You are on page 1of 32

Prof. Dr.

Orhan ÖZÇELİK
Akdeniz Üniversitesi
Jeoloji Mühendisliği Bölümü
ANTALYA / 2008
Bazı Petrol birikintilerinin, petrol ve gazın ilk olarak birikmeye başladığı
zamanı tahmin etme olanağı vardır. Buda göçün hangi şartlarda meydana
geldiğini aydınlatır. Bu konuda fikirler basit fakat tamamıyla farklı iki
görüşe dayanmaktadır.

1-BİRİKMENİN ZAMANLA İLİŞKİSİ: Birikmenin ancak kapan


oluştuktan sonra meydana gelebileceğini belirten fikirdir. O halde
kapanın ne zaman oluştuğunu bilirsek daha önceden birikmenin olmadığı
zamanı bilmiş oluruz. Kapan rezervuar kayacın çökelmesinden hemen
sonraki bir jeolojik dönemde tamamıyla meydana geldiği gibi çok sonraki
dönemde de oluşabilir. Ayrıca kapan rezervuar kayacın hayatı boyunca
arlıklarla ve tekrarlanan değişikliklerle gelişebilir.
Dolayısıyla kapan içindeki petrolün ilk
birikmesi rezervuar kayacın yaşına
göre ya ilk zamanlarda veya daha
sonra meydana gelmiş olabilir.
Kapanın petrolün göçünden önce
meydana gelmesi petrolün bu kapanda
birikebilmesi için şarttır (şekil 16).
ŞEKİL 16
2-BİRİKMENİN BASINÇLA İLİŞKİSİ: Gaz kanunu bir gazın hacminin
sıcaklıkla doğru basınçla ters orantılı olarak değiştiğini söyler. Petrol
bölgelerinde rastlanan ortalama basınç sıcaklık değişmelerine göre
sıcaklık etkisinin basınç etkisinden çok daha az olduğu için problemin
genel tartışmasında sıcaklık ihmal edilebilir. Gaz kanunu probleme o
zaman şu şekilde tatbik edilir. Bir kapanın gaz tutma kapasitesi
basıncın bir fonksiyonudur başka bir deyişle tamamıyla gaz dolu bir
kapanda gazın bugünkü birikiminin en azından basıncın bugünkü basınca
ulaştıktan sonra meydana gelmiş olması gerekir. Birçok yerlerde
rezervuar basınçları kabaca gömülü olduğu derinlikle orantılıdır (şekil
17-18).

ŞEKİL 18
ŞEKİL 17
3-BİRİKMENİN MEKANLA
İLİŞKİSİ: Yakın kapanlardaki
petrol ve gaz miktarlarındaki
farkın başka tür bir
açıklamasında Gussow tarafından
geliştirilmiştir. Kıvrım kapanı
petrol ve gaz ile dolu olduğu
zaman ya ek petrol veya gaz
kapana girdiği için veya basınç
düşmesi gaz hacminde bir artış
sağladığı için en sonunda petrol
kıvrımın altından dışarı atılmaya
zorlanır. Bu durum ve ayrıca
petrol ve gazın bir kapanda
selektif olarak birikmeleri şekil
19’da gösterilmiştir. Petrol alttan
dışarıya zorlandıkça eğim yukarı
hareket eder ve yanındaki
kapanda toplanır.
Petrol üreten bölgelerin petrolün göç ve birikimini sınırlayan jeolojik
faktörleri saptamak mümkündür. Bu faktörler şunlardır;

1. Genellikle bütün petrol rezervuarlarında su bulunmaktadır. Bu


serbest, taneler arası, kenar ve taban suyu şeklindedir. Bu konu
bize petrolün göçünün hidroloji, sıvı basıncı ve yer altı hareketleri
ile ilgili olduğunu gösterir. Rezervuar kayacında kuyular arasındaki
bir hidrodinamik sıvı basınç gradyanı, rezervuarda kapalı fakat
yanal olarak devamlı olarak bulunan suyun hareket halinde
olduğunu gösterir. Su düşük sıvı potansiyeli yönünde hareket eder.
Hızı da sıvı potansiyelindeki farkın büyüklüğüne ve rezervuarın
irtibat derecesine göre değişir. Bu hız genellikle senede birkaç inç
veya birkaç fit gibi çok küçüktür. Bazı durumlarda hidrodinamik
şartların etkisi petrolün hareketinde çok önemli olabilir.

