamya tanrısı EA’nın sapıtmış insanları tufan ile helak etmesi;
Fenikeliler’in insan kurban etme adetleri; Hititler’de yeraltı tanrılarına olan inanç;
Urartular’da insan biçimli asıl tanrıların yanında yarı insan yarı hayvan tarnısal
varlıkların varlığına olan inanç… bütün bu inançların Yunan mitolojisi ile benzerlik
göstermesi de yine, antik Yunan dini inancının şekillenmesindeki Anadolu’nun payını
bir kez daha ortaya sermektedir. Ayrıca bu şekillenmede Mısırlıların, Asurluların,
Fenikelilerin, Pelasglar’ın, Akhalar’ın, Miken uygarlığının ve Helenistik dönemin
büyük etkilerinin olduğu da görülmüştür.

Ve birçok inançta olduğu gibi Yunanlıların da tanrıları için kurbanlar kestikleri ve belli
zamanlarda şölenler düzenleyip tanrılarına tapındıklarına şahit olunmuştur.

Yunanlılar’ın insanın yaratılışı ile ilgili de birçok mitolojik öyküler uydurdukları da bu


çalışmada görülmüştür. Hesiodos’un insanın yaratılışı konusunda ilginç “soylar
efsanesi” aktarılarak o çağın Yunanlılarının insanın yaratılışına ilişkin bakışlarına bir
ayna tutulmuştur.

Yunan mitolojisinde ilk insanın çamurdan yaratılması ve bunun semavi dinlerdeki


yaratılış hikâyesin ile benzerlik göstermesi; Zeus’un, azıp sapıtan Demir çağı insanlarını
tufanla helak etmesi ve bu olayın Hz. Nuh tufanı ile benzerlik göstermesi; Yunan
eskatoloji anlayışında da ölümden sonra hayatın devam edeceği, iyilerin ruhlarının
Elyzyon kırlarına (cennet) gönderileceği ve kötülerin ruhlarının da Tartaros’a
(cehennem) atılacağı inancı ile semavi dinlerin eskatoloji inançlarının benzerlik
göstermesi; Yunan tanrılarının (Zeus başta olmak üzere) birçoğunun yüksek Olympos
dağında oturmaları ve bu olayın Hz. Musa’nın Tur dağında Tanrı ile görüşmesi, Hz.
Muhammed’e Nur Dağı’nda peygamberlik verilmesi, Hz. Nuh’un gemisinin Cudi
Dağı’nda demir alması vb. ile dağlara yüceltici bir anlam vermesi bakımından benzerlik
görülmesi ve yine Zeus’un doğumu ve bir mağarada saklanması efsanesi ile Hz. Đbrahim
ve Hz. Musa’nın doğumları ve mağarada saklanmalarını anlatan hikayerin de benzerlik
göstermesi oldukça ilginç bulunmuştur. Bu benzerlikleri çoğaltmak mümkündür. Bütün
134

bu benzerlikler birer tesadüf müdür, yoksa birbirlerinden mi etkilenmişlerdir? Eğer


etkilenmişlerse hangisi hangisinden ne oranda etkilenmiştir..? gibi soruların
cevaplanabilmesi için bu konularda çok daha derin çalışmaların yapılması gerektiği
düşünülmektedir.

Bu çalışmamızda özellikle Roma döneminde tanrı adlarının günümüzdeki


gezegen/yıldız isimleriyle çoğu kez aynı oldukları görülmüştür. (Örneğin Venüs-
Aphrodite, Jüpiter-Zeus, Uranus-Uranos…gibi) Acaba bu gezegenler/yıldızların adları
mi tanrılara verildi, yoksa tanrıların isimleri mi bu yıldızlara/ezegenlere verildi? Bu
konu üzerinde de çalışılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Araştırmacıların, Yunan tanrılarının nitelikleri ve onları çeşitli sınıflandırmalara tabi


tutmalarıyla ilgili özet bilgilere de yer verilerek Yunan tanrıları ve tanrısal yaratıkları
hakkında öz bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Burada, Hesiodos’tan sonra yaşamış olan
çoğu araştırmacıların birçok bilgiyi Hesiodos’tan aldıkları açıkça görülmüştür.

