Professional Documents
Culture Documents
MediaCat
K‹TAPLARI
ISBN: 978-605-4584-??-?
BASIM ve C‹LT: ??Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri • Halkalı Cad. No: 164 B-4 Blok
Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Tel: (212) 697 30 30 Sertifika No: 12058
Eşim Jennifer, kızlarım Aliya ve Jayda’ya – Mehmet R. Doğan
Eşim Şeyda ve oğlum Doruk Alp’e – Yiğit Ahmet Kurt
İÇİNDEKİLER
Yazarlardan Not 9
Friksiyonomi! 13
Notlar 133
Teşekkür 135
YAZARLARDAN NOT
Friksiyon
isim
Orijin: Fransızca kökenli Friction kelimesi
9
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
Friksiyon, birkaç anlamı olan bir kelime. İlk anlamı ovma, ovuş-
turma. Bu kitap içinde, bu anlamı unutmanızı istiyoruz. Bahsetti-
ğimiz friksiyonun, berberlerin kullandığı friksiyon kelimesiyle bir
ilişkisi yoktur!
Friksiyonun diğer anlamı ise, fizik derslerinde duyduğumuz ve
bu kitaptaki kullanım şekline daha uygun olan “hareket gücüne di-
renen kuvvet” ya da bizim hareket etmemizi zorlaştıran, engelle-
yen, erteleyen kuvvet de diyebiliriz buna.
Bu manada friksiyon hem negatif hem de pozitif bir anlam ta-
şıyabilir. Mesela bir ürün satın alırken, web sitesinin sizin sahip
olduğunuz tarayıcıda çalışmaması, belirli bir hizmet almak için
girdiğiniz şirketin sizden yanınızda olmayan ve en önemlisi, siz-
ce gereksiz olan belgeler istemesi gibi. Bunlar kötü friksiyona ve
olumsuz deneyimlere birer örnek.
Friksiyon, iş dünyasında kelime anlamıyla çoğunlukla negatif
bir çağrışım uyandırsa da, tasarımcılar friksiyonu, kullanıcı dene-
yiminden çıkarmayı temel görev olarak görse de, friksiyon aslında
pozitif deneyimler de yaratabilir. Bunu anlatabilmek için biraz gü-
nümüz iş dünyasından bahsetmek gerekiyor.
Günümüzde web sitelerinden, fiziksel ürünlere; hizmet sektö-
ründen, iş dünyasına kadar her yerde insanlar, çatışmayı, friksiyo-
nu, engelleri, kasisleri kaldırmak üzere tasarlanmış ürünleri kulla-
nıyor. Telefonlar gereksiz bir friksiyon olan tuşları kaldırıyor; web
siteleri A’dan B’ye giden yol üzerindeki her şeyi kolaylaştırmak,
hızlandırmak üzerine kuruluyor; hizmet sektörü ve iş dünyamız
çatışmayı, birbirine zıt fikirleri yok etmeye çalışıyor. Tüketiciler
için düşünmek, onların deneyimini tasarlamak, tasarımcıların en
önemli görevi olarak görülüyor.
Belki bildiklerimize, doğru kabul ettiğimiz kurallara aykırı bir
düşünce şekli olabilir fakat bazen her şeyin pürüzsüzce, tahmin edil-
diği gibi çalışması o ürünü kullananları aktif, mutlu ya da etkin hale
10
YAZARLARDAN NOT
11
FRİKSİYONOMİ!
13
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
14
FRİKSİYONOMİ!
15
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
16
FRİKSİYONOMİ!
2
“O” harfinden tasarruf yapıp, OK kelimesinde O’yu yazmayanlar, gerçekten ne yapıyor
kazandıkları o birkaç salise ile?
3
Kapı kapatma düğmelerinin gerçekten bir işlevi var mı sizce?
4
Hayatta devamlı bir şeyleri kaçırdığımız hissinin İngilizcede sözlük tanımı bile var: FOMO
– Fear of Missing Out
17
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
18
FRİKSİYONOMİ!
19
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
20
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
Walter Webster, her cuma akşamı âdet haline getirdiği gibi, ofis-
ten çıkıp, müdavimi olduğu barın önünde arabasını park edip,
eve gitmeden önce birkaç kadeh bir şeyler içmek istedi. Bara gir-
diğinde, diğer haftalara oranla daha telaşlı bir manzara ile karşı-
laştı. Barmen, limon keserken parmağını kesmişti. Dört bir yana
yayılmış barmenin kanı; onu, ellerindeki alkol şişesiyle kovalayan
sarhoş müşteriler ve küçük bir kesik için yapılan gereğinden fazla
bir karakaşa karşıladı Walter’i o cuma akşamı. Ortalık biraz yatışıp,
barmen onu kovalayan sarhoşları oturtmayı başardığında, Walter
Webster, barmene sordu:
21
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
22
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
acı hissetsin diye, krem içine bir miktar alkol koymalarını söyledi.
Walter yüzünde büyük bir şaşkınlık ile krem içine alkol koydu ve
Johnson & Johnson ürünü piyasaya yeniden lanse ettiler. Satışlar
arttı.
Bilerek eklenmiş bir pürüz olan “acı” ile, Johnson & Johnson’un
yeni antiseptik kremi, piyasa içinde kredibilite kazandı ve müşteri-
lerin ilaçtan beklentileri ile ürünün sunduğu faydayı, aynı seviyeye
getirmeyi başardı.
Bazen friksiyon, ürünün pazar içinde kabulünü sağlamak için
bilerek eklenen bir hız tümseğidir. Johnson & Johnson şirketi,
piyasada kredibilite kazanmak için acısız ürüne eklediği alkol ile
“acıyı” yeniden müşterileriyle tanıştırmasına rağmen, takip eden
yıl içinde, alkolü, azar azar üründen çıkararak, yıl sonunda yeniden
alkolü olmayan ve canı yakmayan antiseptik kreme ulaştılar.
* * *
24
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
25
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
bir emek harcanmamış ise, bu, onlar için, gurur verici bir durum
değildi.
Ev kadınlarının, yaptıklarından gurur duymaları için, onların,
pişirme sürecine bir katkıda bulunması gerektiği gerçeğini anlayan
gıda firması, hazır kek karışımı ürünündeki formülü ve tarifi de-
ğiştirdi. Gıda firması, karışımdan yumurtayı çıkardı ve ürünü ye-
niden piyasa sürerek, ev kadınlarından, bu karışıma su ve yumurta
katmalarını istedi. Peki kek tarifine su ile birlikte eklenen yumurta
sayesinde ne oldu? Satışlar arttı.
Kek yapımında ev hanımlarının istediği “emek vermek” friksi-
yonu, şirketin piyasaya sürdüğü bu yepyeni ürüne hem kredibilite
kazandırdı hem de satışların artıp, pazar içinde bu ürünün kabul
görmesini sağladı.