2. Gaz ve petrol su ile karışmaz. Sıvı halindedirler ve her ikisi de


içinde bulundukları sudan daha düşük özgül ağırlığa sahiptirler.
3- Petrol bulunduran rezervuar kayaçlar birçok yönlerden birbirinden
farklıdır. Bunların jeolojik yaşları Prekambriyen’den Pliyosen’e kadar;
bileşimi silisliden karbonatlıya kadar; kökeni sedimanterden volkaniğe
kadar; porozitesi %1 den %40’a kadar ve permeabilitesi 1 milidarcy’den
birçok darcy’lere kadar değişir.

4- Petrol birikintisi tutan kapanın karakterinde de büyük farklar görülür.


Kapan esas itibariyle yapısal, stratigrafik veya bunların bileşiminden
olabilir ayrıca rezervuar kayaçlarda sıvı potansiyel gradyanının bulunduğu
yerlerde bu gradyan petrolün hareketine engel olabilir. Bu nedenle önemli
bir kapan vasıtası olabilir.

5- Porozitenin mikroskobik şekilleri ve büyüklükleri permiabilitenin


dolambaçlı yolları ve rezervuar kayacın kimyasal karakteri komplekslilik
açısından çok değişebilir. Göç ve birikme bu gözenekler içinde ve
kimyasal ortamlarda yer almaktadır.
6- Petrol ve gazın oluşması göçü ve kapanlarda birikmesi
100.000 ile 100.000.000 yıl arasında olabilmektedir. Bazı
petrol birikintilerinde kapanın Pleistosen zamanından sonra
oluşması bunu göstermektedir.

7- Bölgenin jeolojik tarihçesine göre rezervuar kayaçtaki sıvı


basınçları da değişebilir. Bunların 1 atm’den 1000 atm’ye veya
daha fazlasına kadar değiştikleri görülmüştür. Kayacın jeolojik
tarihi boyunca birçok kereler çıkıp inmiştir.

8- Kapanın jeolojik tarihi tek bir olaydan uzun jeolojik zaman


periyodunca devam etmiş pek çok olayların bileşimine kadar
değişebilmektedir.
Genel anlamda birbiriyle bağlantılı gözenekleri
bulunan her kayaca “Hazne Kayaç” denilebilir.
Ancak hazne kayaçların hemen hemen hepsi
metamorfizmaya uğramış sedimanter kayaçlardır.
Magmatik ve metamorfik kayaçların hazne kayaç
olabilmeleri çok ender ve özel durumların
sonucudur. Bir petrol yatağı hazne kayacın çoğu
zaman her yerini dolduramaz. Hazne kayaçları
petrolle dolu olan kesimine “rezervuar: hazne”
denilmekte olup genellikle hazne kayacın küçük
bir kısmını oluşturur.
En çok tanınan ve işletilen petrol yatakları göz önüne alınırsa esas
olarak iki çeşit hazne kayaç vardır.
KIRINTILI (DETRİTİK) HAZNE KAYAÇLARI (KUM, KUMTAŞI): Bunlar
dünyada işletilen rezervuarların %62’sini oluştururlar.

KARBONATLI HAZNE KAYAÇLARI (KİREÇTAŞI, DOLOMİT): Bunlar


dünyada işletilen rezervuarların %32’sini oluştururlar. Sayısal olarak
karbonatlı hazne kayaçlar kırıntılı hazne kayaçlara göre daha az
olmalarına rağmen petrol üretimi ve kapasitesi yönünden karbonatlı
hazne kayaçları daha önemlidir. Dünya petrol üretiminin yarısından
fazlası karbonatlı rezervuar kayaçlarından yapılmaktadır.

