Professional Documents
Culture Documents
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DEKORATİF SANATLAR ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
Hazırlayan:
Meltem PEKŞEN
Tez Danışmanları:
Prof. Dr. Mediha GÜLER
Yrd. Doç. Dr. İbrahim KISAÇ
Ankara 2007
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne,
İmza
i
4
ABSTRACT
ii
5
suitable. It is partially possible for students to use their creativities in the Design of
Jewellery Education Programme Curriculum. Students say that it is impossible to
learn all the techniques taught to them in the curriculum. The behaviors of the
teaching staff to attract the students’ attentions to the courses are determined by a
great majority of students.
iii
6
ÖNSÖZ
Meltem PEKŞEN
iv
7
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖZET …………………………………………………………………………….i
ABSTRACK …………………………………………………………………….iii
ÖNSÖZ …………………………………………………………………………..v
İÇİNDEKİLER …………………………………………………………………...vi
TABLOLAR LİSTESİ ……………………………………………………………xi
RESİMLER LİSTESİ ……………………………………………………………..xiii
ÇİZELGELER LİSTESİ ………………………………………………………….xiv
BÖLÜM I
GİRİŞ
Problem ……………………………………………………………………1
Araştırmanın Amacı ………………………………………………………..3
Araştırmanın Önemi ……………………………………………………….4
Sayıltılar …………………………………………………………………..5
Sınırlılıklar ………………………………………………………………...5
Tanımlar …………………………………………………………………...5
BÖLÜM II
v
8
2- Otomasyon ………………………………………………………………….12
3- Saybernasyon ……………………………………………………………….12
vi
9
YÖNTEM …………………………………………………………………………74
Evren ve Örneklem ……………………………………………………………...74
vii
10
BÖLÜM IV
viii
11
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
SONUÇ ……………………………………………………………………………..92
ÖNERİLER ………………………………………………………………………....96
KAYNAKÇA ………………………………………………………………………97
EKLER ……………………………………………………………………………101
EK-1. Anket Soruları
ix
12
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No Sayfa No
x
13
Tablo No Sayfa
No
xi
14
Sayfa No
RESİMLER LİSTESİ
xii
15
Sayfa No
ÇİZELGELER LİSTESİ
xiii
BÖLÜM I
GİRİŞ
Problem
insanların kimliklerini de yansıtır. Takı insanlar arasında bir köprü olduğu kadar, iletişi
durduran, insanları birbirinden ayıran bir engel olarak da karşımıza çıkar.
Uygarlık tarihine baktığımızda toplumların, takı ürünlerine yükledikleri anlam ve takı
ürününden beklentileri, paralellik gösterse de, kültürel, sosyolojik farklılıkları gereğince
ayırdıkları pek çok nokta vardır.
Takı ürünleri, ortaya çıktıkları toplumun, yapısal özellikleri hakkında saptamalar
yapılmasına yardımcı olur. Takının formu, malzemesi ve üretim şekli toplumun sosyo-
kültürel ve ekonomik açıdan hangi noktada olduğunun göstergesidir(Demirtaş,1996:1).
Takı tasarımı dersi Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Dekoratif Sanatlar
Anabilim dalı bünyesinde de yer almaktadır. 1982 yılında yüksek öğretim kanunu yolu ile
Kız Teknik Öğretmen okulu üniversite bünyesine dahil edilerek Mesleki Eğitim Fakültesi
adını almıştır. Dekoratif Sanat Eğitimi Anabilim dalı olarak faaliyetini sürdürmektedir.
A.B.D.’nin 3 yıl önce yaptığı program değişikliği ile takı tasarımı dersi Dekoratif Sanatlar
Eğitimi programında yer almaya başlamıştır. Takı tasarımı dersinin amaçları, içeriği, derste
uygulanan öğretim yöntemleri ve değerlendirme ölçekleri hakkında öğrencilerin görüşlerini
alarak bu programın değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Mevcut programın ileride
yapılacak program geliştirme çalışmalarına katkı getireceği düşünülmektedir.
Araştırmanın Amacı
Araştırmanın Önemi
El sanatlarımızın geçmişinde ve bugününde önemli bir yere sahip olan takı tasarımı
ve üretimi, bugün üst düzeyde eğitim veren Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinde,
bu eğitimi incelemek, araştırmak, belgelemek, geliştirmek ve tanıtmak üzere planlanan bu
araştırma takı tasarımı eğitiminin daha sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi ve bu programın
varsa eksik yönlerinin giderilmesinde faydalı olacaktır.
Öğrencilerin okudukları bölüme ilişkin tutumları, verilen eğitim hakkındaki
düşünceleri ve geliştirme fikirleri varolan sistemin geliştirilmesi için son derece önemlidir.
Verilen eğitimin geçerliliğini saptama açısından, öğrencilere yönelik olarak yapılan bu
araştırma, büyük önem taşımaktadır.
Yapılan bu çalışma Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinde bu konuda bir
araştırma yapılmamış olması nedeniyle önem taşımaktadır. Bu araştırma benzeri
araştırmalara kaynak teşkil etme özelliği taşıyacağı, araştırma sonrasında ortaya çıkacak
görüş ve önerilere karar verme, değişiklik yapma konularında fayda sağlayacağı için önem
taşımaktadır.
Bu araştırma Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinde Takı Tasarımı eğitimi
uygulaması süresince karşılaşılan sorunların tespit edilmesi ve çözümlenebilmesinde fayda
5
Sayıltılar
Sınırlılıklar
Tanımlar
Mesleki Eğitim: Mesleki eğitim bireyin iş hayatında belirli bir meslek ya da meslek
ailesinde işe giriş yapabilmesi için gerekli olan asgari standartlar düzeyinde bilgi, beceri ve
iş alışkanlıkları ile genel ve mesleki kültür kazandıran eğitimdir. Mesleki eğitimin genel
amacı iş ve yaşam için gerekli istendik davranışlar geliştirmek, bilgi, öğrenme ortamı
sağlamak, kuramsal ve uygulamalı alanlarda gerekli becerileri geliştirmektir(Alkan,1996).
Teknik Eğitim: İleri düzeyde fen ve matematik bilgisi ile uygulamalı teknik
yetenekleri gerektiren, meslek hiyerarşisinde orta ve yüksek kademeler arası düzey için
gerekli bilgi beceri ve alışkanlıkları kazandıran ileri düzeyde bir meslek eğitimidir. Temel
mühendislik alanların yaygın olmakla birlikte bu alanla sınırlı değildir. Tarım, sağlık,
beslenme, ticaret ve diğer alanlarda da bilim ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak
gelişmektedir(Alkan,1996:8).
6
El Sanatları: Halı-kilim, çorap, eldiven, kese, bakır ve ağaç gibi her gün
kullandığımız eşyalar üzerine doğrudan doğruya içten gelerek yapılan yara ve güzelliği
bağdaştırmış sanattır(Züber,1979).
El Sanatları Eğitimi: Bölüm dört Ana bilim dalından oluşmaktadır. Nakış Eğitimi,
Dekoratif Sanatları Eğitimi, Tekstil-Dokuma-Örgü- Eğitimi ve Geleneksel Türk sanatları
Eğitimi isimlerini taşıyan söz konusu Ana bilim dallarında öğretmenlik mesleğine ilişkin
lisans eğitimi verilmektedir.,bölüm mezunlarının geniş bir yelpazede istihdam edilme
olanağı bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki ve Teknik orta öğretim
kurumları ile yaygın eğitim kurumlarında meslek öğretmeni ve yöneticisi, çeşitli kamu
kurum ve özel sektör kuruluşlarında eğitimci, uzman, yönetici ve alanı ile ilgili sanat
danışmanı konumu, mezunların iş hayatındaki pozisyonlarının başlıcalarıdır.
Dekoratif Sanatlar Eğitimi: Deri Eşya Tasarımı ve Üretimi, Tabii Çiçek Tanzimi,
Yapay Çiçek ve Gelin Buketi Tanzimi, Şapka Tasarımı ve Yapımı, Ev ve Giyim
Aksesuarları Yapımı, Folklorik Bebek ve Turistik Eşya Üretimi, Takı Tasarımı ve Üretimi
konularında, nitelikli, araştırmacı, estetik yönleri gelişmiş olan eğitimi yanında öğretmenlik
formasyonu almış öğretmen ve piyasaya yönelik elaman yetiştirmeye yöneliktir.
Eğitim Programı: Belirlenmiş bir eğitim amacını karşılamak üzere desenlenmiş
çeşitli uzunlukta bir seri karşılıklı ilişkili derslerin mantıklı bir düzende bir araya getirilmesi
olarak tanımlanmıştır(Alkan,1996:237).
Ders Programı: Bir seri ilişkili öğretim üniteleri olup mantıklı bir düzende ve tüm
eğitim programının bir yönüyle ilgili bir amacı karşılamak üzere geliştirilmiş bir öğretim
planı olarak tanımlanmıştır(Alkan,1996:237).
Takı: Takı, takmak kelimesinden gelmektedir. Mücevher veya ziynet eşyası diye de
adlandırdığımız takı, insanların süslenmek amacıyla taktıkları çeşitli taş, maden, doğa
ürünleri ve buna benzer malzemelerden yapılmış kullanım eşyalarıdır.
Takı Tasarımı: Doğada gördüğü bir şeyden etkilenip, özgür ve yaratıcı düşüncesi
doğrultusunda, metalleri uygun formlarda ve özgünlükte kullanarak, yansıtmak istediği
düşünceyi çağdaş anlayış çerçevesinde estetik ile bütünleştirmek(Gargı,1996:23).
7
BÖLÜM II
Mesleki Eğitim; Bireye iş hayatında belirli bir meslekle ilgili bilgi, beceri ve iş
alışkanlıkları kazandıran ve bireyin yeteneklerini çeşitli yönleriyle geliştiren
eğitim(Alkan,2001:1)
Mesleki ve Teknik Eğitim; Milli eğitim sisteminin bütünlüğü içinde endüstri, tarım ve
hizmet sektörleri ile birlikte her türlü mesleki ve teknik eğitim hizmetinin planlanması,
araştırılması, geliştirilmesi, organizasyonu ve eşgüdümü ile yönetim, denetim ve öğretim
etkinliklerinin bütünüdür.
Mesleki eğitim bireyin yaşamında bireysel, sosyal, ekonomik, kültürel ve ulusal
gereksinimlerin karşılanmasında zorunlu olan bir eğitimdir.
Günümüzde mesleki ve teknik eğitime verilen önem giderek artmaktadır. Bunun
sebebi de çağımızdaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin bireylerin ve toplumların yaşam
tarzlarını etkilemesi aynı zamanda işinde uzman, kalifiye iş gücüne duyulan ihtiyacın
artmasıdır.
