You are on page 1of 145

TA N Z İ M AT TA N C U M H U R İ Y E T E

TÜRK RESMİ
SAKIP SABANCI MÜZESİ RESİM KOLEKSİYONU
TA N Z İ M AT TA N C U M H U R İ Y E T E
TÜRK RESMİ
SAKIP SABANCI MÜZESİ RESİM KOLEKSİYONU
Tanzimattan Cumhuriyete Türk Resmi
Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu

Sabancı Üniversitesi
Sakıp Sabancı Müzesi

ISBN: 978-605-4348-25-1

BİLİMSEL DANIŞMANLIK SERGİ KATALOG

Prof. Dr. Semra Germaner Ferit Edgü Genel Sekreter Bilimsel Editörler
Doç. Dr. Ahu Antmen Dr. Nazan Ölçer Bülent Bankacı Prof. Dr. Semra Germaner
Doç. Dr. Ahu Antmen
Resim Koleksiyonu Yöneticisi
Hüma Arslaner Editör
Ayşen Anadol
Genel Koordinasyon
Charlotte Bulte Tasarım
Sena Arcak Gözde Oral
Birebir Tasarım Çözümleri Ltd.
Konservasyon
Nurçin Kural Özgörüş Uygulama
Filiz Kuvvetli Kemal Kara

Mali Koordinasyon Çeviri


Aytekin Aşlı Mary Priscilla Işın

Eğitim Programları Yapım


Maryse Posenaer Çağatay Anadol
Sibel Sonmaz Kitap Yayınevi Ltd. Şti.
Söz Danışmanlık Hamidiye Mahallesi
Soğuksu Caddesi 3/1
Bilgi Teknolojileri 34408 Kâğıthane – İstanbul
Can Paçacıoğlu Tel: +90 212 294 65 55
Salih Göle E-posta: kitap@kitapyayinevi.com

Baskı ve Cilt
Halkla İlişkiler Mas Matbaacılık A.Ş.
A&B İletişim A.Ş. Hamidiye Mahallesi
İpek Yeşildağ Soğuksu Caddesi 3
Nazlı Beşer 34408 Kâğıthane – İstanbul
Tel: +90 212 294 10 00
Reklam E-posta: info@masmat.com.tr
Publicis Yorum Sertifika No: 12055

Sergi Projesi Tasarımı


Umut Durmuş

Sergi Grafikleri
Gözde Oral
Birebir Tasarım Çözümleri Ltd.

Teknik Uygulama
Yahya Ulusal Kuş
Abbas Kılıç
Seyfettin Vıcıl
Mustafa Sıra
Bülent Turan

İdari İşler
Şeref Cankur

Güvenlik
Group 4

Temizlik Hizmetleri
Özenç A.Ş.
TA N Z İ M AT TA N C U M H U R İ Y E T E
TÜRK RESMİ
SAKIP SABANCI MÜZESİ RESİM KOLEKSİYONU

OSM A N HAMDİ BEY NAZMİ ZİYA GÜR AN


8 70

ŞEKER A H MED PAŞA İBR AHİM ÇALLI


12 76

SÜ L EYM A N SEY YİD BEY HİKMET ONAT


16 82

HA L İL PAŞA F EYHAMAN DUR AN


22 88

H Ü SEY İN ZEKÂİ PAŞA HÜSEYİN AVNİ LİF İJ


30 96

HO CA A Lİ R IZ A NAMIK İSMAİL
36 102

ŞEH Z A DE A BDÜ L MEC İD EF ENDİ HAMİT GÖR ELE


40 106

A H M ET ZİYA AKBULUT HASAN VEC İHİ BER EKETO ĞLU


44 110

ŞEV KET DAĞ C EVAT DER ELİ


48 116

SA M İ YETİK ZEKİ KO C AMEMİ


52 120

M EH M ET ALİ L AGA ALİ AVNİ ÇELEBİ


56 124

RU H İ AR EL HALE ASAF
62 130

İZZET ZİYA F İKR ET MUALL Â


66 136
TA N Z İ M AT TA N M E Ş R U T İ Y E T E
S A R AY V E S A N AT
Tanzimat fermanının 1839’da okunuşundan I. Meşrutiyetin 1876’da ilanına kadar süren dönem,
Osmanlı Devleti’nin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısını Batılı anlamda düzenleyen bir dizi reforma tanık
oldu. Sultan Abdülmecid, babası Sultan II. Mahmud’un yenileştirme girişimlerini devam ettirdi; saltanat sürdüğü
1839-1861 arasında yönetim ve eğitim alanlarında önemli gelişmelere imza atmakla kalmadı, yenilikçi bir
kültür atmosferinin serpilmesine olanak tanıdı. Sultan Abdülmecid’in bir yandan İstanbul’un çeşitli camilerinde
levhaları bulunan bir hattat, öte yandan Ferik İbrahim Paşa’ya Batılı anlamda portresini yaptıran devlet adamı
kimliği, bu dönemde Osmanlı Devleti’nin geleneklere bağlı kalarak girdiği yenileşme sürecinin aynası gibidir.
Ardından tahta çıkan ve hem hat sanatına, hem de resim sanatına ilgi duyan Sultan Abdülaziz de saltanat
döneminde (1861-1876) sanattaki gelişmelerin hevesli bir destekçisi oldu, saray yaveri ressam Şeker Ahmed Paşa
danışmanlığında Dolmabahçe Sarayı’nda zengin bir resim koleksiyonu oluşturdu. Abdülaziz saltanatının ilginç
bir yeniliği 1863’te Sultanahmet Meydanı’nda açılan, uluslararası fuar niteliğindeki Sergi-i Umumi-i Osmani’ydi.
Ayvazovski, Preziosi, Chelebowski gibi ressamların Osmanlı sarayının emrinde çalıştığı, Guillemet’nin 1874’te
Pera’da ilk resim akademisini açtığı bu dönemde Sultan Abdülaziz heykel sanatına yönelik önyargılı tutumu da
kırmış, at üstünde bronz heykelini yaptıran ilk ve tek padişah olmuştu.

