You are on page 1of 10

TYT VE AYT DİN

KÜLTÜRÜ VE
AHLAK BİLGİSİ:
KAVRAMLAR

MUHSİN ÜLGEN
18.04.2019
Kur’an-ı Kerimle İlgili Kavramlar; Subuti sıfatlar; ise Allah (c.c.) ile beraber başka
varlıklarınsınırlı olarak sahip olduğu sıfatlardır.
Ayet: Kur’an’ın anlamlı ifadelerine denir. 6666 ayet Hayat: Diri ve canlı olmak demektir. Allah (c.c.)
vardır. diridir. Tüm varlıkların hayat kaynağı O’dur.
Cüz: Kur’an’ın her 20 sayfasına denir.30 cüz vardır. İlim: Allah her şeyi bilmesi demektir.
İrade: Allah her şeyi dileyebilir
Sure: Kur’an’ın ayetlerinin oluşturduğu bölümlere Semi: Allah her şeyi işitmesi demektir
denir.114 sure vardır. Basar: Allah her şeyi görmesi demektir.
Kelam: Allah konuşması demektir.
Hizb: Kur’an’ın her beş sayfasına denir. Kudret: Allah’ın (c.c.) sınırsız güç sahibi olması
demektir.
Mushaf: Kur’an’ın ilk kitap haline gelmiş nüshasına Tekvin: Yaratmak demektir. Yüce Allah (c.c.) kudret
denir. (Hz.Ebu Bekir dönemi) ve tekvin sıfatıyla dilediğini yoktan yaratır.

Tecvit: Kur’an’ın usulüne uygun,güzel okunmasına İman: Allah’ın varlığına ve birliğine ve Hz.
denir. Muhammed’in getirdiği akidelere kalpten inanmak, dil
Hatim: Kur’an’ın baştan sona okunup bitirilmesine ile söylemektir.
denir. İnayet: Allah’a sığınmak ,ona güvenmektir.
Hafızlık: Kur’an’ın tamamının ezberlenmesidir.
İnsanı kamil : Olgunlaşmış,nefsini terbiye etmiş insan
Mukabele: Kur’an’ın karşılıklı okunmasına denir.
Teskiye: Nefis terbiyesi,ruhu arındırma işidir.
Meal: Kur’an ayetlerinin tam karşılıkları başka dillere
aktarılamadığından, ayette anlatılmak istenileni Mağruf : Açıkça bilinen iyilikler, kabul edilebilir iyi
kelimesi kelimesine değil de biraz eksiğiyle başka bir işlerdir.
dile çevirme, yakın anlamlar verme. Ahde vefa : Nankör olmamak,iyiliği unutmamak

Tefsir: İnsanın bilgi birikimi ve Arap diline hakimiyeti Sıla-i Rahim : Memleketi,eşi dostu, akrabaları ziyaret
ölçüsünde Kur’an-ı Kerim metninin içerdiği manaları etmektir.
ortaya çıkarması, yorumlaması. İlmiyle amil : Bilgisini hayırlı ve güzel işlerde
kullanan,laftan çok icraat yapan kimsedir.
Tercüme: Kur’an’ın başka dillere bire bir
çevrilmesidir. Peygamberlerin sıfatları ;

Muhkem ayet: Anlamı açık, yoruma gerek olmayan, 1. Sıdk: “Doğru olmak” demektir. Her peygamber
okunduğunda manası hemen anlaşılan ayet demektir. doğru sözlü dürüst bir insandır.

Muteşabih ayet: Manasını anlamak için araştırmaya ve 2. Emanet: “Güvenilir olmak” demektir.
düşünmeye ihtiyaç olan, manası farklı yorumlara Peygamberlerin tümü emin güvenilir kişilerdir.
elverişli olan ayetlerdir.
3. İsmet: “Günah işlememek, günahtan korunmuş
Zati sıfatlar; sadece Allah’ın (c.c.) zâtına has olan olmak” demektir. Peygamberler hayatlarının hiçbir
başka varlıklarda bulunmayan sıfatlardır. döneminde şirk ve de küfür sayılan bir günahı
işlemedikleri gibi özellikle peygamberlikten sonra
Kıdem: Ezelî olmak, başlangıcı bulunmamak demektir. bilerek günah işlememişlerdir. İnsan olmaları nedeniyle
Beka: Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak günah derecesinde olmayan birtakım ufak tefek hataları
demektir. bulunabilir.
Vahdaniyet: Allah’ın (c.c.) bir olması demektir. Allah
(c.c.) tektir. Eşi, benzeri, ortağı yoktur. 4. Fetanet: “Peygamberlerin akıllı, zeki uyanık
Vücud: Allah’ın (c.c.) var olması demektir. olmaları” demektir.
Muhalefetün lilhavadis: Sonradan yaratılmışlara
benzememek demektir. 5.Tebliğ: “Peygamberlerin Allah’tan aldıkları
Kıyam bi nefsihi: Var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç buyrukları ve de yasakları ümmetlerine eksiksiz
duymamak demektir. iletmeleri” demektir.
Namazın farzları:
A-Dışından olan farzları İlmiyle amil : Bilgisini hayatına uygulayan

Hadesten taharet: Abdest almak ve gerektiği hâllerde İnsanı kamil : Olgunlaşmış,mükemmelleşmiş insan.
gusül yapmak
Kadiri mutlak : Her şeye gücü yeten Allah
Necasetten taharet: Elbiseninve namaz kılınacak yerin
temiz olması Hüsnü zan : Olumlu düşünmek,iyi niyetli olmak

Setri avret: namaz kılacak kişinin vücudunda örtmesi Su-i zan : Olumsuz düşünmek,kötü yanını görmek.
gereken yerleri örtmesi.
Asr-ı saadet : Hz Muhammed’in yaşadığı çağ,dört
İstikbali kıble: namazı Kıbleye yönelerek kılmak. halife dönemi

Vakit: Namaz vaktinin gelmiş olması Ashabı suffa : Mescidi nebinin yanında kimsesizler
için yapılan barınak
Niyet: Kılınacak namaza niyet etmek
Ravza-i mutahhara: Hz. Muhammed’in mescidi
B-İçinden olan farzları; nebinin içindeki mezarının özel adı

Başlama Tekbir: Namaza “Allahu ekber.” diyerek Ashabı suffe: Hz Muhammet zamanında mescidi
başlamak nebinin bitişiğine kimsesizlerin kalması için yapılan
yerde kalanlara verilen isim. Bu mekana suffe denir
Kıyam: Namazda gereken yerlerde ayakta durmak
Vakfe: Haccın farzıdır.Arefe günü Arafatta bir süre
Kıraat: Kur’an’dan ayetler okumak beklemektir.