Bu iki gruba girmeyen diğer hazne kayaçları esas olarak


Tuz domları’ndaki takke kayaçlar (cap–rock)
Çakmaktaşları (sileksitler)
Volkanik ve metamorfik kayaçlardır.

Ancak tüm bu hazne kayaç grupları özel durumları yansıtmakta olup


genel anlamda önemli değillerdir.
Bu kayaçlar eski kayaçların erozyonu ve erozyon sonunda
meydana gelen kırıntıların (detritik parçaların) ya aynı yerde
kalarak yada erozyonla taşınarak uygun çökelme ortamlarında
depolanarak oluşur.

Kırıntılı kayaçlar elemanlarının mineralojik ve petrografik


nitelikleri, tane boyları ve boylanmaları taneler arası hamur
(matriks) ve çimento miktar ve çeşitlerine göre değişik
karakterlerde olabilirler. Bunların sınıflandırılmaları genellikle
tane boylarına göre yapılmaktadır.

Bunlardan kum boyutundaki tanelerden oluşmuş kırıntılı


kayaçlar hazne kayaç olarak en önemlisi ve en çok rastlanılanıdır.
Ancak çakıl boyutundaki taneleri içeren konglomeralar ile silt
boyutundaki tanelerden oluşan silttaşları da önemli
olabilmektedir. Bunlar berberce rezervuar kayaçlarının sayısal
olarak yarısından fazlasını oluşturur.
Az bulunmakla birlikte bazı kumtaşları yalnız kuvars tanelerinden oluşurlar.
Çoğu kumtaşları kuvarstan başka feldispat, mika ve çeşitli kayaç kırıntılarıda
içermektedir.
ARKOZ:İçerisinde %25’ten fazla feldispat bulunan kumtaşlarına denir.
GROVAK: içerisinde %20’den fazla çoğu koyu renkli kayaç kırıntıları içeren
kumtaşlarına denir.

Kırıntılı kayaçların çoğunda taneler silikat minerallerinden oluşmakta ise de


bazen kırıntılar kimyasal bileşim olarak tamamen karbonatlı olabilir.
KALKARENİT: Karbonatlı tane veya oolitlerden oluşan kumtaşlarına denir.
KOKİNA: karbonatlı fosil kırıntılarından oluşanlara denir.

Denizel sedimantasyon ortamları deniz derinliğine göre


Neritik Ortam ( 0-200 m)
Batiyel Ortam ( 200-2000 m)
Abisal Ortam ( 2000-10000 m)
olmak üzere üçe ayırmak mümkündür.

Her zonda çökelen malzemenin türü ve niteliği suyun derinliği sahilden olan
uzaklık nehirler tarafından taşınan malzemenin cinsi ve deniz suyunun
hareketi gibi çeşitli etkenlere bağlıdır.
Denizel kırıntılı hazne kayaçların oluşması için en uygun ortam sahile
yakın neritik ortamdır.
Denizin birkaç kere sahile ilerlemesi (trangresyon) ve gerilemesi
(regresyon) sonucunda neritik sedimanlar bir yandan çeşitli türdeki
karasal sedimanlarla bir yandan da çoğunluğu çamurtaşı niteliğindeki
batiyal ortamın sedimanlarıyla karışırlar ve arlanırlar.
W Y

ŞEKİL 20
X Z
Şekil 20’de birkaç transgresyon ve regresyon olayı sonucunda çökelmiş
ardışıklı denizel sedimanları göstermektedir. Karanın yer aldığı sol tarafta
kumtaşları, denizin derinleştiği sağ tarafta ise kiltaşları ve karbonatlar
daha çoğunluktadır. Şeklin sağındaki kesit neritik zondaki x-y’den
geçmekte olup (R) regresyonu, (T) transgresyonu belirtmektedir.
Büyük nehirlerin denize döküldüğü yerdeki deltalarda ve geniş
nehir kanalları içinde yığışan kumtaşı-konglomera tabakları
veya mercekleri çok iyi rezervuar kaya olabilirler (Şekil 21).