7
OSM A N HAMDİ BEY

[18 42 -1 91 0]

Sadrazam İbrahim Edhem Paşa’nın en büyük oğlu olan


Osman Hamdi Bey İstanbul’da doğdu. Babası tarafından
1860’ta hukuk eğitimi almak üzere Paris’e gönderildi. Osman
Hamdi Bey Paris’in canlı sanat ortamından etkilenerek
resim sanatına yöneldi. Gustave Boulanger’nin öğrencisi
oldu. Boulanger’nin ve o yılların ünlü oryantalist ressamı
Jean-Léon Gérôme’un etkisiyle oryantalist konulu resimler
yapan Osman Hamdi Bey, bu resimlerini Paris ve Londra
Salonlarında sergiledi. İlgilendiği bir diğer tür portreydi.
Sanatçı aile üyelerinin ve yakın çevresindeki kişilerin natüralist
üslupta portrelerini yaptı. Paris’ten 1869’da dönen Osman
Hamdi Bey 1881’de Müze-i Hümayun’u (İstanbul Arkeoloji
Müzesi) gerçek kimliğine kavuşturdu, 1883’te Sanayi-i Nefise
Mektebi’ni (Güzel Sanatlar Okulu) kurdu ve her iki kurumun
müdürlüğünü üstlendi. 1884’te Asar-ı Atika Nizamnamesi’ni
(Eski Eserler Yönetmeliği) yeniden düzenleyerek korumacılık
ve arkeoloji konusunda önemli adımlar atılmasını sağladı.
Arzuhalci, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 110 x 77 CM Beyaz Vazoda Çiçekler, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 71,5 x 58,5 CM
200-0089-OHB 200-0091-OHB

Zeybek Portresi, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 40,5 x 32,5 CM Kokona Despina, 1906 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 39,5 x 31 CM
200-0145-OHB 200-0280-OHB

10
Naile Hanım Portresi, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 52 x 41 CM
200-0352-OHB

11
ŞE K E R A H M ED PAŞ A

[ 1 84 1- 1 90 7]

Asker ressamlardan Şeker Ahmed Paşa Üsküdar’da doğdu.


1855’te Tıbbiye Mektebi’ne başladı, ancak 1856’da ayrılıp
Harbiye Mektebi’ne geçti. Öğrenimi sırasında resim öğretmeni
yardımcılığı yaptı. Sultan Abdülaziz tarafından 1864’te sanat
eğitimi almak üzere Paris’e gönderildi. Burada 1870’te Gustave
Boulanger ile Jean-Léon Gérôme’un öğrencisi oldu. Resimleri
1869 ve 1870 Paris Salon sergilerine kabul edildi. 1871’de yurda
döndüğünde Sultanahmet Sanat Mektebi’ne resim öğretmeni
atandı, çeşitli askeri okullarda ders verdi, Tıbbiye Mektebi’nde
yüzbaşı rütbesiyle resim öğretmeni oldu. 1873’te İstanbul’da
Sultanahmet Sanayi Mektebi’nde Türkiye’deki ilk resim
sergisini, 1875’te Darülfünun’da ikincisini açtı. Sanayi-i Nefise
Mekteb-i Âlisi’nin kuruluşunda Osman Hamdi Bey’le birlikte
çalıştı. 1890’da kendisine Mabeyn Ressamı unvanı verildi.
1895’te yabancı misafirler teşrifatçılığına atandı. Saray resim
koleksiyonunun oluşturulmasında büyük payı oldu.
Kavunlu Natürmort, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 33 x 46,5 CM
200-0015-SAP

Ormanda Karaca, 1891 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 55 x 43,5 CM


200-0016-SAP

14
Çiçekli Natürmort, 1903 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 67,5 x 92 CM
200-0020-SAP

Orman, 1894 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 61,5 x 43,5 CM


200-0284-SAP

15
SÜ LEYMA N SEYYİ D BEY

[ 1 84 2- 1 91 3]

Süleyman Seyyid Bey sanatçılığı kadar sanat eğitimi alanında


yaptığı çalışmalarla da Tanzimat döneminin Batılılaşma
hareketine önemli katkı sağlamıştı. Eğitimini Harbiye’de
tamamlayan sanatçı okulun iki ünlü ressam hocasından, Pierre
Gués ve Giuseppe Schranz’dan resim dersleri aldı. Yaptığı
karakalem, suluboya ve yağlıboya resimlerle beğeni toplayan
sanatçı Sultan Abdülaziz’in saltanatı sırasında, 1862’de “itmamı
tahsil için” (öğrenimini tamamlaması için) Paris’e gönderildi.
Paris’te bir yandan Mekteb-i Osmanî’ye devam ederken bir
yandan da dönemin ünlü Fransız ressamlarından Alexandre
Cabanel’in ve Gustave Boulanger’in atölyelerinde resim
bilgisini geliştirdi. Paris’te sekiz yıl kalan sanatçı burada resim
sergiledi ve “Officier d’Académie” madalyasıyla ödüllendirildi.
1870’te yurda dönen Süleyman Seyyid Bey Mekteb-i
Harbiye ve Tıbbiye ile askeri liselerde resim öğretmenliği,
İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ders nazırlığı, Orman ve
Maadin Mektebi’nde Fransızca öğretmenliği, ayrıca Osmanlı
gazetelerinde yazarlık ve çevirmenlik yaptı. Hazırlamakta
olduğu Fenn-i Menazır adlı kitabı bitiremeden 1913’te vefat
etti. Süleyman Seyyid Bey’in tarihsel ve sanatsal açıdan büyük
önem taşıyan yapıtlarından pek azı günümüze ulaşabilmiştir.
Elmalı Natürmort, 1895 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 32,5 x 55,5 CM
200-0090-SSE

18
Portakallı Natürmort, 1904 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 32,5 x 40,5 CM
200-0237-SSE

19
YENİ RESİM BEĞENİSİ
P O R T R E , M A N Z A R A , N AT Ü R M O R T
Avrupa kentlerindeki barok, rokoko, ampir, neogotik üslupların karışımını yansıtan formların mimariye
uygulandığı, Batı edebiyatının etkisiyle tiyatro, öykü, roman gibi yeni edebi türlerin ve vatan, milliyet, eşitlik gibi
kavramların ilk kez gündeme geldiği Tanzimat döneminde yoğun bir yenileşme gösteren başlıca sanat dallarından
biri de resimdi. 18. yüzyıldan başlayarak Batı resmine duyulan ilgiyi yansıtan minyatür sanatı 19. yüzyılda hemen
hemen terk edilmiş, görsel imge üretimi minyatür yapraklarından ve duvar resimlerinden tuvale ve portreye,
manzara, natürmort gibi yeni türlere kaymıştı.

Batı’da akademik geleneğin temsilcileri olan Jean-Léon Gérôme ve Gustave Boulanger gibi ressamların yanında
eğitim gören Osman Hamdi ve Halil Paşa gibi ressamlar, figüre ve figürlü anlatımın uzantısı olarak portreye ilgi
duydular. Padişah portreciliği dışında bir anlayışın bulunmadığı ülkede sıradan insanlara, en başta da kendi yakın
çevrelerine yöneldiler. Özellikle kadınları konu alan bu tür portreler, kadınların Tanzimattan sonra Osmanlı
toplumunda daha görünür olmaya başlayacağının ipuçlarını taşıyordu.