Rukü: Secdeye varmadan önce elleri dizlere koyup Tavaf: Kabe’nin etrafını dolanmaktır.Haccın farzıdır.
yere paralel biçimde eğilmek
İhram: Beyaz dikişsiz hac kıyafeti,haccın
Secde: Dizleri, elleri, alnı ve burnu yere koyup farzlarındandır.
kapanmak Sa’y: Sefa ile Merve tepeleri arasında gidip gelmeye
denir.(3 gidiş 4 geliş)
Kade-i ahir: Namaz sonunda “Ettehiyyatü” duasını
okuyacak kadar oturmak Nisap: Zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için
konulan bir zenginlik ölçüsüdür.
Kaderle ilişkilendirilen kavramlar;
Nisap miktarı: asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de
Kader : Yüce Allah’ın her şeyi bilip takdir etmesidir. tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla
Kaza : Kaderin tecelli etmesidir.
olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin
Tevekkül : Kulun her türlü önlemi aldıktan sonra
gücünü aşan kısımları Allah’a bırakmasıdır. Örneğin, sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı
bir çiftçi tarlasını eker,sular,gübreler sonrada ürün bol gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de
olsun diye Allah’a dua eder. yükümlü olur.
Rızık : Allah’ın verdiği ,yaşamın ikamesi için yarattığı
her türlü nimet. Haceti asliye (temel ihtiyaçlar) : Bir ev ,araba
Hayır ve şer : İyilikte kötülükte Allah’ın taktirine ,kullanılan mutfak gereçleri,giysiler,zanaatkarın alet ve
bağlıdır.Cüz’i irade : İnsanın sınırlı iradesi edavatları haceti asliye sayılır, zekatı olmaz.
Külli irade :Allah’ın sınırsız iradesi

