You are on page 1of 424

DİNÎ TERİMLER SÖZLÜĞÜ

(İMAM-HATİP VE ANADOLU İMAM-HATİP


LİSESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN)

Devlet Kitapları Müdürlüğü ,Ankara


MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI................................................: 4602
YARDIMCI VE KAYNAK KİTAPLAR DİZİSİ ..........................................: 271
08.06.Y.0002.3785

Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığı’na aittir. Kitabın metin, soru ve şekilleri
kısmen de olsa hiçbir suretle alınıp yayınlanamaz.

ISBN 978-975-11-3152-2

Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığının ......... gün ve .......


sayılı yazısı ile 0.000 adet basılmıştır.
SUNUŞ
İslam dini ve onun oluşturduğu değerlere her zaman büyük önem veren bir
milletin fertleriyiz. Kültür tarihimize baktığımızda dini anlamak sorumluluğunun
gereği olarak birçok eserler yazıldığını ve bu arada sözlükler hazırlandığını görmek-
teyiz. Bugün de İslam dinini öğrenmek ve mesajını anlamak sorumluluğunu taşı-
maktayız. Bu nedenle, dinini kendi dilinde insanımıza anlatacak kaynak eserlere
gereksinim vardır. Özellikle imam hatip lisesi öğrencileri ile ilk ve orta öğretim
öğrencilerinin dini öğrenme, anlama ve yaşama konularında bu tür eserlere duyduk-
ları ihtiyaç çok açıktır. Ancak bunu başarabilmek için din öğretimi alanındaki eğitim
ilke ve yöntemleri belirlenmeli ve onlara sunulmalıdır. Söz konusu eğitim-öğretim
yöntemlerinden biri de bilginin en yoğun olduğu ve bilgiyi kullanıp paylaşmanın
aracı bir yapıt olarak sözlüklerdir.

“Dinî Terimler Sözlüğü”, Kur’an-ı Kerim’in, Hz. Peygamber’in hadisleri-


nin ve temel dinî eserlerin anlaşılmasına yardımcı olmayı amaç edinmektedir. Dinin
anlaşılmasında insanı edilgenlikten kurtarıp özne konumuna getirmeyi hedeflemek-
tedir. Bunu da bu sözlük din öğretimi terimlerinin anlamları üzerinde düşündürmeye
ve onlar hakkında fikir üretmeye yönlendirerek yapmaya çalışacaktır. Böylece öğ-
renci, Kur’an’ın insandan talebi olan “etkin okuma (oku-düşün-anla-yaşa)”ya ulaşı-
labilecektir. Öğrenciler, bunu başardıkları zaman din alanı ile ilgili kavramları içsel-
leştirerek kullanabilecek ve kendi aralarında terminoloji birlikteliğini sağlayacaklar-
dır.

Dinî Terimler Sözlüğü, hem ilahiyat alanına giren dersler arasındaki bütün-
lüğün en etkili şekilde gerçekleştirilmesi hem de din kültürü ve ahlak bilgisi dersle-
rinin amacına ulaştırılması için önemli bir öğretim malzemesidir.

Sözlüğün içeriğinde, din öğretimi terimlerinin kavram olarak tanımları ve-


rilmektedir. Hitap edilen öğrencilerin, dil bilinci verilecek çağda bulunmaları nede-
niyle sözlükte kullanılan dil; dil sevgisi, dil bilinci bütünlüğünü sağlamaya yönelik-
tir. Bunun için diğer derslerle uyumlu, sade ve anlaşılır bir Türkçe benimsenmiştir.
Bu sözlüğün tamamlanmasıyla, öteden beri hissedilen bir boşluk doldurulmaya çalı-
şılmıştır.

Dinî Terimler Sözlüğü’nün hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür


ederiz.

Prof. Dr. İrfan AYCAN


Din Öğretimi Genel Müdürü

III
DİNÎ TERİMLER SÖZLÜĞÜ KULLANIM KILAVUZU
“Çeşitli bilim ve teknik alanlarına özgü kelimeler olan terimler, ilişkin
oldukları dallardaki söylem düzleminin eksenini oluşturur. Her türlü özel uzmanlık
etkinliğinin söylemsel biçimi, öncelikle terimlerden örülü bir yapı üstünde yükselir.”
(Berke Vardar, Açıklamalı Dilbilim Terimler Sözlüğü)

“Her bilim, kültür, sanat dalının kendine özgü terimleri vardır. Bu terimler
bilinmeden söz konusu alanlardaki etkinlikleri izlemek, yapıtları okumak oldukça
güçtür, dahası imkânsızdır.” (Yusuf Çotuksöken, Dil ve Edebiyat Terimler Sözlüğü)

Sözlükte yer alan terimler, herhangi bir kitap ya da sözlük esas alınarak
değil, değişik bilim dallarına ait eserler taranarak oluşturuldu. Hicri I. asırdan başla-
nılarak temel İslam bilimlerinin değişik alanlarında yazılmış kaynaklar başta olmak
üzere, tüm ansiklopedik ve terim sözlüklerinin yanı sıra günümüzde de bu alanla
ilgili hazırlanmış eserleri taradık. Tespit ettiğimiz terimleri, açık ve anlaşılır bir
biçimde ve günümüz Türkçesi ile tanımladık. Yararlandığımız tüm kaynakları söz-
lüğün sonuna kaynakça olarak verdik. Kaynakların Kur’an’ın nüzul ortamına yakın-
lığının, bilginin doğruluğu ve güvenilirliği açısından önemli olduğundan, müellif-
lerden ulaşabildiklerimizin ölüm tarihlerini kaynakçada vermeye çalıştık. Doğrusu
bu kaynaklar olmasaydı, böyle bir eser meydana getiremezdik. Bizim yaptığımız
çalışma İslami ve kültürel mirasımızı Türkçemizin güzelliği ve onun gücüyle gele-
cek nesillere sözlük vasıtasıyla aktarma görevini üstlenmiş olmamızdır. Böylece
genç nesiller, kültürel mirasımızdan haberdar olurken onları daha sağlıklı ve sağlam
anlama ve yorumlama imkânına da kavuşmuş olacaklardır.

Çalışmamızı “Dinî Kavramlar veya Dinî Terimler Sözlüğü” adı altındaki


diğer çalışmalarından ayıran en önemli fark şudur: Şimdiye kadar bu sahada yapılan
çalışmalar, tespit edilen terimlerle ilgili bilgi vermeye yönelik olduğu anlaşılmakta-
dır. Biz ise terimlere anlam verirken şu üç amaca özellikle dikkat ettik:

1. Terimlerin Türkçe karşılıklarını bulmak.

2. Terimleri, ilişkin oldukları alanlara göre tanımlamak.

3. Tanımlarda bilimsellikten ödün vermemek.

Bu özellikleriyle çalışmamız sözlük tekniği içeren çalışmalar içerisinde bu


alanda ilklerden sayılabilir.

IV
Sözlükte ilgili bilim dallarının tüm terimleri detaylı ve ayrıntılı verilmemiş,
sınırlandırmaya gidilmiştir. Örneğin, ‘kıraat ve tecvit’ terimleri tanımlanırken bu
terimlerin alt konularına ilişkin terimler, alanın ihtisas sözlüklerine bırakılmıştır.

Sırf dinî terimlerin seçimine özen gösterilirken dinî nitelik kazanmış


yalavaç, Çalap gibi terimlere de yer verilmiştir. Terimler seçilirken ilk ve ortaöğre-
tim öğrencilerinin din kültürü ve ahlak bilgisi dersi yanında türkçe, sosyal bilgiler,
tarih gibi derslerde karşılaşabilecekleri dinî nitelik kazanmış bazı terimlere yer veri-
lerek disiplinler arası bütünlük ve geçişliliğe de dikkat edilmiştir. Sözlükte ilköğre-
tim, ortaöğretim ve imam hatip liselerinin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuştur.
Ayrıca sözlükte önemli şahsiyetlere, sure ve mekân isimlerine de yer verilmiştir.
Yazımda Türk Dil Kurumu’nun Yazım Kılavuzu’nun son baskısı esas alınmıştır.
Dinî Terimler Sözlüğü hazırlanırken göz önünde bulundurulan prensipler şunlardır:

1. Terimlerdeki ilk madde, terimin sözlük ve kök anlamına ayrılmıştır.


2. Terimlerdeki anlam değişiklikleri numaralandırılarak sıralanmıştır.
3. Komisyonca uygun görülen bazı terimler kısaca açıklanmıştır.
4. Terimlerin birbirine gönderilmesinde her iki terimin de sözlükte bulun-
masına dikkat edilmiştir.
5. Terimler mümkün olduğu ölçüde örneklendirilmiştir. Terimlerin cümle
içindeki kullanımlarını göstermek, anlamlarına açıklık getirmek için genel olarak
ayetlerden, hadislerden, Türk edebiyatındaki örnek eserlerden, atasözü ve özdeyiş-
lerden örnekler verilmiştir.
6. Örnekler hangi maddenin altında verilmişse, o maddenin içerdiği anla-
ma uygun örneklendirilmiştir.
7. Örneklenen terim, koyu ve italik olarak yazılmıştır.
8. Örneklerde ayet, hadis, şiir, atasözü vb. sıralamasına dikkat edilmiştir.
9. Dinî bilgilerin üretildiği dönem hakkında bilgi sahibi olabilmek için te-
rimde geçen şahsiyetlerin hicri doğum ve ölüm tarihleri verilmiştir.
10. Tamlama şeklindeki terimlerin ayrı ayrı sözlük anlamları verilmemiş,
sözlük anlamları tanım içerisinde geçecek şekilde verilmiştir. Örneğin, adabımuaşe-
ret terimi tanımlanırken adab kelimesine ayrı muaşeret kelimesine ayrı bir anlam
verilmemiştir.
11. Terimlerin değişik İslami ilimlerdeki içerdiği anlamlara göre tanımlan-
mıştır. Fakat bu çalışma İslami ilimler alan sözlüğü olduğu için bu disiplinlere mad-
de başlarında işaret edilmemiştir.
12. Sözlükte Kur’an’ın ana konularına sözlük çerçevesinde ulaşılması için
Kur’an-ı Kerim’deki 114 surenin özetine yer verilmiştir.
13. Sözlükte seçilen terimlerin sadece terim anlamlarıyla sınırlandırılmadığı
gibi ansiklopedik bir detaya da girilmemiştir.

V
14. Örnek ayetler verilirken terim orijinal şekliyle ayetlerde kullanılmıştır.
Örneğin, din terimi aşağıdaki ayette geçtiği anlama göre sözlükte örneklendirilmiş-
tir: din Ceza, mükâfat, hesap, ceza ve mükâfatın karşılığının verildiği gün. “Dini
yalanlayan adamı gördün mü? İşte o, öksüzü iter kakar, yoksulu doyurmaya ön ayak
olmaz…” (Kur’an-ı Kerim 107/1-3)
15. Hadislerden örnek verilirken İslam dünyasındaki en meşhur hadis kay-
nakları göz önünde bulundurulmuştur.
16. Zorunluluk olmadığı sürece sözlükte parantez kullanımından kaçınıl-
mıştır.
17. Tarihlerde MÖ ve MS gibi kısaltmalar kullanılmıştır.
18. Türkçedeki eş anlamlı terimlerde aynı açıklamaların tekrarlanmaması
için en yaygın kullanımı olana bk. kısaltmasıyla göndermeler yapılmıştır. Örneğin,
Türkçede ‘namaz’ ifadesi daha çok kullanıldığı için ‘salat’ kelimesi namaz maddesi-
ne gönderilmiştir.
19. Terimlere ayetlerden örnek verilirken, “Kur’an-ı Kerim, 3/20” şeklinde
verilmiştir. Örneğin: “Din gününü yalanlayanlara yazıklar olsun.” (Kur’an-ı Ke-
rim 83/10-11)
20. Hadislerin kaynağı örneklerde cilt, sayfa olarak gösterilmemiş ancak
yararlanılan hadis kaynakları bibliyografyada verilmiştir. Örneğin: “Doğruluk insa-
nı iyiliğe yöneltir. İyilik ise kişiyi cennete götürür...” (Hadis)
21. Şiir örneklerinde sadece şairin ismiyle yetinilmiştir. Örneğin: “Mert da-
yanır, namert kaçar/Meydan gümbür gümbürlenir/Şahlar şahı divan açar/Meydan
gümbür gümbürlenir.” (Köroğlu)
22. Türk dilinde galatımeşhur olarak kullanılan kelimelerin kullanımına ay-
nen uyulmuştur. (ör. Evliyalar)
23. Terimlerin kullanımı ve seçiminde yararlanılan tüm kaynaklar “Kay-
nakça” başlığı altında sözlüğün sonunda verilmiştir.

VI
Sözlük Danışmanı ve Editör

Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU

Türk Dili Danışmanı


Prof. Dr. Recep TOPARLI
Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı

Sözlük Hazırlama Komisyonu


Dr. Mehmet SÜRMELİ
Dr. Arif ALKAN
Dr. Bilal DELİSER
Yusuf MAVİLİ
Ömer AKYÜREK
Ayhan BAŞTÜRK
Ali ÇINAR

VII
A tarihleri arasında Emevilerden sonra
hüküm süren sülale. Abbasiler dönemi-
ab su.
nin ilk zamanları İslam kültür ve mede-
aba 1. Dövme yünden yapılan ka- niyetine damgasını vuran çok önemli
lın kumaş ve bu kumaştan yapılmış bir çağdır. İslam dünyasında çeşitli
hırka, uzun üstlük. "Aba var, post var, müessese ve ilimler bu dönemde şekil-
meydanda er yok." (Y.K. Beyatlı) 2. lenmiş, zamanla gelişerek modern Av-
Dervişlerin dünyaya gereğinden fazla rupa medeniyetinin doğmasında da
önem vermediklerini göstermek ama- etkili olmuştur. İslam dünyasında din,
cıyla giyindikleri kalın, yünden elbise. dil, toplum ve fen bilimleri alanlarında-
ki ilk çalışmaların bir kısmı Emeviler
âbâ Bir kimsenin yakın ataları, ba-
devrinde başlamış olmakla birlikte bu
balar, dedeler, ecdat. Mekke müşrikleri
çalışmaların sistemli bir şekilde ele
putlara tapındıklarından dolayı Hz.
alınarak bağımsız birer ilim dalı hâline
Peygamber tarafından eleştirilince,
gelmesi Abbasiler döneminde olmuştur.
onlar ‘Âbâmızı bu şekilde ibadet eder
bulduk.’ biçiminde cevap vererek atalar abd 1. Kul. “Abd bir peygamber
kültüne körü körüne bağlılıklarını ifade olmakla melik bir peygamber olmak
etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim de, onların arasında serbest bırakıldım. Abd pey-
bu davranışını yermiştir. “Onlara: gamber olmayı tercih ettim.” (Hadis) 2.
‘Allah’ın indirdiğine uyun’ denilse, Allah’ın yarattığı her şey, mahluk.
‘Hayır, âbâmızı üzerinde bulduğumuz “Göklerde ve yerde bulunan tüm varlık-
yola uyarız’ derler. Peki ama, ataları lar Rahman’a abd olarak gelecektir.”
bir şey düşünmeyen, doğru yolu bula- (Kur’an-ı Kerim 19/93) 3. İnsan.
mayan kimseler olsa da mı (atalarının “…(Yerde ve gökte) Allah’a yönelen
yoluna uyacaklar)?” (Kur’an-ı Kerim her abd için ibret vardır.” (Kur’an-ı
2/170) Kerim 34/9)
abadile Sahabe döneminde ilimle- abdal 1. Veliler, erenler, Allah’ın
riyle ve özellikle verdikleri fetvalarla veli kulları. 2. Allah’a içtenlikle ibadet
meşhur olan Abdullah adlı dört sahabe edenler. 3. Gezginci dervişler. “Derviş
hakkında kullanılan bir terim. Hz. Pey- Yunus abdal olmuş/Gezer Allah deyü
gamber’in sahabeleri arasında üç yüz deyü.” (Y. Emre)
kadar Abdullah adlı kişi bulunmaktay-
abdest Yüzü (ağız, burun dâhil),
dı. Fakat bunların içinde geniş fıkıh
dirseklerle birlikte elleri, topuklarla
kültürü ve fetvalarıyla ün kazanan dört
beraber ayakları yıkamak ve başı (ku-
sahabe abadile unvanıyla tanınmıştır.
laklar ve ense dâhil) mesh etmek biçi-
Bunlar: Abdullah b. Abbas, Abdullah b.
minde, özellikle namazdan önce belli
Ömer, Abdullah b. Zübeyir ve Abdul-
bir düzen içinde yapılması gereken
lah b. Amr’dır.
maddi ve manevi temizlik. Başta namaz
Abbasiler Hz. Peygamber’in am- olmak üzere bazı ibadetleri yerine ge-
cası Abbas bin Abdülmuttalip (ö. tirmede abdest önemli bir şarttır.
32/653) soyundan gelen, MS 750-1258 Kur’an-ı Kerim okurken, Kâbe’yi tavaf
1
ederken abdest almak gerekir. “Bir abdiyet 1. Allah’a –onun emirlerini
kimse güzel bir şekilde abdest alır son- yerine getirip yasakladığı şeylerden
ra namazlarını kılarsa iki namaz ara- kaçınarak- içtenlikle kulluk ve ibadet
sındaki işlemiş olduğu (küçük) günah- etme. 2. Alçak gönüllülük. 3. Kişinin
ları Allah affeder.” (Hadis) bir varlığa veya bir kimseye isyan et-
meden, ondan yüz çevirmeksizin karşı-
abdest almak 1. Bazı ibadetleri
lıksız olarak itaat etmesi, kendi özgür-
yapabilmek için gerekli yıkama kuralla-
lüğünü onun için sınırlayıp tam bir
rını yerine getirmek. 2. Boy abdesti,
bağlılıkla onun emrine girmesi.
gusül almak.
Abdullah Hz. Peygamber’in baba-
abdest bozan Meninin dışında,
sı. Abdullah, Abdülmuttalip’in en kü-
küçük abdestten önce veya sonra, bazen
çük oğlu olup annesinin adı Fatıma’dır.
şehvetle de gelebilen ve yalnızca abdes-
Doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi
ti bozan, beyaz renkli akıntı, mezi,
yoktur. Abdullah’ın ahlak ve fizik gü-
vedi.
zelliği bakımından Kureyş’in en seçkin-
abdest bozmak 1. İdrar veya dışkı lerinden biri olduğu nakledilmiştir.
yapmak için ayakyoluna, helaya gitme. Ergenlik çağına gelince Zühreoğulları
2. Yellenmek. Kabilesi’nden Vehb’in kızı Âmine ile
evlenmiştir. Evlendikten sonra da
abdest gerekmek Düşü azmak, ih-
Kureyşliler arasında en seçkin meslek
tilam olmak.
olan ticaretle uğraşmıştır. Ticari bir
abdest tazelemek Yeniden abdest sefer için gitmiş olduğu Suriye’den
almak. dönerken Medine yakınlarında vefat
etmiştir. Ölüm tarihi kesin belli olma-
abdesti gelmek İdrar veya dışkı makla beraber vefat ettiğinde yirmi beş
yapmaya gereksinim duymak. yaşlarında olduğu rivayet edilmiştir.
abdestinde namazında olmak Abdullah b. Muhammed Abdul-
Dindar, ibadetleri yerine getirme konu- lah, Hz. Muhammed’in ikinci çocuğu-
sunda titiz olmak ve hiç kimseye kötü- dur. Küçük yaşta vefat etmiştir. Adının
lük düşünmemek. Tayyib veya Tahir olduğuna dair riva-
abdestinden şüphesi olmamak yetler de vardır.
Herhangi bir kötülük yapmadığı konu- Abdülmuttalip Hz. Peygamber’in
sunda kendine güveni tam olmak. dedesi. Abdülmuttalip’in asıl adı
abdestsiz 1. Abdesti olmayan, ab- Şeybe’dir. Babasının adı Haşim; anne-
dest almamış olan. 2. Günahkâr. sinin adı da Selma’dır. Fiziken ve ahla-
ken çok mükemmel bir insan olduğu
abdestsiz yere basmamak Abdes- nakledilmiştir. Çocukluğunu Medine’de
tinde namazında olmak. geçirmiş daha sonra amcası Muttalip
abdesthane 1. Abdest alınacak tarafından Mekke’ye getirilmiştir. Am-
yer. 2. Ayakyolu, hela, tuvalet. cası Muttalip’in vefatından sonra Mek-
ke’nin reisi olmuştur. Kâbe’ye birçok
2
hizmet yapmış ve kapanan zemzem abıhayat 1. Hayat suyu, bengi su.
kuyusunu da o açtırmıştır. Mekkeliler 2. İslam kültüründe içenin ölümsüz
arasında saygınlığı ile meşhur olmuştur. olacağı ve genç kalacağı varsayılan su.
Abdülmuttalip, en küçük oğlu Abdul- “Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalur
lah’ın vefatından sonra torunu Hz. dirler/Meğer Hızır İlyas ola abıhayat
Muhammed’in velayetini üstlenmiştir. içmiş gibi.” (Y. Emre) 3. Ahirette ceza-
Hz. Peygamber’in yetişmesine büyük landırılan bir kısım insanların, cehen-
bir özen göstermiştir. Vefatı yaklaştı- nemde kalmalarından dolayı üzerlerinde
ğında onun bakımını öz amcası Ebu oluşacak siyahlığı giderici cennet suyu.
Talip’e vasiyet etmiştir. Hz. Muham-
âbit 1. Kulluk eden, ibadet eden. 2.
med sekiz yaşında iken dedesi
Allah’ın emirlerini içtenlikle yerine
Abdülmuttalip vefat etmiştir.
getiren. 3. Bütün varlığıyla Allah’a
abes Yararsız, anlamsız, dünya ve yönelen, İslam dininin gereklerini ger-
ahirette yarar sağlamayan (söz), boş çek anlamıyla yaşayan. “Tövbe edenler,
(eylem ve davranış), saçma, akla ve âbitler, hamt edenler, oruç tutanlar,
gerçeğe uymayan (şey). “Bizim sizi rükû edenler, secde edenler, iyiliği
abes yere yarattığımızı ve sizin bize emredip kötülükten sakındıranlar ve
döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi Allah’ın sınırlarını koruyanlar… İşte o
sandınız.?” (Kur’an-ı Kerim 23/115) müminleri müjdele. (Ne mutlu onlara)!”
(Kur’an-ı Kerim 9/112)
Abese suresi Kur’an-ı Kerim’in
sekseninci suresidir. Mekke’de inmiştir. acbızenep 1. Kuyruk sokumu ke-
Kırk iki ayettir. Adını, birinci ayetteki miğinin altında bulunan toplu iğne başı
“Surat astı, yüz çevirdi” anlamına gelen büyüklüğündeki kemik. 2. İnsanın ilk
“abese” kelimesinden almıştır. Surede, yaratılışında ve öldükten sonraki dirili-
insanları İslam dinine çağırmanın yön- şinde bedenin çekirdeğini veya özünü
teminden, Kur’an-ı Kerim’in yüceli- oluşturduğu kabul edilen madde, bir tür
ğinden ve onun insanlık için bir öğüt genetik şifre.
oluşundan bahsedilir. Allah’ın evrende
Acem 1. İran ülkesi. “Bu şehr-i
yaratmış olduğu varlıklar ve bunların
Sitanbul ki bî-misl ü bahâdır/Yek
insanın emrine verilmesi ele alınır.
sengine yekpare Acem mülkü fedadır.”
Kıyamet gününün gerçekleşmesinin
(Nedim) 2. Arap olmayan, İranlı. 3.
kesin olduğu bildirilir ve dünyadayken
İran’a özgü.
insanların birbirlerine karşı sorumluluk-
larını yerine getirmedikleri için birbir- a’cemî 1. Hangi milletten olursa
lerinden kıyamet gününde karşılıklı olsun, bir başka dili konuşurken dil
olarak kaçışmaları tasvir edilir. Mümin- tutukluğu ve aksan bozukluğu yüzünden
lerin ahirette mutlu olacaklarını, inkâr- dediği anlaşılamayan kimse. “Biz
cıların ise kötü bir konumda bulunacak- Kur’an-ı Kerim’i a’cemî kimselerden
larını açıklayan ayetlerle sure son bu- birine indirseydik de bunu onlara oku-
lur. saydı, yine ona iman etmezlerdi.”