21
HA L İ L PAŞA

[ 1 85 2- 1 93 9]

1852 yılında İstanbul’da Beylerbeyi’nde dünyaya geldi. Türk


resim sanatının kurucu kuşağı asker ressamlar arasında
ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Tophane Müşiri Ferit Selim
Paşa’nın oğlu olan sanatçı, Askeri Rüşdiye ve Harbiye’de eğitim
gördü ve 1873’te mülazım rütbesiyle mezun oldu. Harbiye
Mektebi Nazırı Galib Paşa resim yeteneğini fark edince bu
okula resim öğretmeni yardımcısı tayin edildi. 1874’te yüzbaşı
rütbesiyle Askeri İdadi resim öğretmenliğine getirildi. Üç
yıl bu görevi sürdüren sanatçı 1880’de sanatını geliştirmek
üzere Paris’e gönderildi. Burada sekiz Jean-Léon Gérôme ve
Gustave Courtois atölyelerinde çalışan sanatçı 1889 ve 1900
Paris Evrensel Sergilerine katıldı, 1900 sergisinde Madame X
adlı portresi madalyayla ödüllendirildi. Paris dönüşü Müze-i
Hümayun müdür yardımcılığı ve Harbiye Mektebi resim
öğretmenliği gibi görevlerde bulundu. 1917’de Sanayi-i Nefise
Mektebi müdürlüğüne atandı. 1901-1902-1903 İstanbul Salon
sergilerine gönderdiği yapıtlarıyla ilgi çeken sanatçı 1916’dan
sonra Galatasaray Sergileri’ne katıldı. II. Meşrutiyet sonrasında
kısa bir süre Hıdiv Abbas Halim Paşa’nın konuğu olarak Mısır’a
davet edildi ve burada ressam kişiliğiyle büyük ilgi gördü.
Çengelköy Vapur İskelesi, 1890 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 27,5 x 46,5 CM
200-0008-HP

24
Bostancı Deniz Hamamı, 1913 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 33,5 x 55,5 CM
200-0040-HP

25
Pembeli Kadın Portresi, 1904 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA
125,5 x 80,5 CM, 200-0118-HP

Şakayıklar ve Kadın, 1898 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA


119,5 x 72,5 CM, 200-0260-HP

26
Madam X, 1889 | KARTON ÜZERİNE YAĞLIBOYA VE PASTEL, 100,5 x 65 CM
200-0261-HP

27
Nü, 1881 | KÂĞIT ÜZERİNE KARAKALEM, 63 x 49 CM
230-0310-HP

Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE KARAKALEM, 62 x 47,5 CM


230-0311-HP

28
Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE KARAKALEM, 61,5 x 45 CM
230-0312-HP

Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE KARAKALEM, 61,5 x 47 CM


230-0313-HP

29
H Ü SEYİ N Z EKÂİ PAŞ A

[18 60 -1 91 9]

Asker ressamlarımızdan Hüseyin Zekâi Paşa İstanbul’da


doğdu. Mekteb-i Harbiye’de öğrenim gördü. Hoca Ali Rıza’nın
öğrencisiydi. 1882’de yaptığı Bir Donanma Gecesi Boğaziçi adlı
eseriyle Sultan Abdülhamid’in beğenisini kazandı ve sarayda
mabeyn ressamı olan Şeker Ahmed Paşa’nın yardımcılığına
getirildi. Şeker Ahmed Paşa’nın ölümünden sonra mabeyn
ressamlığı görevini sürdürdü ve yabancı misafirler tefrişatçısı
oldu. Bir eski eser koleksiyoncusu olan paşa, asar-ı atika ve
abideler hakkında Mübeccel Hazineler (1913) başlıklı bir kitap
yazdı. Aya İrini Kilisesi’nin silah müzesine dönüştürülmesinde
görev aldı.
Yıldız Parkı, 1897 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 96 x 136,5 CM
200-0011-HZP

32
Güllü Natürmort, 1908 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 102,5 x 69 CM
200-0134-HZP

33
Karpuzlu Natürmort, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 81,5 x 117 CM
200-0131-HZP

34
Meyveli Natürmort, 1903 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 54,5 x 65 CM
200-0266-HZP

35
HO C A A L İ RI Z A

[18 64 -1 93 0]

Hoca Ali Rıza Üsküdar’da doğdu. Asker ressamlar grubundan


olan sanatçının resim merakı Askeri Rüşdiye’de başladı.
Dönemin ünlü ressamlarından Osman Nuri Paşa, Süleyman
Seyyid ve Pierre Gués’den resim dersleri aldı. 1884’te Mekteb-i
Harbiye’den mezun olduktan sonra aynı okulda resim
öğretmeni olarak çalışmaya devam etti, ertesi yıl kolağası
rütbesiyle resim atölyesi şefi oldu. Birçok asker ressamın
yetişmesini sağladı. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ile Çamlıca
ve Üsküdar Kız Liselerinde öğretmenlik yaptı. 1909’da kurulan
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’ne kısa bir süre başkanlık
yaptı, cemiyetin yayınladığı Osmanlı Ressamlar Cemiyeti
Mecmuası’na yazılar yazdı. 1910’da emekli oldu. Tek toplu
sergisi ölümünden üç yıl sonra Eminönü Halkevi’nde açıldı.
Manzara, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 54 x 73 CM
200-0009-HAR

İstanbul, 1919 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 43,5 x 61 CM


200-0010-HAR

38
Yeşil Mescit, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 54 x 73 CM
200-0218-HAR

Evli Manzara, tarihsiz | KONTRPLAK ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 39,5 x 59 CM


200-0265-HAR

39
ŞE HZ A DE ABDÜ L MEC İ D EF EN Dİ

[18 68 -1 94 4]

İstanbul’da doğan Abdülmecid Efendi Sultan Abdülaziz’in


oğlu ve son Osmanlı halifesidir. Babasının 1876’da ölümünden
sonra sarayda geçen yaşamı süresince yabancı dil öğrendi,
güzel sanatlarla ilgilendi, Avrupa sanatını ve Batı edebiyatını
yakından takip etti. 1910’da Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin
kuruluşuna ve yayınladığı dergiye destek verdi. Abdülmecid
Efendi resim eğitimini Dolmabahçe Sarayı’nda görev yapan
Polonyalı saray ressamı Chelebowski’den, Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde yağlıboya öğretmenliği yapan Salvatore Valeri’den
ve bir diğer saray ressamı olan Fausto Zonaro’dan aldı.
1922’de halife seçilen Abdülmecid Efendi, 1924’te hilafetin
kaldırılmasıyla diğer hanedan üyeleriyle birlikte yurtdışına
çıkarıldı. Önce kısa bir süre için İsviçre’ye giden, ardından
Nice’e yerleşen Abdülmecid Efendi Paris’te öldü.
Cami Kapısı, 1920 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 131,5 x 83,5 CM
200-0099-AE

