Professional Documents
Culture Documents
Unesco'dan görüş
Banş1 Kurmak .. .
.............................. .. .2 .. ......... . ...... .
•
Berrin Taş
MUZAFFER ESER GÜNÇE Kişiliksiz Kişilik ..
....... ........... .. .
........... .7 . .... ............. .
Melisa Gürpınar
Düşler Köyü (Şiir) ... ... . . . . . .8
....................... ............. .
Filiz Naldöven
Bu Masaldlf Miras1m Sana Çocuk (Şiir) . 1O ... ..........
Hikmet inan
Kuşlar Uçur Bana (Şiir) . . . ... . 13
.. .................... ....... . ..
Çiğdem Sezer
Aşkla Bilenmiş (Şiir) . . .... .. . . . . .. 16
........ .......... . .... . . ....
Gülgün Arıgümüş
Fildişi Kule (Öykü) .... . ..
............. 21
......... .. ...............
Raziye Cenit
H. ALi ŞiMŞEK Tablo (Şiir) .........
......... 32
................................. . . . . . . .
Nilgün Kozal
Yönetim Yeri: Mollafenari Sk. Nadir Han No: Avcumdaki Ter .
.............................. 33 . . . . . . . . . ...........
Ruth Serman
·
Neşe Yaşın
Dizgi : Yön Dizgi istanbyl Tel:522 44 97 Anne Öldü (Şiir) .... . .... .43
............ . . . .. . . . . . . . . . . . . .. .. .......
Fatma Arslan
Zeynep Aliye lle Söyleşi . .. .. .47
........... . . . . . . . . . . . . ...... . .
İKİ SA VAŞ ARASI BARIŞ DEGİL
Sevgideğer okurlarımız, bu sayımızın arka kapa ğil. Bu, insanı n aydınlanma sorunudur. .. Kadının
ğında bir duyuru var. Duyuruda göreceksiniz. in engellendiği bir toplum, hiçbir alanda daha güzeli . . .
sancıl, kitap yayınına başlıyor. Burada önemli olan daha doğruyu . . . daha mutlu bir ortamı yaratamaz.
insancıl'ın kitap yayınına, çizgisini net bir şekilde Dolayıs ıyla kadın hareketini Aydınlama hareketin
söyleyerek başlaması . Türkiye'de ilk kez biz, çizgi den ayrı düşünemeyiz. Kadının insani yaratıcılığıyla
mizi" net bir şekilde belirtiyoruz. insancıl, insani katılmadığı bir Aydınlanma, hep "karanlık" kalı r.
gerçekçi eserler yayınlar. Şimdi şunu söylemeliyim. Bütün bunları bir kurama dayanarak söylemiyo
Bir ülkenin sanat ortamında çeşitli çizgiler olur. Bu , rum. Ben, kadının, insani yaratıcı lığının engellen
sanatın zenginliğidir. Bu zenginlikte , hayatın içinde mediği bir ortamda neler yapabileceğini görmüş bir
dolaşan, insani-gerçekçi çizgi başatt ır. Oysa Türki insanım. Kadın böyle bir ortamda, hem kendisini,
ye'de özellikle son yirmi yıldır, hayatı dışlayan, in hem çevresini daha güzele, daha mutlu bir ortama
sani olmayan karşı gerçekçi çizgi ö rgütlü bir şekil doğru eşsiz bir tavırla değiştiriyor. Kadın, böyle bir
de başat oldu . insani-gerçekçi eserler. .. bu ortamda daha güzel oluyor.
esereleri üreten sanatçılar, kültürümüzün gölgeli
bölgelerine iti Idi. Bu h lar görmezlikten gelindi. .. oku • • •
insanlar değiliz. Bizler, hayatı n içinde dolaşan . . . Savaş devam ediyor. Aslı nda hiç bitmedi savaş
gerekirse hayatla hesapi aşan . . . insan olmanın san lar. Biz, "barış" dediğimiz savaş aralıkları yaşadık.
cısını çeken . . . insani--9erçekçi eserlerimizle yep Bize göre bölgelerdeki savaşları da hissetmedik.
yeni güzellikler yaratan insanlarız. Körfez Savaşı , bize çok yakın. Bu yüzden doğal
. . .
ortamın yık ımını. . . bombalarla öldürülen insanların
acısını hissettik. Umarız bu bize ders olur. Sürekli,
kalıcı bir barış için kolları sıvarız. Unutmayalım. iki
Sevgideğer okurlarımız, bu sayımızı bütünüyle savaş arası barış değil.
kad ın sorunlarına ayı rd ık. Yazı ları okuduğunuzda Bu sayı mızla birlikte 48 sayfaya çıktık . . .
göreceksiniz. Hiçbir arkadaşı m ız kolaycı bir tavırla Sevgideğer oku rlarım, iyi günler diliyorum . . . he-
· erkek düşmanı değil. pinize . . .
Kad ın insandı r. insan olduğu için yaratıcılığı sı Cengiz Gündoğdu
nırsızdır. Bu yaratıcıl ık, çeşitli yasaklarla engellen
mişti r. Bizler, ne şekilde, hangi gerekçeyle olursa
olsun kadının insani yaratıcılığının engellenmesine Not: Dörtlükler Asım Bezirci'nin Halkımızın Diliyle Barış Şi
karşıyız. Çünkü sorun, yalnızca kadınla sınırla de- irleri adlı kitabından alınmıştır.
BARIŞI KURMAK
Unesco Görüş 1977
2
KADlN VE AİLE POLİTİKASI
Şen OGUR
adın ve aile konusu gide let Bakanı Gernil Çiçek'e bağlı, da geri uygulamaların ideolojik
K _
rek gündemin daha büyük
bir parçasını oluşturmakta.
"Aile Araştırma Kurumu Baş
kanlığı" (AAKB) bu uygulamala
verilerini _taşıyorlar. Uygulama
lara yönelik olarak yükselen
Devletin kad ına yönelik ürettiği rı n en somut bölümü. Kadın ör tepkiler ise bazı de mokratik ka
gerici politikalar ve bu politikala gütleri, kadın çevreleri ve kadın zan ımların yanı sıra artan baskı
ra gösterilen tepkiler, konunun haklarını savunan tek tek kadı n ları da getiriyor.
kamuoyu gündeminde daha sık lar, bu kurumlara ve kurumların Devletin kad ın politikasını
yer almasıyla birlikte daha net uygulamalarına büyük tepki salt kadın hareketiyle açıkla
sergilenmesini de getirdi. Bu göstermekteler. Tepkiler, bakış mak, doğal ki politikayı çok ba
sergilenme devlet politikaları açıları doğrultusunda, bu ku site indirgemek ve kendi iç bü
açıs ından olduğu kadar, kadı n rumları reddetmekten kurum tünlüğünü göz ardı etmek olur.
örgütlerinin v e kadın çevreleri programlarındaki bazı maddele Devlet politikaları , resmi devlet
nin politikaları açısından da ge rin değiştirilmesini istemeye ka anlayışının ekonomik, sosyal ve
çerli. dar varan bir çeşitliliği de içer siyasal yaşama aklanlış biçim
'80 öncesi örgütsel ve siya mekte. Ama bu bağlarnda olu leridir. Uygulama, hangi alanda
sal bağ ımlılık taşıyan kad ı n ha şan en reformist yaklaşım bile olursa olsun, resmi devlet anla
reketi, '80 sonrası bağımsız ka uygulamaya konan programla yışının o alana yansımasıdır.
d ı n hareketine yönelik bir rın, bazı madde lerinde de olsa, Politikalar devletin ekonomik
dönüşüme girdi. Bugün var gerici nitelikler taşıdığı doğrultu yapılan-masının üzerinde, onu
olan kadı n grup ve çevrelerinin sunda. bütünleyen olarak oluşturulur.
büyük bir kesimi bağ ı msız kadı n Kadının özgürleşmesine ve Bu ekonomik yapılanma, toplu
hareketini savunmakta. B u nite eşitliğine karşı üretilen devlet mun gereksinimlerine cevap ve
liksel farklı laşma henüz gerçek politikası, özellikle son iki yıl reme-diğinde işlevini yitirir. Sis
anlamda bir "Bağ ı msız Kad ı n içinde iyice yoğunlaşt ı . "Milli de tem, varlığını sürdürebilmek için
Hareketi" oluşturmasa da süreç ğerler" tanı mlamasıyla üretilen yeniden düzenlenmek zorunda
bu hedefe yönelik olarak de bu politika, yalnızca KSSB ve dır.
vam etmekte. Son yı llar, kadın AAKB'de yansımıyor elbette. Ülkemizde de ekonomik ola
mücadelesinin bu anlamdaki Tüm iletişim organları kullanıla rak 24 Ocak kararlarıyla başla
pratiği aÇısından da yükseliş yıl rak �evletin kadın ve aileye ba yıp SO'Ii yı llar boyunca oluşturu
ları oldu. Kadı n hareketi kendi kışı topluma dayatı lmaya çalışı lan böylesi bir yapılanmad ır ve
yükselişini yaşarken devletin lıyor. Türkiye'de cu mhu riyetin üretilen politikalar da bu yapı
gerici kadın politikasının uygula ilan edilmesinden bu yana, dev lanmayı bütünlerneye yöneliktir.
ma alanları da hızla genişletildi. letin uyguladığı kadın politikası 1 2 Eylül darbesiyle zor kullanı
Başbakanlığın temsilinde oluş ile kadın hareketinin talepleri larak oluşturulan politik istikrar
turulan, Çalışma Bakanlığı'na birbirine hiç bu denli karşıt ol dönemi, yaratılan istikrar yapay
bağlı, "Kadın Sorunları ve Statü mamıştır. üstelik bu politikalar da olsa, yeni ekonomik ve sos
sü Başkanlığı" (KSSB) ile Dev- kendi perspektifleri içinde daha yal düzenlemeler için uygun bir
3
o rtam sağladı. Kendi sınırları pısı, erkek üstün kültürle birlikte leri devlete devretme tehdidi ta
içerisinde gelişmesi tıkanan , biçimlendi; ta ki kadın toplumsal şıyor ve var olan toplumsal yapı
Türkiye kapitalizmi, uluslararası ü retim sürecine katılana dek. için tehlike yaratıyor. Devlet de
kapitalizmle birleşme doğrultu Son iki yüzyıldır süren, katılan bu baş kaldıran, erkeğin rahatı
sunda yeniden biçimlendirildi. kadın sayısın ın giderek arttığı nı bozmakla kalmayıp sistemin
Emperyalizmin istemine cevap bir süreç bu. rahatını da bozmaya yeltenen
verecek biçimde oluşturulan . Bunca uzun bir süreçten kadın için gerekli önlemleri al
ekonomik düzenleme-ler, başta sonra, hala kadının asıl yerinin makta g ecikmedi.
devlet mekanizması olmak üze evi o lduğu söylenmekte. Oysa - Devlet, '80 sonrası ekono
re tüm sosyal yapılanmalara nesnel koşullar epeyce değiş mi� yapılanmasını dış sermaye
yansıdı. Devlet yapısı başkanlık miş durumda. Artık tek kişinin ye göre oluştururken bir yandan
sistemine doğru otoriterleştirilir ücreti aileyi geçindirmeye yet AT'ye. girmeyi, diğer yandan
ken, zaten ucundan kıyıs ından miyor. Sayıca henüz az da ol Türkiye'yi doğudan batıya uza
oluşturulan iyileştirici sosyal po sa, eğitim gören ve çalışma ya nan bir köprü haline getirmeyi
litikalar ve baba devlet imajı tü şamına katılan kadın sayısı hedefledi. Buna uygun olarak
müyle terk edildi. Resmi devlet h ızla artıyor. Üstelik vasıfsız iş ü retilen politikalar kadın alanına
ideolojisi o larak kullanılan Ata ler ve giderek geliŞen hizmet da yansımakta. Türkiye, Birleş
türkçülük ise yerini siyasal sektörü için kadın, gereğinde miş Milletler'in kadınlara yönelik
e rk'in tercihi doğrultusunda eve çekilebilecek olan ideal bir oluşturduğu "Ayrımcılığa Karşı
Türk-lslam sentezine bıraktı. Iş yedek işgücü oluşturmakta. Ka Sözleşme''ye imza atan ülkeler
te bugün "geleneksel, milli de dının çalışma yaşamına girmesi arasında yer alıyor. Bu sözleş
ğerler" söylemiyle üretilen politi onun aile içi üretim ve yeniden menin hükümlerini yerine getiri
kalar, toplumsal yapının bu üretim işlevini aksatıyor doğal yormuş gibi görünüp, KSSB ve
sentez bağlamında biçimlendi olarak. Bu boşluğu dolduracak AAKB gibi kurumlar oluştur
rilmesine yönelik. Bu yaklaşı yardımcı kurum ve olanaklar makta. Oysa bunların içerikleri
mın ana hedeflerinden biri de ge rekiyor. Çocukların bakım sü ni, "milli-manevi değerler" söyle
toplumsal yapı nın e n ·küçük biri relerini kısaltacak kreş ve ana miyle, Türk-lslam sentezi doğ
mi olan aile. okulları, ev işlerini kolaylaştıra ru�usunda doldurup, kadınların
Bugün kullanıldığı biçimiyle, cak otomatik aletler, artan hazır ulaşmaya çalıştıkları eşit ve öz
sı nıflı toplum içinde var olan ai yemek ü retimi gibi. .. Eh, devlet gür konumları engellemeye ve
le, tarihsel ve toplumsal süreç de özel sektöre epeyce karlar onları geriye çekmeye çalış
içinde feodal aileden çekirdek bırakan bu kurum ve üretimler makta.
aileye doğru farklılaşmakla bir için bir sakınca görmüyor, yeter DPT'nin 6. Beş Yıllık Kalkın
likte, ataerkil bir kurum olma ki bu toplumsal işlevierin so ma Planı'nda ye r alan , " . . . milli
özelliğini sürdürdü. Toplumsal rumluluğu devlete verilmesin. bütünlüğün ve dayanışmanın
yapının en küçük birimi olan ai Çalışma yaşamına giren ka pekiştirilmesinde temel unsur
le sisteme destek olurken, ka dın, gel iri tam olarak ekonomik olan aile müessesesinin her ba
dın da ikincil konumuyla bu ata bağımsızlığına yetmese de ken kımdan güçlendirilmesi, kalkın-
erkil aileyi sürdürdü. Toplum, dini daha fazla güvencede his . maya paralel olarak ekonomik
kadının ikincil konumuna uy sedip değişmekte. Toplumsal ve sosyal yapıdaki değişme ve
gun, erkek üstün değerlerle üretim dolayısıyla sosyal yaşa gelişmelere uyum sağlamasına
yüklendi, kadının . bağımsız bir ma katılarak, kendine ait bir yardımcı olacak tedbirler alın
kişiliğinin olamayacağı , asıl kim kimlik ve kişiliğinin olduğunu ması. .. " görüşüne bağlı olarak,
liğinin ve görevlerinin erkeğin duyumsamakta. işte bu yeni ka " ... geleneksel Tü rk aile yapısın
karısı, çocuğun annesi olduğu dın, aile reisi erkeğin ve yerle daki tehlikeli çözülme . . . "yi önle
söylendi hep. Kadın, kapitalist şik erkek üstün değerlerin tahtı mek, " . . . aile ile ilgili milli bir po
toplumdaki cinsiyetçi işbölü- nı sallamakta. Aile içindeki
· litika oluşturmak", "Müslüman
münde kendisine verilen rolü ikincil konumunu reddedip eşit Türk ailesi"ni korumak üzere ai
oynamaya ve sistemin işleyen lik isteyen kadın, ailenin varolu leyi güçlendirme kampanyaları
bir dişlisi olmaya zorlandı . Bu şu için büyük bir tehlike. Ailede açılıyor, kurumlar oluşturuluyor,
rolü taşımak üzere hukuksal ve ki çatırtı lar bir yanıyla erkeğin aile şOrası toplanıyor. Devlet
toplumsal yasalarla kuşatıldı. rahatını bozarken diğer yanıyla mekanizması, milli değerlere
Binlerce yıl boyunca toplum ya- aileye yüklenen-toplumsal işlev- saygı lı uzman doktorları, yazar-
4
ları ve konuşmacılarıyla sefer- kararnamenin meclisten geç ve kendiliğinden eylemliliklerin
bar olmuş durumda. Her şey masinin hemen ardından, Me ciddi adı mlar atabilmeleri ola
pek güzel yolunda giderken ka- deni Kanun'da yer alan "evlat naksız.
dının eşit hak, özgürlük, kurtu- edinme" yönergesine yeni bir Medeni Yasa ile Ceza Yasa
luş gibi istemlerle baş kaldırma- düzenleme getirildi. Bu düzen sı'nda birbirini engelleyici mad
sı hiç de hoş karşılanmainakta. lerneye göre eski uygulamalara delerin yer alması , kadı nlar için
Toplanan aile şura-sı nda, "... ek olarak, evlat edinmek iste kazan ım olan yasa değişiklikle
Allah kadına analık imtiyazı ve- yen aile için yapılacak güvenlik rinde yine yasal engellerin var
rip onu yüceltmişkan bu ulu va- soruşturması mahalle imamına olması demek. Tüm yasaların
zif.e yi l!nutup kad ın-erkek eşitli- kadar uzanıyor. Ayrıca bundan eşitlik statüsüne göre bütünüyle
ği teranesiyle kendilerini küçük sonra, aile ile evlat edineceği e lden geçirilmesi oldukça uzun
düşürdükleri. .. " için bir güzel çocuk arasında "din, dil ve tabii ve kapsamlı bir çalışmayı ge
azarianıyor kadınlar. Aileyi ko- yet birliği" gerekecek. Bu yöner rektirir. Üstelik bu çalışmanın
rumakla yükümlü Devlet Bakanı genin bir tek eksiği var ( !): Ço gerçekten kadınlar yararına ola
Cemil Çiçek, "ailedeki yozlaş- cuklara din, dil ve tabiiyatlerini bilmesi, kadın mücadeiesinde
man ın önüne geçmek" için çırpı- seçme özgürlüğünün hangi ya- var olan kadınların ve kadın ör
nıp durmakta (!) Sayın bakan, sayla verildiği belirtilmemiş. gütlerinin, kadın konusunda ya
kadının asıl yerinin evi olduğu- Kadın ve aile konusunda uy- pılacak çalışmaları düzenleyip
nu savunurken, bu savunuyu gu lamaya konan politikalar yal denetlemelerine değil, tam ter
pek de d ikkate almayan kadın- nızca tek tek kadınları değil, ka sine devletin kadın örgütleri
ların sekiz saat yerine beş saat dın örgütlerini de hedefliyor. üzerindeki denetleme, yönlen
çalışıp, evlerine daha çok za- Aile ile ilgili bakan, Türk-lslam dirme ve massetmesine yöne
man ayırmaianna yönelik iyileş- ailesinin önündeki en büyük en lik.
tirici ( !) tedbirler ö ngörmekle. · gelleri, "Nikaksız birleşmeler; Fahişelere tecavüzde ceza
Üstelik yasal önlemlerle de ye- · iletişim araçlarının, turizmin ve indirimini öngören 438. madde
tinmeyip Müslüman-Türk toplu- sanayileşmenin yol açtığı kültür ye karşı bir dizi eylemiilikle
mu ndaki milli-manevi değerler yozlaşması ; ve feminizm" ola epeyce çaba gösterildi ve geniş
ve kadı n-erkek ilişkisi konuların- rak saptamakta. Devletin üretti bir kamuoyu da yaratıldı. Ama
da kamuoyunu "aydınlatıcı açık- ği gerici kadın politikasına tepki hal� fahişelere tecavüz edildi
lamalar" yapmakta. gösteren kadın hareketleri, tüm ğinde şikayet etme haklarının
Türk-lslam senteziyle üreti- toplumsal muhalefetle birlikte ne kadar olduğu ve ne kadar
len politikalar türban tartışması- devlet mekanizmasına entegre ciddiye alı nacağı kuşkulu. Bazı
nı da yeniden yükseltti. 1990-91 edilmeye çalışılmakta. KSSB' hukuksal yasaların değişmesi,
öğretim y ı lı, üniversite çevresin- nin görevleri içerisinde bu çok yerleşik toplumsal yasaların or
de, islamcı yaklaşımların türban açık biçimde belirtiliyor: "Kadın tadan kalkmasına yetmiyor. Ka
. tak ı lmasına yönelik eylemlilikle- sorunları konusunda faaliyette dıntar açısından bir d iğer yasal
riyle başladı. Öğrencilerin en u- bulunan gönüllü kuruluşları , ka kazanım, kadının çalışmak için
fak bir demokratik talebinde gü- dın örgütlerini, yerel yönetimleri kocasından izin almasını gerekli
venlik ,güçleri tüm silahlarıyla yönlendirmek, izlemek, destek kılan 1 59. maddenin kaldırılma
seferber olurken türban konu- lemek; milletlerarası kurulu şlara sıdır. Yasal kazanımlar elbette
sundaki gösterilere ses çıkaran üye olan gönüllü kadın kuruluş ki çok önemli ama gözden kaçı
olmadı. Radikal islamcı akımlar, larının ve derneklerin, oluşturu rılmaması gereken bir diğer ö
kadınların eğitim ve iş yaşamın- lan milli görüş doğrultusunda nemli yan da bu hukuksal kaza
da yer almalarını öngörmekle yönlendirilmelerini sağlamak." nı mların yaşama geçirilebilme
birlikte, türban konusunda da- Açıkça görülüyor ki son de si. Yalnızca hukuksal yasalarda
yatıyorlar. Dini görüşler doğrul- rece bilinçli ve sistematik bir uy sağlanacak kazanımlar, Medeni
tusunda kadınlara yönelik dü- gulama ile karşı karşıyayız. Bu , Yasa'nın kabul edildiği yıllarda
şünsel saldırı, onların aile içi kadın hareketini de hedefleyen kadınlara . verilen oy hakkının
kimlik ve ilişkilerinden, başları- örgütlü bir saldırı. Kad ın örgütle kullanılamamasına benzeyen,
na takmaları gereken türbana ri, kadın grup ve çevre leri, du yalnızca kağıt üzerinde sağla
kadar uzanıyor. · yarJılıkları nı yansıtıyor ve tepki nan bir eşitlik durumu yarat
KSSB ve MKB'nin kurulma- gösteriyorlar ama böylesi örgOt makta.
sına ilişkin kanun hükmünde lü bir saldı n karşısında da{! ın ık Tüm bunların aşılabilmesi,
5
leri gerekiyor.
Kadının özgürleşme ve kur
USULCA GEÇ GECELERDEN tuluş mücadelesi oldukça uzun
soluklu bir mücadele . Böylesi
Durma seç-başla yolculuğuna bir mücadeleyi bugün ulaşılabi
öğren güneşe yürümeyi lecek hedeflerle sınırlamak; so
düşlerini yormay1 dene. runun iç bütünselliğini göz ardı
etmek, kısmi kazanı mlara hap
Yavaşça açarak zincirlerini solmak, sonuçta istem dışı da
lfmaklardan geç-koylarmdan hüzünlerinin olsa erte lemeciliğe düşmek de
çocukluktan geçer gibi ağnlarla mek. Kadın mücadelesini sos
küçük tepinmeleriyle kan n kaslanmn. yalizm mücadelesinin arasına
koyup yarınlara bırakmak ise,
Durma seç-başla yolculuguna ertemeleciliğin de ötesinde,
yön/endir davullan kendiliğindenciliği getiriyor. Her
çalsan da akşamiara dek tek başma iki yaklaşımın içinde taşıdığı ya
istediğin havadlf vurduğun nılgı lara düşmernek ve eksikle
söylediğin istediğin şarki ... rini tamamlamak; bugünden
Vitrinierden geç-yalan sabahlardan başlayıp yarınlara uzanacak bir
genç kizliktan geçer gibi kanayarak mücadele perspektifiyle olası.
pusulardan geç-sellerinden gözyaşlanmn. Yarınlar, Susanne Brogger'ın
tanı mlamasıyla, "koskoca bir
Sonsuz kuyular gibiyse gece/erin kuzu budu gibi havada uçarak
kuşlar uçuyorsa uykulannda gelmeyecek", bugünden atıla
yüreğin bin kişilikse cak adımlar ve kazanımlarla
çözüme durduysa bilmeeelerin oluşacak.
elierin gönüllü girmeden kelepçe/ere Kadın sorunu yaşamın her
y1lanlar değiştirmeden kabuklanm alanında var olduğuna göre, çok
düşlerini yormay1 dene. yönlü ve kapsamlı bir mücadele
yi , dolayısıyla olabildiğince orga
nize bir çalışmayı gerektiriyor.
