You are on page 1of 404

BİLİMSEL SEKRETERYA

KONGRE SEKRETERLERİ
Demirhan DIRAÇOĞLU
İlker YAĞCI
Lale ALTAN İNCEOĞLU
TÜRKİYE FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON DERNEĞİ
Gülbahar Mah. Büyükdere Cd. Arzu Apt. No: 99 D:8-9
Mecidiyeköy, Şişli - İSTANBUL
• T: +90 (212) 236 90 52 • F: +90 (212) 236 90 54
W: www.tftr.org.tr
E: tftrdernek@tftr.org.tr

ORGANİZASYON SEKRETERYASI

SERENAS ULUSLARARASI TURİZM KONGRE ORGANİZASYON A.Ş.


Hilal Mahallesi Cezayir Cd. No:13, 06550
Yıldız, Çankaya - ANKARA / TÜRKİYE
• T: +90 (312) 440 50 11 • F: +90 (312) 441 45 63
W: www.serenas.com.tr
E: ftr2021@serenas.com.tr
İÇİNDEKİLER

IV
ÖNSÖZ
V
KURULLAR
VI
BİLİMSEL PROGRAM
X
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ
1
KONUŞMA METİNLERİ
124
SÖZLÜ BİLDİRİLER
254
POSTER BİLDİRİLER
379
YAZAR DİZİNİ

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


III Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ÖNSÖZ

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği olarak 8-11 Nisan 2021


tarihleri arasında çevrimiçi gerçekleştireceğimiz Uluslararası Katılımlı 28.
Ulusal Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kongresi’nde sizlerle birlikte olmaktan
büyük bir mutluluk ve onur duyacağız. Bu kongrenin pandemi koşullarında
düzenlediğimiz son çevrimiçi kongre olması en büyük dileğimiz.

Kongremizi bu yıl farklı bir anlayışla organize ediyoruz. Temamız “Gelin


Tartışalım!”. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon alanında branşımız adına
ne varsa konuşmayı, tartışmayı ve güncellemeyi hedeflemekteyiz. Fizik
tedavi, tıbbi rehabilitasyon, algoloji ve romatoloji gibi temel alanlarımızdaki
uygulamalarımızın yanı sıra geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları
gibi tartışmamız gereken çok fazla konu olduğu açıktır. Uğraşmakta
olduğumuz bu konular göz önüne alındığında en geniş alana sahip uzmanlık
branşı olduğumuz konusunda şüphe yoktur. Doğal olarak bu durum çok
farklı uygulamaları beraberinde getirmekte ve farklı ekollerden yetişen
uzmanlarımız arasında ortak bir dil oluşturma ihtiyacı doğurmaktadır. Ana
hedefimiz, branşımızın ilgi alanına giren tüm konuları objektif ve bilimsel
bakış açısıyla değerlendirmektir.

Bilimsel veriler ve yılların deneyimleri ışığında her konuyu, hep


birlikte tartışacağımız kongremizin branşımızın hak ettiği saygınlıkta
gerçekleşeceğinden eminiz.

Gelin Tartışalım!..
Saygılarımızla

Prof. Dr. Kenan Akgün


Kongre Başkanı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


IV Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KURULLAR

KONGRE DÜZENLEME KURULU


Başkan
Kenan Akgün

Kongre Sekreterleri
Demirhan Dıraçoğlu
İlker Yağcı
Lale Altan İnceoğlu

Üyeler
Meltem Vural
Engin Koyuncu

KONGRE BİLİMSEL KURULU


Ayşen Akıncı Hülya Deveci Yeşim Kirazlı Serap Satış
Meliha Kasapoğlu Aksoy Gül Devrimsel Füsun Köseoğlu Nebahat Sezer
İlknur Aktaş Nigar Dursun Banu Kuran Feray Soyupek
Müfit Akyüz Levent Ediz Ömer Kuru Seyhan Sözay
Ece Ünlü Akyüz Akın Erdal Şehim Kutlay Nilay Şahin
Füsun Ardıç Yüksel Ersoy Duygu Geler Külcü Arif Kenan Tan
Onur Armağan Sibel Çubukçu Fırat Jorge Lains Özden Özyemişci Taşkıran
Ebru Aytekin Marc Henri Gauchat Merve Akdeniz Leblebicier Füsun Toraman
Özlem Balbaloğlu Hakan Genç Gönen Mengi Aliye Tosun
Ayhan Bilgici Klemen Grabljevec Alberto Migliore Figen Tuncay
Çiğdem Bircan Hakan Gündüz Demet Ofluoğlu Ayşe Dicle Turhanoğlu
Murat Birtane Gülcan Gürer Kadriye Öneş Hatice Uğurlu
Thierry Conrozier Afitap İçağasıoğlu Neşe Özgirgin Zeliha Ünlü
İsa Cüce Jale İrdesel Hatice Reşorlu Ebru Yılmaz Yalçınkaya
Havva Talay Çalış Ali Yavuz Karahan Aylin Rezvani Ayşe Yalıman
Erhan Çapkın Dilek Karakuş Merih Sarıdoğan Adem Yıldırım
Canan Çelik Ayşe Karan Ayşe Banu Sarıfakıoğlu Figen Yılmaz
Remzi Çevik Gülçin Kaymak Karataş Selda Sarıkaya
Şirzat Çoğalgil Altınay Göksel Karatepe Tunay Sarpel

KONGRE BİLDİRİ DEĞERLENDİRME KURULU


Başkan
Nurettin Taştekin

Üyeler
Sina Arman
Nalan Çapan
Özge Keniş Coşkun
Yasin Demir
Esra Giray
Deniz Palamar Kadıoğlu
Tuğçe Özekli Mısırlıoğlu
Elif Yalçın

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


V Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
BİLİMSEL PROGRAM

8 NİSAN 2021, PERŞEMBE


SALON-1 SALON-2 SALON-3
ROMATO-AKADEMİ
09:00-09:15 Açılış Uzmanına Danış: İnme Sonrası Hastalarda Gelişen
Moderatör: Kenan AKGÜN Konuşma Bozukluklarında Ayırıcı Tanı ve Tedavi Uzmanına Danış: Lenfödem Tedavisinde Yenilikler
09:00-10:00 09:00-10:00
Romatizmal Hastalıklarda Tanı: Anamnez, Fizik Moderatör: Şehim KUTLAY Konuşmacılar: Evrim ÇELİK, Burcu DUYUR ÇAKIT
09:15-10:00 Muayene, Laboratuvar ve Hasta Takibi Konuşmacılar: Funda ATAMAZ ÇALIŞ, Hale ÜZÜMCÜGİL
Özgür AKGÜL
10.00-10.15 ARA 10.00-10.15 ARA 10.00-10.15 ARA

Sakroiliak MRG
10:15-11:15
Memduh DURSUN Çalıştay: Bel ve Boyun Ağrılarının Yönetimi Çalıştay: Riskli Bebek ve Erken Müdahale
Moderatör: Osman Hakan GÜNDÜZ Moderatörler: Resa AYDIN, Evren YAŞAR
10:15-12:15 10:15-12:15
Konuşmacılar: Mehmet Ali TAŞKAYNATAN, Konuşmacılar: Evrim KARADAĞ SAYGI, Berrin HÜNER,
Spinal MRG Sibel DEMİR DEVİREN Kıymet İKBAL
11:15-12:15
Memduh DURSUN

12:15-13:00 ÖĞLE ARASI 12:15-13:00 ÖĞLE ARASI 12:15-13:00 ÖĞLE ARASI


USG’de Temel Kavramlar
13:00-13:30
İlker YAĞCI
Romatolojik Hastalıklarda USG
13:30-14:00 Çalıştay: Radikülopatilerde Elektrofizyoloji Çalıştay: İnme Hastasının Değerlendirilmesi,
Demirhan DIRAÇOĞLU
Moderatörler: Gülseren AKYÜZ, Hatice BODUR, Konvansiyonel Egzersizler ve Pozisyonlama
Girişim Rehberliğinde USG 13:00-15:00 Evrim KARADAĞ SAYGI 13:00-15:00 Moderatörler: Banu KURAN, Canan ÇULHA
14:00-14:30
Kenan AKGÜN Konuşmacılar: Ayşe Dicle TURHANOĞLU, Halil ÖĞÜT, Konuşmacılar: Ali Yavuz KARAHAN,
Romatoid Artrit Tedavisinde Kılavuzlar ve Gerçek Yaşam Barın SELÇUK, Levent ÖZGÖNENEL Duygu GELER KÜLCÜ
14:30-15:00 Deneyimi
Sena TOLU
15:00-15:15 ARA 15:00-15:15 ARA 15:00-15:15 ARA
ERİŞKİN BOTULİNUM TOKSİNİ KURSU
Moderatör: Bayram KAYMAK
15:15-15:30
Spondiloartritler Kılavuzlar ve Gerçek Yaşam Deneyimi Botulinum Toksini Nedir? Ne Değildir?
15:15-15:45 Rana TERLEMEZ
Murat BİRTANE Uzmanına Danış: Miyofasiyal Tetik Nokta
Uygulama İçin Doğru Hastayı Nasıl Seçelim? 15:15-16:15 Enjeksiyonlarında Kuru İğnelemenin Yeri
15:30-15:45
Tuğçe ÖZEKLİ MISIRLIOĞLU Konuşmacılar: Tülay ŞAHİN, Canan ŞANAL TOPRAK
Amaca Göre Doz Planlama ve Toksin Hazırlama
Psöriatik Artritte Kılavuzlar ve Gerçek Yaşam Deneyimi 15:45-16:00
15:45-16:15 Beril DOĞU
Aylin REZVANİ
16:00-16:15 ARA
Hedefe Ulaşma Ölçeği Kullanımı
16:15-16:30 ARA 16:15-16:30 16:15-16:30 ARA
Nalan ÇAPAN
Sık Yapılan Hatalar
16:30-16:45
Şüheda ÖZÇAKIR
Biyolojik Ajanları Kullanırken Nelere Dikkat Edelim? Kılavuz Kullanımı Fark Yaratır mı?
16:30-17:15 16:45-17:00 Uzmanına Danış: Engelli Sürücü ve
Lale ALTAN Deniz PALAMAR KADIOĞLU
Askeri Sağlık Kurulu Raporlama
Ağrı Tedavisinde Botulinum Toksini Kullanılabilir mi? 16:30-17:30
17:00-17:15 Konuşmacılar: Beril DOĞU, Nilgün MESCİ
Esra GİRAY
Yürüme Dinamikleri Toksin İlişkisi
17:15-17:30
Bayram KAYMAK
17:15-18:00 ARA 17:30-17:45 Vaka Örnekleri
17:45-18:00 Sorular&Cevaplar Uzmanına Danış: Dekstroz Proloterapi:
17:30-18:30 Klinik Pratik Uygulama Nasıl Olmalı?
KONGRE AÇILIŞI Konuşmacılar: Emel ÖZCAN, Ekin İlke ŞEN
18:00-18:15
Kenan AKGÜN
FTR Nerelerden Geldi?
18:15-18:30
Tansu ARASIL, Ender BERKER
TFTR Derneği Olarak Neredeyiz? 18:00-19:30 ARA
18:30-18:45
Demirhan DIRAÇOĞLU

18:30-19:30 ARA
18:45-19:30 ARA

Çalıştay: Skolyozda Tanı, Klinik ve Radyolojik


Çalıştay: Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarında
Değerlendirme
El Tutulumu Çalıştay: Alt Ekstremite Ortezleri
Moderatörler: Hürriyet YILMAZ, Coşkun ZATERİ
19:30-21:30 19:30-21:30 Moderatör: Fitnat DİNÇER 19:30-21:30 Moderatör: Demet OFLUOĞLU
Konuşmacılar: Filiz YILDIZ AYDIN,
Konuşmacılar: Fitnat DİNÇER, Dilek KESKİN, Konuşmacılar: Demet OFLUOĞLU, Özlem EL
Aynur METİN TERZİBAŞIOĞLU, Kerem ALPTEKİN,
Mehmet Ali TAŞKAYNATAN
Zeynep TURAN

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


VI Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
BİLİMSEL PROGRAM

9 NİSAN 2021, CUMA


SALON-1 SALON-2 SALON-3
COVID 19 PANDEMİSİNDE FTR UZMANININ YERİ NE
OSTEOARTRİTİN TEDAVİSİ VAR MI? İNME REHABİLİTASYONUNDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR
09:00-10:30 09:00-10:30 09:00-10:30 OLDU?
Moderatör: Tiraje TUNCER Moderatör: Neşe ÖZGİRGİN
Moderatör: Belgin ERHAN
“Erken Osteoartrtit” Tanısı Konabilir mi? Konabilirse Covid 19 Hastalığında Rehabilitasyon Ne Zaman? Kim
Değerlendirme ve Nörorehabilitasyon Planlama
09:00-09:15 Tedavimiz Değişir mi? 09:00-09:15 09:00-09:15 Tarafından?
Ayşe KÜÇÜKDEVECİ
Alberto MIGLIORE Figen AYHAN
Osteoartriti Durduran Tedavi Var mı? Yoksa Gelecekte
Tek Hedef Ambulasyon mu? Covid 19 Sırasında ve Sonrasında Sonrası Ağrı Yönetimi
09:15-09:30 Olabilir mi? Rejeneratif Tedaviler Etkili mi? 09:15-09:30 09:15-09:30
Canan ÇULHA Sevil OKAN
Ayhan AŞKIN
Osteoartrit Kılavuzlarının Sonuçları Neden Bu Kadar Yeni Tedavi Yaklaşımları Konvansiyonel Yöntemlerden
Covid 19 ve Egzersiz
09:30-09:45 Değişken? 09:30-09:45 Üstün mü? 09:30-09:45
Merve Damla KORKMAZ
Sibel BAŞARAN Banu KURAN
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
09:45-10:30 Tartışmacılar: Lale ALTAN, Simin HEPGÜLER, 09:45-10:30 Tartışmacılar: Gülçin KAYMAK KARATAŞ, 09:45-10:30 Tartışmacılar: Aydan ORAL, Sibel ÜNSAL DELİALİOĞLU,
Hatice UĞURLU Ece ÜNLÜ AKYÜZ, Serdar KESİKBURUN Canan ÇELİK İÇEN
10:30-10:45 ARA 10:30-10:45 ARA 10:30-10:45 ARA
İNME REHABİLİTASYONUNDA SIK KARŞILAŞILAN
OSTEOPOROZ TANISINI DOĞRU KOYUYOR MUYUZ? GETAT-1 GELİN KAVRAMLARI OTURTALIM!
10:45-12:15 10:45-12:15 SORUNLAR 10:45-12:15
Moderatör: Dilşad SİNDEL Moderatör: Cihan AKSOY
Moderatör: Kadriye ÖNEŞ
Bilim Felsefesi: Tamamlayıcı Tıp Nedir?
Osteoporoz Tanısı Koymak Neden Gerekli? İnmeli Hastada Omuz Sorunları
10:45-11:00 10:45-11:00 10:45-11:00 Bir Çerçevesi-Sınırı Var mı?
Oya TOPUZ Pınar ÖZTOP ÇİFTKAYA
Demirhan DIRAÇOĞLU

DEXA Bize Ne Kadar Yol Gösterir? QCT’ye Gerek Var mı? İnmeli Hastada KBAS: Nasıl Yönetelim? Geleneksel Tıp, Alternatif Tıp ve Tamamlayıcı Tıp Farkı?
11:00-11:15 11:00-11:15 11:00-11:15
Sina ARMAN Filiz ACAR SİVAS İlknur AKTAŞ

Araştırma ve Klinik Uygulama Alanı Olarak


FRAX Ne Kadar Kullanışlı? Yeni Tanı Metodları Var mı? İnmeli Hastada Spastisite Yönetimi
11:15-11:30 11:15-11:30 11:15-11:30 Tamamlayıcı Tıp
Şansın TÜZÜN Şehim KUTLAY
Fatma Nur KESİKTAŞ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
11:30-12:15 Tartışmacılar: Yeşim Gökçe KUTSAL, Alp ÇETİN, 11:30-12:15 Tartışmacılar: Feyza ÜNLÜ ÖZKAN, Ali Yavuz KARAHAN, 11:30-12:15 Tartışmacılar: Nesrin DEMİRSOY, Bahar DERNEK,
Jale İRDESEL Canan TIKIZ Tuğba AYDIN
12:15-12:30 ARA 12:15-12:30 ARA 12:15-12:30 ARA
RECORDATI UYDU SEMPOZYUMU
Stres, Hareketsizlik ve Kas Ağrıları
12:30-13:15 Konuşmacılar: Demirhan DIRAÇOĞLU, 12:30-13:15 12:30-13:15
Barkın BERK

13.15-14.00 ÖĞLE ARASI 13.15-14.00 ÖĞLE ARASI 13.15-14.00 ÖĞLE ARASI


OMURİLİK HASARI SONRASI KOMPLİKASYONLAR: GETAT-2 TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMLERİNDE
OSTEOPOROZ TEDAVİSİNDE BAŞARILI MIYIZ?
14:00-15:30 14:00-15:30 OLGULAR EŞLİĞİNDE YAKLAŞIM 14:00-15:30 ARAŞTIRMA SONUÇLARI NE DİYOR?
Moderatör: Yeşim KİRAZLI
Moderatör: Müfit AKYÜZ Moderatör: Demirhan DIRAÇOĞLU
Osteoporozda Tedavi Seçenekleri Nelerdir? Manuel Terapi Yapılsın mı, Yapılmasın mı?
14:00-14:15 14:00-14:15 14:00-14:15
Ülkü AKARIRMAK Cihan AKSOY
Osteoporozda Beslenme ve Egzersiz Önerileri Nelerdir? Ozon Terapi Gerçekten Etkili mi?
14:15-14:30 14:15-14:30 Olgu Sunumları 14:15-14:30
Alev ALP Kamil YAZICIOĞLU
Hatice Gülşah KARATAŞ, Özlem KÖROĞLU
D Vitamini Hakkındaki Şehir Efsaneleri: Hangileri
Fonksiyonel Tıp Klasik Tıbbın Bilmediğini Bilir mi?
14:30-14:45 Gerçek? 14:30-14:45 14:30-14:45
Mahir ATASOY
İlknur AKTAŞ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
14:45-15:30 Tartışmacılar: Nurten ESKİYURT, Merih SARIDOĞAN, 14:45-15:30 Tartışmacılar: Yeşim AKKOÇ, Ayşenur BARDAK, 14:45-15:30 Tartışmacılar: Lale CERRAHOĞLU, Baha ÇELİK, Kerem
Belgin KARAOĞLAN Engin KOYUNCU, İbrahim GÜNDOĞDU, Emre ADIGÜZEL ALPTEKİN
15:30-15:45 ARA 15:30-15:45 ARA 15:30-15:45 ARA

FİBROMİYALJİ SENDROMU YOKTUR DİYENLERE OMURİLİK HASARLI HASTALARDA AĞRI, OSTEOPOROZ GETAT-3 FARKLI TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMLERİNİN
15:45-17:15 CEVABIMIZ NE OLACAK? 15:45-17:15 VE YAŞLANMAYA YAKLAŞIM 15:45-17:15 KAS-İSKELET HASTALIKLARINDA KULLANIM MANTIĞI-1
Moderatör: Ayşegül KETENCİ Moderatör: Nurdan PAKER Moderatör: Vesile SEPİCİ

Homeopati: Ölçülemeyecek Kadar Az Olan Ne Kadar


Fibromiyalji Sendromunun Objektif Bulguları Nelerdir? Omurilik Hasarı Sonrası Osteoporoz ve Kırıklar
15:45-16:00 15:45-16:00 15:45-16:00 Etki Edebilir?
Gamze ALAYLI Burcu ÖNDER
Levent BUDA
Akupunktur: Kanıtlar Ne Diyor?
Fibromiyalji Sendromu İlaçla Tedavi Edilebilir mi? Omurilik Hasarı ve Ağrı
16:00-16:15 16:00-16:15 16:00-16:15 Akupunktur Kuru İğnelemeden Farklı mı?
Ali GÜR Zuhal ÖZİŞLER
Akın ERDAL

Nöral Terapi: Bozucu Alan Diye Bir Şey Var mı? Prokain
Fibromiyalji Sendromu İlaçsız Tedavi Edilebilir mi? Omurilik Hasarı ve Yaşlanma
16:15-16:30 16:15-16:30 16:15-16:30 Mucize mi?
Deniz EVCİK Nebahat SEZER
Turgay ALTINBİLEK

GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!


GELİN TARTIŞALIM!
16:30-17:15 16:30-17:15 Tartışmacılar: Müyesser ARAS, Bilge YILMAZ, 16:30-17:15 Tartışmacılar: Vural KAVUNCU, Önder ÖZERBİL,
Tartışmacılar: Kenan AKGÜN, Dilşad SİNDEL, Kenan TAN
Özlem TAŞOĞLU Demet UÇAR
17:15-17:30 ARA 17:15-17:30 ARA 17:15-17:30 ARA
AMGEN UYDU SEMPOZYUMU
Prolia® ile Osteoporoz’da Etkili ve Uzun Süreli Koruma
17:30-18:15 Moderatör: Kenan AKGÜN 17:30-18:15 17:30-18:15
Konuşmacılar: Lale ALTAN,
İlknur AKTAŞ
18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA

GETAT-4 FARKLI TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMLERİNİN


NÖROPATİK AĞRI TEDAVİSİ VE KORKULAR REHABİLİTASYON TEKNOLOJİLERİ
18:30-20:00 18:30-20:00 18:30-20:00 KAS-İSKELET HASTALIKLARINDA KULLANIM MANTIĞI-2
Moderatör: Ayşen AKINCI Moderatör: Bilge YILMAZ
Moderatör: Tansu ARASIL

Ne Zaman Nosiseptif? Ne Zaman Nosiplastik? Ne Zaman Robotik Rehabilitasyona Gerek Var mı? Ne Kadar Fark
Müzik Terapi İle Kas Gevşetmek Mümkün mü?
18:30-18:45 Nöropatik? 18:30-18:45 Yaratıyor? 18:30-18:45
Şerafettin ÖZDOĞAN
Simin HEPGÜLER Haydar GÖK
Nöropatik Ağrı Tedavisinde Güncel Kılavuzlar Ne Diyor? İnmede Transkraniyal Manyetik Stimülasyon Yoga ve Meditasyon Uygulanabilir Yöntemler mi?
18:45-19:00 18:45-19:00 18:45-19:00
Berna TANDER Aliye TOSUN Nesrin DEMİRSOY

Pregabalin Bağımlı Olmayanlarda Bağımlılık Yapar mı? Omurilik Hasarında Transkraniyal Manyetik Stimülasyon Enerji Tıbbına Ne Kadar İnanalım?
19:00-19:15 19:00-19:15 19:00-19:15
Zehra ARIKAN Serdar KESİKBURUN Kemal Nuri ÖZERKAN

GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!


19:15-20:00 Tartışmacılar: Necdet KARLI, Şüheda ÖZÇAKIR, 19:15-20:00 Tartışmacılar: Müfit AKYÜZ, Sibel ÖZBUDAK DEMİR, 19:15-20:00 Tartışmacılar: Selami AKKUŞ, Haşim ÇAKIRBAY,
Zeliha ÜNLÜ Emre ADIGÜZEL Ayşegül ELLİALTIOĞLU
20:00-20:15 ARA 20:00-20:15 ARA 20:00-20:15 ARA
SÖZLÜ SUNUMLAR SÖZLÜ SUNUMLAR SÖZLÜ SUNUMLAR
20:15-23:00 20:15-23:00 20:15-23:00
Moderatör: Şirzat ÇOĞALGİL Moderatör: Altınay Göksel KARATEPE Moderatör: Dilek KARAKUŞ

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


VII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
BİLİMSEL PROGRAM

10 NİSAN 2021, CUMARTESİ


SALON-1 SALON-2 SALON-3
ANKİLOZAN SPONDİLİT TANISINDA GECİKİYOR MUYUZ? SEREBRAL PALSİ TEDAVİSİNDE ZOR KONULAR ELEKTROFİZYOLOJİ GÜNCELLİĞİNİ KORUYABİLECEK Mİ?
09:00-10:30 09:00-10:30 09:00-10:30
Moderatör: Kenan AKGÜN Moderatör: Resa AYDIN Moderatör: İlker YAĞCI
Olgular Eşliğinde ENMG Raporunda Bulgudan Yoruma
Sınıflandırma Kriterleri Yeterli mi? Serebral Palside Spastisite Yönetimi
09:00-09:15 09:00-09:15 09:00-09:15 Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Alp ÇETİN Melek SEZGİN
Elif AYDIN
Tanıda Sık Yapılan Yanlışlar Nelerdir? Başka Ne Gibi Tanı
Serebral Palside Pozisyonlama ve Mobilizasyonda Hangi Olgular Eşliğinde Tuzak Nöropati Tanısında Görüntüleme
Yöntemleri Kullanabiliriz?
09:15-09:30 09:15-09:30 Cihazları Kullanalım? 09:15-09:30 ve ENMG’nin Kombine Kullanımı
Murat BİRTANE
Ebru YILMAZ YALÇINKAYA Esra GİRAY
Tanılı Hastalarda Komorbid Durumların Yönetimi Nasıl Olgular Eşliğinde ENMG’nin Klinik Kararı Belirlemedeki
Serebral Palside Yürümede Hangi Ortezler Önerilmeli?
09:30-09:45 Olmalı? 09:30-09:45 09:30-09:45 Önemi
Ümit DİNÇER
Feyza ÜNLÜ ÖZKAN Figen YILMAZ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
09:45-10:30 Tartışmacılar: Hatice BODUR, Nurdan KOTEVOĞLU, 09:45-10:30 Tartışmacılar: Nigar DURSUN, Demet OFLUOĞLU, 09:45-10:30 Tartışmacılar: Murat ZİNNUROĞLU, Cengiz BAHADIR,
Sami HİZMETLİ Jale İRDESEL Müfit AKYÜZ
10:30-10:45 ARA 10:30-10:45 ARA 10:30-10:45 ARA
PEDİATRİK NÖROMUSKÜLER BOZUKLUKLARDA HASTA
ANKİLOZAN SPONDİLİT TEDAVİSİNİN NERESİNDEYİZ? KANSER REHABİLİTASYONU
10:45-12:15 10:45-12:15 YÖNETİMİ 10:45-12:15
Moderatör: Lale ALTAN Moderatör: Gülseren AKYÜZ
Moderatör: Evren YAŞAR
Ankilozan Spondilitte Radyolojik Progresyon Kemoterapi ve Radyoterapi Komplikasyonları ve
Herediter Nöropatiler
10:45-11:00 Durdurulabilir mi? 10:45-11:00 10:45-11:00 Rehabilitasyonu
Ece ÜNLÜ AKYÜZ
Nurdan ORUÇOĞLU Merve AKDENİZ LEBLEBİCİER
Optimal Tedavi Nasıl Olmalı Biz Ne Yapıyoruz? Doğumsal Brakial Pleksopatiler Kanser Ağrısında FTR Uzmanının Rolü
11:00-11:15 11:00-11:15 11:00-11:15
Ali Erhan ÖZDEMİREL Sumru ÖZEL Başak MANSIZ KAPLAN
Koruyucu Meme Kanseri Cerrahisi Sonrası Sorunlar ve
Non-farmakolojik Yöntemlerin Son Duruma Etkisi Nedir? Spinal Musküler Atrofi
11:15-11:30 11:15-11:30 11:15-11:30 Çözüm Yolları
Derya SOY BUĞDAYCI Burcu METİN ÖKMEN
Zeynep ERDOĞAN İYİGÜN
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
GELİN TARTIŞALIM!
11:30-12:15 Tartışmacılar: Gülcan GÜRER, Ayhan KAMANLI, 11:30-12:15 Tartışmacılar: Birol BALABAN, Cemil YILDIZ, 11:30-12:15
Tartışmacılar: Meltem DALYAN, Oya ÖZDEMİR
İlhan SEZER Bülent ÜNAY
12:15-12:30 ARA 12:15-12:30 ARA 12:15-12:30 ARA
MSD UYDU SEMPOZYUMU
Bir Hayat, Bir Dokunuş: Ankilozan Spondilit Tedavisinde
12:30-13:15 8 Yılı Aşkın Simponi Deneyimlerimiz
Moderatör: Cahit KAÇAR

Açılış
12:30-12:35 12:30-13:15 12:30-13:15
Cahit KAÇAR
Ankilozan Spondilitte Simponi ile Klinik Deneyimler
12:35-12:50
İlker YAĞCI
Simponi ile Ankilozan Spondilit Gerçek Yaşam Verileri
12:50-13:05
Nilay ŞAHİN
Soru Cevap
13:05-13:15
Cahit KAÇAR, Nilay ŞAHİN, İlker YAĞCI
13:15-14:00 ÖĞLE ARASI 13:15-14:00 ÖĞLE ARASI 13:15-14:00 ÖĞLE ARASI
ROMATOİD ARTRİT TANISINDA NEDEN BAŞROLDE TRAVMATİK BEYİN HASARI REHABİLİTASYONUNDA
PULMONER REHABİLİTASYON
14:00-15:30 OLMAK ZORUNDAYIZ? 14:00-15:30 GÜNCEL YAKLAŞIMLAR 14:00-15:30
Moderatör: Yeşim KURTAİŞ AYTÜR
Moderatör: Ömer KURU Moderatör: Jale MERAY
Travmatik Beyin Hasarında Akut Dönem Rehabilitasyon
Erken Tanıda Karşılaşılan Problemler Nelerdir? Pediatrik Pulmoner Rehabilitasyon
14:00-14:15 14:00-14:15 Yaklaşımı ve Medikal Tedaviler 14:00-14:15
Hatice REŞORLU Özge KENİŞ COŞKUN
İbrahim GÜNDOĞDU
Hastalık Aktivitesini Değerlendirmenin En Pragmatik Travmatik Beyin Hasarı Rehabilitasyonunda Sık
Covid 19 Pulmoner Rehab İçin Bir Fırsat mı Bir Engel mi?
14:15-14:30 Yöntemi: Klinik, Laboratuvar, Görüntüleme 14:15-14:30 Karşılaşılan Sorunlar 14:15-14:30
Serap TOMRUK SÜTBEYAZ
Fatma GÜL YURDAKUL Güldal Funda NAKİPOĞLU YÜZER
Travmatik Beyin Hasarı Rehabilitasyonunda Hedef
Son Durum Ölçütleri: Hangisi, Hangi Koşulda? Nörolojik Hastalıklarda Pulmoner Rehabilitasyon
14:30-14:45 14:30-14:45 Belirleme ve Ekip Yaklaşımı 14:30-14:45
Gülnur TAŞÇI BOZBAŞ Nilüfer Kutay ORDU GÖKKAYA
Gülçin KAYMAK KARATAŞ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
GELİN TARTIŞALIM!
14:45-15:30 Tartışmacılar: Ebru AYTEKİN, Erhan ÇAPKIN, 14:45-15:30 Tartışmacılar: Evren YAŞAR, Meltem DALYAN, 14:45-15:30
Tartışmacılar: Füsun KÖSEOĞLU, Tülay TİFTİK
Selda SARIKAYA Ümüt GÜZELKÜÇÜK
15:30-15:45 ARA 15:30-15:45 ARA 15:30-15:45 ARA
LILLY UYDU SEMPOZYUMU
Romatoid Artrit Tedavisinde Barisitinib ile Hedef:
Standardın Ötesi
15:45-16:30 15:45-16:30 15:45-16:30
Moderatör: Kenan AKGÜN
Konuşmacılar: Mehmet Tuncay DURUÖZ,
Murat BİRTANE
16:30-16:45 ARA 16:30-16:45 ARA 16:30-16:45 ARA
Koşulsuz desteğiyle
NÖROMUSKÜLER HASTALIKLARDA YENİ NE VAR? KARDİYAK REHABİLİTASYON
16:45-18:15 ROMATOİD ARTRİT TEDAVİSİ FTR UZMANI İÇİN NEDEN 16:45-18:15 16:45-18:15
Moderatör: Füsun TORAMAN Moderatör: Birkan Sonel TUR
ZOR DEĞİL?
Moderatör: Bülent BÜTÜN
Müsküler Distrofilerin Rehabilitasyonunda Başarılı Kardiyak Rehabilitasyon Organizasyonu Nasıl
Başarılı Glukokortikoid Kullanımı Nasıl Olmalı?
16:45-17:00 16:45-17:00 Başarılı mıyız? 16:45-17:00 Olmalı?
Selda SARIKAYA
Filiz SERTPOYRAZ Hale KARAPOLAT
FTR Uzmanları İçin Yeni Bir Alan:
DMARD Seçimi ve Takibinde Önemli İpuçları Amiyotrofik Lateral Sklerozda Rehabilitasyon Prensipleri
17:00-17:15 17:00-17:15 17:00-17:15 Romatizmal Hastalıklarda Kardiyak Rehabilitasyon
Aylin REZVANİ Banu DİLEK
İlker YAĞCI
Farklı Yollar Aynı Hedef: Hangi Biyolojik Hangi Durumda
Postpolio Sendromunda Güncel Yaklaşımlar Miyokard İnfarktüsü Sonrası Kardiyak Rehabilitasyon
17:15-17:30 Tercih Edilmeli? 17:15-17:30 17:15-17:30
Arzu ON Hasan TOKTAŞ
Ayhan BİLGİCİ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
17:30-18:15 Tartışmacılar: Remzi ÇEVİK, Savaş GÜRSOY, 17:30-18:15 Tartışmacılar: Füsun KÖSEOĞLU, Hilmi UYSAL, 17:30-18:15 Tartışmacılar: Derya KABAYEL, Başak BİLİR KAYA,
Yüksel ERSOY Meral BİLGİLİSOY FİLİZ Özden ÖZYEMİŞÇİ TAŞKIRAN
18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA
GSK UYDU SEMPOZYUMU
Kas ve İskelet Sistemi Ağrılarına Tedavi Yaklaşımı
18:30-19:15 Konuşmacı: Şansın TÜZÜN 18:30-19:15 18:30-19:15

19:15-19:30 ARA 19:15-19:30 ARA 19:15-19:30 ARA


PSÖRİATİK ARTRİT (PsA) TEDAVİSİ ARTIK DAHA MI SPESİFİK NÖROLOJİK HASTALIKLARIN
HER YÖNÜYLE EGZERSİZ
19:30-21:00 KOLAY? 19:30-21:00 REHABİLİTASYONUNDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR 19:30-21:00
Soru ve görüşleriniz için: 0212 444 5 GSK (475) / tuketicisagligi@gsk.com
Moderatör: Tunç Alp KALYON
Moderatör: Ömer Faruk ŞENDUR Moderatör: Ayşe YALIMAN
Patogenezden Tedaviye PsA’yı Diğer Romatizmal
Multipl Skleroz Rehabilitasyonunda Zorluklar Herkese Egzersiz Verelim mi? Kime Hangi Egzersiz?
19:30-19:45 Hastalıklardan Farklı Kılan Durumlar 19:30-19:45 19:30-19:45
Emine Eda KURT Hande ÖZDEMİR
Kıvanç CENGİZ
PsA’lı Hastayı Nasıl Takip Etmeliyiz? Parkinson Rehabilitasyonunda Gecikiyor muyuz? Fazla Kilolu ve Obezlerde Egzersiz mi? Cerrahi mi?
19:45-20:00 19:45-20:00 19:45-20:00
Fatih ÇAY Meliha KASAPOĞLU AKSOY Aysun GENÇ
PsA Tedavisinde Zengin Seçenek Olması Avantaj mı Egzersiz Bağımlılığı Var mıdır? Varsa Tedavi Edilmeli
Nörolojik Hastalıklarda Biyopsikososyal Yaklaşım
20:00-20:15 Dezavantaj mı? 20:00-20:15 20:00-20:15 midir?
Sedat ÖZKAN
Zafer GÜNENDİ Uğur DİLİÇIKIK
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM!
20:15-21:00 Tartışmacılar: Kemal NAS, İlker YAĞCI, 20:15-21:00 Tartışmacılar: Seyhan SÖZAY, Elif YALÇIN TOPÇUOĞLU, 20:15-21:00 Tartışmacılar: Sadi KAYIRAN, Tolga AYDOĞ,
Feride Nur GÖĞÜŞ Sevda ÖZBEK Füsun ARDIÇ
21:00-21:15 ARA 21:00-21:15 ARA 21:00-21:15 ARA
SÖZLÜ SUNUMLAR SÖZLÜ SUNUMLAR SÖZLÜ SUNUMLAR
21:15-23:00 21:15-23:00 21:15-23:00
Moderatör: Feray SOYUPEK Moderatör: Çiğdem BİRCAN Moderatör: Nilay ŞAHİN

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


VIII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
BİLİMSEL PROGRAM

11 NİSAN 2021, PAZAR


SALON-1 SALON-2 SALON-3
OMZUN SIK GÖRÜLEN PATOLOJİLERİNDE TEDAVİ KRİSTAL ARTROPATİLER KLİNİK PRATİĞİMİZDE NE
09:00-10:30 SEÇENEKLERİ 09:00-10:30 KADAR ÖNEMLİ?
Moderatör: Zeynep GÜVEN Moderatör: Tuncay DURUÖZ
Rotator Kaf Sendromunda Ne Zaman Cerrahi
Gut Neden Az Tanınıyor?
09:00-09:15 Düşünülmeli? 09:00-09:15
Özgür AKGÜL
Nazan CANBULAT
Adeziv Kapsülitte En Uygun Tedavi Nasıl Olmalı? Kristal Artropatilerinde Görüntüleme
09:15-09:30 09:15-09:30
Ayşe Banu SARIFAKIOĞLU Gamze KILIÇ
İnstabilitede Tedavi Seçenekleri: Ne Zaman Cerrahi, Ne
Gut ve Diğer Kristal Artropatilerin Tedavisi Çalıştay: Geriatrik Rehabilitasyon
09:30-09:45 Zaman Konservatif Tedavi? 09:30-09:45
Meltem Alkan MELİKOĞLU Moderatör: Yeşim Gökçe KUTSAL
Yasemin ULUS
09:00-11:00 Konuşmacılar: Yeşim Gökçe KUTSAL,
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! Özden ÖZYEMİŞÇİ TAŞKIRAN, Jale İRDESEL,
09:45-10:30 Tartışmacılar: Kenan AKGÜN, Safiye TUNCER, 09:45-10:30 Tartışmacılar: Erkan KOZANOĞLU, Sibel EYİGÖR
Mustafa ÇALIŞ Ömer Faruk ŞENDUR, Hüseyin DEMİR
10:30-10:45 ARA 10:30-10:45 ARA
KALÇA AĞRILARINDA TANI KOYMAK VE TEDAVİ ETMEK
TELEREHABİLİTASYON OTURUMU
10:45-12:15 ÇOK MU ZOR? 10:45-12:15
Moderatör: İlknur AKTAŞ
Moderatör: Reyhan ÇELİKER
Büyük Trokanterik Ağrı Sendromu Nedenleri ve Tedavi
Telerehabilitasyonun Geçmişi - Bugünü - Geleceği
10:45-11:00 Yöntemleri Nelerdir? 10:45-11:00
Tunç Alp KALYON
Duygu GELER KÜLCÜ
Femoral Asetabular İmpingement Sendromunda Cerrahi
Neden Telerehabilitasyon Hayatımıza Girmeli?
11:00-11:15 Dışı Seçenek Var mı? 11:00-11:15
Başak BİLİR KAYA
Füsun UYSAL 11:00-11:30 ARA
Avasküler Nekroz Tedavisinde Neredeyiz? Ne Zaman Kime Telerehabilitasyon ve Zorluklar?
11:15-11:30 11:15-11:30
Elif YALÇIN TOPÇUOĞLU Fatma Nur KESİKTAŞ
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! Uzmanına Danış: Vakalar Eşliğinde Spastisite
11:30-12:15 Tartışmacılar: Meltem VURAL, Funda LEVENDOĞLU, 11:30-12:15 Tartışmacılar: Erkan MESCİ, Kadriye ÖNEŞ, Değerlendirilmesi ve Tedavi
11:30-12:30
Önder KILIÇOĞLU Cengiz BAHADIR Konuşmacılar: Belgin ERHAN, Günşah ŞAHİN,
Muharrem İNAN
12:15-12:30 ARA 12:15-12:30 ARA
MENARINI UYDU SEMPOZYUMU
Kas Spazmı Tedavisinde Esnekliğe Hazır mıyız?
12:30-13:15 12:30-13:15 12:30-13:15
Konuşmacı: Lale ALTAN
13:15-14:00 ÖĞLE ARASI 13:15-14:00 ÖĞLE ARASI 13:15-14:00 ÖĞLE ARASI
DİZ AĞRISINDA PRATİK YAŞAMDA SIK YAŞANAN
KANITA DAYALI TIP PANELİ FİZİK TEDAVİ MODALİTELERİ KURSU
14:00-15:30 SORUNLAR? 14:00-15:30 14:00-17:00
Moderatör: Aydan ORAL Moderatör: Berrin DURMAZ
Moderatör: Elif AKALIN
Ön Çapraz Bağ Yaralanması Tedavisinde Konservatif Geçmişten Günümüze Fizik Tedavi Modaliteleri
Bilimsel Kanıtlar: Yorumlanması ve Uygulanması 14:00-14:10
14:00-14:15 Kalınamaz mı? 14:00-14:15 Berrin DURMAZ
Aydan ORAL
Selmin GÜLBAHAR
Rules For Including Research In Meta-analysis and
Menisküs Yaralanması Ne Zaman Cerrahi Ne Zaman
Differences Between Meta Analysis and Systematic ESWT
14:15-14:30 Konservatif Tedavi Edilmeli? 14:15-14:30 14:10-14:40
Reviews Pınar BORMAN
Havva ÇALIŞ
Frane GRUBISIC
Introduction to Critical Appraisal of Biomedical
Diz Artroplastisi Komplikasyonları ve Çözüm Yolları
14:30-14:45 14:30-14:45 Literature
Lale AKTEKİN
Farooq RATHORE Elektroterapi
14:40-15:20
GELİN TARTIŞALIM! GELİN TARTIŞALIM! Funda ATAMAZ ÇALIŞ
14:45-15:30 Tartışmacılar: Tunay SARPEL, Gökhan KAYNAK, 14:45-15:30 Tartışmacılar: Enes Efe İŞ, Kıvanç MENEKŞEOĞLU,
Sibel ÇUBUKÇU FIRAT Mert ZÜRE
15:30-15:45 ARA 15:30-15:45 ARA
BEL AĞRILARINDA POPÜLER TEDAVİLER VE Biyofeedback
FTR YETERLİK KURULU TOPLANTISI 15:20-15:50
15:45-17:15 UYGULAMADAKİ ZORLUKLAR 15:45-17:15 Derya DEMİRBAĞ KABAYEL
Moderatör: Dilşad SİNDEL
Moderatör: Hidayet SARI
Kronik Bel Ağrısı Medikal Tedavisinde Neredeyiz?
15:45-16:00 Dilşad SINDEL
Hakan GENÇ
Jale İRDESEL Magnetoterap
Geleneksel ve Popüler Tedavilerin Hedefi Nedir? Derya BUĞDAYCI 15:50-16:10
16:00-16:15 Derya DEMİRBAĞ KABAYEL
Barış NACIR Birkan SONEL TUR
Manuel Tıp Kime ve Ne Zaman Uygulanmalı? 15:45-17:15 Ayşegül KETENCI Ultrason
16:15-16:30 16:10-16:40
Sibel ÇAĞLAR Kenan TAN Çoşkun ZATERİ
GELİN TARTIŞALIM! Elif AKALIN
16:30-17:15 Tartışmacılar: Ayşegül KETENCİ, Hasan OĞUZ, Rezzan GÜNAYDIN Lazer
16:40-17:00
Levent ÖZÇAKAR Murat BIRTANE Çoşkun ZATERİ
17:15-17:30 ARA 17:15-17:30 ARA 17:00-17:30 ARA
SANDOZ UYDU SEMPOZYUMU
Pandemide Kasıldık Kaldık!
17:30-18:15 Konuşmacılar:Işın BARAN KULAKSIZOĞLU, 17:30-18:15 17:30-18:15
Alp ÇETİN

18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA 18:15-18:30 ARA


ALGOLOJİK GİRİŞİMLERİ KİM, NASIL,
18:30-20:00 NEREDE YAPMALI?
Moderatör:Osman Hakan GÜNDÜZ
Algoloji Yalnızca İnvaziv Girişimler midir? Uzmanına Danış: Üriner İnkontinans Tedavisinde
18:30-18:45 Uzmanına Danış: Çocuklarda Yürüme Varyasyonları
Gülseren AKYÜZ Konservatif Yöntemler
18:30-19:30 18:30-19:30 Sorun mudur?
İnvaziv İşlemlerde Kılavuz Olmalı mı? Konuşmacılar: Yeşim AKKOÇ, Nalan ÇAPAN,
Konuşmacılar: Şehim KUTLAY, Özlem EL
18:45-19:00 Olacaksa Ultrason mu, Floroskopi mi, Tomografi mi? Necmettin YILDIZ, Ayşe KARAN
Bora UZUNER
Algolojik Girişimlerin Komplikasyonlarından Korkalım mı?
19:00-19:15
Savaş ŞENCAN
GELİN TARTIŞALIM!
19:15-20:00 Tartışmacılar: Sacit GÜLEÇ, Demirhan DIRAÇOĞLU, 19:30-19:45 ARA 19:30-19:45 ARA
Ayşegül KETENCİ
20:00-20:15 ARA Uzmanına Danış: Yürüme Analizi
19:45-20:45
Konuşmacılar: Sebahat AYDİL, Kubilay BENG
Çalıştay: Olgular Eşliğinde Omurga ve Üst Ekstremite
SÖZLÜ SUNUMLAR Sorunlarında Engellilik Oranlarının Tartışılması
20:15-21:30 20:45-21:00 ARA 19:45-21.45
Moderatör: Afitap İÇAĞASIOĞLU Moderatör: Derya DEMİRBAĞ KABAYEL
Konuşmacılar: Filiz ACAR SİVAS, Hande ÖZDEMİR
Uzmanına Danış: İnmeli Hastada Disfaji Yönetimi
AKILCI İLAÇ KULLANIMI 21:00-22:00
21:30-21:45 Konuşmacılar: Sibel EYİGÖR, Ebru UMAY
Seçilay GÜNEŞ
21:45-22:00 ARA
22:00-22:15 KAPANIŞ

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


IX Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Ağrı Ağrı
SS-001 SS-005
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:15:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:43:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:22:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:50:00
KURU İĞNELEME VE SOĞUK SPREY-GERME TEDAVİLERİNİN KRONİK AĞRILI DİZ OSTEOARTRİTLİ HASTALARDA
ETKİNLİĞİ ULTRASONOGRAFİ VE ELEKTROFİZYOLOJİ İLE SANTRAL SENSİTİZASYON: ROMATOİD ARTRİT VE SAĞLIKLI
GÖSTERİLEBİLİR Mİ? KONTROLLERLE KARŞILAŞTIRMA
Büşra Üstün, Elem Yorulmaz, Duygu Geler Külcü Hamide Özge Çizmeci, Safiye Tuncer

Ağrı Ağrı
SS-002 SS-006
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:22:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:50:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:29:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:57:00
KRONİK DİZ OSTEOARTRİTİNDE ULTRASON EŞLİĞİNDE SERVİKAL DİSK HERNİASYONUNDA KURU İĞNELEMENİN
YAPILAN GENİKÜLER BLOK İLE FİZİK TEDAVİNİN İNTERLAMİNAR EPİDURAL STEROİD ENJEKSİYONU TEDAVİ
ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI SONUÇLARINA ETKİSİ
Tuba Güler, Fatma Gül Yurdakul, Mustafa Erkut Önder, Faruk Erdoğan, Günay Yolcu, Canan Şanal Toprak, Savaş Şencan,
Kaan Yavuz, Elif Becenen, Aslı Uçkun, Hatice Bodur Osman Hakan Gündüz

Ağrı Ağrı
SS-003 SS-007
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:29:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:57:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:36:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:04:00
FİBROMİYALJİ SENDROMLU HASTALARDA SERVİKAL LORDOZ EPİSAKRAL LİPOMA - OLGU SUNUMU
KAYBI Mustafa Toprak, Nurullah Çelik, Levent Ediz, Murat Toprak,
Sevgi Gümüş Atalay Server İlter

Ağrı Ağrı

SS-004 SS-008
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:36:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:04:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:43:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:11:00

AKROMEGALİ HASTALARINDA KAS-İSKELET SİSTEMİ AĞRISI GEBELİKLE İLİŞKİLİ BEL AĞRISI OLAN KADINLARDA KİNEZYO
VE YAŞAM KALİTESİ İLE İLİŞKİSİ BANTLAMANIN KISA DÖNEM ETKİLERİ: RANDOMİZE
İsa Cüce, Sinem Kübra Konca, Enes Veziroğlu, Hüseyin Demir, KONTROLLÜ ÇALIŞMA
Fahri Bayram Şeyhmus Kaplan, Mahmut Alpaycı, Erbil Karaman, Orkun Çetin,
Yasemin Özkan, Server İlter, Volkan Şah, Hanım Güler Şahin

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


X Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Ağrı Ağrı
SS-009 SS-014
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:11:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:46:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:18:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:53:00
NÖROPATİK AĞRI NEDENİYLE GABAPENTİNOİD İLAÇ COVID-19 PANDEMİSİNDE OMUZ AĞRISIYLA FİZİKSEL TIP VE
KULLANAN HASTALARIN İLACI KÖTÜYE KULLANIM REHABİLİTASYON POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN
POTANSİYELLERİNİN ARAŞTIRILMASI KLİNİK ÖZELLİKLERİ
Zeynep Kılıç, Ezgi Aydın Özaslan Mahir Topaloğlu, Özden Özyemişçi Taşkıran

Ağrı Ağrı
SS-010 SS-015
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:18:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:53:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:25:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:00:00
POST COVİD-19 HASTALARDA AĞRILARDA NÖROPATİK AĞRI FLOROSKOPİ EŞLİĞİNDE TRANSDİSKAL SUPERİOR
SIKLIĞI, ÖN DEĞERLENDİRME HİPOGASTRİK PLEKSUS NÖROLİTİK BLOK: KONTRALATERAL
Emine Burcu Çomruk, Raikan Büyükavcı, Yüksel Ersoy TARAFA GEÇEN İĞNE
Rekib Saçaklıdır, Ural Verimli, Savaş Şencan, Osman Hakan Gündüz

Ağrı
Ağrı
SS-011
Sunum Alanı: Salon 1 SS-016
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:25:00 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:32:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:00:00
SERVİKAL MİYOFASYAL AĞRI SENDROMLU HASTALARIN Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:07:00
TEDAVİYE YANITININ KANTİTATİF ULTRASONOGRAFİK GUİLLAİN-BARRE SENDROMU VE KOMPLEKS BÖLGESEL AĞRI
DEĞERLENDİRMESİ SENDROMU; NADİR BİR BİRLİKTELİK
Mert Sancar, Özge Keniş Coşkun, Hakan Gündüz, Dinesh Kumbhare Şeyma Nur Şahin, Belgin Erhan

Ağrı Ağrı
SS-012 SS-017
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:32:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:07:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:39:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:14:00
ANKİLOZAN SPONDİLİTTE D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN KRONİK AĞRILI 65 YAŞ VE ÜSTÜ BİREYLERDE DEPRESYON,
KİNEZYOFOBİ ÜZERİNE ETKİSİ VAR MIDIR? ANKSİYETE VE YAŞAM KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Elif Balevi Batur Tuba Erdem Sultanoğlu

Ağrı Ağrı
SS-013 SS-018
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:39:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:14:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:46:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:21:00
TÜRK MUSİKİSİ KONSERVATUARI ÖĞRENCİLERİNDE VÜCUT LOMBER EREKTÖR SPİNA PLAN BLOĞU: BİR KADAVRA
AĞRI SIKLIĞININ VE ŞİDDETİNİN NORMAL POPULASYON İLE ÇALIŞMASI
KIYASLANMASI Serdar Kokar, Ahmet Ertaş, Özlem Mercan,
Aysun Özlü Fatma Güler Kahraman Yıldırım, Ömer Alp Taştan, Kenan Akgün

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XI Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Ağrı Dejeneratif Eklem Hastalıkları


SS-019 SS-024
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:21:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:22:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:28:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:29:00
KRONİK NON-SPESİFİK BEL AĞRILI HASTALARDA DİZ OSTEOARTRİTLİ KADIN HASTALARDA NÖROPATİK
SOMATOSENSORİYEL ZAMANSAL AYRIM AĞRININ FİZİK TEDAVİ YANITI ÜZERİNE ETKİSİ
Musa Polat Ayşegül Kılıç, Derya Soy Buğdaycı, Zozan Songur, İlhan Karacan,
Nurdan Paker

Ağrı
Dejeneratif Eklem Hastalıkları
SS-020
SS-025
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:28:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:35:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:29:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:36:00
KRONİK AĞRISI OLAN GERİATRİK HASTALARDA KİNEZYOFOBİ
VE KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU - ÖN ÇALIŞMA SONUÇLARI SEMPTOMATİK SERVİKAL LORDOZ DÜZLEŞMESİNE EŞLİK
Betül Yavuz Keleş, Yelda Soluk Özdemir, Nazire Bağatır, Çiğdem Çınar, EDEN SERVİKAL BÖLGE HASTALIKLARI
Kadriye Öneş Fatih Baygutalp, Ayhan Kul, Muhammet Uğur Öztürk, Yaşar Arslan,
Zeynep Alkan, Oğuzhan Laçin, Fatma Uzun, Hülya Uzkeser,
Meltem Alkan Melikoğlu, Akın Erdal

Dejeneratif Eklem Hastalıkları


SS-021 Dejeneratif Eklem Hastalıkları
Sunum Alanı: Salon 1 SS-026
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:35:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:42:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:36:00
EL OSTEOARTRİTİ TEDAVİSİNDE PARAFİN VE PROLOTERAPİ Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:43:00
ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI : RANDOMİZE
DİZ OSTEOARTRİT HASTALARINDA PERİFERİK KANDAKİ
KONTROLLÜ ÇALIŞMA
İNFLAMASYON BELİRTEÇLERİNİN FONKSİYON VE AĞRI
Işıl Üstün, Sibel Çağlar, Meltem Vural
SKORLARIYLA İLİŞKİSİ
Dilara Ekici Zincirci, Zozan Songur, Yiğit Can Ahısha, Burcu Hazer

Dejeneratif Eklem Hastalıkları


SS-022 Diğer
Sunum Alanı: Salon 1 SS-027
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:42:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:49:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:43:00
SİNSİ SEYİRLİ BİR YÜRÜME BOZUKLUĞU NEDENİ: SERVİKAL Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:50:00
SPONDİLOTİK MYELOPATİ
İDİYOPATİK AŞIRI AKTİF MESANELİ KADINLARDA
Hasan Hüseyin Gökpınar
MESANE EĞİTİMİNE EKLENEN İNTRAVAGİNAL ELEKTRİK
STİMULASYONUNUN ETKİNLİĞİ
Necmettin Yıldız, Hakan Alkan, Ayşe Sarsan
Dejeneratif Eklem Hastalıkları
SS-023
Sunum Alanı: Salon 2 Diğer
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:15:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:22:00 SS-028
DİZ OSTEOARTRİTİ OLAN HASTALARDA AĞRI, FONKSİYONEL Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:50:00
PARAMETRELER VE RADYOLOJİK EVRELEME ARASINDAKİ Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:57:00
İLİŞKİ
ADÖLESAN İDİOPATİK SKOLYOZLU OLGULARDA OMURGA
Çağlar Karabaş, Abdurrahman Kutluca, Havva Talay Çalış
EĞRİLİĞİNİN SERVİKAL SAGİTAL PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ
Merve Damla Korkmaz

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Diğer Diğer
SS-029 SS-034
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:57:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:32:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:04:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:39:00
ATİPİK VERTEBRAL HEMANJİOM BENİGN BİR HASTALIĞIN YOĞUNBAKIMDA YATAN COVID-19 PNÖMONİLİ HASTALARDA
AGRESİF FORMU OLABİLİR Mİ? : BİR OLGU SUNUMU DİYAFRAM KİNEZYOBANTLAMA VE REHABİLİTASYON
Cansu Özkan, Ebru Alanbay Yağcı UYGULAMALARININ ETKİNLİĞİ
Sinem Akselim, Taner Dandinoğlu, Serra Topal, Gülbahar Çalışkan

Diğer
Diğer
SS-030
Sunum Alanı: Salon 2 SS-035
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:04:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:11:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:39:00
VERTİGO POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:46:00
DEĞERLENDİRİLMESİ: DEMOGRAFİK VE KLİNİK ÖZELLİKLER DO VİTAMİN D LEVELS REALLY CORRELATED WİTH DİSEASE
Selim Sezikli, Başak Şeker Ekizceli, Ekin İlke Şen, Sina Arman, SEVERİTY İN COVID-19 PATİENTS?
Nalan Çapan, Ayşe Karan Taner Dandinoğlu, Sinem Akselim

Diğer Diğer
SS-031 SS-036
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:11:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:46:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:18:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:53:00
FİBROMİYALJİ HASTALARINDA ERKEN DÖNEM UYUMSUZ BARİATRİK CERRAHİ PLANLANAN HASTALARDA 25(OH)D3
ŞEMALARIN İNCELENMESİ VİTAMİNİ DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Zeynep Aykın Yığman, Fatih Yığman, Damla Cankurtaran Filiz Yıldız Aydın, Emine Işıl Üstün, Meltem Vural

Diğer Diğer
SS-032 SS-037
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:18:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:53:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:25:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:00:00
İNMELİ HASTALARDA SEKSÜEL DİSFONKSİYONUN KRONİK NONSPESİFİK BOYUN AĞRISINA EŞLİK EDEN
ARAŞTIRILMASI SERVİKOJENİK DİZZİNESSIN YAŞAM KALİTESİ VE
Alı Naıl Demır, Hakan Tunc, Sanem Aslıhan Aykan, Ugur Gungor Demır
KİNEZYOFOBİ ÜZERİNE ETKİSİ
Cansın Medin Ceylan, Tuğba Şahbaz

Diğer
SS-033 Diğer
Sunum Alanı: Salon 2 SS-038
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:25:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:32:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:00:00
PREGABALİN KULLANIMINA BAĞLI GELİŞEN NADİR BİR YAN Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:07:00
ETKİ: SANRI NUTRİSYONEL PARAPAREZİ: VAKA SUNUMU
Esra Karaman Erol, Günel Rasulova, Şahika Burcu Karaca, Ayşegül Aydın, Özge Acar Çakan, Ayşegül Kurtulan Alkaya,
Esra Dilek Keskin, Hanife Kocakaya Ahmet Kıvanç Cengiz, Bora Uzuner, Dilek Durmuş

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XIII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Diğer Diğer
SS-039 SS-043
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:07:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:35:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:14:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:42:00
NADİR GÖRÜLEN GÖĞÜS DUVAR DEFORMİTELERİ İLE TRAVMATİK EL YARALANMALARINDA YAŞAM KALİTESİ
OMURGA DEFORMİTELERİNİN BİRLİKTELİĞİ DEĞERLENDİRME
Ahmed Heydar, Serdar Şirazi Gül Özdin, Ilgın Sade, Çiğdem Çekmece, Serkan Kablanoğlu,
Aslıhan Polat, Nigar Dursun

Diğer
Diğer
SS-040
SS-044
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:14:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:21:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:42:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:49:00
MEDİKAL OZON TEDAVİSİNİN LÖKOMOTOR SİSTEM
HASTALARIMIZDAKİ ETKİNLİĞİ BİRİLERİNİN ŞANSIZLIĞI BİRİLERİNİN ŞANSI: COVİD
Esra Arıkan Beyaz ENFEKSİYONU ESNASINDA TESADÜFİ AKCİĞER KANSERİ
Nilüfer Kutay Ordu Gökkaya, Refiye Önal

Diğer
Egzersizler
SS-041
SS-045
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:21:00 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:28:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:15:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:22:00
OMURİLİK YARALANMALI, FARKLI AMBULASYON
DÖNEMLERİNDEKİ HASTALARDA NOKTURNAL POLİÜRİNİN OBEZİTE HASTALARINDA ORTA VE YÜKSEK YOĞUNLUKLU
KESİTSEL ARAŞTIRILMASI AEROBİK EGZERSİZİN ETKİLERİ
Hilal Yesil, Yeşim Akkoç, Necmettin Yıldız, Haydar Gök, Esra Erdemır, Feray Soyupek, Hakan Korkmaz, Duygu Kumbul Doğuç
Ayşenur Bardak, Murat Ersöz, Şehim Kutlay, Derya Buğdaycı,
Nurdan Paker, Hakan Tunç, Kurtuluş Köklü, Ebru Alemdaroğlu,
Engin Koyuncu, Zuhal Özişler, Seçilay Güneş, Hakan Alkan,
Tevfik Tezer, Ayşenur Baş, Meryem Burcu Türkoğlu, Zeynep Yazar,
Egzersizler
Simin Hepgüler
SS-046
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:22:00
Diğer Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:29:00
SS-042 FİZİK TEDAVİ POLİKLİNİKLERİNDE EV PRORAMINA UYUMU
Sunum Alanı: Salon 2 ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:28:00 Zuhal Özişler
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:35:00
POST-OP DÖNEMDE NAKİL HASTALARININ
SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNİN VE FONKSİYONEL Egzersizler
KAZANIMLARININ ORTAYA KONMASI SS-047
Hüma Bölük Şenlikci, Aydıncan Akdur, Mehmet Haberal
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:29:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:36:00
FİZİKSEL AKTİVİTE VE AEROBİK EGZERSİZİN REAKSİYON
ZAMANINA ETKİSİ
Veysel Dokuzoğlu, Adnan Demirel, Mustafa Fatih Yaşar, Elif Yakşi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XIV Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Egzersizler Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji


SS-048 SS-054
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:36:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:18:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:43:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:25:00
HİPERTANSİF OBEZLERDE YÜKSEK YOĞUNLUKLU ARALIKLI COVİD-19 İLİŞKİLİ İZOLE PERONEAL PALSİ: OLGU SUNUMU
EGZERSİZ VE ORTA YOĞUNLUKLU SÜREKLİ EGZERSİZ Cuma Uz
EĞİTİMİNİN ETKİLERİ
Fatıma Yaman
Engellilik
SS-055
Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
Sunum Alanı: Salon 3
SS-050 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:25:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:32:00
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:50:00 PARAPLEJİ ETYOLOJİSİNİN AYDINLATILDIĞI YER; ENGELLİ
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 20:57:00 SAĞLIK KURULU
KANAT SKAPULA OLUŞUMUNDA AZIMSANMAYACAK NEDEN: Murat Yıldırım, Mehmet Serhat Topaloğlu, Eylül Akdeniz Derman
VÜCUT GELİŞTİRME SPORU İLE İLİŞKİLİ YARALANMALAR
Hatice Ceylan , Dilek Sayar, Murat Zinnuroğlu, Gülçin Kaymak Karataş
Engellilik
SS-056
Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
Sunum Alanı: Salon 3
SS-051 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:32:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:39:00
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 20:57:00 ENGELLİ SAĞLIK KURULUNA GÖRE TAM BAĞIMLI
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:04:00 BİREYLERİN KAS-İSKELET SİSTEMİ ÖZÜRLÜLÜKLERİNİN
AKSESUAR DERİN PERONEAL SİNİR SIKLIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ
ELEKTROFİZYOLOJİK OLARAK SAPTANMASI İlker Fatih Sarı
Betül Üstün, Hatice Gülşah Karataş, Müfit Akyüz

Fizik Tedavi Modaliteleri


Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
SS-057
SS-052 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:39:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:04:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:46:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:11:00 KRONİK BEL AĞRISINDA İNTERFERANSİYEL AKIM
OMURİLİK YARALANMALI HASTALARDA SEMPATİK TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİ. RANDOMİZE, ÇİFT KÖR PLASEBO
DERİ YANITLARI İLE OTONOM DİSFONKSİYONUN KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA
DEĞERLENDİRİLMESİ Fazıl Kulaklı, Evren Er, İlker Fatih Sarı, Nurçe Çilesizoğlu Yavuz
Ramazan Gündüz, Barın Selçuk, Müfit Akyüz

Fizik Tedavi Modaliteleri


Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
SS-058
SS-053 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:46:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:11:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:53:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 21:18:00 KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA ESWT ETKİNLİĞİNİN
LOMBER SPİNAL STENOZDA BT EŞLİĞİNDE TRANSFORAMİNAL DEĞERLENDİRİLMESİ VE LOKAL KORTİKOSTEROİD
EPİDURAL STEROİD ENJEKSİYONUNU SONRASI F ENJEKSİYONU İLE KARŞILAŞTIRILMASI
DALGASINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Havva Öztürk Durmaz, Figen Tuncay, Himmet Durmaz,
Şükran Güzel, Oya Ümit Yemişçi, Sacide Nur Coşar Hatice Rana Erdem

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XV Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Fizik Tedavi Modaliteleri Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme


SS-059 SS-064
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 21:53:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:28:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:00:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:35:00
DİZ OSTEOARTRİTİNDE TENS VE İNTERFERANSİYEL EL REHABİLİTASYONUNA ALINAN HASTALARIN İŞE DÖNÜŞ
AKIM TEDAVİLERİNİN SANTRAL SENSİTİZASYONA OLAN ORANI VE SÜRESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN RETROSPEKTİF
ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI İNCELENMESİ’
Şahide Eda Almaz, Aslı Çalışkan Uçkun, Filiz Acar Sivas, Merve Demirci, Canan Şanal Toprak, Özgür Baysal,
Fatma Gül Yurdakul, Hatice Bodur Zeynep Kardelen Gencer Atalay

Fizik Tedavi Modaliteleri Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme


SS-060 SS-065
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:00:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:35:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:07:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:42:00
MİYOFASİYAL AĞRI SENDROMU TEDAVİSİNDE KURU PANDEMİ DÖNEMİNDE FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON
İĞNELEME VE BALNEOTERAPİNİN ETKİNLİKLERİNİN POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARDA OLASI SARKOPENİ
KARŞILAŞTIRILMASI ORANI ARTTI MI?
Zeynep Karakuzu Güngör, Fatmanur Aybala Koçak, Hatice Rana Erdem, Zeynep Turan, Özden Özyemişçi Taşkıran
Figen Tuncay, Emine Eda Kurt, Senem Şaş

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme


Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma
SS-066
SS-061
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:42:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:07:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:49:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:14:00
COVID-19 PANDEMİ SÜRECİNİN FİBROMİYALJİ
OBEZİTE TİPLERİ İLE D VİTAMİNİ VE YAŞAM KALİTESİ HASTALARINDA HASTALIK ŞİDDETİ VE DEPRESYON DÜZEYİNE
ARASINDA, POSTMENOPOZAL DÖNEMDEKİ İLİŞKİ ETKİLERİ
Fulya Bakılan Dilek Çetinkaya Alişar, Gonca Sağlam

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Girişimsel Yön-


SS-062 temler
Sunum Alanı: Salon 3 SS-067
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:14:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:21:00 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:15:00
COVİD-19 HASTALARINDA KAS İSKELET SİSTEMİ SORUNLARI Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:22:00
Sümeyye Güven Kaya, Burcu Hazer
ORTA ŞİDDET KTS’DA KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONU
İLE CERRAHİ TEDAVİNİN GEÇ DÖNEM ETKİNLİKLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma
Betül Başar, Hakan Başar
SS-063
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-09 22:21:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-09 22:28:00
DİZ OSTEOARTRİTLİ HASTALARDA NÖROMUSKÜLER ELEKTRİK
STİMÜLASYON VE PERONEAL SİNİR STİMÜLASYONUNUN
ETKİNLİĞİ
Özgür Yeşilöz, Meliha Kasapoğlu Aksoy

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XVI Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda


Girişimsel Yöntemler Girişimsel Yöntemler
SS-068 SS-072
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:22:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:50:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:29:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:57:00
DİZ OSTEOARTRİTİ TANILI HASTALARDA MEZOTERAPİNİN MİYOFASİAL AĞRI SENDROMUNDA KURU İĞNELEME SONRASI
ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ GELİŞEN BİR PNÖMOTORAKS OLGUSU
Narangerel Tseveendorj, Dilşad Sindel, Sina Arman, Ekin İlke Şen Pınar Müge Sarıkaya, Orhan Güvener, Bülent Arslan, Melek Sezgin

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda


Girişimsel Yöntemler Girişimsel Yöntemler
SS-069 SS-073
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:29:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:57:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:36:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:04:00
ANTERİOR BOYUN AĞRILI OLGUDA ULTRASONOGRAFİ VİTAMİN D EKSİKLİĞİNİN TRANSFORAMİNAL EPİDURAL
EŞLİĞİNDE LONGUS COLLİ KASINA YÖNELİK TETİK NOKTA STEROİD ENJEKSİYONU BAŞARISINA ETKİSİ
ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİĞİ Ekim Can Öztürk, Savaş Şencan, Rekib Saçaklıdır, Osman Albayrak,
Serpil Demirulus, Murat Karkucak, Gamze Kılıç, Erhan Çapkın Osman Hakan Gündüz

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme


Girişimsel Yöntemler SS-074
SS-070 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:04:00
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:11:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:36:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:43:00 DİZ OSTEOARTRİTİ HASTALARINDA RADYOGRAFİK VE
TRAVMATİK BEYİN HASARI OLGUSUNDA EVRE 4 BASI ULTRASONOGRAFİK DEĞİŞİKLİKLERİN DENGE İLE İLİŞKİSİNİN
YARASINA PRP UYGULAMASI ARAŞTIRILMASI
Ahmed Sinan Alpaydın, Kanan Abbasov, Gülnur Taşçı Bozbaş, Zeynep Alpoğuz Yılmaz, Hakan Genç
Gülcan Gürer

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme


Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
SS-075
Girişimsel Yöntemler
Sunum Alanı: Salon 1
SS-071 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:11:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:18:00
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:43:00 KLİNİK KARPAL TÜNEL SENDROMLU HASTALARDA
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:50:00 ELEKTRODİAGNOSTİK VE ULTRASONOGRAFİNİN TANISAL
KRONİK BEL AĞRISINDA LOMBER OZON VE LOKAL ANESTEZİK DEĞERLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Navid Atarod, Deniz Palamar Kadıoğlu, İbrahim Asoğlu,
Selin Duran, Fatma Serenay Vardar, Adem Erbirol, Ülkü Akarırmak
Tuğba Özsoy Ünübol, Emre Ata, Figen Yılmaz

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XVII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme Kanser Rehabilitasyonu


SS-077 SS-082
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:25:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:15:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:32:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:22:00
LOMBER MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME (MRG) MEME KANSERİ İLİŞKİLİ ÜST EKSTREMİTE LENFÖDEMDE
İÇERİKLİ YOUTUBE VİDEOLARININ KALİTE VE GÜVENİLİRLİK KOMPLEKS DEKONJESTİF TEDAVİYE EKLENEN TERAPÖTİK
DEĞERLENDİRİLMESİ ULTRASONUN ETKİNLİĞİ
Ebru Alanbay Yağcı, Esra Soyer Güldoğan Mihriban Çağlı, Burcu Duyur Çakıt, Seçil Vural

Geriatrik Rehabilitasyon Kardiyopulmoner Rehabilitasyon


SS-078 SS-083
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:32:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:22:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:39:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:29:00
GERİATRİK POPÜLASYONDA AKTİVİTE VE YORGUNLUK KAPSAMLI REHABİLİTASYONUN YÜZ GÜLDÜRÜCÜ
ŞİDDETİ İLE DÜŞME KORKUSUNUN İLİŞKİSİ SONUÇLARI
Başak Çiğdem Karaçay Ayça Utkan Karasu, Ülkü Nesrin Demirsoy, Kübra Çetin, İlknur Onurlu

Geriatrik Rehabilitasyon Kardiyopulmoner Rehabilitasyon


SS-079 SS-084
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:39:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:29:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:46:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:36:00
COVİD 19 PANDEMİSİNE BAĞLI KARANTİNA GÜNLERİNİN KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞINDA BOTTLE-PEP
YAŞLILARDA SARKOPENİK YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ CİHAZININ ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI: TEK KÖR RANDOMİZE
İlknur Aykurt Karlıbel, Meliha Kasapoğlu Aksoy KONTROLLÜ ÇALIŞMA
Özge Keniş Coşkun, Derya Kocakaya, Sefa Kurt, Büşranur Fındık,
İlker Yağcı, Emel Eryüksel
Kanser Rehabilitasyonu
SS-080 Nörolojik Rehabilitasyon
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:46:00 SS-085
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:53:00 Sunum Alanı: Salon 2
MEME KANSERİ İLE İLİŞKİLİ LENFÖDEM HASTALARINDA Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:36:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:43:00
‘LYMQOL-ARM’ANKETİNİN TÜRKÇE GEÇERLİLİK VE
GÜVENİLİRLİK ARAŞTIRILMASI İNMELİ HASTALARDA MESANE DİSFONKSİYONUNUN
Emine Çetin, Mehmet Adam, Pınar Doruk Analan DEĞERLENDİRİLMESİ VE REHABİLİTASYONU
Hanife Çağlar Yağcı, Hakan Tunç

Kanser Rehabilitasyonu
Nörolojik Rehabilitasyon
SS-081
SS-086
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:53:00 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 23:00:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:43:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:50:00
MEME KANSERİ İLE İLİŞKİLİ LENFÖDEMLİ HASTALARDA
ÜST EXTREMİTE ERGOMETRİK EGZERSİZ PROGRAMININ GUİLLAİN BARRE SENDROMU REHABİLİTASYONU VE UZUN
LENFÖDEME ETKİSİ DÖNEM TAKİP SONUÇLARI
Sibel Mandıroglu, Sibel Ünsal Delialioğlu, Lale Aktekin Fatma Ballı Uz, Özgür Zeliha Karaahmet

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XVIII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Nörolojik Rehabilitasyon Nörolojik Rehabilitasyon


SS-087 SS-092
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:50:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:25:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:57:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:32:00
ELDE PERİFERİK SİNİR YARALANMALARINDA AYNA TÜMÖRE BAĞLI SPİNAL KORD YARALANMALI HASTALARDA
TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİ REHABİLİTASYON ZAMANLAMASININ SONUÇLARA ETKİSİ
Serkan Kablanoğlu, Ilgın Sade, Çiğdem Çekmece, Gül Özdin, Elem Yorulmaz, Duygu Geler Külcü
Levent Buluç

Nörolojik Rehabilitasyon
Nörolojik Rehabilitasyon
SS-093
SS-088
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:32:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:57:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:39:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:04:00
TÜM VÜCUT VİBRASYON TEDAVİSİNİN İNME SONRASI
TİLT TEDAVİSİ UYGULANAN NÖROLOJİK REHABİLİTASYON GELİŞEN AYAK BİLEĞİ PLANTAR FLEKSÖR SPASTİSİTESİ
HASTALARINDA ORTOSTATİK HİPOTANSİYON GELİŞİMİNE ÜZERİNE ETKİSİ
ANKSİYETENİN ETKİSİ Zeynep Yurttutmuş, Ayşe Nur Bardak, Dilara Zincirci, İlhan Karacan
Selma Eroğlu

Ortopedik Rehabilitasyon
Nörolojik Rehabilitasyon
SS-094
SS-089
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:39:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:04:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:46:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:11:00
DİZ EKLEMİNİ İLGİLENDİREN İKİ FARKLI KIRIKTA DİZ
MULTİPLE SKLEROZ TANILI HASTALARDA ROBOT YARDIMLI EKLEMİNİN FONKSİYONEL ANALİZİ VE YAŞAM KALİTESİNİN
YÜRÜME EĞİTİMİNİN ETKİLERİ: RANDOMİZE KONTROLLÜ TEK DEĞERLENDİRİLMESİ
KÖR ÇALIŞMA Hasan Mullaoğlu, Hasan Hallaçeli, İbrahim Gökhan Duman,
Tuğba Özsoy Ünübol , Emre Ata, Serkan Demir, Zeynep Candan, Serkan Davut
Figen Yılmaz

Ortopedik Rehabilitasyon
Nörolojik Rehabilitasyon
SS-095
SS-090
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:46:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:11:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:53:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:18:00
TOTAL DİZ ARTROPLASTİSİ SONRASI ERKEN DÖNEM
DİSFAJİSİ OLAN İNME HASTALARININ KLİNİK ÖZELLİKLERİ NÖROMUSKÜLER ELEKTRİKSEL STİMÜLASYON
VE FİBEROPTİK ENDOSKOPİK YUTMA DEĞERLENDİRMESİ UYGULAMASININ SON DURUM ÜZERİNE ETKİSİ
SONUÇLARI Nurcihan Çiftci, İlker Yağcı, Necip Ceylan
Elif Tarihçi, Ekin İlke Şen, Ayşe Yalıman

Ortopedik Rehabilitasyon
Nörolojik Rehabilitasyon
SS-096
SS-091
Sunum Alanı: Salon 2
Sunum Alanı: Salon 2 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:53:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:18:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 23:00:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:25:00
SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNDA BURSA İÇİ
SPİNAL KORD YARALANMALI HASTALARDA D VİTAMİNİ ENJEKSİYON SONRASI SÜPERVİZE VE EV EGZERSİZ
DÜZEYLERİNİN FONKSİYONEL DURUM İLE İLİŞKİSİ PROGRAMININ KARŞILAŞTIRILMASI
Elif Yakşi, Nalan Doğan Ebru Kaplan, Kardelen Gencer Atalay, İlker Yağcı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XIX Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Ortopedik Rehabilitasyon Pediatrik Rehabilitasyon


SS-097 SS-102
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:15:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:50:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:22:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:57:00
SKOLYOZ HASTALARI VE EBEVEYNLERİNİN GÖZÜYLE HEMİPLEJİK SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA SANAL
COVID-19 PANDEMİSİ GERÇEKLİĞİN ÜST EKSTREMİTE FONKSİYONLARINA ETKİSİ
Aynur Metin Terzibaşıoğlu , Berrin Hüner Ahmet Kıvanç Menekşeoğlu, Resa Aydın, Nalan Çapan, Sina Arman

Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları Pediatrik Rehabilitasyon


SS-098 SS-103
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:22:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:57:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:29:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:04:00
POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZDA KİNEZYOFOBİ ÜZERİNDE HEMOFİLİLİ ÇOCUKLARDA DENGENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
FİZİKSEL AKTİVİTE, DUYGU DURUM VE YAŞAM KALİTESİ VE DENGENİN YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Murat İnanır, Esin Yılmaz
Yeliz Bahar Özdemir

Pediatrik Rehabilitasyon
Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
SS-104
SS-099 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:04:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:29:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:11:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:36:00 TELETIP İÇİN GERÇEK ZAMANLI ‘VİDEO PEDİATRİC GAİT,
SERTRALİN TEDAVİSİ İLE İLİŞKİLİ VERTEBRAL KIRIK: BİR ARMS, LEGS AND SPİNE (V-PGALS)’ GÜVENİLİRLİĞİ VE KABUL
OLGU SUNUMU EDİLEBİLİRLİĞİ
Uğur Ertem, Jale İrdesel Esra Giray, Özge Keniş Coşkun, Evrim Karadağ Saygı,
Özden Özyemişçi Taşkıran

Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları


Pediatrik Rehabilitasyon
SS-100
SS-105
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:36:00 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:43:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:11:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:18:00
BİFOSFONAT TEDAVİSİNİN FEMUR BAŞI AVASKÜLER NADİR BİR OLGU SunumU: JOUBERT SENDROMU
NEKROZUNA ETKİSİ: OLGU SUNUMU Ebru Koyuncu, Nalan Çapan, Ekin İlke Şen, Resa Aydın, Sina Arman
Nazlı Karaman, Zeliha Ünlü

Pediatrik Rehabilitasyon
Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
SS-106
SS-101 Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:18:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 21:43:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:25:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 21:50:00 POLİKLİNİĞİMİZE BAŞVURAN OBSTETRİK BRAKİYAL
AVRUPA OSTEOPOROZ DERNEĞİ YAŞAM KALİTESİ ANKETİ-31 PLEKSUS YARALANMALI OLGULARDA OMURGA VE POSTÜR
(QUALEFFO-31) TÜRKÇE VERSİYONU’NUN GEÇERLİLİĞİ VE DEĞERLENDİRMESİ
GÜVENİLİRLİĞİ Çağrı Güler, Filiz Tuna
Buğra İnce, Okan Küçükakkaş

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XX Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Pediatrik Rehabilitasyon Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


SS-107 SS-112
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:25:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:15:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:32:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:22:00
SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA ROBOT YARDIMLI YÜRÜME SENTETİK VE BİYOLOJİK DMARD KULLANAN RA
EĞİTİMİNİN BARSAK FONKSİYONLARI VE BAKICI YÜKÜNÜ HASTALARI’NDA EL-ELBİLEK BULGULARININ
ETKİSİNİN İNCELENMESİ ULTRASONOGRAFİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Damla Cankurtaran, Nihan Abidin, Ece Ünlü Akyüz, Nihal Tezel, Çiğdem Çınar, Yunus Emre Doğan, Halil Harman, Kadriye Öneş
Özgür Zeliha Karaahmet

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


Pediatrik Rehabilitasyon
SS-113
SS-108
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:22:00
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:32:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:29:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:39:00
FİBROMİYALJİ SENDROMLU HASTALARDA PLAZMA
SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA EPİLEPSİ VARLIĞININ NESFATİN-1 DÜZEYİNİN KLİNİK VE YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE
AİLELERİN VE ANNELERİN YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ ETKİSİ
Hamza Sucuoğlu Muhammet Şahin Elbastı, Arif Gülkesen, Gürkan Akgöl,
Gökhan Alkan, Arzu Kaya, Dilara Kaman

Rehabilitasyon Teknolojileri
Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
SS-109
Sunum Alanı: Salon 3 SS-114
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:39:00 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:46:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:29:00
KOMPLET SPİNAL KORD YARALANMASINDA ROBOT YARDIMLI Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:36:00
YÜRÜME EĞİTİMİNİN FONKSİYONEL DURUM VE YAŞAM ANKİLOZAN SPONDİLİT HASTALARINDA GÜNDÜZ
KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ UYKULULUK, EMOSYONEL DURUM VE HASTALIK AKTİVİTESİ
Çiğdem Çınar, Kadriye Öneş, Mustafa Aziz Yıldırım, ARASINDAKİ İLİŞKİ
Gökşen Gökşenoğlu, Nazire Bağatır, Muhsin Doran Özlem Altındağ, Mazlum Serdar Akaltun, Ali Gür

Rehabilitasyon Teknolojileri Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


SS-110 SS-115
Sunum Alanı: Salon 3 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:46:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:36:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 22:53:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:43:00
İNME HASTALARINDA İNCE MOTOR AKTİVİTELERİNİN ROMATOİD ARTRİT TANILI HASTALARDA ROMATİZMA ETKİSİ
REHABİLİTASYONUNDA ROBOTİK VE KONVANSİYONEL ÖLÇÜM SKALASI-2(AIMS-2) ANKETİNİN TÜRKÇE GEÇERLİLİĞİ
TEDAVİNİN KARŞILAŞTIRILMASI VE GÜVENİLİRLİĞİ
Tuğçe Şenel, Berna Çelik Nihan Erdinç Gündüz, Selmin Gülbahar, Ramazan Kızıl,
Ayşegül Tekgül, Pembe Keskinoğlu, Hülya Ellidokuz, Fatoş Önen

Rehabilitasyonda Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları


SS-111
Sunum Alanı: Salon 3
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-10 22:53:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-10 23:00:00
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARINA
FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON HEKİMLERİNİN BAKIŞ AÇISI
Burcu Hazer, Betül Yavuz Keleş, Demet Ferahman, Kadriye Öneş

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XXI Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİ LİSTESİ

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


SS-116 SS-119
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:43:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 21:04:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:50:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 21:11:00
ROMATOİD ARTRİTTE HASTALIK AKTİVİTESİNİN STATİK ROMATOİD ARTRİT VE PSÖRİATİK ARTRİT TANILI HASTADA
PLANTAR BASINÇLAR ÜZERİNE ETKİSİ AORT DİSEKSİYONU VE SEREBRO VASKULER HASTALIK
Gülşah Akgün Altan, Selda Sarıkaya Sedef Ersoy, Necat Akgün

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Sportif Rehabilitasyon


SS-117 SS-120
Sunum Alanı: Salon 1 Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:50:00 Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 21:11:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 20:57:00 Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 21:18:00
ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA COVİD-19’UN HASTALIK ÖN ÇAPRAZ BAĞ REKONSTRUKSİYONUNDAN SONRA
AKTİVİTESİNE, HASTALIK AKTİVİTESİNİN COVİD-19’A ETKİSİ UYGULANAN FİZİK TEDAVİ PROTOKOLÜNÜN ON YILDAKİ
Seher Kocaoğlu, Yağmur Çağla Reis, Mustafa Doğru, DEĞİŞİMİ VE KLİNİK SONUÇLARI
Burcu Duyur Çakıt Mehmet Faruk Çatma, Kasım Kılıçarslan

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


SS-118
Sunum Alanı: Salon 1
Sunum Başlangıç Tarihi: 2021-04-11 20:57:00
Sunum Bitiş Tarihi: 2021-04-11 21:04:00
ROMATOİD ARTRİTLİ BİR HASTADA İZOLE SUPERİOR GLUTEAL
SİNİR TUTULUMU
İbrahim Halil Ural

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


XXII Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ
ADÖLESAN İDİYOPATİK SKOLYOZ
Dr. Filiz Yıldız AYDIN

S
kolyoz omurganın koronal planda radyolojik simetrisi, pelvis-iliak kanat dengesi, her iki kol yanda
olarak tespit edilen 10° ve üzeri eğriliği olarak iken kol gövde arası mesafelere bakılmalıdır. Hastada
tanımlanır, transvers planda aksiyel rotasyon ve mevcut pelvis-iliak kanat dengesizliği alt ekstremite uzun-
sagital planda fizyolojik eğriliklerde değişim (kifozda luk farkından da olabileceği için öncelikle alt ekstremite
azalma veya artış, lordoz) oluşur. uzunluk ölçümleri yapılmalıdır. Eğer uzunluk farkı var
Adölesan İdiyopatik Skolyoz(AİS) 10 yaş ile iskelet ma- ise alt ekstremite uzunluk farkı kısalık olan tarafa yük-
türitesini tamamlanana kadar olan yaş aralığını kapsar. seklik konularak eşitlenmeli ve yeniden değerlendirme
Skolyozu oluşturan nedenin tam olarak bilinmemesin- yapılmalıdır. Hastanın yandan incelenmesinde AİS has-
den dolayı idiyopatik skolyoz olarak isimlendirilir ve talarında sıklıkla görülen torakal hipokifoz ve/veya lom-
tüm skolyozların %75-80’i bu gruptadır. ber lordoz azalmasına bakılmalıdır. Hastanın arkadan
İdiyopatik skolyozların %80-90’ı adölesan dönemde or- incelenmesinde öncelikle iniondan aşağıya çekilen düz
taya çıkmakta olup; prevelansı %2-4 arasında bildiril- çekül çizgisinin kuyruk sokumu orta hattından geçip geç-
mektedir. Türkiye’de yapılan okul taraması çalışmasında memesine bakılmalı ve yaklaşık 2 cm’den fazla kayma
prevalans %2,3 (kız: %3,07, erkek: %1,49) olarak saptan- yapması omurga deformitesi lehine değerlendirilmelidir.
mıştır. Kız/erkek oranı küçük yaşlarda 1,5:1 iken bu oran Hastanın arkadan incelenmesi sırasında yaygın olarak
ilerleyen yaşlarda 3:1 oranına yükselmektedir. AİS’de sık- kullanılan yöntem“Adam’s Öne Eğilme Testi”dir. Test
lıkla (yaklaşık %48) torakal eğrilik görülmektedir. Eğrinin sırasında hastaya her iki kolu öne ve yere doğru olacak
yönüne göre majör sağ torasik skolyoz en sıktır. şekilde ve sırtı yere paralel pozisyon verilir, arkadan ve
Bunu torakolomber ve lomber eğrilik takip etmektedir. yandan omurga gözlemlenir. Omurga taramalarında da
sıklıkla kullanılan bu öne eğilme testi sırasında omur-
AİS’in etyopatogenezini ve progresyonunu etkileyen gadaki dizilim sorunu ve eğriliğin derecesine göre ‘rib
faktörler tam olarak açıklanamamıştır. Etyolojide; ge- hump’ belirlenebilmektedir. Test sırasında Schultess met-
netik faktörler, elastik ve kollajen liflerdeki bağ dokusu
re, Pedriolle tansiyometre ve skolyometre gibi cihazlar
bozuklukları, iskelet kası ve kemik anormallikleri, sant-
yardımı ile yer düzlemine göre eğriliğin açı ölçümü de
ral ve periferik sinir sisteminin maturasyon bozuklukları,
yapılabilmektedir. Hastanın ilk fiziksel bakılarını takiben
trombosit anomalileri, melatonin, kalmodulin, retinoik
ayakta ve dik durur pozisyonda palpasyon ile tüm spinöz
asit, büyüme hormonu dengesizlikleri, leptin eksikliği ve
prosesler palpe edilir, eksik spinöz proses olup olmadığı
biyomekanik faktörler sorumlu tutulmaktadır.
dizilim ve proseslerin yerleşimine bağlı olarak rotasyonel
sorunların düzeyi hakkında bilgi edinilmelidir. Hastanın
Anamnez ve fizik muayene ayrıntılı nörolojik muayenesi; motor kuvvet, duyu ve
Skolyoz tanısında anamnez ve fizik muayenenin önemi refleks değerlendirmesi yapılmalıdır. Üst ve alt ekstremite
tartışmasızdır. Hasta ve ebeveyninden detaylı anamnez atrofi ve varsa uzunluk farkları tespit edilmelidir.
alınması gerekir. Hastanın doğum öncesi değerlen-
dirmeleri, doğum öyküsü ve doğum sonrası gelişim Radyolojik değerlendirme
basamakları önemlidir. Birinci derece akrabalarında
skolyoz tanısının varlığı sorgulanmalıdır. Hastanın fizik Ayakta çekilmiş PA ve lateral skolyoz radyografile-
muayenesine inspeksiyonla başlanır. Hasta ayakta ön- ri skolyozun radyolojik değerlendirmesinde kullanılır.
den ve arkadan bakı ile değerlendirilmelidir. Öncelikle Çekim sırasında meme ve gonadlar için kurşun plakalı
hastanın cilt bakısı yapılmalıdır. Cafe au lait lekeleri, koruyucular kullanılmalıdır. Son yıllarda geliştirilen
aksiller çillenme saptanması nörofibramatözi; cilt gam- ve radyasyon maruziyetini azaltan EOS bi-planar slot
zesi, aşırı kıllanma, ben, sinüs ağzı gibi bulgular diasto- tarayıcı sistemi omurga deformitelerinin X-Ray’den
metomiyeli veya lipom gibi intraspinal patolojileri akla çok daha iyi görüntülenmesine ve yazılımsal analizler
getirmelidir. Cilt bakısı sonrası düz bir zeminde karşıya yapılmasına olanak sağlamaktadır.
dik bakar pozisyonda iken hastanın önden, arkadan ve Skolyoz radyografisi proksimalde servikal omurları ve
yandan değerlendirilmeye devam edilmelidir. Hastanın distalde en az femur başları görünecek şekilde pelvisi de
önden incelenmesinde omuz-klavikula dengesi, meme içine alacak şekilde 36x14 inç’lik kasetlere çekilmelidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


2 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Film çekiminde pozisyon olarak hasta dizlerini tam eks- Tedavi


tansiyonda kilitleyip ayaklarını omuz genişliğinde aça- AİS tedavisinde uygulanan yöntemler; gözlem, egzersiz,
rak karşıya doğru bakmalıdır. Lateral radyografi, hasta korse ve cerrahidir. Tedavi kararı hastanın yaşı, iskelet
dirsekleri tam fleksiyonda ve omuzları öne fleksiyonda matüritesi, eğrilik derecesine göre verilir. Tedavinin
iken el parmaklarını çapraz şekilde karşı taraf klaviku- temel amaçları; eğriliğin ilerlemesinin durdurulması,
lasına dayar pozisyonda ve başı düz karşıya bakarken eğriliğin düzeltilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması,
çekilmelidir.
kozmetik deformitlerin engellenmesi, pulmoner ve kar-
PA radyografide koronal planda üst ve alt son plaklar diyak fonksiyonların korunmasıdır.
arasında Cobb yöntemi ile skolyoz açısı hesaplanır.
Lateral radyografide ise aynı şekilde Cobb yöntemi ile Kaynaklar
hastanın sagital profili değerlendirilir. Bu radyografide 1. Negrini S, Donzelli S, Aulisa AG, Czaprowski D, Schreiber S, de
L1-S1 son plakları arasında lomber lordoz, torakal T2- Mauroy JC, Diers H, Grivas TB, Knott P, Kotwicki T, Lebel A, Marti
T12 son plakları arasında ise torakal kifoz açısı ölçüm- C, Maruyama T, O’Brien J, Price N, Parent E, Rigo M, Romano M,
Stikeleather L, Wynne J, Zaina F. 2016 SOSORT guidelines: ortho-
leri yapılır. Radyolojik değerlendirmesinde rotasyonun
paedic and rehabilitation treatment of idiopathic scoliosis during
ölçümü için Nash- Moe, Perdriolle torsiyonmetresi veya growth. Scoliosis Spinal Disord. 2018 Jan 10;13:3.
Raimondi yöntemleri kullanılır. İskelet maturasyonunu, 2. Yılmaz H, Zateri C, Kusvuran Ozkan A, Kayalar G, Berk H. Preva-
Risser evrelemesi ya da Sanders sınıflandırması ile de- lence of adolescent idiopathic scoliosis in Turkey: an epidemiological
ğerlendirilmedilir. study. Spine J. 2020 Jun;20(6):947-955.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


3 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SKOLYOZDA TANI, KLİNİK VE RADYOLOJİK
DEĞERLENDİRME ÇALIŞTAYI ERKEN
BAŞLANGIÇLI SKOLYOZ
Dr. Aynur METİN TERZİBAŞIOĞLU
S.B.Ü. Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul

S
kolyoz; Skolyoz Ortopedik Tedavi ve Klinik muayeneye 10 yaş altı çocuk omurga deformitesi
Rehabilitasyon Derneği 2016 (Society on şikayeti ile başvurduğunda EBS ön tanısı ile ayrıntılı
Scoliosis Orthopaedic and Rehabilitation değerlendirilmesi yapılıp, etyolojisine göre tedavisi
Treatment-SOSORT ) tedavi kılavuzuna göre omurga- planlanmalıdır.
nın, toraksın ve gövdenin şekil ve pozisyonunda deği- Prognoz
şikliklere yol açan heterojen bir grup bozukluğu içeren
EBS, şiddetine bağlı olarak, çocukluk döneminde ciddi
genel bir terimdir (1). Tüm omurganın koronal planda solunum disfonksiyonuna yol açarak erişkin dönemde
laterale ≥10° laterale deviasyonu Skolyoz Araştırma önemli sorunlar yaratabilir. Şiddetli EBS’da, tedavi
Derneği (Scoliosis Research Society-SRS) tarafından edilmediğinde, pulmoner yetmezlik nedeniyle erken
skolyoz olarak tanımlandırılmıştır. Vertebralarda rotas- ölüm riski mevcuttur. Torasik Yetmezlik Sendromu
yonunda eşlik ettiği 3 boyutlu bir bulgudur (2).Erken (TYS) terimi genellikle EBS’daki olası kombine omurga
Başlangıç Skolyoz (EBS), 10 yaşından önce görülen ve pulmoner sorunlarını tanımlar. TYS, “toraksın nor-
mal solunumu veya akciğer büyümesini destekleyeme-
olan omurga deformitesini ifade eder. EBS’un gerçek
mesi” olarak tanımlanır. Cobb açısı >35 derece olan
prevalansı bilinmemekle birlikte idiyopatik EBS tüm idiyopatik EBS’un ilerlemesi muhtemeldir. <2 yaş, in-
skolyoz vakalarının <%1’ini oluşturur. EBS, tanısal fantil idiyopatik eğrisi <35 derece olan birçok çocukta
olarak aşağıdaki şekilde sınıflandırılır (3). skolyoz kendiliğinden düzelebilir. Altta yatan herhangi
bir bozukluğa veya komorbiditeye bağlı olarak prognoz
Erken başlangıçlı skolyozun tanısal olarak kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
sınıflandırması
Değerlendirme
İdiyopatik EBS tanısını koymak için omurga X-Ray görüntüleme
Belirgin bir nedeni bulunamayan veya altta yatan eti- yeterlidir. 20 dereceden büyük eğrilerde, progresif veya
yoloji ile ilgisi olmayan skolyozdur. nörolojik problemleri olan, inatçı veya progresif infantil
idiyopatik skolyozda Manyetik Rezonans Görüntüleme
Konjenital endikasyonu vardır. İntraspinal anormallikler genellikle
Omurların gebelik sürecinde gelişimsel bozukluğuna EBS ile, özellikle de konjenital skolyoz ile ilişkilidir.
bağlı gelişen skolyozdur. Konjenital skolyoza kardiyak Bilgisayarlı tomografi, konjenital skolyozda genellikle
ve renal anormallikler eşlik edebilir. cerrahi planlama için kemik anatomisini değerlendir-
mek amacıyla kullanılır, ancak küçük çocuklar için rad-
Torakojenik(Yapısal) yasyon riskine karşı dikkatli uygulanılmalıdır.
Beraberinde konjenital omurga anomalileri ile birlikte
olabilen spondilokostal veya spondilotorasik dizostoz Erken başlangıçlı skolyozda tedavi hedefleri
olarak görülen konjenital kaburga füzyonlarına eşlik eden
Hastanın tüm yaşam süreci boyunca ;
skolyozdur. Toraks cerrahisi sonrası göğüs duvarında gö- • Omurga deformitesini mümkün olan en minimum
rülebilen değişiklikler sonrasında gelişebilen skolyozdur. düzeye indirmek.
• Torasik hacmi ve işlevi en üst düzeye çıkarmak.
Nöromuskuler
• Herhangi bir spinal füzyon cerrahisinin kapsamını
Spinal musküler atrofi, serebral palsi, spina bifida ve en aza indirmek, toraks ve omurga hareketini en üst
beyin veya omurilik yaralanması gibi nöromüsküler düzeye çıkarmak.
bozuklukları olan çocuklarda gelişebilen skolyozdur. • Aile için komplikasyonları, prosedürleri, hastaneye
yatışları ve yükü en aza indirmek.
Sendromik • Çocuğun genel tüm vücut gelişimini göz önünde bu-
Marfans, Ehlers-Danlos ve diğer bağ dokusu bozukluk- lundurmak.
ları gibi belirli sendromların yanı sıra nörofibromatozis, Skolyozda Tanı, Klinik ve Radyolojik Değerlendirme
Prader-Willi ve birçok kemik displazisi ile birlikte gelişe- çalıştayında, Erken Başlangıçlı Skolyoz (EBS) va-
bilen skolyozdur. kalar eşliğinde sunulacaktır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


4 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 3. Early onset scolıosıs consensus statement, srs growıng spıne com-
mıttee, 2015 David L. Skaggs, MD, MMM, Tenner Guillaume, MD,
1. Negrini S, Donzelli S, Aulisa AG, Czaprowski D, Schreiber S MJ, H.
Ron El-Hawary, MD, John Emans, MD, Michael Mendelow, MD,
D, T.B. G, et al. 2016 SOSORT guidelines: Orthopaedic and reha-
John Smith, MD, the members of the SRS Growing Spine Com-
bilitation treatment of idiopathic scoliosis during growth. Scoliosis
mittee Spine Deformity 3 (2015) 107 http://dx.doi.org/10.1016/j.
Spinal Disord. 2018;13(1):1-35.
jspd.2015.01.002
2. https://www.srs.org/professionals/online-education-and-resources/
glossary/revised-glossary-of-terms

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


5 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SKOLYOZ HASTALARI VE EBEVEYNLERININ
GÖZÜYLE COVID-19 PANDEMISI
Dr. Aynur METİN TERZİBAŞIOĞLU, Dr. Berrin HÜNER
S.B.Ü. Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul

Amaç: Covid-19 pandemisinin, skolyoz hastaları ve dönemde maddi sıkıntı çektiklerini belirtti. Skolyoz
ebeveynlerinde olumlu ve olumsuz etkilerini tespit hastalarının %15’i covid-19 geçirmekle birlikte , hiçbiri
etmek. hastaneye ve yoğun bakıma yatırılmamıştı. Pandemi
Gereç-Yöntem: Çalışmaya bir Eğitim Araştırma sürecinde hastaların %47’si egzersizlerini yapmamış,
Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) kliniği korse takanların %40’ı doktorunun önerdiği şekilde
skolyoz polikliniğine ebeveyni ile başvuran 86 skolyoz korsesini takmış, 3 kişi (%3) bu süreçte ameliyat olmuş-
hastası, tek başına başvuran 22 skolyoz hastası dahil tu. Katımcıların %73’ü eğitmen eşliğinde tele-egzersiz
edildi. Pandemi sürecinde skolyoz hastaları ve ebe- programı istediklerini belirtti. Eğitim gören hastaların %
veynlerinin yaşadıkları zorlukları tespit etmeye yönelik 66’sı uzaktan tüm eğitimlere katılabilmişti. Pandemide
hazırlanan anket polikliniğe başvuran hastalara verilip, hastaların yarıdan fazlasında iştah aynı kalırken, fiziksel
doldurmaları istendi. Ankette ebeveynlerin demogra- aktivite, duygudurum, çoğunluğunda olumsuz yönde
fik verileri, skolyozun tipi, pandemi sürecinde doktor etkilenmiş, %41’inin dersleri biraz olumsuz etkilenir-
kontrolleri, egzersiz, korse ihtiyaçları, egzersiz, ortez, ken %50’sinde aile ile olan iletişimleri değişmemişti.
ameliyat takibi ile ilgili bilgiler soruldu. Katılımcılara Ebeveynlerin ve çocukların yarıdan fazlası pandemi-
covid-19 korku ölçeği uygulandı. Ayrıca ebeveynlerden den olumsuz etkilenirken, olumsuz etkilenmenin en sık
çocuklarının, skolyoz hastalarının kendilerinin pandemi nedeni evde kalmak, olumlu etkilenmenin ise aile ile
döneminde; beslenme, fiziksel aktivite, emosyonel du-
daha uzun ve etkili zaman geçirmekti.COVID-19 kor-
rum, dersleri ve aile ile olan iletişimlerini Likert skalası-
kusu ölçeği (FCV-19S) skoru ebeveynlerde ortalama
na göre değerlendirmeleri istendi.
18.28±5.7 iken skolyoz hastaları grubunda 16.77±6.8
Bulgular: 108 anketin 86’sı (%79.6) ebeveyni, idi.
22’si(%20.4) skolyoz hastalarının kendileri tarafın-
dan dolduruldu. Skolyoz hastalarının %89’u kız ve Sonuçlar: Pandemide skolyozun tedavi sürecinde ak-
%11’i erkekti. Skolyoz hastalarının %66’sı 10-17 yaş, samalar olduğu ve skolyoz hastaları ve ebeveynlerinin
%30’u 18 yaş üzeri, %4’ü 3-9 yaş arasında ve %89’u bu süreçten olumsuz etkilendiği gözlenmiştir.
idiopatik skolyoz idi. Katılımcıların %45’i sadece bu Anahtar Kelimeler: COVID-19, skolyoz, pandemi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


6 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ERİŞKİN SKOLYOZDA TANI,
KLİNİK VE RADYOLOJİK DEĞERLENDİRME
Dr. Kerem ALPTEKIN

E
rişkin spinal deformite dendiğinde Spondiloz, skolyoza neden olduğunu söylemek mümkündür. Disk
Spinal kanal stenozu, Spondilolistezis, Rotasyonal dejenerasyonu ile birlikte, stabilitenin zayıflaması ve
subluksasyon, sagital plan dengesizliği(kifoz/lor- diskte oluşan asimetrik kollaps, omurganın dengesinde
doz), Skolyoz ve rigid deformiteler akla gelir. İskeleti ve diziliminde bozulmaya neden olur. Koronal planda,
matür kişilerde omurganın koronal planda orta hattan bozulan bu denge skolyozun da başlangıcıdır ve defor-
laterale >10 derece kayması ve sagital planda sagital mite ilerleyicidir. Aebi, de novo skolyozu, primer deje-
vertikal akstan >5 cm sapma ile açığa çıkan bir spinal neratif skolyoz olarak tanımlamaktadır. Asimetrik disk
deformitedir. Sınıflandırmada Primer dejeneratif (De dejenerasyonu, koronal ve rotasyonel deformite, apek-
novo) skolyoz, progresif idiyopatik erişkin skolyoz, sin L3-4 veya L2-3 olduğu kısa eğrilikler izlenirken, ço-
sekonder metabolik kemik hastalıkları, osteoporoz/os- ğunlukla dört vertebra eğriliğe katılmıştır. Olguların ço-
teomalazi/paget asimetrik artritik hastalıklar, vertebral ğunda kompansatuvar eğrilik bulunmaz. Beraberinde
kırıklar ve sekonder nedenlerde malignite, enfeksiyon lomber lordozda azalma ve rotasyon vardır. Ancak,
ankilozan spondilit gibi hastalıklar yer alır. Dejeneratif rotasyon, erişkin idiyopatik skolyozunda olduğu kadar
skolyozlar ve idiopatik erişkin skolyoz karşılaştırıldığın- fazla değildir. Grubb ve ark çalışmasında olguların
da dejeneratif skolyozların daha çok lomber bölgeyi %80’inde lateral listezis vardır. Eğrilikte yılda 1 ile 6
etkilediği ve daha küçük eğrilikler gösterdikleri aynı derece arasında ilerleme gözlenir. Glassman ve ark ça-
zamanda %84 oranında spinal stenozun eşlik ettiği lışmasında 200 hasta üzerinde yapılan bir araştırmada
bilinmektedir. İdiopatik erişkin skolyozda ise eğrilikler 14-60 derece, ortalama 24 derecelik dejeneratif skolyoz
daha çok torakal bölgede, daha ileri düzey eğrilikler tespit edilmiştir. Aynı çalışmada eğriliğin %70 sol tarafa
olarak gözlenirken sadece %7 oranında spinal stenoz olduğu belirlenmiştir. Hastaların %55’inde dejeneratif
eşlik eder. Bu lomber eğriler yapısal torasik eğri ile iliş- spondilolistezis vardır. Skolyoz grafisinde dejeneratif
kili değildir. Kompansatuar torasik eğriler oluşabilir. 10° bulgular ve listezis araştırılır. Fleksiyon /ekstansiyon/
eğrilikler %64, 10–20° %44, 20° ise %24 oranında izle- bending grafileri istenir. Apikal vertebra, eğriliğin baş-
nir. 1: 1 kadın/erkek oranı tespit edilirken, ortalama yaş langıç ve bitişi tespit edilir. Ferguson ve Cobb açısı ya
70,5 olarak gözlenmektedir. ADS’li hastalar tipik olarak da topografik ölçümler yapılabilir. Ferguson yöntemin-
6. on yılda spinal stenoz semptomları ile ortaya çıkar. de üst ve alt end vertebranın merkezi ile apikal vertebra
Kötüleşen sırt ağrısı öyküsü, radikülopati, veya bunların merkezi arasında çizilen çizgilerin kesişmesi ile oluşan
bir kombinasyonu şeklinde izlenir. Spinal stenozdan açı eğriliğin derecesini vermektedir. Cobb metodu ile
farklı olarak bu hasta grubu öne eğik duruşla rahatla- genellikle 4 derece civarında açı farkı olabilir.
maz. Gövdesi ile öne eğik ve iki kolla destekli oturursa Apeks: en fazla rotasyon gösteren/merkezden en uzak
rahatlayabilir. Bu eğriler tipik olarak bir L2–3 apeksine vertebra-disk olarak tanımlanır. Son vertebra: kıvrıma
sahiptir. Yanal olistez, rotatif subluksasyon ve minimal doğru en fazla tilt gösteren vertebra Cobb açısı ölçü-
yapısal vertebral deformite mevcuttur. Hipolordoz ve münde kullanılırlar. Nötral vertebra: Ayakta (AP/PA)
önemli olmayan kısa karşılıklı eğriler izlenir. L-4’ten grafilerde rotasyon göstermeyen vertebra. Pedikülleri si-
sakruma tipik fraksiyone eğrilik olabilir. Konservatif metrik normal pozisyondadır. Stabil vertebra: Midsakral
tedavi yöntemleri için anlamlı stenotik, radiküler veya çizgi tarafından ortalanan vertebradır. Koronal dengede
bel ağrısı olmamalı, Cobb açısı 30 derecenin altında, C7 korpus merkez ve sakrum orta nokta olmak üzere
subluksasyon 2 mm’nin altında ve anterior osteofitler pozitif koronal denge üst referans >2 cm sağda, nega-
mevcut olmalıdır. Sagittal ve koronal denge uygun tif koronal denge üst referans>2cm solda tanımlanır.
tespit edilmelidir. Bu tür hastalarda düşük dereceli kas Sagittal dengede ise C7 korpus merkezde, sakrum
güçlendirme ve endurans programı tercih edilebilir. posterior-süperior tam sagittal dengede kesişirler. Pozitif
Yapılan araştırmalar, dejeneratif skolyozun gelişimi sagittal dengede üst referans >2 cm önde negatif sagit-
ile omurganın diğer dejeneratif değişiklikleri arasında tal dengede ise üst referans >2cm geridedir.
doğrudan bir ilişki bulamamıştır. Ancak omurganın Nörolojik bulgu varlığında EMG yol göstericidir. Kötü
stabilitesini ve dizilimini bozan dejeneratif değişikliklerin prognoz göstergeleri arasında Cobb açısı 30 derece ve

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


7 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

üzerinde olması, 6 mm’den fazla lateral listezis, apikal ve torakal ile lomber bölgedeki değişikliklere göre ek iki
vertebrada %30’un üzerinde rotasyon, L5-S1 disk gruptan oluşturulmuştur. Bu sınıflama sisteminde, tüm
aralığında oblisite, sağ ve sol eğriliklerde eşit biçimde eğrilikleri kapsaması, iki düzlemde değerlendirmelere
ilerleme izlenmesi yer alır. Skolyoz radyografisi servikal olanak vermesi, füzyon segmentini önerebilmesi ve füz-
omurga ve pelvisi içermelidir. Sagital dengenin değer- yondan kaçınılacak segmentleri belirtmesi hedeflenmiş-
lendirilmesi için kranium ve her iki femur başı dahil tir. Schwab ve ark. spinal deormitesi olan 947 erişkin
edilmelidir. C2 ve C7 plump hattı ve pelvik paramet- hastayı değerlendirerek yaptıkları prospektif klinik bir
reler araştırılmalıdır. Sınıflamada Lenke, Scwab, SRS, çalışmanın sonucunda geliştirdikleri bir sınıflama siste-
Katharina Schroth sınıflama yöntemleri kullanılabilir. midir. Bu sınıflama radyolojik olarak frontal Cobb açısı,
Lenke sınıflamasında koronal ve sagittal planda bütün deformitenin apeksi, lomber lordoz ve intervertebral
eğrilikleri içerecek şekilde tasarlanmıştır. Altı majör grup subluksasyonu değerlendirmektedir.

Kaynaklar 6. Lenke LG, Betz RR, Harms J: Adolescent idiopathic scoliosis: A new
classification to determine extent of spinal arthrodesis. J Bone Joint
1. Altun NŞ, De Novo Skolyozu, Toplantı Notları, Fiziksel Tıp ve Reha-
Surg Am 83: 1169–1181, 2001
bilitasyon Dergisi.
7. Lowe T, Berven SH, Schwab FJ, Bridwell KH: The SRS classification
2. Aebi M. The adult scoliosis. Eur Spine J 2005;14:925-48.
for adult spinal deformity: Building on the King/ Moe and Lenke
3. Grubb SA, Lipscomb HJ. Diagnostic findings in painful adult scolio- classification systems. Spine 31:119-125, 2006
sis Spine (Phila Pa 1976) 1992;17:518-27.
8. Kellya A, Younusb A, Lekgwarac P, Adult degenerative scoliosis – A
4. Glassman SD, Berven S, Bridwell K, Horton W, Dimar JR. Correla- literature review, Interdisciplinary Neurosurgery, 20 (2020) 100661.
tions of Radiographic Parameters and Clinical Symptoms in Adult
9. Silva FE, Lenke LG. Adult degenerative scoliosis: evaluation and
Scoliosis. Spine (Phila Pa 1976) 2005;30:682-8.
management. Neurosurg Focus. 2010 Mar;28(3).
5. Schwab FJ, Lafage V, Farcy JP, Bridwel KH, Glassman S, Shainline
MR Predicting Outcome and in the Surgical Treatment of Adult Sco-
liosis. Spine (Phila Pa 1976) 2008;33:2243-7.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


8 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DİĞER NEDENLERE BAĞLI SKOLYOZ
Dr. Zeynep TURAN
Koç Üniversitesi Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

S
kolyozun %80’lik kısmı idiopatiktir, geriye kalan 6. Atipik eğri paterni
%2’si diğer patolojik sebeplere sekonder oluş- a. Sol torakal eğirlik
muş skolyozdur (1). Bu diğer sebepler az bir b. Servikal-yüksek torakal çift eğrilikler
kısmı oluştursa da tanımak oldukça önemli olduğu için, c. İskelet maturasyonunu takiben ortaya çıkan
bel ağrısınının kırmızı bayrakları gibi skolyozun kırmızı veya fazla artan eğrilik
bayrakları diyebiliriz. Tanısında idiopatik skolyozda d. Öne eğilmede bir tarafa doğru devisyon
kullandığımız yöntemler ve MR, BT gibi ileri tetkikler e. Torakal kifozun 30 dereceden fazla olması
kullanılır. Cilt lezyonları, vücut asimetrisi, estetik görü- f. End vertebranın T12’nin kaudalinde olduğu
nüş, Adam’s testi, ATR (angle of trunk rotation- gövde uzun sağ torakal eğrilik
rotasyon açısı), bacak boyu farkı, eklem laksitesi, nöro- g. Çift torakal, triple major, kısa segment eğrilik
lojik muayene ve yürüme değerlendirilir. ATR >7o ise h. Eğriliğin apeksinde kifoz varlığı
uygun pozisyonda çekilmiş (2) PA ve lateral skolyoz i. Vertebral rotasyonun az olması-yapısal ol-
tetkiki (ortoröntgenogram) ile değerlendirmek gerekir. mayan eğrilik-bacak boyu kısalığı düşündü-
Bu değerlendirmeler sonrasında dikkat edilecek husus rür
‘’Ne zaman MR çektirmeliyim?’’ sorusunu yanıtlamak j. Lenke tip 1c eğrilik, bel ağrısı birlikteliği
olmalıdır. Bu sorunun cevabını yani skolyozun kırmızı
bayraklarını şu şekilde sıralayabiliriz (3,4,5,6); Ağrılı skolyoz nedenlerini şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Ağrılı skolyoz- özellikle kronik, gece ağrısı varlığı • Omurga tümörleri; Osteoid osteoma, osteoblasto-
2. Nörolojik defisit ma, anevrizmal kemik kisti- tanıda bilgisayarlı to-
a. Anormal derin tendon refleksi mografi de kullanılmaktadır
b. Kas atrofisi • Intraspinal tümörler
c. Motor defisit • Siringomyeli, tethered kord
d. Duyu defisiti • Dejeneratif; faset artrozu, spinal stenoz, sinir kökü
e. Karın cildi refleksi kaybı basısı
f. Sfinkter bozukluğu • Spondilolizis, Spondilolistezis
3. 10 yaş öncesi eğrilik • Scheuermann kifoz
4. Hızlı ilerleyen eğrilik- ayda 1 dereceden fazla artış • Disk hastalığı; herni, schmorl’s nodülleri
5. Ayak deformitesi • Enfeksiyon; diskit, osteomyelit, diskit

Kaynaklar 4. Adölesan İdiopatik Skolyoz, Adolesan İdiyopatik Skolyozda Kırmızı


Bayraklar. Editör: Akçalı Ö, Bölüm yazarı: Söyüncü Y. Sayfa 103-132,
1. Negrini S, Donzelli S, Aulisa AG, et al. 2016 SOSORT guidelines: or- Türk Omurga Derneği Yayınları-10. Ankara 2017.
thopaedic and rehabilitation treatment of idiopathic scoliosis during
5. Zhang H, Niu X, Wang B, He S, Hao D. Scoliosis secondary to lum-
growth. Scoliosis Spinal Disord. 2018;13:3. Published 2018 Jan 10.
bar osteoid osteoma: A case report of delayed diagnosis and litera-
doi:10.1186/s13013-017-0145-8
ture review. Medicine (Baltimore). 2016;95(47):e5362. doi:10.1097/
2. O’Brien MF, Kuklo TR, Blanke KM, Lenke LG. The spinal deform- MD.0000000000005362
ity study group radiographic measurement manual. Memphis, TN: 6. Sekiya T, Aota Y, Yamada K, Kaneko K, Ide M, Saito T. Evaluation
Medtronic Sofamor Danek USA, Inc.; 2008 of functional and structural leg length discrepancy in patients with
3. Spiegel DA, Flynn JM, Stasikelis PJ, Dormans JP, Drummond DS, Gabriel adolescent idiopathic scoliosis using the EOS imaging system: a
KR, et al. Scoliotic curve patterns in patients with Chiari I malformation prospective comparative study. Scoliosis Spinal Disord. 2018 Apr
and/or syringomyelia. Spine 2003; 28:2139–2146 20;13:7. doi: 10.1186/s13013-018-0152-4.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


9 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SERVIKAL RADIKÜLOPATILERDE
ELEKTROFIZYOLOJI
Dr. Ayşe Dicle TURHANOĞLU
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Hatay, Türkiye

S
ervikal radikülopati (SR), servikal köklerin komp- Kalın liflerin ağırlıklı olarak etkilendiği lezyonlarda
resif veya non-kompresif nedenlere bağlı etkilen- karşı tarafa kıyasla sinir iletiminde yavaşlama ve dis-
mesiyle ortaya çıkan ağrı ve/veya sensorimotor tal latansta hafif derecede uzama belki gözlenebilir.
defisit sendromu olarak tanımlanır. SR sıklıkla disk Ancak bu yavaşlama demyelinizan sınırlara pek de
herniasyonu, dejeneratif spondiloz ve spinal stenoza ulaşmaz. SİÇ ile C8 radikülopatiyi ulnar nöropatiden
bağlı veya enfeksiyon, infiltrasyon, immün-aracılı ve ve C6, C7 radikülopatiyi median nöropatiden ayırmak
metabolik nedenlerle oluşabilir. SR genellikle tek se- kolayca mümkün olur.
viyeli olmakla birlikte %12-30 oranında birden fazla
F yanıtı, periferik sinirlerin uyarılması sonucu antidro-
kök etkilenmektedir. SR’de en sık etkilenen C7 olup
mik olarak aktive edilen ön boynuz hücrelerinin geri
bunu C6, C8 ve C5 kök tutulumu izler. SR tanısı klinik
ateşlemesi sonucu elde edilen düşük amplitüdlü geç
bulgular ve manyetik rezonans görüntüleme(MRG) ile
yanıtlardır. Motor sinir kökünü de içeren proksimal ileti-
konulabilir. SR’de MRG ile klinik bulgular arasında
uyumsuzluk olduğunda ve ayrırıcı tanı için elektrodiag- mini yansıttığı için SR’de teorik olarak etkilenmesi bek-
nostik incelemeye ihtiyaç duyulur. lenir Üst ekstremitede C8, T1 radikülopatilerde median
ve ulnar F uzun bulunabilir. Daha sık görülen C5, C6,
Servikal Radikülopatide Elektrodiyagnostik İncelemenin C7 radikülopatilerde median ve ulnar F normal kalır. F
Amaçları dalgalarının SR tanısında duyarlılığı düşüktür.
1. Kökten daha distalde yer alan bir lezyonu ayırt et- İĞNE EMG’nin SR tanısında duyarlılığı %50-71 olup
mek (pleksopati, mononöropati)
radikülopatinin seviyesini, akson hasarının derece ve
2. Ön boynuz hastalığını ayırt etmek
kronisitesini gösterir. EMG ile yapılacak inceleme kök,
3. Kök lezyonunu doğrulamak
pleksus ve periferik sinir lezyonları arasında ayırıcı
4. Lezyonu tek veya çok sayıda köke lokalize etmek
tanı yapabilmek açısından yeterince ayrıntılı olmalı-
5. Lezyonun akut, kronik ve aktif veya sekel olduğunu
dır. SR’de aynı kök ve farklı sinirden innerve kasların
tanımlamak
incelenmesi gerekir. Aynı kökle innerve olan hem
6. Lezyon şiddetini belirlemek
proksimal hem de distal kasların incelenmesi lezyon
7. Cerrahi müdahale için hasta seçimine rehberlik et-
lokalizasyonu ve polinöropatik tutulumun dışlanması
mek
açısından da önem taşır. Yaygın bir lezyonu ya da
Sinir iletim çalışmaları: SR’de sinir iletim çalış- daha geniş bir tutulumu dışlamak için mutlaka lezyon
malarının(SİÇ) temelde normal olması beklenir ve seviyesinin alt ve üstündeki miyotomlar da incelen-
pleksopati, tuzak nöropati gibi daha distalde yer melidir. SR’de iğne EMG incelemesinde belli bir myo-
alan patolojilerle ayırıcı tanısının yapılması amaçlanır. toma uyan kaslarda denervasyon bulgusu görülebilir.
Radikülopatilerde sinir iletim çalışmalarının en bilgi Hasar sonrası 2-3. haftada proksimal ve 3–6 haftada
verici kısmı duyu iletim çalışmalarıdır. Basıyla ortaya distal kaslarda denervasyon potansiyelleri görülür.
çıkan radikülopatilerde lezyon dorsal kök ganglionu Fibrilasyon potansiyelleri basıya uğrayan kökün tüm
proksimalinde olduğundan duyusal aksiyon potansi- miyotomal dağılımında nadiren bulunur. Kök basısı
yel (DAP) normal bulunur. DAP amplitütü düşükse ra- genellikle motor aksonlarda kısmi kayıp yaptığından
dikülopatiden çok, dorsal kök ganglionunu veya daha zedelenmiş kökten innerve olan kasların bazıları de-
distalini ilgilendiren aksonal bir lezyon olasılığı vardır. nervasyondan kurtulabilir. Basıya uğramış kökten
Radikülopatilerde genel olarak motor sinir iletim ça- innerve proksimal kaslar distal olanlara kıyasla daha
lışmaları da normal sınırlarda olup aksonal dejeneras- etkin reinnervasyon gösterir. SR’de aynı kökten inner-
yona yol açan bir lezyonda bile kasların birden fazla ve olan proksimal kaslardan çok distallerde fibrilasyon
kökten innerve olması nedeniyle bileşik kas aksiyon potansiyellerinin bulunması daha olasıdır. Örneğin,
potansiyeli(BKAP) amplitidü normal kalabilir. Ancak C5 veya C6 radikülopatisi için, brakiyoradyaliste fib-
ağır akson hasarı olan radikülopatilerde tutulan tarafta rilasyon potansiyellerinin saptanması, infraspinatusa
karşı ekstremiteye kıyasla BKAP amplitüdü düşebilir. göre daha olasıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


10 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Paraspinal kaslarda 10-14 gün sonra denervasyon Tablo 1. Servikal radikülopatide EMG ile incelenen kasların
potansiyelleri görülmesi çok değerlidir ve radikülopatiyi innervasyonları
daha distaldeki bir lezyondan ayırt edebilir. Ancak bu
C5 C6 C7 C8
potansiyeller reinnervasyona bağlı olarak, ne yazık ki
İnfraspitanus Ankoneus %100 Triseps %90 E. indisis propr.
her zaman bulunmayabilir. %80 %100
Akut dönemde istemli kasıda azalmış rekrütman, seyrel- Deltoid F. carpi ulnaris F. indisis propr. 1. dors.
me paterni görülürken hasardan 2-3 ay sonra (reiner- %80 %80 %90 interoseöz %80
vasyon dönemi), polifazik, uzun süreli ve büyük ampli- Brakioradialis Pronator teres Ankoneus %75 Abd. digiti quinti
tüdlü MÜP’ler gelişir. SR’li bir hastayı değerlendirirken %80 %75 %80
kök basısının akut veya kronik olup olmadığı hakkında Biseps Brachioradialis Pronator teres F. pollisis longus
%70 %70 %60 %60
bir yorumda bulunmak önemlidir. Akut denervasyonu
yansıtan fibrilasyon potansiyelleri veya kronikleşmeyi
yansıtan büyük, polifazik MÜP’ler görüldüğünde kolay-
ca ayrım yapılabilir. Kaynaklar
1. Hakimi K, Spanier D Electrodiagnosis of CervicalRadiculopathy
Somatosensoriyel uyartılmış potansiyeller (SUP) sinir Phys Med Rehabil Clin N Am 24 (2013) 1–12.
sisteminin periferik, spinal, subkortikal ve kortikal dü- 2. Plastaras CT Joshi AB.The Electrodiagnostic Evaluation of Radicu-
zeylerinde duyusal yollardan toplanan potansiyellerdir. lopathy Phys Med Rehabil Clin N Am 22 (2011) 59–74.
SR’de SUP’ların tanı değerinin düşük olduğu gösteril- 3. Grisold W, Feldman E. Radiculopathies. In: Atlas of Neuromuscular
miştir. Diseases. 2014;73-86.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


11 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ÇALIŞTAY:
RADIKÜLOPATILERDE ELEKTROFIZYOLOJI
LOMBER RADIKÜLOPATILER
Prof. Dr. Barın SELÇUK
Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

R
adikülopatiler, elektrofizyoloji laboratuvarlarına Radikülopatilerde sinir ileti çalışmaları tipik olarak nor-
en sık yönlendirilen ön tanı gruplarından biridir maldir ve elektrodiagnostik tanı daha çok iğne EMG ile
(1-5). Genellikle osseö-ligamentöz hipertrofilere konur (1-5). Radikülopati aksonal dejenerasyon ya da
bağlı olarak gelişen servikal radikülopatilerin aksine, aksonal kayıp ile gidiyorsa, kayıt yapılan kas etkilenen
lumbosakral radikülopatiler daha çok disk herniasyo- kök inervasyonlu olduğunda motor iletim çalışmaların-
nuna bağlı olarak gelişirler (1-4). Buna bağlı olarak da bazı mimör anormallikler olabilir. BKAP amplitüd-
da servikal bölgede daha çok kronik radikülopatiler lerinde küçülme, hiçbir zaman demyelinizan sınırlarda
izlenirken, lomber bölgede akut radikülopatilere daha olmamakla birlikte sinir ileti hızlarında hafif yavaşlama
sık rastlanmaktadır (1). İntervertebral disk herniasyonu ve distal latanslarda hafif uzama saptanabilir. Zaman
ve kemik bağ sıkışmaları dışında kök basısı, tümör, zaman radikülopatili hastalarda bu tür motor iletim
enfeksiyon, infiltrasyon, demyelinizasyon veya iskemi değişiklikleri olmakla birlikte bu çalışmaları yapmaktaki
nedenli de olabilir (1-4). Sıklık sırasına göre en sık ola- ana amaç pleksopati veya tuzak nöropatileri ekarte
rak L5- S1- L4 kökleri etkilenmektedir (1-4). etmektir (1-4).
MRG, yaygın kullanımı ve ağrısız olması nedeniyle bir- Duysal ileti çalışmaları radikülopati incelemesinde en
çok hastada elektrofizyolojik çalışma öncesi istenmekte önemli sinir iletim çalışmasıdır ve tipik olarak normal
ve radikülopati tanısı MRG ile konmaktadır. Bundan sınırlarda bulunur. Duyu nöron soması gangliyon için-
dolayı, elektrofizyolojik çalışmaların radikülopatilerin de- de olduğu için dorsal kök gangliyonu proksimalindeki
ğerlendirmesinde önemi ve rolünde bir miktar azalma ol- lezyonlarda DAP etkilenmez ve normal kalır. Bu ne-
muştur. Ancak, MRG’nin fazla duyarlı olması ve MRG’de
denle duysal ileti çalışmaları, dorsal kök gangliyonu
lomber bölgede çok sık patolojiye rastlanmasından dola-
distalindeki pleksopati ya da periferik sinir lezyonlarını,
yı MRG’de klinik ile korele olmayan minimal patolojilerin
dorsal kök lezyonu proksimalindeki radikülopati gibi
varlığı gereksiz cerrahi girişimlere neden olmaktadır.
lezyonlarda ayırt edilmesinde oldukça önemlidir (1-4).
Ayrıca elektrofizyolojik çalışmalar sinirin fonksiyonel
Ancak gangliona basabilecek büyük far lateral hernias-
devamlılığı ve nörofizyolojik patolojilerini değerlendire-
yonlar veya gangliyonun anatomik varyasyonu sonucu
bilirken, MRG yalnızca yapısal patolojileri saptayabilir
intraspinal yerleşimli bazı nadir durumlarda (L5 kök
(1-2). Tüm bunlardan dolayı MRG ve elektrofizyolojik
çalışmaları birbirinin alternatifi değil ama tamamlayıcısı gangliyonun %10-40 olguda intervertebral foramenin
olarak değerlendirmek daha doğru olur. proksimalinde yerleşmesi ve süperior fasete indente
olması sonucu L5 radikülopatide süperfisial peroneal
Radikülopati kliniğinde en sık karşımıza çıkan tanısal
sinir duysal ileti çalışmasında anormallikler izlenmesi
bulgular, kök dağılımı boyunca ortaya çıkan ağrı, pares-
gibi) DAP amplitüdlerinde küçülmeler olabilir (1,2).
tezi, dermatomal duyu kaybı, paravertebral kas spazmı
ve zaman zaman kas kuvvetsizliğidir (1-4). Dermatom Motor sinirin kökü de içeren proksimal iletimini yansı-
ve myotomların sıklıkla üst üste gelmesi ve lomber tabildiği için, F yanıt dalgası radikülopatilerde etkilene-
bölgede hemen hemen tüm kasların birden çok kök bilir. Özellikle demiyelinizan patolojilerde distal kayıt ve
tarafından inerve edilmesi nedeniyle bu klasik klinik stimülasyonları sonucu elde edilen BKAP, distal latans
bulgular birçok hastada ortaya çıkmayabilir. Bundan ve motor ileti hızları normal sınırlarda iken tek patoloji
dolayı radikülopatilerde periferik sinir lezyonlarında F yanıtlarındaki anormallikler olabilir. Özellikle L5-S1
gördüğümüz yoğun duysal bozukluk ya da tam duyu radikülopatilerde peroneal ve tibial F yanıt latansla-
kaybını genellikle görmeyiz (2). Aynı şekilde izole kök rında uzama saptanabilir. Ancak periferik sinir uyarımı
lezyonuna bağlı tam paralizi de çok sık rastlanan bir sonucu birden çok kökün F dalgası oluşumuna katkıda
klinik bulgu değildir (2). Ayrıca lezyonun lokalizasyonu, bulunması nedeniyle çoğu radikülopatide normal sı-
etkilenen liflerin sayısı, etkilenen lif tipi (moto ya da nırlardadır. Ağır ve çoklu radikülopatilerde kaybolabilir
duysal, kalın myelinli ya da myelinsiz) ve lezyonun fiz- ya da latans uzayabilir. Patolojik olduğu durumlarda
yopatolojisi (aksonal dejenerasyon ve/veya demyelini- da hemen daima iğne EMG’de anormal bulgular mev-
zasyon) klinik ve elektrofizyolojik bulguları etkiler (1-4). cuttur, bu nedenle tanı koymaya yardımcı olmaz (1,5).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


12 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

H refleksi motor ve duysal lifleri etkileyen monosinaptik İğne EMG çalışmasının değerlendirilmesi, zaman ilişkili
bir refleks olduğu için radikülopatilerde F yanıtından değişikliklerin değerlendirilmesini de gerektirir. Akut
daha duyarlıdır. Özellikle S1 rakikülopatide gastrokne- dönemde tek anormallik ilgili myotomal kaslarda MÜP
mius-soleus H refleksi aşil refleksinin elektrofizyolojik rekrutmanının azalması iken, 10-14. günlerde paras-
karşılığı olarak pratik bir öneme sahiptir. Normal tarafa pinal kaslarda fibrilasyon ve pozitif keskin dalgalar
göre latansının uzaması, amplitüdünün küçülmesi veya gözlenebilir. Bunu 2-3 hafta sonra proksimal kaslarda,
elde edilememesi S1 kök lezyonu lehine değerlendiri- 3-4 hafta sonra distal kaslarda, 5-6 hafta sonra da
lebilir (1-5). en distal kaslarda benzer denervasyon bulguları izler.
İğne EMG çalışması, sinir kökünün fizyolojik durumunu Denervasyonun ardından ilk olarak polifazik MÜP’lerin
ve sağlamlılığını yansıtabilecek tek test olması nedeniy- gelişmesi ile reinervasyon süreci başlar. Denervasyonda
le radikülopatilerin elektrofizyolojik değerlendirmesinde olduğu gibi reinervasyonda ilk olarak proksimal kas-
en önemli çalışmadır. Çeşitli EMG anormallikleri içinde lardan başlar. Myotomal dağılımda MÜP patolojisi
en önemli ve tanı koydurucu olanı aksonal kaybın olmaksızın fibrilasyon potansiyellerinin görülmesi yeni
en duyarlı göstergesi olan fibrilasyon ve pozitif keskin başlangıçlı bir radikülopatiyi düşündürürken, sadece
dalgalardır (PKD). Tanı koydurucu diğer önemli elekt- kronik nörojenik MÜP değişiklikleri eski, inaktif ya da
rofizyolojik bulgu, kronik denervasyona işaret eden kronik lezyonu düşündürür.
motor ünit potansiyel (MÜP) değişiklikleridir. Kronik
MÜP değişiklikleri birçok eski ve inaktif radikülopatide Kaynaklar
saptanabilen tek bulgudur. 1. Akyüz M: Radikülopatiler. Elektrodiagnoz Ed Akyüz G, Yağcı İ.
Güneş Kitapevi, İstanbul, 2017 p397-418.
Radikülopatide iğne EMG stratejisi olarak semptomatik
2. Preston DC, Shapiro BE. Electromyography and Neuromyscular
ekstremitede mononöropatiyi ekarte etmek için aynı Disorders. Elsevier Saunders, 2013, p448-67.
myotom fakat farklı periferik sinir inervasyonlu kaslar
3. Oh SJ: Principles of Clinical Electromyography, Case Studies. Wil-
incelenmelidir. Polinöropatiyi ekarte etmek için aynı liams and Wilkins, Baltimore, 1998 p215-65.
myotom inervasyonlu proksimal ve distal kaslar in- 4. Ertekin C. Santral ve Periferik EMG. Spinal kökler ve radikülopatiler.
celenmelidir. Olası geniş ve yaygın bir lezyonu ekarte Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri, İzmir, 2006 p301-42.
etmek için kök seviyesinin üst ve alt myotomları ince- 5. Aminoff MJ. Electrophysiological evaluation of root and spinal cord
lenmelidir. Paraspinal kaslar her zaman incelenmelidir. disease. Semin Neurol 2002;22:197-9.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


13 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DOUBLE CRUSH SENDROM
Dr. Levent ÖZGÖNENEL

D
ouble Crush Sendromu bir periferik sinirin histolojik ve elektrofizyolojik olarak inceleyerek; ’bir
anatomik hattı boyunca birden fazla yerde bası sinir boyunca iki düşük dereceli basının etkisi, tek ba-
altında kalması sonucu ortaya çıkan klinik tablo şına olandan daha kötüdür’ sonucu ile DCS’e katkıda
olarak tanımlanır (1). 1973 ‘de Upton Ve McComas bulunurlar (2).Yapılan yeni çalışmalar ise 3 ana eleştiri
Periferik tuzak nöropatileri ve servikal kök lezyonlarının yaparlar (3):
birlikteliğini lezyon ile semptomatolojinin uyumsuzluğu- 1) DCS’i destekleyen çalışmalardaki elektrofizyolojik
nu gözlemlerler. Yaptıkları çalışmada115 elektrofizyo- bulgular nörofizyolojik temelleri açıklamak için ye-
lojik Karpal tünel sendrom(KTS ) ve/veya Ulnar Tuzak terli değildir.
tanısı almış hastanın 81’inde (%70) radyolojik ve klinik 2) Hayvan çalışmalarında proksimal ve distal lezyonun
servikal radikulopati saptarlar. aynı anda meydana gelmesi ile oluşan nörolojik ka-
KTS tanısı alan hastalarda klinikle uyumsuz önkol, yıp ile proksimal lezyona, distal lezyonun daha son-
omuz, sırt ve göğüs ağrısının da olduğunu ra ilave olması ile oluşturulan kayıp arasında fark
KTS sebebiyle opere olan bazı hastaların cerrahi tedavi- bulunamamış, kümülatif etkinin üzerinde bir etki
den fayda görmediğini kaydederler. Hipotez olarak bir olduğu ispatlanamamıştır.
periferik sinir, herhangi bir olası anatomik yerde basıya 3) Proksimal lezyon varlığının, distalde hasarlanmaya
uğraması sonucunda, başka bir lokalizasyonda tuzak- yatkınlık oluşturduğunu gösteren kesin kanıt yoktur.
lanmaya duyarlı hale geldiğini öne sürerler ve ‘’Double Sonuç olarak DCS hala üzerinde tartışılan bir kavram-
Crush Sendromu’’ olarak tanımlarlar. Patofizyoloji ola- dır ve yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.
rak da aksonal devamlılığın ve aksonal transportun
bozulmasını ve proksimaldeki sessiz lezyonun distaldeki Kaynaklar
subklinik tuzaklanmayı ağırlaştırdığını ve semptomatik 1. Upton AR,McComas AJ:The double crush in nerve entrapment syn-
hale getirdiğini ileri sürerler. Hatta farklı lokalizasyonda dromes.Lancet 1973;302(7825):359-362.
2 lezyonun yarattığı nörolojik kaybın tek lezyonunkin- 2. Nemoto K.et al.An experimental study on the double crush hypoth-
esis.J Hand Surg Am 1987;12:552-559.
den daha büyük olduğunu öne sürerler.
3. Morgan G,Wilbourn AJ.Cervical radiculopathy and coexisting distal
1987’de Nemoto ve ark. köpek siyatik sinirlerinde entrapment neuropathies:double crush hypothesis syndrome?Neu-
klemp ile bası hasarı oluşturup lezyonun derecesini rology 1998,50:35-9.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


14 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
AMACA GÖRE DOZ PLANLAMA VE
TOKSİN HAZIRLAMA
Dr. Beril DOĞU

B
otulinum toksin (BoNT) 1990’ların başın- Yine aynı araştırmacılara benzer çalışmayı alt ekstremite
da spastisite tedavisinde kullanılmaya baş- spastisitesine yönelik yapmışlardır. Alt ekstremite spas-
lanmıştır ve insanda tedavi amaçlı kul- tisinde en sık görülen postürün dizde ekstansiyon, ayak
lanılan BoNT ilaçları BoNT-A ve BoNT-B’dir (1). bileğinde ekinovarus ve parmaklarda fleksiyon olduğu,
Türkiye’de OnabotulinumtoksinA (Botox, Allergan) tedavide başlangıç olarak 400 Ünite, maksimum 600
ve AbobotulinumtoksinA (Dysport, Ipsen) bu amaçla Ünite OnaBoNT-A önermiştir. İkinci sıklıkta görülen pos-
kullanılmaktadır. tür ise dizde ekstansiyon, ayak bileği/ayak plantar flek-
1 ünite BoNT (mouse unit, mouse LD50 unit), bir grup siyon olarak tanımlanmış ve başlangıç dozu 400 Ünite,
18-20 gr dişi Swiss-Webster türü farelerin %50’sini maksimum doz ise 600 Ünite olarak önerilmiştir. Üçüncü
öldürmek için intraperitoneal olarak uygulanan toksin sık görülen postür ise ayak bileği/ayak plantar fleksiyon
miktarı olarak tanımlanır. Ürünler arasındaki bu üniteler ve parmak fleksiyonu olup tedavi başlangıç dozu 300
klinik olarak ne eşdeğerdir ne de birbiri yerine kullanı- Ünite, maksimum doz 500 ünite olarak belirtilmiştir (8).
labilir, yani doğrulanmış dönüşüm oranı yoktur (2,3). Erişkin spastisite tedavisinde BoNT uygulamaların-
Spastisite tedavisinde doz planlama kişiye özel olmalı- da Avrupa Konsensusu tek seansta maksimum dozu
dır. Hastalarda net, gerçekçi ve ulaşılabilir hedef belirle- Botox için 600 Ünite, tek noktaya maksimum 50 Ünite,
mek gerekir (ağrı azalması, istemsiz hareketin azalması, Dysport için 1500 Ünite, tek noktaya 125 Ünite olarak
aktif ve pasif hareketi, fonksiyonelliği ve mobiliteyi art- önermiştir. U.S. Food and Drug Administration (FDA)
tırmak, bakımı kolaylaştırmak vb.). Bu hedeflere hasta onaylı dozlar Botox için üst ekstremite spastisitesinde
ve ailesi ile konuşularak karar verilmelidir (4,5). maksimum 400 Ünite, alt ekstremite spastisitesinde
300-400 Ünite, Dysport için tek seansta maksimum
Hedeflere ulaşmada doz anahtar noktalardan birisidir. 1500 Ünite dir (9,10,11).
Hastalığın şiddeti ve kronikliği, tutulan kasların sayı-
sı, tedaviye önceki yanıt, eş zamanlı kullanılan diğer
Toksin hazırlama
medikal tedaviler, enjeksiyon yapan kişinin tecrübesi
tedavinin etkinliğini ve kullanılan dozları belirler (5,6). Sulandırma işlemi için steril %0.9 sodyum klorür kul-
Genellikle büyük, hipertrofik veya belirgin spastisitesi lanılır. Her iki ürünün sulandırılması ile berrak, renksiz,
olan kaslara daha yüksek dozlar gerekirken, daha kü- partikül içermeyen bir çözelti elde edilir. Kauçuk tıpanın
çük, daha az aktif kaslara, daha zayıf yapılı kişilere daha merkezi kısmı, septumun delinmesinden hemen önce
düşük dozlar gerekir. Eğer hedef kaslarda zayıflık, yan alkol ile temizlenir. Uygun miktarda steril %0.9 sodyum
etki açısından artmış risk var ise doz azaltılmalıdır. (5). klorür çekilir. İğne kauçuğun merkezinden flakon içine
yerleştirilir, seyreltici flakon içine enjekte edilir. Yavaşça
Simpson ve ark. yeni veya az tecrübesi olan uygu-
döndürülerek karıştırılır. Daha sonra iğne şişenin alt
layıcılara üst ekstremite spastisinde sık görülen pos- köşesine yerleştirerek flakon içerisindeki sıvı enjeksiyon
türlere yönelik modifiye Delphi metodu kullanarak şırıngasına çekilir. Enjeksiyon şırıngası flakondan ayrılır
OnabotulinumtoksinA tedavi algoritması oluşturmuşlar- ve enjeksiyon için uygun bir iğne takılır. Sulandırma ta-
dır. Buna göre üst ekstremitede omuz adduksiyon, dirsek limatlarında belirtilen hacimler ile her iki ilaç için Tablo
fleksiyon, ön kol pronasyon, el bilek fleksiyon ve yumruk 1 ve 2’de verilen konsantrasyonlar elde elde edilir.
el (clenched fist) postürlerinin en sık görüldüğü ve teda-
vide başlangıç olarak 300 Ünite, maksimum 400 Ünite Tablo 1. Botox
OnaBoNT-A kullanmayı önermişlerdir. İkinci sıklıkta ise Elde edilen Doz
dirsek fleksiyon, ön kol pronasyon, el bilek fleksiyon ve (U/0.1 ml)
yumruk el postürünün görüldüğü, tedaviye başlangıç do- 100 Ünite/ Flakon’a eklenen seyreltici miktarı 10 Ünite
zunun 300 Ünite, maksimum dozun ise 400 Ünite, üçün- 2 mL 5 Ünite
cü sıklıkta görülen postürün ise el bilek fleksiyon ve yum- 2.5 mL 4 Ünite
ruk el postürü olduğu ve başlangıç dozunun 200 Ünite, 4 mL 2.5 Ünite
maksimum dozun ise 300 Ünite olduğu belirtilmiştir (7). 8 mL 1.25 Ünite

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


15 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

4. Li S et al. The use of Boyulinum toxin for treatment of spasticity.


Tablo 2. Dysport Handb Exp Pharmacol. 2021. doi: 10.1007/164_2019_315.
500 Ünite/ Flakon’a eklenen Elde Edilen Doz 5. Royal College of Physicians. Spasticity in adults: management using
seyreltici miktarı (U/0.1 ml) botulinum toxin. National guidelines, 2018.
1 mL 50 Ünite 6. Chung TM et al. Botulinum Neurotoxin-A Injection in Adult Cer-
2 mL 25 Ünite vical Dystonia and Spastic Paresis: Results From the INPUT (IN-
jection Practice, Usage and Training) Survey. Front Neurol 2020,
2.5 mL 20 Ünite
16;11:570671. doi: 10.3389/fneur.2020.570671. 
5 mL 10 Ünite
7. Simpson DM et al. OnabotulinumtoxinA Injection for Poststroke Up-
per-Limb Spasticity: Guidance for Early Injectors From a Delphi Panel
Process. PM R 2017;9(2):136-148. doi: 10.1016/j.pmrj.2016.06.016.
Kaynaklar 8. Esquenazi A et al. OnabotulinumtoxinA for Lower Limb Spasticity:
1. Dressler D et al. Therapeutically relevant features of botulinum toxin Guidance From a Delphi Panel Approach. PM R. 2017 Oct;9(10):960-
drugs. Toxicon. 2020;175:64-68. doi: 10.1016/j.toxicon.2019.12.005. 968. doi: 10.1016/j.pmrj.2017.02.014.
2. Wheeler A et al. Botulinum toxins: Mechanisms of action, antinoci- 9. Wissel J et al. European consensus table on the use of botulinum tox-
ception and clinical applications. Toxicology. 2013;306:124-46. doi: in type A in adult spasticity. J Rehabil Med. 2009 Jan;41(1):13-25. doi:
10.1016/j.tox.2013.02.006. 10.2340/16501977-0303.
3. Intiso D et al. High dose of botulinum toxin type A in adult sub- 10. h t t p s : / / w w w. a c c e s s d a t a . f d a . g o v / d r u g s a t f d a _ d o c s / l a -
jects with spasticity following acquired central nervous system dam- bel/2019/103000s5309lbl.pdf.
age: Where are we at? Toxins (Basel) 2020 May 10;12(5):315. doi: 11. h t t p s : / / w w w. a c c e s s d a t a . f d a . g o v / d r u g s a t f d a _ d o c s / l a -
10.3390/toxins12050315 bel/2019/125274s115lbl.pdf.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


16 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
HEDEFE ULAŞMA ÖLÇEĞI KULLANIMI
Dr. Nalan ÇAPAN
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

D
ünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası tedavi etkinliğini değerlendirmek için kullanılabilir. GAS
Fonksiyonellik, Engellilik ve Sağlık tedavi hedeflerini ölçeklendirilir ve geçerli bir birey-
Sınıflandırması (The World Health selleştirilmiş tedavi sonuç ve program değerlendirme
Organization’s (WHO) International Classification of ölçüsüdür. Ayrıca kolay, düşük maliyetli, değerlendirme
Functioning, Disability and Health (ICF)) sağlık çalışan- tekniğidir. Birden fazla hedef belirlenebilir. Hedefler
larına hastalarını değerlendirmek, tedaviyi planlamak öncelik ve tedavi hedeflerini yansıtacak şekilde belir-
ve elde edilen sonuçları ölçmek amacıyla kullanabi- lenir. Belirli hedeflere ulaşma göstergelerindeki GAS
lecekleri bir kavramsal yapı sunmaktadır. ICF kişilerin sonuçları, etkinliği kolayca anlaşılır hale getirir. GAS,
sağlığının ve kendilerini iyi hissetmelerinin onların hastanın bireysel hedeflerine ne ölçüde ulaşıldığını pu-
vücut fonksiyon ve sağlıkları ile aktiviteleri tamamla- anlama yöntemidir. Gerçekte, her hastanın kendi sonuç
ma yetenekleri ve yaşam rollerini yerine getirebilme ölçüsü vardır, ancak bu istatistiksel analize izin verecek
yetenekleri (katılım olarak adlandırılır) arasındaki iliş- şekilde standart bir şekilde puanlanmıştır. Geleneksel
kiye bağlı olduğunu belirtmektedir. Uygulanan tedavi standartlaştırılmış ölçüler, her biri bir standart seviye-
yöntemlerinin etkilerini değerlendirmek, girişimlerin de değerlendirme içeririrler. GAS’ta görevler hastaya
hasta ve hasta yakınları üzerindeki etkilerini belirlemek uyacak şekilde ayrı ayrı tanımlanır ve seviyeler mevcut
amacıyla ICF’i oluşturan kavramları göz önünde bulun- ve beklenen performans seviyeleri etrafında ayrı ayrı
durmak gerekir. Uyguladığımız tedavilerinin asıl amacı belirlenir. GAS nasıl derecelendirilir? GAS’ın önemli
hastanın günlük yaşam kalitesini arttırmak ve hasta bir özelliği, “başarılı” için “a priori” kriterlerin oluştu-
için anlamlı aktivitelere olan katılımını kolaylaştırmak rulmasıdır. Müdahaleden önce hasta ve ailesi ile karar-
olmalıdır.
laştırılan o kişide sonuç herkesin başarılması muhtemel
Rehabilitasyonunun etkinliğinin ölçülmesi, hastaların olana dair gerçekçi bir beklenti ile başlar ve herkes bu
mevcut yeti kayıplarının heterojenliği ve kullanılan hedefi kabul eder. Her hedef, derecesi ile 5 puanlık bir
sonuç ölçütlerinin farklı olması nedeni ile çok zor ol- ölçekte derecelendirilir. Her bir hedef alanı için elde
maktadır. Özellikle katılım düzeyinde, hedefler büyük edilen kazanım: Hasta beklenen seviyeye ulaşırsa, bu
ölçüde bireyin yaşam tarzına ve isteklerine bağlıdır 0 olarak puanlanır. Beklenenden daha iyi bir sonuç
ve standartlaştırılmış ölçümlerin uygulanması giderek elde ederlerse, bu şu şekilde puanlanır: +1 (biraz daha
zorlaşmaktadır. Örneğin, bazı hastalar için bir tekerlekli iyi)+2 (çok daha iyi) Beklenenden daha kötü bir sonuç
sandalye hedefi bir zafer olabilirken, diğerleri için bu elde ederlerse, bu şu şekilde puanlanır: -1 (biraz daha
başarısızlık anlamına gelmektedir. Hedef belirleme kötü) veya -2 (çok daha kötü).
ölçeği (Goal Attainment Scaling), rehabilitasyonun
ve klinik bakım uygulayan birçok disiplinin rutin bir Hedefler, hedefin göreceli önemi dikkate alınarak birey-
parçası haline gelmiştir. Hem iletişim ve karar verme sel ve/veya elde etmenin beklenen zorluğu gözönüne
sürecinin bir parçası olarak hem de kişi merkezli olarak alınarak belirlenir. Özel bir formül ile belirlenen üç veya
rehabilitasyon için sonuç ölçütleri konusunda yararlı dört hedef genel hedef başarı puanı belirlenir.
olduğunu gösteren literatür mevcuttur. Hedefe ulaşma GAS iki şeye bağlıdır; hastanın hedeflerine ulaşma
ölçeği (GAS) ile ölçüm ilk olarak 1960’larda Kirusek ve yeteneği ve klinisyenin bilgi ve deneyim gerektiren
Sherman tarafından ruh sağlığında sonuçların değer- sonucu tahmin etme yeteneği. Bazı insanlar bunu zor-
lendirilmesi amacı ile kullanılmıştır. O zamandan beri layıcı bulabilir, ancak klinisyenin hedef belirlemede ve
değiştirilip modifiye edilerek yaşlı bakımı ortamları, sonucu tahmin etmede önemli bir rolü vardır. Hedefler
kronik ağrı, bilişsel rehabilitasyon, ampute rehabilitas- olduğu sürece her zaman haklı olmak gerekli değildir ve
yonu, botulinum toksin uygulamalarının etkinliği gibi az ya da çok eşit bir temelde fazla ve az başarı olabilir.
belirtilen bir çok alanda uygulanmıştır Standartlaştırılmış ölçümler, farklı popülasyonları karşı-
Öncelikle bireyin endişeleri belirtilir ve mümkün olan laştırmak için hala yararlı bir sonuç sağlar ancak GAS
en iyi sonuç ve en kötü arasında beklenti her hedef geleneksel ölçümlerle sağlanmayan hastanın kendi ya-
için listelenir. Her ölçek bireye özgüdür ve tanımlanmış şamı için kritik öneme sahip sonuçların yararlı bir yan-
noktaları bireyin ve hekimin birlikte belirlediği hedefleri sımasını sağlar. Bu nedenle GAS ve standartlaştırılmış
ile ilgilidir. GAS uygulamaları karşılaştırmak için veya ölçümlerin birlikte kullanılmasını tavsiye edilir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


17 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 7. Williams RC, Steig RL. Validity and therapeutic efficiency of individ-
ual goal attainment procedures in a chronic pain treatment centre.
1. World Health Organization. International classification of function-
Clinical Journal of Pain 1987;2:219-228.
ing, disability and health. Geneva: WHO; 2001.
8. Rockwood K, Joyce B, Stolee P. Use of goal attainment scaling in
2. Darzins P, Fone S, Darzins S. The international classification of func-
measuring clinically important change in cognitive rehabilitation
tioning, disability and health can help to structure and evaluate ther-
apy. Aust Occup Ther J 2006;53:127-31 patients. Journal of Clinical Epidemiology. 1997;50(5):581-8.

3. Hurn J, Kneebone I, Cropley M. Goal setting as an outcome measure: 9. Rushton PW, Miller WC. Goal attainment scaling in the rehabilita-
A systematic review. Clinical Rehabilitation 2006;20(9):756-72. tion of patients with lowerextremity amputations: a pilot study. Ar-
chives of Physical Medicine & Rehabilitation. 2002;83(6):771-5.
4. Kiresuk T, Sherman R. Goal attainment scaling: a general method of
evaluating comprehensive mental health programmes. Community 10. Rockwood K, Stolee P, Fox RA. Use of goal attainment scaling in
Mental Health Journal 1968;4:443-453. measuring clinically important change in the frail elderly.[com-
ment]. Journal of Clinical Epidemiology. 1993;46(10):1113-8.
5. Stolee P, Rockwood K, Fox RA, Streiner DL. The use of goal attain-
ment scaling in a geriatric care setting. Journal of the American Ger- 11. Gordon JE, Powell C, Rockwood K. Goal attainment scaling as a
iatrics Society. 1992;40(6):574-8. measure of clinically important change in nursing-home patients.
6. Stolee P, Stadnyk K, Myers AM, Rockwood K. An individualized ap- Age & Ageing. 1999;28(3):275-81.
proach to outcome measurement in geriatric rehabilitation. Journals 12. Ashford S, Turner-Stokes L. Goal attainment for spasticity manage-
of Gerontology Series A-Biological Sciences & Medical Sciences. ment using botulinum toxin. Physiotherapy Research International
1999;54(12):M641-7. 2006;11(1):24-34

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


18 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SIK YAPILAN HATALAR
Dr. Şüheda ÖZÇAKIR

B
u yazıda botulinum toksin (BTX) uygulamaları bulguları gelişebilir. Santral sinir sisteminde botulinum
sırasında sık yapılan hatalardan ziyade kursun toksin reseptörleri bulunduğu ve az miktarda toksinin
diğer konularını tekrar etmeyecek şekilde “dik- kan beyin bariyerini geçerek santral etki ile yan etki
kat edilmesi gereken hususlar” konusunda bilgi veril- geliştirdiği deneysel çalışmalarda gösterilmiştir.
meye çalışılmıştır. Bu durumda önemli olan “advers olaylardan korun-
Dünyada bilinen en potent toksin olan botulinum tok- mak için neler yapmalıyız?” sorusuna yanıt bulabilmek-
sin kobra zehrinin 100 milyon katı daha toksiktir. Letal tir. Uygulama yapacak olan hekimin ilgi kasların anato-
dozu ortalama 1 ng/kg olup, 1 gramı bir milyondan faz- misine ve eşlik edebilecek varyasyonlara hakim olması
la insanın ölümüne yol açabilir.1 Toksikolojinin babası gerekmektedir. İlacın doğru saklanması, uygun dozun
olarak bilinen Paracelcus’un dediği gibi “bütün mad- seçilmesi, uygun sulandırma ve uygulama teknikleri
deler zehirdir, zehiri ilaç yapan dozudur”. Botulinum önemlidir. Miyastenia gravis gibi nöromüsküler kavşak
toksinin medikal ve estetik kullanımının etkili ve güvenli hastalığı ya da ön boynuz hastalığı olan hastalarda yan
olduğu bilinse de yaygın kullanımı ve sürekli genişleyen etki gelişme olasılığının daha yüksek olacağı bilinme-
endikasyon yelpazesi güvenlikle ilgili soruları da gün- lidir. İlacın içerisindeki maddelere karşı alerji varlığı,
demde tutmaktadır. gebelik, enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon, aminogli-
2009 yılında FDA, botulinum toksininin güvenlik so- kozid ya da streptomisin kullanımı, kanama diyatezi/
runlarını gündeme getirmiş ve bir kara kutu uyarısı antikoagülan kullanımı sorgulanmalıdır.
eklenmesini önermiştir.2 Bu etikette toksinin enjeksiyon BTX gebelikte güvenli midir? Gebelik kategorisi “C”,
bölgesinden daha uzağa yayılarak yan etkiler yaratabi- yani hayvan çalışmalarıyla toksinin fetüs üzerindeki
leceği uyarısı yapılmıştır. Enjeksiyondan saatler ile haf- etkisi gösterilmiş olsa da insanlarda yeterli ve kaliteli
talar sonra ortaya çıkabilen asteni, genel kas güçsüzlü- çalışmalar yapılmamıştır. Hekim kar/zarar oranına göre
ğü, diplopi, pitoz, disfaji, disfoni, dizartri, idrar kaçırma ilacın kullanımına karar verebilir. Hayvan çalışmala-
ve nefes alma gözlenebilir. Yutma ve solunum güçlükle- rında BTX ile düşük doğum ağırlığı, yetersiz skeletal
ri yaşamı tehdit edebilir ve hatta ölümle sonuçlanan va- ossifikasyon, düşük, erken doğum ve maternal ölüm
kalar mevcuttur. Semptom riski spastisite tedavisi gören bildirilmiştir. Laktasyonda kullanımı ile ilgili veri bulun-
çocuklarda en yüksektir, ancak yetişkinlerde de spastisi- mamaktadır. Dirençli migren nedeniyle BTX tedavisi
te ve diğer tanılarda kullanımında, özellikle de yatkınlık alan hastalardan gebe kalan 32 kadının, kendi istekleri
yaratan bir rahatsızlığı olan hastalarda ortaya çıkabilir. ile tedavinin devamına onam verdiği bir çalışmada,
Servikal distoni tedavisinde kullanan ya da daha düşük düşükle sonuçlanan bir gebelik dışında diğer tüm ge-
dozlarda toksinin yayılma etkileri bildirilmiştir. belikler canlı doğum ile sonuçlanmış ve konjenital ano-
Diğer taraftan, advers olay bildiriminin yetersiz yapıl- mali saptanmamıştır.3 Olgu sunumlarının derlendiği bir
ması nedeniyle ciddi advers olay insidansını tahmin makalede gebelikte servikal distoni gibi ciddi/ağrılı du-
etmek güçtür. Farmakovijilans verileri ve olgu rapor- rumlarda BTX kullanımının güvenli olduğu, potansiyel
ları, botulinum toksininin botulizm, jeneralize paralizi, yan etkiler konusunda mutlaka bilgilendirme yapılması
disfaji, solunum depresyonu ve hatta ölüm gibi ciddi ve semptomlar açısından yakın takip yapılması gerekti-
advers olaylara yol açtığını göstermektedir. Ciddi ad- ği sonucuna varılmıştır.4
vers olaylar doza bağlı olabilir ve komşu bölgelere Eşlik eden diğer nörolojik hastalıklar yan etki gelişimi
lokal difüzyon ile geliştiği tahmin edilmektedir. Hayvan açısından sorgulanmalıdır. BTX ve miyastenia gravis
çalışmalarında, enjeksiyon sonrası toksinin kas içinde benzer etki mekanizmalarına sahiptir ve sinerjistik etki
30-45 mm yayılabildiği gösterilmiştir. Toksinin jenera- gösterebilir. Literatürde miyastenia gravis hastalarında
lize yayılımı konusunda mekanizma kesin olmamakla ya da latent olgularda enjeksiyon sonrası botulizm
birlikte sistemik ya da retrograd aksonal yayılım sorum- semptomları bildirilmiştir.5
lu tutulmaktadır. Sistemik yayılım ile yaygın güçsüzlük, Nörolojik hastalıklar gibi nöromüsküler blokaj yapa-
dizartri, disfoni, disfaji ve solunum arresti gibi botulizm bilen ilaçlar da enjeksiyon öncesi sorgulanmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


19 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Örneğin aminoglikozid içeren antibiyotiklerin BTX’in Fizik tedavi ajanları arasında elektriksel stimülasyon
nöromüsküler blokaj potansiyelini artırdığı bilinmek- (ES) en çok kullanılan yöntem olup enjeksiyon sonrası
tedir.6 toksin uptake’inin artırdığını gösteren hayvan çalış-
Antikoagülan ve/veya antiplatelet tedavi alan hastalar- maları mevcuttur. Enjeksiyondan sonra yapılan ES ile
da intramüsküler kemodenervasyon tedavisi kanama BTX etkisinin artırıldığına dair çalışmalar olsa da en iyi
uygulama prosedürü bilinmemektedir.11 BTX sonrası
riskini artırabilir. Bir çalışmada ultrason rehberliğinde
hemen başlatılan ve beş gün süre ile uygulanan ESWT
yapılan 328 uygulamanın 2’sinde subklinik hema-
ve ES’nin karşılaştırıldığı bir çalışmada ise ESWT’nin
tom gösterilmiştir (%0,61).7 Antikoagülan hastalarda
muhtemelen kas elastikiyetini artırarak ve nöromüs-
spastisite nedeniyle yapılan BTX enjeksiyonlar ile ilgili
küler kavşaktaki nörotransmisyonu modüle ederek
konsensüs raporunda, antikoagülan kullanımının BTX
BTX’un etkisini ES’den daha fazla artırdığı gösteril-
enjeksiyonları için engel olmadığı ancak derin bacak miştir.12 TENS, ultrason ve vibrasyon uygulamalarının
kaslarına enjeksiyon yapılacaksa INR < 3.5 olması ve spastisite üzerinde etkili olabileceğine dair çalışmalar
iğne ucunun 25 gauge ya da daha ince seçilmesi, INR olsa da BTX sonrası uygulamaların etkinliği konusunda
düzeyi anstabil ise enjeksiyon günü ya da önceki 2-3 veriler yeterli değildir.
günün INR düzeyinin görülmesi önerilmektedir. 8,9
BTX sonrası adjuvan tedavilerden fiziksel tedavi ajanla-
BTX enjeksiyon sonrası uygulanacak adjuvan tedaviler rı dışında bantlama, alçılama, splintleme yöntemleri de
konusunda literatürde birçok çalışma bulunmaktadır kullanılmaktadır. Bantlama ile BTX sonrası spastisitede
ancak kanıtların kalitesi ilgili sorunlar (yöntem, popü- anlamlı azalma olduğu, bir çalışmada ise ES ile kombi-
lasyonlar/spastisite etiyolojisi, tedavi protokolleri ve nasyondan daha etkili olduğu gösterilmiştir.13,14 Splint,
sonuç parametreleri ile ilgili uyumsuzluklar) nedeni ile ortez, ya da seri alçılama tedavisi ile de BTX etkinliğinin
uygun adjuvan tedavi protokolü tanımlanmamıştır.10 artırıldığına dair çalışmalar mevcuttur.10

Kaynaklar 9. Boulias C, Ismail F, Phadke CP, et al. A Delphi-Based Consensus


Statement on the Management of Anticoagulated Patients With Bot-
1. M. Balali-Mood MM, L. Etemad,. Bio Warfare and Terrorism: Toxins
ulinum Toxin for Limb Spasticity. Archives of physical medicine and
and Other Mid-Spectrum Agents. In: Wexler P, ed. Encyclopedia of
rehabilitation. 2018;99(11):2183-2189.
Toxicology. Third edition ed: Academic Press; 2014:503-508.
10. Picelli A, Santamato A, Chemello E, et al. Adjuvant treatments as-
2. Kuehn BM. FDA requires black box warnings on labeling for botuli-
sociated with botulinum toxin injection for managing spasticity: An
num toxin products. Jama. 2009;301(22):2316.
overview of the literature. Annals of physical and rehabilitation med-
3. Wong HT, Khalil M, Ahmed F. OnabotulinumtoxinA for chronic mi- icine. 2019;62(4):291-296.
graine during pregnancy: a real world experience on 45 patients. The
11. Mills PB, Finlayson H, Sudol M, O’Connor R. Systematic review of
journal of headache and pain. 2020;21(1):129.
adjunct therapies to improve outcomes following botulinum toxin
4. Aranda MA, Herranz A, del Val J, Bellido S, Garcia-Ruiz P. Botuli- injection for treatment of limb spasticity. Clinical rehabilitation.
num toxin A during pregnancy, still a debate. European journal of 2016;30(6):537-548.
neurology. 2012;19(8):e81-82.
12. Santamato A, Notarnicola A, Panza F, et al. SBOTE study: extracor-
5. Timmermans G, Depierreux F, Wang F, Hansen I, Maquet P. Cosmet- poreal shock wave therapy versus electrical stimulation after botuli-
ic Injection of Botulinum Toxin Unmasking Subclinical Myasthenia num toxin type a injection for post-stroke spasticity-a prospective
Gravis: A Case Report and Literature Review. Case reports in neurol- randomized trial. Ultrasound in medicine & biology. 2013;39(2):283-
ogy. 2019;11(2):244-251. 291.
6. Molgo J, Lemeignan M, Thesleff S. Aminoglycosides and 3,4-diami- 13. Carda S, Molteni F. Taping versus electrical stimulation after bot-
nopyridine on neuromuscular block caused by botulinum type A tox- ulinum toxin type A injection for wrist and finger spasticity. A
in. Muscle & nerve. 1987;10(5):464-470. case-control study. Clinical rehabilitation. 2005;19(6):621-626.
7. Tan YL, Wee TC. Botulinum Toxin Injection and Electromyography 14. Reiter F, Danni M, Lagalla G, Ceravolo G, Provinciali L. Low-dose
in Patients Receiving Anticoagulants: A Systematic Review. PM & R : botulinum toxin with ankle taping for the treatment of spastic equi-
the journal of injury, function, and rehabilitation. 2020. novarus foot after stroke. Archives of physical medicine and rehabil-
8. Boulias C, Ismail F, Phadke CP. Challenges in the management of an- itation. 1998;79(5):532-535.
ticoagulated patients with focal spasticity. Toxicon : official journal of
the International Society on Toxinology. 2020;177:93-95.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


20 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
AĞRI TEDAVİSİNDE BOTULİNUM TOKSİNİ
KULLANILABİLİR Mİ?
Doç. Dr. Esra GİRAY
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

B
otulinum toksini, presinaptik kolinerjik sinir uç- Alt Komitesi klinik çalışmaları en yüksek kalite sınıf I
larına geri dönüşümsüz olarak bağlandıktan olmak üzere sınıf I-IV arasında sınıflandırmıştır. Tedavi
sonra, asetilkolin salınımını engelleyerek kasın etkinliğini ise bu çalışmaların sayı ve oranına göre A
gevşemesine sebep olur. Botulinum toksini insanlarda (etkili), B (olasılıkla etkili), C (muhtemel etkili) ve U
spastik ve spastik olmayan kas durumlarında ağrının gi- (belirsiz) olarak dört derecede sınıflamıştır. Bu sınıfla-
derilmesinde etkilidir. Bu analjezik etki genellikle kasın maya göre postherpatik nöraljide, trigeminal nöraljide
gevşemesine atfedilmiştir. Bununla birlikte, literatürde ve post-travmatik nöraljide kanıt düzeyi A (etkilidir)’dır.
hastaların botulinum toksini tedavisinden kısa bir süre Diabetik nöropati, piriformis sendromunda, omurilik
sonra, yani toksinin herhangi bir kas gevşetici etki- yaralanması ile ilişkili nöropatik ağrıda kanıt düzeyi B
sinden önce ağrıda azalma yaşadıklarını veya ağrının (olasılıkla etkili) olarak saptanmıştır. Botulinum toksinin
hafifletilmesinin kas gücü normale döndükten sonra da trigeminal, post herpetik nöraljide etkinliğini gösteren
devam ettiğini belirten raporlar bildirilmiştir. Bu sonuç- bir takım Sınıf I yüksek kaliteli çalışmalar vardır. Diğer
lar, analjezinin, basit kas gevşemesinden daha karmaşık ağrı sendromlarında botulinum toksinin yerini daha
mekanizmalara bağlı olabileceğini düşündürmüştür. iyi ortaya koymak için daha çok sayıda yüksek kaliteli
Hayvan deneyleri botulinum nörotoksinlerinin çok çe- çalışmalara ihtiyaç vardır.
şitli mekanizmalarla hem periferik hem de merkezi sinir
sistemindeki ağrı ile ilişkili transmitterleri etkileyerek ağrı Kaynaklar
1. Pavone F, Luvisetto S. Botulinum neurotoxin for pain management:
davranışlarında azalma belirtileri olduğunu ortaya koy-
insights from animal models. Toxins (Basel). 2010 Dec;2(12):2890-
muştur. Yani botulinum toksini analjezik etkisini indirekt 913.
olarak kas kasılması azaltmasının yanı sıra direk olarak 2. Safarpour, Y., Jabbari, B., Botulinum toxin treatment of pain syn-
ağrı ile ilişkili nörotransmiterlerin nosiseptif uçlardan sa- dromes –an evidence based review, Toxicon (2018), doi: 10.1016/j.
lınmasını inhibe ederek de göstermektedir. Botulinum toxicon.2018.01.017.
toksin periferik sinir uçları, dorsal kök ganglionu ve 3. Sim WS. Application of botulinum toxin in pain management. Ko-
rean J Pain. 2011 Mar;24(1):1-6. doi: 10.3344/kjp.2011.24.1.1. Epub
spinal kord nöronlarında ağrı mediatörlerinin salınımını
2011 Feb 25.
inhibe eder ve böylelikle inflamatuar cevabı azaltarak
4. Park J, Park HJ. Botulinum Toxin for the Treatment of Neuropath-
periferik ve santral sensitizasyon oluşumunu engeller. ic Pain. Toxins (Basel). 2017 Aug 24;9(9):260. doi 10.3390/tox-
Amerikan Nöroloji Akademisi Tedavi ve Değerlendirme ins9090260.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


21 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ASKERİ SAĞLIK KURULU RAPORLAMA
Dr. Beril DOĞU

T
ürk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel aynı hastalıklardan kendi rütbesi karşılığı (+) olan bir
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı sınıf veya branşta yeniden sınıflandırılır veya branşı
mensubu olan personel, öğrenciler ve bunların belirlenir.
adaylarının sağlık muayeneleri “TSK, Jn.Gn.K.lığı ve (x) general, amiral, subay ve astsubaylar kendi sınıf-
S.G.K.lığı Sağlık Yeteneği Yönetmeliği”nde (SYY) be- larının kıta komutanlığı olmayan uygun kadro görev
lirtilen usul ve esaslara göre yapılır. Bu yönetmeliğin yerlerinde görev yapabilir.
amacı görevlere uyarlık bakımından sağlık yeteneklerini
EK-C: Hastalıklar listesidir, Kas iskelet sistemi hastalık-
tespit etmek, barışta ve savaşta yapılacak sağlık işlem-
ları madde 57-67 arasındadır.
lerini düzenlemektir. Usul ve esaslar Sağlık Muayene
Yönergesinde (SMY) ayrıntılı olarak belirlenmiştir. EK-D: Personel adaylarının hastalıklara göre değerlen-
Sistemin devri ile Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler, dirme çizelgesidir.
bu kapsamda rapor vermeye yetkilendirilmiştir.
SYY 12 bölüm ve 4 ekten oluşur. Kimleri muayene ediyoruz?
EK-A: 17 ve üzeri yaş için boy ve ağırlık sınırları tab- 1. Askerlik Şb./Aile Hekimi Sevkli Yükümlüleri (askerliğe
losudur. elverişlilik açısından)
EK-B: Hastalıklar listesi ve sınıflandırma veya branş Yükümlü: Askerlik hizmetini kanun hükümleri gere-
belirleme çizelgelerinin kullanımına ilişkin açıklamaları ğince yerine getirmek veya yerine getirmiş sayılmak
içerir. zorunda olan erkek Türk vatandaşıdır. Bu kişiler yokla-
Hastalıklar Listesi: Hastalıklar ağırlık derecelerine maya veya sevke tabidir.
göre (A), (B) ve (D) dilimleriyle, bu dilimlerdeki fıkrala- Yoklamaya tabi: Yükümlülerin sağlık muayenelerinin
ra ayrılarak sınıflandırılmıştır. Tedavi ve nekahet halleri yapılarak askerliğe elverişli olup olmadıkları, öğrenim
ise (C) diliminde belirlenmiştir. (A) diliminde askerliğe durumları, meslekleri ve niteliklerinin tespitini ifade
elverişli olan hastalıklar, (B) ve (D) dilimlerinde askerli- eder. 20 yaşını doldurmuş kişiler yoklamaya tabidir.
ğe elverişli olmayan hastalıklar yer alır.
Sevke tabi ise askere gitme vakti gelmiş, artık eğitim
(B) dilimlerinde yer alan hastalıklar barışta askerliğe veya sağlık nedeni ile askerliği ertelenemeyecek olan
elverişli olmayıp savaşta ihtiyaç duyulduğu zaman as- kişilerdir.
kerliğe alınabilecekleri,
Askerliğe elverişli olanlar; Hiçbir hastalık ve arızası
(D) dilimlerinde yer alan hastalıklar ise barışta ve savaş- bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, “A” dilimine
ta sürekli olarak askerliğe elverişli olmayan durumları girenler.
tanımlar.
Askerliğe elverişli olmayanlar; Hastalık ve arızaları,
“B veya D” dilimlerine girenler.
Sınıflandırma veya Branş Belirleme Çizelgesi
Geçici hastalıkları tespit edilen yoklamaya tabi yü-
General, amiral, subay ve astsubaylar için kullanılır.
kümlüler hakkında ‘Ertesi Yıla Bırakma’, sevke tabi
Önce kesin tanı konulur. Madde, dilim ve fıkranın ilgili
(askerliğe elverişli oldukları tespit edilenlerden, sevkleri
şahsın görev yaptığı kuvvet, sınıf veya branş ve rütbe
esnasında rahatsızlanan veya rahatsız olduğunu beyan
karşılığı bulunur.
eden yükümlüler) olanlar hakkında ‘Sevk Geciktirmesi’
(+) görev yapar. kararı verilir.
(-) general ve amiraller fiili kıta komutanlığı görevi
yapamaz, ancak yönetim, idari ve diğer geri plan hiz- 2. TSK’ya Alınacak Aday Personeli
metlerde kadro görevi yapabilir. Subay ve astsubaylar Subay ve astsubay adaylarından EK-D’deki ‘Personel
ise sınıf veya branşlarında görev yapamaz. Bağlı olduğu Adaylarının Hastalıklara Göre Değerlendirme
kuvvetin uygun gördüğü 1 ve 2 numaralı çizelgelerde Çizelgesi’nin ilgili sütunundaki karşılığı (A) diliminde

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


22 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

(-) işareti olanlar ile Hastalıklar Listesinin (B) ve (D) (-) işareti olanlar ile Hastalıklar Listesinin (B) ve
dilimlerinde olanlar hakkında ‘Subay veya Astsubay (D) dilimlerinde olanlar hakkında Uzman Erbaş veya
Olamaz’ kararı verilir. Sözleşmeli Erbaş/Er olamaz kararı verilir.
EK-D’deki ‘Personel Adaylarının Hastalıklara Göre 3. TSK’da Görev Yapan Personel
Değerlendirme Çizelgesi’nin ‘Uzman Erbaş ve Sözleşmeli Periyodik muayene, yurtdışı görev, sözleşme yenileme
Erbaş/Er Adayları Değerlendirme Sütunu’ndaki karşılığı vs. muayeneleri yine yetkili sağlık kuruluşları tarafından
(A) diliminde yapılmaktadır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


23 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
RİSKLİ BEBEK VE ERKEN MÜDAHALE
(HAMMERSMITH TESTİ)
Uzm. Dr. Berrin HÜNER
SBÜ Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul, Türkiye

S
erebral palsi (SP), gelişmekte olan fetal ya da in- 0-3 puan arasında puanlar ve toplamda maksimum 78
fant beyninde meydana gelen, progresif olmayan puana ulaşılabilir.
bir hasar sonucu, aktivite sınırlanmasına neden Dokuz-12. ayda 73 puan ve üzeri, altıncı ayda 70 puan
olan, postür ve hareketin bir grup kalıcı hastalığıdır. ve üzeri, üçüncü ayda 67 puan ve üzeri optimal global
Çocukluk çağı fiziksel engelliliğinin en sık nedenidir. skorlardır. Üçüncü ayda 57 puan altı SP için tanı koy-
Her 1000 canlı doğumda 1,5-3 oranında görülür. durucudur. Hammersmith testinin tecrübeli olmasalar
Türkiye’de bir seride 4,4/1000 olarak belirlenmiştir
dahi uygulayıcılar arasındaki uyumluluğu iyi bir güve-
(1,2).
nilirlik göstermektedir (5,6).
Hastalığın etiyolojisi %80 olguda belirlenememekte an-
“Prechtls’ General Movements” (GM) ve Hammersmith
cak konsepsiyon, gestasyon, doğum ya da postneona-
testinin kullanımı günümüzde serebral palsi tanısında
tal döneme ait olası risk faktörleri sorgulanabilmektedir.
tarama amaçlı altın standart olarak önerilmektedir. Her
Ayrıca son yıllarda %2-14 oranında genetik katkıdan
da bahsedilmektedir (3,4). iki testin de sensitivite ve spesifitesi oldukça yüksektir
(Sırasıyla sensitivite GM için %95-100, spesifite %96-
SP’de 12-24 ay olağan tanı alma yaşıdır. 12 ay öncesi
98 ve Hammersmith testi için sensitivite %90-96, spe-
hastalığın latent dönemi olarak adlandırılabilir. Bu
sifite %85-91’dir) (7).
dönem nöral plastisite ve kas plastisitesinin en yoğun
olduğu dönemdir. Yine bu dönemde erken müdahale Test ile ayrıntılı bilgiye ve pratik uygulama bilgilerine
ile kazanımların maksimum olabileceği eşlik edebilecek https://hammersmith-neuro-exam.com adresinden ula-
diğer sorunların atlanmaması, fonksiyonel kazanımı şılabilir.
maksimumda sağlamak adına çok önemlidir. Sonuç olarak; SP kompleks bir hastalıklar toplulu-
ğudur. Etiyopatogenez çok kapsamlı ve karmaşıktır.
Hammersmith Testi Genetik yatkınlık son yıllarda önem kazanan bir diğer
2-24 ay aralığındaki infantları değerlendiren bir nöro- boyutudur. Mümkün olan en erken dönemde tanı ko-
lojik değerlendirme yöntemidir. Kraniyal sinirleri (5 yup tedaviye başlamak hastalığın prognozunu iyileşti-
alt başlık, maksimum 15 puan), postürü (6 alt başlık, ren ve komplikasyonlarını azaltan en önemli faktördür.
maksimum 18 puan), spontan hareketleri (2 alt başlık, Yaşamın ilk 5 ayından sonra GM gözlemlenemeyeceği
maksimum 6 puan), tonusu (8 alt başlık, maksimum için kraniyal MRG ve Hemmersmith ile birlikte stan-
24 puan) ve refleksleri ve reaksiyonları (5 alt başlık, dardize motor gelişim testlerinin kullanılması tanısal
maksimum 15 puan) inceleyen toplam 26 alt başlığı doğruluğu arttırdığı için önerilmektedir (8)

Kaynaklar 6. Morgan C, Romeo DM, Chorna O et al. The Pooled Diagnostic Ac-
curacy of Neuroimaging, General Movements, and Neurological
1. Rosenbaum P, Paneth N, Levitonet A et al. A Report: The Definition
Examination for Diagnosing Cerebral Palsy Early in High-Risk In-
and Classification of Cerebral Palsy. Dev Med Child Neurol Suppl.
fants: A Case Control Study. J. Clin. Med. 2019, 8, 1879; doi:10.3390/
2007;109:8-14
jcm8111879
2. Serdaroğlu A, Cansu A, Ozkanet S et al. Prevalance of CP in Turkish
7. Benfer KA, Novak I, Morgan C. Community-based parent-delivered
Children Between The Ages of 2 and 16 Years. Dev Med Child Neu-
early detection and intervention programme for infants at high risk
rol. 2006;48(6):413-6.
of cerebral palsy in a low-resource country (Learning through Every-
3. Nelson KB. Causative factors in CP. Clin Obstet Gynecol. day Activities with Parents (LEAP-CP): protocol for a randomised
2008;51(4):749-62. controlled trial. BMJ Open 2018;8:e021186. doi:10.1136/bmjop-
4. Van Eyk CL, Corbett MA, Frank MSB et al. Targeted resequencing en-2017-021186
identifies genes with recurrent variation in cerebral palsy. NPJ Gen- 8. Novak I, Morgan C, Adde L et al. Early, Accurate Diagnosis and Ear-
om Med. 2019; 4:4-27. ly Intervention in Cerebral Palsy: Advances in Diagnosis and Treat-
5. Haataja L, Mercuri E, Regev R et al. Optimality Score for the Neuro- ment. JAMA Pediatr. 2017; 171(9):897-907.
logic Examination of the Infant at 12 and 18 Months of Age. J Pediatr.
1999; 135:153-61.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


24 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ENGELLI SÜRÜCÜ RAPORLAMA USÜLLERI
Nilgün MESCİ
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği,
İstanbul, Türkiye

S
on yıllarda engelli bireylerin toplumda daha fazla kişiler için ‘birinci grup sürücü olur’ kutucuğu işaretlenir.
yer edinmelerini sağlama çalışmaları ile araç Resmi gazetede yayınlanan son yönetmeliğin kas-is-
kullanan ve araç sahibi olan engelli bireylerin kelet sistemine ilişkin esaslar bölümüne göre; kişinin
sayısında önemli bir artış yaşanmaktadır. Bu nedenle baş ve boynunu arkaya döndürmesini ve bakmasını
engelli ehliyeti sahibi olmak büyük önem taşımakta- %50’den fazla engelleyen boyun vertebra ve boyun
dır. İçişleri Bakanlığı tarafından Sürücü Adayları ve bölgesi hastalıklarında, lumbalvertebra eğilme ve dön-
Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine me hareketlerini %75’den fazla engelleyen durumlarda,
Dair Yönetmelik’te yapılan, 29 Aralık 2015 tarihinde her iki omuz ve/veya dirsek artrodezinde veya fonksi-
resmi gazetede yayınlanan ve 01 Ocak 2016 tarihinde yonel olmayan ankilozlarında sürücü belgesi verilmez.
yürürlüğe giren değişiklik ile daha önce engelli ehliyeti Özel tertibatlı araç kullanılması gereken hastalar, sağlık
olarak bilinen ‘H sınıfı ehliyet’ yerine sağlık kurumların- raporuna tanı, sürücü belgesi alabileceği ve özel ter-
dan alınacak raporlara göre engelli bireyin özel tertibat tibatlı araç kullanabileceği belirtilerek kod ve sürücü
gerektiren durumunun belirtildiği A veya B sınıfı ehliyet belgesi sınıfı yazılmadan il sağlık müdürlüğü bünye-
uygulaması başlamıştır. Sürücü sağlık raporu talep eden sinde oluşturulan komisyona sevk edilir. Komisyon
engelli birey öncelikle e-devlet üzerinden ‘Kişiye Ait tarafından belirlenecek özel tertibat kod numarası ile
Sağlık Bilgi Formu’nu doldurmaktadır. Sağlık raporunu hangi sınıf sürücü belgesi alabileceği sağlık raporunun
almak için başvurduğu sağlık kurumunda bu formda ilgili bölümüne yazılır. Verilen sürücü sağlık raporunda
beyan etmiş olduğu bilgiler dikkate alınarak ilgili uzman kişinin daha kısa sürelerde kontrol muayenesi öngö-
hekimlerce gerekli muayeneleri yapılmaktadır. Uzman rülmemişse rapor düzenlendiği tarihten itibaren 2 yıl
hekimler sürücü adayını değerlendirip gerekli tetkik- süreyle geçerlidir.
lerden de geçirdikten sonra bireyin sağlık durumuna
göre sürücü olup olamayacağı, hangi grup sürücü Kaynaklar
olabileceği veya özel tertibatlı araç komisyonuna sevk 1. Türk Tabipleri Birliği Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak
gerekip gerekmediği ile ilgili kutucuklardan uygun olanı Sağlık Şartları Çalıştayı sonuç raporu, Şubat 2017, Ankara, Türk
sağlık rapor formatı üzerinde işaretler. Sürücü belgesi Tabipleri Birliği Yayınları

sınıfları iki gruba ayrılmaktadır; birinci grup: M, A1, A2, 2. Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muay-
enelerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetme-
A, B1, B, BE ve F sınıfları, ikinci grup: C1, C1E, C, CE, lik, 29 Aralık 2015, Resmi Gazete
D1, D1E, D, DE ve G sınıflarıdır. Herhangi bir sağlık 3. 30.09.2019 tarihli Sağlık Raporları Usul ve Esasları Hakkında
sorunu bulunmayan kişiler ikinci grup sürücü olabilir. Yönerge’nin yedinci bölümü: Sürücü ve Sürücü Adayları Sağlık
Sürücü olmasına engel olmayan sağlık sorunu bulunan Raporları

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


25 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DEKTROZ PROLOTERAPİ VE
KLİNİK KULLANIM ALANLARI
Prof. Dr. Emel ÖZCAN
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi, İstanbul,
Türkiye

P
roloterapi irritan bir solüsyonun ağrılı ligaman ve fonksiyonları ve plantar fasya kalınlığı üzerinde olumlu
tendon yapışma yerlerine ve komşu eklem aralı- etkileri olduğu gösterilmiştir (6). Kronik bel ağrılı has-
ğına küçük hacimlerde enjekte edildiği rejeneratif talarda ağrının azaltılması ve disabilitenin iyileştirilmesi
bir enjeksiyon tekniğidir. Proloterapi enjeksiyonlarında üzerinde proloterapi enjeksiyonlarının etkinliğine ilişkin
en sık hipertonik dekstroz solüsyonları kullanılmaktadır. yeterli veri mevcut değildir. Bununla beraber sakroiliak
Dekstroz proloterapinin etki mekanizması tam olarak eklem ağrılı hastalarda yapılan çalışmalarda dekstroz
anlaşılamamakla beraber, günümüzdeki teori, enjekte proloterapi enjeksiyonunun etkili olduğu gösterilmiştir
edilen solüsyonun vücudun doğal iyileşme sürecine (7). Aynı zamanda temporomandibular eklem hipermo-
benzer şekilde iyileşmeyi sağlamasıdır. Proloterapi en- bilitesi olan hastalarda dekstroz proloterapinin etkinliğine
jeksiyonu ile uygulanan bölgede lokal inflamatuar kas- ilişkin yapılan sistematik bir derlemede proloterapi ile
kad tetiklenmekte, bunu büyüme faktörlerinin salınımı ağız açıklığı ve ağrının azaltılmasında olumlu sonuçlar
ve kollajen depolanması izlemektedir (1). elde edildiği bildirilmiştir (8).
Günümüzde giderek artan sayıda çalışmada ve siste- Proloterapinin başta diz osteoartriti olmak üzere os-
matik derlemede dekstroz proloterapinin kronik kas teoartrit ve dirençli tendinopati üzerindeki etkilerini
iskelet ağrısı tedavisinde kullanımını destekleyen veriler değerlendiren çalışmalarda etkili ve güvenli olduğu
saptanmıştır. Dekstroz proloterapinin diz osteoartriti, bildirilmiştir (7). Kas iskelet ağrısında diğer standart
rotator manşet tendinopatisi, kronik plantar fasiitis, tedaviler etkisiz kaldığında dekstroz proloterapi ümit
kronik non-spesifik bel ağrısı, birinci parmak karpome- verici bir seçenek olarak olmayı sürdürmektedir. Ancak
takarpal osteoartritinde etkinliğini değerlendiren rando- yeterli hasta sayısı olan, homojen ve daha uzun takip
mize kontrollü çalışmalar mevcuttur. Bu tanıları içeren süreli randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.
hastaların dahil edildiği güncel bir derlemede, dekstroz
proloterapinin kronik kas-iskelet ağrısı olan hastalarda, Kaynaklar
ağrı skorlarında 6 ay-1 yıl süreli takiplerde istatistiksel 1. Hauser RA, Lackner JB, Steilen-Matias D, Harris DK. A Systematic
olarak anlamlı pozitif etkisi olduğu gösterilmiştir (2). Review of Dextrose Prolotherapy for Chronic Musculoskeletal Pain.
Dekstroz proloterapinin salin enjeksiyondan daha etkili Clin Med Insights Arthritis Musculoskelet Disord 2016;7(9):139-59.
olduğu, aynı zamanda trombositten zengin plazma ve 2. Bae G, Kim S, Lee S, Lee WY, Lim Y. Prolotherapy for the patients
steroid enjeksiyonları ile benzer etkili olabileceğine iliş- with chronic musculoskeletal pain: systematic review and meta-anal-
ysis. Anesth Pain Med (Seoul). 2021;16(1):81-95.
kin kanıtlar saptanmıştır (2).
3. Sert AT, Sen EI, Esmaeilzadeh S, Ozcan E. The Effects of Dextrose
Diz osteoartiti ile yapılan güncel randomize kontrollü Prolotherapy in Symptomatic Knee Osteoarthritis: A Randomized
çalışmalarda intra-artiküler ve ekstra-artiküler dekstroz Controlled Study. J Altern Complement Med. 2020;26(5):409-417.
proloterapi uygulamasının salin enjeksiyonlara göre 4. Sit RWS, Wu RWK, Rabago D, et al. Efficacy of Intra-Articular Hy-
ağrıda azalma, fonksiyonlarda iyileşme ve yaşam kali- pertonic Dextrose (Prolotherapy) for Knee Osteoarthritis: A Rand-
omized Controlled Trial. Ann Fam Med. 2020;18(3):235-242.
tesinde artış olduğu gösterilmiştir (3,4). Yapılan güncel
bir sistematik derlemede, tendinozisten parsiyel yırtığa 5. Catapano M, Zhang K, Mittal N, Sangha H, Onishi K, de Sa D. Effec-
tiveness of Dextrose Prolotherapy for Rotator Cuff Tendinopathy: A
ve tam kat küçük yırtıklara kadar değişen rotator manşet Systematic Review. PM R. 2020;12(3):288-300.
tendinopatisi olan hastalarda hiperosmolar dekstroz so- 6. Mansiz-Kaplan B, Nacir B, Pervane-Vural S, Duyur-Cakit B, Genc
lüsyonu ile uygulanan proloterapinin potansiyel olarak H. Effect of Dextrose Prolotherapy on Pain Intensity, Disability, and
etkili adjuvan bir tedavi olduğu belirtilmiştir. Bununla Plantar Fascia Thickness in Unilateral Plantar Fasciitis: A Rand-
beraber yapılan çalışmalarda uygulama protokollerinin omized, Controlled, Double-Blind Study. Am J Phys Med Rehabil.
2020;99(4):318-324.
tek bir kez, tek bölgeye uygulanan enjeksiyonlardan çok
bölgeye tekrarlı uygulanan enjeksiyonlara kadar farklılık 7. Rabago D, Nourani B. Prolotherapy for Osteoarthritis and Tendinop-
athy: a Descriptive Review. Curr Rheumatol Rep 2017;19(6):34.
gösterdiği ve sonuçların çelişkili olduğu görülmektedir
8. Nagori SA, Jose A, Gopalakrishnan V, Roy ID, Chattopadhyay PK,
(5). Kronik dirençli plantar fasitisi olan hastalarda yapılan Roychoudhury A. The efficacy of dextrose prolotherapy over place-
randomize kontrollü çift kör bir çalışmada, dekstroz pro- bo for temporomandibular joint hypermobility: A systematic review
loterapinin salin-lidokain enjeksiyonuna göre ağrı, ayak and meta-analysis. J Oral Rehabil. 2018;45(12):998-1006.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


26 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DEKSTROZ PROLOTERAPİNİN
KLİNİK UYGULAMASI
Dr. Öğr. Üyesi Ekin İlke ŞEN
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

O
steoartrit ve tekrarlayan kullanıma bağlı tendi- Kronik non-spesifik bel ağrısında uygulanan proloterapi
nopatileri kapsayan kronik kas iskelet ağrısında prosedürü klinikte ağrılı olarak saptanmış olan lomber
etkili olduğu gösterilen dekstroz proloterapi, faset eklemlere, lomber ve sakroiliyak ligamanlara
günümüzde giderek kullanımı yaygınlaşan rejeneratif bir hipertonik dekstroz enjeksiyonunun proloterapi ko-
enjeksiyon tedavisidir (1). Dekstroz proloterapide uygu- nusunda tecrübeli ve yetkin bir araştırıcı tarafından
lanan tedavi protokolleri tedavinin etkinliği açısından uygulanmasını kapsamaktadır (7,8). Bununla beraber,
önem taşımaktadır. Bununla beraber yapılan çalışma- dekstrozun direk sensörinöral etkisinin %5 dekstroz
larda hazırlama ve uygulama prosedürlerinin ve seans konsantrasyonu kullanılarak araştırıldığı kronik bel ağrı-
sayılarının farklı olduğu görülmektedir (2). Genelllikle, lı hastalarda yapılan çalışmalar da mevcuttur (9).
hipertonik dekstroz solüsyonu tendon ve ligaman yapış- Lateral epikondilit, plantar fasiitis, koksidini, baş par-
ma yerlerini içeren peri-artiküler dokular için %15, int- mak osteoartriti, temporomandibular hipermobilite gibi
ra-artiküler enjeksiyonlar için %25 konsantrasyonlarda diğer alanlarda ise dekstroz proloterapi, literatür verileri
kullanılmaktadır. Uygun konsantrasyonlarda solüsyon doğrultusunda etkin olduğu gösterilmiş protokollerle
hazırlamak için salin ve epinefrin içermeyen düşük kon- uygulanmaktadır. Uygun hasta seçimi, solüsyonların
santrasyonlardaki lidokain tercih edilmektedir (3). Aynı uygun konsantrasyonlarda hazırlanması, eğitimli ve
zamanda, proloterapi uygulanacak bölgeye göre uygula- deneyimli bir hekim tarafından doğru teknik kullanıla-
ma tekniği ve iğne seçimi değişkenlik gösterir. rak uygulanması proloterapide başarılı sonuçların elde
Diz osteoartritinde standart proloterapi enjeksiyon edilmesi için son derece önem taşıyan konulardır.
protokolü intra-artiküler enjeksiyonlarla ligaman ve
tendonların kemik yapışma yerlerindeki ekstra-artiküler Kaynaklar
enjeksiyonları kapsayan tüm eklemi içeren bir teda- 1. Rabago D, Kansariwala I, Marshall D, Nourani B, Stiffler-Joachim M,
vidir. Bununla beraber etki mekanizması ve mevcut Heiderscheit B. Dextrose Prolotherapy for Symptomatic Knee Oste-
oarthritis: Feasibility, Acceptability, and Patient-Oriented Outcomes
çalışmalar göz önüne alındığında doğal inflamasyon ve in a Pilot-Level Quality Improvement Project. J Altern Complement
iyileşme sürecine zaman vererek yeni doku oluşumunu Med. 2019;25(4):406-412.
sağlamak amacıyla enjeksiyonların her 3-6 haftada bir, 2. Bae G, Kim S, Lee S, Lee WY, Lim Y. Prolotherapy for the patients
ortalama 3-6 seans arasında uygulandığı görülmektedir with chronic musculoskeletal pain: systematic review and meta-anal-
(2). Klinik pratik uygulamada ağrılı olan medial kollate- ysis. Anesth Pain Med (Seoul). 2021;16(1):81-95.
ral, lateral kollateral, pes anserin, iliotibial bant yapışma 3. Rabago D, Nourani B. Prolotherapy for Osteoarthritis and Tendinop-
yerleri ve koroner ligamanlara %15, patellofemoral athy: a Descriptive Review. Curr Rheumatol Rep. 2017;19(6):34.
eklem aralığına %25 dekstroz proloterapi uygulanmak- 4. Sert AT, Sen EI, Esmaeilzadeh S, Ozcan E. The Effects of Dextrose
Prolotherapy in Symptomatic Knee Osteoarthritis: A Randomized
tadır (4). Ancak diz osteoartritinde yapılan yakın za- Controlled Study. J Altern Complement Med. 2020;26(5):409-417.
manlı güncel bir randomize kontrollü çalışmada sadece 5. Sit RWS, Wu RWK, Rabago D, et al. Efficacy of Intra-Articular Hy-
intra-artiküler olarak uygulanan %25 konsantrasyonda pertonic Dextrose (Prolotherapy) for Knee Osteoarthritis: A Rand-
hipertonik dekstrozun 4 seans, 4 haftada bir uygulan- omized Controlled Trial. Ann Fam Med. 2020;18(3):235-242.
ması ile anlamlı iyileşme olduğu da belirtilmiştir (5). 6. Catapano M, Zhang K, Mittal N, Sangha H, Onishi K, de Sa D. Effec-
tiveness of Dextrose Prolotherapy for Rotator Cuff Tendinopathy: A
Rotator manşet hastalığında uygulama protokolleri fark-
Systematic Review. PM R. 2020;12(3):288-300.
lılık göstermekle beraber, çok bölgeli tekrarlanan enjeksi-
7. Dagenais S, Yelland MJ, Del Mar C, Schoene ML. Prolotherapy in-
yon protokollerinin ağrı ve fonksiyonel durumda anlamlı jections for chronic low-back pain. Cochrane Database Syst Rev.
iyileşme sağladığı, ancak tek bölgeye tek sefer uygulanan 2007;2007(2):CD004059.
protokollerin salin veya kortikosteroid enjeksiyonlarıyla 8. Kim WM, Lee HG, Jeong CW, Kim CM, Yoon MH. A rand-
kıyaslandığında anlamlı iyileşme sağlamadığı belirtilmiş- omized controlled trial of intra-articular prolotherapy versus ster-
tir (6). Rotator manşet hastalığında dekstroz prolotera- oid injection for sacroiliac joint pain. J Altern Complement Med.
2010;16(12):1285-1290.
pinin klinik pratik uygulamasında mümkünse ultrason
9. Maniquis-Smigel L, Dean Reeves K, Jeffrey Rosen H, et al. Short
eşliğinde uygulanacak bölgelerin işaretlenmesi ardından Term Analgesic Effects of 5% Dextrose Epidural Injections for
tendon yapışma yerlerine %15 dekstroz solüsyonunun Chronic Low Back Pain: A Randomized Controlled Trial. Anesth
tekrarlayan seanslarla uygulanması önerilir. Pain Med. 2016;7(1):e42550.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


27 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OSTEOARTRIT KILAVUZLARININ
SONUÇLARI NEDEN BU KADAR DEĞIŞKEN?
Prof. Dr. Sibel BAŞARAN
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Adana, Türkiye

T
üm dünyadaki en yaygın kronik eklem hastalığı ise) içeren temel yaklaşımlar genel olarak rehberlerdeki
olan osteoartrit (OA), ağrı ve fonksiyon kayıp- ortak önerilerdir. İlk sıra tedavi olarak topikal NSAII’lar
ları nedeniyle yaşam kalitesinde bozulmaya ve güçlü olarak önerilirken, parasetamol (asetaminofen)
dizabilite ile geçen yıllarda artışa neden olmaktadır. kullanımı ise önerilmemektedir (ESCEO’da kısa süreli
Nüfusun yaşlanması ve dünya genelinde artan obezite kullanım için zayıf öneri). Yine non-farmasötik gluko-
prevalansı ile birlikte OA yükü daha da artacak ve bu zamin ve kondroitin kullanımı da önerilmemektedir.
da sağlık sistemlerinde zorlanmaya yol açacaktır. OA Devam eden semptomların varlığında ikinci basamak
için halihazırda etkili hastalık modifiye edici tedavilerin tedavi olarak oral NSAII’ların (non-selektif NSAII±PPI,
olmaması nedeniyle farmakolojik, non-farmakolojik ve COX2 inhibitörleri) kullanımları (intermitan olarak, kısa
cerrahi tedavi seçenekleri konusunda yol göstermeyi süre ve düşük dozda) önerilmektedir ve bu öneriler has-
amaçlayan çeşitli rehberler oluşturulmakta ve bu reh- taların gastrointestinal ve kardiyovasküler risk durumla-
berler belli aralarla güncellenmektedir. rına ve diğer komorbiditelerine göre detaylandırılmıştır
Uluslararası ve ulusal çeşitli dernek ve topluluklar tara- (OARSI). Rehberler intra-artiküler (IA) kortikosteroid
fından hazırlanan bu rehberlerden en sık başvurulan- tedavisini (temel tedaviler ve ilk sıra tedavilerle semp-
lar; Amerikan Romatoloji Derneği/Artrit Kurumu’nun tomların geçmemesi durumunda) desteklemektedir.
(ACR/AF) 2019 El, Kalça ve Diz OA tedavi rehberi,
Uluslararası Osteoartrit Araştırma Derneği’nin (OARSI) Rehberlerdeki farklılıklar
2019 Diz, Kalça ve Poliartikuler OA tedavi rehbe-
Semptomatik yavaş etkili OA ilaçlarından farmasötik
ri, Avrupa Osteoporoz, Osteoartrit ve Muskuloskeletal
(mikrokristalin) glukozamin sülfat ve kondroitin sülfat
Hastalıklar Klinik ve Ekonomik Topluluğu’nun (ESCEO)
ile arka plan tedavi ESCEO tarafından önerilirken,
2019 Diz OA tedavi algoritması, Avrupa Romatizma ile
OARSI ve ACR tarafından önerilmemektedir. IA hya-
Mücadele Ligi’nin (EULAR) 2019 El OA tedavi önerileri,
luronik asit kullanımı ise OARSI ve ESCEO tarafından
Amerikan Ortopedik Cerrahlar Topluluğu’nun (AAOS)
2017 Kalça OA tedavi rehberi, İngiltere Ulusal Sağlık önerilirken, yine ACR tarafından önerilmemektedir.
ve Klinik Mükemmellik Enstitüsü’nün (NICE) 2020’de Son evre tedavi olarak tramadol gibi zayıf opioidlerin
revize edilen 2014 OA tedavisi klinik rehberi ve ülkemiz- ve duloksetinin kullanımı ESCEO ve ACR tarafından
den Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği’nin önerilirken, önerilerini hastaların komorbiditelerine
(TLAR) 2017 Diz OA ve 2020 El OA tedavi önerileridir. göre detaylandıran OARSI tarafından kullanımları (yay-
gın ağrı ve/veya depresyonda duloksetinin kullanımı
OA’nın farmakolojik ve non-farmakolojik tedavisi ile
dışında) önerilmemektedir.
ilgili mevcut rehberlerin çoğu temel tedavi önerilerinde
hemfikirdir. Ancak yakın zamanda yayınlanan kılavuz-
larda özellikle farmakolojik tedaviler konusunda olmak Rehberlerin sonuçları neden değişken?
üzere sonuçlarda farlılıklar olduğu görülmektedir. Bu OA tedavisi ile ilgili oldukça fazla sayıda rehber bulun-
rehberlerden ACR/AF kılavuzunda öneriler tutulan maktadır. Rehberlerin farklı eklemleri ve tedavi seçe-
bölgeye göre kanıt düzeyleri ile birlikte sunulmakta, neklerini kapsaması, uluslararası ve ulusal boyutu, bazı
OARSI kılavuzunda tutulan bölge yanısıra komorbidi- rehberlerde kanıt düzeyleriyle birlikte tedavi algoritması
teler dikkate alınmakta, ayrıca bir tedavi algoritması da sunulması, yine bazı rehberlerin daha hasta merkezli
da verilmektedir. ESCEO rehberinde ise diz OA’sına bir yaklaşımda olması birebir karşılaştırma yapma-
yönelik basamaklı bir tedavi algoritması sunulmaktadır. yı güçleştirmektedir. Ancak aynı bölge için önerilen
Kılavuzların sonuçlarındaki farklılıklar en güncel olan yöntem veya tedavi seçeneği ile ilgili sonuçların farklı
bu üç rehber üzerinden tartışılacaktır. olması temelde metodolojik farklılıklardan kaynaklan-
maktadır.
Rehberlerin benzerlikleri Rehberlerin oluşturulmasında kullanılan yöntemler bü-
Hastaların çoğunluğu için uygun olan eğitim/bilgilen- yük ölçüde benzerlik göstermektedir (GRADE metodo-
dirme, öz-yönetim, egzersiz ve kilo vermeyi (eğer kilolu lojisi) ve kılavuzların raporlanmasında iyi tanımlanmış

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


28 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

prosedürler kullanılmıştır. Bununla birlikte, dikkatle - Oylama prosedürleri (tek veya iki aşamalı)
değerlendirilmesi gereken ve sonuçların farklı yorum- - Tedavi önerilerinin derecelendirilmesi (öneri/karşı
lanmasına neden olan faktörler: öneri şeklinde önerilerin yönü, güçlü/duruma bağlı
- Literatür araştırma stratejileri (tarama öncesi PICO şeklinde önerilerin kuvveti ile ilgili kriterler) konula-
süreci, taranan veri tabanları, anahtar kelimeler, ta-
rındaki farklılıklardır.
rih aralığı, kanıt kalitesinin değerlendirilme kriterleri)
- Panellerin oluşumu (panel üyelerinin uzmanlıkları, Rehberlerdeki önerilerin kabul görmesi ve güvenle
çıkar çatışmaları, literatür tarama paneli, oylama pa- uygulanabilmesi için tüm bu kısıtlılıkların aşılması ge-
neli, hasta paneli gibi alt paneller) rekmektedir.

Kaynaklar 3. Bruyère O, Honvo G, Veronese N, Arden NK, Branco J, Curtis EM,


1. Kolasinski SL, Neogi T, Hochberg MC, Oatis C, Guyatt G, Block J, et al. An updated algorithm recommendation for the management of
et al. 2019 American College of Rheumatology/Arthritis Foundation knee osteoarthritis from the European Society for Clinical and Eco-
Guideline for the Management of Osteoarthritis of the Hand, Hip, nomic Aspects of Osteoporosis, Osteoarthritis and Musculoskeletal
and Knee. Arthritis Care Res (Hoboken). 2020 Feb;72(2):149-162. Diseases (ESCEO). Semin Arthritis Rheum. 2019 Dec;49(3):337-
doi: 10.1002/acr.24131.
350. doi: 10.1016/j.semarthrit.2019.04.008.
2. Bannuru RR, Osani MC, Vaysbrot EE, Arden NK, Bennell K, Bi-
erma-Zeinstra SMA, et al. OARSI guidelines for the non-surgical 4. Arden NK, Perry TA, Bannuru RR, Bruyère O, Cooper C, Haugen
management of knee, hip, and polyarticular osteoarthritis. Oste- IK, et al. Non-surgical management of knee osteoarthritis: compari-
oarthritis Cartilage. 2019 Nov;27(11):1578-1589. doi: 10.1016/j. son of ESCEO and OARSI 2019 guidelines. Nat Rev Rheumatol. 2021
joca.2019.06.011. Jan;17(1):59-66. doi: 10.1038/s41584-020-00523-9.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


29 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OSTEOPOROZ TANISI KOYMAK
NEDEN GEREKLİ?
Dr. Oya TOPUZ

O
steoporoz düşük kemik kütlesi, kemik do- da klinik çalışmalarda araştırma amaçlı kullanılmıştır.
kusunun mikromimarisinde bozulma, kemik Günümüzde ise güncel kılavuzlarda osteoporoz tanısı
kırılganlığında ve kırılmaya yatkınlıkta artış ile sadece kemik mineral yoğunluğu sonuçlarını değil, art-
karakterize, progresif sistemik bir kemik metabolizma mış kırık riski ile ilişkili klinik risk faktörleri ve geçirilmiş
hastalığıdır (1). Dünyada ve Türkiye’de yaşam süresi frajilite kırıkları gibi diğer faktörleri de kapsamaktadır
ve nüfus içinde yaşlıların oranı giderek artmaktadır (11-14). 2020 de yayınlanan AACE kılavuzunda post-
(2,3). Osteoporoz ve osteoporotik kırıkların da dünya- menopozal osteoporozda tanı kriterleri; kemik mineral
da giderek artması beklenmekte ve küresel bir sağlık yoğunluğu ölçümlerinde -2,5 ve altında T skor, kemik
problemi olarak kabul edilmektedir (4). Osteoporoz en mineral yoğunluğu ölçümlerinden bağımsız olarak dü-
önemli sonucu olan frajilite kırıkları ortaya çıkana kadar şük enerjili travma kırığı (vertebra ve kalça) varlığı,
asemptomatik olduğundan sessiz hastalık olarak ad- osteopeni ile birlikte düşük enerjili travma kırığı (prok-
landırılır. Frajilite kırıkları, düşük enerjili travma olarak simal humerus, pelvis ve distal önkol) varlığı, osteopeni
bilinen, normalde kırılmayla sonuçlanmayan mekanik ile birlikte FRAX ile artmış kırık riski varlığı olarak be-
kuvvetlerden kaynaklanan, ayakta veya daha düşük bir lirtilmiştir (14).
yükseklikten düşmeye eşdeğer kuvvetlerle ortaya çıkan Osteoporoz önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına
kırıklardır (5). Osteoporotik kalça ve vertebra kırıkları rağmen kırık riskine göre tedavi edilmesi gereken ka-
sonrasında hastalar artmış mortalite, morbidite ve dınların sayısı ile tedavi alanlar arasında büyük bir açık
özellikle takip eden kırık riskinde artışa maruz kalırlar. vardır. Osteoporotik kırık riskinin farkına varılmasına ve
Önceki bir kırık, herhangi bir kırık riskinde özellikle ilk kırık oranlarını azaltmada etkinliği kanıtlanmış anti-os-
kırılmadan sonraki ilk iki yıl içinde yükselen %86 artış teoporoz ilaçlarının mevcudiyetine rağmen, osteoporoz
ile ilişkilidir (4). Osteoporotik fraktürle ilişkili olarak ağrı, hala yetersiz teşhis edilmekte ve yeterince tedavi edil-
kas gücü kaybı, azalmış mobilite ve fiziksel fonksiyon, memektedir. Yüksek risk altındaki kadınların yarısından
günlük yaşam aktivitelerinde yetersizlik, sosyal inaktivi- fazlasının tedavi almadığı bildirilmiştir (7). Hastanın
te ve katılım kısıtlamaları, düşme korkusu, depresyon, probleminin öncelikle tanımlanması, hekim tarafından
değişmiş vücut imajı, düşük benlik saygısı gibi fiziksel ve doğru teşhisin konulması ve güncel tanı ve tedavi kıla-
psikososyal pek çok faktörün eşlik ettiği bir döngü oluş- vuzları esas alınarak tedavinin planlanması akılcı ilaç
maktadır (6). Avrupa’da altı ülkede toplam 2017 yılın- kullanımı ilkelerindendir (15). Menopoz sonrası kadın-
da 2,7 milyon frajilite kırığı ve 37,5 milyar Euro maliyet ların kişisel risklerini reddettiği, doktorlarıyla osteoporoz
belirtilmiştir (7). Yakın bir çalışmada ise ülkemizde hakkında diyalog eksikliği olduğu ve hastalığın yetersiz
2019’dan 2023’e kadar kümülatif 5 yıllık ekonomik teşhis ve yetersiz tedavisine neden olan ilk kırıktan önce
yük, 1.354.817 osteoporotik kırıkla ilişki olarak 2.42 tanı ve tedaviye erişimin kısıtlandığı belirtilmiştir (4).
milyar USD olarak belirtilmiştir (8). Amerika Birleşik Avrupa’da 8 ülkede artmış frajilite fraktür riski olan 70
Devletleri Medicare sağlık sigortası kapsamındakilerde yaş ve üzerindeki kadınlarda görülen tedavi açığının
osteoporotik kırık sayısının 2018 ile 2040 arasında%68 büyük ölçüde teşhis veya farkındalıktaki bir boşlukla
artarak yılda yaklaşık 3,2 milyon kırığa çıkacağı ve ilişkili olduğu belirtilmiştir(16). Ülkemizde ise yüksek
osteoporotik kırıklara bakım sağlamanın toplam yıllık riskli hastaların %75’inden fazlasının uygun tedavileri
gideri, 2018’de 57 milyar dolar iken, 2040’ta ise 95 başlatmakta başarısız olduğu bildirilmiştir (8).
milyar doları aşması beklenmektedir (9). Osteoporozda durumun algılanan ve gerçek şiddeti
1994 yılında Dünya Sağlık Örgütü’ nün bir çalışma arasında kesin bir uyumsuzluk vardır. Hem hastalar
grubu tarafından tarafından DEXA ile ölçülen T skor- hem de klinisyenler için, gelecekteki bir “riski” yönetme
larına dayanarak osteoporoz ve osteopeni sınıflandır- fikri, primer kırık önlemeyi halihazırda hastayı etkilemiş
malarını içeren operasyonel bir tanımlama yapılmıştır olan bir hastalığı tedavi etmekten daha zor hale getirir.
(10). Bu sınıflama tedavi eşiğini belirlemek amacıyla Osteoporoz, bir kırık oluşana kadar sessiz bir durum
yapılmamış olsa da sıklıkla bu amaca da hizmet et- olduğundan, hastanın kırık riski algısı genellikle hafi-
miş, halk sağlığı ve sağlık politikaları ile ilgili olarak ya fe alınmakta, primer fraktürden korumaya başlamak

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


30 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

genellikle, kırık riskini değerlendirmek ve hastalara başlatma ve ameliyattan sonra tedaviye devam etme
tedavinin amacını açıklamak için zaman ve teşvik ge- şansı verebilir. Böylece operasyon öncesi kemik kalite-
rektirmektedir (17). sini optimize ederek cerrah protez seçimini değiştirebilir
Yüksek kırık riski olan kadınların osteoporoz / osteo- ve intraoperatif kırıkları potansiyel olarak azaltabilir.
peni tanısını tanımasını sağlamak ve osteoporozla ilgili Ayrıca post-op tedaviye devam ederek, peri-implant
endişelerini ele almak, osteoporoz tedavisinde hastanın osteoporozunu dolayısıyla periprostetik kırık / revizyon
tedavi davranışını etkilemeye çalışırken dikkate alın- riskini azaltabilir (19).
ması gereken kritik bileşenlerdir. Osteoporoz teşhisi Osteoporozda fraktür kaskadı durdurulmalıdır. Fraktür
konulması ile hastalığın meşrulaştırıldığı ve bireyin kaskadı terimi, ilk kırığın meydana gelmesinin, sonraki
sağlık durumuyla ilgili anlayışında köklü bir değişim kırıkların riskini dramatik bir şekilde artırdığı gerçeği-
yaratıldığı, ve daha sonra osteoporoz tedavisine ihtiyaç ni tanımlamak için kullanılmıştır (20). Son yıllarda,
duyan bir “hasta” durumuna geldiği belirtilmiştir. Hasta frajilite kırığı geçiren hastalarda sistematik risk değer-
için osteoporoz veya osteopeni teşhisinin sağlanması ile
lendirmesi ve sekonder fraktür önleme programlarının
hekim ve hastaların osteoporoz sonuçlarını ve tedavi
uygulamaya konulması, etkinliği gösteren kanıtlarla
stratejilerini tartışmak için zaman ayırdığı bir “öğretme
birlikte ivme kazanmıştır. Kırık hastalarının belirlen-
anı” sunulur. Bu konuşma önemlidir, çünkü osteopo-
mesi ve kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile veya
rozun sonuçları ve mevcut tedavi seçenekleri hakkında
ölçümsüz risk değerlendirmesi bu programların temel
güvenilir bilgi almadan, hastaların kırık risklerini hafife
alabilecekleri ve ilaçlardan kaynaklanan yan etki riskini unsurlarındandır (21).
abartabilecekleri gösterilmiştir (18). Sonuç olarak; yaşam süresinin uzaması ile birlikte
Amerikan Ortopedi Derneği osteoporozun ortopedik önemli mortalite ve morbidite nedeni olan osteoporotik
cerrahi sonuçlarını olumsuz yönde etkilediğini ve cerra- kırıklar giderek artan, toplumlara sağlık ve ekonomik
hi öncesi kemik sağlığı optimizasyonu gerekliliğini vur- yönden yük oluşturan ve tedavi edilmesi gereken bir
gulamıştır. 2018’de yapılan bir anket, ortopedistlerin halk sağlığı problemidir. Osteoporoz ve osteoporotik
%78’inin osteoporozun artroplasti için implant seçimini kırıklar önlenebilir ve tedavi edilebilir. Etkinliği kanıt-
etkilediğine inandığını ve cerrahların ancak %10’unun lanmış anti-osteoporoz ilaçlarının mevcudiyetine rağ-
operasyon öncesi DXA’yı önerdiğini ortaya koymuştur. men, osteoporoz hala yeterince tedavi edilmemektedir.
Elektif ortopedik cerrahi öncesi kötü kemik kalitesine Tedavi için ise öncelikle güncel kılavuzlar rehberliğinde
sahip hastaların belirlenmesi, ameliyattan önce tedaviyi hastalığın tanısı gereklidir.

Kaynaklar 12. Kanis JA, et al. European guidance for the diagnosis and manage-
ment of osteoporosis in postmenopausal women. Osteoporos Int
1. Cosman F, de Beur SJ, LeBoff MS, Lewiecki EM, Tanner B, Randall S,
2019; 30(1):3–44
et al. Clinician’s guide to prevention and treatment of osteoporosis.
Osteoporos Int. 2014;25(10):2359-81 13. Kirazlı Y et al.Updated approach for the management of osteoporosis
in Turkey:a consensus report. Archives of Osteoporosis 2020; 15: 137
2. https://www.who.int/ageing/publications/global_health.pdf
14. Camacho PM, et al. American Association of Clinical Endocrinol-
3. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Yaslilar
ogists/American College of Endocrinology clinical practice guide-
4. https://www.osteoporosis.foundation/health-professionals/ lines for the diagnosis and treatment of postmenopausal osteoporo-
about-steoporosis/epidemiology sis-2020 update. Endocr Pract. 2020 May;26(Suppl 1):1-46
5. National Institute for Health and Care Excellence. NICE Clinical 15. http://www.akilciilac.gov.tr/?page_id=85
Guideline 146. Osteoporosis: assessing the risk of fragility fracture. 16. McCloskey E, et al. The osteoporosis treatment gap in patients at risk
2012 of fracture in European primary care: a multi-country cross-section-
6. Kerr C, et al. The importance of physical function to people with al observational study Osteoporosis International 2021;32:251–259
osteoporosis. Osteoporos Int (2017) 28:1597–1607 17. Curtis EM, et al. General and Specific Considerations as to why Os-
7. Borgström F, et al. Fragility fractures in Europe: burden, manage- teoporosis-Related Care Is Often Suboptimal. Current Osteoporosis
ment and opportunities. Archives of Osteoporosis (2020) 15: 59 Reports (2020) 18:38–46
8. Aziziyeh R, et al. The burden of osteoporosis in Turkey: a scorecard 18. Adami G, et al. Factors associated with the contemplative stage of
and economic model. Archives of Osteoporosis (2020) 15: 128 readiness to initiate osteoporosis treatment. Osteoporosis Interna-
9. Hansen D, et al. Medicare cost of osteoporotic fractures. The clin- tional (2020) 31:1283–1290
ical and cost burden of an important consequence of osteoporosis 19. Anderson PA, et al. Bone Health Optimization: Beyond Own the
Mıllıman Research Report. August 2019. Bone. AOA Critical Issues.J Bone Joint Surg Am. 2019;101:1413-9
10. Kanis JA, Melton LJ 3rd, Christiansen C, Johnston CC, Khaltaev N. 20. Cortet B. Epidemiology of secondary fractures. Medıcographıa 2014;
The diagnosis of osteoporosis. J Bone Miner Res. 1994;9:1137-1141 36(2):143-149
11. Cosman F, et al. National Osteoporosis Foundation (2014)Clinician’s 21. Åkesson KE, McGuigan FEA. Closing the Osteoporosis Care Gap.
guide to prevention and treatment of osteoporosis.Osteoporos Int (2021)Current Osteoporosis Reports https://doi.org/10.1007/
25(10):2359–2381 s11914-020-00644-w

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


31 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DXA BIZE NE KADAR YOL GÖSTERIR?
QCT’YE GEREK VAR MI?
Doç. Dr. Sina Arman
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

O
steoporoz, düşük kemik kitlesi ve kemik doku- için ve tedavi görmeyen fakat kemik kaybı olan ve bu
sunun mikromimari yapısının bozulması sonu- nedenle tedavi gerekebilecek kişilerde KMY ölçümü
cu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının art- endikasyonu mevcuttur.
ması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır. Yaşlı Değerlendirme süresinin kısa sürmesi, doğruluk ve
nüfusun artması ile birlikte osteoporoz ve osteoporotik kesinlik oranının yüksek olması, X ışını maruziyetinin
kırıklar giderek artan oranda morbidite ve mortaliteye düşük olması ve güvenilir bir yöntem olması DXA’nın
neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda kırık riskinin başlıca avantajları arasında yer almaktadır. Ancak,
kemik mineral yoğunluğunun (KMY) azalması ile ilişkili DXA alansal ölçüm yaptığından kemik mikromimarisi-
olduğu belirtilmektedir. Farklı teknolojilerle değişik böl- ni ve kalitesini tam olarak değerlendirmemektedir. Bu
gelerden yapılan KMY ölçümü kırık riskini öngörebil- doğrultuda, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans
mektedir. Femur bölgesi KMY ölçümünün kalça kırığı
görüntüleme gibi görüntüleme yöntemlerinden yarar-
riski için en iyi belirleyici olduğu ifade edilmektedir.
lanmak mümkündür. Kortikal ve trabeküler kemiği ayrı
KMY ölçümü osteoporoz tanısını koymak, kırık riskini olarak değerlendirebilen kantitatif bilgisayarlı tomografi
belirlemek, tedavi planını oluşturmak ve uygulanan (QCT), osteoporoz tanısında kullanılan daha duyarlı
tedavilerin etkisi izlemekte önemli rol oynamaktadır. olan bir yöntemdir. QCT, omurga (L1-L2 veya L1-
KMY ölçümü yöntemleri arasında dual-enerjili X-ışını L2-L3 vertebralar) ve kalçanın (femur boynu, trokanter
absorpsiyometrisi (DXA) KMY’nin değerlendirmesinde ve intertrokanterik) KMY değerlendirmesinde kullanıl-
klinik pratikte sık kullanılan bir görüntüleme yönte- maktadır. QCT, iki boyutlu alansal (g/cm2) KMY ölçümü
midir. DXA, özellikle frajilite kırığı yokluğunda osteo- yapan DXA’nın aksine, üç boyutlu volumetrik KMY (g/
poroz tanısı için kullanımı kabul gören tek yöntemdir. cm3) ölçümü gerçekleştiren bir yöntemdir. DXA’ya göre
Osteoporoz tanısı genel olarak santral DXA tekniğiyle maliyeti ve radyasyon dozu yüksek olan bu ölçüm
lomber omurga (L1-L4) ve kalçadan (femur boynu ve yöntemin avantajları arasında kemiğin gücü hakkında
toplam femur) elde edilen KMY değerleri ve T-skorları detaylı bilgi sunabilmek ve özellikle yaşlılarda sık rast-
ile konulmaktadır. Ayrıca, KMY’deki değişiklikleri izle- lanan omurga dejenerasyonlarından etkilenmemek gibi
mek için DXA en iyi yöntemdir. Bu amaçla, aynı DXA
avantajlarından bahsedilebilir. Ancak, QCT yöntemiyle
cihazı kullanılarak ölçümler 1-2 yılda bir kez tekrarla-
elde edilen T-skorları DXA ile ölçülen T-skorları ile eş-
nabilir.
değer tutulmamalı ve tanısal sınıflama kriterlerinde ve
International Society for Clinical Densitometry (ISCD)’e FRAX® hesaplamasında kullanılmamalıdır.
göre 65 yaş ve üzeri kadınlarda, düşük kemik kütlesi
ISCD önerilerine göre tedavi kararını verirken santral
için bir risk faktörü (düşük vücut ağırlığı, önceden ge-
DXA ile ölçülen omurga ve femur değerleri tercih edil-
çirilmiş kırık, yüksek riskli ilaç kullanım, kemik kaybı
melidir. QCT ve DXA’nın her ikisinin de mevcut olduğu
ile ilişkili bir hastalık veya tıbbi durum) olan 65 yaş altı
ve karşılaştırılabilir bilgi sağladığı durumlarda, radyas-
postmenopozal kadınlarda, düşük vücut ağırlığı, daha
yon maruziyetini sınırlamak için DXA tercih edilmelidir.
önce geçirilmiş kırık veya yüksek riskli ilaç kullanımı
Bununla birlikte, santral DXA ölçümü yapılamadığı
gibi kırık için klinik risk faktörleri olan menopoza geçiş
dönemindeki kadınlarda, 70 yaş ve üzeri erkeklerde, durumlarda, cihaza özgü eşik değerler kullanılarak
düşük kemik kütlesi için bir risk faktörü (düşük vücut omurga QCT veya radius periferik QCT ölçümü ile elde
ağırlığı, önceden geçirilmiş kırık, yüksek riskli ilaç kulla- edilen kırık olasılığı yeterince yüksekse, klinik risk fak-
nımı, kemik kaybıyla ilişkili hastalık veya tıbbi durum) törleri göz önünde bulundurularak farmakolojik tedavi
olan 70 yaş altındaki erkeklerde, frajilite kırığı olan başlanabilir.
erişkinlerde, düşük kemik kitlesi veya kemik kaybı ile Sonuç olarak, osteoporozun tanısı ve takibinde KMY
ilişkili hastalık veya tıbbi durumu olan erişkinlerde, ölçümü önemli bir yer almaktadır. Bu amaçla kullanıl-
düşük kemik kitlesi veya kemik kaybı ile ilişkili ilaç kul- makta olan farklı KMY ölçüm yöntemlerinin kullanım
lanımı olan erişkinlerde, farmakolojik tedavi düşünülen alanlarının ve kısıtlılıklarının bilinmesi önem taşımak-
kişilerde, tedavi edilen kişilerde tedavi etkisini izlemek tadır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


32 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 3. The International Society for Clinical Densitometry. 2019 ISCD Of-
ficial Position Adult. 2019; https://iscd.org/learn/official-positions/
1. World Health Organization Study Group. Assessment of fracture risk adult-positions/
and its application to screening for postmenopausal osteoporosis.
4. Kutsal FYG. Kemik mineral yoğunluğu ölçümü ve kemik yapının
Report of a WHO Study Group. World Health Organ Tech Rep Ser
görüntülenmesi. Sindel D, Şen Eİ, editörler. Osteoporoz. 1. Baskı.
1994; 843: 1-129. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2019. p.47-52.
2. National Osteoporosis Foundation. Clinician’s Guide to Prevention 5. Sindel D, Şen Eİ, Ketenci A. Osteoporozda Klinik Bulgular ve
and Treatment of Osteoporosis. Washington, DC: National Osteopo- Görüntüleme. Romatoloji, Ataman Ş, Bodur H, Editör, Trasd, On-
rosis Foundation; 2010. line, ss.1-23, 2019.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


33 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OSTEOPOROZDA BESLENME VE
EGZERSİZ ÖNERİLERİ NELERDİR?
Dr. Alev ALP
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Bursa

K
emik kütlesi %80 genetik program, %20 ora- bu bileşikten ayrılıp çözünebilir duruma gelmesi gerekir.
nında beslenme ve mekanik yüklenme ile be- İnce barsakta Ca, kalbindin adlı proteine bağlanarak
lirlenmiştir. Kemik Kazanımı ve Kemik Kaybı transellüler transport veya konsantrasyona bağlı para-
Fazlarında Beslenme ve fiziksel aktivitenin Önemi bü- sellüler transportla emilir. (J Nutr 2007;137:2507-12).
yüktür. IV.Faz (pre-postmenopoz): kemik kaybı hızlıdır, Yiyeceklerdeki posa-lif oranının yüksek oluşu, Al ve Zn
kalsiyum ve D vit den zengin diyet ve medikal tedavi, un aynı anda alınması, besinlerle alınan Ca ve P arasın-
fiziksel aktivite (egzersiz)olumlu etki yapar. Primer ko- daki dengesizlik, Tahıllarda bulunan fitat ve oksalatların
runma (topluma yönelik) da ZKK’nin üst düzeyde tu- fazla olması (Ca ile şelat-tuz oluştururlar) olumsuz etki-
tulmasında dengeli beslenme ile düşük vücut ağırlığının lerken, ince barsaklarda yeterli asit, laktik asit (yoğurt,
(VKI≤20) önlenmesi ve yeterli fiziksel aktivite, sekon- kefir), sitrik asit (taze meyve ve sebzelerle alınan C vit),
der korunmada (yüksek risk yaklaşımı), KMY’u düşük
kısa ve orta zincirli yağ asitlerinin yeterli miktarları, ge-
olanların belirlenmesi ve kırık riskini azaltma çalışma-
belik, ergenlik nedeniyle Ca ihtiyacının artması emilimi
ları, Tersiyer korunmada osteoporotik kırığı olanlarda
olumlu etkiler. Kalsiyum takviyesi gerekirse 800-1200iU
yeni kırıkları önleme, ağrıyı azaltma, mobiliteyi artırma
elementer kalsiyum önerilir. (Türkiye konsensus 2020).
çalışmaları ön plandadır. Op da değiştirilebilir Klinik risk
Diyetle yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamininin bir-
faktörleri Alkol (günde 3 birim ya da daha fazla), Sigara
likte alımı osteoporozun prevansiyonunda önemlidir ve
kullanımı, Düşük vücut kütle indeksi (<19 kg/m2), Kötü
osteoporoz tedavisinde gerekli yardımcı bileşenlerdir.
beslenme, Yetersiz kalsiyum alımı, D vitamini eksikliği
(1. derece kanıt) Günlük alınması önerilen toplam kal-
ve İmmobilizasyondur.
siyum ve D vit miktarları tüm yaşlar için belirlenmiştir
(1. derece kanıt). Temelde süt ürünleri günde 3 porsi-
Beslenme önerileri
yon önerilir. Kalsiyumdan zengin mineralli su içenlerde
Östrojen çekilmesi ve Yaşlanmayla ortaya çıkan Ca++ emilimi, süt ürünleriyle beslenenlerden daha
İnflamm-aging (TNF-alfa, RANKL artışı) kavramı düşük yüksek olup (p = 0.03) birkaç çalışmada süt ürünle-
inflamatuar diyet ile aşılabilir (World Health Statistics rinden daha faydalı ya da kıyaslanabilir düzeyde dir.
2017). (Enginar, brokoli, Yeşil yapraklı şeyler, bakliyat, Kemiğin kollajen matrixi PROTEİNDEN oluşur. Diyetle
böğürtlen, badem,yulaf, bitter çikolata, balık (beyaz yeterli miktarda protein (et, balık, yumurta, süt, tahıl,
et), yağlı tohumlar). D vitamini Senil OP da anahtar kuruyemiş) alınması (yetişkin erkek için 56 gr/gün ve
tedavidir, en önemli doğal kaynak güneştir, bu nedenle yetişkin kadın için 46 gr/gün) kalça kırık riskini azalttır
mümkün olduğu kadar geniş vücut bölgesinin güneşe (3.derece kanıt). Ancak aşırı hayvansal protein (150-
gösterilmesi, güneş koruyucu kullanılmaması, güneş 170gr üzeri) veya proteinli gıda yanında karbonatlı içe-
ışınlarının dik geldiği saatlerde yaklaşık 15-20 dakika cekler alanlarda yüksek fosfat içeriği nedeniyle negatif
öğle saatlerinde güneş ışınlarına direk teması öneril- kalsiyum dengesi oluşabilmektedir. Bazı kaynaklarda
mektedir, güneşlenme olanağı bulunmayan kişilerde
aşırı hayvansal proteinle yeterli kalsiyum alanlarda
mutlaka dışarıdan D vitamini takviyesi yapılmalıdır.
daha sağlam kemikler oluşması da mümkün olabilmek-
(800-1500İÜ/gün) (Türkiye Konsensus 2020) Yağlı
tedir. Çalışmalar heterojen, uzun dönem yüksek kalite
balıklar (sardalya, somon gibi), yumurta sarısı, balık
çalışmalar gereklidir. Magnesium, K ve diğer eser ele-
yağı, karaciğer, tereyağı gibi besinler D vitamininden
mentlerle ilgili çalışmaların BMD ve kırıklar üzerindeki
zengindir. Diyetle kalsiyum alımı 30’lu yaşlardan son-
etkileri belirsiz veya çok azdır.
ra ancak kemik kütlesinin korunmasına yardımcıdır,
Beslenmeyle az alımı veya emiliminin yetersizliğinde
kalça kırık riski ortaya çıkar. Vücudun ihtiyaç duydu- Egzersiz önerileri
ğu kalsiyumun besinler yoluyla alınması tercih edilir. Eşik şiddet üstünde, dinamik ve alışılmadık yüklenme
Besinler ile Ca++’un %50’si emilmektedir çünkü oluşturan egzersiz (dinamik açık kinetik zincir egzersiz-
Ca++ yiyeceklerde diğer besin öğeleriyle bileşik halde leri; yürüme ve koşu esnasındaki yer reaksiyon kuvvet-
bulunmaktadır. Emilebilmesi için mide asit salgısıyla, leri) kemikte mekanoseptörler aracılığıyla wnt/B katenin

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


34 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

sinyalizasyon kaskadını ve OSTEOGENESİS i tetikler oluşturmada yeterlidir. Egzersizde 5 temel prensip göz
BMD yi artırır ve kemiği güçlendirir. Sinyalizasyon , önünde bulundurulmalı: Spesifite, progresive yüklen-
direkt RUNX2 transkripsiyon faktör üretimi veya PTH me, reversibilite, başlangıç değerleri ve azalmış geri
ve BMP cross talk ile, osteogenesis ise PTH yükselmesi, dönüşler. 50 hastalık bir diğer randomize kontrollü ça-
sclerostin baskılanıp, FGF artması, OPG/RANKL oranı lışmada (Alp A) hastalar 5 hafta süreyle haftada 1 saat
artması ile sağlanır. Egzersiz ile yaşam şeklinin düzen- özyönetim sınıfına katılmış, (beslenme ve fizik aktivite
lenmesinde; tedricen artırılmalı, uygun kıyafet, egz modifikasyonu)6. Ayın sonunda; özyönetim sınıfında
sonrası majör kas gruplarına 15-30 sn germe yapılmalı, ağrı, fonksiyonel durum, denge ve yaşam kalitesi para-
egz programı profesyonellerce hazırlanmalı, yük bindi- metreleri olumlu yönde değişmiştir.
rici tercih edilmeli, endurans egz haftada 4-7 gün 20-60 Sonuç olarak osteoporozda: günde 3 porsiyon süt
dk, yüksek yoğunlukta Jogging merdiven çıkma 20-30 ürünü (light ürünlerde Ca++ daha fazla)1 g/kg/gün
dk/ orta şiddette olanlar (yürüme, su içi aerobik) 30-60 protein alımı, haftada en az 1 kez yağlı balık, brokoli ve
dk şeklinde olmalı, orta ve yüksek kırık riski olanlar lahana gibi yüksek Ca++ içeren sebzeler, maden suyu
sıçrayıcı ve düşme riski olan aktivitelerden kaçınmalı, (Ca++ lu mineralli su), alkolü azaltmak (1 kadeh şa-
denge egz mutlaka eklenmelidir. (2019 review) Düzenli rap/gün güvenli), yüksek fosfatlı içecekleri sınırlamak,-
alışıldık yürüyüş kemik ve kas kaybını önlemede etkisiz maydanoz dereotu gibi tatlarla tuz ihtiyacını azaltmak,
veya az etkilidir. Geleneksel yavaş orta ağırlıkta PRE, yüksek oksalatlı gıdaları sınırlamak, vitamin D (balık,
yaşlılarda kas kütlesi ve gücünü artırmada etkili, fonksi- karaciğer,süt ürünü), vitamin K (balık, karaciğer,yeşil
yon ve düşmeler üzerindeki etkisi belirsiz, Yüksek hızda yapraklılar) ve vitamin C birlikte ve yeterli miktarda
PRE (power training), yaşlılarda kas kütlesini, gücünü tüketilmesi, tuz kısıtlanıp 2100 mg’ı geçmemesi öneril-
ve kuvvetini artırır. Uzun oturmalar önlenmelidir. Kas mektedir. Sigara içilmemeli, kahve alımı (3 fincan üzeri
ve kemik sağlığı için egz ve protein alımı arasında + sınırlanmalı), düzenli fizik aktivite (aerobik yük bindirici
ilişki mevcut ancak fiziksel fonksiyon üzerindeki etkileri egzersiz) yapılmalıdır.
belirsiz. Yaşlılarda orta /yüksek şiddette yük bindirici
egz kalça ve spinal BMD (1–3%) artırmakta olup,
haftada 3-7 gün, günde 50 zıplama osteojenik yanıt

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


35 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
D VITAMINI HAKKINDA ŞEHIR EFSANELERININ
HANGILERI GERÇEK?
Dr. İlknur AKTAŞ
SBÜ. Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul, Türkiye

İ
nsan vücudunda bulunan D vitamininin %90-95’i Aktif D vitamini hedef organlarda etkisini, vitamin D
güneş ışınlarının yardımıyla deride sentezlenmek- reseptörü (VDR)’ne bağlanarak gösterir. Gerek DVBP
tedir. Önce karaciğerde kolesterol sentezi yapılıp 7- gerek VDR gen polimorfizmi D vitaminin değerlen-
dehidrokolesterol’e çevrilir. Daha sonra periferik kana dirilmesi ve doku düzeyindeki etkisinde önemlidir ve
geçerek derinin malpighi tabakasına gelir ve burada gü- etnik farklılıklar göstermektedir. Doğru bir değerlen-
neşle temas ile kolekalsiferole dönüştürülür. Dönüşüm dirme için her ülkenin ayrı referans değerleri olması
sonrasında D vitamini; yağ dokusu, kas dokusu ve gerekmektedir. Ülkeler arası farklıkları inceleyen bir
karaciğerde depolanır. Diyet ile alınan D2 vitamini de çalışmada Çin’de 85.9, ABD’de 73.3 yaş ortalamasına
%60-90’ı ince barsaktan emilir, lenfatik sisteme geçer sahip bireylerin D vitaminleri incelendiğinde, Çin’de
ve şilomikronların yapısına katılır. Emildikten sonra 45.1 nmol/L bulunurken ABD’de 83.5 nmol/L olarak
sistemik dolaşıma geçerek karaciğere taşınır. Deriden ve bulunmuştur. D vitaminin sağlık ve uzun yaşam üzerine
barsaklardan gelen D vitamini, karaciğerde, 25 hidrok- etkilerinin sıkça vurgulandığı günümüzde, Çin’de uzun
silasyon ile 25 hidroksivitamin D (25(OH)D)’ye dönü- yaşayan insanlarda D vitamini değerinin düşük çıkması
şür. D vitamininin bu formu dolaşımda en sık bulunan etnik farklılıklara göre ortalama değerlerin belirlenmesi
ve bizim ölçerek değerlendirdiğimiz kısmıdır. 25(OH)D3 gerektiğini vurgulamaktadır. Vitamin D kemik meta-
ve tüm metabolitlerin %90’ı D vitamini bağlayan prote- bolizmasının devamı ve korunması için çok önemlidir
ine (DVBP) bağlı olarak taşınır. Taşıyabileceğinde fazla- fakat kemik sağlığı için kan seviyesi ve günlük alınması
sı inaktive edilmektedir. DVBP seviyesi ve polimorifizmi gereken miktar hakkında fikir birliği yoktur.
D vitaminin ölçülüp değerlendirilmesinde yanlış sonuç- Kas iskelet sisteminde faydalı etkilerini bildiğimiz vitamin
lara neden olabilmektedir. Amerika Birleşik devletleri D ne kadar çok verilirse o kadar etkili mi? Yapılan bir
(ABD)’inde yapılan bir çalışmada siyah ırkta 25 (OH) D çalışmada 3 yıl süreyle günlük 10.000 ünite D vitamini
vitamin düzeyi beyaz ırka göre düşük olarak bulunmuş, takviyesi verilen bireylerde QCT ile değerlendirmede
bu durum DVBP’deki gen polimorfizmine bağlanmıştır. radius ve tibia kemik mineral yoğunluğu değerlendir-
DVBP’ye bağlanarak böbreğe gelen 25(OH)D vitami- melerinde başlangıç seviyelere göre anlamlı düşüklük
ni, 1α hidroksilaz enzimi ile 1,25 dihidroksivitamin D olduğu gözlenmiş, bu sonuç, yüksek doz vitamin D’nin
(1,25(OH)D)’ye dönüşür. 1,25( OH)D vitamin D’nin osteoklastogenezis’i stimüle ettiği, 24-hidroksilaz enzimi
bir kısmı, karaciğerde (25(OH)vit D3 veya (25(OH) artışı yaptığı, hiperkalsemi ile PTH supresyonu yaparak
D2)’ye dönüştürülerek gerektiğinde salınıp aktif D vita- kemik formasyonunu bozduğu şeklinde yorumlanmıştır.
mini yapılmak üzere depolanır. Hepatositlerde glukuro- Yine yüksek doz D vitaminin düşmelerle alakalı olduğu,
nize olarak safra yoluyla barsağa taşınır ve ileumdan aylık yüksek doz takviyelerinden çok günlük bölünmüş
enterohepatik dolaşımla tekrar emilir. Bu form biyolojik dozlarda takviyelerin yapılması önerilmiştir. Kan kalsi-
aktif formudur. Böbreklerde sentezlenen aktif D vitami- yum düzeyinde değişkenlik ile kas kasılma ve gevşe-
ni düzeyi paratiroid hormon (PTH) tarafından, serum mesindeki dengesizlik ile düşmelerde artış olabileceği
kalsiyum (Ca) ve fosfor (P) düzeylerine göre 1α- hid- yorumu getirilmiştir. Düşmeleri engellemediği ile ilgili
roksilaz enzimi aktivitesini artırıp azaltarak düzenlenir. sonuçların yanında 7000-1000 IU/gün kullanımın düş-
Serumdaki iyonize kalsiyum düzeyinin düşmesi ile meleri engellediği, aktif D vitaminlerinin bir üstünlüğü
kalsiyuma duyarlı reseptör aracılığıyla paratiroid bez olmadığı yönünde çalışmalar da bulunmaktadır. Yetersiz
uyarılır, D vitaminin aktifleştirilerek barsaktan Ca ve P alım, yetersiz beslenme ve güneşe az maruziyet nedeniy-
emilerek, kan kalsiyum düzeyinin artırılması sağlanır. le eksiklikler olabileceği gibi kullandığımız bazı ilaçlar da
Kan Ca düzeyi bu yolla istenilen düzeye getirilemezse D vitamini katabolizmasını artırarak veya aktivatör en-
PTH düzeyi artırılarak kemiklerden Ca serbestleştirilir zimleri inhibe ederek metabolizmasını etkilemektedir. D
ve kan Ca düzeyi normalleştirilmeye çalışılır. İşte bu vitamini sentezi için güneş ışınlarından faydalanmak çok
durum sekonder hiperparatroidi tablosuna ve osteopo- önemlidir. Ülkemizin bulunduğu enlemde Mayıs-Kasım
rozun derinleşmesine neden olur. ayları arasında saat: 10:00-15: 00 arası günde 15 dk
sadece el, kol ve bacakların güneşe maruz kalması 3000

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


36 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

IU vitamin D sentezi sağlar. Son yayınlanan konsensus ve kırıklardan korunmada önemli olduğu vurgulanmıştır.
raporunda raşitizmden korunmak için 400-600 IU /gün, Yine bu raporda güneş koruyucuların D vitamini sentezi-
yaşlı olgularda 800 IU/gün kemik metabolizması, düşme ni bozmadığı belirtilmiştir.

Kaynaklar 5. Wei J, Zhu A, Ji JS. A Comparison Study of Vitamin D Deficien-


cy among Older Adults in China and the United States. Sci Rep.
1. Bischoff-Ferrari HA, Dietrich T, Orav EJ, Dawson-Hughes B. Positive
2019 Dec 23;9(1):19713. doi: 10.1038/s41598-019-56297-y. PMID:
association between 25-hydroxy vitamin D levels and bone mineral
31873182; PMCID: PMC6928152.
density: a population-based study of younger and older adults. Am J
Med. 2004 May 1;116(9):634-9. doi: 10.1016/j.amjmed.2003.12.029. 6. Burt LA, Billington EO, Rose MS, Raymond DA, Hanley DA, Boyd
PMID: 15093761. SK. Effect of High-Dose Vitamin D Supplementation on Volumet-
ric Bone Density and Bone Strength: A Randomized Clinical Trial.
2. Gezen-Ak D, Dursun E, Ertan T, Hanağasi H, Gürvit H, Emre M,
JAMA. 2019 Aug 27;322(8):736-745. doi: 10.1001/jama.2019.11889.
Eker E, Oztürk M, Engin F, Yilmazer S. Association between vitamin
Erratum in: JAMA. 2019 Nov 19;322(19):1925. PMID: 31454046;
D receptor gene polymorphism and Alzheimer’s disease. Tohoku J
PMCID: PMC6714464.
Exp Med. 2007 Jul;212(3):275-82. doi: 10.1620/tjem.212.275. PMID:
17592215. 7. Giustina A, Adler RA, Binkley N, Bollerslev J, Bouillon R, Daw-
son-Hughes B, Ebeling PR, Feldman D, Formenti AM, Lazaret-
3. Powe CE, Evans MK, Wenger J, Zonderman AB, Berg AH, Nalls M,
ti-Castro M, Marcocci C, Rizzoli R, Sempos CT, Bilezikian JP.
Tamez H, Zhang D, Bhan I, Karumanchi SA, Powe NR, Thadhani R.
Consensus statement from 2nd International Conference on Contro-
Vitamin D-binding protein and vitamin D status of black Americans
versies in Vitamin D. Rev Endocr Metab Disord. 2020 Mar;21(1):89-
and white Americans. N Engl J Med. 2013 Nov 21;369(21):1991-
116. doi: 10.1007/s11154-019-09532-w. PMID: 32180081; PMCID:
2000. doi: 10.1056/NEJMoa1306357. PMID: 24256378; PMCID:
PMC7113202.
PMC4030388.
4. Bikle DD, Schwartz J. Vitamin D Binding Protein, Total and Free
Vitamin D Levels in Different Physiological and Pathophysiologi-
cal Conditions. Front Endocrinol (Lausanne). 2019 May 28;10:317.
doi: 10.3389/fendo.2019.00317. PMID: 31191450; PMCID:
PMC6546814.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


37 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
FIBROMIYALJI SENDROMUNUN
OBJEKTIF BULGULARI NELERDIR?
Dr. Gamze ALAYLI

F
ibromiyalji Sendromu (FMS) toplumun en az yapan kişiden bağımsız olması gereken objektif ölçüm
%2’sini etkileyen kompleks kronik ağrı send- yönteminin olmamasıdır. Yakın gelecekte, fonksiyonel
romudur. FMS’de kronik yaygın ağrı yanında MR çalışmaları, santral sensitizasyon, nörotransmitter
yorgunluk ve uyku bozuklukları, otonomik bozukluklar, seviyeleri ve alfa-delta uyku değişiklikleriyle beraber
kognitif disfonksiyonlar, eksternal uyarılara karşı hiper- FMS’de objektif biyobelirteçlerin tanımlanması bek-
sensitivite, somatik semptomlar ve psikiyatrik bozuk- lenmektedir. Biyobelirteçler normal, patojenik süreçler
luklar tabloya eşlik edebilmektedir. Bu hastalıkta hem veya farmakolojik cevapların göstergesi olarak objektif
patofizyolojik mekanizmalar hem de tanısal/sınıflandır- olarak ölçülebilen ve değerlendirilebilen ölçümlerdir.
ma kriterleri yönünden hala çok fazla belirsizlik vardır. Bu tanımlama ve kriterleri dikkate aldığımızda FMS’de
Yıllardır farklı sınıflandırma, tanı ve tarama kriterleri bugün için bilinen ve kabul görmüş bir biyobelirteç
geliştirilmesine rağmen bugün için FMS tanısında altın yoktur ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
standart bir yöntem yoktur. Fonksiyonel MR, kalp hızı değişkenliği, genetik poli-
morfizmler, hassas nokta sayısı, uyku yapısı, hipotala-
Sınıflandırma kriterleri araştırma amaçlı, iyi tanımlan-
mik-pituiter adrenal aks, seratonin antikorları, substans
mış, mümkün olduğunca homojen hasta kohortları
P, sinir büyüme faktörü, beyin derive nörotropik faktör,
oluşturmak için geliştirilmiş, standardize edilmiş kri-
glutamat, triptofan, melatonin, iskelet kas anomalileri,
terlerdir. 1990 yılında Amerikan Romatoloji Derneği
küçük lif nöropatisi, mononükleer hücre sitokin incele-
(ACR) FMS için ilk kriterleri yayınlamıştır. Bu sınıflan-
meleri, Mu opioid pozitif B lenfositler süreçte çalışılan
dırma kriterinde, >3 ay kronik yaygın ağrı, 18 spesifik
biyobelirteçlerdir.
hassas noktadan en az 11’inde dijital palpasyonla
hassasiyet olması gerekliliği varken diğer semptomlar Sonuç olarak FMS’de objektif biyobelirteçlerin ta-
yer almamaktadır. 2010 yılında yayınlanan ACR tanı nımlanması için umut verici pek çok çalışma devam
etmektedir. Teknolojik gelişmeler FMS’nin değerlendi-
kriterlerinde hassas nokta muayenesini yer almamak-
rilmesi, aydınlatılması ve hatta tanısı için önemli araçlar
tadır. Bu durum hassas nokta muayenesinin subjekti-
sunabilse de, günümüzde FMS tanısı halen klinik olarak
vitesinden kaynaklanan belirsizliği ortadan kaldırarak
konmaya devam etmektedir. Fizik muayenenin geçerli-
tanı sürecini büyük oranda kolaylaştırmıştır. 2010 ACR
liği ve tekrarlanabilirliği zayıf olmasına rağmen ağrı ve
kriterlerinde tanısal ölçümler için yaygın ağrı indeksi
yorgunluğa neden olabilecek diğer hastalıkları ekarte
(WPI) ve semptom şiddet ölçeğinin (SSS) kullanılması
edebilmek için gereklidir. Hastalık şiddeti kadar hasta-
önerilmiştir. ACR 2010 tanı kriterlerini daha da sadeleş-
lığın psişik ve somatik yönlerinin dikkate alınması, has-
tirmek amacıyla, 2011 yılında modifikasyon yapılmış,
tanın bir bütün olarak değerlendirilmesi çok önemlidir.
2016 yılında ACR FMS tanı kriterlerini yeniden revi-
ze etmiştir. Yakın zamanda ACTTION-American Pain Kaynaklar
Society Pain Taxonomy (AAPT) ağrı, uyku bozukluğu 1. Sarzi-Puttini P, Giorgi V, Marotto D, Atzeni F. Fibromyalgia: an up-
veya yorgunluğun değerlendirildiği tanı kriterlerini ya- date on clinical characteristics, aetiopathogenesis and treatment. Nat
yınlamıştır. Rev Rheumatol 2020
2. Galvez-Sánchez CM, Reyes Del Paso GA. Diagnostic Criteria for
FMS tanısındaki temel problem ve engel semptomların Fibromyalgia: Critical Review and Future Perspectives. J Clin Med
subjektif olması ve tanı koydurucu biyobelirteçlerin ol- 2020
mamasıdır. Son otuz yılda önemli araştırmalar yapılma- 3. Hackshaw KV. The Search for Biomarkers in Fibromyalgia. Diagnos-
sına rağmen FMS halen pek çok yönüyle tartışılmaya tics (Basel) 2021
devam edilmektedir. FMS’li hastalarda semptomların 4. Goldenberg DL. Do Rheumatologists Need More Clues to Diagnose
Fibromyalgia? J Rheumatol 2020
farklılıklar göstermesi ve subjektif olması, eşlik eden
5. Frange C, Hachul H, Tufik S, Andersen ML. Fibromyalgia: is it pos-
komorbiditelerin çeşitliliği gibi nedenlerle tanımlanma-
sible to measure the association of subjective and objective pain?
sında belirgin zorluk yaşanmaktadır. Diğer bir karmaşık- Comment on the article by Wolfe et al. Arthritis CareRes (Hoboken)
lık yaratan faktör, subjektif doğası ve değerlendirmeyi 2014

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


38 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
FIBROMIYALJI SENDROMU
İLAÇSIZ TEDAVI EDILEBILIR MI?
Prof. Dr. Deniz EVCİK
Ankara Güven Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü, Ankara, Türkiye

F
ibromiyalji Sendromu (FMS) yaygın kas iskelet Son yıllarda FMS’nin santral sensitizasyon, nosiseptif
sistemi ağrısı, yorgunluk, uyku ve duygu duru- ağrı ve nosiplastik ağrı, nöroinflamasyonla ilişkili ya-
mun bozukluğu ile giden ve hastaların yaşam yınlanmış birçok çalışma mevcuttur. Nonfarmakolojik
kalitesini olumsuz yönde etkileyen kronik bir ağrı tedavi yöntemlerinin etkinliklerinin çok farklı seçenek
hastalıktır. Hastalığa sabahları yorgun kalkma, depres- içermeleri nedeniyle birbirinden farklı çalışmalara ih-
yon, anksiyete, kognitif disfonksiyon ve çeşitli somatik tiyaç göstermektedir. Çalışmaların birçoğunun egzersiz
semptomlarda sıklıkla eşlik etmektedir. Günümüzde tedavileri ile ilgili yapıldığını görmekteyiz. Sadece ağrı
hastalık etyopatogenezi ile ilişkili birçok çalışma yapıl- üzerine değil inflamasyon üzerine de etkili olduğu bil-
mış olmakla birlikte kesinlik kazanmamıştır. Etyolojideki dirilmiştir. Egzersizin proinflamatuvar sitokin salınımı
üzerinden antiinflamatuvar etki gösterdiği, nöropeptid
belirsizlik karşımıza tedavi karmaşası olarak çıkmakta-
ve büyüme faktörleri üzerine de etkili olabileceği bildi-
dır. Bugün için tek bir tedavi yöntemi mevcut olmayıp
rilmiştir.
semptomlara yönelik ve kişiye özel bir çok seçenekleri
içermektedir. Tedavi hedefleri ortaya çıkan semptom- Her ne kadar birçok rehber farmakolojik ve nonfar-
makolojik tedavi yönetemlerinin birlikte kullanılmasını
ları gidermeye yönelik, günlük yaşam aktivitelerini,
önerse de pratik uygulamad hastaların bir bölümünün
fonksiyonel düzeylerini ve yaşam kalitesini arttırmaya
ilaç kullanmak istememlri, yada ilaçları yan etkileri ile
yöneliktir. tedavi devam edememeleri nedeniyle nonfarmakolojik
Tedavi önerileri olarak birçok ülke kendine göre tedavi ajanlara yönlenmektedirler. Yapılan bir anket çalışma-
rehberleri geliştirmiştir. Bu rehberlerin başında EULAR sında FMS hastalarının en sık egzersiz, diyet, vitamin,
önerileri gelmektedir. EULAR önceki yıllardaki tedavi magnezyum gibi destelerin ve psikoterapiyi tercih
önerilerine göre en son öneri rehberinde nonfarmako- ettikleri gösterilmiştir. Bu tedavilerin yanıtlarına göre
lojik tedavi yöntemlerine çok daha fazla yer vermiştir. hastaların en etkili buldukları ise sırasıyla akupunktur,
Bu rehber gözönüne alınarak kendi ülkemizde de der- fizyoterapi, psikoterapi, diyet ve egzersiz olarak tanım-
neğimizin FMS tedavi rehberi geliştirilmiştir. Aşağıda bu lanmıştır.
rehberimizin nonfarmakolojik tedavileri öneri düzeyleri Sonuç olarak nonfarmakolojik tedaviler artık FMS hasta
ile yer almaktadır. tedavi rehberlerinde gittikçe artan oranlarda yer almak-
tadır. Ancak kanıt düzeyi güçlü olan tedavi yöntemleri
oldukça az sayıda olup bunların başında hasta eğitimi
Tablo 1. ve egzersiz programları gelmektedir. Gittikçe artan sa-
Nonfarmakolojik Tedaviler Öneri Gücü yıda hastanın nonfarmakolojik tedavileri tercih ettiği
Hasta eğitim programları Güçlü öneri
gözönünde bulundurularak konu ile ilişkili araştırmaların
Egzersiz Güçlü öneri
planlanması gelecek açısından önem taşımaktadır.
(Aerobik, kuvvetlendirme, su içi..)
Fizik Tedavi modaliteleri Zayıf öneri
Kaynaklar
(Elektroterapi) 1. Evcik D, Ketenci A, Sindel D. The Turkish Society of Physical Med-
icine and Rehabilitation (TSPMR) guideline recommendations for
Hidroterapi-balneoterapi Orta güçte öneri the management of fibromyalgia syndrome. Turk J Phys Med Rehab
Bilişsel davranışsal tedavi Zayıf öneri 2019;65(2):111-123
Masaj Yeterli bilimsel kanıt yok 2. Sanada K, Díez MA, Valero SM et al. Effects of non-pharmacologi-
Akupunktur Zayıf öneri cal interventions on inflammatory biomarker expression in patients
Zihin-beden tedavileri Zayıf öneri with fibromyalgia: a systematic review . Arthritis Research & Therapy
(Farkındalık ,meditatif hareketler ) (2015) 17:272
Yenilikçi tedaviler Güçlü öneri 3. Rico-Villademoros, Postigo-Martin P, Garcia-Leiva JM, JOr-
(HBO, lazer, Lidokain inf..vb) (Kullanımı önerilmemekte) doñez-Carrasco JL et al. Patterns of pharmacologic and non-phar-
macologic treatment, treatment satisfaction and perceived tolera-
Beslenme uygulamaları Güçlü öneri bility in patients with fibromyalgia: a patients’ survey. Clinical and
(Kullanımı önerilmemekte) Experimental Rheumatology 2020;72-78

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


39 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
İNME REHABILITASYONU: DEĞERLENDIRME VE
NÖROREHABILITASYON PLANLAMA
Ayşe A. KÜÇÜKDEVECI
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

İ
nme, dünyada ikinci en sık ölüm ve sakatlık ne- olabilmektedir. Uzun dönemde ise bireylerin ev hayatı
denidir. İnme rehabilitasyonunda hedef; hastanın ve toplumsal yaşama reintegrasyonları için gerekli des-
bireysel ve sosyal açıdan işlevselliğini geliştirmek, tek verilmeli, aralıklı tıbbi ve fonksiyonel değerlendir-
genel sağlık durumunu ve yaşam kalitesini arttırmaktır. melerle izlemleri yapılmalıdır.
İnme rehabilitasyonu, hedefe yönelik, aktif bir problem FTR hekimi, rehabilitasyon sürecini, probleme dayalı,
çözme ve eğitim sürecidir.
hasta odaklı ve bütüncül yaklaşımla ekip çalışması
FTR hekimlerinin inmeli hastalarla ilgili olarak mesleki içinde yönetir ve koordine eder. Rehabilitasyon siklusu
rolü; özelleşmiş inme rehabilitasyon hizmetlerinin tüm 4 evrededir:
dünyada, farklı ortamlarda yani inme sonrası akut, 1) Değerlendirme (ICF bağlamında işlevselliğin değer-
post-akut ve uzun dönemde gelişmesini sağlamak ve lendirilmesi),
inmeli hastalar için, tüm bozuklukları, komorbid du- 2) Hedef belirleme (FTR girişimlerinin için planlanması
rumları, komplikasyonları, aktivite ve katılım kısıtlan-
ve ekip üyelerine dağıtılması)
malarını ayrıca kişisel ve çevresel faktörleri de dikkate
3) FTR girişimlerinin uygulanması
alarak kapsamlı rehabilitasyon programını organize
4) Yeniden değerlendirme (hedeflerin gerçekleşmesi,
etmek ve yürütmektir.
eğitim, izlemler).
Dünya İnme Örgütünün 2014 yılında tüm dünyada inme
Değerlendirme, ICF temelli olarak yapılmalı; inme-
hizmetlerinin geliştirilmesi amacıyla hazırlayarak yayınla-
dığı “Küresel İnme Yol Haritası Uygulama Kılavuzu”nda ye özgü değerlendirilmesi gerekli alanlar vücut yapı
da belirtildiği şekilde inme sonrası rehabilitasyon uy- ve fonksiyonları, aktiviteler ve katılım ve kişisel ve
gulamaları üç dönemde yer almalıdır. Akut dönemde çevresel faktörler bağlamında irdelenmelidir. Bunun
inme ünitelerinde/merkezlerinde (nöroloji) erken mobi- yanında hastanın ve yakınlarının hedefleri, beklentileri
lizasyona başlanması ve inmeli bireylerin rehabilitasyon ve ilgileri bağlamında hastanın bakış açısı da değer-
potansiyeli ve gereksinimleri açısından değerlendirilme- lendirmede yer almalı ve hastaya özel rehabilitasyon
leri gerekmektedir. Daha sonra post-akut rehabilitasyon planlaması yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır.
sürecinde, inmeli bireylerin rehabilitasyon gereksinim- Değerlendirmede belirlenen tıbbi ve fonksiyonel so-
lerine göre ya FTR merkezlerinde yatarak kapsamlı runlar doğrultusunda FTR girişimleri planlanmalı ve bu
rehabilitasyon programına alınmaları ya da ayaktan girişimlerin uygulanması için rehabilitasyon ekip üyele-
veya evde rehabilitasyon uygulamaları söz konusu rinin rolleri belirlenmelidir.

Kaynaklar 4. Winstein CJ et al. Guidelines for Adult Stroke Rehabilitation and Re-
covery: A Guideline for Healthcare Professionals from the American
1. Küçükdeveci AA, et al. Evidence based position paper on Physical Heart Association/American Stroke Association (AHA/ASA). Stroke
and Rehabilitation Medicine (PRM) professional practice for persons 2016; 47(6):e98-e169
with stroke. The European PRM position (UEMS PRM Section). Eur
5. Teasell R, et al. Canadian Stroke Best Practice Recommendations:
J Phys Rehabil Med. 2018;54(6):957-970.
Rehabilitation, Recovery, and Community Participation following
2. Lindsay P, et al. World Stroke Organization global stroke services Stroke. Part One: Rehabilitation and Recovery Following Stroke; 6th
guidelines and action plan. Int J Stroke 2014; 9 Suppl A100:4-13. Edition Update 2019. Int J Stroke. 2020 Oct;15(7):763-788.
3. European Physical and Rehabilitation Medicine Bodies Alliance. 6. Mountain A, et al. Canadian Stroke Best Practice Recommendations:
White Book on Physical and Rehabilitation Medicine (PRM) in Eu- Rehabilitation, Recovery, and Community Participation following
rope. Chapter 7. The clinical field of competence: PRM in practice. Stroke. Part Two: Transitions and Community Participation Follow-
Eur J Phys Rehabil Med. 2018 Apr;54(2):230-260. ing Stroke. Int J Stroke. 2020 Oct;15(7):789-806.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


40 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
TEK HEDEF AMBULASYON MU?
Dr. Canan ÇULHA
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Ankara

İ
nme; Serebral, spinal kord veya retinada, fokal hastalarda, sol hemisferik lezyonu olan hastalara göre
infarkt veya hemoraji (BT/MRI veya otopside sap- daha fazla bozulmuştur (3).
tanan) sonucu ani gelişen, 24 saat veya daha uzun Bilişsel bozukluk, inme popülasyonunun yüzde 80’ini
fokal nörolojik disfonksiyona yol açan, ölümle de etkiler. Global bilişin, üst düzey bilişsel işlevlerin, belle-
sonuçlabilen klinik bir durumdur (1). İnmede; olaya ğin, dil fonksiyonlarının, dikkatin ve algısal becerilerin
bağlı olarak, motor bozukluklar/kayıplar, spastisite, du- değerlendirimi ve rehabilitasyonu önemlidir (4). Afazi,
yusal bozukluklar, denge ve postür bozuklukları, vizüel dil fonksiyonundan sorumlu olan beyin alanlarının
kayıplar, disfaji, nörojenik mesane, nörojenik bağırsak, hasarına bağlı olarak gelişen, kavrama (işitme ve/veya
bilişsel bozukluklar, bellek problemleri, ihmal, apraksi, okuma) ve ifade etmeye (yazma ve/veya konuşma)
iletişim bozuklukları/afazi gibi durumlar karşımıza çıkar. yönelik dil fonksiyonlarının sonradan edinilen fokal
Ayrıca, ikincil komplikasyonlar olarak yeni/yineleyen nörolojik bozukluğudur. Afazi inme sonrası en sık gö-
inme, uyku bozuklukları, yorgunluk, depresyon, anksie- rülen kognitif bozukluklardan biridir. İnme sonrası
te, konvülziyon/epilepsi, derin ven trombozu/pulmoner sıklığı %21-38 oranında değişmektedir. İnme sonrası
emboli, malnütrisyon, pnömoni, düşme/osteoporoz/ kı- afazi gelişen hastaların büyük bir çoğunluğu ilk 3 ayda
rık, bası yarası, eklem kontraktürleri, üst ekstremite so- iyileşirken; yaklaşık %10-18’inde afazi devam etmekte-
runları (omuz ağrısı, omuz subluksasyonu, kontraktür, dir. Şirzai ve ark.’ nin yatarak rehabilitasyon programı
rotator manşon lezyonu, adeziv kapsülit, brakial plek- uygulanan 693 inmeli hastada yaptıkları bir çalışmada
sus lezyonu), kompleks bölgesel ağrı sendromu, santral 109 hastada (%15,72) afazi saptanmış, Fonksiyonel
ağrı, heterotopik ossifikasyon, idrar yolu enfeksiyonları Ambulasyon Skalası (FAS) ile afazinin kompenentleri
gözlenebilir. Tüm bunlarla rehabilitasyon ekibi, Fiziksel arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. FAS’e göre
Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimi liderliğinde baş daha kötü fonksiyon seviyesinde olan hastaların, duya-
etmeye çalışır. rak ve okuduğunu anlama, tekrarlama ve isimlendirme
Hedefler inmeli hastanın hangi problemlerinin olduğu- fonksiyonlarındaki bozulmanın daha fazla olduğu göz-
nun tespitine, önceki yaşantısına, mesleğine, hasta ve lenmiştir (5).
ailesinin beklentilerine göre ekipçe, bireysel olarak be- Günlük yaşam aktiviteleri (GYA’lar), insanların sağlık ve
lirlenir. Ambulasyon da bu hedeflerden biridir. Literatür, refahını sürdürmek için yürüttükleri günlük ev temelli
meta-analizler eşliğinde acaba “Tek hedef ambulasyon aktivitelerdir. GYA’lar; yemek ve içmek, dolaşmak, tu-
mu?” birlikte tartışalım. valete gitmek, kişisel hijyen, giyinmek ve soyunmak ve
İnme geçirenlerin %70‘inden fazlası için dışarı çıkma temizlenmek gibi aktiviteleri içerir. GYA’daki ilerleme
gerekli veya çok önemlidir. İnme rehabilitasyonunda en fazla 3-6 ay arasında olmak üzere inme sonrası
yatan hastaların %80’i sadece kapalı alanlarda yürü- ilk 1 yılda gözlenmiştir. Çoğu çalışmada inme sonrası
yebilirken, %27’i toplumsal ambulasyon için gerekli 4 1 ila 3 yıl arasında GYA’da önemli bir değişiklik bu-
temel beceriyi gerçekleştirebilir. Bunlar; merdivenlerde lunmamıştır. GYA’da kötüleşme bildiren çalışmalarda
bağımsızlık, ,eğimli yüzeye uyum yeteneği, 0,8 m/s mi- bu durum ile ilgili 9 faktör ilişkilendirilmiştir. Bunlar;
nimum hızda yürümek ve 6 dakikada 367 metre veya GYA’da bağımlılık, alt ekstremitedeki bozulmuş mo-
daha uzun mesafe yürümektir. İnme sonrası yaygın tor fonksiyon (orta düzeyde kanıt), sigorta durumu,
görülen sensorimotor ve algısal bozukluklar toplumdaki yalnız yaşamak, 80 yaş ve üzeri olmak, hareketsizlik,
ambulasyon sürecinde zararlı etki oluşturur. Toplum bozulmuş bilişsel işlev, depresyon varlığı, yorgunluktur
içinde bağımsız ve güvenli ambulasyon için bilişsel bö- (6). İnme geçiren yetişkinler için iş-uğraşı terapisinin
lünmüş dikkat gibi işlevler çok önemlidir (2). İnme has- (ergoterapinin) amacı, inme sonucu olumsuz etkilenen
talarında, rehabilitasyon sonuçları ve kalitesi üzerinde GYA’ları sürdürme yeteneğini geliştirmektir. Faaliyet
önemli etkileri olan dikkat bozuklukları sıktır. Hastaların tabanlı müdahaleleri, uyarlanabilir teknikleri, yardımcı
%44,4’ünde hem yoğun dikkat hem de seçici dikkat teknolojileri ve çevresel uyarlamaları içerir. 2017 yı-
bozukluğu bulunmuştur. Ayrıca tonik ve fazik uyanık- lında yapılan cochrane derlemesinde, inme hastaları
lıktaki bozukluklar sağ hemisferik lezyonu olan inmeli için ergoterapinin GYA’larda kötüleşmeyi durdurduğu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


41 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

ve geliştirdiği yönünde kanıtların olduğundan söz edil- aktivite ve katılımcı ihtiyaçları (activity and participa-
miştir. Ama inmeli hastada ölüm oranlarını, hastanede tory needs) olarak, sağlıklı yaşam tarzı, ardından fiziksel
kalma veya bir kurumda bakılma ihtiyacını azalttığına aktiviteler ve bağımsızlık, ardından konuşma, sonrasın-
dair kanıt bulunamamıştır (7). da bilişsel aktiviteler şeklinde bildirilmiştir. En yaygın
İnme Sonrası Depresyon, fonksiyonel sonuca olumsuz çevresel ihtiyaçlar (environmental needs) arasında ilk
yönde etki eden inmenin sık bir komplikasyonudur. olarak destek, ardından hizmetler, güvenlik ve ardından
Motivasyon ve bilişsel yetenekleri azaltması yolu ile erişilebilirlik ve barınma olduğu bildirilmiştir. Bu derle-
inme iyileşmesinde olumsuz faktör olduğu varsayıl- mede “Bakıcının tercihi ve değerlerini klinik kararlara
maktadır (8). Afazi şiddeti, anksiete, depresyon gibi dahil etme, inmeli hastanın sonuçlarını iyileştirebilir”
duygu durum bozuklukları, yorgunluk ve fonksiyonel şeklinde vurgulanmıştır (13).
limitasyonlar, inmeli hastanın yaşam kalitesini olumsuz Toplumsal ambulasyon denildiğinde, genç inmeli has-
etkilemektedir (9,10). talarda işe dönme önemlidir. İnme sonrası %50’den az
İnmede olan tek taraflı mekansal (uzaysal) ihmal, vücu- işe dönüş bildirilmiştir. İnme olanların %15’i inmeye
dun bir tarafındaki uyaranlardan farkında olunmanın bağlı kalıcı bozukluklar nedeni ile ilk altı ay içerisin-
azalması anlamına gelir. Mekansal ihmal, beyninin sağ de işlerinden ayrılırlar. İnme sonrası işe dönüş süreci
hemisferinin hasarında, inme hastalarında görülen yay- karmaşık ve çok faktörlüdür. Mevcut destek ve inmeli
gın bir bilişsel bozukluktur. İnme geçirenlerin toplumsal kişinin özellikleri önemlidir. GYA’ larda yüksek düzey-
hareketliliklerini yeniden kazanmaları onlar için önemli deki bağımsızlık, genç olma, hafif inme geçirme, daha
hatta başarılı rehabilitasyonun göstergelerinden biridir. büyük bir işe dönüş potansiyeli oluşturur. Yürütücü
Tek taraflı mekansal ihmal, diğer bilişsel bozukluklar işlev bozukluğu, yorgunluk ve depresyon işe dönüşte
olmadan bağımsız yürüyüşü kazanmada önemli olma- olumsuz faktörlerdir. Motivasyona ek olarak, öz yeterlik,
sa da, diğer bilişsel bozukluklar ile bir araya geldiğinde başa çıkma becerileri ve gerçekçi hedef belirleme işe
bağımsız ambulasyonu olumsuz etkilemektedir. Ayrıca dönme durumunun belirleyicileridir. Yalnız yaşayan ve
akut inme sürecinde, mekansal ihmalin varlığı, inmeli yaşlı inmeli hastalar için psikolojik izlem ve gerekli mü-
kişinin toplumsal ambulasyonunu kazanmada negatif dahaleler, inmeli hastanın yaşam kalitesini iyileştirmede
prediktör olabilmektedir (11,12). önemlidir (14,15).
İnme geçirenlerin ihtiyaçlarının ne olduğuna dair bakı- Görüldüğü gibi inme rehabilitasyonunda ambulasyon
cıların algıladığı ögeleri araştıran derlemede en yaygın kadar bu fonksiyonu etkileyecek ve/veya ambulasyonla
vücut işlevsel ihtiyaçları (body functional needs) ara- ilişkili olabilecek işlevlerin tespiti ve rehabilitasyonu da
sında en fazla psikososyal işlev, ardından fiziksel işlev, önemlidir. Hedef hastanın ihtiyaçlarına göre bireysel
sonrasında bilişsel işlev olduğu bildirilmiştir. En yaygın belirlenmelidir. Sonuçta istenen iyi bir yaşam kalitesidir.

Kaynaklar 8. Ezema CI, Akusoba PC, Nweke MC et al. Influence of Post-Stroke


Depression on Functional Independence in Activities of Daily Liv-
1. Sacco RL, Kasner SE,  BroderickJP et al. An Updated Definition of
ing. Ethiop J Health Sci. 2019; 29 (1):841-846.
Stroke for the 21st Century; A Statement for Healthcare Professionals
From the American Heart Association/American Stroke Association. 9. Liu Z, Zhou X, Zhang W and Zhou L et al. Factors associated with
Stroke 2013;44:2064-89. quality of life early after ischemic stroke: the role of resilience, Topics
in Stroke Rehabilitation. 2019;26: 335-341.
2. Deblock-Bellamy A, Lamontagne A and Blanchette AK. Cogni-
tive-Locomotor Dual-Task Interference in Stroke Survivors and the 10. dicte Bullier B, le`ne Cassoudesalle H, Villain M et al. New factors
Influence of the Tasks: A Systematic Review. August 2020 Frontiers that affect quality of life in patients with aphasia . Annals of Physical
in Neurology August 2020 | Volume 11 | Article 882. DOI: 10.3389/ and Rehabilitation Medicine 2020;63: 33–37.
fneur.2020.00882 11. Kimura Y, Yamada M, Ishiyama D et al. Impact of unilateral spatial
3. Spaccavento S, Marinelli CV, Nardulli R et al. Attention Deficits neglect with or without other cognitive impairments on independent
in Stroke Patients: The Role of Lesion Characteristics, Time from gait recovery in stroke survivors. J Rehabil Med 2019;51: 26-31.
Stroke, and Concomitant Neuropsychological Deficits. Behaviour- 12. Oh-Park M, Hung C, Chen P et al. Severity of Spatial Neglect During
al Neurology Volume 2019, Article ID 7835710, 12 p. https://doi. Acute Inpatient Rehabilitation Predicts Community Mobility After
org/10.1155/2019/7835710 Stroke. NIH Public Access Author Manuscript. PM R. 2014; 6(8):
4. SaaID JP, Tse1 T, BaumID C et al. Longitudinal evaluation of cogni- 716-722. doi:10.1016/j.pmrj.2014.01.002.
tion after stroke – A systematic scoping review. PLOS ONE | https:// 13. Krishnan S, Pappadis MR, Weller SC et al. Needs of stroke survivors
doi.org/10.1371/journal.pone.0221735 August 29, 2019. as perceived by their caregivers: A scoping review Am J Phys Med
5. Şirzai H, Özişler Yiğit Z, Köklü K et al. İnmeli Hastalarda Afazi Şid- Rehabil. 2017; 96 (7): 487–505.
detini Etkileyen Faktörler. “The Factors Affecting the Severity of 14. Scott SL and Bondoc S. Return to Work After Stroke: A Survey of
Aphasia in Stroke Patients”. FTR Bil Der. “J PMR Sci”. 2015;18:96- Occupational Therapy Practice Patterns. Occup Ther Health Care.
101. 2018;32(3):195-215.
6. Wondergem R, Pisters MF, Wouters EJ et al. The Course of Activities 15. Chen Q, Cao C, Gong Li and Zhang Y et al. Health related quality
in Daily Living: Who Is at Risk for Decline after First Ever Stroke? of life in stroke patients and risk factors associated with patients for
Cerebrovasc Dis. 2017;43:1–8. return to Work. Medicine 2019;98:16.
7. Legg LA, Lewis SR, Schofield-Robinson OJ et al. Occupational ther-
apy for adults with problems in activities of daily living after stroke.
Cochrane Database of Systematic Reviews 2017, Issue 7. Art. No.:
CD003585. DOI: 10.1002/14651858.CD003585.pub3.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


42 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
İNMELİ HASTADA OMUZ SORUNLARI
Doç. Dr. Pınar ÖZTOP ÇİFTKAYA

İ
nme, Amerika Birleşik Devletleri’nde en sık üçüncü veya mekanik ve nörolojik faktörlerin kombinasyonu
ölüm ve özürlülük nedenidir. İnmeden kaynaklanan şeklinde olabilir.
sorunlar çok değişken olmakla birlikte en yaygın Hemiplejik omuz ağrısına yönelik olarak kabul edilmiş,
olanı hemiplejik omuz ağrısıdır. Hemiplejik omuz ağrısı; yaygın olarak kullanılan herhangi bir tanı kriteri yoktur.
hastaların rehabilitasyon sürecini, dolayısıyla iyileşmeyi Tanıda anamnez, fizik muayene, spesifik test ve manev-
ve fonksiyonel sonuçları olumsuz yönde etkiler ve ya- ralardan; radyografi, Manyetik Rezonans görüntüleme
şam kalitesini belirgin şekilde düşürür. ve Ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemlerinden;
Hemiplejik omuz ağrısı insidansının çalışmalarda %16- elektrodiagnostik incelemelerden ve tanısal enjeksiyon
84 arasında değiştiği görülmüştür, inmeden genellikle ve sinir bloklarından yararlanılır.
2 hafta sonra gelişir. Yaş ve cinsiyetten bağımsızdır. Sol Hemiplejik omuz ağrısında tedavi yaklaşımı; sebepten
hemiplejiklerde daha sıktır, neglect ile de ilişkili bulun- bağımsız olarak doğru pozisyonlama, destekleme, askı
muştur. Ağrı omuza lokalizedir, bazen de dirsek ve ele kullanımı, bandajlama ve eklem hareket açıklığını opti-
yayılım gösterebilir. mize etmek için fizik tedavi uygulamalarını içerir. Ağrı
nörolojik faktörlere bağlı ise TENS, fonksiyonel elektrik
Hemiplejik omuz ağrısına neden olan faktörler; nörolo-
stimülasyon, relaksasyon ve elektromiyografik biofeed-
jik faktörlere bağlı olarak
back, botulinum toksin enjeksiyonları, sempatik bloklar
üst motor nöronla ilgili olanlar spastisite, paralizi, inme ve spastisite ve nöropatik ağrıya yönelik ilaç tedavilerini
sonrası santral ağrı, santral sensitizasyon; alt motor içerir. Ağrı mekanik faktörlere bağlıysa; anti-inflamatuar
nöronla ilgili olanlar periferal nöropati, brakial pleksus ilaçlar, kortikosteroid enjeksiyonları, supraskapular sinir
lezyonları ve kompleks bölgesel ağrı sendromu ya da blokajı, tetik nokta enjeksiyonları ve kuru iğnelemeyi
mekanik faktörlere bağlı olarak omuz subluksasyonu, kapsar. Ayrıca akapunktur ve aromaterapi gibi ta-
rotator kılıf lezyonları, glenohumeral eklem bozukluk- mamlayıcı yöntemler ve cerrahi tedavi yöntemleri de
ları, adheziv kapsülit, miyofasial ağrı, ve direkt travma uygulanabilir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


43 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OMURİLİK HASARI SONRASI
OSTEOPOROZ VE KIRIKLAR
Doç. Dr. Burcu HAZER
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, İstanbul, Türkiye

O
murilik yaralanması sonrasındaki ilk birkaç bağlı artefakt nedeni ile her zaman değerlendirileme-
ayda kemik mineral yoğunluğunda haftada mektedir.
ortalama %1 kayıp gelişir. İlk yılı takiben ka- Osteoporoz tedavisinin amacı kemik kaybını önlemek
yıp hızı azalsa bile kronik dönemde de kemik mineral ve kırık riskini azaltmaktır. Bu sebeple ayakta durma ve
yoğunluğunda azalma devam eder (1). Omurilik yara- ambulasyon egzersizleri, fonksiyonel elektrik stimülas-
lanmasında osteoporoz nedenleri arasında immobili-
yonu gibi fizik tedavi yöntemleri kullanılabilir. D vitamin
zasyon, akut dönemde görülen hiperkalsiüri, kemikte
eksikliği varsa takviye edilmelidir. Bifosfonatlar, stron-
duyu ve sempatik denervasyon, anabolik faktörlerin
tium ranelate, kalsitonin, teriparatide, abaloparatide,
kaybı, katabolik faktörlerin artışı, kemik metabolizması-
anti-RANKL insan monoklonal antikoru (denosumab)
nı etkileyen lokal faktörler ve kullanılan bazı ilaçlar gibi
ve anti-sklerotin insan monoklonal antikoru (romosozu-
birçok faktör sayılabilir.
mab) osteoporoz medikal tedavisinde kullanılabilir (4).
Omurilik yaralanmalı bireylerin %50’den fazlasında
frajilite kırıkları tespit edilmiştir (2). Bu bireylerde ağrı Kaynaklar
duyusu olmaması nedeni ile lokalize şişlik, deformite, 1. Bauman WA, Cardoza CP. Osteoporosis in individuals with spinal
otonomik semptomlar, spastisite artışı gibi bulgular cord injury. PMR 2015; 7:188-201
varlığında kırık akılda tutulmalıdır. 2. Szollar SM, Martin EM, Sartoris DJ, Parthemore JG, Deftos LJ. Bone
Omurilik yaralanmalı bireylerde en çok osteoporoz mineral density and indexes of bone metabolism in spinal cord inju-
ry. Am J Phys Med Rehabil. 1998 Jan-Feb;77(1):28-35
distal femur ve proksimal tibiada görülmektedir. Kemik
3. Morse LR, Biering-Soerensen F, Carbone LD, et al. Bone mineral
mineral yoğunluğunun ölçümü total kalça, distal femur
density testing in spinal cord injury: The 2019 ISCD official posi-
ve proksimal tibia bölgelerinden önerilmektedir (3). tions. J Clin Densitom. pii: S1094-6950(19)30173-8.
Ancak diz çevresi T ve Z skorlarının normal değerlerinin 4. Sadowsky C, Mingioni N, Zinski J. A Primary Care Provider’s Guide
çoğu merkezde olmaması nedeniyle pratikte pek uygu- to Bone Health in Spinal Cord-Related Paralysis. Top Spinal Cord Inj
lanamamaktadır. Lomber vertebra ise stabilizasyona Rehabil 2020;26(2):128-133 

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


44 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OMURİLİK HASARI VE AĞRI
Dr. Zuhal ÖZİŞLER
Ankara Şehir Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Ankara, Türkiye

O
murilik hasarı (OH) sonrası ağrı prevelansı Nosiseptif ağrı tedavisi
literatürde sınıflandırma ile ilgili farklılıklardan OH sonrası üst ekstremite ağırlık aktarımı, transferler,
dolayı %26-96 arasında değişmekle birlikte tekerlekli iskemle veya el desteği kullanımı vb nedenler
sık görülen bir klinik tablodur. %68 oranında ağrı kro- ile yük altında kalır. En sık omuz ağrısı olmak üzere
nik seyretmekte ve %58 nöropatik ağrı eşlik etmektedir. %56 oranında kas iskelet sistem ağrısı görülmektedir.
OH sonrası görülen ağrı; sıklıkla kolay ve hızlı kontrol
Aslında burada esas olan ağrı olmadan önlem alınma-
altına alınmayan, ciddi düzeyde; bu nedenle bireyin
sı ve üst ekstremitenin yeni yaşama hazırlanmasıdır.
günlük yaşamın aktivitelerini, rehabilitasyona katılımı-
Bunun dışında bireyin kullandığı tekerlekli iskemle ve
nı, işe dönüşünü olumsuz etkileyen, psikolojik ve mali
adaptif ekipmaların kullanımı düzenlenmelidir. Ağrı
yük oluşturan bir sağlık sorunu olarak ele alınmalıdır.
tedavisinde ise basit analjezik, non-steroid anti-infla-
matuar ve opiodler dışında lokal enjeksiyonlar ve fizik
Sınıflama ve değerlendirilmesi
tedavi yöntemlerinden faydalanılabilir.
OH sonrası ağrının doğru şekilde sınıflandırılması
önemlidir çünkü tedavi ancak doğru sınıflandırma
Nöropatik ağrı tedavisi
ile başarılı şekilde yönetilebilecektir. OH sonrası ağ-
rının sınıflandırılmasında “Uluslararası Spinal Kord OY sonrası nöropatik ağrı için tam bir kontrol mümkün
Yaralanması Ağrı Klasifikasyonu (ISCIP”) yaygın ola- olmayabilir. Bu nedenle NA nöropatik ağrı tedavisi için
rak kullanılır. Buna göre ağrı 3 aşamada değerlen- makul bir hedef belirlenmeli ve tedavi hedefleri konu-
dirilir. Birinci aşamada nosiseptif, nöropatik, diğer sunda hastaya eğitim verilmelidir.
ve bilinmeyen olmak üzere ağrının tipi 4 bölümde OH sonrası NA birinci basamak farmakolojik tedavisin-
sınıflandırılır. İkinci aşamada ağrının alt tipi belirlenir. de pregabalin ve gabapentin grubu antikonvulzan ajan-
Nosiseptif ağrı için; kas iskelet sistemi ağrısı, visseral lar yer almaktadır. Diğer bir antikonvulzan ajan olan la-
ağrı ve diğer nosiseptif ağrı olmak üzere 3 alt tip motrijin etkinliği inkomplet OH’li hastalarda gösterildiği
belirlenmiştir. Nöropatik ağrı için ise lezyon seviyesi, için inkomplet OH’li hastalarda ikinci basamak tedavi
lezyon seviyesi altı ve diğer yani OH ile ilgili olmayan seçeneği olarak düşünülebileceği belirtilmektedir.
nöropatik ağrılar olarak 3 alt tiplendirme belirlenmiş-
Amitriptilin OH sonrası nöropatik ağrıda yüksek kanıt
tir. Lezyon seviyesinde nöropatik ağrı için nörolojik se-
düzeyi öne çıkan antidepresan grubu ajandır. Etkinliği
viye ve/veya en fazla 3 seviye altına yayılması gerekir.
Eğer nöropatik ağrı nörolojik seviyenin 3 seviyeden için orta ve yüksek dozlarda kullanım gerekliği yan etki
fazla altına iniyor ise ağrı lezyon seviyenin altı nöro- açısından sıkıntı yaratabilmektedir. Bu nedenle bazı kla-
patik ağrı olarak kabul edilir. Sınıflandırmanın üçüncü vuzlarda tek ve ilk tercih farmakolojik tercih olmaktan
aşamasında ise eğer bilinebiliyorsa organ seviyesinde çok pregabalin veya gabapentinin tek başına etki etme-
birincil ağrı kaynağı ve/veya patoloji tanımlanır. Bu mesi durumunda eklenerek kullanımı önerilmektedir.
sınıflama ile birlikte hem ağrının süre, şiddet ve etki Duloksetin ise öne çıkan diğer antidepresan ajandır.
düzeyinin değerlendirilmesi hem de tedavi takibinde Özellikle lezyon seviyesindeki nöropatik ağrıda daha
“Uluslararası Spinal Kord Yaralanlaması Ağrı Data öncelikli düşünülebileceği belirtilmektedir.
Setleri” oldukça kullanışlıdır. OH sonrası nöropatik ağrı tedavisinde opioid grubu
ilaçların kullanımları tartışmalıdır. Uzun dönem etkinlik,
Tedavi doz artırımı ihtiyacı, bağımlık vb konulardan dolayı ya-
OH sonrası ağrı tedavisi çok yönlü olmalıdır. rar zarar dengesinin iyi değerlendirilmesi önerilmekte-
Farmakolojik tedaviler, fizik tedavi ve psikololojik yak- dir. Tedavide ilk tercih olarak değil ancak diğer tedaviler
laşımlar ile birlikte uygulanmalıdır. Örneğin özellikle başarısız kalırsa gabapentin veya pregabalin ile kombi-
nöropatik ağrı tedavisinde kognitif ve davranışsal terapi nasyonları düşünülebilir. Eğer gerekli ise tramadol gibi
gibi psikolojik yaklaşımlar oldukça etkindir. zayıf opioidler tercih edilmelidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


45 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

OH sonrası nöropatik ağrı tedavisinde; ilaçların uzun non-invaziv, güvenli ve daha umut verici uygulamalar
süreli kullanımı gerekliği, kısmı sonuçlar ve yan etkiler olarak dikkati çekmektedir.
alternatif tedavi yöntemlerinin arayışını yaratmakta- Dorsal Root Entry Zone (DREZ) ablasyonu gibi cerrahi
dır. Bu konuda spinal kord veya kranial stimulasyon tedavi şeçenekleri ise diğer tüm tedavilere yanıtsız şe-
teknikleri öne çıkmaktadır. Özellikle transkranial uygu- çilmiş özellikle lezyon seviyesinde ağrısı olan komplet
lamalar her ne kadar geliştirmeye ihtiyaç duyulsa da yaralanmalı hastalarda düşünülebilir.

Kaynaklar 4. Franz S, Schulz B, Wang H, Gottschalk S, Grüter F, Friedrich J, et al.


Management of pain in individuals with spinal cord injury: Guide-
1. Hunt C, Moman R, Peterson A, Wilson R, Covington S, Mustafa R,
line of the German-Speaking Medical Society for Spinal Cord Injury.
et al. Prevalence of chronic pain after spinal cord injury: a systematic
Ger Med Sci 2019 Jun 17;17:Doc05.
review and meta-analysis. Reg Anesth Pain Med . 2021 Jan 6;rapm-
2020-101960. 5. Guy SD, Mehta S, Casalino A, Côté I, Kras-Dupuis A, Moulin DE, et
al. The CanPain SCI Clinical Practice Guidelines for Rehabilitation
2. Bryce TN, Biering-Sorensen F, Finnerup NB, Cardenas DD, Defrin
Management of Neuropathic Pain after Spinal Cord: Recommenda-
R, Lundeberg T, et al. International spinal cord injury pain classifi-
tions for treatment. Spinal Cord. 2016;54:14-23.
cation: part I. Background and description March 6–7, 2009. Spinal
Cord 2012;50:413–7.
3. Widerström-Noga E, Biering-Sørensen F, Bryce TN, Cardenas
DD, Finnerup NB, Jensen MP, et al. The International Spinal Cord
Injury Pain Extended Data Set (Version 1.0).Spinal Cord. 2016
Nov;54:1036-46.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


46 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OMURİLİK HASARI VE YAŞLANMA
Prof. Dr. Nebahat SEZER
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Ankara Türkiye
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Ankara Türkiye

Y
aşlanma, zamana bağlı olarak organ ve sistem değişimlere daha erken maruz kalacağının akılda tutul-
fonksiyonlarındaki fizyolojik gerilemeyle karak- ması gerekmektedir. Burada konu başlığımız itibari ile
terize bir süreç olup, yaşlanmanın hızı ve nite- daha çok omurilik hasarı ile yaşlanan bireyler üzerinde
liği genetik ve yapısal faktörler, yaşam stili ve çevresel durulacaktır.
değişkenlerle ilişkili kompleks bir fenomendir. Omurilik Omurilik hasarlı bireylerde beklenen yaşam süresinin
hasarı ise başlı başına bireyin fonksiyonel aktivitesi, değerlendirildiği yaralanma sonrası birinci yılda olan
genel sağlığı, psikososyal durumu ve yaşam kalitesinde 2014 hastayla başlayan 50 yıllık takip çalışmasında,
ciddi kayıplara yol açan bir kronik dizabilite nedenidir. toplam 40 yıllık sağ kalım oranı tetraplejiklerde %47,
Omurilik hasarı ve yaşlanma ilişkisinde iki önemli paraplejiklerde ise %62 olarak rapor edilmiştir. Benzer
pencere karşımıza çıkmaktadır. İlki ileri yaşta omurilik çalışmalarda da sonuçlar yakın bulunmuş, mortalite
hasarına maruz kalmak, ikincisi ise omurilik hasarı ile nedenleri olarak ilk sıralarda kardiyovasküler hasta-
yaşlanmaktır. Dünya nüfusunun hızlanan yaşlanma lıklar, enfeksiyonlar, pulmoner sorunlar ve malignite
trendi, omurilik hasarına maruz kalma yaşını da artır- gösterilmiştir.
mıştır. 20. Yüzyılın ortalarında omurilik hasarına maruz Omurilik hasarı ile yaşlanan uzun dönem vakalarda,
kalma yaşı 29’larda iken, günümüzde bunun hem morbidite ve mortalitenin primer nedeninin kardiyo-
dünyada hem ülkemizde 40-45 yaş aralığına doğru vasküler hastalık (KVH) gelişimi olduğu görülmüş ve
ilerlediği görülmektedir. Aynı zamanda, dünya sağlık yapılan çalışmalarda KVH prevelansının genel popu-
örgütü ve literatür verileri ve klinik gözlemlerimize göre lasyona göre oldukça fazla olduğu rapor edilmiştir.
omurilik hasarlı hastalarda, normal populasyona göre Omurilik hasarlı hastalarda uzun dönemde %75’e
düşük olmakla birlikte, beklenen yaşam sürelerinde varan oranlarda görülen kilo artışı, obezite, abdominal
artış izlenmektedir. Özellikle 1970’li yılların erken dö- bölgede yağ dokusu birikimi ve lipid profilindeki bozul-
nemlerinden itibaren başlayan ve son dekadlarda hız- malar KVH gelişim riskini artırmaktadır. Adipozite artışı
lanan akut dönem tedavi ve rehabilitasyon uygulama- kardiyometabolik sendrom ve inflamasyon artışını da
larındaki önemli gelişmeler, omurilik hasarlı hastalarda beraberinde getirmektedir.
erken mortalitede düşüşe ve beklenen yaşam süresinin Otonom sinir sistemi ve normal kardiyovasküler kontrol
uzamasına neden olmuştur. mekanizmalarının bozulması sonucu oluşan kan basın-
60 yaş üzerinde yaşa bağlı kardiyovasküler sorunlar, cı anormallikleri, kardiyak aritmiler, egzersize azalmış
dejeneratif değişiklikler ve çoklu ilaç kullanımı gibi kardiyovasküler cevap ve maksimal oksijen alımının
problemlerle omurilik hasarına giriş yapan bireylerde azalması KVH riskini artıran diğer önemli parametre-
hasarlanma sonrası erken dönemde pnömoni, GİS lerdir. Biyolojik yaşlanmanın getirdiği değişiklikler de
kanamaları, pulmoner emboli, bası yaraları ve renal eklenince, omurilik hasarlı hastalarda risk daha erken
bozukluklar gibi ciddi sekonder komplikasyonların gö- dönemde ve daha yüksek oranda gerçekleşmektedir.
rülme oranının arttığı bildirilmiştir. Bu tür vakalarda Bu nedenle bu hastaların uzun dönem takiplerinde
rehabilitasyon süreçleri yavaşlamakta, motor seviyeye KVH riski açısından rutin tarama, önleyici tedbirleri
uygun fonksiyonel kazanımın gerçekleşmesi riske gir- alma, zamanında tanı koyma ve uygun tedavi yönetimi
mekte, ilaç etkileşimleri sorun oluşturmakta ve hasta- oldukça önemlidir. Kilo, kan basıncı, diyet düzenleme-
neye tekrarlı yatışların sayısı artmaktadır. si, kan lipid ve glukoz düzeyleri gibi değiştirilebilir risk
Erken dönemde ve uzun dönem omurilik hasarına ma- faktörleri düzenli olarak monitorize edilmeli ve hasta ve
ruz kalan bireylerde yapılan çalışmalarda ise, omurilik bakım sağlayıcılara farkındalık açısından gerekli eğitim
hasarının özellikle kardiyovasküler sistem, kas-iskelet verilmelidir.
sistemi ve pulmoner sistem başta olmak üzere vücudun Solunum sistemi problemleri de, omurilik hasarlı bi-
organ ve sistemlerinde bir tür “hızlanmış yaşlanmaya” reylerde en yaygın mortalite ve morbidite nedenleri
yol açtığı tespit edilmiştir. Bu nedenle omurilik hasarı arasındadır ve yaş buna katkıda bulunan bir faktördür.
ile yaşlanan bireylerin, biyolojik yaşlanma ile beklenen Özellikle yüksek nörolojik seviyeli vakalarda majör

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


47 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

ekspiratuar abdominal ve interkostal kasların fonksi- dizabilitede artış gözlenmektedir. Bu komplikasyonların


yon kaybı nedeniyle öksürük inefektifdir. Bu durum önlenmesi adına, kas-iskelet sisteminin düzenli mua-
sekresyonların temizlenmesinde zorluğa, atelektazi riski yenesi, ağrı değerlendirmesi, eklem koruyucu egzersiz
ve tekrarlayıcı solunum yolu enfeksiyonlarında artışa teknikleri, transfer ve mobilite ekipmanlarının rutin
neden olur. Normal yaşlanma süreci de bağışıklık değerlendirimi ve modifikasyonu ve gereğinde FTR
sisteminde görülen doğal kademeli düşüşle, akciğer modalitelerinin kullanımı takip programına alınmalıdır.
enfeksiyonlarına yatkınlık oluşturmaktadır. Yaşlanma Diğer organ ve sistemlerin de aynı bakış açısıyla de-
ile kombinasyonun aditif etkilerini azaltmak adına has- ğerlendirilmesi ve rehabilitasyon profesyonellerinin,
talarda sigara kullanımının bıraktırılması, kilo kontrolü, omurilik hasarlı hastalarımızın ve bakım sağlayıcılarının
solunum fonksiyonları ve akciğer vital kapasitesinin omurilik hasarı ve yaşlanma arasındaki etkileşim ile
periyodik olarak değerlendirilmesi önemlidir. Çok sı- ilgili farkındalıklarının artırılması gerekmektedir. İleri
nırlı respiratuar kapasitesi olan bireylerde, solunum yaşta omurilik hasarına yakalanan ve omurilik hasarı
yetmezliğinin önlenmesinde manuel yardımlı öksürme, ile birlikte yaşlanan bireylerin değişen sağlık sorunları
mekanik öksürük desteği, pozitif basınçlı ventilasyon ve bakım ihtiyaçları doğrultusunda, klinik takip ve izlem
önerilmektedir. Enfeksiyonların erken tanınması ve parametrelerimizde de gerekli düzenlemelerin yapılma-
tedavisi, yıllık influenza ve beş yılda bir pnömokok aşı- sı önem arz etmektedir.
larının uygulanması ve takibi gerekmektedir.
Yaşlanma etkileri en belirgin kas-iskelet sisteminde göz- Kaynaklar
1. Sezer N, Akkuş S, Ural FG. Chronic Complications of Spinal Cord
lenmektedir. Kas kütlesi ve kuvvetinde kayıp, endurans
Injury. World J Orthop 2015;18; 6(1): 24-33.
ve fleksibilitede azalma, osteoporoz ve eklem dejene-
2. Frontera JE, Mollett P. Aging with Spinal Cord Injury: An update.
rasyonları en sık gözlenen bulgulardır. Omurilik hasarlı Phys Med Rehabil Clin N Am 2017; 28: 821-828.
bireylerde ise transferler, tekerlekli iskemle ve yürüme 3. Rodakowski J, Skidmore ER, Anderson SJ, et al. Additive Effect of
desteklerinin uzun dönem kullanımına bağlı kas-is- Age on Disability for Individuals with Spinal Cord Injuries. Arch
kelet sistemi üzerinde süregen bir fiziksel stres vardır. Phys Med Rehabil. 2014 June ; 95(6): 1076–1082.
Yaşlanmanın ilave etkileriyle özellikle üst ekstremitede 4. Pili R, Gaviano L, Pili L, Petretto DR. Ageing, Disability, and Spinal
Cord Injury: Some Issue of Analysis. Curr Gerontology and Geriat-
gerekli önlemler alınmadığında hızlanan dejeneratif de-
rics Res 2018 https://doi.org/10.1155/2018/4017858.
ğişkilikler, tendinit ve rotator kaf yırtıkları görülebilmek-
5. Kern SB, Hunter LN,Sims AC, et al. Understanding the Changing
te, bunlar instabilite ve ağrıya yol açmakta ve sonrasın- Health Care Needs of Individuals Aging With Spinal Cord Injury.
da mobilitede gerileme, atrofi ve kontraktür gelişimi ve Top Spinal Cord Inj Rehabil 2019; 25(1): 62-73.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


48 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ROBOTIK REHABILITASYONA GEREK VAR MI?
NE KADAR FARK YARATIYOR?
Dr. Haydar GÖK

N
örorehabilitasyon günümüzde halen büyük de değerlendirme amaçlı kullanılabilmektedir. Robotik
oranda insan gücüne dayanmaktadır. Bu yak- sistem gerçek zamanlı olarak hastanın performansı hak-
laşımın fiziksel kapasite, zaman ve bütçe açı- kında geri bildirim vermekte, böylece hem hasta hem
sından önemli sınırlılıkları bulunmaktadır. Ayrıca inme de fizyoterapistin yürüme performansını değerlendir-
sonrası hastaların önemli kısmında üst ekstremitede ka- mesine olanak sağlamaktadır. Alt ekstremitede robotik
lıcı motor kayıplar görülmektedir. Buradan yola çıkarak rehabilitasyona yönelik çok sayıda araştırma yapılmış
motor iyileşmeyi arttırmak amacıyla robotların nöro- olmasına rağmen halen cevaplanmayı bekleyen soru-
rehabilitasyonda kullanımı ilk defa 1980’lerde günde- lar bulunmaktadır; (1) En etkili yürüme eğitimi süresi
me gelmiştir. 1990’larda robotların faydalı olabileceği ve sıklığı nedir?, (2) İnme veya omurilik yaralanması
öne sürülmüştür. Bugün robotik sistemler başta inme sonrası robotik yürüme eğitimi için en uygun dönem
sonrası hemipleji olmak üzere, omurilik yaralanması, nedir? (3) Robotun sağladığı yararlar uzun etkili ve ka-
travmatik beyin yaralanması ve serebral palsi rehabili- lıcı mıdır? (4) Robot yardımlı yürüme eğitiminin tedavi
tasyonunda yaygın olarak kullanılmaktadır. maliyeti insan gücüne dayalı manuel rehabilitasyon
Robotların üst ekstremite rehabilitasyonunda kullanı- yaklaşımına göre daha düşük müdür?
mı alt ekstremiteden daha sonraya denk gelmektedir.
İnmeli hastalarda yoğun, tekrarlı ve beceri yönelimli Robotik Rehabilitasyonda Sanal Gerçeklik (VR)
egzersizin nöroplastisite ve motor iyileşmeyi daha Kullanımı
fazla arttırdığı gösterilmiştir. Benzer durum omurilik
Motivasyon ve dikkatin nöroplastisiteyi uyarmak yolu
yaralanmalı hastaların rehabilitasyon sürecinde de
ile tedavinin başarısını etkileyen iki önemli anahtar
gözlenmiştir. Bu açıdan bakıldığında, robotların daha
olduğu gösterilmiştir. VR sistemleri fonksiyonel, motive
yoğun, tekrarlı ve beceri yönelimli farklı egzersizlere
edici ve amaca uygun multimodal bir ortam sunmak-
imkan vermesi ve hastanın kapasitesini objektif olarak
tadır. Bu ortam sayesinde, hastalar gerçek hayatta
değerlendirebilmesi nedeniyle manuel temelli egzersiz
gerçekleştirilmesi zor hatta imkansız olan duyusal ve
yaklaşımına göre daha avantajlı oldukları söylenebi-
motor deneyimleri bizzat kendisi yaşayabilmektedir.
lir. Hemiplejik üst ekstremiteye yönelik geliştirilen ilk
Gerçek zamanlı olarak sanal görüntü ve nesneler ile
sistemler (MIT-Manus©, MIME- Mirror-image Motion
etkileşime girebilmektedir. VR sistemleri denge rehabili-
Enabler©, GENTLE/s©) daha ziyade omuz ve dirsek ha-
tasyonunda, hemiplejik hastaların alt ve üst ekstremite
reketlerini geliştirmeyi hedeflemekteydi. Daha sonraları
motor rehabilitasyonunda, kognitif rehabilitasyonda ve
ise distal yaklaşım ön plana çıkmıştır. Bu sistemler uçta
etkili robotlar (end-effector) olarak kabul edilmektedir. omurilik yaralanmalı hastaların rehabilitasyonunda kul-
2000’li yıllarında ortalarında ise insan uzvunu taklit lanılmaktadır. Sanal gerçekliğin nörorehabilitasyondaki
eden ve ekseni eklem eksenleri ile örtüşen ekzoiskelet kullanımına ilişkin çalışmalardan elde edilen veriler
adı verilen robotlar geliştirilmiştir. Ekzoiskelet robotlar genelde olumludur. Halen cevaplanması gereken bazı
daha fazla eklem hareketine olanak vermekte ve iste- sorular bulunmaktadır; (1) Sanal ortamda elde edilecek
nilen kas gruplarının çalıştırılmasını sağlayabilmektedir. motor kazanımlar bireyin gerçek hayattaki işlevselliğine
ne oranda yansımaktadır? (2) VR sistemlerin yarattığı
Alt ekstremite rehabilitasyonunda kullanılan robotlar
rehabilitasyon ortamı ne kadar gerçeğe yakındır?
vücuda dışarıdan bağlanan ve otomatik olarak ha-
reket ettirilen bir elektromekanik ortez (ekzoiskelet)
şeklinde (örn. Ekso©, ReWalk©, Indego©). veya yürüme Sonuç
hareketlerini simüle eden bir elektromekanik ayak Nörorehabilitasyon alanında bugüne kadar yapılan araş-
platformu şeklinde uçta etkili (end-effector) robotlar tırmalardan elde edilen verilere dayanarak varılabilecek
(örn. Locomat©, Robogait©) olabilmektedir. Bu ci- sonuçlar şöyle özetlenebilir; 1) Robot yardımlı rehabili-
hazlarda bulunan sensörler yer değiştirme, hız, ivme tasyon geleneksel yöntemlere alternatif değil yardımcı
ve kuvvet gibi parametreleri ölçebilmektedir. Ölçülen bir yöntem olarak görülmelidir, 2) Rehabilitasyon amaçlı
parametreler rehabilitasyon sürecinde hem eğitim, hem robotların geliştirilmesindeki temel zorluk mühendislikten

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


49 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

değil robot teknolojisi için hedef bir model veya kıyas- mümkün olacaktır; 5) Nörorehebilitasyon sürecinde
lama amaçlı altın standart bulunmamasından kaynak- robotların etkinliğini değerlendiren araştırmalardan elde
lanmaktadır, 3) Temelde elektromekanik yapıda olan edilen bulgular çelişkilidir. Dolayısı ile üzerinde durul-
sistemler yakın gelecekte sanal gerçeklik ve yapay zeka ması gereken konu etkinlik değil hangi hastanın hangi
destekli gerçek robotlara dönüşecektir, 4) Egzoiskeletlerin dönemde hangi sistemden daha çok fayda göreceğinin
yaygın kullanımı giderek daha hafif ve ucuz olmaları ile belirlenmesidir.

Kaynaklar 5. Colombo R, Pisano F, Micera S, Mazzone A, Delconte C, Carroz-


za MC, et al. Assessing mechanisms of recovery during robot-aided
1. Iosa M, Morone G, Cherubini A, Paolucci S. The Three Laws of Neu-
neurorehabilitation of the upper limb. Neurorehabilitation and Neu-
rorobotics: A Review on What Neurorehabilitation Robots Should
Do for Patients and Clinicians. J Med Biol Eng 2016; 36:1–11. ral Repair. 2008;22(1):50-63.