Mesleki ve Teknik Eğitimin eğitim sistemi içinde gelişmesi bir yönden bilimsel eğitim
hareketleri, diğer yönden sanayi devrimi ile başlamıştır. Başlangıçta bu eğitimin eğitsel değeri
ve sosyo-ekonomik işlevi takdir edilmemiştir. Her gelişim evresinde karşılaşılan temel sorun
geleneksel okullarda egemen olan “felsefenin mi gelişeceği?” hususu olmuştur. Bugün mesleki
ve teknik eğitimle ilgili çağdaş kuramlar bu eğitimi birey, meslek ve eğitmen olmuş üç
boyutlu bir süreç olarak görmektedirler. Ayrıca geleneksel “fakirler için eğitim anlayışı da
yerini herkes için eğitim anlayışına bırakmıştır. Bugünkü mesleki ve teknik eğitim
anlayışını karakterize eden başlıca nitelikler şu şekilde özetlenebilir:
a. Alışkanlık psikolojisi ve yaparak öğrenme esastır.
b. Ucuz maliyetle etkili eğitim sağlamada sosyal verimlilik aracıdır.
c. Programları iş dünyasındaki gelişmelere göre geliştirerek değişen ortama uyarlama,
kuram ve uygulamada temel kuraldır.
d. Kavram, profesyonel düzeydekiler dışında iş dünyasındaki tüm meslekleri
kapsamaktadır.
e. Okullar, toplumla uyumlu ve iş dünyasına dönüktür.
f. Programlar, çalışma yaşamına giren ve çalışanların büyük çoğunluğunu kapsar.
g. Değişen sosyo-ekonomik koşullara ve isteklere sürekli uyum temel kuraldır.
9
Uygarlık geliştikçe eğitimde bir çok aşamalar geçirmiştir. Eğitim başlangıçta ana ve
baba tarafından çocuğa uygulanan bir süreç olmuştur. Sonraları değişen toplumsal koşullar
nedeni ile “ailede meslek eğitimi” yerini başka kurumlara bırakmıştır. Bu durum “çıraklık”
sisteminin gelişmesine yol açmıştır. Çıraklık sisteminin geliştirilmesiyle de eğitim ve iş aile
dışında bir kuruluş tarafından bir araya getirilmiştir.
Bu eğitim sürecide zamanla gelişmekte olan toplum gereksinimleri, üretim süreçleri,
bilim ve teknoloji alanında görülen eğitim sorunlarını karşılamakta yetersiz kalmıştır.
Özellikle, endüstriyel devrim nedeniyle mesleklerin çoğalması, kaliteli teknisyen ve yarı
vasıflı operatör gereksiniminin artması çıraklık sistemi dışında çeşitli mesleki ve teknik eğitim
sistemlerinin geliştirilmesini gerektirmiştir. Sonuçta mesleki teknik eğitim teşkilatlanmış okul
programı olarak eğitim sistemine girmiş ve bir çok aşamalardan geçerek bugünkü yapıya
ulaşmıştır.
Tarihi süreç içerisinde Mesleki ve Teknik Eğitimin dayandığı kurumsal esaslar ve
uygulamaları etkileyen başlıca esaslar:
1. Üretim Sistemleri
a. Aile Sistemi(700-1000)
Çeşitli gereksinimler, temel üretici olan aileler arasındaki iş bölümü esasına göre
karşılanmaktadır. Meslek, ailede bireyden bireye devredilmektedir. Mesleklerin devamı, bilgi
ve beceriler aile içinde kuşaktan kuşağa aktarılarak sağlanmaktadır.
b. El sanatları Sistemi(1000-1500)
Bu sistem çıraklık, kalfalık ve ustalık aşamalarından oluşan bir meslek yapısıdır.
Sistem deneme yanılma yöntemini uygulamaktadır.
c. Lonca Sistemi(1000-1500)
Bir tür üretim sistemi olan Loncalar, tüccar ve sanatkarların mensuplarını karşılıklı
koruma amacıyla geliştirdikleri organizasyonlardır.
12
Çıraklık Sistemi: Mesleki ve Teknik Eğitim, diğer toplumlarda olduğu gibi Türk
toplumunda da 19.yy.’la kadar çıraklık sistemiyle yürütülmüştür. Bu sistem zanaatçı ve
tüccarların karşılıklı yardımlaşmak, birbirlerini korumak ve mesleklerinin geliştirmek
amacıyla kurdukları lonca teşkilatı içinde gelişmiştir.El sanatlarına dayalı bu geleneksel
üretim ve eğitim sistemi gelişen endüstriye göre yenilenemeyince sistem hızla gerilemeye
başladı.
İlk mesleki ve teknik eğitim kurumları ordu bünyesinde kurulmaya başlamıştır. Savaş
araç ve gereçlerinin üretim ve bakımını yapabilecek teknik personeli yetiştirmek için sanat
okulları kurulmuştur.1773’de III. Selim tarafından Mühendishane-i Bahri-i Hümayun
açılmıştır. 1908’de Zeytinburnu’nda “İmalatı Harbiye Nazari Mektebi” adıyla bir sanat okulu
açılmıştır.
18 yy’ da Avrupa’da gelişen endüstrileşme hareketi ve meslek adamı yetiştirme
girişimlerine paralel olarak Türk toplumunda da çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak Fırat Paşa
(1807-1857) genel eğitimi ve mesleki eğitimi bir arada düşünmüştür ve ekonomik
kalkınmanın gerçekleşmesi için el sanatları ve endüstride çalışacak elemanları yetiştirmek
üzere okul açılmasını önermiştir.
Mithat Paşa ilk olarak 1861’de islahane adıyla Niş’de bir okul açmıştır. Sonraları,
1864’ de Ruscuk ve Sofya’da 1868’ de İstanbul’da ilk erkek teknik öğretim okullarının
temeli atılmıştır(Alkan,2001:58).
Bu dönemde mesleki ve teknik eğitim ile ilgili uzmanlar Türkiye’ye getirilmiştir. 1924
yılında Jonh Dewey, okulun sosyal yaşamın bir parçası olarak endüstri ile işbirliği içinde
olması gerektiğini belirtmiştir.1925 yılında Kühne çıraklık sistemi üzerinde durmuş 1926
yılında Ömer Buyse ise her bölgenin ihtiyacına uygun meslek yüksek okullarının kurulmasını
ve ülkenin endüstriyel gelişimine yön verecek teknik elemanları yetiştirmek için iş
üniversiteleri kurulmasını önermiştir.
1933 yılında okulların ve hizmetlerin gelişmesi sonucu 2287 sayılı yasa ile Mesleki ve
Teknik Öğretim Genel müdürlüğü kurulmuştur. 1931 yılında bölge sanat okulları
oluşturulmuştur. 1941 yılında başkanlık Merkez Örgütü kanunu 4113 sayılı yasayla Mesleki
ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı kurulmuştur.1927 yılından 1939 yılına kadar çeşitli meslek
öğretmenliğinde öğrenim görmek üzere yabancı ülkelere bay bayan öğretmen adayı
gönderilmiştir.
Milli Eğitim Şuralarında Mesleki ve Teknik Eğitim ile ilgili önemli kararlar alınmıştır.
Sekizinci Şura, orta öğretim programlarının yeniden düzenlenmesi ve Mesleki Teknik Eğitim
kuruluşlarının üniversiteye açılmasını, Onuncu Şura, çok amaçlı lise ve teknik lise konularında
önemli kararlar almıştır.
Onaltıncı Şura Mesleki ve Teknik Eğitimin yeniden yapılandırılması, okul ve
işletmelerde mesleki eğitimi, öğretmen ve yöneticilerin yetiştirilmesi ile finansman konuları
incelenmiştir. 1982 yılında Mesleki ve Teknik Eğitime öğretmen yetiştirme üniversitelere
devredilmiştir. 1986’da çıkarılan 3308 sayılı yasa ile sistem yeniden düzenlenmiştir. Örgün ve
yaygın eğitim bir bütünlük içinde ele alınmıştır(Güler,2002).
e. Girişim dir.
Burada ana öğeler doğal kaynaklar ve insan gücüdür. Bunların sonucu da üretim
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu iki öğeden gereği gibi yararlanarak yüksek düzeyde üretim
sağlamak bir ülkenin gelişmesi için temeldir. Bu da ancak eğitimle olanaklıdır.
Öte yandan insan yaşamının temel gereksinimlerinin beslenme, barınma, sağlık ve
eğitim olduğu bilinmektedir. Sosyal bir ortamda yaşayan bireyin yaşamını etkileyen başlıca
kurumları ise;
a. İş ve Meslek
b. Eğitim ve Okul Sistemi
c. Dini kurumlar
d. Aile
e. Hükümet
Gibi temel kurumlar olduğunu araştırmalar göstermektedir. Özellikle gençlerin
gereksinimlerinin neler olduğunu inceleyen araştırmalar ise bunların:
a. Meslek Eğitim
b. Yurttaşlık bilgisi
c. Mesleki rehberlik
d. Kişilik geliştirme konularında yoğunlaştığını ortaya koymaktadır. Tüm bu hususlar
insan yaşamında iş ve eğitimin diğer bir değişle mesleki ve teknik eğitimin önemli bir yer
tutmakta olduğunun somut bir göstergesidir.
1. Sosyal Gereksinim
Sosyal boyut açısından mesleki ve teknik eğitime olan gereksinimi bireyin sosyal
etkinliklere katılma içgüdüsü ya da sosyal bir varlık olmasının doğal sonucu olarak düşünmek
gerekir. Bireylerin beden, zihin ve ruh sağlığını korumak ayrıca iş yaparak kazanç sağlamaları
ve kendilerini ekonomik yönden bağımsızlığa kavuşturmaları gerekir. Bir ülkede yurttaşların
yaşam ağaçlarının kökleri ve uygarlık dalları yaşamlarını kazandıkları meslekleridir.
16
Meslekler topluma uygun, dostluk bireysel ve kubaşık sosyal hizmet yönünden doğal ve
gerçek bir eğitim ortamı sağlamaktadır.
Bu bağlamda mesleki ve teknik eğitim gençlere sosyal başarı ve mülkiyet duygusu
kazandırmaktadır. Bu nedenle gençleri eğitimleri süresince ekonomik yaşantılara donatmak ve
mesleki yönden geliştirmek gerekmektedir.
2. Ekonomik Gereksinim
3. Bireysel Gereksinim
Birinci Grup (13-18 yaş): tam gün öğrenim gören orta öğretim öğrencilerinin
oluşturduğu gruptur. Bu gençlerin okullarını bitirdiklerinde bir mesleğe girebilmeleri ve bu
17
4. Ulusal Gereksinim
Genel eğitim herhangi bir mesleki alana bağlı olmadan başarılı bir yaşam sağlamak
için bireyin genel olarak geliştirilmesi sürecidir. Mesleki ve teknik eğitimde ise belirli bir
meslek alanı ise ilgili bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazandırılması esastır. Diğer bir değişle;
mesleki ve teknik eğitim üretimi amaç edinir. Genel eğitim ise tüketimci niteliktedir.
18
Eğitim genel ve Mesleki – Teknik eğitim olarak iki kategoride düşünülünce mesleki ve
teknik eğitimin daha çok belirli bir meslek alanıyla, genel eğitimde kültürle ilişkili olduğu ileri
sürülmektedir. Bu hususta iki ayrı görüş vardır. Birincisi bu iki eğitim türünün birbirine karşıt
olmadığı fakat ortak bir yönlerinin de bulunmadığı yönündedir. İkinci görüş ise, iki türün
birbirine karşıt olduğu ileri sürülmektedir.
