Professional Documents
Culture Documents
Hi̇droli̇k Ve Pnömati̇k Si̇stemler
Hi̇droli̇k Ve Pnömati̇k Si̇stemler
Orman Fakültesi
Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü
TRABZON – 2016
1
1. GİRİŞ
Basınç altındaki akışkanın, mekanik özelliklerini, davranışlarını, kuvvet iletiminde
kullanılmasını, akışkanın hareket ve kontrolünü inceleyen bilime hidrolik ya da pnömatik denir.
Hidrolikte enerji iletimini yağ ve su gibi daha yoğun akışkanlar gerçekleştirirken, pnömatikte
kullanılan akışkan cinsi havadır. Sıvılar sıkıştırılamaz kabul edilirken, hava sıkıştırılabilir bir
akışkandır.
Hidrolik ve pnömatik sistemler endüstri süreçlerinde ve otomasyon uygulamalarında yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Pnömatik sistemler, ekonomik, temiz, güvenli ve basit yapılı olmaları
sebebiyle sıkıştırılmış hava ile güç iletimini cazip hale getirmektedir (Akyazı ve Çokrak, 2011).
Hidrolik, Yunanca su anlamına gelen hydro ile boru anlamına gelen aulos kelimelerinden
türetilmiştir. Günümüzde “hidrolik” akışkanlar aracılığıyla kuvvet ve hareketlerin iletimi ve
kumandası anlamında kullanılmaktadır. Hidrolik ve hidrolik sistemler tüm mühendislik içeren
sistemlerde kullanılırlar. Enerji iletiminde kullanılan akışkanlar genellikle madensel yağlardır.
Bunların dışında sentetik akışkanlar, su ve yağ-su çözeltileri de kullanılmaktadır. Hidrolik sistem
elektrik motorunun tahrik ettiği hidrolik pompa ile akışkanın belirli basınçta ve debide basıldığı
ve bu hidrolik enerji ile doğrusal, dairesel ve açısal hareketin üretildiği sistemdir (Demirel,
2013; Kutlu ve Büyüksavcı, 1999).
Pnömatik Yunanca bir kelime olan pneuma (hava, rüzgâr) kelimesinden türetilmiştir. Diğer
enerji çeşitlerine göre dar ve kısa alanda daha hızlı, kolay elde edilen, ucuz olan hava enerjisi,
son zamanlarda durumu değiştirilerek kullanılmaya başlanmıştır. Hava atmosferde bol miktarda
bulunmaktadır. Hava atmosferden uygun yöntemlerle alınıp, depolanabilir, basınç
kazandırılabilir ve tekrar atmosfere bırakılabilir. Havanın atmosferde bol miktarda bulunması,
elde edilişi maliyetinin düşük olmasını sağlar. Havanın kullanım hızı çok yüksektir. Basınçlı
havanın bir enerji olarak kullanılması çok eski yıllara dayanır. Havanın endüstriyel alanlardaki
uygulamalarının yaygınlaşması 1950 yıllarında başlar. Endüstrinin hemen her alanında iş
parçalarının sıkılması, gevşetilmesi, ilerletilmesi, doğrusal ve dairesel hareketlerin elde edilmesi
gibi çeşitli işlemler için pnömatik sistemlerden yararlanılır. Pnömatik sistemler diğer sistemlere
göre daha hızlı ve ekonomik çözümler üretebilmektedir (Akkaya vd., 2005).
Enerji iletim olanakları yönünden hidrolik, mekanik, elektrik, elektronik ve pnömatik gibi
seçenekler olup, bunların her birinin belirli bir uygulama alanı vardır.
2
2. HİDROLİK SİSTEMLER
2.1. Hidrolik Kavramı
Hidrolik, Yunanca su anlamına gelen “hydro” ile boru anlamına gelen “aulos” kelimelerinden
türetilmiştir.
Hidroliğin insanlık tarihinde kullanılması da tıpkı pnömatik gibi milattan öncelere rastlamıştır.
Antik Yunan, Mısır, Çin ve daha birçok medeniyette sulama ve suyu taşımada basit hidrolik
kanunları kullanılmıştır. Hidrolik alanındaki bilimsel çalışmalar ise Galileo ile başlamış; Toriçelli
ile devam etmiş en son olarak 17. yüzyılda Pascal ile hidrostatik teorisi tamamlanmıştır.
Sonrasında Isaac Newton akış direnci ve viskozite gibi tanımları hidrolik teorisine eklemiştir.
Akma, enerji ve güç üretme, sıkıştırılamama gibi özelliklerinin bulunması sıvıların, hidrolik
enerji üretmekte kaynak olarak kullanılmasını sağlanmıştır.
Hidrolik, akışkanların mekanik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Genel tanım olarak; kuvvet ve hareket üretmek ve bu kuvveti iletmek için sıvı akışkan kullanma
işine hidrolik denir.
Sıkıştırılamaz özellikteki akışkanların kullanıldığı ve elde edilen basınçlı akışkanla çeşitli
hareketlerin ve kuvvetlerin üretildiği sistemlerdir. Hidrolik sistemlerde genellikle akışkan
olarak su ve yağ kullanılır. Su oksitlenmeye yol açması nedeniyle, çok dar bir alanda
kullanılabilmektedir. Normal şartlarda ise akışkan olarak petrolden elde edilen madensel yağlar
kullanılır.
Mekanik güç iletiminde miller, yataklar, kayış ve kasnaklar, diş çarklar, kavrama, dişli kutusu ve
benzeri mekanik hareket iletim elemanları kullanılmaktadır. Bu katı elemanlar üzerlerine etki
eden kuvvetler gerilmeler yaratmaktadır. Bu gerilmeler yardımıyla da kuvvet iletilmektedir. Bu
kuvvet iletiminde katı elemanlar üzerine etki eden kuvvet eleman üzerinde kendi doğrultusunda
ve şiddetiyle orantılı olarak gerilme yaratır. Bu gerilmelerin sonucu olarak cisimde bazı şekil
değişiklikleri ortaya çıkar.
Hidrolikte kuvvet iletimi akışkana verilen basınç enerjisi yardımıyla sağlanır. Basınç enerjisi
uygun alıcılar tarafından kuvvet ve harekete dönüştürülür. Basınç enerjisi akışkan üzerinde
taşınarak iletilir. Akışkan üzerine bazı mekanik düzeneklerle basınç enerjisi yüklenir. Başka
deyişle basınç oluşturulur. Basınç altındaki akışkan boru ve benzeri elemanlar içerisinde basınç
altında hareket ettirilir. Basınç altındaki akışkan iletildiği yerde tekrar bazı mekanik düzenekler
yardımıyla kuvvet ve hareket oluşturur. Örneğin bir pompa ile madeni yağ üzerinde basınç
oluşturup bir boru içerisinde taşıyıp diğer uçta bir silindir ve piston yardımıyla itme kuvveti elde
edilmesi çok yaygın bir hidrolik uygulamadır.
Hidrolikte, sıvıların sıkıştırılamama özelliğinden dolayı yüksek çalışma basınçları kolayca
sağlanırken buna paralel olarak ağır işler için ihtiyaç duyulan büyük kuvvetler de elde edilmiş
olur. Pnömatiğin aksine; hidrolik büyük kuvvetlere ihtiyaç duyulan buna rağmen hassas
konumlamanın gerektiği uygulamalar için çok idealdir. Böylelikle sistem için belirlenen hız ve
kuvvetler de kademesiz ve hassas olarak ayarlanabilir.
Hidrolik sistemlerin çalışma esnasında kontrolleri kolaydır. Doğrusal, dairesel ve açısal hareket
üretmek oldukça basittir. Özellikle ters yönlü ani hareketlerin mümkün olabilmesi hidroliğin
tercih edilme sebeplerinden biridir.
3
Hidrolik makinalar; mekanik ve pnömatik makinalara göre titreşimsiz ve gürültüsüz çalışırlar.
Bu da işletmedeki ses seviyesinin kontrolünü kolaylaştırır. Ayrıca bu sistemler mekanik
elemanlara göre oldukça az yer kaplarlar.
Hidrolik sistemlerde akışkan olarak genelde yağ kullanılması, sistemin kendi kendini sürekli
yağlamasını ve sürtünmenin etkilerinin azalmasını sağlar. Yağın sistem içindeki hareketi, ısıtma
ve soğutmanın da kendiliğinden gerçekleşmesini sağlar. Bu yüzden kullanılan akışkanın temiz
olması şartıyla hidrolikteki devre elemanları daha uzun ömürlüdür.
4
F =ma =0
P ∆x − P ∆x − ρ g ∆x ∆z = 0
∆P = P − P = ρ g ∆z = γ ∆z
O halde basınç derinlikle doğrusal olarak artar. Basınç yatay yönde değişmez
Bir sıvı içerisindeki basınç kabın şeklinden bağımsızdır
5
Şekil 2.5. Pascal kanunu uygulaması
Kapalı bir kaptaki akışkana uygulanan dış basınç, akışkan içerisinden her noktadaki
basıncı o oranda artırır.
Pistonları aynı seviyede alırsak:
=
F =P A
F =P A
F A
=
F A
Süreklilik Denklemi: Farklı kesitlerden oluşan bir boru içinden akan akışkanın debisi, borunun
her noktasında aynı değerdedir. Debinin sabit kaldığını düşünürsek küçük kesitlerde büyük
kesitlere oranla daha hızlı akar.
Q = V A = abit
V = Hız [m/s]
A = Kesit alanı [m ]
Q = Debi [m /s]
6
Bernoulli Kanunu: Sürtünme kuvveti ihmal edilirse, kapalı bir boru içindeki sıvının sahip
olduğu toplam enerji, akım çizgisi boyunca aynıdır.
P V = P V
Toplam Enerji Miktarı = Basınç kuvvetleri işi + Kinetik Enerji + Potansiyel enerji
Kavitasyon (Aşındırmak): Metallerin yüzeylerinden küçük parçaların kopartılmasıdır. Bu
şekildeki malzeme tahribatı, bölgesel ve ani olarak meydana gelen basınç ve sıcaklık
değişimlerinden kaynaklanır.
Pompanın içinde statik basınç, basılan sıvının buharlaşma basıncının altına düştüğünde sıvı
buharlaşır ve içinde küçük buhar kabarcıkları oluşur. Sıvının pompa içinde dinamik hareketiyle
sürüklenen bu kabarcıklar sıvının buharlaşma basıncından daha yüksek basınçla
karşılaştıklarında yoğuşurlar. Yoğuşma sırasında boşaltılan hacimler, bunları çevreleyen sıvı
tarafından doldurulurlar. Çok ani olan bu fiziksel değişim bir patlama efekti oluşturur. Bu fiziksel
değişime kavitasyon denir. Kavitasyon, oluştuğu sistemin malzemelerini bozucu etki yapar.
8
Yağlama Yeteneği: Uygun seçilen yağlar, metal yüzeylerde bir film tabakası meydana getirerek
çalışan elemanların hareketlerinin kolaylaşmasını ve sürtünme direncinin azalmasını sağlar.
Köpüklenme: Yüksek basınçtaki akışkan sistem içinde yüksek hızda hareket ederken hava
molekülleri ile yağ moleküllerinin çarpışması sonucunda meydana gelen şoklar, köpüklenmeye
yol açar. Bunu engellemek için boru hattında sızdırmazlık sağlanmalıdır. Yağ üreticileri, yağın
içine köpüklenmeyi önleyici katkı maddeleri ilave eder.