2. Murphy TH, Corbett D. Plasticity during stroke recovery: from syn- 6. Weiss PL, Rand D, Katz N, Kizony R. Video capture virtual reality as
apse to behaviour. Nature Reviews Neuroscience. 2009;10(12):861- a flexible and effective rehabilitation tool. Journal of Neuroengineer-
72. ing and Rehabilitation. 2004;1(1):12.
3. Fouad K, Tetzlaff W. Rehabilitative training and plasticity following 7. Weber LM, Stein J. The use of robots in stroke rehabilitation: A nar-
spinal cord injury. Experimental Neurology. 2012;235(1):91-9. rative review. NeuroRehabilitation. 2018; 43:99–110.
4. Lunenburger L, Colombo G, Riener R. Biofeedback for robotic gait 8. Mehrholz J, Thomas S, Kugler J, Pohl M, Elsner B. Electromechan-
rehabilitation. Journal of Neuroengineering and Rehabilitation. ical-assisted training for walking afer stroke. Cochrane Database of
2007;4:1. Systematic Reviews 2020, Issue 10. Art. No.: CD006185.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


50 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
COVID 19 HASTALIĞINDA REHABILITASYON
NE ZAMAN? KIM TARAFINDAN?
Prof. Dr. F. Figen AYHAN
Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Medicana
International Ankara Hastanesi, Ankara

31 Aralık 2019’da, Çin’in Wuhan şehrinde bilinmeyen müdahaleleri hastaya fayda sağlar? Rehabilitasyon
bir nedeni olan pnömoni vakaları hakkında WHO hizmetlerinin nasıl değişmesi gerekecek? Burada reha-
tarafından bilgi verildi. 7 Ocak 2020’de Çinli yetkililer bilitasyonun kanıta dayalı müdahaleler anlatılacaktır.
tarafından neden olarak yeni bir koronavirüs tespit COVID-19’un etkisi, hızla ortaya çıkmasından, yoğun
edildi ve geçici olarak ‘2019-nCoV’olarak adlandırıldı. bakıma ihtiyaç duyan insan sayısından ve kliniği hak-
Koronavirüsler (CoV), soğuk algınlığından daha ciddi
kındaki bilgi eksikliğinden kaynaklandı (1). COVID-19
bozukluklara kadar hastalıklara neden olan geniş bir
hastalarında solunum yetmezliği, aşırı immünolojik ya-
virüs ailesidir. Yeni bir koronavirüs (nCoV), insanlar-
nıt ve pıhtılaşma bozuklukları, böbrek yetmezliği ve mi-
da daha önce tanımlanmamış yeni (novel) bir suştur.
yokardit dahil olmak üzere birçok klinik sorun gösterdi.
Bu yeni virüs daha sonra ‘COVID-19 virüsü’ olarak
adlandırıldı. 11 Mart 2020’de, Çin dışındaki vaka Rehabilitasyon tıpkı tıbbi bakım gibi bir problem çözme
sayısındaki hızlı artış, DSÖ salgının bir pandemi ola- sürecidir ve etkililiğini destekleyen pek çok kanıta sahip-
rak nitelendirilebileceğini duyurmasına yol açtı. Evde tir. Hastanın temel problemlerinin ve endişelerinin ne
kalma uyarıları (ve sadece COVID-19 hastaları ve olduğunu keşfetmeyi ve nasıl ortaya çıktıklarını ve nasıl
kronik hastalar için değil, sağlıklı yaşlılar ve çocuklarda iyileştirilebileceklerini anlamayı amaçlayan bir teşhis
karantina), sosyal mesafeyi korumak, sık el yıkamak, süreci (değerlendirme) ile başlar. Bu değerlendirme, bir
cerrahi maske takmak, sağlık profesyonellerinin kişisel çerçeve olarak bütüncül biyopsikososyal hastalık mo-
koruyucu ekipman kullanması ve sağlıkçıları korumak deli kullanılarak yapılır ve genellikle uygun uzmanlığa
gibi bazı önemli önlemler ve faydalı aktiviteler günlük sahip multidisipliner bir ekip gerektirir.
yaşantımıza dahil oldu. Etkili rehabilitasyon müdahaleleri, tüm koşullarda aynı
COVID-19 pulmoner, nörolojik, immuolojik, kardiyo- olan beş kategoriye ayrılır. Bu nedenle, COVID-19
vasküler gibi farklı sistemik tutulumlarla seyredebil- sonrası hastalar için de etkili olan kanıta dayalı rehabi-
mektedir. Birçok hasta miyalji-artralji tanımlamakta litasyon müdahaleleri verilebilir. COVID-19 rehabilitas-
ve hastalık myokardit, miyozit ve sarkopeni gibi kas yonunda müdahaleler beş kategoriye ayrılabilir:
problemlerine de neden olabilmektedir. Uzun süreli 1. Kardiyo-respiratuvar işi artıran genel egzersiz
immobilize hastalarda ise sekonder komplikasyonlar 2. Fonksiyonel faaliyetlerin tekrarlanan uygulaması
gözlenmektedir. Hastalığın hafif formları sekelsiz iyileşe- 3. Psiko-sosyal terapiler
bilmekle birlikte, uzun dönem etkiler ve organ yetmez-
4. Kendi kendini yönetmeye vurgu yapan eğitim
liklerinin boyutu, henüz çok net değildir. Hastalıklara
5. Hastanın önceliklerine, ihtiyaçlarına ve hedeflerine
bağlı gelişebilecek organ yetersizliğini ve engelliliği
göre uyarlanmış, biyopsikososyal hastalık modelinin
azaltmak, rehabilitasyonun en önemli amaçlarındandır.
tüm alanlarını kapsayan (gerekirse) ve devam edi-
Pandemi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) alanın-
lip edilmeyeceğini, değiştirilip değiştirilmeyeceğini
da; yatan ve ayaktan poliklinik hastalarına sunulan hiz-
metin değişime uğraması, FTR hekiminin pandemi ser- veya terk edilip edilmeyeceğini belirlemek için ya-
vis ve polikliniklerinde üstlendikleri farklı sorumluluklar, rarları ve zararları açısından düzenli olarak değer-
hastalığın subakut ve kronik dönemde gerektirebileceği lendirilen bir dizi özel eylem.
FTR ihtiyacı, telerehabilitasyonun artan değeri, sağlık Ağustos 2021’de Avrupa ve Kuzey Amerika’daki on bir
çalışanının enfeksiyondan korunma tedbirleri ile gere- farklı ülkeden bir grup Fiziksel Tıp ve rehabilitasyon uz-
ken yeni düzenlemeler, sosyal izolasyonda sağlığı ko- manı, COVID-19 hastalarıyla başa çıkma konusundaki
rumayı teşvik edici önerilerin oluşturulması ve devam klinik deneyimlerini ve rehabilitasyon hizmetlerinin
eden pandemi sürecinde COVID-19 semptomlarını yeniden düzenlenmesini nasıl yönettiklerini paylaştı
tanıma ve hareket sistemi sorunlarının ayırıcı tanısında (2). Buna göre şiddetli ve kritik formların en önemli
yer verme bilincinin oluşması gibi sonuçlar yaratmıştır. sekelleri: 1) solunum; 2) bilişsel, santral ve periferik sinir
COVID-19’dan sonra rehabilitasyona ihtiyaç duyan sistemi; 3) kondisyon kaybı; 4) kritik hastalık miyopati
hastalar nasıl tanımlanmalıdır? Hangi rehabilitasyon ve nöropatisi; 5) disfaji; 6) eklem sertliği ve ağrısı; 7)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


51 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

psikiyatrik olarak listelendi. Bu rehhberde COVID-19 gerekti, buna saygı duyuyoruz. Rollerimiz çok değerli.
için rehabilitasyona kabul kriterleri: Ve belki de normalleşme döneminde ertelenen hasta-
• COVID-19 tanısından itibaren 7 gün geçmesi; lar nedeniyle ortalamanın üzerinde çalışmak zorunda
• ateşsiz ve ateş düşürücü ilaç olmadan en az 72 saat kalıyoruz. Güncel rehabilitasyon yayınlarını okuyarak
geçmesi; biriken kanıtlara göre yeni derlemeler de hazırlayacağız.
• kararlı solunum sayısı ve O2 satürasyonu; COVID-19, rehabilitasyon dahil tüm sağlık hizmetleri-
• stabilitenin klinik ve / veya radyolojik kanıtı (BT ne meydan okudu ve en az birkaç yıl boyunca bunu
veya akciğer ultrasonu) olarak özetlendi. yapmaya devam edecek. COVID-19, hızlı değişim ve
Ülkemizde Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon adaptasyonu hızlandırdı. Rehabilitasyona gösterilen
Derneği (TFTRD) COVID-19 Çalışma Grubunu pan- ilgide uzun süredir ihtiyaç duyulan bir değişikliği hızlan-
demiden hemen sonra 30 Mart 2020’de kurmuştur. dırabilir ve şu anda parçalı, verimsiz bir şekilde çalışan
COVID-19 web portalı da TFTRD ve bu çalışma kaynakların daha verimli ve etkili kullanımına izin ver-
grubunun üyeleri tarafından FTR uzmanları için tasar- mek için çok daha iyi bir organizasyona ve finansman
lanmıştır. TFTR COVID-19 Çalışma Grubu olarak FTR sistemine yol açabilir. Bu, tüm hastalara ve sağlık hiz-
uzmanları için 15 bölümlük bir kitap şeklinde yoğun metinin tüm bölümlerine fayda sağlayacaktır.
bakım sonrasından başlayıp tele-rehabilitasyonu kapsa-
yacak bir kitap yayınladık (3). Yanı sıra dernek web si- Kaynaklar
1. Wade DT. Rehabilitation after COVID-19: an evidence-based ap-
temizde günlük pratiklerde kullanmak için hem egzersiz
proach. Clin Med (Lond). 2020 Jul;20(4):359-365. doi: 10.7861/
föyleri hem de yoğun bakımdan ev egzersizlerine kadar clinmed.2020-0353.
farklı içeriklerde videolar hazırladık (4,5). 2. Carda S, Invernizzi M, Bavikatte G, Bensmaïl D, Bianchi F, Deltombe
FTR uzmanları olarak COVID-19 pandemisinin bu kri- T, et al. COVID-19 pandemic. What should physical and rehabili-
tation Medicine specialists do? a clinician’s perspective. Eur J phys
tik anında hastalarına bakım vermekte kararlıyız. DSÖ, rehabil Med 2020;56:515-24.
Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı’ndan gelen görevler 3. Ayhan FF, Demirbağ Kabayel D, editörler. COVID-19 Pandemisi ve
göz önüne alındığında artık bir mesaj olarak ‘her za- Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri;
mankinden farklı bir işimiz’ var. Bazı doktorların salgın- 2020.
da acil ihtiyaçları karşılamak için rollerini değiştirmeleri 4. https://www.tftr.org.tr/covid19/video.html

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


52 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
COVID-19 SIRASINDA VE SONRASINDA
AĞRI YÖNETİMİ
Doç. Dr. Sevil OKAN

A
ğrı, COVID-19’a eşlik eden yaygın bir semp- kullanımından kaçınılmamalıdır. NSAİİ’ler, özellikle
tomdur. Hastalığa bağlı olarak miyalji ve / veya yaşlı hastalarda (> 65 yaş), daha önce komplike
artralji (%14,8), boğaz ağrısı (%13,9) ve baş ülserleri olan hastalarda ve eşzamanlı antikoagülan,
ağrısı (%13,6) semptomları bildirilmiştir. Bunu yanı aspirin veya steroid alan hastalarda, artmış gastroin-
sıra COVID-19 enfeksiyonu sırasında öksürüğe bağlı testinal kanama riski ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle
olarak da baş ağrısı, servikal / lomber ağrı, siyatalji antikoagülasyona başlanan COVID-19 hastalarında
gibi önceden var olan ağrılar şiddetlenebilir ve bu has- NSAİİ’lerden tamamen kaçınılmalıdır. COVID-19 ile
taların analjezik gereksinimlerini artırabilir. COVID- ilgisi şu anda hala belirsiz olsa da, opioidlerin immun-
19’dan sonra yeni gelişen uzun vadeli semptomların supresan potansiyelleri ile enfeksiyonların sıklığında
riski hakkında ise çok daha az şey bilinmektedir. ve ciddiyetinde olası bir artış riskine sahip olduğu
Uzamış COVID’ de genellikle kronik ağrıyı da içeren
kabul edilmektedir. Opioidler arasında, buprenorfin,
kalıcı belirtiler görülebilmektedir. Kronik ağrı; psikolo-
enfeksiyonlara yatkınlığı olan immunsupresif veya
jik stres, viral enfeksiyonun kendisi veya yoğun bakım
yaşlı hastalarda en güvenli seçenek gibi görünürken,
ünitesine (YBÜ) yatışın sonuçlarıyla ilişkili olarak orta-
morfin ve fentanil immunsupresan etkilerinin fazlalığı,
ya çıkabilir. Bunların yanı sıra, COVID-19’ da doğru-
dan sinir sistemi invazyonu veya postviral immün re- yan etki ve bağımlılık potansiyeli nedeniyle önerilme-
aksiyonlar sonucunda periferik veya santral nörolojik mektedir. Tramadol ve oksikodon ikinci bir seçenek
komplikasyonlar da görülebilir. Nöropatik ağrı dolaylı olarak kullanılabilir. Genel uygulama kurallarına göre,
olarak YBÜ’de kalış veya SARS-CoV-2’nin kendisin- aktif enfeksiyonu olan kişilere steroid enjeksiyonu
den kaynaklanabilir. Akut dönemde nöropatik ağrı düşünülmemelidir. Post-COVID 19 dönemde basit
sıklığı %2,3 olarak rapor edilmiştir. Ağrının değerlen- analjezi, aktivite modifikasyonu, uygun olduğunda
dirilmesi için altın standart, görsel analog ölçek (VAS) splintleme, fizik tedavi modaliteleri ve ilk adım ola-
sayısal değerlendirme ölçeği (NRS) gibi hastanın öz rak egzersiz önerilebilir. Steroid enjeksiyonu yalnızca
değerlendirmesine dayalı araçlardır. Yoğun bakım üni- ilk basamak tedavilere yanıt alınamadıysa, şiddetli
tesine kabul edilen, mekanik ventilatörde ve sedasyon ağrı ve özürlülük mevcutsa ve semptomlar iyilik
uygulanan entübe hastalarda ağrıyı değerlendirmek hali üzerinde olumsuz etkiye sahipse düşünülebilir.
zorlaşmaktadır. Bu nedenle, ağrıyı kendi kendine Steroidlere ihtiyaç duyulursa, mümkün olan en kısa
bildiremeyen hastalarda, Davranışsal Ağrı Ölçeği, süre için mümkün olan en düşük dozu kullanılmalıdır.
Yoğun Bakım Ağrı Gözlem Ölçeği gibi davranışsal ağrı Nöropatik ağrı tedavisinde, gabapentinoidler (ga-
değerlendirme ölçeklerinin kullanılması önerilmekte- bapentin ve pregabalin), antidepresanlar (serotonin
dir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ağrı tedavisinde ilk ve noradrenalin geri alım inhibitörleri veya trisiklik
basamaka parasetamolü önermektedir. COVID-19’ antidepresanlar), tramadol ve topikal ajanlar (lidokain
da da parasetamol analjezik ve antipiretik olarak ilk ,kapsaisin) kullanılmaktadır. Bunlar COVID-19 sonra-
önerilen tedavi seçeneğidir. Bununla birlikte, yüksek sında da verilebilir. SARS-CoV-2’ye bağlı nöropatinin
doz parasetamolde karaciğer toksisitesi nedeniyle dik- tedavisinde gabapentinin etkisini değerlendiren az sa-
katli olunmalıdır. Non-Steroid antiinflamatuar ilaçların
yıda çalışma vardır. COVID-19 sırasında ve sonrasın-
(NSAİİ) anjiyotensin dönüştürücü enzimlerle (ACE)
da kronik ağrının yönetimi için psikolojik danışmanlık
etkileşimi nedeniyle NSAİİ kullanımı ile COVID-19
da oldukça önemlidir. Bilişsel-davranışçı terapi, kronik
insidansı artışının ilişkili olduğu öne sürülmüştür.
ağrısı olan hastalar için psikolojik bir müdahale olarak
NSAİİ’lerin enfeksiyon semptomlarını maskelediği ve
tanıyı geciktirdiği belirtilmiştir. Bununla birlikte, son- önerilmektedir.
raki araştırmalar, anti-enflamatuar ilaç kullanımı ile COVID-19 sırasında ve sonrasında ağrının tedavisi için
artan COVID-19 enfeksiyonları arasında gerçek bir her hasta, mevcut bilgilere ve daha da önemlisi hasta-
ilişki bulamamıştır. DSÖ, sonraki araştırmalar ve kıla- nın durumuna ve komorbiditelerine dayalı bireysel bir
vuzlara göre mevcut kanıtlara dayanarak NSAİİ’lerin yaklaşımla tedavi edilmelidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


53 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 8. Russell B, Moss C, Rigg A, Van Hemelrijck M. COVID-19 and treat-


ment with NSAIDs and corticosteroids: should we be limiting their
1. Drożdżal S, Rosik J, Lechowicz K et al. COVID-19: Pain manage-
use in the clinical setting? Ecancermedicalscience. 2020;14:1023.
ment in patients with SARS-CoV-2 infection—molecular mecha-
nisms, challenges, and perspectives. Brain sciences. 2020;10(7):465. 9. Shanthanna H, Strand NH, Provenzano DA et al. Caring for patients
with pain during the COVID-19 pandemic: consensus recommen-
2. Gélinas C, Fillion L, Puntillo KA, Viens C, Fortier M. Validation of
dations from an international expert panel. Narouze S Anaesthesia.
the critical-care pain observation tool in adult patients. Am J Crit
2020;75(7):935-944.
Care. 2006;15(4):420-7.
10. Sun W, Gao H, Luo Y et al. Management of Immunity Alteration-In-
3. Kakodkar P, Kaka N, Baig MN. A Comprehensive Literature Review
duced Chronic Pain During the Coronavirus Disease-2019 (COV-
on the Clinical Presentation, and Management of the Pandemic
ID-19) Pandemic. Frontiers in microbiology. 2020;11:572318.
Coronavirus Disease 2019 (COVID-19). Cureus. 2020;12(4):e7560.
11. The British Pain Society Pain Management during COVID-19 Viral
4. Kotfis K, Zegan-Barańska M, Szydłowski Ł, Żukowski M, Ely EW.
Infection. [(accessed on 10 March 2021)]; Available online: https://
Methods of pain assessment in adult intensive care unit patients - Pol-
www. britishpainsociety. org/static/uploads/resources/files/Pain_
ish version of the CPOT (Critical Care Pain Observation Tool) and BPS
Management_during_COVID-19_viral_ infection.pdf.
(Behavioral Pain Scale). Anaesthesiol Intensive Ther. 2017; 49(1):66-72.
12. WHO. Report of the WHO-China Joint Mission on Coronavirus
5. Management of patients with musculoskeletal and rheumatic con-
Disease 2019 (COVID-19) World Health Organization; Geneva,
ditions who: are on corticosteroids; require initiation of oral/IV cor-
Switzerland: 2020.
ticosteroids; require a corticosteroid injection. 16 June 2020. © BSR
BOA BASS RCGP BSIR FPM BPS 13. World Health Organization The Use of Non-Steroidal Anti-Inflam-
matory Drugs (NSAIDs) in Patients with COVID-19. [(accessed on
6. Nadine A, Valéria M, Didier B. Potential for increased prevalence
5 March 2020)]; Available online: https://www.who.int/news-room/
of neuropathic pain after the COVID-19 pandemic, PAIN Reports.
commentaries/detail/the-use-of-non-steroidal-anti-inflammatory-
2021;6(1):e884.
drugs-(nsaids)-in-patients-with-covid-19.
7. National Health Service. Clinical guide for the management of pa-
tients with musculoskeletal and rheumatic conditions on corticos-
teroids during the coronavirus pandemic, 2020.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


54 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
COVID-19 VE EGZERSİZ
Dr. Merve Damla KORKMAZ
İstanbul S.B.Ü. Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul

F
iziksel aktivite, iskelet kasları tarafından üretilen açık ise, multidisipliner olarak ekibin kararına göre uzun
ve enerji harcamayı gerektiren herhangi bir yatışlarda solunum kasları güçlendirme egzersizlerine
vücut hareketidir. Egzersiz, vücudun kondisyo- başlanabilir. Yatak içinde aktif EHA egzersizleri ve
nunu sağlamak amacıyla planlanan, yapılandırılan ve GYA yapması önerilir. Ciddi hastalık döneminde, vital
tekrarlayan fiziksel aktivitelerdir (1). 1 MET(metabolic kapasiteyi arttırmak amacıyla torasik ekspansiyon eg-
equivalant of task)= 1 cal/kg/h veya 3.5 mL/kg/dk’dır. zersizleri ve yatak içinde aktif mobilizasyon egzersizleri
1.5 MET üzerindeki vücut hareketleri fiziksel aktivite yapılması önerilir (11). Hafif hastalığı olan akut fazdaki
olarak adlandırılır. Egzersiz reçetesinde aktivitenin türü, hastalar, minimum fonksiyonel kapasiteyi sürdürmek
yoğunluğu (Hafif: 3MET, Orta: 3-5.9 MET, Şiddetli > 6 için hafif yoğunluklu egzersizler yapmaya teşvik edil-
MET) ve süresi önemlidir (1,2). melidir (10,11).
Fiziksel aktivite neden önemli?: Fiziksel inaktivite Post-Covid egzersiz: Egzersize geri dönüşte hızlı
ve sedanter yaşam; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne bir dönüş yerine kontrollü program oluşturulması
göre küresel ölümler için 4. sıradaki risk faktörüdür iyileşmenin sağlanmasında önemlidir. Hafif hastalık
(%6). Bunun önlenmesi için DSÖ, >150 dk/hafta geçirmiş kişilerde 7 gün boyunca >3 MET egzersiz
orta-şiddetli yoğunlukta fiziksel aktivite veya >75 yapmaktan kaçınmak önerilmektedir. Şiddetli bo-
dk/hafta şiddetli yoğunlukta fiziksel aktivite yapmayı ğaz ağrısı, vücut ağrıları, nefes darlığı, göğüs ağrısı
önermektedir (1,3). Egzersiz, genel kardiyovasküler semptomları olan hastalarda semptomlar kesildikten
riski azaltır, sistolik ve diyastolik kan basıncını düşü- 2-3 hafta sonrasına kadar >3 MET egzersizden ka-
rür. Metabolik sendrom ve insülin duyarlılığı üzerinde çınılmalıdır. Oksijen tedavisi duyan hastalara başlan-
olumlu etkileri vardır, lipid metabolizmasını düzenler. gıçta düşük yoğunluklu egzersizler verilmeli ve vital
Pnömoni ve influenzaya bağlı mortaliteyi azaltır ve bulgular monitorize edilmelidir. Egzersizde kademeli
mental iyilik sağlar (4,5). artış semptomlar gözetilerek yapılmalıdır. Hastalık
Covid-19 ve Egzersiz / İmmüniteye etkisi: SARS- seviyesine bakılmaksızın hastalar kardiyak etkilenim
CoV-2 virüsü ile enfekte olduktan sonra; NK hücrelerde açısından değerlendirilmelidir. Kardiyak patoloji mev-
ve lökositte azalma, CD4 ve CD8 T hücre sayısında cutsa spesifik duruma uygun kardiyak rehabilitasyon
azalma, enfeksiyondan 7-10 gün sonra Ig G artışı (B programı planlanmalıdır (9,12).
lenfosit upregülasyonu), proinflamatuar sitokin üreti- Covid-19’da evde egzersiz önerileri: Pandemi
minde(TNF-α, IL2, IL6, IL1β, IL8, IL17) artış ve çoklu döneminde evde ya da nispeten sakin, açık hava
organ yetmezliği meydana gelir. Hafif-orta yoğunluklu alanlarında sportif faaliyetler, spor salonlarının yerini al-
egzersiz ile tablo tersine dönmektedir (6,7). Egzersizle maktadır (2,13). Spor ekipmanları kullanılarak (Mirror,
indüklenen immunmodulasyon; egzersizin yoğunluğu, Zwift, Tonal, Peloton) ya da ekipmansız uygulamalar
süresi ve sıklığı ile ilgilidir. İnsan ve hayvan modellerin- (Aaptiv, Nike training club, Zombies Run), akıllı saatler
de uzun süreli ve /veya yoğun egzersiz (>2 h ve/veya ya da giyilebilir diğer cihazlardan faydalanarak yapılan
MaxVO2 >%80) üst solunum yolu enfeksiyonuna karşı egzersizlerle yoğunluğu ve bunun vücut üzerindeki
duyarlı hale getirmektedir (5,7,8,9). etkilerini gözlemleme mümkün olmaktadır. Açık hava
egzersizleri için; hızlı yürüme sırasında 5 m, koşma sı-
Covid-19 ve Egzersiz rasında ise 10 m mesafeye dikkat edilmeli, yürüyüş es-
Covid enfeksiyonu sırasında egzersiz: Kritik has- nasında önünde bulunan kişi ile en az 1.5 m mesafede
talık döneminde; hastanın bilinci kapalı ise aktif mo- bulunulmalı, maske takımının zorunlu olduğu hallerde
bilizasyon ve solunum egzersizleri zorunlu değildir, nefes almayı zorlaştırmayacak maskelerin seçimi ya da
kontraktür ihtimaline karşı pasif eklem hareket açıklığı sakin alanlarda arada bir maskeyi açarak derin nefes
egzersizleri ya da splintleme yapılabilir. Hastanın bilinci almak gerekmektedir (13).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


55 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 7. Leandro CG, Ferreira E Silva WT, Lima-Silva AE. Covid-19 and
Exercise-Induced Immunomodulation.  Neuroimmunomodulation.
1. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/physical-activity
2020;27(1):75-78.
2. Ricci F, Izzicupo P, Moscucci F, et al. Recommendations for Physical
Inactivity and Sedentary Behavior During the Coronavirus Disease 8. Nieman DC. Coronavirus Disease-2019: a tocsin to our aging, unfit,
(COVID-19) Pandemic. Front Public Health. 2020;8:199. Published corpulent, and immunodeficient society. J Sport Health Sci. 2020.
2020 May 12. 9. Barker-Davies RM, O’Sullivan O, Senaratne KPP, et al. The Stanford
3. Schwendinger F, Pocecco E. Counteracting Physical Inactivity Hall consensus statement for post-COVID-19 rehabilitation.  Br J
during the COVID-19 Pandemic: Evidence-Based Recommenda- Sports Med. 2020;54(16):949-959.
tions for Home-Based Exercise.  Int J Environ Res Public Health. 10. Felten-Barentsz KM,et al. Recommendations for Hospital-Based
2020;17(11):3909. Published 2020 Jun 1. Physical Therapists Managing Patients With COVID-19. Phys Ther.
4. Dwyer MJ, Pasini M, De Dominicis S, Righi E. Physical activity: Ben- 2020 Aug 31;100(9):1444-1457.
efits and challenges during the COVID-19 pandemic. Scand J Med
11. Righetti RF,et al. Physiotherapy Care of Patients with Coronavirus
Sci Sports. 2020;30(7):1291-1294.
Disease 2019 (COVID-19) - A Brazilian Experience. Clinics (Sao
5. da Silveira MP, da Silva Fagundes KK, Bizuti MR, Starck É, Rossi RC, Paulo). 2020 Jun 22;75:e2017
de Resende E Silva DT. Physical exercise as a tool to help the immune
system against COVID-19: an integrative review of the current liter- 12. Kennedy FM, Sharma S. COVID-19, the heart and returning to
ature. Clin Exp Med. 2021;21(1):15-28. physical exercise. Occup Med (Lond). 2020;70(7):467-469.
6. Abdelbasset WK. Stay Home: Role of Physical Exercise Training in 13. Nyenhuis SM, Greiwe J, Zeiger JS, Nanda A, Cooke A. Exercise and
Elderly Individuals’ Ability to Face the COVID-19 Infection. J Im- Fitness in the Age of Social Distancing During the COVID-19 Pan-
munol Res. 2020;2020:8375096. Published 2020 Nov 28. demic. J Allergy Clin Immunol Pract. 2020;8(7):2152-2155.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


56 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ARAŞTIRMA VE KLINIK UYGULAMA ALANI
OLARAK TAMAMLAYICI TIP
Dr. Fatma Nur KESİKTAŞ

B
iyomedikal bilimlerin baskın olduğu Batı ülke- eksikliği gibi. Gerek tamamlayıcı tıp gerekse kanıta da-
lerinde alternatif veya tamamlayıcı tedavilerin yalı tıpta ortak üç ana bariyer ‘’erişim” “yeterlilik” ve ön
kullanımı giderek artmıştır [1, 2]. Dünya Sağlık yargı” dır. Aslında bu durum diğer sağlık uygulamala-
Örgütü (DSÖ) “tamamlayıcı tıp yöntemleri ” kullanan rında da benzerdir. [11,12].
Avrupa da 100 milyon kullanıcı hesaplamıştır [3, 4]. Ülkemizde, tamamlayıcı tıp uygulamaları açısından
Amerika birleşik devletlerinde (ABD) 33.2 milyon
bakıldığında, uygulayıcı kadar araştırıcının olmadığı
yetişkin ve çocuk tamamlayıcı tıp kullanmıştır [5].
bilinen bir gerçektir. Özellikle plasebo ve nosebo kav-
Ülkemizde de 1990 lı yıllardan sonra giderek artan bir
ramlarının bilimsel bir bakış açısıyla ele alınıp, tıp etiği
şekilde kullanılmaktadır.
ve tıp hukuku açısından irdelenmesi ve araştırmalar
Gelişmiş ülkelerde Tamamlayıcı tıp kullanımında artış yapılması kaçınılmaz görünmektedir [13].
ile beraber bunların etkinliğini göstermek için yeni bir
Öncelikli olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygula-
odak kanıta dayalı tıpta tamamlayıcı tıp yöntemleri
olmuştur[6,7]. ABD’de, Avustralya’da etkinliği ile ilgili malarının bilimsel yöntemlerle araştırmalarının yapıl-
derlemeler yapılmıştır [7,8]. Kanıta dayalı tıp açısın- ması ve tıp doktorlarına lisans süresinde ve mezuniyet
dan pek çok çalışma değerlendirilip birçoğu tanınır sonrası dönemde kanıta dayalı bilgiler eşliğinde uygu-
hale gelmiştir [9]. Giderek artan tanınırlığına rağmen lamalı bir şekilde öğretilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu
araştırmalarda eksik kalan eleştirilen yönler olmuştur, eğitimler sonucu yetkilendirilmiş kişilerin denetimli ola-
yazarlar araştırma yapmada bariyerler olduğunu ken- rak bu uygulamaları yapmalarının temin edilmesi, bun-
dileri de belirtmişlerdir [10]. Tamamlayıcı tıp araştırma ların dışında kalanların bu uygulamaları yapmalarının
konusunda bariyerler ile ilgili derlemeler yapılmaya engellenmesi gerekir. 2014 yılında 663 sayılı KHK’ye
başlanmıştır. Derleyicilere göre zorluklar iki ana grupta istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün bün-
toplanmıştır kapasite ve kültür; bunlarda alt gruplardan yesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları
oluşmuştur [11]. Araştırma yapma imkanına erişim, Daire Başkanlığı ihdas edilmiş olup, yönetmeliği de
araştırma yapma bilgisine sahip olma, pratik ile araştır- hazırlanmıştır. Ünite ve uygulama merkezlerinde yapı-
manın ilişkisini saptayacak eğitim eksikliği, kaynaklara labilecek uygulamalar 15 alt başlıkta toplanmıştır. Bu
erişim eksikliği, yayınlanmış araştırma çevirisine erişim konularda iyi düzenlenmiş çalışmalara ihtiyaç vardır.

Kaynaklar 8. Wardle J. Respecting science, respecting tradition: evidence-based


1. Frass M, Strassi R, Friehs H, Mullner M, Kundi M, Kaye A. Use and care in the integrative medicine professions. Aust J Herbal Med.
acceptance of complementary and alternative medicine among the 2015;27:47–55.
general population and medical personnel: a systematic review. 9. Nissen N, Weidenhammer W, Schunder-Tatzber S, Johannessen
Ochsner J. 2012;12:45–56. H. Public health Ethics for complementary and alternative Med-
2. Grace S. CAM practitioners in the Australian health workforce: icine. Eu J Integr Med. 2013. doi:http://dx.doi.org/10.1016/j.eu-
an underutilized resource. BMC Complement Altern Med. 2012; jim.2012.11.003.
doi:10.1186/1472-6882-12-205.
10. Fischer FH, Lewith G, Witt CM, Linde K, Von AK, Cardini F, et al.
3. World Health Organisation. WHO Traditional Medicine Strategy High prevalence but limited evidence in complementary and alter-
2014-2023.
native medicine: guidelines for future research. BMC Complement
4. Barnes PM, Bloom B, Nahin R. CDC National Health Statistics Re- Alternat Med. 2014; doi:10.1186/1472-6882-14-46.
port # 12. Complementary and Alternative Medicine Use Among
Adults and Children: United States, 2007, report no. 12. 11. Veziari Y. Matthew JL, Kumar S. Barriers to the conduct and appli-
cation of research in complementary and alternative medicine: a
5. Clarke TC, Black LI, Stussman BJ, Barnes PM, Nahin RL. Trends in
systematic review. BMC Complementary and Alternative Medicine
the use of complementary health approaches among adults: United
(2017) 17:166
States. Natl Health Stat Rep. 2015;10:16.
6. Pan SY, Litscher G, Gao SH, Zhou SF, Yu ZL, Chen HQ, et al. His- 12. Bishen KA, Chhabra KG, Sagari S, Gupta P. Nationwide survey on
torical perspective of traditional indigenous medical practices: The barriers for dental research in India. J Pharm Bio Allied Sci. 2015.
current renaissance and conservation of herbal resources. Evid Based doi:10.4103/0975-7406.160017.
Complement Alternat Med. 2014; doi:10.1155/2014/525340. 13. Somer P, Lutz E. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönet-
7. National Institutes of Health. National Center for Complementary meliği’nin Hukuki ve Etik Açıdan Değerlendirilmesi Anadolu Klin-
and Integrative Health. http://nccih.nih.gov. iği, Ocak 2017; Cilt 22, Sayı 1

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


57 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
TANILI HASTALARDA KOMORBİD
DURUMLARIN YÖNETİMİ NASIL OLMALI?
Prof. Dr. Feyza ÜNLÜ ÖZKAN

S
pondiloartritler (SpA) ortak karakteristik özellik- böbrek fonksiyon bozuklukları, fibromiyalji, depresyon
leri olan kronik inflamatuar romatizmal hasta- ve maligniteler olarak sayılabilir. Osteoporoz ve kardi-
lıklardan oluşan heterojen bir hastalık grubudur. yovasküler morbiditenin içinde yer alan ateroskleroz ve
Bu ortak özellikleri nedeniyle diğer romatizmal has- hipertansiyon sistemik inflamasyon ve hareketsizlikle
talıklardan ayrılırlar. SpA’ların prototipi ve en büyük ilişkilendirilmektedir (5). Komorbiditelerden fibromi-
üyesi olan Ankilozan Spondilit (AS) başlıca aksiyel yalji ve depresyon tedavi yanıtlarında azalmaya neden
iskeleti etkileyerek, inflamatuar bel ağrısı, yapısal ve olmakta, tedavinin yönetiminde güçlüklere hatta biyo-
fonksiyonel yetersizlikle birlikte yaşam kalitesinde cid- lojik tedavi alan hastalarda gereksiz ilaç değişimlerine
di düzeyde azalmaya neden olur. SpA’ların ortak yol açabilmektedir. Non steroidal antiinflamatuar ilaçlar
özelliklerinden biri olan entezitle birlikte AS’de peri- gibi AS’nin medikal tedavisinde kullanılan ilaçların da
ferik eklem tutulumu da gözlenebilir. Periferik eklem renal ve gastrointestinal komorbiditelere neden olabi-
tutulumu alt ekstremitelerde daha sık olmak üzere, leceği akılda bulundurulmalıdır. AS’li olguların tedavisi
asimetrik ve oligoartiküler özelliktedir. AS’de aksiyel hastalığın mevcut semptom ve bulgularının (aksiyel,
ve periferik eklem hastalığına ek olarak SpA’ların or- periferik ve ekstraartiküler tutulumlar) yanında komor-
tak özelliklerini oluşturan ekstaartiküler tutulumlardan biditeler de göz önünde bulundurularak planlanmalıdır.
biri veya birkaçı da gözlenebilir. Akut anterior üveit, Hastalara komorbiditenin getirdiği ek yükler hastalık
psoriasis ve inflamatuar bağırsak hastalığını içeren bu aktivitesini, hayata katılımı, üretkenliği ve mortaliteyi
ekstraartiküler tutulumlar SpA hastalık grubunun ortak etkiler. Bu nedenle tüm AS hastaları komorbiditeler
özellikleridir, hastalıkların tanınmasında rol oynar ve açısından periyodik olarak sorgulanmalı, taranmalı ve
güncel klasifikasyon kriterlerinde yer almaktadır (1). saptanan durumlar ilgili uzmanlık dallarına konsülte
Daha az sıklıkta gözlenmekle birlikte yine SpA özelliği edilerek yol haritası çizilmelidir. Sonuç olarak AS’de
taşıyan aortit, kalp ileti bozuklukları ve amiloidoza bağlı gözlenen yapısal ve fonksiyonel kısıtlanmalarda aksi-
böbrek yetmezliği AS’deki diğer ekstraartiküler tutu- yel ve periferik eklem tutulumu kadar, ekstraartiküler
lumlar arasında yer alır (2). AS hastalarının %40’ında tutulum ve komorbiditelerin de rolü bulunmaktadır.
hastalığın seyri boyunca en az bir ekstraartiküler tutu- Ekstraartiküler tutulumlar ve komorbiditeler tedavi
lum gözlenmektedir (3). SpA’nın ortak bulguları olan seçimlerini de etkilemekte ve yönlendirmektedir, bu
ekstraartiküler tutulumların yanı sıra AS’ye eşlik eden
nedenle AS hastalarının tedavi ve takibinde multidisip-
başka hastalıklar da olabilir. SpA patofizyolojisinden
liner bir yaklaşım önemlidir.
bağımsız olarak AS’yle birlikte görülen diğer hastalık-
lar “komorbidite” olarak adlandırılır (4). Ancak şunu Kaynaklar
da belirtmek gerekir ki SpA’nın klinik özelliği olan eklem 1. Rudwaleit M et al. The Assessment of SpondyloArthritis Internation-
dışı bulguların ve komorbiditelerin ayrımı her zaman al Society classification criteria for peripheral spondyloarthritis and
net olarak yapılamayabilir. Örneğin AS’ye en sık eşlik for spondyloarthritis in general. Ann Rheum Dis. 2011 Jan;70(1):25-
eden durumlardan biri kardiyak kaynaklı sorunlardır 31. doi: 10.1136/ard.2010.133645.
ve ani ölüm geliştiğinde bu durumun ateroskleroz 2. Dougados M, Baeten D. Spondyloarthritis. Lancet 2011;377:2127–
37.
sonucu gelişen akut miyokart enfarktüsü sonucu mu,
3. Stolwijk C, van Tubergen A, Castillo-Ortiz JD et al. Prevalence of ex-
nadir olmakla birlikte SpA’nın klinik özelliklerinden aort
tra-articular manifestations in patients with ankylosing spondylitis:
yetmezliği/ileti bozukluğu sonucu mu olduğu ayrımını a systematic review and meta-analysis. Ann Rheum Dis 2015;74:65–
yapmak güç olabilir. Ayrıca komorbiditeler hastalığın 73.
seyri ile ilişkili olduğu kadar uygulanan ilaç tedavileriyle 4. Moltó A, Etcheto A, van der Heijde D, et al. Prevalence of comorbid-
de ilişkili olabilir. Bu nedenle AS’li bir hastanın yöneti- ities and evaluation of their screening in spondyloarthritis: Results
minde SpA’nın klinik özellikleri, komorbiditeler ve ilaç of the international cross-sectional ASAS-COMOSPA study. Ann
Rheum Dis 2016;75:1016–23.
yan etkilerinin tümü akılda bulundurulmalıdır.
5. Sizheng SZ. Prevalence and impact of comorbidities in axial spon-
AS’de gözlenen başlıca komorbiditeler kardiyovas- dyloarthritis: systematic review and meta-analysis. Rheumatology
küler hastalıklar, osteoporoz, kanser, enfeksiyonlar, 2020;59:iv47–iv57 doi:10.1093 rheumatology/keaa246

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


58 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ANKILOZAN SPONDILITTE RADYOLOJIK
PROGRESYON DURDURULABILIR MI?
Dr. Nurdan ORUÇOĞLU
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Romatoloji Bilim Dalı

A
ksiyel spondiloartrit (axSpA) konsepti modifiye faktörlerdir. Daha kısa hastalık süresi olan hastalar (≤5
New York kriterlerine göre radyografik sakro- yıl), daha uzun süreli hastalığı olanlara göre daha az
iliiti olan Ankilozan spondilit (AS) hastaları ve spinal progresyon göstermektedir. Bu da erken dönem-
sakroiliak eklemlerde tanısal radyografik değişikliklerin deki “fırsat penceresini” işaret etmektedir. Halen, kemik
bulunmadığı non-radyografik axSpA (nr-axSpA) hasta- oluşum yolaklarının, inflamasyonun baskın olduğu baş-
larını kapsayan omurganın inflamatuar bir hastalığıdır. langıç duraklama fazı sonrası tetiklenip tetiklenmediği
SpA’nın prototipi olan AS’deki inflamatuar aktivite net değildir.
omurgada belirgin değişikliklere yol açar. AxSpA’daki Önceki çalışmalarda tümör nekroz faktörü inhibitörleri-
omurganın fonksiyonel sınırlanması, hem hastalık ak- nin (TNFi) spinal progresyon üzerine önemli bir etkisi
tivitesinin hem de birikmiş spinal yapısal hasarın so-
olmadığı öne sürülmüştür. Ancak bu çalışmaların ço-
nucudur.
ğunluğundaki takip süresi 2 yıl ile sınırlıdır. Sonraki yıl-
Konvansiyonel radyografiler axSpA’daki spinal hasta- larda yapılan daha uzun takip süreli gözlemsel çalışma-
lığın yaygınlığının ve şiddetinin değerlendirilmesinde larda ise TNFi ile tedaviye birkaç yıl devam edildiğinde
altın standarttır. AS yavaş progresyon gösteren bir spinal hasarın geciktirebileceği gösterilmiştir. TNFi ile
hastalık olduğundan spinal progresyonun değerlendi- radyografik progresyondaki azalmanın 2 yıldan sonra
rilmesi uzun dönem takip gerektirmektedir. Direkt gra- görüldüğü, hastalık modifikasyonundaki yararlı etkile-
fide görülen lezyonların (erozyon ve eklem aralığında rin TNFi’nin minimum 2-4 yıllık bir periodda kullanı-
daralma gibi hasar lezyonları ile skleroz ve yeni kemik mını gerektirdiğini ve tedavinin geç başlanmasının da
oluşumu gibi tamir lezyonları) doğrudan enflamasyonu progresyon gelişme olasılığını arttırdığını göstermiştir.
göstermedikleri ve genelde ortaya çıkabilmeleri için
yıllara ihtiyaç duyulduğu iyi bilinmektedir. Non-steroid anti-inflamatuar ilaçların (NSAİİ) radyogra-
fik progresyon üzerindeki net etkisi tartışmalıdır. Yapılan
Klinik veriler ve eksper görüşlerine dayanılarak önemli
çalışmalarda yüksek ve düşük miktarda NSAİİ kullanı-
bir değişikliği tespit edebilmek için radyografiler ara-
mının C-reaktif protein düzeylerinin yüksek veya düşük
sında minimum 2 yıllık interval olması önerilmektedir.
olmasından bağımsız olarak radyografik progresyon
Bunun yanında spinal progresyonu tanımlamak için
üzerinde herhangi bir farklılık göstermediği bildirilmiştir.
belirlenmiş bir cut-off değeri bulunmamakla beraber
2 yılda 2 mSASSS ünitesi değişimi (hız≥1 birim/yıl) 18 yıllık veri seti ise Metotreksat ve Sulfasalazin gibi
veya yeni sindesmofit gelişimi AS’de progresyon olarak konvansiyonel hastalık modifiye edici ajanların AS’de
tanımlanmaktadır. radyografik progresyonu azaltmadığını göstermektedir.
Başlangıçtaki vertebral köşe inflamasyonu ve yağlı AxSpA’da hastalık modifikasyonu semptom kontrolü-
birikim, sindesmofit gelişimi için yüksek risk oluştur- nün yanı sıra spinal yapısal değişikliklerin önlenmesini
maktadır. Diğer yandan vertebral köşelerde gelişen yeni içerir. Biyolojik tedaviler AS’de hastalık modifiye edici
sindesmofitlerin büyük çoğunluğunun bazal manyetik özellikleri en iyi gösterilen ajanlardır. Tüm hastalarda si-
rezonans görüntülemede inflamatuar veya yağlı birikim garanın kesilmesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri mutlaka
olmayan yerlerde geliştiği görülmüştür. Bazal spinal düşünülmelidir. Risk sınıflandırması, yüksek progresyon
yapısal hasar, AS’de daha sonraki hasarın en önemli riski olan hastaların belirlenmesinde oldukça önemlidir.
prediktörü kabul edilmektedir. Erkek cinsiyet, yüksek Bu hastalarda erken tanı, yakın izlem ve biyolojik teda-
akut faz reaktanları, HLA-B27 pozitifliği ve sigara kul- vilerin erken kullanımı yapısal değişikliklerin yavaşla-
lanımı da spinal progresyona etki eden diğer önemli tılması veya önlenmesi için potansiyel öneme sahiptir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


59 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 4. Braun J, van den Berg R, Baraliakos X, et al. 2010 update of the
ASAS/EULAR recommendations for the management of ankylosing
1. Hebeisen M, Micheroli R, Scherer A, et al. Spinal radiographic
spondylitis. Ann Rheum Dis. 2011;70(6):896–904.
progression in axial spondyloarthritis and the impact of classifica-
tion as nonradiographic versus radiographic disease: Data from 5. Haroon N, Inman RD, Learch TJ, et al. The impact of tumor necro-
the Swiss Clinical Quality Management cohort. PLoS One. 2020 sis factor alpha inhibitors on radiographic progression in ankylosing
20;15(3):e0230268.  spondylitis. Arthritis Rheum. 2013;65(10):2645–54.
2. Braun J, van der Heijde D. Imaging and scoring in ankylosing spon- 6. Lee TH, Koo BS, Nam B, et al. Conventional disease-modify-
dylitis. Best Pract Res Clin Rheumatol. 2002;16(4):573–604. ing antirheumatic drugs therapy may not slow spinal radio-
3. Sari I, Haroon N. Radiographic Progression in Ankylosing Spondy- graphic progression in ankylosing spondylitis: results from
litis: From Prognostication to Disease Modification. Current Rheu- an 18-year longitudinal dataset. Ther Adv Musculoskelet Dis.
matology Reports (2018) 20: 82 2020;12:1759720X20975912.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


60 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OPTIMAL TEDAVI NASIL OLMALI
BIZ NE YAPIYORUZ ?
Dr. Ali Erhan ÖZDEMİREL

A
ksiyel spondiloartritler, ankilozan spondilit (AS) etkieri göz önünde bulundurulduğunda aralıklı-ihtiyaç
ve non-radyografik aksiyel spondiloartritten halinde kullanım daha ön plana çıkmaktadır. nr-axSpA
(nr-axSpA) oluşan, aksiyel iskelet sistemini et- hastalarında NSAİİ kullanımı ile ilgili veriler daha kısıtlı
kileyen kronik inflamatuvar artritlerin en başında gelir. olmakla beraber genel anlamda kullanım tercihleri ben-
AS popülasyonun yaklaşık %0.5’ini etkiler, inflamatuvar zer özellikleri ihtiva eder.
bel ağrısı, radyografik sakroileit, anormal kemik formas- Non-steroidal anti-inflamatuvar ilaçlara yanıt verme-
yonu, entezit ve yüksek HLA-B27 prevelansı ile karak- yen AS hastalarında biyolojik tedaviler ön plana çıkar.
terizedir. Aksiyel tutulumun yanı sıra periferik eklem Burada da ilk basamak olarak 20 yılı aşkın süredir kul-
tutulumu ve üveit, inflamatuvar bağırsak hastalıkları gibi lanımda olan TNF-α blokörleri kullanılmaktadır. TNF-α
ektra-artiküler tutulumlarda gözlenebilir. blokörlerinin hastalığın gidişatında ve yapısal hasarın
Birçok inflamatuvar hastalıkta olduğu gibi AS tedavisin- yavaşlamasında oldukça etkili oldukları bilinmektedir.
de ana hedef hastayı remisyona sokmak, eğer bu hedefe Özellikle hastalığın erken dönemlerinde (fırsat penceresi)
ulaşılamıyorsa en azından düşük hastalık seviyesine kullanımlarının yapısal hasarı tamamen durudurduğuna
ulaştırmaktır. AS’de tedavi yaklaşımı bütünsel olmalı, dair son yıllarda yapılan çalışmaların sayısı hızla art-
farmakolojik tedavi, rehabilitasyon, hasta eğitimi, ko- maktadır. Tedaviye başlarken hangi tip TNF-α blokörleri
morbiditelerin durumu ve cerrahi gibi tüm seçenekleri başlanması ile ilgili herhangi bir kanıt olmadığınan tercih
barındırmalıdır. Hangi tedavi seçeneği/seçeneklerinin uzman görüşüne bağlıdır, ancak üveit ve inflamatuvar
uygulanacağı hastanın o andaki klinik semptomları bağırsak hastalığı eşlik eden vakalarda monoklonal anti-
(aksiyel, periferik, ektra-artiküler), laboratuvar testleri, korlar ön plana çıkmaktadır. TNF-α blokörü kullanımına
görüntüleme yöntemleri ve olası eşlik eden ko-morbid rağmen aktif giden AS hastalarında bir sonraki tedavi
durumlarıda göz önünde bulundurularak ivedilikle be- seçimi bazı kriterlere göre belirlenmelidir. Buna göre ilk
lirlenmelidir, zira hastalığın gidişatı ve dolayısıyla yapısal tedavinin yetersizliğinde primer yanıtsızlık ön planda ise
hasarın ve fonksiyonel durumun korunmasında erken ve sekukinumab veya ixekizumab gibi farklı patogenetik
etkin tedavi en önemli belirleyici faktörlerin başında gelir. yolaklardan etki eden biyolojiklerin kullanımı düşünül-
Ankilozan spondilit’in medikal tedavisi genel olarak melidir, ancak sekonder yanıtsızlık ön planda ise farklı
non-steroidal anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) ve biyolo- bir TNF-α blokörleri kullanımına geçiş düşünülebilir. Son
jik ilaçlar olarak iki gruba ayrılabilir. Metotreksat (MTX) yıllarda biyobenzer moleküllerin sayısı ve kullanım alan-
ve sülfasalazine (SLZ) gibi hastalık modifiye edici ilaçlar larıda hızla artmaktadır. Genel anlamda biyobenzer ilaç-
aksiyel semptomlar üzerine etkisizdir ancak periferik ek- ların kullanım endikasyonları (kullanım öncelikleri) oriji-
lem tutulumunda etkileri gösterilmiş ve bu endikasyonda nal ürünler ile benzerdir. Ancak burada dikkat edilecek
kullanılabilirler. NSAİİ’lerin AS’de kullanımı ile ilgili çok nokta bir TNF-α blokörlerine karşı yanıtsızlık varsa bir
sayıda klinik çalışma vardır. Bu ilaçların AS seyrinde sonraki aşamada o ilacın biyobenzerinin kullanılmaması
hastalık modifiye edici ilaçlar gibi etki ettiği, klinik iyileş- gerektiğidir. Biyolojik tedavi altında stabil giden hasta-
menin yanısıra radyografik ilerlemeyide yavaşlattığı gös- larda tamamen bu ilaçların kesilmesi önerilmemektedir.
terilmiştir. Ancak halihazırda NSAİİ’lerin sürekli mi yoksa Bilindiği üzere kısa süreli biyolojik tedavisi kullanımının
ihtiyaç halinde mi kullanılması gerektiği net olmamakla kesilmesi sonrası 1 yılda hastalığın tekrar alevlenme
birlikte genel görüş özellikle hastalığın aktif döneminde oranı %80’lere ulaşmaktadır. Bu tür hastalarda öncelikle
sürekli kullanımın olması yönündedir. Her ne kadar dik- beraberinde NSAİİ kullanımı varsa bu ilaçların kesilmesi
lofenak ile yapılan çalışmada bir fark görülmemiş olsada, düşünülmelidir. Takip eden süreçte stabil seyri devam
selekoksib ile yapılan bir çalışmada sürekli kullanan eden hastalarda ise biyolojik tedavilerde doz azaltımı
hastalarda ihtiyaç halinde kullanan hastalara göre iki yıl veya doz süresinin arttırılması ön planda tutulmalıdır.
sonunda daha az radyografilerde daha az spinal füzyona . Nr-axSpA hastalarında da biyolojik tedavi yaklaşımı
rastlanmıştır. Ancak bu kararı verirken özellikle hastada yeterli veri olmadığı için AS’ye benzer şekildedir.
mevcut olabilecek ko-morbid durumlarda (gastroin- Bu oturumda yukarıda bahsedildiği üzere AS tedavisi-
testinal sistem, böbrekler, kalp vs) mutlak göz önünde ne yaklaşım özetlenecek ve aynı zamanda rutin pratik-
bulundurulmalıdır. Klinik olarak stabil (remisyon, düşük teki uygulamaların günümüzde teorik yaklaşımlar ile ne
hastalık aktivitesi) giden hastalarda ise NSAİİ’lerin toksik kadar örtüştüğü üzerinde durulacaktır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


61 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 2. 2018 update of French Society for Rheumatology (SFR) recommenda-


tions about the everyday management of patients with spondyloarthri-
1. 2019 Update of the American College of Rheumatology/Spondylitis tis. Wendling D, Lukas C, Prati C, et al 2018 May;85(3):275-284. doi:
Association of America/Spondyloarthritis Research and Treatment 10.1016/j.jbspin.2018.01.006. Epub 2018 Mar 8.PMID: 29407043 Review.
Network Recommendations for the Treatment of Ankylosing Spon- 3. 2016 update of the ASAS-EULAR management recommendations
dylitis and Nonradiographic Axial Spondyloarthritis.Ward MM, for axial spondyloarthritis. van der Heijde D, Ramiro S, Landewé
Deodhar A, Gensler LS, et al Arthritis Care Res (Hoboken). 2019 Ret al .Ann Rheum Dis. 2017 Jun;76(6):978-991. doi: 10.1136/ann-
Oct;71(10):1285-1299. doi: 10.1002/acr.24025. rheumdis-2016-210770. Epub 2017 Jan 13.PMID: 28087505 Review.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


62 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ROMATOID ARTRITTE HASTALIK AKTIVITESINI
DEĞERLENDIRMENIN EN PRAGMATIK YÖNTEMI:
KLINIK, LABORATUVAR, GÖRÜNTÜLEME
Doç. Dr. Fatma Gül YURDAKUL

R
omatoid artrit (RA), ilk olarak on dokuzuncu vitesi için kompozit skorlar geliştirilmiştir. Bu skorlar:
yüzyılda tanımlanan kronik sistemik otoimmün DAS 28 (Disease Activity Score), SDAI (Simplified
bir hastalıktır. RA etiyopatogenezinin anlaşıl- Disease Activity Index), CDAI (Clinical Disease Acti-
masındaki büyük ilerlemeler, yeni ve etkili tedavilerin vity Index)’dir.
geliştirilmesine yol açmıştır. • Hasta tarafından bildirilen son durum ölçekleri:
RA’nın etkili bir şekilde yönetilmesindeki birçok zorluk- Hastalığın bireysel işlev üzerindeki etkisini gözlem-
tan biri, remisyonun veya en azından düşük hastalık ak- lemek ve takip etmek, topluma ve çalışmaya enteg-
tivitesinin tam olarak nasıl tanımlanacağıdır. Tedavinin re olma becerisi, toplumun aktif ve üretken üyeleri
remisyona ulaşılıncaya kadar yoğunlaştırıldığı mevcut olarak kalmak (veya var olmaya geri dönmek) iste-
“hedefe göre tedavi etme” yaklaşımı, tamamen hastalık yen hastalar için çok önemlidir. Bunları yakalamak
aktivitesini ölçme yeteneğine bağlıdır ve açık bir terapö- için en sık kullanılan araçlar Sağlık Değerlendirme
tik hedefi tanımlar. Anketi (HAQ), Kısa form 36 (SF-36), Romatolojide
Hastalık Aktivitesinin Hızlı Değerlendirmesi (RA-
Klinik uygulamalardan veya klinik çalışmalardan elde
DAR), Romatoid Artrit Hastalığı Aktivite İndeksi
edilen sonuçları takip etmek, karşılaştırmak ve paylaş-
(RADAI), Hasta İndeks Verilerinin Rutin Değerlen-
mak için ölçülebilir araçlara ihtiyaç vardır. American
dirmesi 3’tür (RAPID3).
College of Rheumatology (ACR), European League
• Laboratuvar değerlendirme: Laboratuvar ve gö-
of Rheumatism (EULAR) ve Outcome Measures in rüntüleme testleri, RA’lı hastalarda hastalık aktivite-
Rheumatology (OMERACT) gibi dernekler ve kuruluşlar, sini değerlendirmek ve izlemek için tamamen nesnel
değerlendirme araçlarının başarılı bir şekilde geliştirilmesi, yollar sağlamaktadır. En sık kullanılan laboratuvar
kesme noktalarının belirlenmesi ve dünya çapında ta- belirteçleri, akut faz reaktanı CRP’yi veya eritrosit
nınması ve kullanılması için kılavuzlar tanımlamışlardır. sedimantasyon hızını (ESR) içerir ve her ikisi de inf-
Bu puanlama sistemlerinden bazıları tek başına klinik lamasyonda yükselir. Enfeksiyon, anemi, obezite ve
araştırmalarla ilgilidir (ACR yanıt kriterleri gibi), diğerleri yaş gibi akut faz reaktanlarına etki edebilecek başka
ise mutlak aktivitenin göz önünde bulundurulmasına ve durumlar da vardır. Bu nedenle, herhangi bir inf-
tedavi değişiminin belirlenmesine izin verir (DAS 28 gibi). lamasyon türünden etkilenebilen ve RA için spesi-
Hastalık aktivitesini değerlendirme yöntemlerinden fik olmayan bu sonuçları tam olarak yorumlamak
aşağıda kısaca bahsedilmiştir. için hekimin klinik uzmanlığı önem taşımaktadır.
• Eklem sayısı: Eklem tutulumu RA da temel bulgu- Son yıllarda serum kalprotektinin RA hastalarında
dur. Ritchie artiküler indeksi (53 eklemin hassasiye- inflamatuvar aktivitenin değerlendirilmesinde ek bir
tini derecelendirir), Amerikan Romatizma Derneği rolü olduğu savunulmaktadır. Hastalık aktivitesinin
indeksi (ARA) (hassas / şiş 68-66 eklemi sayar), kantitatif bir değerlendirmesi ve sınıflandırması sağ-
Lansbury artiküler indeksi (Eklem yüzey alanı için lamak amacıyla, 12’li bir biyobelirteç seti kullanıla-
ağırlıklandırılmış, her eklemin inflamasyon şiddeti rak Multi-Biomarker Hastalık aktivite skoru (MBDA)
skorlarını ekleyerek toplam olası inflamasyon yüz- tanımlanmıştır. Klasik inflamatuar belirteç değerlen-
desinin hesaplanması) kullanılan indeksler olarak dirmelerinden (CRP, ESR) üstündür, hastalık aktivi-
sıralanabilir. tesini belirlemede hem kompozit skorlar (DAS28,
• Birleşik Skorlar: Hem nesnel hem de öznel ölçüm- CDAI, SDAI) hem de görüntüleme çalışmaları (ult-
leri etkin bir şekilde dahil edebilen daha iyi sistemle- rason, manyetik rezonans görüntüleme (MRI)) ile iyi
ri tanımlama ihtiyacı nedeni ile RA’da hastalık akti- korelasyon göstermektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


63 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

• Görüntüleme: Konvansiyonel radyografiler günü- non-invazivdir ve gerektiğinde yeniden test edil-


müzde yalnızca klinik uygulamada tarihsel değere meye hazırdır. MSUS, inflamasyon açısından çok
sahiptir. Eklem hasarını değerlendirmek, ilerlemeyi sayıda eklemi değerlendirebilir ve aktif hastalığı ha-
gözlemlemek ve potansiyel hastalık evrimini dere-
sardan ayırt etmede fiziksel muayeneden daha has-
celendirmek için kullanılırlar. Kas-iskelet ultrasonu
(MSUS), dünya çapında romatoloji pratiğinde hız- sastır. MRI, çoğunlukla klinik çalışmalarda hastalık
la yaygınlaşan kullanımı ile hastalık aktivitesi için aktivitesini ve hasarın ilerlemesini gözlemlemek için
çok daha yararlı bir belirteçtir. Çalıştırması ucuzdur, kullanılan bir başka hassas araçtır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


64 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SON DURUM ÖLÇÜTLERİ:
HANGİSİ, HANGİ KOŞULDA?
Doç. Dr. Gülnur TAŞÇI BOZBAŞ
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Aydın

R
omatoid artrit (RA), sinovyal eklemlerin kronik değiştirmeye yönelik klinik kararların öngörülmesinde
enflamasyonu ile karakterize sistemik, otoim- en hassas ve spesifik olanıdır. Gerek ACR, gerekse
mün bir hastalıktır. Hastaların bazısı hafif bir EULAR tarafından önerilen iki remisyon tanımından bi-
hastalık aktivitesine sahipken, hastaların çoğunda has- ridir. Akut faz reaktanlarının bu ölçeklere dahil edilmesi
talık ilerleyici eklem yıkımına ve sakatlığa yol açar. Bu hesaplamada biraz karmaşıklığa neden olmaktadır.
nedenle RA’lı hastaların tedavisinde amaç remisyon Rutin Hasta İndeks Verilerinin Değerlendirilmesi 3
sağlayarak eklem hasarını önlemek ve fonksiyonel (Routine Assessment of Patient Index Data 3 Score-
durumun sürdürülmesini sağlamaktır. Tedavi etkinliğini RAPID3); DAS28, SDAI, ve CDAI gibi aktivite ölçek-
değerlendirmede de bu parametrelerin değerlendirildiği lerinden farklı olarak sadece hasta ifadesine dayalı
çeşitli ölçütler kullanılmaktadır. bileşenleri olan bir ölçektir. Bu bileşenler fiziksel fonk-
Romatoid artritte ilk hastalık aktivite ölçütünün geliş- siyon, ağrı, ve hasta global değerlendirmesidir. Ağrı
tirildiği 1950’lerden beri hastalık aktivitesinin izlenme- ve hasta global değerlendirmeleri 0 ile 10 arasında
sini iyileştirmek için birçok girişimde bulunulmuştur. puanlanırken, fiziksel fonksiyon ise hastanın günlük
Günümüzde 60’ın üzerinde ölçüt mevcuttur. Ancak yaşamındaki fiziksel aktivitelerinde kısıtlanmayı değer-
bunların pekçoğu günlük pratikte kullanılmamaktadır. lendiren 10 sorudan oluşmaktadır. Bu bölümdeki her
Kullanılan ölçütlerle düşük, orta veya yüksek hastalık soru 0 ile 3 arasında puanlanmaktadır (0: hiç zorlan-
aktivitesi veya klinik remisyon tanımlanmaktadır. madan, 1:biraz zor, 2:zor, 3:yapamıyorum). Ardından
Dünyada en çok kullanılan RA ölçeği Hastalık Aktivite her 3 bölümde (ağrı, hasta global değerlendirme ve,
Skoru-28 (Disease Activity Score- DAS28)’dir. Bu fiziksel fonksiyon) bulunan skorların toplanmasıyla
ölçekte 28 eklem üzerinde şiş ve hassas eklem sayısı, 0 ile 30 arasında bir değer alan RAPID3 skoru elde
hastanın global sağlık değerlendirmesi, ESR ve CRP edilmektedir. RAPID3, hasta tarafından muayene ön-
değerleri kullanılmaktadır. EULAR’ın RA aktivitesindeki cesinde bekleme salonunda rahatlıkla doldurulabilme
düzelme kriterleri DAS’taki değişmeyi esas almaktadır. özelliğine sahiptir. RAPID3, klinik çalışmalar ve günlük
Ancak bu tek tek endekslerin farklı ağırlıklandırmasına kullanımda DAS28 ve CDAI ile iyi düzeyde korelas-
dayalı daha karmaşık bir hesaplama gerektirmektedir. yon göstermektedir. Klinik çalışmalarla, RAPID3 ün
Örneğin, DAS28, şişmiş eklem sayısından daha fazla DAS28 e benzer şekilde aktif tedavi kolunu plasebo
hassas eklem sayısına değer vermektedir. DAS28 hedef alan koldan ayırt edebildiği görülmüştür. Ek olarak,
seviyesi ≤2.4’e göre tedavi edilmesinin RA sonuçlarını RAPID3 ile elde edilen hastalık aktivite kategorileri
iyileştirdiği gösterilmiştir DAS28 ve CDAI ile belirlenen hastalık kategorilerine
Klinik Hastalık Aktivite İndeksinde  (Clinical Disease benzerlik göstermektedir.
Activity Index-CDAI) 28 eklemde şişlik ve hassasiyet Romatoid Artrit Hastalık Aktivite İndeksi (The
değerlendirilir. Hastanın global değerlendirmesi (0- Rheumatoid Arthritis Disease Activity Index- RADAI);
10 puan) ve hekimin global değerlendirmesi (0-10 şu anki ve geçmiş hastalık aktivitesi ve sabah tutuklu-
puan) bunun üzerine eklenir. Bileşenlerinin basit bir ğunu değerlendirdiği için değerli bir form olarak kabul
sayısal hesaplaması ile tasarlanan, hesap makinasına edilmektedir. RADAI’nın geçerlilik ve güvenilirlik çalış-
ve akut faz reaktanlarına ihtiyaç duyulmayan basit bir ması yapılmış ve hastalık aktivitesindeki değişiklikleri
ölçekdir. saptamada güvenilirliğinin iyi olduğu tespit edilmiştir.
Basitleştirilmiş Hastalık Aktivite Skoru (Simplified Hastalık aktivitesinin alevlenmesini belirlemede ise
Disease Activity Index-SDAI); eşit olarak ağırlık- DAS28 ile eşit sensitiviteye sahip olduğu da gösteril-
landırılan bileşenlerin basit bir sayısal eklemesidir. miştir.
Hesaplamada 28 eklemde şiş ve hassas eklem sayısı, ACR 20 yanıtı klinik çalışmalarda tedaviye yanıtı
hasta global değerlendirmesi (0-10 puan), hekim global izlemede kullanılmaktadır. Ancak ACR 20 yanıtının
değerlendirmesi (0-10 puan) ve CRP düzeyi kullanılır. hesaplanması şu anki mevcut hastalık aktivitesini de-
SDAI, hastalığı modifiye eden antiromatizmal ilaçları ğerlendirmeye imkan vermemektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


65 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 3. Yazici Y, Simsek I. Tools for monitoring remission in rheumatoid ar-


thritis: any will do, let’s just pick one and start measuring. Arthritis
1. Anderson J, Caplan L, Yazdany J, et al. Rheumatoid Arthritis Disease
Research & Therapy 2013, 15:104
Activity Measures: American College of Rheumatology Recommen-
dations for Use in Clinical Practice. Arthritis Care Res (Hoboken). 4. Tuncay F, Borman P, Kaygısız F, et al. Measurement of Rheumatoid
2012; 64(5): 640-7 Arthritis Disease Activity with Rheumatoid Arthritis Disease Ac-
tivity Index (RADAI) and Comparison with Other Clinical Disease
2. England BR, Tiong BK, Bergman MJ, et al. 2019 Update of the Amer-
Activity Indexes. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2015;35(3):179-85
ican College of Rheumatology Recommended Rheumatoid Arthri-
tis Disease Activity Measures. Arthritis Care Res (Hoboken). 2019;
71(12): 1540-55

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


66 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
FARKLI YOLLAR AYNI HEDEF:
HANGI BIYOLOJIK HANGI DURUMDA
TERCIH EDILMELI?
Dr. Ayhan BİLGİCİ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye

Romatoid artrit tedavisinde biyolojik seçimi ARTIS(İsveç) kayıt kütüğü 2010-16 arası yeni bDMAR-
Romatoid artrit(RA), sistemik ve ekstraartiküler tutu- D(n=9,333) ve TNFi sonrası bDMARD(n=3,941)’la-
lumlar, ilerleyici eklem hasarı ve fonksiyon kayıplarına rın etkinliği karşılaştırıldı. Birincil bDMARD olarak
yol açan kronik sinovitle karakterize otoimmun bir has- non-TNFi tedavi stratejileri, TNFi stratejilerinden çok
talıktır. Son yıllarda biyolojik ve hedefe yönelik sentetik daha etkiliydi. 1yılda iyi EULAR cevabı TNFi %28,6,
hastalık modifiye edici ilaçların (b/tsDMARD ) RA te- abatasept(ABT) %31.9, TCZ %50,9 idi. Birincil TNFi
davisinde kullanılmaya başlaması ile hastalık sonuçları sonrası RXT veya TCZ’e geçiş (ABT değil), TNFi’ne
anlamlı iyileşmiştir. geçenlerden çok daha iyi yanıtlarla birlikteydi(TNFi
%11,6, RXT %24,8, ABT %13,1, TCZ %34,1).
1988’de methotrexate’ın(MTX) tedavide kullanılmaya
başlamasından 10yıl sonra, 1998’de bDMARD’lar ve Fransa kayıt kütüğü verilerine göre 24ay takipte RTX ve
TCZ’de kalım, ABT’den anlamlı daha iyiydi(kombine
2012’de JAKi’lerinin onay alması RA sonuçlarını dra-
ve monoterapi). 6.ayda EULAR yanıtları TCZ’da gru-
matik olarak değişmiştir.
bunda(%72,9), RTX(%54,5) ve ABT(%48)’den daha
Hangi hastanın hangi tedaviye daha iyi cevap vereceği- iyiydi. Ciddi yan etkide fark yoktu. CORRANA kayıt
ni belirlemek için başa başa karşılaştırmalı çalışmaların kütüğü ACPA pozitif bDMARD-naif hastalarda TNFi,
sayısı azdır. Bireysel tedaviye cevabın biyokimyasal TNF-IR hastalarda ise ABT daha iyi CDAI sonuçları
belirleyicileri yeterli değildir. ile birlikteydi(p=0.03). Yan etkisiz-etkinliğin sürdürü-
EULAR sentetik ve biyolojik DMARD’larla ilgili ilk lebilirliği ABT (72.7%) ve TCZ (69.4%) kaydedilmiştir.
öneriyi 2010’da yayınladı. Son öneriler ise 2019’da Tersine ARTIS ve DANBIO verileri RTX, ABT ve TCZ
yapıldı. Tedavide başlıca hedef klinik remisyondur, dü- arasında ciddi enfeksiyon oranlarında anlamlı fark yok-
şük hastalık aktivitesi diğer alternatif hedeftir. EULAR tu. Ancak ABT’de ciddi enfeksiyon riski, TCZ’ye göre
önerileri; hasta 3ayda iyileşmezse veya 6ayda hedefe yüksek olma eğilimindeydi.
ulaşılamıyorsa tedavinin yeniden düzenlenmesini öne- 13.590 hastanın alındığı bir metanalizde (12 çalışma
rir. RA tedavisinde 5 moleküler hedef vardır: TNFα, TNFİ veya RTX) csDMARD ile karşılaştırıldığında biyo-
IL-6, CD80/86, CD20 ve Janus kinazlar(JAK). lojikler ile yeni veya rekürren malignite riskinin artma-
MTX, RA tedavisinde birincil geleneksel sentetik (csD- dığı gösterildi.
MARD) olarak önerilir. Ancak hastaların %30-40’ı teda- EULAR önerileri b/tsDMARD’ların, etkinlik ve immüni-
viye yanıtsızdır veya tolere edemez. Yanıtsız hastalarda jenite açısından csDMARD’lar ile kombine edilmesini
kötü prognoz varlığında bDMARD veya tsDMARD öne- önermektedir. Ancak klinik pratikte hastaların %40’ı
rilir. Bu noktada biyolojik seçiminde etkinlik, güvenlik bDMARD’ları monoterapi olarak kullanır, bu durumda
ve sürdürülebilirlik verileri dikkate alınmalıdır. IL-6inh veya JAKi tercih edilmesi öneriler arasındadır.
Etkinlik ve Güvenlik verileri: ADACTA çalışması Birincil TNFi yanıtsızlığında non-bDMARD’a geçilmesi
MTX-IR hastalarda 2,4hf’da DAS28 skorlarının tosili- uygundur.
zumab(TCZ) monoterapisinde adalimumab(ADA)’dan Farmako-Ekonomik Değerlendirme: Etkinlik gü-
daha iyi olduğunu göstermiştir(p=0.0001). SELECT- venlik açısından güçlü verilerin olmaması maliyet gibi
COMPARE çalışması; MTX-yanıtsız(MTX-IR) yerleşik eksternal faktörleri önemli kılmaktadır. Finlandiye ger-
RA’da, upadasitinib(UPA) 15mg/gün ve ADA tedavi- çek yaşam verilerinde biobenzerlerde maliyet-etkinlik
sinin karşılaştırıldığı çalışmadır. 12.hf’da UPA ACR50, değerlendirilmiştir. TNFi düşük maliyet-yüksek kaliteli
DAS28, ağrı, HAQ-DI yanıtlarında ADA’ya üstündür. yaşam yılı(KYY) ile birlikteyken, RTX yüksek maliyet
CPK, lenfopeni, herpes zoster, UPA grubunda sayısal ve düşük KYY ile birlikteydi. ABT daha düşük maliyet
olarak yüksekti. MTX ile kombinasyonda UPA’nın, ve yaşam kalitesi etkinliği gösterirken, TCZ, RTX’a
ADA’ya üstün olduğu gösterilmiş olsa bile halen bD- üstündü.
MARD ve tsDMARD’ların monoterapi olarak karşılaştı- Havuz analizlerinde yüksek dozlarda JAKi ile herpes
rılmalı çalışmalarına ihtiyaç vardır. zoster enfeksiyonu, venöz trombo emboli(VTE) ve

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


67 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

major kardiyovaküler olayların(MACE) artığının göz- integrasronu araştırılmış. Araştırmacılar TNF cevabını
lenmesi üzerine EMA ve FDA tarafından uyarı etiketi belirlemede klinik faktörlerin, genetik faktörlerden daha
eklemiştir. Etkinlik güvenlik açısından güçlü verilerin önemli olduğunu ancak kombinasyonun(birleştirilmiş
olmaması kanıt temelli kesin öneri verilmesine izin ver- cevap modeli) tedavi direncini belirlemede daha iyi
mez. Maliyet/etkinlik halen en kabul edilebilir strateji olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçta genetik serum
olmaya devam etmektedir. ve sinoviyal biyomarkerlar, akut faz yanıtı, RF, ACPA
İlaç Kararında biyomarkerlar: RA tedavisinde gibi iyi bilinen prognostik faktörler varlığında bile kişisel
hastanın hangi ilaca iyi yanıt vereceğinin kararı ile ilgili tedavi algoritması oluşturmada yetersizdir. Son yıllarda
karşılanmamış ihtiyaçlar devam etmektedir. Tedavi ka- bir sitematik literatür taraması, ACPA pozitifliğinin,
rarını vermek için cs/bDMARD’lara cevabın genetik ve ABT cevabını belirlemede hafifi rolü old gösterdi (fakat
serum markırları halen araştırılmaya devam etmektedir. anlamlı değil) ancak bu durum TNFi’e uyarlanamaz.
Ancak sonuçlar heterojendir. Genetik biyomarkerların Spesifik b/tsDMARD cevabını tedavisi öncesi belirleye-
patogenezin anlaşılmasına büyük katkılarına rağmen bilen spesifik biyomarker mevcut değildir. En iyi birey-
hiç birinin tedavi cevabını belirlemeye katkısı gösteri- sel tedaviyi belirlemede hasta tercihi temel alınmalıdır.
lememiştir. Tedavi kararı verilirken, spesifik olarak klinik ve bireysel
Diğer yandan sinoviyal markerların, RA’da inflamatu- faktörler, eşlik eden hastalıklar, tedavinin spesifik yan
var yükü çok iyi yansıttığı ve araştırılmasının RA hete- etkileri, hasta tercihi ve maliyet dikkate alınarak veril-
rojenitesinin ve kompleksititesinin anlaşılmasına yar- melidir.
dım edeceği düşünülür. Sinoviyal membranda yüksek
Kaynaklar
inflamasyon yükü tedaviye dirençle ilişkili olabilir. Çok
1. Kerschbaumer A, et al. Efficacy of pharmacological treatment in RA:
merkezli konsorsiyumların sonuçlarının integrasyonu a systematic literature research informing the 2019 update of the
ve makine öğrenmenin kullanılması, b/tsDMARD’la- EULAR recommendations for management of RA. Ann Rheum Dis
ra klinik cevapta sinoviyal, genetik, ve periferal kan 2020;79:744–759.
markerları ile ilgili çok miktarda bilginin kodlanmasına 2. Silvagni E, et al. One year in review 2020: ovelties in the treatment of
rheumatoid arthritis. Clin Exp Rheumatol 2020; 38: 181-194.
yardım edebilir.
3. Smolen JS, et al. EULAR recommendations for the management
Bir çalışmada 24.ayda TNFi klinik yanıtta, demografik, of RA with synthetic and biological DMARDs: 2019 update. Ann
klinik ve genetik biomarkerların makine öğrenme ile Rheum Dis 2020;79:685–699.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


68 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
PATOGENEZDEN TEDAVIYE PSA’YI DIĞER
ROMATIZMAL HASTALIKLARDAN FARKLI
KILAN DURUMLAR
Dr. Ahmet Kıvanç CENGİZ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı, Samsun, Türkiye

P
söriatik artrit (PsA), psöriazis ile ilişkili kronik Tablo 1. Psöriatik Artritte eklem tutulum şekilleri
inflamatuvar bir artrittir. Ortak immunopatolojik,
Psöriatik artritte eklem tutulum tipleri Sıklığı (%)
klinik ve radyolojik özellikleri ile spondiloartrit
Asimetrik oligoartiküler artrit 70
ailesinin bir üyesidir. Psöriazis genel populasyonun
Distal interfalangial eklem tutulumunun baskın 25-60
%1-2’sini, psöriatik artrit ise psöriazisli hastaların %20
olduğu artrit
-30’unu etkiler. Olguların çoğunda cilt bulguları eklem
Spondilit ağırlıklı artrit (Ankilozan spondilit benzeri) 40
bulgularından önce görülse de; hastaların %15-20’sin-
Simetrik poliartritis (Romatoid Artrit benzeri) 25
de artrit bulguları psöriazisten önce ortaya çıkabilmek- Artritis mutilans <10
tedir. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Genetik, çevresel ve immunolojik faktörlerin etkileşimi-
nin rol oynadığı düşünülmektedir. Hastalık değişken bir Tablo 2. Psöriatik Artrit ve Romatoid Artritin özelliklerinin
karşılaştırılması
klinik spektruma sahiptir; ancak genellikle progresif ve
destrüktif bir seyir izler. Özellik Psöriatik Artrit Romatoid Artrit
Erkek:Kadın 1:1 1:2
İlk kez 1818 yılında Alibert, psöriazis ile artrit arasın-
Sabah tutukluluğu Genellikle<60 Genellikle>60
daki ilişkiyi tanımlamıştır. ‘Psöriatik artrit’ terimi ise
dakika dakika
1860 yılında Fransız Dermatolog Bazin tarafından
Tutulan eklemde hassasiyet Hafif-orta Genellikle belirgin
kullanılmıştır. 1888’de Bourdillon tarafından psöriazis RF pozitifliği <%10 %80
ile artrit birlikteliğinde distal interfalangial eklem (DİF) Anti CCP pozitifliği %10 %70
tutulumu vurgulanmıştır. 1948’de RF ve romatoid artrit HLA-B27 pozitifliği %50 %6
(RA) arasındaki ilişkinin tanımlanması, RA için ayrı tanı DİF eklem tutulumu %30-50 Çok nadir
kriterlerinin belirlenmesi ile PsA’yı farklı kılan özellikler Sakroiliak/Spinal tutulum %35/Tüm vertebra Atlanto-aksiyal
üzerinde durulmaya başlanmıştır. Amerikan Romatoloji eklem
Birliği (ACR) 1964 yılında PsA’yı ayrı bir hastalık olarak Diğer kas iskelet bulguları Entezit Daktilit
onaylamış ve 1976’da RF negatifliğine vurgu yapmak Periartiküler eritem
amacıyla PsA’nın seronegatif spondiloartritler arasında Ekstra Artiküler Tutulum Cilt bulgusu Nodül
incelenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Tırnak değişikliği Sikka sedromları
Üveit Vaskülit
PsA için ilk sınıflama kriterleri Moll ve Wright tarafın- Radyoloji Erozyon Periartiküler
dan yayınlanmış ve hastalık tutulum şekillerine göre (DİF eklem) Periostit osteopeni Erozyon
gruplara ayrılmıştır. Periferik eklem tutulumu ağırlıklı Kemik Proliferasyonu (el bileği)
seyreden formlar RA benzeri, aksiyel iskelet tutulumu
ağırlıklı seyreden formlar ise Ankilozan Spondilit (AS) Tablo 3. Psöriatik Artrit ve Ankilozan Spondilitin özelliklerinin
benzeri olarak değerlendirilmiş olsa da PsA’nın kendine karşılaştırılması
has tutulum şekilleriyle, klinik ve radyolojik bulgularıyla Özellik Psöriatik Artrit Ankilozan Spondilit
diğer hastalıklardan belirgin farklılıklar gösterdiği bilin-
Erkek:Kadın 1:1 1.2-7:1
mektedir. Bu durumun temelinde hastalığın patogene-
Sakroiliak/Spinal <%35 %100
zindeki farklılıklar yatmaktadır. Farklı genetik özellikleri, tutulum
patogenezdeki farklı yolakları PsA’yı klinik ve radyolojik Spinal hareket Az Çok az
olarak diğer romatolojik hastalıklardan ayırdığı gibi Periferik Tutulum %90-95 %40
tedavi cevabı konusunda da kendine has sonuçların Periferik Tutulum Alt ve üst ekstremite Alt ekstremite Büyük
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu konuşmada Şekli Büyük ve küçük eklemler eklemler
PsA’yı diğer romatolojik hastalıklardan ayrı kılan gene- Daktilit Sık Nadir
tik, patogenetik, klinik ve radyolojik bulgular üzerinde HLA B27 %10-25 %80
durulup bu farklılıkların tedavi cevabına olan etkileri Spinal Radyoloji Atlamalı tutulum Devamlı tutulum
vurgulanmaya çalışılacaktır. Asimetrik Simetrik

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


69 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar: 3. Feld Joy, Chandran V, Haroon N, Inman R, Gladman D. Axial disease


1. Wright V, Moll J. Psoriatic arthritis. In: Wright V, Moll J, eds. Seron- in psoriatic arthritis and ankylosing spondylitis: A critical compari-
egative Polyarthritis. Amsterdam: North Holland Publishing Co; son. Nature Reviews Rheumatology 2018;14(6):363-371
1976:169-223 4. Veale DJ, Fearon U. What makes psoriatic and rheumatoid arthritis
2. Wright V. Seronegative polyarthritis: A unified concept. Arthritis so different? RMD Open 2015;28(1):e000025
and Rheumatism 1978;21(6):619-633

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


70 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SEREBRAL PALSIDE SPASTISITE YÖNETIMI
Dr. Melek SEZGİN

S
erebral palsi (SP), “gelişmekte olan fetal veya in- analizi, kaba ve ince motor fonksiyonun objektif değer-
fant beynin ilerleyici olmayan hasarına bağlı, ak- lendirmesi gerekir. Ayrıca, çocuğun katılımındaki sınır-
tivite limitasyonuna neden olan hareket ve postür lamalar, çevresel kolaylıklar ve zorluklar ile aile veya
gelişiminin bir grup kalıcı bozukluğu” olarak tanımlanır. bakım sağlayanların zayıf ve güçlü yönleri hakkında
Tüm dünyada her 1000 canlı doğumda 2-4 insidansla objektif bir genel bakış sağlanmalıdır.
çocukluk çağındaki fiziksel disabilitenin en sık sebebidir. SP’de spastiste tedavisi, bireyselleştirilmiş ve ICF yak-
Avrupa SP izlem ağının verilerine göre SP’li çocukların
laşımına uygun planlanmalıdır. Bu bağlamda spastisite
%85’i spastik tipte olup, spastisite, SP’de sık gözlenen
tedavisinde hedef, hastanın vücut yapı ve fonksiyon-
semptomdur. Spastisite üst motor nöron sendromunun
larında iyileşme ile birlikte aktivite ve katılımı da
bir komponenti olarak, hıza bağlı tonik gerilme reflek-
sağlamaktır. SP’de tonusu azaltmak ile birlikte eklem
sinin aşırı uyarılması sonucunda ortaya çıkan “artmış
hareket açıklığını arttırmak, ağrı ve spazmı azaltmak,
kas tonusu” olarak tanımlanır. SP’de, inhibitör supra
ortez kullanımını kolaylaştırmak, kontraktür gelişimini
segmental uyarıların kronik kaybı sonucunda alfa mo-
tor nöron hiperaktivitesi spastisiteye neden olur. engelllemek, ortopedik girişim ihtiyacını azaltmak, koz-
metik görünüşü iyileştirmek, rehabilitatif yaklaşımın ko-
Klinik olarak spastisite, hem olumlu hem de olumsuz
lay uygulanmasını sağlamak, fonksiyonelliği arttırmak
etkilere sahiptir. Beslenme, yıkanma, tuvalet ve giyin-
ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı sağlamak
me gibi günlük yaşam aktivitelerinde zorluğa, oturma,
hedeflenir.
transfer, ayakta durma ve yürüme gibi fonksiyonlarda
güçlüğe neden olabilir. Ayrıca, cihaz kullanım zorluğu- SP’de spastisite tedavisine yönelik standart bir yakla-
na, ağrıya, uyku problemlerine ve sekonder kas-iskelet şım olmayıp, rehabilitasyon ekibi için bu zorlu bir iştir.
sistemi komplikasyonlarına (kontraktür, subluksasyon/ Öncelikle spastisteyi arttıran sebep varsa bu ortadan
dislokasyon) yol açabilir. Bu durum bakım sağlayanlar kaldırılmalıdır. Tedavi seçenekleri hasta ve ailenin
için de güçlük yaratabilir. Bununla birlikte spastisite, de içinde olduğu tedavi ekibi ile değerlendirilmelidir.
kas hacmini ve kemik yoğunluğunu korumaya yardımcı Bunlar konservatif tedaviden cerrrahi tedaviye, siste-
olabilir. Alt ekstremite ve gövde ekstansörlerinde artmış mik tedaviden fokal tedavilere, reversıbl cerrahiden ir-
tonusu olan çocuk ayağa kalkabilir ve birkaç adım reverzıbl cerrahiye kadar geniş bir yelpazede yer almak-
atabilir. tadır. Bir tedaviden diğerine zaman içinde geçilebildiği
SP’deki heterojenite göz önüne alındığında, tedavi ka- gibi, çoğunlukla birkaçını aynı anda uygulamak gerek-
rarı alırken, spastisite ve diğer eşlik eden bozuklukların mektedir. Bu tedaviler sistemik oral medikal tedavileri,
motor fonksiyon üzerinde gösterdiği etkiyi ve uzun va- fizik tedavi ve fizyoterapi yaklaşımlarını, splint, ortez
dede hastanın gelişimi üzerindeki olası etkilerini dikkat- ve pozisyonlama araçlarını, alçı uygulamalarını, fenol,
lice değerlendirmek son derece önemlidir. Bunun için alkol veya botulinum toksin ile kimyasal denervasyonu,
detaylı muayene ile birlikte kasın tonusu, uzunluğu ve intratekal baklofen pompası, selektif dorsal rizotomi ve
kuvveti, gövde kontrolü, görsel veya 3 boyutlu yürüme ortopedik cerrahi yöntemleri içermektedir.

Kaynaklar 4. Sanger TD, Delgado MR, Gaebler-Spira D, Hallett M, Mink JW. Clas-
1. RosenbaumP,PanethN,LevitonA,etal.Areport:thedefinition and clas- sification and definition of disorders causing hypertonia in child-
sification of cerebral palsy April 2006. Dev Med Child Neurol Suppl hood. Pediatrics 2003;111:89-97.
2007;109:8–14. 5. Verrotti A, Greco R, Spalice A, Chiarelli F, Iannetti P. Pharmaco-
2. SellierE,PlattMJ,AndersenGL,Krägeloh-MannI,DeLaCruzJ,Cans C; therapy of spasticity in children with cerebral palsy. Pediatr Neurol
Surveillance of Cerebral Palsy Network. Decreasing prevalence in 2006;34:1-6.
cerebral palsy: a multi-site European population-based study, 1980 6- Tilton A. Management of spasticity in children with cerebral palsy.
to 2003. Dev Med Child Neurol 2016;58(01):85–92 Semin Pediatr Neurol. 2009 Jun;16(2):82-9.
3. ChristineC,DolkH,PlattMJ,ColverA,PrasauskieneA,Krägeloh- Mann 7- Heinen F, Desloovere K, Schroeder AS, Berweck S, Borggraefe I, et
I; SCPE Collaborative Group. Recommendations from the SCPE col- al. The updated European Consensus 2009 on the use of Botuli-
laborative group for defining and classifying cerebral palsy. Dev Med num toxin for children with cerebral palsy. J Paediatr Neurol. 2010
Child Neurol Suppl 2007;109:35–38 Jan;14(1):45-66.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


71 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

8. Novak I. Evidence-based diagnosis, health care, and rehabilitation 11. Novak I, Morgan C, Fahey M, Finch-Edmondson M, Galea C, Hines
for children with cerebral palsy. J Child Neurol. J Child Neurol. 2014 A, Langdon K, Namara MM, Paton MC, Popat H, Shore B, Khamis
Aug;29(8):1141-56. A, Stanton E, Finemore OP, Tricks A, Te Velde A, Dark L, Morton
9. Novak I, McIntyre S, Morgan C, Campbell L, Dark L, Morton N, N, Badawi N. State of the Evidence Traffic Lights 2019: Systematic
Stumbles E, Wilson S, Goldsmith S. A systematic review of interven- Review of Interventions for Preventing and Treating Children with
tions for children with cerebral palsy: state of the evidence. Dev Med Cerebral Palsy. Curr Neurol Neurosci Rep. 2020 Feb 21;20(2):3.
Child Neurol. 2013 Oct;55(10):885-910. 12. Thomas SP, Addison AP, Curry DJ. Surgical Tone Reduction in Cere-
10. Franki I, Bar-On L, Molenaers G, Van Campenhout A, Craenen K, bral Palsy. Phys Med Rehabil Clin N Am. 2020 Feb;31(1):91-105.
Desloovere K, Feys H, Pauwels P, De Cat J, Ortibus E. Tone Reduc-
tion and Physical Therapy: Strengthening Partners in Treatment
of Children with Spastic Cerebral Palsy. Neuropediatrics. 2020
Apr;51(2):89-104.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


72 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SPİNAL MUSKULER ATROFİLİ
HASTA YÖNETİMİ
Doç. Dr. Burcu METİN ÖKMEN
SBÜ Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Bursa, Türkiye

S
pinal Muskuler Atrofi (SMA), beyin sapı motor anormallikleri ve eklem kontraktürleri sıklıkla ve haya-
nukleusları ve alt motor nöronların ön boy- tın ilk yıllarında görülmektedir. Okul yılları ve sonrasına
nuz hücreleri dejenerasyonuna sekonder olarak kadar yaşayabilirler.
gelişen iskelet kaslarının atrofisi ve ilerleyici zayıflığı SMA Tip 3, hafif SMA formudur. Progresif güçsüzlük
ile karakterize herediter nörodejeneratif hastalıklardır. proksimalden başlar ve özellikle omuz kemeri kasları
Hastalıktan, programlanmış apoptoz sürecinin patolo- öncelikli tutulur. Hastalar ayakta mobilize olabilir.
jik olarak devamı sorumludur. SMN (survivor motor Ömür, yetişkin yaşların ortalarına kadar uzanabilir.
nöron) geni motor nöroblastların apoptozisini durdurur.
SMA, SMN geni üzerindeki mutasyonlar sonucu ortaya Serum CK genellikle 100’ler seviyesinde hafif artmış
çıkmakta ve otozomal resesif geçiş göstermektedir. Alt veya normaldir. Motor sinir iletim çalışmalarının sonuç-
motor nöron sayısında ileri derecede azalma meydana ları normaldir. İğne EMG, fibrilasyon potansiyellerini ve
geldiği ayrıca sağlam hücrelerde de atrofik değişiklikler diğer kas denervasyon belirtilerini gösterir. SMN geni-
ve dejenerasyonun olduğu bildirilmiştir. nin moleküler genetik analizi tanıyı kesinleştirir.
SMA insidansı 100.000 canlı doğumda 10-15 görülür. SMA tedavisinin başlangıçtaki önerileri beslenme ge-
Uluslararası SMA konsorsiyumu SMA’yı 4 grupta sınıf- reksinimleri, solunum fonksiyonu, uyku, günlük yaşam
landırmıştır; SMA tip 1 (Werdnig-Hoffmann H.): Ciddi aktiviteleri ve ortopedik durumlar gibi hayati hususları
infantil form (%45-50), SMA tip 2: Geç infantil ve daha kapsar. Solunum yetmezliği durumunda trakeostomi,
yavaş ilerleyici form (%20), SMA tip 3 (Kugelberg gıda aspirasyonlarını engellemede gastrostomi (PEG)
Welander H.): Kronik veya genç form (%30), SMA tip hayat kurtarıcıdır. Destekleyici terapi, hafif rehabilitas-
4: Erişkin başlangıçlı form (<%5) yon, çocuğun yemek yemesine ve mümkün olduğunca
SMA Tip 1 en ağır seyreden formdur. Akut ve kronik işlevsel olarak bağımsız olmasına yardımcı olan elekt-
infantil SMA olarak 2’ye ayrılır. Ciddi hipotoni, jenera- rikli tekerlekli sandalye gibi mekanik destek kullanımı,
lize güçsüzlük, ince kas kitlesi ve DTR kaybı ile seyreder. skolyoz ve eklem kontraktürlerinin üzerine düşülen
Solunum kaslarının da etkilenmesi nedeniyle öksürme ortopedik bakımı içerir. Nusinersen, çocuk ve erişkin
ve sekresyon atmada sıkıntı yaşarlar dolayısıyla solu- SMA hastalarını tedavi etmede onaylanan ilk ilaçtır.
num yolu enfeksiyonlarından dolayı %65’inden fazlası Gen değişimi tedavileri deneysel aşamadadır.
2 yaşından önce kaybedilir. SMA’da rehabilitasyonun amacı kas ve eklemleri koru-
SMA Tip 2 hastaları 7-18 ay arası semptom göstermeye yarak oluşabilecek limitasyonları ve deformiteleri önle-
başlarlar. Birçoğu tekerlekli sandalye gerektiren ciddi mek, solunum fonksiyonlarını en iyi düzeyde tutmak ve
engellilik yaşarlar. DTR’leri kaybolmuştur ve üst ekstre- akciğer komplikasyonlarından korumak ve hastaların
mitelerinde tremor yaygındır. Kifoskolyoz, göğüs kafesi yaşam kalitesini ve sosyal katılımlarını artırmaktır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


73 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
TRAVMATIK BEYIN HASARINDA
SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Doç. Dr. Güldal Funda NAKİPOĞLU YÜZER
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Beyin Hasarı Kliniği, Ankara, Türkiye

T
ravmatik Beyin Hasarı(TBH) künt, delici veya sıcaklık, kızarıklık ve şişliktir. En sık nörolojik olarak
hızlanma / yavaşlama kuvveti kaynaklı kraniose- etkilenen tarafı ve omuz, kalça, diz ve dirseği içeren
rebral yaralanma sonucu gelişebilen beynin fizik- major eklemleri etkiler. Risk faktörleri, spastisite, uzamış
sel, bilişsel ve psikososyal fonksiyonlarında bozulmayla koma, immobilizasyon ve kırıklardır. Direk grafi ucuz bir
kararterize bir yaralanmadır. Tüm yaşam periyodların- değerlendirme yöntemidir ancak kalsifikasyon öncesi
da önemli mortalite, morbidite ve disabilite nedenidir. erken evrede sonuç vermez. Bu durumda klinik şüphe
Ciddiyeti arttıkça ekonomik ve sosyal maliyeti yükselir. varlığında kemik sintigrafisi tanı için gereklidir. Serum
TBH rehabilitasyonunda sık karşılaştığımız sorunlar alkalen fosfatazın laboratuvar ölçümü tedavinin etkinli-
spastisite, motor ve denge bozuklukları,heterotopik ğinin ve maturasyonun takibinde yararlı olabilir. Eklem
ossifikasyon, kontraktürler, posttravmatik nöbet, nöro- hareket açıklığı egzersizleri, antienflamatuvar ve bifos-
endokrin disfonksiyon, kognitif ve davranışsal sorunlar, fonatlar ile tedavi hastalığın ilerlemesini durdurabilir
mesane ve barsak bozuklukları, sekonder yaralanmalar, veya yavaşlatabilir. Radyoeterapi de tedavi seçenekleri
ağrı, bası yaralarıdır. içerisinde yer almaktadır. Cerrahi olarak HO’nun orta-
Pasif eklem hareketine muskuler dirençte hıza bağımlı dan kaldırılması, önemli fonksiyonel kazanç beklenen
bir artış şeklinde tanımlanan spastisite, tbh sonrası hastalara saklanmalıdır. Bu operasyon için matürasyo-
yaygındır. Pozitif ve negatif fonksiyonel sonuçlara nun tamamlanması beklenmelidir.
sahip olabileceğinden tedavinin kişiselleştirilmesi için Hiponatremi, hipernatremi, anterior pituiter hipotala-
fonksiyonel değerlendirme zorunludur. Erken dönem- mik disfonksiyon, hipotiroidizm, gonadotropin eksikliği,
de genellikle eklem hareket açıklığı egzersizleri, po- büyüme hormonu eksikliği gibi nöroendokrin disfonksi-
zisyonlama yapılmalıdır. Fizik tedavi rehabilitasyon yonlar da TBH’nda görülebilmektedir.
amaçlı kullanılan modaliteler, spesifik splint ve ortezler Posttravmatik nöbetler çok erken, erken ve geç nöbet
sıklıkla yararlıdır. Bilişsel bozukluğa yol açma potansi- olarak gruplandırılabilir. Yetişkinlerde geç nöbetler er-
yeli daha düşük olmasından dantrolen bir birinci sıra ken nöbetler ile korele bulunmuştur. Geç dönemde
ajan olarak sıklıkla tavsiye edilir. Baklofen, tizanidin ve hasta iki veya daha fazla nöbet geçirmişse postravmatik
diazepam daha ciddi sedasyon potansiyeline sahiptir. epilepsi tanısı alır. Tedavide karbamazepin,valproik asit,
Antispastisite ajanları oral ilaçlara dirençli ciddi ve je- fenitoin, gabapentin, lamotrigin, felbamat kullanılabilir.
neralize spastisite tedavisinde intratekal uygulanabilir, TBH sonrası erken dönemde, oryantasyon bozukluğu,
sistemik yan etkiler minimaldir. Intramuskuler fenol konfüzyon ve farkındalık problemleri yaygın görülür.
ve botilinum toksin enjeksiyonu gibi nörolitik teknikler TBH sonrası sık gözlenen kognitif bozukluklar; dikkat
daha fokal spastisitesi olan kişiler için yaygın olarak ve konsantrasyonda azalma, dikkat dağınıklığı, görsel
kullanılır. Ortopedik ve nöroşirujik yaklaşım da dirençli uzaysal kavramlarda bozulma, sözel/görsel bilgi işlen-
spastisitede uygulanabilir. mesinde yavaşlama, iletişim bozukluğu, hafıza bozuk-
TBH da koordinasyon ve motor fonksiyonun fonk- luğu, yönetici fonksiyonlar ve yargının zayıflamasıdır.
siyonel iyileşmesinin prognozu genellikle olulmludur. Maladaptif davranış ve ajitasyon da sık karşılaşılan
Denge ve koordinasyon periferik ve santral nörolojik sorunlar arasındadır.
lezyonların bir kısmından etkilenebilir. Serebellar bo- TBH; hasta,aile ve toplum açısından sosyoekonomik
zukluk ve bazal ganglionların etkilenimi üst ekstremite etkileri oldukça ağır olan bir yaralanmadır. Mümkün
bozukluğu,yürüyüş ataksisi, tremor ve bradikineziye yol olan en kısa sürede bu özel hasta grubunda sık karşıla-
açabilir. şılabilecek sorunları saptayarak rehabilitasyon hedefle-
Heterotopik ossifikasyon(HO), periartiküler alanda ma- rini belirleyip bireyin tüm gereksinimlerini karşılayacak
tür lamellar kemik formasyonu oluşmasıdır. HO’nun boyutlarda rehabilitasyon programı ile bilişsel ve fiziksel
semptomları ağrı, azalmış hareket açıklığı, periartiküler iyilik halini artırmak amacımız olmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


74 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 4. Nygren DeBoussard C, Lannsjö M, Stenberg M, Stålnacke BM, God-


1. Cifu DX; Kreutzer JS, Slater DN, Taylor L. Çeviri:Kalyon TA, Alaca bolt AK. Behavioural problems in the first year after Severe traumat-
R. Travmatik Beyin Hasarının Rehabilitasyonu. In: Braddom RL . ic brain injury: a prospective multicentre study. Clin Rehabil. 2017
Çev.Ed. Sarıdoğan M. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Ankara, Güneş Apr;31(4):555-566. doi: 10.1177/0269215516652184.
Tıp Kitabevleri 3. Baskı 2010, 1133-1174. 5. Nash RP, Weinberg MS, Laughon SL, McCall RC, Bateman JR, Rosen-
2. Barman A, Chatterjee A, Bhide R. Cognitive impairment and re- stein DL. Acute Pharmacological Management of Behavioral and Emo-
habilitation strategies after traumatic brain injury. Indian J Psychol tional Dysregulation Following a Traumatic Brain Injury: A Systematic
Med 2016;38:172-81. Review of the Literature. Psychosomatics. 2019 Mar-Apr;60(2):139-152.
3. Iaccarino MA, Bhatnagar S. Zafonte R.Rehabilitation after traumatic doi: 10.1016/j.psym.2018.11.009. Epub 2018 Dec 18. PMID: 30665668.
brain injury. In: J. Grafman and A.M. Salazar, Editors. Handbook of 6. Alaca R, Yaşar E. Travmatİk Beyin Hasarında Rehabilitasyon. In:
Clinical Neurology, Vol. 127 (3rd series) Traumatic Brain Injury, Part Oğuz H. Tıbbi Rehabilitasyon. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri 3.
I 411-422. Baskı. 2015; 449-460.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


75 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DUCHENNE MUSKULER DİSTROFİ
REHABİLİTASYONUNDA BAŞARILI MIYIZ?
Dr. Filiz SERTPOYRAZ

D
uchenne muskuler distrofi(DMD), distrofin ek-  Enerji verimliliğini ve enerji tasarrufunu optimize et-
sikliği ile karakterli, X’e bağlı resesif, sıklıkla mek;
erkekleri etkileyen, ilerleyici kas dejenerasyonu,  Uyarlanabilir ekipman ve yardımcı teknolojileri sağ-
kontraktür ve deformiteler ve postural kompansasyon- lamak;
lar ile fonksiyonel kayıplara yol açan kas hastalığıdır.  Cilt bütünlüğünün korunması; ağrıyı önlemek ve en
5 yaş civarı tanı alırlar, ortalama 10-12 yaşta ambu- aza indirmek;
lasyonlarını kaybedip, 20’li yaşlarda kardiopulmoner  Destekleyici işlev, işlevsel bağımsızlık ve okulda, işte,
problemler nedeniyle kaybedilirler. aile ve sosyal hayata katılım;
Tedavide multidisipliner hastalık yaklaşımı ve sağlık  Yaşam kalitesini optimize etmektir
bakımı önerilmektedir Bu yaşam süresi ve yaşam ka-
litesini arttırır (1). Rehabilitasyon, tedavinin önemli bir Kas iskelet sisteminin değerlendirilmesi:
bölümüdür. Rehabilitasyon ekibini fizik tedavi ve reha- 1. Kas Gücü: Manuel kas testi, myometri
bilitasyon hekimi koordinatörlüğünde fizyoterapist, iş 2. Eklem Hareket Açıklığı (EHA): Goniometri. Alt
uğraşı terapisti, hemşire, konuşma dil patologu, sosyal ekstremitede kalça, diz, ayakbileği EHA değerlendi-
hizmet uzmanını kapsar. rilir. Ortez ve cerrahi tedavi kararı vermede önemli-
Rehabilitasyonun başarısında kas iskelet sisteminin dü- dir.
zenli değerlendirilmesi, standart rehabilitasyon ölçekle- 3. Zamanlı Fonksiyonel Testler: Gower’s manevra
riyle takibi önem taşır (2) süresi, 4 basamak merdiven çıkma ve sandalyeden
kalkma zamanı, 6 dakika yürüme testi
DMD Rehabilitasyonunda amaçlar nelerdir? 4. Günlük Yaşam Aktivitelerinin(GYA) Değerlendi-
 Optimum kas gücünü korumak ve sürdürmek; kas rilmesi: Evde, okulda ve toplumda GYA değerlen-
zayıflığın ilerlemesini en aza indirilmesi dirir. Düşme sıklığı, özbakım becerileri….
 İlerleyici kontraktür ve deformitenin önlenmesi ve 5. Motor Fonksiyon Ölçekleri: İlerlemenin izlenmesi
en aza indirilmesi; ve tedaviye cevabın değerlendirilmesinde kullanılır.
 Optimal kardiyorespiratuar bakım ve işlevi destekle- Vignos alt ekstremite ölçeği, NSTAA, Motor fonksi-
mek; yon ölçümü (3)

6 ayda bir düzenli fizik tedavi ve rehabilitasyon


hekimi tarafından düzenli değerlendirilmelidir.
Değerlendirme sonrası hastaya özel rehabilitasyon
tedavisi planlanır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


76 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Tablo 1. Duchenne Muskuler Distrofi’de Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon


Evre 1 Evre 2 Evre 3
Yürüme Dönemi Erken Yürüme Kaybı Dönemi Geç Yürüme Kaybı Dönemi
Aile hikayesi ve/veya kreatinin Yürümede zorluk artmış, Tekerlekli sandalye ve yatağa bağımlı
Kinaz yüksekliği, Yürüme bozukluğu yoktur Merdiven çıkma yeteneğinde kayıp Üste ekstremite kaslarında güçsüzlük
veya hafiftir. Kısa mesafelerde yürüyebilir uzun mesafelerde ve deformite nedeniyle günlük yaşam
Gower’s bulgusu tekerlekli sandalye kullanımı gerekir. fonksiyonları kısıtlanır.
Parmak ucunda yürüme,
Merdiven çıkabilir
Etkilenen kaslar: Deformite Etkilenen kaslar: Deformite Etkilenen kaslar: Deformite

Kalça ekstansörleri Plantar fleksiyon Evre 1 etkilenen kaslarda Postural değişiklik Evre 1 ve 2’de etkilenen Üst ekstremitede
Ayakbileği dorsifleksör Kalça fleksiyon güç kaybında ilerleme kaslarda güç kaybında kontraktür
Kalça abduktor İliotibial bant ilerleme Dirsekte
Kalça adduktor Quadriceps kas İliotibial bant ve Dirsek ekstansör fleksiyon-pronasyon
Abdominaller güçsüzlüğü yürümenin tensor fasia lata Elbileği ve parmak Elbileği ve parmak
Servikal fleksörler bozulmasının anahtarıdır. Kalça fleksörleri ekstansörleri fleksörlerinde
Omuz ..ve ekstansörleri Ayakbileği evertörleri Hamstringler Kuğu boynu
Gastrosoleus deformitesi
Posterior tibialis
Plantar faysa Skolyozda ilerleme

Skolyoz
Hasta ve aile/bakımveren eğitimi Ortez Motorize Tekerlekli Sandalye
Pozisyonlama (AFO:Gece ve gündüz) Günlük Yaşam aktivitelerini kolaylaştıracak
Ortez Pasif/motorize destekli ayakta durma araçlar ekipmanlar, yardımcılar
Ayak ayakbileği ortezi(AFO) gece kullanım) KAFO :Diz, ayak, ayakbileği ortezi İş uğraşı terapi
Germe egzersizleri El-Elbileği splint Germe egzersizleri
4-6 gün /hafta, düzenli, Tekerlekli Sandalye Solunum egzersizleri,
Alt ekstremite:Ayakbileği, diz, kalça (Manuel /motorize, oturma destekli) Akciğer temizleme teknikleri
Üst ekstremite:elbileği, el, boyun Germe egzersizleri Noninvaziv ventilasyon
Solunum Egzersizleri Solunum egzersizleri İnvaziv ventilasyon
İş uğraşı terapi
Düzenli submaximal aerobik egzersizler /aktiviteler(yüzme, bisiklet, yürüme)
Ekzantrik ve yüksek dirençli egzersizlerden kaçınmak
Egzersizler yorgunluk oluşturmamalı, kardiopulmoner kapasiteye göre egzersizler planlanmalı
Düşmeler ve kırığın önlenmesi ve yönetimi
Düşme risklerinin en aza indirilmesi, çevre düzenlenmesi
Kırık riskinin önlenmesi, kırık varlığında tedavi
Asistif teknoloji ve adaptif ekipmanlar açısından değerlendirme, bu konuda eğitim ve planlama
Öğrenme, dikkat ve duyusal işleme farklılıklarının yönetimi , psikolojik yönetim, Tüm evrelerde yaşama katılımı destekleme, Ağrı önleme ve
yönetimi

Kaynaklar 3. Diagnosis and management of Duchenne muscular dystrophy, part


2. Diagnosis and management of Duchenne muscular dystrophy,
1. Diagnosis and management of Duchenne muscular dystrophy, part
part 2: respiratory, cardiac, bone health, and orthopaedic manage-
1: diagnosis, and neuromuscular, rehabilitation, endocrine, and gas-
ment Lancet 2018, 347-361
trointestinal and nutritional management, Lancet 2018, 251-267
2. Rehabilitation Management of the Patient With Duchenne Muscular
Dystrophy Pediatrics 2018, 142, 17-33

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


77 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
MULTIPL SKLEROZ REHABILITASYONUNDA
ZORLUKLAR
Doç. Dr. E. Eda KURT
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Alanya Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Antalya, Türkiye

M
ultipl skleroz (MS), inflamatuar, nörodejene- sadece bazı sistemlere yoğunlaşıp diğerlerini ihmal
ratif otoimmün bir hastalıktır. Santral sinir etmek günlük yaşam aktivitesinde düzelme sağlayama-
sisteminde demiyelinizasyon yanında akso- yabilir ya da yetersiz düzelme olabilir.
nal dejenerasyona da yol açar. Progresif fonksiyonel Rehabilitasyon programında yaşanacak zorlukları baş-
bozukluğun önde gelen nedenlerinden biridir. Genç lıca
yetişkinlerde dünya çapında yaklaşık 2,5 milyon kişiyi
a) Hastalığın progresyonuna bağlı düzenlenecek reha-
etkilemektedir. MS’in en yaygın ve yaşamı değişti-
bilitasyon programının değişen ihtiyaçlara göre di-
ren sonuçları yürüme bozukluğu, ataksi, kas zayıflığı
namik olması gerekliliği
ve spastisitedir. Hareket kısıtlılığına ek olarak bilişsel
b) Hastanın tedavi programına uyum zorluğu, özellikle
fonksiyonlarda azalma, görme kaybı, yorgunluk ve
kırsal bölgede yaşayan ve tedaviye ulaşım açısından
idrar-barsak semptomları da sık görülür. Dolayısı ile
güçlük yaşayan hastalar
MS hemen tüm vücut fonksiyonlarında bozulmaya
ve günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlılığa yol açan bir c) Hekim farkındalığı, sağlık merkezinde rehabilitas-
hastalıktır. Rehabilitasyon programı düzenlenirken tüm yonda kullanılan cihaz imkanları , iş yoğunluğu vb.
aktivitesi bozulan (Kas iskelet sistemi yanında, mesane, Şeklinde sıralayabiliriz. Bu zorluklar çeşitli modifikas-
barsak , seksüel aktivite , kognitif fonksiyonlar ve duygu yonlarla düzenlenebilir. Küçük bir fonksiyonel kaza-
durum vb ) vücut sistemleri değerlendirilerek rehabi- nımın bile hastanın günlük yaşam aktivitelerine ciddi
litasyon programı buna göre düzenlenmelidir. Çünkü yararlar sağlayabileceğini akılda tutmak gereklidir.

Kaynaklar 3. Browne P, Chandraratna D, Angood C, et al. Atlas of Multiple Sclero-


sis 2013: A growing global problem with widespread inequity. Neu-
1. Kalb R, Brown TR, Coote S, Costello K, Dalgas U, Garmon E, Giesser
rology. 2014;83:1022-4.
B, et al. Exercise and lifestyle physical activity recommendations for
people with multiple sclerosis throughout the disease course. Mult 4. Soler B, Ramari C, Valet M, Dalgas U, Feys P. Clinical assessment,
Scler. 2020 Oct;26(12):1459-1469. doi: 10.1177/1352458520915629 management, and rehabilitation of walking impairment in MS: an
expert review. Expert Rev Neurother. 2020 Aug;20(8):875-886. doi:
2. Manuli A, Maggio MG, Tripoli D, Gullì M, Cannavò A, La Rosa G,
10.1080/14737175.2020.1801425
et al. Patients’ perspective and usability of innovation technology in
a new rehabilitation pathway: An exploratory study in patients with
multiple sclerosis. Mult Scler Relat Disord. 2020 Sep;44:102312. doi:
10.1016/j.msard.2020.102312.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


78 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
PARKİNSON REHABİLİTASYONUNDA
GEÇ MI KALIYORUZ?
Doç. Dr. Meliha KASAPOĞLU AKSOY
SBÜ Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, FTR bölümü

P
arkinson hastalığı (PH), bazal gangliyonlardaki egzersizin nöroprotektin (nörodejeneratif sistemi tersine
(BG) dopaminerjik nöronların kaybına bağlı çevirme), etkiye sahip olduğu ve nörorestorasyonun
ortaya çıkan ilerleyici nörodejeneratif bir hareket ilerlemesine katkı sağlayabileceği ileri sürülmektedir
hastalığıdır (1,2). Etyolojisi net olmamakla birlikte çev- (8). Parkinson’lu hastalarda egzersiz uygulamalarıyla
resel ve genetik faktörlerin hastalığın ortaya çıkmasında nöroplastisitede artış olmaktadır. Komplike motor ak-
etkili oldukları düşünülmektedir (3). Toplumda görülme tiviteleri içeren egzersizlerin dopamin düzeyine olumlu
sıklığı genellikle 60 yaşın üzerinde olup popülasyonun etkileri bildirilmektedir. Egzersiz uygulamalarına has-
yaklaşık %1’ini etkilemektedir. 2030 yılında bu oranın talığın erken dönemlerinde başlanmalı ve hastalığın
%50 artması beklenmektedir. Erkeklerde görülme sık- tüm seyri boyunca devam edilmelidir, çünkü erken dö-
lığı kadınlara oranla 1.5 kat fazladır. PH semptomları
nemde başlanan egzersiz programlarının etkisinin daha
genel olarak motor ve non-motor olarak ayrılmakta-
fazla olduğu bilinmektedir (8). PH’nda uygulanacak
dır. Bradikinezi, tremor, rijidite ve postüral instabili-
egzersiz programları hastaların fiziksel fonksiyonlarını
te PH’nın temel motor bulgularıdır. Motor olmayan
problemler (üriner inkontinans, seksüel disfonksiyon, ve bağımsızlıklarını artırmaya yönelik olmalıdır. Tedavi
anormal terleme, ortostatik hipotansiyon, uyku bozuk- programından önce fonksiyonel limitasyonlar ve teda-
lukları, depresyon, anksiyete, ağrı vb.) ise otonomik vi amaçları belirlenmelidir. Egzersiz uygulamalarına;
disfonksiyonlardan duyusal problemlere kadar geniş bir hastanın yetersizlikleri değerlendirerek geliştirilebilecek
yelpazede görülmekle birlikte bu semptomların motor fonksiyonel limitasyonlar, gerekli olabilecek kompan-
semptomların görülmesinden çok önce oluştukları dü- satuar stratejiler ve önleyici uygulamalar göz önünde
şünülmektedir (4). bulundurularak karar verilmelidir.
Parkinson hastalarında tedavinin amacı hastanın gün- Parkinson hastalarında rehabilitasyonun hedefleri has-
lük yaşam aktivitelerini aksatan semptomları hafif- talığın evresine göre değişmekle birlikte genel olarak;
letmek, hastalığın progresyonunu yavaşlatmak veya postürü düzeltme ve postüral deformitelere engel olma,
ortadan kaldırmak ve hastalık ilerledikçe ortaya çıkan kas kısalıklarını ve eklem limitasyonlarını önleme, kas
komplikasyonları sınırlamak ve önlemektir. Parkinson kuvvetini, fiziksel ve aerobik kapasiteyi artırma, yatak
hastalarında optimal medikal yaklaşımlara rağmen, içi mobilite, oturma ve kalkma gibi fonksiyonel akti-
hastalığın erken evrelerinden itibaren ortaya çıkan vitelerde bağımsızlığı sağlama, denge, koordinasyon,
motor bulgular, denge ve mobiliteyi etkiler, yaşın ge- postüral kontrolü, yürüyüşü, mobiliteyi geliştirme ve
tirdiği fiziksel kapasitedeki azalmalar (1,2) ve ilaçların yaşam kalitesini artırmaktır (3,4). Bu amaçla mobi-
yan etkileriyle birlikte önceleri baş edilebilir düzeyde liteyi arttırmak, yutma bozukluklarını düzeltmek ve
olan bozuklukları zaman içerisinde özür oluşturma anlaşılabilir konuşmayı öğretmek hedeflenmelidir (2,3).
seviyesine getirebilir. Ayrıca mobilite kaybına ve yanlış
Mobilitenin korunması ve arttırılması için, düzgün
kompanzasyon mekanizmalarına bağlı olarak ortaya
yürüyüş öğretilmeli, eklem hareket açıklığı korunmalı
çıkan anormal postür ve deformiteler postüral instabi-
ve arttırılmalı, kontraktürlerin gelişimi önlenmeli, kas
litede artışa neden olur. Bu durum yürüme korkusuna
koordinasyonu arttırılmalıdır (5). Parkinsonlu hastalar-
neden olan düşmeleri de beraberinde getirir (4,5).
Hastalığın erken dönemlerinden itibaren ilaç tedavisiyle da sıklıkla görülen öne eğik, kimi zaman da yana eğik
eş zamanlı olarak rehabilitasyon programına başlan- postürü düzeltmek için yatakta, otururken ve ayakta
ması bağımlılık, inaktivite, sosyal izolasyon ve yaşam dururken korunması gereken doğru postür hastaya
kalitesinde azalmaya yol açan bu tür problemlerin öğretilmelidir (7). Solunum kapasitesinin geliştirilmesi
önüne geçilmesine yardımcı olabilir (4,6). Kanıta da- için solunum egzersizleri ile göğüs kafesinin hareketliliği
yalı çalışmalar, egzersizin kronik durumlar üzerindeki arttırılmalıdır. Düşmenin önlenmesi için denge geliştiril-
pozitif etkisini desteklemektedir ayrıca egzersiz uygu- meli ve hastanın özgüveni arttırılmalıdır (7,8). Hastanın
lamalarının PH’nda semptomların ortaya çıkış süresi- motivasyonunun arttırılmasına yönelik olarak psikosos-
ni geciktirebileceği bildirilmiştir (7,8). Araştırmalarda, yal destek sağlanmalıdır (7).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


79 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 6. Nielsen C, Siersma V, Ghaziani E, Beyer SN, Magnusson P and


Coupp C (2020). Health-Related Quality of Life and Physical Func-
1. Konczak, J., Corcos, D.M., Horak, F., Poizner, H., Shapiro, M., Tuite,
tionin Individuals with Parkinson’s Disease after a Multidisciplinary
P. ve arkları. (2009) Proprioception and motor control in Parkinson’s
Rehabilitation Regimen—AProspective Cohort Feasibility Study. Int.
disease. J Mot Behav, 41 (6), 543-552.
J. Environ. Res. Public Health 17, 7668; doi:10.3390/
2. Reichmann, H. (2010) Clinical criteria for the diagnosis of Parkin-
7. Schootemeijera S, Kolka NM, Ellisb T, Mirelmanc A, Nieuwboere A,
son’s disease. Neurodegener Dis, 7 (5), 284-290.
Nieuwhoff F, Schwarzschildg MA, Nienke M. De, R.Bloem VB. Bar-
3. Lee J.M., Koh S.B., Chae S.W., Seo W.K., Kwon do Y., Kim J.H. ve riers and Motivators to Engage inExercise for Persons with Parkin-
arkları. (2012) Postüral instability and cognitive dysfunction in early son’sDisease Journal of Parkinson’s Disease 10 (2020) 1293–1299DOI
Parkinson’s disease. Can J Neurol Sci, 39 (4), 473-482. 10.3233/JPD-202247
4. Fuengfa Khobkhun, Kristen Hollands, Mark Hollands & Amornpan 8. Fan B, Jabeen R, Bo B, Guo C, Han M, Zhang H, Cen J, Ji X,
Ajjimaporn (2020) Effectiveness of exercise-based rehabilitation for and Weicorresponding J. Oxid Med Cell Longev. 2020; 2020:
the treatment of axial rigidity in people with Parkinson’s disease: 4293071. What and How Can Physical Activity Prevention Func-
A Scoping Review, Physical Therapy Reviews, 25:4, 283-291, DOI: tion on Parkinson’s Disease? Published online 2020 Feb 13. doi:
10.1080/10833196.2020.1816127 10.1155/2020/4293071
5. Tomlinson, C.L., Patel, S., Meek, C., Herd, C.P., Clarke, C.E., Stowe,
R. ve diğerleri. (2012) Physiotherapy intervention in Parkinson’s dis-
ease: systematic review and meta-analysis. BMJ, 345, e5004.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


80 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OLGULAR EŞLİĞİNDE BULGUDAN
YORUMA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN
NOKTALAR
Doç. Dr. Elif AYDIN
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Aydın, Türkiye

E
lektronöromiyografi (ENMG) günlük pratiğimiz- çalışmalar olarak üç grup halinde incelenir. Sinir iletim
de tanı ve takipte sıklıkla kullandığımız değerli çalışmalarında değerlendirilen temel parametreler; baş-
bir tetkiktir. Ağırlıklı olarak periferik sinir siste- langıç latansı, amplitüd, sinir iletim hızıdır. İğne EMG’de
minin hasarlarını ve hastalıklarını değerlendirmek için değerlendirilen temel parametreler ise giriş aktivitesi,
kullandığımız bu testin en azından raporlarını değerlen- spontan aktivite, Motor ünit aksiyon potansiyeli morfo-
direbilecek bilgeye her fiziatristin mutlaka sahip olması lojisi ve rekrutman paternidir.
gereklidir. Bu amaçtan yola çıkılarak hazırlanan bu Bu sunumda tuzak nöropatiler, polinöropati, radikülo-
sunumda temel patolojilerin ENMG raporu üzerinden pati ve periferik sinir hasarları olgu raporları eşliğinde
nasıl değerlendirilebileceği ile ilgili bilgi aktarılması tartışılacaktır.
amaçlanmaktadır.
İdeal bir ENMG raporu; Hastanın demografik verileri, Kaynaklar
ön tanısı, belirgin anamnez ve fizik muayene bulguları, 1. Akyüz M. Elektrodiagnoz. Oğuz H (ed): Tıbbi Rehabilitasyon. Nobel
Tıp Kitabevi, İstanbul.2015 s.141-168
ENMG bulguları ve bunların yorumlarını içermelidir.
2. Preston DC, Shapiro BE. Electromyography and Neuromuscular
Temel olarak ENMG bulguları, sinir iletim çalışmaları Disorders, Clinical-Electrophysiologic Correlations. Elsevier, USA
ve iğne EMG sonuçlarından oluşur. Sinir iletim çalış- 2005
maları da motor çalışmalar, duyusal çalışmalar ve mikst 3. Akyüz G, Yağcı İ. Elektrodiagnoz. Güneş tıp Kitabevi, İstanbul. 2017.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


81 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OLGULAR EŞLİĞİNDE TUZAK NÖROPATİ
TANISINDA GÖRÜNTÜLEME VE
ENMG’NİN KOMBİNE KULLANIMI
Doç. Dr. Esra GİRAY
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

T
uzak nöropatileri sinirin kompresyonuna, yer etkilenen sinirdeki değişikler hem de çevre dokular ay-
değiştirmesine, gerilmesine bağlı gelişebileceği rıntılı şekilde ortaya koyulabilmektedir. Ultrasonografi
gibi, sinir kılıfı tümörü, aberan kas yapısı ba- ile en çok çalışmalar tuzak nöropatileri için yapılmıştır.
sısı, sinir kılıfı tümörü gibi bir anatomik anomaliden Tuzak nöropatileri içinde en fazla literatür karpal tünel
de kaynaklanabilmektedir. Tuzak nöropatilerinin tanısı sendromu ile ilgilidir ve artık elektrofizyoloji laboratu-
genellikle fizik muayene bulguları ve elektrofizyolojik varlarında da pratik uygulamaya girmiştir. Kısa süren
incelemeler ile konulmaktadır. Elektrofizyolojik ince- ve kolay yapılan bir uygulama ile mediyan sinirin bo-
lemeler tuzaklanma seviyesi, lezyonun tipi ve şiddeti yutu, vaskülaritesi, ekojenitesi, mobilitesi, çevre dokular
hakkında bilgi vermekle birlikte etiyoloji hakkında bir ve tuzaklanma bölgesi değerlendirilebilmektedir. Sinir
yorum yapamamaktadır. Görüntüleme yöntemleri ise kesitsel alan değerleri sinirin hiperekoik iç halkasından
sinir hakkında morfolojik bilgi vererek tuzaklanma çizilerek ölçülür. Nöroloji, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
yeri ve etiyolojisi açısından yol gösterici olabilmek- ve Radyoloji uzmanlarından oluşan bir grup, yayınla-
tedir. Özellikle elektrofizyolojik bulguların klinik ile dıkları kanıta dayalı rehberde bilek seviyesi kesitsel alan
uyuşmadığı durumlarda, uygulanan tedaviye istenilen değerinin karpal tünel sendromu tanısı koymada sınıf
yanıt alınamadığında veya sinir kompresyonunu taklit I ve II kanıt düzeyinde etkin olduğunu bildirmişlerdir.
edebilecek patolojilerin varlığı düşünülüyor ise tanı Özellikle karpal tünel sendromu tanısından başlayarak
ve ayırıcı tanı açısından görüntüleme yöntemlerinden sorulan ‘’US elektronöromiyografiye alternatif olarak
faydalanılabilir. Görüntüleme yöntemlerinden direk kullanılabilir mi?’’ sorusuna yanıt verilmeye çalışılmışsa
grafi kırık, kallus, ekzositoz vb gibi tuzak nöropatisi eti- da günümüzde bu iki değerli tanı yönteminin nöro-
yolojisinde yer alabilecek osseöz yapıları belirlemek için müsküler hastalıkların tanı ve tedavisinde alternatif
yardımcı olabilmektedir. Direk grafinin yetersiz kaldığı değil birlikte kullanılmasının çok daha değerli olduğu
durumlarda bilgisayarlı tomografiden yararlanılabilir. düşüncesi hakimdir. Bu konuşmada tuzak nöropatiler-
de görüntülemenin yeri ve güncelliği tartışılacak ve iki
Sinirin ve çevre yumuşak dokuların görüntülenmesi
adet olgunun sunumuyla US’nin tuzak nöropatilerinde
için ise manyetik rezonans görüntüleme ve ultraso-
elektrofizyolojik çalışmalarla birlikte kullanılmasının de-
nografi (US) tercih edilebilecek yöntemlerdir. Manyetik
ğeri vurgulanacaktır.
rezonans görüntüleme yumuşak dokuyu göstermede
üstün olması nedeniyle yumuşak doku ve sinirlerin Kaynaklar
görüntülenmesinde sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. 1. Palamar D. Tuzak nöropatilerinde ultrasonografik inceleme.
Ancak dinamik görüntüleme açısından pratik değildir. Sarıdoğan M, editör. Üst Ekstremite Tuzak Nöropatileri. 1. Baskı.
US ile gerektiğinde dinamik inceleme yapılabilmekte ve Ankara: Türkiye Klinikleri; 2019. p.58-68.
sinir trasesi boyunca sinir takip edilebilmektedir. US’nin 2. Yagci İ (2017). Elektronöromiyografide Kas İskelet Sistemi Ultra-
sonografisi. Akyüz G, Yagci İ. (Ed.) Elektrodiagnoz (550-39.ss.)
tekrarlanabilir olması, takipte pratik şekilde kullanıla-
Güneş Tıp Kitabevi, Ankara
bilmesi ve dinamik incelemeye imkan vermesi önemli
3. Cartwright MS, Walker FO. Neuromuscular ultrasound in common
avantajlarındandır. Ultrasonografi ile tuzak nöropa- entrapment neuropathies. Muscle Nerve. 2013 Nov;48(5):696-704.
tilerde sinirin morfolojik özellikleri incelenebilir hem doi: 10.1002/mus.23900. Epub 2013 Sep 2.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


82 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OLGULAR EŞLIĞINDE
ELEKTRONÖROMIYOGRAFI (ENMG)’NIN
KLINIK KARARI BELIRLEMEDEKI ÖNEMI
Dr. Figen YILMAZ

E
lektronöromiyografi çeşitli amaçlarla yaptığımız, • Sinir dejenerasyon (5-21. gün) dönemi içinde, lez-
yararlandığımız bir tetkiktir. Bu amaçları şu şekil- yondaki bloğun derecesine göre nörapraksi döne-
de sıralayabiliriz; 1-Lezyon lokalizasyonu (SSS, mindeki bulguların devam ettiği görülür. Genellikle
periferik sinir sistemi, nöromuskuler kavşak veya kas erken dönemde, nörapraksik lezyonda düzelme gö-
problemi) belirlemede, 2-Patolojik sürecin belirlen- rülebileceğinden, blok azalmasına bağlı olarak ileti-
mesinde (motor, duyu, mikst sinir tutulumu, aksonal, min başladığı veya tam olmayan blok segmentinde
demiyelinizan hasar ayırımı vs), 3- Etkilenme de- ise iletimin arttığı izlenir.
recesinin belirlenmesinde (parsiyel-komplet ayırımı), • Rejenerasyon (21. günden sonra) dönemi içinde,
4-Patolojinin dağılımının belirlenmesi (Fokal, multifo- lezyon devam ediyorsa bulgular dejenerasyon dö-
kal, diffüz tutulum ayırımı), 5-Sürecin seyrinin belirlen- nemindeki gibidir. En geç birkaç ay içinde iletim
mesi (akut, subakut, kronik tutulum). bloğu düzeleceğinden, sinir iletim bulguları tama-
Ayrıca bu tetkik, bazı hastalıklarda, yaralanmalarda men normal sınırlar içinde olacak ve yapılan iğne
klinik kararı belirlemede de oldukça yararlı ve yol EMG incelemesinde rekrutman normal şekilde sap-
gösterici olarak klinik pratiğimizde sık kullanılmaktadır. tanacaktır.
Hastanın tedavisinin konservatif veya cerrahi olarak mı
devam edeceği, cerrahi tedavi kararı verildiyse bunun Aksonotmeziste görülen ENMG bulguları
zamanının ne şekilde belirleneceği gibi konularda yar- • Erken dönemde lezyon bölgesi proksimalinden sinir
dımcı olabilen bir tetkiktir. Bu sunumda ön kol çoklu uyarıldığında, BKAP ve/veya DSAP saptanamaz.
periferik sinir yaralanması ve brakiyal pleksus hasarı Lezyon distalinden sinir uyarıldığında BKAP ve/
olan iki olgunun elektrofizyoloji tetkiklerinin gerek tanı, veya DSAP elde edilir, uyarılabilirliliği 5 gün kadar
gerekse tedavi aşamalarında tetkikin yapılma zamanla- sürer ve elde edilen yanıtlar giderek düşer. BKAP ve/
masına göre olması gereken bulgular gözden geçirilerek veya DSAP yanıtı elde etmek için daha uzun süreli
irdelenmiştir. ve daha yüksek şiddette akım yoğunluğuna gerek-
sinim vardır. Motor ve duyu iletim hızındaki düşme
Periferik sinir yaralanmaları, Seddon ve Sunderland hafif düzeydedir. Distal latans normal veya %20
sınıflandırmalarına göre irdelenebilir. Seddon sınıflama- uzamıştır. İğne EMG incelemesinde, lezyon altında-
sına göre Nöropraksi, Aksonotmezis, Nörotmezis ki ilgili kaslarda istemli kası ile MÜP alınamaz. İlk
5-7 günlük dönemde henüz aksonal dejenerasyon
Nöroprakside görülen ENMG bulguları gelişmediği için, iğne EMG incelemesinde patolojik
• Yaralanma sonrası 0-5. gün arası dönemde total spontan aktivite saptanmaz. Erken dönemde nörop-
iletim bloğunda lezyon proksimalinden sinir uya- raksi ile akson hasarı benzer elektrofizyolojik bul-
rıldığında, BKAP ve/veya DSAP elde edilemez. Si- gular oluşturacağından, Wallerian dejenerasyonu
nir, lezyon distalinden uyarıldığında BKAP ve/veya gelişinceye kadar bunlar arasında ayırım yapılması
DSAP amplitüdü normal şekilde elde edilir. Ölçü- mümkün değildir.
lebilirse, lezyon distalinde iletim hızı normal olarak • 5-21. günler arası dönemde lezyon bölgesi proksi-
saptanır. İğne EMG’de hiçbir akson hasarı olmadığı malinden sinir uyarıldığında, BKAP ve/veya DSAP
için PKD ve fibrilasyon gibi patolojik spontan deşarj- saptanamaz. Lezyon distalinden uyarı ile, BKAP ve/
lar görülmez, lezyon altındaki ilgili kaslarda istemli veya DSAP alınabilirse de zamanla amplitüdleri gi-
kontraksiyon ile MÜP alınamaz. derek azalır. Wallerian dejenerasyonu sırasında sinir
• Tam olmayan iletim bloğunda ise proksimal liflerinde iletim devam ederken, ilk önce nöromus-
uyarı ile elde edilen amplitüd, distal uyarı ile elde küler kavşakta iletim yetersizlikliği ortaya çıkar ve ilk
edilen amplitüde göre %20’den daha fazla azal- bulgu olarak BKAP aniden kaybolur, birkaçgün son-
mıştır. Motor ve duyu sinir distal latansları normal ra da DSAP saptanamaz. İğne EMG incelemesinde,
sınırlardadır. İğne EMG incelemesinde rekrutman lezyon altında sinirin innerve ettiği kaslarda istemli
azalması izlenir. kontraksiyon ile MÜP alınamaz. Bu dönemde ak-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


83 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

sonal dejenerasyon geliştiği için iğne EMG incele- Nörotmeziste görülen ENMG bulguları
mesinde patolojik spontan aktiviteler (pozitif keskin • Nörotmetik ve aksonotmetik lezyonlardaki erken
dalga, fibrilasyon) saptanır. Yaklaşık 10-14 gün son- dönem ile dejenerasyon dönemindeki elektrofizyo-
ra pozitif keskin dalga, 14-21 gün sonra fibrilasyon lojik ve klinik bulgular benzerdir. Nörotmetik lezyon-
potansiyelleri görülür. Bu spontan aktiviteler ilk da akson rejenerasyonu gelişmediyse, geç dönem
önce lezyona en yakın distal kaslarda görülür, sonra (rejenerasyon dönemi) bulguları değişmeden de-
uzak distal kaslarda da saptanır. jenerasyon dönemindeki gibi devam eder. Lezyon
• 21. günden sonra sinir rejenerasyonu geliştiğinde, proksimali ve distalinden sinir uyarılması ile BKAP
proksimalden uyarı ile aksonotmetik lezyon alanın- ve DSAP elde edilemez. İstemli kontraksiyon yapıla-
da iletimin başladığı elektrofizyolojik olarak göste-
maz ve iğne EMG’de istemli MÜP saptanamaz.
rilebilir. Lezyon distalinden yapılan sinir uyarısı ile
BKAP ve/veya DSAP amplitüdlerinin düşük olduğu Kaynaklar
izlenir. Zamanla BKAP ve/veya DSAP amplitüdün- 1. Hatzenbuehler J. Periferal nerve injury. American College of Sports
de ve iletim hızında artış saptanır. İğne EMG’ de Medicine. 2015; 14(5):356-7.
spontan aktivitenin azaldığı ve düşük amplitüdlü, 2. Quan D, Bird SJ. Nerve conduction studies and electromyography in
polifazik MÜP’ lerin (reinnervasyon MUP’leri) orta- the evaluation of peripheral nerve injuries. The university of Penn-
ya çıktığı görülür. sylvania orthopadic nerve injury 1999;12: 45-51

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


84 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ
KOMPLİKASYONLARI VE
REHABİLİTASYONU
Dr. Merve AKDENİZ LEBLEBICIER

K
anser, dünyada prevalansı hızla artan hastalık- eklem tutukluğu, kemik ağrıları ile karakterize olup,
lardan biri olup, kanser teşhisi konan insanların hastaların %30’undan fazlasında görülür. Tetik parmak
tedaviye yanıt verme oranı artmış ve sağ kalım ve karpal tünel sendromu da bu hastalarda sıklıkla eşlik
süreleri oldukça uzamıştır. (1). Hastaların yaşam süre- edebilir (10,11). Ağrı tedavisinde medikal tedavi ve eg-
sinin uzaması rehabilitasyon ihtiyacını doğurmaktadır zersiz, kilo kaybı ve akupuntur da önerilmektedir (12).
(2). Kanser rehabilitasyonu hastanın yaşadığı fiziksel, Eklem hareket açıklığında kısıtlılık kas iskelet sistemini
sosyal, psikolojik ve kognitif problemlere çözüm bul- etkileyen tümör tedavilerden sonra ve meme kanseri
mak amacıyla geliştirilmiş multidisipliner bir yaklaşım- cerrahisi sonrası sıklıkla görülmektedir. Tedavide ek-
dır. Kanser tedavisi sürecinde alınan kemoterapi ve lem hareket açıklığı, postür ve güçlendirme egzersizleri,
radyoterapiye bağlı olarak; tedavi sırasında ve son- elektrik stimulasyonu veya akupunktur uygulamaları
rasında bir takım komplikasyonlar görülmektedir (3). yer alır (12). Kanser hastalığının seyrinde ve alının te-
Kemoterapiye bağlı tüm sistemlerde yan etkiler görül- davilerin etkisiyle hastada osteoporoz gelişebilir. Meme
mekle birlikte; yorgunluk, miyalji, kronik ağrı, nöropati, kanseri tedavisinde yer alan aromataz inhibitörlerinin
iştahsızlık, bulantı, kusma, mukozit, yutma problemleri, sık görülen yan etkilerinden biri kemik rezorpsiyonunda
kabızlık, ishal, kilo kaybı, anemi, trombositopeni, nöt- artıştır. Osteoporoz tedavisinde non farmakolojik ve
ropeni, infertilite sorunları, cilt ve tırnak değişiklikleri, farmakolojik tedavi yöntemleri birlikte tercih edilir (13).
alopesi, kognitif fonksiyon bozuklukları ve uyku bozuk- Konuşma ve yutma bozuklukları baş ve boyun cerrahi-
lukları en sık görülen yan etkilerdir (4). Kemoterapide lerinden sonra hastalarda ortalama %50-60 oranında
görülen yan etkiler radyoterapiye bağlı da görülmekle görülmektedir. Anatomik yapı ve devamlılık kaybı,
beraber; lenfödem, özefajit, perikardit, geçici radyas- değişen diş yapısı, mukozit, odinofaji ve disfaji, trismus,
yon miyelopatisi ve pleksopatisi radyoterapi sonrasında yetersiz beslenme ve kilo kaybı bu hastalarda görülebi-
görülen diğer yan etkilerdir (5,6). lecek sorunlardır (14). Profilaktik yutma egzersizlerinin
Kas iskelet sistemini etkileyen yan etkilerden biri nöro- faringeal kas tonusunu korumada etkili olduğu gösteril-
patidir. Başta paklitaksel ve oksaliplatin olmak üzere miştir (15). Kognitif fonksiyon bozuklukları sadece be-
kemoterapi ajanları nöronlar üzerinde farklı yollardan yin tümörlerinden sonra değil, tedaviye bağlı olarak da
etki ile patolojiye neden olurlar. Periferik nöropatiler gelişebilir. Kognitif disfonksiyonlar; hafıza problemleri,
çoğunlukla, kemoterapinin neden olduğu periferal mental bulanıklık, konsantrasyon problemi ve konuşma
nöropati (CIPN) olarak adlandırılan nörotoksik kemo- hızında yavaşlamadır. Kognitif rehabilitasyon progra-
terapötik ajanlara bağlıdır (7). ASCO 2020 önerilerine mında hafıza güçlendirici egzersizler, iş uğraşı terapisi,
göre nöropati tedavisinde kanser hastalarında önerilen relaksasyon yöntemleri, EEG biyofeedback ve hastanın
ajan duloksetintir. Akupunktur,egzersiz, scrambler teda- eşlik eden uyku, duygu durum bozukluğu ve anksiye-
visi, gabapentin/pregabalin, baklofen, ketamin içeren tesinin tedavisidir (11,16). Kanser hastalarında tedavi
topikal jel tedavisi, trisiklik antidepresanlar ve oral sırasında ve sonrasında kardiyovasküler hastalıklar da
kanabinoidlerin kullanımının kanıt düzeyi düşüktür (8). görülebilir. ASCO’nun önerilerine göre kardiyovasküler
Kanser tedavisi sırasında cerrahiye veya radyoterapiye hastalık gelişme riski olanlarda kardiyak rehabilitasyon
bağlı olarak ağrı sendromu gelişebilir. Ağrı tipik olarak programı planlanıp, uygun egzersiz ve diyet programı
nöropatik ağrı şeklinde olup, tedavisinde desensiti- ile risk en aza indirilmelidir (17).
zayon teknikleri, TENS, soğuk paketler, pregabalin/ Sonuç olarak, kanser tedavisinde ve sonrasında re-
gabapentin, SNRI, topikal ajanlar(lidokain veya NSAII habilitasyonun, hastanın fonksiyonelliğini ve yaşam
içeren), interkostal ve paravertebral sinir blokları ve kalitesini arttırmada önemi büyüktür. Tanıdan itibaren
ablasyonlar önerilmektedir (9). AIMSS (Aromatoz in- hem hastalığa hem de tedaviye bağlı gelişebilecek
hibitörleri ile alakalı muskuloskletal sendrom) artalji, komplikasyonlara karşı hastanın takibi gerekmektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


85 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 10. Burstein HJ. Aromatase inhibitor-associated arthralgia syndrome.


Breast 2007;16(3):223-34.
1. Bray F, Ferlay J, Soerjomataram I et al. CA Cancer J Clin. 2018;68:394–
424. 11. Thorne C. Management of arthalgias associated with aromatase in-
2. Stuiver MM, Stout NL, Dennett AM et al. An international perspec- hibitör theraphy. Curr Oncol 2007;14 Suppl 1: 11.
tive on integrating physiotherapists in oncology care. J Physiother. 12. Crew KD, Capodice CL, Greenlee Het al. Randomized, blinded, sh-
2019;65:186-88. am-controlled trial of acupuncture for the management of aromatase
3. Sen F, Aydıner A. Kanser Tedavisine Bağlı Geç Yan Etkiler. Klinik inhibitor-associated joint symptoms in women with early stage breat
Gelişim 2011; 24: 30-32. cancer.J Clin Oncol 2010; 28:1154.
4. Shapiro CL. Acute side effects of adjuvant chemotherapy for ear- 13. Shapiro CL, Van Poznak C, Lacchetti C et al. Management of Osteo-
ly-stage breast cancer. https://www.uptodate.com/contents/acute- porosis in Survivors of Adult Cancers With Nonmetastatic Disease:
side-effects-of-adjuvant-chemotherapy-for-early-stage-breast-can- ASCO Clinical Practice Guideline. Journal of Clinical Oncology
cer (Literatür review current through: Feb, 2021) 2019; 37:2916-2946
5. Lee MS, Finch W, Mahmud E. Cardiovascular complications of radi- 14. Baudelet M, Van Den Steen L,Duprez F et al. Study protocol for a
otherapy.Am J Cardiol 2013 Nov 15;112:1688-96.
randomized controlled trial: prophylactic swallowing exercises in
6. Mul VE, de Jong JM, Murrer LH et al. Lhermitte sign and myelopa- head-and-neck cancer patients treated with (chemo)radiotherapy
thy after irradiation of the cervical spinalcord in radiotherapy treat- (PRESTO trial) Trials 2020;21:237.
ment of head and neck cancer. Strahlenther Onkol 2012;188:71-6
15. Kotz T, Federman AD, Kao J et al. Prophylactic swallowing exercises
7. Staff NP, Grisold A, Grisold W, et al. Chemotherapy-induced periph-
in patients with head and neck cancer undergoing chemoradiation: a
eral neuropathy: a current review. Ann Neurol 2017;81:772–81
randomized trial. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 2012; 138:376
8. Loprinzi CL et al. Prevention and Management of Chemother-
apy-Induced Peripheral Neuropathy in Survivors of Adult Cancers: 16. Devine JM, Zafonte RD. Physical exercise and cognitif recorvery in
ASCO Guideline Update Clin Oncol 38:3325-3348. acquired brain injury: a review of the literature. PMR 2009; 1: 560.
9) Sokolof JM, Aghalar MR, Stubblefield MD. Physical rehabilitation for 17. Gilchrist Susan SC, Barac A, Ades PA et al.  Cardio-Oncology Re-
cancer survivors https://www.uptodate.com/contents/physical-re- habilitation to Manage Cardiovascular Outcomes in Cancer Patients
habilitation for cancer-survivors. (Literatür review current through: and Survivors: A Scientific Statement From the American Heart As-
Feb, 2021) sociation. Circulation 2019; 139: 997.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


86 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KANSER AĞRISINDA FTR
UZMANININ ROLÜ
Dr. Başak MANSIZ KAPLAN

A
ğrı, kanser hastalarında çok sık rastlanan bir kabul edilmiş bir tedavi yöntemidir (5). Rehabilitatif
semptomdur. Neredeyse tüm kanser hastala- yaklaşımların ana hedefi fonksiyonelliği arttırmak,
rında cerrahi işlemler, invaziv girişimler veya semptom kontrolü sağlamak ya da ikisini birden sağ-
patolojik fraktür gibi kanser ilişkili komplikasyonlar lamaktır. Evde planlanan düşük doz egzersiz programı
nedeni ile akut ağrı görülmektedir. Kronik ağrı, aktif kanserli hastalarda ağrının azaltılması ve fonksiyonelli-
antineoplastik tedavi altındayken %33-59 oranında ğin arttırılmasında etkindir. Muskuloskeletal etkilerinin
görülebilmektedir. İleri hastalık evresinde ise bu oran % yanında, kan basıncına olan olumlu etkisi, aerobik ka-
64-74’lere çıkabilmektedir (1). pasite artışı ve salgılanan endojen endorfinler ile psi-
Kanser ağrısı değerlendirmesi yapılırken hem ağrının kolojik olumlu etkisinin olması egzersizin bu hastalara
hem de malignite ve ilişkili tedavisinin ayrıntılı öyküsü önerilmesi gerekliliğini göstermektedir. FTR hekimini
alınmalıdır. Bununla birlikte ağrının fiziksel, psikososyal planladığı ortezler ise ağrı tedavisine ve mobilizasyona
etkileri ve yaşam kalitesine olan etkisi sorgulanmalıdır. yardımcı (örn, pleksopati durumunda erken dönemde
Detaylı öykünün yanında, iyi bir fizik muayene ve immobilizasyon ile ağrı tedavisinde, geç dönemde ise
gerekli görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testleri harekete yardımcı olmak için) olarak kullanılabilir.
yapılmalıdır. Ağrı kaynağı tümörün kendisi kaynaklı Tuzak nöropatiler, tendinopatiler gibi normal popülas-
(ağrı duyarlı dokulara invazyon, metastaz), antineop- yonda da gözlenebilen sorunlar için kullanılabilir. Yine
lastik tedaviye sekonder (Kemoterapi ilişkili nöropati, güdük ağrısına iyi yerleştirilmiş bir protez çözüm suna-
radyoterapi ilişkili kemik ağrısı, postmastektomi ağrı bilir. Hastanın evinde ve sosyal çevresinde ergoterapik
sendromu vb.) olabilmektedir (2). yaklaşımlar mevcut ağrısının azaltılmasında yardımcı
Kanser ağrı tedavisi etiyolojisine ve şiddetine göre plan- olabilir. Kanserli hastalarda fizik tedavi modaliteleri ise
lanmalıdır. Ağrı yönetiminde köşe taşlarını analjezik kanser ilişkisiz ağrıda sıklıkla kullanılmaktadır. Kanser
tedaviler oluştururken, diğer tedavi modaliteleri kan- ağrılarında fizik tedavi modalitelerinin etkinliği ile ilgili
ser ağrısının iyileştirilmesinde yardımcı olabilmektedir. sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Orta ve şiddetli kan-
Parasetamol ve nonsteroid antiinflamatuar ajanlar hafif ser ağrılarında tek başına asla önerilemez. Tümör do-
ve orta ağrılarda kullanılırken, bu tedaviler ile rahatla- kusundan uzak durmaya itina göstermeli ve kanserli
mayanlar için ve de orta ve ağır ağrıların tedavisinde hastada duyu kaybı olabileceği akılda tutulmalıdır (6).
opioidler kullanılmaktadır. Adjuvan tedaviler (steroidler, Yaygın kullanılan TENS için, yeterli kanıt olmamasına
antikonvülzanlar, antidepresanlar ve bifosfonatlar) her rağmen kanser hastalarındaki kronik ağrıda -kanser
basamakta ek olarak etiyolojiye göre eklenebilmektedir. ilişkili ağrılar dahil- kullanılması önerilmektedir (7).
Radyoterapi ağrılı kemik metastazlarında kullanılması Tamamlayıcı tıp yaklaşımları ise birçok parametreyi
gerekebilir. Ağrı nedeni ile cerrahi girişim gerekebilir ya içermektedir. Sistematik bir derleme, müzik terapi,
da bazı endikasyonlarda girişimsel algolojik tedaviler hipnoz, ve akupunktur tedavilerinin kemoterapi sıra-
eklenebilir (3,4). sındaki, kanser cerrahi sonrasındaki ağrılarda ve mus-
Bu tedavi yöntemlerine ek olarak ya da yan etkiler kuloskeletal ağrılarda zayıf kanıt ile etkin olabileceğini
nedeni ile bu tedavilerin uygulanamaması durumunda ileri sürmüştür. Bununla beraber müzik terapi meditas-
yapılabilecek yaklaşımlar üç başlık altında toplanabi- yon ve yoga duygudurum bozukluklarına fayda sağla-
lir: psikolojik yaklaşımlar, rehabilitatif yaklaşımlar ve yarak ağrı üzerine etki edebileceğinden bahsedilmiştir
tamamlayıcı tıp yaklaşımları. Özellikle kronik ağrının (8). Yine bir başka cochrane derlemede, kanser ağrı-
mekanizmasında net olarak açıklanan psikolojik me- sının tedavisinde akupunkturun etkili olup olmadığına
kanizmalar ve kanserli hastanın gelişen yeni semp- karar vermek için yeterli kanıt olmadığı belirtilmiştir
tomları hastalığın seyrinin kötüleştiğine yorma eğilimi (9). Tamamlayıcı tıp uygulamalarının kanser ağrıları
olması nedeni ile psikolojik tedavi yaklaşımları kanser üzerine olan etkinliğine dair kanıt bulunamamıştır,
ağrı tedavisinde yer almaktadır. Bilişsel davranışsal zayıf kanıt bulunanların etkinliği ise kısa süreli olduğu
terapi kronik kanser ağrılarında potansiyel etkinliği bildirilmiştir (6).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


87 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 5. Syrjala KL, Jensen MP, Mendoza ME, et al. Psychological and behavioral
approaches to cancer pain management. J Clin Oncol 2014; 32:1703.
1. van den Beunken-van Everdingen MH, de Rijke JM, Kessels AG, et. Al.
Prevalence of pain in patients with cancer: a systematic review of the 6. Strada EA, Prtenoy RK. Psychological, rehabilitative, and integra-
past 40 years. Ann Oncol 2007;18:1437. tive therapies for cancer pain. The web site: https://www.uptodate.
com/contents/psychological-rehabilitative-and-integrative-thera-
2. Portenoy RK, Dhingra LK. Overview of cancer pain syndromes. The
pies-for-cancer-pain. Literature review current through: Feb 2021. 
web site: https://www.uptodate.com/contents/overview-of-cancer-
pain-syndromes. Literature review current through: Feb 2021.  7. Hurlow A, Bennett MI, Robb KA, et al. Transcutaneous electric
nerve stimulation (TENS) for cancer pain in adults. Cochrane Data-
3. World Health Organization (WHO): Guidelines for the pharmaco-
base Syst Rev 2012; :CD006276.
logical and radiotherapeutic management of cancer pain in adults
and adolescents. 2018. 8. Greenlee H, Balneaves LG, Carlson LE, et al. Clinical practice guide-
lines on the use of integrative therapies as supportive care in patients
4. Bennett MI, Eisenberg E, Ahmedzai SM, et al. Standards fort he
treated for breast cancer. J Natl Cancer Inst Monogr 2014; 2014:346.
management of cancer-related pain across Europe- A position paper
from the EFIC Task Force on Cancer Pain. Eur J Pain. 2019; 23:660- 9. Paley CA, Johnson MI, Tashani OA, Bagnall AM. Acupuncture for
668. cancer pain in adults. Cochrane Database Syst Rev 2015; :CD007753.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


88 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
MEME KORUYUCU CERRAHİ SONRASI
ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ
Dr. Zeynep ERDOĞAN

M
eme kanseri tüm dünyada kadın populasyo- kullanılmakla beraber, aksiller bölge için ise sentinel lenf
nunda en sık görülen kanser tipidir. Meme nodu değerlendirmesi ve aksiller diseksiyon uygulama-
kanserine bağlı ölümler ise son dönemde ları kullanılmaktadır.
etkin tedavi yöntemleri ve tarama yöntemlerinin yay- Koruyucu meme kanseri cerrahisi sonrası karşılaşılabi-
gınlaşması ile azalmasına rağmen kadınlarda halen lecek kas iskelet sistemi ile ilgili komplikasyonalar omuz
kansere bağlı ölümlerde en üst sırada yer almaktadır. eklem hareket aralığında donuk omuza veya aksiller
Meme kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi, rad- bant sendromuna bağlı eklem hareket aralığında kısıtlı-
yoterapi, hormon tedavileri gibi tedaviler hastalığın lık, postür bozuklukları, aksiller diseksiyon uygulanmış
evresine göre ve patolojisine göre kullanılmaktadır. Bu ise artmış lenfödem riski veya lenfödem, akut ve kronik
tedaviler arasında cerrahi tedavi halen primer tedavi ağrı sendromları, nöropatik ağrı, operasyon bölgesinde
olarak yerini korumaktadır. Meme kanserine cerrahi ve aksiller alanda hipoestezi ve bunlara bağlı olarak üst
girişim 1884 yılında Halsted tarafından yapılan radikal ekstremitede fonksiyonel kullanım bozukluğu sayılabilir.
mastektomi ile başlamış ve günümüze kadar gelişim Meme kanserli hastalarda rehabilitasyon açısından de-
göstermiştir. Meme kanserinde memeye müdahale için ğerlendirilirken hastalar yorgunluk, uyku bozuklukları,
günümüzde meme koruyucu cerrahiler(lumpektomi, kullanılan tedavilere bağlı olarak ortaya çıkabilen art-
kadrano-tomi, segmental mastektomi) veya mastektomi raljiler ve osteoporoz da göz önünde bulundurulmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


89 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
PEDIATRIK PULMONER REHABILITASYON
Dr. Özge KENİŞ COŞKUN

F
iziksel Tıp ve Rehabilitasyon pratiğinde, pediatrik ekspiratuar kas güçlendirme için cihaz kullanımı da
hasta popülasyonu içerisinde pulmoner rehabi- hasta bazlı önerilebilir, ancak literatürde bu yöntemlerin
litasyon açısından programlarının düzenlenmesi faydasına yönelik çelişkili bulgular mevcuttur.
ve takibinde başlıca rol aldığımız iki grup hasta bulun- Kronik süppüratif bronşiektazilerde ise başlıca kistik
maktadır: Pediatrik nöromüsküler hastalıklar ve kronik fibrozis ve non-kistik fibrozis bronşiektaziler temel hasta
süppüratif bronşiektaziler. gruplarını oluşturmaktadır. Bu hastalarda belirgin pa-
Nöromüsküler hastalıklar grubunda temel olarak takip toloji, hipervisköz balgamın genişlemiş havayollarında
edilen hastalar serebral palsi, spinal müsküler atrofi ve birikmesi sebebi ile tekrarlayan pnömoniler olup, bu
Duchenne müsküler distrofi hastaları olup her hastanın balgamın bronşiyal hijyen teknikleri ile düzenli olarak
ihtiyacına göre kişiselleştirilmiş bir program düzen- atılması gerekmektedir. Bronşiyal hijyen tekniklerin-
lenmesi ve ailenin mutlaka bu programın bir parçası den en sık uygulananlar postürel drenaj, perküsyon
haline getirilmesi gerekmektedir. Bu hasta grubunda ve vibrasyon; pozitif ekspiratuar basınç teknikleri ve
en önemli hedef, morbidite ve mortalitenin birincil se- yüksek frekanslı göğüs duvarı osilatörüdür. Her yöntem
bebi olan tekrarlayan akciğer enfeksiyonlarının önüne uygulanış şekli, endikasyonları ve kontraendikasyonları
geçilmesidir. Nöromüsküler hastalarda başlıca prob- açısından değerlendirilip hasta için uygun bir yöntem
lemler zayıflamış veya bozulmuş öksürük mekanizması seçilerek veya birden çok yöntem kombine edilerek
ve bozulmuş mukosiliyer klirenstir. Zayıflamış öksü- uygulanması önerilir. Amaç, hastanın en kısa zaman-
rük manevrasının desteklenmesi ve taklidi amacı ile da bağımsızlığını kazanabileceği ve sürdürülebilir bir
hava depolama (air stacking) yöntemleri, lung volüme yöntem bulmak, bronşiyal hijyen tekniklerinin hastalık
recruitment ve glossofarengeal solunum kullanılabilir. kontrolünün en önemli parçası olduğunu öğretmektir.
Öksürüğün atılımını desteklemek adına manuel destekli Bu hasta grubundaki diğer müdahale gerektiren prob-
öksürük kullanılabilir. Bütün bu yöntemlerin bir arada lemler kronik öksürüğe sekonder postürel bozukluklar,
uygulanması sırasında karşılaşılabilecek güçlükler sebe- inaktivite ve pelvik taban güçsüzlüğüdür. Bütün bu so-
bi ile öksürüğü destekleyen mekanik insufflasyon-ek- runların ortak çözümü ve mukosiliyer klirens üzerindeki
sufflasyon cihazları geliştirilmiştir. Bozulmuş mukosiliyer olumlu etkileri sebebi ile bu hastalarda düzenli aerobik
klirens için ise postürel drenaj, perküsyon ve vibrasyon egzersiz programlarına katılımın teşvik edilmesi, oyun
veya yüksek frekanslı göğüs duvarı osilatörü cihazı şeklinde bu programların günlük hayata entegre edil-
kullanımı uygun olabilir. Bu hastalarda inspiratuar ve mesi elzemdir.

Kaynaklar 5. Hess DR. Airway clearance: physiology, pharmacology, techniques,


and practice. Respir Care 2007;52:1392-6.
1. Chatwin M, Toussaint M, Gonçalves MR, et al. Airway clearance
techniques in neuromuscular disorders: A state of the art review. 6. McIlwaine M, Button B, Nevitt SJ. Positive expiratory pressure
Respir Med. 2018;136:98-110. physiotherapy for airway clearance in people with cystic fibrosis.
Cochrane Database Syst Rev 2019;2019.
2. Panitch HB. Respiratory Implications of Pediatric Neuromuscular
Disease. Respir Care. 2017 Jun;62(6):826-848. 7. Button BM, Button B. Structure and function of the mucus clearance
system of the lung. Cold Spring Harb Perspect Med 2013;3.
3. Bach JR, Turcios NL, Wang L. Respiratory Complications of Pedi-
atric Neuromuscular Diseases. Pediatr Clin North Am. 2021
Feb;68(1):177-191.
4. Silva IS, Pedrosa R, Azevedo IG, Forbes AM, Fregonezi GA, Doura-
do Junior ME, Lima SR, Ferreira GM. Respiratory muscle training in
children and adults with neuromuscular disease. Cochrane Database
Syst Rev. 2019 Sep 5;9(9):CD011711.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


90 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
COVİD 19 PULMONER REHABİLİTASYON
İÇİN BİR FIRSAT MI BİR ENGEL Mİ?
Doç. Dr. Serap TOMRUK SÜTBEYAZ
SBÜ Kayseri Şehir Uygulama Araştırma Merkezi, Kayseri, Türkiye

A
ğır akut solunum yetmezliği sendromu kısmında COVID-19 akciğerlerde alveol duvarında
Koronavirüs-2 (SARS-CoV-2) adı verilen yeni ödem, konjesyon, monositlerden zengin iltihabi hücre
bir koronavirüs, aralık 2019’da Çin’in Wuhan infiltrasyonu, damarlarda hyalin trombüsler ve fibro-
kentinde tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü, hastalığa zisin eşlik ettiği interstisyel kalınlasma görülmektedir.
koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) adını verdi COVID-19’un uzun vadeli sekelleri hakkında yeterli
ve daha sonra yaygın bulaşıcılık ve yüksek enfeksiyon veri olmadığı için aktif hastalıktan sonraki hasar veya
nedeniyle salgın olduğunu ilan etti (1). COVID-19, sekel derecesi bilinmemektedir. Geçmişteki viral sal-
hastaların solunumsal, fiziksel ve psikolojik olarak işlev gınlardan alınan dersler, iyileşme sonrasında viral
bozukluğuna yol açan, bulaşıcı bir solunum yolu en- pulmoner enfeksiyonlu hastaların geri dönüşü olmayan
feksiyon hastalığıdır. COVİD-19 enfeksiyonu, heterojen pulmoner disfonksiyona neden olabileceğini düşün-
hastalık fenotiplerine yol açar, asemptomatik veya hafif dürmektedir. Bu durum, pulmoner rehabilitasyon (PR)
hastalık ile sorunsuz bir iyileşme veya ciddi hastalığa dahil, uzun vadede COVID sonrası tedavinin iyi bir
neden olan akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS), şekilde planlanmasını gerektirir (3,5).
çoklu organ yetmezliği ve ölüm ile sonuçlanabilir (2). COVID-19 hastalarında PR’un amacı, dispne semp-
COVID-19 hastalarının yaklaşık %5’i ve hastaneye
tomlarını iyileştirmek, anksiyeteyi azaltmak, komplikas-
kaldırılanların %20’sinde yoğun bakım gerektiren ciddi
yonları azaltmak, özürlülüğü en aza indirgemek, işlevi
semptomlar gelişir. Hastanede yatan hastalar arasında-
korumak ve yaşam kalitesini iyileştirmektir. PR her has-
ki yaygın komplikasyonlar arasında pnömoni (%75),
taya göre özel olarak hastanın değerlendirilmesi sonrası
ARDS (%15), akut böbrek injurisi (%9) ve akut karaci-
planlanmalıdır. COVİD-19 hastalığında PR program-
ğer hasarı (%19) bulunur. Ayrıca troponin yükselmesi,
larına ilişkin öneriler ağırlıklı olarak uzman görüşlerine
akut kalp yetmezliği, disritmiler ve miyokardit dahil ol-
dayanmaktadır (6).
mak üzere kardiyak yaralanma yaygın komplikasyonlar
arasındadır. Hastanede yatan COVID-19 hastalarının Ülkemizde Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
%10-25’i, venöz ve arteriyel tromboembolik olaylarla Derneği kardiyopulmoner çalışma grubu tarafından
sonuçlanan protrombotik koagülopati yaşar. Nörolojik COVİD-19 erişkin hastaların akut ve subakut PR pren-
belirtiler arasında bilinç bozukluğu ve felç bulunur. siplerini içeren bir rehber hazırlanmıştır (5).
Yoğun bakım ünitesinde vaka ölüm oranı %40’a kadar Her hasta PR’den önce bireysel olarak değerlendirilme-
rapor edilmiştir (2,3). lidir. Değerlendirme yöntemleri, hastanın hastalığına ve
Amerikan Toraks Derneği (ATS) ve Avrupa Solunum bulaşma durumuna ve yatarak ya da evde olmasına
Derneği (ERS) pulmoner rehabilitasyonu (PR) kronik göre standart klinik muayeneden teletıp ve benzeri
solunum hastalığı olan kişilerin fiziksel ve psikolojik teknolojik araçlara kadar geniş bir yelpazede değişebilir.
durumunu iyileştirmek ve sağlığı geliştirici davranışlara Seçilen hastalar için bireyselleştirilmiş PR programı, ge-
uzun vadeli bağlılığı teşvik etmek için tasarlanmış, kap- nel rehabilitasyon ilkeleri ve bütünsel yaklaşım dikkate
samlı bir hasta değerlendirmesine ve ardından hastaya alınarak fizik tedavi rehabilitasyon (FTR) uzman hekimi
özel uyarlamaya dayanan egzersiz eğitimi, hasta eğitimi tarafından planlanır (5,6).
ve davranış değişikliğini içeren ancak bunlarla sınırlı Her tür rehabilitasyon uygulamasının yüksek düzeyde
olmayan terapileri içeren kapsamlı bir müdahale olarak bulaşma riski taşıdığı gerçeği göz önüne alındığında,
tanımlamaktadır (4). PR klasik olarak kronik akciğer rehabilitasyon hizmetleri izolasyon ve koruma ilkeleri-
hastalıklarının tedavisi için tanımlanmış olsa da farklı ne, personel ve altyapı özelliklerine göre planlanmalıdır.
akciğer hastalıklarının seyri sırasında ve nefes almayı Akciğer fonksiyon testleri veya kardiyopulmoner egzer-
bozan hareketsizlik, cerrahi ve sistemik, nörolojik ve siz testi gibi herhangi bir ekipman gerektiren değerlen-
kas-iskelet sistemi hastalıkları sırasında da ihtiyaç du- dirmeler, bulaşıcılık riski olduğunda akut ve subakut
yulmakta ve uygulanmaktadır (5). fazda önerilmez. PR programı planlanırken hastanın
COVİD -19 enfeksiyonu en sık solunum sistemi tutu- psikososyal ve beslenme durumu dikkate alınmalıdır.
lumu ile seyretmektedir. İyileşen hastaların önemli bir Belirli PR ve genel rehabilitasyon uygulamaları, akut

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


91 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

COVID-19 enfeksiyonunda solunum iş yükünü artı- rehabilitasyon ve mobilizasyona ihtiyatlı değerlendirme


rarak klinik bozulmaya neden olabilir. Rehabilitasyon ve sağlık çalışanının güvenliği göz önünde bulundurul-
programları kişiselleştirilmeli ve yakından izlenmelidir. malıdır. COVID-19 tanılı hastaların yoğun bakım ünite-
Hastalar ve aileleri veya bakıcıları PR programı konu- lerinde takibinin gerektiği ARDS ve sepsis evrelerinde;
sunda eğitilmelidir (3,5,6). pozisyonlama, bası yarasını önleme ve eklemleri koru-
PR programları COVİD-19 hastalığının evrelerine göre ma gibi genel rehabilitasyon prensipleri, kişisel koruyu-
planlanmalıdır. Hafif hastalık, görüntülemede pnömoni cu önlemler alınarak dikkatle uygulanmalıdır (6,7,8).
belirtileri olmayan hafif semptomlar olarak tanımlanır. Akut sonrası dönemde pulmoner rehabilitasyon,
Hafif hastalık için rehabilitasyon, ayaktan tedavi orta- egzersiz kapasitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.
mında teletıp kullanılarak yönetilebilir. Genellikle hafif İnterstisyel akciğer hastalığı olan hastalarda, eforla
hastalıkta, PR uygulamaları gerekli olmamakla birlikte desatürasyon anahtar bir özelliktir ve genellikle diğer
hastanın ihtiyaçlarına göre eğitim, hava yolu temizleme pulmoner durumlarda görülenden daha şiddetlidir.
teknikleri, nefes alma teknikleri, fiziksel egzersiz, kaygı Egzersiz sırasında dokunun oksijenlenmesini kolaylaş-
yönetimini içerir (5,6). tırmak ve egzersiz kapasitesini arttırmak için ek oksijen
Orta ila şiddetli hastalık, solunum sıkıntısı ve pnömoni kullanmak gerekebilir(6).
belirtileri olan, solunum hızı> 30 / dakika, dinlenme Sonuç olarak, FTR uzman hekimleri ve rehabilitasyon,
halinde oksijen satürasyonu <%93 veya PaO2 / FiO2 bu pandemide COVİD-19’a bağlı bozulan fonksi-
<300 mmHg olan semptomatik hastalar olarak tanım- yonların eski haline getirilmesinde ve sakatlığın ön-
lanır. Bu hastaların hastaneye yatırılması ve izlenmesi lenmesinde çok önemli bir rol oynayabilir. Pulmoner
gerekir. COVID-19’un akut tedavisi sırasında hasta Rehabilitasyon, COVID-19 ile mücadelede bize ek
stabil olarak kabul edildiğinde pulmoner rehabilitasyon araçlar sağlar. Bu pandemiyi takip eden aylar ila yıllar
düşünülmelidir. Genel olarak, akut hastalıkta pulmoner içinde, hastalık yükü büyük olabilir ve PR, COVID-19
rehabilitasyon, mortalitede artış olmadığı için güvenle ile ilişkili olarak engelli hastaların rehabilitasyonunda
uygulanabilir. Yoğun bakım ünitesinde erken pulmoner çok önemli bir rol oynayacaktır.

Kaynaklar 5. Kurtaiş Aytür Y, Köseoğlu BF, Özyemişçi Taşkıran Ö, Ordu-Gökkaya


NK, Ünsal Delialioğlu S, et al. Pulmonary rehabilitation principles
1. World Health Organisation. Coronavirus disease (COVID-19) pan-
in SARS-COV-2 infection (COVID-19): A guideline for the acute
demic. https://www.who.int/emergencies/diseases/novelcoronavi-
andsubacute rehabilitation. Turk J Phys Med Rehabil. 2020 May
rus-2019 (accessed Aug 2020).
12;66(2):104-120.
2. Simpson R, Robinson L. Rehabilitation following critical illness
in people with COVID-19 infection. Am J Phys Med Rehabil. 6. Wang TJ, Chau B, Lui M, Lam GT, Lin N, Humbert S. Physical Med-
2020;99:470-4. icine and Rehabilitation and Pulmonary Rehabilitation for COV-
ID-19. Am J Phys Med Rehabil. 2020 Sep;99(9):769-774.
3. Cascella M, Rajnik M, Cuomo A, Dulebohn SC, Di Napoli R. Fea-
tures, Evaluation, and Treatment of Coronavirus (COVID-19). 2021 7. Jones SE, Barker RE, Nolan CM, Patel S, Maddocks M, Man
Jan 16. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Pub- WDC. Pulmonary rehabilitation in patients with an acute exac-
lishing; 2021 Jan–. PMID: 32150360. erbation of chronic obstructive pulmonary disease. J Thorac Dis.
2018;10(S12):S1390-S1399.
4. Spruit MA, Singh SJ, Garvey C, et al. ATS/ERS Task Force on Pul-
monary Rehabilitation. An official American Thoracic Society/Eu- 8. Puhan MA, Gimeno-Santos E, Cates CJ, Troosters T. Pulmonary re-
ropean Respiratory Society statement: key concepts and advances habilitation following exacerbations of chronic obstructive pulmo-
in pulmonary rehabilitation. Am J Respir Crit Care Med. 2013 Oct nary disease. Cochrane Airways Group, ed. Cochrane Database of
15;188(8):e13-64. Systematic Reviews. December 2016.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


92 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
MİYOKARD İNFARKTÜSÜ SONRASI
KARDİYAK REHABİLİTASYON
Prof. Dr. Hasan TOKTAŞ

M
iyokard enfarktüsü (MI), akut veya kronik mi- eğitimini kapsaması anlaşılmalıdır. Kapsamlı kardiyak
yokardiyal iskeminin son sonucudur. Uygun rehabilitasyon bir erken evreden (Faz I ve Faz II) ve bir
semptomların, elektrokardiyografik değişiklik- geç evreden (Faz III) oluşur. Faz I hastane içi, MI hemen
lerin ve kardiyak biyobelirteçlerin belirli bir kriter setini sonrası dönem olarak, Faz II İyileşme ve tamir dönemi
karşılayacak şekilde görüldüğü bir klinik sendrom ola- olarak, Faz III ise sekonder koruma ve sağlıklı yaşam
rak tanımlanır. Mortalite ve morbidite riskleri göz önüne biçimi olarak tanımlanmaktadır.
alındığında, akut MI kardiyovasküler patolojilerin ana KR programı; bir seansının ve toplam süresinin kişiye
odak noktası olmaya devam etmektedir.
göre değişebildiği aerobik egzersiz (dayanıklılık, endu-
Yeni tedavi ve akut bakım stratejileri geliştikçe miyo- rans) temelli egzersiz programını mutlaka içermelidir.
kard enfarktüsü sonrası ölüm nedeni kardiyovasküler Aerobik egzersizlere kuvvetlendirme, eklem hareket
olmayan nedenlere doğru kayarken, uzun vadeli so- açıklığı ve germe egzersizleri ve solunum egzersizlerinin
nuçları iyileştirmek de ana hedeflerden biri, belki de en eklenmesinin programın etkinliği artırdığı düşünülmek-
önemlisi haline gelmiştir. Geçirilmiş MI sonrası sağlığı tedir. Aerobik egzersiz eğitimi KR’un tüm aşamaların-
olumsuz etkileyen kardiyosvasküler veya kardiyovaskü- da, hastanın aerobik kapasitesine ve ilgili kılavuzlara
ler olmayan sorunların azaltılmasında fiziksel aktivite ve
göre başlatılmalıdır. Faz I ve Faz II de Egzersiz eğitimi
egzersiz önemli bir yer tutmaktadır. Kardiyopulmoner
esnasında kalp atım hızı, tansiyon ölçümü ve SpO2
rehabilitasyon ana teması kişiye özel olarak planlanıp
gibi yaşamsal verilerin moniterizasyonu çok önemlidir.
yürütülen egzersiz programları olan psikososyal ve duy-
Egzersiz yoğunluğu, başlangıçta Kardiyopulmoner stres
gusal süreçlerin eklendiği çok yönlü bir program olarak
testinin sonuçlarına göre belirlenmeli, kişinin dayanma
tanımlanabilir.
dercesine göre ilerletilmelidir.
MI geçirmiş bir hastada psikososyal ve duygusal sü-
reçlerle desteklenmiş uygun egzersizlerden oluşan bir Akut MI’ı takiben uygulanan KR programlarının ,
Kardiyak Rehabilitasyon (KR) programı; değiştirilebilir fonksiyonel kapasitenin artırılması, koroner risk faktör-
risk faktörlerini geliştirmeyi, fonksiyonel kapasiteyi lerinin kontrol edilmesi, semptomların azaltılması ve
artırmayı ve morbidite ve mortaliteyi azaltmayı amaç- psikolojik etkilenmelerin azaltılmasına olan etkinlikleri
lamaktadır. gösterilmiştir. Ayrıca, maliyet etkin programlar olduğu
da gösterilmiştir.
Günümüzde KR programları; kapsamlı, mümkün oldu-
ğu kadar erken başlatılacak şekilde ayarlanmış, sürekli, MI sonrası kardiyak rehabilitasyona başlayan birçok
aşamalı, hastanın klinik durumuna göre kişiselleştirilmiş hastanın daha önce düzenli olarak egzersiz yapmamış,
ve en önemlisi hasta için kabul edilebilir programlar sağlığa uygun olmayan alışkanlıklara sahip olan (tü-
olarak düzenlenmelidir. Kapsamlı KR programı den- tün kullanımı gibi), düzenli beslenme ile ilgili bilgileri
diğinde; klinik değerlendirme, uygun ilaç tedavisinin sınırlı olan, hastalığının sonucu veya kişisel özellikleri
düzenlenmesi, fiziksel aktivite, psikososyal rehabilitas- nedeniyle kolayca cesareti kırılabilecek kişiler olacağı
yon, koroner hastalık risk faktörlerinin değerlendirilmesi unutulmamalı ve konterendikasyonlara dikkat edilerek
ve azaltılması, yaşam tarzı değişiklikleri, hasta ve aile programlar uygulanmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


93 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
HERKESE EGZERSİZ VERELİM Mİ?
KİME HANGİ EGZERSİZ?
Dr. Öğr. Üyesi Hande ÖZDEMİR
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

D
üzenli egzersiz, sağlığın korunması ve geliştiril- üzere en az 60 dakika orta ila yüksek yoğunluklu egzer-
mesi açısından oldukça önemlidir. Hareketsiz siz yapmaları, ek olarak haftada en az 3 gün kas ve ke-
yaşam tarzının, sigara, hipertansiyon ve di- mik kuvvetlendirme egzersizleri ile yüksek yoğunluklu
yabet gibi iyi bilinen risk faktörlerinden daha güçlü aerobik egzersizler yapmaları ve eğlence amaçlı ekran
bir mortalite göstergesi olabileceğini gösteren kanıtlar süresini kısıtlamaları tavsiye edilmektedir. Kılavuzda
bulunmaktadır (1). Fiziksel inaktivite değiştirilebilir bir tüm yetişkinler, yaşlılar, kontrendike durumu olmayan
risk faktörü ve aynı zamanda önemli bir halk sağlığı gebe ve postpartum kadınlar ile kronik hastalığı veya
sorunudur. Tüm bireylerde fiziksel aktivite düzeyi de- engelliliği bulunan bireylerin düzenli egzersiz yapması
ğerlendirilmeli, gerekli olan bireylere günlük fiziksel gerektiği belirtilmektedir. Erişkinlerin (18-64 yaş) haf-
aktivitelerini arttırmaya yönelik önerilerde bulunulmalı tada en az 150-300 dakika orta yoğunluklu aerobik
ve yapılandırılmış egzersiz reçeteleri düzenlenmelidir egzersizler veya haftada en az 75-150 dakika yüksek
(2). İdeal bir egzersiz programı fiziksel uygunluk para- yoğunluklu aerobik egzersizler ya da orta ve yüksek
metreleri olan kardiyorespiratuar fitness, vücut kompo- yoğunluklu aerobik egzersizlerin bunlara eşdeğer kom-
zisyonu, esneklik, kas gücü ve dayanıklılığının her birini binasyonu şeklinde uygulamaları önerilmektedir. Ek
destekleyecek şekilde olmalıdır (2). yararlar sağlamak için haftada en az 2 gün büyük kas
Kısa süre önce yayınlanmış olan DSÖ 2020 Fiziksel gruplarını içeren orta ila yüksek yoğunluklu kas kuvvet-
Aktivite ve Sedanter Davranışlar Kılavuzu önceki kılavuz- lendirme egzersizleri önerilmektedir. Yaşlılar (65 yaş ve
lara göre daha fazla kanıt temeline dayanmakta ve bazı üzeri), kronik hastalığı veya engelliliği bulunan birey-
önemli gelişmeleri içermektedir. 2020 DSÖ kılavuzunda, lerin bu önerilere ilaveten, düşme riskini azaltmak ve
düzenli fiziksel aktivitenin kanser, kardiyorespiratuar, me- fonksiyonel kapasiteyi geliştirmek için, haftada en az 3
tabolik, kas-iskelet sistemi ve fonksiyonel sağlık üzerine gün denge ve orta ila yüksek yoğunluklu kuvvetlendir-
etkilerine ek olarak bilişsel sağlık, sağlıkla ilişkili yaşam me egzersizlerini içeren çok bileşenli fiziksel aktiviteler
kalitesi, zihinsel sağlık ve uyku üzerine olumlu etkilerine yapmaları önerilmektedir. Gebe ve postpartum kadın-
ait kanıtlar yer almaktadır. Küresel düzeyde gebe ve lar için ise haftada en az 150 dakika orta yoğunluklu
postpartum kadınlar, kronik hastalıkları olanlar ve en- aerobik egzersizler yapmaları ve fiziksel aktivitelerinin
gelliler için ayrı başlıklar altında egzersiz önerilerine yer çeşitli aerobik ve kuvvetlendirme egzersizleri içermesi
verilmiştir. Aerobik egzersizler için minimum 10 dakika önerilmektedir. Gebe ve postpartum dönemdeki ka-
süreler halinde yapılması önerisi, yeni kılavuzda yerini dınların nazik esneklik egzersizleri ve üriner inkontinans
«Az da olsa egzersiz yapmak hiç yapmamaktan iyidir» riskini azaltmak için günlük pelvik taban egzersizleri
önerisine bırakmıştır. Ayrıca oturma süresini azaltmaya uygulamalarının faydalı olabileceği belirtilmiştir (3).
yönelik öneriler dikkat çekmektedir (3). Farklı ülkelerde yakın zamanda yayınlanmış olan diğer
DSÖ 2020 kılavuzunda, çocuklar ve adölesanların (5- fiziksel aktivite kılavuzları da benzer öneriler içermek-
17 yaş) haftanın her günü çoğunlukla aerobik olmak tedir (4-5).

Kaynaklar 4. US Department of Health and Human Services. Physical activity


guidelines for Americans, 2nd edition. Washington, DC: US Depart-
1. Ross R, Blair SN, Arena R, et al. Importance of Assessing Cardiores-
ment of Health and Human Services, 2018.
piratory Fitness in Clinical Practice: A Case for Fitness as a Clinical
Vital Sign: A Scientific Statement From the American Heart Associ- 5. Department of Health and Social Care. UK Chief Medical Officer’s
ation. Circulation 2016;134:e653. physical activity guidelines. London: Department of Health and So-
cial Care, 2019.
2. http s : / / w w w. upt o d at e . c om / c ont e nt s / e xe rc i s e - pre s c r ip -
tion-and-guidance-for-adults (erişim tarihi 15.03.2021)
3. Bull FC, Al-Ansari SS, Biddle S, Borodulin K, Buman MP, Cardon G,
et al. World Health Organization 2020 guidelines on physical activity
and sedentary behaviour. Br J Sports Med 2020;54(24):1451-1462.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


94 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ADEZİV KAPSÜLİTTE EN UYGUN TEDAVİ
NASIL OLMALI?
Dr. Banu SARIFAKIOĞLU
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Tekirdağ, Türkiye

A
deziv kapsülit (AK), Amerikan Ortopedi - Girişimsel işlemler,
Cerrahları Akademisi tarafından; “Osteopeni - Cerrahi tedavidir (artroskopik gevşetme, kapsüloto-
dışında radyografik bulguların olmadığı, deği- mi).
şen klinik ciddiyette seyreden, kademeli olarak gelişen Hastanın klinik durumuna göre bu tedavilerden biri ya
aktif ve pasif omuz hareketinin genel olarak sınırlandığı da kombinasyonu kullanılabilir.
bir durum” şeklinde tanımlanmıştır (1). Hastalık ciddi
Ağrı için non-steroid anti-inflamatuar ilaç önerilebil-
ağrı ile karakterizedir.
mekle birlikte etkinliğini gösteren randomize kontrollü
Hastalık 3 klinik evre içerir, her evrede önde gelen çalışma bulunmamaktadır. Özellikle hastalığın erken
semptomlar değişkenlik gösterebilir. evrelerinde opioid analjeziklere ihtiyaç duyulabilir.
1- Geceleri daha kötü olan yaygın ve şiddetli omuz ağ-
Hafif hastalığı olan ve iyileşme evresindeki hastalar,
rısı ile karakterize, 2-9 ay süren ağrılı ilk dönem.
aşırı rahatsızlığa yol açmamaları koşuluyla, hafif EHA
2- Sertlik ve şiddetli omuz eklem hareket açıklığı (EHA)
egzersizlerinden (örneğin Codman) fayda görebilirler.
kaybı olan ancak ağrının giderek daha azaldığı, 4-12
Bu egzersizler hastada ağrıya neden olacak seviyede
ay süren orta dönem.
olmamalıdır.
3- Kademeli EHA geri dönüşüyle 5-24 ay süren iyileş-
me dönemi (2). Oral steroid tedavisi ağrılarda kısa süreli rahatlama
sağlamakla birlikte etkinliği çok sınırlıdır. Takiplerde
Fizik muayenede en az iki EHA’da, diğer omuza kıyasla
hasta egzersizden fayda görmezse intraartiküler steroid
pasif ve aktif olarak kısıtlılık saptanır. En çok eksternal
enjeksiyonu yapılabilir. İntraartiküler steroid enjeksi-
rotasyon ve abduksiyon hareketlerinde kısıtlılık gözlenir.
yonu, kısa dönemde ağrı azalmasında etkinken, EHA
AK, kendini sınırlayabilen bir durumdur. Hastalığın kazanılmasında etkinliği daha uzun görünmektedir, en
evrelerindeki dominant semptom ve klinik bulguların etkin dönem erken evre hastalık gibi durmaktadır (3).
farklılık göstermesi nedeniyle düzenli klinik izlem önem
Supraskapuler sinir bloğunu ağrı ve fonksiyon kazanı-
taşımaktadır. En öncelikli yaklaşım hasta eğitimi olma-
mında etkili olabilir. Akupunktur ve PRP’nin etkili ola-
lıdır, hastaların tedaviye de arttırmaktadır. Literatüre
bileceği ile ilgili çeşitli yayınlar mevcuttur (4,5). Lazer
bakıldığında birçok tedavi seçeneğinin yer aldığı görül-
tedavisi veya pulse elektromanyetik alan tedavisinin
mektedir.
etkili bir tedavi olduğuna dair yüksek bir kanıt yoktur.
- Klinik izlem,
- Egzersiz, Girişimsel işlemlerden hidrodilatasyon bir diğer alternatif
- Medikal tedavi (Non-steroid antiromatizmal ilaçlar, metod olup, cerrahi öncesi denenebilir, etkinliği kısa süre-
parasetamol, steroid, opioidler) lidir (5). 10-12 aylık takiplere rağmen hiçbir gelişme elde
- Fizik tedavi modaliteleri, edilemezse hasta ortopedik cerrahi için yönlendirilebilir.
- Enjeksiyonlar (intraartiküler steroid, hyaluronik asit, Literatüre bakıldığında AK tedavisinde çok çeşitli tedavi
PRP / sinir bloğu), alternatifleri olmasına karşın tedavi etkinliklerini ortaya
- Akupunktur, koyan kaliteli, randomize kontrollü çalışmalarda eksik-
- Ozon terapi, lik nedeniyle standart bir yaklaşım bulunmamaktadır.
- Splintleme, Tedavi hastalık evresine, hekimin deneyimine göre
- Manüplasyon, şekillendirilmelidir.

Kaynaklar 4. Yang C, et al. Acupuncture at Tiaokou (ST38) for shoulder adhesive


capsulitis: What strengths does it have? A systemic review and me-
1. Morén-Hybbinette I, et al. The clinical picture of the painful diabetic ta-analysis of randomized controlled trials. Evid Based Complement
shoulder—natural history, social consequences and analysis of con- Alternat Med 2018 22;2018:4197659.
comitant hand syndrome. Acta Med Scand 1987;221:73-82.
5. Lin J. Platelet-rich plasma injection in the treatment of the frozen
2. Reeves B. The natural history of the frozen shoulder syndrome. shoulder: A randomized controlled trial with 6-month follow-up. Int
Scand J Rheumatol 1975;4:193-6. J Clin Pharmacol Ther 2018;56(8):366-71.
3. Hazleman BL. The painful stiff shoulder. Rheumatol Phys Med 6. Buchbinder R, et al. Arthrographic distension for adhesive capsulitis.
1972;11:413-21. Cochrane Database Syst Rev. 2008 Jan 23;(1):CD007005.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


95 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
İNSTABILITEDE TEDAVI SEÇENEKLERI:
NE ZAMAN CERRAHI, NE ZAMAN
KONSERVATIF TEDAVI?
Doç. Dr. Yasemin ULUS
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye

G
lenohumeral eklem insan vücudundaki en ha- immobilizasyon uygulanır. Büyük kemik defektleri ve
reketli eklemdir ve bu özelliği nedeniyle de tekrarlayan posterior instabilitesi olmayanlar için no-
instabilite riskinin yüksek olduğu bir eklemdir. noperatif tedavi önerilir. Yumuşak doku lezyoları veya
Thomas ve Matsen’in omuz instabiliteleri ilgili yaptığı humerus başı defektlerine bağlı devamlı posterior insta-
sınıflama hem patolojiyi hem de tedavi seçeneğini içer- bilitede cerrahi tedavi önerilmektedir.
mekteydi. Birincisi TUBS: cerrahi olarak tedavi edilen Çok yönlü instabilite iki veya daha fazla düzlemdeki
travmatik tek taraflı Bankart lezyonu’dur. İkincisi ise instabilitedir. Genelde birden fazla eklemde laksisite
AMBRI: Rehabilitasyon veya inferior kapsüler shifte ile beraberdir. Tanı konulduktan sonra tedavi bireyin
yanıt veren non-travmatik, bilateral, çok yönlü instabi- ihtiyaçlarına göre planlanmalıdır. Çünkü belli sporlarda
litedir. İnstabilitenin hem yapısal hem de yapısal olma- çok yönlü esneklik avantaj yaratabilmektedir. Tedavi
yan unsurları mevcuttur, bunlar birbiriyle bağlantılıdır için tanımlanmış bir algoritma yoktur; daha ziyade,
ve başarılı bir sonuç için birleşik bir yönetim yaklaşımı hastanın beklenti ve taleplerine göre uyarlanmış özel
gereklidir. Bundan yola çıkarak yapılan sınıflama ise bir tedavi planlamak gerekir ve genellikle konservatif
Stanmore sınıflandırmasıdır. Tedaviye yön vermesi tedavi tercih edilir.
açısından önemli başka bir sınıflama da kemik kaybı
İngiliz Dirsek ve Omuz Derneği hastanın öyküsünde
miktarına göre yapılan sınıflamadır. Kemik defektleri
öğrenilmesi gerekenleri şöyle sıralamıştır: hastanın bek-
humerus tarafında, glenoid tarafta veya her iki tarafta
lentisi, el dominansı, aktivite veya sporun derecesi, ilk
olabilir ve tekrarlayan instabilite olaylarında rol oyna-
dislokasyonun olduğu yaş, mevcut instabilitenin semp-
yabilir. Omuz instabiliteleri derecesi, sıklığı, etiyoloji
tomları, dislokasyon sayısı, komorbiditeler.
ve yönüne göre de sınıflandırılabilir. Derecesine göre:
dislokasyon-subluksasyon-laksisite, sıklığına göre: pri- Şiddetli akut ağrı ve redükte olmamış diskolasyon
mer-reküren, etiyolojiye göre: travmatik-nontravmatik, instabilitede kırmızı bayraktır yani bir ortopediste aynı
yönüne göre: tek yönlü (anterior veya posterior)-çok gün acil sevk gerektirir. Dislokasyon nedeniyle oluşan
yönlü (iki veya daha fazla düzlemdeki instabilitedir, rotator manşon yırtığı şüphesi olan hastalarda aynı
genellikle genel laksisite ile ilişkilidir). gün acil ortopedik değerlendirmeye gerek yoktur ancak
sonrasında konsültasyon planlanmalıdır.
Anterior instabilite, omuz dislokasyonlarının %98’ine
varan oranda meydana gelen en sık görülen tek Tedavi kararının hasta ve doktorun ortak kararı olması
yönlü instabilite tipidir. 18 ila 25 yaşları arasındaki çok önemlidir. Hastanın, durumu ve mevcut tedavi
sporcularda oldukça sıktır. Dislokasyon olduğunda ilk seçenekleri hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Hastanın
tedavi gerekiyorsa manuel redüksiyondur. Sonrasında kendisi için neyin önemli olduğuna dair bakış açısı da
immobilize etmek gerekir ancak immobilizasyon süresi tedavide önem taşır. Örneğin, aynı kronik instabilite
ve şekli hala tartışmalıdır. İlk kez oluşan dislokasyon, semptomları ve görüntülemesi olan iki hasta farklı teda-
kemik defektlerinin %25’den az olması ve sporcuya ait viler seçebilir: 6 ay boyunca spordan kaçınmayı kabul
faktörler konservatif tedavinin rölatif endikasyonlarıdır. eden bir hasta ameliyatı seçebilirken, bu sezon yarışma-
Beraberinde rotator manşon yırtığı olması, kemik de- ya devam etmek isteyen bir sporcu fizyoterapiyi seçebilir.
fektinin büyük olması, ameliyat gerektiren proksimal Özellikle cerrahi kararı verilen hastalar sadece ameliyatı
humerus kırığı, redükte edilemeyen dislokasyonlar var- değil, aynı zamanda ameliyat sonrası rehabilitasyonu da
lığında ise cerrahi planlanmalıdır. üstlenmeye istekli olduklarından emin olmak için ameli-
yat öncesi dikkatli bir şekilde bilgilendirilmelidir.
Posterior instabilite, tüm omuz instabilitesi vakaları-
nın yaklaşık %2-5’ini oluşturur. Subluksasyon daha Kaynaklar
sıktır. Sporcu olmayanlarda nöbet veya elektrik şoku
1. Friedman LGM et al. Global perspectives on management of shoul-
nedeniyle olan jeneralize kas kontraksiyonları sonrası der instablity: decision making and treatment. Orthop Clin North
gelişebilir. Humerus başında defekti küçük olan ve Am 2020, 51(2): 241-258.
3 haftadan daha kısa süreli akut dislokasyonlarda 2. Witney-Lagen C, Hunter A. Diagnosis and management of shoulder
genellikle anestezi altında kapalı redüksiyon öneril- instability. Br J Hosp Med (Lond) 2019, 80(3):C34-C38.
mektedir. Kapalı redüksiyon başarısız olursa, açık veya 3. Haley CC. History and physical examination for shoulder instability.
artroskopik redüksiyon denenebilir. Sonrasında 6 hafta Sports Med Arthrosc Rev 2017, 25(3): 150-155.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


96 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
MENISKÜS YARALANMASI NE ZAMAN
CERRAHI NE ZAMAN KONSERVATIF
TEDAVI EDILMELI?
Dr. Havva ÇALIŞ

M
enisküs yaralanmaları, akut bir travmatik Menisküs yaralanması için tedavinin cerrahi mi kon-
olaydan veya kronik bir dejeneratif süreç- servatif mi olacağı veya rehabilitasyon programının
ten sonra, izole bir durum olarak veya ACL ayrıntıları, hastanın hedefleri ve beklentileri, bir arada
yırtığı, kollateral bağ gibi diğer diz yaralanmalarıyla bulunan osteoartrit gibi diz patolojisine, önemli meka-
kombinasyon halinde meydana gelebilir. Kısmi veya nik semptomların varlığına (örneğin, diz kilitlenmesi),
kompleks olabileceği gibi; ön, yan veya arka yerleşimli; kalıcı diz efüzyonunun varlığına, yaşa, aktivite düzeyine
horizontal, vertikal, radyal, “papağan gagası” veya menisküs yırtığı tipine, avasküler ya da vasküler böl-
“kova sapı” tipinde olabilir. gede olması gibi yerine, küçük orta veya geniş olarak
Diz ağrısı, takılma kilitlenme, dizde boşalma, yürüme ve büyüklüğüne göre belirlenir.
dengede bozulma semptomları vardır. Efüzyon, eritem, Operasyon önerilmeyen yırtıklar: Kronik dejenera-
ekimoz deformiye görülebilir, medial ve lateral eklem tif menisküs yaralanmaları olan yaşlı hastalarda, seyrek
aralığında hassasiyet, ağrı, diz ekstansiyonunda kayıp ve semptomlara neden olan ve genel diz fonksiyonunu
takılma olabilir. Hastaya, rotasyonel ve aksiyel yüklenme- engellemeyen küçük ve dikey yırtıklar ameliyatsız ola-
ler oluşturan McMurray, Apley ve Thessaly gibi provokatif rak yönetilebilir.
testler uygulanır. Menisküs yırtıklarının tanısı, manyetik Operasyon önerilen yırtıklar: Ağrı, çömelememe, diz
rezonans görüntüleme ve artroskopi ile doğrulanabilir. kilitlenmesi, diz dengesizliği gibi semptomların şiddetli
Akut menisküs yırtığı her yaş grubunda ortaya ve sık olduğu yırtıklar, kalıcı efüzyonla ilişkili menisküs
çıkabilir, ancak kronik, dejeneratif menisküs yara- yırtıklar, eklem kıkırdağı ile temas halinde olan büyük,
lanması genellikle yaşlı hastalarda ortaya çıkar. kompleks yırtıklar veya dikey yırtıklar için sıklıkla cerrahi
Akut menisküs yaralanması, dejeneratif yırtıklar için gerekebilir. Cerrahi olarak tedavi edilen hastalar arasında
rehabbilitasyon ve menisektomi sonrası postoperatif izole yırtığı olan genç hastalar genellikle iyi sonuç verir.
rehabilitasyon başlangıçta benzerdir. Tüm menisküs ya- Cerrahi seçenekler arasında kısmi veya total menisek-
ralanmaları için ilk hedef kas atrofisini engellemek, diz tomi ve menisküs yırtığının onarımı yer alır. Menisküs
hareketliliğini en üst düzeye çıkarmaktır. Ağrı ve şişme onarımı, kısmi menisektomiye kıyasla spora daha
eklem hareketini sınırlayabilir, bu nedenle başlangıçta yüksek geri dönüş ve daha düşük osteoartrit geliştirme
buz, hafif kompresyon, elevasyon ve medikal tedavi ile oranlarına yol açar. Cerrahi açık veya artroskopik ola-
analjezi sağlanmalıdır. Konservatif tedavide standart bir rak yapılabilir. Menisektomi yapılırken ilke, mümkün
rehabilitasyon programı aşağıdaki fazları içermelidir. olduğu kadar çok fonksiyonel menisküsü korumaktır.
Postoperatif bir program için ise, bu fazlarda ilerleme Artroskopik olarak yapılan kısmi menisektomi, total
daha yavaş olacaktır. menisektomiye göre iyileşme hızı ve genel fonksi-
 Akut faz (0-2 hafta): Ağrıyı azaltmak; kas atrofisi- yonel sonuçlar nedeniyle genellikle tercih edilebilir.
ni önlemek. Cerrahinin enfeksiyon, kanama, kas zayıflığı, derin ven
 Erken Subakut faz(1hafta-1 ay): Hareketliliği ve trombozu, damar sinir injurisi ve anestezi… gibi komp-
kas gücü iyileştirmek ama aşırı diz fleksiyonundan likasyonları unutulmamalıdır. Cerrahiden sonra ayrıca
kaçınmak (90 dereceyi geçmemelidir) gereklidir. hala ağrı ve eklem sorunları devam edebilir.
 Progressif Subakut faz: Aşamalı mobilizasyon
Artroskopik kısmi menisektomi veya debridman yapıl-
ve dayanıklılık egzersizleri.
ması kilitlenme olmayan dejeneratif menisküs yırtıkla-
 Fonksiyonel faz: Temel stabilite, denge egzersizleri
rında fizik tedaviden daha yararlı değildir.
ve dayanıklılık egzersizleri eklenir.
 Spora dönüş fazı: Bu aşamadaki fonksiyonel Dejeneratif menisküs yırtıklarının cerrahi tedavisinin
kuvvet egzersizleri, yüksek yük tendon kapasitesinin hem kısa hem de uzun vadede etkisiz olduğunu göste-
yanı sıra kinetik zincir eksikliklerini ve hatalı hareket ren çalışmalar vardır.
modellerini ele almalıdır. Kalıcı diz efüzyonu veya mekanik disfonksiyonu ol-
 Koruma fazı: kası gücünü korumak için dayanıklı- mayan dejeneratif menisküs yırtıklarında, fizik tedavi
lık egzersizlerine devam edilir. önerilir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


97 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
DİZ ARTROPLASTİSİ KOMPLİKASYONLARI
VE ÇÖZÜM YOLLARI
Prof. Dr. Lale AKTEKİN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara, Türkiye

T
otal diz artroplastisi son dönem diz osteoartri- Cerrahi sonrası erken dönemde şiddetli ağrı ve ağrı-
tinde etkili bir tedavidir. Amaç ağrıyı azaltmak, nın operasyon sonrası uygunsuz olarak devam etmesi
fonksiyonu arttırmak ve hastanın yaşam kali- hasta sonuçlarını etkileyen önemli problemlerdendir.
tesini arttırmaktır. Fonksiyonel sonuçların iyi olmasını Şişlik ve hareket kısıtlılığı iyi değerlendirilmeli ve tedavi
ve implant ömrünün uzun olmasını etkileyen pek çok edilmelidir.
faktör vardır. Diz artroplastisi sırasında yumuşak doku yaralanmaları
Cerrahide enfeksiyonun önlenmesi, kemik rezeksiyo- ve dengesizliği gelişebilir. Artroplasti ameliyatlarında
nunun doğru planlarda yapılması, iyi bir alt ekstremite kemik kesi dengesinin sağlanması yanında yumuşak
diziliminin, ligamentöz ve patello-femoral dengenin dokudaki dengeyi de korumak önemlidir.
sağlanması amaçlanır. Aseptik gevşeme, septik gev- Total diz artroplastisinde ekstansör mekanizma yara-
şeme, ağrı, instabilite, implant kırıkları, periprostetik lanmaları sonuçları ve rehabilitasyonu oldukça etkiler.
kırıklar total diz artroplastisinde başarısızlığın en sık Patellar tendon, quadrisesps tendonu, dizin medial ve
nedenleridir. lateral yapıları yaralanabilir. Patellar instabilite posto-
Total diz artroplastisinde cerrahi sırasında ve sonrasında peratif ağrı ve fonksiyon kaybına neden olan en önemli
sistemik veya diz eklemi ile ilişkili birçok komplikasyon revizyon sebeplerinden biridir. Patellar komponent
gelişebilir. Sistemik komplikasyonlar arasında kardiyo- kullanılan veya kullanılmayan hastalarda görülebilir.
vasküler olaylar, şok, renal yetmezlik, idrar retansiyonu, Patellar subluksasyon dislokasyona göre daha sıktır.
ileus, derin ven trombozu, pulmoner emboli, pnömoni Yumuşak doku sıkışması (patellar clunk), patella kırığı,
vardır. Kanamaya bağlı problemler akut dönemde hızla osteonekroz gelişebilir.
çözülmelidir. Venöz tromboemboli proflaktik önlemlerle Tibio-femoral instabilite revizyon cerrahisi gerektiren
oldukça azalmış ve %1-2’lere gerilemiştir. istenmeyen önemli bir problemdir.
Cerrahisi esnasında arter ve ven yaralanmaları, has- Periprostetik kırıklar hem cerrahi sırasında hem de son-
tanın fonksiyonel durumunu bozan ciddi sinir yara- rasında gelişir, femur, tibia ve patella kırılabilir.
lanmaları olabilir. Çimentolamaya bağlı hayatı teh- Gelişebilecek komplikasyonların önlenebilmesi ve yöne-
dit eden çimento implantasyon sendromu oluşabilir. tilebilmesi sonuçların iyi olması için çok önemlidir. Her
Vazodilatasyon, yağ ve kemik iliği embolisi, hipotansi- hasta için özel planlanmış tedavi ve rehabilitasyon diz
yon, hipoksi, kardiyak arrest gelişebilir. artroplastisi cerrahisinin başarısında önemli rol oynar.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


98 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KRONİK BEL AĞRISININ MEDİKAL
TEDAVİSİNDE NEREDEYİZ?
Prof. Dr. Hakan GENÇ
SBÜ Ankara SUAM

B
el ağrısı çok sık rastalanan bir semptom olup göstermektedir. Radikülopati ile birlikte olmayan kronik
yaygın olduğu kadar tanı ve tedavisi de oldukça bel ağrısının kısa süreli rahatlaması için etkilidir. Kronik
karmaşık ve bazen kafa karıştırıcı olabilmekte- ağrı için kullanıldığında farklı NSAID türleri arasında ve
dir. Bel ağrısının ABD nüfusunun yaklaşık %10’unda NSAID’ler ile opioidler ve kas gevşeticiler dahil olmak
kronik bir sorun olduğu düşünülmektedir. Bu durumun üzere diğer yaygın olarak kullanılan medikal tedaviler
geniş kapsamlı sosyal ve ekonomik yansımaları vardır. arasında hiçbir fark olmadığına dair yayınlar mevcut.
Modern teşhis araçlarının mevcudiyetine rağmen, ağrı Kas Gevşeticiler; İskelet kası gevşetici ilaçların ağrı
oluşturucunun nedeni her zaman tanımlanamamakta- kesici özelliklerinin plasebo’ya üstün olduğunu gösteren
dır.
kanıtlar yetersiz bulunmuştur. Düşük kaliteli kanıtlar,
Dünyada, erişkin çağda bel ağrısı sıklığını değerlendiren kronik bel ağrısının tedavisi için farklı kas gevşeticiler
epidemiyolojik çalışmalar, prevalansın anlık %12, aylık arasında da herhangi bir farklılık bulunmadığını gös-
%23, yıllık %38 ve yaşam boyu yaklaşık %40 olduğunu termektedir. Düşük kaliteli kanıtlar, tetrazepamın 5 ila
ortaya koyarken, Ülkemizde yaşam boyu prevalans, 7 günde ağrı rahatlamasını iyileştirdiğini ve plaseboya
kentsel yerleşim bölgelerinde %50’lere, kırsalda ise kıyasla 10 ila 14 günde genel iyileşme sağladığını gös-
%80’lere ulaşmaktadır. Ülkemizden 2004 yılında ya- terdi.
pılan bir çalışmada genç erişkinler arasında bel ağrısı
Opioid Analjezikler; Orta kalitede kanıtlar, güçlü
sıklığı %40.9 olarak bildirilmiş ve sıklığın yaşla birlikte
arttığı rapor edilmiştir. opioidlerin (tapentadol, morfin, hidromorfon ve oksi-
morfon), ağrı skorlarında kısa vadeli iyileşme sağladı-
Bel ağrısı sıklıkla semptom süresi, potansiyel neden, ğını gösteriyor. Düşük kaliteli kanıtlar, kronik bel ağrısı
radiküler semptomların varlığı veya yokluğu ve karşılık
olan hastalarda buprenorfin bantlarının kısa vadeli ağ-
gelen anatomik veya radyografik anormalliklere göre sı-
rıyı plaseboya göre daha fazla iyileştirdiğini gösteriyor.
nıflandırılmakta ve tedavi edilmektedir. 4 haftadan kısa
Orta kalitede kanıtlar, ağrı veya işlev için farklı uzun et-
süren bel ağrıları akut, 4-12 hafta süren ağrılar subakut
kili opioidler arasında hiçbir fark olmadığını gösteriyor.
ve 12 haftadan fazla süren bel ağrıları kronik bel ağrısı
Orta kalitede kanıtlar, tramadolün plaseboya kıyasla
olarak sınıflanmaktadır.
orta derecede kısa süreli ağrı kesici etki sağladığını gös-
Hastaların üçte biri bir akut ataktan 1 yıl sonra en az teriyor.
orta şiddette kalıcı bel ağrısı bildirmekte ve her 5 kişi-
Antidepresanlar; Orta kalitede kanıtlar; plasebo ile
den 1’i de aktivitede önemli kısıtlamalar bildirmektedir.
Bununla birlikte, ileriye dönük kohort çalışmalarının kıyaslandığında trisiklik antidepresanlar (TCA’lar) ve
son sistematik bir incelemesi, birinci basamakta belirle- SSRI’lar’ın kronik bel ağrısı tedavisinde etkili olabile-
nen hastaların üçte ikisinin kronik bel ağrısı geliştirmeye ceğini göstermiştir. Orta kalitede kanıtlar; duloksetinin
devam ettiğini göstermektedir. ağrı yoğunluğunda azalma ile ilişkili olduğunu göster-
miştir.
Kronik bel ağrısı tedavisinde kullanılan Antiepileptikler; Kronik bel ağrısı veya lomber ra-
medikal tedavi ajanları diküler ağrının tedavisinde antikonvülsanların etkisiz
olduğuna dair orta ila yüksek kaliteli kanıt vardır.
Parasetamol (Asetaminofen); Kronik bel ağrısında
parasetamol’ün plasebo’ya veya diğer tedavilere üstün Gabapentinoidlerin advers olaylar açısından daha yük-
olduğuna dair yeterli kanıt bulunmamaktadır. Yüksek sek riske sahip olduğuna dair yüksek kaliteli kanıt
kaliteli kanıt olmamasına rağmen opioid dozunu azalt- vardır.
mak veya sinerjik etkiler için opioidlerle kombine kulla- Oral veya sistemik kortikosteroidler; kronik bel
nımı uygun olabilir. ağrılarında etkilerini araştıran çalışma bulunmamakta-
Non Steroidal Anti İnflamatuar İlaçlar (NSAİİ); dır. Bazı klinisyenler tarafından tercih edilmekle beraber
Orta kalitede kanıt, NSAID’lerin plaseboya kıyasla kü- etkisi ile ilgili kanıt yoktur
çük ile orta derecede ağrı iyileşmesi ile ilişkili olduğunu Antibiyotikler; Kanıt yetersiz

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


99 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

TNF-alfa inhibitörleri; Kronik bel ağrısı tedavisinde iyi anlaşılması ve daha iyi teşhis ve tedavi gerektiren,
önerilmemektedir yeterince tanınmayan bir nöropatik bileşeni vardır.
Vitamin D ve vitamin takviyesi; Yeterli çalışma Nöropatik kronik bel ağrısı olan hastalarda hedefe
olmadığı için önerilmiyor yönelik tedavilerin çok daha iyi ağrı kontrolü sağladığı
Topikal kapsaisin ve lidokain plasterler: Özellikle bildirmiştir; gabapentinoidler, tapentadol ve topikal
nöropatik özellikleri ön planda olan kronik bel ağrıların- analjezikler gibi.
da etkili olduğu belirtilmektedir. Kombinasyon Tedavileri: Kronik bel ağrısında kom-
Kronik Bel Ağrısının Nöropatik Bileşeni: Kronik binasyon ilaç tedavisi için kanıt sınırlıdır. Çoğu kom-
bel ağrısının çoğu kez, yönetilmesi zor olabilen ve daha binasyonun ağrı üzerinde etkisi yoktur veya çok azdır.

Kaynaklar 5. Cakmak A, Yücel B, Ozyalçn SN, Bayraktar B, Ural HI, Duruöz


MT, Genç A. The frequency and associated factors of low back pain
1. Chou R, Deyo R, Friedly J, Skelly A, Weimer M, Fu R, Dana T, Krae-
among a younger population in Turkey. Spine (Phila Pa 1976). 2004
gel P, Griffin J, Grusing S. Systemic Pharmacologic Therapies for Low
Jul 15;29(14):1567-72. doi: 10.1097/01.brs.0000131432.72531.96.253
Back Pain: A Systematic Review for an American College of Physicians
95112.
Clinical Practice Guideline. Ann Intern Med. 2017 Apr 4;166(7):480-
492. doi: 10.7326/M16-2458. Epub 2017 Feb 14. PMID: 28192790. 6. Manchikanti L, Singh V, Falco FJ, Benyamin RM, Hirsch JA. Epide-
miology of low back pain in adults. Neuromodulation 2014;17 Suppl
2. Ketenci A, Zure M. Pharmacological and non-pharmacological
2:3–10. CrossRef
treatment approaches to chronic lumbar back pain. Turk J Phys Med
Rehab 2021;67(1):1-10 DOI: 10.5606/tftrd.2021.8216 7. Gilgil E, Kaçar C, Bütün B, Tuncer T, Urhan S, Yildirim C, Sünbülo-
glu G, Arikan V, Tekeoglu I, Oksüz MC, Dündar U. Prevalence of
3. Qaseem A, Wilt TJ, McLean RM, Forciea MA; Clinical Guidelines
low back pain in a developing urban setting. Spine (Phila Pa 1976)
Committee of the American College of Physicians. Noninvasive
2005;30(9):1093–8.
Treatments for Acute, Subacute, and Chronic Low Back Pain: A
Clinical Practice Guideline From the American College of Physi- 8. Itz, C.J. , Geurts, J.W. , van Kleef, M. , Nelemans, P. (2013). Clinical
cians. Ann Intern Med. 2017 Apr 4;166(7):514-530. doi: 10.7326/ course of non‐specific low back pain: A systematic review of pro-
M16-2367. Epub 2017 Feb 14. PMID: 28192789. spective cohort studies set in primary care. Eur J Pain 17, 5–15.
4. Amirdelfan K, McRoberts P, Deer TR. The differential diagnosis of
low back pain: a primer on the evolving paradigm. Neuromodula-
tion. 2014 Oct;17 Suppl 2:11-7. doi: 10.1111/ner.12173.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


100 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
İNVAZIV İŞLEMLERDE KILAVUZ
OLMALI MI? OLACAKSA ULTRASON MU,
FLOROSKOPI MI, TOMOGRAFI MI?
Dr. Bora UZUNER
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye

G
ünlük pratikte; kas-iskelet sistemi enjeksiyonları hastalarda görüntüleme problemleri yaşanabilmektedir.
fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri tarafın- Epidural enjeksiyonlar sırasında vasküler kaçağı tespit
dan sıklıkla tercih edilmektedir. Önceleri ana- edememesi bir önemli dezavantajıdır. Enjeksiyon sı-
tomik landmarklar (kör-teknik) ile enjeksiyonlar yapıl- rasında el-göz koordinasyonu ve uygulayıcı deneyimi
makta iken son zamanlarda hekimler tarafından sıklıkla gerektirmektedir. Uygulama sırasında sterilizasyon için
ultrason (US), floroskopi ve bilgisayarlı tomografi (BT) ek önlemler almak gereklidir.
gibi görüntüleme yöntemleri eşliğinde enjeksiyonlar Floroskopi spinal omurgaya uygulanan girişimsel iş-
yapılmaya başlamıştır. Öte yandan hekimlerin uzmanlık lemlerde hekimlere oldukça kolaylık sağlamaktadır.
alanlarındaki farklılıklar da girişimsel işlemlerde kullanı- Kronik ağrı tedavisinde uygulanan; epidural ve spinal
lacak görüntüleme yöntemlerinin seçiminde farklılıklara enjeksiyonlar, faset eklem veya medial dal blok / rad-
neden olmaktadır. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman- yofrekans (RF) uygulamaları, dorsal root gangliyonuna
larının kas iskelet sistemi muayenesinde ultrasonu sıkça yönelik pulse RF uygulamaları, eklem enjeksiyonları,
kullanması söz konusu girişimsel işlemlerin ultrason sempatik bloklarda uzun yıllardır etkin ve güvenli bir
rehberliğinde daha güvenilir ve daha kesin yapılabi- şekilde kullanılmaktadır. Opak madde kullanımı ile
leceği zaman içinde hekimlerce fark edilmesine neden özellikle epidural enjeksiyonlar başta olmak üzere vas-
olmuştur. Aynı şekilde Algoloji branşı uzmanlarının küler kaçakların tespit edilebilmesi ve buna bağlı olası
çoğunlukla floroskopi eşliğinde mevcut enjeksiyon uy- komplikasyonların önlenmesi acısından oldukça hayati
gulamalarını yaptıkları bilinmektedir. Girişimsel radyo- önem arz etmektedir. Gene epidural işlem sırasında
loglar ise kılavuz görüntüleme yöntemi olarak genellikle opak madde kullanımı hekimin dolaylı olarak ilacın
anjiyografi, BT ve US kullanmaktadır. Her ne kadar, sinir kılıfına ve epidural mesafeye dağılımlı hakkında
kör teknik ile yapılan girişimsel işlemler ile görüntü- bilgi edinmesini sağlayabilir. Aynı şekilde eklem içi
leme kılavuzluğu eşliğinde yapılan girişimsel işlemle- enjeksiyonlarda opak maddenin eklem içinde tutulumu
rin etkinliklerinin karşılaştırıldığı çalışmaların sonuçları ilacın doğru yere dağıldığı hakkında hekime bilgi verir.
tartışmaya acık olsa da, girişimsel işlemi yapan hekim Floroskopinin başlıca dezavantajı radyasyon içermesi
tarafından hedef dokuya en doğru şekilde ulaşmada ve göreceli olarak pahalı bir görüntüleme yöntemi ol-
görüntüleme kılavuzluğu eşliğinde yapılan yöntemlerin ması sayılabilir. X-ışınına maruziyetin en aza indirilmesi
daha iyi sonuç verdiği aşikardır. için hasta ve hekime yönelik çeşitli ekipmanların kul-
Mevcut görüntüleme yöntemlerinin kendine özgü bazı lanılması gerekmektedir. Floroskopi yumuşak dokular
avantaj ve dezavantajları vardır. Örnek vermek gerekir (tendon, kas gibi), vasküler yapılar, sinir ve iç organları
ise US; hekimin enjeksiyon yapmaya karar vermesine gösteremez. Girişim sırasında bu yapıların olası yara-
yardımcı olduğu kadar, hedef dokuyu (Eklem, kas, ten- lanmaları konusunda hekim bilgili ve dikkatli olması
don, sinir gibi) görüntülemesinde de oldukça iyi iş gö- gerekmektedir. Aynı şekilde floroskopideki görüntü 2
rür. Aynı zamanda hedef dokuya ulaşırken iğnenin yolu boyutlu olduğundan mutlaka iğnenin son yerinin hedef
üzerindeki önemli anatomik yapıların hekim tarafından dokuda olup olmadığına karar vermek için farklı düz-
tespit edilmesini (vasküler yapılar, sinir ve tendon lemlerde çekimler alınması önerilir (anterior-posterior,
gibi) ve olası komplikasyonların önlenmesini sağlar. lateral veya oblik görüntüler gibi).
Anlık görüntüleme sağlayarak enjeksiyon materyalinin Bilgisayarlı Tomografi x-ışını kullanılarak görüntüle-
hedef bölgeye dağılımı hekim tarafından gözlemlene- me yöntemidir. Görüntüler florskopiden çok daha
bilir. Radyasyon içermediği için hem hekim, hem de ayrıntılıdır. Üç boyutlu ve çok iyi anatomik bilgi verir.
özellikli hasta popülasyonlarında (gebe veya çocuklar Girişimsel ağrı tedavisinde sempatik nörolitik bloklar
gibi) güvenle kullanımı mümkündür. Göreceli olarak ve kordotomi işlemi sırasında kullanımı diğer görüntü-
diğer görüntüleme kılavuzu yöntemlerine göre ucuzdur. leme yöntemlerinden üstün yanıdır. Ayrıntılı anatomik
Dezavantajları olarak, US kemik arkasındaki kalan görüntüler içerdiği için iç organ yaralanmalarının önen-
yapıların görülmesinde ve ulaşılmasında çoğu zaman mesinde hekime yardımcı olur. Başlıca dezavantajları
yetersiz kalmaktadır. Vücut kitle indeksi yüksek olan iyonize radyasyon içermesi ve pahalı olmasıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


101 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Sonuç olarak günümüzde fizik tedavi hekimleri has- olasılığını artırmaktadır. Hangi görüntüleme kılavuz-
talarının tedavisinde enjeksiyonlara daha sık yer ver- luğunda işlem yapılmalı sorusunun tek bir cevabı
mektedir. Girişimsel işlemlerin görüntüleme kılavuzlu- yoktur. Görüntüleme kılavuzu seçiminde; hekimin
ğunda yapılması komplikasyonları en aza indirme ve uzmanlaştığı branş, mesleki tecrübesi, ekipman yeter-
daha net hedef dokuya ulaşımı sağlamaktadır. Bunun liliği ve yapılması planlanan işlemin kendisi de önem
sonucunda hekimin başarılı bir ağrı tedavisi yapma arz etmektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


102 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ALGOLOJİK GİRİŞİMLERİN
KOMPLİKASYONLARINDAN KORKALIM MI?
Doç. Dr. Savaş ŞENCAN
Marmara Üniversitesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Algoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Ü
lkemizde 2012 yılında başlayan algoloji yan seçimi sağlanmalı, işlemler sırasında hasta monitörize
dal eğitim süreci sonrası girişimsel işlem teda- edilmeli, işlemlerde antiseptik koşullar sağlanmalı, acil
visini uygulayan algoloji uzman sayısı giderek müdahale için gerekli ekipman bulundurulmalı, işlem
artmaktadır. Literatürde bu konu ile ilgili herhangi öncesi enjeksiyon yapılacak bölge görüntülenmeli ve
bir veri olmamasına karşın ülkemizde artan algoloji antikoagülan ve/veya antiplatelet ilaç kullanımı olması
uzman sayısı ile paralel olarak uygulanan girişimsel durumunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır (4).
işlem sayısı ve çeşitliliğinde artış olduğu bilinmektedir. Algoloji kliniğimizde 2013-2020 yılları arasında uy-
Bu durum beraberinde olası komplikasyon oranlarında gulanan tüm girişimsel sonrası komplikasyon oranı-
artış sağlacağından bu komplikasyonların bilinmesi ve mız %2,5’dur ve bu oran literatürle uyumludur (3).
gerekli koruyucu önlemlerin alınması önemlidir. Sık Kliniğimizde majör komplikasyonlar görülmemekle be-
olarak yapılan bu işlemler arasında epidural steroid raber minör komplikasyonlar olarak sıklıkla vasküler
enjeksiyonları, dorsal root ganglion pulse radyofrekans yayılım, geçici motor blok, senkop, hipotansiyon, bu-
tedavileri, faset eklem enjeksiyonları, faset medial dal lantı ve hiperestezi olduğu görülmektedir.
radyofrekans ablasyon tedavileri, sakroiliak eklem en-
jeksiyonları, epidurolizis, ganglion blokları ve spinal Girişimsel işlemler sırasında kullanılan kortikosteroidler
kord stimülatörü uygulamaları yer almaktadır (1). Bu sistemik etkiye sahip olmakla beraber hem edinsel hem
işlemler sırasında işlemin tipi, seçilen görüntüleme de kazanılmış immün sistem üzerine olumsuz etki oluş-
yöntemi, teknik koşullar (iğne tercihi, sterilizasyon turmaktadır. Literatürde intraartiküler kortikosteroid
koşulları vs), uygulayıcı deneyimi, hastaya ait özellik- enjeksiyonu ile influenza enfeksiyonu riskinde artış sap-
ler (komorbid hastalıklar, antikoagülan ilaç kullanımı tanmış olmasına karşın eklem içi veya epidural korti-
vs), anatomik varyasyonlar ve enjekte edilen madde kosteroid enjeksiyonları ile COVID-19 enfeksiyon oranı
(kortikosteroid, lokal anestezik, kontrast madde vs) veya hastalık şiddeti arasındaki ilişki ile ilgili yeterli veri
gibi faktörlere bağlı olarak bazı komplikasyonlar görü- mevcut değildir (5). Bu yüzden terapötik ajan olarak
lebilmektedir (2). Görülen bu komplikasyonlar majör steroidin kullanıldığı girişimsel tedavi uygulamalarında
ve minör komplikasyonlar olarak sınıflandırılmaktadır. hastanın genel durumu ve kar zarar oranı göz önüne
İşlem çeşidine bağlı olarak değişmekle birlikte majör alınmalıdır.
komplikasyonlar arasında spinal kord enfarktı, parap- Sonuç olarak, algolojik girişimlerin komplikasyonların-
leji (T12-S1), menenjit, araknoidit, geçici görme kaybı dan korkmamalıyız ancak olası komplikasyonlar göz
(servikal) yer alırken, minör komplikasyonlar arasında önünde bulundurularak her zaman temkinli olmalı ve bu
ise vazovagal senkop, hematom, geçici nonpozisyonel komplikasyonlarla ilişkili risk faktörleri göz önünde bu-
başağrısı, yüzde kızarma, artmış bel ağrısı, bacak ağrısı lundurularak gerekli koruyucu önlemler alınmalıdır. Aynı
ve lokal enfeksiyonlar yer almaktadır (3). Bu gelişebi- zamanda girişimsel ağrı tedavilerinin yeterli eğitim düzeyi
lecek komplikasyonları önlemek için uygulayıcı yeterli ve deneyime sahip uygulayıcı varlığında, uygun hasta
eğitim ve deneyime sahip olmalı, hasta ile ilgili ayrın- seçimi ve gerekli teknik koşullar sağlandığında güvenilir
tılı anemnez ve fizik muayene yapılarak uygun hasta ve etkili tedavi seçenekleri olduğu unutulmamalıdır.

Kaynaklar 4. Samer Narouze, Honorio T Benzon, David Provenzano, Asokumar


Buvanendran, José De Andres, Timothy Deer, Richard Rauck, Marc
1. Laxmaiah Manchikanti, Mahendra R Sanapati, Vidyasagar Pampati,
A Huntoon. Interventional Spine and Pain Procedures in Patients
Mark V Boswell, Alan D Kaye, Joshua A Hirsch. Update on Reversal
and Decline of Growth of Utilization of Interventional Techniques on Antiplatelet and Anticoagulant Medications (Second Edition):
In Managing Chronic Pain in the Medicare Population from 2000 to Guidelines From the American Society of Regional Anesthesia and
2018. Pain Physician 2019; 22:521-536. Pain Medicine, the European Society of Regional Anaesthesia and
Pain Therapy, the American Academy of Pain Medicine, the Interna-
2. Richard Derby, Sang-Heon Lee, Elaine S Date, Joo-Han Lee, Chang-
Hyung Lee. Size and aggregation of corticosteroids used for epidural tional Neuromodulation Society, the North American Neuromodu-
injections. Pain Med. 2008 Mar;9(2):227-34. doi: 10.1111/j.1526- lation Society, and the World Institute of Pain. Reg Anesth Pain Med.
4637.2007.00341.x. 2018 Apr;43(3):225-262. doi: 10.1097/AAP.0000000000000700.
3. Laxmaiah Manchikanti, Yogesh Malla, Bradley W Wargo, Kimberly 5. Miller DC, Patel J, Gill J, Mattie R, Saffarian M, Schneider BJ, Pope-
A Cash, Vidyasagar Pampati, Bert Fellows. A prospective evaluation scu A, Babaria V, McCormick ZL. Corticosteroid Injections and
of complications of 10,000 fluoroscopically directed epidural injec- COVID-19 Infection Risk. Pain Med. 2020 Aug 1;21(8):1703-1706.
tions. Pain Physician 2012; 15: 131-40. doi: 10.1093/pm/pnaa199. PMID: 32699893; PMCID: PMC7454880.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


103 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
GUT VE DIĞER KRISTAL ARTROPATILERIN
TEDAVISI
Prof. Dr. Meltem ALKAN MELİKOĞLU
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı, Erzurum, Türkiye

K
ristal artropatiler, kristal özelliğindeki bazı yapı- riskli görünmektedir. Kilo verme ihtiyacından bağımsız
ların kas iskelet sistemi dokularında birikmesi ile olarak diyet önerilmelidir. Ayrıca kilo kontrolü de sağ-
ortaya çıkan heterojen bir grup hastalıktır. Bu lanmalıdır.
grup içerisinde gut ve psödogut en sık görülen pato- Gut için serum ÜA’nın <6 mg (dL olmasının hedeflen-
lojileri oluşturur. Bunların dışında kalsiyum fosfat, kal- mesi önerilmektedir (1). Bu hedef tofüsü olanlarda <5
siyum oksalat, lipid kristalleri, steoid kristallerine bağlı mg/dL dir. Bu nedenle gereğinde ürat düşürücü tedavi
kristal artritler gibi oldukça az görülen diğer patolojiler (ÜDT) gündeme gelecektir. ÜDT ile birlikte yeni atağı
de yer almaktadır. önlemek için proflaktik tedavi de almalıdır. Proflaksi
Gut monosodyum ürat kristallerine bağlı olarak ortaya süresi olgu bazlı değişmekle birlikte 3-6 aya kadardır.
çıkmaktadır. Gut tedavisi olguya ve hastalığın klinik ev- ÜDT olarak xsantin oksidaz inhibitörleri ilk seçenek-
resine göre değişmektedir. Asemptomatik hiperürisemik tir ve Allopurinol ilk seçilecek ajandır. Allopurinole
evrede bulunan olguların yaklaşık 1/3’ünde zamanla gut yetersiz yanıt veya intolerans durumunda febuksosta-
kliniği gelişmektedir. O nedenle genel olarak farmakolo- ta geçilebilir. Bunun dışında ürikozürik (Probenesid,
jik bir tedavi gerekmemekte, ancak diyet, bol hidrasyon Benzbromaron, Sulfinpirazon, Lesinurad) ve ürikazlar
ve eğer kullanılmaktaysa serum ürik asit düzeyini yüksel- da (pegloticase, rasburicase) gereğinde seçenek olabilir.
tecek ilaçlardan kaçınma önerisi yeterli olabilir. Cerrahi tofüsü olan hastalarda infeksiyon, sinir basıları,
Akut gut artriti tedavisinde gene prensipler, tedavinin deformite, ağrı ve kozmetik nedenlerle düşünülebilir.
atağın erken dönemimde başlanması, tedavinin atağın Prognoz olarak son yıllarda tüm dünyada gut sıklığı
erken döneminde başlanması, atak tamamen düzelene artsa da, kronik tofüslü gut azalmış görünmektedir.
kadar devam etmesi ve yeni atakların önlenmesini he- Diğer sık görülen geçmişte kristal artropati kalsiyum
deflemektedir. Atak için tüm hastalarda en iyi seçenek pirofosfat kristal depo hastalığı, psodogut, kondrokal-
olan tek bir ilaç bulunmamakta, nonsteroidal antiinf- sinozis, pirofosfat artropati gibi isimlerle anılmış olan
lamatuar ilaçlar (NSAİİ), kolşisin ve glukortikoidlerden ve son olarak EULAR tarafından kalsiyum pirofosfat
(GK) hastaya göre uygun olanı tercih edilmesi (1). depozisyonu (KPPD) ismi altında değerlendirilmesi
Bazı hastalarda ınterlökin 1 inhibitörleri de gündeme önerilen tablodur (2).
gelebilir. KPPD için akut artritte yine NSAİİ, GK (intraaritküler
Atak dışında da gut yönetiminin amacı yeni atakların veya oral) kolşisin (özellikle ilk 24 saatte) önerilmektedir
önlenmesi ve hiperüriseminin düzeltilmesi ve sür- (3). Gereğinde analjeziklere başvurulabilir. BU tedaviye
dürülmesidir. Remisyonun sağlanması ancak yaşam yanıtsız hasta genellikle beklenmez, böyle bir durunda
stili ve/veya farmakolojik yollarla kalıcı olarak ÜA tanının gözden geçirilmesi daha uygundur.
subsaturasyonunun sağlanması ile mümkündür. Bu Yılda 3 ve daha fazla atağı olan olgularda Kolşisin 2x1
amaçla yaşam stili faktörlerinin de gözden geçirilmesi önerilebilir.
gerekir. Bunların başında diyet yer almaktadır. Diyetle Diğer kristal artropatiler oldukça az görülmektedir.
ürik asit (ÜA) 1 mg/dL kadar düşürmek mümkün Az görülmeleri ve başka hastalıkla karışabilmeleri ne-
olmaktadır. Gut için ideal diyet kesin değildir, ancak deniyle ayırıcı tanıda dikkatli olunmalıdır. Genellikle
hipertansiyon ve kardiyovasküler (KVS) için uygulanan tedavileri atağın tedavisi şeklinde olup, NSAİİ, kolşisin
diyet yeterli olabilir: Böyle bir diyette düşük yağlı süt ve gereğinde GK seçeneklerini içermektedir.
ürünleri proteinlerinin artırılması (bitkisel proteinlerde
pek sorun yok), kırmızı et ve kabuklu deniz ürünlerinin Kaynaklar
azaltılması, basit şekerlerin kompleks karbonhidratlarla 1. FitzGerald JD, et al. American Vollege of rheumatology Guideline
for the management of gout. Arthritis Rheumatol. 2020;72:879-95.
değiştirilmesi ve doymuş yağların azaltılması hedeflenir.
2. Zhang W., et al. EULAR recommendations for calcium pyroph-
Şekerle tatlandırılmış meyve suları ve fruktoz içeren
osphate deposition. Part I: terminology and diagnosis. Annals of
içeceklerden kaçınmalıdır. Alkol alımı (özellikle biraz Rheum Dis.2011;70:563-70
ve şarap), gazlı içeceklerde kısıtlama önerilir. Diyette 3. Zhang W,, et al. EULAR recommendations for calcium pyrophos-
negatif etkili grubun aniden çok miktarda alım daha phate deposition. Part II: managementAnn Rheum . 2011;70:571-5

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


104 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
TELEREHABİLİTASYONUN GEÇMİŞİ-
BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
Prof. Dr. Tunç Alp KALYON
İstanbul Kent Üniversitesi, İstanbul, Türkiye

T
elerehabilitasyon (TR), tıbbi rehabilitasyon hiz- hastaları asistif teknoloji olanaklarından yararlandırmak,
metlerinin elektronik bilgi ve iletişim teknoloji- ev içinde günlük yaşantı aktiviteleriyle ilgili gerekli de-
sinden yararlanarak uzak mesafelere iletilmesi ğişiklikleri yapmak, ortez-protez uyumlarını izlemek,
olarak tanımlanabilir. hastaların iletişim araçlarından ve bilgisayardan daha
Bilinen ilk teletıp uygulaması 1959 yılında Nebraska çok yararlanabilmeleri için eğitmek, ergoterapi, konuşma
Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirilmiş, 5 yıl sonra terapisi gibi tedavilerden yararlandırmak.
112 mil uzaklıktaki bir akıl hastanesiyle bağlantı kurul- TR, hastanın konumuna, yaşadığı yerin özelliğine ve ih-
muştur. Daha sonra bu sistemler gelişerek günümüzdeki tiyaçlarına göre değişik servisler şeklinde sunulabilir. Bu
boyutlarına erişmiştir, Esas itibariyle, merkez hastane ile amaçlara ulaşabilmek için kullanılan telerehabilitasyon
uzaktaki bir yer arasında internet ve bilgisayarlar vasıta- sistemleri başlıca iki türdür: a) Hasta odaklı sistemler, b)
sıyla bilgi alışverişinden ibaret olan teletıp sistemleri, de- Sağlık ekibi odaklı sistemler. Bu sistemler farklı yöntem-
ğişik tıp branşlarının yanı sıra telerehabilitasyon adıyla re- lerle uygulanabilmektedir:
habilitasyon hizmetlerinde de kullanılmağa başlanmıştır. 1. Kayıtlı videolardan eğitim,
TR sistemlerinin kullanılmasıyla şu yararlar sağlanabil- 2. Video-konferans yoluyla toplu katılım ve sanal ger-
mektedir: çeklik teknolojisi,
1. Rehabilitasyon eğitiminde devamlılık, 3. Mobil telefon uygulamaları.
2. Rehabilitasyondaki gelişimin izlenebilmesi, Günümüzde TR, en yaygın şekliyle mobil- akıllı telefon-
3. Elektronik iletişim ile tedavi seçeneklerinin uygulan- lar vasıtasıyla uygulanmaktadır. Son yıllarda bu amaçla
ması, çok sayıda uygulama geliştirilmiş olup kullanım her
4. Taburcu edildikten sonraki harcamalarda azalma, geçen gün daha da artmaktadır. Üniversiteler ve Eğitim-
5. Ev vizitlerinin azaltılması, Araştırma hastanelerinin yanı sıra Sağlık Bakanlığı da bu
6. Hastanın yolda geçirdiği zaman ve harcamadan ta- konuyla ilgilenmeye ve bazı uygulamalara başlamıştır.
sarruf,
Telerehabilitasyon gelecek vadeden bir rehabilitasyon
7. Hastanede kalış süresinin azalması.
yöntemi olup mobil telefonların yaygınlaşmasıyla bir-
Başlıca telerehabilitasyon endikasyonlarını şu şekilde likte kullanımı kolaylaşmıştır. Önümüzdeki yıllarda 5-G
sıralamak mümkündür: teknolojisinin gelmesiyle birlikte akıllı telefonların yanı
Bası yaralarını takip ve tedavi etmek, tekerlekli iskem- sıra ev robotlarının, artırılmış sanal ortamların, dronla-
ledeki oturma zemininin ve iskemleyle ilgili diğer mo- rın, yapay zekalı ve “haptik” teknolojili yeni uygulama-
difikasyonları değerlendirmek, uzak mesafelerde oturan ların ortaya çıkması beklenmektedir.

Kaynaklar 8. Russel TG- Physical Rehabilitation Using Telemedicine. J Telemed


Telecare. 13:217-20, 2007.
1. Kalyon TA.- Telerehabilitasyon. Fiziksel Tıp Dergisi. 2:53-58, 1999
9. Catenazzi, O. et al. Telerehabilitation and the Use of Smartphone
2. Kerrigan, A, J. The Psychosocial Impact of Rehabilitation Technolo- Physiotherapy applications for home exercise programs. www.phys-
gy., Physical Medicine and Rehabilitation. 11:239-250. 1997 io-pedia.com/File :Progression of technology.jpg
3. Baines, K.B. Tele-home Care in a Managed Care Setting. The Rem- 10. Zampolini, M. Et al.- Tele-Rehabilitation:Present and Future. Ann
ington Report; 4:27-28. 1996 1st Super Sanita. 44(2): 125-34, 2008
4. Tekmin, AJ., Ulicny, GR., Vesmarovich, SH.- Telerehabilitation: A 11. Loriana C. et al.- Patient Satisfaction with Telehealth in Rural Set-
Perspective of the Way Technology is Going to Change the Future of tings: A Systematic Review. Int J Telerehab. 12 (2). 2020.
Patient Treatment. Rehab Management; 9:28-30. 1996
12. Catenazzi O. et al.- Telerehabilitation and Smartphone Apps in phys-
5. Kinsella, A. Disabled Populations & Telerehabilitation- New Ap- iotherapy. www.physio-pedia.com/ (2021).
proaches. Caring; 18:20-27. 1997 13. Hospodorskyy AJ.- An Application of Artificial Intelligence for Tel-
6. Popescu,V., Burdea,G, Bouzit,M. et al. PC-Based Telerehabilitation erehabilitation of Patients with Injuries of the Lower Extremities.
System With Force Feedback. Stud Health Technol Inform, 62:261- www.hsprj.com/abstract,
267, 1999 14. Borresen A. Et al. Usability of an Immersive Augmented Reality Based
7. Akıncı B, Zenginler Y.- Telerehabilitasyon. Türkiye Klinikleri FTR Telerehabilitation System with Haptics (ARTESH) for Synchronous
Özel konular. 1: 14-23, 2015 Remote Musculoskeletal Examination. J Telerehab. 11(1):23-29, 2019

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


105 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
NEDEN TELEREHABILITASYON
HAYATIMIZA GIRMELI?
Dr. Başak BİLİR KAYA

K
oronavirüsün hayatımıza girmesiyle süregelen Telerehabilitasyon: Teknolojik teletıp sistemleri aracılı-
birçok rutin tıbbi uygulamalarımızda aksaklıklar ğıyla rehabilitasyon hizmetinin uzaklara taşınması ya da
olmaya başladı. Örneğin; direk hastanın evinde verilmesini amaçlayan teknoloji
• Kronik hastalıkları olanlar ve yeni hastalar sağlık ku- aracılığıyla geliştirilmiş bir rehabilitasyon şeklini tanımlar.
rumlarına ulaşamadılar, İlk örnekleri 1990’ların sonlarındadır. 1998 yılında ABD
• Aktivite önerdiğimiz yaş grupları ve hastalarda buna Ulusal Sakatlık ve Rehabilitasyon Araştırmaları Enstitüsü
bağlı sorunlar oluştu, telerehabilitasyonu kabul etmiş ve özellikle hastane-
• Kilo artışı (özellikle ergenlerde), ye ulaşımı sınırlı hastalarda rehabilitasyon hizmetinin
• Solunum ve lökomotor sistem sorunları, yaygınlaşması amacıyla kullanılabileceğini söylemiştir.
• Çok farklı tanılar ile FTR kliniklerinde tedavileri sü- Koronavirüs salgını sırasında da rehabilitasyonla ilgili
ren hastaların tedavileri kesilmesi, yapılan ilk öneride de (Systematic Rapid ‘Living’ Review
• Diğer bütün branşlar için de benzer problemler or- On Rehabilitation Needs Due To Covid-19: Update to
taya çıktı (hematoloji, onkoloji, endokrinoloji, psiki- March 31st 2020) evdeki hastalar için telerehabilitasyon
yatri vs kronik hastalık yönetimi). ilk seçenek olarak değerlendirilmelidir, denilmiştir.
Bu problemler üzerine teknolojik gelişmelerle birlikte
Avantajları:
yıllardır üstünde çalışılan teletıp uygulamaları ivme
• Güncel neden: Bulaş riskini en aza indirmek
kazandı. Teletıbbın ilk ortaya çıkışı NASA tarafından
uzaydaki tıbbi acil durumları yönetebilmek amacıyla
Uzun dönem faydaları:
olmuştur.
• Gittikçe yaşlanan dünya nüfusunda sağlık giderleri-
Teletıp: Birbirinden uzak mekanlar arasında bilgi ve ni azaltmak,
iletişim teknolojisini kullanarak tanı, tedavi değerlen- • Periferdeki hastalara ulaşmada rahatlık,
dirme, önleyici hekimlik amaçlarına yönelik birey ve • Uygun seçilmiş hasta gruplarında yüz yüze yapılan
toplumun sağlığını geliştirme amacı taşıyan sağlık hiz- tedavilerle benzer etkiler gösteren çalışmalarının
metidir. Tıbbi branşlarındaki uzmanlık kapasitesini, tıp mevcut olmasıdır.
teknolojileriyle, iletişim ve video konferans sistemlerini
birleştirerek kullanır. Teletıp kullanımındaki en büyük Dezavantajları
amaç daha ucuz, daha hızlı, daha çok hastaya aynı • Teknolojik altyapı gerekliliği (Genelde internet bağ-
anda hizmetin yanı sıra; uzak noktalardaki meslektaşlar lantısı veya akıllı telefon gerektirmesi)
arasında görüş alış verişinde bulunabilme ve veri pay- • Seçilmiş hasta gruplarında uygulanabilirliği
laşabilmektir. Eylemin içinde tıp ve sağlıkla ilgili öğeler • Hasta da ya da yardımcı olacak olan yakınında ko-
vardır. Bilişim ve iletişim teknolojilerini kullanır. Hizmet, operasyon gerektirmesi
eğitim veya yönetimi daha nitelikli ve ekonomik olarak • Mediko yasal belirsizlikler
gerçekleştirme amacını taşır. İşleme katılan kişi veya • Geri ödeme sistemlerinde tam yerini almamış olma-
sistemlerden en az ikisi farklı yerlerdedir. Teletıptan sıdır.
beklentilere bakacak olursak, uzak bölgelerde veya sağ- Telerehabilitasyon, etik kurallar çerçevesinde, tedavinin
lık hizmetinin verilmesinin zor olduğu yerlerde tanı ve devamında ve takibinde, uzman hekim kontrolünde
tedavi hizmetlerinin verilebilmesi ve telekonsültasyon, kullanıldığında rehabilitasyon hizmetinden daha çok
telepsikiyatri, telecerrahi, telerehabilitasyon vb. hizmete hastanın yararlanmasını sağlayabilecek ümit vadeden
özel alanlarda kullanılabilmesidir. bir rehabilitasyon sistemidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


106 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
NE ZAMAN KIME TELEREHABILITASYON
VE ZORLUKLAR?
Dr. Fatma Nur KESİKTAŞ

T
elerehabilitasyon teknolojik Teletıp sistemleri sokmuştur. Bu çözümler arasında son dönemde hak-
aracılığıyla rehabilitasyon hizmetinin uzaklara kında en çok araştırma yapılan sistemlerden biri de
taşınması ya da direk hastanın evinde verilme- telerehabilitasyondur.
sini sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir rehabilitasyon Sanal pulmoner rehabilitasyon programının stan-
yöntemidir. Aynı hastanedeki rehabilitasyon gibi, te- dart pulmoner rehabilitasyon programlarına eşde-
lerehabilitasyon da bireysel görüşmeleri, hasta değer- ğer kısa dönemde iyileşmeler yaptığı gözlemlemiştir.7
lendirmelerini, rehabilitasyon hedefi belirlemeyi ve Telerehabilitasyonun konvansiyonel pulmoner reha-
bireysel egzersizler ve rehabilitasyon ödevlerini kapsar. bilitasyondan farklı olmadığını çalışmalarında rapor
Telerehabilitasyon farklı sağlık profesyonelleri arasında etmişlerdir.8
disiplinler arası işbirliğini desteklemek için de kullanılır.1
İnme telerehabilitasyonunda çalışmaların kaliteleri sor-
Bu bakım modelinin rehabilitasyon servisine ulaşama-
gulanırken, kullanıcıların memnuniyetlerinin yüksek
yanlara hizmet vermek, seyahat zamanı ve park gibi
olduğu rapor edilmiştir.4 Telerehabilitasyon ve kon-
bariyerlerden kurtarmayı ve kişiye evinde rehabilitas-
vansiyonel inme rehabilitasyonunun karşılaştırıldığı
yon vermeyi içeren bir çok avantajı vardır. Özellikle
bir çalışmada hasta memnuniyeti telerehabilitasyonu
pandemide olduğu gibi bulaştırıcılığı yüksek hastalarda
hafifçe diğerine göre düşük bulunmuştur.9 Cochrane
kullanılabilir.
derlemesinde üst ekstremite fonksiyonu, ADL ve denge
Telerehabilitasyon ile ilgili ilk makale 1998’de yayım- çalışmaları arasında telerehabilitasyon ve birebir inme
lanmıştır.2 Yine 1998 yılında ABD Ulusal Sakatlık ve rehabilitasyonu arasında fark yoktur. Derlemede avan-
Rehabilitasyon Araştırmaları Enstitüsü telerehabilitas- tajlarına rağmen etkilerini yorumlamaya yetecek yeterli
yonu bir rehabilitasyon şekli olarak kabul etmiş ve özel- kanıt yoktur denmiştir.4
likle hastaneye erişimi sıkıntılı hastalarda rehabilitasyon
Zamandan paradan tasarruf ettiren ve uzakları bir
hizmetinin yaygınlaşması amacıyla kullanılabileceğini
anda yakın hale getiren bu sistemin bazı dezavantajları
söylemiştir. 2000’li yıllarla giderek artan oranda yayın-
da vardır. Tanı bazı vakalarda değişiklik gösterebilir.
lar günümüze kadar gelmiştir.3
Terapist sistemin kullanımını ve sınırlarını bilmelidir.
Telerehabilitasyon kardiyak, pulmoner, nörolojik hasta- Kas testi refleksler duyu muayeneleri, özel bazı testler,
larda başarıyla kullanılmıştır. Kalp yetmezliği olan has- motor kontrol değerlendirmeleri, konnektif dokunun
talar, KOAH hastaları ve inme hastaları konvansiyonel palpasyonu sağlanamaz. Elektroterapi, kuru iğneleme,
rehabilitasyon yöntemleri ile telerehabilitasyon karşılaş- bantlama gibi tedaviler yapılamaz. Hasta güvenlik risk-
tırılmış bir fark bulunmamıştır. Ayrıca kronik solunum leri olabilir denge/ düşme riski transferler ve yürümede
hastalıklarında, inme hastalarında, multipl sklerozlu riskler. Her hasta telerehabilitasyona uygun değildir
hastalarda telerehabilitasyon Cochrain derlemelerine (işitme görsel engellilik ve muhakeme yetersizlikleri)
girmiştir.4-6 her hasta uyum sağlamayabilir de özellikle teknolojiye
Kardiyak rehabilitasyonun kanıta dayalı tıpla gösteril- uzak hastalarda sıkıntılıdır. Ayrıca telekommunikasyon
miş etkilerine rağmen topluma ulaşımı sınırlı kalmış ve cihazlarının hastada olması gereklidir bazen kullanıcılar
bu durum yetkilileri kardiyak rehabilitasyonu daha yay- arası telekommünikasyon sinyal yetersizliğinden uygu-
gın hale getirmek için yeni çözümler üretme arayışına lama yapılamaz.

Kaynaklar 3. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed-18.05.2020

1. Purssell E, Gould D, Chudleigh J. Impact of isolation on hospitalised 4. Cox NS, McDonald CF, Hill CJ, O’Halloran P, Alison JA, Zanaboni P,
Macdonald H, Holland AE. Telerehabilitation for chronic respiratory
patients who are infectious: systematic review with meta-analysis.
disease. Cochrane Database of Systematic Reviews 2018, Issue 6. Art.
BMJ Open. Feb 18 2020;10(2):e030371 No.: CD013040. DOI: 10.1002/14651858.CD013040
2. Burns RB, Crislip D, Daviou P, Temkin A, Vesmarovich S, Anshutz 5. Laver KE, Adey-Wakeling Z, Crotty M, Lannin NA, George S, Sher-
J, Furbish C, Jones ML.Using telerehabilitation to support assistive rington C.Telerehabilitation services for stroke (Cochrane review)
technology.Assist Technol. 1998;10(2):126-33 Cochrane Database of Systematic Reviews 2020;Issue 1

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


107 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

6. Amatya B, Khan F, Galea M.Rehabilitation for people with multiple 8. Chakravarthy Bairapareddy K, Chandrasekaran B, Agarwal U.Tele-
sclerosis: an overview of Cochrane Reviews. Cochrane Database Syst rehabilitation for Chronic Obstructive Pulmonary Disease Patients:
Rev. 2019 Jan 14;1:CD012732. An Underrecognized Management in Tertiary Care. Indian J Palliat
7. Knox L, Dunning M, Davies CA, Mills-Bennet R, Sion TW, Phipps K Care. 2018 Oct-Dec; 24(4): 529–533
et al. Safety, feasibility, and effectiveness of virtual pulmonary reha- 9. Cramer SC, Dodakian L, Le V, et al. Efficacy of Home-Based Tele-
bilitation in the real world. Int J Chron Obstruct Pulmon Dis. 2019 rehabilitation vs In-Clinic Therapy for Adults After Stroke: A Rand-
Apr 8;14:775-780. doi: 10.2147/COPD.S193827. eCollection 2019. omized Clinical Trial. JAMA Neurol 2019;76:1079–1087.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


108 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
YAŞAM ŞEKLI DEĞIŞIKLIKLERI VE
MESANE EĞITIMI
Doç. Dr. Nalan ÇAPAN
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Ü
riner inkontinans (Üİ), kadınlarda sıklıkla görü- işeme alışkanlığının belirlenip, değişikliklerin planlan-
len, yaşlanma ile sıklığı artan ve yaşam kalite- ması amaçlanır. Öncelikle en kısa idrara çıkma aralığı
sinin bozulmasına neden olan önemli bir sağlık belirlenir ve idrar yapma sıklığının azaltılabilmesi için
sorunudur. Konservatif tedavi yöntemleri öncelikle süre kademeli olarak arttırılır. Eğitimin başarılı olabil-
tedavide uygulanmalıdır. Üİ semptomlarını hafifletmek mesi için hastanın motivasyonu çok önemlidir, eğitim
ve yaşam kalitesini arttırmak amacı ile önerilen yaşam en az altı hafta sürmektedir. Genel olarak, yaşam tarzı
tarzı değişiklikleri de iyileşmede önemli rol oynamakta- değişikliklerinin üriner inkontinans tedavisinde etkin-
dır. Sıklıkla önerilen yaşam tarzı değişiklikleri kilo veril- liğine dair kanıtlar sınırlıdır ve uzun süreli randomize
mesi, günlük kafein, alkol tüketimi kısıtlanması, yeterli kontrollü iyi dizayn edilmiş çalışmalara ihtiyaç vardır.
miktarda sıvı alınması, pelvik tabana baskı uygulayan
aşırı ağır fiziksel aktivitelerin kısıtlanması, sigarayı Kaynaklar
bırakmak ve kabızlığın önlenmesidir. Diyetin düzenlen- 1. Kadioğlu M, Beji NK. Üriner İnkontinans tedavisinde önerilen
yaşam biçimi uygulamalarına güncel yaklaşım. HSP. 2016;3(3):201-
mesi ile mesaneye irritan besinlerden uzak durulması
207. doi:10.17681/hsp.52539
ve kabızlığın engellenmesi gereklidir. Mesane Eğitimi
2. Imamura M, Williams K, Wells M, McGrother C. Lifestyle in-
urge Üİ olan kadınlar için en etkili yöntemlerden bi- terventions for the treatment of urinary incontinence in adults.
ridir genellikle pelvik taban kas eğitimi ve yaşam tarzı Cochrane Database Syst Rev. 2015 Dec 2;(12):CD003505. doi:
değişiklikleri ile birlikte uygulanır. Mesane eğitimininde 10.1002/14651858.CD003505.
amaç işeme aralıklarını düzenlemek ve sıkışma hissini 3. Qaseem A, Dallas P, Ann Forciea M, Starkey M, Denberg T, Shekelle
azaltabilmektir. İyi bir eğitim için öncesinde hastanın P. Nonsurgical Management of Urinary Incontinence in Women: A
Clinical Practice Guideline from the American College of Physicians.
en az üç veya dört günlük mesane günlüğü tutması ve Ann Intern Med. 2014; 161:429-440

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


109 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
PELVIK TABAN KAS EĞITIMI VE
BIOFEEDBACK
Prof. Dr. Yeşim AKKOÇ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye

P
elvik taban kasları (PTK) Tip-1 ve Tip-2 liflerden taktil stimuluslar kullanılarak (vaginal manometri ya da
oluşmaktadır. Yavaş kasılan Tip 1 lifler (%70) le- elektromiyografi) hastaların PTK’nı fark edebilirliğini
vator ani kaslarının tonusunun devam ettirilme- sağlamak ve PTK egzersizlerini doğru ve daha efektif
sinden sorumlu olup, istirahatte pelvik organlara destek bir şekilde yapmalarına yardım etmek için kullanıl-
sağlar. Hızlı kasılan Tip 2 lifler (%30) ise intaabdominal maktadır. Hastaya göre bireyselleştirilmiş bir program
basınçtaki ani artışlar sırasında refleks olarak kasılır. düzenlenerek haftada 2-3 gün 20-30 dk. süren seanslar
PTK eğitimiyle hedeflerimiz; kas kuvvetini, enduran- şeklinde BF ile PTK eğitimi verilebilir. Hasta PTK kont-
sını, koordinasyonunu ya da bunların herhangi bir raksiyonu sırasında, ekrandan sayısal bir değer görüp,
kombinasyonunu arttırabilmektir. Çalışmalar arasında ses duyacağı için kendindeki gelişmeyi izleyerek motive
egzersiz tipi, sıklığı, süresi ve yoğunluğu önemli ölçüde olmaktadır. Örneğin maksimum kontraksiyon sırasında
değişiklik göstermektedir. Uygulama süresi 6 hafta ile 6 vaginal basınç probu kullanılarak 12 cmH20 değeri ile
ay; PTK’nı kasılı tutma süresi 3 sn-40 sn , tekrar sayısı çalışmaya başlayan bir hasta, 2 hafta sonra 20 cmH20
günde 36- >200 arasında değişiklik göstermektedir. değerine ulaştığında motive olmaktadır. Başlangıçta
PTK egzersizlerinin; stress üriner inkontinans (UI), urge endurans eğitiminde PTK’nı kasıp 5 sn süreyle tutabilen
(sıkışma tipi) UI ve miks tip UI’lı kadınların birinci ba- bir kişi, 2 hafta sonra 7 sn süreyle tutmaya başladığını
samak konservatif tedavi programlarına dahil edilmesi gördüğünde tedaviye uyumu artmaktadır. Hastalar
önerilmektedir. Tedavinin etkisi en az 3 ay süreyle göze- PTK egzersizlerini BF eğitimiyle öğrendikten sonra ev
timli PTK egzersiz programına katılan sadece stress UI’ı programıyla da devam edebilirler.
olan kadınlarda en fazla görünmektedir. PTK egzersizleri; stress UI ve diğer tüm UI semptomla-
Stress UI’lı kadınlarda “Knack” manevrasından yararla- rını iyileştirebilir ya da düzeltebilir; idrar kaçırma epi-
nılabilir. İdrar kaçırmayı önlemek için, karın içi basıncını zodlarının sayısını ve kaçırılan idrar miktarını azaltabilir,
semptomları ve yaşam kalitesini iyileştirir. PTK egzer-
arttıran bir aktiviteden hemen önce PTK’nı kasmaları
sizleri, gebelikte de önerilmektedir. Kontinent hamile
ve bu aktivite süresince PTK kontraksiyonunu sür-
kadınlarda (nullipar ve multipar) gebeliğin farklı hafta-
dürmeleri istenir. Bu şekilde üretra sıkıştırılır ve üretral
larında (14-30 haftası arasında) PTKE verilmiştir. PTKE
basınç arttırılarak idrar kaçırma önlenir. Urge UI ya da
grubuna randomize edilmiş olanlarda, gebeliğin geç
miks UI’lı kadınlarda ise “Quick Flick” tekniği kullanı-
dönemi ve erken postpartum dönemde UI görülmesi
labilir. Sıkışma hissi olduğunda, PTK’nı hızlı bir şekilde
%62 daha az olarak saptanmıştır.
3-5 defa kasarken yavaş ve derin nefes alıp vermeleri
istenir. Bu sırada detrüsör kontraksiyonu inhibe olarak Kaynaklar
sıkışma hissi baskılanmaktadır. 1. Soave I, Scarani S, Mallozzi M, et al. Pelvic floor muscle training for
Bireysel eğitimden sonra bile, kadınların %30’dan faz- prevention and treatment of urinary incontinance during pregnancy
and after childbirth and its effect on urinary system and supportive
lası ilk değerlendirmelerinde PTK’nı doğru bir şekilde
structures assessed by objective measurement techniques. Arch Gy-
kasamazlar. En sık yapılan hata; PTK’nın yerine gluteal necol Obstet. 2019 Mar;299(3):609-623. Review.
kasları, kalça adduktor kaslarını ya da abdominal kas- 2. Cacciari LP, Dumoulin C, Hay-Smith EJ. Pelvic floor muscle training
ları kasmalarıdır. Birçok kadının PTK’nın aşağı doğru versus no treatment, or inactive control treatments, for urinary in-
sarkmasına neden olan germe yaptığı da gösterilmiştir. continence in women: a cochrane systematic review abridged repub-
lication. Braz J Phys Ther. 2019 Mar-Apr;23(2):93-107.
PTK egzersizleri için öncelikle hastanın çalıştıracağı
3. Nunes EFC, Sampaio LMM, Biasotto-Gonzalez DA, et al. Biofeed-
kasları doğru bir şekilde tanıması sağlanmalıdır. Bunun
back for pelvic floor muscle training in women with stress urinary
için, stop testi , vajinal palpasyon ve Biofeedback’den incontinence: a systematic reviewe with meta-analysis. Physiothera-
yararlanılabilir. Biofeedback (BF); görsel, işitsel ya da py. 2019 Mar;105(1):10-23.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


110 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ELEKTRIK STIMULASYONU VE
TIBIAL SINIR STIMULASYONU
Prof. Dr. Necmettin YILDIZ
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Denizli, Türkiye

Elektrik Stimulasyonu ile ayak bileği düzeyinden tibial sinire verilen elektrik
Elektrik Stimulasyonu (ES), ürojinekoloji alanında, sinyalleri ‘mesane merkezi’ olarak bilinen S3 sakral
non-invaziv yüzey elektrodlarla (transkutanöz), vajinal segmentine ulaşmakta ve bu impulslarla mesane sinya-
ve/veya rektal elektrodlarla, perkütanöz iğne elektrod- lizasyonu modüle edilmektedir. Sonuç olarak, mesane
larla ya da tamamen implante cihazlar yardımı ile (sak- innervasyonunun nöromodülasyonu gerçekleşmekte-
ral sinir stimulasyonu) uygulanabilmektedir. dir. Günde 30 dakika, haftada 1-2 olmak üzere toplam
12 tedavi seansı ile klinik etkinlik amaçlanmaktadır.
ES ile stres üriner inkontinansda (SÜİ) direkt pelvik
taban hedeflenirken, urge uriner inkontinansta (UUI) Avrupa Üroloji Birliği tarafından, perkutanöz TSS
hedef; detrusor, pelvik taban ya da afferent sinirler- (PTSS) tedavisinin, anti-muskarinik ilaç tedavisinden
dirr. İntravajinal ES (IVES), aşırı aktif mesane (AAM) fayda görmeyen UUI olan kadınlarda etkili olduğu ve
ve UUI’lı hastalarda detrüsör inhibisyonu için yaygın idame tedavi programları ile elde edilen etkinliğin üç
olarak kullanılmaktadır. Kür ve klinik iyileşme oranları yıla kadar sürdürülebileceği bildirilmiştir (20). PTSS ile
%60 ile %80 arasında değişmekte ve hiçbir ciddi yan anti-muskarinik ilaçların etkinliğinin karşılaştırıldığı ran-
etki görülmemektedir. Kullanılan stimülasyona ilişkin domize kontrollü çalışmalarda, PTSS ile elde edilen et-
frekans, tedavi süresi ve optimal akım parametrelerin- kinliğin anti-muskariniklere benzer ancak yan etki pro-
de ortak bir fikir birliği mevcut değildir. IVES’in günde filinin daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır. PTSS’nin
2 kez toplam 30 dakikadan, haftada 3 kez günde 20 uzun dönem etkinliğinin değerlendirildiği çalışmalarda
dakikaya kadar değişen sıklıklarda toplamda 4-12 hafta da, AAM semptomlarında 12 seans PTSS tedavisi ile
sağlanan etkinliğin, aylık ortalama 1 seans uygulama
süresince uygulanıldığı görülmektedir. Avrupa Üroloji
idamesi ile 3 yıla kadar sürdürülebildiği gösterilmiştir.
Birliği Kılavuzunda; “üriner inkontinansı olan erişkinler-
12 seans tedavi ile elde edilen etkinliğinin uzun süre
de IVES’in, sham ES ve antimuskarinik ilaçlara kıyasla
devam etmemesi nedeniyle, yaklaşık ayda bir hastane-
üriner inkontinansı iyileştirdiği” ve “PTK egzersizlerine
ye gitme gereksinimi duyulması ve iğne ile uygulanan
kısa vadede fayda sağlayabileceği” ifadelerine karşın,
invaziv bir yöntem olması önemli dezavantajlarıdır. Bu
yetersiz veri nedeniyle AAM veya UUI tedavi önerileri
yüzden, evde uygulanabilme potansiyeli olan invaziv
arasında yer almadığı görülmektedir. Bu aşamada,
olmayan tekniklerin geliştirilmesi önem kazanmaktadır.
IVES’in diğer konservatif tedavi yöntemleri ile birlikte
AAM’da transkutanöz TSS (TTSS) uygulamaları ile ilgili
kullanılmasının etkinliği üzerine çalışmalara ihtiyaç
çalışmalar hem pediatrik hem erişkin populasyonda son
olduğu açıktır.
yıllarda hız kazanmış durumdadır. TTSS’nin etkinliği ile
ilgili sınırlı kanıt olduğu belirtilmekle birlikte, idiyopatik
Tibial Sinir Stimulasyonu AAM’da PTSS ve TTSS etkinliğinin karşılaştırıldığı, çok
Tibial sinir, L4-S3 spinal sinir köklerinden lifler içe- yeni çalışmalardaki sonuçlar; TTSS’nin PTSS ile benzer
ren miks bir sinirdir. Mesane kontrolünden sorumlu etkinliğe sahip olduğunu desteklemekte ve TTSS’nin
segmentler S2-4 olmakla beraber, detrusör kası ve uygulamadan rahatsızlık düzeyinin daha düşük, işlem
pelvik tabanın innervasyonundan asıl olarak S3 sakral hazırlık süresinin daha kısa ve hasta memnuniyetinin
segmenti sorumludur. Tibial sinir stimulasyonu (TSS) daha yüksek olduğunu bildirmektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


111 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 4. I. Ramírez-García, L. Blanco-Ratto, S. Kauffmann, A. Carrale-


ro-Martínez and E. Sánchez, Efficacy of transcutaneous stimulation
1. Burkhard FC, Bosch JLHR, Cruz F, Lemack GE, Nambiar AK,
of the posterior tibial nerve compared to percutaneous stimulation
Thiruchelvam N, et al. The European Association of Urology (EAU)
in idiopathic overactive bladder syndrome: Randomized control tri-
Guidelines. EAU Guidelines on urinary incontinence in adults. In:
al, Neurourol Urodyn 38 (1), 2019, 261–268.
EAU Guidelines, 2019 (Internet). Available online at: http://uroweb.
org/guideline/urinary-incontinence/ 5. Sönmez R, Yildiz N, Alkan H. Efficacy of percutaneous and trans-
cutaneous tibial nerve stimulation in women with idiopathic over-
2. Jerez-Roig J, Souza DL, Espelt A, Costa-Marín M, Belda-Molina AM.
active bladder: A prospective randomised controlled trial. Ann Phys
Pelvic floor electrostimulation in women with urinary incontinence
Rehabil Med. 2021 Jan 8;101486. doi: 10.1016/j.rehab.2021.101486.
and/or overactive bladder syndrome: a systematic review. Actas Urol
Online ahead of print.
Esp 2013;37(7):429-444.
3. Firinci S, Yildiz N, Alkan H, Aybek Z. Which combination is most ef-
fective in women with idiopathic overactive bladder, including blad-
der training, biofeedback, and electrical stimulation? A prospective
randomized controlled trial. Neurourol Urodyn 2020;39(8):2498-
2508.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


112 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
PELVIK TABAN VE KOR KASLARI ILIŞKISI
Prof. Dr. Ayşe KARAN
İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul

K
or kaslarının içine en üstte diyafragma, en altta kullanılan testlerden biridir. Pozitif olan durumlarda
pelvik taban, önde ve yanlarda karın kasları, kor stabilizasyon egzersizlerine daha iyi yanıt alınır. Bu
arkada paraspinal kaslar girer. Bunların oluş- programın başlangıç seviye egzersizleri yan olarak köp-
turduğu yapıya “lumbopelvik silindir” denir. Pelvik rü kurma, süpermen pozisyonu ve yüzüstü köprü kur-
tabanın en önemli kası levatör ani özellikle de pubo- madır. Kor güçlendirme egzersizleri yataktan kalktıktan
koksigeus kısmı, karın kaslarının en önemlisi trans- hemen sonra yapılmamalıdır. Uzun istirahat dönemle-
versus abdominis, para spinal kasların da en önemlisi rinden sonra lomber diskler hidrate olmakta, hidrostatik
multifidus kasıdır. Multifidus kası ile birlikte transversus basınç artarak lomber bölge yaralanmaya daha yatkın
abdominis kası bel stabilizasyonunda önemlidir. Pelvik olmaktadır. Torsiyonel omurga yaralanmasına neden
Taban Kasları (PTK), abdominal kaslar, multifidus ve olabileceği için sporcu olmayan kişilerde rotasyonel
diafragmanın iç ünitesi gibi uzanarak kor sisteminde egzersizler önerilmemektedir. Lomber fleksiyondayken
önemli rol oynar. PTK, hareket esnasında omurga ve öne eğilerek yere dokunma sakıncalıdır.
pelvik organlara güç, destek ve stabilite sağlamak için,
Kaynaklar
sırtın derin kasları ve abdominal kaslar ile eş zamanlı
1. Çapan N, Özcan E. Bel Ağrısı ve Kor Stabilizasyon Egzersizleri.
kasılır. Kor kaslarının güçlendirilmesi üriner inkontinans Editör: Şendur Ö.F. Tanıdan Tedaviye Bel Ağrıları. Akademi
(Üİ)’ı azaltır. PTK zayıflar veya herhangi bir nedenle Yayıncılık: 214-223, İstanbul 2013. ISBN: 978-605-63067-7-8.
zarar görürse (doğum, epizyotomi ve yırtıklar), pelvik 2. Lasak Am, Michel MJ, Le PU, Durgam R, Harroche J. The role of
tabanda çok önemli olan endopelvik fasyayı destekle- Pelvic Floor Muscle Training in the Conservative and Surgical Man-
agement of Female Stress Urinary Incontinence: Does the Strength of
yemez, endopelvik fasya gerilir, pelvik prolapsus, idrar
the pelvic Floor Muscles matter? PM&R 2018; 10(11):1198-1210.
ve gayta kaçakları oluşur. Pelvik tabanın zayıflaması kor
3. Madokoro S, Miaki H. Relationship between transversus abdominis
stabilitenin bozulmasına neden olur, bel ağrıları başlar. muscle thickness and urinary incontinence in females at 2 months
Prone instabilite testi kor stabilitesini değerlendirmede postpartum. J Phys Ther Sci 2019; 31: 108-111.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


113 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SPASTİSİTE DEĞERLENDİRME ÖLÇEKLERİ
Prof. Dr. Belgin ERHAN
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

S
pastisitenin klinik değerlendirmesinde spastisiteyi kas direncine yanıtın yoğunluğu, ilk takılma hissinin
tüm yönleriyle değerlendirebilen bir ölçüm meto- açısı (yakalama açısı), klonus varlığı (yorulan/yorulma-
du henüz daha geliştirilememiştir. Halen kullanı- yan), değişik hızlarda gerilen kasta saptanan değişiklik-
lan değerlendirme metotlarının her biri spastisiteyi farklı ler değerlendirilir.
farklı yönleriyle ele alır. Penn ve ark. tarafından geliştiren Penn Spazm Sıklığı
Tonusu değerlendirmek için kullanılan en yaygın öl- Skalası daha sonra Priebe ve ark tarafından modifiye
çek Ashworth Skalası’dır. 1964’te Ashworth ta- edilmiştir. Modifiye Penn Spazm Sıklığı Skalası iki
rafından MS’liler için geliştirilmiş, tonusun subjektif bölümden oluşur; ilk bölümü 5 puanlık orijinal Penn
olarak değerlendirildiği 5 puanlık bir skaladır. 1987’de Skalasıdır, ikinci bölümü ise 3 puan üzerinden spazmın
Bohannon ve ark, hemiplejide dirsek fleksörlerini daha şiddetini değerlendirilir (Tablo 2). Spazm yoksa ikinci
iyi değerlendirebilmek amacıyla Ashworth Skalası’na bölüme geçilmez. Hastanın ifadesine dayalı, subjektif
bir derece (+1) daha ekleyerek Modifiye Ashworth bir skaladır. Basit olması, rahatça uygulanabilmesi, özel
Skalası’nı geliştirmiştir ( (Tablo 1). Her iki skalanın gü- bir alet gerektirmemesi avantajlarıdır. Standardizasyon
venilirliği karşılaştırıldığında, orijinal Ashworth Skalası için günün hangi saatinde yapıldığı önemlidir.
alt ekstremite spastisitesini değerlendirmede ve kişiler
arası güvenirlilikte daha üstün bulunmuştur. Modifiye
Ashworth Skalası’nın 1 ile +1 değerleri arasındaki farkı Tablo 2. Modifiye Penn Spazm Sıklığı Skalası
ölçmek her kas ve bölge için kolay olmayabilir ve bu da I. Bölüm: Spazm sıklığı skalası
hata olasılığını arttırır. Ashworth Skalası spastisitenin bir 0 Spazm yok
1 Stimulasyon ile ortaya çıkan hafif spazm
eklem etrafında hıza bağımlığı hakkında fikir verir. Pasif 2 Saatte birden az olan spazm
olarak ekstremitenin hareket ettirilmesiyle hissedilen 3 Saatte birden fazla spazm
direnç, uygulanan germenin hızına karşı olan direncin 4 Saatte ondan fazla spazm
miktarını kesin olarak belirlemez. Subjektif ve nominal II. Bölüm: Spazm şiddeti skalası
bir skala olması zayıf taraflarıdır. Uygulama kolaylığı, 1 Hafif
iyi tolere edilebilmesi, özel bir alete gereksinim duy- 2 Orta
3 Şiddetli
madan yapılması, maliyetinin düşüklüğü sık kullanım
nedenidir .
Vizüel analog skala (VAS) ile de spastisitenin şiddeti
Tablo 1. Modifiye Ashworth Skalası
değerlendirilebilir. Hastadan spastisiteyi ‘yok’ ile ‘hayal
0. Kas tonusunda artış yok edebileceğiniz en şiddetli spastisite’ arasında derece-
1. Kas tonusunda hafif artış var, etkilenmiş kısıma(lara) fleksiyon
veya ekstansiyon yaptırıldığında, tutukluk ve gevşeme hissedilir
lendirmesi istenir. Bu ölçümde de standardizasyon için
veya hareket açıklığı sonunda minimal direnç görülür sorgulamanın zamanı önemlidir.
1+. Kas tonusunda hafif artış var, önce tutuklukla karşılaşılır, bunu Yukarıda bahsedilen testlerin yanında spastisite de-
takiben EHA’nın kalan kısmında (yarısından azında) minimal direnç ğerlendirmesinde kullanılan birçok başka yöntem ta-
görülür
2. EHA’nın büyük kısmında kas tonusunda daha belirgin artış vardır, nımlanmıştır. Basit anketlerden, EHA ve goniyometrik
ancak etkilenmiş kısım(lar) kolaylıkla hareket ettirilir ölçümlerden karmaşık teknolojik, elektrofizyolojik (H
3. Kas tonusunda belirgin artış var, pasif hareket zorlaşmış refleks, F refleks) ve biyomekanik analizlere (yürüme
4. Etkilenmiş kısım(lar) fleksiyon veya ekstansiyonda rijit analizi), izokinetik dinamometreye kadar uzanan geniş
bir yelpaze mevcuttur.
Diğer bir değerlendirme yöntemi olan Tardieu Spastisiteyi her yönü ile değerlendirebilen tek bir yön-
Skalası 1954’te tarif edilmiş, daha sonra modifi- tem olmadığı için, klinisyenin bu yöntemlerden birkaçı-
ye edilmiştir. Değerlendirmeye hızı da dahil etmesi nı bir arada kullanması, gerek hasta takibinde gerekse
Ashworth Skalası’na üstünlüğüdür. Tardieu skalası ile klinik çalışmada daha iyi sonuç verecektir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


114 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 3. Belgin Erhan. Spastisite. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (3.Basım),


Mehmet Beyazova, Yeşim Gökçe Kutsal (editörler). Güneş Tıp
1. Erhan B. İnmede spastisite tedavisi. Türk Fiziksel Tıp ve Rehab Derg
Kitabevi, Ankara, 2413-2419, 2016.
2006;52: 34-37
4. Belgin Erhan, Berrin Gündüz. Spastisite. Tıbbi Rehabilitasyon
2. Erhan B. Omurilik yaralanmasında spastisitenin değerlendirilmesi
(3.Basım). Hasan Oğuz (editör). Nobel Tıp Kitapevi. İstanbul. 565-
ve medikal tedavisi. In Hancı M, Erhan B (Editörler): Omurga ve
575, 2015
Omurilik Yaralanmaları. İzmir, İntertıp Kitapevi, 2012, p. 545-57

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


115 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
ESWT-EKSTRAKORPOREAL ŞOK
DALGA TEDAVISI
Prof. Dr. Pınar BORMAN

E
SWT-Ekstrakorporeal şok dalga tedavisi; yüksek bildirilmektedir. Yüksek enerjili uygulamalar seçilen
basınçlı ses dalgaları olan şok dalgalarının tedavi derinlikte maksimal etki yaratır. Cihazın ilk çıktığı yıl-
amaçlı kullanımıdır ve 1970’lerde litotripsi olarak larda yaygın kullanılmıştır. > 0.28 enerjiler in kullanımı
tedavide kullanılmaya başlamıştır. 1990’larda tendino- uygun değildir. Düşük enerjili uygulamalarda en yüksek
pati ve iyileşmeyen kırıklarda etkili olduğu gösterilmiş basınç cilt yüzeyinde oluşur. Literatürdeki çalışmaların
ve ardından pek çok kas iskelet sistem sorununda uy- çoğunda kas iskelet sorunlarında düşük enerjili (0.06-
gulanmıştır. ESWT aslında; frekansı 20.000 değerinin 0.12 mJ/mm2) radial ESWT’nin kullanıldığı izlenmek-
üstünde olan seslerin akustik stimulasyonu ile oluşan tedir. Yüksek enerjili fokal ESWT, kalsifik tendinitte
yüksek amplitüdlü mekanik ses dalgalarından oluşan önerilmektedir.
mekanoterapi yöntemidir. Hareketli ses kaynağının hızı, Derlemelerde yüksek enerjili (>0.28 Mj) fokal ESWT
sesin yayılma hızını geçince ses, patlama sesi olarak du- kronik kalsifik omuz tendinitlerinde ağrı ve fonksiyonel
yulur. Bu durumda dalga ışın gibi konik bir alana yayılır iyileşme üzerinde orta süreli (6 aya kadar) etkin olduğu,
ve şok dalgaları olarak isimlendirilir. Burada şok dalga- düşük enerjili ESWT’nin ise fonksiyonel durumu iyileş-
ları, yüksek basınçlı ses dalgalarıdır. ESWT uygulaması tirdiği ve güvenilir olduğu bildirilmektedir. Bazı çalışma-
tendon kemik bileşkesinde neovaskülarizasyon sağlar, larda ESWT’nin nonkalsifik omuz tendinopatilerinde
tenosit proliferasyonu ve osteoprogenitör diferansias- etkin olmadığı kaydedilmiştir. ESWT; omuz patolojileri
yonunu stimüle eder. Lökosit infiltrasyonu, büyüme dışında miyofasial ağrı sendromu, 1. Karpometakarpal
faktörlerini, kollajen sentezini ve doku remodelingini osteoartriti, lateral epikondilit gibi üst ekstremite sorun-
artırarak nöropeptid salınımını, fibroblast stimülasyonu larında kullanılmış ve ağrı ile fonksiyonel durum üzerine
ve vazodilatasyonu da uyarır. Hücre membran resep- olumlu etkiler raporlanmıştır. Alt ekstremitede konvan-
tör potansiyelini bozarak kalsifikasyonları destrükte siyonel tedavilere yanıt vermeyen patellar tendinopati,
eder. Ağrı üzerindeki etkilerinin tam mekanizması bi- büyük trokantrik ağrı sendromu, aşil tendinopatisinde
linmemekle beraber şok dalgalarının nöronların hücre uygulanmış ve özellikle kronik dönemde diğer konser-
membran permeabilitesini değiştirdiği, mekanotrans- vatif yöntemlerle beraber etkili bulunmuştur. Bunun
düksiyonla kan akımının arttığı ve inflamatuar aracılı yanında epin kalkanei ve plantar fasitte de olumlu so-
iyileşme prosesinin indüklendiği çalışmalarda göste- nuçlar elde edilmiştir. Medial tibial stres, kronik pelvik
rilmiştir. Aynı zamanda kapı kontrol teorisi üzerinden, ağrı sendromu, kladikasyo, femur başı osteonekrozu,
nosiseptif C fibrillerini uyararak da ağrı üzerinde etkili iyileşmesi geciken kırıklar ve spastisite gibi sorunlarda
olduğu bildirilmektedir. da literatür çalışmalarında ağrı ve fonksiyonel durum
ESWT; gebelik, malign hastalık, koagülasyon bozuklu- üzerine iyileştirici etkileri gözlenmiştir.
ğu durumlarında, antikoagülan kullanımı olan hasta- Tüm uygulamalarda hastanın tanısına göre bölgeyi be-
larda uygulanmamalıdır. Yine ESWT’nin; torasik bölge lirleyip, kontrendike durumları gözden geçirdikten son-
ve akciğerler ile sinir ve damar yapıların üzerine de ra, cihazlardaki hazır programlar açılarak, uygun başlık
uygulanmaması gerektiği vurgulanmaktadır. seçilmeli ve doz, frekans, süre gibi veriler kontrol edi-
ESTW ile uygulanan şok dalgaları enerji yoğunluğuna lerek uygulamalar yapılmaktadır. Sonuç olarak ESWT,
göre hafif (<0.08 mj/mm²) orta (0.08-0.28 mj/mm²) tedaviye yanıt vermeyen kronik kas iskelet sistem pa-
ve yüksek (>0.6 mj/mm²) olarak sınıflandırılır, Tedavi tolojilerinde analjezik ve antiinflamatuar etkinliği olan
protokolleri enerji kategorilerine göre değişir. Fokal ve güvenilir, kolay uygulanabilen, tekrarlanabilen, komp-
radial uygulama olarak 2 farklı şekilde uygulanabilir. lians ve tolerabilitenin iyi olduğu noninvaziv bir tedavi
Yüksek enerjili makinelerde 1000-1500 puls ile tek yöntemi olarak yer almaktadır. İmmunmodülasyon,
veya 2 tedavi yapılır. Bazı durumlarda odaklama yeri neoanjiogenezis ve kök hücre aktivitelerini indüklediği
için görüntüleme yöntemi ve lokal anestetik gerekebilir. için rejeneratif tıp, doku mühendisliği ve hücresel teda-
Düşük enerjili makinelerde 2000-3000 puls ile anes- vilerde ümit vadedici olarak kabul edilmektedir. Ancak
tezi gerekmeden tedavi yapılır, tedavi alanı hastanın uygulama yeri ve sorunlara göre standardize protokol-
ağrılı bölgesine göre belirlenir. Bazı çalışmalarda uy- leri ve diğer tedavi yöntemleriyle mukayeseli etkinliğini
gulanan lokal anestetiklerin ESWT etkinliğini azalttığı belirlemek açısından ileri çalışmalar gereklidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


116 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 5. Roerdink RL, Dietvorst M, van der Zwaard B, van der Worp H, Zw-
erver J. Complications of extracorporeal shockwave therapy in plan-
1. Reilly JM, Bluman E, Tenforde AS. Effect of Shockwave Treatment
for Management of Upper and Lower Extremity Musculoskeletal tar fasciitis: Systematic review. Int J Surg. 2017 Oct;46:133-145.
Conditions: A Narrative Review. PM R. 2018 Dec;10(12):1385-1403. 6. Yoo JI, Oh MK, Chun SW, Lee SU, Lee CH. The effect of focused
2. Yan C, Xiong Y, Chen L, Endo Y, Hu L, Liu M, Liu J, Xue H, Abudu- extracorporeal shock wave therapy on myofascial pain syndrome of
dilibaier A, Mi B, Liu G. A comparative study of the efficacy of ultra- trapezius: A systematic review and meta-analysis. Medicine (Balti-
sonics and extracorporeal shock wave in the treatment of tennis el- more). 2020 Feb;99(7):e19085.
bow: a meta-analysis of randomized controlled trials. J Orthop Surg
7. Yuan P, Ma D, Zhang Y, Gao X, Liu Z, Li R, Wang T, Wang S, Liu J, Liu
Res. 2019 Aug 6;14(1):248.
X. Efficacy of low-intensity extracorporeal shock wave therapy for
3. Kim HJ, Park JW, Nam K. Effect of extracorporeal shockwave therapy
the treatment of chronic prostatitis/chronic pelvic pain syndrome:
on muscle spasticity in patients with cerebral palsy: meta-analysis and
A systematic review and meta-analysis. Neurourol Urodyn. 2019
systematic review. Eur J Phys Rehabil Med. 2019 Dec;55(6):761-771.
Aug;38(6):1457-1466.
4. Cao DZ, Wang CL, Qing Z, Liu LD. Effectiveness of extracorporeal
shock-wave therapy for frozen shoulder: A protocol for a systematic 8. Testa G, Vescio A, Perez S, Consoli A, Costarella L, Sessa G, Pavone
review of randomized controlled trial. Medicine (Baltimore). 2019 V. Extracorporeal Shockwave Therapy Treatment in Upper Limb
Feb;98(7):e14506. Diseases: A Systematic Review. J Clin Med. 2020 Feb 6;9(2):453.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


117 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
TERAPÖTİK ULTRASON
Dr. Coşkun ZATERİ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Çanakkale, Türkiye

T
erapötik ultrason, fizik tedavi kliniklerinin en ile kan akımı artar, hafif inflamatuvar yanıt oluşur, ağrı
temel tedavi ajanlarından biridir. Gerek uy- modülasyonu olur, doku esnekliği artar, eklem sertliği
gulama kolaylığı gerekse yan etkilerinin ihmal azalır ve kas spazmı azalır. Ultrason kesikli (pulse) uy-
edilecek kadar az olması bu kadar tercih edilmesinin gulandığında termal olmayan etkiler ortaya çıkar. Bu
temel nedenleridir. Tedavi edici özelliği, 60 yıl önce etkiler sonucunda kavitasyon, akustik mikroakışkanlık
gösterilmiş ve günümüzde en yaygın kullanılan ve her denen fiziksel olaylar ortaya çıkmaktadır. Bu olayların
klinikte bulunan bir modalitedir. Kas iskelet sistemi etkisi ile protein sentezinde, kan akımında, doku reje-
hastalıklarının akut ve kronik ağrılarında yoğun olarak nerasyonunda ve fibroblastik aktivitede artış meydana
kullanılmaktadır. gelir. Eğer kavitasyonun stabil değilse, dokuda serbest
Terapötik ultrason, yüksek frekanslı ses dalgalarının fizik- radikaller, hidroksil (OH) ve hidrojen (H) iyonları
sel etkilerinin tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Genellikle oluşur, ısı ve basınç artışı meydana gelir. Sonuç ola-
0.75 – 3.3 MHz frekanslar arasında uygulanmaktadır. rak dokuda hasarlanma ortaya çıkabilmektedir. Stabil
Klinik pratikte yaygın olarak 1 ve 3 MHz olarak kulla- kavitasyon durumunda ise tedavi edici yararlı etki
nılmaktadır. Frekans arttıkça ultrasonun etki derinliği ortaya çıkmaktadır. Ultrasonun bu etkileri göz önünde
azalmaktadır. Bu nedenle yüzeysel alanda bir etki oluş- bulundurularak, akut olgularda kesikli, kronik olgularda
turmak isteniyorsa (yüzeysel lezyonlarda) 3 MHz, daha devamlı uygulama yapılması önerilmektedir.
derine etki etmesini istiyorsak 1 MHz ferkansları seçil- Farklı bir uyulama olarak bazı ilaçların deriden penet-
melidir. Ultrasonun fiziksel özelliklerinden biri de W/cm2 rasyonunu arttırmak ve uygulama alanında daha etkili
olarak ifade edilen yoğunluktur. Birim zamandaki ses olmalarını sağlamak amacıyla ultrasondan yararlanı-
enerjisinin miktarı watt (W), ultrason cihazının başlığının labilmektedir. Bu uygulama şekline “fonoforez” ya da
birim alanının ürettiği güç ise şiddet=yoğunluk olarak “sonoforez” adı verilmektedir.
adlandırılır. Birimi W/cm2’dir. Ultrasonun dokudaki et- Ultrasonun hedef dokudaki etkinliğini etkileyen bazı fak-
kisi yoğunluğuna bağlıdır. Yoğunluk düşük olursa tedavi törler vardır. Bunlar; frekans, yoğunluk, uygulayıcı başlı-
etkisiz olur, yüksek olursa dokuda hasar meydana gelir. ğın etkin ışınım alanı [effective radiating area (ERA)] ve
Ultrasonun yoğunluğuna göre iki farklı uygulama yönte- ışın değişkenlik oranı [beam non-uniformity ratio (BNR)]
mi vardır. Düşük yoğunluklu ultrason (0.125–3 W/cm2) gibi faktörlerdir. Ayrıca uygulama sırasında kullanılan ara
dokuda normal fizyolojik yanıtların uyarılması amacıyla, madde, probun hareket hızı ve açısı, cihazın kalibrasyo-
daha çok kas iskelet sisteminin ağrılı durumlarında kul- nu da ultrason etkinliğinde önemli noktalardır.
lanılır. Yüksek yoğunluklu ultrason (≥5 W/cm2) ise doku Tedavi edici ultrasonun pek çok uygulama alanı vardır
hasarı oluşturmak amacıyla özellikle kanser tedavisinde ancak tüm fizik tedavi ajanlarında olduğu gibi uygu-
ve cerrahi alanda kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü lanmaması gereken durumların ne olduğunun çok iyi
(DSÖ= WHO), terapötik amaçla maksimum 3 W/cm2 bilinmesi gerekir.
dozunu önermektedir. Yoğunluk arttıkça elde edilen ısı
Tedavi edici ultrasonun kontrendikasyonları:
artmaktadır. 1. Gebelik süresince karın bölgesi ve çevresine uygu-
Kas iskelet sisteminin hastalıklarında tedavi amacıyla lanmamalıdır. Hem kesikli hem de devamlı uygula-
kullanılan ultrasonun, uygulama şekline göre termal ve ma kontrendikedir.
termal olmayan etkileri olabilmektedir. Tedavi sırasında 2. Malignite öyküsü olanlarda kontrendike değildir.
termal ve termal olmayan etkileri birbirinden ayırmak Ancak malign olma şüphesi olan dokular üzerine
mümkün olmamaktadır. Uygulama sırasında ultraso- hem kesikli hem de devamlı ultrason uygulaması
nun uygulama şekline bağlı olarak ağırlıklı olarak ter- kontendikedir.
mal ya da ağırlıklı olarak termal olmayan etkileri ortaya 3. Kanayan doku ya da kanama şüphesi olan doku
çıkar. Termal etki oluşması isteniyorsa ultrason başlığın- üzerine hem kesikli hem de devamlı ultrason uygu-
dan sürekli akım geçecek şekilde cihaz ayarlanmalıdır. lanmamalıdır.
Buna devamlı (continuous) uygulama denmektedir. 4. Derin ven trombozu, emboli ya da şiddetli aterosk-
Eğer akım geçişi aralıklı olacak şekilde ayarlanırsa o leroz/arterioskleroz gibi ciddi vasküler patoloji varlı-
zaman termal olmayan etkiler ortaya çıkacaktır. Buna ğında hem kesikli hem de devamlı ultrason uygulan-
da kesikli (pulse) uygulama denmektedir. Termal etki mamalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


118 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

5. Hemofili hastalarında ultrason uygulanmamalıdır. 7. Aktif eklem inflamasyonu veya efüzyon varlığında
Ancak faktör tedavisi alanlarda ve kanama durumu hem kesikli hem de devamlı ultrason uygulanma-
yoksa dikkatli bir şekilde uygulanabilir. malıdır.
6. Göz, stellat gangliyon, gonad ve büyüme çağında-
8. Metal implant varlığında, aşırı ısınma olabileceği için
ki çocukların epifiz bölgesi üzerine, ayrıca kardiyak
hastalığı veya kalp pili olanlarda kalp üzerine ve dikkatli olunmalıdır.
çevresine hem kesikli hem de devamlı ultrason uy- 9. Spinal alanda laminektomi varlığında devamlı ultra-
gulanmamalıdır. son uygulamasından sakınılmalıdır.

Kaynaklar 4. Draper DO, Prentice WE. Therapeutic ultrasound. In: Prentice WE,
editor. Therapeutic modalities in rehabilitation. New York, CN:
1. Nacitarhan V, Elden H, Kisa M, Kaptanogglu E, Nacitarhan S. The
McGraw-Hill Publishing; 2005. p. 360-406.
effects of therapeutic ultrasound on heart rate variability: A placebo
controlled trial. Ultrasound Med Biol. 2005;31(5):643-8. 5. Tuna H. Tedavi edici ultrasonun etkin kullanımında kalibrasyon
çalışmalarının önemi. Turk J Phys Med Rehab 2011;57:94-100.
2. ter Haar G. Therapeutic ultrasound. Eur J Ultrasound. 1999;9(1):3-9.
6. Watson T. Therapeutic ultrsaon. www.electrotherapy.org. 2014.
3. Baker KG, Robertson VJ, Duck FA. A review of therapeutic ultra-
sound: biophysical effects. Phys Ther. 2001;81(7):1351-8.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


119 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
LAZER
Dr. Coşkun ZATERİ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Çanakkale, Türkiye

L
azer tedavisi, kas iskelet sistemi hastalıklarının ağrılı durumlar, inflamasyonun, tendinopatiler, fibro-
non-invazif tedavisinin bir parçası olarak fizik te- miyalji, miyofasiyal ağrı, bel ağrısı, yara iyileşmesi ve
davi modaliteleri içinde uygulanan tedavi metot- tuzak nöropatilerde kullanılabileceği belirtilmektedir.
larından biridir. Lazer tedavisinin etkinliği, lazer ışınının Yüksek yoğunluklu lazer terapisi (high intensity laser
biyokimyasal ve foto-fiziksel süreçler sonucunda hücre- therapy = HILT ya da high intensity laser light therapy
ler için yararlı olabilecek bir enerjiye dönüşmesine ve = HILL therapy) dünyada ve ülkemizde son zamanlar-
değişik metabolik süreçleri modüle etme kapasitesine da kas iskelet sistemi hastalıklarında kullanımı yaygın-
bağlıdır. Ortaya çıkan bu enerji, hücrelerle etkileşir ve laşmaya başlayan bir lazer tedavisidir. Frekans ve güç,
yara iyileşmesinin hızlanması, ağrının azalması, rejene- tedavi edilecek bölgenin derinliğine ve elde edilmek
rasyon ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi gibi sayısız istenen etkiye göre ayarlanabilmektedir. Düşük yoğun-
pozitif fonksiyonlar ortaya çıkmasını sağlar. Bu etki luklu lazerin aksine dalga boyu daha büyük, lazer gücü
mekanizmaları henüz tam anlamıyla aydınlatılamamış daha yüksek ve etki derinliği daha fazladır. HIL terapi
olmasına rağmen, ışının dalga boyu gibi bazı fiziksel etki mekanizmalarına yönelik birçok teori ileri sürül-
özelliklerine bağlı olduğu ileri sürülmektedir. müştür. Yüksek enerjili ışın tamamen non-invazif bir
Kas iskelet sistemi hastalıklarında kullanılan lazer çe- yolla derin dokulara girerek kronik dejeneratif süreçler
şitleri: seyrinde hemostaz dengesinin sağlanmasına yardımcı
1. Düşük yoğunluklu lazer (soğuk lazer) (LLLT) olur. Lazer ışınının yoğunluğu, biyolojik mekanizmaları
a. He-Ne (helyum-neon) aktif ederek, bölgesel kan dolaşımını arttırır, hedef doku
i. Dalga boyu: 632,8 nm bölgesinde oksijenden ve besinden zengin kan akımını
ii. Kırmızı renkli sağlar ve mitokondriyal oksidatif metabolizmayı hızlan-
dırır. Sonuç olarak ATP, RNA ve DNA sentezi artar.
iii. Penetrasyon derinliği maksimum 1,5 cm
b. Ga-Al-As (galyum-alüminyum-arsenik) HIL terapi, kesikli (pulse) ya da sürekli (continuous)
olmak üzere iki farklı şekilde uygulanabilmektedir.
i. Dalga boyu: 830 nm Kesikli uygulama daha çok analjezik, anti-inflamatuvar
ii. Kızılötesi ve mikrodolaşımın stimülasyonu amaçlı uygulanır-
iii. Penetrasyon derinliği maksimum 5 cm ken, sürekli uygulama ise yara iyileşmesinin ve doku
iv. Maksimum güç 400 mW tamirinin hızlandırılması, biyostimülasyon, termal etki
c. Ga-As (galyum-arsenik) ve kas relaksasyonu amacıyla uygulanmaktadır. Spor
yaralanmaları, tetik noktalar, omuz patolojileri, eklem
i. Dalga boyu: 904 nm
ve ligaman sprain durumları, disk hernisi, bel ve boyun
ii. Kızılötesi ağrısı, dejeneratif eklem hastalıkları ve çeşitli kas zorlan-
iii. Penetrasyon derinliği 5 cm maları gibi endikasyonlarda uygulanması önerilmek-
iv. Maksimum güç 400 mW tedir. Sürekli uygulama sırasında uygulama başlığının
2. Yüksek yoğunluklu lazer (sıcak lazer) (HILT) statik kalmaması, dairesel ya da ışınsal tarzda tedavi
a. Nd:YAG (neodymium-doped yttrium alumi- bölgesi üzerinde gezdirilmesi, aksi taktirde yanıkların
nium garnet) oluşabileceği unutulmamalıdır. Lazer ışınının göz üze-
rine gelmesi (göz kapalıyken bile) yaralanmalara yol
i. Dalga boyu: 1064 nm
açabilmektedir. Uygulama sırasında hem hastanın hem
ii. Penetrasyon derinliği 5 cm’den fazla de uygulayıcının lazer gözlüğü takması gerekmektedir.
iii. Güçleri 12 W’a kadar çıkartılabilir
Lazerin dokudaki etkileri incelendiğinde, analjezik et- Tablo 1.
kilerini tüm fizik tedavi modalitelerinde olduğu gibi Lazerin kesin Lazerin göreceli
kapı-kontrol teorisi ve endojen opioid salınımı ile sağ- kontrendikasyonları kontrendikasyonları
Göz bölgesi üzerine Kanama bozuklukları
ladığı bildirilmektedir. Ek olarak biyostimulasyon ve
Endokrin bezler üzerine Epilepsi
anti-inflamatuvar etkinlik de göstermektedir. Duyu bozuklukları Gebelik
LLLT için FDA tarafından onaylanmış endikasyonları: Kanser Menstürasyon
hafif kas ve eklem ağrıları, artroz ve kas spazmları ve Dövme üzerine Ateşli hastalıklar
eklem sertliğidir. Bunlara ek olarak tüm akut ve kronik Elbise üzerinden Büyüme plakları üzerine

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


120 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
KONUŞMA METİNLERİ

Kaynaklar 4. Alayat MSM, Atya AM, Ali MME, Shosha TM. Long-term effect of
high-intensity laser therapy in the treatment of patients with chronic
1. Trevor S B, Travis M S, Steve S. Two randomized, double blind, pla-
low back pain: a randomized blinded placebo-controlled trial. Laser
cebo-controlled trials evaluating the efficacy of red 635nm low level
Med Sci, 2014; 29:1065-1073.
laser for the treatment of low back pain. Ortho & Rheum Open Ac-
cess J. 2021; 17(3): 555964. 5. Huang Z, Ma J, Chen J, Shen B, Pei F, Kraus VB. The effectiveness of
low-level laser therapy for nonspecific chronic low back pain: a sys-
2. Kheshie AR, Alayat MS, Ali MM: High-intensity versus low-level
tematic review and meta-analysis. Arthritis Res Ther. 2015; 17:360.
laser therapy in the treatment of patients with knee osteoarthritis: a
randomized controlled 
trial. Lasers Med Sci, 2014; 29:1371-1376. 

3. Dundar U, Turkmen U, Toktas H, Ulasli AM, Solak O. Effectiveness
of high-intensity laser therapy and splinting in lateral epicondylitis;
a prospective, randomized, controlled study. Laser Med Sci, 2015;
30:1097-1107.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


121 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
OLGULAR EŞLİĞİNDE ÜST EKSTREMİTE
SORUNLARINDA ENGELLİLİK
ORANLARININ TARTIŞILMASI
Dr. Öğr. Üyesi Hande ÖZDEMİR
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

E
rişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulunun alınışı, oranları aritmetik olarak toplanır ve bulunan değer
geçerliliği, değerlendirilmesi ve bu raporu ve- Tablo 2.3 kullanılarak tüm vücut engellilik oranına
rebilecek yetkili sağlık kurum ve kuruluşlarının çevirilir.
tespiti ile ilgili usul ve esaslar Aile, Çalışma ve Sosyal
Üst Ekstremite Amputasyonları: Üst ekstremite
Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından dü-
zenlenmiş ve 20 Şubat 2019 tarihli Resmi Gazetede ya- amputasyonlarının neden olduğu engellilik oranlarının
yınlanmış olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi belirlenmesinde Tablo 2.7 kullanılır.
Hakkında Yönetmelik ile belirlenmiştir. Üst Ekstremite Artroplastileri: Üst ekstremite
Üst ekstremiteye ait sorunlarda engel oranlarının be- artroplastilerinin neden olduğu engellilik oranlarının
lirlenmesinde, yönetmelik kapsamında yer alan Ek-2 belirlenmesinde Tablo 2.8 kullanılır.
Erişkinler için Engelli Sağlık Kurulu Raporları Engel Üst Ekstremitenin Diğer Sorunları: Farklı sorun-
Oranları Alan Kılavuzu’ndan yararlanılır. Kılavuzda üst ların eklemlerde neden olduğu engellilik oranlarının
ekstremite sorunlarında engellilik oranları üst ekstremite
değerlendirilmesinde Tablo 2.9 kullanılır.
hareket kısıtlılığı, amputasyonları, artroplastileri, diğer
sorunları ve periferik sinir lezyonuna bağlı engelliliği Periferik Sinir Lezyonlarına Bağlı Üst Ekstremite
olmak üzere 5 farklı bölümde değerlendirilir. Engellilik Oranları: Periferik sinir lezyonuna bağlı
Hareket Kısıtlılığının Değerlendirilmesi: Hareket engelliliğin belirlenmesinde öncelikle duyu kaybı, ağrı,
açıklığı, 0° nötral pozisyon prensibi göz önüne alınarak motor kayıp ve/veya kuvvet kaybı mevcutsa hangi peri-
kaydedilmelidir. Bir eklemin fonksiyonel pozisyonu ferik sinirle ilişkili olduğunu belirlenir. Duyu kaybının ve
eklem ankiloze olduğunda, en az engelliliğe yol açan ağrının ciddiyeti Tablo 2.10’a, motor kaybı Tablo 2.11’e
pozisyon olarak düşünülmektedir. Fleksiyon kaybı (F) göre derecelendirilir. Etkilenen sinir yapısına göre, du-
ile birlikte ya da fleksiyon kaybı olmaksızın ekstansiyon yusal ve motor kaybın üst ekstremitede neden olduğu
kaybı (E) ya da ankiloz (A) üst ekstremite fonksiyonun- maksimum engellik, periferik sinirler için Tablo 2.14’e
da engelliliğe yol açabilir. Kısıtlanmış hareket engellilik göre belirlenir. Etkilenen her sinir yapısı için belirlenen
yüzdeleri sırasıyla % KF, % KE ve % KA olarak isimlen- maksimum engellilik oranı, duyu ve/veya motor kayıp
dirilir.
derecesi ile (3. basamak) çarpılarak engellilik oranı
Bir parmakta amputasyon, duyu kaybı ve hareket belirlenir. Birleşik motor ve duyu lifleri içeren sinirlerin
kısıtlılığı gibi birden fazla engellilik olduğu zaman, bir
lezyonunda her bir fonksiyon için 1-4. basamaklar ayrı
sonraki daha büyük üniteye (burada o ünite eldir)
ayrı uygulanır, bulunan motor ve duyu kaybına bağlı
dönüştürülmeden önce, engellilikler kombine edilme-
lidir. İki ya da daha fazla sayıda engellilik yüzdesinin engellilik oranları Balthazard formülü ile kombine edi-
kombinasyonu için Balthazard Hesaplama tablosu lerek üst ekstremite için toplam engellilik oranı hesap-
kullanılabilir. lanır. Birden fazla sinirin etkilendiği durumlarda yine
2, 3, 4 ve 5. parmaklarda, her parmağa ait tek eklem ayrı ayrı neden oldukları engellilik oranları bulunup
düzeyinde fleksiyon-ekstansiyon yönünde görülen ka- Balthazard formülü ile toplam engellilik oranı hesap-
yıplara bağlı engellilik yüzdeleri toplanır. Ancak bir lanır. Üst ekstremite için bulunan engellilik oranı Tablo
parmakta birden fazla eklemde hareket kaybı varsa, bu 2.3 kullanılarak tüm vücut engellilik oranına çevirilir.
kayıplara bağlı engellilik yüzdeleri kombine edilir. Üst ekstremite ile ilgili engelliliğe yol açan başka neden-
Başparmakta engellilik yüzdesinin hesaplanmasında ler ve/veya bilateral tutulum varsa, her bir durum için
ise, hem tek eklem düzeyinde, hem de birden fazla ek- ayrı ayrı engellilik oranları saptanıp Balthazard formülü
lemde görülen hareket kaybına bağlı engellilik yüzdeleri ile toplam engellilik oranı hesaplanır.
toplanır.
El bileği, dirsek veya omuzda tek eklem düzeyinde Kaynak
farklı yönlere olan hareket kısıtlılıklarına bağlı engellilik 1. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/02/20190220-2.htm

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


122 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
AKILCI İLAÇ KULLANIMI
Seçilay Güneş
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

İ
laç, eczanede doktor reçetesiyle satılan ve eczacı tarafından doğru tanının konulması, ilaçlı veya ilaçsız,
tarafından sunulan, bir hastalığın teşhisini, iyileş- etkili ve güvenilir tedavinin tanımlanması, tedavinin
tirilmesini belirtilerinin azaltılmasını sağlayan ve gerçekleşebilirliğinin ve maliyetinin değerlendirilmesi,
hastalıktan korunmayı mümkün kılan ürün olarak tedavinin başarısı ve hastanın uyumunun değerlendiril-
tanımlanmaktadır. Akılcı ilaç kullanımı İlacın üretilme- mesi, eğer ilaçla tedavi uygulanacaksa uygun ilaçların
si, reçete edilmesi, kullanıcıya ulaştırılması, ilaçla ilgili seçim, çoklu ilaç kullanımlarında etkileşimlerin öngö-
düzenlemelerin yapılması ilacın kullanılması aşamala- rülmesi, her bir ilaç için uygun dozun ve uygulama
rında akılcılığın ve toplum çıkarlarının öne çıktığı yak- süresinin belirlenmesi, ve uygun reçetenin yazılması
laşımların sergilenmesi olup, Dünya Sağlık Örgütü’nün aşamalarını kapsamaktadır. Bir ilacın akılcı olarak
tahminlerine göre, ilaçların %50’sinden fazlası uygun seçilebilmesi ilacın etkililiği, uygunluğu, güvenilirliği,
olmayan şekilde reçetelenmekte, temin edilmekte ve
ve maliyet /yarar oranı kriterlerini dikkate göz önünde
satışa sunulmaktadır. En sık görülen uygun olmayan
bulundurularak yapılmaktadır. Hekim olarak ilacın
ilaç kullanımı şekilleri çoklu ilaç kullanımı ilaçların
farmakodinamik ve farmakokinetik özelliklerini bilmek
gereksiz ve aşırı kullanımı, klinik rehberlere uyumsuz
ilacın nasıl, hangi dozda, hangi sıklıkta ve ne kadar süre
tedavi seçimi, piyasaya yeni çıkan ilaçların uygunsuz
tercihi, ilaç kullanımında özensiz davranılması (uygu- uygulanacağını bilmek önemlidir. İlaçların uygun şekil-
lama yolu, süre, doz..) ve uygunsuz kişisel tedavilere de kullanılmadığı ya da saklama koşullarına dikkat edil-
başvurulması olarak sayılabilir. Bunun dışında gereksiz mediği durumlarda etkinlikte azalmalar, kimyasal yapı-
yere antibiyotik tüketimi, gereksiz enjeksiyon önerilme- larda bozulmalar, zehirlenmelere ve yan etki görülme
si, uygunsuz vitamin kullanımı, bilinçsiz gıda takviyesi sıklığı ya da şiddetinde artışlar görülebilmektedir. Bu
ve bitkisel ürünlerin kullanımı ve ilaç-ilaç etkileşimleri açıdan en riskli grubu soğuk zincir ilaçlar oluşturmak-
ve besin-ilaç etkileşimlerinin ihmal edilmesi de sık yapı- tadır. Üretildiği andan tüketileceği ana kadar +2°C ile
lan hatalardandır. Tüm dünyada yanlış, gereksiz, etkisiz +8°C arasında korunması gereken ürünler soğuk zincir
ve yüksek maliyetli ilaç kullanımı hastalık ve ölüm oran- ürünler olarak adlandırılır. Bu ürünler kesinlikle dondu-
larında artışa, ilaçların yan etki sıklığında artışa, ilaçlara rucuda saklanmamalıdır. Dondurucudan çıkartılan buz
karşı direnç gelişmesine ve tedavi maliyetlerinde artışa akülerinin, ürüne doğrudan teması ile ürünün donma
neden olmaktadır. Akılcı ilaç kullanımı kişilerin klinik riskini arttırmaktadır. Bu nedenle buz aküleri buzluktan
bulgularına ve bireysel özelliklerine göre; uygun ilacı, çıkarıldıktan sonra çalkalama sesi gelene kadar oda
uygun süre ve dozda, en düşük fiyata ve kolayca ısısında bekletildikten sonra ürünle temas ettirilmeli ya
sağlayabilmeleri olarak tanımlanmaktadır1. Bu aşa- da buz aküsü yerine soğuk su aküleri kullanılmalıdır.
mada sorumluluk sahibi taraflar sadece hekim değil, Sonuç olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
eczacı, hemşire, diğer sağlık personeli, hasta/hasta ya- yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı, tedavi maliyetleri ve
kını, üretici ve medya gibi kuruluşlardır. Ülkemizde de halk sağlığını etkileyen ciddi bir sorun olup akılcı ilaç
Sağlık Bakanlığı bünyesinde, akılcı ilaç kullanımı ile il- kullanımı konusunda halkın ve sağlık çalışanlarının
gili çalışmalar, yaklaşık 20 yıldır sürmekte olup 12 Ekim
bilinçlendirilmesi son derece önemlidir.
2010’ da, Akılcı İlaç Kullanımı Birimi, 19 Mart 2012
de Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Bünyesinde Kaynak
Akılcı İlaç Kullanımı, İlaç Tedarik Yönetimi ve Tanıtım 1. Conference of Experts on the Rational Use of Drugs, World Health
Dairesi kurulmuştur. Tanı ve tedavi sürecinde akılcı ilaç Organization, Nairobi, Kenya, WHO/CONRAD/WP/RI, (25-
kullanımı hastanın sorununun tanımlanması, hekim 29.12.1985).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


123 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Ağrı Ağrı
SS-001 SS-002

KURU İĞNELEME VE SOĞUK SPREY-GERME KRONİK DİZ OSTEOARTRİTİNDE ULTRASON


TEDAVİLERİNİN ETKİNLİĞİ ULTRASONOGRAFİ VE EŞLİĞİNDE YAPILAN GENİKÜLER BLOK İLE FİZİK
ELEKTROFİZYOLOJİ İLE GÖSTERİLEBİLİR Mİ? TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Büşra Üstün1, Elem Yorulmaz2, Duygu Geler Külcü2 Tuba Güler1, Fatma Gül Yurdakul1, Mustafa Erkut Önder2, Faruk
1
Sbü. Van Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği, Van Erdoğan1, Kaan Yavuz1, Elif Becenen1, Aslı Uçkun3, Hatice Bodur1
2
Sbü. İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi Ve 1
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi Hastanesi
Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul 2
Aksaray Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
3
İzmir Medicana Hastanesi

Amaç: Miyofasiyal ağrı sendromu (MAS) tanılı, üst trapez ka-


sında aktif tetik nokta (ATN) bulunan hastalarda kuru iğneleme Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik diz osteoartriti (OA) olan
(Kİ) ve soğuk sprey germe (SSG) tedavilerinin ağrı, eklem hareket hastalarda ultrason eşliğinde yapılan geniküler sinir bloğu (GSB)
açıklığı, fonksiyonellik üzerine etkinliklerini karşılaştırmak, ayrıca ile fizik tedavinin etkinliğini karşılaştırmaktır.
yüzeyel elektromiyografi (yEMG) ve B mod ultrasonografi (US) Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Amerikan Romatoloji Derneği
uygulamalarıyla elde edilen objektif verileri etkinlik karşılaştırması (ACR) sınıflandırma kriterlerine göre diz OA’i tanısı alan, Kellg-
için değerlendirmektir. ren-Lawrence derecelendirmesine göre evre 2 ve 3 kronik diz OA’i
Gereç-Yöntem: Prospektif randomize tek kör olarak tasarlanan olan 102 hasta dahil edildi. Hastalar ultrason eşliğinde geniküler
çalışmamıza Haydarpaşa Numune Hastanesi Etik Kurul Komi- sinir bloğu (GSB) ve fizik tedavi (FT) grubu olmak üzere kovar-
tesinden onay alındıktan sonra, 18-65 yaş arası MAS tanılı üst yant odaklı randomizasyon/minimizasyon yöntemi ile iki gruba
trapez kasında aktif tetik noktası (ATN) bulunan 60 hasta dahil randomize edildi. Hastaların sosyodemografik özellikleri (yaş,
edildi. Hastalar Kİ tedavi grubu ve SSG tedavi grubu olarak 2 cinsiyet, vücut kitle indeksi, eğitim düzeyi) kaydedildi. Ağrı şiddeti
gruba kapalı zarf yöntemiyle randomize edildi. Her iki tedavi Vizüel Analog Skala (VAS), fonksiyonel düzeyleri Western Onta-
grubu haftada 1, toplamda 3 seans tedavi aldı. Değerlendirme rio ve Mc Master Üniversitesi Osteoartriti İndeksi (WOMAC) ile,
parametreleri olarak, ağrı için vizüel analog skalası (VAS) ve al- fiziksel kapasiteleri 6 dakika yürüme testi (6DYT) ile değerlendi-
gometreyle ağrı eşiği ölçümü kullanıldı, fonksiyonellik için boyun rildi. Hastalar tedavi öncesi, 2. Hafta ve 12. Haftada olmak üzere
özürlülük indeksi (BÖİ) değerlendirildi ve boyun eklem hareket üç kez, randomizasyon ve tedavi aşamalarında yer almayan farklı
açıklığı (EHA) gonyometreyle ölçüldü. Uygulanan tedavilerin bir araştırmacı tarafından değerlendirildi.
ATN üzerine olan etkisi yEMG ve B mod US histogramıyla değer- Bulgular: Çalışmaya GSB grubunda 51 (yaş: 55,88±7,62; K/E:
lendirildi. Tüm parametreler tedavinin başlangıcında ve 3 seans 40/11), FT (yaş: 53,01±9,22; K/E: 41/10) grubunda 51 hasta
tedavi tamamlandıktan sonra değerlendirildi. Ek olarak, algomet- ile başlandı. GSB grubunda 11 hasta, FT grubunda 5 hasta te-
reyle ağrı eşiği ölçümü ve yEMG değerlendirmeleri 1. ve 3. seans davi sonrası kontrollere gelmedi. Tedavi sonrası analizleri GSB
tedavilerinden önce ve sonra yapıldı. grubunda 40 ve FT grubunda 46 hasta ile tamamlandı. İki grup
Bulgular: Gruplar arasında hastaların demografik verileri, has- arasında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve VKİ benzer idi. GSB gru-
talık süresi, tetik nokta sayısı açısından istatistiksel olarak fark bunda VAS değerleri 0,2 ve 12. Haftalarda sırası ile 7,01±1,36;
yoktu. SSG grubunda 2 kişi son seansa gelmediğinden çalışma 3,71±2,18; 5,08±2,22 idi (p<0,001). FT grubunda VAS de-
dışı bırakıldı. Her iki tedavi yönteminin de ağrı düzeyinde (VAS ğerleri 0,2 ve 12. Haftalarda sırası ile 6,64±1,99; 4,35±1,09;
için p<0.0001; algometre için p<0.0001), fonksiyonellikte (BÖİ 5,25±1,33 (p<0,001). Her iki grupta da 2. Ve 12 haftalarda
için p<0.0001, EHA için p<0.0001), yEMG (p<0.0001) ve B VAS, WOMAC ve 6DYT skorlarında iyileşme saptandı. İki grup
mod US histogramı (sırasıyla p=0.017, p<0.0001) değerlerinde arası karşılaştırmalarda VAS ve WOMAC skorlarındaki iyileşme-
anlamlı iyileşme sağladığı saptandı. Her iki tedavi yöntemi etkin lerde fark saptanmadı. 6DYT testi 2. Hafta artışı iki grup arasında
olmakla beraber SSG tedavisinin, ağrı eşiği ve BÖİ’de Kİ tedavi- benzer iken (p=0,073) 12. Hafta sonuçlarında GSB grubundaki
sinden daha fazla düzelme sağladığı bulundu. yürüme mesafesi artışı daha yüksek bulundu; p=0,046 (Tablo
Sonuç: Kİ MAS tedavisinde etkinliği pek çok çalışmayla kanıt- 1,2,3).
lanmış bir yöntemdir. Bu çalışma Kİ ile SSG tedavilerini yEMG Sonuç: Ultrason eşliğinde GSB, ağrı azalması fonksiyonel ve fi-
ve B mod US histogramı kullanarak karşılaştıran ilk çalışmadır ziksel kapasitenin artmasında yararlıdır. Bununla birlikte FT uygu-
ve Kİ tedavisine kıyasla çok daha kolay ve kısa zamanda uygula- laması ile kıyaslandığında ağrıda azalma ve fonksiyonel iyileşme-
nabilen, girişimsel olmayan SSG tedavisinin de benzer etkinlikte nin benzer olduğu ancak fiziksel kapasitedeki artışın 12. Haftada
olabileceğini göstermektedir. Bu sonuç SSG’nin MAS tedavisinde GSB grubunda daha yüksek olduğu görülmüştür.
Kİ tedavisine iyi bir alternatif olabileceğini düşündürmektedir. Yöntem-Gereçler
Anahtar kelimeler: algometre, histogram, kuru iğneleme, soğuk sprey Çalışmamız Mart 2020 ve Şubat 2021 tarihleri arasında Ankara Şe-
germe, tetik nokta hir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniğinde gerçek-
leşmiştir.Tek kör,prospektif ve randomize bir çalışmadır.Çalışmaya
Amerikan Romatoloji Derneği (ACR) (1) sınıflandırma kriterlerine
göre diz OA’i tanısı alan, Kellgren-Lawrence (2) derecelendirme-
sine göre evre 2 ve 3 kronik diz OA’i olan 102 hasta dahil edildi.
Son 6 ay içinde glukokortikoid veya hyalüronik asit enjeksiyonu
yaptıran,oral glukozamin kullanımı olan,diz ağrısı için fizik tedavi
görmüş olan, inflamatuar artrit,diz operasyonu, nörolojik veya zi-
hinsel bozukluk, kalp pili öyküsü olan hastalar çalışma dışı bıra-
kıldı.Hastaların sosyodemografik verileri (yaş,cinsiyet,BMI,eğitim
düzeyi) kaydedildi.Hastalar ultrason eşliğinde geniküler sinir bloğu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


125 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

(GSB) ve fizik tedavi (FT) grubu olmak üzere kovaryant odaklı ran- edilen,konservatif tedavilere yanıt vermeyen bir hasta bildirmiş,
domizasyon/minimizasyon yöntemi ile iki gruba randomize edildi. hastanın VAS ve WOMAC skorlarında önemli bir iyileşme göz-
Enjeksiyonlar 5 yıldan fazla ultrasonografi deneyimi olan,aynı he- lemlendiğini ve 24 haftaya kadar devam ettiğini göstermiştir.Yıl-
kim tarafından yapıldı.İki grubun sonuç ölçümleri tedavi öncesi, maz ve ark. (3) diz osteoartritli (OA) hastalarda geniküler sinir
ikinci hafta ve onikinci hafta olmak üzere randomizasyon ve tedavi bloğu (GSB) ve GSB+eklem içi kortikosteroid enjeksiyonunu
aşamalarında yer almayan iki farklı hekim tarafından değerlendi- (IAKSI) incelediler. Bu çalışmada GSB ultrason eşliğinde uygulan-
rildi.Ultrason eşliğinde yapılan geniküler blok için 12 mHz lineer mış ve kartilaj kalınlığı (KK), patellar tendon kalınlığı (PTK), qu-
prob (Logiq 9, General Electric, Milwaukee, WI) kullanıldı.Hasta adriseps tendon kalınlığı (QTK), quadriseps kas alanı (QKA) gibi
sırtüstü yatırıldı. Rahat bir enjeksiyon alanı elde etmek için pop- morfolojik parametreler ölçülmüştür. GSB ile daha iyi analjezik
liteal fossa altına bir yastık konuldu. 6 ml %2 lidokain ve 1 ml 40 etki, fonksiyonel ve morfolojik düzelme sağlanmıştır.Cankurtaran
mg triamnizolondan oluşan enjeksiyon solüsyonu süperomedial, ve ark. (10) ultrason eşliğinde GSB’nu kör teknikle karşılaştırmış
inferomedial ve süperolateral geniküler sinir (SMGS, IMGS ve ve her iki tekniğin de ağrıyı azaltma,fonkiyonel işlevi iyileştirme
SLGS) dallarına eşit olarak enjekte edildi.Yılmaz ve arkadaşlarının açısından etkili olduğu görülmüştür. Ultrason eşliğinde yapılan
çalışmasına uygun olarak USG kılavuzluğunda GSB yapıldı(3). GSB ilk ayda 6DYT’de daha büyük iyileşme sağlamış ve daha iyi
Fizik tedavi grubunda yüzey ısıtıcısı olarak hot pack (HP) 20 dk; işlevsel sonuçlar göstermiştir.Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, ult-
1 MHz, 1.5 watt / cm2 ile US, 5 dakika boyunca derin bir ısıtıcı rason eşliğinde geniküler sinir bloğunun etkinliğini, fizik tedavi ile
olarak uygulandı (Eletronica Pagani, Paderno Dugnano, İtalya). karşılaştıran ilk çalışmadır. Ultrason eşliğinde GSB, ağrı azalması
Konvansiyonel TENS (TENScare, Surrey, Birleşik Krallık) 0-100 fonksiyonel ve fiziksel kapasitenin artmasında yararlıdır. Bununla
Hz ile 20 dakika süreyle uygulandı. Aynı hekim tarafından haftada birlikte FT uygulaması ile kıyaslandığında ağrıda azalma ve fonk-
beş gün toplam 10 seans fizik tedavi uygulandı.Hem ultrason eşli- siyonel iyileşmenin benzer olduğu ancak fiziksel kapasitedeki artı-
ğinde GSB hem de fizik tedavi grupları izometrik quadriseps güç- şın 12. Haftada GSB grubunda daha yüksek olduğu görülmüştür.
lendirme, quadriseps germe ve eklem hareket açıklığı egzersizleri Sonuçlar
aldı.Diz ağrısını değerlendirmek için 10 cm Görsel Analog Skala
Ultrason eşliğinde GSB, ağrı azalması fonksiyonel ve fiziksel ka-
(VAS; 0 cm: ağrı yok; 10 cm: şiddetli ağrı) (4) kullanıldı.Hastaların
pasitenin artmasında yararlıdır. Bununla birlikte FT uygulaması
fonksiyonel düzeylerini değerlendirmek için Western Ontario ve
ile kıyaslandığında ağrıda azalma ve fonksiyonel iyileşmenin ben-
McMaster Universities (WOMAC) indeksi kullanıldı.İndex;Ağrı (5
zer olduğu ancak fiziksel kapasitedeki artışın 12. Haftada GSB
soru), Sertlik (2 soru), Fiziksel fonksiyon (17 soru) olmak üzere 3 alt
grubunda daha yüksek olduğu görülmüştür. Fizik tedaviye kıyasla
ölçekten oluşmaktadır.Toplam puanlar 0 ile 96 arasındadır ve daha
hasta uyumunun gerekli olmadığı düşünülürse, ultrason eşliğinde
yüksek puanlar daha kötü ağrı, fiziksel fonksiyon ve sertliği gösterir.
GSB fizik tedavi uygulama şansı olmayan klinisyenler ve konser-
WOMAC indeksinin geçerliliği ve güvenilirliği Türk diz osteoartritli
vatif tedavilere yanıt vermeyen veya fizik tedavi alamayan hasta-
hastalarda gösterilmiştir (5).6MYT, fiziksel kapasiteyi değerlendir-
lar için iyi bir seçenek olabilir.
mek için kullanıldı. 30 metrelik bir koridorda 6 dakikada yürüne-
bilecek maksimum mesafe ölçülmüştür (6).Her katılımcı tarafından Kaynaklar
bilgilendirilmiş onam formu imzalandı. Bu çalışma Yerel Etik Ko-
1. Altman RD, Bloch DA, Bole GG Jr, et al. Development of clinical criteria
mitesi (E-18-1968) tarafından onaylanmış ve Helsinki Bildirgesi for osteoarthritis. J Rheumatol 1987;14:3-6.
ilkelerine uygun olarak yürütülmüştür. Çalışma ClinicalTrials.gov 2. Kellgren JH, Lawrence JS. Radiological assessment of osteo-arthrosis.
(NCT04782401) kaydedildi. Ann Rheum Dis 1957;16:494-502.
3. Yilmaz V, Umay E, Gundogdu I, Aras B. The comparison of efficacy of
Bulgular single intraarticular steroid injection versus the combination of genicular
Çalışmaya GSB grubunda 51 hasta (yaş: 55,88±7,62; K/E: 40/11), nerve block and intraarticular steroid injection in patients with knee os-
teoarthritis: a randomised study. Musculoskelet Surg. 2019 Dec 11. doi:
FT (yaş: 53,01±9,22; K/E: 41/10) grubunda 51 hasta ile başlandı.
10.1007/s12306-019-00633-y. Epub ahead of print. PMID: 31828590.
GSB grubunda 11 hasta, FT grubunda 5 hasta tedavi sonrası kont- 4. Boonstra AM, Schiphorst Preuper HR, Reneman MF, Posthumus JB, Stew-
rollere gelmedi. Tedavi sonrası analizleri GSB grubunda 40 ve FT art RE. Reliability and validity of the visual analogue scale for disability in
grubunda 46 hasta ile tamamlandı. İki grup arasında yaş, cinsiyet, patients with chronic musculoskeletal pain. Int J Rehabil Res 2008;31:165-9
eğitim düzeyi ve VKİ benzer idi. GSB grubunda VAS değerleri 0,2 5. Basaran S, Guzel R, Seydaoglu G, GulerUysal F. Validity, reliability, and
comparison of the WOMAC osteoarthritis index and Lequesne algofunc-
ve 12. Haftalarda sırası ile 7,01±1,36; 3,71±2,18; 5,08±2,22 idi tional index in Turkish patients with hip or knee osteoarthritis. Clin Rheu-
(p<0,001). FT grubunda VAS değerleri 0,2 ve 12. Haftalarda sırası matol 2010; 29:749- 756.
ile 6,64±1,99; 4,35±1,09; 5,25±1,33 (p<0,001). Her iki grupta 6. Guyatt GH, Sullivan MJ, Thompson PJ, Fallen EL, Pugsley SO, Taylor
da 2. Ve 12 haftalarda VAS, WOMAC ve 6DYT skorlarında iyi- DW, et al. The 6-minute walk: a new measure of exercise capacity in pa-
leşme saptandı. İki grup arası karşılaştırmalarda VAS ve WOMAC tients with chronic heart failure. Can Med Assoc J 1985; 132: 919-23
7. Sun E, Moshfegh J, Rishel CA, Cook CE, Goode AP, George SZ. As-
skorlarındaki iyileşmelerde fark saptanmadı. 6DYT testi 2. Hafta sociation of early physical therapy with long-term opioid use among
artışı iki grup arasında benzer iken (p=0,073) 12. Hafta sonuçların- opioid-naïve patients with musculoskeletal pain. JAMA Netw Open
da GSB grubundaki yürüme mesafesi artışı daha yüksek bulundu; 2018;1(8):e185909
p=0,046 (Tablo 1,2,3). 8. Deyle GD, Allen CS, Allison SC, Gill NW, Hando BR, Petersen EJ, Dusen-
berry DI, Rhon DI. Physical Therapy versus Glucocorticoid Injection for
Tartışma Osteoarthritis of the Knee. N Engl J Med. 2020 Apr 9;382(15):1420-1429.
Bu çalışmanın amacı, kronik diz osteoartriti (OA) olan hastalar- doi: 10.1056/NEJMoa1905877. PMID: 32268027.
9. DemIr Y, Güzelküçük Ü, Tezel K, AydemIr K, Taşkaynatan MA. A Different
da ultrason eşliğinde yapılan geniküler sinir bloğu (GSB) ile fi- Approach to the Management of Osteoarthritis in the Knee: Ultrasound
zik tedavinin etkinliğini karşılaştırmaktır.Çalışmamızın sonuçları, Guided Genicular Nerve Block. Pain Med. 2017 Jan 1;18(1):181-183.
ultrason eşliğinde GSB’nun tedaviden 2 hafta ve 12 hafta sonra doi: 10.1093/pm/pnw177. PMID: 27492742
ağrı ve fonksiyonellik üzerine fizik tedavi kadar etkili olduğunu 10. Cankurtaran D, Karaahmet OZ, Yildiz SY, Eksioglu E, Dulgeroglu D, Unlu
göstermiştir. 6DYT’deki iyileşme 12. haftaya kadar devam etmiş E. Comparing the effectiveness of ultrasound guided versus blind genic-
ular nerve block on pain, muscle strength with isokinetic device, physical
ve FT grubundan daha uzun sürmüştür. Diz osteoartritinde fizik function and quality of life in chronic knee osteoarthritis: a prospective ran-
tedavi ile ağrı ve fonksiyonda düzelme sağlandığı çalışmalarda domized controlled study. Korean J Pain. 2020 Jul 1;33(3):258-266. doi:
gösterilmiştir (7-8). Ultrason eşliğinde GSB, dizin innervasyonu- 10.3344/kjp.2020.33.3.258. PMID: 32606270; PMCID: PMC7336352.
nu engelleyen, yeni ortaya çıkan bir tedavi seçeneğidir. Demir Anahtar kelimeler: diz osteoartriti, fizik tedavi, geniküler sinir bloğu
ve ark. (9), ultrason eşliğinde GSB ile başarılı bir şekilde tedavi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


126 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo1. Hastaların demografik ve klinik özellikleri Ağrı


Değişkenler Tüm hastalar Geniküler blok Fizik tedavi p
n=102 (n=51) (n=51) SS-003

Yaş, ortalama±SD (yıl) 54,45±8,56 55,88±7,62 53,01±9,22 0,077 FİBROMİYALJİ SENDROMLU HASTALARDA
Cinsiyet Kadın, n (%) 81 40 (78,4) 41 (80,4) 0,807 SERVİKAL LORDOZ KAYBI
Kellgren-Lawrence Grade 2 65 (63,7) 32 (62,7) 33 (64,7) 0,837 Sevgi Gümüş Atalay
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi
Ko-morbid hastalık + 70 (68,6) 38 (74,5) 32 (62,7) 0,200
VKİ, ortalama±SD 29,86±4,33 30,94±4,02 28,78±4,39 0,059
Amaç: Fibromiyalji sendromu (FMS) kronik yaygın vücut ağrı-
VAS tedavi öncesi, 6,87±1,81 6,90±1,62 6,84±1,89 0,857 sı ve belirli anatomik bölgelerde hassas noktaların varlığı ile ka-
ortalama±SD rakterize etiyolojisi bilinmeyen bir romatizmal hastalıktır. Yapılan
WOMAC tedavi öncesi, 46,31±18,81 48,21±19,27 43,18±17,89 0,188 çalışmalarda FMS hastalarında postür kontrolünün değiştiği, kas
ortalama±SD gücünün azaldığı, vücut duruşunun yanlış hizalandığını (uyumsuz
postür) ve böylece fonksiyonel kapasitenin azaldığı belirtilmiştir.
6 dakika yürüme tedavi 365,26±104,56 369,25±105,33 361,27±105,33 0,457 Bu çalışmanın amacı FMS’li hastalarda servikal lordoz kaybı ile
öncesi ağrı, yaşam kalitesi ve boyun dizabilitesi arasındaki ilişkiyi araş-
tırmaktır.
Tablo2. Tedavi öncesi ve sonrası klinik değerlendirmelerin grup içi karşılaştırılması
Gereç ve Yöntem: Çalışmamız prospektif, kesitsel randomize,
Geniküler blok (n=40) Fizik tedavi (n=46) kontrollü olarak yapıldı. Amerikan Romatoloji Koleji’nin kriterleri-
Ortalama±SD p Ortalama±SD p ne göre fibromiyalji tanısı konmuş olan, 107 FMS’li hasta (88 ka-
dın ve 20 erkek; yaş aralığı: 17-70) çalışmaya dahil edildi. Bütün
VAS -Başlangıç 7,01±1,36 6,64±1,99 hastaların nötral pozisyonda servikal lateral grafileri çekildi. Has-
VAS- 2. hafta 3,71±2,18 <0,001 4,35±1,09 <0,001 talar Cobb yöntemi ile ölçülen servikal lordoz açısına göre; Cobb
açısı ≤10 ° olan grup 1 ve > 10 ° ‘den büyük açısı olanlar grup 2
VAS-12. hafta 5,08±2,22 <0,001 5,25±1,33 <0,001
olmak üzere iki gruba ayrıldı. Çalışmamızın primer sonuçları ağrı
WOMAC -Başlangıç 48,02±19,33 41,18±17,69 düzeyini, sekonder sonuçları ise yaşam kalitesi ve boyun disabilite
WOMAC-2. hafta 24,85±17,04 <0,001 26,26±10,20 <0,001 indekslerinin değerlendirilmesidir. Vizüel Ağrı Skalası (VAS) ağrı
şiddetini ölçmek için (0-10 cm), Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Form
WOMAC-12.hafta 36,91±16,91 <0,001 37,82±13,91 <0,001 (SF-36) yaşam kalitesini değerlendirmek için, boyun özürlülük
6DYT-başlangıç 380,26±101,29 362,68±102,38 derecesini ölçmek için Boyun Özürlülük İndeksi (BÖİ) kullanıldı.
Çalışma verilerinin değerlendirilmesinde parameterlerin normal
6DYT- 2. hafta 458,33±139,99 <0,001 390,21±87,99 <0,001 dağılım gösterip göstermediğini anlamak için Shapiro Wilks testi,
6DYT- 12.hafta 445,95±139,65 0,354 378,22±79,89 0,025 niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren
parametrelerin iki grup arası karşılaştırmalarında Student t test,
Tablo 3. Tedavi öncesi ve sonrası klinik değerlendirmelerin gruplar arası normal dağılım göstermeyen parametrelerin iki grup arası kar-
karşılaştırılması şılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Nitel verilerin
karşılaştırılmasında ise Ki Kare testi, Fisher Freeman Halton test
Geniküler blok (n=40) Fizik tedavi (n=46) p
ve Continuity (Yates) Düzeltmesi kullanıldı. Anlamlılık p<0.05
Ortalama fark ± Ortalama fark ±
düzeyinde değerlendirildi.
VAS Başlangıç – 3,28±0,32 2,28±0,18 0,652 Bulgular: Gruplar arasında demografik verilerde anlamlı bir
2.hafta
farklılık yoktu (p>0.05). Grup 1’in VAS değerleri, Grup 2’den
VAS Başlangıç – 1,91±0,31 1,35±0,13 0,823 istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p:0.000;
12.hafta p<0.05). Grup 1’in BÖİ değerleri, Grup 2’den istatistiksel olarak
WOMAC Başlangıç – 23,36±3,31 15,55±2,54 0,264 anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p:0.034; p<0.05). Grup
2.hafta 1’in SF-36 skalası fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, emos-
yonel rol güçlüğü, emosyonel duygu durumu, sosyal fonksiyon,
WOMAC Başlangıç – 11,31±2,57 3,99±1,90 0,491 ağrı, genel sağlık alt grubu skorları, Grup 2’den istatistiksel olarak
2.hafta anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur(p<0.05). Gruplar arasında
6DYT Başlangıç – 78,06±14,75 27,53±6,55 0,073 SF-36 enerji/yorgunluk değerleri açısından istatistiksel olarak an-
2.hafta lamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
6DYT Başlangıç – 65,68±15,75 15,53±6,68 0,046 Sonuç: Çalışmamız servikal lordoz kaybının FMS’li hastalarda
2.hafta yaygın ağrı, boyun dizabilitesi ve sağlıklı ilişkili yaşam kalitesini
olumsuz etkilediğini gösterdi. FMS hastalarında rutin muayene
sırasında servikal posturun değerlendirilmesinin ağrı, dizabilite ve
yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için hekimlerin terapotik stratejiler
geliştirmelerine yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.
Anahtar kelimeler: Fibromiyalji, Ağrı, Servikal Lordoz Kaybı, Yaşam
Kalitesi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


127 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kaynaklar Tablo 3. Gruplar arasında SF-36 düzeylerinin değerlendirilmesi


1. Rooks DS. Fibromyalgia treatment update. Curr Opin Rheumatol
SF-36 Grup 1; (Min- Grup 2; (Min- Total; (Min- p
19(2):111-117, 2007.
2. Wolfe F, Smythe HA, Yunus MB, Bennett RM, Bomberdic C, Goldenberg Max)- Max)- Max)-
DL, et al. The American College of Rheumatology 1990: criteria for the (Mean±SD) (Mean±SD) (Mean±SD)
classification of fibromyalgia: Report of the Multi-Center Criteria Commit-
Physical functioning (20-50)- (20-60)- (20-60)- 0,014
tee. Arthritis Rheum 1990; 33: 160-172.
3. Arnold LM, Croford LJ, Mease PJ, Burgess SM, Palmer SC, Abetz L, Mar- (PF) (medyan) (32,41±6,05 (30)) (35,47±7,16 (35)) (33,93±6,77
tin SA (2008) Patient perspectives on the impact of fibromyalgia. Patient (30))
Educ Couns 73(1):114–120
Role functioning (25-50)- (25-50)- (25-50)- 0,013
4. Wolfe F, Ross K, Anderson J, Russell IJ, Hebert L. The prevalence and
characteristic of fibromyalgia in the general population. Arthritis Rheum physical (RP) (31,02±10,79 (36,7+±12,60 (33,88±12,02
1995;38:19-28. (medyan) (25)) (25)) (25))
5. Silva AG, Punt TD, Sharples P, Vilas-Boas JP, Johnson MI. Head pos-
Role functioning (0-66,7)- (0-66,7)- (0-66,7)- 0,006
ture and neck pain of chronic nontraumatic origin: a comparison between
patients and pain-free persons. Arch Phys Med Rehabil. 2009;90(4):669- emotional (RE) (34,56±17,08 (44,02±19,36 (39,25±18,77
674. (medyan) (33,3)) (33,3)) (33,3))
6. Lindfors P, Von Thiele U, Lundberg U. Work characteristics and upper
Energy/fatigue (25-60)- (25-50)- (25-60)- 0,162
extremity disorders in female dental health workers. J Occup Health.
2006;48(3):192-197. (medyan) (30,65±6,22 (30)) (32,74±7,44 (30)) (31,68±6,9 (30))
7. Sempere-Rubio N., Aguilar-Rodríguez M., Espí-López G.V., Cortés-Ama- Emotional well- (20-44)- (20-44)- (20-44)- 0,001
dor S., Pascual E., Serra-Añó P. Impaired Trunk Posture in Women with
being (medyan) (30,22±5,67 (32)) (33,81±4,54 (34)) (32±5,43 (32))
Fibromyalgia. Spine. 2018;43:1536–1542.
8. Umay E, Ulas U, Unlu E, Akgun H, Cakci A, Odabasi Z. Importance of Social (12,5-50)- (12,5-50)- (12,5-50)- 0,003
cutaneous silent period in fibromyalgia and its relationship with disease functioning(SF) (28,06±8,32 (25)) (32,83±8,83 (30,42±8,87
characteristics, psychological disorders and quality of life of patients. Rev
Bras Reumatol. 2013;53(3):288-95.
(medyan) (37,5)) (25))
Pain (medyan) (22,5-45)- (22,5-45)- (22,5-45)- 0,000
Tablo 1. Hastaların demografik verileri (27,73±6,68 (34,58±7,37 (31,12±7,79
(22,5)) (32,5)) (32,5))
Grup 1; n (%) Grup 2; n (%) Total; n (%) p
General health (20-40)- (20-40)- (20-40)- 0,020
Yaş (yıl), (19-74)- (21-71)- (19-74)- 0,775
(27,96±5,79) (30,47±5,21) (29,21±5,63)
(Min-Max)- (44,37±11,80) (43,72±11,74) (44,05±11,72)
(Mean±SD)
Cinsiyet Erkek 10 (%18,5) 10 (%18,9) 20 (%18,7) 1,000
Ağrı
Kadın 44 (%81,5) 43 (%81,1) 87 (%81,3)
SS-004
Medeni durum Evli 44 (%81,5) 41 (%78,8) 85 (%80,2) 0,741
Bekar 7 (%13) 9 (%17,3) 16 (%15,1) AKROMEGALİ HASTALARINDA KAS-İSKELET
Dul 3 (%5,6) 2 (%3,8) 5 (%4,7)
SİSTEMİ AĞRISI VE YAŞAM KALİTESİ İLE İLİŞKİSİ
Sigara Evet 27 (%50) 20 (%37,7) 47 (%43,9) 0,201 İsa Cüce1, Sinem Kübra Konca1, Enes Veziroğlu1, Hüseyin Demir1,
Fahri Bayram2
Hayır 27 (%50) 33 (%62,3) 60 (%56,1) Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad, Kayseri
1

Eğitim Yok 1 (%1,9) 0 (%0) 1 (%0,9) 0,671 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Ad, Endokrinoloji Ve Metabolizma
2

Hastalıkları Bd, Kayseri


Diğer 9 (%16,7) 4 (%7,5) 13 (%12,1)
İlkokul 25 (%46,3) 27 (%50,9) 52 (%48,6) Giriş: Akromegali, artmış büyüme hormonu(BH) ve IGF–1 salı-
Ortaokul 6 (%11,1) 6 (%11,3) 12 (%11,2) nımı ile karakterize nadir görülen kronik bir hastalıktır (1). Akro-
megali hastalarında yaşam kalitesinin normal popülasyona göre
Lise 10 (%18,5) 13 (%24,5) 23 (%21,5) daha düşük olduğu gösterilmiştir. Bu durum hastalığa ek olarak
Üniversite 3 (%5,6) 3 (%5,7) 6 (%5,6) hastalık süresi ve eşlik eden komorbiditeler ile ilişkilendirilmiştir.
Bu komorbiditelerin en önemlilerinden biri kas iskelet sistemi
Çalışma Ev hanımı 31 (%57,4) 33 (%62,3) 64 (%59,8) 0,705 komplikasyonlarıdır (2, 3). Ancak bu hastalarda kas-iskelet siste-
Emekli 2 (%3,7) 2 (%3,8) 4 (%3,7) mi ile ilişkili ağrının kapsamı ve yaşam kalitesi ile ilişkisi hakkında
araştırmalar kısıtlıdır. Bu nedenle çalışmamızda, akromegali has-
Öğrenci 0 (%0) 2 (%3,8) 2 (%1,9)
talarının kas-iskelet sistemi ağrılarını ve yaşam kalitesi ile ilişkisini
Part-time 5 (%9,3) 4 (%7,5) 9 (%8,4) araştırmayı amaçladık.
çalışan
Materyal ve Method: Bu çalışmaya Erciyes Üniversitesi, En-
Tam 16 (%29,6) 12 (%22,6) 28 (%26,2) dokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilimdalı başvuran akro-
zamanlı megali tanısı ile takipli hastalar alındı. Her hastaya demografik ve
çalışan hastalıkları ile ilişkili standart hasta değerlendirme formu doldu-
ruldu. Hastaların son bir hafta içindeki ağrılı kas-iskelet bölgelerini
Tablo 2. Gruplar arasında diğer ölçek düzeylerinin değerlendirilmesi belirlemek için Standardize Edilmiş İskandinav Kas-İskelet Siste-
Grup 1; (Min-Max)- Grup 2; (Min-Max)- Total; (Min-Max)- p mi Anketi (The Nordic Musculoskeletal Questionnaire-NMQ) için
(Mean±SD) (Mean±SD) (Mean±SD) oluşturulan vücut diyagramı kullanıldı (4). Ardından hastaların
ağrı lokalizasyonları NMQ anketine göre 9 bölgeyi (ayaklar-ayak
VAS (7-10)-(9,09±0,92 (9)) (5-9)-(7,60±0,91 (8)) (5-10)-(8,36±1,18 (8)) 0,000 bilekleri, dizler, uyluklar-kalçalar, eller-el bilekleri, dirsekler, omuz-
BÖİ (32-67)-(46,89±7,97) (32-62)-(43,74±7,18) (32-67)-(45,33±7,72) 0,034 lar, boyun, sırt ve bel) kapsayacak şekilde gruplandırıldı. Hasta-
ların son bir hafta içindeki ağrı şiddeti vizüel analog skala (VAS;

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


128 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

0-10) ile, yaşam kalitesi AcroQoL (Acromegaly Quality of Life) diz eklemindeki yapısal hasar Kellgren-Lawrence (KL) evreleme
anketi ile değerlendirildi. sistemine göre değerlendirildi. Grupların özellikleri karşılaştırıldı.
Bulgular: Araştırmaya 68 akromegali hastası (29 ‘u erkek, 39 OA grubunda BAE ile değişkenlerin ilişkisi Spearman korelasyon
kadın hasta; yaş ortalaması, 44,9±11,5 yıl ve hastalık süre- analizi ile araştırıldı. Bireysel düzeyde basınç hiperaljezisi varlığını
si 6.67±5,89 yıl) dahil edildi. Hastaların %82,4’ünün en az bir araştırmak için z transformasyondan yararlanıldı (2).
kas-iskelet sistemi bölgesinde ağrısı mevcuttu. En sık ağrı bölgele- Bulgular: OA grubunda BAE, hem ağrılı diz, hem bacak, hem de
ri el-el bilekleri (%36,8), dizler (%35,3) ve bel (%25) bölgesiydi. ağrısız önkolda kontrol grubundan düşük bulundu. RA grubunda
Kas-iskelet sistemi ağrısı olan hastalarda olmayanlara göre Ac- ise diz ve bacakta BAE kontrol grubundan düşüktü, önkolda ise
roQol skoru istatistiksel olarak anlamlı düşüktü (p=0,007). Ağrılı BAE rakamsal olarak kontrol grubundan düşük olsa da bu fark is-
kas-iskelet sistemi bölge sayısı ile VAS arasında pozitif, AcroQol tatistiksel olarak anlamlı değildi. Basınç hiperaljezisi, diz OA’lı has-
skoru arasında negatif korelasyon mevcuttu (sırasıyla r=0,555, talarda ağrılı dizde hastaların %43,5’unda, bacakta %27,4’ünde,
p<0,001 ve r=-0,394, p=0,001). önkolda %8,1’inde; RA’lı hastalarda ise ağrılı dizde hastaların
Sonuç: Bu çalışma, her beş akromegali hastasının dördünün en %37,5’unda, bacakta %25’inde, önkolda %9,4’ünde saptandı.
az bir kas-iskelet sistemi bölgesinde ağrısı olduğunu göstermiştir. OA ve RA gruplarında üç ölçüm bölgesinde de BAE değerleri ve
Ayrıca, hastalarda farklı bölgeleri içeren daha yaygın ağrı daha basınç hiperaljezisi sıklıkları benzer bulundu. CSI skorları ve CSI
yüksek ağrı şiddeti ve daha düşük yaşam kalitesi ile ilişkili gö- skoruna göre SS saptanan hasta sıklıkları da OA ve RA grupların-
zükmektedir. İleriki çalışmalar, bu hastalardaki mevcut kas-iskelet da benzer ve kontrol grubundan yüksekti. OA ve RA gruplarının
sistemi ağrılarının sebeplerine, özelliklerine ve tedavisine odak- BDI ve ISI skorları benzer ve kontrol grubundan yüksek bulundu.
lanmalıdır. OA grubunda üç bölgede de BAE ile yaş, VKİ, diz ağrı süresi,
KL evresi, VAS, BDI, ISI, PCS, CSI skorları arasında ilişki sap-
Anahtar kelimeler: Akromegali, Kas-iskelet Ağrısı, Yaşam kalitesi tanmadı. GCPS ile değerlendirilen kronik ağrı şiddeti ise, bacak
Kaynaklar ve önkol BAE ile zayıf negatif korelasyon gösterdi. GCPS total
1. Ben-Shlomo A, Sheppard MC, Stephens JM, et al. Clinical, quali- skoru ile değerlendirilen kronik ağrı ve disabilite düzeyi de ağrılı
ty of life, and economic value of acromegaly disease control. Pituitary. diz BAE değeri ile zayıf negatif yönde korele bulundu. Üç bölge
2011;14(3):284-94. BAE değerleri arasında orta- güçlü pozitif korelasyon mevcuttu.
2. Badia X, Webb SM, Prieto L, et al. Acromegaly Quality of Life Question-
naire (AcroQoL). Health Qual Life Outcomes. 2004;2:13. Sonuç: Çalışmamızın bulguları, OA ve RA gruplarında SS var-
3. Leães CGS, Fernandes MV, Alves L, et al. Assessment of Anthropometric lığını göstermektedir. Bireysel analiz ise OA ve RA hastalarının
and Physical Health Indicators before and after Pituitary Surgery in Pa- bir alt grubunda SS olduğunu göstermektedir. BAE değerleri, CSI
tients with Nonfunctioning Pituitary Adenomas, Acromegaly, and Cushing skorları ve hiperaljezi sıklıklarının bu iki hasta grubunda benzer
Disease. Indian J Endocrinol Metab. 2019;23(4):473-9.
olması, kronik eklem ağrısı durumunda ağrı duyarlılığında artışın
4. Kuorinka I, Jonsson B, Kilbom A, et al. Standardised Nordic Ques-
tionnaires for the Analysis of Musculoskeletal Symptoms. Appl Ergon. yapısal hasarın nedeni olan patolojiden bağımsız olduğunu dü-
1987;18(3):233-7. şündürebilir. Kronik süreçte devam eden şiddetli ağrı ve disabilite
bu alt grubu işaret edebilir.
Anahtar kelimeler: Diz osteoartriti, santral sensitizasyon, basınç ağrı
Ağrı eşiği, romatoid artrit

Kaynaklar
SS-005
1) Mayer TG, Neblett R, Cohen H, et al. The development and psycho-
KRONİK AĞRILI DİZ OSTEOARTRİTLİ HASTALARDA metric validation of the central sensitization inventory. Pain Pract.
2012;12(4):276-85.
SANTRAL SENSİTİZASYON: ROMATOİD ARTRİT VE 2) Rolke R, Magerl W, Campbell KA, et al. Quantitative sensory testing: a
SAĞLIKLI KONTROLLERLE KARŞILAŞTIRMA comprehensive protocol for clinical trials. Eur J Pain. 2006;10(1):77-88.