Bilerek ve harika bir şekilde eklenen hız tümseğini, pazarlama
içinde güçlü bir araç olarak gören birçok şirket var. Zekice eklenmiş
hız tümseği, satışları ve ürünle olan etkileşimi artırmaya yararken,
günümüzde birçok şirket hızlı hatta daha hızlı hareket etmeyi se-
çiyor.
Buna benzer bir örneği eBay yaşadı. eBay, herkesin bildiği, mil-
yonlarca kişinin devamlı ziyaret ettiği bir web sitesi. eBay’da aktif bir
şekilde alışveriş yapanların sayısı 150 milyondan fazla. eBay mode-
linin işlemesinin özünde, bu siteyi alıcı ya da satıcı olarak kullanan
müşterileri var. 2000’li yılların başında eBay, hızlı bir kararla, bir
gecede web sitesinin beyaz olan fon rengini civciv sarısına çevirdi.
Birçok kullanıcı yeni ve “daha iyi” sarı renkten rahatsız olduklarını
eBay’a e-posta yağmuruyla belirtince, eBay, “sarı renk operasyonu-
na” hız tümseği ekledi. eBay, önce fonu eski renk olan beyaza çevirdi
fakat her gün yalnızca bir derece renk tonu değiştirerek, 60 günde
fonu beyazdan sarıya çevirdi. 60 gün sonra, yeni sarı renkten kimse
rahatsız olmadı. Bundan ders alan eBay, yeni tasarımları bir gecede
hayata geçirmek yerine, yeni tasarım sürecine devamlı friksiyon ve
26
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
* * *
27
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
29
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
30
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
31
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
2010 yılında Fast Company dergisi ilginç bir habere yer verdi.
Haber o kadar ilginçti ki, ertesi gün, Starbucks şirketi, tüm dünya-
da gazetelerin iş dünyası bölümünde büyük punto manşetler attı-
rıyordu. Haber, Starbucks yönetiminin kafelerine gönderdiği yeni
bir kuralla ilgiliydi. Yeni kurala göre, Starbucks, şirkette çalışan ba-
ristaların yavaşlamasını istiyordu. Bundan böyle baristalar eskisi
gibi 10-15 kahveyi arka arkaya yapabilecek bir hızda değil, yalnızca
2 kahvelik bir hızda çalışıp, her iki kahveden sonra, kahveleri yeni-
den öğütecek ve süt sürahilerini yıkayıp, temizleyeceklerdi.
Bu yeni hız tümseği operasyonunun ardındaki neden de yeni
kural kadar ilginçti. Pazarlamayla uğraşanların iyi bildiği gibi, Star-
bucks, bize kahve satmıyor... Şirket, müşterilerine kahve deneyimi
satıyor. Starbucks markalı kahve, onu devamlı tüketenler arasında
belirli bir duygu ve anlama sahip olmanın yanında, kafelerini ev ve
ofisten sonraki 3. adres olarak adlandırarak, tüketicilerin günlük
rutinleri içinde önemli bir yer ediniyor. Bu kafeler birer buluşma
noktası ve sanırım en önemlisi, Starbucks dilini konuşan herkesin,
kendi yarattığı kahve ve bardağın üzerindeki bu kahveyi yaratan ki-
şinin ismi ile oluşan sahiplenme duygusu da markanın oluşturmak
istediği kahve deneyiminin bir parçası. Eğer şimdiye kadar “Kara-
mel şuruplu duble soya macchiato” benzeri bir sipariş verdiyseniz,
Starbucks dilini konuşan bir tüketici ve size sunulan deneyimin bir
parçası haline gelmiş Starbucks tiyatrosunun baş aktörüsünüz.
Bu yeni “yavaşla” kuralından önce, Starbucks müşterileri, kafede
yaşadıkları deneyimi “sıradan” ve “averaj” olarak nitelendiriyordu.
32
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
33
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
34
FRİKSİYON İLE KREDİBİLİTEYİ ARTIRMAK!
5
Plasebo etkisi, tıbbi bir terim olup, hastaların ilaç sandıkları, hiçbir etkisi olmayan şeker-
li hapları içerek tedavi gördükleri inancıyla, telkine dayalı iyileşme göstermelerini anlatan
bir kavramdır. Aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Sahip
olduğu tedavi gücünü tamamen hastanın verilen ilacın “işe yarayacak” ilaç olduğunu düşün-
mesinden alır.
35
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
36
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
Rock müzik sevenler iyi bilir! 1980’li yıllarda en çok satan ve dinle-
nen metal gruplardan biri de Van Halen grubuydu. Popülerliğinin,
garip saç stilinin ve 80 milyon albümü satılmasının yanı sıra, Van
Halen grubu dünyanın her bir köşesinde konser veren bir gruptu.
Grubun, konser organizatörleri tarafından şarkıları kadar iyi bili-
nen başka bir özelliği daha vardı: organizatörlere gönderilen söz-
leşmedeki garip bir istek!
Van Halen’in sözleşmesi, grubun assolisti David Lee Roth’un
kendi sözleriyle “Çin Telefon Rehberi” kadar kalındı. Sözleşmenin
sayfaları “Sahnede, her 6 metrede bir 20 amperlik en az 15 priz olmak
zorunda” türünden teknik detaylarla doluydu ama organizatörlerin
dedikodusunu yaptıkları garip istekler bunlar değildi. Van Halen’in,
konser organizatörlerine gönderdiği sözleşmede, teknik detayların
yanında, şunlar da yazıyordu: “Kuliste, M&M’s şekerlemesi olmak
zorunda, ama kahverengi M&M’s şekerleri ayıklanmış olmalı.”
Evet... Yanlış okumadınız! Van Halen’in konser sözleşmenin
126. Maddesi, ne prizden ne de voltajdan bahsediyordu. M&M’s şe-
kerlemelerinden ve bu şekerlemelerin içinde kahverengi şekerlerin
tek tek ayıklanması gerektiğinden bahsediyordu! Tabi istek burada
bitmiyordu! Eğer, Van Halen, kuliste bulunan M&M’s şekerlemele-
ri içinde kahverengi bir M&M’s şekeri bulursa, konseri iptal etme
37
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
38
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
39
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
Friksiyon! Bazıları, bunu engellemek için her şeyi göze alıp, pü-
rüzsüz, dümdüz yolu tercih ederken, bazıları ise hız tümsekleriyle
dolu yolu bilerek yürüyor. Film sektörü, hız tümsekli yolu tercih
edenlerle dolu. Bir sinema filminden friksiyonu çıkarmak demek,
hikâye anlatımını yok etmek demektir; sıkıcı ve amaçsız bir sonuç
yaratır. Bildiğimiz, aklımızda yer alan bütün filmlerde, önemli bir
friksiyon vardır: zengin kız ile fakir genç; iyi adam ile kötü adam;
birbirlerini devamlı yanlış anlayan bir çift. Sinemada friksiyon, ya-
ratıcı bir araç olarak kullanılır... İnsanların ezberini bozarak, sakin
gibi görünen bir filmde, perdenin arkasından çıkan bir katil gibi,
onların belirli bir konuya dikkatlerini çekmek ve o sahneyi (ve fil-
mi) daha kolayca hatırlamalarını sağlamak için kullanılır. Yalnızca
ve sadece belirli bir şeye odaklanmış, ilgisini belirli bir açıya yoğun-
laştırmış olan izleyici, hikâyenin bütününü kaçıracağından, film sı-
kıcı ve monoton olacağından, senaristler ve yönetmenler, “yaratıcı
friksiyon” denilen yöntemi uygular. Buna psikolojide Von Restorff
Etkisi adı veriliyor.