ŞEKİL 21- Bir akarsu yatağı taban konglomera ve kumtaşlarından


oluşan bir hazne kayaç
Karbonatlı hazne kayaçları çoğunlukla jeokimyasal yolla çökelmiş
sedimanlardır. Kırıntılı kayaçlarda olduğu gibi bir taşınmaya
uğramışlar ve oluştukları ortamda çökelmişlerdir.

Karbonatlı kayaçların ne kadarı jeokimyasal, biyokimyasal yolla


oluştukları kesin olarak saptamak çok zordur. Çünkü diyajenez-
katajenez sırasında çimentolanma, rekristalleşme ve dolomitleşme
gibi olaylar kayaçların ilksel özelliklerini büyük ölçüde
değiştirebilmektedir.

Biyokimyasal olarak çökelmiş karbonatlı kayaçlara günümüzde


Kambriyen’e kadar rastlanılmaktadır.

Organik resifler (biyohermler,biyostromlar) hem hazne kayaç hem


de ana kayaç olarak çok büyük önem taşımaktadırlar. Özellikle
alglerin oluşturduğu karbonatlı kayaçlar hem çok yaygın hemde çok
önemlidir.
A C

B D

Şekil 22 bir resifin çeşitli kısımlarına ait karakteristik kayaç fasiyes


değişimlerini göstermektedir. Şekillerdeki;

A: Ardaşıklı kireçtaşı, dolomit, kırmızı çökeller, evaporitler, şeyl,kumtaşı vb’den


oluşan “resif arkası fasiyesleri”,
B: Mostralarda petrol emareleri gösteren masif, büyük ve küçük gözenekli,
beyaz renkte bozunan dolomit ve kireçtaşlarından oluşan “Resif” veya
“Biyoherm” zonunu,
C: Kahverengi boyanmış ve petrol içeren ardaşıklı kireçtaşı ve kalkarenitlerden
oluşmuş “Resif önü fasiyeslerini”,
D: Isıtılınca petrol veren, ince taneli, esmer renkli, geçirimsiz, bitümlü şeyl ve
kireçtaşlarından oluşmuş “Basen fasiyeslerini” belirtmektedir.
Şekil 23 de bir organik resif kompleksinin nasıl geliştiği
görülmektedir. Diyagram, Orta Doğu’daki organik resifler üzerinde
yapılan incelemelere dayanmaktadır.

A-Durumunda: Kara yükselmekte, deniz çekilmektedir. Resif denize


doğru ilerlemekte ve dalgalarla parçalanmış molozları üzerine regresif
olarak bindirmektedir.
B-Durumunda: Kara alçalmakta, deniz yükselmektedir. Resif sahile
doğru ilerlemekte ve lagünel fasiyeslerin üzerine transgressif olarak
bindirmektedir.
Canlı organizmalar tarafından çökeltilen karbonatlar
genellikle kalsit ve aragonit şeklindedir.

Dolomit çökelten canlılarda bilinmekle birlikte bunlar


önemsizdir. Dolayısıyla dolomitik hazne kayaçların çoğu
çökelme ve diyajenez-katajenez sırasında sediman
içinde dolaşan magnezyumca zengin suların etkisi ile
“dolomitizasyon olayı” sonucunda kireçtaşlarının
değişimi sonucunda oluşmuşlardır.
A- Tuz Domlarındaki Takke Kayaçları (Cap-Rock): Çoğu tuz
domlarının üstünde litolojik bir karışım şeklinde “Takke Kayaç”
diye adlandırılan bir kayaç bulunur.
Bu kayaç çoğu kez aşağıdan yukarıya doğru üç kısımdan oluşur.

En altta dereceli olarak dom tuzuna geçen bir anhidrit


seviyesi vardır.
Ortada kalsit, anhidrit, kükürt ve barit ve çeşitli
sülfürlerden oluşan bir karışım/melanj zonu bulunur.
En üstte ise kalsitik ve breşik bir seviye yer alır.