Hamide Özge Çizmeci, Safiye Tuncer


Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Ağrı
Amaç: Bu çalışmada, kronik semptomatik diz osteoartriti (OA) SS-006
olan hastalarda santral sensitizasyon (SS) varlığı ve SS ile ilişkili
özellikleri araştırmak ve bu grubu diz ağrılı romatoid artrit (RA) SERVİKAL DİSK HERNİASYONUNDA KURU
hastaları ve sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırmak amaçlandı. İĞNELEMENİN İNTERLAMİNAR EPİDURAL STEROİD
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya en az 6 aydır diz ağrısı olan 62 ENJEKSİYONU TEDAVİ SONUÇLARINA ETKİSİ
diz OA’lı ve 32 RA’lı hasta ile 31 sağlıklı kontrol dahil edildi. Katı- Günay Yolcu1, Canan Şanal Toprak1, Savaş Şencan2, Osman Hakan
lımcıların demografik ve klinik özellikleri (yaş, cinsiyet, vücut kit- Gündüz2
le indeksi (VKİ), semptom süresi, ek hastalıklar gibi) kaydedildi. 1
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve
Santral sensitizasyon, Santral Sensitizasyon Ölçeği (CSI) ve ba- Rehabilitasyon Anabilim Dalı
sınç ağrı eşiği (BAE) ölçümleri ile araştırıldı (1, 2). BAE ölçümleri 2
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve
ağrılı diz, bacak (ipsilateral tibialis anterior kası) ve ağrısız uzak Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Algoloji Bilim Dalı
noktadan (kontralateral önkol) dijital algometre kullanılarak ya-
pıldı. Son bir haftadaki ağrı düzeyi tüm gruplarda görsel analog Amaç: Servikal disk herniasyonu kronik boyun ağrısının önde
skala (VAS) ile değerlendirilirken, OA ve RA gruplarına ayrıca ağrı gelen sebeplerindendir (1). Konservatif tedaviye yanıt verme-
ve fonksiyonel durum değerlendirimi için Derecelendirilmiş Kro- yen hastalarda servikal interlaminar epidural steroid enjeksiyonu
nik Ağrı Skalası (GCPS) uygulandı. Kronik ağrıya eşlik edebile- (ILESI) başarıyla uygulanabilmektedir (2). Servikal disk hernias-
cek psikososyal özellikleri araştırmak amacıyla, depresyon semp- yonlu hastalarda boyun ve skapular bölge kaslarında aktif tetik
tomları için Beck Depresyon Envanteri (BDI), uyku durumu için noktalar sıklıkla tespit edilmekte ve ağrının yol açtığı disabiliteyi
Uykusuzluk Şiddeti İndeksi (ISI), ağrı katastrofizasyonu için Ağrı artırabilmektedir (3). Bu çalışmamızda servikal disk herniasyo-
Katastrofizasyon Skalası (PCS) ölçekleri uygulandı. OA grubunda

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


129 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

nuna bağlı kronik boyun ağrısı olan hastalarda, eşlik eden tetik Myofasiyal ağrı sendromu, kas içi tetik noktalarla karakterize, akut
noktalara yönelik uygulanan kuru iğneleme tedavisinin servikal ve kronik ağrılı hastalarda altta yatan patolojiye sıklıkla eşlik eden
epidural steroid enjeksiyonu tedavi sonuçları üzerine olan etkisini bir durumdur (3). Kronik boyun ağrısına yol açan birçok etiyoloji-
araştırmayı planladık. de altta yatan myofasiyal tetik noktalar bulunmakta, ağrıya sebep
Gereç ve Yöntem: Prospektif, randomize kontrollü olarak dizayn olabilmekte ve bazı durumlarda ağrının etiyolojisinde ana faktör
edilen çalışmamızda servikal disk herniasyonuna bağlı kronik bo- olarak karşımıza çıkabilmektedir. Myofasiyal ağrı sendromu teda-
yun ağrısı olup konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalardan visinde egzersiz programı, analjezik ve miyorelaksan medikasyon-
epidural enjeksiyon planlananlarda boyun, periskapular bölge ve lar, iskemik kompresyon, masaj, soğuk uygulama, kuru iğneleme
ekstremitelere yönelik ayrıntılı tetik nokta muayenesi yapıldı. Aktif ve lokal anestezik enjeksiyonu gibi çeşitli yöntemler kullanılabil-
tetik nokta saptanan hastalar randomize olarak 3 gruba ayrıldı: mektedir. Kuru iğnelemeye kolay uygulanabilir olması açısından
Servikal interlaminar epidural steroid enjeksiyonu+kuru iğnele- günlük pratikte sıklıkla başvurulmakta ve yapılan çalışmalarda
me grubu (İLESİ+Kİ), servikal epidural steroid enjeksiyonu+s- ağrı ve disabilite üzerine etkili sonuçlar bildirilmektedir (4).
ham kuru iğneleme grubu (İLESİ+sham) ve sadece epidural en- Servikal disk herniasyonlu hastalarda aktif tetik noktaların tablo-
jeksiyon uygulanan grup (İLESİ). İLESİ tek seans, kuru iğneleme ya sıklıkla eşlik ettiği ve ağrı şiddetini artırdığı bilinmesi rağmen şu
ve sham uygulama birer hafta arayla 3 seans şeklinde uygulandı. ana dek literatürde tetik noktalara yönelik uygulanacak tedavinin
Ağrı şiddeti Numerical Rating Scale (NRS), disabilite Boyun Di- servikal İLESİ sonuçlarına etkisi hakkında araştırma yapılmamış-
sabilite Sorgulama Anketi (BDSA), nöropatik ağrı varlığı 4 soru tır. Bu çalışmamızda servikal disk herniasyonuna bağlı kronik
nöropatik ağrı anketi (DN-4), santral sensitizasyon varlığı Santral boyun ağrısı olan hastalarda, eşlik eden tetik noktalara yönelik
Sensitizasyon Ölçeği (SSÖ), duygudurum değerlendirmesi Beck uygulanan kuru iğneleme tedavisinin servikal İLESİ tedavi sonuç-
Depresyon Ölçeği (BDÖ), yaşam kalitesi Kısa Form-12 (SF-12) ile ları üzerine olan etkisini araştırmayı planladık.
değerlendirildi. Tetik noktalara yönelik algometre ile basınç-ağrı Yöntem-Gereçler
eşiği ölçümü yapıldı. Tüm değerlendirmeler işlem öncesi, ILESI
Prospektif, randomize kontrollü olarak dizayn edilen çalışma-
sonrası 3.hafta ve 3.ayda yapıldı.
mızda servikal disk herniasyonuna bağlı kronik boyun ağrısı
Bulgular: Her grupta 14 hasta olmak üzere 42 hasta değerlen- olup konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalardan epidural
dirmeye alındı. Hastaların demografik verileri ve başlangıç klinik enjeksiyon planlananlarda boyun, periskapular bölge ve ekstre-
değerleri açısından gruplar arasında anlamlı farklılık gözlenmedi mitelere yönelik ayrıntılı tetik nokta muayenesi yapıldı. Aktif-la-
(tablo 1). Primer sonlanım ölçütü olarak her 3 grubun NRS skor- tent tetik nokta ayrımında spontan ağrı ve muayene esnasında
larında 3.hafta ve 3.ayda anlamlı düşüş gözlenirken ILESI+Kİ ortaya çıkarılan ağrı paterninin hasta tarafından tanınır olması
grubunda ağrı skorundaki bu düşüş diğer iki gruba kıyasla anlamlı kriterleri kullanıldı. Daha önceden boyun bölgesine yönelik cer-
olarak daha belirgin saptandı (tablo 2). SSÖ değerlendirmesinde rahi ya da girişimsel algolojik işlem yapılanlar, kuru iğne ya da
her 3 grupta da anlamlı değişim gözlenmezken basınç-ağrı eşiği akupunktur uygulaması yapılmış hastalar, ek kas-iskelet sistemi
değerinde sadece ILESI+Kİ grubunda anlamlı yükselme görül- patolojisi olanlar, koagülopati, aktif enfeksiyon, malignite bulgusu
dü. BDSA, BDÖ, SF-12 skorlarında ve DN-4’e göre nöropatik olanlar ile gebe ve emzirme döneminde olan hastalar çalışmaya
ağrı varlığı saptanan hasta sayısında her 3 grupta anlamlı iyileş- dahil edilmedi. Ayrıntılı fizik muayene sonucunda aktif tetik nok-
me saptanırken gruplar arası karşılaştırmada sadece SF-12 fizik- ta saptanan hastalar randomize olarak 3 gruba ayrıldı: Servikal
sel skorundaki değişim ILESI+Kİ grubunda anlamlı olarak daha interlaminar epidural steroid enjeksiyonu+kuru iğneleme grubu
yüksekti (p=0,02; p=0,002). (İLESİ+Kİ), servikal epidural steroid enjeksiyonu+sham kuru
Sonuç: Devam etmekte olan çalışmamızın ön sonuçlarına göre iğneleme grubu (İLESİ+sham) ve sadece epidural enjeksiyon uy-
servikal epidural steroid enjeksiyonuna ek olarak aktif tetik nok- gulanan grup (İLESİ). Çalışmaya katılan tüm hastalardan onam
talara uygulanan kuru iğneleme tedavisinin ağrı şiddeti, ağrı eşiği alındı.
ve yaşam kalitesi üzerine olumlu etkilerinin olduğu saptanmıştır. İLESİ tek seans olarak antiseptik koşullar altında ve fluoroskopi
Servikal disk herniasyonuna bağlı kronik boyun ağrısı olup epi- eşliğinde uygulandı. C7-T1 aralığı görüntülenerek semptomatik
dural steroid enjeksiyonu planlanan hastalarda eşlik edebilecek tarafa uygun olarak paramedian/median yaklaşımla girildi. Di-
myofasiyal ağrı komponenti yönünden ayrıntılı tetik nokta mua- renç kaybı tekniği yardımıyla iğnenin epidural aralıkta olduğu
yenesinin yapılması ve tespit edilen aktif tetik noktalara kuru iğ- anlaşıldıktan sonra kontrast madde verilerek kontrol sağlandı. İğ-
neleme tedavisinin uygulanması ILESI tedavi sonuçlarını olumlu nenin doğru yerde olduğu kontrol edildikten sonra steroid, lokal
etkilemektedir. Kronik boyun ağrısı oluşumunda rol oynayan olası anestezik ve serum fizyolojik karışımı verildi.
tüm patolojilerin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve buna yönelik
Kuru iğneleme ve sham uygulama ise aktif tetik noktalara yönelik
multimodal tedavi seçeneklerinin planlanması optimal tedavi so-
yapılmış olup ilk seans ILESI ile aynı gün olmak üzere birer hafta
nuçları açısından önem arz etmektedir.
arayla 3 seans şeklinde uygulandı. İlgili bölge antiseptik solüsyon
Olgu ile silindikten sonra fast-in/fast-out tekniğiyle hızlı manevralar al-
Kronik boyun ağrısı, yaşam boyu prevalans açısından kronik ağ- tında uygulandı. Sham uygulamada künt uç kullanıldı ve cilde
rılı durumlar arasında ilk beş içerisinde yer almakta olup sebep penetrasyon yapılmadı. İşlem sonrasında hemostazın sağlanması
olduğu dizabilite ve sosyoekonomik etkileri nedeniyle önem arz için ilgiyi bölgeye kompresyon uygulandı.
etmektedir (1). Akut boyun ağrısı atakları sıklıkla spontan olarak Hastalara yukarıda uygulanan işlemlerden önce demografik veri-
gerilemekle birlikte, vakaların üçte birinden fazlası 1 yıl içerisinde ler, fizik muayene bulguları, özgeçmiş ve soygeçmiş bilgileri sor-
tekrar atak yaşamakta ve sonrasında kronik hale dönüşmektedir. gulandı. Tetik nokta sayısı ve bulundukları kaslar kaydedildi. Ağrı
Etiyolojide birçok faktör rol oynamakta ve servikal disk hernias- diyagramı yoluyla ağrı ve duysal semptomların yayılım paternle-
yonu kronik boyun ağrısının önde gelen sebeplerinden biri ola- rini çizmeleri istendi. Hastalara ek olarak çeşitli ölçekler doldurul-
rak karşımıza çıkmaktadır. Servikal disk herniasyonunda uygun du. Ağrı şiddeti Numerical Rating Scale (NRS), disabilite Boyun
koşullarda ilk basamak olarak konservatif tedavi seçeneklerine Disabilite Sorgulama Anketi (BDSA), nöropatik ağrı varlığı 4 soru
başvurulmakta, yeterli tedavi yanıtı alınamayan hastalarda ser- nöropatik ağrı anketi (DN-4), santral sensitizasyon varlığı Santral
vikal interlaminar epidural steroid enjeksiyonu (İLESİ) başarıyla Sensitizasyon Ölçeği (SSÖ), duygudurum değerlendirmesi Beck
uygulanabilmektedir (2). Depresyon Ölçeği (BDÖ), yaşam kalitesi Kısa Form-12 (SF-12) ile

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


130 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

değerlendirildi. Tetik noktalara yönelik algometre ile basınç-ağrı Ağrı duyarlılığına yönelik basınç-ağrı eşiği değerlendirmesinde
eşiği ölçümü yapıldı. Tüm değerlendirmeler işlem öncesi, ILESI her üç grupta yükselme gözlenirken sadece ILESI+Kİ grubunda
sonrası 3.hafta ve 3.ayda yapıldı. bu yükselme anlamlı derecede saptanmıştır. Boyun ağrısının kro-
NRS skoru ve takiplerde tetik nokta sayılarındaki değişim primer nikleşmesi ve myofasiyal tetik nokta patogenezinde periferik ve
sonlanım; ağrı-basınç eşiği değerleri, DN-4 skoruna göre nöropa- santral sensitizasyon önemli rol oynamaktadır. ILESI esnasında
tik ağrı varlığı saptanan hasta sayısı, Santral Sensitizasyon Ölçe- verilen steroid ve lokal anestezik maddelerin ağrının periferik ve
ği skoruna göre sensitizasyon varlığı saptanan hasta sayısı, Beck santral iletimi ile sensitizasyon sürecinin engellenmesinde olumlu
Depresyon Ölçeği skoru, Boyun Özürlülük Sorgulama Anketi etki ettiği bilinmektedir (8). Ek olarak kuru iğnelemenin segmental
skoru, SF-12 Yaşam Kalitesi ölçeği skorundaki değişim sekonder antinosiseptif etki gösterdiği, endojen opioidler ve inen ağrı yolak-
sonlanım noktaları olarak belirlenmiştir. larının da devreye girmesiyle ağrının periferik ve santral iletimini
modüle ettiği bilinmektedir (9). Kronik ağrı gelişimi ve myofasiyal
Bulgular
tetik nokta oluşumunun patofizyolojik mekanizmaları aydınlatıl-
Başlangıç değerlendirmesinde servikal disk herniasyonlu 64 has- dıkça uygulanan tedavilerin etkileri daha net anlaşılacaktır.
tadan 42 hastada (%65.6) aktif tetik nokta saptandı. Hastalar her
Çalışmamızın kısıtlı yönlerinden bahsedecek olursak sınırlı sayıda
grupta 14 hasta olmak üzere üç gruba ayrıldı. Hastaların demogra-
katılımcı içermesi, myofasiyal ağrı sendromuna yönelik uluslara-
fik verileri ve başlangıç klinik değerleri açısından gruplar arasında
rası kabul görmüş tanı kriterlerinin bulunmayışı, etkinliği kesin
anlamlı farklılık gözlenmedi (tablo 1). Her 3 grubun NRS skorla-
olarak belirlenmiş sham uygulamanın olmayışı sayılabilir. Güçlü
rında 3.hafta ve 3.ayda anlamlı düşüş gözlenirken ILESI+Kİ gru-
yönlerini ise tetik nokta değerlendirmelerinin ve kuru iğneleme
bunda ağrı skorundaki bu düşüş diğer iki gruba kıyasla anlamlı
uygulamasının deneyimli klinisyen tarafından uygulanması ve te-
olarak daha belirgin saptandı (tablo 2). Aktif tetik nokta sayısında
davi sonuçlarının çok yönlü değerlendirilmesi olarak söyleyebili-
her 3 grupta 3.hafta ve 3.ay değerlendirmelerinde başlangıca göre
riz. Gelecekte daha yüksek katılımcı sayısı ve etkin sham yöntemi
anlamlı düşüş gözlendi. SSÖ değerlendirmesinde her 3 grupta da
uygulayarak yeni çalışmaların yapılması, myofasiyal tetik noktalar
anlamlı değişim gözlenmezken basınç-ağrı eşiği değerinde sadece
ile altta yatan primer hastalık arasındaki karşılıklı ilişkiyi ve opti-
ILESI+Kİ grubunda anlamlı yükselme görüldü. BDSA, BDÖ, SF-
mal tedavi seçeneğini daha iyi ortaya çıkarmamızı sağlayacaktır.
12 skorlarında ve DN-4’e göre nöropatik ağrı varlığı saptanan has-
ta sayısında her 3 grupta anlamlı iyileşme saptanırken gruplar arası Sonuçlar
karşılaştırmada sadece SF-12 fiziksel skorundaki değişim ILESI+Kİ Devam etmekte olan çalışmamızın ön sonuçlarına göre servikal
grubunda anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,02; p=0,002). Yan epidural steroid enjeksiyonuna ek olarak aktif tetik noktalara
etki profili açısından kuru iğne, sham uygulama ve İLESİ esnasında uygulanan kuru iğneleme tedavisinin ağrı şiddeti, ağrı eşiği ve
major yan etkiye rastlanmamış olup İLESİ sonrası 4 hastada baş yaşam kalitesi üzerine olumlu etkilerinin olduğu saptanmıştır.
dönmesi, 2 hastada bulantı; kuru iğneleme sonrası ise 12 hastada Servikal disk herniasyonuna bağlı kronik boyun ağrısı olup epi-
uygulama esnasında ağrı ve lokal kızarıklıkla karşılaşılmış olup göz- dural steroid enjeksiyonu planlanan hastalarda eşlik edebilecek
lem sonrası kısa sürede yan etkiler gerilemiştir. myofasiyal ağrı komponenti yönünden ayrıntılı tetik nokta mua-
Tartışma yenesinin yapılması ve tespit edilen aktif tetik noktalara kuru iğ-
neleme tedavisinin uygulanması İLESİ tedavi sonuçlarını olumlu
Servikal disk herniasyonuna sıklıkla myofasiyal tetik noktaların
etkilemektedir. Kronik boyun ağrısı oluşumunda rol oynayan olası
eşlik ettiği bilinmesine rağmen tetik noktalara yönelik uygulanan
tüm patolojilerin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve buna yönelik
tedavinin disk herniasyonuna yönelik uygulanan tedavi sonuç-
multimodal tedavi seçeneklerinin planlanması optimal tedavi so-
larına etkisine yönelik literatürde çok sınırlı veri bulunmaktadır.
nuçları açısından önem arz etmektedir.
Bu çalışmamızın ön sonuçlarına göre literatürde ilk olarak tetik
noktalara uygulanan kuru iğnelemenin servikal İLESİ sonucuna Kaynaklar
olumlu etki ettiğini göstermiş olduk. 1. Cohen SP, Hooten WM. Advances in the diagnosis and management of
Servikal radikülopatili hastalarda yapılan bir çalışmada hastaların neck pain. BMJ. 2017 Aug 14;358:j3221.
%51.2’sinde aktif tetik nokta saptanmış olup en sık levator skapu- 2. Manchikanti L, Nampiaparampil DE, Candido KD, Bakshi S, Grider JS,
Falco FJ, Sehgal N, Hirsch JA. Do cervical epidural injections provide
la kasında tespit edilmiştir (5). Hasta grubunun birebir aynı olma- long-term relief in neck and upper extremity pain? A systematic review.
ması dışında bu çalışmada ekstremitelere yönelik değerlendirme Pain Physician. 2015 Jan-Feb;18(1):39-60.
yapılmamış olmasından dolayı bizim bulduğumuz tetik nokta sık- 3. Ribeiro DC, Belgrave A, Naden A, Fang H, Matthews P, Parshottam S.
lığından daha az oran tespit edilmiş olabileceğini düşünüyoruz. The prevalence of myofascial trigger points in neck and shoulder-related
disorders: a systematic review of the literature. BMC Musculoskelet Disord.
Bir başka çalışmada hassas nokta ve tetik nokta tek kavram ola-
2018 Jul 25;19(1):252.
rak ele alınmış; tek taraflı radikülopatisi bulunan hastalarda etkile- 4. Liu L, Huang QM, Liu QG, Ye G, Bo CZ, Chen MJ, Li P. Effectiveness of
nen tarafta daha çok hassas/tetik nokta tespit edilmiş ve dağılımın dry needling for myofascial trigger points associated with neck and shoul-
etkilenen kök ile uyumlu olduğu sonucuna varılmıştır (6). der pain: a systematic review and meta-analysis. Arch Phys Med Rehabil.
2015 May;96(5):944-55.
Literatürde birçok ağrıya yol açan hastalığın seyrinde sekonder 5. Sari H, Akarirmak U, Uludag M. Active myofascial trigger points might be
olarak tetik noktaların ortaya çıkabileceği ya da aktifleşebilece- more frequent in patients with cervical radiculopathy. Eur J Phys Rehabil
ği; tetik noktaların da ortaya çıkardığı ek ağrı ve sensitizasyon Med. 2012 Jun;48(2):237-44.
nedeniyle primer hastalığın semptomatolojisini artırabileceği 6. Letchuman R, Gay RE, Shelerud RA, VanOstrand LA. Are tender points
associated with cervical radiculopathy? Arch Phys Med Rehabil. 2005
belirtilmiştir (7). Bizim çalışmamızda sadece İLESİ uygulanan Jul;86(7):1333-7.
hastalarda da aktif tetik nokta sayısının azalması literatürdeki bu 7. Vulfsons S, Minerbi A. The Case for Comorbid Myofascial Pain-A Qualita-
görüşü desteklemektedir. İLESİ’ye ek olarak eşlik eden aktif te- tive Review. Int J Environ Res Public Health. 2020 Jul 17;17(14):5188.
tik noktalara yönelik kuru iğneleme sonucu ağrıda daha belirgin 8. Shanthanna H, Busse J, Wang L, Kaushal A, Harsha P, Suzumura EA,
azalma saptanmıştır. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçları litera- Bhardwaj V, Zhou E, Couban R, Paul J, Bhandari M, Thabane L. Addi-
tion of corticosteroids to local anaesthetics for chronic non-cancer pain
türle birleştirdiğimizde sekonder tetik noktalarda primer hastalığın injections: a systematic review and meta-analysis of randomised controlled
tedavisinin ön planda olduğu; ancak eş zamanlı tetik noktalara trials. Br J Anaesth. 2020 Nov;125(5):779-801.
yönelik tedavi uygulaması sayesinde ağrı şiddetinde daha belirgin 9. Srbely JZ, Dickey JP, Lee D, Lowerison M. Dry needle stimulation of my-
azalma ve yaşam kalitesinde daha belirgin düzelme elde edilebile- ofascial trigger points evokes segmental anti-nociceptive effects. J Rehabil
Med. 2010 May;42(5):463-8.
ceği sonucuna varabiliriz.
Anahtar kelimeler: boyun ağrısı, epidural enjeksiyon, tetik nokta

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


131 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Katılımcıların demografik verileri ve başlangıç klinik değerleri (min: yon ile ağrısı artmaktaydı. Numeric Rating Scale (NRS) 6 idi. Sol
minimum, max:maksimum, SS: standart sapma, NRS: numerical rating scale, DN4: 4 episakral bölge palpasyonunda 2x2 cm lik alanda lokalize ağrı,
soru nöropatik ağrı anketi, SSÖ: santral sensitizasyon ölçeği) sol trokanter bölgesine yayılmaktaydı. Büyük trokanter üzerinde
hassasiyet yoktu. Düz bacak kaldırma testi, fermoral germe testi,
ILESI+Kİ ILESI+sham ILESI p
priformis testi, sakroiliak testler, FABER ve FADIR testleri bilateral
Cinsiyet (Kadın/Erkek) 9 (%64)/5 (%36) 9 (%64)/5 (%36) 8 (%57)/6 (%43) 0,904 doğaldı, Nörolojik muayenesi doğaldı ve laboratuvar testlerinde
Yaş (min-max) 45,7 (36-60) 51,3 (39-67) 48,8 (32-73) 0,345
anlamlı bir sonuç saptanmadı.
Ayırıcı tanıdaki hastalıkların dışlanması amacıyla istenen Lomber
Boy (cm) (SS) 166,35 (7,84) 168,35 (6,57) 166,5 (5,76) 0,687
MRG, lomber X-Ray ve ENMG doğaldı. Yüzeyel USG ile fasya
Kilo (kg) (SS) 79,28 (12,65) 80,78 (17,2) 73,5 (7,07) 0,304 defekti üzerinden herniye episakral lipoma görüntülendi. Hastaya
Semptom süresi(ay) 12,28 (7,01) 10,64 (6,4) 14,78 (8,9) 0,354 1cc Lidokain enjeksiyon uygulandı, NRS skoru 6 dan 2 ye gerile-
(SS) di ve episakral lipoma tanısı doğrulandı. Tedavide nodül içine 2cc
lidokain ile birlikte 0,5 cc triamsinolon asetonid uygulandı. 1 ay
Pre-NRS (SS) 8,21 (1,36) 8,78 (0,97) 7,85 (1,4) 0,160 sonraki kontrolünde ağrılarında azalmanın devam ettiği görülen
Pre-DN4 (Var/Yok) 10 (%71)/4 8 (%57)/6 (%43) 7 (%50)/7 (%50) 0,501 hastanın NRS skoru 1 idi.
(%29) Sonuç olarak Episakral lipoma bel ve kalça ağrıları ayrıcı tanı-
Pre-SSÖ (Var/Yok) 6 (%43)/8 (%57) 4 (%29)/10 3 0,458 sında düşünülmesi gereken, toplumda sık görülmesine rağmen
(%71) (%21)/11(%79) sıklıkla gözden kaçırılan ve tanısı gecikebilen bir hastalıktır. Biz
de bu olguda episakral lipomanin tanı ve tedavi sürecinde neler
Tablo 2. Numerical Rating Scale (NRS) skorlarının grup içi ve gruplar arası yapılması gerektiğini, doğru tanı ve tedavi sonucunda hastanın
karşılaştırılması ağrılarında belirgin azalma sağlanarak yaşam kalitesinde belirgin
artış sağlanabileceğini ayrıca günlük pratikte bel veya kalça ağrısı
İşlem 3.hafta 3.ay İÖ&3.hafta p İÖ&3.ay olan hastalarda episakral lipomayı ayırıcı tanıda daha sık akla ge-
Öncesi değeri (%95 p değeri tirmemiz gerektiğini vurgulamak istedik.
(İÖ) CI) (%95 CI)
Anahtar kelimeler: Copeman Nodülü, Episakral Lipoma, Ultrason
NRS(ILESI+Kİ) 8,21 0,86 2,21 <0.01 (6,40- <0.01 kılavuzluğunda enjeksiyon
(1,36) (1,29) (1,37) 8,30) (5,18-6,82)
NRS(ILESI+sham) 8,78 2,79 4,29 <0.01 (5,21- <0.01
(0,97) (1,76) (2,52) 6,78) (3,11-5,89) Ağrı
NRS(ILESI) 7,85 2,93 4,79 <0.01 (3,98- <0.01
(1,4) (2,09) (2,52) 5,87) (1,95-4,19) SS-008

ILESI+Kİ&ILESI+sham p 0,016 0,045 GEBELİKLE İLİŞKİLİ BEL AĞRISI OLAN KADINLARDA


değeri (%95 CI) (-3,54- (-4,10- KİNEZYO BANTLAMANIN KISA DÖNEM ETKİLERİ:
-0,32) -0,04)
RANDOMİZE KONTROLLÜ ÇALIŞMA
ILESI+Kİ&ILESI p değeri <0,01 0,01
(%95 CI) (-3,68- (-4,60- Şeyhmus Kaplan1, Mahmut Alpaycı1, Erbil Karaman1, Orkun Çetin1,
-0,46) -0,54) Yasemin Özkan2, Server İlter1, Volkan Şah3,1, Hanım Güler Şahin1
1
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi
ILESI+sham&ILESI p değeri 0,97 0,82 2
Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi
(%95 CI) (-1,75- (-2,53- 3
Van Bölge Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1,47) 1,53)

Amaç: Bu çalışmanın amacı, gebelikle ilişkili bel ağrısı olan ka-


dınlarda lomber Kinezyo bantlamanın ağrı yoğunluğu ve özürlü-
Ağrı lük üzerine kısa dönemli etkilerini araştırmaktır.
SS-007 Gereç ve Yöntem: Gebelikle ilişkili bel ağrısı olan toplam 65
hasta rastgele olarak Kinezo bantlama (n = 33) veya kontrol (n
EPİSAKRAL LİPOMA - OLGU SUNUMU = 32) gruplarına ayrıldı. Müdahale grubu parasetamol ve Kinesio
bantlama ile tedavi edilirken, kontrol grubu ise sadece paraseta-
Mustafa Toprak, Nurullah Çelik, Levent Ediz, Murat Toprak, Server
mol aldı. Lomber fleksiyon pozisyonunda Kinezyo bantlama uy-
İlter
gulandı. Toplam dört adet I şekilli bant kullanıldı. Alan düzeltme
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
tekniği ile yatay olarak iki bant ve lomber omurganın her iki ya-
nına birer adet olmak üzere inhibisyon tekniği ile dikey olarak iki
Giriş-Amaç: Episakral Lipoma (Copeman Nodülü), süperfisiyal bant uygulandı. Bel ağrısı yoğunluğu, 10 cm’lik bir görsel analog
muskuler fasyadaki bir rüptür sonucu subkutan yağ dokunun her- ölçek (VAS) ile ölçüldü ve engelliliğin değerlendirilmesi için Ro-
niasyonudur. Episakral lipoma, bel ve kalça ağrısı ayırıcı tanısın- land-Morris Engellilik Anketi (RMDQ) kullanıldı.
da düşünülmesi gereken ve sıklıkla ihmal edilebilen bir hastalıktır. Bulgular: Ağrı yoğunluğu ve RMDQ skorları her iki grupta da 5.
Burada bel ve kalça ağrısı ile prezente olan bir episakral lipoma günde başlangıca kıyasla önemli ölçüde iyileşti. Tedavi etkisinin
olgusu sunulmuştur derecesi (başlangıçtan 5. güne değişim miktarı) göz önüne alındı-
62 Yaş kadın hasta, 2 aydır devam eden sol kalça ve lateral uy- ğında, Kinesio bantlama grubu, tüm sonuç ölçümlerinde kontrol
luk bölgesinde şiddetli ağrı şikayetiyle polikliniğimize başvurdu. grubundan önemli ölçüde üstündü (tümü için, p<0.001).
Özgeçmişinde morbid obezite ve bilateral alt ekstremitelerde Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, Kinesio bantlamanın gebelikle
lipödem dışında özellik yoktu. Ağrısı mekanik karakterdeydi. ilişkili bel ağrısının etkin kontrolünü sağlamak için ilave bir tedavi
Hastanın bel hareketleri açık, lomber lateral fleksiyon/ekstansi- yöntemi olarak kullanılabileceğini göstermektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


132 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Olgu 3. Kelle B, Güzel R, Sakallı H. The effect of Kinesio taping application for
acute non-specific low back pain: A randomized controlled clinical trial.
Bel ağrısı gebelikte yaygındır ve her üç gebenin ikisini etkiler (1). Clin Rehabil. 2016;30(10):997-1003.
Gebe olmayan bel ağrılı hastalarda Kinezyo bantlamanın etkile- 4. Luz MA, Júnior, Sousa MV, Neves LA, et al. Kinesio Taping® is not bet-
rini inceleyen çalışmalar bulunsa da [2-4], gebelerdeki bel ağrısı ter than placebo in reducing pain and disability in patients with chronic
üzerine bu uygulamanın etkisini araştıran çalışmalar kısıtlıdır. Et- non-specific low back pain: A randomized controlled trial. Braz J Phys
Ther. 2015;19(6):482–90.
kili olduğu gösterilirse, ilaç içermeyen bir yöntem olan Kinezyo 5. Küçükdeveci AA, Tennant A, Elhan AH, Niyazoglu H. Validation of the
bantlama, bu özelliğiyle gebelerde potansiyel bir tedavi şekli ola- Turkish version of the Roland-Morris Disability Questionnaire for use in
bilir. Bu çalışmanın amacı, Kinezyo bantlamanın gebelikteki bel low back pain. Spine (Phila Pa 1976) 2001;26(24):2738–43.
ağrısı üzerine etkisini incelemektir. 6. Kalinowski P, Krawulska A. Kinesio Taping vs. Placebo in Reducing Preg-
nancy-Related Low Back Pain: A CroSS-Over Study. Med Sci Monit.
Yöntem-Gereçler 2017;23:6114-6120.
Bel ağrılı 65 gebe iki gruba randomize edildi. Tüm katılımcılara 7. Mostafavifar M, Wertz J, Borchers J. A systematic review of the effec-
tiveness of kinesio taping for musculoskeletal injury. Phys Sportsmed.
5 gün süreyle parasetamol (Parol®, Atabay, Türkiye) 1500 mg 2012;40:33–40.
/ gün verildi. Bu sürede kontrol grubuna ek tedavi verimezken, 8. Williams S, Whatman C, Hume PA, Sheerin K. Kinesio taping in treatment
müdahale grubu ek olarak Kinezyo bantlama tedavisi aldı. Kines- and prevention of sports injuries: A meta-analysis of the evidence for its
yo bantlama, lomber fleksiyon maksimum noktasında iken uygu- effectiveness. Sports Med. 2012;42(2):153–64.
landı. 5 cm genişliğinde ve 0.5 mm kalınlığında dört adet I-şekilli Anahtar kelimeler: bel ağrısı, gebelik, kinezyo bant
Kinezyo bant (Kinesio tape®, Libor, Türkiye) kullanıldı. Lomber
omurganın her iki yanında birer tane olmak üzere iki bant, inhi- Tablo 1. Tedavi gruplarının ağrı ve fonksiyon değişimleri
bisyon tekniği ile arka iliak krestten onikinci kaburga bölgesine
Kinezyoteyp (n=33) Kontrol (n=32) P1
dikey olarak uygulandı. Kalan iki bant alan düzeltme tekniği ile
lomber omurgaya yatay olarak uygulandı. Başlangıçta ve 5. gün- VAS
de Vizüel Analog Skala (VAS) ve Roland-Morris Disability Questi- Başlangıçta 7.6±1.5 7.3±1.1 0.357
onnaire (RMDQ) (5) kullanılarak değerlendirme yapıldı.
5. günde 1.4±2.0 3.3±1.7
Bulgular
Fark 6.2±2.1 4.0±1.5 <0.001
VAS ve RMDQ skorları her iki grupta da, 5. günde başlangıca
kıyasla anlamlı olarak düzeldi. Tedavi etkisinin derecesi (başlan- P2 <0.001 <0.001
gıçtan 5. güne değişim miktarı) göz önüne alındığında, Kinezyo
RMDQ
bantlama grubu, tüm skorlarda kontrol grubundan önemli ölçüde
üstündü (tümü için, p<0.001) (Tablo 1). Başlangıçta 13.4±3.8 15.0±3.6 0.085
Tartışma 5. günde 3.9±3.0 7.8±3.0
Bu tek kör, randomize, kontrollü çalışmanın sonuçlarına göre, Gelişme % 70.3±22.8 48.5±14.3 <0.001
parasetamolün klasik analjezik tedavisine eklenen Kinezyo bant-
P2 <0.001 <0.001
lama, gebelikte bel ağrısının tedavisinde ağrı ve sakatlığın iyileş-
tirilmesinde tek başına parasetamol tedavisinden daha etkilidir. 5
günlük kinezyo bantlama gebe kadınlar tarafından iyi tolere edildi
ve hiçbir ciddi yan etki görülmedi. Ağrı
Gebelikte bel ağrısı yaygındır ve her üç gebenin ikisini etkiler (1).
SS-009
Gebe olmayan bel ağrılı hastalarda Kinezyo bantlamanın etki-
lerini inceleyen çalışmalar çelişkili sonuçlar sunmaktadır [2-4]. NÖROPATİK AĞRI NEDENİYLE GABAPENTİNOİD
Gebelerdeki bel ağrısı üzerine bu uygulamanın etkisini araştıran İLAÇ KULLANAN HASTALARIN İLACI KÖTÜYE
çalışmalar ise kısıtlıdır. Kalinowski ve ark. (6) plasebo kontrollü
çalışmalarında Kinezyo bantlamanın gebelerdeki bel ağrısında KULLANIM POTANSİYELLERİNİN ARAŞTIRILMASI
plasebodan üstün olduğunu bildirdiler. Zeynep Kılıç, Ezgi Aydın Özaslan
Hastaların ve klinisyenlerin gebelik sırasında farmakolojik tedavi- Ankara Şehir Hastanesi
den kaçınma eğiliminde oldukları göz önüne alındığında, ilaçsız
ve güvenli bir alternatif olan Kinezyo bantlama, gebelikteki bel Amaç: Gabapentinoidler (pregabalin ve gabapentin) orijinal ola-
ağrısının tedavisinde güvenli ve etkili bir seçenek olarak görün- rak antikonvülsan olarak geliştirilmiş olmakla birlikte günümüzde
mektedir. fiziksel tıp ve rehabilitasyon (FTR) kliniklerinde fibromiyalji, radi-
Gebelikle ilişkili bel ağrısı olan hastalarda ağrı ve özürlülüğe karşı külopati, polinöropati gibi bir çok klinik durumda görülen nöro-
Kinezyo bantlama uygulamasının etkinliği, lumbosakral yapıların patik ağrıda etkinliği kanıtlanmış ilaçlar olarak gittikçe artan oran-
desteklenmesi ve stabilitenin artırılması, paraspinal stresin azal- da reçete edilmektedir. Gabapentinoidler, her ne kadar terapötik
tılması ve bağ dokularının uyarılması yoluyla ağrının giderilmesi dozlarda düşük bağımlılık potansiyeline sahip olsalar da bu ilaçla-
yoluyla olabilir (4,7,8). rın kötüye kullanım sonucu geleneksel eğlence amaçlı ilaçlarınki-
Sonuçlar ne benzer öforik ve dissosiyatif etkilere ulaşmak için suistimal edi-
lebildikleri literatürde bildirilmiştir (1,2). Yapılan bir derlemede,
Bu çalışmanın sonuçları, Kinezyo bantlamanın gebelikle ilişkili bel
gabapentinoidlerin yanlış veya kötüye kullanım prevalansı reçete
ağrısının etkin kontrolünü sağlamak için ilave bir tedavi yöntemi
yazılmış bireyler arasında %40-65, opioid kötüye kullanımı olan
olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
bireylerde %15-22, genel popülasyonda %1 olarak gösterilmiştir
Kaynaklar (3). Bu çalışmada, fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniklerimize
1. Liddle SD, Pennick V. Interventions for preventing and treating low-
başvuran ve nöropatik ağrı nedeniyle gabapentinoid kullanmakta
back and pelvic pain during pregnancy. Cochrane Database Syst Rev. olan hastalarımızın ilacı kötüye kullanım potansiyellerini belirle-
2015;9:CD001139. meyi amaçladık.
2. Kachanathu SJ, Alenazi AM, Seif HE, et al. Comparison between kinesio
taping and a traditional physical therapy program in treatment of nonspe-
cific low back pain. J Phys Ther Sci. 2014;26(8):1185–88.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


133 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Gereç-Yöntem: FTR polikliniğine başvuran ve 6 aydan uzun nin bir kısmının zedelenmesi, fonksiyonunun bozulması veya
süre gabapentinoid ilaç kullanmakta olan 18 yaş üzeri 58 hasta uyarılabilirliğinin değişmesi ile ilgili bir ağrıdır. Genellikle allodini
çalışmaya dahil edildi. İletişim kurulamayan, ilacı ne kadar sü- (normalde ağrı oluşturmayacak bir uyaranın ağrıya neden olma-
redir ve hangi dozda kullandığına dair bilgileri yetersiz düzeyde sı) veya hiperaljezi (ağrıya sürekli ve abartılı yanıt) gibi anormal
olan hastalar çalışmaya alınmadı. Hastaların demografik ve kli- duyusal işaretlerle kendisini gösterir. Batıcı, yanıcı, sıkıcı, keskin
nik özellikleri (tanı, ilaç kullanım süresi, kullanılan ilaç dozu, ilaç veya elektrik çarpar şekilde ortaya çıkabilir. Hayat kalitesini ve
raporu, ilaç yan etkileri vb.) kaydedildi. Depresyon ve anksiyete hastanın ruh halini etkileyen bir ağrıdır. Travma, kompresyon,
değerlendirmesi amacıyla Beck Depresyon ve Beck Anksiyete Öl- iskemik hasar, infeksiyon, tümör invazyonu ve ilaçlar nöropatik
çekleri kullanıldı. Hastaların ilaçla ilgili terapötik kullanım, yanlış ağrı sendromuna neden olabilirler.
kullanım, kötüye kullanım ve müptelalık durumları; MedDRA’nın Covid-19, merkezi ve periferik sinir sistemi de dahil olmak üzere
(Dünya Sağlık Örgütü tarafından standardize edilmiş olan ter- çeşitli organları etkileyebilecek yaygın bir patolojidir, Covid-19’un
minolojik tanımlama ölçütü- Medical Dictionary for Regulatory en yaygın belirtilerinden biri ağrıdır. Kas ağrısı, eklem ağrısı, baş
Activities -MedDRA) belirlemiş olduğu tanımlama ve sınıflandır- ağrısı ve karın ağrısı en sık bildirilen tiplerdir. Covid-19 sonrası
ma sistemine göre belirlendi (Türkiye Farmakovijilans Merkezi de nöropatik ağrı daha az sıklıkla görülmüştür.
MedDRA’yı kullanmaktadır).
Ülkemizde Covid-19 hastalığının vücutta oluşturduğu ağrı böl-
Bulgular: Çalışmaya katılan 58 hastanın 31’i kadın 27’si erkekti. gelerini ve nöropatik ağrının sıklığını araştıran çalışmalar henüz
Yaş ortalaması 56,28±15,25 (min-max: 22-83) idi. %52’si ilköğ- yapılmamıştır. Bu çalışmada Covid-19 geçirmiş hastalarda post
retim, %45’i ortaöğretim, %3’ü üniversite mezunuydu. %17’si covid dönemde devam eden ağrılarda nöropatik ağrı sıklığını be-
yalnız yaşamakta, %62’sinin sistemik hastalığı bulunmaktaydı. lirlemeyi amaçladık.
%40’ı sigara, %10’u alkol, %31’i antidepresan/anksiyolitik kullan-
Yöntem-Gereçler
maktaydı. Pregabalin dozu ort±SD= 315±146,20 mg/gün, min-
max=75-600 mg/gün, gabapentin dozu ort±SD=1200±528,20 Çalışmaya 18-90 yaş aralığında Covid-19 geçiren (pozitif PCR
mg/gün, min-max=600-2400 mg/gün’dü. Pregabalin kullanım test sonucu olan) 40 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan hasta-
süresi ort±SD= 27,56±28,40 ay, min-max=6-120 ay med=18 ların demografik verileri kaydedildi. Aktif dönemdeki Covid-19
ay, gabapentin kullanım süresi ort±SD=20,71±22,02 ay, min- hastalık semptomları, şiddeti ve tedavisi ile ilgili bilgiler sorgu-
max=6-84 ay, med=12 ay idi. %45’i doz azaltmayı, %33’ü ilacı landı. Hastaların Covid-19 hastalığının aktif döneminde, son 1
bırakmayı denemişti. %28’inde kötüye kullanım/müptelalık bu- ay içinde ve son 1 haftadaki ağrı şikayetleri visual analog skala
lunmaktaydı. Hastalarımızı cinsiyet açısından iki gruba ayırdığı- (VAS) skoru ile 10 puan üzerinden sorgulandı. Hastaların kas is-
mızda, her iki grup demografik özellikler ve MedDRA sınıflaması kelet sistemi ağrılarını sorgulamak amacıyla “Genişletilmiş Nordic
açısından benzerdi. MedDRA sınıflaması ile yaş arasında negatif Kas İskelet Sistemi Anketi (GNKİSA)”; kas iskelet sistemi içinde
anlamlı ilişki, pregabalin dozu, gabapentin dozu ve Beck depres- olan ağrıların nöropatik komponentini araştırmak amacıyla ise
yon skoru ile arasında pozitif anlamlı ilişki saptandı (p<0,05). LANSS nöropatik ağrı anketi ve Pain-Detect nöropatik ağrı an-
MedDRA sınıflamasının eğitim durumu, şikayet süresi ve Beck ketleri kullanıldı.
anksiyete skoru ile ilişkisi bulunmadı. Bulgular
Sonuç: Nöropatik ağrı tedavisinde sıklıkla kullandığımız ga- Çalışmaya katılan 40 hastanın (16 kadın/24 erkek) yaş ortala-
bapentinoid ilaçların az da olsa kötüye kullanım ve müptelalık maları 36.1±11.8 yıldı (min-max; 21-68 yaş). Covid-19 son-
potansiyeli mevcuttur. Kötüye kullanım ve müptelalık, ilaç dozu rası geçen süre 4.8±1.8 ay (min 15 gün-max 11 ay) idi. Aktif
ve depresyonla ilişkili bulunmuştur. Bu ilaçlar uygun hastalarda, Covid-19 enfeksiyonu sırasında hastaların ortalama VAS değeri
uygun dozlarda ve kontrollü reçete edilmelidir. 5.87±2.94; son 1 ay VAS değeri 1.8±1.01 son bir haftada VAS
Anahtar kelimeler: Nöropatik ağrı, gabapentinoid, kötüye kullanım, değeri 1.77±0.8 idi. Hastaların 2’si asemptomatik (%5) idi. Has-
müptelalık taların 20’si artralji (%50), 31’i miyalji (%72.5) yaşarken nöro-
lojik semptomlar arasında en sık tarif edilen baş ağrısı (%60) ve
Kaynaklar anosmi (%50) idi. GNKİSA değerlendirme anketine göre post-co-
1. Chiappini S, Schifano F. A Decade of Gabapentinoid Misuse: An Analysis vid döneminde halen en az bir bölgede ağrı tanımlayan 28 has-
of the European Medicines Agency’s ‘Suspected Adverse Drug Reactions’
ta (%70) vardı. Hastaların LANSS skoru 2,85±1,31; buna göre
Database. CNS Drugs. 2016;30(7):647-54.
2. Piskorska B, Miziak B, Czuczwar SJ, Borowicz KK. Safety issues around 2’sinde (%2.5) nöropatik ağrı saptanırken; Pain-Detect nöropatik
misuse of antiepileptics. Expert Opin Drug Saf. 2013;12(5):647-57. ağrı skoru 4.67±5.65; buna göre 2 hasta (%5) şüpheli nöropatik
3. Smith RV, Havens JR, Walsh SL. Gabapentin misuse, abuse and diver- ağrı komponentine sahipken 1 hasta (%2.5) kesin nöropatik ağrı
sion: a systematic review. Addiction. 2016;111(7):1160-74. tanısı aldı. Nöropatik ağrısı olan hastaların ise aktif Covid-19 en-
feksiyonu sırasında sık rastlanan nörolojik semptomlarının da var
olduğu tespit edildi.
Ağrı Tartışma
SS-010 Covid-19 dünya çapında hızla yayılan ve pek çok sistemik etkisi-
nin zamanla anlaşıldığı bir koronavirus enfeksiyonudur. Ağrı Co-
POST COVİD-19 HASTALARDA AĞRILARDA vid-19’un en sık semptomlarından biridir. Kas ağrısı, eklem ağrısı,
NÖROPATİK AĞRI SIKLIĞI, ÖN DEĞERLENDİRME baş ağrısı akut dönemde en sık saptanan ağrılardır. Post-covid
dönemde ise en sık görülen semptomlar yorgunluk, dispne ve kas
Emine Burcu Çomruk, Raikan Büyükavcı, Yüksel Ersoy iskelet sistemi ağrıları olarak sıralanmaktadır (1). Ağrı karakterleri
İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Malatya içinde periferik ağrılara ilave olarak nöropatik ağrı yakınmaları
klinisyenleri bu konuda araştırmaya sevk etmiştir. İnsan korona-
Giriş-Amaç: Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, virüslerinin nöroinvazif olduğu, muhtemelen yayılma için aksonal
gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, hastanın taşıma kullandığı bilinmektedir ve ensefalit, anosmi, akut flask pa-
geçmişteki deneyimleriyle ilgili, duysal, afektif ve hoş olmayan ralizi ve Guillan-Barré sendromu vakaları ile sık görülen nörolojik
bir duyudur. Nöropatik ağrı, periferik veya santral sinir sistemi- semptomlar ilişkilendirilmiştir (2). Nöropatik ağrı Covid-19’un
nörolojik bir tezahürü olarak anosmiden daha nadir olabilirken,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


134 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

bir gözlemsel olgu serisinde hastanede yatan COVID-19 hastala- grubundaki bireylere tedavi sonrası ve tedavi sonrası 3. ayda kli-
rının %2.3’ünde nöropatik ağrı bulundu (3). Henüz yayınlanan nik değerlendirme tedavi öncesinde is ek olarak servikal lordozite
büyük hasta grupları olmayıp olgu bildirimleri mevcuttur (4). açısı ölçümü, 2. klinisyen tarafından ultrason görüntüsü alma ve
Bizim olgu grubumuzda da değerlendirme anketine bağlı olarak kantitatif ultrasonografik değerlendirme işlemleri yinelendi. Bul-
değişen nöropatik ağrı oranı %2.5-5 arasında saptandı. gular: Hasta grubunda 63 birey, kontrol grubunda ise 20 birey ça-
Sonuçlar lışmayı tamamladı. Kontrol ve tedavi öncesi hasta grup arasında
ortalama blob sayısı, boyutu ve gri skala değeri parametreleri an-
Covid-19, merkezi ve periferik sinir sistemi dâhil olmak üzere çe-
lamlı derecede farklı bulunmuştur. Tedavi sonrası ortalama blob
şitli organları etkileyebilen yaygın bir patolojidir. Post-covid dö-
boyutu değeri sağda 30.84±5.00 ‘den 25.86±5.67’ye azalma
nemde en sık semptomlar; yorgunluk ve kas ağrısı olarak tanımla-
göstermiş, solda ise 31.70±5.51’den 28.085.53’ye azalma gös-
nırken nöropatik ağrı sıklığı da azımsanamaz düzeydedir. Bilinen
tererek bilateral anlamlı azalma (p<0.0005), blob sayısı yalnızca
nörolojik semptomlarla birlikte Covid-19 ile ilişkili post-covid
sol tarafta anlamlı düzeyde artış göstermiştir (p<0.01). Ortalama
dönemde nöropatik ağrının etiyolojisini ve sıklığını araştıran çalış-
gri skala değerleri ise anlamlı değişme göstermemiştir. 3. ayda ise
malar faydalı olacaktır.
bu parametrelerde anlamlı değişme gözlenmemiştir. Ağrı, dizabi-
Kaynaklar lite, hayat kalitesi ölçeği skorlarında tedavi öncesine göre, teda-
vi sonrası ve 3. ayda anlamlı değişmeler gözlenmiştir. Ortalama
1. Correia AO, Feitosa PWG, Moreira JLS et al. Neurological manifestations
ağrı skorları tedavi öncesinde 6.98±1.52 olup tedavi sonrasında
of COVID-19 and other coronaviruses: A systematic review. Neurol
4.24±2.58’e düşmüş, tedavi sonrası 3. ayda ise 4.44±2.52 ol-
Psychiatry Brain Res. 2020 Sep;37:27-32.
2. Mao L, Jin H, Wang M, Hu Y et al. Neurologic Manifestations of Hospi- muştur (p<0.0005). Servikal EHA değerleri, ortalama fleksiyon
talized Patients With Coronavirus Disease 2019 in Wuhan, China. JAMA açısı dışında tedavi öncesine göre yalnızca 3. ayda anlamlı artış
Neurol. 2020 Jun 1;77(6):683-690. göstermiş olup ortalama fleksiyon açısı tedavi sonrası ve 3. ayda
3. Feyzullah Aksan, Eric Andrew Nelson, Kristin A. S. A COVID-19 patient anlamlı artış göstermiştir.
with intense burning pain. Journal of NeuroVirology 2020;26:800–801.
Sonuç: Boyun ağrılı kadın hastalarda B-mod USG imajlarının
Anahtar kelimeler: Covid-19, Nöropatik ağrı kantitatif ultrasonografik analizi tetik nokta içeren ve içermeyen
kas dokularının ayrımında bize önemli bilgiler sağlamaktadır
Tablo 1. Hastaların post-covid dönem ağrı skorları
Anahtar kelimeler: miyofasyal ağrı sendromu, tetik nokta, kantitatif
Ort±SD Min-Max ultrasonografi, blob, gri skala
Yaş (yıl) 36.1±11.6 21-68
Post Covid-19 sonrası süre (ay) 4.87±1.86 0.5-11
Ağrı
Aktif Covid-19 VAS skoru 5.87±2.94 0-10
Son 1 ay VAS skoru 1.80±2.01 0-7 SS-012

Son 1 hafta VAS skoru 1.77±2.05 0-7 ANKİLOZAN SPONDİLİTTE D VİTAMİNİ


LANSS skoru 2.85±4.31 0-16 EKSİKLİĞİNİN KİNEZYOFOBİ ÜZERİNE ETKİSİ VAR
MIDIR?
Pain-Detect skoru 4.67±5.65 0-25
Elif Balevi Batur
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ftr Anabilim Dalı, Konya, Türkiye
Ağrı
Amaç: Ankilozan spondilitte (AS) hareketten kaçınma korkusu
SS-011 olarak bilinen kinezyofobi durumu sıklıkla görülebilmektedir ve
hastaların hayat kalitesini bozmaktadır. D vitamini eksikliğinin de
SERVİKAL MİYOFASYAL AĞRI SENDROMLU kinezyofobiye katkısı olduğu bilinmekle birlikte literatürde bu ko-
HASTALARIN TEDAVİYE YANITININ KANTİTATİF nuda yeterince yayın bulunmamaktadır. Bu nedenle çalışmamız-
ULTRASONOGRAFİK DEĞERLENDİRMESİ da ankilozan spondilitli hastalarda gelişen kinezyofobi üzerinde D
Mert Sancar1, Özge Keniş Coşkun2, Hakan Gündüz3, Dinesh vitamini eksikliğinin etkisini araştırmayı amaçladık.
Kumbhare4 Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya hastanemizin fizik tedavi po-
1
Nizip Devlet Hastanesi likliniğine başvuran ve modifiye New York kriterlerine göre AS
2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi tanısı alan 40 hasta ile 40 sağlıklı kontrol dahil edildi. Demografik
3
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi veriler kaydedilip hastaların detaylı fizik muayeneleri yapıldı. Ka-
4
Toronto University Faculty Of Medicine
tılımcıların serum 25-hidroksi vitamin D düzeyi hastane kayıtların-
dan elde edildi. Tüm katılımcılar Short form-36 (SF-36) ölçeği ve
Amaç: Miyofasyal ağrı sendromlu hastalarda, kantitatif ultraso- Tampa Kinezyofobi Skalası (TKS) ile değerlendirilerek korelasyon
nografi ile üst trapezius kasının doku kompozisyonu yapı ve inten- ve lineer regresyon analizleri yapıldı. Hastaların hastalık aktivitesi
site açısından karakterize etmek ve değerlendirilen parametrelerin Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAI) ile
konvensiyonel fizik tedavi ajanları ile değişimini değerlendirmek- ağrı durumları ise Vizüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirildi.
tir. Gereç ve Yöntem: Çalışma prospektif, kontrollü olarak plan- Bulgular: Hasta ve sağlıklı kontrollerin yaş, vücut kitle indeksi
landı. Katılımcıların VAS ağrı, EQ5D hayat kalitesi, BADİ disabilite (VKİ), cinsiyet ve serum 25-hidroksi vitamin D düzeyleri arasın-
ölçek skorları ile boyun EHA ölçümleri tedavi öncesinde yapıldı. da istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı (p>0.05).
Hasta grubunda servikal lordozite açısı ölçüldü. Kontrol ve hasta Hasta grubunda SF -36 tüm alt parametrelerinde kontrollere göre
grubundaki bireylere 2. klinisyen tarafından ultrason görüntüsü anlamlı bozulma saptandı (p<0.05). Kinezyofobi skorları hasta
alma ve kantitatif ultrasonografik değerlendirme işlemleri yapıldı. grubunda kontrollere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede
Tüm hastalara 10 seans konvensiyonel fizik tedavi modaliteleri yüksekti (p<0.05). Hasta grubu TKS skoruna göre incelendiğinde
(hot pack, TENS, US) uygulandı. 1. klinisyen tarafından hasta

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


135 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

yüksek skoru olanlarda VAS ağrı skoru ve BASDAI skorları an- tür.Gruplar arasında QuickDASH skorları açısından istatistiksel
lamlı derecede yüksekken SF-36 alt parametre skorları da anlamlı olarak anlamlı farklılık tespit edilmiş olup müzisyenlerin skorları
oranda düşüktü (p<0.05). Kinezyofobi skorlarına etki eden fak- anlamlı düzeyde daha yüksektir(Z=-3,328;p=0,001). Gruplar
törler açısından yapılan lineer regresyon analizinde yaş, VKİ, has- arasında iş modeli skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı
talık süresi, VAS ağrı ve vitamin D düzeyleri ile anlamlı ilişki sap- farklılık tespit edilmiş olup, müzisyenlerin skorları anlamlı düzey-
tanmazken BASDAI skorları ile anlamlı ilişki saptandı (p<0.001). de daha yüksektir(Z=-2,931; p=0,003). Gruplar arasında yüksek
Yapılan korelasyon analizlerinde vitamin D düzeyi ile TKS skorları performans skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık
arasında anlamlı korelasyon saptanmadı (p>0.05). tespit edilmiş olup, müzisyenlerin skorları anlamlı düzeyde daha
Sonuç: Bu çalışmanın sonuçlarına göre AS’de D vitamini ek- yüksektir (Z=-2,185;p=0,029).Gruplar arasında VAS skorları
sikliğinin kinezyofobi üzerine herhangi bir etkisi saptanmamıştır. açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilmemiştir
Çalışmamızda BASDAI skorları ile TKS skorları arasında anlamlı (Z=-4,864;p=0,000). Ancak ağrı lokalizasyonları açısından fark-
ilişki bulunmuş olup kinezyofobi üzerinde esas rol alan faktörün lılık bulunmaktadır.
hastalık aktivite yüksekliği olduğu görüşüne varılmıştır. Ağrı bölgelerinin lokalizasyonlarının dağılımı Tablo 3 de veril-
miştir. Buna göre; müzisyenlerde en çok sol ön kol bölgesinde
Anahtar kelimeler: Ankilozan spondilit, kinezyofobi, vitamin D
(%24,4), sol üst kol bölgesinde(%14,6), sol omuz ve sağ fron-
tal alanda görülürken(%12,2), kontrol grubu ise en fazla sol sırt
yarısı(%22,5), ikinci sıklıkta sağ gluteal alan(%17,1), sonrasında
Ağrı ise belin sağ ve sol yarısında ağrı(%14,6) hissettiklerini ifade et-
mişlerdir.
SS-013
Sonuç: Tanımlayıcı, kontrollü bu çalışma verilerine göre müzis-
TÜRK MUSİKİSİ KONSERVATUARI yenlerin aktif olarak müzik çalarken kullandıkları üst ekstremite-
ÖĞRENCİLERİNDE VÜCUT AĞRI SIKLIĞININ lerinde ağrıları mevcutken, kontrol grubunda daha şiddetli ve alt
ekstremiteyi de etkileyen ağrılarının olduğu belirlenmiştir.
VE ŞİDDETİNİN NORMAL POPULASYON İLE
KIYASLANMASI Anahtar kelimeler: müzisyen, ağrı, öğrenci

Aysun Özlü
Kaynaklar
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ftr Anabilim Dalı
1. M Vastamäki, L Ristolainen, M Heliövaara, H Vastamäki. Musculoskeletal
pain among Finnish orchestra musicians versus core workforce. Occup
Amaç: Müzisyenlerde artmış üst ekstremite ağrısı gösterilen çalış- Med (Lond). 2020 Oct 27;70(7):507-513. doi: 10.1093/occmed/kqaa146.
2. Yakut, Y., Yakut, E., Bayar K., Uygur F. (2007) Reliability and validity of
malar literatürde mevcut olup, kas iskelet sistemi ağrısı açısından the Turkish version short-form McGill pain questionnaire in patients with
müzisyenlerle genel populasyonun kıyaslandığı çalışma sınırlıdır rheumatoid arthritis. Clin Rheumatol. 26: 1083-1087.
(1). Çalışmadaki amacımız; Türk Musikisi Konservatuarında eği- 3. Düger, T. & Yakut, E. & Öksüz, Çigdem. (2006). The reliability and validity
tim gören öğrencilerde vücut ağrı sıklığının ve şiddetinin normal of Turkish version of DASH Questionnaire. Physiother Rehabil. 17. 99-
107
populasyon ile kıyaslamaktır.
4. Margolıs, R.B., Taıt, R.C., Krause, S.T.A rating system for use with patient
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma Erzurum Atatürk Üniversitesi pain drawings. Pain. 24: 57–65. 1986.
Türk Musikisi Konservatuarında Mart 2018- Haziran 2018 ta-
rihleri arasında eğitim gören 41 öğrenci ve kontrol grubu olarak
diğer fakültelerde okuyan ve müzik aleti kullanmayan 41 öğrenci
çalışmaya alınmıştır. Tüm katılımcılar Tablo 1 de belirtilen sosyo-
demografik özellikler açısından sorgulanmıştır.Tüm katılımcılara
bir kez Türkçe geçerlilik ve güvenirliliği yapılmış olan McGill Ağrı
skalası- kısa formu (2), VAS ve Quick Dash (3) uygulanmıştır. So-
nuç skorları kayıt edilmiştir.
İstatiksel analiz metodu: İki nitel değişkenin birbiriyle iliş-
kilerinin incelenmesinde beklenen değer düzeylerine göre “Fis-
her-Exact”, “süreklilik düzeltmesi” veya “Pearson-χ2” çapraz
tabloları kullanılmıştır. Normal dağılıma sahip olan verilerde iki
bağımsız grubun ölçüm değerleriyle karşılaştırılmasında “Inde-
pendent Sample-t” test (t-tablo değeri); normal dağılıma sahip
olmayan verilerde iki bağımsız grubun ölçüm değerleriyle karşı-
laştırılmasında “Mann-Whitney U” test (Z-tablo değeri) istatistik-
leri kullanılmıştır.
Bulgular: Deney/kontrol grupları Tablo 1 de belirtilen özellikler
açısından bağımsız ve homojendir.(p>0,05). Gruplar arasında
dominant el açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit
edilmiştir(χ2=44,868; p=0,000). Müzisyen grupta olan 21 kişinin
(%51,2) dominant elinin sol, kontrol grubunda olan 41 kişinin
(%100) dominant elinin sağ olduğu belirlenmiştir. Müzisyenlerin
ağırlıklı olarak sol elini kullandığı, kontrol grubundakilerin ise ta-
mamının sağ elini kullandığı belirlenmiştir.
Gruplar arasında McGill skorları açısından istatistiksel olarak an- Şekil 1. Ağrı Alanı Çizimi (4)
lamlı farklılık tespit edilmiştir(Z=-4,864;p=0,000). Müzisyenlerin
McGill skorları, kontrollere göre anlamlı düzeyde daha düşük-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


136 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Gruplar ile tanımlayıcı özellikler arasındaki ilişkilerin incelenmesi Tablo 3. Gruplara göre ağrı yerlerinin dağılımı
Değişken (N=82) Müzisyen (n=41) Kontrol İstatistiksel analiz* Olasılık Müzisyen (n=41) Kontrol (n=41)
(n=41)
Ağrı yeri n % n %
Yaş sınıfları n% n%
1 5 12,2 - -
≤20 18 43,9 17 41,4 χ2=0,072
2 1 2,4 - -
21 11 26,8 12 29,3 p=0,965
3 5 12,2 - -
≥22 12 29,3 12 29,3
6 2 4,9 - -
Cinsiyet
7 6 14,6 - -
Kadın 10 24,4 10 24,4 χ2=0,000
9 10 24,4 - -
Erkek 31 75,6 31 75,6 p=1,000
10 1 2,4 - -
BKİ sınıfı
14 2 4,9 - -
Zayıf 1 2,4 -- χ2=1,016
25 1 2,4 - -
Normal 31 75,6 32 78,0 p=0,797
26 2 4,9 1 2,4
Fazla kilolu 7 17,1 7 17,1
27 - - 3 7,3
Obez 2 4,9 2 4,9
32 2 4,9 - -
Medeni durum
34 2 4,9 9 22,0
Evli 1 2,4 2 4,9 p=1,000
35 - - 4 9,8
Bekar 40 97,6 39 95,1
36 2 4,9 6 14,6
Sigara kullanımı
37 - - 6 14,6
Kullanıyor 22 53,7 22 53,7 p=1,000
38 - - 5 12,2
Kullanmıyor 19 46,3 19 46,3
39 - - 7 17,1
Alkol öyküsü
Kullanıyor 10 24,4 11 26,8 χ2=2,065 Tablo 2. Gruplara göre ölçek puanlarının karşılaştırılması
Kullanmıyor 29 70,7 30 73,2 p=0,356 Müzisyen Kontrol İstatistiksel
(n=41) (n=41) analiz* Olasılık
Bırakmış 2 4,9 --
Ölçekler X ̅±S.S. Medyan X ̅±S.S. Medyan
Kronik hastalık [Min-Max] [Min-Max]
Astım-Koah 1 2,4 2 4,9 p=1,000 McGill 4,46±4,05 4,0 [0,0- 7,10±2,29 8,0 [4,0- Z=-4,864
Yok 40 97,6 39 95,1 24,0] 11,0] p=0,000

Operasyon öyküsü VAS 5,32±0,76 5,0 [4,0- 5,44±1,67 5,0 [3,0- Z=-0,339
8,0] 9,0] p=0,735
Var 9 22,0 11 26,8 χ2=0,066
QuickDASH 4,27±6,22 2,3 [0,0- 1,27±2,49 0,0 [0,0- Z=-3,328
Yok 32 78,0 30 73,2 p=0,797 36,4] 9,1] p=0,001
Dominant el İş Modeli 8,69±9,36 12,5 [0,0- 3,20±5,78 0,0 [0,0- Z=-2,931
Sağ 12 29,3 41 100,0 χ2=44,868 25,0] 12,5] p=0,003

Sol 21 51,2 -- p=0,000 Yüksek 6,40±8,33 6,3 [0,0- 2,90±4,66 0,0 [0,0- Z=-2,185
Performans 43,8] 12,5] p=0,029
Her ikisi 8 19,5 --

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


137 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Ağrı Ağrı
SS-014 SS-015

COVID-19 PANDEMİSİNDE OMUZ AĞRISIYLA FLOROSKOPİ EŞLİĞİNDE TRANSDİSKAL SUPERİOR


FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON POLİKLİNİĞİNE HİPOGASTRİK PLEKSUS NÖROLİTİK BLOK:
BAŞVURAN HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ KONTRALATERAL TARAFA GEÇEN İĞNE
Mahir Topaloğlu, Özden Özyemişçi Taşkıran Rekib Saçaklıdır1, Ural Verimli2, Savaş Şencan1, Osman Hakan
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Gündüz1
1
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Algoloji Bilim Dalı,
İstanbul
Amaç: Bu çalışmadaki amaç, Koronavirus Hastalığı-2019 (CO- 2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anatomi Anabilim Dalı, İstanbul
VID-19) pandemisi döneminde omuz ağrısıyla fiziksel tıp ve reha-
bilitasyon (FTR) polikliniğine başvuran hastaların klinik özellik-
lerini ve tedavi yaklaşımlarındaki değişiklikleri değerlendirmektir. Giriş-Amaç: Kronik pelvik ağrı (KPA) hastaların yaşam kalitesini
Çalışmanın hipotezi pandemi döneminde polikliniğe başvuran olumsuz etkileyen ve toplumda sık gözüken bir sağlık sorunudur.
hasta sayısının ve hastaya önerilen fizik tedavi programı oranı- Kadınlarda sıklığı %6 ila %24 arasında değişmektedir[1, 2]. Kro-
nın daha az olacağı, başvuran hastaların ağrı şiddetinin ise daha nik pelvik ağrının nedenleri çeşitlilik göstermekte olup genellikle
yüksek olacağıdır. bir neden saptanamaz.
Konservatif tedaviye yanıt vermeyen hastalarda girişimsel ağrı
Gereç-Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya; 21 Mart 2019 – 31 tedavilerinden biri olan superior hipogastrik pleksus (SHP) bloğu
Aralık 2019 (pandemi öncesi) ve 21 Mart 2020 – 31 Aralık 2020 önerilmektedir [2-5]. İlk SHP bloğu Plancarte ve arkadaşları tara-
(pandemi dönemi) tarihleri arasında FTR polikliniğine görsel fından floroskopi eşliğinde yapılmıştır [4]. Transdiskal teknik rahat
analog skala (VAS) >4 omuz ağrısıyla başvuran ICD tanı kod- ve komplikasyon riski az olduğu için sıklıkla tercih edilmektedir.
ları M62.61 kas zorlanması-omuz bölgesi, M 65.2 kalsifik tendi- Bununla beraber SHP bloğu diskit ve disk dejenerasyonu gibi na-
nit, M75.0 adezif kapsulit, M75.1 rotator kuf sendromu, M75.2 dir komplikasyonlara neden olabilmektedir [6].
bisipital tendinit M75.4 omuzun darbe sendromu (impingment),
M79.11 miyalji-omuz bölgesi olan hastalar dahil edildi. Omuz böl- Superior hipogastrik pleksus bloğu sırasında vertebral cisimlerin
gesinden yeni geçirilmiş dislokasyon, kırık ve cerrahi olan hastalar ön tarafında orta hatta kontrast madde dağılımı gözlenirse tek
dahil edilmedi. Hastane kayıt sisteminden hastaların demografik taraflı, orta hatta yayılım yoksa bilateral olarak gerçekleştirilir.
verileri, ağrı şiddeti, gece ağrısı varlığı ve tedavi şekilleri taranarak Floroskopi eşliğinde 25-35 derece oblik ve 10-15 derece kraniyal
değerlendirildi. Veriler SPSS 26 kullanılarak analiz edildi. Verile- açı ile yapılması önerilmektedir [7]. Oblik açı faset eklemini orta
rin normal dağılımı Shapiro-Wilk testi ile analiz edildi. Pandemi hatta konumlandırarak diske giriş için önemli olsa da, aşırı oblik
öncesi ve sonrası parametreler karşılaştırıldı. Normal dağılım gös- açı verilmesi amaçlanan ipsilateral blok yerine kontralateral SHP
teren veriler (vücut kitle indeksi (VKİ)) bağımsız t-testi ile, normal blokajına neden olabilir.
dağılım göstermeyen veriler (ağrı süresi ve şiddeti) Mann-Whitney Bu nedenle KPA’lı bir hastada intradiskal SHP nörolitik blok sıra-
U testi kullanılarak analiz edildi. Kategorik değişkenler ki-kare testi sında, ipsilateral blok beklerken iğne ucunun kontralateral tarafa
kullanılarak analiz edildi. geçip karşı tarafın SHP bloğunu gerçekleştirdiğimiz bir olgumuzu
Bulgular: FTR polikliniğine omuz problemiyle başvuran 156 sunmak istiyoruz.
hastanın verileri tarandı, pandemi döneminde hasta sayısında Olgu
%42 azalma olduğu görüldü. Çalışmaya alınma kriterlerine uyan Kronik pelvik ağrı nedeniyle 60 yaşında kadın hasta üroloji kli-
pandemi öncesi 77 hasta (yaş ortalaması 52.1 ± 14.0 yıl, VKİ niğinden tarafımıza yönlendirildi. Hastanın uzun yıllardan beri
26.20 ± 4.63 kg/m2 ve %63’ü kadın), pandemi sonrası 50 has- devam eden dizüri, sık idrara çıkma ve pelvik bölgede ağrı yakın-
ta (yaş ortalaması 54.6 ± 10.5yıl, VKİ 27.58 ± 4.28 kg/m2 ve ması mevcuttu. Hastanın radyolojik ve invaziv görüntülemelrde
%48’i kadın) verileri karşılaştırıldığında yaş, cinsiyet, VKİ ve ek organik bir patoloji tespit edilememiş. Hastanın öyküsünde 10 yıl
hastalıklar açısından benzer bulunmuştur. Ağrı süresi, ağrı şid- önce sistosel onarımı ve birkaç defa intravezikal botoks uygula-
deti ve gece ağrısı açısından istatiksel anlamlı fark bulunmadı. ması mevcuttu.
(sırasıyla, p=0.921, p=0.439, p=0.845) Sadece medikal tedavi
Pregabalin 2*150 mg ve duloksetin 60mg 1*1 medikal tedavisi
ile takip edilenler, fizik tedavi programı verilenler ve enjeksiyon
altında ağrıda belirgin azalma olmadığından hastaya SHP bloğu
yapılan hastalar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. (sırasıyla,
planlandı ve Şubat 2020’de 18 ml %0.5 bupivakain ve 80 mg tri-
p=0.332, p=0.856, p=0.194)
amsinolon kullanılarak blok uygulandı. Hastanın blok sonrası bir
Sonuç: Pandemi döneminde omuz ağrısıyla FTR polikliniğine aylık ağrısız bir dönem geçirdi. SHP bloğuna yanıt veren hastaya
başvuran hastaların sayısında azalma olmasına rağmen ağrı şid- daha uzun süre etki göstermesi için nörolitik fenol bloğu planlan-
deti ve süresi, pandemi öncesi döneme göre farklılık göstermemiş dı. Hastaya transdiskal SHP blok yapılacağından işlemden 30 da-
ve tedavi yaklaşımları açısından değişim gözlenmemiştir. Bu çalış- kika önce profilaktik 1 gr seftriakson intravenöz olarak uygulandı.
ma FTR polikliniğine başvuran omuz hastaları üzerinde yapıldığı Hasta pron pozisyonda yatırlıdı lomber lordozu düzleştirmek için
için diğer klinik branşları yansıtmayabilir. Pandemi döneminin karın altına bir yastık yerleştirildi. Floroskopi ile 55 derece oblik
klinik yaklaşımı etkilememesi dikkat çekmiştir. ve 30 derece kraniyal açı verilerek L5/S1 disk aralığı görüntülen-
Anahtar kelimeler: COVID-19 pandemisi, omuz ağrısı, fiziksel tıp ve di. Tüm prosedürler steril koşullar altında gerçekleştirildi. Hastaya
rehabilitasyon, enjeksiyon intravasküler 0.1 mg / kg midazolam ve 0.1 ug / kg fentanil verile-
rek sedayon sağlandı. Hasta monitörize edilerek kan basıncı, kalp
hızı ve periferik oksijen satürasyonu anlık olarak değerlendirldi.
Deri ve deri altı dokulara %2’lik lidokain ile lokal anestezi sağ-
landı, ardından 22-G, 15 cm’lik spinal iğne ile faset eklemin alt
tarafına ve diske doğru dikkatlice ilerletildi. Disk teması sağlandı-
ğında lateral görüntü alındı ve iğne dikkatli bir şekilde ilerletildi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


138 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

İğne ucu L5-S1 intervertebral diskin ön tarafına ulaştığında, son Hypogastric Plexus Neurolysis Using a Single Needle: A Modified Tech-
konumunu doğrulamak için 3 mL ioheksol verildi (şekil 1). Ante- nique for a Posterolateral Transdiscal Approach. Pain Physician 2018,
21(4):E341-e345.
roposterior görüntü sonrası kontralateral SHP kontrast yayılımı 7. Rathmell JP: Superior Hypogastric Block and Neurolysis. In: Atlas of İm-
saptandı (şekil 1) ve 5 ml %10’luk fenol uygulandı. Diğer tarafta age Guided İntervention in Regional Anesthesia and Pain Medicine. 2 edn.
için de aynı işlem tekrarlandı. İşlemden sonra 1. saatte hastanın Edited by Brown B. Philadelphia: Lippincott Williams and Wilkins; 2012:
Numerik derecelendirme skalası (NRS) skoru 10’dan sıfıra düştü. 187-195.
8. Turker G, Basagan-Mogol E, Gurbet A, Ozturk C, Uckunkaya N, Sahin S:
Hastanın takiplerinde 3. hafta ve 3. aydaki NRS skorları sırasıyla
A New Technique for Superior Hypogastric Plexus Block: The Posterome-
2 ve 4 olarak saptandı. Ek olarak hastanın sık idrara çıkma şika- dian Transdiscal Approach. The Tohoku Journal of Experimental Medicine
yetlerinde azalma saptandı. 2005, 206(3):277-281.
Tartışma 9. Erdine S, Yucel A, Celik M, Talu GK: Transdiscal approach for hypogastric
plexus block. Reg Anesth Pain Med 2003, 28(4):304-308.
Superior hipogastrik pleksus bloğu kanser dışı KPA’nın tedavisinde Anahtar kelimeler: Hipogastrik pleksus; diagnostik teknik ve prosedür;
uygulanmaktadır. Hasoon ve ark. KPA’lı bir hastada SHP bloğu- sinir blok; Kronik ağrı
nun yaklaşık 4 ay kadar ağrıda %80 azalma sağladığını saptamış
[2]. Bosscher ve ark. SHP nörolizini gerçekleştirdikleri hastaların
%36’sında %50 ve daha fazla iyileşme sağlandığını saptamış [3].
Christopher I Pollitt ve ark. endometriozis nedeniyle ağrısı olan bir
kadın hastada SHP nörolizini gerçekleştirilmiş. İşlem sonrası ağrıda
tamamen düzelme saptanmış ve 2., 6., 12. ve 24. aylarda iyilik
hali devam ettiği bildirilmiş [5]. Bizim vakamızda da hastanın NRS
skoru 10’dan 0’a düştü ve 3. ay NRS skoru 4 olarak saptandı. Has-
tanın işlemden sonrası 3 ay boyunca iyilik hali devam etti.
SHP anatomik olarak aort bifurkasyonunun altında ve L5-S1 inter-
vertebral diskin ön tarafında bilateral yerleşimli retroperitoneal bir
yapıdır. Bu nedenle başarılı bir SHP bloğu için bilateral pleksusa
yönelik işlem yapılmalı veya tek taraflı blok yapıldığında contrast
orta hatta dağılmalıdır [8, 9]. Transdiskal yöntemle standart açılar
25-35 derece oblik ve 10-15 derece kraniyal açı olarak kabul edilir
[7]. Skolyoz, ileri dejenerasyon veya belirli anatomik varyasyon-
ların varlığına bağlı olarak bizim vakada olduğu gibi optimal bir
görüntü sağlamak için açıda modifikasyonlar yapılabilir.
Bu vakamızda floroskopi eşliğinde çok fazla oblik açı verildiği için
iğne diskten kontralateral tarafa geçmiştir. Verilen kontrast mad-
denin iki taraflı veya orta hat yayılımı işlem sırasında gözlenme-
diğinden, başarılı bir SHP blokajı elde etmek için diğer tarafta
Şekil 1. Floroskopi eşliğinde superior hipogastrik pleksus bloğu. (A)
aynı prosedür uygulandı. Aşırı oblik açı verildiği zaman kontrast Koaksiyel oblik görüntü (B) Lateral görüntü ve kontrast yayılım (C) AP
maddenin orta hatta dağılma olasılığını azaltacağından bilateral görüntü kontralateral kontrast yayılımı.
intradiskal işlem yapılması zorunlu hale gelebilir. Ne yazık ki iki
taraflı uygulamalar, işlem süresinin uzaması nedeniyle radyasyon
maruziyetini artırmaktadır. Ayrıca diske iki defa girişim diskitis ve
disk dejenerasyonu gibi olası komplikasyon riskini artırabilir. Bun- Ağrı
dan dolayı transdiskal SHP bloğu sırasında aşırı oblik açı vermek-
SS-016
ten kaçınmak gerekir ve başarılı SHP bloğunu gerçekleştirebilmek
için optimum açıları belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç GUİLLAİN-BARRE SENDROMU VE KOMPLEKS
vardır. BÖLGESEL AĞRI SENDROMU; NADİR BİR
Sonuçlar BİRLİKTELİK
Nörolitik SHP bloğu KPA’lı hastalarda kısa-orta vadede ağrıyı ve
Şeyma Nur Şahin, Belgin Erhan
idrara çıkma sıklığını azaltan güvenli bir alternatif girişimsel pro-
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi,göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir
sedürdür. SHP blok işlemi sırasında aşırı oblik açısı verilirse iğne Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
açı nedeniyle karşı tarafa geçerek izole kontralateral blokla so-
nuçlanabilir.
Giriş-Amaç: Guillain Barre Sendromu (GBS) genellikle solu-
Kaynaklar num yolu veya gastrointestinal sistem enfeksiyonunu takip eden,
1. Walker EA, Katon WJ, Jemelka J, Alfrey H, Bowers M, Stenehever MA: akut başlangıçlı, simetrik tutulumlu, asendan ilerleyen motor ka-
The prevalence of chronic pelvic pain and irritable bowel syndrome in yıp ve arefleksi ile karakterize, otoimmunite aracılı demiyelinizan
two university clinics. Journal of Psychosomatic Obstetrics & Gynecology poliradikulonöropatidir(1). Literatürde bu hastalarda nöropatik
1991, 12(sup1):65-75.
2. Hasoon J, Urits I, Orhurhu V, Viswanath O, Aner M: Role of interventional
ağrı, radikuler ağrı, baş ağrısı, kas ağrısı veya artralji gibi farklı tip-
pain management in patients with chronic pelvic pain. Proc (Bayl Univ te ağrılar bildirilmiştir. Kompleks bölgesel ağrı sendromu (KBAS)
Med Cent) 2020, 33(3):467-468. ise genellikle travma, kırık veya omurilik yaralanması, inme,
3. Bosscher H: Blockade of the superior hypogastric plexus block for visceral postherpetik nevralji gibi nörolojik hastalıklardan sonra görülür.
pelvic pain. Pain Pract 2001, 1(2):162-170. Etkilenen ekstremitede hiperaljezi, allodini, ciltte ısı ve renk de-
4. Plancarte R, Amescua C, Patt RB, Aldrete JA: Superior hypogastric plexus
block for pelvic cancer pain. Anesthesiology 1990, 73(2):236-239. ğişikleri, ödem ve atrofinin görüldüğü, belirgin eklem kısıtlılığına
5. Pollitt CI, Salota V, Leschinskiy D: Chemical neurolysis of the superior hy- yol açan kronik bir ağrı sendromudur(2). Literatürde tip 1 ve tip
pogastric plexus for chronic non-cancer pelvic pain. Int J Gynaecol Obstet 2 olmak üzere iki tür tanımlanmıştır. Tip 1 KBAS, bir sinir hasarı
2011, 114(2):160-161. olmaksızın, uyaranın şiddetiyle uyumsuz şiddette ağrı, allodini,
6. Liliang PC, Hung CM, Lu K, Chen HJ: Fluoroscopically-Guided Superior

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


139 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ödem, vazomotor değişikleri sonucu fonksiyonel kayıpla karak- Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel klinik çalışmaya Ocak
terizedir. Tip 2 KBAS ise belirgin bir periferik sinir yaralanması 2019-Ocak 2020 tarihleri arasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon
sonucu aşırı aktifleşen sempatik sistem sonucunda semptomların polikliniğine başvuran 65 yaş ve üstü 356 hasta dahil edildi.
oluştuğu tablodur. Bildiğimiz kadarı ile literatürde GBS ile KBAS Hastaların demografik ve klinik özellikleri kaydedildi. Kronik ağrı
birlikteliği tanımlanmamıştır. Tedavide fizik tedavi modaliteleri ve Kısa Ağrı Envanterinin ilk bölümü ile değerlendirildi. Anksiyete
farmakolojik tedaviler kullanılmaktadır. semptomları Geriatrik Anksiyete Ölçeği (GAÖ) ve yaşam kalitesi
Bu olguda, kliniğimizde GBS tanısıyla rehabilitasyon tedavisi için Nottingham Sağlık Profili (NHP) ile değerlendirildi. Kronik ağrıya
yatırılan ve nörolojik bulgularının yanı sıra sol omuz, ön kol ve eşlik edebilen depresyonu tarama amacıyla Hasta Sağlık Anketi-9
elde şiddetli hiperaljezi ve allodini, ciltte sıcaklık artışı ve öde- (PHQ-9) kullanıldı.
min olduğu, aktif hareketin ileri derecede kısıtlı olduğu ve pasif Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması
ROM’un oldukça ağrılı olduğu bir hastada tanı ve tedavi yaklaşı- 70,42±5,08 ve %74,2’si kadın idi. En fazla ağrı yakınmasının
mımız sunulmaktadır. olduğu bölgeler bel ve diz; en çok tespit edilen etiyolojik neden
Olgu osteoartrit ve intervertebral disk hastalığı idi. Son bir hafta için-
deki ortalama ağrı skoru 5,4±1,1 ve şu andaki en kötü ağrının
Hastanın ilk değerlendirilmesinde yatak içi dönmeleri ve oturma
ortalama skoru 6,8±1,2 idi. Geçen hafta içinde alınan ilaç veya
dengesi yoktu, fonksiyonel olarak ileri derecede bağımlı (Yatış
uygulanan tedavi ile ağrıda sağlanan azalma oranının ortalama-
Barthel GYA İndeks Skor:30) idi. Kas güçleri global olarak sağ üst
sı 43,6±12,6 idi. PHQ-9 ölçek skor dağılımlarının ortalaması
ekstremite proksimalde 5/5, distalde 4/5’ti. Sol üst ekstremite ağrı
12,8±3,9 idi ve orta şiddette depresif şikayetler mevcuttu. GAÖ
nedeniyle değerlendirilememiştir. Bilateral alt ekstremite kas güç-
ortalaması 46,4±14,9 idi. Ayrıca kronik ağrının NHP birinci kıs-
leri proksimalde 2/5, distalde 3-4/5’ti. Sol üst ekstremitede şiddetli
mının alt kategorilerini (ağrı, emosyonel durum, uyku, sosyal izo-
ağrısı olan hastaya fizik muayene bulguları da değerlendirilerek
lasyon, fiziksel aktivite, enerji düzeyi) olumsuz etkilediği belirlendi.
KBAS tanısı konuldu. Mevcut rehabilitasyon programına ek ola-
rak sol el ve ön kola günde 2 defa kontrast banyo ve sol omuz, Sonuç: Hasta yoğunluğunun fazla olduğu poliklinik koşulların-
kol ve ele TENS tedavisi, Gabapentin 300 mg 3x1 başlangıç dozu da, özellikle depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik
sonrası 600 mg 3x1 ile idame, Parasetamol 500 mg 2x1, Vitamin rahatsızlıkların kronik ağrıya eşlik edebileceği; ağrının kendisinin
C tedavisi ve ağrı sınırında pasif ROM egzersizleri eklendi. Tedavi de yaşam kalitesini olumsuz etkileyerek psikiyatrik bozukluğa se-
sonrası 6.haftada hastanın sol üst ekstremitedeki mevcut ağrısı bep olabileceği unutulmamalıdır.
ve diğer şikayetleri azaldı. Hastanın taburculuğunda global olarak Olgu
kas güçlerinde iyileşme oldu. Fonksiyonel olarak oturma ve trans- Kronik ağrı kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen; stres, kaygı
ferinde tam bağımsız hale gelen hasta, tek bastonla ambule olarak ve çaresizlikle tekrarlayan hastane başvurularına neden olabilen,
taburcu oldu (Taburculuk Barthel GYA İndeks Skor: 90). üç aydan uzun süren ağrıdır (1).Yaşlılarda kronik ağrının diğer yaş
Tartışma gruplarına göre daha yaygın olduğu ve görülme sıklığının %25 ile
Bu olguda, fizik muayenenin önemi ve GBS hastalarına KBAS’ın %85 arasında değişebileceği bildirilmiştir (2,3). Yaşlı nüfus oranı
eşlik edebileceği vurgulanmıştır. Erken tanı ve tedaviyle ağrının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmakta ve yaşlı po-
giderilip eklem hareket açıklığında artış sağlanmasıyla rehabilitas- pülasyondaki kronik ağrı depresyon, anksiyete, sosyal izolasyon,
yonun etkinliğinin artacağına, hastanın yaşam kalitesinin olumlu ambulasyon bozuklukları gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
etkileneceğine ve hastanede yatış süresinin kısalacağına dair far- Kronik ağrılı durumlar arasında kas-iskelet ağrıları ilk sırada yer
kındalığı arttırmak amaçlanmıştır. almaktadır. Doku hasarına biyolojik bir yanıt olarak kabul edi-
len ağrı genetik, duygusal, kültürel özellikler, inançlar ve bireysel
Kaynaklar faktörlerle ilişkilidir. Yaşlı hastalarda kardiyovasküler, solunum,
1. Donofrio PD. Guillain-Barré Syndrome. Continuum (Minneapolis, Minn). gastrointestinal, üriner, hematopoetik, endokrin, kas-iskelet, sinir
2017;23 (5, Peripheral Nerve and Motor Neuron Disorders):1295-309. sisteminde ve deride değişiklikler, görme ve işitme duyularında
2. Cutts S, Gangoo S, Srinivasan SH, Modi N, Pasapula C, Power D. Com- azalma psikolojik sorunları da beraberinde getirir. Kronik ağrılı
plex regional pain syndrome: an evolving perspective. Postgrad Med J. hastada eşlik eden ruhsal bozukluğun tedavisi ile ağrı ve ağrının
2021 Apr;97(1146):250-255.
yol açtığı olumsuz sonuçlar düzelmektedir (4,5).
Anahtar kelimeler: Guillain Barre sendromu, Kompleks bölgesel ağrı
sendromu, Rehabilitasyon, Ağrı
Yöntem-Gereçler
Tanımlayıcı ve kesitsel klinik çalışmaya Ocak 2019-Ocak 2020
tarihleri arasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine başvu-
ran, dahil edilme ve dışlama kriterlerini karşılayan 65 yaş ve üstü
Ağrı
356 hasta dahil edildi. Çalışma, etik kurul izni alınarak Helsinki
SS-017 Deklarasyonu’na uygun olarak yapıldı ve tüm katılımcılardan gö-
nüllü olur formu onayı alındı. 65 yaş altında ve üç aydan kısa
KRONİK AĞRILI 65 YAŞ VE ÜSTÜ BİREYLERDE süreli ağrısı olan, yeterli bilişsel ve fonksiyonel kapasiteye sahip
DEPRESYON, ANKSİYETE VE YAŞAM KALİTESİNİN olmadığı için gerekli testlerin ve anketlerin uygulanamayacağı
DEĞERLENDİRİLMESİ hastalar, maligniteye veya travmaya bağlı kronik ağrısı olan has-
talar çalışmaya dahil edilmedi. Çalışma için oluşturulan değerlen-
Tuba Erdem Sultanoğlu dirme formu ile hastaların demografik ve klinik özellikleri (yaş,
Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı cinsiyet, medeni durum, meslek, eğitim durumu, yaşam alanı,
birlikte yaşadığı kişi, komorbid hastalık varlığı, kronik ağrı nedeni,
Amaç: Bu çalışmada kronik ağrı nedeni ile fiziksel tıp ve rehabili- kronik ağrı bölgesi, kronik ağrı için kullanılan ilaçlar) hastadan,
tasyon polikliniğine başvuran 65 yaş ve üstü bireylerin demogra- hastanın elektronik dosyasındaki kayıtlardan elde edildi. Kronik
fik ve klinik özelliklerinin, depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesi- ağrı şiddeti ve ağrının uygulanan tedavilerle düzelme oranı Kısa
nin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ağrı Envanterinin ilk bölümü ile değerlendirildi (6). Kronik ağrı-
lı hastalar somatik uyarılmayı azaltmak için endişeyi kullanabilir
ve bu şekilde yaygın anksiyete bozukluğunun gelişimine zemin

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


140 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

oluşturabilir. Bu nedenle katılımcılar anksiyete semptomlarını Kaynaklar


gözlemleyen somatik, bilişsel ve duygulanım alt ölçekleri bulunan 1. Naumov AV, Moroz VI, Khovasova NO,Manevich TM, Balaeva MM, Tk-
Geriatrik Anksiyete Ölçeği ile değerlendirildi (7). Kronik ağrıya acheva ON. Chronic pain in patients older than 60 years:a view of the ger-
sıklıkla eşlik eden depresyonu tarama amacıyla bireylerin ken- iatrics. Korsakov Journal of Neurology and Psychiatry. 2019;119(6):53-9.
2. Stompór M, Grodzicki T, Stompór T, Wordliczek J, Dubiel M, Kurowska
dilerinin kodlayabildiği, son 2 hafta içerisinde hastanın depresif I. Prevalence of chronic pain, particularly with neuropathic component,
belirtilerden ne sıklıkla rahatsız olduğunun değerlendirildiği Hasta and its effect on overall functioning of elderly patients. Med Sci Monit.
Sağlık Anketi-9 kullanıldı (8). Yaşam kalitesi Nottingham Sağlık 2019;25:2695-701.
Profilinin ilk bölümü kullanılarak değerlendirildi (9). Verilerin ista- 3. Kozak-Szkopek E, Broczek K, Slusarczyk P et al: Prevalence of chronic
pain in the elderly Polish population-results of the Pol Senio rstudy. Arch
tistiksel analizi IBM SPSS 23 istatistik paket programında yapıldı.
Med Sci. 2017;13(5):1197-206.
Verilerin normal dağılım gösterip göstermediği Shapiro-Wilk testi 4. Larsson C, Hansson EE, Sundquist K, Jakobsson U. Chronic pain in old-
ile incelendi. Sürekli veriler için tanımlayıcı istatistikler, normal da- er adults: prevalence, incidence, and risk factors. Scand J Rheumatol.
ğılım gösteren değişkenlerde ortalama±standart sapma ve yüzde 2017;46(4):317-25.
değer olarak belirtildi. 5. Edwards CL, Fillingim RB, Keefe F. Race, ethnicity and pain. Pain.
2001;94(2):133-7.
Bulgular 6. Tan G, Jensen MP, Thornby JI, and Shanti BF. Validation of the brief pain
Çalışmaya kronik ağrılı 65 yaş ve üstü 356 hasta dahil edildi. Yaş inventory for chronic nonmalignant pain. Journal of Pain. 2004;5(2):133-7.
7. Segal DL, June A, Payne M, Coolidge, FL, Yochim B. Development
ortalaması 70,42±5,08 ve olguların %74,2’si kadın, %25,8’si er- and initial validation of a self-report assessment to ol for anxiety amao-
kek idi. En fazla ağrı yakınmasının olduğu bölgeler bel (%27,5) ve ng older adults: The geriatric anxiety scale. Journal of anxiety disorders.
diz (%21,9) idi. Kronik ağrı etiyolojinde en çok %24,7 osteoartrit 2010;24:709-14.
ve %20,5 intervertebral disk hastalığı saptandı (Tablo 1 ve 2). 8. Spitzer RL, Kroenke K, Williams JB. Validation and Utility of A Self-Re-
port Version Of PRIME-MD: The PHQ Primary Care Study. Primary Care
Ağrı şiddeti Kısa Ağrı Envanteri ile değerlendirildi. Son bir hafta
Evaluation of Mental Disorders. Patient Health Questionnaire. JAMA.
içindeki ağrı skoru en şiddetli ağrı 6,7±1,2; en hafif ağrı 3,8±0,9; 1999;282:1737-44.
ortalama ağrı 5,4±1,1 şeklindeydi. Şu andaki en kötü ağrının or- 9. Küçükdeveci AA, Mc Kenna SP, Kutlay S, Gursel Y, Whalley D, Arasıl T.
talama skoru ise 6,8±1,2 idi. Geçen hafta içinde alınan ilaç veya The development and psychometric assessment of the turkish version of
uygulanan tedavi ile ağrıda sağlanan azalma oranının ortalaması the Nottingham health profile. International Journal of Rehabilitation Re-
search. 2000;23(1):31-38.
43,6±12,6 idi. Katılımcıların PHQ-9 ölçek skor dağılımlarının or- 10. Keefe FJ, Rumble ME, Scipio CD, Giordano LA, Perri LM. Psychological as-
talaması 12,8±3,9 idi ve orta şiddette depresif şikayetlerin olduğu pects of persistent pain:current state of the science. J Pain. 2004;5:195-211.
tespit edildi. GAÖ skor dağılımlarının ortalaması 46,4±14,9 idi. 11. Sandner- Kiesling A, Schöpfer A. A chronic pain patient:modern diagnosis
NHP ilk bölümünün puan ortalaması ağrı 32,6±31,5; emosyo- and consept of therapy. Psychiatr Danub. 2010;22(3):459-64.
nel18,2±22,4; uyku 33,7±36,2; sosyal izolosayon 17,9±23,1; 12. Cheatle MD. Depression, chronic pain, and suicide by overdose:On the
edge. Pain Medicine. 2011;12(2):43-8.
fiziksel aktivite 26,1±26,2 ve enerji 30,1±36,3 tespit edildi (Tab- 13. Gureje O. Psychiatric aspects of pain. Curr Opin Psychiatry. 2007;20(1):42-
lo3). 6.
Tartışma 14. Mc Williams LA, Goodwin RD, Cox BJ. Depression and anxiety associated
with three pain conditions:results from a nationally representative sample.
Çalışmada kronik ağrılı 65 yaş ve üstü bireylerin demografik ve Pain. 2004;111:77-83.
klinik özelliklerinin, depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesinin de- Anahtar kelimeler: Kronik ağrı, yaşlı, depresyon, anksiyete, yaşam
ğerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yaşlılarda aktiviteyi kısıtlayan kas kalitesi
iskelet yakınmaları sıktır. Ağrıların yaşlılar için yaşlılığın doğal bir
süreci olduğu inancı, kronik ağrının tanı ve tedavisinde zorlukla- Tablo 1. Hastaların Demografik Özellikleri
ra neden olabilmektedir (2). Kronik ağrı yönetimi fiziksel, bilişsel,
N (%)
davranışsal ve psikososyal değerlendirmeleri gerektirir. Hastanın
ağrısını baskılamaya çalışmaktan ziyade hastaya ağrıyla baş ede- Cinsiyet Kadın 264 (74,2)
bilme yöntemlerini öğretmek, yaşam kalitesini arttırmak ve sosyal Erkek 92 (25,8)
hayata entegrasyonu sağlamak önemlidir (10). Literatürde yaşlı
populasyonda kadın cinsiyette, eşten ayrılma veya boşanma gibi Meslek Ev hanımı 234 (65,7)
özelliklerin varlığında ağrı sıklığının arttığı ve ağrı deneyiminin Çalışıyor 46 (13,0)
bölgeye, etnik gruplara ve ırklara göre farklı özellikler gösterdiği
bildirilmiştir (2,4). Kas iskelet sistemi kaynaklı kronik ağrıya özel- Çalışmıyor 76 (21,3)
likle depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik rahatsız- Medeni Durum Bekar 23 (6,5)
lıklar eşlik edebilir. Ruhsal bozuklukların kronik ağrının nedeni mi,
Evli 246 (69,1)
sonucu mu yoksa eşlik eden durumlar mı olduğu net olarak anla-
şılamamıştır. Ağrının kendisi de yaşam kalitesini olumsuz etkileye- Boşanmış/dul 87 (24,4)
rek psikiyatrik bozukluğa sebep olabilir. Fiziksel ağrılar depresyon Yaşanılan Yer Kentsel 296 (83,1)
tanısını zorlaştırmaktadır. Anksiyete arttıkça bildirilen yakınma
ve ağrı şiddeti artar. Yaşlı popülasyonda ağrı sosyal izolosayon, Kırsal 60 (16,9)
ambulasyon bozuklukları, uyku bozuklukları gibi ciddi sorunlara Eğitim Düzeyi Okur yazar değil 207 (58,1)
neden olmaktadır (11-14). Kronik ağrılı yaşlı hastaların dahil edil-
Okur yazar 92 (25,8)
diği bu çalışmada literatür sonuçlarına benzer şekilde depresyon
ve anksiyetenin eşlik ettiği, yaşam kalitesinin olumsuz etkilendiği İlk öğretim 23 (6,6)
saptanmıştır.
Lise 19 (5,3)
Sonuçlar
Yükseköğretim 15 (4,2)
Hasta yoğunluğunun fazla olduğu poliklinik koşullarında, özellikle
depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik rahatsızlıkla- Birlikte Yaşadığı Kişiler Yalnız 45 (12,7)
rın kronik ağrıya eşlik edebileceği; ağrının kendisinin de yaşam Eş ve/veya çocuk 172 (48,3)
kalitesini olumsuz etkileyerek psikiyatrik bozukluğa sebep olabile-
Bakıcı 139 (39)
ceği unutulmamalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


141 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 2. Hastaların Klinik Özellikleri Ağrı


N (%)
SS-018
Komorbid Hastalık Var 296 (83,1)
LOMBER EREKTÖR SPİNA PLAN BLOĞU: BİR
Yok 60 (16,9)
KADAVRA ÇALIŞMASI
Kronik Ağrı Bölgesi Bel 98 (27,5)
Serdar Kokar1, Ahmet Ertaş2, Özlem Mercan3, Fatma Güler
Diz 78 (21,9) Kahraman Yıldırım2, Ömer Alp Taştan2, Kenan Akgün2
Eklem 56 (15,7) 1
Şanlıurfa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
2
İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Boyun 41 (11,6) 3
Diyarbakır Sbü Gazi Yaşargil Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Kalça-pelvis 31 (8,7)
Omuz 22 (6,1) Amaç: Kadavralar üzerinde lomber bölgede erektör spina plan
bloğu tekniğini incelemek. Bu noktadan hareketle çalışma, ra-
Bacak 19 (5,4) diküler yakınmaları olan bel ağrılı hastalarda bu enjeksiyonların
Göğüs 11 (3,1) olası etki mekanizmasını açıklamayı hedefledi.
Kronik Ağrı Nedeni Osteoartri 88 (24,7) Metod: Formaldehidle fikse edilmiş 3 insan kadavrasında ultra-
son rehberliğinde lomber erektör spina plan bloğu uygulandı. Bu
İntervertebral Disk Hastalığı 73 (20,5) amaçla L4 transvers proses ve erektör spina kas grubu arasında-
Romatizmal Hastalık 51 (14,3) ki fasyal aralığa 10 cc metilen mavisi enjekte edildi. Sonrasında
kadavralar diseke edildi, boyanın sefalokaudal ve lateral yönde-
Miyofasiyal Ağrı Sendromu 42 (11,8)
ki yayılımı ile dorsal ramuslar, dorsal kök ganglionu ve ventral
Fibromiyalji 29 (8,1) ramusların tutulumu analiz edildi. Epidural alandaki dağılım da
Kristal Artropatiler 27 (7,7) kontrol edildi.
Bulgular: Boya yoğun olarak derin planda ve medio-lateral düz-
Nöropati 18 (5,1)
lemde yayıldı. Dorsal ramuslardaki boyanmanın üstte T12 altta
Rotator manşet yırtığı 16 (4,5) L5 spinal sinir seviyesine kadar uzanabildiği saptandı. Örneklerin
Diğer nedenler 12 (3,4) tamamında dorsal kök ganglionunda boyanma tespit edilmekle
birlikte bu tutulumun dorsal ramuslardan farklı olarak tek veya
iki seviyeye sınırlı kaldığı tespit edildi. Bu bulgulara ek olarak, ör-
Tablo 3. Değerlendirme Ölçeklerinin Tanımlayıcı İstatistikleri
neklerin yarısında ventral ramuslara ve posterior epidural alana
Değerlendirme Ölçeği Ortalama±Standart yayılım mevcuttu.
Sapma
Sonuç: Lomber erektör spina plan bloğu; komplikasyonlardan
Kısa Ağrı Envanteri (Ağrı özellikleri) En kötü ağrı 6,7±1,2 kaçınmak ve ultrasonografinin avantajlarından faydalanmak üze-
En az ağrı 3,8±0,9 re kullanılabilecek bir interfasyal blok tekniğidir. Lomber radiküler
ağrısı olan hastalarda selektif sinir kökü bloğuna alternatif olarak
Ortalama ağrı 5,4±1,1 tercih edilebilir. Rejyonal anestezi amacıyla kullanılması, özellikle
Şuanki ağrı 6,8±1,2 enjektat hacmi artırıldığında mümkün görünmektedir.
Tedaviyle düzelme oranı 43,6±12,6 Anahtar kelimeler: Erektör spina plan bloğu, ultrason, bel ağrısı, lom-
ber radiküler ağrı, epidural enjeksiyon, kadavra
Geriatrik Anksiyete Ölçeği 46,4±14,9
Sağlık Değerlendirme Anketi-9 12,8±3,9
Nottingham Sağlık Profili Ağrı 32,6±31,5
Emosyonel 18,2±22,4
Uyku 33,7±36,2
Sosyal izolosayon 17,9±23,1
Fiziksel aktivite 26,1±26,2
Enerji 30,1±36,3

Resim 1. Fasyal boşluk (oklar). Prob longitudinal oryantasyonda. L4 TP, L4


Transvers Çıkıntı.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


142 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

açıklayacak spesifik mekanik ya da periferik bir patoanatomik bir


neden bulunamamakta ve non spesifik bel ağrısı(NSBA) olarak
gruplanmaktadır(3).
NSBA, son yıllarda kompleks ve çok sayıda etyolojinin olduğu bir
ağrı bozukluğu olarak düşünülmekte ve araştırmalar yapılmakta-
dır. NSBA hastalarında bir çok persistan ağrı hastalarında olduğu
gibi, somatosensoriyel korteksi de içine alan ağrı algısına katılan
santral sinir sistemi bölgelerinde nöroplastik değişiklikler olduğu
gösterilmiştir(4).
Dokunma duyusu keskinliği, somatosensoriyel korteksin foksiyo-
nel bütünlüğüne bağlıdır. Devamlı ağrı, primer duyusal kortekste
reorganizasyona neden olarak ağrı algısını ve duyu keskinliğini
bozabilir(5). Nitekim Moseley yaptığı çalışmada, kronik bel ağ-
rılı hastalarda somatik ve proprioseptif duyuların primer duyusal
Resim 2. Spinal iğne sefalokaudal doğrultuda düzlem içi teknik kortekste işlenmesindeki bozukluk nedeniyle vücut imajının ve
kullanılarak ilerletilmekte (ok başları). İğne ucu (ok) hedef olan fasyal dokunma duyusu keskinliğinin azaldığını söylemektedir(5).
aralıkta. L4 TP, L4 Transvers Çıkıntı.
Ağrı algısını etkileyen bir diğer antite, santral sensitizasyonun(SS)
eşlik etmesidir. Santral sinir sistemindeki nosiseptif nöronların
normal veya eşik değerin altındaki afferent uyarılara karşı artmış
yanıtlılığı şeklinde tanımlanan SS, bir çok emosyonel ve bilişsel
bozukluklarla ilişkilidir(6). NSBA hastaların %25-48’inde SS eşlik
ettiği bilinmektedir(7-8).
Duyu keskinliği farklı modaliteler ile ölçülebilir. Somatosensoriyel
zamansal ayrım(SZA) bu yöntemlerden biri olup SS’nin baskın
oldu hastalıklarda bozulduğu gösterilmiştir (9). SZA aynı noktaya
uygulanan iki kısa aralıklı duyusal uyarının somatosensoriel za-
mansal ayrım eşik değerini (SZAE) ölçen bir testdir. Bu ölçümle
duyusal uyarıların yüksek kortikal merkezler tarafından işlenmesi
değerlendirilebilir (10).
Santiesteban ve ark. SS dominant olan NSBA hastalarında iki nok-
ta ayrımı yöntemiyle dokunma duyusu keskinliğinin azaldığı gös-
termişler (11). Ayrıca Mosoley, iki nokta ayrımı yöntemi kullanarak
kronik bel ağrılı hastalarda dokunma duyusu bozukluğu olduğunu
yayınlamıştır (5). Bunlara karşın, literatürde NSBA hastalarda duyu
keskinliğinin elektrofizyolojik olarak değerlendirildiği çalışma bu-
lunmamaktadır. Çalışmanın amacı NSBA hastalarla sağlık bireyler
arasında somatosensoriyel zamansal ayrım eşiğini karşılaştırmaktır.
Anahtar Kelimeler: Bel ağrısı, Santral Sensitizasyon, Somatosensoriel
Zamansal Ayrım

Yöntem-Gereçler
Katılımcılar
Resim 3. Posterior ramusların tutulumu. Metilen mavisinin dominant
Bu kesitsel çalışmaya 40 yetişkin erkek katılımcı dahil edildi. Bel
olarak tek yönde (sefal veya kaudal) yayıldığına dikkat ediniz. Lateral
yayılım iliak krestin medialine kadar uzanmakta. ağrısı grubuna 3 aydan uzun süre bel ağrısı nedeniyle başvuran,
18 yaşından büyük, bel ağrısının nedenine yönelik yapılan ince-
lemelerde spesifik bir patoloji bulunmayan erkek hastalar dahil
edildi. Spinal cerrahi öyküsü olan hastalar, malign, enfeksiyöz ya
Ağrı da romatolojik hastalık öyküsü bulunanlar, gebeler, psikiyatrik,
nörolojik veya bilişşsel fonsksiyonların bozulduğu hastalığı bu-
SS-019
lunananlar, fibromyalji sendromu gibi yaygın ağrı etyolojilerine
KRONİK NON-SPESİFİK BEL AĞRILI HASTALARDA sahip olanlar, bel bölgesinde cilt lezyonu olan hastalar çalışmaya
SOMATOSENSORİYEL ZAMANSAL AYRIM dahil edilmedi. Kontrol grubuna, hastane personeli arasından bel
ağrısı grubu ile yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş, bilinen kronik
Musa Polat hastalığı ve ağrısı olmayan katılımcılar dahi edildi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon A.d Araştırma Protokolü: Bel Ağrısı grubunda demografik verilere
ek olarak bel ağrısının süresi, görsel analog skala (GAS) kullan-
Giriş-Amaç: Kronik ağrı problemleri içerisinde birinci sıklıkta yer larak bel ağrısının şiddeti, Roland Morris Bel ağrısı ve engellilik
alan bel ağrısı, iş ve performans kayıpları, psikolojik stres, günlük anketi(RMBAEA) kullanılarak bel ağrısının günlük yaşama etkisi
yaşam aktivitelerinin gerçekleştirilmesinde zorluk, ağrı gibi neden ve santral sensitizasyon envanteri(SSE) kullanılarak santral sen-
olduğu olumsuz faktörler yönünden toplumda önemli bir sağlık sitizasyon şiddeti kaydedildi . Ayrıca bel ağrısı grubuna, belinin
sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır(1). İnsanların yaklaşık %85’i ağrıyan yerini eliyle göstermesi ve üzerinde bel görüntüsü olan bir
hayatları boyunca en az bir defa bel ağrısı yakınması olmakta- şekil üzerinde ağrıyan yerini işaretlemesi istendi.
dır(2). Bel ağrılı bireylerin %90’a varan oranda, bel ağrısının

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


143 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Yüzüstü yatırılan hastanın hastanın şekil üzerinde işaretlediği NSBA hastalarda duyu işleme bozukluğu olduğu bir çok çalışma-
bölge üzerinde SZAE ölçümü sabit akım uyarıcısı (Medtronic, da gösterilmiştir(5, 11, 20). Dokunma duyusu keskinliğini ölçen
Keypoint) standart yöntem kullanılarak yapıldı (12). Uyarımın bu çalışmalarda gerek NSBA olan ve olmayan hastalar arasında,
yapılacağı bölge, cilt temzileme jeli ile temizlendikten sonra 10 gerekse NSBA olan hastaların ağrıyan bel lokalizasyonu ile ağrı-
mm yüzey alanına sahip anodal ve katodal Ag-AgCl elektrotları mayan bel lokalizasyonu arasında duyu keskinliği arasında fark
1 cm mesafe ile yerleştirildi. 0.2 msn akım süresine sahip uyarı, 1 olduğu gösterilmiştir. Duyu işleme süreçleri önceki çalışmalardan
mA başlangıç uyarı şiddetinden itibaren 0.2 mA farkla kademeli farklı olarak elektrofizyolojik olarak değerlendirilmiş, fakat farklı
olarak artırılarak katılımcının uyarıyı ilk hissettiği uyarı şiddeti mi- metodolojiye rağmen paralel sonuç elde edilmiştir.
nimal duyusal eşik değer olarak kaydedildi. Daha sonra minimal NSBA’ını da içeren bir çok farklı kronik ağrı gruplarında ağrı şid-
duyusal eşik şiddetinde, uyarının interstimilus aralığı 5 ms farkla deti ile duyu keskinliği arasında ilişki olduğu gösterilmiştir (9, 10,
kademeli olarak artırılarak katılımcının uyarıyı iki farklı uyarı ola- 15). Keza santral senstizasyon varlığının duyu algısını etkileyeceği
rak hissettği üç ardışık interstimulus interval süresinden en dü- aşikardır. Bu nedenle çalışmamızda somatosensoriyel zamansal
şüğü asendan SZAE olarak kaydedildi. Daha sonra interstimulus ayrım eşiği ile görsel ağrı skalası ve santal sensitizasyon ölçeği ara-
interval asendan SZAE değerinden 30 ms artırılarak tekrar uyarı sında korelasyon olması şaşırtıcı değildir. Ancak şaşırtıcı bir şekilde
verilmeye başlandı. Takibinde katılımcının uyarıyı tek uyarı ola- Roland Morris bel ağrısı ve özürlülük anketi ile somatosensoriyel
rak hissettiği ana ulaşana kadar interstimulus intervalin 5ms fark- zamansal ayrım eşiği arasında korelasyon saptanmadı. Bilgimize
la kademeli olarak azaltıldı. Uyarıyı tek uyarı olarak algıladığı bu göre literatürde NSBA hastaların duyu keskinliği ile fonksiyonel-
interstimulus interval desendan SZAE olarak kaydedildi. Asendan liğini araştıran çalışma yoktur. Ancak fibromyalji sendromu gibi
SZAE ve desendan SZAE ölçümleri minimal duyusal eşik değerin başka kronik ağrı gruplarında duyu keskinliği ile fonksiyonellik
1,5 kat şiddetinde tekrarlandı. İki asendan SZAE ve desendan arasında ilişki saptanmıştır(9). Bu sonuç NSBA’nda ağrı algısının
SZAE değerlerinin aritmetik ortalaması SZAE olarak kaydedildi. yalnız santral sensitizasyon kaynaklı olmadığı, multifaktöryel orjin
Sağlıklı gönüllülerin SZAE, krista iliaca üzerinde lomber 3. verteb- taşıdığı, ayrıca fonskiyonelliğin yalnız ağrı ile değil ağrı korkusu
ra spinöz çıkıntısının sağ taraf lateralinden ölçüldü. gibi bir çok sosyopsikolojik nedenden etkilendiği ile açıklanabilir.
İstatistiksel Analiz: Bel ağrısı grubu ile sağlıklı gönüllü grubu Bu çalışmanın bazı kısıtlıkları bulunmaktadır. Öncelikle bu kesitsel
arasında demografik veriler ve somatosensoriyel zamansal ayrım çalışmanın tek merkezde yalnız erkek katılımcıların dahil edile-
eşiğini karşılaştırmak için bağımsız gruplar t testi kullanıldı. Bel rek gerçekleştirilmesi, çalışma sonuçlarının genellenebilirliğini
ağrısı grubunda klinik veriler ile somatosensoriyel zamansal ayrım etkilemektedir. Ayrıca somatosensoriyel zamansal ayrım eşiği
eşiği arasındaki ilişki Pearson korelasyon yöntemi ile analiz edildi. yönteminin gözlemci içi ve gözlemciler arası güvenirlilik çalışması
Korelasyon analizi sonuçlarının anlaşılabilirliği artırmak için nokta bulunmamaktadır. Bir diğer nokta, kronik non-spesifik bel ağrılı
grafik kullanılarak sunuldu. hastaların bir kısmına santral senstizasyon eşlik edip bir kısmına
Bulgular: Kronik non-spesifik bel ağrılı grup ile yaş ve cinsi- etmemektedir. Araştırma kronik non-spesifik bel ağrılı hastalar ile
yet eşleştirilmiş kontrol grubunda oluşan bu vaka-kontrol çalış- sağlıklı kontrollerin karşılaştırılması planlanmıştır.
masında gruplar benzer demografik verilere sahipti (Tablo 1). Sonuçlar: Sonuç olarak, duyusal uyarımın santral işlenme süre-
NSBA grubunda bulunan katılımcıların ortalama semptom süresi cini değerlendiren somatosensoriyel zamansal ayrım eşiğini kul-
25.3±11.7 ay, GAS skoru 5.8±1.4, RMBAEA skoru 12.7±3, landığımız bu çalışmada kronik non-spesifik bel ağrılı hastalarda
SSE skoru 44.1±11.4 olarak bulundu(Tablo 1). sağlıklı gönüllülerden daha fazla olduğunu gösterdik. Bu sonuç
Kronik non-spesifik bel ağrılı hastaların somatosensoriyel za- uzamış somatosensoriyel zamansal ayrım eşiği değerleri, kro-
mansal ayrım eşiği sağlıklı gönüllülerden daha yüksek bulundu nik non-spesifik bel ağrılı hastalarda intrakortikal inhibisyonun
(p<0.001) (Tablo 1, Şekil 1) Kronik non-spesifik bel ağrılı has- azalmasının santral senstizasyon oluşumuna katkı sunduğunun
talarda somatosensoriyel zamansal ayrım eşiği ile görsel analog elektrofizyolojik bir işareti olabilir. Kronik non-spesifik bel ağrılı
skala ve santral senstizasyon ölçeği skoru arasında anlamlı kore- hastaların santral sensitizasyon varlığı açısından değerlendirilp
lasyon vardı (sırasıyla p=0.015, r=0.53; p= 0.01, r= 0.56) (Şekil gruplara ayrılarak somatosensoriyel zamansal ayrım eşiği ölçüm-
2-3), Roland Morris bel ağrısı ve engellilik anketi skoru arasında lerinin yapıldığı çalışmalara ihtiyaç vardır.
anlamlı korelasyon saptanmadı. (p=0.25, r=0.26).
Kaynaklar
Tartışma: Kronik NSBA bireyler, ağrının şiddeti ve süresine bağlı
1. Qaseem A, Wilt TJ, McLean RM, Forciea MA; Clinical Guidelines Com-
olarak daha düşük fiziksel aktiviteye, daha yüksek dizabiliteye sa-
mittee of the American College of Physicians. Noninvasive Treatments for
hip oldukları bilinmektedir (13). Bu sonucun oluşmasında, kronik Acute, Subacute, and Chronic Low Back Pain: A Clinical Practice Guide-
ağrıya bağlı santral sinir sistemindeki duyusal işleme ve motor line From the American College of Physicians. Ann Intern Med. 2017 Apr
organizasyon süreçlerindeki değişimin olduğu düşünülmekte- 4;166(7):514-530. doi: 10.7326/M16-2367. Epub 2017 Feb 14. PMID:
dir(14). Nitekim NSBA’ nda belin motor kontrolünde bozukluk ol- 28192789.
2. Roussel NA, Nijs J, Meeus M, Mylius V, Fayt C, Oostendorp R. Central sen-
duğu gösterilmiştir (15). Yine NSBA gibi bir çok kronik ağrı prob- sitization and altered central pain processing in chronic low back pain: fact
lemi hastalarında primer duyusal korteks, inen inhibitör yollar gibi or myth? Clin J Pain. 2013 Jul;29(7):625-38. doi: 10.1097/AJP.0b013e-
santral sinir sistemi bölgelerinde meydana gelen adaptasyonlar 31826f9a71. PMID: 23739534.3. Krismer M, Van Tulder M. Low back
algı bozukluklarına yol açabilir (16). Bir çok çalışma bu adaptas- pain (non-specific). Best Pract Res Clin Rheumatol. 2007;21:77–91.
yonlara bağlı hiperaljezi, orantısız ağrı duyusu, somatik ve psiko- 4. Apkarian AV, Baliki MN, Geha PY. Towards a theory of chronic pain. Prog
Neurobiol. 2009 Feb;87(2):81-97. doi: 10.1016/j.pneurobio.2008.09.018.
sosyal bozukluklar oluştuğunu söylemektedir (17-18). Bu duru- Epub 2008 Oct 5. PMID: 18952143; PMCID: PMC2650821.
mu açıklamada iddia edilen teorilerden biri santral sensitizasyon 5. Moseley LG. I can’t find it! Distorted body image and tactile dysfunction in
olup, NSBA hastaların yaklaşık yarısında santral senstizasyonun patients with chronic back pain. Pain. 2008 Nov 15;140(1):239-243. doi:
olduğunu gösteren çalışma bulunmaktadır(8). Bu araştırmada bu 10.1016/j.pain.2008.08.001. Epub 2008 Sep 10. PMID: 18786763.
6. Latremoliere A, Woolf CJ. Central sensitization: a generator of pain hyper-
sebepler doğrultusunda NSBA hastaların santral senstizasyon öle-
sensitivity by central neural plasticity. J Pain. 2009 Sep;10(9):895-926. doi:
ği skorunun yüksek bulunması şaşırtıcı değildir. 10.1016/j.jpain.2009.06.012. PMID: 19712899; PMCID: PMC2750819.
Somatik ve proprioseptif duyuların vücut imajının oluşmasını 7. Nijs J, Clark J, Malfliet A, Ickmans K, Voogt L, Don S, den Bandt H, Gou-
bert D, Kregel J, Coppieters I, Dankaerts W. In the spine or in the brain?
sağlar (19). NSBA hastalarda vücut imajının bozulduğu göste-
Recent advances in pain neuroscience applied in the intervention for low
rilmiştir(5). Bu durumun sebebi olarak duyusal girdinin santral back pain. Clin Exp Rheumatol. 2017 Sep-Oct;35 Suppl 107(5):108-115.
sinir sisteminde doğru işlenmemesi düşünülmektedir(5). Nitekim Epub 2017 Sep 29. PMID: 28967357.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


144 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

8. Aoyagi K, He J, Nicol AL, Clauw DJ, Kluding PM, Jernigan S, Shar- Somatosensoriyel Zamansal Ayrım Eşiği ile Görsel Analog Skala
ma NK. A Subgroup of Chronic Low Back Pain Patients With Central Arasında Korelasyon
Sensitization. Clin J Pain. 2019 Nov;35(11):869-879. doi: 10.1097/
AJP.0000000000000755. PMID: 31408011; PMCID: PMC7197191.
9. Gunendi Z, Polat M, Vuralli D, Cengiz B. Somatosensory temporal discrim-
ination is impaired in fibromyalgia. J Clin Neurosci. 2019 Feb;60:44-48.
doi: 10.1016/j.jocn.2018.10.067. Epub 2018 Oct 24. PMID: 30528354.
10. Vuralli D, Boran HE, Cengiz B, Coskun O, Bolay H. Somatosensory tem-
poral discrimination remains intact in tension-type headache whereas it is
disrupted in migraine attacks. Cephalalgia. 2017 Nov;37(13):1241-1247.
doi: 10.1177/0333102416677050. Epub 2016 Nov 4. PMID: 27815488.
11. Santiesteban CS, Cárdenas S J, Low H K, Barría RM. Tactile acuity and
predominance of central sensitization in subjects with non-specific per-
sistent low back pain. Somatosens Mot Res. 2019 Dec;36(4):270-274.
doi: 10.1080/08990220.2019.1684889. Epub 2019 Nov 12. PMID:
31718378.
12 Conte A, Modugno N, Lena F, Dispenza S, Gandolfi B, Iezzi E, Fabbrini
G, Berardelli A. Subthalamic nucleus stimulation and somatosensory tem-
poral discrimination in Parkinson’s disease. Brain. 2010 Sep;133(9):2656-
63. doi: 10.1093/brain/awq191. PMID: 20802206.
13. Ansuategui Echeita J, Schiphorst Preuper HR, Dekker R, Stuive I, Tim-
merman H, Wolff AP, Reneman MF. Central Sensitisation and functioning
in patients with chronic low back pain: protocol for a cross-sectional and
cohort study. BMJ Open. 2020 Mar 8;10(3):e031592. doi: 10.1136/bm-
jopen-2019-031592. PMID: 32152155; PMCID: PMC7064083.
Anahtar kelimeler: Bel ağrısı, Santral Sensitizasyon, Somatosensoriel
Zamansal Ayrım

Şekil 2. Somatosensoriyel Zamansal Ayrım Eşiği ile Santral Sensitizasyon


Ölçeği Skoru Arasında Korelasyon
Şekil 1. Grupların Somatosensoriyel Zamansal Ayrım Eşiği Değeri
Karşılaştırılması Tablo 1: Katılımcıların demografik verileri
Bel Ağrısı Grubu Kontrol Grup p
Yaş 32.6±6.4 33.9±9.2 0.60
Vücut Kitle İndeksi 27.4±4.1 27.2±4.3 0.86
Bel Ağrısının Süresi 25.3±11.7
Görsel Anolog Skala 5.8±1.4
Roland Morris Anketi Skoru 12.7±3
Santral Sensitizasyon Ölçeği Skoru 44.1±11.4
Somatosensoriyel Zamansal Ayrım Eşiği 47.9±9.6 34.1±3.7 <0.001

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


145 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Ağrı Dejeneratif Eklem Hastalıkları


SS-020 SS-021

KRONİK AĞRISI OLAN GERİATRİK HASTALARDA EL OSTEOARTRİTİ TEDAVİSİNDE PARAFİN VE


KİNEZYOFOBİ VE KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU - PROLOTERAPİ ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI :
ÖN ÇALIŞMA SONUÇLARI RANDOMİZE KONTROLLÜ ÇALIŞMA
Betül Yavuz Keleş, Yelda Soluk Özdemir, Nazire Bağatır, Çiğdem Işıl Üstün, Sibel Çağlar, Meltem Vural
Çınar, Kadriye Öneş Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bkırköy Dr Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği

Amaç: Kronik ağrısı olan yaşlı bireylerin, ağrısı olmayanlara Amaç: Bu çalışmanın amacı, el osteoartritinde parafin tedavisi
göre fiziksel olarak daha az aktif oldukları bildirilmiştir. Ayrıca bu ve proloterapinin ağrı, fonksiyonellik ve kas gücü üzerindeki etki-
kişilerde, düşük kinezyofobi, yüksek aktivite düzeyi ile de ilişki- sini araştırmak ve karşılaştırmaktır.
lendirilmiştir (1). Literatürde, kronik ağrıyı düşük kemik mineral Gereç ve yöntemler: Polikliniğimize başvuran bilateral el osteo-
yoğunluğu ile ilişkilendiren yayınlar olsa da böyle bir ilişkinin artriti olan 42 hasta parafin ve proloterapi grubu olarak iki gruba
olmadığını savunan çalışmalar da bulunmaktadır (2,3). Bu ça- randomize edildi. Parafin grubundaki hastalara 2 hafta süreyle
lışmayı kronik ağrısı olan geriatrik hastalarda kinezyofobi ile ke- günde 20 dakika ve haftada 5 gün parafin tedavisi uygulandı.
mik mineral yoğunluğu (KMY) arasındaki ilişkiyi değerlendimek Proloterapi grubundaki hastaların her iki el proksimal interfalan-
amacıyla planladık geal, distal interfalangeal ve karpometakarpal eklemlerinin me-
Gereç: Fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine başvuran kro- dial ve lateral yüzlerine,0.25-0.50 ml %15 dekstroz solüsyonu,
nik kas-iskelet sistemi ağrısı olan 65 yaş üstü hastalar bu çalışma haftada 1 kez olmak üzere 27 gauge enjektör ile 3 seans uygulan-
kapsamında değerlendirildi. Çalışma öncesinde ilgili etik kurul dı. Her iki gruptaki hastalar istirahatte ve günlük yaşam aktivitele-
onayı alındı. Yaş, cinsiyet, boy, kilo, beden kitle indeksi, eğitim rinde ağrı için vizüel analog skala ile (VAS), fonksiyonellik düzeyi
durumu, medeni hal, ağrı süresi, ağrı bölgesi (tek bölge- birden Duruoz El İndeksi Skalası ile ve kas gücü değerlendirmesinde grip
çok bölge) ve lokalizasyonu, kronik ağrısı için analjezik kullanım gücü Jamar dinamometre ile, lateral kavrama, üç nokta ve iki
sıklığı, ailede kalça kırık öyküsü, sigara-alkol kullanım durumları nokta gücü ise pinçmetre ile tedavi öncesi (TÖ), tedavi sonrası 2.
ile fiziksel aktivite düzeyleri kaydedildi. Hastaların, geçtiğimiz haf- hafta, 1. ayda ve 3. ayda değerlendirildi.
ta içindeki en şiddetli, en az şiddetli ve ortalama ağrı düzeyleri ile Bulgular: Çalışmaya 42 kadın hasta dahil edildi. Hastaların or-
değerlendirme esnasındaki ağrı düzeyi sorgulandı. Ağrı düzeyleri talama yaşı 59,98±7,07 yıl idi. Gruplar arasında yaş, vücut kitle
numerik rating skala ile 0-10 arasında puanlandırıldı. Hastaların indeksi, medeni durum, çocuk sayısı, meslek, eğitim düzeyi, elde
mevcut olan DEXA ölçümleri, L1-4, L2-4, femur boyun ve femur nodül varlığı, sigara kullanımı açısından istatistiksel fark yoktu
total şeklinde kaydedildi. Hastaların fiziksel performansları kalk (p>0.05). Parafin ve proloterapi grubunda tedavi öncesi, tedavi
yürü testi (TUAG) ile değerlendirildi. Yine hastalara Tampa Kinez- sonrası 15. gün, 1. ay ve 3. ay VAS değerleri arasında istatistiksel
yofobi Skalası, Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) Ölçeği ve olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0.05) Parafin grubunda tedavi
Sağlık değerlendirme Anketi (HAQ) uygulandı. Hastalar, kinezyo- öncesine göre tedavi sonrası 1. ay ve 3. ay VAS değerleri anlam-
bi düzeylerine göre düşük ve yüksek kinezyobisi olanlar şeklinde lı derecede düşük bulundu.(p<0.05). Proloterapi grubunda ise
2’ye ayrıldı. tedavi sonrası 15. gün ve 3. ay VAS değerleri anlamlı derecede
Bulgular: Bu çalışmaya, çalışma kriterlerini karşılayan 30 hasta düşük bulundu (p<0.05). Gruplar arasında tedavi sonrası 1. ay
dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 67.87+3.09 yıldı. En şid- ve 3. ay Duruöz El İndeksi ölçümleri açısından istatistiksel ola-
detli ve en düşük ağrı düzeylerinin median değerleri sırasıyla 8 ve rak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Her iki grupta da sağ
3.6 şeklindeydi. Çalışmada 26 kadın ve 4 erkek vardı. Hastaların ve sol el grip güçlerinde istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi
ağrı süresi median (min-max) değeri 11 (6-120) aydı. Düşük ve (p<0,05). Her iki grupta lateral kavrama ölçümlerinde sağ el ve
yüksek kinezyofobi gruplarının KMY değerleri karşılaştırıldığında, sol elde istatistiksel anlamlı değişiklik gözlenmedi (p>0.05). Her
femur total KMY değerinin, yüksek kinezyobi grubunda daha iki grupta sol el iki nokta kuvvetinde istatistiksel olarak anlamlı
düşük olduğu saptandı (p=0.049). Yapılan korelasyon analizle- artış saptandı (p<0.05). Üç nokta kuvvet değerlendirmesinde sağ
rinde Tampa Kinezyofobi Skalası ile L1-4 t skoru, L2-4 t skoru, ve sol el için parafin grubunda enjeksiyon grubuna göre tedavi
femur boyun KMY ve femur total KMY değerleri arasında istatik- öncesi ile karşılaştırıldığında 1 ve 3. aylarda anlamlı artış gözlendi
sel olarak anlamlı negatif yönlü ilişki olduğu gözlendi (p=0.042, (p<0.05). Proloterapi grubunda bir hastada enjeksiyon sonrası
p=0.032, p=0.03, p=0.015 sırasıyla). Düşük ve yüksek kinezyo- hipertrofik osteoartropati gelişti.
bi grupları arasında, TUAG, ağrı düzeyleri, HAD ve HAQ skorları Sonuç: El osteoartritinde parafin ve proloterapi gruplarındaki
açısından anlamlı farklılık yoktu. hastalarda, ağrı, fonksiyonel durum, grip ve kavrama güçlerine
Sonuç: Bu çalışmanın ön sonuçları göre kinezyofobinin, kronik etki benzer bulundu. Proloterapi invaziv bir uygulama olması ve
kas-iskelet sistemi ağrısı olan geriatrik hastalarda, kemik mineral proloterapi uygulanan bir hastada hipertrofik osteoartropati ge-
yoğunluğu üzerine negatif yönde etkisi saptanmıştır. lişmiş olması nedeniyle el osteoartritinde parafin tedavisinin pro-
loterapi tedavisine tercih edilmesini öneriyoruz. Uzun dönem so-
nuçlar için takip süresi daha uzun, daha fazla hastanın bulunduğu
randomize kontrollü klinik çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.
Gereç ve yöntemler: Polikliniğimize başvuran bilateral el osteo-
artriti olan 42 hasta parafin ve proloterapi grubu olarak iki gruba
randomize edildi. Parafin grubundaki hastalara 2 hafta süreyle
günde 20 dakika ve haftada 5 gün parafin tedavisi uygulandı.
Proloterapi grubundaki hastaların her iki el proksimal interfalan-
geal, distal interfalangeal ve karpometakarpal eklemlerinin medi-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


146 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

al ve lateral yüzlerine,0.25-0.50 ml %15 dekstroz solüsyonu, haf- Dejeneratif Eklem Hastalıkları


tada 1 kez olmak üzere 27 gauge enjektör ile 3 seans uygulandı.
Her iki gruptaki hastalar istirahatte ve günlük yaşam aktivitelerin- SS-022
de ağrı vizüel analog skala ile (VAS), fonksiyonellik düzeyi Duruoz
El İndeksi Skalası ile ve kas gücü değerlendirmesinde grip gücü SİNSİ SEYİRLİ BİR YÜRÜME BOZUKLUĞU NEDENİ:
Jamar dinamometre ile, lateral kavrama, üç nokta ve iki nokta SERVİKAL SPONDİLOTİK MYELOPATİ
gücü ise pinçmetre ile tedavi öncesi (TÖ), tedavi sonrası 2. hafta,
Hasan Hüseyin Gökpınar
1. ayda ve 3. ayda değerlendirildi
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ftr Ad
Bulgular
Çalışmaya 42 kadın hasta dahil edildi. Hastaların ortalama yaşı Giriş: Servikal spondilotik myelopati çoğu kez sinsi seyirli yürü-
59,98±7,07 yıl idi. Gruplar arasında yaş, vücut kitle indeksi, me- yüş bozukluğu ile karakterize, servikal stenoza ve kord basısına yol
deni durum, çocuk sayısı, meslek, eğitim düzeyi, elde nodül var- açan, osteofit ve disk herniasyonu gibi pek çok bölgesel patofizyo-
lığı, sigara kullanımı açısından istatistiksel fark yoktu (p>0.05). lojiye bağlı gelişebilen 55 yaş üzeri bireylerdeki en sık myelopati
Parafin ve proloterapi grubunda tedavi öncesi, tedavi sonrası 15. nedenidir (1,2). Klinik önemi tanısının klinisyenlerce sıklıkla atlan-
gün, 1. ay ve 3. ay VAS değerleri arasında istatistiksel olarak an- ması, tanıda geç kalınması ve neticede irreversible sonuçlarla kar-
lamlı fark gözlenmedi (p>0.05) Parafin grubunda tedavi öncesine şılaşılmasıdır (3). Amacımız boyun ağrısı olsun ya da olmasın yü-
göre tedavi sonrası 1. ay ve 3. ay VAS değerleri anlamlı dere- rüyüş bozukluğu ile başvuran her hastada servikal bölgeyi hesaba
cede düşük bulundu. (p<0.05). Proloterapi grubunda ise tedavi katarak detaylı anamnezin ve bazı pratik özel testlerin ilgili hekim
sonrası 15. gün ve 3. ay VAS değerleri anlamlı derecede düşük muayenelerinde standart hale gelmesi gerektiğini vurgulamaktır.
bulundu (p<0.05). Gruplar arasında tedavi sonrası 1. ay ve 3. ay
Duruöz El İndeksi ölçümleri açısından istatistiksel olarak anlamlı Vaka: 52 yaşında erkek hasta 9 Kasım 2020 tarihinde yaklaşık
farklılık saptanmadı (p>0,05). Her iki grupta da sağ ve sol el grip 1 aydır sağ ayakta takılma ve sürümeye bağlı yürümede belirgin
güçlerinde istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi (p<0,05). Her zorlanma şikayeti ile tarafımıza başvurdu. Bu durumun 6 ay önce
iki grupta lateral kavrama ölçümlerinde sağ el ve sol elde istatis- hafif şekilde başladığını, araba kullanırken sağ kalçasında ağırlık
tiksel anlamlı değişiklik gözlenmedi (p>0.05). Her iki grupta sol hissi de eklenince başvurduğu fiziyatrist hekimin kendisinden kal-
el iki nokta kuvvetinde istatistiksel olarak anlamlı artış saptandı ça ve bel manyetik rezonans görüntüleme (MR) istediğini fakat bir
(p<0.05). Üç nokta kuvvet değerlendirmesinde sağ ve sol el için sonuca varılamadığını iletti. Güncel yakınmalarının içinde boyun
parafin grubunda enjeksiyon grubuna göre tedavi öncesi ile kar- ya da bel ağrısı yoktu fakat yaklaşık 10 yıldır yılda en az bir kez
şılaştırıldığında 1 ve 3. aylarda anlamlı artış gözlendi (p<0.05). boyun tutulması olduğunu ve bu nedenle yıllardır kısa süreli ağrı
Proloterapi grubunda bir hastada enjeksiyon sonrası hipertrofik kesici ve fizik tedavilerden faydalandığını ifade etti. Aralık 2019’
osteoartropati gelişti. da da boyun ağrısı nedeniyle servikal vertebral MR istenmişti fa-
kat yine farklı bir tanı ya da öneri olmadı. Yapılan muayenesinde
Tartışma hastada sağ tarafta dramatik 1. motor nöron bulguları saptandı.
El osteoartritinde parafin ve proloterapi gruplarındaki hastalarda, Bunlar unilateral Hoffman ve babinski pozitifliği, unilateral pa-
ağrı, fonksiyonel durum, grip ve kavrama güçlerine etki benzer tellar ve aşil derin tendon reflekslerinde hiperaktivite, unilateral
bulundu. Proloterapi invaziv bir uygulama olması ve proloterapi ayak bileğinde çok atımlı klonus ve üst ekstremite grip release
uygulanan bir hastada hipertrofik osteoartropati gelişmiş olması testlerinde pozitiflik bulgularıydı. Lovett metoduna göre bakılan
nedeniyle el osteoartritinde parafin tedavisinin proloterapi teda- kas kuvvetleri klonuslu sağ ayak hariç üst ve alt ekstremitelerde
visine tercih edilmesini öneriyoruz. global 5/5 idi. Yapılan muayeneler neticesinde hastada servikal
Sonuçlar spondilotik myelopati düşünüldü. Muayene günü incelenen eski
lomber ve kalça MR’ ları kliniği açıklamaktan çok uzaktı. 11 ay
Uzun dönem sonuçlar için takip süresi daha uzun, daha fazla has-
önceki servikal MR ise her ne kadar raporda belirtilmemiş olsa da
tanın bulunduğu randomize kontrollü klinik çalışmalara gereksi-
sagittal c5-6 seviyesindeki T2 sekanstaki hafif hiperintens nokta-
nim duyulmaktadır.
sal sinyal, bölgeyi içine alan 3 seviyeli anteroposterior kompres-
Kaynaklar yon ve spinal korda basıyı içeren patolojik bulguları ile klinik tanı-
1. Dilek B, Gözüm M, Şahin E, Baydar M, Ergör G, El O, Bircan Ç, Gülbahar mızı destekliyordu. ALS vb. nörolojik diğer patolojiler dışlandı. Eş
S. Efficacy of paraffin bath therapy in hand osteoarthritis: a single-blinded zamanlı olarak hasta Nöroşirurji hekimleriyle de konsülte edildi ve
randomized controlled trial. Arch Phys Med Rehabil. 2013 Apr;94(4):642- yeni çekilen servikal MR’ da korda basılar ve c5-6 düzeyinde T2
9. doi: 10.1016/j.apmr.2012.11.024. Epub 2012 Nov 24. sekansta hiperintensite teyit edildi. Nöroşirurji hekimleri cerrahi
2. Jahangiri A, Moghaddam FR, Najafi S. Hypertonic dextrose versus corti-
dekompresyonu hedefleyen operasyon önerdi. Hasta operasyo-
costeroid local injection for the treatment of osteoarthritis in the first car-
pometacarpal joint: a double-blind randomized clinical trial. J Orthop Sci. nu istemedi. Özellikle boyun travması ya da traksiyonu gibi riskli
2014 Sep;19(5):737-43. doi: 10.1007/s00776-014-0587-2. Epub 2014 durum ve uygulamalara karşı çok dikkatli olması tembihlenen ve
Aug 27. detaylı eğitim verilen hasta takibimizde kalmaya devam etti.
Anahtar kelimeler: el osteoartriti, parafin, proloterapi Sonuç: Bu vakanın önemli yanı sinsi seyretmesinin de etkisiyle
tanıda bir miktar geç kalınmış olması ve tanı konulduğunda pek
çok patolojik bulgunun ve özellikle çok atımlı klonusa bağlı yü-
rüme bozukluğunun hastada yerleşmiş olmasıdır. Oysa tam 1 yıl
önce boyun ağrısı ile başvuran ve servikal MR istemi yapılan has-
taya yönelik grip release ve hoffman gibi bazı pratik ve etkili özel
testler bakılmış olsa ya da servikal MR görüntüsü daha dikkatli
şekilde incelenmiş olsa daha erken tanı konulabilir ve özellikle
yürüme bozukluğunun ana sebebi olan sağ ayak bileği klonusu
yerleşmeden erken müdahaleler gündeme gelebilirdi.
Anahtar kelimeler: servikal spondilotik myelopati, grip release, hoff-
man, ALS, üst motor nöron bulguları

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


147 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kaynaklar
1. Theodore N. Degenerative Cervical Spondylosis. N Engl J Med. 2020 Jul
9;383(2):159-168. doi: 10.1056/NEJMra2003558. PMID: 32640134.
2. King JT Jr, McGinnis KA, Roberts MS. Quality of life assessment with the
medical outcomes study short form-36 among patients with cervical spon-
dylotic myelopathy. Neurosurgery. 2003 Jan;52(1):113-20; discussion
121. doi: 10.1097/00006123-200301000-00014. PMID: 12493107.
3. McCormick WE, Steinmetz MP, Benzel EC. Cervical spondylotic mye-
lopathy: make the difficult diagnosis, then refer for surgery. Cleve Clin
J Med. 2003 Oct;70(10):899-904. doi: 10.3949/ccjm.70.10.899. PMID:
14621236.

30 Aralık 2019’ da çekilen servikal MR’ daki sagittal T2 sekans görüntüde


c5-6 düzeyindeki hafif hiperintens sinyal artışı gözlenmekte.

20 Kasım 2020’ de çekilen yeni servikal MR’ daki sagittal T2 sekans


görüntüde c5-6 düzeyindeki hiperintens myelomalazik sinyal artışı
gözlenmekte.

30 Aralık 2019’ da çekilen servikal MR’ daki aksiyel görüntüde c5-6


düzeyindeki sağ paramedian protrüde herni spinal korda bası etkisi
yapıyor.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


148 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Dejeneratif Eklem Hastalıkları mesi dosyadan alınarak not edildi. Tanımlayıcı istatistikler, kesikli
değişkenler için sayı (%); sürekli değişkenler için, mean±standart
SS-023 sapma veya median (min-max) olarak verildi. Verilerin normal
dağılıma uygunluğu Shapiro wilk testi ile değerlendirildi. Normal
DİZ OSTEOARTRİTİ OLAN HASTALARDA AĞRI, dağılıma uyan veriler için Pearson korelasyon analizi; Anormal
FONKSİYONEL PARAMETRELER VE RADYOLOJİK dağılan veriler ve kesikli değişkenler için Spearman korelasyon
EVRELEME ARASINDAKİ İLİŞKİ analizi yapıldı.
Çağlar Karabaş, Abdurrahman Kutluca, Havva Talay Çalış Bulgular
Kayseri Şehir Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması 60.71 ± 8.25
ve semptom süresi 36 (2 - 240) ay olarak bulundu. Hastaların
52 (%78.8)’si kadındı. Hastalara ait demografik verileri ve klinik
Amaç: Bu çalışmanın amacı, diz osteoartriti olan hastalarda yaş,
karakteristik özellikleri Tablo 1’de gösterildi. Yapılan korelasyon
cinsiyet, semptom süresi, ağrı, fonksiyonel parametreler ve radyo-
analizinde, cinsiyet ile VKI, semptom süresi, WOMAC tüm su-
lojik evreleme arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
bgruplarında (ağrı, sertlik, fiziksel fonksiyon, total) negatif yönde;
Gereç-Yöntem: Şubat-Mayıs 2020 tarihleri arasında Kayseri Semptom süresi ile radyolojik evre ve WOMAC tüm subgrupla-
Şehir Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine baş- rında (ağrı, sertlik, fiziksel fonksiyon, total) pozitif yönde; VKI ile
vuran ve ACR tanı kriterlerine göre diz osteoartriti tanısı alan 80 WOMAC ağrı, fiziksel fonksiyon ve total skoru arasında pozitif
hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Romatoid artrit yönde; radyolojik evreleme ile yaş ve semptom süresi arasında
tanısı olan 1, CRP’si belirgin olarak yüksek olan 2, direk grafisi pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı (Tablo
olmayan 5 hasta, WOMAC skoru olmayan 6 hasta çalışma dışı bı- 2).
rakıldı. Tüm hastaların yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, semptom
Sonuçlar
süresi, etkilenen diz, Vizüel analog skalası (VAS), WOMAC (ağrı,
sertlik, fiziksel fonksiyon, total skor) ve Kellgren-Lawrence evrele- Diz osteoartiriti olanların çoğu kadın ve obez hastalardan oluş-
mesi dosyadan alınarak not edildi. Tanımlayıcı istatistikler, kesikli maktaydı. Kadın hastaların daha kilolu, semptom süresinin daha
değişkenler için sayı (%); sürekli değişkenler için, mean±standart uzun ve ağrı ve fonksiyonel ölçeklerinin erkeklere göre daha kötü
sapma veya median (min-max) olarak verildi. Verilerin normal olduğunu saptadık. Yaşlı olan hastaların ve semptom süresi daha
dağılıma uygunluğu Shapiro wilk testi ile değerlendirildi. Normal uzun olan hastaların diz radyolojik evresinin daha kötü olduğunu
dağılıma uyan veriler için Pearson korelasyon analizi; Anormal saptadık. Literatürle uyumlu olarak, diz osteoartriti olan hastalar-
dağılan veriler ve kesikli değişkenler için Spearman korelasyon da ileri yaş, kadın cinsiyet, aşırı kilo gibi risk faktörlerinin ağrı ve
analizi yapıldı. fonksiyonel durum üzerinde daha kötü olmasına neden olduğunu
saptadık.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması
60.71 ± 8.25 ve semptom süresi 36 (2 - 240) ay olarak bulundu. Anahtar kelimeler: Diz osteoartriti, Kellgren-Lawrence evrelemesi,
Hastaların 52 (%78.8)’si kadındı. Hastalara ait demografik veri- Ağrı, Risk faktörleri
leri ve klinik karakteristik özellikleri Tablo 1’de gösterildi. Yapılan
korelasyon analizinde, cinsiyet ile VKI, semptom süresi, WOMAC Tablo 1. Diz osteoartriti olan hastaların demografik verileri ve klinik karakteristik
tüm subgruplarında (ağrı, sertlik, fiziksel fonksiyon, total) negatif özellikleri
yönde; Semptom süresi ile radyolojik evre ve WOMAC tüm su-
bgruplarında (ağrı, sertlik, fiziksel fonksiyon, total) pozitif yönde;
VKI ile WOMAC ağrı, fiziksel fonksiyon ve total skoru arasında
pozitif yönde; radyolojik evreleme ile yaş ve semptom süresi ara-
sında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı
(Tablo 2).
Sonuç: Diz osteoartiriti olanların çoğu kadın ve obez hastalardan
oluşmaktaydı. Kadın hastaların daha kilolu, semptom süresinin
daha uzun ve ağrı ve fonksiyonel ölçeklerinin erkeklere göre daha
kötü olduğunu saptadık. Yaşlı olan hastaların ve semptom süresi
daha uzun olan hastaların diz radyolojik evresinin daha kötü ol-
duğunu saptadık. Literatürle uyumlu olarak, diz osteoartriti olan
hastalarda ileri yaş, kadın cinsiyet, aşırı kilo gibi risk faktörlerinin
ağrı ve fonksiyonel durum üzerinde daha kötü olmasına neden
olduğunu saptadık. Tablo 2. Diz osteoartriti olan hastaların değişkenlerinin korelasyon analizi
Olgu
Bu çalışmanın amacı, diz osteoartriti olan hastalarda yaş, cinsiyet,
semptom süresi, ağrı, fonksiyonel parametreler ve radyolojik ev-
releme arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.
Gereç-Yöntem: Şubat-Mayıs 2020 tarihleri arasında Kayseri
Şehir Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine baş-
vuran ve ACR tanı kriterlerine göre diz osteoartriti tanısı alan 80
hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Romatoid artrit
tanısı olan 1, CRP’si belirgin olarak yüksek olan 2, direk grafisi
olmayan 5 hasta, WOMAC skoru olmayan 6 hasta çalışma dışı bı-
rakıldı. Tüm hastaların yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi, semptom
süresi, etkilenen diz, Vizüel analog skalası (VAS), WOMAC (ağrı,
sertlik, fiziksel fonksiyon, total skor) ve Kellgren-Lawrence evrele-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


149 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Dejeneratif Eklem Hastalıkları Dejeneratif Eklem Hastalıkları


SS-024 SS-025

DİZ OSTEOARTRİTLİ KADIN HASTALARDA SEMPTOMATİK SERVİKAL LORDOZ DÜZLEŞMESİNE


NÖROPATİK AĞRININ FİZİK TEDAVİ YANITI ÜZERİNE EŞLİK EDEN SERVİKAL BÖLGE HASTALIKLARI
ETKİSİ Fatih Baygutalp, Ayhan Kul, Muhammet Uğur Öztürk, Yaşar Arslan,
Ayşegül Kılıç, Derya Soy Buğdaycı, Zozan Songur, İlhan Karacan, Zeynep Alkan, Oğuzhan Laçin, Fatma Uzun, Hülya Uzkeser, Meltem
Nurdan Paker Alkan Melikoğlu, Akın Erdal
İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Giriş-Amaç: Osteoartrit (OA) sık görülen ve uzun dönemde en- Giriş-Amaç: Boyun ağrısı (BA) fiziksel, psikolojik ve sosyoeko-
gellik sebebi olabilen kronik bir kas-iskelet sistemi hastalığıdır.Diz nomik etkileri olan önemli bir halk sağlığı sorunu olup küresel insi-
osteoartritinde (DOA) mekanik ağrının yanısıra, nöropatik ağrı dansı %16,2’dir [1,2]. Bireylerin yaklaşık yarısı hayatları boyunca
semptomlarının varlığıyla ilgili farkındalık giderek artmaktadır. Bu klinik olarak önemli bir BA yaşarlar, kadınlarda ve orta yaşlarda
çalışmanın amacı, DOA olan kadın hastalarda nöropatik ağrının, daha sık görülür [3]. BA kronik ağrılı hastaların %44’ünün doktora
fizik tedavi yanıtına etkisinin değerlendirilmesidir. başvurduğu bir yakınmadır. BA genellikle olarak strain, sprain veya
inflamasyon nedeni ile meydana gelir. Fakat disk hernisi, spondi-
Yöntem-Gereçler: 01.08.2018-31.12.2018 tarihleri arasında İs-
loz, fibromiyalji, neoplazmlar, depresyon ve yansıyan ağrıları da
tanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi
ayırıcı tanıda düşünmek gerekir [4]. BA için başlıca risk faktörleri
polikliniklerine diz ağrısı yakınması ile başvuran, ACR kriterlerine
fiziksel, psikolojik ve mesleki nedenlerdir [5]. En yaygın bildirilen
göre,DOA tanısı alarak 15 seans fizik tedavi(KDD,US,TENS,hot-
risk faktörü, uzun süreli kötü postürde çalışmaktır [2]. Günümüzde
pack) planlanan 41 kadın hasta (çalışmaya dahil edildi. Hastala-
kullanımı hızla artan akıllı cep telefonu [6] ve bilgisayar kullanı-
rın demografik ve klinik özellikleri kaydedildi. Tedavi öncesi (TÖ),
mı [7] gibi uzun süreli sabit pozisyonlar boyunda servikal lordoz
tedavi bitiminde (TS) ve 1. ay sonra,aynı hekimler tarafından
(SL) azalmasına neden olabilir. SL, duruş ve işlev açısından büyük
değerlendirildi. Ağrı için visual analog scale (VAS), nöropatik ağrı
önem taşır. BA genellikle dizilim bozukluğu ile ilişkilidir [8]. Uzun
için pain-detect ağrı anketi, knee injury and osteoarthritis outco-
süreli yanlış postür, yumuşak doku hasarı ile servikal stabilite aza-
me score (KOOS), depresyon ve anksiyete için Hastane Anksiyete
lır ve lordoz kaybına neden olabilir [9]. SL azalmasının servikal
ve Depresyon Skalası (HADS) kullanıldı.Pain-detect skoru 13-38
bölgede görülen diğer hastalıklarla ilişkisini gösteren birçok çalış-
arasında olanlar, nöropatik ağrılı olarak kabul edildi.Hastaların te-
ma vardır. BA’lı genç hastalarda yapılan bir çalışmada SL açısıyla
davi yanıtını değerlendirmek için VAS ve KOOS anketi kullanıldı.
disk hernisi ve spinal stenoz ilişkisi araştırılmış ve lordoz azalmasıy-
İstatistiksel analizde datanın normal dağılıma uygunluğu Shapiro
la disk herniasyon derecesinin daha büyük ve spinal stenozunda
Wilk testi ile incelendi. Grup içi ortalamaların kıyaslaması Fried-
daha ciddi olduğu tespit edilmiştir [10]. Başka bir çalışmada ise SL
man ve Wilcoxon testi ile gruplararası ortalamaların karşılaştırıl-
açısıyla dejenerasyon arasında ilişki bulunamamıştır [11]. Servikal
ması Mann Whitney U testi ile yapıldı.KOOS ve VAS ile değer-
omurların kendi aralarındaki doğal dizilimi sonucu lateral görü-
lendirilen iyileşme üzerine, potansiyel karıştırıcı faktörlerin etkisi
nümde ortaya çıkan konveksite SL olarak adlandırılır. Direkt grafi
çoklu doğrusal regresyon analizi ile değerlendirildi.
SL açılarını değerlendirmede başvurulan ilk yöntemdir. Direkt gra-
Bulgular: DOA lı 41 kadın hastanın yaş ve diz ağrısı süresi orta- fi ile SL’u değerlendirmede Cobb, Tanjant metodları ile efektif SL
lamaları sırasıyla 57,8± 5,9 yıl, 67.0± 72,3 aydı. Pain-detect sko- yöntemleri kullanılır [12]. Cobb ve Tanjant metodları yüksek güve-
ru ile yapılan değerlendirmelere göre 14 (%34) hastada nöropatik nilirliğe sahip olup pratikte en sık kullanılan yöntemlerdir [13,14].
ağrı komponenti saptandı. Nöropatik ağrı olmayan grupta VAS SL’un normal değerleri Cobb metoduna göre 20-35 derece arasıdır.
ile ölçümlenen ağrı şiddetinin,, TÖ’ne göre TS’ sı (p=0.0001) ve Çeşitli nedenlerle SL’un doğal açısı bozulur ve servikal omurlar (I)
1.ayda (p=0.0001); Nöropatik ağrı olan grupta da TÖ’ne göre harfine benzeyen bir görünüm alır SL düzleşir [6,15]. Hatta daha
TS’sı (p=0.003) ve 1.ayda (p=0.001) anlamlı olarak azaldığı ileri durumlarda servikal kifoz oluşur [16]. Literatürde SL azalması
saptandı. ile BA arasında ilişki olduğunu gösteren çok sayıda çalışma olduğu
Nöropatik ağrı olmayan grupta tedavi öncesi KOOS ağrı semp- gibi [8-10,17] SL azalmasının klinik ile ilişkisiz olduğunu bildiren
tom, GYA,sportif faaliyet ve yaşam kalitesi alt skorları açısından, az sayıda çalışmada bulunmaktadır [18]. Bu çalışmanın amacı
TS’sı ve 1.ayda anlamlı iyileşme saptandı (p<0,001). Fakat nöro- semptomatik SL azalması olan hastalarda eşlik eden servikal böl-
patik ağrısı olanlardasadece tedavi öncesi KOOS ağrı ve GYA ge hastalıklarının sıklığı; bu hastalıkların, demografik özelliklerin,
ALT skor açısından TS’ sı ve 1.ayda anlamlı iyileşme bulundu semptomların, klinik durumun ve egzersiz yapmanın Cobb açısı ile
(p=0,007, p=0,003). ilişkilerini araştırmaktır.
KOOS ve VAS ile bakılan iyileşme üzerine etkili faktörler için Yöntem-Gereçler: Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp
yapılan çoklu doğrusal regresyon analizinde KOOS semptom ve ve Rehabilitasyon Polikliniği’ne mekanik karekterde boyun ağrısı
yaşam kalitesi alt skorlarında TS ve 1.ayda sağlanan iyileşme için şikayeti ile başvuran 18-60 yaş arası, son 1 ay içinde servikal bölge
nöropatik ağrı varlığı negatif belirleyici faktör olarak bulundu. manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile servikal iki yönlü direkt
(p=0,001, p=0,001) grafi (X-ray) çekilmiş ve direkt grafi de Cobb açısı ile servikal lordoz
Sonuçlar: Bu çalışma DOA’ne nöropatik ağrı paterninin sıklıkla açısında azalma tespit edilen (Cobb açısı <20) gönüllü 100 hasta
eşlik ettiğini ve diz OA’li olgularda, nöropatik ağrı komponenti çalışmaya dahil edildi. Cobb açısı 20 ve üstü, angülasyon, S şekilli
varlığının, fizik tedavi ile elde edilen iyileşme üzerine olumsuz et- servikal vertebra varlığı, son 6 ayda boyun bölgesini etkileyecek
kisinin olduğunu göstermiştir. travma, servikal omurgayı etkileyecek kronik enflamatuar, endokri-
nolojik hastalık, servikal spinal cerrahi geçirenler, son 3 aydır psiki-
Anahtar kelimeler: osteoartrit, fizik tedavi, nöropatik ağrı yatrik hastalık tanısı ile tedavi görenler, ileri osteoporoz, dekompan-
se sistemik hastalık (diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği, kronik
akciğer hastalığı, malignite, parkinson, multipl skleroz, inme, enfek-
siyon) varlığı, torasik çıkış sendromu, oksipital nevralji, polinöro-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


150 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

pati, distoni, inflamatuar kas hastalığı, miyopati gibi hastalık varlığı talarda Cobb açısı ortalamasının daha düşük, VAS, NPQ ve NHP
ile gebe ve emziren hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Çalışmaya skorlarının istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek ol-
alınan hastaların servikal bölgede mevcut olan diğer hastalıklarının duğu görüldü. Yani SL azalmasına disk hernisi eşlik etmesi duru-
(strain ve sprain, disk hernisi, spondiloz, spinal stenoz, spodilozis munda Cobb açısında daha fazla azalma ile daha fazla ağrı hissi,
ve listezis, kongenital anomaliler, fibromiyalji, miyofasial ağrı send- disabilite ve yaşam kalitesinde kötüleşme tespit edildi. Servikal
romu, skolyoz, hemanjiom, tonsiller ektopi) sıklığı tespit edildi. Bu osteoartrit ve spinal stenoz eşlik eden hastalarda da disk hernili
hastalıkların Cobb açısıyla ilişkisi incelendi. Veriler SPSS 23 paket hastalarda görülen sonuçlara (Cobb açısı, VAS, NPQ ve NHP)
programı ile değerlendirildi. Hastalar yaş (18-40 ile 41-60), cinsi- benzer sonuçlar elde edildi. SL derecesi ile servikal disk herni-
yet, meslek (ofis çalışanları ve diğerleri), eğitim (üniversite altında asyonu, spondiloz ve omurilik kompresyon derecesi arasındaki
eğitim alanlar ile üniversite ve üstü), VKİ kg/m2 (normal ve kilolu) ilişkiyi araştıran bir çalışmada BA’lı genç hastalar servikal dizilime
ile egzersiz (egzersiz yapan ve yapmayan) yapma durumlarına göre göre lordoz, düz ve kifoz olarak üç gruba ayrıldı, düzleşme ve
Cobb açıları karşılaştırıldı. Ayrıca boyun ağrısına ilave olarak baş kifoz oluşan grupların lordoz grubuna göre disk herniasyon de-
ağrısı, sırt ağrısı, radiküler ağrısı olan ve olmayanlar ayrıca eklem recesi, spondiloz ve omurilik kompresyon derecesi daha yüksek
hareket açıklığı (EHA) kısıtlılığı ve/veya motor kaybı ve/veya duyu oranda görülmüştür. Yani Cobb açısı azaldıkça disk herniasyon
kaybı olan ve olmayan hastaların Cobb açıları karşılaştırıldı. Eşlik derecesinin arttığı ve dolayısıyla dejeneratif değişiklikler arasında
eden hastalıklarda VAS ve fonksiyonel durum Northwick Park Bo- bir bağlantı olduğu kanatine varılmıştır [10]. Çalışmamıza katılan
yun Ağrısı Anketi (Northwick Park Neck Pain Questionnaire: NPQ) hastaların eklem hareket açıklığında kısıtlılık ve/veya motor kaybı
ile yaşam kalitesi Notthingham Sağlık Profili (Notthingham Health ve/veya duyu kaybı olanların Cobb açısı ortalamaları olmayan-
Profile: NHP) skorları ile karşılaştırıldı. lara göre ayrıca boyun ağrısı yanında baş ağrısı, sırt ağrısı ve ra-
Bulgular diküler ağrısı olan hastaların Cobb açısı ortalamaları istatistiksel
olarak anlamlı derecede daha düşüktü. Yani klinik olarak daha
Çalışmaya dahil edilen 100 hastanın (83 kadın, 17 erkek) yaş
ağır olan hastaların Cobb açısı ortalamaları daha düşüktü.
ortalaması 45,39±11,63 (min-max: 20-60) yıl ve Cobb açısı
11,51±10,94° min-max: -13-19° idi (Tablo 1). Kadın hastalar- Sonuçlar: Mekanik karekterde boyun ağrılı hastalarda SL azal-
da Cobb açısı daha düşüktü (sırasıyla 6,76±6,75°; 11,94±6,6°; masına eşlik eden en sık servikal bölge hastalıkları disk hernisi,
p=0,005). Ofis çalışanlarında Cobb açısı ofis dışında çalışanlara osteoartrit, miyofasial ağrı sendromu ve spinal stenoz olarak
göre daha düşüktü (sırasıyla 2,88±5,77°;10,95±5,75°; p<0,001). tespit edildi. SL azalmasına disk hernisi, osteoartrit veya spinal
Eğitim seviyesi düşük olanlarda Cobb açısı eğitim seviyesi yüksek stenoz eşlik etmesi durumunda Cobb açısında daha fazla azalma
olanlara göre daha düşüktü (sırasıyla 6,66±6,99°; 10,91±5,99°; ile daha fazla ağrı hissi, disabilite ve yaşam kalitesinde kötüleşme
p=0,01). Egzersiz yapmayanlarda Cobb açısı egzersiz yapan- görüldü. Mekanik karekterde BA olup Cobb açısı azalan hastala-
lara göre daha düşüktü (sırasıyla 6,82±7,01°; 10,55±6,17°; rın disk hernisi, osteoartrit veya spinal stenoz gelişmeden tedavi
p=0,026) (Tablo 2). Boyun ağrısı yanında baş ağrısı olan hastala- edilmeleri ve özellikle egzersiz yapmaları önerilir.
rın Cobb açısı baş ağrısı olmayanlara göre daha düşüktü (sırasıyla
Kaynaklar
3,13±6,17°; 8,50±6,82°; p=0,004). Boyun ağrısı yanında sırt
1. Murray, C.J., et al., The state of US health, 1990-2010: burden of diseas-
ağrısı olan hastaların Cobb açısı sırt ağrısı olmayanlara göre daha
es, injuries, and risk factors. Jama, 2013. 310(6): p. 591-606.
düşüktü (sırasıyla 4,71±8,54°; 8,57±6,19°; p=0,018). Radiküler 2. Kim, R., et al., Identifying risk factors for first-episode neck pain: A system-
ağrısı olan hastaların Cobb açısı radiküler ağrısı olmayanlara göre atic review. Musculoskeletal Science and Practice, 2018. 33: p. 77-83.
daha düşüktü (sırasıyla 5,15±6,58°; 12,26±5,14°; p<0,001). 3. Fejer, R., K.O. Kyvik, and J. Hartvigsen, The prevalence of neck pain in the
Servikal eklem hareket kısıtlılığı ve/veya motor ve/veya duyu kay- world population: a systematic critical review of the literature. European
spine journal, 2006. 15(6): p. 834-848.
bı olan hastaların Cobb açısı olmayanlara daha düşüktü (sırasıyla 4. Miller, H.S., What to do when neck pain is more than just a simple pain in
5,81±7,57°; 8,71±6,43°; p=0,044). Servikal lordoz azalmasına the neck. Journal of the American Academy of PAs, 2008. 21(9): p. 38-42.
eşlik eden diğer servikal bölge hastalıklarının sıklığı belirlendi; ser- 5. Coşkun, M.E., Boyun ağrısı ve tedavisi. Türkiye Klinikleri Cerrahi Tıp Bil-
vikal disk hernisi (%74), osteoartrit (%43), miyofasial ağrı send- imleri Dergisi, 2006. 2(51): p. 43-47.
romu (%30), spinal stenoz (%22), sprain ve strain (%12), fibromi- 6. Kong, Y.-S., Y.-M. Kim, and J.-m. Shim, The effect of modified cervical ex-
ercise on smartphone users with forward head posture. Journal of physical
yalji (%10), hemanjiom (%8) olarak belirlendi. Disk hernisi olan therapy science, 2017. 29(2): p. 328-331.
hastaların Cobb açısı disk hernisi olmayanlara göre daha düşüktü 7. Kang, J.-H., et al., The effect of the forward head posture on postural
(sırasıyla 6,69±6,70°; 10,35±7,18°; P=0,021). Osteoartriti olan balance in long time computer based worker. Annals of rehabilitation med-
hastaların Cobb açısı osteoartriti olmayanlara göre daha düşük- icine, 2012. 36(1): p. 98.
8. Been, E., S. Shefi, and M. Soudack, Cervical lordosis: the effect of age and
tü (sırasıyla 5,95±7,59°; 8,91±6,25°; P=0,035). Spinal stenozlu
gender. The Spine Journal, 2017. 17(6): p. 880-888.
hastaların Cobb açısı stenozu olmayanlara göre daha düşüktü (sı- 9. McAviney, J., et al., Determining the relationship between cervical lordosis
rasıyla 4,95±6,41°; 8,40±6,98°; P=0,04) (Tabo 3). VAS skorları and neck complaints. Journal of manipulative and physiological therapeu-
disk hernisi ve stenozu olan hastalarda daha yüksekti (sırasıyla tics, 2005. 28(3): p. 187-193.
p=0,043, p=0,013). Likert skorları disk hernisi ve stenozu olan 10. Gao, K., et al., Correlation between cervical lordosis and cervical disc her-
niation in young patients with neck pain. Medicine, 2019. 98(31).
hastalarda daha yüksekti (sırasıyla p=0,035, p<0,001). NPQ 11. Kim, H.J., et al., Cervical lordosis actually increases with aging and pro-
skorları disk hernisi, osteoartriti ve stenozu olan hastalarda daha gressive degeneration in spinal deformity patients. Spine Deformity, 2014.
yüksekti (sırasıyla p <0,001, p=0,003, p<0,001). NHP skorları 2(5): p. 410-414.
ise disk hernisi, osteoartriti ve stenozu olan hastalarda olmayan- 12. Soylu, F., F. Özkan, and S. Erdem, Evaluation of cervical lordosis and its
lara göre daha yüksekti (sırasıyla p <0,001, p<0,001, p=0,004). relation to cervical pain. Servikal lordoz açıları ve boyun ağrısı ilişkisinin
değerlendirilmesi). Marmara Medical, 2014. 27: p. 112-15.
Tartışma: SL, duruş ve işlev açısından büyük önem taşır. BA ve 13. Harrison, D.E., et al., Cobb method or Harrison posterior tangent method:
disabilite genellikle SL’un yanlış dizilimi ile ilişkilidir [19]. Çalışma- which to choose for lateral cervical radiographic analysis. Spine, 2000.
mızda BA’lı ve SL açısında azalma olan hastalarda eşlik eden di- 25(16): p. 2072-2078.
14. Kumagai, G., et al., Association between roentgenographic findings of the
ğer servikal bölge hastalıkları sıklık sırasına göre; servikal disk her- cervical spine and neck symptoms in a Japanese community population.
nisi (%74), servikal osteoartrit (%57), miyofasial ağrı sendromu Journal of Orthopaedic Science, 2014. 19(3): p. 390-397.
(%31), spinal stenoz (%22), strain ve sprain (%12), fibromiyalji 15. Lippa, L., L. Lippa, and F. Cacciola, Loss of cervical lordosis: What is the
(%10) ve hemanjiom (%8) olduğu görüldü. Servikal disk hernisi prognosis? Journal of craniovertebral junction & spine, 2017. 8(1): p. 9.
16. Lam, J.C. and T. Mukhdomi, Kyphosis. 2020.
olan ve olmayan hastalar kıyaslandığında, disk hernisi olan has-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


151 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

17. Grob, D., H. Frauenfelder, and A. Mannion, The association between cervi- Tablo 3. Semptomlar, Fizik Muayene ve Eşlik Eden Hastalıklara Göre Cobb Açısı
cal spine curvature and neck pain. European Spine Journal, 2007. 16(5):
p. 669-678. Semptomlar Cobb Açısı (°) P
18. Helliwell, P., P. Evans, and V. Wright, The straight cervical spine: does it indi- (Ort±ss)
cate muscle spasm? The Journal of bone and joint surgery. British volume,
1994. 76(1): p. 103-106. Baş ağrısı
19. Been, E., S. Shefi, and M. Soudack, Cervical lordosis: the effect of age and Var (n=16) 3,13±6,17 0,004
gender. The Spine Journal, 2017. 17(6): p. 880-888. Yok (n=84) 8,50±6,82
Anahtar kelimeler: Cobb açısı, lordoz, servikal Sırt Ağrısı
Var (n=24) 4,71±8,54 0,018
Tablo 1. Demografik Özellikler ve Cobb Açısı Değeri
Yok (n=76) 8,57±6,19
Ort±ss (min-max) Radiküler Ağrı
N=100 kişi Var (n=65) 5,15±6,58 0,001
Yaş (yıl) 45,39±11,63 (20-60) Yok (n=35) 12,26±5,14
EHA kısıtlılığı ve/veya Motor ve/veya Duyu Kaybı
VKİ (kg/m2) 29,30±7,32 (18,0-46,7)
Var (n=37) 5,81±7,57 0,044
Cobb açısı (◦) 11,51±10,94 (-13,0-19,0) Yok (n=63) 8,71±6,43
Ort±ss: Ortalama±standart sapma, min: minumum, max: maximum Eşlik Eden Hastalıklar Cobb Açısı (°) (Ort±ss) P
Servikal disk hernisi
Tablo 2. Demografik Özelliklere Göre ve Egzersiz Yapma Durumuna Göre Cobb Var (n=74, %74) 6,69±6,70 0,021
Açısının Karşılaştırılması Yok (n=26, %74) 10,35±7,18
Cobb Açısı (°) Servikal osteoartrit
Demografik Özellikler (Ort±ss) P Var (n=74, %74) 6,69±6,70 0,021
Yaş Yok (n=26, %74) 10,35±7,18
18-39 (n=35) 6,83±6,59 0,397 Servikal miyofasial ağrı sendromu
Var (n=30, %30) 6,83±7,01 0,452
40-60 (n=65) 8,08±7,19
Yok (n=70, %70) 7,99±6,99
Cinsiyet Servikal spinal stenoz
Kadın (n=83) 6,76±6,75 0,005 Var (n=22, %22) 4,95±6,41 0,04
Erkek (n=17) 11,94±6,6 Yok (n=78, %78) 8,40±6,98
Servikal sprain ve strain
Meslek
Var (n=12, %12) 7,42±7,12 0,907
Ofis çalışanları (n=41) 2,88±5,77 0,001
Yok (n=88, %88) 7,67±7,00
Diğer (n=59) 10,95±5,75 Fibromiyalji
Eğitim Durumu Var (n=10, %10) 6,40±7,91 0,557
Yok (n=90, %90) 7,78±6,90
İlk, orta ve lise (n=77) 6,66±6,99 0,01
Servikal hemanjiom
Üniversite ve üstü (n=23) 10,91±5,99
Var (n=8, %8) 7,88±8,70 0,922
VKİ Yok (n=92, %92) 7,62±6,87
<25 (n=23) 7,52±7,80 0,936 Servikal spondilolizis ve listezis
≥25 (n=76) 7,66±6,81 Var (n=2, %2) 9,00±0,00 0,782
Yok (n=98, %98) 7,61±7,05
Egzersiz Yapma Durumu
Servikal kongenital anomali
Yapıyor (n=22) 10,55±6,17 0,026 Var (n=2, %2) 2,50±7,77 0,295
Yapmıyor (n=78) 6,82±7,01 Yok (n=98, %98) 7,74±6,97
Ort±ss: Ortalama±standart sapma, P: Bağımsız grup karşılaştırması test istatistiği p değeri Servikal skolyoz
Var (n=1, %1) 3,00 0,507
Yok (n=99, %99) 7,69±7,00
Tonsiller ektopi
Var (n=1, %1) 15,00 0,292
Yok (n=99, %99) 7,57±6,97
Ort±ss: Ortalama±standart sapma, P: Bağımsız grup karşılaştırması test istatistiği p değeri

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


152 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Dejeneratif Eklem Hastalıkları Tüm hastalar katılımcıların demografik verileri, bilinen hastalıkları
ve ilaç kullanımları, daha önce OA için gördükleri tedaviler kay-
SS-026 dedildi. Osteoartrit varlığı klinik ve radyografik olarak doğrulan-
dıktan sonra rutin kan parametlerine bakıldı. Kellgren-Lawrence
DİZ OSTEOARTRİT HASTALARINDA PERİFERİK derecelendirmesine göre diz osteoartrit evresi, Western Ontario
KANDAKİ İNFLAMASYON BELİRTEÇLERİNİN ve McMaster Üniversitesi Osteoartrit indeksi (WOMAC) kullanı-
FONKSİYON VE AĞRI SKORLARIYLA İLİŞKİSİ larak hastanın fonksiyonel düzeyi ve numerik ağrı skalası ile de
ağrı seviyesi değerlendirildi. Hastaların laboratuvar verileri tara-
Dilara Ekici Zincirci1, Zozan Songur1, Yiğit Can Ahısha1, Burcu Hazer2 narak total lökosit sayısı, nötrofil, trombosit, lenfosit sayısı, orta-
İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi
1
lama trombosit hacmi (MPV), C-reaktif protein (CRP), eritrosit
Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
2
sedimentasyon hızı (ESR) sonuçları kaydedildi. Nötrofil / lenfosit
oranı (NLO) ve trombosit / lenfosit oranları (TLO) hesaplandı.
Amaç: Osteoartrit subklinik ve düşük dereceli inflamasyonla Bulgular
seyreden bir süreçtir (1).Nötrofil/lenfosit oranı, trombosit /lenfosit
oranı ve ortalama trombosit hacmi inflamasyonu göstermede ol- Çalışmamıza alınan 31 kadın hasta 53,64 10,4 yaşında idi. Or-
dukça pratik ve ucuz yöntemlerdir (2,3,4). talama vücut kitle indeksi ise 32,8 4,1kg/m2 olarak hesaplandı.
Bu çalışmanın amacı diz osteoartrit hastalarında nötrofil/lenfosit Hastaların %67,7’sinin gonartroz klinik bulguları bilateral iken
(N/L), trombosit /lenfosit (T/L) oranları ile hastanın fonksiyonel %16,1’inin sağ, %16,1’inin ise sol taraflı idi. Hastaların ağrı süresi
ve ağrı skorları arasında bir ilişki olup olmadığının araştırılmasıdır. ise 58,8 63 ay olarak bulundu.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 31 diz osteoartrit hastası alındı. Yaş, Çalışmaya alınan hastaların Kellgren-Lawrence derecelendirmesi-
cinsiyet, vücut kitle indeksi, Kellgren-Lawrence derecelendirmesine ne göre yapılan sınıflamasında evre 1 %14,5, evre 2 %56,4, evre
göre diz osteoartrit evresi, Western Ontario ve McMaster Üniversi- 3 %16,12, evre 4 ise %9,6 olarak saptandı. Sadece 2 diz de ise
tesi Osteoartrit indeksi (WOMAC) kullanılarak hastanın fonksiyonel herhangi bir gonartroz röntgen belirtisi saptanmadı.
düzeyi ve numerik ağrı skalası ile de ağrı seviyesi değerlendirildi. Hastaların ortalama numerik ağrı skalası 6,35 2,1 olarak bulun-
Hastaların laboratuvar verileri taranarak total lökosit sayısı, nötrofil, du. WOMAC tutukluk 3,1, WOMAC ağrı 8,64, WOMAC fiziksel
trombosit, lenfosit sayısı, prtalama trombosit hacmi, C-reaktif protein fonksiyon 31,8, ve WOMAC toplam ise 43,58 olarak saptandı
(CRP), sedimentasyon sonuçları kaydedildi. Nötrofil / lenfosit oranı (Tablo 1).
(N/L) ve trombosit / lenfosit oranları (T/L) hesaplandı. Hastaların CRP 4,04 4,3 mg/dL, ESR ise 8,2 6,1 mm/saat olarak
Bulgular: Çalışmamıza alınan 31 kadın hasta 53,64 10,4 yaşında belirlendi. NLO 1,62 0,4, TLO ise 154,7 234,5 olarak saptandı.
idi. Ortalama vücut kitle indeksi ise 32,8 4,1kg/m2 olarak hesap- Hastaların WOMAC seviyeleri ve kan parametreleri arasında ko-
landı. Hastaların %67,7’sinin gonartroz klinik bulguları bilateral relasyon saptanmadı.
iken %16,1’inin sağ, %16,1’inin ise sol taraflı idi. Hastaların ağrı
Tartışma
süresi ise 58,8 63 ay olarak bulundu. Çalışmaya alınan hastaların
Kellgren-Lawrence derecelendirmesine göre yapılan sınıflamasın- Osteoartritin düşük dereceli inflamasyonla seyretmesi bu hasta-
da evre 1 %14,5, evre 2 %56,4, evre 3 %16,12, evre 4 ise %9,6 lığın progresyonunu ve tedaviye yanıtını takipte ve yeni tedavi
olarak saptandı. Sadece 2 diz de ise herhangi bir gonartroz rönt- ajanları geliştirmede önem kazanmaktadır. Bu inflamatuvar sü-
gen belirtisi saptanmadı. Hastaların ortalama numerik ağrı skalası recin periferik kandan ölçümü pratik olmadığı gibi pahalı yön-
6,35 2,1 olarak bulundu. WOMAC tutukluk 3,1, WOMAC ağrı temlere de dayanmaktadır. Son yıllarda periferik kanda dolaşan
8,64, WOMAC fiziksel fonksiyon 31,8, ve WOMAC toplam ise lökosit alt gruplarının sistemik inflamasyon durumunda değiştiği
43,58 olarak saptandı (Tablo 1). Hastaların CRP 4,04 4,3 mg/dL, bilinmektedir. Farklı hastalıklarında lökosit alt tiplerinin oranları
sedimentasyon ise 8,2 6,1 mm/saat olarak belirlendi. N/L 1,62 inflamasyon biyomarkerı olarak kullanılmaktadır[13]. TLO infla-
0,4, T/L ise 154,7 234,5 olarak saptandı. Hastaların WOMAC matuar sitokinlere sekonder olarak değişmektedir ve artmış TLO
seviyeleri ve kan parametreleri arasında korelasyon saptanmadı. ‘ya romatoid artrit, sistemik lupus eritematosus rastlanmakta ve
hastalık aktivitesinin takibinde de kullanılmaktdır[8-14]. TLO’
Sonuç: Osteoartrit yaygın görülen ve sıklığı giderek artan bir
nun OA hastalığında kullanımıyla ilgili rolü henüz yeterince açığa
halk sağlığı problemidir. Ağrı ve kısıtlılık etkilediği kişilerin günlük
kavuşturulamamıştır. Shi ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada
yaşam aktivitelerini azaltmakta ve yaşam kalitesini bozmaktadır.
OA hastalarında sağlıklı gönüllülere göre TLO artışı saptanmış-
Progresyonundaki önemli faktörlerden biri de sinovyumdaki dü-
tır[13]. Biz çalışmamızda TLO ile radyografik OA şiddeti ve WO-
şük dereceli inflamasyondur. İnflamasyonun periferik kandaki
MAC semptom şiddeti arasında korelasyon saptamadık.
hücresel dağılımı etkilediği bilinmektedir. N/L ve T/L oranları son
yıllarda romatizmal hastalıkların, kanserlerin, kronik inflamatuar Son yıllarda NLO’ da çeşitli inflamatuar durumlarda kolay uygu-
hastalıkların takibinde kullanılan pratik ve ucuz yöntemlerdir. Ça- lanabilir, ulaşılabilir, basit, ucuz ve subklinik inflamasyonu gös-
lışmamız osteoartrite bağlı ağrı ve fonksiyonel indekslerin periferik termede kullanışlı bir yöntem olarak kullanılmaktadır[15-17]. OA
kandaki inflamasyon belirteçleriyle ilişkisini araştırmaktdır. Araş- hastalarında kullanımıyla ilgili literatürde sınırlı sayıda veri mev-
tırmamızın kısıtlılığı küçük örneklem büyüklüğünde gerçekleştiril- cuttur. Taşoğlu ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada
miş olmasıdır. Oldukça yaygın görülen bu hastalık için daha geniş radyografik olarak ciddi diz OA’i olan hastalarda hafif-orta düzey-
çalışma gruplarına ihtiyaç vardır. de diz OA’i olan hastalara göre artmış NLO saptanmıştır[1]. Çalış-
mamızda diz OA KL evresi ve WOMAC skorlarıyla NLO arasında
Yöntem-Gereçler
korelasyon saptamadık.
Çalışma Temmuz 2020-Eylül 2020 arasında Başakşehir Çam ve
CRP ve ESR inflamatuar hastalıkların tanı ve tedavi izleminde
Sakura Şehir Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon poliklini-
sıklıkla kullandığımız akut faz proteinleridir. Yapılan çalışmalarda
ğine diz ağrısı şikayetiyle başvuran ve diz osteoartriti tanısı alan
ESR ve CRP değerlerinde OA hastalarında sağlıklı kontrollere
18-80 yaş arası kadın ve erkek hastalar ile gerçekleştirildi. Aktif ya
göre artış olduğu gösterilmiştir[7]. Çalışmamızda OA’ in radyogra-
da geçirilmiş kanser öyküsü, geçirilmiş septik artrit, sistemik en-
fik şiddeti ve semptom şiddetiyle ESR ve CRP değerleri arasında
feksiyon varlığı, kronik inflamatuar hastalık veya yakın zamanda
korelasyon saptanmadı.
geçirilmiş cerrahi öyküsü olanlar çalışmaya dahil edilmedi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


153 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Sonuçlar Diğer
OA tüm dünyada yaygın görülen bir sağlık problemidir. İleri yaş
ve obeziteyle birlikte görülme sıklığı giderek artmaktadır. OA SS-027
progresyonunda düşük düzeyli inflamasyon sorumlu tutulmakta-
İDİYOPATİK AŞIRI AKTİF MESANELİ KADINLARDA
dır. Progresyonnun ön görülebilmesi, yüksek riskli hastaların sap-
tanabilmesi için pratik, kullanışlı ve ucuz yöntemlerle inflamasyon MESANE EĞİTİMİNE EKLENEN İNTRAVAGİNAL
göstergelerini saptamak önemlidir. Çalışmamızda OA’ in radyog- ELEKTRİK STİMULASYONUNUN ETKİNLİĞİ
rafik şiddeti ve semptom şiddeti arasında NLO, TLO, ESR ve CRP Necmettin Yıldız, Hakan Alkan, Ayşe Sarsan
değerleri arasında korelasyon saptanamamıştır ancak gelecekte
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad, Denizli,
daha geniş hasta gruplarıyla, spesifik inflamatuar biyomarkerlar Türkiye
ile periferik kan parametleri arasındaki ilişkiyi de inceleyen çalış-
malar sürece ışık tutacaktır.
Amaç: Klinik pratikte; idiyopatik aşırı aktif mesaneli (AAM) ka-
Kaynaklar dınların tedavisinde mesane eğitimi (ME) ve intravajinal elekstrik
1. Ö. Taşoğlu, H. Bölük, Ş. Şahin Onat, İ. Taşoğlu, and N. Özgirgin, “Is blood stimulasyonu (İVES) sıklıkla birlikte kullanılmasına karşın, bu ve
neutrophil-lymphocyte ratio an independent predictor of knee osteoarthri- benzeri konservatif tedavi kombinasyonları hala yetersiz kanıt ne-
tis severity?,” Clin. Rheumatol., 2016, doi: 10.1007/s10067-016-3170-8. deniyle kılavuzlarda önerilmemektedir. Bu çalışmada, idiyopatik
2. V. L. Johnson and D. J. Hunter, “The epidemiology of osteoarthritis,” AAM’li kadınlarda ME’ye eklenen İVES’in inkontinansla ilişkili
Best Practice and Research: Clinical Rheumatology. 2014, doi: 10.1016/j.
berh.2014.01.004. klinik parametreler ve yaşam kalitesi (QoL) üzerindeki etkinliğini
3. M. J. Benito, D. J. Veale, O. FitzGerald, W. B. Van Den Berg, and B. değerlendirmek amaçlandı
Bresnihan, “Synovial tissue inflammation in early and late osteoarthritis,” Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Üniversitemiz Etik Kurulu
Ann. Rheum. Dis., 2005, doi: 10.1136/ard.2004.025270.
4. F. Berenbaum, “Osteoarthritis as an inflammatory disease (osteoarthritis
(60116787-020/29687) tarafından onaylandı ve ClinicalTrials.gov
is not osteoarthrosis!),” Osteoarthritis and Cartilage. 2013, doi: 10.1016/j. kaydı (NCT04389307) gerçekleştirildi. İnkontinans sayısında %50
joca.2012.11.012. veya daha fazla iyileşme hedeflenerek, araştırmamızın gücü %95
5. F. A. Wollheim, “Markers of disease in rheumatoid arthritis,” Current (Beta=5 ve alfa=0,05) olacak şekilde her bir grup için en az 28
Opinion in Rheumatology. 2000.
hastanın alınması planlandı. Olası hasta kayıpları (%10) hesaba ka-
6. C. L. Colglazier, P. G. Sutej, and C. Morris, “Laboratory testing in the
rheumatic diseases: A practical review,” Southern Medical Journal. 2005. tılarak, AAM şikayeti ile başvuran, anti-muskarinik ilaçlara dirençli
7. Z. Yang et al., “Comparisons of neutrophil-, monocyte-, eosinophil-, and veya tolere edemeyen, en az 4 haftadır anti-muskarinik ilaç kullan-
basophil- lymphocyte ratios among various systemic autoimmune rheu- mayan ve ürodinamik olarak detrüsör aşırı aktivitesi gösterilen, 18
matic diseases,” APMIS, 2017. yaş üstü, 62 kadın (her grup için 31 kadın) çalışmaya dahil edildi
8. H. Fu et al., “Neutrophil- and platelet-to-lymphocyte ratios are correlated
with disease activity in rheumatoid arthritis,” Clin. Lab., 2015. Hastalar rastgele sayılar tablosu kullanılarak, ME ve ME+İVES
9. O. Balbaloglu, M. Korkmaz, S. Yolcu, F. Karaaslan, and N. G. Ç. Beceren, olmak üzere iki gruba (n:31) randomize edildi (Şekil1). Tüm ka-
“Evaluation of mean platelet volume (MPV) levels in patients with synovi- dınlara ME ev programı olarak uygulanmak üzere yazılı bir broşür
tis associated with knee osteoarthritis,” Platelets, 2014.
olarak verildi. IVES seansları, haftada 3 gün, günde 20 dakika, 8
10. T. Stürmer, H. Brenner, W. Koenig, and K. P. Günther, “Severity and extent
of osteoarthritis and low grade systemic inflammation as assessed by high hafta olmak üzere toplam 24 seans şeklinde gerçekleştirildi. Has-
sensitivity C reactive protein,” Ann. Rheum. Dis., 2004. talar inkontinans şiddeti(24 saatlik ped testi), PT kas gücü(peri-
11. M. Sowers, M. Jannausch, E. Stein, D. Jamadar, M. Hochberg, and L. neometre), 3 günlük işeme günlüğü(işeme sıklığı, noktüri, inkon-
Lachance, “C-reactive protein as a biomarker of emergent osteoarthritis,” tinans ve ped sayısı), semptom şiddeti(OAB-V8), inkontinans ile
Osteoarthr. Cartil., 2002.
12. J. H. KELLGREN and J. S. LAWRENCE, “Radiological assessment of os-
ilişkili QoL(IIQ-7), tedavi başarısı(pozitif yanıt oranı), kür/iyileşme
teo-arthrosis.,” Ann. Rheum. Dis., 1957. oranları ve tedavi memnuniyeti(Likert ölçeği) ile tedavi öncesi(-
13. J. Shi et al., “The relationship of platelet to lymphocyte ratio and neutro- TÖ) ve tedavi sonunda(TS) değerlendirildi
phil to monocyte ratio to radiographic grades of knee osteoarthritis,” Z.
Rheumatol., 2018.
Birincil sonuç ölçütü; literatür ile uyumlu olarak, pozitif yanıt ora-
14. B. Qin et al., “Neutrophil to lymphocyte ratio (NLR) and platelet to lym- nı (inkontinans sayısında %50 azalma) idi. İnkontinans şiddeti,
phocyte ratio (PLR) were useful markers in assessment of inflammatory PT kas gücü, semptom şiddeti, işeme sıklığı, nokturi, ped sayısı ve
response and disease activity in SLE patients,” Mod. Rheumatol., 2016. QoL ikincil sonuç ölçütleriydi.
15. A. U. Uslu et al., “Is neutrophil/lymphocyte ratio associated with subclini-
cal inflammation and amyloidosis in patients with familial mediterranean 8 hafta süresince ME’ye uyum, günlük kontrol listesi ile sağlan-
fever?,” Biomed Res. Int., 2013. dı ve ME’nin sürdürülebilmesi için iki haftada bir işeme günlüğü
16. I. Taşoğlu et al., “Usefulness of neutrophil/lymphocyte ratio as a predictor istenildi. İki grupta da günlük kontrol listesinin %80’ini tamamla-
of amputation after embolectomy for acute limb ischemia,” Ann. Vasc. mayanlar ve ME+İVES grubunda tedavi seanslarının %10’unu
Surg., 2014.
17. G. Galizia et al., “Neutrophil to lymphocyte ratio is a strong predictor of
(2 seanstan fazla) kaçıran kadınlar çalışma dışı bırakıldı
tumor recurrence in early colon cancers: A propensity score-matched anal- Bulgular: ME grubunda 2 hasta ME’ye uyumsuzluk, ME+İVES
ysis,” Surg. (United States), 2015. grubunda ise 2 hasta tedaviyi bıraktığı için değerlendirme dışı bı-
Anahtar kelimeler: İnflamasyon belirteçleri, nötrofil-lenfosit oranı, rakıldı (Şekil1). ME grubunda PT kas gücü hariç, her iki grupta da
osteoartrit TÖ’ye göre TS’de tüm parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı
iyileşme görüldü (Tablo 1)
Tablo 1.
TS’de; inkontinans şiddeti, işeme sıklığı, inkontinans ve ped sayısı,
WOMAC- WOMAC- WOMAC-Fiziksel Fonksiyon WOMAC- nokturi, semptom şiddeti ve yaşam kalitesi açısından, ME+İVES
Ağrı Tutukluk Toplam
grubunda tek başına ME grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı
Skor (+/-ss) 8,64+/-3,6 3,1+/-1,9 31,8+/-14,8 43,58+/-19,11 düzeyde daha fazla iyileşme saptandı. ME+İVES grubunda ME
grubuna göre pozitif yanıt oranının, kür ve iyileşme oranlarının ve
tedavi memnuniyetinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha
yüksek olduğu gözlendi (Tablo 1-2)
Sonuç: ME’ye eklenen İVES, tek başına ME’den daha etkilidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


154 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

AAM’li kadınlarda ME’ye eklenen İVES’in etkinliğinin değer- yönlendirilen, anti-muskarinik ilaçlara dirençli veya tolere edeme-
lendirildiği prospektif randomize kontrollü ilk çalışma olması ve yen, en az 4 haftadır anti-muskarinik ilaç kullanmayan ve ürodi-
çalışma sonuçlarının klinik pratikte uygulanabilirliği çalışmamızın namik olarak detrüsör aşırı aktivitesi gösterilen, 18 yaş üstü, 62
özgün ve güçlü taraflarıdır. Sonuçlarımız, toplumda yaygın bir so- kadın (her grup için 31 kadın) çalışmaya dahil edildi. Hastalar
run olan AAM tedavisinde bir fizik tedavi modalitesi olarak İVES çalışmanın içeriği, amacı ve uygulanışı konusunda bilgilendirildi
uygulamasının etkinliğini desteklemektedir. ve yazılı onayları alındı. Gebelik, aktif vajinal ya da üriner sis-
Olgu: İdiyopatik aşırı aktif mesane (AAM), Uluslararası Konti- tem enfeksiyonu, malignite, kalp yetmezliği, pacemaker, mesa-
nans Derneği (ICS) tarafından; “altta yatan organik patoloji veya ne içinde mekanik obstruksiyon oluşturabilecek durumlar (örn.
üriner enfeksiyon olmadan genellikle sık idrara gitme ve noktüri üriner kalkül), vajinal prob uygulanmasına izin vermeyen genital
ile birlikte olan, urge üriner inkontinansın (UUI) eşlik ettiği ya da anatomik bozukluk, idrar kaçırmaya sebep olabilecek nörolojik
etmediği sıkışma hissi (urgency)’’ olarak tanımlanmaktadır. AAM veya konjenital bir patoloji, son altı ay içinde AAM için konserva-
tedavisi için çok çeşitli terapötik seçenekler bulunmaktadır. Bunlar tif tedavi almak, son üç ay içinde ürojinekolojik cerrahi geçirmek,
arasında elektrik stimülasyonu (ES) ve yaşam tarzı değişiklikleri, kondom alerjisi ya da perineometre kullanımındaki kayganlaştırı-
mesane eğitimi (ME), biofeedback ile veya tek başına pelvik ta- cı jele alerji, ICS’ye göre Grade 2 ve üstü pelvik organ prolapsusu
ban kas (PTK) eğitimi gibi davranışsal yöntemleri içeren birinci varlığı ve işeme sonrası 100’ml den daha fazla rezidü idrar kalma-
basamak konservatif tedaviler, farmakolojik ajanları içeren ikinci sı çalışmamızın dışlama kriterleri idi.
basamak tedaviler ve mesaneyi nöromodüle eden veya kemo-de- Hastalar rastgele sayılar tablosu kullanılarak, ME ve ME+İVES
nervasyon sağlayan üçüncü basamak tedaviler sayılabilir (1-5). olmak üzere iki gruba (n:31) randomize edildi (Şekil 1).
Amerikan Üroloji Derneği (AUA) ve ICS tarafından, AAM semp- Hastalara ME hakkında bilgilendirme yapıldıktan sonra ev prog-
tomlarında birinci basamak olarak konservatif tedavi önerilmek- ramı olarak uygulanmak üzere yazılı bir broşür olarak verildi
tedir (2,3). Konservatif tedavinin potansiyel faydaları yanısıra yan (4,5,7,8,10).
etki etki riski çok azdır veya hiç yoktur.
ME+İVES grubunda, İVES ME programı ile kombine edildi.
ME, kadınlarda UUI’nin tedavisinde oldukça etkilidir (Kanıt dü- İVES ürojinekolojik rehabilitasyon hemşiresi tarafından haftada 3
zeyi 1b) ve UUI’li yetişkinlere ilk basamak tedavi olarak öneril- gün, günde 20 dakika, 8 hafta boyunca toplam 24 seans olacak
mektedir (Güçlü öneri) (2). ME, kademeli olarak ayarlanan işeme şekilde ES özelliği olan Enraf Nonius Myomed 632 Myofeedback
aralıklarına sahip programlı bir işeme rejimi ile birlikte bir hasta Kombine Elektroterapi cihazı ile bu cihaza ait vajinal ES probu
eğitimi programı içerir. Amaçlanan, sık idrara çıkmanın hatalı alış- kullanılarak hasta litotomi pozisyonunda iken uygulandı. Uygula-
kanlık modellerini düzeltmek, mesane aciliyeti üzerindeki kont- ma bifazik pulse akım ile 10 Hz frekansta, 5-10 saniye work-rest
rolü iyileştirmek, işeme aralıklarını uzatmak, mesane kapasitesini siklusu ve 100 µs akım genişliğinde yapıldı. Bifazik pulse akım
arttırmak, inkontinans ataklarını azaltmak ve hastanın mesane 0-100 mA aralığında hastanın tolere edebildiği düzeyde uygulan-
fonksiyonunu kontrol etme konusundaki güvenini geri kazan- dı (11,12).
maktır (2).
Değerlendirme Parametreleri
İntravajinal ES (IVES) 40 yıldan uzun bir süre önce tanımlanmış
Hastalar inkontinans şiddeti (24 saatlik ped testi), PT kas gücü
olan konservatif bir tedavi seçeneğidir. Kür ve klinik iyileşme
(perineometre), 3 günlük işeme günlüğü (işeme sıklığı, noktüri,
oranları %60 ile %80 arasında değişmektedir ve bu tedavi ile
inkontinans ve ped sayısı), semptom şiddeti (OAB-V8), inkonti-
ciddi bir yan etki görülmemektedir (6). IVES, hafif veya orta de-
nans ile ilişkili QoL (IIQ-7), tedavi başarısı (pozitif yanıt oranı),
receli UUI ve AAM vakalarında detrusor inhibisyonu için sıklıkla
kür/iyileşme oranları ve tedavi memnuniyeti (Likert ölçeği) ile te-
önerilmektedir. IVES’in muhtemelen UUI’de detrusor kasını veya
davi öncesi (TÖ) ve tedavi sonunda (TS) değerlendirildi (13-15).
pelvik taban kasını veya afferent innervasyonu hedeflediği öne
sürülmektedir (7,8). Avrupa Birliği Üroloji (EAU) Kılavuzunda; Birincil sonuç ölçütü; literatür ile uyumlu olarak, pozitif yanıt
“üriner inkontinansı olan erişkinlerde sham ES tedavisine kıyasla oranı (inkontinans sayısında %50 azalma) idi (21). İnkontinans
IVES üriner inkontinansı iyileştirebilir” denilmesine karşın, yeter- şiddeti, PT kas gücü, semptom şiddeti, işeme sıklığı, nokturi, ped
siz veri nedeniyle IVES, EAU’nun AAM veya UUI hastalarında sayısı ve QoL ikincil sonuç ölçütleriydi.
tedavi önerileri arasında yoktur (2). Bununla birlikte; pratikte, idi- 8 hafta süresince ME’ye uyum, günlük kontrol listesi ile sağlan-
yopatik AAM kadınların tedavisinde ME ve İVES sıklıkla birlikte dı ve ME’nin sürdürülebilmesi için iki haftada bir işeme günlüğü
kullanılmasına karşın, bildiğimiz kadarıyla literatürde idiyopatik istenildi. İki grupta da günlük kontrol listesinin %80’ini tamamla-
AAM’li kadınlarda ME+İVES tedavi kolunu içeren ve sonuçla- mayanlar ve ME+İVES grubunda tedavi seanslarının %10’unu
rı birbiri ile çelişkili olan sadece iki çalışma bulunmaktadır (7,8). (2 seanstan fazla) kaçıran kadınlar çalışma dışı bırakıldı.
ME+IVES ve benzeri konservatif tedavi kombinasyonu önerileri İstatistik
de hala yetersiz kanıt nedeniyle kılavuzlarda yer almamaktadır.
Elde edilen veriler SPSS 17.0 istatistik paket programı yardımıyla
Bu çalışmada, idiyopatik AAM’li kadınlarda ME’ye eklenen analiz edildi. İstatistiksel değerlendirmeler tedavi gruplarına kör bir
İVES’in inkontinansla ilişkili klinik parametreler ve yaşam kalitesi araştırmacı tarafından yapıldı. Başlangıçta gruplar arasında sosyode-
üzerindeki etkinliğini değerlendirmek amaçlandı. mografik ve klinik özellikler yönünden fark olup olmadığı sayısal de-
Yöntem-Gereçler ğişkenler için Mann Whitney U testi, niteliksel değişkenler için ki-kare
Bu çalışma, Üniversitemiz Etik Kurulu (60116787-020/29687) testi kullanılarak değerlendirildi. Grup içi karşılaştırmada Wilcoxon
tarafından onaylandı ve ClinicalTrials.gov kaydı (NCT04389307) testi, gruplar arası karşılaştırmalarda ise Mann Whitney U testi kulla-
gerçekleştirildi. İnkontinans sayısında %50 veya daha fazla iyi- nıldı. p<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
leşme hedeflenerek, araştırmamızın gücü %95 (Beta=5 ve Bulgular
alfa=0,05) olacak şekilde her bir grup için en az 28 hastanın alın- ME grubunda 2 hasta ME’ye uyumsuzluk, ME+İVES grubunda
ması planlandı (9). Örnek boyutu hesaplaması, Microsoft Win- ise 2 hasta tedaviyi bıraktığı için değerlendirme dışı bırakıldı (Şe-
dows için PS Power ve Sample Size Calculations yazılımı sürüm kil1). TÖ’de demografik ve klinik parametreler açısından İki grup
3.0.11 kullanılarak yapıldı. Olası hasta kayıpları (%10) hesaba arasında istatistiksel anlamlı bir fark yoktu. ME grubunda PT kas
katılarak, Pamukkale Üniversitesi FTR Polikliniği’ne AAM şika- gücü hariç, her iki grupta da TÖ’ye göre TS’de tüm parametreler-
yetleri ile başvuran ve Ürojinekolojik Rehabilitasyon Ünitesi’ne de istatistiksel olarak anlamlı iyileşme görüldü (Tablo 1).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


155 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

TS’de; inkontinans şiddeti, işeme sıklığı, inkontinans ve ped sayısı, line Amendment. J Urol 2015;193:1572-1580.
nokturi, semptom şiddeti ve yaşam kalitesi açısından, ME+İVES 4. Subak LL, Quesenberry CP, Posner SF, Cattolica E, Soghikian K. The ef-
fect of behavioral therapy on urinary incontinence: a randomized con-
grubunda tek başına ME grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı trolled trial. Obstet Gynecol. 2002 Jul;100(1):72-78.
düzeyde daha fazla iyileşme saptandı. ME+İVES grubunda ME 5. Burgio KL, Goode PS, Locher JL, Umlauf MG, Roth DL, Richter HE, et
grubuna göre pozitif yanıt oranının, kür ve iyileşme oranlarının ve al. Behavioral training with and without biofeedback in the treatment of
tedavi memnuniyetinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha urge incontinence in older women: a randomized controlled trial. JAMA.
2002;288(18):2293-2299.
yüksek olduğu gözlendi (Tablo 1, Tablo 2).
6. Jerez-Roig J, Souza DL, Espelt A, Costa-Marín M, Belda-Molina AM.
IVES grubunda dört kadında görülen vajinal irritasyon nedeniyle Pelvic floor electrostimulation in women with urinary incontinence and/
hissedilen geçici rahatsızlık dışında cidd bir yan etki bildirilmedi. or overactive bladder syndrome: a systematic review. Actas Urol Esp
2013;37(7):429-444.
Tartışma 7. Berghmans B, van Waalwijk van Doorn E, Nieman F, de Bie R, van den
Literatürde, idiyopatik AAM olan kadınlarda ME + İVES teda- Brandt P, et al. Efficacy of physical therapeutic modalities in women with
proven bladder overactivity. Eur Urol 2002;41(6):581-587.
vi kolunu içeren sadece iki çalışma bulunmaktadır (7,8). İlkinde, 8. Firinci S, Yildiz N, Alkan H, Aybek Z. Which combination is most effective
ME+IVES tedavisinin hem tek başına ME hem de tedavi verilme- in women with idiopathic overactive bladder, including bladder training,
yen kontrol grubundan farklı olmadığı bildirilmiştir. Bu çalışmanın biofeedback, and electrical stimulation? A prospective randomized con-
sonuçlarını yorumlarken hastaların bizim çalışmamızın aksine nis- trolled trial. Neurourol Urodyn 2020;39(8):2498-2508.
peten daha az tedavi seansı aldığı göz önünde bulundurulmalıdır. 9. Yamanishi T, Yasuda K, Sakakibara R, Hattori T, Suda S. A randomized,
doubleblind study of electrical stimulation for urinary incontinence due to
(sırasıyla haftada bir - 9 seans ve haftada üç kez – 24 seans) (7). detrusor overactivity. Urology 2000;55(3):353-357.
Firinci ve ark. tarafından yapılan yakın tarihli diğer çalışmada, 10. Lee HE, Cho SY, Lee S, Kim M, Oh SJ. Short-term effects of a system-
ME+IVES’in tek başına ME’den daha etkili olduğu belirtilmiştir. atized bladder training program for ıdiopathic overactive bladder: A pro-
Bu çalışmada çalışmamıza benzer şekilde seans (haftada üç kez - spective study. Int Neurourol J 2013;17(1):11-17.
11. Wang AC, Wang YY, Chen MC. Single-blind, randomized trial of pelvic
24 seans) uygulanmıştır (8). Çalışmamızda da; ME+İVES’in tek
floor muscle training, biofeedback-assisted pelvic floor muscle training,
başına ME’ye göre inkontinansla ilişkili yaşam kalitesi ve klinik and electrical stimulation in the management of overactive bladder. Urol-
parametreler açısından daha etkili olduğu görülmüştür. Bunun- ogy 2004;63(1):61-66.
la birlikte, literatürde; IVES’in günlük, haftada iki veya üç ya da 12. Berghmans LC, Hendriks HJ, De Bie RA, van Waalwijk van Doorn ES, Bø
haftada bir gibi farklı sıklıklarda uygulanmasının etkinliğini karşı- K, et al. Conservative treatment of urge urinary incontinence in women:
a systematic review of randomized clinical trials. BJU Int 2000;85(3):254-
laştıran çalışma bulunmamaktadır. Üstelik, farklı stimulasyon sık- 263.
lığının farklı sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Sonuçlar 13. O’Sullivan R, Karantanis E, Stevermuer TL, Allen W, Moore KH. Defini-
bu konunun hala araştırmaya açık olduğunu düşündürmektedir. tion of mild, moderate and severe incontinence on the 24-hour pad test.
BJOG 2004;111(8):859-862.
Literatürde, farklı elektrik akımı parametrelerini karşılaştıran bir
14. Tarcan T, Mangır N, Özgür MÖ, Akbal C. OAB-V8 Overactive Bladder
çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle hangi parametrelerin en Questionnaire Validation Study. (Turkish) Üroloji Bülteni 2012;21:113-
etkili olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. UUI veya AAM için en 116. http://www.kontinansdernegi.org/userfiles/media/kontinans.galenos.
yaygın kullanılan frekans 10 Hz’dir. Çalışma ve dinlenme süreleri com.tr/oab-v8-asiri-aktif-mesane-sorgulama-formu.pdf
en sık kullanılanlar sırasıyla 5 sn ve 10 sn’dir. ES programları, 15. Cam C, Sakalli M, Ay P, Cam M, Karateke A. Validation of the short
form of the incontinence impact questionnaire (IIQ-7) and the urogeni-
genellikle 8-12 hafta arasında sürmüştür (6,7,8). Çalışmamızda tal distress inventory (UDI-6) in a Turkish population. Neurourol Urodyn
en sık kullanılan elektrik akımı parametreleri, seans sayısı ve uy- 2007;26:129-133.
gulama süresi literatüre uygun olarak kullanılmıştır. Anahtar kelimeler: Aşırı aktif mesane; Mesane eğitimi; Elektrik
Çalışmamızın bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır. Öncelikle hastaların stimulasyonu
uzun süreli takibi ile ilgili veri bulunmamaktadır. Diğer kısıtlılık,
ürodinamik parametrelerin değerlendirmede kullanılmamasıdır.
Ayrıca maliyet etkinlik analizi de yapılmamıştır. Bununla birlikte,
çalışma sonuçlarını yorumlarken ME+IVES grubundaki hastala-
rın ME grubuna kıyasla sağlık personeli ile daha fazla yüz yüze
görüşme imkanı bulduğunu dikkate almak gerekir.
Sonuçlar
AAM’li kadınların tedavisinde ME’ye eklenen İVES, tek başına
ME’den daha etkilidir. Çalışmamızın, AAM’li kadınlarda ME’ye
eklenen İVES’in etkinliğinin değerlendirildiği prospektif randomi-
ze kontrollü çalışma olması ve çalışma sonuçlarının klinik pratikte
uygulanabilirliği çalışmamızın özgün ve güçlü taraflarıdır. Sonuç-
larımız, toplumda yaygın bir sorun olan AAM tedavisinde bir fizik
tedavi modalitesi olarak İVES uygulamasının etkinliğini destekle-
mektedir. Ancak bunu değerlendirmek için daha uzun takip süreli
çalışmalara ihtiyaç vardır.

Kaynaklar
1. Haylen BT, de Ridder D, Freeman RM, Swift SE, Berghmans B, Lee J,
et al. An International Urogynecological Association (IUGA)/International
Continence Society (ICS) joint report on the terminology for female pelvic
floor dysfunction. Int Urogynecol J. 2010;21(1):5-26. Şekil 1. Akış Şeması (CONSORT)
2. Burkhard FC, Bosch JLHR, Cruz F, Lemack GE, Nambiar AK, Thiruchel-
vam N, et al. The European Association of Urology (EAU) Guidelines.
EAU Guidelines on urinary incontinence in adults. In: EAU Guidelines,
2019 (Internet). Available online at: http://uroweb.org/guideline/uri-
nary-incontinence/
3. Gormley EA, Lightner DJ, Faraday M, Vasavada SP. Diagnosis and treat-
ment of overactive bladder (non-neurogenic) in adults: AUA/SUFU Guide-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


156 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Değerlendirme parametrelerinin karşılaştırılması (Grup 1; Mesane Eğitimi; Tablo 2. Kür-İyileşme ve pozitif yanıt oranlarının karşılaştırılması (Grup 1; Mesane
Grup 2; Mesane Eğitimi + İntravajinal Elektrik Stimulasyonu; OAB-V8, Overactive Eğitimi, Grup 2; Mesane Eğitimi + İntravajinal Elektrik Stimulasyonu)
Bladder Questionnaire; IIQ-7, Incontinence Impact Questionnaire; *, P<0.05: Grup 1, Grup 2, Pearson χ2
Wilcoxon test) n=29 n=29 test.
Grup 1, n=29 Grup 2, n=29 Mann- Tedavi başarısı (pozitif yanıt oranı), n (%)
Whitney-U test
Evet 12 (41.4) 25 (86.2)
İnkontinans ciddiyeti - 24 saat ped
testi (gr) Hayır 17 (58.6) 4 (13.8) 0.001

Tedavi öncesi 42.06±22.15 41.48±26.25 0.779 İyileşme Oranı, n (%)

8. hafta 26.65±20.69 * 7.05±11.97 * 0.001 İyileşme var 14 (48.3) 26 (89.7)

Pelvik Taban Kas Gücü - İyileşme yok 15 (51.7) 3 (10.3) 0.001


Perineometre (cmH20) Kür ve İyileşme Oranı, n (%)
Tedavi öncesi 23.96±9.75 23.55±11.69 0.888 Kür 6 (20.7) 13 (44.8)
8. hafta 24.48±9.62 28.13±13.33 * 0.308 İyileşme 8 (27.6) 13 (44.8)
İşeme Günlüğü Değişiklik yok 15 (51.7) 3 (10.3) 0.003
İşeme sıklığı
Tedavi öncesi 10.44±2.75 11.75±3.69 0.082
Diğer
8. hafta 8.79±2.27 * 6.51±1.95 * 0.001
Nokturi SS-028

Tedavi öncesi 2.77±0.62 2.55±2.09 0.542 ADÖLESAN İDİOPATİK SKOLYOZLU OLGULARDA


8. hafta 1.86±0.58 * 0.89±0.90 * 0.001 OMURGA EĞRİLİĞİNİN SERVİKAL SAGİTAL
İnkontinans sayısı PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ
Tedavi öncesi 4.00±1.82 3.82±2.76 0.178 Merve Damla Korkmaz
S.b.ü. Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve
8. hafta 2.68±1.83 * 0.68±1.10 * 0.001 Rehabilitasyon Kliniği
Ped sayısı
Tedavi öncesi 3.55±2.38 3.31±2.17 0.602 Amaç: Adölesan idiopatik skolyozlu (AİS) kişilerde omurga eğri-
liği düzeyinin, yönünün ve lokalizasyonunun servikal sagital pa-
8. hafta 2.51±1.80 * 1.58±1.63 * 0.017 rametreler ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Semptom Şiddeti - OAB-V8 (0-40) Gereç ve yöntem: Mayıs 2020-Ocak 2021 tarihleri arasında S.
Tedavi öncesi 25.37±6.48 25.93±5.28 0.749 B.Ü Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fi-
ziksel Tıp ve Rehabilitasyon kliniğine başvuran AİS tanısı konmuş
8. hafta 14.44±5.05 * 8.89±5.56 * 0.001 hastalar dahil edildi. Katılımcıların Cobb açıları ve servikal sagital
Yaşam Kalitesi - IIQ7 (0-21) parametreleri (C1-2 servikal lordoz açısı (C1-2CL), C2-7 servikal
lordoz açısı (C2-7CL), T1 slop açısı (T1S) ve servikal sagital verti-
Tedavi öncesi 12.79±6.76 13.72±5.84 0.714
kal aks (cSVA)) Surgimap yazılımı kullanılarak ölçüldü.
8. hafta 11.17±6.68 * 6.27±6.19 * 0.003 Bulgular:Retrospektif olarak planlanan bu çalışmaya AİS tanısı
Tedavi Memnuniyeti (1-5) alan ve servikal bölgede eğriliği olmayan 22 hasta dahil edildi.
Katılımcıların (16 kadın, 6 erkek) yaş ortalaması 16,2±2,7 yıl
8. hafta 2.97±0.38 4.41±0.73 0.001
idi. Omurga eğriliğinin lokalizasyonu incelendiğinde, 7 torakal
(n=%31,8), 11 lomber (%50) ve 4 torakolomber (%18,2) major
eğrilik olduğu görüldü. Eğriliğin yönü değerlendirildiğinde, 13 sağ
ve 9 sol major eğrilik saptandı. Cobb açısı ortalaması 16,2°±5,03°,
servikal sagital parametrelerin ortalama düzeyleri ise C1-2CL açı-
sı için -22,5°±9,21°, C2-7CL açısı için 3,49°±20,15°, T1S açısı
için 14,7°±9,8° ve cSVA için 12,75±5,93 mm olarak saptandı.
Cobb açısı ile C2-7CL açısı arasında pozitif (p=0,037; r=0,047)
ve T1S açısı arasında ise negatif (p=0,020; r=-0,467) korelasyon
saptandı. Eğriliğin yönü ve lokalizasyonu ile servikal sagital pa-
rametreler arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05) (Tablo 1).
Sonuç:Servikal sagital dizilim, omurganın global sagital dengesi
ile ilişkilidir (1). Bununla birlikte koronal denge ile ilişkisi tartışma-
lıdır (2,3). Elde edilen veriler incelendiğinde, servikal sagital dizi-
limin omurganın koronal dengesinden etkileneceği gösterilmiştir.
Anahtar kelimeler: adölesan idiopatik skolyoz, koronal dizilim, sagital
denge, servikal lordoz

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


157 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ile fizik tedavi amacıyla tarafımıza yönlendirildi. Hastanın löko-


motor sistem muayenesi’nde, servikal eklem hareket açıklıkları
kısıtlı ve ağrılıydı. C7-T1 bölgesinde kompresyon ile hassasiyet
ve bilateral paravertebral spazmı saptandı. C7-T1-T2 ye uyan
dermatomal ağrı şikayeti mevcuttu. Nörolojik defisit saptanmadı.
Hastanın servikal MR görüntülemesinde C3-C4 ve C4-C5 düze-
yinde küçük santral protrüzyon ve C7, T1 vertebra korpusunda
hemanjiom saptandı. Ancak MRG ayrıntılı değerlendirildiğinde
T1 vertebra korpusunu tamamen kaplayan posterior elemanla-
ra uzanan T1 ve T2 sekanslarda hiperintens lezyon saptandı.T1
ve T2 düzeyinde nöral foramenler daralmıştı. Sıklıkla benign ve
asemtomatik olarak bildiğimiz hemanjiom tanısının çok uygun ol-
madığını düşünerek ayırıcı tanıda metastaz, kemik tümörü açısın-
dan bilgisayarlı tomografi istendi. T1 vertebra korpus BT aksiyel
kesitinde kalınlaşmış trabeküllerden dolayı kaba benekli görünüm
“polka-dot” belirtisi saptandı. Hastaya benign bir lezyonun hızlı
progresyon gösteren formu olan AGH tanısı konuldu. Ağrı kay-
nağının protrüzyon olmadığı saptandı. Fizik tedavi amacıyla ta-
rafımıza yönlendirilen hastanın ağrı kaynağının agresif vertebral
hemanjiom olduğu saptanarak hasta radyasyan onkolojisi kliniği
tarafından takibe alındı. Hastaya radyoterapi (RT) verildi. Hasta
RT sonrası 3. ayda FTR poliklinik kontrolünde sırt ve boyun ağrısı
Resim 1. şikayeti geriledi. Yapılan kontrol muayenesinde servikal ve tora-
kal eklem hareket açıklıkları tam ve ağrısız olarak saptandı.
Tablo 1. Omurganın koronal eğrilik özelliklerinin servikal sagital parametreler ile
Tartışma: Hemanjiyomlar omurganın en yaygın benign tümö-
ilişkisi
rüdür ve insidansı %10 ile %12 arasında olduğu bilinmektedir.
Parametreler C1-2 servikal C2-7 servikal T1 slop açısı Servikal sagital Çoğunlukla asemptomatik olmakla %1 oranında semptomatik
lordoz açısı lordoz açısı vertikal aks olarak görülür. (4) Vertebral kompresyon fraktürü, ekstadural he-
Cobb açısı r=0,125; r=0,447; r=-0,467; r=0,020; maroji, spinal kord veya kök kompresyonu sonucu nörolojik defe-
p=0,579 p=0,037* p=0,028* p=0,931 site neden olabilmektedir. (5) Sıklıkla torakal vertebralarda (%90)
ve özellikleT3 veT9 vertebralar arasında yerleşimlidir. (6) Bizim
Eğriliğin r=-0,033; r=-0,041; r=-0,021; r=-0,252; olgumuzda 42 yaşında kadın hasta, T1 yerleşimli AGH saptadık.
lokalizasyonu p=0,883 p=0,857 p=0,425 p=0,259
Sonuç: Hemanjiomlar da malign transformasyon gözlenmese de
Eğriliğin yönü r=-0,095; r=0,304; r=0,367; r=0,101; agresif formu hızla büyüyebilir, vertebra korpusuna, paravertebral
p=0,673 p=0,169 p=0,093 p=0,656 veya epidural alana yayılarak myelopati, radikülopati, paraple-
ji tablosu ile karşımıza çıkabilir. Hızlı progresyon açısından takip
edilmeli eğer şüphe varsa mutlaka BT istenmelidir. Hastalarda
Diğer eşlik eden disk patolojileri bulunsa dahi ağrı kaynağının AGH
olabileceği akılda tutlmalıdır.
SS-029
Anahtar kelimeler: Agresif vertebral hemanjiom; dorsalji; hemanjiom
ATİPİK VERTEBRAL HEMANJİOM BENİGN BİR Kaynaklar
HASTALIĞIN AGRESİF FORMU OLABİLİR Mİ? : BİR 1. Aich RK, Deb AR, Banerjee A, Karim R, Gupta P. Symptomatic verte-
OLGU SUNUMU bral hemangioma: treatment with radiotherapy. J Cancer Res Ther
2010;6(2):199-203
Cansu Özkan, Ebru Alanbay Yagci 2. Suparna HC, Vadhiraja BM, Apsani RC, Seetharamaiah T, Fernandes
Gaziosmanpaşa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği DJ, Rao K, et al. Symptomatic vertebral hemangiomas- results of treat-
ment with radiotherapy. Indian Journal of Radiology and Imaging
2006;16(1):37-40.
Giriş: Vertebral hemanjiomlar yaygın olarak asemptomatik 3. McAllister VL, Kendall BE, Bull JW. Symptomatic vertebral haemangio-
benign vasküler lezyonlardır. Sıklıkla asemptomatik seyretmesi mas. Brain 1975;98(1):71-80.
4. Chi JH, Manley GT, Chou D. Pregnancy-related vertebral hemangioma.
nedeniyle önemsenmemekte, eşlik eden disk hernisi varsa ona Case report, review of the literature, and management algorithm. Neuro-
yönelik tedavi verilmektedir. (1) Sıklıkla asemptomatik görülme- surg Focus 2005;19(3):E7.
sine rağmen bazen ağrı şikayeti ile başvuran hastalarda agresif 5. Tekkök IH, Açìkgöz B, Sağlam S, Onol B. Vertebral hemangioma symp-
seyir gösterebilirler ve spinal kordu etkileyerek nörolojik hasara tomatic during pregnancy-report of a case and review of the literature.
Neurosurgery 1993;32(2):302-6.
neden olabilirler. (2) Hemanjiyom için tipik görünüm bilgisayarlı
6. Cortet B, Cotten A, Deprez X, Deramond H, Lejeune JP, Leclerc X, et
tomografide (BT) aksiyel kesitlerde noktalı görünüm sergileyen al. Value of vertebroplasty combined with surgical decompression in the
iyi sınırlı hipodens lezyon olarak bilinmektedir. Agresif vertebral treatment of aggressive spinal angioma. Apropos of 3 cases. Rev Rhum Ed
hemanjiom (AGH) ise BT’de aksiyel kesitlerde vertabra korpu- Fr 1994;61(1):16-22
sunda belirgin ekspansiyona neden olur hatta epidural aralığı
uzanabilen ekstraosseoz komponent ve bunun sonucunda spinal
kord veya köklere bası yapabilir. Tipik olarak “polka dot” belirtisi
tanı koydurucudur. (3)
Olgu Sunumu: 42 yaşında kadın hasta 3 ay önce başlayan ve
giderek artan boyun ve sırt ağrısı şikayetiile nöroşirürji poliklini-
ğinde servikal mrg istenmiş. Servikal protrüzyon ve dorsalji tanısı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


158 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

nik muayene ve spesifik testler ile araştırılan etiyolojik faktörler


araştırıldı. Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama, standart
sapma, medyan en düşük, en yüksek, frekans ve oran değerleri
kullanıldı.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 1130 hastanın yaş ortalama-
sı 49,83 ± 14,72 yıl, %66,4’ü kadın (n=756) olarak saptandı.
Hastaların %43,2’si ücretli bir işte çalışmakta idi. Hastaların
%41,2’sinde baş dönmesi en az bir yıl ve üzeri süredir mevcuttu.
Baş dönmesinin hastalar tarafından gün içinde belirtilen sıklığı;
%80,4’ünde ara sıra, %18,6’sında sürekliydi. Hastaların %44,1’i
baş dönmesinin her gün olduğunu, %22,1’i ise en az haftada bir
kez baş dönmesi yaşadığını bildirdi. Baş dönmesi %79,8 hastada
hareketle, %74,7 hastada stresle artmakta idi. %29,6 hastada ta-
şıt tutması, %65,6 hastada eşlik eden bulantı yakınımı mevcuttu.
Baş dönmesini başlatan veya artıran faktörler sorgulandığında;
hastaların %65,9’u başı döndürmenin, %69,2’si ise pozisyon de-
ğişikliği veya vücudu döndürmenin, %61,8’i aniden ayağa kalk-
Resim 1. Polka dot sign manın baş dönmesini tetiklediğini bildirdi. Baş dönmesini hasta-
ların %62,1’i genel denge kaybı, %57,4’ü hafif bir sersemlik hissi,
%42,8’i düşme eğilimi, %44,8’i etraftaki nesnelerin dönme hissi
olarak tanımladı. %52,4 hastada kulakta çınlama, %36,5 hastada
kulakta dolgunluk hissi, %35,5 hastada boyun ve omuzlarda ağrı
baş dönmesine eşlik ediyordu. Hastaların %71,8’i antihistami-
nik, %16,6’sı antiemetik, %13,1’i antihipertansif kullanmakta idi.
%11,6’sında eşlik eden psikiyatrik hastalık mevcuttu. Hastaların
%22,2’sinde benign pozisyonel vertigo, %37,9’unda servikojenik
vertigo, %15,6’sında Meniere hastalığı, %4,1’inde vestibüler mig-
ren, %1,3’ünde vestibüler nörit tanısı mevcuttu. %57,2 hastada
sternokleidomastoid kasında tetik nokta, %74,1’inde servikal pa-
ravertebral miyofasyal ağrı sendromu mevcuttu. Berg Denge sko-
runa göre hafif derecede düşme riski olan hastaların oranı %59,5
olarak saptandı, %36 hastada ise denge skoru normaldi.
Tartışma: Çalışmamızda baş dönmesi şikayetiyle başvuran has-
Resim 2. t1 vertebra korpus AGH
taların %37,9’unda servikojenik vertigo tanısı mevcuttu, bu oran
diğer çalışmaların sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir (2,3).
Periferal patolojilere bulantı, kusma ve işitme kaybı sıklıkla eşlik
Diğer etmektedir (1). Bizim çalışmamızda da %65,6 hastada bulantı
yakınımı mevcuttu. Furosemid, salisilat ve antihipertansif ajanlar
SS-030 vestibüler sistemi etkileyerek vertigoya yol açabilen nedenler ara-
VERTİGO POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN sındadır (1,2). Çalışmamıza dahil edilen hastaların %13,1’inde
antihipertansif ilaç kullanım öyküsü bulunmaktaydı.
DEĞERLENDİRİLMESİ: DEMOGRAFİK VE KLİNİK
Sonuç: Baş dönmesine katkıda bulunan faktörlerin ve eşlik eden
ÖZELLİKLER
yakınımların sorgulanmasının yanı sıra klinik özelliklerin ve baş
Selim Sezikli, Başak Şeker Ekizceli, Ekin İlke Şen, Sina Arman, Nalan dönmesine yol açabilecek çeşitli nedenlerin değerlendirilmesi kli-
Çapan, Ayşe Karan nik pratikte tanı ve tedavi yaklaşımları açısından yararlı olacaktır.
İstanbul Tıp Fakültesi - Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Kaynaklar
1. Dommaraju S, Perera E. An approach to vertigo in general practice. Aust
Amaç: Baş dönmesi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıka- Fam Physician. 2016;45(4):190-4.
bilen, klinik yakınımların farklılık gösterdiği, denge bozukluğuna 2. Gopinath B, McMahon CM, Rochtchina E, Mitchell P. Dizziness and verti-
ve sonucunda günlük yaşam aktivitelerinde etkilenmeye yol aça- go in an older population: the Blue Mountains prospective croSS-sectional
bilen önemli bir yakınımdır (1,2). Baş dönmesinin sıklıkla karşı- study. Clin Otolaryngol Off J ENT- UK Off J Neth Soc Oto-Rhino-Laryngol
Cervico-Fac Surg 2009;34:552e6.
laşılan nedenleri benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV), 3. Menant JC, Migliaccio AA, Sturnieks DL, Hicks C, Lo J, Ratanapongleka
vestibüler nörit ve Meniere hastalığıdır (1). Çalışmamızda vertigo M. Reducing the burden of dizziness in middle- aged and older people:
polikliniğine başvuran baş dönmesi yakınımı olan bireylerde de- A multifactorial, tailored, single-blind randomized controlled trial. PLoS
mografik özelliklerin ve klinik parametrelerin belirlenmesi amaç- Med. 2018;15(7):e1002620.
lanmıştır. Anahtar kelimeler: Baş dönmesi, demografi, denge, klinik özellikler,
Materyal-Metod: Kesitsel olarak planlanan çalışmaya baş dön- vertigo
mesi şikayeti olan İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Fi-
ziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Vertigo Polikliniği’ne
başvuran hastalar dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri,
kullandığı ilaçlar, baş dönmesi süresi, gün içinde baş dönmesi-
nin sıklığı incelendi. Baş dönmesini artıran etkenler, eşlik eden
yakınımlar ve miyofasyal ağrı sendromu varlığı kaydedildi. Berg
Denge Skalası ile değerlendirilen düşme riski değerlendirildi. Kli-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


159 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Diğer 5. Cöster, L., et al., Chronic widespread musculoskeletal pain–a comparison


of those who meet criteria for fibromyalgia and those who do not. Europe-
an journal of pain, 2008. 12(5): p. 600-610.
SS-031 6. Young, J.E. and J.S. Klosko, Reinventing Your Life: The Breakthough Pro-
gram to End Negative Behavior... and Feel Great Again. 1994: Penguin.
FİBROMİYALJİ HASTALARINDA ERKEN DÖNEM 7. Young, J.E., J.S. Klosko, and M.E. Weishaar, Schema therapy: A practi-
UYUMSUZ ŞEMALARIN İNCELENMESİ tioner’s guide. 2006: Guilford Press.
8. Young, K.S., Cognitive behavior therapy with Internet addicts: treatment
Zeynep Aykın Yığman1, Fatih Yığman2, Damla Cankurtaran3 outcomes and implications. Cyberpsychology & behavior, 2007. 10(5): p.
1
Polatlı Duatepe Devalet Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği 671-679.
2
Ufuk Üniversitesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi, Psikiyatri Kliniği 9. Soygüt, G., A. Karaosmanoğlu, and Z. Cakir, Assessment of early mal-
3
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Suam, Fiziksel Tıp Ve adaptive schemas: A psychometric study of the Turkish Young Schema
Rehabilitasyon Kliniği Questionnaire-Short Form-3. Turkish Journal of psychiatry, 2009. 20(1):
p. 75-84.

Amaç: Fibromiyalji (FM); yaygın, gezici, artan-azalan ağrı atakla-


rı, yorgunluk, uyku bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve so-
matik belirtiler ile seyreden kronik ağrı sendromdur. Genetik ka-
Diğer
lıtsallık ve çeşitli komorbiditelerin (travma, inflamatuar hastalıklar, SS-032
dejeneratif hastalıklar, metabolik / endokrin hastalıklar vb.) yanı
sıra psikolojik faktörlerin (travma sonrası stres bozukluğu, duygu İNMELİ HASTALARDA SEKSÜEL DİSFONKSİYONUN
durum bozukluğu, kişilik bozuklukları vb.) etkisi literatürde sıkça ARAŞTIRILMASI
vurgulanmaktadır. Erken dönem uyumsuz şemalar çocukluktan
başlayarak gelişen ve yaşam boyunca tekrar eden kalıplar olarak Alı Naıl Demir1, Hakan Tunç2, Sanem Aslıhan Aykan3, Uğur Güngor
tanımlanmaktadır. Yaşamın erken yıllarında çoğunlukla ebevey- Demir4
nlerle yaşanan incitici deneyimler sonucunda öğrenilen şemalar 1
Romatoloji Anabilim Dalı, Mersin Sehir Hastanesi
2
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad, Ankara Sehir Hastanesi
kişinin duygularını, düşüncelerini, davranışlarını ve dış dünya 3
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad, Yeditepe Universitesi Hastanesi
ile ilişki kurma biçimini yakından etkilemektedir. Çalışmamızda, 4
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad, Mersin Sehir Hastanesi
şema kuramı çerçevesinde, kişilik özelliklerinin bir belirleyicisi ola-
rak ‘erken dönem uyumsuz şemalar’ ın FM hastalarında hastalık
şiddeti ile ilişkisi araştırılmıştır. Giriş-Amaç
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 18-65 yaş arası FM tanısı ile ta- İnme, dünya üzerindeki ölümlerin ve yeti yitiminin önde gelen
kipli hastalar dâhil edilmiştir. Hazırlanan sosyodemografik veri nedenlerinden biridir. İnme ile ilişkili faktörlerin cinsel işlevler
formu ile hastaların yaşı, cinsiyeti, eğitim yılı, medeni durumu, üzerine fiziksel, biyolojik ve psikososyal alanlarda belirgin düzey-
varsa ek hastalıkları kaydedilmiştir. Erken dönem uyumsuz şema- de etkileleri görünmektedir. İnmeli bireylerde cinsel işlevleri de-
ların değerlendirilmesi amacıyla Young Şema Ölçeği’nin kısa for- ğerlendiren az sayıda çalışma vardır. Cinsel iyilik halinin genel
munun 3. sürümü (YŞÖ-KF3) kullanılmıştır. Hastaların anksiyete iyilik hali ve yaşam kalitesine katkısı anlaşılmış olmasına karşın,
düzeyi Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), depresyon düzeyleri Beck araştırmacılar inme sonrası gelişen cinsel işlev bozukluklarına ye-
Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve semptom şiddeti Fibromiyalji Etki terli düzeyde dikkat vermemişlerdir. Bu çalışmanın amacı, inme
Anketi (FEA) ile değerlendirilmiştir. sonrasındaki hastaların cinsel işlevlerini etkileyen faktörleri değer-
lendirmektedir.
Bulgular: Çalışmaya toplam 35 hasta dâhil edilmiştir. Hastaların
FEA sonuçları ile YŞÖ-KF3-dayanıksızlık (r=0.356, p=0.036), Yöntem-Gereçler
YŞÖ-KF3-kuşkuculuk (r=0.364, p=0.031), BDÖ (r=0.598, Bu çalışmaya, Kliniğimize 01.10.2015-03.02.2016 tarihleri ara-
p=0.031) ve BAÖ (r=0.385, p=0.022) sonuçları arasında an- sında başvuran inme sonrası ortalama 18.63 ay boyunca izlenen,
lamlı korelasyon saptanmıştır. ortalama yaş değeri 58.88 yıl olan, bilgilendirilmiş onam formu
Sonuç: FM hastalarının erken çocukluk yaşantıları ile birlikte ile gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden 96 hasta (51
gelişen erken dönem uyumsuz şemalarından ‘kuşkuculuk’ ve ‘ erkek ve 45 kadın) dahil edildi.
dayanıksızlık’, anksiyete ve depresyon düzeylerinin semptom Dışlama Ölçütleri
şiddetiyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Dayanıksızlık şeması, kişi- - Demans varlığı (Mini Mental Test puanı <24)
nin önleyemeyeceği, beklenmedik bir sorunun (tıbbi, ruhsal, adli,
- Bası yarası varlığı
maddi) ortaya çıkacağı ve sonuçları ile ilgili baş edemeyeceği en-
dişesini ifade eder. Kuşkuculuk ise, başkaları tarafından kötüye - Gaita inkontinansı varlığı
kullanılacağı, aldatılacağı, küçük düşüreceği gibi inançları temsil - İhmal veya afazi varlığı
eder. FM gelişiminde ve tedavisinde psikolojik faktörlerin önemi - İnme öncesinde santral sinir sitemi ile ilgili kronik hastalığı ol-
büyüktür ve bu nedenle erken dönem uyumsuz şemaların etkisini mak
aydınlatmak için daha fazla araştırma gerekmektedir.
- Cinsel partneri olmamak
Anahtar kelimeler: Fibromyalji, anksiyete, depresyon, psikolojik faktörler
- Çalışmaya katılmayı kabul etmemek
Kaynaklar - Kooperasyonu yetersiz olmak.
1. Inanici, F.F. and M.B. Yunus, History of fibromyalgia: past to present. Cur-
rent pain and headache reports, 2004. 8(5): p. 369-378.
Degerlendirme ölçekleri olarak cinsel fonksiyon degerlendirmek
2. Wolfe, F., et al., The American College of Rheumatology 1990 criteria for amacli Arizona Cinsel Yaşantı Ölçeği (ACYÖ), Ereksiyon İşlevi
the classification of fibromyalgia. Arthritis & Rheumatism: Official Journal Uluslararası Değerlendirme Formu (IIEF), Kadın Cinsel İşlev Öl-
of the American College of Rheumatology, 1990. 33(2): p. 160-172. çeği (FSFI), kognitif fonksiyonlar acisindan Beck Depresyon Öl-
3. Ablin, J., L. Neumann, and D. Buskila, Pathogenesis of fibromyalgia–a çeği (BDO) ve Mini Mental Test (MMT), fonksiyonel durumunu
review. Joint Bone Spine, 2008. 75(3): p. 273-279.
4. Bucourt, E., et al., Comparison of the Big Five personality traits in fibro-
belirlemek icin Fonksiyonel Ambulasyon Skalası (FAS), Modifiye
myalgia and other rheumatic diseases. Joint Bone Spine, 2017. 84(2): p. Ashworth Spastisite Skalası, Brunnstrom Motor Evreleme (BME)
203-207. ve Barthel İndeksi kullanildi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


160 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

İstatistik incelemeler, SPSS (Statistical Package for the Social inme tarafı (p=0.027) ve BDÖ (p<0.001) değerlerinden anlam-
Sciences version 11.5; SPSS; Chicago, IL) bilgisayar paket istatis- lı düzeyde etkilenmekteydi. İnme tarafının sol olması, BME (üst
tik programı kullanılarak yapıldı. Tanımlayıcı analizler (ortalama ekstremite) değerlerindeki azalma ve BDÖ değerlerindeki artış
[±standart sapma], medyan [minimum-maksimum], frekans, ED’de şiddetlenme ile sonuçlanmaktaydı. Erkeklerden DM tanı-
yüzde) yapıldı. Kategorik değişkenlerin gruplar arası sıklıkları kar- sı ile izlenen 15 olgunun (%100) tamamında ED bozuktu. DM
şılaştırılırken Pearson Ki-kare Testi ve Fisher Exact Test kullanıldı. tanısı olmayan 36 erkekten 30’unda (%83.3) ED bozuktu. DM
İleri düzey analizler için Pearson ve Spearman Korelasyon Testleri tanısı olan ve olmayan olguların ED sıklıkları arasında fark yoktu
ile değerlendirilen ilişkilerde güçlü korelasyon gösteren paramet- (p=0.162, Fisher Exact Test).
relerden bir seçildi. Doğrusal Regresyon Analizi ile tüm katılım- Tartışma
cılarda ACYÖ değerleri üzerine etkili faktörler ve Tek Değişkenli
İnme sonrası cinsel işlev bozuklukları hem erkeklerde hem de ka-
Varyans Analizi (Analysis of Variance [ANOVA]) ile erkek ve ka-
dınlarda sık gözlenen durumlardır. İnme sonrasında erkeklerde;
dınlara özgü ölçek değerleri kullanılarak cinsel yanıt döngüsünün
azalmış cinsel aktivite, azalmış libido, azalmış cinsel birleşme sıklı-
belli aşamaları üzerine etkili faktörler belirlendi. IIEF ED katego-
ğı, ED ve ejakülatuar işlev bozukluğu gibi cinsel işlev bozuklukları
rileri üzerine etkili faktörler araştırılırken, Multinominal Lojistik
görülmektedir. Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları ise azalmış
Regresyon Analizi kullanıldı.
libido, vajinal kuruluk, uyarılma sorunları ve orgazmik işlev bo-
p değerinin <0.050 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. zukluğu şeklinde sıralanabilir [1, 2-4, 5, 6, 7, 8-10, 11]. Bizim
Bulgular sonuçlarımız, ACYÖ kesme noktasına göre yapılan analizlere göre
Çalışmadaki erkeklerin ve kadınların inmeden sonra geçen süre inme sonrası cinsel işlev bozukluğu sıklığının tüm katılımcılarda
ortalaması sırasıyla 18.27±21.79 ve 19.02±24.91 aydı. İnme, %88.5 (erkeklerde %84.3 ve kadınlarda %93.3) olduğunu gös-
erkeklerin 23’ünde (%45) sağ taraflı ve 28’inde (%55) sol taraf- terdi. Fiziksel yeti yitimi olmayan veya hafif fiziksel yeti yitimi olan
lıydı. İnme etyolojisi, 16 erkekte (%31.4) hemorajik ve 35 erkekte inme hastalarının yaklaşık %50’sinde bile libidoda azalma, cin-
(%68.6) iskemikti. Üç erkekte (%5.9) inme tekrarı öyküsü vardı. sel birleşme sıklığında azalma, cinsel uyarılmada azalma, orgazm
Dört (%7.8) erkeğin travma ve/veya düşme öyküsü vardı. İnme, sorunları ve cinsel doyum sorunları gibi cinsel işlev bozuklukları
kadınların 17’sinde (%37.8) sağ taraflı ve 28’inde (%62.2) sol gözlenmektedir [10]. İnme sonrası cinsel işlev bozukluğu oranları
taraflıydı. İnme etyolojisi, altı kadında (%13.3) hemorajik ve 39 %20 ile 75 arasındadır. Erkeklerde inme sonrası cinsel işlev bo-
kadında (%86.7) iskemikti. Sekiz kadında (%17.8) inme tekrarı zukluğu kadınlara göre daha yüksek oranda görülmektedir. [1,
öyküsü vardı. Yirmi dört (%52.3) kadının travma ve/veya düşme 2-4, 5, 6, 7, 8-10, 11, 83, 84]. Biz literatürdeki sonuçlardan daha
öyküsü vardı. Tüm olguların inmeden sonra geçen süre ortala- yüksek bir cinsel işlev bozukluğu oranı bulduk. Bu yükseklik, yu-
ması 18.63±23.18 aydı. İnme, olguların 40’ında (%41.7) sağ ta- karıda sözü edilen çalışmaların dışlama ölçütlerindeki farklılıklar
raflı ve 56’sında (%58.3) sol taraflıydı. İnme etyolojisi, 22 olguda ve diğer çalışma deseni farkları ile açıklanabilir. Çalışmalardan bi-
(%22.9) hemorajik ve 74 olguda (%77.1) iskemikti. rinde [2] depresyonu olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir.
Bizim çalışmamıza dahil edilen hastaların serviste yatan, rehabi-
Erkek ve kadınların FAS skor ortalaması sırasıyla 3.10±1.43 ve
litasyon gereksinimi olan ve kişi bağımlı ya da kişi gözetiminde
2.91±1.66 idi. MMT değerlendirmesine göre; erkeklerin 29’unda
hastalar olması ve ayaktan hasta alınmadığı için iyi durumda olan
(%56.9) kognitif kayıp yoktu. Yirmi iki erkekte (%43.1) hafif
inme hastalarının çalışmamızda düşük oranda olması, cinsel işlev
kognitif kayıp vardı. BDÖ değerlendirmesine göre; 17 erkekte
bozukluğu ile ilgili sonuçlarımızın önceki çalışmalardan daha yük-
(%33.3) minör depresyon, 11 erkekte (%21.6) hafif depresyon,
sek olmasını açıklayabilir.
18 erkekte (%35.3) orta depresyon ve beş erkekte (%9.8) şiddetli
depresyon saptandı. Barthel indeksine göre; erkeklerin biri (%2) Sonuçlar
tam, 11’i (%21.6) ileri derecede, 22’si (%43) orta derecede ve İnme sonrası cinsel işlev bozukluğu düşünüldüğünden daha sık
11’i (%21.6) hafif derecede bağımlıydı. MMT değerlendirmesi- ortaya çıkan ve sağlık profesyonellerinin dikkatinden kaçan, has-
ne göre; kadınların 20’sinde (%44.4) kognitif kayıp yoktu. Yirmi taların gündeme getirmekte zorluk yaşadığı bir durumdur. İnme
beş kadında (%55.6) hafif kognitif kayıp vardı. BDÖ değerlendir- sonrası cinsel işlev bozukluğu çok sayıda faktöre bağlı olabilir.
mesine göre; 10 kadında (%22.2) minör depresyon, 11 kadında Psikososyal faktörler etyolojiye önemli katkıda bulunmaktadır.
(%24.4) hafif depresyon, 17 kadında (%37.8) orta depresyon ve Çünkü, inme sonrası cinsel işlev bozuklukları inme olgularında
yedi kadında (%15.6) şiddetli depresyon saptandı. Barthel indek- çok az fiziksel sorun olduğunda veya hiç sorun olmadığında bile
sine göre; kadınların üçü (%6.7) tam, 10’u (%22.1) ileri derece- gelişebilmektedir. Ancak, inme sonrası cinsel işlev bozuklukları ile
de, 16’sı (%35.6) orta derecede ve 12’si (%26.7) hafif derecede ilgili sistematik ve organize basılı verilerin yokluğu önemli bir so-
bağımlıydı. rundur. Nesnel ve nicel ölçümlerin yapıldığı çalışmalar az sayıda-
Katılımcıların %88.5’inde (erkeklerde %84.3 ve kadınlarda dır. Buna bağlı olarak, elde edilen bulguların klinik uygulamada
%93.3) cinsel işlev bozukluğu olduğunu bulduk. Kadınlar ile er- kullanımı da kısıtlıdır. İnme sonrası cinsel işlev bozukluğunun iyi-
keklerin cinsel işlev bozukluğu sıklıkları arasında anlamlı fark yok- leşmesinden sonraki doğal gidişi tam olarak anlaşılamamıştır. Kli-
tu (p=0.166, Pearson Ki-kare Testi). Doğrusal regresyon analizi nik açıdan anlamlı olabilecek inme sonrası cinsel uyum değerlen-
sonuçlarına göre; yaş (p<0.001), FAS (p<0.001) ve inme sonrası dirme gereçlerinin geliştirilmesi gerekir. Cinsel işlev bozuklukları
geçen süre (p=0.039) değerlerinin ACYÖ üzerine anlamlı etkisi multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilmeli ve yönetilmelidir.
vardı. Yaş değerlerindeki artış ACYÖ değerlerinde artış; FAS ve İnme hastalarında cinsel işlev bozukluklarının kesin tanısı ve teda-
inme sonrası geçen süre değerlerinde artış ACYÖ değerlerinde visinin çağdaş inme rehabilitasyon protokolüne eklenmesi inme
azalma ile sonuçlanmaktaydı. İnme tarafının sol olması, BME de- olgularının tedavi sonuçlarına emosyonel ve fonksiyonel açıdan
ğerlerinin azalması ve BDÖ puanlarının yüksekliği IIEF toplam katkıda bulunacaktır.
puanlarının azalması ile sonuçlanmaktaydı. BDÖ değerlerindeki
Kaynaklar
yükselme FSFI toplam puan değerlerinin azalması ile sonuçlan-
1. Korpelainen, J.T., Nieminen, P., and Myllyla, V.V., Sexual functioning
maktaydı.
among stroke patients and their spouses. Stroke, 1999. 30(4): p. 715-9.
Erkeklerden ikisinin (%4) cinsel aktivitesi olmamıştı. Erkeklerin 2. Choi-Kwon, S. and Kim, J.S., Poststroke emotional incontinence and de-
45’inde (%88.2) ereksiyon fonksiyonu bozuktu. Erektil disfonk- creased sexual activity. Cerebrovasc Dis, 2002. 13(1): p. 31-7.
3. Kimura, M., Murata, Y., Shimoda, K., and Robinson, R.G., Sexual dys-
siyonun (ED) şiddeti; BME (üst ekstremite) değerleri (p=0.045),
function following stroke. Compr Psychiatry, 2001. 42(3): p. 217-22.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


161 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

4. Giaquinto, S., Buzzelli, S., Di Francesco, L., and Nolfe, G., Evaluation of hızı (ESH) 29 olan hastanın pregabalin başlamadan önceki takip-
sexual changes after stroke. J Clin Psychiatry, 2003. 64(3): p. 302-7. lerinde de akut faz reaktanları benzer seviyelerdeydi. Bu yüksek-
5. Monga, T.N., Lawson, J.S., and Inglis, J., Sexual dysfunction in stroke
patients. Arch Phys Med Rehabil, 1986. 67(1): p. 19-22.
liğin ankilozan spondilite bağlı olduğu düşünüldü. Enfeksiyon ve
6. Coslett, H.B. and Heilman, K.M., Male sexual function. Impairment after metabolik nedenler dışlandı.
right hemisphere stroke. Arch Neurol, 1986. 43(10): p. 1036-9. Özgeçmişinde bilinen psikiyatrik tanısı olmayan ve ilaç sonrası
7. Sjogren, K., Sexuality after stroke with hemiplegia. II. With special regard
to partnership adjustment and to fulfilment. Scand J Rehabil Med, 1983.
sanrı tarifleyen hasta psikiyatriye konsülte edildi. Psikiyatri değer-
15(2): p. 63-9. lendirmesi ile referans ve perseküsyon sanrıları tarifleyen hastada
8. Korpelainen, J.T., Kauhanen, M.L., Kemola, H., Malinen, U., and Mylly- pregabalin sonrası gelişen psikoz tablosu düşünüldü. İlacı bırak-
la, V.V., Sexual dysfunction in stroke patients. Acta Neurol Scand, 1998. tıktan sonra şikayetlerin geçmesi psikoz durumunun pregabalin
98(6): p. 400-5. yan etkisine bağlı olduğunu destekler niteliktedir. Nöropatik ağrısı
9. Sjogren, K. and Fugl-Meyer, A.R., Adjustment to life after stroke with spe-
cial reference to sexual intercourse and leisure. J Psychosom Res, 1982. tekrar başlayan hastaya gabapentin 300 mg 3x1 başlandı. 1 ay
26(4): p. 409-17. sonraki kontrolünde ağrı ve sanrı şikayeti olmayan hastanın teda-
10. Cheung, R.T., Sexual functioning in Chinese stroke patients with mild or visine gabapentin ile devam edildi.
no disability. Cerebrovasc Dis, 2002. 14(2): p. 122-8.
11. Hawton, K., Sexual adjustment of men who have had strokes. J Psychos- Sonuç: Nöropatik ağrı tedavisinde pregabalin kullanımı etkili ve
om Res, 1984. 28(3): p. 243-9. güvenli kabul edilmektedir. Ancak nadir de olsa bizim olgumuzda
12. Forsberg-Warleby, G., Moller, A., and Blomstrand, C., Life satisfaction in olduğu gibi tedavi edici yüksek olmayan dozlarda da nöropsikiyat-
spouses of patients with stroke during the first year after stroke. J Rehabil rik yan etkilere neden olabilmektedir. Bu olguyu sunmaktaki ama-
Med, 2004. 36(1): p. 4-11.
cımız günümüzde sıklıkla kullanılan pregabaline bağlı nadir de olsa
13. Stein, J., Hillinger, M., Clancy, C., and Bishop, L., Sexuality after stroke:
patient counseling preferences. Disabil Rehabil, 2013. 35(21): p. 1842-7. nöropsikiyatrik yan etkilerin gelişebileceğini vurgulamaktır.
Anahtar kelimeler: inme, seksüel disfonksiyon, nörojenik mesane, Anahtar kelimeler: pregabalin, yan etki, sanrı, nöropatik ağrı
üriner inkontinans, erektil disfonksiyon
Kaynaklar
1. Bockbrader H, Wesche D, Miller R, Chapel S, Janiczek N, Burger P. A
comparison of the pharmacokinetics and pharmacodynamics of pregaba-
Diğer lin and gabapentin. Clin Pharmacokinet. 2010;49:661–9.
2. Martinez JA, Kasamatsu M, Rosales-Hernandez A, Hanson LR, Frey WH,
SS-033 Toth CC. Comparison of central versus peripheral delivery of pregabalin
in neuropathic pain states. Mol Pain 2012;8:3.
PREGABALİN KULLANIMINA BAĞLI GELİŞEN NADİR 3. Usta C, Akbas M. Periferik nöropatik ağrı tedavisinde pregabalin ile oluşan
ilaç advers etkileri. Klinik Psikofarmakoloji Bulteni. 2011;21:219-24.
BİR YAN ETKİ: SANRI [Crossref].
4. Pohl R, Feltner D, Fieve R, Pande A. Efficacy of pregabalin in the treatment
Esra Karaman Erol1, Günel Rasulova1, Şahika Burcu Karaca1, Esra of generalized anxiety disorder: double-blind, placebo-controlled compari-
Dilek Keskin1, Hanife Kocakaya2 son of BID versus TID dosing. J Clin Psychopharmacol. 2005;25:151–8.
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Bölümü
1

Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü


2

Diğer
Amaç: Pregabalin, insan beyninde inhibe edici bir nörotransmit-
ter olarak görev yapan gama-amino bütirik asidin (GABA) 3-izo- SS-034
butil türevidir. Lipofilik GABA analoğu yapısında olan bu ilaç yeni
kuşak antiepileptik olarak geliştirilmiştir. Günümüzde antiepileptik YOĞUN BAKIMDA YATAN COVID-19 PNÖMONİLİ
etkisi ile birlikte, nöropatik ağrı, fibromiyalji, yaygın anksiyete bo- HASTALARDA DİYAFRAM KİNEZYOBANTLAMA VE
zukluğu gibi endikasyonlarda kullanılmaktadır. Pregabalin genel REHABİLİTASYON UYGULAMALARININ ETKİNLİĞİ
olarak güvenilir ve iyi tolere edilebilir bir ilaç olmakla beraber
kullanımında doz ilişkili olarak ılımlı-orta düzeyde baş dönmesi, Sinem Akselim1, Taner Dandinoğlu1, Serra Topal2, Gülbahar
sersemlik, somnolans, bulanık görme, bulantı, kusma, hipotan- Çalışkan2
siyon, kabızlık, baş ağrısı, hâlsizlik, halüsinasyon, periferal ödem Bursa Şehir Hastanesi, Ftr Kliniği
1

Bursa Şehir Hastanesi, Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Kliniği


2
gibi yan etkiler görülebilmektedir. Biz bu çalışmada, kısa süreli ve
düşük doz pregabalin kullanımı sonrası sanrı gelişen bir olguyu
sunmayı amaçladık. Amaç: COVID-19 pandemisinde ülkemizde yaklaşık 2.6 milyon
Olgu: 8 yıldır ankilozan spondilit ve tip 1 diyabet nedeniyle ta- kişi enfekte olmuştur. Sağlık Bakanlığımızın verilerine göre ülke-
kipli, adalimumab kullanan 42 yaşında erkek hasta, polikliniği- mizde pnömoni oranı %4.2dir. Tanı alan hastaların %47.5’i hos-
mize bilateral alt ekstremite distallerinde uyuşma şikayeti nede- pitalize edilmiş ve bu hastaların da %9’u entübe edilmiştir. Solu-
niyle başvurdu. Elektronöromiyografi (EMG) değerlendirmesi num yetmezliği bu hastalardaki en önemli mortalite ve morbidite
sensorimotor polinöropati ile uyumluydu. Nörolojik muayenesi sebebi olup, bilinen medikal tedavilere ek olarak nonfarmakolojik
normaldi. LANSS skoru 19 olan hastaya diyabete bağlı nöropa- uygulamalara da ihtiyaç vardır. Yoğun bakım (YB) hastalarında
tik ağrı tanısıyla pregabalin 75 mg/gün başlandı.10 gün sonraki rehabilitasyon uygulamalarının etkinliği kanıtlanmıştır ancak CO-
kontrolünde LANSS skoru 8’e gerilemişti. İlaç dozu 150 mg/gün’e VID-19 hastalarında etkinliği ve güvenilirliğine dair kesin sonuç-
çıkıldı. 150 mg/gün doz kullanımının 15-20. gününde kendisinin lar yoktur. Kinezyobantlama başta kas-iskelet sistemi sorunlarında
izlendiğini, arkasından iş çevrildiğini düşünme, iki kişi arasında olmak üzere çok geniş bir endikasyona sahiptir. Kas fasilitasyonu
konuşurken üstüne alınma şikayetleri başladı. Bu şikayetleri ne- ve inhibisyonu amaçlı uygulamalar ekstremite kaslarında sıklıkla
deniyle ilacı kesen ve ilaç kesildikten birkaç gün sonra sanrı şika- uygulanmakta ve kas kuvvetini arttırmadaki etkileri araştırılmak-
yeti geçen ve nöropatik ağrısı tekrar başlayan hasta polikliniği- tadır. Solunum kaslarına ilişkin etkisini araştıran yeterli çalışma
mize başvurdu. Hastanın kontrol nörolojik muayenesi normaldi. mevcut değildir. Biz de bu çalışmamızda YB’da takip edilen inva-
LANSS skoru 17 idi. Hastanın istenen tetkiklerinde tam kan sa- ziv mekanik ventilasyon uygulanmayan COVID-19 tanılı hasta-
yımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, elektrolit düzeyi, tam larda diyafram kinezyobantlama ile rehabilitasyon uygulamaları-
idrar tetkiki normal sınırlardaydı. CRP 30, eritrosit sedimentasyon nın klinik sonuçlara etkisini değerlendirmeyi amaçladık.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


162 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Materyal ve Metod: Çalışmaya COVID-19’a bağlı ağır pnömo-


ni nedeniyle YB ünitesinde takip edilen, yüksek akım nazal kanül
(HFOT) ile oksijen desteği alan, 18 yaş üzeri 72 hasta dahil edildi.
Gebe, bilinci kapalı ve kognitif fonksiyon bozukluğu olan, alerjik
reaksiyon öyküsü ve cilt lezyonu olan, kardiyak açıdan genel eg-
zersiz kontrendikasyonları olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi.
Prospektif randomize kontrollü çalışmamızda hastalar; rehabili-
tasyon uygulanan grup, rehabilitasyona ek diyafram kinezyobant-
lama yapılan grup ve bu müdahalelerin uygulanmadığı kontrol
grubu olarak 3 gruba ayrıldı. Rehabilitasyon uygulamalarına has-
talar hemodinamik olarak stabilleştikten sonra başlandı. Rehabili-
tasyon uygulamaları için; yatak pozisyonları, pasif/aktif-asistif/ak-
tif eklem hareket açıklığı egzersizleri, kuvvetlendirme egzersizleri,
kontrollü solunum teknikleri, solunum kas güçlendirme egzersizi
ve bronşiyal hijyen tekniklerinden oluşan bir protokol her hastada
bireye özgü olarak belirlendi. Tüm hastaların çalışma öncesi ilk
gün ve uygulamalar sırasında 3-6-9. günlerde aynı hekim tarafın-
dan yapılan ultrasonografik ölçümlerle diyafram kalınlığı ve kalın-
laşma fraksiyonu kaydedildi. İnvaziv mekanik ventilasyona (IMV)
geçilen hastalarda ölçümler sonlandırıldı. Yatış süreleri, mortalite
durumları kaydedildi. Gruplar arası karşılaştırmalarda tek yönlü
varyans analizi (ANOVA), Kruskal-Wallis ve Ki kare testleri kul-
lanıldı. Entübasyon için risk faktörleri lojistik regresyon analizi ile
incelendi ve anlamlı parametreler için ROC analizi ile kestirim
değerleri bulundu. Tüm sonuçlarda p<0.05 değerleri istatistiksel
olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular: Hastaların demografik özelliklerinde, mortalite ve ya-
tış sürelerinde gruplar arasında fark bulunmazken, IMV ihtiyacı
gruplar arasında farklı bulundu (tablo-1). Diyafram kalınlığının ilk
ve son ölçümü arasındaki değişim kinezyobant grubunda diğer
gruplardan anlamlı olarak daha düşük; IMV ihtiyacı gelişmesine
kadar geçen süre de anlamlı olarak daha uzun bulundu (Tablo-2).
Ayrıca kinezyobant grubunda; diyafram kalınlığındaki azalma di-
ğer gruplardan belirgin olarak daha düşük saptandı. Kalınlaşma
fraksiyonunun da 9. Günde ölçülen değeri kinezyobant grubunda
diğer gruplardan anlamlı olarak daha yüksek bulundu. (Tablo-2)
İnvaziv mekanik ventilasyon gereksiniminde etkisi olabilecek fak-
törler incelendiğinde diyafram kalınlığı ve kalınlaşma fraksiyonu
risk faktörü olarak tespit edildi. IMV gereksinimini; diyafram ka-
lınlığında her 0.1 mm’lik artış 0.4 kat, kalınlaşma fraksiyonunda
%1’lik artış ise 0.5 kat azaltır. (p<0.05) Yapılan ROC analizi ile
saptanan kestirim değerlerine göre de; diyafram kalınlığı 2.85
mm’nin altındaki, kalınlaşma fraksiyonu da 37.95%altındaki has-
talarda IMV gereksiniminin daha fazla olabileceği bulunmuştur.
(Tablo-4)
Sonuç: Ağır COVID-19 pnömoni tanısıyla YB’da takip edilen
hastalarda rehabilitasyon uygulamalarının mortalite ve IMV ge-
reksinimi üzerine olumlu etkisi bulunmamıştır. Ancak rehabilitas-
yon uygulamalarına ek olarak yapılan diyafram kinezyobantlama
ile hastaların erken dönemde IMV ihtiyacı önlenebilir ve diyafram
atrofisi ile buna bağlı disfonksiyon görülmesi azaltılabilir. Özellikle
diyafram kalınlığı 2.85 üzeri hastalarda yapılabilecek daha yoğun
müdahalelerle prognoza katkı sağlanabilir.
Anahtar kelimeler: covıd pnömoni, yoğunbakım, diyafram, kinezyo-
bant, rehabilitasyon

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


163 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Demografik ve Klinik Özelliklerin Tedavi Grupları Arasında Karşılaştırması there a relation between the disease severity and vitamin D levels
in COVİD-19 patients.
Grup 1(n=22) Grup 2 (n=26) Grup 3 (n=24) p
Material and Methods: To find out vitamin D levels and it’s
Yaş 62.1±13.0 68.3±9.5 70.4±4.6 .244
possible relation with disease severity, medical records and se-
BMI (kg/m2) 27.7±2.5 28.5±3.6 28.2±2.7 .692
rum 25-hydroxy-vitamin D levels of the 399 Covid-19 patients
Yatış süresi (gün) 17.5±5 17.3±3.9 23.5±12.9 .158 admitted to hospital between March 2020 and February 2021
Entübe hasta +/- 14/8 10/16 20/4 .004** were retrospectively screened. Vital signs, O2 saturation of the
Mortalite +/- 14/8 12/14 16/8 .302 blood, days stay in hospital or intensive care unit (ICU), oxygen
or ICU requirement, if required kind of therapy, laboratory find-
Tablo 2. USG ölçümleri ile diyafram kalınlığı ve kalınlaşma fraksiyonunun Gruplar ings; CRP, ferritin, lymphocyte, WBC, D-dimer, procalcitonin,
arasında karşılaştırması IL-6 levels and thorax CT findings were observed in available
Grup 1 Grup 2 Grup 3 p post hoc test
patients. Patients were classified into three groups: vitamin D suf-
(n=22) (n=26) (n=24) ficient patients (>30 ng/ml), vitamin D sufficiency group (20-30
ng/ml) and vitamin D insufficient patients (vitamin <20 ng/mL).
Diyafram kalınlığı_0 2.6±0.4 2.8±0.3 2.7±0.5 .396
Findings were statically compared with vitamin-D levels.
Diyafram kalınlığı_3 2.6±0.3 2.7±0.3 2.5±0.4 .356
Diyafram kalınlığı_6 2.6±0.3 2.8±0.3 2.4±0.3 .004** grup 1-2.278, Grup
Results and Conclucion: Statically not significant differenc-
2-3.003, Grup1-3.215 es were observed between the vitamin D levels and collected
Diyafram kalınlığı_9 2.7±0.2 2.9±0.5 2.1±0.9 .013** clinical and laboratory findings in hospitalised 399 patiens with
Kalınlaşma 31.8±5.6 37.4|±4.6 36.9±6.1 .003**
Covid-19. We did not observe any link between vitamin D levels
fraksiyonu_0 and clinical/laboratory findings of Covid-19 patients suggesting
Kalınlaşma 32.3±6.7 36.1±5.7 34.7±6.5 .194 that evaluation of vitamin-D levels would not be useful to asses
fraksiyonu_3 or estimate the severity of Covid-19 disease in clinical practice.
Kalınlaşma 33.2±6.5 35.9±5.5 32.0±9.3 .314 Anahtar kelimeler: Vitamin D, Covid-19, Severity
fraksiyonu_6
Kalınlaşma 35.5±2.2 38.2±6.2 28.3±15.8 .048* References
fraksiyonu_9 1. Jayawardena R, Sooriyaarachchi P, Chourdakis M, Jeewandara C, Ranas-
Diyafram kalınlığı -0.19±0.24 -0.03±0.27 -0.41±0.34 .001** inghe P. Enhancing immunity in viral infections, with special emphasis on
değişimi COVID-19: A review. Diabetes Metab Syndr. 2020 Jul - Aug;14(4):367-
Kalınlaşma fraksiyonu -2.6±3.8 -2.5±5.6 -1.64±8.9 .871 382. doi: 10.1016/j.dsx.2020.04.015. Epub 2020 Apr 16.
değişimi 2. Silberstein M. Vitamin D: A simpler alternative to tocilizumab for trial
in COVID-19? Med Hypotheses. 2020 Jul;140:109767. doi: 10.1016/j.
Entübasyona kadar 5.5±3.2 12.6±6.2 6.6±3.4 .000*** Grup 1-2.001, mehy.2020.109767. Epub 2020 Apr 23.
geçen süre (gün) grup 2-3.002, grup
1-3.762
Table 1. Distribution of Obtained Data According to Vitamin D Levels
Tablo 2. Entübasyon İhtiyacı Gelişmesinde Diyafram kalınlığı ve Kalınlaşma
Fraksiyonu için Kestirim Değerleri
Eğri altında kalan %95 Güven p Kestirim
alan aralığı değeri
Diyafram Kalınlığı .804 .702-.905 .000** 2.85
Kalınlaşma Fraksiyonu .802 .697-.906 .000** 37.95

Diğer
SS-035

DO VITAMIN D LEVELS REALLY CORRELATED WITH


DISEASE SEVERİTY IN COVID-19 PATIENTS?
Taner Dandinoğlu, Sinem Akselim
Bursa City Hospital

Purpose: Vitamin D a steroid hormone has profound effects


on human immunity. Active vitamin D, 1,25(OH)2D acts as an
immune system modulator, preventing excessive expression of
inflammatory cytokines and increasing the ‘oxidative burst’ po-
tential of macrophages. Epidemiological data has linked vitamin
D deficiency to increased susceptibility to acute viral respirato-
ry infections. There is evidence that some patients with severe
COVID-19 experience a cytokine storm with production of large
quantities of interleukins, specifically IL-1 and IL-6. Moreover it
was hipotiesied that the sufficient vitamin D levels may help to
decrease IL-6 levels like tocizulamab which is a potent blocking
agent of the IL-6 receptor. In present trial we aimed to find out is

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


164 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Diğer çekicidir. Obezitesi olan 30-39 yaş grubu ve eğitim düzeyi düşük
olanlarda vitamin D düzeylerinin anlamlı derecede düşük olması,
SS-036 emeklilerde anlamlı derece yüksek olması nedeniyle demografik
özelliklerin dikkate alınması gerekmektedir. Vitamin D düzeyi ve
BARİATRİK CERRAHİ PLANLANAN HASTALARDA VKİ arasındaki ilişki konusunda daha kapsamlı çalışmalara ge-
25(OH)D3 VİTAMİNİ DÜZEYLERİNİN reksinim olduğunu düşünmekteyiz. Bariatrik cerrahi öncesinde
DEĞERLENDİRİLMESİ vitamin D düzeylerinin değerlendirilmesi ve buna yönelik farkın-
dalığın arttırılmasının önemini vurgulamaktayız.
Filiz Yıldız Aydın, Emine Işıl Üstün, Meltem Vural
S.b.ü. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Kaynaklar
Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul 1. Park CY, Kim TY, Yoo JS, Seo Y, Pae M, Han SN. Effects of 1,25-dihy-
droxyvitamin D3 on the Inflammatory Responses of Stromal Vascular
Cells and Adipocytes from Lean and Obese Mice. Nutrients. 2020 Jan
Giriş-Amaç 30;12(2):364.
Vitamin D düzeyinin obezite ve yağ dokusu inflamasyonunda 2. Borges JLC, Miranda ISM, Sarquis MMS, Borba V, Maeda SS, Lazaret-
rol oynadığına dair çalışmalar son yıllarda önem kazanmaktadır. ti-Castro M, Blinkey N. Obesity, Bariatric Surgery, and Vitamin D. J Clin
Densitom. 2018 Apr-Jun;21(2):157-162.
Buna karşın, obezitesi olanlarda vitamin D düzeyinin vücut kit-
3. Dix CF, Barcley JL, Wright ORL. The role of vitamin D in adipogenesis.
le indeksi(VKİ) ile ilişkisini değerlendiren çalışmalar tartışmalıdır. Nutr Rev. 2018 Jan 1;76(1):47-59.
Çalışmamızda bariatrik cerrahi öncesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitas- Anahtar kelimeler: Obezite, D vitamini, Bariatrik cerrahi
yon (FTR) Kliniği obezite polikliniğine başvuran obezitesi olan
hastaların serum 25(OH)D3 vitamini düzeyleri ile demografik
özelliklerini ve VKİ arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
Diğer
Yöntem-Gereçler
Kliniğimiz obezite polikliniğine bariatrik cerrahi öncesi yönlendi- SS-037
rilen obez hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya dair gö-
nüllü onam formları doldurulmuş ve etik kurul onayı alınmıştır. KRONİK NONSPESİFİK BOYUN AĞRISINA EŞLİK
Hastaların anamnezleri alınmış, sistemik ve lokomotor sistem mu- EDEN SERVİKOJENİK DİZZİNESSIN YAŞAM
ayenesi yapılmıştır. Hasta takip dosyasındaki demografik veriler, KALİTESİ VE KİNEZYOFOBİ ÜZERİNE ETKİSİ
fizik muayene bulguları ve bariatrik cerrahi öncesi rutin olarak
istenen biyokimyasal tetkikler ve serum 25(OH)D3 düzeyleri ret- Cansın Medin Ceylan1, Tuğba Şahbaz2
rospektif olarak değerlendirilmiştir. İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi


2

Bulgular
Çalışmaya Ocak 2017- Aralık 2020 tarihleri arasında polikliniğe Amaç: Servikojenik dizziness, sıklıkla kronik nonspesifik boyun
yönlendirilen toplam 1242 olgu dahil edilmiştir. Son 1 yıl içeri- ağrısı ile ilişkili ana semptomlardan biri olarak kabul edilir. Servi-
sinde vitamin D kullanan, bariatrik cerrahi sonrası yönlendiri- kojenik dizziness instabilite ve dengesizlik ile birlikte yaşam kali-
len ve 25(OH)D3 vitamini eksikliğine neden olabilecek ek has- tesinde azalmaya ve kinezyofobiye yol açan yaygın bir durumdur
talığı olan 166 olgu ise çalışmaya dahil edilmemiştir. Olguların (1). Çalışmamızın amacı, kronik nonspesifik boyun ağrısına eşlik
%76(n=944)’sı kadın, %24(n=298)’ü erkekti. Yaş ortalaması eden dizzinessın hastaların yaşam kalitesi ve kinezyofobi üzerine
38,18±11,24(min:17; maks: 69) yıl olarak saptanmıştır. Demog- olan etkilerini araştırmaktır.
rafik özellikler değerlendirildiğinde olguların %46,1’i ilköğretim
mezunu olup %64,2’si bekardı. Mesleklere göre incelendiğin- Materyal-Metod: Kesitsel vaka kontrol çalışmamıza boyun ağrı-
de; %46,2’si ev hanımı, %21,5’i işçi, %15,8’i serbest meslek sı ve baş dönmesi şikayeti ile İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitas-
ve %6,9’u emekliydi. Olguların %36,3’ü sigara kullanmaktaydı. yon Eğitim Araştırma Hastanesi Polikliniği’ne başvuran hastalar
Vitamin D düzeyleri incelendiğinde, serum 25(OH)D3 ölçümleri dahil edildi. Hastaların demografik bilgileri, tampa kinezyofobi
ortalama 15,60±9,59(min:3; maks:77) ng/mL olarak saptanmış- envanteri ile değerlendirilen hareket korkuları ve SF-36 ile değer-
tır. Diğer yandan, VKİ ölçümleri ortalama 47,46±7,00(min:30,1; lendirilen yaşam kalitesi verileri kaydedildi. Verilerin tanımlayıcı
maks:85) kg/m2 olarak tespit edilmiştir. Yaş aralığı 30-39 arasında istatistiklerinde ortalama, standart sapma, medyan, minimum,
olan olguların serum 25(OH)D3 değeri, 40-49 yaş ve 50 yaş üzeri maksimum, frekans ve oran değerleri kullanılmıştır.
olanlara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük sap- Bulgular: Çalışmamıza kronik nonspesifik boyun ağrısı (n=55)
tanmıştır (p<0,05). Kadınların 25(OH)D3 değeri, erkeklere göre (35 kadın, 20 erkek) ve kronik nonspesifik boyun ağrısına eşlik
istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p<0,01). eden servikojenik dizziness (n=46) (31 kadın, 16 erkek) tanısı
Eğitim düzeyine göre; okur yazarların 25(OH)D3 değerleri, diğer almış olan toplam 101 hasta dahil edildi. İzole kronik nonspesifik
eğitim grubunda yer alanlara kıyasla anlamlı düzeyde düşüktür boyun ağrısı tanılı hastaların yaş ortalaması 42,96±10,15 yıl, vü-
(p<0,01). Aynı şekilde eğitim durumu ilköğretim mezunu olanla- cut kitle indeksleri 27,97±3,45; kronik nonspesifik boyun ağrısı-
rın serum 25(OH)D3 değeri de, eğitim durumu üniversite olanlara na eşlik eden servikojenik dizziness tanılı hastaların yaş ortalaması
göre anlamlı düzeyde düşük tespit edilmiştir (p<0,01). Meslekle- 47,33±10,07 yıl vücut kitle indeksleri 28,44±5,7 olarak saptan-
re göre olguların 25(OH)D3 değerleri arasında emeklilerin serum dı. Her iki grup arasında yaş, cinsiyeti vücut kitle indeksi arasında
25(OH)D3 değeri, ev hanımı ve işçilere kıyasla anlamlı düzeyde istatistiksel anlamlılık saptanmamıştır (p>0.05).
yüksek olarak bulunmuştur (p<0,05). Olguların VKİ değerleri Tampa kinezyofobi envarteri kronik nonspesifik boyun ağrısı gru-
ile serum 25(OH)D3 düzeyleri arasında negatif yönlü zayıf ilişki bunda 28,27±4,36, kronik nonspesifik boyun ağrısına eşlik eden
istatistiksel olarak anlamlı tespit edilmiştir (r=-0,126; p=0,001; servikojenik dizziness grubunda 37,44±4,28 olarak değerlendiril-
p<0,01). miş olup, kronik nonspesifik boyun ağrısına eşlik eden servikoje-
Sonuçlar nik dizziness grubunda diğer gruba kıyasla istatistiksel anlamlılık
Vitamin D düzeyi obez bireylerde düşüktür. Olguların VKİ değer- saptanmıştır (p<0.001).
leri ve vitamin D düzeyleri arasındaki negatif yönlü ilişki dikkat

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


165 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

SF-36 ile değerlendirilen fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, ilişkili, toksik nedenlerle gelişebilmektedirler. Nutrisyonel nedenler
vitalite, ruhsal sağlık, ağrı ve genel sağlık algısında kronik nons- uygun besinlerin düzenli olarak alınamadığı durumlarda ortaya
pesifik boyun ağrısına eşlik eden servikojenik dizziness grubunda çıkmaktadır. Düşük sosyoekonomik düzey, ileri yaş, gastrointesti-
kronik nonspesifik boyun ağrısı grubuna kıyasla istatistiksel an- nal bozukluklar, evsizlik, yeme bozuklukları, kronik alkolizm, uzun
lamlılık saptanmış olup (p<0.05), emosyonel rol güçlüğü ve sos- süreli yetersiz paranteral beslenme ve bariatrik cerrahi sonrası pe-
yal işlevsellikte istatistiksel anlamlılık saptanmamıştır (p>0.05). riferik polinöropati görülebilmektedir.
Sonuç: Kronik nonspesifik boyun ağrısı ile birlikte servikojenik Beslenme ilişkili pölinöropatiler; akut, subakut veya kronik ola-
dizziness, izole kronik nonspesifik boyun ağrısına kıyasla daha dü- bilirler. Demiyelinizan ve aksonal nöropati şeklinde görülebi-
şük yaşam kalitesi, daha yüksek engelilik ve kinezyofobi ile ilişkili lirler. Nütrisyonel polinöropatiler en sık protein malnutrisyonu,
bulunmuştur. vitamin(Kobalamin, pridoksin, tiamin, niasin, A,D, E vitamini),
demir, çinko ve kalsiyum eksikliklerinde görülmektedirler. Uygun-
Anahtar kelimeler: Boyun ağrısı, servikojenik dizzness, kinezyofobi
suz diyete bağlı hızlı ve kontrolsüz kilo kaybı sonrasında görülen
Kaynak ve malnutrisyona bağlı gelişen periferal nöropati nadir saptanan
Ferrer-Peña R., Vicente-de-Frutos G, Flandez-Santos D., Patient-reported bir komplikasyondur. Çoğunlukla obezite cerrahisi sonrası yeterli
outcomes measured with and without dizziness associated with non-spe- vitamin desteği sağlanılamadığı durumlarda ve kontrolsüz diyet
cific chronic neck pain: implications for primary care,PeerJ. 2019 Aug yapılan durumlarda görülebilmektedir.(2) Gastrik by-pass olan
7;7:e7449. doi: 10.7717/peerj.7449
hastaların %16’sında tiamin eksikliğine bağlı periferik polinöropa-
ti bildirilmiştir.(3-4) Bu hasta grubunda erken tanı konulması ve
Tablo 1. Demografik veriler
gerekli vitamin replasmanı yapılması klinik tabloyu geri döndüre-
Boyun ağrısı Boyun p bilir. Önlenebilir ve tedavi edilebilir oluşları nedeniyle nütrisyonel
ağrısı+dizziness polinöropatiler konusu ilgi çekicidir.(5)
Cinsiyet Kadın (%) Erkek(%) 35 (63,6) 20 (36,4) 31 (66) 16 (34) 0,807 Bizler burada nutrisyonel nedenli ağır sensorimotor aksonal poli-
nöropatiye sekonder gelişen alt ekstremite güçsüzlüğü ile başvu-
Yaş (Mean ± SD) Median (min-max) 42,96 ± 10,15 44 47,33 ± 10,07 46 0,053
(22-60) (25-63) ran hastamızı sunmak istedik.
Olgu
Vücut kitle indeksi (Mean ± SD) 27,97 ± 3,45 27,45 28,44 ± 5,7 28,4 0,617
Median (min-max) (19,78-37,72) (17,58-46.67) 21 yaşında kadın hasta, alt ekstremitelerde güçsüzlük ve uyuş-
ma-karıncalanma şikayeti ile nöroloji polikliniğine başvurdu. Sağ
Tablo 2. Kinezyofobi değerlerinin gruplar arası karşılaştırılması ayakta başlayan uyuşma-karıncalanma yakınmasının ertesi gün
sağ bacağına doğru ilerlemiş olduğunu ifade ediyordu. Bir gün
Boyun ağrısı Boyun ağrısı+dizziness p sonra sol ayakta ve sonraki gün ise sol bacakta benzer şikayet-
28,27±4,36 27 (22-40) 28,27±4,36 27 (22-40) 37,44±4,28 38 (26-45) < 0,001** lerinin başladığını ve alt ekstremitelerde güçsüzlük de gelişmeye
başladığını ifade ediyordu.
Tablo 3. SF-36 değerlerinin gruplar arası karşılaştırılması Hastanın öyküsünde yakın zamanda geçirilmiş enfeksiyon yoktu.
SF-36 (Mean ± SD) Boyun ağrısı Boyun ağrısı+dizziness p Son 3.5 ayda uyguladığı kontrolsüz diyet nedeniyle 40 kg zayıfla-
dığı öğrenildi. Fizik muayenede bilinç açık, oryante, koopere idi.
Fiziksel Fonksiyon 72,09 ± 8,26 60,21 ± 10,31 <0,001** Bilateral üst ekstremitelerde kas gücü 5/5 di. Bilateral alt ekstre-
Fiziksel rol güçlüğü 64,59 ± 13,65 56,11 ± 14,53 0,009* mitelerde kalça fleksiyonları 4/5, diz ekstansiyonları 4/5, diz flek-
siyonları 4/5, ayak bilek dorsifleksiyonları 4/5, ayak bilek plantar
Emosyonel rol güçlüğü 55,60 ± 13,3 48,36 ± 18,71 0,072
fleksiyonları 4/5 di. Derin tendon refleksleri üst ekstremitelerde
Enerji/vitalite 58,63 ± 16,11 51,91 ± 17,80 0,036* normoaktifti ama alt ekstremitelerde alınamadılar. Elektromyog-
Ruhsal sağlık 65,91 ± 15,19 59,89 ± 13,54 0,042* rafide bilateral alt ekstremitelerde ağır derecede sensorimotor
aksonal polinöropati saptandı. Beyin, servikal ve lomber verteb-
Sosyal işlevsellik 75,90 ± 13,36 70,74 ± 16,33 0,076 ra manyetik rezonans görüntülemelerinde (MRG) mevcut duru-
Ağrı 57,03 ± 15,7 50,95 ± 7,49 0.003* munu açıklayabilecek bir patoloji saptanmadı. Hastaya lomber
ponksiyon yapıldı. Beyin omurilik sıvısı (BOS) protein:23, BOS
Genel sağlık algısı 56,45 ± 17,55 49,78 ± 15,80 0,045*
Glukoz:64 BOS Na: 148, K: 2,85 olarak saptandı. BOS boya-
lı-boyasız direkt mikroskobik incelemesinde hücre görülmedi.
Hastaya akut motor aksonal nöropati ön tanısıyla 5 gün 0,4 g/
Diğer kg/gün IVIG tedavisi verildi. IVIG tedavisine yanıt alınamadı. Alt
ekstremite motor defisiti progrese oldu. Kas gücü muayenesinde
SS-038 sağ alt ekstremite kalça fleksiyonu 2/5, diz fleksiyonu ve ekstan-
siyonu 2/5, sol alt ekstremite kalça fleksiyonu 2/5, diz fleksiyonu
NUTRİSYONEL PARAPAREZİ: VAKA SUNUMU VE ve ekstansiyonu 2/5, bilateral ayak dorsifleksiyonları 1/5, plantar
LİTERATÜRÜN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ fleksiyonları 3/5 olarak tespit edildi.
Ayşegül Aydın1, Özge Acar Çakan1, Ayşegül Kurtulan Alkaya1, Laboratuvar testlerinde tam kan sayımı, akut faz göstergeleri, ka-
Ahmet Kıvanç Cengiz2, Bora Uzuner1, Dilek Durmuş1 raciğer ve böbrek fonksiyon testleri ve elektrolitleri normal sınır-
1
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim lardaydı. Vitamin B12: 449 pg/ml (197-866), Folik Asit: 3.48 ng/
Dalı ml (4.6-18.7), Tiamin ise 9.7 mcg/L (25-75) olarak saptandı. Has-
2
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
taya nutrisyonel polinöropatiye bağlı paraparezi tanısı konuldu.
Dalı Romatoloji Bilim Dalı
Hastamız nöroloji servisinden devir alındıktan sonra nörolojik
rehabilitasyon programı düzenlendi. Nöroloji bölümündeki yatışı
Giriş-Amaç: Polinöropatiler santral ve periferik sinir sistemi
sırasında başlanmış olan B vitamini kompleksi 4x1, pregabalin
hastalıkları içinde %5-8 oranında görülmektedir(1). Enfeksiyoz,
2x150 mg/gün, duloksetin 60 mg/gün tedavilerine devam edildi.
metabolik, nutrisyonel, immünolojik, genetik, paraneoplastik, ilaç
Tiamin replasmanı sonrası kontrol tiamin düzeyinin 9.7 mcg/L’den

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


166 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

128 mcg/L’ye yükseldiği görüldü. Hastanın yakınmaları azaldı, 8. Manzetti S, Zhang J,Van der Spoel D. Thiamin function, metabolism up-
nörolojik rehabilitasyon programının da yardımıyla hastamız wal- take and transport. Biochemistry 2014;53:821-835.
9. Faigle R, Mohme M, Levy M. Dry beriberi mimicking Gullain-Barre syn-
ker ile ambule olabilir halde taburcu edildi. Takibi sürmektedir. drome as the first presenting sign of thiamine deficiency Eur J Neurol
Tartışma 2012;19:14-15.