3
(Kur’an-ı Kerim 26/198-199) 2. Arap İslam’ın onaylamadığı söz ve dav-
olmayan. ranışlar adağın konusu olamaz.
adabımuaşeret 1. Davranış bilgi- Adak her dinde ve inanışta önemli
si. 2. Bir toplumda benimsenerek gele- bir yer tutar. “Günah bir şey üzerine
nekleşmiş nezaket, terbiye, ahlak ve adakta bulunan kimse bu adağından
görgü kuralları. İslam dinindeki muaşe- vazgeçsin.” (Hadis)
ret kurallarının bir kısmı şunlardır:
Maddi ve manevi temizliğe dikkat adalet 1. Doğruluk, eşitlik, denk-
etmek, çevreyi temiz tutmak, yalan lik, aşırılıktan uzak ve dengeli olma, her
söylememek, iftira etmemek, dedikodu şeye hakkını verme. 2. Bir işi yerli
yapmamak, haset etmemek, helal ka- yerine koyma, hak sahibine hakkını
zanmak, kişinin eşine, çocuklarına, verme, hak ve hukuka uygunluk. Her
komşularına ve iş yerindeki arkadaşla- şeyin olması gerektiği yerde bulunması,
rına karşı güler yüzlü olması, yoksulla- insaf. “Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya
ra karşı yardımsever olmak, küçüklere yardım etmeyi emreder. Ahlaksızlığı,
şefkat büyüklere saygı göstermek, ka- çirkin şeyleri ve azgınlığı yasaklar. O,
dınlara nazik davranmak, selamı yay- düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.”
gınlaştırmak. (Kur’an-ı Kerim 16/90) 3. Dinen zararlı
olan şeylerden kaçınmak suretiyle hak
adak 1. Adama işi veya adanılan olan yolda dosdoğru bir biçimde devam
şey, nezir. “Allah yolunda her neyi etme. 4. Kanunları eşitlik ilkesine göre
harcar veya bir adakta bulunursa- uygulama, herkesin kanun karşısında
nız şüphesiz ki Allah onu bilir.” eşit tutulmasını sağlama. “Allah, size
(Kur’an-ı Kerim 2/270) 2. Allah’ın emanetleri ehline vermenizi, insanlar
arasında hükmettiğiniz zaman adaletle
sevgisini ve hoşnutluğunu kazan-
karar vermenizi emreder…” (Kur’an-ı
mak, dileğinin gerçekleşmesini Kerim 4/58) 5. Dengeli bir kişilik ve
sağlamak amacıyla dince sakıncası ahlaka sahip olma, aşırılıktan uzaklaşıp
bulunmayan bir işi yapacağına dair her şeye hakkını verme. “Allah, adaletli
Allah’a söz verme. İnsan, arzu ettiği olanları sever…” (Kur’an-ı Kerim
şeylere kavuşmak, korktuklarından 49/9) 6. Allah’ın yaratmış olduğu ev-
emin olmak, yalnızlık ve çaresizlik rende onun istekleri doğrultusunda
gibi durumlarda Allah’ın yardım ve hareket etme.“Adaletli olun. Çünkü
desteğini yanında görmek ister. takvaya en uygun olan adil olmaktır…”
Bunu sağlamak için de birtakım (Kur’an-ı Kerim 5/8) 7. Haklıya hakkını
verip suçluyu da işlediği suça denk bir
sorumluluklar altına girer. Kişinin
ceza ile cezalandırma.
kendiliğinden üstlendiği bu sorum-
lulukların adına adak denilmiştir. adap 1. İzlenmesi gereken usuller,
Adakların yerine getirilmesi gerek- yollar, prensipler. 2. En iyi hâl ve hare-
lidir. Adak, yemin sayılır ve yerine ketler, ölçülü davranışlar, kişiler arasın-
daki iyi ilişkileri düzenleyen kurallar,
getirilmediğinde kefareti gerektirir.
4
uyulması gereken görgü kuralları. 3. kâfirlerden oldu.” (Kur’an-ı Kerim
Ahlak, terbiye, incelik, saygı. 4. Dinin 2/34)
ve aklın beğendiği, insanın söz ve dav-
âdet 1. Alışılmış şey, herkes tara-
ranışlarında, başkaları tarafından takdir
fından uyulan yol, töre, gelenek, göre-
edilmesini, her türlü hata ve kusurdan
nek, usul, alışkanlık, huy. 2. Akıl ve
korunmasını sağlayan ve ona üstün
sağduyu sahibi kişilerin benimseyip
meziyetler kazandıran ahlaki davranış-
tekrarladıkları alışkanlıklar. 3. Akla ve
lar.
düşünceye dayanmaksızın tekrar
adavet İçte saklanıp beslenen gizli edilegelen olay, durum ve davranış.
düşmanlık, kin, zarar verme ve öç alma “Cahiliye devrinden kalma tüm (kötü)
düşüncesi. “…Bir topluma olan adave- âdetler ayağımın altındadır (kaldırıl-
tiniz sizi suç işlemeye yönlendirme- mıştır). Bütün kan davaları kaldırılmış-
sin…” (Kur’an-ı Kerim 5/2) tır…” (Hadis)
adem 1. Yokluk, varlığın karşıtı. 2. âdet görme bk. hayız.
Ölüm. 3. Olmama, bulunmama, hiçlik.
âdetullah İlahî kurallar, Allah’ın
Âdem 1. Allah’ın yarattığı ilk in- evrendeki değişmez yasaları,
san, insan soyunun atası ve ilk pey- sünnetullah.
gamber. 2. Adam, insan. İlk insana
adil 1. Adaletli, adalet sahibi, doğ-
edîmden (yeryüzünden) alınan toprak-
ru, hak tanır, hukuka saygılı, insaflı.
tan yaratıldığı için Âdem denmiştir.
“Âbidin ibadeti kendini, adilin adaleti
Kur’an-ı Kerim’de Âdem Peygam-
dünyayı düzeltir.” (Atasözü) 2. Farzları
ber’in yaratılışından, kendisine tüm
yerine getiren, dinin buyurduğu şeylere
varlıkların adlarının öğretilmiş olma-
sıkıca yapışan, yasaklarından sakınan,
sından, meleklerin -Allah’a mutlak
davranışlarında gerçeği araştıran, dinini
itaatin simgesi olarak- Âdem Peygam-
ve kişiliğini zedeleyici söz ve davranış-
ber’e secde etmelerinden, eşinden ve
lardan kaçınan. “Allah adil olanları
çocuklarından söz edilmektedir. “Ha-
sever.” (Kur’an-ı Kerim 49/9)
tırla ki Rabb’in meleklere: Ben yeryü-
zünde bir halife yaratacağım, dedi. Âdiyât suresi Kur’an-ı Kerim’in
Onlar: Bizler hamdinle seni tespih ve yüzüncü suresidir. Mekke’de inmiştir.
seni takdis edip dururken, yeryüzünde On bir ayettir. ‘Hızla koşan ve nalların-
fesat çıkaracak, orada kan dökecek dan kıvılcımlar saçan savaş atları’ an-
insanı mı halife kılıyorsun, dediler. lamına gelen “Âdiyât” kelimesiyle
Allah da onlara: Sizin bilmeyeceğinizi başladığından bu adı almıştır. Surede,
herhâlde ben bilirim, dedi. Allah Allah yolunda cihat eden kimselerin
Âdem’e bütün isimleri öğretti.”( düşmanlar üzerine akın etmelerinden ve
Kur’an-ı Kerim 2/30-31) “Hani biz savaş atlarının öneminden bahsedilir.
meleklere: Âdem’e secde edin, demiş- İnsanın, Allah’ın nimetlerine şükretme-
tik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz yerek nankör davranması, dünya malına
çevirdi ve büyüklük tasladı. Böylece karşı aşırı tutkusu anlatılır. Yeniden
dirildikten sonra insanın bütün yaptıkla-
5
rının karşısına çıkarılacağı ve Allah şöyledir: Adnan-Mead- Nizar- Mudar-
huzurunda hesaba çekileceğini hatırla- İlyas- Müdrike- Huzeyme- Kinane-
tan ayetle sure son bulur. Nadr- Malik- Fihr (Kureyş)- Galib-
Lüey- Ka’b- Mürre- Kilab- Kusayr-
Âd kavmi Yemen taraflarında,
Abdümenaf- Haşim- Şeybe
kum tepelerinden oluşmuş bir arazide
(Abdülmuttalip)- Abdullah-Hz. Mu-
yaşamış eski bir topluluk. Hud Pey-
hammed.
gamber’in davet ve uyarılarını dikkate
almayarak Allah’a ortak koşmakta ısrar af 1. Birinin suçunu, yanlışını ba-
ettikleri ve doğru yoldan saptıkları için ğışlama, hoş görme. “Rabbimiz, bize
ilahî cezaya uğrayarak yok edilmişler- gücümüzün yetmeyeceği şeyleri yükle-
dir. “Âd kavmine de kardeşleri Hud’u me! Bizi affet, bizi bağışla, bize şefkati-
(gönderdik). O, (kavmine) dedi ki: “Ey ni göster. Sen bizim Mevlamızsın. Tüm
kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin kâfirlere karşı bize yardım et.” (Kur’an-
ondan başka tanrınız yoktur. (Hâlâ ona ı Kerim 2/286) 2. Bir suçlu hakkında
karşı gelmekten) sakınmayacak mısı- hüküm verildikten sonra cezasını hafif-
nız?” (Kur’an-ı Kerim 7/65) letme veya tamamen kaldırma. “Afta
hata etmek cezada hata etmekten daha
adl bk. adalet.
iyidir.” (Hadis)
adliilahî İlahî adalet; Allah’ın
afet 1. Bela, hastalık, kusur, büyük
şaşmaz, değişmez adaleti. “Kenar-ı
felaket, musibet, hastalıkların dokularda
Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyu-
yaptığı bozukluk, kıran. 2. İnsan müda-
nu/Gelir de adliilahî sorar Ömer’den
halesi olmadan meydana gelen deprem,
onu!” (M.A. Ersoy)
sel, fırtına vb. musibet ve zararlar.
Adn 1. Cennetin en yüksek derece-
afif 1. İffetli, namuslu, doğru, zina-
lerinden biri. 2. Peygamberlerin, şehit-
dan ve zinaya götüren haram yollardan
lerin, salih kulların gidecekleri cennet.
sakınan (erkek). “Evlenmeye imkân
“İman edip güzel davranışlarda bulu-
bulamayanlar, Allah kendilerine
nanlara… içinden ırmaklar akan Adn
lütfuyla bu imkânı verinceye kadar afif
cennetleri vardır…” (Kur’an-ı Kerim
davransınlar.” (Kur’an-ı Kerim 24/33)
18/30, 31)
2. Yolsuzluğun her türlüsünden kaçı-
Adnan Arapların iki ana kolundan nan.
birini teşkil eden ve Hz. Peygamber’in
afife İffetli, namuslu, doğru, zi-
soyunun da bağlı olduğu Adnanilerin
nadan ve zinaya götüren yollardan
atası. Adnan, İsmail Peygamber’in
sakınan (kadın).
torunlarındandır. Doğum ve ölüm tarih-
leri bilinmemektedir. MÖ 604-561 afiyet 1. Ruh ve beden sağlığı. “Ey
yılları arasında yaşamış olan Allah’ım! Bütün bela, hastalık ve fela-
Buhtunnasr zamanında yaşadığı söyle- ketlere karşı afiyet ver!” (Hadis) 2.
nir. Adnan’dan Hz. Peygamber’e kadar Ağız tadı, gönül hoşluğu, mutluluk ve
uzanan ve Hz. Muhammed tarafından esenlik. “Ey Allah’ım! Senden af, afiyet
da kabul edilen Adnanilerin soy kütüğü
6
ve günahlara karşı korunma bilincini ahadis Hadisler.
isterim…” (Hadis)
ahadiyet 1. Allah’ın birliği, vahda-
aforoz Hristiyanlıkta kilise tara- niyet. 2. Allah’ın zatında, sıfatlarında,
fından verilen “cemaatten kovulma” yaratmasında ve emretmesinde bir ve
cezası. Aforoz edilen kişi cemaatten tek olması; Allah’ın eşinin, benzerinin
uzaklaştırılır. Kilise birliğinden ve ortağının olmaması durumu. 3. Al-
çıkartılır. Hristiyanlığın ilk lah’ın yaratmasındaki denge, düzen ve
dönemlerinden beri uygulanan bu ceza; mükemmelliğin yaratmış olduğu bütün
dinden ayrılanlara, büyük günah varlıklarda gözükmesi, tecellisi.
işleyenlere, kilisenin dogmalarına karşı
ahad haber 1. Bir kişinin nakletti-
gelenlere ve bilim adamlarına
ği haber, hadis; haberivahid. 2.
verilmiştir. Orta Çağ’da bu ceza kilise
Mütevatir olmayan haber. Ahad haber,
yöneticileri tarafından, devleti idare
İslam’ın ilk dönemlerinde Hz. Peygam-
edenlere bir baskı aracı olarak
ber’e ulaşıncaya kadar isnadının her
kullanılmıştır.
Afüv (el-Afüv) “Affeden, bağışla- tabakasında bir kişi tarafından nakledi-
yan, acıyan” anlamında Allah’ın esma- len haberlere denilmiştir. Sonraki dö-
yıhüsnasından biri. Allah, tövbe edip nemlerde her tabakada bir veya birçok
işlediği günahların farkında olarak kişi tarafından nakledilen; ancak
kusurunu itiraf ile pişmanlık duyanların mütevatir haberde aranan “her dönemde
günahlarını affeder; affetmek Onun çok sayıda ravi tarafından nakledilme”
merhametinin gereğidir. Allah’ın rah- şartını taşımayan haberlere ahad haber
meti, gazabından (öfkesinden) daha denilmiştir. Ahad haber, İslam âlimleri-
geniştir. İnsanlar ne kadar günahkâr nin çoğunluğuna göre kesin bilgi ifade
olursa olsunlar Allah’ın rahmetinden etmez.
ümitlerini kesmemelidirler. “Ey Al-
ahbar 1. Haberler. 2. Âlimler, din
lah’ım! Sen Afüvsün, affı seversin,
büyükleri, üstün kimseler. “Rabbanile-
bizleri affet!” (Hadis)
rin ve ahbarın onları günah söz söyle-
ahad 1. Bir, tek, yalnız. 2. İsimle- mekten, haram yemekten sakındırmaları
rinde, sıfatlarında, yaratmasında ve gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kö-
emretmesinde tek ve eşsiz olması an- tüdür.” (Kur’an-ı Kerim 5/63) 3. Yahu-
lamında, Allah’ın sıfatlarından biri. diliği ve onun kutsal kitabı Tevrat’ı
“De ki Allah ahaddır. Hiçbir şeye bilen, Yahudi dinini öğreten ve ortaya
muhtaç değildir. Doğurmamış ve doğ- çıkan problemleri çözen din adamları,
mamıştır. Onun eşi, benzeri ve dengi hahamlar. “Yahudiler ve Hristiyanlar
yoktur.” (Kur’an-ı Kerim 112/1-4) ahbarı, rahiplerini, bir de Meryem oğlu
Allah’ın bir ve tek olması herhangi bir İsa’yı Allah’la beraber rableri olarak
sayı dizisinin ilk basamağı anlamında gördüler. Oysa tek tanrıdan başkasına
matematiksel birlik değildir. Benzeri ve kulluk etmekle emrolunmuş değillerdi.”
dengi bulunmaması anlamındadır. (Kur’an-ı Kerim 9/31)
ahd bk. ahit.
7
Ahd-i Atik 1. Eski sözleşme, an- Âhir (el-Âhir) “Bütün yaratılanlar
laşma. 2. İsrailoğulları’na Hz. İsa’dan öldükten sonra ahirette hesap vermek
önceki peygamberler aracılığıyla indiri- için kendisine döndürülecek olan, varlı-
len kitaplara verilen isim. (Tevrat ve ğının başlangıcı olmadığı gibi sonu da
Mezmurlar) 3. Hristiyanlara göre, İn- olmayan mutlak varlık.” anlamında
cil’den önceki mukaddes kitaplar; Tora, Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Al-
Neviîm ve Ketubim. lah, Evvel’dir, Âhir’dir… O, her şeyi
bilendir.” (Kur’an-ı Kerim 57/3)
Ahd-i Cedit 1. İncil. 2. Sonradan
yazılan ve İncil adı verilen kitaplar ve ahiret 1. Dünya hayatını takip eden
ekleri. İsrailoğulları, Allah’ın kendile- hayatın adı.“Ey Rabbimiz! Bize dünya-
riyle yaptığı sözleşmeyi bozunca, Allah da da ahirette de iyilik ver. Bizi cehen-
onlara yeni bir ahit vermiştir. nem azabından koru.” (Kur’an-ı Kerim
Hristiyanlara göre bu yeni ahit Hz. İsa 2/201) 2. Dünya hayatındaki amellerin -
vasıtasıyla yapılmıştır. Bu son ahdin söz, davranış ve eylemlerin- sonuçları-
yazılı belgeleri kabul edilen metinlere nın alınacağı ve değerlendirileceği za-
de Ahd-i Cedit adı verilmiştir. Ancak man. “Müminler namazlarını kılarlar,
bu ad, MS II. yüzyılın sonlarına doğru zekâtlarını verirler ve ahirete de kesin
kullanılmaya başlanmıştır. olarak iman ederler.” (Kur’an-ı Kerim
27/3)
ahi 1. Yiğit, cömert, civanmert. 2.
Ahilik teşkilatı mensubu, zanaatkâr. ahir zaman 1. Dünyanın sonu, kı-
yamet. 2. Kıyametin yaklaştığı ve ala-
Ahilik Selçuklu ve Osmanlı dö-
metlerinin belirginleştiği zaman. İslam
nemlerinde Anadolu’da kurulan ve
inancına göre evrenin başlangıcı olduğu
gelişen dinî ve toplumsal yönü olan bir
gibi sonu da vardır. Ancak bunun za-
esnaf teşkilatı. Kurucusu Ahi Evran (ö.
manını Allah’tan başka kimse bilemez.
1262, 1300 veya 1317)’dır. O, dericile-
“Ahir zaman belirtilerinden bazıları
rin piri ve otuz iki çeşit esnaf ve zana-
şunlardır: İlmin kalkıp cahilliğin yer-
atkâr grubunun lideri olarak tanınmak-
leşmesi, sarhoşluk verici şeylerin yay-
tadır. Aynı zamanda bir ilim ve fikir
gınlaşması, zinanın artması…” (Hadis)
adamıdır. Ahilik teşkilatının temel
yapısını, yiğitlik ve cömertlik başta ahir zaman peygamberi Son pey-
olmak üzere tüm yüksek değerleri ken- gamber Hz. Muhammed. Hz. Muham-
disinde toplamayı amaç edinen ve bu med’den sonra peygamber gelmeyecek-
değerlerden taviz vermeyen zanaatkâr tir. Kıyamete kadar Allah yoluna yapı-
gençler oluşturur. Ahilik, temel ilkele- lacak çağrı onun getirdiği dine olacak-
rini İslam tasavvufundaki fütüvvet tır.
ahlakından aldığı için ahiliğe “Fütüvvet
ahit 1. Söz verme, ant, yemin.
Teşkilatı” da denir. “Selçuklular ve ilk
“Vermiş olduğunuz ahitleri yerine geti-
Osmanlılar zamanında Ahilik din ile
riniz. Çünkü insan ahitlerinden sorum-
zanaatı birleştirmek suretiyle çok kuv-
ludur.” (Kur’an-ı Kerim 17/34) 2. Ta-
vetli bir hareket hâline gelmişti.” (M.
ahhüt, sözleşme, mukavele, misak. “Ey
Kaplan)
8
insanoğlu! Ben sizden şeytana tapın- çocukları üzerindeki hakları ele alınır.
mayın diye ahit almadım mı?” (Kur’an- İnkârcıların ahirette karşılaşacakları acı
ı Kerim 36/60) 3. İnsanın başkasına durumlar anlatılır. İnkârcı bir toplum
verdiği güvence. “Anlaşma yaptığınız olan Âd kavmi ve onların yok oluşu
zaman Allah’ın ahdini tam yerine geti- örnek olarak verilir. Sure, Allah’ın
rin (verdiğiniz sözü tutun).” (Kur’an-ı peygamberlerinin çağrılarını dinleme-
Kerim 16/91) 4. Bir şeyi her durumda yen ve toplumun kötülüklerine sabreden
koruyup gereğini yerine getirme. 5. Bir peygamberlerden örnekler vererek son
şeyin yerine getirilmesini emretme, bulur. Bu çerçevede Hz. Peygamber de
talimat verme, anlaşma yapma. 6. İnsa- sabırlı olmaya çağrılır.
nın Allah’tan başka tanrı tanımayacağı-
ahkâmışeriye 1. Şeriat hükümleri,
na dair Allah’a kesin söz vermesi, Al-
dinî kurallar. 2. Kur’an-ı Kerim ve
lah’ın da bu konuda insandan kesin söz
hadislere dayanan hükümler, emir ve
alması. Karşılıklı sözleşme, kalubela.
yasaklar. 3. Allah-insan, insan-insan,
“Gerçek anlamda mümin olanlar ahit-
insan-hayvan, insan-eşya arasındaki
lerini ve emanetlerini (korumayı) göze-
münasebetleri düzenleyen Kur’an-ı
tirler.” (Kur’an-ı Kerim 70/32)
Kerim ve sünnete ait hükümler.
ahitname 1. Antlaşma belgesi, ant-
ahkâm-ı Kur’an 1. Kur’an-ı Ke-
laşma, anlaşma, sözleşme, mukavele. 2.
rim’in hükümleri. 2. İbadetler, insanlar
Yazılı emir ve talimat; bazı şahıs ve
arası ilişkiler, suç ve bu suçlara uygula-
gruplara tanınan hak ve imtiyazları,
nacak yaptırımlarla ilgili ayetlerin yo-
yabancılarla yapılan anlaşma hükümle-
rumunu konu alan bilim dalı. 3. Ahkâm-
rini içeren belge. 3. Hz. Peygamber’in,
ı Kur’an alanında yazılan eserlerin ortak
halife ve hükümdarların emriyle çeşitli
adı.
kademelerdeki yönetici ve memurlarla
ilgili olarak düzenlenen tayin kararı. ahlak 1. Huylar, mizaçlar, karak-
terler, tabiatlar. 2. İnsanın yaratılışından
Ahkaf suresi Kur’an-ı Kerim’in
gelen özellikleri ile insanların iyiliğini
kırk altıncı suresidir. Mekke’de inmiş-
ve mutluluğunu hedef alan kuralların
tir. Otuz beş ayettir. Adını, yirmi birinci
hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve
ayette geçen “rüzgârların oluşturduğu
güzel davranışlar. “Ben güzel ahlakı
kum tepeleri” anlamındaki “ahkaf”
tamamlamak için gönderildim.” (Hadis)
kelimesinden almıştır. Surede, evrenin
3. İnsanın, iyi veya kötü olarak vasıf-
amaçsız olarak yaratılmadığı ele alınır.
landırmaya yol açan manevi nitelikleri,
Allah’ın, evreni ortaksız olarak yarattı-
huyları ve bunların etkisiyle ortaya
ğı, bundan dolayı Allah’a ortaklar koş-
koyduğu iradeli davranışlarının bütünü.
manın büyük bir günah olduğu belirti-
“İnsanların en hayırlısı ahlakı güzel
lir. Sonraki ayetlerde Kur’an-ı Kerim’in
olandır.” (Hadis) 4. Ahlaki konularla
Allah tarafından gönderildiği ve insan
ilgili bilim dalı.
tarafından benzerinin oluşturulmasının
imkânsızlığı vurgulanır. Ahiret hayatı- Ahmedilik bk. Kadıyanilik.
na sık sık değinilir. Anne ve babanın,
9
Ahmet b. Hanbel bk. Hanbeli üzere toplanıp Medine’yi kuşatmaya
Mezhebi. gelen müttefik düşman kuvvetlerine
“ahzab” adı verilmiştir. Sure Hz. Pey-
ahretlik 1. Ahiret kardeşi. 2. Dün-
gamber’in kâfir ve münafıklara itaat
yanın süsüne ve gösterişine değer ver-
etmeyip Allah’tan kendisine gelen vah-
meyip kendisini ibadete veren, çokça
ye uymasını emreden ayetlerle başlar.
hayır işleyen kimse. 3. Evlatlık alınan
Tevhit inancını kabul eden bütün mü-
kimsesiz çocuk.
minlerin dost ve kardeş oldukları ve
ahsenihadis “Sözün en güzeli” an- birbirleriyle eşit haklara sahip oldukları
lamında Kur’an-ı Kerim’in isimlerin- anlatılır. Mekkeli müşriklerin oluştur-
den biri. “Allah ahsenihadisi, birbiriyle dukları güçle Medine’ye saldırdıkların-
uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar da münafıkların savaştan kaçışları ve
okunan bir kitap olarak indirdi.” korkaklıkları tasvir edilir. Müslümanla-
(Kur’an-ı Kerim 39/23) rın münafıklar gibi korkak olmamaları
tavsiye edilir. Savaş sonrasında elde
ahsenitakvim 1. Allah tarafından
edilen ganimetlerle ekonomik açıdan
insana verilen en güzel şekil, yaratılı-
gelir seviyeleri yükselen müminlerin
şındaki fiziksel ve manevi güzellik. 2.
israfa kaçmamaları üzerinde durulur.
Allah’ın, insanı yerine getirmesini
Bu çerçevede Hz. Peygamber’in eşleri-
buyurduğu sorumlulukları taşıyabilecek
ne de Peygamberin kendilerine vermiş
bir donanım ve yeterlilikte yaratmış
olduğu dünyalıktan daha fazlasını iste-
olması. “Biz insanı ahsenitakvim üzere
memeleri hatırlatılır. Evlilik kurumu ve
yarattık.” (Kur’an-ı Kerim 95/4)
evliliği ayakta tutan ahlaki değerler
ahyar 1. Hayırlılar, iyiler, hayrı üzerinde durulur. Evlilikte iffetli olma-
çok olanlar, manevi bakımdan zengin nın önemi vurgulanır. Evlilik dâhil Hz.
olanlar, cömertler, şerefliler. 2. Çok Muhammed’in hayatın tüm alanlarında
hayırlı, erdemli, yararlı ve seçkin kim- örnek olduğu anlatılır. İffetli kadınları
seler, peygamberler. “Sizin ahyarınız huzursuz eden eylemlere ve özellikle
hanımlarına hayırlı olanlarınız- dedikodulara karşı müminlerden uyanık
dır.”(Hadis) “Doğrusu onlar bizim olmaları istenilir. Surenin sonunda
katımızda ahyardandır. İsmail’i, müminlere, Hz. Musa’ya eziyet eden
Elyesa’yı, Zülkifl’i de an. Hepsi de Yahudiler gibi, Hz. Muhammed’e ezi-
ahyardandır.” (Kur’an-ı Kerim 38/47- yet etmemeleri emredilir. Müminlerden
48) Resulullah’a itaat etmeleri ve getirdiği
vahye tam bir teslimiyetle bağlanmaları
Ahzab Savaşı bk. Hendek Savaşı. istenir. Onun getirmiş olduğu vahyin
Ahzab suresi Kur’an-ı Kerim’in emanet olduğu vurgulanır. Emanete
otuz üçüncü suresidir. Medine’de in- riayet etmenin müminlerin temel nite-
miştir, yetmiş üç ayettir. Adını, yirmi liklerinden biri olduğu söylenerek sure
ve yirmi ikinci ayetlerde geçen “ahzab” son bulur.
kelimesinden almıştır. Hendek Sava- akabe 1. Tehlikeli ve dar geçit. 2.
şı’nda Hz. Peygamber’e karşı savaşmak Köleyi hürriyetine kavuşturma, bir
10
yetim veya yoksulu doyurma, sabırlı ve bu biate Birinci Akabe Biati denir. 622
haktan yana kimselerden olma gibi yılı hac mevsiminde Resulullah’ı Medi-
erdemli davranışlar. “Sen akabenin ne ne’ye davet etmeye karar veren ikisi
olduğunu nereden bileceksin? (Akabe) kadın yetmiş beş Medineli Mekke’ye
bir köleyi hürriyete kavuşturmak, aç gelip Hz. Muhammed’le Akabe adlı
kalmış bir insanı, akraba olan yetimi yerde gizlice görüştüler. Onu Medi-
veya hiçbir şeyi olmayan yoksulu do- ne’ye davet ettiler ve hicret etmesi du-
yurmaktır.” (Kur’an-ı Kerim 90/13-16) rumunda yardımlarını esirgemeyecekle-
3. Allah’a giden yolda dervişin önüne rine, onu koruyacaklarına ve İslam’ı
çıkan aşılması güç engel. yayacaklarına dair söz verdiler. Bu
ikinci anlaşmaya da İkinci Akabe Biati
Akabe Birinci ve İkinci Akabe Bi-
denir.
atleri’nin yapıldığı, Kâbe’ye üç kilo-
metre uzaklıkta olan ve Mina sınırları Akait 1. İnanılan şeyler, akideler,
içinde kalan kayalık bir yer. dinî inançlar, gönülden bağlanılan,
düğüm atmışçasına kesinlikle inanılan
Akabe Biatleri Akabe denilen
şeyler, itikatlar. 2. İslam dininin temel
yerde 621-622 yıllarında Medineli
inanç esasları ve hükümleri. 3. Kur’an-ı
Müslüman bir grupla Hz. Peygamber
Kerim ve hadisler çerçevesinde İslam
arasında yapılan iki anlaşma. Hz. Pey-
dininin iman esaslarını konu edinen ilim
gamber, Cahiliye Devri âdetlerine göre
alanı. Akait ilmi Allah’ın varlığını,
hac görevini yerine getirmek ve Mekke
birliğini, sıfatlarını, fiillerini, yaratmada
çevresinde kurulan fuarlara katılmak
ve hükmetmede eşsizliğini, ahiretle
için Mekke’ye gelen Araplar arasında
ilgili konuları, meleklere, kitaplara ve
İslam’ı yaymak istiyordu. Peygamber-
peygamberlere imanı, kaza ve kaderle
liğinin on birinci yılı olan 620 yılının
ilgili konuları ele alır. Ayrıca inançsız-
hac mevsiminde Medineli altı kişilik bir
ların İslam dinine karşı yapmış oldukla-
grupla tanıştı. Onlar İslamiyet’i kabul
rı itirazlara cevaplar üretmeyi konu
ettiler. Bu grup Medine’ye dönüp Evs
edinir. İslam dininin akide sistemi,
ve Hazrec adlı iki kabileye Hz. Pey-
dinin temelidir. Bu temel olmadan iba-
gamber ve İslam dini ile ilgili bilgi
detlerin ve yerine getirilen emir ve
verince, onlar da ertesi yıl Hz. Mu-
yasakların Allah katında bir değeri
hammed’le buluşacaklarına söz verdi-
yoktur. İslam bilginleri, mükelleflerin
ler. Medine’den on iki kişilik bir grup
önce İslam akaidini öğrenmelerini tav-
Hz. Peygamber’le Akabe’de buluştular.
siye etmişlerdir. Bu konuyla ilgili hicri
Hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayacak-
II. asırdan itibaren Müslümanlar arasın-
larına, hırsızlık ve zina yapmayacakla-
da çalışmalar yapılmıştır. Akaitle ilgili
rına, çocuklarını öldürmeyeceklerine,
ilk ve en önemli çalışmalardan birini
birbirlerine iftira etmeyeceklerine,
Ebu Hanife yapmıştır. El-Fıkhu’l-Ekber
Allah’ın emirlerine uyacaklarına dair
adıyla bilinen bu çalışma akait ilminin
Hz. Peygamber’e söz verip biat ettiler.
temel eserlerinden biridir.
Peygamberliğin on ikinci yılı olan 621
yılı zilhicce ayında Akabe’de yapılan
11
akıl 1. Düşünme, anlama ve kav- akika 1. İnsan ve hayvan yavrula-
rama gücü, us. “Akıl yaşta değil başta- rının ana rahmindeyken başında biten
dır.” Atasözü 2. İdrak, iyiyi kötüden tüyler, yeni doğan çocuğun başındaki
ayırt etme yeteneği, düşünce, hafıza, saç. 2. Yeni doğan çocuk nedeniyle
bellek, kavrayış, zekâ. “Aklı olmayanın Allah’a şükür olarak doğumunun yedin-
dini yoktur.” (Hadis) 3. Sadece insan- ci gününde kesilen kurban. Çocuğa,
da var olan; yararlı ile zararlıyı, iyi ile doğumunun yedinci gününde ad konu-
kötüyü, güzel ile çirkini ayırt etme lur ve saçları tıraş edilir. Kesilen saçla-
yeteneği. “Akıl, şüphesiz Tanrı’nın rının ağırlığınca fakirlere altın veya
bağışıdır. İnsan akıl ile bin türlü iyi gümüş cinsinden sadaka verilir. “Her
kısmet ve nimeti elde eder.” (Y. H. çocuk akikası karşılığında Allah’ın
Hacip) Akıl, insanların tehlikeye düş- koruması altına girer. Doğumunun
mesine ve yok olmasına engel olan, yedinci gününde onun adına bir kurban
insanı insan yapan, onun her türlü ey- kesiniz.” (Hadis)
lemine anlam kazandıran ve ilahî emir-
akika kurbanı bk. akika.
ler karşısında insanın yükümlülük altı-
na girmesini sağlayan, ona düşünme, akit 1. Bağ, bağlama, düğümleme,
kavrama ve bilgi elde etme gücü veren iki veya daha fazla şeyi birbirine bağ-
bir özdür. İslam, aklı olmayanları dinî lama. 2. Sözleşme, antlaşma, yemin-
emir ve yasaklardan sorumlu tutmaz. leşme. “Allah, sizi bile bile yapmış
olduğunuz akitlerden dolayı sorumlu
akıl baliğ 1. Büluğ çağına ulaşmış
tutar.” (Kur’an-ı Kerim 5/89) 3. Karar-
akıllı kimse. 2. Mükellef, yükümlülük
laştırma, kurma, meydana getirme, bir
ve sorumluluk altına giren kimse. 3.
araya getirme. 4. Hukuki sonuç doğur-
Allah’ın emir ve yasaklarından sorumlu
mak amacı ile iki veya daha çok kimse-
olma yaşı. Kız ve erkek çocuklarında
nin veya kuruluşun karşılıklı olarak
akıl baliğ olma çağı iklimlere ve eko-
birbirine uygun görüş bildirmesi ile
nomik durumlara göre farklılık gösterir.
gerçekleşen işlem, mukavele, kontrat.
akide bk. akait. “Ey iman edenler! Akitlerinizi tam
olarak yerine getirin…” (Kur’an-ı Ke-
akif 1. İbadet eden, ibadetinde de-
rim 5/1) 5. İnsanın Rabb’i ile ruhlar
vamlı olan, kendini adayan, tutkun. “…
âlemindeki sözleşmesi.
İbrahim ve İsmail’e: ‘Tavaf edenler,
akifler, rükû ve secde edenler için evi- aklıselim 1. Sağduyu, hüküm ve
mi tertemiz bulundurun’ diye emretmiş- kararlarında doğruyu yanlıştan, iyiyi
tik.” (Kur’an-ı Kerim 2/125) 2. İtikâf kötüden ayırma yetisi. 2. İnsanın doğru
yapan kişi. 3. İbadet amacı ile cami ve karar vermesini sağlayan, herhangi bir
mescit gibi kutsal sayılan bir yerde, olumsuzluktan veya ortamın kötülü-
belli bir süre kendini ibadete veren kişi. ğünden etkilenmeyen, yaratılışındaki
“Mescitlerde akifler iken kadınlara temizliği koruyan akıl.
(cinsel olarak) yaklaşmayın…”
akraba 1. Aralarında yakınlık,
(Kur’an-ı Kerim 2/187)
soyca ilgi ve kan bağı olanlar. “Akra-
12
balarıyla ilgiyi kesenler cennete gire- ile evlenmiş ve bu evlilikten Hz. Hasan,
mezler.” (Hadis) 2. Hısım, evlilik dola- Hz. Hüseyin, Hz. Muhsin adlı erkek
yısıyla birbirine yakın olan kimseler. çocukları ile Hz. Zeynep ve Hz. Ümmü
Kur’an-ı Kerim, Müslümanların akra- Gülsüm adlı kız çocukları olmuştur. Hz.
baya yardım etmelerini, onları ziyaret Ali; Bedir, Uhut, Hendek ve Hayber
etmelerini, onlara iyilik yapmalarını, başta olmak üzere Hz. Peygamber katıl-
onların hakkını gözetmelerini ve adalet dığı bütün savaşlarda bulunmuş ayrıca
ölçüleri içinde onlara yakın davranma- vahiy katipliği de yapmıştır. Hz. Os-
larını emreder. “Gerçek anlamda tak- man’dan sonra Müslümanlar halife
va; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, olarak onu seçmiştir. Hz. Ali dönemin-
kitaba, peygamberlere iman; Allah’ın de siyasi karışıklıklar meydana gelmiş-
rızası için akrabaya, yetimlere, düşkün- tir. Abdurrahman b. Mülcem adlı birisi
lere, yolculara, yoksullara ve kölelere tarafından hicri kırk yılı ramazan ayının
sadaka vermektir…” (Kur'an-ı Kerim on dokuz veya yirmi birinci gününde
2/177) Kûfe’de şehit edilmiştir. Hz. Ali, Müs-
lümanlar arasında ilmi, kahramanlığı ve
akşam namazı Güneşin batmasın-
cömertliği ile simge hâline gelmiştir.
dan yatsı namazının vaktinin girmesine
kadarki süre içerisinde kılınan üç rekât- âliaba 1. Hz. Muhammed’in ev
lık farz namaz. Akşam namazının far- halkı. 2. Hz. Peygamber’in kızı Hz.
zından sonra iki rekât sünnet kılınır. Fatıma, damadı Hz. Ali, torunları Hz.
“Yıldızlar doğmadan önce akşam na- Hasan ve Hz. Hüseyin. Hz. Muham-
mazını kılmak için acele ediniz!” (Ha- med, bir sabah namazından sonra kızı
dis) Hz. Fatıma’yı, damadı Hz. Ali’yi ve
torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’i
Hz. Ali Hz. Peygamber’in damadı
abasının içine almıştır. Âliaba ismi,
ve dört halifenin sonuncusu. Hz. Ali,
tarihteki bu olaydan sonra kullanılmaya
hicretten yaklaşık yirmi iki yıl önce
başlamıştır.
(MS 600) Mekke’de doğmuştur. Baba-
sı, Hz. Peygamber’in amcası Ebu Talip, âlimuhammed 1. Hz. Muham-
annesi de Fatıma binti Esed’dir. Ebu med’in aile fertleri; eşleri, çocukları,
Talip’in en küçük oğludur. Beş yaşın- torunları. 2. Hz. Muhammed’e uyanlar.
dan itibaren Hz. Peygamber’in himaye- Sahabeler ve daha sonra gelen Müslü-
sinde yetişmiştir. Hz. Muhammed’e ilk manlar da âlimuhammed’den sayılırlar.
iman edenlerdendir. Hz. Peygamber’in “Ey Allah’ım! Bütün hayır, iyilik ve
hicreti sırasında onun evinde kalarak güzellikler âlimuhammed’in üzerine
Mekkelilerin emanetlerini onlara teslim olsun.” (Hadis)
etmiştir. Zaman zaman, Müslümanlar
Âlâ suresi Kur’an-ı Kerim’in sek-
arasında yapılan kardeşlik anlaşmala-
sen yedinci suresidir. Mekke’de inmiş-
rında Hz. Peygamber, kendisine manevi
tir. On dokuz ayettir. Adını birinci ayet-
kardeş olarak Hz. Ali’yi (ö. 40/661)
te geçen ve “en yüce” anlamına gelen
seçmiştir. Hicretin ikinci yılının sonun-
“âlâ” kelimesinden almıştır. Sureye,
da Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma
evren ve evrende var olanları eşsiz
13
güzellikte yaratan Allah’a övgüyle kopmadan önce ortaya çıkacak olan
başlanır. Ayrıca Hz. Muhammed’in olaylar, kıyametin yaklaştığını gösteren
kalbine Kur’an-ı Kerim ayetlerinin belirtiler.
yerleştirilmesinden, onun da bu ayetler-
alem 1. İşaret, nişan. “Her şeyin bir
le insanlara öğüt vermesinden bahsedi-
alemi vardır. İmanın alemi de namaz-
lir. Kur’an-ı Kerim’in öğüdüne kulak
dır.” (Hadis) 2. Bayrak. 3. Lider, önder.
verenlerin kurtulacağı, bu öğütleri cid-
4. Sınır, sınır taşı. 5. Minare, kubbe,
diye almayanların da ateşe gireceği
sancak direği gibi şeylerin tepesinde
anlatılır. Ateşten kurtulmak için ruh ve
bulunan madenden yapılmış ay yıldız
gönül temizliği ile namaz kılmanın
veya lale biçiminde süs.
önemi vurgulanır. Bütün ilahî kitaplar-
da konu edilen ahiret gerçeği vurgula- âlem 1. Yeryüzü ve gökyüzündeki
narak sure son bulur. nesnelerin oluşturduğu bütün evren;
gökyüzünde görünen veya görünmeyen
Alak suresi Kur’an-ı Kerim’in
gök cisimleri, yıldızlar, kâinat, dünya,
doksan altıncı suresidir. Mekke’de
cihan, yer yuvarlağı. “Her türlü övgü ve
inmiştir. On dokuz ayettir. Adını ikinci
şükür, âlemlerin Rabb’i olan Al-
ayette geçen ve “yumurta hücresi, emb-
lah’adır.” (Kur’an-ı Kerim 1/1) 2.
riyo” anlamına gelen “alak” sözcüğün-
Halk, topluluk, insanlar. “İnsanlar için
den almıştır. İlk beş ayeti Hz. Peygam-
(mabet) olarak ilk kurulan ev Mekke’de
ber’e ilk gelen ayetlerdir. Sureye, pey-
olandır. Âlemlere uğur, bereket ve
gamberlerin sonuncusu olan Hz. Mu-
hidayet kaynağı olarak kurulmuştur.”
hammed’e ilk vahyin inişi, inen vahiy-
(Kur’an-ı Kerim 3/96) 3. Akıl ve duyu
leri Hz. Peygamber’in Allah’ın adıyla
organlarıyla bilinebilen veya varlığı
okuyup duyurmasının önemi anlatılarak
düşünülebilen Allah’ın dışındaki bütün
başlanır. Surede, insanın mala olan aşırı
varlıklar. “O, âlemlerin Rabb’i olduğu
tutkusu nedeniyle taşkınlık yapması ve
hâlde ona ortaklar mı koşuyorsunuz ?
Allah’ın emirlerine karşı çıkmasının
(Kur’an-ı Kerim 41/9) 4. Allah’ın varlı-
yanlışlığı anlatılır. Allah’ın, inkârcıları
ğına işaret eden ve onun varlığının
gözetlediği ve dinini yaşayan insanlara
bilinmesini sağlayan şey.
baskı yapmaktan vazgeçmezlerse
ahirette bu kötü kişilerin cehenneme âlemiervah Ruhlar âlemi, insanın
atılacağı hatırlatılır. Hz. Muhammed’e, dünyaya gelmeden önce ve öldükten
bu inkârcı insanlara boyun eğmemesi sonra ruhunun bulunduğu ve varlığı
emredilir. Hz. Peygamber ve müminle- duyu organlarıyla kavranamayan âlem.
rin yalnızca Allah’a ibadet etmelerini
bildiren ayetle sure son bulur. Alevi 1. Hz. Ali ve Hz. Fatıma so-
yundan gelen. 2. Hz. Ali’ye özel ilgi ve
alamet 1. Belirti, işaret, iz, nişan, sevgi gösteren, ona taraftar olan.
damga, sembol. “Ve daha nice alamet-
ler: (söz gelimi) yıldızlar (ki, onlar)la Alevilik 1. Hz. Ali’ye bağlılık nok-
da insanlar yollarını bulmaktadırlar.” tasında birleşen çeşitli dinî ve siyasi
(Kur’an-ı Kerim 16/16) 2. Kıyamet grupların ortak adı. 2. Hz. Ali’ye bağlı-
lık temelli din yorumunun genel adı.
14
aleyhisselam “Selam, esenlik, hu- biri. Allah, gizli ve açık ne varsa hepsi-
zur, güven, sevgi ve bağlılık onun üze- ni bilir. Yaratılmışların bilmedikleri
rine olsun.” anlamında Peygamberler sırları ve gizlilikleri de bilir. Allah,
için kullanılan dua cümlesi. bütün zaman ve mekânın yaratıcısı
olduğu için onun ilmi zaman ve mekân-
aleykümselam “Selam, barış,
la sınırlı değildir. Allah’ın ilmi sonsuz-
esenlik, güven, huzur sizin de üzerinize
dur. “…Ey Rabb’imiz! Bizden (yaptık-
olsun.” anlamında “selamün aleyküm”
larımızı) kabul buyur. Şüphe yok ki sen
cümlesine verilen cevap. Aleykümse-
her şeyi işitensin, Alîmsin.” (Kur’an-ı
lam biçimindeki dua cümlesi “ve
Kerim 2/127)
rahmetullahi ve berekâtühü” (Allah’ın
acıması, rahmeti, bereketi ve bolluğu alimallah “Allah bilir.” anlamında
üzerinize olsun.) kelimeleri eklenerek anlatıma kuvvet vermek için kullanılan
de söylenebilir. “Size birisi selam ver- bir söz.
diği zaman siz de onu (ve aleykümse-
Âl-i İmrân suresi Kur’an-ı Ke-
lam ve rahmetullah) diyerek daha güze-
rim’in üçüncü suresidir. Medine’de
liyle veya aynısıyla selamlayınız.”
inmiştir. İki yüz ayettir. Hz. Meryem’in
(Kur’an-ı Kerim 4/86)
babası olan İmran’ın ailesinden bahse-
âlim 1. Bilgin, iyi bilen, hakkıyla dildiğinden dolayı sureye “İmran’ın
bilen, bilgili. “İnsanlar içinde ancak ailesi” anlamında Âl-i İmrân suresi
âlimler Allah’a bilinçli bir şekilde denilmiştir. Sureye, Allah’ın bir ve
kulluk ederler.” (Kur’an-ı Kerim 35/28) eşsiz oluşunu ve her şeyin onun varlı-
2. Temel İslam bilgilerini aldıktan ğıyla ayakta durduğunu bildiren ayetle
sonra belirli bir ilim dalında daha çok başlanır. Kur’an-ı Kerim’in, kendinden
ilerleyip uzmanlaşan kimse. Kur’an-ı önceki ilahî kitapların asıllarını tasdik
Kerim ve Hz. Peygamber ilmi ve âlim- ettiğinden bahsedilir. Yerde ve gökte
leri övmüştür. İslam’ın en çok övdüğü hiçbir şeyin Allah’a gizli kalmayacağı
âlimler ilmiyle amel edenlerdir. İlmiyle belirtildikten sonra insanın ana rahmin-
amel etmeyenleri Hz. Peygamber yer- deki cinsiyetini belirleyenin de Allah
miştir. İslam dini ilmiyle amel eden bir olduğu vurgulanır. Surede, Kur’an-ı
âlime itaat etmeyi ve sözlerine uymayı Kerim’in özellikleri üzerinde durulur.
tavsiye eder. Toplumlar, âlimlerinin Bu çerçevede Kur’an ayetlerinin bir
doğru yolu izledikleri ve doğru yolda kısmının “muhkem” bir kısmının da
oldukları sürece ayakta kalırlar. “Ger- “müteşabih” olduğu haber verilir. Kötü
çek anlamda âlim Allah’ın emirlerine niyetli insanların, değişik anlamlara ve
karşı duyarlı olandır.” (Abdullah b. yorumlara müsait olan müteşabih ayet-
Mesud) “Âlimler peygamberlerin va- leri dillerine dolayarak yanlış hükümler
risleridir.” (Hadis) çıkardıklarına değinilir. Müminlerin
böyle bir davranıştan kaçınmaları tavsi-
Alîm (el-Alîm) “Her şeyi bilen,
ye edilir. Yüce Allah’ın, ayetler konu-
hiçbir şey kendisine gizli kalmayan ve
sunda müminlerin sapıklığa düşmeme-
kullarını her an gözetim altında tutan.”
leri için öğretmiş olduğu bir duaya da
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
15
surede yer verilir. Surede, doğru yolu minlerin birbirleriyle istişare etmeleri-
bulmanın ancak Allah’ın yardımı ile nin önemi üzerinde durulur. Allah’ın
olduğu hatırlatılır ve Allah’ın yardımı yaratıcılığındaki eşsizlik vurgulanır ve
olmazsa malın ve diğer maddi değerle- bu çerçevede, akıllı insanların evrenin
rin insana yarar sağlamayacağı ele yaratılışındaki uyumdan, gece ile gün-
alınır. Allah’a inanıp ibadet edenler düzün birbirini takip etmesinden ve
övülür ve onun katında tek dinin İslam tabiat olaylarından dersler çıkarmaları
olduğu vurgulanır. Dinlerini değiştiren, öğütlenir. Hicret ve cihadın önemi anla-
peygamberlerini öldüren İsrailoğulları tılır. Müminlere, sabırlı olmalarını ve
kınanır. Peygamberliğin bir bağış oldu- ülke sınırlarını korumalarını emreden
ğu hatırlatılır. Hz. Muhammed’in Müs- ayetle sure son bulur.
lümanlar için bir örnek olduğu belirtilir.
Allah 1. Esmayıhüsnanın içerdiği
Hz. Meryem’in doğumu, onun Zekeriya
tüm isimlerin anlamlarını kendisinde
Peygamber’in gözetiminde yetiştirilme-
toplayan, gerçek ve mutlak olan tek
si, Yahya Peygamber’in doğumu ele
ilaha işaret eden özel isim. 2.İsmicelal,
alınır ve Hz. İsa’nın yaratılışı ile ilgi
İsmiazam, Lafzayicelal. Allah’ın varlı-
kurulur. Daha sonra, Hz. İsa’nın Allah
ğının delilleri her yerde bulunmaktadır.
tarafından bir mucize olarak yaratılması
Maddi bir varlık olmadığı için insanlar
ve büyümesi konu edinilir. Hz. İsa’ya
Allah’ı doğrudan doğruya göremezler.
küçüklüğünden itibaren verilen mucize-
Onun varlığı kalplerde daha iyi hissedi-
ler söz konusu edilir ve Âdem Peygam-
lir. O, mutlak varlıktır, mükemmeldir;
ber’i annesiz babasız yaratan Allah için
eksikliklerden uzaktır. Ona benzer hiç-
Hz. İsa’yı babasız olarak yaratmanın da
bir şey yoktur. 3. Kâinatın ve bütün
zor olmadığı vurgulanır. Hz. İsa’yı tanrı
varlıkların yaratıcısı, tek koruyucusu
ve Allah’ın oğlu olarak kabul eden
olan yüce ve tek varlık, Mabut, Tanrı,
Hristiyanlar kınanır. Surede, peygam-
Rab, Mevla, Huda, yaratma ve bütün
berliğin kesintisiz devam ettiği, bazı
var olanlara emretme ile ilgili tüm sıfat-
peygamberlere inanıp bazılarına inan-
ları kendisinde toplayan yaratıcının özel
mamanın yanlışlığı haber verilir. Sure-
ismi. “Allah iman edenlerin velisidir.
de, yeryüzünde ilk yapılan mabedin
Onları her türlü karanlıktan aydınlığa
Kâbe olduğu belirtildikten sonra hac
çıkarır. İnkârcıların velileri ise
ibadetinin önemi anlatılır. Haccın bütün
tağuttur. Onları aydınlıktan karanlıkla-
dünya Müslümanlarını bir araya getiren
ra çıkarır…” (Kur’an-ı Kerim 2/257)
bir ibadet olduğu haber verilir ve mü-
“…İyi bilinmelidir ki, yaratmak da emir
minlerin; Allah’ın dinine sarılmaları,
vermek de Allah’a mahsustur. Alemle-
ayrılığa düşmemeleri, dine zarar veren
rin Rabbi olan Allah pek yücedir.”
tüm hareketlere karşı tavır almaları
(Kur’an-ı Kerim 7/54) Allah ismi, başka
emredilir. Surede, Uhut Savaşı sahnele-
bir varlık için kullanılamaz. Hiçbir dilde
rine; Allah’ın müminlere yardımına ve
anlam yönünden ve dilbilimsel olarak
şehitlik konusuna da değinilir. Uhut
Allah kelimesini tam olarak karşılaya-
Savaşı’nda müminlere ihanet eden
cak bir kelime bulunmamaktadır. Allah
münafıkların iç yüzleri sergilenir. Mü-
kelimesinin çokluk biçimi yoktur. İslam
16
dinine göre Allah, zatıyla bilinemez ve Oluk ilk kez, Hz. Peygamber otuz beş
kavranamaz; ancak sıfatları aracılığıyla yaşında iken, Kâbe’nin, Kureyş kabilesi
bilinir. Allah’ın sıfatları şunlardır: Vü- tarafından yeniden inşa edilmesi sıra-
cut (Var olması), Kıdem (Ezelî olması, sında konmuştur. Kâbe’nin oluğu ilk
varlığının bir başlangıcı olmaması, bir defa Emevi halifesi Velid b.
var oluş tarihiyle kayıtlı olmaması), Abdülmelik (705-715)’in emri ile Mek-
Beka (Ebedî olması, varlığının sonu ke valisi Halid b. Abdullah tarafından
olmaması), Muhâlefetün li’l-havâdis altınla kaplatılmış, bundan böyle Altın
(Yaratılmış olanlara hiçbir şekilde Oluk diye anılmıştır.
benzememesi), Kıyâm bi-nefsihi (Var-
amel 1. Yapılan iş, eylem, fiil.
lığı kendinden olması, var olmakta
“Allah, sizin şeklinize ve mallarınıza
başkasına muhtaç olmaması), Vahdani-
değil kalplerinize ve amellerinize değer
yet (Zatında, sıfatlarında ve fiillerinde
verir.” (Hadis) 2. Çalışma, didinme,
tek olması), Hayat (Hayat sahibi ve diri
davranış, uygulama. 3. Bir kural veya
olması), İlim (Her şeyi bilmesi), Kudret
dinî emrin yerine getirilmesi. “Kimi,
(Her şeyi yapmaya gücünün yetmesi),
ameli geri bırakırsa o kişiyi soyu sopu
İrade (Her şeyi dilediği gibi yapması),
öne geçirmez.” (Hadis) 4. Dünya ve
Semî (Her şeyi işitmesi), Basar (Her
ahirette ceza veya mükâfat konusu olan
şeyi görmesi), Kelam (Kendine has
her türlü iş ve davranış. “İnsanların en
konuşmasının olması), Tekvin (Diledi-
hayırlısı ameli güzel, ömrü uzun olan-
ğini, dilediği gibi yaratması).
dır.” (Hadis) 5. Bir niyete ve amaca
Aliy (el-Aliyy) “Kıymeti yüce ve bağlı olarak yapılan iş.“Ameller niyet-
kudreti büyük olan, her türlü kusur ve lere göredir…” (Hadis)
eksiklikten uzak.” anlamında Allah’ın
amel defteri İnsanların dünyadaki
esmayıhüsnasından biri. “Yeryüzünü ve
iyi ya da kötü tüm düşünce, söz ve
gökleri korumak, denetlemek Aliy ve
davranışlarının Kirâmen Kâtibîn adlı
Azim olan Allah’a zor gelmez.”
melekler tarafından yazıldığı belge.
(Kur’an-ı Kerim 2/255)
“Amel defteri ortaya konmuştur. Suçlu-
Allahu ekber bk. tekbir. ların onda yazılı olanlardan korkmuş
olduklarını görürsün. ‘Vay hâlimize!’
alperen 1. Kahraman, dini yaymak
derler. Bu nasıl kitapmış! Küçük büyük
için savaşan derviş, mücahit. “Alperen
hiçbir şeyi bırakmaksızın (yaptıklarımı-
erden adını gizlemek ayıp olur,/Adın
zın) hepsini sayıp dökmüş.” (Kur'an-ı
nedir yiğit söyle bana.” (Dede Korkut)
Kerim 18/49)
2. Tarihte Anadolu’da hem veli hem de
asker olarak görev yapanlara verilen amelisalih 1. İçten davranış, göste-
unvan. rişsiz eylem ve hareket. 2. Dinin yapıl-
masını emrettiği, yararlı, güzel, insanla-
Altın Oluk Kâbe’nin damında bi-
rı olumlu yönde değiştirmeye yönelik
riken yağmur sularının ‘Hicr’e akması-
ve kendisi ile sevap elde edilen iş. İn-
nı sağlamak için Kâbe’nin kuzeybatı
sanların yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu
duvarının üzerine yerleştirilmiş oluk.
kazanmak amacıyla yaptığı ve uygula-
17
mada Hz. Peygamber’i örnek aldıkları yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hayrihî ve
yararlı söz ve davranışlar. “Kim Al- şerrihî minallâhi teâlâ ve’l-ba’sü
lah’a (tertemiz bir biçimde) kavuşmayı ba’de’l-mevti hakkun. Eşhedü enlâ
istiyorsa amelisalih yapmaya devam ilâhe illallah ve eşhedü enne
etsin.” (Kur’an-ı Kerim 18/110) “Al- Muhammeden abdühû ve rasûlüh.”
lah, hanginizin daha güzel amelisalih “Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına,
yapacağını denemek için ölümü ve peygamberlerine, ahiret gününe, kadere,
hayatı yarattı.” (Kur’an-ı Kerim 67/2) hayır ve şerrin Allahuteala’dan geldiği-
Amelisalihin kapsamına; Allah’a iman ne, öldükten sonra dirilmeye inandım,
etmek başta olmak üzere en yüce dav- hepsi haktır. Şahitlik ederim ki, Al-
ranışlar girdiği gibi insanlara yolda lah’tan başka Tanrı yoktur; yine tanıklık
sıkıntı veren taşları yoldan kaldırmak, ederim ki Hz. Muhammed onun kulu ve
yaşlılara yardımcı olmak, yetim ve elçisidir.”
yoksulların ihtiyaçlarını gidermek,
amil 1. Çalışan, iş yapan, işçi. 2.
trafik kurallarına uymak gibi toplumsal
Etken, etmen, sebep. 3. Öğrenmiş oldu-
düzene katkı sağlayan her türlü davra-
ğu şeyleri yaşayan; davranış hâline
nış da girer. “Allah’a iman edip
getiren. “…Bütün âlimler helak olur;
amelisalih işleyenlerin, birbirlerine
ancak ilmiyle amil olanlar kurtulur…”
hakkı ve sabrı öğütleyenlerin dışındaki
(Hadis) 4. Herhangi bir bölgenin zekât,
insanlar zarardadır.” (Kur’an-ı Kerim
haraç, öşür, ganimet ve vergilerini top-
103/2-3)
lamakla görevli memur. “Sadakalar
amenna 1. “İnandık, kabul ettik, (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak
doğrudur, böyledir.” anlamında onama ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât
kelimesi. “Müminler: “Ey Rabb’imiz! toplayan) amillere, gönülleri (İslam’a)
(Yalnızca sana) amenna derler, artık ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini
suçlarımızı bağışla ve bizi cehennemin satın almaya çalışan) kölelere, borçlu-
azabından koru.” (Kur’an-ı Kerim lara, Allah yolunda çalışıp cihat eden-
3/16) Kur’an-ı Kerim okunduktan sonra lere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi
“Sadakallahü’l-azîm (Allah mutlaka bilendir, hikmet sahibidir.” (Kur'an-ı
doğruyu söyler.)” denildiğinde okunan Kerim 9/60) 5. Bir yere atanan üst dü-
ayetlerin içeriğini kabul ettiğini belirt- zey yönetici. “Başınıza kafası kuru
mek amacıyla dinleyenlerin kullandığı üzüm tanesi gibi Habeşli bir köle bile
onama kelimesi. Bu söz, “İnandık ve amil olarak atansa Allah’ın Kitabı ile
kabul ettik.” anlamında “amenna ve hükmettiği sürece dinleyiniz ve itaat
saddakna” biçiminde de söylenir. ediniz!” (Hadis)
amentü 1. “İnandım, iman ettim.” âmin “Allah’ım! Kabul et, duamızı
anlamında bir söz. 2. İslam dininin kabul eyle, dileklerimiz yerine gelsin!”
iman esaslarını ana hatlarıyla anlatan anlamında duaların arasında ve sonunda
terim. Amentünün tamamı ve anlamı kullanılan bir söz. Hz. Peygamber,
şöyledir: “Âmentü billâhi ve çeşitli hadislerinde Fatiha’dan sonra
melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve’l- âmin demenin önemini vurgulamıştır.
18
“Sizden biriniz namazda âmin dediğin- tir. Adını, inkârcıları dost edinmenin
de melekler de semâda âmin, der…” örümceğin ağına güvenmek kadar ya-
(Hadis) “Ya İlahî! Bize tevfik gön- rarsız ve zayıf bir ilişki olduğunu be-
der…/Doğru yol hangisidir, millete lirtmek amacıyla kırk birinci ayette
göster…Âmin…” (M. A. Ersoy) geçen ve “örümcek” anlamına gelen
“ankebut” kelimesinden almıştır. Sure-
Hz. Âmine Hz. Peygamber’in an-
ye, insanların “inandık” demekle kurtu-
nesi. Doğum tarihi kesin olarak bilin-
lamayıp Allah için güzel işler yapmakla
meyen Hz. Âmine’nin 577 yılında vefat
zorunlu olduklarını öneren ayetlerle
ettiği söylenmektedir. Kureyş’in
başlanır. Ahlaki öğütlere yer verilir.
Zühreoğulları kolundan olan Hz. Âmi-
Anne babaya iyilikte bulunmak tavsiye
ne’nin babası Vehb, annesi de Berra
edilir. İnsanın, Allah’ın dinini yaşama
bint. Abdüluzza’dır. Hz. Âmine, zekâsı
ve yayma konusunda başına gelebilecek
ve güzel konuşmasıyla bilinirdi. Hz.
olan belalara katlanması öğütlenir.
Peygamber’in dedesi Abdülmuttalip,
Surede, peygamber kıssalarına yer veri-
Hz. Âmine’yi oğlu Hz. Abdullah ile
lir ve daha önceki peygamberlerin çek-
evlendirdi. Bu evlilikten Hz. Peygam-
miş oldukları sıkıntılar hatırlatılır. Hz.
ber dünyaya geldi. Hz. Âmine, oğlunu
Muhammed teselli edilir. Bu çerçevede
Arap geleneklerine uygun olarak sütan-
Nuh, İbrahim, Lut, Hud, Salih ve Musa
neye vermiştir. Altı yaşlarında iken de
Peygamberlerin başından geçenler
oğlunu sütanneden almış ve beraberce
Kur’an-ı Kerim’in edebî üslubuyla
Yesrib’e eşi Abdullah’ın mezarını ziya-
anlatılır. Okuma yazma bilmediği bu
rete gitmişlerdir. Bu ziyaretten dönüşte
suredeki ayetlerle vurgulanan Hz. Mu-
Hz. Âmine “Ebva” denilen yerde hasta-
hammed’in, peygamberlerle ilgili tarih-
lanıp vefat etmiştir. Böylece Hz. Mu-
sel bilgiyi vahiy yoluyla elde ettiği
hammed babadan yetim kaldığı gibi
haber verilir. Kur’an-ı Kerim’in özellik-
anneden de öksüz kalmıştır.
lerinden de bahsedilen surede ölüm
Amme cüzü Nebe suresiyle başla- gerçeği hatırlatılır ve insanların kıyamet
yıp Nâs suresi ile biten Kur’an-ı Ke- gününün zorluklarına karşı hazırlık
rim’in otuzuncu ve son cüzü. yapmaları tavsiye edilir. Müşrikler,
evrenin yaratıcısı olarak Allah’ı kabul
Amme Suresi bk. Nebe suresi.
etmelerine rağmen gündelik hayatların-
Anka Halk arasında adı olup ger- da dine yer vermedikleri için kınanırlar.
çekte var olmayan, Kaf dağında yaşa- Dünyanın yaratılış amacı hatırlatılıp
dığına inanılan, efsanevi bir masal insanların, darlık ve korku anında Al-
kuşu. Rivayetlere göre rengi yeşil oldu- lah’a yönelmek yerine genişlik zama-
ğu için “Zümrüdüanka” da denir. “Kişi- nında Allah’a yönelmeleri önerilen
ye her işi âlâ görünür,/Kuzguna yavru- ayetlerle sure son bulur.
su Anka görünür.” (Şinasi)
âr 1. Utanma duygusu. “Allah’ın
Ankebut Suresi Kur’an-ı Ke- gönderdiği bütün dinlerde en önemli
rim’in yirmi dokuzuncu suresidir. şey güzel ahlaktır. İslam’da ise en güzel
Mekke’de inmiştir. Altmış dokuz ayet- ahlak ârdır.” (Hadis) 2. Ahlak, namus,
19
edep, hayâ. Ne Allah’tan hayâ ettin, ne dırması, cennetten çıkarılmaları, yeryü-
peygamberden âr ettin. (M. A. Ersoy) züne inişleri ayrıntılı olarak ele alınır.
İnsanın Allah’a olan sevgi ve saygısın- Tüm insanlara, hatadan sonra tövbe
dan dolayı kötülüklerden ve ahlak dışı etmeleri ve güzel işler yapmaları tavsi-
şeylerden kaçınmasıdır. ye edilir. Namaz kılmak, helalinden
yiyip içmek, ahlaksızlık yapmamak,
A’raf 1. Herhangi yüksek bir yer.
Allah’a ortak koşmamak, haram ve
2. Atın yelesi ve horozun ibiği. 3. Cen-
helaller hakkında bilmeden konuşma-
netle cehennem arasında bulunan perde,
mak ve savurganlıktan sakınmak gibi
sur, yüksek tepe, set veya duvar. “İki
ahlaki öğütler verilir. Cennetlik ve
taraf (cennet ile cehennem) arasında
cehennemlikler tasvir edilir ve insanlar
bir perde ve A’raf üzerinde de hepsini
cenneti hak ettirecek davranışlarda
(hem cennetlikleri hem de cehennemlik-
bulunmaya özendirilir. Hz. Nuh, Hz.
leri, yüzlerindeki) işaretlerinden tanı-
Hud, Hz. Salih, Hz. Şuayp ve Hz. Musa
yan kişiler vardır. (Bunlar) henüz cen-
Peygamberlerin toplumları ile olan
nete girmemiş olan fakat girmeyi bekle-
ilişkileri ve bu toplumların yok oluşla-
yen (kimselerdir), cennet halkına ‘se-
rının nedenleri ele alınır. Surede, Musa
lam size’ diye seslenirler.” (Kur’an-ı
Peygamber ile Firavun arasında geçen
Kerim 7/46) Sevabı günahı denk oldu-
olaylar geniş olarak anlatılır. Allah’ın,
ğu için, henüz cennete de cehenneme
İsrailoğulları’na verdiği nimetler hatır-
de gitmemiş olanların bulundukları
latılırken insanlara da Firavun gibi
yerdir. “A’raf’ta olanlar, yüzlerinden
zalim, baskıcı, kan dökücü ve alın teri
tanıdıkları adamlara ‘topluluğunuz,
sömürücüsü olmamaları emredilir.
biriktirdiğiniz mal ve büyüklük tasla-
Surede, Hz. Muhammed en güzel bi-
malarınız size fayda vermedi. Allah’ın,
çimde tanıtılır ve insanların ona uyması
rahmetine erdiremeyeceğine yemin
istenir. Bilgiyi, gerçeğin ortaya çıkması
ettikleriniz bunlar mıydı?’ diye sesle-
için değil de kötülerin muktedir olması
nirler.” (Kur’an-ı Kerim 7/48)
için kullananlar kınanır. Allah’ın ayetle-
A’raf suresi Kur’an-ı Kerim’in rini inkâr edenlerin hayvanlardan bile
yedinci suresidir. Mekke’de inmiştir. aşağı oldukları belirtilir. Surede, kıya-
İki yüz altı ayettir. Adını kırk altıncı met ve ahiretin gerçekleşeceği tekrar
ayette geçen ve “henüz cennete de vurgulanır. İnsanların, Kur’an-ı Ke-
cehenneme de giremeyen insanların rim’in emir ve yasaklarına uymaları
bulunduğu yer” anlamına gelen “a’raf” tavsiye edilir. Allah’ı çokça anmanın
kelimesinden almıştır. Sureye, Kur’an-ı önemini belirten ayetlerle sure son
Kerim’in tanıtımı ve Hz. Peygamber’in bulur.
Kur’an-ı Kerim’le insanları uyarmasını
Arafat 1. Haccın farzlarından biri
emreden ayetlerle başlanır. Peygamber-
olan “vakfe”nin yapıldığı Mekke’nin
ler dâhil herkesin ahirette hesaba çeki-
doğusunda bulunan yer. Arafat, Mek-
leceği anlatılır. Hz. Âdem’in yaratılışı,
ke’nin yirmi kilometre doğusundadır.
eşiyle beraber cennete yerleştirilmesi,
Aynı adı taşıyan ova içinde yaklaşık
şeytanın onlara düşmanlık edip kan-
yetmiş metre kadar yükseklikte bir tepe
20
vardır. Koyu yeşil taş yığınlarının hâ- arraf Gelecekten haber verdiğini
kim olduğu bu tepeye Arafat tepesi ve gaybı bildiğini iddia eden, kâhin,
denir. Arafat tepesinin diğer adı ‘‘Rah- falcı. İslam, gaybı sadece Allah’ın bil-
met dağı’ anlamında ‘Cebelürrahme’ diğini vurgulamıştır. Buna bağlı olarak
dir. Arafat dağıdır bizim dağımız./Anda gaybı bilme iddiasında bulunan
kabul olur bizim duamız./Medine’de arrafları, kahinleri ve falcıları kınamış-
yatar Peygamberimiz./Ya Muhammed! tır. Falcılığın ve arraflığın her türlüsünü
Canım arzular seni. (F. K. Timurtaş) yasaklamıştır. “Kim bir arrafa veya
Zilhiccenin dokuzuncu günü olan Arefe kahine gider de onun söylediklerini
günü, yani Kurban Bayramı’ndan bir kabul ederse, Muhammed’e gelen dini
gün önce hacıların dua ederek bekledik- inkâr etmiş olur.” (Hadis)
leri alan. “Hac Arafat’ta vakfe yap-
arş 1. Taht, çardak, cumba, çatı,
maktır.” (Hadis)
dam, tavan, kubbe. 2. Hükümranlık,
Arasat Mahşer yeri. Kıyametin şan, şeref. 3. Bütün âlemi kuşatan, nasıl
kopmasından sonra diriltilecek olan olduğunun bilinmesi insan aklının dı-
insanların dünyada yaptıkları tüm dav- şında kalan ve sadece Allah tarafından
ranışlarından sorguya çekilmek üzere bilinen şey. “Öyleyse, artık (bilin ki)
toplanacakları yer. Allah yüceler yücesidir; mutlak hüküm
ve egemenlik sahibidir; sonsuz gerçek-
arefe 1. Kurban Bayramı’ndan bir
tir; Ondan başka tanrı yoktur; çok yüce
önceki gün, zilhiccenin dokuzuncu
arşın sahibidir.” (Kur’an-ı Kerim
günü. “Arefeye saygı gösteriniz. Çünkü
23/116) 4. Allah’ın gücünün ve büyük-
arefe günü Allahuteala’nın önem ver-
lüğünün en açık biçimde görüldüğü
diği bir gündür.” (Hadis) 2. Türk kültü-
dokuzuncu kat gök. “Fışkırır ruh-i
ründe hem Kurban hem de Ramazan
mücerred gibi yerden naşım/O zaman
Bayramı’ndan bir önceki gün. Allah’a
yükselerek arşa değer belki başım.” (M.
giden yol buralardadır; /Kapılar açılır
A. Ersoy) 5. Allah’ın yaratmış olduğu
şerefelerden,/Burdan uğurlanır müba-
bütün varlıklar üzerindeki kudret, hü-
rek aylar,/Bayram burada başlar
kümranlık, egemenlik ve iktidarı. “O,
arefelerden (A. N. Asya)
sınırsız rahmet sahibi ki arşı egemenliği
arif 1. Bilen, bilgili, çok anlayışlı, altına almıştır.” (Kur’an-ı Kerim 20/5)
sezgili, herkesin anlayacağı kadar açık
arz 1. Sunma, ortaya koyma, bir
söylenmeyen bir sözün gerçek anlamını
nesneyi gösterme, arz etme. 2. Hz.
kavrayan. “Cahilin fahrı, cem-i mal
Peygamber’in her sene ramazan ayında,
iledir,/Arifin izzeti, kemal iledir.” (Âhi)
o ramazan ayına kadar gelen bütün sure
2. Allah’ı ve yaratmış olduğu varlıkları
ve ayetleri Cebrail’e, Cebrail’in de
gerçek yönüyle bilen kişi. “Anadolu
kendisine okuması. Türk kültüründe
âlim değildir, fakat ariftir.” (N. S.
hafızların cemaate yüzleri dönük olarak
Banarlı)
Kur’an-ı Kerim okumaları (mukabele),
arife bk. arefe. dayanağını bu uygulamadan almıştır.
“Hz. Peygamber, Cebrail’e her yıl
21
Kur’an-ı Kerim’i bir kere arz ederdi. insanları birbirinden ayırmak suretiyle
Vefat ettiği yıl ise Kur’an-ı Kerim’i haklarında tanıklıkta bulunacak olan
Cebrail’e iki kez arz etmiştir.” (Ebu peygamberler; şehitler ve âlimler.
Hureyre) 3. Hadis ravisinin, elinde
Ashabıbedir Bedir Savaşı’nda Hz.
bulunan hadisleri, hadis ilminde otorite
Peygamber’in yanında bulunan ve sava-
olan âlime okuması.
şa katılan sahabeler. Bedir Savaşı’na
Arzımukaddes 1. Temizlenmiş katılan sahabelerin sayısı üç yüz civa-
kutsal toprak. 2. Kudüs’teki rındadır. Kur’an-ı Kerim’de ve Hz.
Mescidiaksa’nın bulunduğu yer. Birçok Peygamber’in hadislerinde, kendilerinin
peygambere, peygamberlik görevi üç katı olan Mekkeli müşriklerle yapı-
Kudüs ve civarında verildiği için bu lan ilk savaşta büyük kahramanlık gös-
topraklara Arzımukaddes denilmiştir. teren Ashabıbedir övülmüştür. Hz.
“(Musa kavmine dedi ki) Ey kavmim! Muhammed’in, savaş esnasında yapmış
Allah’ın size yazıp nasip ettiği olduğu şu dua Ashabıbedir’in önemini
Arzımukaddes’e girin. İnancınızdan gösterir: “Ey Allah’ım! Eğer bu insan-
vazgeçmeyin, yoksa kaybedenlerden lar bugün yok olurlarsa, yeryüzünde
olursunuz.” (Kur’an-ı Kerim 5/21) sana ibadet edecek kimse kalmaz…”
(Hadis)
Asayımusa 1. Hz. Musa’nın bas-
tonu. 2. Hz. Musa’ya verilen mucize- Ashabıeyke Hz. Şuayp’ın, pey-
lerden biri. Kur’an-ı Kerim’in verdiği gamber olarak görevlendirildiği Kızıl-
bilgilere göre Hz. Musa, bu asa ile deniz ile Medyen arasındaki bölgede
çeşitli mucizeler göstermiştir. Örneğin, yaşayan halk. Eyke halkı ölçü ve tartıyı
asası yılana dönüşerek sihirbazların tam yapmayan, hile yapan, insanların
sihirlerini geçersiz kılmış, denizi orta- mallarını gasbeden zalim bir topluluk-
dan ikiye ayırmış ve vurduğu kayadan tur. İşleri güçleri insanlar arasında yağ-
su çıkarmıştır. macılık ve bozgunculuk yapmaktır. Hz.
Şuayp’ı yalanlayıp azap istemişlerdir.
ashab bk. sahabe.
Bunun üzerine korkunç bir sarsıntıyla
Ashabıaraf 1. Araf halkı. 2. Se- yok olmuşlardır.
vapları ve günahları eşit olduğu için
Ashabıfil Fillerle Kâbe’yi yıkmaya
henüz cennete de cehenneme de gide-
gelen Yemen Valisi Ebrehe ve ordusu.
memiş, fakat cennete gitmeyi bekleyen
Habeşistan kralı tarafından Yemen’e
müminler. 3. Ahirette müminleri ve
vali atanan Ebrehe bir Hristiyandır.
kâfirleri yüzlerinden tanıyacak olan
Ekonomik, siyasal ve sosyal yönden
melekler. “Ashabıaraf simalarından
bölgesini güçlendirmek istemiştir. Bu
tanıdıkları birtakım (günahkâr, inkârcı)
sebeple Kâbe’ye gelen ziyaretçileri
adamlara şöyle seslenirler: ‘Ne toplu-
kendi ülkesine çekmek ve gücünü ar-
luğunuz ve biriktirdiğiniz mallar ne de
tırmak için Sana’da büyük bir kilise
kibirlenmeniz size (ahirette) hiçbir
yaptırmıştır. Herkesin gelip bu kiliseyi
yarar sağlamadı.” (Kur’an-ı Kerim
ziyaret etmesini istemiştir. Fakat umdu-
7/48) 4. Cennetlik ve cehennemlik olan
ğunu bulamamıştır. Hiç kimse Kâbe’yi
22
bırakıp da oraya gitmemiştir. Üstelik öldürmek istemiş, onlar da inançlarını
Kinane Kabilesi’nden birisi, bu kiliseye korumak amacıyla şehirden kaçarak bir
pislemiştir. Bu olay Ebrehe’yi çok mağaraya sığınmışlardır. Kur’an-ı Ke-
kızdırmış ve Kâbe’yi yıkmak için ordu- rim’e göre bu gençler bir mucize olarak
suyla birlikte Mekke’ye doğru yola yaklaşık üç yüz sene bu mağarada uyu-
çıkmıştır. Bu orduda bulunan filler muşlardır. Uyanıp şehre gittiklerinde
nedeniyle Kur’an-ı Kerim onlara ayrılırken geride bıraktıkları her şeyin
“Ashabıfil” adını vermiştir. Ebrehe ve değiştiğini ve halkın da Hz. İsa’nın
ordusu Fil suresinde belirtildiği biçim- getirdiği dini kabul ettiğini görmüşler-
de Allah tarafından yok edilmiştir. dir. Halkla konuşan bu insanlar tekrar
mağaraya dönmüşler ve bu sefer uyan-
Ashabıhicr Hz. Salih’in peygam-
mamak üzere uyumuşlardır. O mağara
ber olarak gönderildiği Hicaz ile Şam
onların mezarı olmuş ve zamanın valisi
arasındaki bölgenin halkı; Hicr halkı.
onların üzerine bir mescit yaptırmıştır.
Hicr bölgesinde yaşayan halkın adı
Kur’an-ı Kerim’in on sekizinci suresi
Semud’dur. Bu halk taş oymacılığı ve
olan Kehf Suresi, adını bu kıssadan
işlemeciliği ile ün kazanmıştır. Kayaları
almıştır. Bu kıssada tevhit inancına
oymak suretiyle tepelere saraylar ve
bağlılığın önemiyle beraber ölümden
köşkler dikmişlerdir. Ashabıhicr, putla-
sonra dirilmeye de vurgu yapılmıştır.
ra tapmak suretiyle şirk içinde yaşamış-
tır. Ahlaki bir çöküntü içinde bulunan Ashabımedyen Hz. Şuayp’ın pey-
Ashabıhicr, aşırı derecede kabilecilik gamber olarak gönderildiği, Akabe
anlayışına sahip bir ilkellik içerisinde Körfezi’nin kuzeyinden Sina Yarımada-
kalmışlardır. Kendi soylarından olma- sı’nın içlerine ve Ölü Deniz’in doğu-
yanları horlamışlardır. Yüce Allah, bu sunda Moab dağına kadar uzanan böl-
millete Hz. Salih’i peygamber olarak gede yaşayan halk; Medyen halkı.
göndermiştir. Peygamberlik mucizesi Medyen, Eyke ile komşu bir ülkedir.
olarak bir dişi deve vermiştir. Bu kavim Medyen halkı putlara tapan, alış verişte
peygamberlerini yalanladıkları gibi hilekârlık yapan, bir millettir. Hilekâr-
deveyi öldürmüşler ve bu davranışları- lık, vurgunculuk ve soygunculuk top-
nın sonucunda şiddetli bir sarsıntı ve lumu tamamen sardığı için kimsede
korkunç bir gürültü ile yok olmuşlardır. güven kalmamıştır. Kelimenin tam
anlamıyla Medyen’de iktisadi, siyasi ve
Ashabıkehf Allah’a inanmayan
sosyal bir düzensizlik olduğu nakledil-
kavimlerinin ve zalim hükümdarlarının
miştir. Olanca bolluğa ve zenginliğe
şerrinden mağaraya sığınan bir grup
rağmen insanlar ölçü ve tartıda hile
inanmış genç insan; mağara arkadaşları.
yapmaktan geri durmamışlardır. Allah,
Roma İmparatorluğu’nun valilerinden
bu millete Hz. Şuayp’ı peygamber ola-
Dakyanus zamanında seçkin ailelerden
rak göndermiştir. Hz. Şuayp, onları
bazı gençler putperestlikten vazgeçip
Allah’a inanmaya ve yaptıkları yanlış
Allah’a iman ettiklerini ilan etmişlerdir.
uygulamaları terk etmeye ve namaz
Vali, toplumun çoğunluğunun bağlı
kılmaya çağırmıştır. Onlar alıştıkları bu
olduğu dinden vazgeçen bu gençleri
uygulamadan vazgeçmeyip namaz kıl-
23
mayı yaşantı tarzlarına aykırı bulmuşlar rindendir. Burada yetişen öğrenciler
ve Hz. Şuayp’a karşı gelmişlerdir. Bu- Arap yarımadasının değişik bölgelerine
nun sonucunda korkunç bir gürültü ve Hz. Muhammed tarafından öğretmen
ardından gelen şiddetli sarsıntı ile yok olarak görevlendirilmişlerdir.
olmuşlardır. Hz. Şuayp ve kendisine
Ashabışimal Kur’an-ı Kerim’e gö-
inananlar bu felaketten kurtulmuşlardır.
re amel defterleri ahirette sol tarafların-
Ashabıress Hz. Şuayp’ın peygam- dan veya arkalarından verilecekler;
ber olarak gönderildiği bir halk; Ress cehennemlikler. Ashabışimal, yaratılışın
halkı. Ress örülmemiş kuyu, çukur, başlangıcında (Kalubela) Allah’a ver-
maden ocağı gibi anlamlara gelir. miş oldukları sözü, dünyada bozup
Ashabıress, Allah’ın birliğini inkâr kötülüğü bir huy edinerek insanlara
eden putperest bir toplumdur. Bu halkın kötü davranan ve bundan dolayı ahirette
Yemame, Azerbaycan veya Antakya’da amel defterlerini soldan veya arka taraf-
yaşadığı söylenmişse de hiçbiri kesin tan alacak olan kimselerdir. Kur’an-ı
değildir. Peygamber olarak gönderilen Kerim’e göre; Allah’ı inkâr edenler,
Hz. Şuayp’ı yalanlayıp inkârcılıkların- ayetleri ve ahireti kabul etmeyenler,
da direndikleri için Allah tarafından Allah’a ibadet etmekten yüz çevirenler,
cezalandırılmışlardır. şirk koşanlar Ashabışimal sayılmışlar-
dır. Kur’an-ı Kerim’de, Ashabışimalin
Ashabısebt Cumartesi için uygu-
sosyal ve ahlaki durumlarından söz
lanan yasağa uymayan bir grup Yahudi;
eden birçok ayet vardır. “Ashabışimal
cumartesi halkı. Hz. Musa’nın dinine
kimdir, bilir misin? Onlar: İçlerine
göre, İsrailoğulları ‘sebt’ yani cumarte-
işleyen bir kaynar su ve ateş içindedir-
si günü bütün dünyevi işlerden ve dola-
ler. Ne serinliği ne de faydası olan kara
yısıyla balık avından da kaçınmakla
dumandan bir gölgenin altındadırlar.
yükümlüydüler. Bu yasağın olduğu gün
Çünkü onlar bundan önce (dünya haya-
balıklar sürüler hâlinde suyun yüzüne
tında) varlık içinde şımartılmışlardı.
çıkıp sahile yaklaşmışlardır. Sözü edi-
Büyük günah işlemekte ısrar ediyorlar-
len kasabada yaşayan Yahudiler cumar-
dı. Ve diyorlardı ki: ‘Biz ve atalarımız
tesi günü avlanma yasağına uymadıkla-
öldükten, toprak ve kemik yığını olduk-
rı ve kötülüğü alışkanlık hâline getir-
tan sonra bir daha mı diriltileceğiz?’
dikleri için Allah tarafından çeşitli
De ki: ‘Öncekiler de sonrakiler de belli
biçimlerde cezalandırılmışlardır.
bir günün buluşma vaktinde mutlaka
Ashabısuffa Hz. Peygamber’in toplanacaklardır.” (Kur’an-ı Kerim
Medine’deki mescidinin bitişiğinde 56/41-50)
bulunan ve adına ‘suffa’ denilen üstü
Ashabıuhdud İslamiyetten önceki
kapalı özel bir yerde Kur’an-ı Kerim ve
bir dönemde müminleri ateş dolu hen-
din öğrenimi gören sahabeler; ehlisuffa.
deklere atarak diri diri yakıp bununla
Ashabısuffa’nın ihtiyaçları Hz. Pey-
eğlenenler; Uhdud halkı.
gamber’le zengin sahabeler tarafından
Ashabıuhdud’un ne zaman ve nerede
karşılanmıştır. Ebu Hureyre ve Bilali
yaşadıkları hakkında birçok görüş var-
Habeşi Ashabısuffa’nın önde gelenle-
24
dır. Bunlardan en kuvvetlisi, Necran lah’ın ve Resulünün koymuş olduğu
Hristiyanlarına Yahudi bir hükümdar (dini) sınırları aşarsa (Allah) onu ce-
olan Zû Nüvas tarafından yapılan iş- hennemine sokar.” (Kur’an-ı Kerim
kence ile ilgili olandır. Yemen şehrinin 4/14)
Yahudi Kralı Zû Nuvas, bir ticaret ve
asitane 1. Kapı eşiği, dergâh, bü-
sanayi şehri olan, dokuma, dericilik
yük tekke. 2. Başşehir. 3. İstanbul. 4.
suni ipek ve silah sanayisiyle ünlü
Bir tarikat veya tarikat kolunun merkezi
Necran şehrini ele geçirmiş ve halkın
durumunda olan büyük tekke.
Yahudi olmalarını istemiştir. Dinlerin-
den dönmeyeceklerini anlayınca binler- asli vatan Kişinin kendisinin ve ai-
ce kadın, erkek, çocuk, yaşlı ve din le bireylerinin bulunduğu, sürekli yer-
bilginini ateş dolu hendeklere atarak leşmek ve yaşamak üzere karar verdiği
yakmıştır. Bu olay Miladi 523’de mey- yer. Asli vatanda yaşayan bireyler yol-
dana gelmiştir. cunun (seferînin) faydalandığı kolaylık-
lardan yararlanamazlar. Kişi, asli vata-
Ashabıyemin Kur’an-ı Kerim’e
nında namazlarını kısaltamaz, özürsüz
göre, ahirette amel defterleri sağ taraf-
olarak cuma namazını terk edemez ve
larından verilecekler; cennetlikler.
oruçlarını sebepsiz olarak kazaya bıra-
Yaratılışın başlangıcında (Kalubela)
kamaz.
Allah’a vermiş oldukları sözü bu dün-
yada bozmayan ve böylece hem kendi- Asrısaadet 1. Hz. Muhammed’in
lerine hem de diğer insanlara karşı olan peygamberlik görevini yaptığı ve varlı-
görevlerini yerine getiren, ahirette ise ğıyla şereflendirdiği devir. Kur’an-ı
amel defterlerini sağ taraflarından ala- Kerim’in indiği, bütün insanlığa rahmet
rak Allah’ın nuruyla aydınlanıp bu ve örnek olarak gönderilen Hz. Pey-
durum üzere cennete girecek olan mut- gamber’in yaşadığı, sahabelerini eğitip
lu insanlar zümresi. “Ashabıyemin yetiştirdiği, insanları İslam dinine davet
kimdir, bilir misin? Onlar dikensiz ettiği ve İslam’ın en güzel biçimde
kirazlar, salkım salkım muzlar, uzanmış yaşandığı zaman.
gölgeler, fışkıran sular, tükenmeyen ve
yasaklanmayan pek çok meyveler ara- Asr suresi Kur’an-ı Kerim’in yüz
sında ve yükseltilmiş yataklar üzerin- üçüncü suresidir. Mekke’de inmiştir. Üç
dedirler.” (Kur’an-ı Kerim 56/27-34) ayettir. Adını; “zaman, yüz yıl, ikindi”
anlamlarına gelen ve birinci ayette
asi 1. İsyan eden, karşı gelen, baş geçen “asr” kelimesinden almıştır. Asr
kaldıran. “Firavun, elçiye (Musa’ya) Suresi, gayet özlü ve kısa olmakla bera-
asi oldu. Biz de onu kahredici bir azap- ber, bütün surelerin anlamlarını içeren
la kıskıvrak yakaladık.” (Kur’an-ı Ke- bir kuşatıcılığa sahiptir. Zamanın öne-
rim 73/16) İtaat edilmesi ve boyun mini belirterek başlayan surede, her
eğilmesi gereken makamlara karşı türlü ibadetin kabul edilmesinde imanın
gelen. Allah’ın buyruklarını yerine temel bir şart olduğu vurgulanır. İmanın
getirmeyen; günahkâr kişi. “Kim Al- korunup beslenebilmesi için de kişi
lah’a ve peygamberine asi olur, Al- Allah’ın onay verdiği hayırlı ve güzel
25
işleri yapmaya teşvik edilir. İnsanın sadece Allah’ı mutlak anlamda sevip
kurtuluşa erebilmesi için iman ve iba- ona tüm benliği ile bağlanması, hayatı-
detlerle beraber, güzel davranışlardan nın her anında Allah’ı hatırlayıp tüm
olan hakkı ve sabrı öğütlemenin öne- eylemlerine ve davranışlarına onun
mini bildiren ayetle sure son bulur. sevgisini yansıtması, varlığını Allah’ın
isteklerine göre anlamlandırması. Aşk,
aşar bk. öşür.
ilahî ve beşeri olmak üzere ikiye ayrılır.
Aşereyimübeşşere Hz. Peygamber Beşeri aşka mecazi aşk da denir. Gerçek
tarafından cennetlik oldukları müjdele- aşk ise, Allah aşkıdır. Çünkü Allah’ı
nen on sahabe. Aşereyimübeşşere şun- bilmenin, tanımanın yollarından biri de
lardır: 1. Hz. Ebu Bekir, 2. Hz. Ömer, aşktır. Gerçek aşka ulaşmak için Hz.
3. Hz. Osman, 4. Hz. Ali, 5. Hz. Talha Peygamber’in de aşk derecesinde se-
bin Ubeydullah, 6. Hz. Zübeyr bin vilmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim, Allah’ı
Avvam, 7. Hz. Abdurrahman bin Avf, gerçek anlamda sevmenin Hz. Peygam-
8. Hz. Sa’d bin Ebî Vakkas, 9. Hz. Saîd ber’e bağlılıktan geçtiğini vurgulamış-
bin Zeyd, 10. Hz. Ebu Ubeyde bin tır. Âşıklar, yaratandan ötürü yaratılanı
Cerrah. sever. Bu aşk güzele değil, güzelliğedir.
Varlıklarda ortaya çıkan Allah’ın sana-
aşır 1. Onluk. 2. Kur’an-ı Ke-
tını, kudretini, rahmetini, lütfunu ibretle
rim’de genellikle on ayetten oluşan
seyretmektir. Bu aşka bazen mecazi
bölüm. Aşır denilen bu bölümler
aşkla da ulaşılır. Bundan dolayı “mecazi
Kur'an-ı Kerim’de özel işaretlerle ay-
aşk gerçek aşkın köprüsüdür.” denilmiş-
rılmıştır. 3. Bir dinî tören sırasında
tir. “Ben yürürüm yane yane/Aşk boyadı
veya cemaatle namaz kılındıktan sonra
beni kane/Ne akılem ne divane/Gel gör
okunan Kur'an-ı Kerim’den bir bölüm,
beni aşk neyledi. (Y. Emre)
aşrışerif. Hz. Peygamber’in, arkadaşla-
rına Kur’an-ı Kerim’i anlamı ve hü- aşrışerif bk. aşır.
kümleriyle beraber onar ayetlik bölüm-
aşure Kamerî aylardan muhar-
ler hâlinde öğretmesi bu uygulamanın
rem’in onuncu günü. Aşurenin önemi,
temeli olduğu kabul edilmiştir.
bu günde peygamberlerin ve inananların
aşk 1. En üst biçimiyle sevgi, sev- eriştiği nimetleri saygı ve teşekkürle
da, muhabbet, gönül verme, candan anmak içindir. Aşure gününde, Âdem
sevme. “Aşk imiş her ne var âlem- Peygamber’in tövbesi kabul edilmiş,
de,/İlim bir kîl ü kâl imiş ancak.” (Fu- Hz. Nuh’un gemisi Cudi dağına otur-
zuli) 2. Bir kimsenin sevdiğine candan muş, Hz. İbrahim, Nemrut’un ateşinden
bağlanması, sevgilisinden başka bir kurtulmuş, Hz. Musa İsrailoğulları ile
şeyi gözü görmemesi. “Dağa düşer kül beraber Firavun’un zulmünden Kızılde-
eyler,/Gönüllere yol eyler,/Sultanları niz’i geçerek kurtulmuş ve Hz. İsa dün-
kul eyler,/Hikmetlü nesnedür yaya gelmiş olduğu kabul edilir. Yuka-
aşk./Denizleri kaynadur,/ Mevce gelir rıdaki sevinçli olaylarla beraber ne
oynadur, /Kayaları söyledür,/Kuvvetli yazık ki Hz. Peygamber’in torunu Hz.
nesnedür aşk. (Y. Emre) 3. İnsanın Hüseyin bu günde Kerbelâ’da şehit
26
edilmiştir. Bütün Müslümanlar bu olay- ateşperest bk. Mecusi.
dan derin bir üzüntü duymuşlardır.
avam 1. Halk, cumhur, ahali. 2.
Bunların dışında da muharrem ayının
İlim, yönetim ve bilgelik sahibi olma-
onunda gerçekleştiği kaydedilen daha
yan insanlar, büyük çoğunluk. 3. Mane-
birçok olay anlatılmaktadır. Bu önemli
vi olgunluk eğitiminden geçmemiş,
günü de içine alacak şekilde muharrem
nefsinin hastalıklarını görüp bilerek
ayının 9-10 veya 10-11. ya da 9, 10 ve
iyileştirme çabasına girememiş kişiler.
11. günleri oruç tutmak sünnettir.“Kim
aşure günü oruç tutmak isterse tutsun, avret 1. Edep yeri, ut yeri, örtül-
istemeyen de tutmasın.” (Hadis) mesi gereken gizli şey. 2. İnsan bede-
ninde gösterilmesi ve görülmesi haram
ateh 1. Bunama, aklın zayıflayıp
olan yerler. “Ey Ali! Ölünün de dirinin
eksilmesi, bir şeye düşkün olma. 2.
de avretine bakma.” (Hadis) Namazda
Bunamaya bağlı olarak kişinin hukuki
veya namaz dışında örtülmesi farz olan
tasarruflarına belirli sınırlamalar getiren
yerler. İslam’a göre, erginliğe ulaşmış,
ehliyet eksikliği. Fıkıhta, bunayan in-
akıllı erkek ve kadın Müslümanların
sanlara matuh denir. Bu kişilerin alım,
“avret mahalli” denilen yerlerini örtme-
satım, kira, emanet ve ödünç verme
leri farzdır. Fıkıhta, kadınların avret
gibi hukuki davranışları kayıt altına
yerleri el, yüz ve ayakları dışındaki
alınır ve aleyhlerine olan meselelerde
bütün vücutlarıdır. Erkeklerinki ise diz
kanuni temsilcilerine yetki verilir. İba-
kapaklarından göbek üstüne kadar olan
det konularında ise benimsenen görüşe
yerleridir.
göre matuh kimseler, mümeyyiz küçük
çocuk hükmündedirler; mükellef değil- ayet 1. İz, belirti, nişan, eser, açık
dirler. Bazı fıkıh bilginleri ise ibadet alamet, işaret, delil, kesin kanıt, ibret. 2.
konularında matuh kimsenin sorumlu Allah’ın varlığına ve birliğine işaret
olduğunu söylemişlerdir. eden her şey.“Göklerin ve yerin yaratı-
lışında ve gece ile gündüzün art arda
ateist Tanrıtanımaz, mülhit, ateizm
gelişinde, akıl sahipleri için ayetler
görüşünü benimseyen.
vardır.” (Kur’an-ı Kerim 3/190) 3.
ateizm Tanrıtanımazlık. Kâinatta Peygamberlerin Allah tarafından gönde-
bir yaratıcı güce inanmayan felsefi bir rildiğini ortaya koyan mucizeler. “Al-
ekol. Ateizmi benimseyenler; Allah’ı, lah’ın izni olmadan peygamber de olsa
ruhu ve ahiret hayatını inkâr ederlerken bir ayet getiremez…” (Kur’an-ı Kerim
evrenin de tesadüfen meydana geldiği 40/78) 4. Surelerin içinde yer alan,
görüşünü savunurlar. başından ve sonundan özel işaretlerle
ayrılan bir veya birkaç cümleden oluşan
ateşgede 1. Ateş yanan yer. 2.Eski
ilahî söz. Birçok cümleden oluşan uzun
İran’da ateşe tapanların, Mecusilik
ayetler olduğu gibi harf ve kelimelerden
inancına sahip olanların ateş yaktıkları
oluşan kısa ayetler de vardır. Örneğin
tapınak. Mecusiler ateşi kutsal kabul
“Elif, Lam, Mim”, “Elif, Lam, Sad”
ederler ve tapınaklarında ateşi hiç sön-
harfleriyle “er-Rahman” kelimesi birer
dürmezlerdi.
ayettir. Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerin
27
sayısı yaklaşık olarak 6666 olarak bili- dis) 2. Utanılacak şey, utanç veren söz
nir. Bazı bilginlerin, sure başlarındaki ve davranış. 3. Toplumun ahlak kuralla-
harfleri (Elif-Lâm-Mîm gibi), sure rına aykırı olan utanılacak durum ve
başlarındaki besmeleleri, bazı uzun davranış. “Kim bir Müslümanın aybını
ayetleri iki veya daha fazla ayet sayma- örterse Allah da kıyamet günü onun
ları, Kur’an-ı Kerim’in toplam ayet ayıplarını örter.” (Hadis)
sayısı ile ilgili farklı rakamların söy-
ayin 1. Tören, merasim, ibadet tar-
lenmesine neden olmuştur. Farklı ra-
zı, usul. 2. Müslüman olmayanların,
kamların söylenmesi Kur’an-ı Ke-
özellikle de Yahudi ve Hristiyanların
rim’de bir fazlalık veya eksiklik oldu-
ibadet biçimleri. 3. Çeşitli tekke ve
ğunu göstermez. Çünkü Kur’an-ı Ke-
tarikatların hareket ve musiki unsurları-
rim, Hz. Peygamber’e indiği şekliyle
nı taşıyan dinî merasimler. 4. Mevlevi-
bir harfi bile değişmeden -fazlalık ve
lerde sema yaparken okunmak ve ça-
eksikliğe uğramadan- günümüze kadar
lınmak üzere bestelenmiş manzume.
gelmiştir. “Allah, ayetlerini iletmek,
onları arındırmak ve onlara Kitabı ve Ayşe Hz. Peygamber’in eşi. Hz.
hikmeti öğretmek için içlerinden bir Ayşe (ö. 58/678) Hz. Ebubekir’in kızı-
elçi göndererek müminlere lütufta bu- dır. Annesi Ümmü Ruman bint.
lunmuştur; hâlbuki daha önce apaçık Amir’dir. Hz. Peygamber’le hicretten
bir sapıklık içerisinde bulunuyorlardı.” önce nişanlanmış; hicretten sonra on
(Kur’an-ı Kerim 3/164) sekiz yaşında iken Medine’de düğünleri
yapılmıştır. Hz. Ayşe, Hz. Muhammed
Ayetelkürsi İçerisinde ‘ilahî hü-
ile evlendikten sonra ‘müminlerin anne-
kümranlık, ilahî ilim ve kudret’ anla-
si’ unvanını alarak üstün bir konuma
mındaki “kürsi” kelimesinin geçtiği
kavuşmuştur. Hz. Peygamber’den
Bakara suresinin iki yüz elli beşinci
Kur’an-ı Kerim’in iniş süreci ile ilgili
ayeti, kürsü ayeti. Ayetelkürsi’de, Al-
bilgileri, kendisinde kapalılık bulunan
lah’ın birliği, varlıklar üzerindeki mut-
ayetlerin açıklamasını, Hz. Peygam-
lak hâkimiyeti, kudretinin ve ilminin
ber’in Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmesini,
sonsuzluğu, tüm varlıkları koruyup
onun vermiş olduğu fetvaları, hadisleri-
denetimi altına alması ve her türlü
ni ve davranışlarını öğrenmek suretiyle
eksiklikten uzak olması anlatılır. Hz.
tefsir, hadis, fıkıh alanlarında büyük bir
Peygamber, vakit namazlarından sonra
bilgi birikimine sahip olmuştur. Hz.
Ayetelkürsi’nin okunmasını ve arkasın-
Peygamber’den iki bin iki yüz on hadis
dan otuz üçer defa “Sübhanallah, El-
rivayet ederek ‘muksirun’ denilen ‘çok
hamdülillah, Allahu ekber” denilmesini
hadis rivayet eden sahabeler’ grubuna
tavsiye etmiştir. “Ayetelkürsi Kur’an-ı
girmiştir. Sahabenin en âlimlerinden
Kerim’in zirvesidir.” (Hadis)
olduğu söylenmiştir. Ayrıca tıp ve ede-
ayıp 1. Eksiklik, noksanlık, kusur. biyat alanlarında da uzman olduğu
“Kim bir Müslümanı bir günahı sebe- rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber’le
biyle ayıplarsa, o kişi aynı günahı işle- beraber Müslümanların yaptığı birçok
meden Allah onun canını almaz.” (Ha- savaşa katılıp yaralılara yardım etmiştir.
28
Hz. Hatice’den sonra Hz. Muham- Allah da onun her bir organına karşılık
med’in en çok sevdiği eşinin Hz. Ayşe o kişiyi cehennemden azat eder.” (Ha-
olduğu söylenmiştir. Cömertliği ve dis) 4. Dünya ve dünya ile ilgili bütün
fakirlere yardım etmesiyle ün kazan- bağlardan kurtulma, manevi özgürlüğü-
mıştır. Hz. Ayşe, Hz. Ebubekir ve Hz. ne kavuşma. “Beni Allah tutmuş kim
Ömer dönemlerinde siyasi olaylara eder azat!” (N. F. Kısakürek)
katılmamıştır. Hz. Osman’ın katilleri-
Azazil bk. İblis.
nin bulunması çerçevesinde Hz. Ali’nin
halifeliği sırasında ona karşı ‘Cemel Azim (el-Azim) “Emirlerine hiçbir
Savaşı’nı yapmış ve bu hareketinden şekilde karşı gelmek mümkün olmayan
pişman olmuştur. Daha sonraları, siyasi ve âciz bırakılamayan, kendisinin ve
olaylardan uzaklaşarak hayatını ilim ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak
ibadetle geçirmiştir. 678 yılında Medi- kadar ulu ve yüce varlık.” anlamında
ne’de vefat etmiş ve Baki mezarlığına Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Yer-
defnedilmiştir. de ve gökte olan ne varsa hepsi Al-
lah’ındır. O, Azim ve Yücedir.”
azap 1. Ceza, elem, işkence, şid-
(Kur’an-ı Kerim 42/4)
detli acı hissi, bedensel ve ruhsal sıkın-
tı, çile, eziyet. “Azap, saçlarıma azimet 1. Israrla isteme, kastetme,
ak,/Yüzüme çizgi serdi;/Ruhumu çırıl- kesin karar verme. “Felek her türlü
çıplak/Soyup çarmıha gerdi.” (N. F. esbab-ı cefasın toplasın gel-
Kısakürek) 2. Suç olarak kabul edilen sin/Dönersem kahpeyim millet yolunda
davranışlara uygulanan yaptırımlar. bir azimetten” (N. Kemal) 2. Sonradan
Yaptırımlardan amaç; suçu önlemek, çıkan bazı durumlar göz önüne alınma-
caydırıcı olmak ve suçluyu ıslah etmek- dan emir ve yasakların ilk defa konuluş
tir. Hangi davranışların suç sayılacağı, biçimi. 3. Allah’ın yapılmasını emrettiği
bu suçlara nasıl ceza verileceği ve veri- ve yapılmamasını istediği konularda
lecek cezanın nasıl uygulanacağı konu- tam bir titizlik gösterip bu emir ve ya-
su, hem dinlerin, hem de hukuk ilminin saklara içtenlikle ve kararlılıkla uyma.
ilgi alanına girer. 3. Allah’ı tanımayan Kur’an-ı Kerim’in gerek inanç, gerek
veya emirlerine karşı gelenlere dünyada ibadet gerekse haram ve helal konula-
ve ahirette verilecek ilahî ceza. ““Ey rında emirlerine titizlikle uymak azi-
Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de mettir. Azimetin sınırlarını Allah ve
iyilik ver. Bizi cehennem azabından Peygamberi belirler.
koru.” (Kur’an-ı Kerim 2/201)
Aziz (el-Aziz) “Mutlak surette güç,
azat 1. Serbest bırakma. “Ecel tu- kuvvet ve şeref sahibi, kendisine hiçbir
zağını açamaz mısın/Açıp da içinden varlığın gücünün yetmediği, aksine,
kaçamaz mısın/Azat eyleseler uçamaz dilediği her şeye gücü yeten, emir ve
mısın/Kırık mı kanadın kolların hani?” iradesine kâinatta bulunan hiçbir varlı-
(Kağızmanlı Hıfzı) 2. Özgür, hür. 3. ğın karşı koymasının mümkün olmadığı
Köle veya cariyeyi hürriyetine kavuş- varlık.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
turma. “Kim bir köleyi azat ederse nasından biri. “Yerde ve gökte bulunan
29
her şey Allah’ı tespih eder, Onu her
türlü eksik sıfatlardan uzak tutar. O
Aziz ve Hâkim’dir.” (Kur'an-ı Kerim
61/1)
Azrail Dört büyük melekten biri,
ölüm meleği, Allah tarafından insanla-
rın canını almakla görevli melek,
Melekülmevt. Azrail’in adı Kur’an-ı
Kerim’de (32/11) “Melekülmevt” ola-
rak geçmektedir. “O demde ki perdeler
kalkar perdeler iner/Azrail’e hoş geldin
diyebilmekte hüner! (N. F. Kısakürek)
azze ve celle Allah’a saygının,
sevginin ve bağlılığın bir ifadesi olarak,
onun esmayıhüsnasından sonra söyle-
nen “Rabbimizin şanı aziz ve yüce
olsun!” anlamında bir söz. “Ne var ki
pazarlığa girişilecek ecelle;/Sermayem
tek kelime, Allah azze ve celle.” (N. F.
Kısakürek)

