You are on page 1of 4

Demokrasi, salt bir yönetim biçimi ve siyasal sistem olmanın ötesinde aynı zamanda bir yaşam

biçimidir. Demokratik bir yaşam tarzını benimsememiş, günlük eylemlerinde demokrasiye uygun
olmayan davranışlarda bulunan, hoşgörüsüz bireylerden oluşan bir toplumda yönetim biçimi olarak
demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla gerçekleşmesi imkânsızdır.

Demokrasi bilinci toplumun vazgeçilmez kurumlarından biri olan ailede başlar. Aile içinde anne ve
babanın demokratik davranışları çocuklara demokrasi bilincinin kazandırılmasında son derece
önemlidir.

Kişilerin yönetime katılmaları yalnızca seçimler, siyasi partiler ve parlamento aracılığı ile olmaz.
Okulda, işyerinde, ailede, arkadaş gruplarında kısaca toplumun her kesiminde kişiler kendilerini ve
toplumu ilgilendiren kararların alınmasında söz sahibi olmalı, düşüncelerini ve eleştirilerini
söyleyebilmelidir. Bir yaşam biçimi olarak demokrasinin hayata geçmesi için yönetilen değil
yönetimde söz sahibi olan vatandaşlar olmalıyız.

Demokrasi başkalarının haklarına saygı duymayı ve kendi haklarını koruma bilincini gerektirir.
Başkalarının haklarını kolayca çiğneyebilen ya da hakları çiğnendiği durumlarda pasif kalan
vatandaşlardan oluşan bir toplum demokratikleşemez. Bu nedenle demokratik toplumların
vatandaşları başkalarının haklarına saygı göstermeyi bir yaşam biçimi haline getirmeli, hakları
çiğnendiği durumlarda gerekli demokratik mücadeleyi yürütmeyi bilmelidir.

Demokrasi hoşgörüyü gerektirir. Farklı düşüncelere sahip, başka dinlere inanan, farklı ırklara mensup,
ayrı dilleri konuşan insanlar demokrasi kültürü içinde birbirlerine hoşgörüyle bakabilmelidir. Kendi
gibi olmayanlara yaşam şansı tanımayan insanlardan oluşan bir toplumda demokrasinin yerleşmesi
kökleşmesi imkânsızdır. Demokrasi ancak hoşgörünün bir yaşam biçimi haline getirilebilmesiyle
mümkün olur.

Demokrasi kültürünün gelişmesinde sivil toplum örgütleri çok önemli bir yere sahiptir. Bireylerin
görüşlerini paylaştığı, güçlerini birleştirdiği yerler olan sivil toplum örgütlerinin demokrasinin geleceği
açısından önemi büyüktür. Demokrasi bilincine sahip her vatandaş ilgi alanlarına uygun sivil toplum
örgütleri içinde aktif yer almalıdır. Kişiler yöneticilerin yaptıklarını takip etmeli, bir yanlışlıkla
karşılaştıkları zaman kendi başlarına ya da sivil toplumla birlikte bir mücadele vermelidirler.

Sonuçta demokrasi bir siyasal sistem olduğu kadar bir yaşam tarzı ve yaşama felsefesidir. Toplumdaki
bireyler demokratik tutum ve davranışlar kazanmalı, bu tutumları içselleştirmelidirler.

Aile Yaşamında Demokrasi

Demokrasi kavramının çocuğa kazandırılmasına sağlamak için aile içinde karşılıklı sevgi ve saygı,
birbirinin hakkına riayet etmek ve hoşgörülü davranmak gerekir. Nitekim ilgisiz, sevgisiz ve manevi
yönden doyurulmadan büyüyen gençlere demokrasi terbiyesi de verilememektedir.