Periferal nöropati, kontrolsüz kilo kaybının nadir görülen bir Anahtar kelimeler: Nutrisyonel, Paraparezi, Polinöropati,
komplikasyonudur. Günümüzde obezite cerrahisi sonrasında ye- Sensorimotor, Tiamin
terli vitamin desteği sağlanamadığı durumlarda görülen bu tablo
kontrolsüz diyet sonrasında da ortaya çıkabilmektedir. Prote-
in malnutrisyonu, vitamin (tiamin, niasin, kobalamin, B6, A, D Diğer
ve E vitaminleri), demir, çinko ve kalsiyum eksiklikleri hızlı kilo
verilmesi sonrasında görülebilen ve periferal nöropatiye sebep SS-039
olabilen nutrisyonel problemlerdir. Genellikle alt ekstremiteler-
de başlayan uyuşma, yanma, parestezi gibi nöropatik şikayetle- NADİR GÖRÜLEN GÖĞÜS DUVAR DEFORMİTELERİ
ri kas güçsüzlüğü takip etmekte ve gerekli vitamin desteği erken İLE OMURGA DEFORMİTELERİNİN BİRLİKTELİĞİ
dönemde yapıldığında geri dönüşümlü olabilmektedir. Tedavide Ahmed Heydar1, Serdar Şirazi2
eksik olanın replasmanı ve erken dönemde rehabilitasyon teda- 1
İstanbul Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi, Ortopedi Ve Travmatoloji
visine başlanması önerilmektedir. Vakalarda klinik düzelme 15 Kliniği
gün-6 ay arasında başlamaktadır. Vakaların %85’i 6 ay icinde se- 2
Özel Avcılar Anadolu Hastanesi, Ortopedi Ve Travmatoloji Kliniği
kelsiz yürümekte ancak duyu kaybı 2 yıla kadar sürebilmektedir.
Nütrisyonel polinöropati etiyolojisinde tiamin oldukça önemlidir. Amaç: Pektus deformitesi ve skolyozun bir arada bulunması bazı
Vücutta depolanan tiamin miktarı oldukça kısıtlıdır ve yarılanma araştırmacıların ilgisini çekmişse de, daha nadir görülen göğüs
ömrünün 9-18 gün gibi kısa oluşu nedeniyle hiç alınmadığı tak- deformitesi ile omurga deformiteleri arasındaki ilişki araştırılma-
dirde tiamin eksiklik bulguları yaklaşık 3-4 hafta içinde çıkması mıştır. Bu çalışmada, nadir görülen göğüs duvarı deformitesi olan
beklenir. Gastrik cerrahi sonrasında, alkol bağımlılığında, kronik hastalarda spinal deformite sıklığıni ve bu deformitenin epidemi-
malnütrisyon varlığında, uzun süre parenteral nütrisyon kullanı- yolojik karakterini belirlemek amaçlanmıştır.
mında, malignitelerde, tip I diabetes mellitus hastalarında (keto-
asidozlara sekonder), uzun süreli furosemid kullanımında, kronik Yöntem: 2006-2013 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tip
böbrek yetmezliğinde, anoreksia nervosa hastalarında tiamin ek- Fakultesi Hastanesi’nde takip ve tedavi edilen göğüs duvarı de-
sikliği görülebilmektedir.Tiamin eksikliğine bağlı nöropati en sık formitesi olan 548 hasta değerlendirildi. Basit pektus deformitesi
alt ekstremitelerde güçsüzlük, miyalji şeklinde başlar. Sonrasında olan hastalar dışlanırken, bu çalışmanın çekirdek popülasyonu-
ayaklarda yanma hissi görülür. Simetriktir ve olguların %25’inde nu oluşturan diğer nadir görülen göğüs duvarı deformiteleri olan
hastamızda da olduğu gibi asendan bir yayılım gözlenir. Bu özel- hastalar klinik ve radyolojik olarak incelendi. Omurga deformitesi
liği ile Guillain-Barre sendromu ile karışabilir. Tiamin eksikliğine olan hastalarda, skolyoz ve kifozun açısal değerleri Cobb yöntemi
bağlı nöropati genellikle subakut gelişmektedir ama nadiren has- ile ölçüldü. Bu şekilde deformitenin büyüklüğü sayısal bir değer
tamızda da olduğu gibi akut gelişen olgular da bildirilmiştir. Has- olarak verildi.
talarda üst motor nöron bulguları saptanmaz, ancak kraniyal sinir Bulgular: Üç farklı tanılı toplam 13 hasta çalışmaya dâhil edil-
tutulumu ve otonomik disfonksiyon görülebilir. Hastamızda oto- di. 3 hastada sendromik deformite (Marfan sendromu (n = 2),
nomik disfonksiyon ya da kraniyal sinir tutulumu yoktu. Tanıda Polonya sendromu (n = 1)), 5 hastada mikst deformite (pektus
altın standart eritrositlerde transketolaz aktivitesinin bakılmasıdır, ekskavatum + pektus karinatum), 5 hastada ise konjenital kabur-
ancak pahalı ve ulaşılması zor bir tetkiktir. Serum tiamin düzeyi- ga anomalisi saptandi. Bu hastaların tümünde (%100) omurga
nin 25 mg/L’nin altında olması da tanıda yol gösterir. deformitesi tespit edildi. 11 hastada skolyoz, 2 hastada kifoz sap-
Sonuçlar tandi. Kifoz olan hastalar mikst deformitesi olan vaka grubunda
idi. Skolyoz hastalarının ortalama Cobb açısı 52 °, ortalama T2-
Sensorimotor aksonal polinöropati etiyolojisinde nütrisyonel ne- T12 kifoz açısı 46.5 ° iken, kifoz deformitesi olanların ortalama
denleri de göz önünde bulundurmak gereklidir. Önlenebilir ve kifoz açısı 76 ° idi.
tedavi edilebilir oluşları nedeniyle nütrisyonel nöropatiler çok
önemlidirler. Sonuç: Nadir görülen göğüs duvarı deformitesi olan hastalarda,
omurga deformitesi görülme sıklığı yüksektir. Omurga veya nadir
Kaynaklar görülen göğüs deformitesi ile başvuran hastaların değerlendiril-
1. Hanewinckel R, Drenthen J, van Oijen M, Hofman A, van Doorn PA, mesinde bu durum dikkate alınmalıdır.
Ikram MA. Prevalence of polyneuropathy in the general middle-aged and
Anahtar kelimeler: Göğüs Duvar Deformiteleri, Skolyoz, Kifoz,
elderly population. Neurology. 2016;87:1892–1898
2. Menezes MS, Harada KO, Alvarez G. Painful peripheral polyneuropathy Omurga Deformitelerinin
after bariatric surgery. Case reports. Rev Bras Anestesiol. 2008;58:252-59
3. Thaisetthawatkul P, Collazo-Clavell M, Sarr M, et al. A controlled
study of peripheral neuropathy after bariatric surgery. Neurology.
2004;63(8):1462–70.
4. Machado FCN, Valério BCO, Morgulis RNF, et al. Acute axonal poly-
neuropathy with predominant proximal involvement: an uncommon
neurological complication of bariatric surgery. Arq Neuropsiquiatr.
2006;64(3A):609–12.
5. Gwathmey KG, Grogan J. Nutritional neuropathies. Muscle Nerve
2020;62:13-29.
6. Alloway R, Reynolds EH, Spargo E, et al. Neuropathy and myopathy in
two patients with anorexia and bulimia nervosa. J Neurol Neurosurg Psy-
chiatry 1985;48:1015-20
7. Hamel, J., & Logigian, E. L. Acute nutritional axonal neuropathy. Muscle
& Nerve 2017;57(1), 33–39

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


167 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Diğer Ozonun kas-iskelet sistemi hastalıklarında kullanımına yönelik ça-


lışmalar son yıllarda giderek artmakta ise de bazı konularda görüş
SS-040 birliği sağlanamamıştır.
Medikal ozon uygulamaları, Fizik tedavi pratiğinde yer alması
MEDİKAL OZON TEDAVİSİNİN LÖKOMOTOR SİSTEM
gereken ve ehil ellerde komplikasyonsuz yapılabilen bir tedavi
HASTALARIMIZDAKİ ETKİNLİĞİ yöntemidir.
Esra Arıkan Beyaz1 Net sonuçlar için homojen ve büyük örnek gruplu çalışmalara
1
Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve ihtiyaç vardır.
Rehabilitasyon Kilniği
2
Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Geleneksel Ve Anahtar kelimeler: Anahtar kelimeler; ozon, kas- iskelet, otohemotera-
Tamamlayıcı Tıp Merekezi pi; ozone, musculosceletal, autohaematherapy

Giriş: Ozon; stabil olmayan ve güçlü oksitleme etkisine sahip,


antiseptik, immün modülatör, analjezik ve antienflamatuar bir Diğer
gazdır. Medikal ozon; sistemik ve lokal olmak üzere uygulanabilir.
Sistemik uygulama yöntemleri arasında major autohaemoterapi SS-041
(MAH), minor autotohaemoterapi (MİH) ve rektal insuflasyon yer OMURİLİK YARALANMALI, FARKLI AMBULASYON
alır. Maliyet etkin ve uygulaması kolay ve deneyim gerektiren bir
yöntemdir. Medikal ozon tedavisi; hipoksik dokularda oksijenas-
DÖNEMLERİNDEKİ HASTALARDA NOKTURNAL
yonu arttırıp inflamasyonu ve ağrıyı baskıladığı için kas-iskelet POLİÜRİNİN KESİTSEL ARAŞTIRILMASI
sistemi kaynaklı ağrılarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Hilal Yesil1, Yeşim Akkoç2, Necmettin Yıldız3, Haydar Gök4, Ayşenur
Amaç: Günlük pratiğimizde gördüğümüz lökomotor sistem bozuk- Bardak5, Murat Ersöz6, Şehim Kutlay4, Derya Buğdaycı5, Nurdan
luklarında Medikal ozon tedavisi yaptığımız kesitsel bir hasta gru- Paker5, Hakan Tunç6, Kurtuluş Köklü6, Ebru Alemdaroğlu6, Engin
bunda, tanı dağılımını ve tedavi etkinliğini araştırmayı amaçladık. Koyuncu6, Zuhal Özişler6, Seçilay Güneş4, Hakan Alkan3, Tevfik
Tezer3, Ayşenur Baş6, Meryem Burcu Türkoğlu2, Zeynep Yazar2, Simin
Gereç ve yöntemler: İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastane- Hepgüler2
si Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezinde Eylül 1
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve
2019- Şubat 2021 arasında; toplam 30 poliklinik gününde, me- Rehabilitasyon Anabilim Dalı
dikal ozon tedavisi uygulanan hastalar içerisinde sözlü onamları 2
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
alınan 25 hasta, bu kesitsel çalışmaya dâhil edildi. Fizik tedavi 3
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
polikliniğine başvuran hastaları fizik muayene ve gereken tetkik-
4
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
5
İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
leri sonrası konulan tanılara göre tedavi yoluna gitmekteyiz. Has- 6
Ankara Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
ta ve/veya hekimin, tedavilerden yeterince memnun kalmadığı
durumlarda, hastanın tamamlayıcı tıp yöntemlerinden medikal
ozon uygulaması talebi halinde, hastalar bu açıdan değerlendiril- Amaç: Noktürnal poliürinin (NP) nin omurilik yaralanmalı (OY),
mektedir. Mutlak kontrendikasyon olan G6PD eksikliği ve rölatif yatak dönemindeki, tekerlekli sandalye dönemindeki ve cihazla
kontrendikasyonlar ekarte edildikten ve gerekli tetkiklerden son- ambulasyon dönemindeki hastalarda sıklığını belirlemek ve lez-
ra, hastaların aydınlatılmış onamları alınarak medikal ozon uy- yonun yerinin ya da yaralanmanın komplet olup olmadığının NP
gulamaları yapılmaktadır.Lökomotor sistem hastalığı tanısı olup, oluşum sıklığına etkisini araştırmaktır.
medikal ozon tedavisine alınan hastaların verilerine retrospektif Metodlar: 18-65 yaş arasındaki 40 OY’li hastanın değerlendirildi-
olarak ulaşıldı. MAH, MİH, lokal ağrılı nokta/ eklem içi uygula- ği bu kesitsel çalışmada hastalar dönemlerine göre üç grupta grup-
malar ayrı ayrı kaydedilerek tedavi öncesi, 1.seans, 3. seans ve landırıldılar; 1. grupta yatak dönemindeki hastalar (n=14), 2. grup-
tüm seansların bitiminde visüal analog skala (VAS) kayıtları karşı- ta tekerlekli sandalyede oturmaya başlayan hastalar (n=19) ve 3.
laştırıldı. Kesitsel Çalışmaya dahil edilen 25 hastaya, 104 seansta grupta ise cihazla ayağa kalkan hastalar (n=7) yer aldı. Hastaların
lokomotor sistem hastalıkları tanıları ile 139 medikal ozon enjeksi- NP değerlendirilmesi noktürnal poliüri indeksi (NPİ) ve noktürnal
yonu yapılmıştır. Bu hastaların dağılımı şöyledir: 14 hastaya top- ürine production (NUP) tanımlamaları kullanılarak yapıldı. Hasta-
lam 58 major (MAH), 16 hastaya toplam 55 seans minör (MİH), ların 3 ardışık gün içindeki idrar volüm değerleri de hesaplandı.
9 hastaya diz, 1 hastaya omuz olmak üzere toplam 26 intraartri- Çalışmada saat 24.00-08.00 arası uyku süreci olarak belirlendi.
küler enjeksiyon ve toplamda 30 seans lokal/intraartriküler ozon Sonuçlar: Çalışmaya katılan hastaların dönemlerine göre NP
enjeksiyonu yapılmıştır. varlığı karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı bir farklılık
İstatistiksel analiz İstatistiksel analizler için anlamlılık düzeyi 0,05 saptanmadı (NPİ için p= 0.312, ve NUP için p=0.763). Hastala-
olarak belirlenmiş ve analizler SPSS paket programı (version 21) rın dönemlerine göre gece idrar volümleri ve 24 saatlik idrar vo-
yardımıyla yapılmıştır. lümleri arasında da anlamlı bir farklılık tespit edilemedi (sırasıyla;
Bulgular Lökomotor sistem hastalığı olan kesitsel çalışma grubu- p=0.907, p=0.395). Kadın ve erkek hastalar arasında (NPİ için
muzda tedavi öncesi, 1.seans ve 3. Seans sonrası ve son seans p= 0.826, ve NUP için p=0.364), yaralanma seviyesi ≥ T6 ve
VAS ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık < T6 olan hastalarda (NPİ için p= 0.236, ve NUP için p=1.00),
vardır (p<0.001). Epin ve gonatroz grubunda tedavi öncesi ve ve komplet ve inkomplet yaralanması olan hastalar (NPİ için p=
1. seans sonrası ortalamaları bakımından anlamlı farklılık bulun- 0.826, ve NUP için p=0.283) arasında NPİ ve NUP açısından
muştur. Epin grubunun tedavi öncesi ve 1. seans sonrası fark or- anlamlı bir farklılık saptanmadı
talaması, gonartoz/ kondromalazi grubuna göre anlamlı derecede Sonuç: Bu çalışmada NP sıklığının OY’li hastaların hangi dönemde
daha yüksek bulunmuştur. (p=0.045). oldukları ya da yaralanma seviyeleri ve yaralanma tipleri fark etmek-
Sonuç: Lökomotor sistem hastalığı tanılı Hastalarımıza uyguladı- sizin sık görülen bir problem olduğu görülmüştür. Yine bu çalışmada
ğımız medikal ozon tedavisi faydalı bulunmuştur. hem NPİ’nin hem de NUP’un bu hasta grubunda NP sıklığını belirle-
mek için kullanılabilecek parametreler olduğu saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Omurilik yaralanması, noktüri, noktürnal poliüri

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


168 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Diğer Diğer
SS-042 SS-043

POST-OP DÖNEMDE NAKİL HASTALARININ TRAVMATİK EL YARALANMALARINDA YAŞAM


SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİNİN VE KALİTESİ DEĞERLENDİRME
FONKSİYONEL KAZANIMLARININ ORTAYA KONMASI Gül Özdin1, Ilgın Sade2, Çiğdem Çekmece3, Serkan Kablanoğlu4,
Hüma Bölük Şenlikci , Aydıncan Akdur , Mehmet Haberal
1 2 2 Aslıhan Polat5, Nigar Dursun2
1
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1
Körfez Devlet Hastanesi
2
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Transplantasyon
2
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Bilim Dalı
3
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu İş Ve Uğraşı Tedavisi
Programı
4
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İş Ve Uğraşı Doktora Programı
Giriş: Solid organ transplantasyon hastalarında son dönem organ 5
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı
yetmezliğine bağlı metabolik dengesizlikler ve sonrasında transplan-
tasyon cerrahisine bağlı olarak hastalarda uzamış immobilizasyon Amaç: Bu çalışmada öncelikle travmatik el yaralanmalı hastalar-
bulunmaktadır (1).Solid organ transplantasyonu sonrası kanıtlanmış da yaralanmanın yaşam kalitesi, işlevsellik ve duygu durum üze-
bir egzersiz programının bulunmaması, hastalardaki korku, sağlık rine etkisini değerlendirilmesinin yanı sıra prognostik faktörlerin
durumundaki dengesizlik, halsizlik yorgunluk ve nefes darlığı gibi belirlenmesi amaçlanmıştır.
semptomlar fiziksel aktivite kısıtlılığına yol açmaktadır. Fiziksel akti-
Gereç ve yöntem: Çalışmaya kliniğimize travmatik el yaralan-
vite kısıtlılığı ise hastaların günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı hale
ması nedeniyle başvurmuş 31 hasta dahil edildi. Hastaların de-
gelmelerine neden olmaktadır (2,3). Hastanemiz organ nakil merke-
mografik özellikleri (yaş, cinsiyet, meslek, dominant el, yaralanan
zi olduğu için birçok organ transplantasyonu ve takipleri başarılı bir
el, yaralanma tipi, yaralanma zonu, yaralanmadan sonra geçen
şekilde yapılmaktadır. İmmobilizasyonun önlenmesi amacıyla nakil
zaman (hafta)) ve yapılan cerrahi bilgileri kaydedildi. Hastaların
sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezimize yatışı yapılıp reha-
tedavi öncesi ve sonrası ağrı düzeyi Görsel Ağrı Skalası (GAS) ile;
bilitasyon programına alınan birçok hasta mevcuttur. Bu retrospektif
travma sonrası depresyon düzeyi Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)
çalışmanın amacı yatarak rehabilitasyon programına alınan solid-or-
ile; travma sonrası anksiyete düzeyi Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ)
gan transplant hastalarının fonksiyonel bağımsızlık kazanımlarını ve
ile; olay etkisinin seviyesi Olay Etkisi Ölçeği revize edilmiş for-
bu kazanıma etkili faktörleri araştırmaktır.
mu (IES-R) ile, benlik saygısı Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2015- Aralık 2020 tarihleri (RBSÖ) ile; yaşam kalitesi Kısa Form-36 (KF-36) ölçeği ile; aktivi-
arasında Ayaş Başkent Fizik tedavi ve rehabilitasyon Merkezi’n- te katılım düzeyleri ise Duruöz El İndeksi (DEİ) ve Kol, Omuz ve El
de yatarak rehabilitasyon programına alınan karaciğer ve böbrek sorunları anketi (DASH) ile değerlendirildi. Ayrıca tedavi öncesi
nakli geçirmiş 18-75 yaş arasındaki 27 hasta dahil edilmiştir. Has- hastaların tedaviye inancı kaydedildi. Çalışmaya dahil edilen tüm
taların sosyodemografik ve klinik özellikleri kaydedilmiş ve tedavi hastalar gerekli klinik takipleri yapıldıktan sonra kliniğimizde 4-6
öncesi-sonrası fonksiyonel bağımsızlık ölçeği (FBÖ) ile fonksiyo- hafta süresince her gün ortalama 45 dakika konvansiyonel teda-
nel durumları kaydedilmiştir. vi ve hastaya uygun belirlenen iş-uğraşı programına alındı. Tüm
Bulgular:Çalışma kapsamında tedavi uygulanan solid organ nakil veriler Mann Whitney U test, Wilcoxon t test, Fisher’s Exact test,
hastalarının %51,9’u erkek, yaş ortalaması 48,62±16,53 yıl, nakil Monte Carlo test ve Lineer Regresyon analizi ile analiz edildi.
süresi 89,11±42,64 gün, yatış süresi 34,18±33,72 gündür. Na- Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 37,6±12,7 yaş ve yaralanma
kil sonrası ilk 6 aylık dönemde FTR kliniğine yatarak tedavi alan sonrası başvuru süresi 5,1±2,5 hafta idi. BDÖ skorlarına göre 21
hastaların giriş ve çıkışta FBÖ’ne göre değerlendirmesi yapılmış ve hasta (%67,7) normal, 8 hastada (%25,8) hafif, 1 hastada (%3,2)
FBÖ kazanç değerleri hesaplanmıştır. 50 yaş üzeri, kadın, rejeksi- orta şiddetli, 1 hastada (%3,2) şiddetli depresif semptomlar sap-
yonu olan, enfeksiyonu olan, böbrek nakli yapılanlarda FBÖ ka- tandı. GAS, BDÖ, BAÖ, IES-R, DASH ve DEİ skorlarında tedavi
zanç ortalamalarının genel olarak daha düşük, ancak komplikasyo- öncesi ve sonrası anlamlı fark saptandı. Hastalar normal (n:21)
nu ve ek sistemik hastalığı olanlarda ise daha yüksek olduğu, ancak ve depresif (n:10) olarak 2 gruba ayrıldı. Normal ve depresif grup
aradaki farkların anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05) arasında GAS, BAÖ, KF-36 ölçeğinin ağrı, genel sağlık algısı, sos-
Sonuç: Nakil sonrası dönemde hastalarda son dönem organ yal fonksiyon, emosyonel sağlık ve enerji/yorgunluk parametrele-
yetmezliği bulgularına ek olarak birçok ek sistemik sorun ve kas rinde istatiksel olarak fark saptandı. (p<0.000)
iskelet sistemi komplikasyonu bulunmaktadır. Hastaların Fizik te- Sonuç: El yaralanmalı hastalarda ağrı, emosyonel durum, anksi-
davi programına dahil edilmesi fonksiyonel bağımsızlık açısından yete ve TSSB’nin hastaların yaşam kalitelerini ve elin işlevselliğini
kazanım sağlamakta olup bu kazanım enfeksiyon varlığı, cinsiyet, olumsuz etkilediği saptanmıştır.
nakil türü, red varlığı açısından anlamlı fark göstermemiştir.
Anahtar kelimeler: Travmatik el yaralanmaları, yaşam kalitesi, depres-
Anahtar kelimeler: Transplantation, Immobilization, Functional status yon, anksiyete, rehabilitasyon
Kaynaklar
1. Pang A, Lingham S, Zhao W, Leduc S, Räkel A, Sapir-Pichhadze R, Ma-
thur S, Janaudis-Ferreira T. Physician Practice Patterns and Barriers to
Counselling on Physical Activity in Solid Organ Transplant Recipients.
Ann Transplant. 2018 May 22;23:345-359. doi: 10.12659/AOT.908629.
PMID: 29784902; PMCID: PMC6248028.
2. van Adrichem EJ, van de Zande SC, Dekker R, Verschuuren EA, Dijkstra
PU, van der Schans CP. Perceived Barriers to and Facilitators of Physical
Activity in Recipients of Solid Organ Transplantation, a Qualitative Study.
PLoSOne. 2016;11:e0162725.
3. Chen G, Gao L, Li X. Effects of exercise training on cardiovascular risk fac-
tors in kidney transplant recipients: a systematic review and meta-analysis.
Ren Fail. 2019;41:408-418.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


169 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Diğer Tablo 1. Vakaların antropometrik, kardiyopulmoner, fonksiyonel düzey, yaşam


kalitesi, anksiyete ve depresyon parametrelerinin kardiyopulmoner rehabiliraston
SS-044 öncesi ve sonrası sonuçları
BİRİLERİNİN ŞANSIZLIĞI BİRİLERİNİN ŞANSI: COVİD KPRÖ KPRS
ENFEKSİYONU ESNASINDA TESADÜFİ AKCİĞER Vaka1 Antropometrik ölçümler Kilo (kg) 96 92,7
KANSERİ %yağ oranı 30 25,6
El sıkma gücü (kg) 36 40
Nilüfer Kutay Ordu-gökkaya, Refiye Önal
MRC dispne skalası 4 3
Ankara Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon
Altı dakika tetsi sonuçları Kan basıncı (mm 120/80 120/80
Giriş-Amaç: Tüm dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran COVID-19 Hg) 180/100 135/90
enfeksiyonu çok çok nadir bir hasta grubunun şansı da olabilece- Nabız (atım/dk) 78/97 70/88
ğini vurgulaması amacıyla COVİD-19 enfeksiyonu geçiren ve ya- Oksijen 98/98 98/96
pılan tetkiklerde tesadüfi olarak akciğer karsinomu tanısı alan ve saturasyonu (%)
sonrasında kardiyopulmoner rehabilitasyon (KPR) programından Zorlanma derecesi 9/13 8/11
fayda gören iki olgu ışığında COVID-19 sonrası KPR sürecindeki Borg dispne skoru 0,5/2 0/1
kompleks olgulara yaklaşımı vurgulamayı planladık. Birinci olgu,
Toplam mesafe (m) 407 510
49 yaşında erkek hasta, COVID 19 (+), hafif bulguları bulunan ve
tetkikler sırasında akciğer karsinomu tanısı alan bir hastaydı. Ya- Yatay alt ekstremite ergometrisi watt 35 50
maksimum iş yükü
pılan toraks bilgisayarlı tomografisi tetkikinde sol akciğer alt lobta
3 cm boyutlarında kitle tesbit edilen patolojisinde evre I adeno- SF-36 yaşam kalitesi ölçeği Fiziksel fonksiyon 25 55
karsinom tanısı alan ve Aralık 2020’de sol lobektomi uygulanan Fiziksel rol güçlüğü 0 0
bir hastaydı. Kardiyopulmoner rehabilitasyon amacıyla operasyon Emosyonel rol 0 0
sonrası ikinci ayında başvurdu. İkinci olgu ise 51 yaşında erkek, güçlüğü
Eylül 2020’de temaslı olduğu tesbit edilmesi üzerine kontrol amaçlı Enerji/Canlılık 45 55
çekilen toraks bilgisayarlı tomografisi sonrası sol akciğer üst lobda Ruhsal sağlık 52 72
2 cm büyüklükte kitle tespit edilen ve patolojisinde evre III, adeno- Sosyal işlevsellik 0 50
karsinom tesbit edilen, sol üst lobektomi, dört kür kemoterapi ve
Ağrı 0 67,5
bir kür radyoterapi alan ve tarafımıza KPR amacıyla yönlendirilen
hastaydı. Her iki hastanın KPR öncesi ve sonrası antropometrik öl- Genel sağlık 35 60
çümleri yanında fonksiyonel testleri, kardiyopulmoner, depresyon Hastane anksiyete depresyon Depresyon skoru 8 4
ve anksiyete, dispne ve yaşam kalitesi ölçekleri ile değerlendirimi ölçeği
yapıldı (Tablo 1). Her iki hastanın başlangıçta semptom limitli ya- Anksiyete skoru 7 3
tay alt ekstremite ergometrik bisiklet ile uygulanan egzersiz testi so- KPRÖ KPRS
nucunda egzersiz programları çizildi. Aerobik egzersiz programları Vaka2 Antropometrik ölçümler Kilo (kg) 88,7 88,4
yatay alt ekstremite ergometrik egzersiz bisikleti yanında üst ekstre- %yağ oranı 22,5 22,3
mite aerobik egzersiz bisikleti ile uygulandı. Solunum egzersizleri
El sıkma gücü (kg) 33 40
diafragmatik solunum, hava çevirme tekniği ve istemli isokapneik
MRC dispne skalası 2 1
hiperpne yanında üst ekstremite ve solunum kaslarına güçlendir-
me egzersizi California protokolü olarak tanımlanan güçlendirme Altı dakika tetsi sonuçları Kan basıncı (mm 115/80 100/75
programı olarak planlandı. Program sonrası üst ekstremite için ger- Hg) 125/80 105/80
me egzersizleri uygulandı. Egzersiz süresi başta 50 dk sonrasında Nabız (atım/dk) 85/101 82/87
da tedricen hastanın kapasitesine göre arttırılarak 120 dk’ya kadar O2 saturasyonu (%) 98/97 99/96
arttırıldı. Toplam 15 seans olarak KPR programı uygulandı. Her Zorlanma derecesi 12/14 7/10
iki olguda KPR sonrasında değerlendirilen parametrelerde düzelme Borg dispne skoru 3/4 0/0,5
olması yanıda yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete ölçeklerinde Toplam mesafe (m) 355 384
belirgin düzelme gözlendi. Her iki hasta da COVID-19 enfeksiyonu
Yatay alt ekstremite ergometrisi watt 35 60
sırasında tesadüfi olarak tanısı konulan akciğer karsinomu tanısı
maksimum iş yükü
bulunmaktaydı ve COVID-19’un tüm bireylerde yarattığı duygusal
etkilenimin yanında tesadüfi olarak tanı aldıkları hastalık ve ope- SF-36 yaşam kalitesi ölçeği Fiziksel fonksiyon 50 90
rasyonlar sebebiyle ciddi endişe ve depresyon belirtileri ve yaşam Fiziksel rol güçlüğü 0 100
kalitesinde bozulma mevcuttu. Uygulanan kişiselleştirilmiş, organi- Emosyonel rol 66,67 100
ze şekilde uygulanan KPR programı sonrasında tüm antropomet- güçlüğü
rik, kardiyopulmoner parametrelerde belirgin düzelme gözlenirken Enerji/Canlılık 45 85
depresyon anksiyete ve yaşam kalitesinin tüm parametrelerinde de Ruhsal sağlık 84 96
belirgin düzelme gözlendi. Bu olgular ışığında COVID-19 enfeksi- Sosyal işlevlilik 37,5 100
yonu sonrası uygulanan KPR, akciğer kanseri gibi ciddi sekel bıra-
Ağrı 55 90
kabilen ve engellilik sebebi olan bir hastalıkla birlikte olduğunda
Genel sağlık 75 90
dahi kişiye özel planlanmış, organize yapı içinde uygulanan prog-
ram içerikleriyle fayda sağlamakta ve hastalığın akciğerlerde yarat- Hastane anksiyete depresyon Depresyon skoru 5 0
tığı tahribatın düzeltilmesine kısa dönemde dahi etki sağlamaktadır. ölçeği
Programlarının içeriği ve uzunluğu hastaya, uygulanan kliniğe ve Anksiyete skoru 6 0
hastanın kişisel özelliklerine bağlı değişmekle birlikte her anlamda
fayda sağlamaktadır kanaatindeyiz.
Anahtar kelimeler: Covid-19, akciğer karsinomu, kardiyopulmoner
rehabilitasyon

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


170 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Egzersizler Obez bireylerde egzersiz şiddeti açısından bir konsensus bulun-


mamaktadır. Bu nedenle çalışmamızda obeziteli bireylerde orta
SS-045 şiddette aerobik egzersiz ile yüksek aralıklı şiddette egzersiz uygu-
lanmasının metabolik faktörler, vücut kompozisyonu ve aerobik
OBEZİTE HASTALARINDA ORTA VE YÜKSEK kapasite üzerine olan etkilerini karşılaştırmayı ve hangisinin daha
YOĞUNLUKLU AEROBİK EGZERSİZİN ETKİLERİ etkili olduğunu incelemeyi amaçladık.
Esra Erdemır1, Feray Soyupek2, Hakan Korkmaz3, Duygu Kumbul Yöntem-Gereçler
Doğuç4 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre obezite tanısı alan
1
Zile Devlet Hastanesi 41 katılımcı çalışmaya dahil edilmiştir. Kronik böbrek hastalık,
2
Süleyman Demirel Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad kronik kalp hastalık, myokard infarktüs, periferik vasküler hasta-
3
Süleyman Demirel Üniversitesi, İç Hastalıkları Ad
4
Süleyman Demirel Üniversitesi, Biyokimya Ad
lık, serebrovasküler bozukluk, tiroid hastalık, kronik akciğer has-
talık,sigara kullanım öyküsü olanlar ile kardiyopulmoner egzersiz
testi (KPET) için kontrendikasyonu olan bireyler çalışmaya dahil
Amaç: Çalışmanın amacı, obeziteli hastalarda orta şiddetli ve edilmemiştir.
yüksek şiddetli aerobik egzersiz uygulamalarının vücut kompozis-
Dahil edilme kriterlerini karşılayan obezite tanılı 25 katılımcı bir
yonu, aerobik kapasite, kas gücü ve metabolik faktörler üzerine
grupta 12, diğer grupta 13 kişi olacak şekilde orta şiddetli de-
olan etkilerini araştırmak ve karşılaştırmaktır.
vamlı egzersiz (OŞE) grubu (grup 1) ve yüksek şiddetli aralıklı
Gereç ve Yöntem:Kronik hastalık ve sigara öyküsü olmayan egzersiz (YŞAE) grubu (grup 2) olarak iki ayrı egzersiz grubuna
25 obez katılımcı çalışmaya alındı. Katılımcılar randomize olarak ayrılmıştır. Katılımcıların egzersiz şiddetlerini belirlemek ve egzer-
yüksek şiddetli aralıklı egzersiz (YŞAE) (n=13) ve orta şiddetli sü- sizin kardiyopulmoner etkilerini karşılaştırmak amacıyla progra-
rekli egzersiz (OŞE) (n=12) gruplarına ayrıldı. 10 hafta boyunca mın öncesinde ve sonrasında maksimal kardiyopulmoner egzersiz
haftada 3 gün, günde 40 dakika gözlem altında bisiklet ergomet- testi (KPET) yapılmıştır. Tüm katılımcılara bisiklet ergometrisinde
resinde egzersiz yaptırıldı. Egzersiz programı öncesi ve sonrası gözlem altında (Customed, Germany) günde 45 dk 10 haftada 3
VO2 maks, maksimum iş yükü, vücut kompozisyonu değerlendi- gün 10 hafta süreyle aerobik egzersiz yaptırılmıştır. Katılımcıların
rildi. Alınan kan örneklerinden açlık kan şekeri, insülin, glukohe- aerobik egzersiz yoğunluğu YŞAE için maksimum kalp hızının 1
moglobin, lipid profili, sensitif CRP, myostatin ve neuregulin-4 ça- dk %30’u, 1 dk %90-95’i ve OŞE için maksimum kalp hızının
lışıldı. Dinamometre ile diz fleksör ve ekstansör kas güçleri, USG %60-70’i olarak ayarlanmıştır.
ile abdominal cilt altı yağ kalınlığı, indirekt kalorimetre ile bazal
Katılımcıların egzersiz seansları dışında fiziksel aktivitelerini takip
metabolizma hızı ölçüldü.
etmek amacıyla çalışma başında el bileklerine adımsayar takılmış-
Bulgular: Her iki grupta da bel çevresi azaldı (p<0,001), ancak tır. Katılımcıların diyet takibini yapmak amacıyla haftada 3 gün
vücut kas/yağ oranında değişiklik olmadı. Hem YŞAE (p=0,005) yediklerini yazması istenmiştir.
hem de OŞE (p=0,004) grubunda kalça çevresinde azalma iz-
Katılımcıların bazal metabolizma hızı eksternal ventilasyona izin
lendi. OŞE grubunda beden kitle indeksinde (p=0,008), YŞAE
vermeyen bir neopren yüz maskesi takılarak ölçülmüştür. Katı-
grubunda ise abdominal subkutan yağ dokuda anlamlı azalma
lımcıların beden kitle indeksleri hesaplanmıştır. Tanita ile vücut
(p=0,01) görüldü. YŞAE grubunda OŞE grubuna göre HDL ko-
kas oranı ve kas / yağ oranına bakılmıştır. Bel ve kalça çevreleri
lesterolde anlamlı bir artış (p=0,02) izlenirken bunun dışındaki
mezura ile ölçülmüştür. CSMI Humac Norm Cybex İzokinetik ci-
kan lipidlerinde grup içi ve gruplar arası fark görülmedi. Açlık
hazı ile hastaların diz ekstansör ve fleksör kasların kuvvetleri ölçül-
kan şekeri, hbA1c, insülin, yüksek duyarlıklı CRP, plazma neure-
müştür. Ultrasonografi (Sony Logic P5) ile abdominal subkutanöz
gulin-4 ve myostatin seviyelerinde anlamlı değişiklik saptanma-
yağ doku kalınlığı (ACYK) (cm) değerlendirilmiştir. Açlık glukozu,
dı (p>0,05). OŞE grubunda daha fazla olmak üzere, hem OŞE
insülin, hbA1c, total kolesterol, HDL, LDL ve VLDL kolesterol,
(p<0,001) hem de YŞAE (p<0,05) grubunda VO2 maks ve mak-
trigliserid, yüksek duyarlı C rekatif protein (HsCRP), neuregulin-4
simum iş yükünde anlamlı artış görüldü. Her iki grupta da bazal
ve myostatin düzeylerini değerlendirmek için hastaların kan ör-
metabolizma hızında değişim izlenmedi. Yine her iki grupta diz
nekleri alınmıştır. Human Neuregulin-4 (NRG4) ve Myostatin pa-
fleksör kas gücünde anlamlı artış görülürken, diz ekstansör kas
rametreleri ELISA yöntemiyle (Abbokine) çalışılmıştır.
gücünde ise değişiklik olmadı.
Çalışmanın istatistiksel analizleri SPSS 20.0 (IBM Inc., Chicago,
Sonuç: Hem yüksek şiddetli aralıklı hem de orta şiddetli sürekli
IL, USA) programı ile gerçekleştirilmiştir. Grup içi ve gruplar arası
aerobik egzersiz sağlık ilişkili kazanımları en yüksek seviyede elde
egzersiz öncesi ve sonrası değerler arasındaki farklılığın tespitin-
etmek için obeziteli hastaların yönetiminde egzersiz programları
de tekrarlayan ölçümlerde ANOVA testi kullanılmıştır. Grupların
içerisinde yer almalıdır.
egzersiz öncesi ve sonrası ortalamaları arasındaki etki büyüklüğü
Olgu Cohen formülü ile değerlendirilmiştir. Cohen d değeri ortalamalar
Obezite, sosyal, psikolojik ve metabolik konularda endişeye ne- arası farkın standart sapmaya bölünmesi ile hesaplanmıştır. Co-
den olan dünyadaki ana halk sağlığı problemlerinden biridir [1]. hen d değeri 0.2 küçük etki, 0.5 orta etki, >0.8 büyük etki, ≥1 ise
Kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, bazı kanserler, solunum zor- çok büyük etki olarak yorumlanmıştır.
lukları, kas iskelet sistemi bozuklukları gibi pek çok komorbidite Bulgular
ile ilişkilidir.
Grup 1’deki hastaların yaş ortalaması 44,58±8,17 iken
Egzersiz obezitenin önlenmesinde ve tedavisinde önemli yer tut- (p=0,126), grup 2’de yer alan hastaların ise 39,92±6,49 yıl idi
maktadır. Yapılan egzersizin yoğunluğuna göre sağlanan kaza- (p=0,131). Çalışmaya katılanların grup 1’de %8,33’ü (n=1),
nımlar çeşitlilik göstermektedir. Kilo kaybı ve kardiyorespiratuar grup 2‘de ise %23,07’si (n=3) erkekti (p=0,593). Ortalama
durum üzerine olan etkiler egzersiz süresi ve şiddeti ile değişmek- BKİ değerleri grup 1’de 36,72 ± 5,24 kg/m² iken grup 2’de
tedir. Farklı yoğunluktaki egzersizlerin kan lipidleri [ 2], inflamas- 34,51±5,05 kg/m² idi (p>0,05). Bel ve kalça çevresi, ACYK, kas
yon belirteçleri [ 3], açlık kan glukozu (AKŞ) [1] ve adipokinler [1, oranı, kas/yağ oranı açısından gruplar arası anlamlı fark yoktu
3] üzerine olan etkileri farklı çalışmalarda araştırılmıştır. (p>0,05).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


171 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Egzersiz öncesi ve sonrası değerlerin karşılaştırılmasında grup 1’in Myostatin iskelet kası boyut ve rejenerasyonunun negatif bir düzen-
BKİ ortalaması egzersiz sonrası anlamlı düzeyde azalmış olup eg- leyicisidir [9]. Obezitede egzersiz ve myostatin ilişkisi yeni bir konu-
zersiz öncesi ve sonrası değişimin etki büyüklüğü yüksek (Cohen’s dur ve bu konudaki çalışma sonuçları değişkendir. Dirençli egzersiz
d=0,93) bulunmuştur. Grup 2‘de ise anlamlı değişim saptanma- bileşeni olan çalışmalarda plazma myostatin seviyelerinin azaldığına
mıştır. Gruplar arası zamanla BKİ değerinde değişimin analizinde dair daha fazla kanıt vardır [9]. Genel olarak ise aerobik egzersiz ile
gruplar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. mRNA myostatin seviyelerinin değiştiği gözlenmiştir [10]. Oh ve ark.
Bel ve kalça çevresi değerleri her iki grupta da egzersiz sonra- [11] nın 12 haftalık çalışmasında dirençli egzersiz, YŞAE ve OŞE
sı anlamlı düzeyde azalmıştır. Grup 1’de bel çevresinin egzersiz uygulanmış ve çalışmamıza benzer şekilde, hiçbir egzersiz grubunda
öncesi ve sonrası değişimin etki büyüklüğü çok büyük bulunmuş- kan myostatin seviyelerinde değişim saptanmamıştır. Farklı çalışma-
tur (Cohen d>1). Kalça çevresinde ise her iki grupta değişimin lardaki örnek alım zamanı, örneğin kan, kas ya da yağ dokudan alın-
etki büyüklüğü grup 1 için çok büyük (Cohen d=1,04), grup 2 ması, çalışma tekniği, yağsız vücut kütlesindeki değişim, egzersiz tipi,
için ise büyük idi (Cohen d=0,96) ancak gruplar arası egzersiz şiddeti ve süresinin farklı sonuçlara yol açtığı düşünülmüştür.
öncesi ve sonrası hem bel hem de kalça çevresi değişimi kıyas- Neuregulin-4’ün glukoz intoleransı, insülin direnci, hepatik lipoge-
landığında gruplar arasında anlamlı fark yoktu [Bel çevresi için nez gibi pek çok metabolik süreçte rol aldığı düşünülmektedir. Bo-
F(1,00, 23,000)=0,465, p=0,502, kalça cevresi için F(1,00, zulmuş glukoz toleransı [12], tip2 DM [2,12] ve nonalkolik yağlı ka-
23,000)=0,294, p=0,593] raciğeri [13] olanlarda daha düşük NRG4 seviyeleri olduğu çeşitli
ACYK grup 2’de egzersiz sonrası anlamlı düzeyde azalmıştır (Co- çalışmalarda saptanmıştır. NRG4’ün egzersiz üzerindeki etkisi ile il-
hen’s d=0,84, p<0,05) ancak zamanla ACYK değerinde değişim gili literatürde bizim tespit ettiğimiz bir çalışma bulunamamıştır. Eg-
kıyaslandığında gruplar arasında anlamlı fark olmadığı bulun- zersizin NRG4 üzerindeki etkisinin araştırılması obezite, yağlı kara-
muştur. ciğer ve insülin direnci önlenmesi ve tedavisinde yeni bir yaklaşım
olabileceğinden egzersiz ile ilişkili yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.
BMH değerinin zamanla grup içi ve gruplar arasında değişime
uğramadığı bulunmuştur. Çalışmamızda katılımcı sayısının göreceli olarak az olması, diyet
kontrolünün sıkı bir şekilde ve direkt gözetimli olarak yapılma-
Hem grup 1, hem de grup 2’de insülin, AKŞ, total kolesterol,
ması, kontrol grubunun olmaması, kadın erkek dağılımının eşit
HDL, VLDL, LDL kolesterol, trigliserid, HbA1c ve hsCRP değer-
olmaması çalışmamızın eksik yönleri olarak sayılabilir.
lerinde egzersiz öncesi ve sonrası arasında fark saptanmamıştır
(p>0,05). İstatistiksel olarak anlamlı olmasa da HDL kolesterol Sonuçlar
ortalamasının Grup 1’de azaldığı, grup 2’de ise hafif arttığı göz- Sonuç olarak, obezite ve ilişkili olduğu hastalıklar göz önüne alın-
lenmiştir. Gruplar arasında egzersiz öncesi ve sonrası değişimin dığında hem yüksek şiddetli aralıklı hem de orta şiddetli sürekli
karşılaştırılmasında ise gruplar arasında anlamlı fark olduğu göz- aerobik egzersizin, obezite tedavi programları içerisine etkin ve
lenmiştir [F(1,00, 23,00=5,82, p=0,02]. HDL kolesterol değişke- kontrollü bir şekilde yerleştirilmesi, obeziteli bireylerin sağlık ilişkili
nindeki değişimin %20’si zaman değişkeni tarafından açıklanabil- kazanımlarını en üst düzeye çıkarmak için son derece önemlidir.
mektedir (ƞ2=0,20).
Kaynaklar
Myostatinin egzersiz öncesi ve sonrası grup içi karşılaştırmasında
1. Racil, G., et al., Effects of high vs. moderate exercise intensity during inter-
hem grup 1 hem grup 2’de fark tespit edilmemiştir (p>0,05).
val training on lipids and adiponectin levels in obese young females. Eur J
Neuregulin-4 parametresinin grup içi ve gruplar arası egzersiz ön- Appl Physiol, 2013. 113(10): p. 2531-40.
cesi ve sonrası karşılaştırmasında anlamlı fark tespit edilemese de 2. Zhang, L., et al., Circulating neuregulin 4 concentrations in patients with
newly diagnosed type 2 diabetes: a croSS-sectional study. Endocrine,
grup 2’nin neuregulin-4 düzeyine artış yönünde küçük etki yaptığı
2017. 57(3): p. 535-538.
bulunmuştur (Cohen’s d=0,35). 3. Ibrahim, M.M., Subcutaneous and visceral adipose tissue: structural and
Tartışma functional differences. Obes Rev, 2010. 11(1): p. 11-8.
4. Elmer, D.J., et al., Inflammatory, lipid, and body composition responses to
OŞE ve YŞAE’in vücut kompozisyonu ve BKİ üzerindeki etkileri- interval training or moderate aerobic training. Eur J Appl Physiol, 2016.
ni karşılaştıran çalışmalardan farklı sonuçlar edinilmiştir. OŞE ve 116(3): p. 601-9.
YŞAE’in vücut kompozisyonu üzerindeki etkilerini karşılaştıran 5. Karstoft, K., et al., The effects of free-living interval-walking training on gly-
cemic control, body composition, and physical fitness in type 2 diabetic pa-
çoğu çalışma [4, 5] her iki grupta da BKİ’de değişiklik saptama-
tients: a randomized, controlled trial. Diabetes Care, 2013. 36(2): p. 228-36.
mıştır. Karstoft ve ark. [5], YŞAE’in, OŞE’e göre BKİ, yağ kütlesi 6. Pritzlaff, C.J., et al., Catecholamine release, growth hormone secretion,
ve bel-kalça oranında anlamlı iyileşme ile ilişkili olduğunu sapta- and energy expenditure during exercise vs. recovery in men. J Appl Phys-
mıştır. iol (1985), 2000. 89(3): p. 937-46.
7. Keating, S.E., et al., Continuous exercise but not high intensity interval
Cilt altı yağ kalınlığına yüksek şiddetli egzersizin düşük-orta şid- training improves fat distribution in overweight adults. J Obes, 2014.
detli egzersizden daha etkili olduğunu söyleyen veriler vardır [6]. 2014: p. 834865.
Çalışmamızda da benzer şekilde ACYK’nın yüksek şiddetli egzer- 8. Ouerghi, N., et al., Effects of a high-intensity intermittent training program
siz ile anlamlı azalırken, düşük şiddetli egzersiz grubunda değişik- on aerobic capacity and lipid profile in trained subjects. Open Access J
Sports Med, 2014. 5: p. 243-8.
lik olmadığı saptanmıştır.
9. Walker, K.S., et al., Resistance training alters plasma myostatin but not
Çeşitli farklılıklar olsa da literatürdeki çalışmalarda çalışmamıza IGF-1 in healthy men. Med Sci Sports Exerc, 2004. 36(5): p. 787-93.
benzer şekilde YŞAE ve OŞE ile VO2 maks’ın arttığı görülmüştür 10. Konopka, A.R., et al., Molecular adaptations to aerobic exercise training
in skeletal muscle of older women. J Gerontol A Biol Sci Med Sci, 2010.
[1,7].
65(11): p. 1201-7.
Literatürde farklı şiddet ve sürede uygulanan egzersizin lipid pro- 11. Oh, S., et al., High-Intensity Aerobic Exercise Improves Both Hepatic Fat
fili üzerine ilişkileri çelişkilidir. Diyet müdahalesi olmadan yapılan Content and Stiffness in Sedentary Obese Men with Nonalcoholic Fatty
Liver Disease. Sci Rep, 2017. 7: p. 43029.
egzersiz ise pek çok çalışmada insülin [7], ve glukoz [1, 4, 5, 7]
12. Wang, G.X., et al., The brown fat-enriched secreted factor Nrg4 preserves
üzerine etkisiz bulunmuştur. Bazı çalışmalarda [5], YŞAE ile LDL metabolic homeostasis through attenuation of hepatic lipogenesis. Nat
kolesterol azalırken, HDL ve trigliserid iki egzersiz grubunda da Med, 2014. 20(12): p. 1436-1443.
değişmemiştir. Keating ve ark.[7] her iki egzersiz grubunda LDL 13. Dai, Y.N., et al., A case-control study: Association between serum neu-
ve total kolesterolde anlamlı iyileşme saptamıştır. 12 haftalık [8] regulin 4 level and non-alcoholic fatty liver disease. Metabolism, 2015.
64(12): p. 1667-73.
aerobik egzersiz uygulanan bir çalışmada, çalışmamıza benzer
şekilde LDL, total kolesterol ve trigliserid düzeyinde değişim iz- Anahtar kelimeler: aerobik egzersiz, vücut kompozisyonu, kardiyovas-
küler, myostatin, neuregulin-4
lenmemiştir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


172 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Egzersizler yüksek oranda ev programı için zaman bulamadıklarını bildirdiler


(<0.001). Şikayetini artırdığını söyleyen hasta grubunda anlamlı
SS-046 olarak GAS daha yüksek saptandı (p= 0.027). Zor olduğu için
yapamadığını söyleyen grupta vücut kitle indeksi anlamlı olarak
FİZİK TEDAVİ POLİKLİNİKLERİNDE EV PRORAMINA daha yüksek saptandı (p=0,021).
UYUMU ETKİLEYEN FAKTÖRLER Tartışma
Zuhal Özişler Çalışmamda ev egzersiz programına hastaların ancak %28,4’ünün
Ankara Şehir Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği tam uyum gösterdiği ve yaklaşık %20’sinin hiç yapmadığı gözlen-
miştir. Literatüre baktığımızda ev programı uyumunu etkileyen
Giriş-Amaç: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) polikliniğine faktörleri; hasta ile ilişkili, ev programı içeriği ile ilişkili, sağlık ça-
bölgesel ağrı şikayeti ile başvuran hastalara farmakolojik ve fizik lışanı ile ilişkili faktörler başlıkları altında toplayabiliriz Hastada
tedavi ajanlarına ek olarak yaygın olarak egzersiz programı öne- zayıf öz-yeterlilik algısı, ağrı korkusu, egzersizleri günlük yaşama
rilmektedir. Egzersiz ile kas gücünü artırmak, eklem hareket açık- sığdıramama gibi faktörlerin uyumu olumsuz yönde etkilediği gö-
lığını ve fonksiyonu korumak veya artırmak, ağrı ve yaşam kalite- rülmektedir. Kronik semptomların yarattığı bıkkınlık ve iyileşme
sini iyileştirmek hedeflenmektedir. Egzersiz programları sıklıkla ev ile ilgili belirsizlikler uyumu bozmaktadır. Hastaya ev programının
programı tarzında düzenlenmektedir. Egzersizlerin etkinliği ancak gözetim altında verilmesi ve programın kişiye göre bireyselleştiril-
devamlılık ile mümkün ve egzersize uyumun derecesi etkinlikle mesinin olumlu etki yaptığı görülmektedir (1,3,5-8). Yapılan bir
düzeyi ile koreledir (1,2). Ancak ev egzersizine uyum literatür- çalışma göstermektedir ki, eğitimin broşür yerine terapist eşliğinde
de %35- 70 arasında verilmektedir (3-5). Ev egzersiz programı- gözetim ile verilmesi egzersiz performansını olumlu etkilediği gibi
na uyumu etkileyen faktörleri bilmek, etkin ve devam edilebilir kas gücü ve ağrıda azalmanın anlamlı olarak daha iyi seviyede
ev programlarının oluşturulması için önemlidir. Bu çalışmasının olduğu görülmüştür (4). Çalışmamda da genel egzersiz alışkan-
amacı FTR polikliniğine başvuran hastaların ev programına uyu- lığı ve ev programına olumlu bakışı olan, ev programı eğitimini
munu etkileyen faktörleri değerlendirmektir. terapist eşliğinde uygulamalı olarak alan hastalarda da uyumun
anlamlı olarak daha yüksek seviyede olduğu gözlenmiştir.
Yöntem-Gereçler
Literatürde özellikle yaşlı hastalarda program içine daha az egzer-
FTR polikliniğine bölgesel ağrı şikayeti ile başvurmuş ve ev prog- siz tipi sayının yer almasının uyum ve performansı olumlu yönde
ramı verilmiş 64’ü (%72,7) kadın, 24’ü (%27,3) erkek olmak etkilediği görülmektedir. 65 yaş üzeri hastalarda yapılan bir ça-
üzere toplam 88 hasta; ilk başvurusundan sonra üç ay içindeki lışmada 2, 5 veya 8 egzersiz tipinin bulunduğu 3 ayrı program
kontrol poliklinik başvurusu sırasında değerlendirildi. Hastaların karşılaştırılmış. Bu çalışmada 2 tip egzersiz olan program 8 tip
yaş ortalaması 47,4±14,1 (ortanca: 48, min-max:18-79) yıldı. egzersiz olana göre uyumda daha başarılı bulunmuş (9). Yapılan
Hastaların 33’ünde (%37,5) bel, 27’sinde (%30,7) boyun-sırt, diğer çalışmada ise yaşlı hastalar egzersiz programı içinde çeşitli-
28’inde (%31,8) diz ağrısı şikayeti mevcuttu. likten şikayet etmiş ve en fazla 4 tip egzersiz olması gerektiği belirt-
Hastaların medeni durumu, eğitim düzeyi, çalışma/okula gitme mişlerdir. Diğer yandan bu çalışmada genç hastalar ise egzersizde
durumu, vücut kitle indeksi (kg/m2), ağrı süresi (ay) ve şiddeti sıkıcılıktan şikayet ederken; seviye atlama ve başarmış olma hissi
(Görsel Analog Skala-GAS) kaydedildi. Hastaların genel egzersiz verecek şekilde programda ara yenilemenin iyi olabileceğini be-
alışkanlığı (yok/var-düzensiz/var-düzenli) sorgulandı. Ev programı lirtmişlerdir. Özellikle çalışan ve gençler zaman bulmak-organize
eğitimi alma yöntemi (broşürle/fizyoterapist eşliğinde uygulama- etme zorluklarından bahsederken; her zaman ve her yerde (ofis,
lı), ev programı hakkında görüşü (fayda göreceğimi düşünüyo- sokak, otobüs vb) yapılacak egzersizlerin iyi olacağını belirtmiş-
rum /bilmiyorum/ fayda göreceğimi düşünmüyorum) soruldu. Ve- lerdir (6). Çalışmamda çalışan ve öğrenciler ile çalışmayan grup
rilen ev programına uyumu (hiç yapmadım/kısmi uyumla yaptım/ arasında uyum arasında anlamlı fark bulunmamış olsa da, çalışan
tam uyumla yaptım) sorgulandı ve kaydedildi. Ev programının ve öğrenciler daha yüksek oranda ev programı için zaman bula-
istenilen sıklıkta (set sayısı/gün-hafta) ve tekrar sayısında (tekrar madıklarını belirttiler.
sayısı/set) yapılması tam uyum olarak kabul edildi. Literatürde ev egzersiz programına uyumu artırmak için aralıklı
Bulgular motivasyon ve tazeleme dersleri, davranışsal-bilişsel desteklerin
Ev programına uyum konusunda cinsiyet, medeni durum, çalış- faydalı olduğu görülmektedir. Sağlık çalışanı ile takip ve geri bil-
ma/okula gitme durumu ve eğitim düzeyi arasında anlamlı fark dirimler ile temas önerilmektedir. Benzer şikayeti olan hastalar ile
saptanmadı (p>0,05). Hastaların 29’u (%19,5) verilen ev progra- grup tedavileri, sosyal ağlar vb yöntemlerle iletişimde olmak yine
mını hiç uygulamadığını, 37’si (%42) verilen ev programını yap- motivasyon için önerilmektedir. Telefon, e-posta ve web sitesi gibi
tığını ancak önerilen yoğunlukta yapamadığını, 25’i (%28,4) ev teknolojik yöntemlerden faydalanılarak hatırlatmalar yine bir şe-
programını önerilen şekilde tam uyumla yaptığını ifade etti. Ağrı çenek olarak düşünülebileceği belirtilmektedir. Teknolojik araçla-
süresi uzun ve ağrı şiddeti düşük olan hastalarda uyumun daha rın çekiciliği ve motivasyonu artırmak içinde kullanılabileceği vur-
iyi olduğu görüldü (sırasıyla p=0,007, <0,001). Genel egzersiz gulanmaktadır. Mobil uygulamalar, video veya ses kayıtları gibi
alışkanlığı olan ve ev programına olumlu bakışı olan hastalarda yöntemler ile seviye atlama ile başarı hissi yaratarak motivasyonu
uyum anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p<0,001). Ev prog- artırabildiği için önerilmektedir (10).
ramı eğitimi fizyoterapist eşliğinde uygulamalı şekilde anlatılan Çalışmada verilen ev programı içeriğinin standardizasyonun ol-
grupta anlamlı olarak uyum daha yüksek saptandı (p=0,002). maması, farklı bölge ağrılarının çalışma içinde birlikte değerlen-
Hastaların ev programını uyumunu etkileyen sınırlamalar sorul- dirilmesi, hasta sayının düşüklüğü çalışmanın limitasyonlarıdır.
duğunda 43 hasta (%48,1) sıkıcı bulduğunu, 31 hasta (%35,2) Daha yüksek sayıda hasta sayısı ve ev programı içeriğinde farklı-
zaman bulamadığını, 23 hasta (%26,1) şikayetini artırdığını, 22 lıklara göre randominize edilmiş hasta grupları ile daha uzun dö-
hasta (%25) yeterli anlamadığını, 13 hasta (%14,3) egzersizleri nem takip süresi ile uyumun değerlendireceği çalışmaların faydalı
yapmakta zorlandığını ifade etti. Broşür üzerinden eğitim alan olabileceğini düşünmekteyim.
grupta yeterli anlamadıklarını ifade etme oranı anlamlı olarak Sonuçlar
daha yüksek saptandı (p<0,001). Düşük eğitim düzeyinde yeterli Genel egzersiz alışkanlığı ve ev programına olumlu bakış açısı
anlamama ve egzersiz yaparken zorlanma daha yüksek oranda FTR polikliniğinde ev programına uyumu olumlu yönde etkile-
saptandı (p=0,003). Çalışan veya öğrenci olan hastalar daha

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


173 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

mektedir. Ağrı şiddeti uyumu olumsuz etkilerken, ev programının Tablo 1. Fizik tedavi polikliniklerinde ev programına uyumu etkileyen faktörlerin
terapist eşliğinde uygulamalı anlatılması uyumu olumlu yönde karşılaştırılması
etkilemektedir. Düşük eğitim düzeyi uyumu direkt etkilemese de Hiç Kısmi uyum Tam uyum p
anlamayı ve daha kolay uygulamayı zorlaştırmaktadır. Çalışma n (%) 26 n (%) 37 (42) n (%) 25
veya okula gitme durumu ev programına zaman bulma konusun- (19,5) (28,4)
da zorluk oluşturmaktadır. Yaş (ort±SD) 43,3±13,3 46,1±14,4 53,7±12,4 0,035
Cinsiyet (n,%) Kadın/ Erkek 21 (80,8)/5 28 (75,7) / 9 15 (60)/10 0,217
Kaynaklar (19,2) (24,3) (40)
1. Beinart NA, Goodchild CE, Weinman JA, Ayis S, Godfrey EL.Individual Meslek (n,%) Öğrenci-Çalışıyor/ 12 (46,2) /14 16 (43,3)/ 21 12 (48)/ 13 0,931
and intervention-related factors associated with adherence to home exer- Çalışmıyor (53,8) (56,8) (52)
cise in chronic low back pain: a systematic review. Spine J 2013;13:1940- Medeni durum Evli / Bekar 23 (88,5)/ 3 27 (73)/10 21 (84)/ 4 0,273
50. (n,%) (11,5) (27) (16)
2. Pisters MF, Veenhof C, Schellevis FG, Twisk JWR, Dekker J, De Bakker Eğitim durumu Okuma yazma yok/ 5 (19,2)/ 8 4 (10,8)/ 2 (8)/ 7 (28) 0,513
DH. Exercise adherence improving long‐term patient outcome in patients (n,%) İlköğretim/Lise/ (30,8) /8 14 (37,8)/ /5 (20) /11
with osteoarthritis of the hip and/or knee. Arthritis Care Res (Hoboken) Üniversite (30,8)/ 5 8 (21,6)/ (44)
2010 ;62:1087-94. (19,2) 11(29,7)
3. Rizzo J. Patients’ mental models and adherence to outpatient physical Vücut kitle indeksi 30,4±8,7 28,5±6,5 28,5±5,1 0,506
therapy home exercise programs. Physiother Theory Pract 2015;31:253- (kg/m2)
9. Genel egzersiz Yok/ Var-düzensiz/ 19 (73,1)/ 7 16 (43,2) 4 (16)/ 13 <0,001
4. Friedrich M, Cermak T, Maderbacher P. The effect of brochure use ver- alışkanlığı (n,%) Var-düzenli (26,9)/ 0 (0) /18 (48,6)/ 3 (52)/ 8 (32
sus therapist teaching on patients performing therapeutic exercise and on (8,1)
changes in impairment status. Phys Ther 1996;76:1082–8. Ev programına Fayda göreceğimi 7 (26,9)/ 10 25 (67,7)/ 24 (96) /1 <0,001
5. Medina-Mirapeix F, Escolar-Reina P, Gascon-Canovas JJ, Montilla-Herra- bakış açısı (n,%) düşünüyorum / (38,4)/ 9 11 (29,7)/ 1 (4) /0 (0)
dor J, Jimeno-Serrano FJ, Collins SM. Predictive factors of adherence to Bilmiyorum / (24,6) (2,7)
frequency and duration components in home exercise programs for neck Fayda göreceğimi
and low back pain: an observational study. BMC Musculoskelet Disord düşünmüyorum
2009;10:155.
Ev programı eğitim Broşür/ Fizyoterpaist 19 (73,1)/ 7 21 (56,8)/ 16 6 (24)/ 19 0,002
6. Palazzo C, Klinger E, Dorner V, Kadri A, Thierry O, Boumenir Y, et al. Bar-
(n,%) eşliğinde uygulama (26,9) (43,2) (76)
riers to home-based exercise program adherence with chronic low back
Ağrı bölge (n,%) Bel/ Boyun-sırt/ 9 (34,6)/ 7 18 (48,6) 6 (24)/ 10 0,326
pain: Patient expectations regarding new technologies Ann Phys Rehabil
Diz-kalça (26,9)/ 10 10 (27)/ 9 (40)/ 9 (36)
Med 2016;59:107-13.
(38,5) (24,3)/
7. Escolar-Reina P, Medina-Mirapeix F, Gascón-Cánovas JJ, Montilla-Herra-
dor J, Jimeno-Serrano FJ, et al. How do care-provider and home exercise Ağrı süre: ort±SD / 3,6±3,3/ 2,5 6,1±4,9/ 5 9,5±7,8 / 5 0,007
program characteristics affect patient adherence in chronic neck and back ortanca (min-max) (1-12) (1-28) (1-24)
pain: a qualitative study. BMC Health Serv Res2010 Mar 10;10:60. Ağrı şiddet: ort±SD 5,9±0,7/ 6 4,3±1,5/ 4 3,7±1,1/ 4 <0,001
8. Gonzalez-Franco M, Gilroy S, Moore JO. Empowering patients to per- /ortanca (min- (5-7) (2-7) (2-6)
form physical therapy at home. Annu Int Conf IEEE Eng Med Biol Soc max)
2014;2014:6308-11.
9. Henry KD, Rosemond C, Eckert LB. Effect of number of home exercises
on compliance and performance in adults over 65 years of age. Phys Ther
1999;79:270–7. Egzersizler
10. Jordan JL, Holden MA, Mason EE, Foster NE. Interventions to improve
adherence to exercise for chronic musculoskeletal pain in adults. Cochrane SS-047
Database Syst Rev 2010;1:CD005956.
Anahtar kelimeler: Ev programı, uyum, ağrı, fizik tedavi FİZİKSEL AKTİVİTE VE AEROBİK EGZERSİZİN
REAKSİYON ZAMANINA ETKİSİ
Veysel Dokuzoğlu, Adnan Demirel, Mustafa Fatih Yaşar, Elif Yakşi
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi

Giriş-Amaç: Belirli seviyede uygulanan fiziksel aktivite ve dü-


zenli aerobik egzersizin genel sağlık durumuna olumlu etkilerinin
yanı sıra özellikle bilişsel fonksiyonlarının sürdürülmesinde önemli
etkileri vardır. Bilişsel fonksiyonların bir göstergesi olan bilgi işle-
me hızı, görsel ve işitsel reaksiyon zamanları ölçülerek değerlendi-
rilebilir. Bu çalışmada amaç; fiziksel aktivite ve aerobik egzersizin
bilişsel fonksiyonlar üzerindeki etkilerini görsel ve işitsel reaksi-
yon zamanlarını değerlendirmek, ayrıca egzersizin depresyon,
uyku kalitesi ve yorgunluk düzeyi gibi durumlara etkisini ve bu
durumların reaksiyon zamanları ile olan korelasyonlarını değer-
lendirmektir.
Yöntem-Gereçler: Bu çalışmaya; 15 Haziran 2020- 15 Ekim
2020 tarihleri arasında, 30’u aerobik egzersiz grubu (EG), 31’i
kontrol grubu (KG) olmak üzere 20-55 yaş aralığındaki erkek ve
kadınlardan oluşan toplam 61 sağlıklı sedanter birey dahil edildi.
Katılımcıların demografik verileri ve alışkanlıkları kaydedildi. Ae-
robik egzersiz programına dahil edilen bireyler; 3 hafta boyunca
haftada 3-5 gün aerobik egzersiz programına alındı. Kontrol gru-
buna ise herhangi bir egzersiz programı önerisinde bulunulma-
dı. Egzersiz ve kontrol grubundaki katılımcıların görsel (GRZ) ve
işitsel (İRZ) reaksiyon zamanları, Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ),

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


174 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) ve Yorgunluk Şiddet Ölçeği 6 DYT ve MET) karşılaştırılmasında anlamlı farklılık yoktu. Hi-
(YŞÖ) üç hafta arayla iki kez değerlendirildi. pertansif obez bireylere uygulanan YYAEE ile vücut ağırlığında
Bulgular: Çalışmanın sonucunda EG’de ölçülen GRZ ve İRZ (kg) (p=0,005), VKİ’nde(kg/m2) (p= 0,002), yağ kütlesinde (kg)
değerlerinde grup içi değerlendirmelerde istatistiksel olarak an- (p= 0,001), vücut yağ yüzdesinde (%) (p=0,000), SKB’nda (p=
lamlı azalma mevcuttu (p˂0,001). KG’de ölçülen GRZ ve İRZ de- 0,002) ve 6DYT’nde (p=0,000) anlamlı iyileşme gösterildi. OY-
ğerlerinde grup içi değerlendirmelerde istatistiksel olarak anlamlı SEE verilen grupta ise vücut ağırlığında (kg) (p=0,007), VKİ’n-
değişiklik saptanmadı (p>0,05). Gruplar arası karşılaştırmada de(kg/m2) (p= 0,01), yağ kütlesinde (kg) (p= 0,005), vücut yağ
egzersiz grubunda, kontrol grubuna oranla GRZ, İRZ, BDÖ, PUKİ yüzdesinde (%) (p=0,043), DKB’nda (p=0.023) ve 6DYT’nde
ve YŞÖ’de istatistiksel olarak anlamlı azalma saptandı (p˂0,05). (p=0,003) anlamlı iyileşme saptandı.YYAEE’nde OYSEE’ye göre
sistolik kan basıncındaki azalma (p= 0,038) ve 6DYT’deki artış
Sonuçlar: Aerobik egzersiz programı, bilişsel fonksiyonların bir
(p= 0,036) daha anlamlıydı.
göstergesi olan reaksiyon zamanları üzerine olumlu etkileri olan
tedavi yöntemleridir. Sonuç: Hipertansif obez bireylerde bisiklet ergometresi ile uy-
gulanan YYAEE ve OYSEE vücut ağırlığını, VKİ’yi, vücut yağ
Anahtar kelimeler: Egzersiz, reaksiyon zamanı, yorgunluk kütlesini ve vücut yağ yüzdesini azaltırken; fonksiyonel kapasiteyi
artırmaktadır. YYAEE’deki SKB’deki azalma ve fonksiyonel kapa-
sitedeki artış daha belirgindir.
Egzersizler Anahtar kelimeler: obezite,hipertansif obezite, yüksek yoğunluklu
aralıklı egzersiz eğitimi, orta yoğunluklu sürekli egzersiz eğitimi, vücut
SS-048 kompozisyonu,kan basıncı, fonksiyonel kapasite
HİPERTANSİF OBEZLERDE YÜKSEK YOĞUNLUKLU
ARALIKLI EGZERSİZ VE ORTA YOĞUNLUKLU
SÜREKLİ EGZERSİZ EĞİTİMİNİN ETKİLERİ Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
Fatıma Yaman SS-050
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi
KANAT SKAPULA OLUŞUMUNDA
AZIMSANMAYACAK NEDEN: VÜCUT GELİŞTİRME
Amaç: Bu çalışmanın amacı, bilinen hipertansiyonu olan obez
SPORU İLE İLİŞKİLİ YARALANMALAR
bireylerde uygulanan yüksek yoğunluklu aralıklı egzersiz eğitimin
(YYAEE) ve orta yoğunluklu sürekli egzersiz eğitimin (OYSEE) Hatice Ceylan , Dilek Sayar, Murat Zinnuroğlu, Gülçin Kaymak
vücut kompozisyonuna, kan basıncına ve fonksiyonel egzersiz Karataş
kapasitesi üzerine etkinliğini retrospektif olarak araştırmaktır. Ek Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
olarak, uygulanan her iki egzersiz eğitiminin etkinliğinin karşılaş-
tırılması amaçlanmıştır.
Amaç: Egzersizin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri pek çok
Gereç ve Yöntem: Antihipertansif medikal tedavi altında bilimsel araştırma ile gösterilmiştir (1,2). Son yıllarda ülkemizde
olan 21 obez bireylerin (YYAEE n=11; OYSEE n=10) verileri spor yapılabilecek merkez sayısının artışıyla sportif aktivitelere ka-
retrospektif olarak değerlendirildi.YYAEE verilen grubun yaş, tılan kişi sayısı artmıştır (3). Bununla birlikte spor yaralanmaları
vücut ağırlığı (kg), boy (m) ve VKI (kg/m2) ortalaması sırasıy- sayısında önemli artışlar olmuştur. Spor yaralanmalarında kas,
la 61,64±5,55; 91,52 ±11,50; 1,62 ±0,07; 34,91±2,45 idi. tendon ve bursa yaralanmaları en sık görülen yaralanmalardır (4).
OYSEE verilen grubun yaş, vücut ağırlığı (kg), boy (m) ve VKI Ancak sinir hasarları da tespit edilen yaralanmalar arasındadır.
(kg/m2) ortalaması sırasıyla 58,10±3,45; 100,47±17,95; 1,58
Biz bu çalışmayla; vücut geliştirme ve ağırlık kaldırma aktiviteleri
±0,05;40,45±2,08 idi. Hastaların aerobik egzersiz kapasitesi
sonrası gelişen, skapular kanatlanma yapabilecek sinir hasarlarını
Bruce protokolünde efor testi kullanılarak metabolic equivalent
vurgulamayı amaçladık.
(MET) seviyeleri ile belirlendi. Efor testinde saptanan MET de-
ğeri alt ekstremiteye verilecek yükü hesaplamak için kullanıldı. Gereç ve Yöntem: 2009 ve 2021 yılları arasında Gazi Üniver-
Haftada 3 gün bisiklet ergometresi (Ergoselect 200, Ergoline sitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
GmbH,Bitz, Germany)ile 30 seansı tamamlayan 11 obez bireye EMG laboratuvarına kanat skapula, uzun torasik veya aksesuar
YYAEE (1 dk maksimal yükün %85-95’i ile, 1dk maksimal yükün sinir lezyonu ön tanısı ile yönlendirilen hastalar retrospektif olarak
%55-65’i dinlenme evresi;16-20 dk), 10 obez bireye ise OYSEE incelendi. Bu ön tanılarla 81 hastaya EMG incelemesi yapıldığı
(Maksimal yükün %55-75’i ile 30-35 dk) uygulandığı kaydedildi. tespit edildi.
Tüm hastalara egzersiz öncesi 5 dk ısınma, 10 dk EHA ve germe Bulgular: Muayene ve klinikle skapular kanatlanma görülüp
egzersizleri ve egzersiz sonrası 5 dk soğuma egzersizleri verildi.Eg- EMG incelemesi yapılması için yönlendirilen 81 hastanın 54’ünde
zersiz öncesi ve sonrası vücut ağırlığı ve komposizyonu(yağ kütlesi elektrofizyolojik olarak hasar tespit edilmedi. Sinir hasarı sapta-
(kg), vücut yağ dışı kütlesi (kg), vücut kas kütlesi(kg) ve vücut yağ nan 27 hastanın; 12’sinde hasarın post-operatif veya idiopatik
yüzdesi (%)) rehabilitasyon ünitemizde bulunan Tanita Segmental nedenlere, 10’unda spor aktivitelerine bağlı olduğu görüldü. 5
Composition Analyzer (TANITA MC 780 MA) ile biyoelektriksel kişide ise etiyolojiye yönelik öykünün net olmadığı görüldü. Spor
impedans analiz (BIA) yöntemi kullanılarak yapılmaktadır.Sistolik aktivitelerine bağlı hasar gelişen hastaların çoğu 20’li yaşlarda ve
ve diastolik kan basıncı değerleri (HBP-1100, OMRON, Brazil) erkekti. Bu hastaların %80’inin ağırlık kaldırma öyküsü olduğu,
5 dk istirahat sonrası değerlendirilmektedir. Fonksiyonel kapasite vücut geliştirme sporu yaptığı belirlendi. Sinir hasarlarının çoğu
değerlendirilmesinde ise altı dakika yürüme testi (6DYT) uygu- sağ taraftaydı. Vücut geliştirme/ağırlık kaldırma aktiviteleri sonrası
lanmaktadır. sinir hasarı gelişen hastalardan ikisinde bilateral hasar mevcuttu.
Bulgular: Her iki grubun egzersiz öncesi başlangıç verilerinin (yaş, Bu hastaların çoğu 2017-2019 yıllarında tanı almıştı.
vücut ağırlığı (kg), VKİ (kg/m2), Boy (m), yağ kütlesi (kg), Yağ dışı Sonuç: Retrospektif incelememiz sonucunda; operasyon sonrası
kütlesi (kg), kas kütlesi (kg), vücut yağ yüzdesi (%), sistolik kan ve vücut geliştirme aktivitelerine bağlı gelişen, skapular kanat-
basıncı (SKB) (mmHg), diyastolik kan basıncı (DKB) (mmHg), lanma yapan aksesuar veya uzun torasik sinir hasarının yaklaşık

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


175 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

eşit sıklıkta olduğu saptanmıştır. Servikal bölge cerrahileri sonrası Tablo 2. Etiyolojiye yönelik öyküsü net olmayan kanat skapulası olan hastalar
kanat skapula gelişebilecek komplikasyonlar arasında olduğun-
Yaş Cinsiyet Yaralanma Nedeni Lezyon Yeri Lezyon Derecesi
dan hastalara operasyon öncesi konuyla ilgili uyarı yapılmakta-
dır. Benzer şekilde özelikle ağır kaldırma ve ani hareketleri içeren 20 E Ağır kaldırma Sol aksesuar sinir Parsiyel
sporlar öncesi de kişilere uyarıda bulunmak gerekebilir. Bu hasta- 21 E Zorlanma Sağ uzun torasik sinir Kronik parsiyel
larda özellikle omuzlar ve üst gövde bölgesini ilgilendiren egzer-
sizler ve yüksek miktarda ağırlık kaldırma sırasında, hipertrofik 19 E Ağrı mevcut, neden? Sağ uzun torasik sinir Parsiyel
olan ilgili kas içinde sinirin kompresyona uğrayabileceği ve/veya 20 E Ağrı mevcut, neden? Sol aksesuar sinir Parsiyel
gerilmeye bağlı olarak etkilenebileceği düşünülmüştür.
45 E Zorlayan hareketler Sağ uzun torasik sinir Parsiyel
Vücut geliştirme aktiviteleri ilişkili yaralanmaları olan hastalarda
lezyonların genellikle sağ tarafta olması dominant ekstremite ter- Tablo 3. Post-operatif veya idiopatik nedenlerle kanat skapulası olan hastalar
cihleriyle alakalı olabilir. Operasyona bağlı sinir hasarı unilateral
gözlenir. Lezyonun iki taraflı olduğu hastalarda, etiyolojide vücut Yaş Cinsiyet Yaralanma Nedeni Lezyon Yeri Lezyon
geliştirme egzersizleri akla getirilmelidir. Spor yaralanması sonrası Derecesi
sinir hasarı tespit ettiğimiz hastaların %70’i 2017- 2019 yıllarında 40 K Servikal kot operasyonu sonrası Sol uzun torasik sinir Parsiyel
saptanmıştır. Bu durum son yıllarda egzersiz salonlarına ulaşmak-
9 E Servikal lenf nodu diseksiyonu Sağ aksesuar sinir Parsiyel
taki kolaylıkla açıklanabilir. 2020 yılında vaka olmamasının ne-
deni olarak COVİD-19 pandemisi düşünülebilir. Egzersiz sağlığı 35 K Servikal lenf nodu diseksiyonu Sol aksesuar sinir Kronik,
geliştirmek adına çok önemli olmakla birlikte, özellikle yüksek parsiyel
ağırlıkların kaldırılması ile yapılan üst gövdeyi ilgilendiren egzer- 44 K İdiopatik (Parsonage-Turner Sol uzun torasik sinir Parsiyel
sizler sinir hasarlarına yol açabilir. Bu nedenle egzersizlerin, uygun sendromu)
yoğunlukta ve uygun ağırlık miktarları ile olası yaralanmalar akıl-
da bulundurularak yapılması gerekmektedir. 38 K İdiopatik (Parsonage-Turner Sol supraskapular Parsiyel
sendromu) sinir
Anahtar kelimeler: spor yaralanmaları, kanat skapula etiyolojisi, uzun
torasik veya aksesuar sinir lezyonu 36 K Servikal lenf nodu diseksiyonu Sağ aksesuar sinir Parsiyel

Kaynaklar 30 K Sağ servikal hemanjiom Sağ uzun torasik sinir Parsiyel


eksizyonu
1. Galloza J, Castillo B, Micheo W. Benefits of Exercise in the Older Popula-
tion. Phys Med Rehabil Clin N Am. 2017 Nov;28(4):659-669. 58 K İdiopatik (Parsonage-Turner Sağ uzun torasik sinir Parsiyel
2. Piercy KL, Troiano RP, Ballard RM, Carlson SA, Fulton JE, Galuska DA, sendromu)
George SM, Olson RD. The Physical Activity Guidelines for Americans.
JAMA. 2018 Nov 20;320(19):2020-2028. 45 K Akciğer lobektomi operasyonu Sağ uzun torasik sinir Komplet
3. www.tuik.gov.tr sonrası
4. Mueller-Wohlfahrt HW, Haensel L, Mithoefer K, et al. Terminology and
classification of muscle injuries in sport: the Munich consensus statement. 51 E Servikal lipom eksizyonu Sol aksesuar sinir Parsiyel
Br J Sports Med. 2013;47(6):342-350.
20 E İdiopatik (Parsonage-Turner Sağ uzun torasik sinir Parsiyel
sendromu)
Tablo 1. Spor yaralanmalarına bağlı kanat skapula gelişen hastalar
42 E Sol omuz üstüne düşme Sol aksesuar sinir Parsiyel
Yaş Cinsiyet Yaralanma Nedeni Lezyon Yeri Lezyon Derecesi
25 E Vücut geliştirme Sağ aksesuar sinir Parsiyel
sırasında omuz travması Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
20 E Vücut geliştirme Bilateral aksesuar, uzun Parsiyel
torasik ve dorsal skapular SS-051
sinirler
AKSESUAR DERİN PERONEAL SİNİR SIKLIĞININ
16 E Boks Sağ uzun torasik sinir Kronik parsiyel
ELEKTROFİZYOLOJİK OLARAK SAPTANMASI
19 E Vücut geliştirme Sol aksesuar sinir Orta derecede
Betül Üstün, Hatice Gülşah Karataş, Müfit Akyüz
parsiyel
Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi-fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
9 E 2 yıldır kickboks, 2 Sağ uzun torasik sinir Parsiyel
ay öncesinde ağırlık
kaldırma Amaç: Aksesuar derin peroneal sinir(ADPS) alt ekstremitede en
sık görülen anormal sinir innervasyonudur[1, 2].Yüzeyel pero-
29 E Vücut geliştirme Sağ aksesuar sinir Kronik parsiyel neal sinir(YPS) motor dallarını verdikten sonra YPS’den ayrılır
16 E Basketbol Sağ aksesuar sinir Parsiyel ve daha sonra lateral malleolun arkasından geçerek ekstansör
digitorum brevis(EDB) kasının tamamını veya bir kısmını inner-
25 E Vücut geliştirme Bilateral aksesuar sinir Orta derecede
ve eder[3].ADPS varlığı peroneal sinir motor iletim çalışmaların-
parsiyel
da yanlış sonuçlara neden olabilir, peroneal sinir lezyonlarının,
21 E Vücut geliştirme Sol uzun torasik sinir Parsiyel polinöropatilerin ve kök lezyonlarının klinik ve elektrofizyolojik
17 E Vücut geliştirme/şınav Sağ uzun torasik sinir Ağır parsiyel özelliklerini değiştirebilir.Bu anomalinin farkında olmamak sinir
çekmek iletim çalışmalarının yanlış yorumlanmasına neden olabilir.Bizde
bu çalışma ile popülasyonumuzdaki elektrofizyolojik olarak sap-
tanabilen ADPS sıklığını göstermeyi amaçladık.
Gereç-Yöntem: Kesitsel olan bu çalışmada, çalışma alınma kri-
terlerini sağlayan sağlıklı gönüllüler elektrofizyolojik olarak ince-
lenmiştir.Peroneal sinir motor iletim çalışmasında standart uyarım
yerlerine ek olarak ADPS varlığını göstermek için lateral malleol

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


176 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

arkasından uyarım yapılmıştır.Ortaya çıkan cevap, ADPS’in var- Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji


lığı için bir kanıt olarak kabul edilmiştir.ADPS varlığı elektrofizyo-
lojik olarak şu şekilde sınıflandırılmıştır[4, 5];1-EDB kasının kısmi SS-052
innervasyonuna sahip ADPS; ayak bileği stimülasyon yerinden
yapılan uyarımla EDB kasından kaydedilen peroneal BKAP OMURİLİK YARALANMALI HASTALARDA SEMPATİK
amplitüdü, proksimal bölgeden elde edilen uyarımla elde edilen DERİ YANITLARI İLE OTONOM DİSFONKSİYONUN
BKAP amplitüdünden daha düşüktür.2-EDB kasının total inner- DEĞERLENDİRİLMESİ
vasyonuna sahip ADPS; ayak bileği stimülasyon yerinden yapılan
uyarımla EDB kasından BKAP elde edilememiştir.İstatiksel analiz Ramazan Gündüz1, Barın Selçuk2, Müfit Akyüz1
için SPSS 25 versiyonu kullanılmıştır.Anlamlılık için p<0.05 de- Karabük Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı-karabük
1

Bahçeşehir Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı-istanbul


2
ğeri kabul edilmiştir.
Bulgular:Çalışmamızda 100 kadın ve 100 erkek olmak üzere
200 gönüllü, 400 alt ekstremite incelenmiştir.Aksesuar derin pe- Amaç: Omurilik yaralanması(OY) motor ve duyusal kayıplarla
roneal sinir varlığı incelenen 200 kişinin 24’ünde (%12), incele- birlikte otonomik disfonksiyona(OD) da neden olan bir durum-
nen 400 ekstremitenin 37’sinde (%9.25) bulunmuştur.ADPS sap- dur. OD, hem komplet hem de inkomplet OY’lı hastalarda görü-
tanan kişilerin 11’i (%45.8) kadın, 13’ü (%54.2) erkektir.ADPS lebilir(1). Bu çalışmanın amacı; OY’lı hastalarda elektrofizyolojik
varlığı ve cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenme- bir test olan sempatik deri yanıtı (SDY) ile otonom disfonksiyo-
miştir (p=0.66).ADPS saptanan olguların 13’ü (%54.2) bilateral, nu değerlendirmek, sonuçları normal deneklerle karşılaştırmak,
11’i (%45.8) tek taraflıdır. ADPS’in tek taraflı ve bilateral olması disfonksiyon varlığı ile ASIA Bozukluk Skalasına göre nörolojik
arasında anlamlı fark izlenmemiştir (p=0.1).ADPS saptanan tek lezyon seviyesi, komplet ya da inkomplet olması arasındaki ilişkiyi
taraflı olguların 6 (%54.6) tanesi sağ, 5 (%45.4) tanesi sol alt eks- değerlendirmektir.
tremitededir. ADPS’in sağ veya sol alt ekstremitede saptanması Gereç-Yöntem: Çalışmaya Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitas-
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmemiştir (p=0.16). yon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatarak rehabilitasyon
ADPS saptanan ekstremitelerde, ekstansör digitorum brevis kası programına alınan 70 hasta ile 23 sağlıklı gönüllü kişi dahil edildi.
%91.9 parsiyel, %8.1 total olarak ADPS ile innerve olmaktadır. Hastaların nörolojik muayeneleri ASIA kriterlerine göre yapıldı.
Sonuç:Sonuç olarak bu çalışma ile elektrofizyolojik olarak sap- Hastalardan median, tibial ve supraorbital sinir uyarımıyla her iki
tanabilen ADPS sıklığı %12 olarak bulunmuştur (bacakların üst ekstremitede palmar ve her iki alt ekstremitede plantar kayıtlar
%9.25’inde).Anatomik çalışmalara göre elektrofizyolojik olarak alındı(2).Yanıtların varlığı ve özellikleri normal kontrollerle karşı-
saptanabilirliğinin daha düşük oranda olduğu izlenmiştir, bu si- laştırıldı ve lezyon seviye ve şiddetiyle ilişkileri araştırıldı.
nirin elektrofizyolojik olarak çalışılmasının zorluğunu göstermek- Bulgular: Median ve tibial uyarıyla elde edilen SDY’larında
tedir[6].Literatürde elektrofizyolojik olarak saptanabilirliğine ait hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı latans uzaması ve
az sayıda çalışma mevcuttur, ancak izlenen oranlar çalışmamıza amplitüdlerde küçülme saptandı. Supraorbital uyarıyla elde edi-
benzerdir[2-4].Alt ekstremite elektrofizyolojik çalışmalarında rutin len SDY latanslarının hasta grubunda kontrol grubuna göre uzun
olarak kullanılan peroneal sinire ait bu anomalinin farkında ol- olduğu saptanırken amplitüdlerde anlamlı fark saptanmadı.
mak özellikle alt ekstremite elektrofizyolojik çalışmalarında yanlış
Supraorbital ve median uyarıyla hastaların %82,9’undan, tibial
yorumlara neden olmamak için önemlidir.
uyarıyla %31,4’ünden palmar yanıt elde edildi. Supraorbital ve
Anahtar kelimeler: aksesuar derin peroneal sinir, anormal sinir median uyarı sonrası palmar SDY latanslarının, tibial uyarıyla
innervasyonu elde edilene göre uzun olduğu saptandı. Supraorbital ve median
Kaynaklar uyarı sonrası palmar SDY latansları C1-T3 düzeyinde, T4-T8 ve
T9 ve altı düzeyine göre kısalmış, amplitüdleri küçülmüştü, T4-T8
1. Kuruvilla, A., Accessory deep peroneal nerve. Neurol India, 2004. 52(1):
p. 135. ile T9 ve altı düzeyi arasında anlamlı fark saptanmadı.
2. Saba, E.K., Electrophysiological study of accessory deep peroneal nerve Supraorbital ve median uyarıyla nörolojik seviyesi T9 ve altı dü-
in a sample of Egyptian subjects. Egyptian Rheumatology and Rehabilita-
zeyindeki hastaların tamamından, C1-T3 düzeyindeki hastaların
tion, 2019. 46(4): p. 251.
3. Mathis, S., et al., Study of accessory deep peroneal nerve motor conduc- %47,6’ından, T4-T8 düzeyindeki hastaların %88,9’undan SDY
tion in a population of healthy subjects. Neurophysiologie Clinique/Clini- elde edildi. Supraorbital uyarıyla inkomplet hastaların %91,7’inin
cal Neurophysiology, 2011. 41(1): p. 29-33. üst ekstremitesinden SDY elde edilirken, komplet hastaların
4. Rayegani, S.M., et al., Prevalence of accessory deep peroneal nerve in re- %73,5’inden yanıt elde edildi. Tibial uyarıyla inkomplet hasta-
ferred patients to an electrodiagnostic medicine clinic. Journal of brachial
plexus and peripheral nerve injury, 2011. 6(1): p. 3.
ların %50‘sinin üst ekstremitesinden SDY elde edilirken, komplet
5. Sander, H.W., C. Quinto, and S. Chokroverty, Accessory deep peroneal hastaların %11,8’inden yanıt elde edildi. Komplet hastalardan
neuropathy: collision technique diagnosis. Muscle & Nerve: Official Jour- supraorbital, median ve tibial uyarıyla elde edilen palmar ve plan-
nal of the American Association of Electrodiagnostic Medicine, 1998. tar SDY amplitüdlerinin, inkomplet hastalardan elde edilene göre
21(1): p. 121-123. anlamlı küçüldüğü saptandı.
6. Tzika, M., G. Paraskevas, and P. Kitsoulis, The accessory deep peroneal
nerve: a review of the literature. The Foot, 2012. 22(3): p. 232-234. Sonuç: SDY alınıp alınmaması nörolojik lezyon seviyesi ile ilişkili
olup, T6 ve üstü düzeyinde OY’lı hastalarda ASIA bozukluk ska-
lasına bağlı olarak seviye altındaki kayıtlarda bozulmuş veya kay-
bolmuştur. Özellikle OD bozukluğu şiddetini ön görmenin daha
zor olduğu inkomplet OY’lı hastalarda SDY kayıtları OD oluşum
potansiyeli ile spinal sempatik merkezlerin bozulmuş fonksiyon-
larının değerlendirilmesine katkı sağlayabilir. SDY invaziv olma-
yan, kolay ve hızlı uygulanan bir yöntem olmasının yanı sıra OY’lı
hastalarda elde edilebilirliği ve yanıtın özellikleri yaralanmanın
seviyesi ve şiddeti ile ilişkili görülmektedir. Bu yönleriyle OY’lı
hastalarda incelenmesi zor olan OD’nin değerlendirilmesinde kul-
lanılabilir.
Anahtar kelimeler: otonom disfonksiyon, sempatik deri yanıtı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


177 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kaynaklar Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji


1. Berger, M.J., M. Hubli, and A.V. Krassioukov, Sympathetic skin responses
and autonomic dysfunction in spinal cord injury. Journal of neurotrauma, SS-054
2014. 31(18): p. 1531-1539.
2- Previnaire, Jean G., Soler, JM, Leclercq V et al. Severity of autonomic dys- COVİD-19 İLİŞKİLİ İZOLE PERONEAL PALSİ: OLGU
function in patients with complete spinal cord injury.” Clinical Autonomic
Research 2012; 22.1: 9-15 SUNUMU
Cuma Uz
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi
Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
Covid-19; SARS-CoV-2 virüsünün etken olduğu klinik tablonun
SS-053
asemptomatik enfeksiyondan solunum yetmezliğine kadar değiş-
LOMBER SPİNAL STENOZDA BT EŞLİĞİNDE kenlik gösterdiği bir hastalıktır. Sars-cov2 virüsü bir insan hücre yü-
TRANSFORAMİNAL EPİDURAL STEROİD zey proteini olan ACE-2 enzimi sayesinde hücrelere girerek enfekte
eder. SARS-CoV-2’nin insan hucrelerini enfekte etmesini sağayan
ENJEKSİYONUNU SONRASI F DALGASINDAKİ ACE-2 reseptörü nazal mukoza, solunum yolu epiteli, akciğer pa-
DEĞİŞİKLİKLER rankimi, lenfoid doku, gastrointestinal traktus, üriner traktus, üreme
Şükran Güzel, Oya Ümit Yemişçi, Sacide Nur Coşar organları, vaskuler endotelyum ve beyinde bulunmaktadır(1).
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi COVID-19 hastalığında nörolojik tutulum direkt veya indirekt
yollarla olduğu düşünülmektedir. Literatürde SARS-CoV-2 enfek-
Amaç: Çalışmamızda, lomber spinal stenozda transforaminal siyonu ile ilişkili inme, GBS, ensefalit, miyelit, kranial nöropati
epidural steroid enjeksiyon tedavisinin etkinliğinin F dalgası para- olguları tanımlanmıştır(2).
metreleri ve sinir ileti çalışmaları ile değerlendirilmesi amaçlandı. 53 yaşında erkak hasta COVİD-19 nedeniyle ev karantinasının
Materyal ve metod: Çalışmaya nörojenik kladikasyo semptomu 5.gününde gelişen düşük ayak nedeniyle karantina sonrası FTR
olan ve manyetik rezonans görüntüleme ile lomber spinal stenoz polkliniğine başvurdu.Hastanın yapılan fizik muayenesinde sol
tanısı konulan 24 hasta alındı. Kontrol grubuna ise nörojenik kla- ayak bilek dorsifleksiyonu ve sol ayak başparmak dorsifleksiyonu
dikasyo veya bel ağrısı öyküsü veya klinik bulgusu olmayan hasta 1/5 kas gücündeydi. Sol ayak bilek eversiyonu 2/5 kas gücündeydi.
popülasyonuyla yaş, cinsiyet ve boy açısından benzer özellikteki Diğer üst-alt ekstremite kas güçleri tamdı. Sol ayak dorsumunda
27 sağlıklı gönüllü alındı. Hasta grubuna bilgisayarlı tomografi hafif hipoestezisi mevcuttu.Etyolojiye yönelik yapılan Kraniyal,-
eşliğinde transforaminal epidural steroid enjeksiyonu uygulandı. Lomber ve Diz MRI normaldi.Alt ekstremite doppler ultrasonog-
Ağrı şiddeti, transforaminal epidural steroid enjeksiyonu öncesi rafisinde patoloji saptanmadı.BOS icelemesinde protein düzeyi
ve 72 saat sonrasında görsel analog skalası (VAS) kullanılarak de- normal sınırlardaydı.Laboratuar incelemesi normaldi. Yapılan
ğerlendirildi. Her iki grubun sinir ileti çalışmaları ve tibial sinir F elektrofizyolojik değerlendirme sonucu peroneal sinirin fibula başı
dalgası parametreleri (minimum / maksimum latans, kronodisper- gerisindeki bir lezyona işaret ediyordu. Hastaya egzersiz programı
siyon, persistans) değerlendirildi. Ayrıca hasta grubunda transfo- ve ayak bileğini stabilize edici ortopedik bot verildi. Hastaya eklem
raminal epidural steroid enjeksiyonundan 72 saat sonra sinir ileti hareket açıklığı ve kuvvetlendirme egzersizlerini içeren ev programı
çalışmaları ve tibial sinir F dalgası parametreleri tekrarlandı. verildi. Hasta 3 hafta sonra kontrolde tekrar değerlendirildiğinde,
ayak bilek dorsifleksiyonu 3/5, ayak başparmak dorsifleksiyonu 3/5
Bulgular: Hasta grubu yaş ortalaması 66,1 ± 9,6 yıl olan 22 ve ayak eversiyonu 4/5 kas gücünde artmış olarak bulundu.
kadın 2 erkekten, kontrol grubu ise yaş ortalaması 61,7 ± 7,9 yıl
olan 20 kadın 7 erkekten oluşuyordu. Hem hasta hem de kontrol ACE-2 reseptörünün nöral dokularda bulunması,virüsün hemato-
grubunda sinir ileti çalışmaları ve F dalgaları normal laboratuvar jen yolla direk direk nöral invazyon yapabilmesi,vasküler endotel
değerlerimiz içerisindeydi. Yalnızca sağ tibial sinir bileşik kas ak- hasarı ve mikrovasküler tromboz sebebiyle nöral hasar yapabil-
siyon potansiyelleri hasta grubunda kontrol grubuna göre daha mesi ayrıca immun yanıt aracılı nöral hasar yapabilmesi vakamız-
küçüktü (p = 0,001). Hasta grubunda ortalama VAS skorları daki peroneal sinir hasarının SARS-CoV-2 enfeksiyonuna bağlı
transforaminal epidural steroid enjeksiyonu öncesi 8.87 ± 1.7 ve olabileceğini düşündüren bulgulardı.Hastanın COVID polkliniği-
sonrası 3.08 ± 1.6 idi. Epidural steroid enjeksiyonu sonrası VAS ne başvuru esnasındaki D-dimer ve ferritin yükseklikleri,antiko-
skorlarında istatistiksel olarak anlamlı azalma vardı (p <0.000). agulan tedavi almayışı hem mikrovasküler hem de immun yanıt
Ayrıca transforaminal epidural steroid enjeksiyonu sonrası has- aracılı nöral hasar olabileceğini düşündürmüştür.Yapılan araştır-
ta grubunda tibial sinir F dalgalarının kronodispersiyonu anlamlı malarda ACE-2 resptör proteinin vasküler endotelde bulunması
olarak düzeldi. Diğer sinir iletim çalışmalarında veya F dalgası pa- sebebiyle COVID-19’da vaskülit benzeri semptomlar olabileceği
rametrelerinde önemli bir değişiklik gözlenmedi. ve vasa nervorum tutulumu ile sinir sisteminde inflamasyona yol
açarak SARS-CoV-2 virüsünün periferik sinir hasarı yapabileceği
Sonuç: F dalgalarının kronodispersiyonundaki iyileşmenin, has- düşünülmektedir(3).SARS-CoV ve MERS-CoV ile ilişkili periferik
taların ağrısı ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu bulduk. Ancak motor nöropati olguları, SARS-CoV-2 enfeksiyonuna bağlı perife-
sinir iletim çalışmaları ve F dalgalarının latans ve persistansı, lom- rik fasiyal paralizi olguları ve periferik motor nöropati ile presente
ber spinal stenozda transforaminal epidural steroid enjeksiyonu olan COVID-19 vakası literatürde yer almaktadır(4-6).
sonrası kısa dönemli sonuçlarda etkili görünmemektedir.
Vakamızda ayırıcı tanıların detaylı ekartasyonunun yapılması pero-
Anahtar kelimeler: F dalgası, elektrodiagnostik test, spinal stenoz, epi- neal sinir hasarının SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu direk ya
dural steroid enjeksiyonu. da indirek nöral hasar sebebiyle geliştiği görüşünü desteklemektedir.
Bu sebeple literatürde ilk defa tanımlanan izole peroneal sinir hasarı
olgumuzun virüsün neden olduğu nöral hasar mekanizmalarıyla ilgili
gelecekte yapılacak çalışmalara ışık tutacağına inanmaktayız.
Anahtar kelimeler: SARS-CoV-2, Peroneal sinir nöropatisi, dü-
şük ayak

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


178 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kaynaklar yönelik yapılan görüntülemeleri de incelendi ve torakal MR’ında


1. Hamming I, Timens W, Bulthuis ML, Lely AT, Navis G, van Goor H. T8 vertebrada kitle lezyonu göze çarptı. Hasta beyin cerrahisi ile
Tissue distribution of ACE2 protein, the functional receptor for SARS konsülte edilerek toraks, alt ve üst abdomen tomografileri çekil-
coronavirus. A first step in understanding SARS pathogenesis. J Pathol. di. Torakal MR raporunda; T8 vertebrada kompresyon fraktürü,
2004;203(2):631-637. doi:10.1002/path.1570
2. Paliwal VK, Garg RK, Gupta A, Tejan N. Neuromuscular presenta-
gerek vertebra korpusunda gerek posterior elemanlarda görünüm
tions in patients with COVID-19. Neurol Sci. 2020;41(11):3039-3056. ilk planda kitle lezyonuna sekonder patolojik fraktürü düşündür-
doi:10.1007/s10072-020-04708-8 mektedir. Posterior elemanlardaki lezyon ve posteriora uzanım
3. Hanafi R, Roger PA, Perin B, et al. COVID-19 Neurologic Compli- gösteren kompresyon fraktürü nedeniyle spinal kanal ileri düzey-
cation with CNS Vasculitis-Like Pattern. AJNR Am J Neuroradiol.
de daralmış görünümde olup bu düzeyde kord ve bilateral sinir
2020;41(8):1384-1387. doi:10.3174/ajnr.A6651
4. Tsai LK, Hsieh ST, Chao CC, et al. Neuromuscular disorders in severe kökleri ileri düzeyde basılıdır şeklinde rapor edildi. Toraks bt nor-
acute respiratory syndrome. Arch Neurol. 2004;61(11):1669-1673. mal olarak değerlendirildi. Alt ve üst abdomen BT’ lerinde ise sağ
doi:10.1001/archneur.61.11.1669 böbrekte RCC ile uyumlu görüntü tespit edildi.Hasta acil olarak
5. Lima MA, Silva MTT, Soares CN, et al. Peripheral facial nerve palsy asso- beyin cerrahisi tarafından opere edildi Operasyon materyalinin
ciated with COVID-19. J Neurovirol. 2020;26(6):941-944. doi:10.1007/
patoloji sonucu RCC metastazı olarak geldi. Hasta onkolojiye
s13365-020-00912-6
6. Abdelnour L, Eltahir Abdalla M, Babiker S. COVID 19 infection presenting yönlendirilmiş olup takipleri devam etmektedir.
as motor peripheral neuropathy. J Formos Med Assoc. 2020;119(6):1119- Tartışma
1120. doi:10.1016/j.jfma.2020.04.024
RCC tüm böbrek tümörlerinin %80-90’ını oluşturmaktadır. Klasik
semptom üçlüsü ağrı, palpable kitle ve hematüri olmasına rağ-
men genellikle asemptomatiktir ve diğer nedenlerle yapılan ince-
Engellilik lemelerde tesadüfen tespit edilir. Bu nedenle hastalığın başlangıç
semptomu metastazlar ile ilişkili olabilir. RCC akciğerlerden son-
SS-055
ra ikinci sıklıkta kemiğe metastaz yapmaktadır. RCC’li hastaların
PARAPLEJİ ETYOLOJİSİNİN AYDINLATILDIĞI YER; yaklaşık yarısında kemik metastazı görülmekte ve sıklıkla vertab-
ralar tutulmaktadır. RCC; akciğer, meme, prostat kanserlerinden
ENGELLİ SAĞLIK KURULU
sonra omurgaya en sık metastaz yapan yapan kanserdir. Vaka-
Murat Yıldırım1, Mehmet Serhat Topaloğlu1, Eylül Akdeniz Derman2 ların çoğunda patolojik kırık, radikülopati ve spinal kord komp-
1
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Güneysu Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon resyonu görülmekle birlikte nadir de olsa intraspinal metastazlar
Yüksekokulu görülebilir.Ağrı ve kırıklar RCC’nin ilk semptomları olabilir ve va-
2
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon kaların yaklaşık %90-95’inde görülür. Bazen bu semptomlar tanı-
Anabilim Dalı
dan günler veya aylar öncesine kadar uzanabilir. Klinikte mekanik
olmayan amansız gece ağrısı metastatik kemik lezyonunun ka-
Giriş-Amaç rekteristiğidir. Bunun yanında fizik muayenede spinal deformite,
Omurilik yaralanması (OY), kişinin ve yakın çevresinin yaşamını processus spinozus hassasiyeti, hiperrefleksi, anormal refleksler,
aniden değiştiren ağır bir nörolojik tablo olarak karşımıza çıkmak- duyu ve motor kayıplar izlenebilir. RCC deki metastatik öykü ve
tadır. Omuriliğin bir takım nedenlerle yaralanması ve beraberinde fizik muayene herhangi bir metastatik lezyon üzerinde yapılması
getirdiği fiziksel, psikososyal ve ekonomik problemler günümüzde gereken öykü ve fizik muayene ile benzerdir. Uygun anamnez ve
önemli bir sağlık problemidir. Travmatik OY’nin %70–80’i erkek- fizik muayene ile hastalıkların %60-70 oranında tanısı konabil-
lerde olduğu görülmektedir. Travmatik OY’lerin en sık nedenleri; mekte ve ileri laboratuvar incelemelerine yol gösterici olabilmek-
trafik kazaları, düşme, şiddet ve spordur. Bununla birlikte tümöral tedir. Hastamızın öyküsünde bulunan geceleri de devam eden
hastalıklarda medulla spinaliste bası sendromlarına neden ola- şiddetli bel ve sırt ağrısı, son 3 ayda 10 kilo kadar kilo kaybı bize
bilmektedir. Burada sağlık kurulu için müracaat eden, paraple- malign bir hastalığın varlığını düşündürmüştür. Hastanın fizik
jisi bulunan renal cell ca (RCC) tanısı konan bir hastayı sunmayı muayenesindeki T8 de seviye veren duyu kusuru, patella ve aşil
amaçladık. reflekslerindeki canlılık, sfinkter kusuru ve alt ekstremitelerdeki
kuvvet kaybı torakal düzeyde spinal kord basısı varlığına işaret et-
Olgu
mekteydi. Çekilen torakal MR’ de T8 vertebra da kompresyon ve
56 yaşında erkek hasta 3 ay önce bacaklarında giderek artan spinal kordda basıya neden olan kitle tespit edildi. Primer kaynağı
güçsüzlük ve bel ağrısı şikayeti başlamış. Bu şikayetler ile beyin araştırmaya yönelik yapılan batın BT tetkikinde ise sağ böbrekte
cerrahisi ve nöroloji kliniğine başvurmuş. Bu kliniklere başvurusu RCC ile uyumlu görüntü tespit edildi ve yapılan biyopsi ile RCC
sonucu hastadan lomber mr ve Emg istemiş. Lomber mr sonucu tanısı konuldu.Günümüzde kemik metastazı varlığı kötü progno-
normal olarak değerlendirilmiş. Emg de mikst tip aksonal poli- zun göstergesi olup, RCC metastazlarının yönetimi oldukça zor-
nöropati saptanmış ve hastaya gabapentin başlanmış. İlaca baş- dur, kemoterapi ve radyoterapiye dirençlidirler. Hedefe yönelik
ladıktan sonra bel ağrısı azalan hastanın bacaklarındaki güçsüzlük ve immünoterapiler ile sağkalım oranlarında artış gösterilmesine
giderek artmış, yürüyemez hale gelmiş. Aynı zamanda idrar ve rağmen uzun dönem etkileri bilinmemektedir. Bu hastalıkta, lokal
gaita tutamama şikayetleri başlamış. Hasta bu şikayetler ile sağlık hastalığı kontrol altına almak, ekstremite ve omurgayı stabilize et-
kuruluna evde bakım için müracaat etmiş. Hasta polikliniğimizde mek ve ağrıyı azaltmak amacıyla cerrahi tedavi gerekebilir.
görüldü. Hastanın özgeçmişinde diyabet hastalığı dışında bir has-
Sonuçlar
talığı yoktu, soygeçmişinde ve romatolojik sorgulamasında özellik
yoktu. Hasta son 3 ayda 10 kilo kaybetmişti. Fizik muayenesinde Rehabilitasyon uygulamalarının temelinde ayrıntılı ve özenle ya-
üst ekstremite kas güçleri 5/5, alt ekstremite kas güçleri global 1/5 pılmış bir hasta değerlendirmesi bulunur. Günümüzde teknoloji
olarak değerlendirildi. Duyu muayenesinde T8 vertebrada seviye ve görüntüleme yöntemleri her ne kadar gelişmiş olsa da hastaya
veren duyu kaybı mevcuttu. Alt ekstremite derin tendon refleks- tanı koymada primer yöntem hastadan ayrıntılı anamnez almak
leri hiperaktif idi. Hasta inkontinans nedeniyle bez kullanıyordu. ve detaylı fizik muayene yapmaktır. Görüntüleme yöntemleri ise
Hasta heyete başvurmadan 5 gün önce hasta altı bezi raporu tanımızı doğrulamada bize yardımcı olan metodlar arasında yer
için nöroloji polikliniğine başvurmuş ve orada torakal mr isten- almalıdır. Bu vakada ise hastanın başvurduğu branşlarda muaye-
miş. Heyette yapılan parapleji etyolojisi sorgulamasında, geriye ne ve anamnez önceliği yerine tetkik isteminin ön planda tutula-
rak tanı konulmaya çalışılması tanıda gecikmeye neden olmuş-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


179 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

tur. Biz burada sadece tetkik istemi ile tanıya gitmenin dışında
fizik muayene ve ayrıntılı anamnez almanın tanıya ulaşmada çok
önemli bir basamak olduğunu vurgulamak istedik.

Kaynaklar
1. Erhan B, Gündüz B. Omurilik yaralanması. İçinde: Oğuz H, Çakırbay H,
Yanık B, editörler. Tıbbi Rehabilitasyon. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2015. pp
2. Erhan B, Gündüz B. Omurilik yaralanması. İçinde: Oğuz H, Çakırbay H,
Yanık B, editörler. Tıbbi Rehabilitasyon. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2015.
pp. 461-78.
3. Motzer, R. et al. Kidney cancer, version 2.2017, NCCN clinical practice
guidelines in oncology. J. Natl Compr.Canc. Netw.15, 804–834 (2017).
4. Wood, S. L. & Brown, J. E. Skeletal metastasis in renal cell carcinoma:
current and future management options.Cancer Treat. Rev.38, 284–291
(2012).
5. Z. Urakcı O. Karhan, S. Ebinci, et al. International Archives of Medical
Research Volume 10 (1), 15-20, (2018)
6. Bianchi, M., Sun, M., Jeldres, C., Shariat, S.F., Trinh, Q.-D., Briganti, A.,
et al., 2012. Distribution of metastatic sites in renal cell carcinoma: a pop-
ulation-based analysis. Ann. Oncol. 23 (January (4)),97380.
7. Mehdi Borni, Anis Abdehedi, Brahim Kammoun, Firas Jarraya, Mohamed
Zaher Boudawara, A first spinal metastasis manifestation of a renal cell
carcinoma: A case report and review of the literatüre Urology Case Re-
ports 20 (2018) 78–79.
8. Philip K. Louie, MD Arash J. Sayari, MD Rachel M. Frank, MD Howard S.
An, MD Matthew W. Colman, MD, Metastatic Renal Cell Carcinoma to the Resim 2. Sağ böbrekte konturları düzensiz makrolobüle konturlu yumuşak
Spine and the Extremities, Jbjs Reviews 2019;7(9):e7 doku dansitesinde içerisinde hipodens kistik nekrotik alanlar içeren kitle
9. Tatsui CE, Suki D, Rao G, Kim SS, Salaskar A, Hatiboglu MA, Gokaslan lezyonu
ZL, McCutcheon IE, Rhines LD. Factors affecting survival in 267 consecu-
tive patients undergoing surgery for spinal metastasis from renal cell carci-
noma. J Neurosurg Spine. 2014 Jan;20(1):108-16. Epub 2013 Nov 8.
10. Motzer RJ, Hutson TE, McCann L, Deen K, Choueiri TK. Overall survival
in renal-cell carcinoma with pazopanib versus sunitinib. N Engl J Med.
Engellilik
2014 May 1;370(18):1769-70.
11. Murat Arıkan. Kemikteki metastatik tümörler. TOTBİD Dergisi 2014; SS-056
13:269–286
ENGELLİ SAĞLIK KURULUNA GÖRE TAM
Anahtar kelimeler: Anamnez, fizik muayene, metastaz, parapleji
BAĞIMLI BİREYLERİN KAS-İSKELET SİSTEMİ
ÖZÜRLÜLÜKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İlker Fatih Sarı
Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

Amaç: Hastanemiz engellilik sağlık kuruluna başvuran, engelli-


lik değerlendirmesi sonucu bağımlılık derecesi tam bağımlı olan
hastaları ve kas-iskelet sistemi engellilik oranı olan tam bağımlı
bireylerdeki kas-iskelet sistemi patolojilerini ve kas iskelet sistemi
patolojilerine en sık eşlik eden diğer sistem bozukluklarını değer-
lendirip bireylerin tam bağımlı olmasında kas iskelet sisteminin
önemini ortaya çıkarmak
Metot: 01.01.2020 ve 31.12.2020 tarihleri arasında Giresun
Üniversitesi Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Has-
tanesi sağlık kuruluna başvuran 1710 kişinin kayıtları retrospektif
olarak incelendi. Değerlendirme sonucu tam bağımlı olan 346
hastanın verileri, tüm branşlarca yapılmış muayene bulguları ve
tanıları ayrıntılı olarak tarandı.
Bulgular: Engelli sağlık kuruluna başvuran 1710 hastanın
Resim 1. T2 kesitlerde T8 vertebra düzeyinde kitle lezyonu ve buna
346’sı (%20.2) tam bağımlı idi. 346 tam bağımlı bireyin 265’inde
sekonder kompresyon fraktürü ve spinal kordda belirgin bası (%76.90) en az bir kas-iskelet sistemi patolojisi mevcuttu. Kas-is-
kelet sistemi engellilik oranının en sık olduğu sistem olarak değer-
lendirildi. Bunları sırasıyla 236 (%68.2) Nörolojik hastalıklar, 166
(%48) kardiyovasküler sistem hastalıkları, 110 (%31.8) psikiyatrik
hastalıklar takip etmekte idi. Kas iskelet sistemi patolojisi bulunan
tam bağımlı bireylerde yaş ortalaması 74.07±19.11 iken, 156’sı
(%58.9) kadın idi. Kas iskelet sistemi patolojisi olmayan tam
bağımlı bireylerde yaş ortalaması 48.88±20.71 iken, hastaların
32’si (%39,5) kadın idi. Kas iskelet sistemi patolojisi olanlarda
kas iskelet sistemine ait özür oranı 69.03±25.49 iken, yine bu
grupta tüm vücut özür oranı 92.89±7.14 olarak değerlendiril-
di. Engelliğe en sık neden olan kas iskelet sistemi patolojilerine
bakıldığında osteoartrit 111’inde (%41.9), serebravasküler olay

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


180 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

sekeli 74’ünde (%27.9), Artroplasti 16’sında (%6.0), Serebral Vizüel Analog Skoru (VAS) (aktivite ve istirahat sırasında) ve ağrı-
Palsi 14’ünde (%5.3), vertebral disk patolojileri 11’inde (%4.2), sız bel eklem hareket açıklıkları değerlendirildi.
Parkinson 10’unda (%3.8) bulunmaktaydı. En yüksek engellilik Bulgular: 2 grup arasında demografik veriler, semptom süreleri
oranına neden olan kas iskelet sistemi hastalıkları ise sırasıyla spi- ve tedavi öncesi Aberdeen bel ağrısı ölçeği, VAS, ağrısız lomber
nal kord hasarları (84.40±9.00), serebral palsi (83.29±16.03), hareket açıklığı arasında istatistiksel olarak bir fark bulunmadı. İFA
serebro vasküler olay sekeli (78.88±18.58), Parkinson hastalıkla- tedavisi alan grupta ve plasebo İFA tedavisi alan grupta; aktivite
rı (76.90±19.13) idi. Kas iskelet sistemi patolojilerine eşlik eden ve istirahat VAS değerlerinde, Aberdeen bel ağrı ölçeği değerin-
diğer hastalık gruplarına bakıldığında 221’inde (%83,4) nöro- de her iki grupta da tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı
lojik hastalıklar, 155’inde (%58.5) kardiyovasküler hastalıklar, iyileşme saptandı (p<0.05). İFA tedavisi alan grupta, plasebo
74’ünde endokrin sistem hastalıkları eşlik etmekte idi. Kas iskelet kontrol grubuna göre VAS aktivite ve Aberdeen bel ağrı ölçeği
sistemi engellilik oranı olmayan tam bağımlı bireylerde ise en sık değerlerinde istatistiksel olarak daha fazla iyileşme saptandı (sı-
görülen engellilik psikiyatrik alanda 62 kişide (%76.5) görülmekte rasıyla p=0.041, p=0.013). Ancak her iki grup arasında istirahat
idi. Kas iskelet sistemine eşlik eden hastalıklarda en yüksek engel- VAS değerindeki değişim karşılaştırıldığında iki grubun birbirine
lilik oranları ise nöroloji 70.51±23.17, Nefroloji 70.50±12.79, üstünlüğü saptanmadı (p=0.657).
Onkolojik hastalıklar 66.67±18.14 idi. Kas iskelet sistemine en
Sonuç: Çalışmamızda standart olarak uygulanan TENS, Hot-
sık eşlik eden kardiyovasküler ve endokrin sistemlerin engellilik
pack, Ultrason tedavilerine IFA tedavisi eklenmesi; aktivite sıra-
oranı ise sırası ile 27.76±22.70 ve 20.03±6.90 idi.
sındaki VAS ve Aberdeen bel ağrı ölçeği değerlerini azaltmada
Sonuç: Tam bağımlı bireylerde en sık görülen sistem bozukluğu- anlamlı derecede iyileşme sağlamaktadır. Ancak istirahat VAS
nu kas iskelet sistemi ve nörolojik hastalıklar oluşturmaktadır. Bu iyileştirmede anlamlı bir etkisi yoktur. Kronik bel ağrılı hastalarda
çalışma sonucunda tam bağımlı bireylerde kas iskelet sistemi pa- rutin olarak uygulanan fizik tedavi modalitelerine İFA tedavisinin
tolojilerinin engelliliğe en çok neden olan grup olduğu gösterilmiş eklenmesi ile aktivite sırasındaki bel ağrısı azalmakta ve dolayısıy-
olup, bu veriler ışığında değiştirilebilen risk faktörlerinin belirlenip la günlük yaşam aktivitelerine daha erken dönebilme mümkün
tedavi planlamasının yapılmasının önemli olduğunu düşünmek- olmaktadır. Konuyla ilgili ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
teyiz. Yine tam bağımlı bireylerdeki sistem patolojilerinin belir-
lenmesi, bu kişilere uygulanacak sosyal yardım ve kişilerin hayat Anahtar kelimeler: Aberdeen bel ağrısı ölçeği, interferansiyel akım,
kronik bel ağrısı
kalitelerini yükseltmek için gerekli önlemler için de ışık tutacaktır.
Anahtar kelimeler: Kas-iskelet hastalıkları, engellilik, sağlık kurulu Kaynaklar
1. Vlaeyen JWS, Maher CG, Wiech K, Van Zundert J, Meloto CB, Diatchen-
ko L, Battié MC, Goossens M, Koes B, Linton SJ. Low back pain. Nat Rev
Dis Primers. 2018 Dec 13;4(1):52.
Fizik Tedavi Modaliteleri 2. Will JS, Bury DC, Miller JA. Mechanical Low Back Pain. Am Fam Physi-
cian. 2018 Oct 1;98(7):421-428.
SS-057 3. Urits I, Burshtein A, Sharma M, Testa L, Gold PA, Orhurhu V, Viswanath
O, Jones MR, Sidransky MA, Spektor B, Kaye AD. Low Back Pain, a Com-
prehensive Review: Pathophysiology, Diagnosis, and Treatment. Curr Pain
KRONİK BEL AĞRISINDA İNTERFERANSİYEL AKIM Headache Rep. 2019 Mar 11;23(3):23
TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİ. RANDOMİZE, ÇİFT KÖR 4. van Middelkoop M, Rubinstein SM, Kuijpers T, Verhagen AP, Ostelo R,
PLASEBO KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA Koes BW, van Tulder MW. A systematic review on the effectiveness of
physical and rehabilitation interventions for chronic non-specific low back
Fazıl Kulaklı, Evren Er, İlker Fatih Sarı, Nurçe Çilesizoğlu Yavuz pain. Eur Spine J. 2011 Jan;20(1):19-39
5. Fuentes JP, Armijo Olivo S, Magee DJ, Gross DP. Effectiveness of inter-
Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
ferential current therapy in the management of musculoskeletal pain: a
systematic review and meta-analysis.
Amaç: Bel ağrısı her yaştan insanları etkileyen ve dünya gene-
linde önde gelen bir sağlık sorunudur (1). Omurga, intervertebral
disk veya çevre yumuşak dokulardan kaynaklanan bel ağrısı 3 Fizik Tedavi Modaliteleri
aydan uzun süreli olduğunda kronik bel ağrısı olarak tanımlanır
(2,3). Kronik bel ağrısı için farmakolojik, konservatif ve cerrahi SS-058
tedavi gibi birçok tedavi yöntemi mevcuttur (4). Bel ağrısı için
çeşitli fizik tedavi modaliteleri vardır, bu tedaviler arasında inter- KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA RESWT
feransiyel akım tedavisi (İFA) yaygın olarak kullanılmakla birlikte ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE
etkinliği hala tartışmalıdır (4,5). Bu çalışma İFA tedavisinin diğer LOKAL KORTİKOSTEROİD ENJEKSİYONU İLE
fizik tedavi modalitelerine ek olarak kullanıldığında kronik bel KARŞILAŞTIRILMASI
ağrısı ve ağrısız bel eklem hareket açıklığına etkisini incelemeyi
amaçlamaktadır. Havva Öztürk Durmaz1, Figen Tuncay2, Himmet Durmaz3, Hatice
Rana Erdem4
Metot: Çalışma randomize- plasebo kontrollü çift kör olarak di- 1
Şereflikoçhisar Devlet Hastanesi
zayn edildi. Çalışmada Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel 2
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran 80 kronik bel ağrılı 3
Ankara Şehir Hastanesi
hasta değerlendirildi. Dahil edilme kriterlerine uyan 70 hasta 2 4
Yüksek İhtisas Üniversitesi
gruba randomize edildi. Çalışmayı tamamlayan 65 hastanın ve-
rileri karşılaştırıldı. Birinci gruba TENS+ Ultrason+ Hotpack+
Giriş-Amaç: Bu çalışma idiyopatik karpal tünel sendromu (KTS)
İFA tedavisi, 2. Gruba ise TENS+ Ultrason+ Hotpack+ Plasebo
tedavisinde Radial Ekstrakorporeal Şok Dalga Tedavisi (rESWT)
İFA verildi. Tedavi haftada 3 gün olmak üzere toplamda 6 hafta
etkinliğinin değerlendirilmesi ve lokal kortikosteroid enjeksiyonu
uygulandı. Hastaların şikayet süreleri ve demografik verileri kayıt
(LKE) etkinliği ile klinik ve elektrofizyolojik olarak karşılaştırılması
edildi. Hastalara ağrı yönetimi için sadece asetaminofen verildi.
amacıyla açık etiketli, randomize kontrollü olarak planlandı.
Hastaların tedavi öncesi ve sonrası Aberdeen Bel Ağrısı Ölçeği,
Yöntem-Gereçler: Çalışmamız prospektif, randomize kontrol-
lü, açık etiketli olarak planlandı. Çalışma için Kırşehir Ahi Evran

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


181 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan ve ile bu etkinin en az 4 hafta sürebileceğini ortaya koymuştur (5).
akabinde T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kuru- Biz de çalışmamızda 3 seans rESWT’nin tek seans rESWT’den
mu’ndan onay alındı. Klinik ve EMG ile hafif ve orta dereceli idi- üstün olduğu sonucuna vardık. Wu ve ark. tedavi grubuna 3 se-
opatik KTS tanısı alan 18-65 yaş arası hastalardan hasta bilgilen- ans rESWT ve splint, kontrol grubuna 3 seans sham ESWT ve
dirme formunda belirtilenleri doğru anlayabilen, kooperasyonu splint vermişlerdir. Bu çalışmada, her iki grupta da (8. ve 12.
olan, çalışmaya katılmaya rıza gösteren hastalar çalışmaya alındı. haftalardaki kontrol grubunda Boston-FDS hariç) tüm paramet-
Tedavi uygulanan ön kol ve bilekte kırık veya travma öyküsü, relerde (VAS, Boston ve EMG parametreleri) tüm değerlendirme
servikal radikülopati, polinöropati, brakiyal pleksopati, sistemik sürelerinde anlamlı iyileşme gözlenmiştir (6). Bunun nedeni, her
kortikosteroid kullanımı, inflamatuar romatizmal hastalık, böbrek iki gruba da atel verilmesi olabilir. Çalışmamızda da, her üç gru-
yetmezliği, peptik ülser, Diabetes Mellitus, hipotiroidizm ve koa- ba da splint tedavisi verildiği için benzer sonuçlar elde edildi. Ju
gülopati gibi sistemik hastalıklar, kalp pili olması,KTS ameliyatı Chan Kim ve ark. ESWT’nin KTS üzerindeki etkisini araştıran
geçirmiş olması, torasik çıkış sendromu, şiddetli, gebelik ve em- altı randomize kontrollü çalışmayı analiz etmiş ve semptomların,
zirme, hastanın isteksizliği veya herhangi bir nedenle katılamaya- fonksiyonel sonuçların ve elektrofizyolojik parametrelerin ESWT
cağını belirtmesi dışlama kriteri olarak kullanıldı. Çalışmaya KTS ile iyileştiği sonucuna varmıştır. Ek olarak, ESWT’nin etkinliği ile
tanılı 72 hasta alındı. Hastalar 3 gruba randomize edildi. rESWT LKE etkinliği arasında anlamlı bir fark olmadığını bildirmişlerdir
grubuna istirahat splinti ve 3 seans rESWT; LKE grubuna istirahat (7). Ju Chan Kim ve ark.’nın çalışmasından farklı olarak, çalışma-
splinti ve 1 kez LKE; kontrol grubuna sadece splint tedavisi uy- mızda tüm klinik parametreler LKE grubunda rESWT ve kontrol
gulandı. Hastalar tedavi öncesi(TÖ), tedavi sonrası 1.hafta(TS1) grubuna göre TS1’de istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmıştır.
ve tedavi sonrası 12.haftada (TS12) vizüel analog skala – ağrı Ek olarak, VAS-A ve Boston-FDS, TS12’ de rESWT ve kontrol
(VAS-A), vizüel analog skala-uyuşukluk (VAS-U), Boston semp- gruplarına kıyasla LKE grubunda istatistiksel olarak anlamlı bir
tom şiddet skoru (Boston-SŞS), Boston fonksiyonel durum skoru düşüş göstermiştir. Çalışmamıza göre LKE’nin KTS tedavisinde
(Boston-FDS), el kavrama kuvveti ölçümleri ile değerlendirildi. daha etkili olduğu sonucuna varılabilir.
Ayrıca hastalar TÖ ve TS12’de Elektromiyografi (EMG) ile de- Sonuçlar: Biz çalışmamızda her üç tedavi yönteminin de etkili
ğerlendirildi. olduğu sonucuna vardık. Ancak LKE grubunda TS1 ve TS12 de
Bulgular: TÖ hastaların demografik verileri gruplar arasında an- semptomlarda azalma daha anlamlıydı. Ayrıca 3 seans rESWT
lamlı fark göstermedi (Tablo1). TÖ VAS-A, VAS-U, Boston-SSS, nin tek seanstan daha etkili olduğu sonucuna vardık. LKE invaziv
Boston-FDS ve el kavrama gücü gruplar arasında anlamlı fark bir yöntemdir ve bazı durumlarda kontrendikedir. rESWT nonin-
göstermedi. Tedavi öncesi EMG parametrelerinden mDSAP vaziv bir yöntem olarak LKE ye alternatif olarak düşünülebilir.
amplitüdü diğer iki gruba göre kontrol grubunda anlamlı olarak ESWT ile ilgili daha fazla hasta sayısı ile daha uzun süreli takip
daha yüksekti. mBKAP amplitüdü, mMDL, mDİH ve mMİH grup- gerektiren araştırmalara ihtiyaç vardır.
lar arasında anlamlı fark göstermedi. Grup içi karşılaştırmada;
VAS-A, VAS-U ve Boston-SSS, tüm gruplarda TS1 de anlamlı Kaynaklar
iyileşme gösterdi. Boston FDS ve el kavrama gücü LKE grubunda 1. Fridman R, Cain JD, Weil L, Jr. Extracorporeal shockwave therapy for
anlamlı iyileşme gösterdi. Ancak rESWT ve kontrol gruplarında interdigital neuroma: a randomized, placebo-controlled, double-blind trial.
Journal of the American Podiatric Medical Association. 2009;99(3):191-3.
aynı etki görülmedi. VAS-A, VAS-U, Boston-SŞS ve Boston-FDS, 2. Lohse-Busch H, Marlinghaus E, Reime U, Mowis U. Focused low-energy
TS12 de her üç grupta da anlamlı iyileşme gösterdi. El kavrama extracorporeal shock waves with distally symmetric polyneuropathy (DSP-
gücü yalnızca LKE grubunda iyileşme lehine anlamlı artış göster- NP): a pilot study. NeuroRehabilitation. 2014;35(2):227-33.
di. Gruplararası karşılaştırmada; VAS-A, VAS-U ve Boston-SŞS, 3. Mariotto S, Cavalieri E, Amelio E, Ciampa AR, de Prati AC, Marlinghaus
E, et al. Extracorporeal shock waves: from lithotripsy to anti-inflammatory
TS1’de LKE grubunda rESWT ve kontrol gruplarına göre anlamlı
action by NO production. Nitric oxide. 2005;12(2):89-96.
iyileşme gösterdi. Boston-FDS, TS1 de gruplar arasında anlamlı 4. Hausner T, Nogradi A. The use of shock waves in peripheral nerve re-
fark gösterdi. Bu fark rESWT-LKE grupları arasındaydı ve LKE generation: new perspectives? International review of neurobiology.
lehineydi. El kavrama gücü TS1 de gruplar arasında anlamlı fark 2013;109:85-98.
göstermedi. VAS-A ve Boston-FDS, TS12’de gruplar arasında 5. Fu M, Cheng H, Li D, Yu X, Ji N, Luo F. Radial shock wave therapy in the
treatment of chronic constriction injury model in rats: a preliminary study.
anlamlı fark gösterdi. VAS-A’ daki fark rESWT ve LKE grupla- Chinese medical journal. 2014;127(5):830-4.
rı arasındaydı ve LKE lehineydi. Boston-FDS’deki fark, LKE ve 6. Wu YT, Ke MJ, Chou YC, Chang CY, Lin CY, Li TY, et al. Effect of ra-
kontrol grupları lehineydi. VAS-U, Boston-SŞS ve el kavrama dial shock wave therapy for carpal tunnel syndrome: A prospective ran-
gücü TS12’de gruplar arasında anlamlı fark göstermedi. mDSAP domized, double-blind, placebo- controlled trial. Journal of orthopae-
amplitüdü ve mMDL, TS12’de gruplar arasında anlamlı fark gös- dic research: official publication of the Orthopaedic Research Society.
2016;34(6):977-84.
terdi. Kontrol grubunda rESWT ve LKE gruplarına kıyasla anlam- 7. Kim JC, Jung SH, Lee SU, Lee SY. Effect of extracorporeal shockwave ther-
lı iyileşme vardı. mDİH, mMİH ve mBKAP amplitüdü, TS12’de apy on carpal tunnel syndrome: A systematic review and meta-analysis of
gruplar arasında anlamlı fark göstermedi. randomized controlled trials. Medicine (Baltimore). 2019;98(33):e16870.
Tartışma: Son yıllarda ESWT, KTS tedavisinde yeni bir yöntem Anahtar kelimeler: Karpal Tünel Sendromu, Lokal Kortikosteroid
olarak kullanılmaktadır. Ayrıca periferik nöropatiler, interdijital Enjeksiyonu, rESWT, EMG
nöroma (1), simetrik polinöropati (2) gibi hastalıklarda da bir
tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. ESWT’nin KTS patofiz-
yolojisi üzerindeki etkisi tam olarak bilinmemekle birlikte, de-
neysel çalışmalar ESWT’nin nitrik oksit (NO) üretimini artırarak
inflamatuar etkiyi azalttığını, hasarlı aksonları ortadan kaldırdığını
ve aksonal rejenerasyonu artırdığını ortaya koymuştur (3,4). Tüm
patogenetik süreçler düşünüldüğünde KTS’de ağrı ve uyuşma
gibi semptomların ESWT tedavisi ile azalması beklenir. ESWT’nin
kullanımına ilişkin standart bir kılavuz yoktur. Klinik deneyimler,
tekrarlanan seansların tek bir seanstan daha üstün olabileceğini
ortaya koymaktadır. Fu ve ark. mekanik ve termal hiperaljezi olan
sıçanlarda 1 seans ESWT 5 gün etkili iken, tekrarlayan ESWT Resim 1. P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


182 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Çalışmaya dahil edilen tüm hastaların demografik verileri (n: 92) Tablo 2. Birincil ve ikincil sonuç ölçütlerinin grup içi ve gruplar arası karşılaştırması
rESWT LKE Kontrol p değeri rESWT(n=26) LKE(n=23) Kontrol(n=23) p değeri
(n:33) (n:28) (n=31)
Ort±SS P1 Ort±SS P1 Ort±SS P1
Cinsiyet Kadın 23 (69.7%) 20 (71.4%) 27 (87.1%) 0,208x VAS-A
Erkek 10 (30.3%) 8 (28.6%) 4 (12.9%) TÖ 6.6±2.4 6.4±2.0 6.7±2.4 0.796
Yaş (yıl) 51.1±7.1 54.1±9.6 50.4±9.8 0.214* TS1 5.2±2.4 0.002 2.7±1.9 <0.001 4.8±2.7 <0.001 0.001a

Boy(cm) 164.5±7.8 163.9±8.7 163.4±8.5 0.767* TS12 4.4±2.2 0.001 2.3±2.2 <0.001 4.0±3 <0.001 0.011b

Ağırlık(kg) 83.5±15.8 84.8±11.6 79.7±11 0.257* VAS-U

VKİ(kg/m²) 30.7±4.7 31.7±5 30±4.8 0.659* TÖ 7.5±2.1 7.1±.2.3 6.7±2.7 0.671

Semptom süresi (ay) 19.2±24.1 17.4±20.3 18.1±24 0.987* TS1 5.2±2.5 <0.001 1.9±1.8 <0.001 4.2±3.1 <0.001 <0.001c

Tedavi Verilen el Sağ 23 (69.7%) 20 (71.4%) 24 (77.4%) 0,771 x TS12 4.7±3 <0.001 3.2±2.8 <0.001 4.4±3.3 0.004 0.201

Sol 10 (30.3%) 8 (28.6%) 7 (22.6%) Boston-SŞS

TÖ 31.9±8.7 31.9±8.7 29.7±7.7 0.625


Dominant El Sağ 30 (90.9%) 26 (92.9%) 27 (87.1%) 0,748 x
TS1 27.2±8.3 0.007 17.8±6.7 <0.001 23.1±7.5 <0.001 <0.001d
Sol 3 (9.1%) 2 (7.1%) 4 (12.9%)
TS12 23.5±6.1 <0.001 19.8±5.2 <0.001 22±8.5 <0.001 0.126
Bilateral KTS Evet 27 (81.8%) 21 (75%) 21 (67.7%) 0,430 x
Boston-FDS
Hayır 6 (18.2%) 7 (25%) 10 (32.3%)
TÖ 21.8±7.2 21.8±7.2 22.1±9.1 0.495
TÖ VAS-A 6.5±2.4 6.5±2.1 5.9±2.8 0.726*
TS1 20.4±6.8 0.266 15±5.9 <0.001 19.1±7.9 0.060 0.011e
TÖ VAS-U 7.2±2.1 7.3±2.2 6.1±2.9 0.230*
TS12 19±5.5 0.013 13.7±5.2 0.001 16±6.1 0.002 0.008f
TÖ Boston- SŞS 31.7±8.7 31±7.8 27.9±8.1 0.232*
El Kavrama
TÖ Boston-FDS 21.1±7.1 19.5±7.4 20.3±8.9 0.682* Kuvveti(kg)

TÖ El Kavrama Kuvveti(kg) 21.1±10.6 22.7±9.2 22±7.6 0.510* TÖ 22.2±11.3 22.2±9.6 21.9±8.3 0.922

TS1 23±9.4 0.143 24.7±8.5 0.003 23±8.2 0.248 0.525


TÖ mDSAP Amplütüdü (mV) 17.9±6.7 16.5±5.2 21.3±5.6 0.005*.a
TS12 24±9.4 0.294 25.5±9.3 0.005 23.8±8.3 0.106 0.745
TÖ mBKAP Amplütüdü (mV) 8.9±1.9 8.2±2.3 8.4±2 0.375*
mDSAP
TÖ mDİH(m/s) 37.4±4.8 37.8±9 40.7±4.7 0.027*.b Amplütüdü(mV)
TÖ mMİH(m/s) 55.3±3.1 55.4±2.9 56±3.2 0.691* TÖ 17.3±6.7 16.2±5.6 21.5±6.0 0.009g
*: Kruskal-Wallis test x: Chi-square test a: among rESWT-control group p: 0.017; P: 0.002 between LCI-control TS12 18.4±11.1 0.667 17.3±5.4 0.134 25.9±9.7 0.075 0.002h
group (Mann-Whitney U test) b: p: 0.005 between rESWT-control group (Mann-Whitney U test)
mBKAP
Amplütüdü(mV)

TÖ 9.0±1.9 8.4±2.3 8.3±2.2 0.471

TS12 8.2±2 0.006 8.1±2.5 0.419 8.7±2.9 0.363 0.907

mDSİH(m/s)

TÖ 37.4±5.1 38.5±9.7 40.4±5.2 0.093

TS12 40.2±6.8 0.003 42.1±8.7 0.028 45.2±7.1 0.001 0.081x

mMİH(m/s)

TÖ 55.1±3.2 55.6±2.8 56.2±3.4 0.569

TS12 55.2±3.8 0.967 54.8±3.6 0.156 55.1±4.4 0.548 0.960

p value >> indicates the comparison between groups, Kruskal-Wallis test was used. P1: compared with the
pretreatment. Wilcoxon test was used for VAS-P, VAS-N, Boston-SSS, Boston-FSS and hand grip strength.
Wilcoxon test or dependent sample T test was used for EMG parameters. x: one-way ANOVA analysis of
variance for intergroup comparison a: p <0.001 between LCI-rESWT group; p: 0.005 between LCI-Control
group (Mann-Whitney u test) b: p: 0.003 among LCI-rESWT group (Mann-Whitney u test) c: p <0.001 among
group LCI-rESWT; p: 0.007 between LCI-Control group (Mann-Whitney u test) d: p <0.001 among the
LCI-rESWT group; p: 0.011 among LCI-Control group (Mann-Whitney u test) e: p: 0.003 between LCI-rESWT
group (Mann-Whitney u test) f: p between group LCI-rESWT: 0.003; p: 0.041 among rESWT-Control group
(Mann-Whitney u test) g: between LCI-Control group p: 0.005; p: 0.014 among rESWT- Control group (Mann-
Whitney u test) h: between LCI-Control group p: 0.001 (2 sample t test); p: 0.006 among rESWT- Control
group (Mann-Whitney U test) i: between LCI-Control group p: 0.002; p: 0.003 among rESWT-Control group
(Mann-Whitney U test)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


183 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Fizik Tedavi Modaliteleri ve İFA tedavilerinin SS’ye herhangi bir etkisinin olup olmadığını
ve eğer bu tedaviler SS’ye etkili ise hangi tedavinin daha üstün
SS-059 olduğunu araştırmaktı.
Yöntem-Gereçler
DİZ OSTEOARTRİTİNDE TENS VE İNTERFERANSİYEL
AKIM TEDAVİLERİNİN SANTRAL SENSİTİZASYONA Bu çalışma çift kör, plasebo kontrollü, randomize, dört kollu bir
çalışma olarak planlandı. Çalışma için etik kurul onayı alındı (Etik
OLAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Kurul Karar Numarası: E. Kurul-E-18-2044). Ankara Numune
Şahide Eda Almaz1, Aslı Çalışkan Uçkun3, Filiz Acar Sivas2, Fatma Gül Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği hasta izlem po-
Yurdakul2, Hatice Bodur2 likliniğine, 1 Temmuz 2018-1 Ocak 2019 tarihleri arasında diz
1
Düzce Atatürk Devlet Hastanesi ağrısı ile başvuran ve iki yönlü diz grafileri çekilmiş olan 143 has-
2
Ankara Şehir Hastanesi tanın fizik muayenesi yapıldı. Dahil edilme ve dışlanma kriterlerini
3
Medicana İzmir Hastanesi karşılayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 80 hasta (160 diz)
çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalara bilateral tedavi uygulandı,
Giriş-Amaç: Osteoartrit (OA); eklem kıkırdağının ilerleyici ha- ancak istatistiksel analizler başlangıçta hastanın ağrı düzeyini yük-
rabiyeti ile karakterize kronik, dejeneratif bir eklem hastalığıdır. sek olarak belirttiği diz üzerinden yapıldı.
Tipik olarak diz, el, kalça ve vertebra eklemleri etkilenmekle bera- Çalışmaya Dahil Edilme Kriterleri:
ber, klinik olarak en sık etkilenen ve disabiliteye neden olan eklem • 40-75 yaş arası
diz eklemidir (1).
• ACR kriterlerine göre diz OA tanısı alan
Ağrı, diz OA’da klinik olarak en kısıtlayıcı ve belirgin semptomdur
(2). OA ağrısı önceden pür nosiseptif ağrı olarak değerlendirilir- • Kellgren-Lawrence radyolojik skorlama sistemine göre bilate-
ken; ağrı ile eklem patolojisi arasında korelasyon olmaması, ek- ral evre 2-3 gonartrozu olan
lem replasmanı sonrası devam eden ağrı, bazı hastalarda görülen • Son altı ay içerisinde ağrı düzeyini Visual Analog Skala’ya
hiperaljezi, allodini ve yayılan ağrı gibi yakınmalar ve bunların (VAS) göre en az üç olarak tanımlayan hastalar
rutin tedavilere yanıt vermemesi, OA’da ağrı patofizyolojisinin ye- Çalışmaya Dahil Edilmeme Kriterleri:
niden gözden geçirilmesine neden olmuştur (3). Son zamanlarda,
• Herhangi bir inflamatuar romatolojik, nörolojik veya kognitif
giderek artan sayıda araştırma, OA ile ilişkili ağrının patogene-
hastalığı olan
zinde periferik mekanizmalar dışında, “santral sinir sistemindeki
nosiseptif nöronların eşik altı veya normal afferent girdilere artmış • Diz cerrahi öyküsü olan
yanıtı” olarak tanımlanan santral sensitizasyonun (SS) da önemi- • Son altı ay içinde diz eklemine yönelik hyaluronik asit veya
ni vurgulamıştır (4). Dolayısıyla bu hastaların tedavi programı,- steroid enjeksiyonu yapılmış olan ya da herhangi bir gelenek-
hem periferik mekanizmalara hem de SS’ye yönelik müdahaleleri sel ve tamamlayıcı tıp tedavisi almış olan
içermelidir. • Elektroterapi için kondrendikasyonu olan (kalp pili, epilepsi,
Diz OA’da tedavinin amacı; sabah tutukluğunu ve ağrıyı azalt- dermatolojik hastalıklar, hamilelik gibi)
mak, eklem hareket açıklığını ve kas kuvvetini korumak, hastayı • Daha önce elektroterapi almış olan
OA konusunda eğitmek, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlılı-
ğı en aza indirmektir. Bu amaçla hasta eğitimi, basit analjezik- • Boyun ve omuz bölgesinde ağrısı olan
ler, non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ), intraartiküler • Herhangi bir antikonvulzan, antidepresan, antiinflamatuar,
hyaluronik asit enjeksiyonları, tedavi edici egzersizler, fizik tedavi myorelaksan veya opioid ilacı çalışma döneminde kullanan
ajanları ve cerrahi tedavi programları tek tek ya da kombine ola- hastalar
rak uygulanabilmektedir (5). Hastalara toplam 10 seanslık bir fizik tedavi programı bilateral
Fizik tedavi ajanları, diz OA’nın konservatif tedavisinde güven- uygulandı.Tüm hastalara, oturur pozisyonda dizler uzatılmış hal-
le kullanılmaktadır. Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyon de iken 20 dakika süreyle bilateral hotpack uygulaması yapıldı.
(TENS) ve interferansiyel akım (İFA), rehabilitasyon kliniklerinde TENS grubundaki hastalara elektrotlar paralel bağlanarak; 80
yaygın olarak kullanılan ve diz OA tedavi klavuzlarında yer alan Hz frekanslı, akım geçiş süresi 100 mikrosaniye olan ve amplitüd
analjezik akımlardır (6-8). TENS, deri üzerine yerleştirilen yüze- yoğunluğu kontraksiyon oluşturmadan, hafif karıncalanma hissi
yel elektrotlar aracılığıyla uygulanan alçak frekanslı bir akımdır. oluşturacak şekilde konvansiyonel TENS uygulaması, 20 dakika
Etkisini lokal vazodilatasyon, doğal opioidlerin salınımının arttı- süreyle yapıldı.
rılması, sempatik blok gibi çeşitli yollarla gösterir (9). İFA ise bir-
İFA grubundaki hastalara taşıyıcı frekans 4000 Hz, 100 Hz AMF
çok ağrılı durumda sık olarak kullanılan orta frekanslı bir akımdır.
ile, ağrı bölgesi ortada kalacak şekilde dört elektrot çapraz yerleş-
Analjezik, antiinflamatuar, sempatolitik etkileri yanında vazodila-
tirilerek, 20 dk süreyle İFA uygulaması yapıldı.
tatör ve osteogenik etkileri de tanımlanmıştır (10). Aslında, TENS
ve İFA, temel etkilerini benzer şekilde kapı kontrol mekanizması Sham TENS grubundaki hastalarda elektrotlar paralel bağlanarak
üzerinden gösteren analjezik akımlardır (11). Bu analjezik akımla- cihaz açıldı ancak elektrik emisyonunu tetikleyen düğme aktive
rın OA’nın ağrı patogenezinde önemli yeri olan SS’ye etkileri tam edilmedi. Cihazın panelindeki ışıklar her zaman açıktı ve 20 dk
olarak açıklığa kavuşmamıştır. Literatüre bakıldığında, TENS’in süreyle elektrotlar bağlı tutuldu.
SS tedavisinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunmakla Sham İFA grubundaki hastalarda ise dört elektrot çapraz yerleşti-
birlikte (12), benzer mekanizmaları kullanarak analjezik etki oluş- rildi, ancak enerji emisyonunu tetikleyen düğme aktive edilmedi,
turan İFA’nın SS tedavisindeki yeri tam olarak belirtilmemiştir. cihazın ışıkları açık kalacak şekilde, 20 dk süreyle elektrotlar bağlı
Bazı çalışmalarda ise aksine İFA’nın, SS bulgusu olan ağrı eşiğine tutuldu.
TENS’ten daha olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir (13). Tüm hastaların tedavi öncesi yaş, cinsiyet, eğitim durumu, vücut
Günlük pratikte sıkça kullanılan bu iki ajanın SS tedavisindeki ye- kitle indeksi (VKİ), kronik hastalıkları gibi demografik özellikleri
rini ve birbirlerine üstünlüklerini anlamak, ağrı tedavisini yönet- kaydedildi. Ayrıca en ağrılı diz sorgulanarak ağrı ve fonksiyonel
mek için önemli bir adım olabilir.Bizim bu çalışmadaki ana ama- durumları ile ağrı felaketleştirme ölçeği (pain catastrophizing sca-
cımız, diz OA’lı hastalarda klinik pratikte sıklıkla kullanılan TENS le, PCS) ve Tampa Kinezyofobi skorları başlangıç, tedavi sonrası

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


184 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

(2. hafta) ve 3. ayda değerlendirildi. SS’nin objektif göstergesi Tartışma


olarak kabul edilen basınç ağrı eşiği (BAE) ise, başlangıç, tedavi Yapılan randomize kontrollü bu çalışmanın ana amacı, diz OA’lı
sonrası ve 3. ayda ağrılı diz ve ağrısız uzak nokta olan omuzda hastalarda klinik pratikte sıklıkla kullanılan TENS ve İFA tedavi-
basınç algometresi ile ölçülerek, tedaviyle iyileşme düzeyi değer- lerinin SS’ye herhangi bir etkisinin olup olmadığını ve eğer bu
lendirildi. BAE değerlerinde başlangıca göre 3. aydaki %15’lik tedaviler SS’ye etkili ise hangi tedavinin daha etkili olduğunu
artış iyileşme olarak kabul edildi. Tedavi sonrası 3.ayda basınç araştırmaktı. Çalışmamızda, SS’nin temel belirteçlerinden olan
ağrı eşiğindeki düzelmenin belirleyicilerini saptamak amacıyla basınç ağrı eşiğinin, TENS tedavisi alan grupta diğer gruplardan
çok değişkenli lojistik regresyon analizi yapıldı. daha fazla düzeldiği sonucuna varılmıştır.
Bulgular Ağrı ve fonksiyonel ölçeklerde tüm gruplarda tedavi bitiminde ve
Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması 57,62±10,27 3. ayda başlangıca göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde iyileş-
yıl iken, hastaların 67’si (%83) kadın, 13’ü (%16,2) erkekti. 18 me gözlendi. Fakat iyileşme düzeyi açısından, gruplar arasında
hasta (%22,5) okuma yazma bilmiyordu ve 45 hasta (%56,2) anlamlı bir fark saptanmadı. Sham tedavi gruplarının da gerçek
ilköğretim, 8 hasta (%10) lise, 9 hasta (%11,3) üniversite me- tedavi alan gruplara benzer şekilde iyileşme göstermesi literatür-
zunuydu. 56 hastanın (%70) en az bir komorbiditesi varken, 24 deki çalışmalarla uyumludur.
hastanın (%30) herhangi bir komorbiditesi yoktu. En sık görülen Lliteratürde SS’nin göstergelerinden kabul edilen ağrıyı katastro-
komorbiditeler sırasıyla hipertansiyon (n:18, %22,5) ve diyabetes fe etme ve ağrı nedeniyle hareket etme korkusu subjektif testler
mellitus (n:11, %13,8) idi. Hastaların VKİ ortalaması 30,58±4,75 olan PCS ve Tampa Kinezyofobi ölçekleriyle değerlendirildi (14).
idi. Çalışmaya alınan 80 hasta, kovaryant odaklı randomizasyon/ Ağrı ve fonksiyonel değerlendirme sonuçlarımıza benzer olarak,
minimizasyon yöntemi ile dört tedavi grubuna ayrıldı. Gruplar bu parametrelerde de tüm gruplarda anlamlı iyileşme görüldü ve
arasında yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, komorbidite ve VKİ açı- gruplar arasında fark saptanmadı.
sından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05).
Çalışmamızda, SS’nin bir bulgusu olan hiperaljezi, daha objek-
Tüm hastaların tedavi öncesinde VAS değerleri ortalama tif bir yöntem olan BAE ölçümü ile değerlendirildi. Daha önceki
7,73±1,44, WOMAC skorları 55,75±16,23 iken, Kalk ve Yürü çalışmalarda önerildiği gibi primer hiperaljeziyi değerlendirmek
Testi ortalaması 10,20±3,06 saniye idi. Başlangıç VAS, WOMAC için ağrılı diz çevresinden, sekonder hiperaljeziyi değerlendirmek
ve Kalk ve Yürü Test skorlarında gruplar arasında istatistiksel ola- için de ağrısız uzak nokta olarak omuz bölgesinden ölçüm ya-
rak anlamlı fark yoktu (p=0,913, p=0,708, p=0,181) pıldı (15). BAE, TENS ve İFA tedavi gruplarında, sham tedavi
Tüm hastaların tedavi öncesi PCS skoru ortalaması 21,37±14,42, gruplarına göre tedavi sonrası ve 3. ayda başlangıca göre anlamlı
BDI skoru ortalaması 9,71±7,41 ve Tampa skoru ortalaması şekilde yükseldi. Bu bulgu bize TENS ve İFA’nın SS tedavisinde
35,6±7,40 idi. Gruplar arasında PCS, BDI ve Tampa skorları ara- gerçekten yeri olabileceğini gösterebilir.
sında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,820, p=0,984, Literatürde İFA’nın diz OA’da SS üzerine etkileri TENS kadar
p=0,054) net belirtilmemiştir. Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çalışmada;
Tüm hastaların BAE ağrılı dizde ortalama 6,85±1,91 kg/cm2 iken, İFA’nın ağrı eşiğini yükseltmede TENS kadar etkili olabileceği ve
ağrısız uzak nokta olarak seçilen omuzda ortalama 5,90±1,73 kg/ bu etkiyi TENS’e benzer şekilde kapı kontrol teorisi ve glial hücre
cm2 olarak saptandı. Başlangıç BAE değerleri açısından grup- aktivitesini azaltarak gösterdiği vurgulanmıştır (16).
lar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,223, Çalışmamızda iki tedavinin BAE’ye etkisi birbiriyle karşılaştırıldı-
p=0,073). ğında ise, TENS’in ağrı eşiğini İFA’ya göre anlamlı olarak daha
Tüm tedavi gruplarında VAS, WOMAC, PCS, Kalk ve Yürü Tes- fazla yükselttiği sonucuna varıldı. Literatüre bakıldığında diz
ti ve Tampa skorlarında başlangıca göre tedavi sonrası (2.hafta) OA’da TENS ve İFA tedavilerinin SS’ye etkilerini birebir karşılaş-
ve 3. ay kontrollerinde anlamlı düzelme saptandı (p<0,05). Dört tıran çalışma bulunmamaktadır.
farklı tedavi grubundaki klinik düzelmeler gruplar arasında karşı- Ağrısız uzak noktadaki BAE’nin, yani sekonder hiperaljezinin
laştırıldığında ise; BAE hariç diğer tüm klinik değişkenlerin (VAS, SS’nin daha net bir göstergesi olduğu literatürde vurgulanmıştır
WOMAC, PCS, Kalk ve Yürü Testi, Tampa) hem tedavi sonrası (15). Bu nedenle çalışmamızda ağrısız uzak bölgede 3. ayda baş-
hem de 3. ayda iyileşmesi açısından anlamlı bir fark olmadığı gö- langıca göre ağrı eşiğindeki düzelmenin öngörücülerini net olarak
rüldü (p>0,05). saptamak için regresyon analizi yapıldı. Bu analiz; TENS grubun-
TENS ve İFA gruplarında, hem ağrılı dizde hem de ağrısız uzak da olmak ile başlangıç düşük VAS ve yüksek ağrı eşiği değerlerine
nokta olarak seçilen omuzda BAE değerlerinin başlangıca göre sahip olmanın basınç ağrı eşiğinde düzelmeyle daha fazla ilişkili
2. haftada ve başlangıca göre 3. ayda artışı istatistiksel olarak olduğunu gösterdi. Yani başlangıç VAS değeri düşük ve basınç
anlamlı iken (p<0,001); Sham TENS ve Sham İFA gruplarında ağrı eşiği yüksek olan hastalar; başlangıç VAS değeri yüksek ve
başlangıç değere göre istatistiksel olarak anlamlı değişim saptan- basınç ağrı eşiği düşük olan hastalara göre analjezik tedavilerden
madı (p>0,05). daha fazla fayda gördü.
Diz ve omuz basınç ağrı eşiği değerlendirmesinde, TENS ve İFA Çalışmamızdaki limitasyonlardan biri tüm gruplara yüzeyel ısı
gruplarındaki düzelmeler birbirleriyle karşılaştırıldığında, baş- tedavisi uygulanmasıdır. Bunun nedeni, gerçek bir tedavi uy-
langıç değere göre 2. hafta ve 3. aydaki artış, TENS grubunda gulaması yaparak hem hastaları tedavisiz bırakmamak hem de
İFA grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksekti hastaların çalışmaya katılımını ve devamını sağlayabilmekti. Di-
(p=0,023 ve p<0,001). ğer limitasyonumuz ise, tedavi seans sayımızın az olmasıydı. Ça-
Tedavi sonrası 3.ayda başlangıca göre basınç ağrı eşiğindeki dü- lışmamızın sonuçlarını klinik pratiğimize uyarlayabilmek ve fizik
zelmenin belirleyicilerini saptamak amacıyla çok değişkenli lojistik tedavi ünitemizin normal işleyişini engellememek için hastaları-
regresyon analizi yapıldı. Regresyon analizinin sonucunda, hasta- mıza, kliniğimizde diz OA için rutin tedavi seans sayısı olan 10
nın TENS grubunda olması ve başlangıç yüksek ağrı eşiği, diz ba- seanslık tedavi planladık.
sınç ağrı eşiğindeki iyileşmenin belirleyicileri olarak saptanırken; Bu çalışma, diz OA’lı hastalarda TENS ve İFA tedavilerinin ağrı
hastanın TENS grubunda olması, başlangıç yüksek ağrı eşiği ve sensitivitesini azaltmada, sham tedavi gruplarına göre daha olum-
başlangıç düşük VAS değeri omuzdaki iyileşmenin belirleyicileri lu etkisinin olduğunu göstermiştir. Bu olumlu etki TENS grubun-
olarak bulundu. da daha belirgin olarak saptanmıştır. Başlangıca göre 3. ayda ba-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


185 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

sınç ağrı eşiğindeki yükselmenin öngörücüleri, TENS grubunda


olmanın yanında, düşük başlangıç VAS skoru ve yüksek başlangıç
ağrı eşiği olarak saptanmıştır. Bu sonuç bize SS bulguları olan
diz OA’lı hastalarda analjezik akım olarak TENS tedavisinin tercih
edilmesinin daha yararlı olacağını düşündürmektedir. Ayrıca baş-
langıç basınç ağrı eşiği yüksek olan hastaların; başlangıç basınç
ağrı eşiği düşük olan hastalara göre analjezik tedavilerden daha
fazla fayda gördüğü sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle hastalara
tedavi planlanırken; santral sensitizasyon göstergesi olan düşük
basınç ağrı eşiğine sahip bireylere, analjezik akımların yanında
bilişsel davranışçı terapi ve egzersiz gibi santral sensitizasyonu
pozitif etkilediği bilinen tedavilerin de eklenmesi faydalı olabilir.

Kaynaklar
1. Özçakır Ş. Diz Osteoartriti. İrdesel J, editör. Diz Ağrıları. 1. Baskı. Ankara:
Türkiye Klinikleri; 2018.P.32-8.
2. Perrot S. Osteoarthritis pain. Best Pract Res Clin Rheumatol. 2015
Feb;29(1):90-7.
3. C. Fingleton, K. Smart N. Moloney, B.M. Fullen, C. Doody. Pain sensitiza-
Resim 1. BAE’nin En Ağrılı Diz ve Ağrısız Omuzda Algometre ile Ölçümü
tion in people with knee osteoarthritis: a systematic review and meta-anal-
ysis. Osteoarthritis and Cartilage. 2015; 1043-1056.
4. Akin-Akinyosoye K, Frowd N, Marshall L. Traits associated with central
pain augmentation in the Knee Pain in the Community (KPIC) cohort.
Pain 2018; 159:1035-1044.
5. Rice D, McNair P, Huysmans E, Letzen J, Finan P. Best Evidence Reha-
bilitation for Chronic Pain Part 5: Osteoarthritis. J Clin Med 2019 Oct
24;8(11)
6. Bannuru RR. Osteoarthritis Cartilage. OARSI guidelines for the non-surgi-
cal management of knee, hip, and polyarticular osteoarthritis. 2019 Nov;
27(11):1578-1589.
7. Tuncer T, Cay FH, Altan L, Gurer G, Kacar C, Ozcakir S, Atik S, Ayhan F,
Durmaz B, Eskiyurt N, Genc H, GokceKutsal Y, Gunaydin R, Hepguler S,
Hizmetli S, Kaya T, Kurtais Y, Saridogan M, Sindel D, Sutbeyaz S, Sendur
OF, Ugurlu H, Unlu Z. 2017 Update of the Turkish League Against Rheu-
matism (TLAR) evidence-based recommendations for the management of
knee osteoarthritis. Rheumatol Int 2018.
8. Marc C. Hochberg, Roy D. Altman, Karıne Toupın Aprıl, Marıa Benkhaltı,
Gordon Guyatt. American College of Rheumatology 2012 Recommenda-
tions for the Use of Nonpharmacologic and Pharmacologic Therapies in
Osteoarthritis of the Hand, Hip, and Knee. Arthritis Care & Research. Vol.
64, No. 4, April 2012, pp 465–474
9. Köse M, Karkucak M. TENS. Saraç A, Karakoç M, editörler. Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyonda Tedavi Amacıyla Kullanılan Fizik Tedavi Yöntemleri Özel Resim 2. BAE’nin En Ağrılı Diz ve Ağrısız Omuzda Algometre ile Ölçümü
Sayısı. Türkiye Klinikleri; 2015;8(1):31-6
10. Atamaz Çalış F. İnterferansiyel Akım. Saraç A, Karakoç M, editör. Fiziksel
Tıp ve Rehabilitasyonda Tedavi Amacıyla Kullanılan Fizik Tedavi Yöntem-
leri Özel Sayısı. Türkiye Klinikleri; 2015;8(1):62-7
11. Atamaz Çalış F, Durmaz B, Baydar M, Demircioglu OY, Iyiyapici A, Kuran
B, Oncel S, Sendur OF. Comparison of the efficacy of transcutaneous elec-
trical nerve stimulation, interferential currents, and shortwave diathermy
in knee osteoarthritis: a double-blind, randomized, controlled, multicenter
study. Arch Phys Med Rehabil. 2012 May;93(5):748-56.
12. Beckwée D, De Hertogh W, Lievens P, Bautmans I, Vaes P. Effect of tens
on pain in relation to central sensitization in patients with osteoarthritis of
the knee: study protocol of a randomized controlled trial. Trials. 2012 Feb
21; 13:21.
13. Hou CR, Tsai LC, Cheng KF, Chung KC, Hong CZ. Immediate effects of
various physical therapeutic modalities on cervical myofascial pain and
trigger-point sensitivity. Arch Phys Med Rehabil. 2002 Oct;83(10):1406-
14.
14. Neblett R, Cohen H, Choi Y, Hartzell MM, Williams M, Mayer TG,
Gatchel RJ. The Central Sensitization Inventory (CSI). J Pain. 2013
May;14(5):438-45.
15. Moss P, Knight E, Wright A. Subjects with Knee Osteoarthritis Exhibit
Widespread Hyperalgesia to Pressure and Cold. PLoS One. 2016 Jan
25;11(1):e0147526.
16. Vipra P, Dalal, Megha S Sheth, Neeta J Vyas. Comparison of analgesic
effect of interferential therapy and transcutaneous electrical nerve stimu-
lation on pressure pain threshold on young healthy individuals. Research
Paper; Medicine Published 2014.
Anahtar kelimeler: Diz osteoartriti, santral sensitizasyon, basınç ağrı
eşiği Resim 3. İFA Uygulaması

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


186 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Fizik Tedavi Modaliteleri 1.haftada yapılan en yüksek değerlendirmenin grup 3’te olduğu
bulunmuştur
SS-060 Sonuç: MAS tedavisinde hem kuru iğneleme hem balneoterapi
tedavileri ağrı, BAE, servikal EHA, depresif duygudurum, kaygı
MİYOFASİYAL AĞRI SENDROMU TEDAVİSİNDE
durumu, kinezyofobi, dizabilite ve yaşam kalitesi skorlarını düzelt-
KURU İĞNELEME VE BALNEOTERAPİNİN mede etkilidir. İki tedavi yönteminin birlikte uygulanması tedavi
ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI başarısını artırmaktadır.
Zeynep Karakuzu Güngör1, Fatmanur Aybala Koçak2, Hatice Rana Anahtar kelimeler: Miyofasiyal ağrı sendromu, kuru iğneleme, balneo-
Erdem2, Figen Tuncay2, Emine Eda Kurt2, Senem Şaş3 terapi, yaşam kalitesi
1
Batman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
2
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
3
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Kliniği Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma
SS-061
Amaç: Miyofasiyal ağrı sendromu (MAS) kronik ağrılı kas iskelet
sistemi hastalıklarının %50-80’ini oluşturur ve yaşam kalitesini OBEZİTE TİPLERİ İLE D VİTAMİNİ VE YAŞAM
bozabilmektedir. Bu çalışmadaki amacımız MAS tedavisinde kuru KALİTESİ ARASINDA, POSTMENOPOZAL
iğneleme ve balneoterapinin ağrı, basınç ağrı eşiği (BAE), servikal DÖNEMDEKİ İLİŞKİ
eklem haraket açıklığı (EHA), duygudurum, kaygı durumu, kinez-
yofobi, boyun fonksiyonları ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini Fulya Bakılan
karşılaştırmaktır. Eskişehir Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Bölümü
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, trapez kası üzerindeki tetik nok-
talara bağlı olarak gelişen MAS tanılı 120 hasta alındı. Hastalar Amaç: Son yıllarda yapılan araştırmalarda, vücuttaki toplam
kapalı zarf metodu ile randomize edilerek 40’ar kişilik 3 gruba yağ miktarından çok,vücuttaki yağın hangi bölgede bulunduğu
ayrıldı. Birinci gruba kuru iğneleme tedavisi uygulandı. Bu tedavi üzerinde durulmakla birlikte,bölgesel yağ dağılımı morbidite ve
3 hafta boyunca haftada bir kez tekrarlandı. İkinci gruba balne- mortalite ile ilişkilendirilmektedir. Android tip obezitede yağ, vü-
oterapi uygulandı.Balneoterapi, kurumumuz bünyesinda faaliyet cudun üst bölümünde ve abdominal organ çevrelerinde yoğun-
gösteren kaplıcada,3 hafta boyunca, haftada 5 gün, günde 1 kez, laşması insülin direncine yol açarak tip 2 diyabet, hipertansiyon
toplam 15 seans uygulandı. Üçüncü gruba ise her iki tedavi yön- gibi metabolik komplikasyonlarla daha çok ilişkili olmasına yol
temi birlikte uygulandı. Hastaların demografik ve klinik özellikleri açmaktadır. Jineoid tip obezitede ise yağ, vücudun alt bölüm-
kaydedildi. İstirahatte ve harekette ağrı durumunu ölçmek için lerinde toplanmaktadır. D vitamini ve obezite ilişkisini araştıran
Vizüel Analog Skala (0-10 cm), BAE’ni ölçmek için algometrik çalışmalarda çelişkili sonuçlar mevcuttur(1,2). Ayrıca son yıllarda
ölçüm, servikal EHA’yı ölçmek için gonyometrik ölçümler, duygu- yapılan,çalışmalarda, D vitamini düzeyinin android ve jineoid tip
durumu değerlendirmek için Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), kay- obezite ile değişebileceği raporlanmıştır (3). Bu çalışmanın ama-
gı düzeyini değerlendirmek için Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), ha- cı:postmenopozal kadın hastalarda,obezite tipleri ile D vitamini
reket korkusunu değerlendirmek için Tampa Kinezyofobi Ölçeği düzeyleri ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır.
(TKÖ), boyun fonksiyonlarını değerlendirmek için Boyun Özürlü- Gereç ve Yöntemler: Postmenopozal 103 kadın hastanın dos-
lük Sorgulama Anketi (BÖSA), yaşam kalitesini ölçmek için Kısa ya kayıtlarından 25-hidroksi vitamin D3 düzeyleri kayıt edildi ve
Form-36 (Short Form-36 = SF-36) kullanıldı. Bu ölçekler tedavi bel çevresi ölçümleri,kalça çevresi ölçümleri,kilo ölçümleri,boy
öncesi, tedavi sonrası 1. hafta ve tedavi sonrası 3. ay olmak üzere ölçümleri ve yaşam kalitesi değerlendirme ölçümleri (Kısa Form
toplam 3 kez değerlendirildi. Hastaların tedavi başarısını subjek- 36) yapıldı.
tif olarak değerlendirmeleri için ise Global Değerlendirme Ölçeği
(GDÖ) kullanıldı. Bu ölçek tedavi sonrası 1. hafta ve tedavi son- Bulgular: Obez olan (58 hasta) ve olmayan (45 hasta) hastalar
rası 3. ay olmak üzere 2 kez değerlendirildi. arasında D vitamini düzeyi karşılaştırması sonucu fark saptan-
mazken, yaşam kalitesi ölçeğinin fiziksel fonksiyon (p=0.017) ve
Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 40.3±8.5 yıl olan 120 fiziksel rol (p=0.042) skorları obez hastalarda istatistiksel olarak
hasta dahil edilmiştir. Gruplar arasında sadece yaş değişkenin- düşük saptanmıştır. Android tip obez hastaların (31 hasta) 25-hid-
de istatiksel anlamlı farklılık görülmüştür (p<0.05). Çalışmaya roksi vitamin D3 düzeyleri, jineoid tip obez hastalara (27 hasta)
katılan hastaların ağrı süreleri arasında istatistiksel olarak an- göre düşük saptanmış olsa da, her 2 grup arasında D vitamini
lamlı farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Tedavi öncesi değerlen- düzeyi ve yaşam kalitesi değerleri açısından istatistiksel olarak
dirmelerde VAS-İstirahat, VAS-Hareket, BAE, tüm EHA, BAÖ, anlamlı bir fark saptanmamıştır. Korelasyon analizlerinde, D vita-
TKÖ, BÖSA, SF-36 alt grup skorları arasında gruplar arasında mini ile ne beden kitle indeksi ne de bel çevresi ve bel/kalça oranı
istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05).Grup arasında bir korelasyon saptanmamıştır.
içi karşılaştırmalarda, tedavi sonrası 1.haftada değerlendirilen
tüm parametrelerde her 3 grupta da istatistiksel olarak anlamlı Sonuç: Çalışmamızın sonucunda, postmenopozal hastaların
düzelmeler olduğu gözlenmiştir (p<0.05). Gruplar arası yapılan %90’ında D vitamini yetersizliği veya eksikliği saptanmıştır. Çalış-
karşılaştırmalarda ise tüm değerlendirme parametrelerinde genel mamızda, obez ve obez olmayan hastaların D vitamini değerleri
olarak her iki tedavinin birlikte uygulandığı grup 3’te en fazla iyilik benzer bulunmuştur. Obezite tipine göre değerlendirdiğimizde ise;
hali olduğu söylenebilir (p<0.05). TKÖ ile değerlendirilen kinez- D vitamini düzeyleri android tip obez hastalarda düşük bulunma-
yofobi değerlerinde grup 3’te en fazla iyilik hali oluştuğu tespit sına rağmen, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. D
edilmiştir (p<0.001). Yaşam kalitesi açısından, kuru iğneleme vitamininin yağda eriyen bir vitamin olduğu gözönüne alındığında,
yapılan gruplarda (grup 1 ve grup 3) SF-36 alt grup skorlarında, obez hastaların kanında D vitamini düzeyinin daha düşük olması
sadece balneoterapi alan gruba (grup 2) göre istatistiksel olarak beklenirdi. Çalışmamızda morbid obez hasta sayısı sadece üçtür.
daha anlamlı skor artışları olduğu saptanmıştır (p<0.005). GDÖ Eğer morbid obez hasta sayısı fazla olsaydı ve morbid obez has-
skorları açısından, gruplar arası karşılaştırmalarda tedavi sonrası talar ile bir hasta grubu oluşturulsaydı, D vitamini düzeyleri farklı
çıkabilirdi kanısındayız. Android tip obezitede, jineoid tip obeziteye

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


187 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

göre D vitamini düzeylerini düşük olarak saptanmış olsa da, D vita- Yaşam kalitesi değerlendirmesi Kısa Form 36 (KF36) ile yapıldı.
mini ile obezite ve tipleri arasında bir ilişki varlığı kanıtlanamamıştır. KF-36, son dört hafta içinde yaşam kalitesi algısını sekiz alt başlık-
Obezite yaşam kalitesinin tüm parametrelerini etkilemeyip, sadece ta ve 36 maddede değerlendiren bir genel sağlık anketidir: Fiziksel
fiziksel komponenti etkilemektedir; bu durum, beklenen bir sonuç- fonksiyonlar (FF), fiziksel roller (FR) (fiziksel kaynaklı rol kısıtlan-
tur (4), obez hastalarda yük taşıyan eklemlerde mekanik stresin maları), ağrı (A), sosyal fonksiyonlar (SF), mental sağlık (MS),
artması ve pro-inflamatuar adipokinlerin etkisiyle dejeneratif süreç emosyonel roller (ER) (emosyonel kaynaklı rol kısıtlanmaları),
hızlanmaktadır (5).Oluşan dejenerasyon da fiziksel aktivitelerini enerji (E) ve genel sağlık algılamasıdır (GS). İki alt grupta “evet”
gerçekleştirirken daha fazla zorluk yaşamasına neden olur; ancak ve “hayır”, diğer 6 grupta ise likert yöntemiyle derecelendirme
obezite tipine göre yaşam kalitesi benzer bulunmuştur. sistemi kullanılmaktadır. Her başlık 0-100 arasında puanlanır,
Olgu yüksek skor iyi sağlık durumunu gösterir (6).
Son yıllarda yapılan araştırmalarda, vücuttaki toplam yağ mikta- İstatistiksel analiz: Normallik analizi Shapiro-Wilk testi kulla-
rından çok, vücuttaki yağın hangi bölgede bulunduğu üzerinde nılarak yapıldı. Normal olarak dağılan değişkenler, t-test kullanı-
durulmakla birlikte, bölgesel yağ dağılımı morbidite ve mortalite larak değerlendirildi ve ortalama ± standart sapma (SD) olarak
ile ilişkilendirilmektedir. Android tip obezitede (santral, erkek tipi, ifade edildi. Normal dağılmayan değişkenler, Mann Whitney U
elma tipi, abdominal): yağ, vücudun üst bölümünde, göğüs, bel testi ile değerlendirildi ve median değer (%25-75) olarak ifade
ve üst karında ve karında toplanmaktadır ve yağın santral olarak, edildi. Kategorik değişkenler frekans ve yüzde olarak ifade edildi.
abdominal organ çevrelerinde yoğunlaşması insülin direncine yol Kategorik değişkenleri araştırmak için ki-kare testi kullanıldı. P de-
açarak tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi metabolik komplikasyon- ğerinin <0.05 olması, “anlamlı” kabul edildi. Tüm analizler SPSS
larla daha çok ilişkili olmasına yol açmaktadır. Jineoid tip obe- version 22.0 software (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) ile yapıldı.
zitede (periferik tip, kadın tipi, armut tipi, femoral obezite): yağ, Bu çalışma için etik kurul onayı: Eskişehir Osmangazi Üni-
vücudun kalça, uyluk, bacak gibi alt bölümlerinde toplanmakta- versitesi, Etik kurul başkanlığından 29.09.20 tarih, 33 no’lu sayı
dır. D vitamini ve obezite ilişkisini araştıran çalışmalarda çelişkili ile alınmıştır.
sonuçlar mevcuttur. Çeşitli çalışmalarda obez olan ve olmayan Bulgular
hastalarda D vitamini düzeyleri benzer bulunurken (1), birçok
Yaşları 43 ile 84 arasında değişen, 63.17±8.05 yaş ortalamasına
çalışmada düşük D vitamini düzeyleri artmış obezite ile ilişkili
sahip, kriterlere uygun 103 postmenopozal kadın hasta çalışmaya
bulunmuştur (2). Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmalarda, D vi-
alınmıştır. Toplam 55 (%53) hastanın 25(OH)vit-D değeri <20ng/
tamini düzeyinin android ve jineoid tip obezite ile değişebileceği
ml değerinin altında bulunarak, “eksiklik” olarak değerlendirilmiştir.
raporlanmıştır (3,4). Yapılan bir çalışmada D vitamini ile hem bel
Sadece 10 (%9.7) hastanın 25(OH)vit-D değeri “normal” sınırlar-
çevresinin hem de bel/kalça oranının negatif yönde korele oldu-
da saptanmıştır. %56 hastanın beden kitle indeksi 30 kg/m2’nin
ğunu raporlamıştır (3), yine bir başka çalışmada bel çevresi ve D
üzerinde bulunmuştur. Obezitesi mevcut olan hastaların %53.4’ü
vitamini arasında negatif bir korelasyon saptanmıştır (4).
android tip obeziteye, %46.6’sı ise jineoid tip obeziteye sahip idi.
Bu çalışmada, postmenopozal kadın hastalarda, obezite ve tipleri
Obez olan ve olmayan hastaların demografik verileri karşılaştırıl-
ile D vitamini düzeyleri ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi araş-
dığında; yaş, boy, eğitim düzeyi ve medeni durum açısından fark
tırmayı amaçladık.
saptanmazken, kilo ve beden kitle indeksi değerleri (p<0.001)
Yöntem-Gereçler obez grupta, obez olmayan gruba göre istatistiksel olarak anlamlı
Çalışmamızda Eskişehir Şehir Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabi- düzeyde yüksek saptanmıştır (Tablo 1).
litasyon Polikliniğine herhangi bir nedenle başvuran postmeno- Obez olan ve olmayan hastalar arasında D vitamini düzeyi karşı-
pozal kadın hastalardan, son 3 aylık dönemde 25(OH)vitamin D laştırması sonucu fark saptanmazken, yaşam kalitesi ölçeğinin fi-
(25(OH)vit-D) değerleri, hasta dosyasında mevcut olan toplam ziksel fonksiyon (p=0.017) ve fiziksel rol (p=0.042) skorları obez
103 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. D vitamin kullanan hasta- hastalarda istatistiksel olarak düşük saptanmıştır (Tablo 2).
ların 25(OH)vit-D değerleri, immobil hastalar, kognitif durumu
Android tip ve jineoid obezitesi olan hastalar arasında D vitamini
bozuk hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.
düzeyi ve yaşam kalitesi (p>0.05) değerleri açısından istatistiksel
Çalışmaya alınan hastalara bel ve kalça çevresi, kilo ve boy öl- olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (Tablo 3).
çümleri ve yaşam kalitesi değerlendirme ölçümleri yapıldı.
Korelasyon analizlerinde, D vitamini ile ne beden kitle indeksi
Ölçüm sonuçlarına göre beden kitle indeksi (BKİ) ≥30 kg/m2 olan ne de bel çevresi ve bel/kalça oranı arasında bir korelasyon sap-
58 hasta 1. Grup olarak değerlendirildi, beden kitle indeksi< 30 kg/ tanmamıştır. Beden kitle indeksi ile KF36 parametreleri arasında
m2 olan 45 hasta: 2. Grubu oluşturdu. Obez hastaların bel/kalça da herhangi bir korelasyon saptanmamıştır. KF36 parametrele-
oranı, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ≥ 0,85 olanlar android rinden yalnızca fiziksel fonksiyon ile hem bel çevresi (p=0.011,
tip obez, <0,85 olanlar ise jinoid tip obez olarak kabul edildi. r=-0.263) hem de bel/kalça oranı (p=0.027, r= -0.279) arasında
25(OH)vit-D değeri ng/ml olarak kaydedildi. >30ng/ml ve üzeri: negatif yönde bir korelasyon saptanmıştır.
normal, 20-30ng/ml: yetersizlik, <20ng/ml değeri altı ise eksiklik Tartışma
olarak değerlendirildi.
Çalışmamızın sonucunda, postmenopozal hastaların %90’ında
Beden kitle indeksi (kg/m2): Beden Kitle İndeksi, kilonun boy D vitamini yetersizliği veya eksikliği saptanmıştır. D vitamini ek-
uzunluğunun karesine bölünmesiyle (kg/m2) elde edilen değer- sikliği, tüm dünyada yaygın bir problemdir (7). Postmenopozal
dir. BKİ<18,5 kg/m2 olan bireyler zayıf; 18,5-24,9 kg/m2 olanlar kadınlarda D vitamini eksikliği için risk faktörleri: 1-gün ışığından
normal;25-29,9 kg/m2 olan bireyler fazla kilolu; ≥30 kg/m2 olan- yetersiz faydalanma, 2-yetersiz beslenme (8), 3-yaşla ilişkili olarak
lar ise obez olarak değerlendirilir (5). ciltte D vitamini sentezinin azalması olarak kabul edilir (9).
Bel ve kalça çevresi ölçümü: Bel çevresinin erkeklerde < 94 cm, Literatürdeki makale ve derlemeler incelendiğinde, genel kanı:
kadınlarda < 80 cm olması normal olarak; bel çevresinin erkek- obezitenin, düşük D vitamini seviyesi ile ilişkili olduğu yönündedir
lerde >102 cm, kadınlarda >88 cm değerleri abdominal obezite (10,11). Bizim çalışma sonuçlarımızla benzer şekilde, Nalbant ve
olarak değerlendirildi, bel/kalça oranının ≥ 0,85 olması android arkadaşları 161 hastayı BKİ’ye göre obez ve obez olmayan diye
tip obezite, <0,85 olması ise jineoid tip obezite olarak değerlen- 2 gruba ayırdığında, iki grup arasında D vitamini düzeyleri açısın-
dirildi (5). dan istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptamamıştır (1). D vita-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


188 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

mininin yağda eriyen bir vitamin olduğu gözönüne alındığında, 6. Kocyigit H, Aydemir O, Fisek G, et al. Validity and reliability of Turkish
obez hastaların kanında D vitamini düzeyinin daha düşük olması version of short form 36: a study of patients with rheumatoid disorder. Ilaç
ve Tedavi Dergisi. 1999;12:102-6.
beklenirdi. Çalışmamızda morbid obez hasta sayısı sadece üçtür. 7. Hollick MF, Chen TC. Vitamin D deficiency a worldwide problem with
Eğer morbid obez hasta sayısı fazla olsaydı ve morbid obez hasta- health consequences. Am J Clin Nutr. 2008;87:10805–68.
lar ile bir hasta grubu oluşturulsaydı, D vitamini düzeyleri farklı 8. Gueli N, Verrusio W, Linguanti A, et al. Vitamin D: drug of the future.
çıkabilirdi kanısındayız. Aypak ve arkadaşları, “morbid obezler” A new therapeutic approach. Archives of gerontology and geriatrics.
2012;54(1):222-7.
ile beden kitle indeksi 25-30 kg/m2 arası olan “aşırı kilolu grup”
9. Hagenau T, Vest R, Gissel TN, et al. Global vitamin D levels in relation to
kabul edilerek karşılaştırdığında, D vitamini düzeyleri morbid age, gender, skin pigmentation and latitude: an ecologic meta-regression
obezlerde düşük bulunmuştur (12). analysis. Osteoporosis international. 2009;20(1):133.
Obez olan hastalarda yaşam kalitesinin fiziksel komponenti daha 10. Vimaleswaran KS, Berry DJ. Causal relationship between obesity and vi-
tamin D Status: Bi-directional mendelian randomization analysis of mul-
düşük bulunmuştur. Obez hastalar fiziksel aktivitelerini gerçek- tipleStatus: Bi-directional mendelian randomization analysis of multiple
leştirirken belirgin düzeyde zorlanmaktadır. Degirmenci ve arka- kohorts. Plos Med. 2013;10(2):1-11.
daşları da obez olan hastalarda sadece yaşam kalitesinin fiziksel 11. Parikh SJ, Edelman M, Uwaifo GI, et al. The relationship between obesity
komponentini düşük olarak raporlamıştır (13). Bu, beklenen bir and serum 1, 25-dihydroxy vitamin D concentrations in healthy adults.
The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism. 2004;89(3):1196-9.
sonuçtur, obez hastalarda yük taşıyan eklemlerde mekanik stresin
12. Aypak C, Yıkılkan H, Dicle M, et al. Erişkin obez hastalarda D vitamini
artması ve pro-inflamatuar adipokinlerin etkisiyle dejeneratif sü- düzeyinin vücut kitle indeksi ile ilişkisi. Haseki Tıp Bülteni. 2013;954:9598.
reç hızlanmaktadır. Oluşan dejenerasyon da fiziksel aktivitelerini 13. Değirmenci T, Kalkan-Oğuzhanoğlu N, Sözeri-Varma G, et al. Psycho-
gerçekleştirirken daha fazla zorluk yaşamasına neden olur (14). logical symptoms in obesity and related factors. Nöro Psikiyatri Arşivi.
Obezite tipleri açısından değerlendirildiğinde ise; yaşam kalitesi- 2015;52(1):42.
14. Zhang W, Doherty M, Arden N, et al. EULAR evidence based recommen-
nin bir çok parametresi android tip obezlerde daha düşük bulun- dations for the management of hip osteoarthritis: report of a task force of
masına rağmen çalışmamızda istatistiksel olarak anlamlı bir fark the EULAR Standing Committee for International Clinical Studies Includ-
bulunmamıştır. Obezite tipleri ile yaşam kalitesi ilişkisini araştıran ing Therapeutics (ESCISIT). Ann Rheum Dis. 2005;64:66981.
çalışmalarda ise, benzer şekilde obezite ile yaşam kalitesinin fizik- 15. Ghazanfarpour M, Abdolahian S, Zare M, et al. Association between an-
sel komponenti arasında bir ilişki bulunurken, android tip obezler- thropometric indices and quality of life in menopausal women. Gyneco-
logical endocrinology. 2013;29(10):917-20.
de fiziksel komponent, jineoid tip obezlerden daha düşük olarak
bulunmuş (15). Hasta sayımızın azlığı bu sonucun nedeni olabilir. Anahtar kelimeler: D vitamini, Obezite, Yaşam kalitesi

Obezite tipine göre değerlendirdiğimizde ise; D vitamini düzeyleri Tablo 1. Obez hastalar ve olmayan hastaların demografik verileri
android tip obez hastalarda düşük bulunmasına rağmen, istatis-
tiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Literatürdeki çalışma Obez hastalar Obez olmayan hastalar p
sonuçları, bel çevresi arttıkça D vitamini düzeylerinin azaldığı yö- (n=58) (n=45)
nündedir (2,3). Bizim sonuçlarımızın bu çalışma sonuçlarından Yaş 64.53± 6.91 61.42±9.41 0.051
farklı çıkması, hasta sayımızın azlığından kaynaklı olabilir, daha
Beden kitle indeksi 34.56±3.84 26.78±2.30 <0.001
yüksek sayıda hasta çalışmaya dahil edilseydi, istatistiksel olarak
anlamlı bir fark yakalayabilirdik diye inanıyoruz. Kilo 86.72±12.35 66.86±7.05 <0.001
D vitamini ile yapılan çalışmaları birbirleriyle karşılaştırmak, se- Boy 1.58±0.6 1.57±0,60 0.873
çilen örneklem gruplarının, demografik farklılıkları, ölçüm metot-
Eğitim Düzeyi
larındaki farklılıklar ve esas alınan eşik değerlerinin farklı olması
nedeniyle zordur. Çalışmamızda laboratuar parametrelerinin ret- İlköğretim ve altı 46 (%79.3) 40 (%88.8) 0.085
rospektif olarak değerlendirilmesi, bir dezavantajdır. Hastaların Lise ve üzeri 12 (%20.7) 5 (%11.2)
yaşam stillerinin ve günlük aldığı günışığı miktarı da D vitamini
düzeyini etkileyebileceğinden, bunların sorgulanmamış olması, Medeni Durum
hasta sayımızın az olmasıyla birlikte, çalışmamızın eksik yönüdür. Evli 40 (%68.9) 30 (%66.6) 0.227
Sonuçlar Bekar 18(%31.1) 15 (%33.4)
Obezite yaşam kalitesinin tüm parametrelerini etkilemeyip, sade-
ce fiziksel komponenti etkilemektedir; ancak obezite tipine göre Tablo 2. Obez olan ve olmayan hastaların D vitamini düzeyi ve yaşam kalitesi
yaşam kalitesi benzer bulunmuştur. Android tip obezitede, jineoid değerlerinin karşılaştırılması
tip obeziteye göre D vitamini düzeylerini düşük olarak saptanmış
olsa da, D vitamini ile obezite ve tipleri arasında bir ilişki varlığı Obez hastalar (n=58) Obez olmayan hastalar (n=45) p
kanıtlanamamıştır. Bu konuda yapılacak hasta sayısının çok oldu- D vitamini (ng/ml) 19.50±9.89 19.61±12.01 0.959
ğu, ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Kısa Form-36
Kaynaklar Fiziksel fonksiyon 43.27±24.89 56.22±29.04 0.017
1. Nalbant A, Konuk S. Obezite ile D vitamini, C-reaktif protein, hemogram
parametreleri ve kan grupları arasındaki ilişki. Ortadoğu Tıp Dergisi.
Fiziksel rol 35.0±37.13 51.11±42.29 0.042
2018;10(1):20-5. Emosyonel rol 35.05±38.70 45.18±39.03 0.192
2. Mai XM, Chen Y, Camargo CA, et al. CroSS-sectional and Prospective Co-
hort Study of Serum 25-Hydroxyvitamin D Level and Obesity in Adults: Enerji 39.08±16.17 42.04±20.26 0.414
the HUNT Study. Am J Epidemiol. 2012;15;175(10):1029-36.
3. Andreozzi P, Verrusio W, Viscogliosi G, et al. Relationship between vitamin İyilik hali 55.31±19.11 58.75±18.95 0.365
D and body fat distribution evaluated by DXA in postmenopausal women.
Sosyal durum 58.83±33.85 67.22±34.67 0.220
Nutrition. 2016;32(6):687-92.
4. McGill AT, Stewart JM, Lithander FE, et al. Relationships of low serum Ağrı 45.68±24.58 54.38±27.81 0.096
vitamin D 3 with anthropometry and markers of the metabolic syndrome
and diabetes in overweight and obesity. Nutrition journal. 2008;7(1): 4. Genel sağlık 49.74±17.92 52.77±17.59 0.392
5. World Health Organization (WHO). Waist circumference and waist-
hip ratio, 2011. Available at: http://whqlibdoc. who. int/publica-
tions/2011/9789241501491_eng. pdf. Accessed December 25, 2012.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


189 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 3. Android ve jineoid tip obez hastaların D vitamini düzeyi ve yaşam kalitesi Sonuç: Covid-19 birçok sistemi etkilemekle beraber kas iskelet
açısından karşılaştırılması sistemini de belirgin olarak etkilemektedir. Sağlık bakanlığının
yayınladığı Covid-19 rehberinde yaygın belirtiler arasında yer
Android tip obez Jineoid tip obez hastalar p
almasa da miyalji (%73.1) ve artralji (%60.8) oldukça fazla gö-
hastalar (n=31) (n=27)
rülmektedir. Ayrıca çalışmamızda nöropatik ağrı katılımcıların
Bel çevresi (cm) 112 (103-118) 96 (90.75-100) <0.001 %47.8’inde saptanmıştır. Bu bulgu Covid-19 geçirmiş olan kişi-
Kalça çevresi (cm) 117 (110-132) 120 (115-129) 0.216 lerde erken dönemde bile yüksek oranda saptanmış olup, hastalık
sonrasındaki süreçte ağrı yönetimi açısından önem arz etmekte-
D vitamini düzeyi 17.28±8.47 22.05±10.91 0.067 dir. Bu sonuçlar klinik çalışmalarla da desteklenmelidir.
(ng/ml)
Olgu
Kısa Form-36
• Covid-19 pandemisi 1 yıldan uzun süredir hem ülkemizi hem
Fiziksel fonksiyon 40.0±24.25 47.03±25.54 0.287 de Dünya’yı etkisi altına almaktadır.
Fiziksel rol 28.22±35.20 42.77±37.78 0.138 • Bu enfeksiyon esnasında birçok sistem tutulumu olmaktadır.
Emosyonel rol 32.26±39.89 38.26±37.78 0.560 • Çalışmadaki amacımız Covid-19 esnasındaki kas iskelet siste-
mi sorunlarını belirlemektir.
Enerji 40.16±15.13 37.85±17.50 0.592
Yöntem-Gereçler
İyilik hali 52.25±17.49 58.81±20.60 0.195
• Çalışma için Sağlık Bakanlığından onay alındı. Google formlar
Sosyal durum 59.67±32.54 57.87±35.88 0.841 aracılığı ile 23 soruluk anket formu hazırlandı ve Covid-19 ge-
Ağrı 41.20±22.81 50.83±25.95 0.138 çiren kişiler tarafından sosyal medya aracılığı ile doldurulması
istendi.
Genel sağlık 46.77±17.15 53.14±18.50 0.179
• Ankette demografik veriler;
• Yaş
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma • Cinsiyet
• Eğitim durumu
SS-062 • Mesleği soruldu.
COVİD-19 HASTALARINDA KAS İSKELET SİSTEMİ
SORUNLARI Covid-19 ile ilgili genel bilgiler ve sık semptomlar sorgulandı;
Sümeyye Güven Kaya , Burcu Hazer
1, 2 1, 2 • Hastalığın süresi
1
İstanbul Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon • Tedavi takibinin nerde olduğu (ev, servis veya yoğun bakım)
2
İstanbul Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
• Tedavi için verilen ilaçların kullanımı
• Öksürük, boğaz ağrısı, ateş, koku ve tat kaybı, hareket kaybı,
Amaç: Covid-19 pandemisi 1 yıldan uzun süredir hem ülkemizi baş ağrısı, halsizlik, ciltte döküntü, göğüs ağrısı, nefes darlığı
hem de Dünya’yı etkisi altına almaktadır. Bu enfeksiyon esnasın- (Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kriterlere göre)
da birçok sistem tutulumu olmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız
Covid-19 esnasındaki ortaya çıkan kas iskelet sistemi sorunlarını
belirlemektir. Kas iskelet sistemi semptomları sorgulandı. Bunlar:
Gereç ve Yöntem: 23 soruluk anket formumuzun sosyal med- • Miyalji
ya aracılığı ile doldurulmasını istedik. Ankette demografik veriler, • Artralji
Covid-19 ile ilgili sık semptomlar ve kas iskelet sistemi şikayet-
• Artrit
lerine yönelik sorular soruldu. Çalışma için sağlık bakanlığından
onay alındı. • Boyun, sırt, bel ağrısı
Bulgu: Anketimize toplamda 474 kişi katıldı,357 kişi Covid-19 • Nöropatik şikayetler olarak sınıflandırıldı.
geçirdiği için değerlendirmeye alındı. Katılımcıların %57,7’si ka- • Kas iskelet sistemi semptomları varlığında ise her bir sempto-
dın, %43, 3’ü ise erkekti. Çalışmamızdaki üniversite mezunu olan mun
katılımcı oranı %52,7 idi. Katılımcıların %63’ü sağlık çalışanıydı. • Süresi
Covid-19’un semptom süresi katılımcıların %62,5’inde 5-14 gün
• Şiddeti
arasında sürmüştür. Katılımcıların büyük çoğunluğu evde takip
olmuştur (%91,6). Covid-19 esnasında rastlanan kas iskelet bul- • İlaç kullanıp kullanmaması sorgulandı.
guları Tablo-1’de gösterilmiştir. Bulgular
Miyalji katılımcıların %73,1’inde mevcuttu ve %44,1 oranında • Anketimize toplamda 474 kişi katıldı,359 kişi Covid-19 geçir-
5-15 gün sürmüştür. Miyaljiye bağlı ağrı şiddeti fazla olduğundan diği için değerlendirmeye alındı.
hastaların %87,7’si ağrı kesici kullanma gereği duymuştur. • Katılımcıların %57,7’si kadın, %43, 3’ü ise erkekti.
Artralji ise %60,8 oranında görülmüş olup, %53’ünde 1-5 gün • Çalışmamızdaki üniversite mezunu olan katılımcı oranı %52,7
sürmüştür. Hangi eklemlerde artralji görüldüğü Tablo-2’de belir- idi.
tilmiştir. Anket formumuzda artit de sorgulanmış olup hiç rastlan-
mamıştır. • Katılımcıların %63’ü sağlık çalışanıydı.
Katılımcıların %68,1’inde boyun ağrısı %69.5’inde sırt ağrısı, • Covid-19’un semptom süresi katılımcıların %62,5’inde 5-14
%62.2’sinde bel ağrısı görülmüştür. Ayrıca nöropatik ağrı %47.5 gün arasında sürmüştür.
oranında saptanmıştır. Hastaların tarif ettiği nöropatik semptom- • Katılımcıların büyük çoğunluğu evde takip olmuştur (%91,6).
lar tablo 3’te yer almaktadır. • Miyalji katılımcıların %73,1’inde mevcuttu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


190 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

• Miyalji %44,1 oranında 5-15 gün sürmüştür. • Covid-19 birçok sistemi etkilemekle beraber kas iskelet sis-
• Miyaljiye bağlı ağrı şiddeti fazla olduğundan hastaların temini de belirgin olarak etkilemektedir. Sağlık bakanlığının
%87,7’si ağrı kesici kullanma gereği duymuştur. yayınladığı Covid-19 rehberinde yaygın belirtiler arasında yer
almasa da miyalji (%73.1) ve artralji (%60.8) oldukça fazla
• Artralji ise %60,8 oranında görülmüş olup, %53’ünde 1-5 gün
görülmektedir.
sürmüştür.
• Ayrıca çalışmamızda nöropatik ağrı katılımcıların %47.8’inde
• Katılımcıların %31,8’inde boyun ağrısı %69.6’inde sırt ağrısı,
saptanmıştır. Bu bulgu Covid-19 geçirmiş olan kişilerde erken
%62.4’sinde bel ağrısı görülmüştür.
dönemde bile yüksek oranda saptanmış olup, hastalık sonra-
Ayrıca nöropatik ağrı sorgulanmış ve hastaların %47.5’unda en sındaki süreçte ağrı yönetimi açısından önem arz etmektedir.
az bir semptom saptanmıştır.
• Bu sonuçlar klinik çalışmalarla da desteklenmelidir.
Tartışma
• Covid-19 esnasında kas-iskelet sistemi bulgularına oldukça sık Kaynaklar
rastlanmaktadır. Disser ve ark., Musculoskeletal Consequences of COVID-19 J Bone Joint Surg
Am. 2020;102:1197-204
• Bu çalışmada bunu destekler nitelikte olmuştur Tuzun ve ark. Assessment of musculoskeletal pain, fatigue and grip strength in
• SARS-CoV-2 nin başlangıçtaki solunum sistemi enfeksiyonu hospitalized patients with COVID-19, Eur J Phys Rehabil med 2021 Jan 4.
Abdullahi ve ark, Neurological and Musculoskeletal Features of COVID-19: A
sırasında ağırlıklı olarak ACE2 ve TMPRSS2 eksprese eden Systematic Review and Meta-Analysis, Front Neurol 2020 Jun 26;11:687
Tip 2 pnömositler tutmaktadır. Ancak bazı hastalarda viremi Attal ve ark. Potential for increased prevalence of neuropathic pain after the
de oluşabilmektedir ve bu sebeple bazı diğer doku hücreleri de COVID-19 pandemic, Pain Rep 2021 Jan-Feb :6(1):e884
doğrudan viral enfeksiyona maruz kalabilmektedir. Anahtar kelimeler: COVID-19, nöropatik ağrı, miyalji, artralji
• İnsan vücudunda endotel hücreleri, düz kas hücreleri, perisit-
ler, kas kök hücreleri ve bazı immün hücreler gibi çeşitli kas Tablo 1. Covid-19 hastalarında kas iskelet sistemi bulguları
iskelet sistemi hücreleri ACE2 ve TPRSS2 eksprese etse de sa- MİYALJİ %73.1
dece düz kas hücreleri ve perisitler ACE2 eskprese etmektedir.
ARTRALJİ %60.8
• Özetle SARS-CoV2 nin bu reseptörler aracılığıyla doğrudan
kas iskelet sistemini tutabileceği düşünülse de bu ispatlan- ARTRİT 0
mamıştır. Yine sistemik inflamasyona bağlı olarak (CXC- BOYUN AĞRISI %31.9
L10,ıfn-g,IL1-B,IL6,IL8,IL17,TNFa ve diğerleri) da kas iskelet
sistemi dolaylı yoldan da tutulabilmektedir. SIRT AĞRISI %69.5
• İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yapılan bir BEL AĞRISI %62.2
çalışmada Covid-19 sebebiyle yatan hastalarda kas iskelet sis- NÖROPATİK AĞRI %46.5
temi ağrısı, yorgunluk ve kavrama kuvveti değerlendirilmiş.
• Çalışmaya 150 hasta dahil edilmiş. Tablo 2. Eklemlerde artralji görülme oranları
• En sık saptanan semptom yorgunluk (%85.3), bunu takiben OMUZ %50.2
miyalji %68, artralji %43 ve bel ağrısı %22 olmuş.
DİRSEK %28.6
• Hem ağır hem de ağır olmayan hastalarda en sık saptanan
yorgunluk şikayeti dikkat çekicidir. EL BİLEĞİ %30
• Bizim çalışmamızda da benzer olarak miyalji %73,1, artralji ise KALÇA %56.2
%60,8 olarak saptanmıştır.
DİZ %68.2
• Abdullahi ve ark. yaptığı bir meta analizde Covid-19 a bağlı
gelişen genel semptomlar incelenmiş. AYAK BİLEĞİ %40.1

• Bu meta analize 11069 hasta ve 51 çalışma dahil edilmiş.


Tablo 3. Hastalardaki nöropatik yakınma oranları
• Miyalji sıklığı %19 saptanırken bel ağrısı %10 sıklıkla saptan-
mış. UYUŞMA HİSSİ %12.6

• Attal ve ark yayınladığı bir çalışmada Covid-19 pandemisi İĞNELENME, KARINCALANMA HİSSİ %23.2
sonrası nöropatik ağrı sıklığında artış olabileceğinden bahse- SICAKLIK YANMA HİSSİ %24.6
dilmiş ancak bu öngörü klinik çalışma ile desteklenmemiş.
SOĞUKLUK %10.6
• Covid-19’un sinir sistemi üzerinde yüksek oranda tropizmi ol-
duğundan önceden nörolojik hasarı olan hastalarda bu duru- ZONKLAMA, ELEKTRİK ÇARPMASI %13.7
mu şiddetlendirecek nörotoksik bir hasara yol açtığı hipotezini
kurmuşlar.
• Nöropatik ağrının virüsün doğrudan kendisine bağlı ya da
YBÜ yatışına bağlı olarak da gelişebileceğini ifade etmişler.
• Bu oranlar bizim oranlarımızdan oldukça farklıdır.
Sonuçlar
• Kas iskelet sistemi semptomlarına yönelik çeşitli çalışmalar ya-
pılmış olmasına rağmen nöropatik ağrıya yönelik literatürde
bir çalışma bulunmamaktadır.
• Bizim çalışmamızda yüksek oranda nöropatik semptomların
saptanmış olması önemli bir bulgudur.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


191 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma Diz OA hastalarında NMES tedavisi ile birlikte uygulanan perone-
al sinir stimülasyonunun, tek başına NMES tedavisine göre prop-
SS-063 riosepsiyon, hamstring kas gücü, fonksiyonel durum açısından
daha etkin olduğu gözlendi.
DİZ OSTEOARTRİTLİ HASTALARDA
Anahtar kelimeler: diz osteoartrtiti, nöromüskuler elektrik stimülasyo-
NÖROMUSKÜLER ELEKTRİK STİMÜLASYON VE nu, peroneal sinir stimülasyonu, propriosepsiyon, kuadriceps kas gücü,
PERONEAL SİNİR STİMÜLASYONUNUN ETKİNLİĞİ hamstring kas gücü, izokinetik değerlendirme
Özgür Yeşilöz2, Meliha Kasapoğlu Aksoy1
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Ftr
Bölümü
2
Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesi Ftr Bölümü

Giriş-Amaç: Bu çalışmanın amacı diz osteoartritli (OA) hastalar-


da egzersiz + nöromusküler elektrik stimülasyon (NMES) tedavisi
ve bu tedaviye ek olarak uygulanan peroneal sinir stimülasyonu-
nun diz çevresi kas gücü, propriosepsiyon duyusu, ağrı, fonksi-
yonel durum ve yaşam kalitesi üzerine olan etkinliğini karşılaş-
tırmaktır.
Prospektif, randomize, tek kör, kontrollü çalışmaya klinik ve rad-
yolojik olarak diz OA tanısı konmuş 63 hasta alındı. Hastalar ran-
dom tablo kullanılarak grup 1 (n=32), grup 2 (n=31) olmak üze-
re iki gruba ayrıldı. Her iki gruptaki hastaların kuadriceps kasına
2 hafta süre ile haftada 5 kez (toplam 10 seans) NMES uygulandı
(şekil 1). İkinci gruptaki 31 katılımcıya ek olarak peroneal sinir
stimülasyonu uygulandı (şekil 2). Her iki gruba diz çevresi güç-
lendirici ev egzersiz programı verildi. Çalışmaya alınan hastalar
tedavinin başlangıcında, bitiminde (2. Hafta) ve 6. Haftada VAS,
WOMAC, Nottingham Sağlık Profili (NSP), 100 m yürüme testi,
kuadriceps kas gücü (KKG) ve hamstring kas gücü (HKG) ölçümü
60°/sn, 90°/sn ve 120°/sn açısal hızlarda bilgisayar kontrollü izo-
Resim 1. Kuadriceps nöromusküler elektirk stimülasyon
kinetik dinamometre ile, propriosepsiyon eklem pozisyon (PRS)
hissiyle 30° ve 60° fleksiyon açılarında bilgisayar kontrollü izoki-
netik cihaz (şekil 3) ile değerlendirildi. Analizde IBM SPSS 22.0
istatistik paket program kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilir-
ken Shapiro-Wilk, Wilcoxon Test, Kruskall-Wallis ve Mann-Whit-
ney U, Ki-kare, Fisher exact testleri kullanıldı.
Çalışmaya alınan 63 hastadan, grup 1 (NMES)’den 2 hasta, grup
2 (NMES + peroneal sinir stimülasyonu)’den 2 hasta 6. Hafta
kontrolüne gelmedikleri için çalışmadan çıkarıldı. Sonuçta 59 hasta
ile çalışma tamamlandı. Her iki grubun demografik özellikleri ve
başlangıç değerlendirme parametreleri istatiksel olarak benzerdi
(p>0,05) (Tablo 1). Her iki gruptaki hastaların 2. ve 6. hafta kont-
rollerinde VAS, 100 metre yürüme testi, KKG 60° - 90° - 120° pa-
rametrelerinde, HKG 90° - 120° parametrelerinde, WOMAC ağrı,
WOMAC fonksiyonellik ve WOMAC total, NSP ağrı, NSP fiziksel
aktivite ve NSP total parametresinde istatistiksel olarak anlamlı dü-
zelme tespit edildi (p<0,05). Grup 1 de PRS 30° parametresinde
sadece 2. haftada anlamlı düzelme gözlenirken, grup 2 de PRS 30°
- 60° parametrelerinde 2. ve 6. Hafta değerlendirmesinde istatistik-
sel olarak anlamlı düzelme gözlendi (p<0,05) (Tablo 2).
Fark skorları açısından gruplar birbirleri ile kıyaslandığında VAS,
KKG tüm açısal ölçümlerde, WOMAC skorunda, NSP skorun-
da iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı
(p>0,05). 100 metre yürüme testinde iki grup arasında 2. Haf-
ta kontrollerinde istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmezken
(p>0,05), 6. Hafta kontrolünde grup 2 lehine anlamlı fark izlendi
(p<0,05). PRS 30° - 60° parametresinde 2. Hafta ve 6. Hafta
kontrollerinde grup 2 lehine istatistiksel olarak anlamlı fark bu-
lundu (p<0,05). HKG 60° ve 90° parametrelerinde hem 2. hafta
hem de 6. Hafta kontrollerinde grup 2 lehine istatistiksel olarak
Resim 2. Kuadriceps nöromusküler elektrik stimülasyon+peroneal sinir
anlamlı fark saptandı (p<0,05). HKG 120° parametresinde 2. stimülasyonu
Hafta kontrolünde istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmezken
(p>0,05), 6. Hafta kontrolünde grup 2 lehine anlamlı fark izlendi
(p<0,05). (Tablo 3).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


192 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 2. Grup 1 ve Grup 2 nin 2. Hafta ve 6. Hafta elde edilen değerlerin tedavi
öncesi ile karşılaştırılması
Tedavi Öncesi (H0) Tedavi Sonrası 6. Hafta (H6) p değeri p değeri
(H2) (H0-H2) (H0-H6)
VAS Grup 1 6,5 (3 - 9) 4 (0 - 8) 4 (0 - 9) <0,001 <0,001
Grup 2 6 (3 - 9) 4 (0 - 7) 5 (0 - 9) <0,001 0,001
100 metre yürüme Grup 1 67 (48 - 85) 63 (45 - 75) 62 (46 - 77) <0,001 <0,001
testi (saniye)
Grup 2 74,5 (50 - 86) 67 (47 - 80) 61 (48 - 78) <0,001 <0,001
PRS 30° Grup 1 37,65 (27,3 - 52,66) 36,16 (26,66 - 46) 36,16 (24 - 46) 0,038 0,074
Grup 2 42 (24,66 - 56,66) 33,33 (24 - 44) 31,33 (22 - 40) <0,001 <0,001
PRS 60° Grup 1 62,33 (43,33 - 71,33) 59,16 (44 - 70) 60 (45 - 68) 0,104 0,108
Grup 2 63 (48 - 75,33) 58,66 (48 - 65,33) 59,33 (49 - 66) <0,001 <0,001
KKG 60° (newton/ Grup 1 58 (30 - 113) 70,5 (39 - 96) 66,5 (45 - 111) 0,020 0,041
metre)
Grup 2 61 (24 - 116) 73 (41 - 126) 74 (43 - 123) 0,004 <0,001
KKG 90° (newton/ Grup 1 45,5 (25 - 110) 49,5 (36 - 85) 58,5 (38 - 87) 0,030 0,005
metre)
Grup 2 52 (21 - 81) 59 (42 – 104) 60 (37 – 113) 0,001 <0,001
KKG 120° (newton/ Grup 1 40,5 (19 - 80) 53,5 (24 - 71) 51 (30 - 68) 0,008 0,005
metre)
Grup 2 46 (24 - 88) 50 (32 – 85) 54 (26 – 89) 0,047 0,002
HKG 60°(newton/ Grup 1 30,5 (15 - 88) 34 (21 - 68) 36 (18 - 80) 0,060 0.070
metre)
Grup 2 37 (16 – 72) 48 (24 – 78) 41 (23 – 93) <0,001 <0,001
HKG 90°(newton/ Grup 1 25,5 (16 - 60) 30 (15 - 62) 36 (13 - 61) 0,018 0,001
metre)
Grup 2 31 (11 – 64) 41 (22 – 68) 36 (20 – 88) <0,001 <0,001
HKG 120°(newton/ Grup 1 23 (11 - 56) 28 (16 - 58) 26,5 (13 - 57) 0,022 0,046
metre)
Resim 3. Bilgisayar kontrollü izokinetik cihaz ile kas gücü ve Grup 2 28 (16 – 51) 34 (19 – 55) 30 (18 – 65) <0,001 0,012
propriosepsiyon ölçümü WOMAC ağrı Grup 1 8 (3 – 18) 4 (0 – 16) 5 (0 – 15) <0,001 0,001
Grup 2 10 (1 – 14) 5 (0 – 19) 3 (0 – 14) 0,003 <0,001
Tablo 1. Demografik veriler ve başlangıç değerlendirme parametrelerinin WOMAC sertlik Grup 1 2 (0 – 6) 1,5 (0 – 5) 2 (0 – 4) 0,556 0,040
karşılaştırılması Grup 2 2 (0 – 5) 1 (0 – 5) 1 (0 – 5) 0,569 0,123
WOMAC Grup 1 27 (7 – 53) 17 (1 – 52) 18 (0 – 48) 0,006 <0,001
Grup 1 (n=30) Grup 2 (n=29) p fonksiyonellik
değeri Grup 2 25 (6 – 47) 15 (2 – 51) 19 (2 – 40) 0,001 <0,001
Yaş 56 (40-65) 58 (47-65) 0,970 WOMAC total Grup 1 40,1 (10,4 – 79,1) 23,4 (3,1 – 75) 24,5 (0 – 69,8) 0,002 <0,001
Cinsiyet 25 Kadın/5 Erkek 20 Kadın/9 Erkek 0,480 Grup 2 40,6 (8,3 – 63,5) 25 (3,1 – 74) 25 (2 – 58,3) 0,002 <0,001
VKI (kg/m2) 31,2 (22,5 - 37,4) 30 (20,1 – 35,1) 0,111 NSP ağrı Grup 1 52,3 (25,2 – 100) 0,1 (0 – 100) 31,7 (0 – 80,2) <0,001 <0,001
VAS 6,5 (3 - 9) 6 (3 - 9) 0,187 Grup 2 48,9 (14,7 – 100) 26 (0 – 100) 31,7 (0 – 100) 0,007 0,013
100 metre yürüme testi (saniye) 67 (48 – 85) 74,5 (50 – 86) 0,780 NSP duygusal Grup 1 57 (0 – 92,7) 38,4 (0 – 92,7) 22,1 (0 – 100) 0,375 0,028
reaksiyonlar
PRS 30° 37,6 (27,3 – 52,6) 42 (24,6 – 56,6) 0,103
Grup 2 52,82 (0 – 100) 24,4 (0 – 80,7) 23,2 (0 – 80,7) <0,001 <0,001
PRS 60° 62,3 (43,3 - 71,3) 63 (48 - 75,3) 0,278
NSP uyku Grup 1 46,1 (0 – 77,6) 55,4 (0 – 100) 19,9 (0 – 78,3) 0,801 0,043
KKG 60° (newton/metre) 58 (30 - 113) 61 (24 - 116) 0,509
Grup 2 27,2 (0 – 77,6) 27,2 (0 – 77,6) 12,5 (0 – 77,6) 0,668 0,968
KKG 90° (newton/metre) 45,5 (25 - 110) 52 (21 - 81) 0,086 NSP sosyal Grup 1 7,9 (0 – 100) 0 (0 – 100) 0 (0 – 77,4) 0,752 0,063
KKG 120° (newton/metre) 40,5 (19 - 80) 46 (24 - 88) 0,081 izolasyon
HKG 60°(newton/metre) 30,5 (15 – 88) 37 (16 – 72) 0,610 Grup 2 22,5 (0 – 58,1) 15,9 (0 – 44,5) 0 (0 – 64,67) 0,590 0,271
HKG 90°(newton/metre) 25,5 (16 – 60) 31 (11 – 64) 0,650 NSP fiziksel aktivite Grup 1 32,5 (0 – 54,4) 33 (0 – 54,4) 21,9 (0 – 54,4) 0,025 0,020
HKG 120°(newton/metre) 23 (11 – 56) 28 (16 – 51) 0,620 Grup 2 41,8 (10,7 – 67,1) 21,9 (0 – 46,1) 21,9 (0 – 54,4) <0,001 <0,001
WOMAC ağrı 8 (3 – 18) 10 (1 – 14) 0,593 NSP enerji Grup 1 76 (0 – 100) 76 (0 – 100) 50 (0 – 100) 0,214 0,630

WOMAC sertlik 2 (0 – 6) 2 (0 – 5) 0,890 Grup 2 63,2 (0 – 100) 60,8 (0 – 100) 60,8 (0 – 100) 0,216 0,157

WOMAC fonksiyonellik 27 (7 – 53) 25 (6 – 47) 0,595 NSP Total Grup 1 278 (72 – 512) 241 (0 – 512) 162 (10 – 446) 0,001 <0,001
Grup 2 239 (111 – 476) 98 (46 – 392) 190 (36 – 365) <0,001 <0,001
WOMAC total 40,1 (10,4 – 79,1) 40,6 (8,3 – 63,5) 0,891
NSP ağrı 52,3 (25,2 – 100) 48,9 (14,7 – 100) 0,980
NSP duygusal reaksiyonlar 57 (0 – 92,7) 52,8 (0 – 100) 0,873
NSP uyku 46,1 (0 – 77,6) 27,2 (0 – 77,6) 0,710
NSP sosyal izolasyon 7,9 (0 – 100) 22,5 (0 – 58,1) 0,818
NSP fiziksel aktivite 32,5 (0 – 54,4) 41,8 (10,79 – 67,1) 0,272
NSP enerji 76 (0 – 100) 63,2 (0 – 100) 0,258
NSP total 278 (72 – 512) 239 (111 – 476) 0,192

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


193 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 3. Gruplar arası fark skorlarının karşılaştırması günlük aktivite performansını sınırlayabilen sakatlığa neden ola-
2. Hafta 6. Hafta bilir (5). Üst ekstremite hasarının ciddiyeti, uzun süreli hasarın
Grup 1 Grup 2 p Grup 1 Grup 2 p bir göstergesidir ve bu sakatlık, aynı işe dönme, iş kapsamındaki
değeri değeri değişiklik, tamamen iş değişikliği veya hiç çalışmama gibi iş du-
VAS -2,5 (-6 – -1) -2 (-6 – 1) 0,247 -2 (-5 – 3) -2 (-6 – 2) 0,190 rumunu belirler. İşle ilgili sorunları erken tahmin etmek ve önlem
100 metre yürüme -3 (-12 – 1) -6,5 (-15 – 5) 0,456 -4 (-20 – 6) -6,5 (-26 – 0) 0,006 almak son derece önemlidir. Bu hastaları sadece psikolojik olarak
testi (saniye)
hazırlamaya yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yeni bece-
PRS 30° -1 (-23,34 – 9,67) -8 (-25,33 – 6) 0,025 -1,48 (-28,66 – -8,67 (-30,66 – 6) 0,003
10,67) rilerin başlatılmasına ve yaralanmaların ekonomik etkisini en aza
PRS 60° -1(-12 – 12) -4 (-16 – 14) 0,011 -2,16 (-11,33 – -4 (-15 – 8) 0,039 indirmeye yönelik erken rehabilitasyon programına ve hastaların
14,67) bu konudaki eğitimine katkı sağlar (2). Önceki çalışmalar, el ya-
KKG 60° (newton/ 8 (-31 – 51) 6 (-12 – 44) 0,958 5 (-42 – 51) 10 (-18 – 56) 0,575 ralanması olan hastaların taburculuk sırasında bazı iş kısıtlamaları
metre)
olduğunu ve bunların iş üzerinde günlük yaşam aktivitelerinden
KKG 90° (newton/ 4 (-35 – 36) 6 (-7 – 43) 0,814 8,5 (-45 – 46) 8 (-16 – 43) 0,638
metre)
daha büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir (5). Bu ne-
KKG 120° 8,5 (-14 – 38) 5 (-24 – 31) 0,187 8 (-23 – 34) 6 (-20 – 36) 0,362
denle, çoğu ülke, el yaralanması olan hastaların işe dönüşünü
(newton/metre) kolaylaştırmak için kapsamlı rehabilitasyon programlarının uygu-
HKG 60° (newton/ 3 (-13 – 32) 10 (-8 – 37) 0,021 4 (-11 – 32) 8 (-7 – 45) 0,029 lanmasını desteklemektedir (1).
metre)
Önceki çalışmalar, el yaralanması olan hastaların işe dönüş oran-
HKG 90° (newton/ 4 (-11 – 16) 8 (-7 – 35) 0,032 5 (-5 – 16) 10 (-23 – 55) 0,043
metre) ları ile yaralanma derecesi, yaralanma yeri ve yaralanma öncesi
HKG 120° 3 (-14 – 16) 3 (-18 – 23) 0,172 1,5 (-15 – 8) 6 (-15 – 29) 0,030 maaş gibi faktörler arasındaki ilişkiyi göstermiş olsa da, çalışmala-
(newton/metre) rın çoğu iş kazasına bağlı el yaralanmalarını içermekte ve diğer el
WOMAC ağrı -2 (-7 – 4) -2 (-7 – 7) 0,819 -3 (-11 – 6) -3 (-9 – 2) 0,873 yaralanmalarını çalışma dışı bırakmaktadır. Bu bilgiler ışığında bu
WOMAC sertlik 0 (-5 – 3) 0 (-3 – 3) 0,963 -1 (-4 – 3) 0 (-4 – 4) 0,558 çalışma, travmatik el yaralanması sonrası el rehabilitasyonu uygu-
WOMAC -3 (-28 – 10) -8 (-23 – 16) 0,554 -22,5 (-43 - -1) -21 (-36 - -5) 0,606 lanılan hastalarda iş gücü kaybına etki eden faktörleri, işe dönüş
fonksiyonellik
oranını ve süresini retrospektif olarak incelemeyi amaçlamıştır.
WOMAC total 5,2 (-37,5 – 14,5) 12,5 (-31,2 – 20,8) 0,727 -15,6 (-45,8 – 20,8) -12,5 (-40,6 – 0,519
21,8) Yöntem-Gereçler
NSP ağrı -21,9 (-49,2 – -16 (-50,4 – 31,3) 0,113 -30,1 (-63,5 – 33,7) -17 (-59,4 – 54,2) 0,057 Bu çalışma retrospektif olarak planlanmıştır. Son 5 yılda el ve
30,2)
önkol yaralanması nedeniyle el rehabilitasyonu programı uygula-
NSP duygusal 0 (-36 – 33) -13,9 (-74 – 33) 0,001 -3,6 (-69,8 – 25,5) -19,2 (-59 – 13) 0,038
reaksiyonlar nan 18-65 yaşları arasındaki hastaların tıbbi kayıtları retrospektif
NSP uyku 0 (-27,2 – 34,2) 0 (-77,6 – 55,9) 0,670 -6,2 (-65 – 48,9) 0 (-65 – 55,9) 0,118 olarak incelenmiştir ve çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşıla-
NSP sosyal 0 (-44,5 – 22,5) 0 (-58,1 – 22,5) 0,382 0 (-57,8 – 22,5) 0 (-58,1 – 42,1) 0,667 yan hastalar telefonla aranmıştır. Çalışma hakkında bilgi verilmiş
izolasyon ve sözlü onamları alınmıştır. Hastaların yaşı, cinsiyeti, dominant
NSP fiziksel 0 (-43,6 – 19,8) -11,2 (-23,8 – 19,8) 0,980 -9,4 (-43,6 – 21,9) -19,8 (-31 – 19,8) 0,316 el kullanımı, eğitimi, mesleki ve medeni durumu kaydedilmiştir.
aktivite
Hastaların tıbbi kayıtlarından yaralanmanın nedeni (iş kazası –
NSP enerji 0 (-60,8 – 39,2) -2,4 (-39,2 – 60,8) 0,405 0 (-100 – 60,8) 0 (-39,2 – 63,2) 0,176
iş dışı kaza), travmanın tipi, yaralanan bölgenin lokalizasyonu,
NSP Total -38,2 (-138,6 -66,1 (-171,4 0,278 -73,8 (-299,2 – -74,6 (-299,2 – 0,426
– 30,2) – 77,3) 179,2) 179,2) kesinin boyutu, yaralanan yapılar, ameliyat sırasında tamir edilen
yapılar not edilmiştir. Hastaların modifiye el yaralanma şiddeti
skorları (MEYSS) hesaplanmıştır. Hastaların demografik ve kli-
nik verilerine ek olarak, el yaralanmaları nedeniyle kullandıkları
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme rapor süreleri, yeniden işe başlayıp başlayamayadıkları, işyerinin
SS-064 değiştirilip değiştirilmediği, iş kapsamında değişiklik olup olmadı-
ğı gibi işle ilgili sorunlar ve maaşlarında değişiklik olup olmadığı
EL REHABİLİTASYONUNA ALINAN HASTALARIN da kaydedilmiştir. Hastalardan el becerilerini travma öncesindeki
İŞE DÖNÜŞ ORANI VE SÜRESİNİ ETKİLEYEN el becerileri kıyaslayarak travma öncesi ile hemen hemen aynı,
travma öncesine göre biraz azalma ve belirgin derecede azalma
FAKTÖRLERİN RETROSPEKTİF İNCELENMESİ’
diye sınıflandırmaları istendi.
Merve Demirci1, Canan Şanal Toprak1, Özgür Baysal2, Zeynep İstatistiksel Analiz: Veriler SPSS 20 (IBM Corp, New York,NY,
Kardelen Gencer Atalay1
formerly SPSS Inc., Chıcago IL) programı kullanılarak analiz edil-
1
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi - Fiziksel Tıp Ve di. Sürekli değişkenlerin normal dağılıp dağılmadığı Shapiro Wilk
Rehabilitasyon
2
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi - Ortopedi testi ile belirlendi. Tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra gruplar ara-
sındaki ortalamaların karşılaştırılmasında bağımsız değişkenlerde
Mann-Whitney U-testi, kategorik değişkenlerde ise ki-kare veya
Giriş-Amaç: Travmatik el yaralanmaları, hastalar üzerinde ciddi Fisher exact testi uygulandı. Hastaların işe dönüş süresi ile ilişkili
bir sağlık ve ekonomik yük oluşturmakta ve üretkenliğin azalma- faktörlerin incelenmesinde Spearman korelasyon analizi uygulan-
sına neden olmaktadır. dı. P < 0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
El travması, izole kırıklar gibi ‘basit’ yaralanmalardan ezilme gibi Bulgular
daha komplike yaralanmalara kadar değişen bir profile sahiptir
Son 5 yılda el ve önkol travması nedeniyle rehabilitasyon prog-
(1). El beceri ve bağımsız fonksiyonellik açısından çok önemli-
ramına alınan 403 hastanın tıbbi kayıtları retrospektif olarak in-
dir ve el yaralanmalarının hem kişisel hem de sosyal sonuçları
celendi ve çalışmaya uygun bulunan 322 hasta telefonla arandı.
vardır (2). El yaralanmaları sadece günlük aktiviteleri bozmakla
Toplamda 218 hastaya ulaşıldı, çalışma hakkında bilgilendirildi,
kalmaz, aynı zamanda işe dönüş sonuçlarını da doğrudan etkiler
altı hasta çalışmaya katılmayı kabul etmedi, biri bilişsel işlev bo-
(3). El travması üretken çağdaki hastalarda işle ilgili özürlülüğün
zukluğu nedeniyle dışlandı ve sekiz hasta bilateral el yaralanması
ana nedenidir.
nedeniyle dışlandı. Çalışmaya toplam 203 hasta dahil edildi. Has-
El yaralanmasının derecesi ile fonksiyonel sonuçlar arasında iliş- taların ortalama (SS) yaşı 40.89 (12.02) (min - maks: 18-67) idi.
ki gösterilmiştir (4). Yaralanma boyutu hafif olsa bile, mesleki ve 143’ü erkek 60’ı kadındı. 8 hasta okuryazar, 92’si ilkokul, 23’ü

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


194 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ortaokul, 46’sı lise, 30’u üniversite ve 4’ü yüksek lisans mezu- 4. Saxena P, Cutler L, Feldberg L. Assessment of the severity of hand injuries
nu idi. Hastaların 77’si iş kazası, 126’sı iş dışı kazalar nedeniyle using ‘hand injury severity score’, and its correlation with the functional
outcome. Injury. 2004;35(5):511-516.
yaralandı. İş kazası geçiren 78 hastadan sadece 6 tanesi tazmi- 5. Cabral L, Sampaio RF, Figueiredo IM, Mancini MC. Factors associated
nat aldı. 110 hastanın dominant eli 93 hastanın non-dominant with return to work following a hand injury: a qualitative/quantitative ap-
eli yaralanmıştı. El travması öncesinde 129’u mavi yakalı, 18’i proach. Rev Bras Fisioter. 2010;14(2):149-157.
beyaz yakalı iş grubunda çalışıyordu, 39’u ev hanımı, 8’i emek- Anahtar kelimeler: Travma, El Yaralanması, Rehabilitasyon, İşe
li, 7’si öğrenci, 2’si işsizdi. Travma öncesi çalışmakta olan 147 Dönüş, Etkileyen Faktörler, Fonksiyonellik
hastadan 130’u işe dönmüştü, 82’si aynı işyerinde aynı işte, 11’i
aynı işyerinde farklı bir işte, 16’sı farklı bir işyeri aynı işte, 21’i ise
farklı bir işyerinde farklı bir işte çalışmaya başlamıştı, geri kalan 17 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme
hasta geri dönmedi. Bu 17 kişiden 4’ü malulen emekli oldu. İşe
dönen 110 hastanın maaşı yaralanma öncesine göre değişmez- SS-065
ken, 19 hastanın maaşı azaldı, 1 hastanın maaşı arttı. Hastaların
79’u el becerilerinde travma öncesine göre biraz, 24’ü ise belirgin PANDEMİ DÖNEMİNDE FİZİKSEL TIP VE
derecede azalma olduğunu, geri kalan 100 hasta el becerilerinin REHABİLİTASYON POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN
travma öncesi ile hemen hemen aynı durumda olduğunu belirtti. HASTALARDA OLASI SARKOPENİ ORANI ARTTI MI?
Hastaların ortalama (SS) MEYSS değerleri 30,26 (31,45) (med-
yan: 20, min - maks: 2-210) idi. Nörovasküler hasar 38 hastada, Zeynep Turan, Özden Özyemişçi Taşkıran
cilt hasarı 98 hastada, kas-tendon hasarı 82 hastada ve iskelet Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi
hasarı ise 128 hastada mevcuttu. Hastaların MEYSS toplam pu-
anı ile travma sonrası işe dönüş süresi arasında zayıf bir kore- Amaç: Pandemi döneminde sokağa çıkma kısıtlamaları, dönü-
lasyon vardı (r =.273 p =.002) Nörovasküler hasarı olan has- şümlü ve evden çalışma düzenine geçilmesi ile yürüyüş ve diğer
talarda ise MEYSS’nin nörovasküler bileşeni ile işe dönüş süresi fiziksel aktivitelerdeki azalmanın sarkopeni açısından bir risk fak-
arasında orta derecede anlamlı bir korelasyon vardı (r = 0,523, p törü oluşturduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı pandemi
= 0,005). Dominant ve dominant olmayan el yaralanması olan döneminde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran
hastalarda el yaralanması şiddet skorlarında ve işe dönüş sürele- hastaları olası sarkopeni açısından değerlendirmektir. Çalışmanın
rinde fark yoktu. Aynı işyerinde aynı işe dönenler ile aynı işye- hipotezi pandemi döneminde polikliniğe başvuran hastaların sar-
rinde farklı işe dönenlerin MEYSS değerleri benzerdi (p=0,057) kopeni riskinin yüksek olduğudur.
ancak aynı işyerinde farklı işe dönenler için işe dönüş süresi daha Gereç-Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya; Haziran- Ekim 2020
uzundu(p=0,041). Aynı işyerinde aynı işe dönenler ile farklı iş- tarihleri arasında FTR polikliniğine başvuran 18 yaş üstü hasta-
yerinde aynı işe dönenlerin MEYSS değerleri benzerdi(p=0,301) lar dahil edildi. COVID-19 geçirmiş, kas gücünü ve tekrarlı otur-
ancak farklı işyerinde aynı işe dönenlerin işe dönüş süreleri daha kalk testini etkileyecek lomber ve alt ekstremite problemleri olan,
uzundu (p <0,001). Farklı işyerinde farklı işe dönenlerin aynı iş- inme, omurilik hasarı ve kas hastalığı olan hastalar dahil edilmedi.
yerinde aynı işe dönenlere göre MEYSS değerleri daha yüksek (p Hastane kayıt sisteminden hastaların demografik verileri, başvuru
= 0,002) ve işe dönüş süresi daha uzundu(p = 0,01). İş kazası şikayetleri, tanıları, SARC-F (Basit Sarkopeni Sorgulama Formu)
olanlar ile iş kazası olmayanlar arasında travma sonrası işe dönüş skoru ve beş tekrarlı otur-kalk testi taranarak değerlendirildi. Veri-
süresi açısından anlamlı fark yoktu (p=0,86) İş kazası olanların ler SPSS 26 kullanılarak analiz edildi. Hastaların demografik ve-
el becerileri öncesi ile kıyaslandığında iş kazası olmayanlara göre rileri, klinik tanıları ve kullanılan ölçümlerin değerleri tanımlayıcı
daha fazla oranda etkilenmişti (p=0,003). İş kazası olanlarda iş testler kullanılarak analiz edildi. SARC-F skoru 4 ve üzeri olanlar
kazası olmayanlara kıyasla işe dönüş oranı anlamlı olarak daha ve beş tekrarlı otur-kalk testi >15 olanlar ile diğer parametreler
yüksekti (%94.7-%81.9, p=0,016). İş kazası olanlarda farklı iş arasında ilişki Independent-Samples Mann-Whitney U test ve
yeri farklı işte çalışmaya başlayanların oranı anlamlı olarak daha ki-kare test kullanılarak analiz edildi.
yüksekti.
Bulgular: FTR polikliniğine başvuran 409 hastadan yaş ortala-
Tartışma ması 48±16 yıl, VKİ 25.5±4.6 kg/m2 ve %67‘si kadın olan 210
Bu çalışmada el yaralanma şiddeti arttıkça işe dönüş süresinin hasta çalışmaya dahil edildi. Bu hastaların Charlson komorbi-
uzadığı, iş yerinde ve iş kapsamında değişikliklere neden olduğu dite indeksi 1.8±2.0, SARC-F skoru 0.9±1.3, beş tekrarlı otur-
ve nörovasküler yaralanma varlığında bu ilişkinin arttığı ortaya kalk testi 13.4±4.9 saniye idi. SARC-F skoru 4 ve üzeri olan 12
konmuştur. İş kazasına bağlı gelişen yaralanmalar iş dışı kazalara hasta (%5.7) mevcuttu. Bu hastaların beş tekrarlı otur-kalk testi
oranlara el becerilerini daha fazla etkilediği, iş yeri ve iş kapsa- 22.2±12.1 saniye idi. Bu hastalar SARC-F skoru 4’ün altında
mında değişikliklere daha çok neden olduğu gösterilmiştir. Önceki olanlar ile karşılaştırıldığında ortalama yaş, Charlson komorbidite
çalışmalarda da bizim çalışmamızla benzer olarak el yaralanması indeksi, tekrarlı otur-kalk testi süresinin daha yüksek ve HT olan
olan hastaların bazı iş kısıtlamaları olduğu ve el yaralanmalarının hasta sayısının daha fazla olduğu görüldü (sırasıyla, p=0.004,
günlük yaşam aktivitelerine göre iş üzerinde daha büyük bir etki- p=0.003, p< 0.001 ve p=0.01). Beş tekrarlı otur-kalk testi >15
ye sahip olduğu bulunmuştur (4). Bu nedenle el yaralanması olan saniye olan 46 hasta (%22) mevcuttu. Bu hastaların yaş orta-
hastaların işe dönüşlerini kolaylaştırmak için kapsamlı rehabilitas- laması 58±17, Charlson komorbidite indeksi 3.1±2.1 ve SAR-
yon programlarının uygulanması önemlidir (5). C-F skoru 1.6±1.6 idi. Bu gruptaki hastalar, beş tekrarlı otur-kalk
süresi <15 saniye olanlar ile karşılaştırıldığında ortalama yaş,
Kaynaklar Charlson komorbidite indeksi, SARC-F skorunun daha yüksek ve
1. Shi Q, Sinden K, MacDermid JC, Walton D, Grewal R. A systematic review HT olan hasta sayısının daha fazla olduğu görüldü (sırasıyla, p<
of prognostic factors for return to work following work-related traumatic 0.001, p< 0.001, p< 0.001 ve p=0.001).
hand injury. J Hand Ther. 2014;27(1):55-62.
2. Urso-Baiarda F, Lyons RA, Laing J, Brophy S, Wareham K, Camp D. A Sonuç: Pandemi döneminde FTR polikliniğine başvuran hasta-
prospective evaluation of the Modified Hand Injury Severity Score in pre- ların %5.7’sinin sarkopeni tarama testi olarak kullanılan SARC-F
dicting return to work. international journal of surgery. 2008;6(1):45-50. skorunun yüksek, %22.9’unun olası sarkopeni tanısı için kas kuv-
3. Chang J-H, Wu M, Lee C-L, Guo Y-L, Chiu H-Y. Correlation of return to
work outcomes and hand impairment measures among workers with trau- vetini değerlendiren beş tekrarlı otur-kalk süresinin >15 saniye
matic hand injury. Journal of occupational rehabilitation. 2011;21(1):9-16. olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar sarkopeni ile ilgili derlemelerde

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


195 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

%10 olarak tanımlanan toplum sıklığından yüksektir. Bu çalış- Tartışma: COVID 19 salgını toplumda özellikle hassas hasta po-
mada olası sarkopeni tanısında kullanılan beş tekrarlı otur-kalk pülasyonlarında fiziksel ve psikososyal dengeyi bozmuş, hastalık
testinin, tarama testi olan SARC-F testine göre daha iyi bir yol şiddetlerinin artmasına neden olmuştur. FM hastalarının VAS,
gösterici olabildiği görülmüştür. Bu çalışma FTR polikliniğine baş- FIQ ve BDÖ skorlarında 6 aylık pandemi sürecinde anlamlı ola-
vuran hastalar üzerinde yapıldığı için tüm toplumu yansıtmayabi- rak artış görülmesi, hastalar enfekte olmamış olsa bile COVID 19
lir. Pandemi döneminde fiziksel aktivite azlığının sarkopeni üzeri- salgınının global FM semptomlarını şiddetlendirdiğini göstermek-
ne etkisini araştıracak toplum temelli çalışmalara yol gösterebilir. tedir. FM hastalarındaki bu klinik kötüleşmenin altında fiziksel
inaktivite, egzersiz yapamama, genel veya akrabalar ile ilgili en-
Anahtar kelimeler: COVID-19 pandemisi, sarkopeni, SARC-F, beş
tekrarlı otur-kalk testi dişe duyulması, ekonomik ve sağlıkla ilgili kaygılar gibi nedenler
yer alabilir. FM’li kişileri takip eden hekimler bu süreçte hasta kli-
Kaynaklar niklerindeki farklılıklara dikkat etmeli ve COVID-19 pandemisinin
1. Cruz-Jentoft AJ, Bahat G, Bauer J, et al. Sarcopenia: revised European ardından FM hastalarına multidisipliner olarak yaklaşım üzerine
consensus on definition and diagnosis [published correction appears in ayrıca çalışmalar yapılmalıdır.
Age Ageing. 2019;48(1):16-31. doi:10.1093/ageing/afy169
2. Shafiee G, Keshtkar A, Soltani A, Ahadi Z, Larijani B, Heshmat R. Prev- Sonuç: FM hastalarının çevresel faktörlere duyarlılık durumları
alence of sarcopenia in the world: a systematic review and meta- analysis nedeniyle COVID 19 pandemisinde semptom şiddetleri etkilen-
of general population studies. J Diabetes Metab Disord. 2017;16:21. Pub- miştir, bu bakımdan hastaların tedavilerinin gözden geçirilmesi
lished 2017 May 16. doi:10.1186/s40200-017-0302-x
3. Chen LK, Woo J, Assantachai P, et al. Asian Working Group for Sarco-
uygun olacaktır.
penia: 2019 Consensus Update on Sarcopenia Diagnosis and Treat- Anahtar kelimeler: Fibromyalgia, COVID-19,Depression
ment. J Am Med Dir Assoc. 2020;21(3):300-307.e2. doi:10.1016/j.jam-
da.2019.12.012
Tablo 1. Fibromiyalji hasta grubunun demografik özellikleri
GİRİŞ
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme Yaş 44.8±9.05

SS-066 Cinsiyet (K/E) 45/5


Vücut Kitle İndeksi 26.39±5.21
COVID-19 PANDEMİ SÜRECİNİN FİBROMİYALJİ
Hastalık tanı süresi (ay) 27.39±8.53
HASTALARINDA HASTALIK ŞİDDETİ VE DEPRESYON
DÜZEYİNE ETKİLERİ
Tablo 2. Fibromiyalji hasta grubunun pandemi sürecinde klinik özelliklerindeki
Dilek Çetinkaya Alişar1, Gonca Sağlam2 değişim
Erzurum Bölge Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
1
GİRİŞ 6.AY P
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
2

Vizüel Ağrı Skalası 5.0±2.3 6.5±2.4 0.013


Amaç: Fibromiyalji sendromu (FM) birçok stres faktörü ile tetik- Fibromiyalji Etki Anketi 64.2±14.7 73.9±12.3 0.012
lenebilen, kronik yaygın ağrı, yorgunluk ve uyku bozuklukları ile
Beck Depresyon Ölçeği 14.97±5.11 17.78±5.99 <0.001
karakterize bir hastalıktır. 2019 koronavirüs hastalığı (COVID-19)
toplum sağlığında fiziksel, psikolojik ve davranışsal alanlarda
olumsuz değişikliklere yol açmıştır. Bu çalışma ile COVID-19 sal-
gınında FM’li hastaların hastalık şiddetindeki ve depresyon dü- Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
zeylerindeki değişimi tespit etmek amaçlandı. Girişimsel Yöntemler
Yöntemler: ACR 2010/2011 kriterlerine göre en az 3 aydır FM
tanısı almış olan Nisan-Temmuz 2020 tarihleri arasında Fiziksel SS-067
Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğimize başvuran 67 hasta çalışma-
ya alındı. 6 ay sonra Ekim 2020-Ocak 2021 tarihleri arasında
ORTA ŞİDDET KTS’DA KORTİKOSTEROİD
ulaşılabilen hastalar tekrar değerlendirildi. Sonuçları etkileyebile- ENJEKSİYONU İLE CERRAHİ TEDAVİNİN GEÇ
cek inflamatuar artropati, majör depresyon, kontrolsüz diyabet, DÖNEM ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
hipertansiyon, endokrin bozukluklar gibi komorbid hastalığı olan- Betül Başar1, Hakan Başar2
lar, takip sürecinde fibromiyalji veya depresyon için aldıkları me- 1
S.b.ü. Gaziosmanpaşa Eğitim Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon
dikal tedavide değişiklik olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. A.b.d.
Takip sürecinde ulaşılamayan ve tedavide değişiklik yapılan 17 2
S.b.ü. Gaziosmanpaşa Eğitim Araştırma Hastanesi, Ortopedi Ve Travmatoloji A.b.d.
hasta değerlendirme dışında bırakıldı. İstatistiksel analize toplam
50 hasta dahil edildi. Hastaların yaş, cinsiyet, vücut kitle indek-
Amaç: Median sinirin tuzaklanması en sık görülen periferik sinir
si ve tanı süreleri kayıt edildi. Klinik olarak; Vizüel Ağrı Skalası
tuzak nöropati çeşididir. Tedavide konservatif ve cerrahi yöntem-
(VAS) ile ağrı düzeyleri, Fibromiyalji Etki Anketi (FIQ) ile hastalık
ler kullanılmaktadır. Hafif şiddetli Karpal Tünel Sondromu (KTS)
şiddetleri ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ile depresyon düzey-
tedavisinde konservatif tedavi önerilirken ileri şiddetli KTS teda-
leri değerlendirildi.
visinde cerrahi tedavi önerilmektedir. Orta şiddetli KTS tedavisin-
Bulgular: 50 hastanın 45’i (%90) kadın, 5’i (%10) erkek- de ise her iki tedavi de tercih edilebilmektedir. Konservatif tedavi
ti. Hastaların yaş ortalaması 44.8±9.05, FM tanı süreleri or- olarak kortikosteroid enjeksiyonu KTS hastalarında sıkça tercih
talama 27.39±8.53 aydı. Tüm FM’li hastalardan COVID-19 edilmektedir. Bu çalışma ile orta şiddetli KTS hastalarında korti-
nedeniyle tedavi alan hasta sayısı 3’tü. Giriş ve 6. aydaki de- kosteroid enjeksiyonu ile cerrahi dekompresyon tedavilerinin geç
ğerlendirmeler karşılaştırıldığında; hastaların ortalama VAS dönemde ağrı, fonksiyonel durum ve el kavrama kuvveti üzerine
skorlarının 5.0±2.3’ten 6.5±2.4’ye (p: 0.013), FIQ skorlarının etkinliklerini karşılaştırmayı amaçladık.
64.2±14.7’den 73.9±12.3’e (p:0.012), BDÖ skorlarının ise
14.97±5.11’den 17.78±5.99’a (p<0.001) çıktığı gözlemlendi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


196 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Gereç ve Yöntem: Ocak 2017 ile Ocak 2019 yılları arasında Tablo 2. Tedavi öncesi ve son kontrollerdeki ağrı, fonksiyonel durum ve el kavrama
fizik muayene ve elektrofizyolojik bulgularla orta şiddette KTS kuvveti değerleri.
tanısı konulmuş kortikosteroid enjeksiyonu veya cerrahi dekom-
Kortikosteroid Cerrahi p
presyon tedavisi uygulanan 18 yaş üstü hastalar çalışmaya da-
Enjeksiyonu Dekompresyon
hil edildiler. Polinöropati, brakiyal pleksopati veya torasik outlet
sendromu tanısı olan, el bilekte geçirilmiş cerrahi hikayesi olan, VAS (Tdv öncesi) 4.7 ± 0.8 4.5 ± 0.9 0.2694
daha önceden enjeksiyon hikayesi olan, hamile ve romatizmal VAS (Son kotrol) 1.2 ± 1.2 1.1 ± 1.1 0.6824
hastalığı olan hastalar çalışmaya dahil edilmediler. Hastaların
cerrahi tedavisi aynı şekilde aynı cerrah tarafından yapıldı. Korti- BCTQ-semptom şiddet skalası (Tdv 29.1 ± 4.2 27.7 ± 4.6 0.1477
kosteroid enjeksiyonu ise aynı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uz- Öncesi)
manı tarafından tarafından uygulandı. Kortikosteroid enjeksiyonu BCTQ-semptom şiddet skalası (Son 17.5 ± 3.1 18.3 ± 4.0 0.3242
yapılan hastaların 20’si erkek, 34’ü kadın olup ortalama yaşları kotrol)
49,6’dır. Cerrahi dekompresyon uygulanan hastalar ise 17 erkek,
BCTQ-fonksiyonel kapasite skalası 21.6 ± 4.4 20.2 ± 4.2 0.1250
24 kadın hasta olup ortalama yaşları 51,1’dir (Tablo 1). Hastala- (Tdv öncesi)
rın değerlendirilmasinde Vizüel Analog Skala (VAS), Boston KTS
Anketi (BCTQ) ve hidrolik el dinamometresi (Jamar) kullanıldı. BCTQ-fonksiyonel kapasite skalası 13.7 ± 3.7 12.6 ± 3.5 0.1720
(Son kotrol)
Bulgular: Kortikosteroid enjeksiyon grubunda hastaların 13,4
aydır semptomları mevcut olup ortalama takip süreleri 35,7 ay- Kavrama Gücü (kg) (Tdv öncesi) 15.3 ± 1.5 15.9 ± 1.4 0.0729
dır. Cerrahi dekompresyon uygulanan hastaların ise 12,2 aydır Kavrama Gücü (kg) (Son kotrol) 19.6 ± 2.9 20.3 ± 2.7 0.2024
semptomları mevcut olup ortalama takip süreleri 33,2 aydır.
Gruplar tedavi öncesi VAS, BCTQ-semptom şiddet skalası (SSS),
BCTQ-fonksiyonel kapasite skalası (FDS) ve el dinamometre-
si (kgf) değerleri açısından karşılaştırıldığında gruplar arasında Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
anlamlı fark olmadığı belirlendi (p>0,05). Hastaların son kont- Girişimsel Yöntemler
rol değerleri ile tedavi öncesi değerleri karşılaştırıldığında her iki
grupta da son kontrollerde anlamlı düzelme olduğu belirlendi SS-068
(p<0,05). Fakat son kontrol değerleri açısından gruplar arasında
anlamlı fark olmadığı görüldü (p>0,05) (Tablo 2). DİZ OSTEOARTRİTİ TANILI HASTALARDA
Sonuç: Kortikosteroid enjeksiyonu orta şiddetli KTS tedavisin-
MEZOTERAPİNİN ETKİNLİĞİNİN
de ağrı ve fonksiyonel sonuçlar açısından geç dönemde cerrahi DEĞERLENDİRİLMESİ
dekompresyon tedavisi gibi başarılı sonuçlar vermektedir. Her iki Narangerel Tseveendorj, Dilşad Sindel, Sina Arman, Ekin İlke Şen
tedavinin de birbirine üstünlükleri bulunmamaktadır. Bu nedenle İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
daha az invaziv ve komplikasyonu daha az olan bir tedavi olan Dalı
kortikosteroid enjeksiyonu tedavide ilk seçenek olarak tercih edil-
melidir.
Amaç: Mezoterapi (lokal intradermal enjeksiyon), son yıllarda
Anahtar kelimeler: Karpal Tünel Sendromu, Kortikosteroid enjeksiyo- kas iskelet sistemi ağrısında alternatif tedavi seçeneği olarak tercih
nu, Cerrahi Dekompresyon, Geç Dönem Sonuçlar edilen bir tedavi yöntemidir. İntradermal alanda oluşan mikro ilaç
birikintisinin altta yatan dokulara yavaşça yayılarak etki ettiği hi-
Tablo 1. Hastaların demografik verileri potezine dayanmaktadır. Yaptığımız bu çalışmada diz osteoartriti
Kortikosteroid Cerrahi p (OA) olan hastalarda mezoterapinin ağrı, fonksiyonel durum ve
Enjeksiyonu Dekompresyon yaşam kalitesi üzerine olan etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Erkek / Kadın 20 / 34 17 / 24 0.6770 Gereç ve Yöntem: Randomize, salin-kontrollü, tek-kör ve pros-
pektif olan bu çalışmaya ACR kriterlerine göre evre II veya III
Yaş 49.6 ± 9.2 51.1 ± 8.2 0.4118 diz OA tanısı konulan ve çalışmaya alınma kriterlerine uyan 43
Sağ / Sol 44 / 10 31 / 10 0.6126 hasta (56 diz) dahil edildi. Hastalar mezoterapi grubu (n=28) ve
kontrol grubu (n=28) olarak randomize edildi. Mezoterapi gru-
Semptom süresi (ay) 13.4 ± 4.6 12.2 ± 2.8 0.1198
bundaki hastalara noktadan noktaya ve napaj tekniği kullanılarak
Takip süresi (ay) 35.7 ± 6.9 33.2 ± 6.0 0.0627 mezoterapi enjeksiyonu uygulandı. Kontrol grubundaki hastalara
ise serum fizyolojik ile subdermal enjeksiyonlar uygulandı. Tüm
hastalara haftada bir kere olmak üzere toplam 4 hafta, 4 seans
enjeksiyon tedavileri yapıldı. Hastalar tedavi öncesi, tedavi biti-
minden 1 ay ve 3 ay sonra değerlendirildi. Değerlendirmelerde
ağrı için Vizüel Analog Skalası (VAS), fonksiyonel durum için
Western Ontario Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi (WOMAC) ve
yaşam kalitesi için Short Form-36 (SF-36) kullanıldı. Grup içi kar-
şılaştırmasında iki değişkenli ölçümlerde Wilcoxon Signed Ranks
testi, üç değişkenli ölçümlerde ise Friedman testi uygulandı. Teda-
vi sonrası ölçümlerde tedavi öncesine göre farklar hesaplanarak
Mann Whitney U testi ile gruplar arası karşılaştırmalar yapıldı.
Yapılan tüm değerlendirmelerde anlamlılık düzeyi p<0,05 ve iki
yönlü olarak kabul edildi.
Bulgular: Toplam 39 hasta (52 diz) çalışmayı tamamladı. Her
iki grupta tedavi öncesine göre tedavi sonrası 1. ayda VAS ağrı
skorları, WOMAC skorları ve SF-36 fiziksel sağlık skorları üzerinde

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


197 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

anlamlı iyileşme mevcuttu (p<0,05). Tedavi sonrası 1. ayda ağrı, ekstremite noromuskuler muayenesi doğal sınırlarda idi. Boyun
fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi üzerinde gözlenen istatistik- ön bölgesinde, trakea lateralinde derin palpasyonla hassasiyet
sel olarak anlamlı etkilerin mezoterapi grubunda tedavi sonrası mevcuttu. Ultrasonografik muayene esnasında değerlendirilen
3. aya kadar devam ettiği ancak kontrol grubunda tedavi sonrası hassasiyetin LC kası lokalizasyonunda olduğu tespit edildi. (Şekil
3. ayda değerlendirme ölçütlerinde anlamlı bir değişiklik olmadı- 1) C6 anterior tüberkül ile karotis arteri arasındaki mesafe başın
ğı görüldü. Mezoterapi grubunda aktivite ve istirahat ağrısı VAS tam kontralateral rotasyonu ile maksimize edilerek (2) hastaya
skorları (p<0,05), WOMAC skorları (p<0,01) ve SF-36 fiziksel pozisyon verildi. Hastaya ultrasonografi eşliğinde sağ LC kasına
sağlık skorları (p<0,001) açısından kontrol grubuna göre tedavi yönelik %2’lik prilokainden oluşan yaklaşık 3 ml tetik nokta en-
sonrası 1. ve 3. ayda istatistiksel olarak anlamlı iyileşme saptandı. jeksiyonu yapıldı. (Şekil 2) Amitriptilin 10 mg reçete edilerek 1
Sonuç: Mezoterapi; diz OA tanılı hastaların ağrısını azaltan, hafta sonra kontrole çağrıldı. 1 hafta sonra değerlendirilen has-
fonksiyonelliğini ve yaşam kalitesini artıran, güvenli ve etkin bir tanın ağrı ve kasılmalarında büyük ölçüde azaldığı görüldü. Ya-
alternatif tedavi seçeneği olabilir. Aynı zamanda diz OA’da me- pılan uygulama tekrarlanarak takibe alındı. Tedavisinin yaklaşık
zoterapinin etkinliğini değerlendiren randomize kontrollü başka 1 ayında hastanın semptomlarında belirgin düzelme tespit edildi.
bir çalışma bulunmamaktadır. Bu doğrultuda çalışmamız mezo- Yöntem-Gereçler
terapinin etkinliğine ilişkin mevcut literatüre katkı sağlayacaktır. 40 yaşında erkek hasta polikliniğimize yaklaşık 1 yıldır devam
Bununla beraber, daha fazla hasta ile yapılacak geniş kapsamlı eden boynun sağ tarafında elektrik çarpar tarzda ağrı ve kasılma
çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. şikayetiyle başvurdu. Şikayetleri hemen hemen her gün ve günde
Anahtar kelimeler: Diz osteoartriti, mezoterapi, ağrı, fonksiyonel birkaç kez tekrarlama eğilimindeymiş. Şikayetleri stres ve uyku-
durum suzlukla tetiklenmekte olup, atak esnasında bilinç kaybı ortaya
çıkmıyormuş. Ancak ağrı o kadar şiddetliymiş ki, atak esnasın-
da çalışma ortamında işini bırakmak zorunda kalıyormuş. Bazen
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda bu esnada yere düştüğü de oluyormuş. Bu amaçla yaklaşık 1 yıl
önce epileptik nöbet geçirdiğini düşünerek nöroloji polikliniğine
Girişimsel Yöntemler başvurmuş. Nöroloji kliniği tarafından nöbet ön tanısıyla hastaya
beyin Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG), servikal MRG ve
SS-069
boyun-difüzyon MRG tetkikleri yapılmış ve bu incelemeler nor-
ANTERİOR BOYUN AĞRILI OLGUDA mal olarak değerlendirilmiş. Video EEG Monitörizasyon raporu
doğrultusunda duyusal nöbet dışlanamamış, fakat epileptik nö-
ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE LONGUS COLLİ beti destekleyen objektif kanıt elde edilememiş. Hastanın mevcut
KASINA YÖNELİK TETİK NOKTA ENJEKSİYONUNUN durumu dikkate alınarak Karbamezepin 2x400 mg ve Gabapen-
ETKİNLİĞİ tin 2x300 mg başlanmış, ancak hasta bu tedaviden fayda görme-
Serpil Demirulus1, Murat Karkucak1, Gamze Kılıç2, Erhan Çapkın1 miş. Düzenlenen bu tedavi tedrici olarak azaltılarak duloksetin 30
mg 1x1 tedavisi başlanmış. Duloksetin ile atak şiddeti azalmış.
1
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Trabzon
2
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Boyun ağrısı açısından polikliniğimize yönlendirilmiş. Fizik mua-
Romatoloji Kliniği, Trabzon yenesinde; boyun hareketleri her yöne açık ve ağrısız, bilateral üst
ekstremite noromuskuler muayenesi doğal sınırlarda idi. Boyun
ön bölgesinde, trakea lateralinde derin palpasyonla hassasiyet
Giriş-Amaç: Musculus longus colli (LC) dört derin servikal flek-
mevcuttu. Ultrasonografik muayene esnasında değerlendirilen
sör kastan biridir. Miyofasyal ağrısı tipik olarak boyun anteriorun-
hassasiyetin LC kası lokalizasyonunda olduğu tespit edildi. (Şekil
da ve nadiren boyun lateralinde hissedilir. (1) Longus colli kasına
1) C6 anterior tüberkül ile karotis arteri arasındaki mesafe başın
yönelik tetik nokta enjeksiyonları, kasın derinde lokalize olması ve
tam kontralateral rotasyonu ile maksimize edilerek (2) hastaya
boyun ön bölgesindeki nörovasküler yapılar dikkate alındığında
pozisyon verildi. Hastaya ultrasonografi eşliğinde sağ LC kasına
oldukça zordur.
yönelik %2’lik prilokainden oluşan yaklaşık 3 ml tetik nokta en-
Olgu jeksiyonu yapıldı. (Şekil 2) Amitriptilin 10 mg reçete edilerek 1
40 yaşında erkek hasta polikliniğimize yaklaşık 1 yıldır devam hafta sonra kontrole çağrıldı. 1 hafta sonra değerlendirilen has-
eden boynun sağ tarafında elektrik çarpar tarzda ağrı ve kasılma tanın ağrı ve kasılmalarında büyük ölçüde azaldığı görüldü. Ya-
şikayetiyle başvurdu. Şikayetleri hemen hemen her gün ve günde pılan uygulama tekrarlanarak takibe alındı. Tedavisinin yaklaşık
birkaç kez tekrarlama eğilimindeymiş. Şikayetleri stres ve uyku- 1 ayında hastanın semptomlarında belirgin düzelme tespit edildi.
suzlukla tetiklenmekte olup, atak esnasında bilinç kaybı ortaya Sonuçlar
çıkmıyormuş. Ancak ağrı o kadar şiddetliymiş ki, atak esnasın-
Longus Colli kasına yönelik tetik nokta enjeksiyonları, kasın lo-
da çalışma ortamında işini bırakmak zorunda kalıyormuş. Bazen
kalizasyonu dikkate alındığında oldukça zordur. Bu enjeksiyonlar
bu esnada yere düştüğü de oluyormuş. Bu amaçla yaklaşık 1 yıl
yapılırken kullanılabilecek en ideal görüntüleme yöntemi ultraso-
önce epileptik nöbet geçirdiğini düşünerek nöroloji polikliniğine
nografidir.
başvurmuş. Nöroloji kliniği tarafından nöbet ön tanısıyla hastaya
beyin Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG), servikal MRG ve Kaynaklar
boyun-difüzyon MRG tetkikleri yapılmış ve bu incelemeler nor- 1. Amir Minerbi, Motti Ratmansky, Aharon Finestone, Robert Gerwin, Simon
mal olarak değerlendirilmiş. Video EEG Monitörizasyon raporu Vulfsons,The local and referred pain patterns of the longus colli muscle,
doğrultusunda duyusal nöbet dışlanamamış, fakat epileptik nö- Journal of Bodywork and Movement Therapies, Volume 21, Issue 2,
beti destekleyen objektif kanıt elde edilememiş. Hastanın mevcut 2017, Pages 267-273.
durumu dikkate alınarak Karbamezepin 2x400 mg ve Gabapen- 2. Park DY, Kang S, Kang HJ, Choi JK, Do Kim J, Yoon JS. Impact of Neck
Position on the Probability of Common Carotid Artery Puncture During
tin 2x300 mg başlanmış, ancak hasta bu tedaviden fayda görme- Ultrasound-Guided Stellate Ganglion Block. PM R. 2019 May;11(5):463-
miş. Düzenlenen bu tedavi tedrici olarak azaltılarak duloksetin 30 469.
mg 1x1 tedavisi başlanmış. Duloksetin ile atak şiddeti azalmış. Anahtar kelimeler: Anterior boyun ağrısı, ultrasonografi, longus colli,
Boyun ağrısı açısından polikliniğimize yönlendirilmiş. Fizik mua- tetik nokta
yenesinde; boyun hareketleri her yöne açık ve ağrısız, bilateral üst

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


198 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

genişliğinde sakral kemiğe kadar derinliği olan evre 4 bası yarası


mevcuttu.
Yapılan muayenesinde üst ekstremite nörolojik muayenesi nor-
maldi, alt ekstremite eklem hareket açıklığı tam, kalça fleksiyon
hareket sonu ağrılıydı. Alt ekstremite kalça fleksiyon kas gücü 4/5,
diz ekstansiyon kas gücü 3/5, ayak bileği ve başparmağı dorsif-
leksiyonu 2/5 ve plantar fleksiyonu tamdı. Duyu defisiti yok, dtr
normoaktif ve babinski negatifti. Rektal muayenede anal sfinkter
tonusu mevcut derin anal basınç hissi vardı.
Şekil 1. Longus colli kasının ultrason eşliğinde palpasyonu Hastanın yara yeri plastik cerrahi tarafından debride edildi. Gün-
de 2 defa yara yeri pansumanı yapıldı. Günde 1 defa yara yeri
çevresine 20 dakika elektrik stimülasyonu verildi. 4 cm derinliği
olan evre 4 bası yarası mevcuttu. Nutrisyonel destek verildi. Yatışı
boyunca haftada 2 defa 8 seans PRP yapıldı. PRP yara yerine ve
çevresine 1 cm aralıklarla 22 gauge iğne ile her enjeksiyon girişin-
de yaklaşık 0.1 ml olacak şekilde 5ml solusyon enjekte edildi. En-
jeksiyon sonrası hastada ateş gözlenmedi, takiplerinde hastanın
vitalleri normal olup düzenli alınan yara yeri kültüründe üreme ol-
madı. Taburcu olurken yarasında tama yakın kapanma gözlendi.
Tartışma: Daha önce yapılan bilimsel çalışmalara paralel olarak
kliniğimizde uyguladığımız evre 4 bası yarası olan hastamızın PRP
Şekil 2. Ultrasonografi eşliğinde tetik nokta enjeksiyonu işlemleri sonucunda yara çapında ve derinliğinde azalma gözlem-
ledik.
Volakakis ve ark. yaptığı bir çalışmada bası yarasına sahip 64
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda hastaya PRP tedavisi uygulamış ve konvansiyonel tedaviye göre
yaranın yüzey alanı çapı ve çevresinde önemli ölçüde azalma göz-
Girişimsel Yöntemler lendiğini bildirmişlerdir. (5)
SS-070 Sell ve ark. tarafından üç spinal kord yaralanması sonucu evre 4
bası yarası gelişen hastaya PRP uygulaması yapılmış, yara iyileş-
TRAVMATİK BEYİN HASARI OLGUSUNDA EVRE 4 me hızında artış, granülasyon dokusunda ve yara kapanma hızın-
BASI YARASINA PRP UYGULAMASI da artış görüldüğü raporlanmıştır. (6)
Ahmed Sinan Alpaydın, Kanan Abbasov, Gülnur Taşçı Bozbaş, PRP uygulaması bası yarası olan hastalarda yara iyileşmesini hız-
Gülcan Gürer landırmak için tedavi rejimleri arasında değerlendirilebilir.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve 27 Mart 2020 de araç içi trafik kazası geçiren ve Glaskow koma
Rehabilitasyon Anabilim Dalı skalası 6 olan hasta yoğun bakım servisine yatırıldı, 63 gün yo-
ğun bakımda kaldı. Entübe şekilde 2 hafta takip edilen hastanın
Giriş: Travmatik beyin hasarı (TBH), farkındalık veya bilinç sevi- yatışında hidropnömotoraks olan hastaya göğüs tüpü takıldı ve
yesinde düşüş, hafıza kaybı veya unutkanlık, diğer nörolojik veya kraniyal MR’da subdural hemoraji ve beyin ödemi gözlendi.Ha-
nöropsikolojik anormallikler ve hatta ölüm gibi semptomlara ne- ziran ayında servisimize devir olan olgunun fonksiyonel durumu;
den olan kranyoserebral hasar anlamına gelir. Uzun süreli immo- yatak içi dönme becerisi olan ve desteksiz oturabilen hastanın
biliteye bağlı olarak TBH hastalarında bası yaraları gelişebilir. (1) gaita ve idrar inkontinansı mevcut olup alt bezli ve daimi son-
dalıydı. Ayakta durma dengesi yoktu. Afazi ve dizartrisi yoktu.
Bası yaralarının tedavisinin sabit bir algoritması yoktur. (2) Yara Yutma problemi mevcut değildi. Kaşektik hastanın iştah problemi
yerinde basınç, nem azaltılmalı ve asepsi sağlanmalıdır. Düzenli mevcuttu. Yatak başı yapılan mini mental testi 21 puan, fonksiyo-
cilt bakımı yapılmalı basınç dağıtıcı yastıklar kullanılmalıdır. Bes- nel bağımsızlık ölçeği 45 puandı. Hastanın sakral bölgede 15 cm
lenme bozukluğu düzeltilmelidir. (3) Hiperbarik oksijen tedavisi- genişliğinde sakral kemiğe kadar derinliği olan evre 4 bası yarası
nin yara yeri oksijenizasyonunu arttırdığına yönelik çalışmalar da mevcuttu.
mevcuttur. (4)
Yapılan muayenesinde üst ekstremite nörolojik muayenesi nor-
Biz de burada TBH sonucu kliniğimizde evre 4 bası yarası olan maldi, alt ekstremite eklem hareket açıklığı tam, kalça fleksiyonu
olgumuzda trombositten zengin plazmanın (PRP) etkinliğini sun- bilateral hareket sonu ağrılıydı. Alt ekstremitede kas gücü; kalça
mak istedik. fleksiyonu 4/5, diz ekstansiyonu 3/5, ayak bileği ve başparmak
Olgu: 27 Mart 2020 de araç içi trafik kazası geçiren ve Glaskow dorsifleksiyonu 2/5 ve plantar fleksiyonu tamdı. Duyu defisiti
koma skalası 6 olan hasta yoğun bakım servisine yatırıldı, 63 gün yok, dtr normoaktif ve babinski negatifti. Rektal muayenede anal
yoğun bakımda kaldı. Entübe şekilde 2 hafta takip edilen hasta- sfinkter tonusu mevcut derin anal basınç hissi vardı.
nın yatışında hidropnömotoraks olan hastaya göğüs tüpü takıldı Hastanın yara yeri plastik cerrahi tarafından debride edildi. Gün-
ve kraniyal MR’da subdural hemoraji ve beyin ödemi gözlendi. de 2 defa yara yeri pansumanı yapıldı. Günde 1 defa yara yeri
Haziran ayında servisimize devir olan olgunun fonksiyonel du- çevresine 20 dakika elektrik stimülasyonu verildi. Nutrisyonel
rumu; yatak içi dönme becerisi olan ve desteksiz oturabilen has- destek verildi. Yatışı boyunca haftada 2 defa 8 seans PRP yapıldı.
tanın gaita ve idrar inkontinansı mevcut olup alt bezli ve daimi PRP yara yerine ve çevresine 1 cm aralıklarla 22 gauge iğne ile
sondalıydı. Ayakta durma dengesi yoktu. Afazi ve dizartrisi yoktu. her enjeksiyon girişinde yaklaşık 0.1 ml olacak şekilde 5ml solus-
Yutma problemi mevcut değildi. Kaşektik hastanın iştah problemi yon enjekte edildi. Enjeksiyon sonrası hastada ateş gözlenmedi,
mevcuttu. Yatak başı yapılan mini mental testi 21 puan, fonksiyo- takiplerinde hastanın vitalleri normal olup düzenli alınan yara yeri
nel bağımsızlık ölçeği 45 puandı. Hastanın sakral bölgede 15 cm kültüründe üreme olmadı.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


199 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Hastanın bası yarasına günde 2 defa kristalin sprey ile pansuman Kaynaklar
yapıldı, yara çevresine günde 20 dakika elektrik stimülasyonu ve- 1. Whitman DH, Berry RL, Green DM. Platelet gel: an autologous alternative
rildi. Tedavi sırasında rutin laboratuar testleri, hastanın beslenme to fibrin glue with applications in oral and maxillofacial surgery. J Oral
durumunun stabilitesini sağlamıştır. Hastanın basınç ülseri cerrahi Maxillofac Surg. 1997;55(11):1294–1299.
2. Lee JW, Kwon OH, Kim TK, et al. Platelet-rich plasma: quantitative assess-
olarak debride edildi ve lokal enfeksiyonu dışlamak için yara kül- ment of growth factor levels and comparative analysis of activated and in-
türleri toplandı.Daha sonra hastaya haftada 2 gün toplam 8 defa activated groups [published online September 13, 2013]. Arch Plast Surg.
olmak üzere PRP yapıldı. PRP, 10 mL-15 mL hasta kanının oto- 2013;40(5):530–535.
log trombosit ayırıcıyla 2000 rpm’de 3 dakika ve ardından 5000 3. Carter MJ, Fylling CP, Parnell LK. Use of platelet rich plasma gel on wound
healing: a systematic review and meta-analysis [published online Septem-
rpm’de 5 dakika santrifüjlenmesiyle hazırlandı. Ortalama 5 mL
ber 15, 2011]. Eplasty. 2011;11:e38.
PRP her uygulamada yara yerine ve çevresine enjekte edildi. 4. Evangelos Volakakis, Marios Papadakis, Andreas Manios, Christos V Io-
Hastanın yara çevresi ve derinliği debride edildikten sonra cet- annou, Odysseas Zoras, Eelco de Bree. Platelet-rich Plasma Improves
velle ölçüldü, her prp seansından sonra ölçümleri yapıldı. Ayrıca Healing of Pressure Ulcers as Objectively Assessed by Digital Planimetry.
Wounds 2019 Oct;31(10):252-256. Epub 2019 Jul 31.
yara fotoğraflanarak görüntü kaydedildi. 5. Scott A. Sell, Jeffery J. Ericksen, Timothy W. Reis, Linda R. Droste, Mo-
Bulgular hammed B. A. Bhuiyan, and David R. Gater. A case report on the use of
sustained release platelet-rich plasma for the treatment of chronic pressure
Hastamız evre 4 bası yarasına sahipti. İlk ölçümünde yaranın iki ulcers. J Spinal Cord Med. 2011 Jan; 34(1): 122–127
ucu arasındaki en uzak mesafe 15 cm ölçüldü. Yara derinliği en Anahtar kelimeler: travmatik beyin hasarı, bası yarası, prp, bası yarası
derin noktada debridman işlemi sonrasında 4 cm ölçüldü. Hafta- tedavisi
da 2 seans olacak şekilde toplam 8 seans PRP uygulaması esna-
sında herhangi bir yan etki gözlenmedi. Hastanın ölçümlerinde
yara uzunluğunun her seansta gerilediği gözlendi ve yara derinli-
ğinde azalma saptandı.
Tartışma
Otolog konsantre plazma, 1997 yılında Whitman ve arkadaşları
tarafından oral ve maksillofasiyal cerrahideki uygulamalar için
klinik uygulamada tanıtıldı.(1) Normalden fazla trombosit sayı-
sı nedeniyle, aynı zamanda trombosit açısından zengin plazma
olarak da adlandırılır ve esas olarak büyüme faktörleri PDGF
içerir Normal plazmadakinden 5 ila 10 kat daha yüksek konsant-
rasyonlarda -AB, PDGF-BB ve TGF-β. (2) Jel hazırlamada PRP
aktivitesini uyarmak için kalsiyum klorür ve trombin kullanımı da
rapor edilmiştir, ancak daha yüksek büyüme faktörü konsantras-
yonlarına neden olmamıştır. (2) Hastanın kendi kan serumundan
türetilen PRP, toksisite, çapraz reaksiyonlar veya immün reaksi- Resim 1. prp aşamalı görüntü
yonlar hakkında hiçbir endişe oluşturmaz. Bu nedenlerle PRP,
kronik yaraların tedavisi dahil birçok cerrahi alanda kullanılabilir.
Son zamanlarda yapılan birçok çalışma, kronik yaraları olan an-
cak tartışmalı sonuçları olan hastalarda PRP’nin etkinliğini değer-
lendirmiştir. Carter ve arkadaşlarının yaptığı bir meta-analizde,
spesifik yara tipinden bağımsız olarak, PRP tedavisi ile tedavi edi-
len yaralarda tam yara kapanması daha olasıdır.(3)
Volakakis ve ark. yaptığı bir çalışmada bası yarasına sahip 64
hastaya PRP tedavisi uygulamış ve konvansiyonel tedaviye göre
yaranın yüzey alanı çapı ve çevresinde önemli ölçüde azalma göz-
lendiğini bildirmişlerdir. (4)
Sell ve ark. tarafından üç spinal kord yaralanması sonucu evre 4
bası yarası gelişen hastaya PRP uygulaması yapılmış, yara iyileş-
me hızında artış, granülasyon dokusunda ve yara kapanma hızın-
da artış görüldüğü raporlanmıştır. (5)
Sonuçlar
Bu çalışmada, otolog PRP ile tedavinin, yara iyileşmesini hız-
landırdığı görülmektedir. Geleneksel tedavilere ek olarak PRP Resim 2. prp son hali
tedavisinin yara iyileşmesini hızlandırdığı görülmektedir. Biz de
kliniğimizde yaptığımız bu çalışmada PRP tedavisi ile yara iyi-
leşmesinde olumlu sonuç elde ettik. PRP tedavisinin etkinliğini
doğrulamak ve optimal PRP uygulama yöntemini tanımlamak
için tercihen daha büyük, çok merkezli ve randomize çalışmalar
olmak üzere daha ileri çalışmalar gereklidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


200 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Bulgular


Girişimsel Yöntemler Ozon grubunda 24, lokal anestezik grubunda 23 hastanın veri-
lerine ulaşıldı. Başlangıç demografik ve klinik verileri benzerdi
SS-071 (p>0,05). Her iki grupta da VAS parametresinde tedavi sonra-
sı değerlendirmelerde anlamlı iyileşme mevcut olmakla birlikte
KRONİK BEL AĞRISINDA LOMBER OZON VE LOKAL (p<0,05), Ozon grubunda 3. ayda başlangıca göre anlamlı iyi-
ANESTEZİK ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİKLERİNİN leşme varken (p<0,05) lokal anestezik grubunda mevcut değildi
KARŞILAŞTIRILMASI (p>0,05). ODİ ve İBADİ skorlarında tedavi sonrası her iki grupta
iyileşme mevcut olmakla birlikte gruplar arası anlamlı fark yoktu.
Selin Duran1, Fatma Serenay Vardar1, Adem Erbirol3, Tuğba Özsoy SF-36 skorlarında her iki grupta da anlamlı iyileşme mevcutken
Ünübol1, Emre Ata1, Figen Yılmaz2 bu iyileşme 1. ay kontrolünde belirgindi.
Sbü Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1

Sbü Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi


2 Sonuçlar
Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi
3
Kronik bel ağrısı tedavisinde lokal ozon enjeksiyonu ağrı, yaşam
kalitesi ve dizabilite açısından en az lokal anestezik enjeksiyonu
Amaç: Bel ağrısı toplumda oldukça sık görülen bir sağlık soru- kadar etkili bir tamamlayıcı tedavi yöntemi olabileceği, lokal
nudur ve dizabilite, yaşam kalitesinde düşüş ve işe devamsızlığın anestezik grubu ile karşılaştırıldığında ağrı değerlendirmesinde
en sık nedenlerindendir. Tedavide istirahat, eğitim, farmakolojik 3.aya kadar etkisinin devam edebileceği gözlemlenmiştir.
tedavi, fizik tedavi modaliteleri, ağrılı nokta enjeksiyonları, cerrahi Anahtar kelimeler: bel ağrısı, dizabilite, lokal anestezik, ozon,
girişimler uygulanmakla birlikte son dönemde lokal ozon enjeksi- enjeksiyon
yonu gibi tamamlayıcı tıp tedavilerinden de yararlanılmaktadır.
Bu çalışmada kronik bel ağrılı hastalarda, lomber bölgeye uygula-
nan lokal ozon enjeksiyonu ile lokal anestezik enjeksiyonu tedavi- Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
lerinin retrospektif olarak etkinliklerini karşılaştırmayı amaçladık.
Metodoloji: Kronik bel ağrısı olan ve kliniğimizde tedavi gören
Girişimsel Yöntemler
hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Çalışmada lom- SS-072
ber bölgeye rutin bir protokol dahilinde 3 gün ara ile toplamda
4 seans ozon enjeksiyonu veya lokal anestezik enjeksiyonu uy- MİYOFASİAL AĞRI SENDROMUNDA KURU
gulanmış ve dahil edilme kriterlerini karşılayan hastaların verileri İĞNELEME SONRASI GELİŞEN BİR PNÖMOTORAKS
değerlendirildi. Hastalar iki gruba (grup 1: ozon, grup 2: lokan
OLGUSU
anestezik) ayrıldı. Hastaların tedaviye yanıtları için gerekli veri-
ler tedavi öncesi(T0), tedaviden hemen sonra(T1), tedavi son- Pınar Müge Sarıkaya1, Orhan Güvener2, Bülent Arslan3, Melek
rası 1. ay(T2) ve 3. ayda (T3) hasta tarafından doldurulan Short Sezgin2
Form-36(SF-36), Vizüel Anolog Skala(VAS), Oswestry Dizebilite 1
Mersin Şehir Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
İndex(ODİ) ve İstanbul Bel Ağrısı Dizabilite İndeksi(İBADİ) olarak 2
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
Dalı
belirlendi. 3
Mersin Şehir Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği
Bulgular: Ozon grubunda 24, lokal anestezik grubunda 23 has-
tanın verilerine ulaşıldı. Başlangıç demografik ve klinik verileri
Giriş-Amaç: Miyofasiyal ağrı sendromu (MAS), kas veya fasya-
benzerdi (p>0,05). Her iki grupta da VAS parametresinde tedavi
larda bulunan, tetik nokta denilen hipersensitif noktalarla karakte-
sonrası değerlendirmelerde anlamlı iyileşme mevcut olmakla bir-
rize ağrı, kas spazmı, duyarlılık, hareket kısıtlılığı, güçsüzlük ve na-
likte (p<0,05), Ozon grubunda 3. ayda başlangıca göre anlamlı
diren otonom disfonksiyon gibi semptom ve bulgularla seyreden
iyileşme varken (p<0,05) lokal anestezik grubunda mevcut de-
bir kas iskelet sistemi hastalığıdır. Tedavide bir seçenek de kuru
ğildi (p>0,05). ODİ ve İBADİ skorlarında tedavi sonrası her iki
iğneleme metodu ile tetik nokta enjeksiyonudur. Aşağıda MAS
grupta iyileşme mevcut olmakla birlikte gruplar arası anlamlı fark
tedavisinde kuru iğneleme sonrası gelişen bir pnömotoraks vakası
yoktu. SF-36 skorlarında her iki grupta da anlamlı iyileşme mev-
sunulacaktır.
cutken bu iyileşme 1. ay kontrolünde belirgindi.
Olgu
Sonuç: Kronik bel ağrısı tedavisinde lokal ozon enjeksiyonu ağrı,
yaşam kalitesi ve dizabilite açısından en az lokal anestezik enjek- 43 yaşında kadın hasta geçmeyen sırt ağrısı, ani başlayan yan
siyonu kadar etkili bir tamamlayıcı tedavi yöntemi olabileceği, lo- göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikayeti ile polikliniğimize başvur-
kal anestezik grubu ile karşılaştırıldığında ağrı değerlendirmesinde du. Anamnezinde 1 gün önce başka bir merkezde fizyoterapist
3.aya kadar etkisinin devam edebileceği gözlemlenmiştir. tarafından sırt ağrısına yönelik akupunktur iğnesi ile enjeksiyon
öyküsü mevcuttu. Yapılan fizik muayenede hasta takipneik idi,
Yöntem-Gereçler
enjeksiyon yerinde lokalize hassasiyet mevcuttu. Çekilen posteri-
Kronik bel ağrısı olan ve kliniğimizde tedavi gören hastaların or- anterior akciğer grafisinde solda plevra çizgisi yer değiştirmiş-
dosyaları retrospektif olarak tarandı. Çalışmada lomber bölgeye ti (Resim 1). Hasta göğüs cerrahisine konsülte edildi, iatrojenik
rutin bir protokol dahilinde 3 gün ara ile toplamda 4 seans ozon pnömotoraks tanısı konuldu. Toraksı daha detaylı değerlendir-
enjeksiyonu veya lokal anestezik enjeksiyonu uygulanmış ve da- mek için tomografi çekildi, hasta takibe alındı, takiplerinde nefes
hil edilme kriterlerini karşılayan hastaların verileri değerlendirildi. darlığı devam eden hastaya tüp torakostomi yapıldı (Resim 2).
Hastalar iki gruba (grup 1: ozon, grup 2: lokan anestezik) ayrıldı. Yaklaşık 3 gün sonra şikayetleri gerileyen ve akciğer grafisi düze-
Hastaların tedaviye yanıtları için gerekli veriler tedavi öncesi(T0), len hasta taburcu edildi.
tedaviden hemen sonra(T1), tedavi sonrası 1. ay(T2) ve 3. ayda
Tartışma
(T3) hasta tarafından doldurulan Short Form-36(SF-36), Vizüel
Anolog Skala(VAS), Oswestry Dizebilite İndex(ODİ) ve İstanbul Miyofasiyal ağrı sendromu, kas iskelet sistemi ağrılarının en sık
Bel Ağrısı Dizabilite İndeksi(İBADİ) olarak belirlendi. nedenlerinden biridir (1). Tedavi seçenekleri arasında kuru iğne-
leme yöntemi de vardır. Kuru iğneleme,tetik noktaların mekanik

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


201 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

olarak hasarlanması sonucu etki gösterir. Enjeksiyon sonrası ağrı,


kanama, enfeksiyon, sinir yaralanmaları, kardiyak tamponand,
pnömotoraks gibi komplikasyonlar görülebilir. Pnömotoraks sey-
rek fakat ciddi seyredebilen bir komplikasyondur (2). Bu nedenle
enjeksiyon yapılırken kullanılan iğnenin kalınlığı, uygun anatomik
bölgeye uygun teknikle girilmesi ve enjeksiyonu yapan kişinin tec-
rübesi son derece önemlidir. Trapeziusun üst lifleri, erektör spina,
rhomboid kaslar, paraskapular, subklavikular, interspinal ve sup-
raklavikular bölge, interkostal aralık enjeksiyonları pnömotoraks
açısından riskli bölgelerdir (3). Enjeksiyondan dakikalar sonra
görülebileceği gibi saatler sonra da görülebilir (4).Hastamızda en-
jeksiyon paraskapular alana yapılmış ve yaklaşık 24 saat sonra
semptomlar başlamıştı. Tedavide dispnesi olmayan hastalarda
takip önerilirken, dispne gelişen hastalarda göğüs tüpü takılması
önerilir. Bizim hastamızda nefes darlığı olduğu için tüp torakos-
tomi yapıldı.
Sonuçlar
Resim 2. Pnömotoraks BT
Miyofasiyal ağrı sendromu kas-iskelet sistemi ağrılarının en sık
nedenlerindendir. Tedavide kuru iğneleme tekniği ile oldukça et-
kili sonuçlar alınmaktadır. Kolay uygulanabilir bir teknik olmasına
rağmen seyrek ve ciddi seyredebilen komplikasyonlar görülebilir. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
Bu nedenle özellikle torasik bölge enjeksiyonları yeterli eğitim al- Girişimsel Yöntemler
mış ve klinik deneyimi olan sağlık profesyonellerince uygulanma-
lıdır. SS-073

Kaynaklar VİTAMİN D EKSİKLİĞİNİN TRANSFORAMİNAL


1. Han SC, Harrison P. (1997) Myofascial pain syndrome and trigger-point EPİDURAL STEROİD ENJEKSİYONU BAŞARISINA
management. Reg Anesth.; 22(1):89-101
2. Simons DG Travell JG,Simons LS. (1998). Myofascial Pain and dysfunc-
ETKİSİ
tion.The trigger point manual 2nd edition.Baltimore,Williams &Wilkins, Ekim Can Öztürk1, Savaş Şencan1, Rekib Saçaklıdır1, Osman
3. Bensoussan A, Myers SP, Carlton AL. Risks associated with the practice of
Albayrak2, Osman Hakan Gündüz1
traditional Chinese medicine: an Australianstudy. Arch Fam Med 2000;9:
1071–8.
1
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
4. McCutcheon L, Yelland M. Iatrogenic pneumothorax: safety concerns Algoloji Bilim Dalı
when using acupuncture or dry needling in the thoracic region. J Physical
2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Therapy Rev 2011; 16:126-32.
5. Halle JS, Halle RJ. Pertinent dry needling considerations for minimizing
adverse effects—part one. Int J Sports Phys Ther. 2016;11(4):651-662. Amaç: İşlem öncesindeki vitamin D eksikliğinin floroskopi eşli-
Anahtar kelimeler: Miyofasiyal ağrı, tetik nokta, kuru iğneleme,
ğinde uygulanan transforaminal epidural steroid enjeksiyonu te-
pnömotoraks davi başarısına etkisinin araştırılması
Gereç ve Yöntem: Ocak 2018 ile Aralık 2019 arasında bir üni-
versite hastanesi algoloji kliniğinde transforaminal epidural stero-
id enjeksiyonu uygulanan 948 hasta retrospektif olarak tarandı.
Hastaların klinik ve demografik verileri, lomber manyetik rezo-
nans görüntüleri, serum 25(OH)D düzeylerini içeren laboratuvar
tetkikleri, tedavi öncesi, tedavi sonrası 3. hafta ve 3. aydaki nu-
merik derecelendirme ölçeği skorları incelendi.
Bulgular: Hastane kayıt sisteminde verileri bulunan, dahil edil-
me ve hariç tutulma kriterlerine uyan toplam 83 hasta serum
25(OH)D düzeylerinin 20 ng/ml’nin altında (1. grup) veya üzerin-
de (2.grup) olmasına göre iki gruba ayrıldı. Buna göre 1. grupta
57 hasta 2. grupta 26 hasta elde edildi. D vitamini eksikliği bu-
lunan 1. grupta tedavi başarısı 2. gruba göre 3. hafta ve 3. ayda
anlamlı olarak daha düşük bulundu.
Sonuç: Vitamin D eksikliği transforaminal epidural steroid en-
jeksiyonuna yanıt alınma olasılığını azaltabilir, enjeksiyon öncesi
serum 25(OH)D düzeylerinin değerlendirilmesi ve gereği halinde
replasman yapılması tedavi başarısını arttırabilir. Bu konuda yapı-
lacak prospektif çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Anahtar kelimeler: Vitamin D eksikliği, lomber disk hernisi,
transforaminal epidural steroid enjeksiyonu
Resim 1. Pnömotoraks grafisi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


202 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme


SS-074

DİZ OSTEOARTRİTİ HASTALARINDA RADYOGRAFİK


VE ULTRASONOGRAFİK DEĞİŞİKLİKLERİN DENGE
İLE İLİŞKİSİNİN ARAŞTIRILMASI
Zeynep Alpoğuz Yılmaz1, Hakan Genç2
Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesi
1

Sbü Ankara Eğitim Ve Araştırma Hastanesi


2

Amaç: Bu çalışma ile diz osteoartriti (OA) tanısında sık kullanı-


lan Kellgren Lawrence (KL) primer diz OA evreleme sisteminin ve
ultrasonografik verilerin denge parametreleriyle ilişkisinin araştı-
rılması amaçlandı.
Resim1. Distal patellar tendon Kalınlığı Ölçümü
Gereç ve Yöntem: Amerikan Romatoloji Derneği’nin klinik ve
radyolojik kriterlerine göre (1) primer diz OA tanısı konulan 50-70
yaş arası bireyler diz OA grubuna; diz yakınması olmayan, yaş ve
cinsiyet açısından eşleştirilmiş sağlıklı bireyler de kontrol grubuna
dahil edildi. İleri derecede denge bozukluğuna sebep olabilecek
nörolojik hastalık öyküsü olanlar, denge bozukluğuna sebep ola-
bilecek ilaç kullanımı öyküsü olanlar, dize cerrahi girişim öyküsü
olanlar çalışma dışı bırakılmıştır.
İki gruptaki gönüllü olduğunu belirten ve onam formlarını imza-
layan bireylerin yaşı, cinsiyeti, boy, kilo, mesleği, eğitim düzeyi,
ek hastalık varlığı gibi demografik veriler kaydedildi. Vücut kitle
indeksi (kg/m2) (VKİ) hesaplandı.
Bireyler Berg denge testi, Zamanlı Kalk Yürü Testi (ZKYT) ile de-
ğerlendirildi. Osteoartrit KL skalası ile radyolojik olarak evrelendi.
Ultrasonografi ile femoral kartilaj (FK), quadriceps femoris (QF)
kas, uyluk subkutan yağ, QF tendon, proksimal ve distal patellar Resim 2. Femoral Kartilaj Kalınlığı Ölçümü
tendon kalınlıkları, QF kas kalınlığının subkutan yağ kalınlığına
oranı değerlendirildi.
İstatistiksel analizde normal dağılım gösteren veriler ortalama±s-
tandart sapma (x±sd) şeklinde gösterildi ve karşılaştırmasında
Student’s t testi kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen veriler de
ortanca (1.-3. çeyrek) (Md (Q1-Q3) şeklinde gösterildi ve karşılaş-
tırmada Mann Whitney u testi kulllanıldı.
Bulgular:Toplam 97 hastanın bulunduğu diz OA grubu ile 33
sağlıklı bireyin bulunduğu kontrol grubu arasında yaş, cinsiyet,
boy, ek hastalık varlığı açısından anlamlı fark saptanmadı (hepsi
için p>0,05). Kilo ve VKİ diz OA grupta anlamlı olarak yüksek
saptandı (hepsi için p<0,05) (Tablo 1). Diz OA grubunda denge
bozukluğu daha fazla bulundu; Berg denge skorları daha düşük,
ZKYT süresi istatiksel olarak daha uzun saptandı (p<0,001) (Tab-
lo 2). Diz OA’lı hastalarda Berg denge skorları ile uyluk subkutan
yağ kalınlığı, KL skoru ve VKİ ile negatif korelasyon, FK ortalama
kalınlığı, QF kas kalınlığı ve QF kas kalınlığının subkutan yağ ka-
lınlığına oranı arasında anlamlı pozitif korelasyon saptandı (hep-
si için p<0,05). ZKYT süresi ile KL skoru, uyluk subkutan yağ
kalınlığı ve VKİ değerleri arasında anlamlı pozitif korelasyonlar
saptandı (hepsi için p<0,05). ZKYT süresi ile QF kas kalınlığının
subkutan yağ kalınlığına oranı arasında anlamlı negatif ilişki bu-
lundu (p<0,05). Berg denge skoru ve ZKYT süresi ile proksimal
patellar tendon, distal patellar tendon, QF tendonu kalınlığı ara-
sında anlamlı ilişki saptanmadı (hepsi için p >0,05) (Tablo 3).
Sonuç: Bu çalışmada ultrasonografik olarak ölçülen QF kas ka-
lınlığının subkutan yağ kalınlığına oranı ve erken radyolojik ev-
relerin yüksek Berg denge skoru ve kısa ZKYT süresi ile ilişkili
olduğu saptandı. Radyografi ve ultrasonografinin, diz osteoartriti Resim 3. QF Kas ve Subkutan Yağ Kalınlığı Ölçümü
olan hastaların denge bozukluğunun değerlendirilmesinde alter-
natif bir metod olabileceğini düşünmekteyiz.
Anahtar kelimeler: Diz osteooartriti, radyografi, ultrasonografi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


203 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. OA hastaları ile kontrol gruplarının demografik verileri Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme
Kontrol (N=33) Diz OA (N=97) p değeri
SS-075
Yaş (yıl) Md (Q1-Q3) 59(54,5-61) 59(54-64) 0,229
KLİNİK KARPAL TÜNEL SENDROMLU HASTALARDA
Kilo (kg) x̄±SD 66,76±9,63 78,54±11,73 <0,001
ELEKTRODİAGNOSTİK VE ULTRASONOGRAFİNİN
Boy (m) Md (Q1-Q3) 1,61(1,57-1,69) 1,6(1,56-1,63) 0,093
TANISAL DEĞERLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
VKİ (kg/m2) x̄±SD 25,05±2,46 30,74±4,71 <0,001
Navid Atarod, Deniz Palamar Kadıoğlu, İbrahim Asoğlu, Ülkü
Akarırmak
Tablo 2. OA hastaları ile kontrol gruplarının denge bozukluğu değerlendirmeleri
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
Kontrol (N=33) Diz OA (N=97) p değeri
Berg Denge Md (Q1-Q3) 56(55-56) 52(50-54) <0,001 Amaç: Karpal Tünel Sendromu (KTS) en sık görülen periferik
ZKYT (sn) Md (Q1-Q3) 9(8-9) 10,5(9-12) <0,001 sinir tuzak nöropatisidir ve genel nüfusta prevalansı %5 civa-
rında tahmin edilmektedir. Tanıda klinik semtomlar ve bulgular
Tablo 3. OA hastalarının denge bozukluğu değerlendirme testleri ile diğer verilerin ile beraber elektrodiagnostik testler (EDX) altın standart olarak
kullanılır. KTS tanısında median sinirin ultrasonografi (USG)
korelasyonları
ile kesitsel alan (KSA) ölçümü ve Doppler USG ile sinir vas-
Berg denge ZKYT külarizasyon değerlendirmesi KTS tanısında son yıllarda çok
Berg denge Rho 1,000 -0,736 sayıda çalışmada kullanılmıştır. USG’nin kullanımının fizyat-
ri kliniğinde yaygınlaşması ile beraber belki doğru hasta seçimi
P 0,000 ile bir gurup hastada EDX yapılmaksızın KTS tanısı kesinleş-
ZKYT (sn) Rho -0,736 1,000 tirilip şiddeti belirlenebilir. Bu çalışmada hedef geçerliliği kabul
edilmiş KTS-6 klinik skalasını altın standart kullanarak EDX ve
P 0,000
USG’nin KTS tanısında tanısal değerlerinin karşlaştırılmasıdır.
KL skoru Rho -0,201 0,239 Gereç ve yöntem: Kliniğimize üst ekstremitelerde uyuşma, karın-
P 0,048 0,019
calanma vb. şikayetleriyle başvuran toplam 73 hastanın 105 el
bileğine KTS-6 skalası uygulanmıştır ve skalanın sonucuna göre
FK ort (mm) Rho 0,212 -0,161 el bilekleri hasta ve kontrol grubu olmak üzere iki gruba rando-
P 0,037 0,115 mize edilmiştir. Tüm el bileklerinde karpal tünel girişinde median
sinirin KSA ve vaskülarizasyonu USG ile ölçülmüştür. Vaskülari-
QF kas kalınlığı (mm) Rho 0,238 -0,198 zasyonu değerlendirmede power Doppler yöntemi kullanılıp, elde
P 0,019 0,052 edilen sinyaller semikantitatif olarak derecelendirilmiştir. Daha
sonra tüm hastalara EDX uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre
Uyluk subkutan yağ kalınlığı (mm) Rho -0,364 0,275
her testin sensitivitesi ve spesifitesi hesaplanmıştır. Incelenen tüm
P 0,000 0,006 el bileklerinde USG verileri ile EDX bulgularının korelasyonuna
QF tendon kalınlığı (mm) Rho 0,000 0,090 bakılmıştır.
Bulgular: KTS-6 skalası pozitif olan 75 el bileği vaka ve negatif
P 0,998 0,382
olan 30 el bileği kontrol grubu olarak alınmıştır. KTS tanısı için
Proksimal patellar tendon kalınlığı (mm) Rho -0,127 0,180 median sinir KSA cut-off değeri 10 mm2, bu değer için sensitivite
P 0,214 0,078 %69 ve spesifite %73, power Doppler sinyal skoru (PDS) ≥2 için
gruplar arasında anlamlı fark bulunup sensitivite %24 ve spesifi-
Distal patellar tendon kalınlığı (mm) Rho -0,112 0,188 te %93 olarak hesaplanmıştır. EDX için sensitivite %69, spesifite
P 0,276 0,065 %73 saptanmıştır. USG olarak ölçülen median sinir KSA %66 ve
PDS %58 oranında, EDX olarak elde edilen KTS şiddeti ile korele
QF kas/subkutan yağ Rho 0,448 -0,356 bulunmuştur.
P 0,000 0,000 Sonuç: Bu çalışmada USG ile median sinir kesitsel alan değer-
VKİ (kg/m2) Rho -0,244 0,281 lendirmesinin EDX ile benzer tanısal değere sahip olduğu göste-
rilmiştir. Median sinirin power Doppler incelemesinin ise spesifik
P 0,016 0,005 bir yöntem olduğu, fakat tek başına KTS tanısında kullanılama-
yacağı saptanmıştır. Median sinir ultrasonografik KSA ve PDS ile
EDX olarak KTS şiddeti aralarında güçlü korelasyon saptanmış ve
iki yöntem (KSA ve PDS) beraber kullnıldıklarında KTS şiddetini
belirlemekte yararlı oldukları düşünülmüştür. USG bazı hastalar-
da KTS tanısını doğrulamak ve şiddetini belirlemek için EDX’in
yerini alabilir.
Anahtar kelimeler: Karapl tünel sendromu, KTS-6, Elektrodiagnostik,
ultrasonografi, power Doppler

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


204 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ber MRG içerikli Youtube videolarının kalitesini ve güvenilirliğini


incelemektir.
Gereç ve Yöntem: YouTube taraması 15 Eylül 2020 tarihinde
birbirinden bağımsız bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı ve bir
radyoloji uzmanı tarafından, “low back mri”, “lower back mri”,
“low back spine mri”, “lumbar mri” ve “lumbar spine mri” olacak
şekilde 5 kapsamlı anahtar kelime ile gerçekleştirildi. İlk 200 video
tarandı dışlama kriterlerinden (mükerrer, konu dışı, İngilizce harici
bir dilde, sessiz, reklam içerikli videolar) sonra 60 ingilizce video
çalışmaya dahil edildi. Kalite ve güvenilirlik analizi için Global
Kalite Ölçeği (GKÖ) ve DISCERN güvenilirlik skalası uygulandı.
Resim 1. KTS-6 altın standart alınarak tanısal testlerin sensitivite, spesifite, Bulgular: Bu 200 videodan 60’ı dahil edilme kriterlerini karşılı-
pozitif ve negatif prediktif değerleri yor. Bu videoların çoğu düşük ve orta kalitede olarak sonuçlandı.
Ortalama GKÖ ve DISCERN skorları sırasıyla 2.1 ve 1.53’tür.
Her iki araştırmacı arasındaki değerlendirmede istatistiksel olarak
anlamlı fark saptanmadı. (p=0,2) Düşük kaliteli videolar, çoğun-
lukla haber ajansları veya bireysel kullanıcılar tarafından yükle-
nenlerdir. Yüksek ve orta kaliteli videolar ise radyoloji uzmanı,
radyoloji teknisyeni veya klinisyen hekimler tarafından yüklenen
videolardır.
Sonuç: Sonuç olarak Lomber MRG birçok lomber patolojiyi gö-
rüntülemede oldukça önemli bir yere sahiptir. Fakat maalesef ge-
rek hasta kaynaklı gerek de doktor kaynaklı gereğinden oldukça
fazla istenmektedir bu tetkik. Hem maliyet açısından hem de sağ-
lık sisteminin yoğunluğunun oldukça arttığı şu dönemde is gücü
Resim 2. USG ile karpal tünel girişi seviyesinden median sinir kesitsel alan kaybından olumsuz etkilere neden olmaktadır bu durum. Hasta-
ölçümü ların sağlık konusu ile ilgili sıklıkla başvurduğu YouTube video-
ları hasta bilgilendirmesi ve yönlendirmesi için oldukça öneme
haizdir. Hastaların yanlış ve yanıltıcı bilgilere ulaşmasını önlemek
için hekimler, radyoloji teknisyenleri ve akademik kurumlar tara-
fından optimum uzunlukta yüksek kaliteli videolar üretilmeli ve
ilgili platforma yüklenmelidir.
Anahtar kelimeler: Lomber MRG, YouTube, kalite, güvenilirlik

Tablo 1. Global kalite ölçeği (GKÖ)


Resim 3. KTS hastasında karpal tünel giriş seviyesinden alınan artmış 1 Düşük kalite, çoğu bilgi eksik, hastalara yararlı değil
median sinir power Doppler sinyali 2 Genellikle düşük kalite, bazı bilgiler mevcut fakat hastalar için limitli bilgi
3 Ortalama kalite, bazı önemli bilgiler mevcut

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme 4 İyi kalite, iyi akış, çoğu önemli bilgi mevcut, hastalar için yararlı
5 Mükemmel kalite, çok iyi akış, hastalar için çok yararlı
SS-077

LOMBER MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME Tablo 2. DISCERN Güvenilirlik skalası


(MRG) İÇERİKLİ YOUTUBE VİDEOLARININ KALİTE 1 Hedefler açık ve amacına ulaşmış mı?
VE GÜVENİLİRLİK DEĞERLENDİRİLMESİ 2 Bilgi kaynağı güvenilir ve belirtilmiş mi?
Ebru Alanbay Yağcı , Esra Soyer Güldoğan
1 2
3 Bilgi dengeli ve tarafsız mı?
1
Gaziosmanpaşa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
2
Dışkapı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji
4 Hasta referansı için ek bilgi kaynaklarına yer veriliyor mu?
5 Tartışma içeren konulara yer verilmiş mi?
Amaç: İnternet, özellikle de sosyal medya bu çağın en dikkat
çekici ve talep gören platform olmuştur. Sosyal medyanın yaygın-
laşmasında YouTube videolarının oldukça önemli bir payı bulun-
maktadır. Hastaların da kendi hastalıkları, tedavileri ve gerekli tet-
kikler ile ilgili bu mecraya sıkça başvurmaları araştırmacıların bu
videoların içerik ve kalitesini değerlendirmeye yönelik çalışmala-
rın gerekliliğinin farkına varmasını sağlamıştır. Bel ağrısı hastaların
sıkça polikliniğe başvurma şikayeti olup çoğunlukla Lomber MRG
istenmesi yönünde klinisyene talep de bulunulmaktadır. Hastalar
doktora başvurmadan önce sıklıkla kendi yakınmaları ile ilgili in-
ternette araştırma yapıp özellikle de Yotube videolarından bilgi
alma arayışına girmektedir. Bu bağlamda; bu çalışmanın amacı
bel ağrısında ileri bir tetkik ve görüntüleme yöntemi olan Lom-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


205 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Geriatrik Rehabilitasyon maddelik bir ölçektir (1 puan “Kesinlikle Katılmıyorum” ve 7 puan


“Kesinlikle Katılıyorum” anlamına gelir). Bu ölçek; yorgunluğun
SS-078 fiziksel fonksiyonu, motivasyonu, egzersizi ne ölçüde etkilediğini
ve yorgunluğun hastanın iş, aile veya sosyal yaşamını etkileyip
GERİATRİK POPÜLASYONDA AKTİVİTE VE etkilemediğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Ölçeğin Türkçe
YORGUNLUK ŞİDDETİ İLE DÜŞME KORKUSUNUN geçerlik güvenirliği yapılmıştır (3).
İLİŞKİSİ Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi’nin (IPAQ-SF) Kısa Formu;
Başak Çiğdem Karaçay oturma, yürüme ve orta ila şiddetli yoğunluktaki aktiviteler hak-
kında bilgi veren 7 soru içerir.Toplam puan, yoğun aktivitenin
S.b Yerköy Devlet Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
süresini (dakika) ve sıklığını (günleri) içerir. Oturma puanı (ha-
reketsiz davranış düzeyi) ayrı olarak hesaplanır. Her aktivitenin
Amaç: Geriatrik popülasyonda aktivitede kısıtlanma ve yorgun- bir seferde en az 10 dakika yapılması gerekir. Hesaplama sonu-
luk yaygın bir problemdir. Düşme ise ileri yaş hastalar için önemli cunda; 4 MET orta aktivite olarak, 8 MET yoğun aktivite olarak
bir dizabilite nedenidir ve buna bağlı düşme korkusu hastaların kabul edilir. Uluslararası fiziksel aktivite ölçeğinin ölçeğinin Türkçe
aktivite düzeylerini etkilemektedir (1). Çalışmamızın amacı, ge- geçerlilik güvenirliliği yapılmıştır (4).
riatrik popülasyonda aktivite ve yorgunluk düzeyleriyle düşme
Düşme Etki Ölçeği; düşme korkusunu değerlendiren ve 10 pu-
korkusu arasında ilişkiyi değerlendirmek ve fiziksel aktivite düzey-
anlık Likert ölçeğinde derecelendirilen on maddelik bir ölçektir.
lerinin yorgunluk üzerine etkisini araştırmaktır.
Ölçekte çeşitli günlük aktiviteler esnasında düşme konusunda
Materyal-Metod: Kesitsel çalışmamıza, Yerköy Devlet Hastane- kendinize ne kadar güvenirsiniz? sorusuna verilen yanıtlar üze-
si Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Polikliniği’ne başvuran desteksiz rinden puan hesaplanır (1 puan “Çok güvenirim” ve 10 puan
mobilize olabilen nörolojik, psikiyatrik, kalp yetmezliği, ileri evre “Kesinlikle güvenmem” anlamına gelir). Toplam puan >70 ise
artrozu bulunmayan 65 yaş üzerinde hastalar dahil edildi. Hasta- düşme korkusunu gösterir (5).
ların demografik bilgileri alındı. Yorgunluk Şiddet Skalası ile yor-
Çalışmada elde edilen veriler SPSS Statisticsfor Windows, Versi-
gunluk düzeyleri, Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği ile fiziksel
on 22.0. (IBM Corp. Released 2013. Armonk, NY) kullanılarak
aktivite düzeyleri, Uluslararası Düşme Etki Ölçeği ile düşme kor-
istatistiksel olarak analiz edildi. Verilerin tanımlayıcı istatistiklerin-
kusu düzeyleri saptandı (2,3). Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde
de ortalama, standart sapma, medyan, minimum, maksimum,
ortalama, standart sapma, medyan, minimum, maksimum ve fre-
frekans ve oran değerleri kullanıldı. Tüm verilerde p<0,05 istatis-
kans değerleri kullanıldı.
tiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular: Çalışmamıza 37 kadın ve 35 erkekten oluşan top-
Bulgular
lam 72 geriatrik hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması
70,4±4,04 yıl, vücut kitle indeksleri 30,23±1,83 olarak saptan- Çalışmamıza 37 kadın ve 35 erkekten oluşan toplam 72 geriat-
dı. Yorgunluk şiddet skalası 3,65±1,23 olarak değerlendirilmiş rik hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 70,4±4,04 yıl,
olup, hastaların %80,6’sı (n:58) yorgunluk saptanırken, %19,4’ü vücut kitle indeksleri 30,23±1,83; olarak saptandı. Yorgunluk
(n:14) yorgunluk saptanmadı. Hastaların fiziksel aktivite düzeyleri şiddet skalası 3,65±1,23 olarak değerlendirilmiş olup, hastaların
%68,1’sinde (n:49) MET değeri 1 iken, %31,9’u (n:23) MET de- %80,6’sı (n:58) yorgunluk bildirirken, %19,4’ü (n:14) yorgunluk
ğeri 2 olarak hesaplandı. Bireylerin Düşme Etki ölçeği 32,9±9,31 bildirmedi. Hastaların fiziksel aktvite ölçeği %68,1’sinde (n:49)
olarak saptandı. Düşme etki ölçeği ile MET düzeyleri (p<0,001), MET değeri 1 iken, %31,9’u (n:23) MET değeri 2 olarak hesap-
yaş (p=0,049) ve BKİ (p=0,002) ile anlamlı ilişki saptanırken landı. Düşme Etki ölçeği 32,9±9.31 olarak saptandı. Yorgunluk
yorgunluk varlığı (p=0.102) ile anlamlı ilişki saptanmadı. Yor- ve düşme etki ölçeği arasında korelasyon saptandı (P:0.001). Yor-
gunluk düzeyleri ile MET değerleri (p=0,008), yaş (0,014) ve BKİ gunluk ile Met değerleri arasında anlamlı ilişki saptandı (P.0,008).
(p=0,025) ile korelasyon saptandı. MET düzeyleriyle hastaların Yaş ve BKİ ile yorgunluk arasında korelasyon saptanmadı.
düşme korkusu (p<0,001), yorgunluk varlığı (p=0,004) ve BKİ Tartışma
(p0,001) arasında anlamlı fark saptanırken yaş arasında anlamlı Yorgunluk genel popülasyonda yaygın bir semptomdur ve yetiş-
fark saptanmadı (p>0,05). kinlerde görülme sıklığı %5 ile %50 arasında değişmektedir. Lite-
Sonuç: Geriatrik popülasyonda azalan fiziksel aktivite düzeyleri, ratürde yaş ve yorgunluk arasındaki ilişki belirsizdir. Yaşla birlikte
yaş ve artmış beden kitle indeksi düşme korkusuyla ilişkili olabi- yorgunluk artışı olduğunu bildiren çalışmalar olduğu gibi yaş ile
lir. Çalışmamızın sonuçları ileri yaş hasta popülasyonunda fizik- yorgunluk arasında ilişki olmadığını veya ilerleyen yaşla birlikte
sel aktivitenin önemini ortaya koymaktadır. Düşme korkusunun yorgunluğun azaldığını bildiren çalışmalar da vardır (6). Çalış-
azaltılması ve buna bağlı dizabilitenin engellenmesi için hekim mamızda da yaş ile yorgunluk arasında korelasyon saptanmadı.
tarafından oluşturulmuş fiziksel aktivite programları geriatrik re- Güncel bir derlemede; fiziksel inaktivite ile düşük kardiyovasküler
habilitasyonun bir parçası olmalıdır. fitness ve artmış kronik hastalık riski arasında doğrudan bağlantı
Yöntem-Gereçler olduğunu bildirilmiştir. Özellikle yaşlılarda yaşam süresinin uzatıl-
ması önemli bir faktördür fakat hem yaşam kalitesini sürdürmek
Kesitsel çalışmamıza, Yerköy Devlet Hastanesi Fiziksel Tıp ve Re-
hem de sağlık kaynaklarını yönetmek için fonksiyonel bağımsız-
habilitasyon Polikliniği’ne başvuran geriatrik hastalar dahil edildi.
lığın sürdürülmesi de büyük önem taşımaktadır (7). DSÖ, yaşlı-
Çalışmaya Alınma Kriterleri; 65 yaş üzerinde olmak, desteksiz
larda sağlık yararı için haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta
mobilize olabilmek, nörolojik, psikiyatrik, kalp yetmezliği, ileri
fiziksel aktivite yapılması gerektiğini bildirir (8). Fiziksel aktivite
evre artrozu bulunmamak olarak belirlendi. Çalışmaya Alınmama
veya egzersiz yoğunluğu, enerji harcamasının bir göstergesi olan
Kriterleri ise; çalışmaya katılmayı kabul etmemek ve test talimatla-
metabolik eşdeğer (MET) değeri ile ölçülür. Bir MET, sessiz otur-
rını uymayı engelleyecek kognitif bozukluk idi. Hastaların demo-
ma sırasında harcanan enerjiye kabaca eşdeğerdir. 5,5 mil hızla
rafik verileri alındı Yorgunluk şiddet skalası ile yorgunluk düzeyle-
bisiklet sürmenin MET değeri 3,5 iken bulaşık yıkamanın MET
ri; Uluslararası fiziksel aktivite ölçeği ile fiziksel aktivite düzeyleri;
değeri 1,8’dir (9). Çalışmamızda hastaların %68,1’sinde MET
Düşme Etki ölçeği ile düşme korkusu değerlendirildi.
değeri 1 iken; %31,9’u MET değeri 2 idi. Çalışmamızın bulgula-
Yorgunluk Şiddeti Ölçeği; yorgunluğun düzeyini ve şiddetini de- rı; geriatrik popülasyonda fiziksel inaktivitenin yaygın olduğunu
ğerlendiren ve 7 puanlık Likert ölçeğinde derecelendirilen dokuz destekler. Yorgunluk ile Met değerleri arasında korelasyon sap-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


206 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

tanması fiziksel inaktivitenin yorgunlukla ilişkili olabileceğini dü- Tablo 1. Demografik veriler ve temel parametreler
şümdürmektedir.Yaşlılarda düşme korkusu yaygındır ve ciddi fi-
Hasta sayısı (n=72)
ziksel ve psikososyal sonuçlarla ilişkilidir. Bir Cochrane sistematik
derlemesinde; egzersizin düşme korkusunu azaltıp azaltmadığını Kadın n (%) 37 (%51,4)
belirlemek için yeterince kanıt olamamakla birlikte, egzersizin; kas Erkek n (%) 35 (%48,6)
gücünü, yürüyüşü, dengeyi ve ruh halini iyileştirerek ve düşmeleri
azaltacağı, böylece yaşlılarda düşme korkusunun da azalabileceği Yaş 70,4±4,04
bildirilmiştir (10). Başka bir sistematik derlemede ise düşme olay- BKİ 30,23±1,83
larından bağımsız olarak sadece düşme korkusunun yaşlı birey-
Yorgunluk şiddet skalası 3,65±1,23
lerde yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilediği bildirilmiştir (11).
Çalışmamızın sonucunda yorgunluk ve düşme korkusu arasında Yorgunluk var n (%) 58 (%80,6)
ilişki olduğu görülmüştür. Yorgunluk yok n (%) 14 (%19,4)
Sonuçlar
MET skoru 1 49 (%68,1)
Çalışmamızın sonuçları; geriatrik populasyonda fiziksel aktivi-
te düzeylerinin artırılması ve yorgunluğun önlenmesi ile düşme MET skoru 2 23 (%31,9)
korkusunun azaltılması mümkün olabileceğini düşündürmektedir. Düşme Etki Ölçeği 32,9±9,31
Yaşlılarda fonksiyonel bağımsızlığın sürdürülmesi geriatrik reha-
bilitasyon açısında önemlidir. Fiziatrist hekimler olarak sağlık ve
uzun ömürlülüğü geliştirecek seviyelerde insanları ve özellikle yaş-
lıları egzersiz yapmaya teşvik etmede anahtar role sahibiz.
Geriatrik Rehabilitasyon
SS-079
Kaynaklar
1. Gill TM, Desai MM, Gahbauer EA, et al. Restricted activity among com- COVİD 19 PANDEMİSİNE BAĞLI KARANTİNA
munity-living older persons: incidence, precipitants, and health care utili-
zation. Ann Int Med. 2001; 135:313–321. [PubMed: 11529694] GÜNLERİNİN YAŞLILARDA SARKOPENİK YAŞAM
2. World Health Organization. Diet and Physical Activity Factsheet. Second- KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
ary Diet and Physical Activity Factsheet. 2013.http://www.who.int/diet-
physicalactivity/factsheet inactivity/en/index.html İlknur Aykurt Karlıbel, Meliha Kasapoğlu Aksoy
3. Kratz AL, Schilling S, Goesling J, Williams DA. The PROMIS FatigueFM Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi Fiziksel
Profile: a self-report measure of fatigue for use in fibromyalgia. Qual Life Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği, Bursa, Türkiye
Res. 2016 Jul;25(7):1803-13. doi: 10.1007/s11136-016-1230-9. Epub
2016 Jan 28. PMID: 26821919; PMCID: PMC48938824
4. Saglam, M. (2010). Saglam M, Arikan H, Savci S, Inal-Ince D, Bos- Giriş: COVID-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir pandemi
nak-Guclu M, Karabulut E, Tokgozoglu L. International physical activity olarak sınıflandırılan, yakın temas ile bulaşması ve hızlı yayılması
questionnaire: reliability and validity of the Turkish version. Percept Mot
Skills. 2010 Aug;111(1):278-84.PubMed PMID: 21058606.)
nedeniyle bir halk sağlığı sorunu oluşturan, mortalitesi ileri yaşta
5. Tinetti ME, Richman D, Powell L. Falls efficacy as a measure of fear artan multisistemik bir hastalıktır. Hastalığı kontrol altına almak
of falling. J Gerontol. 1990 Nov;45(6):P239-43. doi: 10.1093/geron- için sosyal izolasyon ve karantina uygulamaları önerilmekte olup
j/45.6.p239. PMID: 2229948 [1] ülkemizde de 65 yaş üstüne 21 Mart 2020’den itibaren uygu-
6. .De Rekeneire N, Leo-Summers L, Han L, Gill TM. Epidemiology of re-
lanmaktadır. Bu süreçte yaşlılar başkalarına bağımlı olma, sosyal
stricting fatigue in older adults: the precipitating events project. J Am Geri-
atr Soc. 2014 Mar;62(3):476-81. doi: 10.1111/jgs.12685. Epub 2014 Feb izolasyon, ruhsal/zihinsel sorunlar, hareketsiz yaşam, gün ışığın-
11. PMID: 24512073; PMCID: PMC4103720 dan mahrumiyet gibi sorunlarla yüzleşmişlerdir [2]. Yaşlılarda,
7. Taylor D. Physical activity is medicine for older adults. Postgrad Med J. fiziksel sınırlama ve komoriditeler, sarkopeni olarak adlandırılan
2014 Jan;90(1059):26-32. doi: 10.1136/postgradmedj-2012-131366. azalmış kas kütlesi ve bozulmuş kas performansı ile ilişkilidir. Bu
Epub 2013 Nov 19. PMID: 24255119; PMCID: PMC3888599
bireylerde yaşam kalitesinde (YK) kademeli bir erozyon beklen-
8. World Health Organization. Global recommendations on physical activity
for health. Geneva: World Health Organisation, 2010. mektedir [3].
9. Ainsworth BE, Haskell WL, Herrmann SD, et al. 2011 Compendium of Amaç: Pandemi sürecinde 65 yaş üstüne uygulanan kısıtlama-
physicalactivities: a second update of codes and MET values. Med Sci
ların kişilerdeki sarkopenik YK, anksiyete ve depresyon üzerine
Sports Exerc
10. Kendrick D, Kumar A, Carpenter H, Zijlstra GA, Skelton DA, Cook JR, Ste- etkisini araştırmaktır.
vens Z, Belcher CM, Haworth D, Gawler SJ, Gage H, Masud T, Bowling A, Gereç ve Yöntem: Çalışmamız açık uçlu anket çalışması olup
Pearl M, Morris RW, Iliffe S, Delbaere K. Exercise for reducing fear of falling
gönüllülere ulaşım çevrimiçi uzaktan erişim ile sağlandı. Çalışma-
in older people living in the community. Cochrane Database Syst Rev.
2014 Nov 28;2014(11):CD009848. doi: 10.1002/14651858.CD009848. ya 65- 85 yaşlarında mental olarak sağlıklı ve fiziksel olarak aktif
pub2. PMID: 25432016; PMCID: PMC7388865. gönüllüler dahil edildi. Ortopedik/nörolojik hastalığı nedeniyle
11. Schoene D, Heller C, Aung YN, Sieber CC, Kemmler W, Freiberger E. yürüyemeyen, aktif enfekte, psikiatrik hastalığı, kongnitif kaybı
A systematic review on the influence of fear of falling on quality of life olanlar ve anketi cevaplamak istemeyenler çalışmadan dışlandı.
in older people: is there a role for falls? Clin Interv Aging. 2019 Apr
24;14:701-719. doi: 10.2147/CIA.S197857. PMID: 31190764; PMCID:
Gönüllülerin demografik verileri, comorbiditeleri, ev ve sosyal
PMC6514257. yaşamına ait bilgileri kaydedildi. Sarkopenik YK ölçeği SARQOL
Anahtar kelimeler: Geriatri, yorgunluk, fiziksel aktivite, düşme korkusu
[4], Geriatrik depresyon (GDÖ) ve geriatrik anksiyete ölçeği
(GAÖ) kullanıldı [5,6]. Veriler prospektif, kesitsel olarak değer-
lendirildi.
Bulgular: Çalışma %60’ı kadın, yaş ortalaması 72,17±5,40
olan 139 gönüllü ile tamamlandı. %54 ünün en az bir ek hastalığı
mevcuttu. Karantina öncesine göre vücut kitle indeksi (VKİ) an-
lamlı artışmıştı (P<0.05). %37,3’ünün yakınları, %9,4’ü kendisi
covit geçirdi. Ortalama hastanede kalış süresi 9,61 ± 2,84 (6-15)
olup hiç yoğun bakım yatışı bulunmamaktaydı. Pandemi öncesi-
ne göre karşılaştırılması istendiğinde: Katılımcıların %48,6 sı kol-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


207 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

larındaki güçte, %65,5’i bacaklarındaki güçte, %55,7’si kas kitle- Tablo 1: Gönüllülerin demografik verileri, komorbiditeleri, ev ve sosyal yaşamına
sinde, %67,9 enerjisinde %64,3’ ü fiziksel kapasitesinde %64,3 ait bilgileri
esnekliğinde azalma olduğunu; %77,5 yürüyüşe çıkma sıklığının, Yaş (yıl) 72,17±5,40 (65-86)
%79,6 yürüyebileceği süre, %82,4’ü yürüyebileceği mesafe,
Cinsiyet n(%) Kadın 84 (%60,4)
%88,7 yürüme hızı, %83,8 de adım uzunluğunun azaldığını ifade
etti. %71,8’i denge bozukluğu, %43’ü de düşme bildirdi. Ortala- Erkek 55 (%39,6)
ma değer SARQOLtotal için 66,91±14,35(34,90-96), GAÖ için VKI kg/m2 VKI 1 28,05 ±4.16 (20,36-41,02)
25 (1-70) idi. Katılımcıların %23,7’u hafif, %15,1’i orta, %5,8’i VKI 2 28,36 ± 4,32 (20,36-41,80)
ağır depresyondaydı. Covid pozitiflerde, negatiflerle karşılaştırıldı- Sigara n(%) İçen 21 (%15,1)
ğında: SARQOL total ve alt parametreleri (SARQOL3 ve 7 hariç) Bırakmış 48 (%34,5)
anlamlı düşük, GDÖ ve GAÖ anlamlı yüksekti. Pandemi öncesi- Hiç içmemiş 70 (%50,4)
ne göre karşılaştırıldığında %53,6 sının egzersiz düzeyinde azalma
Medeni durum n(%) Evli 97 (%69,8)
saptandı. %24,3 ü hiç egzersiz yapmıyordu. Egzersiz yapanlarda
yapmayanlarla karşılaştırıldığında sadece SARQOL 3 (p=0.11) Boşanmış 3 (%2,2)
ve SARQOL 6 (p=0.000) anlamlı daha iyiydi. SARQOL değerleri Eşi ölmüş 39 (%28,1)
ile GAÖ ve GDÖ arasında negatif yönde korelasyon mevcuttu. Karantina günlerinde hane Yalnız yaşıyor 22 (%15,8)
Sonuç: Çalışmamız hareketleri ev ile sınırlandırılan yaşlı birey- halkı n(%)
lerin fiziksel fonksiyonlarında ve sarkopenik yaşam kalitelerinde Eşi ile yaşıyor 71 (%51,1)
azalmayı göstermiştir. Covid geçirenlerde ve bu dönemde evde Eşi ve çocukları ile yaşıyor 22 (%15,8)
egzersiz yapmayanlarda bu azalma daha belirgin olup anksiyete Çocukları ile yaşıyor eşi yok 24 (%17,3)
ve depresyonla ilişkili bulunmuştur. Yaşlılara yaşam kalitesini art- Oturduğu ev n(%) Apartman 52 (%37,4)
tırmak için egzersiz ve beslenme uygulamalarının teşvik edilmesi, Bahçeli site 54 (%38,8)
bunun için gereken uzaktan denetim ve rehberliğin sağlanması
Bahçeli müstakil ev 33 (%23,7)
önemlidir.
Eğitim düzeyi n(%) Okuryazar değil 2 (%1,4)
Anahtar kelimeler: Covid 19, depresyon, karantina, pandemi, sarko- Okur-yazar 13 %9,4)
peni; sosyal İzolasyon, yaşam kalitesi, yaşlı
İlköğretim 46 (%33,1)
Lise 30 (%21,6)
Yüksekokul 34 (%24,5)
Lisansüstü 14 (%10,1)
Comorbid hastalıklar n(%) ek hastalığı olmayan 64 (%46)
Kalp hastalığı 9 (%6,5)
Hipertansiyon 28 (%20,1)
Diyabet 9 (%6,5)
Kronik akciğer hastalığı 3 (%2,2)
Kronik böbrek hastalığı 8 (%5,8)
Kronik karaciğer hastalığı 1 (%0,7)
Kronik romatizmal hastalık 4 %2,9
Kanser 13 %9,4
Covid geçiren n(%) 13%9.4
Covid nedeni ile hastanedekalış 9,61 ± 2,84 (6-15)
(gün)

Tablo 2. Gönüllülerin SARQOL total ve alt parametreleri ile anksiyete ve depresyon


durumu
SARQOL total 66,40 (34,90-96)
SARQOL 1 (Fiziksel ve mental sağlık) 72,20 (28,90-100)
SARQOL 2 (Hareket) 66,70 (25-100)
SARQOL 3 (Vücut imajı) 79,20 (8,30-100)
SARQOL 4 (Fonksiyonellik) 76,90 (38,50-100)
SARQOL 5 (Günlük yaşam aktivitelri) 60 (13,30-95)
SARQOL 6 (Boş zaman aktiviteleri) 33,30 (0-66,50)
SARQOL 7 (Korkular) 50 (50-100)
GDÖ 4 (0-14)
Depresyon yok (0-4) 77 (%55,5)
Hafif depresyon (5-8) 33 (%23,7)
Orta depresyon (9-11) 21 (%15,1)
Ağır depresyon (12-15) 8 (%5,8)
GAÖ 25 (1-70)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


208 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kanser Rehabilitasyonu Kanser Rehabilitasyonu


SS-080 SS-081

MEME KANSERİ İLE İLİŞKİLİ LENFÖDEM MEME KANSERİ İLE İLİŞKİLİ LENFÖDEMLİ
HASTALARINDA ‘LYMQOL-ARM’ANKETİNİN TÜRKÇE HASTALARDA ÜST EXTREMİTE ERGOMETRİK
GEÇERLİLİK VE GÜVENİLİRLİK ARAŞTIRILMASI EGZERSİZ PROGRAMININ LENFÖDEME ETKİSİ
Emine Çetin1, Mehmet Adam2, Pınar Doruk Analan2 Sibel Mandıroglu, Sibel Ünsal Delialioğlu, Lale Aktekin
1
Adana Şehir Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Bölümü, Adana Sbü, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fizik
2
Başkent Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,adana Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Kliniği,