ZERRIN TAŞPlNAR ŞAHiN 1981
Hele bugün yaşadığımız, kadının
bulunduğu konumdan da gerilere
çekilmeye çalışıld ığı, kadının eşit
lik ve özgürlük istemine resmi
devlet ideolojisiyle ve devletin
yasalardan erkek üstünlüğünün kek üstün anlayış değşmedi. resmi kurumlarınca saldırıldığı ko
kaldırılmasıyla birlikte, sosyo Cinsler arası eşitsizlik bugün de şullarda; kadın mücadelesinin ör
kültürel yapıdaki erkek üstün var olan toplumsal yapıyla iç içe gütlülüğü zorunluluk haline geli
değerlerin yok edilmesine yöne geçmiş, erkek üstün değer yar yor. Kadın hareketi kendi içinele
lik çalışmaların yapılmasını, ka g ı larıyla da pekiştirilmiş durum olabilecek en üst, en güçlü örgüt
dının aile içi işlev ve konumunu da. Oysa bu sü.reç içinde kadın lülük biçimini yaratmak zorunda.
değiştirecek koşulların yaratıl lar değiştiler, değişiyorlar; ken Birleşik bir yapıyla kitleselleşip
masını, hatta kadınlara yönelik dilerine sunulan ikincil konumu ma�inalliğinclen kurtulmak, güçlü
pozitif ayrımcı önlemler alınma kabul etmek, ikincil rolü oyna bir ses olmak zorunda. Kadın ha
sını gerekli kılıyor. K adının ezil mak istemiyorlar. Kadınlar, ar reketinin diranebilmesi ve dayatı
mişliği ve ikincil konumu, binler tık, eşit haklı ve eşit konumlu bi ci olabilmesi; var olan kadın ör
ce yıldan bu yana katlanarak reyler olarak yaşamm her ala gütlerini, kadın çevrelerini ve
süregelen ve bugün de devam n ında var olmak istemekteler. yapıları, tek tek kadınları kucakla
eden bir sorun. Toplumsal yapı Bunun için de yaşamın her ala yarak organize bir iletişim ağını
lar tarihsel süreç içinde farklı nı nda cinsiyetçi işbölümü ve de oluşturabilecek merkezi bir örgüt
laştı, değişime uğradı ama er- ğer yarg ılarıyla mücadele etme- lenmeye ulaşabilmesine bağlı.
6
KİŞİLİKSiZ KİŞİLİK
Berrin TAŞ
üzyıllardır ezilen, bazen d ığından, kendi gücünün, yete yetlenmeye, kendine acımaya,
7
yemesini şanssızlığına bağlıyor.
Asla bu aşağı layıcı durumdan DÜŞLER KÖYÜ
kurtulmayı, insanca ve insana
yaraşı r yaşamayı düşünmüyor eğer çocuğum
kadın. Önünde aşması gereken şu küçük ev bizim olsaydi
zorluklar, toplumun karşısına çı babam1z olurdu mutlaka
kardığı sorunlar varken susmak kap1s1mn önündeki zeytin ağa�1
ve pısırıklaşmak daha kolay ge
liyor. Bu arada ne kadar sevim aylardan ağustos olurdu
sizleştiğini ayrımsamıyor. yorulurdu çmar ağac1
Böylece karşısındaki insanın küçük dalgalar yorulurdu
durumuna göre konuşmaların ı yusufçuklarm uğultusu
ayarlayan, ters düşmernek için çeşme başlan ve köy yollanyorulurdu
kendini saklayan, kuşkular ve kara cübbeli bir papaz gibi
korkular içinde bocalayan, do elinde buhurdanfiğ'Yla
ğumundan ölümü ne kadar ·yal inerdi dağdan ağir ağ1r gece
n ızca kendisine verilenlerle ye ardmda kurbağa sesleri
tinmeye çalışan, sevgisini ol ve kuru ot/ann soluğu
duğu kadar nefretini de içine geride kalan bütün küçük şeyleri
gömen bir kişiliksiz kişilik çıkı alt m suyuna bat�ran bir deli
yor karşımıza. klf1ğmda ayiŞiğl da
Bu aşamada kad ı na düşen atiardi koşan bir buluttan aşağwa
görev, sorunlarının bilincinde
olarak, kendini geliştirerek, top şu yeşil kaplll ev bizim olsaydi
lumun kendine verdiği önyarg ı kapardik iki küçük penceresini
ları ve eziklikleri aşarak, aşmak gözlerimizi yumareasma dünyaya
isteyerek, yaşamı yaşanır kıl ölü bir kuş gibi ağ1r/aşan yüreğimiz
man ın mücadelesini vermek ol durmadan on ikiyi çalardi
malıdır. Ancak kendisi için ya hamsin rüzgan yorard1 çmar ağacm1
şan ır kıldıktan yani birey olarak kiiçük aldanlşfar ve ağustos böcekferi
'
varlığı nı olumladıktan sonra top yotald.
lum içinde etkin olarak erkeğiy
le omuz omuza yerini alabilir. üçyüz yaşmdaki babam1z
U nutulmaması gereken nokta, zeytin ağac1
kadının sorunların ı ö nce kendi i abamrd1 üstüme her bağbozumu
çinde çözmesi gerektiği. Çözü düşlerinde bal1kçmm hep o dilsiz k1z1
mü kendi dışında aramak, yer ve yakasmda sardunyaswla
siz saldırganilkiara kapılmak; söndürürdü gözümdeki IŞIği
kendini bulma sürecinde yalnız
ca zaman kaybettirir. eğer şu küçük ev bizim olsaydi
Alışılmış değer yargıları n ı yı kurumuş dere yatağmdaki
karak işe başlamalıyız. Art ık bi kutsal y1lanm ağzma doğru
ze hiçbir katkıda bulunmayan, bir testi şarap gibi
uyum sağladığımızda çıkmazla devritip akard1 hayat1m1z
ra sürüklendiğimiz, yaln ızca yıl ve bir yapraği daha solmuşçasma
ların alışkanlığıyla kabullendiği yorulurdu çmar ağac1
miz, yaşarken karşılığını bula
madığımız, içinde i nsani olanı
barındırmayan, daha iyiye, da MELiSA GÜRPlNAR
ha güzele yol almamız ı engelle
yen değer yargılarını yerle bir ("Çocukluğum ve Ölümüm" adli kitaptan)
edecek gücü kendimizde bula
bilmeliyiz.
8
iGNEYLE OYULAN DAG
Cemile ÇAKIR
üyük gazetelerimiz var, zel"leşiriz. Bize güzellik ölçüleri şır. (O da moda ya!) Erkeği el
B büyük gazetelerimizin
verdiği "kadın" ekleri,
sunar medya. Saç, şu şekilde
olursa güzel olur. Yüze şu renk
de tutmanın yolları nelerdir? . . .
Bunun gibi binlerce ayrıntı . . .
renk renk, boy boy kadınların sürülürse, göze şu renk. . . Biz Bir d e özgürlük vardır. Bazı
süslediği ekler. .. Adını kadının de saçımızı, yüzümüzü, gözü kadın dergilerinin okura sundu
uçucu kelebek özelliğinden alan müzü bize sunulan biçimlere ğu özgürlük. . . Içi sevgiyle, bil
lar, kulağa hoş gelen sesler, oy uydurmak için uğraşırız. Bu yıl giyle, kendi kişiliğinin, kendi
nanan oyunlar . . . Ardından kadın kıvır kıvır saç moda, perma yap varlığının bilinciyle doldurulama
dergileri, aynı yol üzerinde kü tırırız; yeşil moda, yanağımıza yan, yüzeysel, göstermelik öz
çük farklılıklarla tıkır t ıkır giden yeşil renk süreriz, gözlerimize gürlükler... Içi düşünsel yoğun
basın tekellerinin kadın yönü ... turuncu . . . Bizim için ü retilen o lukla doldurulamayan özgürlü
Hepsinde ortak bir çizgi: Kadının kadar çok ürün vardır ki hepsi ğün aslında özgürlükten kaçışın
gülümseyişini, güzelliğini, giyimi bizim için, hepsi güzelleşmemiz bir başka biçimi olduğunu bize
ni, çıplaklığını metalaştırmak. için ... Şu kad ın dergileri, şu koz sunulan çizgiden kendimizi kur
Böylelikle okur kazanacaklar, melik sanayii ne çok düşünür tarmadan anlayabilmemiz ola
böylelikle tüketim ekonomisine bizi... Güzel ve bakırnil kadın, nak d ışı . Özgürlük, kad ının iste
yeni kanallar yaratılacak, yeni bu ürünleri uyumlu bir biçimde diği erkekle yatmasına indir
yeni pazarlar doğacak. kullanan kadındır. Kadın dergi genir. Özgürlük, birahanelere
Yılın moda renkleri sunulur lerinin ve büyük gçızetelerin ka kadının. yalnız gidabilmesi çer
bu dergilerde, bu kadın eklerin dın eklerinin görevi de bizim gi çevesinde tartışılır olur. Kadını
de. Saç biçimleri, giysiler, ço bi kendi başına güzelleşmeyi ve özgürlüğü böyle alt çizgide
raplar, makyaj malzemeleri... bilmeyen kadına yol gösterici tutan anlayış, elbette kadına
Bağenimizi yönlendirmeye baş olmaktır adını yitirtecektir. Daha sonra
lamışlardır artık. Etek boyu. şu Sonra erkekleri elde etme- , da gerçek anlamını yitiren öz
uzunlukta, mantoda yeşil, pan nin yollarına gelir sıra·. Kimi gürlüğün anlamsızlığını gördü
telonda kırmızı . . . Biz de kendi mutfağı gösterir, kimi ali cengiz ğünde, "aslında aşk da yok" di
mizi unutup aylar boyu çalışıp· oyunlarını, kimi de usta'politika yecektir.
kazandığımızı kuzu kuzu götü cıları aratmayacak yöntemleri. Bir yandan da ideal kadın
rür, bize sunulan mallara yatırı Hangi tip erkek, hangi tip kadın- olarak sunulan, evine bağlı, ko
.
rız. Onu kullanmakla "modern dan hoşlanır. Hangi burçtan er casına sadık, yuvayı yapan "dişi
kad ın" oluruz, o renklerle · "gü- kek hangi burçtan kadınla anla- kuş" modelleri. . .
9
Iki yanlış çizgi arasında gidip
gelir, basının kadınlara sunduğu
BU MASALDIR MiRASIM SANA ÇOCUK
model. Iki dar koridorda yürütü
lür. Bir yandan gelişip dev bo
bir
yutlara ulaşan kozmatik sanayi
varmış
ini besieyecek kadar özgür iki yokmuş
olacak, öbür yandan da yuvayı üç tpkmuş
yapacak, düzenin temel daya dört yomyokmuş
nağı olan aileyi ayakta tuta
cak . . . ölüme düşmüş herşey
Özgürlük, uğruna mücadele
edilecek en anlamlı şeydir. Ama birvarmış
içi dolu olmalı özgürlüğün. Kadı ikivar/ı yok arası
n ı n özgürlüğü de bir insan ola
rak kendi kimliğini kavramasıy üç tokmuş
la, haklarını elde etmesiyle dört yomyokmuş
anlam kazanacaktır.
Yaşadığımız toplumun bilin üç maymunlar ruh hali
cine varmakla, qu t:>plum içinde az harita altmda üstünde bir gökyüzü
kendi konumumuzu kavramakla · bu bile çokmuş
başlar her şey. E3ize sunulan kli
şe ve hazırlop beğenilerden ölüme düşmüş herşey
kaybolmuş
kendimizi kurtarabiliyorsak, ilk
adımı atmı şız demektir.
bense bırakamadım
Çözüm nerede? Sorun; yai gidemedim bırakıp
nızca karşımıza çıkan il� e rkeğe düştüm kendi önüme
saldırmakla, fa�urayı yalnızca taş olsaydım yol yokmuş
onlara çıkart.rmikla çözülemez FiLIZ NALDÖVEN
e lbette. Kadının özg!]r olmadığı,
dev boyutlara ulaşan bu yaban
cılaşma ortamı nda erkek ne ka mezse, onunla paylaşamazsa, lüğümüz gerçek temelleri üzeri
dar mutlu o labilir? Istesek de is ne yazık ki başarı şansı aşağı la . ne oturur, cinselliğimizin rotası
temesek de kadınla erkeğin ra inecektir. Yalnız başına bir iki nı kendimiz çizeriz; düşünce ya
birlikte yaşamak zorunda oldu insan ne denli diranebilirler ki o pımızın da, hayatımızın da . . .
ğu bu dünyada, her iki cinsiye büyük çarkın işleyişine; peşin Ne kadar kolay değil mi? Eli
tin de birbiriyle uyumlu, geliştiri den başkaları nı getirecek yolu mizi uzatacağız, şurada sıra sı
ci ilişkiler kurabilecek içsel açmad ıktan sonra? . . . ra dizili kitapların içinden bilgiyi
dönüşümlere uğraması için ç::ı Dönüşüm, bilgiyi bulmaktan, alacağız. Bu kadar kolay m ı ?
balamak, daha anlamlı bir uğ onu özümsemekten geçer. Bilgi Elimizi bir kitaba uzatıp onu al
raş değil mi? bizi bu klişe, "moda" güzelilkler mamız arasında kaç bin yıllık
Sonrası? . . . Sonrası iğneyle den alır, daha yukarılara, yaşa önyargı var, kaç bin yıllık aşağı
oyulan dağdır. Dev boyutlarda mın gerçek güzelliğine götQrür. lanma? Bunları aşabilecek mi
yabancılaşmanın karşısı na diki Artık biz, dev reklam sektörü : yiz, bir kadın olarak, bir insan
lebilmek için dev boyutlara eriş nün üzerini rahatlıkla doldurdu olarak, tüketim toplumunun bi
meyi de beklemek gerekmez. ğu boş karalama tahtaları ol ze dayattığı değer yargıları nı
Iğneyle oyulan dağ var mıdır? maktan çıkar, gerçek "bireylar" aşıp, gerçek insan özümüzü bu
Her kadın, her erkek bu dağı konumuna yükseltiriz kendimizi. labilecek miyiz? Ne dersiniz ba
oyma mücadelesine bir ye rden Özgürlükler anlam kazanmaya şarabilir miyiz bunu?
başlarsa neden olmasın? başlar. Bilgiyi aramak için yola Başaracağız elbet. Bilgi yol
Sorunun bilincine varan ka çıktığımızda, onu bulduğumuz gösterenimiz. Bilimin, felsefenin,
dın önce kendinde başlatmalıdır da da seçimimiz, bizim bila ayır sanatın yolu, bizi bu insancı llaş
bu dönüşümü. Ikinci evrede ya dına varamadığımız yönlendir maya götürecektir. Buna inanı
nındaki erkekle bütünleştire- melere bağlı kalmaz. Özgür- yorum, kadı n-erkek hepimizi. . .
10
TOPLUMUMUZDA KADlNLlK,
ERKEKLİK VE EVLiLİK ÜZERİNE
KİMİ DÜŞÜNCELER
Sibel ÖZBUDUN
T oplumumuzda kadınlık ve
erkeklik, birbirinden uzak,
en iyi olasılıkla birbiiine
bir dönüşüm projesi sunmak
değil. Böylesi bir girişim müte
vazi bir dergi yazısının boyutla
Tabii, en kısacasından, en ka
bacasından. . .
Gerçekten d e ü lkemiz kadın
kayıtsız, ama çoğunlukla düş rını aşar. Bunun için kadın ve erkeklerinin büyük kısmı, yıl
man iki ayrı dünya olarak biçim erkek ilişkilerinin biçimienişini lar boyu aynı çatı altında, aynı
lenegelmiştir. be lirleyen tarihsel çerçevelere, odada, aynı yastıkta yaşasalar
Bu gerçeğin, kadın ile erke her iki cinsiyetin toplumsal, si da birbirlerinin dünyasına girip
ğin dünyalarını birbirinden for yasal, iktisadi iktidar yapılanış birbirlerini tanımaya, duyguları
me! olarak ayıran ve her türlü larıyla ilintilerine, yani kapsamlı nı , zaaflarını, beklentilerini, öz
karışmaya kesin olarak karşı çı bir ataerkillik tahliline girişrnek lemlerini, isteklerini öğrenmeye
kan şeriat yasalarının ilgasın gerekir ki bu da oylumlu bir kita çal ışmayı geçirmezler akılların�
dan 60 yıl kadar sonra geçerli bın konusudur. .dan. Çünkü daha kadınlıklarının
o luşu , kadın sorununun çözüm Bu yazının amacı, ülkemizde ve erkekliklerinin ilk yıllarında
lerinin dinsel/laik yönetim karşıt kadınlık ve erkekliğin nastl iki kendi konu m ve görevleriyle
l ığının ötesinde yatan bir sorun ayrı dünya halinde örgütlendiği- · karşıt cinsel role ilişkin kimi ka
sal olduğunu göstermeye tek ne bir göz atmak ve bu duru l ıplaşmış dü şünce ve yargılar
başına yeterlidir. mun her iki cinsiyetin psikolojik beyinlerine kazınmış, birbirleri
Bu yazının amacı bu duru ve toplumsal varlıkları üzeren . ne ilişkin beklentileri standart
mun nedenini araştırmak ya da deki yıkıcı etkileri sergilemek. laştırılmıştır.
11
Şu halde, ilkin standart Tür koşup oynama, tepişip teKme yandan da tüm ölçütlerini karl ılı
kiye erkeğinin nasıl yaratıldığına leşma ayrıcalığının kendisine ait ğa göre ayarlamış sistem genç
bir göz atalım. olduğunu ayrımsar. "Küçük Ay kız ve erkeklerin birbirleriyle ta
Standart Türkiyeli erkeğin şe"ler bebeklerine zıbın diker nışıp kaynaşabilecekleri, birbir
mensubu olduğu . cinsiyelin lerken, o tüfeğini çatan, palas lerini yakından tanıyabilecekleri,
avantajiarına değin ilk izlenimi, kasını takan küçük askerdir. cinsellik içeren ya da içerme
daha doğduğu anda kopan pa Biraz palazlandığında, er yen dostluklar kurabilecekleri
tırtıdır. Bu ilk izienim belleğinde keklik eğitimini mahalleli ağa küçük bir azınlığın tekeline bıra
ya da bilincinin derinliklerinde beyler devralır. M açlarda seviş karak, sahte bir ahlakçı lık adına
ne kadar yer eder bilinmez menin kadın ile erkek arası n büyük bir erkek çoğunluğu nu
ama, üzerine işlenen diğer ka daki tüm ilişkilerin en sıcağı ve Qıderek dalbudak saran fuhuş
yıtlar onda cinsiyetinden kay seveceni değil de, yenik düşen sektörünün müşterisi haline ge
naklanan iktidar duygusunu sü düşman takıma uygulanan bir tirmektedir.
rekli besleyecek, pekiştirecek çeşit ceza olduğu öğrenilir. Por Erkeklik kültü , askerlik sıra
yöndedir. no resimler, dergiler, elden ele sında zirveye�ulaşır. Türk askeri
örneğin bir dediğini iki etme dolaşır, "parçalı" film oynatan sapma kadar erkektir; düşman
yen, sürekli gözünün içine ba sinema salonları doldurularak ise ya karı ya da kancıktır. Sa
kan, arkasını toplayan, yemeğin kadın dediğinin aslında iki baca vaşan asker "mert ve kahra-
en iyi kıs ı mlarını önüne koyan, ğı arasındaki çekici ve/fakat man"dır, kaçan ise "o . . . çocu-
her şımarıklığına "peki" diyen, korkutucu organdan ibaret oldu ·ğu", "i...", "korkak p... " Türk
ana, abla ve diğer kadın akra ğu öğrenilir. Bu tehlikeye karşı askerinin sancağı , namusu, si
baların pohpohlamaları erkeklik erkekliği savunmak için yakası lahı ise erkeklik organıdır; bun
egosunun oluşumunda dikkate açılrnadık küfürler, fıkralar ku ları yere düşürmemeli, hep dik
değer bir rol oynar. laktan kulağa dolaştırı lır, "fortçu tutmalıdır. Türk askerinin mora
öte yandan, daha iki-üç yaş luk", "pandik atma" teknikleri lini düzeltmek gerektiğinden ak
larındayken babalar, amcalar, kutsal öğretiler gibi ağabey ku la asla sinema, tiyatro hatta
dayılar cinsel organını n iriliği, şaktan kardeş kuşağa aktarılır. halk oyunları gelmez; "aç-aç
büyüdüğünde ortalı kta karı-kız Kenarda köşede bir "çürüğü gö geceleri" yeterlidir bu iş için.
koymayacağı , zampara, hovar türen" bir ağabeyin kurusıkı Böylelikle toplumumuzda
da, kabadayı bir adam olacağını atışları imrene imrene dinlenir, genç erkeğin sosyalleşmesi, dı
üflerler sürekli kulağına. Ana Melahat Abla'nın çıplak baldırını şa dönüklük, saldırganlık, etkin
sından gizli rakılanndan fırt çek görebilmek için ağaç tepelerin lik, hoyratlık, buyurganlık, zam
tirir, komşunun küçük kızını ke de, merdiven diplerinde "ront"a paralık, duyarsızlık vb. erkeksi
narda köşede sıkıştırmasını yatılır, erkeklik uzuvlarının boyu değerler üzerine kurulu ve bu
teşvik ederek ona cinsiyetinin yarıştırılır, "Kim daha uzağa işe değerler kadını ev ve cinsel kö-
ayrıcalıklarını daha o yaşında yecek?" yarışmaları yapılır, . leliğe indirgeyen, dişi cinse bu
belietmeye koyulurlar. avantajsız durumdakilerle dalga nun ötesinde bir değer ya da ni-·
Hele bacak kadar çocukların geçilir. Yüz vermeyen komşu kı telik tanımayan, kadının iç
sırmalı "veliaht" giyisilerine bü zı için ya birahanede ya ·da dünyasını kavramaya kapalı de
ründürülüp sokaklarda gezdiril meyhanede saatlerce kafa bu ğerlerdir. Temel hedef dış dün
diği, çalgılı, karagözlü, danslı, lunup ağlandıktan sonra ya kı yada kazanılacak başarı ve erk
palyaçolu sünnet düğünleriyle zın yolu kesilir ya camı taşlanır; tir; yani paradır, şandır,
'
erkeklik dünyasına adım atışla ardından Abanoz Sokak'ta kuy- mevkidir, şöhrettir. Kad ın ise
rı , bu küçük adamların hayatla . ruğa girilir. . . tüm bunlara eklenen bir ödüldür
rında gerçekten bir dönüm nok Ama karşı cinse bu denli yalnızca. Erkeğin hayatında ka
tas ı ; ana kucağının, �teyzelerin, sapıantılı bir ilgi duyan delikanlı dına ayrılan yer, kadına ilişkin
halaların, ablaların, kızkardeşle lar, zamanlarının büyük kısmını beklentileri son derece sınırlı ve
rin oluşturduğu dişil ev atmosfe bilardo-okey salonları , kahveha yüzeyseldir; evde bir kadının
rinden kopup dış dünyanın tehli neler, birahaneler gibi "erkek varlığı, önüne iki tabak yemek
kelerine karşı verilen bir yiğitlik mekanları"nda tüketirler. Çünkü çıkarılması, çamaşırlarını yıka
sınavıdır. M inik adam "erkekle bir yandan çifte standartlı ahlak yıp ütülemesi, çocuklarını yetiş
rin karı gibi ağlamayacağını" anlayışı kızları (yarattığı bu kurt tirmesi, evi yaşanacak ölçüde
olasılıkla ilk kez sünnet düğü lara karşı) namuslarını koruma temiz tutması , canı çektiğinde
nünde beller. bahanesiyle evlerin dört duvar yatakta kendini sunması yeterli
� likokula geldiğinde bahçede ları arasına kapatmakta, bir dir. Bu son beklentiyi .evdeki
12
gerçekleştiremiyor ya da onun
isteklerini karşılayamıyorsa, KUŞLAR UÇUR BANA
maddi gücü oranında, bu gerek
sinimini d ışarıda da karşılayabi
Yalmzlığm ağnstnda geceyi
lir ne de olsa. Ancak bir kadı nla
Böyle güzel tüketirken sen
duygusal paylaşım, zihinsel
-direngen
dostluk, ortak yaratıcılık, büyük
bir aşk, coşkulu bir birliktelik ya
da birlikte girişilecek bir serü
ven o dar kafalı "erkeksi" imge Öpmek isterim
lemin o denli uzağı ndadır ki. . . Gülmekle ağlamak arast gözlerin.Pen.