Demokratik ailelerde anne- babanın yeterli olduğu konular dışında, aileye ilişkin bütün kararları
birlikte verdikleri gözlenir. Böyle ailelerde anne-babalar daha erken yaşlardan başlayarak çocuklarının
sorumlu, aile içinde yerlerini bilir ve bağımsız birer kişi olarak yetişmesi için gerekli eğitim ortamını
hazırlar. Böyle ailelerin çocukları başkaları ile nasıl işbirliği yapılacağı, aile kararlarını almak için nasıl
birbirlerine yardım edeceklerini, demokratik işlemleri nasıl kullanacaklarını öğrenirler.
Hoş görülü ve demokratik evlerde büyüyen çocuklar arkadaşları ile ilişkilerde daha etkin daha
girişken, yaratıcı fikirler öne sürebilen atılganlığa yatkın fikirlerini serbestçe söyleyeme eğiliminde ve
kurallara daha az uyan çocuklar olurlar. Buna karşılık sert ve sıkı denetim altında tutulan çocuklar
oyunculuk, saldırganlık gibi davranışlar göstermektedir. Evlerinde sıcak bir kabul ile demokrasinin
birleştiğini gören çocuklar arkadaş ilişkilerinde başarılı olmaktadırlar.

Demokratik aile ortamını sağlamanın en temel yollarından biri ortamda demokratik bir tutum
izlemek, aile içinde her bireyin iradesine saygı duymak ve çocuklarımıza da bu yönde davranmaktan
geçer. Bu demokratik tutumun bazı temel ilkeleri vardır. Bu ilkeler:

1-Birey Olarak Kabul Etmek: Çocukları ve karşıdaki kişiyi de bir birey olarak kabul etmek onların
haklarını, sorumluluklarını, isteklerini, ihtiyaçlarını, düşüncelerini ve duygularını dikkate almak onların
dünyasını anlamaya çalışmak önemlidir. Örneğin hafta sonları birlikte bir şeyler yapmayı
planlıyorsanız çocuğun fikrini alıp beraber karar almak, odasına alacağınız bir eşyaya ya da renklerine
birlikte karar vermek çocuğu birey olarak kabul etmeye bir örnektir. Onların iradesine ve seçimlerine
saygı duymak gerekir. Örneğin kırmızı kazağını giymek isteyen çocuğa zorla mavi kazağını
giydirmemek gerekir. Bazen çocukların kabul edemeyeceğiniz istekleri de olabilir. Bu gibi durumlarda
onları duyduğunuzu, anladığınızı hissettirmek ve yapamayacaksanız bile nedenini anlatmak önemlidir.

2-Yakın İlişki Kurmak ve Uygun Şekilde Konuşmak; Anne ve baba olarak kendinizi, kendi istek ve
ihtiyaçlarını onlara anlatırken onları suçlamadan, yargılamadan, küçümsemeden duygunuzu,
düşüncenizi, ihtiyacınızı ve nedenlerinizi açıkça ifade etmeniz gerekir. Yakın ilişki kurmak çocuğunuzla
sohbet etmek demektir sohbet etmek demekse sadece okulla ya da derslerle ilgili konuşmak değildir.
Örneğin ona hayallerini sorabilirsiniz, ona çocukken oynadığınız oyunlarınızdan bahsedebilirsiniz,
anılarınızı anlatabilirsiniz.

3- Sınırları ve Kuralları Belirlemek: Çocuklar büyürken sınırlara ihtiyaç duyarlar. Bu sınırlar ne çok
kısıtlayıcı baskıcı ve keskin olmalıdır ne de çok yumuşak ve belli belirsiz olmalıdır. Çocuklar ne her
istedikleri yapılıp sürekli havada uçurulmalıdır ne de sürekli hayır denilerek olması gerektiğinden fazla
kırılmalıdır. İhtiyacı olan verilmeli yeri geldiğinde de hayır denilmelidir. Bu hayırlar gerçek ile temas
edebilmesi ve ilerde yaşayabileceği kırılmalarda yoluna devam edebilmesi için önemlidir. Örneğin
sınırsızca harçlık verilen her istediği alınan bir çocuk düşünelim. Bu çocuk yaşantısının ileriki
zamanlarında da her isteğinin olacağı inancını taşır ve bunu bir hak olarak görebilir. Ama gerçekler
dünyasında bunun böyle olmadığını görebilmesi ona çok ağır bir kırılma yaşatabilir. Buna karşın
istekleri konusunda sınır konulan bir çocuk her istediğinin olamayabileceğinin fakrındadır. Kendi
dışındaki insanlarında isteklerinin olabileceğinin ve ona hayır diyebileceklerinin farkındadır.