Akma Noktası: Yağın akıcılığını kaybedip katılaşmaya başladığı sıcaklığa denir.
Alevlenme Noktası: Standart yağlarda alevlenme sıcaklığı 180 oC ile 210 oC arasındadır.
Hidrolik sistemlerde 50 oC’nin üzerine çıkılmadığı için herhangi bir problem çıkmaz.
Polimerleşe: Birden fazla aynı cins yağ moleküllerinin artık vermeden birleşmesi ve yeni bir
molekül meydana getirmesidir. Yağın özelliğini değiştireceği için istenmeyen bir durumdur.
9
Burada, v: alışkan ortamın hızı, ω: kanatların dönme hızı, m: hızlandırılan akışkan ortamın
kütlesidir.
Pozitif olmayan ekipmanların enerji seviyelerini, basınç seviyesi de dahil olmak üzere,
yükseltmenin iki yolu vardır. Bunlar;
a) Kanatları büyüterek hızlandırılan (iletilmekte olan) kütlenin miktarını arttırmak.
b) Akışkanın hızını arttırmak.
Şekil 2.12’de görüldüğü gibi, akışkanın hızını arttırmak amacıyla kademeli kanatlı yapılar
kullanılmaktadır. Bu uygulama, pahalı bir çözüme yol açmaktadır. Bu nedenle hidrodinamik
prensiple çalışan sistemlerde basınç genelde en fazla 250 bar seviyelerine kadar kullanılır.
Genelde bu tür sistemler düşük basınç ancak yüksek debi uygulamaları için tercih
edilmektedirler. Ayrıca sıvıdaki kinetik enerji uzun mesafelerde kayıpsız iletilemediği için bu
tahrik tarzında pompa ve türbin birbirlerine çok yakın pozisyonda yerleştirilmektedirler.
Şekil 2.12. Hidrodinamik tahrikte kademeli kanatlı yapıların kullanımının şematik gösterimi
Bu tahrik tarzının güç iletimi amacıyla kullanıldığı nadir mekanizmalar endüstride hidrolik
kavrama ve tork konvertör isimleriyle bilinirler (Şekil 2.13).
10
2.4.2. Hidrostatik Güç İletim Sistemleri
Hidrostatik tahrikte pozitif deplasmanlı bir pompa tarafından bir tanktan emilen hidrolik sıvısı
aktarma ve kontrol elemanları tarafından hidromotor ve silindirlere iletilir. Bu elemanlarda
hidrolik enerji mekanik enerjiye dönüştürülerek kullanılır (Şekil 2.15).
Mobil hidrolik uygulamaları: Mobil hidrolik uygulamaları iş makinaları, krenler gibi hareketli
makinalarda görülmektedir. Bu tür sistemlerde güç ünitesinin ve hidrolik valflerin yapısı
endüstriyel hidrolik uygulamalarından farklıdır (Şekil 2.17).
Endüstriyel hidrolik uygulamalarla mobil hidrolik uygulamalar arasındaki farklılıklar;
Endüstriyel hidrolik uygulamalarda makineler üzerinde sistemin montajında yer darlığı
problemleri daha az yaşanır. Bu nedenle bu tarz tasarımlarda güç üniteleri daha büyük
yapılabilmektedir.
Endüstriyel hidrolikte kullanılan valfler birbirlerine doğrudan bağlanmazlar, bağlantılar
metal takozlar aracılığıyla gerçekleştirilerek valf adaları oluşturulmaktadır. Bu takozlar
kompleks devrelerde çok sayıda kanallar içermek durumundadır. Bu nedenle
tasarımlarının dikkatle yapılması önem taşımaktadır.
11
Mobil hidrolik uygulamalarında valf blokları doğrudan birbirlerine bağlanabilmektedir.
Endüstriyel hidrolik uygulamalarında çalışma basınçları çoğunlukla daha düşük
seçilmektedir.
Ancak gerek endüstriyel hidrolik uygulamalarında ve gerekse mobil hidrolik uygulamalarında
kullanılan ekipmanlar fiziksel yapıları ve çalışma şekilleri açısından birbirlerine
benzemektedirler.
Şekil 2.17. Bir mobil hidrolik güç iletim sisteminin genel yapısı
12
Şekil 2.18. Hidrolik uygulama: Ekskavatör
13
2.6. Hidrolik Sistemlerin Avantajları ve Dezavantajları
2.6.1. Hidrolik sistemin avantajları:
Küçük hacimlerden büyük kuvvetler elde edilir.
Hidrolik elamanlar görevlerini yaparken yağlanmış olurlar.
Hız değişimi hareket devam ederken yapılabilir.
Hidrolik sistem birkaç noktadan emniyete alınabilir.
Hidrolik elamanlar sessiz ve gürültüsüz çalışır.
Hidrolik akışkanlar sıkıştırılamaz kabul edildikleri için titreşimsiz hareket elde edilir.
Akışkan olarak hidrolik yağ kullanıldığı için devre elemanları aynı zamanda yağlanmış
olurlar.
Emniyet valfleri yardımıyla sistem güvenli çalışır.
Hassas hız ayarı yapılabilir.
Hidrolik akışkan oluşan ısının çevreye yayılmasını sağlar.
Hidrolik devre elemanları uzun ömürlü ve ekonomiktir.
Hidrolik sistemin kumandası ve kullanılması kolaydır
İstenilmeyen büyük yüklerde hareket çok çabuk durur.
14
Hidrolik akışkanların sürtünme direnci yüksek olduğu için uzak mesafelere taşınamaz.
Depo edilebilirliği azdır.
Akış hızı düşüktür. Devre elemanları, düşük hızlarla çalışır.
Hidrolik akışkanlar havaya karşı hassastır. Akışkan içindeki hava gürültü ve titreşime yol
açar, düzenli hızlar elde edilemez.
15
Şekil 2.24. Hidrolik devre ve elemanları şematik
2.7.1. Pompalar
2.7.1.1. Tanım ve Sınıflandırma
Tankta bulunan akışkanı, ayarlanan basınç ve debide sisteme gönderen devre elemanıdır.
Pompalar, mekanik enerjiyi hidrolik enerjiye dönüştürür. Pompa, dönme hareketini elektrik
motorundan alır. Pompalar doğrudan basınç oluşturmaz. Akışkan sistemde bir engelle
karşılaştığında basınç oluşur. Pompa seçilirken, kullanılacak sistemin işlevini yerine
getirebilecek debiyi ve basıncı üretebilecek büyüklükte olmasına dikkat edilmelidir.
Kataloğunda yazan akışkan ve filtre kullanılmalıdır. Pompa çalıştırılırken elektrik motorunun
dönüş yönü ile pompa milinin dönüş yönü birbirine uygun olmalıdır. Pompanın içindeki
koruyucu yağlar temizlenmelidir. İlk harekete geçerken basınç borusunun havası alınmalı, emiş
borusu hidrolik yağla doldurulmalıdır. Ayrıca yağ seviyesi sık sık kontrol edilmelidir.
16
Şekil 2.27. Pompa montaj hali
Hidrostatik tahrikte pozitif deplasmanlı pompalar kullanılmaktadır. Bu pompalar artan hacim
bölgelerinde oluşturdukları vakum sayesinde, hidrolik deposunda atmosferik basınç etkisi altında
bulunan yağı emerler. Daha sonra, milinin dönmesi devam ederken iç yapısında oluşmakta olan
azalan hacim bölgesi sayesinde yağ devreye itilmektedir (Şekil 2.28).
Burada pompanın deplasmanı, bir dönüşünde teorik olarak basabileceği yağ miktarıdır.
Vg= πd2L/4 (cm3)
Burada, d: silindir çapı, L: strok uzunluğudur.
Hidrolik güç iletim sistemlerinde yüksek basınç gereksinimlerini en ekonomik şekilde karşılayan
pompalar pozitif deplasmanlı tipte olanlardır. Pozitif deplasmanlı bir pompa karşılaştığı direnç
kadar basınç üretir ve onun bastığı hidrolik akışkanın basınç düzeyi sistemde karşılaştığı
dirençle orantılı olarak sürekli değişebilir. Pompanın çıkışı tamamen kapatılırsa, tahrik
motorunun torkuna da bağlı olarak sistemde hasarlara yol açabilecek düzeyde çok yüksek
basınçlar oluşabilir.
Tasarımlarına göre çeşitli pompa tipleri mevcuttur.
- Pompaların iç hacimlerinin değişkenliğine göre sınıflandırılmaları,
1) Sabit deplasmanlı pompalar; Bu pompaların iç hacimleri değiştirilemez, sisteme
bastıkları hidrolik miktarı döndürülme hızları ile orantılıdır.
17
a) Tek yöne dönebilen pompa b) Her iki yöne de dönebilen pompa
Şekil 2.29. Sabit deplasmanlı pompaların sembollerle gösterilişi
2) Değişken deplasmanlı pompalar; Bu pompaların çalışma esnasında iç hacimleri
değiştirilebilmektedir, böylece bastıkları debi farklı mekanizmalarla (mekanik,
elektronik vs.) isteğe bağlı olarak değiştirilebilmektedir.
18
2.7.1.2. Dişli pompalar
Elektrik motorunun dairesel hareketi ile dişlilerden birisi dönmeye başlar ve ikinci dişliyi
döndürür. Bu sırada vakum yaparak depodaki yağı emer ve diş boşluklarına doldurur. Dişli
döndükçe yağ emiş hattından basınç hattına geçer.
Ekonomiktirler, çoğunlukla endüstriyel hidrolik uygulamalarında kullanılmaktadırlar. Dişli
pompalar sadece sabit deplasmanlı olarak tedarik edilmektedirler.
Dıştan dişli pompalar, en ekonomik pompa tipidir. Ancak verimleri düşüktür ve çalışma
basınçları en fazla 250 bar’a kadardır.
İçten dişli pompalar, en sessiz olan pompa tipidir. Diğer seçim kriterleri dıştan dişli pompalara
benzemektedir.
19
Şekil 2.33. Eksantrik paletli pompa
20
Bu pompalar genelde mobil hidrolik uygulamalarında, iş makinalarında çok tercih
edilmektedirler. Sabit ve değişken deplasmanlı olarak imal edilmektedirler.
21
Şekil 2.39. Hidrolik motor
Pozitif deplasmanlı olarak yapılan hidromotorların hem hacimsel verimleri ve hem de mekanik
verimleri oldukça yüksektir.
Tasarımlarına göre çeşitli hidromotor tipleri mevcuttur.
- Hidromotorların iç hacimlerinin değişkenliğine göre sınıflandırılmaları,
1) Sabit deplasmanlı hidromotorların iç hacimleri değiştirilemez, sistemden gelen hidrolik
miktarı döndürülme hızları ile orantılıdır.
22
Şekil 2.42. Dişli hidromotor.
- Paletli hidromotorlar:
Darbesiz çalışma ortamlarında tercih edilirler. Sabit ve değişken deplasmanlı olarak imal
edilmektedirler.
23
Yağ deposunun görevleri:
a) Yağın içine karışan maddeleri yağdan ayrıştırmak
b) Yağın dinlenmesini sağlamak
c) Yağın üzerindeki ısıyı dış ortama transfer etmek
d) Sistemdeki yağın belli bir yerde toplanmasını sağlamak
e) Yağın içine karışan havayı yağdan ayırmak
24
Piston hızı: Hidrolik silindirde pistonların ileri ve geri hareketleri sırasında birim zamanda
aldığı yoldur.