Ahde vefa:İyilikleri unutmamak,dostları arayıp sormak Sadaka-i câriye: Sürekli sevâba vesîle olan hayır-
hasenât (Câmî, mektep, çeşme vb.) anlamına
Sıla-i rahim : Doğup büyüdüğü yerleri ziyaret etmek gelmektedir. Bir insan öldükten sonra da amel defterine
sevap yazdırmaya devam ettiren iyiliklerdir.
Ameli Salih : Güzel iş ve davranışta bulunmak.
İftar : Akşam ezanı vakti,oruç açma zamanı
Sekülarizm : Latincede “dünyevileşme” anlamına
İmsak : Sahur vaktinin bittiği vakit,sabah ezanı gelen sekülarizm; hukuki konularda, toplumu
vakti,oruca başlama zamanı ilgilendiren sosyal kararlarda ve siyaset biliminin
Kefaret orucu: Bilerek oruç bozanların bir yaptırım
işleyişinde din merkezli görüşlerin tamamını reddeden
olarak 60 gün oruç tutmasının farz olması.
düşüncedir. Sekülarizm, dinî otoritenin günlük hayatı
Kaza orucu : Bir özür nedeniyle Ramazan orucunun ilgilendiren konularda esas alınacak bir irade olmadığını
Ramazan dışında bir zamanda tutamadığı gün kadar ifade eder. İnançtan kaynaklanan düşünceleri dünya
tutulan oruç. işlerine karıştırmama anlamına gelen sekülarizm,
Mukim: Oruç tutmakla mükellef olan yolcu olmayan, dünyevileşme hareketi olarak da bilinir.
ikamet halinde olan kimse
Seferi: Yolcu hükmünde olan,bulunduğu yerden 90 km Agnostisizm : Sözlükte “bilinmezcilik ya da
uzağa giden yolcu sayılır,oruç tutmaya bilir,4 rekatlı bilinemezcilik” anlamına gelen agnostisizm, insanların
farz namazları 2 rekat olarak kılar.kalış süresi 15 günü
mutlak bilgiye ve hakikate ulaşamayacağını ifade eder.
geçerse nereye giderse gitsin mukim sayılır.
Özellikle Tanrı hakkında kesin bilgi elde etmenin
Teizm : Yunancada “Tanrı” için kullanılan “teos” mümkün olmadığını savunan felsefi yaklaşımın adıdır.
kelimesinden türetilen teizm, âlemin yaratıcı sebebi Pozitivist ve materyalist akımların dayanak
olan ve varlığı mutlak bir Tanrı inancını savunan felsefî noktalarından birisi olarak kullanılabilen bir akımdır.
düşünceyi ifade eder. Türkçede “Tanrıcılık” şeklinde
Ateizm: Ateizm veya tanrıtanımazlık, Yunanca’da
ifade edilen bu düşünceyi benimseyene teist denilir.
olumsuzluk bildiren “a” ön ekiyle Tanrı anlamına gelen
Deizm: Deizm, Latincede Tanrı anlamında kullanılan teizmin birleşiminden oluşan ve Tanrı’nın var olmadığı
“deus” kelimesinden türemiş olup teizmle aynı sözlük inancına dayanan felsefe akımıdır.
anlamına sahiptir. Fakat deizm, Tanrı’nın varlığına
Nihilizm: “Hiççilik” şeklinde Türkçeye tercüme edilen
inanmakla birlikte zamanla Tanrı’nın yaratma dışındaki
nihilizm, hayatın anlamını boşluk, hiçlik, anlamsızlık
sıfatlarını reddeden düşüncenin adı olmuştur. Bu
gibi kavramlara indirger. Bu bakış açısının etkisiyle
düşünceye sahip kişilere de deist denir.
varlık, bilgi ve değer alanında olumsuz yaklaşımları öne
Materyalizm: “Maddecilik” anlamına gelen Latince çıkarır. Anlam, değerler, inançlar, ahlak, siyaset, düzen
“materya” kelimesinden türeyen materyalizm; var olan gibi kavramları yerinden ederek bunları geçersiz
her şeyin maddeden ibaret olduğunu, maddeden kılmaya çalışan; felsefi, sosyal, siyasi, ahlaki tutumları
bağımsız fizik ötesi bir alanın bulunmadığını iddia eder. ifade eden yönelişe nihilizm denir. Felsefi yönden
Materyalizm; başta Tanrı inancı olmak üzere yaratılış, hiçbir gerçek kabul etmeyen, sosyal yönden var olan
melek, vahiy, peygamberlik, kutsal kitaplar ve ahiret toplum düzenini benimsemeyen, siyasi yönden her türlü
gibi dinî inançları kabul etmez. otoriteyi reddeden, ahlaki yönden hiçbir değeri
tanımayan kişilere nihilist denir.
Pozitivizm : Pozitivizm, Fransızcada “gerçek,
kanıtlanmış, olumlu” gibi anlamlara gelen “positif” İslamofobi : Kişinin bağlı olduğu ulus ya da ırkın
kelimesinden türetilmiştir. Auguste Comte tarafından üstünlüğüne inanarak onun dışında kalan toplulukları
kurulan Pozitivizm (olguculuk); dini ve metafiziği, aşağı ve hor görmesine dayanan tutum ve davranışa
insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce ırkçılık denir. Irkçı düşünce farklı etnik ve dini
tarzları olarak gören ve sadece modern bilimi temele kökenlere sahip kişilerin hayatta dezavantajlı konuma
alan dünya görüşünün adıdır. Pozitivizm, metafizik ile düşmesine neden olur. Irkçılığın günümüzdeki
bilim arasına kesin sınırlar koyar. İnancı ve sezgisel yansımalarından birisi de farklı kültürlere ve dinlere
olanı bilimsel etkinlik alanından uzaklaştırır. Üzerinde mensup insanların gündelik hayatta psikolojik ve sosyal
odaklanılması gereken tek bilgi türü olarak bilimsel şiddete maruz kalması şeklinde gerçekleşir. Günümüzde
bilgiyi öne çıkarır. Dinî ve metafizik düşünceye Batı dünyasında bu şiddetten olumsuz şekilde
dayanan verilerin yerini sadece akla, gözleme ve deneye etkilenenler Müslümanlardır. İslamofobi, İslam’dan ve
dayalı pozitif bilginin almasını öngörür. Müslümanlardan gerekçesiz şekilde korkulması
anlamını taşır.
İbrani: Filistin bölgesinde göçebe olarak yaşayan Hesap: Mahşerde toplanan insanlar muhakeme
Yahudilerin ismidir. Yahudilere bu ad, Filistin edilecekler, insanlara sualler sorulacak ve herkes
bölgesinde yaşayan yerli halk tarafından verilmiştir. dünyada yaptıklarının hesabını verecektir. Dünya
hayatında yapılanlar, görevli melekler tarafından amel
İsrail: Hz. Yakub’un (a.s.) sıfatıdır. Hz. Yakub’un defterlerine kaydedilir. Hesap günü herkesin defteri
(a.s.) oğullarına ve onların soyundan gelenlere de kendisine teslim edilecektir.
İsrailoğulları denilmiştir. İsrail ismi Yahudiler için
günümüze kadar kullanılmaya devam etmiştir. Cennet: Sözlükte “bitki ve ağaçlarla örtülü yer, bahçe”
anlamlarına gelen cennet, iman edip salih amel işleyen
Yahudi: Hz. Yakub’un (a.s.) 12 oğlundan müminlerin ebedî olarak kalacakları ve içinde çeşitli
dördüncüsünün ismi Yahuda’dır. Yahudi ismi de Hz. nimetlerin bulunduğu mükâfat yurdu demektir.
Yakub’un (a.s.) oğlu Yahuda’nın isminden türetilmiştir.
Başka bir görüşe göre Filistin’in güneyinde kurulan Cehennem : Sözlükte “derin kuyu” anlamına gelen
Yahuda krallığından dolayı İsrailoğulları, Yahudi adını cehennem, dünya hayatında Allah Teala’ya iman
almıştır. etmeyenlerin ve O’nu inkâr edenlerin sürekli kalacağı
yer olarak tanımlanır.
Musevi: Yahudi dininin peygamberi olarak kabul
edilen Hz. Musa’ya (a.s.) izafeten Yahudilere Musevi, Araf : Cennet ve cehennem arasında kalan bölge.
dinlerine ise Musevilik denilmiştir.
Farz-ı kifaye: Dinen sorumlu sayılan kimselerden
Kabir Hayatı - Berzah : Sözlükte “iki şey arasındaki bazılarının yapmalarıyla diğerlerinden sorumluluğun
perde, engel” anlamına gelen berzah, dinî terim olarak kalktığı fiiller ve emirlerdir.
ölümden sonra başlayıp mahşerdeki dirilişe kadar
Müsamahakâr Olmak: “Bağışlamak, ayıplamamak,
devam edecek olan kabir hayatına denir. Dünya hayatı
kolaylık göstermek” gibi anlamlara gelen müsamaha;
ile ahiret hayatı arasındaki bir geçiş dönemini ifade
insanların küçük hatalarını düzeltmelerine fırsat vermek
eder.
ve onları anlayışla karşılayabilmektir.
Kıyamet: Kıyamet “dikilmek, ayağa kalkmak, durmak
Mütevazı Olmak: Sözlükte “alçak gönüllü olma,
ve canlıların Allah Teala’nın huzurunda saygıyla
kibirlenmeme, gösterişsiz olma, yumuşak huylu” gibi
duracakları gün” anlamlarına gelir.25 Kıyamet; Kur’an-
anlamlara gelen tevazu; kibrin karşıtı olarak kullanılır.
ı Kerim’de, bazı ayetlerde dünya düzeninin bozulması
Ahlaki bir kavram olarak tevazu; Yüce Allah’ın (c.c.)
ve dünya hayatının sona ermesi olarak tanımlanırken26
emirlerine gönülden ve içtenlikle bağlı olma, insanın
bazı ayetlerde de insanların Allah Teala tarafından
kendisinin de yaratılmış olduğunu bilerek insanlara
diriltilmeleri, mahşer yerinde toplanmaları anlamında
karşı büyüklenmemesi anlamlarına gelmektedir.
kullanılır
Hatemü’n-nebiyyîn: “Peygamberlerin sonuncusu,
Ba’s: “Öldükten sonra tekrar dirilmek” anlamına gelen
kendisinden sonra kesinlikle peygamber gelmeyecek
ba’s, ahiret hayatının evrelerinden biridir.
olan” anlamında Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sıfatı.
Haşir Allah: Teala’nın insanları diriltip dünyada iken
yaptıkları işlerden hesaba çekmek üzere toplamasına Tebliğ:Yüce Allah, insanlara doğru yolu göstermeleri,
haşir, toplanma yerine de mahşer denir. Mahşer : emir ve yasaklarını onlara bildirmeleri için her topluma
Ahirette tüm insanların toplanacağı alan peygamber göndermiştir. Peygamberler de Allah’tan
(c.c.) aldıkları bilgileri eksiksiz olarak insanlara
Mizan : Günah ve sevapların konulacağı tartı. ulaştırmışlardır. Allah (c.c.) tarafından peygamberlere
verilen bu göreve tebliğ denir.
Sırat köprüsü : Ahirette herkesin geçmeye
çalışacağı,günahkarların geçemeyeceği köprü. Tebyin: Sözlükte “bir şeyin açığa kavuşması, açıkça
söyleme, anlaşılır bir dille açıklama( açıklamak )”
anlamına gelir.
Teşri : Teşri kavramı sözlükte “hüküm koyma, yasama” sakınmak; dünya ve ahirette insana zarar verecek inanç,
gibi anlamlara gelir. İslam dininde hüküm koyma söz ve davranışlardan uzak durmak anlamlarına gelir.
yetkisi, Allah’a (c.c.) ve Hz. Peygamber’e aittir. Aynı zamanda takva haramlardan sakınmak, dinen
şüpheli olan durumları ve dinin kötü gördüğü şeyleri
Temsil: Temsil sözlükte “simge, örnek olma, belirgin terk etmektir.
özellikleri ile yansıtma, birinin veya bir topluluğun
adına davranma” gibi anlamlara gelir. Sırat-ı Müstakim: Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde
geçen sırat-ı müstakim ifadesi, “yol” anlamına gelen
Üsve-i hasene: “İnanç, ibadet ve ahlak başta olmak sırat kelimesi ile “doğru, doğruluktan şaşmayan”
üzere hayatın her alanında Müslümanların kendilerine anlamına gelen müstakim kelimelerinin birleşmesinden
örnek almaları gereken tek ve en güzel model” oluşur. Sırat-ı müstakim, Allah’ın (c.c.) gösterdiği
anlamında Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sıfatı. dosdoğru yol ve İslam dini anlamlarında kullanılır.
Hadis ve Sünnet: Sünnet kavramı sözlükte “âdet, İfrat-Tefrit: İfrat-Tefrit İfrat, söz ve fiillerde ileri
karakter, tavır” gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise gitmek, tefrit de gevşek ve ihmalkâr davranmaktır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) söz, fiil ve takrirlerini içeren
örnek davranışlarına sünnet denir. Hz. Peygamber’in Cihat :Cehd kelimesi ile aynı anlama gelen cihat, söz ve
sözleri anlamına gelen hadis kelimesi de sünnet fiille bütün kuvvetini harcayarak çalışma, yorulma, aşırı
kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılan bir terimdir. gayret etme anlamına gelir. Dinî kavram olarak ise
İslam dininin insanlığın huzuru ve güzelliği için
Kütüb-i sitte Hadislerin toplanılmasına hicri ikinci koymuş olduğu ilkelere uygun davranmak amacıyla
asırda başlanılmıştır. Toplanılan hadisler ise konularına çalışma ve gayret sarf etme anlamına gelmektedir.
göre sınıflandırılmış ve hadis kaynakları oluşturulmaya
başlanmıştır. Üçüncü asırda hadis kitapları çoğalmış ve Salih Amel: Salih amel sözlükte “iyi, güzel, yararlı iş
bunlardan bazıları ön plana çıkmıştır. Günümüze kadar ve davranış” anlamına gelir. Dinî kavram olarak
ulaşan bu eserlerden en bilinen altı tanesine Kütüb-i Allah’ın (c.c.) rızası uğrunda inanç, ibadet ve ahlakla
sitte (altı kitap) denir ilgili konularda yapılan her türlü güzel iş ve davranışta
bulunmaya ve Allah’ın (c.c.) yasaklarından kaçınmaya
Hidayet: “Güzel ve yumuşak bir şekilde yol göstermek” denir.
anlamına gelen hidayet , Allah’ın (c.c.) insana dünya ve
ahirette huzurun kaynağı olan yolu göstermesidir. Dinî Vahiy; Allah’ın (c.c.) melek aracılığıyla
kavram olarak Allah’ın (c.c.) insanlara akıl, düşünme, peygamberlere, onların da insanlara bildirdiği, hayatın
öğrenme, hatırlama gibi yetenekler vermesi ve hangi ilkelere göre yaşanacağını ve nelere uyup
insanların da bunları kullanarak doğru yolu bulmasıdır. nelerden sakınılacağını bildiren ilahî bilgiler ve bu
bilgilerin gönderiliş tarzıdır. Dinin ilkeleri tamamıyla
İhsan: İhsan sözlükte “iyilik etme, iyi ve güzel haber
davranma, bağışlama, ikram etme” anlamlarına gelir.
Dinî kavram olarak ise insanın daima Allah’ın (c.c.) Mütevatir Haber: Yalan üzere birleşmeleri aklen
huzurunda olduğunu bilmesi ve O’nu görüyor gibi mümkün olmayan toplulukların aktara geldiği haberlere
yaşamasıdır. mütevatir haber denir. Bu haberler nesilden nesile
kesintisiz nakledilenhaberlerdir.
İhlas İhlas sözlükte “samimiyet, içtenlik ve karşılıksız
sevgi” anlamlarına gelir. Dinî kavram olarak ise insanın Akl-ı selim: İnsanın doğru karar vermesini sağlayan,
herhangi bir olumsuzluktan veya ortamın kötülüğünden
bütün söz, davranış, inanç ve ibadetlerinde yalnızca
etkilenmeyen, yaratılışındaki temizliğini ve safiyetini
Allah’ın (c.c.) rızasını gözetmesi anlamlarına gelir. koruyan akıldır.
Takva: Takva, sözlükte “bilinçli davranma, uyanık ve İnanç, sadece bir dine bağlılık değil bağlanmama
dikkatli olma, sakınma” anlamlarına gelir. Dinî kavram şeklinde de ortaya çıkan kabullere denir. Gündelik
olarak Yüce Allah’a iman edip dinin emir ve hayatın yanında felsefi, bilimsel, tarihî, sosyolojik, dinî
yasaklarına uyarak Allah’a (c.c.) karşı gelmekten veyaideolojik inanç sistemleri olabilir.
Sünnet-i müekkede: Hz. Peygamberin farz ve vacibin
Akide (çoğulu akaid) her türlü inanışı ifade etse de yanı sıra devamlı yaptığı, çok az terk ettiği iş, davranış
dinin inanç sistemleri için kullanımı yaygınlık ve ibadetlerdir.
kazanmıştır. Hıristiyan akidesi veya İslam akaidi gibi.
Akaid inanılan şeyler, akideler, dinî inançlar, gönülden Sünnet-i gayr-i müekkede: Hz. Peygamberin bazen
bağlanılandüğüm atmışçasına kesinlikle inanılan şeyler, yapıp bazen terk ettiği iş, davranış ve ibadetlerdir.
itikatlar demektir.
Mendup: Mendup kelimesi sözlükte istenen, arzulanan,
Uluhiyyet: İlahlık, tanrılık, ibadet edilen varlık ve kendisine çağrılan şey demektir. Terim olarak ise dinen
mabut. İslam’a göre uluhiyyet makamı sadece Allah’a yapılması kesinve bağlayıcı olmaksızın istenen ve
(c.c.) aittir. terkedilmesi kınanmayan işleri ifade eder.