Von Restorff Etkisi, bir liste içinde yer alan maddelerden, özgün
olanların daha kolay hatırlanabildiği tezini savunuyor. Eğer liste
40
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
- Atla
- Kes
- Koş
- Uç
- Yanartaş
- Oku
- Yap
- Yat
6
“Farkındalık Testi” adlı bu videoyu http://tiny.cc/friksiyon/ adresinden seyredebilirsiniz
41
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
43
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
sin.” Doğal akış içerisinde her zaman bir kusur vardır ya da akışı doğal
kılan içindeki kusurlardır. Kusursuz bir iş çıkarma derdindeki sahte-
cilik peşinde koşanların asıl kusuru tam da budur!
Günlük hayatımızın her yanı bizi uyaran levhalarla çevrilidir.
Önlem almamız için bizi uyaran ikazlar:
44
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
* * *
7
Bu algı değiştirmeye yönelik kampanya, üniversite yıllarında servis otobüsünün ön camına
astığı Arapça bir yazıya bakıp, servis otobüsünü çalıştırmadan önce dua eden servis şoförümü
hatırlattı. Ayni üniversiteye giden Ürdünlü bir arkadaşım, camdaki yazının kutsal bir yazı de-
ğil, “Al Delail Hurmaları – Suudi Arabistan” yazdığını bize söylediğinde çok gülmüştük.
8
“Language Matters – Ministry Of Religious Affairs” adlı videoyu ve Bangladeşli erkekler-
deki yarattığı değişimi, korkuyu ve etkiyi http://tiny.cc/puruz/ adresinden izleyebilirsiniz.
45
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
9
Amazon 1-tıklama özelliğinin hesap ayarlarınızda varsayılan durumu kapalı bir fonksiyon.
Bu özelliği kullanmak için hesap ayarlarına girip varsayılan durumu açık hale getirmeniz
gerekiyor
46
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
* * *
Her bölümde yer alan kontrol liste soruları, gayet basitti: Dok-
tor elini yıkadı mı? Ameliyathanedekiler kim? Doğru hastayı, doğru
kısmı mı ameliyat ediyoruz? Hastaya antibiyotik verildi mi? Ameli-
yata başlamadan önce sayılan aletler, ameliyat sonrası sayımla aynı
mı? türünden kısa ve net sorular.
Yılda 150 bin kişinin, önlenebilir hatalar sonucu öldüğü gerçe-
ğini, mantık ile birleştirildiğinde kimsenin itiraz edemeyeceği bu
kontrol listesi, cerrahlarla ilk defa tanıştırıldığında kabul görmedi.
Cerrahlar, bu listenin hâlihazırda stresli olan mesleklerinde gerek-
siz bir friksiyon olduğunu ve onları yavaşlattığını belirttiler, Dok-
tor Gawande’ye.
Bütün cerrahlar aynı tepkiyi vermedi. Bu listeyi, günlük rutini
içine koyan cerrahlar ve hastaneler, ilginç bir sonuç ile karşılaştılar.
Bu listeyi uygulamayan hastanelerde, ameliyatla ilgili ve önlenebi-
lir hata sonucu ortaya çıkan ölümlerde yüzde 80 azalma oldu. Bu,
binlerce kişinin hayatını kurtarmak anlamına geliyordu.
Doktor Atul Gawande, bu listeyi gereksiz friksiyon olarak adlan-
dıran cerrahlara, bu listeyi denemeleri için tek bir soru sordu: “Eğer
yarın hasta olup, ameliyat olmanız gerekse, sizi ameliyat edecek cer-
rahın, böylesine bir kontrol listesi kullanmasını ister miydiniz?”
Gelen cevap, yüzde 95 oranla evet idi.
SSCB’nin, Doğu Bloku’nun ve komünizm tehdidinin özellikle
ABD’de ateşli bir şekilde tartışılan politik bir konu olduğu, nükleer
tehlikenin hemen hemen her yerde konuşulduğu dönemde, Rusya’da
nükleer silahı ateşleyebilecek mekanizma bir düğme olarak değil, bir
tabanca kabzası gibi tasarlanmıştı. Bu ateşleyici mekanizmanın tasa-
rımcısı, basit, kullanımı kolay, pürüzsüz ve UX kurallarını birebir ta-
kip eden bir kırmızı düğme tasarlayabilirdi. Fakat o, son kullanıcının,
düğmeye basmadan önce biraz sonra dünyada olacakları hayal ede-
bileceği, pürüzlü, kullanımı zor bir yol seçti! Neden? Çünkü tasarım-
cının yaptığı işi yalnızca ürün tasarımı değil, ayrıca felsefi bir meslek
48
FRİKSİYON İLE OLASI SORUNLARI ÖNLEMEK!
49
FRİKSİYON İLE ZAMAN VE BAŞARMA ALGISINI
DEĞİŞTİRMEK
2. adım içinde yer alan 30 dakika bekle kuralı şans eseri orta-
ya çıkmış bir süre değil. Kullanım kılavuzu içinde verilen bu süre,
saç kremini yalnızca kuaförlerde kullanan kadınların deneyimine,
algısına uygun bir süre. İşin gerçeği, Clairol’un ürettiği saç kremi,
yalnızca 3 dakika içinde gerekli etkiyi gösteriyordu. Yani, geri kalan
27 dakika hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Peki ürüne “gereksiz” olarak
eklediği bu friksiyonu, yani gereksiz 27 dakika gibi önemli bir bilgi-
yi müşterileriyle neden paylaşmadı Clairol? Çünkü kadınların, şim-
diye kadar, saç kremine olan güveni, kuaförde yaşadıkları deneyim
51
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
(30 dakikalık) sonucunda, bir şeyin etkili olması için, bir müddet
emek verilmesi gerektiği inancı, Clairol’u, bu saç kremini 3 dakika
olarak sunduğunda yok olacaktı… Başarılı olmayacaktı ve kadınlara
otantik gelmeyecekti. Clairol, ürün içine zekice eklediği 30 dakika-
lık hız tümseği ile, normalde bu hizmeti daha pahalıya alabilece-
ği inancına sahip müşterilerinin, profesyonel bir yardım almadan
kendi kendilerine bir şeyleri başardıkları hissini verdi.