Genelgeçer erkeklik kültüne
uyarlanmış Türkiyeli erkek, ara Öpmek isterim tertemiz aintndan
sıra uğranan fahişeler, "gönül _
Umudun küçük çocuğu
eğlendirilen" ge lgeç kızlardan Kuşlar
- uçur bana
sonra ilk "ciddi" ilişkisine, yani mavi akşamlanndan.
evliliğe toplumsal muadili "maz
but Türk kızı"yla adım atmayı Yüreğime direnci ek
seçer. ve sabn aştla
Çoğunlukla aracılı, görücülü, Yalmzltğtn ağnstndaytm
dünürlü, yüzgörü mlüklü, nişan Nicedir bitmez karanltklardaytm
hediyeli, pastalı, lirnonatalı bir kuşlar uçur bana
sürecin sonunda, delikanlıyla kuşlar uçur bana.
genç kız, arkalarından kapanan
kapıyla birlikte, bir aile oluştur
mak üzere bir yuvanın içinde
baş başa bulurlar kendilerini.
Bundan sonra alacaklara
geçmeden önce, biraz da dişi
kuşu biçimieyan etmeniere bir HiKMET iNAN
göz atmak gerekiyor. 8. Kastm. 1990
Standart Türkiyeli kad ının
doğumu, açık bir üzüntü kayna
ğı değilse eğer, suskun bir coş
kusuzlukla karşılanır. iktisadi de olsa ağabeyi ya da küçük Ona düşen, yaşamı boyunca
değersizliği, ileride yabana gi kardeşi erkek, o ise kızdır. cinselliğini, kişiliğini, yetenekle
dip soyunu, sülalesini terk ede Onun, kendisinin düşünü dahi rini silerek bir "gölge yaşam"
cek o luşu bir yana, 1 5-20 .yıl bo görmeyi hak etmediği pek çok - sürdürmeyi öğrenmektir. Dı ş
yunca başına bir kaza bela doğal hakkı vardır. O sabahtan dünya tehlikelerle doludur. So
_ gelmeden gözetilip karşıs ına çı akşama, akşamdan sabaha ka kakta, caddede , otobüs1e, alış
kacak ilk "hayırlı kısmet"le eve dar sokaklarda tepinip dururken verişte, çarşıda, pazarda, sine
rilecek, her an patlamaya haz ır (en nihayetinde yiyeceği bir şa mada, yediden yetmişe avcı la
bir bomba, her an olası bir yüz mardır) , kendisine evde otu rup rın avı nı kolladığı bir cangılda
kızartıcıl ık kaynağıdır. Bacakları eveilik oynamak, uslu ve anla dolaşan savunmasız, ürkek bir
nın arasında, incecik bekaret yışlı bir kız olmak, anneye yar av hayvanı gibi yürümeyi tez el
zarı değil yanlış bir zamanla dım etmek düşer genel likle. den beller. Bu cangılda bir yan
mayla , yanlış kişi tarafından de Cinsel organı, hatta tüm be dan -kendisini gönlünü çelip
l indiğinde tüm ailesinin, hatta deni, dişiliği; utanılması , gizlen sonra ortaya bırakıvarecek gö
sülalesinin şerefini - berhava mesi gereken suç aygıtlarıdır nül avcılarından sakınmayı , bir
edecek bir mayın tarlası taşı sanki: "Çek bakayım elini ora yandan da bir an önce evlenip
maktadır. dan", "Ört kız bacaklarını", "Öy yaşam boyu sırtı nı dayayabile
O bunu daha aklının ermeye le arsız arsız sırıtma, yersin şa ceği "hayırlı kısmet"i elde edip,
başladığı yıllardan itibaren bel marı", "Çekil kız pencerenin onu elde tutmayı öğrenmesi ge
ler. Kendisinden daha sümsük, önünden, bak- babana söylerim rekmektedir.
daha aptal, daha beceriksiz, ha!" Genç kızlar bir yandan beka-
daha korkak, daha yeteneksiz
13
reti kaybedip yaşam boyu cek, içkisi, kuman, dışarıda gö birlerinin du� gularını , özlemleri
utançla damgaianma korkusu, .zü olmayan, tüm sorumlulukları ni, açlıklarını, zaaflarını , eksiklik
bir yanda iyi bir parti yakalayıp üstlenecek, tüm sorunları çöze lerini kavrayarak içsel dün
bir a n önce nikahlanma arzusu, c.ek bir koca düşlerneye prog yalarını birbirine açacak, böyle
bir yanda çevrede dolaşan yakı ramlanmış, ama tek başına iki likle belki de sağlıklı bir ilişki o
şıklı gönül avcılarının vaatlerinin ayağı üzerinde durabiieceği luşturmaya çabalayacak yerde
çekiciliği, bir yanda fotoroman maddi-manevi donanımdan, bil birbirlerini (ve bu arada kendi
aşklarının büyü su, bir yanda vit giden becerid�n. deneyimden, duygusal dünyalarını) yıpratma
rinlerin, moda dergilerinin göza cesaretten yoksun bırakı lmıştır. ya, eritmeye koyulurlar. Öte
l ıcılığı, bir yanda artistierin gör O kocaya nihayet kavuştu yandan, sürdürülmesinde yarar
kemi! yaşamiarına dair düşler, ğunda, erkekler hakkındaki bek değil, zarar olan bu ilişkilerin
bir yanda delikanlıların yürek lentilerinin basmakalıplığının koparılması da son derece zor
hoplatan bakışları , bir yanda kurbanı olacaktır; çünkü evlen dur. Kadını bağıms ızca bir ya
kendi genç yüreklerinin kıpırtıla diği bir klişe ya da bir beyaz atlı şam kurup sürdürme yolundaki
rı , bir yanda cinsel belirsizlik, prens değil, eksiğiyle, ruhsal maddi-manevi tüm donanımlar
duygusal deneyimsizlik, bir yan sakatlıklarıyla, hoyratlığıyla, dan yoksun bırakan toplum ya
da baba, ağabey, konu-komşu benMerkezciliğiyle, şişirilmiş er pısı, yine kadını korumak adına
baskısı, bir yanda adının çıkma keklik iddialarıyla, yetersizlikle bu zehir-zemberek evlilikleri ne
sı ürküntüsü ... Böylesi mayınlı riyle, kompleks-leiiyle, bunları redeyse müebbete çevirmiştir.
bir arazide bocalaya bocalaya örtbas etme çabalarıyla yaşa Dolayısıyla erkekfiği ön pla
kurmaya çabalarlar kadınlıkları yan bir insandır. na çıkarıp toplumsal değerler
nı . Erkek ise salt bir cinsel tat sisteminin birinci s ı rasına ·yer
Kesin olan bir şey varsa, o min aracını , çocuklarının iffetli leştiren, kadıniiğı ona bağımlı,
da yaşamlarının insanlığı n yeti ve sevecen anasını , evinin ha ikincil bir değer olarak biçimle
ve yeteneklerine göre değil, bir marat hizmetkarını kurmuş, kar yen ataerkillik, böylelikle kadın
erkeğe bağımlılığa göre · belirle şısına istekleri, beklentileri, düş ları ve· erkekleri iki ayrı dü nyaya
nen değerler üzerine kurulaca leri, tatminsizlikleri, hırsları, mahküm etmekte yapay, sahte
ğıdır. Bunlar onu iyi ev kadını, tutkuları olan bir varl ık çıktığın değerlere göre oluşmuş, ruhsal
iyi anne, iyi eş ve statü simgesi daysa şaşkınlığa uğramıştır. bakımdan sakat, sağlıksız, mut
olarak biçimlendinh. hamaratlık, Bu çift yönlü yanılgı, toplu suz kadın ve erkekler çıkarmak-·
temizlik, titizlik, iyi aşçılık; seve mun genç insanlara rollerini yıl tadır ortaya. Yen içinde kaldığı
cenlik, yumuşaklık, anaçlık, du lar boyu ezberlettiği bu oyunun sürece kolun kırı lmasının sistem
yarl ılık; ölçü lü bir şuhluk, güzel fiyaskosu, çok kısa sürede orta açısından fazlaca bir önemi
lik, dirilik; ş ıklık, zerafet, ba ya çıkar. ilk günlerin hevesi yoktur; kutsal aile bu sakatlıkia
kımlılık; iffet, edilginlik, boyune pavyonlu kaçamaklara, evi ih rına ra[ nen, daha doğrusu bu
ğicilik, uysallık . . . gibi değerler male, karısının yüzünü görme sakatlıkları sayesinde, gerçek
dir. me isteğine ; kadın içinse konu ten toplumun· üstlenmesi gere
C insel kimlikleri, kişilikleri komşu ziyaretlerine, beyaz atlı ken birçok işlevi -çocukların,
birbirine tümüyle aykırı bu de prens düşlerinin tuzla buz oldu yaşlıların bakımı, beslenme, te
ğerlere göre biçimlanmiş bu iki ğu, ev içi sorun ve sorumluluk mizlik hizmetleri- tıkır tıkır yü
ayrı dünyanın insanları bir ara ların olanca ağı rlığıyla üzerine rütmekte, resmi ideolojiyi her
ya geldikle rinde ne olmaktadır? çullandığı soğuk bir yalnızlığa, gün yeniden üretmekte, bireyle
C insel baskı lardan kurtulma giderek çoğalan çocuklar, arka rin düşlerini ve hareket yetilerini
nın, ilk kez toplumsal ahlak ve . sı kesilmeyen çamaşır, bu laşık, sınıriayarak davranış normlarını
resmi ideolojinin onayladığı bir yemek hazırlama çilesiyle kro belirlemekte, tüketim kapasite
birlikteliği yaşamanın olanağını nik bir yoksunluk duygusu , sinir sini her gün artırmaktadır.
yakalayan genç çift, çok kısa bir ve öfkeye dönüşür. Toplumumuzda giderek ar
süre sonra yoğun bir iletişimsiz Bu cehennemde kadının sı tan sayıda kadın ve erkek ken
liğin kucağında bulur kendisini. ğınağı "dırdır", erkeğinkiyse dilerine dayatılan deli gömleğini
Birbirlerine göre biçimlendiril "zorbalık ve dayak''tır. reddederek içsel dünyalarını
medikle ·ini, konuşacak, payla ilk günlerde adına sevgi de bağımsızca ve özgürce gelişti
şacak bir şeyleri olmadığını tez nen duvgulanımlar giderek nef rip zenginleştirebilecekleri bir
kavrarlar. Beklentileri yanlış bi ret ve intikam hırsına çevrilir; toplumsal biçimlenişi aramaya
çimlendirilmiştir; kadın yaşamı aynı çatı altında yaşayan, aynı yöneldiğinde... işte kıyamet o
boyunca evin e kmeğini getire- yatakta uyuyan iki yabancı ; bir- zaman kopacaktır!
14
UNUTULAN KADlN
Fatma KETHUDAOGLU
evrimci yazarlar içinde hale gelince lstanbul'a döndü . 1 940- 1 5 Kasım 1 941 ) . Bu der
D onun kadar unutu lan bir
başkası daha olduğunu
Yurt dışına gitmeden önce
gazeteciliğe daha çocuk yaşın
gi hükümetin politikasına ters
düştüğü için devrin içişleri ba
sanmıyorum. Sanki gizli bir el da başlamış, örneğin 1 922 yılın kanı Şükrü Kaya'nın özel olarak
onun Fransızca'dan Çince'ye da Ankara hükümetinin temsilci sorguya çekip gözdağı vereceği
kadar birçok yabancı dile aktarı si olarak lstanbul'a gelen Refet kadar sakıncalı görü lüyordu.
lan eserlerinin kendi dilinde ya Paşa ile ilk konuşmayı yapan O yı llarda kadının cinsel ba
yınlanmasını engel-lemiş, he gazeteci olmuştu. O sırada ğ ı msızlığını, ekonomik, politik
men hemen hepsi sararmış Alemdar gazetesinde çalışı . haklarını savunup, Engels'in gö
gazete sayfalarında katmış. Gü yordu , sonra ikdanta geçmiş rüşlerini dile getirecek kadar
nümüzde Suat Derviş ad ını orada ilk kez bir kadın sayfası gözü pek bir yazardı Suat Der
anımsayan kaç kişi var acaba? oluşturmuştu. viş.
Darülfünun hocalarından Suat Derviş, daha sonra yurt Soylu kökenine, kontes kız
Prof. Dr. ismail Derviş'in kızı dışına gitti. 1 933'te Türkiye'ye kardeŞine karşın her zaman
o lan Suat Derviş özel öğrenim döndüğünde artık usta bir gaze ezilen kitlelerin yanında olmuş,
gördü, daha sonra Berlin Kon teci o lmuştu. O sırada istan kadın haklarını bütün gücüyle
servatuarı'nda ve edebiyat fa bu l'da yayınlanan gazetelerin savunmuştur. Devrimci Kadın
kültesinde okudu. Gazete ve hemen hepsinde makaleleri, fık lar Birliği'nin kurucularındandır.
dergilerde çıkan yazı larının bü raları, röportajları , roman ve öy Tan gazetesi, Ikinci Dünya
yük bir ilgi görmesi üzerine öğ küleri yer alıyordu. Savaşı öncesindeki gergin or
renimini yarıda bırakarak kendi On beş günde bir çıkan anti tamda Avrupa'daki politik çekiş
ni tümüyle yazmaya verdi. faşist Yeni Edebiyat dergisini meleri izlemek üzere yazarlarını
Hitler'in ve Nazilerin ortaya çıkı yasaklanana kadar ancak 26 dış ülkelere gC;indermişti. So
şıyla Berlin onun için yaşanmaz sayı yayınlayabildi, (5 Ekim nuçta en ilgi çekici yazılar Fran-
15
sa ve Amerika'ya giden Sabiha
Sertel ile Sovyetler Birliği'ne gi
den Suat Derviş'in röportajları
o ldu.
Eşi Reşat Fuat Baraner'in
1 944'te tutuklanmasından son AŞKLA BiLENMiŞ
ra, her gün biraz daha artan po
litik baskı nedeniyle, özeinkie
1 945 Tan Matbaası olayının suretini çizdim
sonrasında gazeteler onu kad giz dolu yüzüne toprağm
rolarına almaktan korktular, an serptim güzel/iğini
cak Son Posta gazetesi bir ro
manını güçlükle kabul etti. uzak, yargtlardan
Çevrenin ilgisizliği, hastalık, ge- · soğuk duvar gölgesi
çim zorluğu birbirine eklenince düşmemiş odalardan
çaresiz kalan Suat Derviş
topladim sesini
1 953'te lsveç'e abiasının yanına
özlemindi
gitmek zorunda kaldı. Birlikte,
ç1rpmt1S1 suyun
Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde
eteğini toplayan güneş
dolaştılar. Eşinin tutukluluk ve
tamkt1
sürgün cezası bittikten sonra,
uçuşan türküsüne
1 963'te tekrar lstanbul'a döndü, gölün saydam yüzeyi
Taksim civarında küçük bir örttü Çiplak bedenini gecenin
aparıman dairesinde yaşamları-
. nı sürdürdüler. bir ağ1t
1 968 yı llarında Suat Der nas1l içten ve ağlamakli
viş'in gözleri bozulmuştu, bir yine de yiğit
dergiye küçük taşlamalar yaza tüm susuşlardan
biliyordu ancak. Aynı yıl, eşini çarparsa karanliğa tokat gibi
kaybettikten sonra, büsbütün büyüdük aym güçle
suskunlaşıp köşesine çekildi, dilin, dilimdi
yalnızca yazar Neriman H ikmet aşkla bilenmiş
onu bırakmamış, sanki annesiy
miş gibi ilgileniyordu. ÇlilDEM SEZER
1 972 yılının temmuz ayında
öldüğünde, cenazesinde ancak
birkaç şair, yazar ve gazeteci
vardı . Aynı gün cenaze törenr
yapılan, yeraltı dünyasının ünlü
isimlerinden Oflu Hasan içinse onun için çok geniş ve kapsaml ı giderek ondan bir şeyler okuya
yüzlerce çelenk yollanmı ş, ünlü bir çalışma yapılması gerekir. biliriz. Ama ne yazık ki ü lkemiz
işadamlarından sinema ve tiyat Yurt dışında yazdığı eserler, bu de böyle güzel bir gelenek, kü
ro sanatçılarına, politikacılara, rada gazete sayfalarında kalan tüphanecilerimizin tüm
avukatlara, o devrin çalışma ba roman, öykü, fıkra ve röportajla çabalarına k�uşın henüz yerle
kanı Ali Rıza Uzuner'e, hatta rı titizlikle toplanmalıdır. Kanım şemedi.
genelev kadıniarına kadar çeşit ca bu çok ilginç bir doktora çac Belleklerde kalan, yalnızca
li, karmaşık bir topluluk bir ara lışması olabilir. "Fosforlu Cevriye" romanı ; o da
ya gelmişti. Bu yazıda eserlerinin adları şarkısı yıllar önce Neriman Kök
Suat Derviş'in yaşamını, nı sıralamayacağım, çünkü ço sal'ın çevirdiği film ve de aynı
eserlerini, özellikle toplumcu ğunluğu kitap halinde basılma adla yayınlanan bir TV disizi ne-
yönünü kısa bir yazı çerçeve dı, basılanlar i da çoktan deniyle . . . . . .
sinde anlatmak olanak dışıdır, tükendi. Ancak kütüphanelere
16
""
eni bir güne başlamanın Koca eline mi bakacaksın? mamak . . . kaygı lar . . . kaygı lar . . .
V bezginliğiyle pencereden
bakıyorum. Sokak her ya
Sonra pişman olma da . . .
-Iki çocukla yıpranırsın kı
Y a kendime olan güvenim?
Kendimi tanıyamıyorum artık.
na dağılmış, koşuşturan insan z ı m. Biraz da koca ekmeği ye. Bu gidişe dur demeliydim.
larla dolu. Herkes günü yakala Çocuklar, evin işi sana yeter de · Evde yabancı dil çalışarak ken
ma telaşında. artar bile. dime bir pencere açmak iste
Eteklerini savurarak otobüse Beni evin içine iten zorunlu dim. Yeni dostlar edinme, ken
yetişmeye çalışan bir kadın dik luk neydi? Bana verilen kadınlık dimi geliştirme isteği beni
katimi çekiyor. Tanıdık birine mi rolü mü? Benim gibi birçok ka yeniden öğrenci olmaya itti. Yi
benziyor ne? dın mesleğini bırakıp eve kapa ne tepkiler, hatta engellemeler.
Evet, başka bir sokaktan, nıyor. Analık duygusu ne kadar -Bu yaştan sonra mı? Sen
yaşanmış eski bir hikayeden ta ağır bir soru mluluk. insanı ya çocuklarını yetiştir yeter. Evde
nıyorum onu. şamdan koparıyor. işin az mı geldi, nasıl zaman
O kadın bir amazon yüreğiy Iki odanın içine koskoca bir bulacaksın? . . . _
le karşılardı her günü. Yaşam, dünyayı sığdı rabilir miydim? Evde işlerin aksayacağından
çal ışarak kendi ayakları üzerin Ben küçücük dünyarnda boğu korkuyorlar. Varsın biraz eksik
de durmaya başladığından beri, lurken çocuklarıma ne verebilir olsun. Ama hayır, her şey tıkı
bir büyüden farksızdı onun için. dim ki? rında.
Bu büyünün panltısına kapıldı Yaşamın yükünü bölüşecek · Kayıt yaptırmaya gittiğim
ğından bu yana sabahları daha tik. Oysa bölüşülen sadece me gün, şehrin acemisi gibiydim.
sevecen doğmaya başlamıştı kanlar. O, yaşama her geçen Ben işten ayrılıp evde oturmaya
sanki güneş. Günün ilk ışıklarıy gün daha da hırsla sarılıp dün� başladığırndan bu yana Istanbul
la içine sevinç dolar, bir ceylan yasını genişletmeyi sürdürürken nasıl da değişmiş. Meğer dün
çevikliği ile düşerdi yola. benim önümde duvarlar yükse yam ne kadar daralmış. Yeni
Çalışma masasının başında liyor. Kirletilmiş çoraplara, ütü den öğreniyorum, sinırları zorla
derin bir soluk alırdı. işte hayat süz gömleklere, üzerime sinen yarak. insanları, dünyayı yeni
buydu. Nefes alabilmek, ürete-· mutfağın buğu su na esir oldum. bir gözle tanımaya çalışıyorum.
bilmek. Hesap makinesinin ba Annem gibi saçımı süpürge Otuz yaşında gençlikten birkaç
şında unutur giderdi kendini. etmek zorunda mıyım, beni de yıl çalmak ne kadar da keyif ve
-Yeter artık. B ı rak şu işi. silip süpürsünler diye? Babam rici .
-Aldığın parayla on gün dan para isterken nası l da ezilip Evet dünya, bensiz döne
idare edemiyorsun. büzülürdü. Az mı çabalamıştı mezsin. Benim gibi daha nicele
-Bak benim işlerim düzeldi. elimiz ekmek tutsun diye. ri var; bir karışlık yaşam alanla
Sen çal ışmasan da olur. Evin içinde günlerin birbirin rını bir buçuk, iki, üç karışa
-Evle, bizimle ilgilen. Hem den farkı yok. Ortada görünen çıkarabilmek için tüm gücüyle
daha çok beraber oluruz ... hiçbir şey yok. Ama akşam didinen. Sonsuzluğun sınırı yok.
Evet, şimdi evin duvarlarıyla olunca dizimde derman kalmı Hele insan olabilmenin hiç yok.
beraberim. Bilmem kaç metre yor. Zaman zaman okuduğum Ben varım ve gerekliyiin senin
karelik alan içinde dolanıp duru kitaplar, e lişleri de beni oyala için. Dört duvarın içinde de ol
yorum. mıyor. Günbegün bir eksilmeyi sa. Abanarak duvarlara ve üre
Istifa dilekçemi verdiğim gün yaşıyorum. terek kendimi.
düşünmüş müydüm? Ne kadar Akşamları konuşacak tıe ka Bir kadın yine pencereden
sürecekti bu ayrı l tş. Bir yıl mı, dar az şeyimiz kald ı. Görüşebil bakacak bir sabah. Eteklerini sa
çocuklar kaç yaşı na gelinceye diğim insanlar da azaldı. Koca vurarak koşuşan kadınlardan bi;
kadar? dünyada, sanki tek başıma kal rinin yerinde olmayı özleyerek.
-Bunca yıllık hizmetine ya dım. Küçüğün rahatını bozma Ama o sabah pencereden ba
zık. Çocuklar nasıl olsa büyür. mak, büyüğün derslerini aksat- kan o kadın ben olmayacağım.
17
İKİ RESiM-İKİ KADlN
Tansu BELE
19
kendi kadınlığını (toplumunun ca gidişteki çarpıklığı var gücüy derek senin erkekliğini de yal
da) , hem de -en önemlisi le haykıran bir ses . . . nızca kullanmak, kullanmak,
kendi toplumunun erkeğini, na Evet: Dünya, 19. yüzyıldan kullanmak... Almak satmak uğ
sıl bir yük, bir sorumluluk altına 20. yüzyıla geçerken, bu yüzyıl ru na harcandıktan sorira ne ya
soktuğunu bir bilebilseydi... eşsiz güzellikler vaat etmektey pay.ım senin uygarlığını, ne ya
Bilemiyorum, Halide Edip di insan yığınlarına. Batının elin payım seni? Zavallı .horlanan,
konusunda (özellikle bir tek fo de bayraklaşan bilimin gücü , ayaklar altına al ınan kadınlığım
toğraf açısından) çok katı, belki yarattı� ı teknolojik araç gereç bana yeter de artar bile."
de yanlış kanılar mı öne sür ordusunu da yanına alarak, da Bizim o ciddi, sorumlu Hali
mekteyim? Ama, geçen yıl bir ha varsıl yaşama koşulları sağ de Edip'imiz, elbette bunu diye
gazetede görüp keserek sakla layıp özgür kı lacaktı insanları. mezdi. Çü nkü onun çağı (o yıl
mış olduğum Edith Piaf'ın fotoğ Açiarı doyuracak, çocukları eği lar) , batı uygarlığına hayran,
rafını düşündükçe . . . Yanılm ıyor tecek, üşüyenleri ısıtacaktı. Dr. onun kulu kölesi bir çağd ı . O
muşum gibi geliyor. . Albert Schweitzer boş yere git uygarlığın erkakçe aklına da.