Q
V=
A
Q = Pompanın debisi [cm /dak]
A = Silindirin kesit alanı [cm ]
V = Piston hızı [cm/dak]
25
Şekil 2.50. Tek etkili silindir çalışma prensibi
2- Çift etkili silindirler: Basınçlı akışkan silindirin iki ayrı yerinden girip, pistonun iki
yüzeyine etki ederek ileri – geri hareketleri akışkan gücüyle üreten silindirlerdir.
26
Şekil 2.54. Tek ve çift etkili teleskopik silindir
4- Yastıklı silindirler: Piston, kursun sonuna yaklaşınca yavaşlaması istenildiği yerlerde
kullanılır. Tek ya da iki yastıklı olabilirler.
27
F =PA η
F =PA η
πD
A = = 0.785 D
4
πD πd
A = − = 0.785 (D − d )
4 4
P = Çalışma basıncı [kg/cm ]
F = Piston itme kuvveti [kg]
F = Piston çekme kuvveti [kg]
A = Piston kesit alanı [cm ]
η = Verim
Örnek Problem: Çalışma basıncı 800 kg/cm2 olan çift etkili bir silindirde piston çapı 120 mm ve
piston kolu çapı 40 mm ve silindirin verimi η = %90 olduğuna göre pistonun üretebileceği en
büyük kuvveti (itme kuvveti F1 ) ve en küçük kuvvet (çekme kuvveti F2) bulunuz.
Çözüm:
28
2.7.5. Valfler
Hidrolik akışkanın akış yönünü belirleyen, akışkanın basıncını ve debisini istenilen sınırlar
içinde tutan devre elemanıdır.
Endüstriyel hidrolik uygulamalarında valfler doğrudan birbirlerine bağlanmamaktadırlar. Bu
uygulamalarda, valf adaları, metal takozlar yardımıyla oluşturulmaktadır. Buna rağmen, mobil
hidrolikte araçlardaki yer darlığı sebebiyle valfler doğrudan birbirlerine bağlanarak daha küçük
hacimli konstrüksiyonlar oluşturulmaktadır.
Valflerin seçiminde minimum seçim kriterleri olarak çalışma basıncı ve devre debisi esas alınır.
Buna göre akış dirençlerini minimize edecek şekilde kataloglardan seçim yapılır. Çalışma
basınçları valf gövdesinin dayanımına bağlı olarak belirlenir. Pnömatik sistemlerde basınçlar
düşük olduğu için valf gövdelerinin yapımında alüminyum alaşımları gibi hafif malzemeler
kullanılmakta iken, yüksek basınçlı hidrolik uygulamalarda çelik valf gövdeleri tercih
edilmektedir.
Ayrıca ikaz tarzları, yağ viskozite değerleri, ortam şartları da valf seçiminde önemli
kriterlerdendir.
Kapama elemanlarının yapısına göre valfler aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar;
- Sürgülü valfler; Valf içinde bulunan bir sürgünün kanal eksenine dik ileri geri
hareketleri ile valfin kanalları kapatılır veya açılır. Bu tip valflerde iç kaçaklar fazladır,
cevap zamanları uzundur, çalışma debileri düşüktür.
- Popet valfler; Valfin kapama elemanı (popet) kanal ekseni yönündeki hareketle bir
kanalın üzerini kapatıp açar. Bu tip valflerin kontrolü daha zordur.
İkaz şekillerine göre valfler aşağıdaki isimlerle anılırlar;
- Aç-kapa (on-off) ikazlı valfler: Bu valfler genelde selenoid valf yapılarıdır. Küçük
kütleli ve/veya alçak hızlı sistemlerde uygundur.
Hidrolik akışkanın bir yönde akmasını engelleyen, diğer yönde akmasını sağlayan valflerdir.
29
Şekil 2.59. Çek valf şeması
30
İki yollu ve iki konumlu valflerde iki boru bağlantısı vardır. Birisi pompadan gelen akışkanın
bağlandığı yer (P) diğeri valfin çıkış ağzı (A)’dır. Bu valfler genellikle akışkanın önünü açmak
veya kapatmak için kullanılırlar.
31
4/3 yönlendirme valfi: 4 yollu 3 konumlu
Çift etkili silindirlerin çalıştırılmasında kullanılır.
32
Şekil 2.69. Selenoid kumandalı basınç emniyet valfi
33
Basınç Sıralama Valfi: Hidrolik sistemde birden fazla silindir veya hidrolik eleman devreye
girecek ve farklı basınçta çalışacak ise normalde kapalı konumda olan valf istenen basınç
değerine ulaşınca açılır. Hidrolik akışkan diğer alıcılara ulaşır.
34
Şekil 2.76. Akış kontrol valfi prensibi
35
2.7.6. Hidrolik Akümülatörler
Gerektiğinde kullanılmak üzere basınçlı akışkanı depo eden ihtiyaç anında devreye giren
hidrolik devre elemanına hidrolik akümülatör denir.
36
Filtre Çeşitleri:
Emiş hattı filtreleri: Emiş hattında pompayı korumak amacıyla kullanılır. Depodan hidrolik
sisteme vermek amacıyla çekilen akışkanı temizler, sisteme temiz akışkan gönderir. Depo içine
yerleştirildikleri için bakımları zordur. Tıkandıklarında pompanın emişi güçleşir. Bu da basıncın
düşmesine neden olur. Bu durumu engellemek için ilaveten pompadan önce iri gözenekli pompa
kullanılmalıdır.
Dönüş hattı filtreleri: Hidrolik sistemden görevini bitirip depoya dönen akışkanı filtre eder.
Ekonomik ve bakımı kolaydır. Dezavantajı ise akışkanın temizliği kir elemanları dolaştıktan
sonra yapılmasıdır.
Basınç hattı filtresi: Hidrolik pompanın çıkışına devre elemanlarının zarar görmesini
engellemek için kullanılır. Kirlenmeye karşı daha hassastır. Dezavantajları ise yüksek basınçla
karşı karşıya kaldıkları için basınca dayanıklı gövde gerektirmesidir. Bundan dolayı yapımı zor
ve pahalıdır.
37
Boru hattı için DIN 2391’e göre dikişsiz hassas borular kullanılır. Boruların et kalınlığı, hattaki
maksimum basınç ve ani basınç artmaları için düşünülen bir emniyet faktörü dikkate alınarak
belirlenir.
38
Şekil 2.84. Hidrolik hortumun yapısı
4Q
D=
πV
Q
D = 1.13
V
39
Örnek Problem: Pompa debisi 3 l/s olan bir hidrolik sistemde akışkan hızı ortalama akış hızı 2
m\s’dir. Bu hidrolik sistemde kullanılacak boruların iç çapını hesaplayınız
1 m = 1000 l
1m
Q = 3 [l/s]x = 0.003 [m /s]
1000 l
V = 2 [m/s]
Q
D = 1.13
V
0.003 m /s
D = 1.13
2 m/s
D = 0.043765 m
1 m = 1000 mm
1000 mm
D = 0.043765 m x
1m
D = 43.8 mm
40
Boru seçimini etkileyen faktörler
1- Çalışma basıncı
2- Debi
3- Akış hızı
4- Titreşim
5- Maliyet
6- Akışkan uyumu
7- Akışkan uyumu
8- Uygulama sistemi
9- Maliyeti
10- Montaj kolaylığı
Boru Bağlantılarında Dikkat Edilecek Noktalar
a) Boruların iç yüzeyleri pürüzsüz olmalıdır.
b) Boru bağlantılarında sızdırmazlık sağlanmalıdır.
c) Mümkün olduğunca tek parça boru kullanılmalıdır.
d) Kullanılacak borular, çalışma basıncını karşılayabilmelidir.
e) Boruların et kalınlığı ve iç çapları, istenen debi ve basıncı sağlayabilmelidir.
f) Borularda titreşimi önlemek için belirli aralıklarla kelepçeler yardımıyla sabitlenmelidir.
g) Borulara uygun kavis verilerek bükülmeli ve keskin köşelerden kaçınılmalıdır.
h) Emiş boru hattı kısa olmalıdır.
i) Borularda ısıl genleşme dikkate alınmalıdır.
j) Emiş ve dönüş hattı boruları, minimum seviyenin altında olmalıdır.
k) Farklı çapta boru kullanılmamalıdır.
41
Boru Bağlantı Elemanları
42
2.7.10. Hidrolik Devre Elemanlarının Sembol Bilgisi, ISO 1219 Normuna Göre Devre
Elemanlarının Sembollerinin Tanıtımı
Hat bağlantısı
Kesişen hatlar
Tank
Filtre
Soğutucu
Isıtıcı
Elektrik motoru
Isı kuvvet makinesi
Termometre
Debimetre
Seviye göstergesi
43
Tablo 2.3. Hidrolik pompa sembolleri
Hidrolik pompa sembolleri
Tek akış yönlü, sabit debili hidrolik pompa
Diferansiyel silindir
Teleskopik
44
Tablo 2.7. Basınç kontrol valfi sembolleri
Basınç kontrol valflerı sembollerı
45
Tablo 2.9. Akış kontrol valfi sembolleri
Akış kontrol valfleri sembolleri
Kısıcı sabit
Kısıcı ayarlanabilir
Orifis sabit
Orifis ayarlanabilir
Yay
Makaralı çubuk
46
Tablo 2.12. Valflerin elektriksel kumanda sembolleri
Valflerin elektriksel kumanda sembolleri
Elektro-hidrolik kontrol
48
Şekil 2.91. Hidrolik devre aşamaları
49
2.9.3. Saymaya Bağlı Kontrol
Sayıcı röle kullanılarak istenilen sayma işlemi gerçekleştirilir. Silindir çıkışına bağlanacak kızıl
ötesi sensör, manyetik sensör, optik sensör, indüktif sensör, kapasitif sensörlerden herhangi
birinden alınan palsler, sayıcı röleye iletilir. Sayma işlemi gerçekleştirilir. Sensör, ayarlanan
değeri sayınca elektromanyetik kumandalı valfin enerjisini keser ve sistem durur.
50
2.10. Teknik Proje Bilgisi
2.10.1. Hidrolik Devre Elemanları İle Sistemin Planlanması
Sistemin hangi işlemleri yerine getirmesi gerekiyor? Bunlar belirlenir. Bunun için şu sorulara
cevap aranır:
Hareket türü (doğrusal-döner hareket)
İş elemanı sayısı
Hareketlerin birlikte etkisi
İstenilen kuvvetlerden veya momentlerden, hızlardan veya devir sayısından gerekli olan
hacimsel debi ve basınç bulunur. Bu şekilde enerji besleme birimi hesaplanır. Sistem hakkında
gerekli teorik bilgi edinilmelidir. Elde edilen değerlerden hidrolik elemanlar seçilir. Seçmeye
silindir veya motorla başlanır. İstenilen kuvvet veya momentten gerekli yüzey büyüklüğü ve
böylece iş makinesinin boyutları belirlenir. İstenilen hız veya devir sayısından gerekli hacimsel
debi bulunur.
51
Silindirlerin ileri ve geri hareketleri bir adım olarak kabul edilir ve bu, eğik çizgilerle
gösterilir. Hareket çizgileri kalın çizgi ile çizilir.
Diyagramda iş elemanlarının (silindirlerin) çalışması adıma bağımlı olarak gösterilir.
Eğer kumanda sisteminde birden fazla iş elemanı (silindir) varsa bunların adımlara göre
hareket şekilleri alt alta gösterilir.