Amaç: Meme kanseri ilişkili lenfödem; lenfatik sistemin kanser Amaç: Meme kanseri ile ilişkili lenfödem tedavisinde üst extremi-
hücreleri ve/veya kanser tedavisi tarafından tahrip edilmesiyle te ergometrik egzersiz programının lenfödem tedavisindeki etkin-
proteinden zengin interstisiyel sıvının jeneralize veya bölgesel ola- liğini değerlendirmektir.
rak birikimiyle karakterize kronik bir durumdur. Lenfödem kişiye Materyal-Metot: Meme kanseri ile ilişkili lenfödemi olan, Ulus-
ve etkilenme boyutuna göre değişen ölçülerde fiziksel, psikolojik lararası Lenfoloji Birliği Evreleme Sistemine göre Evre 2 lenföde-
ve sosyal sorunlara neden olarak hastanın yaşam kalitesini olum- mi olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Bilateral lenfödemi olan-
suz etkilemektedir. Lenfödem hastalarının fonksiyonel düzeylerini lar, egzersiz yapmaya engel dekompanse sistemik hastalığı olanlar
ve yaşam kalitelerini değerlendirmek, sorunları saptayıp tedaviyi çalışmaya dahil edilmedi. Bir grup (n=20, Grup 1) hastaya cilt
şekillendirmek amacıyla hastalığa özgü hasta bildirimli anketler bakımı, manuel lenfatik drenaj, çok tabakalı bandajlama ve reme-
kullanılmaktadır. Lenfödemli ekstremitenin kişinin günlük aktivi- dial egzersizlerden oluşan komplet dekonjestif tedavi (KDT), diğer
tesine ve psikolojik durumuna etkisini araştırmak için kullanılan gruba (n=21, Grup 2) KDT ye ek olarak üst extremite ergometrik
anketlerden biri olan ‘Quality Of Life Measure For Limb Lymp- egzersiz programı uygulandı. Hastalar egzersiz programına çok ta-
hoedema (LYMQOL)’ 2004 yılında Veigas ve Keeley tarafından bakalı bandajlama yapıldıktan sonra katıldılar. Haftanın 5 günü,
hazırlanmıştır. 30 dak/gün (5 dakika ısınma, 20 dakika egzersiz ve 5 dakika so-
Bu çalışmanın amacı LYMQOL-Arm ölçeğini Türkçe’ye çevirerek, ğuma), toplam 4 hafta üst extremite ergometrik egzersiz programı
dilimizde geçerliliğini ve güvenilirliğini saptayarak Türk lenfödem uygulandı. Hastaların demografik verileri (yaş, vücut kitle indeksi,
hastaları için uygun olup olmadığını belirlemek ve uygun olması lenfödem süresi, tarafı) kaydedildi. KDT programına başlamadan
durumunda hastaların durumundaki değişiklikleri izlemek ve te- önce ve KDT programı tamamlandıktan sonra koni formülüne
davi yanıtını değerlendirmek için kullanmaktır. göre volumetrik ölçümleri yapıldı. Yaşam kalitesinin değerlendi-
Gereç yöntem: Çalışmada orjinal adı ‘Quality of life measure rilmesinde LYMQOL ölçeği kullanıldı.
for limb lymphoedema-Arm (LYMQOL-Arm)’ olan anketin Türk- Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 59,65 ±10,79 yıl, lenfödem
çe geçerlilik güvenilirliğinin saptanması amaçlandı. Literatürde süresi ortalaması 17,82 ±14,31 aydı. Hastaların %63,4’ünün
belirlenen prosedürlere uygun olarak Türkçe’ye çevrilip adap- (n=26) sağ, %36,6’sının (n=15) sol extremitesinde lenfödem
tasyonu yapılan LYMQOL-Arm anketi meme kanseri ilişkili len- vardı. Grup 1 ve grup 2 arasında yaş, vücut kitle indeksi, lenfö-
födem tanısı olan, Türkçe okuma-yazma bilen 110 hastaya uy- dem süresi ortalamaları, tedavi öncesi lenfödemli extremite vo-
gulandı. Güvenilirlik analizleri için iç yapı tutarlılığı ve test-tekrar lümleri ve tedavi öncesi LYMQOL skorları açısından fark yoktu
test güvenilirliği ölçüldü. Ölçekteki her madde için ayrı ayrı ve (Tablo 1). Grup 2’nin tedavi sonrası extremite volümleri ve LY-
tüm alt bölümler için Cronbach alfa katsayısı ve madde-toplam MQOL skorları Grup1’den anlamlı olarak farklı saptandı. Grup 1
puan korelasyonları hesaplandı. Test-tekrar test güvenilirliği için, ve grup 2 deki hastaların grup içinde tedavi öncesi ve tedavi son-
33 hastaya başlangıçta ve iki hafta sonra olmak üzere ikişer kez rası extremite volüm ölçümleri ve LYMQOL skorlarında anlamlı
ölçek uygulandı. Geçerlilik için ‘birlikte geçerlilik’ araştırıldı. Bir- fark saptandı (Grup 1 için p=0,001, p=0,001).
likte geçerlilik için daha önce Türkçe geçerliliği belirlenmiş olan Sonuç: Üst extremite ergometrik egzersiz programı lenfödem
Q-DASH (Quick Disabilities of the Arm, Shoulder and Hand) öl- tedavisinde extremite volümünün azalmasında etkilidir ve aynı
çeği ile karşılaştırma yöntemi kullanıldı. zamanda hastaların yaşam kalitesini arttırmaktadır. Lenfödemli
Bulgular: Güvenilirlik analizleri için iç yapı tutarlılığında Cron- hastalarda üst extremite ergometrik egzersiz programının KDT’nin
bach alfa katsayısı ölçeğin alt bölümleri olan fonksiyon, dış görü- etkinliğini arttıracağını düşünmekteyiz.
nüş, semptom ve emosyonel durum için sırasıyla 0,933- 0,872-
Anahtar kelimeler: Lenfödem, egzersiz, yaşam kalitesi
0,863-0,905 olarak ve tüm anket için 0,900 olarak hesaplandı
(p<0,05).Test-tekrar test analizi sonucunda her iki anket için de
Tablo 1. Grup 1 ve Grup 2 deki hastaların demografik veriler, tedavi öncesi ve tedavi
maddelerde pozitif yönde güçlü korelasyon saptandı (p<0,001).
sonrası verilerinin karşılaştırılması.
Yapı geçerliliği için faktör analizinde Kaiser-Meyer-Olkin (KMO)
değeri 0,888 saptanarak örneklem sayısının yeterli ve maddele- Grup 1 (n=20) Grup 2 (n=21)
rin birbirleri ile korele olduğunu bulundu. Q-DASH ölçeği ile LY- yaş (yıl) 58,95±11,33 60,33±10,47 0,68
MQOL-Arm ölçeği arasında pozitif bir ilişki saptandı (R=0,906).
VKİ (kg/m2) 32,01±6,14 32,03±5,12 0,99
Sonuç: Sonuç olarak LYMQOL-Arm ölçeği Türkçe versiyonunun
lenfödemli hastalar için geçerli ve güvenilir bir yaşam kalitesi öl- Lenfödem süresi (ay) 14,40±14,87 21,09±13,28 0,13
çeği olduğu ve ülkemizdeki klinik çalışmalar ile rutin klinik uygu- Tedavi öncesi volümetrik ölçüm (ml) 3069,45±599,76 3226,95±891,15 0,51
lamalarda kullanılabileceği belirlenmiştir.
Tedavi sonrası volümetrik ölçüm (ml) 2661,50±567,02 2206,00±826,75 0,04
Anahtar kelimeler: Lenfödem, yaşam kalitesi, anket
Tedavi öncesi LYMQOL 56,50±6,62 59,47±8,20 0,21
Tedavi sonrası LYMQOL 46,55±5,76 42,28±6,13 0,02

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


209 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kanser Rehabilitasyonu Olgu Sunumu: Elli altı yaşında erkek hastanın dış merkezde gö-
ğüs ağrısı nefes darlığı şikayetiyle yapılan koroner anjiografisinde
SS-082 koroner arterlerde darlık saptanmış. İki damara KABG operas-
yonu yapılmış. Ameliyattan sonra sol kolda güçsüzlük, sol avuç
MEME KANSERİ İLİŞKİLİ ÜST EKSTREMİTE içinde ve 4.-5. parmaklarda yanma, karıncalanma şikayetleri
LENFÖDEMDE KOMPLEKS DEKONJESTİF TEDAVİYE başlamış. Pregabalin tedavisi başlanmış ancak fayda görmemiş.
EKLENEN TERAPÖTİK ULTRASONUN ETKİNLİĞİ Elektrofizyolojik incelemede solda orta ve alt trunkusu tutan bra-
kiyal pleksopatiyle uyumlu bulgulara rastlanmış. Hasta kliniğimize
Mihriban Çağlı, Burcu Duyur Çakıt, Seçil Vural başvurduğunda sol el-el bilek ödemliydi, renk değişikliği mevcut-
Sbü Ankara Eğitim Ve Araştırma Hastanesi tu, ısı farkı yoktu, motor muayenede sol el bilek fleksiyonu ve
ekstansiyonu 4/5, parmak fleksiyon, ekstansiyon, abdüksiyon
Amaç: Bu çalışmanın amacı meme kanseri tedavisi sonrasında ve addüksiyonu 3/5 idi (Figür 1). Duyu muayenesinde sol el 4.,
üst ekstremite lenfödemi gelişen hastalarda kompleks dekonjestif 5. parmaklarda dizestezi mevcuttu. El- el bilek grafisinde osseoz
tedaviye (KDT) eklenen terapötik ultrasonun ödem üzerine etkin- yapılarda dansite azalmıştı. Kemik sintigrafide bulgular sol el bi-
liğini saptamaktır. leği ve el eklemlerinde KBAS ile uyumlu olarak raporlandı (Figür
Materyal ve Metod: Meme kanseri tedavisi sonrasında evre 2-3 2). Hastanın tedavi öncesi Vizüel Analog Skala ağrı skoru (VAS)
üst ekstremite lenfödemi gelişen gönüllü 30 kadın hasta çalışmaya 7 idi. Eş zamanlı olarak kardiyak rehabilitasyon ve KBAS’a yö-
dahil edildi. Hastalar randomize edilerek iki gruba ayrıldı. Birinci nelik rehabilitasyon başlandı. Kardiyak rehabilitasyon programı
gruba; standart tedavi yöntemi olan KDT, ikinci gruba ise KDT kapsamında 10 hafta boyunca, haftada 3 gün yürüyüş bandında
ile birlikte terapötik ultrason uygulandı. Her iki gruba da çalışma submaksimal aerobik egzersiz ve haftada 3 gün, günde 30 dakika
öncesi remedial egzersiz ve cilt bakımından oluşan eğitim ve ev tüm vücut kuvvetlendirme egzersizleri yaptırıldı. KBAS’a yönelik
programı verildi. Tüm hastalara 3 hafta boyunca 15 seans tedavi el rehabilitasyon ünitesinde hastaya haftada 3 gün, 30 dakika
uygulandı. Tüm hastaların tedavi öncesi ve sonrasında çevresel desensitizasyon teknikleri (fluidoterapi, kontrast banyo), TENS
ve ultrasonografik (USG) ölçümleri yapıldı. Tedavi etkinliği ekstre- ve germe güçlendirme egzersizlerinden oluşan bir rehabilitasyon
mite volümü ve yumuşak doku kalınlığı ile değerlendirildi. programı uygulandı. Hastaya kardiyak rehabilitasyonun başlan-
gıcında ve bitişinde yapılan efor testleri değerlendirildiğinde is-
Bulgular: Hastaların tedavi başlangıcında demografik verileri ve tirahat kalp hızı ve çift çarpım değerinde düşüş, kalp hızı topar-
volumetrik ölçümleri benzerdi. Tedavi sonrası çevresel ölçümler- lamasında artış kaydedildi. El rehabilitasyon ünitesindeki tedavi
de her iki grupta lenfödemli ekstremitede istatistiksel olarak an- sonrasında motor muayenede el bilek fleksiyonu, ekstansiyonu,
lamlı azalma gözlendi. Ancak KDT + ultrason grubunda volüm başparmak abdüksiyonu 5/5, parmak fleksiyon, ekstansiyonu ve
farkı ve volüm fark yüzdesinde azalma daha fazlaydı (p=0,001 ve addüksiyonu 5-/5, duyu muayenede 4. ve 5. parmaklarda mini-
p=0,002). USG ölçümlerde KDT+ultrason grubunda KDT gru- mal hipoestezi olduğu görüldü. Hastanın tedavi sonrası VAS ağrı
buyla kıyaslandığında dirsek altı yumuşak doku kalınlığında daha skoru 2 idi. Sol el- el bilekteki ödem ve renk değişikliği belirgin
fazla azalma gözlendi (p=0,003). olarak azalmıştı (Figür 3).
Sonuç: Meme kanseri tedavisi sonrasında gelişen üst ekstremite Tartışma: KBAS tedavisinde ağrıyı azaltmak, ekstremite fonk-
lenfödem tedavisinde KDT’ye eklenen terapötik ultrason ödemde siyonlarını geri kazandırmak ve komplikasyonları önlemek için
azalma sağladı. KDT’ye eklenen terapötik ultrasonun evre 2 ve 3 multidisipliner ve kapsamlı bir tedaviye ihtiyaç vardır. Ayrıca
lenfödem hastalarında ödemi azaltarak KDT’nin etkisini artırabi- KABG sonrasında hastanın ihtiyaçlarına uygun bir kardiyak re-
leceğini düşünmekteyiz. habilitasyon programının; mortalite ve morbiditeyi azalttığı, has-
Anahtar kelimeler: kompleks dekonjestif tedavi, lenfödem, meme tanın sosyal ve mesleki durumunu geliştirdiği bilinmektedir (3).
kanseri, terapötik ultrason, ultrasonografi Hastamızda uyguladığımız kapsamlı rehabilitasyon programı
ile objektif klinik iyileşme görüldü. Yapılan görüşmede hastanın
kendi sağlık durumunda fiziksel, psikososyal ve mesleki alanlar-
Kardiyopulmoner Rehabilitasyon da olumlu değişikliler gözlemlediği öğrenildi. Bu olgu kapsamlı
rehabilitasyon uygulamalarının başarılı sonuçlarını göstermesi
SS-083 açısından sunulmaya değer bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Kardiyak rehabilitasyon, kompleks bölgesel ağrı
KAPSAMLI REHABİLİTASYONUN YÜZ GÜLDÜRÜCÜ sendromu, brakial pleksus nöropatileri, koroner arter bypass cerrahisi
SONUÇLARI
Ayça Utkan Karasu, Ülkü Nesrin Demirsoy, Kübra Çetin, İlknur
Onurlu
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Giriş: Koroner arter bypass greft (KABG) operasyonu sonrasında


görülen brakial pleksus yaralanması (BPY) çok nadir bir kompli-
kasyon olmamakla birlikte, çoğunlukla geçici bir durum olduğun-
dan, gerektiği sıklıkta tanı almamakta ve bildirilmemektedir (1). Resim 1. Tedavi öncesi sol elde ve el bileğinde ödem ve fonksiyon kısıtlılığı
Brakial pleksus yaralanmalarından sonra kompleks bölgesel ağrı
sendromu (KBAS) gelişebileceği ve bununla ilişkili ciddi nöropa-
tik ağrı ve fonksiyon kayıpları oluşabileceği akılda tutulmalıdır (2).
Bu yazıda KABG operasyonuna bağlı BPY ve bunu takip eden
KBAS tablosuyla kliniğimize başvuran bir hastanın kapsamlı re-
habilitasyonu ve sonuçları sunulmuştur.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


210 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

stabil KOAH’lı hastalar (evre 2 ve 3) dahil edilerek 2 gruba rando-


mize edildi. Birinci gruba yalnızca solunum egzersizleri, ikinci gru-
ba solunum egzersizlerine ek olarak bottle PEP kullanımı öğretildi
ve 6 ay boyunca ev programı olarak düzenli uygulamaları istendi.
Hastalar programa uyum ve teşvik amacıyla her 15 günde bir
telefonla arandı ve görüşmeler kaydedildi. Dispne modifiye Me-
dikal Araştırma Kurulu Skalası (mMRC) ile, sağlık durumu KOAH
Değerlendirme Testi (CAT) ile, solunum kapasitesi spirometrik so-
lunum fonksiyon testleri (SFT) ile, egzersiz kapasitesi 6 dk yürüme
testi ile, yaşam kalitesi St. George Solunum Anketi (SGRQ) ile
program öncesi, program sonrası 3. ve 6. ayda değerlendirildi.
Bulgular: Son analize 24 hastanın verileri dahil edildi. Bottle
PEP grubunda 3. ayda 6 dk yürüme testi mesafesinde belirgin
artış (380.62±67.60 m’den 444.06±22.03’e, p=0.002), CAT
skoru (17.8±36.78’den 12.91±6.21’e, p=0.03) ve total SGRQ
skorunda (57.05±23.06’dan 47.56±21.92’ye, p=0.05) anlamlı
azalma olduğu bulundu. 6 dk yürüme testindeki iyileşme 6. ayda
da devam etti, ancak CAT ve SGRQ skorlarındaki iyileşmeler 6.
ayda kayboldu. Egzersiz grubunda yalnızca 6 dk yürüme testinde
iyileşme gözlenirken diğer parametrelerde anlamlı bir gelişme ol-
mamıştır. Gruplar arasında tedavi öncesi, 3. ay ve 6. ayda değer-
lendirilen parametrelerin hiçbirinde anlamlı bir fark saptanmadı
(p>0.05). Takiplerde advers olay gözlenmedi.
Resim 2. Sintigrafide sol el bileği ve el eklemlerinde artmış tutulum Sonuç: Bottle PEP, orta ve ağır evre stabil KOAH hastalarının re-
habilitasyonunda fonksiyonu artırmak ve yaşam kalitesini iyileş-
tirmek amacıyla, diğer PEP cihazlarına güvenli ve düşük maliyetli
bir alternatif olabilir ve ev programı şeklinde kullanılabilir.
Anahtar kelimeler: chronic obstructive pulmonary disease, positive
expiratory pressure, breathing exercises, quality of life, rehabilitation,
randomized trial

Nörolojik Rehabilitasyon
Resim 3. Tedavi sonrası sol el ve el bileğinin görünümü
SS-085

Kardiyopulmoner Rehabilitasyon İNMELİ HASTALARDA MESANE


DİSFONKSİYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE
SS-084 REHABİLİTASYONU
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞINDA Hanife Çağlar Yağcı1, Hakan Tunç2
BOTTLE-PEP CİHAZININ ETKİSİNİN Medeniyet Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1

Ankara Şehir Hastanesi Beyin Hasarı Rehabilitasyonu Kliniği


2
ARAŞTIRILMASI: TEK KÖR RANDOMİZE
KONTROLLÜ ÇALIŞMA
Amaç: Serebrovasküler olay sonrası inme gelişen hastalarda
Özge Keniş Coşkun1, Derya Kocakaya2, Sefa Kurt1, Büşranur Fındık1, subakut dönemde rutin ürodinamik inceleme yaparak nörojenik
İlker Yağcı1, Emel Eryüksel2 mesane (NM) görülme sıklığını, NM risk faktörlerini, NM’nin fonk-
1
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, siyonel duruma etkisini saptamayı ve NM saptadığımız hastalara
İstanbul
uyguladığımız tedavilerin etkinliğini göstermek.
2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul
Gereç-Yöntem: Çalışmaya 45 inmeli hasta alındı. Demografik
veriler, inme etiyolojisi, inme tarafı, hipertansiyon, kalp hastalığı
Amaç: Pozitif ekspiratuar basınç (PEP) tedavisi, kronik obstrüktif
ve afazi değerlendirildikten sonra, başvuru anında, 1. ve 6. ay-
akciğer hastalığında (KOAH) pulmoner rehabilitasyonun önemli
larda olmak üzere fonksiyonel durumu ölçmek için Fonksiyonel
bir parçasıdır. Birçok PEP cihazı bulunmakla birlikte, bottle PEP;
Bağımsızlık Ölçeği (FBÖ) ve mental durumu değerlendirmek için
düşük maliyetli parçalarla kolayca yapılabilmesi ve pahalı olma-
Mini Mental Test uygulandı. Çalışmaya dahil edilen hastalarda
ması nedeniyle imal edilen ve pazarlanan PEP cihazlarına alter-
başvuru sırasında birinci ürodinamik değerlendirme yapıldı.
natif olarak kullanılabilir. Bottle PEP yaygın olarak kullanılmasına
Ürodinamik değerlendirmenin anormal olduğu hastalara birey-
rağmen, KOAH’da ev programı şeklinde uzun süreli kullanımına
selleştirilmiş rehabilitasyon ardından 1. Ve 6. Ayda ürodinamik
ilişkin veriler sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı orta ve ağır evre stabil
incelemeler tekrarlandı.
KOAH tanılı hastaların rehabilitasyonunda solunum egzersizleri-
ne eklenen bottle PEP ile yapılan egzersizlerin solunum fonksiyon Demografik ve klinik özellikler tanımlayıcı istatistikler ile, katego-
testleri, egzersiz kapasitesi ve yaşam kalitesi üzerine etkilerinin rik değişkenler ki-kare testi ile, gruplar arası numerik veriler ba-
araştırılmasıdır. ğımsız gruplar t testi ile analiz edildi.
Gereç ve yöntem: Çalışmaya Global Iniative for Chronic Obst- Bulgular: Birinci ürodinami sonucuna göre 29 hastada (%64,4)
ructive Lung Disease (GOLD) 2020 kriterlerine göre orta ve ağır NM saptandı. NM saptanan hastaların 19’unun (%42,2) hiper-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


211 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

refleks detrüsör koordine sfinkter (HDKS), 10’unun (%22,2) hi- Tümöral veya travmatik nedenle inme geçiren, önceden üriner
perrefleks detrüsör dissinerjik sfinkter (HDDS) tipinde mesaneye inkontinans hikayesi olan, ürolojik cerrahi geçiren, DM’u olan,
sahip olduğu görüldü. İleri yaş ve tromboembolik tipte inmenin antikolinerjik ilaç kullanan, abdomen ultrasonografisinde ve int-
NM gelişimi üzerinde risk faktörü olduğu saptandı. NM gelişen ravenöz pyelografide taş, tümör veya anomali saptanan hastalar
hastalarda FIM ve MMT puanlarının normal mesaneli hastalara çalışma dışı tutuldular. Ayrıca çoklu SVO öyküsü olanlar, önceki
göre daha düşük olduğu bulundu. İlk ürodinamik incelemede NM inme nedeni ile mesaneleri etkilenmiş olabileceğinden çalışmaya
saptanan 29 (%64,4) hastaya bir ay sonra 2. ürodinamik ince- alınmadılar.
leme yapıldığında 12 (%26,6) hastanın normale döndüğü, 17 Hastaların demografik verileri ve SVO etiyolojileri, hemiplejik ta-
(%37,8) hastanın ise hala NM’ye sahip olduğu saptandı. İkinci rafları, HT, kalp hastalığı ve afazisi olup olmadığı kaydedildi. Has-
ürodinamik incelemede halen NM’ye sahip olan 17 hasta uygun taların giriş, 1. ay ve 6. aydaki kontrollerinde fonksiyonel durum;
tedavi programı sonrası 5 ay sonra 3. kontrole çağrıldı. Üçüncü Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği (FBÖ) kullanılarak ölçüldü. (3-5).
değerlendirme 11 hasta ile tamamlandı. Bu 11 NM’li hastanın 4 Hastaların kognitif fonksiyonlarının belirlenmesi için Mini Men-
hastanın normale döndüğü, ancak 7 hastanın halen NM’ye sahip tal Durum Testi (MMT) uygulandı. Hastalarda nörojenik mesane
olduğu saptandı. (NM) göstergesi olabilecek; inkontinans, urgency, sık idrar yap-
Sonuç: NM inme sonrası sık görülen, zaman içerisinde sıklığı ma, idrar yapamama gibi semptomlar sorgulandı.
azalan önemli bir sorundur. Ancak bireyselleşmiş rehabilitasyona Hastalar; her ürodinamik inceleme öncesi idrar yolu enfeksiyo-
karşın bazı hastalarda kalıcı olabilmektedir. Özellikle tromboem- nu (İYE) açısından tam idrar tetkiki ve idrar kültürü yapılarak
bolik tipte SVO’lu, yaşlı, fonksiyonel ve kognitif durumu kötü olan değerlendirildi. İYE’u olan hastalar, kültür antibiyogram sonuç-
hastalar ürodinamik incelemeyle değerlendirilip, rehabilitasyon larına göre tedavi edildiler. Hastalar; klinik ve laboratuar olarak
programı buna göre planlanmalıdır. İYE’nun olmadığına kanaat getirilip, abdominal USG ve İVP’nin
Olgu normal olduğu görüldükten sonra birinci ürodinamik incelemeye
İnme dünyada kalp hastalığı ve kanserden sonraki en önemli alındılar. Birinci incelemede NM saptanan hastalara, bireyselleşti-
üçüncü ölüm sebebidir ve nörolojik hastalıklar içinde en sık gö- rilmiş tedavi planı sonrası, 2. ürodinamik inceleme yapıldı. İkinci
rülenidir. İnme, pek çok sistemin yanı sıra genitoüriner sistem ürodinamik incelemede halen mesane fonksiyonlarında düzelme
(GÜS) üzerine yıkıcı etkiler yaratabilir. Bunlardan biri işeme olmayan hastalara yine uygun tedavi planı sonrası, 5 ay sonra
fonksiyon bozukluğudur. İşeme fonksiyon bozuklukları; üriner re- kontrole çağrılarak 3. ürodinamik inceleme yapıldı. Mesane fonk-
tansiyondan, komplet inkontinansa kadar geniş klinik görünüm- siyonları ilk incelemede normal bulunan hastalar, yeni bir üriner
de olabilir. Serebro vasküler olay (SVO) nedeniyle suprapontin semptomu olmamışsa, ikinci bir inme atağı geçirmeden mesane
bölgeden pontin işeme merkezine gelen çoğu inhibitör uyarıların fonksiyonlarının bozulmayacağı kabul edilerek, ikinci bir ürodina-
akışı kesilir. Genellikle, pontin işeme merkezi inmede korunduğu mik incelemeye alınmadılar.
için hastalar refleks olarak işeyebilir (1). İnme sonrası akut dö- Ürodinamik incelemeler; Libra+ (MMS, Enschede, The Nether-
nemde, detrüsör arefleksisine bağlı olarak üriner retansiyon geli- lands) ürodinamik ölçüm sistemiyle ve çift lümenli 8F steril üretral
şebilir. Akut safhada gözlenen detrüsör arefleksisinin nedeni tam kateter kullanılarak yapıldı. Mesane içindeki tüm idrar boşaltıldık-
açıklanamamakla birlikte serebral şoka bağlanmaktadır. İnmeden tan sonra oda sıcaklığındaki steril serum fizyolojik 50ml/dk sabit
haftalar veya aylar sonra nörolojik lezyon çeşitli derecelerde iyile- hızla mesaneye dolduruldu. Maksimum sistometrik kapasiteye
şir ve sabit bir defisit ortaya çıkar. Bu dönemde görülen en sık alt ulaşıldığında infüzyon durduruldu, hastadan idrarını yapması
üriner sistem disfonksiyonu detrüsör hiperrefleksisidir (2). İnme istendi, hasta idrarını yaptıktan sonra mesanedeki rezidüel idrar
sonrası mesane disfonksiyonu semptomları; sık idrar, urgency ve ölçüldü. Sistometrik kapasite; hastanın yoğun idrar yapma ihti-
üriner inkontinanstır. Bu semptomlar genellikle detrüsör hiperref- yacı hissettiği ve idrar yapmayı erteleyemeyeceğini bildirdiği, ya
leksisi sonucunda oluşmaktadır (1). da belirgin işeme ya da kaçak gelişen, belirgin rahatsızlık oluşan
İnme genellikle yaşlı nüfusu etkilemektedir. Yaşlı erkeklerde me- hacim olarak tanımlandı. Maksimum sistometrik kapasitesi 400-
sane çıkış obstrüksiyonu, kadınlarda stres inkontinans gibi inme 500cc olan ve bu hacimde basıncı 15cmH2O ve altında olan me-
öncesi mevcut GÜS disfonksiyonları nedeni ile tanı ve tedavi ol- saneler normal mesane olarak değerlendirildi (6).
dukça güç olmaktadır. Ayrıca DM, vasküler bozukluklar, koroner Ürodinamik inceleme sonrası, hastaların mesaneleri Krane ve Si-
arter hastalığı gibi komorbid durumlar üriner sistemi etkileyebilir. roky’ye göre sınıflandırıldı. Her hastaya bireyselleştirilmiş tedavi
Ek olarak yaşlanma, mesane instabilitesi, sirkadyan ritm değişik- planı uygulandı. Buna göre idrar boşaltma programı olarak; dü-
likleri, hormonal değişim ve bilişsel bozukluklara neden olabilir zenli işeme programı (spontan idrar yapan ve rezidü kalmayan
ve bu sekonder durumlar da bu hastaların yönetimini daha da hastalara), TAK veya daimi sonda ile boşaltma uygulandı ve ge-
zor kılmaktadır. rektiğinde medikal tedavi olarak antikolinerjik ve/veya alfa blokör
İnmeli hastalarda nörojenik mesanenin nasıl değerlendirilmesi ilaç başlandı.
gerektiği tartışmalı bir konudur. Bazı otörler tüm hastalarda ürodi- İstatistik analiz için SPSS 10.0 programı kullanıldı. Demografik
namik incelemeleri de içeren detaylı bir değerlendirme yaparken ve klinik özellikler tanımlayıcı istatistiklerle, kategorik değişkenler
bazı merkezlerde bu ileri tanısal yöntemlerin kullanılmadığı dik- ki-kare testi ile, gruplar arası numerik veriler ise bağımsız gruplar t
kati çekmektedir. testi ile analiz edildi. P<0.05 değeri istatistik olarak anlamlı kabul
Çalışmamızın birincil amacı inmenin subakut evresinde ürodina- edildi.
mik inceleme yaparak inmeli hastalarda gelişen NM alt tip tiple- Bulgular
rini ve NM gelişmesine etki eden faktörleri belirlemektir. İkincil Çalışmaya alınma kriterlerine uygun 45 hasta dahil edildi. Hasta-
amacımız ise ürodinamik inceleme sonucunda alt tiplere göre ların demografik özellikleri tablo I’de gösterilmiştir.Tüm hastalara
bireyselleştirilmiş SVO sonrası ortalama 40,73 ± 7,39 (28-60) günde ürodinamik
Yöntem-Gereçler inceleme yapıldı. Yapılan ürodinami sonucuna göre 16 hastanın
Çalışmaya rehabilitasyon amacı ile yatarak tedavi alan, subakut (%35,6) mesanesi normal olarak değerlendirilirken, 29 hasta-
evrede 45 serebro vasküler olaya (SVO) bağlı inmeli hasta Çalış- da (%64,4) ise NM saptandı. NM saptanan hastaların 19’unun
ma öncesi yerel etik biriminden gerekli yazılı izin alındı. (%42,2) hiperrefleks detrüsör koordine sfinkter (HDKS), 10’unun

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


212 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

(%22,2) hiperrefleks detrüsör dissinerjik sfinkter (HDDS) tipinde İnmede inkontinansın muhtemel mekanizmaları arasında; detrü-
mesaneye sahip olduğu görüldü. sör hiperrefleksisi, normal mesane fonksiyonu ile inmeye bağlı dil
NM’si Olan ve Normal Mesanesi Olan Hastaların Karşılaştırılması veya kognitif bozukluk, nöropati, hastanın kullandığı ilaçlar vardır
(7-9, 15,16). Eşlik eden demans, benign prostat hipertrofisi veya
Yaş ve NM gelişimi arasında istatistik olarak anlamlı ilişki oldu-
stres inkontinans olayı karıştırabilir (1). Çalışmamızda oldukça
ğu görüldü (p=0.054). İnme etyolojisine göre 31 hasta (%68,9)
katı dahil etme ve hariç tutma kriterleri kullanıldı. Zaman faktörü
tromboembolik, 14 hasta (%31,1) ise hemorajik tipte inme idi.
etkisini yok etmek için çalışmaya yalnız rehabilitasyon programı
31 tromboembolik hastanın 20’sinde (%77,4), 14 hemorajik has-
için başvuran subakut dönemdeki hastaları dahil edildi.
tanın 5’inde (%35,7) NM geliştiği saptandı. Etyoloji ile NM geli-
şimi arasında istatistik olarak anlamlı ilişki saptandı (x2=5,614, Gelber ve ark. inme sonrası Üİ için 3 sorumlu mekanizma ileri
p=0.018). sürmüşlerdir. Bunlardan birincisi nöromiktürasyon yolaklarının
bozulması nedeni ile olan urge-inkontinans ve mesane hiperref-
NM’si olan ve olmayan hastaların FIM puanları arasında istatistik
leksisi, ikincisi normal mesane işlevine rağmen motor, kognitif
olarak anlamlı bir farklılık bulundu (p<0.001). NM’si olan has-
ve dil bozukluklarından kaynaklanan inkontinans, üçüncüsü ise
taların FIM puanları (44,41 ± 14,92), normal mesaneye sahip
akut inmeye bağlı olmayan ama hastanın medikasyonuna veya
olan hastaların FIM puanlarından (74,56 ± 19,85) daha düşüktü.
eşzamanlı nöropati sonucu gelişmiş taşma inkontinası veya me-
FIM alt gruplarından kendine bakım, sfinkter kontrolü, transfer,
sane hiporefleksisidir (15). Çalışmamızda ürodinami sonuçları ile
hareket, iletişim, sosyal algı puanları açısından iki grup arasın-
NM olan tüm hastaların hiperrefleks detrüsöre sahip olduğunu
da istatistik olarak anlamlı farklılıklar bulundu (sırayla p=0.005,
bulundu. NM gelişimi ile hastaların cinsiyetleri arasında ilişki ol-
p<0.001, p=0.003, p=0.028, p<0.001, p<0.001). Her iki gru-
madığını, buna karşın NM gelişen hastaların yaş ortalamalarının
bun FIM alt grubu puanları incelendiğinde, tüm değerlerde NM’li
gelişmeyenlere göre anlamlı olarak daha yüksek olduğunu sap-
hastaların daha düşük puanları olduğu dikkati çekmektedir.
tandı. İnme etyolojisine göre; tromboembolik hastalarda hemo-
NM’si olan ve olmayan hastaların MMT puanları arasında anlamlı rajik hastalara göre daha fazla NM geliştiğini, hemiplejik tarafları
bir farklılık bulundu (p<0.001). NM’si olan hastaların MMT pu- ile NM gelişimi arasında anlamlı ilişki olmadığı gösterildi.. Afazi ile
anları (11,20 ± 6,94) normal olan hastaların MMT puanlarından NM gelişimi arasında anlamlı ilişki gösterilemedi, ancak 7 afazik
(19,57 ± 6,02) daha düşüktü. NM’si olan ve normal mesaneye hastanın 7’sinde de NM olması dikkat çekiciydi. NM olan hasta-
sahip hastaların FIM ve MMT puanları Tablo II’de gösterilmiştir. ların FIM ve MMT skorları, NM olmayanlara göre anlamlı olarak
Hastalara ürodinamik inceleme sonucuna göre uygun mesane re- daha düşük bulundu.
habilitasyon programı ve gerekli görüldüğünde ilaç verildi. Buna İnme sonrası Üİ sosyal ve prognostik açıdan önem taşır. Erken
göre 19 HDKS’li hastanın 12’sine düzenli işeme programı+Oksi- Üİ, inme sonrası kötü prognozu gösterir ve persistan Üİ hasta
butinin HCl, 5 hastaya yalnızca düzenli işeme programı, 2 hasta- bakıcılarının üzerindeki yükü artırır (7,10,17). Üİ sosyal iletişim
ya daimi sonda+Oksibutinin HCl önerildi. 10 HDDS’li hastanın isteğini azaltır, hastanın kendisine güveni üzerine olumsuz etkiler
1’ine TAK+Oksibutinin HCl, 4’üne yalnızca TAK, 5’ine daimi ve psikolojik iyilik halini bozar. Rekürren idrar yolu enfeksiyonuna
sonda+Oksibutinin HCl önerildi (tablo III). ve bazen pyelonefrite kadar ulaşabilen medikal komplikasyonlara
İlk ürodinamik incelemede NM saptanan 29 (%64,4) hastaya bir neden olabilir (18). Bu nedenle uygun şekilde tedavi edilmelidir.
ay sonra 2. ürodinamik inceleme yapıldı. İkinci incelemede 12 Rehabilitasyonunda programlı işeme, antikolinerjik ilaçlar, alfa
(%26,6) hastanın normale döndüğü, 17 (%37,8) hastanın ise adrenerjik bloker ajanlar, aralıklı üretral kateterizasyon, nadiren
hala NM’ye sahip olduğu saptandı. Birinci ve ikinci ürodinamik kondom kateter, kalıcı kateterler ve bez kullanılmaktadır (15).
inceleme sonuçları karşılaştırıldığında; aralarında istatistik olarak Sonuçlar
anlamlı fark saptandı (p<0.001). 19 HDKS’li hastanın 10’u hala
Sonuç olarak NM inme sonrası sık görülen bir sorundur. Zaman
HDKS tipte mesaneye sahipken, 9’unun ise (%47,4) mesanele-
içerisinde sıklığı azalmaktadır, ancak kalıcı olabilir. İnmeden son-
rinin normale döndüğü saptandı. 10 HDDS’li hastanın 7’si hala
ra her hastaya ürolojik değerlendirme yapılmalıdır. Semptomsuz
HDDS tipte mesaneye sahipken, 3’ünün (%30) ise mesaneleri
hastalarda da NM gelişebileceği unutulmamalı, özellikle trombo-
normale dönmüştü. Birinci değerlendirmede %40 olan Üİ sıklığı,
embolik tipte SVO’lu, yaşlı, fonksiyonel ve kognitif durumu kötü
2. değerlendirmede %15,6’ya gerilemişti.
olan hastalar ürodinamik incelemeyle değerlendirilip, rehabili-
İkinci ürodinamik incelemede halen NM’ye sahip olan 17 hasta tasyon programı buna göre planlanmalıdır. Normal ürodinamisi
uygun tedavi programı sonrası 5 ay sonra 3. kontrole çağrıldı 3 olan inkontinan hastalar, sıklıkla işeme programı gibi basit tedavi
hastanın ex olduğu öğrenildi, 3 hasta kontrole gelmedi. Üçüncü stratejilerine yanıt verir. NM saptanan hastalarda ise tedavi hasta-
değerlendirme toplam 11 hasta ile tamamlandı. Bu 11 NM’li ya ait diğer faktörler düşünülerek bireyselleştirilmeli ve rehabilitas-
hastanın yapılan ürodinamik incelemelerinde; 4 hastanın mesane yon programı buna göre yönlendirilmelidir.
tipinin normale döndüğü, ancak 7 hastanın halen NM’ye sahip
olduğu saptandı Kaynaklar
Tartışma 1. Marinkovic SP, Badlani G. Voiding and sexualfter cerebrovascular acci-
dents. The Journal of Urology 2001;165:359-370.
Hasta seçimi, kullanılan işeme bozukluğunun tanımı ve çalışma 2. Wein AJ. Neuromuscular dysfunction of the lower urinary tract and its
dizaynına bağlı olarak, işeme bozukluklarının akut inme sonra- treatment. In:Walsh PC. Campbell’s Urology. Philadelphia: WB Saunders
sı insidansı %37-79 oranında değişir (7-9). Çalışmaların bazıla- Company, 1998:953-1006.
3. Fiedler RC, Granger CV, Ottenbacker KJ. The uniform data system for
rı temel semptomlardan üriner inkontinansı kullanırken bazıları
medical rehabilitation. Am J Phys Med. 1996;75:23-27.
ise ürodinami sonuçlarını belirleyici son durum ölçütü olarak ele 4. Ottenbacker KJ, Mann W, Granger CV. Interrater agreement and stability
almaktadır. Bizim çalışmamızda ürodinami çalışmalarını kulla- of functional assessment in the community based elderly. Arch Phys Med
nıldığında ortalama 40 gün sonra 45 hastanın 29’unda (%64,4) Rehabil 1994;75:1097-1101.
nörojenik mesane saptandı. 1. ürodinamiden bir ay sonra değer- 5. Yavuzer G, Süldür N, Küçükdeveci A, Elhan A. Türkiye’de nörorehabil-
itasyon hastalarının değerlendirilmesinde Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçeği
lendirildiğinde ise, NM sıklığının %64,4’ten %37,8’e gerilemişti. ve Modifiye Barthel İndeksinin yeri. Romatoloji ve Tıbbi Rehabilitasyon
Zaman içerisinde Üİ ve NM oranının azalması literatürde de belir- Dergisi. 2000;11(1):26-31.
tilen bir durumdur (9-12). 6. Dursun E. Nörojenik mesane ve barsak fonksiyon bozuklukları. In: Beya-
zova M, Gökçe-Kutsal Y. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Ankara: Güneş
Kitabevi, 2000:1216-1239.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


213 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

7. Ween JE, Alexander MP, D’Esposito M, Roberts M. Incontinence after Tablo 3. NM Saptanan Hastalara Uygulanan Mesane Rehabilitasyon Programları
stroke in a rehabilitation setting: outcome associations and predictive fac-
tors. Neurology 1996 Sep;47(3):659-63.
8. Barer DH. Continence after stroke: useful predictor or goal of therapy?
Age Ageing 1989 May;18(3):183-91
9. Brocklehurst JC, Andrews K, Richards B, Laycock PJ. Incidence and
correlates of incontinence in stroke patients. J Am Geriatr Soc 1985
Aug;33(8):540-542.
10. Barer DH, Mitchell JR. Predicting the outcome of acute stroke: do multi-
variate models help? Q J Med 1989 Jan;70(261):27-39.
11. Borrie MJ, Campbell AJ, Caradoc-Davies TH, Spears GF. Urinary inconti-
nence after stroke: a prospective study. Age Ageing 1986 May;15(3):177-
81.
12. Nakayama H, Jorgensen HS, Pedersen PM, Raaschou HO, Olsen TS. Prev-
alence and risk factors of incontinence after stroke. Stroke 1997;28:58-62.
13. Khan Z, Hertanu J, Yang WC, Melman A, Leiter E. Predictive correlation
of urodynamic dysfunction and brain injury after cerebrovascular acci- Nörolojik Rehabilitasyon
dent. J Urol 1981 Jul;126(1):86-88.
14. Khan Z, Starer P, Yang WC, Bhola A. Analysis of voiding disorders in pa- SS-086
tients with cerebrovascular accidents. Urology 1990 Mar;35(3):265-70.
15. Gelber DA, Good DC, Laven LJ, Verhulst SJ. Causes of urinary inconti- GUİLLAİN BARRE SENDROMU REHABİLİTASYONU
nence after acute hemispheric stroke. Stroke 1993 Mar;24(3):378-382.
16. Gross JC. Urinary incontinance and stroke outcomes. Arch Phys Med Re-
VE UZUN DÖNEM TAKİP SONUÇLARI
habil 2000;81:22-27. Fatma Ballı Uz1, Özgür Zeliha Karaahmet2
17. Flaherty JH, Miller DK, Coe RM. Impact on caregivers of supporting uri-
nary function in nonins titutionalized chronically ill seniors. Gerontologist Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Ftr Kliniği
1

1992;32:541-545. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Sağlık Uygulama Ve
2

18. Van Kuijk AA, van der Linde H, van Limbeek J. Urinary incontinence Araştırma Merkezi Ftr Kliniği
in stroke patients after admission to a postacute inpatient rehabilitation
program. Arch Phys Med Rehabil 2001 Oct;82(10):1407-11.
Amaç: Guillain Barre Sendromu(GBS) tüm yaşlarda görülebi-
Anahtar kelimeler: İnme, nörojenik mesane len akut inflamatuar bir polinöropatidir. Semptomlar genellikle
alt ekstremitelerden başlayarak yukarı doğru simetrik olarak iler-
Tablo 1. Hastaların demografik özellikleri ler. Solunum yetmezliği ve kardiyak aritmiler nedeniyle nadiren
ölümcül olabilmektedir. Tanı, klinik ve laboratuvar testlerle konur.
Medikal tedavide intravenöz immünglobulin ve plazmaferez kul-
lanılırken; rehabilitasyon tedavinin önemli bir tamamlayıcısıdır.
Bu çalışmada, GBS tanısı alarak tedavi edilen ve rehabilitasyon
amacıyla kliniğimize başvuran vakaların rehabilitasyon öncesi,
sonrası ve 3 yıllık takip sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlan-
mıştır.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2015 – Ocak 2019 tarihleri arasın-
da, Guillain Barre tanısıyla yatarak rehabilitasyon alan 6’sı çocuk
30 hastanın demografik özellikleri, bulgu ve komplikasyonları, te-
davileri, rehabilitasyon öncesi ve sonrasındaki fonksiyonel düzey
ve ambulasyon seviyeleri, 1. ve 3. yıl kontrollerinde fonksiyonel
durumları ve rezidüel semptomları değerlendirildi. Değerlendir-
mede fonksiyonel bağımsızlık ölçeği, fonksiyonel ambulasyon
skalası, Hughes skoru, yorgunluk şiddet ölçeği ve LANSS ağrı
skalası kullanıldı.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması
Tablo 2. NM’si olan ve normal mesaneye sahip hastaların FIM ve MMT puan 38.88 ± 22.44 (1.6 – 82) yıl olup, Erkek /Kadın oranı 1.5’ti. Eriş-
ortalamaları kin hastaların rehabilitasyonda yatış süresi 28.91 ± 25.6 gün, ço-
cuk hastaların yatış süresi 36.83 ± 20.23 gündü. Hastalık komp-
likasyonları incelendiğinde hastaların tümünde şiddetli yorgunluk
saptandı. Bu hastaların yorgunluk şiddet ölçeği ile kas gücü giriş,
çıkış, 1. yıl kontrol ve yorgunluk şiddet ölçeği ile 6 dakika yürüme
testi giriş, çıkış,1. yıl, 3. yıl kontrol değerlendirmelerinde arala-
rında negatif yönde anlamlı korelasyon izlendi. Erişkin hastaların
17 (%70.8)’sinde nöropatik ağrı saptandı, bu hastaların taki-
binde taburculuk öncesi 15 (%62.5)’inde, 1. yıl kontrolünde 12
(%50)’sinde, 2. yıl kontrolünde 11 (%50)’inde, 3. yıl kontrolünde
ise 10 (%58.8)’unda nöropatik ağrı şikayeti devam ediyordu. Re-
habilitasyona alınan erişkin hastaların, fonksiyonel bağımsızlık öl-
çeği motor skoru, Hughes skoru, fonksiyonel ambulasyon skalası,
6 dakika yürüme testi, kas testi; giriş ve çıkış kontrolü değerlendir-
meleri incelendiğinde fonksiyonel bağımsızlık ölçeği motor skoru,
Hughes skoru, fonksiyonel ambulasyon skalası, 6 dakika yürüme
testi ve kas testinde anlamlı değişim izlendi.
Sonuç: Guillain Barre Sendromlu hastalarda rehabilitasyon sonu-
cunda hastalarda fonksiyonel iyileşme saptandı. Hastaların birço-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


214 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ğunda uzun dönemde de fonksiyonel iyileşme gözlendi; ancak yor-


gunluk ve nöropatik ağrı gibi rezidüel semptomların devam ettiği ve
bu durumun hastaların yaşam kalitelerini etkilediği gözlendi.
Anahtar kelimeler: Guillain Barre Sendromu, Nöropatik ağrı,
Rehabilitasyon, Yorgunluk

Nörolojik Rehabilitasyon
SS-087

ELDE PERİFERİK SİNİR YARALANMALARINDA AYNA


TEDAVİSİNİN ETKİNLİĞİ
Serkan Kablanoğlu1, Ilgın Sade2, Çiğdem Çekmece3, Gül Özdin4,
Levent Buluç5
1
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
2
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Abd
3
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu İş Ve Uğraşı Terapisi Resim 1. Ayna tedavisi
Programı
4
Körfez Devlet Hastanesi
5
Özel Derindere Hastanesi
Nörolojik Rehabilitasyon
Amaç: Bu çalışmada, elde periferik sinir yaralanmalı hastalarda SS-088
uygulanan ayna tedavisinin, duyu, ağrı ve fonksiyonel kullanıma
olan etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır. TİLT TEDAVİSİ UYGULANAN NÖROLOJİK
Materyal ve Metod: Çalışmaya, kliniğimizde takipli 36 hasta ara- REHABİLİTASYON HASTALARINDA ORTOSTATİK
sından 26 hasta dahil edildi. Hastalar ayna (n:14) ve kontrol (n:12) HİPOTANSİYON GELİŞİMİNE ANKSİYETENİN ETKİSİ
grubu olarak 2 gruba randomize edildi. Her iki grup 6 hafta boyunca Selma Eroğlu1
günde 30 dakika konvansiyonel tedavi programına alındı. Ayna gru- 1
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve
buna konvansiyonel tedaviye ek olarak 15 dakika görsel ayna teda- Rehabilitasyon Anabilim Dalı
visi uygulandı. Hastalarda ağrı düzeyi Görsel Ağrı Skalası (GAS) ile,
el kavrama kuvveti Jamar Dinamometre ile, aktivite katılım düzeyleri
Duruöz El İndeksi (DEİ) ve Kol, Omuz, El yaralanma sorunları hızlı Giriş-Amaç: Nörolojik rehabilitasyon uygulanan hastalarda
anketi (Q-DASH) anketi ile, el beceri fonksiyonları Jebsen-Taylor El görülen ortostatik hipotansiyon, var olan duyusal ve motor pa-
Fonksiyon Testi (JTEFT) kullanılarak, duyu eşiği ise Semmes-Weins- ralizinin yanında yaşam kalitesini ve günlük yaşam aktivitelerin-
tein Monofilament Testi (SWMT) ile değerlendirildi. deki bağımsızlığı azaltmakta ve düşme riskini artırmaktadır (1,
2). Ortostatik hipotansiyon, supin pozisyondan dik durma pozis-
Bulgular: Her iki grubun tedavi öncesi GAS, JAMAR, DEİ,
yona geçildiğinde veya tilt table ile 60° kaldırıldığında 3 dakika
Q-DASH, JTEFT ve SWMT toplam skorları açısından karşı-
içinde, semptomlardan bağımsız olarak, sistolik kan basıncında
laştırmalarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı
en az 20 mmHg, diyastolik kan basıncında ise en az 10 mmHg
(p>0.05). Altı hafta sonunda ayna ve kontrol grubu hastaları
düşme olması şeklinde tanımlanmaktadır. Nörojenik ortostatik
arasında GAS, JAMAR, DEİ, Q-DASH, SWMT toplam skorları
hipotansiyon prevalansı hastalıklar arasında değişmekle birlikte
açısından karşılaştırmalarında istatistiksel olarak anlamlı farklı-
spinal kord yaralanmalı hastaların 1/3’ünde, Parkinson hastaları-
lık saptanmadı (p>0.05). Tedavi sonrası JTEFT, sayfa çevirme
nın %30’unda, multi sistem atrofisi bulunan hastaların %80’inde
(p=0,004), tavla pulu dizme (p=0,023), büyük ağır nesneleri
görülmektedir (3). Bu durum otonom sinir sisteminin disfonksi-
kaldırma (p=0,029) parametrelerinde çalışma grubu lehine ista-
yonu ile ilişkili olup otonomik postural cevapların yetersizliği ile
tistiksel olarak anlamlı gelişme saptandı.
karakterizedir. Nörojenik ortostatik hipotansiyon, multifaktöriyel
Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, konvansiyonel tedaviye reha- bir mekanizma ile ortaya çıkmaktadır. İlaçlar, hipovolemi, kar-
bilitasyona eklenen ayna tedavisinin elde periferik sinir yaralan- diyovasküler hastalıklar nedeniyle semptomlarda artış görülebi-
ması olan hastaların el fonksiyonlarına ilave katkılar sağladığını lir (4). Yapılan bazı çalışmalarda hastaların nörojenik ortostatik
düşündürmektedir. Alınan bu sonuçlar periferik sinir yaralanmalı hipotansiyon bulgularının kötüleşmesinden duydukları korku ve
hastaların rehabilitasyon programına ek olarak ayna tedavisinin endişe nedeniyle vertikalizasyon ve tekerlekli sandalye kullanımı-
kullanılabileceğini göstermiştir. nı sınırladıkları bildirilmiştir (5).
Anahtar kelimeler: Ayna tedavisi, el rehabilitasyonu, periferik sinir Literatürde tilt table’da vasovagal senkop gelişen hastalarda psi-
rehabilitasyonu kolojik faktörlerin yaygın olduğu ve bu hastalarda yaşam kalite-
sinde azalma olduğu bildirilmiştir (6). Nörojenik ortostatik hipo-
Kaynaklar
tansiyon gibi otonom sinir sistemi tutulumuyla ilişkili tablolardan
The effect of early intervention of mirror visual feedback on pain, disability and birisi olan otonomik disrefleksi konusunda yapılan çalışmalarda,
motor function following hand reconstructive surgery: a randomized clini-
cal trial. Abolfazli M, Lajevardi L, Mirzaei L ve ark. Clinical rehabilitation, emosyonel faktörlerin özellikle anksiyetenin semptomları tetik-
2019;33(3):494-503 lediği bildirilmiştir (7). Ancak, literatürde anksiyete ile nörojenik
The use of visual feedback, in particular mirror visual feedback, in restor- ortostatik hipotansiyon arasındaki ilişkiyi inceleyen fazla sayıda
ing brain function. Ramachandran VS, Altschuler EL.Brain. 2009; çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın hipotezi, anksiyetesi
132(7):1693-710.
yüksek ve bayılma korkusu olan hastalarda nörojenik ortostatik
Effect of mirror therapy on hand function in patients with hand orthopedic
injuries: a randomized controlled trial. Rostami H, Arefi A, Tabatabaei S. hipotansiyonun daha sık ortaya çıkabileceğidir. Bu nedenle bu
Disability and Rehabilitation,2013; 35(19) 1647-1651. çalışmada, tilt table tedavisi uygulanan nörolojik rehabilitasyon

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


215 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

hastalarında ortostatik hipotansiyon gelişimi ile anksiyete düzey- zukluk arasında ilişki olduğunu bildiren yayınlar bulunmaktadır
leri ve bayılma korkusu arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı (6, 8, 9, 10). Ancak bu çalışmalarda bizim çalışmamızdan farklı
olarak belirgin nörolojik bozukluğa sahip hastalardan ziyade ek
Anahtar Kelimeler: anksiyete, nörolojik rehabilitasyon, ortostatik hipo-
tansiyon, tilt table. sistemik hastalığı olmayan bireyler dahil edilmiştir. Nörolojik re-
Yöntem-Gereçler: Çalışmaya Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri habilitasyonda kullanılan tilt table tedavisi sırasında senkop ge-
Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ünitesinde lişimi özellikle bazı hasta gruplarında sıklıkla görülebilmektedir
yatarak nörolojik rehabilitasyon uygulanan ve rehabilitasyona ek (3). Nörolojik rehabilitasyon gören hastalarda senkop oluşumu
olarak tilt table tedavisi alan, 18-65 yaş arası hastalar dahil edil- ile kişisel psikolojik faktörler arasında ilişki bulunup bulunmadığı
di; kontrolsüz hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, psikiyatrik ise literatürde, bildiğimiz kadarıyla, fazla çalışılmamış bir konudur.
hastalık, iletişim bozukluğu, ciddi kognitif fonksiyon bozukluğu Daha önceki çalışmalarda psikolojik faktörlerin vasovagal sen-
olan ve psikiyatrik ilaç kullanım öyküsü olan hastalar ise dışlandı. kop üzerindeki etkisinin kadınlarda erkeklere oranla daha fazla
Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanısı, hastalık süresi, eşlik eden hasta- olduğu bildirilmiş (8, 9, 11) olmasına rağmen bizim çalışmamızda
lıkları kaydedildi. Tüm değerlendirmeler nörolojik rehabilitasyo- cinsiyet açısından böyle bir etki görülmedi. Ayrıca, pozisyonel or-
nun ilk haftasında tilt table tedavisinin hemen öncesinde yapıldı. tostatik hipotansiyon hastalarında anksiyete ile semptom gelişimi
arasında ilişki bulunmadığı bildirilmiştir (12). Bizim çalışmamızda
Hastaların fonksiyonel bağımsızlıkları düzeyleri, Fonksiyonel Ba- da, bu çalışmayla uyumlu olarak nörolojik rehabilitasyon gören
ğımsızlık Ölçeği (FBÖ-FIM) ile değerlendirildi. FBÖ, kişinin gün- hastalarda ortostatik hipotansiyon gelişimi ile anksiyete arasında
lük temel fiziksel ve kognitif aktivitelerindeki bağımsızlık düzeyini anlamlı bir ilişki tespit edilmedi.
gösterir; kendine bakım, sfinkter kontrolü, mobilite, lökomosyon,
iletişim ve sosyal algılama kategorilerinde değerlendirme yapılır. Senkop hastalarının tedavisinde ve yaşam kalitelerinin artırılma-
Değerlendirme kognitif ve motor FBÖ olarak iki bölümde yapıl- sında psikosomatik değerlendirmenin de tedavinin bir parçası
maktadır. Onsekiz başlık altında, her soru 1 (tamamen yardıma olarak ele alınması önerilmektedir (13). Bununla birlikte, çalış-
ihtiyaç duyan) ile 7 (tamamen bağımsız) arasında puanlanır ve mamızda psikolojik faktörlerden anksiyete ile bayılma korkusu
alınabilecek maksimum skor 126’dır. arasında anlamlı bir ilişki gösterilememiştir. Hasta sayısının sınırlı
olması, çalışma populasyonunun heterojenliği, depresyon gibi di-
Hastaların anksiyete düzeyi Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ) ile de- ğer psikolojik faktörlerin değerlendirilmemesi ve kesitsel dizaynı
ğerlendirildi. BAÖ, bireylerin yaşadığı anksiyete belirtilerinin sık- bu çalışmanın kısıtlılıklarıdır.
lığının belirlenmesi amacıyla kullanılır. Likert tipi bir ölçektir ve
alınan skorun yüksekliği, bireyin yaşadığı anksiyetenin arttığını Sonuçlar: Bu çalışmada rehabilitasyon gören hastalarda sık
gösterir. Hastanın anksiyete düzeyi hekim ve hastanın kendisi karşılaşılan nörojenik ortostatik hipotansiyon gelişimine hastanın
tarafından skorlandı. Ayrıca, bayılma korkusu düzeyi de hasta ta- anksiyete düzeyinin etkisi incelenmiş olup anksiyetenin katkısı ol-
rafından skorlandı. Skorlamalar, 0-5 puan arasında artan değer- duğu gösterilememiştir. Bu konuyla ilgili daha fazla sayıda hasta
lerin yüksek anksiyete ve korkuyu ifade ettiği görsel analog skala içeren kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
kullanılarak yapıldı. Tilt table tedavisine alınan hastada ortostatik Kaynaklar
hipotansiyon gelişip gelişmediği ve ortostatik hipotansiyon geli- 1. Cutsforth-Gregory JK, Low PA. Neurogenic Orthostatic Hypotension in
şen hastaların hangi semptomları tariflediği kaydedildi. Parkinson Disease: A Primer. Neurol Ther. 2019;8(2):307-324.
2. Yoshida M, Murayama Y, Chishaki A, Sunagawa K. Noninvasive transcu-
İstatistiksel Analiz: Ölçümle elde edilen verilerin normal taneous bionic baroreflex system prevents severe orthostatic hypotension
dağılıma uygunluğu Kolmogorov Smirnov testi ile incelendi. İki in patients with spinal cord injury. Annu Int Conf IEEE Eng Med Biol Soc.
grubun ölçümsel verilerinin karşılaştırılmasında normal dağılı- 2008;2008:1985-1987.
ma uyanlarda Student-t testi, normal dağılıma uymayanlarda 3. Eschlböck S, Wenning G, Fanciulli A. Evidence-based treatment of neuro-
genic orthostatic hypotension and related symptoms [published correction
Mann-Whitney U testi kullanıldı. Kategorik verilerin karşılaştırıl- appears in J Neural Transm (Vienna). 2017 Nov 28;:]. J Neural Transm
ması Ki-kare testi kullanılarak yapıldı. İstatistiksel değerlendirme- (Vienna). 2017;124(12):1567-1605.
de anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. 4. Gibbons CH, Schmidt P, Biaggioni I, et al. The recommendations of a
consensus panel for the screening, diagnosis, and treatment of neurogen-
Bulgular: Kesitsel dizayna sahip bu çalışmaya toplam 39 has- ic orthostatic hypotension and associated supine hypertension. J Neurol.
ta (12 kadın, 27 erkek) dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 2017;264(8):1567-1582.
43±17 yıl idi. Çalışmaya alınan 23 hasta spinal kord yaralan- 5. Chelvarajah R, Knight SL, Craggs MD, Middleton FR. Orthostatic hypo-
ması,12 hasta inme, 2 hasta travmatik beyin hasarı ve 2 hasta tension following spinal cord injury: impact on the use of standing appara-
Parkinson hastalığı nedeniyle nörolojik rehabilitasyon görmektey- tus [published correction appears in NeuroRehabilitation. 2009;25(1):85].
NeuroRehabilitation. 2009;24(3):237-242.
di. Tilt table tedavisi uygulanan hastalardan 22’sinde (8 kadın, 6. Giada F, Silvestri I, Rossillo A, Nicotera PG, Manzillo GF, Raviele A. Psychi-
14 erkek) ortostatik hipotansiyon gelişirken, 17 hastada (4 ka- atric profile, quality of life and risk of syncopal recurrence in patients with
dın, 13 erkek) tedavi süresince ortostatik hipotansiyon gelişmedi. tilt-induced vasovagal syncope. Europace. 2005;7(5):465-471.
Hastalar, nörojenik ortostatik hipotansiyon gelişen ve gelişmeyen 7. Widerström-Noga E, Cruz-Almeida Y, Krassioukov A. Is there a relation-
ship between chronic pain and autonomic dysreflexia in persons with cer-
olarak iki gruba ayrıldı. Her iki grubun yaş, cinsiyet, hastalık sü-
vical spinal cord injury?. J Neurotrauma. 2004;21(2):195-204.
resi, hastalık etyolojisi ve FBÖ skorları benzerdi. İki grup arasında 8. Brisinda D, Brocca L, Sorbo AR, Lombardi G, Fioravanti F, Fenici R. Psy-
BAÖ skorları karşılaştırıldı ve anlamlı fark bulunamadı( p>0.05). chophysiological evaluation of patients with transient consciousness loss of
Benzer şekilde hekimin ve hastanın anksiyete değerlendirmesiy- uncertain origin. Kardiol Pol. 2018;76(3):566-573.
le, hastanın bayılma korkusu skorları arasında iki grup arasında 9. Cohen TJ, Thayapran N, Ibrahim B, Quan C, Quan W, von zur Muhlen
F. An association between anxiety and neurocardiogenic syncope during
anlamlı fark izlenmedi (p>0.05). Ortostatik hipotansiyon gelişen head-up tilt table testing. Pacing Clin Electrophysiol. 2000;23(5):837-841.
hastaların %63,6’sı birden fazla semptomu aynı anda yaşadık- 10. Gracie J, Newton JL, Norton M, Baker C, Freeston M. The role of psycho-
larını bildirirken (baş dönmesi, halsizlik, terleme), hastaların % logical factors in response to treatment in neurocardiogenic (vasovagal)
31,8’inde tek semptom olarak baş dönmesi ortaya çıktı. syncope. Europace. 2006;8(8):636-643.
11. Lee SH, Park SJ, Byeon K, On YK, Yim HR, Kim JS. Prevalence and
Tartışma: Bu çalışmanın sonuçlarına göre nörolojik rehabilitas- clinical factors of anxiety and depression in neurally mediated and unex-
yon gören hastalardan tilt table tedavisi uygulananlarda nöroje- plained syncope. Yonsei Med J. 2013;54(3):583-589.
nik ortostatik hipotansiyon gelişimi ile anksiyete ve bayılma kor-
kusu arasında ilişki gösterilemedi. Literatürde nörokardiyojenik
(vasovagal) senkop ile anksiyete, depresyon ve fonksiyonel bo-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


216 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Nörolojik Rehabilitasyon Gruplar arası analizde ise T1’de YŞÖ skoru RYYE grubunda an-
lamlı olarak daha düşüktü (p=0,029). HADÖ depresyon ve ank-
SS-089 siyete skoru RYYE grubunda T1 ve T2’de daha düşük bulundu.
Tartışma ve Sonuç: Standart rehabilitasyona eklenen her iki
MULTİPLE SKLEROZ TANILI HASTALARDA ROBOT
yürüme eğitimi de yorgunluk, duygu durum, denge ve yürüme
YARDIMLI YÜRÜME EĞİTİMİNİN ETKİLERİ: üzerine etkilidir. RYYE’nin erken dönemde yorgunluk, anksiyete
RANDOMİZE KONTROLLÜ TEK KÖR ÇALIŞMA ve depresyon üzerine etkileri daha belirgindir. Yorgunluk, ank-
Tuğba Özsoy Ünübol 1, Emre Ata1, Serkan Demir2, Zeynep Candan1, siyete ve depresyon semptomları daha belirgin olan hastalarda
Figen Yılmaz3 RYYE tercih edilebilir. Ancak RYYE’de optimal süre ve frekansı
1
Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
belirlemek için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
2
Sancaktepe Şehit Prof.dr. İlhan Varank Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Anahtar kelimeler: Multiple Skleroz, Yorgunluk, Anksiyete, Depresyon,
3
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Robot yardımlı yürüme

Giriş ve Amaç: Fiziksel aktivite ve egzersizlerin Multiple Skle-


roz (MS) hastalarının kas gücünü ve aerobik kapasitesini artırdığı, Nörolojik Rehabilitasyon
fonksiyonel kazanım sağladığı, yorgunluğu azalttığı ve yaşam ka-
litesine olumlu katkı sağladığı bilinmektedir. Egzersiz programla- SS-090
rı ile uygulanan konvansiyonel yürüme eğitimi (KYE) ve robot
yardımlı yürüme eğitiminin (RYYE) öncelikli olarak mobilizasyon, DİSFAJİSİ OLAN İNME HASTALARININ KLİNİK
denge ve enerji tüketimine ilişkin kazanımlarını araştıran çalışma- ÖZELLİKLERİ VE FİBEROPTİK ENDOSKOPİK YUTMA
lar vardır ancak üstünlükleri henüz belirlenememiştir. DEĞERLENDİRMESİ SONUÇLARI
Bu çalışmanın amacı MS hastalarında RYYE ve KYE program- Elif Tarihçi, Ekin İlke Şen, Ayşe Yalıman
larının etkinliğinin yorgunluk, duygu durumu ve yaşam kalitesi
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
açısından değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasıdır. Dalı
Gereç ve Yöntem: Prospektif, randomize, tek kör kontrollü ola-
rak dizyan edilen çalışmaya 42 hasta dahil edilmiş olup 2 gru-
Amaç: İnme sonrası disfaji, en sık görülen nörojenik tip disfaji
ba randomize edildi: grup I (RYYE) ve grup II (KYE). McDonald
olup yutmanın başlatılması sırasındaki zorlukla kendini gösteren
kriterlerine göre MS tanısı alan 18-70 yaş arası EDSS 5,5-7, 5
orofaringeal aşamadaki problemler ile karakterizedir. Çalışmamız-
ve mini mental test skoru >24 olan hastalar çalışmaya alındı.
da yatak başı testlerle disfajisi olduğu tespit edilen inme hasta-
Modifiye Ashworth skalasına göre >3 spastisitesi, alt ekstremite
larının klinik özelliklerinin değerlendirilmesi ve yutma fizyolojile-
kontraktürü olan hastalar ile kognitif bozukluğu, ağır psikiyatrik
rindeki değişimin fiberoptik endoskopik yutma değerlendirmesi
hastalığı, başka nörolojik hastalığı olan hastalar ile son 6 ayda te-
(FEYD) ile incelenmesi amaçlanmıştır.
davi değişikliği veya botox uygulaması yapılan hastalar çalışmaya
dahil edilmedi. Gereç ve Yöntem: Nörolojik Rehabilitasyon Ünitesine Nisan
2020-Ekim 2020 tarihleri arasında başvuran 120 hasta değer-
Tüm hastalar hastanede yatarak 4 haftalık rehabilitasyon prog-
lendirildi. Değerlendirilen 120 hastadan yaşı 18’in üzerinde olan,
ramına alındı. Program günlük 60 dakika aktif ve pasif EHA eg-
inme sonrası en az bir hafta geçtikten sonra yatak başı su içme de-
zersizleri, transfer, denge ve koordinasyon eğitimi, üst ekstremite
ğerlendirme testi ile disfajik olduğu tespit edilen, desteksiz oturma
fonksiyonlarına yönelik egzersizlerden oluşmaktaydı. Ek olarak
dengesi olan 34 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demog-
haftada 3 gün 30 dakika RYYE veya KYE verildi. RYYE için Ro-
rafik özellikleri ve inme ile ilişkili özellikleri kaydedildi. Hastaların
boGait kullanıldı.
düşük ve yüksek volüm sıvı, yarı katı ve katı besin ile uygulanan
Değerlendirmeler tedavi öncesi (T0), tedavi sonrası (T1) ve 3 ay FEYD sonuçları kaydedildi. FEYD ile yutma sırasındaki rezidü,
sonrasında (T2) yapıldı. kaçak, penetrasyon ve aspirasyon seviyeleri standardize edil-
Primer değerlendirme ölçütleri olarak yorguluk şiddet ölçeği miş skalalarla değerlendirildi. Çalışmamızda istatistiksel analizler
(YŞÖ) ve Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği (HADÖ) kullanıl- SPSS 23.0 programı ile yapılmıştır.
dı. Sekonder ölçütler ise EDSS, Fonksiyonel Ambulasyon Skalası Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 63,26±9,94 yıl, inme son-
(FAS), Berg denge testi (BDT), 6 dakika yürüme testi (6dkYT) ve rası geçen süre ortalaması 50,24±90,99 hafta olarak hesaplan-
MS Yaşam Kalitesi-54 ölçeğidir. dı. Hastaların %88,2’si iskemik inme %11,7’si hemorajik inme
İstatistiksel Analiz: Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 20 geçirmişti. İnme lezyon bölgesi hastaların %61,7’sinde hemis-
paket programı kullanılmış olup veriler %95 güven aralığında fer, %38,2’sinde beyin sapı idi. Günlük yaşam aktivitelerinde
p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. hastaların %35’i orta derecede, %8,8’i ileri derecede, %17,6’sı
Çalışma öncesi benzer çalışma verilerine göre örneklem büyüklü- tam bağımlı idi. İnme sonrası beslenme desteği alma durumları
ğü hesaplandı ve %80 güç için %5 tip I hata oranı ile her gruba değerlendirildiğinde hastaların %61,7’sinin nazogastrik sonda,
18 hasta alınması gerektiği görüldü. %5,8’inin perkütan endoskopik gastrostomi ile beslenme öykü-
sü mevcuttu. Hastaların yatak başı su içme testi ortalama puanı
Bulgular: RYYE grubunda 18 hasta, KYE grubunda 19 hasta 3,94±0,85 idi. Düşük ve yüksek volüm sıvı ile yapılan FEYD’de
çalışmayı tamamladı. Hastaların başlangıç verileri benzerdi. hastaların %47’sinde aditus larenkste, %23,5’inde piriform sinüs-
Grup içi analizlerde her iki grupta da T1 ve T2de YŞÖ ve HADÖ lerde, %23,5’inde orofarengeal bölgede rezidü saptandı. Yarı katı
depresyon verilerinde iyileşme gözlendi. RYT grubunda T1 ve besinle yapılan FEYD’de hastaların %29,4’ünde aditus larenks-
T2’de HADÖ anksiyete ve MSQoL-54 fiziksel ve mental sağlık te, %17,6’sında piriform sinüslerde, %38,2’sinde orofarengeal
skorlarında iyileşme gözlendi. KYE grubunda ise sadece T1’de bölgede rezidü saptandı. Katı besinle yapılan FEYD’de hastala-
MSQoL-54 fiziksel ve mental sağlık skorlarında iyileşme gözlendi. rın %5,8’inde aditus larenkste, %8,8’inde piriform sinüslerde,
KYE grubunda anksiyetede anlamlı iyileşme gözlenmedi. BDT ve %32,4’ünde orofarengeal bölgede rezidü saptandı. Kaçak varlığı
6dkYT skorlarında her iki grupta da iyileşme mevcuttu. değerlendirme sonuçları incelendiğinde düşük volüm sıvı ile yapı-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


217 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

lan FEYD’de hastaların %20,6’sında bolusun dil kökü, valleküla rı (%4) mevcuttu. Sağlıklı kontrol grubunda D vitamini düzeyi
veya epiglotun lateral kanallarında olduğu, %67,6’sında bolusun 17,6±1,82, SKY’li hastalarda D vitamini düzeyi 15,09±1,13 ola-
piriform sinüste veya larengeal vestibül içinde olduğu saptandı. rak saptandı. Sağlıklı kontrol grubu ve spinal kord yaralanmalı
Kaçak seviyesi ortalamaları yüksek volüm sıvıyla 2,62±1,18, yarı hastaların D vitamini düzeyleri arasında anlamlı fark mevcut de-
katı besinle 1,32±1,17, katı besin ile 0,85±0,92 olarak saptandı. ğildi (p>0,05). Hastaların FAS evreleri ve D vitamini düzeyleri
Penetrasyon ve aspirasyon skalası sonuçlarında düşük ve yüksek arasında anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05). ASIA evrelemesi
volüm sıvıyla yapılan FEYD’de hastaların %26,5’inde penetras- ve D vitamini düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
yon, %29,4’ünde aspirasyon, yarı katı besinle yapılan FEYD’de mevcut değildi (p>0,05).
hastaların %17,6’sında penetrasyon, %14,7’sinde aspirasyon, Sonuçlar: Spinal kord yaralanmalı hastalarda D vitamini düzey-
katı besinle yapılan FEYD’de hastaların hiçbirinde aspirasyon lerinin sağlıklı kontrol grubundan farkı mevcut değildi, hastaların
saptanmazken %5,9’unda penetrasyon vardı. ambulasyon evreleri ve D vitamini düzeyleri arasında ilişki bulun-
Sonuç: Hastalar klinik belirti olmadan da aspire edebileceğin- mamıştır. D vitamini ve ambulasyon ilikisini saptamak için daha
den, yatak başı yutma değerlendirmesi tek başına aspirasyonun geniş çapta çalışmalara ihtiyaç vardır.
varlığını veya yokluğunu öngörememektedir. İnmeli hastalarda
Anahtar kelimeler: D vitamini, spinal kord yaralanması, paralizi
düşük ve yüksek volüm sıvı, yarı katı ve katı besin ile uygulanan
FEYD sonuçlarının değerlendirilmesiyle yutma fizyolojisi görsel-
leştirilerek disfaji rehabilitasyonun uygun şekilde planlanması ve
olası komplikasyonların görülme riskinin azalması mümkün ola- Nörolojik Rehabilitasyon
caktır.
SS-092
Anahtar kelimeler: inme, disfaji, aspirasyon
TÜMÖRE BAĞLI SPİNAL KORD YARALANMALI
HASTALARDA REHABİLİTASYON
Nörolojik Rehabilitasyon ZAMANLAMASININ SONUÇLARA ETKİSİ
Elem Yorulmaz, Duygu Geler Külcü
SS-091
Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon, Haydarpaşa Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
SPİNAL KORD YARALANMALI HASTALARDA D İstanbul

VİTAMİNİ DÜZEYLERİNİN FONKSİYONEL DURUM


İLE İLİŞKİSİ Giriş: Tümöre bağlı spinal kord yaralanmalı (SKY) hastalarda
rehabilitasyonun amacı maksimum işlevsel bağımsızlığı elde ede-
Elif Yakşi , Nalan Doğan
1 2
rek kişilerin yaşam kalitelerini arttırmak ve günlük hayata yeniden
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi
1
entegrasyonlarını sağlamaktır. Biz de bu çalışma da tümöre bağlı
Beykoz Devlet Hastanesi
2
SKY tanılı hastalarda rehabilitasyon zamanlamasının sonuçlara
etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Giriş: Spinal kord yaralanması (SKY), iş gücü kaybı ve yüksek Metod: Çalışmaya spinal kord tümörü nedeni ile opere olmuş
sağlık harcamalarına neden olabilen ve kronik disabiliteye yol ve kliniğimiz yataklı servisinde rehabilitasyon programına alınan
açabilen bir hastalıktır. Yaralanma sonrası bireyin hareket fonk- 29 hasta dahil edildi. Retrospektif olarak dosyalarından hastaların
siyonundaki kaybın yanı sıra organ ve sistem fonksiyonlarında yaşı, cinsiyeti, patolojik tanıları, malign/benign özellikleri, nörolo-
bozukluklar ve komplikasyonlar hastalığın tedavisini karmaşıklaş- jik seviyeleri, ASIA sınıflamaları, rehabilitasyon öncesi ve sonrası
tırmaktadır. D vitamini eksikliği SKY’de sık görülen bir klinik du- FAS düzeyleri ve Barthel skorları kaydedildi. Ayrıca hastaların
rum olarak karşımıza çıkmakta, nöromuskuler fonksiyonlar üze- rehabilitasyon öncesi ve sonrası mobilizasyon düzeyleri 4 grupta
rinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu çalışmada amaç SKY’ li değerlendirildi (Tablo-3). Hastalar operasyon sonrası rehabilitas-
hastalarda D vitamini düzeylerinin, fonksiyonel durumla ilişkisini yon programına alınma sürelerine göre iki gruba ayrıldı. İlk 15
incelemektir. gün içerisinde alınanlar erken rehabilitasyon, 15 gün sonrasında
Yöntem-Gereçler: Bu retrospektif çalışmaya Abant İzzet Baysal alınanlar ise geç rehabilitasyon olarak gruplandırıldı. Elde edilen
Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hastane- veriler hem her iki grupta rehabilitasyon öncesi-sonrası sonuçları
si polikliniğine başvuran ve SKY tanısı almış olan 50 hasta (19 karşılaştırmak, hem de iki grup arasında sonuçlar açısından fark
kadın, 31 erkek) ve 50 sağlıklı kontrol (22 kadın, 28 erkek) dahil olup olmadığını araştırmak amaçlı değerlendirildi.
edildi. SKY’li katlımcıların lökomotor sistem muayeneleri, nöro- Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 50,03±16,24 yıl (8-78), K/E
lojik muayeneleri, Fonksiyonel Ambulasyon Skalası (FAS), ASIA oranı 12/17 idi. Hastaların patolojik tanı ayrıntıları Tablo-1’de ve-
(American Spinal Injury Association) evreleri, biyokimyasal pa- rilmiştir. Hastaların %51.72’sinde (n=15) tümör malign özellikte
rametreleri ve tüm katılımcıların D vitamini düzeyleri kaydedildi. idi. Hastaların nörolojik seviyeleri ve ASIA değerlendirmeleri Tab-
Bulgular: SKY’li hastaların yaş ortalaması 40,98±15,3 olarak lo-1’de gösterilmiştir. Rehabilitasyona başlama süresi erken reha-
saptandı, katılımcıların %26’sı kadın, %74’ü erkek hastaydı. Sağ- bilitasyon grubunda 9,87±3,48 gün, geç rehabilitasyon grubun-
lıklı kontrol grubunun yaş ortalaması 42,17±1,52 olarak saptan- da ise 58,36±64,20 idi. Her iki grup arasında yaş, cinsiyet, tümör
dı, katılımcıların %36’sı kadın, %64’ü erkekti. Bireylerin hasta- patolojisi, malign/benign oranı ve nörolojik seviye açısından ista-
lık süresi %28’inde 0-1 yıl, %44’ü 1-5 yıl, %28’i 5-10 yıl arası tistiksel anlamlı fark saptanmadı (p=0,186, p=0,837, p=1,000,
olarak saptandı. Hastaların %34’ü ASIA-A, %34’ü ASIA-B, %20 p=0,358, p=1,000). Yatış süreleri ya da seans sayıları açısından
’si ASIA-C, %12’si ASIA-D evresinde saptandı. Hastaların %62’si iki grup arasında anlamlı fark yoktu (p=0,743, P=0,708). Erken
FAS evre 0, %12’si evre 1, %8’i evre 2, %10’u evre 3, %8’i evre rehabilitasyon grubunda giriş-çıkış FAS değerleri ve Barthel skor-
4’tü. Hastaların %86’sının torokolomber seviyede, %14’ünün ları geç rehabilitasyon grubuna göre anlamlı düşük idi (p=0,029,
servikal seviyede yaralanması mevcuttu. Hastalık etyolojisinde p=0,05, p=0,023, p=0,003). Her iki grupta giriş-çıkış FAS
motorlu taşıt kazaları (%32), yüksekten düşme (%30), opere değerleri ve Barthel skorları arasında anlamlı farklılık saptandı
tümör (%8), spinal operasyon (%22), ateşli silah yaralanmala- (Tablo-2). Hastaların rehabilitasyon öncesi-sonrası mobilizasyon

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


218 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

düzeyleri Tablo-3’te görülmektedir. Postoperatif rehabilitasyon Tablo 2. Her iki grupta rehabilitasyon öncesi-sonrası FAS düzeyi ve Brathel skoru
sürecinde hastaların hiç birinde yara yeri enfeksiyonu ya da BOS karşılaştırmaları
fistülü komplikasyonları görülmemişti. Erken rehabilitasyon gru-
Grup Rehabilitasyon öncesi-sonrası p
bunda 4, geç rehabilitasyon grubunda 1 hastada komplikasyon
görülmüştü. İki grup arasında komplikasyon görülme sıklığı açı- Erken Rehabilitasyon FAS giriş-çıkış 0,034
sından anlamlı fark yoktu (p=0.330). Erken Rehabilitasyon Barthel giriş-çıkış 0,002
Sonuç: Sadece spinal tümörlere bağlı SKY’leri konu alan çalış-
Geç Rehabilitasyon FAS giriş-çıkış 0,007
ma sayısı literatürde oldukça azdır. Bu grupta rehabilitasyon za-
manlamasının sonuçlara etkisini değerlendiren bir çalışmaya ise Geç Rehabilitasyon Barthel giriş-çıkış 0,005
rastlanmamıştır. Bizim çalışmamızda tümöre bağlı SKY tanısı ile
opere olmuş hastalarda hem erken hem geç dönemde rehabili- Tablo 3. Her iki grupta rehabilitasyon öncesi-sonrası mobilizasyon düzeyleri
tasyon uygulamaları ile olumlu sonuçlar gösterilmiştir. Bu veriler Grup Mobilizasyon Rehabilitasyon öncesi-sonrası
ışığında tümöre bağlı SKY’li hastaların sürecin her evresinde re- düzeyleri hasta sayısı - n (%)
habilitasyon amaçlı yönlendirilebileceği görülmektedir. Hastaları
erken dönemde rehabilitasyon programına dahil etmenin fonksi- Erken Rehabilitasyon Yatak düzeyi 10 (66,7)-2 (13,3)
yonel sonuçlar açısından fark yaratıp yaratmadığına dair yorum Erken Rehabilitasyon Tekerlekli sandalye 2 (13,3)-6 (40)
yapabilmek için daha çok sayıda hastanın dahil edildiği prospektif düzeyi
çalışmalara ihtiyaç vardır.
Erken Rehabilitasyon Walker ile ambule 1 (6,7)-5 (33,3)
Anahtar kelimeler: Spinal kord yaralanması, tümör, rehabilitasyon,
Erken Rehabilitasyon Tek destekle ambule 1 (6,7)-0
zamanlama
Erken Rehabilitasyon Bağımsız ambule 1 (6,7)-2 (13,3)
Kaynaklar
Tan M, New P. Survival after rehabilitation for spinal cord injury due to tumor: a Geç Rehabilitasyon Yatak düzeyi 2 (14,3)-1 (7,1)
12-year retrospective study. J Neurooncol. 2011 Aug;104(1):233-8
van den Berg MEL, Castellote JM, Mayordomo JI, Mahillo-Fernandez I, de Pe-
Geç Rehabilitasyon Tekerlekli sandalye 2 (14,3)-1 (7,1)
dro-Cuesta J. Spinal Cord Injury due to Tumour or Metastasis in Aragón, düzeyi
Northeastern Spain (1991-2008): Incidence, Time Trends, and Neurolog- Geç Rehabilitasyon Walker ile ambule 6 (42,9)-4 (28,6)
ical Function. Biomed Res Int. 2017;2017:2478197
Pataraia A, Crevenna R. Challenges in rehabilitation of patients with nontrau- Geç Rehabilitasyon Tek destekle ambule 2 (14,3)-4 (28,6)
matic spinal cord dysfunction due to tumors : A narrative review. Wien Klin
Wochenschr. 2019 Dec;131(23-24):608-613 Geç Rehabilitasyon Bağımsız ambule 2 (14,3)-4 (28,6)
McKinley WO, Conti-Wyneken AR, Vokac CW, Cifu DX. Rehabilitative func-
tional outcome of patients with neoplastic spinal cord compressions. Arch
Phys Med Rehabil. 1996 Sep;77(9):892-5.
Nörolojik Rehabilitasyon
Tablo 1. Hastaların patolojik tanı, nörolojik düzey ve ASIA sınıflamaları
SS-093
Hasta Sayısı: n (%)
Patolojik Tanı TÜM VÜCUT VİBRASYON TEDAVİSİNİN İNME
Dermoid tümör 1 (3,45) SONRASI GELİŞEN AYAK BİLEĞİ PLANTAR FLEKSÖR
Hemagioblastom 3 (10,34) SPASTİSİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
Schwannom 4 (13,79) Zeynep Yurttutmuş, Ayşe Nur Bardak, Dilara Zincirci, İlhan Karacan
Menengiom 8 (27,58) T.c Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Sağlık Uygulama
Epandimom 4 (13,79) Ve Araştırma Merkezi

Endodermal kist 1 (3,45)


Kordoma 1 (3,45) Amaç: Araştırmamızın amacı, inmeli hastalarda ayak bileği plan-
Astrositom 1 (3,45) tar fleksör spastisitesi tedavisinde tüm vücut vibrasyonun (TVV)
etkisi olup olmadığını Modifiye Ashworth Skalası (MAS) ve ob-
Mezanşimal hücreli tümör 1 (3,45)
jektif olarak da elektrofizyolojik yöntem olan Hmax/Mmax oranı
Prostat Ca metastaz 2 (6,90)
ile göstermektir.
Meme Ca metastaz 1 (3,45)
Gereç ve Yöntem: Prospektif randomize kontrollü tek kör ger-
AC Ca metastaz 2 (6,90) çekleştirilen bu çalışmaya S.B.Ü İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabili-
Nörolojik düzey tasyon Eğitim Araştırma Hastanesi’ne yatarak rehabilitasyon için
Servikal 7 (24,1) başvuran ve en az 1 ay önce geçirilmiş serebrovasküler hastalığa
Torakal 20 (69) bağlı hemipleji tanısı almış, ayak bileği plantar fleksör spastisitesi
Lomber 2 (6,9) olan ve tek başına ayakta durabilen 33 erkek, 15 kadın toplam 48
ASIA sınıflaması yatan hasta dahil edildi. Randomize olarak hastalar, TVV grubu-
na (Grup 1) (n=24) veya kontrol grubuna (Grup 2, sham TVV)
ASIA A 1 (3,4)
(n=24) atandı. TVV grubuna haftanın 3 günü, 4 hafta boyunca
ASIA B 2 (6,9) (toplam 12 seans) 30 Hz frekans ve 2.2 mm amplitut ile TVV uy-
ASIA C 6 (20,7) gulaması yapıldı. Kontrol grubuna yine 12 seans, 30 Hz frekans
ASIA D 20 (69) ile fakat %99.5 oranında zayıflatılmış amplitüt ile TVV uygulandı
(sham TVV). Hastaların tümüne eş zamanlı olarak konvansiyonel
rehabilitasyon programı fizyoterapist tarafından uygulandı. Ayak
plantar fleksör spastisite şiddeti,hem MAS hem de elektrofizyolo-
jik yöntemle Hmax/Mmax oranı olarak tedavi öncesi ve sonrası
değerlendirildi. Ek olarak tüm katılımcılara tedavi öncesi ve son-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


219 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

rası Timed up and go test (TUG testi, zamanlı kalk ve yürü testi)
yapıldı.
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 60,7 ± 11,0 (26-80) yıl idi.
İnmeden sonra geçen süre TVV grubunda ortalama 30,4 ay; sham
grupta ise 13,4 ay idi (p= 0.035). Diğer klinik (lezyon tipi, plejik
taraf), demografik ve antropometrik özellikler açısından iki grup
arasında farklılık yoktu (Tablo 1). Grup 1 de tedavi sonrası MAS
ortalamasının anlamlı (p=0.014) ve TUG ortalamasının anlamlı
(p=0.004) olarak azaldığı saptandı. Kıyaslandığında TUG açısın-
dan iki grup ortalamaları arasında anlamlı fark olmadığı saptandı
(Tablo 2). Tedavi öncesi MAS ölçümleri TVV grubunda anlamlı
olarak yüksek olduğu için, iki grup kıyaslaması yüzde değişim
olarak yapıldı. Buna göre MAS yüzde değişim median (IQR25-
IQR75) değerleri kıyaslandığında TVV grubunda, kontrol grubu-
na göre anlamlı olarak azalma olmadığı saptandı (p=0.027). Post
Hoc analizler için p<0,017 ise bulgular anlamlı olarak kabul edil-
di. (Tablo 3). Tedavi sonrası Hmax/Mmax oranında tedavi önce-
sine göre değişim açısından TVV grubu ve Sham kontrol grupları Resim 2.Yüzeyel EMG kaydı alınırken elektrotların soleus kası üzerine
arasında anlamlı fark bulunmadı(Tablo 3) yerleşimi
Sonuç: Bu araştırmada,sübjektif MAS değerlendirmesinin ya-
nısıra objektif bir değerlendirme yöntemi olan EMG ile yapılan
spastisite ölçümlerine göre, inme sonrası hemiplejide 30Hz fre-
kansında uygulanan tüm vücut vibrasyonun ayak plantar fleksör-
leri üzerinde anti-spastik bir etkisi olmadığı saptandı. TVV’nun
anti-spastik etkisi hakkında kesin bilgiye ulaşmak için, farklı fre-
kans ve amplitütlerde anti-spastik etkinin test edileceği yeni araş-
tırmalar yapılmalıdır.
Anahtar kelimeler: vibrasyon,spastisite,hemipleji

Resim 3. H refleks elde etmek için katot ile popliteal fossadan uyarım

Tablo 1. Grupların demografik ve klinik özellikleri


. TVV Grubu Shame Kontrol p değeri
(n=24) Grubu (n=24)
Yaş (yıl) 59.6 61.8 0.491
VKI (kg/m2) 27.9 27.1 0.458
İnme süresi (ay) 30.4 13.4 0.035
Cinsiyet (Erkek:E / Kadın:K) 17/7 16/8 1.000
Dominant El (Right:R / Left:L) 23/1 22/2 1.000
Lezyon tipi (İskemik:İ / Hemorajik:H) 19/5 19/5 1.000
Plejik taraf (Right:R / Left:L) 8/16 13/11 0.244
Resim 1. Powerplate cihazında vibrasyon alan hasta Antispastik ilaç kullanımı (Evet:E / 18/6 19/5 1.000
Hayır:H)
Brunnstrom evresi 3.0 3.0 0.486
TUG (saniye) 36.5 45.0 0.261

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


220 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 2. TVV’nin TUG üzerine etkisi KOOS (Knee injury and osteoarthritis outcome score) fonksiyonel
sınıflama skoru kullanılmıştır.
GRUP 1 GRUP 2 P
değeri Bulgular:Belirlenen parametrelere göre; alt ekstremiteye yönelik
** postüral hata analizinde %77,2si normal, %9,7 si genu varum,
%8,1 genu valgum ve %4,9 u recurvatum olduğu anlaşılmıştır.
Median IQR-25 IQR-75 Median IQR-25 IQR-75
Diz eklemi bağ muayenesinde ön, arka, iç yan ve dış yan bağ
TUG T.Ö 36.5 25.3 61.5 45.0 26.3 88.8 0.261 problemleri olanların yüzdesi sırası ile %10,6, %0,8, %4,9 ve
TUG T.S 33.5 20.3 60.8 44.0 24.5 87.0 0.132 %13,8 dir. Hastalarımızın %6,5 ında aşil kontraktürü ve patellar
eklem hipomobilitesi %39,8 oranında saptanmıştır. NEH ölçüm-
P değeri * 0.004 0.376 lerinde ise yaklaşık olarak 120 derece fleksiyon hareketinin varlı-
*Wilcoxon test ğı: 25 derece limitasyon varlığı gözlenmiştir. Yardımcı araç gereç
** Man Whitney U test (walker, dizlik, koltuk değneği, baston vb.) kullanımı oranı %14
IQR: interquartil range
civarında olarak gözlenmiştir. Komplikasyon oranı ise enfeksiyon,
sudeck atrofisi, kısalık ve diğerleri için sırası ile ortalama şu şekil-
Tablo 3. TVV’nin MAS ve Hmax/Mmax üzerine etkisi
dedir: %8,1, %1,6, %3,3 ve %11,4 tür.
GRUP 1 GRUP 2 p değeri**
Sonuç: Yaşam kalitesinin ölçeklerinden KOOS skorlama sistemi-
MAS T.Ö 3.0 2.0 0.004 ne göre ağrı,klinik belirtiler,günlük yaşam ve spor aktivitesinde
fonksiyon,hayat kalitesi ve toplam KOOS değeri(grup 1: 46,1grup
MAS T.S 2.0 2.0 0.126
2: 33,9 p:0,018)parametrelerine bakıldığında Grup 1,Grup 2 ye
%Değişim 0.0 (25.0 -0.0) 0.0 (0.0-0.0) 0.027 göre oranla daha yüksek hayat kalitesi skorlarına sahip olduğu
p değeri * 0.014 1.000 ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmüştür.
Buna göre; Tibia üst uç kırığı olan (Grup 2) fonksiyonel yaşam
kalitesi açısından femur alt uç kırığına göre (Grup 1) daha şanssız
Hmax/Mmax T.Ö 0.54 (0.44-0.73) 0.55 (0.39-0.65) görülmektedir. Diz bölgesi kırıklarında özellikle ACL ligament ya-
ralanması ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Dolayısı ile bu kırık tipleri-
Hmax/Mmax T.S 0.53 (0.39-0.69) 0.52 (0.33-0.76)
ne sahip hastaların klinik takiplerinin bağ yaralanmaları açısından
p değeri * 0.432 0.764 daha özenli olarak ve uzun dönemde rehabilitasyon programla-
Data median interquartil range olarak sunulmuştur. rına alınması ve gerekli durumlarda rekonstrüksiyon seçeneğinin
*Wilcoxon test de göz önünde bulundurulması hastalarımızın fonksiyonel kapa-
**Man Whitney U test
siteleri açısından önemli bir durumdur. Diz çevresi kırıklarında
rehabilitasyon süresinin uzun olduğu durumlarda bağ tamiri için
ideal zaman ve yöntem belirlenmeli rehabilitasyon programları
Ortopedik Rehabilitasyon takip programına entegre edilmelidir. Ciddi oranda iş gücü kaybı
yaratan bu kırıkların uygun ortopedi tedavi seçeneklerinin belir-
SS-094 lenmesi ve rehabilitasyon süreçleri önem arz etmektedir.
DİZ EKLEMİNİ İLGİLENDİREN İKİ FARKLI KIRIKTA Yöntem-Gereçler
DİZ EKLEMİNİN FONKSİYONEL ANALİZİ VE YAŞAM Çalışmamız diz eklemini etkileyen iki kırık tipi olan femur alt uç
KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ kırığı (Grup 1/ n:57) ile tibia üst uç kırığı (Grup 2/n:66) toplam
123 hasta dâhil edilmiştir. İki farklı kırık tipinde; hastalarımızın diz
Hasan Mullaoğlu2, Hasan Hallaçeli1, İbrahim Gökhan Duman1, eklemi fonksiyonları ve yaşam kalitesine olan etkisinin değerlen-
Serkan Davut1 dirilmesi amaçlanmıştır. Grup 1 ve grup 2 de sırası ile erkek ve
Mustafa Kemal Üniversitesi
1
bayan hasta oranı 49/8 ve 51/15 tir. Olguların 64 ü (%52) sol
Adana Ceyhan Devlet Hastanesi
2
59 u (%48) i sağ alt ekstremiteden operasyona alınmış olup yaş
ortalamaları grup 1 ve 2 için sırası ile 34 ve 44 yıldır. Çalışma ev-
Amaç: Diz çevresi kırıklarında femur alt uç ve tibia üst uç eklem renimizdeki hastalarımıza ait kırık sınıflaması Müller AO’ya göre
yüzeyleri gibi statik, menisküsler, ön ve arka çapraz bağlar medial (AO) grup1 de en yüksek oranla 33A2 tipinde, grup 2 de ise en
ve lateral kollateral ligamentler, dizin ekstensör mekanizması gibi yüksek oranda 41B3 tipi kırıkların görüldüğü göze çarpmaktadır.
dinamik yapılar etkilendiğinden yaralanmaları sonucunda yaşam Olgularımızın tamamı açık redüksiyon internal fiksasyon yöntemi-
kalitesini ve fonksiyonel aktivite düzeyini incelemek. ne göre cerrahi işleme tabii tutulmuşlardır. Hastaların takip süresi
ortalama 2,45 yıldır.
Gereç ve yöntem: Çalışmamıza femur alt uç kırığı (Grup 1/
n:57) ile tibia üst uç kırıklı (Grup 2/n:66) 123 hasta dahil edil- Çalışmamızda alt ekstremite muayenesi yanında postüral analizi
miştir. hastalarımızın diz eklemi fonksiyonları ve yaşam kalitesinin gövdenin anterior, posterior ve lateralinden yapılmıştır. Yapılan
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Grup 1,grup 2 de sırası ile erkek gözlemler doğrultusunda genu varum, genu valgum, rekürvatum
ve kadın oranı 49/8 ve 51/15 tir. Olguların 64 ü (%52) sol 59 u gibi postüral hataların olup olmadığı değerlendirildi.
(%48) i sağ alt ekstremiteden operasyona alınmış olup yaş orta- Ayrıca hastalarımızın her birine ayrı ayrı olacak şekilde gluteus
lamaları grup 1 ve 2 için sırası ile 34 ve 44 yıldır. Çalışma evreni- maksimus, kuadriceps, hamstring ve aşil kaslarına AOO cemiye-
mizdeki hastalarımıza ait kırık sınıflaması Müller AO’ya göre (AO) ti kas kuvvet analiz prensipleri doğrultusunda kas kuvvet analizi
grup1de en yüksek oranla 33A2 tipinde, grup 2 de ise en yüksek yapılmıştır
oranda 41B3 tipi kırıkların görüldüğü göze çarpmaktadır. Olgula- Yine ekleminin hareket açıklığı femur ve tibia kemiklerinin şaftı
rımızın tamamı açık redüksiyon internal fiksasyon yöntemine göre baz alınarak hem ekstensiyon hem fleksiyon hareketleri için üni-
cerrahi işleme tabii tutulmuşlardır. Hastaların takip süresi ortala- versal gonyometre prone pozisyonunda ölçüldü. Ölçümlerde pi-
ma 2,45 yıldır. Çalışmamızda alt ekstremite muayenesi yanında vot nokta diz eklem merkezi kabul edildi. Aktif ve pasif hareket
postüral analiz, manuel kas testi, goniometrik ölçüm, Q açısı ölçü- açıklığı derece cinsinden kaydedildi Yine tüm hastalarımıza Q açı-
mü, ağrı düzeyi değerlendirmesi, yardımcı araç gereç kullanımı ve sı ölçümü, ağrı düzeyi değerlendirmesi, walker, brace gibi yardım-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


221 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

cı herhangi bir araç kullanıp kullanmadığı sözel olarak sorularak 118 derece olduğu gözlendi. Rademakers ve ark. (10) yaptığı ça-
not edildi ve fonksiyonel sınıflama için de KOOS (Knee injury and lışmaya göre bu değer 111 olarak ölçülmüş olup kliniğimizce uy-
osteoarthritis outcome score) skoru kullanılmıştır. gulanan fiksasyon sonrası erken mobilizasyon ve rehabilitasyon
Bulgular protokolünün iyi sonuçlandığını göstermiştir.
Diz eklemini ilgilendiren bu iki kırık tipinde diz ekleminin fonksi- Hayat kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla uygulanan KOOS
yonel analizi ve hastalarımızın yaşam kalitesinin değerlendirilmesi değerlendirme anketi sonuçlarına göre femur distal uç kırığı olan
amacıyla yapılan bu çalışmada 123 kişi çalışmaya alınmış olup, hastalarda hayat kalitesi parametresi (KOOS Quality Of Life)
alınan hastaların %81,3’ü erkek, %18,7’si kadındı. Hastalarımızın 62.5 olarak ölçülmüşken Pakula ve ark. (11) yaptığı çalışmaya
ameliyat yapılan tarafları incelendiğinde; %48 oranda sağ taraf, göre karşılaştırılacak olursa bu değer 28.3 olarak ölçülmüştür.
%52 oranında sol taraftan ameliyat edildiği görüldü. Yine aynı çalışma esas alınarak yapılan karşılaştırmalarda sportif
kapasite 70 olarak ölçülmüş diğer çalışmada 18.21 olarak ölçül-
Belirlenen parametrelere göre; alt ekstremiteye yönelik postüral
müştür. Aynı anketin semptom ölçümlerinde çalışmamızda 39.2
hata analizinde %77,2 si normal, %9,7 si genu varum, %8,1
diğer çalışmada ise 44.5 olarak ölçülmüş. Çalışmamızda gonio-
genu valgum ve %4,9 u recurvatum olduğu anlaşılmıştır. Diz ek-
metrik incelemelerde bağ muayenelerinde ve varsa komplikas-
lemi bağ muayenesinde ön, arka, iç yan ve dış yan bağ prob-
yonlar arasında istatistiksel olarak fark olmadığı, KOOS skorla-
lemleri olanların yüzdesi sırası ile %10,6, %0,8, %4,9 ve %13,8
masına göre femur alt uç kırıklarının hayat kalitesinin tibia üst uç
dir. Hastalarımızın %6,5 ında aşil kontraktürü ve %39,8 patellar
kırıklarına oranla anlamlı olarak daha yüksek sonuçlara ulaşıldığı
eklem hipomobilitesi oranında saptanmıştır. NEH ölçümlerinde
saptanmıştır.
ise yaklaşık olarak 120 derece fleksiyon hareketinin varlığı: 25 de-
rece limitasyon varlığı gözlenmiştir. Yardımcı araç gereç (walker, Sonuçlar
dizlik, koltuk değneği, baston vb.) kullanımı oranı %14 civarında Yaşam kalitesinin ölçeklerinden önemli bir anket olan KOOS
olarak gözlenmiştir. Komplikasyon oranı ise enfeksiyon, sudeck Türkçe versiyonunun geçerlilik ve güvenirlik çalışması mevcut-
atrofisi, kısalık ve diğerleri için sırası ile ortalama şu şekildedir: tur. KOOS skorlama sistemine göre ağrı, klinik belirtiler, günlük
%8,1, %1,6, %3,3 ve %11,4 tür. yaşam ve spor aktivitesinde fonksiyon, hayat kalitesi ve toplam
Tartışma KOOS değeri (grup 1: 46,1grup 2: 33,9 p:0,018) parametrelerine
bakıldığında Grup 1, Grup 2 ye göre oranla daha yüksek hayat
Hastalarımızın %81.3 erkek %18.7 kadın olup Martinet ve ark.
kalitesi skorlarına sahip olduğu ve aradaki farkın istatistiksel ola-
(1) tarafından yapılan çalışmada kadın erkek oranı birbirine
rak anlamlı olduğu görülmüştür.
yakın değerlerde bulunmuş, Kural ve ark. (2) yaptığı çalışmaya
göre erkek kadın oranı (%70-%30) ile çalışmamızın sonuçları Buna göre; Tibia üst uç kırığı olan (Grup 2) fonksiyonel yaşam
korelasyon göstermiştir. Çalışmamızda erkek cinsiyetinde yüksek kalitesi açısından femur alt uç kırığına göre (Grup 1) daha şanssız
oran görülmesinin sebebinin, sanayi işçilerinin daha çok erkek görülmektedir. Diz bölgesi kırıklarında özellikle ACL ligament ya-
olası ve motorsiklet kullanımının erkeklerde yoğun olması ile iliş- ralanması ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Dolayısı ile bu kırık tipleri-
kili olduğunu düşünüyoruz. Femur kırıklarında ortalama yaş 34 ne sahip hastaların klinik takiplerinin bağ yaralanmaları açısından
(ortalama 15-68) tibia kırıklarında 44 (ortalama 15-89) olarak daha özenli olarak ve uzun dönemde rehabilitasyon programla-
saptandı. Ebrahimzadeh ve ark. (3) yaptığı çalışmada femur kırık- rına alınması ve gerekli durumlarda rekonstrüksiyon seçeneğinin
larında ortalama yaş 41.6; Ramos ve ark. yaptığı çalışmaya göre de göz önünde bulundurulması hastalarımızın fonksiyonel kapa-
(4) ise tibia kırıklarında ortalama yaş 51 bulunmuş. Her iki kırıkta siteleri açısından önemli bir durumdur. Diz çevresi kırıklarında
bimodal dağılım olması (5, 6) hastalarımızın yaş ortalamasının rehabilitasyon süresinin uzun süreli olmalı, gerekli durumlarda
daha düşük olduğu dikkat çekmektedir. Bunun sebebi genç erkek bağ tamiri için ideal zaman ve yöntemi belirlenmeli rehabilitas-
popülasyonda sık görülen araç dışı trafik kazaları ve ateşli silah yon programlarının takip programına entegre edilmelidir. Ciddi
yaralanmalarıdır. oranda iş gücü kaybı yaratan bu kırıkların uygun ortopedi tedavi
seçeneklerinin belirlenmesinde Ortopedistlerin ve Fizyoterapistle-
Hastalamızın diz postüral analizlerine göre %77.2 sinde doğal
rin işbirliğinin uzun süreli ve titiz bir biçimde sürdürülebilir olması
%9.7 oranında Genu varum, %8.1 oranında genu valgum %4.9
rehabilitasyon süreçleri açısından önem arz etmektedir.
oranında rekürvatum saptanmıştır. Papadopoulos ve ark. yaptığı
çalışmaya göre (7) doğal anatomik dizilimi olan hasta oranı %37 Kaynaklar
Genu varum olan diz oranı %43 ve genu valgum oranı %20 ola- 1. Martinet O, Cordey J, Harder Y, Maier A, Bühler M, Barraud GJI. The
rak ölçülmüş olup çalışmamızda uzun dönem sonuçların daha iyi epidemiology of fractures of the distal femur. 2000;31:62-94.
olduğu ve dizilimin daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır. 2. Kural C, Yıldıray G, Kürşat B, İbrahim S, Haldun EJCTFD. Tibia plato
kırıklarında cerrahi tedavi. 2005;27(4):137-42.
Çalışmamızda her iki grup hastaya da patellofemoral mobilite 3. Ebrahimzadeh MH, Birjandinejad A, Moradi A, Choghadeh MF, Rezaza-
muayenesi yapılmış ve %60 oranında doğal %23.6 oranında her deh J, Omidi-Kashani FJTm. Clinical instability of the knee and functional
iki yöne hipomobil %6.5 oranında medial hipomobil %9.8 ora- differences following tibial plateau fractures versus distal femoral fractures.
nında lateral hipomobil olarak saptanmıştır. Benzer bir çalışmayı 2015;20(1).
4. Ramos T, Ekholm C, Eriksson BI, Karlsson J, Nistor LJBmd. The Ilizarov
normal popülasyonda patellofemoral ağrısı olan ve olmayan ba-
external fixator-a useful alternative for the treatment of proximal tibial
yan hastalar üzerinde yapan Ota ve ark. (8) çalışmalarında %86.5 fractures A prospective observational study of 30 consecutive patients.
patellofemoral mobilitede kısıtlılık saptanmıştır. Kliniğimizde uy- 2013;14(1):11.
gulanan erken nihai cerrahi ve erken rehabilitaasyon programı 5. Court-Brown CM, Heckman JD, McQueen MM, Ricci WM, Tornetta P,
sonucunda diz eklemi gibi kompleks ve kontraktürlere açık olan McKee MD. Rockwood and Green’s fractures in adults2015.
6. Makhni MC, Makhni EC, Swart EF, Day CS. Distal Femur Fracture. Ortho-
bir yapının etkilenme oranının az olduğu görülmektedir. pedic Emergencies: Springer; 2017. p. 253-5.
Çalışmamızdaki hastalarda ekstremiteler arası boy farkı eşitsizliği 7. Papadopoulos EC, Parvizi J, Lai CH, Lewallen DGJTK. Total knee arthro-
görülen hastaların oranı %3.3 olarak ölçülmüş iken Ateşalp ve plasty following prior distal femoral fracture. 2002;9(4):267-74.
8. Ota S, Nakashima T, Morisaka A, Ida K, Kawamura MJjoo, therapy sp.
ark. (9) yaptıkları çalışmada ekstremiteler arası boy farkı eşitsizliği Comparison of patellar mobility in female adults with and without patel-
%14.7 olarak bulunmuştur. lofemoral pain. 2008;38(7):396-402.
Çalışmamızda femurdan opere edilen hastaların goniometrik öl- 9. Ateşalp AS, Kömürcü M, Demiralp B, Kürklü M, Taşatan E, Ortopedi G, et
al. Femur distal bölge eklem içi açık kırıklarının Ilizarov sirküler eksternal
çümleri yapıldığında aktif fleksiyon derecesi için ortalama değerin
fiksatörü ile tedavisi. 2005;47:89-93.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


222 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

10. Rademakers MV, Kerkhoffs GM, Sierevelt IN, Raaymakers EL, Marti iken, gruplar arasında farklılık görülmedi (p>0.05). Fiziksel rol
RKJJoot. Intra-articular fractures of the distal femur: a long-term follow-up değişimi ise 2. ve 3. ölçüm arasında grup içinde anlamlı iken,
study of surgically treated patients. 2004;18(4):213-9.
11. Pakuła G, Kwiatkowski K, Kuczmera P, Fudalej PJO, traumatologia, re-
gruplar arasında farklılık olmadığı görüldü (p>0.05).
habilitacja. Assessment of Outcomes of Treatment of Fractures of Distal Sonuç: Total diz artroplastisi sonrası uygulanan her iki rehabilitas-
Femur with a Locking Plate Taking into Account Factors Influencing the yon programının da ağrı, EHA, kas kuvveti ve son durum üzerinde
Result. 2015;17(5):501-11.
anlamlı değişimler yarattığı görülmüştür. Bu hastalarda erken dö-
Anahtar kelimeler: Femur kırıkları, Tibia kırıkları, Yaşam kalitesi, nem NMES uygulanmasının ek bir katkısı gösterilememiştir.
Fonksiyon
Anahtar kelimeler: Osteoartrit, total diz artroplastisi, nöromus-
küler elektriksel stimülasyon
Ortopedik Rehabilitasyon
SS-095
Ortopedik Rehabilitasyon
TOTAL DİZ ARTROPLASTİSİ SONRASI ERKEN
SS-096
DÖNEM NÖROMUSKÜLER ELEKTRİKSEL
STİMÜLASYON UYGULAMASININ SON DURUM SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNDA BURSA
ÜZERİNE ETKİSİ İÇİ ENJEKSİYON SONRASI SÜPERVİZE VE EV
Nurcihan Çiftci, İlker Yağcı, Necip Ceylan EGZERSİZ PROGRAMININ KARŞILAŞTIRILMASI
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Ebru Kaplan, Kardelen Gencer Atalay, İlker Yağcı
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ftr Anabilim Dalı

Amaç: Çalışmamızın amacı total diz artroplastisi (TDA) sonra- Giriş ve Amaç: Omuz ağrısı, toplumda en sık karşılaşılan kas
sı uygulanan rehabilitasyon programına eklenen nöromusküler iskelet sistemi rahatsızlıklarından biridir. Subakromiyal Sıkışma
elektriksel stimülasyon (NMES) uygulamasının ağrı, eklem hare- Sendromu (SAIS), omuz ağrısının ve fonksiyonellikte azalma şi-
ket açıklığı, kas kuvveti ve yaşam kalitesi üzerine etkilerinin araş- kayetlerinin en yaygın nedenleri arasında kabul edilir. Egzersiz,
tırılmasıdır. SAIS tedavisinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.Bununla
Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza osteoartrit nedeniyle total diz birlikte, optimal egzersiz programının içeriği ve sıklığı belirsizdir.
artroplastisi yapılan 30 hasta dahil edildi. Hastalar randomize Önceki sistematik derlemeler ile SAIS tedavisinde terapötik eg-
olarak 2 gruba ayrılarak 15 hasta çalışma, 15 hasta da kontrol zersizin etkinliği kanıtlanmış, ancak standart bir egzersiz protokolü
grubuna alındı. Çalışma grubundaki hastalara sürekli pasif hare- oluşturulmamıştır.Bu çalışmanın amacı SAIS hastalarında su-
ket cihazı, egzersiz, soğuk uygulama ve NMES uygulanırken kont- bakromiyal-subdeltoid bursa içi kortikosteroid enjeksiyonu son-
rol grubundaki hastalara NMES hariç diğer tedaviler uygulandı. rasında hastanede fizyoterapist gözetiminde uygulanan egzersiz
Değerlendirmeler postop erken dönem, 10.seans sonrası ve 3. programı ile ev egzersiz programının etkinliğini karşılaştırmaktır.
ay sonrası olmak üzere üç kere yapıldı. Tüm katılımcılar yaşam Gereç ve Yöntem: Bu araştırma tek kör randomize kontrollü kli-
kalitesi ölçümü için kısa form-36 (SF-36) ve Western Ontario and nik bir çalışmadır.Çalışmaya SAIS tanısı alan 46 hasta dahil edildi
Mc Master Universities Osteoarthritis Index (WOMAC OA indek- ve randomize olarak iki gruba ayrıldı.Birinci gruptaki 23 hasta,
si), ağrı için visuel analog skalası (VAS), eklem hareket açıklığı hastanede fizyoterapist gözetiminde 3 hafta süresince hazırlanan
ölçümü için gonyometrik ölçüm ve manuel kas testi ile değerlen- egzersiz programına alındı. İkinci gruptaki 23 hastaya ise egzersiz
dirildiler. programı broşür formatında verilerek 3 hafta ev egzersiz programı
Bulgular: Grupların VAS değerleri başlangıç anında benzer uygulandı. Çalışmaya katılan tüm hastalara egzersiz programına
iken her iki grupta VAS skorlarında zaman içerisinde belirgin bir başlamadan bir gün önce, ultrason eşliğinde subakromiyal-sub-
azalma olduğu ve bu azalmanın özellikle 1. ve 2. ölçüm arasında deltoid bursa içi enjeksiyonu yapıldı. Hastalar Vizüel Analog Ska-
gerçekleştiği tespit edildi. Zaman içerisindeki VAS skoru değişimi lası (VAS), aktif ve pasif omuz fleksiyon, ekstansiyon, abduksiyon,
gruplar ile birlikte değerlendirildiğinde ise, her iki gruptaki VAS internal rotasyon ve eksternal rotasyon eklem hareket açıklıkları,
skorundaki azalmanın benzer olduğu gözlendi. Diz fleksiyon ve Omuz Ağrı ve Dizabilite İndeksi (SPADI), Kısa Form 36 (SF-36)
ekstansiyon kas kuvveti ki kare testiyle analiz edildi. Grup içi ve ile değerlendirildi. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılması için
gruplar arası ölçüm yüzdelerinde farklılık saptanmadı (p>0.05). Ki-Kare testi, nicel değerlerin grup içi ve gruplar arası zaman içe-
Grupların diz fleksiyon açısı parametresinde değişim gruplarda 1. risindeki değişimini değerlendirmek için tekrarlayan ölçümlerde
Ve 2. ölçüm arasında anlamlı iken (p<0.05), 2. ve 3. ölçümler general lineer model analizi kullanıldı.
arasında anlamlı olmadığı görüldü (p>0.05). Zaman içinde de- Bulgular:Grupların enjeksiyon öncesi ve enjeksiyon sonrası 1.
ğişim gruplar arasında değerlendirildiğinde ise değişimin benzer saatte VAS skorları arasında istatistiksel anlamlı fark yok iken
olduğu görüldü (p>0.05). Diz ekstansiyon açısı parametresinde (p>0,05), enjeksiyon sonrası 3. hafta ve 3. ayda daha düşük ol-
zaman içerisinde gruplarda 1. ve 2. ölçümlerde anlamlı değişim duğu saptandı. Grupların enjeksiyon öncesi ve enjeksiyon sonrası
olduğu saptandı (f=67.075) (p=0.001). Zaman içerisinde gruplar 1. saatte omuz fleksiyon, ekstansiyon, abdüksiyon, dış rotasyon
arasında farklılık olup olmadığı incelendiğinde gruplar arası farklı- açıklıkları benzer bulundu. Hastane içi gözetim altında egzersiz
lık olduğu görüldü. Bu farklılığın hangi zaman dilimindeki ölçüm- grubunda pasif fleksiyon açıklığı hariç tüm eklem hareket açıklık-
den kaynaklandığı analiz edildiğinde 1. ve 2. ölçümler arasında larının enjeksiyon sonrası 3. hafta ve 3. ayda belirgin daha yük-
çalışma grubu lehine bir farklılık olduğu (f=78.886) (p=0.001), sek olduğu tespit edildi. SPADI ölçeğinde skorların hastanede sü-
2. ve 3. ölçümler arasında ise farklılığın olmadığı (p>0.05) gö- pervize egzersiz grubunda enjeksiyon sonrası 3. hafta ve 3. ayda
rüldü. WOMAC alt grup ve total değerlerine baktığımızda her iki daha düşük olduğu bulundu. SF-36 anketinde tüm skorlarda her
grubun da zaman içinde değişimi anlamlı bulundu. Zaman ile de- iki grupta da belirgin bir artış olduğu gösterildi. Ancak 3. ay so-
ğişim gruplar ile değerlendirildiğinde ise değişimin benzer olduğu nunda hastanede süpervize egzersiz grubu çoğu parametrede ev
gözlendi (p>0.05). Fiziksel rol değişimi hariç tüm SF-36 altgrup- egzersiz grubuna göre üstün bulundu.
larında değişim grup içinde her iki ölçümde de anlamlı (p<0.05)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


223 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Sonuç: SAIS tedavisinde US rehberliğinde kortikosteroid enjek- katılabilmişti. Pandemide hastaların yarıdan fazlasında iştah aynı
siyonu ağrı ve yaşam kalitesinde kısa dönemde etkin bir tedavi kalırken, fiziksel aktivite, duygudurum, çoğunluğunda olumsuz
yöntemidir.Ancak kortikosteroid enjeksiyonu ne kadar etkin uy- yönde etkilenmiş, %41’inin dersleri biraz olumsuz etkilenirken
gulanırsa uygulansın eğer omzun fonksiyonel restorasyonu sağ- %50’sinde aile ile olan iletişimleri değişmemişti. Ebeveynlerin
lanmaz ise sıklıkla hasta aynı şikayetleri tekrar yaşamaktadır.Bu ve çocukların yarıdan fazlası pandemiden olumsuz etkilenirken,
nedenle enjeksiyon sonrası uygulanacak egzersiz programı iyileş- olumsuz etkilenmenin en sık nedeni evde kalmak, olumlu etkilen-
menin kalıcı olabilmesi için büyük önem taşımaktadır.Hastanede menin ise aile ile daha uzun ve etkili zaman geçirmekti.Covid-19
gözetim altında uygulanan egzersiz programı, ev egzersiz progra- korku ölçeği (FCV-19S) skoru ebeveynlerde ortalama 18.28±5.7
mına göre daha uzun süreli iyileşme sağlamaktadır. Ancak teda- iken skolyoz hastaları grubunda 16.77±6.8 idi.
viye katılımı yüksek ev egzersiz grubu hastalarının iyileşme düzeyi Sonuçlar: Pandemide skolyozun tedavi sürecinde aksamalar ol-
de son derece tatminkardır.İçinde bulunduğumuz pandemi döne- duğu ve skolyoz hastaları ve ebeveynlerinin bu süreçten olumsuz
minde olduğu gibi hastaların tedavi için hastaneye gelemedikleri etkilendiği gözlenmiştir. Skolyoz hastasının tedavisinde egzersiz ve
durumlarda bu son derece önem arz etmektedir. korse takibi, endikasyon durumunda cerrahi tedavi eğriliğin prog-
Anahtar kelimeler: Exercise Therapy, Corticosteroid, injection, resyonunun önlenmesi ve genel sağlık durumunun devamlılığı-
Ultrasonic Imaging, Shoulder Impingement Syndrome nın sağlanması ancak çocuğun alması gereken egzersiz, korse ve
cerrahi hizmetlerinin kesintiye uğramamasına bağlıdır. Pandemi
gibi evde izolasyon gerekliliğinin olduğu olağan üstü durumlarda
Ortopedik Rehabilitasyon ‘’aile temelli egzersiz /rehabilitasyon’’ yaklaşımı ile ebeveynlerin
çocuğun rehabilitasyonuna aktif katılımının sağlanması böylesi bir
SS-097 kesintinin olmasını önleyebilir. Beraberinde yapılacak ‘tele-tıp’’,
‘’tele-rehabilitasyon’’ uygulamaları ihtiyaç duyulabilecek hekim
SKOLYOZ HASTALARI VE EBEVEYNLERİNİN desteğini ve gözetimini sağlayabilecektir. Her zaman multidisip-
GÖZÜYLE COVİD-19 PANDEMİSİ liner yaklaşım gerektiren skolyoz takibi ve rehabilitasyonu evde
izolasyon zorunluluğu olan süreçlerde daha da zor bir hale gele-
Aynur Metin Terzibaşıoğlu , Berrin Hüner bilir. Bu süreçlerde başarılı politikaların üretilebilmesi için multidi-
S.b.ü. Gaziosmanpaşa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon sipliner çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Kliniği, İstanbul
Kaynaklar
Giriş ve Amaç: Covid-19 pandemisinin, skolyoz hastaları ve 1. Sohrabi C et al. World Health Organization declares global emergency: A
ebeveynlerinde olumlu ve olumsuz etkilerini tespit etmek. Dün- review of the 2019 novel coronavirus (COVID-19) Int J Surg. 2020;76:71-
6. www.who.int/
ya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19 enfeksiyonu; 30 Ocak 2. covid19.saglik.gov.tr
2020’de ‘’ Public Health Emergency of International Concern’’ 3. Haktanir A et al. Adaptation and evaluation of Turkish version of the fear
olarak nitelendirildi, 11 Mart 2020’de ‘’ Pandemi’’ olarak ilan of COVID-19 Scale. Death Stud. 2020:1-9.
edildi(1). Ülkemizde ise; 11 Mart 2020’de saat 00.30’da ilk vaka Anahtar kelimeler: COVID-19, skolyoz, pandemi,
tespiti Sağlık Bakanlığı tarafından açıklandı (2). Skolyozlu çocuk-
ların pandemi sürecinde eğitim, egzersiz, korse ve cerrahi tedavi-
lerine büyük ölçüde erişememeleri; hasta ve ebeveynlerin yükünü
önemli ölçüde arttırmış, potansiyel olarak çocuğun genel sağlığı Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
ve iyilik halini tehlikeye atmış ve sonuçta skolyoz hastalarının ken-
SS-098
dileri ve ebeveynleri için bazı zorluklar yaratmıştır.
Yöntem ve Gereçler: Çalışmaya bir Eğitim Araştırma Hastanesi POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZDA KİNEZYOFOBİ
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) kliniği skolyoz polikliniğine ÜZERİNDE FİZİKSEL AKTİVİTE, DUYGU DURUM VE
ebeveyni ile başvuran 86 skolyoz hastası, tek başına başvuran 22 YAŞAM KALİTESİ ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI
skolyoz hastası dahil edildi. Pandemi sürecinde skolyoz hastaları
ve ebeveynlerinin yaşadıkları zorlukları tespit etmeye yönelik ha- Yeliz Bahar Özdemir
zırlanan anket polikliniğe başvuran hastalara verilip doldurmaları Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve
istendi. Ankette ebeveynlerin demografik verileri, skolyozun tipi, Rehabilitasyon Kliniği
pandemi sürecinde doktor kontrolleri, egzersiz, korse ihtiyaçları,
egzersiz, ortez, ameliyat takibi ile ilgili bilgiler soruldu. Katılımcıla- Amaç: Osteoporoz, düşük kemik mineral yoğunluğu (KMY) ya
ra Covid-19 korku ölçeği uygulandı (3). Ayrıca ebeveynlerden ço- da frajilite kırığı öyküsü ile ilişkili gelecekte artmış kırık riski ile ka-
cuklarının, skolyoz hastalarının kendilerinin pandemi döneminde; rakterize bir iskelet sistemi hastalığıdır (1). Sebep olduğu kırıklar
beslenme, fiziksel aktivite, emosyonel durum, dersleri ve aile ile sonucunda mortalite ve fiziksel fonksiyonlarda ciddi kayıplara yol
olan iletişimlerini Likert skalasına göre değerlendirmeleri istendi. açmasının yanında kronik ağrı nedeni olarak da yaşam kalitesini
Bulgular: 108 anketin 86’sı (%79.6) ebeveyni, 22’si(%20.4) olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan osteoporoz sosyal izolasyona
skolyoz hastalarının kendileri tarafından dolduruldu. Skolyoz has- neden olan kronik bir hastalık olarak değerlendirilmektedir (2).
talarının %89’u kız ve %11’i erkekti. Skolyoz hastalarının %66’sı Kinezyofobi (Hareket korkusu), aşırı ve irrasyonel fiziksel hareket/
10-17 yaş, %30’u 18 yaş üzeri, %4’ü 3-9 yaş arasında ve %89’u aktivite korkusu olarak tanımlanmakta olup yaralanma korkusun-
idiopatik skolyoz idi. Katılımcıların %45’i sadece bu dönemde dan kaynaklanmaktadır (3). Osteoporoz hastalarında kinezyofobi
maddi sıkıntı çektiklerini belirtti. Skolyoz hastalarının %15’i Co- varlığını ortaya koyan çalışmalar mevcuttur (4). Bu çalışmada
vid-19 geçirmekle birlikte, hiçbiri hastaneye ve yoğun bakıma postmenopozal osteoporoz hastalarında kinezyofobi ile fiziksel
yatırılmamıştı. Pandemi sürecinde hastaların %47’si egzersizlerini aktivite, duygu durum ve yaşam kalitesi ile ilişkisinin araştırılması
yapmamış, korse takanların %40’ı doktorunun önerdiği şekilde araştırılmıştır.
korsesini takmış, 3 kişi (%3) bu süreçte ameliyat olmuştu. Katım- Gereç ve Yöntem: Çalışmada Sultan Abdülhamid Han Eğitim
cıların %73’ü eğitmen eşliğinde tele-egzersiz programı istedikleri- ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniği-
ni belirtti. Eğitim gören hastaların %66’sı uzaktan tüm eğitimlere ne başvuran ve osteoporoz tanısı almış 36 postmenopozal kadın

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


224 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

hasta değerlendirilmiştir. Osteoporoz tanısı, DXA ile yapılan öl- Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
çümde femur boynu, kalça total veya L1-L4 omurgadan ölçülen
KMY T-skorunun (-2,5) veya altında olması ile konmuştur. Has- SS-099
taların demografik verileri, osteoporoz için klinik risk faktörleri,
son 6 ayda düşme olup olmadığı ve kompresyon fraktürü varlığı SERTRALİN TEDAVİSİ İLE İLİŞKİLİ VERTEBRAL
kaydedilmiştir. Hastaların bel ve sırt ağrıları vizüel ağrı skalası KIRIK: BİR OLGU SUNUMU
(VAS) ile sorgulanmış, Tampa kinezyofobi ölçeği (TKÖ), Ulusla-
Uğur Ertem, Jale İrdesel
rası Fiziksel Aktivite Anketi (UFAA), Hastane anksiyete depres-
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
yon ölçeği (HAD) ve QUALEFFO-41 osteoporoza spesifik yaşam
kalitesi ölçeği uygulanmıştır. Verilerin istatistiksel analizi Windows
SPSS (25.0) programı ile yapılmıştır. Çalışma öncesinde etik ku- Giriş-Amaç: Sertralin, beyinde ve trombositlerde serotonin geri
rul onayı alınmıştır. alınımını selektif olarak inhibe eden bir antidepresandır (1). Majör
Bulgular: Değerlendirilen 36 hastanın ortalama yaşı 60 ± 7,7 depresif bozukluk, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk
yıl, boyu 154 ± 6,4 cm, kilosu 64,9±9,6 kg olarak bulunmuştur. ve travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde kullanılmaktadır
Hastaların 27’sinde (%75) kinezyofobi tespit edildi. Kinezyofobi (2). Antidepresan ilaçların bazı yan etkileri bulunmaktadır. Cinsel
varlığına göre iki grupta incelendiğinde her iki grubun yaş, boy, işlev bozukluğu, mide bulantısı, kusma, kilo değişiklikleri ve uyku
kilo, diğer sosyodemografik özellikleri benzer olarak bulunmuş- bozuklukları başta olmak üzere çeşitli yan etkiler oluşabilmektedir
tur. Bel ve sırt VAS değerleri, UFAA, HAD ve QUALEFFO-41 (3). Antidepresanlara bağlı oluşan yan etkilerden biri de osteopo-
testlerinde iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). roz oluşumudur (4).
Yapılan korelasyon analizinde TKS puanı ile bel VAS (r=0,342; Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar ve kemik mineral yoğun-
p=0,041), QUALEFFO- fiziksel fonksiyon alt grubu (r=0,358; luğu (KMY) arasındaki ilişki karmaşıktır. Bazı çalışmalarda KMY’
p=0,032), QUALEFFO- total (r=0,361; p=0,031) ve HAD- ank- de azalmaya yol açtıkları belirtilse de bunun aksini gösteren çalış-
siyete (r=0,348; p=0,037) arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. malarda mevcuttur (5,6). KMY üzerindeki etkisinin yanı sıra, anti-
Tartışma: Kinezyofobi, osteoporoz hastalarında yüksek oranlar- depresan ilaçlar düşme riskini arttırarak da kırık oluşumuna neden
da gözlenmektedir ve yaşam kalitesinde bozulma, bel ağrısı ve olabilirler (7). Bir çalışmada çoğu selektif serotonin geri alım inhibi-
anksiyete ile ilişkilidir. Osteoporoz hastalarında kinezyofobi ile ya- törünün (SSRI), uzun süreli kullanımıyla birlikte kırık riskinde doza
şam kalitesi arasındaki benzer ilişki daha önce gösterilmiştir (4). bağlı bir artış olduğu belirtilmiştir. Kırık riskindeki artış, serotonin
Hastalar fiziksel aktivitelerinde belirgin bir farklılık olmasa da ki- taşıyıcı sistem üzerindeki etkinin büyüklüğü ile bağlantılı olarak bu-
nezyofobiye bağlı yaşam kalitesinde düşüş yaşamaktadır. Kronik lunmuştur (8). Başka bir çalışmada, antidepresan ilaç kullanımına
bel ve boyun ağrısının fiziksel aktiviteyi kısıtlayarak kinezyofobiye bağlı kırık riskinin sitalopramdan daha düşük riske sahip bir SSRI
neden olduğu bilinmektedir (5). Bu çalışmada da bel ağrısı arttık- olan paroksetin kullanımıyla azaltılabileceği belirtilmiştir (9). Lite-
ça hareket korkusu ortaya çıkmış olabilir. Diğer taraftan mevcut ratürde bu konu ile ilgili sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Literatür
hareket korkusu anksiyeteye yol açmaktadır. Bu sonuç daha önce verilerine göre antidepresanların kırık gibi önemli bir komplikas-
gösterilmemiş olsa da kronik bel ve boyun ağrılı hastalarda yapı- yonla ilişkisi nedeniyle, tedaviye alınan hastalarda böyle bir komp-
lan bir regresyon analizinde anksiyetenin kinezyofobi için bir risk likasyonun gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bu makalede sertralin
faktörü olduğu gösterilmiştir. Osteoporoz hastalarında kinezyofo- kullanan ve vertebral kırık gelişen bir hasta sunulmuştur.
biye neden olabilecek risk faktörlerini açıklayabilmek için daha Olgu
büyük örneklem sayılı çalışmalara ihtiyaç vardır. 63 yaşında çalışan kadın hasta polikliniğimize bel ve sırt ağrısı ya-
Anahtar kelimeler: Osteoporoz, Kinezyofobi, Anksiyete, Depresyon, kınması ile başvurdu. Daha önceden sırt ve bel bölgesinde ağrısı-
Fiziksel Aktivite nın olmadığı, 1 yıl önce akut olarak başladığı, travma ya da ağrıyı
başlatan herhangi bir neden olmadığı öğrenildi. Ağrı şiddeti gör-
Kaynaklar sel analog skala skoruna göre 7 şiddetinde olup batıcı karakter-
1. Warriner AH, Saag KG. Osteoporosis diagnosis and medical treatment. deydi, yayılım ağrısı yoktu ve gündüz fazla olmakla birlikte gece
Orthop Clin North Am 2013;44:125-35
2. Akyüz, Gülseren, Ofluoğlu D. “Osteoporozda ağrı ve yaşam kalitesi.” Y
ağrısı da mevcuttu. O dönem ağrıya yönelik ağrı kesici ilaçlar kul-
Gökçe Kutsal, editör. Osteoporoz. Ankara: Güneş Kitabevi (2001): 204- landığı ve yararlanmadığını ifade etti. Özgeçmişinde depresyon
11. tanısı ve sertralin kullanımı dışında özellik yoktu. Hasta yaklaşık
3. Kori S, Miller R, Todd D. Kinesiophobia: a new view of chronic pain be- 1,5 yıldır antidepresan (50 mg/gün sertralin) kullanmaktaydı ve
havior. Pain Manag. 1990;3(1):35–43.
tedavinin 6. ayında gelişen akut ağrı atağı tanımlıyordu. Daha
4. Günendi Z, Eker D, Tecer D et al. Is the word “osteoporosis” a reason for
kinesiophobia? European Journal of Physical and Rehabilitation Medicine önceden böyle bir ağrı yaşamadığını belirtiyordu. Fizik muayene-
2018 October;54(5):671-5 sinde presyonla alt torakal ve üst lomber paravertebral kaslarda
5. Altuğ, F., Ünal, A., Kilavuz, G., Kavlak, E., Çitişli, V., & Cavlak, U. (2016). duyarlılık mevcuttu. Lomber eklem hareket açıklığında kısıtlılık
Investigation of the relationship between kinesiophobia, physical activity yoktu. Lomber fleksiyon belirgin ağrılı olup diğer yönlerde ağrı-
level and quality of life in patients with chronic low back pain. Journal
sızdı. Nörolojik muayenesi normaldi.
of Back and Musculoskeletal Rehabilitation, 29(3), 527–531.doi:10.3233/
bmr-150653 Hastanın laboratuar tetkiklerinde 25-OH Vitamin D değeri 13,8
µg/l idi. Bunun dışında tiroid fonksiyon testleri, parathormon, Ca,
alkalen fosfataz, afut faz reaktanları, tam kan sayımı, karaciğer ve
böbrek fonksiyon testleri normal sınırlardaydı. MRG tetkikinde T12
vertebrada grade 1-2 çökme kırığı saptandı (Şekil 1). Kırık etiyolojisi-
ne yönelik KMY ölçümü yapıldı ve hastada osteoporoz saptanmadı.
Bunun dışında hastanın kırık risk faktörleri sorgulandı ve kırık olu-
şumuna neden olabilecek herhangi bir risk faktörü tespit edilmedi.
Hastanın vertebral kırığının kullandığı sertralin etken maddeli ila-
ca bağlı geliştiği düşünüldü. Hastaya lomber korse reçete edildi.
Egzersiz programı ve medikal tedavisi düzenlendi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


225 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Kırık oluşumu SSRI kullanımı sonrası nadir görülen bir durumdur.


Vangala ve ark. artmış kalça kırığı riski ile hem uzun süreli hem de
kısa süreli SSRI kullanımı arasında ilişki olduğunu bildirmişlerdir
(10). Ayrıca antidepresan ilaç kullanımı ile vertebral kırık riskinde
de artış olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur (11,12).
Tartışma
Kırık riski ile antidepresan ilaç kullanımı arasındaki ilişkisinin araş-
tırıldığı bir çalışmada ise sadece sertralin kullanımının kırık riskini
arttırdığı saptanmıştır (13). Yapılan başka bir çalışmada hem SS-
RI’lerin hem de trisiklik antideprasan ilaçların her türden kırık ris-
kinde orta düzeyde artışla ilişkili olduğu gösterilmiştir (14). Lerner
ve ark. SSRI kullanımına bağlı osteoporoz oluşabileceğini ve bu-
nunda kemik kırıklarına neden olabileceğini bildirmişlerdir (15). Şekil 1. T12 vertebra çökme kırığı (Lomber MR T2 sekans aksiyel ve sagittal
Bizim olgumuzun bel ve sırt ağrısı sertralin tedavisi sırasında akut kesitler)
olarak başlamıştı. Uzun süre devam eden ve analjezik tedaviye
yanıt vermeyen ağrısı nedeniyle yapılan incelemede T12 verteb-
rada çökme kırığı saptanmıştır. Literatürde, benzer şekilde SSRI Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
tedavisi sırasında kırık görülen sınırlı sayıda olgu sunumu rapor-
lanmıştır (16). SS-100
Sonuç olarak, antidepresan tedavisi sırasında kalça ve bizim BİFOSFONAT TEDAVİSİNİN FEMUR BAŞI
hastamızda olduğu gibi vertebral kırıkları oluşabilir. Antidepre-
san ilaçların kullanımı sırasında şiddetli omurga ve kalça ağrısı AVASKÜLER NEKROZUNA ETKİSİ: OLGU SUNUMU
oluşması durumunda etiyolojik nedenlerin detaylı araştırılması ve Nazlı Karaman1, Zeliha Ünlü2
osteoporoz ve buna bağlı kırık oluşabileceği düşünülerek gerekli 1
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
görüntülemelerin yapılması gerekmektedir. Bu olgunun bu konu- Anabilim Dalı
daki farkındalığı arttıracağını umuyoruz. 2
Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Anabilim Dalı
Kaynaklar
1. Tarhan N. Sertralin: Yeni Bir Antidepresan. Klinik Psiköfarmakoloji Bülteni Giriş-Amaç: Avasküler nekroz (AVN); kemiğin kan dolaşımı-
1992;2(3):22-38.
nın bozulması sonucunda, kemik doku hücrelerinin kısmen veya
2. DeVane CL, Liston HL, Markowitz JS. Clinical pharmacokinetics of ser-
traline. Clin Pharmacokinet. 2002;41(15):1247-66. tamamının ölmesiyle sonuçlanan, ilerleyici bir bozukluktur (1).
3. David DJ, Gourion D. Antidepressant and tolerance: Determinants and Sınırlı sayıda literatürde, tedavide bifosfonatlar- alendronatın et-
management of major side effects. Encephale. 2016;42(6):553-61. kinliğine dair umut verici sonuçlar bildirilmiştir (1, 2, 3). Bu yazı-
4. Dardonville Q, Salguiero E, Rousseau V. Drug-induced osteoporosis/oste- da böbrek nakli sonrası kortikosteroid kullanımına bağlı bilateral
omalacia: analysis in the French and Spanish pharmacovigilance databas-
femur başı AVN gelişen ve osteoporoz nedeniyle dört yıldır alend-
es. Eur J Clin Pharmacol. 2019;75(12):1705-11.
5. Bab I, Yirmiya. Depression, selective serotonin reuptake inhibitors, and ronat tedavisi alan olguda, AVN klinik tutulumuna alendronatın
osteoporosis. Curr Osteoporos Rep. 2010;8(4):185-91. etkisi irdelendi.
6. Yirmiya R, Bab I. Major depression is a risk factor for low bone mineral
Olgu
density: a meta-analysis. Biol Psychiatry 2009;66:423–32.
7. Pollock BG. Adverse reactions of antidepressants in elderly patients. J Clin Yetmiş iki yaşında erkek hasta son üç aydır devam eden iki taraflı
Psychiatry 1999;20(60):4–8. kalça ağrısı nedeniyle polikliniğimize başvurdu. Hasta gece ağrısı,
8. Vestergaard P, Rejnmark L, Mosekilde L. Selective serotonin reuptake in-
sabah tutukluğu, iştahsızlık, yorgunluk yakınması tanımlamadı.
hibitors and other antidepressants and risk of fracture. Calcif Tissue Int.
2008;82(2):92-101. Polimyalji romatika bulguları saptanmadı. Travma, alkol ve sigara
9. Tamblyn R, Bates DW, Buckeridge KL. Multinational Investigation of Frac- kullanım öyküsü yoktu. Hastaya son dönem böbrek yetmezliği
ture Risk with Antidepressant Use by Class, Drug, and Indication. J Am nedeniyle sekiz yıl önce böbrek nakli yapılmıştı. Hasta böbrek
Geriatr Soc. 2020;68(7):1494-1503. nakli sonrası sonrası 5 ay orta doz prednisolon (20 mg/gün) kul-
10. Vangala C, Niu J, Montez-Rath ME. Selective Serotonin Reuptake Inhib-
itor Use and Hip Fracture Risk Among Patients on Hemodialysis. Am J
lanmıştı. Takiben 3 ay boyunca düşük doz prednisolon (10 mg/
Kidney Dis. 2020;75(3):351-60. gün) devam edilmişti. Olgu yedi yıldır da çok düşük doz pred-
11. Kendler DL, Marin F, Geusens P. Psychotropic medications and proton nisolon (2.5mg/gün) kullandığını belirtti. Dört yıldır osteoporoz
pump inhibitors and the risk of fractures in the teriparatide versus risedro- tanısıyla alendronat 70 mg/hafta kullanan olgu son 1 yıldır alend-
nate VERO clinical trial. Bone. 2020;130:115113. ronat tedavisi almıyordu. Her iki kalça ekleminde FABER testi
12. Ziere G, Dieleman JP, van der Cammen TJ, ve ark. Selective serotonin
reuptake inhibiting antidepressants are associated with an increased (fleksiyon abdüksiyon dış rotasyon) pozitif (kısıtlı) ancak hareket
risk of nonvertebral fractures. Journal of Clinical Psychopharmacology açıklığı sonunda ağrısızdı. Hastanın yapılan kemik mineral yoğun-
2008;28(4):411-7. luğu ölçümünde femur boyun T skoru:-2,4, L1-L4 T skoru:-2,6
13. Gorgas MQ, Torres F, Vives R. Effects of selective serotonin reuptake inhib- olarak saptandı. FRAX (Fracture Risk Assessment Tool) skoru he-
itors and other antidepressant drugs on the risk of hip fracture: a case-con-
saplanması sonucunda, 10 yıllık kalça kırığı riski %6,9 ve 10 yıllık
trol study in an elderly Mediterranean population. Eur J Hosp Pharm.
2021;28(1):28-32. major osteoporotik kırık olasılığı %12 olarak bulundu. Hastanın
14. Rabenda V, Nicolet D, Beaudart C. Relationship between use of an- biyokimyasal tetkiklerinde D vitamini:14 ng/L, kalsiyum: 9,4 mg/
tidepressants and risk of fractures: a meta-analysis. Osteoporos Int. dl, fosfor:3,4 mg/dl, alkalen fosfataz 79 IU/L, parathormon: 118
2013;24(1):121-37. ng/L, GFR (glomeruler filtrasyon hızı): 73 ml/dk saptandı. Olgu-
15. Lerner UH. Serotonin reuptake inhibitors may increase the risk of osteo-
porosis. Lakartidningen. 2005;102(39):2746–9.
nun lateral lomber ve dorsal grafide osteoporoza bağlı çoklu çök-
16. Ceylan ME, Maner F. Long-term use of fluoxetine and multiple skeleton me kırıkları ve seviye kayıpları, ön-arka pelvis grafisinde AVN’ye
fractures. Eur J Clin Pharmacol. 2010;66(12):1279. bağlı her iki femur başında deformasyon ve çökme görüldü (Şekil
Anahtar kelimeler: Sertralin, kompresyon kırıkları, antidepresanlar 1a, 1b, 1c). Paget hastalığı veya osteomalazi için tipik radyolojik
görünüm gözlenmedi. Hastanın dört yıl önceki her iki kalça ek-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


226 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

lemi MR (manyetik rezonanas)’ında, femur başlarında ödem ve


heterojen görünüm olduğu belirtilmiş AVN açısından değerlendi-
rilmesi önerilmişti (Şekil 2a, 2b). Hastanın yinelenen güncel kalça
MR’larındaki görünümlerin AVN ile uyumlu olduğu raporlandı
(Şekil 3a, 3b). Hastaya osteoporoz nedeniyle alendronat 70 mg/
hafta, kalsiyum 600 mg 2x1, haftada 50000 IU D3 vitamini (sekiz
hafta boyunca) verildi. AVN nedeniyle ortopedi konsultasyonu
istendi. Cerrahi tedavi kabul etmeyen hasta klinik izleme alındı.
Tartışma
AVN böbrek nakli sonrasında ortaya çıkabilen bir iskelet sistemi
komplikasyonudur. Literatürde AVN oluşumu açısından kortikoste- Şekil 2. (a, b) Hastanın dört yıl önceki koronal T1 (a) ve T2 (b) ağırlıklı
roid kullanımı en yüksek risk faktörü olarak görülmektedir (4, 5, 6, MR görüntülemede her iki femur başında ödem ve heterojen görünüm,
7, 8). Kortikosteroidlerle uzun süreli tedavi veya yüksek dozda kısa solda daha belirgin femur başında hafif yassılaşma, her iki koksofemoral
süreli maruziyet sonrası AVN gelişebilir (10). Hastada AVN’ye yol eklemde sıvı artışı olduğu görülmektedir.
açabilecek ek etyolojik faktöre rastlanmadı. Bu nedenle AVN’nin
kortikosteroid kullanımına bağlı geliştiği kanaatine varıldı. Son za-
manlarda AVN tedavisinde bifosfanatların kullanımını sınırlı sayıda
çalışmada önerilmektedir. Alendronat tedavisinin ağrıyı azaltmada,
eklem fonksiyonunu iyileştirmede, kemik çökmesi ilerlemesini ya-
vaşlatmada ve yetişkin AVN hastaları için total kalça artroplastisi
ihtiyacını geciktirmede pozitif kısa vadeli etkinliğini olduğu belirtil-
miştir (9, 10). Alendronat tedavisinin femur başında çökme oluş-
madan verildiğinde bu olumlu etkilerinin ortaya çıktığı belirtilmiştir
(10). Olgumuzda femur başında çökme olmazdan önce başlanan
alendronat tedavisi, AVN’de etkinliğine dair öneriler doğrultusun-
da, kalça eklemlerinde semptomatik sağlamıştır. Bu bağlamda
aledronat tedavisi umut ışığı olabilir. Bu konuda geniş serilerde ya- Şekil 3. (a, b) Güncel koronal T1 (a) ve T2 (b) ağırlıklı MR görüntülemede
her iki femur başında deformasyon, eklem yüzeyinde düzensizlik, T1(a)’da
pılacak, ileri klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
nonhomojen hipointens, T2 (b)’de nonhomojen hiperintens AVN ile
uyumlu lezyon alanları görülmektedir.
Kaynaklar
1. Cardozo JB, Andrade DMS, Santiago MB. The use of bisphosphonate in
the treatment of avascular necrosis: a systematic review. Clin Rheumatol
2008;27:685-688. Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
2. Agarwala S, Shah SB. Ten-Year Follow-Up of Avascular Necrosis of Femo-
ral Head Treated With Alendronate for 3 Years. TheJournal of Arthroplasty SS-101
2011;26:7.
3. Agarwala S, Vijayvargiya M. Bisphosphonate combination therapy for
non-femoral avascular necrosis. Journal of Orthopaedic Surgery and Re-
AVRUPA OSTEOPOROZ DERNEĞİ YAŞAM
search 2019;14:112. KALİTESİ ANKETİ-31 (QUALEFFO-31) TÜRKÇE
4. Vangala C, Pan J, Cotton RT, Ramanathan V. Mineral and Bone Disorders VERSİYONU’NUN GEÇERLİLİĞİ VE GÜVENİLİRLİĞİ
After Kidney Transplantation. Front Med 2018; 5:211.
5. Felten R, Perrin P, Caillard S, Moulin B, Javier RM. Avascular osteone- Buğra İnce, Okan Küçükakkaş
crosis in kidney transplant recipients: Risk factors in a recent cohort study
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
and evaluation of the role of secondary hyperparathyroidism. PLoS ONE
Anabilim Dalı
2019; 14: e0212931.
6. Weinstein RS. Glucocorticoid-induced osteonecrosis. Endocrine
2012;41:183–190. Giriş-Amaç: QUALEFFO-41 köklü bir anket olarak uzun yıllar-
7. Seijas R, Sallent A, Rivera E, Ares O. Avascular Necrosis of the Femoral
Head. Journal of Investigative Surgery 2019;32:218-219. dır kullanılmaktadır. Bu anket temel olarak osteoporozu ve buna
8. Chang C, Greenspan A, Beltran J. Gershwin ME. Osteonecrosis. Kelley bağlı vertebral kırığı olan hastalar için geliştirilmiş olsa da izleyen
and Firestein’s Textbook of Rheumatology 2017;1764-1787. yıllarda osteoporuzu olup vertebral kırığı olmayan hastalarda da
9. Luo RB, Lin T, Zhong HM, Yan SG, Wang JA. Evidence for Using Alendro- kullanılmış ve güvenilirliği gösterilmiştir. İzleyen yıllarda QUALEF-
nate to Treat Adult Avascular Necrosis of theFemoral Head: A Systematic
FO-41’in çok sayıda soru içermesi ve uzun süre alması sebebiyle
Review. Med Sci Monit 2014;20: 2439-2447.
10. Agarwala S, Shah S, Joshi VR. The use of alendronate in the treatment of daha kısa ve pratik bir versiyona ihtiyaç duyulmuştur. Bu neden-
avascular necrosis of the femoral head. J Bone Joint Surg 2009;91:1013-18. le 2006 yılında anket güncellenerek QUALEFFO-31 versiyonu
Anahtar kelimeler: avasküler nekroz, osteoporoz, ağrı yapılmıştır.Bizim bilgimize göre şu ana kadar yeni versiyonun
İspanya, Tayvan, Hong Kong ve Çin’de geçerlilik ve güvenilirlik
çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı QUALEFFO-31’in
Türkçe güvenilirlik ve geçerlilik çalışmasını yapmak ayrıca anke-
tin kemik mineral yoğunluğu (KMY) kategorilerine göre hastaları
ayırt etme gücünü değerlendirmektir.
Metod: Orijinal İngilize versiyon bilingual iki çevirmen tarafından
Türkçe’ye çevirildi, sonra bu çeviriler iki farklı bilingual çevirmen
tarafından tekrar İngilizce’ye çevirilerek orjinaline uygunluğu de-
netlendi. Elde edilen bu ön anket, 30 hastada denenerek olası
hataları ve anlaşılma zorluğu olan kısımlar düzeltildi. Güvenilirlik
Şekil 1. (a, b) lateral lomber ve dorsal grafide osteoporoza bağlı çoklu çalışmasında iç tutarlılık ve test-retest analizleri yapıldı. Validas-
çökme kırıkları ve seviye kayıpları izleniyor. (c) ön-arka pelvis grafisinde yon çalışmasında yakınsak ve ıraksak geçerlilik, eş zamanlı geçer-
AVN’ye bağlı her iki femur başında deformasyon ve çökme görülüyor.
lilik, bilinen grup geçerliliği ve Receiver Operating Characteristic
(ROC) analizleri yapıldı.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


227 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Bulgular: Toplam 111 hasta değerlendirildi. Hastalar ağırlıklı Pediatrik Rehabilitasyon


olarak kadındı (%93,7). 23 hastada (%20,7) bir veya daha fazla
osteoporotik vertebra fraktürü mevcuttu. Hastaların %38 I os- SS-102
teoporotik iken %7 si normal KMY değerlerine sahiptiler. Ağrı,
fiziksel fonksiyon, zihinsel fonksiyon bölümleri ve total anket için HEMİPLEJİK SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA
Cronbach alfa değerleri sırası ile 0,84, 0,91, 0,67 ve 0,91 idi. SANAL GERÇEKLİĞİN ÜST EKSTREMİTE
ICC katsayıları da 0,86, 0,81, 0,75 ve 0,87 şeklindeydi. Zihinsel FONKSİYONLARINA ETKİSİ
fonksiyon bölümü için yakınsak ve ıraksak geçerlilik oranı %78,
diğer bölümler için %100 idi. Eş zamanlı geçerlilik analizinde Ahmet Kıvanç Menekşeoğlu1, Resa Aydın2, Nalan Çapan2, Sina Arman2
QUALEFFO-31 ve SF-36’nın benzer isimli domainleri arasında
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
orta ve iyi düzeyde korelasyon mevcuttu. Gruplar arası karşılaş- 2
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
tırmalarda fraktürü olan hastalar fraktürü olmayanlardan zihinsel
fonksiyon dışındaki tüm bölümlerde daha kötü QUALEFFO-31
skorlarına sahip olsalar da KMY kategorileri veya fraktür varlığı Amaç: Hemiplejik serebral palsili çocuklara yönelik geliştirilen ve
açısından istatistiksel anlamlı fark saptanmadı. ROC analizinde uygulanan sanal gerçeklik aracılı oyunlaştırılmış rehabilitasyon prog-
ne QUALEFFO-31 ne de SF-36 için KMY kategorileri veya fraktür ramının üst ekstremite fonksiyonları, becerileri, eklem hareket açıklı-
açısından anlamlı ayırıcı kapasite tespit edilmedi. ğı, kas tonusu ve yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini araştırmak.
Sonuç: QUALEFFO-31 Türkçe versiyonu yeterli düzeyde gü- Yöntem: Prospektif, randomize ve kontrollü olarak planlanan bu
venilirlik, geçerlilik ve psikometrik özelliklere sahiptir. Ülkemizde çalışmaya yaşları 5-12 arasında, KMFSS evre I-II olan, 36 hemip-
yapılacak olan çalışmalarda ve hasta takibinde güvenle kullanı- lejik serebral palsi tanılı hasta dahil edildi. Hastalar sanal gerçeklik
labilir. Buna karşın fraktürlü hastaları ayırt edebilme kapasitesi grubu (n=18) ve kontrol grubu (n=18) olarak iki gruba randomize
literatürde birçok kez gösterilmiş olan anketin KMY kategorileri edildi. Her iki grupta yer alan hastaların etkilenmiş üst ekstremite-
açısından ayırt ediciliği kuşkuyla karşılanmalıdır. sine germe, eklem hareket açıklığı egzersizi ve ince beceri eğitimi
uygulandı. Sanal gerçeklik grubundaki hastalara ek olarak altı hafta
Anahtar kelimeler: Osteoporoz, Anket, Yaşam Kalitesi boyunca, haftada iki kez, her bir seans 60 dakika olacak şekilde
gözetim altında sanal gerçeklik aracılı üst ekstremite rehabilitasyo-
Tablo 1. QUALEFFO-31 Cronbach alfa değerleri ve ICC katsayıları nu uygulandı. Primer sonuç değerlendirme aracı olarak Assisting
Cronbach alfa ICC %95 CI Hand Assessment, sekonder sonuç ölçütü olarak; QUEST, ABIL-
Ağrı 0.84 0.86 (.731-.932) HAND-Kids, KINDL, gonyometre ile üst ekstremite eklem hareket
açıklığı, Modifiye Ashworth ve Tardieu skalaları ile üst ekstremite
Fiziksel Fonksiyon 0.91 0.81 (.656-.909)
spastisitesi değerlendirildi. Ölçümler müdahale öncesi, müdahale
Zihinsel Fonksiyon 0.67 0.75 (.555-.876) sonrası 1. ay sonra ve müdahale sonrası 3. ayda tekrarlandı.
Total 0.91 0.87 (.748-.937)
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 8,3 ± 1,6 yıldı. Başlangıç
değerlendirmesinde iki grup demografik ve klinik parametreler
Tablo 2. QUALEFFO-31 domainleri ile SF-36 arasındaki korelasyon analizi
açısından homojen bulundu. Kontrol grubuyla kıyaslandığında
SF-36
sanal gerçeklik grubunda AHA değerlerinde (p<0,001), ABIL-
QUALEFFO-31 Fiziksel FRG ERG Enerji Sosyal Ağrı Genel Zihinsel HAND değerlerinde (p<0,001), QUEST değerlerinde (p<0,001),
Fonksiyon Fonksiyon Sağlık
KINDL değerlerinde (p<0,001) anlamlı artış saptandı. SG gru-
Ağrı -.493 -.484 -.334 -.410 -.351 -.530 -.508 -.333
bunda aktif eklem hareket açıklığı değerlendirmesinde el parmak
Fiziksel Fonksiyon -.747 -.642 -.458 -.548 -.479 -.640 -.505 -.355
fleksiyonu (p<0,001), el bileği fleksiyonu (p<0,001), pronasyon
Zihinsel Fonksiyon -.496 -.411 -.358 -.488 -.369 -.402 -.395 -.515
(p<0,001) ve supinasyonda (p<0,001) anlamlı artış saptan-
Total -.760 -.664 -.492 -.606 -.510 -.665 -.575 -.457
dı. MAS ve Tardieu skalası ile değerlendirilen üst ekstremite kas
spastisitesinde müdahale grubunda anlamlı azalma saptansa da
gruplar arası yapılan karşılaştırmada sadece pronatör kas spastisi-
tesinde (p=0,047) anlamlı azalma saptandı.
Sonuç: Bu çalışmadaki bulgular hemiplejik serebral palsi tanılı
çocuklara uygulanan sanal gerçeklik aracılı üst ekstremite rehabi-
litasyonu ile hastaların üst ekstremite fonksiyonu, yaşam kalitesi
ve aktif eklem hareket açıklığının arttığını desteklemektedir.
Olgu
Çocukluk çağının en sık motor engellilik nedeni olan serebral palsi
spesifik bir hastalıktan ziyade benzer bulguların farklı şiddette gö-
rüldüğü bir grup durumu ifade eder. SP rehabilitasyonunda kulla-
nılan teknolojik yöntemler hastaların topluma katılımını artırabilir
ve etkin tedavi seçenekleri sunabilir [1].
Serebral palsi rehabilitasyonunda erken ve aktif tedavilerin uygu-
lanması nöronal plastisite değişikliklerinin sağlanması için önem-
lidir. Rehabilitasyon uygulamaları sonucu motor kortekste mey-
dana gelen değişimler ile hastalığın olumsuz etkileri azaltılabilir ve
fonksiyonel seviye artırılabilir [2].
Teknolojik gelişmeler ile birlikte nörolojik rehabilitasyonda kulla-
nılabilecek ürünler de artmaktadır. Sanal gerçeklik (SG), artırılmış
gerçeklik ve robotik sistemler gibi yeni teknolojiler hastaların teda-
viye katılımını ve rehabilitasyon başarısını artırabilir [3].

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


228 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

SG, “kullanıcılara gerçek dünyadaki nesnelere ve olaylara ben- o Ciddi görme ve işitme probleminin olması,
zeyen ve hissettiren ortamlara girme fırsatlarını sunmak için bil- o Basit komutları ve görevleri anlama ve yerine getirmeye engel
gisayar donanımı ve yazılımı ile oluşturulan etkileşimli simülas- olan kognitif bozuklukların olması,
yonların kullanımı” olarak tanımlanmaktadır [4]. Farklı nörolojik o Tedavi protokolüne okul programı nedeniyle devam edeme-
hastalıkların rehabilitasyonunda SG sistemlerinin kullanımı ilgi yecek olması,
gören ve yaygınlaşan bir tedavi yöntemidir [5]. SG aracılı reha-
o Çalışmanın tedavi protokolü ile uyumlu olmayan mevcut veya
bilitasyon sistemleri hastalara süre, yoğunluk ve zorluk seviyele-
önceki tedaviler olması (intratekal baklofen, transkranial man-
rini kontrol edebilecekleri bir egzersiz ortamı yaratabilir, gerçek
yetik stimülasyon, kök hücre tedavisi vb.)
dünyaya benzeyen bir ortam ve göreve özel uygulamalar suna-
o Üst ekstremiteye uygulanmış ortopedik cerrahi (tendon trans-
bilir, ayrıca sonuçlarla ilgili görsel ve/veya işitsel geri bildirimler
feri/tendon uzatma) olması,
de verilebilir. Bu özellikleri sayesinde nöroplastisite değişikliklerini
uyarabilir ve motor öğrenmeyi artırmak için görev odaklı problem o Son 6 ay içerisinde üst ekstremiteye yönelik tedavi alması
çözme fırsatları sağlayabilir [6]. Ek olarak SG teknolojisinin ger- (BTX-A veya ortopedik girişimler),
çek zamanlı hareket bilgisi sunma ve yüksek kalitede sık tekrarlı o Kontrolsüz hastalık (endokrinolojik, kardiyovasküler, pulmoner,
hareket yapma ortamı oluşturabilmesi bu sistemlerin tedavide ter- hematolojik, hepatik, renal), aktif sistemik inflamatuar hastalık
cih edilmesini sağlamaktadır [7]. ve/veya malignite öyküsü olan hastalar olarak belirlendi.
SG sistemlerinin nörolojik rehabilitasyon amacıyla kullanıldığı Randomizasyon
çalışmalarda hastalara çoğunlukla ticari kullanıma hazır sistemler Çalışmaya alınma kriterlerine uyan 5-12 yaş arası, 36 hemipleijk
uygulanmıştır [8], [9], [10], [11]. Ticari SG sistemlerinin SP reha- SP’li çocuk İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel
bilitasyonunda olumlu etkileri gösterilmiş olsa da hastalığa özgü Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Pediatrik Rehabilitasyon
geliştirilen SG sistemleri ile hastaların katılımı ve motivasyonu artı- Ünitesi’ne başvuru sırasına göre numaralandırılarak iki gruba
rılabilir ve fonksiyonel kazanımlar optimal düzeye çıkarılabilir. Cid- randomize edildi.
di oyun; eğitim, sağlık, iletişim vb alanlardaki becerileri geliştirmek Araştırma Yöntemi
için özel kuralları olan oyunları tanımlamak için kullanılmaktadır
[12]. Ticari kullanıma hazır sistemlerle karşılaştırıldığında hastalığa Hastaların SG aracılı sistemde üst eksremiteye yönelik kullanıl-
özgü geliştirilen SG sistemlerinin daha etkin olduğu belirtilmektedir mak üzere farklı eklem hareket açıklığı ve fonksiyonlar için farklı
[13]. Hastalığa özgü geliştirilen ciddi oyunlarda fonksiyonel kaza- oyunlar geliştirildi. Her hastaya 15’er dakikalık 4 farklı oyun oy-
nımlarının gerçek dünyaya aktarımını sağlamak amacıyla sanal natıldı. Bu oyunlar içerisinde; parmak fleksiyon ve ekstansiyonu-
ortamın ve görevlerin kontrol edilmesi mümkün olmaktadır [14]. nu ile kontrol edilebilen anka oyunu, el bileği hareketleri ile kont-
rol edilebilen kelebek oyunu, el bileği pronasyon-supinasyonuyla
Bu randomize, kontrollü çalışmanın amacı; hastalığa özgü geliş- kontrol edilebilen arı oyunu, dirsek fleksiyon ekstansiyon ve omuz
tirilen ve SG aracılığıyla sunulan ciddi oyunların hemiplejik SP rotasyonlarıyla kontrol edilebilen kartal oyunu yer almaktadır. SG
tanılı çocuklarda üst ekstremite fonksiyonları, yaşam kalitesi, ek- grubundaki hastalara 6 hafta boyunca haftada 2 gün, her bir se-
lem hareket açıklığı ve kas tonusu üzerindeki etkisini incelemektir. ans 60 dakika olacak şekilde uygulandı. Hastaların ölçümleri te-
Yöntem-Gereçler davi sonrası 1. ayda ve 3. ayda tekrarlandı.
Prospektif randomize ve kontrollü olarak planlanan bu çalışma Sonuç Ölçütleri
Nisan 2018 ve Mayıs 2020 tarihleri arasında İstanbul Üniversite- Çalışmada pirmer sonuç ölçütü olarak assisting hand assesment
si, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim (AHA), sekonder sonuç ölçütü olarak; ABILHAND-Kids, QUEST,
Dalı’nda tek merkezli olarak yürütüldü. KINDL, MAS, Tardieu skalası, aktif ve pasif üst ekstremite EHA
Çalışma için, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Etik Ku- ölçümü kullanılmıştır.
rulu’ndan onay alındı. Etik kurula araştırmacıların özgeçmişi ve Bulgular
çalışmada kullanılacak yöntemler hakkında bilgi verildi, ayrıca
hazırlanan “Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu” ile hasta değer- SG (n = 19) ve KG (n = 19) grubuna randomize edilen 38 kişi-
lendirme ve takip formlarının örnekleri kurula sunuldu. den 36 kişi (SG; n = 18 ve KG; n = 18) çalışmayı tamamlayabil-
miştir. SG grubundan 1 hasta yetersiz katılım nedeniyle, KG gru-
Çalışmaya Alınma ve Alınmama Kriterleri bundan bir hasta yetersiz takip nedeniyle çalışma dışı bırakılmıştır.
Çalışmaya Alınma Kriterleri Demografik ve klinik özellikler, başlangıç değerlendirmesinde SG
o Pediatrik nöroloji uzmanı tarafından SP tanısı konmuş olan, ve KG grupları arasında anlamlı bir fark göstermemiştir.
o Hemiplejik tipte vücut tutulumlu, Sonuç değerlendirmeleri (AHA, ABILHAND-Kids, QUEST,
o Yaşları 5-12 arasında, KINDL, MAS, Tardieu Skalası, aktif ve pasif EHA) ile ilgili baş-
o Basit komutları takip edebilen ve verilen görevlere katılım gös- langıç ve tedavi sonrası (1 ve 3 ay) ortalama (standart sapma)
terebilen, değerleri Tablo 2’de verilmiştir.
o Kaba Motor Fonksiyon Sınıflandırma Sistemine göre (KMFSS) Müdahale grubunda üst ekstremite fonksiyonları, yaşam kalitesi,
1 veya 2 seviyesinde, spastisite ve aktif EHA’da 1. ve 3. aylarda istatistiksel olarak an-
o El Becerileri Sınıflandırma Sistemine göre (MACS) 1, 2 veya 3 lamlı iyileşme gözlenmiştir. Takip noktalarındaki sonuç ölçülerin-
seviyesinde, deki / değişkenlerdeki grup içi ve gruplar arası değişiklikler Tablo
o Kas tonusu hafif/orta derecede (Modifiye Ashworth Skalası 2’de verilmiştir.
seviye 1-2 ve Tardieu Skalası seviye 1-2) Müdahale grubunda yer alan üç hastada SG aracılı rehabilitasyo-
o Ebeveynleri tedavi ve 3 aylık takip sürecinde diğer üst ekstre- nun ilk seansın bitiminde baş ağrısı, bir hastada da bulantı ve ser-
mite terapötik girişimlerini durdurmayı kabul eden çocuklar semlik hissi gelişmiştir. Gözlenen tüm yan etkiler kısa süreli olup
olarak belirlenmiştir. hastalara ek bir müdahalede bulunulmamıştır. Sonraki seanslarda
Çalışmaya Alınmama Kriterleri hastalarda istenmeyen bir etkiyle karşılaşılmamıştır.
o Kontrol edilemeyen epileptik nöbetlerin olması Tartışma
o Parmak, el bileği, dirsek ve omuzda günlük aktiviteleri engelle- Bu çalışmada hemiplejik SP tanılı çocuklara yönelik geliştirilen ve
yen belirgin kontraktür olması, uygulanan SG aracılı üst ekstremite rehabilitasyonunun etkinliği

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


229 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçları incelendiğinde SG grubun- Gelişen SG teknolojisi ve entegre edilen harici sensörler ile üst
daki hastaların üst ekstremite fonksiyonu, yaşam kalitesi ve aktif ekstremite rehabilitasyonunun yanı sıra, denge, alt ekstremite,
EHA değerlerinde anlamlı artışlar saptanmıştır. el-göz koordinasyonu, postür-solunum egzersizleri, dans-müzik
SP tanılı hastalara uygulanan SG temeli rehabilitasyonda ge- terapisi, yüzme simülasyonu gibi farklı programlar da hastalara
nellikle piyasada hazır olarak bulunan ve sağlıklı kullanıcılara uygulanabilir.
yönelik oluşturulmuş sistemler kullanılmaktadır [10], [19], [20], SG teknolojisinin rehabilitasyon alanında kullanımıyla ilgili yapıla-
[21]. Piyasada hazır bulunan sistemlerin SP rehabilitasyonunda cak çalışmalarda SG sistemlerinin sahip olması gereken özelliklerine
üst ekstremite fonksiyonlarına olumlu etkileri gösterilmiştir, ayrı- yoğunlaşılması ve buna uygun çalışmalar tasarlanması gerekmek-
ca bu sistemler daha ulaşılabilir ve ucuzdur. Bununla birlikte az tedir. Ayrıca SG sistemleri ile rehabilitasyon sonucu meydana gelen
sayıdaki çalışmada mühendis bazlı geliştirilmiş SG sistemlerinin nöroplastisite değişikliklerinin de uygun görüntüleme yöntemleri ile
etkinliği incelenmiştir [22], [23]. SG’nin nörolojik rehabilitasyon- değerlendirilmesi önemlidir. Bu sayede SG sistemlerinin yol açtığı
da kullanılmasındaki ana amaç motor öğrenim sırasında güçlü değişikliklerin saptanması ve bu değişikliklerin sistemlerin özellikleri
görsel ve işitsel geri bildirim vererek nöroplastisite değişiklikleri- ile ilişkilendirilmesi de mümkün olabilecektir.
ni uyararak hastanın fonksiyonel seviyesini artırmaktır. İnteraktif
sanal ortamlarda motor öğrenmeye ek olarak hastaya sunulan Kaynaklar
geri bildirim özellikleriyle SG sistemleri nöronal plastisiteyi uyar- 1. Graham, H.K., et al., Cerebral palsy. Nat Rev Dis Primers, 2016. 2: p.
mak için güçlü bir araç olarak kullanılabilir [24]. Gelişmekte olan 15082.
2. Novak, I., et al., Early, Accurate Diagnosis and Early Intervention in Cer-
beyinde meydana gelen hasar sonucu sinaptik mekanizmalar ve ebral Palsy: Advances in Diagnosis and Treatment. JAMA Pediatr, 2017.
nöronal aktivite değişebilir, bu durum normal gelişim ve plastisite 171(9): p. 897-907.
üzerinden hastanın fonksiyonel durumunu olumsuz etkileyebilir 3. Reyes, F., C. Niedzwecki, and D. Gaebler-Spira, Technological Advance-
[25]. Nöroplastisitenin etkin bir şekilde uyarılması ve hastaların ments in Cerebral Palsy Rehabilitation. Phys Med Rehabil Clin N Am,
2020. 31(1): p. 117-129.
plastisite kapasitelerine tam anlamıyla ulaşılabilmesi için kullanı-
4. Weiss, P.L., et al., Video capture virtual reality as a flexible and effective
lan SG sistemlerinin özelliklerinin (sanal ortamın genel özellikleri, rehabilitation tool. Journal of neuroengineering and rehabilitation, 2004.
oyunlaştırma senaryoları, zorluk seviyesi, kullanım sıklığı, seans 1(1): p. 12-12.
uzunluğu, geri bildirim özellikleri) araştırıldığı çalışmalara ihtiyaç 5. Chang, H.J., et al., Effects of Virtual Reality-Based Rehabilitation on Up-
duyulmaktadır. Mühendis bazlı geliştirilen sanal ortamlar sayesin- per Extremity Function among Children with Cerebral Palsy. Healthcare
(Basel), 2020. 8(4).
de bu değişkenlerin kontrolü sağlanabilmekte ve SG araçlarını 6. Levac, D., L. Rivard, and C. Missiuna, Defining the active ingredients of
tedavide daha etkin ve kanıta dayalı şekilde kullanmak mümkün interactive computer play interventions for children with neuromotor im-
olmaktadır, bu nedenle SG aracılı nörolojik rehabilitasyon çalış- pairments: a scoping review. Res Dev Disabil, 2012. 33(1): p. 214-23.
malarında piyasada hazır olarak bulunan sistemler yerine hastalı- 7. Galvin, J. and D. Levac, Facilitating clinical decision-making about the use
ğa özgü yazılımların geliştirilmesi önerilmektedir. of virtual reality within paediatric motor rehabilitation: describing and classi-
fying virtual reality systems. Dev Neurorehabil, 2011. 14(2): p. 112-22.
SG sistemlerinin üst ekstremite rehabilitasyonu amacıyla kullanıl- 8. Acar, G., et al., Efficacy of neurodevelopmental treatment combined with
dığı çalışmalarda seans uzunluğunun 20 dakika [9] ile 90 dakika the Nintendo(®) Wii in patients with cerebral palsy. J Phys Ther Sci, 2016.
[23] arasında, seans sayısının ise 8 [22] ile 84 [9] seans arasında 28(3): p. 774-80.
9. AlSaif, A.A. and S. Alsenany, Effects of interactive games on motor perfor-
değiştiği saptanmıştır. Yapılan meta analizde müdahale süresi ile mance in children with spastic cerebral palsy. J Phys Ther Sci, 2015. 27(6):
üst ekstremite fonksiyon artışı arasında doğrusal bir ilişki oldu- p. 2001-3.
ğu belirtilmiştir [13]. Bu çalışmada müdahale grubunda bulunan 10. Chiu, H.C., L. Ada, and H.M. Lee, Upper limb training using Wii Sports
bir hastaya 12 saat SG aracılı rehabilitasyon uygulanmıştır. Etkin Resort for children with hemiplegic cerebral palsy: a randomized, sin-
fonksiyonel kazanım için SG sistemlerinin rehabilitasyonda kulla- gle-blind trial. Clin Rehabil, 2014. 28(10): p. 1015-24.
11. Cho, C., et al., Treadmill Training with Virtual Reality Improves Gait, Bal-
nım sıklığı ve seans uzunluklarının belirlenmesine dair daha fazla ance, and Muscle Strength in Children with Cerebral Palsy. Tohoku J Exp
kanıta ihtiyaç duyulmaktadır. Med, 2016. 238(3): p. 213-8.
Sonuçlar 12. Lopes, S., et al., Games Used With Serious Purposes: A Systematic Re-
view of Interventions in Patients With Cerebral Palsy. Front Psychol, 2018.
SG aracılı rehabilitasyonun başarısı oyunlar sırasında kazanılan 9: p. 1712.
becerilerin gerçek dünyaya aktarılmasınabağlıdır [14]. Kazanılan 13. Chen, Y., H.D. Fanchiang, and A. Howard, Effectiveness of Virtual Reality
becerilerin gerçek dünyaya aktarılmasında SG sistemlerinin tek- in Children With Cerebral Palsy: A Systematic Review and Meta-Analysis
of Randomized Controlled Trials. Physical therapy, 2018. 98(1): p. 63-77.
rarlama, aktif katılım ve performans geribildirimi özellikleri önemli 14. Weiss, P.L., E. Tirosh, and D. Fehlings, Role of virtual reality for cerebral
rol oynar [26]. Bu çalışmada hastaların aktif hareketle katıldığı, palsy management. J Child Neurol, 2014. 29(8): p. 1119-24.
üst ekstremiteye yönelik sık tekrarlı hareketler yapılan ve immersi- 15. Krumlinde-Sundholm, L., et al., The Assisting Hand Assessment: current
ve SG gözlüğü sayesinde görsel ve işitsel geri bildirimin sağlandığı evidence of validity, reliability, and responsiveness to change. Dev Med
Child Neurol, 2007. 49(4): p. 259-64.
bir SG sistemi kullanılmıştır. SG sisteminin bu özellikleri sayesinde
16. Arnould, C., et al., ABILHAND-Kids: a measure of manual ability in chil-
hastaların fonksiyonel kazanımlarının arttığı ve müdahale sonrası dren with cerebral palsy. Neurology, 2004. 63(6): p. 1045-52.
3. Ayda da kazanımların devam ettiği düşünülmektedir. 17. DeMatteo, C., et al., The Reliability and Validity of the Quality of Upper
Extremity Skills Test. Physical & Occupational Therapy In Pediatrics, 1993.
SG aracılı rehabilitasyon programlarında uygulama sıklığına dair
13(2): p. 1-18.
net bir konsensus yoktur. Çalışmamızda uygulanan 6 hafta, hafta- 18. Ravens-Sieberer, U. and M. Bullinger, Assessing health-related quality of
da 2 seans ve her bir seans 60 dakika olacak şekilde yapılan SG life in chronically ill children with the German KINDL: first psychometric
aracılı üst ekstremite rehabilitasyonu hemiplejik SP’li hastaların üst and content analytical results. Qual Life Res, 1998. 7(5): p. 399-407.
ekstremite fonksiyonları, yaşam kalitesi ve aktif EHA üzerine etkin Anahtar kelimeler: Serebral palsi, sanal gerçeklik, rehabilitasyon, üst
olarak bulunmuştur. Kullanılacak SG sisteminin yapısı da önemli ekstremite
olmakla birlikte, uygun hasta grubuna geliştirilmiş oyun temelli üst
ekstremite yazılımı için benzer sıklıkta uygulama önerilebilir.
SG teknolojisi özellikle pediatrik popülasyonda büyük bir ilgiyle
karşılanmaktadır. Hastaların tedaviye katılımını artırmak, aktif ha-
reketi uyarmak, edinilen becerilerin gerçek dünyaya aktarılmasını
sağlamak ve rehabilitasyon başarısını artırmak için nörolojik reha-
bilitasyon amacıyla kullanılması önerilmektedir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


230 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Katılımcıların temel demografik özellikleri


Parametre Sanal Gerçeklik Grubu Kontrol Grubu p
(n=18) (n=18)
Yas (Yıl) 8,2 (1,8) 8,3(1,4) 0,917
Cinsiyet (K/E) 9 (50%)/9(50%) 8 (44,4%)/10 (55,6%) 0,738
VKİ (kg/m2) 15,8(1,7) 15,7(1,3) 0,389
AHA 60,1(12,8) 61,7(9,4) 0,669
ABILHAND-Kids 30,7(4,6) 31,1(2,8) 0,759
QUEST Total 68,8(10,4) 70,8(5,4) 0,470
QUEST A 83,7(12,2) 83,7(7,9) 0,606
QUEST B 59,2(15,4) 63,6(12,3) 0,308
QUEST C 68,6(10) 70,4(5,5) 0,521
QUEST D 63,6(14,9) 65,6(8,6) 0,719
Resim 1. El parmak fleksiyon ve ekstansiyonuyla kontrol edilen Anka oyunu
KINDL 71(7,6) 71,7(4,9) 0,424
GMFCS
I 8(44,4%) 9(50%) 0,738
II 10(55,6%) 9(50%)
MACS
I 2(11,1%) 3(16,7%)
II 14(77,8%) 13(72,2%) 0,888
III 2(11,1%) 2(11,1%)
MAS
Dirsek fleksörü 0.94(0.8) 1(0.91) 0,864
Pronatör 0,72(0,57) 0,78(0,73) 0,913
El bileği fleksör 0,5(0,62) 0,56(0,51) 0,696
Parmak fleksör 0,61(0,61) 0,56(0,62) 0,791
Tardieu Skalası
Dirsek fleksörü 0,94(0,8) 0,94(0,87) 0,988
Resim 2. El bileği hareketleriyle kontrol edilen Kelebek oyunu Pronatör 0,72(0,57) 0,61(0,61) 0,606
El bileği fleksör 0,5(0,62) 0,56(0,51) 0,696
Parmak fleksör 0,61(0,61) 0,67(0,77) 0,963
Pasif Eklem Hareket Açıklığı
Başparmak Abdüksiyonu 80,9(9,3) 81,4(6,4) 0.864
Başparmak Fleksiyonu 83,9 (9,3) 84,3(5,1) 0.406
El parmak Fleksiyonu 86,9(3,8) 88,3(2,1) 0.501
Elbileği Fleksiyonu 81,4(9,7) 83,4(5,9) 0.791
Elbileği Ekstansiyonu 76,8(8,6) 77,4(6,2) 0.584
Dirsek Fleksiyonu 139,4(5,4) 137,5(6,2) 0.293
Pronasyon 84,6(8,3) 86,6(3,6) 0.988
Supinasyon 83,2(8,8) 80,3(5,9) 0.074
Aktif Eklem Hareket Açıklığı
Başparmak Abdüksiyonu 68,7(13,9) 68,8(7,1) 0.719
Başparmak Fleksiyonu 73,1(16,5) 76,1(7,5) 0.719
El parmak Fleksiyonu 69,6(8,7) 70,9(8,5) 0.521
Resim 3. Dİrsek ve omuz hareketleriyle kontrol edilen Kartal oyunu Elbileği Fleksiyonu 66,8(12,5) 67,5(8,2) 0,767
Elbileği Ekstansiyonu 57,7(12,4) 57,2(10,3) 0,888
Dirsek Fleksiyonu 128,3(8,2) 128,2(4,7) 0.406
Pronasyon 68,9(13,3) 69,7(4,8) 0.406
Supinasyon 68,4(11,7) 68,9(5,4) 0.355

Tablo 2. Sonuçların Değerlendirilmesi


Değişken Grup içi Gruplar Arası
Karşılaştırma Karşılaştırma

Grup TÖ TS 1 TS3 p TS1-TÖ p TS3-TÖ p

AHA SG 60,1(12,8) 65,6(12,1) 65,8(11,7) <0,001 5,5(1,4) <0,001 5,8(1,7) <0,001

KG 61,7(9,4) 62,8(8,4) 62,8(9,2) 0,031 1,1(1,9) 1,2(1,8)

ABILHAND-Kids SG 30,7(4,6) 34,4(3,9) 34,3(3,9) <0,001 3,7(2,4) <0,001 3,6(2,3) <0,001

KG 31,1(2,8) 31,7(2,7) 31,7(2,7) 0,031 0,6(0,7) 0,6(1,3)

QUEST Ortalama SG 68,8(10,4) 72,6(9,7) 72,8(9,9) <0,001 3,8(1,4) <0,001 4(1,6) <0,001

KG 70,8(5,4) 70,9(5,7) 71,3(5,6) 0,476 0,1(0,9) 0,4(0,8)

KINDL SG 71(7,6) 76,2(6,4) 76,4(6,5) <0,001 5,2(3) <0,001 5,5(3) <0,001

KG 71,7(4,9) 72,5(5,1) 72,3(5,2) <0,001 0,8(0,6) 0,6(1)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


231 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Pediatrik Rehabilitasyon Pediatrik Rehabilitasyon


SS-103 SS-104

HEMOFİLİLİ ÇOCUKLARDA DENGENİN TELETIP İÇİN GERÇEK ZAMANLI ‘VİDEO PEDİATRİC


DEĞERLENDİRİLMESİ VE DENGENİN YAŞAM GAİT, ARMS, LEGS AND SPİNE (V-PGALS)’
KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ GÜVENİLİRLİĞİ VE KABUL EDİLEBİLİRLİĞİ
Murat İnanır, Esin Yılmaz Esra Giray1, Özge Keniş Coşkun2, Evrim Karadağ Saygı2, Özden
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Ftr Anabilim Dalı Özyemişçi Taşkıran1
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı


2

Giriş ve Amaç: Bu çalışmanın amacı hemofili tanılı çocuklar-


da statik ve dinamik dengenin değerlendirilmesi, düşme riskinin
belirlenmesi ve dengenin yaşam kalitesi üzerine etkisinin araştı- Amaç: ‘Pediatric Gait, Arms, Legs and Spine (pGALS)’ değerlen-
rılmasıdır. dirme sistemi okul çağı çocuklarında kas iskelet sisteminin taranması
amacı ile geliştirilmiş bir muayene sistemidir. COVID-19 pandemisi ile
Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya 7-18 yaş aralığında olan 32
birlikte teletıp uygulamaları hız kazanmış, klinisyenler teletıp vizitlerin-
hemofili tanılı çocuk ile 30 sağlıklı çocuk dahil edildi. Hemofililli
de kullanılmak üzere çeşitli kas iskelet sistemi muayenesi yöntemleri
çocukların sosyo-demografik özellikleri, faktör düzeyi, kanayan
geliştirmeye çalışmışlardır. Çocuk hastalar için çocuk romatologları ta-
eklemleri kaydedildi. Her iki grubun son bir yıl içindeki düşme
rafından teletıp vizit kaynakları arasında video pGALS (v- PGALS) bir
sayıları belirlendi ve eklem hareket açıklığı, alt ekstremite kas
editoryal ile önerilmiştir. v- PGALS’un Türkçe geçerliliği veya gerçek
gücü, eklem pozisyon hissi, ekstremite çap farkından oluşan fi-
zamanlı muayenede kullanımının geçerliliğine dair bir çalışma bulun-
zik muayeneleri yapıldı. Hemofilili çocukların kanayan eklemleri
mamaktadır. Bu çalışmanın amacı teletıp viziti sırasında değerlendir-
Dünya Hemofili Federasyonu ortopedik eklem skoru formuna uy-
mede kullanılan gerçek zamanlı v-pGALS değerlendirmesinin güveni-
gun olarak puanlandırıldı ve hedef eklemleri belirlendi. Hemofilili
lirliğinin ve kabul edilebilirliğinin araştırılmasıdır.
çocuk grubunun yaşam kalitesinin değerlendirilmesi için hemofi-
liye özgü yaşam kalitesi indeksi (Haemo-QoL) kullanıldı. Her iki Gereç ve yöntem: v- pGALS geliştiricisinden izin alındıktan
gruba Biodex® denge sistemleri kullanılarak stabilite limit testi, sonra etik kurul onayı ve çalışmanın klinik araştırma kayıt numa-
postural stabilite testi ve düşme riski testi uygulandı. rası (NCT04668820) alındı. v-pGALS Türkçe çeviri çalışması ya-
pıldı. Okul çağında olan ve kas iskelet sistemi yakınması ile polik-
Bulgular: Faktör düzeyine göre hemofili çocukların 21’i (%65.6)
liniğe başvuran 20 çocuk, ailesinin ve çocuğun onamları alınarak
ağır hemofili, 6’sı (%18.7) orta hemofili, 5’i (%15.6) hafif hemo-
çalışmaya dahil edildi. Çocuklar yüz yüze muayene ile v-pGALS
fili idi. Hemofilili çocukların %34.3’ünde hedef eklem saptandı.
ile değerlendirildi ve daha sonra çocuk bilgisayar olan bir başka
Hemofili grubunda etkilenen eklemlerin bulunduğu ekstremite
poliklinik odasına alınarak başka bir hekim tarafından gerçek za-
ile diğer ekstremitenin arasındaki uyluk çevresi ve baldır çevresi
manlı değerlendirme (çevirimiçi olarak görüntülü görüşme ile) ile
çap farkı sağlıklı çocukların farklarına göre daha fazlaydı (sırasıyla
değerlendirildi. v-pGALS’un geçerliliğinin ortaya koyulması için
p=0.002, p=0.013). Ayrıca hemofilili çocuklardaki diz ve ayak
yüz yüze muayene ile çevirimiçi görüntülü muayene sonuçları
bileğindeki eklem pozisyon hissi her iki alt ekstremitede de, sağ-
arasında Kappa uyum katsayısı hesaplandı. v-pGALS’un kabul
lıklı çocuklara göre daha az bulundu (p<0.05, tümü için). İki grup
edilebilirliğinin ortaya koyulması için de çevirimiçi muayenede
arasında son bir yıl içinde düşme sayısı hemofili grubunda yüksek
yardımcı olan çocuğun yakının ve çocuğun muayene süresin-
bulundu (p=0.01). Postural stabilite testlerinde iki grup arasında
den ve çevirimiçi muayeneden duyduğu memnuniyet gülen yüz
fark saptanmadı (p>0.05). Stabilite limit testi hemofili grubunda
ifadelerinden oluşan vizüel analaog skala (VAS) ile (0:çok mem-
düşük bulunurken, düşme riski hemofili grubunda daha yüksek
nun-10:hiç memnun değil) değerlendirildi.
bulundu (p<0.05). Hedef eklemi bulunan hemofili çocuklarda,
hedef eklemi bulunmayan hemofilili çocuklara göre yaşam kali- Bulgular: v-pGALS için yüz yüze muayene ile çevirimiçi gö-
tesi toplam puanları daha düşük saptandı (p=0.014). Hemofilili rüntülü muayene sonuçları arasında Kappa uyum katsayısı 0.88
çocuklarda denge testleri ile yaşam kalitesi puanları arasında ilişki olarak saptandı. Kappa değeri yürüyüş için 0.88, kollar için 0.66,
saptanmadı. bacaklar için 0.55 ve omurga için 0.52 olarak saptandı. v-pGALS
muayene süresi ortalama 16.6±4.5 (minimum:10, maksimum:
Sonuç: Bu çalışmada hemofili tanılı çocuklarda statik denge
26) dakika idi. Çocukların video muayene süresinden memnu-
benzer yaş grubu sağlıklı çocuklarla benzer bulunmuş, dinamik
niyet VAS’ı 1.3±1.3 iken ebeveynlerinki 0.7±1.3 idi. Çocukla-
denge ise azalmış ve düşme riski artmıştır. Hemofilili çocuklarda
rın görüntülü muayeneden memnuniyeti için ortalama VAS 1.3
dengenin yaşam kalitesi üzerine etkisi saptanmamıştır. Ancak alt
±1.3 iken, ebeveynlerin memnuniyet VAS’ı 0.14±0.5 idi.
ekstremitedeki hedef eklem sayısı arttıkça hemofilili çocuklarda
yaşam kalitesi azalmaktadır. Sonuç: v-pGALS teletıp vizitlerinde kas iskelet sisteminin taran-
ması amacı ile kullanılabilecek güvenilir ve kabul edilebilir bir de-
Anahtar kelimeler: Hemofili, hedef eklem, denge, yaşam kalitesi
ğerlendirme testidir.
Anahtar kelimeler: çocuk, kas iskelet sistemi, muayene, Pediatric Gait,
Arms, Legs and Spine, teletıp, teletıp muayenesi, v- PGALS

Kaynaklar
1. Batu ED, Keniş Coşkun Ö, Sönmez HE, et al. Acceptability and Practicality
of the Turkish Translation of Pediatric Gait Arm Legs and Spine in Turkish
Children. Journal of clinical rheumatology : practical reports on rheumatic
& musculoskeletal diseases. 2017;23(8):421-424.
2. Shenoi S, Hayward K, Curran ML, et al. Telemedicine in pediatric rheu-
matology: this is the time for the community to embrace a new way of
clinical practice. Pediatric Rheumatology Online Journal. 2020;18(1):85.
3. http://www.pmmonline.org/doctor/approach-to-clinical-assessment/exam-
ination/v-pgals

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


232 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Pediatrik Rehabilitasyon Kraniyal MR: Molar Diş Görünümü

SS-105

NADİR BİR OLGU SUNUMU: JOUBERT SENDROMU


Ebru Koyuncu, Nalan Çapan, Ekin İlke Şen, Resa Aydın, Sina Arman
İstanbul Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Giriş-Amaç: Joubert Sendromu nadir görülen otozomal resesif


geçişli serebellar vermisin kısmi ya da tam yokluğu ile karakterize
bir hastalıktır. Tanı karakteristik klinik bulgular ve manyetik rezo-
nans görüntüleme ile konur. Aksiyel manyetik rezonans görüntü-
sünde tipik ‘molar diş’ görünümü izlenir. Klinik bulgular ise atak-
si, hipotoni, anormal göz hareketleri, nistagmus, hiperpne-apne
epizodları, mental, motor gelişme geriliğidir. Nadir görülen olgu Pediatrik Rehabilitasyon
sunumumuzda Joubert Sendromu’nun özelliklerinin tartışılması
SS-106
amaçlanmıştır.
Olgu: İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana- POLİKLİNİĞİMİZE BAŞVURAN OBSTETRİK
bilim Dalı, Pediatrik Rehabilitasyon Birimi’ne 2018 yılında baş- BRAKİYAL PLEKSUS YARALANMALI OLGULARDA
vuran ve Joubert Sendromu olan olgu değerlendirildi. Aileden OMURGA VE POSTÜR DEĞERLENDİRMESİ
olgu sunumu için onam alınmıştır. İlk başvurusunda 11 yaşında
olan olgu, 38 haftalık iken sezaryen ile miadında 4000 gram ağır- Çağrı Güler, Filiz Tuna
lığında doğmuştur. Doğum sonrası laringomalazi öyküsü vardı. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Baş tutması 18 aylıkken, oturması 3 yaşında olmuştu. Dismorfik
yüz bulguları (dolikosefali, anteverd nares, frontal bossing), lingu- Amaç: Obstetrik brakiyal pleksus paralizisi, doğum esnasında
al hamartomları mevcuttu. Atrial septal defekti mevcuttu. Kranial oluşan bir periferik sinir sistemi bozukluğudur. Bu araştırmanın
ultrasonografide korpus kallosum ince görünmekteydi. Spesifik amacı; obstetrik brakiyal pleksus paralizisi olan olgularda etki-
kranial manyetik rezonans görüntüleme bulguları (Serebellar ver- lenen ekstremitenin motor ve fonksiyonel durumunun hastanın
miste agenezi, dördüncü ventrikülde genişleme, süperior serebel- postürüne etkisinin olup olmadığını araştırmaktır.
lar pediküllerde ‘azı dişi’ görünümü) mevcut olan hastaya Jou-
Gereç ve Yöntem: Kesitsel (Ekim 2019- Ekim 2020), va-
bert Sendromu tanısı konulmuştu. Çocuk Psikiyatrisi Kliniği’nde
ka-kontrol araştırmamızın yürütülmesi için yerel Etik Kurulu
psikososyal motor, mental gelişim geriliği, otizm saptanmıştı.
(TÜTF – BAEK 2019/352) onayı alındı. Kantara çalışmasında
Muayenesinde dismorfik yüz görünümü ve sağ elde polidaktili
erken adolesanlarda NYPS skorunun 63,44±3,90 olduğu bildiril-
mevcuttu. Bilateral alt ve üst ekstremitede hipotoni, okülomotor
miştir. Çalışmaya bu skorda %5 düşüş öngörülerek, %5 yanılma
apraksi, ataksisi mevcuttu. Bilateral genu rekurvatum, pes plano-
payı ve %80 güç değeriyle belirlenen 25 örneklem sayısı nede-
valgus saptandı. Desteksiz oturma dengesi mevcuttu. Kısa süreli
niyle 25 olgu ve karşılaştırma yapılabilmesi amacıyla aynı yaş ve
desteksiz ayakta durma dengesi vardı. Bir kişinin desteği ile mobi-
cinsiyetteki 25 kontrol sağlıklı çocuk dahil edildi. Dahil edilme
lize olabiliyordu. Ataksik yürüyüş mevcuttu. Ellerde ince kavrama
kriterleri; 2-18 yaş arasında olmak, unilateral obstetrik brakiyal
becerisinde zayıflık mevcuttu. Sağ alt ekstremitede 45 derece, sol
pleksus yaralanması tanısı almış olmak idi. Dışlama kriterleri ise
alt ekstremitede 30 derece tibial torsiyonu mevcuttu. Bilateral aşil-
cerrahi geçirmiş olmak ve ek muskuloskeletal veya nöromuskuler
leri gergindi. Kas gücü bilateral diz ekstansörlerinde 4/5, bilateral
hastalığın olması idi.
ayak bileği dorsifleksörlerinde 4/5’idi, diğer kas güçleri normaldi.
Ayakta durma, yürüme eğitimi, denge egzersizlerini içeren rehabi- Tüm hastaların demografik verileri, üst ve alt ekstremite uzunluk
litasyon programı ve ambulasyonu kolaylaştırmak amacı ile ortez ölçümleri, skapula pozisyonları, gövde rotasyon açıları kaydedil-
ve yardımcı cihazlar önerildi. di. NYPS’ye göre puanlandırma yapıldı. Poliklinik takip dosya
verileri kullanılarak brakiyal pleksus yaralanma şiddeti için Na-
Sonuçlar: Geniş spektrumlu heterojen bulguları olan bu sendrom
rakas sınıflandırması yapıldı. Bununla birlikte, hastaların değer-
muhtemelen olduğundan daha az tanı almaktadır. Kromozom 9q,
lendirmesinde: aktif hareket skalası, Gilbert ve Raimondi omuz
11p, 6q mutasyonları gözlenebilmektedir. 9q’da olan mutasyonlar
hareketleri, Gilbert dirsek hareketleri, Raimondi el fonksiyonları
serebellar ve orta-arka beyin bileşkesinin tutulumu ile karakterize
değerlendirme skalaları kullanıldı.
klasik Joubert sendromu ile sonuçlanırken, 6q’daki mutasyonlar
polimikrogri gibi kortikal anomalilere sebep olabilir. 11p mutasyon- Gruplar arasında niceliksel değerlerin karşılaştırılmasında bağım-
larında ise böbrek, karaciğer, göz gibi değişik organ tutulumları göz- sız örneklem t testi, Wilcoxon işaretli sıra testi, bağımlı örneklem
lenir. Özellikle pigmenter retinopati gibi göz tutulumu olan olgular- t testi ve Mann Whitney U testi kullanıldı. Kategorik verilerin kar-
da renal ultrasonografi ile renal fonksiyonlar yakından izlenmelidir. şılaştırılmasında Fisher kesin olasılık testi ve devamlılık düzeltmeli
Hipotoni ve şiddetli gelişim geriliği olan olgularda prognoz kötüdür. ki-kare testi kullanıldı. Korelasyon analizlerinde Spearman kore-
Erken dönem rehabilitasyon ile kas iskelet sistemi deformitelerinin lasyon testi kullanıldı. p<0,05 olduğunda anlamlı kabul edildi.
gelişimi azaltılabilir ve ambulasyona yardımcı olunabilir. Motor İstatistiksel analizler SPSS 20.0 (Lisans No: 10240642) paket
ve mental gelişimin desteklenmesi, skolyoz gelişiminin önlenmesi programı kullanılarak yapıldı.
amacı ile rehabilitasyon uygulanması önemlidir. Bulgular: Her bir gruptaki katılımcıların 14’ü (%56) kız, 11’i
(%44) erkekti. Tüm olguların yaş ortalaması 61,32 ± 27,03 ay
Kaynaklar (24-119 ay) idi. Olgu grubu içinde etkilenmiş üst ekstremite kol
Melissa Parisi, MD, PhD and Ian Glass, MD, Joubert Syndrome, GeneReviews, uzunluğu ve total uzunluğu etkilenmemiş taraftan anlamlı kısa
2017
saptanırken, önkol ve alt ekstremite uzunluğu arasında fark sap-
Anahtar kelimeler: Joubert Sendromu, Rehabilitasyon, Serebellar tanmadı. Kontrol grubu ve olgu grubu arasında karşılaştırmada
Vermis Agenezisi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


233 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

ise olguların sadece üst ekstremite kol uzunluğu daha kısa sap- Pediatrik Rehabilitasyon
tandı. Alt ekstremite uzunlukları ve skolyoz sıklığı açısından grup-
lar arasında fark yoktu. Bölgesel değerlendirmede frontal planda SS-108
omuz, kalça, boyun, sagittal planda omuz, üst sırt, gövde, alt sırt
ve toplam postür skorları olgu grubunda kontrol grubuna göre an- SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA EPİLEPSİ
lamlı olarak düşük saptandı. Olguların baş postürü ile etkilenmiş VARLIĞININ AİLELERİN VE ANNELERİN YAŞAM
tarafın motor, omuz ve el fonksiyonları arasında anlamlı ilişki sap- KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
tandı. Brakiyal pleksus hasar derecesi arttıkça alt sırt postüründe
negatif yönde bir etkilenme olduğu ortaya kondu. Hamza Sucuoğlu
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi; İstanbul Özel Nisa Hastanesi,
Sonuç: Olgularda hasar derecesi arttıkça alt sırtta postür farklı- Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
lığının belirginleştiği, aktif hareket, omuz ve el fonksiyonları ge-
liştikçe de daha iyi bir baş postürleri olduğu sonucu çıkmakta-
dır. Fonksiyonel açıdan tam iyileşmiş olguların çalışmaya dahil Giriş-Amaç: Serebral palsi (SP) gelişimini tamamlamamış sant-
edilmiş olması çalışmamızın bir kısıtlılığıdır. Ayrıca bölgesel bir ral sinir sistemindeki (SSS) statik bir lezyon sonucu meydana ge-
çalışma olması, yaş aralığının dar olması nedeniyle araştırma so- len, ilerleyici olmayan kalıcı hareket ve postür bozukluğudur (1).
nuçları tüm popülasyona genellenemez.Ancak araştırmamız do- SP özgül bir hastalık değil semptomlar topluluğudur. SP’de motor
ğumsal brakiyal pleksus yaralanması geçiren çocuklarda postüral fonksiyon bozukluğu ile birlikte davranışsal ve bilişsel problemlere
etkilenmeler konusunda ilgi çekici sonuçlar sunmaktadır. ek olarak epilepsi de eşlik etmektedir (2,3).
SP’li çocukların sahip oldukları klinik sorunlar nedeniyle gelişen
Anahtar kelimeler: obstetrik brakiyal pleksus paralizisi, postür, omurga
fonksiyonel yetersizlikler hem SP’li çocuk hem de ailesini olumsuz
olarak etkileyebilmektedir. Bu hastalığın ve eşlik eden durumların
yaşam kalitesi (QOL) üzerine etkilerinin neler olduğu ve çocuğun
Pediatrik Rehabilitasyon yanında anne ve ailenin yaşam kalitesi durumu da son yıllarda
araştırmaların konusunu oluşturmaktadır (4).
SS-107
QOL, kişinin fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik seviyesi veya bir has-
SEREBRAL PALSİLİ ÇOCUKLARDA ROBOT YARDIMLI talığın fonksiyonel etkisi olarak tanımlanabilir (5). Subjektif bir
YÜRÜME EĞİTİMİNİN BARSAK FONKSİYONLARI VE kavram olan QOL, bireyin deneyimlediği yaşam sorunları hak-
kındaki kaygılarını kendi algılarına göre değerlendirmesidir (3,4).
BAKICI YÜKÜNÜ ETKİSİNİN İNCELENMESİ
Aile yaşam kalitesi (FQOL) ise; ailenin refahı, bireysel ve aile dü-
Damla Cankurtaran, Nihan Abidin, Ece Ünlü Akyüz, Nihal Tezel, zeyindeki ihtiyaçların birbirleriyle etkileşime girdiği, üyeleri tara-
Özgür Zeliha Karaahmet fından kolektif ve öznel olarak belirlenen dinamik bir algı olarak
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma tanımlanmaktadır (6).
Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği, Ankara
SP’li bir çocuk, ailede büyük bir hayal kırıklığı olarak algılanabil-
mekte, ailenin hayatında daha fazla zorluk çekmesi gibi görülebil-
Amaç: Son yıllarda Robot Yardımlı Yürüme Eğitimi (RYYE) ço- mekte ve ebeveynlerin kaygı düzeylerini artırabilmektedir. Bu du-
cuk hastalarının rehabilitasyonunda daha sık kullanılmaktadır. rum da ailenin psikolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarını
Bu teknolojilerin yürüme parametreleri üzerindeki etkileri daha büyük ölçüde etkilemektedir (4,7). Kronik hastalıklarla baş etme
önceki çalışmalarda incelenmiştir. Ancak RYYE’ nin Serebral Pal- stresinin, hem etkilenen çocuk hem de aile için psikososyal sorun-
sili (SP) çocuklarda barsak fonksiyonları ve bakıcı yüküne etkisini ların gelişiminde birincil risk faktörü olduğu ileri sürülmüştür (8).
henüz incelenmemiştir. Bu çalışma SP’li çocuklarda RYYE’nin Ailenin ve bakıcının günlük yaşamı üzerinde SP’nin etkisi; SP’nin
barsak fonksiyonları ve bakıcı yüküne etkisini incelemeyi amaç- tipi ve şiddeti, epilepsi gibi ek klinik problemlerin varlığı, aile ve
lamıştır. toplum desteğinin seviyesi, ailenin ekonomik yapısı, sosyo-kültü-
Gereç-Yöntem: SP tanılı 15 çocuk çalışmamıza dahil edildi. rel seviyesi ve eğitim durumu gibi faktörlere bağlıdır (2,4).
Çalışmaya dahil edilen tüm çocuklar 6 hafta boyunca hafta- SP’li hastalarda prevalansı %15 ile %55 arasında bildirilen epi-
nın 3 günü RYYE programına alındı ve her çocuk RYYE’ne ek lepsinin varlığı, sağlık açısından çocuk ve aile gereksinimlerinin
konvansiyonel fizyoterapi programlarına devam etti. Hastaların tanımlanması için kritik öneme sahiptir(12). Epilepsinin çocuğun
RYYE öncesindeki ve sonrasındaki Bristol Dışkı Skalası (BDS), sağlık durumu ve QOL üzerinde ciddi etkileri olduğu gibi (9), ai-
Konstipasyon Değerlendirme Ölçeği (KDÖ) sonuçları, dışkılama leler ve ebeveynler üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Engelli bu
frekansları ve dışkılama süreleri dosyalarından not edildi. Bakıcı çocuklara bütün gün ve uzun yıllar bakmak zorunda kalan aileler
yükünü değerlendirmek üzere RYYE seanslarının sonunda bakı- ve birincil bakımını veren anneler üzerinde hastalığın oluşturdu-
cılara seansların öncesini ve sonrasını düşünerek cevaplamalarını ğu fiziksel ve psikososyal yük QOL’yi olumsuz etkileyebilmektedir
istenen beş soru soruldu. (7,10).
Bulgular: Dışkılama frekansında, dışkılama zamanında, BDS ve Çalışmamızda SP’li çocuklarda epilepsinin, annenin ve ailenin ya-
KDÖ sonuçlarında, dışkı yönetimine bağlı bakıcı yükünde, dışkı şam kalitesi üzerindeki olası etkilerinin neler olabileceğini; çocu-
yönetimine bağlı bakıcı yorgunluğunda anlamlı düzelme saptan- ğun, annenin ve ailenin içinde bulunduğu psikolojik, ekonomik,
dı (sırasıyla p=0.008, p=0.023, p=0.017, p=0.026,p=0.017, sosyal ve kültürel durumun nasıl etkilenebileceğini belirlemek
p=0.026, p=0.026). amaçlanmaktadır. Ayrıca ortaya çıkacak sorunların ele alınmasıy-
Sonuç: SP’li çocuklarda RYYE’nin barsak fonksiyonlarına ve la, etkili çözümler üretilebilmesine ve ebeveynlerin çocuklarıyla
bakıcı yüküne faydalı olabilecek bir tedavi seçeneği olarak akılda daha kapsamlı ilgilenebilmelerine olanak sağlanabileceği düşü-
bulundurulmalıdır. nülmektedir. Böylelikle bu hastalar için doğru rehabilitasyon he-
deflerinin konulmasına yardımcı olunabilecektir. Son dönemlerde
Anahtar kelimeler: Robot Yardımlı Yürüme eğitimi, serebral palsi, güncel eğilim olan SP’li çocukların tedavisinde aile temelli bakım
konstipasyon, bakıcı yükü
kavramı ile olumlu bir bakıcı rolü ve ilgisi, çocuğun QOL’ini gelişti-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


234 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

rebilir. Böylece bu çocukların ve ailelerin psikososyal sonuçlarına ta analiz edildi. Epilepsisiz grup’da 39, epilepsili grup’ta 22 ve
daha fazla olumlu etki sağlanabilir (2,11). kontrol grup’ta ise 25 anne vardı (Figure 1, Table 1).
Bu açıdan çalışmamız, epilepsisi olan ve olmayan SP’li çocukların SP’li hastaların (n=61) yaş ortalaması (ort±SD) 7.39±4.16 (yıl),
bakımını birincil olarak üstlenen annelerin ve ailelerinin yaşam tanı yaşı (ort±SD) 15.34±12.45 (ay) olup, gruplar arası anlam-
kalitelerini değerlendirmek amacıyla planlanmıştır. lı farklılık yoktu (p>0.05). SP’lilerin GMFCS göre 17’si level IV,
Yöntem-Gereçler: Prospektif kesitsel bir kohort çalışmasıdır. 16’sı level V olup, 53 (%86.8)’ü spastik tipdi (Table 1).
0-18 yaş arasındaki epilepsili ve epilepsisiz SP’li hastalar ile birlik- Annelerin yaş ortalamaları kontrol group, epilepsisiz grup ve
te anneleri ve kontrol grubu olarak sağlıklı çocuk sahibi anneler- epilepsili grup’ta sırasıyla; (ort±SD) 36.36±6.81, 33.72±6.97,
den oluşturulan üç grup (epilepsili, epilepsisiz ve kontrol grubu) 36.27±5.68 olup, gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05).
ilegerçekleştirildi. Korku veya rahatsızlığını bir şekilde ifade ede- Annelerin 53 (%61.6) ‘ünün eğitim düzeyi; ilkokul olup, 60’ı
bilen GMFCS’ e göre tüm seviyelerdeki ve tüm tiplerdeki SP’li (%69.7) ev hanımıydı (Table 2).
çocukların, engelli olmayan okur- yazar anneleri çalışmaya dahil Annelerin yaşam kaliteleri değerlendirmesindeki SF-36 PCS ve
edildi. Çalışmanın dışlanma kriterlerini ise; ailenin veya annenin SF-36 MCS skorları control grubunda en yüksek, epilepsili gru-
son üç aylık dönemde sosyal, sağlık veya ekonomik yaşam koşul- bunda ise en düşük olmasına rağmen, gruplar arasında anlamlı
larında önemli değişikliklerin olması (ki bu durum yaşam kalitesi farklılık gözlenmemiştir (p>0.05) (Figure 2).
algısını değiştirebilir); SP’li çocuğun birincil bakımını veren kişinin
Ailelerin yaşam kalitesi algısının değerlendirildiği BC-FQOL alt
annesi dışında birisi olması; anne ve babanın ayrı yaşıyor olma-
ölçeklerine bakıldığında; duygusal iyi oluş (EW-b) skorları epilpe-
sı; SP’li çocuğun ailesi ile birlikte yaşamıyor olması; SP’li çocuk
sili grupta en düşük olup, epilepsisi olan SP’li çocukların aileleri
veya annesinin saldırgan veya kendine zarar verme davranışları
kontrol gruba göre anlamlı olarak daha düşük duygusal yeterliliğe
olması; annenin gebe olması, ağır psikiyatrik bozukluk veya kro-
sahipti (p=0.001). Engellilikle ilgili destek skorları ise; epilepsili
nik sistemik hastalık tanısı olması veya engelli bir birey olması
grupta en düşük olup, epilepsisi olmayan SP’li çocuk sahibi ai-
oluşturmaktaydı.
lelere göre anlamlı olarak farklıydı (p=0.045). Diğer BC-FQOL
Değerlendirme ve Sonuç Ölçütleri: SP’li hastaların kaba alt ölçeklerinde ise gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmadı
motor fonksiyon sınıflandırma sistemi (GMFCS) (12) ve Manuel (p>0.05) (Figure 2).
Yetenek Sınıflandırma Sistemi (MACS) (13) evrelemesi yapıldı.
Ayrıca, aile yaşam kalitesi algısını önemli ölçüde etkileyecek olan;
Bu ölçümler ve sınıflandırmalar, SP’li çocuklarda hareket bo-
ailelerin sosyo-demografik özellikleri (gelir düzeyi, sosyoekono-
zukluklarının ciddiyetini değerlendiren ve becerilerinin ve sınır-
mik statüsü, engelli çocuğun yaşı ve cinsiyeti, annenin yaşı ve ça-
lamalarının ölçülmesine izin veren araçlardır. GMFCS seviyesi
lışma durumu ile yaşanılan yer) çalışma popülasyonu için benzer
alt ekstremite yürüme fonksiyonlarını ve MACS seviyesi I ve V
özellikler taşımaktaydı. Aileler sosyoekonomik statüsü düşük olan
arasındaki el beceri seviyelerini belirler. Annenin yaşam kalitesi
aynı semtte yaşamaktaydılar ve ailelerin gelir düzeyleri düşük
36 maddelik Kısa Form Sağlık Anketi (SF-36) ile değerlendirildi.
olup, ailenin geçimi babanın çalışması ile sağlanmaktaydı.
SF-36 fiziksel bileşen özeti (PCS) ve zihinsel bileşen özeti (MCS)
alt ölçekleri hesaplandı. SF-36, geçerliliği ve güvenilirliği olan kısa Tartışma
ama kapsamlı, kolay uygulanabilir ve yaygın olarak kullanılan bir SP’li çocukların mevcut işlevsel eksiklikleri ve bilişsel sorun-
yaşam kalitesi ölçeğidir (14). Alt ölçeklerden 0 ile 100 arası puan- ları, özellikle bakıcı anne için aile için önemli bir fiziksel ve
lar elde edilir ve yüksek puanlar daha iyi yaşam kalitesini gösterir. psikolojik yük oluşturabilir (7,8). Bu durumun öznel bir kav-
Ailenin yaşam kalitesi Beach Center Aile Yaşam Kalitesi (BC- ram olan ve kişinin yaşam sorunlarını kendi algılarına göre
FQOL) ölçeği ile değerlendirildi. Anneler tarafından tamamlanan değerlendiren YK üzerinde olumsuz etkileri vardır (3,). Bu
BC-FQOL, 2006 yılında Kansas Üniversitesi tarafından gelişti- etki hasta, anne ve ailenin yaşam kalitesinde görülebilir (2,4).
rildi (15). Gelişimsel engelli çocukların yaşam kalitesinin Türkçe Literatürde SP’li veya epileptik çocukların ve annelerinin yaşam
geçerlilik ve güvenirliği ile belirlenmesi amacıyla yapılan bir öl- kalitesinin ve onları etkileyen faktörlerin (motor fonksiyon dü-
çümdür (16). BC-FQOL, 25 sorunun beşte birlik derecelendirme zeyleri gibi) araştırıldığı çalışmalara sıkça rastlanmaktadır (2,6).
türü yanıtlarından oluşan veri toplama aracıdır; Beş alt alan (Aile Ancak literatürde SP’li çocuklarda epilepsi varlığının anne ve aile-
Etkileşimi (FI), Ebeveynlik (P), Duygusal İyi Oluş (EW-b), Fiziksel lerin yaşam kalitesine etkilerini değerlendiren birleşik bir çalışma
/ Maddi İyi Oluş (P / MW-b), Engellilikle İlgili Destek (D-RS)). BC- ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Literatürdeki çalış-
FQOL ölçeğinin tamamı için en yüksek puan 125 (25x5) ve en malar, çocukluk çağı epilepsisinin ebeveynlerin yaşam kalitesi ve
düşük puan 25 (25x1) ‘dir. Olumsuz madde içermeyen ölçekteki psikolojik sağlığı üzerinde ciddi etkileri olduğunu ve epileptik nö-
yüksek puanlar, aile yaşam kalitesi algısının yüksek olduğunu gös- betlerin kontrolünün ebeveyn yaşam kalitesinde iyileşme ile ilişkili
termektedir. Aile yaşam kalitesi algısı, ölçekten alınan toplam pu- olduğunu bildirmiştir (10). Bu nedenle çalışmamız hem epilepsi
anlara göre hesaplanabileceği gibi, alınan toplam puanın madde hem de SP’li çocuklarla annelerin ve ailelerinin YK etkileşimleri-
sayısına bölünmesiyle de hesaplanabilir (20). Bu çalışmada, beş nin incelenmesi açısından önemlidir.
alt alan ölçeği ve toplam puan, madde sayısına bölünme oranı- Yaşam kalitesi, SP’li çocukları olan anneler için özel bir endişe
na (Toplam oran = TR) göre değerlendirilmiştir. Engelliliğe İlişkin kaynağı olmuştur ve rehabilitasyon uzmanları, annelerin yaşam
Destek (D-RS), kontrol grubunun gelişimsel yetersizliği olan bir kalitesinin desteklenmesi için stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini
çocuğu olmadığı için hesaplanmadı ve bu gruptaki toplam oran önermiştir. Çalışmamızda epilepsili SP’li çocukların annelerinin
(TR) değeri hesaplaması, toplam puanın 21’e bölünmesiyle be- hem fiziksel hem de ruhsal sağlık alanlarında yaşam kalitesinin
lirlendi. daha kötü olduğu görüldü.
Bulgular Engelli bir çocuğun yaşam kalitesi, hem ailenin hem de bakıcının
Çalışma için değerlendirilen 110 kişinin 85’i SP’li hastaların an- YK’sinden etkilenir (17). Bu çocuklar aileye hem sağlık hem de
neleriydi. 25 kişi ise sağlıklı çocuğu olan annelerden oluşan kont- ekonomi açısından bir yük getirmektedir (18). SP’li çocuğun ihti-
rol grubuydu. 15 kişi çalışmaya katılmayı reddettiğinden veya yaçlarının belirlenmesi için tüm ailenin eğitim, tedavi planlama ve
kriterleri karşılamadığından kalan 95 kişi temel değerlendirmeye uygulama süreçlerine dahil edilmesi gerekir (19). Bu konuda aile
alındı. Takip aşamasında değerlendirme verileri eksik kalan 9 kişi üyeleriyle birlikte çalışmak, engelli çocukların ihtiyaçlarını daha
de çalışmadan çıkınca, çalışma 86 kişi ile tamamlanarak üç grup- iyi karşılayabilir (18).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


235 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

FQOL verileri birçok kohortta çalışılmış olmasına rağmen, özel- 11. Glasscock R. A phenomenological study of the experience of being a
likle SP özelliklerinin FQOL olan çocuklar üzerindeki etkilerini mother of a child with cerebral palsy. Pediatr Nurs 2000;26:407-10.
12. Hanna SE, Bartlett DJ, Rivard LM, Russell DJ. Reference curves for
inceleyen literatür sınırlıdır ve sonuçlar farklılıklar göstermektedir the Gross Motor Function Measure: percentiles for clinical description
(6). Çalışmamızda, epileptik SP’li çocuklar genellikle daha düşük and tracking over time among children with cerebral palsy. Phys Ther.
FQOL eğilimine sahipti. Bu grupta duygusal iyi oluş ve engelliliğe 2008;88:596-607.
ilişkin destek puanları anlamlı olarak daha düşüktü. Epilepsi olan 13. Eliasson AC, Krumlinde Sundholm L, Rösblad B, Beckung E, Arner M,
Öhrvall AM, et al. The Manual Ability Classification System (MACS) for
veya olmayan SP’li çocuklar arasında aile etkileşimi, ebeveynlik,
children with cerebral palsy: scale development and evidence of validity
fiziksel / maddi refah ve toplam oran FQOL puanlarında hiçbir and reliability. Dev Med Child Neurol. 2006;48:549-54.
fark yoktu. 14. Neto JFR, Ferraz MB, Cendoroglo S, Draibe L, Sesso R. Quality of life at
Duygusal refah, bireylerin kişisel sorunları ve özel konuları ko- the initiation of maintenance dialysis treatment – a comparison between
the SF-36 and KDQ questionnaires. Qual Life Res 2000;9:101-7.
nuşabileceği ve paylaşabileceği bireylerin ve kurumların varlığını 15. Hoffman L, Marquis J, Poston D, Summers JA, Turnbull A. Assessing fam-
ifade eder (16). Duygusal yeterlilikte düşük algı gözlemi, yeterli ily outcomes: Psychometric evaluation of the Beach Center Family Quality
duygusal desteğe sahip ailelerin yokluğuna bağlanabilir (16). Ça- of Life Scale. Journal of Marriage and Family. 2006;68:1069-83.
lışmamızda bunun nedeni SP’li bir çocukta epilepsi varsa, anne- 16. Meral BF, Cavkaytar A. Turkish adaptation, validity and reliability study
of the Beach Center Family Quality of Life Scale. Education and Science.
lerin diğer aile üyelerinden veya sosyal çevrelerden bekledikleri
2013;38:48-60.
kadar psikolojik ve duygusal desteğe sahip olmadıklarını düşün- 17. Chen KL, Tseng MH, Shieh JY, Lu L, Huang CY. Determinants of quality
meleri ve kendilerine zaman ayıramamalarıdır. of life in children with cerebral palsy: A comprehensive biopsychosocial
approach. Research in Developmental Disabilities. 2014;35:520-8.
Engellilikle ilgili destek, engelli bireyin ev, okul, işyeri veya terapi
18. Dunst CJ, Trivette CM, Hamby DW. Meta-analysis of family-centered help-
merkezi gibi ortamlarda hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu giving practices research. Mental Retardation and Developmental Disabil-
destektir (15). Çalışmamızda yetersizliğe ilişkin destek düzeyinin ities Research Reviews. 2007;13:370-8.
epileptik SP’li grupta düşük olması, annelerin SP’li çocuklarında 19. Brown I, Brown RI, Baum NT, Isaacs BJ, Myerscough T, Neikrug S, et al.
epilepsi varlığını, bu gibi ortamlarda çocuklarının hedeflerini ger- Family quality of life survey: Main caregivers of people with intellectual or
developmental disabilities. Toronto: Surrey Place Centre. 2006
çekleştirmek için yeterince desteklenmemelerinin nedeni olarak
düşündüklerini göstermektedir. Anahtar kelimeler: Serebral palsi, rehabilitasyon, epilepsi, yaşam kali-
tesi, aile, anne
Sonuçlar
SP; çocuğun, annenin ve ailenin yaşam kalitesini olumsuz et- Çalışma akış şeması
kilemektedir. SP’de epilepsi varlığının ise annelerin ve ailelerin
yaşam kalitesi üzerine olan etkisi net değildir. Çalışmamızda epi-
leptik SP’li çocukların annelerinde hem fiziksel hem de mental
sağlık alanında daha kötü QOL eğilimi olduğu gözlemlense de di-
ğer annelerle arada anlamlı fark bulunmamıştır. Annelerin FQOL
algısı, epileptik SP’li ailelerde daha düşük eğilimli ve emotional
well being ile disability related support düzeyleri anlamlı olarak
diğer ailelerden kötü bulunmuştur.
Sonuç olarak, epilepsisi olan veya olmayan SP’li çocuğun ihti-
yaçlarının karşılanabilmesi ve tedavisinin etkili ve sürdürülebilir
olması için, birincil bakıcı olarak annenin ve ana destek merkezi
olarak ailenin, iyi bir yaşam kalitesine sahip olması vazgeçilmez
öneme sahiptir.

Kaynaklar
1. Matthews DJ, Wilson P. Cerebral Palsy. In: Molnar GE, Alexander MA,
editors. Pediatric Rehabilitation, 3rd ed. Philadelphia: Hanley and Belfus
Inc; 1999;193-219.
2. Terra VC, Cysneiros RM, Schwartzman JS, Teixeira MC, Arida RM, Cav-
alheiro EA, et al. Mothers of children with cerebral palsy with or without
epilepsy: a quality of life perspective. Disabil Rehabil. 2011;33:384-8.
3. Coulter DL. Comprehensive management of epilepsy in persons with
mental retardation. Epilepsia 1997;38:24-31.
4. Erdoganoglu Y, Gunel MK. Serebral paralizili çocukların ailelerin-
in sağlıkla ilgili yaşam kalitelerinin araştırılması. Toplum Hekimliği
Bülteni.2007;2:35-9.
5. World Health Organization. The first ten years of the WHO. Geneva:
WHO; 1958.
6. Schertz M, Karni-Visel Y, Tamir A, Genizi J, Roth D. Family quality of life
among families with a child who has a severe neurodevelopmental disabil-
ity: Impact of family and child socio-demographic factors. Res Dev Disabil.
2016;53-54:95-106.
7. Widerstrom AH. Living with a handicapped child: myth and reality. Child-
hood Educ 1986;62:361–367.
8. Wallander LJ, Varni JW. Adjustment in children with chronic physical dis-
orders: programmatic research on a disabilitystreSS-coping model. In: La
Greca AM, Siegal L, Wallander JL, Walker CE, editors. Stress and coping
with pediatric conditions. New York: Guilford Press; 1992. pp 279-98.
9. Pruitt DW, Tsai T. Common medical comorbidities associated with cerebral
palsy. Phys Med Rehab Clin N Am 2008;20:453-67.
10. Sabaz M, Lawson JA, Cairns DR, Duchowny MS, Resnick TJ, Dean PM,
Bleasel AF, Bye AM. The impact of epilepsy surgery on quality of life in
children. Neurology 2006;66:557-61.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


236 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Aile ve anne yaşam kalite algılarının karşılaştırması SP’li çocukların demografik ve klinik özelliklerinin karşılaştırması

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


237 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Rehabilitasyon Teknolojileri
SS-109

KOMPLET SPİNAL KORD YARALANMASINDA


ROBOT YARDIMLI YÜRÜME EĞİTİMİNİN
FONKSİYONEL DURUM VE YAŞAM KALİTESİ
ÜZERİNE ETKİSİ
Çiğdem Çınar1, Kadriye Öneş1, Mustafa Aziz Yıldırım1, Gökşen
Gökşenoğlu1, Nazire Bağatır1, Muhsin Doran2
Sbü İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Suam
1

Isparta Yalvaç Devlet Hastanesi


2

Giriş: Çalışmanın amacı subakut komplet spinal kord yaralan-


malı (SKY) hastalarda robot yardımlı yürüyüş eğitiminin fonksi-
yonel durum ve yaşam kalitesine olan etkisini araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya otuz yedi komplet spinal kord
yaralanmalı hasta dahil edildi. Tüm hastalara 8 hafta boyunca
haftada 5 gün konvansiyonel rehabilitasyon uygulandı. Hastalar,
haftada 2 kez 30 dk, toplam 8 hafta olacak şekilde robot yardımlı
yürüyüş eğitimi (RYYE) alanlar (grup I, n=17) ve konvansiyo-
nel rehabilitasyon alanlar (grup II, n=20) olarak iki gruba ayrıldı.
Değerlendirmeler rehabilitasyonun başında ve sonunda ambulas-
yon için Walking Index Spinal Cord Injury II (WISCI II), fonksiyo-
nel durum için Fonksiyonel Bağımsızlık Ölçümü (FIM) ve yaşam
kalitesi için Short Form 36 (SF-36) kullanılarak yapıldı.
Bulgular: Ortalama hastalık süresi grup I’ de 3,5±2,1 ay, grup
II’ de 3,8±2,6 aydı (p>0.05). WISCI II sonuçlarına ve FIM puan-
larına göre her iki grupta da anlamlı iyileşme gözlendi (p <0.05). Resim 1.Lokomat, bir robot destekli yürüme sistemi
Ancak iki grup arasında tedavi öncesi ve sonrası FIM ve WISCI
II değerleri anlamlı farklılık göstermedi (p> 0.05). Grup 1 ve II’
de SF-36’ nın sadece fiziksel aktivite skorları başlangıç skorlarına Rehabilitasyon Teknolojileri
göre anlamlı iyileşme izlenirken (p <0,05), diğer SF-36 alt para-
metre ölçümleri tedavi sonrası skorlar tedavi öncesi skorlara göre SS-110
anlamlı bir değişiklik göstermedi (p> 0.05).
İNME HASTALARINDA İNCE MOTOR
Sonuç: RYYE tedavisinin, subakut komplet SKY’ li hastalarda
AKTİVİTELERİNİN REHABİLİTASYONUNDA
fonksiyonel bağımsızlık, ambulasyon ve yaşam kalitesi üzerine
olumlu etkileri vardır. Komplet SKY’ li hastalarda konvansiyonel ROBOTİK VE KONVANSİYONEL TEDAVİNİN
tedavi ile kombine edilmiş RYYE, tek başına konvansiyonel teda- KARŞILAŞTIRILMASI
viye göre daha fazla iyileşme sağlayabilir. Tuğçe Şenel1, Berna Çelik2
Anahtar kelimeler: Fonksiyonel durum, Robot yardımlı yürüme eğiti- Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
1

mi, spinal kord yaralanması, yürüme. İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
2

Giriş-Amaç: İnme, serebral damarların oklüzyonu veya rüptü-


ründen kaynaklanan motor kontrol kaybı, his bozukluğu, denge
bozukluğu, konuşma ve kognitif fonksiyon kaybı, görme prob-
lemlerinden komaya kadar gidebilen, aniden ortaya çıkan klinik
tablolar bütünüdür. Rehabilitasyon, inmeden sonra en kısa süre-
de başlamalı ve hastanın topluma, eve ve işe geri dönüşünü de
kapsamak üzere ömür boyu izlemi içine alan aktivitelerin tümü
olarak ele alınmalıdır (1).
İnme rehabilitasyonunun temel amacı inmeli hastaların kendi
sınırları içinde mümkün olan maksimum fiziksel, fonksiyonel ve
psikososyal iyileşmeye ulaşmasını sağlamaktır. Gelişmiş rehabili-
tasyon teknikleri ayna terapisi, zorunlu kullanım terapisi, göreve
spesifik eğitim, non-invaziv beyin stimülasyon teknikleri, nöro-
muskuler elektriksel stimülasyon (NMES), fonksiyonel elektriksel
stimülasyon (FES) ve robotik rehabilitasyon (RT) programları-
dır(2).
Robotik rehabilitasyon üzerine çalışmalar son dekadda hız kazan-
mıştır. Robotik terapi, yüksek yoğunluklu, tekrarlanabilir, göreve
spesifik, interaktif ve hasta performansını objektif şekilde değer-
lendirebilir bir tedavi yöntemidir. Rehabilitasyon robotları, tekrar-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


238 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

layan ve görev odaklı hareket yaptırması, beyindeki nöroplastisite daha iyi skorlar elde edilmiş hem de konvansiyonel gruba göre
gelişimine katkıda bulunabilir. İyileşen motor yeteneklerle geliş- daha anlamlı değişim gözlenmiştir (p<0.05).
miş fonksiyonel performansı arttırması açısından yarar sağlar. FMA ve quick DASH testlerinde gruplar kendi içlerinde değer-
İnme hastalarına uygulanan robotik rehabilitasyon çalışmaların- lendirildiğinde tedavi sonrası, tedavi öncesine göre anlamlı fark-
da, tedavi sonrası üst ekstremite motor fonksiyon, güç ve motor lılık gözlenmiş (p<0.05) gruplar arasında farklılık görülmemiştir
kontrol parametrelerinde anlamlı iyileşme gözlenmiştir. Literatür- (p>0.05). Motrisite çimdik indeksinde robotik grupta, motrisite
de inme hastalarında ReJoyce el, kol ve omuz rehabilitasyonu iş omuz indeksinde konvansiyonel grupta tedavi sonrasında ön-
istasyonu cihazının etkinliğini araştıran çalışma olmakla beraber cesine göre anlamlı farklılık görülmüş, gruplar arasında farklılık
iş uğraşı terapisi ile karşılaştıran çalışma bulunmamaktadır. Ça- görülmemiştir. Motrisite dirsek indeksinde her 2 grupta tedavi
lışmamızın amacı; el fonksiyonları bozuk olan inme hastaların- sonrasında tedavi öncesine göre anlamlı farklılık görülmüş olup,
da robotik el rehabilitasyonu veya iş uğraşı tedavisi alan hasta gruplar arasında Motirisite dirsek indeksinde öncesi ve sonrası öl-
grupları arasındaki fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi farklarını çümler arasındaki değişim robotik grupta daha fazla değişim göz-
göstermektir. lenmiştir (p<0.05). NHPT robotik grupta tedavi sonrası, öncesine
Yöntem-Gereçler göre anlamlı farklılık gözlenmiştir (p<0.05). HAQ skorları her iki
grupta tedavi sonrası tedavi öncesine göre daha düşük değerler
Retrospektif vaka kontrollü olarak tasarlanan çalışma için SBÜ
gözlenmiş; gruplar arası değerlendirildiğinde sadece tedavi sonra-
İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon SUAM Fizik Tedavi ve Re-
sı skorlarda farklılık gözlenmiştir (p<0.05).
habilitasyon Kliniği’nde 01.06.2019–01.02.2020 tarihleri ara-
sında inmeye bağlı el tutulumu olan hastaların rehabilitasyonu Rejoyce biyogeribildirim verileri robotik grupta RAHFT skoru,
amacıyla verilmiş olan iş uğraşı terapisi veya el robotu (ReJoyce) süresi, kavrama ve çimdik gibi değerler tedavi sonrasında tedavi
tedavisi almış hastaların verileri tarandı. Çalışmaya dahil edilme öncesine göre anlamlı şekilde artmıştır (p<0.05) Biyogeribildirim
kriterlerini tamamlayan hastalardan 29 kişilik robotik ve 31 kişilik verilerinin tedavi öncesi ve sonrası değişim verileri ile Fugl Meyer,
konvansiyonel olmak üzere iki grup oluşturuldu. 1. Grup ReJoyce quick DASH, Motrisite dirsek, Motrisite omuz, NHPT ve HAQ
El, Kol ve Omuz Rehabilitasyonu Pasif İş İstasyonu Cihazı uygu- değişim skorları arasında korelasyon bulunmamıştır (p>0.05).
lanan hastalardan, 2. Grup iş uğraşı eğitimli bir iş uğraşı terapisti Motrisite çimdik skorundaki tedavi öncesi ve sonrası değişim sko-
tarafından rehabilitasyon seansı alan hastalardan oluşturuldu. ru ile biyogeribildirim verilerinden kavrama skorundaki değişim
ile aralarında anlamlı ilişki gözlenmiştir. (Spearman’s rho:0.449,
Dahil edilme kriterleri
p<0.05).
• 18-80 yaş aralığında olmak
Tartışma
• En fazla 5 yıl önce serebrovasküler olaya bağlı gelişen hemip-
Bizim çalışma sonuçlarımız, Buick ve arkadaşlarının yaptığı ça-
leji tanısı almış olmak
lışma ile uyumludur(3). Buick ve arkadaşları 11 kronik inmeli
• Elin Motor Brunnstrom Evrelemesinden en az 3 puan alması hastanın evine katılımcılara bilgisayar oyunları üzerinden uzak bir
• Spastisitesi Modifiye Ashworth Puanlama Sisteminden (MAS) tele-koçla görsel-işitsel iletişime izin veren bir ReJoyce iş istasyonu
el için en çok 2 puan alması kurdular. 6 hafta boyunca haftanın 5 günü 1 saat el açma ve kav-
Hariç tutma kriterleri rama fonksiyonlarını FES ile destekleyip ReJoyce rehabilitasyon
egzersizleri yaptırdılar. Bu çalışmada, 3 haftada ölçüldüğünde iyi-
• Nörodejeneratif, nöromuskuler hastalıklar (Parkinson, MS, leşmeler istatistiksel olarak anlamlı görülmeyip, 6 haftalık FES-RT
ALS vb) gerekli olduğunu savunmaktadır. Örneğin Barker ve meslektaşları
• Çoklu inme öyküsü kronik inmeli hastalarda yaptıkları çalışmada 4 haftalık RT’den
• Omuz el sendromu sonra üst ekstremite fonksiyonunda önemli iyileşmeler bulmuş-
lardır (4). Buick ve arkadaşları FES ile beraber Rejoyce eğitimi
• İhmal sendromu
verdiler biz hastalarımızı motor fonksiyonu daha iyi hastalardan
• Omuz el kol bölgesinden geçirilmiş kırık seçtiğimiz için FES kullanmadık ve bizim çalışmamızda 2 hafta-
• Ampütasyonlar, eklem kısıtlamaları, osteoartrit, aktif romatoid lık Rejoyce egzersiz programından sonra FMA, quick DASH ve
artrit NHPT ve RAHFT skorlarında tedavi sonrası, tedavi öncesine
• Periferik sinir yaralanması göre anlamlı farklılık görülmüştür.
• Standardize Mini Mental Test değerlendirmesinin 24 puandan Bizim çalışma protokolümüze benzer farklı bir robot üzerinde
az alması yapılan Vanoglio ve arkadaşlarının Gloreha El Rehabilitasyon
Eldiveni üzerinde yaptığı araştırmada 6 hafta boyunca her gün
Bulgular 40 dakika konvansiyonel tedavi uygulanan 13 hasta ve eldiven
Çalışmaya 14 (43,8%) kadın, 15 (53,6%) erkek toplam 29 kişilik egzersizleri uygulanan 14 hasta karşılaştırılmış. Robotik rehabili-
robotik grup ve 18 (%56,3) kadın, 13 (%46,4) erkek ile toplam tasyon grubunda fonksiyonel bağımsızlık ölçeği (FIM) ve motor
31 kişilik konvansiyonel grup ile yapılmıştır. Robotik grubun 21’i FIM skorunda anlamlı derecede artış saptanmış. Mİ, NHPT, çim-
iskemik- 9’u hemorajik, konvansiyonel grubun 22’si iskemik- 9’u dik ve kavrama testi anlamlı ölçüde düzelmiş. Robotik rehabilitas-
hemorajik nedenli inme olup iki grup arası dağılımda anlamlı fark yonun toplam maliyeti fizyoterapist maliyetinden daha az hesap-
saptanmamıştır (p>0,05). Tedavi öncesi ve tedavi sonrası fark- lanmış(5). Villafane ve arkadaşlarının Gloreha üzerinden yaptığı
ların karşılaştırılması sonucu; Brunnstrom el değerlendirmesinde başka bir çalışmada sağlık inme ölçeği (NIHSS), Bİ, Mİ, quick
robotik grupta tedavi öncesine göre anlamlı artış gözlenmiş ve DASH değerlendirme ölçeklerinde pozitif yönde gelişme saptan-
robotik rehabilitasyon grubunda tedavi sonrası değişim konvansi- mış olup, el ağrısının yoğunluğunu ölçmek için kullanılan görsel
yonel gruba göre daha fazladır. Brunnstrom üst ekstremite değer- analog skalada azalma görülmüştür(6). Bizim çalışmamıza benzer
lendirmesinde robotik grupta tedavi sonrası, tedavi öncesine göre olarak robotik rehabilitasyon etkinliğini ortaya koyan paralel so-
anlamlı artış görülmüştür. Dirsek fleksör grubu kasların spastisi- nuçlar elde edilmiştir. Bizim çalışmamızda, daha büyük örneklem-
tesinde konvansiyonel grupta tedavi sonrasında tedavi öncesine le çalıştık ve Rejoyce cihazının biyogeribildirim skoru sayesinde
göre anlamlı azalma görülmüştür. Omuz fleksör grubu kas spas- nicel değerlendirme yapabildik.
tisitesi robotik grupta tedavi sonrası, hem tedavi öncesine göre

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


239 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Linder ve arkadaşları evine Hand Mentor Pro el robotunu yerleş-


tirdikleri inme hastasının 8 haftalık robotik rehabilitasyon progra-
mı sonrası üst ekstremite fonksiyonlarında artış elde etti. Robotik
rehabilitasyon ev ve bakıcı şartları mobilizasyona izin vermeyen
hastalar için ev içi bildikleri ortamda rehabilitasyon programları-
nı gerçekleştirebilmesi açısından olanak sağlayabilir(7). Kwakkel
ve arkadaşlarının yaptığı bir meta-nalizde üst ekstremite robotik
tedavisinden sonra üst ekstremite motor fonksiyonunda anlamlı
iyileşmeler olduğuna dair kanıtlar bulmuş ancak günlük yaşam
aktivitelerinde ilişkili bir değişiklik bulunamamıştır(8). 2018 yılın-
da Mehrlhoz ve arkadaşları tarafından toplam 13 çalışmadan 532
katılımcı ile yapılan meta-analizde akut ve subakut fazda inmede
robot destekli kol eğitiminin inme sonrası akut fazda günlük ya-
şam aktivitelerini Bİ skorlamasına göre iyileştirdiği saptanmıştır.
Fakat kronik fazda hastalarla yapılan toplam 11 çalışmadan 425
katılımcının dahil edildiği çalışmada robot destekli kol eğitimi
sonrası günlük yaşam aktivitelerini Bİ skorlaması üzerinden iyi-
leştirmediği görülmüştür(9). Biz çalışmamızda günlük yaşam faa-
liyetleri için HAQ skorlamasını kullandık 2 haftalık robotik rehabi-
litasyon sonrasında daha düşük skorlar elde ettik.
Sonuçlar
Robotik grupta Brunnstrom el ve üst ekstremite değerlendirmesin-
de tedavi öncesine göre anlamlı artış gözlenmiş ve robotik reha-
bilitasyon grubunda tedavi sonrası değişim konvansiyonel gruba Resim 1. ReJoyce El, Kol ve Omuz Rehabilitasyonu Pasif İş İstasyonu
Cihazının Fonksiyonları
göre anlamlı derecede daha yüksek saptanmıştır. Robotik grup ile
konvansiyonel grup karşılaştırıldığında FMA ve quick DASH test-
lerinde kendi içlerinde değerlendirildiğinde tedavi sonrası, tedavi
öncesine göre anlamlı farklılık gözlenmiş fakat gruplar arasında Rehabilitasyonda Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları
anlamlı farklılık görülmemiştir. Motrisite çimdik indeksinde robo-
tik grupta konvansiyonel gruba göre anlamlı derecede daha yük- SS-111
sek saptanmıştır. NHPT robotik grupta tedavi sonrası, öncesine
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP
göre anlamlı farklılık gözlenmiştir. HAQ skorları her iki grupta te-
davi sonrası tedavi öncesine göre daha düşük değerler gözlenmiş; UYGULAMALARINA FİZİKSEL TIP VE
gruplar arası değerlendirildiğinde robotik grup değerleri anlamlı REHABİLİTASYON HEKİMLERİNİN BAKIŞ AÇISI
derecede daha azdır. Motrisite çimdik indeksindeki tedavi öncesi Burcu Hazer1, Betül Yavuz Keleş2, Demet Ferahman2, Kadriye Öneş2
ve sonrası değişim skoru ile biyogeribildirim verilerinden kavrama Sağlık Bilimleri Üniversitesi Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
1

skorundaki değişim ile aralarında anlamlı ilişki gözlenmiştir. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma
2

Hastanesi
Kaynaklar
1. Çevikol A., Çakcı A. İnme Rehabilitasyonu. Ed: Oğuz H. Tıbbi Rehabilita-
syon. Nobel Tıp Kitabevi. 2015; s.419-448. Giriş-Amaç: Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarına
2. Wattchow KA, McDonnell MN, Hillier, SL. Rehabilitation Interventions for Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hekimlerinin Bakış Açısı
Upper Limb Function in the First Four Weeks Following Stroke: A System-
Amaç: Geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları,
atic Review and Meta-Analysis of the Evidence. Arch Phys Med Rehabil
2018; 99(2):367-82. hem ülkemizde hem de dünya çapında giderek yaygınlaşmakta-
3. Buick A, Kowalczewski J, Carson R, Prochazka A. Tele-supervised FES-as- dır (1). Bu çalışmada, Türkiye’deki fiziksel tıp ve rehabilitasyon
sisted exercise for hemi- plegic upper limb. IEEE Trans Neural Syst Rehabil (FTR) hekimlerinin GETAT yöntemlerine bakış açılarını ve bu
Eng. 2015;24:79–87. alandaki eksiklikleri değerlendirmeyi amaçladık.
4. T. Simpson, C. Broughton, M. J. Gauthier and A. Prochazka. Tooth-click
control of a hands-free computer interface. IEEE Trans. Biomed. Eng. Gereç-Yöntem: Türkiye’nin farklı bölgelerinden FTR uzman
55(8), pp. 2050-2056. Aug, 2008. hekimlerinden ve uzmanlık öğrencilerinden, 24 soruluk, araştır-
5. R. N. Barker, S. G. Brauer and R. G. Carson. Training of reaching in stroke macılar tarafından hazırlanmış olan anketi internet üzerinden dol-
survivors with severe and chronic upper limb paresis using a novel nonro-
durmaları istendi. Çalışma öncesi etik kurul onayı alındı.
botic device a randomized clinical trial. Stroke 39(6), pp. 1800-1807. Jun,
2008. Bulgular: Anketimize 150 FTR hekimi katıldı. Katılımcıların
6. Vanoglio F, Bernocchi P, Mulè C, Garofali F, Mora C, Taveggia G, et al. %53,3’ü daha önce bir GETAT eğitimine katılmıştı. Katılımcıların
Feasibility and efficacy of a robotic device for hand rehabilitation in hemi-
%78,2’si özel kurslarla bu eğitimi almıştı. En çok tercih edilen GE-
plegic stroke patients: a randomized pilot controlled study. Clinical Reha-
bilitation 2017;31(3):351‐60. TAT yöntemleri proloterapi, ozon ve mezoterapi olarak saptan-
7. Villafañe JH, Taveggia G, Galeri S, et al. Efficacy of Short-Term Robot-As- dı. Kurslara en çok katılımı FTR uzman hekimleri tercih etmiştir
sisted Rehabilitation in Patients With Hand Paralysis After Stroke: A Rand- (%63,8). Katılımcıların %19,3’ü hastalarına GETAT uygulamala-
omized Clinical Trial. Hand (N Y). 2018;13(1):95‐102. rını hiçbir zaman önermediklerini belirtmiştir. Önermeme sebebi
8. Kwakkel G.,Kollen B.Krebs H. I. Effects of robot-assisted therapy on upper
limb recovery after stroke: a systematic review. Neurorehabilitation and
olarak da ilk sırada GETAT uygulamalarının bilimsel veri yeter-
Neural Repair. 2008;22(2):111–121J sizliği belirtilmiştir (%78,8). Katılımcıların %9.3’ü GETAT uygu-
9. Mehrholz J, Pohl M, Platz T, Kugler J, Elsner B. Electromechanical and lamalarının yeterli bilgi ve donanıma sahip bir hekim tarafından
robot‐assisted arm training for improving activities of daily living, arm yapılmasının halk sağlığını tehdit edeceğini düşünmektedir. Katı-
function, and arm muscle strength after stroke. Cochrane Database of Sys- lımcılara, GETAT yöntemlerinin FTR çekirdek eğitim müfredatına
tematic Reviews 2018, Issue 9. Art. No.
eklenmesinin gerekli olup olmadığını sorduğumuzda %64’u ek-
Anahtar kelimeler: inme rehabilitasyonu, robotik rehabilitasyon, iş
uğraşı terapisi, üst ekstremite

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


240 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

lenmesi gerektiğini, %26’sı kısmen eklenmesi gerektiğini belirtir- sayım (n) ve yüzde (%) olarak verildi. Ki-kare testini kullanarak
ken, %10’u ise olumsuz yanıt verdi. kategorik değişkenler karşılaştırıldı. Sonuçlar anlamlılık p <0,05
Sonuç: Kronik hastalıklar özellikle de kronik ağrı, hastaları ilaç düzeyinde değerlendirildi.
dışı çareler aramaya sevk etmektedir. GETAT uygulamaları da Bulgular
bunlardan birisidir. Eskiden beri, hekim dışı eğitimsiz kişilerce 1-30 Kasım 2020 tarihleri ​​arasında anketimize 150 hekim katıldı.
uygulanan bu yöntemlerin hekimlerce uygulanmaya başlanması Demografik veriler ve katılımcıların özellikleri Tablo 1’de göste-
komplikasyonlar açısından daha güven vericidir. Çalışmamızda rilmiştir. Toplam katılımcıların %53,3’ü GETAT eğitimi almış ve
da belirlediğimiz gibi ana konularından biri de ağrı olan FTR çoğu (%78,2) bu eğitimi özel kurslar aracılığıyla almıştır. Uzman
hekimlerinin bu konuya ilgi göstermesi de branşımız açısından hekimlerin (%63,8) bu kurslara, doçentlere (%45,8) ve profesör-
olağandır. Ayrıca bu uygulamaların hekimler tarafından yapılması lere (%36.6) göre anlamlı düzeyde daha fazla katıldığı gözlendi
ve sonuçların literatüre katkısı ile etkinlik ve güvenilirlik açısından (p=0.0172). En çok tercih edilen beş GETAT kursu; proloterapi
daha çok bilgimiz olmasına yol açacaktır. Çalışmamıza katılan (%46,7),ozon (%45,3), mezoterapi (%40), akupunktur (%29,3)
FTR hekimlerinin büyük bir kısmı FTR uzmanlık çekirdek eğitim ve hacamat (%26,7) oldu (Grafik 1).
müfredatında GETAT uygulamalarının da olması gerektiğini be-
Katılımcıların %25,3’ü GETAT ile ilgilenmediklerini ve konuyla il-
lirtmiştir. Bu alanda özellikle hekim ihtiyaçlarını belirlemeye yö-
gili herhangi bir kaynaktan bilgi almadıklarını belirtmişlerdir. GE-
nelik çalışmalara ihtiyaç vardır.
TAT ile ilgilenen katılımcıların %54,7’si bilimsel yayınlardan ve
Olgu %56,7’si sağlık ekibinden bilgi aldıklarını belirtmişlerdir. Hasta-
Son yıllarda, geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) yöntemleri larına GETAT yöntemlerini öneren katılımcıların %72’si, GETAT
dünya çapında hem doktorlar hem de hastalar arasında popü- uygulamalarının hasta memnuniyetine katkısını etkili veya çok et-
ler hale gelmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geleneksel tıbbı kili şeklinde değerlendirmişlerdir. Hekimlerin %37,3’ü fizik tedavi
‘Fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, seansları sonrası GETAT yöntemlerini önermekte, %39,3’ü fizik
iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülme- tedavi seansları sırasında ve %4’ü fizik tedavi seanslarından önce,
sinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrü- %19,3’ü ise hastalarına GETAT yöntemlerini asla önermemekte-
belere dayalı-izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve dirler. GETAT yöntemlerinin önerilmemesinin en yaygın nedeni,
uygulamalar bütünü’ olarak tanımlamıştır. Tamamlayıcı tıp ise, etkinlik ile ilgili yeterli bilimsel kanıtın olmaması ve GETAT yön-
“O ülkenin kendi geleneksel tıbbın bir parçası olmayan ve sağlık temlerinin güvenirliğinin düşük olması şeklinde yanıtlandı (Tablo
sistemi ile tam olarak bütünleşmeyen geniş bir sağlık bakımı uy- 2).
gulamaları dizisi” olarak tanımlandı (1). FTR uzmanlarının uzmanlık eğitimi programının GETAT uygu-
Batı tıbbında kullanılacak bir tedavi veya prosedür için ciddi bir lamalarını içerip içermemesi sorulduğunda, katılımcıların %90’ı
bilimsel arka plan gereklidir. GETAT yöntemleri için yetersiz bi- olumlu görüş bildirdi. GETAT uygulamaları halk sağlığını tehdit
limsel kanıt, birçok doktorun uygulamaları ciddiye almamasına ediyor mu sorusuna katılımcıların %91’i olumsuz görüş bildirir-
ve bunun sonucu olarak GETAT yöntemlerinin hekim olmayan ken, %14 katılımcı GETAT uygulamasının bir plasebo etki oldu-
kişiler tarafından yapılmasına neden olmaktadır. GETAT uygula- ğunu belirtti. Katılımcıların toplam %39’u, GETAT uygulamaları-
malarının en yaygın kullanımlarından biri kronik ağrı tedavisidir. nın doğal, güvenli ve çok az yan etkiye sahip olduğu yönündeki
Bu çalışma, fiziksel tıp ve rehabilitasyon (FTR) hekimlerinin, en önerimize katılırken, %46’sı kısmen kabul etti ve %15’i katılmadı.
çok ilgilendikleri alan olan kas ve iskelet sistemi kronik ağrısında Katılımcıların %33’ü, hastaların hekime sormadan GETAT yaptır-
GETAT uygulamalarına olan yaklaşımlarını değerlendirmek ama- mış olmasından hoşlanmayacaklarını belirtti.
cıyla yapılmıştır. Tartışma
Yöntem-Gereçler Sağlık Bakanlığı 27 Ekim 2014’de 29158 sayılı Resmi Gazete’de
Çalışma Dizaynı “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”’ni
Google formları kullanılarak 24 soruluk anket formu hazırlan- yayınlamıştır. Bu yönetmeliğe göre GETAT uygulamaları ara-
dı. Anket sosyal medya aracılığıyla FTR asistanlarına ve uzman sında; akupunktur, ozon, mezoterapi, proloterapi, hipnoz, sülük
hekimlerine gönderildi. Anket gönüllü FTR hekimleri tarafından uygulaması, refleksoloji, homeopati, fitoterapi, osteopati, kay-
dolduruldu. Her katılımcının anketi yalnızca bir kez doldurması ropraksi, larva uygulamaları, apiterapi, kupa ve müzik terapi
sağlandı. yöntemleri yer almaktadır (2). Dünya sağlık Örgütü 2000 yılı ve-
rilerine göre GETAT uygulamalarının sıklığı Afrika’da %80, Kana-
Anket
da’da %70, Avustralya’da %48, ABD’ de %42, Belçika’da %38,
Anket üç bölümden oluşmaktadır. Anketin ilk bölümünde katılım- Fransa’da %49 dur (1). Ülkemizde ise GETAT uygulamalarının
cıların cinsiyet, yaş gibi sosyo-demografik özellikler, FTR hekimi sıklığı %42-%70 olarak belirtilmiştir (3). En sık kas iskelet ağrısı
olarak çalıştıkları yıl ve unvanı soruldu. Anketin ikinci kısmında, için GETAT uygulamalarına başvurulmaktadır. Bizim çalışmamıza
katılımcının GETAT sertifikası olup olmadığı soruldu. Katılımcının göre FTR hekiminin %78’i hastalarına GETAT yöntemlerini öner-
eğitim alıp almadığı, hangi yöntem için eğitim aldığı, hastalara mektedir. En çok tavsiye edilen yöntemler arasında akupunktur,
GETAT yöntemlerini tavsiye edip etmediği ve konu ile ilgili güncel proloterapi, ozon, mezoterapi ve hacamat vardır. Proloterapi ve
bilgileri nereden takip ettiği soruldu. Ayrıca katılımcının en gü- mezoterapi en çok önerilen yöntemler arasındadır çünkü bu iki
venilir GETAT yöntemlerinin hangisi olduğu ve bu yöntemlerin yöntem çok FTR hekimleri tarafından sıklıkla yapılan yumuşak
hasta memnuniyetine katkısı soruldu. Katılımcı GETAT eğitimi doku enjeksiyonlarına benzer ve kupa terapisi de interferansiyel
almadıysa veya hastalara önermiyorsa, bunun nedeni soruldu. akım kullanılan vakum cihazlarıyla benzerlik gösterir. Ferahman
Anketin üçüncü bölümünde, katılımcıya daha fazla eğitim almak ve ark.nın bir fizik tedavi kliniğinde yaptığı bir çalışmada, hasta-
isteyip istemedikleri ve GETAT uygulamalarını FTR asistan eğitim ların %12’sinin en az bir kez GETAT denediği tespit edilmiştir (4).
müfredatına dâhil etme konusundaki fikirleri soruldu. Bu çalışmada en çok tercih edilen yöntemler hacamat, akupunk-
İstatistik tur ve hirudoterapidir. Türkiye’de Dikici ve ark.nın 219 hasta ile
İstatistiksel analiz, MedCalc yazılımı (sürüm 16.2.1; MedCalc Ya- yaptığı başka bir çalışmada ise dejeneratif osteoartrit hastaların
zılımı, Oostende, Belçika) kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler (or- %35.6’sının GETAT uygulamalarından yararlandığı görüldü (5).
talama, standart sapma ve sıklık) rapor edildi. Kategorik veriler

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


241 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

GETAT uygulamaları yıllarca hastalar tarafından kullanılmasına


rağmen, son zamanlarda hekimler arasında popüler hale geldi.
Bu uygulamaların hekimler tarafından yapılmasının en büyük
avantajı, hastaların hastanelerde bu tedavileri görebilmesine izin
vermesidir. Böylece bu tedaviler yönteme hakim profesyoneller
tarafından güvenli bir şekilde uygulanabilir. Çalışmamızda GE-
TAT uygulamalarının hekimler tarafından önerilmemesinin ana
sebebinin bu konuda bilimsel kanıt bulunmaması olduğunu gör-
dük. Daha fazla hekimin buna dahil olmaya başlaması ile pratik
yapmak ve eğitime katılmak, kaliteli bilimsel çalışmalarda artışa
neden olacaktır. Anketimize katılanların %70’i GETAT yöntemleri
hakkında daha fazla eğitim almak istediklerini belirtti. Bunun ne-
deni, hekimlerin modern tıbbi yöntemlere yanıt vermeyen kronik
ağrısı olan ve ilaca bağımlı hastalar için alternatifler tedavi yön- Grafik 1. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimleri alan katılımcıların
temleri aramaları olabilir. yüzdesi
GETAT yöntemleri bilimsel kanıt eksikliğine rağmen bazı dok-
torlar tarafından çok övgü alırken, bazı hekimlerde de olumsuz Tablo 1. Katılımcıların demografik verileri
tepkilere neden olmaktadır. Bizce FTR hekimlerinin iki önemli Cinsiyet
görevi vardır birincisi GETAT yöntemlerini öğrenip, diğer FTR
hekimlerine eğitim verebilmek ikincisi de, GETAT yöntemlerinin Kadın %80
etkinlik ve güvenirliliğini kanıtlamak için kaliteli bilimsel çalışma- Erkek %20
lar yapmaktır.
Yaş
Katılımcıların %90’ı GETAT uygulama eğitiminin FTR asistanlık
müfredatında olması gerektiğini belirtmişlerdir. Dünyada FTR <30 %16.7
uzmanlığının ortaya çıkışı “bütünlük”, “işlevsellik” ve “yaşam 30-35 %18.7
kalitesi” fikirleri üzerine geliştirilmiştir. Tıp uygulama sanatını öğ-
renmek, eğitiminin temel taşı olmalıdır. İhtisas eğitimi esas olarak 35-45 %50
izole edilmiş patolojiler ve özel tedavi yöntemleri konusunda bilgi 45-55 %10
ve tecrübe sahibi olmak için gerekli koşulları ve ortamı sağlama-
>50 %4.7
lıdır. Bu çerçevede, GETAT yöntemlerinin asistanlık müfredatına
dahil edilmesi yararlı olacaktır. Unvan
Sonuçlar Asistan Dr. %16
Ülkemizde hastalar uzun süredir GETAT yöntemlerini kullanmak- Uzman Dr. %55.3
tadırlar. Artan popülariteyle birlikte bu yöntemin sağlık profesyo-
nelleri arasında kullanılması, kanıta dayalı ilerlemelerin önünü Yardımcı Doçent Dr. %5.3
açacaktır. Doçent Dr %16

Kaynaklar Profesör Dr. %7.3


1. Geneva W. World Health Organization General Guidelines for Methodolo-
gies on Research and Evaluation of Traditional Medicine. WHO: Geneva. Tablo 2. GETAT yöntemlerinin hastalara tavsiye edilmeme sebepleri
2000.
GETAT yöntemlerinin etkinliği ve güvenilirliği hakkında yeterli bilimsel kanıt %78.8
2. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği. Resmi Gazete.
2014 27.10.2014. eksikliği
3. Ünal M, Dağdeviren HN. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri. Fam Bilgi eksikliği %42.4
Med. 2019;8(1):1-9.
4. Ferahman D, Kadriye Ö, ŞİRİN B, Aydin T, YILDIRIM MA, BARDAK GETAT yöntemlerine inanmama %33.3
ANN, et al. Evaluation of Traditional and Complementary Medicine Meth-
ods in Patients Undergoing Physical Therapy for Chronic Musculoskeletal Genel sağlık açısından riskli bulunması %39.4
Pain. International Journal of Traditional and Complementary Medicine
Konvansiyonel tedavinin devam edilmesiyle ilgili endişe %27.3
Research. 2020;1(3):107-11.
5. Dikici A, Ulaşlı A, Çevik H, Eroğlu S, Solak Ö, Dündar Ü. Dejeneratif
osteoartrit tanılı hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tıp kullanımı. Euras J
Fam Med. 2015;4(3):126-30.
Anahtar kelimeler: Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, Fiziksel tıp ve
rehabilitasyon

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


242 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Tablo 1. Demografik Verilerin Ve Hastalık Sürelerinin İki Grup İçin Karşılaştırması
Biyolojik + Sentetik p
SS-112 Sentetik DMARD DMARD

SENTETİK VE BİYOLOJİK DMARD KULLANAN RA M. (Min-Maks) /n% M. (Min-Maks) /n%

HASTALARI’NDA EL-ELBİLEK BULGULARININ Yaş 54 (42-70) 57 (32-75) 0.361


ULTRASONOGRAFİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Çiğdem Çınar1, Yunus Emre Doğan1, Halil Harman2, Kadriye Öneş1 Cinsiyet Kadın 10 83.3% 18 94.7% 0.543
1
İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Erkek 2 16.7% 1 5.3%
Araştırma Hastanesi
Medeni durum Evli 9 75.0% 16 84.2 0.610
2
İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Ve Araştırma
Hastanesi Bekar/Dul 3 25.0% 3 15.8
Öğrenim Durumu OY değil 4 33.3% 1 5.3% 0.078
Amaç: Sentetik DMARD ve biyolojik + sentetik DMARD kul-
İlkokul 8 66.7% 11 57.9%
lanan Romatoid Artrit (RA) hastalarının el-el bilek bulgularının
klinik, ultrasonografik ve radyografik açılardan farklılık gösterip Ortaokul 0 0.0% 1 5.3%
göstermediğini araştırmak. Lise 0 0.0% 4 21.1%
Gereç-Yöntem: Kesitsel vaka kontrol olarak planan çalışmaya Üniversite 0 0.0% 2 10.5%
romatoloji polikliniğinde takip edilen 31 RA hastası dahil edildi.
Meslek Ev hanımı 8 66.7% 15 78.9% 0.705
19 hasta sadece sentetik DMARD, 12 hasta sentetik ve biyolojik
DMARD kombinasyonu kullanıyordu. Her hastanın klinik bulgu- Emekli 2 16.7% 3 15.8%
ları ile sedimentasyon, CRP ve 25-OH D vitamini parametrele- İşçi 2 16.7% 1 5.3%
ri eş zamanlı olarak kaydedildi. Hastalık aktivasyonu açısından
Dominant el Sağ 11 91.7% 19 100% 0.387
DAS28, genel sağlık değerlendirmesi için de Health Assessment
Questionnaire (HAQ) skoru bakıldı. Hastaların bilateral tüm prok- Sol 1 8.3% 0 0.0%
simal interfalangeal (PİF) ve metakarpofalangeal (MKF) eklemleri Hastalık süresi Ay 102 (9-264) 96 (12-396) 0.968
ile radiokarpal, ulnokarpal ve midkarpal eklemleri ultrason (US)
ile incelendi. US ile sinovial hipertrofi, power dopler sinyalleri Tablo 2. Klinik, laboratuar ve radyolojik verilerin iki grup için karşılaştırması
(aktif sinovit) değerlendirildi ve OMERACT skorlama sistemine
göre sinovit sınıflandırıldı. Radiografik hasarı belirlemek içinse Biyolojik Sentetik DMARD p
+ Sentetik
van der Heijde modifiye Sharp skoru kullanıldı. DMARD
Bulgular: Demografik veriler, klinik bulgular, sedimentasyon ve M. (Min-Maks) M.+-SD. M. (Min-Maks) M.+-SD.
CRP, Total Gri skala US ve Power Dopler US skorları açısından
her iki grup arasında anlamlı farklılık yoktu (p>0,05). Sadece Sedimentasyon 12 (4-134) 19 (4-61) 0.700
Sentetik DMARD tedavisi alan grupta radyografik total eklem CRP 6.2 (1-146) 3.0 (0.3-30) 0.887
aralığı skoru anlamlı deredece daha azdı (p=0,047) ve 25-OH D
D vitamini 14.9+-8.4 24.9 +- 10.0 0.008
vitamini düzeyi anlamlı derecede daha yüksekti (p=0,008).
Hassas eklem sayısı 3.5 (0 - 12) 2.0 (0 - 8) 0.588
Sonuç: Çalışmamız İki grup arasında radyografik total eklem
aralığı skoru ve 25-OH D vitamini düzeyi dışında anlamlı farklılık Şiş eklem sayısı 0.5 (0 - 7) 1.0 (0 - 8 0.697
olmadığını gösterdi. Ancak farklılıkların daha iyi açığa çıkarılabil- Total eklem aralığı skoru 35 (30 - 72) 32 (30 - 58) 0.047
mesi için prospektif veya daha büyük örneklem sayısı içeren ça-
Total erozyon skoru 33 (32 - 76) 32 (32 - 68) 0.458
lışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmada aynı hastaların uzun dönem
takipleri ve sonuçlarının değerlendirilmesi devam edecektir DAS28 3.8 +- 1.6 3.8 +- 1.1 0.913

Anahtar kelimeler: Hastalık-Modifiye Edici Antiromatik İlaçlar, ultraso- HAQ 9.0 +- 10.8 10.8 + 8.2 0.554
nografi, radyografi, romatoid artrit
Tables :

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


SS-113

FİBROMİYALJİ SENDROMLU HASTALARDA


PLAZMA NESFATİN-1 DÜZEYİNİN KLİNİK VE YAŞAM
KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
Muhammet Şahin Elbastı, Arif Gülkesen, Gürkan Akgöl, Gökhan
Alkan, Arzu Kaya, Dilara Kaman
Fırat Üniversitesi Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Elazığ

Amaç: Fibromiyalji yaygın vücut ağrısı, uyku bozukluğu, yorgun-


luk, anksiyete ve kognitif fonksiyonlarda bozulma ile giden sebebi
bilinmeyen kronik bir sendrom olarak tanımlanmaktadır. FMS’nin
tedavisinde nihai amacın yaşam kalitesini yükseltmek olduğu dü-
şünüldüğünde, hastaların depresyon ve uyku bozuklukları açı-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


243 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

sından klinik değerlendirmesi, tedaviye yön vermesi bakımından Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
önem taşımaktadır. Nesfatin-1, hipotalamusta ve vücudun çeşitli
bölgelerinde sentezlenen iştah ve metabolizmanın düzenlenme- SS-114
sinde, stres tepkilerinin ve ruh halinin düzenlenmesinde, uyku ve
uyanıklığın düzenlenmesinde rol oynayan anoreksijenik bir pep- ANKİLOZAN SPONDİLİT HASTALARINDA GÜNDÜZ
tittir. Bu çalışmada, FMS hastalarında plazma nesfatin-1 seviye- UYKULULUK, EMOSYONEL DURUM VE HASTALIK
leri tespit edilerek, FMS’ye eşlik eden ağrı, psikiyatrik problem, AKTİVİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
uyku bozuklukları ve yaşam kalitesiyle ilişkili olup olmadıkları,
aynı zamanda FMS ile birlikteliği olabilen depresyon ve anksiyete Özlem Altındağ, Mazlum Serdar Akaltun, Ali Gür
durumunun plazma nesfatin-1 düzeyiyle orantılı olup olmadığı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
araştırıldı.
Gereç-Yöntem: Çalışmamıza polikliniğimize başvuran 164 has- Giriş: Ankilozan spondilit (AS), esas olarak aksiyel iskeleti, peri-
ta alındı. Bu hastaların yarısı 2013 ACR fibromiyalji alternatif tanı ferik eklemleri ve eklem dışı sistemi etkileyen, nedeni belirleneme-
kriterleri kullanılarak FMS tanısı alan FMS grubundan oluşurken, yen inflamatuar bir durumdur (1).
diğer yarısı da üç aydan uzun süredir yaygın ağrısı bulunan oste- AS’li hastaların yüzde sekseni sırt ağrısı çekimektedir ve geceleri
oartrit, periartrit gibi non-inflamatuar ağrısı olan kontrol grubun- uyanmakta zorlanıyor ve bu da uyku kesintilerine neden oluyor.
dan oluşuyordu. Erkek hastalar, <18 yaş ve >65 yaş hastalar, Ayrıca uyku bozukluklarının hastalık aktivitesi, mobilite, yaşam
romatizmal hastalığı bulunanlar, iletişim kurulamayacak hastalar, kalitesi ve depresyon ile bağlantılı olduğu bildirilmiştir (2,3).
klinik açıdan karışıklığa yol açacak hastalığı olanlar (malignite, AS’de, bozulmuş uyku kalitesi, uykusuzluk, uyanmada zorluk ve
fraktür vs.) ve gebe hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların sos- obstrüktif uyku apne (OSAS) sendromu gibi uyku bozuklukları
yodemografik özellikleri sorgulandı. Hastalar vizüel analog skala yaygındır (4, 5).
(VAS), Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Beck Anksiyete AS’de tedavi başarısının yeterli olmamasının olası bir nedeni,
Ölçeği (BECK-A), Beck Depresyon Ölçeği (BECK-D), Short Form AS’li hastalarda uyku bozukluklarının sıklığı ve ilişkileri üzerine
(SF-36) ve Fibromiyalji Etki Anketi (FEA) ile değerlendirildi. Has- yapılan çok sınırlı araştırma olabilir. Uyku bozuklukları, biliş, ruh
talardan rutin poliklinik kan testleri ile plazma nesfatin-1 düzeyi hali ve hastalıkların fiziksel semptomlarını ciddi şekilde bozarak
bakıldı. Ölçülen değerler ng/L cinsinden kaydedildi. Nesfatin 1 bireyin yaşam kalitesini düşürebilir. Dahası, uyku değişiklikleri
için sensitivite 5 ng/L, intra-assay CV <%8 ve inter-assay CV < herhangi bir hastalığın patolojik önemini arttırır ve tam iyilik ha-
%10 idi. Tüm istatistiksel değerlendirmeler SPSS 22.0 programı lini azaltır.
ile yapıldı. P <0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bu çalışmada, AS hastalarında gündüz uykululuğunun sıklığı ve
Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen FMS’li hastaların yaş or- hastalık şiddeti, emosyonel durumlarla ilişkisinin değerlendirilme-
talaması 43,16±9,06 yıl, kontrol grubunun yaş ortalaması si amaçlandı.
42,96±10,59 yıl olup, gruplar arası yaş ortalaması ve sosyode-
mografik veriler açısından istatistiksel olarak anlamlı değildi. FMS Yöntem-Gereçler
grubunda kontrol grubuna göre nesfatin-1 düzeyleri istatistiksel Hastalar ve Yöntem: Modifiye New York tanı kriterlerine göre
olarak anlamlı düzeyde düşük saptandı (p=0,027). İki grup ara- çalışmaya 100 hasta dahil edildi. 47 hasta dahil edilme kriterlerini
sında VAS, BECK-A, BECK-D, PUKI, FEA ve SF-36 alt para- karşılamadığından çalışmaya 53 AS hastası (42 erkek, 11 kadın)
metre skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı dahil edildi. Yaş ve cinsiyet uyumlu 47 sağlıklı kontrol (40 erkek, 7
(p<0,001). FMS ve kontrol grubunda nesfatin-1 ile BECK-A sko- kadın) bu vaka kontrol çalışmasına dahil edildi. Her katılımcıdan
ru, BECK-D skoru arasında anlamlı pozitif korelasyon saptanır- bilgilendirilmiş onam alındı.
ken, FMS grubunda nesfatin-1 ile VKI arasında anlamlı negatif Her katılımcı için demografik özellikler (yaş, cinsiyet, hastalık sü-
korelasyon saptandı. FMS ve kontrol grubunda nesfatin-1 ile resi, vücut kitle indeksi) kaydedildi. Malignite, fibromiyalji, ciddi
PUKI skoru, VAS, FEA ve SF-36 parametreleri arasında anlamlı enfeksiyonlar veya eşlik eden romatizmal hastalıkları olan hasta
korelasyon saptanmadı. ve kontroller çalışma dışı bırakıldı. Uyku kalitesi, depresif duygu-
Sonuç: Çalışmamızın sonuçlarına göre, düşük serum nesfatin-1 durum, anksiyete düzeyi sırasıyla Epworth uykululuk ölçeği, Beck
düzeyinin FMS etyopatogenezinde potansiyel bir rolü olabile- Depresyon Ölçeği ve STAI 1 ve STAI 2 ölçekleri ile değerlendirildi.
ceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte, nesfatin-1’in anksiyete ve AS hastalarında ağrı skorunun bütünlük derecesi, 0 cm’den (yok)
depresyon dışındaki klinik parametreler arasında herhangi bir 10 cm’ye (çok şiddetli) kadar kaydedilen bir görsel analog skala-
ilişki bulamamamız, nesfatin-1’in FMS’de hastalık aktivitesi ve di- dan (VAS) belirlendi; Hastalık aktivitesi, Bath Ankilozan Spondilit
ğer klinik parametrelerin değerlendirilmesinde bir belirteç olarak Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAI) ile değerlendirildi.
kullanılamayacağını gösterebilir. Bu nedenle, FMS ile nesfatin-1 Bulgular: Hastaların ve kontrollerin ortalama yaşları sırasıyla 33.4
düzeyi arasındaki ilişkiyi göstermek için daha büyük ölçekli çalış- ± 7.4 ve 34.2 ± 6.06 yıldı. Hastalar ve kontroller arasında yaş
malar yapılmalıdır. ve cinsiyet açısından önemli bir fark yoktu. Hastalarda ortalama
Anahtar kelimeler: FMS, nesfatin-1, anksiyete, depresyon, yaşam hastalık süresi 5,7 ± 3,8 yıldı. Hastalarda serum ESR ve CRP dü-
kalitesi zeylerinin ortalama değeri sırasıyla 21.9 ± 18.0 ve 6.7 ± 0.9 idi.
ESR ve CRP değerleri her iki grupta da normal sınırlar içindeydi.
Hasta ve kontrollerin ortalama ESS skorları 12,2 ± 3,1, 7,8 ± 3,2;
hasta ve kontrollerin ortalama BDÖ skorları 15.01 ± 8.4 ve 7.4 ±
5.6; hasta ve kontrollerin ortalama STAI I skorları 37.6 ± 9.1 ve
28.8 ± 5.2; hasta ve kontrollerin ortalama STAI 2 skorları sırasıyla
41.9 ± 9.7 ve 36.1 ± 6.1 idi. Tüm klinik parametreler AS’li hasta-
larda sağlıklı kontrollere göre anlamlı derecede yüksekti (p <0.05).
Hasta grubunun %71.7’sinde şiddetli veya orta derecede gündüz
uykululuğu vardı. Ortalama VAS ağrı skorları hasta ve kontrollerde
sırasıyla 8.4 ± 0.9 ve 3.0 ± 1.0 idi. BASDAI’nin ortalama skorları
hasta ve kontrollerde sırasıyla 3.6 ± 0.8 ve 1.9 ± 1.1 idi. Ortalama

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


244 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

VAS ağrı ve BASDAI skorları hasta grubunda kontrollere göre daha 9. Da Costa D, Zummer M, Fitzcharles MA. Determinants of sleep problems
yüksekti (p <0.05). ESS skoru, hasta grubundaki BASDAI ve VAS in patients with spondyloarthropathy. Musculoskeletal Care 2009; 7: 143-
161.
ağrı skorları ile korele idi. 10. Hultgren S, Broman JE, Gudbjörnsson B, Hetta J, Lindqvist U. Sleep dis-
Tartışma: Bu çalışmada AS’deki hastalık şiddetinin kötü uyku turbances in outpatients with ankylosing spondylitis- a questionnaire study
kalitesiyle doğrudan ilişkili olup olmadığını değerlendirdik. Göz- with gender implications. Scand J Rheumatol 2000; 29: 365-369.
lemlerimize göre%71.7’sinde beklendiği gibi ESS kriterleri ile Anahtar kelimeler: ankilozan spondilit, anksiyete, depresyon, uyku
şiddetli veya orta derecede gündüz uykululuğu vardı. Bu oran, bozuklukları
genel popülasyonda bildirilen oranlardan (%15-35) daha yüksek
görünmektedir (6). Mevcut sonucumuz, AS hastalarında sağlıklı
kontrollere göre daha kötü uyku kalitesinin olduğunu gösterdi. Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
AS’li hastalarda uyku kalitesinin ağrı ve hastalık aktivitesinden et-
kilendiğini de gözlemledik. Vücuttaki duruş bozukluklarının uyku SS-115
kalitesini etkileyebileceği ve gündüz uykululuğa neden olabileceği
düşünülebilir (7). Kronik kas-iskelet sistemi ağrısı olan hastalarda ROMATOİD ARTRİT TANILI HASTALARDA
depresyon ve anksiyete belirtileri yaygındır. Depresif belirtilerin ROMATİZMA ETKİSİ ÖLÇÜM SKALASI-
uyku kalitesini düşürdüğü bildirilmiştir (8). Da Costa ve ark. dep- 2(AIMS-2) ANKETİNİN TÜRKÇE GEÇERLİLİĞİ VE
resyonun SpA hastalarında bağımsız olarak kötü uyku kalitesi, GÜVENİLİRLİĞİ
uyku süresi ve verimlilik ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır (9).
Hastalık şiddeti ile uyku bozukluğu arasındaki korelasyon, uyku Nihan Erdinç Gündüz1, Selmin Gülbahar2, Ramazan Kızıl2, Ayşegül
kalitesinin AS’li hastalarda fonksiyonel yetersizlik ve / veya yor- Tekgül2, Pembe Keskinoğlu3, Hülya Ellidokuz3, Fatoş Önen4
gunluk ile ilişkili olabileceğini düşündürmüştür. Bu sonuçlar gün
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi
Kliniği
içinde daha fazla yorgunluğa ve geceleri uykunun kesilmesine ne- 2
Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İzmir
den olarak uyku bozukluklarına neden olabilir. Ayrıca hastalarda 3
Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoistatistik Ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı, İzmir
günlük yaşam aktivitelerinin azalması sonucu gelişen depresyon, 4
Dokuz Eylül Üniversitesi İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalı, İzmir
uyku bozukluklarına yol açabilir. Hultgren ve ark. AS’li hastalarda
uyku bozukluğunun ana nedeninin ağrılar olduğunu bildirmişler-
Giriş-Amaç: Romatoid artrit (RA), eklem şişliği, eklem hassasi-
dir (10). Benzer şekilde, ağrı seviyesi ve hastalık aktivitesinin kötü
yeti ve sinoviyal eklemlerde ilerleyici yıkım ile karakterize, ciddi
uyku kalitesi ile pozitif yönde ilişkili olduğunu gözlemledik.
disabilite ve erken mortaliteye yol açabilen, yaşam kalitesi üze-
Uyku bozukluğunun klinik bulgularla mı yoksa hastalığın pa- rinde belirgin etkilere neden olan sistemik, kronik, inflamatuar bir
togeneziyle mi ilişkili olduğu net değildir. Farklı klinik paramet- hastalıktır (1). RA’te sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin değerlendiril-
reler arasındaki ilişkiler daha fazla araştırma gerektirir. Bununla mesinde, spesifik sağlık durumu ölçüm araçları önem kazanmıştır.
birlikte, diğer klinik bulguların yanı sıra bozulmuş uyku için rutin Romatizma etkisi ölçüm skalası-2 (AIMS-2), 15 subskalası olan
değerlendirmenin, hastalık aktivitesinin değerlendirilmesinde ve (Hareketlilik, Yürüme-eğilme, El-parmak, Kol hareketleri, Kendi-
gelecekteki alevlenmeleri tahmin etmede yararlı olması mümkün- ne bakım, Ev işleri, Sosyal aktiviteler, Aile-arkadaş desteği, Ağrı,
dür. Sonuç olarak, farmakolojik veya davranışsal müdahaleler, İş, Gerginlik düzeyi, Ruh hali, Memnuniyet, Sağlık durumunun al-
AS’li hastaların sağlığı ve yaşam süreleri üzerinde kritik bir etkiye gılanması, Artritin genel etkileri), 78 soruluk bir ankettir ve roma-
sahip olabilir. tizmal hastalıklarda, sağlık durumunu değerlendirme ölçeklerinin
Sonuçlar: AS hastalarında uyku kalitesi ağrı, depresyon ve ank- en yaygın kullanılanlarındandır (2). İlk olarak Meenan ve ark. (2)
siyete gibi bir çok durumla ilişki olabilir. Bizim çalışmamızda da tarafından, mobilite, ağrı seviyesi ve global fonksiyon yetersizliği-
yüksek oranlarda uykululuk hali saptadık ve durum hastalık ak- ni değerlendiren bir araç olarak onaylanmıştır. 1992’de, artritle
tivitesi ve ağrılarla ilişki olarak bulundu. Uyku kalitesinin ve ruh ilişkili sağlık durumu ölçümleri eklenerek klinik çalışmalarda kul-
halinin değerlendirilmesi, AS hastalarının sağlık durumunun kap- lanılan genişletilmiş formu oluşturulmuştur (3). Daha önce Türk-
samlı değerlendirmesinin önemli bir parçası olarak düşünülmeli- çe’ye çevrilmiş ve diz osteoartritinde geçerlilik ve güvenilirliği gös-
dir ve bu, hastalığın yönetimini ve tedavi kararlarını iyileştirmede terilmiştir (4) ancak Türkçe versiyonun romatoid artritte yapılmış
bazı değerli katkılar sağlayabilir. bir geçerlilik güvenilirlik çalışması yoktur. Bu çalışmanın amacı
Romatizma Etkisi Ölçüm Skalası-2 (AIMS-2) anketinin romatoid
Kaynaklar artritte geçerlilik ve güvenilirliğini değerlendirmektir.
1. Wei Zhu,Xuxia He, Kaiyuan Cheng, Linjie Zhang, Di Chen, Xiao Wang, Yöntem-Gereçler: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Guixing Qiu, Xu Cao, Xisheng Weng. Ankylosing spondylitis: etiology,
pathogenesis, and treatments. Bone Res. 2019; 7: 22.
ve Romatoloji Bilim Dalı Polikliniği’nde takipte olan, ACR 2010
2. Batmaz İ, Sarıyıldız MA, Dilek B, Bez Y, Karakoç M, Çevik R. Sleep quality kriterlerine göre kesin romatoid artrit tanısı olan hastalar çalış-
and associated factors in ankylosing spondylitis: relationship with disease maya alındı. Hastaların demografik verileri kayıtlandıktan sonra,
parameters, psychological status and quality of life. Rheumatol Int 2013; AIMS-2 Türkçe Versiyonu, Sağlık Değerlendirme Anketi (HAQ),
33: 1039-1045.
Duruöz El İndeksi, Hastalık Aktivite Skoru-28 (DAS 28) ile de-
3. Abad VC, Sarinas PSA, Guilleminault G. Sleep and rheumatologic disor-
ders. Sleep Med Rev 2008; 12: 211-222. ğerlendirilme yapıldı. Hasta ve doktor global değerlendirmesi ve
4. Roizenblatt M, Rosa Neto NS, Tufik S, Roizenblatt S. Pain- related diseases ağrı değerlendirmesi için 10 cm‘lik vizüel analog skala (VAS) kul-
and sleep disorders. Braz J Med Biol Res 2012; 45: 792-798. lanıldı.
5. Moldofsky H. Rheumatic manifestations of sleep disorders. Curr Opin
Rheumatol 2010; 22: 59-63. Güvenilirlik, test-tekrar test güvenilirliği (sınıf içi korelasyon kat-
6. Zammit GK. The prevalence, morbidities, and treatments of insomnia. sayısı [ICC]) ve iç tutarlılık (Cronbach’s α) yöntemlerine dayalı
CNS Neurol Disord-Dr 2007; 6: 3-16. olarak test edildi. Test-tekrar test güvenilirliğine yönelik olarak,
7. Ö Karadağ, D Nakas, U Kalyoncu, A Akdoğan, S Kiraz, İ Ertenli. Effect of hastalara 48-72 saat sonra AIMS-2 anketi tekrar uygulandı. Bu iki
anti-TNF treatment on sleep problems in ankylosing spondylitis. Rheuma-
ölçüm noktası arasındaki sınıf içi korelasyon katsayısı (ICC) belir-
tology international 32 (7), 1909-1913.
8. Karademas EC, Dimitraki G, Papastefanakis E, Ktistaki G, Repa A, Ger- lenerek test-tekrar test güvenilirliği değerlendirildi (5). İç tutarlılık
gianaki I, Bertsias G, Sidiropoulos P, Simos P. Adaptation to inflammato- için Cronbach alfa katsayısı kullanıldı. AIMS-2’nin her bir subska-
ry rheumatic disease: Do illness representations predict patients’ physi- lasındaki maddelerin ilgili temel kavramı ölçmek için uygun olup
cal functioning over time? A complex relationship. J Behav Med. 2018
Apr;41(2):232-242

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


245 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

olmadığı değerlendirildi. Cronbach alfa katsayı değeri 0.7’den Ağrı ve Yürüme-eğilme subskalaları arasında orta derecede an-
büyükse, kabul edilebilir bir iç tutarlılık olarak kabul edildi (6,7). lamlı korelasyon saptanmıştır. Tutukluk skoru ile Ağrı subskalası
Geçerlilik analizinde ise yapısal geçerliliği ölçmeye yönelik ola- arasında; hasta ve doktor global değerlendirmesi skorları ile Ağrı,
rak, AIMS-2 anketinin, HAQ, Duruöz El İndeksi, DAS-28 ve VAS Yürüme-eğilme, Memnuniyet ve Sağlık Durumunun Algılanması
skorları (ağrı, hasta global değerlendirmesi ve doktor global de- subskalaları arasında anlamlı orta derecede korelasyon saptan-
ğerlendirmesi) ile korelasyonu yapıldı. Spearman korelasyon kat- mıştır.
sayısı kullanıldı. Analizlerde p<0,05 anlamlı kabul edildi. Sosyal Aktiviteler subskalası ile diğer ölçekler arasında, HAQ ile
Bulgular: Çalışmaya 83 hasta dahil edildi. Ortalama yaş ve ro- olan zayıf korelasyon dışında, korelasyon saptanmamıştır. Bu so-
matoid artrit süresi sırasıyla 54.0 (22-72) yıl ve 7.0 (0.5-30) yıl nuç, daha önce bildirildiği gibi (15), bu subskalanın geçerliliğinin
idi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri tablo 1’de verildi. daha fazla analiz edilmesi gerektiğini desteklemektedir.
Türkçe AIMS-2 anketinin romatoid artritli hastalarda güvenilir- Sonuçlar: Romatizma Etkisi Ölçüm Skalası-2 (AIMS-2) Türkçe
liği değerlendirildiğinde, Cronbach alfa katsayısı (0,67-0,86) ve versiyonu, romatoid artrit hastalarında yaşam kalitesini değer-
test-tekrar test ICC (0.81-0.94) ile yüksek bulundu (Tablo 2). lendirmek için geçerli ve güvenilir bir ölçektir. AIMS-2’nin klinik
Türkçe AIMS-2 subskalarının tümü ile HAQ skorları arasında an- çalışmalarda duyarlılığını ve yapı geçerliliği değerlendirmek üzere
lamlı korelasyon (r=0,25-0,66) saptandı. Duruöz El İndeksi ile geniş popülasyonlu daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
sosyal aktiviteler subskalası dışındaki tüm AIMS-2 subskalaları
arasında anlamlı korelasyon (r=0,24-0,74) saptandı. Duruöz El Kaynaklar
İndeksi ile AIMS-2 el parmak ve kol hareketleri subskalaları ara- 1. Sweeney SE, Harris ED, Firestein GS. Clinical Features of Rheumatoid
sında anlamlı güçlü korelasyon saptandı (r=0,74 ve 0.71, sırasıy- Arthritis. Firestein GS, Budd RC, Gabriel SE, McInnes IB, JR. O’Dell.
(editors) Kelley’s Textbook of Rheumatology. Ninth Edition, Philadelphia:
la) (p<0.001). DAS-28 skoru ile sosyal aktiviteler ve aile-arkadaş Saunders, 2013.p:1109
desteği subskalaları dışındaki tüm subskalalar ile anlamlı (r=0.25- 2. Meenan RF, Gertman PM, Mason JH, Dunaif R. The arthritis impact meas-
0.54) korelasyon saptandı. VAS skorları ile AIMS-2 subskalarının urement scales. Further investigations of a health status measure. Arthritis
çoğu arasında anlamlı korelasyon saptandı (Tablo 3). Rheum 1982; 9; 1048-53
3. Meenan RF, Mason JH, Anderson JJ, Gucciona AA, Kazis LE. AIMS2;
Tartışma: Bu çalışma, AIMS-2’nin Türkçe versiyonunun romato- the content and properties of a revised and expanded Arthritis Impact
id artritli hastalarda geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göster- Measurement Scales health status questionnaire. Arthritis Rheum 1992;
miştir. Güvenilirlik değerlendirildiğinde, hareketlilik skalası dışın- 35; 1-10
daki subskalalarda, Cronbach alfa 0,7 üzerinde, kabul edilebilir 4. Atamaz F, Hepguler S, Oncu J: Translation and validation of the Turkish
version of the Arthritis Impact Measurement Scales 2 in patients with knee
düzeyde saptanmıştır. Hareketlilik subskalası 0,65-0,70 arasında, osteoarthritis. J Rheumatol 2005, 32:1331-1336.
minimal kabul edilebilir düzeydedir (6). Ayrıca test tekrar test gü- 5. Shout PE, Fleiss JL. The effects of measurement errors on some multivar-
venilirliği (ICC), tüm subskalalarda 0,75 üzerinde saptandığından, iables procedures. Am J Public Health 1977; 67; 1188-91
AIMS-2 iyi bir güvenilirliğe sahiptir. Yürüme-eğilme, El-parmak, 6. Devellis, R.F. (1991) Scale Development: Theory and Applications, Ap-
plied Social Research Methods Series 26 Sage: Newbury Park.
Kendine bakım, Ev işleri, Aile-arkadaş desteği, İş, Memnuniyet
7. Instrument review criteria [abstract]. Med Outcomes Trust Bull 1995;3:I–
ve Artritin Genel Etkileri subskalalarında ise (ICC 0,90 üzerinde) IV.
mükemmel güvenilirliktedir. Bu sonuç iki ölçüm arasındaki süre- 8. Marx RG, Menezes A, Horovitz L, Jones EC, Warren RF. A comparison of
nin görece kısa olması ile ilişkili olabilir. Farklı dillerde yapılmış two time intervals for test-retest reliability of health status instruments. J
AIMS-2 çalışmalarının çoğunda iki test arasında 1-2 haftalık süre Clin Epidemiol. 2003 Aug;56(8):730-5
9. Arkela‐Kautiainen M., Kauppi M., Heikkilaa S., Kautiainen H., Maalkiaa
kullanılmış olmakla birlikte ideal süre ile ilgili kanıt yoktur. Marx E., Leirisalo‐Repo M. Evaluation of the Arthritis Impact Measurement
ve ark. (8), güvenilirlik analizlerinde, 2 gün ile 2 hafta arasında Scales (AIMS2) in Finnish patients with rheumatoid arthritis. Scand J
anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Çalışmamızda RA ile ilgili Rheumatol 2003; 32: 300–5
klinik durumda olası bir değişikliğin etkisini önlemek için iki test 10. Duruoz MT, Poiraudeau S, Serimanian J et. al. Development and valida-
arasında 2-3 günlük bir süre kullanılmıştır. tion of rheumatoıd hand functional disability scale that assesses functional
handicap. J Rheumatol 1996 Jul; 23(7): 1167-72
Türkçe AIMS-2 ve diğer ölçekler arasındaki anlamlı korelasyonlar, 11. Meenan RF, Gertman PM, Mason JH. Measuring health status in arthritis,
anketin yapısal geçerliliğini desteklemektedir. Subskalaların tümü the Arthritis Impact Measurement Scales. Arthritis Rheum 1980;23:146–
ile HAQ skorları arasında anlamlı korelasyon saptanmıştır. Sosyal 52
12. Meenan RF, Anderson JJ, Kazis LE, Egger MJ, Altz-Smith M, Samuelson
aktiviteler, Aile Arkadaş Desteği ve İş subskalaları ile ise zayıf kore- CO Jr, et al. Outcome assessment in clinical trail: evidence for the sensitiv-
lasyon bulunmuştur. Benzer şekilde Finlandiyalı RA’li hastalarda ity of a health status measure. Arthritis Rheum 1984;27:1344–53.
AIMS -2 anketinin değerlendirildiği çalışmada (9), HAQ skorları 13. Mason JH, Anderson JJ, Meenan RF. A model of health status for rheuma-
ile anlamlı korelasyonlar saptanmakla birlikte Sosyal aktiviteler toid arthritis: a factor analysis of the Arthritis Impact Measurement Scales.
Arthritis Rheum 1988;31:714– 20.
subskalası ile korelasyon bulunamamış, Aile Arkadaş Desteği ve
14. Buchbinder R, Bombardier C, Yeung M, Tugwell P. Which outcome meas-
Ruh hali subskalaları ile zayıf korelasyon bulunmuştur. ure should be used in rheumatoid arthritis clinical trials: clinical and quality
Duruöz El İndeksi ile Sosyal Aktiviteler dışındaki tüm subskalalar of life measures responsiveness to treatment in a randomized controlled
trial. Arthritis Rheum 1995;38:1568–80.
arasında anlamlı korelasyon saptanmıştır. El parmak ve Kol hare-
15. Chu, E. M., Chiu, K. Y., Wong, R. W., Tang, W. M. & Lau, C. S. (2004)
ketleri subskalaları arasında ise anlamlı güçlü korelasyon saptan- Translation and validation of Arthritis Impact Measurement Scales 2 into
mıştır. Duruöz El İndeksi (10) RA’te elde fonksiyonel dizabiliteyi Chinese: CAIMS2. Arthritis and Rheumatism, 51 (1), 20– 27.
ölçmeye yönelik bir ölçek olduğundan bu beklenen bir sonuçtur. Anahtar kelimeler: Geçerlilik, Romatoid artrit, Yaşam kalitesi
Önceki çalışmalarla uyumlu olarak (3,11-15), DAS-28 skoru ile
Sosyal Aktiviteler ve Aile-Arkadaş Desteği dışındaki subskalalar
ile anlamlı zayıf-orta korelasyon saptanmıştır. Hastalık aktivitesin-
deki değişiklikleri ölçmek için AIMS-2’nin duyarlılığını karşılaştı-
ran daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
VAS ağrı skorları ile sadece Ağrı ve Sağlık Durumunun Algılanma-
sı subskalaları ile anlamlı orta derecede korelasyon saptanmıştır.
Çalışmamızla benzer şekilde Çinli hastalarda AIMS -2 anketinin
geçerliliğinin değerlendirildiği çalışmada (15), VAS ağrı skoru ile

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


246 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1. Hastaların demografik ve klinik özellikleri Tablo 3. Türkçe AIMS-2 skalası ve diğer hastalık ölçütleri arasındaki korelasyon
Yaş [median(min-max)] 54.0 (22-72) analizleri.
AIMS-2 HAQ r (p) Duruöz DAS-28 Ağrı Tutukluk Hasta Doktor
Cinsiyet [n (%)] skalaları Eİ r (p) r (p) (VAS) r (VAS) GD (VAS) GD (VAS)
Kadın 74 (%89.2) (p) r (p) r (p) r (p)

Erkek 9 (%10.8) Hareketlilik 0,57** 0,41** 0,28 * 0,08 0,26 * 0,26 * 0,29 *
(<0,001) (<0,001) (0,01) (>0,05) (0,017) (0,018) (0,007)
Eğitim düzeyi [n (%)]
Yürüme-eğilme 0,66** 0,58** 0,44** 0,27 * 0,33 * 0,40** 0,44**
Ortaokul ve altı 55 (%66.2) (<0,001) (<0,001) (<0,001) (0,011) (0,002) (<0,001) (<0,001)

Lise ve üstü 28 (%33.8) El-parmak 0,63** 0,74** 0,31* 0,32* 0,23* 0,24* 0,29*
(<0,001) (<0,001) (0,004) (0,003) (0,037) (0,024) (0,006)
Meslek [n (%)]
Kol hareketleri 0,60** 0,71** 0,39** 0,35* 0,21 0,23* 0,31*
Ev hanımı 47 (%56.6) (<0,001) (<0,001) (<0,001) (0,001) (>0,05) (0,03) (0,003)

Diğer 36 (%43.4) Kendine bakım 0,55** 0,46** 0,28* 0,22* 0,09 0,17 0,25*
(<0,001) (<0,001) (0,01) (0,045) (>0,05) (>0,05) (0,021)
Semptom süresi-ay [median(min-max)] 60.0 (1-720)
Ev işleri 0,64** 0,59** 0,31* 0,28* 0,19 0,36* 0,40**
Hastalık süresi-yıl [median(min-max)] 7.0 (0.5-30) (<0,001) (<0,001) (0,003) (0,009) (>0,05) (0,001) (<0,001)

Ağrı (VAS) [median(min-max)] 55.0 (10-100) Sosyal 0,25* 0,17 0,14 0,11 0,07 0,18 0,17
aktiviteler (0,02) (>0,05) (>0,05) (>0,05) (>0,05) (>0,05) (>0,05)
Tutukluk (VAS) [median(min-max)] 20.0 (0-100)
Aile-arkadaş 0,33* 0,24* 0,19 0,34* 0,13 0,24* 0,27*
Doktor global değerlendirme (VAS) [median(min-max)] 40.0 (10-70) desteği (0,002) (0,02) (>0,05) (0,002) (>0,05) (0,025) (0,013)
Hasta global değerlendirme (VAS) [median(min-max)] 40.0 (5-80) Ağrı 0,59** 0,59** 0,53** 0,46** 0,55** 0,46** 0,51**
(<0,001) (<0,001) (<0,001) (<0,001) (<0,001) (<0,001) (<0,001)
Hastalık aktivite skoru-28 (DAS-28) (mean±SD) 3.01±0.89
İş 0,37* 0,27* 0,45** 0,22 0,26* 0,30* 0,41**
Sağlık Değerlendirme Anketi skoru (HAQ) (mean±SD) 0,91±0,55 (0,004) (0,032) (<0,001) (>0,05) (0,041) (0,018) (<0,001)
Duruöz El İndeksi skoru [median(min-max)] 12.0 (0-54) Gerginlik düzeyi 0,51** 0,44** 0,32* 0,33* 0,19 0,18 0,26*
(<0,001) (<0,001) (0,003) (0,002) (>0,05) (>0,05) (0,015)
Tablo 2. Türkçe Romatizma etkisi ölçüm skalasının (AIMS-2) test-retest güvenilirliği. Ruh hali 0,47** 0,43** 0,25* 0,36* 0,09 0,20 0,28*
(<0,001) (<0,001) (0,021) (0,001) (>0,05) (>0,05) (0,009)
AIMS-2 skalaları vizit 1 (n=83) vizit 2 (n=83) ICC¹ Cronbach’s
Median (min-max) Median (min-max) α² Memnuniyet 0,51** 0,36* 0,45** 0,26* 0,37* 0,45** 0,47**
(<0,001) (0,001) (<0,001) (0,015) (0,001) (<0,001) (<0,001)
Hareketlilik 3.0 (0-7.0) 3.5 (0-6.0) 0.84 0.67
Sağlık 0,48** 0,32* 0,54** 0,41** 0,34* 0,50** 0,53**
Yürüme-eğilme 3.5 (0-9.0) 3.5 (0-9.0) 0.92 0.85 durumunun (<0,001) (0,003) (<0,001) (<0,001) (0,001) (<0,001) (<0,001)
algılanması
El-parmak 3.5 (0-8.0) 3.0 (0-8.0) 0.92 0.83
Artritin genel 0,43** 0,26* 0,31* 0,29* 0,32* 0,37* 0,39**
Kol hareketleri 1.5 (0-6.5) 1.5 (0-6.0) 0.89 0.76 etkileri (<0,001) (0,014) (0,003) (0,007) (0,003) (0,001) (<0,001)
Kendine bakım 1.2 (0-8.1) 1.2 (0-8.1) 0.93 0.86
Ev işleri 2.5 (0-8.1) 2.5 (0-7.0) 0.91 0.80
Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
Sosyal aktiviteler 4.5 (0-7.5) 4.5 (0-8.0) 0.88 0.75
Aile-arkadaş desteği 1.8 (0-10) 1.8 (0-9.3) 0.92 0.84 SS-116

Ağrı 5.5 (0-10) 5.5 (0-10) 0.81 0.85 ROMATOİD ARTRİTTE HASTALIK AKTİVİTESİNİN
İş 3.1 (0-10) 3.1 (0-10) 0.92 0.83 STATİK PLANTAR BASINÇLAR ÜZERİNE ETKİSİ
Gerginlik düzeyi 5.0 (2.0-8.0) 5.0 (1.5-8.5) 0.88 0.76 Gülşah Akgün Altan, Selda Sarıkaya
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Ruh hali 4.0 (0-8.0) 4.0 (0.0-7.5) 0.88 0.76
Anabilim Dalı
Memnuniyet 4.8 (1.0-8.5) 4.9 (1.0-8.5) 0.93 0.86
Sağlık durumunun 6.6 (0-10) 6.6 (0-10) 0.85 - Giriş: Çalışmamızda romatoid artritli olguların hastalık aktivite
algılanması düzeyinin ve eklem tutulumunun statik plantar basınçlar üzerine
Artritin genel etkileri 5.0 (0-10) 5.0 (0-10) 0.94 -
etkisini göstermeyi amaçladık.
Metot: Araştırmamız romatoid artrit hastaları ve sağlıklı gönül-
lüler ile gerçekleştirilmiştir. Tüm olguların yaş, cinsiyet, boy, kilo,
VKİ, hastalık süreleri, SF-36, ayak deformiteleri, naviküler düşme
testi sonucu ve ayak postür indeksi skorları, zamanlı kalk ve yürü
testi, statik pedobarografik parametreleri; romatoid artritli olgula-
rın das-28 skoru kaydedildi.
Bulgular: Çalışmamıza 31 romatoid artritli olgu, 30 sağlıklı gö-
nüllü dahil edildi. Gruplar arasında yaş, cinsiyet, boy, kilo, VKİ
değerleri, naviküler düşme, ayak postür indeksi, SF-36 puanı ve
statik pedobarografik parametreler açısından anlamlı fark saptan-
madı (p>0.05). Çalışmamızdaki romatoid artritli olgularda en sık

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


247 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

görülen ayak deformitesi pes planustu. Pes planus açısından iki Tablo 1. Romatoid Artritli Olgular ve Sağlıklı Gönüllülerin Statik Plantar Basınçları
grup arasındaki fark anlamlı bulundu (p<0.05).
Statik Plantar Basınçlar Romatoid Artrit Sağlıklı Gönüllü p
Romatoid artritli olgular hastalık süreleri ve statik plantar basınçlar
Maksimum Basınç Sağ Ayak 129,78(82,32- 137,34(82,32- 0.459
arasındaki ilişki açısından incelendiğinde sol ayağın ön ayak ba-
254,52) 224,28)
sınç alanı yüzdesi ile hastalık süresi arasında negatif yönlü, düşük
kuvvette bir ilişki mevcuttu (r=-0,448, p=0,011). Plantar basınç- Maksimum Basınç Sol Ayak 119,03±35,47 118,46±30,46 0.952
lar ile hastalık süresi arasında korelasyon saptanmadı (p>0.05). Ortalama Basınç Sağ Ayak 26,6(20,6-32,68) 25,33(21,9-32,46) 0.540
Das-28 skorları ile statik plantar basınçlar arasında anlamlı kore-
Ortalama Basınç Sol Ayak 25,16±3,04 24,82±1,94 0.652
lasyon saptanmadı (p>0.05).
Tartışma: Araştırmamızda romatoid artrit grubunda en sık görü- Ön Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sağ 51,77(44,89-68,99) 51,19(39,77-59,59) 0.454
len ayak deformitesi pes planustu. Bal ve ark.’nın[1]çalışmasında Ön Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sol 50,31(45,47-59,93) 48,98(44,75-61,02) 0.219
hastalar ayak deformiteleri açısından direkt grafi ile değerlendiril-
Orta Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sağ 22,43(8,26-32,83) 21,93(13,05-34,97) 0.376
miş ve bu çalışmada bizim çalışmamızın sonucuna benzer şekilde,
romatoid artritli hastalarda en sık tespit edilen ayak deformitesi Orta Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sol 23,03±4,56 23,11±6,13 0.242
pes planus olarak bulunmuştur. Karatepe ve ark.’nın[2] yaptığı Arka Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sağ 36,72(0,57-52,41) 38,58(20,51-57,64) 0.334
çalışmada romatoid artritli hastalardaki en sık ayak deformitesi
hallux valgus olarak saptanmıştır. Arka Ayak Basınç Alanı Yüzdesi Sol 38,91±8,59 41,89±7,37 0.293
Çalışmamızda gruplar arasında statik plantar basınçlar açısından
Tablo 2. Statik Plantar Basınçlar ve Hastalık Süresi Arasındaki İlişki
anlamlı fark saptanmadı. RA’da ayak ağrısı ve deformitelere bağlı
olarak ayak ön kısmında plantar basıncın artması beklenirdi. Tuna Statik Plantar Basınçlar Hastalık Süresi
ve ark.’nın [3]çalışmasında RA’lı olguların arka ayak pik basınç, r p
plantar basınç ve plantar yüzey alanı sağlıklı gönüllülerden belir-
gin olarak düşük; ön ayak plantar basınç ve plantar yüzey alanı Maksimum Basınç Sağ Ayak -,125 ,503
ise yüksek bulundu. Pijnappels ve ark.’nın[4] çalışmasında ön Maksimum Basınç Sol Ayak -,09 ,631
ayak bölgesinde deformitesi olan RA hastalarında olmayanlara
göre ön ayak bölgesinde daha yüksek pik plantar basınç değerleri Ön ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ ,008 ,965
saptandı. Literatüre bakıldığında RA’da ön ayak kısmının en çok Ön ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol -,448 ,011
etkilenen bölge olduğu bildirilmiştir [5].Hastalık süresi uzadıkça
Orta ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ -,081 ,664
ön ayak basınç alanı yüzdesinin azalması, ön ayak deformitesine
bağlı olarak ağrıdan kaçınma davranışı nedenli olabilir. Orta ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol ,409 ,022
Çalışmamızda romatoid artritli olgularda das-28 hastalık aktivite Arka ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ -,036 ,849
skoru ile statik plantar basınçlar arasında korelasyon saptanmadı.
Arka ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol -,152 ,413
Literatürde das-28 ile statik plantar basınçlar arasındaki ilişkiyi
değerlendiren çalışmaya rastlanılmadı.
Tablo 3. Statik Plantar Basınçlar ile Das-28 Skoru Arasındaki İlişki
Hasta sayımızın az olması ve ayak deformitelerinin herhangi bir
görüntüleme yöntemi ile değerlendirilmemesi çalışmamızın limi- Statik Plantar Basınçlar Das-28
tasyonlarındandır. r p
Sonuç: Romatoid artritli olguların plantar basınçları sağlıklı gö- Maksimum Basınç Sağ Ayak -,189 ,309
nüllülere göre farklı değildir ve hastalık aktivitesi ile plantar ba-
sınçlar arasında ilişki yoktur. Ancak daha geniş hasta popülas- Maksimum Basınç Sol Ayak -,101 ,589
yonu ile yapılacak, dinamik pedobarografik değerlendirmeyi de Ön ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ ,007 ,971
içeren araştırmalar ile bu konunun incelenmesi uygun olacaktır.
Ön ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol -,032 ,866
Anahtar kelimeler: romatoid artrit, plantar basınç, das-28, ayak
Orta ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ ,231 ,210
deformitesi
Orta ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol ,156 ,401
Kaynaklar
1. Bal, A., et al., Foot deformities in rheumatoid arthritis and relevance of Arka ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sağ -,151 ,416
foot function index. 2006. 25(5): p. 671-675.
Arka ayak basınç alanı yüzdesi (%) Sol -,163 ,381
2. Göksel Karatepe, A., et al., Foot deformities in patients with rheumatoid
arthritis: the relationship with foot functions. Int J Rheum Dis, 2010. 13(2):
p. 158-63.
3. Tuna, H., et al., Pedobarography and its relation to radiologic erosion
scores in rheumatoid arthritis. 2005. 26(1): p. 42-47.
4. Konings-Pijnappels, A.P.M., et al., Forefoot pathology in relation to plantar
pressure distribution in patients with rheumatoid arthritis: A croSS-sec-
tional study in the Amsterdam Foot cohort. Gait & Posture, 2019. 68: p.
317-322.
5. Stewart, S., et al., Region-specific foot pain and plantar pressure in people
with rheumatoid arthritis: A croSS-sectional study. Clin Biomech (Bristol,
Avon), 2018. 55: p. 14-17.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


248 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Bulgular


Toplam 27 RA hastası değerlendirmeye alındı. RA’lı hastaların
SS-117 %74 ü kadın(20), %25 i (7) erkek idi. %90 ı çalışmıyordu. Hasta-
lık sorgulamasında %60’ında hipertansiyon, %50’sinde diyabet,
ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA COVİD-19’UN
%15 inde KOAH, %11 inde KAH, %25 inde dislipidemi mev-
HASTALIK AKTİVİTESİNE, HASTALIK AKTİVİTESİNİN cuttu. Sadece 1 hasta hepatit tanısı almıştı, böbrek hastalığı ise
COVİD-19’A ETKİSİ hiçbir hastamızda yoktu.RA’lı hastalarımızın %60’ı Metotreksat,
Seher Kocaoğlu, Yağmur Çağla Reis, Mustafa Doğru, Burcu Duyur %40’ı Leflunomid, %55’i Hidroksiklorokin kullanıyordu. Sülfasa-
Çakıt lazin ve Etanercept kullanımı sadece 1 hastada mevcuttu. Diğer
Sbü Ankara Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
biyolojik ajanları kullanan yoktu. Kombinasyon tedavisi olarak
da 3 hastamız metotreksat ve leflunamid, 7 hastamız metotreksat
ve Hidroksiklorokin, 3 hastamız leflunamid ve Hidroksiklorokin
Giriş-Amaç kullanmaktaydı.Hastaların %60 ı düşük doz steroid kullanıyordu.
Romatolojik hastalıkları olan hastalar COVİD-19’a daha duyarlı Düzenli NSAİD kullanan sadece 5 hasta vardı. Diğerleri düzensiz
olabilir ve kötü prognoz taşıyabilir. Aynı zamanda COVİD-19’un kullanmaktaydı.9 hastada PCR pozitifliği ile birlikte BT tutulumu
romatizmal hastalık aktivitesini etkileyebileceği de düşünülmek- vardı. COVİD sonrası semptomlar belirgin olarak azalmıştı. (%37-
tedir. Yeni bir enfeksiyon ve yeni bir hastalık olduğu için biz de 11).COVİD-19 enfeksiyonu sırasında hastaların %90 ı favipravir,
kendi kliniğimizde takip ettiğimiz hastaları bu açıdan incelemeyi %48 i plaquenil tedavisi almışlardı. Hastalarımızın 20 tanesi CO-
amaçladık. VİD tedavisini ayaktan aldı, 7 tanesi hastanede yatarak bunların
SBÜ Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Reha- 2 tanesi ise yoğun bakımda tedavi görmüştü. Yatan hastalarımı-
bilitasyon Kliniği Romatoloji Ünitesinde takip edilen 1487 roma- zın tamamı oksijen desteği almıştı, 2 hasta invaziv mekanik ven-
toloji hastası incelendi. Hastalarımız Romatoid Artrit(RA), Anki- tilasyona bağlanmıştı. Hastanede yatan hastalardan 1 tanesi ex
lozan Spondilit(AS), Psöriatik Artrit ve Behçet hastalığı tanılı idi. oldu. Serviste ortalama yatış süresi 1 hafta, yoğun bakımda ise
Hastalarımızın tümünün demografik bilgileri ile hastalık süreleri, 25 gündü.
kullandıkları ilaçlar kayıt edildi. Klinik ve laboratuar değerlendir- 16 AS hastası değerlendirmeye alındı. AS li hastaların %80 i erkek
meleri yapıldı. Hastalık aktivitesi; RA’lı hastalarda DAS-28, AS’li %20 si kadın idi. %80 i çalışıyordu. Hastalık sorgulamasında %31
hastalarda BASDAİ ve BASFİ ile yapıldı. RA hastalarında HAQ inde hipertansiyon vardı. Hastalarımızın hiçbirinde KOAH,DM,
skoru hesaplandı. Tüm hastalarda günlük yaşam aktiviteleri SF- hepatit ve böbrek hastalığı yoktu.Hastaların 1 inde KAH, 2 sinde
36 ölçeği ile değerlendirildi.Bu hastaların 230 tanesine şikayetle- dislipidemi vardı.AS li hastalarımızın 2 tanesinde PCR pozitifliği-
ri üzerine COVİD-19 PCR testi yapılmıştı. Test sonuçlarına göre ne eşlik eden BT tutulumu da vardı.3 hasta salazoprin, 2 hasta
85 hastanın PCR testi pozitif, 145 tanesinin negatifti. Pozitif olan etanercept, 2 hasta adalimumab, 12 hasta NSAİD kullanmaktay-
hastaların 24 tanesi hastalık sonrası çağırılarak değerlendirildi. Bu dı. Hastaların %25 i Anti-TNF ajan kullanmaktaydı..COVİD teda-
hastaların 16 tanesi RA, 8 tanesi AS tanılı idi. Ortalama yaş 49.8 visi olarak ; 2 hasta hem favipravir hem hidroksiklorokin, 2 hasta
idi. Hastalarımızın 14’ü kadın 10 tanesi erkekti. Hastalarımızın sadece hidroksiklorokin, 12 hasta sadece favipravir tedavisi al-
ortalama hastalık süresi 12.4 yıldı. 24 hastanın sadece 3’ünün mıştır.Sadece 1 hasta hastanede yatarak tedavi görmüştür.4 hasta
COVİD-19 tedavisi için hastanede yatış öyküsü vardı. Yatış öy- anti-TNF kullanmaktayken tedavi sırasında 3 hastanın anti-TNF
küsü olan hastalardan 1’inin yoğun bakım gereksinimi olmuştu. tedavisi kesilmiştir.RA tanılı hastalarımızda hastalık öncesi ve son-
Bu hastaların hepsi RA hastası idi ve hepsinde de BT ile akciğer rası HAQ ve DAS-28 skorlarında anlamlı bir farklılık saptanmadı
tutulumu mevcuttu. Ayrıca her 3 hastamızın da komorbid hasta- (p›0,05). SF-36 parametrelerinden; fiziksel fonksiyon, enerji-can-
lıkları(KOAH, DM, HT) mevcuttu. Hastanede yatan hastaların hiç lılık-vitalite, ruhsal sağlık, ağrı ve genel sağlık algısında enfeksi-
birisi biyolojik ajan kullanmıyordu. Verilerimiz sonucunda CO- yon sonrasında öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı düşüş
VİD-19 enfeksiyonunun hastalık aktivitesini artırmadığı düşünce- saptanmıştır(Sırası ile p=0,01; 0,05; 0,023; 0,020; 0,01). Diğer
sine vardık. Çalışmamız halen devam etmektedir.Yeni sonuçları- parametrelerinde ise anlamlı farklılık saptanmamıştır(p› 0.05).
mız ile tekrar değerlendirmemiz uygun olacaktır. (Tablo-1)AS tanılı hastalarımızda enfeksiyon sonrasında BASDAİ
Yöntem-Gereçler de istatistiksel olarak anlamlı bir artış olmuştur(p=0,024). BASFİ
de ise anlamlı bir değişiklik olmamıştır(p=0,23).SF-36 paramet-
Kliniğimizde takip ettiğimiz 1480 romatoloji hastası bilgisayar sis- relerinde ise fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü, enerji-canlı-
temimiz üzerinden tarandı. PCR testi veren toplam 230 hastanın lık-vitalite, ruhsal sağlık, sosyal işlevsellik ve genel sağlık algısında
85 tanesi pozitif, 145 tanesi pcr negatif sonuçtaydı. Pozitif sonuç- istatistiksel olarak anlamlı düşüş saptanmıştır(sırası ile p=0,014;
lanan hastaların 43 tanesine ulaşılarak hastalık sonrası klinik, la- 0,046; 0,013; 0,048; 0,046; 0,03)AS ve RA tanılı hastalarımızda
boratuar ve günlük yaşam aktiviteleri değerlendirilmeleri yapıldı. gruplar arası günlük yaşam aktiviteleri karşılaştırıldığında fiziksel
Hastaların demografik verileri, ek hastalıkları, romatizmal hasta- fonksiyon,fiziksel rol güçlüğü,enerji canlılık vitalite,ruhsal sağlık,-
lıkları için kullandıkları ilaçlar kaydedildi. COVİD-19 geçirdikleri sosyal işlevsellik (p›0.05)ve genel sağlık algısı(p=0.000) paramet-
dönemdeki semptomlar ve aldıkları tedaviler, hastanede yatış du- relerinde covid-19 öncesi ve sonrasında istatistiksel olarak anlamlı
rumları sorgulandı. COVİD-19 tedavisi öncesi ve sonrası Roma- farklılık saptanmıştır.(Tablo-2)
toid artritli (RA) hastalarda Disease Activity Score-28 (DAS-28), Tartışma
Health Assessment Quality (HAQ), Ankilozan Spondilitli (AS)
hastalarda Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity (BAS- Santos ve ark. romatolojik hastalarda laboratuar ve hastalık ak-
DAİ), Bath Ankylosing Spondylitis Functional İndex (BASFİ) ve tivitesinin mortalite ile ilişkilki olduğunu kullanılan HCQ, korti-
her iki hastalık grubunda da Short Form-36 (SF-36) ölçekleri kul- kosteroid ve DMARD ile ilişkili olmadığını belirtmişlerdir. Mak ve
lanıldı. ark. ise sitokin fırtnasının önemini vurgulamışlardır. Bir başka ça-
lışmada ise konvansiyonel veya biyolojik hastalık modifiye edici
İstatistiksel değerlendirmeler için SPSS 23 kullanılmıştır. Tanım- antiromatizmal ilaçlarla tedavi edilen kronik artritli hastaların 320
layıcı istatistikler yapıldı ve frekanslar belirlendi. Grup içi karşı- tanesinde sadece 4 ünün COVİD-19 olduğunu ve 4 ünün de ola-
laştırmalar için Wilcoxon testi, gruplar arası karşılaştırmalar için sı enfeksiyona sahip olduğunu bildirmişlerdir. Sadece 1 hastanın
Mann-Whitney U testi uygulandı. oksijen gereksinimi olduğunu ve hepsinin iyileştiğini belirtmişler-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


249 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

dir. Sonuçlar bizim çaılmamız ile benzerdir. Bir başka çalışmada Tablo 2. AS’li hastalarda hastalık aktivitesi ve SF-36 değerleri
ise bizimki ile benzer şekilde inflamatuar romotizmal hastalıkları
sayı minimum maksimum ortalama standart sapma
olan hastaların sınırlı sayıda covid19 gerçekleşmiş. 2 hasta entübe
olurken 1 hasta ex olmuş. Ciddi enfeksiyon gelişen tüm hastalar- Yaş 16 24 60 37.31 9.63
da ek hastalıklar mevcutmuş. BASDAİ-ö 16 0.40 3.30 2.00 0.85
Sonuçlar: Sonuç olarak,RA lı hastalarda Covid-19 enfeksiyonu BASDAİ-s 16 1 4.20 2.24 0.92
sonrası günlük yaşam aktivitelerinin kötüleştiğini ancak hastalık BASFİ-ö 16 0.00 1.70 0.93 0.54
aktivitesinin kötüleşmediğini söyleyebiliriz. AS’li hastalarımızda BASFİ-s 16 0.00 2.60 1.06 0.76
ise hem hastalık aktivitesinin hem de günlük yaşam aktiviteleri SF36 FF-ö 16 55 90 73.75 9.74
kötüleşmiştir. SF36 FF-s 16 50 90 70.00 12.64
Tüm hastalarımızın hastanede kalış süresi ve hastalığı geçiriş şid- SF36 FRG-ö 16 50 100 73.4 17.00
deti göz önüne alındığında verilerimiz ışığında romatizmal has- SF36 FRG-s 16 50 100 67.1 17.60
talığa sahip olmanın Covid-19 enfeksiyonunu ağırlaştırmadığını
SF36 ERG-ö 16 33,3 66.6 64.5 8.32
düşünmekteyiz.Hastalarımızın ciddi komorbiditeye sahip olma-
masının bu sonuçları etkilediği görüşündeyiz. SF36 ERG-s 16 33,3 66.6 58.27 14.89
SF36 ECV-ö 16 50 75 64.06 7.12
Gruplar arası günlük yaşam aktivitelerinde kötüleşme olmakla
birlikte,bunu sadece Covid-19 enfeksiyonuna bağlamanın doğru SF36 ECV-s 16 40 75 59.37 10.30
olmayacağı kanaatindeyiz. SF36 RS-ö 16 32 76 65.25 10.60
SF36 RS-s 16 36 76 62.25 10.63
Kaynaklar SF36 Sİ-ö 16 50 75 65.62 12.50
Ho, S. O., Mak, J. W. Y., Jacqueline, S. O., Grace, L. U. I., Frankie, L. U. N., SF36 Sİ-s 16 50 75 59.37 12.50
Jolly, L. E. E.,... & Lai-Shan, T. A. M. (2020, October). Incidence and
clinical course of COVID-19 in patients with rheumatologic diseases: a SF36 A-ö 16 45 67.5 63.28 9.07
population-based study. In Seminars in arthritis and rheumatism (Vol. 50, SF36 A-s 16 22.5 67.5 59.06 13.93
No. 5, pp. 885-889). WB Saunders.
Santos, C. S., Morales, C. M., Álvarez, E. D., Castro, C. Á., Robles, A. L., &
SF36 GSA-ö 16 60 80 67.18 5.46
Sandoval, T. P. (2020). Determinants of COVID-19 disease severity in SF36 GSA-s 16 40 80 62.18 9.99
patients with underlying rheumatic disease. Clinical rheumatology, 39(9),
2789-2796.
Calabrese, C., & Lehman, B. (2020). COVID-19: a primer for the rheuma-
tologist: management of patients and care settings. Current Opinion in Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
Rheumatology, 32(5), 429-433.
Pistone, A., Tant, L., & Soyfoo, M. S. (2020). Clinical course of COVID-19 SS-118
infection in inflammatory rheumatological patients: a monocentric Belgian
experience. Rheumatology advances in practice, 4(2), rkaa055. ROMATOİD ARTRİTLİ BİR HASTADA İZOLE
Anahtar kelimeler: Covid-19, Romatizmal Hastalıklar, Hastalık SUPERİOR GLUTEAL SİNİR TUTULUMU
Aktivitesi, Günlük Yaşam Aktiviteleri
İbrahim Halil Ural
Tablo 1. RA tanılı hastaların hastalık aktivitesi ve SF-36 değerleri Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad

Sayı Minimum Maksimum Ortalama Standart Sapma


Yaş 27 30 73 56.55 8.66
Giriş-Amaç: Romatoid artrit (RA) küçük eklemleri tutan kronik
inflamatuar bir hastalık olmakla birlikte vasa nervorumlarda bi-
Das-28 ö 27 1.54 3.40 2.73 0.50
riken immun depozitlere bağlı olarak mononöropati veya poli-
Das-28 s 26 0.49 3.80 2.65 0.69 nöropati şeklinde periferik sinir sistemi tutulumu yapabilmektedir.
HAQ-ö 27 0.10 1.40 0.80 0.33
59 yaşında kadın hasta son 3 aydır sol kalça, kasık ve uyluk dış
HAQ-s 26 0.20 1.40 0.80 0.34 yan, üst kısma yayılan ağrı ile başvurdu. Ağrıları bıçak saplanır
SF36 FF-ö 27 45 80 62.59 8.24 şekilde ani ve birkaç saniyede kendiliğinden azalıyordu. Hare-
SF36 FF-s 26 40 75 60.57 8.28 ketle veya istirahatte ortaya çıkabiliyordu, sıcakla veya soğukla
SF36 FRG-ö 27 25 100 55.55 20.01 rahatlamıyordu. Kullandığı ağrı kesiciler ile kısmen rahatlıyordu.
SF36 FRG-s 26 25 100 51.92 18.60 Hasta yirmili yaşlardan bu yana romatoid artrit tanısı ile takip edi-
SF36 ERG-ö 27 33,3 100 60.44 18.57 liyordu. Aynı zamanda hastada bilateral gelişimsel kalça displazisi
SF36 ERG-s 26 33,3 100 57.64 20.12 mevcuttu. Hastanın 1 yıl ve 6 ay önce iki kez romatoid artrit atağı
geçirdiği ve son ataktan yaklaşık 3 ay sonra ise hastanın sözkonu-
SF36 ECV-ö 27 45 75 54.25 8.73
su şikayetlerinin ortaya çıktığı anlaşıldı.
SF36 ECV-s 26 40 70 51.34 8.31
Fizik muayenede kalça hareket açıklığı kısıtlı ve ağrılı ancak ağrı
SF36 RS-ö 27 32 80 56.66 11.46
hastanın yakınması olan bölge ile ilgili değildi. Her iki kalçada
SF36 RS-s 26 28 72 53.53 9.99
kas gücü 4/5 seviyesindeydi. Sol kalça abduktor kas gücü testi
SF36 Sİ-ö 27 25 75 52.96 14.42 ağrılıydı. Sol bacakta uyluk proksimalinde hipoestezi mevcut olup
SF36 Sİ-s 26 25 75 50 14.14 dermatomal yayılım göstermiyordu.
SF36 A-ö 27 45 100 62.03 12.86 ENMG incelemesinde sol tarafta superior gluteal sinirde (SGN)
SF36 A-s 26 22,5 77.5 56.63 13.60 tam, inferior gluteal sinirde (IGN) ise kısmi aksonla dejenerasyon
SF36 GSA-ö 27 40 70 55.18 8.37 ile uyumlu bulgular saptandı. İGN lezyonunun eski intramusku-
SF36 GSA-s 26 40 65 52.11 6.02 ler enjeksiyonlara bağlı kas hasarı sonucu olabileceği düşünüldü.
SGN tutulumunu açıklayabilmek ve ayırıcı tanı yapabilmek için
yapılan abdominal, pelvik, lumbosakral bölge ve lumbosakral
pleksusa yönelik manyetik rezonans (MR) incelemelerinden pel-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


250 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

vik MR incelemesinde her iki kalçada displazi, koksartroz bulgula- Tedavi öncesi enmg sonucu 2
rı ve sol femurda minimal superiora deplasman; lumbosakral MR
incelemesinde herhangi bir pleksus patolojisi olmamakla birlikte
spondiloz bulguları saptandı. Abdominal MR incelemesi normal-
di. Ayrıca batın içi bir maligniteyi araştırmak için de kanser gös-
tergeleri incelendi. Herhangi bir malignite bulgusuna rastlanmadı.
Hastaya gabapentin, etodolak, parasetamol, alfa lipoik asit, elekt-
roterapi, lomber ve kalça kasları güçlendirme ve gevşeme egzer-
sizleri başlandı. Hastanın üçüncü ayda şikayetleri yaklaşık yarı
yarıya azalmış, altıncı ayda ise tama yakın düzelmişti. Altıncı ay
ENMG’de İGN’de rejenerasyon, SGN’de dejenerasyon ve rejene-
rasyon bulgularının devam ettiği görüldü.
Pelvis içi veya abdominal bölgede yer kaplayan oluşumlar, su-
perior gluteal arter patolojileri, priformis kası hipertrofisi, kalça
artroplasti veya revizyon operasyonlarında cerrahi güvenli alanı
aşan girişimler ve bu alan içerisine giren bir oluşum SGN’i zede-
leyebilir.
Romatoid artritin seyri sırasında vaskülit görülebilir. Mononöritis
multipleks ise romatoid vaskülitin ani ortaya çıkışlı ve nispeten
daha sık bilinen bir klinik prezentasyonudur.
Mononöritis multipleks, sensorimotor polinöropati ve otonomik
nöropati vasa nervorumlarda immün kompleks depozitlerinin
birikimi sonucunda ortaya çıkan iskemik hasar ve demyelinizas-
yondur. Hastalık süresi uzun, şiddetli ve sık atakları uzun olan RA
hastalarında gözlenmektedir. Tedavi öncesi enmg sonucu 3
Olgumuzda hastalık süresi olup ciddi sayılabilecek sıklıkta ve şid-
dette inflamatuar ataklar geçirdikten sonra yakınmaları başlamış-
tı. Bu ataklar sırasında immün kompleks depozitlerinin oluşmuş
ve mononöritis multipleks ortaya çıkış olabilir. bu nedenle de ol-
guyu nadir görülmekle birlikte superior gluteal sinirin tutulduğu
‘akut sensorimotor mononöropati’ olarak yorumlayabiliriz.
Anahtar kelimeler: Superior gluteal sinir, romatoid artrit, mononöritis
multiplex

Tedavi öncesi enmg sonucu 1

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


251 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu kollerden kişiselleştirilmiş ve kriter temelli bir programa alınmıştır.
Hasta bir aşamadan diğerine geçebilmek için belirli bazı koşulları
SS-119 sağlamalıdır. Tüm hastaların kliniklerini, subjektif kriterlere göre
değerlendiren testler her iki grupta da kullanılmıştır. Bunlar; Lys-
ROMATOİD ARTRİT VE PSÖRİATİK ARTRİT TANILI holm, Tegner ve Cincinati testleridir. Bu testler ile hastalar preo-
HASTADA AORT DİSEKSİYONU VE SEREBRO peratif ve postoperatif olarak değerlendirilmiştir. Grup 1 ve Grup
VASKULER HASTALIK 2 deki hastalara ait bu veriler karşılaştırılarak hastaların klinikleri
arasında bir farklılık araştırılmıştır.
Sedef Ersoy, Necat Akgün
Bulgular: Grup 1 de bulunan hastaların yaş ortalaması
S.b.ü. İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
30.8±6.55 (22-46) iken, Grup 2 de bulunan hastaların yaş orta-
laması 38.16±9.42 (21-53) olarak bulunmuştur (p=0.000431).
Giriş-Amaç: Romatoid artrit (RA)ve psöriazis ile kardiyovas- Grup 1 de hastaların 4’ü (%13,3) kadın, 26’sı (%86,6) erkek iken
kuler ve serebrovaskuler hastalık riskinin artışı arasında anlamlı 6 hastanın (%20) sol dizi, 24 hastanın (%80) sağ dizi opere edil-
bir ilişki vardır. RA hastalarının anjina semptomlarını bildirme miştir. Grup 2 de ise hastaların 2’si (%6.6) kadın, 28’i (%93,3)
olasılıkları daha düşük ve bilinmeyen myokard infarküsü ve ani erkek iken 10 hastanın (%33,3) sol dizi, 20 hastanın (%66,6) sağ
kardiyak ölüm olasılıkları daha yüksek olarak gösterilmiştir. Aort dizi opere edilmiştir. Subjektif olarak hastaların klinik durumunu
anevrizmasının ise sistemik romatizmal bozuklukların bir belirtisi operasyon öncesi ve sonrası değerlendiren testlerin sonuçları kar-
olabileceğine dair önemli kanıtlar vardır şılaştırılmıştır (Tablo 1).
Burada sunulan olguda, romatoid artrit ve psöriatik artrit tanısı Tartışma: Ön çapraz bağ cerrahisinden sonra kullanılan fizik
olan ve biyolojik ajan kullanan düzenli takip edilen hastada sereb- tedavi yöntemlerinde, belirlenmiş zaman aralıklarında belirlen-
ral infarkt ve aort diseksiyonu gelişmiştir. Aort diseksiyonu sonra- miş hedeflere ulaşmayı amaçlayan modaliteler kullanılmaktaydı.
sı opere edilen ve postop kardiyak ve nörolojik rehabilitasyonu Oysa günümüzde daha kişiselleştirilmiş ve belirli kilometre taşla-
planlanan hastanın inme nedeninin tartışılması amaçlanmıştır. rını geçtikten sonra bir sonraki basamağa geçebileceği fizik tedavi
Sistemik romatizmal hastalıkların takip ve tedavisinde serberovas- yöntemlerini kullanmaktayız. Yaklaşık 10 yıl öncesine ait sayısal
kuler ve kardiyovaskuler hastalık risklerine dikkat edilmeli ve kar- değerini alabildiğimiz subjektif testlerle incelenmiş bir hasta grubu,
diyovaskuler sistem muayenesi ve risk faktörlerinin belirlenmesi günümüzdeki bir hasta grubuyla karşılaştırılmıştır. Buradaki amaç
hastanın takibi açısından daha faydalı olabilir. farklı fizik tedavi modalitesinin erken dönemde hasta üzerindeki
etkilerini incalemektir. Sonuçlara bakıldığında, aradan geçen za-
Anahtar kelimeler: Rheumatoid arthritis, psoriasis, hemiplegia, aortic
man sonucunda daha ileri yaşta insanların ön çapraz bağ rüptürü
dissection
tanısıyla opere edildiği görülebilir. Bu veri, zamanla insanların fi-
ziksel aktiviteye daha çok değer verdiği şeklinde yorumlanabilir.
Klinik değerlendirme testleri sonucunda ise hastaların verilerinin
Sportif Rehabilitasyon yeni fizik tedavi anlayışı ile daha ileriye taşındığı söylenebilir.
SS-120 Olgu
Ön çapraz bağ (ACL) rüptürü en sık genç ve aktif bireylerde görü-
ÖN ÇAPRAZ BAĞ REKONSTRUKSİYONUNDAN lür ve uzun vadeli olumsuz fiziksel ve psikolojik etkilere sahip ola-
SONRA UYGULANAN FİZİK TEDAVİ bilir. Cerrahi işlemden sonra hastanın karşılaştığı başka bir güçlük
PROTOKOLÜNÜN ON YILDAKİ DEĞİŞİMİ VE KLİNİK de uzun süren bir rehabilitasyon sürecidir.
SONUÇLARI Bu çalışmada Kasım 2007- Mayıs 2009 tarihleri arasında opere
edilen bir grup hasta (Grup 1) ile, yakın tarihte opere edilen başka
Mehmet Faruk Çatma , Kasım Kılıçarslan
1 2
bir grup (Grup 2) hasta karşılaştırılmıştır. Grup 1 deki hastalara
Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1
operasyondan sonra Shelbourne ve ark’nın tarif ettiği 3 Fazlı yön-
Ankara Şehir Hastanesi
2
temle fizik tedavisi uygulanmıştır (1). Grup 2 deki hastalar ise Fil-
bay ve ark’ nın tarif ettiği kanıta dayalı önerileri içeren fizik tedavi
Giriş: Bu çalışmada Kasım 2007- Mayıs 2009 tarihleri arasında yöntemi ile tedavi edilmiştir (2).
opere edilen bir grup hasta (Grup 1) ile, yakın tarihte opere edilen Çalışmanın amacı geçen 10 yıla aşkın sürede değişen fizik tedavi
başka bir grup (Grup 2) hasta karşılaştırılmıştır. Grup 1 deki hasta- yönteminin etkilerini elde bulunan klinik sonuçları karşılaştırarak
lara operasyondan sonra Shelbourne ve ark’nın tarif ettiği 3 Fazlı değerlendirmektir.
yöntemle fizik tedavisi uygulanmıştır (1). Grup 2 deki hastalar ise
Filbay ve ark’ nın tarif ettiği kanıta dayalı önerileri içeren fizik te- Yöntem-Gereçler
davi yöntemi ile tedavi edilmiştir (2). Çalışmanın amacı geçen 10 Kasım 2007- Mayıs 2009 tarihleri arasında opere edilen ve Kasım
yıla aşkın sürede değişen fizik tedavi yönteminin etkilerini elde 2010 da bir tez konusu olarak sonuçları açıklanan Grup 1’de 30
bulunan klinik sonuçları karşılaştırarak değerlendirmektir. hasta mevcuttur. Aralık 2017 - Haziran 2019 tarihleri arasında
Metod: Kasım 2007- Mayıs 2009 tarihleri arasında opere edilen opere edilen ve Aralık 2020 de klinik değerlendirmeleri yapılan
ve Kasım 2010 da sonuçları açıklanan Grup 1’de 30 hasta mev- Grup 2’de 30 hasta mevcuttur.
cuttur. Aralık 2017 - Haziran 2019 tarihleri arasında opere edi- Bulgular
len ve Aralık 2020 de klinik değerlendirmeleri yapılan Grup 2’de Grup 1 de bulunan hasta verileri 2010 yılında oluşturulan tez
30 hasta mevcuttur. Operasyondan sonra Grup 1 deki hastalar çalışmasına aittir ve 2020 de toplanan veriler bu çalışmanın ör-
Shelbourne ve ark. nın tarif ettiği şekilde fizik tedavi programına neklem sayısına ve takip süresine uygun olarak elde edilmiştir.
alınmıştır (1). İlk iki haftada esas olarak yara iyileşmesine odak- Her iki gruptaki hastaların ameliyatları da aynı metod kullanılarak
lanır. İki ila beş hafta arasında, fleksiyonu artırmayı ve günlük gerçekleştirilmiştir.
yaşam aktivitelerine devam etmeyi içerir. Beşinci haftadan sonra
Operasyondan sonra Grup 1 deki hastalar Shelbourne ve ark.
ise spora güvenli bir dönüşü sağlamak amaçlanır. Grup 2 deki
nın tarif ettiği şekilde fizik tedavi programına alınmıştır (1). İlk iki
hastalar Filbay ve ark. nın tarif ettiği şekilde, zamana dayalı proto-
haftada esas olarak yara iyileşmesi, tam ekstansiyon, şişlik kont-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


252 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
SÖZLÜ BİLDİRİLER

rolüne odaklanır. İki ila beş hafta arasında, fleksiyonu artırmayı, Tartışma
işlevsel bir yürüyüş geliştirmeyi ve günlük yaşam aktivitelerine Ön çapraz bağ yaralanmasında tedavi stratejisine bakılmaksızın,
devam etmeyi içerir. Beşinci haftadan sonra ise spora güvenli bir tedavi yönetimi diz fonksiyonunu eski haline getirmeyi, aktivite
dönüşü sağlamak amaçlanır. katılımının önündeki psikolojik engelleri ele almayı, daha fazla
Grup 2 deki hastalar Filbay ve ark. nın tarif ettiği şekilde, zamana yaralanma ve diz osteoartriti riskini azaltmayı amaçlamalıdır.
dayalı protokollerden kişiselleştirilmiş ve kriter temelli bir progra- Bu nedenle operasyondan sonra kullanılacak fizik tedavi meto-
ma alınmıştır. ÖÇB rüptüründen sonra beş farklı rehabilitasyon dunun önemi büyüktür. On yıl öncesine kadar kullanılan fizik
aşaması vardır. Hasta bir aşamadan diğerine geçebilmek için be- tedavi yöntemlerinde, belirlenmiş zaman aralıklarında belirlen-
lirli bazı koşulları sağlamalıdır. Bu sayede hastanın fonksiyonel ve miş hedeflere ulaşmayı amaçlayan modaliteler kullanılmaktaydı.
biyolojik kapasitesi aşılmaz. Ayrıca hastanın ilerlemesi de gereksiz Oysa günümüzde daha kişiselleştirilmiş ve belirli kilometre taşla-
yere geciktirilmez. rını geçtikten sonra bir sonraki basamağa geçebileceği fizik tedavi
Belirlenen fizik tedavi protokolü tamamlandıktan sonra, tüm has- yöntemlerini kullanmaktayız.
taların kliniklerini subjektif kriterlere göre değerlendiren testler her Elimizde yaklaşık 10 yıl öncesine ait sayısal değerini alabildiği-
iki grupta da kullanılmıştır. Bunlar; Lysholm, Tegner ve Cincinati miz subjektif testlerle incelenmiş bir hasta grubu günümüzdeki bir
testleridir. Bu testler ile hastalar preoperatif dönemde değerlendi- hasta grubuyla karşılaştırılmıştır. Buradaki amaç farklı fizik tedavi
rilmiş, sonra postoperatif olarak tekrar bu testler yapılmıştır. modalitesinin erken dönemde hasta üzerindeki etkilerini incale-
Grup 1 ve Grup 2 deki hastalara ait bu veriler karşılaştırılarak mektir.
hastaların klinikleri arasında bir farklılık araştırılmıştır. Çalışmanın eksik yönü olarak aradan geçen sürenin uzunluğu ve
Grup 1 de bulunan hastaların yaş ortalaması 30.8±6.55 (22-46) subjektif testlerin her iki grupta faklı kişilerce yapılmış olmasıdır.
iken, Grup 2 de bulunan hastaların yaş ortalaması 38.16±9.42 Sonuçlar
(21-53) olarak bulunmuştur (p=0.000431)
Sonuçlara bakıldığında, aradan geçen zaman sonucunda daha
Grup 1 de hastaların 4’ü (%13,3) kadın, 26’sı (%86,6) erkek iken ileri yaşta insanların ön çapraz bağ rüptürü tanısıyla opere edildiği
6 hastanın (%20) sol dizi, 24 hastanın (%80) sağ dizi opere edil- görülebilir. Bu veri, zamanla insanların fiziksel aktiviteye daha çok
miştir. Grup 2 de ise hastaların 2’si (%6.6) kadın, 28’i (%93,3) değer verdiği ve zaman ayırdığı şeklinde yorumlanabilir.
erkek iken 10 hastanın (%33,3) sol dizi, 20 hastanın (%66,6) sağ
Klinik değerlendirme testleri sonucunda ise hastaların verilerinin
dizi opere edilmiştir.
yeni fizik tedavi anlayışı ile daha ileriye taşındığı söylenebilir.
Subjektif olarak hastaların klinik durumunu operasyon öncesi ve
sonrası değerlendiren testlerin sonuçları karşılaştırılmıştır (Tablo Kaynaklar
1). 1. Shelbourne KD, Wilckens JH. Current concepts in anterior cruciate lig-
ament rehabilitation. Orthop Rev. 1990 Nov;19(11):957-64. PMID:
2270178.
2. Filbay SR, Grindem H. Evidence-based recommendations for the man-
agement of anterior cruciate ligament (ACL) rupture. Best Pract Res Clin
Rheumatol. 2019 Feb;33(1):33-47. doi: 10.1016/j.berh.2019.01.018.
Epub 2019 Feb 21. PMID: 31431274; PMCID: PMC6723618.
Anahtar kelimeler: Ön Çapraz Bağ, Rehabilitasyon, Farklı Modalite

GRUP 1 GRUP 2 p
değeri
Lysholm 50.9±18.12 (15-71) 48.9±12.04 (22-68) .308
Preop Tegner 2.16±0.87 (1-4) 2.26±0.78 (1-3) .321
Cincinati 247.33±31.72 (180-290) 241.33±28.85 (190-290) .223

Lysholm 84.23±10.72 (56-100) 92.73±3.99 (84-98) .000073


Postop Tegner 4.4±1.16 (1-4) 5.33±0.71 (4-6) .000205
Cincinati 355.66±38.38 (210-410) 385.66±16.54 (340-410) .000114

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


253 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı Ağrı
PS-001 PS-002

ULTRASOUND GUIDED CERVICAL SELECTIVE BOYUN AĞRISI AYIRICI TANISINDA PEKTORALİS


NERVE BLOCK: A CASE SERIES MİNÖR SENDROMU VE PEKTORALİS MİNÖR KAS
Bahar Dernek1, Suavi Aydoğmuş3, İbrahim Ulusoy5, Tahir Mutlu BLOĞU
Duymuş4, Fatma Nur Kesiktaş1, Demirhan Dıraçoğlu2, Cihan Aksoy2 Kübra Neslihan Kurt Oktay1, İlknur Aktaş2, Feyza Ünlü Özkan2
1
İstanbul Fizik Tedavi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 1
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
2
İstanbul Üniversitesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Abd 2
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,
3
Department Of Orthopaedic Surgery, Klinikum Esslingen, Germany Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
4
Özel Saygı Hastanesi
5
Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi
Giriş-Amaç: Pektoralis minör sendromu (PMS), brakial pleksus,
Background: Cervical radiculopathy is a condition character- aksiller ven ve arterin subklavikular alanda pektoralis minör kası
ized by pain, numbness, tingling and weakness, mostly seen in (PM) tarafından sıkışmasıyla oluşur.1 Üst ekstremitede ağrı, pares-
the affected extremity due to the compression of the involved tezi, subklaviküler ön göğüs duvarı ve aksillada ağrı en sık görülen
nerve. semptomlardır, ileri dönemde güçsüzlük olabilir. Bazen trapezius,
supraklaviküler bölge ve omuzda, nadiren ise servikal bölgede
The process of diagnosing cervical radiculopathy involves a com- ağrı ve hassasiyet görülebilir.2 Etyolojide travma,üst ekstremitenin
bined evaluation of detailed anamnesis, physical examination and tekrarlayıcı hareketleri, spor yaralanmaları, postür bozukluğuna
imaging techniques. Though physical therapy, exercise, medical bağlı gergin kısa PM kası ve idiyopatik nedenler yer alır.1,3 Boyun
therapy and injection methods are preferred first, cervical region ağrısının nadir görülen bir semptom olduğu PMS’ye bağlı şiddetli
injections can also be applied in cases where conservative treat- boyun ağrısı ile başvurup kas bloğu ve konservatif tedavi sonrası
ment is not effective. So, this study is aimed to investigate the effec- semptomları tamamen gerileyen 4 olguyu sunuyoruz.
tiveness of cervical selective nerve root block, performed at various
levels via US. Olgu 1: 47 y. ev hanımı, şiddetli boyun ağrısı, iki taraflı omuz,
kol ağrısı ve parestezi şikayeti ile başvurdu. Çok sayıda sempto-
Methods: We evaluated the data of patients who were diag- matik ilaç ve duloksetin kullanıyor. Beyin cerrahisi başvurusun-
nosed with cervical radiculopathy using physical examination da MRG (Fig. 1A) sonucu operasyon önerilmesi üzerine olmak
and radiological imaging (MRI) from November 2019 to March istemeyen hasta tarafımıza başvurdu. FM’de servikal ROM her
2020. We also included the patients who did not respond to con- yöne ağrılı,fleksiyon kısıtlı; palpasyonla trapezius, supraspinatus
servative treatment, and therefore underwent selective nerve root ve pektoral kaslarda tetik noktalar saptandı. Spurling ve servikal
block at various levels by following their regular records. Data of kompresyon testleri +, Adson testi (-), Roos testi +/+; sol C5
63 patients suitable for these features were evaluated until the hipoestezik; motor defisit (-). DTR normoaktif ve patolojik refleks
6th month in terms of pain, functional status and complications. (-). NPMS şüphesi üzerine yaptığımız USG eşliğinde PM kas blo-
Results: In this retrospective case study, we evaluated the data ğu ile şikayetleri tamamen kayboldu.
of patients who underwent SSNB with various levels via Us be- Olgu 2: 32 y. kadın doktor boyun ağrısı, sağ kol, 4. ve 5. par-
tween C4-7 due to cervical herniated disc. According to the re- makta karıncalanma şikayetleri ile başvurdu. Servikal MRG’da
sults of this study, well-being in terms of pain and functional status lordozda düzleşme, C5-6 bulging saptanması üzerine beyin cer-
felt in the 1st month continued at the same level in the 3rd and rahisi tarafından fizik tedavi için yönlendirilen olgunun EMG ve
6th months. Doppler USG: normal. Günde 10 saat oturarak ders çalışan ol-
Conclusion: US-guided SSNB injection is an effective treatment gunun FM’sinde servikal ROM tüm yönlere kısıtlı ve ağrılıydı, pal-
in terms of pain and functional status in selected patients. It can pasyonla trapezius & pektoralis kaslarında hassasiyet saptandı.
be safely applied especially in patients who do not respond to Spurling testi (-); Roos testi +/- duyu ve motor defisit (-). USG
conservative treatment. eşliğinde sağ PM’ye kas bloğu uygulanması sonrası şikayetleri
Anahtar kelimeler: Ultrasound; injection; cervical radiculopathy; pain;
kayboldu, pektoral germe ve postur egzersizleri verilip ergonomik
treatment; nerve block; steroid; lidocaine; masa planlanan olgu 1 yıldır semptomsuz takip ediliyor.
Olgu 3: 25 y. kadın hasta şiddetli boyun & oksipital ağrı,ellerde
ve kollarda uyuşma şikayetleri ile başvurdu. Anamnezde çamaşır-
hanede sürekli olarak yüksek bir seviyeye çamaşır astığı öğrenildi.
Kraniyal MRG normal, servikal MRG’de C4-C5 bulging (Fig. 1B)
saptanmıştı. Doppler USG ve EMG: normal, nörolojik muayene:
normaldi. Palpasyonla pektoral kaslarda ağrılı tetik noktalar, Roos
testi +/+. USG eşliğinde bilateral PM kas bloğu (Fig. 2) sonrası
PM üzerindeki hassasiyet %80 geriledi, Roos testi (-) oldu. NPMS
tanısı ile baş üstü aktiviteler kısıtlandı, fizik tedavi programı ve
germe egzersizleriyle 2.ay kontrolünde semptomsuzdu.
Olgu 4: 71 y. kadın hasta, şiddetli boyun ağrısı ve aralıklı bilate-
ral omuz ağrısıyla başvurdu. Son 3 ayda semptom sıklığı artmış
ve gece ağrısı eklenmişti. Servikal X-ray: spondiloz izlendi. Lab
test & Doppler USG: normal. İleri baş postürü ve artmış torasik
kifoz mevcuttu (Fig. 3). Pektoral bölge ağrılı ve hassas, Spurling
ve Adson testleri (-). Roos testi +/+ Nörolojik muayene: normal.
Postür bozukluğuna bağlı PMS ön tanısıyla USG ile PM kas bloğu
sonrası semptomlar tamamen geriledi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


255 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Medikal tedaviye yanıt vermeyen boyun ağrısının ayırıcı tanısında


NPMS akılda tutulmalıdır. Detaylı anamnez ve fizik muayene son-
rası USG ile uygulanan PM kas bloğu sonrası bölgedeki hassasiye-
tin ve semptomların gerilemesi hastalığın kesin tanısıdır. Hastaların
çoğu konservatif tedaviye (medikal tedavi, pektoral germe, postür
egzersizleri) ve PM kasına lokal anestetik veya botoks enjeksiyonu
gibi minimal invaziv prosedürlere oldukça iyi yanıt verir.7,8

Kaynaklar
1. Sanders RJ, Rao NM. The forgotten pectoralis minor syndrome: 100 oper-
ations for pectoralis minor syndrome alone or accompanied by neurogen-
ic thoracic outlet syndrome. Ann. Vasc. Surg. 2010, 24, 701–708.
2. Sanders RJ, Annest SJ. Thoracic outlet and pectoralis minor syndromes.
Semin. Vasc. Surg. 2014: 27, 86–117.
3. Palamar D, Aktas I, Akgun K. Pectoralis Minor Syndrome Miscible with
Subacromial Impingement Syndrome. South. Clin. Ist. Euras. 2017;
28(3):181-183.
4. Page P, Frank CC, Lardner R. Assessment and treatment of muscle imbal-
ance: The Janda Approach 2010, Champaign, IL: Human Kinetics. Resim 2. USG eşliğinde pektoralis minör kas bloğu. Ok başı: iğne ucu, Pmj:
5. Public Education Section Department of Business and Consumer Business pektoralis majör kası; Pmi: pektoralis minör kası.
Oregon OSHA. Introduction to the Ergonomics of Manual Material Han-
dling. Diunduhdari: Diakses Tanggal Maret; 2012.
6. Sanders RJ, Annest SJ. Pectoralis Minor Syndrome: Subclavicular Brachi-
al Plexus Compression. Diagnostics (Basel). 2017; 7(3):46.
7. Bottros MM, AuBuchon JD, McLaughlin LN, Altchek DW, Illig KA, Thomp-
son RW. Exercise enhanced, ultrasound-guided anterior scalene muscle/
Pectoralis minor muscle blocks can facilitate the diagnosis of neurogenic
thoracic outlet syndrome in the high performance overhead athlete. Am J
Sports Med. 2017; 45:189–194.
8. Torriani M, Gupta R, Donahue DM. Botulinum toxin injection in neu-
rogenic thoracic outlet syndrome: results and experience using an ultra-
sound-guided approach. Skeletal Radiol 2010; 39: 973–80.
Anahtar kelimeler: Boyun ağrısı, Kas bloğu, Pektoralis minör sendro-
mu, Ultrasonografi.