30
B dan kurulan Bahai Mezhebi’ne bağlı
kişi.
Babıselam 1. Selam, esenlik, barış,
güven kapısı. 2. Kâbe’yi de içine alan Bahailik XIX. yüzyılın ikinci yarı-
Haremişerif’in kapılarından biri. Hz. sında İran’da Bahaullah Mirza Hüseyin
Muhammed, Hacerülesvet’in yerini Ali Nuri (1817-1892) tarafından kuru-
belirlemek için, Kureyşlilerce hakem lan mezhep. Bab lakabıyla tanınan
tayin edildiğinde bu kapıdan Kâbe’ye Mirza Ali Muhammed, 1844 yılı mayıs
girmiş ve o tarihten itibaren bu kapıya ayında insanlığa yeni bir haber getirdi-
“Babıselam” adı verilmiştir. Hz. Pey- ğini bildirip Babilik Mezhebi’ni kur-
gamber, Kâbe’yi tavafa ve ziyarete muştur. Mirza Ali Muhammed, okudu-
geldiğinde genellikle bu kapıdan içeri ğu medresede kapı önünde oturmayı
girerdi. Medine’deki Mescidinebevi’de alışkanlık hâline getirdiği için kendisine
de aynı adı taşıyan bir kapı bulunmak- kapı anlamına gelen “Bab” adı verilmiş-
tadır. tir. Bahailiğin diğer adı olan Babilik, bu
“bab” sözcüğünden türetilmiştir. Kendi-
Babilik bk. Bahailik.
lerine özgü inanışları, teşkilatları ve
Bacıyanırum XIII. yüzyılda Ana- “Kitabunnur” dedikleri bir de kutsal
dolu’da kadınların oluşturduğu Ahilik kitapları vardır. Bu kitaba iman eden
benzeri bir kuruluş. Osmanlıların kuru- Bahailer Kur’an-ı Kerim’in hükümleri-
luş dönemine tesadüf eden yıllarda, nin kaldırıldığını iddia ederler. Pey-
çeşitli tasavvuf okullarına mensup gamber olarak da Mirza Ali Muham-
kadınlarca kurulmuş olan bu teşkilat; med’e inanırlar. Bahailere göre her
askerî, dinî, sosyal ve iktisadi alanlarda harfin ve sayının bir değeri vardır ve on
faaliyet yürütmüştür. Bu teşkilat; Orta dokuz sayısı kutsaldır. Kıbleleri
Asya’dan göç ederek Anadolu’ya gelen Bahaullah’ın Akka’daki kabridir. Hac
Türk boylarını konuk ederek onlara bu için Bab’ın Şiraz’daki evi ve
yeni topraklarda ev sahipliği yapmıştır. Bahaullah’ın Bağdat’taki evini ziyaret
Teşkilatın kurucusu, Ahi Evran’ın (ö. ederler. Yılda on dokuz gün olarak
1262) hanımı Fatma Bacı’dır. tuttukları oruç yalnızca perhizden iba-
rettir. Tenasüh yani ruh göçü inancına
baç 1. Halktan alınan öşür, haraç.
sahiptirler. Bahailiğin genel merkezi,
“Bir zamanlar krallardan taç al-
İsrail’in Hayfa kentidir. Günümüzde
dık,/Uçan kuştan, akan sudan baç al-
Bahailer, Batı Avrupa, Amerika ve
dık,/Nice yavuz düşmanlardan öç al-
Kıbrıs’ta küçük cemaatler hâlinde ya-
dık,/Bu kuvvetin kaynağıdır o eller!”
şamaktadırlar.
(Rıza Tevfik) 2. Ticaretle uğraşanlar-
dan alınan gümrük vergileri. 3. Her Bâis (el-Bâis) “İnsanları vahyin
çeşit vergi. 4. Büyük bir hükümdarın, nuruyla aydınlatması, inkârdan ve her
egemenliği altındaki hükümdarlardan türlü kötülükten kurtarması için pey-
aldığı vergi. gamber gönderen; ahirette hesap verme-
leri için insanları öldükten sonra yeni-
Bahai İran’da Bahaullah Mirza
den dirilten ve huzurunda toplayan.”
Hüseyin Ali Nuri (1817-1892) tarafın-
31
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından domuz etinden ve Allah’tan başkası
biri. adına kesilen hayvanlardan yararlanmak
ve içki içmek yasaklanır. Surede, suçla-
Bakara suresi Kur’an-ı Kerim’in
ra dengeli bir cezanın verilebilmesi için
ikinci suresidir. Medine’de inmiştir. İki
kısasın önemi üzerinde durulur. Vasiyet
yüz seksen altı ayet olup Kur’an-ı Ke-
etme, hac ve oruçla ilgili de ayrıntılı
rim’in en uzun suresidir. Sureye, altmış
bilgiler verilir. Cihatla ilgili ayetler de
yedi ile yetmiş birinci ayetler arasında,
bu surede yoğun şekilde yer alır. Ev-
Yahudilerin kesmeleri emredilen sığır-
lenme, boşanma, süt emzirme gibi aile
dan bahsedildiği için “inek” anlamına
hukukuna ilişkin önemli konulara açık-
gelen Bakara adı verilmiştir. Surenin
lık getirilir. Duanın önemi üzerinde
ilk beş ayetinde müminlerin sıfatları
durulur ve fiilî dua teşvik edilir. Yüce
anlatılır. Surede, kâfirler ve münafıklar
Yaratıcı kendisini surenin iki yüz elli
da çeşitli özellikleriyle ele alınırlar.
beşinci ayeti olan Ayetelkürsi’de ayrın-
Münafıklarla ilgili derin tahliller yapı-
tılı olarak tanıtır. Allah yolunda harca-
lır. Küfürden ve nifaktan kurtulmak
ma yapmanın önemi belirtilirken cimri-
için insanın Allah’a verdiği söz hatırla-
lik, iyiliği başa kakmak, faiz alıp ver-
tılır. İnsanın yaratılışı, değeri, evrende-
mek yasaklanır. Haram mal yememek
ki konumu ele alınır. Müminlerin, Ya-
ve kul hakkından sakınmak için ticari
hudilerin tarihinden ibret alarak onların
işlemlerde yazılı ve belgeli sözleşme
düştükleri hatalara düşmemeleri öğüt-
yapılması emredilir. İman edilecek
lenir. Bu çerçevede Yahudilere verilen
değerlerin tanıtımı ve insanın ilahî yar-
nimetler ve onların ihanetleri, iddiaları,
dım isteme biçimini ifade eden ve
dinlerini değiştirmeleri, Allah’ın ayetle-
“Amenerresulü” diye bilinen ayetlerle
rini pazarlık konusu yapmaları, gerçeği
sure son bulur.
saklamaları, dünyaya olan hırsları uzun
uzun anlatılır. Müminlere, onlar gibi Bâkî (el-Bâkî) “Ölümsüz, devamlı,
hakikati değiştirmemeleri tavsiye edilir. kalıcı, ebedî, sürekli, bütün varlıklar
Daha sonra bütün dinlerde kutsal kabul yok olduktan sonra da zatıyla var olacak
edilen İbrahim Peygamber ve onun tek varlık.” anlamında Allah’ın esmayı-
Kâbe’yi inşa etmesi ele alınır. Hz. Pey- hüsnasından biri. “Yeryüzünde bulunan
gamber’in İbrahim Peygamber’in dua- her canlı yok olacak, ancak celal ve
sının karşılığı olarak peygamber gönde- ikram sahibi Rabb’inin zatı baki kala-
rildiği vurgulanarak Yahudilerin ve caktır.” (Kur'an-ı Kerim 55/27-28)
Hristiyanların Hz. Muhammed’e iman
baliğ bk. büluğ.
etmeleri istenir. Hz. Muhammed’in
peygamber oluşuyla beraber evrensel barekallah “Allah mübarek etsin.”,
bir görev üstlendiği hatırlatılır. Mümin- “Hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun.”
lerin namaz kılarken Kâbe’ye dönmele- anlamlarında “Maşallah” gibi söylenen
ri emredilir. Namazın, haccın, şehitliğin dua sözü. “Yeni Cami gibi yoktur dün-
ve sabrın önemi açıklanır. Surede, körü yada,/Barekallah onu yapan üsta-
körüne geçmişi taklit etme, ayetlere da,/Namazını onda kılan ziyade,/Daima
karşı vurdumduymazlık, leş yemek, okunur Kur’an’ımız var.” (Âşık Ömer)
32
Bârî (el-Bârî) “Kusursuz olan, Bâsıt (el-Bâsıt) “İstediği kuluna
yoktan var eden, örneksiz ve modelsiz yepyeni bir hayat, neşe, huzur ve mutlu-
yaratan.” anlamında Yüce Allah’ın luk veren, insanların sıkıntılarını gide-
esmayıhüsnasından biri. “O Hâlık, Bârî ren; yaratılanların rızkını istediği za-
ve Musavvir olan Allah’tır. En güzel man, istediği kadar bollaştıran.” anla-
isimler onundur…” (Kur’an-ı Kerim mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
59/24) “… O Allah ki Bâsıt’tır…” (Hadis)
ba’s 1. Diriltme, uykudan uyan- Basîr (el-Basîr) “Kusursuz ve ek-
dırma, topraktan çıkarma, canlandırma, siksiz olarak tam gören; her yönden
ihya. “O gün (kıyamet günü) Allah işlere vâkıf olan, olayların içyüzünü
onların hepsini ba’s edecek ve (dünya- bilen.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
da) yapmış oldukları şeyleri kendilerine nasından biri. “Allah gerçekten Basîr ve
haber verecektir…” (Kur’an-ı Kerim Semî’dir.” (Kur’an-ı Kerim 17/1)
58/6) Kıyametten sonra İsrafil’in sura
basiret 1. Görme, idrak etme, kav-
ikinci kez üfürmesiyle insanların Allah
rama, bir şeyin iç yüzünü bilme, sezgi,
tarafından yeniden diriltilmeleri. Ba’s
gerçeği kavrama, akıl, zekâ, bilinç,
konusu, imanın altı esasından biri olan
duyarlılık. 2. Hakikati fark etme, doğru
ahirete iman içerisinde önemli bir yer
yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma
tutar. Kur’an-ı Kerim’in Allah’a iman-
yeteneği. “İmanı olmayanın basireti
dan sonra üzerinde durduğu çok önemli
yoktur.” (İ. H. Bursevi) 3. Allah’a bi-
bir konudur. Ba’sa, ölümden sonra
linçli bir biçimde kul olmanın bir sonu-
diriliş anlamında “basubadelmevt” de
cu olarak elde edilen hak ile batılı, doğ-
denir. “Sura üflendiğinde insanlar
ru ile yanlışı, iyi ile kötüyü birbirinden
kabirlerinden çıkarak koşarlar ve der-
ayırma gücü. “De ki: Budur benim
ler ki: ‘Vah bize! Bizi yattığımız yerden
yolum. Basiretle hepinizi Allah’a çağı-
kim ba’s etti? İşte Rahman’ın vaad
rıyorum.” (Kur’an-ı Kerim 12/108) 4.
ettiği şey budur. Demek ki peygamber-
Bir müminin Allah’ın ayetleri, Hz.
ler doğru söylemişler.” (Kur’an-ı Ke-
Peygamber’in sünneti, sahabelerin
rim 36/51-52) 2. Peygamber gönderme,
örnekliği, dini ve akli deliller ışığında
elçi seçme. “Biz, peygamber ba’s et-
kendini, insanları, dünyayı ve ahireti
medikçe kimseye azap etmeyiz.”
gereği gibi tanıması, hayatının her ala-
(Kur’an-ı Kerim 17/15)
nında yalnızca Allah’ın rızasını gözete-
basar 1. Görme, bakma, anlama, rek amel edip kalbini, zihnini, elini,
kavrama, sezme, tanıma. 2. Göz, görme gözünü ve tüm organlarını kontrol al-
duyusu. 3. “Her şeyi bütün ayrıntılarıy- tında tutup hayatı vahiyle anlamlandır-
la bilip görmesi.” anlamında Allah’ın ması. İnanç ve ibadette ihlaslı olma,
zati sıfatlarından biri. Bu anlamda basar yalnızca Allah’a itaat edip günahları
sıfatı, baştaki göz ile görmekten öte terk etme, İslam’ı en iyi şekilde bilme,
Allah’ın kendine özgü bir biçimde her topluma Kur’an-ı Kerim ile öğüt verip
şeyi görmesini ifade eder. onları her türlü kötülüğe karşı uyarma.
“De ki: ‘İnsanları çağırdığım dosdoğru
33
Allah yolu budur. Ben bu yola benimle batıl din 1. Gerçek olmayan din.
olanlarla beraber basiretle çağırıyo- 2. Allah’tan geldiği şekliyle koruna-
rum. Allah’ı tespih ederim ve ben (hiç- mamış ve insan eliyle müdahale edile-
bir zaman) müşriklerden olmadım.” rek bozulmuş din. 3. Kurucusunun
(Kur’an-ı Kerim 12/108) adıyla anılan ve vahye dayanmayan
din(ler).
basubadelmevt Her insanın ölüm-
den sonra Allah’ın huzurunda hesap Bâtın (el-Bâtın) “Her şeyin iç yü-
vermek üzere yeniden diriltilmesi. zünü bilen, her şeye herkesten daha
Öldükten sonra diriltilme konusu, yakın olan, hiçbir gözün göremediği ve
Kur'an-ı Kerim’de birçok ayette anla- kavrayamadığı, hiçbir bilginin kuşata-
tılmıştır. Bu konu, Kur’an-ı Kerim’in madığı varlık.” anlamında Allah’ın
Allah’a imandan sonra üzerinde en çok esmayıhüsnasından biri. “O Evvel,
durduğu ana konulardan biridir. “Bir Âhir, Zâhir ve Bâtın’dır. O her şeyi
kimse şu dört şeye iman etmedikçe bilendir.” (Kur'an-ı Kerim 57/3)
mümin olamaz. Bunlar: Allah’tan baş-
Batınilik 1. Kur’an-ı Kerim ve ha-
ka ilah olmadığına, benim, Allah’ın
dislerin sadece iç anlamına önem verip
peygamberi olduğuma ve hakla gönde-
dış anlamını hesaba katmayan anlayış
rildiğime, ölüme ve basubadelmevte,
ve yorumlama yolu. Batınilik her ayet
kadere (hayır ve şerrin Allah’tan oldu-
ve hadisin bir iç, bir de dış yüzü oldu-
ğuna inanma.)” (Hadis)
ğunu söyler. Bu sebepten önemli olan
batıl 1. Yok olup giden, gerçek ve ayet ve hadislerin iç yüzüdür. Batınilik,
doğru olmayan, esassız, boş şey, boşa kendisini ayet ve hadisleri yorumlarken
giden, hükümsüz, gerçeğe aykırı, hik- Kur’an-ı Kerim ve sünnetin genel bü-
metsiz, temelsiz, devamsız. “Mallarını- tünlüğü içinde kalmakla yükümlü say-
zı, aranızda batıl (sebepler) ile yeme- mamıştır. 2. Ayet ve hadislerin gerçek
yin…” (Kur’an-ı Kerim 2/188) 2. Al- anlamlarını ancak Tanrı ile ilişki kura-
lah’ın peygamberleri aracılığıyla bil- bilen “masum imam”ın bilebileceği
dirmiş olduğu dine uymayan her türlü temel görüşünü savunan aşırı fırkaların
inanç, fikir, duygu, kanaat, tutum, dav- ortak adı. 3. İsmail b. Cafer es-Sadık (ö.
ranış. “Ey kitap ehli! Niçin hakkı batıl- 153/770) tarafından kurulan İsmailiye
la karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizli- Mezhebi.
yorsunuz?” (Kur’an-ı Kerim 3/71) 3.
bayram 1. Dinî ve millî bakımdan
Kur’an-ı Kerim’de, geçersiz sayılan
önemli olan ve toplumca kutlanan gün
amel ve ibadet, çirkin, faydasız ve
veya günler. “Yaz gelir de Arap atlar
gayesiz iş, Allah’ın dışında ilah diye
yarışır,/Bayram gelir kanlı, kinli barı-
tapınılan put, gerçeği örten perde, ger-
şır.” (Karacaoğlan) İslam dininde iki
çek bilgiye dayanmayan delil, küfür,
bayram vardır. Bunlar: a) Ramazan
haksızlık.“De ki: Hak geldi, batıl yok
bayramı. Şevval ayının 1, 2, ve 3. günü
oldu. Batıl zaten yok olmaya mahkûm-
kutlanır. b) Kurban Bayramı: Zilhicce
dur.” (Kur’an-ı Kerim 17/81)
ayının 10, 11, 12 ve 13. günleri kutlanır
ve ilk üç gününde de kurban kesilir. 2.
34
Sevinç, neşe. 3. Cuma günü. “Cuma Bir şeyi yaratmak istedi mi, ona sadece
günü bayramınızdır. Bu bayram gü- “ol’ der, o da hemen oluverir.”
nünde (nafile) oruç tutmayınız.” (Ha- (Kur’an-ı Kerim 2/117)
dis)
Bedir Savaşı Hicretin ikinci yılın-
bayram namazı Ramazan ve Kur- da (M.S. 624) Mekkeli müşriklerle
ban Bayramı’nın birinci günü cemaatle Medineli Müslümanlar arasında Bedir
birlikte ve iki rekât olarak kılınan na- kuyusu etrafında yapılan ilk büyük
maz. Bayram namazı güneşin doğma- savaş. Bedir Savaşı, üç yüz civarında
sından yaklaşık olarak kırk beş dakika Müslümanla bine yakın müşrik arasında
sonra kılınmaya başlanır. Güneşin tepe yapılmıştır. Bedir Savaşı Müslümanla-
noktasına gelmesine yani öğle nama- rın zaferiyle sona ermiştir. Müslümanlar
zından yaklaşık bir saat öncesine kadar on dört şehit, müşrikler ise yetmiş ölü
devam eder. Bayram namazını akıllı, ve yetmiş esir vermişlerdir. Bu savaşta
hür, mukim Müslümanlar kılarlar. alınan esirlere son derece iyi davranıl-
“Tekbir ile, tehlil ile bayram namazın- mış, Hz. Peygamber, mali durumu iyi
da/Neslimle helalleşmeye gelsin rama- olanların fidye vermelerini, fidye vere-
zanlar!” (A. N. Asya) meyecek durumda olanların da Medine-
li on Müslümana okuma yazma öğret-
Bayramiye Halvetî tasavvuf gele-
melerini istemiştir. Bu savaşa katılan
neğine bağlı Hacı Bayram Veli (ö.
sahabeler Hz. Peygamber’in yanında en
833/1429-30) tarafından kurulmuş bir
kıymetli insanlar olarak tanımlanmış-
tasavvuf ekolü. Bayramiye daha sonra-
lardır. Bu savaşın zaferle sonuçlanma-
ları, Şemsiye-yi Bayramiye, Melâmiye-
sından dolayı Müslümanlar, Arap yarı-
yi Bayramiye ve Celvetiye gibi kollara
madasında büyük bir itibar kazanmış ve
ayrılmıştır. Bayramiye tarikatı günü-
İslam’ı tebliğ etmek için yeni imkânlar
müzde, Anadolu’da hâlâ varlığını sür-
elde etmişlerdir.
dürmektedir.
beka 1. Sonsuzluk, ebedîlik, kalı-
beddua 1. İlenç, ilenme, birinin
cılık, ölmezlik, süreklilik. 2. “Sonsuz,
kötülüğü için edilen dua, lanet, intizar.
ölümsüz ve ebedî olması.” anlamında
2. Bir kimsenin veya toplumun Allah
Yüce Allah’ın zati sıfatlarından biri.
tarafından cezalandırılmasını isteme.
“Şüphesiz Allah en hayırlı olandır,
İslam dinine göre yerli yersiz beddua
beka sahibidir.” (Kur’an-ı Kerim
etmek doğru değildir. “Zulme uğrayan
20/73)
kimsenin bedduasından sakınınız. Çün-
kü onun duası ile Allah’ın arasında Bekke 1. Mekke. 2. Kâbe’nin de
perde yoktur.” (Hadis) içinde yer aldığı harem bölgesi. “Unut-
mayın ki insanlık için yapılan ilk mabet
Bedî (el-Bedî) “Allah’ın, evreni
Bekke’deki Kâbe’dir. O, bereketli ve
hiçbir model olmadan benzersiz ve
bütün insanlık için rehberlik kaynağı-
eşsiz mükemmellikte yaratması.” anla-
dır.” (Kur’an-ı Kerim 2/96)
mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
“(Allah) Göklerin ve yerin Bedî’idir.
35
Bektaşi Bektaşi tarikatına giren ve berin lehine kullanmak yerine kötülü-
bu tarikatın ilkelerine bağlı kalan kişi. ğün ve Firavun’un zulmünün devamı
için kullandığından dolayı Allah tara-
Bektaşilik XIII. yüzyılda Hora-
fından lanetlenen kişi.
san’dan Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş-
ı Veli (ö. 669/1271) tarafından kurul- Beldeyiemin 1. Güvenilen,
muş tasavvuf ekolü. Bektaşilik, Ahmed korunulan belde, memleket, yer, bölge,
Yesevi (ö. 1166) tarafından kurulan ve şehir. 2. Mekke. “İnciri ve zeytini düşün
Türkler arasında yaygınlaşmış ve Sina dağını, bu Beldeyiemin’i. Ger-
Yeseviye tarikatının etkisinde kalmıştır. çek şu ki biz insanı en güzel şekilde
Yeniçeri ocağının kuruluşundaki rolü yarattık…” (Kur’an-ı Kerim 95/1-4) 3.
dolayısıyla Osmanlı devlet hayatında Hz. Peygamber’e vahyin geldiği toprak-
etkisini sürdürmüştür. ların ortak adı.
bela 1. Gam, keder, tasa, sıkıntı, Beldeyitayyibe Hz. Peygamber’in
afet. “Allah, kuluna herhangi bir hasta- hicret yurdu olarak seçtiği ve hicretten
lığı bela olarak verirse, (kul da bu sonraki ömrünü geçirdiği,
hastalığa sabrettiği sürece) Yüce Allah Mescidinebevi’nin ve kabrinin bulun-
kulunun günahlarını bağışlar.” (Hadis) duğu “güzel şehir” anlamında Medine
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay şehri. “Medine, Beldeyitayyibe’dir.
veya kimse. “Edep bir tac imiş nur-ı Kötüleri (ve kötülükleri) barındır-
Hüdâ’dan/Giy ol tacı emin ol her bela- maz…” (Hadis)
dan” (Sarı Mehmet Paşa). Hak edilen
Beled suresi Kur’an-ı Kerim’in
ceza, eziyet. 3. İçinden çıkılması güç,
doksanıncı suresidir. Mekke’de inmiş-
sakıncalı durum. 4. Allah’ın kullarını
tir. Yirmi ayettir. Adını, ilk ayette geçen
denemesi, sınaması. “Biz, sizi biraz
“yer, şehir ve kasaba” anlamına gelen
korku, açlık, mallarınızdan ve ürünleri-
“beled” kelimesinden almıştır. Sureye
nizden azaltmak ve canlarınızı almak
adını veren beled kelimesiyle Mekke
suretiyle belalara uğratırız. Sabreden-
şehri kastedilmiştir. Mekke’de inen
leri müjdele.” (Kur’an-ı Kerim 2/155)
surelerle aynı hedefleri taşır. Sureye,
belagat 1. İyi konuşma, sanatlı söz imanı gönüllere yerleştirmenin, hesap
söyleme yeteneği. 2. Sözü, herkesin ve ceza gününe iman etmeyi güçlen-
kolay kolay söyleyemeyeceği şekilde dirmenin, itaatkârlarla isyankârları
söyleme. Belagatli söylenen sözlerde, birbirinden ayırmanın önemini bildiren
sözcüklerin seçimi ile oluşturulan cüm- ayetlerle başlanır. Surede, köleleri öz-
lenin manası arasında tam bir uygunluk gürlüğe kavuşturmanın, aç insanları
olur. Kur’an-ı Kerim en güzel belagat doyurmanın ve akrabalara iyilikte bu-
örneğidir. 3. Sözün düzgün, kusursuz lunmanın önemi vurgulanır. İyilik yap-
ve yerinde söylenmesini öğreten ilim, mak suretiyle amel defterlerini ahirette
söz sanatlarını inceleyen bilim dalı. sağ taraflarından alacak olanların kurtu-
lacakları haber verilir. Kötülükleri iş
Bel’am Hz. Musa döneminde ya-
edinenlerin ve inkârcıların ise ahirette
şayan; bilgisini, doğrunun ve peygam-
36
cehennemlik olacaklarını bildiren ayet- Berat Kandili Müslümanların gü-
lerle sure son bulur. nahtan kurtulup Allah’ın affını elde
etmeyi umdukları şaban ayının on be-
Belkıs Yemen’de yaşamış olan
şinci gecesi. Hz. Peygamber, Berat
Sebe kabilesinin kraliçesi. Belkıs, Hz.
Kandili’nin ibadetle geçirilmesini iste-
Süleyman zamanında yaşamıştır. Sü-
miştir. Yüce Allah bu geceyi ibadetle
leyman Peygamber onu tevhit dinine
geçiren mümin kullarını bağışlar ve
davet etmiş, o da Hz. Süleyman’ın
cehennem azabından korur. “Yüce Al-
ziyaretine giderek onun getirmiş olduğu
lah, Berat Kandili’nde kendisine ortak
dini kabul etmiş ve Allah’a teslim ol-
koşanlarla anne ve babaya isyankâr
muştur. Kur’an-ı Kerim’in yirmi yedin-
davrananların dışında bütün kullarını
ci suresi olan Neml Suresi’nde bu kra-
bağışlar.” (Hadis)
liçenin başından geçenlerle ilgili ayrın-
tılı bilgiler verilmiştir. bereket 1. Nimet, bağış, Allah’ın
karşılıksız vermesi. 2. Uğur, hayır.
Beni İsrail İsrailoğulları. Lakabı
“Kulu Muhammed’i bir gece
İsrail olan Yakup Peygamber’in soyun-
Mescidiharam’dan kendisine birtakım
dan gelenler; Hz. Yakup’un çocukları
ayetlerimizi göstermek için çevresini
ve torunları. “Beni İsrailden: ‘Al-
bereketli kıldığımız Mescidiaksa’ya
lah’tan başkasına kulluk etmeyin, ana-
götüren Allah’ın şanı yücedir. Doğrusu
ya babaya, yakınlara, yetimlere, yok-
o, işitir ve görür.” (Kur’an-ı Kerim
sullara iyilik edin, insanlara güzel
17/1) 3. Bolluk, gürlük, feyiz, mutluluk
güzel konuşun, namazı kılın, zekâtı
ve güzelliklerin artması. “Ticarete hile
verin’ diye söz almıştık. Sonra siz pek
karışınca bereket gider.” (Hadis) 4.
azınız hariç verdiğiniz sözden döndü-
Yağmur, rahmet.
nüz. Sizler zaten döneksiniz. ” (Kur’an-
ı Kerim 2/83) Berr (el-Berr) “Kulları hakkında
bağışı, iyiliği çok olan, onlar için kolay-
Berâe suresi bk. Tevbe suresi.
lık ve rahatlık isteyen.” anlamında Al-
berat (beraet) 1. Kurtulma, uzak- lah’ın esmayıhüsnasından biri. “…Allah
laşma, temize çıkma, selamet. “Sizin gerçekten Berr ve Rahim olandır.”
inkârcılarınız önceki inkâr edenlerden (Kur’an-ı Kerim 52/28)
daha mı hayırlı? Yoksa sizin berat
berzah 1. İki şey arasındaki engel,
ettiğinize dair önceki kitaplarda bir
iki denizin birbirine kavuşmasına engel
haber mi var?” (Kur’an-ı Kerim 54/43)
olan kara parçası, kanal, geçit, boğaz.
2. Nişan, rütbe, ferman. 3. Dostluğun
“Allah (acı ve tatlı sulu) iki denizi bir-
kesilmesi, yakınlığın kaldırılması. 4.
birlerine kavuşup karışabilmeleri için
Dinen çirkin görülen herhangi bir şey-
serbest bırakmıştır. (Ama) aralarında
den uzaklaşma. 5. Kişinin hukuki veya
aşamayacakları bir berzah vardır.”
cezai sorumluluğunun olmaması veya
(Kur’an-ı Kerim 55/19-20) 2. Ölümle
ortadan kalkması.
başlayıp tekrar dirilme zamanına kadar
Berat Gecesi bk. Berat Kandili. sürecek olan ara dönem. “İnkârcılardan
birine ölüm gelince: ‘Rabbim! Beni
37
dünyaya tekrar döndür, belki daha ber olma bilincini zihninde taşıyıp ken-
önceden yapmadığımı tamamlar, iyi disini Allah yoluna adayan. “Rabbinin
işler yaparım.’ der. Hayır; bu söylediği adını (çokça) an ve olabildiğince betül
boş bir sözdür. Tekrar diriltilecekleri ol.” (Kur’an-ı Kerim 73/8) 3. İffeti ve
güne kadar arkalarında geriye dönmek- ahlakıyla örnek kadın Hz. Meryem.
ten onları alıkoyan bir berzah vardır.” “…Hz. İsa, Yüce Allah’ın betül olan
(Kur’an-ı Kerim 23/99-100) 3. Ahiret Meryem’de ‘ol’ emriyle yaratmış oldu-
hayatının başlangıcını oluşturan dünya ğu bir ruh, Allah’ın kulu ve elçisidir…”
ile ahiret arasındaki âlem, kabir hayatı. (Cafer b. Ebi Talip) 4. Hz. Peygam-
“Bir gün sefer düşer berzah ili- ber’in kızı Hz. Fatıma’nın sıfatı.
ne,/Otağı kalkacak sultan eğlenmez.”
beyan 1.Bir şeyin açıklığa kavuş-
(Hüdayi)
ması, anlatma, bir şeyi delil getirerek
besmele “Yarattığı bütün varlıkla- ispatlama, açık söyleme, bildirme, anla-
ra bol bol nimet veren, yardım eden ve şılır bir dille açıklama. 2. İslam dininin
bağışlayan Allah’ın adı ile” anlamına birinci kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in
gelen ve bir işe başlarken söylenen açıklanması. Beyan ifadesi, Kur’an-ı
‘Bismillahirrahmanirrahim’e verilen Kerim için kullanılan bir sıfattır. Ayrıca
isim. Tevbe suresi hariç Kur’an-ı Ke- Kur’an-ı Kerim’deki bazı kapalılıkları
rim’deki bütün surelerin başında bes- açıklayan sünnet için de beyan terimi
mele bulunur. Kur’an-ı Kerim okumaya kullanılır. Buna göre Hz. Muhammed’in
başlayan kimsenin istiaze ve besmeleyi peygamberlik görevi, kendisine indiri-
söylemesi gerekir. Ayrıca her hayırlı len Kur’an-ı Kerim’i halka ulaştırmak
işe besmeleyle başlamak sünnettir. hem de Kur’an-ı Kerim’i beyan etmek-
“Besmele ile başlanmayan işin sonun- tir. “(Ey Muhammed) Kur’an-ı Kerim’i
da hayır yoktur.” (Hadis) (unutmamak amacıyla) hızlı hızlı oku-
maya çalışma, onu senin kalbinde top-
beşir 1. Müjdeci, sevindirici, göze
lamak ve sana okumak bize aittir. O
aydınlık, gönle sevinç verici. “Müslü-
hâlde sana Kur’an okuduğumuz zaman
manlara Allah’ın bağış ve yardımını,
onun okunuşunu izle, onun beyanı bize
ahirette erişecekleri ilahî nimetleri
düşer.” (Kur’an-ı Kerim 75/16-19) 3.
müjdeleyen.” anlamında Hz. Muham-
Kur’an-ı Kerim’in adlarından biri. “Bu
med’in sıfatı. “Biz seni hakikatle beşir
(Kur’an) insanlar için bir beyan, Al-
ve nezir olarak gönderdik.” (Kur’an-ı
lah’ın emir ve yasaklarına uygun dav-
Kerim 2/119)2. Haber getiren. “Beşir
ranışlar gösterenlere hidayet ve öğüt-
gelip de (Yusuf’un gömleği)ni (Ya-
tür.” (Kur’an-ı Kerim 3/138) 4. İnsan-
kup’un) yüzüne sürünce Yakup’un gözü
ları etkileyecek şekilde söz ve şiir söy-
derhâl açıldı…” (Kur’an-ı Kerim
leme. “Bazı beyanlarda büyüleyici bir
12/96)
etki vardır.” (Hadis) 5. Belagat ilmi-
betül 1. Namusunu ve iffetini ko- nin, teşbih, istiare, mecaz ve kinaye gibi
ruyan. 2. Allah’ın emirlerine titizlikle bölümlerini öğreten kısmı.
uyan ve ibadetlerini hakkıyla yerine
beynamaz Namaz kılmayan kimse.
getirmeye çalışan; her an Allah’la bera-
38
Beytiatîk 1. Yeryüzünde yapılan itibaren devlet gelirlerini korumak,
ilk mescit, Kâbe. “Sonra (hacılar, bı- muhafaza etmek ve yeri geldiğinde de
yıklarını, tırnaklarını kesmek, diğer hak sahiplerine vermek için oluşturulan
temizlik ihtiyaçlarını gidermek suretiy- devlet hazinesi. Hz. Peygamber döne-
le) kirlerinden arınsınlar, adaklarını minde, devlete ait mallar bir müddet
yerine getirsinler ve Beytiatik’i tavaf Hz. Muhammed’in evinde korunmuş;
etsinler.” (Kur’an-ı Kerim 22/29) 2. daha sonra ayrı bir bina tahsis edilmiş-
“Hac ve umre yapmaya gelen insanları tir. Beytülmalin ilk sorumlusu Hz.
günahlarından arındıran, özgürlüklerine Ömer’dir. 2. Devletin mal varlığını
kavuşturan.” anlamında Kâbe’nin adla- muhafaza ve kontrol eden kurum.
rından biri.
beyyine 1. Apaçık ve kesin delil,
Beytiharam “Çevresinde suç iş- kanıt. 2. Bir şeyi ispata yarayan veya
lenmesi haram olan ev.” Anlamında açıkça gösteren delil. “Daha önceden
Kâbe’nin adlarından biri. Çevresinde kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve
suç işlemek ve canlı varlıklara zarar Hristiyanlar), kendilerine apaçık
vermek haram olduğu için Kâbe’ye bu beyyine geldikten sonra (dinlerinde)
ad verilmiştir. “Ey inananlar! Ne Al- ayrılığa düştüler…” (Kur’an-ı Kerim
lah’ın koyduğu dinî hükümlere, ne 98/4) 3. Bir olayın doğruluğunu ortaya
haram aya, ne kurbana ne gerdanlık(lı koyan yöntem. “Allah’tan size bir rah-
kurban)lara ve ne de Rablerinin lütuf met ve doğruyu gösterme aracı olarak
ve rızasını isteyerek Beytiharam’a apaçık beyyineler gelmiştir.” (Kur’an-ı
doğru gelenlere saygısızlık etmeyin…” Kerim 6/157)
(Kur’an-ı Kerim 5/2)
Beyyine suresi Kur’an-ı Kerim’in
Beytimukaddes Hz. Süleyman ta- doksan sekizinci suresidir. Medine’de
rafından Kudüs şehrinde yaptırılan inmiştir. Sekiz ayettir. Adını birinci
Mescidiaksa. Müslümanlar, Medine’ye ayette geçen “apaçık delil, kanıt” anla-
hicret ettiklerinde yaklaşık bir buçuk yıl mına gelen “beyyine” kelimesinden
kadar Beytimukaddes’e yönelerek na- almıştır. Surede, müşriklerin Hz. Mu-
maz kılmışlardır. Daha sonra Allah, hammed’e ve Kur’an-ı Kerim’in emirle-
kıbleyi Beytimukaddes’ten Kâbe’ye rine karşı inatçı tavırları ele alınır. Müş-
çevirmiştir. Ayrıca Beytimukaddes, Hz. rikler gibi olmayıp ellerinde bir kitap
Muhammed’in mirac mucizesinin de olmasına rağmen dinlerinde ayrılığa
başlangıç noktasıdır. düşen Yahudiler ve Hristiyanlar İs-
“Beytimukaddes’te kılınan namaz lam’da birleşmeye çağrılırlar. Birleş-
diğer yerlerde kılınan namazdan beş menin ortak noktaları; yalnızca İslam’ı
yüz kat daha faziletlidir.” (Hadis) din olarak kabul etme, Allah’a içtenlikle
ibadet etme, namaz kılma ve zekât
Beytullah bk. Kâbe.
verme olarak ele alınır. Bu ortak nokta-
beytülmal 1. Maliye, devlet hazi- lara uymayanların İslam’la ilgilerinin
nesi, devlete ait mal varlığının bütünü. olmadığı vurgulanır. Bu şartlara uyan
Hz. Peygamber’in Medine döneminden müminlerin kurtulacaklarını ve ebedî
39
olarak cennette kalacaklarını haber rim’dir. Yolun en hayırlısı Hz. Muham-
veren ayetle sure son bulur. med’in yoludur. Kitap ve sünnete aykırı
olarak sonradan çıkarılan her bidat
bezmielest Ruhlar âleminde, Al-
sapıklıktır.” (Hadis) 3. Hz. Peygamber
lah’ın bütün insanların ruhlarından,
döneminden sonra ortaya çıkan, dinî bir
kendisinden başka bir ilahın varlığını
delile dayanmayan inanç, ibadet, fikir
kabul etmemeleri konusunda almış
ve davranışlar. “Allah, bidat sahibinin
olduğu söz, ahit, kalubela. Bezmielest
amellerini o kişi bidatini terk edene
A’râf suresinin yüz yetmiş ikinci aye-
kadar kabul etmez.” (Hadis)
tinde ele alınır. Bu ayete göre Allah,
ruhlara “Elestü bi-Rabbiküm” (Ben billahi “Allah adına ant içerim, Al-
sizin Rabb’iniz değil miyim?) sorusunu lah adına söz veririm, Allah hakkı için.”
yöneltince ruhlar; “Belâ” (Evet! Rab- anlamında bir yemin sözü. İslam dini
bimizsin.) dediler. Bezmielest, ruhlar yemin sözlerinin gereksiz yere kulla-
henüz bedenlere girmeden gerçekleş- nılmasını hoş karşılamamıştır. Buna
miştir. göre Müslümanların yemin etmeyi ağız
alışkanlığı hâline getirmemeleri gerekir.
biat 1. Söz verme amacıyla el sık-
“Ey Yârenler yâr yoluna nem kaldı ki
ma. “Biz, Hz. Peygamber’e namaz
yanmamışam/Bunca ki yandım yanaram
kılma, zekâtı verme ve her Müslümana
billah ki usanmamışam” (Kadı
öğüt verme konusunda biat ettik.”
Burhanettin)
(Cerir b. Abdullah) 2. Birinin hâkimi-
yetini kabul etme ve emirlerine bağlılı- Bi’rimaune Mekke ile Medine yo-
ğını bildirme. “(Ey Muhammed!) Sana lu üzerinde Süleymoğulları ve
biat edenler gerçekte Allah’a biat et- Amiroğulları kabileleri arazisinde yer
mektedirler…” (Kur’an-ı Kerim 48/10) alan bir kuyu. Hz. Peygamber,
3. Halifelik makamına geçenin eli üze- Amiroğulları kabilesinin reisi olan Amir
rine el koyarak veya el sıkışarak kişinin b. Malik’in daveti üzerine, Medineli
ona bağlılığını göstermesi ve itaat ede- Müslümanlardan 70 kişilik bir Müslü-
ceğine dair söz vermesi. Hz. Peygam- man davetçi heyetini, onlara İslam’ı
ber, bir iş konusunda sahabelerden söz öğretmek üzere göndermişti. Bu heyet,
almak istediğinde, onlarla el sıkışarak konakladıkları yerde Süleymoğulları
itaat ve bağlılık sözü alırdı. Bu davranış tarafından pusuya düşürülmüş ve
biçimi, daha sonraki halifeler tarafından Bi’rimaune denen yerde şehit edilmiş-
da benimsenmiştir. 4. Eskiden İslam lerdir. Resulullah’ı ve bütün müminleri
devletinde idare edenle idare edilenler derin bir hüzne boğan bu acı olay, İslam
arasında yapılan seçim veya bağlılık tarihine Bi’rimaune faciası olarak geç-
özelliği taşıyan sözleşme. miştir.
bidat 1. Sonradan olan, sonradan birr 1. İyilik ve hayrın her çeşidi;
ortaya çıkan, türeyen şey. 2. Daha önce ihsan, zekât, yardım, lütuf, güzel ge-
mevcut olmayan ve sonradan meydana çinme, olgunluk, doğruluk. “Birr, Al-
çıkan inançlar, ameller. “Sözün en lah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap-
hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an-ı Ke- lara, peygamberlere inanmak; kendisi
40
için malları ne kadar sevimli de olsa Budizm Buddha’nın kurmuş oldu-
yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda ğu din. Buddha tahminen MÖ 563-483
kalmışlara, muhtaçlara, köle ve esirlere yılları arasında yaşamış bir Hint düşü-
harcamada bulunmak; namaz kılıp nürüdür. Asıl adı Guatama’dır. Onun
zekâtı ödemektir…” (Kur’an-ı Kerim kurmuş olduğu din ve felsefe sistemine
2/177) 2. Kur’an-ı Kerim ve sünnette de “Budizm” denilir. Buddha sözcüğü,
emredilen bütün ibadetler, salih amel, Sanskritçede “aydınlanmış kişi” anla-
iyilik, sevap. “Allah’a imandan sonra mına gelir. Budizm’deki aydınlanma şu
en hayırlı iş anne babaya yapılan dört aşamayı kavramaktan geçer: 1.
birrdir.” (Hadis) Bütün hayat ıstırap vericidir. Doğmak
da ölmek de birer ıstıraptır. 2. Dünya-
bi’set 1.Gönderme, iletme, elçi ta-
daki ıstıraptan kurtuluşa engel olan şey
yin etme. “İnsanlar bir tek ümmetti.
arzulardır. 3. Kurtuluş için arzuları terk
Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarı-
etmek zorunludur 4. Kurtuluş, dünya-
cı olarak bi’set etti…” (Kur’an-ı Kerim
dan el etek çekmekle olmaz; doğru
2/213) 2. Bütün peygamberlerin, özel
inanış, doğru söz, doğru karar, doğru
olarak da Hz. Muhammed’in peygam-
hareket, doğru yaşayış, doğru çalışma,
berlikle görevlendirilmesi. Hz. Mu-
doğru düşünme ve doğru karar verme
hammed’in henüz peygamber olarak
ile olur. Budizm’in sosyal yapısında
gönderilmeden önceki dönemine
kast sistemi vardır. Her kasta mensup
“bi’setten önceki dönem”, peygamber-
olan kişi dünyadan el etek çekerek ebe-
lik geldikten sonraki dönemine ise
dî kurtuluş olan Nirvana’ya ulaşabilir.
“bi’setten sonraki dönem” ya da “bi’set
Ruh göçü, Budizm’de de önemli bir
dönemi” adı verilir. “Hz. Muhammed
inanç esasıdır.
bi’setinden on üç yıl sonra Mekke’den
Medine’ye hicret etti.” (Muhammed buğuz 1. Nefret, kin, düşmanlık,
Hamidullah) tiksinme, iğrenme. “Düşmanına bile
ölçülü buğzet, belki bir gün dostun
bismillah bk. besmele.
olabilir.” (Hz. Ali) 2. Bir kişiye, yap-
boşanma bk. talak. mış olduğu bir kötülükten dolayı kin
besleme, husumet. İslam dinine göre
boy abdesti bk. gusül.
kişisel çıkarlarından dolayı bir kimseye
Brahmanizm Hindistan’ın sosyal buğzetmek hoş karşılanmamıştır. “Ey
ve siyasal yapısını şekillendiren, kutsal Allah’ın kulları! Birbirinize haset etme-
kitap olarak “Vedalar”ı kabul eden en yin, buğzetmeyin, birbirinize sırt çevir-
eski Hint dini. Brahmanizm’in en belir- meyin, kardeşler olun…” (Hadis)
gin özelliği ruh göçü inancı ve rahipler
Buhari bk. Sahihibuhari.
sınıfının kesin egemenliğidir. Bu ege-
menlik 1940 yılında çıkarılan Hint Burak Hz. Peygamber’i Miraç Ge-
anayasasıyla kaldırılmıştır. Brahma- cesi taşıyan binek. “Ruhun kadar hafif
nizm’de ibadet olarak, ruhu dinlendir- yüreğin, kolların, başın…/Çıkmaktasın
mek için yoga eğitiminin ve kurbanın büyük yola… Cibril yoldaşın;/‘Geldim
önemli bir yeri vardır. dedin; uğurlayanım Mescidiharam…’/
41
Bindin Burak’a, Mescidiaksa binekta- mutlak anlamda yaratıcı olduğu ve her
şın.” (A. N. Asya) şeyin onun dilemesiyle meydana geldiği
belirtilir. Bu çerçevede, azgın ve zorba
burhan 1. Kesin delil, kanıt, ispat,
Firavun’un askerleriyle beraber kötülük
apaçık ve en kuvvetli kanıt. “Öyleyse
ve taşkınlıkları nedeniyle yok edilişleri
artık, kim ki, hakkında hiçbir burhana
açık bir şekilde haber verilir. Kur’an-ı
sahip olmadığı hâlde Allah’la beraber
Kerim’in yüceliğini ve bu kitabın ‘Al-
başka bir tanrıya yakarırsa bunun
lah katında korunan levhalar’da yazılı
hesabını Rabbinin katında mutlaka
olduğunu bildiren ayetlerle sure son
verecektir; (ve) şüphesiz, hakkı inkâr
bulur.
etmiş olanlar asla kurtuluşa, esenliğe
erişemeyeceklerdir!” (Kur’an-ı Kerim bühtan 1. İftira, suçlama. 2. Yalan
23/117) 2. Peygamberlerin, peygamber- söyleme, uydurma. “Karac’oğlan der
lik iddiasını ispat için, şüpheleri orta- ki: Yemin etmeyin,/Ballar yalayıp da
dan kaldıracak açıklıkta ve itirazlara ağı yutmayın,/Var git yiğit deyi bühtan
yer vermeyecek kesinlikte Allah’ın etmeyin,/Niçin söz verdim sen gel deyi
izniyle gösterdikleri olağanüstü deliller, deyi?” (Karacaoğlan) 3. Bir kimseye
mucizeler. “(Ve şimdi) elini koynuna günah yahut kusur sayılan bir söz, dav-
sok; lekesiz olarak bembeyaz (ışıl ışıl) ranış veya nitelik yakıştırma, çamur
çıksın! Ve bütün korkulardan sıyrılmış atma. “Din kardeşini, arkasından hoş-
olarak (artık) kolunu kanadını indir! Bu lanmadığı şekilde anarsan gıybet; onda
iki şey, senin, Rabbin tarafından Fira- olmayan şeyleri ona yakıştırırsan büh-
vun ve onun seçkinler çevresine (gön- tan etmiş olursun.” (Hadis)
derilen bir elçi) olduğunu gösteren
büluğ 1. Ulaşma, yetişme, erişme,
burhanlardır…” (Kur’an-ı Kerim
varma, kavuşma. 2.Ergenlik, çocuğun
28/32) 3. Kur’an-ı Kerim “Ey insanlar!
belirli çağa erişmesi ve bünyesinin
Rabb’inizden size burhan geldi ve size
belirli fizyolojik ve biyolojik nitelikleri
aydınlatıcı bir nur gönderdi.” (Kur’an-
kazanması. Bu nitelikleri kazanan erke-
ı Kerim 4/174)
ğe “baliğ”, kıza ise “baliğa” denir.
Buruc suresi Kur’an-ı Kerim’in “(Sorumluluğunuz altındaki) yetim
seksen beşinci suresidir. Mekke’de çocukları büluğ çağına (evlenme yaşı-
inmiştir. Yirmi iki ayettir. Adını, birinci na) kadar sınayın; (aklen) olgunlaştık-
ayette geçen ve “burçlar” anlamına larını tespit ederseniz mallarını kendile-
gelen “buruc” kelimesinden almıştır. rine verin...” (Kur’an-ı Kerim 4/6) 3.
Surede, imanları dolayısıyla ateş dolu Bir insanın çocukluk döneminden çıkıp
hendeklere atılan müminlerden ve onla- fiilen veya hükmen cinsî erginlik kaza-
rı ateşe atan “Ashabıuhdud” denilen narak dinî emirlere muhatap olma yaşı.
zalim kimselerden bahsedilir. Ayrıca “Uyanana kadar uyuyandan, büluğa
imanın gereği olan salih amelleri çokça erişene kadar çocuktan ve aklı olmayan
yapmaktan ve ahiret hâllerinden bahse- deliden sorumluluk kaldırılmıştır.”
dilir. Mazlumlara Allah’ın yardımının (Hadis)
gerçekleşeceği vurgulanır. Allah’ın
42
büyü 1. Sihir. “…Hırsızlık yapma-
yın, zina etmeyin ve büyü ile uğraşma-
yın…” (Hadis) 2. Tabiat kanunlarına
aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında
olanların başvurdukları gizli işlem ve
davranışlar. 3. Din dışı dua ve hareket-
lerle insan psikolojisi üzerinde etki
yapma. İslam dini, çeşitli biçimlerde
yapıldığı söylenen büyü ve büyücülü-
ğün her türlüsünü haram kılmıştır.
“Yedi büyük günahtan sakınınız: Al-
lah’a ortak koşmak, büyü yapmak,
haksız yere insan öldürmek, faiz yemek,
yetim malı yemek, savaş meydanından
kaçmak ve namuslu kadınlara iftira
etmek.” (Hadis)
büyük günah bk. kebire.

