Professional Documents
Culture Documents
İnsanların din alakalı bazı yanlış anlayışlar tarihte, ilk olarak Yahudi ve İsrail
arasında olmuş ve sonra Hıristiyan ve Müslüman toplumlarına da gelmiştir.
İsrail Devletinin yıkılması, Babil Devleti önemli bir güç haline gelmiştir.
Yıkılmasından kalan Yahudi devlet Yahuda, Babil’e vergi vermek zorunludur.Fakat devletin
vergi vermeyi reddedmesiden dolayı Babil orduları tarafından yıkılmıştır. Tevrat, Yahuda ile
Benyamin kabilelerinin Babil’e sürülmesi ve sürgünden sonra gelişmeler üzerine
odaklanmaktatır.
Yahudiliğin milli bir din olarak ifade etmesi Babil Sürgününden sonra ortaya çıkmaya
başlamıştır. Çünkü Sürgünün, öncesinde ve ilk yıllarında yaşamış olan Yeremya peygambere
atfedilen Yeremya kitabında da Tanrı’nın sadece Yahudilerin değil, bütün milletlerin Tanrısı
olduğu açık bir biçimde dile getir. Sürgünden dönüş döneminin önemli dini lideri olan Kâhin
Ezra’nın ifadelerinde görürüz. Kendisi devletin yıkılmasını ve halkın sürgüne gitmesini,
Yahudilerin yabancılarla karışıp kaynaşarak kendi dini değer ve düşüncelerinden
kopmalarının bir cezası olarak görmüştür. Bu yüzden yabancı hanımlarla evlenmemeyi
emretmiş, evli olanların da bunları boşayarak göndermelerini ifade etmektedir.Babil
Sürgününden sonra gelen ve Yahuda halkına karşı kullanılması için adini Yahudi olarak tanır.
Yahudalılar bu adı suretiyle Musevileşen farklı etnik kökendeki Samaryalılardan ayrı tutmaya
başlamıştır. Sürgün sonrasında yeniden inşa etmeye başladıkları Süleyman Tapınağının
yapımında kendilerinin katkı ve paylarının olmasını talep eden Samaryalıların yardımcı olma
isteklerini reddetmiş. Bunlara bakınca, Yahudiler,daha önce dinsel anlamda seçilmişliği etnik
bir seçilmişlik gibi algılamaya başladıklarını görürüz. Bu algılama,siyasi sosyal olayların
etkisiyle günden güne pekişmiş ve İsa’nın tarih sahnesine çıktığı dönemde zirveye erişmiş.
İsa dönemindeki Yahudiler böyle tavrıları sadece Yahudi olmayanlara karşı değil, kendileri
kadar dindar kabul etmedikleri Yahudilere karşı da sergilemiştir.
Bu dönemden başlayıp Yahudiliğe ihtida etmek isteyenler ciddi bir sınanmadan geçirilmesi
ve ancak ondan sonra bu dine kabul edilmesi karara vermiştir. Yahudilik ihtidalara kapıları
adeta tamamen kapatmasına rağmen dini sadece etnik bir topluluğun dini olarak
görülmemiştir. Din’e farklı etnik kökenlerden topluluklar Yahudiliğe girmiştir. Bu durum,
Etiyopya’da yaşayan Etiyopya Yahudileri ve yine İsrail’de yaşayan yüz elli iki yüz bin kadar
Kürt asıllı Yahudi olan, 40 bütün ulusallaştırma girişimlerine ve içe kapanmacı çabalara
rağmen Yahudiliğin sadece bir ırka ait bir din gibi algılanmaması, tarihin bir döneminde bu
topluluk için kullanılan seçilmişlik ifadesinin de etnik bir seçilmişlik olmadığını kanıtlanır.
Nuh peygamberimiz tufandan sonra bir üzüm bağı ile şarap yapıp içmiş sonradan
sarhoş olunca çıplak haline dönmüş ve bunu oğlu Ham görünce kardeşlerini anlatmıştır.
Kardeşler olan Sam ve Yafes babasının üstünü örtmüş. Nuh kendi haline geri gelince bunları
anlatınca tepki vermiştir.
Başka rivayette Ham, Nuh’a değilde Nuh’un eşini tecavuz bulunmuş ve kenan’ı
doğmuştur, bu yüzden Ham’ın oğlulardan kenan’a lanetlemiştir. Bu yorumlar sadece kenan’a
yönelik kalması kalması ve Ham’a yönelik herhangi tepki getirmediğini görürüz. Tekvin’deki
anlatıma göre, Kenan ‘a lanetleme amaçı, Nuh’un çocuklarından bahsederken konuda
olmayan Kenan’ı ayırca dahil etmiştir. Burada Kenan’ı özel vurgu yapıp söylediğini görürüz.
Yazar bu konuyu sonraki bepta verilecek olan milletler tablosunda zikredilecek olan, Nuh’un
oğullarından kenan’ın adını öncelikle zikretmektedir. Ham’ın Nuh’un sarhoş olan babasıya
bakması ama hesabı Kenan’dan çıkararak kenan’ın soyu olan Sam ve Yafes’e köle olarak
cezalandırmıştır. Onucu bapta Yafes, Kenan’ın soyunda kenanlılar oluşup Kenan topraklaına
yerleştiğini söylemektedir. Sonraki baplarında İbrahim ve soyun geçmeden atalarının
günahkarlığı ve lanetli olması neden ile tprakların hak etmeyen birilerin ele bulunmaktadır.
Tevrat’ta Sam’ın soyuna, Hz. Ibrahim’e ve Tanrı’nın onunla ahitleşip kenan’ın topraklarını
Ibrahimı vereceğini söylemektedir.
Gerçi Tevrat’ta kenan topraklarını sadece İsrail oğullarına değil de, kenan’ın
daha geniş olan toprakları kasetmektedir. Tevrat’a Kenan’ın soyundan gelmiş olduğunu
belirtilmeyen diğer kabilelerin kenan’ın soyundan geldiğini rivayetler vardır. Kenan soyunun
laneti ve kenan topraklar arasında bir bağ olması görüş, toprak ellerinden alınan ve
köleleştirilen kenanlılar Tanrının takdiri, ataların suç yüzünden köle olmak ve toprak
kaybetmek olduğunu vurgulamıştır. Bu yaklaşım, İbranilere benzeten, ibrani dini, dil ve
geleneklerini kabul eden kenanlıların dil, inanç ve kültür olarak ibranileşmesine rağmen
kölelik devam emiştir. İsraillilerin kenanlıları köle şekilde kullanması, toprakların
barındırmaması ve kız almaması yaklaşımlar babil sürgünüden sonraki değişimi
aksetmektedir.
Kur’an’da Yahudiler,
Kuran, insanlığa rehber olarak gönderilmiştir. Kuran, temel inanç esaslar, çeşitli
konular ve bütün peygamberler hakkında dahıldır. Kuran’da, İsrailoğulların peygamberlere
zorluk çıkarttıkları da mevcutur. Yahudilerin atası Hz. İbrahimdir. Yahudi kutsal kitab, erken
dönemlerde belirlemeye başlamıştır. Yahudiler, Mezopotamya, suriye ve Filistin
coğrafyasına yerleşmeye çalışan batı Samileriyle ilişkilidir. Yahudi kutsal kitabında geçen,
onların kökeni aramilere dayandığını söylemesi kutsal kitabın yazıldığı devire işaret olarak
bilmektedir. Büyük ihtimal olarak kusal kitab Orta Tunç Çağında yaşamış olarak tahmin
etmektedir.