“Teknolojinin hızına yetişmek mümkün değil”
Bugünün dillere pelesenk tespitlerinden biri bu. Dünyaya hızlı sı-
fatını kazandıran en önemli temsilciler de, tespitin içerisinde ismi ge-
çen, teknoloji şirketleri. Mesela Apple birçok farklı Dünyanın En De-
ğerli Markaları listelerinde zirvelerde esen bir marka. Oysa Apple ta-
rafından üretilen yeni bir ürün/modelin üretim ile dağıtım süreci bir
dönem dizisi uzunluğunda gerçekleşiyor! Daha iPhone5 satışları güm-
bür gümbür devam ederken iPhone6 dedikoduları yayılmaya başlıyor:
Daha büyük olacak ama daha ince, pil ömrü daha uzun, hafıza daha geniş.
Aylar sonra “üretimde sona yaklaşıldı haberleri”, derken lansman
gününün ilanı: Tarihler Ağustos 2014 ve manşetlerde “müjde iPho-
ne6’nın lansman tarihi kesinleşti: 9 Eylül’de lansman, ardından ön
siparişler…” 9 Eylül’deki lansmanda da 16 Eylül tarihi: iPhone6 piya-
salara sürülüyor. Ardından dünyanın diğer köşelerine yayılma tarihi.
İlk parti maalesef sınırlı sayıda! Öyle her isteyene, her ödeyene nasip
olacak bir şey değil!
iPhone6 öncelikle yalnızca “hak edenlerin”. Sonrasını malum;
Apple Store’lar önünde karneyle ekmek satılan günlere parmak
ısırtan kuyruklar… Belki günler sonra daha uygun bedellerle, daha
zahmetsiz emeklerle elde edebilecek olmasına rağmen iPhone6’nın
o gün elde edilme başarısı antik çağın olimpiyat madalyaları değe-
rinde!
Apple’ın geliştirmeleri aylarca sonuçlandıramama ve ilk partiye
yeterince ürün yetiştirememe kabiliyeti! Neredeyse tüm ürünlerin-
52
FRİKSİYON İLE ZAMAN VE BAŞARMA ALGISINI DEĞİŞTİRMEK
* * *
54
FRİKSİYON İLE ZAMAN VE BAŞARMA ALGISINI DEĞİŞTİRMEK
55
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
Her ürünün çok hızlı bir şekilde piyasaya çıktığı, hemen hemen
her servisin birbirinin benzeri bir hale geldiği yerde, ürün ile müş-
teri arasında “hemen erişilirlik” modeli değil de hız kesici bir araç
olarak “kişiselleştirme” daha güzel sonuçlar çıkarıyor… Hem dene-
yim hem de şirketin başarısı konusunda.
Henry Ford’un araba satarken “Siyah olduğu sürece her renge
sahip olabilirsiniz” ile başlayan hızlı üretim yarışı, şimdi yerini ya-
vaş ve friksiyon dolu ama doyurucu ve anlamlı örneklere bırakıyor.
Levis’in terziye vereceğiniz özel siparişi gibi kişiselleştirebileceği-
niz “Personal Pair” ismini verdiği kot pantolon siparişinden tutun
da Nike’ın sunduğu Nike ID isimli, bir mağazadan hemen alabile-
ceğiniz bir ayakkabı değil de, web sitesinden istediğiniz gibi kişisel-
leştirip, teslimat için birkaç hafta beklemeniz gereken ayakkabılara
56
FRİKSİYON İLE ZAMAN VE BAŞARMA ALGISINI DEĞİŞTİRMEK
10
Aslında ilk mısır gevreği mastürbasyon ile mücadele için bir akıl hastanesinde icat edil-
miş ama bu bambaşka bir kitap konusu.
57
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
58
FRİKSİYON İLE ZAMAN VE BAŞARMA ALGISINI DEĞİŞTİRMEK
59
FRİKSİYON ile KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF
TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
61
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
63
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
64
KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
65
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
66
KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
67
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
68
KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
69
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
* * *
73
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
11
Bu deneye gelene kadar 4,000 dolarlık kanepenin 400 dolarlık bir kanepeden daha konfor-
lu olduğu; tasarımcı tarafından hazırlanan bir elbisenin, hazır giyim mağazasından alınmış
bir elbiseden daha rahat olduğu (hissedildiği!) gibi durumlara emin olmuştur.
74
KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
75
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
76
KALİTELİ BİR DENEYİM ve AKTİF TÜKETİCİ GRUBU OLUŞTURMAK
Sorunun cevabı olacak fiyatın tespiti, başlı başına ayrı bir konu.
Ancak friksiyon etkisi açısından bakacak olursak, burada rasyonel-
liğe bakışımız önem kazanır. Postmodern tüketiciler olarak artık
ürünlerden elde ettiğimiz fayda kısmında hazsal (hedonik) ihti-
yaçların karşılanması en az maddi ihtiyaçların karşılanması kadar
önemli. Eğer iki alternatif arasından yüksek fiyatlıyı tercih ediyor-
sak ve bu tercihimiz ile keyfi maksimize edebiliyorsak, alternatif
ürünlerin aynı maliyet ile üretilmiş olmaları çok da önemli olmasa
gerek!
Fiyatın kalite üzerindeki bu friksiyon etkisini, tersten de gör-
mek mümkün. Yani, kaliteli algılananın (algılatılanın) insanları
hangi bedellere razı olmaya götürdüğünü, en çarpıcı örneklerinden
biriyle verelim.
YouTube’daki LifeHackers kanalının muzip çocuğu Boris, bu gün-
delik irrasyonel davranışların ne denli ilginç boyutlara varabildiğini
bir IKEA tablosu ile gösteriyor. “Showing IKEA print to Art Expert”
araması ile ulaşabileceğiniz videoda13 Boris, Arnhem’deki milyon
avrolarla ifade edilen değerlerdeki tablolara sahip Modern Sanatlar
Müzesine, eline IKEA’dan 10 Avroya aldığı bir tablo ile gidiyor. Mü-
zenin güzel bir yerine bu tabloyu yerleştiren Boris, müzeyi gezenlere
“bu tabloya beraber bakabilir miyiz” diye soruyor. Beraber tablonun
önüne geçtiklerinde, bu tablonun ünlü İsveçli ressam IKE Andrews’e
ait bir eser olduğunu söyleyerek başlıyor konuşmasına. Tablo hak-
kında ne düşündüklerini sorduğunda, tabloyu oldukça beğenen sa-
natseverlerle karşılaşıyoruz. “İlginç, modern, şok edici, inanılmaz…”
tepkilerini veren de var, resmin kompozisyonunu çıkaranlar da…
Ressamın adını daha önce duyduğunu iddia edenler dahi var! En çar-
pıcı nokta ise, Boris’in bu sanat uzmanlarına tablonun ne kadar ede-
ceğini sormasıyla başlıyor. En şanslısı, hiçbir tahminin yok diyen be-
yaz saçlı kadın, sonrasında 1.000 Avro değer biçen amca da şanslılar
13
http://tiny.cc/ikeart adresinden izleyebilirsiniz.