Birinci görüşe göre genel ve mesleki teknik eğitim programları bireyin eğitimde denge
sağlayacak şekilde birleştirilmelidir. Amaçları yönünden bir eğitim programı, öğrenciyi ya da
bir yurttaş olarak akıllı bir yaşam için, yetiştirmeye amaçlar, ya da etkili bir iş yaşamına
hazırlamayı hedef alır. İçerik yönünden ya öğrenmek için gerekli yetenekleri kazandırmayı,
yaşam hakkında gerekli temel bilgiler vermeyi kapsar ya da bir meslekle ilgili bilgi ve
becerileri kapsar.
Genel eğitimle teknik eğitim hakkında ki görüşlerin felsefi, kavramsal ve sosyolojik
yönlerden farklılık arz ettiği dikkati çekmektedir. Çeşitli görüşlere karşın bir eğitim
programının mesleki ya da genel eğitim niteliğinde olduğunu saptamak mümkün
görünmektedir. Bunun için söz konusu programı belirli öğeleri açısından bir değerlendirmeye
tabi tutmak gerekmektedir(Alkan,2001:21-26).
1. Mevcut Durum :
1995 yılında 1137 olan fakülte, enstitü, yüksek okul ve meslek yüksek okulu sayısı,
1999 yılında 1492’ ye yükseltilmiştir. 1995-1996 öğretim yılı itibari ile yüzde 23,4 olan
mesleki ve teknik eğitimde okullaşma oranı, 1999-2000 öğretim yıllında yüzde 22,8 olarak
gerçekleşmiştir.
Kaynak yetersizliği, mevcut kaynakların etkin kullanılmaması ve sanayi ile iş birliğinin
yeterince geliştirilememesi gibi nedenlerle mesleki ve teknik eğitimde plan hedeflerinin
19
Ortaöğretim, okul türü yerine program türünü esas alan bir yapıya kavuşturulacak,
meslek eğitimine geniş tabanlı bir temel eğitim programı ile başlanılacaktır.
Örgün ve yaygın mesleki teknik eğitime ağırlık verilecek, orta öğretimde mesleki
teknik eğitimin payı arttırılacak, üniversitelere giriş sınavlarında normal liseler ile meslek
ve teknik lise mezunları arasındaki farklı değerlendirilmeler kaldırılarak, mesleki ve teknik
eğitimin yaygınlaşması teşvik edilecek, mesleki-teknik eğitim programlarının meslek
standartlarına dayalı olarak yapılması sağlanacak ve çalışma hayatı ile işlevsel iş birliği
geliştirilecek.
Meslek yüksek okulları ile mesleki ve teknik orta öğretim kurumları arasında
program bütünlüğünün esas alan iş bölümü ve iş birliği kurulacak; nitelikli iş gücünün
geliştirilmesinde önemli yeri olan meslek yüksek okullarında öğrencilerin uygulamalı
eğitim almaları sağlanacaktır(D.P.T.,2001-2005).
20
Mesleki ve teknik eğitim iş, birey ve eğitimden meydana gelen üç boyutlu bir
bütündür. Mesleki ve Teknik Eğitimin başarısı eğitim süreci sonunda bireyde geliştirilen
davranışların gerçek iş durumlarına uygunluğu ile orantılıdır. Bireyin eğitim süreci sonunda
işe uyumu sağlamak ayrıntılı bir öğrenme öğretme planın geliştirilmesinin gerektirir.
Eğitim için yapılan planlamalar yönelik olduğu sonuca göre farklı kapsam ve
özellikte olabilir. Bu planlamaların bir kısmı uzun süreli ve bir ekip çalışmasını
gerektirecek özelliktedir. Eğitim planı ayrıntılı bir plan olup öğrenme öğretme durumları ile
ilgili bütün unsurları bir sistem bütünlüğü içerisinde gösterir.
Mesleki ve Teknik Eğitimde bir ders için hazırlanan eğitim programında izlenecek
genel strateji katı olmaktan çok esnek niteliktedir(Sezgin,2000:26-27).
21
İŞ TANIMI
İŞ ANALİZİ
İŞ ANALİZİ
GERÇEK DURUMU
HAYIR UYGUN MU?
EVET
ÖĞRETİM ENVANTERİ
-Devirsel İşlemler
-Bilişsel İşlemler
-Duyusal İşlemler
PROGRAMIN GEÇİCİ
AMAÇLARININ TESPİTİ
PROGRAM AMAÇLARI
1.İşin Tanımı
2.İş Analizi
İş analizleri ile gerçek duruma uygunluğu kontrol edilen öğretim envanteri, işin
etkinlikle yapılabilmesi için gerekli davranışları gösterir. Öğretim envanterinde yer alan
unsurlar bilme, yapma ve iş alışkanlıkları yönünden tasnif edilerek, uygulama sıklığı,
öğrenme güçlüğü ve önem derecesine göre sıralanır.
Sistem amaçlarının tespitinde dikkate alınması gereken faktörlerden birisi de, eğitim
sürecine katılması beklenilen öğrencilerin ihtiyaçlarıdır. Öğretme-öğrenme sisteminin temel
24
amacı, bireyde işe uygun yeterlikler kazandırmaktır. Öğrencinin eğitim sürecine gireceği
durum analiz edilerek, sistem tasarımı, hedeflenen yeterliklere ulaşması için öğrenciye
hangi ortamda nasıl yardım edilebileceği göz önünde bulundurularak geliştirilmelidir.
Eğitim sürecine katılacak öğrenciler,
a. Mevcut yeterlikleri;
b. Akademik özgeçmişleri;
c. Programa karşı ilgi ve istekleri;
d. Grup homojenliği yönünden incelenmelidir. Öğretme-öğrenme sisteminin,
öğrencinin bu faktörler yönünden incelenmesinden ortaya çıkan sonuçlar da dikkate
alınarak geliştirilmesi gerekir.
7.Sınırlılıklar
Nitelikleri ne olursa olsun, her sistemin belirli amaçları vardır. Sistem belirlenen
amaçlara göre düzenlenir. Öğretme-öğrenme sistemi geliştirmenin başlıca aşamalarından
birisi de amaçlarının tespitidir. Öğretme-öğrenme sisteminin amaçları, öğretim süreci
sonunda öğrencilerden beklenilen davranışları gösterir. Amaçlar, sistem geliştirmede,
25
İşin, hedef kitlenin ve iş hayatının ihtiyaç analizi ile sağlanan verilere dayalı olarak
belirlenen program geçici amaçları, benimsenen mesleki eğitim felsefesine uygunluk
yönünden kontrol edilmelidir. Eğitim felsefesi, program tasarımının yönünü ve
önceliklerini belirleme yönünden önemlidir. Amaç seçiminde, benimsenen mesleki eğitim
felsefesi bir ölçüt niteliğindedir. Geçici amaçlarının, mesleki eğitim felsefesi yönünden
kontrolü yapılması gerekir ise düzeltme yapılmaktadır.
10.Değerlendirmenin Planlanması
13.Programın Denenmesi
14.Sistemin Değerlendirilmesi
Son yıllarda alınan bazı tedbirler sonucu, mesleki ve teknik alana olan öğrenci
akışının arttığı görüşmüştür. Ayrıca, istihdam problemine çözüm olarak, iki yıllık ön lisans
eğitimi veren, meslek yüksek okullarına ağırlık verilmiştir. Bu doğrultuda bu okullar sayısal
olarak artırılmış, YÖK ve Dünya Bankası arasında varılan bir antlaşma ile söz konusu
okulların, öğretim elemanları yut dışında yetiştirilmeye ve gerekli donanımı sağlamaya
çalışılmıştır. Ayrıca gerek orta öğretimde gerekse yüksek öğretimde, okul - sanayi işbirliği
girişimleri başlamıştır.
Bütün bu çabalara rağmen, iş gücü ve istihdam arasında arzulanan seviyede bir denge
sağlanamamıştır. Bunun önemli nedenlerinden biri, mesleki ve teknik eğitimin emek
piyasasının taleplerine uygun insan gücü yetiştirebildiği ölçüde etkili olacağı gerçeğinin
gözden kaçırılmasıdır. Eğitim – öğretim bütün kademelerinde, hızlı bir şekilde mesleki
teknik öğretime yönelme sonucu ortaya çıkan atölye ve meslek dersleri için gerekli öğretmen
ve donanım sıkıntısı dikkate alınarak, ciddi bir talep araştırmasına gidilmeden, mevcut
imkanlara uygun meslek dallarına öncelik verilmiştir. Gerçekte bu kararın çok olumlu
sonuçları da olmuştur. Ancak okullaşmada, sektörel ihtiyaçlar göz önüne alınmadığı gibi, her
bir sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanları mesleklere göre dağılımı ve ilgili
mesleklerde işverenlerin eleman talebinde beklediği niteliklerde dikkate alınmamıştır.
Konuyla ilgili olarak yapılan çalışmaların sonuçlarından gerektiği şekilde yararlanılmadığı
gibi, kalkınma planlarında ön görülen hedeflerde uyulamamıştır. Bu şekilde gelişme sonucu
günümüzde gelinen noktada, bir tarafta nitelikli eleman arayan müesseseler, diğer tarafta
küçümsenemeyecek oranda talep fazlası eğitilmiş iş gücü.
Genel eğitime göre çok daha pahalı bir yatırımla gerçekleştirilen, mesleki teknik
eğitimin ülkemiz ihtiyaçlarına göre, hem sektörel, hem meslekler bazında ve hem de
nitelikler açısından yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini ilgili herkes kabul etmektedir.
Eğitim diğer alanlardan özelliklede ekonomiden uzak, tek başına değerlendirilemez.
Günümüzde, eğitimsel niteliklerin piyasadaki yerinin ve rolünün tamamlanmasına yönelik
çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Dolayısıyla , eğitim sistemimizin alışılagelmiş
varsayımlarla yürütülemeyeceği açıktır(Topal,2004:311-312).
29
f. Pazarlama sorunu
g. Kalite kontrolü sorunu
h. Materyal bulma sorunu
Mesleki Eğitim Fakültesi’nin El sanatları Eğitimi Bölümü dört Ana bilim dalından
oluşmaktadır. Nakış Eğitimi, Dekoratif Sanatları Eğitimi, Tekstil-Dokuma-Örgü- Eğitimi ve
Geleneksel Türk sanatları Eğitimi isimlerini taşıyan söz konusu Anabilim dallarında
öğretmenlik mesleğine ilişkin lisans eğitimi verilmektedir.,bölüm mezunlarının geniş bir
yelpazede istihdam edilme olanağı bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki
ve Teknik orta öğretim kurumları ile yaygın eğitim kurumlarında meslek öğretmeni ve
yöneticisi, çeşitli kamu kurum ve özel sektör kuruluşlarında eğitimci, uzman, yönetici ve
alanı ile ilgili sanat danışmanı konumu, mezunların iş hayatındaki pozisyonlarının
başlıcalarıdır. Bunun yanı sıra tekstil sektörü de önemli istihdam alanlarından biridir. Ayrıca,
mezunlar kendi alanlarında bireysel girişimcilik faaliyetleri yürütebilmektedirler.