Evet, yazıma konu o lan ikin memişti Afrika'ya. Oradaki in Şimdi, bu iki kadın fotoğrafı
ci (daha doğrusu· birinci) fotoğ sanlara götüreceği güzel şeyler nı birleştiren noktaya gelince,
raf Ed ith Piaf'ın bu fotoğrafı. .. vardı. Ama bu düş gerçekleşe sanırım ki anladınız: Onlar, bu
Halide Edip gibi ciddi, kültürlü, medi. Ç ünkü bu düş, yalnızca iki ayrı kadın da, DEGiŞiM ÇA
geri kalmış bir toplumun yetiştir ERKEGiN elinde yüceltimiş bir GI'nı yakalamışlar, duyumsa
diği en değerli (elbette kadın «elde etme-alma-kullanma .. a mışlar. .. Ikisi de, ayrı yollar al
hakları konusundaki savaşırnla racına dönüşüverdi. Indirgendi. malarına karşılık, değişimi ger
rını da göz ardı etmemek gerek) Yüzyıllardır, yalnızca erkeğin çekleştirememi�er . . Ikisinin de
..
yazarlardan biri konumunda akıl, düşünme, yaratma, etme inandıkları DEGIŞIM'in gereği
olan bir kişinin karşıs ında bir eyleme gücüne öncelik verilmiş onları birleştirirken tuttukları yol
şarkıcı yosmanın çığlık çığlığa olması, toplumsal açıdan hep ları da ayırmış. Ne erkekçe yak
somutlaşan acısının fotoğrafı. ona öncelik tanınması yüzün laşımlar ne de kadınca atılan
B u resimde Edith Piaf, Pa den . . . Kadının güçleri güdükleş çığlıklar yeterli gelmiş . .
ris'in pis kaldırımlarından sahne tirildi. Sonuç olarak da, erkeğin Peki öyleyse ne? Ne? Kadın
ışıklarına gelme bu çılgın, duy yarattıkları , onun erkekliğinden çığlığı güç verebilir mi erkeğin
gusal küçük kadın, öylesine KA doğan, erkekliğine bağlı bencil değişimini sağlamaya? Toplum
DINCA bir başkaldırıyla bas duygularının elinde korkunç si ların tecimsel gidişini? Salt o da
bas bağırmakta ki! Hem de, lahlara dönüştü. Erkeğin gas yetmez ki . .. Kim bilir, belki. Bel
ezilmiş, horlanmış, metalaşmış, pettiği kadının verici yapısı, onu ki: Inanmak istiyorum. inanmak,
kullanılmış, alınıp satılan, beş bir sürekli "ai ıcı , yokedici" duru düşünmek ve yapmak.
paralık değer biçilip verilen, alı muna soktu. Oysa şimdi erkek, Yazımı burada noktalıyorum,
nan KADlN yüreğinin bütün gü bunun faturasını yine kadına sağlıcakla kalın.
cüyle! Gitgida daha çok, çılgın ödetmek peşinde: Ondan, eşsiz
ca tecimselleşen dünyanın, 20. bir tüketici, yiyici yaratık yarata
yüzyılın, insanı bir pu la satan rak . . .
dünyasının karşısında, küçücük işte, Halide Edip'ten (belki
ağzı, ufacık yüzü, yamru yumru yıl ve çağ olarak çokça değil, Aydm Öztürk
kafası , kuş pençesi elleriyle acı ama derieyim ve görüş açısı
dan kıvrana· kıvrana, burkula olarak) epeyce sonra yaşamış
burkula! Derisi, yanakları, kas olduğunu varsaydığım Edith Pi Yanardağ S1cağ1nda
ları çarpılıp, bütün gücüyle dire af'ın fotoğrafında donuklaşan şiir
ne direne ... Bıçakla oyulmuş çığlığın anlamı budur bence. (Ikinci baskı)
korkunç bir yara izi gibi. Bu re Edith Piat, ikinci Dünya Sava
simde önemli olan, artık ne gi şı'nın korkunçluğunu da yaşa
yim kuşam, ne şunu bunu an dıktan sonra, bütün (küçücük
ama anlamlı) gücüyle bağırıyor:
Ekin Yayınları
latma, öğretme, açıklama isteği
Yalnızca somutlaşan bir ç ığlık: "Yeter! Bütün bu yarattıklarını al
Bütün dünyaya kafa tutan bir in da başına çal. Bu yapıp ettikleri
sanın yadsıyışı, o kadar. Yalnız- ni. .. Beni de, kadınlığımı da, gi-
20
FİLDİŞİ KULE /
Gülgün G. ARIGÜMÜŞ
Gülçin, profesörün küçük odasında kimisi kol rün çevresindeydiler. . . Zaten her zaman bir ara- .
tuklara kimisi de sehpalara tünemiş, dikkatle hoca daydılar. Sürekli bilgi alışverişindeydiler birbirle
yı dinleyen arkadaşlarına bakt ı . Odanın havası si riyle, horalarla . . . Kütüphanelerde . . . Her yerde . . . Bi
gara dumc.. . ıından iyice ağı rlaşmışt ı . Aydın, dinler racılarda bile! Kahretsin!... Hepsinden ayrı, yabancı
ken her zaman yaptığı gibi yine bıyıklarının uçlarını biri gibi duydu kendini yine ... O yarımyamalak in
emiyordu. Nazlı, hocanın ağzından çıkan her söz san olma duygusunu ... Bilim adamı olacağım ha? !
cüğü yazıyordu . Mehmet'in sürekli piposuyla uğraş Bf· ·Je işten, çocuktan, evden artırarak! . . . Koş ora
maktan dersi dinlemez bir hali vardı ama duydukla ya, koş buraya; ateş alır gibi!. .. Böyle mi yetiştire
rını bir bilgisayara işlereesine kafasına kazıdığını ceğim kendimi? lu şekilde mi bir üniversiteye kapı
çok iyi biliyordu Gü Için. Alemdar büyük bloknotuna lanacağı m? Aklına şaşarım senin!. . .
hocanın karikatürünü çizmiş, ağzından bir sürü ba Yolfar çamurlu, otobüsler kalabalıktı. Oturdukları
lon çıkarıp içlerine söylediği sözleri not etmişti... evin sokağı çukurfa dolu ve karanlıktı. Apartmanda
Gülçin'se Özlem'i düşünüyordu, mutfakta yığılı bu- · otomat yanmıyordu. Kendinden hiç memnun değil
laşıkları , akmayan suyu düşünüyordu; aklı nı bir tür di! Suratı asık girdi eve. Özlem'i yuvadan aldığında
lü derse veremiyordu. Sıkınt ıyla içini çekti. Odada yarım ağızia bir nasılsını dayamış sonra da ne dedi
kilerin çoğu dönüp ona baktılar. Yüzü kızard ı · ğini dinlememişti bile. Özlem eve girince küskün
Gülçin'in, başını bloknotuna eğdi. küskün gidip televizyonu açtı, karşısında yere otur
Profesör derse ara verince Gülçin canı sıkkın du.
sıkkın eşyalarını topariayıp ceketini giydi. Arkadaş Gülçin kafasına üşüşen bir yığın tatsız düşünce
ları koridorda hocanın çevresini alıp konuşmaya yi bir kenara itelemeyi en sonunda başarınca, Öz
başlamışlard ı. Gü Için, içinde bir eziklik duyarak, "iyi lem1in anormal sessizliğinin farkına vardı. içindeki
akşamlari" dedi, merdivenlere yöneldi. ezikfiği yeniden duydu. Küçük kızı bugün öğrendik
D ı şarıda kurum kokulu hava bumuna çarpıverin leri yeni bir şarkıyı söylemeye zorladı ama onu duy
ce sanki her şeyin suçlusu oymuşçasına hırslanıp madı Özlem, çoktan televizyonun içine g irip Şirin
küfretti havaya! Yokuş aşağı inmeye başladı . Çok ler'in arasına karışmışt ı ! Gülçin mutfağa gidip
tan kararmıştı ortalık. Yukarıda arkadaşları profesö- bulaşıklara el att ı : Önce bir bardak kırdı sonra da
21
bulaşık kabındaki suyu üstüne döktü! Bulaşık sün ğine bir iki çatal sallayıp bıraktı, iştahı iyice kaçmış
gerini öfkeyle fırlattı lavabonun içine. Yatak odası tı. "Üstelik rahatladın değil mi Enis? Ev düzeniyle il
na geçip karanlıkta oturdu. Yüksek lisans eğitimini gili bir sürü karışıklık da bu sayede düzelir, oh ne
bırakacak mı, bırakmayacak mı, kesin bir karar ver- rahat! . . . " Benim küçücük kızım da pek sevindi: "Cu
, meliydi artık. Kaç zamandır kavgalaşıp duruyordu martesi beni tiyatroya götür o zaman!" diye atıldı.
kendi kendisiyle ! Bilimle uğraşmayı tutkuyla iste Bitti evet! ..
sem de neye yarar ki sadece istemek? Bu iş yarım Bölüm başkanının odasında, sigara dumanının
yamalaklığı kaldırabilir mi? Amatörlüğü? Bu koşul arkasından adamın yüzüne bakıyordu Gülçin. Belki
larda da daha fazlasını yaparnıyorum işte! Gecele on dakikadır da dinlemiyordu artık hocanın söyle-
rimin, uykularımın ne kadarını daha kullanabilirim? . diklerini. "Bırakma!" demişti hoca, ardından bir yı
Orda burda ayaküstü birkaç satır okumakla, tence ğın şey sıralamaya başlamıştı. SöyJediklerinin hiç
renin başında birkaç dakika düşünmekle bilim ada birini içten bulmadı Gülçin. Ders saatleri saptanır
mı olunur mu hiç!... Üniversitenin birine kapağı ata ken onunla kanlı bıçaklı olmuşlardı adeta. Mesai
bilmek için de kendime güvenemiyorum! Böyle hep aralarından yararlanıp kütüphaneye gitmeye kalksa
ötekilerin bir boy gerisinden koşabilen bir yarış atı kapılar duvar olurdu ! Milli Kütüphane akşam altı
gibi hissederken kendimi. .. Dahası . . . Of, dahası dan sonra kapalıyd ı ! Çoğu geceler sabahlardı, yine
mahası yok işte! Neden inat ediyorum sanki? · iki de çoğu seminer notlarını yetiştiremezdi. Mazeret
ayağı m bir pabuçta koşturuyoru m ... Bilgi me bilgi leri hep kendi uydurması gibi küçümseyici bir tavır
katıp eş dost toplantılarında ukalalık edeyim diye la dinlenir, Gülçin'e her fı rsatta bu işin amatörce
mi? ! Ocaktaki su kaynarnışt ı , taşıyordu. Kahretsini yapılamayacağı hissettirilirdi!.. Şimdi neden bu a
Katarnı toparlamalıyım artık, olmayacak düşler pe dam, bana ille bırakma diye ı srar ediyor ve bilimsel
şinde koşmamalıyı m ! Tekrar suyu doldurup bulaşı çabanın kutsallığı üzerine rıutuk çekiyor, allahaşkı
ğı yıkamayı sürdürdü Gülçin. Kararını verince ra na? "Kadınlar bilimsel çaba içinde gereken yerlerini
hatlamış, içi hafiflemişti. Derin bir soluk alıp güldü almalıdırlar!" Gülçin'in akl ına, bilfmi sık sık tildişi bir
kendi kendine. Birden, mutfağın kapısında dikilmiş kuleye benzetmeleri geldi! işte bu adam da kulenin
küskün küskün bakan küçük kızını fark etti. Gülüm tepesinde oturmuş, hiçbirinin ayakları yere basma
sedi. Üstünü başını ısiattığı için bulaşıkları durula yan iri iri laflar edip duruyordu ! Bu tatsız benzetme
masına hiç izin vermezdi ya, bu kez bı raktı : durula ye benim de aklım yatacak sonunda? Izin isteyip
sın. Özlem'in gözleri ışıl ışıl oldu! Anne k ız yer kalktı Gülçin. Bezginlikle sürükledi ayaklarını kori
değiştirdiler. Kız önce özenle durulamaya başladı dor boyunca. Kal ! Devam et, bu koşullardasın ama
tabakları sonra işi iyice oyuna vurdu. Ne ü stü başı sen yine de delice çalış, çabala! Yahu gülerler ada
kaldı ısianmadık ne de mutfak! Hiç sesini çıkarmadı ma be ! Neden çıkıp da erkekçe, evet bu yaptığın
Gülçin. Tatlı bir gevşeklik yayılmışt ı her yanına. Kı resmen delilik kızım, demiyorsun hoca! ... Neden
zının su oyununu sanki saydam bir sisin ardından bütün suçu, vebali benim üstüme yüklüyorsunuz
gülümsayerek izliyordu ve annesinin yüzündeki gü hainler!. . .
lüş iyice şı martıyordu k ız ı . Onunla ne zaman rolleri işyerinden izin almışt ı . is kokan havaya, pis pis
değiştirdiler, Özlem ne. zaman anne olup ona bir çiseleyen yağmura aldırmadan eve kadar yürüdü
daha bulaşık durulamayı yasak etti, fark etmedi bi Gülçin. Saat henüz üçtü ama soyunup yattı . Üstün
le Gülçin! Enis gelince bitti oyun. de müthiş bir ağırlık vard ı , bütün uykusuz gecelerin
Yemeği ısıttı Gülçin. Enis'le Özlem sofrayı kur yorgunluğuydu sanki üstüne abanan! Uyudu. Bir
dular. Gülçin, mastın bırakmaya karar verdiğini çor süre sonra düş görmeye başladı ; önce işyerinin
ba içerierken söyledi. Umduğu tepkiyi alamadı yüksek kapısından çıkıyor, ağır ağır yürüyor sonra
Enis'ten. Enis'in bu. kararı çok olağan karşı laması Özlem'in ve Enis'in ona uzanan kollarından kurtulu- ·
na gücendi içinden. Bilimin benim için bir tutku ol yor, bir kuleye doğru yaklaşırken ayaklarına kirli ta
duğunu defalarca söylemiştim; hep düşlerimi anlat baklar dolaşıyor, neredeyse düşecek gibi oluyordu
mıştım ona . . . Hiçbir zaman ciddiye almadı ki bunu! Gülçin. Ama hepsini aşıp kulenin dibine varıyor,
Mastır yapmamı bile bir fantezi olarak kabul etmişti orada başını yukarıya kaldırıp kulenin güneşin altın
zaten. . . Bir süre boş zamanlarımı değerlendirece da pariayarak bulutlara kadar yükseldiğini görüyor-
ğim sonra da hevesimi alıp bırakacağı m bir hobi gi du. Başlıyordu ağır ağır tırmanmaya . . . Kulenin te-·
bi görmüştü ... Sonuç da aynı kapıya çıktı ya! . . . Oy pesi aydınlık, terah ve huzur vericiydi . . . Bir de baktı
sa kendisi üniversitedeki kürsüsüne aşık! Bana ki Enis de, Özlem de oradalari
gelince de, fazla bilgi baş ağrıtır, midede hazımsız Gülçin akşam karanlığına uyand ı . Kararsızlıkla
lık yapar der, şaka yollu güler hep . . . Gülçin yeme- oturdu yatağı n içinde . . .
22
BİR KADININ GÜNLÜGÜNDEN
Ayla KAYTAZ
Çok yardımsızım. Herkes ben 2 Temmuz den başka her şey bu kadar
den bir şeyler bekliyor. "Kendi Para durumu dolayısıyla mo önemli? Yaşam enerjisini kendi
·
min" diyebileceğim vakti bula rali bozuk o lan kocam, sofrada · dilediğimizce kullanmak en ön-
mıyorum. M isafirler gelecek. televizyon seyretmek isteyen . ce gelen hak değil mi bizler
Çamaşırlar yıkanacak, ev derle oğluma sinirlendi. O'nu iyi eğite için? Bunu sessiz bir çığlık ola
nip taparlanacak . . . . cak . . .cak . . . mediğimden dolayı da bana rak içi mize hapsetmek zorunda
cak. .. Bezginim. Kelirı:ı,e leri arı- hayli sitem etti. olmak ne acı .
23
2 Ağustos Bu küçücük varlıkların yaşama
, Başırnçja bir ağırlık, zavallı çağıran sesleri beni neden etki
başım. Günlük tekdüze işlerin lemiyor? Sait Faik bu kuşlara
ağırlığını taşıyor. En iyi yol bir "tabiat harikası der. Ne güzel.
şeyler yazmak ve okumak. Beni Bu küçük "tabiat harikası" ısrarlı
onlardan -başka avutacak bir ötüşleriyle belki de beni uyan
şey yok. Birazdan Sennur Se-· dırmaya çal ışıyor. Öylece djnli
zer'in "Sesimi Arıyorum" isimli yorum. "Ne güzel ötüyorsun" di
şiir kitabını okuyacağım. Daha yorum. "Ne güzelsin'' O sanki
okumadan sevdim onu. Kitabın duymuş gibi daha berrak, neşe
kapağı da ne güzel öyle. l i, ritmini sürdürüyor. Onu sevi
1 Ağustos yorum. Benim için ötüyarmuş
Bağnazlık, karamsarlık, ba duygusu doğru olmasa da, ba
yağı lık gibi insanı küçülten şey na öyle geliyor. "Seni seviyo
lerin yanıma yaklaşmalarına rum" diyorum yavaşça "seni se
izin vermedini. Ben bir kad ı n viyorum."
o larak özgür bir insan olmaya Içimden geldiği gibi davran
da çaba gösteriyorum . mak neden altüst ediyor beni?
"Düşünmek ibadettir" Hadis Eyvah, mutfakta süt var,
i Şerif ateşte!..
8 Ağustos Akl ı mdan geçenler: Erich Heckel
Dün akşamdan beri yakalan Kadınlar kendilerini sömürt
d ığ ı m bir "iniş" hali. Gece uyan memeli, fakat şefkatsiz de ol iyice biliyorum artık. Kolayca in
dım. Karmakarışık düşünceler mamalı . Erkeklerin bize çok ihti ciniyorum ve bunu belli edemi
içinde yeniden uyudum. Geee yacı var. Onlara öğreteceğimiz yorum: Sabırl ıyım. Karşımdakini
lerin yorgun uyanışları . . . Gü nle çok şey var unutmamalı. hoş görmeye çok fazla yatkı
rin tekdüze tükenişi . . . Bende ar Birbirimizden öğreneceğimiz nım. Öfkemi bastırıyorum. Kar
tık dayanma gücü kalmadı çok şey var. Daha olumlu biri şı mdakini kırmamak için (mi?) .
galiba. Ellerim ve ayaklarım kü dünyayı kurabilmek için. Her Ama bakıyorum beni ineitme
tük gibi. şey bir anda olmuyor. tyice bili- rnek içi n hiç kimse kendini tut
1 2 Ağustos . yorum artık. ma zahmetine katlanmıyor.
"Çardaş Fürstin"den aryala 1 Eylül
rın çoğunu çocukluğumdan beri 29 Ağustos Bir şiirimde:
biliyormuşum. Ne güzel. Kendimi anlayabilmenin tek
"Gururum beni hep alçakgö
1 7 Ağustos yolu yazmak · galiba. En büyük
nüllü tutar" diyorum. Bu gurur
Yaşlı komşum Fitnat Ha gereksinimin özgürlük olduğunu sözcüğü neyi ifade ediyor? "In
nım'ın söylediği: sanlık gururu nu" mu ? Meslek
"Haşa kuluna zulüm etmez
Hüda'sı SEVDAMIZ ÇiÇEKLENiR
Herkesin çektiği kendi ceza CÜLSG:Yf A KYÜZ ZULADA
sı" Şiirler: 96 Sf. 7500.- TL.
beytini beğendiğim için yazı C u m h Uriyet Kitap
yorum. Kul übünde ve dağıt ı m larda.
24
gururunu mu. Inciten insanı bö diyorum. Ya da kendimi anlat cumle: (belki bir gün bir roma
bürlendirip, sevindirmemek için mak için başka bir. yol bulmalı nımda kullanıveririm) "0, h ayatı
geliştirilmiş . bir savunnma me yı m. Olan oldu . Şimdi haklılığı mı nı bazı anlar üzerine kuranlar
karimasını mı? bir yana bırakıp, ortamı düzelt dandı."
Kendime ait pek çok gerçeği mem gerek" diye dişimi sıkmak
görmezlikten gelerek yaşamak daha da yıpratıcı olabilir. 28 Kasım
bana nelere mal oldu, hiç biliyor -Ağlamak işime yarayabilir. Çok yalnızım. Evim, kocam
muyum? -Olayların üstüne çıkabilirim. ve çocuklarım var. Ama galiba
-Gün doğunca her şey daha çok yalnızım. Gece uyuyamıyo
5 Eylül kol ay olacak. . .v.b. rum. Yazamıyorum. Yaşamıyo
Bu gece sabaha karşı gör Bunlar işe yarayabilir. Insan rum hissini içimden atamıyo
düğüm rüyada kendimi, bu lun ları sevmekten vazgeçmeyece rum.
duğum yeri istila etmeye çal ı ğime göre, ara sıra öfkeyi, kız Bu bir çöküntü. Sebep? Artık
şan düşmana karşı dehlizlerde, g ınlığı ve acı çekmeyi göze hiçbir şey bilmiyorum. "Taham
büyük bir korku ve umutsuzluk .almalıyım. . · mül mülkü" yıkılmış gibi . . . . Dalıp
içinde saklanırken gördüm. Kar Atasözüm: "Insandan umut dalıp gidiyorum.
şı taraf her bakımdan üstün ve kesilmez" olmal ı . · Sevgiye inan Bu, hiç iyiye işaret değil.
donanımlıydı. Helikopterl�r. as eımı yitiremem. Çünkü sevgi
kerler, sığınaklar, silahlar onlar dağıtıldıkça çoğal<:ın bir güç. 25 Aralık
daydı. Bense tek başımaydım. Bir kaç h afta önce tesadüten
Sığındığım dehlizde ele geçiriı 1 1 Ekim "bir kadın dergisi" çıkaran genç
rnek üzereyken aniden uyan- 7 Ekim sabahı bir hafiflik arkadaşlarla tanıtıştığım. Anne
dım. duygusuyla uyandım. Kendimle min eski evinin yanındaki eski
·
Sabah, rüyamı unutmuşum. barışmaya başl ıyorum g aliba . . . . bakkal dükkanından bozma mi
Kahvaltıdan sonra günlük işler Hayatımı yeniden gözden geçir nicik bir yerde çalışıyorlar. On
le uğraşırken birden anımsa meme, tuttuğum bu defterler ları çok sevdim. i nanç ve genç
dım. Her şeyi bı rakıp hemen bu yardım ediyor. Geriye dönüp lik dolular. Kadının konumu
raya yazıyorum. defterlerini karıştırdıkça anlıyo üzerine kafa yorup, kendisini
rum ki pek çok zamanımı iste gerçekçi bir şekilde ü retebilme
9 Eylül . mediğim şeylere razı olarak ge si için mücadele etmesi gerekti
Artık kendimi·tanımaya daha çirmişim. ğini savunuyorlar. Beni araları
çok vakit ayıracağı m. Artık bunu istemiyorum. na aldılar. Benden yaz ı lar
bekliyorlar.
1 2 Eylül 1 8 Ekim
Bir hikaye yazmaya çalı şıyo Bazen çok güzel düşler gö 1 1 Ocak
rum. En az on defa yeniden rüyorum. Başka biriymişim gibi Artık ne olursa olsun, yaz
başladım. Yine de olmadı, ol geliyor bana o zaman. Bu düş mak uğraşı m olacak. Çaba gös
muyor. Bıraktım. . leri seviyoru m ve onları gördü- terecek ve başaracağım. Bu bir
ğüm için seviniyorum. mucize Tanrı m ! Artık yalnızlık
15 Eylül duymuyorum. Çocukluğumdan
Adı m ad ı m yaklaşıyordum. 1 Kasım beri kurduğum düş gerçekleşi
-Nereye? Gittikçe bastıran bir özgürlük yor. Yeniden doğmuş gibi haya
-Yazarlığa. ihtiyacı. Bu acaip duygulanma ta başlamak ne güzel.
-Nasıl anladı n? l ar, hayal kurmalar .. Bir bulutun Biliyorum, özgürlük bu. Ben
-Bilmem, çalışıyorum işte. içinde eriyormuş gibi bu dalgm kadını m ve insanım. Kendimi
-Sezgi? lık hali...Bütün bunlar bu ihtiya üretebiliyorum. Yazabiliyorum . . ·
Hepimizin bi rleşe bileceğimiz bir insan hakları idealine, insan onuruna yönelik evren
sel bu sayg ı ya ulaşabi ldiği miz zaman insan lar arası nda yar ı n ı n barışcıl ilişkilerini ve
uluslararas ı nda verimli işbirliğini sağlayacak bağ ı da kurmuş o l uruz.