42
Hanzade Sultan Portresi, 1936 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 104,5 x 80 CM
200-0021-AE

43
A HMET Zİ YA AK BU LU T

[18 69 -1 93 8]

Asker ressamlarımızdan Ahmet Ziya Akbulut İstanbul’da


doğdu. Mekteb-i Harbiye’de öğrenim gören sanatçı Hoca Ali
Rıza ve Osman Nuri Paşa’dan resim dersleri aldı. Harbiye’den
1887’de mezun olan Ahmet Ziya Akbulut 1894’e kadar Harbiye
resimhanesinde çalıştı, daha sonra Kuleli Askeri İdadisi’ne
atandı. 1913’te Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin idare heyeti
reisliğine getirildi. 1914’te emekliye ayrıldı ve yaşamının
sonuna kadar Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ulûm-ı riyaziye
(matematik) ve fenn-i menazır (perspektif) öğretmenliği
yaptı. Matematik ve astronomiye de meraklıydı. Kuleli Askeri
Lisesi’nde çalıştığı sırada Amel-i Menazır ve Usul-ı Ameliye-i
Fenn-i Menazır isimli kitaplarını yayınladı.
46
İstanbul, 1918 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 62,5 x 92 CM
200-0125-AZA

47
ŞEVK ET DAĞ

[18 76 -1 94 4]

İstanbul’da doğan Şevket Dağ, 1897’de Sanayi-i Nefise


Mektebi’nden mezun oldu. Mekteb-i Sultani (Galatasaray
Lisesi) ve Darü’l-Muallimin (Öğretmen Okulu) gibi okullarda
yirmi üç yıl resim öğretmenliği yaptı. 1909’da Osmanlı
Ressamlar Cemiyeti’nin kuruluş çalışmalarında yer aldı,
yönetim kurulunda görev yaptı, Galatasaray ve Ankara
sergilerine katıldı. 1904 Atina, 1909 Münih, 1910 Sofya ve
Brüksel, 1933 Paris ve 1939 New York sergilerine katıldı, çeşitli
ödüller ve madalyalar kazandı. Hayatının son yıllarında Konya
ve Siirt’ten milletvekili seçildi.
II. Selim Türbesi Kapısı, 1909 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA
95,5 x 58,5 CM, 200-0007-SD

Ayasofya, 1906 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 250 x 180 CM


200-0183-SD

50
Meyveler ve Çiçekler, 1899 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 89 x 141,5 CM
200-0164-SD

51
S A Mİ YET İ K

[18 78 -1 94 5]

İstanbul’da doğan Mehmet Sami ilk resim derslerini Kuleli


Askeri İdadisi’nde öğrenim görürken Osman Nuri Paşa’dan
aldı. 1896’da Harbiye Mektebi’ne devam etti ve burada Hoca
Ali Rıza’nın öğrencisi oldu.1899’da Eyüp Askeri Baytar
Rüştiyesi’nde resim öğretmeni olarak çalışmaya başladı.
1900’de Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi, birincilikle mezun
olduktan sonra 1910’da Serasker Mahmud Şevket Paşa’nın
desteğiyle Paris’e gitti. Burada Julian Akademisi’ndeki öğrenimi
süresince Jean-Paul Laurens atölyesinde çalıştı. 1912’de yurda
döndü ve arkadaşı Mehmet Ali (Laga) ile birlikte Balkan
Savaşı’na katıldı. 1917’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın açtığı
Şişli Atölyesi’nde çalıştı. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin
kuruluşunda yer alan isimlerden biri oldu. İki cilt olarak
planladığı Ressamlarımız isimli kitabının yalnızca ilk cildini
1940’ta tamamlayabildi.
Çiçekli Natürmort, 1921 | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 100 x 70 CM
200-0017-SY

54
Manzara, 1914-15 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 23,5 x 36 CM
200-0032-SY

Deniz, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 40,5 x 65 CM


200-0235-SY

55
M E H M ET A L İ L AGA

[18 78 -1 94 7]

Trablusgarp’ta doğan Mehmed Ali Laga küçük yaşlarda resme


ilgi duydu, birçok desen çalışması yaptı. Eğitimi süresince
Hasan Rıza ve Hoca Ali Rıza’nın desteğini gördü. Kuleli
Askeri İdadisi’ni bitirdikten sonra 1898’de Harbiye’den teğmen
rütbesiyle mezun oldu, Trablusgarp’a gönderildi. 1907’de
İstanbul’a döndü ve önce Kuleli Askeri İdadisi’nde resim
öğretmenliği yaptı. Dokuz eseriyle 1918 Viyana ve Berlin
sergilerine katıldı. Müstakiller grubu sanatçılarından olan
Mehmet Ali Laga emekli olduğu 1924’e kadar öğretmenliği
sürdürdü, daha sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’nin idari
müdürlüğünü yaptı.
Köprülü Peyzaj, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 68,5 x 99,5 CM
200-0170-MAL

58
Sahilde Yalılar, 1898 | KÂĞIT ÜZERİNE SULUBOYA, 26,5 x 36 CM
220-0042-MAL

59
RESİM EĞİTİMİ İÇİN
B AT I YA Y O L C U L U K
Osmanlı topraklarında resim dersleri ilk kez askeri eğitim veren okullarda harita çizimi gibi amaçlar
doğrultusunda başladı, daha sonra sivil okullarda ders programlarına eklendi. 1795’te Mühendishane-i Berri-i
Hümayun’dan sonra 1827’de Askeri Tıbbiye’de, 1834’te Mekteb-i Harbiye’de, 1859’da Mekteb-i Mülkiye’de, 1868’de
Mekteb-i Sultani’de, 1872’de Darüşşafaka’da Avrupa’dan getirilen eğitimcilerin vermeye başladığı resim dersleri
sayesinde birçok genç bu sanat dalına ilgi duydu. Sarayın sanattaki gelişmeleri desteklemesi, asker kökenli
yetenekli gençlerin Avrupa’da resim eğitimine gönderilmesini sağladı. Türk resminin ilk önemli temsilcilerinden
Osman Hamdi ve Halil Paşa kendi ailelerinin, Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid ise devletin olanaklarıyla
Paris’te eğitim gördüler. 1883’te Sanayi-i Nefise Mektebi açıldıktan sonra da yetenekli gençlerin Batı’ya yolculuğu
sürdü; burs sınavını kazanan Ruhi Arel, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat gibi gençler Avrupa’da sanat eğitimi
gördüler. 19. yüzyıl sonunda Avrupa’ya giden ilk kuşaklar Gérôme ve Boulanger gibi sanatçıların atölyelerinde
eğitim görürken, 20. yüzyıl başında burslu ya da burssuz olarak özellikle Paris’e yönelen genç sanatçıların başlıca
iki adresi Paris Güzel Sanatlar Okulu’ndaki Fernand Cormon atölyesi ile Julian Akademisi oldu.

