You are on page 1of 11

DR.

ÖZGÜR BOLAT’IN
‘BENİ ÖDÜLLE CEZALANDIRMA’
KİTABINA GÖRE ÇOCUK EĞİTİMİ
 Bir objeyi ödül yapan onun ‘koşul’ olarak verilmesidir.
 Ödüle alışan çocuğun beyni dopamin salgılamayı bırakır. Yani, o
ödülden zevk almamaya başlar.
 Çocuğu tekrar motive edebilmek için ödülü değiştirmek ya da daha
büyük bir ödül vermek gerekir.
 Çocuk ödüle alışırsa kendi sorumluluğunda olan işler için bile ödül
talep eder.
 Beynin keyif bölgesi ödül kalkınca, aktive olmaz.
 Ödül çocuğun sorumluluk bilincini öldürür ve muhakeme becerisini
köreltir.
 Hedefi gelişmek olan insan, çalışmayı bırakmaz.
 Geribildirim, kontrol mekanizması olmadığı, gelişime odakladığı için
motivasyonu artırır. Gerçek uzmanlar veya dâhiler not değil,
geribildirim almışlardır.
 Ödül, amacı araca dönüştürür. Ödülle ödev yapan çocuk, ödevi
araç, ödülü amaç olarak görür. Hatta çocuk ödevi ödüle engel
olarak görerek ödevden soğur.
 Başarılı ve mutlu olmak için iç odaklı olmak şarttır.
 Bir insan kendini denetleyebiliyor, zevklerini erteleyebiliyor, vizyonuna
ulaşmak için disiplinli çalışıyorsa, özdenetim becerisi yüksektir. Başarılı
ve mutlu olmak için de bu beceri şarttır.
 Çocuklara bir iş karşılığında ödül verilince, amaçları işi bir an önce
bitirip ödülü almak olur.
 Ödül verilince yetişkinler de değerlerden uzaklaşır. Çünkü ödülle iş
yaparsa, iyi insan olma duygusunu hissetmez.
 Mutluluğun özünde kabul görmek var. Kabul gören insanlar mutlu
oluyor.
 Gerçek sevgi bireyi sever, yapay sevgi davranışları sever. Başarılı
olan çocuk, başarısıyla kabul gördüğünü düşündüğü için kendisini
değersiz hisseder.
 İnsanlar için en önemli değerlerden biri adalet değeri. Adaletli
ortamlarda insanlar hem daha verimli hem de daha mutlu oluyor.
 Eşitliğin olmadığı takımların performansı bile daha kötü oluyor.
 Demokratik aileler kural koyar ve kural içinde çocuğa özerklik verir.
 Bir sorun, onun ana kaynağı anlaşılmadan çözülemez. Yoksa, asıl
sorunu değil, belirtiyi çözmüş oluruz.
 Ödül yerine yapılması gereken davranışlar, koşulsuz ebeveynlik
prensibi gerektirir.
 Ödül çocuğu loşa vade düşünmeye iter.
 Ödül ailenin ihtiyacını ön planda tutar. Ama asıl önemli olan
çocuğun ihtiyaçlarının öncelik olmasıdır.
 Çocuklar büyük oranda yetişkinleri model alarak öğrenir. Çokça
söylendiği gibi, ‘Çocuk kulaktan değil, gözden eğitilir.’
 Çocuklar sadece davranışları değil, düşünceleri ve tutumları da
modeller.
 Çocuklar söylenenleri değil, gözlemlediklerini yapar. Özellikle küçük
yaşlarda soyut düşünme gelişmediği için çocuklar daha çok
gözlemleyerek öğrenir.
 Aile yargılıyorsa, çocuk içine kapanık olur. Aile sinirliyse, çocuk sinirini
ifade edemez. Bu durumda tırnaklarını yer ya da gece yatağını
ıslatır. İlişki zayıflığından kaynaklanan bu sorunları, ilişkiyi düzeltmeden
kalıcı bir şekilde çözmek çok mümkün değildir.
 İlişkisi zayıf olan çocuk, başarılı olsa da mutlu ve huzurlu olmakta
zorlanır.
 Gelişim bir insanın en temel ihtiyaçlarından biri. Ama maalesef
çocuklar bu ihtiyacı okulda karşılayamıyor. Okullarda herkese aynı
ders anlatılıyor ve aynı ödev veriliyor. Dersler ve ödevler bazılarına
çok zor, bazılarına çok kolay geliyor. Dolayısıyla, bu öğrenciler akış
alanına giremiyor ve iç motivasyon oluşmuyor. Derslerden ve
okuldan kopuyor. Ödevini yapmak istemiyor.
 Bir insan geribildirim alınca gelişir ama sürekli geribildirim alırsa,
kendini değerlendirmeyi bırakır.
 Bir insanın en temel ihtiyaçlarından biri gelişimdir.
 Birey geliştikçe, iç motivasyonu artar. Yaptığı işten keyif alır. Bunun
için de çocuklar kendi seviyelerinin üstünde işler yapmalıdır.
 Ailesiyle ilişkisi zayıf olan çocuk bilgisayara yönelir ve oyunlarla ilişki
ihtiyacını karşılar.
 İnsanlar kendi seçmedikleri işlerle yani onlara dikte edilen işlerle
uğraşınca motivasyonları çabuk düşer.
 İnsanlara seçme hakkı yani özerklik verilmeyince motivasyonları
düşüyor. Özerklik o kadar temel bir ihtiyaç ki gerçek hayatta bu
ihtiyacı karşılayamayan çocuklar bilgisayar oyunlarından bu
ihtiyacını karşılıyor.
 Özerklik olmayan ev hasta bir evdir ve ödül de ağrı kesici olarak kullanılır.
Özerklik olan bir ev sağlıklı ev olduğu için, baş ağrısı olmaz.
 Baumrind’e göre aile yapıları dört farklı türdedir; otoriter, esnek,
ihmalkar, demokrat.
 Çocuğun kendisini güvende hissetmesi için rutinler olmalıdır. Örneğin,
anne her akşam yatmadan önce çocuğuna kitap okur ya da baba her
Pazar günü çocuğuyla oyun oynar.
 Çocuğun çözmesi gereken problemleri aile onun adına çözerse
çocukta sorumluluk duygusu gelişmez. Örneğin; çocuk ödevlerini
yapmıyor ve öğretmen anneyi okula çağırıyor. Öğretmen ve anne bu
sorunu çözmek için konuşuyorlar ve anne de çocuğuna bu nedenle
kızıyor. Bu durum çocuğun aşağılanmasına, değersizleşmesine neden
olur. Aslında yapılması gereken öğretmen ve öğrenci arasında bu
sorunun çözümlenmesidir.
 Ödülle çocuğu motive etmek yerine, ona sorumluluk kazandırmak
gerekir. Bu durumda çocuk zaten sorumluluğunu bilir.
 Sorumluluk kazandırmanın temelinde de demokratik aile olmak
yatar.
 Çocuk kurallara uymazsa ödüle ya da tehdide başvurulmayacak.
Problemin temeli anlaşılacak ve problem çözülecek.
 Özgüveni oluşturan öğeler; model olma, ilişki kurma, gelişim,
özerklik.
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır.
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Halil CİBRAN
Ermiş Kitabı

You might also like