Hesiodos’un, ilk yaratılışı anlatırken Gaia’yı tanrılar neslinin anası saydığı, Uranos da
dahil bütün tanrıları köken olarak Gaia’ya dayandırdığı görülmüş, aslında Nyks ve
Eros’un Khaos’tan doğduklarını belirtmiş ancak asil ve egemen tanrıların Gaia ve
Uranos’tan geldikleri anlaşılmıştır. Hesiodos tanrıların çoğalma şekillerini de değişik
yollara bağlar. Bazen normal çiftleşme yoluyla tanrılar ürerken, bazen Uranos’un ya da
Medus’nın kanından tanrılar doğarlar. Aphrodite ise Uranos’un kesilen erkeklik
uzvunun denize atılmasından doğar. Bazen de Tanrılar kendi kendilerine tanrılar
doğururlar. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Hesiodos yaratılışı anlatırken
Kaos’un Gece’yi ve Eros’u nasıl dünyaya getirdiğine bir açıklama getirememiş ve
ayrıca tanrıların ilk anası saydığı Gaia’nın da nasıl varolduğunu açıklamamıştır. Üstelik
Kaos’un nasıl varolduğu da bilinmemektedir. Anlatılanlara bakılırsa Kaos sürekli
varolan tek kavram olarak gözükmektedir.

Cevap verilmesi gereken diğer bir konu da, hemen hepsi de aynı ana-babadan (Gaia ve
Uranos) doğan yaratıkların çeşitli özelliklerde olmasının nedeni ne olabilir? Ayrıca
Kronos ve Rhea, birer Titan (ölümlü) oldukları halde Zeus gibi ölümsüz tanrıları (bütün
Olympos’lular) nasıl dünyaya getirebilmişlerdir? Tanrılarla Titanlar arasında,
135

Titanlar’ın ölümlü devler olmaları dışında pek fazla bir farktan da bahsedilmez. Ayrıca
Ambrosia ve nektar dışında ne yiyip içtikleri de meçhuldür.

Genel anlamda mitolojinin, gerek sözcüklerle olsun ve gerekse adet, gelenek ve inançlar
temelinde olsun toplum hayatı üzerinde halen var olan tezahürlerinin araştırılması, çok
faydalı ilginç sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Çok eski zamanlardan beri varolduğu bilinen astroloji ile mitolojinin bir ilişkisinin olup
olmadığı da araştırmaya değer bir konu olarak görülmektedir. Çünkü tarih boyunca bir
çok dinde gökyüzü ve yıldızlar önemli bir rol oynamıştır. Yunan mitolojisinde de
tanrıların bazen çeşitli yıldızlara dönüşerek gökyüzüne çıktıkları belirtilir. Bu mitolojik
öykülerin bazılarında tanrıların yıldızlarda oturdukları dünyayı oradan yönettikleri
anlatılır. Bu noktada şu soruyu sormak yerinde olacaktır: Acaba tanrıların yıldızlarda
yaşadıklarına inanıldığı için mi, yıldız falı burç falı gibi inanışlar ya da astroloji doğdu,
yoksa astroloji ve yıldız falı bu inanışlardan bağımsız olarak mı ortaya çıktı? Bütün bu
ve benzeri soruların cevaplandırılabilmesi için bu alanlarda daha birçok bilimsel
çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Hesiodos, tanrılar arası ilişkilerde pek ahlak kaygısı gütmez. Bir tanrı annesiyle,
kardeşiyle, çocuğuyla ilişkiye girebilir. Hesiodos’a göre tanrılar masum da değillerdir.
Birbirlerinin kuyusunu kazarlar, aşırı kıskançtırlar. Eşlerini aldatırlar, birbirleriyle
savaşırlar. Özellikle tanrıların efendisi Zeus’ aşırı kadın düşkünü bir tanrı olarak
nitelendirilir. Tanrılar, semavi dinlerdeki tanrı anlayışı gibi kadir-i mutlak tanrılar
değillerdir. Zeus’un bile birçok şeye gücü yetmez. Tanrılar her şeyi evrende hazır
bulmuşlardır. Evrenin şekillenmesinde pek etkileri görülmez.

Hesiodos’un Tanrıların Doğuşu adlı eseri, adeta tanrıların soy kütüğü gibidir. Hangi
tanrı(ça)nın hangi tanrı(ça)dan doğduğunu tek tek sayar. Hesiodos’un görüşlerine göre
asıl tanrılar Olympos’ta oturanlardır. Diğerleri Titanlar ve bu Titanlar’dan doğanlardır.
Ancak bazen bunun istisnaları görülür. Zeus, bazı titan tanrıları ve hatta bazen
Kahramanları ölümsüzleştirip Olympos’lu kılar. Hesiodos bu Titanlar’ı da “tanrı” diye
nitelendirir ancak onlar ölümlüdürler. Hesiodos bu Titanlar’dan çeşitli azgın yaratıkların
doğduğundan da bahseder. Onlar da bir çeşit tanrıdırlar, fakat ölümlüdürler.
136

Hesiodos’un özellikle gece, gündüz, ay, güneş, kara, ırmak, deniz, ölüm, adalet, keder..
gibi soyut ve somut bazı kavramları tanrılaştırdığı görülmektedir.