77
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
Her gün binlerce karar alıyoruz. Bu kararların çoğu kısa vadeli, so-
nuçlarını hızlı bir şekilde görebileceğimiz kararlar. Orta ve uzun
vadeli kararlar alırken çoğu zaman düşünecek zamanımız oluyor,
fakat kısa vadeli kararlar alırken yaşamın akışına ayak uydurmak
adına hızlı düşünüp, hızlı kararlar alıyoruz. Aldığımız kararların
sonuçlarını tartacak, uzun uzun düşünecek ne zamanımız oluyor
ne de imkânımız. Hal böyle olunca hata yapmak, yanlış kararlar al-
mak da kaçınılmaz hale geliyor.
Doğru karar vermek için biraz hız kesmek, seçenekleri daha net
bir şekilde görmek, içinde bulunulan durumu etraflıca tartıp karar
vermek gerekir. Ufak bir hız tümseği, sizin yavaşlamayı düşünmedi-
ğiniz bir anda mecburi olarak hızınızı azaltmanızı sağlayabilir. Bu sa-
yede alacağınız kararları sakin kafayla düşünme fırsatı bulabilirsiniz.
İlişki içinde olduğunuz markalar da doğru karar vermenizi en
az sizin kadar istiyor. Çünkü doğru kararlar firma ile aranızdaki
bağı güçlendirecek ve daha uzun ömürlü ilişkiler kurulmasına ze-
min sağlayacaklardır. Örneğin; sadece bir kere kullanıp size göre
olmadığını fark edeceğiniz bir eşyayı satın aldıktan sonra, bu kötü
deneyimi firma ile ilişkilendirmeniz sonucunda, gelecek alışverişle-
ri kaybetmek istemiyorlar.
79
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
81
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
82
FRİKSİYON SAYESİNDE DOĞRU KARAR VERMEK ve VERDİREBİLMEK
83
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
çeneği (hem dijital hem basılı dergi üyeliği), %16’sı dijital aboneli-
ği seçiyor. Sadece basılı dergi aboneliği olan ikinci seçeneği kimse
seçmiyor.
Ariely, aynı testi farklı bir öğrenci grubu üzerinde, ikinci seçe-
neğin yer almadığı; dijital aboneliği ve dijital + basılı dergi aboneli-
ğinden oluşan iki seçenekli yeni bir ilan ile yaptığında; öğrencilerin
%68’i dijital üyeliği, %32’si dijital + basılı dergi aboneliğini tercih
ediyor. Bir önceki deneyde en çok tercih edilen seçenek, en az is-
tenen seçeneğe; en az istenen seçenek en çok istenen seçeneğe dö-
nüşüyor. Muhtemelen çok daha kârlı olan seçenek, aslında kimse
tarafından tercih edilmeyen bir tercihin tekliften çıkarılması nede-
niyle yerini daha az kârlı seçeneğe bırakıyor.
Bu gibi seçeneklerle karşılaştığımızda, ortadaki seçeneğin ne
denli saçma olduğunu bilmiş bir ifade taşıyan tebessüm ile karşı-
lasak da ve hatta “hangi budala bunu seçer ki” tarzında agresif bile
olabilsek de, bu işe yaramaz seçeneklerin/tekliflerin (friksiyonla-
rın!) kararlarımız üzerindeki gücünün, bizi bu kararlara yönlendi-
renlerin yüzlerinde daha yüksek tebessümler oluşturduğu kesin!
Doğru karar vermenin, daha doğrusu doğru karar verdiğinize
inanmanın bir yanılgısı ya da kolaycılığı olarak Robert Cialdini’nin
“toplumsal kanıt ilkesi” olarak adlandırdığı ve “neyin doğru oldu-
ğunu, başkalarının neyin doğru olduğunu düşündüğünü öğrenerek
belirlememizi sağlayan yöntem” olarak tanımladığı psikolojiden de
bahsetmekte fayda var! Hemen herkes tarafından kabul edilen bir
doğruya katılmak gayet olağan bir davranıştır. Çokça kişi tarafın-
dan peşinden gidilenlerin ardına takılmak, hata yapma riskinizi
84
FRİKSİYON SAYESİNDE DOĞRU KARAR VERMEK ve VERDİREBİLMEK
85
670 yılında Berberi bir köle olarak doğdu. Kölenin “sahibi”
Emevi komutan Musa Bin Nusayr, ondaki yeteneği görmekte ge-
cikmedi. Köle olmasına rağmen, etrafındaki kişileri lider gibi yö-
neten, ve motive eden tavrı, kısa zamanda Tarık isimli bu köleyi,
kölelikten ilk önce Tanca valiliğine, sonra da Emevi ordularının
başına getirdi.
Musa Bin Nusayr, Tarık’a birçok görevler verdi ama ona verdiği
en büyük görev, hem onun, hem de Emevilerin tarihini değiştire-
cekti. 19 Temmuz 711’de Tarık, 7,000 askerle Endülüs’ü fethetmek
için gemilerle Akdeniz’e açıldı.
Tarık ve askerleri, bugünün Güney İspanya kıyılarına ulaştığın-
da, karşılarında 100,000 Vizigot askerini buldu. 1’e 14 asker de-
zavantajına rağmen Komutan Tarık’ın askerlerine verdiği ilk emir,
geldikleri geminin yakılması oldu. Gemiler, askerlerin geri dönme
umuduyla birlikte yanarken, Tarık tarihe geçecek bu anı, askerleri-
ne şu sözlerle dile getirdi:
Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman.
Nereye kaçacaksınız? Düşmanın silahı ve erzakı bol. Sizin ise silah
olarak yalnızca kılıçlarınız; erzak olarak da düşmanın elinden alıp,
sahip olabilecekleriniz var.
Tarık Bin Ziyad, askerlerine doğru karar vermeleri için savaş
meydanına eklediği büyük engel, yani geldikleri gemileri yakmak
ve böylece savaşı kazanmakla değil, ismini Cebelitarık Boğazı’na
vermekle de tarihe geçti.