Ayrıca üretim derslerinde genel ya da sipariş üzerine aynı konularda çağdaş ürün tasarımları
ve üretimleri yapılabilmektedir.
Dekoratif Sanatlar Eğitimi Anabilin Dalı Programı, teknolojik gelişmelerden
yararlanarak günün ihtiyaçlarına göre desen, model, kalıp hazırlayabilen, geleneksel
sanatımızı yaşatmaya çalışan, üretken ve öğretmenlik formasyonu almış eğitimciler
yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Öğreti kadrosu 2 Profesör, 4 Yardımcı Doçent, 2 Öğreti Görevlisi, 4 Araştırma
Görevlisinden oluşmaktadır(G.Ü.M.E.F.Rehberi,2003).
I. YARIYIL
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
TDL 101 Türk Dili 2- 2 2
TAR 101 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2- 2 2
YDL 101 Yabancı Dil (İngilizce, Fransızca, Almanca) 2- 2 2
ENF 101 Temel Bilgi Teknolojisi Kullanımı 1 2- 3
EĞT 101 Öğretmenlik Mesleğine Giriş 3- 3 3
DES 101 Alan Teknolojisi 2- 2 2
ELS 101 El Sanatlarına Giriş 2- 2 2
TDÖ 101 Temel Dokuma Teknikleri 2 2 3 4
TDÖ 103 Temel Örgü Teknikleri 2 2 3 4
MER 101 Temel Sanat Eğitimi I 1 2 2 3
TOPLAM 19 8 21 27
36
II. YARIYIL
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
TDL 102 Türk Dili 2- 2 2
TAR 102 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2- 2 2
YDL 102 Yabancı Dil (İngilizce, Fransızca, Almanca) 2- 2 2
ENF 108 Temel Bilgisayar Bilimleri ve BASIC Program Dili 2 2 3 4
EĞT 102 Okul Deneyimi I 1 4 3 5
GTE 102 Türk Süsleme Sanatı Tarihi 2- 2 2
ELS 102 El Sanatlarına Giriş 2- 2 2
NAK 102 Temel İşleme Teknikleri 2 3 3 4
MER 102 Temel Sanat Eğitimi II 1 2 2 3
TOPLAM 14 10 19 24
III. YARIYIL
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
MYD 201 Mesleki Yabancı Dil 2 - 2 2
HBL 201 Halk Bilimi 2 - 2 2
EĞT 201 Gelişim ve Öğrenme 3 - 3 3
DES 201 Deri Teknolojisi 2 - 2 2
DES 203 Yapma Bebek Teknikleri I 2 2 3 4
DES 205 Çiçek Düzenleme Bilgisi 1 2 2 3
MER 201 Moda Resmi I 1 2 2 3
MER 203 Teknik Resim 1 2 2 3
MER 201 Temel Dikiş Teknikleri 1 2 2 3
TOPLAM 15 10 20 25
IV. YARIYIL
V. YARIYIL
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
MYD 301 Mesleki Yabancı Dil 2- 2 2
EĞT 301 ğretim Teknolojileri ve Meteryal Geliştirme 2 2 3 4
DES 301 Deri Yüzey Süsleme Teknikleri 1 2 2 3
DES 303 Şapka Yapım Teknikleri I 1 4 3 5
DES 305 Gelin Başı ve Buketi 1 4 3 5
ELS 301 Sergi Grafiği 1 2 2 3
GTE 301 Geleneksel Türk El Sanatları 1 4 3 5
TOPLAM 9 18 18 27
VI. YARIYIL
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
MYD 302 Mesleki Yabancı Dil 2- 2 2
İŞL 302 Genel İşletme 2- 2 2
EĞT 302 Sınıf Yönetimi 2 2 3 4
EĞT 304 Özel Öğretim Yöntemleri I 2 2 3 4
DES 302 Deri-Giyim Aksesuarları I 1 2 2 3
DES 304 Şapka Yapım Teknikleri II 1 2 2 3
DES 306 Takı Tasarımı 1 2 2 3
DES 308 Alan Araştırma Teknikleri 2- 2 2
ELS 302 Boya ve Baskı Teknikleri 1 2 2 3
TOPLAM 14 12 20 26
* 6. yarıyılda programına devam eden öğrenciler yarıyıl sonunu izleyen yaz ayları içinde 30 iş günü
süreli işletme stajını başarı ile tamamlamakla yükümlüdürler.
VII. YARIYIL
SEÇMELİ DERSLER
Dersin Kodu Dersin Adı T U K H/S
SYA 401 Sözlü ve Yazılı Anlatım 2- 2 2
GRA 401 Fotoğraf 1 2 2 3
DES 407 Dekorasyon İlkeleri 2- 2 2
MER 401 Moda Resmi 1 2 2 3
VIII. YARIYIL
Dersin Adı
Dersin Kodu T U K H/S
KLK 402 Kalite Kontrolü 2- 2 2
EĞT 402 Rehberlik 3- 3 3
EĞT 404 Öğretmenlik Uygulaması 2 6 5 8
DES 402 Deri Mekan Aksesuarları 2 4 4 6
DES 404 Dekoratif Eşya Üretimi 2 4 4 6
TOPLAM 11 14 18 25
GENEL TOPLAM 104/105* 102/104* 154 207/208*
* Uygulama saatleri bulunan seçmeli derslerden biri seçildiği takdirde toplam ders saati.
Ö. DERS TANIMLARI
SEÇMELİ DERSLER
1. Tasarım
esas özelliklerini özetleyen şekil; bir sanat eserini meydana getirecek eleman ve detayların
düzenlenmesi anlamına gelir(Bayazıt,1994:8).
Tasar: Bir yapı veya aygıtın kısımlarının kağıt üzerine çizilmiş şekli. Eşanl. PLAN
Tasarı: Bir kimsenin yapmayı düşündüğü şey; olması veya istenen bir şeyin tasarlama
sonucu zihinde aldığı biçim. Eşanl. PROJE
Tasarım: Tasarlama eylemi veya zihinde canlandırılan biçim. Eşanl. TASAVVUR
Taslak: Asıl yapıta hazırlık olarak yapılan, genellikle küçük boyutlu sanatsal ön
çalışma ürünü(Sözen,1986:68).
Tasarımcılar, ressamlar ve diğer görsel sanatlar ile uğraşan sanatçılar çizgilerin yönlü,
şekillerin boyutu, formlar ve renklerle çalışırlar. Çizgilerin yönü, şekillerin boyutu, formların
görünümleri ve renklerin gölgeleriyle ilgilenirler. Sanatçılar bu değerleri izleyenleri duygusal
yönden tatmin edici görünecek bir kalıba sokmaya çalışırlar. Eğer bu etki sağlanabilirse
tasarım bir birliğe sahip demektir. Birliği oluşturan olguların tanımları şunlardır.
Tekrar: Çizgilerin veya şekillerin tekrarı demektir. Dünya tasarım anlayışında, tekrar
öğesi çok benimsenmiş ve sıkça kullanılmıştır.
Uyum: Bir sanat yapıtını oluşturan öğelerin birbirine ters düşmeden birlikte bir düzen
oluşturma durumudur. Düzen içerisinde olan öğeler belli bağlantılar ile bir sistem
oluştururlar.
Denge: Tasarımı oluşturan öğelerin bütün içinde kompozisyon düzenini bozmayacak
biçimde dağılışı, tasarımda denge, önemli bir yer kaplar. Simetrik ya da asimetrik düzenleme
ile kendini gösterir.
Simetrik Denge: Kompozisyonun merkezinde eşit uzunluklarda yerleşim ya da
oluşturulmuş özdeş şekiller, simetriklik denge oluşturur.
Asimetrik Denge: Asimetrik denge, simetrik dengeye göre oluşum düzenlemesinde,
hem merkez olmaması hem de kullanılan şekillerin boyutlarının farklı olmaları bakımından
daha karmaşıktır.
Ritim: Sanat yapıtında yer alan öğelerin kendi aralarında oluşturdukları ardışık zaman
ve mekan aralıklarının belirlediği düzen ritim tasarımına hayat veren belirli kalıplarda
kontrast bir biçimde bulunan motif ya da dalgalı çizgilerin kullanımıyla ortaya çıkar.
47
Birlik: Tasarımda kullanılan tüm öğelerin baştan sona bir uyum içerisinde olması
durumu. Tasarımda birlik, dendiğinde akla form-malzeme-estetik üçlüsü gelir. Birlik olgusu
ile denge olgusu içiçe geçmiştir. Denge öğeleri, tasarımda, bir bütün oluşturmak için bir
araya geldiğinde bir birlik oluşmuş demektir.
Takı tasarımında tasarım ölçütleri dört ana, dokuz alt başlık altında toplanabilir.
1. İşlevsel Ölçütler
a. Fizyolojik ölçütler
b. Fiziksel çevre ölçütleri
c. İletişimsel ölçütler
2. Psikolojik Ölçütler
a. Algısal ölçütler
b. Sosyo-kültürel ölçütler
c. Duygusal nitelikler
d. Anlatım ölçütleri
3. Teknolojik Ölçütler
a. Malzeme ölçütleri
b. Üretim yöntemi ölçütleri
4. Ekonomik Ölçütler
1.İşlevsel Ölçütler
Her nesne, belirli bir fiziksel gereksinim sonucu ortaya çıkar. Nesnelerin ana işlevi bu
gereksinimin karşılanmasıdır. Gerek bu ana işlev ve gerekse kullanım sırasında, ana işlevin
oluşumunda ortaya çıkan bazı yan gereksinimlerin oluşumunu analiz etmeye yönelik
ölçütlere işlevsel ölçütler denir.
48
a. Fizyolojik Ölçütler
İnsan vücudu belli fiziksel nitelikleri olan bir bütündür. İnsan kullanımı için
geliştirilen her üründe, belli koşullar altında, bu bütünün belli parçalarıyla ilişki kuracağı
gibi, uzaktan oluşturulan bir ilişki de olabilir. Bu ilişki sürecinde, ürünün fiziksel varlığının
insanın fiziksel varlığına uygunluğu, fizyolojik ölçütler ile gerçekleştirilir.