Takke kaya’nın tüm kalınlığı 100 m’yi geçebilir.


Tuz domu yükselirken üzerinde bulunan sedimanter formasyonları
parçalar. Yer altı suları buradaki bir kısım mineralleri çözer.
Böylece elde edilen takke kayaç oldukça gözenekli ve geçirimli olan
kısımlar, takke kayaç içinde her yerde aynı değildir.
Petrol üretiminde en gözenekli yerlerin bilinmesi gereklidir.
Tuz domlarının bulunduğu sahalarda takke kayaçlar önemli bir
hazne kayaçtır.
B- Çakmaktaşları (Sileksitler): Kimyasal ve biyokimyasal olarak
çökelmiş saf silisten oluşmuş rezervuar kayaçları enderdir.
Kireçtaşı veya dolomit kayaçlarının bazı seviyelerinde ise içinde
çakmaktaşı (çört) aratabakaları, mercekleri veya yumruları oldukça
yaygındır. Çok gevrek ve kırılgan olan bu seviyeler küçük bir
deformasyonla kırılarak breşleşirler. Bu breşlerin arasından geçen
yerüstü ve yer altı suları karbonatlı mineralleri çözerek geriye
oldukça gözenekli ve sileksli kalıntı bırakırlar.

Ender olarak bulunmakla


birlikte bu tür kayaçlar hazne
kayaç olabilirler. Şekil 24 de
çakmaktaşı, breşleşmiş
çakmaktaşı ve yeniden
depolanmış çakmaktaşı
seviyelerinden oluşmuş bir
ardalanmayı göstermektedir. ŞEKİL 24- Hazne kaya özelliğindeki çakmaktaşları
Üstteki şeyl bir örtü tabakası
niteliğindedir.
C- Magmatik ve Metamorfik Kayaçlar: Bunlar jeolojik
bakımdan çok ilginç olmakla birlikte ekonomik olarak o
kadar önemli değillerdir.

Genellikle bir erozyon düzlemi ile ilişkili olarak


bulunurlar. Bu nedenle rezervuar kayacı olabilme
nitelikleri yüzeysel bozunma sonucunda kazanılmış olan
ikincil gözeneklilik ve geçirimliliklerine bağlıdır.

ÖRNEĞİN ileri derecede fiziksel bozunmaya


uğramış granit ve bundan türemiş arkoz uygun şekilde
depolanırsa hazne kayaç olabilirler. Böyle bir sahada
yapılan sondaj arkoz içinde iri granit bloklarına
rastlarsa temele inildiği yanılgısına dolayısıyla kuyunun
terkine neden olabilir.
Petrol rezervuarlarının en önemli elemanı rezervuar kayaçlardır.

Rezervuar kayaçlarının en önemli özelliği ise porozite diye


adlandırılan rezervuar boşlukları (gözenekler) dır.

Rezervuar kayaçlarının ekonomik değerlerde doğalgaz ve petrol


içerebilmesi için yeterli büyüklük ve karakterde gözenekleri olması
şarttır. Ancak, yalnızca bol miktarda gözenek oluşu yeterli değildir.
Gözeneklerin birbirleriyle bağlantısınında olması gerekir. Başka bir
deyişle kaya geçirimli (permeabl) olmalıdır. Aksi halde bağlantısız
gözenekler içine petrol giremeyeceği gibi,girmiş olsa bile bunların
üretilmesi olanaksız olacaktır.

ÖRNEĞİN süngertaşı çok gözenekli olmasına rağmen


geçirimliliği çok azdır. Bundan dolayı iyi bir rezervuar kayacı olamaz.