Ubudiyyet: Kulluk, itaat, boyun eğme, ibadet etme. Caiz: 1. Serbest ve geçerli olma. 2. Din, yasa, örf, âdet
Allah’ın (c.c.) rızasını elde edebilmek için emirlerini ve törelere göre yapılmasında sakınca olmayan;
içtenlikle yerine getirip yasaklarından kaçınmak. işlenmesine izin verilen şey. 3. İslam’da, yapılması
veya yapılmaması konusunda emir bulunmayıp kişinin
Fıtrat: Yüce Allah’ın, tüm varlıkları kendi varlığını ve isteğine bırakılan, işlenmesinden dolayı bir mükâfat
birliğini tanıyabilme gücü ve yeteneği ile yaratması, veya işlenmemesinden dolayı da bir cezayı
Haniflik, tevhid ve İslam inancıdır. İnsanın yaratılışında gerektirmeyen davranışlar, mubah.
bulunan ve hayatı anlamlandırma çabalarına yön veren,
çalışmakla elde edilemeyen ve inanmayı da içeren, Mubah Mubah kelimesi sözlükte açığa çıkan,
insanın doğuştan getirdiği yetenektir. açıklanan, serbest bırakılan şey demektir. Dinî bir terim
olarak ise mükellefin yapıp yapmamakta serbest
İman, kelime itibariyle bir kimsenin şüphe bırakıldığı fiiller anlamına gelir.
duymaksızın bir şeyi kabul etmesi, doğrulaması,
onaylaması ve tasdik etmesi anlamına gelir. Ayrıca Haram:Haram kelimesi sözlükte yasaklanmış yer,
güven vermek, güvenlikte olmak, içten ve yürekten koruluk, yasak bölge gibi anlamlara gelir. Dinî bir terim
inanmak gibi anlamları da vardır. Dinî terim olarak olarak ise Allah’ın (c.c.) kesin olarak yasakladığı söz ve
iman; Allah’ın (c.c.) bir ve tek olduğuna ihlasla davranışlardemektir.
(samimiyetle) inanıp Hz. Muhammed’in (s.a.v.)
peygamberliğini kabul etmek, onun Kur’an-ı Kerim Mekruh: Mekruh; İslam’a göre haram olmadığı halde
aracılığıyla getirdiklerine inanmak ve bunlara teslim istenmeyen, hoş görülmeyen söz ve davranışlardır.
olmaktır. Mekruhtaki yasaklık haramdaki kadar kesin ve
bağlayıcı delillere dayanmaz. Ancak bu durum,
Mükellef : Dinin emirlerini yerine getirmek ve mekruhun işlenebileceği anlamına da gelmez.
yasaklarından kaçınmakla sorumlu tutulan kimseye
denir. Örf: Bir toplumda uygulana gelen ve nesilden nesile
aktarım yoluyla devredilen değer ve davranışlardır.
Farz: Farz kelimesi; belirlenmiş, kesinleştirilmiş şey,
pay, nasip gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise dinin Âdet ise: bir önceki nesilden görüldüğü şekliyle
mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı şekilde tekrarlanan toplumsal alışkanlıklardır. Örf ve âdetler bir
istediği iş ve davranışlar anlamındadır. toplumun duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını
belirleyen yazısız kural ve uygulamalardır.
Vacip: Vacip kelimesi sözlükte yapılması gerekli,
zorunlu olan anlamına gelir. Terim olarak ise yapılması Hikmet: Bilgelik, yerindelik, isabet etmek ve uygunluk
farz seviyesinde olmayan fakat sünnetten daha kuvvetli anlamlarına gelen hikmet temel değerlerden biridir.
olan dinî hükümler anlamında kullanılmıştır. Hikmet, derin anlayış sahibi olma, dinin inceliklerini
bilme anlamı bakımından fıkıh kavramıyla alakalıdır.
Sünnet:Sünnet kelimesi sözlükte yol, âdet, gidişat, huy,
karakter, tavır, davranış gibi anlamlara gelir. Terim İffet: İffet haramdan uzak durma, kötü söz ve işlerden
olarak ise Hz. Peygamber’in farz ve vacip dışında kaçınma anlamlarına gelir. İnsanların ahlak kurallarına
yaptığı veya yapılmasını tavsiye ettiği davranışlar bağlı kalarak namusunu, şerefini ve haysiyetini
anlamındadır. koruması yanında nefsin aşırı istekleri karşısında ölçülü
davranması iffet kapsamında değerlendirilir.
Şecaat: Şecaat, yiğitlik, kahramanlık, cesaret gibi Âlim: Allah’ın (c.c.) kitabı başta olmak üzere Hz.
anlamlara gelmektedir. İslam dini, Müslümanların Peygamber’in hadislerini ve sünnetini bilen, diğer
canlarını, mallarını, namuslarını, vatanlarını ve dinlerini İslami ilimlerden gerektiği şekilde haberdar olup ileri
korumak için cesur davranmalarını ister. seviyede bilgi birikimine ulaşan kimse.