Her sene Fast Company dergisinde, bir CEO’nun sahip olması
gereken yetenekler listesi açıklanır. Geçtiğimiz yıllardan bugüne
liste içinde bir çok değişiklik oldu… örneğin son birkaç yıldır, yara-
tıcılık, bir CEO’nun sahip olması gereken en önemli yetenek olarak
adlandırılıyor. “Yaratıcılık” yeteneği, bir şirket yönetiminde “lider-
lik” yeteneğinden bile daha önemli hale geldi (ve buna rağmen, bir-
çok kişi sorulduğunda “ben yaratıcı değilim” der. Eğer mevki olarak
FRİKSİYON SAYESİNDE DOĞRU KARAR VERMEK ve VERDİREBİLMEK
87
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
88
FRİKSİYON ile YENİLİKÇİ DÜŞÜNCE SÜRECİNİ ve
İNOVASYONU HIZLANDIRMAK
89
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
90
YENİLİKÇİ DÜŞÜNCE SÜRECİNİ ve İNOVASYONU HIZLANDIRMAK
91
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
92
YENİLİKÇİ DÜŞÜNCE SÜRECİNİ ve İNOVASYONU HIZLANDIRMAK
* * *
Eğer bir iş veya bir fikir konusunda tutkulu iseniz, bazen fikri-
nizi kabul ettirip, aklınızdan geçeni söyleme süreci içinde birçok
hız tümseği ile karşılaşabilirsiniz ve bulunduğunuz ortam rahatsız
edici hale gelebilir. Sizin yüzde 100 inandığınız fikirlerin önünde
hız tümsekleri, takım içinde ise friksiyon oluşabilir. Önemli olan,
bu hız tümseklerini ve friksiyonu kullanarak, hız kazanmak ve he-
defe ulaşmaktır. Çivi çiviyi söker söylemini hepimiz çok iyi biliriz
ama bunu gerçekten anlayan ve uygulayan az kişi vardır. Friksiyon,
birçok kişiye sorun gibi gelse de, herkesin, her fikre “evet” dediği
ortamda inovasyon yaratmak, yenilikçi olmak, friksiyonlu, hız tüm-
sekli ortama göre, daha yavaş ve eziyetli olabilir. Önemli olan, fikir
ve fikri uygulama süreci içinde, bu friksiyonu bir avantaj olarak gör-
mek, bu sürtünmeyi, fikirlerin cilalanıp, parlaması için kullanmak.
Steve Jobs 1995 yılında PBS televizyonu ile yaptığı röportajda14
friksiyonun, kurduğu şirketlerin başarısı içinde nasıl yer ettiğini ve
ne kadar önemli olduğunu şöyle açıklıyor:
14
Steve Jobs’ın 1995 yılında PBS televizyonu ile yaptığı ve YouTube’da “Steve Jobs - Beau-
tiful Polished Rocks” isimliyle yayınlanan videoyu http://tiny.cc/taslar/ adresinden seyre-
debilirsiniz.
93
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
94
YENİLİKÇİ DÜŞÜNCE SÜRECİNİ ve İNOVASYONU HIZLANDIRMAK
95
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
96
YENİLİKÇİ DÜŞÜNCE SÜRECİNİ ve İNOVASYONU HIZLANDIRMAK
97
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
* * *
99
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
100
FRİKSİYON ile DENEYİMİ ÖZEL ve HATIRLANIR
HALE GETİRMEK!
15
Eğer bir şirket ya da marka, bir kreatif ajans bulmak ya da çalıştığı ajansı başka bir ajans
ile değiştirmek isterse, “revizyon” adı verilen bir süreci başlatır. Potansiyel ajanslar revizyon
süreci içinde sunum yapmak için davet edilir. Ajanslara, şirketin gerçekleştirmek istediği
hedefleri, markanın çözmek istediği sorunu anlatan bir doküman gönderilir ve ajans, bu
hedeflere karşılık verecek bir sunum hazırlar. İşte bu sürece konkur adı veriler. Konkur su-
numu ise, ajansın, potansiyel müşteri şirket ile paylaştığı düşünce ve fikirlerdir. Bu sunum
ajansın referanslarını gösterir, stratejik düşünce ve çalışma yapısını anlatır ve bazen, tasarım
da içerir (konkur için yapılan tasarıma Spek[ülasyon] Tasarım denir).
101
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
102
DENEYİMİ ÖZEL ve HATIRLANIR HALE GETİRMEK!
103
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
104
DENEYİMİ ÖZEL ve HATIRLANIR HALE GETİRMEK!
105
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
106
DENEYİMİ ÖZEL ve HATIRLANIR HALE GETİRMEK!
ALLAHIN İNCİSİ
7 kilo ağırlığında olup, dünyanın en büyük incisidir. Gayet iri bir Tridac-
na’dan, Filipin denizlerindeki mercan kayalıklarında gizlenmiş bir mid-
yeden çıkarılmıştır. İlk sahibi bir Müslüman prens idi. Prens onu dini bir
hürmetle saklıyordu, çünkü onun ipek gibi parlaklığında Peygamberin
resmine benzettiği sarıklı bir baş görmüş olduğuna inanıyordu. İnciyi
satmayı büyük bir günah addediyordu. Fakat incinin bulunmasından
ancak birkaç sene sonra, 1936 senesinin Nisan ayında inciyi oğluna ağır
ve ilerlemiş bir sıtmadan kurtaran bir kâşife hediye etmiştir. Şifayı
temin eden ilaç, uluslararası ilimler tarafından kabul edilen ve fev-
kalade tesirlerini birçok vakalarda ispat eden “BAYER” markalı ta-
nınmış sentetik sıtma ilaçlarından biri olan sarı sıtma komprimeleridir.
107
FRİKSİYON ile YENİ AKIMIN (PAZARLAMAMA)
PARÇASI OLMAK!
109
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
18
Genç müşterileri merak edenler için; PEARLE bu kampanyasını duyurmak için hazırladığı
reklamlarını ise 50 yaş altındaki kişilerin kendisini daha yaşlı gösterme çabalarını içeren
mizah üzerine konumlandırmış. Ayıca mağazalarına gelen 100 yaşındaki müşteriye ürünü
bedava verişi hatta 102 yaşındaki müşteriye ürünün %2’si kadar üstüne ödeme yapması gibi
tüm basının ilgisini çeken örnekler, reklamlarında da olduğu gibi gençlerin de beğenisini
kazanmış.
111
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
112
FRİKSİYON ile YENİ AKIMIN (PAZARLAMA) PARÇASI OLMAK!
* * *
114
FRİKSİYON ile YENİ AKIMIN (PAZARLAMA) PARÇASI OLMAK!
ması için dava açan Streisand, açtığı bu dava ile çok az görünürlüğe
sahip bu fotoğrafın bir ayda 420.000 kişi tarafından görünmesine
neden oldu. Önce medya, sonrasında da insanlar bu dava sayesinde
bu fotoğraflara ilgi duymuştu çünkü! Artık Streisand Etkisi olarak
literatüre giren bu etkiyi, damsız girilemeyen mekânlara olan yük-
sek arzudan, erişim yasakları ardından artan site trafiğine kadar
birçok örnekte görebiliyoruz. Engeller, çok güçlü katalizörlerdir!