Silindirlerin dışa hareketi artı (+) ve içe hareketi ise eksi (-) ile ifade edilir.
Yol adım diyagramlarında adımlar arasındaki mesafe eşit olmalıdır. Bu mesafelerin
belirlenmesinde zaman göz önüne alınmaz.
Sistem tasarısı yapılırken önce bu plan yapılır. Elemanlar buna göre yerleştirilir. Diyagram
çizilirken şunlara dikkat edilir:
Silindir hareketleri, tabloya göre daha kalın çizilmelidir.
Her silindire bir numara verilmelidir.
Silindirin ileri hareketi, 0’dan 1’e eğik çizgiyle gösterilir.
Silindirin sabit konumları yatay çizgiyle gösterilir.
Silindirin geri hareketi, 1’den 0’a eğik çizgiyle gösterilir.
Şekil 2.68’de A+B+A-B- olan sistemin yol-adım diyagramı gözükmektedir. Burada A ve B çıkış
elemanları olan pistonları ifade etmekte olup, + ve - çıkış elemanlarının ileri veya geri hareket
yönlerini belirtmektedir.
52
Şekil 2.94. Yol - adım diyagramı uygulaması
53
2.11.2. Çift Etkili Silindirin Kumandası
Basınç hattından gelen hidrolik akışkan, 4/2 valfinin B ucundan geçerek valfi geri konumda
tutar. Valfin konum değiştirmesini sağladığımızda A ucundan geçen akışkan, silindirin ileri
gitmesini sağlar. Valf tekrar konum değiştirdiğinde silindir geri konumuna gelir.
54
Şekil 2.98. VE valfi uygulama devresi
55
Şekil 2.100. VEYA valfi uygulama devresi
56
2.11.5. Birden Fazla Silindirin Kontrolü
57
3. PNÖMATİK SİSTEMLER
3.1. Pnömatik Kavramı
Havanın basınç kazandırılarak ve çeşitli kontrol sistemleri ile kontrol edilerek doğrusal, dairesel
ve açısal hareket elde edilmesini sağlayan sistemlere pnömatik sistemler denir.
Basınçlı hava, bilinen en eski enerji iletim yöntemidir. Kesin olarak bilinen ilk basınçlı hava
uygulamasını Yunanlı Ktesibios 2000 yıl kadar önce yaptığı basınçlı hava mancınığı ile
gerçekleştirmiştir.
Pnömatik, Yunanca bir kelime olan pneuma (hava, rüzgar) kelimesinden türetilmiştir.
Hava, atmosferde bol miktarda bulunmaktadır. Uygun yöntemlerle alınıp, depolanabilir, basınç
kazandırılabilir. Her durumda değişim gösterir. Bu değişimler ne olursa olsun tekrar atmosfere
bırakılabilir. Havanın atmosferde bol miktarda bulunması, elde ediliş maliyetinin düşük olmasını
sağlar. Havanın depolanması da mümkündür. Depolanması sırasında basınçlı, basınçsız her türlü
kapta depolanabilir. İstenildiği an kullanıma hazırdır. Kullanım hızı da çok yüksektir. Basınçlı
havanın bir enerji olarak kullanılması çok eski yıllara rastlar. Madencilikte, otomobillerde ve
demiryollarındaki havalı frenlerde uzun zamandan beri basınçlı havadan yararlanılmaktadır.
Endüstriyel alanlardaki uygulamaların yaygınlaşması ise 1950 yıllarında başlar. Endüstrinin
hemen her alanında iş parçalarının sıkılması, gevşetilmesi, ilerletilmesi, doğrusal ve dairesel
hareketlerin üretilmesi gibi çeşitli işlemler için pnömatik sistemlerden yararlanıldığında daha
ekonomik ve hızlı çözümler üretilebilmektedir.
Endüstriyel sistemlerde pnömatiğin kullanılmadığı alan yok gibidir. Bir fabrika projesi
hazırlanırken elektrik, ısıtma, soğutma, havalandırma gibi tesisatların yanı sıra basınçlı hava
tesisatı da hazırlanmaktadır. Orta ve büyük ölçekli işletmelerin tamamında küçük işletmelerin
ise bir kısmında pnömatik sistemler kullanılmaktadır. Elektrik enerjisi gibi pnömatik enerji de
işletmelerin en önemli girdilerinden biridir.
58
Petrol endüstrisi
Tarım ve hayvancılık
Malzeme taşıma
Tekstil endüstrisi
Temizlik işlemleri
Tutma taşıma işlemlerinde vakum uygulama
59
Tablo 3.1. Pnomatik, hidrolik, elektrik sistemlerinin karşılaştırılması
PNOMATİK HİDROLİK ELEKTRİK
60
Gösterge basıncı (PG)
Başlangıç olarak atmosfer basıncını referans alır ve atmosfer basıncının üstündeki basınç
değerlerini gösterir. Basınç göstergeleri (manometre) atmosfer basıncında “0” değerini gösterir.
Mutlak basınç (PM)
Başlangıç olarak atmosfer basıncının “0” olduğu noktayı (maksimum vakum) referans alır ve
üzerindeki basınç değerlerini gösterir. Mutlak basınç, göstergede gördüğümüz basıncın üzerine
atmosfer basıncı eklenerek hesaplanır (PM= PG + 1 atm). Yaklaşık olarak hesaplamak istersek;
gösterge basıncının üzerine 1 ilave edilir.
Basıncın hesaplanması:
Katı, sıvı ve gazların ağırlığından dolayı birim alana uyguladıkları dik kuvvete “basınç” adı
verilir. Basınç “P” harfi ile gösterilir ve P= F/A formülü ile ifade edilir.
P= Basınç (Pa)
F= Kuvvet (N)
A= Kesit alanı (m2)
Uluslararası birim standardına göre (SI) kuvvet birimi Newton (N), uzunluk birimi ise Metre’dir
(m). Buna göre alan birimi (m2) dir. Basınç, kuvvetin alana oranı olarak tanımlandığına göre
basınç birimi; N/m2 dir. 1 N/m2 = 1 Pascal’dır ve kısaca Pa sembolü ile gösterilir. Tablo 3.1’de
basınç birimlerinin karşılaştırılması verilmiştir.
61
Şekil 3.1. Sabit sıcaklıkta basınç-hacim değişimi
P V = Sabit
P = Basınç [N/m ]
V = Hacim [m ]
62
Sabit basınç altında ısıtılan bir gazın genleşme katsayısı, bu gazın; basıncına, cinsine ve sıcaklık
aralığına bağlı değildir. Bu nedenle, basıncı sabit kalmak şartıyla; eşit değerlerde ısıtılınca, eşit
miktarlarda genleşir. Hacim ve sıcaklık arasında doğru orantı vardır.
Sabit basınç altındaki bir gazın sıcaklığı değiştirildikçe hacmi de sıcaklıkla orantılı olarak değişir.
63
bir yay gibi sıkıştıracak olursak (hacmini düşürürsek); sıcaklık değeri basınçla birlikte
artacaktır.
PV =mRT
64
b) Basınçlı havanın hazırlanması (kurutucular vb)
c) Basınçlı havanın depolanması (tanklar)
d) Basınçlı havanın taşınması (borular)
e) Basınçlı havanın şartlandırılması (filtre, basınç ayarlayıcı, yağlayıcı)
f) Basınçlı havanın kullanılması (pnömatik silindirler)
Şekil 3.7’de pnömatik sistem kısımları ve devre elemanları gösterilmiştir.
65
Şekil 3.9. Basınçlı hava üretimi ve kullanımı
66
Şekil 3.12. Pnömatik kontrol devre elemanları
67
Çalışacak pnömatik sistemin değişen özelliklerine göre çeşitli kompresör tipleri geliştirilmiştir.
Şekil 1.10’da basınçlı havanın üretimi için kullanılan kompresörü çalıştıran motorun resmi
verilmiştir. Pnömatik sistemin boyutları kullanım amacı ve yerine göre değişir.
68
η : motor verimi
GDO : güç düşüm oranıdır ve değeri 0.04243’tür.
Üretilen hava miktarı:
V xp xT
V =
T xp
Burada;
p1 = Giriş basıncı (bar)
T1 = Giriş sıcaklığı (oC)
V2 = Çıkış hacmi (m3)
p2 = Çıkış basıncı (bar)
T2 = Çıkış sıcaklığı (oC)
69
B- Dinamik Kompresörler:
Turbo kompresörler (>40 m3/dak için uygundur)
70
3.6.1.2.2. Döner Pistonlu Kompresörler
Çok küçük titreşim hareketlerine sahip olduklarından, bu tip kompresörler çok sessiz çalışır. Bu
özellikleriyle pistonlu kompresörlerle karşılaştırılabilirler. Bununla birlikte 93 kW ve daha
büyük güçlere sahip rotary kompresörler, pistonlu kompresörlere göre (m3/dak) başına %6 ile
%20 arasında değişen oranlarda daha fazla güç harcarlar. Giriş kısmından alınan hava çıkış
kısmına doğru rotorla silindir arasındaki hacmin daralması nedeniyle sıkıştırılarak deşarj edilir.
Makine içine enjekte edilen yağ silindir çeperiyle kanatlar arasında sızdırmazlık sağlar. Aynı
zamanda yağ sıkıştırılan hava tarafından üretilen ısının bir kısmını almakla bir soğutucu olarak
işlev görür.
71
Şekil 3.21. Vidalı kompresör şeması
72
Şekil 3.24. Diyaframlı kompresör
73
Şekil 3.27. Değişik basınçlarda 500 l/s serbest hava üretmek için ihtiyaç duyulan güç
İşletme Basıncı
Çoğu basınçlı hava sistemleri 1 bar kadar basınç düşmesine müsaade edebilecek şekilde 7 bar
basınçta çalıştırılırlar. Tüm bağlantı ekipmanları kompresörün maksimum çıkış basıncından
daha büyük bir tasarım basıncına sahip olmalıdır. Son kullanım noktasında normal işletme
basıncından daha küçük basınçta çalışan pnömatik aletler varsa basınç regülatörü
yerleştirilmelidir.
Kullanım Faktörü
Bir basınçlı hava sisteminin gün/vardiya başına kullanıldığı zaman süresi ve ekipmanın hava
tüketimi gerçekçi bir kapasite tahmini yapabilmek amacıyla hesaplanmalıdır.
Kompresör Tipi
Kompresörlerin normal olarak endüstride kullanılan iki ana tipi vardır. Bunlar pistonlu ve döner
pistonlu kompresörlerdir. Son zamanlarda vidalı kompresörler de yaygın şekilde kullanılmaya
başlanmıştır. Bununla birlikte, 42 m3/dak hava debisi sözkonusu ise türbo tipli dinamik
kompresörler uygun olabilir.
Spesifik Güç Tüketimi
Verilen bir miktar havayı dağıtmak için kompresör tarafından ihtiyaç duyulan güç (kW), debir
(l/s) başına verilirse bu, spesifik güç tüketimi olarak tanımlanır ve birimi kW/(l(s) ile ifade
edilir. Spesifik güç tüketimi kompresörün boyutuna ve tasarımına bağlıdır. En düşük spesifik güç
tüketimine sahip kompresörü seçmekle elektrik enerjisi tüketimi ve işletme maliyetleri önemli
ölçüde azaltılabilir. Buna göre pistonlu kompresörler 170 m3/dak veya daha az hava ihtiyaçları
için daha verimlidirler. 170 m3/dak’dan daha büyük değerler için dinamik kompresörlerin
santrifüj tipleri daha verimlidir.