Resim 3. İleri kafa duruşu, yuvarlak omuzlar ve artmış torasik kifozun yol
açtığı gergin ve kısa pektoral kaslar.

Resim 1. (A) Servikal MRG sagital ve transvers kesitleri. C5-6 seviyesinde


geniş tabanlı posterior protrüzyon, anterior subaranoid mesafede daralma,
C6-7 diskinde sol ağırlıklı posterior protrüzyon, sol nöral foramen içinde
servikal gangliona bası. (B) Servikal MRG sagital kesiti. C4-5 intervertebral
diskte görülen bulging.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


256 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı Kaynaklar
1. Ketenci A. Kronik bel ağrılı hastada ayırıcı tanı. TOTBİD Dergisi
PS-003 2017;16:118-125.
2. Yüvrük E, Hacıyakupoğlu E, Naderi S. Şiddetli Bel Ağrısı ile Acil Servise
KRONİK BEL AĞRILI HASTADA AORT ANEVRİZMA Başvuran Aort Diseksiyonu Hastası. Türk Nöroşir Derg 2015;25(3):359-
361.
RÜPTÜRÜ: BİR OLGU SUNUMU 3. Hart L, Deyo R, Churkin D. Physician off ice visits for low back pain. Spine
1995;20:11-19.
Tuba Erdem Sultanoğlu1, Hasan Sultanoğlu2 4. Imamura H, Sekiguchi Y, Iwashita T, Dohgomori H, Mochizuki K, Aizawa
Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1
K et al. Painless acute aortic dissection; diagnostic, prognostic and clinical
Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı
2
implications. Circ J 2011;75:59-66
Anahtar kelimeler: Bel ağrısı, aort anevrizması, ayırıcı tanı
Giriş: Kronik bel ağrıları yaygın ve engellilik oluşturan, dokto-
ra başvuruda en sık görülen yakınmalardan birisidir. Kompleks
yapısı nedeni ile ağrının ayırıcı tanısı zor olabilir. Bel ağrılarında
ayırıcı tanı; yapısal, nörojenik ve ekstraspinal patolojilere göre
ya da ağrının sıklığına ve patolojisine (inflamatuvar, metabolik,
vasküler nedenler) göre yapılabilir. Bel ağrısının ayırıcı tanısında
ekstraspinal nedenlerden biri olan aort disseksiyonu hayati önem
taşır. Bu olgu sunumunda kronik bel ağrılı hastada tespit edilen
aort anevrizma rüptürü olgusunu sunmayı amaçladık.
Olgu: 67 yaşında erkek hasta, bel ağrısı şikayeti ile polikliniğimi-
ze başvurdu. Herhangi bir travma öyküsü olmayan hastanın bel
ağrısının iki yıldır olduğu, uzun süre ayakta durmakla ve yürü-
mekle arttığı, medikal tedavi ve fizyoterapi ile kısmen düzeldiği;
gece ağrısı, sabah tutukluğu ve inkontinans şikayetinin olmadığı
öğrenildi. Hasta son bir aydır ağrısının artması nedeni ile fizik
tedavi uygulandığını belirtti. Polikliniğimize başvuru esnasında
hastanın bel ağrısının bu sabah her zamankinden daha şiddetli
ve yırtıcı tarzda, analjeziklere yanıtsız, hareketle ve istirahatle de-
ğişmeyen karekterde olduğu, son bir gündür de her iki bacakta
dermatomal olmayan uyuşmanın eşlik ettiği öğrenildi. Özgeçmi-
şinde 11 yıl önce miyokard enfarktüsü geçiren hastanın 10 yıl-
dır hipertansiyon ve 2 yıldır lomber intervertebral disk hastalığı
tanıları vardı. Komorbiditeleri için asetilsalisilik asit, pentoksifilin
ve olmotec plus; kronik bel ağrısı için pregabalin 150 mg/gün ve Şekil 1. Abdominal aort anevrizması
steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç kullanmaktaydı. Soygeçmi-
şinde özellik yoktu. Bağımsız mobilize olan hastanın kas iskelet
sistemi muayenesinde lomber bölge hareketleri ağrılı idi. Servikal
bölge ve diğer eklemlerin fizik muayenesi, üst ve alt esktremite
nörolojik muayenesi normaldi. Femoral nabızları filiform tarz-
daydı. Hasta ağrı karakteri, anamnezi ve fizik muayane bulguları
nedeni ile aort diseksiyonu ön tanısı ile acil servise yönlendirildi.
Acil serviste hastanın vital bulguları tansiyon 85/60 mm/Hg, nabız
124/dk idi. Hastanın torakoabdominal BT anjiyografi’sinde ab-
dominal aorta çapı renal düzeyde yaklaşık 6 cm’lik bir segmentte
71 mm olup anevrizmatik dilatasyon izlendi (Şekil 1). Bu düzeyde
en kalın yerinde 27 mm ölçülen mural hemotom görünümü ve
kontrast ekstravazasyonu vardı. Retroperitoneal hemotom görü-
nümü mevcuttu. Tanımlanan hemotom bilateral alt kadranlara
ve pelvik bölgeye de uzanıyordu (Şekil 2). Hasta abdominal aort
anevrizma rüptürü saptanması üzerine kardiyovasküler cerrahi
tarafından operasyona alındı.
Yöntem ve Gereçler: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniği- Şekil 2. Abdominal aort anevrizmasında mural hematom ve
ne bel ağrısı şikayeti ile başvuran; ağrı karakteri, anamnezi ve fizik ekstravazasyon
muayane bulguları nedeni ile aort diseksiyonu ön tanısı ile acil
servise yönlendirilen, abdominal aort anevrizma rüptürü olgusu
sunulmuştur.
Sonuçlar: Anamnezinde uyarıcı durumların olduğu kronik bel
ağrılı hastalarda yüksek mortalite ile seyreden aort anevrizma
rüptürünün hızlı tanısı ve erken tedavisi mortalite oranları azalt-
mada önemlidir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


257 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı
PS-004

ATİPİK YERLEŞİMLİ MELORHEOSTOZİS OLGUSU


Selin Duran, Yeliz Bahar Özdemir, Tuğba Özsoy Ünübol, Emre Ata
Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Giriş: Melorheostozis kemik iliği boşluklarındaki trabeküllerde


fibrotik değişiklikler ve hiperostotik periosteal kemik oluşumu ile
giden nadir bir hastalıktır, 2 - 64 yaş arasında herhangi bir yaşta
ortaya çıkabilir. Hakim semptomlar eklem sertliği ve ağrı olmakla
birlikte ilgili ekstremitede deformite ve hareket kısıtlılığına neden
olabilir. Bu vaka sunumunda sağ elinde ağrı ve sabah tutukluğu
ile polikliniğimize başvuran ve melorheostozis ile uyumlu radyo-
lojik bulguları olan 38 yaşında kadın hasta sunulmuştur.
Olgu: 38 yaşında kadın hasta polikliniğimize 3 yıldır var olan sağ
el 4. parmakta ağrı ve şişlik şikayeti ile başvurdu. Sabah tutuklu-
luğu 5-10 dk kadardı. Romatolojik hastalık öyküsü negatifti. Aile Resim 1
öyküsü ve ek hastalığı yoktu. Muayenesinde sağ el 4. parmak
metakarpofalengeal, proksimal ve distal interfalengeal eklemlerde
ağrı ve şişlik mevcut olup ısı artışı yoktu. Eklem hareket açıklığı
tamdı. Diğer eklemlerin muayenesi doğaldı. Laboratuvar testle-
Ağrı
rinde serum alkalen fosfataz, fosfor, kalsiyum seviyeleri, eritrosit PS-005
sedimantasyon hızı (ESR), beyaz kan hücresi normaldi. 25 (OH)
D vitamin düzeyi 15 ng/ml idi. Radyolojik incelemede sağ el 3. DİZ OSTEOARTRİTLİ HASTALARDA AĞRI VE
metakarpal kemikte, 4.metakarpal kemik ve falanks kemiklerinde İLİŞKİLİ FAKTÖRLER ÜZERİNE DULOKSETİN VE
sklerotik lineer alanlar ve erimiş damlayan mum benzeri alan gö-
PREGABALİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
rüldü. (resim 1) Hastaya bu karakteristik radyografik görüntüye
dayanarak melorheostozis tanısı kondu. 12 saate 1naproksen 500 Özge Gülsüm İlleez1, Kübra Neslihan Kurt Oktay2, İlknur Aktaş1,
mg tablet ve haftalık 50.000 ünite D vitamini yükleme tedavisi Feyza Ünlü Özkan1, Tuba Nazlıgül3, Feyza Akan Begoğlu1, Meryem
başlandı. Bir ay sonraki kontrolünde ağrısı belirgin olarak azal- Yılmaz Kaysın1, Arzu Atıcı1, Pınar Akpınar1
mıştı. 1
Sbü, Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Kliniği,istanbul
Sonuç: Melorheostozis alt ve üst ekstremite uzun kemikleri daha 2
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul
sık etkilemekle birlikte bizim olgumuzda olduğu gibi el ve ayak 3
Sbü, Van Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği, Van
kısa kemiklerini de etkileyebilir. Bu nedenle el eklemlerinde ağrı
ve şişlik ile başvuran hastalarda ayırıcı tanıda melorheostozis ta-
Giriş-Amaç: Çalışmanın primer amacı duloksetin ve pregabali-
nısı da akılda bulundurulmalıdır.
nin diz osteoartritli hastalarda mix tip ağrı ve fonksiyonel durum
Olgu: 38 yaşında kadın hasta polikliniğimize 3 yıldır var olan sağ üzerine, sekonder amacı hayat kalitesi, depresyon, anksiyete ve
el 4. parmakta ağrı ve şişlik şikayeti ile başvurdu. Sabah tutuklu- uyku bozukluğu üzerine etkisini araştırmak.
luğu 5-10 dk kadardı. Romatolojik hastalık öyküsü negatifti. Aile
Yöntem ve Gereçler: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikli-
öyküsü ve ek hastalığı yoktu. Muayenesinde sağ el 4. parmak
niğimize Ekim 2016-Aralık 2020 tarihleri arasında başvuran 66
metakarpofalengeal, proksimal ve distal interfalengeal eklemlerde
diz osteoartritli hasta (11 erkek-55 kadın, 40-69 yaş arası, ort.
ağrı ve şişlik mevcut olup ısı artışı yoktu. Eklem hareket açıklığı
yaş 55,65±7,22) duloksetin 60mg/gün veya pregabalin 300mg/
tamdı. Diğer eklemlerin muayenesi doğaldı. Laboratuvar testle-
gün kullanmak üzere randomize edildi. Hastalar tedavi öncesi,
rinde serum alkalen fosfataz, fosfor, kalsiyum seviyeleri, eritrosit
tedavinin 4. ve 12. haftasında vizuel analog skala (VAS), Neuro-
sedimantasyon hızı (ESR), beyaz kan hücresi normaldi. 25 (OH)
pathic Pain Diagnostic Questionnaire (DN4), Kısa Form-36 (SF-
D vitamin düzeyi 15 ng/ml idi. Radyolojik incelemede sağ el 3.
36), Western Ontario ve McMaster Üniversitesi Osteoartrit İndeksi
metakarpal kemikte, 4.metakarpal kemik ve falanks kemiklerinde
(WOMAC), Beck Depresyon Skalası (BDS), Beck Anksiyete Ska-
sklerotik lineer alanlar ve erimiş damlayan mum benzeri alan gö-
lası (BAS) ve Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) kullanılarak
rüldü. (resim 1) Hastaya bu karakteristik radyografik görüntüye
değerlendirildi.
dayanarak melorheostozis tanısı kondu. 12 saate 1naproksen 500
mg tablet ve haftalık 50.000 ünite D vitamini yükleme tedavisi Bulgular: Her iki grupta VAS, DN-4, WOMAC, SF-36, BDS ve
başlandı. Bir ay sonraki kontrolünde ağrısı belirgin olarak azal- BAS skorlarında başlangıç değerlerine göre 4. haftadan itibaren,
mıştı. PUKI total skorunda pregabalin grubunda 4. haftadan itibaren,
duloksetin grubunda 12. haftada iyileşme görüldü. İki grup ara-
Sonuçlar: Melorheostozis alt ve üst ekstremite uzun kemikleri
sında VAS, BDS, BAS ve PUKI skorları açısından 4. ve 12. haf-
daha sık etkilemekle birlikte bizim olgumuzda olduğu gibi el ve
talarda fark yokken, DN-4, WOMAC-ağrı ve tutukluk skorlarında
ayak kısa kemiklerini de etkileyebilir. Bu nedenle el eklemlerinde
4.haftada (p<0,0001), (p=0,038), (p=0,016) ve 12. haftada (p
ağrı ve şişlik ile başvuran hastalarda ayırıcı tanıda melorheostozis
=0,0001), (p=0,020), (p=0,002), WOMAC fonksiyon ve total
tanısı da akılda bulundurulmalıdır.
skorlarda 12. haftada (p=0,042), (p=0,022), SF-36 subgrupla-
Anahtar kelimeler: Melorheostozis, artralji, el eklemi rından emosyonel sağlık skorunda 4. haftada (p=0,013) ve genel
sağlık algısı skorunda 12. haftada (p=0,021) pregabalin lehine
istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


258 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Sonuçlar: Osteoartritte ağrı hem nosiseptif hem de nöropatik kırığı için risk faktörleri osteoporoz, inflamatuar artritler, pelvik
öğeler içeren mix tip ağrı olup, kronik süreçte santral sensitizas- radyoterapi, kortikosteroid kullanımı, paget hastalığı, hiperpa-
yonun geliştiği kompleks bir olaydır (1). Bu tipte ağrı ve ağrıyla ratroidizm ve renal osteodistrofidir. Literatürde gebelik ve post-
ilişkili semptomların kontrolünde tedaviye santral etkili ilaçların partum dönemde sakral stres kırığı tanısı alan sınırlı sayıda olgu
eklenmesi tedavi başarı şansını artırabilir. Ağrıda azalma ve fonk- sunumları bulunmaktadır. Sonuçta gebelikte bel ve kalça ağrısı ile
siyonlarda iyileşme sağlanarak kronik ağrı sürecine sıklıkla eşlik başvuran olgularda sakral yetmezlik fraktürü gibi nadir diğer olası
eden depresyon, anksiyete ve uyku bozukluğuna faydalı olunabi- nedenler göz önünde bulundurulmalıdır.
lir ve tüm bunların sonucunda hastanın yaşam kalitesinin yüksel-
Anahtar kelimeler: Kalça ağrısı, gebelik, sakral stres kırığı
mesine katkı sağlanabilir.

Kaynaklar
1. Hochman JR, Gagliese L, Davis AM, Hawker GA. Neuropathic Pain
Symptoms in a Community Knee OA Cohort. Osteoarthritis Cartilage.
2011;19: 647-54
Anahtar kelimeler: Osteoartrit, Diz, Duloksetin, Pregabalin

Ağrı
PS-006 Resim 1. Koronal T2 ve T1 ağırlıklı görüntülerde sakrum sol kesimde
fraktür hattı ve ödem ile uyumlu sinyal değişikliği izleniyor.
POSTPARTUM SAKRAL STRES FRAKTÜRÜ: OLGU
SUNUMU
Münevver Serdaroğlu Beyazal1, Mehmet Beyazal2, Gül Devrimsel1,
Murat Yıldırım1, Şeyma Diyarbakır1
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Abd
1

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Radyoloji Abd


2

Giriş: Bu olgu sunumunda gebelik sırasında ve postpartum dö-


nemde bel ve kalça ağrısının nadir ama önemli nedenlerinden
biri olan sakrum stres kırığı tanısına dikkati çekmek amaçlanmıştır.
Olgu: 24 yaşında bayan hasta 10 gündür devam eden ve giderek
şiddetlenen bel, sol kalça ağrısı ve yürüme güçlüğü yakınmaları ile
tekerlekli sandalye ile kliniğimize başvurdu. Hastanın 5 gün önce Resim 2. Koronal T2 ve T1 ağırlıklı görüntülerde sakrum sol kesimdeki
C/S ile doğum yaptığı öğrenildi. Hastanın alınan anamnezinde si- ödemin tamamen düzeldiği görülüyor.
gara, alkol, aşırı kahve tüketimi, travma, enfeksiyon, romatolojik,
metabolik, sistemik hastalık ve ilaç kullanım öyküsü yoktu. Yakın-
malarına ateş, iştahsızlık, terleme eşlik etmiyordu. Ağrısının bel
ve kalçada lokalize olduğu, bacaklara yayılmadığı, herhangi bir Ağrı
uyuşma yanma karıncalanma eşlik etmediği, ve özellikle de akti-
PS-007
vite ile artığı öğrenildi. Fizik muayenede, hastada antaljik yürüyüş
mevcut olup, bel ve sol kalça eklem hareket açıklığı her yöne ağrılı AKUT BRAKİAL PLEKSİT VE SERVİKAL
ve kıstlıydı. Düz bacak kaldırma ve laseque testi negatifti. Nörolo- RADİKÜLOPATİ BİRLİKTELİĞİ: OLGU SUNUMU
jik muayene normaldi. Laboratuar incelemede; eritrosit sedimen-
tasyon hızı 45mm/saat, C-reaktif protein 19,18 mg/L, kalsiyum Kübra Cambekli1, İlknur Aktaş1, Feyza Ünlü Özkan1, Fatma Nur Soylu Boy2
9,6 mg/dL, fosfor 5.8 mg/dL, ALP 97 U/L, 25-(OH) vitamin D3 1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
20.3 ng/ml, PTH normal tespit edildi. Brusella aglütinasyon testi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
2
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
negatifti. Bu bulgular ile ilk planda kalçanın geçici osteoporozu ön
Radyoloji Kliniği
tanısı ile lomber vertebra ve sol kalça MR istemi yapıldı. MR’de
normal kalça görüntülemesi ile birlikte, solda sakrum zon 1-2 böl-
gesini ilgilendiren, kemiği vertikal düzlem boyunca kat eden ke- Giriş-Amaç: Brakial pleksus, C5-T1 spinal sinirlerin ön dalları-
mik iliği ödemi stres kırığı ile uyumlu bulgular tespit edildi (Figür nın birleşmesiyle oluşan karmaşık bir anatomik yapıdır. Bu plek-
1). Hastaya aktivite kısıtlaması ile birlikte parasetamol ve günlük sustan kaynaklanan periferik sinir ağı üst ekstremitenin motor,
kombine 1200 mg kalsiyum ve 800 IU vitamin D3 bileşeni öne- duyusal ve otonomik innervasyonundan sorumludur (1). Pleksus
rildi. 3 ay sonraki takiplerde hastanın yakınmaları tamamen iyi- tutulumu, radikülopati veya mononöropatiler gibi diğer fokal pe-
leşmiş olup, fizik muayene bulguları normaldi. Kontrol MR görün- riferik sinir sistemi lezyonlarına göre daha nadir görülmekle bir-
tülenmesinde kemik iliği ödeminin iyileştiği tespit edildi (Figür 2). likte klinik prezantasyonları benzer olabilir. Bu nedenle üst veya
alt ekstremite nöropatik semptomları olan her hastada pleksopati
Tartışma: Stres kırıkları kemiğin lokal bir bölgesinde, normal
için şüphe duyulmalıdır (2).
veya anormal kemikte, uzamış veya tekrarlayıcı, normalde tam
kırık oluşturacak güçten daha az güçteki yüklenmelere bağlı olu- Brakial pleksit etiyolojisinde travma, inflamatuar veya metabolik
şan kırıklardır. Stres kırıkları yorgunluk ve yetmezlik kırığı olmak bozukluklar, radyasyon, neoplastik, infeksiyöz, yapısal nedenler
üzere ikiye ayrılır. Yorgunluk kırıkları normal kemiğin kendisine yer almaktadır. Elektrofizyolojik değerlendirme, radyolojik görün-
uygulanan anormal streslerin sonucunda oluşur, buna karşılık ye- tüleme ve laboratuar testleri olmak üzere çeşitli tanısal testler kli-
tersizlik kırığı ise azalmış elastik direnç ile zayıf kemiğin üzerine nik değerlendirmeyi tamamlamak ve etiyolojilerin belirlenmesine
normal ya da fizyolojik stres etkisi sonucu gelişir. Sakral yetersizlik yardımcı olmak için kullanılabilir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


259 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Olgu: Kırk yedi yaşında erkek hasta, yaklaşık bir aydır devam
eden şiddetli sol kol ağrısı (VAS 8) ve güçsüzlük şikayetiyle kli-
niğimize başvurdu. Öyküsünde şikayetlerinin ikinci haftasında
başvurduğu beyin ve sinir cerrahisi hekimi tarafından servikal
disk hernisi ön tanısıyla manyetik rezonans görüntüleme (MRG)
istendiği ve yapılan servikal MRG’de sol C6 kök basısı (Şekil 1)
saptanması üzerine operasyon önerildiği öğrenildi. Ameliyat ol-
mak istemeyen hasta kliniğimize başvurduğunda yapılan fizik mu-
ayenesinde sol üst ekstremite kas kuvvetleri: omuz abduksiyon
4/5, dirsek fleksiyon 4/5, dirsek ekstansiyon 5/5, el bilek ekstansi-
yon 3/5, parmak fleksiyon 5/5 idi. Duyu muayenesinde C5 ve C6
dermatomlarında solda hipoestezi mevcuttu. Sol üst ekstremitede
biseps ve brakioradial refleksler hipoaktif diğer refleksler normao-
aktifti, patolojik refleks saptanmadı. Hastanın fizik muayene bul-
gularının izole C6 radikülopatisinden daha yaygın bir nörolojik
tutulum göstermesi üzerine brakial pleksus üst trunkus tutulumu
ayırıcı tanısı amacıyla elektrofizyolojik inceleme istendi. Elektro-
fizyolojik inceleme sonucunda sinir iletim çalışmalarında sağa Şekil 2. Aksiyel T1 Ağırlıklı MRG’de sol brakial pleksusta diffüz kalınlaşma.
kıyasla sol lateral antebrakial kutanöz duyu amplitüdünde azal-
ma ve elektromiyografik incelemede sol C5 ve C6 innervasyonlu
kaslarda fibrilasyon potansiyelleri saptanması üzerine akut brakial
pleksus üst trunkus tutulumu olarak değerlendirildi. Özgeçmişin- Ağrı
de kronik hastalık öyküsü olmayan hastanın hikayesinde yaklaşık
PS-008
bir ay önce bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği, şiddetli
omuz ve kol ağrısının enfeksiyonu takiben ortaya çıktığı öğrenildi. BOTULİNUM TOXİN İLE TEDAVİ EDİLEN
Laboratuar tetkiklerinde sedimantasyon: 21 mm/saat, C-reaktif
POSTOPERATİF PİRİFORMİS SENDROMU: YENİ BİR
protein düzeyi <2 mg/dL, tam kan sayımı, karaciğer ve böbrek
fonksiyon testleri normal sınırlardaydı. Brakial pleksus tutulumu- ENJEKSİYON TEKNİĞİ
nun değerlendirilmesi amacıyla istenen brakial pleksus MRG’de Gamze Gül Güleç1, İlknur Aktaş2, Feyza Ünlü Özkan2
sol brakial pleksusta diffüz kalınlaşma tespit edildi (Şekil 2). Akut Kastamonu Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Merkezi Hastanesi
1

brakial pleksit ve radikülopati birlikteliği olarak yorumlanan ol- İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma
2

guya medikal tedavi olarak intravenöz metilprednizolon tedavisi Hastanesi


başlandı ve oral kortikosteroidle devam edildi, tedricen doz azal-
tılarak 10 günde kesilen steroid tedavisi sonunda hastanın ağrı Giriş-Amaç: Piriformis sendromu (PS), kronik kalça ağrısı ve
şikayeti tama yakın (VAS 1), kas güçsüzlüğü ise kısmen geriledi. siyataljinin gözden kaçan bir nedenidir. PS’ nin tanısı, tanısal
Ayaktan fizik tedavi ve rehabilitasyon (FTR) programına alınan kriterler, spesifik fizik muayene bulguları, görüntüleme bulguları
hasta, 15 günlük FTR programının ardından ev egzersiz programı ve etiyolojik faktörlerin belirlenememesi nedeniyle zordur.1 Temel
ile takibe alındı. Üçüncü ay kontrolünde ağrı ve kas güçsüzlüğü yakınma kalça ağrısı ve ipsilateral bacağa yayılan ağrıdır.1 Fizik
şikayeti tamamen geçen olgu şifa ile takip edilmektedir. muayenede, hemen hemen tüm hastalarda derin gluteal palpas-
Sonuçlar: Nadir olmakla birlikte brakial pleksus tutulumu üst yon ağrılıdır.2 Tanıya yardımcı olmak için özel fizik muayene test-
ekstremite ağrılarının ayırıcı tanısında akılda bulundurulmalıdır, leri tanımlanmıştır. Ancak, PS için tek bir tanısal fizik muayene
detaylı bir anamnez ve ayrıntılı fizik muayene eşliğinde istenecek testi yoktur.2 Öykü ve fizik muayeneye dayalı olarak sendromdan
tanısal testler ayırıcı tanıda yol göstericidir. şüpheleniliyorsa, tanısal lokal anestetik (LA) enjeksiyonu ile tanı
doğrulanmalıdır. Piriformis kasına LA ajanı enjeksiyonundan son-
Kaynaklar ra%50 ve daha fazla ağrıda azalma sağlanması tanısal olarak ka-
1. Bollini CA, Wikinski JA. Anatomical review of the brachial plexus. Tech- bul edilir.3 Tanısal enjeksiyonun güvenliğini ve güvenilirliğini artır-
niques in Regional Anesthesia and Pain Management, 2006; 10, 69- 78. mak için görüntüleme modalitelerinin rehberliği önerilir. Ultrason
2. Rubin DI. Brachial and lumbosacral plexopathies: A review. Clinical neu-
rophysiology practice, 2020; 5, 173–193.
(US) kılavuzlu enjeksiyonların diğer yöntemlerden üstün olduğu
kabul edilir.4 PS etiyolojisinde travma, anatomik varyasyonlar,
Anahtar kelimeler: brakial pleksit, servikal radikülopati, elektromiyog-
miyofasiyal tetik nokta, piriformis kasının hipertrofisi ve spazmı
rafi, manyetik rezonans görüntüleme
ve yer kaplayan lezyonlar gibi faktörler tanımlanmıştır.2 PS kalça
cerrahilerini takiben postoperatif olarak da bildirilmiştir.5
Tanı konduktan sonra PS tedavisinde multidisipliner bir yakla-
şım benimsenmelidir. Başlangıç ​​tedavisi konservatif olmalıdır.
Medikal tedavi ve fizik tedavi PS tedavisinde temel dayanaktır.2
Güncel yaklaşımda, terapötik enjeksiyonlar başlangıç multimodal
tedavinin bir parçası olarak kabul edilmektedir.1 PS’ de enjeksi-
yonlar hem tanısal hem de tedavi edici olabilir.3 LA ajanları ve
kortikosteroidler (KS) piriformis kas enjeksiyonları için en yaygın
kullanılan ilaçlardır. Mısırlıoğlu ve ark.’nın yaptığı randomize, çift
kör bir çalışmada, LA enjeksiyon grubu ile LA + KS enjeksiyon
grubu arasında istatistiksel bir fark bulunamamıştır. Yazarlar, ağrı-
da iyileşmede bir fark olmadığı için tek başına LA uygulamasının
Şekil 1. Aksiyel (a) ve sagittal (b) T2 Ağırlıklı MRG’de sol C5-6 düzeyinde sol makul olduğu sonucuna varmışlardır.3
ağırlıklı kök basısına yol açan disk osteofit kompleksi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


260 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Son yıllarda, piriformis kasına botulinum nörotoksini (BoNT) en- Olgumuzda da saptanan derin gluteal palpasyonla ağrının şid-
jeksiyonunun PS’ nin yönetiminde etkili olduğu gösterilmiştir.6–8 detlenmesi en sık rastlanan fizik muayene bulgusudur.2Ayrıca ol-
PS’de BoNT tedavisinin kanıt düzeyi B dir.9 Cerrahi müdahale guda piriformis germe manevraları ve DBK testi de pozitifti. US
konservatif tedavi başarısız olup ve semptomlar kalıcı hale geldi- rehberliğinde LA enjeksiyonundan sonra ağrıda dramatik azalma,
ğinde düşünülmelidir.1 Aşağıda, US kılavuzluğunda BoNT Tip A PS tanısını doğruladı, ancak terapötik değildi. Hastamızda ağrı
(BoNT-A) enjeksiyonu ile tedavi edilen postoperatif bir PS vaka- fizik tedaviye, medikal tedaviye, LA ve KS enjeksiyonlarına di-
sını sunduk. rençliydi. PS cerrahisi için ortopedik konsültasyon istenmeden
Olgu: 48 yaşında inşaat işçisi sol kalça ağrısı, uyluğa yayılan önce, sol piriformis kasına US kılavuzluğunda düşük doz BoNT-A
uyuşma ve karıncalanma, yürüme ve merdiven çıkmada güçlük enjeksiyonu yapıldı. Son yıllarda, BoNT enjeksiyonlarının PS’ de
şikayetleri başvurdu. Vizuel Analog Skala (VAS) skoru 10 (0-10) etkili bir tedavi yöntemi olduğu gösterilmiştir.6–8,10 BoNT-A kasın
idi. Hikayesinden pelvik kırıkla sonuçlanan yüksekten düşme son- kalınlığını ve hacmini azaltarak etki gösterir.8
rası pelvik kırık meydana geldiği ve bu nedenle 8 kez ameliyat ol- Çift kör, randomize, plasebo kontrollü bir çalışmada, BoNT en-
duğu öğrenildi. Fizik muayenede gluteal bölge derin palpasyonla jeksiyonun ağrıyı azaltmada LA ve KS kombinasyonu veya plase-
ağrılıydı. Bel, kalça veya sakroiliak eklem hareket açıklıklarında boya (normal salin) göre daha etkin olduğu gösterilmiştir.6 Michel
herhangi bir kısıtlılık yoktu. Düz Bacak Kaldırma (DBK) testi ve ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, fizik tedavi ve medikal
piriformis germe testleri sol tarafta pozitifti. Ön-arka (AP) pelvik tedaviye yanıt vermeyen 122 PS’li hastanın %77’sinde BoNT en-
grafide ve bilgisayarlı tomografide (BT) plak ve çivi gibi cerrahi jeksiyonu ile ağrıda “iyi-çok iyi” bir azalma sağlanmıştır.10 Başka
materyaller görüntülendi (Resim 1). Lomber MRG minimal L3-L4 bir çalışmada, fizik tedavi ile BoNT enjeksiyonu ile PS’ li 27 has-
disk bulgingi mevcuttu. tadan 24’ünde %50’den fazla rahatlama ve VAS skorunda orta-
Öykü ve fizik muayene bulguları PS tanısını düşündürdü. Siyatalji lama 6,7’den 2,4’e düşüş sağlamıştır.7 Bizim olgumuzda BoNT-A
ve gluteal ağrıyı açıklayabilecek diğer nedenler görüntüleme çalış- enjeksiyonu ile VAS skoru 10’dan 2’ye bir gerileme elde edildi.
maları ile dışlandı. Tanıyı doğrulamak için US kılavuzluğunda di- BoNT tedavisi etkili olmasına rağmen, maliyeti genellikle PS için
agnostik enjeksiyon planlandı. Gluteal ağrı, piriformis kasına %2 birinci basamak tedavi olarak kullanımını sınırlar.11 Bu nedenle,
lik 4 cc LA enjeksiyonundan kısa bir süre sonra önemli ölçüde PS’de birinci basamak tedavi olarak fizik tedavi, medikal tedavi
azaldı. Böylelikle hastaya PS tanısı kondu. Enjeksiyondan 24 saat ve LA ve KS enjeksiyonlarını öneriyoruz. Bu tedavilere yeterli ya-
sonra ağrı yeniden başladı. Enjeksiyon KS ve LA ile tekrarlandı ve nıt alınamadığında BoNT-A, cerrahi müdahalelerden önce PS için
yine ağrıda kısa süreli bir azalma sağlandı. Bu tedaviler sırasında ikinci basamak tedavi olarak düşünülebilir. Hastamızda enjeksi-
fizik tedaviye ve medikal tedaviye (NSAID’ler ve kas gevşeticiler) yonun doğruluğunu artırmak için BoNT-A enjeksiyonu ultrason
devam edildi. Bununla birlikte, yukarıda belirtilen tedavilerle ağ- eşliğinde yapıldı. Olgumuzda, BoNT-A, kasın sakruma yakın en
rıda yeterli azalma sağlanamadığından, sol piriformis kasına US kalın kısmına enjekte edilmiştir. Yi ve ark. enjeksiyon tedavileri-
kılavuzluğunda düşük doz BoNT-A enjeksiyonu planlandı. nin olumsuz sonuçlarından kaçınmak için BoNT’ un kas karnına,
tendinöz kısımdan uzağa verilmesi önermiştir.12 PS’de önerilen
Yöntem ve Gereçler: LA ve KS enjeksiyonlarına benzer şekilde
BoNT-A dozu genellikle küçük hacimli normal salinle seyreltilmiş
hasta prone pozisyonda, ayakları muayene yatağının kenarından
100-200 birimdir.6Ancak bu olguda ağrının giderilmesi için 50 IU
sarkıtılarak yerleştirildi; kalça hazırlandı. Steril bir US prob kılıfı
BTX-A enjeksiyonu yeterliydi.
ve steril US jeli kullanıldı. Enjeksiyondan önce posterior gluteal
bölge 6-15 Mhz kurvilineer US probu ile tarandı ve posterior glu- Sonuçlar: Tekrarlayan pelvik ameliyatları takiben kalıcı gluteal
teal kaslar, sinirler ve damarlar görüntülendi. Kaçınılması gereken ağrı olgularında PS düşünülmelidir. Fizik tedavi, medikal tedavi,
damarların yerini belirlemek için doppler görüntüleme kullanıldı. LA ve KS enjeksiyonları dahil olmak üzere multimodal başlangıç​​
Sakrumun laterali belirlendi ve ardından prob piriformis kas lifle- tedavi yaklaşımı başarısız olduğunda BTX-A enjeksiyonu PS için
rine paralel bir pozisyona yerleştirildi. Gluteus maksimus kasının etkili bir tedavi seçeneğidir.
altında piriformis kasının hareketini görmek için diz fleksiyonda
Kaynaklar
iken pasif iç ve dış rotasyon yapıldı. 23-Gauche (0.60 x 80 mm)
1. Jankovic D, Peng P, van Zundert A. Brief review: Piriformis syndrome:
steril iğne, transdüserin lateral kenarının hemen proksimaline yer-
etiology, diagnosis, and managementArticle de synthèse court: Le syn-
leştirildi ve in plane olarak sakruma doğru yönlendirildi. Siyatik drome du muscle piriforme – étiologie, diagnostic et prise en charge. Can
sinirin piriformis kası tarafından sıkıştırılmasını azaltmak için 50 J Anesth Can d’anesthésie. Published online 2013. doi:10.1007/s12630-
IU BTX-A piriformis kasının görüntülenebilen en kalın kısmına, 013-0009-5
kasın sakruma yakın olan kısmına enjekte edildi (Video 1). 2. Probst D, Stout A, Hunt D. Piriformis Syndrome: A Narrative Review of
the Anatomy, Diagnosis, and Treatment. PM R. Published online 2019.
Bulgular: Enjeksiyondan sonraki 2. haftada hastanın semptom- doi:10.1002/pmrj.12189
ları belirgin şekilde azaldı. İşlem sonrası herhangi bir komplikas- 3. Misirlioglu TO, Akgun K, Palamar D, Erden MG, Erbilir T. Piriformis syn-
yon olmadı. Enjeksiyon sonrası 3 aylık takipte şikayetlerde artış drome: Comparison of the effectiveness of local anesthetic and corticos-
teroid injections: A double-blinded, randomized controlled study. Pain
izlenmedi. Physician. 2015;18(2):163-171.
Tartışma: PS kalça cerrahileri sonrası postoperatif bir kompli- 4. Smith J, Hurdle MF, Locketz AJ, Wisniewski SJ. Ultrasound-Guided Piri-
kasyon olarak görülebilir. Uchida ve ark. artroskopik kalça cer- formis Injection: Technique Description and Verification. Arch Phys Med
Rehabil. 2006;87(12):1664-1667. doi:10.1016/j.apmr.2006.08.337
rahisi yapılan 1167 hastada derin gluteal ağrı sendromu (DGS) 5. Uchida S, Kizaki K, Hirano F, Martin HD, Sakai A. Postoperative Deep
insidansının %0.9 olduğunu ve kalça cerrahisi sayısı arttıkça DGS Gluteal Syndrome After Hip Arthroscopic Surgery. Orthop J Sport Med.
insidansı arttığını göstermişlerdir.5 Bu çalışmaya göre, artroskopi 2020;8(9). doi:10.1177/2325967120951118
sırasında meydana gelen femoral torsiyon, kas tonusunda artışa 6. Fishman LM, Anderson C, Rosner B. BOTOX and physical thera-
ve siyatik sinir hareketliliğinde azalmaya neden olur. Ayrıca kalça py in the treatment of piriformis syndrome. Am J Phys Med Rehabil.
2002;81(12):936-942. doi:10.1097/00002060-200212000-00009
ameliyatı sonrası siyatik sinir çevresinde oluşan hematom veya 7. Cassidy L, Walters A, Bubb K, Shoja MM, Tubbs RS, Loukas M. Piri-
skar dokusunun siyatik sinirin derin gluteal boşlukta sıkışmasına formis syndrome: Implications of anatomical variations, diagnostic tech-
neden olabileceği öne sürülmüştür. Cerrahi sonrası kalça biyo- niques, and treatment options. Surg Radiol Anat. 2012;34(6):479-486.
mekaniğindeki değişiklik, PS’ yi tetikleyen başka bir potansiyel doi:10.1007/s00276-012-0940-0
8. Yan K, Xi Y, Hlis R, Chhabra A. Piriformis syndrome: Pain response
faktördür. Olgumuzda tekrarlanan pelvik ameliyatlar PS ile so-
outcomes following CT-guided injection and incremental value of bot-
nuçlanmış gibi görünmektedir. ulinum toxin injection. Diagnostic Interv Radiol. 2021;27(1):126-133.
doi:10.5152/dir.2020.19444

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


261 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

9. Safarpour Y, Jabbari B. Botulinum toxin treatment of pain syndromes –an tomlar yoktu. Ekstrakranial schwannoma kafa ve boyun bölge-
evidence based review. Toxicon. 2018;147:120-128. doi:10.1016/j.toxi- sinde, üst ve alt ekstremitelerin fleksör yüzeylerinde, toraksta ve
con.2018.01.017
10. Michel F, Decavel P, Toussirot E, et al. Piriformis muscle syndrome: Di-
gövdede posterior mediastinumda görülebilir [5] Bununla birlik-
agnostic criteria and treatment of a monocentric series of 250 patients. te, aksillar schwannoma nadirdir,öyle ki schwannomaların yakla-
Ann Phys Rehabil Med. Published online 2013. doi:10.1016/j.re- şık%5’i brakiyal pleksusta ortaya çıkar [4]. Gosk ve arkadaşları
hab.2013.04.003 ekstremite schwannomalarının cerrahi tedavisini incelemişler ve
11. Ilizaliturri VM, Arriaga R, Villalobos FE, Suarez-Ahedo C. Endoscopic re-
sadece 6 aksiller schwannoma vakası bildirmişlerdir[6]. MRG de
lease of the piriformis tendon and sciatic nerve exploration. J Hip Preserv
Surg. 2018;5(3):301-306. doi:10.1093/jhps/hny018 schwannoma, T1 ağırlıklı görüntülerde izointens- T2 ağırlıklı gö-
12. Yi KH, Lee KL, Lee JH, et al. Guidelines for botulinum neurotoxin in- rüntülerde hiperintens ve gadolinyum ile kontrastlanmış olarak
jections in piriformis syndrome. Clin Anat. Published online 2020. görülür[7]. Biyopsi ve histopatolojik inceleme de tanı için önem-
doi:10.1002/ca.23711 lidir. Histolojik olarak schwannoma 2 farklı alan içerir: Antoni A
Anahtar kelimeler: Botulinum Neurotoxin, Piriformis syndrome, scia- alanı hücreden zengindir, verocay cisimciği içeren iğsi nükleuslu
tic nerve, ultrasonic diagnosis hücreler içerir. Antoni B alanı müsinöz matriks içinde dağınık
bulunan yuvarlak nucleuslu hücrelerden oluşur [8]Schwannoma-
ların tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavi, genellikle ana siniri koru-
yabilen tümör eksizyonudur, çünkü schwannoma genellikle altta
yatan sinir liflerinden ayrılabilir. [3].
Sonuçlar: Aksiller kitlenin en sık nedeni lenfadenopati olarak bi-
linir. Lenfatik malformasyon, lipom, kist, hidradenitis süpürativa
veya dermatofibrom dikkate alınması gereken diğer lezyonlardır.
Schwannomalar için nadir görülme bölgesi olsa da aksiller kitle
ayırıcı tanısında schwannoma da düşünülmelidir. Bu vakayı bil-
dirme amacımız ayırıcı tanıya katkı sağlamaktır.

Kaynaklar
1. F.M. Enzinger, S.W. Weiss, Benign tumors of peripheral nerves, in: F.M.En-
zinger, S.W. Weiss (Eds.), Soft Tissue Tumors, 4th ed., Mosby, St. Lou-
is,1995, pp. 821–888.
2. L. Wilson-Pauwels, E.J. Akesson, P.A. Stewart, CranialNerves: Anatomy
and Clinical Comments, Decker BC, 1998.
3. H. Cui, P. Li, C. Lu, X. Huang, L. Chen, N. Liu, et al.,Clinical diagnosis
Resim 1. Cerrahi materyallerin görüldüğü anteroposterior pelvis grafi and treatment of primary retroperitoneal schwannoma: a report of 109
cases,Zhonghua Yi, Xue ZaZhi 95 (June (22)) (2015) 1755–1758.353-
361.
4. Huang JH, Samadani U, Zager EL. Brachial plexus region tumors: A re-
Ağrı view of their history, classification, surgical management, and outcomes.
Neurosurg Q. 2003;13:151–61.
PS-009 5. Ku HC, Yeh CW. Cervical schwannoma: A case report and eight years
review. J Laryngol Otol. 2000;114:414–7.
AKSİLLER SCHWANNOMA: NADİR BİR LOKASYON 6. Jerzy Gosk, Olga Gutkowska, Maciej Urban, Witold Wnukiewicz, Paweł
Reichert, and Piotr Ziółkowski. Results of surgical treatment of schwanno-
Arzu Dinç Yavaş mas arising from extremities, Biomed Res. Int. 2015 (2015) 8
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Ftr Ad 7. Ergun T, Lakadamyali H, Derincek A, Tarhan NC, Ozturk A. Magnetic
resonance imaging in the visualization of benign tumors and tumor-like
lesions of hand and wrist. Curr Probl Diagn Radiol. 2010;39:1–16
Giriş-Amaç: Schwannomalar, periferik sinirlerin Schwann hüc- 8. Traistaru R, Enachescu V, Manuc D, Gruia C, Ghilusi M. Multiple right
schwannoma. Rom J Morphol Embryol. 2008;49:235–9.
relerinden köken alan ve yaşamın üçüncü ve dördüncü yıllarında
görülen tümörlerdir, tüm schwannomaların%25’i baş ve boyun Anahtar kelimeler: schwannoma, brakial pleksus, aksiller
bölgesinde meydana gelir. [1]. Aksiller sinirde veya brakiyal plek-
susta nadiren görülür. Biz burada nadir lokasyon olan aksiller böl-
ge schwannoma vakasını sunuyoruz
Olgu: 64 yaşında kadın hasta, sol omuza ve aksillaya yayılan ağrı
ile başvurdu. Muayenede, omuz hareketleri açık fakat ağrılıydı.
Palpe edilebilen aksiller kitle ve nörolojik defisit yoktu. Manyetik
rezonans görüntüleme (MRI), sol rotator kuff yırtığı ve aksiller da-
marların yakınında T1A sekanslarda kas ile izointens görünümde,
T2A sekanslarda hiperintens, postkontrast incelemelerde yoğun
kontrast tutulumu gösteren, sferik formda, düzgün konturlu kitle-
sel lezyon izlendi. (Resim 1-2.) Hematolojik değerleri normal sı-
nırlardaydı. Hasta cerrahiye yönlendirildiğinde eksizyonel biyopsi
yapıldı ve histopatolojik incelemeler sonucunda hücresel atipi
göstermeyen, kapsüle lezyon; schwannoma olarak raporlandı.
Tartışma: Schwannoma (nörilemmoma), Schwann hücrelerin-
den köken alan benign bir tümördür ve periferik sinir tümörü- Şekil 1. Sol omuz MR T1 ağırlıklı görüntü
nün en sık görülen tipidir [1-2]. Semptomlar spesifik olmayabilir
ve tanı koyulması zaman alabilir [3]. Hastalar şişlik, ağrılı yada
ağrısız palpe edilebilen bir kitle, nörolojik semptomlarla başvura-
bilir[4]. Bizim hastamızda nöral yapılara basıdan kaynaklı semp-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


262 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

sebeplerle olabilir.BBCS kendisini operasyon sonrası bel ve/veya


bacak ağrısı ile birlikte günlük aktivitelerde zorlanma olarak göste-
rir. Ağrı radiküler tarzda veya lomber bölgede lokalize olabilmek-
tedir. Ağrı mekanik veya nöropatik karakterli olabilir.[2]
BBCS konservatif tedavisinde rehabilitasyon tedavinin en önemli
bileşenlerinden biridir. BBCS rehabilitasyonunda hastaların dik-
katli bir anamnez ve tam bir fizik muayene ile değerlendirildikten
sonra kişiye özel bir rehabilitasyon programı oluşturularak has-
taların ağrı, fonksiyonellik, günlük yaşam aktivitelerine katılım,
hayat kalitesinde artmayı hedefleyen uygulamalar yapılmalıdır.
Hastaların rehabilitasyon ile kas gücünde, fiziksel fonksiyonlarda,
postür ve yürüme sorunlarında düzelme sağladığı görülmüştür.[3,
Şekil 2. Sol omuz MR T2 ağırlıklı görüntüa 4]
Yapılan çalışmalarda, spinal cerrahi sonrası multifidus kasına za-
rar verildiği ve bu kasta atrofi olduğu görülmüştür. Kronik bel ağ-
Ağrı rısı ve fonksiyonel yetersizlik ile atrofi miktarı arasında korelasyon
mevcuttur.[5] Omurgayı stabilize eden fleksör ve ekstansör kaslar
PS-010
kronik bel ağrısı olan hastalarda genellikle zayıftır. [6]. Ancak pos-
BAŞARISIZ BEL CERRAHİSİ SENDROMUNDA toperatif bel ağrılı hastalarda gerek kinezyofobi nedeniyle gerekse
ağrı nedeniyle egzersiz yapmak zorlaşmakta, bu durum da ağrı,
İNTRADERMAL LOKAL ANESTEZİK
hareket kısıtlılığı, yaşam kalitesinde bozulma kısır döngüsüne ne-
UYGULAMASININ AĞRI VE FONKSİYONELLİĞE den olmaktadır.
ETKİSİ Kronik ağrılarda lokal anestezik (LA) enjeksiyonları başarılı bir
Duygu Geler Külcü, Mustafa Hüseyin Temel, Nilgün Mesci, Dilara şekilde uzun zamandan beridir uygulanmaktadır. Literatürde pel-
Dilik vik ağrı, fibromiyalji, miyofasiyal ağrı ve non-spesifik kronik bel
Sbü Haydarpaşa Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi ağrısında başarılı uygulamaları görmek mümkündür.[4-7]. İntra-
dermal ilaç uygulamalarının oral ve intramüsküler uygulamalara
göre daha uzun süre lokal farmakolojik etki gösterdiği bilinmekte-
Amaç: Başarısız bel cerrahisi sendromlu (BBCS) hastalarda fizik
dir.[8]Lidokain periferik sinirlerde sodyum kanallarını bloke ede-
tedavi ve rehabilitasyon programına(FTR) ek olarak uygulanan
rek A-delta ve C liflerinde selektif ve parsiyel bloğa sebep olan
intradermal lokal anestezik enjeksiyonunun ağrı ve fonksiyonelli-
bir ajandır ve bu etkileri nedeni ile analjezik olarak kullanılabilir.
ğe olan etkisini araştırmaktır.
Lidokainin anti nosiseptif ve analjezik etkileri olduğu, endojen
Gereç ve Yöntem:Prospektif randomize ve tek kör olarak ta- opioid salınımına neden olduğu, yara iyileşmesine katkı sağladığı;
sarlanan çalışmamızda 18 – 75 yaş arası toplam 80 hasta dahil bilinmektedir.[9,10] Tüm bu bilgilerin ışığında;BBCS’ da uygula-
edildi.Demografik veriler ve operasyona ait veriler kaydedildi. dığımız elektroterapi ve egzersiz programına ek olarak ağrılı böl-
Hastalar 2 gruba randomize edildi. İlk gruba (n=40) FTR progra- geye intradermal LA enjeksiyonlarının yapılmasının ağrıyı daha
mı, ikinci gruba (n=40) FTR programına ek olarak3 seans ope- etkin veya kısa sürede azaltıp azaltmadığı, dolayısıyla fonksiyonel
rasyon skarını ve ağrılı alanları çevreleyecek şekilde intradermal düzey ve dizabilite açısından daha hızlı düzelme sağlayıp sağla-
lidokain enjeksiyonu yapıldı. Değerlendirme parametreleri olarak madığını araştırmak amacıyla bu çalışmayı planladık.
ağrı VAS, fonksiyonellik ve özürlülük değerlendirmesi Oswestry
Yöntem-Gereçler
Dizabilite İndeksi (ODİ) ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ska-
lası (HADS), fleksibilite parmak zemin mesafesi ile değerlendirildi. Çalışmamız 01.06.2019-01.06.2020 tarihleri arasında Sağlık
Tüm değerlendirme parametreleri tedavi öncesi, tedavi sonrası ve Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma
tedaviden 1 ay sonra ölçüldü. Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon kliniğinde etik kurul
onayı HNEAH-KAEK 2019/23-825 dosya numarası ile alınarak
Bulgular:Tedavi grubundan 31 hasta, kontrol grubundan 35 has-
yapılmıştır. Prospektif randomize tek kör olarak tasarlanan çalış-
ta çalışmayı tamamladı. Olguların yaşları ortalaması 54.2±11.86
mamıza katılacak hastalara hastalıkları konusunda ve çalışma da-
yıldı. Demografik veriler ve operasyonla ilgili veriler açısından iki
hilinde tedaviler ile uygulamalar hakkında gerekli bilgilendirmeler
grup arasında fark yoktu. Her iki grupta da VAS ve ODİ değerle-
yapıldı. Gönüllülük esas alındı, hastalardan yazılı ve sözlü onam
rinde anlamlı derecede düşüş saptandı ve bu düşüş 1 ay sonraki
alındı. Araştırmaya dahil olma kriterleri; Başarısız bel cerrahisi
kontrolde de devam etti.İki grup arasında anlamlı bir farklılık gö-
sendromu tanısı almış olmak, 18-75 yaş arası olmak, VAS >40
rülmedi. Her iki grupta da HADS skorunda (p=0,893) ve par-
olması idi. Araştırmaya dahil olmama kriterleri; Mental problemi
mak zemin mesafesinde(p=0,515)istatistiksel olarak anlamlı bir
olması,merkezi sinir sistemi veya periferik sinir sistemini etkileyen
değişim görülmedi.
bir hastalığı olması, bel bölgesine fiksasyon operasyonu yapılmış
SONUÇ:Çalışmamız sonucunda BBCS’da FTR programının olması,son 3 ay içinde bel bölgesine fizik tedavi almış olması veya
ağrı ve fonksiyonelliği iyileştirdiği, ek olarak uygulanan intrader- enjeksiyon yapılmış olması, lidokain alerjisi olması, iğne fobisi
mal lokal anestezik enjeksiyonunun ek bir katkı sağlamadığı gö- olması, enjeksiyon yapılacak alanda yara,enfeksiyon,yanık gibi
rülmüştür. lezyonların olması, malignite öyküsü olması idi.
Olgu: Spinal cerrahi sonrası şikayetlerinde düzelme olmaması Minimum hasta sayısını belirlemek amacı ile yapılan güç analizi
veya yeni şikayetler ortaya çıkması ve hayat kalitesinde düzelme sonucunda örneklem sayısı için tip 1 hata oranı %5, çalışmanın
sağlanamamış olması durumuna başarısız bel cerrahisi sendromu gücü %80 olması için, %20 kayıp oranı da göz önüne alındığında
(BBCS) ismi verilmiştir. Değerlendirme kriterlerinin değişiklikle- minimum hasta sayısının her iki grup için de 37 olması gerektiği
ri nedeniyle spinal cerrahi sonrası yaklaşık %10 ila 40 arasında saptandı. Güç analizi G*Power programı kullanılarak yapıldı.
BBCS geliştiği bildirilmiştir. [1]. BBCS ye neden olabilecek faktör-
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp
ler operasyon öncesi, operasyon esnasında ve operasyon sonrası
ve Rehabilitasyon kliniğine başvuran ve BBCS tanısı alan 80 has-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


263 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ta çalışmaya dahil edildi.Hastalar kapalı zarf yöntemi ile randomi- Tedavi grubunda; Tekrarlı ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı
ze edilerek tedavi ve kontrol grubu olarak iki gruba ayrıldı. Has- farklılık bulundu (p=0.038). Post hoc analiz sonucunda; farkın
taların detaylı bir şekilde anamnezleri alındı ve hastalar dikkatli T0-T2 arasından kaynaklandığı görüldü (p=0.032). Kontrol gru-
bir fizik tedavi ile değerlendirildi. Hastaların demografik bilgileri, bunda;tekrarlı ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bu-
geçirdikleri operasyon sayısı, operasyon tarihleri, operasyon tip- lundu (p<0.000). Post hoc analiz sonucunda; T0-T1 (p<0.0001)
leri, operasyon seviyesi ve tarafları kaydedildi.Çalışmayı tedavi ve T0-T2 arasından kaynaklandığı görüldü (p<0.0001).
rubunda 31, kontrol grubunda 35 hasta tamamladı. Akış şeması Hastana Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HAD)
şekil-1’de gösterilmiştir.
Tedavi ve Kontrol grupları arasında tedavi öncesi (p=0,741),
Tedavi grubuna hotpack(20dk/gün)+TENS (ChattanoogaTM tedavi sonrası (p=0,403) ve tedavi sonrası 1.ay (p=0,893)
REHAB, 2017 Tunus) + Lomber ROM ve güçlendirme egzer- HADS-Depresyon ve tedavi öncesi (p=0,940), tedavi sonrası
sizlerişeklinde haftada 5 seans toplam 15 seanstedavi programı (p=0,999) ve tedavi sonrası 1.ay (p=0,690)HADS-Anksiyete de-
uygulandı.Tedavi programına başlamadan önce (0. gün),6.seans ğerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı.
ve 15.seansta olmak üzere toplam 3 kez intradermal lidokain en-
Tartışma
jeksiyonu uygulandı. Literatürde enjeksiyonlar için ortak bir görüş
olmadığı için 3 seans enjeksiyon uygulaması uygun görüldü. İntradermal lidokain enjeksiyonunun BBCS hastalarındaki ağ-
rının miyofasyal komponentine etki edebileceğini öngördük.
İntradermal lidokain enjeksiyonu hastaların ağrısı olan alanları
Operasyon skarının çevresine yapılan enjeksiyon ile lidokainin
ve ameliyat skarını çevreleyecek şekilde uygulandı.Enjeksiyonda
kutanöz dokuda lokal anesteziyi sağlayarak nosiseptör aktivitesi-
%2 lik lidokain kullanıldı,İntradermal enjeksiyon iğne 5-15 derece
ni baskılaması ve bu yolla santral sensitizasyonun ilk adımı olan
eğimle tutularak, derinin süperfisyal tabakası geçilmeyecek şekil-
nosiseptör hiperaktivitesini kırmasını amaçladık. Aynı zamanda
de (3mm’den fazla ilerletmeyerek) yapıldı. İğne olarak 0.4mm
disk dejenerasyonu ve faset eklem artropatisine yönelik olarak
25G iğneler kullanıldı.[11]Her enjeksiyonda 0.2cc,toplamda 2cc
ilacın diffüz etki edebileceğini düşündük. Ancak çalışma sonu-
lidokain kullanıldı. Lidokain preparatı bire bir serum fizyolojik ile
cunda kontrol grubuna göre fark çıkmadı. Sihvonen ve ark.[21]
sulandırılarak, ağrılı bölge skar dokusunun 1cm distalinden her
BBCS olan hastaların operasyon seviyesine komşu segmentlerde
enjeksiyon noktaları arasında 1cm boşluk olacak şekilde yapıldı.
skarlaşma, dorsal kök zedelenmeleri ve operasyon seviyesindeki
Kontrol grubuna ise hotpack(20dk/gün)+TENS+egzersiz(Lom- paraspinal kaslarda atrofi ve yağlı dejenerasyon göstermişlerdir.
ber ROM ve güçlendirme egzersizleri) haftada 5 seans toplam 15 Bizim çalışmamızda intradermal lidokan enjeksiyonlarının ek kat-
seanstedavi programı uygulandı. kısının olmamasının sebebi BBCS’ dagösterilmiş bu iyatrojenik
Değerlendirme parametreleri ağrı için VAS, fleksibilite için el par- doku hasarı ve nedbeleşmenin dolaşımı bozması ve ilacın dokula-
mak zemin mesafesi, lateral el parmak zemin mesafesi ve mo- ra istenilen düzeyde geçmemiş olması olabilir.Yine bu hastalarda
difiye schöber testi, fonksiyonellik ve disabilite için oswestry ve zedelenmiş olan dorsal kök nedeni ile lidokainin lokal anestezi
HADS olarak belirlendi. etkisi ile beklenen nosiseptör blokajı ile santral sensitizasyon kas-
Bulgular katını bozmasına engel olmuş olabilir.
Demografik veriler Egli ve ark.[24]büyük çoğunluğu kronik bel ağrısı olan 280 has-
taya lokal anestezi uygulaması yapılmış. Ortalama 9 seans uy-
Çalışmayı 43’ü (%65.2) kadın ve 23’ü (%34.8) erkek olmak
gulama yapıldığı ve hastaların yaklaşık %74 ünde ilaç kullanımı-
üzere toplam 66 olgu tamamladı. Olguların yaşları ortalama-
nın azaldığı ve hatta tamamen bırakıldığı bildirilmiş. Egli ve ark
sı 54.2±11.86 yıldı.Hastaların yaş, cinsiyet, vücut kütle indeksi
enjeksiyonları 1 yıl boyunca ihtiyaç oldukça yapmışlar ve bazı
(VKİ), sigara kullanımı, semptom süreleri, meslek, eğitim düzey-
hastalarda 40 seansa kadar çıkmışlardır. Çalışmamız gerek BBCS
leri, geçirilen operasyon sayısı, yeri, tarafı ve seviyesi açısından
olan hastalarda uygulanması gerekse 1 aylık takiple planladığı-
gruplar arasında fark olmayıp değerler tablo-1’de verilmiştir.
mız randomize kontrollü çalışma olması açısından karşılaştırma
Ağrı düzeyi yapmak güçtür.Valencia ve ark’nın çalışmasında [25]BBCS has-
Tedavi ve Kontrol grupları arasında tedavi öncesi (p=0,849) te- talarında spinöz proçeslerin 3 – 4 cm laterallerine intramüsküler
davi sonrası (p=0.995) ve tedavi sonrası 1.ay (p=0,845) VAS uyguladıları kortikosteroid ile intradermal lokal anesteziyi karşı-
değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulun- laştırılmış, lokal anestezik uygulamasını 4seans uygulamışlardır.
mamaktaydı. Hem tedavi grubu hem de kontrol grubunda;tek- Ağrı ve fonksiyonellik açısından kortikosteroide üstün bulmuşlar
rarlı ölçümlerde VAS düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı ve iyilik halinin 1 yıl sonra da devam ettiğini göstermişlerdir. İntra-
farklılık bulundu (p<0.0001). Her iki grupta da Post hoc analiz dermal lokal anestezik uygulamalarını spinöz proçeslerden 2 cm
sonucunda bu farkın T0 ve T1(p<0.0001, p<0.0001) ve T0 ve laterallere paravertebral enjeksiyonlar yapılmış ve aynı zamanda
T2(p<0.0001, p<0.0001) arasından kaynaklandığı görüldü. hastalara faset eklem enjeksiyonları uygulanmıştır.
Fleksibilite ölçümleri Çalışmamıza aksiyel ağrısı olan BBCS hastaları alınmıştır. Bu has-
Parmak zemin mesafesi (PZM) talarda ağrı kaynakları, disk kompleksi, faset eklemler ve miyo-
fasyal köken olabilir.Postoperatif bozulan postür ile gelişen kronik
Tedavi ve Kontrol grupları arasında tedavi öncesi(p=0,222), tedavi strain veya operasyon sırasındaki ekartasyon sonucu gelişen de-
sonrası(p=0,782) ve tedavi sonrası 1.ay (p=0,515) PZM düzeyleri nervasyon ve atrofi nedeni ile ağrı gelişebilir.Biz de çalışmamızda
değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. her iki gruba da pelvik tilt, abdominal kaslara güçlendirme egzer-
Fonksiyonel düzey ve özürlülük ölçekleri sizleri, kedi-deve egzersizleri, hamstring germe egzersizleri, eks-
Oswestry Disabilite İndeksi tansör kasları güçlendirme egzersizleri, kalça fleksörlerine germe
egzersizleri, çapraz kol-bacak kaldırma egzersizleri, eklem hareket
Tedavi öncesi Tedavi grubu ODİ değerleri, Kontrol grubundan
açıklığı egzersizleri ve postür egzersizlerinden oluşan geniş kap-
istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulundu (p=0.031).
samlı bir ezersiz programı uyguladık.
Tedavi ve Kontrol grupları arasında tedavi sonrası (p=0.566) ve
tedavi sonrası 1.ay (p=0,568) ODİ düzeyleri değerleri açısından Egzersiz ile birlikte TENS, paravertebral kaslara kesikli ultrason,
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. egzersiz öncesi hotpack uygulaması da yapmış olmamız oldukça
kapsamlı bir tedavi protokolü olup, intradermal lidokain uygula-
masının etkisini göstermek açısından zor bir çalışma dizaynı olabi-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


264 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

lir. Ancak bir gruba enjeksiyon diğer gruba Ftr uygulaması yapmış Tablo 1. Gruplar arasında demografik özelliklerin değerlendirilmesi
olsaydık, haftada 5 seans toplam 15 seans FTR alan grup ile haf- Tedavi Grubu Kontrol Grubu
tada 1 seans toplam 3 seans enjeksiyonu karşılaştırmak hastaların
Ort±SS Ort±SS p
tedavi algıları nedeniyle güç olabilirdi.
Yaş 53,13±11,08 55,14±12,59 0,495
Sonucu
VKİ 29,66±4,81 28,74±6,46 0,521
Çalışmamız sonucunda BBCS tanılı hastalarda rehabilitasyon prog- Sigara kullanım miktarı 3,98±8,31 (0) 5,24±11,92 (0) 0,966
ramına ek olarak uygulanan intradermal lokal anestezik enjeksiyo- (medyan)
nunun ağrı ve fonksiyonelliğe ek bir katkı sağlamadığı görülmüştür.
Ağrı süresi (ay) (medyan) 18,13±26,32 15,83±35,46 0,112
Çalışmamız BBCS sendromunda intradermal lokal anestezik enjek- (6) (4)
siyonunun etkilerini araştıran ilk çalışmadır.Çalışmanın sonucunda
Geçirilen ameliyat 1,35±0,55 (1) 1,23±0,55 (1) 0,197
enjeksiyon yapılsın veya yapılmasın, BBCS hastalarının rehabilitas-
sayısı(medyan)
yon programlarından fayda gördükleri görülmüştür. BBCS hastala-
n (%) n (%)
rının kapsamlı FTR programına girmelerini önermekteyiz.
Cinsiyet Kadın 19 (%61,3) 24 (%68,6) 0,718
Kaynaklar Erkek 12 (%38,7) 11 (%31,4)
Orkun KOBAN, Ö.A., Cerrahi Geçirmiş Bel Sendromu,TürkNöroşirDerg Meslek Çalışmıyor 15 (%48,4) 19 (%54,3) 0,584
28(2):248-256, 2018.
Fritsch, Ekkehard W., Jürgen Heisel, and Stefan Rupp. “The failed back surgery
İşçi 15 (%48,4) 13 (%37,1)
syndrome: reasons, intraoperative findings, and long-term results: a report Memur 1 (%3,2) 3 (%8,6)
of 182 operative treatments.” Spine 21.5 (1996): 626-633. Eğitim Durumu Okumamış 1 (%3,2) 4 (%11,4) 0,498
Delitto, Anthony, et al. “Surgery versus nonsurgical treatment of lumbar spinal
stenosis: a randomized trial.” Annals of internal medicine 162.7 (2015): İlkokul 21 (%67,7) 21 (%60)
465-473. Ortaokul 3 (%9,7) 1 (%2,9)
Keller, Anne, et al. “Trunk muscle strength, cross-sectional area, and density in
Lise 5 (%16,1) 6 (%17,1)
patients with chronic low back pain randomized to lumbar fusion or cogni-
tive intervention and exercises.” Spine 29.1 (2004): 3-8. Üniversite 1 (%3,2) 3 (%8,6)
Ohtori, Seiji et al. “Classification of Chronic Back Muscle Degeneration after Sigara Kullanımı Yok 22 (%71) 24 (%68,6) 1,000
Spinal Surgery and Its Relationship with Low Back Pain.” Asian spine
journal vol. 10,3 (2016): 516-21. doi:10.4184/asj.2016.10.3.516 Var 9 (%29) 11 (%31,4)
Maddalozzo, Gianni F., et al. “A novel treatment combination for failed back sur- Alkol kullanımı Yok 30 (%96,8) 33 (%94,3) 1,000
gery syndrome, with a 41-month follow-up: a retrospective case report.”
Var 1 (%3,2) 2 (%5,7)
Journal of chiropractic medicine 17.4 (2018): 256-263.
Couto, Cláudio et al. “Paraspinal stimulation combined with trigger point nee-
dling and needle rotation for the treatment of myofascial pain: a rand- Tablo 2. Gruplar arasında ve içinde Ağrı, fonksiyonellik ve özürlülük
omized sham-controlled clinical trial.” The Clinical journal of pain vol. parametrelerinin karşılaştırılması
30,3 (2014): 214-23. doi:10.1097/AJP.0b013e3182934b8d
Weinberg, Laurence, et al. “Pharmacokinetics and pharmacodynamics of lig- Tedavi Grubu Kontrol Grubu
nocaine: A review.” World Journal of Anesthesiology 4.2 (2015): 17-29. Ort±SS Ort±SS p
Krumova, Elena K et al. “Lidocaine patch (5%) produces a selective, but in- VAS(0-10) T0 7,06±1,77 (7) 7,14±1,7 (7) 0,849
complete block of Aδ and C fibers.” Pain vol. 153,2 (2012): 273-280.
doi:10.1016/j.pain.2011.08.020 T1 5,03±2,06 (5) 5±2,38 (5) 0,995
Arora. Elsevier’sClinical Skills Manual: Child Health Nursing, 1sae - e-Book. T2 4,87±1,91 (5) 4,77±2,34 (5) 0,845
Elsevier Health Sciences; 2020.
Omata, Junichi, et al. “CLINICAL VALUE OF FINGER FLOOR DISTANCE
p <0,0001 <0,0001
IN LUMBAR SPINAL DISORDERS: GP104.” Spine Journal Meeting Ab- T0-T1 p <0,0001 <0,0001
stracts. LWW, 2010. T0-T2 p <0,0001 <0,0001
Mammucari, Massimo, et al. “Role of mesotherapy in musculoskeletal pain:
opinions from the Italian Society of Mesotherapy.” Evidence-Based Com- T1-T2 p 0,398 0,445
plementary and Alternative Medicine 2012 (2012). Oswestry Disabilite Skalası T0 43,77±18,26 54±19,19 0,0314
Sihvonen, Teuvo, et al. “Local denervation atrophy of paraspinal muscles in
postoperative failed back syndrome.” Spine 18.5 (1993): 575-581.
T1 37,48±21,49 41,06±18,08 0,4664
Imamura, Marta, et al. “Paraspinous lidocaine injection for chronic nonspecific T2 36,42±18,55 39,14±19,82 0,5684
low back pain: a randomized controlled clinical trial.” The Journal of Pain p 0,038 <0,0001
17.5 (2016): 569-576.
Egli, Simon, et al. “Long-term results of therapeutic local anesthesia (neural T0-T1 p 0,082 <0,0001
therapy) in 280 referred refractory chronic pain patients.” BMC comple- T0-T2 p 0,032 <0,0001
mentary and alternative medicine 15.1 (2015): 1-9.
T1-T2 p 1,000 1,000
Moya, A. Valencia, et al. “Selective local anesthesia versus corticosteroid infil-
tration on low back pain: a randomized clinical trial.” Revista Española de HADS - Depresyon T0 7,9±4,33 8,23±3,62 0,741
Anestesiología y Reanimación (English Edition) 67.1 (2020): 1-7. T1 7,58±4,77 6,69±3,72 0,403
Hines, Robert, et al. “Use of lidocaine patch 5%for chronic low back pain: a
report of four cases.” Pain Medicine 3.4 (2002): 361-365. T2 7,1±4,33 7,23±3,63 0,893
Cho, Jae Hwan, et al. “Treatment outcomes for patients with failed back sur- P 0,441 0,058
gery.” Pain Physician 20.1 (2017): E29-E43.
HADS - Anksiyete T0 9,58±5,14 9,49±5,07 0,940
Sahin, Nilay, et al. “Comparison among pain, depression, and quality of life
in cases with failed back surgery syndrome and non-specific chronic back T1 8,48±4,4 8,49±4,83 0,999
pain.” Journal of physical therapy science 29.5 (2017): 891-895. T2 8,39±3,61 8,8±4,73 0,690
Anahtar kelimeler: Failed Back Surgery Syndrome, Injections, p 0,144 0,274
Intradermal, Anesthetics, Local

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


265 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 3. Gruplar arasında ve içinde fleksibilite parametrelerinin karşılaştırılması tremitesinde lenfödem mevcuttu. Stemmer sign el üzerinde nega-
Tedavi grubu Kontrol grubu tif olmakla birlikte önkolda belirgin ödem mevcuttu. Pitting bulgu-
su negatifti. Evre 1-2 lenfödemi mevcuttu. 3.parmak tırnak bitimi
Ort±SS Ort±SS p
çizgisinden itibaren yapılan 10 cm.lik ölçümler 20.5, 18, 24.5,
Parmak Zemin Mesafesi T0 21,42±13,34 26,57±20,19 0,222
29.5, 34.5, 35’ ti. Üst ekstremite eklem hareket açıklığı normal,
T1 21,74±12,45 22,74±16,27 0,782 patolojik refleks yoktu. Sol C8 seviyesi ulnar trasede hipoestezi
T2 19,65±11,39 21,69±13,63 0,515 mevcuttu. Sol el 4 ve 5. parmak abduksiyonu 4/5, adduksiyo-
p 0,149 0,088 nu 3+/5 idi. Nöropatik ağrı değerlenndirmesinde DN4 nöropatik
Sağ lateral fleksiyon T0 13,19±4,3 11,03±4,33 0,046 ağrı skoru 6, Visüel anolog skala (VAS) ağrı derecesi istirahatte
T1 14,29±5,11 13,4±4,66 0,462 6, gece 8 idi. Soy geçmişinde özellik yoktu. Özgeçmişinde meme
kanseri ve 2019 yılında geçirilmiş pulmoner emboli öyküsü mev-
T2 14,52±5 13,74±4,2 0,497
cuttu. Sigara kullanımı 18 paket/yıldı. Hastanın ağrı ve kas kuvvet
p 0,293 0,008 kaybı için, sol üst ekstremite arteryel ve venöz doppler ultraso-
T0-T1 p 0,875 0,057 nografi, elektromyografi (EMG) istendi. Arteryel doppler tetkikin-
T0-T2 p 0,535 0,006 de; ulnar arter distalinin ince kalibrasyonlu ve akım hızı azalmış
T1-T2 p 1,000 1,000 olduğu saptandı. Önerilmesi üzerine çektirilen sol üst ekstremite
Sol lateral fleksiyon T0 13,65±4,22 11,11±4,19 BT anjiyografide sol subklavian arter orijin düzeyinde izlenen
T1 14,74±5,58 12,69±4,07 0,018 nonkalsifik plaklara bağlı kısa segment hafif dereceli darlık sap-
tandı. Kol distalinde, dirsek ve ön kol düzeyinde cilt altı yağlı doku
T2 15,03±5,4 12,8±3,95 0,096
ödemli görüldü. EMG sonucunda ulnar sinirde dirsek seviyesinde
p 0,241 0,174 0,063 parsiyel aksonal hasar tespit edildi. Bu tetkiklere dayanarak has-
Modifiye Schober Testi T0 4,58±1,59 (5) 3,49±1,9 (3) 0,013 taya lenfödeme bağlı kubital sendrom tanısı konuldu. Hastane-
T1 4,53±1,38 (5) 4,17±1,87 (4) 0,203 mizde sol üst ektremite manuel lenfödem direnajı, bandajlama ve
T2 4,44±1,15 (5) 4,2±1,62 (4) 0,453 egzersiz tedavisi başlandı. 1.hafta tedavi sonunda hastanın sol kol
p 0,821 0,011 ölçümleri ve nöropatik ağrı şikayeti geriledi. DN4 skoru 4, VAS
T0-T1 p - 0,019 skoru istirahatte 5, gece 6 idi.
T0-T2 p - 0,015 Sonuçlar: Lenfödem meme kanseri tedavisinin, en rahatsız edici
T1-T2 p - 0,713 ve tedaviyi olumsuz etkileyen bir komplikasyonudur. Periferik si-
nir nöropatilerinin olabileceği bilinmekle birlikte; lenfödeme bağlı
kubital sendrom nadir olarak rastlanan bir durumdur. Meme kan-
seri sonrası lenfödem gelişen hastalarda kubital sendromun da
Ağrı olabileceği akılda tutulmalıdır.
PS-011 Kaynaklar
LENF-ÖDEME BAĞLI GELİŞEN KUBİTAL TÜNEL 1. Bernas M, Thiadens SRJ, Smoot B, Armer JM, Stewart P, Granzow J.
Lymphedema following cancer therapy: overview and options. Clinical &
SENDROMU: OLGU SUNUMU Experimental Metastasis. 2018. 35. 547–551.
2. Becker F. Lymphedema. Rev Med Suisse. 2006 Feb 1;2(51):323-327.
Banu Aydeniz, Meltem Vural, Menekşe Gök, Keramettin Pekedis 3. He L, Qu H, Wu Q, Song Y. Lymphedema in survivors of breast cancer.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr.sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi Oncol Lett. 2020 Mar;19(3):2085-2096.
Ve Rehabilitasyon Kliniği 4. Tessa C Gillespie, Hoda E Sayegh, Cheryl L Brunelle, Kayla M Daniell, Al-
phonse G Taghian Breast cancer-related lymphedema: risk factors, precau-
tionary measures, and treatments Affiliations expand. Gland Surg. 2018
Giriş-Amaç: Meme kanseri sonrası lenfödem, meme kanseri Aug; 7(4): 379–403.
hastalarının %15-30’unu etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. 5. Murat Kara 1, Levent Ozçakar, Fevziye Unsal Malas, Gamze Kara, Kadri
Mastektomi, aksiller lenf nodu diseksiyonu, pozitif lenf düğümü Altundağ. Median, ulnar, and radial nerve entrapments in a patient with
breast cancer after treatment for lymphedema. The American surgeon.
varlığı, kemoterapi ve radyoterapi bilinen risk faktörlerindendir.
2011. 77(2):248-9
Meme kanseri sonrası periferik nöropatiler ve nöropatik ağrı görü- 6. MD Stubblefield, A Kim, ER Riedel, K Ibanez. Carpal tunnel syndrome
lebilmektedir. Çoğunlukla lenf nodu rezeksiyonuna ve kemorad- in breast cancer survivors with upper extremity lymphedema. Muscle &
yoterapiye bağlı gelişebilir. Periferik nöropati olarak karpal tünel nerve. 2015. 51(6):864-869.
sendromu ve brakial pleksopati lenfödemli hastalarda daha sık 7. AJ Forte, MT Huayllani, D Boczar, OJ Manrique A Systematic Review
of Peripheral Neuropathies in Breast Cancer Related Lymphedema.
görülürken kubital tünel sendromuna bağlı ulnar sinir nöropatisi HAND.2020. doi: 10.1177/1558944720963944
oldukça nadir rastlanan bir durumdur. 8. E Caro-Morán, L Díaz-Rodríguez. Nerve pressure pain hypersensitivity
Olgu: 50 yaşında bayan hasta, sol üst ekstremite proksimalinde and upper limb mechanosensitivity in breast cancer survivors: a case–con-
trol stud. Pain. 2014 Oct;15(10):1715-23
ağrı ve şişlik şikayeti nedeniyle polikliniğimize başvurdu. Hasta-
nın hikayesinde 7 yıl önce invaziv duktal tip meme kanseri tanısı Anahtar kelimeler: lenfödem, meme kanseri, kubital tünel sendromu
aldığı, tedavi olarak 6 seans neoadjuvan kemoterapi, bilateral
mastektomi ve lenf nodu disseksiyonu, 2 hafta radyoterapi teda-
visi gördüğü öğrenildi. Tedavisi 3 haftada 1 adjuvan kemoterapi
olarak devam etmekteydi. Hastanın anamnezine göre hasta, 4
yıldır olan sol üst kolda ağrı şikâyeti için algolojıye yönlendirilmiş
ve hastaya 500 mg parasetamol+30 mg kafein+10 mg kodein
tablet başlanmış. Ardından son 2 yıldır ağrılarında şiddetlenme
olması üzerine hastaya tramadol 2x100 mg ve gabapentin 3x600
mg tedavisine eklenmiş. Son 1 yılda da sol el 4 ve 5.parmağında
uyuşma, yanma, kuvvet kaybı şikayeti başlaması üzerine hasta
kliniğimize başvurdu. Hastanın yapılan muayenesinde sol üst eks-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


266 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı ay kontrollerdeki NRS ağrı skorları hastane sistemindeki kayıtlar-


dan elde edildi. Tedavi başarısı kriteri olarak tedavi sonrası 3.ay
PS-012 NRS skorunda 50%ve üzeri azalma olarak kabul edildi [11].
Radyolojik Değerlendirme
DİSK HERNİSİ OLAN HASTALARDA MULTİFİDUS
KESİT ALANININ TRANSFORAMİNAL EPİDURAL Hastaların lomber MRI görüntüleri hastaların kliniğinden haber-
siz bağımsız bir radyolog ve kas iskelet sistemi MR görüntüleme
STEROİD ENJEKSİYONU ÜZERİNE ETKİSİ değerlendirmesi açısından deneyimli bir fiziatrist tarafından de-
Rekib Saçaklıdır1, Savaş Şencan1, Efe Soydemir2, Osman Hakan ğerlendirildi. Lomber MRI görüntülemesinde disk herniasyonun
Gündüz1 sınıflandırması için axial görütüleme ile sinir kökü sıkışmasının
1
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Algoloji Bilim Dalı, şiddetini gösteren Pfirmann ve arkadaşlarının sınıflandırma siste-
İstanbul mi kullanıldı. Disk herniasyonları sınıflandırmasında grade 1 veya
2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, İstanbul 2 kompresyonlu hastalar düşük, grade 3 veya 4 ise yüksek derece
bası olarak sınıflandırıldı[12].
Giriş-Amaç: Lomber radikülopati bası nedeniyle lumbosakral Hastaların aksiyel T2 MR görüntülerinden total multifidus kesit
sinir hattı boyunca bacağa yayılan ağrı ve nörolojik defisit olarak alanı(TM-CSA), yağsız multifidus kesit alanı (YM-CSA) ölçüldü,
tanımlanır [1]. Radikülopati nedenleri arasında disk herniasyonu, kas dejenerasyonu veya yağ infiltirasyonu tayini için YM-CSA/
spinal stenoz, spondilolistezis, osteofitler, foraminal stenoz ve de- TM-CSA oranı bilatreal olarak hesaplandı. TM-CSA her kasın en
jeneratif hastalıklar yer almaktadır. En yaygın nedeni ise lomber içteki fasyal sınırı baz alınarak içindeki yağ dokusunu alacak şekil-
disk herniasyonudur (LDH). LDH yıllık prevalansı %2 ila 34 ara- de tanımlandı. Multifidus ve lamina veya spinöz proses arasındaki
sında değişmektedir [2]. Tedavisinde cerrahi ve konservatif tedavi yağ TM CSA’ya dahil edilirken, multifidus ve erektör spina kası
yer almaktadır. Konsevatif tedaviler seçenekleri arasında medikal arasında yer alan yağ dokusu dahil edilmedi. YM-CSA ölçümü
tedavi, fizik tedavi uygulamaları, egzersiz ve transforaminal epi- için en içteki fasya sınırı baz alınarak yağ dokusunu dışarda bı-
dural steroid enjeksiyonları (TFESE) yer almaktadır. rakacak şekilde ölçüm yapıldı[13]. Ölçümler sağ ve sol taraf için
Transforaminal epidural steroid enjeksiyonları konservatif teda- ayrı ayrı yapıldı. L5-S1 Kök basısı için herniasyon seviyesi, bir
viye rağmen ağrının devam ettiği olgularda yaygın olarak tercih üst seviyeden ve S1 orta noktasından, L4-L5 kök basısı için her-
edilen girişimsel ağrı tedavisi yöntemlerinden birisidir. Klinik ve niasyon seviyesi bir üst ve alt seviye kesit alanı ölçümü yapıldı.
radyolojik olarak değerlendirilen, seçilmiş olgularda kısa-orta dö- Tüm ölçümler disk seviyesinin orta noktasından yapıldı, sadece
nemde etkili bir tedavi seçeneğidir [3]. L5-S1 herniasyonu için alt seviye ölçümü ise 1.sakral vertebra
orta noktasından yapıldı.
Lomber paraspinal kaslar multifidus ve erektör spina (iliocostalis,
longissimus ve spinalis) kaslarından oluşur. Multifidus en medial- İstatistiksel Analiz
de bulunan tek seviye inervasyona sahip paraspinal kas olup spi- Çalışmamızda sürekli değişkenlerin tümü (yaş, boy, kilo, BMİ,
nal stabilitede önemli bir role sahiptir[4]. Disk herniasyonu spinal NRS skoru …) Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk testi kul-
sinire foraminal bası yapıyorsa aynı disk seviyesindeki multifidus, lanılarak normal dağılıma uygun olduğu görüldü. Demografik
reseste bası yapıyorsa bir alt disk seviyesindeki multifidus kası et- verileri karşılaştırmak için ki-kare ve bağımsız gruplarda t testi
kilenmektedir [5]. kullanıldı. Gruplar arası karşılaştırmada bağımsız gruplarda t testi
Bel ağrısı olan hastalarda multifidusta yağ infiltrasyonu ve atrofi kullanıldı. İstatistiksel analiz SPSS versiyon 20 (SPSS Inc., Chi-
gibi değişiklikler olduğu gösterilmişitir[6]. Bu yapısal değişiklikle- cago, IL, ABD) kullanılarak yapıldı. p<0.05 istatistiksel olarak
rin (atrofi, asimetri, yağ infiltarsyonu) potansiyel olarak bel ağrı- anlamlı kabul edildi.
sının habercisi olabileceği ve kas disfonksiyonuna neden olabile- Bulgular: Çalışmaya tek taraflı reseste disk hernisi 120 hasta
ceği düşünülmektedir [7]. Bu paraspinal kas dejenerasyonunun alındı, hastaların 57 tanesi kadın 63 tanesi ise erkekti. Hastala-
LDH’yi takiben uzun vadeli dizabiliteye ve ağrıya neden olmak- rın yaş ortalaması ise 38 ve semptom süresi ortalaması 9.5 aydı.
tadır [8]. Çalışmaya alınan hastaların 68 tanesinde L5-S1, 52 tanesinde ise
Lomber disk hernisine bağlı bel ağrısı olan hastalarda birçok L4-L5 disk seviyesinde herniasyonu mevcuttu (Tablo1). Multifi-
çalışmada multifidus morfolojisinin değiştiği gösterilmiş olup bu dus CSA ölçümünde 2 okuyucu arasındaki 18 MRI ölçüm sonu-
değişikliklerin TFESE üzerine etkisi bildiğimiz kadarıyla değer- cunda değerlendiriciler arası güvenilirlik sağ ve sol YM-CSA için
lendirilmemiştir [9, 10] Bu çalışmadaki amacımız multifidus kesit sırayla 0.94, 0.90 ve TM-CSA için 0.98, 0.94 ile sınıf içi korelas-
alanının TFESE tedavi başarısı üzerine olan etkisini araştırmaktır. yon mükemmeldi.
Yöntem-Gereçler: Etik kurul onayı alındıktan sonra retrospektif Hastaların yapılan MRI ölçümlerinde tüm seviyelerde TM-CSA ve
ve tek merkezli olarak Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Araş- YM-CSA etkilenmiş tarafta daha düşük saptandı. İstatistiksel ola-
tırma Hastanesi Algoloji bölümüne başvuran ve klinik ve MR rak etkilenmiş taraf YM-CSA disk herniasyonu seviyesinin altında
görüntüleme sonrası lomber disk herbniasyonu tanısı konularak anlamlı olarak düşük saptandı (p:009). YM-CSA / TM-CSA oranı
transforaminal epidural steroid enjeksiyonu uygulanan hastalar ise disk herniasyonu seviyesi düzeyinde ve alt seviyede etkilenmiş
çalışmaya alındı. Çalışma için 2018-2019 yılları arasında lomber tarafta düşük, disk herniasyonu seviyesinin üstünde etkilenmiş ta-
TFESE yapılan 745 hasta tarandı. Hastane sisteminde MR gö- rafta ise yüksek saptandı. Bu oran herniasyon seviyesi düzeyinde
rüntüsü, demografik ve klinik takip verileri olan toplam 120 hasta ve herniasyon seviyenin altında etkilenmiş tarafta istatistiksel ola-
çalışmaya dahil edildi. Dahil edilme kriterleri: 18-65 yaş aralı- rak anlamlı düşük saptandı (Tablo2).
ğında olan hastalar, L4-5 veya L5-S1 düzeyinde tek seviye disk Hastalar 3. Ay NRS skorunda %50 ve daha fazla iyileşmeye göre
hernisine bağlı sinir kökü basısı olan hastalar ve MR görüntüleri tedaviye ulaşanlar ve ulaşmayanlar diye iki gruba ayrıldı. Tedavi-
hastane veri sisteminde kayıtlı olan hastalar. Dışlama kriterleri: ye ulaşanlar grubunda tedavi öncesi ortalama NRS skoru 7,3 iken
Postlaminektomi sendromu, spinal stenoz, birden fazla seviyede ulaşmayanlar grubunda ise bu değer 7.5’ti ve iki grup arasında
disk hernisi ve spinal kök basısı olan hastalar. anlamlı fark saptanmadı. Semptom süreleri ise tedaviye ulaşanlar
Tüm hastaların demografik verileri, semptom süreleri, enjeksiyon grubunda ortalama 10 ay iken ulaşmayanlar grubunda ise 9.5 ay
seviyesi, herniasyon seviyesi ve enjeksiyon öncesi, 3. hafta ve 3. bulundu ve iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı. Yaş, kilo,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


267 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

boy, BMI ve MRI gradeleri arasındada da anlamlı fark saptanmadı 8. Stevens S, Agten A, Timmermans A, Vandenabeele F: Unilateral changes
(Tablo3). of the multifidus in persons with lumbar disc herniation: a systematic re-
view and meta-analysis. The Spine Journal 2020.
Üçüncü ayda tedavi başarısı ve etkilenmiş taraf multifidus kas 9. Hyun JK, Lee JY, Lee SJ, Jeon JY: Asymmetric atrophy of multifidus mus-
özelliklerine bakıldığında; tedaviye ulaşanlar grubunda etkilenmiş cle in patients with unilateral lumbosacral radiculopathy. Spine (Phila Pa
TM-CSA ve YM-CSA tedaviye ulaşmayanlar grubuna göre daha 1976) 2007, 32(21):E598-602.
10. Altinkaya N, Cekinmez M: Lumbar multifidus muscle changes in unilateral
yüksek olmasına rağmen istatstiksel olarak anlamlı bir fark sap- lumbar disc herniation using magnetic resonance imaging. Skeletal Radiol
tanmadı. Etkilenmiş YM-CSA/TM-CSA oranları göz önüne alın- 2016, 45(1):73-77.
dığında her iki grupta eşit olup anlamlı fark saptanmadı (Tablo3). 11. Burchiel KJ, Anderson VC, Brown FD, Fessler RG, Friedman WA, Pelofsky
S, Weiner RL, Oakley J, Shatin D: Prospective, Multicenter Study of Spinal
Tartışma: Lomber multifidus fonksiyonel hacim ve asimetri üze- Cord Stimulation for Relief of Chronic Back and Extremity Pain. Spine
rine yapılan çalışmalarda, multifidus kesit alanlarının LDH has- 1996, 21(23).
talarında lokalize sinir kökü patolojilerinin objektif göstergeleri 12. Pfirrmann CW, Dora C, Schmid MR, Zanetti M, Hodler J, Boos N: MR
olarak kullanılabileceğini gösterilmiştir ve disk herniasyon olan image-based grading of lumbar nerve root compromise due to disk
segmentte semptomatik tarafta anlamlı morfolojik değişiklikler herniation: reliability study with surgical correlation. Radiology 2004,
230(2):583-588.
saptanmıştır [13, 14]. Ayrıca çalışmalarda disk hernisine bağlı 13. Battié MC, Niemelainen R, Gibbons LE, Dhillon S: Is level- and side-spe-
olarak etkilenmeyen tarafta multifidus kas çapının karşı tarafa cific multifidus asymmetry a marker for lumbar disc pathology? Spine J
göre daha büyük olduğu saptanmışıtır [14]. Çalışmamızda litera- 2012, 12(10):932-939.
türe benzer olarak MRI ölçümlerinde tüm seviyelerde TM-CSA ve 14. Chen Z-N, Yao X-M, Lv Y, He B-J, Ye J-C, Shao R-X, Jiang H-W: Morphol-
ogy of the lumbar multifidus muscle in lumbar disc herniation at different
YM-CSA etkilenmiş tarafta daha düşük saptandı. İstatistiksel ola-
durations and at different ages. Exp Ther Med 2018, 15(5):4119-4126.
rak etkilenmiş taraf YM-CSA disk herniasyonu seviyesinin altında
Anahtar kelimeler: Multifidus, Paraspinal kaslar, Epidural enjeksiyon,
anlamlı olarak düşük saptandı (p:009).
Michele C. Ve arkadaşları yaptıkları çalışmada YM-CSA / TM-CSA
oranı herniasyon seviyesi düzeyinde ve herniasyon seviyenin altın-
da etkilenmiş tarafta istatistiksel olarak anlamlı düşük saptamış olup
çalışmamızdaki sonuçları desteklemektedir (Tablo2) [13].
Bel ağrısı ve multifidus morfolojisi üzerine literatürde çok sayıda
çalışma olmasına rağmen, transforaminal epidural steroid enjek-
siyonu başarısı ve multifidus kesit alanı arasındaki ilişkiyi ince-
leyen çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda bu ilişkiyi değer-
lendirmek için hastalar 3. Ay NRS skorunda %50 ve daha fazla
iyileşmeye göre tedaviye ulaşanlar ve ulaşmayanlar diye iki gruba
ayrıldı. Üçüncü ayda tedavi başarısı ve etkilenmiş taraf multifidus
kas özelliklerine bakıldığında; tedaviye ulaşan hasta grubunda et-
kilenmiş TM-CSA ve YM-CSA tedaviye ulaşmayan hasta grubu-
na göre daha yüksek olmasına rağmen istatstiksel olarak anlamlı
bir fark saptanmadı. Etkilenmiş YM-CSA/TM-CSA oranları göz
önüne alındığında her iki grupta eşit olup anlamlı fark saptan-
madı (Tablo3).
Sonuç olarak LDH tanılı hastalarda herniye seviye altında YM-KA
ve YM-KA / TM-KA oranı herniasyon olmayan tarafa göre daha
düşüktür. Ayrıca LDH’ya bağlı radikülopatide multifidus kesit
alanlarının tedavi başarısı üzerine etkisi saptanmamıştır. Bununla
beraber ileride bu konu ile ilgili prospektif kontrollü çalışmalar ya-
pılmasına ihtiyaç vardır.

Kaynaklar
1. Koes BW, van Tulder MW, Peul WC: Diagnosis and treatment of sciatica.
Bmj 2007, 334(7607):1313-1317.
2. Tarulli AW, Raynor EM: Lumbosacral radiculopathy. Neurol Clin 2007,
25(2):387-405.
3. Friedrich JM, Harrast MA: Lumbar epidural steroid injections: indications,
contraindications, risks, and benefits. Curr Sports Med Rep 2010, 9(1):43-
49.
4. Dickx N, Barbara C, Achten E, Vandemaele P, Parlevliet T, Danneels L:
Differentiation between deep and superficial fibers of the lumbar multifi-
dus by magnetic resonance imaging. European spine journal : official pub-
lication of the European Spine Society, the European Spinal Deformity
Society, and the European Section of the Cervical Spine Research Society
2009, 19:122-128.
5. Farshad M, Gerber C, Farshad-Amacker NA, Dietrich TJ, Laufer-Molnar
V, Min K: Asymmetry of the multifidus muscle in lumbar radicular nerve
compression. Skeletal Radiology 2014, 43(1):49-53.
6. Park MS, Moon SH, Kim TH, Oh J, Lee SJ, Chang HG, Shin JH: Paraspi-
nal Muscles of Patients with Lumbar Diseases. J Neurol Surg A Cent Eur
Neurosurg 2018, 79(4):323-329.
7. Ranger TA, Cicuttini FM, Jensen TS, Peiris WL, Hussain SM, Fairley J, Ur-
quhart DM: Are the size and composition of the paraspinal muscles associ-
ated with low back pain? A systematic review. Spine J 2017, 17(11):1729-
1748.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


268 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

olan hastanın özgeçmişinde yaklaşık 20 yıl önce TMNG sebebiyle


tiroid bezi sol lobektomisi ve 32 paket yılı sigara öyküsü dışında
bir özellik yoktu. Operasyon sonrası diğer lobtaki nodüller açısın-
dan düzenli endokrin polikliniği takibinde olan hastanın yaklaşık
1,5 yıl önce nefes darlığı ve çarpıntı şikâyeti nedeniyle poliklinik
başvurusu olmuş. O dönem değerlendirilen hastanın laboratuar
parametrelerinde T3 ve T4 hormonlarında artış, TSH’da minimal
baskılanma saptanırken ultrasonografik görüntülemesinde nodül
sayısında ve boyutlarında artış saptanmış. 1 ay sonraki kontro-
lünde şikayetleri tekrarlamayan ve kan tiroid hormon düzeyleri
normal düzeylere gelen hastaya ilaçsız izlem önerilmiş ve daha
sonraki takiplerde nodül boyutlarındaki artışın devam etmesi üze-
rine operasyon önerilmiş. Ancak hastaya COVID-19 pandemisi
nedeniyle herhangi müdahale yapılamamış. Fizik muayenede; Ti-
nel işareti bilateral karpal tünel üzerinde pozitifti. Hastanın phalen
ve ters phalen testlerinde her iki elde de 30. saniyede median sinir
dağılımına uyan uyuşma şikayetleri mevcuttu. Sol el inspeksiyo-
nunda karşı tarafa göre belirgin tenar kas atrofisi izlendi. Sol elde
abdüktör pollicis brevis ve opponens pollicis kaslarında manuel
kas gücü testleri 4/5’ti. Hormonal incelemeleri de içeren labora-
tuar bulgularında herhangi bir patoloji saptanmadı. Elektronöro-
miyografi ile yapılan sinir iletim çalışmasında solda median sinirin
Ağrı distalinde total aksonal dejenerasyonu ile seyirli ağır dereceli KTS
ve sağda median sinirin segmental demiyelinizasyonu ile seyirli
PS-013
orta dereceli KTS ile uyumlu bulgular elde edildi. TMNG öyküsü
TOKSİK MULTİNODÜLER GUATR VE KARPAL bulunan hastaya bu klinik ve nörofizyolojik bulgularla bilateral
KTS tanısı konuldu. Sol üst ekstremitedeki ağır KTS bulguları ne-
TÜNEL SENDROMU OLAN HASTADA MEDİAN
deniyle cerrahi girişim açısından ortopedi görüşü önerilen hasta-
SİNİRİN ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE ya sağ taraftaki KTS bulguları için median sinire yönelik USG eş-
HİDRODİSEKSİYONU liğinde hidrodiseksiyon uygulaması planlandı. Enjeksiyon öncesi
Kadir Songür, Mustafa Doğukan Aydemir, Banu Dilek hastaya Boston Semptom Şiddet Skalası (BSŞS) ve Boston Fonk-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
siyonel Kapasite Skalası (BFKS) olmak üzere iki bölümden oluşan
Boston Karpal Tünel Sendromu Sorgulama Anket’i uygulandı. 4
ml normal salin ve 1 ml deksametazonun karışımı şeklinde hazır-
Giriş-Amaç: Karpal tünel sendromu (KTS), el bileğinin pal- lanan solüsyon USG eşliğinde prob karpal tünele göre transvers
mar bölgesinde median sinirin kronik kompresyon nöropatisidir. pozisyondayken in-plane teknikle median sinir çevresine uygu-
Genel popülasyondaki prevalansı %0,6-3.4 olup en sık görülen landı (Resim 1-2). Hastanın Enjeksiyon öncesi BSŞS skoru 2,36
periferik sinir tuzaklanmasıdır.1,2 Tekrarlayan bilek hareketleri ge- iken enjeksiyon sonrası 2. haftada 1,45’e, BFKS skoru 2,25’ten
rektiren mesleklerde çalışan hastalarda insidansı daha yüksektir. 1,62’ye gerilemiştir.
Kadınlarda erkeklere oranla 4 kat daha sıktır. Hastaların büyük
Tartışma: KTS günlük pratikte çok sık karşılaşılan bir tuzak
bir kısmını 40-60 yaş aralığındadır.3 KTS’ye eşlik eden sistemik
nöropatidir ve çoğu hastada spesifik bir etiyoloji saptanamaz. Bu
durumlar arasında diabetes mellitus, hipo-hipertiroidizm, akro-
yüzden özellikle tekrarlayıcı bilek hareketleri ile ilgili mesleklerde
megali, amiloidoz, romatoid artrit, obezite, hemodiyaliz ve gebe-
çalışmayan hastalarda KTS’nin predispozan faktörlerinden biri
lik bulunmaktadır. Hipotiroidili hastalarda KTS sıklığı daha fazla
olabilen sistemik hastalıklar anamnezde mutlaka sorgulanmalıdır.
görülmesine karşın literatürde hipertiroidi ile ilişkilendirilen KTS
Laboratuar incelemeleri açlık kan şekeri, tiroid fonksiyon testleri,
vakaları da bulunmaktadır. 4,5 El parmaklarında uyuşukluk, elde
tam kan sayımı, ürik asit ve büyüme hormonu düzeylerini içerme-
fonksiyon kaybı ve el bileği ile ön kola yayılım gösterebilen ağrı
lidir. Bu olguda; TMNG öyküsü nedeniyle tiroid lobektomisi öy-
klinikte en yaygın görülen semptomlardır.6 Tanı; klinik belirtiler,
küsü mevcut olup yaklaşık 2 yıl önce hipertiroidi kliniği nedeniyle
fizik muayene bulguları ve elektrofizyolojik incelemeler ile ko-
endokrin poliklinik başvurusu bulunmaktadır. Hastanın bilateral
nulabilir.7,8,9 KTS’nin şiddetine ve hastanın kliniğine göre tercih
KTS (solda ağır dereceli ve sağda orta dereceli) tanısı aldığı za-
edilebilecek tedavi yöntemleri arasında konservatif tedavi seçe-
man incelenen tiroid fonksiyon testleri olağan olup özgeçmişteki
nekleri, perinöral enjeksiyon ve cerrahi tedavi yer almaktadır.6,10
toksik multinodüler guatrın hastada gelişen KTS için kolaylaştırıcı
Son dönemde, KTS’nin hem tanısı hem de tedavisinde kas is-
bir etmen olduğu düşünülmüştür.
kelet sistem ultrasonografisi (USG) ön plana çıkmaktadır.11 KTS
tedavisinde cerrahiye göre daha az invaziv bir yöntem olan USG Hidrodiseksiyon, cerrahi sırasında anatomik boşluklara sıvı en-
eşliğinde median sinir çevresine uygulanan enjeksiyonlar günlük jekte ederek diseksiyonu ve adezyolizisi kolaylaştırmak için kul-
pratikte önemli yer tutmaktadır.12,13,14,15 Bu bildiride bilinen toksik lanılan minimal invaziv bir prosedürdür.16 Smith ve ark.17, KTS’li
multinodüler guatr (TMNG) öyküsü olan ve ellerdeki özellikle ge- hastalarda ultrason eşliğinde lidokain ve kortikosteroid enjeksi-
celeri olan uyuşma sebebiyle bilateral KTS tanısı alan ve tedavide yonunu tanımlamış ve sinir hidrodiseksiyonu kavramını ortaya
sağ orta dereceli KTS bulgularına yönelik median sinir çevresine çıkarmıştır. Solüsyonun median sinir ile transvers karpal ligament
USG eşliğinde sinir hidrodiseksiyonu uygulanan bir olguyu sun- ve bu yapıların derininde yerleşen fleksör tendonların arasına en-
mayı amaçladık. jekte edilmesiyle median sinir adezyonlarının ortadan kaldırılabi-
leceği ve klinik semptomların azaltılabileceği belirtilmiştir.17 USG
Olgu: 56 yaş erkek hasta yaklaşık 6 aydır olan her iki elde özel-
aracılıklı hidrodiseksiyon uygulaması hafif ve orta dereceli KTS
likle geceleri artan uyuşukluk ve karıncalanma şikayetleriyle po-
tanısı koyulan hastalarda önerilmektedir.15
likliniğimize başvurdu. Hasta aynı zamanda sol el parmaklarında
yaklaşık 2 aydır olan güçsüzlük de tariflemekteydi. Emekli subay

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


269 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Sonuçlar: Bu vaka sunumu ile; KTS tanılı hastalarda kortikos-


teroid ve normal salin karışımı solüsyonunun USG rehberliğinde
median sinir çevresine uygulanmasının hem ağrısal hem de fonk-
siyonel yönden anlamlı faydalanma sağlayabileceği ortaya koyul-
muştur. USG aracılıklı sinir hidrodiseksiyonunun cerrahiye göre
daha az invaziv bir tedavi yöntemi olması ise en önemli avantaj-
larından biri olarak görülmektedir.

Kaynaklar
1. Atroshi I, Gummesson C, Johnsson R, Ornstein E, Ranstam J, Rosen I.
Prevalence of carpal tunnel syndrome in a general population. JAMA
1999; 282:153-8.
2. de Krom MC, Knipschild PG, Kester AD, Thijs CT, Boekkooi PF, Spaans
F. Carpal tunnel syndrome: prevalence in the general population. J Clin
Epidemiol 1992; 45: 373-6.
3. Mondelli M, Giannini F, Giacchi M. Carpal tunnel syndrome incidence in a
general population. Neurology 2002; 58: 289-94.
4. Manganelli P, Pavesi G, Salaffi F. Bilateral carpal tunnel syndrome in
Graves’ disease. Z Rheumatol. 1987 Jan-Feb;46(1):34-5
5. Beard L, Kumar A, Estep HL. Bilateral carpal tunnel syndrome caused by
Graves’ disease. Arch Intern Med. 1985 Feb;145(2):345-6.
6. Rengachary SS. Entrapment neuropathies. In: Wilkins RH, Rengachary
SS, editors. Neurosurgery. International ed. The McGraw-HillCompanies;
1996. p. 3073-98.
7. Bowles AP Jr, Asher SW, Pickett JB. Use of Tinel’s sign in carpal tunnel
Resim 1. Transvers düzlemde in-plane teknikle median sinir ile fleksör
syndrome. Ann Neurol 1983; 13: 689-90.
tendonlar arasına uygulanan hidrodiseksiyon solüsyonu
8. Seror P. Phalen’s test in the diagnosis of carpal tunnel syndrome. J Hand
Surg [Br] 1988; 13: 383-5.
9. Werner RA, Andary M. Carpal tunnel syndrome: pathophysiology and
clinical neurophysiology: a review. Clin Neurophysiol 2002; 113: 1373-
81.
10. Greenberg MS. Handbook of Neurosurgery; 3rd ed. Florida: Greenberg
Graphics. 1994.
11. Buchberger W. Radiologic imaging of the carpal tunnel. Eur J Radiol
1997; 25: 112-7.
12. Chen P-C, Chuang C-H, Tu Y-K, Bai C-H, Chen C-F, Liaw M-Y. A Bayes-
ian network meta-analysis: comparing the clinical effectiveness of local
corticosteroid injections using different treatment strategies for carpal tun-
nel syndrome. BMC Musculoskelet Disord. 2015; 16:363. doi:10.1186/
s12891-015-0815-8
13. Rayegani SM, Raeissadat SA, Ahmadi-Dastgerdi M, Bavaghar N, Rahi-
mi-Dehgolan S. Comparing The Efficacy Of Local Triamcinolone Injection
In Carpal Tunnel Syndrome Using Three Different Approaches with or
without Ultrasound Guidance. J Pain Res. 2019 Oct 24; 12:2951-2958.
14. Malahias MA, Nikolaou VS, Johnson EO, Kaseta MK, Kazas ST, Babis GC.
Platelet-rich plasma ultrasound-guided injection in the treatment of carpal
tunnel syndrome: a placebo-controlled clinical study. J Tissue Eng Regen
Med 2018;12: e1480–e1488.
15. Wu YT, Chen SR, Li TY, Ho TY, Shen YP, Tsai CK, Chen LC. Nerve hydro-
dissection for carpal tunnel syndrome: A prospective, randomized, dou-
ble-blind, controlled trial. Muscle Nerve. 2019 Feb;59(2):174-180.
16. Lee SJ, Choyke LT, Locklin JK, Wood BJ. Use of hydrodissection to pre-
vent nerve and muscular damage during radiofrequency ablation of kid- Resim 2. Transvers düzlemde in-plane teknikle median sinir ile transvers
ney tumors. J Vasc Intervent Radiol 2006; 17:1967–1969. karpal ligaman arasına uygulanan hidrodiseksiyon solüsyonu
17. Smith J, Wisniewski SJ, Finnoff JT, Payne JM. Sonographically guided
carpal tunnel injections: the ulnar approach. J Ultrasound Med 2008;
27:1485–1490.
Anahtar kelimeler: Karpal tünel sendromu; Tuzak nöropati; Median
sinir; Hipertiroidi; Toksik multinodüler guatr; Ultrasonografi ; Sinir
hidrodiseksiyonu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


270 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı tın her iki tarafına yayılmakta olup son bir ayda 3 kg kilo kaybı
vardı. Fizik muayenede torakal eklem hareketleri açıklığı hafif kı-
PS-014 sıtlı ve ağrılıydı. Torakal spinöz proseslerde hassasiyet mevcut idi.
Nörolojik muayene normal olarak değerlendirildi. Yapılan labora-
GÖZDEN KAÇABİLECEK BİR PREGABALİN YAN tuvar tetkiklerinde hemogram, eritrosit sedimantasyon hızı, CRP,
ETKİSİ: UYKUSUZLUK protein elektroforezi, serum kalsiyum düzeyi, serum kreatinin dü-
zeyi, serum IgG, IgM ve IgA düzeyleri normal idi. İdrarda protein
Ömer Faruk Ünelli, Gökçenur Cihaner, Emre Ata
negatif idi. Serum immün elektroforezde lambda hafif zincir frak-
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma
Hastanesi
siyonunda şüpheli bant izlendi. Periferik yaymada eritrositlerde
anizopoikilositoz, normal lökosit formülü ve normal platelet sayısı
gözlendi. Torakal vertebra grafisinde kompresyon fraktürleri tespit
Giriş-Amaç: Pregabalin nöropatik ağrı tedavisinde sıklıkla reçete edildi. Torakal spinal MRG tetkikinde T2, T8, T9 ve T10 vertebra-
edilen ilaçlardan biridir. Pregabalinin yaygın görülen nöropsiki- larında kompresyon fraktürü ve yumuşak doku sinyalinde kitlesel
yatrik yan etkileri: uyku hali, baş dönmesi, bilinç bulanıklığı, ko- lezyonlar saptandı (Şekil 1). Toraks, alt ve üst abdomen bilgisa-
ordinasyon bozukluğu, dikkat eksikliği, hafıza bozukluğu, denge yarlı tomografide organ patolojisi saptanmadı. Hastanın pozitron
bozukluğu, unutkanlık, yorgunluk, sarhoşluk hissi olarak sıralana- emisyon tomografisi-bilgisayarlı tomografisinde kemiklerde bir
bilir. Uykusuzluk yan etkisi de yaygın olarak görülebilen yan etki- kısmında yumuşak doku komponenti bulunan multipl hipermeta-
ler arasında belirtilse de günlük pratiğimizde uyku hali daha olası bolik litik lezyonlar, vertebral kolonda patolojik F-18 FDG tutulu-
bir pregabalin yan etkisidir. Burada karpal tünel sendromuna mu göstermeyen litik lezyonlar, mide korpusunda fokal F-18 FDG
bağlı periferik nöropatik ağrı nedeniyle pregabalin tedavisi alan tutulumu ve tiroid bezi her iki lobunda diffüz F-18 FDG tutulum-
bir hastada gelişen uykusuzluk yan etkisini sunmayı amaçladık. . ları izlendi. T2 vertebra korpusundan yapılan biyopside plazma
Olgu: 48 yaş kadın hasta ellerde uyuşma, yanma şeklinde ağrı hücreli diferansiyasyon gösteren lenfoproliferatif neoplazm tespit
şikayeti ile polklinikte görüldü. Hastanın yapılan muayenesinde edildi. İmmünohistokimyasal çalışmada CD138: (+) PanCK: (-)
Tinel ve Phalen testleri pozitif idi, Her iki el median sinir duyu LCA: Fokal (+) Sinaptofizin: (-) Ki-67 proliferasyonu yüksekliği
alanında parestezi ve bilateral tenar atrofisi mevcuttu. Sinir ileti gözlendi. Bu bulgularla hastaya non-sekretuar multiple miyelom
çalışmasında orta düzey karpal tünel sendromu tanısı konuldu. tanısı konuldu.Hastaya analjezik ilaç tedavisi başlandı, dorsolom-
Nöropatik ağrı değerlendirmesinde LANSS skoru: 16, DN-4 sko- ber korse önerildi ve hematoloji polikliniğine gönderildi.
ru: 6 idi. Statik el bilek splinti, median sinir mobilizasyonuna yö- Sonuç: Kas iskelet sistemi ağrıları neoplastik hastalıklar ile iliş-
nelik egzersizler ve koruyucu önlemlere ek olarak nöropatik ağrı kili olabilir. Atipik bulgusu olan hastalarda olası malignite varlığı
açısından pregabalin 75 mg 12 saatte bir şeklinde tedavisi düzen- araştırılmalıdır.
lendi. 1 hafta sonra yapılan kontrolünde ilaca başladığı günden
itibaren hasta uykuya dalmada zorluk ve uyku süresinde belirgin Anahtar kelimeler: Multiple miyelom, sırt ağrısı, malignite
azalma şikayetleri geliştiğini ifade etti. Pregabalin tedavisi sonlan-
dırılmasını mütakip uykusuzluk şikayetleri geriledi.
Sonuçlar: Pregabalinin santral inhibe edici etkisi ile daha çok
uyku halinde artma yan etkisine neden olabilmektedir. Fibro-
miyalji sendromunda uykuyu düzenleyici etkisi ile de bilinen bir
preparattır. Bununla birlikte bazı hastalarda beklenmedik şekilde
uykusuzluk yapabileceği de akılda tutulmalıdır.
Anahtar kelimeler: pregabalin, yan etki, uykusuzluk

Ağrı
PS-015

NON-SEKRETUAR MULTİPLE MİYELOM VE SIRT


AĞRISI OLGUSU
Gül Devrimsel, Şeyma Diyarbakır, Münevver Serdaroğlu Beyazal
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Anabilim Dalı, Rize

Amaç: Multiple miyelom, plazma hücrelerinden köken alan


kemik iliği infiltrasyonu ve anormal immunoglobulin üretimi ile
karakterize malign bir tümördür. Multiple miyelomda en yaygın
görülen klinik bulgu ağrıdır. Hastalar sıklıkla kemik ağrıları, pa-
Şekil 1
tolojik kırık, böbrek yetmezliği ve enfeksiyon bulguları ile başvu-
rurlar. Multiple miyelomda plazma hücrelerinden immünglobulin
sekrete edilmez ise non-sekretuar miyelom olarak adlandırılır ve
multiple miyelom olan hastalarda %1-2 oranında görülür. Bu ya-
zıda sırt ağrısı ile başvuran ve non-sekretuar multiple miyelom
tanısı konulan bir olgu sunulmaktadır.
Olgu: 66 yaşında kadın hasta yaklaşık 5 aydır mevcut olan sırt
ağrısı yakınması ile polikliniğimize başvurdu. Hastanın ağrısı, sır-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


271 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı Kaynaklar
1. Kuperus JS, Mohamed Hoesein FAA, de Jong PA, Verlaan JJ. Diffuse id-
PS-016 iopathic skeletal hyperostosis: Etiology and clinical relevance. Best Pract
Res Clin Rheumatol. 2020;34(3):101527.
SERVİKAL VERTEBRA TUTULUMLU DİFFÜZ 2. Verlaan J-J, Boswijk PF, de Ru JA, Dhert WJ, Oner FCJTSJ. Diffuse idio-
pathic skeletal hyperostosis of the cervical spine: an underestimated cause
İDİOPATİK İSKELET HİPEROSTEOZİS; OLGU of dysphagia and airway obstruction. Spine J. 2011;11(11):1058-67.
SUNUMU 3. Holgate RL, Steyn M. Diffuse idiopathic skeletal hyperostosis: Diagnostic,
clinical, and paleopathological considerations. Clin Anat. 2016;29(7):870-7.
Halil Öğüt, Mehmet Arslan, Hayal Güler, Ayşe Dicle Turhanoğlu Anahtar kelimeler: Boyun ağrısı, disfaji, Forestier hastalığı
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad

Giriş-Amaç: Diffüz idiopatik iskelet hiperosteozisi (diffuse idio-


pathic skeletal hyperosteosis - DISH) omurgada dört veya fazla
sayıda vertebrayı etkileyen ligament, tendon ve fasiada anormal
kalsifikasyonla seyreden bir hastalıktır (1). Burada boyunda ağrı,
hareket kısıtlılığı ve yutma güçlüğü yakınması olan ve DISH tanısı
konulan 69 yaşında bir hastanın sunulması amaçlanmıştır.
Olgu: Altmış dokuz yaşında erkek hasta yaklaşık yedi yıldır olan
boyun ağrısı ve hareket kısıtlılığı şikayeti ile başvurdu. Hasta ağrı-
sının daha çok boynunda olduğunu, ağır işler esnasında ve soğuk
havalarda artarak sırtına yayıldığını söyledi. Son bir yılda kötü-
leşen katı gıdalarla daha çok olmak üzere yutma güçlüğü ve son
iki yılda belirginleşen ses kısıklığı vardı. Hastanın kronik obstrük-
tif akciğer hastalığı vardı ve 50 paket/yıl sigara içiyordu. Hasta
uzun yıllar kaynakçılık yapmıştı. Hastanın vücut kitle indeksi 21,2
kg/m² idi ve son üç ayda 4 kilo kaybettiğini ifade etti. Hastanın
yapılan laboratuvar testleri normal sınırlardaydı. Hastanın servi-
kal eklem hareket açıklıkları (EHA) aktif ve pasif olarak fleksiyon
30°, ekstansiyon 20°, sağ ve sol lateral fleksiyon 20°, sağ ve sol
rotasyon 40° olup kısıtlıydı. Hastanın nörolojik muayenesinde
patoloji saptanmadı. Hastanın boyun ağrısı vizuel analog sklala
(VAS) ile değerlendirildiğinde 8/10 olarak tespit edildi. Hastanın
lateral servikal grafisinde anterior longitudinal ligaman (ALL) os- Resim 1
sifikasyonu ve C3-5 düzeylerindeki osteofitlerin önündeki hava
sütununda belirgin oranda bası tespit edildi (Resim 1). Lateral
torakal grafisinde vertebraların ön yüzünde kaba osteofitler mev-
cuttu ve sakroiliak eklem grafisinde patolojik görüntü yoktu (Re-
sim 2). Servikal sagittal bilgisayarlı tomografide (BT) C3-T1 sevi-
yesinde ALL’de en kalın yeri 15,1 mm olan ossifikasyon mevcut
olup larinksi sıkıştırmakta, üst özafagusa bası yapmakta, özofagus
girişini daraltmaktaydı ve C4-7 seviyesinde posterior longitudinal
ligaman (PLL) ossifikasyonu da mevcuttu (Resim 3). Hastanın
disfaji açısından Eating Assessment Tool-10 (EAT-10) ölçeği de-
ğeri 11 olarak kaydedildi. Hastaya ilerleyici disfajik şikayetleri ve
eşlik eden ses kısıklığı açısından cerrahi önerildi, hasta operas- Resim 2
yonu kabul etmedi. Hastaya boyun ağrısı için analjezik ve miyo-
relaksan tedavisi ile servikal EHA artırmak için yüzeyel ve derin
ısıtıcı ile kontrollü germe ve güçlendirme egzersizleri uygulaması
planlandı.. Diyet modifikasyonu açısından yarı katı gıdalardan
oluşan diyete geçilerek, yemek sırasında dik oturma ve yemek
esnasında baş postürü öğretildi. Hastanın birinci ay kontrolün-
de VAS değeri 2’ye gerilemiş, EAT-10 değerlendirmesi 8 olarak
ölçülmüştür. Aktif ve pasif boyun hareket açıklıklarında net bir
düzelme gözlenmemiştir.
Sonuçlar: DISH omurgada sıklıkla torakal vertebraları etkile-
mekte, servikal tutulum daha nadir gözlenmektedir. Tedavide ağrı
şikayeti olan hastalarda yüzeyel ve derin ısıtıcı ajanlar, analjezik
akım modaliteleri, steroid olmayan anti-enflamatuvar ve miyore-
laksan ilaç tedavileri önerilebilir. Tutukluk ve hareket kısıtlılığı du-
rumunda germe, esneklik, postür ve solunum egzersizleri tedaviye
Resim 3
eklenmelidir. Ciddi disfaji ve ilerleyici miyelopati gibi durumlarda Notlar: Sayın bilim kurulu; Olgumuz boyun ağrısı, hareket kısıtlılığı
kalsifikasyon bölgesinin cerrahi rezeksiyonu düşünülmelidir (2-3). ve disfaji ile prezente olan diffüz idiopatik iskelet hiperosteozisi ol-
İlerleyici disfaji, sıvı gıdaların alımında zorluk ve ses kısıklığı tab- gusu olup, vakamızda anterior longitudinal ligaman ossifikasyonuna
lolarında cerrahi tedavi akılda tutulmalıdır. Boyun ağrısı hareket posterior longitudinal ligaman ossifikasyonu da eşlik etmektedir ve az
kısıtlılığı ve yutma güçlüğü yakınmasıyla gelen hastalarda DISH görülen bir klinik durumdur.
tanısı akılda tutulmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


272 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı Ağrı
PS-017 PS-018

NADİR BİR AYAK AĞRISI SEBEBİ: GANGLİON KİSTİ İNME SONRASI GELİŞEN SANTRAL AĞRI: OLGU
Ömer Faruk Ünelli, Serenay Vardar Bölük, Emre Ata SUNUMU
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Elif Yakşi1, Veysel Dokuzoğlu1, Nalan Doğan2
Hastanesi
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi
1

Beykoz Devlet Hastanesi


2

Giriş-Amaç: Ganglion kistleri eklem kapsülünün eklem etrafın-


da yumuşak dokuya protrüze olması sonucu gelilşen, tendon ya Giriş: Nöropatik ağrı, somatosensoriyel sistemi etkileyen bir
da tendon kılıflarının yakınında bulunan, kadınlarda erkeklere hastalık veya lezyon sonucu ortaya çıkar. Santral nöropatik ağrı
oranla daha sık rastlanan, selim karekterde tümörlerdir. Nedeni sendromu inme, multipl skleroz, spinal kord hasarı gibi santral si-
kesin olarak bilinmemekle birlikte, tekrarlayan travmalar, aşırı nir sistemini etkileyen bir hasar veya disfonksiyon sonucu ortaya
yük, ağır aktiviteler suçlanmaktadır. Sıklıkla el bilek dorsumunda çıkar. İnme sonrasında gelişen ağrı türleri içinde santral ağrılar,
görülmekle birlikte atipik yerleşimli ganglion kisti vakaları da bil- tedavisi en zor olan ve rehabilitasyonu güçleştiren bir komplikas-
dirilmiştir. Burada ayak ağrısı ve ayakta hareket kısıtlılığı ile baş- yondur. Bu olgu sunumunda inme sonrası gelişen şiddetli santral
vuran ve ayağın plantar yüzünde tespit edilen bir ganglion kisti ağrı olgusunu sunmayı amaçladık.
vakasını sunmayı amaçladık.
Olgu: 65 yaş kadın hasta, kliniğimize yürüme güçlüğü, sol kol
Olgu: 22 yaşında kadın hasta polikliniğimize sağ ayağında şiş- ve bacakta güç kaybı ve inme sonrası 2. ayda başlayan sol kolda
lik, hareket kısıtlılığı ve hareketle artan şiddetli ağrı şikayetleri ile şiddetli uyuşma ve ağrı şikayetiyle başvurdu. Hastanın 8 ay önce
başvurdu. Hasta uzun süreli araç içi yolculuk yaptığını, yolculuk iskemik inme sonrası sol hemipleji öyküsü mevcuttu. Hastanın
esnasında sağ ayağı üzerine uzun süre oturduğunu, bu süre içe- özgeçmişinde Diabetes Mellitus ve hipertansiyon tanıları mevcut-
risinde şikayetinin olmadığını,araçtan indiğinde ağrı hissettiğini tu. Hastanın inme sonrası kontrastlı kranial MRG’de periventri-
sonrasında ağrısının arttığını ifade etti. Hastanın yapılan mua- küler derin beyaz cevherde yaygın mikroanjiopatik odaklar, sağ
yenesinde ayak parmak ekstansiyonu ve fleksiyonu ağrılı ayak frontal lob, presantral gyrus ve sağ oksipitoparyetal bileşkede
dorsumu kompresyonla hassastı, ayak bileği hareketleri hafif ağrılı kortikal-subkortikal alanda hiperintens ödem alanı, sağ serebral
idi. Isı artışı kızarıklık rastlanmayan hastanın alt ekstremite motor hemisfer verteks düzeyinde frontal ve oksipitoparyetal bileşkede
ve duyu muayenesinde ek bir bulgu saptanamadı. Ayak ve ayak kortikal ve subkortikal alanda kontrast tutulumu mevcuttu. Fizik
bileği direk grafisi incelenen hastada ek patoloji tespit edilmedi. muayenede hasta tek kanediyenle kısa mesafelerde mobilize ola-
Yapılan MR görüntülemede ayağın plantar tarafında 3. metatars biliyordu, Brunnstrom Evrelemesine göre el evre 2, üst extremite
distal metafizi düzeyinde 5 mm, 3. Parmak proksimal flanks distal evre 2, alt extremite evre 5 olarak saptandı. Modifiye Ashworth
metafizi seviyesinde 4.3 mm ganglion kisti tespit edildi. Soğuk uy- evrelemesine üst ekstremitede spastisite evre 2, alt ekstremitede
gulama, istirahat ve nonsteroidal antiinflamatuar reçete edilerek 1 olarak saptandı. Lökomotor muayenede sol üst ekstremitede
1 hafta sonra kontrole çağırıldı. Şikayetleri devam etmekle birlikte eklem hareket açıklıkları her yöne ağrılıydı ve hasta ağrı nede-
büyük oranda azalmıştı. niyle kolunu hareket ettirmekten kaçınıyordu. Hastada refleks
Sonuçlar: Ayak ganglion kistlerinin tipik olarak görüldüğü bir sempatik distrofiye ait ödem, renk değişikliği, trofik değişikikler
bölge olmamakla birlikte, ayaktaki ganglion kistlerinin çoğu aya- ve vazomotor instabilite mevcut değildi. Duyu muayenesinde sol
ğın dorsal yüzünde meydana gelir. Uzun süreli bası ve zorlamalar üst ekstremitede herhangi bir dermatoma veya periferik sinir tra-
sonrasında ayak plantar yüzünde de ganglion kistlerinin görüleni- sesine uymayan, tüm kol boyunca hissedilen allodini, hiperaljezi
leceği akılda tutulmalıdır. ve spontal dizestezi mevcuttu. Hastanın LANSS değeri 16 olarak
saptandı. Hastaya santral ağrı tedavisine yönelik Amitriptilin 25
Anahtar kelimeler: ganglion, kist, ayak
mg 1x1 başlandı, buna ek olarak elektroterapi ve eklem hareket
açıklığı egzersizleri uygulandı. 1. ay sonunda hastanın nöropatik
ağrı şikayetinde kısmi düzelme oldu, LANNS değeri 11 olarak
saptandı.
Sonuç: İnme sonrası görülen santral nöropatik ağrı tedavilere
dirençli ve rehabilitasyonu zorlaştıran bir süreç olarak karşımıza
çıkmaktadır. Refleks sempatik distrofi ve diğer periferik nöropatik
ağrı yapan hastalıklarla ayırıcı tanısının yapılması önemlidir.

Resim 1. Aksiyal T2 ağırlıklı MRG’ de 3. parmak proksimal falanks distal Anahtar kelimeler: Ağrı, inme, nöralji
metafizi seviyesinde inferior komşuluğunda uzun çapı 4,3mm olan lokalize
sıvı artımı-ganglion kisti ve 3. metatars distal metafizi inferior seviyesinde
uzun çapı 5mm olarak ölçülen ganglion kisti görünümü. Ayak dorsal yüzde
cilt altı dokularda ödem görünümü

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


273 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı
PS-019

HEREDİTER MULTİPLE EKZOSTOZ: OLGU SUNUMU


Aliye Tosun, Ümit Seçil Demirdal
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği,
İzmir, Türkiye

Herediter multiple ekzostoz (HME) veya osteokondromato-


zis, otozomal dominat geçiş gösteren nadir görülen genetik bir
hastalıktır. Tipik olarak multiple osteokondromlar ve ortopedik
deformiteler ile karakterizedir. Daha çok erkeklerde görülür. Os-
teokondromlar en sık humerus, distal femur ve proksimal tibia
da gözlenir. Osteokondromlara bağlı olarak ekstremitelerde ağrı,
ekstremite ve boy kısalığı, eklem hareket kısıtlılığı, sinir basısı gibi
klinik tablolar gözlenir. (1). Burada eklem ağrısı ile başvuran ve
HME tanısı alan bir olgu sunulmaktadır.
Olgu: 28 yaşındaki erkek hasta mekanik karakterde her iki kalça-
da ve dizde ağrı şikayeti ile başvurdu. Sık sık eklem ağrısı yaşa-
makta ve yürümede güçlük çekmekteydi. Fizik muayenesinde her
iki kalça fleksiyonu 70 derece, sağ kalça dış rotasyonu 20 derece,
iç rotasyonu 15 derece, sol kalça dış rotasyonu 15 derece, iç ro-
Resim 2. Lateral diz grafisinde multiple eksoztozlar
tasyonu 10 derece ile kısıtlı ve ağrılı idi. Diz eklem hareket açıklığı
açık ancak ağılı idi. Sağ dirsekte 15 derecelik varus deformitesi,
sol alt ekstremitede 2 cm kısalık mevcuttu. Nörolojik muayenesi
normaldi. Rutin laboratuar incelemesi olağandı. Çekilen ön-arka Ağrı
kalça ve diz grafisinde multiple ekzostozlar saptandı (Resim 1 ve
2). Daha geniş inceleme yapıldığında sol humerusda da ekzostos- PS-020
lar saptandı. Aile öyküsü sorgulandığında annesinde, her iki tey-
OMUZ AĞRISININ NADİR BİR NEDENİ:OMUZDA
zesinde ve kız kardeşinde de benzer şikayetler olduğu öğrenildi.
Klinik ve radyolojik bulgularla HME tanısı kondu ve hasta genetik KİST HİDATİK
analiz için yönlendirildi. Mahmut Kul
Ekzostoz kemik yüzeyinden dışarı doğru uzanan benign kemik Elbistan Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Polikliniği
tümörleridir. Deformiteler ve fonksiyonel kayıplara neden olan
bu hastalıkta, nadir de olsa en sık kondrosarkom şeklinde malign Amaç:Kist hidatik birçok ülkede endemik olarak görülmektedir.
dejenerasyon riski vardır (2). Malign dejenerasyon açısından has- Echinococcus granolosus’un neden olduğu kistler en sık karaciğe-
taların mutlaka klinik ve radyolojik olarak takip edilmesi gerekir. re ve ikinci sıklıkla akciğere yerleşir. Karaciğer ve akciğer tutulumu
Anahtar kelimeler: herediter, ekzostoz, osteokondrom olmadan primer olarak iskelet sisteminde kist nadiren görülmek-
tedir. Bu yazıda 46 yaşında bir kadın hastada kist hidatiğin çok
Kaynaklar
nadir görüldüğü omuzda kist hidatik olgusu sunuldu
1. Karlıbel İA, Erol AM, İnceoğlu LA, Özer M. Herediter Multiple Ekzostoz.
Ege Tıp Dergisi 2018; 57: 57-9. Olgu:48 yaşında bayan hasta 28.12.2020 tarihinde Elbistan
2. Akbal A, Kurtaran A, Selçuk B, Kimyon S. Akyüz M. Herediter Multiple devlet hastanesi ftr polikliniğine 2 haftadır olan sol omuzda ağrı
Ekzositozlu Bir Olgu Sunumu. FTR Bil Der 2010; 13: 34-6. ve şişlik şikayeti ile başvurdu.Ağrısı hareketle artmakta idi ve
sürekli vardı.Öz geçmişinde yaklaşık 10 yıl önce svo sonrası sol
hemiplejisi olduğu ve 4 ay önce sağ akciğer kist hidatikten opere
olduğu öğrenildi.Muayenede sol hemiplejilk hastanın brunstrom
üst ekstremite evre:4 el evre :4 ve alt ekstremite evre:5 ti.Sol omuz
muayenesinde spastisite ve omuz romlarında her yöne kısıtlılık ve
belirgin ağrısı mevcuttu.Sol omuz da klavikula civarı palpasyonla
hassasiyet ve hafif şişliği mevcuttu.Çekilen x ray grafisinde klavi-
kula civarı kist şüphesi görülmesi üzerine sol omuz mr(magnetic
rezonans) istendi.Mr sonucu şöyle raporlandı:
Subskapularkas ile aksiller poş düzeyinde anterior medialinde de-
rinde yerleşmiş yaklaşık 6x4,5 cm boyutunda içerisinde yer yer
kalın septasyonlar bulunan multilokülekistik görünüm mevcuttur
(kist hidatik?).(Şekil1 ve Şekil2).Ardından hasta ilgili bölümlere
konsulte edilerek cerrahi tedavisi ilgili bölümler tarafından plan-
landı
Sonuç: Özellikle özgeçmişinde ksit hidatik öyküsü olan hastalrın
kas iskelet sorunlarına çok nadiren de olsa kist hidatiğin sebep
olabileceği akılda tutulmalıdır
Resim 1. Ön-arka diz grafisinde bilateral multiple eksoztozlar Anahtar kelimeler: Omuz,kist hidatik,ağrı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


274 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı
PS-021

PREGABALİNE BAĞLI NADİR BİR YAN ETKİ :


HEMATÜRİ
Ömer Faruk Ünelli, Tuğba Özsoy Ünübol, Emre Ata
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma
Hastanesi

Giriş-Amaç: Pregabalin fizik tedavi pratiğinde sıklıkla nöropatik


ağrı ve fibromiyalji tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Sık görülen
yan etkiler baş ağrısı, baş dönmesi, uyku hali, kafa karışıklığı, ha-
fıza sorunları, zayıf koordinasyon, ağız kuruluğu, görme sorunları
ve kilo alımıdır. Üriner inkontinans nadir bir üriner sistem yan
etkisi olarak belirtilmesine rağmen hematüri beklenen bir yan etki
olarak belirtilmediği için hastamızı sunmayı amaçladık.
Olgu: 45 yaşında erkek hasta polikliniğimize 11 yıldır olan fibro-
miyalji sendromu tanısıyla başvurdu. Son üç yıla kadar çeşit-
li analjezik tedaviler ve egzersiz programı ile şikayetleri kontrol
altında imiş. Medikal tedavisine ve egzersiz programına ara ver-
dikten sonrasında şikayetlerinin artması nedeniyle polikliniğimize
başvurmuş, muayenesi ve rutin kan kontrolü sonucunda fibro-
miyalji tanı kriterlerini karşılayan hastaya 2x75 mg/gün dozun-
Resim 1. da pregabalin tedavisi başlanmış. Hastanın hikayesinde önceki
yıllarda pregabalin kullanım öyküsü yoktu. Herhangi bir ek teda-
vi, alternatif yöntemler ve bitkisel takviye almayan hastada; sık
idrar yapma isteği, idrar yaparken zorlanma ve idrar inkontinansı
şikayetleri pregabalinin ilk dozlarından itibaren başlamış. İlacına
devam eden hasta 6. gün acil servise karın ağrısı idrarında taze
kan şikayeti ile başvurmuş. Acilde müdahalesi yapılan durumu
kontrol altına alınan ek patoloji saptanmayan hasta üroloji ve da-
hiliye poliklinik önerisi ile eksterne edilmiş. Polikliniğimize başvu-
ran hastanın pregabalin tedavisi kesildi. 2 gün içerisinde mevcut
şikayetleri tamamen düzeldi. Üroloji ve dahiliye konsültasyonu
sonucunda ek patoloji saptanmadı. Tedavisi duloksetin 30 mg/
gün olarak yeniden düzenlendi. Benzer şikayetler gelişmedi.
Sonuçlar: Hematürinin pregabalin kullanan hastalarda nadir de
olsa görülebilecek bir yan etki olduğu unutulmamalıdır. İlaveten
pregabalinin genitoüriner sistemin nörolojik kontrolü üzerine olan
etkisinin tam anlaşılması ilerleyen dönemde değerli bir bilgi ola-
bilir.
Anahtar kelimeler: pregabalin, hematüri, fibromiyalji

Resim 2.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


275 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı Yapılan tetkikler normal aralıklardaydı. Hastaya asiklovir tablet


reçete edildi ve cildiye poliklinik kontrol önerildi.
PS-022 Bulgular: Herpes zoster, dorsal kök ganglionda latent olarak
kalan Varicella Zoster virus (VZV)’ un reaktivasyonu ile ortaya
SIRT VE YAN AĞRISI İLE PREZENTE OLAN ZONA
çıkan, dermatomal tutulum gösteren, veziküler döküntü ile ka-
OLGUSU rakterize bir hastalıktır (1-4). Genel olarak hücresel bağışıklığın
Köksal Sarıhan1, Nurmuhammet Taş2 azalması ve yaşlılıkla görülme sıklığı artar.
Erzurum Oltu Devlet Hastanesi
1
Varisella zoster virus’ un bilinen rezervuarı insandır. Bulaşıcılığı yük-
Erzurum Bölge Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
2
sektir. VZV herpes virüs grubundandır. VZV 2 farklı klinik tablo iliş-
kilidir. Bunlar; çocukluk çağındaki su çiçeği hastalığı ve latent VZV’
Amaç: Bu olgu sunumda 42 yaşında bilinen ek hastalığı olma- un reaktivasyonu ile oluşan zona’ dır. Primer enfeksiyon solunum
yan erkek zona hastası paylaşılacaktır. yoluyla bulaşır. Olasılıkla nazofarinkste çoğalır, retikuloendoteliyal
sisteme yayılır ve viremi gelişir. Reaktivasyonun nasıl oluştuğu kesin
Gereç ve Yöntem: Kırk iki yaşında erkek hasta 1 haftadır olan
değildir. Arka kök ganglionlarına virusun primer enfeksiyon sırasın-
bel ve yan ağrısı ile fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğimize
da yerleştiği, reaktivasyona kadar orada kaldığı düşünülmektedir.
başvurdu. Hastadan alınan öyküde ağrının yanıcı ve batıcı ka-
rakterde olduğu, kaşıntının eşlik ettiği öğrenildi. Travma öyküsü Tartışma: Zona’ da lokal ağrı şiddeti yüksektir. Ağrı reseptörle-
yoktu. Öz geçmiş ve soy geçmişte ek özellik yoktu. Yapılan fizik rinin inflamasyonu ve ciltteki primer nöronların doku hasarı ile
muayenede inspeksiyonda zonaya ait torakal dermatomal tutu- uyarılması sonucu oluştuğu düşünülmektedir.
lumun olduğu veziküler döküntü görüldü. Hastadan hemogram, Zonada ağrı ön plandaki semptomdur (5,6). Ateş, ağrı ve kaşıntı
böbrek fonksiyon testleri ve karaciğer fonksiyon testleri istendi. döküntü başlangıcından önceki yaygın semptomlardır (7). Zona
Yapılan tetkikler normal aralıklardaydı. Hastaya asiklovir tablet reaktivasyonu için risk faktörleri; aşı uygulaması, 50 yaş üstü ol-
reçete edildi. Hastaya cildiye poliklinik kontrol önerildi. mak, bağışıklık siteminin baskılanmış olması, kronik steroid uygu-
Bulgular: Herpes zoster, dorsal kök ganglionda latent olarak laması, AIDS, organ tranplantasyonu, kanser, travma, psikolojik
kalan Varicella Zoster virüs’ ün reaktivasyonu ile ortaya çıkan, stres şeklinde sıralanabilir (8). Tipik olarak tek bir dermatom tu-
dermatomal tutulum gösteren, veziküler döküntü ile karakterize tulur, ancak iki veya üç bitişik dermatom etkilenebilir. Lezyonlar
bir hastalıktır (1-4). Genel olarak hücresel bağışıklığın azalması ve genellikle orta hattı geçmez (9).
yaşlılıkla görülme sıklığı artar. Zonada şiddetli ağrı yanında postherpetik nevralji, oftalmik tutu-
Zonada ağrı ön plandaki semptomdur (5,6). Ateş, ağrı ve kaşıntı, lum, döküntülerin sekonder enfeksiyonu önemlidir.
döküntü başlangıcından önceki yaygın semptomlardır (7). Zona Zona hastalığı yanında; post herpetik nevralji de unutulmamalı-
reaktivasyonu için risk faktörleri; aşı uygulaması, 50 yaş üstü ol- dır. Post-herpetik nevralji, herpes zoster ile ilişkili en yaygın komp-
mak, bağışıklık siteminin baskılanmış olması, kronik steroid uygu- likasyondur (7). 60 yaşın üzerindeki bireyler için rutin aşılama,
laması, AIDS, organ tranplantasyonu, kanser, travma, psikolojik herpes zoster ve post-herpetik nevralji vakalarının azaltılması açı-
stres şeklinde sıralanabilir (8). Tipik olarak tek bir dermatom tu- sından önemli bir etki göstermiştir (7).
tulur, ancak iki veya üç bitişik dermatom etkilenebilir. Lezyonlar Tanı basit şekilde inspeksiyon ile konur. Döküntü başlangıcın-
genellikle orta hattı geçmez (9). dan sonraki 72 saat içinde antiviral ilaçlar ve analjeziklerle te-
Zona hastalığı yanında; post herpetik nevralji de unutulmamalı- davinin, herpes zoster ve post-herpetik nevralji ile ilişkili şiddet
dır. Post-herpetik nevralji, herpes zoster ile ilişkili en yaygın komp- ve komplikasyonları azalttığı gösterilmiştir (7). Antiviral tedaviler
likasyondur (7). 60 yaşın üzerindeki bireyler için rutin aşılama, ve non-steroidler ile tedavi edilmektedir. Post-herpetik nevraljisi
herpes zoster ve post-herpetik nevralji vakalarının azaltılması açı- olan hastalar için topikal lidokain yaması, gabapentin, pregaba-
sından önemli bir etki göstermiştir (7). lin, trisiklik antidepresanlar veya opiatlar ağrı skorlarını azaltabi-
Tanı basit şekilde inspeksiyon ile konur. Döküntü başlangıcın- lir (10). Topikal antiviral tedavi önerilmez. Kortisteroidler ancak
dan sonraki 72 saat içinde antiviral ilaçlar ve analjeziklerle teda- antiviral tedavi yanında ağrının hafifletilmesinde faydalı olabilir.
vinin, herpes zoster ve post-herpetik nevralji ile ilişkili şiddet ve Sonuçlar: Sonuç olarak; yan ağrısı, bel ağrısı, sırt ağrısı ile baş-
komplikasyonları azalttığı gösterilmiştir (7). Antiviral tedaviler ve vuran hastalarda zona hastalığı akılda olması gereken bir tanıdır.
non-steroidler ile tedavi edilmektedir. Post-herpetik nevraljisi olan Döküntü başlangıcından sonraki 72 saat içinde antiviral ilaçlar ve
hastalar için topikal lidokain yaması, gabapentin, pregabalin, tri- analjeziklerle tedavi başlanmalıdır.
siklik antidepresanlar veya opiatlar kullanılarak kanıta dayalı far-
makoterapi ağrı yükünü azaltabilir (10). Kaynaklar
Sonuç: Sonuç olarak; yan ağrısı, bel ağrısı, sırt ağrısı başvuran 1. Schmader K. Herpes zoster in older adults. Clin Infect Dis 2001; 32:1481-6.
2. Weinberg JM. Herpes zoster: epidemiology, natural history, and common
hastalarda zona hastalığı akılda olması gereken bir tanıdır. Dö- complications. J Am Acad Dermatol 2007; 57:130-5.
küntü başlangıcından sonraki 72 saat içinde antiviral ilaçlar ve 3. Tyring SK. Management of herpes zoster and postherpetic neuralgia. J Am
analjeziklerle tedavi başlanmalıdır. Acad Dermatol 2007; 57:136-42.
4. Çevik IÜ. Zona hastalığı ve zona sonrası kalıcı ağrı (post- herpetik nevralji).
Olgu: Zona yaşla beraber görülme sıklığı artan bir hastalıktır ve Ağrı 2004;16:17-24.
yaşam kalitesi ciddi şekilde etkilenir. Bu olgu sunumda 42 yaşın- 5. van Oorschot D, Vroling H, Bunge E, Diaz-Decaro J, Curran D, Yawn B.
da bilinen ek hastalığı olmayan erkek zona hastası paylaşılacaktır. A systematic literature review of herpes zoster incidence worldwide. Hum
Vaccin Immunother. 2021 Mar 2:1-19.
Yöntem-Gereçler: Kırk iki yaşında erkek hasta 1 haftadır olan 6. Saguil A, Kane S, Mercado M, Lauters R. Herpes zoster and posther-
bel ve yan ağrısı ile fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğimize petic neuralgia: prevention and management. Am Fam Physician
başvurdu. Hastadan alınan öyküde ağrının yanıcı ve batıcı ka- 2017;96(10):656-63.
rakterde olduğu, kaşıntının eşlik ettiği öğrenildi. Travma öyküsü 7. Koshy E, Mengting L, Kumar H, Jianbo W. Epidemiology, treatment and
prevention of herpes zoster: A comprehensive review. Indian J Dermatol
yoktu. Öz geçmiş ve soy geçmişte ek özellik yoktu. Yapılan fizik
Venereol Leprol 2018;84(3):251-62.
muayenede inspeksiyonda zonaya ait torakal dermatomal tutu- 8. Ehrenstein B. Diagnostik, Therapie und Prophylaxe des Herpes zoster
lumun olduğu veziküler döküntü görüldü. Hastadan hemogram, [Diagnosis, treatment and prophylaxis of herpes zoster]. Z Rheumatol
böbrek fonksiyon testleri ve karaciğer fonksiyon testleri istendi. 2020;79(10):1009-1017.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


276 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

9. Dayan RR, Peleg R. Herpes zoster - typical and atypical presentations. yoktu. Sabah tutukluğu yoktu. Travma öyküsü yoktu. Öyküsün-
Postgrad Med 2017;129 (6):567-71. den hastanın 4 yıldır gut tanısı ile takip edildiği, 7-8 kez ayak baş
10. Schmader K. Herpes Zoster. Clin Geriatr Med. 2016 Aug;32(3):539-53.
doi: 10.1016/j.cger.2016.02.011. Epub 2016 Apr 9. PMID: 27394022.
parmaklarında ve ayak bileklerinde artrit atağı geçirdiği öğrenildi.
Kolşisin 0.5 mg/gün, allopürinol 150mg/gün kullanıyor ve son bir
Anahtar kelimeler: Sırt ağrısı, Zona, Herpes Zoster, Ağrı
buçuk yıldır atak tariflemiyordu. Bilinen diyabetes mellitus ve ko-
roner arter hastalığı mevcuttu. Soygeçmişinde özellik yoktu.
Hastanın kas iskelet sistem muayenesinde ayak bileği eklemi ha-
reket açıklıkları tam, bilateral aşil tendonu insersiyosunda ısı ar-
tışı, şişlik ve basmakla hassasiyet mevcuttu. Hastanın kas iskelet
sistem muayenesinde başka bir patolojiye rastlanmadı. Nörolojik
muayenesi ve diğer sistem muayeneleri normaldi. Laboratuvar
tetkiklerinde glukoz 135 (74-106) mg/dl, kreatinin 1.12 (0.7-1.2)
mg/dl, ürik asit 8.0 (3.5-7.2) mg/ dl, sedimentasyon 15 mm/saat,
C reaktif protein 0.6 (0.01- 0.50) mg/dl idi. Tam kan sayımı, ka-
raciğer ve böbrek fonksiyon testleri, kalsiyum, fosfor ve alkalen
fosfataz ölçümlerini de içeren diğer laboratuvar testleri normal
sınırlarda bulundu.
Çekilen bilateral lateral ayak grafilerinde aşil tendonunun kalka-
neusa yapışma yerinde kalsifik tendinit, kalkaneus posterosuperi-
orundaki prominensde belirginleşme izlendi (Şekil 1 ve Şekil 2).
Hastaya Haglund sendromu tanısı kondu. Ağrı ve inflamasyonu
baskılamak amacıyla nonsteoid antiinflamatuar tedavi, soğuk uy-
Resim 1. 42 Yaşında Erkek Hastaya Ait Torakal Dermatomal Zona
gulama, germe egzersizleri önerildi. Kolşisin dozu 1gr/gün ve allo-
Döküntüsü pürinol 300mg/gün’e çıkarıldı. Ayağın kemik çıkıntısının basısının
azaltılması için arka kısmı yumuşak malzemeden yapılmış veya
arka kısmı olmayan ayakkabı kullanması önerildi. Epin yastığı
önerilerek, topuğun yükseltilmesi ve kalkaneusun yürüme sırasın-
Ağrı da rahatlatılması hedeflendi. Hasta poliklinik kontrolüne çağrıldı.
PS-023 Sonuçlar: Posterior topuk ağrısı ile başvuran hastalarda ampirik
tedaviler altta yatabilecek anatomik problemlerden dolayı olu-
GUT TANISI İLE TAKİPLİ BİR HASTADA BİLATERAL şan hastalıkların atlanmasına sebep olabilir. Gut tanısı ile izlenen
HAGLUND SENDROMU: OLGU SUNUMU hastalarda posterior topuk ağrısı ya da topukta şişlik sık görülen
gut tofüsü olarak düşünülebilmektedir ve ileri incelemeler çoğu
Fatmanur Aybala Koçak1, Senem Şaş2, Zeynep Karakuzu Güngör1,
kez yapılmamaktadır. Topuk ağrısı ve şişlik şikayeti ile başvuran
Hatice Rana Erdem3
hastalar değerlendirilirken, Haglund sendromu tanısının da ayırıcı
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad
1
tanılar arasında bulundurulması gerekmektedir.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad Romatoloji Bd
2

Yüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad


3
Anahtar kelimeler: Haglund deformitesi, topuk ağrısı, kalkaneus

Giriş-Amaç: Topuk ağrısı yaşamın hemen her döneminde sık


karşılaşılan ancak tanı ve tedavisi hala sorun olmaya devam eden
bir klinik durumdur. Topuk ağrısı sebeplerinden biri olan Hag-
lund deformitesi, kalkaneusun posterosuperior kısmının anormal
kemik çıkıntısıdır. Aşil tendonu ve retrokalkaneal bursa üzerinde
oluşan tekrarlayıcı mekanik travmalar nedeniyle bu deformiteye
sahip kişilerde bursopati ve tendinopatiler daha sık görülür. Ret-
rokalkaneal bursit, retroaşil bursit, aşil tendinitinin tabloya eşlik
ettiği ağrılı durumlar Haglund sendromu adını alır. Bu sendrom
posterior topuk ağrısı nedenlerinden biri olup klinik semptomları
arasında kalkaneusun kranial ve lateral kısmında palpe edilebilen
şişlik, bazen aşil tendonunda ağrı ve ayak bileğinin aktif/pasif dor-
sal ve plantar fleksiyon hareketlerinde ağrı yer alır. Tanıda lateral
ayak grafisi kullanılmaktadır. Topuk posteriorunda şişlik ve ağrı
oluşturabilen ve aşil tendon üzerinde yerleşen gut tofüsleri ayı-
rıcı tanıda önemlidir. Bu olgu sunumunda gut hastalığı tanısı ile
takip edilen ve topuk bölgesinde şişlik yakınması ile başvuran ve
bilateral Haglund sendromu tanısı alan 74 yaşında erkek hasta
sunulacaktır.
Olgu: 74 yaşında erkek hasta yaklaşık 3-4 aydır her iki topuk
arka bölgesinde olan ağrı yakınması ile başvurdu. Yakınmaları 1
aydır şiddetlenmişti. Ağrısı yürüme, merdiven inip çıkma gibi ak-
tivitelerle artıyor, istirahatle bir miktar azalıyor ancak tam olarak Resim 1. Sağ ayak lateral X-ray grafi
geçmiyordu. Ayakkabı kullanımında zorluk oluyordu. Gece ağrısı
yoktu. Sabah ilk adım ağrısı tarif etmiyordu, ayak tabanlarında
ağrı yoktu. Bel ağrısı, başka herhangi bir eklemde yakınması

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


277 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrı
PS-025

NOTALJİA PARESTETİKA TEŞHİSİ KONULAN BİR


HASTANIN KURU İĞNELEME İLE TEDAVİSİ: BİR
OLGU RAPORU
Serap Yılmaz Demiriz1, Selda Sarıkaya2
1
Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği,
Zonguldak, Türkiye
2
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Anabilim Dalı, Zonguldak, Türkiye

Giriş-Amaç: Notaljia parestetika, skapulanın medial alt sınırın-


da yer alan kaşıntı ile karakterize etiyolojisi bilinmeyen kronik
Resim 2. Sol ayak lateral X-ray grafi bir nöropatik disestezidir. Bu hastalığa sahip olan bireyler kliniğe
tipik olarak lokalize ağrı, hiperestezi veya yanma, karıncalanma
gibi çeşitli paresteziler ile başvurur. Bu olgu raporunda, sırt ağrısı
Ağrı ile polikliniğe başvuran bir hastanın notaljia parestetika tanısı ve
tedavisi sunulmuştur. Kuru iğneleme ve egzersiz ile tedavi edilen
PS-024 hastada 3 aylık takip sonunda semptomların gerilediği tespit edil-
miştir. Notaljia parestetika hastalarının tedavi planlamasında olası
İZOTRETİNOİN KULLANIMINA BAĞLI GELİŞEN yan etkilerin düşük olduğu kuru iğneleme ve egzersiz programla-
AKUT SAKROİLEİT OLGUSU rının yer alabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahmut Kul Olgu: Notaljia parestetika (NP), yaygın olarak görülmesine rağ-
Elbistan Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Polikliniği men literatürde az rapor edilen, interskapular ve paravertebral
bölgede kronik kaşıntı ile karakterize bir durumdur. Hastalık esas
olarak yetişkinleri, erkeklerden daha sık olarak da kadınları et-
Amaç: Oral izotretinoin şiddetli nodülokistik ve sistemik antibi-
kiler. NP’lı hastalar kliniğe tipik olarak lokalize ağrı, hiperestezi
yotik tedavilerine dirençli aknede kullanılan sentetik A vitamini
veya yanma, karıncalanma gibi çeşitli paresteziler ile başvurur
türevi bir ilaçtır. Akne vulgarisi olan hastalarda oral izotretinoin
(1). Hastalık öyküsü ve fizik muayene tanı için genelde yeter-
kullanımına bağlı sımırlı sayıda akut sakroiliit olgusu rapor bildi-
li olmasına rağmen bazen ileri görüntüleme tekniklerine ihtiyaç
rilmiştir.. Izotretinoin kullanımına bağlı sakroiliit gelişiminin me-
duyulabilir. (2). NP’nın patogenezinin belirsiz kalması nedeniyle
kanizması net olarak açığa kavuşmamıştır. Erken tanı sonrasında
net tanımlanmış bir tedavi olmamasına rağmen birbirinden farklı
ilacın kesilmesi, nonsteroid antiinflamatuar tedavi, fizik tedavi ve
çok sayıda tedavi yöntemi bildirilmiştir (1). Bu olgu raporunda;
egzersiz programı ile hastalık sınırlanmakta ve 6 ay içinde hastalar
NP’lı bir hastanın tanı ve tedavisinin ayrıntılı şekilde sunulması
normal fonksiyonlarına kavuşabilmektedir.. Bu olguda izotretino-
amaçlanmıştır.
nin kullanımına bağlı sakroileit gelişen hasta sunulmuştur
68 yaşındaki bir kadın hasta, sırtında ağrı şikayeti ile Zonguldak
Olgu: 16 yaşında erkek hasta bel ve kalça ağrısı ve yürümede
Atatürk Devlet Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon poliklini-
zorluk şikayeti ile şubat 2021 de ftr polikliniğine başvurdu.Öykü-
ğine başvurdu. Hasta yayılım olmaksızın sağ dorsal infra skapular
sünde yüzündeki sivilceler için yaklaşık bir ay önce aknetrent(i-
bölgede yanıcı tarzda bir ağrı tarifledi. Semptomların 3 yıl önce
zotretinonin) ilacı kullanmaya başladığı öğrenildi.Bel kalça ağrısı
başladığı ve ilerlediği, ağrının gün içerisinde artıp azalan karak-
yaklaşık bir hafta önce başlamıştı ve sabah yarım saatten fazla
terde olduğu öğrenildi. İlgili bölgede kaşıntı tarifleyen hasta ka-
süren tutukluğu mevcuttu.Muayenede alt ekstremite nörolojik de-
şıntı için daha önce bir dermatoloji uzmanına gitmediğini belirtti.
fisit yoktu,bel romları özellikle fleksiyon range ortası olmak üzere
Özgeçmiş ve soygeçmişinde özellik yoktu. Hastaya yapılan fizik
her yöne kısıtlı ve ağrılı idi.Bilateral fabere pozitif,sakroiliak ek-
muayenede inspeksiyonda sağ dorsal infra skapular bölgede 5x9
lem kompresyon testi pozitifti.Çekilen x raf grafide sie eklemde
cm boyutunda hiperpigmente lezyon tespit edildi (Şekil 1). Tora-
şüpheli skleroz artışı olması üzerine lomber ve sakroiliak mrı ve
kal kifozu artmıştı.
rutin tetkikleri istendi.MR raporu:bilateral akut sakroileit lehine
yorumlandı.Tetkiklerde crp 40(üst sınır 5) sedimantasyon normal Lökomotor sistem muayenesinde; boyun fleksiyon ve ekstansiyon
ve brusella negatifti ve hemogram normaldi.Hasta izotretinoik eklem hareketleri açık ve ağrısız, sağa ve sola rotasyonlar minimal
asit kullanımına bağlı akut sakroileit olarak düşünüldü.Hastanın kısıtlı ve ağrılıydı. Sağ paravertebral kas spazmı mevcuttu. Pal-
aknetrent ilacı kesildi.Nsaıd ilaç başlandı.Bir hafta sonra şikayet- pasyonda sağ tarafta birçok sırt kasında ağrılı fibröz bantlar tespit
lerde belirgin azalma olan hastadan spondiloartropati açısından edildi. Ağrı ve kaşıntı şiddeti için vizüel analog skala (VAS) kulla-
Hla B27 de istendi ve 3 ay sonra kontrol sie mr istenmesi şeklinde nıldı. VAS ağrı skoru 9, VAS kaşıntı skoru ise 8’di. Nöropatik ağrı
takibi planlandı için yanıcı, batıcı ve çakıcı ağrı şiddeti Leeds Nöropatik Semptom
ve Bulgu Değerlendirme Skalası (LANSS) ile değerlendirildi ve
Sonuç: Akut sakroiletin en sık nedeni spondiloartropaiteler ol-
LANSS skoru=19 olarak kaydedildi. Nörolojik muayenesinde cilt
mak üzere nadiren de olsa yüksek doz A vitamini kullanımına
lezyonu olan alanın merkezinde hipoestezi ve parestezi tespit edil-
bağlı olabileceği de akılda tutulmalıdır
di. Üst ve alt ekstremite kas gücü ve refleks muayeneleri ve diğer
Anahtar kelimeler: Akne,sakroileit,izotretinoin sistemik muayeneleri normaldi.
Laboratuvar değerlendirmelerinde rutin biyokimyasal inceleme-
lerde anormallik saptanmadı. Radyografik değerlendirmede; ser-
vikal lateral grafide aksta düzleşme (Şekil 2); dorsal lateral grafide
kifoz gözlendi. Torakal manyetik rezonans (MR) görüntülemede

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


278 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

T12-L1 seviyesinde disk hernisi tespit edildi (Şekil 3). Hastaya


klinik ve fizik muayene ile birlikte dermatoloji uzman görüşü alı-
narak NP tanısı konuldu. Olgu sunumu hastaya açıklandı ve bilgi-
lendirilmiş hasta onamı alındı.
Tedavide hiperpigmente cilt lezyonu bölgesine ve sırttaki fibröz
bantlara haftada bir defa olmak üzere toplamda 6 seans kuru
iğneleme yapıldı. Kuru iğnelemede kendinden steril tüplü 0.25
mm kalınlığında ve 25 mm uzunluğunda paslanmaz çelik iğneler
kullanıldı. Bu süreçte ilave olarak skapular kas güçlendirme ve
pektoral kas germe egzersizleri ev programı olarak hastaya verildi.
Üçüncü seanstan itibaren ağrılarında azalma sağlanan hastanın 6
seans sonunda LANSS skoru:13, VAS ağrı skoru 4, VAS kaşıntı
skoru 6 olarak kaydedildi. Takipleri devam ettirilen hastanın 3 ay
sonrasında LANSS skoru:11, VAS ağrı skoru:3, VAS kaşıntı sko-
ru: 5 olarak kaydedildi. 3 aylık takip sonunda, kuru iğneleme ile
birlikte egzersizler sayesinde bu vakada semptomların gerilediği
tespit edilmiştir.
Şekil 3. Sagittal Torakal MR görüntüsü (Ok işareti disk hernisini
Kaynaklar göstermektedir.)
1. Šitum M, Kolić M, Franceschi N, Pećina M. Notalgia paresthetica. Acta Clin
Croat. 2018; 4: 721-725.
2. Robbins BA, Rayi A, Ferrer-Bruker SJ. Notalgia Paresthetica. 2020 Oct 23.
In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2020
Dejeneratif Eklem Hastalıkları
Jan. PMID: 29262015.
PS-026
Anahtar kelimeler: Kuru İğneleme, Notaljia Parestetika, Sırt Ağrısı
UZAMIŞ PRONE POZİSYONDA GELİŞEBİLECEK
İSTENMEYEN BİR KOMPLİKASYON
Selin Duran1, Fatma Serenay Vardar1, Emre Ata1, Figen Yılmaz2
Sbü Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1

Sbü Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi


2

Giriş: Fiziksel tıp ve rehabilitasyon ultrasonografi (USG) kullanı-


mı son yıllarda rutin muayenenin bir parçası haline gelmiştir. USG
gerçek zamanlı, dinamik, ve pratik bir yöntem olması nedeniyle
kas-iskelet sistemi hastalıklarının tanı ve tedavisinde yaygın olarak
kullanılmakta, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanlık öğrencisi
eğitiminde de yerini almaya başlamıştır. Burada eğitim faaliyetleri
kapsamında USG eşliğinde lomber bölgeye faset eklem enjeksi-
yonu ve kaudal enjeksiyon enjeksiyon uygulanacak yaşlı bir has-
tada gelişebilecek bir komplikasyonu sunmayı amaçladık.
Olgu: 75 yaş erkek hasta kliniğimizde lomber spondiloz sebe-
biyle fizik tedavi almaktaydı. Hastanın bilinen ek bir hastalığı
yoktu. Faset eklem hipertrofisi ve radiküler ağrısı olan hastaya
USG eşliğinde faset eklem enjeksiyonu ve kaudal blok planlan-
Şekil 1.
dı. Hasta enjeksiyon masasına prone pozisyonda alındı ve karın
Notaljia Parestetika cilt lezyonu bölgesinin altına yastık konuldu. Faset eklemler ve hiatus sacralis
USG eşliğinde görüntülendi. İncelemeye başladıktan yaklaşık 10
dakika sonra ve henüz enjeksiyon tedavisi uygulanmadan hemen
önce hasta yüzünde ve dört ekstremitesinde uyuşma tarifledi ve
hastada hızlı bir şekilde bilinç bulanıklığı gelişti. Hasta supine
pozisyona alındı ve vital bulguları kontrol edilerek normal oldu-
ğu görüldü. Parmak ucundan ölçülen glisemi değeri normaldi..
Hastanın elektrokardiyografisi(EKG) çekildi, damar yolu açılarak
monitörize edildi. EKG ve kardiyak enzim sonuçları ile kardiyoloji
konsültasyonu alındı. Akut kardiyak bir patolojiye rastlanmadı.
Bilinç bulanıklığı nedeniyle beyin tomografisi ve difüzyon MRI
çekilerek nöroloji konsültasyonu alındı. Nörolojik açıdan bilinç
bulanıklığını açıklayacak bir patoloji düşünülmedi. Hastanın şika-
yetleri yaklaşık 3-4 saatlik bir gözlemin sonunda kademeli olarak
tamamen düzeldi. Hastada alınan konsültasyonlar sonucunda
gelişen bu tablonun sebebi tam olarak belirlenememekle birlikte
vasovagal senkop,, yastık üzerinde uzun süren prone pozisyon
sebebiyle vena cava basısı, pozisyonel olarak karotis arterin geçici
Şekil 2. Servikal lateral grafi stenozu, paroksismal atriyal fibrilasyon ve konversif atak kaynaklı
olabileceği düşünüldü.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


279 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Sonuç: Fiziyatri pratiğinde hastalar lomber bölgenin USG ile sebepten kaynaklanabilir. Bu olgu sunumunda ağrı tedavisinde
incelenmesi ve lomber bölgenin girişimsel tedavileri veya diğer kullanımı yaygınlaşan gabapentine bağlı gelişen 2. derece mobitz
muayene ve tedavi amaçları ile sıklıkla prone pozisyona alınabil- tip II AV blok olgusunu sunmayı amaçladık.
mektedir. Özellikle yaşlı hastalarda vakamızda olduğu istenmeyen Olgu: 79 yaşında kadın hasta senkop nedeni ile acil servise
durumlar gelişebileceği akıldan çıkarılmamalı, prone pozisyonda getirildi. Hastanın vital bulgularında nabız 40/dk bradikardik,
yapılacak işlemler mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uygulan- tansiyon 105/73 mmHg, sO2:94 olarak saptandı. Öz ve soygeç-
malıdır mişinde özellik olmayan hastanın sistemik muayenesi normaldi.
Olgu: 75 yaş erkek hasta kliniğimizde lomber spondiloz sebe- Laboratuvar tetkilerinde elektrolit bozukluğu yoktu. Elektrokardi-
biyle fizik tedavi almaktaydı. Hastanın bilinen ek bir hastalığı yografisinde ikinci derece mobitz tip II AV blok saptandı (Şekil 1).
yoktu. Faset eklem hipertrofisi ve radiküler ağrısı olan hastaya Senkop etiyolojisine yönelik yapılan kranial bilgisayarlı tomog-
USG eşliğinde faset eklem enjeksiyonu ve kaudal blok planlan- rafi ve magnetik rezonans görüntülemede patoloji saptanmadı.
dı. Hasta enjeksiyon masasına prone pozisyonda alındı ve karın Hastanın elektronik dosyasındaki kayıtlardan bel ve bacak ağrısı,
bölgesinin altına yastık konuldu. Faset eklemler ve hiatus sacralis bacaklarda uyuşma şikayetleriyle beyin ve sinir cerrahisi ile FTR
USG eşliğinde görüntülendi. İncelemeye başladıktan yaklaşık 10 polikliniğine tekrarlayan başvurularının olduğu, lomber spinal
dakika sonra ve henüz enjeksiyon tedavisi uygulanmadan hemen stenoz ve nöropatik ağrı tanılarıyla 4 yıldır gabapentin 1200 mg/
önce hasta yüzünde ve dört ekstremitesinde uyuşma tarifledi ve gün kullandığı öğrenildi. Hasta gabapentin kullanımına bağlı kar-
hastada hızlı bir şekilde bilinç bulanıklığı gelişti. Hasta supine diyak ileti bozukluğu düşünülerek kardiyoloji bölümüne konsulte
pozisyona alındı ve vital bulguları kontrol edilerek normal oldu- edildi. Hastanın takiplerde mobitz tip 2’nin devam etmesi üzerine
ğu görüldü. Parmak ucundan ölçülen glisemi değeri normaldi.. yapılan koroner anjiografisinde tüm damarlar açık olarak izlen-
Hastanın elektrokardiyografisi(EKG) çekildi, damar yolu açılarak di. AV bloğun devam etmesi üzerine hastaya kalıcı pacemaker
monitörize edildi. EKG ve kardiyak enzim sonuçları ile kardiyoloji uygulandı.
konsültasyonu alındı. Akut kardiyak bir patolojiye rastlanmadı. Yöntem-Gereçler: Senkop nedeni ile acil servise getirilen ve
Bilinç bulanıklığı nedeniyle beyin tomografisi ve difüzyon MRI senkop etiyolojisinde gabapentin kullanımına bağlı kardiyak ileti
çekilerek nöroloji konsültasyonu alındı. Nörolojik açıdan bilinç bozukluğu tespit edilen olgu sunulmuştur.
bulanıklığını açıklayacak bir patoloji düşünülmedi. Hastanın şika-
Sonuçlar: Gabapentionidler olarak adlandırılan (pregabalin/ga-
yetleri yaklaşık 3-4 saatlik bir gözlemin sonunda kademeli olarak
bapentin) ilaçlar nöropatik ağrı tedavisinde kullanılan etkin ilaç-
tamamen düzeldi. Hastada alınan konsültasyonlar sonucunda
lardır. Bel ağrısı veya radiküler bel ağrısında etkinlik ve güvenlik
gelişen bu tablonun sebebi tam olarak belirlenememekle birlikte
açısından kanıtlar yeterli olmasa da son yıllarda antikonvulzan
vasovagal senkop,, yastık üzerinde uzun süren prone pozisyon
ilaç kullanımının yüksek olduğu bildirilmiştir. Gabapentin kullanı-
sebebiyle vena cava basısı, pozisyonel olarak karotis arterin geçici
mı ile en sık görülen yan etkiler somnolans, baş dönmesi, ataksi,
stenozu, paroksismal atriyal fibrilasyon ve konversif atak kaynaklı
nistagmus, tremor, bulantı ve kusma olmakla beraber gabapentin
olabileceği düşünüldü.
kullanan hastalarda sonrasında kardiyak ileti bozukluklarına yol
Sonuçlar: Fiziyatri pratiğinde hastalar lomber bölgenin USG ile açabileceği unutulmamalıdır.
incelenmesi ve lomber bölgenin girişimsel tedavileri veya diğer
muayene ve tedavi amaçları ile sıklıkla prone pozisyona alınabil- Kaynaklar
mektedir. Özellikle yaşlı hastalarda vakamızda olduğu istenmeyen 1. Enke O, New HA, New CH, Mathieson S, McLachlan AJ, Latimer J, et
durumlar gelişebileceği akıldan çıkarılmamalı, prone pozisyonda al. Anticonvulsants in thetreatment of low back pain and lumbar radicular
yapılacak işlemler mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uygulan- pain: a systematic review and meta-analysis. CMAJ 2018;190:786-93.
2. Klein-Schwartz W, Shepherd JG, Gorman S, Dahl B. Characterization
malıdır.
of gabapentin overdose using a poison center case series. ClinToxicol
Anahtar kelimeler: ultrasonografi, lomber bölge, prone, komplikasyon 2003;41(1):11-5.
3. Wills BK, Murphy CM, Reynolds PS, Chu EH, Cumpston KL, Stromberg
PE, Rose RS. Clinical outcomes in newer anticonvulsant overdose. Clin-
Toxicol 2012;50(7):585.
Diğer Anahtar kelimeler: gabapentin, atriyoventriküler blok, senkop

PS-027

GABAPENTİN KULLANIMINA BAĞLI GELİŞEN


ATRİYOVENTRİKÜLER BLOK
Hasan Sultanoğlu1, Tuba Erdem Sultanoğlu2
Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Acil Tıp Anabilim Dalı
1

Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı


2

Giriş: Gabapentin santral sinir sisteminin önemli bir nörotrans-


miteri olan gamma-amino bütirikasitin (GABA) yapısal analoğu-
dur. Antikonvülzan ilaç olan gabapentin kalsiyum kanallarının
alfa-2 delta alt ünitesine bağlanarak uyarıcı nörotransmiterlerin
salınımını azaltır ve nöronal GABA düzeylerini artırır. Günümüz-
de nöropatik ağrı, anksiyete bozuklukları ve parsiyel nöbetlerin Şekil 1. İkinci Derece Mobitz Tip II AV Blok
tedavisinde kullanılmaktadır. Atriyoventriküler (AV) bloklar AV
nod üzerinde iletimin yavaşlaması, kısmi ya da tam olarak en-
gellenmesidir. Atriyoventriküler ileti bozuklukları genellikle 1., 2.
ve 3. derece AV blok olarak sınıflandırılır. 2. derece AV blok tip I
ve tip II olarak ikiye ayrılır; tip II 2. derece AV blok kardiyak acil-
dir. İlaçlar, vagal uyarılar, koroner arter tıkanıklıkları gibi birçok

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


280 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Diğer döneminde toplam 310 hastane personeli online anketi iki hafta
içerisinde(5-23 Nisan 2020) tamamladı. Anket; demografik ve
PS-028 mesleki özellikleri, COVID-19 maruziyet verilerini, fiziksel aktivite
alışkanlıkları, kas-iskelet ağrısı ve afetler sırasında yaygın olarak
COVID-19 PANDEMİSİNİN SAĞLIK yaşanan ruh hali değişikliklerini içeren 60 sorudan oluşmaktaydı.
ÇALIŞANLARINDA EGZERSİZ ALIŞKANLIKLARI, Bulgular: Katılımcıların pandemi öncesi ve sonrası egzersiz alış-
KAS-İSKELET AĞRISI VE DUYGUDURUM ÜZERİNE kanlıkları arasında anlamlı fark vardı (p <0,001). Karantina dö-
ETKİLERİ neminde düzenli egzersiz yapan (<150 dakika / hafta +> 150
dakika / hafta) ve egzersiz yapmayan katılımcıların mutluluk pu-
Enes Efe İş1, Ali Sahillioğlu1, Sefa Demirel1, Banu Kuran1, Hacı
anları karşılaştırıldığında egzersiz yapanların mutluluk puanları
Mustafa Özdemir2
anlamlı olarak daha yüksekti (p = 0,002). Aerobik egzersiz/fizik-
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Suam, Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Kliniği
sel aktivite süresi ile kas-iskelet ağrısı arasında istatistiksel olarak
2
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Suam, Ortopedi Ve anlamlı bir ilişki izlenmedi.
Travmatoloji Kliniği Tartışma: Çalışmamızda ileri analizlerde fiziksel olarak aktif ve
inaktif bireyleri ayırmak amacıyla egzersiz süresi için Dünya Sağ-
Amaç: Çin’in Hubei eyaletinin başkenti olan Wuhan’da Aralık lık Örgütü tarafından da önerilen eşik değer olan 150 dakika/haf-
2019’da ilk vakanın tespit edilmesinden bu yana Coronavirüs ta’yı kabul etmemize rağmen bu değer literatürde de tartışmalıdır
Hastalığı 2019 (COVID-19) hızla yayılmış ve devam etmekte (3). Bu değer, çeşitli hastalıkların ve ölümlerin önlenmesi ile ilgili
olan bir pandemiyle sonuçlanmıştır (1). Karantina ve izolasyon çalışmalara dayanmaktadır ve çalışmamızda araştırdığımız kas-is-
önlemleri salgınla mücadelede en iyi yöntemlerdir; ancak bu ön- kelet ağrısı, mutluluk ve kaygı düzeyleri üzerinde etkisi olduğu
lemler bireylerin fiziksel ve mental sağlık durumları üzerine nega- gösterilmiş ve genel kabul görmüş optimal bir aerobik egzersiz /
tif etkilere sahip olabilir. Bu çalışmanın temel amacı; karantina fiziksel aktivite süresi eşik değeri yoktur(4,5). Bununla birlikte, ağ-
döneminde sağlık personelinde fiziksel aktivite alışkanlıklarındaki rılı bireylerin egzersiz toleransının daha az olabileceği göz önüne
değişiklikleri ve ayrıca pandeminin aerobik egzersiz/fiziksel aktivi- alındığında, genel sağlık yararları için önerilen 150 dakika / hafta
te ile ilişkili olarak kas-iskelet ağrısı ve ruh hali üzerindeki etkisini eşiği yüksek olabilir. Depresyonu önlemek için egzersiz paramet-
Dünya Sağlık Örgütünün egzersiz önerileri (haftada en az 150 da- relerinin araştırıldığı geniş çaplı bir çalışmada da koruyucu etkinin
kika orta şiddette fiziksel aktivite) doğrultusunda araştırmaktır (2). düşük egzersiz sürelerinde de (60 dakika / hafta) ortaya çıktığı ve
yoğunluktan bağımsız olduğu belirtilmiştir (6). Bu sonuç, çalışma-
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Google Formlar web anket plat-
mızda düzenli egzersiz yapan katılımcıların haftada 150 dakika
formu üzerinden yürütülmüştür. İstanbul’da sokağa çıkma yasağı
egzersiz süresi eşiğine bakılmaksızın daha az mutsuz oldukları yö-
döneminde toplam 310 hastane personeli online anketi iki hafta
nündeki bulgularımızla uyumludur. Anketimizde aerobik egzersiz
içerisinde(5-23 Nisan 2020) tamamladı. Anket; demografik ve
yoğunluğu da ayrıntılı olarak sorgulanmamıştır, sadece egzersiz
mesleki özellikleri, COVID-19 maruziyet verilerini, fiziksel aktivite
süresine odaklanmış olmamız çalışmamızın önemli bir limitasyo-
alışkanlıkları, kas-iskelet ağrısı ve afetler sırasında yaygın olarak
nu olarak değerlendirilebilir.
yaşanan ruh hali değişikliklerini içeren 60 sorudan oluşmaktaydı.
Sonuçlar: Pandeminin sağlık çalışanlarında aerobik egzersiz/
bulgular: Katılımcıların pandemi öncesi ve sonrası egzersiz alış-
fiziksel aktivite süresinde azalmaya, mutsuz ve endişeli bir ruh
kanlıkları arasında anlamlı fark vardı (p <0,001). Karantina dö-
haline ve kas-iskelet ağrılarında artışa neden olduğu görüldü. Dü-
neminde düzenli egzersiz yapan (<150 dakika / hafta +> 150
zenli egzersiz yapanlar daha az mutsuzdu, ancak egzersiz süresi
dakika / hafta) ve egzersiz yapmayan katılımcıların mutluluk pu-
ve kas-iskelet ağrıları arasında bir ilişki bulunmadı. Bu sonucun
anları karşılaştırıldığında egzersiz yapanların mutluluk puanları
salgın süresince yüksek efor ile büyük stres altında çalışan sağlık
anlamlı olarak daha yüksekti (p = 0,002). Aerobik egzersiz/fizik-
personelinin içerisinde bulunduğu psikososyal durum ile ilişkili
sel aktivite süresi ile kas-iskelet ağrısı arasında istatistiksel olarak
olabileceği unutulmamalıdır.
anlamlı bir ilişki izlenmedi.
Sonuç: Pandeminin sağlık çalışanlarında aerobik egzersiz/fizik- Kaynaklar
sel aktivite süresinde azalmaya, mutsuz ve endişeli bir ruh hali- 1. Republic of Turkey Ministry of Health COVID-19 (SARS-CoV-2 Infec-
ne ve kas-iskelet ağrılarında artışa neden olduğu görüldü. Dü- tion) Guideline (Scientific Committee Study) 04/06/2020, Updated on
zenli egzersiz yapanlar daha az mutsuzdu, ancak egzersiz süresi 07/12/2020 [December 8, 2020]. Available from: https://covid19.saglik.gov.
tr/Eklenti/39551/0/covid-19rehberigenelbilgilerepidemiyolojivetanipdf.pdf
ve kas-iskelet ağrıları arasında bir ilişki bulunmadı. Bu sonucun
2. (WHO) WHO. Physical activity [December 8, 2020]. Available from:
salgın süresince yüksek efor ile büyük stres altında çalışan sağlık https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/physical-activity
personelinin içerisinde bulunduğu psikososyal durum ile ilişkili 3. Warburton DE, Bredin SS. Reflections on Physical Activity and Health:
olabileceği unutulmamalıdır. What Should We Recommend? The Canadian journal of cardiology.
2016;32(4):495-504.
Olgu: Çin’in Hubei eyaletinin başkenti olan Wuhan’da Aralık 4. Wang Y, Nie J, Ferrari G, Rey-Lopez JP, Rezende LFM. Association of
2019’da ilk vakanın tespit edilmesinden bu yana Coronavirüs Physical Activity Intensity With Mortality: A National Cohort Study of
Hastalığı 2019 (COVID-19) hızla yayılmış ve devam etmekte 403 681 US Adults. JAMA internal medicine. 2020.
olan bir pandemiyle sonuçlanmıştır (1). Karantina ve izolasyon 5. Warburton DE, Charlesworth S, Ivey A, Nettlefold L, Bredin SS. A sys-
tematic review of the evidence for Canada’s Physical Activity Guidelines
önlemleri salgınla mücadelede en iyi yöntemlerdir; ancak bu ön-
for Adults. The international journal of behavioral nutrition and physical
lemler bireylerin fiziksel ve mental sağlık durumları üzerine nega- activity. 2010;7:39.
tif etkilere sahip olabilir. Bu çalışmanın temel amacı; karantina 6. Harvey SB, Øverland S, Hatch SL, Wessely S, Mykletun A, Hotopf M.
döneminde sağlık personelinde fiziksel aktivite alışkanlıklarındaki Exercise and the Prevention of Depression: Results of the HUNT Cohort
değişiklikleri ve ayrıca pandeminin aerobik egzersiz/fiziksel aktivi- Study. The American journal of psychiatry. 2018;175(1):28-36.
te ile ilişkili olarak kas-iskelet ağrısı ve ruh hali üzerindeki etkisini Anahtar kelimeler: COVID-19, Egzersiz, Sağlık Çalışanları,
Dünya Sağlık Örgütünün egzersiz önerileri (haftada en az 150 da- Duygudurum, Kas-iskelet Ağrısı
kika orta şiddette fiziksel aktivite) doğrultusunda araştırmaktır (2).
Yöntem-Gereçler: Bu çalışma, Google Formlar web anket plat-
formu üzerinden yürütülmüştür. İstanbul’da sokağa çıkma yasağı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


281 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Diğer 403 hasta araştırmaya davet edildi; 305 hastanın verileri değer-
lendirmeye alındı.
PS-029 • 13 hastanın araştırmaya katılmak istemedi.
KRONİK KAS-İSKELET SİSTEMİ SORUNLU • 41 hastanın anketini geri getirmedi.
BİREYLERDE FİZİKSEL AKTİVİTE DÜZEYLERİ: • 44 hastanın anket verileri eksikti.
ENGELLER VE KOLAYLAŞTIRICILAR İLE İLİŞKİSİ Katılımcılar fibromiyalji (FMS), miyofasyal ağrı sendromu (MAS),
osteoartrit (OA), periartiküler bölgesel ağrılar (PBA) ve dejenera-
Ayşe Sevim Kalın , Yeşim Kurtaiş Aytür
1 2
tif omurga sorunları (OMG) başlıkları altında beş tanı grubunda
Diyarbakır Dağkapı Devlet Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
1
toplandı ve demografik bilgileri kaydedildi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ftr Ad
2

Değerlendirme yöntemleri
Giriş-Amaç Fiziksel aktivite düzeyi
Kronik kas-iskelet sistemi sorunları (KİSS), sisteminin yapı ve Katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri Türkçe geçerlik ve güveni-
fonksiyonunda bozukluk, ağrı, hareket kısıtlılığı ile karakterize, lirliği gösterilmiş olan IPAQ-Kısa formu (Uluslararası Fiziksel Ak-
travmatik, inflamatuvar ve dejeneratif durumları içeren geniş tivite Anketi) ile belirlendi Katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri;
spektrumlu bir hastalıklar grubudur. Prevalans yaş ve tanıya göre fiziksel olarak aktif olmayan (<600 MET- dk/hafta), fiziksel aktivi-
değişmekle birlikte dünya genelinde, insanların %20-33’ünün te düzeyi düşük olan (600-3000 MET-dk/hafta) ve fiziksel aktivite
KİSS’na bağlı kronik ağrıya sahip olduğu bildirilmiştir. Kronik ağ- düzeyi yeterli olan (>3000 MET-dk/ hafta) şeklinde sınıflandırıldı.
rıya sahip bireylerde; uyku sorunları, yorgunluk, duygu durum Fiziksel aktivite için engeller ve kolaylaştırıcılar
değişiklikleri, yaşam kalitesinde bozukluk ve günlük yaşam ak- Literatürde yer alan fiziksel aktivite için engeller ve kolaylaştırıcıla-
tivitelerinde kısıtlanma görülür. Ağrıyla birlikte ortaya çıkan bo- rı irdeleyen soruların ve anketlerin incelenmesi sonucu, toplumu-
zukluklar fiziksel inaktivite ve sedanter yaşamı beraberinde getirir. muzun özelliklerine uygun biçimde tasarlanan engel ve kolaylaş-
Sedanter yaşam/fiziksel inaktivite ise başta kardiyovasküler has- tırıcı faktörler, kapalı uçlu sorular şeklinde “Evet/Hayır” seçeneği
talıklar olmak üzere, birçok sistemik hastalık ve kas-iskelet sistemi konularak bir anket oluşturuldu. Hazırlanan anketin anlaşılabirli-
bozuklukları için değiştirilebilir önemli bir risk faktörünü oluşturur. ği, okunabilirliği ve uygulanabilirliğini ve görünüm geçerliğini de-
Ancak, bireyler KİSS nedeni ile fiziksel aktiviteyi/egzersizi sınır- ğerlendirmek için araştırma kitlesine benzer özellikte 20 hastaya
larken bir kısır döngü içine girerler. Kronik KİSS olan bireylerde; anket uygulandı. Katılımcıların anket formu ve sorular hakkındaki
fiziksel aktivite düzeyleri ve egzersiz alışkanlıklarını belirleyen ve eleştiri ve görüşleri alındı. Anketin uygulanma süresi, soruların ve
önerilen egzersiz programlarını sürdürmelerine engel ve kolaylaş- ifadelerin anlaşılma düzeyi değerlendirilerek saptanılan aksaklık-
tırıcı faktörleri ele alan sınırlı sayıda çalışma vardır. lar ve öneriler doğrultusunda ankete son şekli verildi.
Bu alanda yeterli veri olmaması nedeni ile planlanan bu araştır- Diğer ölçekler
mada:
Araştırmada katılımcıların ağrı düzeyini değerlendirmek için VAS-
1. Birincil amaç; kronik KİSS olan bireylerde fiziksel aktivite dü- 100 mm (Görsel analog ölçek), duygudurumu değerlendirmek
zeyini belirlemek ve geliştirilen anket aracılığıyla Fiziksel Tıp ve için HADS (Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği), yaşam
Rehabilitasyon polikliniklerine başvuran bireylerde fiziksel akti- kalitesini değerlendirmek için NHP (Nottingham Sağlık Profili)
viteye engel ve kolaylaştırıcı faktörler ile tanıya, yaşa ve fiziksel anketleri kullanıldı.
aktivite durumuna farklılık gösterip göstermediğini değerlendir-
İstatistiksel analiz
mektir.
Tanımlayıcı istatistikler frekans, yüzde, ortalama, standart sapma,
2. İkincil amaç; KİSS olan bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin
minimum, maksimum değerleri ile sunuldu. Kategorik verilerin
ağrı süresi, ağrı şiddeti, psikolojik durum ve yaşam kalitesi ile
analizinde beklenen değerin 5’den küçük olduğu hücre yüzdesi
ilişkisini incelemektir.
%20’den büyükse Fisher’ın Kesin Testi (Fisher’s Exact Test), kü-
Yöntem-Gereçler çük ise Pearson KiKare Testi kullanıldı. İki grubun sayısal verileri
Araştırma, Ekim 2018 ile Mayıs 2019 tarihleri arasında Ankara arasındaki farkın analizinde verilerin normal dağılıma uymadığı
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon durumda Mann-Whitney U Testi kullanıldı. İkiden fazla grubun sa-
polikliniklerine başvuran hastalarda yürütüldü. yısal verileri arasındaki farkın analizinde non-parametrik Kruskal
Katılımcılar Wallis Testi kullanıldı. Analizler SPSS 16 (Statistical Package for
Social Sciences) programı ile yapıldı. p<0,05 istatistiksel olarak
Dahil edilme kriterleri:
anlamlı kabul edildi.
1. Kronik KİSS varlığı,
Bulgular
2. 18-65 yaş arasında olmak,
Analiz edilen 305 katılımcının 66’sı (%21,6) erkek, 239’u (%78,4)
3. Araştırmaya yazılı onam vermiş olmak. kadın, yaş ortalaması 47,9 yıl (18-65), vücut kitle indeksi (VKİ)
Dışlama kriterleri: ortalaması 28,6 idi. Katılımcıların 29’u (%9,5) FMS, 74’ü (%24,3)
1. Fiziksel aktivite yapmaya engel oluşturacak ortopedik veya MAS, 39’u (%12,8) OA, 56’sı (%18,4) BPA ve 107’si (%35,1)
nörolojik problemi olmak, OMG tanı grubunda idi.
2. Doğuştan kas-iskelet sistemi deformitesi varlığı, Katılımcıların değerlendirme parametreleri tanı grupları arasında
ayrı ayrı değerlendirildiğinde;
3. Kontrol altında olmayan sistemik/kronik hastalığı varlığı,
• FMS grubu ağrı süresi, HADS anksiyete ve depresyon skorları,
4. İletişim kurmaya ve anketi doldurmaya engel olacak bilişsel NHP-Enerji ve NHP-Duygu durum parametrelerinde istatiksel
problem varlığı, olarak anlamlı fark gösterdi.
5. Kas-iskelet sistemi veya diğer hastalıkları nedeni ile ilgili akut • Ağrı şiddeti açısından gruplar arasında farklılık saptanmadı.
ağrı varlığı.
• VAS skoru en yüksek grup FMS, en düşük ise OA grubu idi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


282 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Katılımcıların %64,3’ü fiziksel olarak inaktif, %31,1’i düşük dü- Sonuçlar


zeyde aktif, %4,6’sı yeterli düzeyde aktif idi. Gruplar karşılaştı- Bu araştırmada elde edilen sonuçlara göre kronik KİSS olan bi-
rıldığında; reylerde fiziksel aktivite düzeyi beklenenin çok altındadır.
• PBA grubunun FMS, OA ve OMG grubundan; Fiziksel aktivite ve egzersizin kas-iskelet sağlığı açısından yararlı
• MAS grubunun ise OMG grubundan istatistiksel olarak daha etkileri göz önüne alındığında bu bireylerde fiziksel inaktivite ile
aktif olduğu saptandı. ilişkili altta yatan sorunları belirlemek önemlidir.
Fiziksel aktivite düzeyi ile; Araştırmada fiziksel hareketsizliğin nedenleri olabilecek engel fak-
• Ağrı süresi, HADS-Anksiyete, HADS-Depresyon, NHP-Fiziksel törler ve daha aktif bir yaşam sürmeyi sağlayacak kolaylaştırıcı
mobilite parametreleri arasında negatif yönlü güçlü bir ilişki, faktörler ortaya konmuştur. Bu engel ve kolaylaştırıcı faktörleri
anlamak ve ortaya koymak hekimlerin egzersiz programlarının
• NHP-Enerji ve NHP-Uyku parametreleriyle negatif yönlü an-
bireyselleştirilmesinin önemi konusunda farkındalığını artıracak
lamlı ilişki olduğu gözlendi.
ve gelecek çalışmalarda uygun ve özgün stratejilere ışık tutacaktır.
Katılımcıların fiziksel aktivite ve egzersiz için engel kabul ettikleri
başlıca faktörler; Kaynaklar
• yorgun hissetmek/enerji eksikliği (%72,1), 1. Erick, P.N. and D.R. Smith, A systematic review of musculoskeletal dis-
orders among school teachers. BMC Musculoskelet Disord, 2011. 12: p.
• ağrı (%66,2), 260.
• motivasyon/istek eksikliği (%54,4), 2. Yılmaz F, Ş.F., Kuran B, İşe bağlı kas iskelet hastalıkları ve tedavisi. 2006,
Nobel Med 2(3).
• unutmak (%52,8), 3. Dieppe, P., Chronic musculoskeletal pain. Bmj, 2013. 346: p. f3146.
4. Geneen, L.J., et al., Physical activity and exercise for chronic pain in
• kaygı-stres (%51,8),
adults: an overview of Cochrane Reviews. Cochrane Database Syst Rev,
• hareket kısıtlılığı (%50,5), 2017. 4(4): p. Cd011279.
5. Booth, F.W., C.K. Roberts, and M.J. Laye, Lack of exercise is a major
• zaman kısıtlılığı (%50,2) idi. cause of chronic diseases. Compr Physiol, 2012. 2(2): p. 1143-211.
Katılımcıların fiziksel aktivite ve egzersiz için kolaylaştırıcı kabul 6. McPhail, S.M., et al., Perceived barriers and facilitators to increasing phys-
ettikleri başlıca faktörler; ical activity among people with musculoskeletal disorders: a qualitative
investigation to inform intervention development. Clin Interv Aging, 2014.
• sağlıklı vücuda sahip olma isteği (%72,8), 9: p. 2113-22.
7. Rodrigues, E.V., et al., Effects of exercise on pain of musculoskeletal disor-
• egzersizden keyif almak (%59,7),
ders: a systematic review. Acta Ortop Bras, 2014. 22(6): p. 334-8.
• formda kalma-kilo verme isteği (%59), 8. Craig, C.L., et al., International physical activity questionnaire: 12-country
reliability and validity. Med Sci Sports Exerc, 2003. 35(8): p. 1381-95.
• hava durumunun uygunluğu (%56,4) idi. 9. Saglam, M., et al., International physical activity questionnaire: reliability
Engel faktörlerin gruplar arasındaki farklılığı; and validity of the Turkish version. Percept Mot Skills, 2010. 111(1): p.
278-84.
• ‘Ağrı’ engeli açısından gruplar arasında fark yoktu. Ağrıyı engel 10. Boutevillain, L., et al., Facilitators and barriers to physical activity in peo-
olarak en fazla bildiren grup OMG (%72,9), en az bildiren ise ple with chronic low back pain: A qualitative study. PloS one, 2017. 12(7):
MAS grubu (%55,4) oldu. p. e0179826-e0179826.
11. Justine, M., et al., Barriers to participation in physical activity and exer-
• ‘Eşlik eden ek hastalıkların olması’ OA ve OMG (p=0,04), cise among middle-aged and elderly individuals.Singapore Med J, 2013.
• ‘Zaman kısıtlılığı’ MAS (p=0,02), 54(10): p. 581-6.
12. Nijs, J., et al., Fear of movement and avoidance behaviour toward phys-
• ‘Kilo sorunu’ OA (p=0,04), ical activity in chronic-fatigue syndrome and fibromyalgia: state of the
• ‘Kuvvetsizlik / Dengesizlik (p<0,001), ‘Hareketle nefes nefese art and implications for clinical practice. Clin Rheumatol, 2013. 32(8): p.
1121-9.
kalma’ (p=0,001), ‘Motivasyon / istek eksikliği’ (p=0,02), ‘Ağ- 13. Bunzli, S., et al., Beliefs underlying pain-related fear and how they evolve:
rıların artacağı korkusu’ (p=0,02) FMS grubunda fark gösterdi. a qualitative investigation in people with chronic back pain and high
Kolaylaştırıcı faktörlerin gruplar arasındaki farklılığı; pain-related fear. BMJ Open, 2015. 5(10): p. e008847.
14. Spiteri, K., et al., Barriers and Motivators of Physical Activity Participation
• ‘Motivasyon/yeterli istek’ PBA (p=0,02), in Middle-aged and Older-adults - A Systematic Review. J Aging Phys Act,
• ‘Egzersizden keyif almak’ MAS (p=0,009), 2019: p. 1-80.
15. Snaith, R.P., The Hospital Anxiety And Depression Scale. Health Qual Life
• ‘Fiziksel-sosyal destek (p=0,006), Cesaretlendirme ve duygu- Outcomes, 2003. 1: p. 29.
sal destek (p=0,03)’ OA grubunda fark oluşturdu. 16. Wiklund, I., The Nottingham Health Profile--a measure of health-related
quality of life. Scand J Prim Health Care Suppl, 1990. 1: p. 15-8.
Yaş ortalamasına göre iki grup oluşturulup, >49 yaş ve ≤49 yaş
Anahtar kelimeler: Kas iskelet sistem sorunu, ağrı, fiziksel aktivite,
gruplarında engel ve kolaylaştırıcı faktörler karşılaştırıldı.
engeller, kolaylaştırıcılar
• Egzersiz için engel olarak kabul edilen faktörlerden ‘Eşlik eden
ek hastalıkların olması’ (p=0,001) ve ‘kilo sorunu’ (p=0,001)
>49 yaş grubunun,
• ‘Zaman kısıtlılığı’ (p<0,001), ‘Program yapma/organizasyon
zorluğu’ (p=0,004) ve ‘Motivasyon/istek eksikliği’(p=0,01)
≤49 yaş grubunun fazla bildirmesinden kaynaklı istatiksel ola-
rak anlamlı farklılık oluşturan engeller olarak belirlendi.
• ‘Fizik tedavi almak’ (p=0,04) >49 yaş grubunun,
• ‘Fiziksel sosyal destek’ (p=0,001), ‘Uygun egzersiz tesislerine
ve yerlere ulaşabilmek’(p=0,02), ‘Ekipman/ araç gereç olma-
sı’(p=0,01) ise, ≤49 yaş grubunun fazla bildirmesinden kay-
naklı, istatiksel olarak anlamlı farklılık oluşturan kolaylaştırıcı
faktörler olarak belirlendi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


283 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

seviyeleri üç grup arasında karşılaştırıldı. Otoimmün belirteçler ile


D vitamini seviyesi arasında korelasyon analizi yapıldı.
Bulgular: Tüm bruselloz hastaları arasında en sık görülen semp-
tom poliartraljiydi (%57.7). RF, Grup 1’de 9/47 hastada (%12.0),
Grup 2’de 24/273 (%8.8) hastada ve Grup 3’ de 7/226 (%3.1)
hastada pozitif olarak saptandı (p = 0,008). anti-CCP Grup 1’de
6/47 (%12,8) hastada, Grup 2’de 14/120 (%11,7) hastada, Grup
3’de 3/226 (%1.3) hastada pozitif bulundu (p <0.001). ANA po-
zitiflik oranı Grup 1’de 7/32 (%21.9), Grup 2’de 9/60 (%15.0)
ve Grup 3’de 21/226 (%9.3) olarak görüldü (p = 0.024). D vita-
mini seviyeleri Grup 1 (9.59 ± 12.07ng/mL) ve Grup 2’de (4.83
± 9.56ng/mL) Grup 3’e (22.24 ± 11.82ng / mL) göre anlamlı
derecede daha düşüktü (p <0.001). Brucella titreleri ile D vitami-
ni arasında anlamlı zayıf negatif korelasyon bulundu (p <0.001
kappa = -0.290). D vitamini ile RF, anti-CCP, ANA, C-reaktif
protein (CRP) seviyeleri arasında anlamlı korelasyon bulunamadı
(sırasıyla p = 0,461, p = 0,606, p = 0,720, p = 0,056).
Sonuç: Bruselloz hastalarında artmış RF, anti-CCP ve ANA pozi-
Şekil 1. Katılımcıların fiziksel aktivite ve egzersiz için engel kabul ettikleri tiflik oranları ve azalmış D vitamini düzeyleri görülmüştür. Osteo-
faktörler
artiküler bulguları olan ve otoimmun belirteç pozitiflikleri görülen
hastaların ayırıcı tanısında brusellozun düşünülmesi önemlidir.
Yöntem-Gereçler
679 bruselloz hastasının (ortalama yaş±SS:46.58 ± 15.43
yıl,%43.9 kadın) klinik belirtiler, romatoid faktör (RF), anti-sik-
lik sitrüline peptid (anti-CCP), antinükleer antikor (ANA) ve D
vitamini seviyeleri geriye dönük olarak incelendi. Brusella serolo-
jisinde pozitiflik saptana hastalar, düşük Brucella titresi (<1/160,
Grup 1), ve yüksek Brucella (≥1/160,Grup 2) titreleri olarak
gruplandırıldı.Kontrol grubu(Grup 3) olarak Brucella negatif has-
talar alındı. klinik bugular ve laboratuvar bulguları hastane ka-
yıtlarındaki hasta dosyalarından incelendi. Ateş, hiperhidroz, kilo
kaybı, karın ağrısı, başağrısı, hepatosplenomegali, myalji, artralji.
bursit, sakroileit ve spondilit gibi konstitusyonel ve kas- iskelet
semptom ve bulguları kaydedildi. Laboratuvar değerlerinde sis-
temde mevcut olan RF, anti-CCP, ANA ve D vitamini seviyeleri üç
Şekil 2. Katılımcıların fiziksel aktivite ve egzersiz için kolaylaştırıcı olarak grup arasında karşılaştırıldı. Otoimmün belirteçler ile D vitamini
kabul ettikleri faktörler seviyesi arasında korelasyon analizi yapıldı.
Bulgular
Veri tabanına kaydedilen 979 Brucella seropozitif hastadan 679
Diğer hasta (ortalama yaş 46.58 ± 15.43 yıl,%43.7 kadın) dahil etme
/ dışlama kriterleri uygulandıktan sonra analize dahil edildi. Tüm
PS-030
bruselloz hastaları arasında en sık görülen semptom poliartraljiydi
BRUSELLOZ HASTALARINDA ROMATOLOJİK (%57.7). RF, Grup 1’de 9/47 hastada (%12.0), Grup 2’de 24/273
OTOANTİKOR POZİTİFLİĞİNİN VE D VİTAMİNİ (%8.8) hastada ve Grup 3’ de 7/226 (%3.1) hastada pozitif olarak
saptandı (p = 0,008). anti-CCP Grup 1’de 6/47 (%12,8) hasta-
DÜZEYİNİN ARAŞTIRILMASI
da, Grup 2’de 14/120 (%11,7) hastada, Grup 3’de 3/226 (%1.3)
Nihan Cüzdan Balta1, Alev Çetin Duran1, Tuğba Kula Atik2 hastada pozitif bulundu (p <0.001). ANA pozitiflik oranı Grup
Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi, Romatoloji Kliniği
1 1’de 7/32 (%21.9), Grup 2’de 9/60 (%15.0) ve Grup 3’de 21/226
Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi, Mikrobiyoloji & Temel İmmunoloji Kliniği
2
(%9.3) olarak görüldü (p = 0.024). D vitamini seviyeleri Grup 1
Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji Bilim Dalı
3
(9.59 ± 12.07ng/mL) ve Grup 2’de (4.83 ± 9.56ng/mL) Grup
3’e (22.24 ± 11.82ng / mL) göre anlamlı derecede daha düşük-
Amaç: Bruselloz, klinik görünümü romatolojik hastalıkları andı- tü (p <0.001). Brucella titreleri ile D vitamini arasında anlamlı
ran bulaşıcı bir hastalıktır. Bu çalışma, bruselloz hastalarında oto- zayıf negatif korelasyon bulundu (p <0.001 kappa = -0.290). D
immün belirteç profilini araştırmayı ve bu hastalarda D vitamini vitamini ile RF, anti-CCP, ANA, C-reaktif protein (CRP) seviyeleri
durumunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır. arasında anlamlı korelasyon bulunamadı (sırasıyla p = 0,461, p
= 0,606, p = 0,720, p = 0,056).
Yöntem: 679 bruselloz hastasının (ortalama yaş±SS:46.58 ±
15.43 yıl,%43.9 kadın) klinik belirtiler, romatoid faktör (RF), Tartışma
anti-siklik sitrüline peptid (anti-CCP), antinükleer antikor (ANA) Brucella bir zoonotik hastalık olup en sık komplikasyonu osteoar-
ve D vitamini seviyeleri geriye dönük olarak incelendi. Brusel- tikuler tutulumdur (1,2). Çalışmamıızn sonuçlarına göre brusella
la serolojisinde pozitiflik saptana hastalar, düşük Brucella titresi hastalarında en sık komplikasyon poliartralji görülmektedir. Ek-
(<1/160, Grup 1), ve yüksek Brucella (≥1/160,Grup 2) titreleri lem artriti en sıklıkla monoartrit şeklinde prezente olmakta ve en
olarak gruplandırıldı.Kontrol grubu(Grup 3) olarak Brucella nega- sık tutulan eklem diz eklemi olarak görülmektedir. Brusellozun bazı
tif hastalar alındı. Klinik belirtiler, RF, anti-CCP, ANA ve D vitamini immünolojik reaksiyonlara neden olduğu bilinmektedir. Önceki
bazı çalışmalara göre, RF, anti-CCP ve ANA, bruselloz hastalarının

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


284 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

serumunda pozitif hale gelebildiği ve romatologlar için tanısal bir Diğer


zorluğa neden olabildiği görülmüştür. RF, brusellozda en sık incele-
nen oto-antikordur, ancak önceki çalışma gruplarının örnek boyutu PS-031
küçüktür. Ahmedinejad ve ark. (3), 49 hastadan 15’inin (%30.6)
RF pozitif olduğunu ve sağlıklı kontrol grubuna (%2.3) göre daha ROMATOİD ARTRİT HASTALARINDA
yüksek olduğunu göstermiştir. Bizim çalışmamızda da benzer şekil- KİNEZYOFOBİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
de RF düzeyi brusella seropozitif hastalarda istatistiksel olarak an-
İlkay Baysalhan Öztürk1, Yeşim Garip Çimen1, Filiz Sivas1, Merve
lamlı düzeyde daha yüksek değerlerde yüksek görülmüştür. Parlak Özden 2, Hatice Bodur1
Daha önceki bazı çalışmalarda anti-CCP ve ANA testleri ince- 1
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi, Fiziksel Tıp
lenmesine rağmen çalışmaların sonuçları çelişkilidir. Gökhan ve Ve Rehabilitasyon, Ankara, Türkiye
ark.’nın (4) çalışmasında anti-CCP oranı periferik artritli Brucella 2
Kahramankazan İlçe Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı, Ankara, Türkiye
hastalarında%20.9 ve romatoid artrit hastalarında%70 idi.Aynı
çalışmada%12,9 oranında ANA pozitifliği bulunmuştur. Al Eissa Amaç: Bu çalışmada romatoid artrit (RA) hastalarında kinezyo-
ve ark.’nın (5) çalışmasında ise pediatrik grupta ANA pozitifliği fobi sıklığının belirlenmesi ve kinezyofobinin diz hareket açıklığı,
%25 bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde bu oto- kuadriseps kas gücü, düşme korkusu, fonksiyonel durum, hastalık
antikorlarda kontrol grubuna göre anlamlı yükseklik görülmüştür. aktivitesi, depresyon ve yaşam kalitesi ile ilişkisinin değerlendiril-
Önceki çalışmalarda RA hastalarında vitamin D ve anti-CCP dü- mesi amaçlanmıştır.
zeyi arasındaki ilişki incelenmiş ve aralarında ters bir korelasyon Gereç ve Yöntem: Toplam 100 RA hastası ve 50 kontrol da-
bulunduğu belirtilmiştir. Brucella hastalarında vitamin D ve oto- hil edildi. Hastalık aktivitesi Hastalık Aktivite Skoru-28 (DAS28)
antikor ilişkisini inceleyen başka bir çalışma bildiğimiz kadarı ile ile ve fonksiyonel durum Sağlık Değerlendirme Anketi (HAQ) ile
bulunmamaktadır.Çalışmamızda bu sonucun aksine, D vitamini değerlendirildi. Ağrı şiddeti Görsel Analog Skala (VAS) ile ölçül-
ile otoantikor pozitifliği arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. dü. Kinezyofobiyi değerlendirmek için Tampa Kinezyofobi Ölçe-
Sonuç olarak, düşük ya da yüksek brucella seropozitifliğinde oto- ği (TKS) kullanıldı. Kuadriseps kas gücü ve iki ekstremitenin diz
antikor RF, anti-CCP ve ANA otoantikor seviyelerinin yüksek ola- fleksiyon açısı ölçümleri kaydedildi. Depresyon Beck Depresyon
bileceği görülmektedir. Bu sonuç, brucelladaki aktif inflamasyo- Ölçeği (BDS), düşme korkusu Düşme Etkililik Ölçeği (FES) ve ya-
nun otoinflamatuvar süreci tetikleyebileceğini ve tanı aşamasında şam kalitesi Kısa Form-36 (SF36) ile değerlendirildi.
konstitusyonel semptom varlığına da dikkat edilmesi gerekliliğini Bulgular: Kinezyofobi oranı RA hastalarında%70 ve kontrol-
destelemektedir. lerde%12 olup RA hastalarında kontrollere göre daha yüksekti
Sonuç: Bruselloz hastalarında artmış RF, anti-CCP ve ANA pozi- [Odds oranı (OR) = 44.861 güven aralığı (GA)%95 (42.571-
tiflik oranları ve azalmış D vitamini düzeyleri görülmüştür. Osteo- 49.052)] (p <0.05) (Tablo 1). Bu oran kadınlarda %76, erkekler-
artiküler bulguları olan ve otoimmun belirteç pozitiflikleri görülen de %52 idi. Regresyon analizi yapıldığında şişmiş ve hassas eklem
hastaların ayırıcı tanısında brusellozun düşünülmesi önemlidir. sayısı, DAS28, VAS-ağrı ve HAQ’nun TKS skorları ile pozitif iliş-
kili olduğu bulundu. Kuadriseps kas gücü ve diz fleksiyonu TKS
Kaynaklar skorları ile negatif ilişkili bulundu (p <0.05). TKS, FES ve BDS
1. Unuvar GK, Kilic AU, Doganay M. Current therapeutic strategy in osteo- ile anlamlı olarak korelasyon gösterdi (p <0.05). TKS, SF36 alt
articular brucellosis. North ClinIstanb. 2019;6(4):415-420. doi:10.14744/ grupları ile negatif korelasyon gösterdi (p <0.05).
nci.2019.05658
2. Buzan T, Karahocagil MK, Irmak H, Baran AI, Karsen H, Evirgen O, et al. Sonuç: Çalışmamız RA hastalarında kinezyofobi sıklığını değer-
Clinical manifesta-tions and complications in 1028 cases of brucellosis: lendiren ilk çalışmadır. Kinezyofobi; ağrı düzeyi, hastalık aktivite-
a retrospective evaluation and review of the literature. Int J Infect Dis. si, fonksiyonel durum, diz fleksiyon açısı ve kuadriseps kas gücü
2010;14(6):e469-78. doi:10.1016/j.ijid.2009.06.031. PMID: 1991023
3. Ahmadinejad Z, Abdollahi A, Ziaee V, Domiraei Z, Najafizadeh SR, Jafari
kinezyofobi üzerinde etkilidir. Ayrıca fiziksel, duygusal, sosyal ve
S, et al. Prevalence of positive autoimmune biomarkers in the brucellosis zihinsel işlevler açısından yaşam kalitesini olumsuz yönde etkile-
patients. ClinRheumatol. 2016;35(10):2573-8. doi: 10.1007/s10067-016- yen düşme ve depresyon korkusu ile de ilişkilidir. Kinezyofobinin
3171-7. PMID: 26781780. değerlendirilmesi ve hedefe yönelik tedavi yaklaşımlarının gelişti-
4. Gokhan A, Turkeyler IH, Babacan T, Pehlivan Y, Dag MS, Bosnak rilmesi RA’da yaşam kalitesinin artmasında etkili olacaktır.
VK, et al. The antibodies cyclic citrullinated peptides (anti-CCP) pos-
itivity could be a promising marker in brucellosis patients present- Anahtar kelimeler: romatoid artrit, yaşam kalitesi, kinezyofobi
ed with peripheric arthritis. Mod Rheumatol. 2014;24(1):182-7. doi:
10.3109/14397595.2013.854053. PMID: 24261776.
5. Al-Eissa YA, Kambal AM, Alrabeeah AA, Abdullah AM, al-Jurayyan Tablo 1. Romatoid artrit hastalarında kinezyofobi sıklığı
NA, al-Jishi NM. Osteoarticular brucellosis in children. Ann Rheum Dis.
Kinezyofobi (TKS>37) Sayı % Fark (95%CI) p değeri
1990;49(11):896-900. doi: 10.1136/ard.49.11.896. PMID: 2256735.
Anahtar kelimeler: anti-siklik sitrülinlenmiş peptit, antinükleer antikor, RA hastaları (n=100) 70 30 44,861 (42.571-49.052) <0.01
bruselloz, romatoid faktör, vitamin D Kontroller (n=50) 6 12

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


285 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Diğer hastalar,nöromüsküler hastalık öyküsü olanlar, geçirilmiş spinal


cerrahi öyküsü olanlar, muayenede nörolojik defisit saptanan
PS-032 hastalar, abdominal cerrahi ya da yaralanması olanlar, 2 major
eğriliği veya 2’den fazla eğriliği olan hastalar çalışmaya dahil edil-
ADÖLESAN İDYOPATİK SKOLYOZDA ABDOMİNAL medi. Kontrol grubuna: Herhangi bir sağlık sorunu olmayan, kli-
KAS KALINLIK SİMETRİSİNİN ULTRASONOGRAFİK nik değerlendirmede üç yönden inspeksiyon, Adam`s öne eğilme
DEĞERLENDİRİLMESİ: KONTROLLÜ ÇALIŞMA testi ve skolyometrede asimetrik bulguya rastlanmayan gönüllü
10-18 yaş aralığında sağlıklı adölesanlar dahil edildi.
Muhsin Doran1, Kadriye Öneş2, Aynur Metin Terzibaşıoğlu3, Çiğdem
Çınar2, İlhami Ata4 Ölçümler Esaote MyLab60 B mode 7-12 MHz lineer problu ultra-
1
Yalvaç Devlet Hastanesi
sonografi cihazı kullanarak yapıldı. Ayakta yapılan ölçümde katı-
2
Sbü İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi lımcıdan her iki alt ekstremiteye eşit yük vermeye özen göstermesi
3
Sbü Gaziosmanpaşa Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi istenerek ve herhangi bir yere yaslanması engellenerek dizler eks-
4
Bingöl Devlet Hastanesi tansiyonda, kollar gövdenin yanında salınmış halde baş orta hat-
ta gözler karşı duvara bakacak şekilde ve intermalleoler mesafe
Amaç: Deneklerde ayakta dururken karın kaslarının kalınlığının 10 cm olacak şekilde pozisyonlandı (Şekil-1A). Rektus abdominis
simetrisini değerlendirmek.Bugüne kadar adolesan idiyopatik kas kalınlığı ölçümü için umblicusun 3 cm yukarısı ve orta hattın 3
skolyozlu (AIS) hastalarda abdominal kas simetrisini değerlendi- cm laterali her iki tarafta işaretlenerek probun orta noktası buraya
ren çalışma sayısı yetersizdir ve bu çalışmaların sonuçları çelişkili- gelecek şekilde transvers planda aksiyal olarak yerleştirildi. Aynı
dir. Hasta yönetimini iyileştirmek için bu verileri bilme önemlidir. zamanda umblikusun 3 cm yukarısında RA’nın her iki tarafta la-
terale doğru taraması yapılarak ultrasonografik görüntüsünün en
Dizayn: Bir vaka kontrol çalışması
kalın(bulge) olduğu yerden de ölçüm yapıldı (Şekil-1D).
Yöntemler ve Popülasyon: AIS’li hastaların (n = 40) radyografik
Lateral abdominal kaslar için ise midaksiller hatta son kostanın in-
muayene verileri toplandı. AIS ve kontrol gruplarında ayakta duran
ferior açısı ile iliak kristayı birleştiren hattın orta noktasından 3 cm
pozisyonlarda rektus abdominis (RA), eksternal oblik (EO), iç oblik
mediale doğru olan nokta işaretlendi. İşaretlenen bu yere probun
(IO) ve transversus abdominalis (TrA) kaslarının yan yana farklılıkla-
orta noktası gelecek şekilde transvers ve aksiyal konumlandırılarak
rının ultrason değerlendirmesi yapıldı (n = 40). Her bir kasın kalınlı-
görüntü alındı. Ölçüm yapılırken hiperekojen fasya çizgileri arasına
ğının üç tekrar ölçümü yapıldı ve rölatif kalınlıklar karşılaştırıldı.
dik bir kaliper çizilerek bu mesafeler kaydedildi (Şekil-1C).
Bulgular: Kontrol grubunun ayakta kas ölçümünde sağ ve sol
Önceki bir çalışma, USG sırasında transducerin içe doğru basınç-
taraf arasındaki ortalama yüzde (%) farkı, farklı kaslar için%1.54
larının karın kaslarının kalınlığını azalttığını göstermiştir (14). Bu
ile%3.00 arasında; ancak, ASI grubundaki bu farkın ortalama yüz-
sebeple transducer ve cilt arasına büyük miktarda jel kullanılmış
desi (%)%6.28 ile%15.13 arasında değişmiştir. ASI grubundaki kas
ve görüntüleme sırasında dönüştürücü ile cilt arasındaki teması
asimetrisi, ayakta durma pozisyonundaki ölçümlerde tüm kaslar
önlemek için özen gösterildi.Karın kaslarının aktivitesi solunumla
için kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksekti (p <0.001).,
modüle olduğundan, karın kaslarının kalınlığı ekspirasyon boyun-
Tartışma: Çalışmamızın amacı AİS’li hastalarda abdominal kas ca artar (15). Bütün ölçümler, normal ekspiryumunun sonunda
kalınlık simetrisinin sağlıklı bireylerden farklı olabileceği hipote- yakalanan görüntüler üzerinden çevrimdışı olarak yapıldı. Tüm
zine dayanarak dört majör abdominal kasın kalınlığını ve rölatif ölçümler ayakta pozisyonda, her bir kas için en az 15 dakika aray-
simetrisini değerlendirmekti. Sırtüstü yatma pozisyonundan daha la üç kere yapıldı ve üç ölçümün ortalaması hesaplanıp analiz için
dinamik bir pozisyon olduğundan, ölçümler ayakta pozisyonda kullanıldı. Bütün ölçümler milimetre (mm) cinsinden kaydedildi.
yapıldı. Vücut yarıları arasında, rölatif kas kalınlığının, tüm kaslar Kalınlıktaki yüzde farkları(rölatif asimetri): AİS %= [(sağ − sol
için AİS grubunda kontrol grubundan anlamlı olarak daha fazla taraf) / (konvex taraf)] × 100; Control %=[(sağ-sol taraf) / (sağ
asimetri gösterdiği izlendi.Çalışmamızda, özellikle TrA başta ol- taraf)] × 100 formülleriyle hesaplandı.
mak üzere, OI kasının diğer kaslardan nispeten daha fazla asimet-
Sürekli değişkenler için iki grup karşılaştırması verilerin dağılımına
ri gösterdiğini izledik. Her ikisi torakolomber fasia ile doğrudan
göre bağımsız değişkenlerde Studen t-testi ve Mann-Whitney U
ilişkidedir(buradan origin alırlar) ve fasyanın gerilmesi için gerekli
testi kullanılarak, bağımlı değişkenlerde Wilcoxon İşaretli sıralar
kuvvetin önemli bir kısmını oluştururlar. Fasianın içine aldığı kas-
testi kullanılarak yapıldı. Kategorik değişkenlerin analizinde Ki-ka-
lardaki kalınlık asimetrileri, ayakta durma pozisyonunda bile, zıt
re Testi ve Fisher Kesin Testi kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0.05
yönlerdeki kuvvet vektörlerinin birbirinden farklı olmasına; dola-
olarak kabul edildi.
yısıyla fasiyada asimetrik gerginlik oluşumuna neden oluyor ola-
bilir. Bunun sonucu olarak da AIS’li hastalarda, enine kuvvetlerin Bulgular
sebep olduğu vertebral rotasyon gibi segment içindeki hareket- Tablo-1’de AİS ve kontrol gruplarının yaş, cinsiyet, boy, kilo, VKİ
lerin kontrolünde ve omurganın stabilitesinde yeterli destek ve gibi temel değişkenleri gösterilmektedir. Bu değişkenlerde iki grup
stabilizasyonun sağlanamadığı varsayılabilir. arasında önemli farklılıklar yoktu. Vaka grubundaki katılımcılar-
Sonuç: AİS hastalarında tüm abdominal rölatif kas kalınlıkları dan 14’dünün, torakal 14’dünün lomber ve 12’sinin torakolom-
sağlıklı adolesanlara göre daha asimetrikti. AIS hastalarının tedavi berde tek eğriliği mevcuttu.
ve takibinde diğer yaklaşımlara ek olarak karın kaslarının simetrisi Tablo-2’da AİS ve kontrol gruplarının kas kalınlık ortalamalarının
belirlenmelidir. karşılaştırılması verilmiştir. Kontrol grubunun EO kaslarının kalın-
Yöntem-Gereçler lık ortalaması AİS grubundakilerden fazladır (p=0,026). İki gru-
bun RA, RA-B, OI, TrA kaslarının kalınlık ortalamaları arasında
Çalışmaya 40 AİS tanılı birey ve 40 sağlıklı gönüllü adölesan ol-
fark görülmemiştir.
mak üzere toplam 80 kişi dahil edildi. Vaka grubuna hastanemiz
omurga polikliniğine başvuran, 10-18 yaş aralığında olup son bir Tablo-3’de AİS ve kontrol gruplarının kas asimetrilerinin (sağ ve
ay içinde çekilmiş ortoröntgenogramda Cobb açısı ≥10 ° olan, sol taraf kas kalınlığında %fark) karşılaştırılması verilmiştir. Kont-
uzman fiziyatrist tarafından AİS tanısı almış olanlar seçildi ve rol grubunun ayakta kas ölçümünde sağ ve sol farkı yüzde (%) or-
anamnez, muayene ve ultrasonografik inceleme amaçlı tarafımı- talaması farklı kaslar için %1,54 ile %3,00 arasındayken AİS gru-
za yönlendirildi. AİS dışında skolyoz tanısı olanlar, korse kullanan bunda bu farkın yüzde (%) ortalaması %6,28 ile %15,13 arasında

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


286 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

değişmektedir. Ayakta ölçümde tüm kaslar için AİS grubunda kas ması gerekir. Rotasyon derecesi ile abdominal kas simetrisinin ko-
asimetrisi kontrol grubundan anlamlı ölçüde fazladır (p<0,001). relasyonu incelemek gelecekteki çalışmaların konularından birini
Tartışma oluşturmalıdır.
Çalışmamızın amacı AİS’li hastalarda abdominal kas kalınlık si- Kaynaklar
metrisinin sağlıklı bireylerden farklı olabileceği hipotezine daya- 1. Negrini S, Donzelli S, Aulisa AG, Czaprowski D, Schreiber S, de Mauroy
narak dört majör abdominal kasın kalınlığını ve rölatif simetrisini JC, et al. 2016 SOSORT guidelines: Orthopaedic and rehabilitation treat-
değerlendirmekti. Sırtüstü yatma pozisyonundan daha dinamik ment of idiopathic scoliosis during growth. Vol. 13, Scoliosis and Spinal
bir pozisyon olduğundan, ölçümler ayakta pozisyonda yapıldı. Disorders. Scoliosis and Spinal Disorders; 2018. 1–48 p.
2. Lehnert-Schroth C. Three-dimensional treatment for scoliosis : physio-
Vücut yarıları arasında, rölatif kas kalınlığının, tüm kaslar için AİS
therapeutic method for deformities of the spine. Martindale Press; 2007.
grubunda kontrol grubundan anlamlı olarak daha fazla asimetri 278 p.
gösterdiği izlendi. 3. Sharpe SR, Holt KG, Saltzman E, Wagenaar RC. Effects of a hip belt on
transverse plane trunk coordination and stability during load carriage. J
USG ile ölçülen kas kalınlığının, elektromiyografi ile değerlendi-
Biomech. 2008;41(5):968–76.
rilen aktivite düzeyi ile ilişkili olduğu ve manyetik rezonans gö- 4. Bergmark A. A study in mechanical engineering. Acta Orthop Scand Sup-
rüntüleme ile hesaplanan TrA kas kalınlığıyla iyi korele sonuçlar pl. 1989;60(230):1–54.
verdiği bildirilmiştir(20,21). Bu nedenle, kasın boyutu, çeşitli kas- 5. Lam KS, Mehdian H. The importance of an intact abdominal muscula-
lar için gösterildiği gibi, kuvvet üretme kapasitesinin indirekt bir ture mechanism in maintaining spinal sagittal balance. Case illustration in
prune-belly syndrome. Spine (Phila Pa 1976). 1999 Apr 1;24(7):719–22.
ölçümünü sağlayabilir (22). Çalışmamızda, özellikle TrA başta ol- 6. Linek P, Saulicz E, Kuszewski M, Wolny T. Ultrasound Assessment of the
mak üzere, OI kasının diğer kaslardan nispeten daha fazla asimet- Abdominal Muscles at Rest and During the ASLR Test Among Adolescents
ri gösterdiğini izledik. Her ikisi torakolomber fasia ile doğrudan With Scoliosis. Clin spine Surg. 2017;30(4):181–6.
ilişkidedir(buradan origin alırlar) ve fasyanın gerilmesi için gerekli 7. Cheung J, Halbertsma JPK, Veldhuizen AG, Sluiter WJ, Maurits NM,
kuvvetin önemli bir kısmını oluştururlar (23). Fasianın içine aldığı Cool JC, et al. A preliminary study on electromyographic analysis of
the paraspinal musculature in idiopathic scoliosis. Eur Spine J. 2005
kaslardaki kalınlık asimetrileri, ayakta durma pozisyonunda bile, Mar;14(2):130–7.
zıt yönlerdeki kuvvet vektörlerinin birbirinden farklı olmasına; 8. Gaudreault N, Bertrand Arsenault A, Larivière C, Deserres SJ, Rivard CH.
dolayısıyla fasiyada asimetrik gerginlik oluşumuna neden oluyor Assessment of the paraspinal muscles of subjects presenting an idiopathic
olabilir. Bunun sonucu olarak da AIS’li hastalarda, enine kuvvet- scoliosis: An EMG pilot study. BMC Musculoskelet Disord. 2005;6(14).
9. Yang HS, Yoo JW, Lee BA, Choi CK, You JH. Inter-tester and Intra-tester
lerin sebep olduğu vertebral rotasyon gibi segment içindeki hare-
Reliability of Ultrasound Imaging Measurements of Abdominal Muscles
ketlerin kontrolünde ve omurganın stabilitesinde yeterli destek ve in Adolescents with and without Idiopathic Scoliosis: A Case-controlled
stabilizasyonun sağlanamadığı varsayılabilir. Study. Biomed Mater Eng. 2014;24(1):453–8.
10. Linek P, Klepek A, Wolny T, Mikołajowski G. Reliability of the lateral ab-
Major abdominal tüm kasların pelvik kemiklerle ilişkisi vardır(ori-
dominal muscle thickness measurements in idiopathic scoliosis patients.
gin veya insersio bakımından) VE sakroiliak eklemin stabilizasyo- Musculoskelet Sci Pract. 2018 Dec 1;38:151–4.
nunu arttırılar. Gelişim aşamasındaki sakroiliak eklemler düzdür 11. Linek P, Saulicz E, Wolny T, Myśliwiec A, Gogola A. Ultrasound evaluation
ve yetişkinlerde bulunan tamamlayıcı düzensizliklere sahip değil- of the symmetry of abdominal muscles in mild adolescent idiopathic scoli-
dir; dolayısıyla daha hareketlidirler (24). Bu kaslardaki asimetriler, osis. J Phys Ther Sci. 2015;27(2):465–8.
12. Linek P, Wolny T, Saulicz E, Mysliwiec A. Side differences of the lateral
farklı kuvvet vektörleri oluşturarak gelişimin hızlı olduğu adölesan abdominal wall in supine rest position in mild adolescent idiopathic thora-
dönemde, AIS’li hastalarda klasik olarak görülen pelvik asimetri- columbar scoliosis. Turkiye Fiz Tip ve Rehabil Derg. 2017;63(3):224–9.
lerin oluşumuna katkı sağlıyor olabilir. 13. Kim DK, Kim CY, Lee BK, Seo D. A comparison of ultrasonography
measurement on the abdominal muscle thickness between adolescent
Bildiğimiz kadarıyla literatürde AİS’li hastalarda USG ile RA kas
idiopathic scoliosis and healthy subjects. J Back Musculoskelet Rehabil.
kalınlık ölçümü değerlendirilmemiş ve ölçümlerin güvenirliliğiyle 2018;31(1):65–74.
ilgili veriler yoktur. Bizim çalışmamız, USG ile AİS’li hastalarda 14. Ishida H, Watanabe S. Influence of inward pressure of the transducer on
RA kas kalınlığı değerlendiren ilk çalışmadır. Bu sebeple ölçümle- lateral abdominal muscle thickness during ultrasound imaging. J Orthop
rimizin doğruluğunu değerlendirebilmek ve USG’nin kişi bağımlı Sports Phys Ther. 2012;42(9):815–8.
15. Misuri G, Colagrande S, Gorini M, Iandelli I, Mancini M, Duranti R, et al.
ölçüm hatalarını azaltabilmek için grup içi TEM (mutlak ve rölatif In vivo ultrasound assessment of respiratory function of abdominal mus-
değer) hesapladık. Ve aynı katılımcılarda farklı zamanlarda (7 gün cles in normal subjects. Eur Respir J. 1997 Dec;10(12):2861–7.
sonra) tek hekim tarafından yapılan ölçümlerin güvenilirliği kabul 16. Perini T a, de Oliveira GL, Ornelia JS, de Oliveira FP. Technical error of
edilebilir (%5’den az) düzeyde olduğunu hesapladık. RA kasının measurement in anthropometry. Rev Bras Med do Esporte. 2005;11:81–5.
(gövde asimetrisinin ölçüme etkisini azaltmak için yaptığımız en Anahtar kelimeler: biyomekanik, adölesan idiopatik skolyoz, ultraso-
kalın yerdeki ölçümü dahil) her iki ayrı noktadan ölçülen rölatif nografi, transversus abdominis, abdominal kas
kas kalınlığı da kontrol grubundan anlamlı derecede daha fazla
asimetri gösteriyordu. Bunun anlamı kasları etkileyen gama ve/
veya alfa sinyallerinde de etkilenmenin olabileceğidir. Daha ön-
ceki çalışmalarda AIS’li hastalarda bazı kasların istirahat ya da
aktivite sırasında farklı aktivasyon süresi ve rölatif kontraksiyon
oranı olduğundan bahsedilmiştir. Ve bunun denge ve propriyo-
sepsiyon eksikliğinin kompansasyonu olabileceği söylense de, bu
farklılıkların sebebi kesin olarak ortaya konamamıştır (6,13,26).
Bu konuda yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır.
Sonuçlar
Sonuç olarak; AIS’li hastalarda tüm abdominal kaslarda sağlık
adölesanlardan farklı olarak rölatif bir asimetri vardır ve bu bir
kas imbalansı oluşturur. Abdominal kas asimetrisinin skolyozun
sebebi olduğunu bu çalışmayla söylemek mümkün değildir, an-
cak bu asimetri skolyozda vertikal eksende görülen rotasyonun
sebeplerinden biri olabilir ve dolayısıyla hasta tedavi planı ve
takibinde asimetrik egzersizlerle abdominal kaslara da odaklanıl-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


287 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 1. Demografik özellikler


AIS grubu Kontrol grubu P değeri
Yaş* 14 (10-18) 14 (11-18) 0.741a
Cinsiyet 0.491b
Kız 26 (%65) 23 (%57,5)
Erkek 14 (%35) 17 (%42,5)
Boy(cm)* 164 (133-189) 159 (141-186) 0.244a
Ağırlık(kg)* 49 (26-81) 52 (38-85) 0.142a
BMI(kg/m2)* 18,4 (14,3-26) 20,5 (16,9-26) 0.153a
* Median (Min-Max), a Mann-Whitney U test, b Chi-square test, BMI: Body Mass Index

Tablo 2. Gruplar arasında kas kalınlığının karşılaştırılması


AIS Control
groups(n=40) groups(n=40)
Mean±SD1 Median (Min- Mean±SD1 Median P
Max) (Min-Max)
RA 8,6 ± 1,9 8,3 (4,4-13,9) 9,3 ± 1,8 9,1 (6,7-14,6) 0,089
RA-B 9,2 ± 2,0 8,9 (4,5-14,2) 9,9 ± 2,1 9,5 (6,7-14,6) 0,254
OE 5,6 ± 1,4 5,3 (3,15-10,4) 6,5 ± 1,8 6,4 (3,7-11,8) 0,026
Resim 1. Ölçüm sırasında hasta pozisyonu OI 7,0 ± 2,6 6,7 (3,15-14,4) 7,1 ± 2,3 6,8 (3,5-13,1) 0,59
TrA 2,6 ± 0,9 2,4 (1,3-5,4) 3,0 ± 0,9 2,9 (1,7-5,7) 0,057
*Mann Whiyney U Testi; SD: Standard deviation; (Sağ+Sol)/2; RA: Rektus Abdominus kası;
B:Bulge; OE: Eksternal oblik kas; OI:İnternal oblik kas; TrA: Transversus abdominis.

Tablo 3. Her iki grupta vücut tarafları arasında kas kalınlığındaki ortalama (SS)
yüzde değişikliklerinin (%) karşılaştırılması
AIS groups(%) Control groups(%) P*
RA 8,38 ± 8,69 1,67 ± 1,37 <0,001
RA-B 6,28 ± 6,21 1,54 ± 1,11 <0,001
OE 13,39 ± 8,82 2,32 ± 2,40 <0,001
OI 13,50 ± 11,74 1,96 ± 1,33 <0,001
TrA 15,13 ± 11,99 3,00 ± 3,60 <0,001
AİS %= [(sağ − sol taraf ) / (konvex taraf )] × 100; Control %= [(sağ-sol taraf ) / (sağ taraf )] ×
100; *Mann Whiyney U Test, Mean ± Standard Deviation is given; RA: Rektus Abdominus
Resim 2. Lateral abdominal kasların ultrasonografik ölçümü kası; B:Bulge; OE: Eksternal oblik kas; OI:İnternal oblik kas; TrA: Transversus abdominus.

Resim 3. Rektus abdominisin ultrasonografik ölçümü

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


288 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Diğer Kaynaklar
1. Ameli NO, Abbassiooun K, Saleh H, Eslamdoost A: Aneurysmal bone cyst
PS-034 of the spine. Report of 17 cases. J Neurosurg 63: 685-690, 1985.
2. Papagelopoulos PJ, Shaughnessy WJ, Sim FH, Ebersold MJ, Bond JR,
ADÖLESAN VERTEBRAL ANEVRİZMAL KEMİK KİSTİ: Unni KK: Aneurysmal bone cyst of the spine: management and outcome.
Spine 23(5): 621-628, 1998.
BİR OLGU SUNUMU 3. Mehdian H, Weatherley C: Combined anterior and posterior resection and
spinal stabilization for aneurysmal bone cyst. European Spine J 4 (2): 123-
Filiz Yıldız Aydın, Banu Aydeniz, Meltem Vural 5, 1995.
S.b.ü. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve 4. Gameti N, Dunn D, El Gamal E, Williams DA, Nelson IW, Sandemon
Rehabilitasyon Kliniği, İstanbul DR: Cervical spondyloptosis caused by an aneurysmal bone cyst; A case
report. Spine 28 (4): E 68-70, 2003.
5. Gupta VK, Gupta SK, Khosla VK, Vashisth RK, Kak VK: Aneurysmal bone
Giriş-Amaç: Anevrizmal kemik kistleri(AKK), ince duvarlı çok cyst of the spine. Surg Neurol; 42: 428-32, 1994.
sayıda kanla dolu kistik boşluk içeren ekspansif, litik ve vaskü- 6. Jansen J, Terwey B, Rama B, Markakis E: MRI diagnosis of aneurysmal
ler lezyonlardır(1). İskelet sisteminin benign ve nadir karşılaşılan bone cyst. Neurosurg Rev 13: 161-166, 1990.
lezyonlarıdır; tüm kemik tümörlerinin yaklaşık olarak %1’ni oluş- 7. Akdemir G, Ergün R, Ökten Aİ, Beşkonaklı E, Seçkin S, Taşkın Y. Omur-
ganın Anevrizmal Kemik Kisti. Türk Nöroşirurji Dergisi 7: 35-39, 1997.
tururlar. Vücutta en sık uzun kemiklerin metafizinde görülmek-
tedir. Omurga tutulumu %20 oranındadır. Spinal AKK’ne daha Anahtar kelimeler: Anevrizmal kemik kisti, Adölesan, Ağrı, Olgu
Sunumu
çok lomber bölgede rastlanılmasına karşın servikal ve torakal
seviyelerde de görülebilmektedir (2). Sıklıkla ikinci on yılda gö-
rülen AKK’ler, kadınlarda daha yaygın olmalarına rağmen iki cins
arasında anlamlı bir fark yoktur. AKK’ ler primer veya sekonder
olabilir. Primer AKK’ler, önceki arteriyovenöz malformasyonlar
nedeniyle meydana gelmektedir ve sıklıkla çocuklarda görülür.
Sekonder AKK’ler ise kist dejenerasyonu, tümör veya fibroosseöz
lezyonlar ile ilişkilidir.
Spinal AKK olan hastalar en sık ağrı yakınması ile başvururlar.
Ağrı yakınması supin pozisyonunda ve geceleri daha fazladır(3).
Spinal kord ve sinir kökü basısına ait semptomlar ikinci sırada
yer alır. Diğer belirti ve bulgular arasında kas spazmı ve ağrıya
sekonder skolyoz veya tortikollis olabilir(4,5).
Spinal bölgede genellikle tek bir vertebranın arka elemanları tu-
tulur; lamina, pedikül ve faset eklemleri daha çok etkilenirken,
lezyon korpusa doğru da genişleyebilir. Ayrıca faset eklemleri ve
intervertebral disk yoluyla komşu vertebra ve kostaya da yayılım
olabilir(3). Radyolojik tanıda bazı genel bulgular olmasına rağ-
men bunlar AKK’ye özgü değildir (2). Direkt grafi, Bilgisayarlı To-
mografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) tanıda
birlikte değerlendirilmelidir(6,7).
Olgu: On altı yaşında kız çocuk hasta polikliniğe sırt ağrısı şi- Resim 1. Postür değerlendirilmesi Resim 2. Ortoröntgenogram grafisi
kayeti ile başvurdu. Hastanın yaklaşık 6 aydır sırt ağrısı şikayeti
mevcuttu. Hastanın öyküsünde daha önceden başka bir merkeze
başvurduğu, çekilen ortoröntgenogram ile skolyoz tanısı konula-
rak 10 seans ayaktan fizik tedavi ve rehabilitasyon programına
alındığı öğrenildi. Gece ağrısı tariflemeyen hastanın gündüz ağrı-
sının vizüel analog skalasına (VAS) göre derecesi sekizdi ve ağrı
mekanik tarzdaydı. Özgeçmişinde ve soygeçmişinde özellik yoktu.
Fizik muayenesinde, tüm eklemlerde aktif ve pasif eklem hareket
açıklıkları ve nörolojik muayenesi normaldi. Postür değerlendir-
mesinde, sağ omuz sol omuza göre düşük ve protrakte, sağ dirsek
bel oyuntusu mesafesi sola göre daha kısaydı (Resim 1). Hastanın
laboratuvar değerleri normaldi. Ortoröntgenogram grafisi Surgi-
map aplikasyon sisteminde ölçüldü. Sol lomber 15 derece skolyoz
ve apikal vertebra sol lomber 3 vertebra olarak saptandı (Resim
2). Hastanın şiddetli ağrı şikayetinin ön planda olması nedeniyle
çekilen torakal vertebra MRG’de T11 seviyesinde anevrizmal ke-
mik kisti saptandı (Resim 3). Hasta ve ebeveyni bilgilendirilerek
girişimsel radyoloji ve ortopedi birimine yönlendirildi
Resim 3. Torakal spinal MRG: T11 vertebra korpus sol yarısında sol pedikül
Sonuçlar: Adölesan dönemdeki çocuklarda duruş bozukluğu düzeyinde, sol paravertebral yumuşak doku içerisine uzanım gösteren, sol
sıklıkla polikliniklere başvuru sebebidir. Ağrı şikayeti idiopatik lateral epidural mesafeye uzanımı bulunan ve tekal sakı hafif komprese
omurga deformitelerinde beklediğimiz bir semptom değildir. Adö- edip sağa doğru deplase eden 55x50x46 mm boyutunda makrolobüle
lesan ağrılı omurga deformiteli çocuklarda ayrıntılı fizik muayene konturlu, düzgün sınırlı, yoğun içerikli, seviyelenme gösteren alanları
yapılmalı, konvansiyonel grafilere ek olarak düşünülen deformi- bulunan multiloküle kistik lezyon mevcuttur. Görünüm klinik ile birlikte ön
teye göre BT, MRG veya kemik sintigrafisi istenmelidir. Adölesan planda anevrizmal kemik kisti lehine değerlendirilmiştir.
ağrılı omurga deformitelerinin ayırıcı tanısında benign ve malign
kemik patolojilerinin akılda tutulması gerektiğini vurgulamaktayız.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


289 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Diğer 5. Mujtaba B, Taher A, Fiala MJ, Nassar S, Madewell JE, Hanafy AK, et
al. Heterotopic ossification: radiological and pathological review. Radiol
Oncol. 2019;53(3):275–84.
PS-035 6. Pape H, Marsh S, Morley J, Krettek C, Giannoudis P. Current concepts
in the development of heterotopic ossification. J Bone Joint Surg Br.
COVİD-19 ENFEKSİYONU SONRASI GELİŞEN YAYGIN 2004;86(6):783–7.
HETEROTOPİK OSSİFİKASYON: OLGU SUNUMU
Fatma Serenay Vardar1, Tuğba Özsoy Ünübol1, Emre Ata1, Figen
Yılmaz2
Sbü İstanbul Sultan Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1

Sbü İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi


2

Giriş: Covid-19 pandemisi başlangıcından itibaren sağlık sis-


temleri üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Semptomatik
hastaların %15’i hastaneye yatırılmakta, %5’i ise yoğun bakım
tedavisine ihtiyaç duymaktadır. Uzun süreli yoğun bakım yatışı
ve immobilizasyon komplikasyonları da beraberinde getirmekte-
dir. Bu komplikasyonlardan biri de heterotopik ossifikasyondur
(HO). HO yumuşak dokuda matür, lamellar kemik oluşumudur
ve genellikle sinir sistemi lezyonlarından sonra oluşmaktadır. HO
en çok kalça, dirsek, diz ve omuzda periartiküler olarak görül-
mektedir.
Vaka: 45 yaşındaki, hipertansiyon haricinde ek bir hastalığı ol-
mayan, erkek hasta Covid-19 sebebiyle interne edildi. Yatış sü-
recide mekanik ventilasyon ihtiyacı oluşan hasta yoğun bakım
ünitesine (YBÜ) transfer edildi ve 60 gün YBÜ’de tedavi aldı.
Taburculuk sonrası fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğine yü-
rümede zorluk ve eklemlerde katılık şikayetiyle başvurdu. Her iki
taraflı omuz, dirsek ve kalça eklem hareket açıklığı (EHA) kısıtlılığı
bulunsn hastanın çekilen direkt grafilerinde bilateral omuz, dirsek
ve kalça eklemlerinde HO görüldü. Yapılan tetkiklerde Alkalen Resim 1. (A) anteroposterior pelvis grafisi ossifikasyon gölgeleri her
fosfataz düzeyinin yüksek, serum kalsiyum seviyesinin normal iki kalçada da periartiküler olarak görülmektedir; Fig.1(B) sağ dirsek
olduğu görüldü. Hastaya yapılan EMG kritik hastalık nöropatisi medialinde ektopik kemik ve total ankiloz; Fig.1(C) anteroposterior akciğer
ile uyumluydu. Kranial görüntülemede hafif serebral atrofi dışın- grafisi her iki omuz ekleminde HO; Fig.1(D) sol dirsek HO ve total ankiloz
da bulgu gözlenmedi. Hastaya EHA ve fonksiyonelliği arttırmak görülmektedir.
amacıyla fizyoterapist gözetiminde bir ev egzersiz programı hazır-
landı. İndometazin reçete edildi. Hastanın takip ve tedavisi de-
vam etmektedir. Diğer
Sonuç: HO genellikle nörolojik hastalıkların bir komplikasyonu-
dur. Meyer ve ark. HO gelişen 4 hastalık bir Covid-19 vaka serisi PS-036
yayınlamıştır. İki hastalığın da patogenezinde bozulmuş immün
sistem yanıtı ve inflammatuar bir süreç olması, Covid-19’un nöro-
ÇAM VE SAKURA ŞEHİR HASTANESİ FİZİKSEL TIP
invazif bir hastalık olması bu hastalarda HO gelişmesinin sadece VE REHABİLİTASYON HASTANESİNE BAŞVURAN
immobilizasyon sebepli olmadığını göstermektedir. HO hasta- HASTALARIN MEMNUNİYET DURUMU
larda ileri seviyede ROM kısıtlamasına sebep olmakta ve günlük Mücahit Atasoy2, Eser Kalaoğlu2, Ömer Faruk Bucak2, Evrim Coşkun1, 2
yaşam aktivitelerini engellemektedir. Covid-19 enfeksiyonunun
Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
1
prevelansı göz önüne alındığında ileriki dönemde daha pek çok İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
2

hasta yoğun bakım yatışına ihtiyaç duyabilir ve HO gelişmesi riski


yaşayabilir. Bu nedenle bu iki hastalık arasındaki nedensel ilişkiyi
araştırmak önem göstermektedir.Bununla birlikte FTR uzmanına Amaç: Bu çalışmanın amacı; Fiziksel tıp ve rehabilitasyon has-
erken konsültasyon ve erken müdahale ile dizabilitenin önlenebi- tanesinde poliklinik ve servis hizmeti alan hastaların memnuniyet
leceği unutulmamalıdır. durumları ve sebeplerinin araştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Başakşehir Çam ve Sakura Şehir
Anahtar kelimeler: Heterotopik ossifikasyon, İmmobilizasyon,
Covid-19
Hastanesi fizik tedavi ve rehabilitasyon poliklinik ve servis hizmeti
lan 70 hasta alındı. Hastaların demografik verileri alındı. Hastala-
Kaynaklar rın memnuniyeti, çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluştu-
1. Genêt F, Kulina I, Vaquette C, Torossian F, Millard S, Pettit AR, et al. rulan anket ile değerlendirildi.
Neurological heterotopic ossification following spinal cord injury is trig-
gered by macrophage‐mediated inflammation in muscle. J Pathol.
Bulgular: Çalışmamıza katılan hastaların yaş ortalaması
2015;236(2):229–40. 42,1±14,8 idi. 39’u (%55,7) kadın iken, 31’i (%44,3) erkekti.
2. Meyers C, Lisiecki J, Miller S, Levin A, Fayad L, Ding C, et al. Heterotopic Hastaların 50’si (%71,4) evli, 14’ü (%20) bekar, 5’1 (%7,1) dul,
ossification: a comprehensive review. JBMR Plus. 2019;3(4):e10172. 1’i (%1,4) boşanmış idi. Hastaların 31’i (%44,3) lise ve üstü eği-
3. Meyer C, Haustrate M-A, Nisolle J-F, Deltombe T. Heterotopic ossification
tim almışken 28’i (%55,7) ortaokul ve altı eğitim düzeyindeydi.
in COVID-19: a series of 4 cases. Ann Phys Rehabil Med. 2020;
4. Nalbantoglu M, Tuncer OG, Acık ME, Matur Z, Altunrende B, Ozgonenel Aktif çalışanların sayısı 24(%34,3) iken 32 hasta (%45,7) ev ha-
E, et al. Neurogenic heterotopic ossification in Guillain-Barre syndrome: a nımı olduğunu ifade etti. Hastaların en sık şikayetleri bel ağrısı
rare case report. J Musculoskelet Neuronal Interact. 2020;20(1):160. (%22,9) iken ikinci en sık şikayetleri yürüyememe (%18,5) idi.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


290 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Şehir hastanesini 29 hasta televizyon, 29 hasta aile/komşu, 12 Tartışma


hasta sosyal medyadan duyduğunu belirtti. Hastaların ikamet et- Hasta memnuniyeti, sağlık hizmetlerinin kalitesine ilişkin hasta al-
tikleri adresin hastaneye uzaklığı ortalama 15,7 km idi. Fiziksel tıp gılarını izlemek için giderek daha fazla kullanılmaktadır(4). Bu tür
ve rehabilitasyon hastanesine ilk defa gelenlerin sayısı 30 (%42,9) araştırma, yalnızca bir tıbbi hizmetin mevcut durumunu doğrula-
idi. Hastanenin tercih edilme sebebini 39 hasta imkanlarının fazla mak için değil, aynı zamanda hasta memnuniyetini ve ziyaretleri
olması, 30 hasta eve yakın olması şeklinde cevapladı. “Hastane en üst düzeye çıkarmak için tıbbi hizmetin kalitesini iyileştirmenin
beklentilerinizi karşıladı mı?” sorusuna 47 hasta tamamen karşıla- bir yolunu bulmak için de kullanılır.
dı cevabını verdi. 62 hasta beğenmediği özelliği olmadığını belirt-
Hastaların neredeyse çoğunun araba ile ulaşım sağlaması hasta-
ti. Hastaların tamamı tekrar gelmek istediklerini belirtti.
nenin yeni olması ve raylı toplu ulaşıma henüz yakın olmaması
Sonuç: Çalışma sonucuna göre poliklinik ve servis hizmeti alan veya mevcut pandemi nedeniyle insanların toplu taşıma kullan-
hastaların neredeyse tamamı hastaneden memnun kalmıştı. Hasta- mak istememesi nedeniyle olabilir. Eğitim düzeyi daha iyi olan
ların hizmet aldıkları süreçte en memnun oldukları şey hastaya ilgili hastaların kendi arabaları ile gelmesinin anlamlı çıkmasının nede-
davranılmasıydı. Hastaların cinsiyet ve eğitim durumlarına göre ni ekonomik durumları olabilir.
hastaneyi nereden duydukları, hastane tercih sebepleri arasında
Isparta Şehir hastanesinde yapılan hasta memnuniyeti çalışma-
anlamlı fark bulunmadı. Hastaların eğitim durumları ile beklenti-
sında da sorulan soruların hepsinin ortalamasına bakıldığında 5
yi karşılama ve hastaneden memnun kalma arasında anlamlı fark
üzeriden 3’ü geçtiği görülmüş ve genel memnuniyet olduğu kana-
bulunmadı. Fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesine ilk kez baş-
atine varılmış(5). Bizim çalışmamızda da %98 beğendiğini ifade
vuranlar ile daha önceden başvurmuş olanlar arasında hastaneyi
etmekte olup beklentiyi karşılama oranı fikrim yok diyenler dik-
beğenme ve tercih sebepleri açısından anlamlı fark bulunmadı.
kate alındığında %87’dir.Hastaların en memnun oldukları özellik
Olgu hastaneye ilk girdikleri anda güler yüzle karşılama ve yönlendir-
Rehabilitasyon hastalarının tedavi sonuçlarını değiştiren önemli me olduğu saptanmıştır.
faktörler bilinç durumları, istekleri, duygu durumları olarak saptan- Özel hastane ile devlet hastanelerinin hasta memnuniyetini araş-
mıştır(1). Hasta memnuniyetini etkileyen faktörler başvuru süreci, tıran bir çalışmada devlet hastanesinde en memnuniyetsiz kısım
servis, çevre düzenlemeleri, organizayon/terapi planı, yemek hiz- “Güvenlik görevlilerinin ilgisi ve yönlendirmesi” iken; özel hasta-
metleri, medikal bakım, hemşirelik bakımı, rehabilirasyon hedefi nede ise “Muayene olurken mahremiyetin sağlanması” görülmüş-
ve rehabilitasyon başarısıdır(2). Fiziksel tıp ve rahabilitasyon has- tür(6). Bu, hastanelerin karmaşık yapısı ve danışma alanlarının
tanemizde ayakta tedavi gören hastalar için poliklinik hizmetleri ve kısıtlılığı düşünüldüğünde yeni açılan ve kamuya bağlı olan şehir
sonrasında ayaktan ve yatarak egzersiz fizik tedavi hizmetleri sunul- hastanesinde yönlendirme ve danışma ihtiyaçlarının büyük oran-
maktadır. Hasta memnuniyeti bilgileri, sağlık yetkilileri tarafından da karşılandığı söylenebilir.
finansman kararlarında giderek daha fazla kullanılmaktadır. AB’de,
Sonuçlar
Medicare ödemelerinin%1’i hastane kalite performansıyla ilişkilen-
dirilmiştir ve bu miktarın üçte biri hastanelerin hasta memnuniyeti Sonuç olarak hastaların neredeyse tamamı hastaneden memnun
açısından ne kadar iyi puan aldığına bağlıdır(3). olduklarını belirtirken tamamı tekrar gelmek isteyeceğini belirtti.
Hastaların en memnun kaldıkları özellik hasta karşılama ve yön-
Yöntem-Gereçler
lendirme idi.
Çalışmaya Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi fizik tedavi
ve rehabilitasyon poliklinik ve servis hizmeti lan 70 hasta alındı. Kaynaklar
Hastaların demografik verileri alındı. Hastaların memnuniyeti, 1. Jha A, Patrick DL, MacLehose RF, Doctor, JN, Chan L. Dissatisfaction with
çoktan seçmeli ve açık uçlu sorulardan oluşturulan anket ile de- medical services among medicare beneficiaries with disabilities. Arch Phys
ğerlendirildi. Veriler Spss 22.0 ile değerlendirildi Med Rehabil. 2002;83:1335–134
2. Haase I, Lehnert-Batar A, Schupp W et all. Factors contribiting to patient
Bulgular satisfaction with medical rehabilitation in German hospitals. Int J Rehabil
Çalışmamıza katılan hastaların yaş ortalaması 42,1±14,8 idi. Res. 2006;29(4):289-94
3. Sherman RO. Patient satisfaction now factors into Medicare reimburse-
39’u (%55,7) kadın iken, 31’i (%44,3) erkekti. Hastaların 50’si ment. Am Nurse Today. 2012;7
(%71,4) evli, 14’ü (%20) bekar, 5’1 (%7,1) dul, 1’i (%1,4) boşan- 4. Monnin D, Perneger T. Scale to measure satisfaction with physical therapy.
mış idi. Hastaların 31’i (%44,3) lise ve üstü eğitim almışken 28’i Phys Ther.; 2002; 82:682-691.
(%55,7) ortaokul ve altı eğitim düzeyindeydi. Aktif çalışanların 5. Yıldırım A, Maral I, Aycan S, Bumin MA. Gazi Hastanesi yataklı servisler-
sayısı 24(%34,3) iken 32 hasta (%45,7) ev hanımı olduğunu ifa- inde hizmet alanların bazı temel özelliklerine göre hastaneden memnuniyet
durumları. Gazi Kalite Günleri II Bildiri Özet Kitabı 1999: 71
de etti. Hastaların en sık şikayetleri bel ağrısı (%22,9) iken ikinci 6. Taşlıyan M, Gök S.Kamu ve Özel Hastanelerde Hasta Memnuniyeti: Kah-
en sık şikayetleri yürüyememe (%18,5) idi. Şehir hastanesini 29 ramanmaraş’ta Bir Alan Çalışması. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniver-
hasta televizyon, 29 hasta aile/komşu, 12 hasta sosyal medya- sitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi (2012)
dan duyduğunu belirtti.. Hastanenin tercih edilme sebebini 39 Anahtar kelimeler: Fizik tedavi, memnuniyet, şehir hastanesi
hasta imkanlarının fazla olması, 30 hasta eve yakın olması şek-
linde cevapladı. “Hastane beklentilerinizi karşıladı mı?” sorusuna
47 hasta tamamen karşıladı cevabını verdi. 62 hasta beğenme-
diği özelliği olmadığını belirtti. Hastaların tamamı tekrar gelmek
istediklerini belirtti. Cinsiyet farklılığına göre hastaneyi beğenme
açısından anlamlı fark bulunmadı. Hastaların cinsiyet ve eğitim
durumlarına göre hastaneyi nereden duydukları, hastane tercih
sebepleri arasında farkı araştırmak için yapılan Ki Kare testi so-
nucunda hiç birinde anlamlı fark bulunmadı. Lise ve üstü eğitim
alan kişiler kendi arabasıyla gelirken ortaokul ve altı eğitim alanlar
anlamlı olarak daha fazla toplu taşıma ile gelmişlerdi(p<0,05).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


291 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 1. Demografik Veriler olan VAS: hareketle:5 istirihat:2 gece ağrısı:2 olan bel ağrısı mevcut.
Travma öyküsü yok. Yürüme mesafesi:15-20 m kadar. Bel ağrısı
Yaş(Yıl±SD) 42,1±14,8
mekanik karakterde.Hastanın vitalleri stabil. Uyuşma-karıncalan-
Cinsiyet ması yok. Uzun süredir urge inkontinans mevcut. Hasta ağrıları için
Erkek 39 Gabapentin 600 mg 2x1 /gün kullanıyor. Ev içi çift kanedyenle mo-
bilize. Fizik muayenede; lomber lordoz normal, skolyoz:yok. Lomber
Kadın 31 vertebra eklem hareket açıklıkları; ekstansiyon ağrılı kısıtlı diğerleri
Hizmet Türü açık. El-yer mesafesi: 8cm. Modifiye schöber testi:2 cm,düz bacak
kaldırma testi -, femoral germe testi sağda pozitif. Perianal duyu ve
Yatarak 20
tonus doğal. Alt ekstremite kas gücü:kalça f: 4/2+ quadriceps: 4/4
Ayaktan 50 tibialis anterior: 3+/0 ehl: 3/0 g.medius: 3+/2+ kalça ekst: 3/2- har-
Medeni Durum
mstring:4-/2- gastrokinemius:5/0. Refleks Muayenesinde: Patella:
normoaktif/normoaktif, Aşil refleksi : bilateral alınamadı,Taban cildi
Evli 50 refleksi: Lakayt/ekstansör yanıt. Duyu muayenesi doğal. Laboratu-
Bekar 20 var tetkiklerinde; sedimantasyon:7 crp:2, 25(OH)Dvit:15 ng/mL,
B12:200 ng/l. yapılan EMG’sinde: Bilateral L5 innervasyonlu kas-
Çalışma Durumu larda kronik dönem nörojen tutulum ile uyumlu saptandı. Hastaya;-
Aktif çalışan 24 kalca ve diz çevresi, ayakbileği çevresi; ROM, germe, izometrik ve
alt ekstremite ve core güçlendirme egzersizleri verildi. Takiplerinde
Çalışmayan 46
VAS hareketle:3 istirihat ve gece ağrıları 1’e düştü. Hastanın B12 ve
Eğitim Durumu D vitamini replasmanları yapıldı.Gabapentin tedavisine aynı şekil-
Lise ve üstü 31 de devam edildi. Taburculuğunda;Lomber Vertebra Eklem Hareket
Açıklığı: fleksiyon: açık, ekstansiyon açık,El-Yer Mesafesi: 0 cm, Düz
Ortaokul ve altı 39 bacak kaldırma testi:-/- femoral germe: +/-, Alt ekstremite kas gücü:
kalça f: 4/3 quadriceps: 4+/4+ ta: 3+/0 ehl: 3/0 g.medius: 3+/2+
Tablo 2. Neyi En Çok Beğendiniz? kalça eks: 3+/2- harmstring:4-/2-,gastrokinemius:5/0.Refleks: patel-
Temizlik 8(%11,4) la :normoaktif/hipoaktif Aşil: bilateral alınamadı Taban cildi refleksi:
Lakayt/Lakayt şeklindeydi.
Hastaya İlgi 47(67,1)
Sonuç: Spondilolistezis hastalarında klinik yakınmalar; olmaya-
Fiziki Şartlar 11(15,7) bileceği gibi, mekanik ağrı veya nörolojik klaudikasyon, sfinkter
Diğer 4(5,7) kontrol sorunları şeklinde olabilir. Paraparezi nadir görülen bir
yakınma olup fizik tedavi ve egzersizler hasta rehabilitasyonuna
katkı sağlamaktadır.

Diğer Anahtar kelimeler: Spondylolisthesis, Paraparesis, Pain

PS-037
Egzersizler
BİR OLGU SUNUMU: BİLATERAL ALT EKSTREMİTE
GÜÇSÜZLÜĞÜ İLE SEYREDEN LOMBER PS-038
SPONDİLOLİSTEZİS
SAĞLIKLI GENÇ ERKEKLERDE FARKLI EGZERSİZ
Nazif Bilicier, Roza Jizel Dağdelen, Ali Sahillioğlu, Kadriye Banu Kuran MODALİTELERİNİN EL BİLEK EKLEM HAREKET
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Suam Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
Kliniği, İstanbul, Türkiye
AÇIKLIĞI VE EL KAVRAMA GÜCÜNE ETKİSİ
Nurullah Keleş, Tuba Tülay Koca
Giriş: Lomber dejeneratif spondilolistezis, yapısal defekt olma- Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
Dalı
masına rağmen vertebralarda kayma meydana gelmesi olarak
tanımlanmaktadır.Genellikle L4-5 ve L5-S1 seviyesinde, nadir
olarak komşu segmentlerde oluşur. Dejeneratif lomber spondilo- Giriş-Amaç: Eklem hareket açıklığını artırma yöntemleri arasın-
listeziste, patolojiler intervertebral disk ve faset eklem dejeneras- da eklemlerin aktif veya pasif olarak maksimuma hareket ettiril-
yonu ile başlar. Klinik olarak hastalar, asemptomatik olabilecekleri diği eklem hareket açıklığı egzersizleri mevcuttur. El ve el bileğini
gibi, şiddeti değişken olarak mekanik bel ağrısı, nörolojik klaudi- etkileyen hastalık ve yaralanmalarda reçete edilen egzersizlerin
kasyonlar ve inkontinans sorunları ile başvurabilirler. Tüm deje- amacı hastalığı gidermek veya oluşmasını önlemek, el ve el bile-
neratif spondilolistezis olgularının %10–15 kadarı cerrahi olarak ğinin işlevselliğini arttırmak, yaralanma riskini azaltmak ve bireyin
tedavi edilmektedir. Özellikle nörolojik klaudikasyonu ve vesiko- genel sağlığına fayda sağlamaktır. Bunun için önerilen hareketler
rektal sorunları olan hastaların %83 kadar büyük bir kısmında, veya pozisyonlandırmalar bazı parametrelere ve sonuç ölçekleri-
tedavi edilmedikleri takdirde sorunlarında ilerleme olmaktadır. ne göre belirlenirler. El-el bileği hastalıklarında terapötik egzersiz
Olgu: Bilinen ek hastalığı olmayan 51 yaşında kadın hasta bilate- reçete ederken hastanın tanısı, yaşı, komorbid hastalıkları, ağrı
ral alt ekstremitede kas güçsüzlüğü nedeniyle kliniğimize başvurdu. toleransı, dominant eli, günlük hayatta neyi yapıp neyi yapama-
Hastanın özgeçmişi sorgulandığında 3 yıl önce başlayan önce sol dıkları, fonksiyon kaybı olup olmadığı detaylı bir şekilde sorgu-
ayakta güç kaybı ardından sağda güç kaybı ve üriner inkontinans lanmalıdır.
şikayetiyle beyin cerrahi kliniğine başvurduğu görülüyor.Spondilo- Egzersiz reçetesi genellikle, belirli bir amaç için tasarlanmış, genel-
diskit nedeniyle 3 sene önce C3-C4 mikrodiskektomi operasyonu likle sağlıklı veya hasta kişi için bir uzman tarafından geliştirilen
geçirmiş olduğu ve sonrasında L5-S1 seviyesi dinamik spondilolis- özel aktiviteler planını ifade eder. Farklı egzersiz modalitelerinin
tezis saptanıp opere edildiği öğreniliyor. Ayrıca hastanın 15-20 yıldır sağlıklı bireyler üzerindeki faydalarına ilişkin önemli veriler mev-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


292 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

cuttur. Burada sağlıklı genç erkeklerde farklı egzersiz modalitele- Nagano K. ve ark. ayak bilek eklemine farklı egzersiz modalitele-
rinin el bilek eklem hareket açıklığına (EHA) ve kavrama gücüne rini uygulamış, (aktif, fazik, izometrik egzersiz ile kontrol grupla-
etkisini araştırdık. Burada sağlıklı genç erkeklerde farklı egzersiz rı) diz fleksiyon pozisyonunda pasif ve aktif ayak bilek EHA; diz
modalitelerinin el bilek eklem hareket açıklığına (EHA) ile kavra- ekstansiyon pozisyonunda pasif ayak bilek EHA’nın başlangıç ve
ma gücüne etkisini ve egzersizlerin birbirine üstünlüklerini araş- müdahale sonrası değerleri arasında anlamlı farklılık gözlememiş-
tırdık. ler. Bununla birlikte, diz ekstansiyon pozisyonundaki aktif EHA,
Yöntem-Gereçler: Çalışma deneysel olarak planlandı. Veriler müdahaleden sonra izometrik egzersiz grubunda müdahale ön-
anket yolu ile aynı deneyimli hekim tarafından toplandı. Katılım- cesine kıyasla önemli ölçüde artmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına
cılar Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran 20-30 göre bizim çalışmamıza benzer şekilde izometrik egzersizlerin ayak
yaşları arasında sağlıklı 50 erkek gönüllüden oluşturuldu. bileği eklem hareket açıklığını artırmada etkili olduğunu gösteril-
miş.
Katılımcılar rastgele 5 farklı egzersiz grubuna ayrıldı. Grup 1: İzo-
metrik egzersiz (kas boyunda değişiklik olmadan kasta gerilim Sonuçlar: Tüm egzersiz modalitelerinin hem sağlıklı hem de
meydana getiren egzersizlerdir) (n=10); grup 2: Aktif egzersiz hasta bireyler üzerine uzun dönem faydaları yıllardır bilinmek-
(katılımcı kişi tarafından yapılan) (n=10) ; grup 3: Dirençli egzer- tedir. Ancak etkileri hakkında literatürde yeterli çalışma yoktur.
siz (kas kasılmasına bir kuvvetle karşı koyulmasıyla gerçekleşir) Ayrıca egzersizlerin akut dönem etkilerinin birbirleriyle karşılaş-
(n=10); grup 4: Pasif germe egzersiz (başka biri tarafından kasla- tırıldığı çalışmalar da yeterli değildir. Bizim çalışmamızda sağlık-
rın gerilmesi) (n=10); grup 5: Teraband ile egzersiz (elastikband lı genç erkeklerde 5 farklı egzersiz modalitesinin el bilek EHA’yı
yardımıyla yapılan egzersiz) (n=10). arttırdığı saptadık. Kas gücü üzerine etkisi ise genel olarak azalma
yönündeydi. Kas gücünün azalması kas yorgunluğuna bağlandı.
Tüm hastalara 2 dakika ara ile 5 setlik, 10 tekrar şeklinde el bilek
Düzenli spor yapan ve kondisyonlu birkaç kişide yorulma olma-
ekstensör ve fleksör kas gruplarına farklı egzersiz türleri yaptırıl-
dığı için kas gücü normal kaldı veya arttı. Aktif (aktif ve izometrik)
dı. Tüm hastaların demografik özellikleri (yaş, cinsiyet, boy, kilo),
ve asistif (dirençli, pasif germe ve teraband) yaptırılan egzersizler
dominant el kayıt edildi. Bulgular, gonyometre ve Jamar el dina-
birbirlerinden farklı olarak ele alınmalıdır. El bilek EHA farkındaki
mometresi kullanılarak egzersizden önce ve sonra değerlendirildi.
artış en fazla izometrik egzersiz grubunda iken; en az aktif egzersiz
Ölçümler dominat ele ve 1 uygulayıcı tarafından yapıldı.
grubunda bulundu. Farklı egzersiz modalitelerinin kavrama gücü-
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalamaları 24.4±2.5 ne etkisi açısından beş grubun sonuçları benzerdi. Farklı egzersiz
yıl; vücut kitle indeksi (VKİ) ortalaması 24.4±3.3 kg/m2 idi. Beş modalitelerinin etkilerini, birbirlerine üstün olup olmadıklarını ve
gruptaki egzersiz programı sonrası EHA farkı (p=0.002) bulu- farklı vücut segmeti üzerine etkilerini araştıran yeni çalışmalara
nurken; kavrama gücü farkı sonuçları benzerdi (p=0.735). Farklı ihtiyaç vardır.
egzersiz grupları birbirleri ile ikili olarak karşılaştırıldı. İzometrik
Anahtar kelimeler: egzersiz, el bilek, el kavrama gücü, eklem hareket
egzersiz verilen grubtaki EHA farkı dirençli egzersiz (p=0.003) ve
açıklığı
pasif germe egzersiz (p=0.014) grubuna göre izometrik egzersiz
grubu lehine anlamlı farklı idi. Dirençli egzersiz ile Terabandlı eg-
zersiz grubu kavrama gücü farkı Teraband egzersizi lehine anlamlı
farklı idi (p=0.001). Pasif germe egzersizi ve Teraband egzersiz
grupları karşılaştırmasında kavrama gücü farkı Teraband grubu
lehine anlamlı farklı idi (p=0.027). Beş grup içinde izometrik eg-
zersiz grubunda diğer gruplara göre EHA artışı anlamlı yüksek idi.
Kavrama güçleri farkı açısından anlamlı fark gözlenmedi (Resim
1). Korelasyon analizinde el kavrama gücü, EHA farkı ile yaş ve
VKİ ile korele bulunmadı.
Tartışma: Literatürde farklı egzersiz gruplarının birbirleriyle kar-
şılaştırıldığı az sayıda veri mevcuttur. Var olan çalışmaların pek
çoğu karpal tünel sendromu, lenfödem, el bilek osteoartriti…..
gibi bir hastalık durumlarındaki ölçüm verilerine dayanmaktadır.
Bizim buradaki sağlıklı genç erkeklerde beş farklı egzersiz moda-
litesinin el bilek EHA ve kavrama gücüne etkisini araştırmaya
yönelik çalışmamızda; katılımcıların çoğunda tüm egzersiz moda-
liteleri sonrasında EHA artarken; kavrama gücünün aynı kaldığını
veya azaldığını saptadık. Kavrama gücündeki azalma egzersize
bağlı olarak kasların yorulmasına bağlandı. Uzun dönem egzersiz
programları kas gücünde artış ile sonuçlanacaktır. Gruplar arasın- Resim 1.
da EHA yönünden egzersiz modalitelerinin birbirlerinden farklı
sonuçlara yol açabileceğini saptadık. Buna göre izometrik egzersiz
grubu EHA’da en fazla artışa sebep olmuş görünmektedir. Ak-
tif egzersiz grubunda ise en az EHA artışı saptanmıştır. Gruplar
arasında kavrama gücünde değişim açısından anlamlı fark sap-
tanmamıştır.
Grupları ikili gruplar halinde kıyasladığımızda dirençli ve aktif eg-
zersiz grubu; izometrik egzersiz grubuna göre kavrama gücünde
azalmaya daha fazla sebep olmuşken; dirençli egzersiz grubu tera-
band grubuna göre daha fazla kavrama gücünde azalmaya sebeb
olmuştur. Literatürde el bilek ekleminde farklı egzersiz modalitele-
rini kıyaslayan benzer yayın yoktur.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


293 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Egzersizler Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji


PS-039 PS-040

FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON HEKİMLERİNİN POSTERİOR İNTEROSSEÖZ SİNİRİN PARSİYEL


KLİNİK PİLATES HAKKINDA BİLGİ, GÖRÜŞ VE TUZAKLANMASI: BİR OLGU SUNUMU
TUTUMLARI- ANKET ÇALIŞMASI Tuba Erdem Sultanoğlu, Safinaz Ataoğlu
Aynur Metin Terzibaşıoğlu 1, Özden Özyemişçi Taşkıran2, Işık Akgöl3, Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Demet Tekdöş Demircioğlu4, Hülya Şirzai5, Mine Güler6, Hale
Üzümcügil7
Amaç: Radial sinirin dirsek düzeyindeki etkilenimi; radial tünel
1
S.b.ü. Gaziosmanpaşa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon sendromu ve posterior interosseöz sinir sendromu (PİSS) olarak
Kliniği, İstanbul
2
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul iki farklı klinik tabloya neden olur. Radial tünel sendromu motor
3
Serotonin Akademi İstanbul güçsüzlük oluşturmadan ağrı ve nadiren duyu bozukluğuna yol
4
Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi Ve Rehabilitasyon İngilizce açarken PİSS elin ekstansör kaslarında güçsüzlük ile bulgu verir ve
Bölümü duyusal bozukluk izlenmez. PİSS’li hastalarda başparmak ve işa-
5
İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
ret parmağında daha sık olmak üzere ilk üç parmağın ekstansiyo-
İstanbul
6
Fizyoplus Fizik Tedavi Merkezi nunda güçsüzlük vardır, ancak el bilek ekstansiyonu korunmuştur.
7
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Elektrodiagnostik çalışmalar, sinir hasarının lokalize edilerek tanının
doğrulanması açısından önemlidir. Bu olgu sunumunda ön kola
travma olmaksızın sol el ikinci parmakta ekstansiyon kaybı gelişen
Amaç: Pilates, kontrollü hareket, esneklik ve nefes egzersizlerini
ve elektronöromyografide parsiyel posterior interosseöz sinir tuzak-
temel alan bir hareket sistemidir ve çeşitli kas iskelet sorunlarının
lanması saptanan bir olgu sunmayı ve radial sinir tuzaklanmalarının
tedavisinde yer almaktadır. Bu anket çalışmasıyla ülkemizde fizik-
ayırıcı tanısında akılda tutulmasının önemi vurgulamayı amaçladık.
sel tıp ve rehabilitasyon (FTR) hekimlerinin klinik pilates hakkında
bilgi ve görüşleri ile tutumlarını değerlendirmek amaçlandı. Olgu: 37 yaşında erkek hasta, sol el 2. Parmağını yukarı doğru
kaldıramama şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. Hasta öyküsün-
Gereç-Yöntem: Klinik pilatesin temelleri, etkileri ve uygulama
de bu yakınması başlamadan önce sol kolunda ağrı olduğunu, ağrı
alanları hakkında bilgi, görüş ve tutumlarını içeren anket, bu ko-
nedeniyle antiinflamatuvar ilaç kullandığını ve birkaç gün sonra-
nuda klinik deneyimi olan, eğitim veren ve bilimsel çalışmaları
sında parmağında güçsüzlük geliştiğini belirtti. Muhasebeci olarak
olan bir ekip tarafından geliştirildi. Toplam 20 sorudan oluşan
çalışan hastanın herhangi bir travma öyküsü yoktu. Öz ve soygeç-
ankette yanıtlar için 5’li Likert ölçeği kullanıldı. Etik kurul ona-
mişinde özellik yoktu. Genel sistem muayenesi normaldi. Kas iske-
yı alındıktan sonra, kişilerin demografik bilgilerine ait sorular ile
let sistemi muayenesinde sol üst ekstremitede eklem hareket açık-
birlikte, survey monkey anket programı kullanılarak 2362 FTR
lığı normaldi. Kas kuvveti değerlendirmesinde sol el ikinci parmak
hekiminin kayıtlı olduğu mesleki e-posta iletişim platformuna
metakarpofalangeal ekleminde aktif ekstansiyon kaybı saptandı.
gönderildi. Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde frekans ve oran
Kol, önkol ve elin duyu muayenesi ve refleksleri normal olarak sap-
değerleri hesaplandı.
tandı. Ayırıcı tanı amacı ile yapılan laboratuvar değerlendirmeleri
Bulgular: Toplam 108 FTR hekimi (%78 kadın, %22 erkek) an- normal sınırlarda idi. Elektronöromyografi (ENMG)’de sağ ekstan-
keti yanıtladı. Katılımcıların %70’i 30-49 yaş, %21’i 50 yaş ve sör indicis proprius kasından kayıt alınarak yapılan sol radial sinir
üzerindeydi. Hekimlerin %49’u eğitim ve araştırma/ üniversite birleşik kas aksiyon potansiyeli amplitüdü düşük ve motor iletim
hastanesinde, %41’i özel hastane/ klinikte çalışıyordu, %68’i 5 yıl hızı yavaşlamış olarak bulundu. Duyu iletimi ve solmedian ve ul-
ve üzerinde uzmanlık deneyime sahipti. Hekimlerden %71’i ken- nar sinir iletimleri normal sınırlardaydı. İğne EMG’sinde ekstansör
dilerinin pilates yaptıklarını ve %90’ı hastalarına pilates yapma- digitorum kommunis kasında fibrilasyon potansiyelleri ve pozitif
larını önerdiklerini belirtti. Hekimlerin %86’sı pilatesin kas iskelet keskin dalgalar izlendi, istemli motor ünite potansiyeli elde edile-
sistemi hastalıklarının tedavisinde yeri olduğu görüşünde iken pi- medi. Ayırıcı tanı için bakılan ekstansör karpi radialis, brakiyoradi-
lates hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu belirten hekim oranı yalis, triseps ve abduktor pollisis longus kaslarında elektrofizyolojik
%37 ve kararsız olduğunu belirten hekim oranı %44 idi. Pilatesin bulgular normaldi. Median ve ulnar sinir iletim çalışmaları normal
etkileri hakkında, hekimlerin %69’u core stabilizasyonun temel sınırlarda bulundu. Sol üst ekstremite direk grafisi normal olan has-
olduğu, %70’i dinamik stabilizasyon ve dinamik germeyi içerdi- tanın ön kol manyetik rezonans görüntülemesinde sinir basısına ya
ği, %86’sı propriosepsiyonu geliştirdiği, %91’i postürü düzeltti- da tendon rüptürüne ait patoloji saptanmadı. Hastamızda sol el 2.
ği önermesine tamamen katıldı. Hekimlerin hastalarına pilates parmakta ekstansiyon kaybı varken, ön kol ekstansiyonu ve su-
önerme oranları kronik omurga sorunlarında %69, fibromiyaljide pinasyonunun, el bileği ekstansiyonunun etkilenmemesi ve duyu
%83, miyofasiyal ağrı sendromunda %81, geriatrik yaş grubunda kaybının bulunmaması nedeniyle PİSS tanısı öncelikle düşünüldü
%32, osteoartritte %39 ve gebelikte %54 idi. ve yapılan ENMG ile tanı doğrulandı. Posterior interosseöz sinirin
Sonuç: Bu anket çalışması ile, FTR hekimlerinin çoğunluğunun akut interstisyel nöriti tanısı konularak anti inflamatuar ilaç tedavisi
klinik pilatesin kas iskelet sistemi sorunlarının tedavisinde yeri ile günde bir kez olmak üzere kesikli galvanik akım (3 mA, 70 Hz,
olduğunu düşünürken yaklaşık üçte birinin yeterli bilgiye sahip 20 dakika boyunca, 10 dakika uygulama, 5 dakika dinlenme) ve
olduklarını düşündükleri görülmüştür. Ayrıca, fibromiyali, miyofa- EHA egzersizlerini içeren fizik tedavi planlandı.
siyal ağrı ve omurga sorunlarında pilates eğitimini önerme oranı Sonuçlar: Bu olgu sunumunda PİSS’nin üst ekstremite tuzak
yüksek olmasına karşın geriatrik yaş grubu, osteoartrit ve gebelik- nöropatilerinin ayırıcı tanısında akılda tutulmasının önemi ve EN-
te oranın düştüğü görülmüştür. MG’nin tanısal katkısı vurgulanmıştır.
Anahtar kelimeler: Pilates, stabilizasyon, kas iskelet hastalıkları, fiziksel
tıp ve rehabilitasyon hekimi Kaynaklar
1. Bevelaqua AC, Hayter CL, Feinberg JH, Rodeo SA. Posterior Interosseous
Neuropathy: Electrodiagnostic Evaluation. HSS J. 2012;8(2):184-9.
2. Han BR1, Cho YJ1, Yang JS1, Kang SH1, Choi HJ1. Clinical features of
wrist drop caused by compressive radial neuropathy and its anatomical
considerations. J Korean Neurosurg Soc. 2014;55(3):148-51.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


294 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

3. Arnold WD, Krishna VR, Freimer M, et al. Prognosis of acut ecompressive de özetlenmiştir. İğne EMG bulguları her iki lumbosakral pleksusun
radial neuropathy. Muscle Nerve 2012;45(6):893-94. subakut tutulumuna işaret ediyordu. Miyokimik boşalımların sap-
Anahtar kelimeler: Posterior interosseöz sinir, radial nöropati, elektro- tanması radyasyon pleksopatisini destekleyici nitelikteydi. Hastaya
miyografi, rehabilitasyon AFO (ankle foot orthosis) kullanması önerildi ve tibialis anterior
ve kuadriseps kaslarına yönelik elektriksel stimülasyon, alt ve üst
ekstremite güçlendirme ve yürüme denge çalışmalarını kapsayan
Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji rehabilitasyon programına başlandı. 1 ay sonra hastanın ağrısının
artması nedeniyle çekilen MR’ da nüks saptandı (Figür 2).
PS-041 Tartışma: Lumbosakral pleksus abdominal ve pelvik organların
SAKRAL KORDOMALI BİR HASTADA İĞNE yakınında bulunur ve bu anatomik yapılardaki patolojiler (direkt
travma, inflamatuar ve otoimmün sebepler, enfeksiyonlar, lokal
ELEKTROMİYOGRAFİSİNDE MİYOKİMİ abseler, gebeliğe bağlı durumlar, pleksusu besleyen damarların
GÖRÜLMESİNE RAĞMEN TÜMÖR NÜKSÜ: OLGU yaralanması ve postoperatif pleksus hasarı, bu bölgeye uygula-
SUNUMU nan radyoterapi) lumbosakral pleksopatiye yol açabilir (4). Lum-
bosakral pleksus genellikle primer pelvik neoplaziler tarafından
Esra Giray1, Osman Albayrak2, Özge Keniş Coşkun2, İlker Yağcı2,
Hakan Gündüz2 invaze edilse de bazen lenf nodu veya kemik metastazları da
buna sebep olabilmektedir. En sık raporlanan tümörler kolorektal
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı


2 adenokarsinomlar, uterin ve servikal maligniteler ve lenfomalardır
(5,6). Kanser öyküsü olan hastalarda lumbosakral pleksopatinin
sebebi olarak nüks akla gelmelidir (6).
Giriş-Amaç: Miyokimi, iğne elektromiyografisinde (EMG) sapta-
nan anormal spontan aktivite çeşitlerinden biridir ve iğne EMG’de Kordoma, undiferansiye notokord kalıntılarından gelişen nadir
tutulan kaslarda miyokimi varlığı radyasyon pleksopatisi için ol- bir kemik tümörüdür. Yavaş büyür ancak lokal olarak agresif ka-
dukça patognomonik sayılır ve bu sayede neoplastik pleksopati rakterlidir (7). Tüm kemik tümörlerinin %1-4‘ ünü oluşturan bu
ile ayrımı kolaylaştırır (1,3). Bu olgu sunumunda, lokal agresif bir tümör özellikle 5. ve 6. dekatta ve erkeklerde sık görülür. Lokali-
tümör olan sakral kordomalı bir hastada iğne EMG incelemesinde zasyon ve invazyona bağlı olarak hastada derin lokalize ağrı, lum-
miyokimi görülmesine rağmen rekürran tümör invazyonu saptan- bosakral pleksopati, radikülopati ve mesane-bağırsak disfonksi-
ması sunulacaktır. Bu vaka sunumu ile agresif veya tekrarlayan yonu gibi nörolojik defisitler görülebilir (8-10). Ana tedavi cerrahi
davranış sergileyen bir tümör durumunda tümörün davranışının eksizyondur, bununla birlikte lokal kontrolü sağlamak amacıyla
da dikkate alınması ve görüntülemenin tekrarlanması gerektiğini tedaviye radyoterapi eklenebilir (8). Tedavi sonrası kordomanın
vurgulamayı amaçlıyoruz. lokal nüks oranı %43-90 civarındadır (8).