Normal bir kiltaşının porozitesi oldukça iyidir. Ancak bu boşlukların


çapları çok ince olduklarından kılcal çekim nedeniyle sıvıları tutmakta
ve geçirimliliği azalmaktadır.
Bir kayacın porozitesi, kayaç boşlukları hacminin
toplam hacme oranı olup genellikle % olarak
belirtilir.
Boşluk Hacmi
% Porozite: ------------------------- x 100
Toplam Hacim

Belirli bir hazne kayaca ait porozite hem yanal


hemde dikey yönde önemli değişiklikler
gösterebilmektedir. Bu nedenle belirli kayaçlar
için verilen porozite değerleri yaklaşık porozite
değerleridir.
Toplam boşluk hacminin toplam hacme oranı şeklinde belirtilen
poroziteye “Toplam Porozite” veya “Absolit Porozite”
denilmektedir. Bu oranda birbiriyle bağlantılı olan ve olmayan
bütün boşluklar hesaba katılmaktadır.

FAKAT hazne kayacın petrol tutma veya üretim kapasitesi


incelenirken yalnız birbirleriyle bağlantılı olan boşlukların hacmi
hesaba katılır. Bu şekilde hesaplanmış poroziteye “Efektif
Porozite” veya “Etkin Porozite” denilir.
Kayaçların geçirimliliği (permeabilitesi) kayacın etkin
porozitesiyle orantılıdır.

ÖRNEĞİN sünger taşının toplam porozitesi büyük olmasına


rağmen etkin porozitesi çok küçüktür.Dolayısıyla sünger taşının
geçirimliliği çok azdır.
Birçok hazne kayacın porozitesi %5-10 arasında değişir. Genellikle
%10-20 arasındadır.
Karbonatlı hazne kayaçları genellikle kumtaşlarından daha az
poroziteye sahiptir. Ancak karbonatların geçirimliliği kumtaşlarından
biraz daha fazla olabilir.
Genellikle porozitesi %5’ten az olan kayaçlar ekonomik yönden
önemli bir hazne kayaç kabul edilmezler. Ancak böyle kayaçlarda
porozite ölçümlerinde göz önüne alınmamış çatlak, kırık, boşluk gibi
ikincil porozite var ise ekonomik bir önem taşıyabilirler.

Kabaca kayaç porozitesini şu şekilde gruplamak mümkündür.


%0-5 önemsiz porozite
%5-10 düşük porozite
%10-15 orta porozite
%15-20 iyi porozite
%20-25 çok iyi porozite
Poroziteyi tam olarak ölçmek için laboratuarlarda karot örnekleri
üzerinde deney yapmak gerekir.
Geçirimlilik, bir rezervuar kayacında aranan ikinci
önemli özellik olup rezervuar kayacın
gözeneklerindeki akışkanları geçirme yeteneğini
belirtir.

Geçirimlilik birimi “Darcy” olup şu şekildedir.

Viskozitesi 1 santipoiz olan tek fazlı bir akışkan ile


gözenekleri doldurulmuş bir kayacın içinden bu
akışkan 1 atm/ cm2 basınç altında 1cm3/sn/cm2 lik
bir hızla laminer olarak akıyor ise bu kayacın
geçirimliliği 1 darcy’dir.
Uzunluğu ve kesit alanı bilinen karot örnekleri içinden belirli
bir akışkanın geçmesi esasına dayalı geçirimlilik ölçen cihazlar
vardır. Bu cihazla yapılan deneysel veri sonuçlarından aşağıda
belirtilen darcy yasasına göre kayacın geçirimliliği
saptanabilmektedir.

q= A x --------
--------
dP x k
m dx

q= sıvının saniyede cm3 cinsinden lineer akış hızı


A= cm2 cinsinden kesit alanı
m= Santipoiz cinsinden akışkanın viskozitesi
dP/dx= Hidrolik gradyan, Atmosfer cinsinden her cm mesafedeki
basınç farkı
k= Kayacın darcy cinsinden geçirimlilik sabiti
İki çeşit geçirimlilik vardır.

1- Yanal ve lateral geçirimlilik: Katmanlanmaya


paralel olarak akıştaki geçirimliliktir.
2- Dikey geçirimlilik: Katmanlanmaya dikey olarak
akıştaki geçirimliliktir.