Bugünün “sosyal sorumlu” olan tüketicisi için de pazarlamama
çok önemlidir. Aslında literatürde de ilk demarketing uygulama-
larının sigara kullanımının azaltılması ve sağlık harcamalarının
düşürülmesi gibi amaçlar doğrultusunda oluştuğu ifade edilmekte-
dir. Günümüze geldiğimizde de yalnızca sosyal kurumlar değil, kâr
kadar sosyal konulara da önem vermek zorunda olan markalar da
bu anlamdaki demarketing uygulamalarına yer vermektedir. Ancak
elbette bir işletme kar motivasyonundan asla vazgeçmez. Şanslı ol-
dukları taraf ise; bugünün tüketicisi, çok daha sosyal sorumluluk
duygusuna haiz olsa da, işletmelerin kar amacının gerekliliğinin de
farkındalar.
115
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
117
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
118
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
119
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
* * *
121
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
George Orwell’in dediği gibi, “Her hayvan eşittir ama bazı hay-
vanlar daha da eşittir” diye hayıflanıyoruz.
Peter Benchley, Moby Dick hikayesiyle kafayı bozmuş bir yazar.
Rüyalarında, kendi ismini bu kitabın yazarı olarak gören, her tanı-
dığına Moby Dick hikayesinin anlatan birisi. Hayatta tek istediği
Moby Dick’i yazmak… problem ise, bu hikayenin çoktan yazılmış
olması. Bu engeli, balinayı değiştirerek atlıyor Peter Benchley.
Beyaz Balina, bir anda Beyaz Köpekbalığına, Moby Dick ise, bi-
zim çok iyi bildiğimiz Jaws’a dönüşüyor. Doğru olduğu yolda ilerle-
mek yerine, dikkate değer bir şeyler yapıyor Peter Benchley… kendi
yolunun haritasını çizerek.
Diyelim ki taksi işi yapmak istiyorsunuz. Tutkunuz, yapmak is-
tediğiniz iş bu! Tavsiye arıyorsunuz. “Nereden başlamalıyım?” diye
soruyorsunuz. Size, “önce bir araba al!” diyorlar.
Paranız yok. Size güvenip yatırım yapacak hiç kimse de yok çün-
kü daha önce hiç taksicilik yapmadınız. Size diyorlar ki “bankaya
git, kredi al”. Siz de bankanın yolunu tutuyorsunuz. Bu sefer banka
size diyor ki “Kusura bakma! Size kredi verebileceğimiz hiçbir temi-
natınız yok!”
Size verilen tavsiyeler doğru! İzlediğiniz bütün adımlar isabet-
li! Fakat önünüze çıkan engelleri aşmak için, içinde bulunduğunuz
dezavantajı, yaratıcı bir hale getirip, sizi yavaşlatan friksiyon ile hız
kazanamadınız!
Sizin gibi hayalleri olan başka bir kişi daha vardı. Fakat, o kişi,
engelleri, yaratıcı bir süreç olarak gördü. Doğru adımları takip et-
mek yerine, olağanüstü olmayı seçti! Uber’dan bahsediyorum. Uber
da taksicilik işinde. Tek bir arabaya bile sahip olmadan. AirBnB,
otelcilik işinde… Tek bir otel bile kurmadan.
“Doğru olmak” peşinde koşmak yerine, “dikkate değer olmak”
peşinde koşun! Bazen doğru attığınız adımlar sizi çıkmaz sokağa
götürebilir. Fakat dikkate değer her hareketiniz -siz yanlış yola gi-
122
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
* * *
yapacak bir reklam ajansı aramaya başladı. Fakat ortada büyük bir
sorun vardı: Nike şirketinin kurucusu Phil Knight, reklamdan ve
reklama benzeyen her şeyden nefret ediyordu.
Phil Knight, bir gün reklamcılık mesleği ile uğraşan biriyle ta-
nıştı. Phil Knight, mesleği reklamcılık olan bu kişiye, saygısızlıkla,
hakaret arası bir laf etti: “Ben reklamdan nefret ediyorum”
Phil Knight’in karşısındaki reklamcı, baba mesleğini yapan,
dünyanın en meşhur ajanslarından birinin kurucusu olan Dan Wi-
eden’di. Phil Knight’in tanıştıkları gece reklamcı Dan Wieden’a ver-
diği brief, çevresi çok detaylı bir şekilde çizilmiş bir briefti: reklama
benzeyen hiçbir reklam üretme!
Bu ikilinin yıllarca birlikte çalışmasını ve harika işlere imza at-
malarını sağladı bu engel. Phil Knight’in reklam kokan her şeyden
nefret etmesi ve bu nedenle onun reklam ajansına verdiği brief,
Dan Wieden’in, bize, pazarlama dünyasının en başarılı işlerini sun-
du.
Engel denilebilecek şeyler bir çok şekilde önümüze çıkabilir…
örneğin rakip (Audi’nin hızlı gidemeyeceğini bildiği bir yarışta,
hızlı değil, en az durarak yarışı kazanması), bütçe (bütçenin limiti
nedeniyle, viral içerik yaratmak için ucuza kapatabilecek bir ünlü
bulmak — Volvo’nun Van Damme ile anlaşması gibi), bazen engel,
sizin sahip olduğunuz bilgi ve deneyimdir (bildiğini unutmanı ge-
rektirir). Engel ne olursa olsun, zaman, para, rakip, sınırlı kaynak,
bütün bu engelleri birer avantaj olarak projeye dahil ettiğinizde ye-
nilikçi çözüm ortaya çıkar. Bütün yapmanız gereken, engelleri, li-
mitleri sizi sınırlandıran, yaratıcılığı öldüren kavramlar olarak değil
de, yenilikçiliğin önemli bir parçası olarak görmek.
124
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
125
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
126
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
127
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
128
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
129
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
130
FRİKSİYON ile HAYATA ANLAM KAZANDIRMA
131
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
134
HIZLI ve ÖFKELİ HAYATIMIZDA YAVAŞLAYARAK
HIZ KAZANMAK
135
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
136
HIZLI ve ÖFKELİ HAYATIMIZDA YAVAŞLAYARAK HIZ KAZANMAK
137
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
138
HIZLI ve ÖFKELİ HAYATIMIZDA YAVAŞLAYARAK HIZ KAZANMAK
hareket ettiren bir güçtür. Lastiğin, yola değdiği yerdir. Her şeyin,
her bilginin, herkesle ışık hızında paylaşılabildiği dünyamızda, ba-
zen, bizim geride bıraktığımız, paylaşmadığımız ya da yavaş yavaş,
damla damla paylaştığımız bilgi, paylaştıklarımıza daha çok anlam
ve değer katar.