Sanayi-i Nefise’de açılan Avrupa Sınavı’nı kazanan, ayrıca bir kısmı kendi olanaklarıyla 1909-1910 yıllarında
Avrupa’da resim eğitimi görmeye giden ve özellikle Paris’te Julian Akademisi’nde yetişen genç Osmanlı sanatçıları,
Birinci Dünya Savaşı çıkınca yurda döndükleri için 1914 Kuşağı olarak adlandırıldılar. İbrahim Çallı, Nazmi Ziya,
Avni Lifij, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Hikmet Onat gibi sanatçıların mensup olduğu bu kuşak, Türk resminde
manzara ve natürmort gibi türlerin yaygınlık kazanmasında öncü bir rol oynadı, ayrıca çevrelerine dair kendi
izlenimlerini, kendi kişisel yorumlarını yansıtan tutumlarıyla da dikkati çektiler. Saf renklere ve ışığa duyarlılıkları
nedeniyle bazı kaynaklarda Türk İzlenimcileri olarak da adlandırılan bu kuşak sanatçılarının hemen hepsi, Sanayi-i
Nefise Mektebi’nin ilk Türk eğitimcileri olarak sonraki kuşakların yetişmesinde önemli bir rol oynadı.

61
RUHİ A R E L

[18 80 -1 93 1]

İstanbul’da doğan Ruhi Arel Bahriye Mektebi’nde öğrenim


görürken Sanayi-i Nefise Mektebi’ne devam etti. Gemi inşaat
mühendisi olarak 1908’de Bahriye’den, 1909’da da Sanayi-i
Nefise’den mezun oldu. Avrupa Sınavı’na katılarak Hikmet
Onat ve Sami Boyar ile Paris’e gitmeye hak kazandı. Paris
Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda Cormon atölyesinde çalıştı.
1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Türkiye’ye döndü.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer
aldı. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın 1917’de kurduğu Şişli
Atölyesi’nde İbrahim Çallı, Namık İsmail, Ali Sami Boyar
ve başka birçok sanatçıyla birlikte çalıştı. Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde, ayrıca Kabataş Erkek Lisesi, Cağaloğlu Kız
Öğretmen Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı. İstanbul, İtalya,
Almanya ve Avusturya’da düzenlenen birçok sergiye katıldı.
64
Nü, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 69 x 123,5 CM
200-0224-RA

65
İZZET Zİ YA

[18 80 -1 93 4]

Seçkin bir aileden gelen İzzet Ziya 1897’de girdiği Sanayi-i


Nefise Mektebi’nde Salvatore Valéri, Leonardo de Mango
ve Joseph Warnia-Zarzecki’nin öğrencisi oldu. Mektebi
1903’te birincilikle bitirdi. Paris’e giderek öğrenimine devam
etti. İstanbul’a döndükten sonra Kalem, Resimli Gazete gibi
dergilere illüstrasyon ve karikatür yaptı. Galatasaray sergilerine
katıldı. II. Meşrutiyet sonrasında sarayın en üst mevkilerinden
biri olan mabeyn kâtipliğine atandı. Zonaro’dan sonra saray
ressamı olarak da çalıştı. Fransa Sefarethanesi’nde yanan
III. Selim Portresi’ni yeniden yapmakla görevlendirildi; bu
tablodaki başarısından dolayı Fransız hükümeti İzzet Ziya’ya
nişan verdi.
68
Deniz Kıyısında Kız, 1917 | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 45,5 x 63 CM
200-0054-IZ

69
NA ZMİ Zİ YA GÜ R AN

[ 1 88 1- 1 93 7]

İstanbul’da doğan, ilk resim derslerini Hoca Ali Rıza’dan


alan Nazmi Ziya, babasının isteğiyle Mülkiye Mektebi’ndeki
öğrenimini tamamladıktan sonra 1902’de Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde Salvatore Valeri, Joseph Warnia-Zarzecki ve
Osgan Efendi’nin öğrencisi oldu. 1905’te İstanbul’a gelen
ünlü sanatçı Paul Signac’la tanışması sanat anlayışını
değiştirdi. 1908’de mektebi bitirince kendi olanaklarıyla Paris’e
gitti, Julian Akademisi’nde Jean-Paul Laurens atölyesinde
çalıştı. Çalışmalarını daha sonra Paris Güzel Sanatlar
Yüksekokulu’nda Fernand Cormon atölyesinde sürdürdü.
Çeşitli incelemeler yapmak üzere Almanya ve Avusturya’ya
gitti. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine 1914’te yurda
döndü. İzmir Muallim Mektebi Müdürlüğü’ne atandı, daha
sonra İstanbul’da tedrisat müfettişi olarak çalıştı. 1918-21 ve
1925-27 arasında iki defa Sanayi-i Nefise Mektebi müdürü
oldu. Eserleri ilk kez Galatasaray Sergisi’nde gösterildi.
Moda, 1934 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 52,5 x 66,5 CM
200-0014-NZG

Tavla Oynayanlar, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 38 x 46 CM


200-0045-NZG

72
Dansçı, 1930 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 121 x 91 CM
200-0084-NZG

73
Taksim Meydanı, 1935 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 73,5 x 92 CM
200-0102-NZG

Karacaahmet, 1933 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 65 x 81 CM


200-0103-NZG

74
Şezlongda Pembeli Kadın, 1904 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 54 x 73 CM
200-0104-NZG

Kilise, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 33 x 41 CM


200-0228-NZG

75
İBR A H İ M ÇAL L I

[18 82 -1 96 0]

Denizli’nin Çal ilçesinde doğan İbrahim Çallı genç yaşta


İstanbul’a geldi. Şeker Ahmed Paşa’nın yardımıyla girdiği
Sanayi-i Nefise Mektebi’ni 1910’da birincilikle bitirdi.
Ardından Avrupa Sınavı’na katıldı ve birinci oldu. Hikmet
Onat ve Ruhi Arel’le birlikte 1911’de Paris’e gönderildi. Paris
Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda Fernand Cormon atölyesinde
çalıştı. 1914’te İstanbul’a döndü, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde
göreve başladı. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın Şişli’de açtığı
atölyede diğer ressamlarla birlikte savaş resimleri yaptı. 1947’de
emekli oluncaya kadar İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde
atölye hocalığı yaptı, birçok ünlü ressam yetiştirdi. “1914
Kuşağı” sanatçıları onun adıyla “Çallı Kuşağı” diye anılır.
Hamakta Uzanmış Kadın, 1912 | AHŞAP ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 38 x 70 CM
200-0268-IC

78
Manolyalı Natürmort, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 39 x 50 CM
200-0267-IC

Balıklı Natürmort, tarihsiz | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 51 x 79 CM