43
C parmak gerek/Cahilidim bilmedim/Yâre
yalvarmak gerek.” (S. Akalın)
Caferî Şiiliğin bir kolu olan Cafe-
rîlik’e bağlı kimse. cahiliye Hz. Muhammed’in pey-
gamberliğinden önce, insanların yaşa-
Caferîlik İnanışta, ibadetlerde ve
dıkları ve özünde, putlara tapma, soy-
insani ilişkilerde Cafer es-Sadık’ın (ö.
sopla övünme, hukuksuzluk, kibir ve
148/765) görüşlerine dayanan bir Şii
zayıfları ezme gibi olumsuzlukları ba-
mezhebi. Bu mezhebe “İmamiye” adı
rındıran sosyal ve kültürel ortam.
da verilmiştir. Cafer b. Muhammed b.
“…Cahiliyeden kalma her türlü çirkin
Ali b. Hüseyin’in kurmuş olduğu bir
âdet kaldırılmıştır.” (Hadis)
mezheptir. İmam Cafer es-Sadık ömrü-
nü İslam’ı savunmak ve esaslarını cahim 1. Çok kızgın alevli ve şid-
yaymakla geçirmiştir. Emeviler döne- detli ateş. 2. Cehennem. “Kim ki (Al-
minde kendini ilmî çalışmalara, tartış- lah’ın emirlerine karşı) azgınlık göste-
malara ve ders öğretmeye vermiştir. rir ve dünya hayatını (ahirete) tercih
İmam Sadık, dinî meseleleri çözümler- ederse onun varacağı yer şüphesiz
ken diğer İslam mezheplerinin imamla- cahimdir.” (Kur’an-ı Kerim 79/37-39)
rı gibi birinci derecede Kur’an-ı Kerim 3. Cehennemin yedi katından biri. “Al-
ve sünneti esas almıştır. Caferîler on iki lah’ın ayetlerini inkâr edip yalanlayan-
imamı günahsız kabul ederler. Bu, lar cahimin içinde kalacaklardır.”
onları diğer mezheplerden ayıran en (Kur’an-ı Kerim 5/10)
önemli özelliklerinden biridir. Onlara
caiz 1. Serbest ve geçerli olma. 2.
göre sünnet; peygamber olsun, imam
Din, yasa, örf, âdet ve törelere göre
olsun masum kimsenin söz ve fiiline
yapılmasında sakınca olmayan; işlen-
denir. Meşhur dört mezhep ile Şia’nın
mesine izin verilen şey. 3. İslam’da,
Caferiye kolunun kurucusu Cafer es-
yapılması veya yapılmaması konusunda
Sadık’ın görüşleri arasında birçok ko-
emir bulunmayıp kişinin isteğine bırakı-
nuda yakınlık vardır.
lan, işlenmesinden dolayı bir mükafat
cahil 1. Bilgisiz, bilmeyen. “Cahili veya işlenmemesinden dolayı da bir
olduğunuz bir konuyu âlim kişilere cezayı gerektirmeyen davranışlar, mu-
sorunuz.” (Hadis) 2. Aptal, ahmak. 3. bah.
Hak bilgisinden yoksun olduğu için
cami 1. Toplayan, bir araya geti-
gerçeğe aykırı olarak inanan ve hareket
ren, toplayıcı, kaplayan, içine alan. 2.
eden. “…(Musa dedi ki:) Cahillerden
Mabet, mescit. “Şu dört minareli cami
olmaktan Allah’a sığınırım.” (Kur’an-ı
ki yoktu hiçbir eşi/Ki parlıyordu hila-
Kerim 2/67) 4. Allah’ı ve dinini tanı-
linde sanatın güneşi.” (M. A. Ersoy)
mayan, İslam’ın buyruklarından haber-
İçinde cuma namazı kılınabilen büyük
siz (kimse). “Affedici ol, iyiliği emret,
mescit. “Sizden biriniz cuma namazı
cahillerden yüz çevir.” (Kur’an-ı Ke-
için camiye gittiğinde gusül abdesti
rim 7/199) 5. Genç, toy, acemi, tecrü-
alsın.” (Hadis) 3. Müslümanların iba-
besiz.“Bağdat’a varmak gerek/Kınaya
det amacıyla toplandıkları, dini eğitimin
44
gerektirdiği her türlü konunun konuşu- sekizinci ayette geçen ve ‘diz çöken’
lup çözüm arandığı yer. “Bir kişinin, anlamına gelen “casiye” kelimesinden
camiye sürekli olarak gittiğini gördü- almıştır. Surede, öncelikli olarak
ğünüzde onun mümin olduğuna tanıklık Kur’an-ı Kerim’in Hz. Peygamber’e
ediniz.” (Hadis) 4. Hz. Peygamber’in indirilmesinden bahsedilir. Daha sonra
çeşitli konulardaki hadislerini bir araya yeryüzünde ve gökyüzünde Allah’ın
getiren kitaplar. varlığına tanıklık eden mucizeler anlatı-
lır. Kur’an-ı Kerim ayetleri karşısında
can 1. Gönül, yürek. 2. Ruh. 3. İn-
Mekkelilerin olumsuz tavırları ele alınır
sanlar ve hayvanlarda hayatı devam
ve bu çerçevede cehennem tasvirleri
ettiren ve ölümle vücuttan ayrılan un-
yapılır. Daha önceki toplumlara gönde-
sur, öz. “İşbu söze Hak tanuktur/Bu
rilen peygamberlerden bahsedilir. Hz.
can gövdeye konuktur/Bir gün ola çıka
Peygamber’e, müşrikleri dost edinme-
gide/Kafesten kuş uçmuş gibi” (Y.
mesi emredilir. İnsanların, tutkularına
Emre) 4. İnsanın varlığı, kendisi, zatı,
düşkün olmamaları tavsiye edilir. Sure-
nefis. “Her can ölümü tadacaktır,
de, dönemin müşrikleri ahireti inkâr
sonra dönüşünüz de Allah’a olacaktır.”
ettikleri için kıyamet ve ahiret sahnele-
(Kur’an-ı Kerim 29/57) 5. Mevlevilik
rine yer verilir. Kıyamet gününden önce
ve Bektaşilik’te, tarikata kabul edilmek
insanlar imana davet edilir. Başlangı-
isteğiyle gelen yeni derviş. “Can olanı
cında olduğu gibi, yerde ve gökte övgü-
can bilür/İnsanı insan bilür/Her sırrı
ye layık olan tek varlığın Allah olduğu-
Sultan bilür/La ilahe illallah".”
nu bildiren ayetlerle sure son bulur.
(Kaygusuz Abdal) 6. Dost, arkadaş.
Cebbar (el-Cebbar) “Düzeni bo-
cariye 1. Eskiden savaşta ele geçi-
zulan her şeyi gerektiğinde zor kullana-
rilen kadın köle. “Allah’a ortak koşan
rak düzelten, yaratılmışların durumunu
(hür) kadınlarla onlar iman edinceye
iyileştiren, hakkı üstün tutan, her güçlü-
kadar evlenmeyin. İman etmiş cariye
ğü kolaylaştıran, güç, kuvvet ve ululuk
bir hanım, -hoşunuza gitse bile- Allah’a
sahibi.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
ortak koşan hür bir kadından (evlen-
nasından biri. “O, kendisinden başka
meniz için), daha hayırlıdır…”
ilah olmayan, hükümran, her türlü
(Kur’an-ı Kerim 2/221) Hukuki, iktisa-
eksiklikten uzak olan, esenlik ve güven
di ve sosyal bakımlardan hür insanlara
veren, (her şeyi) görüp gözeten, güçlü,
oranla daha aşağı bir konumda bulunan
Cebbar, ulu olan Allah’tır. Allah, müş-
kadın köle. “Sizden birisi kölesine ve
riklerin eş koşmalarından uzaktır.”
cariyesine yediğinden yedirsin, giydi-
(Kur’an-ı Kerim 59/23)
ğinden giydirsin. Onlara köle, cariye
demesin, oğlum kızım desin.” (Hadis) Cebelürrahme bk. Arafat.
2. Parayla alınıp satılan hizmetçi kız,
Cebrail Dört büyük melekten biri-
halayık.
nin adı. “Söyleşirken Cebrail ile ke-
Casiye suresi Kur’an-ı Kerim’in lam/Geldi Refref önüne verdi selam.”
kırk beşinci suresidir. Mekke’de inmiş- (S. Çelebi) “Allah’ın kulu, Allah eri”
tir. Otuz yedi ayettir. Sure, adını yirmi anlamına gelen ve Allah tarafından
45
peygamberlere vahiy iletmekle görev- ma yöntemlerini açıklayan bir ilim. 4.
lendirilmiş melek. Kur’an-ı Kerim’de, Bir tezin, bir düşüncenin doğruluk veya
Cebrail birçok isimle anılır. Bunların yanlışlığını ya da çelişkilerini göster-
içinde en ünlüleri şunlardır: Cibril, mek amacıyla yapılan tartışma kuralla-
Ruhulemin, Ruhulkudüs ve Ruh. “(Ey rından bahseden ilim, tartışma sanatı.
Muhammed!) De ki, ‘Cebrail’e düşman
cehennem 1. Ateş, ateş çukuru, de-
olan kimse Allah’a düşmandır.’ çünkü
rin hendek. “Karac’oğlan der ki her
o, Kur’an’ı Allah’ın izniyle kendinden
sözüm haktır/Yiğit olmayanın yalanı
önceki (kitapları) doğrulayıcı, yol gös-
çoktur./Cehennem yerinde hiç ataş
terici ve inananlara müjdeci olarak
yoktur/Herkes ataşını bile götürür.”
senin kalbine indirmiştir.” (Kur’an-ı
(Karacaoğlan) 2. Çok sıcak, çok sıkıntı-
Kerim 2/97)
lı yer. 3. İnanılması gereken şeylere
Cebriye İnsanın özgürlük ve seç- inanmayan ya da inandığı hâlde inan-
me hakkının olmadığını, tüm davranış- mayanların hayatını sürdüren ve günahı
larının Allah tarafından zorla yaptırıl- affedilmeyen insanların ahiret âleminde
dığını ve kişinin rüzgâr önündeki tüy cezalandırılacakları yer. Cehennem,
gibi olduğunu savunan mezhep. Cebri- Kur’an-ı Kerim’de şu isimlerle de anı-
ye’nin kurucusu Cehm b. Safvan (ö. lır: Sair, sakar, cahim, hutame, leza,
128/746)dır. Cebriye, Emevi idarecile- haviye. “O inkâr edenler, bölükler
rinin yaptığı işleri haklı göstermek hâlinde cehenneme sürülür. Nihayet
amacıyla kurulmuş siyasi bir mezheptir. oraya geldikleri zaman kapıları açılır,
Hristiyanlık dâhil farklı din ve fikirler- bekçileri onlara: Size, ‘İçinizden Rab-
den etkilenmiştir. Cebriye’ye inananlar binizin ayetlerini okuyan ve bugüne
Allah’ın sıfatlarını kabul etmezler. kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler
Savunmuş oldukları bu ve benzeri dü- gelmedi mi?’ derler. ‘Evet geldi.’ derler
şüncelerinden dolayı ehlisünnet âlimleri ama azap sözü kâfirlerin üzerine hak
tarafından eleştirilmişlerdir. olmuştur. Onlara: ‘İçinde ebedî kala-
cağınız cehennemin kapılarından girin;
cedel 1. Bir konu üzerinde tartış-
kibirlenenlerin yeri ne kötü!’ denilir.”
ma, çekişme, münakaşa. “Hidayete
(Kur’an-ı Kerim 39/71-72)
erdikten sonra (inanç konularında)
cedel yapan topluluklar sapıtmışlar- Celal (el-Celal) “Yücelik ve şeref
dır.” (Hadis) 2. Tartıştığı kişiyi sustur- sahibi Rab, şanı ve büyüklüğü pek yüce
mak için üstün gelmeye çalışma. “Biz, olan, inkârcılara ve zalimlere karşı
bu Kur’an’da insanlar(ın yararlanma- kahredici, azameti ve ululuğu her şeyi
sı) için çeşitli açılardan türlü türlü kuşatan.” anlamında Allah’ın esmayı-
dersler ortaya koyduk. Bununla birlik- hüsnasından biri. Kur’an-ı Kerim’de
te, insan cedele çok düşkündür.” “şeref ve ululuk sahibi” anlamında
(Kur’an-ı Kerim 18/54) 3. Kendi mez- “Zü’l-Celali ve’l-İkram” biçiminde
heplerine ait görüşlerin doğruluğunu geçer. Bazı İslam âlimleri ‘Zü’l-Celali
birbirlerine kanıtlamak amacıyla fıkıh ve’l-İkrâm’ isminin İsmiazam olduğunu
âlimleri arasında meydana gelen tartış- söylemişlerdir. “Göklerde ve yerde var
46
olan her şey yok olup gitmeye mah- temel ibadetlerin yerine getirilmesine
kûmdur. Yalnız Zü’l-Celali ve’l-İkram engel olan manevi kirlilik. 3. Cünüp
olan Rabbin baki kalacaktır.” (Kur’an-ı olup da yıkanmamış (gusül abdesti
Kerim 55/26-27) almamış) kimse. “Cenabet kimselerin
bulunduğu eve (rahmet) melekleri gir-
Celil (el-Celil) “Ululuk sahibi, her
mez.” (Hadis) 4. Pis, kötü, hoşlanılma-
şeyi kudretiyle kuşatan, zatında ve
yan kimse veya şey.
sıfatlarında büyük ve eşsiz.” anlamında
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “…O Cenabıhak Yüce Allah.
Allah ki Celil’dir…” (Hadis)
cenaze Gömülmemiş insan ölüsü.
cemaat 1. Topluluk, insan kalaba- “Nerden çıktı bu cenaze, ölen kim?/Bu
lığı. “Ölenler öldü, kalanlarla mustarip kaçıncı bahçe gördüm tarumar.” (C. S.
kaldık/Vatanda hor görülen bir cemaa- Tarancı)
tiz artık.” (Y. K. Beyatlı) 2. Aynı dü-
cenaze namazı Müslüman bir kişi
şünce etrafında bir araya gelen toplu-
gömülmeden önce Allah rızası için dua
luk. 3. Bir dinden veya bir soydan olan-
amacıyla cemaatle kılınan namaz, mey-
ların hepsi. 4. Müslümanlığın din kar-
yit namazı. Cenaze namazının kılınışı
deşliği esasına dayalı olarak sevgi ve
şöyledir: Ölen kimsenin erkek ya da
saygı temelli gerçekleştirilmesini iste-
kadın olmasına göre niyet edilerek
diği birlik, beraberlik. “Cemaatte Al-
imama uyulur. Tekbir alınır, Sübhaneke
lah’ın rahmeti, ayrılık da ise azap var-
duası okunur, tekrar eller kaldırılmadan
dır.” (Hadis) 5. Namaz kılmak için bir
tekbir alınır, Salli-barik duaları okunur,
araya gelen ve imama uyan topluluk.
tekrar tekbir alınır. Bilenler cenaze
İslam dini beş vakit namazın camide
duasını, bilmeyenler ise Kunut dualarını
cemaatle kılınmasını teşvik etmiştir.
ya da Rabbena dualarını okur ve tekrar
Cemaat, cuma ve bayram namazının
tekbir alırlar. Rükû ve secde yapılma-
şartlarındandır. “Cemaatle kılınan
dan selam verilerek namaz tamamlanır.
namaz tek başına kılınan namazdan
“Müslümanın Müslüman üzerinde beş
yirmi yedi kat daha üstündür.” (Hadis)
hakkı vardır: Selamını almak, hastalı-
6. Bir ülkede yaşayan dinî azınlık.
ğında ziyaret etmek, cenazesine katılıp
Cemal (el-Cemal) “Allah’ın mut- cenaze namazını kılmak, davet ettiğinde
lak güzelliğine, lütfuna ve iyiliğine davetine katılmak, aksırdığında “Allah
işaret eden; mutlak güzelliğinin, yaratı- sana merhamet etsin.” diyerek dua
lışta mükemmellik olarak varlıklara etmektir.” (Hadis)
yansıması.” anlamında Allah’ın sıfat
cenin 1. Ana rahminde doğma za-
isimlerinden biri.
manını tamamlayamamış veya vaktin-
cenabet 1. Cinsel ilişkide bulun- den önce düşmüş çocuk. 2. Henüz doğ-
mak veya başka sebeplerle zevk duya- mamış, doğum vaktine kadar ana rah-
rak cünüp olma durumu, cünüplük. “Ey minde kalan çocuk. Kur’an-ı Kerim’de
iman edenler! Cenabet iseniz, yıkanı- insanın yaratılışı anlatılırken onun anne
nız.” (Kur’an-ı Kerim 5/6) 2. Bazı karnında çeşitli evrelerden geçtiği ve
47
belli bir süre sonunda rahimdeki geliş- lerinden de bağışlama vardır…”
mesini tamamlayıp dünyaya geldiği (Kur’an-ı Kerim 47/15)
belirtilmektedir. Çocuğun anne karnın-
Cennetülbaki Medine’de Hz. Pey-
da geçirmiş olduğu bu sürece cenin
gamber tarafından kurulan ilk mezarlık.
dönemi denilir. Fıkıh bilginleri cenini,
Hz. Muhammed tarafından mezarlık
hayat hakkına sahip bir varlık olarak
olarak kullanılmasına karar verilmeden
kabul etmişlerdir. Hakkında miras,
önce Cennetülbaki, “gargad” adı verilen
vasiyet vb. hükümler geçerlidir. Dinen
bir tür çalılıkla kaplı bir yerdi.
ve tıbben geçerli olmayan bir nedenle
Resulullah arkadaşlarından vefat eden-
cenini düşürmek veya aldırmak helal
lerin defnedilmesi için bir yer aramış ve
görülmemiştir.
Baki mevkiini mezarlık olarak kararlaş-
cennet 1. Bahçe, çok güzel ve fe- tırmıştır. Türkler arasında Cennetülbaki
rahlık veren yer; meyvelik, ağaçların, adıyla meşhurdur. Cennetülbaki’ye ilk
suların ve gölgelerin bol olduğu yer; defnedilen, muhacirlerden Osman b.
uçmak. “Dediler: ‘Cehennem’de odun Mazun’dur. Daha sonra vefat eden bir
bulunmaz;/Yolcu, yakacağını kendi kimsenin nereye defnedileceği soruldu-
götürür!’/Anladım ki cennete giden de ğu zaman Hz. Peygamber “Ahirete ilk
buradan/Gülünü zambağını kendi götü- gidenimiz olan Osman b. Mazun’un
rür!” (A. N. Asya) 2. Günahsız, günah- yanına.” buyurmuştur. Ensar’dan
ları affedilen ya da günahlarının cezası- Cennetülbaki’ye ilk defnedilen ise Esad
nı cehennemde çekmiş olan müminle- b. Zürare’dir. Cennetülbaki, günümüzde
rin, içerisinde sonsuza dek kalacakları de Medine’de mezarlık olarak kullanıl-
yer. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde sekiz maktadır.
cennet ismi geçmektedir: Firdevs, Adn,
Cennetülmualla Mekke’nin en es-
Me’va, Naîm, Huld, Karâr, Dârüsselâm
ki mezarlığı. Cahiliye devrinden bugüne
ve Dârülmukame. Her mümin, yaptığı
kadar Mekke mezarlığı olan ve Kâ-
iyi işler ve amellerine göre cennette bir
be’nin yaklaşık iki kilometre kuzeyinde
derece kazanır. Kur’an-ı Kerim ve
Cin Mescidi’nin yanındaki bu yer İslam
hadislerde, cennet hakkında verilen
öncesi kaynaklarda “Hacun” diye geç-
bilgiler ve betimlemeler, müminlere
mektedir. Hz. Peygamber’in dedelerin-
anlayış ve kavrayış imkânı verir, yoksa
den Kusay ile Abdülmuttalip’in ve
bunların dünyadaki nimetlere benzeme-
amcası Ebu Talip ile Hz. Peygamber’in
si ve niteliklerin aynıyla orada bulun-
hanımı Hz. Hatice’nin buraya defnedil-
ması kastedilmez. Cennetin mahiyeti ve
diği bilinmektedir. Rivayetlere göre,
özü akılla da kavranamaz. “Müttakilere
Kusay defnedildikten sonra burası me-
vadolunan cennetin durumu şöyledir:
zarlık olarak kullanılmaya başlanmıştır.
İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı
Cennetülmualla’daki sahabelerin me-
değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere
zarlarına Osmanlılar tarafından kubbe-
lezzet veren cennet şarabından ve süz-
ler yaptırılmış ancak Abdülaziz b.
me baldan ırmaklar vardır. Orada
Suûd’un emriyle 1926 yılında bütün
meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rab-
türbeler yıktırılmış ve mezar taşları
48
kaldırılmıştır. Bugün hiçbir türbe ve kelim olmasının bir göstergesidir. 4.
mezar taşının bulunmadığı ‘Az kelime ile çok zengin anlamlar
Cennetülmualla hâlen mezarlık olarak içeren sözler söylemesi.’ anlamında Hz.
kullanılmaktadır. Peygamber’in sıfatı. “…Bana ceva-
miulkelim verildi…” (Hadis)
cerh Bir hadis ravisinin temel
inanç esasları, dinî sorumluluklarını cevaz bk. mubah.
yerine getirme ve duyup öğrendiği
ceza 1. Bir şeyin bedeli ve tam kar-
hadisleri başkalarına aynen rivayet
şılığı. “Cennet halkı, yaptıklarının ceza-
etme bakımından bir kusurunun ve
sı olarak cennette ebedî kalacaklardır.”
yanlışının bulunması. İslam tarihinde
(Kur’an-ı Kerim 46/14) 2. Mükâfat,
nesilden nesile aktarılan hadisler çok
ödül. “İyiliğin cezası iyilikten başka bir
sıkı bir inceleme yapılarak hadis kay-
şey olabilir mi?” (Kur’an’ı Kerim
naklarına kaydedilmiştir. Bunun için,
55/60) 3. Yaptırım. “İnkârcılar sizinle
hadisleri rivayet edenlerin; iman esasla-
savaşacak olurlarsa siz de onlara aynı-
rı, Kur’an ve sünnete bağlılık gibi bir-
sıyla karşılık vererek savaşın. İnkârcı-
çok açıdan değerlendirilmeleri yapıl-
lara verilecek ceza budur.” (Kur’an-ı
mıştır. Bu ölçülere aykırı bulunan
Kerim 2/191) 4. Bir şeyin hem iyi hem
ravilerin naklettiği hadisler makbul
de kötü karşılığı. Türkçede sadece suç-
sayılmamıştır. Ayrıca, bir hadis ravisi
luya ve kötü davranışlarda bulunanlara
kitabındaki veya ezberindeki hadisleri
uygulanan maddi ve manevi yaptırımlar
değiştirmeden aynen veya farklı keli-
ceza olarak nitelenir. “Her kim bir
melerle de olsa yanlış anlamaya sebep
mümini kasten öldürürse onun cezası,
olmayacak biçimde rivayet etmelidir.
içinde sürekli kalacağı cehennemdir…”
cevamiulkelim 1. Kelimeleri, ifa- (Kur’an-ı Kerim 4/93) 5. Uygun görül-
deleri toplayan, az sözle çok şey anla- meyen tepki ve davranışları önlemek
tan özlü sözler. 2. Az sözcükle çok için üzüntü, sıkıntı ve acı veren uygu-
manayı anlatma sanatı. 3. Kur’an-ı lama.
Kerim. Kur’an-ı Kerim’in özelliklerin-
ceza günü bk. kıyamet.
den birisi de hem lafız hem de anlam
olarak mucize olmasıdır. Söz söyleme cezbe 1. Kendinden geçme, ruhsal
sanatının en güzel örneklerini sunan coşku. 2. Bir duygu veya inanışın etki-
Kur’an-ı Kerim, tüm insanlara kendisi- siyle aşırı şekilde coşup kendinden
nin bir benzerinin yapılamayacağı; geçme durumu. 3. Allah aşkıyla insanın
hatta en kısa suresinin bile insanlar kendi varlığından geçip kendinden
tarafından söylenemeyeceği konusunda habersiz duruma gelmesi ve ilahî aşk
meydan okumuştur. Kur’an-ı Kerim’e hâline ermesi. Cezbeye tutulan kişiye
bu üstünlüğü veren niteliklerden birisi “meczup” adı verilmiştir; ancak bunu
de cevamiulkelim olmasıdır. Tek bir halk dilinde “deli/mecnun” anlamında
cümlede derin anlamları içermesi ve bir kullanılan meczuptan ayırt etmek gere-
cümle ile ilgili ciltler dolusu tefsir ya- kir. 4. Allah’ın kulunu kendine çekmesi
pılması, Kur’an-ı Kerim’in cevamiul-
49
ve bundan doğan coşkun aşk ile kulun Cinler de insanlar gibi Allah’a ibadet
da kendinden geçme durumu. için yaratılmışlardır. Cinlerin inkârcıla-
rına şeytan denir. Cinler de yaptıkların-
Cibril bk. Cebrail.
dan sorumludurlar. “Ben cinleri ve
cidal bk. cedel. insanları sadece bana ibadet etsinler
diye yarattım.” (Kur’an-ı Kerim 51/56)
cihat 1. Söz ve fiille bütün kuvve-
tini harcayarak çalışma, yorulma, aşırı cincilik Cinlerle uğraşmayı, muska
gayret etme. “Mallarınızla, canlarınızla ve büyü ile meşgul olmayı meslek
ve dillerinizle (Allah yolunda) cihat edinme. Cinciler, gizemli bazı sözleri
ediniz.” (Hadis) 2. İyiliğin yerleşmesi okuyup üfürerek gelecekten haber ver-
ve kötülüğün ortadan kalkması için meye çalışıp ilme ve akla aykırı hare-
maddi ve manevi tüm imkânlarını kul- ketlerde bulundukları için “üfürükçü”
lanarak gayret sarfetmek. “(Şunu bilin olarak da anılırlar. İslam dinine göre
ki) Gerçek müminler, yalnızca, Allah’a cincilik büyük günahlardandır.
ve Resulüne iman edenler ve (bu konu-
Cin Suresi Kur’an-ı Kerim’in yet-
da) bütün şüphelerden uzak duranlar;
miş ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
Allah yolunda bütün malları ve canları
Yirmi sekiz ayettir. Sure, birinci ayetten
ile cihat edenlerdir. İşte onlar imanla-
onuncu ayete kadar Hz. Muhammed’in
rında sadık olanlardır.” (Kur’an-ı
okuduğu Kur’an-ı Kerim ayetlerini
Kerim 49/15) 3. Düşmanlara karşı
cinlerden bir grubun dinleyip iman
ülkeyi savunmak amacıyla silahlı mü-
ettiklerini ve yalnız insanların değil,
cadele verme. “Amellerin en üstünü;
cinlerin de Kur’an-ı Kerim’e uydukları-
vaktinde kılınan namaz, anne babaya
nı bildirildiği için bu adı almıştır. Sure-
iyi davranmak ve Allah yolunda cihat
de, Kur’an-ı Kerim dinleyen ve onun
etmektir.” (Hadis) 4. İnsanın her türlü
üstün ifade özelliği ile yüce gerçekle-
kötülüğe, şeytana karşı verdiği mücade-
rinden etkilenip iman eden cinlerin ilahî
le ve içindeki çirkin tutkuları yenme
vahye duydukları hayranlık dile getiri-
çabası. “Gerçek mücahit; kendi nefsiyle
lir. Kur’an-ı Kerim ayetlerinin içerdiği
ve tutkularıyla cihat edendir.” (Hadis)
gerçekler cinleri bile etkileyip yola
cimri Elindeki imkânları kullan- getirdiği hâlde Mekke müşriklerinin bu
maktan aşırı derecede kaçınan, her türlü gerçeklere karşı direnmelerindeki tutar-
sıkıntıya katlanarak mal biriktiren ve sızlık gözler önüne serilir. Surede, Al-
harcanması gereken yerde harcamayan; lah’ın birliği, yüceliği, gizli açık her
pinti, hasis. “…İman ile cimrilik aynı şeyi bildiği anlatılır. Cinleri tanrı yerine
gönülde bir araya gelmez.” (Hadis) koyarak onlara tapmanın yanlışlığı dile
getirilir. Cinler hakkında abartılmış
cin Duyularla kavranamayan, in-
bilgi ve inançların asılsızlığı vurgulanır.
sanlar gibi irade ve anlama yeteneğine
İnsanlar ve cinler için ahiret hayatının
sahip, ilahî emirlere uymakla yükümlü
kesin olduğu haber verilir. Allah’a
tutulan ve mümin-kâfir gruplardan
inanmayan cinlerin de tıpkı insanların
oluşan varlık türü. Cinlerin varlığı,
kâfirleri gibi cehenneme atılacağı anla-
Kur’an-ı Kerim’de haber verilmiştir.
50
tılır. İnanan insanların onlardan kork- Cömertlik konusunda peygamberler
masına gerek olmadığı söylenir. Cinle- kendi toplumlarına örnek olmuşlardır.
rin Allah’a sığınanlara ve onun koru- “Cömert, Allah’a, cennete ve insanlara
duklarına hiçbir zarar veremeyeceği yakın; cehennemden uzak olan kişidir.
özellikle belirtilir. Cinlerin gaybı bil- Cimri ise Allah’tan, cennetten ve insan-
mesinin imkânsız olduğunu ve gaybı lardan uzak; cehenneme yakın olan
ancak Allah’ın bildiğini haber veren kişidir.” (Hadis)
ayetlerle sure son bulur.
Cudi 1. Nuh tufanı sona erdiğinde
cizye 1. Vergi. 2. Geçmişte Müs- Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturduğu
lüman devletlerin, gayrimüslimlerin dağ. Cudi Dağı’nın yeri ile ilgili farklı
canlarını, mallarını, namuslarını koru- görüşler ileri sürülmüştür. Bu dağın
mak ve inançlarını özgür bir şekilde Musul’da, el-Cezire’de, Diyarbakır’da
yaşamaları için devletin sağlamış oldu- veya Şam’da olduğu söylenmektedir.
ğu imkânlara karşılık çalışabilir du- “(İnkârcılar tufanda boğulduktan son-
rumda olan erkeklerinden almış olduğu ra) “Ey yer suyunu yut, ey gök (sen de
vergi. Kişi Müslüman olursa cizye suyunu) tut!” denildi. Su çekilip azaldı.
vermekten de kurtulur. Müslüman ol- (Allah’ın) hükmü yerine geldi. (Gemi
mayanlar, İslam devletinin kendilerine de) Cudi (Dağı’na) oturdu. Ve “O za-
sağlamış olduğu can, mal, namus, din limler topluluğu yok olsun!” denildi.”
emniyetlerine karşılık bu vergiyi öder- (Kur’an-ı Kerim 11/44) 2. Şırnak Cizre
ler. Cizye ödeyenler askere alınmazlar. arasındaki bölgede yer alan dağ.
Hasta ve yaşlılardan, yatalak kimseler-
cuma ezanı 1. Cuma günü öğle
den, delilerden, görme özürlülerden,
vaktinde cami dışında okunan dış ezan.
sakatlardan, din adamlarından, kadın ve
2. Cuma namazının ilk sünneti kılınıp
çocuklardan cizye alınmaz. “Gayrimüs-
da hatip minbere çıktıktan sonra okunan
limlerden kim Müslüman olursa onlar-
iç ezan. Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir
dan cizyeyi kaldırınız.” (Ömer b. Abdü-
ve Hz. Ömer dönemlerinde imam hutbe
laziz)
okumak için minbere çıktığında sadece
cömert 1. Karşılık beklemeden ve- iç ezan okunurdu. Medine’nin nüfusu
ren. 2. Elindeki maddi ve manevi im- artınca şehrin uzak yerlerindeki Müs-
kânları meşru ölçüler içinde gönüllü lümanların da cuma namazına yetişe-
olarak ve karşılık beklemeden başkala- bilmeleri için Hz. Osman döneminde
rının yararına sunup gereken yerde ayrıca dış ezan da okunmaya başlamış-
harcayabilen. Kur’an-ı Kerim, insanlara tır.
dünyada verilen mal ve mülkü Allah’ın
cuma günü 1. Toplama, toplanma,
bir lütfu olarak tanımlar. İnsana sadece
bir araya gelme günü. 2. Müslümanların
harcama yetkisi verildiğini belirtir.
cemaat ile topluca namaz kılmak için
Yüce Allah cömerttir. Kullarının da
bir araya geldikleri perşembe ile cumar-
cömert olmasını ister. Fakirleri gözet-
tesi arasındaki gün. Cuma günü mümin-
mek için sadaka ve zekât verme emri
ler için haftalık bayram günü olarak
Müslümanı cömert olmaya alıştırır.
kabul edilmiştir. Hz. Peygamber cuma
51
gününde duaların kabul edileceği bir nevi olarak cuma namazına hazırlanma-
zaman diliminin bulunduğunu müjdele- yı hatırlatan ve Hz. Peygamber’e oku-
yerek müminleri bu günde daha çok nan salavatışerifelerden meydana gelen
dua etmeye teşvik etmiştir.“Güneşin çağrı sözleri.
doğduğu en hayırlı gün cuma günü-
Cuma Suresi Kur’an-ı Kerim’in
dür...” (Hadis)
altmış ikinci suresidir. Medine’de in-
cuma mescidi Cuma namazı kılı- miştir. On bir ayettir. Adını, Müslüman-
nabilecek yerleşim yerlerinde sadece ların, cuma ezanı okununca, her türlü
cuma ve bayram namazlarını kılmak işlerini bırakıp camilere gitmelerini
için belirlenen büyük cami veya namaz bildiren dokuzuncu ayetten almıştır.
kılınacak açık alan, musalla. Sureye, Allah’ı her türlü eksiklikten
kutsamayı ifade eden ayetle başlanır.
cuma namazı Cuma günü öğle
Hz. Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’i
namazı vaktinde cemaatle kılınması
okumak, insanlara öğretmek ve insanla-
zorunlu olan namaz. Cuma gününde
rın gönüllerini kötülüklerden arındır-
Müslümanlar namaz için bir araya
mak gibi birtakım görevlerle donatıldığı
gelirler; okunan hutbeyi dinlerler; bi-
haber verilir. Onun peygamberliğinin
reysel ve toplumsal sorunlarına ilişkin
kıyamete kadar gelecek olan bütün
birbirlerine çözüm önerilerinde bulu-
insanlığı kapsadığı vurgulanır. Surede,
nurlar. Müminlerin, cuma namazına
Yahudilerin iki yüzlülükleri üzerinde
gusül abdesti alarak, güzel kokular
durulur ve öğrenmiş oldukları vahiy
sürerek, temiz elbise ve çoraplarını
bilgisini Allah yolunda kullanmayıp bu
giyerek bir bayram neşesiyle gelmeleri
bilgilerle amel etmedikleri için kınan-
İslam dininin güzel gördüğü davranış-
maları anlatılır. Kendilerini Allah’ın
lardandır. Yaşadıkları toplumun ve tüm
dostu olarak tanımlamalarının Allah
dünyadaki insanların huzuru ve kardeş-
katında geçerli olmadığı haber verilir.
liği için dua ederler. Hz. Peygamber ilk
Surenin son bölümünde, cuma günü
cuma namazını Medine’ye hicreti sıra-
ezan okunduğunda müminlerin alışveri-
sında “Ranuna” denen yerde kıldırmış-
şi bırakıp namaza ve hutbeye yetişmele-
tır. İslam âlimleri beş vakit namazla
ri emredilir. Namazdan sonra geçimle-
beraber cuma namazına da devam et-
rini temin etmek için ticaret yapmala-
menin önemini belirtmişlerdir. Ayrıca
rında bir sakınca olmadığı belirtilir.
cuma namazını terk etmenin büyük
Bütün bunlara rağmen Allah’ın katın-
günahlardan olduğunu vurgulamışlar-
daki nimetlerin ve rızıkların daha hayır-
dır.“Ey iman edenler! Cuma günü
lı olduğunu haber veren ayetle sure son
cuma namazına çağrıldığınız (ezan
bulur.
okunduğu) zaman, Allah’ı anmaya
koşun; alışverişi bırakın…” (Kur’an-ı cumhur 1. Çoğunluk, halk. “Kub-
Kerim 62/9) ben altından bu cumhura bakarken
şimdi/Senelerden beri rüyada görüp
cuma salası Cuma namazından
özlediğim/Cedlerin mağfiret iklimine
önce okunup namazın yaklaştığını
girmiş gibiyim.” (Y. K. Beyatlı) 2. Her-
haber veren; müminlere maddi ve ma-
52
hangi bir şeyin en büyük kısmı, bir cünun 1. Delilik. 2. Kişiye cinlerin
topluluğun çoğunluğu veya önde gelen- dokunması suretiyle aklının çalışamaz
leri. 3. Âlimlerin çoğunluğu. duruma gelmesi. 3. Kişinin dini yüküm-
lülüklerden, söz ve işlerinden sorumlu-
cumhurufukaha 1. Fıkhın her-
luğunu kaldıran akıl bozukluğu. Cünun
hangi bir konusunda bir araya gelen ve
hâlindeki kişiye mecnun denilir.“Üç
bu konuda ortak kararlar bildiren fıkıh
kişiden sorumluluk kalkmıştır: Uyanın-
bilginlerinin çoğunluğu. 2. Genellikle
caya kadar uyuyandan, büluğ çağına
Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli gibi
ulaşıncaya kadar çocuktan ve aklı başı-
ehlisünnet mezheplerinden üçünün
na gelene kadar cünun hâlindeki kişi-
fıkıhla ilgili bir meselede aynı görüşte
den.” (Hadis)
olmaları. 3. Aynı mezhep içindeki fıkıh
bilginlerinin çoğunluğunun herhangi bir cünüp 1. Cinsel ilişki veya başka
konuda ortak görüşe varmaları. sebeplerden dolayı cinsel tatmine ulaşa-
rak meni gelmesi sonucunda boy abdes-
cülus 1. Oturma.“Sizi yol kenarla-
ti alması gereken kişi. 2. Cinsel tatmine
rında cülustan men ederim. Eğer otura-
ulaşsın veya ulaşmasın eşiyle cinsel
caksanız; gözünüzü haramdan sakına-
ilişkide bulunan kimse. 3. Bazı temel
rak, kötülükleri engelleyerek ve selamı
ibadetleri boy abdesti almadığı için
alarak yolun hakkını veriniz.” (Hadis)
yerine getiremeyen kişi. Cünüp olan
2. Allah ile baş başa kalmak üzere
insanların namaz kılmak, Kâbe’yi tavaf
oturup Allah’ı anma, Kur’an okuma,
etmek, Kur’an-ı Kerim okumak gibi
düşünme ve Allah’ı görüyormuşçasına
bazı ibadetleri yapması yasaklanmıştır.
ibadet ile meşgul olma. 3. Osmanlılarda
padişah tahta oturduğunda, yeniçerilere cürüm 1. Günah, kabahat, suç, is-
dağıtılan bahşiş. yan, hata. “Ey rahmeti bol padi-
şah!/Cürmüm ile geldim sana/Ben eyle-
cübbe 1. Üstlük olarak kullanılan
dim hadsiz günah/Cürmüm ile geldim
uzun, geniş, düğmesiz, yakası dar ve
sana.” (Kuddusi) 2. Kur’an-ı Kerim ve
dik bir giyecek. 2. Hukukçuların mah-
hadislerde yapılması yasaklanan her
keme salonlarında, öğretim üyelerinin
türlü söz ve davranış. “Ey iman eden-
törenlerde ve diyanet işleri başkanı,
ler! Allah için adaleti ayakta tutan
imam, hatip ve vaizlerin görev sırasın-
şahitler olunuz. Bir topluluğa olan
da giydikleri bir giysi. 3. Osmanlılarda
kininiz sakın sizi adaletten ayrılarak
ilim adamlarının ve din bilginlerinin
cürüm işlemenize neden olmasın. Ada-
giymiş oldukları özel kıyafet.
letli davranmaktan ayrılmayın. Takvaya
cünah 1. Sorumluluk, vebal. 2. uygun olan budur…” (Kur’an-ı Kerim
Günah, cürüm, dinen suç sayılan söz ve 5/8) 3. Hukuken yasaklanan ve yapıl-
davranış. “Eğer bir kadın kocasının ması durumunda yapan kişiye yaptırım
geçimsizliğinden veya kendisinden yüz uygulanması gereken eylem.
çevirmesinden endişe ederse, araların-
cüz 1. Parça, bölüm, kısım, bir bü-
da anlaşma yapmalarında bir cünah
tünün parçalarından her biri. “İmanın
yoktur.” (Kur'an-ı Kerim 4/128)
yetmiş kadar cüzü vardır. En üstün
53
derecesi Allah’tan başka ilah olmadı-
ğına iman etmek; en alt derecesi ise
yollardan insanlara eziyet veren şeyleri
kaldırmaktır.” (Hadis) 2. Kur’an-ı Ke-
rim’in yirmi sayfadan oluşan otuz bö-
lümünden her biri. Cüzler, Mushafın
sol taraflarındaki sayfa kenarına konan
işaretle gösterilir ve bu işaretin içine de
kaçıncı cüz olduğu yazılır. 3. Hadis
tarihinde bir kişinin rivayet ettiği hadis-
leri veya bir konuya dair rivayetleri
toplayan hadislerin yazıldığı kitapçık-
lar.
cüziirade bk. irade.