İnsan vücudu karmaşık bir yapı ve işleyişe sahiptir. Bu karmaşıklığın koşutunda,
insanın ürün ile olan fiziksel ilişkisi çeşitli anatomik, fizyolojik, antropometrik nitelikler
çerçevesinde gelişir. Bu nitelikler, vücudun motor yetenekleri, ölçüsel nitelikleri, algılama,
bilgi işleme ve saklama yetenekleri, metabolizma ve diğer fizyolojik süreçlere ilişkin
özellikler, vücudun strüktürel nitelikleri ve benzerleridir. Her nesne kendisinden beklenen
işlevin yapısına ve kullanma özelliklerine göre niteliklerin bir veya bir kaçının oluşturduğu
gereksinimlere uymak zorundadır. Ancak burada, temel işleve dönük ilişkilerle yan kullanım
etmenlerine dönük ilişkiler arasındaki ayrımı gözetmek gerekir. Temel işlev, bir ürünü
tanımlayan,onun varlığına neden olan gereksinimlerden doğar. Örneğin “ritüel düşünce
doğrultusunda, kişinin bu yöndeki düşüncelerini sembolize eden bir ürünü, vücudunun belli
bir bölgesinde taşıma isteği” olarak tariflenecek bir gereksinme, temel işlevi takınmak olan
bir takı ile sonuçlanır. Rahat ve sağlıklı bir takınmayı sağlayacak ölçütler ise, takının temel
işlevine dönük fizyolojik ölçütlerdir. Vücutta kullanıldığı yer, bu yere ergonomik uygunluğu,
kullanıldığında herhangi bir hareket kısıtlaması yaratmaması ve benzeri bir çok ölçüt vardır.
Yan kullanım etmenleri ise ürünün gerek temel işlevini oluşturduğu süreçte gerekse bu
sürecin dışındaki varolunu sırasında, kullanıcı ile kurduğu değişik ilişkilerden doğar. Bu
ilişkilerin çözümlemeleri temel işlevin oluşumunu etkileyebilir, ancak genel anlamda ürünün
kullanabilirliğini arttırır. Örneğin; bir tasma kolyenin ağırlığı ergonomik açıdan çok
önemlidir, bu ağırlık boyuna uygun olmalı ve boynun taşıyabileceği ağırlık sınırının üstüne
geçmemelidir(Demirtaş,1996:58).
b. Fiziksel Çevre Ölçütleri
Ürünler, çevre içinde birbirleriyle ve çevre elemanlarıyla ilişki kurmak
durumundadır. Bu ilişkiyi kuracak “uç” noktaların uygunluğunu fiziksel çevre ölçütleri
sağlar. Ürünlerin detayları, bağlantı ayrıntıları, vücut ve ruhla hangi noktalarda uyum
49
2.Psikolojik Ölçütler
a. Algısal Ölçütler
Ürünün fiziksel ve biçimsel nitelikleri, onun nasıl algılanacağını belirlendiği gibi,
algılamayı izleyen kavrama sürecindeki değerlendirmeleri de etkiler. Algısal ölçüt,
ürünün, olduğu gibi algılanacak ve kavrama sürecinde psikolojik sapmalar ve
güvensizlik yaratmayacak bir biçimde tasarımlanmış olmasıdır(Demirtaş,1996:60).
50
b. Sosyo-Kültürel Ölçütler
Her toplum, bireylerinin davranışlarını değerlendirmek ve denetlemek amacıyla
belli kural ve değer sistemleri yaratır. Toplumun kabul edilmiş bir üyesi olmak, ancak bu
normlara uymakla gerçekleşebilir. Kişinin psiko-sosyal bir güvence duyabilmesi de
onun toplum tarafından kabul edildiğine inanmasıyla olur. Kişi çevresindeki ürünleri
seçerken, onları kullandığında psiko-sosyal bir güvence içinde olup olmayacağını da
değerlendirir. Dolayısıyla tasarım, ürünün biçimsel ve kullanma niteliklerinin toplum
değer sistemine uygunluğunu dikkate almalıdır.
c. Duygusal Nitelikler
Kullanıcının bir ürüne yaklaşımında, duygusal bir değerlendirme süreci de vardır. Bu
kabaca “beğenmek” ya da “beğenmemek” diye ifade edilebilir, ancak daha derin bir tanım
yapmak gerekirse, kullanıcının kendisini ürünle özdeşleyebilmesidir. Ürünün kendini
kullanıcıya ilettiği tüm ortamlarda, kişinin yaşantısı boyu biriktirdiği bilinç ya da bilinçaltı
değerler vardır. Bir dizi uyarı geldiğinde bu değerlerin anımsanması kişiye özel bazı ölçüler
yaratır. Bu ölçüler sonucu kişi ürünle özdeşleşir ya da özdeşleşmez. Anımsanan değerlerin
kişiye özel olmaları ve genellikle akılcı bir takım genellemelerle açıklanmaları, onların
duygusal olarak nitelendirilmelerine neden olur(Demirtaş,1996:62).
d. Anlatımsal Ölçütler
Bir ürünün biçimlenmesi tasarımcının kendine belirlediği bir dizi amaç çerçevesinde
olur. Doğru ve sağlıklı bir ürüne ulaşabilmek için bir çok amaç ve ölçütler ortaya koyma
zorunluluğu vardır. Tasarımcı, ürünün kullanacağı malzemeleri ve düşünce öğelerini,
iletilerini en iyi şekilde aktaracak biçimde seçer. Buna tasarımcının ürünü yorumlaması ve
fikirlerini nesne diline dökmesi denilebilir. Bir tasarımcı kullandığı ürün dili ile kullanıcıya
belli bir toplumsal tavır, fizyolojik tavır, psikolojik tavır önerir. O ürünü alan kullanıcı da,
aslında tasarımcının bu yorumunu algılamış, bu önerilerini benimsemiş kişidir.
51
3.Teknolojik Ölçütler
Her ürün belli bir teknolojik süreç sonucu üretilir. Bu sürecin fiziksel normları,
tasarımcının amaçladığı biçimi elde edebilmesinde en geçerli kısıtlamalardır. İşlevsel ve
psikolojik ölçütlere göre kağıt üzerinde biçimlenen ürünün fiziksel bir varlık olabilmesi,
ulaşılan biçimin mevcut teknoloji aracılığı ile gerekli malzemeden üretilmesine bağlıdır.
Malzeme ve üretim yöntemlerine ilişkin ortaya çıkan bu gereksinmelere teknolojik ölçütler
denir.
a. Malzeme Ölçütleri
Malzeme ölçütleri hem etken hem de edilgen ele alınmaları gereken ölçütlerdir. Bir
yandan, kullanılan malzemenin istenilen biçimin üretilmesine uygunluğu gerekirken öte
yandan tasarlanan biçim kullanılacak malzemeden üretilebilir olmalıdır. Çünkü malzeme
seçimi yalnız biçimsel niteliklerden değil, işlevden ve kullanma koşullarından kaynaklanır.
Bu durumda malzeme ölçütlerini; seçilen malzemenin işlev ve koşullarına uygunluğu,
seçilen malzemenin biçime uygunluğu, biçimlemenin seçilen malzemeye uygunluğu olarak
üç grupta değerlendirmek mümkündür.
4. Ekonomik Ölçütler
kullanıldığını görüyoruz. Yine bu dönemin sonuna doğru M.Ö. 4. bin yılda maden talebi
artıyor. İnsanoğlu yeni madenler ararken 4. bin yılın başında ilk doğal altın ve gümüş
madenlerini buluyor. Bu dönemde aynı zamanda ilk siyasi yapılar ve şehir devletleri de
kuruluyor. Böylece tabakalı toplumlar ve statü simgeleri ortaya çıktı(Türe,2006:154).
M.Ö. 2600-2000 dönemine tarihlenen en parlak ve yetkin takı objeleri Troya,
Eskiyapar ve Alacahöyük’te bulundu. Prens mezarlarında ele geçen altın, gümüş, agat,
kuvars kristali gibi değerli malzemelerden yapılan broşlar, kolyeler, iğne, bilezik, diadem,
kemer ve elbise süsü olarak kullanılan çift altın idollerin her biri, birer sanat eseri
niteliğindeydi.
Aynı döneme ait Doğu Anadolu’da Karaz, Batı Anadolu’da Beycesultan ve Semayük,
Göller bölgesinde Kuruçay, Geçiş bölgesinde Kusura, Demircihöyük, Polatlı, Karaoğlan,
Konya civarında Karahöyük, Malatya’da Aslantepe, Çukurova bölgesinde Tarsus, İslahiye
bölgesinde Tilmenhöyük ve Gedikli, Güneydoğu Anadolu’da Pulur, Norşuntepe ve Tepecik
buluntuları, Anadolu insanının tasarımda ve döküm işlerinde daha o tarihte ulaştığı ileri
düzeyi anlatıyor. Troya altın takılarında kullanılan granülasyon ve telkari teknikleri ise, daha
ileri bir kuyumculuk çalışmasına işaret ediyor.
Tunç çağını geride bırakırken, M.Ö. 2000-1200 arasında Anadolu’da ticaret
kolonileri oluşturan Asurlu tüccarların ilgisi de, özellikle altın, gümüş ve bakır madenleri
üzerinde yoğunlaştı. Asurlu tüccarlar, Mezopotamya’dan getirdikleri malların yerine buradan
değerli madenleri götürüyorlardı. Ticaretin canlandırdığı iletişim olanakları, Anadolu’daki
ilkçağ zanaatkârlarına Mezopotamya kültürünü tanıttı. Zanaatkârlar, yeni tanıdıkları motifleri
ve konuları kendi dünyalarının anlamı içinde eritip, ortak bir üslup yaratmayı başardılar.
Hititler’in egemenliği altındaki Anadolu’dan bugüne taşınan takılar ne yazık ki çok
az; yalnızca Boğazköy’de bulunan altın mühür yüzük, altın “oturan tanrıça” amuleti,
mezarlarda ölülerin ağız ve gözlerini kapayan, kol ve ayak bileklerine sarılan altın
safihalarla, kulaklara yerleştirilen kulak tıkaçlarından ibarettir.
M.Ö. 900’den sonra değerli maden ve taş kullanılarak yaratılan takılar, eski
görkemine özellikle Anadolu’nun orta ve batısında kurulan uygarlıklarda kavuştu. Burada
hem takılar çoğaldı; hem teknik yetkinleşti. Günümüze çok fazla örnek kalmamasına karşın
54
M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında Orta Anadolu’da egemen olan Frigya’nın kuyumculuk
sanatına en önemli katkısı, özgün bir formu olan fibulalardı.
Antik dünyanın ticaret merkezinde oturan Batı Anadolu kentlerinin zanaatkârları ise
doğu ile batının sanatını kendilerinde bütünleştirip, Orientalizan sentezi gerçekleştirdiler.
M.Ö. 8. yüzyıl sonuyla 7. yüzyıl başında özellikle doğulu motiflerin kullanıldığı değerli
metal ve fildişi takılar ortaya çıktı. Lydia’nın başkenti Sardes, işte bu süreçte kuyumculuğun
ışığı oldu. Kimyasal işlemle ilk kez saf altının da elde edildiği altın rafinerisinin bulunduğu
Sardes’da özellikle fildişi oymacılığı ve değerli ya da yarı değerli taşların da başarıyla
kullanıldığı teknik ustalıkla işlenmiş altın takılar ortaya çıktı.