Örnek olarak 180 l/s kapasiteli ve çalışma basıncı 7 bar olan A ve B kompresörleri göz önüne
alınırsa;
Kompresör Spesifik güç tüketimi (kW/(l/s)
A 0.45
B 0.37
Bu kompresörlerin yılda 8000 saat çalıştıkları varsayılarak ikisi arasında enerji tüketimi
açısından bir karşılaştırma yapılırsa
74
Kompresör A: 0.45 kW/(l/s) x 180 (l/s) x 8000 saat = 648000 kWh
Kompresör B: 0.37 kW/(l/s) x 180 (l/s) x 8000 saat = 532800 kWh
Sonuç olarak B kompresörü seçildiği takdirde 115200 kWh’lik enerji tasarrufu sağlanabilir.
Yüksüz Güç Tüketimi:
Kompresör boşta veya yüksüz çalıştığında kompresörün güç tüketimidir ve Kw birimiyle ifade
edilir. Yüksüz güç tüketimi kompresörün boyut ve tasarımına bağlı olarak değişir. Yüksüz halde
en düşük güç tüketimine sahip kompresör seçilerek elektrik tüketimi minimuma indirildiği gibi
işletme maliyetleri de azaltılmış olur.
Vidalı ve pistonlu kompresörler için karşılaştırma Tablo 3.3’de verilmiştir.
Örnek olarak her bir kompresörün yükte çalışma zamanı %60, boşta çalışma zamanı %40 olsun.
Kompresör Yüksüz Tam yük
X 30 kW 100 kW
Y 10 kW 100 kW
X kompresörünün elektrik tüketimi:
Tam yükte : 0.6 x 8000 saat x 100 kW = 480000 kWh
Yüksüz : 0.4 x 8000 saat x 30 kW = 96000 kW
Tüketilen toplam enerji = 576000 kWh
Y kompresörünün elektrik tüketimi:
Tam yükte : 0.6 x 8000 saat x 100 kW = 480000 kWh
Yüksüz : 0.4 x 8000 saat x 10 kW = 32000 kW
Tüketilen toplam enerji = 512000 kWh
Sonuç olarak, Y kompresörü X kompresörüne göre yılda 64000 kWh daha az enerji
tüketmektedir.
75
3.6.1.4. Kompresörlerin Kapasiteleri
Piyasada kompresörlerin kapasiteleri belirtilirken elektrik motorunun gücü, tank hacmi ya da
silindir çapları dikkate alınır. Bu veriler kompresörün seçiminde kullanılabilir; fakat en doğru
yöntem kompresörün ürettiği hava miktarına göre yapılmalıdır. Kompresör üreticileri kapasite
belirtirken kompresörün emdiği serbest hava miktarını dikkate alır. Oysa kompresör serbest
havayı çalışma basıncına bağlı olarak belirli bir oranda sıkıştırmaktadır. Kompresörün sisteme
verdiği hava emiş havasına göre düşük olacaktır.
Bir kompresörün serbest hava miktarı 9 m3/dak olduğunu kabul edelim. Çalışma basıncımız 5,5
bar olsun. Sıkıştırma oranı yaklaşık olarak “1/mutlak basınç” değeri kadar olacağına göre
kompresörün bu basınçta verdiği sıkıştırılmış hava miktarı 9/(5.5+1)= 1.5 m3/dak olur.
- Yerleşim planı
Sıcak bölgelerde çalışacak kompresörlerin bulunduğu kompresör odaları ayrıca aşağıdaki ek
özellikleri de sağlamalıdır:
İyi bir güneş koruma
Ek havalandırma fanları
Basınçlı hava tankları daima kurutucudan önce konulmalıdır (Bu yolla tank yüzeylerinde
ek soğutma sağlanmış olur).
Daha düşük dt sağlamak için sistemde kullanılan komponentler büyük tutulmalıdır
Mümkün olduğunca büyük ve güvenli kondensat tutucu sistem kullanılmalıdır (ısı ve
bağıl nem nedeniyle daha fazla kondensat yoğuşması olur)
76
a) Doğal havalandırma
Doğal havalandırma basit fizik kanunları kullanılarak yapılır: Soğuk hava sıcak havadan daha
yoğun olduğu için zemine daha yakın durur, sıcak hava daha az yoğunlukta olduğu için yükselir.
Bu nedenle kompresör nedeniyle ısınan hava doğrudan yukarı yönlenir.
Doğal havalandırmanın temel ilkesi havalandırmada fizik kanunları dikkate alır:
- Soğuk hava menfezi mümkün olduğunca yere yakın yapılmalıdır
- Sıcak hava çıkısı mümkün olduğunca yükseğe yapılmalıdır.
b) Cebri havalandırma
15 kW’ın üzerinde motor gücüne sahip makinalarda doğal havalandırma ısı yükünü taşımakta
genellikle yetersiz kalır. Bu durumda cebri havalandırma kullanılır. Bazı durumlarda küçük
motor güçleri içinde cebri havalandırma gerekebilir. Eğer,
- havalandırma menfezleri çok küçük ise,
- oda içerisinde birden fazla ısı kaynağı var ise,
- kompresör odası çok küçük ise
cebri havalandırma gerekir.
Lokal şartlara bağlı olarak cebri havalandırma değişik biçimlerde yapılabilir:
- Bir fan içeren basit egzos menfezi;
- Ek bir fan içeren veya içermeyen kanal menfezli havalandırma;
- Ek fan ve yönlendirme kanatçığı içeren kanal menfez;
- Isı geri kazandırma sistemi içeren kanal menfez.
3.6.1.6. Havanın Temizlenmesi
Kompresöre girip sıkıştırılan hava ortama bağlı miktarda su buharı ve yağ buharı, toz, bakteri
gibi değişik kirleticiler içerir. Bunlar aşağıdaki problemlere yol açar:
Hava iletim hatlarında korozyon ve kirlenme,
Borularda oluşan kirlenme sonucu basınç kayıpları,
Kirlilik nedeniyle pnömatik elementlerin yeterince yağlanmaması sonucu aşınması,
Üretim makinelerinde arızalar sonucu duruşlar,
Boya sistemlerinde hatalı üretim.
77
Kompresör ile atmosferden emilen hava kirlidir. Kirliliğin sebebi atmosferden emilen havadaki
toz, kir ve nem olabileceği gibi, kompresörden de kaynaklanan yağ ve metal parçacıkları olabilir.
Hava içindeki bu yabancı maddeleri ayrıştıran elemanlara filtre adı verilir.
Partiküller akış yönüne göre enine yerleştirilmiş yüzeylerde ayrıştırılır. Filtre gözeneklerinden
daha büyük boyuttaki partiküller yüzeyde alıkonularak filtrasyon gerçekleşir. Bakım
periyotlarına dikkat edilmediğinde filtre yüzeyindeki kir partikülleri birikintisi büyük basınç
kayıplarına sebep olur. Hava akısı daima dışarıdan içeriye doğrudur. Yüzey filtreleri genellikle
ön (pre)-filtre olarak kullanılır.
Filtre edilmemiş basınçlı hava pnömatik hat ve ekipmanlarda hasarlara yol açar. Bu durum
gereksiz üretim kayıplarına ve bakım maliyetlerine yol açar. Filtre edilmemiş hava ayırıcı üretim
prosesi içerisinde kalite kayıplarına yol açar.
Hava emme girişine konulan filtreler havanın içindeki toz, nem ve diğer zararlı atıkların bir
kısmı temizlenir. Emiş filtreleri kuru ve ıslak tip emiş filtreleri olmak üzere iki çeşittir:
a) Kuru tip emiş filtreleri
b) Islak tip emiş filtreleri
Kuru tip emiş filtreleri
Tel yumağı, elek, delikli plastik veya metal gövde içine yerleştirilen pamuklu, keçe, sünger
elemanlı filtrelerdir. Filtrelerin belirli aralıklarla temizlenmesi gerekir.
Islak tip emiş filtreleri
Metal elemanlı filtrelerdir. Hava, emiş kanalından sıvı içerisine akar. Sıvının içinde üzerindeki bir
kısım kirleri bırakır. Sıvı çıkışında filtre elemanına girerek biraz daha temizlenir.
78
alınan hava içindeki yabancı madde oranları farklıdır. Pnömatik sistem elemanları da havanın
kirlenmesine sebep olur. Bu nedenlerle, basınçlı hava hazırlanma aşamasında yabancı
maddelerden temizlenir, içerisindeki nem alınarak kurutulur ve soğutulur.
Havanın kullanıldığı yere girmeden önceki üniteler içinde aşağıdaki işlem basamaklarında
yapılmaktadır.
Şekil 3.31. Bağıl nem oranına (BNO) ve sıcaklığa bağlı olarak hava içindeki nem miktarı
79
Örnek Problem: Bir kompresör 20 ºC sıcaklıkta ve bağıl nem oranı % 70 olan 10 m3 havayı 7
bar basınca yükseltmektedir. Açığa çıkan nem miktarı nedir?
Çözüm: BNO % 100 olan (neme doymuş) havanın içerdiği nem miktarı Şekil 19’dan 20 ºC için
17,4 gr/m3 olarak bulunur. 10 m3 havada 17,4 x 10 = 174 gr nem vardır. Soruda kompresörün
emdiği havanın BNO % 70 olduğuna göre 174 x 70 /100 = 121,80 gr nem vardır.
Hava basıncı 1 bar mutlak basınçtan 8 (7+1) bar mutlak basınca sıkıştırıldığı için havanın hacmi
azalır ve hava içindeki nem yoğunlaşarak su haline dönüşür. 10 m3 hava, 7 bar basınca kadar
sıkıştırıldığında havanın hacmi şu formülle hesaplanır.
2 2 1 1
=
2 1
(7 + 1) 2 1 10
=
273 + 20 273 + 20
2 = 1.25
10 m3 serbest hava 7 bar basınca sıkıştırıldığında 1.25 m3 hacme düşer. Kompresörden çıkan
sıkıştırılmış havanın içindeki nem miktarı
olacaktır.
Açığa çıkan nem miktarı
121.80 − 21.75 = 100.05
olur.
5 m3/dak debiye sahip bir kompresör sisteme her vardiyada 30 litre su verir.
80
Çiğlenme Noktası:
Çiğlenme noktası bir gazın 100% doymuş buhar içerdiği sıcaklık ya da atmosferik havanın
içerdiği nemin artık yoğuşamayacağı şekilde soğutulduğu sıcaklık olarak tanımlanabilir.
Basınçlı çiğlenme noktası, basınçlı havanın içerdiği nemin artık yoğuşamayacağı şekilde
soğutulduğu sıcaklıktır. Örneğin basınçlı çiğlenme noktası +3 °C ise ortam sıcaklığı bu sıcaklığın
üzerinde kaldığı sürece havanın içerisindeki nem yoğusmaz. Ne zamanki ortam sıcaklığı bu
sıcaklığın altına düşer, o zaman yoğuşma baslar. Basınçlı hava atmosferik basınca genleştiğinde
hacmi artar. Bu nedenle, aynı sıcaklıkta atmosferik havanın çiğlenme noktası basınçlı havaya
göre daha düşüktür. Örneğin, basınç altında +3 °C çiğlenme noktası atmosferik hava için - 21 °C
’ye karşılık gelir.
a) Fiziksel Kurutma
Fiziksel kurutma yönteminde sistemi durdurmamak için 2 ayrı kap kullanılır. Her 2 kapta nemi
tutarak bünyesine katan (absorbe eden) silikajel vb. maddeler kullanılır. Hava önce A kabından
geçirilerek kurutulur. Bir süre sonra bu kap içindeki silikajel doyma noktasına gelir ve nem
tutamaz. Bu sırada B kabı devreye alınır. Hava B kabı içinden geçirilirken A kabı içinde bulunan
silikajel içinden kuru hava geçirilerek nemden arındırma işlemine tabi tutulur. Kapların devreye
girme süresi elektronik bir zaman rölesi yardımıyla ayarlanır.