Kültür: toplumların sahip olduğu maddi ve manevi İstişare: Herhangi bir konuda doğruyu bulmak için
değerlerin bütünüdür. Kültürün maddi unsurları, sahasında güvenilir bir uzmanın görüşüne
çoğunlukla günlük yaşamla ilgilidir ve toplumların başvurulmasıdır.
maddi ihtiyaçlarını karşılar. Sanat: Arapça’da kelime olarak “yapmak, etmek”,
Medeniyet: Arapçada yerleşik olmak ve şehirli bir “işinde mahir olmak” anlamlarına gelir. Terim olarak
hayat tarzı yaşamak gibi anlamlar içerir. Medeniyet, ise sanat “maddî veya zihnî bir iş ve çabada izlenen
farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle oluşur ve evrensel düzenli ve özel yol, yöntem” diye tarif edilmiştir.
bir nitelik taşır. Örneğin; Türk, Fars ve Arap kültürü
birbirlerinden farklı olsa da her biri İslam Hat: Hat sanatı Arap harflerinden doğarak İslam
medeniyetinin bir parçasıdır. medeniyetinde müstakil ve olağanüstü bir - konum
kazanan güzel yazı ( hüsnühat) sanatıdır. Arapça “yazı,
Fıtır (fitre): Gücü yeten Müslümanların sağlıklı çizgi; çığır, yol” gibi manalara gelir
olmalarının bir şükrü olarak ramazan ayının sonuna
kadar fakirler ödemekle yükümlü oldukları sadaka. Tezhib: Arapça “zeheb (altın)” kelimesinden gelen
tezhib, altınla süslemek anlamına gelir. Bir çeşit kitap
İkrar: Saklamayıp doğruca söyleme, açıkça söyleme, süsleme sanatıdır. Tezhib alanının sanatçılarına
bildirme. Benimseme, onama, kabul, tasdik. “müzehhib” denir. Minyatür, bir tür resim sanatıdır.