Hızlı ya da kolay terimleri, her zaman efektif ve iyi anlamına
gelmez... yavaşlamanın, her şeyi salyangoz hızında yapmak anla-
mına gelmediği gibi. Yaratıcı yavaşlamak, etrafımızdaki her şeyi, öl-
çülü bir hızda yerine getirmektir. Her dakikanın, saniyenin tadını
çıkarmaktır. Yaptığımız her şeyi, yalnızca alelacele yapmak değil,
hakkını vererek yapmaktır. Kalitenin, miktarı geçtiği, işten, eve;
yemekten, ebeveynliğe kadar her türlü deneyimi yavaşlatmayarak,
anılar oluşturmaktır.
Son iki yüzyıl içinde, insanların “hız” kavramıyla yaşadığı tek-
nolojik romantizmi inkâr etmek imkânsız. Fakat üzerinde çok ya-
tırım yaptığımız hız ve zaman kavramı, birçok kişi “hızlı ileri sar-
ma” tuşunda takılı bıraktığı için, bugün “yavaşlama” kavramı bazı
insanlar için olumlu bir anlam kazandı, gerekli bir hale geldi. Ace-
le yaşadığımız, tahammülsüzlüğün son safhada olduğu günümüz-
de, yavaşlamak, deneyimleri içimizde sindirerek yaşamak; uzun
uzun, dolu dolu düşünmek, konuşmak, sohbet etmek; dinlemeye,
dinlenmeye zaman vermek, hızlı bir şekilde lüks haline gelmeye
başladı.
Her gün daha da hızlanan hayatımızın, sağlığımız, ilişkilerimiz,
işimiz, anılarımız ve deneyimlerimiz üzerinde olumsuz etkiler ya-
rattığını kanıtlayan birçok araştırma sonucu var. Hızlı hayat, ger-
çek dostluğun ve önemli ilişkilerin, kalıcı bağlantılar yaratmakla
olabileceği gerçeğini baltalıyor. Sırf bu nedenle, birçok şirket, bunu
insan kaynakları sorunu olarak tanımlıyor. Örneğin IBM, “yavaş e-
posta” kuralı ile çalışanlarının, e-posta yerine yüz yüze zaman ge-
çirmelerini, verilen görevleri düşünüp, yavaşlayarak icra etmelerini
139
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
140
HIZLI ve ÖFKELİ HAYATIMIZDA YAVAŞLAYARAK HIZ KAZANMAK
141
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
142
NOTLAR
The Guinness Book of Records was first published on August 27th, 1955: http://
www.historytoday.com/richard-cavendish/publication-guinness-book-world-
records
Guinness World Records: http://www.guinnessworldrecords.com
Neden Satın Alırız? - Paco Underhill - 2012, Optimist
From Those Wonderful Folks Who Gave You Pearl Harbor - Jerry Della Femina - 2010,
Simon & Schuster
Checklist Manifesto - İşler Nasıl Doğru Yapılır - Atul Gawande, 2014, Domingo Ya-
yınevi
Adding delays to increase perceived value: does it work? - 90 Percent of Everything
- Harry Brignull, 90percentofeverything.com
The Fundraiser’s Guide to Irresistible Communications - Jeff Brooks - 2012, Emerson
& Church
Redesigning Blogger - Jeffrey Veen, veen.com/jeff
How Lumosity Spiked Active Users 10% with Complexity, Not Simplicity - Sush-
mita Subramanian - firstround.com
Content Strategy at Work: Real-world Stories to Strengthen Every Interactive Project -
Margot Bloomstein - 2012, Morgan Kaufmann
Sea Kayaker’s Deep Trouble: True Stories and Their Lessons from Sea Kayaker Ma-
gazine - Matt Broze, George Gronseth - 1997, International Marine/Ragged
Mountain Press
Good Service is Good Business: American Consumers Willing to Spend More With
Companies That Get Service Right, According to American Express Survey -
American Express, 2011, americanexpress.com
The Fiction of No Friction – Steve Selzer – 2016, medium.com
143
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
Consumer Reports Survey: Two In Three Consumers Have Walked Out Of a Store
Because Of Poor Customer Service - Consumer Reports, 2011, consumerre-
ports.org
To Keep Your Customers, Keep It Simple - Patrick Spenner, Karen Freeman - Har-
vard Business Review, May 2012, HBR.org
The Wizard of Ads: Turning Words into Magic and Dreamers into Millionaires - Roy H.
Williams - 1998, Bard Press
Becoming Steve Jobs: The Evolution of a Reckless Upstart into a Visionary Leader -
Brent Schlender, Rick Tetzeli - 2015, Crown Business
The nature and determinants of customer expectations of service - Valarie A. Ze-
ithaml, Leonard L. Berry, A. Parasuraman - 1993, Journal of the Academy of
Marketing Science
Starbucks Wants Baristas to Slow Down, Can Caffeine-Craving Customers Wait? -
Anya Kamenetz - October 2010, fastcompany.com
The Invisible Gorilla: How Our Intuitions Deceive Us - Christopher Chabris, Daniel
Simons - 2011, Harmony
Designing for Interaction: Creating Innovative Applications and Devices (2nd Edition)
(Voices That Matter) - Dan Saffer - 2009, New Rider
The Glass Cage: How Our Computers Are Changing Us - Nicholas Carr - 2015, W. W.
Norton & Company
Beyond Measure: The Big Impact of Small Changes - Margaret Heffernan - 2015, Si-
mon & Schuster / TED
The Lost Interview of Steve Jobs - Robert X. Cringely (1995 - PBS - Triumph of
Nerds) - https://youtu.be/K-Yv-UdsmSo
The Power of Habit: Why We Do What We Do in Life and Business - Charles Duhigg -
2012, Random House
The Quiet Death of the Major Re-Launch – Jared M. Spool – 2006, uie.com
İrrasyonel – Stuart Sutherland (çeviri: Tevfik Uyar) – Domingo Yayıncılık – 5. Baskı
– Mayıs 2015 – İstanbul
Disruption/Ezberbozan – Jean-Marie Dru (çeviri: İclal Büyükdevrim Özçelik) – Me-
diaCat Kitapları – Eylül 2014 – İstanbul
Bolluk Paradoksu – Barry Schwartz (çeviri: Şeyda Odabaş) – MediaCat Kitapları –
Mayıs 2008 - İstanbul
Akıldışı Ama Öngörülebilir – Dan Ariely (çeviri: Asiye Hekimoğlu Gül, Filiz Şar) –
Optimist Yayım Dağıtım – Mart 2015 – İstanbul
İknanın Psikolojisi – Robert B. Cialdini (çeviri: Yasemin Fletcher) – MediaCat Kitap-
ları – Aralık 2007 – İstanbul
144
NOTLAR
145
146
TEŞEKKÜR
147
PÜRÜZLÜ MÜKEMMELLİK
148
TEŞEKKÜR
149