Hesiodos, ölümlüyle evlenen tanrıçalardan ve Zeus’un evlendiği ölümlülerden ve


bunlardan doğan çocuklardan da söz eder. O, çoğu tanrı hakkında pek bilgi vermez,
sadece adlarını anar.

Eserde geçen tanrılar hakkında belli bir bilgi birikiminin elde edilmesi için, diğer
kaynaklarda bu tanrılar hakkında geçen bilgileri de araştırarak vermeyi uygun bulduk.
Çünkü bu takdirde Hesiodos’un eserlerinde geçen tanrılar hakkında daha ayrıntılı ve
daha doyurucu bilgileri bulmak mümkün olacaktı. Bütünleyici bir bilgi olması açısından
Hesiodos’un sözünü ettiği “kahramanlar” ve “Yeraltı Ölüler Ülkesi” hakkındaki
görüşlerini yine diğer kaynakları da ilave etmek suretiyle çalışmamıza eklemeyi uygun
gördük.

Sonuç olarak bu çalışmamızın, Hesiodos’un eserlerinde sözünü ettiği Yunan tanrıları


hakkında- ilave bilgilerle birlikte- daha sistemli ve daha zengin bilgilerin sağlanmasına
katkı sağlayacağını ummaktayız.
137

KAYNAKLAR
Adıvar, Adnan; Tarih Boyunca Đlim ve Din, Remzi Kitabevi, Đstanbul 2000.

Agizza, Rosa; Antik Yunan’da Mitoloji, (Çev.: Z. Zühre Đlkgelen), Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, Đstanbul 2001.

Aiskhylos; Zincire Vurulmuş Prometheus, (Çev.: Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu),


Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları., Đstanbul 2000.

Aksoy, Tevfik; Mitoslarda Yaratılış Motifleri, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007.

Batuk, Cengiz; Mitoloji ve Tarihsellik, Đz Yayıncılık, Đstanbul 2006.

Bayladı, Derman; Mitoloji, Tanrıların Öyküsü, Say Yayınları, Đstanbul 1997,

Berki, Ali Himmet; Osman Keskioğlu; Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı,


Diyanet Đşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1988.

Bıçak, Ayhan; Tarih Düşüncesinin Oluşumu, Dergâh Yayınları, Cilt: 2, Đstanbul 2004.

Biber, Burcu; Mitos’tan Logos’a Geçiş Sürecinde Tragedya’nın Yeri Ve Önemi,


Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006.

Campbell, Joseph; Batı Mitolojisi, (Çev.: Kudret Emiroğlu), Đmge Kitabevi, Ankara
1995.

Can, Şefik; Klasik Yunan Mitolojisi, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul trhsz.

Carpenter, Thomas H.; Antik Yunan’da Sanat ve Mitoloji, (Çev.: Bensen B.M.
Ünlüoğlu), Homer Kitabevi, Đstanbul 2002.

Cömert, Bedrettin; Mitoloji ve Đkonografi, Ayraç Yayınları, Ankara 1999.

Çelgin, Güler; Eski Yunan Edebiyatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul 1990.

Develioğlu, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara 1984.

Doğrul, Ömer Rıza; Yeryüzündeki Dinler Tarihi, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul 1947.

Elçin, Şükrü; Halk Edebiyatına Giriş, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981.

Eliade, Mircea; Dinler Tarihi, (Çev.: Mustafa Ünal), Serhat Kitabevi, Konya 2005.

Eliade, Mircea; Dinler Tarihine Giriş, (Çev.: Lale Arslan), Kabalcı Yayınevi, Đstanbul
2003.
138

Eliade, Mircea; Dinsel Đnançlar ve Düşünceler Tarihi, (Çev.: Ali Berktay), Cilt 1ve 2,
Kabalcı Yayınevi, Đstanbul 2003.

Eliade, Mircea; Mitlerin Özellikleri, (Çev.: Sema Rifat), Simavi Yayınları, Đstanbul
1993.

Erhat, Azra; Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Đstanbul 1993.

Estin, Colette; Helene Laporte; Yunan ve Roma Mitolojisi, (Çev.: Cana Birsel), Tübitak
Yayınları, Ankara 2003.