Michael Simth 1 Unesco 'dan Görüş
26
daki yeri öküzümüzden sonra yoğrulmasıyla yeni ve devingen kadından daha değerli. Kız ço
gelen" tanrıçaların yurdu. bir biçime bürünür. Kısaca, şai cukları bazı durumlarda diri diri
rin düşünsel gelişimi, birey ola toprağa gömülebiliyor, hatta o
NEDEN AZ rak zihinsel ve ahlaksal evrimi, dönemde kadının insan sayılıp
yaşadığı çağ ın realitesine bakışı sayılamayacağı bile ciddi şekil
Ana Tanrıça'nın, insanın uy şiirinin kaderinin de belirleyicisi detartışılıyormuş.
garlaşmaya başlamasıyla birlik dir.
te var olması ve sı nıfsal kat Anna Seghers'in bir sözü ISLAMDA KADlN
manlara ayrışan topluluklarda, var. "Yetenek kazanılır da, kay
mülkiyet kavramıyla beraber ye bedilir de" Evet yetenek, kaybe lslamiyet, Cahiliyye dönemi
rini erkek tannlara bırakması dilebilir. Ilgi alanına zaman ayrı- ne oranla kadı na, müslüman er
süreci, çok uzayabilecek ayrı lamıyorsa, yeterince · emek · keğe göre yarı yarıya sayılabile
bir yazı konusu . Bizim konumuz verilemiyorsa, yaşam bu doğ cek bazı haklar kazandırmış.
ise, Anadolu'da kad ının sanatla, rultuda biçimlendirilemiyorsa, Dört Halife döneminden sonra
daha da özel olarak şiirle ilintisi. yetenek körelebilir. dinin siyasete alet edilerek bas
Beni, ucundan kıyısından da ol Ataerkil aile düzeninde, mül kı aracı haline getirilmesiyle bu
sa bu konu üzerinde düşünme kiyetin bir parçası haline gelen hakların büyük bir kısmı işlerliği
ye iten nedenlerden biri, şiir kadın, bin yı llar boyunca kendi ni yitirmiş.
söyleşilerinde sıkça karşılaştı sine dayat ı lan rolü oynamak zo Marsiye formu , Arap şiirinde
ğ ı m bir soru: runda kalmış. Hayata, ona izin önemli bir yer tutar. Bu formun
"-Ü lkemizde kadın şair sayısı verilen ölçüde ve çizilen sınırlar yarat ıcısı Arap kadını. Arabis
neden az?" içinde katılabilmiş. Dinsel olsun, tan'da yapılan ölü gömme tö
" Edebiyat ve sanat, toplum toplu msal olsun, bağlayıcı ve renlerinde bir kısım kadınlar ölü
sal hayatın aynasıdır" der Ple yaptırımc1 kurallarla, eli, kolu ve lerin arkasından ağlayarak, ona
hanov. Sanat ürünleri toplumsal beyni bağlanmış. Ağı r koşullar methiyeler düzmeyi meslek ha
ilişkilerden doğan olay ya da ol içinde yaşaması bir yana, be line getirmişler. Günümüzde de
gulardır. yinsel gelişimi engelleyici, tek Anadolu'nun birçok yöresinde
Sanatçı toplumu , toplumsal düze işleri sürekli üstlenmek "yakımlar" şeklinde süren bu
bilinç da sanatçıyı etkiler. Top zorunda bırakılmış. Bin yıllarca gelenek, kadının Arap şiirine bu
lumsal bilinci ise, toplumsal duvarların ardına sürülen kadın, formu kazand ı rmasını sağlamış.
şartlar belirler. Burada kadının doğuştan var olan yetenekleri Bu ağlayıcı kadınlardan biri de,
toplumsal gelişim ve bireysel nin nası l ve hangi koşullarda bugün bile önemli bir Arap şairi
o luşumunu belirleyen sürece farkına varacak, zamanının ve sayılan Hansa. · Yalnız, burada
değinmek yerinde olur. enerjisinin ne kadarını bu yete değinilmesi gereken, kadının
Şiir, hayatı yansıttığı ve aşa neği geliştirmek için ayırcaktı özgür biçimde sanatsal üretim
bildiği ölçüde yolunu bulur. Şiir k'?
ı. de bulunamadığ ı . Toplumsal bir
ne durağan bir yansıtma, ne de Anadolu'da en eski uygarlık işlevi yerine getirirken sanatsal
sadece bir seçenek sunucudur. lardan biri olan Hitit'lerde kadı ü retime, sadece kısıtlı bir konu
Işlevsellik adına bunlar gerekli nın saygınlığını kaybetme süre da ve formda katılma . olanağı
kuşkusuz. Gerekli olan bir diğer cine başta değinmiştik. bulabildiği.
şey de içinde var olduğu toplu Yaklaşık 1 000 yıl süren bu uy Müslümani iğı sonradan be
mun tarihsei süreçteki kültürel, garlık döneminde bilinen kadın nimseyen bazı Türk boylarında
düşünsel ve ekonomik-politik sanatçı yok. Varsa da ben ula ise, I slamiyat'in kadına refor
gelişiminin bir ürünü olabilmesi. şamadım. Görünen o ki Hi mist bazda sağlamış olduğu ki
Şiir, çağını kavramalı, yansıtma tit'lerde kadın, toplumsal konu mi hakların kısa sürede geçer
lı ama asla bu kadarla yetinme munu iyice yitirerek zamanla siz hale gelmesiyle kadın
melidir. Nesnel ve öznel ger toplumsal karar mekanizması n Islamiyat öncesi var olan hakla
çekliğin çakışması için de dan silinmiş. rını da yitirmiş. Islamiyat kadını
e linden geleni yapmalıdır. Kuran'da Cahiliyye devri o la evine kapatmış, egemen güçle
Şiir öncelikle bir duyarlıktan rak tanımlanan Islamiyat öncesi rin, dolayısı ile de erkeğin buy
yola çıkar. Yaşamdaki algı lama Arap topluluklarında kadın daha ruğuna sokmuş. Bu durumu
ve birikimler, bireyin - şairin - da aşağı konumlara düşmüş. Selçuklular'da ve daha sonra
bilinç süzgecinden geçerek Arap erkeğinin gözünde deve da Osmanlılar'da gözlernek ola-
27
sı. Selçuklu döneminde, bir yıl din'in kadınla ilgili getirimleri rünmüş birkaç kadının katıldığı
dız falı bakıcısı olan Müneccime Şeyhülislam fetvalarıyla lanet nı görüyoruz. Arife Bacı ve Aslı
Hatun'un şiir yazdığı nı biliyoruz. lenmiş. Kadına özgürce geliş Bacı önemlilerinden. Konular
·
O dönemlerde fala bakıyor ol me olanakları ve önemli bazı genellikle Oğulların ve kocaların
manın popülaritesi hayli fazla haklar da getiren bu görüşleri ardından yakılan ağıtlar. Acılar,
ve itibar kazandırıcı olmasaydı , savunanların katline ferman çı acılar. . .
büyük bir olas ılıkla Müneccime karılmış. Osmanlı'da batıya açılım, ka
Hatun da ya hiç şiir yazamaya dın hakları konusunda da yeni
cak ya da yazdıklarını hiçbir za ILK KADlN ŞAIR oluşurnlara yol açıyor. Kadın yi
man gün ışığına ç ıkaramaya ne siyasetten ve ekonomik
caktı. Osmanlılar'da bilinen ilk ka alandan uzak. Kadın erkek eşit
Osmanlılar'da kadın, Selçuk dın şair Zeynep Hanım. 1 5 . liğinden söz ediliyor ama kadın
lu kadınından daha da gerilere yy'da Fatih zamanında yaşa sürekli iyi ana, iyi eş, iyi müslü
düşmüş. Çöküş dönemi hariç, mış. Bir kadı kızı ve kadı karısı. man olmaya özendiriliyor.
önemli sayılabilecek kadın şair, Padişaha yazdığı övgüleriyle 1. Dünya Savaşı sonunda
hatta kadın yazar yok. Bunun ü nlenmiş. 16. yy'da Ayşe Hub kadın, emperyalist işgale karşı
nedeni de I slamiyat'in kadına ba Hanım, gazelleri ve kaside erkeğin yanında kanıyla savaş
sağlamış olduğu bazı hakların leriyle divan şiirinde yer almış. veriyor. Ölüyor, sakat kalıyor.
egemen güçlerce iyice elinden 1 9.yy'da yaşayan Şeref Hanım, En az erkek kadar cesaretli, en
alınmış olması . Ayrıca sömürge Kerbela olayını dile getiren şiir az erkek kadar korkusuz ve yi
lerden sağlanan refah, dolayı ler yazmış. ğit olduğunu kanıtlıyor. Erkekle
sıyla daha önceki göçebelik ve "Muharremdir yine derd-i ni omuz omuza başardığı işler ka
d e beylikler döneminde erkeği hanım/aşikar cilsun/Muhar d ını ister istemez ucundan kıyı
ile birlikte at üstündeki aktif ka remdir yine karım hemişe/ah-ü sından da olsa siyasetin içine
d ının, iyice dış dünyadan kopa zar olsun" şiirlerinden bir örnek. itiyor. Evinin dışına çıkarıyor.
rı larak evine kapatılması . Ku Şeref Hanı m'ın şiirlerinde sa
ramsal düzeyde kadının bazı dece genel duyarlıklar, mevcut CUMHURIYET DONEMI
hakları var. Fakat dinin, şeriat divan şiiri kalıplarında işlenmiş.
kuralları maskesi altında top Leyla Hanım, bir diğer Os- · Cumhuriyet dönemi, kadın
lumsal bir baskı ve sindirme manlı şairi, ö lümü 1 850. Şarkı için yeni haklar ve biraz da olsa
aracı olarak kullanılması sonu sözü olarak çoğu şiiri günümü farklılaşmış bir yaşam biçimini .:
cu giderek yozlaşması kadının ze u laşmış. Kadın duyarlığını er de beraberinde getiriyor. Kapi- ·
tam anlamıyla köleleşmesini de kekçe bir söylemin altına usta talist yaşama biçimi ve ilkeleri
beraberinde getirmiş. Yalnız şu ca gizlerneye çal ışmış. Din ve kadına benimsetilmeye çalışılı
nu belirtmek g erek. Diğer top soyut bir aşk, en fazla işlediği yor. Savaş sonrası ekonomisi
lumlarda olduğu t,ibi Osmanlı konular. nin ucuz kadın emeğine duydu
lar'da da ekono mik bağlamda Osmanlı kadın şairlerinin or ğu gereksinim, kadına atölye
ü st sınıftaki kadınla aşağı sınıf tak özelliği, hemen hepsinin sa lerin, fabrikaların, izbe imalatha
lardaki kadın arasında, bu hak ray çevresinden olması . Belli nelerin kapı� ını açarak onu eko
ların kullanı mının yanı sıra sos kalipiara uyarak sınırlı konuları nomik yaşamın içine itiyor.
yal ve kültürel uçurumlar var. işlemesi. Anadolu'daki köylü ka Romancı Halide Edip, bu dö
Sarayl ı kadınla köylü kadın ara dın ise içindeki güzellik dürtüsü nemin önemli ismi. Kadına ve
s ı ndaki bu farklı lı k batıya açılı nü , bin bir türlü ayıpla, baskıyla,·kadın haklarına dair önemli hiç
rnın başlamasıyla daha da belir günah korkusuyla boğulan isya bir kaygısı yok. Kökeni ve ya
ginleşiyor. Asl ında bu düzen nını örgüsünde , dokumasında, şam biçimi itibariyle olması da
içinde kadın kadar olmasa da yazmasındaki oyalarda, elişle gerekmiyor. Bu arada toplumcu
erkek de maddi ve manevi sö rinde bin nakışa dökmüş. Ya gerçekçi bağlamda ürünler ve
mürü altında. Bağnazlığa karşı zınsal ve kültürel alanla hiçbir ren kadın şairler ise çeşitli bi
gelişen her türlü eylem kanlı şe iletişimi yok. Türküler ve mani çimlerde engelleniyor. Yaşar
kilde bastırılmış. Bunlardan biri ler onun için şiirin yaşama açı Nesihe Bükülmez en önemlile
o lan Şeyh Bedreddin lsyanı bin lan kapıları. 1 9 . yy'da Anado rinden biri. Egemen sınıfın sa
lerce )<öylünün katledilmesiyle lu'daki halk ozanlığı geleneğine vunucularınca iftira ve yalanlar
sonuçlanmış. Şeyh Bedred- tek tük de olsa yazmalarına bü- la karalanıyor, yolları kesiliyor.
28
Ekonomik yaşamın içine bal ık tik bir üretim biçimidir. Bir isyan- . ze duvarların çekilmeyeceği bir
lama dalan kadın, iş yaşamının dır, haksızl ığa başkaldırıdır. Di dünya için. Herkesin yetenekle
yanı sıra evinde de görevlerini rencin renkle, müzikle, sözle ri doğrultusunda özgürce kendi
yerine getiriyor. Ev işlerinin bü yükselen haykırışıdır. Duyarlı in sini geliştirebileceği fırsat eşitli
tün sorumluluğu omuzlarında. san ın bilincinden süzülerek, yü ğinin olduğu bir yaşam için.
_
Çocukların bakı mı, yetiştirilmesi reğinden yükselen ölümsüz bir insan ın haklı mücadelesinde
ve bunun gibi daha önce üst çığlı ktır. Bir sestir. Peki bizler, özgürce yerimizi alabilmek için.
lendiği bütün işleri yine eksiksiz biz kadınlar, neden hep çığlıkla Ussal yapı mızı zenginleştirrnek
yapmak zorunda. Çünkü kapita rımızı göğsümüzde bastırniak · le başlamalıyız işe.
lizm, altyapı kurumları olmaksı zorunda kalmışız? Bin yıllardır içimizde boğulan
zın işletilmeye çalışılıyor. Kadı Çünkü gerçek kimliklerimize, şiirlerimizi, şarkılarımızı haykır
na 24 saat yetmiyor. Bu da onu insan kimiikierimize kavuşma manın, haykırmaya başlamanın
daha çok yıp>ratıyor, kendine ait mız hiç de işine gelmemiş ege zamanındı r.
uğraşlar için ayırabileceği za men güçlerin. Hep insan kişiliği
man bırakmıyor. mizin dışında kimlikler verilmiş Yararlanılan Kaynaklar :
Buna karşı n, yazın alanında bize. Iyi ana, iyi eş, iyi kadın ol, Kadm ve Sosyalizm,Aytunç
ismi duyulan üç-beş kadından yeter, denilmiş. Başka bir şey Altmda/
söz etmek olası Cumhuriyet dö de olmaya kalkma. Hayata hep Kendine Ait Bir Oda, Virginia
neminde. Tabii, feodal yargıla bize izin verildiği ölçüde katıla Woolf
rın, eskisi kadar görünür olma bilmişiz. Erkeklerimizle beraber Cumhuriyet-Bilim Teknik
sa da, hala egemen olduğu kadercilik çemberinin içine sıkı Dergisi, Mine Timur Bragner
günümüzde de kadına bakış şıp kalmışız.
açıs ı önemli ölçüde değişmiş Aleksandra Kollantay şöyle
değil. Yine de kadın, eskisinden demiş: "Bin yıllardır kadın, er
çok daha fazla ilgili sanatla. Ha demleri, insani yetenekleri, iç
yatın her alanında olduğu gibi, sel karakte ristikleri ile değil,
ilgi alanlarını durmadan genişle bu rjuva mülkiyetçi ahiakın işine
tiyor. Zamanını ve gücünü, ola gelen kadınsı değerlerle ölçül Yaz1t
naksızlıklar içinde bile olsa, ya müştür. Cinsel iffeti kad ını de Edebiyat Derg i si
şama yaymaya çal ışıyor. Ama ğerli ya da değersiz kılmıştır. P.K. 227
henüz işin çok başında. Bir gös Ama kadın kendi ayakları üze Yenişehir/Ankara
terge olarak al ınamasa bile rinde durmaya, kocasına ya da
1 987'de üçü ncü baskısı yapılan babasına bağımlı kalmaktan * *
29
DAR KAPSAMLI BİR ANKET ÇALIŞMASI
30
ber yaşamaktan anladığım, zor olanı paylaşmak. rağmen kazancımın adı eve katkı oluyor.
Arkadaş olabilmek, sevgiyi yaşamak. Ar:ılasa ikimiz GENEL OLARAK: Kazançlarının sadece eve
de mutlu olurduk. Oysa ben şimdi kendimi çok yor katkı bağlamında değerlendirilip, önemsenmeme
gun, hasta ve bıkkın his_s ediyorum. sinden yakınıyorlar. Kendileri adına harcama yap
Yanıt: Erkektir. Bir işe karışmaz. Hizmet ister. ma olanağı bulamıyorlar.
Hanımım iyidir. Ama bazen sinirli olur. Olmayacak Soru: Flört ederek mi yoksa görücü usulü ile mi
şeye kızar. Ben sesimi çıkarmam. Her işe yetiş evlendiniz?
mem zor. Neyse kız palazlandı. Yardım ediyor. G ENEL OLARAK: Ev kadınlarının % 50'si görü
G ENEL OLARAK: Kadınlar, eşlerinin bencillikle cü usulü ile evlenmiş. Çalışan kadı nların % 65'i ai
rinden, sorumluluk yüklenmek istemediklerinden, lenin de fikrini alarak kendiseçimini yapmış.
işyerlerinde ise, işverenlerin sorunsuz insan çalış Soru : Flörte karşı mısınız? Sizce flört fahişelik
tırmak istedikleri için anlayış göstermediklerinden midir?
yakınıyorlar. G ENEL OLARAK: Kadınların % 80'inden fazlası
Soru : Ev kad ını iseniz, bundan memnun musu flörte karşı değil. Evianecek çiftierin birbirlerini tanı
nuz? Bu sizin seçiminiz mi? ması ve anlaması gerektiğini düşünüyorlar.
Yan ıt : Her sabah kocamdan para isternekten SOR U : Kızı nızın flört ettiğini öğrenseniz tepkiniz
bıktım. Çocuklarım genç, delikanl ı . istekleri bitmi ne olur?
yor. Onlara para verebilmek için eve dantel, örgü G ENEL OLARAK: Anneler kızlarının yanl ış se
gibi işler alıyorum. Bunu kocamdan gizliyorum. Bir çim yapmasından korktukları ve topluma güvenme
mesleğim olsaydı mutlaka çalışırdım. dikleri için katı davranıyorlar. Okuyan veya çalışan
Yanıt: Ben hemşireyim. Evienirken kocam ve ai kad ınlar bu konuda daha özgür düşünüyorlar. Ken
lesi çalışmamı istemedikleri için işten ayrıldım . Şu dileri flört ederek evlenen anneler bile eşleri kızar
anda . hiçbir sosyal yaşantı m yok. Eşi m çok kıs diye kızlarının flört ettiğini gizliyorlar.
kanç. Şimdiki aklı m olsa böyle bir evlilik yapmaz- Soru: "Fiört fahişeliktir'' açıklaması hakkında ne
dım. . düşünüyorsunuz?
Yanıt: Ben, çocuğum ortada kaldığı için işten G ENEL OLARAK: Kadınları n ancak % 1 0'u bu
ayrıldım. Ev hayatı, komşu gezmesi beni sıkıyor. soruya yanıt verdi, diğerleri çekimser kaldı. Yanıt
Çalışırken eşim yardımcı olmazdı. Benden beklerdi veren kadınlar devletin insanların özel hayatına ka
ama eksik olunca da kızmazdı. Şimdi evdeyim diye rışmasını ri doğru olmadığını söylediler. Artık kadın
her şeyi eksiksiz istiyor (yatak dahil) . En ufak bir ların sosyal yaşama daha fazla ve hızlı olarak katıl
eksiklik ya da unutmada dayağa varan kaba davra-
·
dığı bir çağda böyle bir açıklamanın kadının ikinci
n ışlar gösteriyor. sınıf konumunu korumaya yönelik bir anlayıştan
Yanıt: Bence bütün kadınlar meslek sahibi ol kaynaklandığına inandıklarını belirttiler.
malı ve çalı şmalı . Hiçbir kadının kocasının eline
·
bakmaktan hoşlandığı nı sanmıyo ru m. YANlTLARDAN BiRKAÇ ÖRNEK:
G EN EL OLARAK: Ev kadı nları genellikle para ·
kazandırıcı işler yapıyor, çoğu bunu eşinden gizli -Teknolojinin bu kadar gelişkin olduğu bir çağ
yor. Evde oturmaktan memnu n olan kad ı n %7. On da kadını 50 sene önceki konumunda tutmak müm
lar da hayatlarından memmun değiller. kün mü? Ben artık ikinci sı nıf insan olmak istemiyo
Soru : Kazancınızı nasıl değerlendiriyo rsunuz? rum.
Yan ıt : Hayat çok zor ve pahalı . Yaşlılığımızı ve -Eğer flört ahlaksızlıksa erkek için de böyledir.
çocuklarımız ı n geleceğini düşünmek bize düşüyor. Toplumu yönetenler birtakım ahlaki ve insani de
Eşimden genelde memnunum. Ortak bir bütçemiz ğerlere kendi erkek egemen anlayışiarına uygun bi
var. Hayatı parasal anlamda paylaşıyoruz. çim vermek istiyorlar. Ama ben a rtık erkekler gibi
Yanıt: Ben boşanmış bir kad ı nım. Babaları onla bir insan olduğurnun farkındayım.
rı unuttu. Bir kuruş bile vermiyor. Kazancımla onları -Ben bu anlayış değişmedikçe arkadaşça,
büyütmeye ve kira vermeye çalışıyorum. Kendimi dostça, sevgi dolu kadın-erkek beraberliğinin müm
çok yorgun hissediyorum. kün olmad ığını biliyorum. Işimiz zor. Bu anlayışla
Yanıt: Ben, eşimle aynı işyerinde çalışıyorum. Iş Iliücadele etmemiz lazım.
koşullarım daha ağır. Çünkü o yönetici konumun Soru : Çocuklarınızla, hayatınızla veya cinsel ya
da. O yükseldi. Okumaya zaman bulabiliyor. Be şamınızla ilgili problemierinizi eşinizle rahatça ko
nim hiç zamanım yok. O yükselirken ben çocuk ka nuşabiliyor musunuz?
l ıyorum. Yemek pişiriyor, temizlik yapıyorum. Buna G ENEL OLARAK: Bu soruya kadınların ancak
31
% 5'i evet cevabı verdi. -Kadınların % 90'ı evliliklerinden memnu n de
ğil.
YANlTLARDAN BiRKAÇ ÖRNEK: -Kadınların % 1 O'u evliliğe karşı.
-Kadı niC!_rın % 1 O'u çok net olarak, birlikte ya-
-Beni rahatsız eden hiçbir konuyu eşimle kav şadıkları erkekle arkadaş, dost, sevgili olmak iste
ga etmeden konuşamıyorum. diklerini ama bunu başaramadıklarını, kadını kü
-Eşim hiçbir konuda anlayışlı değil. Ben hiçbir çümseyen anlayış değişmedikçe mutlu
problemimi onunla konuşamam. O hep rahat ettiril beraberliklerinin mümkün olamayacağına inandık
meli, sorunlarımı ona taşımamalıyım. Böyle düşü larını söylediler.
nür. -Kadınları n % 30'undan fazlası bir kadın örgü
-Ne çocuklarımla ilgili bir problemi, ne de cin .
tünün gerekli olduğunu kabul ediyorlar. Ancak bir
sel yaşantımızla ilgili bir sorunu kocama anlata kadın örgütlenmesinde çalışmak konusunda cesa
mam. K ızar, köpürür. Surnu rndan getiri·r. Sonuçta retli değiller. Herhangi bir siyasete bulaşmaktan
ben suçlu olurum. korkuyorlar.
-Kocam sorun çıkarması n diye, istemesem de -Kadınların %80'inden fazlası baş ağrısı, bel
onunla yatıyorum, ama istemediğimi ona belli et kasık ağrısı, romatizma, kireçlenme, yorgunluk ve
memeye çal ışıyorum. Benim mutlu olup olmamam 'uykusuzluktan şikayetçi.
onun umrunda değil. -Kadı nları n % BO'inden fazlası kitap oku muyor.
-Kocamla aram, onunla cinsel yaşamı mız ters -Başbakanl ığa bağlı olarak kurulan "Kadı n Sta-
gitmediği sürece iyi. Aksi takdirde son derece ka tüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü" "Aile Araştır
balaşır. Üstelik yüksek tahsilli. Çoğunlukla isteme ma Kurumu" ve "Milli Aile" kavramları ile ilgili soru
den yattığı mı ve soru nlarım olduğunu ona anlatamı muza kadınların % ?O'i ilgilenmediklerini belirterek
yoru m. Böyle şeyler söylediğimi duysa beni evden yanıt verdiler. % 30'1uk kesimden büyük bir bölü
kovar. mün bu konuda hiçbir bilgisi yok. % 1 O'luk kısım ise
karşı olduklarını , bunun devletin kadının konumunu
SONUÇ OLARAK geride tutmak, kontrol alt ı na almak, kadınları n ikinci
sınıf konumlarından kurtu lmak için verdikleri vere
Anketimize katılan kadınlar içinde kocasının öl cekleri mücade leyi engellemek, örgütlenmeleri de
mesini dileyenler olduğu gibi, şans, kısmet diye ya netim altında tutmak için bu kurumların oluşturul
şam biçimlerin e kaderci yaklaşanlar çoğunlukta. duğuna inandıklarını söylediler.