Olgu: 55 yaşında erkek hasta polikliniğe iki aydır daha da be- Malignite ve radyoterapi öyküsü olan bir hastada, ilerleyen güç-
lirginleşen yürümede zorluk, bacaklarda güçsüzlük şikayetleri ile süzlüğün geliştiği pleksus tutulumlarında ayırıcı tanılar radyasyo-
başvurmuştu. Hastanın bir yıldır olan ve son zamanlarda artan na bağlı pleksopati veya lokal nükse bağlı tümör invazyonudur.
bacaklarda uyuşma, karıncalanma, batma ve ağrı şikayeti mev- Ağrının erken dönemde ve şiddetli olması lokal nüks lehine iken,
cuttu. Hastanın tıbbi özgeçmişi sorgulandığında 18 yıl önce mide radyasyona bağlı pleksopatide yavaş ilerleyici ve ağrının hafif
malign neoplazmı nedeniyle operasyon ve kemoterapi öyküsü seyrettiği bir klinik hakimdir. Radyasyon portuna bağlı olarak rad-
mevcuttu. Hastaya 7 yıl önce sakral kordoma teşhisi konulmuş, yasyon pleksopatisinde pleksusun farklı kısımları etkilenebilirken,
hasta bu nedenle opere edilmiş fakat tümörün 4 kez nüks etmesi neoplastik lezyonlar sıklıkla alt pleksusu etkiler (Tablo 3), (1,11).
nedeniyle çok sayıda operasyon ve 30 seans radyoterapi öyküsü Metastatik pleksopatiyi MR gibi hassas görüntüleme yöntemleri
mevcuttu. Ek olarak kardiyak aritmi hikayesi de olan hasta prega- ile görüntülemek mümkündür (1). T2 ağırlıklı sekanslarda hipe-
balin, fentanil, tramadol, digoksin ve metoprolol kullanmaktaydı. rintens görünüm ortak olarak görülebilmekteyken, sinir köklerinin
Hastanın polikliniğimize başvurusundan bir ay önce rutin kontrol belirginleşmesi tümör lehinedir (5). MR da kitle gözlenmemesi ta-
amacıyla çekilmiş manyetik rezonans görüntülemesinde (MR) ve nıyı zorlaştırır ancak 4-6 hafta ara ile tekrarlanan görüntülemeler
son pozitron emisyon sintigrafisinde rekürrens saptanmamıştı. ile tümörün tespiti sağlanır (5). FDG ile yapılan PET taraması
Fizik muayenede kalça fleksör kas gücü sağda 4/5, solda 3/5, ku- onkoloji hastalarında tümör nüksünü radyasyon pleksopatisin-
adriseps kas gücü bilateral 4/5, ayak bilek dorsifleksör kas gücü den ayırmaya yardımcı olmaktadır ancak brakial ve lumbosakral
sağda 4/5, solda 0/5 ve ayak bilek plantar fleksör kas gücü bila- pleksus görüntülemelerinde çözünürlüğü sınırlıdır (11).
teral 5/5 olarak saptandı. Üst ekstremite kas güçleri normaldi. Pa- Sonuçlar: İğne EMG’de miyokimik deşarjların varlığı, radyas-
tellar refleks her iki tarafta hipoaktif ve plantar yanıt her iki tarafta yonun neden olduğu pleksopatiyi ayırt etmede patognomik ol-
lakayt olarak saptandı. Ayırıcı tanıda pleksopati, radikülopati ve masına rağmen agresif davranış sergileyen veya sık nüks eden
polinöropati düşünüldü. bir tümör durumunda tümörün davranışının dikkate alınması ve
Hastanın elektrofizyolojik incelemesinde sol tibial ve sağ peroneal görüntülemenin tekrarlanması gerekmektedir.
sinirinde bileşik kas aksiyon potansiyeli (BKAP) iletim hızları yavaş- Kaynaklar
lamıştı. Her iki sural sinir duyusal sinir aksiyon potansiyelleri elde
1. Rubin, D.I., Brachial and lumbosacral plexopathies: A review. Clin Neuro-
edilemedi. Bu değişikler lezyonun dorsal kök gangliyonu proksi- physiol Pract, 2020. 5: p. 173-193.
malinde olduğunu göstererek radikülopati varlığını dışlamaktaydı. 2. Horowitz, S.H., Overview of electromyography. 2014. 19: p. 2014.
Diğer sinir iletim çalışmalarında herhangi bir anormallik saptanma- 3. Custodio, C. and C.C. Andrews, Radiation plexopathy.
mış olması polinöropati olasılığını azaltıcı yöndeydi. Her iki ekstre- 4. Dydyk, A.M. and S. Hameed, Lumbosacral Plexopathy. 2020, StatPearls
Publishing LLC.: Treasure Island (FL).
mitede incelenen kaslarda yaygın pozitif keskin dalga ve fibrilasyon
5. Jaeckle, K.A., Neurologic manifestations of neoplastic and radiation-in-
potansiyelleri saptandı. Bu değişikliklerin yoğunluğu sağ tarafta duced plexopathies. Semin Neurol, 2010. 30(3): p. 254-62.
daha az olmakla birlikte yine de addüktör longus ve gastroknemius 6. Harish Bindiganavile, S. and A. Prabhu, Neoplastic Lumbosacral Plexo-
kaslarında değişiklik mevcuttu. İğne EMG’de sağ gluteus medius pathy, in StatPearls. 2020, StatPearls Publishing Copyright © 2020, Stat-
kasında miyokimik boşalımlar saptandı (Figür 1). Hemen hemen Pearls Publishing LLC.: Treasure Island (FL).
7. Levine, A.B., D. Wong, M. Fatehi, et al., Ependymoma and Chordoma.
incelenen tüm kaslarda istemli kası sırasında incelemede motor üni- Neurosurgery, 2020. 87(5): p. 860-870.
te potansiyellerinin faz sayısı ve amplitüdleri artmış ve interferans 8. Bai, R., Z.Q. Zhao, Y.X. Wang, et al., Sacral and thoracic chordoma with
paterni seyrek olarak izlenmiştir. EMG bulguları Tablo 1 ve Tablo 2 ‘ pulmonary metastases: A case report and review of the literature. Mol Clin
Oncol, 2021. 14(1): p. 17.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


295 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

9. Fakhar, Y., G. Gholami, Z. Bakhshi Golestani, et al., Unusual presentation Tablo 1. Motor ve Duysal Sinir Çalışmaları (R: sağ, L: sol, ADM: Abductor Digiti
of lumbar chordoma on bone scintigraphy in a young patient. Asia Ocean
Minimi, AHB: Abductor Hallucis Brevis, APB: Abductor Pollicis Brevis, EDB: Extensor
J Nucl Med Biol, 2021. 9(1): p. 76-79.
10. Stefàno, P.L., G. Barletta, V. Andrei, et al., CARDIAC METASTASIS FROM Digitorum Brevis)
SACRAL CHORDOMA. Ann Thorac Surg, 2020.
Motor Sinir Çalışmaları
11. Yadav, R.R.J.M.h.e.m.c.a.-o., Radiation-induced lumbosacral plexopathy.
2005. Latans(ms) Amplitüd (mV) İleti Hızı (m/s)
Anahtar kelimeler: elektromiyografi, kordoma, lumbosakral, miyoki-
R Median
mi, pleksopati, radyasyon, radyasyon pleksopatisi
APB- El Bilek 3.7 20.8
El Bilek - Dirsek 8.1 20 52.3
L Median
APB- El Bilek 3.7 17
El Bilek-Dirsek 8.5 15.2 50
R Ulnar
ADM-El Bilek 3.9 13.8
El Bilek- Dirsek Altı 7.8 13.1 50

Resim 1. Gluteus medius kasında saptanan miyokimik dalgalar Dirsek altı- Dirsek üstü 9.0 13.1 66.7
L Ulnar
ADM- El Bilek 4.4 12.8
El Bilek- Dirsek Altı 8.3 11.5 51.3
Dirsek altı- Dirsek Üstü 9.8 11.5 53.3
R Tibialis
AHB- Ayak Bilek 5.0 7.0
Ayak Bilek- Diz 15.2 4.1 43.1
L Tibialis
AHB- Ayak Bilek 5.3 6.7
Ayak Bilek- Diz 17.9 4.4 35.7
R peroneal
EDB- Ayak Bilek 5.6 1.4
Ayak Bilek- Diz altı 14.2 1.2 34.9
Diz Altı- Diz Üstü 15.8 1.4 37.5
L Peroneal
EDB- Ayak Bilek -- --
Resim 2. T1 ağırlıklı aksiyal görüntüde L5 seviyesinde spinöz proçesin
sağında görülen düşük dansiteli kitle. (yıldızla işaretli alan) Ayak Bilek- Diz Altı -- -- --
Diz Altı- Diz Üstü -- -- --
Duysal Sinir Çalışmaları
Latans (ms) Amplitüd (uV) İleti Hızı (m/s)
R Median 3. Parmak- El Bilek 3.9 34 50.0
L Median 3. Parmak- El Bilek 3.9 37 50.0
R Ulnar 5. Parmak- El Bilek 3.3 33 56.0
L Ulnar 5. Parmak- El Bilek 3.5 32 53.8
R Sural -- -- --
Ayak Bilek- Ön Bacak -- -- --
L Sural -- -- --
Ayak Bilek- Ön Bacak -- -- --

Resim 3. İğne EMG QR kodu ve video bağlantısı (https://www.youtube.


com/watch?v=N-zwqGHrlJI)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


296 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 2. İğne EMG çalışması (Fib: Fibrilasyon, KRD: Kompleks Repetitif Deşarj, PKD: pentin kullanım öyküsü olan hasta bu ilaçlardan fayda görmemiş-
Pozitif Keskin Dalga) ti. Başvuru sırasında pregabalin 2x150 mg ve tramadol 2x75 mg
Kas PKD Fib Miyokimi KRD Amplitüd Süre Polifazi İnterferans
kullanıyordu. Vizuel ağrı skalası (VAS) ile değerlendirilen ağrı sko-
ru 9 idi. Bize başvurmadan önce algoloji bölümünde tetik nokta
R Gastroknemius + ++ + artmış artmış 1+ azalmış
enjeksiyonu, intravenöz lidokain, ozon tedavisi, L3-4, L4-5 dor-
L Gastroknemius + ++ artmış artmış 1+ seyrek sal kök ganglionları transforaminal epidural enjeksiyon ve L2-L3
R Peroneus Longus - - normal normal normal azalmış sempatik sinir blokajı uygulanmıştı. Ancak hasta bu işlemlerden
de fayda görmemişti. Hastanın lomber bölge manyetik rezonans
L Peroneus Longus ++ +++ aktivite yok
görüntülemede (MRG) L2-3 intervertebral diskinde diffüz anüler
R Tibialis Anterior - - normal normal normal azalmış taşma, L3-4 intervertebral diskinde sol foraminal protrüzyon ve
L Tibialis Anterior +++ +++ aktivite yok sol nöral foramende kaudalde daralma, L4-5 intervertebral dis-
R Gluteus Medius - - ++ azalmış artmış 2+ seyrelmiş kinde santral posterior-sol foraminal protrüzyon ve solda faset
eklem artrozunun etkisiyle nöral foramen kaudalde daralma var-
L Gluteus Medius - + azalmış artmış 2+ tek osilasyon
dı. Fizik muayenesinde motor ya da duyu defisiti yoktu. Derin
R Adductor Longus - + azalmış normal 1+ azalmış tendon refleksleri normoaktifti. Plantar yanıtları bilateral fleksör-
L Adductor Longus - ++ artmış artmış 1+ aseyrelmiş dü. Sol uyluk medial ve anterior yüzünde ağrısı olan hastada ağrı
R Vastus Lateralis - ++ artmış artmış 1+ azalmış
bölgesinin medial femoral kutanöz sinir (MFKS) ve intermediate
femoral kutanöz sinir (IFKS) alanında olduğu düşünüldü ve bu
L Vastus Lateralis - ++ artmış artmış 1+ azalmış
sinirler için elektromyografi (EMG) eşliğinde periferik sinir bloka-
jı planlandı. Bilgilendirilmiş onam alındı ve EMG eşliğinde lokal
Tablo 3. Radyasyon pleksopatisinin neoplastik pleksopatiden klinik ayrımı ve anestezik+steroid ile periferik sinir blokajı uygulandı (Şekil-1).
olgunun klinik bulgularının radyasyona bağlı ve neoplastik pleksopatinin özellikleri Hastanın işlem sonrası ilk 24 saat VAS skoru: 0-2 arasındaydı.
ile karşılaştırılması (BP: Brakial pleksopati EMG: Elektromiyogram, LSP: lumbosakral İşlem sonrası herhangi bir yan etki ya da motor defisit gözlenme-
pleksopati, MRI: manyetik rezonans görüntüleme, PET: pozitron emisyon tomografi) di. Tanısal amaçlı blok sonrasında uzun süreli blokaj planlandı
ve yaklaşık 3 hafta sonrasında tanısal blokaj sırasında belirlenen
Neoplastik Radyasyon Olgu
noktalar baz alınarak medial femoral kutanöz ve intermediate fe-
Prezantasyon Ağrı Parestezi, güçsüzlük Parestezi, düşük moral kutanöz sinirlere EMG eşliğinde pulse RF uygulandı (Şe-
ayak kil-2). Kontrole gelen hastanın VAS skoru 6 idi. Günlük tramadol
Ağrı Erken, şiddetli RT sonrası RT'den 3 yıl sonra ihtiyacı 1x75 mg a düşmüştü. Yeni bir yakınması ya da motor
defisiti yoktu.
Ödem Bazen Sık Yok
Bulgular: Postherpetik nevralji tanısı ile izlenen hastada tanısal
Pleksus Tutulumu amaçlı yapılan periferik sinir blokajı sonrası pulse RF tedavisi ile
Brakial Sıklıkla alt pleksus Genellikle tüm pleksus - VAS skorunda azalma gözlendi.
Lumbosakral Alt, sıklıkla tek taraflı Sıklıkla iki taraflı İki taraflı Tartışma: Daha önce postherpetik nevraljide obturator (1) ve
siyatik sinir (2) blokajı bildirilmiş olup, yine önceki çalışmalarda
Horner Sendromu Sık Beklenmez Yok postherpetik nevraljiye bağlı ağrılarda pulse RF etkinliği değer-
(BP) lendirilmiş ve tedavi uygulanan grubun ağrı skorunun plasebo
Lokal doku Nekrozu Beklenmez Sık Var grubuna göre anlamlı derecede azaldığı görülmüştür (3). Bundan
önceki çalışmalarda ultrason (4) ve MRG (krioanaljezi)(5) eşliğin-
Rektal Kitle Sık Beklenmez Yok
de anterior femoral kutanöz sinir ya da MFKS sinir bloğu çalış-
Miyokimi (EMG) Beklenmez Var Var maları yapılmıştır, ancak daha önce postherpetik nevralji sonrası
Sinir belirginleşmesi Var Genelde yok Yok
EMG eşliğinde MFKS ve IFKS ye yönelik pulse RF uygulanan
(MRG) bir vaka bildirilmemiştir. Bu sinirlerin boyutlarının göreceli olarak
küçük olması nedeniyle ultrason rehberliğinde de lokalizasyon-
PET taraması Pozitif Genelde negatif Negatif larının bulunmasında zorluk mevcuttur. Ayrıca rutin sinir iletim
çalışmalarından olmadığı için blok ve benzeri işlemlerinin uygu-
lanması güçtür. Bu özellikleri nedeniyle, ağrıya yönelik yapılacak
Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji girişimsel uygulamalarda elektrofizyolojik yöntemlerin rehberliği-
nin değerini vurgulamak için, bu olgu paylaşılmıştır.
PS-042
Kaynaklar
POSTHERPETİK NEVRALJİDE EMG EŞLİĞİNDE 1. Khaskhali MS, Tabassum R, Hussain A. Obturator nerve block for pos-
YAPILAN MEDİAL VE İNTERMEDİATE FEMORAL therpetik neuralgia at an unusual site: A case report. JPUMHS 2016; 6(1):
45-8.
KUTANÖZ SİNİR BLOĞU VE PULSE RF UYGULAMASI 2. Bagaphou TC, Santonastaso D, Gargaglia E, Norgiolini L, Tiburzi C, Cris-
tallini S, Cerotto V, Gori F. Ultrasound Guided Continuous Sciatic Nerve
Dilek Sayar, Hande Orhan, Emine Metin, Murat Zinnuroğlu, Gülçin
Block for Acute Herpetic Neuralgia. Case Rep Anesthesiol. 2019 Jul
Kaymak Karataş 2;2019:7948282. doi: 10.1155/2019/7948282. PMID: 31355011; PM-
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı CID: PMC6633869.
3. Ke M, Yinghui F, Yi J, Xeuhua H, Xiaoming L, Zhijun C, Chao H, Yingwei
W. Efficacy of pulsed radiofrequency in the treatment of thoracic posther-
Amaç: Postherpetik nevralji sonrası uyluk medial ve anterior yü- petic neuralgia from the angulus costae: a randomized, double-blinded,
zünde ağrı yakınması olan hastanın pulse RF ile ağrısını azaltmak controlled trial. Pain Physician. 2013 Jan;16(1):15-25. PMID: 23340530.
4. Riegler G, Pivec C, Jengojan S, Mayer JA, Schellen C, Trattnig S, Bod-
Olgu: Üç yıldır postherpetik nevralji tanısı ile izlenen, sol uyluk ner G. Cutaneous nerve fields of the anteromedial lower limb-Determi-
ön ve iç bölgelerinde ağrı yakınması olan hasta tarafımıza baş- nation with selective ultrasound-guided nerve blockade. Clin Anat. 2021
vurdu. Daha önce bu ağrı nedeniyle çeşitli analjezikler, selektif Jan;34(1):11-18. doi: 10.1002/ca.23582. Epub 2020 Feb 29. PMID:
seratonin geri alım inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar ve gaba- 32065687; PMCID: PMC7754461.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


297 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

5. Dalili D, Ahlawat S, Rashidi A, Belzberg AJ, Fritz J. Cryoanalgesia of the


anterior femoral cutaneous nerve (AFCN) for the treatment of neurop-
athy-mediated anterior thigh pain: anatomy and technical description.
Skeletal Radiol. 2020 Oct 22. doi: 10.1007/s00256-020-03650-2. Epub
ahead of print. PMID: 33094409.
Anahtar kelimeler: Elektromiyografi, Nevralji, Postherpetik, Darbeli
Radyofrekans Tedavisi, Sinir Bloğu Electromyography, Neuralgia,
Postherpetic, Pulsed Radiofrequency Treatment, Nerve Block

Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
PS-043

ELEKTROFİZYOLOJİ LABAROTUVARINDAN KANSER


TANISINA UZANAN BİR OLGU:ALT TRUNKUS
LEZYONU İLE TANI ALAN PANCOAST TÜMÖRÜ
Betül Üstün, Ahmet Tezce, Hatice Gülşah Karataş, Müfit Akyüz,
Ramazan Gündüz
Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi-fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Resim 1. Intermediate femoral kutanöz sinirden antidromik uyarıyla elde


Giriş: Pancoast tümörü, akciğer kanserleri içinde daha az sıklıkla
edilen duyu potansiyeli 2: Medial femoral kutanöz sinirden antidromik görülen(%3-5) akciğer apeks tümörüdür[1].Bu tümörler, brakiyal
uyarıyla elde edilen duyu potansiyeli pleksus, servikal paravertebral sempatik sinir sistemi ve stellar
ganglion gibi çevre yapılara invaze olduğunda Pancoast Sendro-
mu adını alır.Bu sendrom ipsilateral omuz ve kol ağrısı, parestezi,
elin tenar kaslarının parezi ve atrofisi, Horner sendromu (pitoz,
miyoz ve anhidroz) ile karakterizedir[2, 3].Bu çalışmada elektro-
fizyolojik olarak saptanan alt trunkus lezyonu sonrası Pancoast
tümörü tanısı alan olgunun sunulması amaçlanmıştır.
Olgu Sunumu:71 yaşında erkek hasta 2 aydır olan sağ omuz ağ-
rısı ve sağ elde güçsüzlük, uyuşma ve karıncalanma şikayetleri ile
polikliniğe başvurdu.Daha önce bu şikayetlerle Nöroloji kliniğine
başvuran hasta ulnar tuzak nöropati ön tanısıyla ENMG istenerek
kliniğimize yönlendirilmişti.Hikayesinde şikayetlerin başlangıçtan
itibaren progresif olarak arttığı, gece ağrısının olduğu ve ağrı ke-
sicilere cevap vermediği, travma öyküsünün olmadığı öğrenildi.
Özgeçmişte hipertansiyon haricinde bilinen hastalığı yoktu.Fizik
muayenede sağ el ve el bileği sol tarafa göre belirgin ödemli, cilt
parlaklığı ve sıcaklığı artmış olarak saptandı.Motor muayenede
sağ C8-T1 innervasyonlu kaslarda 3/5 kas gücü,1.dorsal inte-
rosseöz kasta atrofi ve duyu muayenesinde aynı dermatomlarda
hipoestezi saptandı.Derin tendon refleksleri simetrik ve normoak-
tifti.Ayrıca hastanın sağ göz kapağında düşüklük, gözde küçülme
ve miyozis mevcuttu.Hastaya yapılan ENMG’de alt trunkus lez-
yonu saptandı.Servikal MR’da patoloji görülmezken, sağ brakial
pleksus MR’ında sağ akciğer apeksinde brakial pleksus dallarına
invaze olan malign tümöral kitle izlendi.Göğüs hastalıkları kliniği

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


298 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ile konsülte edilerek Pancoast tümörü, Horner Sendromu ve alt Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji
trunkus lezyonu tanıları ile devir edildi.
Tartışma:Pancoast tümörleri periferik yerleşimli oldukları için PS-044
öksürük, nefes darlığı, hemoptizi gibi akciğer semptomları sıklıkla
DİYABETİK AMİYOTROFİ BENZERİ BULGULARLA
ileri evrelerde görülür.Kas iskelet sistemi problemleri sıklıkla daha
erken evrelerde görülür ve bu durum tanı süresini geciktirebilir[1]. PREZENTE OLAN NON-HODGKİN LENFOMA
Tanıdaki gecikme hastalığın prognozunu için önemlidir.Bizim ol- OLGUSU
gumuzda da Pancoast tümörü mevcut olan hasta ekstrapulmoner Nurbanu Hindioğlu1, Fikret Aysal2, Aylin Rezvani1
semptomlar ile (omuz ve kol ağrısı, elde güçsüzlük, Horner Send- 1
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
romu) başvurmuş fizik muayene ve ENMG ile alt trunkus lezyonu Dalı
saptanmıştır.Etiyoloji araştırmasında istenilen görüntüleme ile ta- 2
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı
nısı kesinleştirilmiştir.Bu durum klinik muayenenin ve ENMG’nin
ayırıcı tanıdaki önemine bir kez daha dikkat çekmektedir.İnatçı
Giriş-Amaç: Diyabetik lumbosakral radikülopleksus nöropati,
omuz ve kol ağrısı, elde güçsüzlük şikayetleri ile başvuran orta
alt ekstremitede asimetrik tutulum gösteren yaygın ağrı ve güç-
yaşlı sigara kullanma öyküsü olan hastalarda radikülopati ayrıcı
süzlüğe neden olan klinik bir tablodur (1). Burada; alt ekstremite-
tanısında Pancoast tümörü de akılda tutulmalıdır.
de ağrı ve güçsüzlük şikayeti nedeniyle polikliniğimize başvuran,
Kaynaklar kontrolsüz diyabetes mellitus (DM) öyküsü bulunan ve psoas ka-
1. Zarogoulidis, K., et al., Diagnosing and treating pancoast tumors. Expert
sında diffüz büyük B hücreli lenfoma tanısı alan bir olguyu sun-
review of respiratory medicine, 2016. 10(12): p. 1255-1258. maktayız.
2. Villgran, V.D. and S.V. Cherian, Pancoast syndrome. StatPearls [Internet], Olgu: 68 yaşında erkek hasta sağda daha belirgin bilateral ba-
2019.
3. Pancoast, H.K., Superior pulmonary sulcus tumor: tumor characterized
cak ağrısı, güçsüzlük ve yürüyememe şikayetiyle polikliniğimize
by pain, Horner’s Syndrome, destruction of bone and atrophy of hand başvurdu. Şikayetlerinin 1 yıl önce başladığı ve giderek arttığı
muscles chairman’s address. Journal of the American Medical Association, öğrenildi. Özgeçmiş sorgulamasında; DM (18 yıl), KABG (8 yıl
1932. 99(17): p. 1391-1396. önce) ve 1 yıl önce sağ ayak distalinde diyabetik yara nedeniyle
Anahtar kelimeler: pancoast tümörü, alt trunkus, horner sendromu amputasyon olduğu öğrenildi.
Fizik muayenede; DBK -/-, FABER-FADIR açık, ağrısız, diz ROM
normal bulundu. Kas gücü sağ alt ekstremite proksimalde 0/5,
distalde 2/5 ve sol alt ekstremite proksimalde 2/5, distalde 4/5
olarak değerlendirildi. Babinski refleksi sağda fleksör bulundu.
Fleksör taban cildi refleksi nedeniyle kranial ve tüm spinal MRG
ve diyabetik amiyotrofi öntanısı ile EMG istendi.
EMG; motor ve duysal lifleri tutan mikst tipte polinöropati ve sağ-
da belirgin bilateral ağır akson hasarına yol açan L2/L3/L4 radi-
külopatiler (diyabetik lomber radikülopleksus nöropatisi) lehine
değerlendirildi.
Kranial MRG’de; korpus kallozum, sağda bazal ganglionlar, peri-
ventriküler beyaz cevherde bazıları difüzyon kısıtlılığı gösteren ve
silik kontrastlanan metastatik lezyonlar ve sol maksillada ekspan-
sil solid kitle bulundu (Resim 1).
Resim 1. Sağ Lomber MRG’de; sağ psoas kası kökenli, üst lomber foramen-
elde ödem,1.dorsal interosseöz kasta atrofi lerden epidural alana giren heterojen dev kitle, alt dorsal ve tüm
lomber intradural meningeal karsinomatozis ile uyumlu tutulum,
sağ böbrekte, sağ sürrenal glandda, sol iliakus kasında ve sol ret-
roperitonda kitleler tespit edildi (Resim 2).
Hematolojiye yönlendirilen hastanın PET-CT’si non-Hodgkin len-
foma ile uyumlu idi (Resim 3), sol maksiller sinüs ve sağ psoas
biyopsileri ile yüksek dereceli B hücreli lenfoma patolojik tanısı
alan hastanın hematoloji takibine devam ediliyor.
Tartışma: Lenfoma, hastalık evresinden bağımsız bir şekilde sinir
sistemini etkileyebilir. Periferik sinir sistemi etkilenimi %5 oranın-
da tespit edilmiştir. Direkt invazyon, kemoterapi, radyoterapi, se-
konder amiloidoz, kompresyon, paraneoplastik sendrom altta ya-
tan patofizyolojik mekanizmalardandır. Lenfoma tanısı olmayan
olgularda Guillain-Barre sendromunu ve kronik demiyelinizan
polinöropatiyi taklit edebilir (2). Olgumuzda kontrolsüz DM ve
buna bağlı amputasyon öyküsü nedeniyle diyabetik lumbosakral
radikülopleksus nöropatisi de ayrıcı tanı içinde yer almıştır. Ancak
patolojik refleks pozitifliği tanıda yol gösterici olmuştur. Progresif
nörolojik semptomları olan hastalarda lenfoma ve diğer maligni-
telerin ayırıcı tanıda yer alması gerektiği unutulmamalıdır.

Resim 2. Sağ gözde miyozis,pitozis ve enoftalmus

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


299 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Kaynaklar Elektrofizyoloji - Nörofizyoloji


1. Llewelyn D, Llewelyn JG. Diabetic amyotrophy: a painful radiculoplexus
neuropathy. Pract Neurol. 2019 Apr;19(2):164-167. doi: 10.1136/pract- PS-045
neurol-2018-002105.
2. Tomita M, Koike H, Kawagashira Y, Iijima M, Adachi H, Taguchi J, Abe T, SERVİKAL TRAKSİYON ZORLANMASI SONRASI
Sako K, Tsuji Y, Nakagawa M, Kanda F, Takeda F, Sugawara M, Toyoshima
I, Asano N, Sobue G. Clinicopathological features of neuropathy associ- İZOLE AKSESUAR SİNİR FELCİ
ated with lymphoma. Brain. 2013 Aug;136(Pt 8):2563-78. doi: 10.1093/
brain/awt193.
Arzu Dinç Yavaş
İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Ftr Ad
Anahtar kelimeler: Diyabetik amiyotrofi, Non-hodgkin lenfoma,
Güçsüzlük
Giriş-Amaç: Kanat skapula (KS), skapulotorasik eklemdeki ke-
mik-yumuşak doku ve nörolojik patolojiler sonucu oluşur. Uzun
torasik sinir hasarı serratus anterior, spinal aksesuar sinir (SAS)
hasarı trapezius ve dorsal skapular sinir hasarı romboid major
kaslarını etkileyerek kanat skapulaya neden olabilir.1 11.kranial
sinir (SAS), sternokleidomastoid ve trapezius kaslarının saf mo-
tor siniridir. SAS posterior servikal üçgende travmalara açıktır ve
hasarı travmaya, spor yaralanmalarına, iyatrojenik yaralanmalara
bağlı ya da spontan olarak gelişebildiği gibi posterior servikal üç-
gende cerrahi sonrası gelişir. 2-4 İzole yaralanması nadirdir.Yara-
lanma sternokleidomastoid kasının inervasyon seviyesinin altında
olduğunda trapezius etkilenir. 5 Trapezius paralizisinde omuzda
ağrı, sertlik, skapulada kanatlanma oluşur. Bu vakada servikal
traksiyon travması sonrası olan izole spinal aksesuar sinir hasarı-
na bağlı gelişmiş bir kanat skapula olgusunu aktaracağız
Olgu: Sol kolda ağrı şikayeti ile gelen 35 yaşında kadın 4 ay
önce geçirdiği rinoplasti operasyonu sonrasında yatak transferin-
de servikal traksiyon travması olduğunu belirtti.Omuzda düşük-
lük ve trapezius kasının üst bölümünde atrofi ve aktif sol omuz
abduksiyonunda 90 derecede ağrı ve sol skapulada kanatlanma
Resim 1. Sol maksillada ekspansil solid kitle mevcuttu.(şekil 1)Trapezius kas gücü 3/5 idi. Kranial sinir muaye-
nesi normaldi.Elektromiyografi (EMG) incelemesinde, median ve
ulnar sinir iletim çalışmaları normaldi. Aksesuar sinir uyarımı ile
trapezde motor yanıtlar düşük amplitüdlüydü, aksiller ve musku-
lokütanöz sinir yanıtları normaldi. İğne EMG’de trapezius kasında
denervasyon potansiyelleri saptandı ve istemli kası ile motor ak-
tivite elde edilemedi. Bulgular aksesuar sinirde ağır düzeyde ak-
sonal hasar ile uyumluydu. SAS felci tanısıyla trapezius kasına 10
sn kontraksiyon, 50 sn dinlenme aralıklı Russian akımı ve omuz
eklem hareket açıklığı ve omuz ve skapular kuvvetlendirme egzer-
sizleri uygulandı. Kontrolde kas kuvveti 4/5di ve atrofisi azalmıştı.
Tartışma: Omuz kuşağını oluşturan kemik yapılar ve göğüs ka-
fesi; gleno-humeral eklem, akromioklavikular eklem, sternoklavi-
kular eklem ve skapulotorasik eklemi oluşturur.Glenohumeral ve
skapulotorasik eklem biyomekaniğine katkıda bulunan birçok kas
olmasına rağmen üst ekstremite hareketleriyle skapulanın göğüs
duvarından uzaklaşmasını önleyen kaslar serratus anterior, tra-
pezius, romboidler ve levator skapuladır. 2Trapezius kası fonksi-
yonel açıdan üçe ayrılır. Trapezius kası üst 1/3 lifleri skapulanın
elevasyonunu ve yukarı rotasyonunu, orta 1/3 lifleri adduksiyo-
nunu ve retraksiyonunu sağlar. Alt 1/3 lifleri ise skapulayı stabilize
ederek aşağı yönde rotasyonunda ve depresyonunda rol alır. 6 Bu
kasların paralizisi sonucunda KS ve omuzlarda asimetri oluşur. 1
KS nedenlerinin ortaya konması oluşabilecek komplikasyonların
Resim 2. Sağ psoas ve Resim 3. Sağ psoas kası kökenli, üst lomber önlenmesi açısından çok önemlidir.Uzun torasik sinir paralizisine
sol maksillada artmış foramenlerden epidural alana giren heterojen bağlı gelişen KS’da kanatlanma kolun fleksiyonu ile belirginleşir
patolojik tutulum dev kitle ve skapulanın tamamı mediale doğru kanatlanır. Dorsal skapular
sinir hasarına bağlı romboid kasların paralizisinde kanatlanma kol
tam fleksiyondan ekstansiyona geldiği sırada belirginleşir ve ska-
pulanın inferior köşesinin laterale yer değiştirmesi şeklindedirSAS
paralizisinde skapular kanatlanma kolun abdüksiyonu ve diren-
ce karşı eksternal rotasyonu ile belirginleşir ve skapulanın süpe-
rior açısı laterale yer değiştirir. Hastalar omuz abdüksiyonunda
zorlanırlar ve omuzda ağrı, sertlik ve omuz çevresi kaslarındaki
zayıflıktan yakınırlar. 7Elektofizyolojik çalışmalar diğer KS’ya yol

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


300 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

açabilecek nedenlerin ekarte edilmesi açısından gereklidir. Bizim Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma
olgumuzda da EMG bulguları sağ SAS’in ağır parsiyel lezyonu ile
uyumluydu.Bu hastalarda detaylı bir öykü ve fizik muayene ile PS-046
kolayca tanı konabilir. SAS paralizisinin prognozu genellikle iyidir.
Friedenberg ve ark. 3 56 hastadan oluşan vaka serilerinde hastala- SÜİ TEDAVİSİNDE BİOFEEDBACK YARDIMLI
rın %45’nin prognozunun iyi olduğunu bulmuşlardır. Donner ve BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ PTKE: UZUN SÜRELİ EĞİTİME
ark. 8 hem konservatif hem de cerrahi tedaviyle hastaların iyileşti- KARŞI TEK SEFERLİK EĞİTİMİN ETKİNLİĞİ
ğini göstermişlerdir. SAS hasarında komplikasyonların önlenmesi
için tedaviye mümkün olan en kısa sürede başlanmalıdır. Teda- Aylin Kılıçkap1, Yeşim Akkoç1, Özgür Yeniel2
vinin başında ağrının kontrolü gereklidir. SAS hasarında tedavi- E.ü.t.f. Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1

E.ü.t.f. Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı


2
de eklem hareket açıklığı, skapuler stabilizasyon-kuvvetlendirme
egzersizleri verilir.Kronik ağrılı ve dirençli KS cerrahi tekniklerle
tedavi edilebilir. 9 Amaç: Bu çalışma stres üriner inkontinans (SÜİ) tedavisinde bi-
Sonuçlar: SAS yaralanmalarının çoğu boyun cerrahisi sonrası reyselleştirilmiş pelvik taban kas egzersizlerinin (PTKE) tek seans
gelişen vakalardır. İlginç olarak bizim vakamızda boyun bölgesine ya da uzun süreli BF eşliğinde uygulanmasıyla elde edilen etkileri
yönelik bir cerrahi olmamış servikal bölgenin traksiyonu sonrasın- karşılaştırmak amacıyla planlanmıştır.
da SAS lezyonu gelişmiştir. Tanıda anamnez ve fizik muayenenin Gereç ve Yöntem: SÜİ tanılı 30 kadın hasta iki gruba rando-
önemini vurgulamak amacı ile sunulmuştur. mize edilerek; Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Ürojinekoloji
ünitesinde 1. gruba 8 hafta boyunca haftada 2 defa BF eşliğinde
Kaynaklar bireyselleştirilmiş PTKE eğitimi verilmiş, 2. gruba ise bir defa BF
1. Akman Ş, Demirhan M, Akpınar S. Kanat skapula: Sınıflama, tanı ve teda- eşliğinde PTKE eğitimi verildikten sonra, bireyselleştirilmiş PTKE
vi prensipleri. Acta Orthop Traumatol Turc 1998; (32) :73-8. uygulamasına ev programı şeklinde devam etmesi istenmiştir. Tek
2. Martin RM, Fish DE. Scapular winging: anatomical review, diagnosis, and
treatments. Curr Rev Musculoskelet Med 2008; (1) :1-11.
seanslık BF uygulamasının temel amacı PTKE’nin doğru bir şekil-
3. Friedenberg SM, Zimprich T, Harper CM. The natural history of long tho- de yapılmasını öğretmektir. Sekiz haftalık program tamamlandık-
racic and spinal accessory neuropathies. Muscle Nerve 2002; (25) :535-9. tan sonra, her iki grup egzersizlere ev programı şeklinde 4 hafta
4. Mcgarvey AC, Chiarelli PE, Osmotherly PG, Hoffman GR. Physiotherapy daha devam etmiştir. Hastalar tedavi öncesi, 8. ve 12. haftanın
for accessory nerve shoulder dysfunction following neck dissection sur- sonunda, üç günlük mesane günlüğü ile saptanan ortalama gün-
gery: A literature review. Head Neck 2011; (33) :274-80.
5. Petrera JE, Trojaborg W. Conduction studies along the accessory nerve
lük idrar kaçırma sayısı, günlük kullanılan ped sayısı, 1 saatlik ped
and follow up of patients with trapezius palsy. J Neurol Neurosurg Psychi- testi sırasında kaçırılan idrar miktarı (gr), BF ile ölçülen istemli
atry 1984; (47) :630-6. maksimum kasılma basıncı (cmH20), uzun süreli kontraksiyonla-
6. Wiater JM, Bigliani LU. Spinal accessory nerve injury. Clin Orthop Relat rın devam etme süresi (sn), King’s sağlık anketi, inkontinans etki
Res1999; (368) :5-16.
sorgulaması (IIQ-7), inkontinans yaşam kalitesi ölçeği (I-QOL),
7. Martin RM, Fish DE. Scapular winging: anatomical review, diagnosis, and
treatments. Curr Rev Musculoskelet Med 2008; (1) :1-11. Beck depresyon ölçeği, VAS ile saptanan tedavi memnuniyeti,
8. Donner TR, Kline DG. Extracranial spinal accessory nerve injury. Neuro- kullanılarak değerlendirilmiştir.
surgery 1993; (32) :907-10. Sonuçlar: Uzun süreli BF ve tek seans BF ile PTKE eğitimi ve-
9. Nakamichi K, Tachibana S. Iatrogenic injury of the spinal accessory nerve.
Re-sults of repair. J Bone Joint Surg Am 1998; (80) :1616-21. rilen her iki hasta grubunda 8. ve 12. haftalarda yapılan değer-
lendirmelerde tedavi öncesine göre günlük idrar kaçırma sayısı,
Anahtar kelimeler: Kanat skapula, spinal aksesuar sinir, trapezius
günlük ped sayısı, 1 saatlik ped testi sırasında kaçırılan idrar
miktarında azalma; BF ile ölçülen istemli maksimum kasılma ba-
sıncı, uzun süreli kontraksiyonların devam etme süresinde artma;
King’s sağlık anketi, inkontinans etki sorgulaması (IIQ-7), inkon-
tinans yaşam kalitesi ölçeği (I-QOL) ve Beck depresyon ölçeği
verilerinde iyileşme istatistiksel olarak anlamlı düzeyde saptan-
mıştır (p< 0,001). Değerlendirme parametrelerinin takip nokta-
larındaki değerleri ve zamana bağlı değişimleri karşılaştırıldığında
gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır
(p>0,05). Tedavi memnuniyetini değerlendiren VAS skorlarında
gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir (p> 0,05).
Sonuç: SÜİ tedavisinde PTKE eğitiminde BF, tek seans olarak
egzersizleri doğru bir şekilde öğretmek amacıyla kullanıldıktan
sonra ev programı şeklinde sürdürülen bireyselleştirilmiş egzer-
siz programının, uzun süreli BF eğitimi şeklindeki PTKE progra-
mından elde edilene benzer etkinlik sağladığı saptanmıştır. Tek
seanslık BF eğitimi ile PTKE’nin öğretilmesini takiben verilen ev
programı ile SÜİ’lı hastaları, uzun süreli BF uygulamasına benzer
Şekil 1. Solda skapular kanatlaşma etkinlikle tedavi etmek mümkündür.
Yöntem-Gereçler: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hasta-
lıkları ve Doğum Anabilim Dalı’na 2018-2020 tarihleri arasında
başvuran hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Hafif/orta şiddette
stres üriner inkontinansı (SÜİ) olan ve ped testi 2 g üzeri tespit
edilen hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Geçirilmiş genitoüriner
veya SÜİ cerrahi öyküsü olan, SÜİ medikal tedavisi ve son 6 ay
içinde konservatif tedavi alan, vajinal ve üriner enfeksiyon veya
genitoüriner malignite varlığı olan; aşırı aktif mesane, pelvik ta-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


301 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ban kas gücü < 3/5 altında, POP-Q’ya göre evre 2 ve daha fazla inkontinans etki sorgulaması (IIQ-7), inkontinans yaşam kalitesi
prolapsusu olan hastalar dahil edilmemiştir. ölçeği (I-QOL) ve Beck depresyon ölçeği verilerinde iyileşme ista-
Tüm hastalar başlangıçta yaş, boy, kilo, eğitim durum, doğum tistiksel olarak anlamlı düzeyde saptanmıştır (p< 0,001). Böylece
sayısı, doğum şekli, menapoz durumu, hormon replasman teda- her iki grupta da verilerin zamansal değişimi istatistiksel olarak
visi alımı, kahve ve çay tüketimi tüketimi ile değerlendirilmiş ve anlamlı düzeyde tespit edilmiş (p< 0,001), fakat grupların zama-
seksüel disfonksiyon ile gaz/gaita inkontinansı varlığı yönünden na bağlı değişimlerinde grup-zaman etkileşimi yönünden istatis-
sorgulanmıştır. Değerlendirmeler tedavi başlangıcında, 8. hafta tiksel anlamlılık saptanmamıştır (p>0,1). Ayrıca değerlendirme
ve 12. haftada yapılmıştır. Değerlendirme parametreleri olarak parametrelerinin tüm zaman noktalarındaki gruplar arası farkı
üç günlük mesane günlüğü ile saptanan ortalama günlük idrar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). Bu sonuçla
kaçırma sayısı, günlük kullanılan ped sayısı, 1 saatlik ped testi grup-zaman etkisi ve gruplar arası etkinin istatistiksel olarak an-
sırasında kaçırılan idrar miktarı (gr), basınç probu kullanan biofe- lamlı tespit edilmemesi tüm nicel ölçümler ve anket verilerinde
edback (BF) cihazı ile ölçülen istemli maksimum kasılma basıncı başlangıç değerlerinin her iki grupta da benzer olduğunu açıkla-
(cmH20), uzun süreli kontraksiyonların devam etme süresi (sn), maktadır (p>0,05).
King’s sağlık anketi, inkontinans etki sorgulaması (IIQ-7), inkonti- Tedavi memnuniyetini 8 ve 12.haftada değerlendiren VAS skorla-
nans yaşam kalitesi ölçeği (I-QOL), Beck depresyon ölçeği, VAS rında gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir (p> 0,05).
ile saptanan tedavi memnuniyeti kullanılmıştır. Tartışma: Biofeedback, hastaların egzersiz programı sırasında
15 hastadan oluşan 1. gruptaki hastalar 8 hafta süre ile haftada 2 PTK kasılmalarının farkındalığını ve motivasyonlarını artırabilme
gün 20 dakika süren BF yardımı ile bireyselleştirilmiş PTKE prog- yönünden hastalara destek olarak PTKE programına yardımcı te-
ramı ve diğer günlerde ev egzersiz programı uygulamıştır. 15 has- davi yöntemi olarak kabul edilir (7).
tadan oluşan 2. gruptaki hastalar 20 dakika süren tek seansta BF Bu çalışma uzun süreli BF yardımlı PTKE uygulama ile tek seans
yardımı ile bireyselleştirilmiş PTKE eğitimi sonrasında ev egzersiz BF yardımlı eğitim sonrası uygulanan ev programı temelli PTKE
programı uygulamıştır. Her iki gruptaki hastaların ilk eğitiminde ile benzer şekilde PTK kuvvetinde ve enduransında artış gözlen-
kasılmayı sürdürebilme süreleri (sn) ve maksimum kasılma ba- miştir. Yapılan çalışmalarda benzer şekilde BF yardımlı PTKE
sınçları (cmH20) kaydedilmiştir. Egzersiz programı ölçülen baş- programı ile sadece temel PTK kasılması ve anatomisi hakkın-
langıç değerleri üzerinden düzenlenmiştir. Endurans egzersizlerine da bilgilendirme yapılarak uygulanan PTKE programı uygulayan
hastanın kasılmayı sürdürebildiği süre ile başlanmış, kasılma süre- gruplar arasında maksimum istemli PTK kontraksiyon kuvvetin-
sinin iki katı uzunluğunda dinlenme süresinin takip ettiği sikluslar deki artış benzer gözlenmiştir (8,9)
ile toplam 10 tekrardan oluşan endurans egzersiz programı ha-
İnkontinans ciddiyeti ped testi, günlük inkontinans sıklığı ve gün-
zırlanmıştır. Haftalık artışlarla 10 sn kasılı tutma ile 20 sn gevşe-
lük kullanılan ped sayısı ile değerlendirilmiş olan hastalarda, bu
me hedefine ulaşma esas alınmıştır. Hızlı kasılma egzersizleri 1 sn
çalışmada zaman içinde her iki grupta değerlerde anlamlı azalma
kasılma 2 sn gevşeme şeklinde sürdürülerek, hastanın yapabildiği
gözlenmiş fakat bu azalma gruplar arası anlamlı bulunmamıştır.
hızlı kasılma sayısı ile başlanıp, haftalık artışlar ile 10 tekrarlı hızlı
Benzer şekilde verilerin değerlendirildiği BF ve ev egzersiz grubu-
kasılma periyoduna ulaşması hedeflenmiştir. Hızlı kasılma, endu-
nun karşılaştırıldığı çalışmalarda da ped testi, günlük inkontinans
rans, hızlı kasılma egzersizlerinin ardışık şekilde uygulandığı ve
sıklığı ve günlük kullanılan ped sayısı değerleri bizim çalışmamızda
her kasılma tipi için 10 tekrardan oluşan, 3 set tekrarlı toplam 20
olduğu gibi zaman içinde anlamlı olarak azalmış fakat bu azalma
dakika süren egzersiz programı oluşturulmuştur. Bir egzersiz sean-
gruplar arasındaki karşılaştırmada benzer sonuçlanmıştır (8,10)
sı toplam 90 kontraksiyon içermektedir ve setler arası 1-2 dakika
dinlenme süresi bulunmaktadır. Bu çalışmada yaşam kalitesi King’s sağlık anketi, inkontinans etki
sorgulaması (IIQ-7), inkontinans yaşam kalitesi ölçeği (I-QOL),
4. haftadan itibaren 3’lü egzersiz setlerini yatarak, oturarak ve
Beck depresyon ölçeği ile değerlendirilmiş ve her iki çalışma gru-
ayakta birer kez yapmaları ve bunu günde 2 kez tekrarlamala-
bunda bulunan hastaların tedavi sonrası sonuçları 8.haftada an-
rı istenmiştir. Tüm hastaların düzenli olarak egzersiz çizelgelerini
lamlı iyileşme göstermiş ve bu değerler her iki grupta da 12.hafta
doldurmaları istenmiştir. 8 haftanın sonundan 3. aya kadar tüm
korunmaya devam etmiştir. İki çalışma grubu karşılaştırıldığında
hastalar, günde 2 kez, 3’lü egzersiz setlerinden oluşan ev egzersiz
gruplar arası yaşam kalitesi değerlerinde fark saptanmamıştır. 12
programına devam etmiştir. Hastaların haftalık olarak egzersiz ta-
ve 16 haftalık sürdürülen çalışmalarda da benzer sonuçların oldu-
kibi telefon görüşmeleri ile sağlanmıştır. Hastalara Knack manev-
ğu, BF destekli PTKE ile sadece PTKE uygulayan çalışma grupları
rası öğretilerek karın basıncını artıran aktivitelerden hemen önce
arasında yaşam kalitesindeki iyileşmede gruplar arası fark görül-
ve aktivite süresince PTK’nı kasmaları istenmiştir.
memiştir (8,10–12)
Bulgular: Çalışmaya toplam 33 hasta dahil edilerek iki gruba
Güncel bir çalışmada BF grubu ile sadece PTKE grubu, benzer
randomize edilmiştir, fakat BF yardımlı egzersiz grubundan bir
hasta uyumu ve bağlılığına sahip olduğunu, ancak süpervizyon-
hasta, ev egzersiz grubundan iki hasta çalışmadan ayrılmıştır. Ay-
suz dönemden sonra her iki grupta da evde egzersiz sıklığının
rılan iki hasta çalışmanın gerekliliklerine ve takiplerine uymamış,
önemli ölçüde azaldığı belirtilmiştir (9). Bizim çalışmamızda da ev
bir hasta malignite sebebi ile opere olduğu için egzersizleri uygu-
egzersiz programı uygulayan hastalar haftalık telefon görüşmeleri
layamamıştır.
şeklindeki kontroller ile programa bağlılıkları artırılmaya çalışıl-
Hastalardan elde edilen yaş, eğitim düzeyi, semptom süresi, vü- mıştır. Sonuç olarak SÜİ semptomlarında her iki grupta benzer
cut kitle indeksi (VKİ), sigara kullanımı, çay ve kahve tüketimi, do- iyileşme sağlanmış olması da bu görüşmelerin çalışmaya olan
ğum sayısı, doğum şekli, epizyotomi öyküsü, menapoz durumu, uyum ve bağlılığa yeterli katkı sağladığı söylenebilir.
hormon replasman tedavi öyküsü başlangıç değerleri gruplar ara-
Sonuçlar: Biofeedback ile egzersiz eğitimi, hastanın PTK farkın-
sında karşılaştırıldığında istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır.
dalığının artması, etkili kontraksiyon oluşturulması ve hastanın
Uzun süreli BF ve tek seans BF ile PTKE verilen her iki hasta egzersiz programına uyumunu artırmak için kullanılmaktadır.
grubunda 8. ve 12. haftalarda yapılan değerlendirmelerde tedavi Bu çalışma ile tek seans biofeedback yardımı ile hastaların uy-
öncesine göre günlük idrar kaçırma sayısı, günlük ped sayısı, 1 gun PTK kullanımını ve farkındalığı artırdığında ev programı uy-
saatlik ped testi sırasında kaçırılan idrar miktarında azalma; BF gulayan hastaların da düzenli BF eğitimi ile benzer şekilde SÜİ
ile ölçülen istemli maksimum kasılma basıncı, uzun süreli kont- semptomlarında ve yaşam kalitelerinde anlamlı azalma olduğu
raksiyonların devam etme süresinde artma; King’s sağlık anketi, gösterilmiştir. Klinik uygulamada kişisel faktörlerinden dolayı dü-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


302 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

zenli hastane ziyaretleri ile biofeedback tedavisine katılım sağla- Tablo 2. Değerlendirme sonuçları özet
yamayan hastalarda tek seansla uygun eğitim verilerek hastaların
ev programının düzenlenmesi hastalarda tedavi yanıtı sağlamak-
tadır.

Kaynaklar
1. Haylen BT, Ridder D de, Freeman RM, Swift SE, Berghmans B, Lee J,
et al. An International Urogynecological Association (IUGA)/International
Continence Society (ICS) Joint Report on the Terminology for Female Pel-
vic Floor Dysfunction. Neurourol Urodyn. 2010;29:4–20.
2. Dumoulin C, Adewuyi T, Bradley C, Burgio K, Hagen S, Hunter K, et al.
Adult Conservative Management. In: Abrams P, Cardozo L, Wagg A, Wein
A, editors. Incontinence. 6th Intern. Tokyo: ICUD ICS; 2016. p. 1446–
534.
3. Berghmans L, Hendriks H, Bo K, Hay-Smith E, de Bie R. Conservative
treatment of stress urinary incontinence in women: a systematic review of
randomized clinical trials. Br J Urol. 1998;82:181–91.
4. Hagen S, Elders A, Stratton S, Sergenson N, Bugge C, Dean S, et al. Effec-
tiveness of pelvic floor muscle training with and without electromyographic
biofeedback for urinary incontinence in women: multicentre randomised
controlled trial. BMJ. 2020;371.
5. McClurg D, Frawley H, Hay-Smith J. Scoping review of adherence promo-
tion theories in pelvic floor muscle training - 2011 ICS state of the science
seminar research paper I of IV. Neurourol Urodyn. 2015;34:606–14. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma
6. Fitz F, Resende A, Stüpp L. Biofeedback for the treatment of female pelvic
floor muscle dysfunction: a systematic review and meta-analysis. Int Uro- PS-047
gynecol J. 2012;23:1495–516.
7. Bø K, Herbert R. There is not yet strong evidence that exercises regimens
other than pelvic floor muscle training can reduce stress urinary inconti-
ANKİLOZAN SPONDİLİTTE HEMOGRAM
nence in women: a systematic review. J Physiother. 2013;59:159–68. PARAMETRELERİNİN KLİNİK HASTALIK AKTİVİTESİ,
8. Hirakawa T, Suzuki S, Kato K, Gotoh M, Yoshikawa Y. Randomized con- DEPRESYON İLE İLİŞKİSİ
trolled trial of pelvic floor muscle training with or without biofeedback for
urinary incontinence. Int Urogynecol J. 2013;24(8):1347–54. Kübra Aydemir1, Ebru Aytekin1, Yasemin Pekin Doğan1, Nuran Öz2,
9. Shin J, Sul C, Na Y, Song K, Lim J, Yun C. Effectiveness of perinometer Belgin Kara3
biofeedback pelvic floor muscle exerciser with ExTT-101tm in female stress
urinary incontinence. Proc 42nd Annu Meet Int Cont. 2012;
1
İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
10. Manonai J, Kamthaworn S, Petsarb K, Wattanayingcharoenchai R. De-
2
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
velopment of a pelvic floor muscle strength evaluation device. Neurourol Romatoloji Bilim Dalı
Urodyn. 2013;32(6):657–8.
3
İstanbul Gaziosmanpaşa Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve
11. Prudencio C, Barbosa A, Derobio A, Anezio A, Vesentini G, Almeida A. Rehabilitasyon Kliniği
Comparison of three physiotherapy methods for treatment of stress uri-
nary incontinence: impact in quality of life and muscle function. Proc 44th
Annu Meet Int Cont Soc. 2014;
Amaç: Ankilozan spondilit, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebi-
12. Fitz F, Stüpp L, Fonseca da Costa T, Tezelli Bortolini M, Castello Girão M, len, kronik enflamatuar bir hastalıktır. Geçtiğimiz yıllarda hemog-
Castro R. Outpatient biofeedback in addition to home pelvic floor muscle ram parametrelerinin enflamasyon belirteci olabileceğine dair çok
training for stress urinary incontinence: a randomized controlled trial. Neu- fazla sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı AS hastala-
rourol Urodyn. 2017;36(8):2034–43. rında hemogram parametreleri ile hastalık aktivitesi, yaşam kali-
Anahtar kelimeler: Urinary Stress Incontinence, Biofeedback, Pelvic tesi ve depresyon düzeyi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir.
Floor Muscle Exercises
Gereçler ve yöntem: 1 Ocak 2016 – 31 Aralık 2017 tarihleri
arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Eğitim ve Araştır-
Tablo 1. Değerlendirme sonuçları özet
ma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’nde ASAS
(Assessment in SpondyloArthritis International Society) sınıflama
kriterlerine göre AS tanısı konmuş olup rutin takibe gelen kan
tahlilleri istenmiş, klinik hastalık aktivitesi ölçekleri, depresyon
değerlendirme ölçeği ve yaşam kalitesi ölçekleri değerlendirilmiş
18-55 yaş arasında olan hastalardan 106 hasta çalışmaya dahil
edilmiştir. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği polikliniğimize
non-spesifik şikayetlerle başvurmuş ve hemogram istenmiş 102
hasta kontrol grubu olarak alınmıştır. Laboratuvar bulguları ola-
rak Nötrofil/Lenfosit oranı (NLR), Trombosit/Lenfosit oranı (TLR)
ve ortalama trombosit hacmi (MCV), klinik hastalık aktivitesi ölçe-
ği olarak BASDAI, ASDAS-CRP, ASDAS-ESR, depresyon düzeyi
ölçeği olarak Beck Depresyon Ölçeği, yaşam kalitesi ölçeği olarak
ASQoL, ağrı ölçeği olarak VAS, spinal mobilite takip ölçeği olarak
BASMI kayıtları kullanılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya alınan hastalar arasında demografik veriler
açısından fark yoktur. Hasta grubunun ortalama semptom süre-
si 11,66±7,88 ve tanı yılı 8,56±7,12’dir. HLA-B27 hastaların
58inde (%54,72) pozitiftir. NLR ile semptom süresi, tanı yılı ve
BASMI arasında pozitif yönlü korelasyon saptanmıştır. CRP ile
ASDAS-CRP ve BASMI arasında pozitif yönlü korelasyon sap-
tanmıştır. Nötrofil sayısı ile semptom süresi arasında aynı yönlü

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


303 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

korelasyon saptanmıştır. BASDAI, ASDAS-CRP, ASDAS-ESR, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Araştırma


Beck depresyon ölçeği ve ASQOL ile NLR, PLR, MPV arasında
istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunamamıştır. PS-048
Sonuç: Bu çalışmamızda, hasta grubunda nötrofil sayısını ve
DİYABETİK HASTALARDA AŞİL TENDON
CRP değerlerini kontrol grubuna göre yüksek, MPV değerlerini
kontrol grubunda daha yüksek olarak bulduk. NLR ile BASMI ÖZELLİKLERİNİN PLANTAR YARA AÇILMA RİSKİ
arasında pozitif yönlü korelasyon saptadık. Baktığımız hemogram ÜZERİNE ETKİSİ
parametreleri ile hastalık aktivite ölçekleri, depresyon düzey öl- Fikriye Sinem İnce1, Elif Aydın2, Mustafa Ünübol2, Ömer Faruk
çeği ve yaşam kalitesi ölçekleri arasında anlamlı bir ilişki sapta- Şendur2
madık. İlerde yapılacak daha büyük örneklem sayılı çalışmalarda Manisa Şehir Hastanesi
1

bu ilişkinin daha net ortaya çıkarılabileceği görüşündeyiz. Ayrıca Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
2

hastalık aktivasyon takiplerinde CRP ve NLR ile olan korelasyo-


nu nedeniyle, BASMI’nin daha yaygın olarak kullanımının faydalı
olabileceği kanaatindeyiz. Amaç: Çalışmamızın amacı; diyabetik nöropatisi olan ve olma-
yan diyabetli hastalarda aşil tendonundaki kalınlık artışını ve bu
Gereçler ve yöntem: 1 Ocak 2016 – 31 Aralık 2017 tarihleri kalınlık artışının ayağın plantar basınç dağılımı üzerine etkisini
arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Eğitim ve Araştır- değerlendirmektir.
ma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’nde ASAS
(Assessment in SpondyloArthritis International Society) sınıflama Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya en az 5 yıldır diyabet tanısı ile
kriterlerine göre AS tanısı konmuş olup rutin takibe gelen kan takipli olan 18-60 yaş arasındaki 54 gönüllü hasta ile yaş ve cinsiyet
tahlilleri istenmiş, klinik hastalık aktivitesi ölçekleri, depresyon ile uygun olarak eşleştirilen 20 sağlıklı gönüllü dahil edildi.Tüm kişi-
değerlendirme ölçeği ve yaşam kalitesi ölçekleri değerlendirilmiş leri demografik veriler (yaş, cinsiyet) kaydedildi. Hastaların diyabet
18-55 yaş arasında olan hastalardan 106 hasta çalışmaya dahil süresi ve hastenemiz sisteminde kayıtlı olan glikolize hemoglobin
edilmiştir. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği polikliniğimize (HbA1c) değerleri kaydedildi. Tüm kişilerin boyu ve vücut ağırlığı
non-spesifik şikayetlerle başvurmuş ve hemogram istenmiş 102 ölçülerek “Beden Kitle İndeksi (BKİ), [Ağırlık(kg)/Boyun Karesi(m²)]
hasta kontrol grubu olarak alınmıştır. Laboratuvar bulguları ola- formülü ile hesaplandı. Semmes- Weinstein 5.07 (10 gram) monofi-
rak Nötrofil/Lenfosit oranı (NLR), Trombosit/Lenfosit oranı (TLR) laman testi ile periferik nöropati varlığı araştırıldı. Nöropati açısından
ve ortalama trombosit hacmi (MCV), klinik hastalık aktivitesi ölçe- değerlendirilen diyabetik hastalar yaş, cinsiyet ve demografik özellik-
ği olarak BASDAI, ASDAS-CRP, ASDAS-ESR, depresyon düzeyi ler açısından benzer olacak şekilde 2 gruba ayrıldı.Tüm katılımcılar
ölçeği olarak Beck Depresyon Ölçeği, yaşam kalitesi ölçeği olarak diyabetik nöropatisi olmayan diyabetli hastalar, diyabetik nöropati-
ASQoL, ağrı ölçeği olarak VAS, spinal mobilite takip ölçeği olarak li hastalar ve sağlıklı kontrol grubu olarak 3 grupta değerlendirildi.
BASMI kayıtları kullanılmıştır. Nothingham Sağlık Profili, 4 Soru Nöropatik Ağrı Anketi (DN4),
Charlson Komorbidite İndeksi ile hastalar değerlendirildi.Tüm katı-
Bulgular: Çalışmaya alınan hastalar arasında demografik veriler lımcıların zamanlı kalk yürü testi ile fonksiyonel durumları değerlen-
açısından fark yoktur. Hasta grubunun ortalama semptom süre- dirildi. Bu değerlendirmelerin ardından ultrasonografi ile her iki aşil
si 11,66±7,88 ve tanı yılı 8,56±7,12’dir. HLA-B27 hastaların tendonunun medial ve distalden olmak üzere 2 farklı noktadan ka-
58inde (%54,72) pozitiftir. NLR ile semptom süresi, tanı yılı ve lınlık ölçümü yapıldı.Basınç platformu (RS Scan) üzerinde hastaların
BASMI arasında pozitif yönlü korelasyon saptanmıştır. CRP ile yürümesi istendi ve ayak taban basınçları ölçülerek kaydedildi. Daha
ASDAS-CRP ve BASMI arasında pozitif yönlü korelasyon sap- sonra elde edilen veriler istatiksel analiz için toplandı.
tanmıştır. Nötrofil sayısı ile semptom süresi arasında aynı yönlü
Bulgular: Çalışmamızda her iki ayakta; distal ve median noktala-
korelasyon saptanmıştır. BASDAI, ASDAS-CRP, ASDAS-ESR,
rından yaptığımız ölçümlerde aşil tendon kalınlıklarının, diyabetik
Beck depresyon ölçeği ve ASQOL ile NLR, PLR, MPV arasında
hastalarda kontrol grubuna göre belirgin olarak daha fazla olduğu
istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunamamıştır.
saptanmıştır. Yaptığımız subgrup analizlerde diyabetik nöropatili
Sonuç: Bu çalışmamızda, hasta grubunda nötrofil sayısını ve hastaların aşil tendon kalınlığının, nöropatisi olmayan diyabetik
CRP değerlerini kontrol grubuna göre yüksek, MPV değerlerini hastalar ve kontrol grubuna göre anlamlı olarak artmış olduğunu
kontrol grubunda daha yüksek olarak bulduk. NLR ile BASMI saptanmıştır. Ayrıca diyabetik nöropatili hastaların; Notthingham
arasında pozitif yönlü korelasyon saptadık. Baktığımız hemogram Sağlık Profili 2 (NSP 2), modifiye Charlson Komorbidite İndeksi
parametreleri ile hastalık aktivite ölçekleri, depresyon düzey öl- (mCKİ) skorlarının ve Zamanlı Kalk Yürü Testi sürelerinin ista-
çeği ve yaşam kalitesi ölçekleri arasında anlamlı bir ilişki sapta- tistiksel olarak anlamlı şekilde daha büyük olduğu bulunmuştur.
madık. İlerde yapılacak daha büyük örneklem sayılı çalışmalarda Pedobarografik değerlendirmede diyabetik nöropatisi olmayan
bu ilişkinin daha net ortaya çıkarılabileceği görüşündeyiz. Ayrıca diyabetli hastaların sağ medial ve lateral topuk basıncının ; diya-
hastalık aktivasyon takiplerinde CRP ve NLR ile olan korelasyo- betik nöropatili hastalar ve kontrol grubuna göre anlamlı olarak
nu nedeniyle, BASMI’nin daha yaygın olarak kullanımının faydalı daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Aşil tendon kalınlığı ve ayak
olabileceği kanaatindeyiz. plantar basıncı arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır.
Anahtar kelimeler: Ankilozan Spondilit, depresyon, kan hücre sayımı, Sonuç: Diyabetik nöropatili hastalarda, diğer gruplara göre aşil
yaşam kalitesi tendon kalınlığı anlamlı olarak daha kalın saptandı. Bu yapılan
birçok çalışmayı desteklemekte ve diyabetteki glisemik yükün aşil
tendon yapısında değişiklik yaparak kalınlaşmasına neden oldu-
ğunu göstermektedir. Aşil tendonu yapısının ve diyabetle birlikte
olan değişiklerin yapılacak çalışmalarla değerlendirilmesi diyabe-
tik nöropatili hastaların erkenden belirlenmesi ve ayak ülserinin
gelişmesini önlemede etkili olabilir. Aşil tendon yapısı ile plantar
basınçlar arasında bir ilişki saptayamamış olmakla beraber bu ko-
nuda yapılacak daha detaylı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: Aşil tendonu, diyabetik ayak, diyabetik nöropati,
pedobarografi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


304 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Kaynaklar ortalama 42.22±1259; BVMT-R skoru ortalama 22.65±10.71


1. Mentink CJ, Hendriks M, Levels AA, Wolffenbuttel BH. Glucose-mediated olarak hesaplanmıştır. OAB-V8 skoruyla, kognitif fonksiyon de-
cross-linking of collagen in rat tendon and skin. Clin Chim Acta. 2002 ğerlendirilmesinde kullanılan SDMT testi (r=-0.299, p<0.01) orta
2. Giacomozzi C, D’Ambrogi E, Uccioli L, Macellari V. Does the thickening of derecede, CVLT-II (r= -0.219, p<0.05) ve BVMT-R (r=-0.218,
Achilles tendon and plantar fascia contribute to the alteration of diabetic
foot loading? Clin Biomech (Bristol, Avon). 2005 Jun;20(5):532-9
p<0.05) testleri ise zayıf derecede anlamlı negatif korelasyon
3. Evranos B, Idilman I, Ipek A, Polat SB, Cakir B, Ersoy R. Real-time so- göstermiştir. HAD-Depresyon skoru ortalama 9.23±4.59 (0-20)
noelastography and ultrasound evaluation of the Achilles tendon in pa- ; HAD-Anksiyete skoru ortalama 8.43±4.23 (0-18) olarak bulun-
tients with diabetes with or without foot ulcers: a cross sectional study. muştur. OAB-V8 skoruyla HAD-Depresyon (r= 0.279, p=0.005)
J Diabetes Complications. 2015 Nov-Dec;29(8):1124-9. doi: 10.1016/j.
ve HAD-Anksiyete (r=0.318, p= 0.001) skorları arasında orta
jdiacomp.2015.08.012. Epub 2015 Aug 20
derecede pozitif korelasyon olduğu görülmüştür. Hastaların 25’i
Ach ilaç kullanmakta olup, bu ilaçlardan 11’i oksibutinin hidrok-
lorür idi. SDMT skoru Ach ilaç almayanlarda, Ach ilaç alanlarda
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme ve oksibutinin alanlarda sırasıyla 25.14±14.33; 15.88±10.19;
11.91±7.47 (p<0.01) olarak saptanmıştır. BVMT skoru yine aynı
PS-049 sırayla 25.05±9.20; 16.08±12.06; 8.45±11.13 (p<0.01) olarak
MS’LU KADIN HASTALARDA AAM bulunmuştur. CVLT-II skorlarının, Ach ilaç kullanımıyla ilişkisi
gösterilememiştir (p>0.05).
SEMPTOMLARININ ŞİDDETİYLE, KOGNİTİF
Sonuç: MS hastalarında AAM semptomlarının şiddetiyle, özel-
DİSFONKSİYON, ANKSİYETE VE DEPRESYON
likle bilgi işleme hızında kötüleşme; depresyon ve anksiyetede
ARASINDAKİ İLİŞKİ artma olduğu sonucuna varılmıştır. Ach ilaç kullanan hastalarda,
Yeşim Akkoç1, Ayşe Nur Bardak2, Necmettin Yıldız3, Aysun Özlü4, özellikle oksibutinin kullananlarda; bilgi işleme hızı ve görsel öğ-
Belgin Erhan5, Burak Yürü2, Saadet Nur Sena Öztekin3, Meryem renmede, Ach ilaç kullanmayanlara göre belirgin etkilenme oldu-
Burcu Türkoğlu1, Nurdan Paker2, Yasemin Yumuşakhuylu5, Sibel ğu saptanmıştır.
Canbaz Kabay6, Özgül Ekmekçi7, Ayşe Nur Yüceyar7 Yöntem-Gereçler
1
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
2
Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Çok merkezli yapılan bu çalışmaya; sık idrar yapma, sıkışma,
Hastanesi nokturi ve urge inkontinans semptomlarından bir veya birkaçına
3
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı sahip olan MS tanılı 100 kadın hasta alınmıştır. Hastaların yaş,
4
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı hastalık süresi, MS tipi, Kurtzke EDSS (Expanded disability status
5
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
scale) skorları, antikolinerjik (Ach) ilaç kullanma durumları, kay-
Dalı
6
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı dedilmiştir. AAM semptomlarının hastayı ne kadar rahatsız ettiği
7
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı OAB-V8 anketiyle değerlendirilmiştir. OAB-V8; sık idrar yapma,
sıkışma, nokturi ve urge inkontinans semptomlarının hastayı ne
kadar rahatsız ettiğini belirlemek için hasta tarafından uygulan-
Amaç: Bu çalışma Multiple Skleroz (MS) hastalarında aşırı ak-
mak üzere tasarlanmış bir ankettir. Hastalar her bir ifadeye 6-nok-
tif mesane (AAM) semptomlarının şiddetiyle, kognitif fonksiyon,
talı Likert skalasına göre cevap verirler: 0 (hiç), 5 (çok fazla). Mak-
anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiyi araştırmak için plan-
simum total skor 40’dır.
lanmıştır.
Çalışmaya dahil edilen hastaların kognitif durumu Brief Internati-
Gereç ve Yöntem: Çok merkezli yapılan bu çalışmaya; sık idrar
onal Cognitive Assessment for Multiple Sclerosis (BICAMS) batar-
yapma, sıkışma, nokturi ve urge inkontinans semptomlarından bir
yasında yer alan Symbol Digit Modalites Test (SDMT), California
veya birkaçına sahip olan MS tanılı 100 kadın hasta alınmıştır. Has-
Verbal Learning Test II (CVLT-II) ve Brief Vasospatial Memory
taların demografik verileri ve antikolinerjik (Ach) ilaç kullanma du-
Test-Revised (BVMT-R) kullanılarak değerlendirilmiştir.
rumları kaydedilmiştir. AAM semptomlarının hastayı ne kadar ra-
hatsız ettiği OAB-V8 anketiyle değerlendirilmiştir (Maksimum total Symbol Digit Modalities Test (SDMT):
skor 40’dır). Kognitif fonksiyon değerlendirmesinde BICAMS Ba- SDMT temelde bilgi işleme hızını değerlendirmek üzere dizayn
taryasında yer alan Symbol Digit Modalites Test (SDMT), Califor- edilmiş bir testtir. Test içerisinde rastgele sıralanmış çeşitli sembol-
nia Verbal Learning Test II (CVLT-II) ve Brief Vasospatial Memory ler bulunmaktadır. Bunların üzerinde her bir sembolün yalnızca
Test-Revised (BVMT-R) kullanılmıştır. Bilgi işleme hızını değerlen- bir rakama karşılık geldiği anahtar kılavuz yer almaktadır. Kişi-
dirmek için kullanılan SDMT testinde bir sembolün yalnızca bir ra- lerden bu kılavuza bakarak, 90 saniye içerisinde, yapabildiği en
kama karşılık geldiği, 9 farklı sembolden oluşan anahtar kılavuz yer hızlı şekilde alt tarafta yer alan 120 sembolün karşısına gelmesi
almaktadır. Hastalardan 90 sn içinde sembollerin karşısına gelmesi gereken rakamları eşleştirmeleri istenir.
gereken rakamları eşleştirmeleri istenir. SDMT skoru olarak; doğru California Verbal Learning Test-II (CVLT-II):
eşleştirmelerin sayısı kaydedilir. CVLT-II sözel öğrenme ve bellek
ile ilişkili bir test olup, öğrenme yeteneği, 16 kelimeden oluşan bir CVLT-II sözel öğrenme ve bellek ile ilişkili bir testtir. Hastanın öğ-
liste ile test edilir, maksimum skor 80’dir. BVMT-R görsel öğrenme renme yeteneği, 16 kelimeden oluşan bir liste ile test edilir. Keli-
ve belleğin ölçümü için kullanılan bir test olup; 6 soyut resim hasta meler 1 saniye aralıklarla okunarak, okuma bittikten sonra kişiden
tarafından incelendikten sonra, hastadan hatırladığı şekilleri kağı- hatırlayabildiği kadar çok kelimeyi sayması istenir ve bu kelimeler
da çizmesi istenir. Bir deneme için alınabilecek en yüksek skor 12 okuyucu tarafından not edilir. Her denemede tüm liste baştan
puandır. Üç deneme yapılarak alınan puanlar toplanır. Bu testler- okunur ve bu işlem toplamda 5 kez tekrarlanarak test tamamlanır.
den elde edilen skorlar ne kadar yüksekse, kognitif fonksiyonların Kişinin testten alabileceği en yüksek puan 80’dir.
o kadar iyi olduğu şeklinde yorumlanır. Depresyon ve anksiyete, Brief Visuospatial Memory Test-Revised (BVMT-R):
Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) Ölçeği ile değerlendirilmiştir. BVMT-R görsel öğrenme ve belleğin ölçümü için iyi yapılandırıl-
Hastaların her iki alt ölçekten alabilecekleri en düşük puan 0, en mış bir testtir. Bir kağıt üzerindeki 6 soyut resim 10 saniye boyun-
yüksek puan 21’dir. ca incelenir. Ardından boş bir kağıt verilerek kişiden hatırladığı
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 40.9±12.3, hastalık süresi şekilleri doğru yere ve doğru biçimde çizmesi istenir. Çizilen her
9.03±6.89 yıl olup, OAB-V8 skoru ortalama 17.6±8.9 olarak şekil 0,1 ve 2 puan üzerinden puanlanır. Bir deneme için alınabi-
saptanmıştır. SDMT skoru ortalama 22.6±14.03; CVLT-II skoru lecek en yüksek skor 12 puandır. Toplamda 3 deneme yapılarak,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


305 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

alınan puanlar toplanıp toplam skor hesaplanır. Hem şekil hem lama 22.65±10.71 olarak saptanmış olup, normal popülasyon
de yeri doğruysa 2 puan, yeri doğru şekil orjinal şekle benzer ise değerlerine benzer görünmektedir. PP-MS ve SP-MS olgularında;
1 puan veya şekil doğru yeri yanlışsa 1 puan, hem yeri hem de RR-MS olgularına göre bilgi işleme hızının daha bozulmuş oldu-
şeklin kendisi yanlışsa 0 puan olarak değerlendirilir. ğu bulunmuştur (SDMT skoru 16.84±10.53 ve 24.81±14.45).
Depresyon ve anksiyete, Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) MS’te bozulan kognitif alanlar hastalarda çeşitlilik gösterse de; en
Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Hastaların her iki alt ölçekten alabi- çok bilgi işleme hızı ve verimliliği etkilenmektedir. Bilgi işleme hı-
lecekleri en düşük puan 0, en yüksek puan 21’dir. zındaki bozulma, MS’de anahtar defisit olarak değerlendirilmek-
te olup, hastaların %20-30’unda görülmektedir. Bilgi işlemedeki
Bulgular
yavaşlama, bireyin işlerini tamamlama yeteneğini etkilemektedir.
Hastaların yaş ortalaması 40.9±12.3, hastalık süresi ortala- Depresyon ve anksiyete herbiri MS hastalarının %20’den fazlasını
ma 9.03±6.89 yıl olup, Kurtzke EDSS skorları ortalama 2.98 ± etkilemektedir. Henry Lai ve ark. klinik popülasyonda anksiye-
1.79’dur. Çalışmaya alınan hastaların 75’i relaps ve remisyonlarla te ile AAM / üriner inkontinans semptomları arasındaki ilişkiyi
(RR) giden MS; 9 hasta primer progresif (PP), 16 hasta ise sekon- araştırmışlardır. Anksiyete semptomlarının şiddetiyle, AAM / in-
der progresif (SP) MS olarak izlenmekteydi. Hastaların 25’i Ach kontinans semptomlarının şiddeti arasında pozitif korelasyonlar
ilaç kullanmakta olup, bu ilaçlardan 11’i oksibutinin hidroklorür idi. bulunmuştur. Kinjo M ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada
Hastaların OAB-V8 skoru ortalama 17.6±8.9 olarak saptanmış- AAM semptomlarına Mirabegron’un etkisi ve depresyon ve/veya
tır. SDMT skoru ortalama 22.6±14.03; CVLT-II skoru ortalama anksiyete üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Mirabegron ile te-
42.22±1259; BVMT-R skoru ortalama 22.65±10.71 olarak he- davi edilen kadınlarda AAM, anksiyete ve depresyon semptom
saplanmıştır. OAB-V8 skoruyla, kognitif fonksiyon değerlendiril- skorları önemli derecede düzelmiştir. MS hastalarında hem AAM
mesinde kullanılan SDMT testi (r=-0.299, p<0.01) orta derece- semptomları, hem de anksiyete sık görülmekte olup, literatürde
de, CVLT-II (r= -0.219, p<0.05) ve BVMT-R (r=-0.218, p<0.05) ikisi arasındaki ilişkinin MS hastalarında araştırıldığı bir çalışmaya
testleri ise zayıf derecede anlamlı negatif korelasyon göstermiştir rastlanmamıştır. Bizim çalışmamızda OAB-V8 skoruyla HAD-A ve
(Tablo-1) HAD-D skoru ortalama 9.23±4.5 ; HAD-A skoru orta- HAD-D skoru arasında orta derecede pozitif korelasyon saptan-
lama 8.43±4.23 olarak bulunmuştur. OAB-V8 skoruyla HAD-D mıştır. Hastaların 25’i Ach ilaç kullanmakta olup, bu ilaçlardan
(r= 0.279, p=0.005) ve HAD-A (r=0.318, p= 0.001) skorları 11’i oksibutinin hidroklorür idi. Bilgi işleme hızını değerlendiren
arasında orta derecede pozitif korelasyon olduğu görülmüştür SDMT ile sözel öğrenme ve bellek fonksiyonu değerlendiren BV-
(Tablo-1). Hastaların 25’i Ach ilaç kullanmakta olup, bu ilaçlar- MT-R skorları, Ach ilaç alanlarda almayanlara göre anlamlı olarak
dan 11’i oksibutinin hidroklorür idi. SDMT skoru Ach ilaç alma- daha düşük saptanmıştır(p<0.05). Oksibutinin’in kognitif fonksi-
yanlarda, Ach ilaç alanlarda ve oksibutinin hidroklorür alanlarda yonlar üzerine olumsuz etkileri bilindiğinden, oksibutinin kullanan
sırasıyla 25.14±14.33; 15.88±10.19; 11.91±7.47 (p<0.01) 11 hasta ayrı olarak değerlendirildiğinde yine kullanmayanlara
olarak saptanmıştır. BVMT skoru yine aynı sırayla 25.05±9.20; göre SDMT ve BVMT-R skorları anlamlı olarak daha düşük sap-
16.08±12.06; 8.45±11.13 (p<0.01) olarak bulunmuştur. CVLT-II tanmış olup (p<0.05); değerler tüm Ach alan hastalardakine göre
skorlarının, Ach ilaç kullanımıyla ilişkisi gösterilememiştir (p>0.05). belirgin olarak daha düşük bulunmuştur. Ancak görsel öğrenme
Kurtzke EDSS skoruyla SDMT testi (r=-0.532, p=0.00) ve CV- ve bellek fonksiyonunu değerlendiren CVLT-II skorlarının, Ach
LT-II (r= -0.419, p=0.00) testi arasında sırasıyla iyi ve orta de- ilaç kullanımıyla ilişkisi gösterilememiştir (p>0.05).
recede anlamlı; BVMT-R (r=-0.289, p=0.004) testi ile ise orta Sonuçlar
derecede anlamlı negatif korelasyon bulunmuştur. Kurtzke EDSS MS hastalarında AAM semptomlarının şiddetiyle, özellikle bilgi iş-
skoruyla HAD-D ve HAD-A skoru arasında anlamlı bir korelasyon leme hızında kötüleşme; depresyon ve anksiyetede artma arasın-
saptanmamıştır. Kurtzke EDSS ile OAB-V8 arasında zayıf derece- da ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Ach ilaç kullanan hastalarda,
de anlamlı pozitif korelasyon bulunmuştur (r=0.242, p=0.018). özellikle oksibutinin hidroklorür kullananlarda; bilgi işleme hızı ve
PP-MS ve SP-MS olguları, RR-MS olgularıyla karşılaştırıldığında, OA- görsel öğrenmede, Ach ilaç kullanmayanlara göre belirgin etkilen-
B-V8 skoru anlamlı olarak daha yüksek; SDMT skoru anlamlı ola- me olduğu saptanmıştır. PP-MS ve SP-MS olgularında ; RR-MS
rak daha düşük bulunmuştur (p<0.05) (Tablo-2). CVLT-II, BVMT-R olgularına göre sık idrar yapma, sıkışma, nokturi ve urge inkon-
skorları, PP-MS ve SP-MS olgularında biraz daha düşük; HAD-A, tinans semptomlarının hastaları daha rahatsız edecek düzeyde
HAD-D skorları biraz daha yüksek saptanmış olsa da; RR-MS olgula- olduğu; bilgi işleme hızının daha bozulmuş olduğu saptanmıştır.
rına kıyasla anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 2).
Kaynaklar
Tartışma
1. Akkoc Y, et al. Overactive bladder symptoms in patients with multiple scle-
MS hastalarında AAM prevalansını %37-99 olarak bilidirilmekte- rosis: Frequency, severity, diagnosis and treatment. The Journal of Spinal
dir. AAM sendromu; sıkışarak idrar kaçırmayla birlikte olan ya da Cord Medicine, 2016; 39:2, 229-233.
bunun eşlik etmediği, sık sık idrar yapma, sıkışma, nokturi semp- 2. Chiaravalloti ND, DeLuca J. Cognitive impairment in multiple sclerosis.
Lancet Neurol. 2008;7:11391151.
tomlarından oluşmaktadır. Bu çalışmada yer alan MS hastaların- 3. de Sèze M, Ruffion A, Denys P, Joseph PA, Perrouin-Verbe B; GENULF.
da OAB-V8 skoru ortalama 17.6±8.9 olarak saptanmıştır. PP-MS The neurogenic bladder in multiple sclerosis: review of the literature and
ve SP-MS olgularında; RR-MS olgularına göre AAM semptomları- proposal of management guidelines. Mult Scler 2007;13(7):915–28.
nın hastaları daha rahatsız edecek düzeyde olduğu bulunmuştur. 4. H Henry Lai, et al. The relationship between anxiety and overactive blad-
der/urinary incontinence symptoms in the clinical population Urology.
MS’de kognitif bozukluk da sık olup, tüm hastalık evrelerinde ve
2016 ; 98: 50–57.
subgruplarında, klinik izole sendromlu yeni tanı konan kişilerde ve 5. Kinjo M, et al. Effects of Mirabegron on Anxiety and Depression in Female
RR-MS’de %40’a kadar; SP-MS’de %60’a kadar bildirilmektedir. Patients with Overactive Bladder. Urol Int. 2019;102(3):331-335.
Bu çalışmada MS hastalarının kognitif fonksiyonları, sağlıklı kişi- 6. Langdon, D.W. Cognition in multiple sclerosis. Curr. Opin. Neurol. 2011,
lerinkiyle karşılaştırılmamıştır. Özakbaş ve ark. tarafından yapıl- 24, 244–249.
7. Ozakbas S, et al. The Turkish validation of the Brief International Cog-
mış olan BICAMS validasyon çalışmasında; sağlıklı kontrollerdeki nitive Assessment for Multiple Sclerosis (BICAMS) battery. BMC Neurol.
test ve re-test değerleri SDMT skoru için 53.5±9.5, 56.1±10.2; 2017; 17: 208.
CVLT-II skoru için 53.9±7.7, 60.2±9.2; BVMT-R skoru için ise 8. Vrijens D, et al. Affective symptoms and the overactive bladder - a system-
22.5±9.2 olarak bulunmuştur. Bizim çalışmamızdaki MS hastala- atic review. J Psychosom Res. 2015 Feb;78(2):95-108.
rında SDMT skoru ortalama 22.6±14.03; CVLT-II skoru ortalama Anahtar kelimeler: Multiple Sclerosis, Overactive Bladder, Cognitive
42.22±12.59 olup Özakbaş ve ark.’nın çalışmasındaki normal Dysfunction, Anxiety, Depression
popülasyon değerlerine göre düşüktür; BVMT-R skoru ise orta-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


306 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 1. OAB-V8 skoruyla SDMT, CVLT-II, BVMT-R, HAD-D ve HAD-A değerleri Olgu: 11 yaşında erkek hasta, polikliniğe parmak ucunda yürüme
arasındaki korelasyon şikayetiyle getirildi. Kendisine şikayeti sorulduğunda sol topuğunda
ağrı olduğu öğrenildi. Topuk ağrısının başlangıç zamanını hatırlamı-
OAB-V8
yordu ve geçirilmiş travma öyküsü yoktu. Spor aktiviteleri sırasında
r p (Spearman testi) ağrısının olduğu, istirahat ile azaldığı ve gece uykudan uyandırma-
SDMT -0.299 <0.01 dığı öğrenildi. Kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik eşlik etmiyordu.
Özgeçmişinde bilinen hastalık ve operasyon öyküsü yoktu. Düzenli
CVLT-II -0.219 <0.05 kullandığı bir ilaç ve ailede bilinen bir hastalık yoktu. Muayene-
BVMT-R -0.218 <0.05 sinde, cilt rengi doğaldı, kızarıklık ve ödem saptanmadı. Sol topuk
arkasında, aşil tendon üzerinde presyonla hassasiyet mevcuttu. To-
HAD-D 0.279 0.005 puk sıkıştırma testi pozitifti. Bilateral parmak ucu yürüyüşü normal-
HAD-A 0.318 0.001 di, topuk yürüyüşü ağrı oluşturduğu için gerçekleştirilemedi. Hasta
sorgulandığında, topuk ağrısının yoğun olduğu zamanlarda par-
Tablo 2. RR-MS ve PP ile SP MS olgularında yaş, hastalık süresi, EDSS, OAB-V8, mak uçlarına basarak yürümeyi tercih ettiği öğrenildi. Düz radyog-
BICAMS bataryası ve HAD sonuçlarının karşılaştırılması rafilerinde sol kalkaneal apofizde fragmantasyon ve kalsifikasyon
odakları gözlendi. Hastaya hikaye ve fizik muayene bulgularıyla
RR-MS PP-MS ve SP-MS p (Mann-Whitney sever hastalığı (kalkaneal apofizit) tanısı konuldu. Aile bilgilendiril-
(n=75) (n=25) U test) di. Ağrılı dönemlerde; istirahat, soğuk uygulama ve ihtiyaç halinde
Yaş 39.7±12.44 43.7±11.34 >0.05 analjezik kullanımı önerilerek hasta takibe alındı.
Hastalık süresi (yıl) 8.88±6.86 9.64±7.16 >0.05 Tartışma: Çocuklarda parmak ucu yürüme sıklıkla ebeveyn tara-
fından fark edilen ve doktora başvuruya neden olan bir problemdir.
Kurtzke-EDSS 2.49±1.52 4.47±1.75 <0.01 Ciddi nörolojik ve gelişimsel problemler parmak ucu yürümeye ne-
OAB-V8 16.53±8.59 21.4±9.24 <0.05 den olabilir. Çoğunlukla tedavi gerektirmez, ancak 2 yaşın üzerinde
devam eden parmak ucu yürüyüş serebral palsi, herediter spastik
SDMT 24.81±14.45 16.84±10.53 <0.05
parapleji, musküler distrofi, spinal disrafizm, polinöropatiler, intras-
CVLT-II 44.08±11.99 37.36±13.03 >0.05 pinal maligniteler açısından değerlendirilmelidir. Kesin bir etyolojisi
BVMT-R 23.3±10.74 21.28±10.56 >0.05 olmayan vakalar idiopatik parmak ucu yürüme olarak sınıflandırılır.
(1) Bizim olgumuz da kliniğimize parmak ucu yürüme şikayetiyle
HAD-D 8.96±4.30 10.36±5.13 >0.05 ebeveynleri tarafından getirilen bir çocuktu; ancak anamnezi ken-
HAD-A 8.11±4.17 9.48±4.40 >0.05 disinden alındığında asıl şikayetinin topuk ağrısı olduğu öğrenildi.
Topuk ağrısı olan çocuklar topallama, parmak ucunda yürüme,
günlük aktivitelere veya sportif faaliyetlere katılmakta zorluk şika-
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme yetiyle de doktora başvurabilirler (2).
Kalkaneal apofizit, çocuklarda sık görülen topuk ağrısı neden-
PS-050 lerinden biridir (3). Benign seyirli, kendi kendini sınırlayan inf-
lamatuar bir patolojidir (4). Tanısı hikaye ve fizik muayene ile
PARMAK UCU YÜRÜMEYLE BAŞVURAN ÇOCUKTA konur, düz radyografiler tanıyı desteklemek ya da ayırıcı tanıları
SEVER HASTALIĞI: OLGU SUNUMU dışlamak için kullanılır (5,6,7). Tedavisi konservatiftir, özellikle aşil
Dilara Ekici Zincirci, Çiğdem Çınar, Kadriye Öneş tendonunu germe egzersizleri uygulanır (2). Ağrı nedeniyle ço-
İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi
cuklarda parmak ucu yürüme görülebilir (8).
Sonuçlar: Bu olgumuzda çocuk hastalar kendini ifade edebiliyor-
sa öykünün kendinden dinlenmesi gerektiğini vurgulamak istedik.
Giriş-Amaç: 11 yaşında erkek hasta, polikliniğe parmak ucun-
Parmak ucu yürüme şikayetiyle getirilen hastanın asıl probleminin
da yürüme şikayetiyle getirildi. Hastanın kendisi sorgulandığında
topuk ağrısı olduğunu öğrendik. Klinik ve fizik muayene bulgularıy-
sol topuk ağrısı olduğu öğrenildi. Travma öyküsü yoktu, ağrının
la hastamıza sever hastalığı tanısı koyduk. Parmak ucu yürümeye
başlangıç zamanını hatırlamıyordu. Özellikle topuk ağrısı oldu-
neden olabilecek ciddi nörolojik ve gelişimsel bozuklukların ayırıcı
ğunda parmak ucuna basarak yürüdüğünü söylüyordu. Muaye-
tanısından doğru anamnez sayesinde uzaklaşabildik.
nesinde sol topuk arkası presyonla hassas ve topuk sıkma testi
pozitifti. Düz radyografilerinde kalkaneusta fragmantasyon ve Hastamızın ailesini bilgilendirdik. Yumuşak tabanlı ayakkabı kulla-
kalsifikasyon odakları gözlendi. Fizik muayene ve radyografik nımını, sert zeminde koşmamayı ve ağrılı dönemlerde istirahat, so-
bulgular ile sever hastalığı tanısı düşünüldü. Sever hastalığı (kal- ğuk uygulama, analjezik kullanımını önererek hastayı takibe aldık.
kaneal apofizit) çocukluk çağında görülür ve topuk ağrısının ana
Kaynaklar
nedenlerinden biridir (1). Kalkaneusta, aşil tendonunun insersiyo
bölgesinde, kendi kendini sınırlayan inflamatuar bir hastalıktır 1. Oetgen ME, Peden S. Idıopathic toe walking. Journal of the American
Academy of Orthopaedic Surgeons. 2012;20(5):292-300. doi: 10.5435/
(2). Erkeklerde 11-15, kızlarda 8-13 yaşlarında görülür(3). Genel JAAOS-20-05-292.
popülasyondaki insidansı her 1000 hastada 3,7’dir (3). Hastalar, 2. Joseph AM, Labib IK. Pediatric heel pain. Clinics in Podiatric Medi-
yürüme ve koşma sırasında, özellikle sportif faaliyetler esnasında cine and Surgery, 1 Oct 2013;30(4):503-511. https://doi.org/10.1016/j.
olan topuk ağrısından yakınırlar. Ağrılarını hafifletmek için par- cpm.2013.07.003 ‘ den ulaşılmıştır.
3. Marcdante KJ, Kliegman RM. Foot. In: Marcdante KJ, Kliegman RM, eds.
mak uçlarında yürürler (4). Olgumuz ailesi tarafından fark edilen
Nelson Essentials of Pediatrics, Eighth Edition,Elsevier,2019. P.752-756.
yürüyüş değişikliği nedeniyle kliniğimize başvurmuştu. Hastanın 4. Brewer P, Fernandes JA. Orthopaedics and Trauma, 1 Dec 2016;30(6):553-
kendisi sorgulandığında topuk ağrısı nedeniyle parmak ucuna 561.
basarak yürüdüğü öğrenildi. Şikayetini ifade edebilecek çocuk 5. Rodríguez-Sanz D, Becerro-de-Bengoa-Vallejo R, López-López D, Cal-
hastalarda öykünün kendinden alınması tanıya götürücü olabilir. vo-Lobo C, Martínez-Jiménez EM, Perez-Boal E, Losa-Iglesias ME, Palo-
mo-López P. Slow velocity of the center of pressure and high heel pressures
Fizik tedavisi aşil tendonu germe egzersizleri üzerine planlandı. may increase the risk of Sever’s disease: a case-control study. BMC Pediatr.
Ailesi bilgilendirildi ve hasta takibe alındı. 19 Nov 2018;18(1):357. doi: 10.1186/s12887-018-1318-1’ den ulaşılmıştır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


307 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

6. Warren A, Keith D. Pediatric heel pain. Clinics in Podiatric Medicine and bilek ve parmakların aktif ekstansiyonu yoktu. Kavrama gücü 0
Surgery, 1 July 2010;27(3):355-367. kg’dı.EMG de N.medianus duysal ve motor yanıt yoktu. N. ul-
7. Kose O, Celiktas M, Yigit S, Kisin B. Can we make a diagnosis with ra-
diographic examination alone in calcaneal apophysitis (Sever’s dis-
naris motor yanıt azalmıştı. N.radialis motor yanıt yoktu. Monof-
ease)? J Pediatr Orthop B. Sep 2010;19(5):396-8. doi: 10.1097/ laman testinde radial ve ulnar 3.61, median tarafta D1 de 6,65,
BPB.0b013e32833a5fa7 ‘ den ulaşılmıştır. D2 anestezik tespit edildi. Merkezimizde aktif-asistif eklem hareket
8. Ishikawa SN. Conditions of the Calcaneus in Skeletally Immature Patients. açıklığı egzersizleri, üst ekstremite kas güçlendirici egzersizler, ön
Foot and Ankle Clinics 2005;10(3):503–513.
kol kaslarına FES tedavisi uygulandı. Fzik tedavi ajanı olarak ult-
Anahtar kelimeler: İdiopatik parmak ucu yürüme, kalkaneal apofizit, rason ve TENS tedavileri verilen hastanın kontrollerinde Haziran
Sever hastalığı, Topuk ağrısı 2020’de el bilek ve parmak ekstansiyonlarının ve kavramasının
başladığı görüldü. Eylül 2020’de parmak ucu distal krest(PU-DC)
mesafesi D2 de 4 cm, D3, D4 ve D5 te 2 cm idi. Kavrama gücü
12 kg ölçüldü. Monoflaman testinde D1 median tarafta 4.31, D2
distal anestezik, D2 proksimal 6.65 tespit edildi. Ocak 2021’deki
son kontrolünde omuz ve dirsek eklem hareket açıklıklarında kı-
sıtlılık yoktu. El bileği fleksiyon aktif ve pasif 90°, ekstansiyonu
aktif 70°, pasif 80°, D1 ekstansiyonu başlamış, diğer parmakların
ekstansiyonları tamdı. PU-DC mesafesi D2 de 2 cm, D3, D4 ve
D5 te 1 cm idi. Hasta kalem tutup yazı yazabiliyordu.
Sonuç: Periferik sinir yaralanmaları, üst ekstremite travmasının
neden olduğu el disfonksiyonunun en yaygın nedenlerinden biri-
dir. Periferik sinir yaralanmalarında mevcut cerrahi ve konservatif
tedavi yöntemleri ile çoğu zaman tam iyileşme sağlanamamakta-
dır. Ancak bu süreçte uygulanan egzersiz ve elektriksel stimulasyon
gibi fizik tedavi yöntemlerinin periferde akson rejenerasyonunu
geliştirmek ve yaralı motor nöronlara sinaptik girdileri sürdürmek
için etkili tedavi yöntemleri olduğu akılda bulundurulmalıdır.
Olgu
29 yaşında erkek hastada Ekim 2019 da ateşli silah yaralanması
sonrasında sağ humerus distal uç kırığı olmuş ve dış merkezde
ameliyat edilerek Aralık 2019’a kadar fiksatör ile takip edilmiş.
Resim 1. Kalkaneal Fragmantasyon Yaralanmasından yaklaşık 5 ay sonra (Mart 2020) rehabilitasyon
amacıyla tarafımıza başvuran hastanın muayenesinde omuz flek-
siyon ve abdüksiyon aktif ve pasif 90° idi, dış rotasyon aktif 10°,
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme pasif 0°, iç rotasyon aktif 45° idi. Supinasyon aktif 70°,pasif 90°
ve kas gücü 5/5, pronasyon aktif 30°, pasif 90° kas gücü 3/5 ti.
PS-051 Fleksör Carpi Ulnaris(FCU) ve Fleksör Carpi Radialis(FCR) kas
gücü 2/5, el bileği fleksiyonu aktif 20°,pasif 80°, el bilek ve par-
ATEŞLİ SİLAH YARALANMASI SONRASI GÖRÜLEN makların aktif ekstansiyonu yoktu. Kavrama gücü 0 kg’dı.EMG
PERİFERİK SİNİR HASARI: OLGU SUNUMU de N.medianus duysal ve motor yanıt yoktu. N. ulnaris motor ya-
nıt azalmıştı. N.radialis motor yanıt yoktu. Monoflaman testinde
Ahmet Yuvarlan, Ali Sahillioğlu, Merve Günerli, Figen Yılmaz,
Kadriye Banu Kuran radial ve ulnar 3.61, median tarafta D1 de 6,65, D2 anestezik tes-
pit edildi. Merkezimizde aktif-asistif eklem hareket açıklığı egzer-
Sbü Şişli Hamidiye Etfal Suam
sizleri, üstekstremite kas güçlendirici egzersizler, ön kol kaslarına
FES tedavisi uygulandı. Fzik tedavi ajanı olarak ultrason ve TENS
Amaç: Travmatik periferik sinir hasarı, tüm dünyada engellilik tedavileri verilen hastanın kontrollerinde Haziran 2020’de el bilek
ve sakatlık oluşturan nedenlerin başında gelmektedir. Etyolojik ve parmak ekstansiyonlarının ve kavramasının başladığı görüldü.
nedenlerin başında; motorlu araç kazaları, bıçaklanma gibi pe- Eylül 2020’de parmak ucu distal krest(PU-DC) mesafesi D2 de
netran travmalar, ateşli silah yaralanmaları, endüstriyel iş kaza- 4 cm, D3, D4 ve D5 te 2 cm idi. Kavrama gücü 12 kg ölçüldü.
ları, düşme veya benzer durumlarda meydana gelebilen gerilme Monoflaman testinde D1 median tarafta 4.31, D2 distal anestezik,
ve ezilme yaralanmaları sayılabilir. Yaralanma ve cerrahi sonrası D2 proksimal 6.65 tespit edildi. Ocak 2021’deki son kontrolünde
kaybedilen fonksiyonların geri kazanımı ve işlevselliğin sağlan- omuz ve dirsek eklem hareket açıklıklarında kısıtlılık yoktu. El bile-
ması için hastaları uzun bir rehabilitasyon süreci beklemektedir. ği fleksiyon aktif ve pasif 90°, ekstansiyonu aktif 70°, pasif 80°, D1
Bu olgu sunumunda da ateşli silah yaralanması sonucu humerus ekstansiyonu başlamış, diğer parmakların ekstansiyonları tamdı.
kırığı ve kolunda sinir hasarı oluşan, ameliyat sonrası kliniğimizde PU-DC mesafesi D2 de 2 cm, D3, D4 ve D5 te 1 cm idi. Hasta
takip edilen hastanın sunulması amaçlanmıştır. kalem tutup yazı yazabiliyordu.
Olgu: 29 yaşında erkek hastada Ekim 2019 da ateşli silah ya- Sonuçlar
ralanması sonrasında sağ humerus distal uç kırığı olmuş ve dış
Periferik sinir yaralanmaları, üst ekstremite travmasının neden
merkezde ameliyat edilerek Aralık 2019’a kadar fiksatör ile takip
olduğu el disfonksiyonunun en yaygın nedenlerinden biridir. Pe-
edilmiş. Yaralanmasından yaklaşık 5 ay sonra (Mart 2020) reha-
riferik sinir yaralanmalarında mevcut cerrahi ve konservatif teda-
bilitasyon amacıyla tarafımıza başvuran hastanın muayenesinde
vi yöntemleri ile çoğu zaman tam iyileşme sağlanamamaktadır.
omuz fleksiyon ve abdüksiyon aktif ve pasif 90° idi, dış rotas-
Ancak bu süreçte uygulanan egzersiz ve elektriksel stimulasyon
yon aktif 10°, pasif 0°, iç rotasyon aktif 45° idi. Supinasyon aktif
gibi fizik tedavi yöntemlerinin periferde akson rejenerasyonunu
70°,pasif 90° ve kas gücü 5/5, pronasyon aktif 30°, pasif 90° kas
geliştirmek ve yaralı motor nöronlara sinaptik girdileri sürdürmek
gücü 3/5 ti. Fleksör Carpi Ulnaris(FCU) ve Fleksör Carpi Radia-
için etkili tedavi yöntemleri olduğu akılda bulundurulmalıdır.
lis(FCR) kas gücü 2/5, el bileği fleksiyonu aktif 20°,pasif 80°, el
Anahtar kelimeler: ateşli silah yaralanması, fraktür, periferik sinir
hasarı

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


308 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Değerlendirme Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda


PS-052
Girişimsel Yöntemler

ENJEKSİYON NÖROPATİSİ Mİ? PRİMER SANTRAL PS-053


SİNİR SİSTEMİ VASKÜLİTİ Mİ? ADEZİV KAPSÜLİTTE EKLEM-İÇİ STEROİD
Yasemin Yumuşakhuylu, Belgin Erhan ENJEKSİYONUNA EK SUPRASKAPULAR SİNİR
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon BLOKAJININ ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI
Anabilim Dalı
Kardelen Gençer Atalay, Sefa Kurt, Ebru Kaplan, İlker Yağcı
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Giriş: Primer santral sinir sistemi vasküliti (PSSV) santral sinir İstanbul
sistemi ile sınırlı, nadir görülen bir vaskülit olup, daha çok orta yas
erkeklerde görülür. Bu yazıda; intramüsküler (IM) enjeksiyon son-
Giriş-Amaç: Adeziv kapsülit (AK), kronik inflamasyon, fibrozis
rası gelişen tek taraflı alt ekstremite güçsüzlüğü ve ağrı nedeniyle
ve glenohumeral eklem kapsülünün kontraktüründen kaynakla-
‘enjeksiyon nöropatisi’ ön tanısıyla kliniğimize başvuran, daha
nan aktif ve pasif omuz hareketlerinin progresif olarak kısıtlanma-
önceden bilinen bir nörolojik hastalığı olmayan, 35 yaşındaki er-
sı ile karakterize ağrılı bir durumdur (1-3). Prevalansı %2-5 olup
kek hasta sunulmuştur.
en yaygın olarak 40-60 yaş arasındaki kadınları etkiler. Hastalık,
Olgu Sunumu: 35 y, erkek hasta, 6 hafta önce idrar yolu enfek- ağrılı tedavi süreciyle ve iki yıla kadar sürebilen iyileşme periyodu
siyonu nedeniyle IM antibiyotik (seftriakson) enjeksiyonu sonrası ile karakterizedir (2,4,5).
sol alt ekstremitede güçsüzlük, kalça ve diz ağrısı şikayetiyle kli-
Adeziv kapsülitte tedavi seçenekleri arasında nonsteroid anti-inf-
niğimize başvurdu. Kadın kuaförlüğü yapan hastanın, özgeçmi-
lamatuar ilaçlar veya oral kortikosteroid kullanımı, fizik tedavi ve
şinde özellik yoktu, aile öyküsünde iki kardeşinde FMF olduğu
rehabilitasyon programı, eklem-içi (Eİ) kortikosteroid enjeksiyo-
öğrenildi. Fizik muayenesinde; Üst ekstremite kas güçleri tamdı,
nu, supraskapular sinir blokajı (SSB), hidrodilasyon, anestezi al-
duyu kusuru yoktu. Alt ekstremitelerde ise sol alt ekstremitede
tında manipülasyon veya artroskopik kapsül gevşetmesi gibi daha
kalça fleksiyonu 3/5, diz ekstansiyonu 3/5, ayak bileği df-pf 5/5,
invaziv müdahaleler bulunur. Bu çeşitli seçeneklere rağmen, en
sağda ise kalça fleksiyonu 4/5, diz ekstansiyonu 4/5, ayak bileği
etkili tedavi veya kombinasyonları belirsizliğini korumaktadır.
df-pf 5/5 olarak tespit edildi. Sağ alt ekstremitesinde dizden aşağı
Çalışmalar, erken dönemde uygulanan Eİ kortikosteroid enjeksi-
duyu kusuru mevcuttu. Spastisitesi yoktu, DTR artmıştı, babinski
yonunun ağrı, dizabilite ve fonksiyon üzerindeki kısa süreli etkin-
cevabı ekstansör alındı. Hastanın çiğneme, yutma ve solunum sı-
liğini göstermiştir, ancak uzun dönem etkinliği gösterilememiştir
kıntısı yoktu. Yapılan labarotuvar tetkiklerinde KCFT, BFT, CK, 25
(6,7). Retrospektif bir kohort çalışmasında, bir yıllık takipte bile,
(OH)D3, Ca, Mg normal, CRP 3 mg/DL (0-0,5), Sedimentasyon
SSB’nin Eİ ile kombine edildiğinde, tek başına Eİ’ne kıyasla ağrı
23 mm/H (0-15) olarak bulundu.
ve dizabilite skorlarında daha fazla iyileşmeye yol açtığını bildiril-
Hasta Motor nöron hastalığı, Gulian barre sendromu, Multiple sk- miştir (8).
leroz, Miyopati, Miyastenia graves, Vasküler patolojiler, Transvers
Bu çalışmanın amacı, adeziv kapsülit tanılı hastalara rehabili-
miyelit ön tanılarıyla nöroloji kliniğine konsülte edildi. Miyopati,
tasyon programı öncesinde uygulanan ultrasonografi eşliğinde
polinöropati, radikülopati protokollerinde yapılan EMG tetkikleri
glenohumeral Eİ steroid enjeksiyonuna eklenen SSB’nin kısa ve
normal değerlendirildi.
uzun dönem ağrı, dizabilite, eklem hareket açıklığı (EHA) ve ya-
Hastaya ampirik 2x16 mg metilprednizolon başlandı. 1. hafta şam kalitesi üzerine etkisinin araştırılmasıdır.
kontrolünde alt ekstremite kas güçleri tam, ağrıları azalmış olan
Yöntem-Gereçler: Çalışma prospektif çift kör randomize kont-
hastaya tanı için kontrastlı kranial, tüm vertebral ve tüm abdomen
rollü olarak planlandı. Çalışmaya 30-70 yaş arası, en az üç aydır
MRG tetkikleri istendi. Kranial MRG’de multiple sayıda milimetrik
semptomları olan, omuz ağrısı ve en az iki yöne 30°’den fazla pasif
fokal patolojik sinyal odakları izlendi. Bulgular vaskülitle uyumlu
EHA kısıtlılığı olan adeziv kapsülit tanılı hastalar dahil edildi. Evre
olarak değerlendirildi. Hasta PSSV tanısı ile romatoloji kliniğine
3-4 AK, travma öyküsü, Eİ enjeksiyon veya cerrahi öyküsü, total
konsülte edildi. Tedavisi IV siklofosfamid ile devam etmektedir.
rotator manşon rüptürü, kalsifik tendinit, biseps tendiniti, MRG’de
Tartışma: Polikliniğimize farklı bir ön tanı ile başvuran bu olgu- glenohumeral veya akromiyoklavikular eklem artriti, kontrolsüz
muzda ayrıntılı bir fizik ve nörolojik muayenin hastanın tanı ve diyabet, koagulopati, kortikosteroid veya lokal anestezik madde-
tedavisindeki rolünü vurgulamak istedik. İyi ve sabırlı bir takip- lere karşı alerji öyküsü dışlama kriterleri olarak belirlendi.
le, gerektiğinde farklı branşlarla işbirliği yaparak ve hastayı her
Çalışmaya kriterlere uyan 40 hasta dahil edilerek 2 gruba rando-
aşamada bilgilendirerek tanı ve tedavi süreçleri en doğru şekilde
mize edildi. Her iki gruba ultrasonografi eşliğinde glenohumeral
yönetilebilir.
Eİ steroid enjeksiyonu, grup 1’e ek olarak SSB yapıldı. Her iki
Anahtar kelimeler: primer santral sinir sistemi vasküliti, enjeksiyon grup enjeksiyondan bir gün sonra başlayan fizyoterapist gözeti-
nöropatisi, fizik muayene minde üç hafta rehabilitasyon programına alındı. Ağrı Numeric
Kaynaklar
Rating Scale (NRS), dizabilite Omuz Ağrı ve Dizabilite İndeksi
(SPADI), yaşam kalitesi Kısa Form-36 (SF-36), aktif ve pasif omuz
Turk J Cereb Vasc Dis. 2014; 20(3): 106-111
fleksiyon, ekstansiyon, abduksiyon, dış rotasyon EHA’sı gonyo-
metre ile tedavi öncesi, tedavi sonrası 3. hafta, 3. ay ve 12. ayda
değerlendirildi. Ayrıca enjeksiyon sonrası 1. saatte NRS ve omuz
EHA’ları değerlendirildi. Primer sonlanım ölçütü olarak SPADI,
diğer değerlendirmeler ise sekonder sonlanım ölçütleri olarak be-
lirlendi. Tüm sonlanım değerlendirmeleri hastaların hangi tedavi-
yi aldığına kör bir fiziyatrist tarafından yapıldı.
İstatistiksel analizlerde IBM SPSS Statistics 20.0 programı kulla-
nıldı. Gruplar arasındaki demografik özellikler ve başlangıçtaki

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


309 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

sonlanım ölçümlerini değerlendirmek için Mann-Whitney U ve sonuçlar enjektat içeriğin farklılığıyla ilişkili olabilir. Çalışmamızda
Ki-kare testleri kullanıldı. Gruplar içinde ve gruplar arasında son- SSB için enjektat olarak tek başına lokal anestezik verilmesi tercih
lanım ölçümlerinin farkını analiz etmek için Tekrarlanan ölçümler edildi. Aksine, SSB’nin daha fazla fonksiyonel sonuçlara sahip ol-
için Genel Doğrusal Model kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi duğunu bildiren çalışmalarda, enjektat olarak lokal anestezik ve
p<0,05 olarak kabul edildi. kortikosteroid karışımı kullanılmıştır (8,10). SSB’de enjektat içeri-
Bulgular: Her iki gruptan birer hasta takiplere gelmedi ve son ği ile ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
analizde her iki gruba 19 hasta dahil edildi. Hiçbir hastada işlem Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, AK’li hastalarda SSB ve Eİ kom-
sırasında veya sonrasında advers reaksiyon gelişmedi. Gruplar binasyonunun ağrı, omuz EHA’sı, dizabilite ve yaşam kalitesi
yaş, cinsiyet, beden kitle indeksi, semptom süresi açısından de- üzerindeki hem kısa hem de uzun dönem etkilerini araştıran ilk
ğerlendirildiğinde benzerdi (p>0.05). Gruplar arasında tedavi randomize kontrollü çalışmadır. Çalışmanın diğer güçlü yönleri,
öncesi NRS, SPADI ağrı, dizabilite ve total, SF-36 alt grupları ile çift kör olması, enjeksiyonların ultrasonografi rehberliğinde uygu-
eklem hareket açıklıkları açısından anlamlı farklılık saptanmadı lanması, her iki grup için enjeksiyondan bir gün sonra aynı stan-
(p>0.05). Her iki grubun ağrı, dizabilite ve total SPADI skorları, dart rehabilitasyon programına başlama ve MRG ile AK dışındaki
gruplar arasında anlamlı bir fark olmaksızın, her takip süresi bo- omuz patolojilerini dışlamak olarak sıralanabilir. Nispeten küçük
yunca istatistiksel olarak anlamlı ölçüde azaldı (Tablo 1). Her iki örneklem büyüklüğü ve yalnızca SSB grubu olmaması çalışmanın
grubun NRS değerleri sadece ilk saat kontrolünde anlamlı olarak kısıtlılıkları olarak belirtilebilir. Daha büyük örneklem büyüklükleri
azaldı ve diğer takip sürelerinde benzer kaldı. Bu azalma Eİ ve ve yalnızca SSB, yalnızca Eİ ve Eİ ile kombine SSB grupları ile
SSB grubunda (grup 1) yalnızca Eİ grubuna göre daha belirgin- daha fazla çalışma yapılması AK yönetimi hakkında daha geniş
di (Tablo 2). Pasif omuz EHA’ları her iki grupta da 3. aya kadar bir bakış açısı sağlayacaktır.
artmaya devam ederek maksimum seviyeye ulaştı. Her iki grupta Sonuçlar: Adeziv kapsülit tedavisinde ultrasonografi eşliğinde
da üçüncü ay ve on ikinci ay kontrolleri arasında veya gruplar uygulanan glenohumeral Eİ kortikosteroid enjeksiyonuna ekle-
arasında herhangi bir takip süresi arasında anlamlı bir fark bu- nen SSB hızlı ağrı azalmasını ve fonksiyonel iyileşmeyi olumlu
lunamadı (Tablo 3). Aktif omuz EHA’larındaki düzelme fleksiyon etkilese de, üçüncü haftadan on ikinci aya kadar ağrı, aktif ve pa-
dışında hem gruplar içinde hem de gruplar arasında pasif omuz sif omuz EHA’ları, dizabilite ve yaşam kalitesi üzerine ek bir fayda
EHA’larına paraleldi. Aktif fleksiyon her iki grupta da tüm takip sağlamadı. Ağrı şiddeti artmış hastaların acil tedavisi için SSB’nin
süreleri boyunca istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttı ve bu eklenmesi tercih edilebilir.
artış ilk saat kontrolünde grup 1’de daha fazlaydı (Tablo 2). Her
iki grupta da SF-36’nın fiziksel fonksiyon ve fiziksel rol parametre- Kaynaklar
lerinin üçüncü ay kontrolüne kadar, bedensel ağrı alanının ise on 1. Neviaser AS, Neviaser RJ. Adhesive capsulitis of the shoulder. J Am Acad
ikinci ay kontrolüne kadar arttığı gösterilmiştir (p<0.05). Her iki Orthop Surg 2011; 19(9): 536-42.
grupta SF-36’nın diğer alt parametrelerinde ve gruplar arasında 2. Neviaser AS, Hannafin JA. Adhesive capsulitis: a review of current treat-
ment. Am J Sports Med 2010; 38(11): 2346-56.
takip sürelerinde anlamlı fark saptanmadı (p>0.05).
3. Ewald A. Adhesive capsulitis: a review. Am Fam Physician 2011; 15;83(4):
Tartışma: Çalışmamızın sonuçları, AK tanılı hastalarda tek başı- 417-22.
na Eİ kortikosteroid enjeksiyonu ve ardından fizyoterapist göze- 4. Ramirez J. Adhesive Capsulitis: Diagnosis and Management. Am Fam
Physician 2019; 99(5): 297-300.
timinde uygulanan bir rehabilitasyon programının ağrı, aktif ve
5. Kingston K, Curry EJ, Galvin JW, Li X. Shoulder adhesive capsulitis: epi-
pasif omuz EHA’ları, dizabilite ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu demiology and predictors of surgery. J Shoulder Elbow Surg 2018; 27(8):
etkileri olduğunu göstermiştir. Eİ steroid enjeksiyonuna eklenen 1437-1443.
SSB hızlı ağrı azalmasını ve fonksiyonel iyileşmeyi olumlu etkilese 6. Wang W, Shi M, Zhou C, et al. Effectiveness of corticosteroid injections
de kısa ve uzun dönemde ek bir fayda sağlamadı. in adhesive capsulitis of shoulder: A meta-analysis. Medicine (Baltimore)
2017; 96(28): e7529.
Eklem içi kortikosteroid enjeksiyonunun, sinoviti azaltarak ve 7. Koh KH. Corticosteroid injection for adhesive capsulitis in primary care:
kapsüler fibrozisi sınırlandırarak adeziv kapsülitin seyrini değiştir- a systematic review of randomised clinical trials. Singapore Med J 2016;
diği varsayılır. Literatürdeki çalışmalarda; AK tedavisinde plase- 57(12): 646-657.
8. Jung TW, Lee SY, Min SK, Lee SM, Yoo JC. Does Combining a Supras-
bo, nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar ve fizik tedavi programı ile
capular Nerve Block With an Intra-articular Corticosteroid Injection Have
karşılaştırıldığında Eİ steroid enjeksiyonlarının ağrı, dizabilite ve an Additive Effect in the Treatment of Adhesive Capsulitis? A Comparison
fonksiyonellikle kısa dönemde belirgin faydaları olduğu gösteril- of Functional Outcomes After Short-term and Minimum 1-Year Follow-up.
miştir. Ancak bu olumlu etki 12. haftadan sonra gösterilememiştir Orthop J Sports Med 2019; 7(7): 2325967119859277.
(6,7). Çalışmamızda ağrı, dizabilite ve yaşam kalitesi üzerine olan 9. Klç Z, Filiz MB, Çakr T, Toraman NF. Addition of Suprascapular Nerve
Block to a Physical Therapy Program Produces an Extra Benefit to Adhe-
olumlu etkilerin 12. aya kadar sürdüğü gösterilmiştir. Aktif ve pa- sive Capsulitis: A Randomized Controlled Trial. Am J Phys Med Rehabil
sif omuz EHA’larındaki artışlar 3. aya kadar görülmüş olsa da, 12. 2015; 94(10 Suppl 1): 912-20.
aya kadar tatmin edici derecelerde kaldığı görüldü. Bu sonuçlar, 10. Ozkan K, Ozcekic AN, Sarar S, Cift H, Ozkan FU, Unay K. Suprascapular
AK’de Eİ steroid enjeksiyonunun uzun süreli olumlu etkileri oldu- nerve block for the treatment of frozen shoulder. Saudi J Anaesth 2012;
ğuna işaret etmektedir. 6(1): 52-5.
Anahtar kelimeler: donuk omuz, eklem içi enjeksiyonlar, omuz ağrısı,
Klç ve arkadaşları tarafından fizik tedavi programına ek olarak
omuzun adeziv kapsüliti, supraskapular sinir blokajı
SSB’nin kısa sürede ağrı ve fonksiyon üzerine ek faydaları oldu-
ğu gösterilmiştir (9). Başka bir çalışmada, SSB’nin Eİ’ne dirençli
AK’li hastalar için uygun bir terapötik seçenek olduğu bildirilmiştir
(10). Junk ve arkadaşlarının yapmış olduğu retrospektif kohort
çalışmasında, Eİ’ne SSB eklenmesinin tek başına Eİ ile karşılaş-
tırıldığında ağrı, dizabilite ve fonksiyon üzerindeki etkinliği daha
da artırdığı gösterilmiştir. Üstelik, ağrı ve dizabilite skorları enjeksi-
yondan bir yıl sonra daha iyi kalmıştır (8). Çalışmamızda Eİ stero-
id enjeksiyonuna eklenen SSB hızlı ağrı azalmasını ve fonksiyonel
iyileşmeyi olumlu etkilese de, üçüncü haftadan on ikinci aya ka-
dar ağrı, aktif ve pasif omuz EHA’ları, dizabilite ve yaşam kalitesi
üzerine ek bir fayda sağlamadı. Çalışmalar arasındaki bu çelişkili

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


310 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 1. Omuz Ağrı ve Dizabilite İndeksi (SPADI) skorlarının gruplar içindeki ve Tablo 3. Pasif omuz eklem hareket açıklıklarının gruplar içindeki ve gruplar
gruplar arasındaki farklılıkları arasındaki farklılıkları
Grup 1 (n=19) Grup 2 (n=19) Grup 1 Grup 2
Median (%95 IR) Median (%95 IR) Zaman p değeri (n=19) (n=19)
SPADI ağrı Zaman 1-2 p<0.001 Median (%95 Median (%95 Zaman p değeri
CI) CI)
Tedavi öncesi (1) 86 (75.56 89.49) 88 (75.45 90.02) 2-3 0.001**
Pasif fleksiyon Zaman 1-2 p<0.001
3. hafta (2) 34 (24.48 39.73) 36 (26.94 47.8) 3-4 0.028*
Tedavi öncesi (1) 120 (105.97 120 (105.41 2-3 p<0.001
3. ay (3) 26 (18.03 27.65) 20 (13.53 35.95) Zaman- 1-2 0.448 126.66) 129.85)
Grup
1. saat (2) 145 (127.72 140 (122.95 3-4 p<0.001
12. ay (4) 14 (8.08 24.14) 6 (5.03 23.18) 2-3 0.573 157.01) 146.53)
3-4 0.610 3. hafta (3) 170 (159.02 170 (151.24 4-5 0.265
SPADI dizabilite Zaman 1-2 p<0.001 171.51) 172.45)
3. ay (4) 175 (168.12 180 (162.67 Zaman-Grup 1-2 0.140
Tedavi öncesi (1) 76.25 (66.98 83.68) 85 (69.55 84.92) 2-3 p<0.001
177.67) 179.96)
3. hafta (2) 21.25 (18.53 32.92) 30 (23.6 46.27) 3-4 0.048* 12. ay (5) 180 (167.75 180 (172.65 2-3 0.547
3. ay (3) 16.25 (12.66 22.07) 12.5 (8.47 31.26) Zaman- 1-2 0.256 180.15) 178.41)
Grup 3-4 0.641
12. ay (4) 6.25 (4.41 20.2) 3.75 (4.52 17.45) 2-3 0.279 4-5 0.501
3-4 0.580 Pasif ekstansiyon Zaman 1-2 p<0.001
SPADI total Zaman 1-2 p<0.001 Tedavi öncesi (1) 40 (37.82 50.6) 45 (39.37 46.94) 2-3 0.017*
Tedavi öncesi (1) 80.77 (70.7 85.49) 83.07 (72.52 86.18) 2-3 p<0.001 1. saat (2) 55 (51.76 64.03) 50 (46.9 57.84) 3-4 0.003**
3. hafta (2) 26.92 (21.16 35.2) 36.92 (24.87 46.71) 3-4 0.035* 3. hafta (3) 60 (55.45 64.02) 60 (55.72 60.6) 4-5 1.000
3. ay (3) 19.23 (14.95 23.99) 16.15 (10.59 33.06) Zaman- 1-2 0.308 3. ay (4) 60 (56.83 64.75) 60 (58.27 62.78) Zaman-Grup 1-2 0.137
Grup 12. ay (5) 60 (57.07 65.03) 60 (57.92 62.6) 2-3 0.203
12. ay (4) 8.46 (5.87 21.66) 4.62 (4.78 19.6) 2-3 0.379 3-4 0.230
3-4 0.578 4-5 0.740
Pasif abduksiyon Zaman 1-2 p<0.001
SPADI=Shoulder Pain and Disability Index, CI= Confidence interval, *p<0.05, **p<0.01
Tedavi öncesi (1) 90 (76.21 97.48) 85 (74.46 92.91) 2-3 p<0.001
1. saat (2) 100 (95.02 95 (93.99 113.39) 3-4 p<0.001
Tablo 2. Numeric Rating Scale (NRS) puanlarının ve aktif omuz fleksiyonunun 127.09)
gruplar içindeki ve gruplar arasındaki farklılıkları 3. hafta (3) 165 (150.95 160 (142.21 4-5 0.358
Grup 1 (n=19) Grup 2 (n=19) 169.05) 165.69)
Median (%95 CI) Median (%95 CI) Zaman p değeri 3. ay (4) 175 (167.97 170 (157.68 Zaman-Grup 1-2 0.467
177.27) 176.01)
NRS Zaman 1-2 p<0.001
12. ay (5) 180 (166.3 175 (165.67 2-3 0.890
Tedavi öncesi (1) 8 (7.6 9.04) 9 (7.97 9.5) 2-3 0.363 179.49) 177.48)
1. saat (2) 1 (0.85 2.52) 4 (2.41 4,96) 3-4 0.246 3-4 0.960
3. hafta (3) 2 (1.91 3.35) 2 (1.64 3.84) 4-5 0.888 4-5 0.410
3. ay (4) 2 (1.14 2.44) 1 (0.91 3.3) Zaman-Grup 1-2 0.046* Pasif eksternal rotasyon Zaman 1-2 p<0.001
12. ay (5) 2 (1.48 3.05) 1 (0.58 2.47) 2-3 0.112 Tedavi öncesi (1) 30 (24.24 42.07) 25 (15.65 30.13) 2-3 p<0.001
3-4 0.483 1. saat (2) 45 (33.67 49.49) 35 (25.66 41.71) 3-4 0.044*
4-5 0.164 3. hafta (3) 60 (51.97 68.55) 45 (35.27 52.1) 4-5 0.393

Aktif fleksiyon Zaman 1-2 p<0.001 3. ay (4) 65 (57.62 73.43) 50 (45.08 60.18) Zaman-Grup 1-2 0.051
12. ay (5) 60 (54.37 68.27) 55 (46.88 61.54) 2-3 0.314
Tedavi öncesi (1) 90 (85.81 103.66) 110 (90.92 114.87) 2-3 p<0.001
3-4 0.244
1. saat (2) 130 130 (107.1 131.32) 3-4 p<0.001
(114.11 141.15) 4-5 0.594

3. hafta (3) 160 160 (139.06 162.52) 4-5 0.049* CI= Confidence interval, *p<0.05, **p<0.01
(143.7 163.16)
3. ay (4) 170 (160.92 170 (153.54 172.77) Zaman-Grup 1-2 0.017*
174.87)
12. ay (5) 180 (162.46 170 (166.5 176.66) 2-3 0.402
178.07)
3-4 0.659
4-5 0.264
NRS=Numeric Rating Scale, CI= Confidence interval, *p<0.05

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


311 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda standardizasyonu sağlamak maksadıyla platelet sayımı yapılma-


mıştır. Tüm bu eksikliklere rağmen sonuçlar PRP enjeksiyonunun
Girişimsel Yöntemler diz OA olan hastalarda ağrıda ve fonksiyonel durumda olumlu
PS-054
iyileşmeler sağladığını göstermiştir. Bu sonuçlar ışığında diz OA
bulunan hastalarda PRP’nin alternatif bir tedavi olabileceğini dü-
DİZ OSTEOARTRİTİNDE TROMBOSİTTEN ZENGİN şünmekteyiz.
PLAZMANIN ETKİNLİĞİ Anahtar kelimeler: Osteoartrit, Trombositten zengin plazma, ağrı
Uğur Ertem1, Alev Alp1, Cemre Güler1, Halime Topal1, Ayşenur
Yıldırım1, Burcu Sezer1, Melike Şeyda Dağdelen2 Tablo 1. Enjeksiyon öncesi ve sonrasındaki KF-36 alt parametrelerindeki değişim
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1
Enjeksiyon öncesi Enjeksiyon sonrası P değeri
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Anabilim
2

Dalı, Reanimasyon Bilim Dalı KF-FF 45,0 (5,0/90,0) 50,0 (0,0/95,0) 0,002
KF-FRK 0,0 (0,0/100,0) 50,0 (0,0/100,0) <0,001
Giriş: Osteoartrit (OA), artritin en yaygın şeklidir; diz en çok etki- KF-A 45,0 (0,0/100,0) 55,0 (0,0/100,0) <0,001
lenen eklem olmak üzere yetişkin popülasyonda engelliliğin önde
gelen nedenini oluşturur (1). PRP hastalardan alınan tam kanın KF-GS 45,0 (0,0/85,0) 50,0 (0,0/95,0) 0,181
yüksek oranda santrifüj edilmesi ile elde edilen ve tam kandan KF-E 45,0 (10,0/100,0) 50,0 (5,0/100,0) 0,429
3-8 kat kadar fazla konsantrasyonda, çok sayıda büyüme faktörü
KF-SF 62,5 (0,0/100,0) 62,5 (12,5/100,0) 0,012
içeren trombositlerin otolog solüsyonu olarak tanımlanır. Hücre-
lerin proliferasyonu, migrasyonu ve farklılaşması üzerinde etki KF-ERK 33,3 (0,0/100,0) 66,7 (0,0/100,0) 0,219
ederek yeni kemik ve kartilaj üzerinde iyileştirici potansiyel etki KF-MS 60,0 (16,0/100,0) 64,0 (32,0/100,0) 0,880
gösterir ve kondrojenik farklılaşma, matrix üretimi ve doku remo-
delasyonu üzerinde etki meydana getirir (2). Biz bu çalışmada,
Tablo 2. Enjeksiyon öncesi ve sonrasındaki diz EHA değişimi
PRP’nin diz OA bulunan hastaların ağrı, fonksiyonel durum ve
yaşam kalitesi üzerine olan etkisini incelemeyi amaçladık. Enjeksiyon öncesi Enjeksiyon sonrası P değeri
Gereç ve Yöntem: Çalışma en az 3 aydır diz ağrısı olan ve diz Diz fleksiyon 121,3 ± 13,1 124,8 ± 10,3 0,003
OA tanısı bulunan hastalarda retrospektif olarak gerçekleştirildi.
Diz ekstansiyon 1,3 ± 26,1 0,2 ± 6,3 0,079
Hastaların enjeksiyon öncesi ve sonrasındaki KF-36, WOMAC ve
kalk ve yürü testi sonuçları kaydedildi. Hastaların diz fleksiyon ve
ekstansiyon dereceleri kaydedildi. 48 hastadan 1 kişi medikal ka- Tablo 3. Enjeksiyon öncesi ve sonrasındaki kalk ve yürü testi, WOMAC ve VAS
yıtlarına ulaşılamadığı için çalışma dışı bırakıldı. İstatistiksel analiz skorlarındaki değişim
47 hasta üzerinden yapıldı. Enjeksiyon öncesi Enjeksiyon sonrası P değeri
Biyoistatistiksel Analiz: Çalışmanın analizleri SPSS istatistik- Kalk ve yürü testi 11,2 (8,5/27,8) 11,3 (6,9/21,0) 0,403
sel analiz programı kullanılarak yapılmıştır. Sürekli değişkenlerin
normal dağılıma uygunluğu Shapiro Wilk testi ile incelenmiş olup WOMAC 46,0 (13,0/76,0) 33,0 (0,0/87,0) 0,001
test sonucuna göre gruplar arası karşılaştırmalarda Student t test VAS 5,0 (2,0/10,0) 3,0 (0,0/10,0) <0,001
ve Wilcoxon testleri kullanılmıştır. Sürekli değer alan değişkenler
ortalama, standart sapma, medyan, min.- max. değerleri ile bir-
likte verilmiştir. Çalışmada istatistiksel anlamlılık p <0,05 olarak
kabul edilmiştir.
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda
Bulgular: Hastaların PRP enjeksiyonundan 6 ay sonraki kontrol- Girişimsel Yöntemler
lerinde başvuru anına göre WOMAC, VAS, diz fleksiyon ölçümü
PS-055
ve KF-36’nın sosyal fonksiyon, fiziksel fonksiyon, fiziksel rol kısıt-
laması ve ağrı alt kategorilerinde istatistiksel olarak anlamlı iyileş- ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE HOFFA YAĞ
meler gözlendi (p <0,05). Diz ekstansiyon ölçümü, kalk ve yürü YASTIKÇIĞI LOKALİZASYONUNDA GANGLİYON
testi, KF-36 ölçeğinin diğer alt parametrelerinde anlamlı değişim
saptanmadı (p >0,05). Hastaların KF-36 alt parametrelerindeki
KİSTİ ASPİRASYONU
değişimler Tablo 1’de, EHA ölçümlerindeki değişimler Tablo 2’de, Serpil Demirulus1, Murat Karkucak1, Gamze Kılıç2, Erhan Çapkın1
kalk ve yürü testi, WOMAC ve VAS skorlarındaki değişimler Tablo 1
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Trabzon
3’de verilmiştir. 2
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Romatoloji Kliniği, Trabzon
Tartışma ve Sonuç: PRP, hasarlı yapıların metabolik fonksiyon-
larını iyileştirerek rejeneratif bir tepkiye neden olduğu ve kondro-
sit ve mezenkimal kök hücre çoğalması üzerinde olumlu bir etkiye Giriş-Amaç: Gangliyon kistleri, etiyolojisi bilinmeyen, hya-
sahip olduğu düşünülen bir tedavidir (3-5). Bizim çalışmamızda luronik asit ve mukopolisakkaritler içeren jelatinöz sıvı ile dolu
da PRP’nin diz OA bulunan hastalarda ağrının azaltılmasında ve tümör benzeri yapılardır. (1) Diz ekleminde genellikle krusiat
etkili olduğu, WOMAC ve KF-36’nın bazı parametrelerinde iyi- ligamanlarda ve daha az sıklıkla infrapatellar yağ yastıkçığı (hoffa)
leşmeler sağladığı gözlendi. Çalışmamızı destekler nitelikteki bir içinde ortaya çıkarlar. (2) Bu kistlerin erken tanısında ultrasonog-
meta-analizde HA ve PRP enjeksiyonları karşılaştırılmış, enjeksi- rafi (USG) önemli bir avantaj sağlamaktadır. Manyetik Rezonans
yondan sonraki 6. ayda benzer etkilere sahip oldukları ama en- Görüntüleme (MRG) ile gangliyon kistlerinin lokalizasyon ve
jeksiyondan 12 ay sonra PRP’nin ağrı iyileşmesi ve fonksiyonel ebatları hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olunmaktadır.
iyileşme açısından daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır (6). Olgu: 76 yaşında kadın hasta polikliniğimize 2 haftadır devam
Çalışmamızda kısıtlı sayıda denek bulunması ve karşılaştırma gru- eden diz ağrısıyla başvurdu. Ağrı hareket esnasında aniden or-
bunun olmaması gibi eksikler olmakla beraber, PRP materyalinde taya çıkıyor, bacağın ön bölgesine yayılıyor ve hareketlerini kı-
sıtlıyormuş. Çeşitli ağrı kesiciler kullanmış ancak fayda görme-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


312 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

miş. Fizik muayenesinde; diz ekleminin anteriorunda medial ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme
lateralde palpasyonla hassassiyet mevcut, diz eklem hareketleri
esnasında fleksiyon ve ekstansiyon sonu ağrılı idi. Laboratuar in- PS-056
celemeleri normal sınırlarda değerlendirildi. Her iki diz ön-arka
x-ray incelemesinde sağ dizin evre 3, sol dizin evre 2 gonartroz ile LOMBER OMURGA CERRAHİSİ SONRASI TESPİT
uyumlu olduğu tespit edildi. Ultrasonografik muayenede Hoffa EDİLEN SEROMA OLGUSU
yağ yastıkçığı içerisinde anekoik kistik yapı görüldü (Şekil 1). Has-
Tuba Erdem Sultanoğlu, Safinaz Ataoğlu
tadan gangliyon kisti ön tanısıyla istenen diz MRG’de; T1 ağırlıklı
Düzce Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
sinyallerde hipointens ve T2 ağırlıklı görüntülerde hiperintens sin-
yalleri gösteren hoffa yağ yastıkçığı lokalizasyonunda septalı kistik
lezyon (25 mm-15 mm) tespit edildi (Şekil 1). Hoffa yağ yastıkçığı Giriş-Amaç: Omurga cerrahisi sonrasında görülebilen enfektif
gangliyon kisti tanısı konularak USG eşliğinde kist aspirasyonu olmayan seromaların, cerrahiye anormal bir enflamatuvar yanıt-
yapıldı. (Şekil 3) tan kaynaklandığı düşünülmektedir. Vasküler geçirgenliğin art-
Sonuçlar: Gangliyon kistlerinin tespitinde ve aspirasyonunda ması ve bu geçirgenliğin lokal lenfatik drenaj kapasitesini aşması
USG ideal bir görüntüleme yöntemidir. sonucunda yumuşak dokularda sıvı birikimiyle meydana gelen
steril seromanın enstrumantasyon uygulamasıyla oluşumunun
Kaynaklar arttırdığı bildirilmiştir. Bu olgu sunumunda lomber omurga cer-
1. Saha, Partha et al. “Ganglion Cyst of Knee from Hoffa’s Fat Pad Protrud- rahisi sonrası kronik bel ağrısı olan hastada tespit edilen seroma
ing Anterolaterally Through Retinacular Rent: A Case Report.” Journal of olgusunu sunmayı amaçladık.
orthopaedic case reports vol. 5,3 (2015): 69-71.
2. Bui-Mansfield LT, Youngberg RA. Intraarticular ganglia of the knee: prev-
Olgu: 69 yaşında kadın hasta, 1 yıldır devam eden bel ve sağ
alence, presentation, etiology, and management. AJR Am J Roentgenol bacak ağrısı şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. Herhangi bir
1997; 168:123–127 travma öyküsü olmayan hastanın, bel ve sağ bacak ağrısının uzun
Anahtar kelimeler: Hoffa yağ yastıkçığı, gangliyon kisti, ultrasonografi, süre ayakta durmakla ya da yürümekle arttığı, daha önce bu ne-
diz ağrısı denle başvurduğu merkezlerde verilen medikal tedavi ile kısmen
azaldığı öğrenildi. Hasta bu şikayetlerle polikliniğimize başvurma-
dan önce 30 seans fizyoterapi aldığını, fayda görmediğini belirtti.
Sabah tutukluğu, güç kaybı ve inkontinans şikayeti yoktu. Öz-
geçmişinde 11 yıldır diyabetes mellitus ve 10 yıldır hipertansiyon
tanısı mevcuttu. 10 yıl önce spinal stenoz tanısı ile lomber poste-
rior stabilizasyon yapılan hastanın başka bir cerrahi öyküsü yok-
tu. Komorbiditeleri için insülin, sitagliptin+metformin, telmisar-
tan+hidroklorotiazid kullanmaktaydı. Hasta başvurduğunda bel
ağrısı nedeni ile pregabalin 150 mg/gün, alfa lipoik asit 600 mg/
gün, steroid olmayan antiinflamatuvar ve miyorelaksan kullan-
maktaydı. Soy geçmişinde özellik yoktu. Vital bulguları stabil ve
sistemik muayenesi normal idi. Bağımsız mobilize olan hastanın
kas iskelet sistemi muayenesinde torakolomber bölgede lineer 20
cm insizyon skarı vardı. Bilateral lomber paravertebral kaslarda
spazm vardı. Lomber bölge hareketleri fleksiyon 60°, ekstansiyon
15°, lateral fleksiyonlar 20°, rotasyon 20° ve ağrılı idi. Servikal
bölge ve diğer eklemlerin fizik muayenesi, üst ve alt esktremite
nörolojik muayenesi normaldi. Laboratuvar testleri normaldi.
Hastanın direkt grafisinde L2,L3,L4,L5 vertebra korpuslarında
plak vida materyalleri mevcuttu (Şekil 1). Sağ kalça manyetik re-
zonans görüntülemede (MRG) asetabulum ve femur subkapital
alanda dejeneratif sivrileşmeler, eklem aralığı süperiorunda da-
ralma ve hafif formda osteoartrit saptandı. Lomber spinal MRG
incelemesinde L3 ve L4 vertebra korpuslarında yumuşak dokular
içerisinde yaklaşık 44x15 mm boyuta ulaşan sıvı lokülasyon alanı
Şekil 2. Hoffa gangliyon kistinin ultrason eşliğinde aspirasyonu ve aspire izlendi ve periferinde intravenöz kontrast madde sonrası patolojik
edilen materyal kontrast tutulumu saptanmadı. MRG bulguları operasyon lojuna
ait seroma olarak yorumlandı (Şekil 2). Hasta beyin ve sinir cer-
rahisi tarafından takibe alındı.
Yöntem-Gereçler: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğimi-
ze bel ve sağ bacak ağrısı şikayeti ile başvuran hastada, lomber
omurga cerrahisi sonrası tespit edilen seroma olgusu sunulmuştur.
Sonuçlar: Konservatif tedaviye yanıtsız, lomber omurga cerrahi-
si olan kronik bel ağrılı hastada seroma düşünülmelidir.

Kaynaklar
Şekil 1. Hoffa gangliyon kisti Ultrasonografi ve MRG görüntüsü 1. Mithani SK, and Anthony PT. Management of woundc omplications in
spinal surgery. Neurosurgery Quarterly 2006;16(1):9-14.
2. Robin BN, Chaput CD, Zeitouni S, Rahm MD, Zerris VA, Sampson HW.
Cytokine-mediated inflammatory reaction following posterior cervical de-
compression and fusion associated with recombinant human bone mor-
phogenetic protein-2: a casestudy. Spine 2010;35(23):1350-54.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


313 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

3. Andrew Y, Jon Kimball MA, and Daniel CL. Surgical seroma formation taraflar arasında anlamlı olarak farklı değildi. Bilateral femoral
following posterior cervicall aminectomy and fusion without rhBMP-2. J kıkırdak kalınlığı-medial kondil değeri ve lateral kondil değeri ile
Neurosurg Spine 2013;19(3):297-300.
4. Garrett MP, Kakarla UK, Porter RW, Sonntag VK. Formation of painful
Ashworth skoru arasında anlamlı (p < 0.05) pozitif korelasyon
seroma and edema after the use of recombinant human bone morpho- gözlendi. RF+Vİ değeri ile Barthel indeksi ve FAS skoru arasında
genetic protein-2 in posterolateral lumbar spine fusions. Neurosurgery anlamlı (p < 0.05) pozitif korelasyon gözlendi. Kuadriseps kas ka-
2010;66(6):1044-49. lınlığı ve femoral kıkırdak kalınlığı ölçüm korelasyonunda RF+Vİ
Anahtar kelimeler: seroma, kronik bel ağrısı, enstrumantasyon değeri ile lateral kondil değeri arasında anlamlı (p < 0.05) pozitif
korelasyon gözlendi.
Lomber Anteroposterior ve Lateral Grafi Sonuç: İnme hastalarında femoral kıkırdak kalınlığının ölçümü
hemiplejik taraf ile sağlam taraf arasında anlamlı farklılık gös-
termezken, kuadriseps kas kalınlığı ölçümleri sağlam tarafa göre
hemiplejik tarafta anlamlı olarak daha düşüktü. Kuadriseps kas
kalınlığı değerleri inmeli hastalarda fonksiyonel durumu etkiler.
Anahtar kelimeler: kuadriseps, kıkırdak, hemipleji, inme,
ultrasonografi.

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme


PS-058

LUMBOSAKRAL TRANSİZYONEL VERTEBRA: İKİ


OLGU SUNUMU
Seromanın Lomber MRG’deki görüntüsü
Volkan Şah1, Zülküf Akdemir2, Şeyhmus Kaplan1
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı
1

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı


2

Giriş: En sık görülen lumbosakral malformasyonlar, lumbosakral


transizyonel vertebra (LSTV) ve spina bifida occulta anomalileri-
dir. LSTV, en alt lomber vertebra ve sakrum arasındaki transvers
çıkıntının büyük yapıda olması, sakrum veya ilium ile yalancı
eklem ve/veya füzyon oluşturur biçimde görüldüğü bir vertebra
anomalisidir(1). Castellvi ve arkadaşları tarafından yapılan sınıf-
lamada Tip 1’de, displastik genişlemiş transvers çıkıntı; Tip 2’de,
sakrumda skleroz artışı ile birlikte yalancı eklem oluşturmuş trans-
vers çıkıntı; Tip 3’te, sakrumla füzyon yapmış transvers çıkıntı;
Tip 4’te, bir tarafta Tip 2 varken diğer tarafta Tip 3 LSTV varlığı
(mikst tip) olarak sınıflandırılmıştır(2). Bel ağrısı etiyopatogene-
zinde LTSV nin yeri tartışmalıdır. LSTV ile bel ağrısının ilişkisini
ilk olarak Bertolotti tanımlamış olup tiplere göre korelasyonunu
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme Nardo ve arkadaşları incelemiştir(3). Biz bu yazıda polikliniğimize
bel ve kalça ağrısı şikâyeti ile başvuran iki farklı LSTV olgusunu
PS-057 sunmak istedik.
İNME HASTALARINDA ULTRASON İLE Olgu 1: 14 yaşında bayan hasta bel ve iki taraflı kalça ağrısı
şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Özgeçmişinde herhangi bir özel-
FEMORAL KIKIRDAK VE KUADRİSEPS KASININ
lik yoktu. 1-2 senedir koşarken ve oturma pozisyonunda şiddet-
DEĞERLENDİRİLMESİ VE FONKSİYONEL DURUMA lenen bel ve kalça ağrısından yakınıyordu. Fizik muayenesinde
ETKİSİ siyatik sinir germe testlerinin negatif olduğu, alt lomber bölgede
Aysel Çınar, Mustafa Aziz Yıldırım , Kadriye Öneş paravertebral kas spazmının palpe edilebildiği görüldü. Lomber
eklem hareket açıklıklarının; fleksiyon, ekstansiyon, lateral flek-
Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve
Araştırma Hastanesi siyon ve rotasyon olmak üzere tüm yönlerde kısıtlı olduğu tespit
edildi. Lomber Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)’ sinde
her iki L5 transvers proçes ile S1 süperior artiküler faceti arasında
Amaç: İnme hastalarında tanısal ultrasonografik görüntüleme ile artikülasyon mevcuttu. LSTV tip 2b anomalisi belirlenen hastaya;
her iki diz femoral kıkırdak kalınlığı ve kuadriseps kas kalınlığının kliniğimizde lumbosakral bölgeye 15 seans hotpack ve tens uygu-
ölçülmesi, karşılaştırılması ve fonksiyonel duruma etkisini araştır- laması, ev programı şeklinde düzenlenen lomber mobilizasyon ve
mak. germe egzersizleri planlandı.
Gereç-yöntemler: Bu çalışmaya inme nedeniyle takip edilen Olgu 2: 25 yaşında bayan hasta bel ve sol kalça ağrısı şikayeti
65 hasta dahil edildi. USG ile femoral kıkırdak ve kuadriseps kas ile kliniğimize başvurdu. Profesyonel koşu sporu yapan hastamız,
(rektus femoris (RF)+ vastus intermedius (VI) kalınlığına bakıldı; özellikle egzersizler sırasında ağrılarının şiddetlendiğini belirtti. Fi-
Fonksiyonel değerlendirme için Barthel Günlük Aktiviteler En- zik muayenesinde siyatik sinir germe testlerinin negatif olduğu,
deksi (BI) ve Fonksiyonel Ambulasyon Skoru (FAS) kullanıldı. alt lomber bölgede paravertebral kas spazmının palpe edilebildiği
Bulgular: Bilateral femoral kıkırdak kalınlığı-medial kondil, in- görüldü. Lomber eklem hareket açıklıklarında kısıtlılık tespit edil-
terkondiler bölge ve lateral kondil değerleri sağlam ve hemiplejik medi. Yapılan lomber ve sakroiliak MRG sinde lomber bölgede

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


314 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

disk patolojisi saptanmadı. L5 sol transvers proçes ile S1 sol süpe-


rior artiküler faseti arasında artikülasyon mevcuttu. LSTV tip 2a
anomalisi saptanan hastaya kliniğimizde lumbosakral bölgeye 15
seans hotpack ve tens uygulaması, ev programı şeklinde düzenle-
nen lomber mobilizasyon ve germe egzersizleri planlandı.
Sonuçlar: Bel ağrısı, genel popülasyonun %60–85’inde, ya-
şam boyunca en az bir kez görülmektedir ve olguların yaklaşık
%10–20’sinde kronikleşmektedir. Bel ağrılarının etiyolojisi multi-
faktoriyeldir. LTSV’nin bel ağrısındaki yeri tartışmalı olmakla be-
raber birçok araştırmacı, özellikle gençlerde görülen bel ağrısının
konjenital nedenleri arasında sayılması konusunda fikir birliğine
varmışlardır. Nardo ve arkadaşları özellikle Tip 2 ve Tip 4 LSTV
görüntülerinin, alt lomber bölgede bel ve kalça ağrısı ile daha güç-
lü korelasyon gösterdiğini ve ağrı şiddetinin daha fazla olduğunu
rapor etmişlerdir(3). Biz her iki olgumuzda bel ve kalça ağrısının
nadir sebepleri arasında olan LTSV’ nın MRG ile tanısını ve tedavi
Olgu 2. Koronal T1 ağırlıklı imajlarda sol L5 transvers proçes ile S1 süperior
yaklaşımımızı sunmayı amaçladık. artiküler faset, eklem oluşturmaktadır.
Kaynaklar
1. Yavuz U, Bayhan Aİ, Atıcı Y, Sökücü S, Kargın D, Uzun M. Incidence of ra-
diographical detected lumbar region anomalies in young male population. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme
J Turk Spin Surg 2013;24(1):21–6.
2. Castellvi AE, Goldstein LA, Chan DP. Lumbosacral transitional vertebrae PS-059
and their relationship with lumbar extradural defects. Spine (Phila Pa
1976) 1984;9(5):493–5. KARPAL TÜNEL SENDROMUNDA ABDUKTOR
3. Nardo, L., et al., Lumbosacral transitional vertebrae: association with low
back pain. Radiology, 2012. 265(2): p. 497-503. POLLİSİS BREVİS KASININ ULTRASONOGRAFİK
Anahtar kelimeler: bel ağrısı, kalça ağrısı, transizyonel vertebra, MRG DEĞERLENDİRİLMESİ
İlhami Ata1, Kadriye Öneş2, Burcu Önder3, Muhsin Doran4
1
Bingöl Devlet Hastanesi
2
Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Suam
3
Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi
4
Isparta Yalvaç Devlet Hastanesi

Amaç: Karpal tünel sendromu (KTS) hastalarında abduktor pol-


lisis brevis (APB) kasındaki kantitatif ultrasonografik ölçüm para-
metrelerinin hastalık şiddeti ile ilişkisini ortaya koymaktır.
Gereç ve Yöntem: Kesitsel klinik olarak planlanan bu çalışmaya
76 hasta dahil edildi. Demografik verileri; yaş, boy, kilo, beden
kitle indeksi (BKI, kg/m2) ve dominant ekstremite bilgileri kayde-
dildi. Hastalar hastalık şiddeti açısından elektromiyografi (EMG)
sonuçlarına göre normal, hafif, orta ve ağır olmak üzere grup-
landırıldı. Hastaların APB kasının ultrasonografi (USG) ölçümleri
transvers kesitte yapıldı. APB kasının kesit yüzey alanı (KYA) ve
kalınlığı ölçüldü. Kantitatif USG parametreleri arasında karşılaştı-
Olgu 1. Aksiyel T2 ağırlıklı imajlarda bilateral L5 transvers proçesler ile S1 rıldı ve bu verilerin EMG verileri ile korelasyonuna bakıldı.
süperior artiküler fasetler, eklem oluşturmaktadır.
Bulgular: APB kası KYA’sı normal grupta 120.26 ± 13.1, ha-
fif KTS grubunda 111.61 ± 15.6, orta KTS grubunda 90.66 ±
12.1 ve ağır KTS grubunda 58.27 ± 13.3 mm2 olarak hesap-
landı. APB kası KYA’sı gruplar arasında karşılaştırıldığında tüm
gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0.001).
APB kalınlığı normal grupta 5.09 ± 0.6, hafif KTS grubunda 4.77
± 0.7, orta KTS grubunda 4.47 ± 0.8 ve ağır KTS grubunda
3.84 ± 0.9 olarak bulundu. APB kası kalınlığı açısından gruplar
karşılaştırıldığında normal - hafif KTS ve hafif - orta KTS grupları
arasında anlamlı fark yoktu, ancak normal – orta KTS ve ağır KTS
hasta grubu ile diğer tüm gruplar arasında anlamlı fark mevcuttu
(p<0,05, p<0,001).
Gruplar kendi içlerinde ayrı ayrı değerlendirildiğinde USG para-
metreleri ile EMG’de duyusal latans, duyusal amplitüd, duyusal
Olgu 1. Koronal reforme imajlarda psödoartikülasyonlar net
sinir ileti hızı ve motor latans, motor amplitüd ve motor ileti hızı
seçilebilmektedir.
arasında korelasyon saptanmamıştır, ancak KTS hastaları bir bü-
tün olarak değerlendirildiğinde APB kesit alanının median sinir
duyusal latans, amplitüd, ileti hızı ve median sinir motor latans,
ile yüksek derecede korele ve median sinir motor amplitüdü ile
orta şiddette korele olduğu görülmektedir (p<0,01). APB kesit

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


315 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

yüzey alanı ile median sinir duyusal ve motor latansı ile nega- oral etodolak, asetaminofen, diklofenak, yüzeyel soğuk tedavi,
tif bir korelasyon mevcut iken; median sinir duyusal amplitüd, kompresyon tedavileri düzenlenmiş ancak yeterli cevap alına-
duyusal ileti hızı ve motor amplitüd arasında pozitif korelasyon mamış. Hastanın ağrısı genelde yürüme ve üzerine yüklenme
mevcuttur. APB kası kalınlığı ile EMG verileri değerlendirildiğin- sırasında artıyormuş (VAS-(visual analogue scale) =7). Supin
de, APB kası kalınlığı; median sinir duyusal ve motor latans ile pozisyonunda yapılan ayak muayenesinde inspeksiyonda lateral
zayıf negatif korelasyon gösterir iken, median sinir duysal ileti hızı perimalleolar şişlik izlendi (Şekil-1) ve palpasyonla şişlik bölge-
ve duyusal amplitüd ile zayıf pozitif korelasyon göstermektedir sinde ağrı, talokrural ve subtalar eklemde eklem hareket açıklığı
(p<0.01). APB kası kalınlığı median sinir motor amplitüdü ve boyunca olan hafif(VAS=3) ağrı izlendi. Ön, orta ve arka ayakta
median sinir motor ileti hızı ile herhangi bir korelasyon gösterme- yapılan diğer tüm muayeneleri doğaldı.
mektedir. APB kası kesit yüzey alanı ile APB kası kalınlığı KTS’li Özgeçmişinde Bartter sendromu tanısı ile 10 yıldır takip edildiği
hasta grubunda orta derecede pozitif korelasyon göstermektedir ve tiroid papiller karsinom sebepli total tiroidektomi uygulandığı
(p<0.01). APB kası KYA’sı ile APB kası kalınlığı arasında normal öğrenildi. Bağımlılık yapan bir alışkanlığı yok. Günlük oral spi-
grup içinde herhangi bir korelasyon saptanmazken; hafif KTS’de ronolakton 100 mg 1*1,potasyum 3*1 kullanıyor. Ultrasonogra-
orta düzeyde (p<0.01), orta KTS’de zayıf düzeyde (p<0.05), ağır fi(USG) ile ayak bileği bakısında talokrural eklemde efüzyonu iz-
KTS grubunda iyi düzeyde (p<0.01) ve tüm KTS hastaları bir lendi (Şekil-2a). Peroneal bölgede ciltaltı ödem dışında tendonları
bütün olarak değerlendirildiğinde orta düzeyde korelasyon mev- ilgilendiren patoloji izlenmedi. Laboratuar değerlendirmesinde
cuttur (p<0.01). K:2,4mmol/L kreatinin:1,2 mg/dl CRP: 1,5 mg/dl sedimentas-
Sonuç: Sonuç olarak bu çalışma sonuçlarına göre APB kasının yon(60dk): 40 mm BUN: 22,5 mg/dl ürik asit: 10,83 mg/dl olarak
kantitatif USG ölçümleri KTS’ye bağlı olarak tenar kas- değerlendirilen hastanın, USG rehberliğinde eklem aspirasyonu
lardaki değişimleri gösterilebilir ve bu değişimler hastalık şiddeti yapılıp ışık mikroskobu değerlendirmesinde monosodyum ürat
ile orantılıdır. kristalleri(Şekil-3) izlenen hastanın tanısı kesin gut olarak değer-
lendirildi.
Anahtar kelimeler: Abduktor pollisis brevis, elektromiyografi, karpal
tünel sendromu, ultrasonografi, Talokrural ekleme intraartiküler USG eşliğinde, 1 hafta arayla her
iki tarokrural eklemine, 1ml 5 mg triamsinolon+ 1ml serum fizyo-
Tablo 1. APB kasının kalınlık ve kesit yüzey alanının EMG verileri ile korelasyonu lojik uygulandı. Kolşisin oral tablet başlandı. Son enjeksiyondan
3 hafta sonra kontrol edilen hastanın ağrısı ve peroneal bölge şiş-
liğinin ; aynı zamanda USG değerlendirmesinde eklem içi efüzyo-
nun tamamen gerilemiş olduğu izlendi izlendi (Şekil-2b). Ürik asit
serum düzeyi stabilitesini sağlaması amaçlanarak oral allopürinol
300mg/gün başlandı. 3 ay sonraki muayenede semptomlarının
tekrar etmediği öğrenildi, K:3,3 mmol/L kreatinin:1,06 mg/dl
CRP: 1 mg/dl sedimentasyon(60dk): 33 mm ürik asit: 5,96 mg/
dl olarak izlendi.
Tartışma: Burada 29 yaşında Bartter sendorumu ile takip edilen
bir kadın hastada, ayak bileği teravmasından sonra gelişen di-
rençli ayak bileği şişliğinin araştırılması sırasında tespit edilen bir
gut artriti sunulmaktadır.
Gut alevlenmesi olan bir hastada semptomlar genellikle belirgin-
dir. En sık tutulan eklem, ilk metatarsofalangeal eklemdir. Bazı
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme durumlarda subtalar, ayak bileği ve diz eklemi de dahil olabilir.
Hastalar genellikle akut başlangıçlı eklem ağrısı ile başvurur. Ağrı
PS-060
genellikle hastayı aniden uykudan uyandırır veya sunumdan
ATİPİK GUT ARTRİTİ PREZENTASYONLU BARTTER birkaç saat önce kademeli olarak gelişebilir ve maksimum ağrı
yoğunluğu 24 saate ulaşır. Genellikle eritemli, şişmiş ve sıcak ek-
SENDROMU: VAKA SUNUMU
lem şeklinde ortaya çıkar(7). Bizim hastamızın klinik prezentas-
Muhsin Doran1, Kadriye Öneş2, Çiğdem Çınar2 yonu klasik gut atağından farklı olarak 3 aydan uzun sürmüştü
Yalvaç Devlet Hastanesi
1 ve non-steroid ilaçlara cevabı yetersizdi. 1. metatarsofalangeal
Sbü İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
2
eklemde patoloji yoktu, ayrıca kızarıklık ve ısı artışı da izlenmedi.
Kas-iskelet sistemi hastalıklarının hekimler tarafından değerlen-
Giriş-Amaç: Bartter sendromu(BS); hipokalemik alkaloz,hipo- dirilmesi, ayırıcı tanısı ve girişimsel tedavi yöntemlerinin uygu-
kalemi, artmış aldosteron sekresyon hızı, normal veya düşük kan lanması sırasında USG, bir süredir, çok iyi araç olmuştur. USG
basıncı ile beraber artmış plazma anjiotensin II konsantrasyonu ile hastamızın peroneal bölgedeki şişliğinden farklı bir bölgede(-
bozuklukları ile seyreden; otozomal resesif geçiş gösteren bir talocrural eklemde) izlenen efüzyonun ponksiyonu ve ışık mik-
hastalıktır. Hastalarda hiperürisemi prevalansı artmıştır(1). An- roskobunda incelenmesi ile izlenen monosodyum ürat kristalleri,
cak hastaların hiperürisemileri nadiren komplike olup gut artriti EULAR (European League Against Rheumatism) tanı kriterine
oluşturma eğilimindedir ve literatürde BS’li yetişkin ve çocuklarda göre, tanısını kesin gut olarak değerlendirmemizi sağlamıştır (8).
sadece birkaç gut artriti vakası bildirilmiştir (1-6). Amacımız bu Gut hastalığı prevalansı dünya çapında%1-4 arasında ve insidan-
nadir durumu hatırlatmak ve ultrasonun, ayırıcı tanıda hızlı ve sı %0.1-0.3 arasında değişmiştir(9). BS’li hastalarda hiperürisemi
etkililiğini vurgulamaktır. ve gutun kaynağı bilinmemektedir. BS’de hiperürisemi prevalansı
Olgu: 29 yaşında bir kadın hasta ayak bileğinde oral non-steroid literatürde netleşmemiş olup bir çalışmada 9 hastanın 5’inde hi-
anti-inflamatuar ile klinik cevabın tam alınamadığı, sık tekrarla- perürisemi bildirilmiş ve bunların 2 sinde takiplerde akut gut atağı
yan her iki ayak bileğinde ağrı ve peroneal şişlik ile başvurdu.3 bildirilmiş (1).
ay önce yürürken sağ taraflı inversiyonda ayak bileği burkulması Sonuçlar: Sonuç olarak bu olguda, BS’li hastaların takiplerinde
olan hastanın semptomları için 3 ay süresince 3 farklı dönemde gut artritine komplike olabileceği, gut hastalarının atipik ayak bi-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


316 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

leği şişliği ile de başvurabileceği ve USG’nin bir kez daha hastalık-


lar ayırıcı tanısında bir araç olarak kullanılabileceğini vurgulamak
amaçlanmıştır.Gut artritinin önlenmesi için uygun tedavi ve ayrı-
ca BS’li hastalarda periyodik serum ürik asit düzeyi değerlendir-
melerdede dikkate alınmalıdır

Kaynaklar
1. alkalosis in the decreased clearance of uric acid. Ann Intern Med
1975;83(1):56-9
2. Ogawa T, Fujise Y, Shibata S, et al. Bartter’s syndrome with gouty arthritis.
Intern Med 1992;31(9):1120-4.
3. Moriwaki Y, Yamamoto T, Takahashi S, Tsut­sumi Z, Hada T. An atypi-
cal case of primary renal tubular hypokalaemic metabolic alkalosis with
chronic tophaceous gout. Clin Rheumatol 2001;20(5):372-5
4. Nakamura Y, Saima K, Kishimoto M, Okada M. A case of Bartter’s syn
drome accompanied with gouty attack. Kidney and Dialysis 6:101,1985(In
Japanese)
5. Yoshida Y, Ueda T,Maruyama A, et al. A case of Bartter’s syndrome associ-
ated with gout and kidney. J Jpn Soc Int Med 78:1350,1989(In Japanese)
6. Nima Derakhshan, Dorna Derakhshan, Mitra Basiratnia,et al. Gouty ar-
thritis in a 15-year-old girl with Bartter’s syndrome. Saudi J Kidney Dis
Transpl. 2010 Nov;21(6):1129-31
7. Neogi T. Gout. Ann Intern Med. 2016 Jul 05;165(1)
8. Richette P, Doherty M, Pascual E,et al. 2018 updated European League
Against Rheumatism evidence-based recommendations for the diagnosis
of gout. Ann Rheum Dis. 2020 Jan;79(1):31-38 Şekil 2. ışık mikroskobunda monosodyum ürat kristali görünümü
9. Singh JA, Gaffo A. Gout epidemiology and comorbidities. Semin Arthritis
Rheum. 2020 Jun;50(3S):S11-S16
Anahtar kelimeler: gut, bartter sendromu, ultrasonografi

Şekil 3. Tedavi sonrası talocrural eklem ultrasonografik görünümü

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme


PS-061
Şekil 1. talocrural eklem ultrasonografik görünümü
DİRENÇLİ LATERAL EPİKONDİLİTE EŞLİK EDEN
RADİAL TÜNEL SENDROMU: OLGU SUNUMU
Aslınur Keleş Ercişli, Deniz Palamar Kadıoğlu
İstanbul Üniversitesi-cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul

Giriş: Lateral epikondilit (LE), el bilek ekstansörlerinin köken aldı-


ğı lateral epikondilde ve ön kolun ekstansör kas yüzeyinde ağrı ile
karakterize, kolun en yaygın lezyonlarındandır.1 Tekrarlayıcı, zor-
lu el bileği ekstansiyonunu içeren aktiviteleri yapanlarda daha sık
görülmekte olup kavrama kuvvetinde azalmaya neden olmaktadır.
Dirsek lateralinde ve üst ön kolda ağrı oluşturabilen bir diğer
neden ise posterior interosseöz sinirin (PIN) radial tünel içerisin-
de tuzaklanması ile ilişkili görülebilen radial tünel sendromudur
(RTS). LE’nin RTS ile beraber görülebildiği ve bu oranın %21–41
arası değiştiği gösterilmiştir.2

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


317 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Biz de lateral epikondilit ve radial tünel sendromu birlikteliğinin LE ile birlikte de görülebilir.8 Özellikle, dirençli epikondilit olguları-
görüldüğü bir olgumuzu sunuyoruz. nın RTS yönünden incelenmesi önemlidir.
Olgu: 52 yaşında kadın hasta sağ dirsek lateralinde ağrı şikayeti Maudsley testi, Cozen testi, Mills testi ve Sandalye Kaldırma testi
ile kliniğimize başvurdu. Fiziksel aktivite ile artış gösteren ve yak- her iki durumda da pozitif olup hassasiyetin lokalizasyonu ve Do-
laşık bir yıldır devam eden, konservatif tedavilere cevapsız ağrısı kuzlar Kuralı testi ile ayırıcı tanıya gidilmektedir.
olan olgunun sağ kola alınan darbe, yaralanma, enfeksiyon öy- USG ile LE için kemik spur, komşu kemik irregüleritesi, OET ka-
küsü olmadığı öğrenildi. Olgunun medikal özgeçmişinde belirgin lınlık ölçümü, tendon heterojenitesi, peritendinöz sıvı varlığı ve
bir özellik yoktu. fokal hipoekoik alanlar ile Doppler sinyal aktivitesi değerlendi-
Yapılan fizik muayenede sağ dirsek eklem hareket açıklığı tam rilmektedir. RTS için ise PIN, proksimalden distale doğru takip
olup lateral epikondil üzerinde ve radial tünel lokalizasyonu olan edilirken transvers ve anteroposterior çapta artış varlığı ve olası
epikondilin yaklaşık 5 cm distalinde presyonla hassasiyet tespit sıkışma alanlarındaki çap azalması incelenmektedir.
edildi. Sağ el bileği ve parmakların fleksiyon, ekstansiyon kas LE ve RTS’nin konservatif tedavisi, ağrının kontrolü, iyileşmenin
kuvveti tam olarak değerlendirildi. Maudsley testi, Cozen testi, hızlandırılması, rehabilitasyon ve önlemeyi içermektedir. İstirahat,
Mills testi ve Sandalye Kaldırma testi pozitifti. Dokuzlar Kuralı soğuk uygulama ve NSAİİ akut dönemde önerilebilir. Konservatif
testinde radial tünel sendromu ile uyumlu olacak şekilde, lateral tedavi ile yanıt alınamayan vakalarda lokal steroid uygulamaları
sütunda 1. ve 2. kareler üzerinde hassasiyet tespit edildi. Bilateral denenmektedir. Dirençli vakalarda cerrahi tedavi uygulanmaktadır.
el kavrama kuvvet ölçümü Jamar el dinamometresi ile ölçüldü
Sonuç: Dirençli LE vakalarında tanı, tedavi ve ayırıcı tanıda
ve sağ taraf dominant olmasına rağmen kavrama kuvveti sağda
RTS’nin mutlaka akılda tutulması gerekmektedir. Dirençli LE va-
ortalama 8 kg, solda 32 kg olarak tespit edildi.
kalarında ön kol kullanım modifikasyonu nedeniyle LE ve RTS
Olguya ilk olarak lateral epikondilite eşlik edebilen RTS ön tanısı birlikteliği artmakta ve tanı için mutlaka USG’den faydalanılması
ile elektromiyografi (EMG) yapıldı. Radial motor ve yüzeysel duyu gerekmektedir. Bu sayede doğru tanı ve tedaviyle cerrahiye gidiş
çalışması beklendiği üzere, sağ önkol ve dirsek arasında iletim azalmakta, hatta cerrahiye gidecek olgularda doğru cerrahi yön-
bloğu olmaksızın normal genlikli bileşik kas aksiyon potansiyeli ile temin tercih edilmesi sağlanabilmektedir.
normal iletim hızı şeklinde raporlandı. Bunun üzerine yapılan ult-
rasonografik (USG) değerlendirmede ortak ekstansör tendonun Kaynaklar
(OET) yapışma bölgesinde kemik spur, tendonda heterojenite ve 1. Kaminsky SB, Baker CL. Lateral epicondylitis of the elbow. Tech Hand Up
fokal hipoekoik alan varlığı ile komşu kemik irregüleritesi tespit Extrem Surg [Internet]. 2003 Dec [cited 2018 Jan 14];7(4):179–89.
edildi. OET kalınlığı 2 farklı method ile ölçüldü ve sırasıyla 4.9 ve 2. Ritts GD, Wood MB, Linscheid RL. Radial tunnel syndrome: a ten-year
surgical experience. Clin Orthop Relat Res. 1987;(219):201-5.
5.1 mm ile artmış olarak not edildi. Doppler sinyal aktivitesi grade
3. Krogh TP, Fredberg U, Christensen R, Stengaard-Pedersen K, Elling- sen T.
2 olarak belirlendi (resim 1). Ultrasonographic assessment of tendon thickness, Doppler activity and bony
RTS varlığı açısından USG ile yapılan PIN değerlendirmesinde spurs of the elbow in patients with lateral epicondy- litis and healthy subjects:
a reliability and agreement study. Ultraschall Med. 2013;34:468-474.
Leash of Henry varlığı tespit edildi ve Froshe arkını geçtikten he-
4. Krogh TP, Fredberg U, Ammitzbol C, Ellingsen T. Ultrasonographic char-
men sonra PIN çapı ortalama 4 mm2 ile artmış olarak belirlendi. acteristics of the common extensor tendon of the elbow in asymptomatic
Supinator kas içine girerken eşlik eden damar varlığı ve longitudi- individuals: thickness, color Doppler activity, and bony spurs. Orthop J
nal görüntülemede PIN’in bu bölgede komprese olduğu da tespit Sports Med. 2017;5:2325967117704186.
edildi (resim 2). 5. Dang AC, Rodner CM. Unusual Compression Neuropathies of the Fore-
arm, Part I: Radial Nerve. J Hand Surg 2009;34A:1906–1914.
Bunun üzerine hastaya RTS tanısını kesinleştirmek için 1 cc %2 lik 6. Lin YT, Berger RA, Berger EJ, Tomita K, Jew JY, Yang C, et al. Nerve
lidokain ile USG eşliğinde PIN blokajı yapıldı. 30 dk sonra muaye- endings of the wrist joint: a preliminary report of the dorsal radiocarpal
nesi tekrar edilen olgunun ağrısında anlamlı azalma tespit edildi. ligament. J Orthop Res 2006;24:1225–1230.
7. Moradi A, Ebrahimzadeh MH, Jupiter JB. Radial Tunnel Syndrome, Diag-
Olguya dirençli LE ve eşlik eden RTS tanısı konularak PIN çevresi-
nostic and Treatment Dilemma. Arch Bone Jt Surg. 2015;3(3):156-162.
ne ve lateral epikondile betametazon enjeksiyonu yapıldı. Olgunun 8. Jebson PJ, Engber WD. Radial tunnel syndrome: long- term results of sur-
3 hafta sonraki kontrolünde şikayetlerinin %80’den fazla azaldığı gical decompression. J Hand Surg Am. 1997;22(5):889-96.
belirkendi. Kontrol el kavrama kuvveti sağda 30 kg’a yükseldi. Anahtar kelimeler: lateral epikondilit, radial tünel sendromu,
Tartışma: Etiyolojisinde birden çok patolojinin olması ya da bir- ultrasonografi
likte görülebilmesi nedeniyle lateral dirsek ağrısında doğru tanıyı
koymak zor olabilmektedir. LE, en sık neden olarak karşımıza çık-
makla beraber dirsek lateralinde ve üst ön kolda ağrı ile karakteri-
ze olup tuzak nöropatilerden RTS ile benzer klinik tabloya neden
olmaktadır. Tekrarlayıcı el bileği fleksiyon, ekstansiyon ve ön kol
pronasyon, süpinasyon hareketleri gibi provakatif nedenler aynı
zamanda PIN’in en sık sıkışma yeri olan Froshe arkında fibrozisi
arttırmakta ve RTS sıklığında da artışa neden olmaktadır.5
RTS, PİN’in bası altında kalması sonucu oluşan bir tuzak nöropa-
tisidir ancak, elektromiyografi (EMG) veya sinir ileti çalışmalarında
bulgu vermez. Saf motor nöron olarak sınıflanmasına rağmen PIN
el bileği kapsülünden miyelinsiz (grup VI) ve çevre kaslardan küçük
miyelinli (grup IIA) afferent duyusal lifler içermektedir ve RTS’de
de bu liflerin etkilenmesine bağlı olarak duyusal yakınmalar ortaya
çıkarken motor bulgular görülmemektedir.6 RTS, temelde klinik
bulgulara dayanan bir dışlama tanısıdır ve son yıllarda tuzaklan-
ma bölgesinde sinirdeki değişikliklerin USG ile gösterilmeye baş-
lanması ve USG eşliğinde yapılan lokal anestezik uygulaması ile
semptomların giderilmesi tanıyı desteklemek için kullanılmaktadır.7
LE’den, presyonla olan hassasiyetin lokalizasyonu ile ayrılan RTS,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


318 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

manla kan ürünleri, nekrotik yağ dokusu, fibrin ile dolu bir fibröz
kapsül gelişir (3).
Sıklıkla motorlu taşıt kazaları sonrası gelişmekle beraber etiyolo-
jisinde düşme ve spor yaralanmaları da yer almaktadır (3). MLL,
vakaların %60’ından fazlasında trokanter majör bölgesinde izlen-
mektedir. Trokanter majörün yüzeyel yerleşimi, yumuşak doku-
nun mobilitesi, tensör fasya lata kuvveti bu tutulumdan sorumlu
tutulmaktadır (4). Kadın cinsiyet, 25 veya üzeri vücut kitle indeksi
(VKİ) sekonder risk faktörleri arasındadır.
Biz de travma sonrası geç dönem trokanter majör bölgesinde ağrı
ve şişlik şikayeti ile kliniğimize başvuran, nadir görülen Morel-La-
vallee lezyonu olgumuzu sunuyoruz.
Olgu: 30 yaşında erkek olgu kliniğimize sol bacak dış yanında
3 aydır mevcut olan ağrı, son zamanlarda giderek artan şişlik ve
yürümede zorluk şikayetleri ile başvurdu. Ağrıyı başlatan neden
varlığı sorgulandığında, olgunun ağrı başlamadan 1 ay önce kav-
ga sırasında bacağına sert bir darbe aldığı öğrenildi. Medikal öz-
geçmişinde belirgin bir özellik yoktu.
Yapılan fizik muayenede bilateral kalça eklem hareket açıklığı
tam olarak tespit edildi. Bilateral FABER ve FADIR testi negatif
olup testler sırasında sol kalça lateralinde minimal ağrı mevcuttu.
Sol trokanterik majör üzerinde palpasyon ile belirgin hassasiyet
ile birlikte şişlik tespit edildi ve sıçrama belirtisi pozitifti. Dirençli
Resim 1. (a), Ortak ekstansör tendon kalınlık ölçümü. (A), Lateral epikondil. eksternal derotasyon testi, dirençli aktif abduksiyon testi ve pasif
(B), radiohumeral eklem. (C), radius başı. (D), Ortak ekstansör tendon. (E), ‘’
adduksiyonda dirençli abduksiyon testi pozitif olup tek ayak üs-
1-cm ölçüm metodu ‘’ ile kalınlık ölçümü. (F), epikondil platosu. (G), ‘’ plato
metodu ‘’ ile kalınlık ölçümü. (b), Ortak ektansör tendonda 0.5 cm’lik ilgili tünde durma testi negatifti. Trokanterik majör ağrı sendromu ön
alanda Doppler sinyal aktivitesi.3,4 tanısıyla USG ile yapılan görüntülemede, subkutan yağ dokusu
ile alttaki fasya arasında uzanan homojen düzgün sınırlı anekoik
kistik sıvı koleksiyonu tespit edildi (resim 1). Trokanterik bursit
görünümü ile uyumlu olmaması üzerine ileri görüntüleme yön-
temi olarak yapılan MRG, koronal ve aksiyel kesitlerde düşük T1
ve yüksek STIR sinyal aktivitesine sahip iliotibial bant üzerinde
subkutan yağ doku altında, kaudalde musculus Vastus Lateralis
üzerine kadar ilerleyen kraniokaudal uzunluğu 10 cm, aksiyel
çapları 2,5x5 cm ölçülen iyi sınırlanmış koleksiyon ile uyumlu
Resim 2. Transvers ultrasonografik görüntülemede supinatör kas
içerisinde (a), hipoekoik çap artışı tespit edilen PIN (ok). (b), Power Doppler
lezyon olarak raporlandı (resim 2). Bu bulgular Morel-Lavallée
özelliği ile PIN üzerinde ona eşlik eden damar varlığının gösterilmesi. (c), lezyonu ile uyumluydu.
Longitudinal ultrasonografik görüntüleme, hiperekoik Froshe arkı öncesi Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ) ve buz tedavisi
anteroposterior çap artışı olan (1.3 mm) ve arkın bası yaptığı bölgede verilerek ve istirahat önerilen ancak kontrolde şikayetleri gerile-
(yıldız) ise çaptaki azalmanın (0.65 mm) belirgin olduğu hipoekoik PIN’i meyen olgunun tedavisi için mevcut lezyondan USG eşliğinde
göstermektedir (ok). BR, brakioradialis. S, supinatör kası. R, radius. RA,
180 ml hemorajik sıvı aspire edildi ve sıkı bandaj uygulaması ya-
radial arter. D, damar (rekürren radial arterden [Leash of Henry] köken alan
musküler arter). DB, supinatör kasın derin başı. d, distal. p, proksimal. pıldı (resim 1). Olgunun yapılan kontrollerinde perkütan drenaj
ile sırasıyla 100 ml, 70 ml ve 50 ml olacak şekilde giderek azalan
şekilde hemorajik sıvı drenajı ve hemen ardından sıkı bandaj uy-
gulaması yapıldı. Şikayetlerin tekrarlaması ve USG’de lezyonun
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme kapsüle görünüm kazanması üzerine hasta cerrahi müdahele için
ortopediye yönlendirildi.
PS-062
Tartışma: Morel-Lavallee lezyonları genellikle ilgili bölgelerde
POSTTRAVMATİK GEÇ DÖNEM KALÇA AĞRISININ ağrılı fluktuasyon gösteren şişlik şeklinde görülür. Klinik bulgular
NADİR BİR NEDENİ OLARAK MOREL-LAVALLEE bölgesel bir kontüzyonu veya derin ven trombozunu taklit edebi-
LEZYONU lir. Subdermal aferent sinirlerin etkilenmesiyle deride hipotezi veya
anestezi görülebilir (3). Ciltte kuruma, çatlama, renk değişimi ve
Aslınur Keleş Ercişli, Dilara Okutan Kuzu, Kenan Akgün nekroz gibi sekonder cilt değişiklikleri de meydana gelebilir (5).
İstanbul Üniversitesi-cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve
Nadir görülen posttravmatik bir yumuşak doku yaralanması olan,
Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul
MLL’ye sıklıkla hematom veya bursa rüptürü tanısı koyulmaktadır
(6). Bizim olgumuzda olduğu gibi olguların çoğu ilk değerlendir-
Giriş: İlk olarak Fransız cerrah Maurice Morel-Lavallee tarafın- mede gözden kaçmakta ve üçte birinde travmadan haftalar veya
dan 1863’te tanımlanan Morel-Lavallee lezyonu (MLL), deri ve aylar sonra tanı koyulmaktadır (5). Tanı koymadaki gecikme ne-
yüzeyel fasyanın derin fasyadan ayrılıp potansiyel bir boşluk ya- deniyle psödokapsül oluşumu olasılığı artmakta, enfeksiyon ve
rattığı posttravmatik kapalı avulsiyon yaralanmasıdır (1,2). Vas- cilt nekrozu gibi sebeplerle daha yoğun tedavi gereksinimi ortaya
küler ve lenfatik beslenmeden zengin olan dokunun yaralanması çıkabildiği gibi lezyona solid kitle lezyonu veya sarkoma tanıları
sonucu, yüzeyel ve derin fasyanın ayrılmasıyla oluşan potansiyel konmasına neden olabilmektedir. Tanının gecikmesi nedeniyle
boşlukta kan ve lenf birikmesi olur. Biriken kan ürünleri ve nekro- adli açıdan lezyon ile tanı arasındaki bağın kurulması zorlaşmak-
tik materyal ile kronik inflamatuar reaksiyon meydana gelir. Za- tadır (7).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


319 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

MLL’nin tanısında Ultrasonografi (USG), Bilgisayarlı Tomogra- 7. Melikşah Raşit DEMİRCAN, Kamil Hakan DOĞAN, Şerafettin DEMİRCİ.
fi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) gibi çeşitli Bir Künt Travmatik Lezyon Olarak Morel-Lavallee Lezyonu. Turkiye Klin-
ikleri J Foren Sci Leg Med. doi:10.5336/forensic.2020-79012.
görüntüleme yöntemlerinden faydalanılabilir (3). USG, gerçek 8. Scolaro JA, Chao T, Zamorano DP. The MorelLavallée Lesion: Diagnosis
zamanlı olarak dinamik görüntüleye izin veren, hızlı, kolay ulaşı- and Management. J Am Acad Orthop Surg. 2016;24(10):667-72. PMID:
labilir, ucuz bir yöntemdir. Kişiye bağımlı olması, cilt üzerinde açık 27579812.
yara veya pansuman olduğunda uygulanamaması dezavantajları- 9. Gardner P, Flis D, Chaiyasate K. Utilization of Liposuction for Delayed
Morel-Lavallée Lesion: A Case Report and Review. Case Rep Surg.
dır. Akut lezyonlarda ekojenite heterojendir. Abse, hematom, yağ
2017;2017:8120587. PMID: 29085698; PMCID: PMC5611873.
nekrozu ve neoplazmları taklit edebilirler. Bizim olgumuzda oldu- 10. Nickerson TP, Zielinski MD, Jenkins DH, Schiller HJ. The Mayo Clinic
ğu gibi kronik lezyonlar psödokapsül oluşturma eğilimine bağlı experience with Morel-Lavallée lesions: establishment of a practice man-
homojen ve düzgün sınırlıdır. Kronik lezyonlar için ayırıcı tanılar agement guideline. J Trauma Acute Care Surg. 2014;76(2):493-7. PMID:
arasında seromalar, bursit, lenfoseller ve neoplazmalar bulunur. 24458056.
USG, tanıda çok spesifik olmamakla birlikte asıl rolü, lezyonlara Anahtar kelimeler: morel-lavallee lezyonu, travma, ultrasonografi
USG kılavuzluğunda perkütan drenaj yapılmasıdır (4). BT hızlı ve
yaygın olması nedeniyle akut olgularda ilk tercih edilen görün-
tüleme yöntemidir. Akut dönemde lezyon heterojen görünümde
ve sınırları belirsiz görünümdedir. Lezyon kronikleştikçe sınırları
daha belirginleşmekte ve psödokapsül oluşumu görülmektedir
(8). MRG ise yüksek kontrast ve çözünürlük ve yumuşak dokuyu
ayırt edebilmesi nedeniyle Morel-Lavallee lezyonlarında esas ter- Resim 1. (A) ve (B) USG ile subkutan yağ dokusu ve m. Vastus Lateralis kası
cih edilmesi gereken görüntüleme yöntemidir (7). fasyası arasında uzanan homojen düzgün sınırlı kistik görünümde anekoik
Lezyon, herhangi bir müdahale olmaksızın takip edilebileceği gibi sıvı koleksiyonu (asteriks). (C) USG eşliğinde mevcut lezyondan yapılan 180
perkütanöz drenaj, debridman veya irrigasyon tedavileri uygula- ml hemorajik sıvı aspirasyonu.
nabilmektedir (9,10). Küçük, akut ve kapsül gelişimi görülmeyen
lezyonlarda kompresyon bandajı, buz uygulaması, NSAİİ ve isti-
rahat gibi konservatif tedaviler sonucunda iyileşme görülebilmek-
tedir (5). Kapsül gelişimi görülen ve sebat eden lezyonlarda per-
kütanöz drenaj, debridman, irrigasyon veya liposakşın tedavileri
ile iyileşme görülebileceği gibi cerrahi müdahale ve uzun süreli
kompresyon bandajı uygulaması da gerekebilmektedir. Yapılan
Resim 2. Morel-Lavallée lezyonu: (A) Koronal T1, (B) koronal STIR, (C)
bir çalışmada, kapsül içerisinde 50 mL’den fazla sıvı birikimi ol-
aksiyel SPAIR-ağırlıklı pelvis MRG görüntülerinde tensor fasya lata ve vastus
duğu durumlarda tedaviye rağmen lezyonun tekrarlama olasılığı lateralis üzerinde düşük T1 ve artmış STIR sinyali aktivitesi gösteren iyi
olduğu görülmüştür (11). sınırlanmış subkutan homojen koleksiyon (ok).
Olgumuza kliniğimize ilk başvurusunda konservatif tedavi se-
çeneklerinden NSAİİ, buz ve istirahat uygulanmasına rağmen,
şikayetlerinin devam etmesi ve USG’de yüksek volümlü lezyon Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme
tespit edilmesi üzerine USG kılavuzluğunda seri perkütan drenaj
ve sıkı bandaj uygulaması yapıldı. Son kontrolde yüksek volümlü PS-063
lezyonun devam etmesinin yanısıra kapsül gelişiminin de tespit
edilmesi üzerine literatüre uygun olarak cerrahi eksizyon için or- DİYABETİK PİYOMİYOZİT: NADİR BİR OLGU
topediye yönlendirildi. SUNUMU
Sonuç: Morel-Lavallee lezyonları genellikle travma sonra- Nurbanu Hindioğlu, Sena Tolu
sı akut gelişmekle birlikle olguların çoğu ilk değerlendirmede İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
gözden kaçmakta ve üçte birinde travmadan haftalar veya ay- Dalı
lar sonra tanı koyulmaktadır. En sık tutulum bölgesi trokantör
majör çevresi olduğundan priformis sendromu veya trokante-
rik bursit gibi kas-iskelet hastalıklarını taklit ederek yanlış tanı Giriş-Amaç: Piyomiyozit, iskelet kasının bakteriyel enfeksiyonu
alabilmektedir. MRG, MLL tanısı için altın standart olarak kul- olup nadir görülmektedir. HIV kaynaklı immün yetmezlik sıklığı
lanılsa da USG düşük maliyet, hızlı uygulanabilirlik, tedavide arttırmaktadır. HIV-enfekte olmayan olgularda en sık sebep ola-
rehberlik etmesi ve takipte kullanılabilmesi açısından oldukça rak diabetes mellitus (DM) tespit edilmiştir (1). Burada; kliniğimi-
yararlı bir yöntemdir. ze kalça ağrısı nedeniyle başvuran, adduktor piyomiyozit tespit
edilen ve diyabetik ketoasidoz ile komplike yeni tanı DM olgusu-
Kaynaklar nu sunmaktayız.
1. Morel-Lavallée VAL: Decollements traumatiques de la peau et des couch- Olgu: 43 yaşında erkek hasta polikliniğimize 1 hafta önce başla-
es sous jacentes. Arch Gen Med.1863;1:20-38, 172-200, 300-332. yan, bacağa yayılım gösteren sol kalça ağrısı şikayeti ile başvurdu.
2. Kumar Y, Hooda K, Lo L, Karol I. Morel-Lavallée lesion: A case of an
Travma öyküsü olmayan hasta 1 ay önce yoğun egzersiz yap-
American football injury. Connecticut Medicine. 2015;79(8):477–78.
3. Bonilla-Yoon I, Masih S, Patel DB, White EA, Levine BD, Chow K, et al. maya başladığını ifade etti. Sistem sorgulamasında yeni başlayan
The Morel-Lavallée lesion: Pathophysiology, clinical presentation, imaging ağız kuruluğu ve poliüri mevcuttu. Özgeçmişinde 2 yıl önce sağ
features, and treatment options. Emerg Radiol. 2014;21(1):35–43. inguinal herni operasyonu harici özellik yoktu.
4. Hak DJ, Olson SA, Matta JM. Diagnosis and management of closed inter-
nal degloving injuries associated with pelvic and acetabular fractures: The Fizik muayenede; sol inguinal bölge ve uyluk medialinde palpas-
Morel-Lavallee lesion. J Trauma. 1997;42(6):1046–51. yonla hassasiyet, sol FABER ve FADIR ile kasık ağrısı, sol kalça
5. Myrick KM, Davis S. Morel-Lavallee injury a case study. Clin Case Rep. ROM kısıtlılığı tespit edildi. Ateş: 36,8 °C ölçüldü. Nörolojik mu-
2018;6(6):1033-9 PMID: 29881558; PMCID: PMC5986041. ayene normaldi.
6. Sreelatha Diviti, Nishant Gupta, Kusum Hooda, Komal Sharma Lawrence
Lo. Morel-Lavallee Lesions-Review of Pathophysiology, Clinical Findings, Sol kalça MRG istendi, ağız kuruluğu ve poliüri nedeniyle dahi-
Imaging Findings and Management. J Clin Diagn Res. 2017 Apr; 11(4): liyeye yönlendirildi. Hastanın tetkiklerinde; glukoz:457 mg/dL,
TE01–TE04. CRP: 427 mg/L, ESR: 70 mm/s, WBC: 14.500, NEU: 12,300,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


320 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

TİT: 3+ keton ve glukoz tespit edildi. Diyabetik ketoasidoz teda- Sol uyluk proksimalinde adduktor ve gluteal kaslarda enflamasyon ile
visi, tazosin ve teikoplanin antibiyoterapileri başlandı ve yeni tanı uyumlu T2 hiperintensite ve abse lehine değerlendirilen koleksiyon
diyabetes mellitus nedeniyle araştırıldı.
Kalça MRG’de; sol uyluk proksimalinde adduktör kaslar içerisinde
periferal kontrast madde tutulumu gösteren ve apse lehine değer-
lendirilen 75x70x50 mm boyutunda koleksiyon, adduktör grup
kaslarında ve gluteal kaslarda ödem-enflamasyon ile uyumlu T2
hiperintensite ve kontrast madde tutulumu görüldü (Resim 1,2,3).
Tartışma: Ortopedi tarafından cerrahi drenaj uygulandı. Kültürde,
oksasilin dirençli S. Aureus üremesi tespit edildi. Patolojik ince-
lemede; atipik hücreler görülmedi, polimorfonükleer lökositler
bulundu. Hastanın teikoplanin tedavisine doz arttırılarak devam
edildi. Takiplerinde klinik ve laboratuvar iyileşme gözlendi.
Tartışma: Piyomiyozit için risk faktörleri; HIV, hematolojik malig-
niteler, tip 1 ve tip 2 DM, organ transplantasyonu, malnutrisyon,
kronik böbrek yetmezliği ve obezitedir. En sık görülen patojen
Staphylococcus aureus’tur. Çoğunlukla genç yaşlarda ve erkekler-
de görülür (2). Septik şok ve rabdomyolize neden olabilir. Tanıda
altın standart, manyetik rezonans görüntülemedir (3). Klinik ilerle-
me; invaziv, süpüratif ve geç olmak üzere üç evreye ayrılmaktadır.
Evrelemeye bağlı olarak, 2-4 hafta antibiyoterapi ve cerrahi dre- Sol uyluk proksimalinde adduktor ve gluteal kaslarda enflamasyon ile
naj önerilen tedavi seçenekleridir (1). Olgumuz, semptomlarının uyumlu T2 hiperintensite ve abse lehine değerlendirilen koleksiyon
egzersiz ile ilişkili olması ve bilinen DM tanısı olmaması yönünden
farklı olmakla birlikte eşlik eden diğer semptomlar tanıda yardım-
cı olmuştur. Piyomiyozit için risk faktörlerini barındıran ve kliniği
uyumlu olan hastalarda ileri inceleme yapılması gerekmektedir.

Kaynaklar
1. Tanabe A, Kaneto H, Kamei S, et al. Case of disseminated pyomyositis
in poorly controlled type 2 diabetes mellitus with diabetic ketoacidosis. J
Diabetes Investig. 2016;7(4):637-640. doi:10.1111/jdi.12393
2. Maravelas R, Melgar TA, Vos D, Lima N, Sadarangani S. Pyomyositis in
the United States 2002-2014. J Infect. 2020 May;80(5):497-503. doi:
10.1016/j.jinf.2020.02.005.
3. Marath H, Yates M, Lee M, Dhatariya K. Pyomyositis. J Diabetes Complica-
tions. 2011 Sep-Oct;25(5):346-8. doi: 10.1016/j.jdiacomp.2010.09.002.
Anahtar kelimeler: Ağrı, Piyomiyozit, Diabetik Ketoasidoz

Sol uyluk proksimalinde adduktor kaslarda kontrast madde tutulumu


ve koleksiyon formasyonu
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonda Görüntüleme
PS-064

DORSALJİ İLE GELEN HASTADA KELEBEK


VERTEBRA
Köksal Sarıhan 2, Nurmuhammet Taş1
Erzurum Bölge Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
1

Erzurum Oltu Devlet Hastanesi


2

Amaç: Kelebek vertebra; embriyogenez sırasında 2 yanal kondri-


fikasyon merkezinin füzyonunun başarısız olmasından kaynakla-
nan, vertebral gövdede meydana gelen sagital bir defekttir (1,2).
İsim, 2 hemivertebranın görünümüne dayanmaktadır. Gerçek in-
sidans bilinmemektedir çünkü birçoğu tesadüfen tespit edilmiştir
(1,3). Bu malformasyonun literatürde son derece nadir olduğu
bildirilmiştir (4-9). 23 yaşında tek seviyeli kelebek vertebra sap-
tanan kadın hasta olgumuzla nadir görülen birçok sendromik du-
rum ile birlikteliği olabilen bu klinik tanıya dikkat çekmeyi amaç-
ladık (1,5,6,10).
Gereç ve yöntem: 23 yaşında kadın hasta uzun süreli sırt ağrısı
nedeniyle fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğimize başvurdu.
Sırt ağrısı şikayeti mekanik karakterde ve yayılım göstermeyen
tarzdaydı. Yapılan sistem sorgusunda ek semptom yoktu. Bilinen
ek hastalığı, kullandığı ilaç ve operasyon öyküsü yoktu. Fizik mu-
ayenesinde inspeksiyonda ve palpasyonda bulgu yoktu, omurga
EHA tamdı. Üst ve alt extremite kas gücü ve refleks muayeneleri

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


321 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

normaldi. Diğer sistemik muayeneleri doğaldı. Hastaya servikal, ultrasonografi, düzenli egzersiz programı ve kısa süreli non-stero-
torakal ve lomber 2 yönlü grafi çekildi. T1 seviyesinde kelebek id medikal tedavi başlandı. Hastanın 1 ay sonraki kontrollerinde
vertebra ile uyumlu görünüm mevcuttu (ŞEKİL1A-B). Bunun vizual analog skala (VAS) ağrı değerlerinde %50 azalma saptandı.
üzerine torakal MR istendi (ŞEKİL 2). Görüntüler kelebek verteb- Hastanın halen takibine devam edilmektedir.
ra ve kostal füzyon ile uyumlu idi. Tüm omurgaya MR ve karına Bulgular: Kelebek omurlar, omur gövdesinin normal embriyolo-
ultrasonografi çekildi. Kardiyoloji ve ortopediye danışılan has- jik gelişiminde bir anormallik olarak ortaya çıkar. Yüzde 60 vaka-
taya ekokardiyografi yapıldı. Herhangi bir patoloji saptanmadı. da tek omur etkilenmiştir. En sık yerleşim yerleri T1 ve ardından
Hastaya mevcut bulgular eşliğinde sendromik olmayan kelebek T7 olarak saptanmıştır. En sık başvuru şikayetleri bel ağrısı (%23),
vertebra tanısı konuldu. Mücadele gerektiren ve darbe riski olan ardından boyun ağrısı, sarılık ve sırt ağrısı olarak bulunmuştur.
sporlardan uzak durması söylendi. Kronik sırt ağrısı nedeniyle Bizim çalışmamızda da hastanın T1 vertebra etkilenimi tespit edil-
HP, TENS, USG, düzenli egzersiz programı ve kısa süreli medikal miştir.
tedavi başlandı. Hastanın 1 ay sonraki kontrollerinde VAS ağrı
Tartışma: Kelebek omurlar, omur gövdesinin normal embriyo-
değerlerinde %50 azalma saptandı. Hasta halen takip altındadır.
lojik gelişiminde bir anormallik olarak ortaya çıkar. Normalde,
Sonuç: Kelebek omurlar, omur gövdesinin normal embriyolojik omurganın gelişiminin ilk aşaması, gastrulasyon sırasında 7. gün-
gelişiminde bir anormallik olarak ortaya çıkar (1). %60 vakada de notokord oluşumu ile nörülasyondur ve bunu endodermal
tek omur etkilenmiştir (1). En sık yerleşim yerleri T1 ve ardından hücrelerin göçü ve lateral mezodermin oluşumu izler. Mezoder-
T7 dir (1). En sık başvuru şikayetleri bel ağrısı (%23), ardından min somatizasyonu, 44 çift somitin oluşmasıyla ilerler. Mezoderm
boyun ağrısı, sarılık ve sırt ağrısıdır (1). Bizim çalışmamızda da ayrıca kalp, akciğer ve böbrek dokusunun oluşumundan da so-
hastanın T 1 etkilenimi vardı. Çalışmalara göre diğer organ sis- rumludur. Dolayısıyla vertebral anomalilere diğer büyük organ
temlerinin değerlendirilmesi, özellikle birden fazla kelebek omur sistemlerinin rahatsızlıklarının da eşlik etmesi olağandır. Somitler
varlığında yapılmalıdır (1). Kelebek omurların radyografik özellik- daha sonra omurgayı ve iskeletin diğer yönlerini oluşturmak için
lerini anlamak, onları diğer patolojik süreçlerden (kırık, metastaz ilerleyen sklerotomlara ayrılırken, dermomiyotomlar kas oluştu-
enfeksiyonu, siringomiyelia ve Charcot hastalığı) ayırt etmek için rur. Omurganın gelişimi ile apendiküler iskelet arasındaki yakın
önemlidir (1). Hastamızın geliş şikayeti sırt ağrısı idi. Hastamıza ilişki, diğer iskelet kusurlarıyla ortaya çıkan yüksek kelebek omur
FTR programı başlandı. oranını açıklar. Sklerotomlar daha sonra dördüncü haftada no-
Sonuç olarak; hastamız sendromik olmayan kelebek vertebra ve tokordun yanında yer alır. İki anterior sklerotom kondrifikasyo-
kostal füzyon olarak düşünüldü. Hastaya uygun bilgilendirmenin na uğrar ve 6. haftada kıkırdak vertebra gövdesi haline gelirken
yapılması, diğer organ veya sistemlerin etkilenmesi açısından üçüncü kısım arka ark olur. Notokord, vertebral gövde seviye-
iyi bir sistem sorgulaması ve nörolojik muayene dahil fizik mu- sinde yok edilir, ancak disk seviyesinde devam ederek nükleus
ayene yapılması, omurganın diğer seviye etkilenimleri açısından pulposus haline gelir. Kemikleşme tipik olarak 12. hafta civarında
tüm omurga X-Ray ve MR görüntüleme yapılması, ek anomaliler gerçekleşir (1,11).
açısından tek seviyeli ise ve ek semptom yoksa ekokardiyografi, Omurga malformasyonları genellikle formasyon başarısızlığı, seg-
kardiyoloji konsultasyonu, tüm abdomen USG istenmesi önerilir. mentasyon başarısızlığı ve nöral tüp defektleri başlıkları altında
Olgu: Kelebek vertebra; embriyogenez sırasında 2 yanal kondri- ortaya çıkar. Kelebek omurların formasyon başarısızlığına ikincil
fikasyon merkezinin füzyonunun başarısız olmasından kaynakla- olarak geliştiği varsayılmıştır. Bir teoriye göre, kelebek vertebrada
nan, vertebral gövdede meydana gelen sagital bir defekttir (1,2). problem somatogenez sırasında iki yanal kondral merkezin aynı
İsim, 2 hemivertebranın görünümüne dayanmaktadır. Gerçek anda notokordun ikincil olarak kaynaşamamasıdır. Hemiverteb-
insidans bilinmemektedir çünkü birçoğu tesadüfen tespit edil- ra, tek bir kondrifikasyon merkezinin medial olarak göç edemedi-
mektedir (1,3). Bu malformasyonun literatürde son derece nadir ği benzer bir süreçle oluşur ve bu nedenle kelebek omurlar, bitişik
olduğu bildirilmiştir (4-9). Kelebek vertebra konjenital kifoz ve hemivertebra olarak düşünülebilir. Kelebek omurun geometrisi
skolyoz nedenlerinden biridir. Vertebral formasyon kusurları alt değişkendir ancak anteriorda eksik olma eğilimindedir ve kama
başlığında sınıflandırılır (4). Diğer formasyon kusuru problemleri- şekline veya fokal kifoza neden olur. İki yarım tipik olarak eşittir
ne göre daha iyi prognozludur (4). 23 yaşında tek seviyeli kelebek ancak sağlam bir arka ark ve pedikül ile asimetrik olabilir. Bazı
vertebra saptanan kadın hasta olgumuzla nadir görülen, birçok durumlarda, bir kemik kıstağı ile bağlanabilirler. Kemik sintigrafi-
sendromik durum ile birlikteliği olabilen bu klinik tanıya dikkat sinde tipik olarak soğukturlar (1,11,12).
çekmeyi amaçladık (1,5,6,10). Çalışmalara göre diğer organ sistemlerinin değerlendirilmesi,
Yöntem-Gereçler: 23 yaşında kadın hasta uzun süreli sırt ağrısı özellikle birden fazla kelebek omur varlığında yapılmalıdır. Bir ça-
nedeniyle fiziksel tıp ve rehabilitasyon polikliniğimize başvurdu. lışmada, çoklu kelebek omurların varlığı ile sendromik bir sunum
Sırt ağrısı şikayeti mekanik karakterde ve yayılım göstermeyen arasında yüksek bir ilişki vardı. > 1 kelebek omuru olan vakaların
tarzdaydı. Gece ağrısı yoktu. Yapılan sistemik sorgulamada ek %89’ u sendrom varlığı ile ilişkilendirildi. Kardiyak ve genitoüri-
semptom yoktu. Bilinen ek hastalığı, kullandığı ilaç ve operasyon ner sistemlerin USG ile spesifik değerlendirilmesi, diğer herhangi
öyküsü yoktu. Fizik muayenede inspeksiyonda ve palpasyonda bir malformasyonu değerlendirmek için pratik ve invaziv olmayan
bulgu yoktu, omurga eklem hareket açıklığı tamdı. Üst ve alt eks- bir yöntem olacaktır. Diğer iskelet veya organ malformasyonları
tremite kas gücü ve refleks muayeneleri normaldi. Diğer sistemik da olan kelebek omur hastalarında genetik testler düşünülmelidir.
muayeneleri doğaldı. Hastaya servikal, torakal ve lomber 2 yönlü Bir çalışmada 109 vakadan %44’ ünde hastada ilişkili bir send-
radyografi çekildi. T1 seviyesinde kelebek vertebra ile uyumlu gö- rom yoktu, %56’ nda ise ilişkili bir sendrom vardı. Bu sendrom-
rünüm mevcuttu (ŞEKİL 1A-B). Bunun üzerine torakal manyetik lardan en yaygın olanı %28 ile spondilokostal dizostoz ve ardın-
rezonans (MR) istendi (ŞEKİL 2). Görüntüler kelebek vertebra dan %18 ile Alagille sendromu idi. Etkilenen en yaygın ilişkili
ve kostal füzyon ile uyumlu idi. Tüm omurgaya MR ve karına organ sistemi, kelebek omurlarının dışındaki omurganın herhangi
ultrasonografi çekildi. Kardiyoloji ve ortopediye danışılan hasta- bir yapısal anormalliğini içeren “Diğer omurga deformitesi veya
ya ekokardiyografi de yapıldı. Herhangi bir patoloji saptanmadı. hastalığı” idi. Bu kategoride skolyoz en sık bulgu olarak görül-
Hastaya mevcut bulgular eşliğinde sendromik olmayan kelebek dü (%70). Diğer bulgular; oluşum ve segmentasyon başarısızlığı,
vertebra tanısı konuldu. Mücadele gerektiren ve darbe riski olan blok omurlar, kifoz, spina bifida, disk herniasyonu, spondiloliste-
sporlardan uzak durması söylendi. Kronik sırt ağrısı nedeniyle
hotpack, transkutanöz elektriksel stimulasyon (TENS), terapötik

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


322 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

zis, vertebral cisim anormalliği, siringomiyeli ve miyelomeningo-


seli içeriyordu (1).
Sonuçlar: Sonuç olarak; hastamız sendromik olmayan kelebek
vertebra ve kostal füzyon olarak düşünüldü. Bu şekilde saptanan
kelebek vertebra vakalarında;
- Hastaya uygun bilgilendirmenin yapılması,
- Diğer organ veya sistemlerin etkilenmesi açısından iyi bir sis-
tem sorgulaması ve nörolojik muayene dahil fizik muayene
yapılması,
- Omurganın diğer seviye etkilenimleri açısından tüm omurga
radyografi ve MR görüntüleme yapılması,
- Ek anomaliler açısından tek seviyeli ise ve ek semptom yoksa
ekokardiyografi, kardiyoloji konsültasyonu, tüm abdomen ult-
rasonografi istenmesi,
- Eğer çok seviyeli etkilenim varsa veya ek semptom varsa ileri
araştırmaların yapılması önerilir.
- Ayrıca; omurga ağrılarında kelebek vertebra tanısının da akılda
Şekil 2. Kelebek Vertebra MR Görüntüsü
olmasını ve X-Ray’ lerin iyi incelenmesini önermekteyiz.

Kaynaklar
1. Katsuura Y, Kim HJ. Butterfly Vertebrae: A Systematic Review of the Liter- Kanser Rehabilitasyonu
ature and Analysis. Global Spine Journal 2019; 9(6): 666-79.
2. Ekim A. Butterfly vertebra anomaly: a case report. J Back Musculoskelet PS-065
Rehabil. 2010; 23: 161-4.
3. Adam D, Iftimie D, Burduşa G, Moisescu C. Butterfly vertebra: a case HEAD AND NECK LYMPHEDEMA: TWO CASES WITH
report. Romanian Neurosurgery (2017)31(1): 80 – 4.
4. Üzümcügil O. Omurganın Sagital Plan Deformiteleri. Türk Omurga THIS UNDERDIAGNOSED AND UNDERTREATED
Derneği Yayınları-7, Rekmay Yayıncılık, Ankara, 2016. COMPLICATION OF HEAD AND NECK CANCER
5. Akar S, Topçuoğlu S, Yavuzcan Öztürk D, Karatekin G, Ovalı F. Alagille
Sendromu’na Eşlik Eden Kronik Böbrek Yetmezliği: Olgu Sunumu. Ece Çınar, Sibel Eyigör
Zeynep Kamil Tıp Bülteni 2015; 46: 36-9. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad
6. Işıkay S, Sezer S, Demirçubuk A, Kıray Baş E, Sarıkabadayı Ü. Kulaktan
kalbe uzanan bir sendrom: Goldenhar Sendromu. Gaziantep Tıp Derg
2013; 19(3): 196-8. Introduction: Head and neck cancer surgery and multimodal
7. Boulet C, Schiettecatte A, De Mey J, De Maeseneer M. Case report: imag- therapy has increased survival rates although it is associated with
ing findings in a “butterfly” vertebra. Acta Neurol Belg. 2011; 111: 344-8.
8. Sifuentes Giraldo WA, Gallego Rivera JI, Va´zquez Dı´az M. Butterfly ver-
significant late complications, one of which is lymphedema of the
tebra. Reumatol Clin. 2015; 11: 52-3. head and neck region (1).
9. Zuo K, Asenjo JF, Colmegna I. Butterfly vertebra. Arthritis Rheum. 2013; Although is is relatively common and an important complication
65: 196.
10. Patinharayil G, Han CW, Marthya A, Meethall KC, Surendran S, Rudrap-
of head and neck tumors and tumor therapy, head and neck
pa GH. Butterfly vertebra: an uncommon congenital spinal anomaly. lymphedema continues to be overlooked and undertreated in this
Spine (Phila Pa 1976). 2008; 33: E926-E928. fragile patient population. (2).
11. Kaplan KM, Spivak JM, Bendo JA. Embryology of the spine and associat-
ed congenital abnormalities. Spine J. 2005; 5: 564-76.
Case 1: 45 year-old male patient presented to our oncological
12. Tuncel M, Topbasi Z, Kiratli PO. Butterfly vertebra: a diagnostic pitfall on rehabilitation outpatient clinic with swelling of the left side of his
bone scintigraphy. Clin Nucl Med. 2010; 35: 293-94. face, tongue and neck. Examination revealed swelling of the left
Anahtar kelimeler: Kelebek Vertebra, Dorsalji, Omurga Deformitesi side of the face and neck. Skin was taut and hard on palpation
due to radiotherapy and lymphedema. Tape measurements re-
vealed up to 1.2 cm difference between left and right sides of
the face. He received education on skin care, oral hygiene and
exercise. 3 sessions of kinesiotaping and self manual drainage
massage yielded limited results and patient died due to compli-
cations of cancer.
Case 2: 88-year-old male patient was referred to our outpatient
oncological rehabilitation clinic with swelling on the right side of
face, neck and lips, which had increased in the last month but
was present for three years. Bilateral lymphedema measurements
revealed a difference of up to 1.5 cm on the right side of his face,
with maximal values at the line crossing the face from tragus to
the angle of the mouth. In addition to education, patient received
kinesiotaping for 4 sessions, he received manual drainage mas-
Şekil 1A. Kelebek Vertebra Lateral Grafi, 1B: Kelebek Vertebra AP Grafi
sage and exercise instructions. He declined wearing compression
garments. Swelling was partially responsive to treatment although
patient died after a few months from complications of cancer.
Discussion: Lymphedema treatment strategies and methods have
most commonly been studied on breast cancer survivors as these are
the most common form of cancer related lymphedema. (3).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


323 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Face lymphedema, another late soft tissue complication of can- On the fifth month visit, maximal swelling had decreased to 6
cer treatment affects not only the patients’ looks and self-percep- mm from 12 mm. Patient died seven months after the first con-
tion but also more vital functions such as feeding, speaking and sultation.
breathing (2). Its unique localisation, involvement of speaking and Case 2
eating functions and psychological aspects of face lymphedema
88-year-old male patient presented to our oncological rehabili-
make some treatment strategies such as compression garments
tation clinic with swelling on the right side of face and neck. He
and bandages less well tolerated options. Accompanying neuro-
had been operated three years ago for squamous carcinoma of
pathic pain may develop primarily as a result of compression of
the mouth floor and had received 30 sessions of radiotherapy.
nerve tissue due to increased interstitial pressure or secondary to
Swelling had started the first month after radiotherapy but was
surgical, medical or radiation injury to the nerves and aggravate
manageable until recently.
patients’ symptoms and decrease quality of life.
Right side of face including the lips, tongue, nasal passageways
Complex decongestive therapy consisting of patient education,
and right cornea were swollen. Bilateral tape measurements re-
skin care, self manual lymphatic drainage massage, exercise,
vealed a difference of up to 1.5 cm on the right side of his face.
compression therapy in the form of compression garment or ban-
dages have been reported to be effective in reducing face lymph- On the first consultation, he was instructed on self manual lymph
edema although large studies with long term results are lacking, drainage and received kinesiotaping. After 3 weeks, measure-
due to both under-recognition and under-treatment of this unique ments revealed a decrease of edema 1.5 to 0.5 cm. Patient de-
area of oncological rehabilitation, even in tertiary hospitals such clined wearing a face compression garment. Electrical stimulation
as ours (4). to reduce edema and increase muscle tone was planned but pa-
tient died from complications of cancer during follow up.
Introduction
Lymphedema is the accumulation of protein rich lymphatic fluid in in- Patients were diagnosed and followed up in our oncological reha-
terstitium as a result of impaired drainage by lymphatic system, either bilitation outpatient clinic
secondary to infections, surgery, trauma, or radiotherapy, or primarily Both patients’ lymphedema showed visible and measurable im-
in patients with hereditary or congenital malformations of the lymph provement although they were lost due to complications of can-
vessels 1. Breast cancer related lymphedema, followed by gynecologi- cer.
cal and genitourinary cancers are the most common and most studied
Lymphedema of the face region is most commonly associated with
types of cancer related lymphedema 2.
cancers of head and neck, with incidences reported between 25-
Head and neck cancer multimodal therapy has increased survival 90%6. This late soft tissue complication of cancer treatment affects
rates although it is associated with significant late complications, one not only the patients’ looks and self-perception but also feeding,
of which is lymphedema 3,4. In addition to causing cosmetic problems speaking, and breathing 2. Involvement of speaking and eating func-
and psychological stress, lymphedema may also create difficulties in tions and psychological aspects of face lymphedema make some
breathing, eating and speaking, further increasing social isolation and treatment strategies such as compression garments and bandages less
functional impairment 4. well tolerated options. Custom made compression garments, even if
Here we present two cases that presented with head and neck well tolerated, are more expensive and hard to use. Kinesiotaping is a
lymphedema and describe their treatment process from a reha- well-tolerated alternative, although large scale studies are still lacking
bilitation standpoint.
7
. Accompanying neuropathic pain may develop primarily as a result
of compression of nerve tissue due to increased interstitial pressure
Case 1 or secondary to surgical, medical or radiation injury to the nerves 8.
45-year-old male patient presented to our oncological rehabilita- Pneumatic compression therapy has been reported to increase lymph
tion clinic with swelling of the left side of his face and neck. He drainage and decrease edema volumes in head and neck lymphede-
had received tumor resection, hemiglossectomy and lymph node ma patients, although studies are very limited 9.
dissection six months previously for squamous carcinoma of the Complex decongestive therapy consisting of patient education,
mouth floor. He had completed 30 sessions of radiotherapy. skin care, exercise, selfmanual lymphatic drainage and compres-
Patient reported first noticing swelling two months previously, during sion therapy have been reported to be effective in reducing face
the course of radiotherapy. He reported chewing and swallowing dif- lymphedema. We attained partial success in treating head and
ficulty due to pain, with lymphedema aggravating this problem. Pain neck lymphedema, but underlying disease processes limited our
was present on the left side of his face. Skin was taut and hard on follow-up visits and treatment progression.
palpation due to radiotherapy and lymphedema. Cervical range of
Early diagnosis and referral to a rehabilitation clinic experienced
motion and mouth opening were limited. Patient’s lips and tongue
in the treatment of lymphedema, follow-up of swelling, pain, nu-
were also swollen.
tritional status as well as education about skin care, oral hygiene
Lymphedema measurements revealed up to 1.2 cm difference be- and exercise may limit lymphedema and improve outcomes. With
tween left and right sides of the face, according to the tape measure- these two case presentations, we hope to increase awareness of
ment method 5.
cancer related head and neck lymphedema, since early diagnosis
On the first visit, patient was educated about skin hygiene, hy- and treatment may alleviate some of the symptoms related to this
dration and oral hygiene. He was instructed to perform neck, condition.
shoulder, tongue and facial exercises. He was taught self manual
lymph drainage and received kinesiotaping to decrease swelling. References
A fan-shape cut kinesiotape was applied from the supramandib- 1. Lawenda BD, Mondry TE, Johnstone PAS. Lymphedema: a primer on
ular cheek region down to the supraclavicular area and this was the identification and management of a chronic condition in oncologic
repeated 3 times. treatment. CA Cancer J Clin. 2009;59(1):8-24. doi:10.3322/caac.20001
2. Brayton KM, Hirsch AT, O Brien PJ, Cheville A, Karaca-Mandic P, Rockson
On the second week follow-up visit, neuropathic pain on the left SG. Lymphedema prevalence and treatment benefits in cancer: impact
side of the face had increased, and patient was started on prega- of a therapeutic intervention on health outcomes and costs. PLoS One.
balin and dose was titrated up to 30 mg per day. 2014;9(12):e114597. doi:10.1371/journal.pone.0114597
3. Deng J, Ridner SH, Dietrich MS, et al. Prevalence of secondary lymphede-
ma in patients with head and neck cancer. J Pain Symptom Manage.
2012;43(2):244-252. doi:10.1016/j.jpainsymman.2011.03.019

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


324 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

4. Deng J, Ridner SH, Aulino JM, Murphy BA. Assessment and measure- gilendirildiği, ilk bilgilendirilmenin hastaların %64,4’ünde (n=58)
ment of head and neck lymphedema: state-of-the-science and future fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimi tarafından yapıldığı saptandı.
directions. Oral Oncol. 2015;51(5):431-437. doi:10.1016/j.oraloncolo-
gy.2015.01.005
Hastaların %64,4’ü (n=58) ilk bilgilendirilmeyi yeterli bulurken,
5. Chotipanich A, Kongpit N. Precision and reliability of tape measurements %30’u (n=27) yetersiz bulduğunu ifade etti.
in the assessment of head and neck lymphedema. PLoS One. 2020;15(5). Tedaviye uyum oranı cilt bakımı için %74,4 (n=67), bası giysisi
doi:10.1371/journal.pone.0233395
6. Tyker A, Franco J, Massa ST, Desai SC, Walen SG. Treatment for lymphede-
için %46,6 (n=42), self masaj için %42,2 (n=38), egzersiz için
ma following head and neck cancer therapy: A systematic review. Am J %42,2 (n=38), çok tabakalı bandajlama için %18,8 (n=17) idi.
Otolaryngol. 2019;40(5):761-769. doi:10.1016/j.amjoto.2019.05.024 Medeni durum, eğitim durumu, çalışma durumu, lenfödem tarafı,
7. Özçete ZA, Eyigör S, Sezgin B. Kinesio Taping in Head and Neck Cancer dominant kol, lenfödem derecesi, bilgilendirilme durumu, sözlü
Related Lymphedema. Turkiye Klinikleri J Case Rep. 2018;26(4):188- ve yazılı bilgilendirilme parametreleri ile tedavi uyumu arasın-
191. doi:10.5336/caserep.2018-61375
8. Park J-H. The effects of complex exercise on shoulder range of motion da anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05). Tedavi yöntemlerine
and pain for women with breast cancer-related lymphedema: a sin- uyumlu olanlarla olmayanlar arasında yaş, lenfödem süresi, LY-
gle-blind, randomized controlled trial. Breast Cancer. 2017;24(4):608- MQOL skoru, ÇBASDÖ medyanları bakımından istatistiksel ola-
614. doi:10.1007/s12282-016-0747-7 rak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Bası giysisi kullanımına
9. Gutierrez C, Karni RJ, Naqvi S, et al. Head and Neck Lymphedema: Treat-
uyumlu olanların tedavi sayısı uyumlu olmayanlara göre anlamlı
ment Response to Single and Multiple Sessions of Advanced Pneumatic
Compression Therapy. Otolaryngol Head Neck Surg. 2019;160(4):622- derecede daha yüksek (p<0,05), egzersize uyumlu olanların Beck
626. doi:10.1177/0194599818823180 anksiyete skoru uyumlu olmayanlara göre anlamlı derecede daha
Anahtar kelimeler: head and neck neoplasms, lymphedema, neoplas- yüksek (p<0,05), obez olan hastaların çok tabakalı bandajlama-
ms, rehabilitation ya uyumlu olma oranı obez olmayanlara göre anlamlı derecede
daha yüksek (p<0,05) saptandı.
Sonuç: Bu çalışmanın verilerine göre hastalara çoğunlukla len-
Kanser Rehabilitasyonu födem geliştikten sonra bilgilendirme yapıldığını gözlemledik. Bu
nedenle onkoloji alanında çalışan sağlık profesyonellerinin hasta-
PS-066 larını erken bilgilendirme ve lenfödem rehabilitasyon ünitelerine
yönlendirmeleri konusunda farkındalıklarının arttırılması önem-
POSTMASTEKTOMİ LENFÖDEMLİ HASTALARDA lidir. Çalışmanın ikinci önemli verisi postmastektomi lenfödemli
KOMPLET DEKONJESTİF TEDAVİYE UYUM VE hastaların KDT Faz 2’ye uyumlarının cilt bakımı dışındaki bileşen-
UYUMU ETKİLEYEN FAKTÖRLER ler için yetersiz olmasıdır.
Habibe Kandaşoğlu1, Sibel Ünsal Delialioğlu2 Yöntem-Gereçler
1
Sbü, Ankara Hastanesi, Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Kliniği Çalışmaya, Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araş-
2
Sbü, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fizik tırma Hastanesi lenfödem polikliniğine Mayıs 2018-Mayıs 2019
Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Kliniği, tarihleri arasında başvuran, postmastektomi lenfödem tanılı,
ardışık, gönüllü hastalar alındı. Çalışma etik kurul onayı alındı.
Amaç: Amaç, postmastektomi lenfödemli hastalarda kompleks Hastalara çalışma ile ilgili bilgilendirme yapılarak hastaların yazılı
dekonjestif tedavi (KDT) Faz 2 tedavi bileşenlerine hastaların onamları alındı.
uyum düzeyinin saptanması ve uyumu etkileyen faktörlerin be- Çalışmaya dahil edilme kriterleri; meme kanserine yönelik cerra-
lirlenmesidir. hi tedavi uygulanmış, kemoterapi ve radyoterapisi tamamlanmış,
Gereç ve Yöntem: Kesitsel olarak planlanan çalışmaya post- unilateral üst extremite lenfödemi olan, daha önce kompleks de-
mastektomi lenfödemli, kemoterapi ve radyoterapisi tamamlan- konjestif tedavi (KDT) uygulanan, 24-65 yaş arası kadın hastalar.
mış, unilateral üst ekstremite lenfödemi olan, daha önce KDT Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri; postmastektomi lenfödem
uygulanan, 24-65 yaş arası 90 kadın hasta dahil edildi. Hastala- dışındaki nedenlere bağlı lenfödemi olanlar, primer lenfödemli
rın demografik verileri kaydedilerek vücut kütle indeksleri hesap- hastalar, bilateral lenfödemi olanlar, 24 yaşından küçük ve 65 ya-
landı. Lenfödem evrelemesi Uluslararası Lenfoloji Topluluğu’nun şından büyük hastalar.
kriterlerine göre yapıldı. Hastaların aynı fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimi tarafından
Hastaların lenfödem hakkında bilgilendirilme durumu, bilgilen- anamnezleri alınarak, fizik muayeneleri yapıldı. Lenfödem evrele-
dirilme yöntemi, bilgilendirilme kaynağı, bilgilendirmeyi yeterli mesi Uluslararası Lenfoloji Topluluğu’nun kriterlerine göre yapıl-
bulup bulmadıkları kaydedildi. Hastaların evde uyguladığı yön- dı. Buna göre; Evre 1: Uygun ekstremite pozisyonu ile gerileyebi-
temler ve bu yöntemleri ne sıklıkta uyguladıkları kaydedilerek len, pitting görülebilen hafif ödem, Evre 2: Ekstremite elevasyonu
hastaların her bir yöntem için uyum düzeyleri belirlendi. Haftada ile gerilemeyen, fibrosisin ilerlediği geç safhası haricinde pittingin
4 gün ve daha sık uygulama yapan hastalar “uyumlu”, haftada 3 görüldüğü orta dereceli ödem, Evre 3: Trofik cilt değişikliklerinin
gün ve daha az sıklıkta uygulama yapan hastalar ve hiç uygulama görüldüğü lenfostatik elefantiyazis olarak tanımlandı (6).
yapmayan hastalar “uyumsuz” olarak kabul edildi. Lenfödem evrelemesi yapılan hastaların yaşı, cinsiyeti, eğitim
Yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde LYMQOL, depresyon durumu, mesleği, medeni durumu, varsa çocuk sayısı kaydedil-
ve anksiyetenin değerlendirilmesinde Beck Depresyon ve Beck di. Vücut kütle indeksleri (VKİ) hesaplandı. VKİ puanları Dünya
Anksiyete ölçekleri, sosyal destek derecesinin değerlendirilmesin- Sağlık Örgütü’nün kriterleri temel alınarak düşük ağırlıklı (<18,5),
de ise Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) normal ağırlıklı (18,5-24,9), pre-obezite (25,0-29,9), obezite sı-
kullanıldı. nıf 1 (30,0-34,9), obezite sınıf 2 (35,0-39,9) ve obezite sınıf 3
(>40,0) şeklinde sınıflandırıldı (7). Hastaların dominant eli, etki-
Bulgular: Hastaların %33,3’ü Evre 1 (n=30), %60’ı Evre 2
lenen ekstremite tarafı, cerrahi tedaviden sonra geçen süre, lenfö-
(n=54) ve %6,7’si Evre 3 (n=6) lenfödeme sahipti. Hastaların
dem süresi, ek hastalıkları olup olmadığı kaydedildi.
%96,7’sinin (n=87) lenfödem hakkında daha önce bilgilendiril-
diği saptandı. Bu hastaların %65,6’sının (n=59) ilk kez lenfödem Hastaların lenfödem hakkında bilgilendirilme durumu, bilgilen-
geliştiğinde, %23,3’ü (n=21) cerrahi sonrasında, %4,4’ü (n=4) dirme yöntemi (yazılı/ sözlü/ her ikisi), hangi kanaldan bilgilen-
cerrahi öncesinde ve %3,3’ü (n=3) KT-RT sonrası dönemde bil- dirildiği (cerrah/ hemşire/ onkolog/ fiziyatrist/ internet/ çevre), bil-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


325 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

gilendirmeyi yeterli bulup bulmadığı, kaç kez lenfödem tedavisi maliyet, %23,8’inde (n=5) kullanım zorluğuydu. Bası giysisini te-
aldığı sorularak kaydedildi. min etmesine rağmen kullanmayanların oranı %17,8 (n=16) idi
Hastaların evde uyguladığı yöntemler (çok tabakalı bandajlama, ve bu kişilerin tamamının kullanmama nedeni zorlanmaydı. Çok
self masaj, egzersiz, cilt bakımı, kompresyon giysisi) ve bu yön- tabakalı bandajlama yöntemine uyum ile VKİ grupları arasında is-
temleri ne sıklıkta uyguladıkları kaydedilerek hastaların her bir tatistiksel olarak anlamlı derecede bir ilişki bulunmakta(p<0,05),
yöntem için uyum düzeyleri belirlendi. Haftada 4 gün ve daha obez olanların bandajlama yöntemine uyumlu olma oranı daha
sık uygulama yapan hastalar “uyumlu”, haftada 3 gün ve daha yüksektir. Tedavi sayısı medyanı bakımından bası giysisine uyum-
az sıklıkta uygulama yapan hastalar ve hiç uygulama yapmayan lu olanlarla olmayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı de-
hastalar “uyumsuz” olarak kabul edildi. recede bir farklılık bulunmakta(p<0,05), bası giysisi yöntemine
uyumlu olanların tedavi sayısı uyumlu olmayanlara göre daha
Hastaların yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde LYMQOL ölçe-
yüksektir. Egzersiz yöntemine uyumlu olanlarla olmayanlar ara-
ği, depresyon ve anksiyetenin değerlendirilmesinde Beck Depres-
sında Beck anksiyete skoru bakımından istatistiksel olarak anlam-
yon ve Beck Anksiyete ölçekleri, sosyal destek derecesinin değer-
lı derecede bir farklılık bulunmakta(p<0,05), egzersiz yöntemine
lendirilmesinde ise Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği
uyumlu olanların Beck anksiyete skoru uyumlu olmayanlara göre
kullanıldı.
daha yüksektir.
Veriler SPSS 23.00 programı ile tamamlandı. Sayısal değişken-
Tartışma
lerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov-Simirnov testi ile
araştırıldı. Veriler IBM SPSS Statistics 23 programına aktarılarak Tedaviye uyum postmastektomi lenfödemin (PMLÖ) ilerlemesini
tamamlandı. Çalışma verileri değerlendirilirken kategorik değiş- engellemek açısından kritik öneme sahiptir (1). PMLÖ tedavisi-
kenler için frekans dağılımı (sayı, yüzde), sayısal değişkenler için ne uyum farklı çalışmalarda farklı tanımlamalara sahiptir (2-4).
tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma, medyan, IQR) Uyumu ölçmek için belirlenmiş bir standart yoktur. Bazı çalışma-
verildi. İki grup arasında fark olup olmadığının araştırılmasında lar PMLÖ özbakım uygulamalarına uyumun %40 ile %50 ara-
Mann Whitney U testinden, iki kategorik değişken arasındaki iliş- sında olduğunu göstermektedir (1,5). 51 PMLÖ hastayla yapı-
kinin incelenmesinde ki kare testinden yararlanıldı. lan bir çalışmada hastaların %76’sının bandaj veya bası giysisi
kullandığı, %60’ının self masaj ve egzersiz yaptığı saptanmış (3).
Bulgular
166 hastayla yapılan başka bir çalışmada ise uyum oranları cilt
Çalışmamıza postmastektomi lenfödem tanılı 90 hasta alındı. bakımı için %98, bası giysisi için %71, egzersiz için %69 ve self
Hastaların sosyo-demografik verileri Tablo 1’de verilmiştir. Has- masaj için %65 saptanmış (4). Brown ve ark. yaptığı bir çalışma-
taların %33,3’ü Evre 1 (n=30), %60’ı Evre 2 (n=54) ve %6,7’si da 131 PMLÖ hastanın özbakım aktivitelerine uyumu hastaların
Evre 3 (n=6) lenfödemliydi. Operasyondan lenfödem oluşunca- %69’unda suboptimal bulunmuş (2). Çalışmamıza katılan hasta-
ya kadar geçen süre ortalama 26,4 ± 36,0 aydı. Lenfödem sü- ların tedaviye uyumları cilt bakımı haricindeki uygulamalar için
resi ortalama 61,7 ± 66,4 aydı. Hastaların %43,3’ünde (n=39) suboptimal görünmektedir. Bu durum cilt bakımının çoğu kişide
lenfödem tarafı sağ, %56,7’sinde (n=51) sol koldu. Hastaların günlük bakımın bir parçası olması ile ilgili olabilir. Bandajlamaya
%92,2’sinde (n=83) dominant el sağ taraftı. Hastaların %87,8’i düşük uyum maliyetin yüksek olması, uygulama zorluğu ve baş-
(n=79) yılda 1 kez, %12,2’si (n=11) yılda 2 kez tedavi almıştı. kalarına bağımlılıkla, bası giysisine düşük uyum yüksek maliyet ve
Hastaların %96,7’sinin (n=87) lenfödem hakkında daha önce kullanım zorluğuyla açıklanabilir.
bilgilendirilmiş, bu hastaların %65,6’sı (n=59) ilk kez lenfö-
Çalışmamızdaki hastaların %80’inin fazla kilolu ve obez olma-
dem geliştiğinde, %23,3’ü (n=21) cerrahi sonrasında, %4,4’ü
sı dikkat çekicidir. VKİ yüksekliği PMLÖ gelişimi açısından risk
(n=4) cerrahi öncesinde ve %3,3’ü (n=3) KT-RT sonrasında
faktörlerindendir (6). Çalışmamızda VKİ obez grupta olanların
bilgilendirilmişti. İlk bilgilendirilmenin hastaların %64,4’ünde
çok tabakalı bandajlama yöntemine uyumu diğer gruplara göre
(n=58) fiziyatrist, %22,2’sinde (n=20) takip eden genel cerrah,
anlamlı derecede daha yüksek saptanmıştır. Literatürdeki çalış-
%3,3’ünde (n=3) onkolog, %2,2’sinde (n=2) hemşire tarafından
malarla zıtlık oluşturan bu durum örneklem heterojenitesi ile ilgili
ve %4,4’ünde (n=4) internet yoluyla yapıldığı saptandı. Bilgilen-
olabilir.
dirmeyi hastaların %64,4’ü (n=58) yeterli, %30’u (n=27) yeter-
siz bulmuştu. İlk bilgilendirmenin hastaların %67,8’inde (n=61) Çalışmamızda egzersiz yöntemine uyumlu olanların Beck ank-
sözlü, %5,6’sında (n=5) yazılı, %23,3’ünde (n=21) ise hem söz- siyete skoru uyumlu olmayanlara göre anlamlı derecede daha
lü hem yazılı materyalle yapılmıştı. Hastaların %42,2’si (n=38) yüksek saptanmıştır. Bu bulgu öngörülerimizle uyuşmamaktadır
evde çok tabakalı bandajlama yapıyordu. Bu hastaların %44,7’si çünkü bu konuda yapılmış çalışmalarda anksiyete düzeyindeki
(n=17) haftada 4 gün ve daha sık uygulama yapıyordu. Çok ta- artışın tedaviye uyumu engelleyen faktörlerden biri olduğundan
bakalı bandajlama için tedaviye uyum oranı %18,8 (n=17) idi bahsedilmiştir (1,4).
(Şekil 1). Hastaların %63,2’si (n=24) bandajlamayı kendisi ya- PMLÖ riskini azaltıcı davranışlarla ilgili eğitim almak farkındalığı
pıyorken, %21’ine (n=8) eşi, %15,8’ine (n=6) çocuğu yapıyor- arttırarak uyumu artırmada önem taşımaktadır (7,8). Hastalıkları
du. Hastaların %72,2’si (n=65) evde self masaj yapıyordu. Bu ile ilgili yeterli bilgiye sahip hastaların özbakım aktivitelerine daha
hastaların %58,5’i (n=38) haftada 4 gün ve daha sık uygulama uyumlu, semptom kontrolü konusunda daha başarılı oldukları ve
yapıyordu. Self masaj için tedaviye uyum oranı %42,2 (n=38) yaşam kalitelerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır (9,10).
idi (Şekil 1). Hastaların %66,7’si (n=60) egzersiz yapıyordu. Bu Çalışmamızdaki hastaların yaklaşık üçte ikisi ilk kez lenfödem
hastaların %63,3’ü (n=38) haftada 4 gün ve daha sık uygulama geliştiğinde bilgilendirilmişti. Oysa hastalara meme kanseri tanısı
yapıyordu. Egzersiz için tedaviye uyum oranı %42,2 (n=38) idi konulup tedavi planı oluşturulurken lenfödem gelişme riskinden
(Şekil 1). Hastaların %83,3’ü (n=75) cilt bakımı yapıyordu. Bu söz edilmesi erken tanı açısından oldukça önemlidir.
hastaların %89,4’ü (n=67) haftada 4 gün ve daha sık uygulama
Ridner ve ark. yaptığı bir çalışmada hastaların %94’ünün özbakım
yapıyordu. Cilt bakımı için tedaviye uyum oranı %74,4 (n=67)
ile ilgili bilgilendirme aldığı, bilgilendirme kaynağının çoğunlukla
idi (Şekil 1). Hastaların %57,8’i (n=52) bası giysisi kullanıyordu.
terapist olduğu, hastaların %29’unun bilgilendirmeyi yetersiz bul-
Bu hastaların %80,8’i (n=42) haftada 4 gün ve daha sık bası
duğu saptanmış (3). Çalışmamızda bilgilendirmenin çoğunlukla
giysisi kullanıyordu. Bası giysisi için tedaviye uyum oranı %46,6
FTR uzmanı tarafından yapıldığı, hastaların üçte birinin bilgilen-
(n=42) idi (Şekil 1). Hastaların %24,4’ü (n=22) bası giysisi temin
dirmeyi yetersiz bulduğu saptanmıştır.Hastaların bilgilendirmeyi
etmemişti. Temin etmeme nedeni hastaların %77,3’ünde (n=17)
yetersiz bulmasının nedenleri sözel bilgilendirmeye yeterli zaman

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


326 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ayrılamaması ve görsel materyalin az kullanılması olabilir. Sözel


bilgilendirme hastaların zaman geçtikçe hatırlamakta zorlanma-
larına ve tedavi uygulamalarını eksik veya yanlış yapmalarına
zemin hazırlayabilir.
Çalışmamızda bilgilendirilme oranı yüksek saptansa da hastaların
bilgi düzeylerini ölçecek bir yöntem kullanılmaması çalışmanın
limitasyonunu oluşturmaktadır. Bu durum uyum düzeylerini et-
kilemiş olabilir.
Sonuçlar
Postmastektomi lenfödem gelişimini önlemek ve ortaya çıktıktan
sonra kontrol altında tutabilmek için cerrahi öncesi dönemden
başlayan bilgilendirme ve takip süreçleri ile hasta uyumu temel Şekil 1. Tedaviye uyum oranları
gerekliliklerdir. Bilgilendirme yöntemleri olarak yazılı ve görsel
materyallere ağırlık verilmesi, bilgiye ulaşımın kolaylaştırılması Tablo 1. Hastaların Demografik Verileri
tedaviye uyumu arttırabilir.
Yaş, yıl (Ortalama ± SS) 54,4 ± 8,04
Çalışmamızda postmastektomi lenfödemli hastaların KDT Faz
2’ye uyumlarının cilt bakımı dışındaki bileşenler için yetersiz ol- VKİ, kg/m2 (Ortalama ± SS) 29,4 ± 4,7
duğu saptanmıştır. Çok tabakalı bandajlama ve bası giysisi kulla- Medeni Durum n (%)
nım oranlarının düşüklüğü kullanım zorluğu ve maliyetle ilişkilidir.
Bandaj ve giysilerdeki hastaya ait maliyetlerin ödeme kapsamı Evli 73 (81,1)
arttırılarak azaltılması bu yöntemlere uyumu arttırabilir. Bekar 3 (3,3)
Obezite, lenfödem riskini ve ciddiyetini etkileyen, tedaviye cevabı Dul 14 (15,6)
azaltarak uyumu bozabilen bir faktördür. Çalışmamızdaki hasta-
larda obezite oranı yüksek saptanmıştır. Cerrahi öncesi dönemde Eğitim Durumu, n (%)
başlatılan diyetisyen takibi ve kilo kontrolünün sağlanması lenfö- Okur-yazar değil 2 (2,2)
dem ilerlemesini önlemek, tedavi etkinliğini ve hasta uyumunu
İlkokul 39 (43,3)
arttırmak açısından faydalı olacaktır.
Sonuç olarak, postmastektomi lenfödem kişiyi birçok yönden et- Ortaokul 6 (6,7)
kileyen kronik bir durumdur ve önleyici-tedavi edici yaklaşımlar Lise 14 (15,6)
ve hasta uyumunu arttırmak açısından multidisipliner yaklaşım
Yükseköğretim 29 (32,2)
şarttır.
Çalışma durumu, n (%)
Kaynaklar
Çalışıyor 18 (20)
1. Halstead WS. The swelling of the arm after operations for cancer of the
breast- elephantiasis chirurgica - its cause and prevention. Bull John Hop- Çalışmıyor 60 (66,7)
kins Hosp. 1921;32:309-13.
2. Fydrich T, Dowdall D, Chambless DL. Reliability and Validity of the Beck Hastalık sonrası bırakmış 12 (13,3)
Anxiety Inventory. Journal of Anxiety Disorders. 1992;6:55-61.
3. Eker D, Arkar H, Yaldız H. Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nin
Gözden Geçirilmiş Formunun Faktör Yapısı, Geçerlik ve Güvenirliği. Türk
Psikiyatri Dergisi. 2001;12(1):17-25. Kanser Rehabilitasyonu
4. Alcorso J, Sherman KA. Factors associated with psychological distress
in women with breast cancer-related lymphoedema. Psycho-Oncology. PS-067
2015.DOI: 10.1002/pon.
5. Eyigör S, Cinar E, Caramat I, Koc Unlu B. Factors influencing response to MEME KANSERİ CERRAHİSİ SONRASI HEMEN
lymphedema treatment in patients with breast cancer-related lymphede-
ma. Support Care Cancer. 2015. DOI 10.1007/s00520-015-2633-9. GELİŞEN SEROMA VE ATİPİK KOL LENFÖDEMİNDE
6. Temur K, Kapucu S. The effectiveness of lymphedema self-management KOMPLEKS DEKONJESTİF TEDAVİNİN ÖNEMİ
in the prevention of breast cancer-related lymphedema and quality of life:
A randomized controlled trial. European Journal of Oncology Nursing. F. Figen Ayhan1, 2, Selin Altun2, Gülşah Kurne2
2019;40:22-35. Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ftr Ad
1

7. Brown JC, Cheville AL, Tchou JC, Harris SR, Schmitz KH. Prescription Medicana International Ankara Hastanesi Ftr Kliniği
2

and adherence to lymphedema self-care modalities among women with


breast cancer-related lymphedema. Support Care Cancer. 2014;22:135–
143. Meme kanserinde rehabilitasyon, küresel ölçekte artan önemi
8. Borman P, Yaman A, Yasrebi S, Özdemir O. The Importance of Awareness ile birlikte değişen ve zor bir alan olup, yaşam kalitesini artırdığı
and Education in Patients with Breast Cancer-Related Lymphedema. J
Canc Educ. DOI 10.1007/s13187-016-1026-1, 2016. kanıtlanmıştır (1-3). Burada ameliyat sonrası 1.günde seroma ve
9. Vignes S, Fau-Prudhomot P, Simon L, Sanchez-Bréchot ML, Arrault M, atipik kol lenfödemi gelişen bir olgunun 6 seans kompleks dekon-
Locher F. Impact of breast cancer–related lymphedema on working jestif tedaviyle tamamen iyileşmesi sunulacaktır.
women. Supportive Care in Cancer. 2019. DOI https://doi.org/10.1007/
s00520-019-04804-2. Yurtdışından tedavi için gelen, 46 yaşında, 10 çocuğu olan, mor-
10. Dean LT, Moss SL, Ransome Y, Frasso-Jaramillo L, Zhang Y, Visvanathan bid obez kadın hastaya sağ üst dış kadranda lokal ileri meme ca
K. It still affects our economic situation: long-term economic burden of Ocak 2021 yılında modifiye radikal mastektomi (MRM) uygulan-
breast cancer and lymphedema. Supportive Care in Cancer. 2018. DOI dı. Cerrahiden önce 4 kür neoadjuvan kemoterapi alan hasta
https://doi.org/10.1007/s00520-018-4418-4.
cerrahiden sonra 2.günde gelişen ateş, sağ üst ekstremitesinin
Anahtar kelimeler: postmastektomi lenfödem, kompleks dekonjestif proksimal posterior bölümde 5x7cm boyutlarda elipsoid şişlik ne-
tedavi, tedavi uyumu. deniyle FTR uzmanı tarafından değerlendirildi. Meme cerrahı ta-
rafından seroması drene edilen hastada muayenede 2 adet dreni

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


327 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

mevcuttu. Hasta sağ proksimal üst ekstremite posteriorda gelişen Kanser Rehabilitasyonu
atipik görünümlü lenfödem ve sellülit nedeniyle IV antibiyotik te-
davisi sonrası KDT programına alındı. PS-068
Etkilenen ekstremite proximalinde gode işareti pozitifti. Stemmer
OPERE GASTROCNEMİUS SARKOMU : REZEKE
bulgusu negatifti. Hastanın klinik belirtilerine göre, Uluslararası
Lenfoloji Derneği’nin sınıflandırma sistemine göre Evre 2 lenfö- GASTROCNEMİUS İLE AMBULASYON
dem olarak değerlendirildi. Hastanın detaylı klinik değerlendir- F. Figen Ayhan, Sema Kahveci
mesi sonrasında antibiyotik tedavisi altında ve ekstremite elevas- Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ftr Ad, Medicana International Ankara Hastanesi
yonda KDT programı başlandı. 2 gün yatarak ve 4 gün ayaktan
süren 6 seans KDT sonrasında ağrı, ısı artışı ve algılanan lenfö-
dem şiddetinde azalma belirten hastaya ve eşine self-masaj ve Alveolar soft part sarkoma (ASPS) veya alveoler yumuşak doku
bandaj eğitimi ile cilt bakımı eğitimi tercüman aracılığıyla ve video sarkomu çok nadir görülen sarkomlardan birisidir. Burada 11 ya-
kayıtları olarak verildi. şında alt ekstremite koruyucu cerrahi, rekonstrüksiyon ve rezek-
siyon yapılan, kemoterapi ve radyoterapi alan bir evre 4 ASPS
Başlangıçta opere tarafta sağlam tarafa göre %5.3 ödem varken hastası sunulacaktır.
6 seans sonrası opere taraf sağlam taraftan %4.6 daha az volüme
sahipti. Opere tarafta volüm azalması %22.5 olarak saptandı.Te- Olgu sunumu: S.M., 11 yaşında erkek çocuk, (54kg, 1.50m)
daviden önce ve sonra sağ omuzun fleksiyonu, abduksiyonu ve sol gastrocnemius rezeksiyonu sonrası radyasyon onkolojisi kli-
iç/dış rotasyonları ağrılı ve kısıtlı olan hasta tedavi sonrası fonksi- niğinden ambulasyon amacıyla yönlendirildi. Öyküsünde sol ba-
yonel limitlerde ve ağrısız olarak taburcu edildi. caktaki tümör nedeniyle Şubat 2020’de Irak’ta 4 kür vincristine,
actinomycin D (dactinomycin) ve cyclophosphamide (VAC) ile
Sonuç olarak Meme kanserinde erken postoperatif dönemde zor- Ifosfamide ve Doxorubicin kemoterapisi alan hastanın Haziran
layıcı omuz mobilizasyonu seroma oluşumuna yol açar. Bu ne- 2020’de Ankara’da opere olduğu dosyasından öğrenildi. Pato-
denle postoperatif omuz mobilizasyonu için aşamalı artan EHA lojik tanısı alveoler soft part sarkom (ASPS) gelen hasta 3 kür
egzersiz programı izlenmelidir. Bu dönemde hastalar FTR uzmanı gemcitabin aldı. PET ile akciğer metastazları mevcut olan hasta
tarafından postoperatif dönemde değerlendirilmeli, her iki kola Şubat 2021’de sağ ve sol akciğerdeki 4 metastaz hedef lezyonlara
çevresel ölçümler yapılmalı, egzersiz programı verilmeli, lenfö- 3 fraksiyonda 60 Gy Cyberknife ile SBRT aldı. Pediyatrik hema-
dem uyarıları anlatılmalı ve bir broşürle hasta eğitimi (lenfödem toloji-onkoloji kliniği kan tetkikleri normal olan hastaya 25-0H
uyarıları ve egzersizler) desteklenmelidir. Hastalar kolda şişlik his- D3 eksikliği (17ng/ml) nedeniyle D vitamini ve 3 aylık pazonib
settikleri veya gördükleri zaman vakit kaybetmeden postoperatif (multipl protein tirozin kinazlar inhibitörü) tedavisi başladı ve 3 ay
1.günde bile olsa lenfödem tedavisi almalıdır. sonra kontrol akciğer BT önerdi.
Anahtar kelimeler: meme kanseri, postoperatif, akut rehabilitasyon Çift koltuk değneği ile sol bacağa yük vermeden mobilize olan
Kaynaklar fazla kilolu 11 yaşında erkek çocuk hasta kanser rehabilitasyonu
Ayhan FF. Meme kanserinde fizik tedavi ve rehabilitasyon. Meme kanseri ko-
programına alındı (Şekil 1).
runma, tarama, tanı, tedavi ve izlem klinik rehberi (Versiyon 1.0). T.C. Muayenede arka bacak sütür yerlerinde seröz akıntılı açık yarası
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, pp.112-122, Ankara, mevcut idi. Kliniğe başvurduğunda hasta Cyberknife radyoterapi
2020.
Cheville AL. Cancer rehabilitation. In: Cifu DX, ed. Braddom’s Physical Medi-
almaktaydı. Fizik tedavi başlangıcı ve 6 seans sonundaki eklem
cine & Rehabilitation. 5th ed. Philadelphia, PA: Elsevier; 2016: 627 –652. hareket açıklığı dereceleri ve Medical Research Council (MRC)
Ardıç F, Kahraman Y, Yorgancıoğlu R. Meme Kanseri Tanılı Hastaların Rehabil- manual muscle testing (MMT) değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
itasyonu: I.Bölüm. Fiziksel Tıp 2001; 4: 51-58.
NMES olarak gastrocnemius ve tibialis anterior kaslarına 15dk
Compex elektrik stimulasyonu uygulandı. Ayak bileği stabilizas-
yon ortezi reçetelendi. Hastaya ve ailesine egzersizler yüz-yüze
tercüman aracılığıyla öğretildi ve ev programı şeklinde video ola-
rak olarak verildi. Hasta memleketine döneceği için 6 seansta te-
davi sonlandırıldi. Çift kanedyen değnekle sol bacağına kısa süreli
yük veren antaljik yürüyüş paterniyle taburcu edildi. 3 ay sonra
kontrol önerildi.
ASPS kendi kan damarı ağını oluşturduğu için erken evrede
vücuda yayılma eğilimindedir. Cerrahi ile sağlıklı dokuya zarar
vermeden tümör çıkarılır, radyoterapi ile hedeflenmiş tedaviler
kullanılabilir. Kemoterapi etkili değildir. Sağkalım tahmini metas-
taz yoksa 5-yıllık sağ kalım %80 olarak bildirilmiştir. Cerrahi olup
olmamasına göre metastaz olan vakalarda ise 5-yıllık sağkalım
%10-40 arasındadır. Fizik tedavi, kişiye özel egzersiz programı ve
güvenli ambulasyon yumuşak doku sarkomlarında temel konu-
larımızdır.
Anahtar kelimeler: yumuşak doku sarkomu, rehabilitasyon

Kaynaklar
1. https://www.cancer.gov/pediatric-adult-rare-tumor/rare-tumors/ra-
re-soft-tissue-tumors/alveolar-soft-part-sarcomas#:~:text=Alveolar%20
soft%20part%20sarcoma%2C%20or,soft%20parts%2C%20or%20
ASP%20sarcoma.
2. Cheville AL. Cancer rehabilitation. In: Cifu DX, ed. Braddom’s Physical
Medicine & Rehabilitation. 5th ed. Philadelphia, PA: Elsevier; 2016: 627
Resim 1. Meme ca postop 4.günde sağ üst kol posteriorda atipik lenfödem
–652.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


328 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Materyal-Metod: Çalışmamıza mastektomi sonrası lenfödem


gelişen 30 hasta (15 hasta komplex dekonjestif tedavi grubu, 15
hasta ekstracorporeal şok tedavisi +komplex dekonjestif tedavi
grubu) dâhil edildi. Komplex dekonjestif tedavi grubuna 15 seans
yaklaşık 30-45 dk süren manuel lenfatik drenaj ardından 45 daki-
ka 40 mmHg basınçla intermittan pnömotik kompresyon tedavisi
uygulandı. Daha sonra kompresyon bandajı uygulandı. Cilt ba-
kımı, egzersizler anlatıldı. Ekstracorporeal şok tedavisİ +komplex
dekonjestif tedavi grubuna ise komplex dekonjestif tedaviye gru-
buna verilen tedavilere ek olarak ilk iki hafta 2, son hafta 1 seans
olacak şekilde toplamda 5 seans ekstracorporeal şok tedavisi uy-
gulandı. Ekstracorporeal şok tedavisinin protokolü, 2 bar basınçta
4Hz sıklıkta seans başına 2500 şok idi. Gruplar tedavi öncesi, te-
daviden sonra 3. Hafta ve 6. Ayda VAS, QuıckDASH, volumetrik
ve mezuro yöntemi ile değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizi
SPSS 22.0 paket programında Wilcoxon testi, ANOVA, RANOVA
kullanılarak değerlendirildi. Sonuçların güven aralığı %95, an-
lamlılık p < 0,05 olarak değerlendirildi.
Sonuçlar: Elde edilen bulgulara göre her iki grup 3. Hafta ve 6.
Ay kontrollerinde istatistiksel olarak anlamlı iyileşmeler saptandı.
Resim 2. Sol gastrocnemius
Ekstracorporeal şok tedavisi +komplex dekonjestif tedavi alan
Resim 1. Sol gastrocnemius ASPS
ekstremite koruyucu cerrahi sonrası ASPS ekstremite koruyucu hasta grubunda etkilenen kol çevresel ölçüm olarak el bileğinde
cerrahi sonrası 6. Ay kontrolünde istatistiksel olarak anlamlı fark elde edildi (p
Tablo 1. MRC-MMT ve EHA değerleri < 0,05). Sadece komplex dekonjestif tedaviye verilen grupta ise
etkilen kol ve etkilenmeyen kol arası çevresel farkın değerlendi-
rildiği parametrede ise 3. haftadaki MKF seviyesi farkının orta-
lama değeri istatiksel olarak anlamlı oranda düşük tespit edildi
(p<0,05). Volumetrik ölçümde ise gruplar arası fark saptanmadı
(p>0,05). Her iki grup tedavi öncesi, 3. hafta ve 6. Ay hacim öl-
çümleri karşılaştırıldığında ekstracorporeal şok tedavisi +komplex
dekonjestif tedavi verilen grupta 6 ay boyunca hacimde bir miktar
daha azalma devam etmesine rağmen, iki grup arasında istatistik-
sel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0,05).
Tartışma: ekstracorporeal şok tedavisinin + komplex dekonjestif
tedavi verilen grupta 6 ay boyunca hacim farkının korunması,
VAS ve Quıck-DASH skorlarının iyileşmeye devam etmesi ekstra-
corporeal şok tedavisinin t etkin olduğunu gösterse de Covid-19
pandemisi örneklemin küçük tutulmasına sebep olmuş ve bu da
gruplar arası değerlendirmede istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar
elde etmemizi engellemiştir.
Daha büyük bir örneklemde değerlendirilmesi önerilir.
Giriş ve Amaç
Meme kanseri, dünyada kadınlarda en sık görülen ve en çok
ölüme yol açan kanserdir. Dünya ortalamasına göre kadınlarda
tüm kanserlerin %25ini oluştururken, yine tüm kanserler içeri-
Kanser Rehabilitasyonu
sinde ölüm oranı %14tür(1, 2). T.C. Sağlık bakanlığı verilerine
PS-069 göre Türkiye’de kadınlar arasındaki en sık kanser oranı meme
kanserine aittir. Kadınlarda görülen her 4 kanserden biri meme
LENFÖDEM TEDAVİSİNDE KLASİK KOMPLEX kanseridir.
DEKONJESTİF TEDAVİYE EKLENEN ESWT’NİN Erken tanı ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelerle birlikte meme
LENFÖDEM TEDAVİSİNE ETKİSİ VAR MI? kanserindeki ölüm oranı düşme eğilimindedir(3). Bununla bera-
ber tedavi almış hastalarda hem hastalığa hem tedaviye sekonder
Hülya Uzkeser, Zeynep Alkan, Akın Erdal bazı komplikasyonlar görülebilmektedir. Bu komplikasyonlara
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ftr Ad örnek olarak; fonksiyonel disabilite, kemoterapi ajanlarına sekon-
der gelişmiş periferal nöropati, ağrı, kilo kaybı veya kilo alımı,
Giriş ve amaç: Yapılan birkaç çalışmada ekstracorporeal şok depresyon, lenfödem verilebilir (4, 5).
tedavisinin lenfödem tedavisinde etkin olduğu gözlemlenmiş. Biz Lenfödem; primer olarak subkutan dokuda ve subfasial tabaka-
de Ekstracorporeal şok tedavisini ve kompleks dekonjestif tedavi- da plazma proteinlerinin, ekstravaskuler kan elemanlarının, im-
nin kombinasyonunun sadece kompleks dekonjestif tedavi veri- munglobulin ve sitokinlerin olduğu sıvının anormal miktarda biri-
len hastalardan bir farkı olup olmadığını inceledik. kimi ile karakterize bir durumdur(6). Lenfatik taşıma kapasitenin
Bu çalışmamızda amacımız, meme kanseri ilişkili lenfödemde eks- üstünde sıvı birikimi veya yetersiz lenfatik transport sonucu lenfö-
tracorporeal şok tedavisinin kompleks dekonjestif tedaviyle kom- dem tablosu oluşur(7). Lenfödem kronik progresif bir hastalıktır.
bine edilmesinin lenfödem tedavisine etkisini incelemekti. Dolayısıyla erken tanı ve tedavi oluşabilecek komplikasyonları

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


329 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

(disabilite, enfeksiyon, depresyon, ağrı, malign transformasyon) şok uygulandı. Kalan 1500 şok kol, önkol ve ele uygulandı 3 haf-
önlemek adına önemlidir (8, 9). talık 1. Faz tedavisi tamamlandıktan sonra 2. Faza geçildi. 2. Faz-
Meme kanserine sekonder gelişen lenfödem ilk kez 1921de Has- da hastaların ölçüsü alınarak bası giysisi yaptırıldı. Bası giysilerinin
tead tarafından postmastektomi lenfödem olarak tanımlanmış- basıncı yaklaşık olarak 30-40 mmHg arasındaydı. Hastalara bası
tır(10). Sekonder lenfödemin tedavisi multidisiplinerdir. Altın giysilerini gündüz, kompresyon bandajlarını ise gece uygulamaları
standart yöntem kompleks dekonjestif tedavi (KDT)’dir. İki fazdan anlatıldı. Cilt bakımı ve egzersizler tekrar anlatıldı.
oluşur. Faz 1: 2-6 hafta süren; manuel lenfatik drenaj(MLD), çok Klinik Değerlendirme
tabakalı bandajlama, egzersiz ve cilt bakımını içeren aşamadır. Çalışmamızda olgular tedavi öncesi, tedavi bitiminde ve tedavi-
MLD tedavisi ile sıvı uzaklaştırılır, tekrar birikimin engellenmesi den 6 ay sonra olacak şekilde değerlendirildi. Klinik değerlendir-
amacıyla bandajlama yapılır. Hastaya egzersiz ve cilt bakımı anla- mede kullanılan parametreler şu şekilde idi;
tılır. Ölçümlerde plato fazına ulaşınca koruma fazına geçilir. Faz 2:
1. Ağrının Değerlendirilmesi; hastalardan ağrılarını değerlendir-
self masaj, egzersiz, cilt bakımı, bandajlama ve kompresyon giysi
meleri için vizüel analog skala (VAS) kullanıldı. Hastadan 1’den
kullanılmasını içerir. Bunlar dışında; düşük doz lazer, oral medi-
10’a kadar olacak şekilde ağrı düzeyini belirtmesi istendi.
kasyonlar, pnömotik kompresyon cihazları ve cerrahi yöntemler
lenfödem tedavisinde kullanılabilir(11, 12) 2. Çevresel Ölçüm; hastanın her iki üst ekstremitesi mezuro
yardımıyla ölçüldü. Her iki üst ekstremite arasındaki cm farkı
Yapılan birkaç çalışmada ekstracorporeal şok tedavisinin lenfö-
kaydedildi. Ölçümler MKF (metakarpofalengeal eklemden),
dem tedavisinde etkin olduğu gözlemlenmiş(13,14). Biz de eks-
el bileğinden Lateral epikondil ve lateral epikondilin 10 cm
tracorporeal şok tedavisini ve kompleks dekonjestif tedavinin
altından ve üstünden olacak şekilde değerlendirildi.
kombinasyonunun sadece kompleks dekonjestif tedavi verilen
hastalardan bir farkı olup olmadığını inceledik. 3. Volüm ölçümü: Ölçüm için 20 ltlik kromdan yapılmış bir tank
kullanıldı. Sırasıyla önce sağlam kol sonra lenfödemli kol tank
Bu çalışmamızda amacımız, meme kanseri ilişkili lenfödemde eks-
içine daldırıldı. Her iki koldan ayrı ayrı taşan sıvı mezür labo-
tracorporeal şok tedavisinin kompleks dekonjestif tedaviyle kom-
ratuvar kabı yardımıyla ölçüldü. Her iki kol arasındaki volüm
bine edilmesinin lenfödem tedavisine etkisini incelemekti
farkı hesaplandı.
Yöntem-Gereçler
4. QUİCK-DASH: Hastaların fonksiyonelllik durumunun değer-
Çalışmaya; Ekim 2019 - Eylül 2020 tarihleri arasında, Atatürk lendirilmesinde Kol, Omuz ve El Anketi (QuickDASH) Özürlü-
Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Reha- lüğü kısa versiyonu kullanılmıştır. QuickDASH, üst ekstremitede
bilitasyon polikliniğine başvuran meme kanseri sebebiyle opere kas-iskelet sistemi rahatsızlığı olan kişilerde fiziksel fonksiyon ve
olmuş üst ekstremite lenfödem tanısı ile takipli 30 hasta bilgilen- semptomları ölçmek için tasarlanmış bir öz bildirim anketidir.
dirme yapılıp onayları alınarak çalışmaya dâhil edildi
Bulgular
Çalışmaya alınma kriterleri
Gruplar arasında yaş, boy, kilo, vücut kitle indeksi açısından ista-
1- Meme kanserine bağlı mastektomi sonrası gelişen lenfödem tistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p > 0,05)(Tablo1). Yine
olması her iki grup arasında lenfödemin yeri, lenfödem süresi (yıl), len-
2- Unilateral lenfödem olması födem evresi açısından da istatistiksel olarak anlamlı fark saptan-
3- Normal ekstremite ile karşılaştırıldığında iki kol arası hacimde madı (p > 0,05).
%10’dan daha fazla bir fark veya çevresel ölçümde en az bir Elde edilen bulgulara göre her iki grup 3. Hafta ve 6. Ay kont-
bölgede 2 cm fark olması rollerinde istatistiksel olarak anlamlı iyileşmeler saptandı. Ekstra-
Çalışmaya alınmama kriterleri corporeal şok tedavisi +komplex dekonjestif tedavi alan hasta
grubunda etkilenen kol çevresel ölçüm olarak el bileğinde 6. Ay
1- Bilateral lenfödem olması
kontrolünde istatistiksel olarak anlamlı fark elde edildi (p < 0,05).
2- Aktif kanser varlığı Sadece komplex dekonjestif tedavi verilen grupta ise etkilen kol
3- Aktif infeksiyon bulunması ve etkilenmeyen kol arası çevresel farkın değerlendirildiği para-
4- Venöz obstrüksiyon varlığı metrede ise 3. haftadaki MKF seviyesi farkının ortalama değe-
ri istatiksel olarak anlamlı oranda düşük tespit edildi (p<0,05).
5- Aktif tromboflebit bulunması Volümetrik ölçümde ise gruplar arası fark saptanmadı (p>0,05).
6- Pulmoner ödem olması Her iki grup tedavi öncesi, 3. hafta ve 6. Ay hacim ölçümleri karşı-
7- Pulmoner emboli hikayesi laştırıldığında ekstracorporeal şok tedavisi +komplex dekonjestif
tedavi verilen grupta 6 ay boyunca hacimde bir miktar daha azal-
8- Konjestif kalp yetmezliği varlığı
ma devam etmesine rağmen, iki grup arasında istatistiksel olarak
9- Antikoagülan kullanımı anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0,05).
Tüm hastaların tedavi öncesi ayrıntılı anamnezleri, kas iskelet Tartışma
sistemi muayeneleri ve sistemik muayeneleri yapıldı. Hastalar-
Lenfödem mastektomi sonrası bir komplikasyon olup birçok çalış-
dan laboratuvar tetkikleri olarak hemogram, sedimentasyon hızı,
mada sıklığı farklı bulunmuştur. Lenfödem tedavisinin her aşama-
C-Reaktif Peptit ve rutin biyokimyasal tetkikler istendi. Lenfödem
sında fiziksel terapi ve rehabilitasyon programları yer almaktadır.
değerlendirilmesinde çevresel ölçüm ve volumetrik değerlendir-
Fiziksel terapi ve rehabilitasyonun amacı lenfödem oluşmasını
me yapıldı. Ayrıca quick- dash formu ve vizüel analog skala de-
önlemek; oluştuktan sonra ağrıyı azaltmak, progresyonu önle-
ğerlendirildi.
mektir. Terapilerin bir diğer amacı da terapi sonrası tekrar lenfö-
Her iki gruptaki hastalara haftanın 5 günü toplamda 15 seans ola- dem gelişmesini önlemektir.
cak şekilde KDT uygulandı. Ayrıca 2. Gruba ilk iki hafta 2, son
Bu konuda literatürde birçok çalışma mevcuttur. Koul ve arkadaş-
hafta 1 seans olacak şekilde toplamda 5 seans ekstracorporeal shok
larının yaptığı çalışmada 138 meme kanseri ilişkili lenfödem tanılı
vawe tedavisi uygulandı. Ekstracorporeal şok tedavisi uygulaması
hastaya komplex dekonjestif tedavinin bazı veya tüm bileşenlerini
için, BTL marka (SN:04400B005199) cihaz kullanıldı. Hasta supin
sunan bir program oluşturulmuştur. Hastaların lenfödem hacminde
pozisyonda idi. 2 bar basınçta 4Hz sıklıkta seans başına 2500 şok
%47’lik mutlak azalma tespit edilmiş. 1. Yılda yapılan kontrolde kol
uygulandı. Aksiller lenf nodlarına 750, cubital lenf nodlarına 250

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


330 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

hacminin ortalama ve medyan değerinde azalma tespit edilmiştir. 10. Halsted WS. The swelling of the arm after operations for cancer of the
Ayrıca çalışmanın vardığı bir diğer sonuç ise cerrahinin meme kan- breast—elephantiasis chirurgica—its cause and prevention. Bull Johns
Hopkins Hosp. 1921;32(Oct.):309-13.
seri ilişkili lenfödemde tek başına bir risk faktörü olduğu imiş(15.) 11. Loudon A, Barnett T, Piller N, Immink MA, Visentin D, Williams AD.
Uzkeser ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada postmastektomi lenfö- The effect of yoga on women with secondary arm lymphoedema from
dem tanısı olan 31 hasta randomize olarak 2 gruba ayrılmışlardır. breast cancer treatment. BMC complementary and alternative medicine.
Bir gruba cilt bakımı, manuel lenfatik drenaj, kompresyon ban- 2012;12(1):66.
12. Granzow JW, Soderberg JM, Kaji AH, Dauphine C. Review of cur-
dajı, kompresyon giysileri ve egzersizler dahil olmak üzere tedavi
rent surgical treatments for lymphedema. Annals of surgical oncology.
verilmiştir. Diğer grupta, aralıklı pnömatik kompresyon pompası 2014;21(4):1195-201.
ile kombinasyon halinde komplex dekonjestif tedavi uygulanmış- 13. Lee KW, Kim SB, Lee JH, Kim YS. Effects of Extracorporeal Shockwave
tır. Sonuç olarak pnömotik kompresyon pompalarının lenfödemi Therapy on Improvements in Lymphedema, Quality of Life, and Fibrous
azaltmada ek bi katkısı olmadığı görüşüne varılmıştır(16). Tissue in Breast Cancer-Related Lymphedema. Journal of the Korean
Academy of Rehabilitation Medicine. 2020.
Son yıllarda ülkemizde de lenfödem tedavisinde fiziksel tıp yön- 14. Cebicci MA, Sutbeyaz ST, Goksu SS, Hocaoglu S, Oguz A, Atilabey A.
temlerinin uygulanmasının önemi anlaşılmış ve bu konuyla ilgili Extracorporeal shock wave therapy for breast cancer–related lymphede-
çalışmalara hız verilmiştir. Literatür taramasında lenfödem tanı- ma: a pilot study. Archives of physical medicine and rehabilitation.
2016;97(9):1520-5.
lı hastalarda ekstracorporeal şok tedavisi ile kombine komplex
15. Koul R, Dufan T, Russell C, Guenther W, Nugent Z, Sun X, et al. Effica-
dekonjestif tedavinin ek katkılarını araştıran çalışmalar olmakla cy of complete decongestive therapy and manual lymphatic drainage on
birlikte bildiğimiz kadarıyla uzun dönem etkilerini araştıran bir treatment-related lymphedema in breast cancer. International Journal of
çalışma yoktur. Radiation Oncology* Biology* Physics. 2007;67(3):841-6.
16. Uzkeser H, Karatay S, Erdemci B, Koc M, Senel K. Efficacy of manual
Ekstracorporeal şok tedavisinin + komplex dekonjestif tedavi ve- lymphatic drainage and intermittent pneumatic compression pump use in
rilen grupta 6 ay boyunca hacim farkının korunması, VAS ve Quı- the treatment of lymphedema after mastectomy: a randomized controlled
ck-DASH skorlarının iyileşmeye devam etmesi ekstracorporeal trial. Breast Cancer. 2015;22(3):300-7.
şok tedavisinin etkin olduğunu gösterse de Covid-19 pandemisi Anahtar kelimeler: Lenfödem, kompleks dekonjestif tedavi, ekstra-
örneklemin küçük tutulmasına sebep olmuş ve bu da gruplar arası corporeal şok tedavi
değerlendirmede istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde etme-
mizi engellemiştir.
Çalışmamızın sınırlılıkları arasında; Covid-19 pandemisi sebebiy-
le örneklemin küçük tutulması, egzersiz, cilt bakımı, bası giysisi ve
bandaj kullanım uyumunun sadece sözel takip edilmesidir. Ayrıca
çalışmamıza katılan hastaların %90’ı grade 2, %10 Grade 3 lenfö-
dem hastasıydı. Grade 1 hastaları değerlendirilememiştir.
Daha büyük bir örneklemde değerlendirilmesi önerilir.
Sonuçlar
Ekstracorporeal şok tedavisinin + komplex dekonjestif tedavi ve-
rilen grupta 6 ay boyunca hacim farkının korunması, VAS ve Quı-
ck-DASH skorlarının iyileşmeye devam etmesi ekstracorporeal
şok tedavisinin etkin olduğunu gösterse de Covid-19 pandemisi
örneklemin küçük tutulmasına sebep olmuş ve bu da gruplar arası
değerlendirmede istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde etme-
mizi engellemiştir.

Kaynaklar
1. Siegel R, Naishadham D, Jemal A. Cancer statistics, 2012. CA: a cancer
journal for clinicians. 2012;62(1):10-29. Resim 1. Grup 1 (komplex dekonjestif tedavi) ve grup 2 (ekstracorporeal
2. Chavarri-Guerra Y, Reilly Blazer K, Nelson Weitzel J. Genetic cancer risk şok tedavisi +komplex dekonjestif tedavi) gruplarının 0. gün, 3. hafta ve 6.
assessment for breast cancer in Latin America. Revista de Investigación ay el bileği seviyesi ölçüm değişim grafiği
Clínica. 2017;69(2):94-102.
3. Bruch J, Franciose R, Moore E. Trauma. Brunicardi FC, Andersen DK. Bil-
liar TR, Dunn DL, Hunter JG, Pollock RE, editors. Schwartz’s Principles;
2005.
4. Schmitz KH, Stout NL, Andrews K, Binkley JM, Smith RA. Prospective
evaluation of physical rehabilitation needs in breast cancer survivors: a call
to action. Cancer. 2012;118(S8):2187-90.
5. Robijns J, Censabella S, Bulens P, Maes A, Mebis J. The use of low-level
light therapy in supportive care for patients with breast cancer: review of
the literature. Lasers in medical science. 2017;32(1):229-42.
6. Borman P. Lymphedema diagnosis, treatment, and follow-up from the
view point of physical medicine and rehabilitation specialists. Turkish Jour-
nal of Physical Medicine and Rehabilitation. 2018;64(3):179.
7. Lasinski BB, Thrift KM, Squire D, Austin MK, Smith KM, Wanchai A, et al.
A systematic review of the evidence for complete decongestive therapy in
the treatment of lymphedema from 2004 to 2011. PM&R. 2012;4(8):580-
601.
8. Leal NFBdS, Carrara HHA, Vieira KF, Ferreira CHJ. Physiotherapy treat-
ments for breast cancer-related lymphedema: a literature review. Revista
latino-americana de enfermagem. 2009;17(5):730-6.
9. Huang T-W, Tseng S-H, Lin C-C, Bai C-H, Chen C-S, Hung C-S, et al.
Effects of manual lymphatic drainage on breast cancer-related lymphede-
ma: a systematic review and meta-analysis of randomized controlled trials.
World journal of surgical oncology. 2013;11(1):15.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


331 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Olgu Raporu
Beş yıl önce romatoid artrit tanısı alan 44 yaşında kadın hasta
metotreksat 10 mg / hafta, metilprednisolon 4mg tb 1x1/gün ve
hidroksiklorokin 200 mg tb 1x1/gün kullanmaktaydı. Hemşire
olarak çalışan ve remisyonda olarak takip edilen hasta, 17 Eylül
2020 tarihinde ateş, boğaz ağrısı ve sırt ağrısından şikayet etti
ve yapılan Covid-19 PCR sürüntü testi pozitif bulundu. Toraks
bilgisayarlı tomografi incelemesinin periferik yerleşimli buzlu cam
görünümünün Covid-19 ile uyumlu olduğu görüldü. Hasta evin-
de izole edildi ve kullanmakta olduğu metotreksat tablet kesildi.
Enfeksiyonun tedavisi için favipiravir tablet ve avelox tablet kulla-
nıldı. Tedavi sırasında metilprednisolon dozu 16mg /gün’e yüksel-
tildi. Covid-19 tedavisi tamamlandıktan sonra hasta, yorgunluk
ve nefes darlığı şikâyetinin devam etmesi üzerine 12 Ekim 2020
tarihinde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğimize başvurdu.
Hastanın fizik muayenesinde sağ el bileğinde şişlik ve ağrı, tüm
gün hissettiği yorgunluk ve günlük yaşam aktiviteleri sırasında ne-
fes darlığı mevcuttu. Hastanın DAS-28 skoru 2.9 olarak hesaplan-
dı. Yorgunluk VAS skoru 8, Modifiye Borg Skalasına(MBS) göre
Resim 2. Grup 1 (komplex dekonjestif tedavi) ve grup 2 (ekstracorporeal
dispne skoru 7 ve Değiştirilmiş Tıbbi Araştırma Konsey Skoru
şok tedavis i+ komplex dekonjestif tedavi) gruplarının 0. gün, 3. hafta ve 6.
aydaki iki ekstremite arası hacim farkı ölçüm değişim grafiği (mMRC) 3, Oksijen Saturasyonu (SaO2) %89 olarak ölçüldü. So-
lunum fonksiyon testinde orta ve küçük hava yollarında obstruktif
akciğer patolojisi saptandı. MMV değeri 68 lt/dak olarak ölçüldü.
Tablo 1. Her iki grubun demografik özellikleri
6-Dakika Yürüme Mesafesi (6DYM) 360 metre olarak hesaplandı.
Değişkenler KDT ESWT+KDT p değeri Hastanın medikal tedavisine hidoksiklorokin 200 mg tb 1x1/gün ve
Yaş (yıl) 58,8 ± 8,2 57,7 ± 10 (42 - 74) >0,05 metilprednisolon 4mg tb 1x1/gün şeklinde devam edildi. Pulmoner
(48 - 75) rehabilitasyon programı ayaktan haftada 5 seans ve seans süresi 60
dakika olacak şekilde düzenlendi. Solunum egzersizleri (diyafrag-
Boy (cm) 159,5 ± 6,3 161,1 ± 7,1 (150 >0,05
matik solunum ve büzülmüş dudak solunumunu içerdi ve 20 da-
(150 - 168) - 175)
kika olarak planlandı) ve üst extremite güçlendirme egzersizleri (10
Kilo (kg) 81,1 ± 8,7 82,7 ± 15,1 (60 >0,05 dakika/3 set) ve bisiklet ergometrik egzersizleri (30 watt/20 dakika)
(70 - 96) - 109) ve dinlenme periyodu (10 dakika) şeklinde planlandı. Egzersizler sı-
VKİ (kg/m²) 32 ± 4,4 31,9 ± 5,6 (25 – >0,05 rasında hastanın yorgunluk ve dispnesi Modifiye Borg Skoru(MBS)
(27,2 - 39,6) ile takip edildi. Oksimetre ile okksijen saturasyonu(SaO2) ölçüldü
42,7) %90 altına indiğinde düşük akımlı oksijen ile desteklendi.
Değerler ortalama ± standart sapma (min-max) ve kişi sayısı (yüzde) şeklinde verildi; KDT:
Sonuç: 4 haftalık rehabilitasyon programı sonrasında hastanın
Kompleks dekonjestif tedavi ESWT: Ekstracorporeal şok tedavi yorgunluk VAS skoru 4, dispne mMBS skoru 1, oksijen saturasyo-
nu %95 (egzersiz ve istirahatte) ve 6-DYM testinde toplam mesafe
585 metre ölçüldü.

Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Anahtar kelimeler: COVID-19, Pulmoner Rehabilitasyon,

PS-070

COVID-19 PNÖMONİSİ SONRASI ROMATOİD


ARTRİTLİ BİR HASTADA PULMONER
REHABİLİTASYON: OLGU SUNUMU
Serap Tomruk Sütbeyaz, Abdurrahman Kutluca
Kayseri Şehir Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Giriş: SARS-CoV-2 adı verilen yeni bir koronavirüs, Aralık 2019’da


Çin’in Wuhan kentinde tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü, hastalığa
Koronavirüs Hastalığı-2019 (COVID-19) adını verdi ve daha son-
ra yüksek enfeksiyon riski ve yaygın bulaşıcılık nedeni ile durumun
salgın olduğunu ilan etti. İnsan koronavirüsleri tipik olarak solunum
sistemi ve enterik sistem enfeksiyonlarına neden olur. COVID-19’un
solunum sistemi semptomları, asemptomatik enfeksiyondan şiddetli
solunum yetmezliğine kadar bireyler arasında değişkenlik gösterir.
Romatoid Artrit (RA), fiziksel fonksiyonlarda azalma ve erken mor-
talite ile ilişkili yüksek derecede inflamatuar kronik bir hastalıktır. Ak-
ciğer tutulumu RA’nın yaygın eklem dışı bir tutulumudur ve önemli
morbidite ve mortaliteye neden olur. İnterstisyel akciğer hastalığı
(İAH), RA’da akciğer tutulumunun en yaygın ve en ciddi şeklidir.
Bu vaka raporunda, romatoid artritli bir hastada pulmoner reha-
Resim 1. Hastanın kliniğimize başvurusunda çekilen P.A. Akciğer grafisi
bilitasyon programının, Covid-19 pnömonisi sonrası devam eden
dispne ve yorgunluk üzerindeki etkinliğini sunduk.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


332 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

süreli oksijen tedavisi almaktaydı. 9 ay önce şiddetli öksürüğün


elik ettiği COVID-19 pnömonisi nedeniyle yatırılarak tedavi edil-
diği öğrenildi. Günlük fiziksel aktivite düzeyi düşüktü. 2 ay önce
yapılan 6 dakika yürüme testinde 2,5 L/dk oksijen ile 265 metre
yürümüştü. Beden kitle indeksi 25,2 kg/m2 idi. Fizik muayenede
4. kosta seviyesinde palpasyonda ağrı ve belirgin bir krepitas-
yon mevcuttu. Posteroanterior ve lateral akciğer grafisinde kosta
kortikal kenarlarında bütünlük kaybı izlenmedi, kalp pili uygun
pozisyondaydı. Toraks bilgisayarlı tomografisinde sol 4. kosta an-
teriorunda nondeplase kırık hattı izlendi. Dual X-Işını absorbsiyo-
metride kemik mineral yoğunluğu 0,901g/cm2 ve lumbar omurga
T skoru -1,7 idi. 27,2 ng/ml olan 25-hidroksi vitamin D düzeyine
72 ng/L ile hafifçe yükselmiş parathormon düzeyi eşlik etmektey-
di (Normal aralık: 12-65 ng/L). Hastaya eğilmek ve dönmek gibi
ağrıyı artıran gövde hareketlerinden kaçınması önerildi. Kostaları
stabilize etmek ve ağrıyı hafifletmek amaçlı 3. kostadan 5. kostaya
uzanan inhibisyon tekniği ile I-bantlar şeklinde kinezyobantlama
uygulandı. 2 hafta içinde hastanın ağrısı geriledi.
Sonuç: Bu hastada kalp pilinin, pektoral kas gerginliği ve omuz
çevresi kas dengesizliği aracılığıyla skapular anterior tilt ile gövde
esnekliğinde azalmaya yol açmış olabileceği düşünüldü. Azalmış
Resim 2. Hastanın rehabilitasyon sonrası çekilen P.A. Akciğer grafisi gövde esnekliği olan bu hastada, sol kolun ipsilateral gövde rotas-
yonu içeren günlük bir hareketi, rotasyonel vektörlerin 4. kostaya
Tablo 1. Hastanın Pulmoner Rehabilitasyon Öncesi Ve Sonrası Karşılaştırma Tablosu yönlenmesiyle frajilite kırığına yol açmış olabilir. Subpektoral kalp
pili olan yaşlı hastalarda osteopeni ve olası sarkopeni, bu beklen-
Pulmoner Rehabilitasyon Pulmoner Rehabilitasyon medik ve atipik komplikasyona eğilim yaratabilir. Kinezyobantla-
Öncesi Sonrası ma kosta kırıklarının yönetiminde güvenli ve etkili bir seçenektir3.
FVC 2,45 L 2,54 L
Anahtar kelimeler: kalp pili; kosta kırığı; kinezyobantlama
FEV1 1,80 L 2,21 L
Kaynaklar
FEV1/FVC %91 %108 1. Ismail AA, Silman AJ, Reeve J, Kaptoge S, O’Neill TW. Rib fractures
predict incident limb fractures: Results from the European prospective
MVV 68 L/min 104 L/min osteoporosis study. Osteoporos Int. Published online 2006. doi:10.1007/
mMRC 3 1 s00198-005-1887-3
2. Ksela J, Racman M, Zbacnik R, Djordjevic A, Jan M. Pacemaker-gener-
Yorgunluk VAS 8 4 ated stress fracture of the second rib: a case report. J Cardiothorac Surg.
2020;15(1). doi:10.1186/s13019-020-01303-y
6-DYM 360 m 585 m 3. Akça AH, Şaşmaz Mİ, Kaplan Ş. Kinesiotaping for isolated rib fractures
in emergency department. Am J Emerg Med. 2020;38(3):638-640.
doi:10.1016/j.ajem.2019.11.049

Kardiyopulmoner Rehabilitasyon
PS-071 Nörolojik Rehabilitasyon
KALP PİLİ OLAN BİR HASTADA DÖRDÜNCÜ KOSTA PS-072
FRAJİLİTE KIRIĞI: OLGU SUNUMU
HEMİPLEJİK OMUZ AĞRILI HASTALARDA KİNEZYO
Ebru Köseoğlu Tohma1, Özden Özyemişci Taşkıran2 BANT UYGULAMASININ ETKİNLİĞİ
1
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve
Rehabilitasyon Anabilim Dalı Ceren Aslan1, Cemal Arman Öztürk2, Banu Dilek2, Hülya Ellidokuz3,
2
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Çiğdem Bircan2
1
Tire Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği, İzmir
2
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Amaç: Travmatik olmayan kosta kırıkları yaşlılarda sık görülür İzmir
ve genellikle osteoporoz gibi altta yatan bir hastalık mevcuttur1. 3
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı,
Kalp pili olan hastalarda, cep ile ilişkili sık komplikasyonlar olarak İzmir
hematom, cilt lezyonları, infeksiyon ve cihaz migrasyonu görülür-
ken, sinir hasarı ya da kırık gibi komplikasyonlar çok daha nadir
Giriş-Amaç: Hemiplejik omuz ağrısı, inme sonrası en sık görülen
olarak bildirilmektedir2. Kalıcı kalp pili implantasyonundan aylar
komplikasyonlardan biridir. Etkilenen ekstremitenin fonksiyonel
sonra 4. kostada kırık izlenen bir hasta paylaşılacaktır.
iyileşmesini engeller, yatış süresini uzatır ve hastanın yaşam kalite-
Olgu sunumu: On üç ay önce sol subpektoral kalıcı kalp pili yer- sini olumsuz yönde etkiler. Hemiplejik omuz ağrısının tedavisinde
leştirilmiş olan 74 yaşında erkek hasta, Fiziksel Tıp ve Rehabilitas- kullanılan birçok tedavi yöntemi mevcut olup bu yöntemlerden
yon polikliniğine sol tarafta göğüs ağrısı ile başvurdu. Şikayeti 10 herhangi birinin diğerine üstün olduğu gösterilememiştir.
gün önce ani bir gövde rotasyonu ile sağ kol fleksiyonu hareketi
Kinezyo bantlama, kas-iskelet sistemi hastalıkları ve spor yaralan-
sonrası “kırt sesi” ile başlamıştı. Ağrısı gövdenin dönme hareket-
malarında yaygın kullanılan uygulamalardan biridir. Bu uygula-
leriyle artıyor, istirahatte hafifliyordu. 9 yıl önce koroner bypass
ma sırasında farklı yönlerde ve miktarlarda germe uygulanarak
ve 6 yıl önce aort kapak replasmanı operasyonu geçirmişti. 6 yıl
ağrıyı azaltmak, dizilimi düzeltmek, nöromüsküler aktiviteyi fasili-
önce interstisyel akciğer hastalığı tanısı almıştı ve 1 yıldır uzun

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


333 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

te etmek, inflamasyon ve ödemi azaltmak gibi çeşitli etkiler ortaya yapıştırıldı. Bu ikinci şeridin başı, bisepsin insersiyo noktası olan
çıkarılabilmektedir. Kinezyo bantlamanın ağrı giderilmesindeki radyal tüberosit üzerine yerleştirildi; ilk kuyruk, biseps tendonu-
rolü ise ödem ve inflamasyonun azaltılması, duysal uyarılar ile nun kısa başı boyunca; diğer kuyruk ise biseps tendonunun uzun
kapı kontrol mekanizmasının ve desendan inhibitör mekaniz- başı boyunca deltoid kası üzerine yapıştırıldı. Son olarak, omzun
maların aktive edilmesi, yüzeyel ve derin fasya fonksiyonlarını anteriordan posterioruna akromiyoklaviküler eklemi %50-75’lik
düzenlemesi suretiyle analjezik etki gibi farklı mekanizmalar ile bir gerimle kaplayan üçüncü şerit uygulandı.
açıklanmaya çalışılmaktadır (1). Kinezyo bantlamanın hemiplejik Kinezyo grubunun yaş ortalaması 62.7±10.7, egzersiz grubu-
ağrılı omuz üzerinde etkinliği ile ilgili veriler yetersizdir. nun yaş ortalaması 64.4±10.5 idi. Gruplar demografik ve tedavi
Bu çalışmanın amacı inme geçiren hastalarda görülen hemiplejik öncesi klinik özellikler açısından benzerdi (p>0.05). Hastaların
omuz ağrısında konvansiyonel rehabilitasyon programına ek ola- tedavi öncesi USG bulguları karşılaştırıldığında kinezyo grubun-
rak uygulanan kinezyo bantlama tedavisinin; ağrı, eklem hareket daki hastaların omzunda daha fazla biseps tendiniti tanısı kon-
açıklığı (EHA), spastisite, üst ekstremite fonksiyonları ve subakro- du (p=0.037). Subakromiyal mesafe ölçümleri karşılaştırıldığın-
miyal mesafe ölçümlerine ek bir katkı sağlayıp sağlamadığının da tedavi öncesinde gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı
araştırılmasıdır. (p>0.05).
Yöntem-Gereçler Bulgular
İnme sonrası ilk 6 aylık dönemde hemiplejik omuz ağrısı gelişen Kinezyo grubunda VAS istirahat, VAS egzersiz, fleksiyon ve ab-
35 hasta çalışmaya alındı. Hastalar randomize edilerek iki gruba duksiyon EHA ve FMMFS skorlarında tedavi öncesine göre an-
ayrıldı. Onyedi hastalık egzersiz grubuna sadece konvansiyonel lamlı düzelme saptandı (p<0.05) (Tablo1). Egzersiz grubunda ise
rehabilitasyon programı verildi. Onsekiz hastadan oluşan kinez- VAS egzersiz, fleksiyon ve abduksiyon EHA değerlerinde anlamlı
yo bantlama grubuna, konvansiyonel rehabilitasyon programına düzelme saptandı (p<0.05); VAS istirahat ve FMMFS skorlarında
ilaveten kinezyo bantlama uygulaması yapıldı. Kinezyo bant uy- ise tedavi öncesine göre anlamlı fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo
gulaması her biri 5 gün kalacak ve 2 gün bantsız geçecek şekilde 2). Her iki grupta da mMAS skoru ve USG ile değerlendirilen
haftada 1 kez toplam 3 defa yapıldı. Her iki gruptaki hastalara subakromiyal mesafe ölçümünde tedavi öncesine göre anlamlı
haftada 5 gün, 3 hafta süreyle konvansiyonel rehabilitasyon prog- değişiklik gözlenmedi (p>0.05) (Tablo 1, Tablo 2). Tedavi sonrası
ramı uygulandı. Tedaviden önce ve sonra ağrı şiddeti, EHA, spas- gruplar karşılaştırıldığında değerlendirme parametrelerinin hiçbi-
tisite, fonksiyon, subluksasyon değerlendirildi. Değerlendirmeler risinde anlamlı fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo 3).
hastanın hangi grupta olduğunu bilmeyen bir hekim tarafından Tartışma
yapıldı. Hastaların ağrısı olduğunda parasetamol kullanmasına
Bu çalışmada kinezyo bantlama tedavisinin hemiplejik ağrılı
izin verildi.
omuzdaki etkinliği değerlendirilmiştir. Hem kinezyo bantlama
Egzersiz grubundan 1 hasta kontrol değerlendirmelerine gelme- grubunda, hem de sadece konvansiyonel rehabilitasyon uygula-
diği için çalışmadan ayrıldı. Çalışma kinezyo bant grubunda 17, nan grupta egzersiz sırasındaki ağrı ve EHA’da tedavi öncesine
egzersiz grubunda 17 hasta ile tamamlandı. göre anlamlı düzelme saptanmıştır. Kinezyo bantlama grubunda
Çalışmada Kullanılan Değerlendirme Yöntemleri bunlara ilaveten istirahat sırasındaki ağrı ve Fugl Meyer skorla-
Ağrı şiddeti: Omuz ağrısının düzeyini değerlendirmek için rında tedavi öncesine göre anlamlı düzelme görülmekle birlikte,
10cm’lik Vizuel Analog Skala (VAS) kullanıldı. gruplar karşılaştırıldığında anlamlı fark saptanmamıştır. Kinezyo
bant grubunda Fugl Meyer skorlarında gözlenen artışın, tedavi et-
Eklem hareket açıklığı: Etkilenen omzun; ağrısız pasif fleksi-
kisinden ziyade nörolojik iyileşmeyle ilişkili olduğu düşünülmüş-
yon ve abdüksiyon EHA goniometre ile ölçüldü.
tür. Spastisite ve USG ile değerlendirilen subluksasyon açısından
Spastisite: Omuz addüktör ve omuz iç rotator kas spastisitesi ise her iki grupta da tedavi öncesine göre anlamlı bir değişiklik
Modifiye Asworth Skalası ile değerlendirildi (2). Veri analizi sı- görülmemiştir.
rasında dereceler modifiye edilerek modifiye Modifiye Ashworth
Literatürde hemiplejik omuz ağrısında kinezyo bantlamanın
Skalası (mMAS) şeklinde kullanılmıştır (3).
etkinliği konusunda yapılmış çalışmalar incelendiğinde çelişki-
Fonksiyonel değerlendirme: Motor fonksiyon değerlendirmesi li sonuçlar mevcuttur. Huang ve ark. (5) tarafından yapılan bir
için Fugl Meyer Motor Fonksiyon Skalasının (FMMFS) kol (üst çalışmada konvansiyonel rehabilitasyona ek olarak uygulanan
ekstremite proksimali) değerlendirme bölümü kullanıldı. Fugl Me- terapötik kinezyo bantlama ve sham kinezyo bantlama karşılaştı-
yer değerlendirme skalasının motor fonksiyon, duyu fonksiyonu, rılmıştır. Terapötik kinezyo bantlama grubunda ağrı, özürlülük ve
denge, EHA ve eklem ağrısı olmak üzere 5 bölümü bulunmak- EHA açısından sham kinezyo bantlama grubuna göre daha faz-
tadır. En sık kullanılan bölümü motor fonksiyon bölümüdür ve la düzelme elde edilmiştir. USG ile değerlendirilen subakromiyal
0-2 arasında puanlama yapılır. 0: Gerçekleştiremiyor, 1: Kısmen mesafe açısından gruplar arasında fark bulunmamıştır.
gerçekleştiriyor. 2: Tamamen gerçekleştiriyor. Kol değerlendirmesi
Yang ve ark. (6) tarafından yapılan bir çalışmada hemiplejik omuz
için maksimum motor fonksiyon skoru 36 puandır (4).
ağrısı ve omuz subluksasyonu olan hastalar iki gruba ayrılarak bir
Ultrasonografik değerlendirme: Tedavi öncesinde hastaların gruba konvansiyonel tedavi ve kinezyo bant, diğer gruba ise kon-
omuzları altta yatan veya eşlik eden etyolojiyi (tendinit, bursit, vansiyonel tedavi ve plasebo kinezyo bant uygulanmıştır. Yazarlar
subdeltoid sıvı vb.) saptamak açısından USG ile değerlendirildi. kinezyo bant tedavisinin omuz ağrısını ve subluksasyonu azaltma,
Subluksasyonu değerlendirmek amacıyla hastanın her iki omzun- kas aktivitesini ve aktif EHA’nı artırmada etkili olduğu sonucuna
da akromiyohumeral mesafe tedavi öncesi ve sonrası ölçülerek varmışlardır. Bu çalışmada subluksasyon derecesi radyolojik ola-
kaydedildi (Resim 1). Değerlendirme için GE Healthcare Logiq rak değil, klinik olarak değerlendirilmiştir.
P5 Premium BT11 USG cihazı kullanıldı.
Kinezyo bant uygulama tekniği ve süreleri, hasta popülasyonun-
Kinezyo Bantlama Tekniği (Resim 2A, 2B) daki farklılıklar; farklı bulguların elde edilmesinde rol oynamış
Öncelikle I-tipi şerit, supraspinatus için adduksiyondaki kola hafif olabilir.
gerim (%15-25) ile omuz eklemi hattı üzerinden geçirilerek uy- Çalışmamızın kısıtlılıklarından biri, tedavinin kısa dönem etkisinin
gulandı. Daha sonra Y-şekilli bir şerit insersiyo-origin kas tekni- araştırılmış olup uzun dönem takip yapılmamış olmasıdır. İkinci
ği kullanılarak hafif gerim (%15-25) ile biseps ve deltoid kaslara olarak; etik açıdan uygun olmayacağı düşünüldüğünden, her-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


334 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

hangi bir tedavinin uygulanmadığı bir kontrol grubu alınmamış,


her iki gruba da egzersiz tedavisini içeren konvansiyonel reha-
bilitasyon programı uygulanmıştır. Ayrıca hastalarımız inmeden
sonra ilk 6 ay içinde olan subakut dönemdeki hastalar olduğu için
kronik dönemdeki hastalarla ilgili bir sonuç çıkarılamaz. Günlük
yaşam aktivitelerinin değerlendirildiği bir ölçek kullanmamış ol-
mamız da bir kısıtlılık olarak kabul edilebilir. Değerlendiren kişinin
kör olması ve ultrasonografik değerlendirme yapılmış olması ise
çalışmamızın güçlü yönleridir.
Sonuçlar
Konvansiyonel rehabilitasyon programının, hemiplejik omuzda
egzersiz sırasında görülen ağrı ve pasif omuz fleksiyon-abdüksiyon
EHA üzerinde belirgin faydası olduğu gösterilmiştir. Konvansiyo-
nel rehabilitasyon programına ek olarak uygulanan kinezyo bant
tedavisinin, bu parametreler açısından ek bir katkı sağlamadığı
saptanmıştır. Spastisite ve subluksasyon açısından; hem egzersiz
grubunda hem de egzersize ilaveten uygulanan kinezyo bantlama
grubunda tedavi öncesine göre anlamlı fark görülmemiştir.
Kinezyo bant uygulaması Kinezyo bant uygulaması
Kaynaklar
1. Çeliker R, Güven Z, Aydoğ T, Bağış S, Atalay A, Yağcı HÇ, Korkmaz N. Tablo 1. Kinezyo bant grubunun tedavi öncesi ve tedavi sonrası verilerinin
Kinezyolojik bantlama tekniği ve uygulama alanları. Türk Fiz Tıp Rehab
Derg 2011;57:225-35.
karşılaştırılması
2. Bohannon RW, Smith MB. Interrater reliability of a modified Ashworth TÖ TS p
scale of muscle spasticity. Phys Ther 1987;67:206–207.
3. Rajak BL, Gupta M, Bhatia D, Mukherjee A. Effect of repetitive transcra- VAS istirahat (mm) 1.29 ± 2.31 0.17 ± 0.72 0.026*
nial magnetic stimulation pulses on muscle spasticity of cerebral palsy chil-
dren. Int J Phys Med Rehabil 2018;6(2):1-8. VAS egzersiz (mm) 6.17 ± 2.57 3.47 ± 2.45 0.002*
4. Fugl-Meyer AR, Jääskö L, Leyman I, Olsson S, Steglind S. The post-stroke Fleksiyon 125.5 ± 29.5 145.5 ± 21.4 0.001*
hemiplegic patient.1. a method for evaluation of physical performance.
Scand J Rehabil Med 1986;18:155-157. Abduksiyon 121.1 ± 31.9 139.1 ± 20.1 0.004*
5. Huang YC, Chang KH, Liou TH, Cheng CW, Lin LF, Huang SW. Ef-
fects of kinesio taping for stroke patients with hemiplegic shoulder pain: İç rotator mMAS 1.24 ± 0.83 1.24 ± 0.83 1
A double-blind, randomized, placebo-controlled study. J Rehabil Med
2017;49:208-215.
Adduktor mMAS 0.88 ± 0.85 0.88 ± 0.85 1
6. Yang L, Yang J, He C. The effect of kinesiology taping on the hemiplegic Fugl Meyer skoru 15.64 ± 11.83 16.23 ± 11.58 0.026*
shoulder pain: a randomized controlled trial. J Healthc Eng 2018 Dec 10;
2018:8346432. Akromiyohumeral mesafe (cm) 2.84 ± 0.76 2.82 ± 0.74 0.788
Anahtar kelimeler: Hemipleji, Omuz ağrısı, Kinezyo bant
Tablo 2. Egzersiz grubunun tedavi öncesi ve tedavi sonrası verilerinin
Akromiyohumeral mesafe ölçümü karşılaştırılması
TÖ TS p
VAS istirahat (mm) 0.76 ± 1.48 0.47± 1.00 0.180
VAS egzersiz (mm) 5.47 ± 1.84 2.76 ± 2.46 0.001*
Fleksiyon 127.3 ± 0.23 148.5 ± 23.9 0.016*
Abduksiyon 123.2 ± 36.3 142.6 ± 26.3 0.002*
İç rotator mMAS 1.18 ± 1.01 1.24 ± 0.97 0.317
Adduktor mMAS 0.88 ± 0.99 0.82 ± 0.95 0.317
Fugl Meyer skoru 19.94 ± 13.40 20.29 ± 13.44 0.180
Akromiyohumeral mesafe (cm) 2.72 ± 0.57 2.82 ± 0.72 0.440

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


335 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 3. İki grubun karşılaştırılması Amaç: İdiyopatik PH olan bireylerde koşu bandında aerobik
egzersiz eğitiminin klinik durum, işlevsellik, egzersiz kapasitesi ve
Kinezyo grubu Egzersiz grubu p
yaşam kalitesi üzerine etkisinin ve beyin yapısında değişikliğe yol
İstirahat VAS TÖ 1.29 ± 2.31 0.76 ± 1.48 0.746 açıp açmadığının incelenmesi amaçlanmıştır.
İstirahat VAS TS 0.17 ± 0.72 0.47 ± 1.00 0.092 Katılımcılar
Egzersiz VAS TÖ 6.17 ± 2.57 5.47 ± 1.84 0.444 İdiyopatik PH tanısı olan ve Ankara Üniveristesi Tıp Fakültesi
Nöroloji Hareket Bozuklukları Polikliniğine başvuran ardışık has-
Egzersiz VAS TS 3.47 ± 2.45 2.76 ± 2.46 0.354
talar çalışmaya davet edildi.
Fleksiyon TÖ 125.5 ± 29.5 127.3 ± 40.2 0.609 Dahil edilme kriterleri
Fleksiyon TS 145.5 ± 21.4 148.5 ± 23.9 0.530 • Hoehn and Yahr (H & Y) evrelemesine göre Evre 2-3
Abduksiyon TÖ 121.1 ± 31.9 123.2 ± 36.3 0.715 • 18-70 yaş arası
Abduksiyon TS 139.1 ± 20.1 142.6 ± 26.3 0.495 • MRG için kontrendikasyon olmaması
İç rotator mMAS TÖ 1.24 ± 0.83 1.18 ± 1.01 0.854 • Yazılı onam vermiş olmak
Dışlama kriterleri
İç rotator mMAS TS 1.24 ± 0.83 1.24 ± 0.97 0.985
• PH dışında nörolojik hastalık varlığı
Adduktor mMAS TÖ 0.88 ± 0.85 0.88 ± 0.99 0.898
• Yürüme eğitimine engel olabilecek kas-iskelet sistemi hasta-
Adduktor mMAS TS 0.88 ± 0.85 0.82 ± 0.95 0.754 lığı, kardiyovasküler, pulmoner ve kontrolsüz diğer sistemik
Fugl Meyer TÖ 15.64 ± 11.83 19.94 ± 13.40 0.299 hastalıkların varlığı
Fugl Meyer TS 16.23 ± 11.58 20.29 ± 13.44 0.501 • Bilişsel fonksiyon bozukluğu (Mini Mental Durum Testi skoru
<24) veya değerlendirmeler sırasında uyumu etkileyebilecek
Akromiyohumeral mesafe TÖ 2.84 ± 0.76 2.72 ± 0.57 0.617 diğer bozukluklar
Akromiyohumeral mesafe TS 2.82 ± 0.74 2.82 ± 0.72 0.605 • MRG’yi etkileyebilecek baş tremoru
• PH ile ilgili ilaç tedavisinin son 1 ayda stabil olmaması veya
araştırma sırasında ilaç tedavisinin değişmesi
Nörolojik Rehabilitasyon Araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar girişim ve kontrol
gruplarına randomize edildi.
PS-073
Klinik Değerlendirme
PARKİNSON HASTALIĞINDA YÜRÜME EĞİTİMİNİN o Hastalık şiddetinin değerlendirimi için; Birleşik Parkinson
İŞLEVSELLİK, YAŞAM KALİTESİ VE BEYİN Hastalığı Derecelendirme Ölçeği (UPDRS)
AKTİVİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ o Fonksiyonel değerlendirme için;
Esra Mustafa1, Merve Örücü Atar2, Yeşim Kurtaiş Aytür3, Ece o Zamanlı Kalk ve Git Testi (TUG)
Bayram4, Sabiha Tezcan Aydemir4, Müge Kuzu Kumcu4, Arzu Has
o Kardiyopulmoner egzersiz testi (KPET)
Ceylan5, Kader Karlı Oğuz6, Cenk Akbostancı4
1
Romatem Kocaeli Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi o 6 Dakika Yürüme Testi (6DYT)
2
Tc Sb Ankara Şehir Hastanesi Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Kliniği o Hastalığa özgü yaşam kalitesi için; Parkinson Hastalığı Anke-
3
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad
ti-39 (PDQ-39)
4
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ad
5
Ulusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi, İhsan Doğramacı Bilkent Universitesi MRG
6
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ad
o İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Ulusal Manyetik Rezo-
nans Araştırmaları Merkezi (UMRAM), 3T Siemens MR
Giriş: Nörodejeneratif bir hastalık olan idiyopatik Parkinson o Yapısal görüntüleme
Hastalığı (PH) klinik olarak rijidite, bradikinezi, tremor ve postü-
ral instabilite ile karakterizedir. Yürüme hipokinezisi PH ile ilişkili o fMRG; motor imgeleme olarak yürüyen bir adam videosu
primere hareket bozukluklarından birisi olup hastadaki bozukluk/ gösterildiği sırada (240 sn) görüntüleme
yetersizlik ve yaşam kalitesinin temel belirleyicilerinden birisidir. o fMRG analizi için MATLAB’da İstatistiksel Parametrik Harita-
Adım uzunluğunda ve yürüme hızında azalma hipokineziye katkı- lama arayüzü kullanıldı.
da bulunur. Üstelik yürüme ve denge ile ilgili bozukluklar farma-
Girişimler
koterapiye ve cerrahi girişimlere dirençlidir. Bu nedenle, bu para-
metrelerle ilişkili yürüme eğitimini içeren rehabilitasyon girişimleri • Girişim grubu, 6 hafta boyunca, haftada 3 gün, KPET ile
önem kazanmıştır. Bu amaçla uygulanan yöntemlerden birisi de belirlenen maksimal kalp hızının %60-70’inde, fizyoterapist
tredmilde yürüme eğitimidir. Yürüme eğitimi ile erken dönemde gözetiminde tredmilde yürüme programına alındı.
elde edilen kazançlar büyük ölçüde kas kuvveti ile koordinasyon • Hem girişim hem kontrol grubunun 3 ay boyunca öğretilen
ve denge becerilerinde artış ve dış uyaranlarla yürümenin ye- eklem hareket açıklığı, postür, denge-koordinasyon egzersiz-
niden eğitimine bağlıdır. Ancak, bu etkilerin kalıcı değişikliklere
lerini evde hergün uygulamaları istendi.
yol açıp açmadığı bilinmemektedir. Tredmil ile yürüme eğitimi
sonrası motor korteks, ekstrapiramidal sistem ve PH ile ilişkili Değerlendirmeler başlangıçta (T0), tedavi sonunda (T1) ve teda-
beyin bölgelerinde yapısal değişikliği inceleyen sınırlı sayıda araş- viden 3 ay sonra (T2) yapıldı.
tırma mevcuttur ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme Bulgular:
(fMRG) bu alanlarda PH görülen yapısal değişiklikleri saptamada Uygunluk açısından taranan 206 hastadan 52’si araştırmaya da-
yardımcı olmaktadır. vet edildi; 25 hasta araştırmaya katılmayı kabul etti. 13 hasta gi-
rişim, 12 hasta kontrol grubuna randomize oldu. Çalışma, girişim

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


336 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

grubunda 10 hasta ve kontrol grubunda 8 hasta ile tamamlandı. Tablo 1. Hasta gruplarında değerlendirme parametrelerinin karşılaştırılması
Bu hastalardan, girişim grubundan 6 ve kontrol grubundan 4 has-
Girişim grubu Kontrol grubu p
tanın fMRG ve yapısal T1 ağırlıklı MRG tamamlanabildi.
UPDRS_0 27,6 + 16,9 33,5 + 13,5 0,42
18 hastanın 10’u kadın, 8’i erkek, ortalama yaşları 62,7 + 8,4 yıl
(51-74), ortalama hastalık süresi 3,8 + 4,4 yıl (1-17), ve ortalama UPDRS_1 19,4 + 14,8 38,7 + 16,4 0,07
H&Y evrelemesi 2,25 + 0,4 (2-3) idi. Tüm başlangıç değerlen-
TUG_0 (sn) 9,3 + 2 11,4 + 3,2 0,18
dirmelerinde iki grup arasında fark gözlenmedi.Üçüncü ay (T2)
değerlendirmelerinde; 6DYT, TUG testi, ve KPET parametrelerin- TUG_1 (sn) 7,9 + 2,1 11,8 + 3,6 0,03*
de girişim grubu lehine anlamlı gelişmeler gözlendi. Yapısal MRG PDQ39_0 31,7 + 18,3 48,3 + 27,1 0,31
ve fMRG sonuçları değerlendirildiğinde, egzersiz eğitimin etkisinin
gözlenmesinin beklendiği beyin bölgelerinde istatistiksel olarak PDQ39_1 26,1 + 27,0 43,8 + 26,9 0,17
anlamlı bir fark saptanmadı; yürüme videosu izlenirken yapılan 6DYT_0 (m) 420,1 + 84,4 332 + 102,5 0,11
kayıtta aktivasyon sadece görsel alanlarda gözlendi.
6DYT_1 (m) 507,7 + 123 355,9 + 92,3 0,04*
Araştırmanın kısıtlılıkları
KPET süresi_0 (dk) 9,5 + 4,1 5,6 + 3,1 0,08
• Dışlama kriterleri nedeni ile sınırlı sayıda hasta araştırmaya
alınabilmiştir. KPET süresi_1 (dk) 13,2 + 2,4 5,7 + 3,6 0,01*
• Araştırmada kullanılan motor imgeleme modeli motor alan- VO2peak_0 (ml/kg/dk) 23,0 + 7,5 21,8 + 7,4 0,82
larda beklenen uyarı etkisini yaratmakta yetersiz olmuştur, bu VO2peak_1 (ml/kg/dk) 26,8 + 9,4 18,4 + 2,9 0,03*
nedenle fMRG yöntemi yetersiz olmuştur.
• 6 haftalık egzersiz programının süresi göreceli kısadır.
Araştırmanın özellikleri Nörolojik Rehabilitasyon
• Yürüme eğitiminin PH’nda etkilenen beyin alanları üzerine
etkisini değerlendiren kapsamlı ilk araştırmadır. PS-074
• fMRG araştırmalarında detaylı ve uzun süren analizler ne- GUİLLAİN-BARRE SENDROMLU BİR HASTANIN
deni ile bireysel incelemeler grup karşılaştırmalarından daha
UZUN DÖNEM TAKİBİ: OLGU SUNUMU
önemlidir. Bu nedenle, hasta sayısı sınırlı gözükmekle birlikte,
bu araştırma düzeninde yeterli olduğu düşünülebilir. Enes Efe İş, Ali Sahillioğlu, Sefa Demirel, Nalan Soydan, Beril Doğu,
Figen Yılmaz, Banu Kuran
Sonuç:
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Suam, Fiziksel Tıp Ve
Bu çalışma, idiyopatik PH olan bireylerin 6 haftalık tredmilde Rehabilitasyon Kliniği
yürüme eğitiminden sonra fiziksel bozukluklarına rağmen, fonk-
siyonel kapasitelerinde bazı kazanımlar olduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte, sınırlı sayıda hasta ile tamamlanan bu çalışma- Amaç: Guillain-Barré Sendromu (GBS), akut paralitik nöropa-
da, bu değişikliklerin hastalık kliniğini ve etkisini değerlendiren tilerin en sık ve en ciddi formudur ve her yıl tüm dünyada yak-
UPDRS ve PDQ39 ölçütlerine yansımadığı gözlendi. fMRG de- laşık 100000 kişide görülür (1). Ekstremitelerin hızla ilerleyen,
ğerlendirmesinde yürüyen adam videosu sadece görsel alanlarda asendan, simetrik tutulumu karakteristiktir. Olguların %25’inde
aktivasyona yol açtığı için motor alanlarda fonksiyonel farklılığa solunum yetersizliği izlenir. Otonom, duyusal semptomlar ve ağrı
yol açtığını göstermek mümkün olmamıştır. hastaların çoğunda eşlik eder. Klinik bulgular 4 hafta içerisinde
maksimum düzeyine ulaşır. Intravenöz immunglobulin (İVİG) uy-
Kaynaklar gulaması ve plazma değişimi tedavilerinin yanı sıra erken dönem-
1. Morris, M.E., Movement disorders in people with Parkinson disease: a de immobilite komplikasyonlarının önlenmesi, disfaji,mesane-ba-
model for physical therapy. Phys Ther, 2000. 80(6): p. 578-97. ğırsak disfonksiyonu ve ağrı yönetimi; geç dönemde ise hastanın
2. Muslimovic, D., et al., Determinants of disability and quality of life in mild günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını geri kazanmasında re-
to moderate Parkinson disease. Neurology, 2008. 70(23): p. 2241-7. habilitasyon uygulamaları önemli yer tutar. GBS olgularında iyi-
3. Keus, S.H., et al., Evidence-based analysis of physical therapy in Parkin-
son’s disease with recommendations for practice and research. Mov Dis-
leşme önemli oranda ilk bir yıl içerisinde gerçekleşir (2). Olguların
ord, 2007. 22(4): p. 451-60. %87’sinde tama yakın veya minör defisitlerle iyileşme görülür (3).
4. Kurtais, Y., et al., Does treadmill training improve lower-extremity tasks in En sık rezidüel semptomlar içerisinde; özellikle el ve ayak bileği
Parkinson disease? A randomized controlled trial. Clin J Sport Med, 2008. çevresini etkileyen kas gücü kaybı, duyusal bulgular, yorgunluk ve
18(3): p. 289-91.
ağrı yer alır. Kötü prognostik faktörler içerisinde ileri yaş, diyare
5. Kannurpatti, S.S., B. Rypma, and B.B. Biswal, Prediction of Task-Related
BOLD fMRI with Amplitude Signatures of Resting-State fMRI. Front Syst öyküsü, ilk hafta içerisinde ventilasyon desteği ihtiyacı ve ciddi
Neurosci, 2012. 6: p. 7. güçsüzlük öyküsü gösterilmektedir(2, 4).
6. Hetu, S., et al., The neural network of motor imagery: an ALE meta-anal- Gereç ve Yöntem: GBS seyri; Ağustos 2019’da GBS tanısı
ysis. Neurosci Biobehav Rev, 2013. 37(5): p. 930-49.
7. Peterson, D.S., et al., Brain activity during complex imagined gait tasks in alan, kliniğimize ilk olarak Ekim 2019’da başvuran ve düzenli
Parkinson disease. Clin Neurophysiol, 2014. 125(5): p. 995-1005. takiplerine devam eden 36 yaşındaki bir kadın hasta üzerinden
8. Thomas, A.G., et al., The effects of aerobic activity on brain structure. tartışılmaktadır. Bilinen kronik hastalığı, diyare öyküsü bulunma-
Front Psychol, 2012. 3: p. 86. yan, sağ el dominant hasta Ağustos 2019’da sağ ayakta güçsüzlük
9. Myers, P.S., et al., Effects of exercise on gait and motor imagery in peo-
şikayeti ile acile başvurmuş. Takip eden 10 gün içerisinde güç-
ple with Parkinson disease and freezing of gait.Parkinsonism Relat Disord,
2018. 53: p. 89-95. süzlük, ekstremitelerde uyuşma şikayetleri artmış; mevcut şikayet-
lerine yutkunma güçlüğü ve nefes darlığı eklenmiş. GBS tanısı
Anahtar kelimeler: İdiyopatik Parkinson Hastalığı, egzersiz, fonksiyo-
nel MRG konan hastaya 20 günlük Nöroloji Servisi yatışı sırasında İVİG ve
plazmaferez tedavileri uygulanmış. Dispne ve disfajisi gerileyen
hasta rezidüel motor defisitleri ve ağrı kontrolü için rehabilitasyon
amacıyla tarafımıza yönlendirilmiş.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


337 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Bulgular: Servisimize ilk yatışında yapılan muayenesinde; sağ hastaya Pregabalin başlandı ve dozu kademeli olarak 2*300
üst ve alt ekstremite kas güçleri global olarak proksimalde 4/5, mg’ a yükseltildi. Kliniğimizde 37 seans yatarak tedavi alan ve
distalde 3/5 olarak değerlendirildi. Sol dirsek ve el bileği çevresi sonrasında ev programına/poliklinik kontrollerine düzenli olarak
kas gücü 2/5, el intrinsik kasları ve parmak fleksörleri 1-2/5 ve alt devam eden hasta Şubat 2021’de son kontrolüne geldi. Sol üst
ekstremite distali 2/5 dışında sol üst ve alt ekstremite kas güçleri ve alt ekstremite distal kas güçleri 3/5 dışında diğer kas güçleri
4/5 olarak saptandı. Cihazsız mobilize olan hasta stepaj yürüyüşü tamdı. Stepaj yürüyüşü gerilemiş, sol üst ekstremitenin kullanımı
yapıyor ve sol elini günlük yaşam aktivitelerinde kullanamıyordu. artmıştı. Nöropatik ağrısı gerileyen hastanın medikal tedavisi de
Duyu muayenesinde; her iki S1 dermatomunda anestezi, sol C6- kademeli olarak sonlandırılmıştı.
C7-T1 dermatomlarında hipoestezi, hipoaljezi tespit edildi. Her Sonuçlar: GBS olgularında, medikal tedavilerle birlikte uygula-
iki üst ve alt ekstremitede nöropatik karakterde ağrı tarif eden nan rehabilitasyon yaklaşımları fiziksel fonksiyon ve yaşam kali-
hastaya Pregabalin başlandı ve dozu kademeli olarak 2*300 tesi üzerine olumlu etkilere sahiptir. Farklı yayınlarda hastalarda
mg’ a yükseltildi. Kliniğimizde 37 seans yatarak tedavi alan ve 3 yıla kadar iyileşme bildirilmiştir; dolayısıyla hastaların bireysel-
sonrasında ev programına/poliklinik kontrollerine düzenli olarak leştirilmiş bir rehabilitasyon programıyla uzun dönem takiplerinin
devam eden hasta Şubat 2021’de son kontrolüne geldi. Sol üst kritik bir öneme sahip olabileceği unutulmamalıdır (1, 5).
ve alt ekstremite distal kas güçleri 3/5 dışında diğer kas güçleri
tamdı. Stepaj yürüyüşü gerilemiş, sol üst ekstremitenin kullanımı Kaynaklar
artmıştı. Nöropatik ağrısı gerileyen hastanın medikal tedavisi de 1. Willison HJ, Jacobs BC, van Doorn PA. Guillain-Barré syndrome. Lancet
kademeli olarak sonlandırılmıştı. (London, England). 2016;388(10045):717-27.
2. van den Berg B, Walgaard C, Drenthen J, Fokke C, Jacobs BC, van Doorn
Sonuç: GBS olgularında, medikal tedavilerle birlikte uygulanan PA. Guillain-Barré syndrome: pathogenesis, diagnosis, treatment and
rehabilitasyon yaklaşımları fiziksel fonksiyon ve yaşam kalitesi prognosis. Nature reviews Neurology. 2014;10(8):469-82.
üzerine olumlu etkilere sahiptir. Farklı yayınlarda hastalarda 3 yıla 3. González-Suárez I, Sanz-Gallego I, Rodríguez de Rivera FJ, Arpa J. Guil-
kadar iyileşme bildirilmiştir; dolayısıyla hastaların bireyselleştiril- lain-Barré syndrome: natural history and prognostic factors: a retrospec-
tive review of 106 cases. BMC neurology. 2013;13:95.
miş bir rehabilitasyon programıyla uzun dönem takiplerinin kritik
4. Donofrio PD. Guillain-Barré Syndrome. Continuum (Minneapolis, Minn).
bir öneme sahip olabileceği unutulmamalıdır (1, 5). 2017;23(5, Peripheral Nerve and Motor Neuron Disorders):1295-309.
Olgu: Guillain-Barré Sendromu (GBS), akut paralitik nöropati- 5. Esposito S, Longo MR. Guillain-Barré syndrome. Autoimmunity reviews.
lerin en sık ve en ciddi formudur ve her yıl tüm dünyada yak- 2017;16(1):96-101.
laşık 100000 kişide görülür (1). Ekstremitelerin hızla ilerleyen, Anahtar kelimeler: Guillain-Barré Syndrome; Neurological
asendan, simetrik tutulumu karakteristiktir. Olguların %25’inde Rehabilitation; People with Disabilities
solunum yetersizliği izlenir. Otonom, duyusal semptomlar ve ağrı
hastaların çoğunda eşlik eder. Klinik bulgular 4 hafta içerisinde
maksimum düzeyine ulaşır. Intravenöz immunglobulin (İVİG) uy- Nörolojik Rehabilitasyon
gulaması ve plazma değişimi tedavilerinin yanı sıra erken dönem-
de immobilite komplikasyonlarının önlenmesi, disfaji,mesane-ba- PS-075
ğırsak disfonksiyonu ve ağrı yönetimi; geç dönemde ise hastanın
günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını geri kazanmasında re- PARKİNSONLU HASTALARDA SANAL GERÇEKLİK VE
habilitasyon uygulamaları önemli yer tutar. GBS olgularında iyi- KONVANSİYONEL TEDAVİNİN YÜRÜME VE DENGE
leşme önemli oranda ilk bir yıl içerisinde gerçekleşir (2). Olguların ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
%87’sinde tama yakın veya minör defisitlerle iyileşme görülür (3).
Sinem Ayaz Akkasar, Onur Armağan, Funda Berkan, Merih Özgen
En sık rezidüel semptomlar içerisinde; özellikle el ve ayak bileği
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
çevresini etkileyen kas gücü kaybı, duyusal bulgular, yorgunluk ve
ağrı yer alır. Kötü prognostik faktörler içerisinde ileri yaş, diyare
öyküsü, ilk hafta içerisinde ventilasyon desteği ihtiyacı ve ciddi Giriş-Amaç: Son yıllarda geliştirilen sanal gerçeklik (SG) uy-
güçsüzlük öyküsü gösterilmektedir(2, 4). gulamaları, sanal ortam olarak da nitelendirilebilen herhangi bir
Yöntem-Gereçler: GBS seyri; Ağustos 2019’da GBS tanısı “yerde” olmayı hissettiren, ışık ve ses gibi çeşitli geribildirimleri
alan, kliniğimize ilk olarak Ekim 2019’da başvuran ve düzenli duyu organlarımıza sağlayarak bu ortamda bulunan objelerle et-
takiplerine devam eden 36 yaşındaki bir kadın hasta üzerinden kileşime geçebilmeyi mümkün kılan üç boyutlu bir bilgisayar si-
tartışılmaktadır. Bilinen kronik hastalığı, diyare öyküsü bulunma- mülasyonu şeklindedir. Bir başka deyişle SG, insanların karmaşık
yan, sağ el dominant hasta Ağustos 2019’da sağ ayakta güçsüzlük bilgisayar sistem ve ara yüzlerini kullanarak, çevreyle etkileşimde
şikayeti ile acile başvurmuş. Takip eden 10 gün içerisinde güç- bulunmak, manipüle etmek ve bilgi ve kolaylık sağlamak için kul-
süzlük, ekstremitelerde uyuşma şikayetleri artmış; mevcut şikayet- landığı yollardan biri olarak tanımlanmaktadır.
lerine yutkunma güçlüğü ve nefes darlığı eklenmiş. GBS tanısı Parkinsonlu hastalarda daha önce SG tedavisinin, denge ve yü-
konan hastaya 20 günlük Nöroloji Servisi yatışı sırasında İVİG ve rüme üzerine etkinliğini göstermek için çeşitli çalışmalar yapılmış-
plazmaferez tedavileri uygulanmış. Dispne ve disfajisi gerileyen tır. Literatürde sınırlı çalışma olmakla birlikte sonuçların çelişkili
hasta rezidüel motor defisitleri ve ağrı kontrolü için rehabilitasyon olduğu görülmektedir. Halen literatürde SG tedavisi seans sayısı,
amacıyla tarafımıza yönlendirilmiş. süresi, içeriği ve hangi sistemin daha etkili olduğu hakkında net
Bulgular: Servisimize ilk yatışında yapılan muayenesinde; sağ bir fikir birliği oluşmamıştır. Ayrıca, diğer SG sistemleriyle yapılan
üst ve alt ekstremite kas güçleri global olarak proksimalde 4/5, çalışmalar olmakla birlikte, bildiğimiz kadarıyla yeni geliştirilen
distalde 3/5 olarak değerlendirildi. Sol dirsek ve el bileği çevresi BTS-Nirvana sisteminin Parkinsonlu hastalarda yürüme, denge
kas gücü 2/5, el intrinsik kasları ve parmak fleksörleri 1-2/5 ve alt ve yaşam kalitesi üzerinde etkisinin değerlendirildiği klinik bir ça-
ekstremite distali 2/5 dışında sol üst ve alt ekstremite kas güçleri lışma yoktur.
4/5 olarak saptandı. Cihazsız mobilize olan hasta stepaj yürüyüşü Bu gereksinimden yola çıkarak planladığımız çalışmamızın amacı,
yapıyor ve sol elini günlük yaşam aktivitelerinde kullanamıyordu. tek başına konvansiyonel tedavi ile karşılaştırıldığında konvan-
Duyu muayenesinde; her iki S1 dermatomunda anestezi, sol C6- siyonel egzersizle birlikte verilen BTS-N SG sistemi tedavisinin,
C7-T1 dermatomlarında hipoestezi, hipoaljezi tespit edildi. Her Parkinsonlu hastalarda yürüme, denge ve yaşam kalitesi üzerine
iki üst ve alt ekstremitede nöropatik karakterde ağrı tarif eden sağlayacağı kazanımları araştırmaktır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


338 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Yöntem-Gereçler: Araştırma PH olan hastalarda konvansiyo- iken tedavi sonrası 55,30±8,98’e gerilerken SG grubunda ise
nel denge ve yürüme egzersizleriyle birlikte verilen SG uygula- tedavi öncesi ortalama değer 44,70±8,67 iken tedavi sonrası
masının denge, yürüme, düşme riski ve yaşam kalitesi üzerine 34,20±7,42’ye düşmüştür. Her 2 grupta da tedavi sonrasında ön-
etkilerinin araştırılması amacıyla prospektif, randomize kontrollü cesine göre değerlerde anlamlı iyileşme saptanmıştır (p<0,001).
olarak planlandı. Nöroloji bölümü tarafından ‘İdiopatik Parkin- Ancak gruplar arası karşılaştırma yapıldığında tedavi öncesi ve
son Hastalığı’ tanısı almış, dahil etme kriterlerine uygun ve çalış- sonrası ölçümlerde SG ve KT gruplar arasında anlamlı farklılık
maya katılmayı kabul eden 20 hasta çalışmaya alındı. görülmemiştir (p>0,05) (Tablo 2).
Çalışmaya Alınma Kriterleri Tedavi sonrasında öncesine göre hem konvansiyonel hem de
1. 40 -75 yaş arasında olmak sanal gerçeklik tedavi grubunda yürüme hızı (p<0,001), ka-
dansı(p<0,001), tek adım (p<0,035)ve çift adım uzunluğunda
2. ‘İdiopatik Parkinson Hastalığı’ tanısına sahip olmak
(p<0,038) anlamlı artış görülürken gruplar arası ölçümlerde an-
3. Çalışmaya katılmayı kabul etmiş olmak lamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 3).
4. H&Y evresi 1-3 olması Tartışma: Sanal gerçeklik tedavisi PH’da nispeten yeni kullanıl-
5. Bağımsız yürüyebilme maya başlanmış bilgisayar teknolojilerinin kullanıldığı bir tedavi
Çalışmadan Dışlanma Kriterleri şeklidir ve yapılan çalışmaların sayısı henüz yeterli değildir. Çalış-
malarda sanal gerçeklik tedavisinin PH’da yaşam kalitesi, denge,
1. Bozulmuş kognitif durum düşme ve yürüme üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. Ancak
2. İşitme ve görme bozukluğu konvansiyonel egzersizlere üstün olup olmadığı konusunda görüş
3. Egzersizlere katılımı engelleyecek ek ortopedik problem (frak- birliği bulunmamaktadır. Randomize kontrollü olarak planlanan
tür vb) çalışmamızda, konvansiyonel tedaviye ek olarak verilen sanal
gerçeklik uygulaması ve tek başına konvansiyonel egzersiz grubu
4. Stabil olmayan kardiyopulmoner hastalık
karşılaştırılmıştır. Bu çalışma PH olan hastalarda konvansiyonel
5. Ek nörolojik hastalık olması (inme gibi) egzersizle birlikte uygulanan SG tedavisinin ve tek başına kon-
6. Bağımsız ambulasyonu olmayan hastalar vansiyonel egzersiz tedavisinin yürüme parametreleri, denge ve
7. PH için pil kullanmak yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde etkili olduğunu göstermiştir.
Konvansiyonel egzersizlerle birlikte verilen sanal gerçeklik teda-
8. Çalışmaya katılmayı kabul etmemek visinin ek yararı gösterilememiş olmakla birlikte daha kesin so-
Katılımcılara çalışmanın amacı, süresi, uygulanacak tedavilerle nuçlara varmak için farklı SG sistemlerinin uygulandığı ve değer-
ilgili sözlü olarak bilgi verildi. Katılımcıların sözlü onayları alın- lendirildiği, büyük örneklem gruplu, daha fazla sayıda randomize
dıktan sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik kontrollü çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Kurulu tarafından belirlenen standartlara uygun şekilde hazır- Sonuçlar: Sonuçlarımız PH olan hastalarda konvansiyonel eg-
lanmış “Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu” tüm katılımcılara zersizle birlikte uygulanan SG tedavisinin yürüme hızında, kadan-
imzalatıldı. Çalışma protokolü, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi sında ve adım mesafesinde artışa, dengede ve yaşam kalitesinde
Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etil Kurulu Başkanlığı 14 Şubat artışa katkı sağlayacağı sonucunu desteklemektedir. Ancak aynı
2019 tarihli toplantısında karar sayısı 80558721-050.99-E.25012 etki tek başına konvansiyonel denge ve yürüme egzersizleri ile de
ile onay almıştır. görülmektedir. İleride yapılacak çalışmalar bu konuda aydınlatıcı
Araştırmaya randomizasyonu yapılmış iki grup dahil edildi. Çalış- olacaktır.
mamızda SG grubuna 60 dakika konvansiyonel egzersiz progra-
Anahtar kelimeler: Parkinson, Sanal gerçeklik, Denge, Yürüme, BTS
mına ek olarak 30 dakika SG programı, KT grubuna ise sadece 60
Nirvana
dakika konvansiyonel egzersiz programı 4 hafta süre ile haftada 5
gün, 20 seans olarak verildi. Tedaviler gözetim altında uygulandı.
Tablo 1. Berg Denge Ölçeği- Denge sonuçlarının karşılaştırılması
Hem KT hem de SG grubundaki hastalara 60 dakika konvansi-
Konvansiyonel Tedavi Sanal Gerçeklik P
yonel denge ve yürüme egzersizleri verildi. 10 dakika ısınma ve
(n=10) Grubu (n=10)
relaksasyon egzersizleri, 20 dakika denge ve 20 dakika yürüme
ve sonrasında da soğuma için 10 dakika relaksasyon egzersizi Ort ± SH Ort ± SH Zaman Grup Grup x
zaman
uygulandı. Hastaların bireysel performanslarına göre tekrar sa-
yıları arttırılarak verildi. Hastaların seansları sırasında 2 dakikayı BDÖ <0,001* 0,323 0,291
geçmeyecek şekilde kısa dinleme araları verildi. Her 2 gruba da Tedavi 44,30 ±2,01 47,20±2,58
60 dakika boyunca konvansiyonel egzersizler aşağıda belirtildiği öncesi
şekilde uygulandı.
Tedavi 46,20± 2,09 49,70±2,21
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların denge sonuçları BDÖ Sonrası
ile değerlendirildiğinde KT ve SG gruplarında her 2 grupta da
grup içi ölçümlerde tedavi sonrasında öncesine göre anlamlı fark Tablo 2. PHA 39- Yaşam kalitesi sonuçlarının karşılaştırılması.
saptanmıştır (p<0,001). KT grubunda BDÖ tedavi öncesi orta-
Konvansiyonel Tedavi Sanal Gerçeklik p
lama 44,30±2,01 iken tedavi sonrası 46,20±2,09 olup anlamlı Grubu (n=10) Grubu Grubu
artış görülmüştür. SG grubunda ise tedavi öncesi ortalama de- (n=10)
ğer 47,20±2,58 iken tedavi sonrası 49,70±2,21’e yükselmiştir.
Ort±SH Ort±SH Zaman Grup Grupxzaman
Ancak gruplar arası ölçümlerde tedavi öncesi ve sonrası değerler
karşılaştırıldığında KT ve SG grupları arasında grupxzaman öl- PHA 39 <0,001* 0,098 1,000
çümlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmemiştir (p>0,05) Tedavi 65,80±9,54 44,70±8,67
(Tablo 1). öncesi
Hastaların yaşam kalitesi sonuçları PHA-39 ile değerlendirilmiştir. Tedavi 55,30±8,98 34,20±7,42
Daha düşük değerler daha iyi yaşam kalitesini göstermektedir. KT sonrası
grubundaki hastaların tedavi öncesi ortalama değeri 65,80±9,54

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


339 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 3. Yürüme parametreleri sonuçlarının karşılaştırılması. rinde tedavi sonrası anlamlı düzeyde iyileşme saptandı (p<0.05).
Konvansiyonel Sanal Gerçeklik p
SF-36 fiziksel fonksiyon ve genel sağlık parametrelerinde İF gru-
Tedavi Grubu Grubu Grubu bunda tedavi sonrası anlamlı iyileşme saptandı. Sham İFgrubun-
(n=10) (n=10) da ise fiziksel rol kısıtlılığı ve sosyal fonksiyon parametrelerinde
Ort±SH Ort±SH Zaman Grup Grup x zaman
tedavi sonrası anlamlı iyileşme saptanırken, tedavi sonrası gruplar
arası karşılaştırmada fiziksel fonksiyon parametresinde İF grubun-
Yürüme hızı (m/sn) 0,001* 0,877 0,822 da sham gruba göre anlamlı olarak daha fazla iyileşme saptandı.
Tedavi öncesi 0,37±0,06 0,37±0,06 Her iki grupta da H latans, H amplitüd ve H/M oranında tedavi
öncesi ve sonrasında anlamlı farklılık saptanmadı.
Tedavi sonrası 0,60±0,08 0,63±0,09
Sonuç: Literatürde spastisite ile ilgili birçok çalışma yapılmış ve
Yürüme kadansı(adım 0,001* 0,875 0,897
sayısı/dak) farklı tedavi yöntemleri kullanılmıştır. Spastisite tedavisinde hangi
tedavi yönteminin daha etkili olduğu konusunda bir fikir birliği
Tedavi öncesi 49,53±7,40 50,26±6,29 bulunmamaktadır. Çalışmamızda interferansiyel akımın ayak bi-
Tedavi sonrası 75,29±9,48 77,87±11,40 leği plantar fleksör spastisitesine, yürüme hızına, eklem hareket
Tek adım uzunluğu (cm) 0,035* 0,757 0,830
açıklığına, denge ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini değerlendir-
dik. Bununla birlikte sham tedavi ile karşılaştırıldığında gruplar
Tedavi öncesi 44,10±3,27 43,44±2,49 arasında anlamlı bir farklılık bulamadık. İnterferansiyel akımın
Tedavi sonrası 49,42±3,26 47,83±2,65 son yıllardaki popülaritesine rağmen uygulanan tedavinin frekan-
Çift adım uzunluğu (cm) 0,038* 0,725 0,796
sı, uygulama yeri ve süresiyle ilgili standart bir tedavi programı
henüz bulunamamıştır. Sonuç olarak çalışmamızda konvansiyo-
Tedavi öncesi 88,30±6,56 86,91±4,98 nel rehabilitasyon programına interferansiyel akım tedavisi ekle-
Tedavi sonrası 99,54±6,91 95,79±5,32 menin inmeli hastalarda spastisite, yürüme hızı, denge ve yaşam
kalitesi üzerine ek bir faydası olmadığını düşünmekteyiz.
Anahtar kelimeler: İnme, İnterferansiyel akım, Spastisite
Nörolojik Rehabilitasyon
PS-076
Nörolojik Rehabilitasyon
İNMELİ HASTALARDA İNTERFERANSİYEL AKIMIN
PS-077
AYAK BİLEĞİ PLANTAR FLEKSÖR SPASTİSİTESİNE
VE DENGE ÜZERİNE ETKİSİ İNMELİ HASTALARDA NÖROJEN MESANE İLE
Kezban Yazar, Hilal Yeşil, Ümit Dündar, Hasan Toktaş, Murat Korkmaz BEYİNDEKİ LEZYONUN LOKALİZASYONU,
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve ETYOLOJİSİ VE BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Çiğdem Çınar1, Kadriye Öneş1, Muhsin Doran2, Nazire Bağatır1
Sbü İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Suam
1

Amaç: İnterferansiyel akımın (İF) inmeli hastalarda ayak bileği Isparta Yalvaç Devlet Hastanesi
2

plantar fleksör spastisitesine, yürüme hızına, eklem hareket açık-


lığına, denge ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini değerlendirmek. Amaç: Bu çalışma inmeli hastalarda nörojen mesaneyle lezyon
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 23 hasta İF ve 22 hasta sham İF lokalizasyonu ve lezyon etyolojisi arasındaki ilişkiyi ürodinamik
grubunda olmak üzere toplam 45 hasta dahil edildi. Birinci gruba çalışmayla değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.
haftada 5 gün, günde 30 dk olacak şekilde 4 hafta boyunca 100 Hz Gereçler ve Yöntem: Ürodinamik çalışma ile nöreojen me-
frekanslı İF, ikinci gruba ise 5 gün boyunca günde 30 dk sham İF 4 sane tanısı almış 35 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların
hafta boyunca uygulandı. Bütün hastalara eş zamanlı konvansiyo- demografik özellikleri, inme süresi, hemiplejik taraf, dominant el,
nel rehabilitasyon programı verildi. Klinik değerlendirmede Brun- inme etiyolojisi sorgulanmıştır. Hastaların beyin lezyonları, nöro-
nstrom motor evrelemesi, eklem hareket açıklığı (EHA), Modifiye loji kliniğindeki ilk kraniyal MR / BT sonuçlarına ve aynı nöroloji
ashworth skalası (MAS), klonus skoru, time up and go testi (TUG), uzmanı konsültasyonuna göre küçük veya büyük lezyonlar olarak
Berg denge ölçeği (BDÖ), Barthel indeksi, SF-36 Yaşam Kalitesi iki gruba ayrıldı. Küçük ve büyük lezyonları ayırt eden eşik 1.5 cm
Değerlendirme Anketi, H refleks ölçümü, Sportkat Denge Cihazı olarak tanımlandı.
Balance İndex ölçümleri kullanıldı. Tüm hastaların değelendirmele-
Bulgular: İnme tarafı ve etyolojisiyle ürodinamik çalışma arasın-
ri tedavi öncesinde ve tedavi bitiminde olmak üzere iki kez yapıldı.
daki ilişkiye bakıldığında; sağ hemiplejik hastalarda max mesane
Bulgular: Hastaların Brunnstrom motor evrelemesinde, MAS, kapasitesi sol hemiplejiklere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı dü-
TUG, BDÖ ve Barthel indeksi skorlarında grup içi karşılaştırma- şük saptanmıştır (p=0.001). Max detrüsör ve vezikal basınçlar;
larda, her iki grupta da tedavi sonrasında tedavi öncesine göre sağ hemiplejik hastalarda sol hemiplejiklere kıyasla, hemorajik
anlamlı artış saptandı (p<0.05). Tedavi sonrası değerlendirme- nedenli inmelerde ise iskemik nedenli inmelere kıyasla istatistiksel
de yüzde değişim skorlarında gruplar arasında istatistiksel olarak olarak anlamlı yüksek saptanmıştır (p<0,005).
anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Ayak bileği pasif EHA’da
Sonuç: Nörojen mesane inme hastalarında morbiditenin en
her iki grupta da tedavi öncesine göre anlamlı iyileşme sağlandı
önemli nedenlerinden biridir. Beyindeki lezyonun etyolojisi, lo-
(p<0.05). Tedavi sonrası EHA yüzde değişim miktarları yönün-
kalizasyonu ve büyüklüğü hakkında bilgi sahibi olmak nörojen
den karşılaştırıldığında, gruplar arasında EHA skorları açısından
mesanesi olan inme hastalarında ürodinamik veriler hakkında
istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı, EHA değerindeki
öngörüde bulunmayı sağladığı gibi hastalığın progresyonu açısın-
iyileşme İFgrubunda daha iyi idi (p=0.041). Klonus skorunda
dan da bize fikir verebilir.
İF grubunda tedavi sonrasında anlamlı bir farklılık saptanmadı,
sham İF grubunda tedavi sonrası değerlendirmede anlamlı farklı- Anahtar kelimeler: İnme rehabilitasyonu, nörejenik alt üriner sistem
lık saptandı. Her iki grupta da sportkat statik ve dinamik indeksle- disfonksiyonu, ürodinamik çalışma

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


340 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Tablo 1. İnme tarafıyla ürodinamik çalışma arasındaki ilişki için 4 ve sıklık için 3 idi. Enjeksiyondan sonra spazmlar ciddiyet için
Sağ Hemipleji Sol Hemipleji p
3 ve sıklık için 2 olarak değişti. 3. ay değerlendirmesinde hastanın
Penn spazm ölçeği yine ciddiyet için 3 sıklık için 2 idi.
Ort.±s.s./n-% Med (Min-Mak) Ort.±s.s./n-% Med (Min-Mak)
Yöntem-Gereçler: Hastanın internal ve eksternal oblik kasları
Max Mesane Kap. (mL) 315,5 ± 107,2 280 (202 - 635) 420,0 ± 107,6 425 (155 - 645) 0.001
ultrasonografi ile göbeğin her iki yanında 10 cm olacak şekilde
Max. Abdominal Basınç 9,4 ± 7,4 8 (1 - 31) 9,7 ± 7,1 9 (0 - 21) 0.713
(cm H2O) görüntülendi. Her bir iç ve dış oblik karın kası için toplam 100
Max. Detrüsör Basıncı 110,2 ± 67,2 102 (31 - 249) 53,9 ± 28,9 44 (22 - 129) 0.007 IU olacak şekilde 4 noktadan 25 IU botulinum toksini uygulandı.
(cm H2O)
Sonuçlar: Internal ve eksternal oblik kaslara botulinum toksini
Max. Vezikal Basınç 118,0 ± 69,9 107 (41 - 262) 63,5 ± 25,8 58 (35 - 130) 0.011
(cm H2O) uygulaması, genellikle rekonstrüktif abdominal cerrahiden önce,
Rezidü İdrar (mL) 58,0 ± 112,1 0 (0 - 420) 25,8 ± 58,3 0 (0 - 250) 0.587 sonuçları iyileştirmek için, nadir görülen abdominal diskinezi du-
Dissinerji varlığı 6 40% 2 10% 0.051 rumu için ve kamptokormiden muzdarip Parkinson hastaları için
bildirilmektedir. Omurilik yaralanması olan hastalar için yaygın
bir uygulama değildir ve literatürde uygulaması ve sonucu hak-
Tablo 2. İnme etyolojisiyle ürodinamik çalışma arasındaki ilişki kında önceden veri yoktur. Bu hasta popülasyonunda, sistemik
İskemik İnme Hemorajik p anti-spastisite tedavileri yaygın olarak uygulanmaktadır ve genel-
İnme
likle karın spazmları ile mücadele için yeterlidir. Bununla birlikte,
Ort.±s.s./n-% Med (Min-Mak) Ort.±s.s./n-% Med (Min-Mak) uygulanamadıklarında veya yeterli olmadığında botulinum toksi-
Max Mesane Kap. (mL) 386,6 ± 126,8 395 (155 - 645) 342,4 ± 86,1 315 (264 - 500) 0.290 ni enjeksiyonu uygun bir seçenek olabilir. Bu uygulama için inter-
Max. Abdominal Basınç 9,0 ± 5,7 8 (1 - 21) 11,0 ± 10,4 13 (0 - 31) 0.796 nal ve eksternal oblik kaslar kolaylıkla görüntülenebilen, nispeten
(cm H2O) yüzeysel ve güvenli kaslardır. Bunun gibi hastalarda amaç, spas-
Max. Detrüsör Basıncı 62,4 ± 35,7 48 (26 - 144) 130,1 ± 76,8 116 (22 - 249) 0.022 tisiteyi azaltmak veya cerrahi onarımın sonuçlarını iyileştirmek
(cm H2O)
değil, istemsiz hareketi azaltmak olduğundan hasta memnuniyeti
Max. Vezikal Basınç 72,5 ± 34,4 61 (35 - 155) 141,1 ± 82,4 123 (38 - 262) 0.022
(cm H2O) için literatürde bildirilen dozlardan nispeten daha düşük dozlar
Rezidü İdrar (mL) 37,1 ± 60,6 0 (0 - 250) 46,7 ± 140,0 0 (0 - 420) 0.127 yeterli olabileceği akılda tutulmalıdır.
Dissinerji varlığı 5 19% 3 33% 0.385
Anahtar kelimeler: botulinum toksin, spinal kord yaralanması, spazm

Nörolojik Rehabilitasyon
PS-078

OMURİLİK YARALANMASINDA KARIN SPAZMLARI


İÇİN İNTERNAL VE EKSTERNAL OBLİK KASLARA
BOTULİNUM TOKSİNİ UYGULAMASI
Özge Keniş Coşkun1, Osman Albayrak1, Esra Giray1, Evrim Karadağ Saygı1
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
1

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon


2

Giriş-Amaç: Bu olgunun amacı, tekrarlayan abdominal spazmları


için sistemik antispastik ajanlardan fayda görmeyen bir spinal kord
yaralanmalı hastanın internal ve eksternal oblik kaslarına yönelik uy-
gulanan botulinum toksin enjeksiyonunun sonuçlarını bildirmektir.
Olgu: 8 yıldır poliklinikten takip ettiğimiz 42 yaşında erkek hasta,
tekrarlayan ve rahatsızlık veren karın kası kasılmaları şikayeti ile
başvurdu.1996 yılında trenden düşme sonucu 6. torasik omurda
fraktüre bağlı gelişen omurilik yaralanması nedeniyle takip edilen
hasta, Uluslararası SCI (ISNCSCI) sınıf T8 ASIA-B olarak takip Nörolojik Rehabilitasyon
edilmekteydi. Karın kaslarında kasılma ve kasılma şikayeti 2 yıldır
mevcut olmasına rağmen son 3 ayda önemli ölçüde artmıştı. PS-079
Kasılma şikayeti için günde 3 kez oral baklofen 20 mg kullanmakta
olan hastanın şikayetleri tam olarak düzelmemekteydi. Rutin muaye-
COVID-19 ENFEKSİYONU SONRASI
nesi ve tetkiki, yakın zamanda geçirilmiş bir enfeksiyon, mesane dis- GELİŞEN ARTERİYEL VE VENÖZ TROMBOTİK
fonksiyonu, safra kesesi disfonksiyonu veya abdominal spazmlarını KOMPLİKASYONLARIN BİRLİKTE GÖRÜLDÜĞÜ
artırabilecek herhangi bir ikincil neden göstermedi. Hasta kendisine NADİR BİR OLGU
daha önce önerilmiş baklofen pompası tedavisini yine reddetti.
Kadir Songür, Banu Dilek, Mustafa Doğukan Aydemir, Ebru Şahin,
Alternatiflerin olmaması ve şikayetlerin lokal niteliği göz önünde Vesile Öztürk, Selmin Gülbahar
bulundurularak, ultrasonografi eşliğinde hastanın bilateral inter- Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
nal oblik ve eksternal oblik karın kaslarına botulinum toksin en-
jeksiyonu uygulandı. İşlem sırasında ve sonrasında herhangi bir
komplikasyon görülmedi. Giriş-Amaç: 2019 yılı sonlarında Çin’in Hubei eyaletinin Wu-
han şehrinde başlayan ve tüm dünyada 2020 yılının tamamı
Hastayı 3. hafta kontrolünde şikayetlerinde önemli bir azalma ol-
boyunca etkili olan Coronavirus-2019 (COVID-19) pandemisi
duğunu bildirdi. Botulinum toksini enjeksiyonundan önce her gün
yaşanmaktadır. Önceki birçok değerli çalışma; iskemik inme, akut
karın kasılmaları tekrarlıyordu. Penn spazm ölçeğine göre, ciddiyet

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


341 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

pulmoner emboli (PE), derin ven trombozu (DVT), miyokardi- BT pulmoner anjiyografi (BTPA); pulmoner arterin solda lober ve
yal infeksiyon ve sistemik arteryel embolizm gibi yeni tip ağır segmental (Resim 3) ve sağda subsegmental dallarında emboli
akut solunum sendromu Coronavirus tip2 (SARS-CoV2) aracı- ile uyumlu dolum defektlerini gösterdi. Göğüs hastalıkları uzmanı
lıklı hiperkoagülopatinin kapsamında yer verilen arteryel ve ve- tarafından hızlıca değerlendirilen hastanın tedavisi günde iki kez
nöz trombotik komplikasyonları göstermişlerdir.1,2 SARS-CoV2 subkutan enoksaparin 60 mg ve günde bir kez oral klopidogrel
enfeksiyonu olan hastalarda bu komplikasyonları önlemek için 75 mg olarak düzenlendi. Pulmoner açıdan tedavisi tamamlanan
profilaktik veya terapötik sistemik antikoagülanların kullanımına hastanın sol biseps, brakiyalis, pronator, gastroknemius ve soleus
başlanılması önerilmektedir. Ne yazık ki, antikoagülan tedavinin kaslarındaki spastisitelerine yönelik toplam 200 ünite botulinum
zamanlaması veya dozajı ile ilgili bu zamana kadarki önerilerde toksini tip A intramusküler olarak uygulandı. Hasta nörolojik re-
kısıtlılıklar mevcut. COVID-19 ilişkili koagülopatinin (COVID-19 habilitasyon programının sonunda toplum içi ambulasyon düze-
associated coagulopathy; CAC) altta yatan patofizyolojik süreçleri yine ulaştırılarak taburcu edildi.
arasında aşırı inflamasyon, hipoksi, immobilizasyon ve diffüz int- Tartışma: Covid-19’un hem arteriyel hem de venöz trombotik
ravasküler koagülasyon kendine yer bulmaktadır.1 komplikasyonlar ile ilişkili olduğu ve ani ölümlere sebep oldu-
Ciddi COVID-19 semptomları olan hastalarda; hiperkoagülabilite ğu önceki birçok çalışmada yer almıştır. Başlangıçta CAC; artan
ilişkili klinik prezentasyonların sıklığı, komorbid hastalıklar, derin D-dimer seviyeleri, azalmış trombosit sayısı ve fibrinojen seviyesi
hipoksemi ve sistemik hiperinflamasyon nedeniyle daha yüksek nedeniyle diffüz intravasküler koagülasyon (DIK) benzeri tüketim
oranda saptanmıştır.3,4 koagülopatisi olarak tanımlandı.5 Bununla birlikte, D-dimer prog-
Bu bildiride, düşük mol ağırlıklı heparin (DMAH) ve aspirin profi- resyonuyla birlikte trombosit sayısında, pıhtılaşma sürelerinde ve
laksisi altında olmasına rağmen akut dönemde arteriyel tromboz fibrinojen seviyelerinde değişkenlik gösteren laboratuvar bulgula-
ve orta-uzun dönemde venöz tromboembolik (VTE) süreçler ge- rı, CAC ve DIK arasında belirgin farklılıkları ortaya koyarak aşırı
liştiren bir COVID-19 hastasını sunmayı amaçladık. inflamasyonla ilişkili koagülopati gibi alternatif bir tanımı ortaya
çıkardı.6 Patofizyolojide öne çıkarılan mekanizmalar ise direkt en-
Olgu: Bilinen hipertansiyon öyküsü olan 79 yaş kadın hasta 4-5
dotelyal hücre hasarı, diffüz inflamasyon ve ardından gerçekleşen
gündür olan yorgunluk ve kuru öksürük şikayetleri ile acil servise
sitokin fırtınası, hipoksinin indüklediği tromboz ve antifosfolipid
başvurdu. Akciğer oskültasyonunda saptanan sağ akciğer alt lob
antikor düzeyindeki artış olarak gösterildi.6,7
bazalindeki raller dışında anlamlı fizik muayene bulgusu yoktu.
Hemogramda; nötrofil baskınlığı (%79,1) ve lenfopeni (%9,8) Retrospektif gözlemsel bir çalışmada, hastaların %5’inin akut iskemik
ile seyreden beyaz kan hücresi sayımında artış (11.3 k / uL) ve inme geçirdiği raporlanmış.8 COVID-19 geçiren hastaların çoğunlu-
anemi (11.7 gm / dL) tespit edildi. Metabolik paneldeki patolojik ğunu oluşturan yaşlı popülasyonunun, daha sık yoğun bakım stresi-
değerler arasında hafif hiponatremi (132 mmol / L), yüksek LDH ne ve immobilizasyona maruz kalmaları nedeniyle bu konu hakkın-
düzeyi (311 U / L) ve hipoalbüminemi (3,3 g / dL) yer almaktay- da daha genç hastalarda yapılacak olan araştırmalar merak konusu
dı. Enflamatuar belirteçler arasında; hafif yükselmiş prokalsitonin olmuştur. Bununla ilgili olarak yapılan COVID-19 sonrası iskemik
(0.06 ng / mL) ve korunmuş ferritine (62 ng / mL) rağmen CRP inme geçiren genç hastaların yer aldığı bir vaka serisinde; bu po-
(152 mg / L) ve D-dimer (1.5 mcg / mL) seviyelerinin yüksek ol- pülasyondaki inmelerin en önemli sebebi olarak CAC gösterilmiştir.9
ması dikkat çekiciydi. SARS-CoV2 nazofaringeal PCR testi pozitif Yapılan otopsilerde pulmoner damar yatağında yüksek D-dimer
gelen hastanın çekilen toraks BT’sinde sağ akciğer alt lobunun seviyesi ve trombotik mikroanjiyopatilerin gösterilmesiyle PE’nin
lateral bazal segmentinde periferik yerleşimli konsolidasyon alanı COVID-19 hastalarındaki akut solunum yetmezliğinin önemli
saptandı (Resim 1). Enfeksiyon ve göğüs hastalıklarına konsülte bir nedeni olabileceği öne sürülmüştür.10 Bir derlemede; CO-
edilen hastaya yatış verildi. Servis takibi sırasında hastanın kan VID-19’da VTE sıklığını belirten tüm çalışmaların verileri bir ara-
oksijen satürasyonunda düşme sonrası çekilen akciğer grafisin- ya getirilmiş ve VTE insidansı %21,9 olarak saptanmıştır.4 Yoğun
de sağ akciğer orta ve alt loblarında yamalı infiltrasyon alanları bakım ünitesinde tedavi görmekte olanlarda akut PE insidansı en
görüldü (Resim 1). Beş doz hidroksiklorokin, on gün azitromisin yüksek orandadır.11 COVID-19 hastalarındaki DVT insidansı ile
tedavilerini alan hastaya antikoagülan tedavi olarak da günde bir ilgili çalışmalar ise daha sınırlıdır. Hospitalize edilmiş hastaların
kez oral aspirin 100 mg ve günde iki kez subkutan enoksaparin dahil edildiği bir çalışmada, alt ekstremite DUS ile yapılan incele-
40 mg uygulandı. Hastanede kaldığı süre boyunca tekrarlanan meler sonucu hastaların %46,1’inde DVT saptanmıştır.12 Özellikle
SARS-CoV2 testleri iki kez negatif çıktı. Yatışının 11. günü sabahı şiddetli SARS-CoV2 enfeksiyonu öyküsü olan hastaların rehabili-
saptanan dizartri, sol santral yüz felci ve sol taraflı güçsüzlük nede- tasyon sürecinde DVT’nin erken teşhisi için yakın klinik ve ultra-
niyle çekilen kraniyal BT’de sağ orta serebral arter (MCA) sulama sonografik takibin yapılması önem arz eder.
bölgesi ve sağ bazal gangliyonda akut infarkt ile uyumlu hipo- Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği, COVID-19 nede-
densiteler görüldü. Ayrıca, kranial diffüzyon MRG’de sağ MCA niyle hospitalize edilen tüm hastalar için profilaktik doz DMAH’yi
bölgesinde sınırları iyi tanımlanmış düşük T1 sinyalli / yüksek T2 önermektedir. VTE açısından risk faktörleri olan ve D-dimer yük-
sinyalli difüzyon kısıtlılığı alanı izlendi. (Resim 2). İskemik inme sekliği üst değerin iki katından fazla olan hastalarda ise taburculuk
tanısıyla nöroloji servisine nakledildi. Atriyal fibrilasyon, kardiyak itibariyle 45 günlük DMAH ile uzatılmış profilaksi tavsiye edilmiş-
trombüs odağı ve karotis ile vertebrobaziler arter stenozu saptan- tir.13 Ayrıca, antikoagülasyon tedavi altında da de novo trombotik
mayan hastanın 7 günlük nöroloji servisi yatışı sonrası antikoa- sürecin ilerleyişini devam ettirdiği belirtilmektedir.14 Daha önce
gülan tedavisi günde bir kez oral klopidogrel 75 mg ve günde bahsedilen komplikasyonlardan birini geçiren bir hastada; aynı
iki kez subkutan enoksaparin 40 mg olarak değiştirildi. İskemik komplikasyonun ve diğer yeni trombotik süreçlerin nüks olasılığı
inme sekel sol hemiplejik hasta rehabilitasyon amacıyla fizik te- artmıştır. Bu vakada olduğu gibi, CAC ilişkili iskemik inme öyküsü
davi ve rehabilitasyon servisine nakledildi. Kontrol amaçlı yapılan olan bir hastada profilaktik dozlarda kullanılan antikoagülan teda-
venöz Doppler ultrason (VDUS) incelemesi normaldi. Yaklaşık vi yeni trombotik komplikasyonları önlemek için yetersiz olabilir.
15 günlük immobilizasyon öyküsü olan hastaya nörolojik reha- Belki de bu gibi durumlarda daha yüksek doz ihtiyacı bulunmak-
bilitasyon programı başlandı. Rehabilitasyonunun 50. seansında tadır. Ayrıca; ileride yapılacak çalışmalarla antikoagülan tedavi-
ani başlayan nefes darlığı, taşipne ve taşikardi gelişmesi üzerine nin süresi ve diğer antikoagülan ilaçlarla kombinasyonu hakkında
incelenen laboratuvar bulgularında D-dimer yüksekliği (5.4 mcg daha fazla bilgi edinilmesi gerekmektedir. Hasta antikoagülan te-
/ mL) ve alt ekstremite VDUS’da sol ana femoral ven ve yüzeyel davi kullanmakta olsa bile tüm klinisyenler COVID-19 ile ilişkili
femoral ven lümeninde trombüs ile uyumlu bulgular tespit edildi. olası trombotik komplikasyonlara karşı hazırlıklı olmalıdır.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


342 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Sonuçlar: Özetle; COVID-19, hiperinflamatuar ve protrombotik


etkisiyle hem arteriyel hem de venöz mikro-makrovasküler trom-
botik durumlara neden olan bulaşıcı bir hastalıktır. Bu yüzden,
COVID-19’un trombotik komplikasyonlarının erken tespiti ve
yakın hasta takibi hayat kurtarıcı olabilmektedir. Özellikle CO-
VID-19 hastalarının uzun süreli takibinde ilişkili arteriyel ve venöz
trombotik komplikasyonların neden olduğu klinik bulguların an-
tikoagülan tedavi altındayken bile ortaya çıkabileceği unutulma-
malıdır.