Eti Sina, Ayşen; Herodotos, Strabon ve Pausanaias’ta Geçen Ionia Kent-Devletleri,


Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1994.

Euripides; Herakles, (Çev.: Lütfi Ay), Maarif Matbaası, Ankara 1943.

Eyüboğlu, Sabahattin; Azra Erhat; Hesiodos, Eseri ve Kaynakları, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1991.

Frazer, James G.; Altın Dal-Dinin ve Folklorun Kökenleri, (Çev.: Mehmet H. Doğan),
Cilt 1, Payel Yayınları, Đstanbul 1991.

Freeman, Charles; Mısır, Yunan ve Roma Akdeniz Uygarlıkları, (Çev.: Suat Kemal
Angı), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2005.

Friedell, Egon; Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, (Çev.: Necati Aça), Dost Kitabevi
Yayınları, Ankara 1999.

Gorce, La; Çağlar Boyu Yunanlılar, (Çev.: Doğu Araştırma Merkezi-Ankara), Belge
Yayınları, Đstanbul 1986.

Grimal, Pierre; Mitoloji Sözlüğü-Yunan ve Roma, (Çev.: Sevgi Tamgüç), Sosyal


Yayınlar, Đstanbul 1997.

Gündüz, Şinasi; Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Konya 1998.

Graves, Robert, Yunan Mitleri, (Çev.: Uğur Akpur), Say Yayınları, Đstanbul 2004.

Gündüz, Şinasi; Mitoloji ile Đnanç Arasında, Etüt Yayınları, Samsun 1998.

Halikarnas Balıkçısı; Anadolu Tanrıları, Yeditepe Yayınları, Đstanbul 1962.

Hamilton, Edith; Mitologya, (Çev.: Ülkü Tamer), Varlık Yayınları, Đstanbul 2004.

Hançerlioğlu, Orhan; Düşünce Tarihi, Remzi Kitabevi, Đstanbul 1995.


139

Hançerlioğlu, Orhan; Đnanç Sözlüğü-Dinler, Mezhepler, Tarikatlar Efsaneler, Remzi


Kitabevi, Đstanbul 1975.

Hesiodos; Đşler, (Çev.: Suat Yakup Baydur), Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul 1948,
s.I,II,III. (“Önsöz”, Suat Yakup Baydur)

Hooke, Samuel Henri; Ortadoğu Mitolojisi: Mezopotamya, Mısır, Filistin, Hitit, Musevi
ve Hıristiyan Mitosları, (Çev.: Alaeddin Şenel), Đmge Kitabevi, Ankara 1993.

Işık, Adem; Pers, Helenistik ve Roma Đmparatorluk Dönemlerinde Paphlagonia ve


Pontus Bölgesi Kültleri, Doktora Tezi, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2004.

Kahraman, Ahmet; Mukayeseli Dinler Tarihi, Marifet Yayınları, Đstanbul 1999.

Konuk, Tuba; Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar,
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008.

Kramer, Samuel Noah; Tarih Sümer’de Başlar, (Ç.: Muazzez Đlmiye Çığ), Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1990.

Köroğlu, Gülgün; Mitoloji'nin Doğuşu, Anlamı ve Etkileri,

http://www.turkinst.org/tr/dosyalar/mitoloji /index.htm - Tarih: 15.11.2009, Saat: 19:30.

Kuzgun, Şaban; Dinler Tarihi Dersleri, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri 1993.

Malinowski, Bronislaw; Büyü, Bilim ve Din, (Çev.: Saadet Özkan), Kabalcı Yayınları,
Đstanbul 2000.

Mansel, Arif Müfit; Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999.

Neill,William Mc; Dünya Tarihi, (Çev.: Alaeddin Şenel), Đmge Kitabevi, Ankara 2004.

Ögel, Bahaeddin; Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Cilt 1, Ankara 1993.

Özkan, Ali Rafet; “Din - Mitoloji Đlişkisi”, Ekev Akademi Dergisi, Sayı 11, 2002.

Peterich, Eckart; Küçük Yunan Mitologyası, (Çev.: Yakup Baydur), Maarif Basımevi,
Ankara 1959.

Rosenberg, Donna; Dünya Mitolojisi, (Çev.: Koray Akten; Efdal Cengiz; Atıl Ulaş
Cüce ve Diğerleri), Đmge Kitabevi, Ankara 2003.
140

Sarıkçıoğlu, Ekrem; Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Kitabevi, Isparta


2002.