TABLO
Ermişim soluk renkleri gökyüzüyle boyayarak Bir çiçek oturtmuşum
Mavi kuşlar umudun esrikliğiyle Çukurlafdan yamaçlara doğru
atmacalar öfkenin kalıt ı mıyla bakmışlar Tepelerin rüzgarı nı
V� . . . Emeğin toprakla buluşmasını
kanat vurmuşlar tabiomu n kavgalı meydanında Şaşırtıcı aydınlığını güneşin
bir yaygara yaratmışım özgür uçuşta çizernedim sanmıştım
Su sesizfiğimin değil Bir iş yapmış ı m
Saflığımızın sureti olmuş ki sen de tahmin et gülüm
bir noktada birleşmişiz akışımızia
24.8.89
RAZiYE CERIT
32
A VUCUMDAKİ TER
Nilgün KOZAL
oktorun verdiği kağıt par düşünürdüm. Öyle olma[ ı . Duygu rim. Yazı n g ü neşi parlad ı , s ı m s ı
renklere, notalara, sözlere, t:ı.şla korkucundan büyük değildir" de Serin suların , orman ı n , kuşla
ra . . . Tohu mla toprağa . . . mişti bir arkadaşı m . Bunu düşü rın sesini duyuyorum. Bir de at na
. Bebek . . . Küçücük can l ı , öyle nüyorum sürekli. . ." Kam:er değil lı. Tozu dumana katmış. Atın üs
g üzel k i . . . Güzel m i , bilmiyorum. sin. Şansl ı s ı n . Yalnızca rahminin tünde inatçı bir ihtiyar. Dostum o
Fotoğrafları n ı g ö rm üştüm sperm al ı nması gero�<iyor." dedi-ğinde benim. Elimi tutuyor. Yapacak çok
le birleşen yumurta hücresinin. doktor sovinmcli miydim .. Evet! işimiz var. Acele etmeliyiz. Çocuk
Daha sonraki g ü nlerde ve aylar Ameliyat düşünceci, korkuları kahkahalarıyla donataeağız her
daki gelişimini gösteren fotoğraf bedenime sc-l ıyor yine. Titriyo yan ı . Ağaç dikeceğiz, tohum eke
ları da. Güzeld i . . . Eller, ayaklar, rum. Güneşin sarı ışığına, Vival ceğiz. Bizden sonrakiler için. Ace
küçücük parmaklar. . . Kocaman di'nin keman ına s ı ğ ı n ıyorum ı s ı n le etmeliyiz. Eli elimde ... Avcum
gözler, atan bir kalp . . . Ne büyük mak için . Rüzgarın u!)ultusun u n , terliyor. Sı rılsıklam . Beni yaşatan
· heyecan ! Ben de annemin kar kuru yaprakların duşü5ünün , kuş avcumdaki ter. Kalemim ıslandı .
n ı ndayken . . . Bir hücre y ı ğ ı n ı m ıy ları n ötüşünün resmini yapıyor, şi Yazılarıma damladı ter. Resmi
d ı m , yoksa duyg ularım da var irini okuyar yorumcl! Nigel Ken me . . . Sazın teline . . . Avcumdan ter
m ıydı. Belieğim ne zaman oluş ned:t Ingiliz Od a Orkestrasıyla. hiç eksilmeyecek.
tu .. Yaşam doğumla başlar d iye I lkbahar çiçekleriyle doldu elle-
33
AYLA KUTLU İLE SÖYLEŞi
Lütfiye AYDlN
yla Kutlu ile güneşli bir kış günü, Türkiye su kitaba. Özellikle kitaba ad1m veren SEN DE
A Idareciler Derneği'ndeki odasında buluş
tuk ; Allegro ma non troppo eşliğinde
GITME TRiYANDAFILiS, bana şöyle dedirtti: "Bir
öykü, sevgi emektir düşüncesini ancak bu kadar
uzun uzun konuştuk. Arada ezgiiii ezgisiz şarkı güzel anlatabilir. " Öykümüzün romamm1zm insan
lar mırıldandık; unutulmuş insanlardan, çocuk Sizlaştmldiğl, bunun için sanki özel bir çaba göste
lardan, duyarlıklardan söz ettik. Söyleşinin ko rildiği bir dönemde nasil böyle öyküler yazabildin?
nusu SEN DE GITME TRiYANDAFiLIS Idi. Hem Özellikle Triyandafilis'i soruyorum.
alışılmışın dışında bir biçem olsun isteğimden, - Beni okumayanlar için çok kısa bir özet yap
hem de konuştuklarımızın kitaba hiç de aykırı mam gerekiyor. Sen okudun. Hatay Devleti'nin so
şeyler olmayışından dolayı rahattım. Söyleşi na ermek üzere olduğu günlerde, Fransız ordusu
bandından bir bölümü INSANCIL okurları da nun yiyecek mutemedi Mösyö Antuvan'ın on beş
dJnlesin istedim. yaşı nda bir kızı vardır. Kızın zeka düzeyi yedi ya
- Sevgili Ayla Kutlu, romanel olarak biliniyor şında bir çocuğunki kadard ı r, hep öyle kalacaktır.
sun. Senin dikkatli bir okurun olduğumu da sen bili Bunun nedeni karı koca arasındaki kan uyuşmuzlı
yorsun. Tam BiR GÖÇMEN KUŞTU O romanmm ğıdır ama bu neden o tarihlerde bilinmemektedir.
ikinci cildini beklerken senden, SEN DE GiTME Kız, Triyandafilis çok güzeldir. Böyle biri bütünüyle
TRiYANDAFiLiS. adli bir öykü . kitabwla Çlktm orta yabancı bir ortamda kalırsa ne olur? Bu evrensel
ya. Şimdi soruyorum: Nedir öykü? soru Vietnam'da, Lübnan'da da sorulabilirdi. Yani
- Senin de bildiğin bir şey var; daha önce de "Savaş varsa çocuk nasıl yaşar? " Bu son derec�
bir öykü kitabı m çıkt ı : Hüsnüyusuf Güzellemesi . sevecen bir soru . Bunun ardı ndan , insanımıza öz
Öykü yazmayı çok seviyorum. Ancak benim öykü gü sevecenlikle zayıfa yardı m etme teması var.
de klasik denilebilecek bir tavrı m var. Olay aniatma - Sultan...
zorunluluğu duyuyorum. Baz ı ları 'anlatı' diye-ne de - Evet. Bir de Sultan'ın çocuk denilen canl ıya
mekse?!!- bir şey tutturmuşlar. Akıllarına geleni ya ayrıca duyduğu çok büyük bir sevgi . . . Sonra Sul
zıyorlar; buna da aniatı diyorlar. Bana göre öykü tan'ı n kocası . .. Adamın da sessiz bir sevgiyle ola
'an' içinde yazılır. Roman yazmak benim asıl işim ğanüstü bir bağlılığı var çocuğa. Bir ye�de şöyle bir
kuşkusuz. Ama öyküler, kimi araştırmalarım sıra şey söyler adam: "Hatırlıyorsa unutturmaya çalışı
sı nda edindiğim izienimlerden yola çıkarak, "olmaz rız. Unuttuysa hiçbir şey olmamı ş demektir." Yani
sa olmaz" diye dü şündüğüm, yazmadan edemedi adamın yaklaşımı da insancıl. Bunlar bana yaşa
ğim şeyler. Denilir ki, TV filmi ile film arasında fark nabili r gibi geldi. Dahası, o zeka düzeyindeki insan
var. Doğrudur. Fakat bir de değişmeyen 'esas' var: ların bu dünyada yaşamaya hakları vardır; bu in
Görsellik. Kuşkusuz romanla öykü arasında da sanların da bize öğreteceği çok şey olacaktır diye
farklar var. Öykü için şimdilik d iyeceğim şu. Büyük düşünüyoru m. Bunlar önceden bilinen, şunlar ya
bir ayrıntı gerekliliği. .. Yine anlatılması gereken bir zılsın denilen şeyler değildi. Triyandafilis'in bende
insan, bir mekan, zaman parçası , duygular. . . Bu yaşamaya başlamasından sonra, bütün öykü bo
yüzden öyküyü sürdürebilirim. yunca mesajı da onunla birlikte yaşamaya başla
- Bunu gönülden diliyorum. Gelelim söz konu- dık. Savaş ölüm, gitmek, bir daha geri dönmernek ·
34
demektir. Sanki bu mesajı vermek için en iyi aracı - Altm öyküsünden bir almtt: "Küstüm güneşe.
kullanmışım gibime geldi. Banşmak için hiçbir şey yapmadt bana. Sen (ke
- Triyandatilis ne demek? Sözcük anlammt so penkleri) aç istiyorsan. Giderken uyumuş o/ursam,
ruyorum. stktea kapa ama. " Nine küçük ktza böyle diyor. in
- Istersen önce bir anımı anlatayım. B.M uz celik/er.. . Kmlgan, unutulmaz incelik/er, duyar/tk
manı bir Şili'li Türkiye'ye geldiğinde çocuğununun lar... Eğer bir öyküyü okuduğumda genzim stzlamt
adını Bingül koymuş. Davranışının nedenini şöyle yorsa, yüreğim burkulmuyorsa, farkit bir insan
açıklıyor: "Dü nyanın bütün ülkelerinde kızlara olmuyorsam, yani öykü beni değiştirmiyorsa, o öy
Gül'le başlayan adlar takılır. Fakat yalnızca Türkçe künün öykülüğünden kuşkuya düşüyorum. Çünkü
de, bir kıza ad olarak hem bu kadar kısa ve şiirli, Sanat eserinin değiştirici, dönüştürücü gücüne ina
hem de bin tane gülü içeren bir ad konulduğunu myorum.
gördüm." Bu olayı anlatırken, Yunanistan'da bulun - Yani çoğaltıcı . . . Zaten sanatın amacı budur
muş bir arkadaşım benzer şiirli bir adın Rumcada biliyorsu n. Sanat insanın parasal gücünü artırmaz
da olduğunu söyledi. Triyanda otuz, filis karanfil ama insana zengin olduğu duygusunu verir. Zen
demekmiş. Triyandafilis otuz çenekli karanfil anla ginleşmek, çoğalmak ... Çoğalan insan taşar, taşan
mına geliyormuş. Otuz çenekli bir karanfil adının bir insan da başkalarına bir şeyler verir.
kıza takılması çok hoşuma gitti. Adın zor olması o - L. Aydın : Ai önce sözünü ettiğimiz öyküden
kadar önemli değildi. Önemli olan oradaki şiirsellik bir soru daha: Altm güneşin ktzt mtdtr gerçekten?
tL - A. Kutlu : Kitaptaki sekiz öykü de kadın ağır
- Öyküde htzlt, soluk soluğa bir anlattm var. lıklı. Birisi de bir zamanlar kadın işlevi yüklemiş bir
özellikle olaylan aktanrken... Ama duygularm anla erkeğin, Nesim'in öyküsü: Gitmeyi Bilmek. Bu zor
ttml bir ağtr çekim havasmda. Keyfini çtkara çtkara. lama bir tavır değil. Dikkat edilirse öyküleri,[ı ortak
Bu, Ayla Kutlu öykücülüğünün belirgin özelliği gibi bir yanı var. Altın' da da var bu. Kadın-erkek ayrımı
geldi bana. Ne dersin? yapmak istemiyorum ama, bizler ortaya çıkana dek
- Şimdi sen biraz içimi s ıziattın Lütfiye. Bu izie kadına çok yüzeysel bir rol yüklenmişti. Bir amacı
nimi bir öykücü elbette algı lar. Ama bir eleştirmen gerçekleştirecek araç gibi . . .
algı lamalıydı, değil mi? . . . Yani bir yazarın ayıncı - Bir aksesuar filan...
özellikleri olduğunu bu insanlar algı lamak duru - Evet. Kadının duyarlıkları çocuğu çevresinde,
munda. Eleştiriyi iş edinmişler, fakat... Evet, bu sap sevdiği adamın çevresinde kaldı. Oysa kadının du
taman doğru. Olay anlatıyorum; çünkü aniatmarn yarlığı erkeğe nazaran daha fazla. Bu hep kabul
gerektiğine inandığım olaylar var. Ancak olayların edilmiştir ama aniatılmadığı için güdük bir nokta
içindeki insanları anlatırken büyütaeimi tutuyorum. olarak kalmıştır. En cahil kadının bile olağanüstü
Şimde ayrıntı diyoruz, çok önemli. Insanı daha iyi duyarlıkları vardır. Söz gelimi Altın öyküsünde top
tanımak, kahramanı daha iyi vermek için duygusal lumun en alt katmanı ndan bir karı koca anlatılır.
yapısını, onu etkileyen doğal yapıyı vermek için kul Adamı n işi bir süre sonra yok hükmüne geliyor,
lanmalıyız ayrıntıyı . Laf olsun diye değil. köşkerlik ölüyor. Fakat bunu ikisi de fark edemiyor.
- Bana göre Ayla Kutlu gizli bir şair. Bu özelli ilkel insanlar. .. Ancak onların da anlatılmamış yan
ğini öykülerine yediriyor. Bütün öykü/ere stzan kay ları var, bunu vermek istedim. Bu feministlik değil.
nak suyu gibi bir şey. Örneklemek istiyorum: "Sev Bu harcanmış kadının doğay ı , yaşamı, insanı derin
da gözü, patlayan bahar gibidir, yamlttr insan/an. bir duyarlıl ıkla algılayışı ilginçtir. Müthiş bir terör var
Geldi samrsm, gelmemiştir. Geçti samrsm, bin ko öyküde. insanı ürpertecek kadar yoğun bir terör.
ku, bin yeşil ve bin umutla önüne çtkar. Senin o ba Ama bir kabulleniş de vardır. Bunun yan ında, ka
ktştn... Demin söyledim, bahar yamlttr. Sevda gözü
· bullenişi yaşayan kadının iç dünyasında müthiş bir
hayda hayda. " özgürlük dS"... Kadın bir kaçışla özgürlüğü yakala
- Bence şair Ayla Kutlu yok. Bu duygu belki maya çalışmıştır. Alt ın bir simgedir orada. Özgür
var, belki sürekli kaynayan küçük bir göze. Fakat lüktür. Gü neşten gelen, gü neşe giden ve güneşle
yönlandirilmiş bir şey değil. Bir Göçmen Kuştu O' giden bir simgedir. iç özgürlüğün hapsedilmez bir
nun başında bir destan bölümü vardı. Belki sana güç olduğunu vurgulamaya çalıştım bu öyküde.
daha önce söyledim; o bölümü bir seterde yazmış - Kitabm toplamt kadtn ağtrltklt öykülerden
tım; virgülüne bile dokunmadım sonra. O bir gözey oluşmuş dedik. Kadmlar genelde direngen, çoğu
di, kaynadı bitti. Ozan Ayla Kutlu var diyemem zaman erkekten daha cesur.
ama, dediğin kişinin çok duygulu birisi olduğu ke - Yaşamda da böyle zaten. Çünkü erkek sıfır- .
sin. Alay konusu olacak kadar duygulu ve duyarlı. dan başlıyorsa, çoğu zaman kadın sıfırın altından
içindeki sevgi damarlanm kurutup gitti. Oysa Sabit
enişte çok sevmişti kansm1...
BiR TUTAM GÜNEŞ
- Şöyle diyelim. Sabit enişte daha olumlu biri.
Ben Şadiye halayı sevmiyorum. Çocuğa şeker al
Bir tutarn güneş mi top/adm
bir ateş mi y.aktm , mayan kadına hak veremiyorum.
-ellerinde kaç sevda tutuştu senin - Iyi de, bu kadm var olma, ayakta kalma sa
verecek bir sözün de yoktu vaş/ml veriyor.
koyup giderken o sevi çocuğu. - Ama ben "değer miydi?" sorusunu soruyo
rum Lütfiye. Değer miydi gerçekten? Hadi ev yap
bir dünya dolusu boşluktu ması bir varoluş mücadelisi diyelim. Peki evin üst
blfakt1ğm katını da çıkacağım diye çocuklarından her şeyi
bir hüznümü bile Slğdlfamadlm. esirgemesi bağışlanır şey mi?
- Ben Şadiye halanm yarg1/anmasmdan değil,
,kurt uluma/an çakal sesleri... - tartiŞIImasmdan yanay1m ama istersen sözü müzi-
ğe getirelim art1k. (Burada "Beni şad et Şadiye ba
oldum olas1 delidir yüreğim şm için" i birlikte mmldand1k.) AniatlCII yazar şöyle
sevmez gizlenineyi diyor: "Ezgisini hatlflaylp sözlerini unuttuğum bir
sevda kokusu değil mi en çok türkünün dilimin ucunda eksik/i eksik/i çağiidamasi
- g_!bi, zorlasam bile başka şeyler düşünemiyorum 1
yabaml ormanlarda
ele veren bir yüreği. Oy/e ya, sen bir türküydün. " S/fa müzikte.
- Bilmem sen de aynı şeyi seziyor musun? Ya
FERiHA AL TIOK zı olağanüstü bir şey. Ancak demin okuduğun bö
lüm okunmamalı, söylenmeliydi.
- Bence de... Bazen şöyle düşünürüm. Yazar
başlıyor. Önce başlangıç noktasıyla sıf ır arasındaki da ·okur da nota bilme/i. Bir suzidil peşrevi sözcük
çizgiyi aşıyor. Sonra direngenliği sürdürebiliyorsa ler/e, hele yazwla nas1/ anlatlfsm...
daha üste çıkabiliyor. Toplumsal yönden belki ü ste - Haklısın tabii. Bak akl ıma ne geldi. Şu nu ka
çıkamıyor ama ben kadı nların çok fazla çaba gös bul edelim, ikimizin de müzik bilgisi var. Bu yüzden
terdiklerine inanıyorum. Buna karşı çıkanlar, bana iyi anlaşırız. Ama Tanpınar bizden daha üst düzey
uç örnekler gösterenler olabilir elbet. Fakat ben on de müzik kült-ürü olan bir yazar. Ben Mahur Bes
ları yazmıyorum kardeşim. Benim gördüğüm ve te'yi, Sahnenin Dışandakiler'i, Huzur'u okurken
göstermek istediğim, sokakta yanından geçip de Tanpı nar'a daha çok acıyo ru m. Pop müzikten baş
dikkat bile etmediğimiz kad ınlar. Onların içinde bi kasını dinlemeyen bir gence nasıl ulaşabilir bu ya
rer kutu , kutu içinde başka kutular ve belki son ku zar? Mahur Beste'nin anlaşı lmas ında müziğin ya
tunun içinde güneş var. Bakmayı bilin diyorum. şamsal önemini düşünsene. Işte yazarın bir
- Sessiz çoğunluğun kadmlan... şansızlığı daha . . .
Öyle. Şimdi kadınlar kad ı nlar derken, erkeklere - Olanlar yetmezmiş gibi... Benim niyetim Ayla
düşman!ığı mdan değil, kadını üstü n gördüğümden Kutlu'nun dünyasmda müziğin yerine de bir değin
değil. Fakat bir ezilmişliğin artık zayıflık anlamı nda mekti. Bir ifşaat gibi. . . Hani Cadt Ağact romanmda
olmadığını ; toplumsal baskılar, çevre koşulları yü bir şarki vardi. "Tir-i nigehin açt1 ciğergah1ma yare. "
zünden böyle olduklarını anlatmaya çalışıyorum. Sonra Göçmen Kuş'ta bir şarki. . .
Aslında benim kadıniarım da konumlarını değiştir - Neydi o ? Hatta sen çok severdin. Nevnihai
mek için pek fazla çaba göstermezler. Onları n baş kocasını beklerken fonoğrafta çalan şarkı. ..
kaldırısı aykırı koşullarından dolayıdır. Öteki türlüsü (aym anda, birlikte) "Nafe-i cangah1 canan duy
slogan olurdu . muyor! Neyleyim tedbire takdir uymuyor.)
- Eski Bir Türküye Ağtt öyküsü. ,. Çok önce (Toparlanarak) Tabii biliyorsun, yalnız Klasik
bir yerlerde okumuştum. -Bir am/ öykü olmall de Türk müziği değil. Klasik batı müziği her kitabımı
miştim. Ne dersin ? yazdıran müziktir.
- Doğru. Gerçekten bu ürünler içinde . yaşan - Söyleşi uzadi. Şimdi teybi kapatip seninle
mışlığı en fazla olan öyküdür. Tanıdığım birinin . . . Nesim üzerine, o unutulmuş çiçek 'kirlihanniı' üzeri
- Şadiye hala- Sabit enişte-Nihat bey üçgeni. ne filan aynca konuşacağ1m. INSANCIL okurlan
Ama klasik aşk üçgene değil. Şadiye halanm Sabit için şunlan söylemek istiyorum: Ayla Kutlu dünya
eniştiye, (kocasma) uzakliği Nihat bey deneyimine smda çiçeklerin, çocuk/ann, müziğin yeri çok
bağlanabilir mi diye düşündüm okurken. Çünkü Ni önemli. Söyleşi için teşekkür/er.
hat bey kocaman bir düş kmkl1ğ1 idi; Şadiye halanm - Ben teşekkür ederim.
36
ÖYKIJ
IZ GARA ET
Berrin KIRIMLIOGLU
ir yaz g ünü a ç kaldı Suzan. ne dek inen ipek yığınına. Bütün gece yüzünü gö
37
bir altın çıkarıp uzatmıştı Suzan'a. "Dedelerimden ler oldu. Intihar ettiğini düşünenler de ... Suzan hiç
kalmadır" diyordu, "Hepsinin de oğlu olmuş." Gül birine inanmadı. Hala ayak seslerini bekliyordu.
müştü Suzan. Hala koynunda taşıyordu altını. Oğ- Avludaki su sesi kesilmişti. Ince bir türkü tuttur
lunu taŞır gibi. , muştu terzinin oğlu. Kızlar kıkırdaşıyordu. Hep bir
Şimdi de avlu�an su sesleri yayılmaya başla likte masayı dışarı taşıdı lar. Terzi duvar dibindeki
mıştı . Terzi, bu satte taşları yıkardı ili�. Birazdan mangalı ortaya çıkard ı . Kömürlerin üzerine gaz dö
oğluyla, büyük kızı işten gelecek, birlikte öğle ye küp kibrit i çaktı: Isli bir duman sardı ortalığ ı .
meği yenecekti. Keyiflendi Suzan. Dudağını büktü Burun kanatları titredi Suzan'ın. Tanırdı b u koku
sonra. Ona neydi ki alemin sofrasından. Tencare yu . Demek ızgara et yapacaktı aşağıdakiler? Buna
nin dibinde kalan un çorbasın ı düşündü. Kolay de dayanmak güçtü. Ağzındaki tükürüğü bile kuru
ğildi açlığa kafa tutmak. Akşama kadar yemeye muşken. Kalksa, büfeye kadar yürüyüp içini karış
cek, sonra biraz yağla biber yakıp çorbayı tırsa . . . Oysa çoktandır küçük bir fındık faresinin yu
tatlandıracaktı. Ağzı suland ı . Peki yarın ne yapa vası olmuştu içi. Biliyordu Suzan. Ama bildiğini
caktı ? Öbür gün . . . Daha sonraki gün . . . Başucunda unutmak istiyordu.
ki lambalı radyoya uzandı güçlükle. Bir süre sonra Uzandığı yerde uyuşmuştu bedeni. Gözlerini aç
cızırtılar arasından tiz bir kad ı n sesi duyuldu. "Ada t ı . Güçlükle doğruldu , başucundaki bir bardak suy
sahillerinde bekliyorum ... " Şarkın ın son sözleri bo la avuttu boş midesini.
ğulup gitti. Sesi çıkmıyordu artık bu radyonun . Eski Terzi, ateşi yelpazelemekten vazgeçip boruyu
ci bile para vermiyordu. Yıllar önce çalıştığı evlerin kaldırdı, i zgarayı koydu mangalın üzerine. Özenle
birinden satın almıştı. i lk eşyası . . . Beğenilmiyordu yan yana sıraradı etleri. Aralarına domates, biber
artık eski evinde. Kimsenin onun ısınmasını bekle yerleştirdi. Etler kızardıkça dumanları ağır ağır yük
yecek sabrı kalmamışt ı . Düğmesini çeviriverince seldi, Suzan'ın küçük penceresinden içeri doldu.