54
Ç
Çalap Yaratıcı, tanrı, Allah, Mev-
la, Hüda, Rab. “Çalap nurdan yaratmış
canını Muhammed’in/Âleme rahmet
saçmış adını Muhammed’in” (Y. Emre)
çarmıh bk. haç.
çelebi 1. Kibar, zarif, asil, okumuş,
bilgili kimse. 2. Allah adamı, Allah’a
bağlı adam. 3. Mevlana’nın soyundan
gelen. 4. Osmanlı döneminde şehirli
halk arasında kullanılan unvan sözcüğü.
5. Çelebi Sultan Mehmet dönemine
kadar padişah çocuklarına verilen un-
van.
çile 1. Zahmet, sıkıntı, yalnızlık.
“Tohumu eken bilir/Gözyaşın döken
bilir/Çileyi çeken bilir/Dertsiz bilmez
kardeşim.” (Zeynel Baba) 2. Birtakım
basit arzu ve tutkulardan kurtulup ruh
temizliğine ermek için girişilen sıkı
perhiz. 3. Tasavvuf öğretisinde kişinin
bir mürşit denetiminde kendilerini
eğitmek ve kişiliklerini geliştirmek,
Hakka yönelmek, manevi âlemde yeti-
şip olgunlaşmak ve kâmil insan olmak
için kırk gün kırk gece, temiz ve kim-
senin rahatsız edemeyeceği, küçük bir
odaya kapanıp belirli ibadetlerle meş-
gul olmaları hâli.
çilehane 1. Çile çıkarılan yer, tek-
ke. 2. Dervişlerin çilelerini doldurduk-
ları özel oda. 3. Tasavvuf öğretisinde
dervişlerin kırk gün kimseyle görüş-
meksizin dua ve ibadetle meşgul olduk-
ları dar ve özel oda.