Örneğin evde top oynamak isteyen çocuğa neden evde top oynamasını istemediğinizi anlatıp
oynamasını uygun olan yerleri ona söyleyebiliriz. Mesela evde top oynadığında “komşularımız
rahatsız oluyor” dedikten sonra istersen “birlikte parka gidebiliriz orada arkadaşlarınla ya da benimle
top oynayabilirsin” gibi ona başka biçimlerde uygulama fırsatı sunabiliriz.

4-Tutarlı olmak: Kurallar anne ya da babanın o anki ruh haline göre değişmemeli, yaptığı davranışın
sonucu hakkında fikir sahibi olmalıdır. Ancak bu şekilde neden sonuç ilişkisi kurarak davranışlarını
geliştirebilir. Eşler arasında çocuğa karşı davranışlarda da tutarlı olmak önemlidir. Örneğin bir çocuk
para isteyeceği zaman babasına, dışarı çıkma izin almak için annesine gidiyorsa hangisinin neye izin
vereceğini çözmüş, kendi çıkarı doğrultusunda bunu değerlendiriyor demektir.
5-Olumlu ve Yapıcı Düşünmek: Çocuğun ya da karşınızdaki kişinin öncelikle yapamadıklarına, olumsuz
davranışlarına değil yapabildiklerine, olumlu davranışlarına odaklanmak ve bu davranışları fark
etmek, ilişkiyi bu yönde başlatmak önemlidir.

Demokratik ebeveynler:

-İleride alınacak her kararda çocuğun görüş ve düşüncelerine yer verir.

-Çocuğunun sözünü kesmez. Sorularını tam ve doğru olarak yanıtlamaya çalışır.

- "Bu konuda ne düşünüyorsun" sorusunu dilinden düşürmeyerek çocuğunu anlamaya çalışır.

- Özel yaşamına, eğilimlerine, davranışlarına saygı duyar. Yetiştirdiği çocuğun yaşamının her boyutunu
tanır. Arkadaşlarını, öğretmenlerini, sevdiği şarkıcıları, tuttuğu takımı, okuduğu kitabı… Polis veya ajan
gibi değil, sevgi ve şefkatle yaklaşır.

- Anne ve baba çocuğa karşı eşit sorumluluklara sahiptir. Çocuğu yetiştirmek sadece annenin görevi
değildir.

- Kendini tanıyan, nasıl mutlu olacağını bilen, hayatı iyi okuyan, meslek seçimi konusunda mutluluk
odaklı çocuklar yetiştirirler.

OKULDA DEMOKRASİ

John Dewey, çağdaş okulun açık sistem özelliği taşıyarak toplumu etkilediği ve toplumdan
etkilendiğini ifade eder. Demokratik toplumların demokratik okullarında öğrenci merkezli bir eğitim
anlayışı hâkimdir. Böyle bir okulda yetişerek demokratik kültürle donanan bireyin temel
özelliklerinden bazıları şöyledir;

 Başkalarının fikirlerine saygı gösterir.

 Grup halinde çalışmada ehliyetlidir.

 Hoşgörülüdür.

 Geçimlidir.

 Görevinin bilincindedir.

 Sorumluluklarını yerine getirir.

 Önerilerde bulunmada inisiyatifini gösterir.

 Çoğunluğun kararlarına uyar.