İnfak: 1. Karşılıksız yardım, sadaka verme. 2. Zekât. 3. Minyatür: sözlük anlamı ile “yazma kitaplara - yapılan
Kişinin kendisi, ana ve babası, çocukları ve eşi için küçük, renkli ve ince işlenmiş resim, nakış; bir şeyin
yapmış olduğu her türlü meşru harcama. 4. Allah’ın küçük benzeri veya kopyası” gibi anlamlara gelir.
(c.c.) rızasını kazanmak için insanın kendisine verilen Minyatür sanatının sanatçılarına “nakkaş”, atölyelerine
malların şükrünün bir göstergesi olarak onun emrettiği de “nakkaşhane” denilmektedir.İslam dünyasında resim
yerlere harcama yapması, bağışta bulunması. denilince minyatür akla gelir.

İtidal: 1. Aşırı olmama, ılımlılık, ölçülülük, dengelilik, Ahlak: kelimesi, Arapça ‘hulk’ kelimesinin çoğuludur.
soğukkanlılık. 2. İnsanın yaratılış amacına uygun Hulk, ‘tabiat, mizaç, huy ve karakter gibi anlamlara
hareket etmesi, hayatının her anında Kur’an-ı Kerim’i gelir.
ve Hz. Peygamber’i örnek alarak yaşamayı prensip
edinmesi. Terbiye: Arapça bir kelime olup, ıslah etmek, düzene
İtikat: İnanmak, doğruluğuna kalben kararlı olmak; koymak, idare etmek, eğitmek, gözetmek anlamlarına
gönülden tasdik ederek inanmak ve zihnin kesin olarak gelir. Yüce Allah’ın isimlerinden olan “Rab” ile
hüküm verdiği şey. ilgilidir.