Sonraki iki yüzyıl Anadolu’nun batısında kuyumculuk zanaatının doruğa ulaştığı
yüzyıllar oldu. Saf ya da safa yakın ayarda altınla yapılan takılarda döküm, repousse, fligre,
granülasyon gibi birçok kuyumculuk tekniği birarada kullanıldı. En yetkin örnekleri, Efes
Artemis Tapınağı adak çukurunda ve Uşak çevresinde bulundu. Anadolu’nun ana tanrıçası
ile Helenler’in anavatanındaki tapınma biçemini birleştiren ana tanrıça Artemis tapımı,
dönemin takı sanatını da biçimlendirdi. Evrensel, uygarlığın koruyucusu, doğanın yöneticisi
ve arıların kraliçesi tanrıçanın üç farklı karakteri, takılarda görülen arı, hilal ve atmaca
motiflerinde anlatımını buldu. Küpelerde, apliklerde, broşlarda ve iğne topuzlarında arı;
küpeler ve sarkaçlarda hilal; broş ve sarkaçlarda ise atmaca kullanıldı.
Aynı dönemde M.Ö. 900-600 arasında merkezi Van olan Urartu krallığının önde
gelen kentleri Altıntepe, Patnos, Adilcevaz ve Toprakkale’deki prens mezarları, tapınak,
saray ve depolarından yüzyıllar sonra çıkan altın küpeler, agat ve amber kolyeler ve özellikle
düğmeler, granülasyon tekniğinin en güzel örneklerini oluşturdu. Bu zor kuyumculuk
tekniğinin ustası olan Urartular’ın granülasyonla bezeli üç at başı biçiminde kolye başı, balık
ve halka biçimi altın küpeler, uçları ejder başlı gümüş bilezikler, değerli metalleri işlemede
ulaştıkları başarıyı tüm görkemiyle ortaya koydu.
Arkaik ve klasik dönemlere ait Anadolu takıları, yalınlığın içinden ustalıkla çıkarılan
bir etkileyiciliğe sahiplerdi. Yaygın olarak telkari ve mineleme teknikleriyle yapılan
çelenklerde bitkisel motifler, kolye ve pandantiflerde nar, meşe palamudu ve hayvan başları
55
Bu dönemde altın ile değerli taş kombinasyonlarının hem en güzel örnekleri verildi;
hem de kullanımları yaygınlaştı. Roma takıları, aşırı karmaşık ve zarif Hellenistik tarzın
tersine sadelikleriyle ön plana çıktılar. Romalı kuyumcular, geliştirdikleri iki yeni teknikle,
stampa ve savat teknikleriyle zanaatı da daha ileri bir noktaya taşıdılar. Kolyelerde sikkelerin
kullanılması, hayvan başlı ve bitki motifli bileziklerin yaratılması da bu dönemin
özelliklerindendi.
İkiye bölünen Roma İmparatorluğu’nun Anadolu topraklarındaki ardılı Bizans’ın takı
geleneği, sanatta egemen olan iki güçlü akımın etkisinde biçimlendi. İlki, özellikle saray ve
ileri gelen çevrelerce tutulan, kökü eski sanat geleneklerine bağlı, ince, hassas, hatta bazı
durumlarda Hıristiyanlığa yabancı unsurların bile göze batmadığı görkemli, zengin ve göz
kamaştırıcı bir sanat akımı olan başkent üslubuydu. Diğeri ise form güzelliğine önem
vermeyen, dini konuları esas alan ve sanatı dinin bir anlatımı olarak kabul eden ilkel ve kuru
bir sanat akımı olan eyalet üslubu... Ama her iki üslupta da çok tanrılı dinlerdeki motifler
Hıristiyanlıkla birlikte yerlerini farklı motiflere bıraktılar; çok farklı teknikler kuyumculuğa
egemen oldu.
Bizans İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde kuyumculuk, form ve teknik olarak
Roma kuyumculuğunun devamı niteliğindeydi. Kendine özgü form, desen ve teknikler,
Konstantinopolis’in kuyumculuk merkezi haline dönüştüğü 6. yüzyıldan sonra gelişti. Bu
gelişimde Bizans imparatorları II. Theodosius ve III. Valentinianus’un camcı ve
kuyumculardan vergi almamaları büyük rol oynadı. Saraya bağlı biçimlenen kuyumculuğun
ilerlemesi için ayrıca İskenderiye ve Antakya’dan ustalar getirtilerek, bir Bizans üslubunun
ortaya çıkması sağlandı. Değerli madenler, özellikle altınla birlikte değerli ve yarı değerli
taşların ve organik maddelerin kullanıldığı gösterişli takılarda Bizans kuyumculuğunun
özgün tekniği mine gelişmeye başladı.
Bizanslılar da tıpkı kendilerinden önceki Anadolu halkları gibi takılarını, süslenmenin
ve zenginliklerini göstermenin yanı sıra kötülüklerden korunmak ve dindarlıklarını
göstermek için taktılar. Bizans takıları, Roma ve Hellenistik dönemin geleneklerinin
Hıristiyanlıkla harmanlandığı özgün ürünler olarak hem Batı’yı hem de kendilerinden sonra
Anadolu’da yaşayan Selçuklu ve Osmanlı kuyumculuğunu etkilediler.
57
Bol bol insan ve hayvan figürleri kullanılan Hellenistik dönem takıları, bol
granülasyon ve filigre ile zenginleşti. Daha önemlisi Hellenistik dönem, sadece değerli
metallerin ve kimi zaman da yarı değerli taşların kullanıldığı takıların yerini artık değerli
taşlarla bezeli mücevherlerin aldığı döneme işaret etti. Büyük İskender’in doğu seferleriyle
Anadolu’ya taşınan zümrüt, yakut, agat, aquamarin, grena, karneol, sard, plasma, amatist gibi
değerli taşlar, Hellenistik dönem takılarına yerleşti. yayılmasıyla birlikte doğudan gelen
Herat ve erken Safevi üslubunun etkisiyle şark motifleri ve 18. yüzyıldan sonra ise Batılı
tarzda gemi, fiyonk, arma türü motifler belirginlik kazandı.
İlk dönemlerde daha sade olan takılar, sonraları giyimin ayrılmaz bir parçası haline
dönüştü ve giderek daha gösterişli olmaya başladı. Sorguç, istefan, zülüflük, enselik, saç
bağı, gerdanlık, iğne, çelenk, küpe, bilezik, yüzük, zehgir, mühür, nişan, halhal, pazubent,
düğme, çaprast, zincir, saat, köstek, kemer, kemer tokası gibi takılar, en çok tercih edilen
parçalardı. Osmanlı’da değerli maden ve taşlar, yalnız takılarda da kullanılmazdı. Kur’an
kabı, askı, kılıç, hançer, gaddare, gürz, tüfek, tesbih, bardak, matara, kase, şerbetlik, maşrapa,
zarf, kutu, sandık, şamdan, buhurdan, gülabdan, kaşık, nargile, yazı takımı, yelpaze, ayna,
tarak, kamçı, sadak, Kabe armağanları gibi eşyaların süslenmesinde de kullanılırdı. Altın,
gümüş ve değerli taşlar kullanılarak yapılan taht, beşik, örtü, kaftan, zırh, at koşum takımı
gibi büyük parçalar ise özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü simgeliyordu.
Balkanlardan ve İran’dan getirtilen kuyumcu ustaları ile Türk ustaların yanına geç
dönemlerde katılan Ermeni ustaların kakma, çalma, oyma, savat, telkari, hasır, mıhlama gibi
tekniklerle çalıştıkları Osmanlı takılarının en önemli özelliği, İmparatorluğun çoğulcu
yapısını yansıtan çeşitliliğiydi. Çok değişik parçaların yan yana kullanılması bir yana farklı
tarza sahip, karşıt renklerin de büyük bir uyumla kullanıldığı takılar, Osmanlı
İmparatorluğu’nun özgünlüğünü yaratıyordu.
Türkiye kuyumculuğunun geleceği, bugün işte Anadolu’nun bu görkemli takı
geleneğinin üzerinde biçimleniyor. Anadolu takılarının mezar odalarından saraylara yaptığı
yolculuğu şimdi onlar sürdürüyor(İnce,2003:2).
59
2. Takının Tanımı
3.Takı Çeşitleri
a. Baş Takıları
1.Diademler, Taçlar : ilk örneklerini ince altın, gümüş veya çok az da olsa tunç
levhadan oval veya kısa kenarları yuvarlak, ortası rozet motifli olarak görmekteyiz. Özel
hayatta, doğuda, sevgi belirtisi olarak, şölenlerde, hastalıkta, ölümde ve cenazede kullanılır.
Taç, daha çok geç dönemlerde rütbe ve takı olarak kullanılır.
60
2.Tepelik : Düz veya kubbemsi, genellikle dairesel, çok nadir kare biçiminde olup
fesin üzerine dikilerek veya fesin üzerine oturtularak takıldığı gibi, fessiz saç üzerine
oturtularak da kullanılan takı çeşididir.
3.Fes Süsü : Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde fesin ön kısmından yanlara doğru
takılarak kullanılan takı çeşididir.
4.Alınlık : Baş süslemelerinde, kadınların alınlarına gelecek şekilde fesin üzerine,
taktıkları çeşitli zincir, boncuk ve paralarla süslü altın veya gümüşten yapılmış takılardır.
5.Yanak Döven : Fesin yanlarına, yanaklara sarkıtılarak takılan zincir, penez ve
boncuklarla süslü takılardır.
6.Tarak : Saçı taramak, saça şekil vermek için kullanılan “tarak” aynı zaman da
kadınların baş süslemelerinde saçı tutturarak kullandıkları bir takı çeşididir(Özbağı,1993:53).
7.Küpe : Kulak memesinin delinmesinden sonra ince bir tel çengelle kulak memesine
geçirilen sayılamayacak derecede çok çeşidi olan kadınların ve kimi erkeklerin taktıkları
ziynet eşyası(Erkaplan,2000:23).
8.Hızma : Buruna takılan altın veya gümüşten yapılmış halka. Genellikle doğu
uygarlıklarına özgü bir takıdır.
b. Boyun Takıları
1.Kolye : Boyuna takılan takılardır. Boyuna sarılanlara boyunluk, çok öğeli olanına
da gerdanlık denmektedir.
2.Pandantifler : Altın, gümüş zincir veya kumaştan ince kordona takılan takı
öğesidir.
3.Hamaylı : Boyuna çapraz veya normal olarak asılan üçgen, kare, dikdörtgen veya
yuvarlak, bazen yıldız şeklinde veya başka şekillerde rastlanan birtakım muhafazasıdır.
c. El-Kol Takıları
1.Yüzük : El, bazen de ayak parmaklarına takılan yüzük halkalarının kesiti yarım
daire, kare, ince bant gibi farklı biçimlerde olabilir. Düz halka yüzüklerin dışındakilerde de,
61
üste gelecek yer genişletilir. Yüzük kaşı adı verilen bu bölüm, kabartma veya oyma, mühür,
motif yada figürlerle bezenebilir.
Yüzüğün en eski amacı süs eşyası olarak kullanılmasıydı. Bunun dışında belli
amaçlar için kullanılan yüzükler vardır. Bunlar mühürler, anahtar yüzükler, unvan belirten
yüzükler, evlilik ve nişan yüzükleri, büyü için kullanılan yüzükler, mevki yüzükleridir.