çalan radyolar yayılmıştı ortalığa. Suzan sevinçliy Sarsı ldı yaşlı kadın. Çevresindeki bütün sesler
di. Gururla yerleştirmişti yatağının başucuna. Sa kulağından uzaklaşmış, nesneler gözünden silin
bah gözlerini açmadan uzanıp çevirirdi düğmesini. mişti. Devreşen dumanlar, pusuda bekleyen hain
Sıcak iyice basmıştı borcunu ödediğinde. Ensesin bir düşman gibi saldırıyordu.
den sırtına ter sızarkan ütü yaptığını unutur, içinden Aynalı büfe, koynundaki altın, şu başını soktuğu
rddyosuyla konuşurdu. Kimseyle evli değildi o gün artık her yeri dökülen eski ev... Yı lların tortusundan
lerde. Moiz yeni ölmüştü . Radyo arkadaşıydı. Ko avuçlarında kalan bunlardı. Direnecekti. Hiçbirini çı
casının sesi yerine o kapiarnıştı evin içini. karmayacaktı elinden. Açlık, asıl onları yitirirse da
Ağı r bedeniyle merdivenleri sarsarak yukarı çıkı yan ılmaL olacaktı. Un çarbasından kemikleri eriye
yordu üst katta oturan sütçü. Genç karısı yine cil ne dek bekleyecekti. Burada ölmek istiyordu ,
veyle açacaktı kapıy ı . Bunların her gün yemekten balkonundaki çiçekleri düşleyip, duvarlardaki bada
önce ne yaptıkları belliydi. Tavanı başına yıkacak nanın ilk günkü kokusunu duyarak ... Sevdiklerinin
lardı bir gün. Güldü. Açlığına karşın hala dedikodu gölgesi vardı her yanda. Geceleri seslerini duyu
geçirabiliyordu akl ından. Sütçü yaşlıca ama sıkı yordu usul usul. Oğlu koynundaydı , s ıcaktı, yüreği
adamdı. Kolay değildi genç kadın almak. Yukarı ne dokunuyor, ellerini sıkıyordu. "Anne".diye fısıldı
dan gıcırtı lar geliyordu. Biraz toz sızdı aral ık tahta yordu kulağına. Büfe ağzına kadar doluydu. Boş
boşluklarından. M ahmut da böyle değil miydi? Süt bıra�ır mıydı hiç Moiz?
çü gibi azgın. Zor atardı kendini denizden eve . Ço Duman sinsileşmiş, Suzan'a saldırmayı azalt
ğu kez avı yarıda bırakıp bomboş sandıkla bile dön mıştı . Etler pişti, tabaklara yerleşti. Terzi ve çocuk
düğü olurdu: lik kocasıydı Mahmut. Sevgi11in, ları oburca tükettiler ilk partiyi. Kad ın yeniden geçti
u mudun, coşkunun ilki. Ada'nın en yakışıkl ı balıkçı mangalın başına. Ölü ateşi canlandırdı. Bir sıra da
sıydı. Suzan'ın gözlerini denize benzetir, "Yalnız ha et dizdi mangala. Suzan · pencereyi kapatmak
senin denizinde boğulabilirim" derdi. En çok o ndan için uzandığında, kadın etleri çeviriyordu. Bir an
çocuk d�ğurmak istemişti Suzan. Oysa Mahmut göz göze geldiler.
görkemine yaraşır bir erkek değildi. Belki de bu "Buyursaydı n Suzan teyze" dedi. "Birlikte yer
yüzden rahmine yerleşmiyordu tohumları . Bir gece dik."
dönmedi Mahmut. Öbür gece, sonraki geceler... Suzan .başını salladı. Ağırlaşan dilini güçlükle
Hiç dönmedi. Peşinden denize açıldı Suzan. Yoktu topladı ağzının içinde.
kocası . D emi�lediği yerde duruyordu teknesi . . . Ne "Afiyet olsun" dedi. "Ben de az önce yedim."
cesedi bulundu ne kendisi. Oysa denize açıldığın Sonra pencereye uzandı , kapatmadan önce iyi
da f ırtına yoktu . Bir Rum kızıyla kaçtığını söyleyen- ce doldurdu etin kokusunu içine.
38
ABD İŞGÜCÜNÜN KADINLAŞTIRILMASI
Ruth BERMAN (Çeviren: Sibel ÖZBUDUN)
dının rolü üzerinde odaklaşan cünün değişen doğasını günü dönemde, l.ö. 4000-3500 yılla
yeni bir tarihsel maddeci tahlili müzdeki durumunu, nasıl bir
rına doğru tabakalaştığını gös
nin gerekliliğine işaret etmekte noktaya geldiğini ve sermayey
termektedir. Daha büyük, daha
dir. le mücadelesinde nereye yönel contentious kent-devletlerin ge
"Marksist" tanımı, giderek mekle olduğunu tahlil edebiliriz.
lişimiyle birlikte, kralları, yöneti
daha ikircikli bir anlam yüklen Günümüz işgücündaki ka cileri ve denetçileri, rahip ve ra-
miştir. Marx'ın yaşamı, yazıları dınların konum ve bilinçlerinde
. hibelerinin her biri kendini
ve devrimci çalışmaları 1 9 . yüz
ki değişimi iyi anlayabilmek için topluluğun geri kalanı üzerinde
yıl Batı Avrupa kapitalizminin
kadı nların ikincilibağımlı konum değişik denetim düzeylerine
koşulları içinde gerçekleşmiştir.
larının doğası ve uzun tarihsel yerleştirdiler. Savaşlar sıklaştı;
Bu, onun kuramıarın ı ifadelendi
bağlamına bakmak gereklidir. ganimetçilik baş gösterdi. Bu
rebileceği biçim ve bu kurarnla
Kadınların ikincil konumları en ganimetler, o çağın kayıt ve
rın uygulanabileceği sınırları be
azı ndan son birkaç bin yıl bo mektuplarına bakılırsa, özellikle
lirlemiş ve sınırlandırmıştır. An
yunca dünyanın büyük kısm ı n "düşman" kabilenin kadınları nı
cak kapitalist gelişme süreçleri
üzerine genel tahlili ve genel da (belki birkaç şerefli istisna içermekteydi; savaşçı olan er
yönelişi konusundaki öngörüleri dış ında) bilinen tarihsel bir ger kekler, ganimet sayılmıyordu.
halen önemli ölçüde geçerlidir. çektir. Ancak bunun başlangı Bu kadınlar, ticaret için üretim
Global iktisadi ve toplumsal ko cından önce de bir dönem var yapan dokuma atölyelerine yer
şullar Marx'ın devrinden bu ya dır; bu ikincil konumun kökeni leştirildiler ya da ev hizmetleri
na dramatik ö lçüde değişmekle biyolojik değil, toplumsaldır. Ar ne alındılar. Içlerinden bazıları
birlikte, ifadelendirdiği kapitalist keolojik kayıtlar, irisanların sü da "cinsel emek" için haremiere
gelişme ilkeleri, günümüzdeki rekli topluluklar halinde toprağa kapatı ldı (2). Demek ki, "dışar
ler evresinde daha da açık bir yerleşip bitki ve hayvanları ev lıklı" kadınlar, günümüzde hala
şekilde gözlemlenebilmektedir. cilleştirdikleri neolitik dönemler mücadele etmekte olduğumuz
Marx'ın öngördüğü gibi, gerek de statü eşitsizliğine ilişkin bir üç bağımlılık durumunu birleşti
(son Merger ve acquisition biçi- ize rastlanmamıştır. Farklılaş- ren ilk köleler oldular.
39
üst sınıf kadınları da kocala
rı nın ve babalarının yönetimi al
tındaydılar. Ancak kendi adları
na ya da kocalarını temsilen
yönetici olanları da vardı. Tanrı
çalarla iletişim kurabilme yelile
riyle rahibe de olabilmektiydiler.
(Tanrıçalar, özellikle bereket
tanrıçaları , süreç için savaş tan
rıçaları işlevleriyle donanmakla
birlikte, birkaç bin yıl güçlerini
sürdürdüler.) Üst sınıf kadınları,
evlilikle lütuf ya da ittifak ama
cıyla babalarınca bağışlanmak
ta ya da satılmaktaydılar, ancak
babaları aracılığıyla belli bir oto
riteyi de ellerinde bulunduruyor
lardı.
Kadınların bu tarihsel bağım
lılığı, statü farklılaşması ve hiye nusunda hemfikirdirler! Bu cin Labor and Monopoly Capital
rarşinin biçimlenişinde merkezi siyetçi toplumsal kavrayış, fiili ( Emek ve Tekelci Sermaye) ad
bir rol oynamıştır. likçağ boyun yatta Gorbaçov'un Perestroi lı kitabında Harry Browerman,
ca -ve günümüzd� kadının ka'sından özde tümüyle erkek işgücünün kapitalist büyü
esas işlevleri, "kendi" (kocamı lerden oluşan bir iktidar yapısı meyle ilişkisi, bileşimindaki de
zın) aşiretine çocuk doğurmak, olan "tepeden" çoğunluğu ka ğişiklikler ve bunların oluşumu
her zaman hazır hizmet işçiliği dınların oluştırduğu "taban"a konusunda olağanüstü açık bir
yapmak ve ailenin hayatta kalı dayatı lmasında ifadesini bul tarihsel maddeci tahlil sunmak
şının nihai kaynağını oluştur maktadır) tadır bize . Browerman'ın eseri,
mak olmuştur. Özel koşullarda Günümüzde insanlığın top kadının toplumumuzdaki iktisadi
bundan belli sapmalar olabil lumsal tarihi , daha önceki tüm rolünde gerçekleşen nitelik de
miştir: Üst s ınıf kadınlarının gü dönemlerden özde farklıdır. Ka ğişimine ve bu değişimin tarih
cü tarih boyunca önemli ölçüde pitalist denetim globalleşmiş ve sel doğasına ilişkin kavrayışımız
değişikliğe uğramıştır; bazı za (in its merger and acquisition konusunda özellikle anlamlıdır.
manlar başat erkekler adı na yö form) yamyamca bir evreye Aşağıdaki veriler bu bakımdan
netebilirken, bazen de Klasik ulaşmıştır. Artan kar gereksini özel önem taşımaktadır.
Çağ Atina'sında olduğu üzere, mi, işçilerin giderek artan oran * Marx'ın Kapital'de batimie
evlerine kapatılabilmekteydiler. larda sömürülmesini getirmek diği sermaye birikim ve merke
Yoksul kadınlar, yaşayabilmek tedir. Sanayileşmiş milletierin zileşma süreci, artan bir hızla
ya da ailelerini yaşatabilmek işgüçl�ri bugün, bir-iki kuşak ilerlemektedir; buna bağlı ola
için "cinsel emeklerini" g iderek öncesinden çok farklıdır. işçiyi rak kapitalist üretime ilişkin iş
artan ölçüde satmaya zorlan yıpranmış giysiler içinde güçlü gücünde köklü bir yeniden
mışlardır. " Dışarlıklı" kadınlar, kuvvetli bir erkek olarak batim yapılanma ve yoksullaşma ya
i stilacı ordularca sık · sık esir leyen geleneksel kavrayış, sa şanmaktadır.
alınmaktaydı. Kadının ikincil -ko nayi işçisi için dahi hiçbir za * Kapitalist ekenomilerin
numu, dünya kültüründe bir veri man geçerli olmamıştır. Kadın (akademisyenler, doktorlar, a
halini almış ve tanrıça, hemen ve çocuklar, ortaya çıktığı an vukatlar, bilim adamları ve ev
tüm durumlarda yerini tanrıya dan itibaren sanayi kapitalizmi kadınları dahil) tüm emek biçim
bırakmıştır. nin fabrikalarında istihdam edil lerini ücretli emeğe dönüştürme
( i lginçtir ki, günümüzde Pa mişlerdi. Ancak adaleli erkek eğilimleri.
pa ile M ihail Gorbaçov, anal ık imgesi günümüzde daha da az * Zenaatlere göre toplumsal
ve aile görevlerinin kadınların geçerlidir ve durum bu görüntü işbölümü, yerini işyeri temelin
esas işlevi olması gerektiği ko- den giderek uzaklaşmaktadır. deki işbölümüne bırakır. Her ze-
40
naat en küçük adımlarına, her olmayan emek, çıkışı itibariyle na düşürmeyi olanaklı kılmıştir.
biri farklı beceri ve güç gerekti yerlerinden kopmuş sanayi işçi Daha düşük ücret düzeyine an
ren en basit göreeelere bölü leri ve çiftçiler, ardından da göç cak hizmet ve perakende işçi
nür. Yalnızca süreç içindeki en menlerce sağlanmaktayken, ar lerde rastlanmaktadır.
zor adı m göreli daha yüksek bir t ı k emek, pazarına yığı nlarla *Sanayi kapitalizniinin ilk ev
ücreti gerektirir; öbür, daha ba giren kadınlarca karşılanmakta relerinde, aile, üretim sürecinin
sit işlemler setalet ücretiyle ça d ı r. Bir Fransız sosyoloğu, Mic merkezinde yer almakta ve işçi
lıştırı labilecek kadı n ve çocuklar hel Crozier, 1 970'te şunları ya yi gerçekten de daha bağımsız
kullanılarak asgari maliyetle z ıyordu ; "... çok sayıda işte kılmaktayd ı . Her şeyin artan öl
gerçekleştirilebilir. Bu, kalifiye görülen değer yitimine .. . istih çüde metalaşmasıyla ev işi ikti
erkeklerin daha yüksek maliyet damdaki değişiklik eşlik eJmiş" sadi olmaktan çıktı ; ve hatta
li emek süresi yerine kalifiye ol tir. Art ık beyaz yaka işlerinin bü "bakırri",. "konukseverlik" ve "te
mayan kadın ve çocukları n da yük kısmı daha az ilginç, daha mizlik" işleri dahi metalaştı. Bu
ha düşük . nıaliyetli emeğini az perspektifli ve daha düşük nedenle, büro işlerinin yanı sıra,
kul lanma ilkesi, Babbage i lkesi ücretlidir ve hırsiarı daha sın ırlı h izmet ve perakende işleri de
olarak bilinir. Charles Babbage olan kadın işçilerce yapılmakta kad ınlar için bir diğe r geniş is
ilk kez 1 832'de kapitalistin bu dırlar . . . Beyaz yakalı hizmetiiie tihdam kaynağı haline geldi.
yolla her ayrıntı için gerekli us rin proleterleşmesi, grubun ço Hizmet işi, evde ev kadınınca
talık ve zamanı en düşük mali ğunluğunu aile reisieri değil de gerçekleştirildiğinde ev kadını
yetle satın alabileceğine işaret kadı nlar oluştu ruyorsa, hiç de hala üretirnci sayı lmamaktadır.
etmişti. aynı anlama gelmez." Diğer tüm emek gibi, kapitalis
* Taylor'un bilimsel iş idaresi *Şu halde, büyük ölçüde te tin sattığı bir meta haline geldi
yöntemi, bir ürün yaratma süre kelci kapitalizmin ürünü olan ğinde, genel ya da soyut emek
cine ilişkin tüm bilgiyi atölyedeki büro işleri, ye ni biçimiyle geniş havuzuna katı larak ücret sırala
işçiden alarak ayrı bir planlama bir proletaryanın yaratılması an masının alt basamağına hak
ve idare bölümünü n eline ver lamına . gelmektedir. Burada kazanır.
miştir. (Kafa emeği, yani ü retim esas ayrım, cinsiyet çizgisi üze * Kadınları en alt ücret basa
ci olmayan bilgi ile el emeği, ya rindedir. Büro işlerinin çoğunu rnaklarına hapseden engel, ser
ni ü retimin birbirinden ayrılması kadınlara yükleyen cinsiyet en maye için yığınsal bir işgücü
düşüncesini ilk savu nanın, bu geli, büro ücretlerini tüm kol işi kaynağı oluşturdukları gerçeğiy
nu efendiler sınıfının köle üze kategorilerine ödenenierin altı- le de güçlendirilmektedir. . . [Bu)
rindeki hegemonyasına açıkça
Mümtaz Ertürer
bağlayan Aristo olduğuna de
ğinmek, ilginç ve ilintili olacak
tır!) Yöneticilerce, işçiye verili
bir süre içinde tekrar tekrar yap
ması gereken sınırl,ı yalıtılmış
bir görev verilir. Kafa ile kol
e meğinin, kafa ile kolun, kavra
yış ile uygulamanın birbirinden
kopartılmasıyla emek sürecinin
her adımının denetimi, işçinin
elinden tümüyle alınd ı . Gerek
sindiği eğitim azaltıldı , emek sü
resinin değeri düşürüldü.
*Bu idare denetimi, üretirnci
işçilere olan gereksinimi büyük
ölçüde azaltarak -ücretleri ar
tık kalifiye olmayari işçi düzeyi
ne indirilmiş olan- ü retirnci ol
mayan ve büro işçilerine
gereksinimi artırmıştır. Kalifiye-
41
kı smen ailesinin iki ya da daha ABD sermayesinin ahtapot kol dikkatle ölçülmüş miktarlarda
fazla üyesinin çalışmas ı olmak larınca istihdam edilen bu işçile kullanı labilecek durumdadır
sızın alışılmış ve vazgeçilmez rin çoğu, kadındır. (Babbage ilkesinin b ir uzantısı) ;
varoluş gereksinimlerini karşı la Toplumsal ve teknolojik ça ve çalışma koşu lları geçici işçi
yabilme konusundaki artan güç l ışma koşulları son yirmi yıldır lerin örgütlenmesini diğer işçile
lüğün bir ifadesidir. . . Erkeklerin köklü değişimler geçirmiştir. iş re göre çok daha zor kı lar. Bu
(işgücüne-ç.) katılım oranı dü yerinin her yönü ve iş süresinin işçilerin büyük çoğunluğu ka
şerken, kadı nlarınki büyük bir her anı üzerindeki idari denetim dı ndır ve kadı nların örgütlenme
süratle artmaktadı r." Brower büyük ölçüde yoğunlaşmıştır. si konusunda özgül yeni yakla
man, böylelikle bu eğilimlerin işyeri teknolojisi giderek artan şı miara gereksinim giderek
mantıksal sonucunun kadı nlar bir tarzda daha ucuz olan kadın artmaktadır.
ile erkekler aras ındaki katılım ve çocuk işgücü kullanmaya ABD'de kadı nları n konumu
oranları nın eşlenmesi olduğu uyarianmaktadır - bu, örneğin nu istisnai tarihimizin perspekti
sonucuna varmaktadır. Kaliforniya Ünivers itesi'nin "de finden incelemek gerekmekte
Gerçekte, o sıralarda ğişik bir işgücünden yararlan dir. Burada kadınlar dünyanı n
( 1 974) , kadın işgücünün başat mak üzere" cüce meyva ağaç- en yüksek ölçüde sanayileşmiş,
olduğu sektörlerin giderek ge . ları geliştirdiği tarı m gibi teknoloji toplumunun, iktisadi
nişlemesi nedeniyle, piyasada alanlarda dahi böyledir (5) . Bil" tarihi kapitalizmle başlamış bir
erkek işgücünü itme, kadın iş gisayarlar ve televizyon ekran u lusun büyümesine katılmışlar
gücünü çekme yönünde bir eği ları , her parmak hareketini ve d ır. ilk merkantil aşamasında,
lim oluştuğuna da işaret etmiş yüz ifadesini gözleyecek tarz vahşi sı nai ve sermaye birikimi
tir. Bu görüş, o günden bugüne, da, her birime yayılmıştır. dönemlerinde rol almışlar, şimdi
dramatik bir biçimde doğru lan Gerek küçük, gerekse büyük de yaşianan global finans
mıştır. Kapitalist birikimin ilkele firmaların geçici işgücü ku llanı tekelci sermaye biçimine etkin
ri , kapitalizmin doğasına içkin m ındaki artış, işçilerine herhan bir şekilde katılmakta ve sömü
olduğuna göre, "eşitlenmiş" bir gi bir yarar, hatta iş güvencesi rülmektedir. Kapitalizmin ilk ge
işgücünün yerini giderek daha sağlamalarını gereksiz kılmıştır. lişim evrelerinde kadınlar, ge
düşük ücretli kadın ağı rlıklı bir "Geçici" işgücü, kapitalist işlet nellikle geleneksel bir ro l
işgücüne bırakabileceğini gös me için son derece uygun bir oynamaktaydılar - anne, ailenin
termektedir! tarzdır; son derece akışkan ve dayanağı, ev ve çiftlik işçisi rol-
Bu da şimdiden gerçekleş Gülnaz Çolak
mektedir. Merkezden kaçan ka
pitalist ABD sanayi işletmeleri,
Meksika sınırındaki köylerde
maquila-dora'lar -hemen tümü
çok genç kadınlardan o luşan iş
gücüne son derece düşük üc
ret ödeyen elektronik ve tekstil
fabrikaları- kurmuştur. (Bu,
M eksika'nın şimdiki devlet baş
kan ının ülke yasalarında yaptığı
değişiklikler nedeniyle günü
müzde artık daha da karlı bir
hal almıştır.) Pasifik ü lkeleri
ABD imalatının geri kalan bölü
mü için çok ucuz bir işgücü
kaynağı oluşturmaktadır; Irian
da ve Karayipler'de de sigorta
şirketleri, bankalar ve diğerleri
verilerini işlenrnek üzere gönde
rebilecekleri ucuz bir büro eme
ği kaynağı bulmuşlardır. Global
42
lerini. Orta s ınıfların gelişmesi ev kadınlığını kadınlığın nihai maktadır.
ve refah düzeylerinin artışıyla hedefi, ideali bellayerek yetişti Tekelci kapitalizmin durmak
birlikte bu kadınlar başka faali riimiş kadınları n şu dönemlerde sızın büyüyen bir ucuz işgücü
yetlere de zaman ayırabilir ol evlerinden çıkarak işgücüne ka kaynağına duyduğu gereksinim,
dular. Bu boş zaman ge nellikle tılması ABD'li kadınların toplum 1 960'1arın liberal feminist hare
sosyal ve eğitsel işlere ve ge sal koşulları nda önemli bir tarih ketinin, kendi kişisel dayumları
nellikle örgütlenme çalışmaları sel dönüşümdür. Günümüz konusunda kadınların bilincini
na ayrı lmaktaydı . Ne ki fabrika ABD'sinde kadı nların çoğu, ça yükseltme yönündeki girişimle
sistemi daha başından itibaren l ışmak zorunda olduğu için ça riyle denk düşer. Evin ve ailenin
özellikle dokuma ve giysi ala l ışmaktadır; ve günümüzün d ışında çalışan kadın kabul edi
nında genç kadınları , uzun ça genç kadınlarından çoğu, yaşa lebilir bir toplumsal norm haline
l ışma süresi ve düşük ücretle mının geri kalan kısmını çalışa geldi; bu da kadı nların iktisadi
istihdam etmekteydi ; evde o l rak geçirecektir. Günümüzde gücünün ve özsaygısının yük
sun, çiftlikte olsun çoğu kadı nla toplam işgücünün % 45'i kadın selmesini olumlu yönde etkiledi.
rın pek boş zamanları yoktu. dır ve 25-54 yaş arasındaki her Bu liberal feminist dalganın yük
ABD'de kad ınların koşulları 1 O kadından 7'si işgücü içinde selişinin tekelci kapitalizmin da
genellikle işgücüne katılım ve dir (7) . 2000 yıl ına dek, işgücü ha düşük maliyetli işgücü kay7
uzaklaşmaların birbirini izlediği ne katılacak olanların yalnızca nağına olan gereksinimine denk
istikrarsız bir görünüm çizer. % 1 5'ini ABD doğumlu beyaz düşmesi, kadınların işgücüne
Ancak şu sıralarda gÇ:izlemle erkekler o luştu racaktır (8) . Çalı katılımına yeni bir itim kazandır
nen işgücü piyasasına yığınsal şan kadın sayı sındaki bu nicel d ı . Önceleri anal ık atiğinin yay
girişler, kadınların ev d ışında patlama, var olan iktisadi koşul gın başatlığı göz önünde bulun
çalıştığı daha önceki dönemle larida nitel bir değişimi yansıt- durulursa, çeşitli iletişim ve
rin hiçbirine benzememektedir.