200-0269-IC

79
Kadın ve Kuğu, 1922 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 48 x 60 CM
200-0095-IC

80
Yeşil Elbiseli Kadın, 1933 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 120 x 100,5 CM
200-0271-IC

Nü, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 35 x 45 CM


200-0270-IC

81
H İ K M ET ONAT

[18 82 -1 97 7]

İstanbul’da doğan Hikmet Onat 1899’da Bahriye Mektebi’nde


öğrenime başladı ve 1903’te teğmen rütbesiyle mezun oldu.
Sanayi-i Nefise Mektebi’ni 1910’da bitirdikten sonra Avrupa
Sınavı’nı kazanarak Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda
öğrenimine devam etti. Burada Fernand Cormon’un
atölyesinde çalıştı. 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla
yurda döndü. İstanbul’da Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi)
gibi birçok ortaöğretim kurumunda resim öğretmenliği
yaptı. 1915’te Sanayi-i Nefise Mektebi’nde başladığı atölye
öğretmenliğini 1949 yılında emekli olana kadar devam ettirdi.
“1914 Kuşağı” temsilcilerindendir.
Süleymaniye Camii, 1946 | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 38 x 61 CM
200-0073-HO

84
Köprülü Peyzaj, 1922 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 49,5 x 60 CM
200-0074-HO

85
Oturan Kadın, 1928 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 113,5 x 69,5 CM
200-0264-HO

86
Peyzaj, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 148,5 x 188,5 CM
AKB079

87
FEYHA MA N DU R AN

[18 86 -1 97 0]

İstanbul’da doğan Feyhaman Duran öğrenimini Mekteb-i


Sultani’de (Galatasaray Lisesi) tamamladı. Mısırlı Prens Abbas
Halim Paşa’nın desteğiyle 1911’de Paris’e gönderildi. 1912
yılında Julian Akademisi’nde François Schommer ve Jean-
Paul Gervais atölyelerinde,1913-1914 arasında Jean-Paul
Laurens ve Paul-Albert Laurens atölyelerinde çalıştı. Birinci
Dünya Savaşı çıkınca 1914’te Türkiye’ye dönen ressam “1914
Kuşağı” sanatçıları arasında yer alır. 1918 Viyana ve Berlin
Sergisi’ne sekiz eseriyle katıldı. 1919’da İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde göreve başladı, 1927’de bu mektebin Sanayi-i
Nefise Mektebi’yle birleşmesinden sonra 1951’de emekli olana
kadar bu kurumda çalıştı. Feyhaman Duran yazı sanatına
da ilgi duydu. Hem koleksiyoncu, hem de usta bir hattattı.
I. Galatasaray Sergisi’nde gümüş madalya ve 1916’da “Zikr-i
Cemil” ödüllerini aldı.
Balıklı Natürmort, 1960 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 49,5 x 61 CM
200-0210-FD

90
Portakallı Natürmort, 1926 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 60 x 73 CM
200-0060-FD

Kavunlu Natürmort, 1965 | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 44 x 55 CM


200-0256-FD

91
Hatmili Natürmort, 1962 | KONTRPLAK ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 78 x 63,5 CM
200-0214-FD

Siklamenli Natürmort, 1964 | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 43,5 x 54 CM


200-0211-FD

92
Sarı Çiçekler, 1948 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 86 x 52 CM
200-0253-FD

93
Beyaz Kotra, 1966 | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 105 x 150 CM
200-0327-FD

94
Celaleddin Arif Bey Portresi, 1907 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 116,5 x 102 CM
200-0215-FD

95
HÜ SEYİ N AVN İ L İ F İ J

[ 1 88 6- 1 92 7]

Samsun’da doğan Hüseyin Avni Lifij ortaöğretimini


tamamladıktan sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu,
ancak hastalığı yüzünden bu okulu bitiremedi. Anatomi
öğrenmek için Mülkiye Tıbbiyesi’ne, boya tekniği öğrenmek
için ise Eczacı Mektebi’nin fizik ve kimya derslerine izleyici
olarak katılarak kendini geliştirdi. Resim çalışmalarını
sunduğu Osman Hamdi Bey’in beğenisini kazandı ve
Şehzade Abdülmecid Efendi’ye tavsiye edildi. Abdülmecid
Efendi’nin desteğiyle Paris’e gönderildi, 1909’da Paris Güzel
Sanatlar Yüksekokulu’nda dersleri izleme belgesi aldı. Ünlü
ressam Fernand Cormon’un atölyesinde çalıştı, daha sonra
tanıştığı Jean Lecomte Du Noüy ile yakın dostluk kurarak
onun atölyesinde çalışmaya başladı. 1912’de İstanbul’a
döndü ve İstanbul Erkek Lisesi’nde resim öğretmenliği,
Kandilli Kız Lisesi’nde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1917’de
Galatasaraylılar Yurdu’ndaki resim sergisine yirmi eseriyle,
1918 Viyana ve Berlin Sergisi’ne on sekiz eseriyle katıldı. İlk
kişisel sergisini 1918’de Orient Littéraire Yönetim Bölümü’nde
açtı. 1924’te atandığı Sanayi-i Nefise Mektebi (daha sonra
Güzel Sanatlar Akademisi) öğretmenliğini hayatının sonuna
kadar sürdürdü.
Alegori, tarihsiz | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 46 x 38,5 CM
200-0119-HAL

98
Manzara, tarihsiz | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 33 x 24 CM
200-0242-HAL

Mihrişah Sultan Dairesi, tarihsiz | KONTRPLAK ÜZERİNE YAĞLIBOYA


50 x 41 CM, 200-0244-HAL

99
Gece, tarihsiz | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 17 x 13,5 CM Cami, tarihsiz | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 28 x 22 CM
200-0198-HAL 200-0033-HAL

Türbe, tarihsiz | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 28 x 46 CM


200-0138-HAL

100
Han Kapısı, tarihsiz | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 31,5 x 22 CM
200-0243-HAL

101
NA MI K İ SMAİ L

[18 90 -1 93 5]

Samsun’da doğan Namık İsmail, Mekteb-i Sultani’de


(Galatasaray Lisesi) öğrenim gördükten sonra 1912’de
ailesinin desteğiyle Paris’e gitti. Paris’te önce Julian
Akademisi’nde François Schommer ve Jean-Paul Gervais
atölyelerinde öğrenim gördü, ardından da Paris Güzel Sanatlar
Yüksekokulu’nda Fernand Cormon’un yanında öğrenimini
tamamladı. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine
İstanbul’a dönen sanatçı “1914 Kuşağı” ressamları arasında
yer alır. 1917’de Enver Paşa’nın kurduğu Şişli Atölyesi’nde
çalıştı. Eserleriyle sergilere katılmak üzere gittiği Berlin’de
bir yıl kalarak Corinth ve Liebermann atölyelerinde çalıştı.
İstanbul’a döndüğünde Gazi Osman Paşa Mektebi’nde resim
öğretmenliği, daha sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’nde atölye
hocalığı ve müdürlük yaptı.
Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE FÜZEN VE BEYAZ TEBEŞİR, 38 x 30 CM
AKB108