2.Bilezik : Bileğe takılan değerli halka. İlk örnekleri yine taştan yapılmış olup masif
altın bileziklerin yanı sıra, tunç üzeri altın kaplama veya yalnız gümüş ve tunç, daha sonra da
camdan yapılmış bilezikler de bulunmuştur.
3.Pazıbent : Genelde metalden yapılmış, kolun üst bölümüne takılan banttır.
4.Halhal : Kadınların ayak bileklerine taktıkları halkadır.
d. Bel Takıları
1.Kemer : Kuşaklar gibi her gün kullanılmayıp, özel günlerde ve özel kıyafetlerde
kullanılan iki ila beş parmak genişliğinde, beli bir kere doladıktan sonra toka ile birleştirilen
bir giyim tamamlayıcısı.
Kemer Tokası ; Kemerlerin birleştiği nokta da bütün veya geçmeli olarak bulunan genellikle
eşit iki parça halinde yuvarlak, elips ve badem şeklinde değişik teknik ve motiflerle süslü
bölümüdür.
e. Giysi Takıları
1.Aplikler : Herhangi bir obje veya elbiseye tutturulan süsleme öğeleridir. Her
dönemde görülmekte olup buluntuların çoğu altındandır.
2.Broşlar : Bezeme amacıyla elbiseye takılan iğne. Masif metalden veya metal ile
taşın birlikte kullanılmaları ile genelde yuvarlak, oval, kare ve dikdörtgen formlardaki
takılardır.
f. Ölü Takıları
1. Ağız ve Göz Bantları: Dini inançlar nedeniyle ölülere takılan bantlar mezarlarda
tek veya çift olarak bulunmaktadırlar. Hemen hemen hepsinde ip geçki deliği ya da delik
62
yerine halkaları vardır. Bu ip geçki delikleri çok azında düzenli açılmıştır. Çoğunda aceleyle
açıldıklarını gösterecek şekilde düzensiz delikler görülür. Çeşitli formlardadırlar. Genelde
oval olup uçları yuvarlak ya da düzdür. Çok sağlam bulunanların yanı sıra parçalar halinde
de ele geçmektedirler. Mezarda iskeletin başı hizasında bulundukları için ağız ve göz bantları
olarak kullandıkları kesin olmakla birlikte, hangilerinin göz, hangilerinin ağız için olduğunu
saptamak olanaksızdır. Yalnız kabartma olarak dudak şekli ya da izi olanların ağız bantı
olarak kullanıldıkları anlaşılmaktadır. Katalogda yer alan örneklerin biri dışında tek olmaları
bunların ağız bantı olmaları olasılığını artırmaktadır. Beş tanesinin uzunluğu 15 cm
civarında, diğerleri de 10 cm den küçüktür. Bu fark ve grupların kullanım amaçlarından mı,
yoksa zamansal bir nedenden mi kaynaklandığını saptamak şimdilik olanaksızdır. İÖ 3.ve 2.
bin ölü takıları genelde bezemesiz yapılmış olup, ağız ve gözü kapatan bantların yanı sıra el
ve ayak bileklerine takılan batlar da bulunmuştur. 2. binin son çeyreğine ait buluntular
arasında ise ağız bantlarında dudak kabartmalarına rastlanılmaktadır. İÖ 8. yüzyıldan sonra
bantların üzerinde geometrik kabartma, sikke veya mühür baskıları, bitki motifleriyle hayvan
figürleri vardır.
2. Kulak Tıkaçları: Ağız ve göz bantlarının yanı sıra ölülerin kulaklarını kapatmak
için ya dini inanış gereği veya haşaratın vücuda girmesini önlemek amacıyla kullanılmış
olabilir. İÖ 3. bine ait altın veya altın kaplama kulak tıkaçları bulunmuştur(Bingöl,1999:33).
Kargaburnu: Bir teli veya levhayı tutmak, çekmek, bükmek ve eğmek için
kullanılan el aletidir.
Yuvarlatıcı: Bir teli bükmek, istenilen büyüklükte helezon oluşturulması için
kullanılan ucu yuvarlak el aletidir.
Kesici: Bir teli veya levhayı kesmek, düzeltmek için kullanılan el aletidir.
Makas: Sırım, silikon lastik, ip, misina gibi malzemeleri kesmek için kullanılan
yassı iki koldan meydana gelmiş el aletidir.
64
a.Düz Dizgi: Bu tekniği kullanırken mumlu ip, naylon ip, deri, kurdela,biye
misina, kullanılır. Ölçü belirlenerek kesilir. Seçilen boncuklar tasarlanan şekilde iplere
takılır.
c. Misina Örgü : Misinanın kalınlığı modele uygun olarak seçilir. ( 20, 25, 30,
35 ). Kolye, bileklik veya yapılacak ürüne göre misina ile ölçü alınır, ölçünün iki katı
belirlenerek kesilir.
4’lü çapraz, 4’lü (2 sıralı) çapraz, piramit, helezon, çiçek, küçük küre, çeşitli
yüzük modelleri, küpe misina örgü ile yapılacak modeller arasındadır.
g. Makara Tel Kıvırma: Çiçek teli ölçünün iki katı alınarak kesilir. Boncuklar
sırasıyla takılarak ikiye katlanmış tel birbirine sarılır. İstenilen uzunluk oluşturulunca
işlemin başlangıcına ve sonuna düğüm kapama bitle sabitlenir. Kilidi takılır.
h. Tığ Örgü: Zincir Örme; Genel olarak, boncuklar naylon ipe iki farklı renk
3’er 3’er dizilir. 10 zincir çekilerek örgüye başlanır. Boncuklar 3’er 3’er alınarak zincir
örme tekniği şeklinde örgüye devam edilir. İşlem istenilen uzunlukta olduğunda yine 10
zincir çekilerek bitirilir. Bitmiş parçanın iki ucuna kapama klipsi ve kilidi takılarak ürün
oluşturulur.
Hapishane işi; Küçük kum boncuklar istenilen renklerde seçilerek genel olarak
iki farklı renk 3-1 , 3-1 şeklinde naylon ipe dizilir. 1,5 m. kadar dizildikten sonra 10 ya
da 12 zincir çekilir, halka oluşturulur. Halkanın içi 16 tane sıkı iğne ile doldurulur. 2.
sırada bir boncuk alınıp zincir çekilir. Tekrar bir sıkı iğne atlanarak ikinci sıkı iğneye
batılır. Bir boncuk alınır ve bir sıkı iğne atlanıp ikinciye batılır. 8 boncuk olana kadar
işleme devam edilir. 3. sıraya geçildiğinde boncuk alınarak zincir çekilir, buncuğu tutan
ipe batılarak boncuklar ipin arka tarafında kalacak şekilde sıkıştırılır. Örgü istenilen
uzunluğa gelinceye kadar bu şekilde devam eder. Aynı renklerin üst üste gelmesine
dikkat edilir. Klipsi takılarak ürün tamamlanır.
70
i. İğne İşi: İğne ile boncuk örme ; yapılacak ürüne uygun desen oluşturulur.
Naylon ipe istenilen kalınlıkta kum boncuk dizilir. 2. sırada ipe boncuk almadan birer
boncuk boşluk bırakarak diğer boncuklardan geçirilir. 3. sırada işlemi iğneye boncuk
alarak ve yine 1’er tane boncuk atlayarak devam edilir. İşlem istenilen uzunlukta olunca
bitmiş parçanın iki ucuna kapama klipsi takılır.
Hazır yakalara, kendinizin oluşturabileceği kumaş parçalarına dikiş ipi, naylon
ip kullanılarak boncuklar iğne ile tasarlanan şekilde dikilebilir.
çalışma evrenini, 2003-2004 öğretim yılında Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi El
Sanatları Eğitimi Bölümü Dekoratif Ürünler Öğretmenliği programının 4. sınıf öğrencileri
oluşturmaktadır. Toplam 50 öğrenciye ölçek uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler
değerlendirildiğinde Deri Eğitimi Programının, bölüm öğrencileri tarafından çok sevildiği
görülmektedir. Deri eğitimi için ayrılmış olan atölyeler sayı, büyüklük ve donanım
açılarından yetersiz bulunmaktadır. Kullanılan araç-gereçlerin günün teknolojisine uygun
olmadığı ve sayı bakımından yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Programda bulunan derslerin
saatleri çoğunlukla yeterli bulunmuş ve çoğunlukla amaçlarına ulaştığı görülmüştür.
Programa eklenmesi gereken dersler bulunduğu, varolan yeniliklerin derslere fazla
yansıtılmadığı belirtilmiştir. Derslerde oluşturulan ürünlerle piyasada bulunan ürünler
arasında kısmen benzerlikler olduğu görülmüştür. Piyasadaki teknolojik yeniliklerin
derslere kısmen yansıtıldığı tespit edilmiştir. Derslerde oluşturulan ürünlerin sergilenme ya
da satış imkanı kısmen bulunmaktadır. Derslerde oluşturulan ürünlerin okul dışında da ilgi
gördüğü görülmüştür. Öğrencilerin çoğunluğu malzeme temini konusunda kısmen de olsa
sıkıntı çekmektedir. Alınan eğitim iş hayatına kısmen uygundur. Deri Eğitimi Programında
öğrencilerin yaratıcılıklarını kullanmaları çoğunlukla mümkün olmaktadır.
Çil (2005) yaptığı araştırmada M.E.B. Kız Meslek Lisesi El Sanatları Teknolojisi
Bölümü, Yapma Bebek Eğitimi Uygulamalarını, Turizm’de değerlendirilmiştir.
Araştırmanın çalışma evrenini Ankara İli sınırlarında yer alan 17 Kız Meslek Lisesinde
bulunan El Sanatları Teknolojisi Bölümü, Yapma Bebek Eğitimi Dersleri, örneklemini ise
52 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada öğretmenlerin görüşlerini alabilmek amacıyla
anket tekniği kullanılmıştır. Anket Kız Meslek Lisesi El Sanatları Teknolojisi
öğretmenlerinin Kişisel özelliklerini, Yapma Bebekçilik hakkındaki görüşlerini, ayrıca
Turizm’de satışa sunulan Bebekler ve bu bebekleri üreten turizmcilerin görüşlerini
içermektedir. Öğretmenlerin Yapma Bebekçilik Programının hedeflerinin eksiklikleri
olduğunu, fakat yapma bebekçiliğe ayrılan süreyi hedefe ulaşmak için yeterli buldukları,
Yapma Bebekçilik dersi için belirtilen hedefleri ve içeriği yetersiz gördükleri, Eğitim
Ortamının donanımını hedefleri gerçekleştirmek için, yetersiz buldukları belirlenmiştir.