Kayaçların geçirimlilikleri kabaca şu şekilde


belirtilmektedir;

1-10 Milidarcy Orta


10-100 Milidarcy İyi
100-1000 Milidarcy Çok iyi
Genellikle bir kayacın gözenekliliği arttıkça geçirimlilikte
onunla orantılı olarak artıyor gibi görünür. Ancak genel anlamda
ikisi arasında duraylı bir bağıntı yoktur. Örneğin killerin %90’a
varan gözeneklilikleri olduğu halde geçirimlilikleri pratik olarak
sıfırdır. Killerde gözenekler çok küçük çaplı olduklarından
yüzeysel gerilim sıvıların hareketine engel olmakta ve
geçirimliliği düşürmektedir.

Porozite ve permeabilite anlatımlarında verilen değerlerden


görülebileceği gibi
porozite ve
permeabilite
arasında doğru bir
orantı vardır.
Porozitenin artması
geçirimliliğinde
artmasına neden
ŞEKİL25- Gözeneklilik- geçirgenlik ilişkisi
olmaktadır.
Porozite değerleri kayacın gömülme derinliği ile ters orantılı
olarak gelişir. Yani derinlere inildikçe kayaların
gözenekliliklerinde bir azalma olmaktadır (şekil 26).

ŞEKİL 26- Derinlik-gözeneklilik ilişkisi


Hazne kayalarda yapılan deneyler sonucu bu yargıya
varılmıştır. Buna neden olarak, gömülen katmanların
üzerine gelen yeni sediman ağırlıklarının yaptığı basınç
gösterilebilir.

Petrol, ikincil bir göç mekanizmasıyla ana kayadan daha


gözenekli ve geçirgen kayalara hareket etmesi ve uygun
yapılarda birikmesiyle oluşur.

O halde petrol hazne kayaları olarak sahil kumları,


karbonatlar, nehir yataklarındaki kum depoları, nehir
dolguları, karbonatlı kayalar,kanal dolguları, bar
kumları, delta dağılım kanallarını dolduran kumlar ve EN
ÖNEMLİSİ DE resifal kireçtaşları görülmektedir.
Rezervuar boşluklarını iki grupta toplamak mümkündür. Birincil
(primer) boşluklar, ikincil (sekonder) boşluklardır.

Birincil boşluklar kayacın çökelmesi esnasında


tanelerin büyüklük, düzen ve çeşitlerine bağlı olarak meydana
gelirler.

İkincil boşluklar ise çökelmeden sonra kayaçta


meydana gelen kırıklar, çatlaklar, kimyasal çözünme,
rekristalizasyon ve sıkışma gibi etkenlere bağlı olarak
oluşmuşlardır.

Kayaç boşluklarının ve karakterlerinin incelenmesine


“petrofizik” adı verilir. Petrofiziğin petrol jeolojisi ve yeraltı
suyu mühendisliğinde son derece önemi vardır. Bunun sayesinde
gözeneklerin büyüklüğü, şekli, bağlantıları, cidarlarının
karakterleri vb. gibi konular aydınlığa kavuşturulabilmektedir.
Porozite ve permeabilite kayacın kütle özelliklerindendir. Kırıntılı
hazne kayaçların boşluk örgüsü kayacın birçok petrografik
özelliklerine bağlı olup bunların en önemlileri şunlardır;

1. TANE DURUMU: Büyüklük, şekil, boylanma, kimyasal yapısı,


mineral yapısı
2. HAMURUN DURUMU (MATRİKS): Her hamur mineralinin
miktar, dağılım şekli, mineralojik ve kimyasal yapısı
3. ÇİMENTO DURUMU: Karakteri, bileşimi, miktarı, hamur ve
tanelere göre dağılımı

Kimyasal hazne kayaçların boşluk örgüsü şu etkenlere bağlıdır;

1. Fosil miktarı
2. Kırık ve çatlaklar
3. Çözünme ve yeniden çökelme
4. Dolomit miktarı
5. Rekristalizasyon
6. Kil miktarı
7. Katman düzlemleri

You might also like