81
Şekil 3.34 ve 3.35’de görüldüğü gibi sistemlerde iki fiziksel kurutucu birimi kullanılır.
Birincisinde doyma noktasına ulaşıldığında ikincisi devreye girer. İkincisi devrede olduğu sırada
sıcak hava yardımı ile birinci kurutucu içinde toplanmış nem dışarı atılır.
Kurutucu maddenin nemden etkilenmemesi için kap girişinde yağ filtresi kullanılır. Zamanla
silikajeller birbirine çarparak ufalanır. Parçaların sisteme gitmemesi için çıkış tarafında partikül
filtresi kullanılmalıdır. Üreticinin önerisine göre silikajel 3-5 yılda bir değiştrilmelidir.
Bu yöntem hassas kurutma istenen yerlerde kullanılmalıdır. Havanın yaklaşık olarak -60 oC’ye
kadar soğutulması gibi bir etki gösterir.
b) Kimyasal Kurutma
Kimyasal tepkime desikon (kurutucu eriyik) denilen kimyasal kurutucu hammaddedir. Bu
kimyasal madde, nemi emdikçe çözünür, kendisi de sıvı duruma geçer. Bu sistemle nemle
birlikte yağ tanecikleri ve buharı da tutulabilir. Yağı temizleme gücü düşüktür. Bu nedenle yağın
ön filtrede tutulması gerekir. Havanın kurutulması işlemlerinde içindeki nemin tamamı
alınamaz. Bir kısım nem, nem tutucular ve filtreler yardımıyla alınır. Şekil 1.15’de kimyasal
kurutmanın şeması verilmiştir.
82
Şekil 3.36. Kimyasal kurutucu şeması
c) Soğutarak Kurutma
Kompresörden gelen nemli hava kurutucuya girmeden önce ön soğutma odasından geçirilir.
Yaklaşık 25 oC sıcaklıkta gelen havanın sıcaklığı birkaç kademe düşürülür. Daha sonra asıl
soğutucu içine giren havanın sıcaklığı 4-5 oC’ye kadar düşürülür. Buzlanma olmaması için daha
düşük sıcaklıklardan kaçınılmalıdır. Kurutucunun çıkış kısmına yakın bir noktada yoğunlaşan
nemin alınması için “su tutuculu filtre” kullanılmalıdır. Kurutucudan çıkan hava enerji kazanımı
açısından ön soğutma odasından geçirilir ve girişteki sıcak havanın ön soğutulmasını sağlar.
83
Havanın elde edilmesi aşamasında, çift veya daha fazla kademe uygulanan kompresörlerde
kademeler arasında soğutma başlar. Bu sırada nem yoğuşur. Hava tankına giden havanın
içerisindeki su, tankın alt kısmında birikir. Hava tankının suyu alınarak sisteme bir miktar suyun
gitmesi engellenir. Şekil 1.11 ve 12’de soğutarak kurutma işleminin şeması ve resmi verilmiştir.
Pnomatik sistemlerde kullanılan basınçlı hava kompresörler vasıtasıyla üretilir. Basınçlı hava
üretimi genellikle merkezi bir basınç kaynağından sağlanır ve sisteme boru ya da hortumlarla
iletilir. Böylece her kullanıcı için ayrı bir basınç kaynağı kullanmaya gerek kalmaz. Yer değiştiren
makine ya da el aletleri için seyyar kompresörlerden yararlanılır.
84
kompresörün çalışmasını durdurur. Kazan içinde depolanan hava miktarına göre basınç değişir.
Depolanan hava tüketildikçe basınç düşecektir. Hava basıncı mimimum değere düştüğünde
kompresör, elektrikli basınç anahtarı yardımıyla tekrar çalışmaya başlar ve kazana hava
gönderir.
Vidalı kompresörler sürekli çalışabilecek özelliktedir. Pistonlu kompresörler gibi dur kalk
yapmaz. Hava tüketimi azaldığında boşta çalışır ve hava üretmez. Tüketim arttığında yükte
çalışmaya başlar.
Şekil. 22’de hava kazanı görülmektedir. Endüstriyel sistemlerde kullanılan hava kazanları
üzerinde kazan içinde yoğunlaşarak sıvı hale dönüşen birikintinin boşaltılması için bir valf
bulunur. Kazan içerisindeki basıncın değeri, basınç göstergesi yardımıyla anlaşılır. Kazanın
patlama riskini ortadan kaldırmak için her kazan üzerine en az 1 adet emniyet valfi
konulmalıdır. Biri yedek olmak üzere 2 adet kullanılması önerilir. Emniyet valfinin basınç ayarı,
maksimum çalışma basıncının üzerinde (yaklaşık 0,1 bar) bir değere ayarlanmalıdır. Küçük tip
kazanlarda kazanın üzerinde, büyük tiplerde ise kazan dışında kompresör üzerinde elektrikli
basınç anahtarı bulunur.
Basınçlı hava depoları kompresörlerin çıkışına yerleştirilirler. Basınç dalgalanmalarının önüne
geçilmesi, basınçlı havanın soğutulması için ek bir yüzey sağlaması ve bu yolla da içindeki nemin
yoğunlaşarak ayrılmasına yardımcı olur.
Basınçlı hava depoları yatay veya düşey olabilir. Hava çıkışı daima deponun üst seviyesinde
olmalıdır. Böylece depo içerisinde yoğunlaşan suyun devreye karışması önlenmiş olur.
85
Şekil 3.41. Depo elemanları
86
Basınçlı Hava Tankları
Basınçlı havanın soğutulması ve dağıtım sistemine giden havadan bazı istenmeyen su ve yağ
zerreleri gibi maddelerin direnaja atılmasına ve ani yüksek talepleri karşılamak amacıyla
depolama tankı olarak görev yapar. Tank dibinde biriken suyun bir hava kondenstopu ile
alınması sağlanır.
87
Kompresör gücü (kW) Saatteki max. Motor start sayısı
7.5 30
30 15
110 8
250 4
88
arıza CNC makinelerin elektronik devrelerine zarar verir ve kesicinin iş parçasına bindirmesine
neden olur.
Eğimden kaynaklanan yükseklik farkını ortadan kaldırmak için tesisatın köşelerine kademe farkı
verilmelidir. Böylece yoğunlaşan suyun köşelerde toplanması sağlanır. Ana tesisat boruları
içinde yoğunlaşan suyun kullanıcılara gitmesini önlemek amacıyla kullanıcılara yapılacak
bağlantı hattın üstünden yapılmalıdır (Şekil 3.49).
89
içinde oluşan su damlacıklarının hattı belirli yerlerinde bulunan su birikme kısımlarında
toplanması, kullanım için yapılan bağlantılar mutlaka hattın üstünden yapılmalıdır. Hattın belirli
yerlerine su biriktirme bölümleri ve boşaltma muslukları konulmalıdır. Amaç; hattan toplanmış
su birikintilerinin dışarıya alınması.
Hava dağıtım hattında basınçlı hava direkt şartlandırıcıya verilmemelidir. Dağıtım sisteminin
bitiş noktasına bir kollu vana takılır. Bu vanadan pnömatik hortum yardımı ile hava
şartlandırıcıya verilir.
Havanın dağıtımı; tavana yakın olmalıdır.
90
Basınçlı havanın kalitesi
Çalışma ve çevre şartları
Tesisatın özelliği ve büyüklüğü
Montaj ve bakım kolaylığı
Fiyatı
Yetişmiş personel durumu
Hortum bağlantılarında üç tip bağlantı kullanılır:
a) Çubuk bağlantı
b) Vidalı bağlantı
c) Yüksük bağlantı
Çabuk Bağlantı:
Günümüzde pnömatik devrelerin tamamına yakınında kullanılmaya başlanmış bir bağlantı
yöntemidir. Bağlantının ve sökülmenin çok az zaman alması, defalarca söküp takmaya elverişli
olması en önemli avantajıdır. Hortum rakor içine itildiğinde bağlantı sağlanır. Sökülmek
istendiğinde rakorun ucundaki pula parmak ile bastırıp hortum geri çekilmelidir.
91
Şekil 3.54. Vidalı bağlantı
Yüksüklü Bağlantı
Yüksek basınç ve kesin sızdırmazlığın gerektiği uygulamalarda (yağlama düzenekleri vb.)
kullanılır. Yüksük adı verilen bir elemanın hortumu ısırması sağlanır. Somun, hortum içinden
geçirilir. Hortumun ucuna yüksük, içine burç takılır. Somun rakora vidalandığında yüksüğü
rakora doğru iter. Koniklikten dolayı yüksüğün çapı küçülür ve hortumu ısırır.
Yumuşak hortum ve borularda iç çapının küçülmemesi için hortum içine burç takılır. Sert
borularda burç kullanılmaz.
92
Boru iç çapı hesabı:
Boru iç çaplarının belirlenmesinde havanın akış hızı dikkate alınmalıdır. Pnömatik sistemde
sürtünme kayıplarını düşük tutabilmek için havanın akış hızı 9-10 m/s’yi geçmemelidir.
Botu iç çapının hesaplanması için süreklilik denklemi kullanılır.
=
A = π D /4
4
=
= 1.128
Ana hat boru çapları belirlenirken borunun içinden geçen havanın hızı 6 m/s’nin altında
tutulmalıdır.
1273 + Q
V=
(P + 1)x D
V = Hava akış hızı (m/s)
Q = Serbest hava debisi (m3/s)
P = Hava basıncı (gösterge basıncı (bar)
D = Boru çapı (mm)
Eğer sadece debi biliniyorsa;
272 x Q
D=
(P + 1)
D > 5 2Q
93
İç sürtünmeler (moleküllerin sürtünmesi)
Yüksek akış hızları
Burada;
N : Hava kaçaklarının sayısı
T : Kompresör içindeki havanın sıcaklığı (oK)
T : Ortalama hat sıcaklığı (oK)
P : Delik olan yerdeki hat basıncı (kPa)
P : Atmosfer basıncı (kPa)
94
C : Sonik hacimsel akış sabiti (13.29)
C : Kare kesitli orifis katsayısı (0.8)
D: Delik çapı (m)
Güç Kaybı
Kaçaklardan dolayı oluşacak güç kaybı, atmosfer basıncından kompresör boşalma basıncına
kaçak hava miktarı havayı sıkıştırmak için gereken güce eşit olduğu varsayımı ile aşağıdaki gibi
hesaplanır:
95
o Hava kaçakları varsa sistem basıncı düşecektir.
o Kompresör tekrar tam yükte çalışmaya başlayınca saat not edilir.