Öğrencilere uygulanan, Yapma Bebekçilik Derslerinin piyasada geçersiz olduğu,
73
BÖLÜM III
YÖNTEM
Evren ve Örneklem
Bu araştırmanın evrenini, 2005- 2006 öğretim yılında Gazi Üniversitesi, Mesleki
Eğitim Fakültesi, El Sanatları Eğitimi Bölümünün, Dekoratif Sanatlar Öğretmenliği
programının 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. 1. ve 2. sınıf öğrencileri dersi 3.
sınıf 2. dönem alacaklarından araştırma kapsamına alınmamıştır. Bu dersi alan 120
öğrenciden ulaşılabilen 77 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.
Verilerin Çözümlenmesi
Araştırma kapsamına alınan okullardaki öğrencilere uygulanan anketlerden elde
edilen verilerin çözümlenmesinde, toplanan veriler bilgisayar ortamına aktarıldıktan
sonra istatistiksel çözümlemelerin yapılması için Microsoft Excel programından
yararlanılmıştır.
Microsoft Excel programından faydalanılarak frekans (f) ve yüzde (%) değerleri
hesaplanmıştır, bu değerler tablolar üzerinde gösterilmiştir. Bulgular elde edilen verilere
göre tablolar yorumlanmıştır.
76
BÖLÜM IV
BULGULAR VE YORUM
TOPLAM 77 100
Tablo 3’e göre araştırmaya katılan öğrencilerin % 1'i ailesi istediği için, % 77'si
Meslek Lisesi mezunu olduğu için, % 17'si kendi tercihi olduğu için, % 5'i ise diğer
sebeplerden dolayı okudukları bölümü tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Bölümü
seçmelerine kız meslek lisesi mezunu olmalarının etkisi olduğu söylenebilir.
Tablo 5: Takı tasarımı dersinde kullanılan araç gereçlerin teknolojik açıdan yeterliliğini
gösteren dağılım
Araç- Gerecin Teknolojik
f %
Açıdan Yeterliliği
Evet 8 10
Kısmen 25 32
Hayır 44 58
TOPLAM 77 100
Evet 32 42
Kısmen 28 36
Hayır 17 22
TOPLAM 77 100
Tablo 10: Takı tasarımı dersinde öğrencilerin, eğitim programının içeriğinde bulunan
yapım tekniklerinin tümünü öğrenme açısından yeterliliğine ilişkin düşüncelerini
gösteren dağılım
Üretim Tekniklerini
f %
Öğrenme
Evet 3 4
Kısmen 45 58
Hayır 29 38
TOPLAM 77 100
Tablo 12’ye göre araştırmaya katılan öğrencilerin, % 48'i takı dersinin süresini
yeterli, % 35'i süreyi kısmen yeterli, %17'si ise süreyi yetersiz bulmaktadır. Takı
tasarımı dersi süresi öğrencilerin çoğunluğu tarafından yeterli görülmektedir.
83
Araştırmaya katılan takı tasarımı dersinin süresi ile ilgili görüşünü belirten,
öğrencilerden % 69'u 3-5 saat, % 25'i 6-7 saat, % 3'ü 8-9 saat, % 3'ü 10'dan fazla
ders saati süresi olmasını belirtmiştir. Takı tasarımı ders saati süresinin öğrencilerin
çoğunluğu tarafından 3 - 5 ders saati olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tablo 14: Takı tasarımı dersinin amacına ulaşıp ulaşmadığını gösteren dağılım
Dersin Amacı f %
Evet 27 35
Kısmen 41 53
Hayır 9 12
TOPLAM 77 100
Evet 29 38
Kısmen 41 53
Hayır 7 9
TOPLAM 77 100
Evet 46 60
Kısmen 23 30
Hayır 8 10
TOPLAM 77 100
Tablo 18: Öğrencilerin yaptıkları ürünleri sergileme ve satış imkanı ile ilgili
düşüncelerini gösteren dağılım
Sergileme ve Satış İmkanı f %
Evet 11 14
Kısmen 23 30
Hayır 43 56
TOPLAM 77 100
Tablo 19: Öğrencilerin yaptıkları ürünlerin okul dışında ilgi görmesine ilişkin
düşüncelerini gösteren dağılım
Okul dışında ürünlerin ilgi
f %
görmesi
Evet 46 60
Kısmen 24 31
Hayır 7 9
TOPLAM 77 100
Tablo 20: Takı tasarımı dersinde uygulanan öğretim yöntemlerinin yeterliliğini gösteren
dağılım
Öğretim Yöntemlerinin
f %
Yeterliliği
Evet 17 22
Kısmen 36 47
Hayır 24 31
TOPLAM 77 100
Tablo 21: Takı tasarımı dersinde dersi değerlendirme tekniklerinin yeterliliğini gösteren
dağılım
Değerlendirme
f %
Tekniklerinin Yeterliliği
Evet 22 29
Kısmen 34 44
Hayır 21 27
TOPLAM 77 100
Evet 25 32
Kısmen 35 46
Hayır 17 22
TOPLAM 77 100
Tablo 25: Öğrencilerin takı dersinde atölyelerdeki araç gerecin teknolojik açıdan
yeterliliğini gösteren dağılım
Araç-gerecin teknolojik
f %
açıdan yeterliliği
Evet - -
Kısmen 22 29
Hayır 55 71
TOPLAM 77 100
Eğitimin İş Hayatına
f %
Uygunluğu
Evet 12 16
Kısmen 43 55
Hayır 22 29
TOPLAM 77 100
90
Evet 38 49
Kısmen 26 34
Hayır 13 17
TOPLAM 77 100
Öğrencilerin yaratıcılığına
21 41
önem verilmeli
Tasarımlar bilgisayar
programları ile yapılmalı
9 17
atölyeler buna göre
düzenlenmeli
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
Öğrenciler yazılı kaynakların yeterliliği ile ilgili soruyu, % 53'ü kısmen yeterli,
olarak ifade etmiştir. Öğrencilerin çoğunluğunun çalışmaları sırasında kullandıkları
yazılı kaynakları kısmen yeterli bulduklarını göstermektedir.
Öğrencilerin, % 22'si derste kullanılan tekniklerin yeterli, % 39'u kısmen yeterli,
% 39'u yetersiz olduğunu belirtmiştir. Bu sonuçlar takı tasarımı dersinde kullanılan
tekniklerin öğrencilerin çoğunluğu tarafından kısmen yeterli olarak değerlendirildiğini
göstermektedir.
Takı tasarımı dersinde kullanılmasını önerdiğiniz teknikler nelerdir? sorusuna
öğrencilerden, telkari tekniğinin kullanılmasını, kuyumculuk tekniklerinin
kullanılmasını, fimo tekniğinin kullanılmasını, örgü, dokuma tekniği ve oyalar
kullanılmasını, % 46'sı öğrencilerin tasarımlarının uygulanmasına imkan verilmesini
belirtmiş, % 32'si ise herhangi bir teknik belirtmemiştir. Öğrencilerin çoğunluğunun
malzeme ve tekniklerle sınırlanmadan özgün takılar tasarlamak ve üretmek istediği
söylenebilir.
Programda yer alan yapım tekniklerinin tümünün öğrenilmesi açısından
öğrencilerden % 4'ü yeterli olduğunu, % 58'i kısmen yeterli olduğunu, % 38'i ise
yetersiz olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun yapım tekniklerinin
tümünü öğrenme açısından kısmen yeterli bulduğunu söylenebilir.
Öğrencilerin yeni teknik uygulamalarına imkan verilmesi ile ilgili soruya, % 42'si
imkan verildiği, % 36'sı kısmen imkan verildiği, % 22'si imkan verilmediği cevabını
vermiştir. Takı tasarımı dersinde yeni tekniklerin uygulanmasına kısmen imkan
verildiğini ifade etmek mümkündür.
Takı tasarımı dersinin amacı ile ilgili olarak öğrencilerden % 35'i dersin amacına
ulaştığını, % 53'ü kısmen ulaştığını, % 12'si dersin amacına ulaşmadığını belirtmiştir.
Takı tasarımı dersinin amacına ulaştığı söylenebilir.
Öğrencilerden, % 54'ü dersin içeriğinin kısmen yeterli, olduğunu belirtmiştir.
Uygulanan programın içeriğinin yeterliliği konusunda öğrencilerin çoğunluğu kısmen
yeterli olduğunu belirtmiştir.
94
Takı dersinde atölyelerdeki araç gerecin teknolojik açıdan yeterliliği ile ilgili
öğrencilerin hiçbiri evet cevabını vermemiştir, % 71'i ise araç gerecin teknolojik açıdan
yeterli olmadığını belirtmiştir.
Öğrencilerin, % 16'sı aldıkları eğitimin iş hayatına uygun olduğunu, % 55'i
kısmen uygun olduğunu, % 29'u ise uygun olmadığını belirtmiştir. Öğrencilerin
çoğunluğu alınan eğitimin iş hayatına kısmen uygun olduğunu düşünmektedir.
Öğrencilerin çoğunluğu öğretim elemanlarının tutumlarının dersi sevdirecek
nitelikte olduğunu belirtmiştir. Öğretim elemanlarının davranışlarının, dersi sevdirecek
nitelikte olması öğrencilerin derse devamlılığını ve katılımını sağlayacak niteliktedir.
Programın geliştirilmesine ilişkin öğrencilerin önerileri; öğrencilerin
yaratıcılığına önem verilmesi gerektiğini, tasarımların bilgisayar programları ile
yapılması ve atölyelerin buna göre düzenlenmesi gerektiğini, uygun atölye donanımı ve
büyüklüğü olması gerektiğini, % 17'si çeşitli malzemelerle farklı teknikler
kullanılmasına imkan verilmesi olarak belirtmiştir. Takı tasarımı dersinde öğrencilerin
çoğunluğu yaratıcılıklarına önem verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
96
ÖNERİLER
KAYNAKÇA
ÇİL, S. (2005) T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Kız Meslek Liselerinde Uygulanan Yapma
Bebek Eğitimi ve Bu Bebeklerin Turizmde Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans
Tezi Ankara:
98
DEMİRTAŞ, P. (1996) Takı Kültürü ve Tasarımı Üzerine Bir Araştırma, Dokuz Eylül
Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Sanatlar Tekstil Ana Sanat Dalı, Yüksek
Lisans Tezi. İzmir
ERDAL, S. (2004) G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Dekoratif Ürünler Ana Bilim Dalında
Eğitimin Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi Ankara
Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Plan. Devlet Planlama Teşkilatı
2001-2005
EKLER
ANKET FORMU
Değerli Öğrenci,
Anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kişisel bilgilerinizi, ikinci bölümde
Takı Tasarımı Eğitim Programı’na ilişkin görüşlerinizi belirlemek için düzenlenen
sorular bulunmaktadır. Ankete vereceğiniz doğru ve içten cevaplar araştırmaya büyük
katkı sağlayacaktır. Bilgiler sadece araştırma için kullanılacaktır.
Gazi Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
El Sanatları Eğitimi Bölümü,
Yüksek Lisans Öğrencisi,
Meltem PEKŞEN
103
……………………………………………………………………………………………
……
12. Takı Tasarımında yer alan çalışmalarınızla ilgili yararlandığınız kaynaklar yeterli
mi?
( ) a- Evet
( ) b- Kısmen
( ) c- Hayır