Taassup: Bağnazlık, aşırı taraftarlık, tutuculuk, körü İftira: bir kimseyi asılsız olarak suçlamak, ona
körüne bağlılık, fanatizm. tahkiki iman: Hakikate, gerçekte olmayan kötülük ve kusur isnat etmektir.
delile, tefekküre dayanan iman.
Mahremiyet ihlali: İslami literatürde buna tecessüs
İbadet: İbadet, Allah’a (c.c.) gönülden isteyerek denir. Bu kavram insanların gizli hallerini, ayıp ve
yönelmek, tapmak, boyun eğmek ve itaat etmektir. kusurlarını araştırmak demektir.
Türkçemizde kullanılan kulluk etmek deyimi de aynı
anlama gelir. Gıybet: bir insanın arkasından hoşlanmadığı şekilde
Tövbe, insanın, bilerek veya bilmeyerek yaptığı hata, konuşmak, bunu başkalarına aktarmaktır.
kusur, büyük ve küçük günah-larından dolayı pişman
olup bir daha aynı günahları yapmamaya karar vererek Haset: kıskançlık ve çekememezliktir. Bir kimsenin
vazgeçmesidir. sahip olduğu imkanları kıskanmak, bu imkanların
ortadan kalkmasını istemek anlamına gelir.
el-Emin” (doğru, güvenilir)doğruluğundan ve
samimiyetinden şüphe edilmeyen karaktere sahipti.
Suizan: Zan kesin olmayan bilgiye dayalı hüküm hayâ : Utanma, çekinme anlamına gelir.
vermektir. İslam bilginleri zannı iki kısma Ahlak kavramı olarak, kınanma endişesiyle, kurallara
ayırmışlardır: Suizan ve hüsnüzan. Suizan bir kişi aykırı davranmaktan kaçınma ve bunu sağlayan duygu.
hakkında kötü düşünmek ve kötü kanaate sahip
olmaktır. Hüsnüzan ise insanlar hakkında iyi İçtihat : Yasada veya örf ve âdet hukukunda
düşünmektir. uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak
bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun
İsraf: İsraf genel olarak tutum ve davranışlarda ölçü düşüncelerinden doğan sonuç. İçtihat yapan kişiye
dışına çıkmaktır. Yaygın olarak maddiolanakları müçtehit denir.
gereksiz yere tüketmek ve savurganlık anlamında
İnfak : Allah’ın hoşnutluğunu kazanma amacıyla
kullanılır.
kişinin kendi servetinden harcamada bulunması, ihtiyaç
Din: Allah (c.c.) tarafından vahiy yoluyla gönderilen, sahiplerine aynî ve nakdî yardım etmesi.
insanları kendi özgür iradeleriyle iyiye ve doğruya
yöneltmeyi amaçlayan ilahi kurallar bütünüdür. Münafık : Kalbi ile inanmadığı halde dili ile inandığını
söyleyerek mümin görünen kimse.
Mezhep: dinin anlaşılması ve uygulanmasıyla ilgili
olarak zamanla ortaya çıkan fikrî ve beşerî oluşumların Rivayet : Bir şeyi haber vermek veya haber verilen şey.
genel adı olmuştur. Nakletmek, bildirmek.

Fırka: kelimesi (çoğulu fırak) sözlükte “ayırmak, Seciye : Yaradılış, huy, karakter.
bölmek; açıklayıp hükme bağlamak” mânalarına gelen
fark kökünden isim olup insanlar arasından ayrılmış sünnetullah: Allah’ın (c.c.) evren ve evrenin içindeki
belli bir grup ve topluluğu ifade eder. canlı cansız tüm varlıklar ile ilgili koyduğu kurallar,
değişmez yasalar.
Ehl-i Sünnet: Hz. Peygamber ile sahabenin, dinin
temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenleEhl- Şer : Kötü, fena, kötü iş, bela, musibet.
i Sünnet olarak tanımlanmıştır.
Tasavvuf : Yün giymek, saf olmak anlamına gelen
İcmâ: İslam âlimlerinin dinî bir meselenin hükmü tasavvuf, kötü huyları terk edip, güzel huylar
üzerinde fikir birliği etmelerini ve bütün Müslümanların edinmektir. İslam’ın ahlaki yorumunu esas alan ilim
ortaklaşa benimsedikleri dinî hükümleri ifade eden dinî dalı.
delil.
Kıyas: Fıkıhta, “hakkında açık hüküm bulunmayan bir Mektep: Mektepler, bugünkü anlamda ilkokul
meselenin hükmünü, aralarındaki ortak özelliğe veya seviyesinde okuma yazma eğitimlerinin
benzerliğe dayanarak hükmü açıkça belirtilen meseleye verildiğiokullardır.
göre belirlemek” anlamına gelir.
Daru’l-kurra: Daru’l-kurra; Kur’an öğretilen ve hâfız
asr-ı saâdet: Hz. Peygamber’in yaşadığı devir yetiştirilen mekteplerin, kıraat eğitimi yapılan medrese
hakkında kullanılan bir terim. veya bölümlerin genel adıdır.

batıl : Fânî, geçici, devamlı olmayan, yok olan. Dinin Daru’l-hadis Hadis ilimlerinin öğretildiği ve hadis
özünde olmayan, sonradan uydurulan şeyler ilimlerinde uzmanların yetiştirildiği yükseköğretim
kurumlarıdır.
erdem : 1. Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, Beytü’l-hikme: Beytü’l-hikme, İslam medeniyetinde
yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet 2. yüksek seviyede ilmî araştırmalar ve tercüme
İnsanın ruhsal olgunluğu. faaliyetlerinin yapıldığı eğitim kurumlarıdır.