55
D dalalet 1. Doğru yoldan sapma,
sapkınlık, şaşırma. “(Ey Peygamber)
Dabbetülarz Kıyametin büyük
De ki: Kim dalalette ise, çok merhamet-
alametlerinden biri olarak kabul edilen
li olan Allah ona mühlet verir. Nihayet
ve Kur’an-ı Kerim’in Neml Suresi 82.
kendilerine vaat olunan şeyi –ya azabı
ayetinde “Dabbe” diye adı geçen yara-
(müminler karşısında yenilgiyi), veya
tık. “(Kıyametin alametlerinden) Üç
kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve
şey ortaya çıkınca daha önce iman
makamı daha kötü ve topluluğu daha
etmemiş olan kimsenin iman etmesi
zayıf olanın kim olduğunu çok geçme-
fayda etmez. Bunlar: Güneşin batıdan
den görecekler.” (Kur’an-ı Kerim
doğması, Deccal ve Dabbetülarz’ın
19/75) 2. Bocalama, tereddüt etme.
ortaya çıkmaları.” (Hadis)
“(Nuh) dedi ki: ‘Ey kavmim! Bende
dai 1. Davet eden, çağıran, tebliğ hiçbir dalalet yok ve ancak ben âlemle-
eden. “(Sana gelince) Ey Peygamber, rin Rabbi tarafından gönderilen bir
unutma ki biz seni (hakikatin) bir şahi- peygamberim.” (Kur’an-ı Kerim 7/61)
di, bir müjdecisi, bir uyarıcısı ve (her- 3. Gizleme, kaybolma. 4. Batıl ve hü-
kesi) onun izniyle Allah’a dai ve ışık kümsüz olma. “İnkârcılar hidayete
saçan bir kandil olarak gönderdik.” karşılık dalaleti satın aldılar da bu
(Kur’an-ı Kerim 33/45-46) 2. Dua yüzden ticaretleri kâr etmedi. Onlar
eden. “Eğer kullarım sana benim hak- (hiçbir zaman) doğru yolu bulamadı-
kımda sorarlarsa (bilsinler ki) ben lar.” (Kur’an-ı Kerim 2/16) 5. Haktan
(onlara) çok yakınım; dainin yakarışına yüz çevirip batıla yönelme, ilahî buy-
her zaman karşılık veririm. Öyleyse ruklara aykırı davranma. “Dalalette
onlar da çağrımı kabul edip bana inan- bırakıp da insanı/Yapma arzın en kor-
sınlar ki doğru yolu bulabilsinler.” kulu hayvanı/Unutturma doğruluğu,
(Kur’an-ı Kerim 2/186) 3. Vaaz eden, vicdanı/Bizi sana layık kullar eyle.” (O.
öğüt veren. 4. Misyoner. 5. Batıl mez- S. Orhon)
heplerden birine mensup olup mezhe-
Dâr (ed-Dâr) “Zarar verici şeyler
bini ısrarla savunan ve propagandasını
dâhil her şeyi yaratan; insanları çeşitli
yapan kimse.
biçimlerde zarara sokanları, azgınları ve
dâl 1. Yolunu şaşırmış, yanlış yola sapkınları zarara uğratan.” anlamında
giden. “(İbrahim) dedi ki: ‘Dâl olan- Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Al-
dan başka kim Rabbinin rahmetinden lah’ın kullarına kim zarar verirse Dâr
ümit keser…” (Kur’an-ı Kerim 15/56) olan Allah da onları zarara uğratır.”
2. İslam inanç ve hayat tarzından ayrı- (Hadis)
lan, dinden çıkan, sapkın. “Ey Rabbi-
dârülaceze 1. Acizler, düşkünler,
miz! Bizi dosdoğru yola ilet. Nimet
yoksullar evi. 2. Kimsesiz çocukları,
verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine
yaşlı ve muhtaçları barındırmak ama-
gazap edilenlerin ve dâle düşenlerin
cıyla 1896’da İstanbul’da açılan ve
yoluna değil.” (Kur’an-ı Kerim 1/6-7)
bugün de varlığını sürdüren bir hayır
kurumu.
56
Dârülerkam Mekke döneminde Dârünnedve Müslümanlıktan ön-
Hz. Peygamber’in, Müslümanlara İs- ce, Hz. Peygamber’in dedelerinden
lam’ı anlattığı, gelen vahyi tebliğ ettiği, Kusay b. Kilab (ö. 480?) tarafından
topluca ibadet veya çeşitli görüşmelerin kurulan, Mekke’de Kureyş kabilesinin
yapıldığı ve İslami eğitimin verildiği ileri gelenlerinin toplanıp siyasi, hukuki
Erkam b. Ebi’l-Erkam(ö. 55/675)’ın ve idari konuları görüştükleri, ayrıca
evi. Erkam b. Ebi’l-Erkam İslam’ı ilk nikâh vb. törenler için de kullandıkları
kabul edenlerdendir. Kendisi, yedinci yer. Darunnedve, Kusay b. Kilab tara-
Müslüman olduğunu söylemiştir. Başta fından M.S. 440 tarihinde Kâbe’nin
Bedir ve Uhut olmak üzere bütün sa- güney batısında ve Kâbe’ye dönük
vaşlara katılmıştır. Hz. Erkam, evini olarak yaptırılmıştır. Bir meclis işlevini
İslam’ın ilk yıllarında Hz. Peygamber’e gören Dârünnedve’ye kırk yaşını aşan-
ve ilk Müslümanlara bir sığınak olarak lar üye olarak katılmıştır. İslamiyet’ten
açmıştır. İslam’a gönül verenler orada sonra ise burası, Hz. Muhammed’e
toplanıp cemaat hâlinde namaz kılmış- karşı çıkan Mekke müşriklerinin, Müs-
lardır. Dinî hükümleri Müslümanlar lümanlar aleyhine toplanıp karar verdik-
burada öğrenmişlerdir. Hz. Muham- leri bir yer olarak işlevini sürdürmüştür.
med, Hz. Ömer Müslüman olduktan Darunnedve, Mekke’nin fethinden
sonra bu evden ayrılmıştır. Yapmış sonra Müslümanların eline geçmiştir.
olduğu hizmetlerden dolayı Müslüman-
darüsselam 1. Selamet yurdu, ba-
lar arasında Erkam’ın evi hep saygıyla
rış, huzur ve esenlik yeri. 2. Cennet.
anılmıştır. Daha sonra Hz. Erkam bu
“Şüphesiz ki Allah sizi dârüsselama
evi Müslümanlara vakfetmiştir.
davet ediyor. O, dilediği kimseleri dos-
Haremişerif’in çevre düzenlemesi sıra-
doğru yola iletir.” (Kur’an-ı Kerim
sında bu ev Harem’in sınırları içerisin-
10/25) 3. (Büyük D ile) Bağdat.
de kalmıştır.
dârüssünne 1. Hz. Peygamber’in
dârülhadis 1. Hadis öğretimi yapı-
sünnetinin en iyi bilindiği ve yaşandığı
lan medrese. 2. Hadis ilimlerinin öğre-
yer. 2. (Büyük D ile) Medine.
tildiği ve hadis ilimlerinde uzmanların
yetiştirildiği yüksek öğretim kurumları. dârüşşifa 1. Sağlık yurdu, hastane.
“Nice nice imâretten, dârüşşifadan,/
dârülhuffaz Kur’an-ı Kerim ez-
Asırlar boyu dua almış;/Şimdi, öbür
berletilen, Kur’an ilimleri okutulan ve
dünyadan/Eserlerini seyre dalmış;/
hafız yetiştirilen okul.
Büyük insan/Sinan!” (A. N. Asya) 2.
dârülkurra Kur’an-ı Kerim oku- Tımarhane, akıl hastalarının tedavi
ma ilmini uzmanlık derecesinde öğre- edildiği yer.
ten okul. Dârülkurrada, Kur’an-ı Ke-
davet bk. tebliğ.
rim’deki kelime ve cümlelerin okunuş-
larıyla ilgili incelikler ve adına Davut Peygamber İsrailoğulları’
ilmikıraat denilen bilgiler öğretilmiştir. na gönderilen, kendisine kitap olarak
Zebur verilen ve Kur’an-ı Kerim’de adı
geçen bir peygamber. Yahuda kabile-
57
sinden Yasa’nın sekizinci oğludur. liğe büyük önem vermiştir. Hz. Pey-
Davut Peygamber Hz. Yakup’un so- gamber, “Temizlik imanın yarısıdır.”
yundandır. Daha küçük yaşta iken zor- buyurarak İslam dininin temizliğe ver-
ba bir kral olan Calut’un ordusuna karşı miş olduğu önemi belirtmiştir. Hz.
savaşmış ve bu savaşta Calut’u öldür- Peygamber, defihacetten sonra bol su
müştür. Sonra İsrailoğulları’na kırk yıl kullanarak temizlenmeyi önermiştir.
yöneticilik yapmıştır. Yönetimle bera- Defihacetten sonra ellerin bol sabunlu
ber Allah, Hz. Davut’a peygamberlik suyla yıkanması gerekir. “Defihacet
görevi de vermiştir. İslam kaynakların- yaparken idrarın üzerinize sıçramasın-
da Hz. Davut, devlet yönetiminde gös- dan şiddetle kaçınınız…” (Hadis)
terdiği adaletle beraber Zebur’u güzel
defin Ölüyü gömme. İslam inancı-
okuyuşuyla da bilinir. İsrailoğulları,
na göre bir insanlık borcu ve saygı
Davut Peygamber zamanında tarihleri-
ifadesi olarak ölü yıkanıp kefenlenir,
nin en parlak dönemlerini yaşamışlar-
cenaze namazı kılınır, kabre götürülür,
dır. Hz. Muhammed, onun bir gün oruç
sağ yanı üzerine ve yüzü kıbleye dönük
tutup bir gün iftar ettiğini ve geceleri
biçimde gömülür. “Ölülerinizi defnet-
namaz kıldığını haber vermiştir. Yetmiş
mekte acele ediniz.” (Hadis)
bir yaşında vefat ettiği ve Kudüs’e
defnedildiği nakledilmiştir. dehri Zamanın ve maddenin ebedi-
liğine inanan, Allah’ın yaratıcılığını
deccal 1. Çok yalan söyleyen, fesat
inkâr edip tüm evrenin tabiat kanunları
çıkaran, düzenbaz, sahtekâr, hilekâr.
tarafından var edildiğini savunan kimse,
“Mahluk deccal oldu, insan haşarı/Asla
dehriye mezhebine inanan, materyalist.
bilen yoktur hayırı şerri/Teber çekip şu
mağaradan dışarı/Çıkalım bakalım nice dehriye 1. Allah’ın varlığını ve bir-
olursa olsun.” (Pir Sultan Abdal) 2. liğini, ahiret gününü, evrenin Allah
(Büyük D ile) Kıyametin büyük alamet- tarafından yaratıldığını inkâr edenlerin
lerinden biri olarak ortaya çıkacağı mezhebi, materyalizm. 2. Zamanın ve
ifade edilen yalancı bir kişi. Deccal’in, maddenin ebedîliğine inanan, dünyada-
kıyamet gününe yakın ortaya çıkıp ki tüm olayların tabiat kanunları tara-
göstereceği olağanüstü yeteneklerle fından yaratıldığını savunan felsefi
insanları sapıklığa sürükleyeceği ve akım.
tanrılık iddiasında bulunacağı nakle-
dilmiştir. Hz. Peygamber’in Deccal’den Dehr Suresi bk. İnsan Suresi.
haber verdiği ve inananları uyardığı delil 1. Yol gösteren, kılavuz, reh-
rivayet edilmiştir. ber, işaret, iz. “İnsanlara hayır yollarını
dede 1. Bektaşi tarikatında şeyh, gösterme konusunda delil olan kişi
baba. 2. Mevlevilik tarikatında çile sanki onu işlemiş gibi sevap alır.” (Ha-
doldurup dervişlik derecesine erişmiş dis) 2. Alamet, emare. 3. Bir konu hak-
kişi. kında olumlu veya olumsuz hüküm
vermeye götüren şey. 4. Bir davayı ispat
defihacet İşeme, sidik ve dışkı çı- etmeye yarayan şey, kanıt. “Siz ihtilafa
karma, abdest bozma. İslam dini temiz- düştüğünüz bir konuda bana gelirsiniz.
58
Biriniz (haksız olduğu hâlde) delillerini olsam/Sokulsam zülfünün aralarına.”
daha iyi anlatır. Ben de dinlediğim (Karacaoğlan) 2. Halk arasında “İzin
şekilde hüküm veririm. (Dinlediğime verin, yol verin.” anlamında, kuytu,
göre) kime kardeşinin bir hakkını ver- karanlık ve süprüntülü yerlerden geçer-
miş olursam onu almasın. Çünkü o ken söylenen bir seslenme sözü.
(haksız yere alınan şey), ateşten bir
deyiş 1. Halk şiiri, halk türküsü. 2.
parçadır.” (Hadis) 5. İnsanlara, Al-
Alevi-Bektaşi edebiyatında, çoğunlukla
lah’ın rızasını kazanmanın yollarını
hece vezninde söylenmiş şiirler. Bekta-
tutum ve davranışlarıyla gösteren kişi,
şiler bu tür şiirlere genellikle nefes
mürşit.
derken Aleviler ise deyiş adını verir.
dergâh 1. Kapı, eşik, sığınılacak
didar 1. Yüz. “Taşkın sular gibi
yer, makam, tekke, zaviye, hankâh. 2.
akıp çağlarım,/Didarın görüben gönül
Bir tarikat şeyhi ile o tarikata mensup
eğlerim,/Dünyaya geleli her dem ağla-
dervişlerin toplanıp ibadet yaptıkları ve
rım,/Çeşmim karışmadık seller mi kal-
kendilerini ilmen ve manen geliştirerek
dı.” (Karacaoğlan) 2. Görme, seyret-
eğitim gördükleri yer. “Varalım doğru
me. 3. Sevgili. 4. İlahî güzelliği seyret-
raha/Yüz sürelim dergâha/Yalvaralım
me. “Ey Allah’ım! Beni senden ayır-
Allah’a/Gelin Allah diyelim” (Derviş
ma/Beni senin didarından ayırma.”
Himmet)
(Eşrefoğlu Rumi)
derviş 1. Dünyanın geçici nimetle-
rine tutku ile bağlanmayan, kendini dil 1. Gönül. 2. Mümin kulun kal-
Allah’a veren kişi. 2. Tarihte bir şeyhin bi. 3. İlahî olgunluğun ve güzelliğin
gözetiminde bir tarikata girip tekkede ortaya çıktığı yer.
hizmet ederek ibadetlerle meşgul olan, dilenci 1. Geçimini dilenerek sağ-
kendini bireysel ve ahlaki özellikleriyle layan kimse. 2. Israrla bir şey iste-
geliştirmeye gayret eden ve böylelikle yen.“Yetime kötü davranma. Dilenciyi
nefsini arındırmaya ve gönlünü zengin- de kovma.” (Kur’an-ı Kerim 93/9-10) 2.
leştirmeye çalışan kimse. Gerçek der- Maddi menfaat sağlamak amacıyla
viş, dinin emirlerine hakkıyla uyan, başkalarına el açarak para isteyen. “Siz-
Allah’ı sevip sayarak ibadet ve itaat den birinizin bir kucak odun toplaması,
eden ve dünyanın geçiciliğinin farkında sonra o odun demetini sırtına yüklenip
olan insandır. Dervişler, Anadolunun satması, dilenci olmasından hayırlıdır.”
Müslümanlaşmasında çok etkin görev- (Hadis)
ler yapmışlardır. “Dervişler gözü açık,/
Dünü günü uyanık/Bu söze Tanrı’m din 1. Âdet, yol, gidişat. “Firavun
tanık,/Bakmadan gören gelsin.” (Yunus dedi ki: ‘Bırakın Musa’yı öldüreyim de,
Emre) Rabbine yalvarsın bakalım. Çünkü ben
onun sizin dininizi değiştireceğinden
destur 1. İzin, müsaade. yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından
“Karacoğlan der ki: Ben de ben ol- korkuyorum.” (Kur’an-ı Kerim 40/26)
sam/Güzeller üstüne serdar ben ol- 2. Ceza, mükâfat, hesap, ceza ve mükâ-
sam/Mevlam destur verse, bir top gül
59
fatın karşılığının verildiği gün. “Dini hayatın nasıl yönlendirilmesi gerektiği
yalanlayan adamı gördün mü? İşte o, konusunda benimsenen düşünce, inanç,
öksüzü iter kakar, yoksulu doyurmaya ilke ve değerler bütünü. “Allah, elçisini
ön ayak olmaz…” (Kur’an-ı Kerim hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o
107/1-3) 3. Galip gelmek, hâkimiyet. 4. (hak) din bütün dinlere üstün olsun.
Bir ülkede uygulanan kanun ve kural- Şahit olarak Allah yeter.” (Kur’an-ı
lar. “…(Yusuf) Kralın dinine göre kar- Kerim 48/28)
deşini yanında alıkoyamazdı. Meğer ki
dindar Dinin emirlerine hakkıyla
Allah dilemiş olsun.” (Kur’an-ı Kerim
uyan ve içtenlikle yerine getiren kişi,
12/76) 5. Boyun eğme, kulluk, itaat.
mütedeyyin, dini bütün.“Deve gibi
“(Müşrikler) gemiye bindikleri zaman
kinciliği terkeyle/Kindar olmaz dindar
dini yalnız Allah’a özgü kılarak ona
olan demişler.” (Havâi)
yalvarırlar. Fakat Allah onları karaya
çıkarınca hemen ona ortak koşarlar.” din günü İnsanın dünyada yaşamış
(Kur’an-ı Kerim 29/65) 6. İnanç ve olduğu hayata göre ahirette iyiliklerinin
ibadet sistemi. “…Her mescitte bütün ve kötülüklerinin tam karşılığının veri-
benliğinizle Allah’a yönelin ve dini leceği gün, ahiret günü, hesap günü.
yalnızca Allah’a özgü kılarak dua “Din gününü yalanlayanlara yazıklar
edin.” (Kur’an-ı Kerim 7/29) 7. So- olsun.” (Kur’an-ı Kerim 83/10-11)
rumluluk. “Allah, sizin için dinde zor-
luk yaratmadı…” (Kur’an-ı Kerim dirayet tefsiri bk. tefsir.
22/78) 8. Allah tarafından peygamber- dirhem 1. Gümüş para, sikke.
ler aracılığıyla gönderilen, aslını koru- “(Kafile Mısır’a vardığında) Yusuf’u
yan ve insan eliyle herhangi bir deği- değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dir-
şikliğe uğramayan din, gerçek din, heme sattılar.” (Kur’an-ı Kerim 12/20)
İslam dini. Hz. Âdem’den Hz. Mu- 2. İslam’ın ilk dönemlerinde kullanılan
hammed’e kadar gönderilen bütün ilahî ve daha sonraları da Müslüman toplum-
dinlerin ortak adı İslam’dır. “Yakup larında geçerli olan gümüş para birimi.
Peygamber, oğullarına şöyle vasiyette Dirhem, İslam hukukunda bazı cezala-
bulundu: ‘Ey oğullarım! Allah sizin için rın ve mali sorumlulukların belirlenme-
bir din seçti ki ondan başkasını kabul sinde ölçü kabul edilmiş, İslam tarihinin
etmeyin ve ancak Müslümanlar olarak çeşitli dönemlerinde farklı ağırlıklarda
ölün.” (Kur’an-ı Kerim 2/132) 9. Akıl basılmıştır.
sahiplerini kendi istek ve hür iradeleri
ile hayırlı olan şeylere sevk eden ilahî divan 1. Devlet işleri ile alakalı
emirler bütünü. Din, Allah’ın vahyine yüksek düzeydeki devlet adamlarından
dayanan ilahî bildiridir. İnsani ve ahlaki oluşan en yüksek idari makam. “Mert
olgunluğa ulaşmak için tutulacak en dayanır, namert kaçar/Meydan gümbür
doğru yoldur. “Kim İslam’dan başka gümbürlenir/Şahlar şahı divan
bir dine inanmak isterse, bu din Allah açar/Meydan gümbür gümbürlenir.”
tarafından kabul edilmeyecektir.” (Köroğlu) 2. Osmanlılarda devlet adam-
(Kur’an-ı Kerim 3/85) 10. Hayat tarzı, larının kurduğu, padişahla vezirleri bir
araya getiren toplantı yeri, kurul. 3.
60
Şairlerin şiirlerinin toplandığı kitap. doğruluk 1. Doğru olma hâli, dü-
“Eski şairlerin divanını iyi öğreniniz. rüstlük. “Saadette yükselmek için insa-
Çünkü Kur’an-ı Kerim’deki kelimelerin na doğruluk lazımdır; insanlık doğru-
birçoğunun karşılığı bu şiirlerdedir.” luğun adıdır, inan.” (Yusuf Has Hacip)
(Hz. Ömer) 2. Sıdk, sadakat. “Doğruluk, hayâ ve
iyi hareket bu üçü kimde birleşirse, o
diyanet 1. Din. 2. Dinî emirlere
insan mesut olur.” (Yusuf Has Hacip)
hakkıyla uymak, dindarlık. “Unuttum
3. Söz, iş ve davranışlarında gerçeği
din diyanet kaldı benden/Bu ne
gözetme. “Allah buyurdu: ‘Bu, sadıkla-
mezhepdurur dinden içeri.” (Y. Emre)
ra doğruluklarının fayda sağlayacağı
3. Türkiye’de İslam dini ile ilgili işleri
bir gündür. Onlar için içinden ırmaklar
yürütmek, toplumu din konusunda
akan ve ebedi kalacakları cennetler
aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönet-
vardır.’ Allah onlardan razı olmuştur.
mekle ilgili kamu kuruluşu; Diyanet
Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.
İşleri Başkanlığı. Diyanet İşleri Baş-
İşte en büyük ödül budur.” (Kur’an-ı
kanlığı 1924 yılından itibaren fiilen,
Kerim 5/119) 4. Allah’ın emirlerine ve
1961 (md.154) ve 1982 (md. 136) ana-
yasaklarına uygun bir yol izleme, insan-
yasaları ile de anayasa gereği olarak
ların haklarını gözetme. “Doğruluk
genel idare içinde yer alan bir kuruluş-
insanı iyiliğe yöneltir. İyilik ise kişiyi
tur. Diyanet İşleri Başkanlığı, kurulu-
cennete götürür...” (Hadis)
şundan bugüne kadar gerek Türkiye
içinde Müslüman halka, gerekse dost 1. Arkadaş, sevilen kimse,
1960’lı yıllardan sonra yurt dışındaki sevgili. “Kişi dostunun dini üzerinedir.
Müslüman Türk toplumlarına imkânları Sizden biriniz dost seçerken dikkatli
ölçüsünde din hizmeti vermeye çalış- olsun.” (Hadis) 2. Veli, koruyucu.
mış; cami hizmetlerini bir disiplin içeri- “Mümin erkekler ile mümin kadınlar
sinde yürütmeyi amaçlamıştır. Bugün birbirinin dostudurlar.” (Kur’an-ı Ke-
de bu görevini sürdürmektedir. rim 9/71) 3. Aynı yolda olan kişiler,
dervişler. 4. Birinin iyiliğini isteyen,
diyet 1. Bedel. 2. Kan bedeli, taz-
onu gönülden seven. “Amellerin en
minat. 3. İslam hukukunda, öldürme ve
hayırlısı Allah için dost olmaktır.”
yaralamalarda suçlunun veya velisinin,
(Hadis)
mağdurun kendisine veya yakınlarına
ödemek zorunda olduğu bedel, kan dua 1. Çağırma, seslenme. “Pey-
parası. “Yanlışlıkla olması dışında bir gamberin duasını aranızda herhangi
müminin bir mümini öldürmeye hakkı birinizin diğerini çağırması ile bir tut-
olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren mayın…” (Kur’an-ı Kerim 24/63) 2.
kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve Yalvarma, yakarma. “Orada Zekeriya,
ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet Rabb’ine dua etmiş: ‘Rabbim, demişti,
vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün bana katından temiz bir nesil ver. Sen
ailesi o diyeti bağışlamış ola…” duayı işitensin.” (Kur’an- Kerim 3/38)
(Kur’an-ı Kerim 4/92) 3. İbadet. “Müminler, Allah ile beraber
başka bir tanrıya dua etmezler. Hiçbir
61
kimseyi haksız yere öldürmezler ve zina aydan üç gün oruç tutmak, duha nama-
da yapmazlar.” (Kur’an-ı Kerim 25/68) zını ve vitir namazını kılmak.” (Ebu
4. Dileme, yardım isteğinde bulunma. Hureyre)
“Dua, ibadetlerin özüdür.” (Hadis) 5.
Duha Suresi Kur’an-ı Kerim’in
İbadet ve yakarma amacıyla okunan
doksan üçüncü suresidir. Mekke’de
dinî metin. “Kim abdest aldıktan son-
indirilmiştir. On bir ayettir. Adını, “kuş-
ra: ‘Allah’tan başka ilah yoktur. O
luk vakti” anlamına gelen ve birinci
tektir ve ortağı yoktur. Mülk ve hamt
ayette geçen “duha” kelimesinden al-
yalnızca ona aittir ve onun her şeye
mıştır. Surede, Hz. Peygamber’in kişili-
gücü yeter.’ anlamına gelen ‘La ilahe
ği; Allah’ın dünya ve ahirette ona ver-
illallahu vahdehu la şerike leh.
diği bağışlar ele alınır. Bu çerçevede
Lehülmülkü velehülhamdü ve hüve ala
Allah’ın, Hz. Peygamber’i çeşitli biçim-
külli şey’in kadir.’ duasını kıbleye
lerde desteklemesinden, ahiretin kalıcı-
yönelerek okursa onun için cennetin
lığından, İslam dininin yayılma süreci-
kapıları açılır.” (Hadis) 6. İnsanın,
nin gelecekte başarılı olacağından,
Allah’ın yüceliği ve büyüklüğü karşı-
yetimlere ve fakirlere güzel davranma-
sında kendi zayıflığını kavrayıp ona
nın öneminden bahsedilir. Allah’ın
yalvarması, şükretmesi, onu övmesi ve
verdiği nimetleri sürekli anmanın gerek-
Allah’la her an beraber olduğunun bir
liliğini vurgulayan ayetle sure son bu-
göstergesi olarak onunla iletişim kurma
lur.
eylemi. Kul duayı ya bir hayrın, iyiliğin
ve nimetin kendisine verilmesi için ya Duhan Suresi Kur’an-ı Kerim’in
bir bela ve kötülüğün, üstünden veya kırk dördüncü suresidir. Mekke’de
bulunduğu ortamdan kaldırılıp yok inmiştir. Elli dokuz ayettir. Adını,
edilmesi için ya da Allah’a karşı bir “gökyüzünü kaplayan duman” anlamına
ibadet, sevgi ve saygı ifadesi olarak gelen ve onuncu ayette geçen “duhan”
yapar. Bütün insanlar için hayırlı şeyler kelimesinden almıştır. Surede, inkârcı-
istemek İslam dininde övülen bir dav- ların Allah’ın gönderdiği kitaba, Resu-
ranıştır. İslam dini, insanın isteklerini lüne ve tekrar dirilmeye inanmayı red-
Allah’a sunmadan önce dileğinin yerine dedişleri ele alınır. Küfredenlerin başla-
getirilmesi için çalışıp gayret gösterme- rına gelecek belalara yer verilir. Bütün
sini ister. “Kullarım, beni sana sorduk- insanlığa rahmet olarak gönderilen
ları zaman (de ki): Şüphesiz Ben onlara Kur’an-ı Kerim’in ve bu kitabın inmiş
çok yakınım. Bana dua ettikleri zaman olduğu günün önemine vurgu yapılır.
dualarını kabul ederim.” (Kur’an-ı Surede, yerlerin, göklerin ve ikisinin
Kerim 2/186) arasında bulunan her şeyin Rabbinin
Allah olduğu belirtilir. Allah’ın bir
duha namazı Güneşin doğup bir
olduğu, öldürmeye ve diriltmeye gücü-
miktar yükselmesinden tepe noktasına
nün yettiği ele alınır. Kur’an-ı Kerim’e
gelmesine kadarki sürede iki, dört,
inanmayıp alay edenleri tehdit eden
sekiz veya on iki rekât olarak kılınan
ayetlere yer verilir. Müşrikler ölmeden
nafile namaz, kuşluk namazı. “Hz.
önce tövbe etmeye çağrılır. Firavun’un
Peygamber üç şeyi tavsiye etti: Her
62
ve kavminin başlarına gelenler haber
verildikten sonra insanların bu olaylar-
dan ibret almaları öğütlenir. İnkârcılar
için cehennemdeki korkunç azaplar ve
müminler için de cennet tasvirleri yapı-
larak sure son bulur.
durak işaretleri bk. vakıf işaretle-
ri.
Dürzilik Şiiliğin İsmailiye kolun-
dan ortaya çıkan ve Fatımi halifelerin-
den el-Hâkim bi Emrillah (ö. 926-
1021)’ın veziri olan Hamza b. Ali (ö.
1021)tarafından kurulan bir mezhep.
Dürziliğe mensup olanlar, el-Hâkim bi-
Emrillah’ın tanrılığına inanırlar. Mez-
hebi sistemleştiren Hamza b. Ali ise bu
mezhebin peygamberi olduğunu iddia
etmiştir. Günümüzde Dürziler, Lübnan
Dağları, Suriye ve İsrail’de yerleşik
vaziyettedirler. İbadet yerlerine
“halavat” denir.
düşü azmak Rüyada boy abdesti
almayı gerektirecek bir durumun başa
gelmesi sonucunda meni gelmesi, ihti-
lam olmak, cünüp olmak.