Kaynaklar
1. F. Klok, M. Kruip, N. van der Meer, et al., Incidence of thrombotic compli-
cations in critically Ill ICU patients with COVID-19, Thromb Res.
2. Giannis, D.; Ziogas, I.A.; Gianni, P. Coagulation disorders in coronavirus
infected patients: COVID-19, SARS-CoV-1, MERS-CoV and lessons from
the past.J. Clin. Virol.,127, 10436.
3. Al-Ani F, Chehade S, Lazo-Langner A. Thrombosis risk associated with
COVID-19 infection. A scoping review. Thromb Res.; 192:152–60.
4. Marchandot B, Sattler L, Jesel L, Matsushita K, Schini-Kerth V, Grune-
baumL, et al. COVID-19 Related Coagulopathy: A Distinct Entity? J Clin
Med. 2020;9(6).
5. Zhou F, Yu T, Du R, Fan G, Liu Y, Liu Z: Clinical course and risk factors for
mortality of adult inpatients with COVID-19 in Wuhan, China: a retrospec-
tive cohort study. Lancet., 28:1054-1062.
6. Singh S, Zuwasti U, Haas C. Coronavirus-Associated Coagulopathy: Les-
sons From SARS-CoV1 and MERS-CoV for the Current SARS-CoV2 Pan-
demic. Cureus. 2020 Nov 3;12(11): e11310.
7. Zhang Y, Xiao M, Zhang S, Xia P, Cao W, Jiang W: Coagulopathy and
antiphospholipid antibodies in patients with COVID-19. N Engl J Med.
2020, 382: e38.
8. Mao L, Wang M, Chen S, et al. Neurological manifestations of hospitalized
patients with COVID-19 in Wuhan, China. JAMA Neurol. 2020;77(6):1-9.
9. Oxley TJ, Mocco J, Majidi S, et al. Large-vessel stroke as a presenting fea-
ture of Covid-19 in the young. N Engl J Med. 2020 May 14; 382(20): e60.
10. Wichmann D, Sperhake JP, Lutgehetmann M, Steurer S, Edler C, Heine-
mann A, et al. Autopsy Findings and Venous Thromboembolism in Pa-
tients With COVID-19. Ann Intern Med. 2020; 173:268–77.
11. Gasecka A, Borovac JA, Guerreiro RA, Giustozzi M, Parker W, Caldeira D,
Chiva-Blanch G. Thrombotic Complications in Patients with COVID-19:
Pathophysiological Mechanisms, Diagnosis, and Treatment. Cardiovasc
Drugs Ther. 2020 Oct 19:1–15.
Resim 1. Sağ akciğer alt lobu lateral bazal segmentinde izlenen periferik
12. Zhang L, Feng X, Zhang D, Jiang C, Mei H, Wang J, et al. Deep Vein
Thrombosis in Hospitalized Patients with Coronavirus Disease 2019 lokalizasyonlu bir konsolidasyon alanı. Takip eden süreçteki akciğer direkt
(COVID-19) in Wuhan, China: Prevalence, Risk Factors, and Outcome. grafisinde sağ akciğer orta ve alt lobta yamalı infiltrasyon alanları.
Circulation. 2020; 142:114–28.
13. van Langevelde K, Srámek A, Vincken PW, van Rooden JK, Rosendaal
FR, Cannegieter SC. Finding the origin of pulmonary emboli with a to-
tal-body magnetic resonance direct thrombus imaging technique. Haema-
tologica. 2013 Feb;98(2):309-15.
14. Bikdeli B, Madhavan MV, Jimenez D, Chuich T, Dreyfus I: COVID-19 and
Thrombotic or Thromboembolic Disease: Implications for Prevention,
Antithrombotic Therapy, and Follow-Up: JACC State-of-the-Art Review. J
Am Coll Cardiol. 2020 Jun 16;75(23):2950-2973.
Anahtar kelimeler: COVID-19; trombotik komplikasyonlar; hiper-
koagülabilite; antikoagülan tedavi; iskemik inme; derin ven trombozu;
pulmoner emboli; olgu raporu

Resim 2. Sağ MCA sulama alanında görülen yüksek T2 sinyalli iyi


tanımlanmış diffüzyon kısıtlılığı alanı.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


343 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

tendon refleksleri normoaktifti. Hasta rehabilitasyon programına


alındı. Tedavide sol tibialis anterior, ekstansör hallusis longus ve
peroneus longus kaslarına yönelik nöromuskuler elektriksel sinir
stimulasyonu, eklem hareket açıklığı ve güçlendirme egzersizleri
uygulandı. Ayrıca hastaya tedavi süresince kullanabilmesi için di-
namik ayak bileği ortezi önerildi. Hastanın fizik tedavi uygulama-
ları sonrasında 2. hafta sonunda yapılan kontrol muayenesinde
sol ayak bileği dorsifleksiyonu 2/5, ayak başparmak dorsifleksi-
yonu 2/5 idi. Duyu muayenesinde ayak dorsumunda hipoestezi
mevcuttu. Hastaya peroneal siniri korumaya yönelik yaşam tarzı
modifikasyonları önerildi.
Sonuç: Kompresyon nöropatilerinde prognoz genellikle iyidir ve
tam nörolojik iyileşme ile kür sağlanabilir. Bu olgu, litotomi pozis-
yonunda yapılan operasyonların ardından gelişebilecek kompres-
yon nöropatilerine dikkat çekmek amacıyla sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Gebelik, peroneal nöropati, rehabilitasyon

Resim 3. Sol pulmoner arter lober dalında tespit edilen bir dolum defekti. Nörolojik Rehabilitasyon
Notlar: Vakamız COVID-19’da antikoagülan tedavinin süresinin daha
uzun tutulması açısından önemlidir.Hasta pandemi servisindeyken geçir- PS-081
diği inme sonrası nakil alınıp servisimizde rehabilitasyon görürken venöz
komplikasyonlar gelişmiştir.Bu konuda farkındalığı artırmak adına poster
OMURİLİK YARALANMASINDA FARKLI SPASTİSİTE
olarak sunmak istiyoruz. PATERNLERİ; OLGU SUNUMU
Arzu Atıcı, Pınar Akpınar, Feyza Ünlü Özkan, İlknur Aktaş
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Nörolojik Rehabilitasyon
PS-080 Giriş-Amaç: Spastisite omurilik yaralanmalı olgularda sık görü-
len bir durumdur. Ayakta durmaya yardımcı olmak ve kas atro-
DOĞUM SONRASI GELİŞEN DÜŞÜK AYAK: OLGU fisini önlemek gibi pozitif etkileri olabilse de, günlük aktivitelerde
SUNUMU güçlüğe neden olabilmekte, rehabilitasyonu olumsuz etkileyebil-
mektedir. Omurilik yaralanmalı olgularda sıklıkla, spontan fleksör
Mustafa Fatih Yaşar, Elif Selim Bahadır, Elif Yakşi ve ekstansör spazmlar da görülebilmektedir.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi
Olgu: Ateşli silah yaralanmasına bağlı omurilik yaralanması geli-
şen, kliniğimizde yatarak rehabilitasyon uyguladığımız 31 yaşında
Amaç: Peroneal sinir nöropatisi alt ekstremitenin en sık tuzak kadın olgu taburculuktan 1 yıl sonra spazmlarında artış yakınma-
nöropatisi olup en sık fibula başı ve boynu hizasında tuzaklanır. sıyla polikliniğimize başvurdu. Nörolojik seviyesi T8, ASIA (The
Etyolojide metabolik ve endokrin faktörler, kist ya da tümör gibi American Spinal Injury Association) bozukluk skalası (ABS) A idi.
bası yapan oluşumlar, travma, immobilizasyon,ortez-protez kul- Bir çift uzun bacak yürüme cihazı ve walker ile ev içi ambule olan
lanımı ve pozisyonel nedenler bulunmaktadır. Bu olguda doğum olgunun sağ kalçada heterotopik ossifikasyon, sakrumda evre 2
sırasında uzamış litotomi pozisyonuna bağlı düşük ayak gelişen bası yarası, nörojen barsak ve nörojen mesanesi mevcuttu. Bak-
bir hastada peroneal sinir nöropatisinin sunulması amaçlanmıştır. lofen tablet 3*2/gün, gabapentin kapsül 600mg 3*1/gün, solife-
Olgu: 32 yaşında bilinen ek hastalığı olmayan kadın hasta; do- nasin 5mg tablet 1*1/gün, mirabegron tablet 50mg 1*1/gün tablet
ğumdan 15 saat sonra ortaya çıkan sol ayak bileğinde güçsüzlük, kullanıyordu. Lomber paravertebral kaslarda, sol kalça abduktör
his kaybı, ayağını yere sürüyerek yürüme şikayeti gelişmiş. Has- ve fleksör, diz ekstansör, sağ ayak bileği dorsifleksör spazmları
tanın ikinci gebeliği ve doğum şekli vajinal doğum olup, doğum olduğu gözlendi (Resim 1,2). Olgu spazmlarından dolayı çok ra-
sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmemiş. Beyin cerrahisi hatsızlık duyduğunu, ayakta dururken dengesinin bozulduğunu
tarafından değerlendirilen hastanın lomber MR ve EMG tetkikleri ve iyi uyuyamadığını ifade ediyordu. Muayenede Modifiye As-
istenmiş. hworth Skalasına (MAS) göre her 2 kalça addüktör spastisitesi
evre 1, sol diz ekstansör spastisitesi evre 1, sağ ayak bileği dorsif-
Elektrofizyolojik değerlendirmede; sol peroneal sinir motor ya-
leksör spastisitesi evre 2, sol ayak bileği plantar fleksör spastisitesi
nıtları distalden elde edilememiş olup proksimalde normal sı-
evre 4 idi. Modifiye Tardiue Skalası’na (MTS) göre sol ayak bileği
nırlarda değerlendirilmiş, sol superior peroneal sinir duysal ileti
plantar fleksör spastisitesi evre 3, spastisite açısı 10 derece idi.
yanıtları elde edilememiştir. İğne EMG’de sol peroneal sinir in-
SCATS (Spinal Cord Assessment Tool for Spasticity) her 2 alt eks-
nervasyonlu tibialis anterior, peroneus longus, biceps femoris
tremite için klonus 1, fleksör spazm 1, ekstansör spazm 0; Penn
kısa başı kaslarında total denervasyon mevcut olup bu bulgular
spazm sıklık skalası (PSSS) evre 4, spazm şiddeti evre 3; SCI-SET
solda subakut dönemde ağır düzeyde peroneal sinir tuzaklanma-
(Spinal Cord Injury Spasticity Evaluation Tool) skoru -1,424 idi.
sı ile uyumlu olarak değerlendirilmiş. Mevcut bulgularla, hasta
Ultrasonografi eşliğinde paravertebral kaslara sağ 50IU, sol 50IU,
sol peroneal sinir tuzak nöropatisi olarak değerlendirilip cerrahi
sağ tibialis anterior kasına 50IU, sol iliopsoas kasına 50 IU, sol
peroneal sinir dekompresyon işlemi uygulanmış. Fizik tedaviye
gastroknemius kasına 100 IU, soleus kasına: 50 IU Onabotilinum-
yönlendirilen hastanın muayenesinde stepaj yürüyüşü mevcuttu.
toxin-A enjeksiyonu yapıldı. Olgu, enjeksiyon sonrası 4. haftada
Sol ayak bileği ve sol ayak başparmak dorsifleksör kas güçleri
spazmlarının azaldığını, uykusunun daha iyi olduğunu ifade etti.
0/5 olarak değerlendirildi. Duyu muayenesinde sol ayak dorsumu
Muayenesinde sol diz ekstansör spastisitesi MAS evre 1, sağ ayak
ve bacak anterolateralinde duyu kaybı mevcuttu. Patellar ve aşil
bileği dorsifleksör spastisitesi evre 1, sol ayak bileği plantar fleksör

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


344 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

spastisitesi evre 4 idi. MTS’na göre sol ayak bileği plantar fleksör Nörolojik Rehabilitasyon
spastisitesi evre 3, spastisite açısı 15 derece olarak değerlendirildi.
PSSS evre 3, spazm şiddeti evre 2 idi. SCATS klonus sağda: 0, PS-082
solda:1, fleksör spazm sağda 0, solda 1, ekstansör spazmları bila-
teral 0 olarak değerlendirildi. SCI-SET: -1,206 idi. HIÇKIRIK VE SUNCT TİPİ BAŞ AĞRISI İLE BİRLİKTE
Sonuçlar: Spastisitenin olumlu ve olumsuz etkileri olup, günlük GÖRÜLEN BİR OPALSKİ SENDROMU OLGUSU VE
yaşam aktivitelerini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Olguları REHABİLİTASYONU
değerlendirirken en yaygın kullanılan skala olan MAS’nın yanın- Dilek Sayar, Murat Zinnuroğlu, Gülçin Kaymak Karataş
da spastisitenin refleks paternlerinin ve spazmlarının da değerlen-
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
dirilmesi önemlidir. Ayrıca hastanın spastisitenin günlük aktivite-
lerini nasıl etkilediğini kendi kendine değerlendirdiği SCI-SET gibi
bir ölçeğin de değerlendirmeye eklenmesi tedavi kararı için daha Giriş-Amaç: Kısa süreli tek taraflı konjonktival kanlanma ve ya-
faydalı olacaktır. şarma gösteren nevraljiform baş ağrısı (SUNCT) ile hıçkırığın eşlik
ettiği Opalski sendromu vakasında medikal tedavi ve rehabilitas-
Anahtar kelimeler: Omurilik yaralanması, spastisite, spazm
yon yaklaşımları ile olumlu sonuçlar elde etmek
Olgu: 53 yaşında erkek hasta, ani başlayan baş dönmesi sonrası
denge bozukluğu, sağ vücut yarısında ağrı-ısı duyu kaybı ve uyuş-
ma şikayeti ile hastaneye başvurduktan birkaç gün sonra sol vü-
cut yarısında uyuşma ve güçsüzlük şikayeti başlamış. Kranial di-
füzyon manyetik rezonans görüntülemede ‘medulla oblongata sol
posterior inferiorunda difüzyon kısıtlaması gösteren akut enfarkt
alanı’ saptanmış (Şekil 1, 2). BT anjiografisinde ‘sol vertebral ar-
terde oklüzyon’ görülmüş. Nöroloji servisindeki takibi sırasında
dirençli hıçkırığının olması üzerine klorpromazin başlanmış. Son-
rasında rehabilitasyon amacıyla kliniğimize başvuran hastanın ge-
liş muayenesinde sol üst ve alt ekstremitede kas gücü global 4/5
şeklindeydi, sağ vücut yarısında ağrı-ısı duyu kaybı, sol yüz trige-
minal sinirin V2-V3 duyu alanında ağrı-ısı duyu kaybı mevcuttu.
Kranial sinir muayenesinde sol gözde karşıya düz bakışta lateral
Resim 1. Olgunun paravertebral kaslardaki spazmı deviasyonu ve solda pitozisi mevcuttu. Sol üst ekstremitede dis-
metrisi vardı ve tandem yürüyüşü başarısızdı. Düz zeminde kısa
mesafede kişi gözetiminde ataksik ve geniş tabanlı yürümesi mev-
cuttu. Oturma dengesi vardı. Fonksiyonel bağımsızlık ölçeğinde
(FBÖ) motor skoru 71, bilişsel skoru 35 olarak değerlendirildi.
Hastanın sol göz etrafında ve temporal bölgede ani gelişen-birkaç
saniye süren şiddetli baş ağrısı, sol gözde yaşarma, sol nazal akıntı
şikayetleri vardı.
Hastada denge ve bilateral alt-üst ekstremite güçlendirilmesine
yönelik rehabilitasyon programına başlandı. Takibinde ataksik
yakınmaları azalan hastanın sağ vücut yarısında olan duyu de-
fisitinde de azalma görüldü. Sol yüz yarısında dokunma-ağrı-ısı
duyu kaybında azalma oldu.
Çıkış muayenesinde motor defisiti yoktu, sağ vücut yarısında ha-
fif derecede ağrı-ısı duyu kaybı vardı, sol yüz yarısındaki ağrı-ısı
duyu kaybı yoktu. Sol göz lateral deviasyonu ve pitozis azalmıştı.
Dismetri ve disdiadokinezisi negatifti. Bağımsız ve kişi gözetimi ol-
madan mobilize olabiliyordu. Tandem yürüyüşü başarısızdı. Hızlı
baş rotasyonu ile olan baş dönmesi ve sol yüz yarısında olan hafif
baş ağrısı dışında belirgin şikayeti yoktu. FBÖ motor skoru 86,
bilişsel skoru 35 idi.
Tartışma: Wallenberg sendromunda kontralateral vücut yarısın-
da ve ipsilateral yüz yarısında ağrı-ısı duyu kaybı, ipsilateral Hor-
Resim 2. Olgunun sağ ayak bileği dorsifleksör spazmı ner sendromu, miyoz, pitoz, ataksi, vertigo görülür (1). Opalski
sendromu, Wallenberg sendromuna ilaveten ipsilateral hemipa-
rezi görülmesidir (2). Opalski sendromunda motor defisitin, iske-
minin lateral medulladan üst servikal korda uzanması ve korti-
kospinal liflerin piramidal çaprazdan sonra etkilenmesi nedeniyle
ortaya çıktığı düşünülmüştür (3). Vakamızda, difüzyon MR görün-
tülemede enfarktın medulla oblongatada kaudale doğru en az 7
mm uzunluğunda vertikal bir alanı tuttuğu görüldü (Şekil1, 2). Bu
da, klinik bulgularla beraber hastamızda spinokortikal traktın me-
dulla oblongataya yakın (proksimal kısım) kısmının etkilendiğini
göstermektedir ve decussatio piramidarumdan sonra olduğu için
ipsilateral tutulum gözlenmiştir. Yine hastamızda lateral medul-
ler sendrom (LMS) sırasında %14 oranında görülebilen hıçkırık

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


345 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

semptomu görülmüştür (4). LMS sonrası ortaya çıkan hıçkırığın Nörolojik Rehabilitasyon
nedeni ekspirasyon ve inspirasyon imbalansıdır (5). İpsilateral
aralıklı gelen ve birkaç saniye süren trigeminal sinirin oftalmik PS-083
bölgesinde seyreden baş ağrısı, ipsilateral rinore, ipsilateral kon-
jonktival konjesyon şikayetleri bulunan hastamızda dorsolateral NÖROMİYELİTİS OPTİKA SENDROMU İLİŞKİLİ
meduller bölge enfarktında görülen SUNCT tipi baş ağrısı olduğu PARAPLEJİK HASTANIN REHABİLİTASYONU: OLGU
düşünülmüştür. Opalski sendromu ile birlikte SUNCT tipi baş ağ- SUNUMU
rısının görüldüğü bir vaka daha bildirilmiştir (6). Nadiren hıçkırık
ve SUNCT tipi baş ağrısının eşlik ettiği Opalski sendromunda ge- Dilara Ekici Zincirci1, Pınar Öztop Çiftkaya2
lişen kuvvet kaybı ve denge bozukluğu tedavisinde rehabilitasyon İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi
1

Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi


2
yaklaşımları ile olumlu sonuçlar alınabilir.

Kaynaklar Giriş-Amaç: Nöromiyelitis optika spektrum bozuklukları


1. M Said Berilgen, Caner Feyzi Demir, Meliha Aydın, Ercan Erdoğan. Lat- (NMOSDs) nadir ve antikor aracılı merkezi sinir sistemi (MSS)
eral Medüller Sendrom ve Eşlik Eden Hıçkırığın Gabapentinle Tedavisi. demiyelinizasyonuyla giden hastalıklardır [1]. İnsidans ve pre-
2007, Fırat Tıp Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, Sayfa(lar) 231-233
2. Kk P, R K, P C, Aiyappan SK, N D. A Rare Variant of Wallenberg’s Syn-
valansı 100000 kişide sırasıyla 0,05-0,40 ve 0,52-4,4’tür [2].
drome: Opalski syndrome. J Clin Diagn Res. 2014 Jul;8(7):MD05-6. doi: Kadınlarda daha sık görülmektedir [3]. Ortalama yaş 39’dur ve
10.7860/JCDR/2014/9547.4626. Epub 2014 Jul 20. PMID: 25177595; hastaların%25’inde başka bir otoimmün hastalık bulunur [1], [4].
PMCID: PMC4149101. MSS’nin etkilenen bölgesine bağlı olarak farklı kliniklerde karşı-
3. Erdem YAKA, Özlem ŞAHİN, Vesile ÖZTÜRK. OPALSKİ SENDROMU mıza gelebilir. Tutulan bölgeler çoğunlukla omurilik (Longitudinal
Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı, İZMİR
Türk Serebrovasküler Hastalıklar Dergisi 2010 16:1; 23-25
uzanan transvers miyelit (LUTM)), optik sinir, dorsal medulla, be-
4. Park MH, Kim BJ, Koh SB, Park MK, Park KW, Lee DH. Lesional location yin sapı ve talamustur. LUTM, NMOSD için karakteristik olan, ar-
of lateral medullary infarction presenting hiccups (singultus). J Neurol Neu- dışık üç veya daha fazla seviyede uzanan bir omurilik lezyonudur
rosurg Psychiatry. 2005 Jan;76(1):95-8. doi: 10.1136/jnnp.2004.039362. [5]. [6]. Uzun vadede tedavi edilmeyen hastaların çoğu tekerlekli
PMID: 15608002; PMCID: PMC1739304.
sandalye kulanıcısı ve görme engelli olup, hastaların üçte biri 5 yıl
5. CURRIER RD, GILES CL, DEJONG RN. Some comments on Wallen-
berg’s lateral medullary syndrome. Neurology. 1961 Sep;11:778-91. doi: içerisinde ölmektedir [7]. Bu nedenle erken tedavi, atakların ön-
10.1212/wnl.11.9.778. PMID: 13718920. lenmesi ve erken rehabilitasyon çok önemlidir. NMO’un MS’den
6. Lei Q, Lv J, Kang B, Guo H, Fei Y, Chen R, Guo H, Yang Q. Comor- daha ağır seyretmesinin muhtemel nedeni LUTM’ye bağlı tetrap-
bid SUNCT Syndrome and Opalski Syndrome Caused by Dorsolateral leji veya parapleji bağlıdır. NMO’lu hastalar 5 yıl içinde yürüme
Medullary Infarction. Front Neurol. 2020 Feb 11;11:52. doi: 10.3389/
fneur.2020.00052. PMID: 32117015; PMCID: PMC7026384.
yardımına ihtiyaç duyarlar ancak bu süre MS hastalarında daha
uzundur [7], [8], [9]. Çeşitli çalışmalar MS’deki rehabilitasyon
Anahtar kelimeler: Lateral Medullary Syndrome, Hemiplegia,
stratejilerinin sonucunu göstermektedir ancak NMOSD rehabili-
Neurological Rehabilitation, Hiccup Lateral Meduller Sendrom,
Hemipleji, Nörolojik Rehabilitasyon, Hıçkırık tasyonunun seyri hakkında sınırlı bilgiye sahibiz [10]. Biz de bu
olgu sunumumuzda 48 yaşında, sırt ağrısından 5 gün sonra ge-
lişen parapleji kliniğiyle nöroloji kliniğine başvurup yapılan tet-
kiklerinde C4-T9 seviyeleri arasında longitudinal uzanım gösteren
transvers miyelit, beyin omurilik sıvısı ve serumda nöromiyelitis
optika antikorları pozitif saptanıp nöromiyelitis optika tanısıyla
medikal tedavisinin ardından kliniğimize erken dönemde reha-
bilitasyon amacıyla başvuran hastamızın rehabilitasyon sürecini
paylaşacağız.
Olgu: 48 yaşında kadın hasta, 5 gündür süren sırt ağrısı son-
rasında sırasıyla sağ ve sol alt ekstremiteda ani gelişen güçsüz-
lük ile hastaneye başvurmuş. Başvuruda T4 seviyesinin altında
Şekil 1. Şikayetlerin başlamasından yaklaşık 2 hafta sonra çekilen hipoestezi ve alt ekstremitelerde bilateral kas güçsüzlüğü varmış
diffüzyon MRG de sol medulla oblongata posteriorunda akut enfarkt (manuel kas testi derecelendirmesi 0/5). Alt ekstremite tendon ref-
görünümü leksleri hipoaktif ve Babinsky pozitif saptanmış. İdrar retansiyonu
mevcutmuş. MRI görüntülerinde omurilikte C4’ten T9 seviyesine
kadar T2 ağırlıklı hiperintens lezyon saptanmış. Serum ve beyin
omurilik sıvısı neumiyelitisoptica antikoru için pozitif gelmiş. Has-
taya nöromiyelitisoptica (NMO) tanısı konarak ve immünsupre-
sif ajanlar (glukokortikoid ve rituksimab) ve plazmaferez tedavisi
verilmiş. Tanı konulduktan 2 ay sonra rehabilitasyon amacıyla
kliniğimize başvurdu. American Spinal Injury Association (ASIA)
skalasına göre hasta T3 AIS C olarak değerlendirildi. Bilateral üst
ekstremite kas kuvvetleri 5/5 idi. Alt ekstremite anahtar kas kuv-
vetleri sağ L2 0/5, L3 0/5, L4 3/5, L5 3/5 ve S1 0/5, sol L2 0/5,
L3 0/5, L4 2/5, L5 3/5 ve S1 0/5. Alt ekstremite motor skoru
Şekil 2. Kaudale doğru yaklaşık 7.2 mm mesafe sonrası görüntülenen
11 idi. T3 spinal seviyesinin altında hipoestezi vardı. Kas tonusu
kranial MRG kesiti (enfarkt alanı devam etmekte)
normaldi. Derin anal basınç vardı ancak istemli anal kontraksiyon
yoktu. Kalıcı idrar sondası vardı. Dinamik ve statik oturma den-
gesi istikrarsızdı. Başvuru anında spinal kord yaralanması bağım-
sızlık ölçeği (SCIM) skoru 21 ve omurilik yaralanması için yürüme
indeksi (WISCI) 0 idi. Hastayı oftalmoloji bölümüne danıştık.
Görme alanında ve görme keskinliğinde anormallik yoktu. Hasta
konvansiyonel rehabilitasyon programına alındı. Programda üst

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


346 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ve alt ekstremite kaslarının gerilmesi ve güçlendirilmesi, dinamik için randomize kontrollü çalışması olmamasıyla beraber, ek te-
ve statik gövde denge aktivitesi ve haftada 5 gün 1 saat aerobik davi olarak nörolojik bozukluklar için robotik yardımlı rehabili-
egzersiz yer aldı ve haftada 2 kez RoboGait ile robotik yürüme tasyon müdahaleleri önerilmektedir [17]. Erken vertikalizasyon
eğitimi verildi. Üriner retansiyon nedeniyle hastaya temiz aralıklı sağlamak, yük aktarımını gerçekleştirmek ve erken mobilizasyonu
kateterizasyon başlandı. Nöropatik ağrısı olan hastaya pregaba- desteklemek için robotik destekli terapi kullandık.
lin başlandı ve doz artımı yapılarak 300 mg/güne kadar çıkıldı. 4
haftalık rehabilitasyondan sonra yeniden değerlendirilen hastanın Kaynaklar
alt ekstremite motor skoru 11’den 31’e çıktı (Sağ L2 0/5, L3 2/5, 1. S. Huda, D. Whittam, M. Bhojak, J. Chamberlain, C. Noonan, and A. Ja-
L4 3/5, L5 3/5, S1 5/5; sol L2 2/5, L3 3/5, L4 4 / 5, L5 4/5, S1 cob, “Neuromyelitis optica spectrum disorders,” Clinical Medicine, Jour-
nal of the Royal College of Physicians of London. 2019, doi: 10.7861/
5/5). Kas fonksiyonlarında distalden proksimale doğru düzelme CLINMEDICINE.19-2-169.
gözlendi. Dinamik ve statik oturma dengesi stabildi. SCIM sko- 2. L. Pandit et al., “Demographic and clinical features of neuromyelitis opti-
ru 21’den 42’ye yükseldi. 6 haftalık rehabilitasyondan sonra alt ca: A review,” Multiple Sclerosis Journal,2015.
ekstremite motor skorları 38 idi ve ayakta denge kazanan hasta 3. R. Bove et al., “Female hormonal exposures and neuromyelitis optica
symptom onset in a multicenter study,” Neurol. Neuroimmunol. NeuroIn-
yürüteç yardımıyla bir kaç adım atabildi.
flammation, 2017.
Tartışma: NMO nadir görülen ve antikor aracılı demiyelinizan 4.. A. M. L. Quek et al., “Effects of age and sex on aquaporin-4 autoimmuni-
bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Bu hastalığın monofazik ty,” Arch. Neurol., 2012.
veya nüksedip düzelen bir klinik seyri vardır. Omurilik lezyonu, 5. D. M. Wingerchuk, V. A. Lennon, S. J. Pittock, C. F. Lucchinetti, and B. G.
Weinshenker, “Revised diagnostic criteria for neuromyelitis optica,” Neu-
doğası gereği uzunlamasına devam eden spinal kord lezyonu(- rology, 2006.
longitudinally extensive cord lesion (LETM)) olarak adlandırılır 6. I. Kleiter et al., “Neuromyelitis optica: Evaluation of 871 attacks and 1,153
[5]. NMO ile ilişkili parapleji veya tetrapleji, MS veya travmatik treatment courses,” Ann. Neurol., 2016.
omurilik hasarından daha kötü sonuçlara sahiptir [11], [12], [9]. 7. D. M. Wingerchuk, W. F. Hogancamp, P. C. O’Brien, and B. G. Wein-
shenker, “The clinical course of neuromyelitis optica (Devic’s syndrome),”
Travmatik omurilik lezyonları ile LETM arasındaki temel farklar
Neurology, 1999.
lezyonun genişliği ve boyutudur. Travmatik omurilik lezyonları 8. H. Tremlett, D. Paty, and V. Devonshire, “Disability progression in multiple
çoğunlukla fokaldir ve motor nöronlar lezyon seviyesinin altında sclerosis is slower than previously reported,” Neurology, 2006.
sağlamdır. Bu nedenle korunan omurga segmentleri işlevselliğe 9. D. M. Wingerchuk, V. A. Lennon, C. F. Lucchinetti, S. J. Pittock, and B. G.
katkıda bulunabilir [12]. NMO’da omurilik semptomlarının ve Weinshenker, “The spectrum of neuromyelitis optica,” Lancet Neurology.
2007.
mesane disfonksiyonunun MS’den daha şiddetli olma eğilimin- 10. F. Khan and B. Amatya, “Rehabilitation in Multiple Sclerosis: A Systematic
de olduğu gösterilmiştir [9]. Radyolojik bir çalışma bize omurilik Review of Systematic Reviews,” Archives of Physical Medicine and Reha-
lezyon paterninin de MS’ten farklı olduğunu göstermektedir [13]. bilitation. 2017.
Belki de bu, şiddetli klinik seyrin bir nedeni olabilir. Literatürde 11 J. Ikeda, Y. Kaseda, T. Namba, M. Ochi, M. Hayata, and T. Kohriyama,
MS ve travmatik omurilik yaralanması için rehabilitasyon strate- “Inpatient Multidisciplinary Rehabilitation Intervention
Outcomes for Neuromyelitis Optica Spectrum Disorder: A Retrospective
jileri ve hedefleri ortaya konmuştur. Bununla birlikte, NMO reha- Observational Study,” Prog. Rehabil. Med., 2016.
bilitasyonu için literatürde sınırlı bilgiye dayalı olgu sunumları ve 12 M. Sato, K. Sugiyama, T. Kondo, and S. I. Izumi, “Rehabilitation for para-
retrospektif çalışmalar bulunmaktadır. plegia caused by neuromyelitis optica: A case report,” Spinal Cord,
2014.
Schreiber ve arkadaşları NMO nedeniyle 1-1,5 ay yatarak re- 13. F. M. C. Pessôa, F. C. R. Lopes, J. V. A. Costa, S. V. A. Leon, R. C.
habilitasyon alan üç olgu bildirmişlerdir. 3 hastanın tümünde Domingues, and E. L. Gasparetto, “The cervical spinal cord in neuromy-
düzelme izlenmiş ancak temel aktivite durumuna geri döneme- elitis optica patients: A comparative study with multiple sclerosis using dif-
mişlerdir. Bu olgu sunumunda hangi egzersiz türleri uygulandığı, fusion tensor imaging,” Eur. J. Radiol., 2012.
14. A. L. Schreiber, G. W. Fried, C. S. Formal, and B. X. DeSouza, “Rehabili-
süresi ve yoğunluğu veya hangi tür müdahaleler kullanıldığından
tation of neuromyelitis optica (Devic syndrome): Three case reports,” Am.
bahsedilmemiştir. Erken ve kapsamlı bir rehabilitasyon programı, J. Phys. Med. Rehabil., 2008.
komplikasyonları önleme ve semptom yönetimi açısından öneril- 15. W. Bin Kim, S. Y. Lee, B. R. Kim, and Y. J. Kim, “Rehabilitation of neuro-
mektedir [14]. Bir başka olgu sunumu, üst ve alt ekstremite için myelitis optica: Two CARE-compliant case reports,” Med. (United States),
spesifik müdahaleler ile tedavi edilen iki vakayı içeriyordu. Her iki 2019.
16. Y. Nechemia et al., “Effectiveness of multi-disciplinary rehabilitation for
olguda da fonksiyonel kazanımlar ve nörolojik iyileşme vardı. Bu patients with Neuromyelitis Optica,” J. Spinal Cord Med., 2016.
olgu sunumunda da yoğun ve multidisipliner bir rehabilitasyon 17. R. S. Calabrò et al., “Robotic gait rehabilitation and substitution devices in
programı önerilmişti [15]. neurological disorders: where are we now?,” Neurological Sciences. 2016.
2016’da gerçekleştirilen retrospektif bir çalışmada, rehabilitas- Anahtar kelimeler: nöromiyelitis optika, parapleji, transvers miyelit
yonun temel amacının LETM ile ilgili engelleri iyileştirmek oldu-
ğunu bildirilmiştir. Üriner disfonksiyonu olan hastaların başvuru Tablo 1. Alt Ekstremite Anahtar Kas Kuvveti Gelişimi
sırasında işlevselliğinin daha zayıf olduğu, hastaların üçte birinde Başlangıç Başlangıç 1.Ay 1.Ay
sekel motor disfonksiyon varlığı ve %23’ünün mobilizasyon için
tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyduğu saptanmıştır. Bu çalışma, Sağ Sol Sağ Sol
işlevleri iyileştirmek ve özürlülüğü azaltmak için multidisipliner ve L2 0/5 0/5 0/5 2/5
yoğun rehabilitasyon önermiştir [11]. 2016’daki bir başka retros-
L3 0/5 0/5 2/5 3/5
pektif çalışma, etkili önleyici tedavinin ve atak sırasında güçlü bir
immün baskılamanın rehabilitasyon sonuclarına katkıda buluna- L4 3/5 2/5 3/5 4/5
bileceğini vurgulamıştır [16].
L5 3/5 3/5 3/5 4/5
Sonuçlar: Bu vakada geleneksel tedaviye robotik rehabilitasyo-
S1 0/5 0/5 5/5 5/5
nu ekledik. Hastamız 6. haftada terapötik ambulasyona başladı.
Başvuruda kalıcı kateteri olan hasta ve taburculukta temiz aralıklı
kateterizasyon uyguluyordu. İdrar disfonksiyonu rehabilitasyon
boyunca çözülmedi. Nöropatik ağrısı için günde 300 mg prega-
balin başlandı. Fonksiyonelliği takip etmek için SCIM skorunu
kullandık ve 21’den 42’ye yükseldi. Rehabilitasyon sırasında hem
nörolojik hem de motor gelişim görüldü. NMO rehabilitasyonu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


347 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Nörolojik Rehabilitasyon A-komplet yaralanması mevcuttu. Desteksiz oturması ve yatakta


dönmesi yoktu. Spastisitesi yoktu. Dirseklerde fleksiyon kontrak-
PS-084 türleri mevcuttu. Bilateral dirsek fleksiyonu pasif 135 derece eks-
tansiyonu pasif -45 derece idi. Bilateral dirsek supinasyonu-pro-
REHABİLİTASYON TEDAVİSİ ALAN TETRAPLEJİ nasyonu pasif 90 derece idi. Hastada pnömoni, sakral bölgesinde
HASTASINDA GELİŞEN HETEROTOPİK ve sol dirsek bölgesinde bası yaraları mevcut idi. Hastanın reha-
OSSİFİKASYON bilitasyonun 1. haftasında sağ omuz ağrısı gelişti. Hastanın ağ-
rısının şiddeti numerik ağrı derecelendirme ölçeğine göre ondu.
Deniz Şahinkaya, Taha Can İnan, Mehmet Alptekin Karaçeşme, Bora Gece ağrısı vardı. Hastanın üst ekstremitelerinde uyuşma-karın-
Uzuner, Gamze Alaylı
calanması yoktu. Hastaya uygulanan douleurneuropathique 4
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim questions (DN4) anketinde toplam puan 1 idi. Sadece ağrı olan
Dalı, Samsun, Türkiye
bölgede kaşıntısı mevcuttu. Bu şekilde nöropatik ağrı komponen-
tinden uzaklaşıldı. Muayenede sağ omuz pasif fleksiyon ve ab-
Giriş-Amaç: HO; iskelet kası, fasya, tendon, ligament, deri altı, düksiyon135 derece ve ağrılıydı. İç ve dış rotasyonlar 90 derece
deri, damar duvarı veya hemen hemen her bağ dokusu bölgesi idi. Sağ omuz abdüksiyon kas gücü 3/5, geri kalan sağ üst eks-
dahil olmak üzere herhangi bir kemik dışı bölgede kemik oluşumu tremite kas güçleri 0/5 idi. Hastanın ağrısının 2. gününde istenen
olarak tanımlanabilir.(1) Hastaların yaklaşık yarısı hayatlarının 2.- karşılaştırmalı omuz grafisinde sağ glenoid kavitenin inferiorunda
3. dekadındadır. Erkeklerde 3:2 oranında biraz daha yaygın ola- heterotopik kemik doku görüldü (Resim 1). Sol omuz grafisinde
rak görülür. (1)Başlangıç olayı olarak travma öyküsü çoğu vakada ise subluksasyon görüntüsü vardı.
mevcuttur (%75’e kadar)(2,3,4) ve geri kalan hastalarda genellik- Yapılan laboratuvar tetkiklerinde; D vitamini: 8 µg/L (30-80), Kalsi-
le tanınamayan veya “mikrotravma” veya tekrarlayan mekanik yum: 9,4 mg/dl (8,6-10,0), Albumin: 3,07 gr/dl (3,5-5,0), 24 saatlik
stresin mevcut olduğu düşünülmektedir. idrarda kalsiyum: 68mg/gün (100-300), Fosfor: 4,37 mg/dl (2,3-
Heterotopik ossifikasyon, spinal kord hasarından sonra yaygın 4,7), Alkalenfosfataz: 105 U/L (40/129),Parathormon: 2,31 pg/
olmasına rağmen, hastaların sadece yüzde 10-20’sinde klinik ml (15-65), Lökosit: 11,4 bin/ul (3,91-10,9), Hemoglobin: 7,4 g/
semptomlar vardır. (5) dl (13,5-16,9),Platelet: 664 bin/ul (166-308), Sedimentasyon hızı:
Klinik belirti-bulgular, genetik olmayan HO’un evresine bağlıdır. 33 mm/saat (0-10), C-reaktif protein: 89 mg/L (0-5), Alanin amino
Erken/ inflamatuar fazda; lokalize ağrı, hassasiyet ve şişlik ile ken- transferaz: 18,3 U/L (0-41), Kreatinin: 0,33 mg/dl (0,7-1,2)idi.
dini gösterir. (6,7)Daha sonraki aşamalarda ve kemik dokusunun Pnömonisi olan hastaya tedavi olarak ampisilin+sulbaktam verildi.
olgunlaşmasıyla şişlik daha lokalize sert bir hale gelir ve bir ekle- Hastaya sağ omuz ağrısı için tedavi olarak yaklaşık 1 hafta 3x1/gün
me komşu olduğunda hareketi kısıtlayabilir. (8) 15’er dakika olacak şekilde soğuk uygulama, TENS 25dk/gün, pa-
Non-genetik HO vücudun hemen hemen her yerinde oluşabilir, sif ROM egzersizi tedavileri uygulandı. Hastanın ağrı skoru numerik
ancak en yaygın alanlar dirsek, uyluk, pelvis ve omuz gibi trav- ağrı derecelendirme ölçeğine göre yine ondu. Tedaviye indometa-
maya duyarlı yerleri içerir. (7,9) Baş ve boyun da travmatik HO zin 3x25mg/gün (heterotopik ossifikans profilaktik strateji olarak),
için iyi tanımlanmış bir bölgedir. (10,11) HO deride, özellikle alendronat 70mg 1x1/hafta(heterotopik ossifikans muhtemel pro-
dermatomiyozit (12) ve sistemik skleroz (13) gibi otoimmün bo- filaktik strateji olarak), d vitamini 1x50.000 IU/hafta tedavileri baş-
zukluklarda ortaya çıkabilir. Tüm tutulumların ortak özelliği, bu landı. Yaklaşık 1 hafta sonra hasta tekrar değerlendirildiğinde ağrı
bölgelerin bağ dokusu ve osteojenik potansiyele sahip stromal skoru numerik ağrı derecelendirme ölçeğine göre yine ondu. Has-
hücreleri içermesidir. (1) taya usg eşliğinde 21 gauge 9 cm spinal iğne ile sağ supraskapuler
sinire 5cc ve omuz posterolateralınde bulunan kuadrilateral aralık
Heterotopikossifikasyonun birçok nedeni vardır.
içinden gecen aksiller sinire in-plane teknik ile 5cc olmak üzere, her
• Ortopedik cerrahi: en yaygın olarak kalça artroplastisi (vaka- seviye olacak şekilde blok yapıldı. Blok için bupivakain 25mg/5m-
ların yaklaşık %40’ı) (14-16) l+izotonik salin 4ml+betametazon 6mg/1ml kullanılarak oluşturu-
• Kemik kırığı-eklem çıkığı: dirsek travması veya çıkığı (17) ile lan 10ml’lik solüsyon kullanıldı. Ağrısı azalan hastanın yapılan son
vakaların yaklaşık %30’u (18) muayenesinde sağ omuz fleksiyonu-abdüksiyonu pasif 150 derece,
• Yüksek enerjili ekstremite travması (19) iç-dış rotasyonu pasif 90 dereceydi.
• Travmatik beyin ve omurilik yaralanması ve diğer nörolojik Tartışma: HO patogenezi tam olarak anlaşılamamıştır; ancak
bozukluklar (omurilik yaralanmalarının yaklaşık %50’sinde osteoprogenitör kök hücrelerden kaynaklandığına inanılmakta-
görülür) (20) dır. Uygun uyaranla (kalça cerrahisi, SCI ve hemiplejide olduğu
gibi), bu kök hücreler osteoid ve nihayetinde kemik oluşturan os-
• Ciddi yanıklar (3. Derece yanıkların yaklaşık %20’si). (21)
teoblastlara dönüşebilir. (5) Nörojenik HO insidansının%10-%53
Ağır travmatik ampütasyonlarda bu insidans%90’ın üzerine çık- arasında değiştiği bildirilmiştir. (20) Düşük servikal veya yüksek
maktadır. (22) torasik lezyonları olan hastalarda bu komplikasyonu geliştirme
Bu yazıda yaklaşık 7 ay boyunca tetrapleji nedeniyle immobil olasılığı en yüksektir. (23) Nörojenik HO’lu hastalar, daha büyük
kalan hastada gelişen sağ omuz ağrısı nedeniyle çekilen grafide eklemlerin etrafında lezyonlar geliştirir. (24) Omurilik yaralanma-
saptanan heterotopik ossifikasyon olgusu sunulmuştur. sından sonraki HO, genellikle yaralanma seviyesinin kaudalinde
Olgu: Sekiz ay önce bisikletten düşme sonrası kafa-boyun trav- oluşurken, kapalı travmatik beyin hasarından sonra HO; kalça,
ması gelişen 29 yaşında erkek hastanın servikal bilgisayar tomog- diz, dirsek ve omuz dahil herhangi bir büyük eklem çevresinde
rafi görüntülemesinde C4-5-6 vertebralarda kırıklar ve C5 ver- meydana gelebilir. (25) Küçük eklemlerin nörojenik HO tarafın-
tebra düzeyinde spinal kanalda darlık saptandı. Servikal vertebra dan tutulumu nadirdir(24) Nörojenik HO’nun gelişimi genellikle
manyetik rezonans görüntülemesinde ise C5 düzeyinde myelopa- CNS hasarından birkaç ay sonra ortaya çıkar(1) Nörojenik HO
ti, C3-6 düzeyinde supraspinöz ve interspinöz ligamentte yırtıkla oluşumuna katkıda bulunan diğer faktörler arasında uzun süreli
uyumlu sinyal artışları görüldü. Hasta tetrapleji tanısı ile nörolojik immobilizasyon, vasküler staz, ödem ve immobil hastalarda ek-
rehabilitasyon için servisimize yatırıldı. Hastanın bilateral motor lemlerin pasif manipülasyonu yeralabilir. (1) Olgumuzda hetero-
seviyesi C5, bilateral duyu seviyesi T10, nörolojik seviyesi C5’ti. topik ossifikasyonun saptanma zamanı travmadan sonra 7. ay idi.
American Spinal Injury Association (ASIA) skalasına göre ASIA Yüksek ALP erken heterotopik ossifikasyonu diğer koşullardan

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


348 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ayırt etmeye yardımcı olabilir (26) ALP nin normal değerlerde 34(3):177.
olması olgumuzun heterotopik ossifikasyonun olgunlaştığını ve 10. Conner GA. Myositis ossificans. J Oral Maxillofac Surg. 2009;67(4):920-6.
11. Patel S. Post-traumatic myositis ossificans. Cases J. 2008;1(1):413.
daha ilerlemeyeceğini düşündürmektedir. BT hem lokalizasyonu 12. Eckardt JJ. Osteosarcoma arising in HO. Cancer. 1981;48(5):1256-61
hem de komşu dokularla ilişkiyi gösterir bu nedenle değerlidir. (27) 13. Botzoris VG. HO in systemic sclerosis. Scand J Rheumatol. 2009;38(4):317-9.
HO tedavisinde ilk adım eklem hareketliliğini sürdürmek amacıy- 14. Brooker AF. Ectopic ossification. J Bone Joint Surg Am. 1973;55(8):1629-32.
la pasif hareket açıklığı egzersizleri ve NSAID’dir.(20) Düşük doz 15. BediA.HO after hip arthroscopy. Am J Sports Med. 2012;40(4):854-63.
16. Spinarelli A. HO after total hip arthroplasty. Musculoskelet Surg. 2011;
radyasyon, hem HO oluşumunda profilaktik bir modalite (yüksek
95(1):1-5.
riskli hastalarda primerprofilaksi) hem de HO nüksündeprofilaktik 17. Sandeep KN. Does excision of heterotopic ossification of the elbow result in
bir modalite (cerrahi eksizyonla birlikte sekonderprofilaksi) olarak satisfactory patient-rated outcomes. Malays Orthop J. 2017;11(1):35-40.
çalışılmıştır. (1) Radyoterapinin SCI sonrası heterotopik ossifi- 18. Hong CC. Clinically relevant heterotopic ossification after elbow fracture
kasyonu olan 52 hastadan oluşan bir vaka serisinde ilerlemeyi surgery. Orthop Traumatol Surg Res. 2015;101(2):209-13.
19. Forsberg JA. Heterotopic ossification in high-energy wartime extremity
sınırladığı görülmüştür. (20,28) NSAID’ler, HO profilaksisinde en
injuries. J Bone Joint Surg Am. 2009;91(5):1084-91.
yaygın kullanılan ilaçlardır. (29) Çok sayıda NSAID etkinlik gös- 20-TeasellRW.The therapeutic interventions for heterotopic ossification. Spinal-
termiştir, ancak postoperatif indometasin, geleneksel olarak ame- Cord.2010;48(7):512-21.
liyattan sonraki 6 haftaya kadar günde 3 kez 25 mg olarak uzun 21. Engber WD. Post-burn heterotopic ossification. Iowa Orthop J.1994;14:38-41.
zamandır altın standart olarak kabul görmektedir. (30) İndometa- 22. Daniels CM. Combat-related amputations. J Orthop Trauma. 2018; 32
(6):283-7.
sin, tek doz radyasyon ile kıyaslandığında yüksek riskli bireylerde 23. Sullivan MP. HO after CNS trauma. Bone Joint Res. 2013;2(3):51-7.
total kalça artroplastisi ve asetabular kırık cerrahisinden sonra 24. Mc Carthy EF. Heterotopic ossification. Skeletal Radiol. 2005;34(10):609-19.
HO’nun önlenmesinde eşit etkinlik göstermiştir. (31,32) Bunun- 25. Ranganathan K. Heterotopic ossification. J Bone Joint Surg Am. 2015;
la birlikte, optimal NSAID süresi ve dozlama rejimi kesin olarak 97(13):1101-11.
26. Freebourn TM. Treatment of immature heterotopic ossification. Spinal
kanıtlanmamıştır. (25) Selektif COX-2 inhibitörleri non-selektif
Cord 37.1 (1999):50-53.
NSAID’ler ile karşılaştırıldığında anlamlı bir fark olmadığı görül- 27. Tyler P. The imaging of myositis ossificans. Semin Musculoskelet Radiol.
mektedir.(33) SCI’den sonra NSAID’lerin heterotopik kalsifikas- 2010;14(2):201-16.
yon insidansını azalttığı gösterilmiştir (20,34,35) Bifosfonatlar da 28. Sautter B. Fractionated and single-dose radiotherapy. Strahlentherapie-
profilakside faydalı olabilir. (20) Kontrolsüz vaka serilerine göre, Und Onkologie 177.4 (2001):200-205.
29. Winkler S. Current therapeutic strategies of heterotopic ossification. BMC-
kemik taramaları pozitif olan ancak radyografileri normal olan
Musculoskelet Disord. 2015; 16:313.
hastalara erken dönemde etidronat (üç gün intravenöz, ardından 30. Ritter MA. Prophylactic indomethacin Clin Orthop Relat Res. 1985
altı aylık oral tedavi) şişliği azalttı ve heterotopik ossifikasyonun (196):217-25.
ilerlemesini geciktirdi veya durdurdu. (20,36-38) Küçük bir ret- 31. Kienapfel H. Prevention of heterotopic bone formation. Arch Orthop Trau-
rospektif çalışma, intravenöz pamidronatın eksizyon cerrahisi ge- ma Surg. 1999;119(5-6):296-302.
32. Moore KD. Indomethacin versus radiation therapy for prophylaxis. J Bone
çiren hastalarda tekrarlayan heterotopik ossifikasyonu önlediğini Joint Surg Br. 1998;80(2):259-63.
bulmuştur. (39)Dirençli vakalar için cerrahi, fonksiyonel hareket 33. Vasileiadis GI. COX-2 inhibitors for the prevention. Orthopedics.
aralığına izin veren bir tedavi seçeneğidir; bununla birlikte, hasta- 2011;34(6):467.
ların çoğu ameliyattan sonra nüks yaşamaktadır(40). 34. Banovac K. Prevention with indomethacin. Spinal Cord 39.7(2001):370-374.
35. Banovac K. Prevention with COX-2 selective inhibitor. Spina Cord 42.12
Sonuçlar: Travmatik beyin hasarı ve omurilik yaralanması da- (2004):707-710.
hil olmak üzere santral nörolojik yaralanmaların ardından eklem 36. Banovac K. Treatment of heterotopic ossification The Journal Of Spinal-
çevresinde HO geliştiği bilinmektedir. (20) Ciddi spastisite, bozul- Cord Medicine 20.1(1997):60-65.
muş kognisyon, trakeostomi, pnömoni ve/veya idrar yolu enfek- 37. Banovac K. Etidronate therapy in heterotopic ossification. Spinal Cord
31.10 (1993):660-666.
siyonları da riski artırmaktadır. (23) Genellikle santral sinir siste- 38. Banovac K. Etidronate The Journal Of Spinal Cord Medicine 23.1
mi yaralanmasından birkaç ay sonra ortaya çıkar ve yıllar içinde (2000):40-44.
ilerler. (1) Nörojenik HO’da mekanizma tam olarak bilinmese de 39. Schuetz P. Amino-bisphosphonates in heterotopic ossification. Spinal Cord
uzun süreli immobilizasyon, vasküler staz ve ödemin buna kat- 43.10 (2005):604-610.
40. Stover L. Experience with surgical resection of heterotopic bone. Clinical
kıda bulunduğu düşünülmektedir. (1)Heterotopik ossifikasyon,
Orthopaedics And Related Research 263 (1991):71-77.
uzun süre immobil kalmış ve omuz ağrısı çeken hastalarda ayırıcı
Anahtar kelimeler: Heterotopik Ossifikasyon, Kuadripleji, Omuz Ağrısı
tanıda düşünülmelidir. Bazı HO lezyonları küçük olabilir ve klinik
olarak önemsiz olabilirken diğerleri yüksek morbidite sebebi ola-
bilir. (1) HO profilaksisinde radyoterapi, NSAİ ilaçlar, bifosfonat-
lar kullanılabilmektedir.
Biz bu olgumuzda, HO’ya bağlı dirençli omuz ağrısı olan hastalar-
da omuzun innervasyonuna katkıda bulunan periferik sinirlerden
supraskapular ve axillar sinirlerin ultrason eşliğinde bloğunun etkin
ve uzun süreli ağrı palyasyonu yapılabileceğini vurgulamak istedik

Kaynaklar
1. Meyers C. Heterotopic ossification. JBMR Plus 3.4(2019):e10172.
2. Ackerman LV. Extra-osseous localized non-neoplastic bone and cartilage
formation. J Bone Joint Surg Am.1958;40-A(2):279-98.
3. Nuovo MA. Myositis ossificans. Skeletal Radiol.1992;21(2):87-101.
4. Sumiyoshi K. Myositis ossificans. Acta Pathol Jpn.1985;35(5):1109-22.
5. Rosteius T. Ultrasound screening examination in detecting heterotopic os-
sification. Spinal Cord 55.1(2017):71-73.
6. Rosenberg AE. Pseudosarcomas of soft tissue. Arch PatholLab Med.
2008;132(4):579-86.
7. Hoch B. Reactive bone lesions mimicking neoplasms. Semin Diagn
Pathol. 2011;28(1):102-12.
8. Katz LD. Neuritis ossificans of the tibial,common peroneal and lateral sural
cutaneous nerves. J Bone Joint Surg Br. 2011;93(7):992-4.
9. Mavrogenis AF. Heterotopic ossification revisited. Orthopedics. 2011;

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


349 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ca tek şikayeti halsizlik olan hasta karantina bitiminden sonra


başlayan bacaklarda kollarda uyuşma, güçsüzlük ve gözlerini
kapatamama, ağzını açamama şikayetleri ile 27.11.2020 tarihin-
de tekrar acile başvurmuş. Nörolojik muayenesinde bilinci açık,
koopere, konuşma ve anlama sağlam, dizartri saptanmamış. Kas
güçleri üst ekstremite 4/5, alt ekstremite 2/5 saptanmış. Diplopi
ve serebellar bulgular saptanmayan hastada, bilateral fasial pleji
saptanmış. Derin tendon refleksleri üst ve alt ekstremitede azalmış
ve duyu kusuru saptanmamış. Yapılan kraniyal BT ve diffüzyon
MR’da yer kaplayan lezyon ya da infarkt bulgusu saptanmayan
hastaya lomber ponksiyon yapılmış. LP’de BOS açılış basıncı 18
cm H2O, BOS sıvısı protein değeri 938,6, ve LP’de hücre görül-
memiş. Kraniyal ve Spinal MR normal saptanmış.
GBS tanısı konan hasta,toplamda 15 gün yoğun bakımda hospi-
talize edilen hastaya 5 gün boyunca IVIG tedavisi verilmiş. Hasta
yoğun bakımda yattığı süre boyunca extübe takip edilmiş. Tedavisi
sonlanan hasta rehabilitasyon amacıyla 07.01.2021 tarihinde Fi-
ziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği tarafından kabul edildi. Hasta
sedye seviyesinde yatışa geldiğinde genel durumu kötüydü ve aji-
Resim 1. Sağ glenoid kavitenin inferiorunda ossifikasyon alanı teydi. Son PCR testi negatifti. Ateş: 36,4 Kan basıncı: 110/60, Kalp
hızı 82, oksijen saturasyonu: 98%, Standart laboratuvar tahlilleri
lökosit: 8070, Hb: 13,5 g/dl, c-reaktive protein 2,8 mg/dl (0-5), glo-
merül filtrasyon hızı: 141, B12 vitamini: 1463 pg/mL, TSH: 1,01
Nörolojik Rehabilitasyon mIU/mL (0,27-4,20). Elektrokardiyografi normal sinüs ritmiydi.
Nörolojik muayenesinde, kısmi fasiyal sinir paralizisi devam diyor-
PS-085
du. Konuşma dizartrik, disfaji ve çiğneme problemi vardı. Üst eks-
COVID-19 SONRASI GULLİAN BARRE SENDROMU tremite proksimal ve distal kas güçleri 3/5, alt ekstremite proksimal
VE REHABİLİTASYONU ve distal kas güçleri 2/5 olarak değerlendirildi. Derin tendon refleks-
leri alınamadı. Oturma ve ayakta dengesi yok, yatak içi hareketleri
Demet Ferahman1, Mustafa Aziz Yıldırım2 kısıtlıydı. İdrar ve gaita kontinandı fakat tuvalet temizliği açısından
1
Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma hasta tam bağımlıydı. Elektrofizyolojik incelemesi kliniğimize kabu-
Hastanesi lü sonrası yapıldı ve mevcut bulgular yaygın ağır derecede mikst
2
Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon tipte sensori-motor polinöropati ile uyumlu bulundu. (Tablo 1)
Yöntem-Gereçler
Giriş-Amaç: 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan bölgesinde orta-
Hastanın fonksiyonel durumunu değerlendirmek, rehabilitasyon
ya çıkan koronavirüs COVID-19 hastalığı tüm dünyayı zamanla
etkinliğini ve sonuçlarını izlemek için, bazı ölçütler kullanıldı. İlk
etkisi altına aldı ve pandemi ilan edilmesine sebep oldu. Bu has-
değerlendirme 07.01.2021 tarihinde yapıldı. Barthel GYA indeksi
talığa yol açan SARS COV-2 virüsü akut solunumsal distres send-
10 puan (total: 100) ile tam bağımlı bulundu. MRS 4 (Şiddetli bo-
romu (ARDS) ve mortaliteye neden olan enfeksiyöz bir hastalık
zukluk; yardım olmadan yürüyemez ve kendi ihtiyaçlarını yardım
kaynağıdır (1). Bu hastalıkta özellikle solunum yolları ile ilişkili
olmadan yapamaz) olarak değerlendirildi. Hastaya haftada 7 gün
bulgular daha sıklıkla görülürken, santral ve periferik sinir sistemi-
günde tek sefer 1 saat süren fizyoterapi programı başlandı. Reha-
ni tutan nörolojik komplikasyonlar da ortaya çıkmıştır. Bunlardan
bilitasyonun ilk aşamasında, yatak istirahati ve fiziksel hareketsiz-
biri olan Guillian Barre Sendromu (GBS) da, sıklıkla rapor edil-
lik sonucu cilt ülserlerinin oluşması ve gelişmesi, motor güçsüzlük
meye başlanmıştır (2,4).
sonucu kas kısalması ve eklem kontraktürü önlenmesi amaçlandı.
43 yaşında kadın hasta, evde karantinada geçirdiği COVID-19 Bunun için hastaya ve yakınlarına postüral değişikliklerle uygun
hastalığı ardından, akut paralizi tablosu ile nöroloi kliniğinde Gul- yatak pozisyonu öğretildi. Yatak içi eklem hareket açıklığı egzersiz-
lian Barre tanısı alarak tedavi edilmiş. Ardından rehabilitasyon leri hem fizyoterapist tarafından yapıldı hem de hasta refakatçisine
amacıyla kliniğimize sevk edildi. Hastanın fonksiyonel durumunu öğretildi. Hastanın gövde kontrolü zayıftı ve oturma dengesi yoktu.
değerlendirmek, rehabilitasyon etkinliğini ve sonuçlarını izlemek İkinci aşamada oturma dengesi sağlandı ve transfer eğitimleri veril-
için, Barthel günlük yaşam aktiviteleri (GYA) indeksi, Modifiye di. Alt ekstremite kas güçleri yer çekimine karşı gelemediği için ve
Rankin Skalası (MRS) kullanıldı. Hastaya haftada 7 gün, günde ayakta dengesi olmaması nedeniyle alt ekstremite primer kastala-
tek sefer 1 saat süren fizyoterapi programı uygulandı. Rehabili- rına nöromusküler elektriksel stimulasyon yapıldı. Kas kütlesini ve
tasyon süreci, kas gücünün kademeli olarak artmasını sağladı ve gücünü iyileştirmek için, izometrik güçlendirme, ardından üst ve alt
hastada fonksiyonel iyileşmeye yol açtı. ekstremite aktif güçlendirme egzersizleri de verildi. Ayakta diz kitle-
Yayınladığımız olgu sunumunda COVİD 19 geçirdikten sonra me ve denge aktarımı egzersizleri, paralel barda yürütme çalışıldı.
sedye seviyesinde günlük yaşam aktivitelerinde tam bağımlı ola- Bulgular
rak kliniğimize yatışı yapılan GBS tanılı hastanın rehabilitasyon
2 ayın sonunda hastanın kas güçlerinde belirgin iyileşme fark
aşamalarını ve klinik tecrübemizi paylaşmayı amaçladık.
edildi. Üst ekstremite proksimal kas güçleri 5/5, distal kas güçle-
Olgu ri 4/5, alt ekstremite proksimal kas güçleri 5/5, alt ekstremite diz
Bilinen bir hastalığı olmayan 43 yaşında kadın hastaya, 9 Kasım ekstansörleri ve ayak dorsifleksörleri 4/5, ayak plantar fleksörler
2020 tarihinde halsizlik, kollarda ağrı şikayeti ile başvurduğu has- 3/5 şeklindeydi. Başlangıçta değerlendirilmeye alınamayan Berg
tane acilinde COVID PCR testi yapılmış. Testin pozitif gelmesi ile Denge Ölçeği (BDÖ) 2 ayın sonunda 29 puana (orta derecede
birlikte hastaya 5 günlük favipiravir 1200mg/gün tedavisi verilmiş düşme riski) ulaştı. 2 ay sonrasında hastaya tekrar EMG kontro-
ve 14 gün boyunca evde karantinaya alınmış. Karantina boyun- lü yapıldı. İğne EMG’de rejeneratif motor ünit potansiyel (MÜP)

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


350 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

geçişleri dışında belirgin bir farklılık yoktu. Rehabilitasyon süreci Sonuçlar


hastada, kas gücünün kademeli olarak artmasını sağladı ve fonk- GBS, genellikle COVID-19 enfeksiyonu sonrası 5–10 günlük pe-
siyonel iyileşmeye yol açtı. Değerlendirme sonuçları Tablo 2’de riyotlarda ortaya çıkabilmektedir. Hastanın genel durumunu de-
sunulmuştur. Yürüme, başlangıçta hiç yokken hasta tek kaned- ğerlendirerek mümkün olan en kısa sürede rehabilitasyon prog-
yenle kişi desteği olmadan ambule oluyordu. Yıkanma ve tuvalet ramına alınmalıdır. Ek olarak bu olguların kronik inflamatuvar
kullanımı aktivitelerinde kısmi yardıma ihtiyaç duyma dışında, demiyelinizan polinöropati dönüşümü açısından da uzun vadede
GYA’da kısmi bağımsızlık sağlandı. Kapsamlı yatarak rehabilitas- takip edilmesi önerilmektedir.
yonunu tamamladıktan sonra poliklinik kontrolüne devam edildi.
Tartışma Kaynaklar
1. Mao L, Jin H, Wang M, Hu Y, Chen S, He Q, et al. Neurologic manifes-
Bu çalışmada, COVID-19 ile enfekte bir hastada gelişen GBS’yi
tations of hospitalized patients with coronavirus disease 2019 in Wuhan,
ve rehabilitasyonunu bildirdik. GBS, periferik sinirlerin miyelin ve China. JAMA neurology. 2020;77(6):683-90.
aksonlarını ya da her ikisini birden dejeneratif etkileyen, otono- 2. Arnaud S, Budowski C, Tin SNW, Degos B. Post SARS-CoV-2 Guil-
mik, akut başlangıçlı, hızlı ilerleyen ve genellikle şiddetli seyirle lain-Barré syndrome. Clinical Neurophysiology. 2020.
kendini gösteren, polinöropatik demiyelinizan otoimmün bir has- 3. Bigaut K, Mallaret M, Baloglu S, Nemoz B, Morand P, Baicry F, et al. Guil-
lain-Barré syndrome related to SARS-CoV-2 infection. Neurology-Neuro-
talıktır (4, 5). Semptomlar genellikle 1 saat ila 28 gün arasında immunology Neuroinflammation. 2020;7(5).
gelişir ve daha sonra GBS yaklaşık 1 ile 3 hafta boyunca bir plato 4. Sudulagunta SR, Sodalagunta MB, Sepehrar M, Khorram H, Raja SKB,
aşamasına uğrar. Tipik olarak alt extremite proksimal kasları, üst Kothandapani S, et al. Guillain-Barré syndrome: clinical profile and man-
extremitelere göre daha çok etkiler. COVID-19 virüsünün genom agement. GMS German Medical Science. 2015;13.
yapısına bakıldığında, bu ve benzeri virüslerin nöroinvaziv özel- 5. Dash S, Pai AR, Kamath U, Rao P. Pathophysiology and diagnosis of Guil-
lain–Barré syndrome–challenges and needs. International Journal of Neu-
lik gösterebileceğini işaret eden çalışmalar bulunmaktadır (6, 7). roscience. 2015;125(4):235-40.
Koronavirüs ailesi, esasında hafif ve orta düzeyde üst solunum 6. Li YC, Bai WZ, Hashikawa T. The neuroinvasive potential of SARS‐CoV2
yolu semptomlarına neden olmaktadır. Ancak literatürde, virüsün may play a role in the respiratory failure of COVID‐19 patients. Journal of
ortaya çıktığı Çin dışında Fransa, İtalya, İran gibi dünyanın birçok medical virology. 2020;92(6):552-5.
7. Camdessanche J-P, Morel J, Pozzetto B, Paul S, Tholance Y, Botelho-Nev-
farklı ülkesinde COVID-19 enfeksiyonu sonrasında GBS bulgu-
ers E. COVID-19 may induce Guillain–Barré syndrome. Revue neu-
ları gelişen ve tanı alan vakaların olduğu vaka analizi çalışmaları rologique. 2020;176(6):516.
bulunmaktadır (2, 8, 9). Bu hastaların klinik seyirleri hafif motor 8. Alberti P, Beretta S, Piatti M, Karantzoulis A, Piatti ML, Santoro P, et al.
güçsüzlükten mekanik ventilasyon ihtiyacına kadar değişim gös- Guillain-Barré syndrome related to COVID-19 infection. Neurology-Neu-
terebilmektedir. Toscano ve arkadaşlarının sunduğu beş olguluk roimmunology Neuroinflammation. 2020;7(4).
9. Sedaghat Z, Karimi N. Guillain Barre syndrome associated with COVID-19
bir seride alt ekstremitelerde güçsüzlük ve parestezik yakınmalar infection: a case report. Journal of Clinical Neuroscience. 2020;76:233-5.
en sık görülen bulgular olup bu olguların üçünde elektrofizyolojik 10. Toscano G, Palmerini F, Ravaglia S, Ruiz L, Invernizzi P, Cuzzoni MG, et
incelemelerde demiyelinizan bulgular tespit edilirken iki olguda al. Guillain–Barré syndrome associated with SARS-CoV-2. New England
aksonal polinöropati bulguları izlenmiştir. Tüm olgular intrave- Journal of Medicine. 2020;382(26):2574-6.
nöz immünglobulin ile tedavi edilmiş ve bu beş olgudan sadece 11. Tatu L, Nono S, Grácio S, Koçer S. Guillain–Barré syndrome in the COV-
ID-19 era: another occasional cluster? Journal of neurology. 2020:1-3.
birinin taburculuk sırasında ambulatuvar olduğu tespit edilmiştir 12. Prada V, Massa F, Salerno A, Fregosi D, Beronio A, Serrati C, et al. Im-
(10). Guillain-Barre sendromu bulguları genellikle COVID-19 portance of intensive and prolonged rehabilitative treatment on the Guil-
enfeksiyonu sonrası 5–10 günlük periyotlarda ortaya çıkmakta- lain-Barrè syndrome long-term outcome: a retrospective study. Neurologi-
dır. COVID-19 ve Guillain-Barre sendromu birlikteliğinin SARS- cal Sciences. 2020;41(2):321-7.
CoV-2 ile temas sonrası tetiklenen immünolojik kaskad ile ilişkili Anahtar kelimeler: SARS-CoV-2, Guillain Barre sendromu, akut
olduğu düşünülmektedir (10, 11). demiyelizan polinöropati
Biz hastamızın genel durumunu değerlendirdikten sonra hızlı bir
şekilde egzersiz girişimlerine başladık. Tedavi programına hasta-
nın bireysel değerlendirmesi yapıldı ve hastanın gücü doğrultu-
sunda fizyoterapist desteği alınarak izotonik, izometrik egzersizler
ekledik. Egzersiz süresi başlangıçta günlük 15 dk iken 1. ayın so-
nunda 1 saatlik egzersiz programını tolere edebildi. Hastada her-
hangi bir eklem konraktürü gelişmedi. Kas gücünün haftalık de-
ğerlendirmeler sonunda arttığı gözlendi. Öncelikle paralel barda
ayakta durma ve sonrasında walker ile ve en son tek kanedyenle
ambulasyon gelişti. Walker ve kanedyen gibi yardımcı ekipman-
larla sağlanan hasta mobilizasyonunda, hastanın ilk yataktan kal-
dırılmasından tekrar yatağa dönene kadarki süreçte dikkat edil-
mesi gereken hususlar hakkında hasta ve hasta yakınlarına eğitim
verildi. Taburculuk sürecinde ev ortamının hastanın fizyolojik kı-
sıtlılıklarına uygun olarak düzenlenmesinin önemi, evde de egzer-
siz çalışmalarının devam ettirilmesine özen gösterilmesi, hastanın
temel ihtiyaçlarını karşılamada bağımsızlığının desteklenmesi gibi
konularda hasta ve hasta yakınları bilgilendirildi. Fizyoterapinin
GBS üzerine etkisinin incelendiği çalışmalarda, tıbbi tedavi sonra-
sı uygulanan rehabilitasyon tedavisinde hastalarda ciddi düzeyde
iyileşmeler gözlendiği, hastaların yorgunluk düzeylerinin azaldığı,
zindelik kazandıkları ve yaşam kalitelerinde iyileşme olduğu bildi-
rilmektedir (12).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


351 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Nörolojik Rehabilitasyon Bilinen kronik hastalığı olmayan 30 yaşında erkek hasta 2011 de
hipertansiyon kaynaklı subaraknoid kanama geçirmiş. Ardından
PS-086 servikal yer kaplayan lezyon saptanan hastaya C3-6 laminoplasti
ve ilgili mesafeden total kitle eksizyonu uygulanmış. Sonrasında
MULTİPL REKÜRREN SERVİKAL KİTLE ÖYKÜLÜ C2 laminoplasti yapılan hastaya 2013 yılında ventriküloperito-
SANTRAL KORD SENDROMU OLGUSU neal şant uygulanmış. Daha sonra sırasıyla 2016,2019 ve en so-
nuncusu 2020 yılında olmak üzere multipl rekürren C2,3,4 nüks
Ali Sahillioğlu, Roza Dağdelen, Nazif Bilicier, Banu Kuran, Figen
Yılmaz, Beril Doğu intradural intramedüller kitle total eksizyonu uygulanmış.
Sbü Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Post-op bilateral üst ekstremite güçsüzlüğü ve bilateral alt ekstre-
mitede propriyosepsiyon kaybı olan hasta rehabilitasyon progra-
mına alındı.
Giriş-Amaç: Bilinen kronik hastalığı olmayan 30 yaşında erkek
hasta 2011 de hipertansiyon kaynaklı subaraknoid kanama geçir- Fizik muayene: Bilinç açık, koopere, oryante idi. Tekli emir ve
miş. Ardından servikal yer kaplayan lezyon saptanan hastaya C3-6 çoklu emir alıyordu. Anal refleks, karın cildi refleksi, bulbokaver-
laminoplasti ve ilgili mesafeden total kitle eksizyonu uygulanmış. nöz refleks müspet idi. Oturma dengesi yoktu, transferi tekerlekli
Sonrasında C2 laminoplasti yapılan hastaya 2013 yılında ventri- sandalye ile idi. Ayakta yük aktarım yoktu. Spastisite yoktu. Klo-
küloperitoneal şant uygulanmış. Daha sonra sırasıyla 2016,2019 nus yoktu. Taban cildi refleksi (Sağ/Sol): fleksör/lakayt, hoffman:
ve en sonuncusu 2020 yılında olmak üzere multipl rekürren C2,3,4 -/- dtr; patella: normoaktif/ normoaktif idi. Kas gücü muayenesin-
nüks intradural intramedüller kitle total eksizyonu uygulanmış. de (Sağ/Sol) omuz fleksiyon: 0/3, abduksiyon: 0/3, dirsek fleksi-
yon: 1/3, dirsek ekstansiyon: 0/3, el bilek ekstansörleri: 0/3, lumb-
Post-op bilateral üst ekstremite güçsüzlüğü ve bilateral alt ekstre- rikaller: 0/3, interosseözler: 0/3, kalça fleksörleri:2/4, kuadriceps:
mitede propriyosepsiyon kaybı olan hasta rehabilitasyon progra- 3/4, tibialis anterior: 2/4,gastroknemius: 2/3, kalça ekstansörleri:
mına alındı. 1/2 olarak saptandı. Alt ve üst ekstremıte proksimal ve distal ke-
Fizik muayene: Bilinç açık, koopere, oryante idi. Tekli emir ve mik noktalardan alınan vibrasyon duyusu bozuk saptandı. Bila-
çoklu emir alıyordu. Anal refleks, karın cildi refleksi, bulbokaver- teral alt ekstremite proksimal ve distal propriyosepsiyon duyusu
nöz refleks müspet idi. Oturma dengesi yoktu, transferi tekerlekli bozuk saptandı. Sol alt ekstremite L1 seviyesi altında anestezi,
sandalye ile idi. Ayakta yük aktarım yoktu. Spastisite yoktu. Klo- analjezi mevcut idi. Sağ üst ekstremite C4-C5 seviyelerinde hipo-
nus yoktu. Taban cildi refleksi (Sağ/Sol): fleksör/lakayt, hoffman: estezi, C6-T1 arası anestezi mevcut idi. Yutma değerlendirilme-
-/- dtr; patella: normoaktif/ normoaktif idi. Kas gücü muayenesin- sinde hasta başı 10cc yutma testi ile disfaji yoktu. Gag refleksi:
de (Sağ/Sol) omuz fleksiyon: 0/3, abduksiyon: 0/3, dirsek fleksi- normal, palatal refleks: normal, katı gıda ve sıvı gıda ile disfaji
yon: 1/3, dirsek ekstansiyon: 0/3, el bilek ekstansörleri: 0/3, lumb- testi normal idi. Eklem hareket açıklıkları pasif açık ve ağrısız idi.
rikaller: 0/3, interosseözler: 0/3, kalça fleksörleri:2/4, kuadriceps: FAS evre 0 idi. Bası yarası yoktu. Derin ven trombozu saptanma-
3/4, tibialis anterior: 2/4,gastroknemius: 2/3, kalça ekstansörleri: dı. Heterotopik ossifikasyon yoktu. Psikolojik sorun saptanmadı.
1/2 olarak saptandı. Alt ve üst ekstremıte proksimal ve distal ke- Otonomik disrefleksi saptanmadı.
mik noktalardan alınan vibrasyon duyusu bozuk saptandı. Bila- Hasta, motor seviyesi C5, duysal seviyesi C4, ASIA klasifikasyo-
teral alt ekstremite proksimal ve distal propriyosepsiyon duyusu nuna göre ASIA-C olan, santral kord sendromu olarak değerlen-
bozuk saptandı. Sol alt ekstremite L1 seviyesi altında anestezi, dirildi ve nörolojik rehabilitasyon programına alındı.
analjezi mevcut idi. Sağ üst ekstremite C4-C5 seviyelerinde hipo-
estezi, C6-T1 arası anestezi mevcut idi. Yutma değerlendirilme- Hastaya 55 seans fizik tedavi uygulandı. Bilateral kuadriseps ve
sinde hasta başı 10cc yutma testi ile disfaji yoktu. Gag refleksi: deltoid kaslarına compex uygulandı. Sağ el bilek ekstansörüne
normal, palatal refleks: normal, katı gıda ve sıvı gıda ile disfaji ve bilateral torakolumbar paravertebral kaslara compex uygulan-
testi normal idi. Eklem hareket açıklıkları pasif açık ve ağrısız idi. dı. Oturma dengesi ve yatak içi aktivite egzersizleri verildi. Derin
FAS evre 0 idi. Bası yarası yoktu. Derin ven trombozu saptanma- duyu ve asterognazisi için ergoterapi başlandı. Propsiyosepsiyon
dı. Heterotopik ossifikasyon yoktu. Psikolojik sorun saptanmadı. egzersizleri yapıldı.
Otonomik disrefleksi saptanmadı. Taburculuktaki fizik muayenede kas gücü değerlendirmesinde
Hasta, motor seviyesi C5, duysal seviyesi C4, ASIA klasifikasyo- (Sağ/Sol) omuz fleksiyon: 2/4-, omuz abduksiyon: 2/4-, dirsek
nuna göre ASIA-C olan, santral kord sendromu olarak değerlen- fleksiyon: sağda spastisite mevcut olmak üzere 1+/4+, dirsek
dirildi ve nörolojik rehabilitasyon programına alındı. ekstansiyonu: 2/4+, el bileği fleksörleri: 2/4+, el bileği ekstan-
sörleri: 1/4+, parmak fleksörleri:3/5, parmak abduktörleri:1/4+,
Hastaya 55 seans fizik tedavi uygulandı. Bilateral kuadriseps ve kalça fleksörleri 3+/4, tibialis anterior: 5-/5, ekstansör hallusis
deltoid kaslarına compex uygulandı. Sağ el bilek ekstansörüne longus: 4-/5, gastroknemius: 2+/3-, ayak dorsifleksörleri: 4+/5
ve bilateral torakolumbar paravertebral kaslara compex uygulan- olarak saptandı. FAS evre 0 idi.
dı. Oturma dengesi ve yatak içi aktivite egzersizleri verildi. Derin
duyu ve asterognazisi için ergoterapi başlandı. Propsiyosepsiyon Hasta bir ay sonra FTR poliklinik kontrolü önerilerek taburcu edil-
egzersizleri yapıldı. di.
Taburculuktaki fizik muayenede kas gücü değerlendirmesinde Anahtar kelimeler: neoplasms, rehabilitation, spinal cord injury
(Sağ/Sol) omuz fleksiyon: 2/4-, omuz abduksiyon: 2/4-, dirsek
fleksiyon: sağda spastisite mevcut olmak üzere 1+/4+, dirsek
ekstansiyonu: 2/4+, el bileği fleksörleri: 2/4+, el bileği ekstan-
sörleri: 1/4+, parmak fleksörleri:3/5, parmak abduktörleri:1/4+,
kalça fleksörleri 3+/4, tibialis anterior: 5-/5, ekstansör hallusis
longus: 4-/5, gastroknemius: 2+/3-, ayak dorsifleksörleri: 4+/5
olarak saptandı. FAS evre 0 idi.
Hasta bir ay sonra FTR poliklinik kontrolü önerilerek taburcu edildi.
Multipl rekürren servikal kitle öykülü santral kord send-
romu olgusu

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


352 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Hasta kliniğimize rehabilitasyon amacıyla kliniğimize devralındı.


Yapılan muayenesinde sol alt ekstremite kas gücü 2/5, sağ alt
proksimal kas gücü 4/5, distal kas gücü 3/5 şeklindeydi. Desteksiz
oturma dengesi kısa süreli mevcuttu. Hastaya yatak içi pozisyon-
lama, eklem hareket açıklığı egzersizleri, aktif asistif egzersizler,
yatak içi oturma egzersizleri çalışılmış, nöromuskuler elektriksel
stimulasyon (NMES) 4 hafta süreyle uygulandı. 4 haftalık rehabi-
litasyon süresi sonrası hasta yeniden değerlendirildiğinde sağ alt
proksimal-distal kas gücü 4-5/5, sol alt ekstremite proksimal-distal
kas gücü 4-5/5 ve ev içi bağımsız ambule hale gelmişti. Hastanın
ev egzersiz programı düzenlendikten sonra, 1 ay sonra poliklinik
kontrolü planlanarak taburculuğu yapılmıştır.
Resim 1. Hastanın 2020 yılındaki son tümör nüksüne ait servikal vertebra
saggital MRG görüntüleri (Sırasıyla T1 ve T2 sekans) Sonuçlar
Covid-19 hastalığı hakkında her gün bildiklerimiz değişmektedir.
Covid-19 enfeksiyonu sonrası sadece pulmoner komplikasyon-
Nörolojik Rehabilitasyon lar değil aynı zamanda nörolojik komplikasyonlar da olabileceği
unutulmamalıdır. Bu komplikasyonların yönetiminde Fiziksel Tıp
PS-087 ve Rehabilitasyon uzmanları aktif rol almalıdır.

COVİD-19 ENFEKSİYONU SONRASI GELİŞEN BİR Kaynaklar


GUİLLAİN-BARRE OLGUSU VE REHABİLİTASYON 1. Guillain-Barré syndrome related to COVID-19 infection ; Paola Alberti,
Simone Beretta, Marco Piatti, Aristotelis Karantzoulis, Maria Luisa Piatti,
SÜRECİ Patrizia Santoro, Martina Viganò, Ginevra Giovannelli, Fiammetta Pirro,
Danilo Antonio Montisano, Ildebrando Appollonio, Carlo Ferrarese ; Neu-
Can Anıl, Özlem Altındağ, Mazlum Serdar Akaltun, Savaş Gürsoy,
rol Neuroimmunol Neuroinflamm Jul 2020, 7 (4) e741; DOI: 10.1212/
Ali Gür NXI.0000000000000741
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, 2. Padroni, M., Mastrangelo, V., Asioli, G.M. et al. Guillain-Barré syndrome
Gaziantep following COVID-19: new infection, old complication?. J Neurol 267,

1877–1879 (2020). https://doi.org/10.1007/s00415-020-09849-6


Giriş-Amaç: Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan Covid-19 virü- Anahtar kelimeler: Covid-19, Guillan Barre Sendromu, rehabilitasyon
sü, son 1 yılda bütün dünyayı etkisi altına almıştır. İlk başta ateş,
kuru öksürük, nefes darlığı gibi solunum yolları semptomlarıyla
prezente olan bu hastalığın ; aslında bilinenden çok daha fazla
semptomu olduğu ve vücuttaki neredeyse tüm sistemleri etkilediği
Ortopedik Rehabilitasyon
ortaya çıkmıştır. Sinir sistemi de bu hastalığın etkilediği sistemler- PS-088
den biridir. Şu ana kadar güncel literatürde Covid-19 hastalığı ile
ilişkili baş ağrısı, nöbet, Guillain Barre sendromu ve polinöropati KONSERVATİF TAKİP EDİLEN RADİUS ALT UÇ
vakaları tanımlanmıştır. Biz de bu olgumuzda Nöroloji kliniğinden KIRIKLARINDA İMMOBİLİZASYON SÜRESİ İLE BAZI
Covid-19 enfeksiyonu sonrası tarafımıza yönlendirilen Guilla-
PARAMETRELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
in-Barre sendromlu bir hasta sunmayı amaçladık.
Olgu: 65 yaşındaki kadın hasta; ateş, halsizlik, kuru öksürük Zeynep Karakuzu Güngör1, Erdal Güngör2
semptomlarıyla acil servise başvurmuş ve yapılan PCR testiyle Batman Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
1

Batman Eğitim Ve Aratırma Hastanesi Ortopedi Ve Travmatoloji Kliniği


2
Covid-19 hastalığı tanısı almış. Hastanın çekilen Toraks BT’sinde
(Bilgisayarlı Tomografi) yaygın tutulumlar olması nedeniyle ileri Giriş-Amaç: Radius alt uç kırıkları yaygın görülen travmatik ya-
tedavi ve takip amacıyla hastaneye yatışı yapılmış. Tedavisi sür- ralanmalardan biridir ve tüm ekstremite kırıklarının%15’ini oluş-
dürülürken artan semptomları nedeniyle yoğun bakım ünitesine turur. Bu çalışmanın amacı, konservatif takip edilen distal radius
yatışı yapılmış ve 3 hafta süresince yoğun bakımda takipleri ya- kırıklarında immobilizasyon süresi ile eklem hareket açıklığı visu-
pılmış. Hastanın kronik olarak hipertansiyon ve diabetus mellitus el analog skala (VAS) ve refleks sempatik distrofi (RSD) üzerine
hastalıkları mevcutmuş. Hasta medikal tedavi olarak bisoprolol, fonksiyonel etkilerini karşılaştırmaktır.
kandesartan, ve insülin kullanmaktaymış. Hastanın Covid-19 ile
Materyal Metod: Çalışmaya radius alt uç kırığı olan ve kısa kol
ilgili medikal tedavisi tamamlandıktan sonra taburculuğu yapıl-
atelle tedavi edilen 52 hasta alınmıştır.Tüm hastalar atel tedavisi
mış. Hastanın taburculuktan 1-1.5 ay sonra alt ekstremitelerinde
sonlandırıldıktan sonra rehabilitasyon programına alınmıştır. Has-
ani başlayan güçsüzlük, nefes darlığı olması üzerine acil servise
taların demografik özellikleri, ağrı düzeyleri visuel analog skala
başvurmuş. Hasta Nöroloji kliniğine danışılıp ileri tetkik ve tedavi
(VAS), eklem hareket açıklıkları goniometre ile, el bilek sıkma
amacıyla yatırılmış. Yapılan Elektronöromyografi (EMG) tetkikle-
gücü JAMAR(el dinamometresi) ile, duygudurumları Beck Dep-
rinde aksonal dejenerasyon ve demyelizasyon ile seyreden ağır
resyon ölçeği ile ve fonksiyonel durumları DASH(kol, omuz,el
polinöropati bulgusu izlenmiş. Yapılan fizik muayenede sol alt
sorunları anketi) ile değerlendirilmiştir.
ekstremite kas gücü 1/5, sağ alt ekstremite kas gücü 3/5 izlenmiş.
Alt ekstremite DTR’leri alınamamış ve solunum güçlüğü mevcut- Yöntem: Çalışmaya toplam 52 (erkek, n = 13 (%25), kadın, n =
muş. Hasta iki kişi destekle güçlükle mobilize oluyormuş. Hasta 39 (%75)) hasta dahil edildi. Tüm hastalar AO’ya göre sınıflandı-
mevcut bulgularla Guillain-Barre sendromu lehine değerlendiril- rılan standart bilek radyografileri (PA, LL) ile değerlendirildi. Bü-
miş. Hastaya 5 günlük intravenöz immunoglobulin (IVIG) tedavisi tün hastalara kısa kol sirkuler alçılama yapıldı. Hastalar, 3. hafta
ve solunum desteği planlanmış olup, tedavi tamamlandıktan ve ile 30. gün arası immobilizasyon süresine göre grup 1, 30. ve 39.
hastada kısmi bir iyileşme sağlandıktan sonra fizik tedavi süreci- günler arasında immobilizasyon süresine göre grup 2, 40. günden
nin sürdürülmesi açısından tarafımıza konsulte edilmiş, servisimi- fazla immobilizasyon süresine göre grup 3 olarak isimlendirildi.
ze devri sağlanmıştır. Çalışmaya katılan tüm hastalara, konvansiyonel TENS ve whir-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


353 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

lpool tedavisi ve fizyoterapist eşliğinde el el bilek eklem hareket kalan hastalarda, VAS skorlarının yüksek saptandığı görülmüştür.
açıklığı ve germe egzersizleri yaptırıldı. Grup 2 ile grup 3 arasında tedavi öncesi, tedavi sonrası erken dö-
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 58.30 ± nem ve 6. ay arasında VAS açısından istatiksel anlamlı fark yoktu.
11.76 idi. Hastaların%75’i ev hanımı ve sağ dominant el%92,3 (n Eklem Hareket açıklığının (ROM), (Fleksiyon, ekstansiyon, ulnar
= 48),%7,7 (n = 4) sol eldi. Grup 1 hastalarda DEXA -1,2 ± 0,7, ve radyal deviasyon) immobilizasyon süresi uzadıkça azaldığı sap-
Grup 2 hastalarda -2,4 ± 0,7 ve grup 3 hastalarda -2,05 ± 1,3 tandı ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p <0.01). JAMAR kavrama
idi. DEXA tüm hastalar için benzerdi ve tüm hastalar osteopenikti gücü değerlendirmesinde immobilizasyon süresi uzadıkça değerle-
ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Grup rin azaldığı saptandı ve rehabilitasyon sonucunda istatistiksel olarak
1 ile grup 2 ve grup 3 arasında VAS skoru anlamlı olarak farklıydı anlamlı düzeyde artışlar saptandı, Beck depresyon ölçeği değerin-
(p <0.01). En yüksek VAS skoru grup 3 hastalarda görüldü. Uzun deki düşüşler tüm gruplarda rehabilitasyon sonrasında azalmıştı
süreli immobil kalan hastalarda, VAS skorlarının yüksek saptan- ve depresyon ölçeğindeki azalmanın en fazla 1. Grupta olduğu
dığı görülmüştür.Grup 2 ile grup 3 arasında tedavi öncesi, tedavi saptanmakla birlikte tüm alt gruplardaki düşüş istatistiksel olarak
sonrası erken dönem ve 6. ay arasında VAS açısından istatiksel anlamlıydı. DASH skorları grup 3 te en yüksek değerler bulunmuş
anlamlı fark yoktu. Eklem Hareket açıklığının (ROM), (Fleksiyon, olmakla birlikte, rehabilitasyon sonrası tüm gruplarda ki skorlarda
ekstansiyon, ulnar ve radyal deviasyon) immobilizasyon süresi uza- azalma istatistiksel olarak anlamlıdır.
dıkça azaldığı saptandı ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p <0.01). Sonuçlar
JAMAR kavrama gücü değerlendirmesinde immobilizasyon süresi Bizim çalışmamızda kısa immobilizasyon süresinin fonksiyonel
uzadıkça değerlerin azaldığı saptandı ve rehabilitasyon sonucun- açıdan iyileşmeyi hızlandırdığı ve günlük yaşam aktivitlerine katı-
da istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artışlar saptandı, Beck dep- lımı arttırdığı sonucuna varılmıştır..Konservatif takip edilen radius
resyon ölçeği değerindeki düşüşler tüm gruplarda rehabilitasyon alt uç kırıklarıyla ilgili daha geniş kapsamlı ve fazla hasta sayılı
sonrasında azalmıştı ve depresyon ölçeğindeki azalmanın en fazla çalışmalara ihtiyaç vardır.
1. Grupta olduğu saptanmakla birlikte tüm alt gruplardaki düşüş
istatistiksel olarak anlamlıydı. DASH skorları grup 3 te en yük- Kaynaklar
sek değerler bulunmuş olmakla birlikte, rehabilitasyon sonrası tüm 1. Sanders WE: Distal radius fractures. In Hand surgery update. Edited by
gruplarda ki skorlarda azalma istatistiksel olarak anlamlıdır. Manske PR. Rosemont, Illinois: American Academy of Orthopaedic Sur-
geons; 1996:117–123.
Sonuç: Bizim çalışmamızda kısa immobilizasyon süresinin fonk- 2. Lofthus CM, Frihagen F, Meyer HE, Nordsletten L,Melhuus K. Epidemiol-
siyonel açıdan iyileşmeyi hızlandırdığı ve günlük yaşam aktivitle- ogy of distal forearm fractures in Oslo. Osteoporos Int 2008; 19:781–6.
rine katılımı arttırdığı sonucuna varılmıştır. Radius alt uç kırıkların- 3. Hove LM, Fjeldsgaard K, Reitan R, Skjeie R, Sorensen FK.Fractures of the
da rehabilitasyon etkisini değerlendiren az sayıda çalışma olması distal radius in a Norwegian city. Scand J Plast Reconstr Surg Hand Surg
1995; 29:263–7.
sebebiyle çalışmamız güncel literatüre katkI sağlayacaktır.Konser-
4. Mulders MA, Rikli D, Goslings JC, Schep NW. Classification and treatment
vatif takip edilen radius alt uç kırıklarıyla ilgili daha geniş kapsamlı of distal radius fractures: a survey among orthopaedic trauma surgeons
ve fazla hasta sayılı çalışmalara ihtiyaç vardır. and residents. Eur J Trauma Emerg Surg 2016 [Epub ahead of print]
Olgu 5. Kreder HJ, Hanel DP, McKee M, Jupiter J, McGillivary G, Swiontkowski
MF. Consistency of AO fracture classification for the distal radius. J Bone
Radius alt uç kırıkları yaygın görülen travmatik yaralanmalardan Joint Surg Br 1996; 78:726-31.5
biridir ve tüm ekstremite kırıklarının%15’ini oluşturur. Bu çalış- 6. Jordan RW, Naeem R, Jadoon S, Parsons H, Shyamalan G. Cast immobi-
manın amacı, konservatif takip edilen distal radius kırıklarında lisation versus wire fixation in the management of middle-aged and elderly
patients with distal radius fractures. J Hand Surg Asian Pac 2016; 21:18-23.
immobilizasyon süresi ile eklem hareket açıklığı visuel analog ska- 7. Grafstein E, Stenstrom R, Christenson J, Innes G, McCormack R, Jackson
la (VAS) ve refleks sempatik distrofi (RSD) üzerine fonksiyonel C, Stothers K, Goetz TA. Prospective randomized controlled trial com-
etkilerini karşılaştırmaktır. paring circumferential casting and splinting in displaced Colles fractures.
CJEM 2010; 12:192-200.
Yöntem-Gereçler 8. McAuliffe TB, Hilliar KM, Coates CJ, Grange WJ: Early mobilisation of
Çalışmaya radius alt uç kırığı olan ve kısa kol atelle tedavi edilen 52 Colles’ fractures. J Bone Joint Surg 1987, 69:727–729.
hasta alınmıştır.Tüm hastalar atel tedavisi sonlandırıldıktan sonra 9. Christensen OM, Christiansen TG, Krasheninnikoff M, Hansen FF: Length
of immobilization after fractures of the distal radius. Int Orthop 1995,
rehabilitasyon programına alınmıştır. Hastaların demografik özellik- 19(1):26–29.
leri, ağrı düzeyleri visuel analog skala (VAS), eklem hareket açıklık- 10. Vang Hansen F, Staunstrup H, Mikkelsen S: A comparison of 3 and 5
ları goniometre ile, el bilek sıkma gücü JAMAR(el dinamometresi) weeks immobilization for older type 1 and 2 Colles’ fractures. J Hand Surg
ile, duygudurumları Beck Depresyon ölçeği ile ve fonksiyonel du- (Br) 1998, 23(3):400. 1.3.
rumları DASH(kol, omuz,el sorunları anketi) ile değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: İmmobilizasyon, kırık, konservatif, radius
Bulgular
Çalışmaya toplam 52 (erkek, n = 13 (%25), kadın, n = 39
(%75)) hasta dahil edildi. Hastalar standart bilek radyografileri Ortopedik Rehabilitasyon
(PA, LL) ile değerlendirildi. Bütün hastalara kısa kol sirkuler al-
çılama yapıldı. Çalışmaya katılan tüm hastalara, konvansiyonel PS-089
TENS ve whirlpool tedavisi ve fizyoterapist eşliğinde el el bilek MULTİPL TRAVMA SONRASI SAĞ HEMİPLEJİ VE
eklem hareket açıklığı ve germe egzersizleri yaptırıldı.
HETEROTOPİK OSSİFİKASYON
Tartışma
Hakan Bülbül, Taha Can İnan, Serap Pektaş Duygulu, Bora Uzuner,
Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 58.30 ± 11.76 idi. Has- Yeşim Akyol, Yasemin Ulus
taların%75’i ev hanımı ve sağ dominant el%92,3 (n = 48),%7,7 (n
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
= 4) sol eldi. Grup 1 hastalarda DEXA -1,2 ± 0,7, Grup 2 hasta- Dalı, Samsun, Türkiye
larda -2,4 ± 0,7 ve grup 3 hastalarda -2,05 ± 1,3 idi. DEXA tüm
hastalar için benzerdi ve tüm hastalar osteopenikti ve gruplar ara- Giriş-Amaç: Heterotopik ossifikasyon (HO), kas ve yumuşak do-
sında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Grup 1 ile grup 2 ve kularda iskelet dışı kemik oluşumu olarak tanımlanan çok çeşitli bir
grup 3 arasında VAS skoru anlamlı olarak farklıydı (p <0.01). En patolojik süreçtir. “Heterotopik” kelimesi, Yunanca “başka yer” an-
yüksek VAS skoru grup 3 hastalarda görüldü. Uzun süreli immobil lamına gelen “hetero” ve “topos” köklerinden türemiştir. HO’nun

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


354 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

sıklıkla non-genetik formları görülür, ancak nadiren genetik formları Kaynaklar


da mevcuttur. HO gelişimine yatkınlık oluşturan durumlar arasında 1. Bedi A, Zbeda RM, Bueno VF, Downie B, Dolan M, Kelly BT. The inci-
ortopedik cerrahiler (1), kemik kırığı veya dislokasyonu (2), ekstre- dence of heterotopic ossification after hip arthroscopy. Am J Sports Med.
mitelerde yüksek enerjili travma (3), travmatik beyin ve omurilik 2012;40(4):854–63.
2. Hong CC, Nashi N, Hey HW, Chee YH, Murphy D. Clinically relevant
yaralanması (4) ile ciddi yanıklar (5) yer almaktadır. Non-genetik heterotopic ossification after elbow fracture surgery: a risk factors study.
HO en sık dirsek, uyluk, pelvis ve omuz gibi travmaya duyarlı böl- Orthop Traumatol Surg Res. 2015;101(2):209–13.
gelerde görülür (6). Bu yazıda multipl travmaya bağlı sağ hemipleji 3. Forsberg JA, Pepek JM, Wagner S, et al. Heterotopic ossification in
gelişen ve sol femur diyafizinde kırık nedeniyle opere edilen hasta- high-energy wartime extremity injuries: prevalence and risk factors. J Bone
Joint Surg Am. 2009;91(5):1084–91.
da meydana gelen HO sunulmaktadır.
4. Teasell RW, Mehta S, Aubut JL, et al. A systematic review of the therapeu-
Olgu: 23 yaşında erkek hasta, 7 ay önce meydana gelmiş olan tic interventions for heterotopic ossification after spinal cord injury. Spinal
kafa travmasına bağlı hemorajik serebrovasküler olay sonucu Cord. 2010;48(7):512–21.
gelişen sağ hemipleji ve opere sol femur diyafiz kırığı nedeni ile 5. Engber WD, Reynen P. Post-burn heterotopic ossification at the elbow.
Iowa Orthop J. 1994;14:38–41.
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon servisine rehabilitasyon amacıyla 6. Mavrogenis AF, Soucacos PN, Papagelopoulos PJ. Heterotopicossifica-
yatırıldı. Hastanın travma sonrası yaklaşık 2 ay yoğun bakım üni- tionrevisited. Orthopedics. 2011;34(3):177.
tesinde takip edildiği, ancak travma sonrası 3.ayda sol femurdaki 7. Sagi HC, Jordan CJ, Barei DP, Serrano-Riera R, Steverson B. Indometh-
kırığı nedeniyle opere olabildiği öğrenildi. Hasta destekle oturabi- acinprophylaxisforheterotopicossificationafteracetabularfracturesurge-
ryincreasesthe risk fornonunion of theposteriorwall. J OrthopTrauma.
liyordu ama ambulasyonu yoktu. Sağ üst ekstremite Brunnstrom
2014;28(7):377–83.
(BS) evre 2, sağ el BS evre 2, alt ekstremite BS evre 2 idi. Has- 8. Sullivan MP, Torres SJ, Mehta S, Ahn J. Heterotopicossificationaftercentral-
tanın sağ alt ekstremitesinde derin tendon refleksleri hiperaktif, nervoussystemtrauma: a currentreview. Bone JointRes. 2013;2(3):51–7.
Babinski ve Hofmann pozitif bulundu. Yüzeyel ve derin duyu 9. Meyers C, Lisiecki J, Miller S, Levin A, Fayad L, Ding C, et al. Heterotopic
azalmış olarak değerlendirildi. Ayrıca hastada sol tarafta düşük ossification: a comprehensive review. JBMR plus. 2019;3(4):e10172.
ayak saptandı. Sol kalça çevresi kas gücü 2/5 ve diz çevresi 3/5’ti. Anahtar kelimeler: Fraktür, Heterotropik Ossifikasyon, Hemipleji, Travma
Serum alkalen fosfataz (ALP) 85 IU/L (40-129), kalsiyum 9.8 mg/
dL (8.6-10), fosfor 2.65 mg/ dL (2.3-4.7) olarak ölçüldü. Eritrosit
sedimentasyon hızı 43 mm/saat, CRP 23.3 mg/L (0-5) ve normal
değerin üstünde idi. Hastanın sol uyluktaki ağrısının devam et-
mesi ve sol tarafta düşük ayak olması nedeniyle istenen ön-arka
femur grafisinde sol femur diyafizi çevresinde kalsifiye HO göz-
lemlendi (Resim 1).
Hastaya 3x25 mg/gün indometazin tedavisi başlandı ve nörolojik
rehabilitasyona yönelik egzersizlere devam edildi. Bu arada yapı-
lan elektronöromiyografisinde sol üst lomber pleksusun totale ya-
kın ağır derecede, sol alt lomber pleksus dallarının total ağır dere-
cede subakut-kronik aksonal dejenerasyonu tespit edildi. Lomber
pleksus manyetik rezonans görüntülemesi planlandı. Takiplerde
sol uyluktaki ağrı ve duyarlılığında azalma kaydedilen hastanın
sol düşük ayağı devam etmekteydi.
Tartışma: Travma sonrası HO oluşumu ile ilgili en kapsamlı bil-
gi asetabular kırıklar ve dirsek kırıklarıyla ilgilidir. HO,asetabular
bir kırığın fiksasyonundan sonra yaklaşık%40’ında görülmektedir
(7). HO gelişimi için ek risk faktörleri arasında nörolojik yaralan-
ma, gecikmiş internal fiksasyon yeralır. Travmatik beyin hasarı ve Resim 1. Ön-arka femur grafisinde hastanın sol femur diafizi komşuluğunda
omurilik yaralanması gibi santral nörolojik yaralanmaların ardın- yumuşak doku içerisinde irregüler heterotopik ossifikasyon alanı.
dan eklem çevresinde HO geliştiği iyi bilinmektedir. Ciddi spastisi-
te, bozulmuş kognisyon, trakeostomi, pnömoni ve/veya idrar yolu
enfeksiyonları da riski artırmaktadır (8). Genellikle santral sinir Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları
sistemi yaralanmasından birkaç ay sonra ortaya çıkar ve yıllar
içinde ilerler. Nörojenik HO’da mekanizma tam olarak bilinme- PS-090
se de uzun süreli immobilizasyon,vasküler staz ve ödemin buna
katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Bizim olgumuzda ortopedik YAYGIN VERTEBRA FRAKTÜRLERİ OLAN GENÇ
travma, gecikmiş internal fiksasyon, travmatik beyin hasarı ve ERKEK HASTADA HİPOFİZ ADENOMUNA BAĞLI
buna bağlı uzun süreli immobilizasyon HO gelişimi açısından risk SEKONDER OSTEOPOROZ
faktörleri olarak yer almaktadır.
Ayşegül Aydın1, İlker İlhanlı1, Muharrem Yüksel1, Hasan Ulusoy2,
HO’nun yönetiminde NSAİİlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayhan Bilgici1
Çok sayıda NSAİİ etkinlik göstermiştir, ancak indometazinin 3x25 1
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
mg/gün dozunda kullanımı tarihsel olarak altın standart olmuştur Dalı, Samsun, Türkiye
(9). Olgumuzda da 3x25 mg /gün indometazin tedavisinin HO 2
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
yönetiminde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Dalı, Romatoloji Bilim Dalı, Samsun, Türkiye

Sonuçlar: Sonuç olarak travma sonrası nörolojik bozukluk geli-


şen ve kırıkları olan, özellikle kırık için müdahalenin de geciktiği Giriş-Amaç: Bel ağrısı tüm ülkelerde toplumların genelini ilgilen-
yüksek riskli hastalarda ekstremitede ağrı varlığında eşlik edebile- diren, toplumlarda iş görmezliğe ve sağlık hizmetlerinin sık olarak
cek heterotropik ossifikasyon olasılığı da akla gelmelidir. kullanılmasına neden olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. (1)
Bel ağrısı ile ilgili araştırmalarda yıllık prevalansın %22-65 ve ya-
şam boyu prevalansın ise %11-84 arasında değiştiği gösterilmiştir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


355 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Endüstrileşmiş ülkelerde yaşam boyu bel ağrısı prevalansı %70’in Nöroşirurji tarafından hipofiz adenomuna yönelik cerrahi ope-
üzerindedir. En sık 35-55 yaşlarında gözlenmektedir. Bel ağrısının rasyon yapıldı. D vitamini ve kalsiyum desteği verildi. Bifosfonat
etiyolojisinde bireysel, psikososyal ve mesleksel risk faktörlerinin tedavisi planlanan hasta takibe alındı.
önemine işaret edilmektedir. (1) Daha ziyade mekanik nedenlerin Tartışma: Cushing hastalığı hipofiz bezinden ACTH’nin normal-
etiyolojide ön plana çıktığı bel ağrısında romatolojik ve metabo- den fazla salgılanması ile seyreden bir hastalıktır (2). Hastamızda
lik nedenler de etiyolojide mutlaka akılda tutulmalıdır. Bel ağrısı yapılan laboratuvar incelemesinde ACTH seviyesi normal sınırın
ile gelen hastalarda mekanik ve inflamatuvar bel ağrısının ayırıcı üzerindeydi. Cushing hastalığının prevalansı 40: 1.000.000 kişidir
tanısının yapılması, dolayısıyla romatolojik sorgulamasının yapıl- ve kadınlarda 9 kat fazla görülür (3). Oldukça nadir bir hastalık
ması klinisyenler tarafından genelde göz ardı edilmezken daha olup erkeklerde kadınlara nazaran çok daha nadir görülmesi, olgu
nadir görülen metabolik nedenler hemen her zaman ilk olarak sunumumuzun önemini arttırmaktadır. Fonksiyonel ve fonksiyo-
akla gelmemektedir ve metabolik nedenleri düşündürecek semp- nel olmayan tüm hipofiz adenomları arasında ACTH salgılayan
tom ve bulgulara ihtiyaç duyulmaktadır. Bel ve sırt ağrısı yanında adenom yaklaşık %10-12’dir (3).
postür bozukluğu şikayeti ile başvuran, yaygın vertebra fraktürleri
Cushing sendromu ise kortikosteroidlerin artmış düzeyi ile karak-
tespit edilen, hipofiz adenomuna bağlı sekonder osteoporoz tanısı
terize klinik belirtiler bütünüdür. (4) Hastamızda da anlık kortizol
alan genç erkek hastayı takdim ettiğimiz bu olgu sunumu ile bel
düzeyinin yüksek bulunmasının yanı sıra, Cushing hastalığının
ve sırt ağrısı ile gelen hastalarda akılda tutulması gereken metabo-
teşhisinde kullanılan gece yarısı uyurken ve uyanıkken bakılan
lik nedenlere dikkat çekmeyi amaçladık.
kortizol düzeyleri, 24 saatlik idrarda bakılan kortizol düzeyi ve 1
Olgu: Yirmi altı yaşında erkek hasta Fiziksel Tıp ve Rehabilitas- mg deksametazon ile yapılan supresyon testi (3) sonrası kortizol
yon polikliniğine 4 ay önce başlayan bel ağrısı, sırt ağrısı ve ayak düzeyi normal sınırın üstünde bulunmuştur.
bileklerinde uyuşma şikâyeti ile başvurdu. Hastanın gece ağrısı
Cushing sendromunun nedenleri arasında ACTH salgılayan hi-
yakınması yokken yaklaşık 45 dakika süren sabah tutukluğu tarif
pofiz adenomu, surrenal kitle ya da iyatrojenik nedenler sayılabi-
ediyordu. Ağrısı non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlarla hafifliyor-
lir (4). Hastamızda istenen hipofiz manyetik rezonans görüntüle-
du. Hastanın yapılan romatolojik sorgulamasında başka özellik
mesi sonucunda hipofiz adenomu tespit edilmiştir.
yoktu. Hastanın özgeçmişinde nefrolitiazis ve 2 kez taş düşürme
öyküsü mevcuttu. Soy geçmişinde annede tip 2 diyabet, hiper- Cushing sendromunda çok çeşitli klinik bulgular görülmektedir.
tansiyon ve hiperlipidemi, babada ise guatr öyküsü vardı. Obezite, hipertansiyon, çeşitli cilt lezyonları, nöropsikiyatrik bul-
gular, elektrolit imbalansı, glikoz intoleransı gibi metabolik bulgu-
Hastanın yapılan fizik muayenesinde torakal kifozda artış mevcut-
larla karşımıza çıkabilmektedir (4). Hastamızda fizik muayenede
tu. Servikal, torakal ve lomber omurga palpasyonla ağrısız, sakro-
alt ekstremitelerde gördüğümüz pempe-mor strialar bu sendromu
iliak kompresyon testi negatif, kalça eklem muayenesi bilateral
düşündüren cilt lezyonlarıydı.
olarak normaldi. Diğer eklem muayenesi ve nörolojik muayenesi
de normal olan hastanın cilt muayenesinde bilateral alt ekstremi- Cushing hastalığı oluşturabileceği bu klinik tabloların yanında
telerde pembe-mor strialar mevcuttu (Resim 1). sekonder osteoporoza da neden olabilmektedir (5,6). Sekonder
osteoporoz glukokortikoid fazlalığı (ekzojen ve endojen), hiper-
Hastanın torakal ve lomber lateral grafisi değerlendirildiğinde to-
tirodi, hipogonadizm, romatoid artrit, ankilozan spondilit, ma-
rakal vertebralarda yaygın, lomber vertebralardan ise L4 verteb-
lign hastalıklar ve bazı ilaçlara bağlı olarak görülebilmektedir (6).
rada yükseklik kaybı olduğu görüldü (Resim 2). İstenen torakal
Hastamızda da Cushing hastalığına bağlı artmış endojen gluko-
ve lomber manyetik rezonans görüntülemede lomber vertebra
kortikoid fazlalığı nedeniyle, yaygın vertebra fraktürlerine neden
korpuslarında ve alt torakal vertebralarda çok seviyede akut ve
olabilecek kadar ciddi bir sekonder osteoporoz tablosu gelişmişti.
kronik süreçlerin bir arada görüldüğü yaygın kompresyon kırıkları
Yaygın vertebra fraktürlerinin yanında istenen DEXA ile tespit
tespit edildi. Hastaya dual energy x-ray absorptiometry (DEXA)
edilen, T ve Z skorlarındaki ciddi azalma tanıyı desteklemiştir.
yöntemi ile kemik mineral yoğunluğu ölçümü yapıldı. L1-L4 ver-
tebra T skoru -3,8, Z skoru -3,8, femur boyun T skoru -0,9, Z sko- Hastamız literatürde ön görülen temel tedavi yöntemi olan cerra-
ru -0,9 olarak tespit edildi. Patolojik kırıkların eşlik ettiği sekonder hiye sevk edilmiştir ve osteoporoz tedavisi planlanmıştır. (3)
osteoporoz tanısı ile hasta altta yatan nedenlerin araştırılması için Sonuçlar: Özellikle genç hastalarda osteoporoz ile karşılaştığı-
endokrinoloji bölümüne konsülte edildi. mızda sekonder nedenleri göz önünde bulundurmak gerekmek-
Yapılan tüm vücut kemik sintigrafisinde sağda 4, 5, 6, 9 ve solda tedir. Bu olguda çok sayıda patolojik kırığın eşlik ettiği, bel ve sırt
5, 6 ve 8. kostokondral bileşkelerde osteomalazi ile uyumlu os- ağrısı olan genç bir erkek hastada sekonder osteoporoz nedeni
teoblastik aktivite artışı, T10 vertebra korpusunda kompresyon olarak nadir görülen Cushing hastalığını vurgulamak istedik. Er-
kırığı lehine belirgin yükseklik kaybı ve bant tarzında osteoblastik ken tanı ve tedaviyle prognozunun iyi olması nedeniyle akılda
aktivite artışı tespit edildi. tutulması gereken bir sekonder osteoporoz nedeni olduğunu dü-
şünmekteyiz.
Yapılan laboratuvar incelemesinde ise adrenokortikotropik hor-
mon (ACTH):48,6 pg/ml (0-46 pg/ml), kortizol:16,4 µg/dl (2,3- Kaynaklar
11,9 µg/dl), parathormon (PTH):41 pg/ml (15-65 pg/ml), kreati-
1. Karababa AO. Epidemiology of Low Back Pain. Turkiye Klinikleri J Neuro-
nin:0,74 mg/dL(0,7-1,2 mg/dL), kalsiyum:9,7 mg/dL (8,6-10 mg/ surg-Special Topics. 2010;3(1):1-7
dL), Alkalen Fosfataz:134 U/L (40-129 U/L), sedimentasyon:7 2. Cushing HW. (1932). “The basophil adenomas of the pituitary body and
mm/saat (0-10 mm/saat) olarak bulundu. their clinical manifestations (pituitary basophilism)”. Bulletin of the Johns
Hopkins Hospital. Cilt 50. ss. 137-95.
Gece yarısı-uyurken kortizol:36,82 µg/dl (0-1,8 µg/dl), gece yarı- 3. Buliman A, Tataranu LG, Paun DL, Mirica A, Dumitrache C. Cushing’s
sı-uyanıkken kortizol:32,38 µg/dl (0-7,5 µg/dl) ve 24 saatlik idrar disease: a multidisciplinary overview of the clinical features, diagnosis, and
kortizolü 85,09 µg/24 saat (5-55µg/24 saat) iken, 1 mg deksame- treatment. J Med Life. 2016 Jan-Mar;9(1):12-18. PMID: 27974908; PM-
tazon ile yapılan supresyon testi sonucunda kortizol:28,59 µg/dl CID: PMC5152600.
4. Nieman L.K. Diagnosis of Cushing’s Syndrome in the Modern Era. En-
(0-1,8 µg/dl) olarak tespit edildi. docrinology and Metabolism Clinics of North America. 2018; 47(2): 259–
Elde edilen sonuçlara göre hastada Cushing Hastalığı düşünüldü 273. doi:10.1016/j.ecl.2018.02.001
ve hipofiz adenomu ön tanısıyla manyetik rezonans görüntüleme 5. Glaser DL, Kaplan FS. Osteoporosis. Spine. 1997;22(Supplement):
12S–16S. doi:10.1097/00007632-199712151-00003
istendi. Hipofiz bezi sol kesim lateralde adenom görüldü (Resim 6. Fitzpatrick LA. Secondary Causes of Osteoporosis. Mayo Clinic Proceed-
3). Hasta operasyon için nöroşirurji bölümüne yönlendirildi. ings. 2002; 77(5): 453–468. doi:10.4065/77.5.453
Anahtar kelimeler: Cushing Hastalığı, Osteoporoz, Patolojik Kırık

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


356 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları


PS-091

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ TANISI İLE


MEDİKAL TEDAVİ ALAN HASTALARIN COVID- 19
PANDEMİSİ SIRASINDAKİ TEDAVİ SÜREÇLERİ
Ahmet Kavaklı, İlknur Aktaş, Feyza Ünlü Özkan, Pınar Akpınar
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Giriş-Amaç: Osteoporoz, azalmış kemik mineral yoğunluğu ve


buna bağlı olarak kırık riskini artıran ve bu risklerini sınırlamak
için sürekli tıbbi müdahale gerektiren kronik bir hastalıktır. Uzun
süreli tedavinin ani kesintiye uğraması kırık riskinde artışla ilişki-
lendirilmiştir (1,3,7). Her yıl dünyada yaklaşık 740.000 kişi ha-
yatını kaybederken, kalça kırıkları 1 yıllık mortalite oranı %20 ile
birlikte fonksiyonel bağımsızlık kaybının da önde gelen nedenidir.
Yaklaşık olarak her 5 kadından birinin yaşamları boyunca en az 1
kez osteoporotik kırık yaşayacağı öngörülmüştür (1,6).
Resim 1.
Türkiye ve dünyada pandemi süreci ile birlikte sağlık sisteminde
yaşanan aksamalar, osteoporoz medikal tedavi sürecinde de ön-
görülemeyen değişiklikler ve kesintilere sebep olmuştur. Bu konu-
daki literatür bilgisi henüz kısıtlı olmakla birlikte pandemi süreci
ile birlikte çeşitli öneri ve rehberler sunulmaya başlamıştır (7,8)
Bu çalışma ile birlikte polikliniğimizde medikal tedavi ile takip edi-
len postmenopozal osteoporoz tanılı hastalarda, Covid-19 pan-
demisi sürecinin, bu süreçte tedavi seçiminin, hasta alışkanlıkları
ve tedavi devamlılığı üzerine etkilerinin saptanmasını amaçladık.
Yöntem-Gereçler: Postmenopozal osteoporoz tanısı ile medikal
tedavi alan, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Polikliniğinden takipli 179 hasta
çalışmaya dahil edildi. Yüzyüze görüşme yöntemiyle, hastaların
demografik verileri kaydedildi. Oral ve parenteral tedavi alan has-
taların, kullandıkları medikal tedavilere devam durumları ve eg-
zersiz, beslenme alışkanlıkları sorgulandı. 25 (OH) D vitamin dü-
zeyleri ve Algılanan Stress Ölçeği 14 (ASÖ) değerleri kaydedildi.
Bulgular: Yaş ortalaması 68,1 yıl olan 179 hasta incelemeye alındı. 76
hasta oral alendronat 70 mg/hafta, 84 hasta sc denosumab 60 mg/6 ay,
14 hasta iv zoledronik asit 5 mg/yıl, 5 hasta oral ibandronik asit 150 mg/ay
kullanıyordu.
Resim 2.
Denosumab kullanan 84 hastanın 21’i (%25) 4-12 hafta, 8’i
(%9,52) 12 haftadan daha uzun süre tedaviyi bırakmıştı. Alend-
ronat kullanan 76 hastanın 12’si (%15,7) 4-12 hafta, 6’sı (%7,9)
12 haftadan uzun süre, zoledronik asit kullanan 14 hastanın 4’ü
(%28,5) 4-12 hafta, 2’si (%14,2) 12 haftadan daha uzun süre,
ibandronik asit kullanan 5 hastanın 1’i (%20) 2-4 hafta, 2’si
(%40) 4-12 haftadan uzun süre ile ilacını bırakmıştı.
İlacını bırakan hastalardan 28’i doktora veya hastaneye ulaşama-
dığını, 21’i yan etki endişesiyle ilacı bıraktığını, 13’ü ilaca ulaşa-
madığını, 4’ü gastrik intolerans nedeniyle, 10’u diğer hastalıkları
sebebiyle ilacı bıraktığını ifade etti.
Hastaların 25-OH vitamin D düzeyi ortalaması Denosumab kul-
lananlarda 21,91±8,8 ng/ml, alendronat kullananlarda 23,39
±9,9 ng/ml, zoledronik asit kullananlarda 19,84±11,9 ng/ml,
ibandronik asit kullananlarda 20,4±8,2 ng/ml olarak saptandı.
Hastaların 51’i (%28,4) pandemi öncesinde yürüyüş veya düzen-
li egzersiz yaptığını, 18’i (%10,05) pandemi sürecinde yürüyüş
ve egzersizlere devam edebildiğini ifade etti. 25 (%13,96) hasta
pandemi önlemleri ve endişe nedeniyle, 6 (%3,3) hasta sağlık so-
runları nedeniyle, 2 (%1,11) hasta diğer nedenlerle egzersiz veya
Resim 3. yürüyüş yapamadığı belirtti.
Tedaviyi bırakma eğilimi açısından değerlendirildiğinde; 4-12
hafta süre ile tedaviyi bırakma oranı parental tedavi alan grupta
anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0,05). 12 haftadan uzun süre

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


357 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

tedaviyi bırakma açısından oral ve parenteral tedavi grupları ara- Pediatrik Rehabilitasyon
sında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. ASÖ- 14
değerleri açısından gruplar arası istatistiksel olarak anlamlı fark PS-092
saptanmadı (p>0,05).
NADİR BİR OLGU SUNUMU: ANTLEY-BİXLER
Tartışma: Tedavinin bırakılması ve ara verilmesi çeşitli sebepler-
le, COVID-19 pandemisi öncesinde de sık karşılaşılan klinik bir SENDROMU
sorundur. Bifosfonat grubu ilaçlar ile tedavi edilen hastalarda, 3 Nalan Çapan , Hüseyin Gezgin, Ekin İlke Şen, Sina Arman, Resa Aydın
ile 5 yıl arasında başlangıç tedavisi sonrası, tedaviye ara verilmesi İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
düşünülebilir olmasına rağmen, düşük kalça kemik mineral dan-
sitesi olan hastalarda tedavinin aralıksız devamı önerilmektedir.
Denosumab kullanan hastalarda ise tedavinin kesilmesini takip Amaç: Antley-Bixler sendromu (ABS) iskelet gelişimini etkile-
eden 8. aydan itibaren vertebral kırık riski artışından söz edilebilir yen nadir çocukluk çağı hastalıklarından biridir. ABS hastalığında
(4-5). Bu nedenle tedavi takibi ve devamlılığı önem arz etmekte- kompleks bir etiyoloji göze çarpmaktadır. Farklı genlerde meydana
dir. Pandemi öncesi ile karşılaştırıldığında denosumab reçetelen- gelen mutasyonlar ve gebelikte yüksek doz oral flukonazol kullanı-
mesinde %23 azalma saptanırken, zoledronik asit reçelenmesinde mı etiyolojide önemlidir. Özellikle FGFR2 geninde otozomal domi-
ise %49’a kadar düşüş bildirilmiştir (3). nant mutasyonlar ve sitokrom p450 oksidoredüktaz (POR) genin-
de otozomal resesif mutasyonlar suçlanmaktadır. ABS hastalarında
Koller ve ark. tarafından yapılan, Eylül 2018 tarihine kadar olan ilk olarak tanımlanan mutasyon FGFR2 geninin S351C kodlayan
çalışmaların dahil edildiği bir derlemede teriparatid sc, ibandronat bölgesindedir ve bu mutasyon kraniosinostoz ve radiohumeral si-
iv, zoledronik asit iv ve denosumab sc kullanan hastaların tedavi nostoz karakteristik özellikleriyle sonuçlanır. ABS için tanı kriterleri
devamlılıkları incelenmiş, daha düşük frekanslı doz gereksinimi du- henüz tam olarak belirlenmemiştir ancak kraniyosinostoz, orta yüz
yan denosumab sc ve zoledronik asit iv kullanan hastaların tedavi hipoplazisi ve radiohumeral sinostozisi minimum gerekliliklerdir.
devamı oranı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Yapılan bu çalış- Koanal stenoz, çoklu eklem kontraktürleri, genitoüriner sistem ano-
maya oral tedaviler dahil edilmemiştir (2). Kliniğimizde yaptığımız malileri mevcut olabilir. Arnold-Chiari dahil olmak üzere ventriküler
çalışmada, tedaviyi bırakma eğilimi açısından 4-12 hafta süre ile sistemin kusurları,malformasyonlar ve hidrosefali rapor edilmiştir.¹
tedaviyi bırakma oranı parenteral tedavi alan grupta anlamlı ola- Nadir görülen olgu sunumumuzda Antley-Bixler Sendromu’nun
rak daha fazlaydı. COVID-19 pandemi sürecinde sağlık sistemin- özelliklerinin tartışılması amaçlanmıştır.
de yaşanan aksaklıklar, uygulanan sokağa çıkma yasağı, poliklinik
hizmetlerinin geçici olarak durdurulması gibi nedenlerin, hekim Olgu Sunumu: İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabili-
gözetimi gerektiren parenteral tedavi süreçlerini daha fazla etkile- tasyon Anabilim Dalı, Pediatrik Rehabilitasyon Birimi’ne Aralık
diği düşünülmektedir. 12 haftadan uzun süre ile tedaviyi bırakma 2020 yılında başvuran ve ABS olan olgu değerlendirildi. Aileden
eğilimleri incelendiğinde ise iki grup arası anlamlı fark saptanma- olgu sunumu için onam alınmıştır. İlk başvurusunda 8 yaşında
mıştır. Bu durum güncel dönemde sağlık sisteminde pandemi ted- olan olgu, miadında sezaryen doğum ile doğmuştur. Aileden alı-
birlerinin yeniden düzenlenmesi ve takipli hastalarımıza, poliklinik nan prenatal öyküsünde annede oligohidroamniyoz geliştiği ve
hizmetlerinin devam ettiği bilgisinin ulaştırılması ile açıklanabilir. sezaryen ile yaptırılan doğumdan sonra gelişen solunum sıkıntısı
sebebiyle sekiz küvezde takibe alınmıştır. Atipik yüz görünümü ve
Sonuçlar: Postmenopozal osteoporoz tanısıyla medikal tedavi multipl eklem kısıtlılıkları dolayısıyla genetik araştırmaya tabi tu-
alan hastaların tedaviye devam durumları ve fiziksel aktivite dü- tulmuş ve üç aylıkken tanı almıştır. Fizik muayenesinde bilinç açık
zeyleri pandemi sürecinden etkilenmiştir. Pandemi ve doğal afet- kooperasyonu tamdı. Göz takibi mevcuttu. Hastanın işitme kaybı
ler gibi sağlık hizmetinde aksamalara neden olabilecek durumlar mevcuttu. Baş tutma dengesi, desteksiz oturma dengesi ve ayakta
için hastaların tedaviye ve sağlık hizmetlerine ulaşımını kolaylaştı- durma dengesi mevcuttu. Yürüme sırasında denge koordinasyo-
racak yeni stratejiler geliştirilmesi önem arz etmektedir. nu bozuktu. Kısa süreli düz zeminde yardımsız mobilize olmaktay-
Kaynaklar
dı. Tonus alt ve üst ekstremitede normaldi, spastisite mevcut de-
ğildi. Her iki dirsekte bilateral doksan derece ekstansiyon kısıtlılığı
1. Gittoes, Neil J et al. “ENDOCRINOLOGY IN THE TIME OF COVID-19:
Management of calcium metabolic disorders and osteoporosis.” European mevcuttu. Dirsek doksan derece fleksiyonda ankilozeydi. Bilateral
journal of endocrinology vol. 183,2 (2020): G57-G65. doi:10.1530/EJE- metakarpofalangeal eklemlerin otuz derece fleksiyonda ve ayak
20-0385 bileği nötral pozisyonda ankiloze olduğu tespit edildi. Dorsal kifoz
2. Koller, G et al. “Persistence and adherence to parenteral osteoporosis artışı ve torakolomber skolyozu mevcuttu. Hastaya yürüme eğiti-
therapies: a systematic review.” Osteoporosis international : a journal es-
mi, skolyoz ve eklem hareket açıklığına yönelik germe ve güçlen-
tablished as result of cooperation between the European Foundation for
Osteoporosis and the National Osteoporosis Foundation of the USA vol. dirme egzersizleri amacı ile rehabilitasyon programı düzenlendi.
31,11 (2020): 2093-2102. doi:10.1007/s00198-020-05507-9 Sonuç: Antley-Bixler Sendromu; kraniosinostoz ve radiohumeral
3. Kocijan, Roland et al. “Poor adherence to parenteral osteoporosis thera-
sinostozun sıklıkla eşlik ettiği iskelet anomalileri ile karakterize nadir
pies during COVID-19 pandemic.” Archives of osteoporosis vol. 16,1 46.
26 Feb. 2021, doi:10.1007/s11657-021-00904-x bir çocukluk çağı hastalığıdır.ABS hastalarında genellikle solunum
4. Anastasilakis AD, Polyzos SA, Makras P, Aubry-Rozier B, Kaouri S, Lamy komplikasyonlarına bağlı erken ölüm, literatürde bildirilen vakala-
O. Clinical Features of 24 Patients with rebound-associated vertebral frac- rın%54’ünde görülür. Çabalara rağmen ölüm sık sık yaşamın ilk
tures after denosumab discontinuation: systematic review and additional yılında gerçekleşir. Trakeostomi veya koanal stentleme hava yolu
cases. J Bone Miner Res. 2017;32(6):1291–1296. doi: 10.1002/jbmr.3110
5. Anastasilakis AD, Evangelatos G, Makras P, Iliopoulos A. Rebound-asso-
tıkanıklığını önlemek için genellikle bebeklik döneminde gerek-
ciated vertebral fractures may occur in sequential time points following lidir. Çeşitli müdahaleler ile artmış kafa içi basıncı ve uyku apne
denosumab discontinuation: need for prompt treatment re-initiation. Bone sendromunun önüne geçilerek normal beyin gelişimi sağlanabilir.¹
Rep. 2020;12:100267. doi: 10.1016/j.bonr.2020.100267 Literatürde ABS hastalarından çok aşamalı cerrahi müdahaleler
6. Black DM, Rosen CJ. Postmenopausal osteoporosis. N Engl J Med. ve ortodontik tedavilerle erişkinliğe kadar takip edilen vakalar bu-
2016;374(21):2096–2097.
7. Yu, Elaine W et al. “Osteoporosis Management in the Era of COVID-19.” lunmaktadır.² Hastaların eklem kısıtlılıkları, yürüme bozuklukları ve
Journal of bone and mineral research : the official journal of the Ameri- skolyozlarına yönelik erken dönem rehabilitasyon programları ve
can Society for Bone and Mineral Research vol. 35,6 (2020): 1009-1013. gerekli yardımcı cihazların kullanımı günlük fonksiyonlarını arttıra-
doi:10.1002/jbmr.4049 bilmek, yaşam kalitesine katkıda bulunmak için önemlidir.
8. Girgis CM, Clifton-Bligh RJ. Osteoporosis in the age of COVID-19. Osteo-
poros Int. 2020 Jul;31(7):1189-1191. doi: 10.1007/s00198-020-05413-0.
Epub 2020 Apr 28. PMID: 32346775; PMCID: PMC7187664.
Anahtar kelimeler: Osteoporoz, Vitamin D, COVID-19

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


358 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Olgu
Antley-Bixler Sendromu olan 8 yaşında erkek çocuk
Yöntem-Gereçler
Fizik muayene ile değerlendirilen hastanın kas gücü manuel kas
gücü testi ile, eklem hareket açıklığı Gonyometre ile ölçülerek tes-
pit edilmiştir.
Bulgular
Baş tutma dengesi, desteksiz oturma dengesi ve ayakta durma
dengesi mevcuttu. Yürüme sırasında denge koordinasyonu bo-
zuktu. Kısa süreli düz zeminde yardımsız mobilize olmaktaydı.
Tonus alt ve üst ekstremitede normaldi, spastisite mevcut değil-
di. Her iki dirsekte bilateral doksan derece ekstansiyon kısıtlılığı
mevcuttu. Dirsek doksan derece fleksiyonda ankilozeydi. Bilateral
metakarpofalangeal eklemlerin otuz derece fleksiyonda ve ayak
bileği nötral pozisyonda ankiloze olduğu tespit edildi. Dorsal kifoz
artışı ve torakolomber skolyozu mevcuttu.
Tartışma
Olgumuzda atipik baş ve yüz görünümü olması, çeşitli eklemle-
rinde kısıtlılıkların olması Antley-Bixler Sendromu olarak dikkate Resim 2. Arkadan görünüm
değer bulunmuştur. Bu sendromun geniş bir kliniğe sahip olması
dolayısıyla yenidoğan döneminden itibaren bebeklerde semp-
tomlar görülebilir ve bunların atlanmaması tablonun yerleşme-
mesi açısından önem arz etmektedir. Bu hastalarda fizik tedavi
uygulamalarıyla hayat kalitesi artırılabilmektedir. Belirli periyot-
larla takibe alınmaları ve tedavilerinde multidisipliner yaklaşım
sergilenmesi gereklidir.
Sonuçlar
Hastaya yürüme eğitimi, skolyoz ve eklem hareket açıklığına yö-
nelik germe ve güçlendirme egzersizleri amacı ile rehabilitasyon
programı düzenlendi. Hastanın görme ve duyma sorunları da eş-
lik ettiği için diğer alanlara yönlendirildi. Düzenli takiplere gelmesi
ve egzersizlerine evde de devam etmesi hatırlatıldı.

Kaynaklar
1. Solem RC, Martz M, Weiss E, Reese P, Kawamoto H, Lee JC. Multidis-
ciplinary Treatment of Antley-Bixler Syndrome. Cleft Palate Craniofac J.
2017;54(1):100-108. doi:10.1597/15-217.
2. Xie M, Wang H, Chen L, Li H, Li H. [Advance in clinical research
on Antley-Bixler syndrome] Z.honghua Yi Xue Yi Chuan Xue Za
Zhi. 2018 Apr 10;35(2):280-283. Chinese. doi: 10.3760/cma.
j.issn.1003-9406.2018.02.031.
Anahtar kelimeler: Antley-Bixler Sendromu, rehabilitasyon, kraniosi- Resim 3. Yandan görünüm
nostoz, radiohumeral sinostozis

Pediatrik Rehabilitasyon
PS-093

GEÇ FARK EDİLMİŞ DOĞUŞTAN YÜKSEK SKAPULA


(SPRENGEL DEFORMİTESİ): OLGU SUNUMU
Natalya Özen, Emine Eda Kurt
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Amaç: Doğuştan yüksek skapula veya Sprengel deformitesi ola-


rak da bilinen bu nadir görülen konjenital deformitenin nedeni
intrauterin gelişim sırasında skapulanın yerine inmesindeki yeter-
sizliktir. Hastanın fonksiyonel durumuna ve yaşına göre konser-
vatif veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Biz bu yazıda 10 yaşında
Sprengel deformitesi olan ve yaşı nedeniyle konservatif tedavi
uygulanan olguyu sunmayı amaçladık.
Resim 1. Önden görünüm
Olgu sunumu: 10 yaşında erkek hasta omuz asimetrisi şikayeti
ile polikliniğimize başvurdu. Yapılan fizik muayenesinde inspeksi-
yonda sağ skapula sol tarafa göre daha yukarı seviyedeydi. Sağ

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


359 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

omuz eleve idi (Resim 1). Bilateral omuz eklem hareket açıklık- Pediatrik Rehabilitasyon
ları tam ve ağrısız idi. Bilateral üst ekstremite kas kuvveti tamdı.
Çekilen grafide sağ skapula yüksek yerleşimli idi, skapulanın lo- PS-094
kalizasyonu Rigault’s klasifikasyonuna göre grade 2 idi. Servikal
bölgede Cobb açısı 7 derece olan skolyozu mevcuttu (Resim 2). COVID-19 NEDENİYLE UYGULANAN KARANTİNA
Ek patolojiler açısından yapılan abdomen ultrasonografi, servikal DÖNEMİ SEREBRAL PALSİLİ BİREYLERİ NASIL
MRG normal idi. Laboratuar değerlendirme normal sınırlarda idi. ETKİLEDİ?
Hastaya ev egzersiz programı verildi.
Bilinç Doğruöz Karatekin1, Afitap İçağasıoğlu2, Şeyma Nur Şahin1,
Sonuç: Doğuştan yüksek skapula veya Sprengel deformitesi ola- Gülnihal Kaçar2, Fethullah Bayram1
rak da bilinen bu nadir görülen konjenital deformitenin nedeni 1
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Prof Dr Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi,
intrauterin gelişim sırasında skapulanın yerine inmesindeki yeter- Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
sizliktir. Skapulanın normale göre daha yüksek seviyede kalması 2
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
hem kozmetik görünüm bozukluğu hem de omuz hareketlerinde
kısıtlılığına yol açmaktadır. Hastanın fonksiyonel durumuna ve
Giriş-Amaç: Serebral palsi (SP), çocukluk çağının en sık görülen
yaşına göre konservatif veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Caven-
motor bozukluğudur (1). SP’li hastaların çoğu ömür boyu fizyote-
dish sınıflamasına göre çok hafif ve hafif olgular için cerrahi olma-
rapiye ve rutin doktor takibine devam etmek zorundadır. Ayrıca
yan bir tedavi önerilmektedir. Cerrahi tedavi için tercih edilen yaş
bu hastaların bir kısmının spastisite nedeniyle 3-6 aylık aralıklarla
aralığı 3 ile 8 dir. Hastamız 11 yaşında olduğundan konservatif
Botulinum toksin enjeksiyonlarına ihtiyacı vardır (2).
tedavi uygulandı. Bu hastalarda erken tanı cerrahi tedavi uygu-
lanması ve ek patoloji açısından önem taşır. Yeni koronavirüs enfeksiyonu (SARS-CoV-2), tüm dünyadaki
sağlık sistemlerini önemli ölçüde etkilemiş ve hastaların sağlık
Anahtar kelimeler: Sprengel deformitesi, yüksek skapula, tedavi hizmetlerine erişimini zorlaştırmıştır, bu nedenle bu erişim eksikli-
ğinin ikincil hasarları henüz bilinmemektedir. Ülkemizde 2020 yılı
Nisan-Haziran ayları arasında 65 yaş üstü ve 18 yaş altı kişilere
sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Pandemi sırasında bu hasta-
ların devam eden bakımları kesintiye uğramıştır. Engelli bireylere
dışarı çıkmaları için özel izin verilse de, engelli bireyler ve bakıcı-
larının hastanelere gelmek istememeleri ve fizyoterapi, fizyotera-
pist ve teknisyenlerin pandemi görevlerine kaydırılması nedeniyle
fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetleri aksamıştır.
Bu çalışma, pandemi sürecinde pediatrik rehabilitasyon hastala-
rının fonksiyonel durumlarındaki değişimi araştıran ilk çalışmadır.
Çalışmamızda, ülkemizde karantina uygulanan Nisan-Haziran
aylarında bir üçüncü basamak üniversite hastanesinde pediatrik
rehabilitasyon biriminde izlenen serebral palsili hastalarımızın
mobilite, ağrı, fonksiyonel durum ve spastisitelerindeki değişim
araştırıldı.
Yöntem-Gereçler: Çalışmaya üniversite hastanemiz pediatrik
rehabilitasyon biriminde Temmuz ayından itibaren takip edilen
110 serebral palsi hastası dahil edildi. Çalışmaya ilk kez gelen
hastalar dahil edilmedi. Hastalarımızın pandemi öncesi dönem-
deki değerlendirmeleri kliniğimiz veri tabanından alınmıştır.
Hastaların detaylı fizik muayeneleri yapıldı. Botulinum toksini
Resim 1. Sağ yüksek yerleşimli skapula. ile düzenli olarak tedavi edilen spastik tip hastaların son uygula-
ma tarihleri kaydedildi ve Modifiye Ashworth Skalası (MAS) ile
spastisite değerlendirmeleri yapıldı. Hastalarda ağrı olup olmadığı
sorgulandı ve ağrılı hastalarda ağrı şiddeti Görsel Analog Skala
(VAS) ile değerlendirildi. İşlevsellik değerlendirmesi için WeeFIM
kullanıldı. Ayrıca hastalara bu dönemde hastaneye yatış olup ol-
madığı ve evde egzersiz programlarına devam edilip edilmediği
sorgulanmıştır.
Bulgular: 110 serebral palsili hastanın yaş ortalaması 6,90 yıldı
(SS: 3,88 min: 1, maks: 18). Demografik veriler Tablo 1’de göste-
rilmektedir. Hastaların 26’sı (%23,6) bu süre içinde herhangi bir
şikayeti ile hastaneye başvurmak zorunda kaldı. Hastalarımızın
hiçbiri COVID-19 şüphesiyle hastaneye kaldırılmadı. Evde kaldık-
ları üç ay boyunca evde egzersiz programlarının devamlılığı Şekil
1’de gösterilmektedir.
Tartışma: Hastaların kilitlenmeden önceki ve sonraki fonksiyo-
nel durumu WeeFIM ölçeği ile karşılaştırıldı. Karşılaştırma sonuç-
Resim 2. Röntgende sağ yüksek yerleşimli sakapula ve servikal bölgede ları Tablo 2’de gösterilmektedir.
skolyoz. Önceki değerlendirmelerde hastaların sadece 5’inde (%4,5) ağrı
varken, son değerlendirmede hastaların 29’unda (%26,4) ağrı
şikayeti vardı.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


360 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ağrılı 29 hastanın 20’sinde (%82,8) önceki değerlendirmede ağrı


yoktu. Ağrılı hastaların ortalama VAS değeri 4,27 idi. Bu hastala-
rın ortalama MAS değeri 2,79 (SS: 0,61) idi, 9’u (%31) egzersiz-
lerine evde devam edemediğini ve 13’ü (%44,8) ağrı nedeniyle
kısmen devam edebildiğini belirtti.
COVID-19 salgını, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uygulamaları da
dahil olmak üzere dünya çapında sağlık sistemlerini etkiledi. Bu
çalışma, COVID-19 pandemisinin getirdiği zorunlu izolasyon or-
tamının pediatrik hastalar üzerindeki etkilerini araştıran ilk çalış-
madır.
Ülkemizde pandemi kontrolü için 65 yaş ve 18 yaş altı vatandaş-
lara 2 ay süreyle sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Bu dönemde
hastalar acil durumlarda hastanelere erişebilmekte idi, ancak has-
talar ve aileleri hastalık korkusu nedeniyle fonksiyonel kötüleşme Şekil 1. Ev egzersizlerine devamlılık (%)
olsa dahi sağlık merkezlerine başvurmaktan çekiniyorlardı. Bu
nedenle hastalarımızın çoğunun tedavisi ve takibi kesintiye uğ- Tablo 1. Hastaların demografik özellikleri
radı. Hastalar ev egzersiz programları ile izlenmeye çalışılsa da
n %
hastalarımızın 4’te 1’i ev egzersiz programlarını kısmen bile uy-
gulamadıklarını belirtti. Bu da hastaların egzersiz programlarının SP subtipi
takibinde bir kontrol mekanizmasının gerekliliğine işaret etmekte- Spastik unilateral 16 14,5
dir. Telerehabilitasyon programları bu açıdan önem kazanabilir.
Spastik bilateral 80 72,7
Karantina döneminde evde kalan hastalarımızın fonksiyonel du-
rumlarında (bilişsel işlev dışında) tüm alt ölçeklerde, toplam pu- Diskinetik 8 7,3
anlarda ve hastaların ağrı durumunda anlamlı kötüleşme saptan- Ataksik 6 5,5
dı. Ağrılı hastaların çoğunda spastisitenin artmış olduğu görüldü.
Cinsiyet
COVID-19 pandemisinin bu döneminde, spastisite hastalarının
tedavisi için çeşitli kılavuzlar yayınlanmıştır. Ayakta tedavi gören Kadın 40 36,4
hastaların tedavisinin olabildiğince ertelenmesi ve sadece çok acil Erkek 70 63,6
müdahale gerektiren (ITB doldurma gibi) hastaların sağlık mer-
kezlerine sevk edilmesi önerilmiştir. Öte yandan, hastanın fonk-
Tablo 2. Karantina öncesi ve sonrası WeeFIM skorlarının karşılaştırması
siyonunu veya otonomisini bozabilecek şiddetli ağrı, hipertonus
veya spastisitesi olan, uzun dönemli hasar potansiyeli yüksek, Testler Önce Sonra
ortez kullanımını engelleyecek spastisitesi ve 3 aydan önce son Mean SD Mean SD Z p
botulinum toksini uygulaması olan hastaların ayrıca hastanede
değerlendirilmesi hala önerilmektedir (3,4). WeeFIM özbakım 22.91 15.69 22.76 15.73 3.17 <.01
Sonuçlar: Bu belirsizlik döneminde pediatrik hastalarımızın WeeFIM mobilite 15.25 10.31 14.60 10.38 6.76 <.001
fonksiyonel durumlarının kötüleştiği, spastisiteli hastalarımızın WeeFIM bilişsel 22.37 11.35 22.35 11.38 1.00 >.05
spastisite ve ağrılarının arttığı düşünüldüğünde, hastalarımızın
her zamankinden daha fazla güvenceye ihtiyaç duyduğu bir ger- WeeFIM total 60.45 33.43 59.63 33.48 6.23 <.001
çektir. Hastalarımızın takiplerini bu dönemde uzaktan mümkün
olduğunca sık ve gerektiğinde müdahalelerini gecikmeden yap-
mamız önemlidir. Pediatrik Rehabilitasyon
Kaynaklar PS-095
1. Accardo PJ, Capute AJ. Capute & Accardo’s Neurodevelopmental Dis-
abilities in Infancy and Childhood: Neurodevelopmental diagnosis and ADÖLESAN VE GENÇ ERİŞKİN SEREBRAL
treatment. Vol 1: Brookes Pub; 2008.
2. Multani I, Manji J, Hastings-Ison T, Khot A, Graham K. Botulinum Tox-
PALSİ HASTALARINDA YAŞAM KALİTESİ VE
in in the Management of Children with Cerebral Palsy. Paediatr Drugs. BELİRLEYİCİLERİ
2019;21(4):261-281.
3. Wissel J, Ward AB, Erztgaard P, et al. European consensus table on the Bilinç Doğruöz Karatekin1, Afitap İçağasıoğlu2
use of botulinum toxin type A in adult spasticity. Journal of rehabilitation 1
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi,
medicine. 2009;41(1):13-25. Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
4. Baricich A, Santamato A, Picelli A, et al. Spasticity Treatment During 2
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon
COVID-19 Pandemic: Clinical Recommendations. Frontiers in Neurology.
2020;11(719).
Anahtar kelimeler: serebral palsi, COVID-19, pandemi, karantina, Giriş-Amaç: Serebral palsi (SP), gelişen fetal veya infant bey-
fonksiyon, ağrı ninde meydana gelen ilerleyici olmayan bozukluklara atfedilen,
aktivite sınırlamasına neden olan, hareket ve postür gelişiminin
bir grup kalıcı bozukluğunu tanımlar. Çalışmamızda, adölesan ve
genç erişkin serebral palsili bireylerin sağlıkla ilgili yaşam kalitesi
ve belirleyicileri değerlendirilmiştir.
Yöntem-Gereçler: Çalışma, telefonla ulaşılan hasta yakınları
için hazırlanmış bir anket kullanılarak yapılan kesitsel retrospektif
bir çalışmadır. Telefonla ulaşılabilen 13-26 yaş arası 43 hastanın
demografik bilgileri (cinsiyet, yaş, konaklama durumu, eğitim du-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


361 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

rumu), SP tipi, mobilite durumu (bağımsız yürüme, yardım veya Tablo 1. EQ-5D-3L altgrup sonuçları
ortez ile yürüme, yürüyememe) sorgulandı. Sağlıkla ilgili yaşam
Boyut n (%)
kalitesini ölçmek için EuroQol 5-Dimension 3-Level (EQ-5D-3L)
kullanıldı. D1: Mobilite
Problem yok 5 (11.6)
Bulgular: Ortalama yaş 19.23 (± 6.47) idi. Katılımcıların 17’si
kadın (%39,5), 26’sı erkekti (%60,5). Katılımcıların 20’si bağımsız Hafif problem 22 (51.2)
yürüyebiliyor (%51.2), 11’i yardım veya ortez ile yürüyebiliyor Şiddetli problem 12 (27.9)
(%28.2) ve 8’i yürüyemiyordu (%20.5). Sağlıkla ilgili yaşam ka- D2: Özbakım
litesi EQ-5D-3L anketiyle araştırıldı. Ortalama indeks puanı 0.36 Problem yok 8 (18.6)
(± 0.42) idi. Ortalama EQ-VAS puanı 68.4 (± 24.01) idi. Değiş- Hafif problem 14 (32.6)
kenlere ve alt grup sonuçlarına göre indeks sonuçları Tablo 1 ve
Şiddetli problem 17 (39.5)
Tablo 2’de gösterilmektedir.
D3: Günlük aktiviteler
Tartışma: Bu çalışmada, EQ-5D-3L ölçeğini kullanarak serebral
Problem yok 8 (18.6)
palside sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini araştırdık. Örneklemimiz
için ortalama indeks değeri ve EQ-VAS skoru Jarl ve ark. çalışma Hafif problem 18 (41.9)
sonucundan daha düşüktü (sırasıyla 0.36 - 0.54 ortalama indeks Şiddetli problem 13 (30.2)
değeri ve 68.4 - 80.2 EQ-VAS skoru) (1). EQ-VAS değerimiz Lun- D4: Ağrı/Diskomfort
dh ve ark. bulguları ile ise uyumludur (2). Problem yok 22 (51.2)
Alt grup analizine göre katılımcılarımızın en çok sorun yaşadığı Hafif problem 16 (37.2)
boyut özbakımdı. Çoğunun mobilitede ve günlük faaliyetlerinde Şiddetli problem 1 (2.3)
orta düzeyde sorunları vardı; ancak çoğu ağrı / diskomfort ve ank- D5: Anksiyete/Depresyon
siyete / depresyon açısından herhangi bir sorun bildirmedi. Jarl Problem yok 23 (53.5)
ve ark. çalışmalarında en fazla problem saptanan boyut mobilite
Hafif problem 12 (27.9)
idi (%67), %61’inde ağrı / rahatsızlık ve %54’ünde anksiyete /
depresyon problemi saptanmıştı (1). Şiddetli problem 4 (9.3)

Sağlık ile ilişkili yaşam kalitesi cinsiyete, SP alt tipine, eğitim du-
rumuna ve mobiliteye göre önemli ölçüde farklılık göstermiştir. Tablo 2. EQ-5D-3L indeks skor sonuçları
Kadın cinsiyet, diskinetik tip serebral palsi, okur yazar olmayan ve Mean indeks skor p
yürüyemeyen hastalar anlamlı ölçüde daha düşük sağlıkla ilişkili
SP subtipi
yaşam kalitesine sahipti.
Spastik unilateral 0.64
Sonuçlar: Örneklemimiz için ortalama indeks değeri ve EQ-VAS
Spastik bilateral 0.23 <0.05
skoru literatüre göre daha düşük saptanmıştır. Sağlık ile ilişkili
yaşam kalitesi cinsiyete, SP alt tipine, eğitim durumuna ve mo- Diskinetik -0.19
biliteye göre önemli ölçüde farklılık göstermiştir. Kadın cinsiyet, Mikst 1.00
diskinetik tip serebral palsi, okur yazar olmayan ve yürüyemeyen Cinsiyet
hastalar anlamlı ölçüde daha düşük sağlıkla ilişkili yaşam kalite- Erkek 0.49 <0.05
sine sahiptir. Kadın 0.19
Eğitim durumu
Kaynaklar
Okur yazar değil 0.04
1. Jarl J, Alriksson-Schmidt A, Rodby-Bousquet E. Health-related quality of
life in adults with cerebral palsy living in Sweden and relation to demo- Okur yazar 0.86
graphic and disability-specific factors. Disabil Health J. 2019;12(3):460- Özel eğitim 0.27 <0.01
466.
2. Lundh S, Nasic S, Riad J. Fatigue, quality of life and walking ability in İlkokul 0.54
adults with cerebral palsy. Gait & posture. 2018;61:1-6. Lise 0.75
Anahtar kelimeler: serebral palsi, yaşam kalitesi, EQ-5D-3L, eğitim, Üniversite 0.85
mobilite Mobilite
Bağımsız yürür 0.64
Yardım/Ortez ile yürür -0.11 <0.01
Yürüyemez -0.12

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


362 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Rehabilitasyonda Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları mi, hipoglisemi, hipotansiyon, and eksojen antioksidan vitamin
kullanımı (vitamin A, C, E, B9) idi. LDH açısından dışlama kri-
PS-096 terleri ise; nörolojik defisit, spondilolistezis, spinal stenoz, daha
önce LDH cerrahisi, son 4 haftada yapılmış lomber paravertebral
PARAVERTEBRAL OZON ENJEKSİYONUNUN AKUT veya intradiskal veya epidural enjeksiyonlar (ozon, steroid, lokal
LOMBER DİSK HERNİSİ İÇİN EK BİR TEDAVİ OLARAK anestezik, proloterapi, akupunktur, kuru iğneleme) idi.
ETKİNLİĞİ VAR MI? Ozon ek tedavi olarak uygulandığından, hastalar çalışma süresi
Hamza Sucuoğlu , Nalan Soydaş
1, 2 2 boyunca mevcut konservatif tedavilerini (analjezik veya steroid
olmayan antiinflamatuar ilaçlar, mylorelaxan ilaçlar, fizik tedavi,
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi
1

İstanbul Özel Nisa Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği


2 lumbosakral ortez, dinlenme vb..) almaya devam ettiler.
Randomizasyon
Giriş-Amaç: Akut bel ağrısı (LBP), hayatın herhangi bir döne- Hastalar, bağımsız bir fiziyatrist tarafından gruplara randomize
minde sıklıkla karşılaşılabilen ve günlük yaşam aktivitelerini bo- edildi. Katılımcılardan bir ile on arasında bir sayı seçmeleri isten-
zabilen önemli bir disabilite nedenidir (1). Kesin etyopatogenezi di. Çift sayı seçenler OT grubuna ve tek sayı seçenler plasebo
belirsiz olsa da, akut LBP’nin yaklaşık 73%’ünde lomber disc dis- kontrol (PC) grubuna atandı (Şekil 1).
ruption’ın var olduğu ve bunların da yarısına yakınının lomber Müdahaleler
disk hernisi (LDH) ile ilişkili ağrı olduğu bildirilmiştir (2). LBP ve
Ozon terapi uygulamalarındaki seans sayısı, ozon dozu ve kon-
radiküler ağrı ile fonksiyonel sınırlamalara neden olabilen akut
santrasyonu Madrid Declaration on Ozone Therapy (MDOT) (12)
LDH’ de konservatif tedaviler genellikle olumlu sonuçlar vermek-
ve Società Italiana di Ossigeno-Ozono Terapia (SIOOT) (13) öne-
le birlikte yaygın relaps ve nüks görülebilmekte ve bazı hasta-
rileri dikkate alınarak belirlenmiştir. Çalışmamızda her iki gruba
larda hafif ağrı ve disabilite hali devam edebilmektedir. Cerrahi
da 4 hafta süresince haftada 2 seans toplam 8 seans, kas içi ozon
tedavinin başarı oranı yüksek olmakla birlikte, yüksek nüks ve
enjeksiyonu lumbar paravertebral kaslara bilateral (her bir taraf
komplikasyon olasılığı nedeniyle, progresif nörolojik defisiti olan
için 15 mL, toplam 30 ml) ekstraspinal (omurganın 2 cm lateralin-
veya konservatif tedaviye cevapsız hastalarda tercih edilmesi öne-
den 4 cm derinliğe kadar) bir yaklaşımla steril koşullar altında 22
rilmektedir. Bu nedenlerle, konservatif tedaviye yanıt vermeyen
gauge iğne kullanılarak uygulandı. Enjeksiyonlar LDH’nin olduğu
LDH tedavisinde, cerrahiye başvurmadan önce veya ameliyat
vertebral seviyeye göre, sağ ve sol taraftaki 3’er noktadan (her
mümkün olmadığında minimal invaziv, iyi tolere edilen ve düşük
noktaya 5 ml) ve sıklıkla L3-4, L4-L5 ve L5–S1’e karşılık gelen
maliyetli ozon terapi (OT) prosedürlerinin kullanılabileceği göste-
bölgelere; öncesinde anestezi yapılmadan, yavaş bir şekilde polik-
rilmiştir (2-5). Bu uygulamalar; intradiskal, epidural/intraforami-
linikte yapıldı. Uygulanan ozon konsantrasyonu (ozone / oxygen
nal and paravertebral intramusculer ozon injectionlarıdır.
gas); OT grubunda ilk 4 seans 20 µg/ml, sonraki 4 seans 25 µg/
Ozon, oksijenin kararsız bir formudur ve doku ile temas edince ml ve PC grubunda ise her bir seans için 0.1 µg/ml idi. Kas içi OT
oluşan serbest radikaller, hafif ve geçici oksidatif stres oluşturarak; uygulamalarında sıklıkla görülen yük ve dolgunluk hissinin her
upregulation of the antioxidant sistem, immün sistemin modü- iki grupta da farklılık oluşturmaması ve plasebo etkinin sağlana-
lasyonu ve inflamatuar süreçlerin baskılanmasını uyarmaktadır. bilmesi açısından PC grubunda non-terapötik konsantrasyonda
Böylece dejeneratif, inflamatuar, vasküler veya enfeksiyöz birçok (0.1 µg/ml) ozone/oxygen gas karışımı kullanıldı ve aynı teknikle
hastalığın tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır (4,5). enjeksiyonlar yapıldı. Kullanılan ozon jeneratörü, Sağlık Bakanlığı
Ozonun LDH’de doğrudan intradiskal veya dolaylı yoldan para- onaylı Turkozone Blue S (Ozon Health Services Co. L. Istanbul,
vertebral kaslara injekte edilmesi ile; disk hacmini azaltabileceği Turkey) idi.
ve antiinflamatuar, analjezik etkisi olduğu rapor edilmiştir (6-8).
Değerlendirme Ölçütleri
Birçok Avrupa ve Asya ülkesinde ozon enjeksiyonları LDH’de
artan popülarite ile kullanılmasına rağmen, etkinliği konusun- Hastalar, visual analog scale (VAS) (14) and Oswestry Disability In-
da çoğu intradiskal ve intraforaminal ozone enjeksiyonları bul- dex (ODI) Türkçe onaylı versiyonu kullanılarak değerlendirildi (15).
gularına dayanan çok az sayıda ve düşük kaliteli çalışma vardır Hastalar ayrıca tedavi öncesi planlanan ziyaretlerde [V1], tedavi
(5,6,9,11). Paravertebral ozon enjeksiyonları ile yapılan az sayı- periyodu sırasında (tedavi başladıktan 15 [V2] ve 30 [V3] gün son-
daki çalışmada ise aktif kontrol grupları olmasına rağmen, pla- ra) ve tedavi sona erdikten (bir ay [V4]) sonrasında LBP (VAS) ile
sebo kontrollü bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle, acute ve sakatlık (ODI) ile değerlendirildi. Değerlendirmeler OT dozlarına
LDH hastalarında ek tedavi olarak paravertebral kas içi ozone kör olan hekim ile hastanın yüz yüze görüşmesi ile gerçekleştirildi.
enjeksiyonlarının, hastaların ağrı ve fiziksel aktivite düzeylerinde- Ayrıca, OT uygulamasındaki yan etkiler kaydedildi.
ki etkinliğini belirlemek amacıyla yaptığımız randomize kontrollü Bulgular
çalışma (RCT) ‘ın literatüre önemli katkılar sağlayacağını düşü- Çalışma için değerlendirilen 65 akut LDH hastasının 46’sı çalışma
nüyoruz. kriterlerini karşıladı iki gruba randomize edildi. OT grubundaki 23
Çalışma tasarımı hastanın 20’si, PC grubundaki 23 hastanın 18’i çalışmayı tamam-
Bu prospektif, randomize, çift kör, plasebo kontrollü çalışmanın ladı. 8 hasta (OT: 3 [13%]; PC: 5 [21.7%]), çalışmayı tamamla-
protokolü, Klinik Araştırma Etik Komitesi tarafından onaylandı madan ayrıldı (Fig. 1). Tablo 1, hastaların temel klinik özelliklerini
(Toplantı tarihi: 18 Kasım 2019, Karar No: 20-22). Çalışma Hel- özetlemektedir. İki grup arasında baseline (V1) VAS ve ODI skor-
sinki Bildirgesi kurallarına uygun olarak yürütüldü ve tüm denek- larında anlamlı fark yoktu (p>0.01) (Tablo 1).
ler katılımdan önce yazılı onay verdi. OT grubundaki hastalar PC grubuna gore V2, V3 ve V4 period-
Katılımcılar larında daha düşük VAS skorlarına sahipti. V3’den itibaren bu
fark anlamlı hale geldi ve V4’de zirveye (ort. fark 2.2) ulaştı (F:
Çalışmaya ilk kez ve ≤4 haftanın altında LBP (VAS score ≥ 5) şi-
35.964; P <0.01) (Fig. 2).
kayeti olan ve lumbar MRG’de ilk kez akut LDH (protrüzyon veya
ekstrüde) tanısı alan >18 to 60 yaş hastalar dâhil edildi. Dışlama OT grubundaki hastaların ODI skorlarında, PC grubundaki hasta-
kriterleri, OT açısından; gebelik, emzirme, hipertiroidizm, favism larla karşılaştırıldığında V2 (ort. fark 10.6; F: 7.394), V3 (ort. fark
(Glukoz-6 Fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği), orak hücreli ane- 14.3; F: 20.464) ve V4 (ort. fark 22.8; F: 56.647)’de anlamlı bir
iyileşme gözlenmiştir (P <0.01) (Fig.3).

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


363 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Ayrıca, her iki grupta da ilk (V1) ve son takip (V4) arasında VAS OT çok sık uygulanmasına rağmen, ilgili komplikasyonlar olduk-
ve ODI skorlarında anlamlı iyileşme gözlendi (P <0.01) (Fig. 2 ça nadirdir. Paravertebral ozon enjeksiyonları ile görülebilen de-
and 3). linme alanlarındaki geçici ekimoz ve hafif ağrı ile fullness sensati-
İzlem sonunda, VAS skoru 5’in altına düşen hasta oranı OT gru- on (2-4), bizim hastalarımızda da görüldü.
bunda 100%iken, PC grubunda ise 38.8%idi. Ayrıca OT grubun- Sonuçlar
da 3 hasta tamamen ağrısız hale geldi. Lomber paravertebral ozon enjeksiyonlarının ilk atak akut lomber
Ozon enjeksiyonları sırasında lomber bölgede birkaç saat süren disk herniasyonunda ağrı azaltılmasında ek katkısı olabileceği ve
geçici, yük ve dolgunluk hissi ve hafif ağrı, OT grubundaki has- disabilitede yararlı düzelmeler sağlayabileceği görülmüştür. Bu
talarda daha belirgin olmak üzere tüm hastalarda görüldü. İlk minimal invaziv ozon enjeksiyonunun güvenli ve etkili bir girişim
seanslarda daha fazla görülen bu olumsuz etkiler sonraki seans- olarak akut lomber disk hernisi tedavisinde kullanılabileceği söy-
larda giderek azaldı. Takip süreci kısa olduğundan hiçbir hastaya lenebilir. Bununla birlikte, daha fazla hasta sayısıyla ve daha uzun
kontrol MRG yapılmadı. takip araştırmaları araştırmaları devam etmektedir.
Tartışma
Kaynaklar
Son yillarda bir çok hastalığın tedavisinde yaygın kullanılmaya 1. Hart LG, Deyo RA, Cherkin DC. Physician office visits for low back pain.
başlayan minimal invaziv OT yöntemleri, LDH’de konservatif Frequency, clinical evaluation, and treatment patterns from a US national
tedaviye yanıtsız hastalarda cerrahiye başvurmadan önce veya survey. Spine 1995; 20:11–9.
cerrahi yapılamayan durumlarda önerilmekte ve kullanılmakta- 2. Paoloni M, Di Sante L, Cacchio A, et al. Intramusculer oxygen ozone ther-
apy in the treatment of acute back pain with lumbar disc herniation: a
dır (2-5). Çalışmamızda OT’yi, ilk kez oluşan ve mutlak cerrahi
multicenter, randomized, doubleblind, clinical trial of active and simulated
endikasyonu olmayan akut LDH hastalarında ek tedavi olarak lumbar paravertebral injection. Spine. 2009; 34:1337–44.
kullandık ve placebo grubuna gore ağrı ve disabilite skorlarında 3. Özcan Ç, Polat Ö, Çelik H, Uçar BY. The effect of paravertebral ozone
anlamlı düzelmeler gördük. ınjection in the treatment of low back pain. Pain Pract. 2019; 19(8):821-5.
4. Bocci V, Borrelli E, Zanardi I, Travagli V. The usefulness of ozone treatment
LDH’de intradiskal, intraforaminal ve paravertebral kas içi uy- in spinal pain. Drug Des Devel Ther. 2015; 9:2677-85.
gulanabilen ozon enjeksiyonları doğrudan ve dolaylı veya me- 5. Costa T, Linhares D, Ribeiro da Silva M, Neves N. Ozone therapy for low
kanik ve antiinflamatuar bazı etkiler göstermektedir (2, 5-8). back pain. A systematic review. Acta Reumatol Port. 2018; 43(3):172-81.
Ozonun; proteoglikanlar üzerindeki etkisi, iskemi ve venöz stazı 6. Magalhaes FN, Dotta L, Sasse A, Teixera MJ, Fonoff ET. Ozone therapy
as a treatment for low back pain secondary to herniated disc: a systematic
azaltıcı etkisi, proinflamatuar sitokinlerin (interlökin (IL) -1, IL-2, review and meta-analysis of randomized controlled trials. Pain Physician.
IL-8, IL-12, IL-15, interferon-α ve tümör nekroz faktörü-α) salı- 2012;15:E115– 29
nımını azaltıcı etkisi, immünosüpresör sitokinlerin (transforming 7. Andreula CF, Simonetti L, de Santis F, et al. Minimally invasive oxygeno-
growth factor-β 1 and IL-10) salınımını artıcı etkisi rapor edilmiştir zone therapy for lumbar disk herniation. Am J Neuroradiol 2003; 24:996–
(2,7,8). Tüm bu etkiler, ozonun disk hacmini ve sinir kökü basısı- 1000.
8. Iliakis E, Valadakis V, Vynios DH, et al. Rationalization of the activity of
nı azaltabileceğini, antiinflamatuar ve analjezik etkilere sahip ol- medical ozone on intervertebral disc: a histological and biochemical study.
duğunu desteklemektedir (7,8). Böylelikle ozon, LDH’de ağrının Riv Neuroradiol 2001; 14(suppl 1):23–30.
patofizyolojisinde suçlanan; diskin mekanik kompresyon etkisi ve 9. D’Erme M, Scarchilli A, Artale AM, Pasquali Lasagni M. Ozone therapy
de inflamatuar etkisi üzerinde olumlu sonuçlara neden olabilmek- in lumbar sciatic pain. See comment in PubMed Commons below Radiol
Med 1998; 95(1-2): 21-4.
tedir (16).
10. Paradiso R, Alexandre A. The different outcomes of patients with disc her-
LDH tedavisinde intradiskal ve intraforaminal ozon enjeksiyon- niation treated either by microdiscectomy, or by intradiscal ozone injec-
ları yirmi yılı aşkın süredir kullanılmaktadır (9-11). Literatürde tion. Acta Neurochir Suppl 2005; 92: 139-42.
11. Muto M, Andreula C, Leonardi M. Treatment of herniated lumbar disc by
bu uygulamalara ilişkin yapılan birkaç çalışmada 70-80%e varan
intradiscal and intraforaminal oxygen-ozone (O2-O3) injection. J Neuro-
oranlarda klinik başarıdan bahsedilmektedir (9-11). Bu çalışma- radiol 2004; 31(3):183-9.
lardan birinde Mutto et al (17). intradiskal ve intraforaminal ozon 12. https://isco3.org/madrid-declaration-2nd-edition/ Madrid Declaration on
enjeksiyonları ile tedavi edilen 2900 LBP hastasının 1 yıllık ta- Ozone Therapy. 2nd. Edition. 2015
kip sonuçlarını retrospektif bir çalışma ile sundular ve LDH için 13. Coclite D, Napoletano A, Barbina D, et al, eds. Conferenza di consenso.
Ossigeno-ozono terapia nel trattamento delle lombosciatalgie da ernia dis-
70-80%ve başarısız bel cerrahisi sendromu için 55%başarı oranı cale con tecnica iniettiva intramuscolare paravertebrale. Istituto Superiore
bildirdiler. Magalhaes et al. (6) ise derlemelerinde, uzun süreli ağrı di Sanità. Roma, 20 novembre 2006. Roma: Istituto Superiore di Sanità;
kesici için intradiskal ozon tedavisinin kanıt düzeyini; güçlü öneri, 2008. (Rapporti ISTISAN 08/9).
düşük kalite olarak raporlamışlardır. Aynı derlemede paraverteb- 14. Dixon JS, Bird HA. Reproducibility along a 10 cm vertical visual analogue
ral ozon tedavisinin kanıt düzeyi ise; güçlü öneri, orta kalite olarak scale. Ann Rheum Dis 1981;40(1):87–9
15. Yakut E, Düger T, Oksüz C, et al. Validation of the Turkish version of the
bildirilmiştir. Fakat bu meta-analizde placebo kontrollü bir çalışma Oswestry Disability Index for patients with low back pain. Spine 2004;
olmaması ve sunulan iki paravertebral ozon RCT’nin de (2,18), 29(5):581-5.
aktif control grubu ile yapılmış olması bir kısıtlılık olarak belirtil- 16. Brown MD. The source of low back pain and sciatica. Semin Arthritis
miştir (6). Bu açıdan, araştırmamız bildiğimiz kadarıyla placebo Rheum 1989;18(suppl 2):67–72.
17. Muto M, Ambrosanio G, Guarnieri G, et al. Low back pain and sciatica:
control grubu ile yapılmış ilk paravertebral ozon enjeksiyonu ça-
treatment with intradiscal-intraforaminal O(2)-O (3) injection. Radiol Med
lışmasıdır. 2008; 113(5): 695-706.
Paravertebral ozon enjeksiyonları ile yapılan çalişmalarin çoğu 18. Zambello A. Epidural steroid injection vs paravertebral O2O3 infiltration
kronik LBP hastalarinda yapilmiştır. Sadece iki çalışma LDH iliş- for symptomatic herniated disc refractory to conventional treatment: A
prospective randomized study. Rivista Italiana di Ossigeno-Ozonoterapia
kili acute LBP hastaları ile yapılmıştır (2,19). Bizim çalışmamız 2006;5:123-7
acute LDH’de yapılmış bildiğimiz kadarıyla üçüncü çalışmadır. 19. Melchionda D, Milillo P, Manente G, Stoppino L, Macarini L. Treatment of
Paravertebral ozon enjeksiyonlarında standart ozon dozu ve kon- radiculopathies: a study of efficacy and tollerability of paravertebral oxy-
gen-ozone injections compared with pharmacological anti-inflammatory
santrasyonu konusunda literatürde görüş birliği yoktur. SIOOT treatment. J Biol Regul Homeost Agents 2012; 26(3):467-74.
(13) ve MDOT (12), önerilerine göre ise ozonun konsantrasyonu;
Anahtar kelimeler: Bel ağrısı, enjeksiyon, lomber disk hernisi, ozon
10-20 µg /ml, toplam hacmi; 5-40 ml, toplam dozu; 50-400 µg terapi, paravertebral kas
olarak bildirilmiştir. Uygulama sıklığının ise; haftada iki ile baş-
layıp, haftada bir veya iki haftada bir şeklinde devam ederek 20
seansa kadar yapılabileceği bildirilmiştir.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


364 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Resim 3. ODI skorları değişimi takip grafisi


Notlar: Akut LDH’de konservatif tedaviler yanıt vermeyebilir. Bazen
bu tedavilerin kullanımı yan etkiler veya kontrendikasyonlar nedeniyle
mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlar için ek tedavi arayışları devam
etmektedir. Bu açıdan lomber POI’nin etkinliğini araştıran bu RCÇ litera-
türe katkı sağlayacaktır.

Resim 1. Çalışma akış şeması Rehabilitasyonda Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları


PS-097

FİBROMİYALJİDE EK TEDAVİ OLARAK OZON


TERAPİNİN ETKİNLİĞİ: BİR RANDOMİZE ÇİFT KÖR
PLASEBO KONTROLLÜ ÇALIŞMA
Hamza Sucuoğlu1, 2, Nalan Soydaş2
1
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi
2
İstanbul Özel Nisa Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği

Giriş-Amaç: Fibromiyalji (FM), çoklu ve karmaşık klinik semp-


tomları olan kronik bir hastalıktır. FM’de başlıca yakınma yaygın
ağrı olmakla birlikte, uyku bozukluğu, kronik yorgunluk, duygu-
durum bozuklukları ve diğer somatik şikayetler de olabilmektedir
(1). Etyopatogenezi net olmasa da genetik ve çevresel faktörler ile
periferik ve santral mekanizmaların FM oluşumunda rol oynadığı
düşünülmektedir (2). Ayrıca, FM’de oksidatif stresin arttığı bilin-
mekte fakat bu artışın hastalığın nedeni mi yoksa sonucu mu ol-
duğu bilinmemektedir (3-4). Bu hastalarda, catalase, glutathione
peroxidase, and superoxide dismutase gibi antioksidan enzimler
Resim 2. VAS skorları değişimi takip grafisi düşük konsantrasyonlarda bildirilmiştir (4-5).
Ozon kararsız bir moleküldür ve doku ile temas edince doymamış
yağ asitleri ile reaksiyona girerek reaktif oksijen türevleri ve lipit
oksidasyon ürünleri oluşmaktadır. Oluşan bu serbest radikaller,
antioksidan enzim sistemini uyarmakta ve terapötik dozlarda
uygulanan ozon hafif, geçici ve kontrollü bir oksidatif stres oluş-
turarak etki etmektedir (4). Lokal (intraartiküler, paravertebral,
intradermal vd.) ve sistemik (major veya minor otohemoterapi
(AHT), rektal insuflasyon) birçok uygulama yolu olan ozon tera-
pi (OT), antioksidan sistemin düzenlenmesi, bağışıklık sisteminin
modülasyonu ve inflamatuar süreçlerin baskılanmasını uyararak;
kardiyovasküler, inflamatuar ve enfeksiyöz hastalıklar gibi çeşitli
hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır (6-7).
FM’de halen kesin etkili bir tedavi yöntemi yoktur (2,8). Semp-
tomatik tedavide uygulanan ilaçların pek çok yan etkisi vardır ve
bu da kullanımları ile ilgili sorunlara yol açar (2). Sonuç olarak,

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


365 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

FM’de tedavi arayışları halen devam etmektedir. Bu nedenle, tamamladı (Fig. 1). Bu 41 hastanın 29 (71%)’u kadındı ve yaşları
OT’nin bu etki mekanizmalarına dayalı olarak FM tedavisinde 34 ila 69 yıl (ortalama - standart sapma (SS): 48.1 (8.9)) arasında
faydalı olabileceği varsayılmış ve bazı vaka çalışmalarında etkili ve hastalık süresi 1 ila 15 yıl (ortalama (SS): 4.5 (2.5)) arasında
olduğu gösterilmiştir (4,7-9). değişiyordu. Her iki grupta da hastaların ¾’ü pregabalin kullanı-
Bu açıdan literatürde bir ilk olacak olan bu randomize, plasebo yordu ve iki grup arasında; yaş, cinsiyet, hastalığın süresi ve mev-
kontrollü çalışma, OT’nin FM tedavisinde ek bir tedavi olarak cut tedaviler açısından anlamlı bir fark yoktu (p>0.05) (Table 1).
ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu ve günlük yaşam kalitesi üzerin- FIQ total skor ve alt skorları, OT ve placebo grupları için pre-and
deki etkinliğini araştırmak için tasarlanmıştır. post-intervention’da karşılaştırmalı olarak Table 2’de gösterilmekte-
Çalışma tasarımı dir. İki grup arasında pre-intervention’da FIQ skorları açısından an-
lamlı bir fark gözlenmemiştir. Bununla birlikte, post-intervention’da
Bu prospektif, randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmadır.
OT grubunda; iyi hissetme, ağrı, yorgunluk, dinlenmiş, tutukluk ve
Katılımcılar total FIQ skorlarında anlamlı düzelmeler görülmüştür (p<0.05). İki
Çalışmaya ACR tarafından belirlenen kriterlere göre (9), FM tanısı grup arasında post-intervention’da ise, iyi hissetme ve yorgunluk
alan 18 yaş üstü hastalar dahil edildi. Çalışmanın dışlama kriterleri; skorlarında OT grubu lehine anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05).
gebelik, emzirme, hipertiroidizm, favism (Glukoz-6 Fosfat dehid- PSQI total skor ve alt skorları ile SF-12 alt skorları, OT ve placebo
rogenaz enzim eksikliği), sickle cell anemia, hipoglisemi, hipotan- grupları için pre-and post-intervention’da karşılaştırmalı olarak
siyon, and eksojen antioksidan vitamin kullanımı (vitamin A, C, E, Table 3’de gösterilmektedir. İki grup arasında pre-intervention’da
B9) idi. Ozon ek tedavi olarak uygulandığından, hastalar çalışma PSQI skorları açısından anlamlı bir fark gözlenmemiştir. OT gru-
süresi boyunca mevcut medikal tedavilerini almaya devam ettiler. bunda post-intervention’da; öznel uyku kalitesi, uyku bozuklukları
Randomizasyon ve total PSQI skorunda anlamlı iyileşmeler gözlenmiştir (p<0.05).
Hastalar, bağımsız bir fiziyatrist tarafından gruplara randomize Bununla birlikte, post-intervention’da placebo grubuyla karşılaş-
edildi. Katılımcılardan bir ile on arasında bir sayı seçmeleri isten- tırıldığında OT grubunda aynı skorlardaki anlamlı iyileşmeler gö-
di. Çift sayı seçenler OT grubuna ve tek sayı seçenler plasebo rülmekle birlikte ek olarak uyku gecikmesi skorunda da anlamlı
kontrol (PC) grubuna atandı (Şekil 1). düzelme görülmüştür (p<0.05).
Girişimler SF-12 MCS and PCS skorlarında her iki grup arasında pre- and
post-intervention değerlendirmelerde istatistiksel anlamlı bir fark
Ozon therapi uygulamalarındaki seans sayısı, ozon dozu ve kon- bulunmamıştır (p>0.05) (Table 3).
santrasyonu Madrid Declaration on Ozone Therapy (MDOT)
önerileri dikkate alınarak belirlenmiştir (10). Çalışmamızda her iki Ayrıca çalışmamızda, 7 hastanın IV enjeksiyon bölgesindeki ha-
gruba da major autohemotherapy (MaAHT) ve minor autohemo- fif ve geçici ekimozu ve kan ekstravazasyonu dışında başka bir
therapy (MiAHT) yöntemleriyle, 5 hafta süresince haftada 2 seans olumsuz etki görülmedi.
toplam 10 seans ozon terapi uygulandı. MaAHT ve MiAHT uy- Tartışma
gulamalarındaki ozon konsantrasyonu (ozone / oxygen gas); OT FM’de etkili kesin bir tedavi yöntemi halen yoktur (2,14). Sempto-
grubunda ilk 2 seans 15µg/ml, sonraki 4 seans 20 µg/ml ve son 4 matik tedavide verilen ilaçların ise, birçok yan etkileri olması nede-
seans ise 25 µg/ml ve PC grubunda ise her bir seans için 0.1µg/ml niyle kullanımlarında sorunlar yaşanmaktadır. Bu durum da FM’de
idi. Kullanılan ozon jeneratörü, ulusal Sağlık Bakanlığı onaylı Tur- tedavi arayışlarının devam etmesine neden olmaktadır. Bu nedenle
kozone Blue S (Ozon Health Services Co. L. Istanbul, Turkey) idi. OT de FM tedavisinde son yıllarda kullanılmaya başlanmış ve bazı
MaAHT; açılan damar yolundan, içerisinde 10 ml sitrat bulunan vaka çalışmalarında etkili olabileceği gösterilmiştir (4,7,14).
vakumlu cam şişeye, 100 ml otolog kan alınarak, 100 ml hac- FM patogenezinde oksidatif stresin artmasının, antioksidan en-
minde ve istenilen konsantrasyonda ozon ile ozonlandıktan son- zimlerin azalmasının ve inflamatuar sitokinlerin (tümör nekroz
ra tekrar intravenöz (IV) infüzyon yoluyla hastaya geri verilerek faktörü a, interlökin [IL] -1, IL -6 ve IL -8) artmasının rol oy-
yapıldı. MiAHT ise; enjektöre alınan 5 ml hacminde ve istenilen nadığı bilinmektedir (3,5). OT ise hafif ve kontrollü bir oksidatif
konsantrasyonda ozon ile damar yolundan aynı enjektöre çekilen stres oluşturarak; antioksidan sistemin düzenlenmesi, bağışıklık
aynı hacimdeki otolog kan ozonlanarak, musculus gluteus maxi- sisteminin modülasyonu ve inflamatuar süreçlerin baskılanmasını
mus’a intramüsküler enjeksiyon şeklinde uygulandı (10). uyarmaktadır (4,7). Bu etki mekanizmalarına göre OT’nin FM te-
Ozon terapisinde steril, tek kullanımlık ve ozona dayanıklı mal- davisinde faydalı olabileceği düşünülmektedir (4,7,14).
zemeler (cam, silikon, polipropilen, polietilen) kullanılarak uy- OT’nin sistemik hastalıkların tedavisinde en yaygın ve etkili uy-
gulamalar yapılmış ve antisepsi şartlarına uyulmuştur. Hasta ve gulama yöntemi MaAHT olarak bilinmektedir (4,6). OT uygula-
girişimi yapan hekim ozon konsantrasyonları açısından kördüler. ma yöntemleri, seans sayıları ve ozon dozları farklı protokol ve
Değerlendirme ve ölçümler önerilere göre yapılabildiğinden literatürdeki araştırmalarda da
Hastaların demografik ve klinik özellikleri; yaş, cinsiyet, hastalığın homojen bir metodoloji yoktur. Çalışmamızın OT yöntemi, seans
süresi ve fibromiyalji için halen kullandıkları tedavileri kaydedildi. sayısı ve ozon dozu ise; Dünya’daki ozon terapistler arasında ge-
Hastalar, Fibromyalgia Impact Questionnaire (FIQ) (11), Pittsbur- niş bir konsensüsle kabul edilmiş MDOT önerileri dikkate alınarak
gh Sleep Quality Index (PSQI) (12) and the 12-item Short Form belirlenmiştir (10). Bu deklarasyonda haftada 2 seans yapılacak
Health Survey (SF-12) (13) ölçeklerinin Türkçe onaylı versiyonları MaAHT ve MiAHT uygulamaları ile onuncu seansa kadar klinik
kullanılarak değerlendirildi. Bu ölçümler, terapi öncesi (pre-inter- faydanın gerçekleşeceği öngörülmüştür. Ayrıca, ozonun autohe-
vention=ozon uygulama başlangıcından bir gün önce) ve terapi motherapy yöntemiyle önerilen terapötik konsantrasyonu; 5 ile
sonrası (post-intervention=tedavi tamamlandıktan sonraki gün) 40 ug/ml arasında belirlenmiş, daha düşük dozların terapötik etkisi
olmak üzere iki kez yapıldı. Değerlendirmeler ozon terapi dozlarına olmayacağı ve daha yüksek dozların ise toksik etkileri olabileceği
kör olan hekim ile hastanın yüz yüze görüşmesi ile gerçekleştirildi. bildirilmiştir. FM, OT’ye duyarlı hastalıklar arasında birinci kate-
Ayrıca, ozon terapi uygulamasındaki yan etkiler kaydedildi. goride sayılmış ve düşük doz ozon konsantrasyonu (10-25µg/ml)
ile tedavi önerilmiştir. Biz de bu önerilere göre, haftada 2 seans
Bulgular toplam 10 seans yaptığımız MaAHT ve MiAHT uygulamalarında-
Çalışma için değerlendirilen 60 FM hastasının 54’ü çalışma kriter- ki ozon konsantrasyonunu terapötik etkili 15-25µg/ml ve placebo
lerini karşıladı. OT grubunda 21, PC grubunda 20 hasta çalışmayı grubunda non-terapötik etkili; 0.1µg/ml olarak uyguladık.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


366 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Literatürde, OT’nin FM tedavisinde kullanıldığı araştırmalar kont-


rol grubu olmayan open-label çalışmalardır (4,7,14). Bu çalışma-
larda OT, sistemik uygulama olarak rectal insüflasyon ve MaAHT
yöntemleri ile yapılmıştır (4,7,14). Moreno-Fernández et al. (14)
ise 20 FM hastasına MaAHT ile OT uygulamışlar ve FIQ ile has-
talığın klinik etkilenimini değerlendirmişler ve aldıkları kan örnek-
lerinden biyokimyasal oksidatif stres faktörlerine ve serum seroto-
nin seviyelerine bakmışlardır. Sonuç olarak, OT ile tedavi edilen
tüm hastalarda total FIQ skorunda bir iyileşme, serotonin seviye-
lerinde orta derecede bir artış ve oksidatif stress seviyelerinde bir
azalma bulmuşlardır. Çalışmamız ise bildiğimiz kadarıyla, FM’de
ek tedavi olarak OT’nin AHT ile uygulandığı placebo kontrollü ilk
literatur araştırmasıdır. Bu çalışmamızda FM hastalarının iyi his-
setmek, yorgunluk, dinlenmişlik, tutukluk ile ağrı skorlarında ve
uyku kalitesinde anlamlı düzelmeler gördük.
OT uygulamalarında yan etkiler; çok nadir, çoğunlukla geçici ve
hafif olmaktadır (4). MaAHT’de tekrarlı intravenöz enjeksiyonlar
nedeniyle ekimoz, kan ekstravazasyonu ve nadiren flebit görüle-
bilmektedir (4,6). Bizim çalışmamızda az sayıda hastada görülen
geçici ve hafif ekimoz dışında başka bir yan etki görülmemesi de,
OT’nin iyi tolere edilen bir tedavi olduğunu desteklemektedir.
Sonuçlar
Bu çalışmada kullanılan seans sayısı ve ozon dozları için MaAHT ve
MiAHT ile ek bir tedavi olarak uygulanan OT, FM’de devam eden
tedavi ile eş zamanlı olarak yararlı iyileştirmeler sağlayabilir. Bu dü- Resim 1. Çalışma akış şeması
zelmeler özellikle FM’nin kendini iyi hissetme, ağrı, yorgunluk, din-
lenmişlik ve tutukluk alt ölçeklerinde ve uyku kalitesi, uyku gecikmesi
ve uyku bozuklukları alt ölçeklerinde sağlanabilir. Bununla birlikte,
daha yüksek hasta sayılarına ve daha uzun takip sürelerine sahip
ilave randomize kontrollü klinik araştırmalar garanti edilmektedir.

Kaynaklar
1. Mease P, Arnold LM, Choy EH, et al. Fibromyalgia syndrome module at
OMERACT 9: domain construct. J Rheumatol 2009;36:2318-29.
2. Ablin J, Neumann L, Buskila D. Pathogenesis of fibromyalgia: A review.
Joint Bone Spine 2008;75:273-9.
3. Ozgocmen S, Ozyurt H, Sogut S, et al. Antioxidant status, lipid peroxida-
tion and nitric oxide in fibromyalgia: etiologic and therapeutic concerns.
Rheumatol Int 2006;26:598–603.
4. Hidalgo-Tallon J, Menendez-Cepero S, Vilchez JS, Rodriguez-Lopez CM,
Calandre EP. Ozone therapy as add-on treatment in fibromyalgia manage-
ment by rectal insufflation: an open-label pilot study. J Altern Complement
Med 2013;19:238-42.
5. Iqbal R, Mughal MS, Arshad N, et al. Pathophysiology and antioxidant
status of patients with fibromyalgia. Rheumatol Int 2011;31:149-52.
6. Bocci VA. Scientific and medical aspects of ozone therapy: The state of the
art. Arch Med Res 2006;37:425-35.
7. Tirelli U, Cirrito C, Pavanello M, Piasentin C, Lleshi A, Taibi R. Ozone
therapy in 65 patients with fibromyalgia: an effective therapy. Eur Rev
Med Pharmacol Sci. 2019 Feb;23(4):1786-1788.
8. Balestrero R, Franzini M, Valdenassi L. Use of oxygen-ozone therapy in the
treatment of fibromyalgia. Ozone Ther 2017;2:6744.
9. Wolfe F, Clauw D, Fitzcharles MA, Goldenberg D, Katz RS, Mease P, et al.
The American College of Rheumatology preliminary diagnostic criteria for
fibromyalgia and measurement of symptom severity. Arthritis Care Res
2010;62:600-10.
10. Madrid Declaration on Ozone Therapy [homepage on the Internet]. Ma-
drid: 2015 [updated 2015 July 12; cited 2020 Sep 17]. Available from:
https://isco3.org/madrid-declaration-2nd-edition/.
11. Sarmer S, Ergin S, Yavuzer G. The validity and reliability of the turkish version
of the Fibromyalgia Impact Questionnaire. Rheumatology Int 2000, 20:9-12.
12. Agargün MY, Kara H, Anlar O. The validity and reliability of the Pittsburgh
Sleep Quality Index Türk Psikiyatri Derg 1996; 7:107-111
13. Ataoglu S, Ankaralı H, Ankaralı S. A comparison of the measuring in-
struments to assess quality of life in patients with fibromyalgia syndrome.
Anatol Clin 2017;22(2):85-94.
14. Moreno-Fernández A, Macías-García L, Valverde-Moreno R, Ortiz T,
Fernández-Rodríguez A, Moliní-Estrada A, De-Miguel M. Autohemother-
apy with ozone as a possible effective treatment for Fibromyalgia. Acta
Reumatol Port. 2019 Sep 29;44(3):244-249.
Anahtar kelimeler: Fibromiyalji, ozon terapi, otohemoterapi, uyku, Resim 2. FIQ skorlarının karşılaştırması
ağrı, yaşam kalitesi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


367 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

nıldı. Tüm hastalar, yaş, cinsiyet, boy, kilo, sigara, alkol kullanımı,
medeni hal, iş durumu ve eğitim durumu yönünden sorgulandı.
Ayrıca AS tanısı olan gruba, hastalık aktivitesi değerlendirme
amaçlı Ankylosing Spondylitis Disease Activity Score (ASDAS)
sedimentasyon (ESH), ASDAS CRP ve Bath Ankylosing Spondy-
litis Disease Activity Index (BASDAİ) ölçekleri uygulandı.
Bulgular: Nöropatik ağrı ile VAS ağrı skoru, kadın cinsiyet ara-
sında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptadık. Çalışmamızda
değerlendirdiğimiz yaş, boy, kilo, medeni durumu, iş durumu, eği-
tim durumu, pefiferik eklem tutulumu, düzenli egzersiz alışkanlığı,
kullandığı ilaç tipi, hastalık üsresi, tanı süresi, HLAB27 pozitifliği
veya negatifliği ile nöropatik ağrı sıklığı arasında istatiksel olarak
anlamlı bir ilişki saptamadık. Ayrıca AS hastalarında nöropatik
ağrı ile ASDAS-Sedim ve BASDAİ ile ölçtüğümüz hastalık akti-
vitesi arasında, BASMİ ile ölçtüğümüz hasta mobilitesi arasında
anlamlı derecede ilişki olduğu sonucuna vardık.
Sonuç: AS tanılı hastalarımızda mekanik bel ağrılı gruba göre
nöropatik ağrı sıklığının daha yüksek olduğunu ve nöropatik ağrı
olan AS tanılı hastalarda nöropatik ağrı olmayan hastalara göre
hastalık aktivasyonunun daha yüksek olduğunu gözlemledik. Bu
bulguların ışığında AS tanılı hastalarının nöropatik ağrı açısından
ayrıntılı bir şekilde sorgulanması ve tedavileri planlanırken nöro-
patik ağrı varlığının da göz önüne alınmasının remisyon açısından
önemini vurgulamak isteriz.
Sonuç: AS tanılı hastalarımızda mekanik bel ağrılı gruba göre
nöropatik ağrı sıklığının daha yüksek olduğunu ve nöropatik ağrı
olan AS tanılı hastalarda nöropatik ağrı olmayan hastalara göre
hastalık aktivasyonunun daha yüksek olduğunu gözlemledik. Bu
bulguların ışığında AS tanılı hastalarının nöropatik ağrı açısından
ayrıntılı bir şekilde sorgulanması ve tedavileri planlanırken nöro-
patik ağrı varlığının da göz önüne alınmasının remisyon açısından
önemini vurgulamak isteriz.
Anahtar kelimeler: Ankilozan spondilit, bel ağrısı, nöropatik ağrı
Resim 3. PSQI ve SF skorlarının karşılaştırması
Notlar: Bu çalışmanın amacı son yıllarda FM tedavisinde kullanılan
ozon tedavisinin ek bir tedavi olarak etkinliğini araştırmaktır. Randomize
plasebo kontrollü bu çalışma literatürde ilk olup, bu açıdan önemli katkı-
Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
sı olacağını düşünüyoruz.
PS-099

POST COVID-19 LUPUS-PERNİO-BENZERİ


Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu SENDROMLU BİR OLGU SUNUMU
PS-098 Tuba Tülay Koca1, Hülya Nazik2, Selçuk Nazik3, Özlem Koca1, Özer
Erzurumluoğlu1
ANKİLOZAN SPONDİLİTLİ HASTALARDA Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
1

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Dermatoloji Anabilim Dalı


NÖROPATİK AĞRI SIKLIĞININ HASTALIK AKTİVİTESİ
2

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı


3

İLE KORELASYONUNUN ARAŞTIRILMASI


Muhammet Yılmaz1, Yasemin Pekin Doğan2, Ebru Aytekin2, Ertan Giriş-Amaç: COVID-19 salgını tüm dünyada hızla ilerlerken,
Yüce3 bu alandaki literatür bilgimiz hızla artmaktadır. Günümüzde en-
1
Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği feksiyonun başta kardiyopulmoner sistem olmak üzere birçok
2
İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği sistemde çeşitli klinik semptomlara neden olduğunu biliyoruz.
3
İstanbul Bağcılar Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği
Dispne, zatürre, sitokin fırtınası ve tromboz komplikasyonları,
enfeksiyonun ölümcül seyrine yol açar. Virüsün hangi otoimmün
Amaç: Ankilozan spondilitte (AS) ağrı şiddeti ve sıklığı hastalık hastalıkları tetiklediğine dair yeterli literatür verisi yoktur. Burada,
aktivasyonunu gösteren en önemli özelliklerden biridir. Yaptığımız Post COVID-19 lupus pernio benzeri sendrom teşhisi konulan 30
çalışmada hastaların nöropatik ağrı sıklığının hastalık aktivasyonu yaşında bir kadın hastayı sunuyoruz.
ile ilişkisini açıklamayı amaçladık. Olgu: Hasta bize sağ ayak bileğinde şişlik ve sıcaklık, sağ el 5.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya hastanemiz Fiziksel Tıp ve Reha- parmağında (küçük parmak) ağrı ve şişlik şikayetleri ile başvur-
bilitasyon Kliniği Romatoloji polikliniğinde takip edilmekte olan du. Öyküsünde 2 ay önce COVID-19 olduğu ve ayaktan ağız
Modifiye New-York kriterlerine göre AS tanısı almış takipli 67 has- tedavileri ile tedavisini atlattığı öğrenildi. COVID-19 sonrası ağız
ta, mekanik bel ağrılı 67 hasta ve non-spesifik kas iskelet sitemi kuruluğu, ağız köşesinde yara ve saç dökülmesinin başladığını
ağrısı olan 67 hasta olmak üzere toplam 201 dahil edildi. Nöropa- belirtti. Ayrıca 1.5 ay sonra önce sol ayak bileğinde sonra sağ
tik ağrı sıklığını değerlendirme amaçlı Pain Detect Nöropatik Ağrı ayak bileğinde şişlik, ağrı ve zonklama geliştiğini belirtti. Her iki
Ölçeği (Pain Detect) ve 4 Soru Nöropatik Ağrı Ölçeği (DN4) kulla-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


368 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

elindeki 5. parmağın önce sola sonra sağ elinin şiştiğini ve mora 4. Gavriilaki E, Anyfanti P, Gavriilaki M, Lazaridis A, Douma S, Gkaliagkousi
döndüğünü söyledi. E. Endothelial Dysfunction in COVID-19: Lessons Learned from Coro-
naviruses. Curr Hypertens Rep. 2020 Aug 27;22(9):63. doi: 10.1007/
Hastanın laboratuvar parametreleri; lökosit: 11,7 (nötrofil: 7,2, len- s11906-020-01078-6. PMID: 32852642; PMCID: PMC7449866.
fosit: 2,9, monosit: 0,95, eozinofil: 0,51, bazofil: 0,04), Hemoglo- 5. Zhang Y, Xiao M, Zhang S, Xia P, Cao W, Jiang W, et al. Coagulopathy
bin: 13,5, trombosit: 188,000, ürik asit: 3,3 (2,4-5,7), ANA (IFA): and Antiphospholipid Antibodies in Patients with Covid-19. N Engl J Med.
2020 Apr 23;382(17):e38. doi: 10.1056/NEJMc2007575. Epub 2020 Apr
0,3 (<0.8 negatif), aPTT (aktive parsiyel tromboplastin zamanı): 8. PMID: 32268022; PMCID: PMC7161262.
24.8 (20-35), protrombin zamanı (PT): 12.5 (11-16), uluslararası 6. Harzallah I, Debliquis A, Drénou B. Lupus anticoagulant is frequent in
normalleştirilmiş oran (INR): 1.06 (08-1.2), romatoid faktör (RF): patients with Covid-19. J Thromb Haemost. 2020;18(8):2064-2065.
21,2 (0-20), C4: 0,214 (0,16-0,38)), anti-CCP: 0,5 (0-5,00), erit- doi:10.1111/jth.14867
rosit sedimantasyon hızı (ESR): 16 (0-30), C-reaktif protein (CRP): 8. Derksen RH, de Groot PG. Clinical consequences of antiphospholipid an-
tibodies. Neth J Med. 2004 Sep;62(8):273-8. PMID: 15588067.
8.65 (0-8.00), C3: 1.060 (0.79-1.52), anti dsDNA: negatif, anti SS- 7. Connell NT, Battinelli EM, Connors JM. Coagulopathy of COVID-19 and
A: 3.23 (0-12), anti SS-B: 2.57 (0-12), D- dimer: 0,32 (0-0,55). antiphospholipid antibodies. J Thromb Haemost. 2020 May 7:10.1111/
Hasta poliklinikten verilen non-steroidal antiinflamatuvar oral te- jth.14893. doi: 10.1111/jth.14893. Epub ahead of print. PMID: 32379918;
PMCID: PMC7267637
daviden 10 gün süreyle fayda görmedi. Geçmişinde herhangi bir 9. Zuo Y, Estes SK, Gandhi AA, Yalavarthi S, Ali RA, Shi H, et al. Prothrom-
artrit veya ilgili hastalığı tanımlamadı. Bir gebelik kaybı ile yaşa- botic antiphospholipid antibodies in COVID-19. medRxiv [Preprint]. 2020
yan çocuğu olmadığı öğrenildi. Demir eksikliği anemisi dışında Jun 17:2020.06.15.20131607. doi: 10.1101/2020.06.15.20131607.
bilinen bir hastalığı yok. PMID: 32587992; PMCID: PMC7310650.
10. Devreese KMJ, Linskens EA, Benoit D, Peperstraete H. Antiphospholipid
Tekerlekli sandalyede kontrole gelen hastanın sol dudağında açı- antibodies in patients with COVID-19: A relevant observation? J Thromb
sal keilit görüldü (Resim 1); sağ elde 5. parmakta şişlik ve morar- Haemost. 2020 Sep;18(9):2191-2201. doi: 10.1111/jth.14994. Epub
ma bulguları vardı (Resim 2). Sağ ayak bileğinde şişlik, ağrı ve 2020 Jul 23. PMID: 32619328; PMCID: PMC7361253.
11. Askanase AD, Khalili L, Buyon JP. Thoughts on COVID-19 and autoim-
sıcaklık vardı. Liveo retikülaris sağ el 5. parmak ve sağ ayak par-
mune diseases. Lupus Sci Med. 2020 Apr 3;7(1):e000396. doi: 10.1136/
mağında eklem şişmesi ile ilişkiliydi. (Şekil 3). Hasta COVID-19 lupus-2020-000396. PMID: 32341791; PMCID: PMC7174058.
ile ilişkili chillblain benzeri akral lezyonlar, lupus pernio ve antifos- 12. El Aoud S, Morin C, Lorriaux P, Obert J, Sorial D, Chaabouni T, et al.
folipid antikor sendromu ön tanıları ile hastaneye kaldırıldı. COVID-19 Presenting as Lupus Erythematosus-Like Syndrome. Disaster
Med Public Health Prep. 2020 Sep 10:1-4. doi: 10.1017/dmp.2020.358.
Tartışma: Şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2’nin Epub ahead of print. PMID: 32907688; PMCID: PMC7642503.
(SARS-CoV-2) neden olduğu koronavirüs hastalığı (COVID-19) 13. Yasri S, Wiwanitkit V. Systemic lupus erythematosus, varicella-like rash,
salgını, öncelikle hava yollarının epitelini etkiler. COVID-19’un and COVID-19. J Med Virol. 2020 Sep 23:10.1002/jmv.26547. doi:
eritrosit hasarı ve kompleman aktivasyonu yoluyla mikrovaskü- 10.1002/jmv.26547. Epub ahead of print. PMID: 32966621; PMCID:
PMC7537207
ler hasara ve tromboza neden olduğu ve cilt lezyonlarına neden
14. Shayestehpour M, Zamani B. Systemic lupus erythematosus and varicel-
olduğu bilinmektedir. COVID-19’a bağlı deri lezyonlarının insi- la-like rash following COVID-19 in a previously healthy patient. J Med
dansı%0,2 ile%29 arasında bildirilmiştir. COVID-19 hastalarında Virol. 2021 Feb 2. doi: 10.1002/jmv.26838. Epub ahead of print. PMID:
makülopapüler, ürtikeryal, veziküler, chilblain benzeri, trombotik 33527457.
/ iskemik vb. Birçok deri lezyonu görülmektedir. Chilblain / pernio 15. Battesti G, El Khalifa J, Abdelhedi N, Ferre V, Bouscarat F, Picard-Dahan
C, et al. New insights in COVID-19-associated chilblains: A comparative
benzeri lezyonlar genç erişkinlerde çoğunlukla asimetrik, ağrılı, study with chilblain lupus erythematosus. J Am Acad Dermatol 2020;
ödemli, eritemli veya morumsu plaklardır. Enfeksiyondan ortala- 83(4):1219–1222. doi:10.1016/j.jaad.2020.06.1018
ma 2 hafta sonra iz bırakmadan geriledikleri bildirilmiştir. Anahtar kelimeler: artrit, lupus pernio, COVID-19
COVID-19, çeşitli diğer virüslerde gördüğümüz gibi, çeşitli otoimmün
hastalıkları tetikleyebilir. Bunların örnekleri Guillan Barre sendromu,
Bell felci, Miller Fisher Sendromu ve hastalığa bağlı viral artrittir. Lite-
ratürde COVID-19’a bağlı sistemik lupus eritematozus (SLE) benzeri
klinik tablolar geliştiren yeterli sayıda olgu sunumu bulduk. Ayrıca
edinilmiş lupusta gördüğümüz Chillblains bulgusu ve interferonopa-
tiler de COVID-19 nedeniyle sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Battesti
ve ark. lupusa (11 vaka) ve COVID-19’a (7 vaka) bağlı chillblains
vakalarını karşılaştırmışlar ve oluşum yaşı, klinik bulgular ve otoanti-
korlar açısından herhangi bir farklılık gözlemlememişlerdir.
Sonuçlar: COVID-19’un, diğer virüslerin daha önce yaptığı gibi
hastalarda otoimmün hastalıkları tetikleyebileceğini görüyoruz.
Mevcut literatürde COVID-19 sonrası ilişkili Lupus-Pernio-Benze-
ri Sendromlu birkaç vaka bildirilmiştir. Olgumuz, 30 yaşında bir
kadında COVID-19 sonrası subakut dönemde başlayan serone-
gatif Lupus-Pernio-Like Sendromu ile uyumludur. Güncel litera-
türe katkı sağlamaktadır.

Kaynaklar
1. Gül Ü. COVID-19 and dermatology. Turk J Med Sci. 2020 Dec
17;50(8):1751-1759. doi: 10.3906/sag-2005-182. PMID: 32599968; PM-
CID: PMC7775718.
2. Wollina U, Karadağ AS, Rowland-Payne C, Chiriac A, Lotti T. Cuta-
neous signs in COVID-19 patients: A review. Dermatol Ther. 2020 Resim 1.
Sep;33(5):e13549. doi: 10.1111/dth.13549. Epub 2020 May 29. PMID:
32390279; PMCID: PMC7273098.
3. Dobesh PP, Trujillo TC. Coagulopathy, Venous Thromboembolism, and
Anticoagulation in Patients with COVID-19. Pharmacotherapy. 2020
Nov;40(11):1130-1151. doi: 10.1002/phar.2465. Epub 2020 Nov 3.
PMID: 33006163; PMCID: PMC7537066.

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


369 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

yonu bulunması ve sakroiliak tutulum olmaması ile ayırt edilir.


Ekstraspinal manifestasyonları konusunda literatürde nadiren
bahsedilmektedir.
Biz de omurga tutulumu yanında pelvik tutulumu ön planda olan
61 yaşında erkek hasta ile DISH’in en önemli ekstraspinal ma-
nifestasyonunu bulunan hastamızı sunmayı amaçladık. Postür
bozukluğu ile tarafımıza başvuran hastamız aktif bir yaşamı bu-
lunan, hafif obez, fleksiyon postüründe bağımsız desteksiz am-
buleydi. Postür bozukluğunun yanında zaman zaman olan kalça
ağrılarından da yakınmaktaydı. Yapılan muayenesinde torakal
omurga mobilitesinin olmadığı lomber eklem hareket açıklığı
(EHA) ölçümlerinde de ekstansiyon, lateral fleksiyon ve rotasyon
yönlerinde range başı kısıtlıyken fleksiyon açıklığının tama yakın
açık olduğu gözlendi. Kalça EHA’ları range ortası kısıtlı ve ağrılı,
iken sakroiliak testleri normaldi. Yapılan laborauvar testlerinde
glukoz düzeyi 138 mg/dl(yüksek) ve hba1c düzeyi:7,5’du. Diğer
hematolojik ve biyokimyasal testleri normaldi. Hastanın çekilen
radyografik görüntülemelerinde torasik ve lomber omurgada be-
lirgin kifozun yanında dört ardışık vertebranın ön kısmında ossifi-
kasyonların gözlenmesinin yanında disk alanlarının korunduğunu
Resim 2. ve sakroiliak eklemin açık olduğunu gözlenmesinin yanında her
iki kalça ekleminin görüntülenmesinde iliak krest, iskiyal tüberosi-
talar ve büyük trokanterlerin bulunduğu yerde bıyıklanma olarak
ifade edilen entezopatilerin gözlendiğini eklem aralığının her iki
bölümünde skleroz görülmekle birlikte korunduğunu gözlemle-
dik. Bu bulgularla hastanın ileri görüntüleme yöntemlerinde dahi
ihtiyaç duymadan DISH tanısı ile birlikte Pelvik DISH tanısı ko-
nularak tedavisine başlandı. Hastanın özellikle şikayetinin olduğu
postür bozukluğunun düzeltilebilmesi için postür egzersizleri, ek-
lem hareket açıklığı egzersizleri, progresiz rezistif egzersizleri içeren
postür rehabilitasyonu programı düzenlendi ve her iki kalçadaki
ağrı şikayetine yönelik hotpack, ultrason ve TENS’ten oluşan fiz-
yoterapi programı eklendi.
Ekstraspinal manifestasyonlarının oldukça nadir olduğu bilinen
DISH hastalığının pelvis tutulumu ile kendini gösteren pelvik
DİSH erken tanı konulduğunda ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmadan
tanı koyulabilen önlenmesi güç bir hastalıktır. Sırt ve bel ağrısı bu-
lunan ve postür bozukluğu bulunan erkek hastalarda düşünülerek
araştırılmalı ve tanı koyulur koyulmaz tedavisi başlanmalıdır.
Olgu: Diffüz idiopatik skeletal hiperostozis (Forestier Hastalığı),
Resim 3. omurganın tendinöz ve ligamentöz bölgelerinde gözlenen aşı-
rı kemik proliferasyonu ile karakterize bir hastalıktır. Özellikle 6.
ve 7. dekatta bulunan erkek hastalarda, %10’a yakın bir sıklıkta
görünen bu hastalığın sebebi bilinmemekle birlikte çeşitli neden-
Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu ler (glukoz metabolizması bozuklukları, hiperinsülinizm, obezite)
öne sürülmüştür. Omurgada tutukluk ve hareket kısıtlılığı en sık
PS-100
ifade edilen şikayetlerdir. Görüntülemede tipik olarak torasik ve
PELVİK DİFFÜZ İDİOPATİK SKELETAL lomber omurgayı tutan, anterior longitidunal ligament kalsifikas-
HİPEROSTOZİS: OMURGANIN GÖLGESİNDE İLGİNÇ yonu bulunması ve sakroiliak tutulum olmaması ile ayırt edilir.
Ekstraspinal manifestasyonları konusunda literatürde nadiren
BİR PELVİS PATOLOJİSİ
bahsedilmektedir.
Nilüfer Kutay Ordu Gökkaya1, Şükrü Cem Hatipoğlu2, Ayşegül Zehra Biz de omurga tutulumu yanında pelvik tutulumu ön planda olan
Uyan Erten1 61 yaşında erkek hasta ile DISH’in en önemli ekstraspinal manifes-
Ankara Şehir Hastanesi, Fiziksel Tıp Rehabilitasyon Kliniği
1
tasyonunu bulunan hastamızı sunmayı amaçladık. Postür bozuklu-
Ankara Şehir Hastanesi, Radyoloji Kliniği
2
ğu ile tarafımıza başvuran hastamız aktif bir yaşamı bulunan, hafif
obez, fleksiyon postüründe bağımsız desteksiz ambuleydi. Postür
Giriş-Amaç: Diffüz idiopatik skeletal hiperostozis (Forestier Has- bozukluğunun yanında zaman zaman olan kalça ağrılarından da
talığı), omurganın tendinöz ve ligamentöz bölgelerinde gözlenen yakınmaktaydı. Yapılan muayenesinde torakal omurga mobilite-
aşırı kemik proliferasyonu ile karakterize bir hastalıktır. Özellikle 6. sinin olmadığı lomber eklem hareket açıklığı (EHA) ölçümlerinde
ve 7. dekatta bulunan erkek hastalarda, %10’a yakın bir sıklıkta de ekstansiyon, lateral fleksiyon ve rotasyon yönlerinde range başı
görünen bu hastalığın sebebi bilinmemekle birlikte çeşitli neden- kısıtlıyken fleksiyon açıklığının tama yakın açık olduğu gözlendi.
ler (glukoz metabolizması bozuklukları, hiperinsülinizm, obezite) Kalça EHA’ları range ortası kısıtlı ve ağrılı, iken sakroiliak testleri
öne sürülmüştür. Omurgada tutukluk ve hareket kısıtlılığı en sık normaldi. Yapılan laborauvar testlerinde glukoz düzeyi 138 mg/
ifade edilen şikayetlerdir. Görüntülemede tipik olarak torasik ve dl(yüksek) ve hba1c düzeyi:7,5’du. Diğer hematolojik ve biyokim-
lomber omurgayı tutan, anterior longitidunal ligament kalsifikas- yasal testleri normaldi. Hastanın çekilen radyografik görüntüleme-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


370 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

lerinde torasik ve lomber omurgada belirgin kifozun yanında dört


ardışık vertebranın ön kısmında ossifikasyonların gözlenmesinin
yanında disk alanlarının korunduğunu ve sakroiliak eklemin açık
olduğunu gözlenmesinin yanında her iki kalça ekleminin görüntü-
lenmesinde iliak krest, iskiyal tüberositalar ve büyük trokanterlerin
bulunduğu yerde bıyıklanma olarak ifade edilen entezopatilerin
gözlendiğini eklem aralığının her iki bölümünde skleroz görülmekle
birlikte korunduğunu gözlemledik. Bu bulgularla hastanın ileri gö-
rüntüleme yöntemlerinde dahi ihtiyaç duymadan DISH tanısı ile
birlikte Pelvik DISH tanısı konularak tedavisine başlandı. Hastanın
özellikle şikayetinin olduğu postür bozukluğunun düzeltilebilmesi
için postür egzersizleri, eklem hareket açıklığı egzersizleri, progresiz
rezistif egzersizleri içeren postür rehabilitasyonu programı düzen-
lendi ve her iki kalçadaki ağrı şikayetine yönelik hotpack, ultrason
ve TENS’ten oluşan fizyoterapi programı eklendi.
Ekstraspinal manifestasyonlarının oldukça nadir olduğu bilinen
DISH hastalığının pelvis tutulumu ile kendini gösteren pelvik
DİSH erken tanı konulduğunda ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmadan
tanı koyulabilen önlenmesi güç bir hastalıktır. Sırt ve bel ağrısı bu-
lunan ve postür bozukluğu bulunan erkek hastalarda düşünülerek
araştırılmalı ve tanı koyulur koyulmaz tedavisi başlanmalıdır.
Anahtar kelimeler: Diffuse idiopathic skeletal hyperosthozis, pelvis, hip

Resim 2. DISH torakal yan radyografi

Resim 1. DISH pelvis radyografi

Resim 2. DISH lomber yan radyografi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


371 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


PS-101 PS-102

BİYOLOJİK DMARD KULLANAN ROMATOLOJİ PSÖRİYATİK DAKTİLİT: DERİN KOEBNER FENOMENİ


HASTALARINDA COVİD-19 PANDEMİSİ SIRASINDA Rana Terlemez, Deniz Palamar, Tugce Ozekli Misirlioglu, Kenan
İLAÇ UYUMUNUN ETKİSİ Akgun
Figen Yılmaz, Roza Jizel Dağdelen, Beril Doğu, Ali Sahillioğlu, Enes İÜC Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ad
Efe İş, Merve Günerli, Kadriye Banu Kuran
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Suam Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Pulleyler, fleksiyon hareketi esnasında çekme açısı oluşturarak,
Kliniği, İstanbul, Türkiye tendonun falankslardan uzaklaşmasını önleyen ciddi mekanik
stres bölgeleridir. Bu yapılar hem tendon ile hem de kemik ile
Amaç: Pandemi halini alan Severe Acute Respiratory Syndrome yakın ilişkili olduğundan fonksiyonel entezis bölgeleri olarak ta-
coronavirus-2 (SARS-CoV-2) virüsünün neden olduğu Covid-19 nımlanmaktadırlar. Psöriyatik daktilitin tetiğini çeken mekanizma-
hastalığı ülkemizde de Mart 2020 tarihinden itibaren görülmeye lardan biri de, ciltte travma sonrası görülen aşırı tamir yanıtı ile
başlamıştır. Toplumda her kesimdeki kişilerde görülebilmekle bir- karakterize koebner fenomenine benzer şekilde, pulleylerde ve
likte zayıflamış bağışıklık sistemi nedeniyle otoimmün bozukluğu komşu fleksör tendonlarda kalınlaşma olmasıdır. Biz bu bildiride
olan kişilerde ne sıklıkta görüleceği, bu kişilerin sağlık durumları- psöriyatik daktilitteki mini entezis hipotezini destekleyen bir olgu
nın nasıl etkileneceği merak konusu olmuştur. Bu amaçla biz de sunmayı amaçladık. Ondokuz yaşında kadın hasta sağ el 2. par-
polikliniğimizde biyolojik DMARD tedavisi ile takip ettiğimiz ro- makta ağrı ve şişlik ile polikliniğimize başvurdu (Resim 1). Has-
matoloji hastalarının, ilaç kullanımlarına olan uyumlarına göre ro- tanın şikayetlerinin, uzun süre yazı yazma ve ders çalışma sonra-
matolojik hastalık aktivitelerinin, ağrı durumlarının ve yaşam ka- sında başladığı öğrenildi. Özgeçmişinde lokal tedavilerle kontrol
litelerinin pandemi sonrasında etkilenip etkilenmediğini irdeledik. altında olan psöriyazis öyküsü bulunmakta idi. Fizik muayenede
dominant el 2. parmakta diffüz şişlik olduğu görüldü. Saçlı deride
Gereç ve Yöntem: Romatoloji yandal polikliniğimizden takipli,
minimal psöriyatik plaklar olduğu görüldü. Laboratuvar testlerin-
biyolojik DMARD kullanan ve pandemi öncesi ile sonrası akut
de anormal bulgu olmayan hastanın ultrasonografik incelemesin-
faz reaktanları, hastalık global değerlendirmesi ve ağrı değerlen-
de, etkilenmiş olan parmakta longitudinal kesitlerde fleksör ten-
dirmesi (vizüel analog skala (VAS) ile) olan hastalar çalışmamıza
donda kalınlaşma, fleksör tenosinovit ve ekstratendinöz yumuşak
dahil edildi. Hastaların demografik verileri kaydedildi.
dokuda kalınlaşma olduğu görüldü. A2 pulley üzerinden alınan
Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen 52 hastanın (30 erkek, 22 aksiyal kesitte, hem pulleyde kalınlaşma hem de pulley boyunca
kadın) yaş ortalaması 46,42±8,75 yıl idi. Hastaların 36’ sı anki- artmış power Doppler sinyalleri gözlendi (Resim 2). Hastaya me-
lozan spondilit, 14’ ü romatoid artrit, 2’ si psöriatik artrit tanılıy- totreksat 10 mg /hf dozunda başlandı. Üç hafta sonraki kontrolde
dı. Etanersept, adalimumab, infliksimab, tofasitinib, golimumab, hastanın daktilitinin klinik olarak gerilediği fakat ultrasonografik
rituksimab, sekukinumab ve sertolizumab kullanan hasta sayıları bulguların devam ettiği gözlendi, metotreksat 15 mg /hf dozuna
sırasıyla 20, 11, 9, 5, 3, 2, 1, 1 idi. Pandeminin başladığı Mart yükseltildi.
2020 tarihinden Aralık 2020 tarihine kadar ilaçlarına ara verme-
Tinazzi ve arkadaşları, psöriyatik artritli hastalarda günlük yaşam
den devam edebilen hastalarımız 33, bu tarihler arasında en az
aktiviteleri sırasında mekanik strese maruz kalan pulleylerin kalın-
3 ay ilaçlarına ara vermiş olanlar 19 kişiydi. İlaçlarına ara veren
laşmasını ‘derin koebner fenomeni’ olarak adlandırmışlardır (1).
hastaların hastalık global değerlendirmesi, ağrı değerlendirmesi
Bizim olgumuzda da şikayetlerin, rekürren mikrotravma sonrası
ve akut faz reaktanları, pandemi öncesine göre pandemi sonra-
dominant el işaret parmağında başlaması ‘derin koebner feno-
sında anlamlı olarak kötüleşmişti (p<0,05). İlaçlarına ara ver-
menini’ destekler niteliktedir. Pulleylerin ultrasonografik olarak in-
meden kullananlarda ise bunların hiçbirinde anlamlı kötüleşme
celenmesi, özellikle erken dönemde romatoid artrit ve psöriyatik
olmamıştı. İki grubun pandemi sonrasındaki bulgularının karşı-
artrit ayrımında yol gösterici olabilmektedir (2).
laştırılmasında ise ilaca ara verenlerin ağrı ve akut faz reaktan-
larından CRP değerlerinde ilaca kesintisiz devam edenlere göre Anahtar kelimeler: psöriyatik artrit, daktilit, ultrasonografi.
anlamlı bir kötüleşme dikkati çekmiştir (p<0,05). Yaşam kalitele-
Kaynaklar
rinin pandemi sonrasındaki karşılaştırmalarına göre ise SF-36’ nın
1. Tinazzi I, McGonagle D, Aydin SZ, et al. ‘Deep Koebner’phenomenon of
Sosyal Fonksiyon ve Vücut Ağrısı alt birimlerinde ilaca ara veren the flexor tendon-associated accessory pulleys as a novel factor in tenosyn-
hastaların aleyhine olmak üzere iki grup arasında anlamlı farklılık ovitis and dactylitis in psoriatic arthritis. Annals of the rheumatic diseases,
izlenmiştir (p<0,05). Hastalarımızın 3’ ü Covid-19 enfeksiyonuna 2018;77: 922-5.
yakalanmıştı ve 3’ ü de ilaçlarına ara vermeyen gruptaydı. 2. Sapundzhieva T, Karalilova R, Batalov A. Hand ultrasound patterns in
rheumatoid and psoriatic arthritis: the role of ultrasound in the differential
Sonuç: Covid-19 pandemisi sırasında biyolojik DMARD kulla- diagnosis. Rheumatology International, 2020;40: 837-48
nan romatoloji hastalarımızdan ilaca ara verenlerin hastalıkları,
ağrıları, akut faz reaktanları kötüleşmiş, kesintisiz kullananlarda
herhangi bir kötüleşme olmamıştır. Covid-19 hastalığına yaka-
lananlar, ilaçlarını almaya devam eden hasta grubunda olmakla
birlikte bu iki grup arasında anlamlılığa ulaşmamıştır.
Anahtar kelimeler: Rheumatology,Coronaviridae,Pandemics

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


372 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

COVİD 19 çalışması yapabilmek için 12 ekim 2020 tarihinde ba-


kanlık bilim kurulundan onay alındı.
Bulgular: 45’i (%55) kadın olan hastaların yaş ortalaması
47.83+11.9, hastalık süresi ortalaması 11+8 yıldı. 46’sı (%56)
biyolojik tedavi alıyordu. Hastaların 1/2’si pandemide ilaçlarına
ara vermişti, ara verme süresi ortalaması üç aydı. Ara verme ne-
denleri sırasıyla hekim önerisi, COVİD korkusu, remisyon, CO-
VİD 19 geçirilmesiydi. 15 hasta (%18) COVİD 19 geçirmiş ve hiç-
biri hastanede yatarak tedavi görmemişti. COVİD 19 ile ilgili en
fazla yakınmalar tat koku kaybı, halsizlik, kas ağrıları ve yorgunluk
belirtildi. Hastaların 2 sinde akciğer tutulumu olmuştu. COVİD
korku ölçeği ortalaması 16.7+ 6.5,CAS ort 0.8 +1.9 idi. Sos-
yal aktiviteler içinde sırasıyla alışveriş ve toplu taşıma kullanımı
en fazlaydı. COVİD geçiren ve geçirmeyenler arasında yaş, cins,
hastalık tanısı, hastalık süresi, kullanılan ilaçlar, ilaçları bırakma,
Resim 1. Sağ el 2. parmakta yumuşak doku şişliği
çalışma koşulları,eğitim yılı, sigara, pandemideki sosyal aktiviteler
açısından fark bulunmadı. Sadece COVİD 19 geçirenler akraba
ve aile ziyaretlerine daha az gitmişlerdi. COVİD korku ölçeği ve
CAS da iki grup arasında fark yoktu.
Sonuçlar: İnflamatuvar romatizmal hastalığı olan hastalar CO-
VİD 19 u daha ağır geçirmemişler ve COVİD 19 geçiren ve ge-
çirmeyen hastalar arasında klinik ve sosyal özellikler açısından
belirgin fark bulunamamıştır.Çalışma kesitsel ve pandemide has-
taneye gelen hastalarda yapıldığı için neden sonuç ilişkisi verme-
yebilir ve geneli yansıtmayabilir uzun dönem takipli çalışmalarla
desteklenmesi gerekir.
Anahtar kelimeler: Ankilozan spondilit, COVİD 19, romatoid artrit

Tablo 1. Covid geçiren ve geçirmeyen hastaların karşılaştırması


Resim 2. A2 pulley aksiyal kesitte power doppler sinyallerinin artışı Covid Yaş Hastalik İlac Ara CAS Koronavirus Egitim
Gecirmis Süresi yil Kullanim verme Korkusu Ölcegi yili
Mi? Suresi suresi

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu Hayır Ortalama 47.1 10.9 5.0 3.4 0.7 16.8 8,1

SD 11.6 8.0 5.3 2.0 1.9 6.6 4,0


PS-103
Evet Ortalama 51.1 11.5 6.3 2.1 1.3 16.1 7,3

İNFLAMATUVAR ROMATİZMAL HASTALARDA SD 12.7 8.8 5.8 1.1 2.1 6.2 5,4

COVİD 19 DENEYİMİ VE KORKUSU P değeri* 0.322 0.900 0.288 0.091 0.290 0.696 0.513

Nazlı Derya Buğdaycı, Ayşegül Kılıç, Gülşah Soytürk, Ömer Faruk


Bucak, Nurdan Paker , Zozan Sungur, Enes Türkyolu, İlhan Karacan
Sbü İstanbul Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Eah Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
PS-104
Giriş-Amaç: COVİD 19 pandemisi sırasında inflamatuvar ro-
matizmal hastaların immun supresyon yapan ilaçlar kullanmaları AKSİYEL SPONDİLOARTRİT İLE KARIŞAN SAPHO
nedeniyle hastalığa daha yatkın olabileceği ve daha ağır geçire- OLGUSU
bileceği düşünülmekteydi.Bu nedenle ilaç tedavilerini bırakan
hastalar oldu.Bu çalışmada polikliniğimizde takibe gelen infla- Sertaç Atmaca1, Funda Karaalioğlu1, Tansel Sezer1, Şeref Karabulut2,
matuvar romatizmal hastalığı olanlarda,pandemi başlangıcından Nurettin Taştekin1, Murat Birtane1
itibaren COVİD 19 geçiren ve geçirmeyenlerin deneyimleri ve
1
Trakya Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,
Edirne, Türkiye
farklarını değerlendirmeyi amaçladık. 2
Trakya Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Edirne, Türkiye
Yöntem-Gereçler: İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon EAH
polikliniğinde 15/ 10/ 2020 - 15/02/ 2021 tarihleri arasında taki-
Giriş: SAPHO, sinovit, akne, püstüloz, hiperostoz ve osteit ile gi-
be gelen 82 hastanın COVİD 19 deneyimleri yüzyüze sorgulandı.
den, klinik tablosu çeşitlilik gösterebilen bir sendromdur [1]. Tüm
Ankilozan spondilit,romatoid artrit ve psöriatik artritli hastalar de-
bulguları aynı anda görülmeyebildiği ve benzer tutulum gösteren
ğerlendirmeye alındı.Demografik verileri ve hastalık özellikleri, ilaç
diğer hastalıklarla karışabildiği için klinikte sıklıkla gözden kaçabi-
kullanım özellikleri kaydedildi.Pandemi başlangıcından itibaren,ça-
len bir tanıdır [2].
lışma koşulları, karantina kurallarına uyumları sorgulandı.COVİD
19 korkusu ölçeği ve anksiyeteleri Coronavirus Anksiyete Ölçeği Amaç: Klinikte zor tanı konmuş bu olguyu sunmak ile klinis-
(CAS) ile değerlendirildi.Hastalar formları kendileri doldurdu. yenlerin tanı dağarcığında SAPHO sendromuna dikkat çekmek
amaçlanmıştır.
İstatistiksel analiz, data aritmetik ortalama, standart sapma veya
frekans (yüzde) olarak özetlendi. Grup ortalamaları Mann Whit- Olgu: 49 yaşında kadın hasta, bir aydır olan ön göğüs duvarı
ney U testi ile kıyaslandı. Kategorik değişkenlerin gruplara dağı- ağrısı şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. İki yıldır zaman zaman
lımı Pearson ki-kare, Yate’s düzeltmeli ki-kare veya Fisher exact sırt bölgesinde ağrılarının olduğunu da ifade ediyordu. Ateş, kilo
test ile kıyaslandı. P değeri< 0.05 ise anlamlı olarak kabul edildi. kaybı yoktu. Fizik muayenesinde tek taraflı sternoklavikular ek-
Analizler SPSS ver18.0 Programı ile yapıldı lem şiş ve palpasyonla ağrılıydı. Diğer eklem ve sistem muayenesi

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


373 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

normaldi. Özgeçmişinde ve soygeçmişinde özellik saptanmadı.


Hematolojik, biyokimyasal ve akut faz reaksiyonunu gösteren
laboratuvar incelemeler normal bulundu. Yaklaşık iki yıl önce ya-
pılan torakal ve lomber manyetik rezonans görüntülemelerinde
(MRG) T9, T10, T11, L2 VE L4 vertebralarında aktif inflamasyo-
nu gösteren köşe lezyonları mevcuttu. Yeni istenen MRG’de köşe
lezyonları sebat etmekteydi. İnflamatuvar ağrı paterni sergileyen
hastada, sakroiliit olmamasına rağmen ön planda spondiloartro-
pati (SPA) tanısı üzerinde duruldu. Daha önce düşük dozlarda ara
ara indometazin kullanan hastaya ilacın dozu artırılarak 50 mg x2
doza geçilince hastanın ağrıları tama yakın olarak rahatladı. Bu
durum kostokondrit ile göğüs ağrısı da yapabilen SPA tanımızı
güçlendirdi. Hasta sakroiliit olmaması nedeniyle ayırıcı tanı yap-
mak amacıyla kas iskelet sistemi konseyine sunuldu ve radyolog 2
yıl önce çekilen torakal MRG’de raporlanmamış, sternumda yay-
gın kemik iliği ödemi olduğunu söyledi. SAPHO şüphesi ile hasta
tekrar muayene edildiğinde ayak bileği etrafında püstüler dökün-
tüler olduğu gözlendi. Tanının teyidi için istenen kemik sintigrafi-
sinde manubriosternal eklem ve bilateral 1. sternokostal bölgeler- Resim 2. MRG’de T9, T10, T11, L2 vertebralarında köşe lezyonları ve
de sintigrafik tutulum saptandı. Enfeksiyon, tümör gibi patolojiler sternumda yaygın kemik iliği ödemi görünümü.
de dışlanarak, klinik tablo, deri bulguları ile birlikte SAPHO tanısı
konmuş oldu. Hasta zaten burada kullanılacak olan indometazin
ile rahattı, doz yarı yarıya azaltılsa da semptomlar geri dönmedi.
Dermatolojik tedavisi devam ediyor.
Sonuç: SAPHO, kliniği heterojen bir seyir gösterdiği ve klinik
belirtiler aynı anda ortaya çıkmayabildiği için tanısı özellikle ilk
aşamalarda zor olan bir hastalıktır. Benhamou kriterlerini karşıla-
yan hastalar SAPHO sendromu tanısı alır. Olgumuz kliniğimize iki
yıl önce ilk başvurduğunda semptom olarak sadece dorsaljiden
yakınması, torakal vertebra MRG’sinde de aktif inflamatuvar köşe
lezyonları görülmesi, NSAİD tedavisine tama yakın cevap verme-
si sebebiyle aksiyel SPA ön tanısını almıştı. Son başvurusunda
ön göğüs duvar ağrısından yakınması, iki yıldır ilk kas iskelet sis-
temi yakınmaları ile ortaya çıkan ayak bileğinden tabana doğru
yayılan gezici tarzda palmoplantar püstülozu andıran lezyonların
gözlenmesi SAPHO olasılığını düşündürdü. Tanıyı doğrulamak
için tüm vücut kemik sintigrafisi çekildi ve tipik tutulum gözlendi.
Klinik pratikte sakroiliit de yapabilen bu sendromun SPA ile karı-
şabileceği her zaman akılda tutulmalıdır.

Kaynaklar
1. Benhamou CL, Chamot AM, Kahn MF. Synovitis-acne-pustulosis hyper-
ostosis-osteomyelitis syndrome (SAPHO). A new syndrome among the
spondyloarthropathies? Clin Exp Rheumatol. 1988;6:109–12.
2. Himuro H, Kurata S, Nagata S, Sumi A, Tsubaki F, Matsuda A, Fujimoto
K, Abe T. Imaging features in patients with SAPHO/CRMO: a pictorial Resim 3. Tüm vücut kemik sintigrafisinde manubriosternal eklem ve
review. Japanese Journal of Radiology (2020) 38:622–629 bilateral 1. sternokostal bölgelerde tutulum.
Anahtar kelimeler: SAPHO, sinovit, püstüloz, spondiloartrit

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


PS-105

ERKEN ROMATOİD ARTRİTLİ KADIN HASTADA


BRUKSİZM VE DİSK DEPLASMANINA BAĞLI
TEMPOROMANDİBULAR EKLEM AĞRISI
Manolya İlhanlı1, İlker İlhanlı2, Ahmet Kıvanç Cengiz3, Ayhan Bilgici2
1
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş Ve Çene Radyolojisi
Anabilim Dalı
2
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
3
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim
Dalı Romatoloji Bd

Giriş-Amaç: Romatoid artrit (RA) progresif eklem harabiyeti ile


seyredebilen kronik otoimmün bir hastalık olup toplumun %0.5-
Resim 1. Sol topuk lateralinde ciltte plantar püstüloz ile uyumlu görünüm. 1’ini etkilemektedir. (1) Kadınlarda erkeklerden daha sık görül-

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


374 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

mektedir (2) ve etiyolojisinde genetik predispozisyon, mikrobiyo- almaktadır. (4) Olgumuzda sadece disk deplasmanının tespit edil-
lojik, hormonal ve çevresel faktörler sorumlu tutulmaktadır. (3) miş olması ve diğer bozukluklara rastlanmamış olması olgumuzun
Periferik eklemlerde sinovyal dokuda immün hücre infiltrasyonu erken dönemde tanı almış olmasına bağlanabilir. Zira, daha ileri
ve artmış inflamatuvar mediatör salınımı ile eklem yapısında ve yapısal değişiklikler hastalığın progresyonu ile ortaya çıkmaktadır.
fonksiyonunda bozulmalar ortaya çıkmaktadır. (4) Disk deplasmanı RA tutulumu dışında da görülebilen bir durum
Romatoid artrit hastalarında temporomandibular eklem (TME) olmakla beraber, literatürde RA hastalarında disk deplasmanına
tutulumunun insidansı %2-86 arasında değişmektedir (5). Belir- sıklıkla rastlandığı ve bu durumun diğer RA’ya bağlı yapısal anor-
tiler çeşitlidir ve ağrı, kısıtlı hareket açıklığı, krepitasyonlar, eklem malliklerden bağımsız olarak da görülebildiği vurgulanmıştır. (8)
ve çiğneme kaslarının palpasyonunda hassasiyet ve kilitlenmeyi Bruksizm, diş sıkma olarak ta tarif edilebilecek bir klinik durum
içerir (6). RA’daki tipik bulgular arasında subjektif semptomlar, olup Lobbezoo ve ark. (10) tarafından oluşturulan tanı kriterlerine
sınırlı TME hareketi yanında kondiler erozyon, kistler, düzleşme göre; hastanın kişisel beyanı, uyurken ve uyanıkken bruksizm var-
ve skleroz gibi radyografik lezyonlar bulunur (7). RA hastalarında lığına yönelik sorular, çene, dişler ve yumuşak dokuları da içeren
redüksiyonlu anterior disk deplasmanı ve redüksiyonsuz komplet oral muayene ile tanısı konmaktadır. Olgumuzda da tespit ettiği-
anterior disk deplasmanı sıktır (sırasıyla yaklaşık 1:3 ve 1:5) (8). miz gibi bruksizm TME ağrısına neden olabilecek bir faktördür fa-
Bruksizm TME ağrısı olanlarda ağrısı olmayanlara göre daha fazla kat her zaman ağrı nedeni değildir. Bruksizm TME ağrısı olanlarda
iken erken RA grubu, TME ağrı prevalansı açısından sağlıklı kont- ağrısı olmayanlara göre daha fazladır. (9)
rollerden farklı değildir; bununla birlikte, erken RA grubu içinde, Erken RA grubu, TME ağrı prevalansı açısından sağlıklı kontrol-
seronegatif hastalarda seropozitif hastalara göre daha fazla TME lerden farklı bulunmamıştır; bununla birlikte, erken RA grubu
ağrısı bildirilmiştir (9). Erken RA hastalarında TME’nin de sorgu- içinde, seronegatif hastalarda seropozitif hastalara göre daha fazla
lamaya ve muayeneye dahil edilmesi çok önemlidir. TME ağrısı bildirilmiştir (9). Olgumuzda RF negatif iken anti-CCP
Olgu: Çenede özellikle ağız açma hareketi ile şiddetlenen ağrı pozitif olarak bulunmuştur.
şikayeti ile başvuran 22 yaşında kadın hastanın 1 yıl önce özel- Fizik tedavi modaliteleri dışında, TME ağrılarında eklemin hipo-
likle sağ el baş parmakta olmak üzere el parmaklarında ağrı ve mobil veya hipermobil olmasına göre uygun egzersiz tekniklerinin
şişlik şikayeti ile romatoloji polikliniğine başvurduğu ve erken RA etkinliği kanıtlanmıştır. (11) Olgumuzda hipomobil eklemlerde
tanısı ile takipli olduğu öğrenildi. Romatolojik sorgulamasında de uygulanan teknikler tercih edilmiş ve TME için aktif egzersiz,
2-3 saat süren sabah tutukluğu dışında özellik olmayan hastanın tut-gevşe tekniği ve post-izometrik relaksasyon tekniğini içeren ev
çene ağrısının da aynı zamanda başladığı ve ağrılarının zaman egzersiz programı verilmiştir.
zaman ayak parmakları, ayak bilekleri ve omuzlarında da oldu-
Sonuçlar
ğu öğrenildi. Pektus ekskavatumu olan hasta göğüs cerrahisinde
takipliydi. Aile öyküsünde özellik yoktu. Hastada bruksizm tespit Hem erken RA hastaları hem de RA riski taşıyan bireyler üzerine
edildi. Fizik muayenesinde sağ el 1. parmak metakarpofalangeal yapılacak araştırmalar mevcut literatüre değerli bir katkı sağla-
ve interfalangeal eklemler ile el bileklerinde hassasiyet tespit edil- yacaktır ve romatologlar ile diş hekimleri arasındaki TME’de RA
di. Pektus ekskavatum olan hastanın temporomandibular eklem başlangıcı ile ilgili iş birliğini geliştirecektir.
muayenesinde ise ağız açma hareketi tam fakat ağrılı iken eklem
üzerinde klik sesi vardı. Kaynaklar
1. Silman AJ, Pearson JE. Epidemiology and genetics of rheumatoid arthri-
Laboratuvar tetkiklerinde; C-reaktif protein: <2,98 mg/L (0-5), tis. Arthritis Res 4 2002;Suppl 3:S265272.
Romatoid Faktör (RF): <10,1 IU/mL (<15,9), Sedimantasyon: 2. Lin YC, Hsu ML, Yang JS, Liang TH, Chou SL, Lin HY. Temporomandib-
8 mm/saat (0-20), Anti- Cyclic Citrullinated Peptid (Anti-CCP): ular joint disorders in patients with rheumatoid arthritis. J Chin Med Assoc
30,49 U/mL (pozitif ≥17 U/mL) olarak tespit edildi. Hastanın ek- 2007; 70: 527534.
3. Yilmaz HH, Yildirim D, Ugan Y, Tunc SE, Yesildag A, Orhan H, Akdag C.
lem ultrasonunda aktif sinovit tespit edilmezken TME manyetik Clinical and magnetic resonance imaging findings of the temporomandib-
rezonans görüntülemede redüksiyonlu anterior disk deplasmanı ular joint and masticatory muscles in patients with rheumatoid arthritis.
olduğu görüldü (Resim 1). Rheumatol Int 2012; 32: 11711178.
4. Cordeiro PC, Guimaraes JP, de Souza VA, Dias IM, Silva JN, Devito KL,
Sigara kullanımını terk etmesi önerilen hastaya TME için aktif Bonato LL. Temporomandibular joint involvement in rheumatoid arthritis
egzersiz, tut-gevşe tekniği ve post-izometrik relaksasyon tekniğini patients: association between clinical and tomographic data. Acta Odontol
içeren ev egzersiz programı verildi. Erken RA için hidroksikloro- Latinoam. 2016 Dec;29(3):123-129. English. PMID: 28383601.
kin 2x200 mg/gün ve non-steroid antiinflamatuvar ilaç planlanan 5. Celiker R, Gökçe-Kutsal Y, Eryilmaz M. Temporomandibular joint involve-
hasta takibe alındı. ment in rheumatoid arthritis. Relationship with disease activity. Scand J
Rheumatol 1995;24:22-5.
Tartışma: Romatoid artrit hastalarında, bariz TME şikayeti olma- 6. Ozcan I, Ozcan KM, Keskin D, Bahar S, Boyacigil S, Dere H. Tempo-
yan veya başvuruda öncelikli şikayeti TME’de olmayan hastaların romandibular joint involvement in rheumatoid arthritis: correlation of
TME tutulumu açısından öyküsünün alınması, TME muayenesi- clinical, laboratory and magnetic resonance imaging findings. B-ENT
2008;4:19-24.
nin yapılması ve tetkik edilmesinin Romatoloji ile ilgilenen hekim- 7. Helenius LM, Hallikainen D, Helenius I, Meurman JH, Könönen M, Leiris-
ler arasında ihmal edilebildiği literatürde vurgulanmıştır. (4) Bu alo-Repo M, et al. Clinical and radiographic findings of the temporoman-
olgu sunumu ile aslında hiç de nadir olmayan TME tutulumuna, dibular joint in patients with various rheumatic diseases. A case-control
erken RA tanısı almış bir kadın hastada TME ağrısı nedeni olarak study. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2005;99:455-
63.
tespit edilen disk deplasmanını takdim ederek dikkat çekmeyi ve
8. Odabaş B, Arslan SG. Temporomandibular Eklem Anatomisi Ve Rahatsı-
farkındalık oluşturmayı amaçladık. zlıkları. Dicle Tıp Dergisi, 2008 ; 35(1): 77-85.
Literatürde RA hastalarında TME tutulumunun daha çok bilateral 9. Kroese JM, Volgenant CMC, Crielaard W, et al. Temporomandibular disor-
olduğu vurgulanmaktadır. (4) Ancak, olgumuzdaki gibi TME’de ders in patients with early rheumatoid arthritis and at-risk individuals in the
Dutch population: a crosssectional study. RMD Open 2021;7:e001485.
disk deplasmanı tespit edilen vakalar daha ziyade unilateral tutu- doi:10.1136/ rmdopen-2020-001485
lum ile gelmektedirler. (8) RA hastalarında meydana gelen TME 10. Lobbezoo F, Ahlberg J, Raphael KG, et al. International consensus on
tutulumlarında, manyetik rezonans görüntüleme ve konik ışınlı bil- the assessment of bruxism: report of a work in progress. J Oral Rehabil
gisayarlı tomografi görüntülerinde inflamatuvar sürecin ortaya çı- 2018;45:837–44.
11. Hertling D, Dussault L. The Temporomandibular joint. In: Biblis M, DiPal-
kardığı sonuçlar ile karşılaşılmaktadır. Bunlar arasında sinovit, kor-
pa D, Amico A, Schein SC, eds. Therapeutic Exercise. LWW, Philadelphia;
tikal erozyonlar, mandibular kondilde destrüksiyon ve düzleşme, 1999:499-524.
skleroz artışı, subkortikal kistler, osteofit formasyonu ve fibrozis yer Anahtar kelimeler: Bruksizm, Erken Artrit, Romatoid Artrit,
Temporomandibular Eklem

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


375 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Kaynaklar
1. Eyigör S. Lymphedema and rheumatological disorders. World J Rheumatol
2013, 3: 40-44.
2. Almodóvar R, Zarco P, Quirós FJ, Mazzucchelli R. Infliximab treatment effica-
cy in lymphoedema associated with ankylosing spondylitis. Rheumatology
(Oxford). 2004, 43: 1456.

Resim 1.

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


PS-106

ANKİLOZAN SPONDİLİTLİ BİR HASTADA NADİR


GÖRÜLEN BİR DURUM: LENFÖDEM
Ümit Seçil Demirdal, Ayhan Aşkın , Aliye Tosun
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Kliniği,
İzmir, Türkiye

Lenfödem, lenfatik dolaşımdaki bozulma sonucunda protein-


den zengin interstisyal sıvının birikimidir. Romatizmal hastalıklar
ve lenfödem birlikteliği nadir görülen bir durumdur. Lenfödem
birlikteliği ile en çok ilişkilendirilen romatizmal hastalık romato-
id artrittir. Gene nadir olarak psöriatik artrit, ankilozan spondilit
(AS) ve sistemik skleroz gibi romatizmal hastalıklarla birlikte len- Resim 1. sağ alt ekstremitede lenfödem
födem bildirilmiştir. Birçok hipotez üzerinde durulmuş olsa bile,
romatizmal hastalıklarda görülen lenfödemin etyolojisi aydınlatı-
lamamıştır (1). Burada, farkındalik yaratmak amaçlı, AS tanısı ile
takip ve tedavi edilmekte olan bir hastada unilateral alt ekstremite Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu
lenfödemi sunulmuştur.
PS-107
Olgu: 77 yaşındaki erkek hasta boyun ve bel ağrısı şikayeti ile
polikliniğimize başvurdu. Hastanın şikayetleri 17 yaşında başla- ANKİLOZAN SPONDİLİT, MADALYONUN İKİ YÜZÜ
mış ve nerdeyse 50 yıldır AS tanısı ile çeşitli merkezlerde takip ve
Yahya Doğan, Ayşen Akıncı
tedavi edilmekteymiş. Hasta lüzumu halinde indometazin 50 mgr/
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
gün ya da diklofenak 75 mgr/gün almaktaydı. Hastanın muaye-
nesinde servikal ve lomber eklem hareket açıklıkları tam olarak
kısıtlanmıştı, omuz ve kalça eklem hareket açıklıkları açıktı. Tipik Giriş: Ankilozan spondilit (AS) etyolojisi net olarak bilinmeyen
AS posturu gelişmişti. Sağ alt tüm ekstremitede Stemmer İşareti başlıca sakroiliyak eklemler ve omurgayı etkileyen kronik, infla-
pozitif lenfödem mevcuttu (Resim 1). Hasta lenfödemin 20’li yaş- matuvar bir romatizmal hastalıktır [1]. Değişik düzeylerde yapısal/
larında kendiliğinden geliştiğini belirtti. Laboratuar değerlerinde işlevsel yetersizlikle birlikte inflamatuvar bel ağrısına sebep olan,
HLA B 27 pozitif, akut faz reaktanları olağandı. Direkt grafilerde hayat kalitesinde düşüşe yol açabilen bir hastalıktır. AS tedavisi
ileri derecede servikal dejenerasyon, bambu lomber omurga ve farmakolojik ve non-farmakolojik tedavi olarak iki temel üzerinde
evre dört sakroileit mevcuttu. AS için verilen önceki tedaviler len- planlanmalıdır [1-3]. Bu olgu sunumunda iki ayrı erkek hasta üze-
födemin gerilemesine neden olmamıştı. Hasta yaklaşık 6 ay kadar rinden AS hastalığının farklı seyir-sonuçları tartışılacaktır.
önce sol alt ekstremite lenfödemine yönelik kompleks dekonjestif Olgu-1: Bilinen dahili hastalığı ve geçirilmiş cerrahi öyküsü
terapi, manuel lenfatik drenaj ve egzersiz uygulamalarından olu- olmayan 43 yaşında erkek hasta bel ağrısı ve hareket kısıtlılığı
şan rehabilitasyon programı almış ve faydalanmıştı. Ancak bası şikayetiyle başvurdu. İnflamatuvar eklem hastalıklarına yönelik
giysisini düzensiz kullanıyordu. sorgulamada romatolojik etyoloji düşündüren şikayetleri (dakti-
Ekstremite lenfödemi, AS’in nadir görülen eklem dışı bir belirti- lit, entezit, üveit, deri bulguları, bağırsak problemleri vd.) mevcut
sidir. Seyri eklem hastalığından bağımsız görünmektedir. Tedavi- değildi. Ailesinde romatolojik hastalık öyküsü yoktu. Laboratuvar
si güncel bilgilerimizle lenfödeme spesifik düşünülmekle birlikte testlerinin normal, ANA, ENA, RF, CCP, HLA B27 negatif olduğu
daha önceki yıllarda AS’li bir hastada infliksimab tedavisi ile ta- görüldü. 34 yaşında aktif şikayetlerinin olduğu dönemde yapılan
mamen gerileyen tek tarafli üst ekstremite lenfödemi vakası bil- sakroiliyak MRG incelemelerinden ilkinin “sol sakroiliyak ekle-
dirilmiştir (2). Sonuç olarak, klinisyenler romatizmal hastalıklarla min iliyak tarafında subkondral osteit, aktif sakroiliit lehine” (Şe-
ilişkili nadir görülen bu durumu aklında bulundurmalıdır. kil-1A/B) ve 6 ay sonraki ikincisinin “sağda sakral ve iliyak, solda
Anahtar kelimeler: Ankilozan spondilit, lenfödem, romatizmal
ise sakral tarafta hafif derecede kemik iliği ödemi/inflamasyonu,
hastalıklar aktif sakroiliit lehine” (Şekil-1C/D) olarak raporlandığı görüldü.
Torasik MRG incelemede AS açısından destekleyici olarak An-
dersson ve Romanus lezyonları mevcuttu (Şekil-1E). Hastadan

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


376 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

ilk başvuru anında düzenli NSAİİ kullanımından fayda gördüğü,


daha sonra ise lüzum halinde ilaç kullandığı öğrenildi.
Olgu-2: Bilinen AS tanılı 38 yaşında erkek hasta boyun hareket-
lerindeki belirgin kısıtlılık sebebiyle başvurdu. Öyküsünden daha
önce 11 yaşında akut romatizmal ateş tanısı konulduğu ve 20
yaşındayken AS tanısı aldığı öğrenildi. Hasta tanı sonrası sülfasa-
lazin ve NSAİİ kullandığını, fakat ağrısı olmaması sebebiyle yak-
laşık 10 yıldır hiçbir medikal tedavi almadığını bildirdi. Fizik mu-
ayenede tüm omurgayı etkileyen ve bozulmuş postüre yol açan
deformiteler (Şekil-2), ağrı ve hassasiyetin eşlik etmediği belirgin
eklem hareket kısıtlılığı ve özel testlerde bozulmalar mevcuttu. La-
boratuvar testlerinde HLA B27 pozitifliği dışında anormal değer
yoktu. Direkt radyografide servikal lordoz ve torakal kifozda artış,
lomber lordozda azalma, ankilozan spondilit tanısı ile uyumlu ola-
rak vertebralarda kareleşme, sindesmofitlere bağlı bambu kamışı
vertebra görünümü saptandı (Şekil-3).
Sonuç: Benzer yaş grubunda iki erkek hastanın, tıbbi öyküleri-
nin detaylı sorgulanması ve tüm tetkiklerinin değerlendirilmesiyle
AS hastalığının iki farklı yansıması ortaya çıkmaktadır. Hastalığın
bazı durumlarda geç başlangıçlı, şiddetli olmayan hafif şikayet- Şekil 2. Hasta fotoğrafı (A: Önden görünüş / B: Yandan görünüş)
lerle seyreden ve belirgin kısıtlılığa yol açmayan formları olduğu
gibi; erken yaşta ortaya çıkan, tedavisiz kalındığında veya bazen
tedaviye rağmen kalıcı fonksiyonel kısıtlılık ve deformitelerle sey-
reden formları vardır [1,3]. Bu açıdan hastalar bir madalyonun
iki yüzünü yansıtmaktadırlar. AS uzun yıllardır bilinen, her geçen
gün yeni tedavilerin ve güncel araştırmaların yapıldığı bir konu ol-
makla birlikte, hekimlerin bu geniş aralık ve farklı prezentasyonlar
sebebiyle zorluklar yaşadığı aşikardır [1-3]. Hakkında bu kadar
çok araştırma yapılmasına ve yeni bilgiler elde edilmesine rağmen
aydınlatılamayan yanlarıyla AS hastalığı iki yüzlü bir madalyonu
andırmaktadır. Bu geniş spektrumdan yola çıkarak ileriki yıllarda
AS tanısının alt tiplere ayrılmasının veya yeni sınıflamaların yapıl-
masının tanı, takip ve tedavi açısından gerekliliğinin altını çiziyor
ve ek çalışmalara ihtiyaç olduğunu vurguluyoruz.

Kaynaklar
1. Taurog JD, Chhabra A, Colbert RA. Ankylosing Spondylitis and Axial
Spondyloarthritis. N Engl J Med. 2016;374(26):2563-74.
2 Ward MM, Deodhar A, Gensler LS, et al. 2019 Update of the American
College of Rheumatology/Spondylitis Association of America/Spondyloar-
thritis Research and Treatment Network Recommendations for the Treat-
ment of Ankylosing Spondylitis and Nonradiographic Axial Spondyloar-
thritis. Arthritis Rheumatol (Hoboken, NJ). 2019;71(10):1599-613.
3. Mease PJ. Suspecting and Diagnosing the Patient with Spondyloarthritis and
What to Expect from Therapy. Med Clin North Am. 2021;105(2):325-39.
Anahtar kelimeler: Ankilozan spondilit, bambu kamışı vertebra, bel
ağrısı, prognoz, rehabilitasyon, spondiloartropatiler
Şekil 3. Antero-Posterior vertebra grafileri (A: servikotorasik/ B:
torakolomber), Lateral vertebra grafileri (C: servikal/ D: torasik/ E: lomber)

Şekil 1. A; t1 fse, B; stir Sakroiliyak MRG (30 Haziran 2011): Sol sakroiliyak
eklemin iliyak tarafında ekleme bakan yüzde anterior süperiorda
subkondral osteit C: t1 fse, D: stir Sakroiliyak MRG (29 Aralık 2011): Her
iki sakroiliyak eklemin anterior ve süperior 1/3’lük kesimlerinde sağda
sakral ve iliyak, solda ise sakral tarafta hafif derecede kemik iliği ödemi/
inflamasyonu ile uyumlu intensite değişiklikleri E: Torasik MRG: Andersson
(T7 inferior artiküler platosu) ve Romanus (T11 süperior artiküler
platosunun anteriyoru) lezyonları

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


377 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
POSTER BİLDİRİLER

Romatizmal Hastalıklar ve Rehabilitasyonu


PS-108

ATİPİK PREZENTE OLAN BİR ROMATOİD ARTRİT


VAKASI
Ömer Faruk Ünelli, Selin Duran, Emre Ata
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim Ve Araştırma
Hastanesi

Giriş-Amaç: Romatoid artrit genel populasyonda %1 prevelan-


sa sahip, kronik, progresif, inflamatuvar bir hastalıktır. Burada
kliniğimize sağ elde yaygın şişlik, parmaklarda fleksiyon kontrak-
türü ve ağrı şikayeti ile yatırılan ve romatoid artrit tanısı konulan
sıradışı bir romatoid artrit vakasını sunmayı amaçladık.
Olgu: Sağ elde ağrı, şişlik, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve elini
kullanamama şikayetleri olan 68 yaşında kadın hasta dış mer-
kezden Dupuytren kontraktürü ön tanısıyla polikliniğimize sevk
edilmişti. İleri tanı ve tedavi amacıyla kliniğimize yatışı yapıldı.
Özgeçmişinde tip 2 diabetes mellitus, hipertansiyon, bronşiektazi
hastalığı olduğu öğrenilen hastanın fizik muayenesinde; sağ el 2,
3, 4. metakarpofalengeal (MCP) ve 2 ve 3. parmak proksimal in-
terfalengeal (PIP) eklemlerde şişlik ve minimal ısı artışı vardı. Has-
tanın sağ el 2 ve 3. parmak MCP ve PIP eklemlerinde fleksiyon
kontraktürleri mevcuttu ve bu eklemler palpasyonla ağrılıydı. Sağ
elde silindirik, sferik ve çengel kavraması ağrılı ve bozulmuştu.
Duyu defisiti yoktu. Hastanın el ağrısı Vizüel Analog Skala (VAS)
ya göre istirahatte 5 hareket ile 9 düzeyinde idi. Diğer üst ve alt
ekstremite eklem hareket açıklıkları, derin tendon refleksleri ve
kas gücü muayenesi normaldi.Hastanın tetkiklerinde sedimantas-
yon (52 mm/ saat) ve C-reaktif protein (17 mg/litre) yüksekliği dı-
şında anormallik yoktu. Romatoid faktör (RF) ve anti-CCP düşük
düzeyde pozitif saptandı. Her iki el-el bileği X-ray değerlendiril-
mesinde özellik yoktu. İstenilen el-el bileği MR görüntülemesinde
2,3,4. metakarpal başında fokal subkortikal kemik iliği ödemi, 2.
metakarp başında küçük kistik rezorbsiyon alanı izlendi.
Analjezi amaçlı verilen NSAİD’lara yanıtsız kalan hastaya, Ro-
matoid Artrit tanı kriterlerini karşılaması üzerine ve MR görün-
tülemesinde kistik rezorbsiyon alanının görülmesi ile Romatoid
Artrit tanısı konularak, 8 mg/ gün metilprednizolon, 200 mg/ gün
hidroksiklorokin tedavisi başlandı. İkinci günde klinik düzelme ve
altıncı günde akut faz reaktanlarında düzelme oldu. Ağrıları aza-
lan hasta, el eklemlerine yönelik eklem hareket açıklığı, germe ve
güçlendirme egzersizleri başlanarak taburcu edildi. 1 ay sonraki
kontrolünde hastanın şikayetleri büyük oranda gerilemişti.
Sonuçlar: Romatoid artrit genellikle el ve ayağın küçük eklemle-
rini simetrik olarak tutan bir hastalık olmakla birlikte, vakamızda
olduğu gibi asimetrik ve ilk bakışta başka klinik tabloları düşündü-
recek şekilde de prezente olabilir.
Anahtar kelimeler: romatoid artrit, asimetrik, kontraktür

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


378 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
YAZAR DİZİNİ YAZAR DİZİNİ
A Ata, Emre 201, 217, 258, 271,
273, 275, 279, 290,
Borman, Pınar 116
Boy, Fatma Nur Soylu 259
D
Abbasov, Kanan 199 378 Bozbaş, Gülnur Taşçı 65, 199 Dağdelen, Melike Şeyda 312
Abidin, Nihan 234 Ata, İlhami 286, 315 Bölük, Serenay Vardar 273 Dağdelen, Roza 352
Adam, Mehmet 209 Atalay, Kardelen Gencer 223 Bucak, Ömer Faruk 290, 373 Dağdelen, Roza Jizel 292,
Ahısha, Yiğit Can 153 Atalay, Kardelen Gençer 309 Buğdaycı, Derya 168 372
Akaltun, Mazlum Serdar 244, Atalay, Sevgi Gümüş 127 Buğdaycı, Derya Soy 150 Dandinoğlu, Taner 162, 164
353 Atalay, Zeynep Kardelen Buğdaycı, Nazlı Derya 373 Davut, Serkan 221
Akarırmak, Ülkü 204 Gencer 194 Buluç, Levent 215 Delialioğlu, Sibel Ünsal 209,
Akbostancı, Cenk 336 Ataoğlu, Safinaz 294, 313 Bülbül, Hakan 354 325
Akdemir, Zülküf 314 Atar, Merve Örücü 336 Büyükavcı, Raikan 134 Demir, Alı Naıl 160
Akdur, Aydıncan 169 Atarod, Navid 204 Demirci, Merve 194
Akgöl, Gürkan 243 Atasoy, Mücahit 290 Demircioğlu, Demet Tekdöş
Akgöl, Işık 294
Akgun, Kenan 372
Atıcı, Arzu 258, 344 C 294
Demirdal, Ümit Seçil 274,
Atik, Tuğba Kula 284
Akgün, Kenan 142, 319 Cambekli, Kübra 259 376
Atmaca, Sertaç 373
Akgün, Necat 252 Candan, Zeynep 217 Demirel, Adnan 174
Aydemir, Kübra 303
Akıncı, Ayşen 376 Cankurtaran, Damla 160, 234 Demirel, Sefa 281, 337
Aydemir, Mustafa Doğukan
Akkasar, Sinem Ayaz 338 Cengiz, Ahmet Kıvanç 69, Demir, Hüseyin 128
269, 341
Akkoç, Yeşim 110, 168, 301, 166, 374 Demiriz, Serap Yılmaz 278
Aydemir, Sabiha Tezcan 336
305 Ceylan, Arzu Has 336 Demir, Serkan 217
Aydeniz, Banu 266, 289
Akpınar, Pınar 258, 344, 357 Ceylan, Cansın Medin 165 Demirsoy, Ülkü Nesrin 210
Aydın, Ayşegül 166, 355
Akselim, Sinem 162, 164 Ceylan, Hatice 175 Demir, Uğur Güngor 160
Aydın, Elif 81, 304
Aksoy, Cihan 255 Ceylan, Necip 223 Demirulus, Serpil 198, 312
Aydın, Filiz Yıldız 2, 165, 289
Aksoy, Meliha Kasapoğlu 79, Cihaner, Gökçenur 271 Derman, Eylül Akdeniz 179
Aydın, Resa 228, 233, 358
192, 207 Coşar, Sacide Nur 178 Dernek, Bahar 255
Aydoğmuş, Suavi 255
Aktaş, İlknur 36, 255, 258, Coşkun, Evrim 290 Devrimsel, Gül 259, 271
Ayhan, F. Figen 51, 327, 328
259, 260, 344, 357 Coşkun, Özge Keniş 90, 135, Dıraçoğlu, Demirhan 255
Aykan, Sanem Aslıhan 160
Aktekin, Lale 209 211, 232, 295, 341 Dilek, Banu 269, 333, 341
Aysal, Fikret 299
Aktek, Lale 98 Cüce, İsa 128 Dilik, Dilara 263
Aytekin, Ebru 303, 368
Akyol, Yeşim 354 Aytür, Yeşim Kurtaiş 282, 336 Diyarbakır, Şeyma 259, 271
Akyüz, Ece Ünlü 234 Doğan, Nalan 218, 273
Akyüz, Müfit 176, 177, 298 Ç Doğan, Yahya 376
Alaylı, Gamze 38, 348
Albayrak, Osman 202, 295,
B Çağlar, Sibel 146
Çağlı, Mihriban 210
Doğan, Yasemin Pekin 303,
368
341 Bağatır, Nazire 146, 238, 340 Doğan, Yunus Emre 243
Çakan, Özge Acar 166
Alemdaroğlu, Ebru 168 Bahadır, Elif Selim 344 Doğru, Mustafa 249
Çakıt, Burcu Duyur 210, 249
Alişar, Dilek Çetinkaya 196 Bakılan, Fulya 187 Doğu, Beril 15, 22, 337, 352,
Çalış, Havva 97
Alkan, Gökhan 243 Balta, Nihan Cüzdan 284 372
Çalış, Havva Talay 149
Alkan, Hakan 154, 168 Bardak, Ayşenur 168 Doğuç, Duygu Kumbul 171
Çalışkan, Gülbahar 162
Alkan, Zeynep 150, 329 Bardak, Ayşe Nur 219, 305 Dokuzoğlu, Veysel 174, 273
Çapan, Nalan 17, 109, 159,
Alkaya, Ayşegül Kurtulan Başaran, Sibel 28 Doran, Muhsin 238, 286, 315,
228, 233, 358
166 Başar, Betül 196 316, 340
Çapkın, Erhan 198, 312
Almaz, Şahide Eda 184 Başar, Hakan 196 Duman, İbrahim Gökhan 221
Çatma, Mehmet Faruk 252
Alp, Alev 34, 312 Baş, Ayşenur 168 Duran, Alev Çetin 284
Çekmece, Çiğdem 169, 215
Alpaycı, Mahmut 132 Batur, Elif Balevi 135 Duran, Selin 201, 258, 279,
Çelik, Berna 238
Alpaydın, Ahmed Sinan 199 Baygutalp, Fatih 150 378
Çelik, Nurullah 132
Alptekin, Kerem 7 Bayram, Ece 336 Durmaz, Havva Öztürk 181
Çetin, Emine 209
Altan, Gülşah Akgün 247 Bayram, Fahri 128 Durmaz, Himmet 181
Çetin, Kübra 210
Altındağ, Özlem 244, 353 Bayram, Fethullah 360 Durmuş, Dilek 166
Çetin, Orkun 132
Altun, Selin 327 Baysal, Özgür 194 Dursun, Nigar 169
Çınar, Aysel 314
Analan, Pınar Doruk 209 Becenen, Elif 125 Duygulu, Serap Pektaş 354
Çınar, Çiğdem 146, 238, 243,
Anıl, Can 353 Begoğlu, Feyza Akan 258 Duymuş, Tahir Mutlu 255
286, 307, 316, 340
Armağan, Onur 338 Berkan, Funda 338 Dündar, Ümit 340
Çınar, Ece 323
Arman, Sina 32, 159, 197, Beyazal, Mehmet 259
Çiftci, Nurcihan 223
228, 233, 358 Beyazal, Münevver Serdaroğ-
Çiftkaya, Pınar Öztop 43, 346
Arslan, Bülent 201 lu 259, 271
Beyaz, Esra Arıkan 168
Çiğdem Çınar 238 E
Arslan, Mehmet 272 Çimen, Yeşim Garip 285
Bilgici, Ayhan 67, 355, 374 Ediz, Levent 132
Arslan, Yaşar 150 Çizmeci, Hamide Özge 129
Bilicier, Nazif 292, 352 Ekizceli, Başak Şeker 159
Aslan, Ceren 333 Çomruk, Emine Burcu 134
Bircan, Çiğdem 333 Ekmekçi, Özgül 305
Asoğlu, İbrahim 204 Çulha, Canan 41
Birtane, Murat 373 Elbastı, Muhammet Şahin
Aşkın, Ayhan 376
Bodur, Hatice 125, 184, 285 243

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


379 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
YAZAR DİZİNİ

Ellidokuz, Hülya 245, 333 Güngör, Zeynep Karakuzu Karaman, Erbil 132 Küçükdeveci, Ayşe A. 40
Erbirol, Adem 201 187, 277, 353 Karaman, Nazlı 226 Külcü, Duygu Geler 125, 218,
Ercişli, Aslınur Keleş 317, 319 Gür, Ali 244, 353 Karan, Ayşe 113, 159 263
Erdal, Akın 150, 329 Gürer, Gülcan 199 Karasu, Ayça Utkan 210
Erdem, Hatice Rana 181, 187, Gürsoy, Savaş 353 Karataş, Gülçin Kaymak 175,
277 Güvener, Orhan 201 297, 345 L
Erdemır, Esra 171 Güzel, Şükran 178 Karataş, Hatice Gülşah 176,
Laçin, Oğuzhan 150
Erdoğan, Faruk 125 298
Leblebicier, Merve Akdeniz
Erdoğan, Zeynep 89 Karatekin, Bilinç Doğruöz
85
Er, Evren 181 H 360, 361
Erhan, Belgin 114, 139, 305, Karkucak, Murat 198, 312
Haberal, Mehmet 169
309 Karlıbel, İlknur Aykurt 207
Eroğlu, Selma 215
Hallaçeli, Hasan 221
Kavaklı, Ahmet 357 M
Harman, Halil 243
Erol, Esra Karaman 162 Kaya, Arzu 243 Mandıroglu, Sibel 209
Hatipoğlu, Şükrü Cem 370
Ersoy, Sedef 252 Kaya, Başak Bilir 106 Melikoğlu, Meltem Alkan
Hazer, Burcu 44, 153, 190,
Ersoy, Yüksel 134 Kaya, Sümeyye Güven 190 104, 150
240
Ersöz, Murat 168 Kaysın, Meryem Yılmaz 258 Menekşeoğlu, Ahmet Kıvanç
Hepgüler, Simin 168
Ertaş, Ahmet 142 Keleş, Betül Yavuz 146, 240 228
Heydar, Ahmed 167
Ertem, Uğur 225, 312 Keleş, Nurullah 292 Mercan, Özlem 142
Hindioğlu, Nurbanu 299, 320
Erten, Ayşegül Zehra Uyan Kesiktaş, Fatma Nur 57, 107, Mesci, Nilgün 25, 263
Hüner, Berrin 6, 24, 224
370 255 Metin, Emine 297
Eryüksel, Emel 211 Keskin, Esra Dilek 162 Misirlioglu, Tugce Ozekli 372
Erzurumluoğlu, Özer 368 Keskinoğlu, Pembe 245 Mullaoğlu, Hasan 221
Evcik, Deniz 39 İ Kılıçarslan, Kasım 252 Mustafa, Esra 336
Eyigör, Sibel 323 İçağasıoğlu, Afitap 360, 361 Kılıç, Ayşegül 150, 373
İlhanlı, İlker 355, 374 Kılıç, Gamze 198, 312
İlhanlı, Manolya 374 Kılıçkap, Aylin 301 N
F İlleez, Özge Gülsüm 258
İlter, Server 132
Kılıç, Zeynep 133 Nazik, Hülya 368
Kızıl, Ramazan 245 Nazik, Selçuk 368
Ferahman, Demet 240, 350
İnanır, Murat 232 Kocakaya, Derya 211
Fındık, Büşranur 211 Nazlıgül, Tuba 258
İnan, Taha Can 348, 354 Kocakaya, Hanife 162
İnce, Buğra 227 Kocaoğlu, Seher 249
İnce, Fikriye Sinem 304
G İrdesel, Jale 225
Koca, Özlem 368
Koca, Tuba Tülay 292, 368 O
Genç, Hakan 99, 203 İş, Enes Efe 281, 337, 372 Koçak, Fatmanur Aybala 187, Oğuz, Kader Karlı 336
Gezgin, Hüseyin 358 277 Okan, Sevil 53
Giray, Esra 21, 82, 232, 295, Kokar, Serdar 142 Oktay, Kübra Neslihan Kurt
341 K Konca, Sinem Kübra 128 255, 258
Onurlu, İlknur 210
Gök, Haydar 49, 168 Korkmaz, Hakan 171
Kabay, Sibel Canbaz 305
Gökkaya, Nilüfer Kutay Ordu Korkmaz, Merve Damla 55, Ordu-gökkaya, Nilüfer Kutay
Kablanoğlu, Serkan 169, 215
370 157 170
Kaçar, Gülnihal 360
Gök, Menekşe 266 Korkmaz, Murat 340 Orhan, Hande 297
Kadıoğlu, Deniz Palamar
Gökpınar, Hasan Hüseyin Koyuncu, Ebru 233 Oruçoğlu, Nurdan 59
204, 317
147 Koyuncu, Engin 168
Kahveci, Sema 328
Gökşenoğlu, Gökşen 238 Köklü, Kurtuluş 168
Kalaoğlu, Eser 290
Gülbahar, Selmin 245, 341
Kalın, Ayşe Sevim 282 Kulaklı, Fazıl 181 Ö
Güldoğan, Esra Soyer 205 Kul, Ayhan 150 Öğüt, Halil 272
Kalyon, Tunç Alp 105
Güleç, Gamze Gül 260 Kul, Mahmut 274, 278 Ökmen, Burcu Metin 73
Kaman, Dilara 243
Güler, Cemre 312 Kumbhare, Dinesh 135 Önal, Refiye 170
Kandaşoğlu, Habibe 325
Güler, Çağrı 233 Kumcu, Müge Kuzu 336 Önder, Burcu 315
Kaplan, Başak Mansız 87
Güler, Hayal 272 Kuran, Banu 281, 337, 352 Önder, Mustafa Erkut 125
Kaplan, Ebru 223, 309
Güler, Mine 294 Kuran, Kadriye Banu 292, Önen, Fatoş 245
Kaplan, Şeyhmus 132, 314
Güler, Tuba 125 308, 372 Öneş, Kadriye 146, 238, 240,
Karaahmet, Özgür Zeliha
Gülkesen, Arif 243 Kurne, Gülşah 327 243, 286, 307, 314,
214, 234
Gündüz, Hakan 135, 295 Kurt, E. Eda 78 315, 316, 340
Karaalioğlu, Funda 373
Gündüz, Nihan Erdinç 245 Kurt, Emine Eda 187, 359 Özaslan, Ezgi Aydın 133
Karabaş, Çağlar 149
Gündüz, Osman Hakan 129, Kurt, Sefa 211, 309 Özcan, Emel 26
Kara, Belgin 303
138, 202, 267 Kutlay, Şehim 168 Özçakır, Şüheda 19
Karabulut, Şeref 373
Gündüz, Ramazan 177, 298 Kutluca, Abdurrahman 149, Özdemirel, Ali Erhan 61
Karacan, İlhan 150, 219, 373
Günerli, Merve 308, 372 332 Özdemir, Hacı Mustafa 281
Karaca, Şahika Burcu 162
Güneş, Seçilay 123, 168 Kuzu, Dilara Okutan 319 Özdemir, Hande 94, 122
Karaçay, Başak Çiğdem 206
Güngör, Erdal 353 Küçükakkaş, Okan 227 Özdemir, Yelda Soluk 146
Karaçeşme, Mehmet Alptekin
348

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


380 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
YAZAR DİZİNİ

Özdemir, Yeliz Bahar 224,


258
Sezer, Tansel 373
Sezgin, Melek 71, 201
Tolu, Sena 320
Topal, Halime 312
Y
Özden, Merve Parlak 285 Sezikli, Selim 159 Topaloğlu, Mahir 138 Yagci, Ebru Alanbay 158
Özdin, Gül 169, 215 Sindel, Dilşad 197 Topaloğlu, Mehmet Serhat Yağcı, Ebru Alanbay 205
Özen, Natalya 359 Sivas, Filiz 285 179 Yağcı, Hanife Çağlar 211
Özgen, Merih 338 Sivas, Filiz Acar 184 Topal, Serra 162 Yağcı, İlker 211, 223, 295,
Özgönenel, Levent 14 Songur, Zozan 150, 153 Toprak, Canan Şanal 129, 309
Özişler, Zuhal 45, 168, 173 Songür, Kadir 269, 341 194 Yakşi, Elif 174, 218, 273, 344
Özkan, Cansu 158 Soydan, Nalan 337 Toprak, Murat 132 Yalıman, Ayşe 217
Özkan, Feyza Ünlü 58, 255, Soydaş, Nalan 363, 365 Toprak, Mustafa 132 Yaman, Fatıma 175
258, 259, 260, 344, Soydemir, Efe 267 Topuz, Oya 30 Yaşar, Mustafa Fatih 174, 344
357 Soytürk, Gülşah 373 Tosun, Aliye 274, 376 Yavaş, Arzu Dinç 262, 300
Özkan, Yasemin 132 Soyupek, Feray 171 Tseveendorj, Narangerel 197 Yavuz, Kaan 125
Özlü, Aysun 136, 305 Sucuoğlu, Hamza 234, 363, Tuna, Filiz 233 Yavuz, Nurçe Çilesizoğlu 181
Öz, Nuran 303 365 Tuncay, Figen 181, 187 Yazar, Kezban 340
Öztekin, Saadet Nur Sena Sultanoğlu, Hasan 257, 280 Tuncer, Safiye 129 Yazar, Zeynep 168
305 Sultanoğlu, Tuba Erdem 140, Tunç, Hakan 160, 168, 211 Yemişçi, Oya Ümit 178
Öztürk, Cemal Arman 333 257, 280, 294, 313 Turan, Zeynep 9, 195 Yeniel, Özgür 301
Öztürk, Ekim Can 202 Sungur, Zozan 373 Turhanoğl, Ayşe Dicle 10 Yesil, Hilal 168
Öztürk, İlkay Baysalhan 285 Sütbeyaz, Serap Tomruk 91, Turhanoğlu, Ayşe Dicle 272 Yeşil, Hilal 340
Öztürk, Muhammet Uğur 332 Türkoğlu, Meryem Burcu Yeşilöz, Özgür 192
150 168, 305 Yığman, Fatih 160
Öztürk, Vesile 341 Türkyolu, Enes 373 Yığman, Zeynep Aykın 160
Ş Yıldırım, Ayşenur 312
Yıldırım, Fatma Güler Kahra-
Şahbaz, Tuğba 165
P Şahin, Ebru 341 U man 142
Yıldırım, Murat 179, 259
Paker, Nurdan 150, 168, 305, Şahin, Hanım Güler 132 Uçkun, Aslı 125 Yıldırım, Mustafa Aziz 238,
373 Şahinkaya, Deniz 348 Uçkun, Aslı Çalışkan 184 314, 350
Palamar, Deniz 372 Şahin, Şeyma Nur 139, 360 Ulusoy, Hasan 355 Yıldız, Necmettin 111, 154,
Pekedis, Keramettin 266 Şah, Volkan 132, 314 Ulusoy, İbrahim 255 168, 305
Polat, Aslıhan 169 Şaş, Senem 187, 277 Ulus, Yasemin 96, 354 Yılmaz, Esin 232
Polat, Musa 143 Şencan, Savaş 103, 129, 138, Ural, İbrahim Halil 250 Yılmaz, Figen 83, 201, 217,
202, 267 Uz, Cuma 178 279, 290, 308, 337,
Şendur, Ömer Faruk 304 Uz, Fatma Ballı 214 352, 372
R Şen, Ekin İlke 27, 159, 197, Uzkeser, Hülya 150, 329 Yılmaz, Muhammet 368
217, 233, 358 Uzuner, Bora 101, 166, 348, Yılmaz, Zeynep Alpoğuz 203
Rasulova, Günel 162
Şenel, Tuğçe 238 354 Yolcu, Günay 129
Reis, Yağmur Çağla 249
Şenlikci, Hüma Bölük 169 Uzun, Fatma 150 Yorulmaz, Elem 125, 218
Rezvani, Aylin 299
Şirazi, Serdar 167 Yumuşakhuylu, Yasemin 305,
Şirzai, Hülya 294 309
S Ü Yurdakul, Fatma Gül 63, 125,
Ünelli, Ömer Faruk 271, 273, 184
Saçaklıdır, Rekib 138, 202,
267
T 275, 378 Yurttutmuş, Zeynep 219
Tarihçi, Elif 217 Ünlü, Zeliha 226 Yuvarlan, Ahmet 308
Sade, Ilgın 169, 215
Taşkıran, Özden Özyemişci Ünübol, Mustafa 304 Yüce, Ertan 368
Sağlam, Gonca 196
333 Ünübol, Tuğba Özsoy 201, Yüceyar, Ayşe Nur 305
Sahillioğlu, Ali 281, 292, 308,
Taşkıran, Özden Özyemişçi 217, 258, 275, 290 Yüksel, Muharrem 355
337, 352, 372
138, 195, 232, 294 Üstün, Betül 176, 298 Yürü, Burak 305
Sancar, Mert 135
Taş, Nurmuhammet 276, 321 Üstün, Büşra 125 Yüzer, Güldal Funda Na-
Sarıfakıoğlu, Banu 95
Taştan, Ömer Alp 142 Üstün, Emine Işıl 165 kipoğlu 74
Sarıhan, Köksal 276, 321
Taştekin, Nurettin 373 Üstün, Işıl 146
Sarı, İlker Fatih 180, 181
Tekgül, Ayşegül 245 Üzümcügil, Hale 294
Sarıkaya, Pınar Müge 201
Sarıkaya, Selda 247, 278
Temel, Mustafa Hüseyin 263 Z
Terlemez, Rana 372 Zateri, Coşkun 118, 120
Sarsan, Ayşe 154
Sayar, Dilek 175, 297, 345
Terzibaşıoğlu, Aynur Metin 4, V Zincirci, Dilara 219
6, 224, 286, 294 Zincirci, Dilara Ekici 153, 307,
Saygı, Evrim Karadağ 232, Vardar, Fatma Serenay 201,
Tezce, Ahmet 298 346
341 279, 290
Tezel, Nihal 234 Zinnuroğlu, Murat 175, 297,
Selçuk, Barın 12, 177 Verimli, Ural 138
Tezer, Tevfik 168 345
Sertpoyraz, Filiz 76 Veziroğlu, Enes 128
Tohma, Ebru Köseoğlu 333
Sezer, Burcu 312 Vural, Meltem 146, 165, 266,
Toktaş, Hasan 93, 340
Sezer, Nebahat 47 289
Vural, Seçil 210

Uluslararası Katılımlı 28. Ulusal Fiziksel Tıp ve 8-11 Nisan 2021


381 Rehabilitasyon Kongresi ONLINE KONGRE
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kongre Sekreteryası
Derneği Serenas Uluslararası Turizm
Gülbahar Mah. Büyükdere Cd. Kongre Organizasyon A.Ş.
Arzu Apt. No: 99 D:8-9 Mecidiyeköy, Hilal Mahallesi Cezayir Cd.
Şişli – İSTANBUL No:13, 06550
Tel: +90 (212) 236 90 52 Yıldız, Çankaya – ANKARA 
Fax: +90 (212) 236 90 54 Tel: +90 (312) 440 50 11
E-posta: tftrdernek@tftr.org.tr Faks: +90 (312) 441 45 63
Web: www.tftr.org.tr E-posta: ftr2021@serenas.com.tr
Web: www.serenas.com.tr
 

You might also like