104
Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE FÜZEN Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE FÜZEN Nü, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE FÜZEN
VE BEYAZ TEBEŞİR, 54 x 38 CM VE BEYAZ TEBEŞİR, 52 x 22 CM VE BEYAZ TEBEŞİR, 52 x 25 CM
AKB109 AKB110 AKB111

105
HA Mİ T G ÖREL E

[ 1 89 4- 1 98 1]

Giresun Görele’de doğan Hamit Görele, sanat eğitimini 1924’te


girdiği Sanayi-i Nefise Mektebi’nde tamamladı. Öğrenimi
süresince Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın atölyelerinde
çalıştı. 1928’de mezun olduktan sonra Avrupa Sınavı’nı
kazanarak Paris’e gitti, önce Julian Akademisi’nde Paul-Albert
Laurens atölyesinde, sonra André Lhote ve Léger atölyelerinde
çalıştı. Eğitimini tamamlayınca İstanbul’a döndü. Galatasaray
Sergisi’ne katıldı. 1934’te Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar
Birliği’nin başkanlığını yaptı ve grubun birçok sergisine
resimlerini verdi. “Yurt Gezileri” organizasyonu kapsamında
İstanbul, Ankara, Antalya, Erzurum, Çankırı, Sivas gibi birçok
ilde resim öğretmeni olarak çalıştı. 1968’de Çağdaş Türk
Ressamları Cemiyeti tarafından yılın sanatçısı seçildi. 1979’da
Atatürk Sanat Armağanı’nı, 1980’de ise 41. Devlet Resim ve
Heykel Sergisi’nde Başarı Ödülü’nü aldı.
108
Manzara, tarihsiz | MUKAVVA ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 45 x 49,5 CM
200-0140-HG

109
HASA N V E C İ Hİ BEREK ETO ĞLU

[18 95 -1 97 1]

Kahire’de doğan Hasan Vecihi Bereketoğlu ilk ve orta


öğrenimini Rodos’ta tamamladı, daha sonra İstanbul’a
yerleşerek Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gördü. İlk resim
derslerini Halil Paşa’dan aldı. Resme ilgisi artınca hukuk
mesleğini bırakıp tamamen resme yöneldi. 1922’de Paris’e gitti,
1923’te Julian Akademisi’nde Paul-Albert Laurens atölyesinde
çalıştı. Yurda döndükten sonra Halkevleri Güzel Sanatlar
Bölümü başkanlığı yaptı. 1943’te Ankara’ya yerleşti ve burada
yedi yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı Daire Müdürlüğü görevini
sürdürdü. Daha sonra Güzel Sanatlar Birliği’nde 1968’e kadar
yöneticilik yaptı.
112
Nü, tarihsiz | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 22 x 27 CM
AKB075

113
CUMHURİYETİN
İ L K S A N AT Ç I G R U B U
Müstakiller, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde yabancı hocaların yerine atanan İbrahim Çallı,
Feyhaman Duran, Hikmet Onat gibi ilk Türk eğitimcilerinin yanında yetişen kuşaktır. 1924’te Avrupa Sınavı’nı
kazanarak ya da kendi olanaklarıyla sanat eğitimlerini yurtdışında sürdüren bu sanatçılar, 1929’da ülkeye
dönüşlerinde Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ni kurarak Cumhuriyet Türkiyesi’nin bu ilk sanatçı
derneğinin çatısı altında bir araya geldiler. İlk sergisini Ankara’da Etnografya Müzesi’nde, ikinci sergisini resmen
kurulduğu 1929’da İstanbul’da Türk Ocağı’nda açan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği, özellikle
yurtiçinde ve dışında düzenlediği sergilerle Türk resminin tanıtılması ve yaygınlaştırılmasında son derece etkili
oldu. 1914 Kuşağı’nın izlenimciliğe yakın sanatsal anlayışına bir ölçüde tepki duyan ve daha sağlam bir desen
arayışı ile biçim kaygısı içinde olan Müstakiller, yine manzara, natürmort ve figürlü kompozisyonlar çerçevesinde
ürettiler, ancak zaman zaman gündelik hayat sahnelerine de yöneldiler. Refik Fazıl Epikman, Cevat Dereli, Şeref
Akdik, Mahmut Cuda, Nurullah Berk, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati gibi sanatçıların
yer aldığı Müstakiller grubu, Türkiye’de modern sanatın temellerini atan kuşak olarak değerlendirilmiştir.

115
C EVAT DE REL İ

[19 00 -1 98 9]

Rize’de doğan Cevat Dereli 1915’te girdiği Sanayi-i Nefise


Mektebi’ndeki öğrenimi sırasında Hikmet Onat ve İbrahim
Çallı’nın öğrencisi oldu. 1922’de arkadaşlarıyla birlikte Yeni
Resim Cemiyeti’ni kurdu. 1923’te mezun olduğunda Avrupa
sınavını kazanarak Paris’e gönderildi. 1925-1927 arasında
Paris’te çalışmalarını Julian Akademisi’nde Paul-Albert
Laurens atölyesinde sürdürdü. Paris’ten döndükten sonra
1928’de Güzel Sanatlar Akademisi’ne resim öğretmeni olarak
atandı ve aynı yıl Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar
Birliği’nin kurucu üyelerinden oldu. 1932’de akademideki
görevinden ayrılarak 1939’a kadar Tıp Fakültesi’nde desinatör
olarak anatomik çizimler yaptı. Kültür Bakanlığı’nın 1981’de
Atatürk’ün 100. doğum yılı nedeniyle düzenlediği sergide
Atatürk Sanat Armağanı’nı aldı.
Mevleviler, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 89 x 116,5 CM
200-0249-CD

118
Üç Güzeller, tarihsiz | KARTON ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 63 x 92,5 CM
200-0206-CD

119
A HMET ZE K İ KO C AMEMİ

[19 01 -1 95 9]