63
E büyümesine sebep olan ana baba. İslam
dini, ana babaya sevgi ve saygıyla dav-
ebabil Kur'an-ı Kerim’in Fil Sure-
ranmayı, iyilik etmeyi, onların dine
sinde adı geçen ve Hz. Peygamber’in
aykırı olmayan isteklerini yerine getir-
doğumundan kısa bir süre önce (M.S.
meyi emreder. Onlara karşı her türlü
570) Kâbe’yi yıkmaya gelen Habeşli
kötü davranışı yerer ve “öf” demeyi bile
komutan Ebrehe ve askerlerine taş
hoş görmez. “Rabb’in, yalnızca kendi-
yağdırarak yok eden dağ kırlangıcı;
sine ibadet etmenizi ve ebeveyninize
keçisağan da denilen kuş sürüsü. “Ey
iyilik etmenizi emreder. Onlardan birisi
Muhammed! Rabbinin fil ordusuna
yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık
neler yaptığını bilmiyor musun? Onla-
çağına ulaşırlarsa sakın onlara ‘öf’ bile
rın kurnazca planlarını alt üst etmedi
deme, onları azarlama! Onlara en güzel
mi? Onların üzerlerine sert taşlar atan
şekilde (kibar ve nazikçe) konuş. Onlara
Ebabil kuşları gönderdi ve onları ye-
olan şefkatinden dolayı alçakgönüllü
nilmiş yaprak gibi (delik deşik) yaptı.”
davran ve: ‘Ey Rabbim! Onlar beni
(Kur'an-ı Kerim 105/1-5)
nasıl şefkatle yetiştirdilerse sen de on-
ebcet Arap alfabesindeki harflerin lara merhamet et.’ de.” (Kur'an-ı Kerim
taşıdığı sayı değerlerine dayanan hesap 17/23-24)
sistemi. Ebcet hesabına göre, Arap
ebrar 1. İyiler, hayır sahipleri. 2.
alfabesindeki her harfin bir rakam de-
İtaat edenler, Allah’a gönülden bağlı
ğeri vardır. Bu rakamlar, önemli olayla-
olanlar, sadıklar. “Ebrardan olanlar
ra tarih düşürmede kullanılır. Ebcet
ahirette nimetler içerisindedirler. Kol-
hesabında harflerin sayısal değerleri
tuklarına oturmuş vaziyette (sevinçle)
şöyledir:
birbirlerine bakarlar.” (Kur’an-ı Kerim
Elif – 1 s - 60 83/22) 3. Dinin emirlerine hakkıyla
b–2 Ayın - 70 uyan ve bu emirleri içtenlikle yapanlar.
c–3 f - 80 “Ey Rabb’imiz! Bizim günahlarımızı
d–4 Sad - 90 bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu
h–5 k - 100 ebrarla beraber al.” (Kur'an-ı Kerim
v–6 r - 200 3/193)
z–7 ş - 300
ebter 1. Sonunda hayır ve bereket
Ha – 8 t - 400
olmayan (iş). “Besmele ile başlanma-
Tı – 9 Se - 500
yan her iş ebterdir.” (Hadis) 2. Hayır
y – 10 Hı - 600
ve iyilikle anılmayan (kimse). “Dağda
Kef – 20 Zel - 700
gez belde gez, insafı koyma/İnsafsız
l – 30 Dad - 800
olana ebter demişler.” (Yesarî) 3. Arap
m – 40 Zı - 900
kültüründe kendisini takip edecek, nes-
n – 50 Gayın - 1000
lini devam ettirecek erkek çocuğu ol-
ebdal bk. abdal. mayan veya yaşamayan. Müşrikler
ebter ifadesini Hz. Peygamber için
ebeveyn İnsanın dünyaya gelmesi-
kullanmışlardır. Kur'an-ı Kerim, onların
ne, sevgiyle yetiştirilip eğitilmesine ve
64
bu ifadesini reddedip gerçek ebterin bir yere İslam davetçisi gönderirken o
hakikati inkâr eden kimse olduğunu yerle ilgili toplumsal bilgileri Hz.
söylemiştir. Çünkü, Hz. Peygamber’in Ebubekir’den almıştır. İslamiyet’in
soyu Hz. Fatıma yoluyla devam ettiği Mekke’de yayılış yıllarında bütün malı-
gibi, getirdiği din de kıyamete kadar nı İslam uğrunda harcayan Hz.
devam edecektir. Dolayısıyla Hz. Pey- Ebubekir, hicret esnasında da Hz. Pey-
gamber’in soyunun devamı ve getirdiği gamber’e arkadaş olmuştur. Onun hicret
dini kabul edenlerin çokluğu bakımın- arkadaşı olması Kur’an-ı Kerim’de de
dan bir ebterlik söz konusu değildir. vurgulanmıştır. İslam’ın Medine döne-
“Ey Muhammed! Biz sana kevseri ver- minde de Hz. Peygamber’e olan yardı-
dik. Onun için Rabbine kulluk et ve mını devam ettirmiş ve Müslümanların
kurban kes. Asıl ebter olan şüphesiz yapmış olduğu bütün savaşlara katılmış-
seni kötüleyendir.” (Kur'an-ı Kerim tır. Hicretin sekizinci yılında Müslü-
108/1-3) manlar hacca giderken Hz. Peygamber’i
temsil etme görevi Hz. Ebubekir’e
Ebubekir İlk Müslümanlardan,
verilmiş ve hac emiri olmuştur. Hz.
dört halifenin birincisi. Hz. Ebubekir(ö.
Peygamber’den onunla ilgili övücü
13/634), Araplarca meşhur olan ‘Fil
nitelikte birçok hadis rivayet edilmiştir.
Olayı’ndan üç yıl kadar önce dünyaya
Hz. Muhammed’in vefatından sonra
gelmiştir. Babasının adı Ebu Kuhafe
Müslümanların ortak seçimiyle halife
Osman, annesinin adı ise Selma bt.
olmuştur. İki yıl süren halifelik döne-
Sahr’dır. Hz. Peygamber’den iki veya
minde İslam toplumunu sağlam bir
üç yaş küçük olduğu rivayet edilmiştir.
temele oturtmak için gayret etmiş ve
‘Cehennemden azat edilen’ anlamında
onun halifeliği döneminde Kur’an-ı
‘Atik’ lakabıyla isimlendirilmiştir.
Kerim tek kitap hâline getirilmiştir. Hz.
Çünkü o, İslam’dan önce de saygınlığı,
Ebubekir’in, sahabelerin en âlimlerin-
dürüstlüğü ve putlara tapmayan tevhit
den biri olduğu konusunda Müslüman-
ehli kişiliği ile anılmıştır. Hz. Peygam-
ların hepsi ittifak etmiştir. Hz.
ber tarafından ona Abdullah ismi ve-
Ebubekir, 634 yılında Medine’de vefat
rilmiştir. Hz. Peygamber’in İsra ve
etmiş ve Ravzayımutahhara’ya Hz.
Miraç olaylarını tereddütsüz kabul
Peygamber’in yanına defnedilmiştir.
ettiği için ‘Sıddik’ lakabıyla da meşhur
olmuştur. Hz. Ebubekir, gençliğinde Ebu Davut bk. sünen.
Hz. Peygamber’le arkadaş olmuş ve
Ebu Hanife Numan b. Sabit bk.
onunla beraber bazı ticari seferlere
Hanefi mezhebi.
katılmıştır. Hz. Muhammed peygam-
berliğini ilan edince ondaki eşsiz kişili- ecel 1. Süre, belirlenmiş vakit. “Ey
ği bilen Hz. Ebubekir hemen Müslü- iman edenler! Belirli bir ecele kadar
man olmuştur. Hz. Ebubekir’in çalış- borçlandığınız vakit onu yazınız (senet-
malarıyla Mekkeli birçok kimse leşiniz).” (Kur’an-ı Kerim 2/282) 2.
İslamiyeti kabul etmiştir. Araplar ara- Ölüm için belirlenen ve takdir edilen
sında soy ilmini en iyi bilen Hz. zaman. “Allah sizi topraktan yarattı ve
Ebubekir olduğu için, Hz. Muhammed sizin için bir ecel belirledi.” (Kur'an-ı
65
Kerim 6/2) 3. Hayatın son bulması, yapılmasını emrettiği bütün ibadetlerin
ölüm vaktinin gelmesi. “Her topluluk ve yüklediği sorumlulukların şartlarına
için bir ecel vardır. Onların eceli gel- uygun olarak vaktinde yerine getirilme-
diği zaman bir an olsun onu ne gecikti- si. “Allah’a imandan sonra en faziletli
rebilirler ne de öne alabilirler.” amel vaktinde eda edilen namazdır.”
(Kur'an-ı Kerim 7/34) Kur'an-ı Kerim’e (Hadis) 4. Kur'an-ı Kerim’i tecvit kural-
göre dünyanın, medeniyetlerin, toplum- larına uygun olarak okuma.
ların ve insanın bir eceli vardır. Bu
edep 1. İyi ahlak, güzel terbiye,
eceli de Allah’tan başka kimse bilemez.
eğitim. “Beni Rabbim terbiye ettiği için
ecir 1. Ücret, karşılık. “(Nuh Pey- edebim güzel oldu.” (Hadis) 2. Utanma,
gamber) Milletine şöyle dedi: Allah’a zarafet; insanlara söz ve hareketlerinde
karşı gelmekten sakının ve bana itaat güzel davranışta bulunma. “Bir baba,
edin. Buna karşı sizden hiçbir ecir çocuğuna edepten daha güzel bir miras
istemiyorum. Benim ecrimi verecek bırakmaz.” (Hadis) 3. Bir toplumda örf,
olan âlemlerin Rabb’i Allah’tır.” âdet ve kural hâlini almış iyi tutum ve
(Kur'an-ı Kerim 26/108-109) 2. İbadet- davranışlar veya bunları kazandıran
lere ve güzel davranışlara verilen ahiret bilgi. “Çocuklarınızı şahsiyetli yetiştiri-
mükâfatı, sevap. “Allah, iman eden ve niz ve onların edeplerinin güzel olması
iyi işler yapanlara günahlarının bağış- için çalışınız.” (Hadis) 4. Allah’ın razı
lanacağını ve büyük bir ecre kavuşa- olmadığı her türlü işten el çekme, gü-
caklarını vaat etmiştir.” (Kur'an-ı Ke- nahlardan sakınma yollarını bilme ve
rim 5/9) 3. Başa gelen bela ve felaketle- kulluğun hakikatini kavrayarak ibadet
re sabretmenin karşılığı olarak verile- etme. 5. Allah ve Resulünün emrettiği
cek olan ilahî mükâfat, ödül. bütün istekleri yerine getirip sakındır-
“…(Unutmayın ki) Sıkıntılara sabre- dıklarından kaçınarak elde edilen güzel
denlere ecirleri hesapsız verilecektir.” huy. “Edep bir tac imiş nur-ı Hu-
(Kur'an-ı Kerim 39/10) 4. Mehir. “(Ni- da’dan,/Giy ol tacı emin ol her bela-
kâh akdi sırasında) Kadınlar için belir- dan.” (Sarı Mehmet Paşa)
lenen ecirlerini bir hak olarak onlara
edep yeri Avret yeri. İnsanların
veriniz…” (Kur’an-ı Kerim 4/24)
cinsel organlarının bulunduğu bölge,
eda 1. Yerine getirme, bir hakkı insan bedeninde görünmesi ve başkası-
hak sahibine ödeme, verme. “Allah, na gösterilmesi haram ve ayıp sayılan
emanetleri layık olanlara eda etmenizi yerler.
emreder.” (Kur’an-ı Kerim 4/58) 2. Bir
edilleyierbaa bk. edilleyişeriye.
borcu ödeme, bir görevi hakkıyla ifa
etme. “Birbirinize güvenirseniz, kendi- edilleyişeriye 1. Dinî deliller. 2. İs-
sine güvenilen kimse emaneti eda etsin, lam fıkhının dört ana kaynağı: Kur'an-ı
Rabbi olan Allah’tan korksun. Şahitliği Kerim, sünnet, icma ve kıyas.
gizlemeyin, şahitliği gizleyen günah Edilleyişeriye’ye edilleyierbaa (dört ana
işlemiş olur. Allah yaptıklarınızı bilir.” delil) da denir. Bu dört ana kaynağa ek
(Kur’an-ı Kerim 2/283) 3. İslam dininin olarak sahabe kavli, istihsan, istishab,
66
mesalihimürsele, seddizerayi ve örf de sının oğlu Akil (ö. 60/680)’in çocukları,
dinî delillerden sayılmaktadır. kan hısımları.
efâlimükellefin 1. Dinen sorumlu- ehlibidat 1. İslam dinine aykırı bir
luk çağına gelmiş bireylerin iyi ve kötü görüşü benimseyenler. 2. İnanç ve dav-
olan bütün davranışları ve bunlarla ranışlarında Kur'an-ı Kerim ve sünnete
ilgili hükümler. 2. Allah’ın yapınız aykırı bir hayat tarzını kabul eden kişi
veya yapmayınız şeklinde isteklerine veya topluluk. 3. Dinî konularda, Hz.
muhatap olan insanların yapmış olduğu Peygamber’in ve seçkin arkadaşlarının
iş ve davranışlar. Efalimükellefin farz, yolunu ve yöntemini terk ederek İslam
vacip, sünnet, haram, mekruh, dışı yollara sapanlar. “Ehlibidat
müstehap, mubah ve müfsit gibi bölüm- bidatını terk edene kadar Allah onların
lere ayrılır. namazlarını, oruçlarını kabul etmez.”
(Hadis)
efdal 1. Üstün, en üstün, daha üs-
tün, daha makbul, daha uygun. “Yapı- ehlidünya 1. Dünyaya tutkuyla
lan işlerin en efdali; Allah’a ve Resu- bağlanan, dünyayı aşırı sevenler. 2.
lüne iman, vaktinde kılınan namaz, Keyf ehli, zevkine, safasına düşkün
Allah yolunda cihat etmek ve anaya olanlar. 3. Dünyaya fazlaca bağlanarak
babaya yapılan iyiliktir.” (Hadis) 2. dine ve dinî emirlere karşı duyarsız,
Çok faziletli, yapıldığında sevabı çok ahiret bilinci ve hesap verme duygusu
olan. “Amellerin efdali, helal kazanç- olmadan yaşayanlar.
tır.” (Hadis)
ehlihadis 1. Hadis bilgini, hadisçi,
ehad bk. ahad. muhaddis, hadis ilimleriyle uğraşan
kimseler. 2. Hadislere göre tutum ve
ehlibeyt 1. Hz. Peygamber’in ev
davranışlarını düzenlemeye çalışan
halkı ve yakın akrabaları. 2. Hz. Mu-
kimseler. 3. Yeni ortaya çıkan olayların
hammed’in hanımları, kızları ve damat-
çözümünü Kur'an-ı Kerim’in yanı sıra
ları. “…Ey ehlibeyt, Allah sizden her
Hz. Peygamber’in hadisleri ve sahabe-
türlü kötülüğü gidermek ve sizleri ter-
lerin görüşlerine dayandıran, Kur'an ve
temiz yapmak istiyor. Sizler de evleri-
hadisten bağımsız görüş belirtmekten
nizde okunan Allah’ın ayetlerini ve
sakınan İslam âlimleri, Hadis ekolü.
hikmeti hatırlayın. Şüphesiz, Allah
Latiftir ve her şeyden haberdar olan- ehlihak 1. Hakka uyanlar, hakikat
dır.” (Kur’an-ı Kerim 33/33-34) 3. Hz. ehli, doğru kimseler, doğru yolda bulu-
Peygamber’in kızı Hz. Fatıma (ö. nanlar. 2. Gerçeğe uygun inanç, hüküm
10/632), damadı Hz. Ali (ö. 40/661) ve ve düşünceleri benimseyenler. 3. İslam
torunları Hz. Hasan (ö. 49/669) ve Hz. dininin emir ve yasaklarını içtenlikle
Hüseyin (ö. 61/680). 4. Hz. Peygam- hayata katmaya çalışan, bunun göster-
ber’in vefatından sonra sadaka ve zekât gesi olarak Kâbe’ye yönelerek namaz
malı yemenin kendilerine yasak olduğu kılması nedeniyle ehlikıble olarak da
Hz. Ali, Hz. Cafer (ö. 8/629) ve amca- adlandırılan, inançta ve amelde İslam’ın
temel ilkelerine özden bağlı kimseler.
67
ehlihâl 1. Hâl ehli, gönül adamları. İncil’e inanan kimseler. Her ne kadar
2. İlahi aşkı içselleştirme sürecinde Yahudi ve Hristiyanlar kendilerine
örnek bir yaşantı sergileyen kişiler. 3. Allah tarafından gönderilmiş olan kitap-
Tasavvuf düşüncesini benimseyip bunu ların asıllarını bozmuş olsalar da; Allah,
davranış hâline getiren kimse. peygamber, ahiret gibi inançları taşıma-
ları nedeniyle ehlikitap denmiştir.
ehlihâl velakd 1. Halifenin belir-
Kur'an-ı Kerim, ehlikitaptan inançların-
lenmesinde söz sahibi kimseler, İslam
daki yanlışlıkları terk etmelerini ve
bilginleri. 2. Tarihte Müslüman toplum-
İslam dinine girmelerini ısrarla ister.
larda devlet başkanını seçmek ve gerek-
“Ey iman edenler! Ehlikitaptan her-
tiğinde görevine son vermekle yetkili
hangi bir gruba uyarsanız, onlar sizi
olan, belirli ilmî ve siyasal nitelikleri
iman etmenizden sonra inkârcı yapmak
taşıyan kişilerden oluşan kurul.
isterler.” (Kur’an-ı Kerim 3/100)
ehliheva 1. İsteklerine, tutkularına
ehlikur’an 1. Kur’an-ı Kerim’i çok
esir olanlar. 2. Tutum ve davranışlarını,
okuyanlar. 2. Hafız, Kur'an-ı Kerim’i
Allahuteala’nın ve Hz. Peygamber’in
ezberleyen ve böylece Allah’a dost olan
gösterdiği ilkeleri gözardı ederek belir-
(kişiler). 3. Okuduğu sure ve ayetleri
leyenler. 3. İnanç ve davranışlarını
düşünen, anlayan ve ayetlerden çıkardı-
peygamberlerce bildirilen ilahî buyruk-
ğı sonuçları samimiyetle hayatına yansı-
lara dayandırmaksızın sadece kişisel
tan ve başkalarının da yaşaması için
görüş ve arzularına göre oluşturanlar.
diğer insanlarla paylaşanlar.
ehlikıble 1. Kıbleye yönelerek
ehlirey 1. Görüş, kanaat, fikir sa-
namaz kılanlar; Müslümanlar. 2. Kâ-
hipleri. 2. Kur'an-ı Kerim ve sünnette
be’ye yönelerek namaz kılmanın farz
çözümü açık olmayan konularda kıyas
olduğunu kabul edenlerin hepsi. 3.
metodunu kullanarak hüküm çıkaranlar
İslam inanç esaslarını dinin özüne aykı-
ve içtihat yapanlar. 3. Sahabe dönemin-
rı düşmeyecek şekilde yorumlayan
den itibaren Irak bölgesinde ortaya
farklı mezheplere bağlı bütün Müslü-
çıkan ve Kufe ekolü olarak da bilinen
manlar. İnanç esaslarını açık bir şekilde
fıkhi mezhep. Ehlirey, Kur’an ve sünnet
inkâr etmeyen ve İslam’ın temel ilkele-
yanında kendi görüşüne de yer vermiş-
riyle çatışır bir davranış sergilemeyen
tir. Onlar da Kur’an-ı Kerim ve sünneti
tüm Müslümanlar ehlikıble sayılır.
asli delil olarak kabul etmişlerdir. Ayet
İslam bilginleri herhangi bir gerekçeye
ve hadislerin yorumunda farklı bir
dayanmadan ehlikıbleyi küfürle suçla-
metod takip ettikleri için ehlihadisten
manın haram olduğunu söylerler.
ayrılmışlardır. Kur’an-ı Kerim ve sün-
ehlikitap 1. Kitap sahipleri, kitabi. neti anlamada ve yorumlamada akla ve
2. Yahudiler ve Hristiyanlar. Müslüman reye ağırlık vermeleri nedeniyle ehlirey
hanımlar ehlikitabın erkekleriyle ev- olarak adlandırılmışlardır.
lenmesinler…” (Hadis) 3. Yahudiler ve
ehlisalat 1. Kâbe’ye doğru yönele-
Hristiyanları müşriklerden ayırt etmek
rek namaz kılmanın farz olduğuna ina-
için elde bulunan Tevrat, Zebur ve
nan, değişik mezheplere bağlı Müslü-
68
manların ortak adı. 2. Beş vakit namazı mükellefiyet. Delilik, bunama, kölelik,
düzenli olarak kılan. çocukluk, bayılma, uyku ve unutma gibi
durumlarda ehliyet eksikliği meydana
ehlisalip 1. Haçlılar, Hristiyanlar.
geldiği için dinî ve hukuki yükümlülük-
2. Baba, oğul ve Ruhu’l-Kudüs’ten
lerden bazıları düşer.
meydana gelen teslis inancını haç ile
sembolize edenler. “Sen ki, son ehlisa- ehlizikir 1. Allah’ı, isim ve sıfatla-
libin kırarak savletini,/Şarkın en sevgili rıyla veya Hz. Peygamber’in öğretmiş
sultanı Salahaddin’i.” (M. A. Ersoy) olduğu dualarla devamlı olarak ananlar.
2. Kur’an-ı Kerim ve sünnetten çözüm
Ehlisuffe bk. Ashabısuffa.
üretebilen İslam âlimleri, alanlarında
ehlisünnet 1. Sünnete bağlı olan- uzman kişiler. “Biz senden önce de,
lar. 2. İslam dininin temel konularında kendilerine vahyettiğimiz kişilerden
Hz. Peygamber’in sünnetine ve sahabe- başkasını peygamber olarak gönderme-
lerinin yoluna uymayı ilke edinenlerin dik. Eğer bilmiyorsanız ehlizikre so-
izlediği yolu ve yöntemi benimseyen- run.” (Kur’an-ı Kerim 16/43) 3. Al-
ler. 3. Eşariye ve Maturidiye gibi inanç- lah’ın sürekli olarak kendilerini gördü-
la ilgili mezheplerin ortak adı, ehl-i ğünü, duyduğunu ve davranışlarını
sünnet ve’l-cemaat. 4. Dört Sünni fıkıh bildiğini hissederek hareketlerine
mezhebinden Hanefilik, Malikilik, Kur’an-ı Kerim ve sünnet çerçevesinde
Şafiilik ve Hanbelilik’ten birisinin yön veren Müslümanlar.
ibadet ve hayatın diğer alanlarındaki
ehlullah 1. Allah dostları, veliler.
görüşlerine bağlananlar.
2. Allah’ı sevmenin ve saygı duymanın
ehlisünnet velcemaat bk. ehlisün- bir göstergesi olarak dinin bütün emirle-
net. rini yerine getiren, Allah’ı görüyormuş-
çasına bir ibadet bilinciyle hareket eden
ehlitarik 1. Dervişler. 2. Bir tari-
ve bu sayede onun yakınlığını kazana-
kata bağlı olanlar.
rak toplumda davranışlarıyla örnek
ehlitertip bk. sahibitertip alınan kişi veya kişiler. 3. Kur’an-ı
Kerim ve sünnet ilimleriyle meşgul olan
ehlitevhit Allah’ın varlığını ve bir- ve bu ilimlerde derinleşen âlim.
liğini kesin olarak kabul eden, onun “Kur’an-ı Kerim’i çokça okuyup gere-
varlığına iman eden ve ona hiçbir şeyi ğiyle amel edenler, ehlullah ve Allah’ın
ortak koşmayan has kullarıdır.” (Hadis)
ehliyet 1. Yeterlilik, elverişlilik, Ehrimen bk. Zerdüştilik.
liyakat. 2. Allah’ın “yapınız” ya da
“yapmayınız” şeklindeki isteklerine ekrem 1. En şerefli, asil, seçkin.
muhatap olma hâli. 3. Kişinin hukuki “Sizin, Allah katında en ekrem olanınız
haklardan yararlanmaya ve bu hakları Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak
kullanmaya elverişli olması. 4. Allah’ın onun koruması altına girenlerinizdir.”
koymuş olduğu dinî, hukuki emir ve (Kur'an-ı Kerim 49/13) 2. Cömert, bağı-
yasaklarla yükümlü olma durumu, şı ve affı çok olan; şeref ve cömertlikte
69
hiçbir benzeri olmayan. “Yaratan Rab- doğru yolu bulamazdık.” (Kur'an-ı
binin adıyla oku. O, insanı alaktan Kerim 7/43)
yarattı. Oku, ekrem olan Rabbin kalem-
elli dört farz Müslümanlara inanç,
le yazmayı öğretti.” (Kur’an-ı Kerim
ibadet ve ahlak konusunda İslam’ın
96/1-5)
temel prensiplerinin öğrenimini kolay-
Ekremülekremin “Cömertliği, laştırmak amacıyla İslam âlimlerinin
bağışı ve affı her şeyi kuşatan; şerefte, Kur'an-ı Kerim’den ve sünnetten çıkar-
izzette ve cömertlikte eşi ve benzeri mış oldukları bazı emir ve yasaklar.
olmayan.” anlamında Allah. Türk kültüründe elli dört farz olarak
bilinen dinî emir ve yasaklar şunlardır:
elçi bk. resul.
1. Allahuteala’nın var ve bir ol-
Elest Bezmi Allah’ın, ruhlar âle- duğuna inanmak.
minde kullarıyla ezelde yaptığı, kulların 2. Helal yemek ve içmek.
da bizzat şahitlik ettikleri toplantıda 3. Abdest almak.
yapılan ilahî sözleşme. Yüce Allah, 4. Beş vakit namaz kılmak.
kullarına “Ben sizin Rabbiniz değil 5. Cünüplükten yıkanmak.
miyim?” anlamında “Elestü 6. Rızkı yaratanın Allahuteala ol-
birabbiküm” diye sormuş ve bütün duğuna inanmak.
kullar da “Evet, sen bizim Rabbimiz- 7. Helal ve temiz elbise giymek.
sin.” anlamında “kalubela” şeklinde 8. Allah’a tevekkül etmek.
karşılık vermişlerdir. Bu sözleşme ile 9. Kanaatkâr olmak.
Allah, yaratmada ve emretmede yalnız- 10. Verdiği nimetlerin karşılığın-
ca kendisinin ilah kabul edilmesini da, Allahuteala’ya şükretmek.
istemiştir. Araf Suresi’nin yüz yetmiş 11. Allah’ın verdiği hükme (kaza-
ikinci ayetinde bu sözleşme anlatılmak- ya) razı olmak.
ta ve bunun, kıyamet gününde insanla- 12. Allah’tan gelen belalara sab-
rın “Bizim bundan haberimiz yoktu.” retmek.
şeklinde bahane ileri sürmelerine engel 13. Günahlardan tevbe etmek.
olmak için yapıldığı bildirilmektedir. 14. Allah rızası için ibadet etmek.
15. Şeytanı düşman bilmek.
elhamdülillah 1. “Allah’a şükürler
16. Kur’an-ı Kerim’in hükmüne
olsun.”, “Allah’a hamdolsun.” anla-
razı olmak.
mında bir dua sözü.“Duanın en güzeli
17. Ölümün gerçekleşeceğine
elhamdülillah demektir.” (Hadis) 2.
inanmak.
“Elimizde bulunan ve bulunmasını arzu
18. Allah’ın dostlarına dost, düş-
ettiğimiz her türlü nimetten dolayı
manlarına düşman olmak.
şükür, övgü, yücelik Allah’a özgüdür.”
19. Anaya ve babaya iyilik etmek.
anlamında bir övgü sözü. “(Cennete
20. İyiliği emredip kötülükleri ya-
girenler) şöyle derler: ‘Elhamdülillah!
saklamak.
Allah bize dosdoğru olan yolu gösterdi.
21. Akrabayı ziyaret etmek.
O, bize doğru yolu göstermeseydi biz
22. Emanete hıyanet etmemek.