Schimmel, Annemarie; Dinler Tarihi, Kırkambar Kitaplığı, Đstanbul 2007.

Sevinç, Fatma; Hititlerde Ölülere Ve Yeraltı Tanrılarına Sunulan Kurbanlar, Doktora


Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007.

Sönmez, Pınar; Türk Mitolojisi Üzerine Türkiye’de Yapılan Yayınların Bibliyografyası


ve Bu Yayınların Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2001.

Şemseddin Sami,; Esatir-Dünya Mitolojisinden Örnekler, (Haz.: Cengiz Batuk), Đnsan


Yayınları, Đstanbul 2004.

Şenel, Alaeddin; Đlkel Topluluktan Uygar Topluma, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara
1997.

Taplamacıoğlu, Mehmet; Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, Güneş Matbaacılık, Ankara


1966.

Tekin, Oğuz; Eski Yunan Tarihi, Đletişim Yayınları, Đstanbul 1994.

Thomson, George; Tarih Öncesi Ege I: Eski Yunan Toplumu Üzerine Đncelemeler,
(Çev.: Celal Üster), Payel Yayınevi, Đstanbul 1995.

Timuçin, Afşar; Düşünce Tarihi 1- Gerçekçi Düşüncenin Kaynakları, Bulut Yayınları,


Ankara 2004.

Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara Cilt 2, 1988.

Vernant, Jean Pierre; Eski Yunan’da Söylen ve Toplum, (Çev.: Mehmet Emin Özcan),
Đmge Kitabevi, Ankara 1996.

Vernant, Jean Pierre; Evren Tanrılar ve Đnsanlar, (Çev.:M.Emin Özcan), Dost Kitapevi,
Ankara 2001.

Zangger, Eberhard; Atlantis Troya’dır, (Çev.: Doğan Tezel. Sabir Yücesoy), Pan
Yayıncılık, Đstanbul 1999.
141

RESĐMLER

Apollon2

Resim 1. Zeus, bir elinde yıldırım Resim 2. Poseidon, denizde atlar


okları, diğerinde asası, ayakları kutsal üzerinde bir elinde üç dişli sihirli
kuşu kartalın üstünde bir vaziyette taht yabası, fırtınalar estiriyor.
üzerinde oturuyor.

Resim 3. Apollon, yarı çıplak vaziyette, Resim 4. Hephaistos, elinde kalkan örs
etrafında periler ona hizmet ediyorlar. üzerinde oturuyor.
142

Resim 5. Aphrodite, yarı çıplak,


Resim 6. Athena, zırh giyinmiş,
heykelin kolları kopmuş.
mızrağı ile bir yaratığı öldürüyor.

Resim 7. Hera M.S. 5. Y.yılda yapılmış. “Đnek Resim 8. Artemis, Efes’teki Artemis
gözlü, vakur ve ciddi” diye resmedilir. tapınağında bulunmuştur.
143

Resim10. Medusa, bakışlarıyla herkesi taşa


Resim 9. Kerberos, Yeraltının üç başlı çeviren vahşi kız.
köpek bekçisi.

Resim 11. Gigantlar, tek gözlü korkunç canavarlar.


144

ÖZGEÇMĐŞ

01.01.1966 tarihinde Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Göztaşı Köyü’nde doğdu.


Đlkokulu 1978 yılında köyünde bitirdi. 1982–1986 yılları arasında, dışarıdan sınavlara
girerek Adana Đmam-Hatip Lisesi’nden mezun oldu. Askerlik dönüşü 1988’de
üniversite sınavlarına girdi ve Erciyes Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi’ni kazandı. 1993
yılında fakülteden mezun oldu. 1993–1994 öğretim yılında aynı üniversitenin Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nde Felsefe ve Din Bilimleri ana bilim dalı, Dinler Tarihi bilim
dalında yüksek lisans öğrenimi gördü. 1995 yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Öğretmeni olarak atandı. Isparta’da, Kilis’te ve Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde çeşitli
okullarda öğretmenlik ve yöneticilik görevlerinde bulundu.

Şu anda Tomarza Đmam-Hatip Lisesi’nde Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta


olan Yusuf ASARKAYA, evli ve üç çocuk babasıdır.

ADRES:

Mevlana Mah. Halef Hoca Cad. Nezircan Ap.


D.Kapı No: 31 K. 2 D. 4 Talas- KAYSERĐ
Tel. Ev: 352 438 09 76
Cep : 505 265 84 46
Tel. Đş: 352 661 52 09 (Tomarza ĐHL.)
e-posta: y_asarkaya@hotmail.com

You might also like