L = (Q x T)/(T+t)
T = Yükte çalışma süresi (sn)
t = Yüksüz çalışma süresi (sn)
Q = Kompresör kapasitesi (lt/sn)
L = Toplam kaçak miktarı (lt/sn)
Kondensat Tahliyesi
Kondensat giriş ağzından (1) içeri damlar ve cihazın rezervuar kısmında (2) toplanır. Pilot
kontrol hattından (3) gelen denge basıncı, solenoid valf (4) üzerinden geçerek valf diyaframı (5)
üzerinde basınç oluşturur ve diyafram valfin kapalı kalmasını sağlar. Rezervuar kapasitif seviye
sensörünün üst limitine kadar dolduğunda sensör solenoid valfi enerjilenmesini sağlar ve
diyafram valf üzerine basınç gönderen pilot kontrol hattı kapanır ve kondensat tahliye
kanalından gelen basınçla diyafram valf açılarak kondensat tahliyesi baslar. Kondens miktarı
sensörün alt limitine düştüğünde solenoid valfin enerjisi kesilir ve pilot kontrol hattı açalarak
denge basıncı ile diyafram valf kapanır ve basınçlı havanın tahliye hattına kaçması engellenir.
96
Kondensat Ayrıştırma
Kompresör sisteminden kaynaklanan kondensat değişik yollarla ayrıştırılabilir: e from
compressor stations can be properly disposed of in different ways:
Yağ/su ayrıştırma ekipmanı
En ekonomik ve en kolay isletilen yağ/su ayrıştırma sistemidir.
Eğer sabit emülsiyon yoksa (genellikle mineral yağ kullanıldığında), bu sistem su kaynaklarının
kullanımı kurallarına uygun zorunlu limitlerin altında yeterli ayrıştırma sağlar.
Ayrıştırılabilir yağlı vidalı kompresörlerde 20 m3/dak kapasiteye kadar rahatlıkla kullanılabilir.
Uygun çevre koşullarında 120 m3/dak’ya kadar çıkabilmek mümkündür. Bu kapasitelerin
dışında ya da sentetik yağ kullanımında ultra filtrasyon ya da adsorbsiyon prosedürü uygulamak
gerekir.
3.6.5. Şartlandırıcılar
Basınçlı havayı çalışma şartlarına hazır hale getirmek için kullanılan devre elemanlarına
şartlandırıcı adı verilir. Havanın kullanılmadan önce şartlandırıcı biriminden geçirilmesi gerekir.
Şartlandırıcı birimi filtre, basınç ayarlayıcı ve yağlayıcı olmak üzere 3 ayrı devre elemanından
oluşur.
97
Şekil 3.59. Şartlandırıcı
98
Şartlandırıcının girişinde bulunan ilk eleman filtredir. Havanın kullanıcıya gelmeden önce
filtrelenmesini sağlar. Filtreden çıkan hava basınç ayarlayıcıya gelir. Basınç ayarlayıcı,
kullanıcılara düzenli basınçta hava vermek için kullanılır. Kullanım yerinde meydana gelen
basınç değişimlerini önler. Hava, son olarak yağlayıcıya gider. Bu eleman hava içine yağın
zerrecikler halinde karıştırılmasını sağlar. Şartlandırıcıyı terk eden hava, istenilen çalışma
şartlarına gelmiştir; artık bu havadan yararlanarak çeşitli işlemleri gerçekleştirebiliriz.
a) Filtre
Kompresörden elde edilen basınçlı hava kirlidir. Kirliliğin sebebi atmosferden emilen havadaki
toz, kir ve nem olabileceği gibi, kompresörden kaynaklanan yağ ve metal parçacıkları olabilir.
Kirliliğin en önemli nedenlerinden biri hava kazanı veya dağıtım hattıdır. Hava içindeki yabancı
maddeleri ayrıştıran elemanlara “filtre” adı verilir.
Pnömatik sistemlerin birçoğunda kompresör çıkışından sonra filtre kullanılır. Fakat havanın
kullanım yerine kadar taşınması sırasında basınçlı hava kirlenebilir. Filtre, havanın
kullanılmadan önce hassas bir biçimde filtrelenmesi amacıyla kullanılır. Filtreler katı
partiküllerin yanı sıra su tutma görevi de görür. Filtrenin su tutma görevi görebilmesi için
havanın filtre kabı içine girmesi sırasında havaya dönme etkisi kazandırılır. Dönerek kap içine
giren hava, kabın çeperlerine çarpar ve bünyesindeki nemi bırakır. Şekil 1.26 de filtrenin içyapısı
ve sembolü görülmektedir.
99
Ayırıcının üst tarafında bulunan hava akımı alttaki birikintiyi etkilemez. Ayırıcıya çarpan hava
filtreleme elemanına yönlendirilir.
Kabın içindeki birikintinin gözlenebilmesi için şeffaf plâstik kullanılmıştır. Darbeler sonucu
plastiğin kırılmasını önlemek, dayanımı arttırmak için metalle desteklenebilir. Eğer filtre 50 oC
üzerinde ya da 10 bar üzerinde kullanılacaksa, ortamda solvent buharı varsa ve yüksek debi
geçirgenliği söz konusu ise filtreler; “metal gövdeli” olarak seçilmelidir.
Filtre kabının alt tarafında toplanan birikinti belirli aralıklarla boşaltılmalıdır. Boşaltma işlemi
elle ya da otomatik olarak yapılır. Filtreler kirlendiğinde çıkış basıncı düşer. Filtre elemanını
değiştirmek için giriş havası kapatılır. Filtre kabı çıkartılarak filtre elemanı sökülür ve temizlenir
ya da yenisi ile değiştirilir.
b) Basınç Ayarlayıcı
Hava ihtiyacının zaman zaman artması ve azalması çalışma basıncının düşmesine neden olur.
Kullanıcıların değişik basınç aralığında çalışması sonucu kuvvet kayıpları gibi istenmeyen
durumlar ortaya çıkar. Kullanıcılara düzenli basınçta hava göndermek ve kullanım yerindeki
çalışma basıncını sınırlamak amacıyla basınç ayarlayıcı adı verilen devre elemanı kullanılır.
Kullanıcıların basınç değişimlerinden etkilenmelerini önlemek ve düzenli bir basınç sağlamak
amacıyla kullanılan elemanlara, “basınç ayarlayıcı” adı verilir. Basınç ayarlayıcı, hidrolikte
kullanılan basınç düşürücü valfe benzer. Görevi; girişteki “p1” basıncını çıkışta “p2” basıncına
düşürmektir.
100
yukarı hareket eder. Böylece hava giriş kapısı kapanmaya başlar. Basınç ayarlanan değere
geldiğinde hava geçişi tamamen durur.
Basınç ayarlayıcı yalnız başına kullanılabileceği gibi yer kaplamaması için filtrelerle birlikte de
kullanılır. Çıkış havasının basıncı ayarlanan değere geldiğinde basınç ayarlayıcı hava geçişini
kapatır; böylece çıkış tarafında hava basıncının artışı önlenir. Çıkış tarafındaki basınç ayarlanan
değerin altına düştüğünde basınç ayarlayıcı tekrar açılır. Şekil 1.27’de filtre, basınç ayarlayıcı ve
sembolü görülmektedir.
101
Pnömatik sistemlerde yağlama işlemi, hava içine yağ damlatılarak gerçekleştirilir. Hava içine yağ
karıştıran cihazlara yağlayıcı adı verilir. Yağlayıcı içinde bir noktada hava geçiş kesiti daraltılır.
Hava bu kesite geldiğinde basıncı düşerken hızında artış meydana gelir. Giriş havası belirli bir
basınçla yağlayıcı içine girer (P2). Hava yağlayıcı içinde dar bir kesitten geçmeye zorlanır. Bu
sırada hız artarken basınç azalır (P3). Yağ üzerine P2 basıncı etki ederken yağın havaya karıştığı
noktada ise P3 basıncı vardır. Bu basınç farkından dolayı yağ kanal içinde yukarı doğru hareket
eder ve damlacıklar halinde yağa karışır.
102
Şekil 3.67. Pnömatik silindir
103
2.2.3. Piston Kolu
Hareketi silindir dışına veren kısımdır. Çeşitli aparatların takılabilmesi için ucuna vida açılmıştır.
Yastıklı olan tiplerde pistonun üzerinde yastıklama muylusu bulunur. Piston kolu malzemeleri
C45 çelikten yapılır. Yuvarlanma yöntemiyle parlatılır. Dış etkenlerden korumak amacıyla yüzeyi
sert kromla kaplanır.
2.2.4. Sızdırmazlık Elemanları (Keçeler)
Sızdırmazlık elemanları nitril, poliüretan ve viton türü kauçuk malzemelerden yapılır. Verimi
arttırmak ve dış ortamda bulunan toz ve kirlerin silindir içine girmesini önlemek amacıyla
silindirler üzerinde piston keçesi, boğaz (piston kolu) keçesi ve toz keçesi olmak üzere 3 çeşit
keçe kullanılır. Pnömatik silindirlerde silindir boyutunu küçültmek amacıyla boğaz keçesi ve toz
keçesi aynı gövde üzerinde bulunur. Keçe dudakları arasına dolan basınçlı hava dudakların
metal yüzeylere baskı yapmasını sağlayarak sızdırmazlığı sağlar. Boğaz keçesi silindir içinden
silindir dışına çıkmak isteyen basınçlı havanın sızıntılarını önlemek amacıyla kullanılır. Toz
keçesi piston üzerine yapışan toz ve kirlerin silindir içine girmesini önlemek amacıyla kullanılır.
Bazı kaynaklarda “kir silici” olarak adlandırılır. Piston keçeleri ise pistonun bir tarafından diğer
tarafına hava geçişini önlemek amacıyla kullanılır. Pistonun iki tarafında maksimum basınç farkı
oluşturur.
104
Şekil 3.70. Silindir çeşitleri ve sembolleri
105
Şekil 3.72. Çift etkili silindir
Çift etkili silindirin iki yöndeki hareketi basınçlı hava ile sağlanır. Pnömatik sistemlerde en fazla
kullanılan silindir türüdür. Bu tür silindirler hem ileri hem de geri gelirken iş yapabilir. Çift etkili
silindirin tek etkili silindirden farkı; piston üzerinde bulunan sızdırmazlık elemanının biçimidir.
Çift etkili silindirler ağırlık geri dönüşlü tek etkili silindir olarak kullanılabilir.
Şekilde yastıklı çift etkili silindirin içyapısı görülmektedir. Yastıklama düzeneklerinin açıklaması
ilerleyen konularda yapılacaktır.
Yastıklı Tip Silindirler
Ağır kütleler silindir tarafından hareket ettirilecekse bir darbe veya hasar meydana gelmemesi
için strok sonunda bir yastıklama yapılır. Strok sonuna yaklaşmadan önce bir yastıklama keçesi
havanın serbestçe tahliye olduğu deliği kapatır. Bu durumda hava sadece çok küçük ve genellikle
ayarlanabilen bir delikten tahliye olur. Çabuk boşalamayan hava kütlesi piston ile silindir kapağı
arasına sıkışır. Geri dönüşte hava bir cek valften geçerek yoluna devam eder. Yastıklama 1 veya
2 yönde yapılabilir.
Çift Milli Silindir
Bu silindirde her iki tarafa da yataklanmış piston kolu mevcuttur. Bunun sayesinde meydana
gelebilecek yanal yükler karşılanmış olur. İki tarafta da yüzeyler aynı olduğu için elde edilen
kuvvetler ve hızlar birbirine eşittir.