Öğrenciler açısından katılımın hem ihtiyaç hem de hak olduğu göz ardı edilmemelidir. Okullarda
öğrencilerin yönetimsel konularla ilgili katılımlarını sağlayabilmek için üç adım dikkate alınmalıdır:

1. Bilgilendirme yaparak görüş geliştirmelerinde kolaylık sağlama


2. Görüşlerini rahatça ifade edebilecekleri alanlar sağlama

3. Geri bildirim almalarını sağlama.

Öğrenciler, kendilerine güven duyulduğunu hissettiğinde kuralların yarattığı korku yerini sorumluluğa
bırakacaktır. Bu da onların kurallara daha çok uymalarını ve okulda disiplinin gelişmesini sağlar.
Okullarda öğrencilere yetenek ve özelliklerine göre, ders ve öğrenme yöntemleriyle ilgili tercih hakkı
tanınması onların öğrenmelerini kolaylaştırır. Okuldaki demokratik katılım süreçlerinde öğrenciler
kendileri gibi düşünmeyen, değişik bakış açılarına sahip kişilerle bir arada ortak çalışmalar yaparlar.
Böylece insanlar arası farklılıkların zenginlik ve çeşitlilik olarak saygı çerçevesinde kabul görebileceğini
öğrenirler.

Demokrasinin kalıcılığı, gelecek nesillere aktarılması öğrencilere yaşatılarak öğretilmesiyle mümkün


olur. Öğrenciler, okulla ilgili önemli konularda karar alınırken fikir belirtmeliler. Gerçek katılımcılığın
sorumluluğunu da ancak böyle öğretilebilir.

OKULDA ÇOCUKLARA DEMOKRASİ BİLİNCİ NASIL KAZANDIRILIR?

Okul felsefesini, müfredatını, yöntemlerini, sınıf yönetimini ve sınıf-içi alıştırmalarını öğrencilere


demokrasi bilinci kazandırmaya yönelik geliştirmeliyiz. Örnek verecek olursak;

- Sınıf başkanının seçilmesi

- Grup çalışmalarında grup başkanının oylama sonucu seçilmesi

- Okul temsilcisinin bütün öğrencilerin katılımıyla seçilmesi

- Voleybol veya futbol gibi şeylerde kaptanın oylama sonucu seçilmesi

- Bazı okullarda olan haftanın örnek öğrencisi seçimlerinin oylama ile yapılması

- Öğretmene sunulan bir isteğin sınıftaki herkesin düşüncesinden sonra kabul edilmesi veya
reddedilmesi…

Unutmamalıyız ki geleneksel pedagojiler geleneksel davranış biçimleri üretir. Onun için,


öğrencilerimizin yaratıcı kapasitelerini, yurttaşlık/vatandaşlık ve hesap verme sorumluluklarını da
kuvvetlendirmeliyiz. Yaptığı davranıştan dolayı hesap vermeye alışan çocuk, ileride yanlış olduğunu
düşündüğü bir davranıştan dolayı başkasına da hesap sormaya alışır. Hesap vermeye alışmamış çocuk
ise, sürekli başkalarını suçlar çünkü hiç sorumluluk almamış, hiçbir kararını kendisi vermemiştir.
Okullarımızda işbirliğine dayalı eğitimin iyice yerleşmesi için hizmet içi eğitimler tertip etmeli ve süreci
yakından takip etmeliyiz. Nasıl trafik ışıklarının anlamını ve işlevini – başlarına bir kaza gelmesin diye –
çocuklarımıza öğretip alıştırıyor ve ancak ondan sonra sokağa çıkmalarını izin veriyorsak; onların
demokratik ortamlarda büyümelerini ve yetişmelerini sağlayıp hayata donanımlı bir şekilde
atılmalarına fırsat tanımalıyız.

PEKi YA SİZ ÖĞRETMENLİK YAPARKEN DEMOKRASİ BİLİNCİNİ ÖĞRENCİLERİNİZE KAZANDIRMAK İÇİN


NE YAPARSINIZ/NASIL BİR TUTUM SERGİLERSİNİZ?

You might also like