Özgül olarak kapitalizmin günü ANNE ÖLDÜ
Susun susun
müzde ulaştığı gelişme aşama Düşlerine girip ağiatma beni anne ortalığı birbirine katan erkek cocuklar
sıyla ve sermayenin birikim ve vazodaki solmuş çiçeklerin tutsakladığı küçük bir kız işitemiyor kendi sesini
merkezileşma h ızını artırmak ölüm toz/u aynada ışı/damıyar yüzü
kimliğini yoğurduk/art plastik hamur yitmiş kurdelesi bulunmuyor
için kitlesel ucuz emek ordusu göçmen bir perişanlık
na duyduğu sınırsız gereksinim rastgele eşya/arla döşedi yalruzlığı Beklerneyin beni
le bağlantılıdır. Boşanma gibi hergün geleceğimi ben olmayarak bir
Susma kadın susma kitabın içine gireceğim
toplumsal etkenierin p>ek çok
acının kaynadığı tencere netret/i sözlerden kaçarak
kadını orta sınıf konforundan iş 6tkey/e tır/atacak kapağını açmayınkapağını
çi sınıfı saflarına, hatta setalet susma kadın üşüyorum
koşulları na sürüklediği bir or -Beni neden yalnız bıraktın yaşarken
taşınmaz yük/erin altındaki ezik- Susadım anne
tamda tüm düzey, koşul, ırk ve söyle onlara sussun/ar.
u luslardan kadınları etkilemek Herkes uyurdu pencerene ölüm geldi
tedir. Bu s ınıf ve ırka bağlı ola ve yitik günlerin cenazesi kalkardı pancurları 6rt anne
tabutta çocukluğum yatardı benim
rak kadınların yaşam koşulları n hiçbirşey yapmazdı annem Anne öldü
da kesin farklıl ıkların var o lduğu yalnızca yas tutardı öldü ve toprağa gömüldü
gerçeğini yadsımak anlamına kim söylemişti yaşadığım
Kaşiarım değil benzer sana kanser/i hücreleri evli/ikierin
gelmez; ancak günümüzde kay
g6zyaş/aiım zırlar gibi büyüttü çocukları
gılarımızı birbirine yaklaştıracak en büyük kurtarıcın Allah
çok daha fazla sayıda toplum şaşmrdı bizim evin yolunu Anne öldü
zaten konuk edemezdik onu bir kadın lazım erkeklere bakacak
sal süreç birlikte etkilemektedir.
döküm saçı m laneti yaşantının
Daha önce her yerde yoksul hüzün/ü toz örtüsüydü odalarm NEŞE YAŞlN
kadınlar, "dışarlıklı" kadınlar ai
lelerinin geçimine katkıda bu Bir çığlık gelirdi çığ gibi
yorganm altına gizlenirdi çocuklar
lunmak üzere işgüçlerini pazar
lamanı n yolunu bulmuşlardı. haykmrdı erkek sesi
Ancak "bizler" gibi çok sayıda kendi çaresizfiğini
43
propaganda kan-allarından şa rak) daha düşük ücretli "ev kullanılmayacaktı.
şırtıcı ölçüde onay ve destek işi"nin yeniden gündeme getiril Bu gösterinin bir diğer
gördü. mesi, tüm işçilerin ücretlerini önemli yönü, demografik bileşi
Değişen toplumsal iklim ve düşürmede kullanı labilecek miydi. Göstericilerin çoğu kadı n
bekar anneliğin giderek yaygı n yöntemlerin ikisini oluşturuyor. olmakla birlikte , çok sayıda er
laşması , kadınların karşı karşıya Çalışan erkekler, kendi çı kek de Ratılmı ştı. Olağanüstü
bulunduğu özel çocuk bakımı karları için kadın liderleri tanı çok sayıda genç kadının katıl
ve düşük ücret sorunları nı daha mak ve desteklemek ve yeni bi mas ı , özellikle kendi yaşamları
da ağırlaştırmaktadır. Kadının çimde bir işçi hareketi yaratmak nın denetimi için birlikte müca
bir erkekten iktisadi bakımdan için kadınlarla birlikte çalışmak dele etme gereksiniminin -ve
bağımsızlaşması , o nu kapitalist zorundadır. Sosyalist yönelimli yetisinin- bilincinde olduklarını
iş pazarıyla doğrudan ilişkilerin erkekler; toplum içinde kadınla gösterir umut dolu ve anlamlı
den elde etteği sınırlı, düşük üc rın konumunun bir ertelemeden bir. işaretti. Aralarında başka fe
retlere daha fazla bağ ı mlı kıl "devrim sonrası" işlerden biri ol mirıist mitingiere kat ılanlardan
makta ve onu mutfak ve aile madığını kavramak zorunda ka çok daha fazla sayıda genç Af
sorumluluklarından kurtarmak lacaklardır. Kadınların çok yönlü rika-Amerikalı kad ı n da bulun
tadır. Kadının para için ev dışın deneyimleri, sömürülüş ve mü maktaydı. Bu genç kadınlar ev
da çalışmasının toplumsal kabul cadelelerinin özgül doğası ve kadıniiğı ile "çalışan annelik"
edilebilirliğini savunanların teş pazar ekonomisiyle yeni ilişkile arası nda seçim yapma şansı ol
vikleri, çocukların bakımı için ri konusunda kavrayış, global mayan bir kuşağı n mensuplarıy
önlemler içermiyordu . Bu halen kapitalizmin üretim ilişkilerinde d ı . Pek çoğu, sonunda "bekar
acil bir sorun olarak varlığını olagelen değişikliklerin tahlilin anne" olarak kalacaktı . Kendi
sürdürmektedir. Yanıt, mutfağın de merkezi bir önem taşı makta doğurganlıklarının denetimi,
yalıtılmışlığına ve b ir erkeğin e li dır. Bu kavrayışın üzerinde te kendilerinin ve çocuklarının ikti
ne bakar duruma ge-ri dönüşte mellenen bir eylemsellik geliş sadi geleceğinin denetiminde
bulunmaz ve burada aranma miş sanayi kapitalizminin inkarı asli bir önem taşımaktaydı .
malıdır da, Siyasal kurumların nı ve sosyalizme dönüşmesini Gösterinin coğrafi çeşitliliği,
onca patırtısını yaptıkları göster sağlayacak anahtardır. bu kadınların kararlılığına tanık
melik çocuk bakım ı programları Ek: Kadı nları n du ru muna lık etmekteydi. Hemen tüm eya
nın ötesinde başka yanıtlar var ilişkin oturumları bakımından Jetler temsil edilmekteydi, pek
d ı . Ancak bunlar, yalnızca insan olağanüstü yoksul geçen Sos çok başka ü lkede Washington'a
refahı n ı n kar dürtüsüne öncelik yalist Bilirnciler Konferansı'ndan gelebilmek için 24 saat otobüs
taşı ması durumunda bulunabi tam bir hafta sonra, 9 Nisan yolculuğu yapan kadınlar da
leceklerdir. Işgücünün kadınlaş 1 989'da Washington'da kadın vardı ve tüm gelmek isteyenleri
masının iktisadi anlamı ye ni ların kurtuluşu için tarihsel bir taşıyacak kadar çok otobüs bu
yeni ortaya çıkartılmaktadır. yürüyüş yap ıldı. Bu gösterinin lunamamıştı !
Browerman'ın işaret ettiği gibi, devasa boyutlarının ötesinde ta Gelecekteki feminist eylem
kad ı n istihdamının özelliklerinin rih e geçecek birkaç özelliği da lerin yönelişi tümüyle aydınlan
i ncelenmesi, günümüz çalışma ha vardır. Kürtaj hakları t�ması, mış değildir. Gösterinin büyük
hayatına ilişkin araştırmaların yürüyüşçülerce ırkçı "nüfus lüğü ve militaniiğı örgütleyicileri
merkezini oluşturmaktadır. Çalı - kontrolü" ya da "refah indirimi" ni dahi şaşırtmı ştır; bundan son
şan kadınların üretici güçlere, önermalerine değil, kadının ra ne yapılabileceği konusunda
yönetici hegemonyaya, işgücü kendi bedeninin kullanımını de açı k görüşlü bir liderlik oluşma"
nün değişik sektörlerindeki er netleme hakkıyla bağlantı landı mış olabilir. Ancak genç kadın
keklere ve birbirlerine o lan iliş rılmıştı. Bu , binlerce yıldır kad ı n lar arasındaki eylem potansiyeli
kileri eleştirel olarak ince_l eme lara tanınmayan bir hakk ı ; ve açıkça ortadadır.
mektedir. Kapitalizmin çelişkile bu temel insan özgürlüğünün •Rüth Berman, elli yıldı r sol
ri yoğunlaştıkça gerek kadın, bilinçli, tekrar tekrar vurgulana hareket içinde yeralan bir femi
gerekse erkek işçilerin koşulları rak talep edilmesi, gerçekten nisttir. Bu makale, 1 Nisan
son derece ağırlaşacaktır. Çoğu devrimci bir eylem oluşturmak 1 989'da New York kentinde dü
kadın olan yarım-günlük işçile taydı . Kadınların yaşamı ve zenlenen Sosyalist Bilirnciler
rin kullanımı ve (gerek dikiş ma analığı, artık kilise ideolojisi ve Konferansı'na sunduğu tebliğin
kinesi, gerekse bilgisayar ola- devlet iktidarını güçlendirmeda gözden geçirilmiş biçimidir.
44
SAGLIKLI İNSAN
Müge KONOR
45
ye sordum hafif alaylı . de dikkatinizi çekmiştir. . . Var ol cek miyiz ki, bir bölümümüz in
Arkadaşımla inceden eğleni duğmuz günden bu yana içimi ce diyet hesaplarıyla daha uzun
yordum ya, için için de huzur ze kök salan ve gitgide güçle yaşama yollarını ararken, öte
suzdu m. Geçen yıl, ancak bir nen bencilliğimizle hep daha de, hemcinslerimiz açlıtkan öl
kaç yılda bir, barkaç gün uzun yaşamanı n , ölümü kendi mesinler. . .
kavuşabildiğim denize doğru mizden biraz daha uzaklaştı r Bin bir çeşit önlemle bedeni
yürürken dalgalara g izli bir ü r manın yollarını arıyoruz. Ama mizde kanser tümörü oluşması
küntüyle bakan, ya da kararan e rdemli insan olabilme konu tehlikesini, ya da oluşanları, yo
tenirnde kanser izleri arayan çıl sunda duyduğumuz, duymamız kettik diyelim. Ya kendi kendi
gın ben değili miydim? .. . gereken kaygı gitgide azalmak mize, içimizde büyüttüğümüz
Artık apartmanlarımıza g irdi ta. . . Sevginin, barış ın, dostlu kin, haset, hırs, öfke ·yumakları
ğimizde, tereyağır:ı ı n , kapı ların ğun güzelliğini, değer biçilmezli na ne demeli? Bu elle tutulmaz,
dışına taşan o mis gibi kokusu ğini anlatan yazılar pek ilişmiyor gözle görülmez yumruları sa
nu da duyamaz olduk. Çünkü artık gözlerimize. Son yıllarda i l ğaltacak radyoterapi sistemi
hiçbirimiz -az çok bilinçli, az gimizin odak noktası genellikle hangisi acaba? ..
çok okumuş hiçbir kadı n- oca beden sağlığımız ... Ya beynimiz? . . Yüzyı llardır
ğın üstünde cız ı rdata cızırdata Şimdi varsayalım ki, uzman kafatasımızın içinde övünçle ta
e rittiğimiz terayağını dökmüyo Iann önerilerine, uyarılarına bü şıdığı mız, tıp bilimin gizini hala
ruz pilavın ü stüne. Onun yerine tü nüyle kulak verdik. Yap dedik çözarnediği o en değerli organı
tatsız tuzsuz sıvı yağlarla da lerini yaptık, yapma dediklerini mız . . . Yirminci yüzyılın uygar in
mak zevkimizi köreltiyoruz . . . yapmadık. Ye dediklerini yeme san olma bilincini içinde viüı.
Ne demiş ozan? .. "Medeni dik. Sonuçta da ortalama yet minler, mineraller, fosforlu
yet dediğin tek dişi kalmış cana miş yıllık ömürümüzü bir o ka gıdalarla "fevkalade mükemme
var . . . " Evet, yirminci yüzyıl uy dar daha uzatabildik.. Ancak len" beslendiğimiz beynimiz,
garlığı kanser, aids, kolestrol, böylesine uzu n ve sağlıklı yaşa zekarn ız . . . Bu besili hücrelerimi
e nfarktüs gibi bilmem kaç başlı mamızın, insanlığın geleceğine zi yeterince eğitebilecek miyiz?
canavar oldu, üstümüze üstü neler getirebileceğini, ne yarar Özgür düşüneeye saygı duyma
müze geliyor. Bizler de yüreği ları olabileceğini tartışmamızın yı öğrenebilecek miyiz ki, aklı
miz korku dolu, bu amans ız ca günü gelmedi mi hala? . . mızı köreltmek yerine, sevgi ve
navarla savaşıyoruz. Sağlıklı, Sertleşmemiş damarları mı dostlukla beslenmiş geniş, de
uzun yaşamanı n yollarını arıyo za, kolestrolü , total lipiti, sedimi rin bir düşün yelpazesi içinde
ruz. titizlikle ayarlanmış kan ımızı geliştirelim. Sınırsız zekarn ız ı in
Beni yanlış anlamayın . . . Bü pompalayan, enfaktüs tehl ike� sanl ığı mızı n, ge leceğimizin -
tün bu saydıklarım önemsizdir, sinden enikonu uzak yürekleri yararına olduğu kadar zararına
. qu uyanlara kulaklarımızı tıka mizde, birbirimize sevgiyi, dost değil- bütünüyle yararına kul
yalı m demek istemiyorum. Dün luğu çoğailabilecek miyiz? . . lanabilecek miyiz? ..
yamızı biz insanlar bu duruma I nsanın insana saygı duyma lstersek uzmanların yaptığı
getirdik. Her köşesinden güzel sını, insanın insan haklarına sal uyarıları n hepsine kulak verip
likler fışkıran bir sevilesi geze dırmamasını deneyebilecek mi bütün önlemleri alalım ve bede
gen, bizim ellerimizde, bize yiz ki, onca özen gösterdiğimiz nimize iki yüzyıla yakın bir ya
düşman bir topaç o ldu . . . "Zara bedenlerimizi hunhar savaşlara şam süresi sağlayabilelim. He
rın neresinden dönülse kardır" ya da trafiğe kurban vermeye pimiz biraraya ge lip saygının,
hesabı, kendi yaptığımız yanlış lim . . . dostluğun, barışın, erdemin yo
ları düzeltmeye çalışmak ve bi Dü nyamızın insanoğluna lunu arayıp bulmadıkça, "Sağ
ze armağan edilen değerli be sunduğu nimetleri gerçek an l ıklı insanı yarattık ve yaşat
denimize - aşırıya kaçmadan lamda paylaşmayı öğrenebile- tık ... ", diyebilecek miyiz? . .
- özen göstermek, elbette gö-
revimiz . . . -..yeni 6iryayınevt.: - : . - - - _,. . .yeni 6ir Kitap ..
Ama . . . Beylik deyişle, ma-
dalyonun bir de öteki yüzü var..
Bütün b u uyarılar, alınan önlem
DUŞLER VE SEYREKZAMANLAR
1990 Ywıus Nadi Şiir Mansiyon 6dülü
ler, gerçekten sağlıklı insan o la
bilmemiz için yeterli mi? Sizin SÜHA TUGTEPE
46
ZEYNEP ALiYE İLE SÖYLEŞi
Fatma ARSLAN
Zeynep Hamm, "Yaşamak Masal Değil" adlt ki ...:... insan ilişkilerinin toplumsal boyutlanm vurgula
tabtniZI okudum. Okurken her öykünüzün arkasm rnamzia birlikte kişilerin bireysel çözüm araytşlan
dan gözümün önüne kendi yaşanttmdan kesitler içinde olduklanm görüyoruz. Yeni beraberlikler
geldi ve kitabtmzla bütün/eşfiğimi hissettim. Biraz farkit bir çözümsüzlük riski taştmtyor mu ?
kendinizden sözeder misiniz? Yazmaya ne zaman - Alain, Descartes'in, "Düşü nüyorum, öyleyse
başladmtz, sizi yazmaya iten neydi çevrenizin etki varı m." sözünü, "istiyorum, öyleyse varım." biçimin
si oldu mu ? de değiştirmiş. Bu anlamda ona katılıyorum.
-Yazmaya pek çok yazar gibi günce artı şiirle - Sizce özlenen güzel beraberliği yakalama
başladım. Öykü çalışmalarına disiplinli bir şekilde koşullan nelerdir?
yönelmem çok uzun yıllar öncesin� gitmiyor. Çev - Bana göre güzellikler, koşulların girdiği yerde
re min, yazmam üzerinde etkisi oldu mu, sorunuza, biter. Öyle hassas, kırılgan çünkü. Ama kişilerin
başka türlüsü mümkün mü? sorusuyla yanıt verebi açı klık-dürüstlük gibi ilkeleri olması gerektiğine ina
lirim. Yazma, bir etki tepki olayıdır. nıyorum. Son dönemlerde "Kısıtlanmama, özgürlü
- Yazmaya başladtktan sonra çevrenizin olum ğünden ödün vermeme, birlikteliğe hesapçı yaklaş
lu, olumsuz yönleri yaşadtğtntz yazar/tk sürecini na mama" gibi terelellimler getiren bir kesim gözle
st/ e tkiledi? niyor. Bana göre aşk (Beraberlik denince ilk bu ge
- Masa başına oturduğumda iki başlı bir cana liyor aklıma. iflah olmaz bir romantiğim ben) , doğa
varla boğuşmak zorunda kalırım. Birincisi neyi ya sı itibarıyla soru mluluk demek. Kendimize ve karşı
zacağı m, ikincisi nası l yazacağı m . Yazar, neyi ya mızdakine saygıyı yitirmemek, kendimizi iyi
zacağını dünya görüşü doğrultusunda seçer. Nas ı l tanımak, birlikte olmayı düşündüğümüz insanda
yazacağı ise süreç içinde iyice olgunlaşır, kimliğini çoğalacağımıza inanmak demek. Sonuçta, güzel
bulur. beraberlikleri, taşıdığı güzellikleri yitirmemek iste
- Öykü/erinizde kadtn erkek ilişkilerinde birey yenler yaşatabilir, diyorum.
lerin çözümsüzlüklerinin toplumsal boyutlanm açar - Öykü/erinizde kahramanlanmzm önce insan
mtsmtz? olmamn onuruyla donaltmit olduğunu görüyoruz.
- Türkiye, Islam dünyasıyla Avrupa arası nda Bu gerçek yaşamla ne kadar çaktştyor?
bir gel-gitler ülkesi. Bu konum, halkı m ızın her kesi - "iyiliğimizi istiyorlar, vermeyeceğiz" diyor bir
mini değişik biçimde etkiliyor. Örgün eğitimde batılı şair, bir başkası "Hayat ım seni incitebilir-hayatımız
ü lkelere gülümsenir, çocuğun cinsiyeti değil insan incitebilir seni-çünkü kirlidir" dizeleriyle hıçkırıyor.
olması esas alınır, yetenekleri keşfedilmeye çalışı Bir başka şairden alı ntıyla; rimesele esir düşmekte
l ıp demokrat yapılı bireyler olmaya yönlendirilirken, değil, teslim olmamakta bütün mesele ."
evinde-yakın çevresinde kız veya erkek çocuk ayrı - Sizce evlilik kurumu kadm ve erkek beraber
mı ön planda olmak üzere dinsel-geleneksel eğitim fiğini nastl etkiliyor?
pompalanırsa, bu çelişki , kişinin kendisiyle ve karşı - "Ailenin reisi e rkektir" yasası bile tek başı na
cinsle sürekli çekişmesini getirmez mi? Sonuçta konuyu açıklamaya yeterli. Kadı n daha ilk günden,
mutsuz kadın-mutsuz e rkek toplumu haline gelme erkeğin soyadını alıyor, onun yönetimini kabul edi
miz doğal değil mi? yor.
47
- Evlilik kurumunda, kadmm ilmiği kendi kendi olarak bir arkadaş geçenlerde, yürekli olunmas ı ge
nin boynuna geçirdiğini söylüyorsunuz. Evlilik kuru rektiğini savunuyordu. .. Mizah yazarları için kor
mu kadrn üzerinde bireysel ve toplumsal olarak na kunç sınırsız kaynak su nan bir ü lkeyiz anlayacağı
st/ bir duvar örüyor? nız ...
- Bizim ülkemizde kadın evlilikle birlikte kendi - Kadm yazar kendi cinsel kimliğini de taşıyan
ni reddetmek zorunda kalıyor, desem sizce çok mu birey olarak yapıtmm oluşumundan, yaym ve eleşti
abartmış olurum? risine değin geçen aşamada ne tür zorluklar yaşt
-Aynı ekonomik ve sosyal koşullarda yaşayan yor?
kadm ve erkeklerin eğitim-çaltşma ve meslekleri - Ustalardan- biri "Yaşamak zor zaanat" demiş.
seçip alanlanmn cins konumlan açısmdan nastl de Ben, kadın olarak yaşamanın, daha zor olduğuna
ğerlendiriyorsunuz? inanıyorum. Hele iddialıysanız, iki kat daha güçlü ,
- Kiş!, kadın işi-erkek işi, kadınca-erkakçe ayrı iki kat kuşkucu, iki kat saldırıya hazı r, iki kat içinize
mıyla yetişiyor. Belli yaşiara gelindiğinde kız çocuk kapanık almalısınız. Ama yazdıklarımı okuyup bana
annesinin, erkek çocuk babas ı n ın benzeri olma sü güç veren yazar arkadaşların hemen hepsinin er
recini hemen hemen tamamlamış o luyor. Bizim gibi kek olduğunu da burada belirtmek zorundayım. ( Iç
elinin hamuruyla erkek işine karışan eksik etekle lerine kolay kolay dalamadığınız, ancak yüzünüze
reyse, ağzının payı verilmeye çalışı lıyor zaten. kapıları kapamayan arkadaşlar.)
- Kadmm aile içi konumu onun yazar olabilme - Dünya yazını göz Ônüne . almdığmda kadm
ve yazar olarak üretme koşullarını nasıl etkiliyor? yazartann sayısmm az olmasını nasıl açıklıyorsu
Oscar Wilde, sanatçının önce hayatta deneyim nuz?
li olması gerektiğini söyler. Katherine Mansfield, - Çeşitli sorulara verdiğim yanıtlarda konuyu
yazabilmak için, yaşamak istediğini söyler. iyi bir zaten açıklığa kavuşturduğumuza inan ıyoru m. An
yazar olabilmenin temel koşulunun hayat okulunda cak bir de yazmayı deneyip bundan vazgeçen ke
ve en güç işlerde çalışarak, pişmekten geçtiğine sim var. Çünkü başarılı olmak isteyen kadının arka
inanıyorum. Kimsenin masa başı nda oturarak, ha sı nda olsa olsa kendi gölgesi, bir de yalnızlık, düş
yatm dışında kalarak ütopyalarla gerçekleri yazaca kırıklığ ı , mutsuzluk yer alabilir.
ğı n ı sanmıyorum. -Sizce 1 9. ve 20. yüzyıl yazılarmda kadm fark
- Yazar araştırma, inceleme ve gözlemlerini lt olarak konum/anıyor. Bu farkllfaşmayt nasıl açtkft
kendi duygu ve düşünceleri ile yağurarak yapıtlan yorsunuz?
na aktanyor. Sizce Türkiye'de kadm yazann incele - On dokuzuncu yüzyıldan yiçminci yüzyı la de
me ve gözlem yapma olanağı ne kadardır? Yazann mokratikleşme hareketleri, çığ gibi büyüdü ; bilim
konu seçimini etkiliyor mu? teknik, iletişim gelişip yaygınlaşt ı ; pek çok tabu yı
- "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyü kıld ı ; dünya küçüldü ... Yazın dünyasının bütün
müzdür'' demekle köyü sahiplenemezsiniz. Toplum bunlardan etkilenmemesi düşünülebilir mi?
d ışına düşmüş insanları yazmak :stedim hep. Bir -Feminizm ve kadın hareketi hakkmda düşün
gün belki , umudumu hala taşıyorum. dükleriniz. . .
- Toplumun cinslere yönelik değer yargılan - Ekonomik-demokratik-sosyal- .kültürel hakla
yazarm yaptt/anndaki tipiemeleri nasıl etkiliyor? rın geliştirilmesini talep eden bütün girişimleri se
- N e, az ama öz konuşan, yumruğu sıkı, karar ·laml ıyorum.
l ı , verdiği sözü canı pahasına tutan, bir görüşte - Kadın hareketinin ideolojik otarak bağtmsız
aşık olduğu kızı yaşamı boyu seven erkek tipleri, olmasını nastf değerlendiriyorsunuz?
ne de dokununca kırılıveren, bakireliğini yitirdiğinde - Organik anlamda bir bağ olmaması nı kaste
intihar ed en, kocasının ölümüyle fani dü nyadan eli diyorsunuz sanırım. Yoksa apolitik kalma diye bir
ni eteğini çeken kadın tipleri gökten zembille inme şey düşünemiyorum. Ancak her tür siyasal görüş
di herhalde . ten kadının, barış-ilerleme-demokratik kazanı mlar
- Kadm cinselliğini var olan yazm içersinde ve· uğruna, insanı n insan tarafı ndan sömürülmesine
özel olarak kadm eserlerinde yer aftştnı nastl de karşı kurulacak birliklerde yer alabildiği örgütlen
ğerlendiriyorsunuz? Kadrn yazar bu akımlarda öz melerin başarabileceğine inanıyorum. Sanırım söy
gür mü? leşimizin sonuna geldik. Nokta kanmadan önce 8
- Evet, örtülere sararak, paketiere koyarak ka Mart U luslararası Kadı nlar Günü'müz kutlu olsun,
dın cinsel liğini işlemeye çalışıyoruz. Çok garip değil diyebilir miyim?
mi, anal ığın kutsal sayılıp da, analığı gerçekleştire
cek olayın "tu kaka" görülmesi? . . . Bu konuyla ilgili
48
SANATLA HAFTA S ONU