Tandem Silindir
Böyle bir silindirde aynı gövde içinde birbirine bağlı iki adet çift etkili silindir mevcuttur. Her iki
silindirin piston kolu taraflarına aynı anda hava verilir. Böylece basınçlı havanın etkime yüzeyi
yaklaşık iki katına çıkmış olur. Böylece piston kolundaki kuvvet de artmış olur. Bu silindirler
piston çapının büyük ve montaja imkan vermediği hallerde kullanılır.
106
Yüksek itme kuvvetlerinin elde edilmesi amacıyla kullanılan silindir çeşididir. Kursları eşit olan
iki veya daha fazla silindirin uç uca eklenmesinden oluşur. Silindir sayısına bağlı olarak giriş
çıkış sayısı ve itme kuvveti artar. Tandem silindirleri geri konuma getirirken hava tüketimini
azaltmak için silindirlerden sadece birine hava gönderilmesi yeterlidir (Şekil. 46).
I. silindirin itme kuvvetine F1, II. silindirin itme kuvvetine F2 dersek; tandem silindirin itme
kuvveti, “FTOPLAM =F1+F2” olur. Tandem silindirler sayesinde silindir çapı ve basıncın
arttırılmasına gerek duyulmadan silindirin itme kuvveti önemli oranda arttırılır. İtme kuvvetinin
artması piston kolunun burkulmasına neden olabilir. Bu durum silindir seçiminde dikkate
alınmalıdır.
Teleskopik silindirler
Bu silindirler, iç içe geçmiş, farklı çaplı silindirlerden meydana gelir. Uzun kursların gerekli
olduğu ve fazla yer kaplaması istenmeyen yerlerde kullanılır. Pnömatik sistemlerden çok
hidrolik sistemlerde kullanılır. İlk çıkış hareketindeki etki yüzeyi küçüktür; dolayısıyla düşük
kuvvetler elde edilir.
107
Şekil 3.75. Dişli tip döner silindir
2) Kanatlı tip döner silindirler
Yapılarının basit olması ve genel kullanıma uygun olması nedeniyle pnömatik sistemlerde daha
fazla tercih edilir. Silindir içine giren basınçlı hava, silindir kanadına etki eder. Oluşan kuvvet
sonucu açısal hareket oluşur ve kanadın bağlı olduğu mil tarafından dışarı iletilir. Silindir içinde
yapılan küçük değişiklikler yardımıyla çeşitli açısal hareketlerin elde edilmesi mümkündür. Dişli
tip silindirlere göre daha basit yapılıdır. Yapılarının pnömatik motora benzemesi nedeniyle
döner silindirlere “açısal motor” ya da “salınımlı motor” adı verilmektedir.
108
Şekil 3.77. Piston kolsuz silindir
2) Körüklü silindirler
Küçük kurs boylarında yüksek kuvvetlerin gerektiği kaldırma, sıkma vb. işlemlerin yapılmasında
kullanılan silindir çeşididir. Silindirin içine hava dolduğunda körük şişer ve ileri hareket
gerçekleşir. Ağırlık geri dönüşlü tek etkili silindir gibi çalışır. Keçe piston vb. elemanlar olmadığı
için bakım gerektirmez.
109
düzeneğini açan YKV’ye hava gönderilmelidir. Kilit düzenekleri boyutları uygun olan herhangi
bir silindire monte edilebilir.
4) Yataklı Silindirler
Piston koluna yük geldiğinde silindirin tüm kurs boyunca aynı hassasiyeti koruması mümkün
değildir. Bu tür uygulamalarda hassas yataklara ihtiyaç duyulur. Blok yapıları nedeniyle düzlem
yüzeylere kolayca bağlanabilir. Tespit için bağlantı plakası gerekmemesi otomasyon
uygulamalarında kolaylık sağlar. Bağlandığı yüzeylerin düzgün olması gerekir. Yüzeyler düzgün
değilse kasıntılar nedeniyle silindir veya yataklar zarar görebilir.
Silindirlerde itme kuvveti, ileri (çıkış) ve geri (dönüş) hareketlerinde farklıdır. İleri harekette
piston alanı (A) tam etkili olurken, dönüşte piston kolu kesit alanı kadar bir kayıp olur. Silindirin
uygulayabileceği kuvveti arttırabilmek için basınç ve alan değerlerinden en az birisi
arttırılmalıdır.
110
Örnek Problem: Pnömatik devrede çalışma basıncı 8 bar’dır. Kullanılacak çift etkili silindirde
piston çapı d1 = 50 mm, piston kolu çapı d2 = 20 mm olduğuna göre, ileri ve geri harekette
pistonun uygulayabileceği kuvvetleri hesaplayınız. Piston verimi = % 90 alınacaktır.
Verilenler İstenenler
P=8 bar Fçıkış=?
d1=50mm Fdönüş=?
d2=20 mm
= % 90
Çözüm
= ⟹ =
=
4
=
4
Birim dönüşümleri
1 = 10 /
1 = 10
İtme (gidiş) kuvveti:
ş =
4
(50 10 )
ş = 8 10 [ / ] 0.90
4
ş =
111
3.6.7. Pnömatik Valfler
Bir kompresör ya da vakum pompası tarafından üretilen ya da bir kapta depolanmış olan
basınçlı havanın akışını başlatma-durdurma, yön kontrolü ve basınç kontrolünü sağlayan devre
elemanlarına valf denir. Valfler üç çeşittir:
1) Akış kontrol valfleri
2) Basınç kontrol valfleri
3) Yön kontrol valfleri
b) Ayarlanabilen akış kontrol valfi: Akış miktarını (debiyi) ayarlamaya yarayan valftir. Kısma
etkisi her iki yönde aynıdır. Silindir, motor hızlarını ayarlamada kullanılır. Bir ayar vidası
112
yardımıyla hava geçiş kesitinin ayarlanması prensibine göre çalışır. Bu tür valflere kısma valfleri
de denir. Çift etkili silindirin ileri hareketininyavaşlatılması (a) ve pnömatik bir motorun hızının
ayarlanması (b) işlemlerin deayarlanabilen akış kontrol valfin kullanımı Şekil 3.83’deverilmiştir.
c) Çek valfli ayarlanabilen akış kontrol valfi: Çek valf ve akış kontrol valfinin birleşmesinden
oluşmuştur. Bir yöndeki akısı kısar; diğer yöndeki akısın rahat geçmesini sağlar. Ölü zaman diye
nitelendirilen silindirlerin geri dönüş süresini kısaltır.
113
b) Kapama valfi: Basınçlı havanın geçip, geçmemesini sağlar. Açık ve kapalı olmak üzere iki
konumu vardır. Hava geçişi istendiğinde açılır. Hava geçişi istenmiyorsa kapatılır.
a) 2/2 Yön kontrol valfi: Giriş ve çıkış kapısıolmak üzere 2 yollu 2 konumlu valftir. Açma ve
kapama işlemlerinde kullanılır. Şekil 2.9 makara kumandalı, geri dönüsü yaylı, 2/2 yön
kontrol valfi görülmektedir. Sekil 2.10’de ise bu valfin pnömatik bir motora uygulaması
görülmektedir.
114
Şekil 3.88. Pnömatik motor uygulaması
b) 3/2 Yön Kontrol Valfi: Giriş, çıkış ve egzoz kapısı olmak üzere 3 yolluve 2 konumlu
valflerdir. Tek etkili silindirlerin çalıştırılmasında, uyarı sinyallerinin gönderilmesinde vb.
işlemlerde kullanılır. Sekil ’de 3/2 yön kontrol valfi ve Sekil 2.11’de ise farklı uygulamaları
görülmektedir.
c) 4/2 Yön Kontrol Valfi: Pnömatik motor ve çift etkili silindirlerin hareketettirilmesinde
kullanılır. 4 yollu valflerin 3 yollu valflerden farkı 2 tane çıkış kapısınınolmasıdır. Pnömatik
devrelerde en fazla kullanılan valf türüdür.
115
d) 5/2 Yön Kontrol Valfi: Pnömatik motor ve çift etkili silindirlerin hareketettirilmesinde
kullanılır. 4 yollu valflerin 5 yollu valflerden farkı 2 tane egzoz kapısının olmasıdır.
Pnömatiksistemlerde 4 yollu valflerin yerineyapımı kolay ve maliyeti ucuz olduğu için 5 yollu
valfler kullanılır.
e) 5/3 Yön kontrol valfi: 5/2 valflerin kullanıldığı yerlerde üçüncü bir konum (merkez konum)
istendiğinde kullanılır. 5/3 yön kontrol valfi ile pistonun istenilen konumda durdurulması ve
pnömatik motorun boşta rahat çalışması uygulaması Şekil 3.92’de verilmiştir.
116
Şekil. 56. Pnömatik motorlar
Pnömatik motorların üstünlükleri
Devir sayıları çok yüksektir (350.000 dev/dak)
Hız ayarı sınırsızdır
Dönüş yönü hareket devam ederken değiştirilebilir
Bakımları kolaydır
Her türlü ortamda rahatlıkla kullanılabilir (kirli, tozlu, nemli, yanıcı)
Fazla yüklenildiklerinde yavaşlar ya da durur
Boyutları küçük ve hafiftir
Fiyatları ucuzdur.
Değişik konumlarda çalışabilir.
Çeşitleri:
a. Pistonlu pnömatik motorlar
a) Radyal pistonlu pnömatik motorlar
b) Eksenel poistonlu pnömatik motorlar
b. Paletli tip pnömatik motorlar
c. Dişli tip pnömatik motorlar
d. Türbin tipi pnömatik motorlar
117
Şekl 3.96. Türbin tipi hava motoru
118
Şekil 3.99. Pnömatik devre elemanları sembolleri 2
119
Şekil 3.100. Pnömatik devre elemanları sembolleri 3
120
3.9. Örnek Devre Şemalarının İncelenmesi
Bağlama Düzeneği
İş parçasının bağlanması için kullanılan düzenekte bağlama işlemini tek etkili silindir
gerçekleştiriyor. Sıkma kuvvetini arttırmak için silindirin önünde bağlama pabucu kullanılmıştır.
Silindirin hareketini kontrol eden 2 no'lu valf konum değiştirdiğinde silindir ileri, diğer konuma
alındığında geri hareket eder.
121
gelirler. B ve C silindirleri geri konuma geldikten sonra, A silindiri geriye gelir. Böylece, bir
çevrim tamamlanır.
122
KAYNAKLAR
Akkaya, A. V., Sevilgen, S. H., Erdem, H. H. ve Çetin, B., 2005. Simulink kullanarak bir pnömatik
sistemin simülasyonu, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 6, 2, 155-162.
Akyazı, Ö. ve Çokrak, D., 2011. Pnömatik ve hidrolik sistem uygulamaları, Elektrik – Elektronik
ve Bilgisayar Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, 142-147.
Demirel, K., 2013. Hidrolik pnömatik, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Karacan, İ., 2003. Hidrolik Pnömatik, Bizim Büro Yayınevi, Karabük.
Kutlu, K. ve Büyüksavcı, M., 1999. Hidrolik bir servo sistemin kayan rejimli konum kontrolü, I.
Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi, 1999, 335-340.
MEB, 2011. Elektrik – Elektronik Teknolojisi: Hidrolik Sistemler, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara.
MEGEP, 2011. Endüstriyel otomasyon teknolojileri: Temel pnömatik, Milli Eğitim Bakanlığı,
Ankara.
Özcan, M. T., 2012. Endüstriyel Hidrolik: Hidrokik ve Pnömatik Sistemler Ders Notları, Çukurova
Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Adana.
123