fazilet : Olgunluk, erdemlilik, üstünlük, değer, kıymet. Rasathane: Rasathane, astronomik gözlemler yapmaya
yarayan özel bina ve evlere denir.
Fetva : Herhangi bir işin dîne (İslamiyet’e) uygun olup
olmadığına dâir İslam âlimleri tarafından verilen cevap. Kelam: İslam dininin inanç esaslarını ayet, hadis ve
aklı kullanarak açıklayan, yorumlayan, ispat eden ve
başka dinve inançlardan gelebilecek eleştirilere karşı
savunan bilim dalıdır.
Fıkıh: İbadetleri ve sosyal hayatla ilgili yaşam Alevilik kavramı: sözlükte; Ali’ye mensup, Ali’ye ait,
kurallarını, Kur’an ve sünnetten deliller bularak Ali taraftarı gibi anlamlara gelmektedir. İslam kültürüne
inceleyen bilim dalıdır. ait bir kavram olarak ise Alevilik; Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) vefatından sonra Hz. Ali’nin (r.a.) halife olması
Tasavvuf; sözlükte, saf olmak ve ilk safta bulunmak gerektiğini savunan, onu sahabilerin en üstünü olarak
gibi anlamlara gelir. Tasavvufu benimseyen kimselere kabul eden anlayıştır.
sufi denir. Terimolarak ise; İslam’ı, kulluğun Cemle ilgili 12 Hizmet
gerektirdiği şekildeahlak esasları ve nefis terbiyesi 1. Mürşit (Dede): Alevilik-Bektaşilikte, görev
üzerinde yoğunlaşarakyaşama biçimi olarak tanımlanır. itibariyle Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hacı Bektaş
Veli’yi temsil eder. Cem erkânının başkanlığını yapar.
Züht: Ahirete yönelmek için dünyadan el etek çekmek. Cenaze, musahiplik, nikâh, ad koyma ve sünnet
Elde mevcut olsa bile gönülde mal mülk sevgisine yer törenlerini yönetir.
vermemek. 2. Rehber: Yola girmek isteyenleri hazırlar, yol
gösterir. Mürşidin en yakın yardımcısıdır.
Fakr: Dervişlik, salikin hiçbir şeye sahip olmadığının 3. Gözcü: Rehberin yardımcısıdır. Cemin sessiz ve
şuurunda olması, her şeyin gerçek malik ve sahibinin sakinlik içinde geçmesini sağlar. Cemin bekçisidir.
Allah (c.c.) olduğunu idrak etmesi. 4. Çerağcı (Delilci): Cemevinde bulunan aydınlatma
araçlarını yakar. Buhurdanlıkları ve mumları hazırlar.
Halvet: Uzlet, inziva, yalnızlık, tek başına yaşamak 5. Zakir (Âşık): Cemde tevhit, düvazde imam, mersiye,
topluma karışmamak. semah, nevruziye söyler.
6. Süpürgeci (Ferraş): Cemevinin temizliği ile meşgul
Sufi: Mutasavvıf, derviş, eren gibi anlamlara gelir. olur.
7. Meydancı: Cemevinde semahserleri kaldırır. Postları
İhsan: Allah’a (c.c.), O’nu görüyormuş gibi ibadet yerine dizer.
etmektir. 8. Niyazcı: Kurbanları tekbir getirerek keser. Gelen
lokmaları alır ve lokmaların dağıtımını sağlar.
İhlas: Samimiyet, içtenlik, tutum ve davranışlarınızda 9. İbrikçi: Cemde mürşidin ve cem erenlerinin abdest
sadece Allah’ın rızasını gözetmek, sözün öze uymasıdır. almalarını sağlar.
10. Kapıcı: Ceme gelen erenlerin evlerinin güvenliğini
Zikir: Anmak, hatırlamak. Allah (c.c.) kelimesini sağlar.
veya “lailahe illallah” cümlesini söylemek 11. Peyikçi: Cem olacağını tüm canlara duyurur.
ve tekrarlamaktır. Sakacı: Cemevinde şerbet, saka suyu gibi şeylerin
dağıtımını sağlar.
İrfan: Marifet, keşf, ilham, sevgi, manevi ve ruhi
tecrübe ile elde edilen bilgi, tecrübi bilgidir. Musahiplik
Sözlükte “kardeş tutmak, kardeş edinmek” anlamlarına
Zahid: Dünyadan yüz çevirip, dinin emirlerine gelen musahiplik Alevilik- Bektaşilikte evli olan iki
titizlikle riayet eden, takva sahibi ve mala, mülke değer kişinin aileleriyle birlikte, kurban keserek hayat boyu
vermeyen kişi. yol kardeşi olmaya Hakkın ve halkın huzurunda ikrar
verip kardeş olmasıdır.
Tezkiye: Temizlenme. Nefsi manevi kirlerden Semah
arındırma, kusurlardan arıtıp temiz duruma getirme. Alevilik-Bektaşilikte en çok önem verilen
uygulamalardan biri de semahtır. İlahî aşkı
Seyr-u Sülûk: Bir tarikata girme, intisap etme ve o ruhunda duymak anlamına gelen semah, o aşkla
tarikatın gereklerini yerine getirerek manevi bakımdan Allah’ın (c.c.) güzel isimlerinden herhangi birini
yol alma. anarak ayakta dönerek yapılır.

Mâsîva: Allah’ın (c.c.) zatı dışındaki Gülbank


bütün varlıklar. İnsanı Allah’tan (c.c.) uzaklaştıran her Alevilik-Bektaşi kültüründe dua, gülbank olarak
şey. adlandırılır. Gülbank; Allah’a (c.c.) sığınma, ondan af
dileme, dua edip ona yakarma amacıyla okunur.
Marifet: Bilgi. Varlıkların hakikatini ve ilahi sırları Genellikle kısa ve ahenkli cmlelerden oluşan dualardır.
tefekkür ve ilham yoluyla kavrama, gerçeği bilme.

You might also like