İstanbul’da doğan Ahmet Zeki Kocamemi Sanayi-i Nefise


Mektebi’nde İbrahim Çallı atölyesinde yetişti, 1921’de
birincilikle mezun oldu. 1922’de Türk Ocağı tarafından resim
eğitimi için Münih’e gönderildi. Münih’te önce Heinemann’ın,
daha sonra Hans Hofmann’ın atölyesinde çalıştı. 1927’de yurda
geldiğinde bir süre Trabzon Lisesi’nde resim öğretmenliği
yaptıktan sonra İstanbul’a döndü. 1928’de Müstakil Ressamlar
ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kurucu üyelerinden oldu.
1933-36 arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nin İç Mimarlık
Bölümü’nde öğretmen olarak çalıştı, ardından Resim
Bölümü’ne geçerek atölye öğretmenliğine atandı ve hayatının
sonuna kadar bu görevi sürdürdü. 1939’da 1. Devlet Resim
ve Heykel Sergisi’nde Atatürk’ün Cenaze Merasimi isimli
tablosuyla birincilik ödülünü aldı. 1947’de D Grubu’nun
sergisine katıldı.
122
Manzara, 1938 | KONTRPLAK ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 35,5 x 40,5 CM
200-0238-ZK

123
A L İ AVN İ ÇEL EBİ

[19 04 -1 99 3]

İstanbul’da doğan Ali Avni Çelebi 1918’de başladığı


Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Hikmet Onat ve İbrahim Çallı
atölyelerinde çalıştı. 1927’de Münih’e gitti, Heinemann’ın
atölyesine girdi. Daha sonra Berlin Güzel Sanatlar
Akademisi’nde eğitim gördü. 1923’te Münih’e dönerek Güzel
Sanatlar Akademisi’nde ressam Hans Hofmann’ın atölyesinde
öğrenimini sürdürdü. 1927’de Türkiye’ye döndüğünde Konya
Kız Öğretmen Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı. 1928’de
Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kurucuları
arasında yer aldı. Tekrar Münih’e döndü ve Hofmann’ın
yanında çalışmaya devam etti. Bir süre sonra yurda dönen
sanatçı, 1938’de girdiği Güzel Sanatlar Akademisi’nde önce
Leopold Levy, daha sonra Feyhaman Duran’la çalıştı. 6. Devlet
Resim ve Heykel Sergisi’nde (1944) ve 1966 Tahran Sanat
Bienali’nde birincilik ödülleri aldı.
Manzara, tarihsiz | DURALİT ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 46 x 55 CM
200-0319-AAC

126
Amasya Deresi, 1939 | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 47 x 55,5 CM
200-0323-AAC

127
Topkapı Sarayı, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 97 x 78,5 CM
200-0241-AAC

128
Muradiye Camii, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 56 x 67 CM
200-0061-AAC

129
HA L E ASA F

[ 1 90 5- 1 93 8]

İstanbul’da doğan Hale Asaf resim öğrenimine Berlin Güzel


Sanatlar Akademisi’nde başlayarak Prof. Kamf Arthur’un
öğrencisi oldu. 1924’te Türkiye’ye dönerek İnas Sanayi-i Nefise
Mektebi’nde Ömer Adil ve Feyhaman Duran’dan resim dersleri
aldı. Bu mektebin Sanayi-i Nefise Mektebi’nin çatısı altına
girmesiyle İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. 1925’te mezun
olduğunda Avrupa Sınavı’nı kazanarak Münih’e gitti, kısa bir
süre Lovis Corinth’in öğrencisi oldu. 1927’de Paris’e giderek
Académie de la Grande Chaumière’de öğrenimine devam etti
ve Lhote’un öğrencisi oldu. 1928’de Türkiye’ye döndükten
sonra Bursa Kız Öğretmen Okulu’nda resim öğretmeni olarak
çalışmaya başladı. Aynı tarihte kurulan Müstakil Ressamlar
ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer
alan tek kadın sanatçıdır. 1929’da İstanbul Güzel Sanatlar
Akademisi’nde Namık İsmail’in yanına öğretmen yardımcısı
oldu. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin 1929-
1931 arasında açtığı beş sergide yer aldı. 1933’te Paris’e gitti ve
Montparnasse Yaz Sergisi’ne katıldı. Paris’te tanıştığı İtalyan
edebiyatçı Antonio Aniante ile birlikte Galerie-Librairie Jeune
Europe’u yönettiler. Paris’te hayata veda etti.
132
Bursa, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 60,5 x 41,5 CM
200-0062-HA

133
T Ü R K R E S M İ N İ N AY R I K S I F İ G Ü R Ü
F İ K R E T M UA L L Â
Türkiye’de modern sanatın gelişim sürecinde görülen yaygın eğilimlerin ve sanatsal gruplaşmaların
dışında kalan Fikret Muallâ, Türk resminin bağımsız, ayrıksı figürüdür. 1930’ların sonunda Türkiye’yi terk edip
yaşamının sonuna kadar kalacağı ikinci vatanı Fransa’ya yerleşerek kendi kuşağı içinde Batı sanat ortamında kalıcı
olma çabasını göze almış ilk sanatçıdır. Paris’te bir bohem gibi yaşayan ve kente dair gözlemlerini yoğun bir renk
duyarlılığıyla dışavuran Fikret Muallâ’nın en neşeli tablolarında bile melankolik bir ruh halinin izleri görülür.

135
Fİ K R ET M UAL L Â

[19 03 -1 96 7]

İstanbul’da doğan Fikret Muallâ Saint Joseph Fransız


Okulu’nun ardından Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray
Lisesi) öğrenimine devam etti. Okulu bitirmeden ailesi onu
mühendislik eğitimi almak üzere Almanya’ya gönderdi. Bu
sırada sanata ilgisi gitgide arttı. Fransa, İtalya ve İsviçre’ye
giderek müzeleri gezdi, resim yapmaya başladı. 1930’da
Türkiye’ye döndü. 1934’te Ayvalık’ta ortaokul resim
öğretmenliğine atandı. Resim çalışmalarının yanı sıra
İstanbul’da Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetler
için kostümler hazırladı. Nazım Hikmet’in Varan 3 kitabının
resimlerini çizdi. 1939’da New York Dünya Sergisi’nde açılan
Türk pavyonu için Eyüp, Çamlıca, Moda, Üsküdar gibi çeşitli
İstanbul manzaralarını resmetti. O yıl hayatının sonuna kadar
yaşayacağı Fransa’ya döndü.
Bistro, 1952 | TUVAL ÜZERİNE KARIŞIK TEKNİK, 38.5 x 46 CM
280-0024-FM

Sokak – Beyaz , 1957 | KÂĞIT ÜZERİNE GUVAŞ, 50 x 65 CM


210-0292-FM

138
Sokak – Mavi, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE GUVAŞ, 52 x 65 CM
210-0291-FM

139
Moda, tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE GUVAŞ, 40 x 29,5 CM
210-0308-FM

140
Moda , tarihsiz | KÂĞIT ÜZERİNE GUVAŞ, 30 x 40 CM
210-0307-FM

141
Cannes, tarihsiz | TUVAL ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 37 x 50 CM
200-0027-FM

142
Paris, Sacré Coeur, 1948 | KONTRPLAK ÜZERİNE YAĞLIBOYA, 35,5 x 28 CM
200-0030-FM

143

You might also like