70
23. Daima Allah’ın gazabından 47. Rüşt çağına ulaşmamış yetimin
korkup şımarıklığı ve azgınlığı terk malını korumak.
etmek. 48. Lutilikten ve her türlü cinsel
24. Allah’a ve Resulüne itaat et- sapıklıktan uzak durmak.
mek. 49. Beş vakit namazı vaktinde kı-
25. Günahtan kaçıp ibadetlerle lıp kazaya bırakmamak.
meşgul olmak. 50. Haksız yere kimsenin malını
26. Yöneticilere itaat etmek. yememek.
27. Âleme ibret nazarıyla bakmak. 51. Allahuteala’ya şirk koşmamak.
28. Allahuteala’nın varlığını te- 52. Zinadan kaçınmak.
fekkür etmek. 53. Şarabı ve alkollü içkileri iç-
29. Dilini, her türlü kötü sözden memek.
korumak. 54. Gereksiz ve yalan yere yemin
30. Kalbini temiz tutmak. etmemek.
31. Hiçbir kimseyle alay etmemek.
Elyesa Peygamber Kur'an-ı Ke-
32. Harama bakmamak.
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
33. Sözüne sadık olmak.
Hz. Elyesa’nın M.Ö. VIII. yüzyılda
34. Kulağını kötü şeyleri dinle-
yaşadığı ifade edilmektedir. Hz. İl-
mekten korumak.
yas’tan sonra peygamber olarak görev-
35. İlim öğrenmek.
lendirilmiş ve onun yanından hiç ayrıl-
36. Tartı ve ölçü âletlerinde hile
mamıştır. Allah’ın izniyle birçok muci-
yapmamak.
ze göstermiştir. İsrailoğulları’nı Al-
37. Allah’ın azabından emin ol-
lah’ın birliğine inanmaya çağırıp onlara
mayıp daima korkmak.
sürekli öğütte bulunmuştur. Bu çağrı-
38. Zekât vermek ve yardım et-
sında başarılı olmuş ve tevhit inancını
mek.
İsrailoğulları arasında yerleştirmiştir.
39. Allah’ın rahmetinden ümit
İsrail Kralı Yoaş zamanında hastalan-
kesmemek.
mış ve vefat etmiştir. Hz. Elyesa’dan
40. Nefsinin isteklerine tâbi ol-
sonra Hz. Zülkifl, peygamber olmuştur.
mamak.
41. Allah rızası için (fakirlere) eman 1. Af. 2. İzin. 3. Yazılı ola-
yemek yedirmek. rak birisine verilen güvenlik belgesi. 4.
42. Yeterli miktarda rızık kazan- Yardım isteme, aman dileme. 5. Emni-
mak için çalışmak. yette olma, güvenme ve güvende olma.
43. Malının ve gelir getiren her “İbrahim, Allah’a şöyle dua etti: ‘Ey
türlü kazancının zekâtını vermek. Rabbim! Mekke’yi bir eman yeri
44. Hayız veya loğusa olan eşiyle yap…” (Kur’an-ı Kerim 2/126) 6.
cinsel ilişkide bulunmamak. Devletler arası ilişkilerde sığınma ve
45. Kalbini günahlardan temizle- korunma hakkı. “(Müşrikler) bir mümi-
mek. ne karşı ne bir yemin ne de eman göze-
46. Kibirli olmaktan sakınmak. tirler. Onlar gerçekten saldırgan insan-
lardır.” (Kur’an-ı Kerim 9/10) 7. Ta-
71
rihte Müslüman ülkesine girmek ve emin 1. İnanılan, güvenilen (kim-
Müslüman ordusuna teslim olmak iste- se). “Ben, size Rabbimin benimle gön-
yen bir yabancıya verilen can, mal ve dermiş olduğu buyrukları duyuruyorum.
namusunu koruma güvencesi. “Müslü- Ben sizin için emin bir nasihatçiyim.”
manların emanı birdir; onlardan her- (Kur’an-ı Kerim 7/68) 2. Emniyetli,
hangi birisinin vermiş olduğu eman tehlikesiz, güvenilir. “Kâbe’de Allah’ın
diğer Müslümanları da bağlar.” (Ha- apaçık ayetleri ve İbrahim makamı
dis) vardır. Kim Kâbe’ye girerse emin
olur.” (Kur'an-ı Kerim 3/97) 3. Kendi-
emanet 1. Güven verme, karşılıklı
sine bırakılan şeyi iyi koruyan, emanete
güven üzerine yapılan anlaşma. “Ey
ihanet etmeyen. “Mümin, insanların
iman edenler! Allah’a ve resulüne iha-
mallarından ve canlarından emin oldu-
net etmeyin; emanetlerinize de ihanet
ğu kişidir.” (Hadis) 4. Doğru sözlü,
etmeyin…” (Kur’an-ı Kerim 8/27) 2.
sözünde duran, vefalı. “Doğru sözlü ve
Korumak için güvenilen birine veya bir
emin bir ticaret adamı peygamberlerle
yere bırakılan eşya. “Münafığın alameti
beraberdir.” (Hadis) 5. (Büyük E ile)
üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler,
Mekkeliler tarafından Hz. Muham-
söz verdiğinde sözünde durmaz ve
med’e İslamiyetten önce verilen ve
emanete hıyanet eder.” (Hadis) 3.
peygamber olduktan sonra da kullanılan
“Eminlik, güvenilirlik” anlamında
sıfat, Hz. Muhammed’in adlarından
peygamberlerin en önemli niteliklerin-
biri. Hz. Peygamber, dürüstlüğü, iyi
den birisi. Peygamberler her zaman ve
ahlakı, erdemli ve güvenilir kişiliği ile
her yerde güvenilir olup kutsal görevle-
bütün Mekke halkının güvenini kazan-
rini yerine getirmede emanet üzere
mış olduğu için, daha peygamberlik
davranmışlardır. Hem insanların ema-
gelmeden önce, gençliğinde kendisine
netlerini hem de Allah’ın emaneti olan
“Muhammedü’l-Emin” denilmiştir.
vahyi gereği gibi korumuşlar ve insan-
“Emin”, onun anıldığı bir lakap olmuş-
lara gerektiği gibi ulaştırmışlardır. 4.
tur. Allah’tan, Cebrail vasıtasıyla kendi-
Akıl ve özgürlük, insana verilen dile-
lerine gelen vahyi, insanlara eksiksiz
me, isteme gücü; irade. “Emaneti ol-
olarak aktardıkları ve ilahî emirleri en
mayanın dini yoktur.” (Hadis) 5. Al-
güzel biçimde uyguladıkları için, tüm
lah’ın, kullarına peygamberler aracılı-
peygamberlere Kur’an’da, “emin” sıfatı
ğıyla göndermiş olduğu dinî yükümlü-
verilmiştir.
lükler, sorumluluklar. “Biz, emaneti
göklere, yere ve dağlara vermeyi teklif emir 1. Yüce Allah’ın ve Hz. Mu-
ettik de onlar bunu yüklenmekten çe- hammed’in müminlerin kesin olarak
kindiler. Nihayet onu insan yüklendi…” yapmalarını istediği farzlar. “Muhakkak
(Kur'an-ı Kerim 33/72) 6. Yönetimde ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yar-
ehliyet ve yetki. “Allah, emanetleri dım etmeyi emreder…” (Kur'an-ı Kerim
layık olana vermenizi emreder.” 16/90) 2. Allah’ın göklerde ve yerde,
(Kur'an-ı Kerim 4/58) gerek yaratma ve gerekse hüküm koy-
madaki yetki ve kudreti. “…Bilesiniz ki
yaratmak da emir de ona aittir.”
72
(Kur'an-ı Kerim 7/54) 3. Emretme, ye kadar insanların yerine göre elleriyle,
buyurma, bir işin yapılmasını kesin bir mallarıyla, dilleriyle yapmış oldukları
şekilde isteme. “Size dininiz hususunda her türlü gayret ve çalışma. “Mümin
bir şey emrettiğim zaman onu hemen erkekler ve kadınlar birbirlerinin velisi-
alıp uygulayınız.” (Hadis) 4. Buyruk, dirler. Onlar emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i
iş. “Allah ve Resulü bir emir konusun- ani’l-münker (görevini) hakkıyla yerine
da karar verdiği zaman mümin erkek ve getirirler, namazı kılarlar, zekâtı verir-
kadınlar için seçme hakkı yoktur.” ler, Allah’a ve Peygamberine itaat
(Kur’an-ı Kerim 33/36) 5. Yönetici, ederler. Allah onlara rahmet edecektir.
vali, komutan. “Ey iman edenler! Al- Allah her zaman en üstündür, hüküm ve
lah’a itaat edin, Peygambere itaat edin, hikmet sahibidir.” (Kur’an-ı Kerim
sizden olan emir sahiplerine de…” 9/71)
(Kur’an-ı Kerim 4/59) 6. İslam’da,
en’am Dinen yenilmesi ve kurban
erginlik çağına girip dinin emir ve
edilmesi caiz olan evcil hayvanlardan
yasakları karşısında yükümlü tutulan
deve, sığır, koyun ve keçi. “Allah sizin
erkek ve kadınların yapmakla sorumlu
için en’amı yarattı. O (hayvanlardan)
oldukları dinî işler.
pek çok yararları yanında sizi ısıtan
emrihak 1. Allah’ın belirlediği elbiseler, besleyen yiyecekler elde edi-
kader, varlıklarla ilgili hükmü. 2. Ölüm. yorsunuz.” (Kur'an-ı Kerim 16/5)
emirülmüminîn 1. Müminlerin En’am suresi Kur’an-ı Kerim’in
emiri, başkanı, yöneticisi, halifesi, altıncı suresidir. Mekke’de inmiştir.
komutanı. 2. İslam tarihinde Hz. Yüz altmış beş ayettir. Adını yüz otuz
Ömer’den itibaren halifelere verilen altı ve yüz otuz dokuzuncu ayetlerde
unvan. geçen ve “deve, sığır, koyun, keçi”
anlamına gelen “en’am” kelimesinden
emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-
almıştır. Surede, tevhit inancının, pey-
münker 1. İyiliği, hayrı tavsiye etme,
gamberliğin ve yeniden dirilişin önemi
kötülüğü ve çirkin olanı yasaklama.
üzerinde durulur. Şirk ve diğer sapık
“Ya emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-
inançların insanlara verdiği zararlar
münker görevini yaparsınız; bu görevi
anlatılır. Eti yenilen ve yenilmeyen
yapmazsanız, dua edersiniz de duaları-
hayvanlarla ilgili açıklayıcı bilgilere;
nız kabul olmaz.” (Hadis) 2. Dine göre
helal ve harama ait hükümlere yer veri-
yapılması gereken işleri emir ve teşvik,
lir. Surede, gökleri ve yeri yaratanın
yapılmaması gereken işleri de yasakla-
Allah olduğu vurgulandıktan sonra
ma, engellemeye gayret etme. “Sizden
bütün varlıkları belirli ölçü ve sınırlar
insanları hayra çağıran, emr-i bi’l-
çerçevesinde yaratan ve yaşatanın da
ma’ruf nehy-i ani’l-münker yapan bir
yine Allah olduğu bildirilir. Peygambe-
topluluk bulunsun. İşte onlar kurtulan-
rin bir melek olması, vahiy yerine yazılı
lardır.” (Kur'an-ı Kerim 3/104) 3. Kötü
bir kitap gelmesi gerektiği yolundaki
söz, fiil ve ahlaka karşı tavır alıp haya-
tutarsız iddialara cevaplar verilir. Tüm
tın her alanında dinin ve aklın emretmiş
evrende Allah’ın tek ilah olduğu kesin
olduğu hayır ve güzellikler yerleşince-
73
ifadelerle açıklanır. Bir tek ilaha inan- suçlulara herhangi bir ceza uygulamada
manın önemi vurgulanır. En değerli aşırılığa kaçmamak tavsiye edilir. Al-
varlık olan insanı, yaratılmışlara tapın- lah’ın dinini yaşama ve başkalarına da
maktan ve onların önünde küçülmekten anlatma konusunda samimi olmanın
kurtarmak için insanlığa peygamber önemini vurgulayan ayetlerle sure son
göndermenin bir rahmet olduğu belirti- bulur.
lir. Surede, inkârcıların ve müşriklerin
enamışerif En’am Suresiyle bera-
bağnazlıkları ve tutarsızlıkları geniş
ber Kur'an-ı Kerim’in bazı sure ve ayet-
geniş açıklanırken şirkin insanlığı hüs-
lerini içine alan kitapçık.
rana götüreceği söylenir. İnkârcıların,
daha önceki çağlarda peygamberlere enaniyet 1. Kendini beğenme, ben-
karşı direnen kavimlerin kötü akıbetle- cillik, egoistlik. 2. Büyüklenme, kibir-
rinden ders almayı bilmedikleri dile lenme, başkasına tepeden bakma. 3.
getirilerek bazı çarpıcı örnekler verilir. Kişinin kendi çıkarlarını, başkalarının
Allah’ın, kitabında hiçbir şeyi eksik haklarını göz ardı ederek veya çiğneye-
bırakmadığı, dolayısıyla böyle bir kita- rek üstün tutması.
ba karşı kör ve sağır gibi davranmanın
çirkinliği açıklanır. Surede, iman eden- enbiya Nebiler, peygamberler, re-
lerin yaptıkları amellerin karşılıksız suller. “Kim Allah’a ve Peygamber’e
bırakılmayacağı ve ahirette büyük mü- itaat ederse işte onlar Allah’ın nimet
kâfatlar verileceği müjdelenir. İman verdiği enbiya, sıddıklar, şehitler ve
konusunda İbrahim Peygamber’in ör- salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel
nek alınması tavsiye edilir. Bu çerçeve- dosttur.” (Kur’an-ı Kerim 4/69)
de kendilerini İbrahim Peygamber’in Enbiya Suresi Kur'an-ı Kerim’in
soyundan sayan Mekkelilerin onun yirmi birinci suresidir. Mekke’de inmiş-
yolundan nasıl saptıkları anlatılır. Hz. tir. Yüz on iki ayettir. Sureye, on sekiz
İbrahim dâhil bütün peygamberlerin peygamberin tebliğ hayatından ve çeşit-
çağrısının aynı olduğu haber verilir. li özelliklerinden bahsettiği için “pey-
Evreni en güzel şekilde yaratan Al- gamberler” anlamında “Enbiya” adı
lah’ın, evreni yaratırken insan, cin ve verilmiştir. Sureye, ahirete inanmayan
meleklerden herhangi bir yardımcısının ve gaflet içinde yaşayan Mekkeli müş-
olmadığı bildirilir. Yüz on sekizinci riklerin cezalandırılma günlerinin yak-
ayetten itibaren eti yenen ve yenmeyen laştığı haber verilerek başlanır. Müşrik-
hayvanlar hakkında bilgi verilir ve ler, Hz. Peygamber’i bir şair, Kur'an-ı
insanların helal ve haram koyma yetki- Kerim’i de onun sözleri olarak algıla-
sinin olmadığı dile getirilir. Surede, maları nedeniyle kınanırlar. Surede, Hz.
geçim korkusuyla çocukları öldürme- Peygamber’in de bir insan olduğu fakat
nin, zina yapmanın, adam öldürmenin, diğer insanlardan farklı olarak vahiy
yetim malı yemenin, ölçüde ve tartıda aldığı vurgulanır. Tarihte, peygamberle-
hile yapmanın büyük günah olduğu rine karşı gelen toplumların yok olduğu
üzerinde durulur. Adaletli olmak, söz- hatırlatılır; fakat peygamberle ortak
leşmelerin şartlarını yerine getirmek, hareket eden insanların yüceldikleri ve
74
büyük birer millet hâline geldikleri endüljansın kapsamına alınmıştır. Af
açıklanır. Surede canlı cansız bütün yetkisini tekeline alan kilise bu sayede
evrenin Allah’ın egemenliği altında rahip ve rahibeleri ekonomik olarak
bulunduğu, tabiattaki düzenli işleyişin güçlendirmiştir.
onun varlığına ve birliğine işaret ettiği
enfal Ganimet, savaşta düşmandan
ve Son Peygamber Hz. Muhammed’e
alınan taşınır ve taşınmaz mallar. “Sana
verilen mucizelerin ilmî, akli ve evren-
enfalden sorarlar. De ki: ‘Enfal, Al-
sel olduğu hususlarına dikkat çekilir.
lah’ın ve Resulünündür. Siz gerçekten
Peygamberlerin getirdiği hakikate karşı
iman ediyorsanız Allah’ın koyduğu
çıkanların, vahiy ve mucizelerle alay
kurallara uyarak onun korumasına
edenlerin, dünya ve ahirette sonlarının
girin, aranızı düzeltin, Allah’a ve Elçi-
kötü olacağı haber verilir. Surede, va-
sine itaat edin.” (Kur’an-ı Kerim 8/1)
hiy bilgisine sahip toplumların Kur’an-ı
Kerim’i inkâr edişleri yadırganır. Hz. Enfâl suresi Kur'an-ı Kerim’in se-
İbrahim’in tevhit mücadelesi ve onun kizinci suresidir. Medine’de inmiştir.
bu uğurda çektiği çileler ayrıntılı bir Yetmiş altı ayettir. Adını “ganimet”
biçimde anlatılır. Ayrıca Hz. Lut, Hz. anlamına gelen ve birinci ayette geçen
İshak, Hz. Yakup, Hz. Nuh, Hz. Davut, “enfal” kelimesinden almıştır. Sureye,
Hz. Süleyman, Hz. Eyüp, Hz. İsmail, Bedir Savaşı’nda müşriklerden elde
Hz. İdris, Hz. Zülkifl, Hz. Yunus, Hz. edilen ganimetlerin Allah’ın ve Pey-
Zekeriya ve Hz. Yahya Peygamberlerin gamber’in koyduğu ölçülere göre pay-
İslam’a davet çalışmalarına değinilir. laştırılması gerektiği açıklanarak başla-
Dünyaya gelişi başlı başına bir mucize nır. Müslümanların Allah’tan korkmala-
olan Hz. İsa’nın yaratılış olayına vurgu- rı, birbirleriyle iyi geçinmeleri, Allah’a
lar yapıldıktan sonra surenin sonunda ve Peygambere itaat etmeleri emredilir.
tevhit inancı pekiştirilir; iyilerle kötüle- Müminlerin her dönemde düşmanlarına
rin sonları tasvir edilir ve yeryüzüne karşı alacakları tedbirler ve ilkeler sıra-
iyilerin hâkim olacağı hatırlatılır. Hz. lanır. Savaşların kazanılmasında en
Muhammed’in tüm insanlık için gönde- önemli faktörün her türlü hazırlık yapıl-
rilen bir rahmet olduğu “Biz seni bütün dıktan sonra Allah’tan gelecek yardım
âlemlere rahmet olarak gönderdik.” olduğu vurgulanır. Sonraki ayetlerde
ifadesi ile vurgulanır. Allah’ın her şeyi gerek savaş gerekse barış zamanlarında
bildiğini ve kıyamet gününde bütün insanları başarıya götüren ve ahiret
varlıklara adaletle hükmedeceğini bildi- mutluluğunu sağlayan etkenler sıralanır.
ren ayetlerle sure son bulur. Bunlar; Allah’a ve Resulüne itaat et-
mek, hem kişilere hem de toplumlara
endüljans Hristiyanlık’ta, işlenen
hayat hakkı veren ilahî çağrıya olumlu
günahlardan dolayı dünyada çekilecek
şekilde karşılık vermektir. Surede, Al-
cezanın bir miktar para ödemek karşılı-
lah’ın emirlerine karşı duyarlı olmanın
ğında affedilmesi. Endüljans yalnızca
müminlere ‘iyiyi kötüden ayırma’ nite-
Katolikler tarafından kabul edilir. Bu
liği kazandıracağından söz edilir. İlahî
uygulama XI. ve XII. yüzyıllarda baş-
bir emir olarak insanların, Allah’a ve
lamış ve XV. yüzyılda ölüler de
75
Peygamberine itaat edip günahlardan 1233’de kurulmuştur. Batı dünyasında
sakınarak tövbe ettiklerinde, herhangi uzun zaman faaliyette bulunmuş olan
bir cezaya uğramayacakları belirtilir. bu mahkemeler, çok sayıda bilim adamı
Kâbe’de ve Allah’ın adının anıldığı ve düşünürü yargılayarak çeşitli cezala-
diğer mescitlerde müşriklerin yönetim ra çarptırmıştır. On dokuzuncu yüzyıla
haklarının olmadığı üzerinde durulur. kadar çeşitli Avrupa ülkelerinde varlı-
Savaşlarda zaferin elde edilmesinde ğını sürdüren engizisyon, kilisenin
belirleyici olanın sayısal çokluk değil; gücünü kaybetmesi ölçüsünde etkinliği-
inanç, azim, cesaret, hazırlık ve ilahî ni kaybetmiştir.
yardım olduğu haber verilir. Bu çerçe-
ensar 1. Yardım edenler, koruyan-
vede Müslümanların her durumda Al-
lar, destekleyenler, himaye edenler. “Ey
lah’ı unutmamaları ve onu dost edinme-
iman edenler! Allah’ın ensarı olun.
leri emredilir. Allah’ın dostluğu çerçe-
Nitekim Meryem oğlu İsa da havarilere:
vesinde bir araya gelen müminlerin
‘Allah yolunda benim ensarım kimdir?’
birbirleriyle çekişmemeleri; birlik ve
demişti. Havariler: ‘Allah (yolun)un
dirliklerini yitirmemeleri tavsiye edilir.
ensarı biziz’ dediler.
Toplumları zaafa düşüren nedenlerin
İsrailoğulları’ndan bir grup inandı, bir
bazıları sayılarak bunların; gösteriş,
grup inkâr etti. Biz, inananları düşman-
inançsızlık ve dünyayı putlaştırmak
larına karşı destekledik de inananlar
olduğu anlatılır. Firavun ve hanedanı-
üstün geldiler.” (Kur’an-ı Kerim 61/14)
nın bu yüzden helak olduğu açıklanır.
2. Hicret sırasında Hz. Peygamber’e ve
Müslümanların bu tür zaaflara düşme-
Mekke’den Medine’ye göç eden diğer
meleri önerilir. Surenin sonunda sure-
Müslümanlara kucak açıp onları misafir
nin baş tarafı ile irtibat kurularak İs-
eden; beslenme, barınma ihtiyaçlarını
lam’da savaştan amacın esir ve ganimet
gideren ve farklı bir ortamda yeni bir
elde etmek değil; insanları İslam’ın
yaşamın kurulabilmesinde onlara yar-
aydınlığına kavuşturmak olduğu bildiri-
dımcı olan ve sahip oldukları her şeyi
lir. Bu çerçevede Allah için kardeş
onlarla paylaşan Medineli Müslüman-
olmanın, din uğrunda hicret etmenin,
lar. “Daha önceden Medine’yi yurt
hayırda dayanışma içerisinde bulunma-
edinmiş ve gönüllerine iman yerleşti-
nın, müminlere yardım etmenin, fitne-
rilmiş olan Ensar, kendilerine hicret
den uzak durmanın önemi anlatılır.
edip gelenleri severler ve onlara veri-
Müslümanlığı benimseyen bütün mü-
lenler karşısında içlerinde bir kaygı
minlerin aynı haklara sahip olduğunu
duymazlar. Kendileri ihtiyaç içinde
ancak akrabaların kendi aralarında
bulunsalar bile onları kendilerine tercih
mirastan doğan farklı hak ve görevleri
ederler. Kim cimrilikten korunursa işte
bulunduğunu bildiren ayetlerle sure son
onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Kur'an-ı
bulur.
Kerim 59/9)
engizisyon Katolik inançlarına
erbain Kırk sayısı esas alınarak di-
karşı gelenleri cezalandırmak üzere
nî konularda yazılan eserler. Hz. Mu-
kurulan kilise yüksek mahkemesi. En-
hammed’e peygamberlik kırk yaşında
gizisyon mahkemeleri ilk olarak
76
verildiği için erbain kelimesinin İslam esbabıhadis bk. Esbabıvürudil-
kültüründe önemli bir yeri vardır. En hadis.
çok erbain çalışması hadis alanında
esbabınüzul 1. Tefsir ilminin ayet
yapılmış ve çeşitli konularla ilgili kırk
ve surelerin iniş nedenlerini araştıran
hadisten oluşan kitapçıklar hazırlanmış-
dalı. 2. Hz. Muhammed’in peygamber-
tır.
lik döneminde meydana gelen ve
erbain çıkarmak Tarikat ehli ara- Kur’an-ı Kerim’in bir veya birkaç aye-
sından özel insani kazanımlarıyla seçi- tinin yahut bir suresinin inmesine yol
len ve kâmil bir mürşidin denetiminde açan olayı, durumu veya ayet ve surele-
gönüllerin arınması, kalplerin temiz- rin hangi ortam ve şartlarda, ne gibi
lenmesi ve ruhun yücelmesi amacıyla nedenlerle indirildiğini bildiren ilim
mescitlerde veya tekkelerde hazırlan- dalı. Kur'an-ı Kerim’in bir kısım ayet ve
mış özel küçük bir odaya girip kırk gün sureleri, meydana gelen bazı olaylar ve
süreyle ibadet, zikir ve tefekkürle meş- Hz. Peygamber’e sorulan sorulara ce-
gul olma. vap olarak indirilmiştir. Her ayet ve
surenin bir indirilme sebebi de yoktur.
eren bk. veli.
Esbabınüzulü bilmek Kur'an-ı Kerim’i
Erhamerrahimin “Yarattığı tüm anlamaya önemli bir katkı sağlar.
varlıklara karşı şefkati, bağışı ve mer-
esbabıvürudilhadis Hadis ilminde
hameti çok ve eşsiz olan.” anlamında
bir hadisin veya sünnetin Hz. Peygam-
Allah. “Ben Erhamürrahimin’im.
ber tarafından hangi ortamda, ne sebep-
Bana hiçbir varlığı ortak koşmayan
le, hangi şartlarda söylendiğini veya
cennetime girsin…” (Kudsi Hadis)
yapıldığını araştıran ilim dalı. Hz. Pey-
ervah bk. ruh. gamber, İslam’ı gerek Mekke gerekse
Medine döneminde tebliğ ederken veya
esatir 1. Uydurulmuş sözler, hura-
ibadetlerle ilgili uygulamaları öğretir-
feler. 2. Mitoloji, masal. 3. Bir düşün-
ken sahabelerine gerekli açıklamaları
cenin etkili bir biçimde ifade edilmesi
yapmıştır. Bu açıklamaları yaparken
veya yorumlanmasında şairlerin ve
sahabeler de Resulullah’a dinî konular-
filozofların başvurduğu edebî bir tür. 4.
da çeşitli sorular sormuşlardır.
Mekke müşriklerinin Kur'an-ı Kerim’in
Esbabıvürudilhadis ilmi Hz. Peygam-
Allah tarafından gönderildiğini inkâr
ber’in bu dönemlerdeki sözlerinin ve
etmek ve Hz. Muhammed’in uydurdu-
uygulamalarının nedenlerini araştırır.
ğu bir söz olduğunu ifade etmek için
Bu sayede insanlar hadisleri ve sünneti
kullandıkları bir terim. “Onlara ayetle-
daha iyi anlama imkânını elde ederler.
rimiz okunduğu zaman ‘işittik, istersek
biz de bunun bir benzerini getirebiliriz; eser 1. Hadis. 2. Hz. Peygamber’in
çünkü bu öncekilerin esatirinden başka söz, fiil ve takrirleri. 3. Sahabe ve tabii-
bir şey değildir.’ dediler.” (Kur'an-ı lere ait her türlü haber.
Kerim 8/31)
esfelisafilin 1. İnsanın, görev ve
sorumluluklarını kasten terk edip yaratı-
77
lış amacından uzaklaşarak Allah katın- el-Basir: Her şeyi gören.
da değer kaybetmesi sonunda düştüğü el-Bâtın: Zatının görülmesi ve ma-
manevi konum. “Biz, insanı en güzel hiyetinin bilinmesi açısından gizli.
biçimde yarattık. Sonra onu el-Bedi’: Örneği olmadan sanatkâ-
esfelisafiline gönderdik. Yalnız, inanıp rane yaratan.
iyi işler yapanlar hariç. Onlar için el-Ber: İyilik eden, vaadini yerine
kesintisiz bir ödül vardır…” (Kur’an-ı getiren.
Kerim 95/4-6) 2. Cehennemin dibi. el-Cami: Toplayıp düzenleyen, kı-
yamet günü hesaba çekmek için yarat-
Esmayıhüsna 1. Allah’ın zatını,
tıklarını toplayan.
sıfatlarını ve fiillerini en güzel şekilde
el-Cebbar: İradesini her durumda
tanımlayan Allah’a ait güzel isimler. 2.
yürüten, yaratılmışların hâlini iyileşti-
Allah’ın yücelik ve aşkınlığını ifade
ren.
eden, zikir ve dualarda kullanılan ve
el-Celil: Azamet ve yücelik sahibi.
duaların kabul olmasına vesile olan,
ed-Dâr: Zalimleri ziyana uğratan.
kalplere huzur veren Yüce Allah’ın
el-Evvel: Varlığının başlangıcı ol-
isimleri. Allah, esmayıhüsna aracılığı
mayan.
ile gereği gibi tanınabilir. “Esmayı-
el-Fettah: İyilik kapılarını açan, ha-
hüsna Allah’ındır. Ona o isimlerle dua
kemlik yapan.
edin. İsimleri konusunda sapkınlığa
el-Gaffâr: Daima affeden, tekrarla-
yeltenenleri terk edin. Onlar yaptıkları-
nan günahları bağışlayan.
nın cezasını göreceklerdir.” (Kur'an-ı
el-Gafur: Bütün günahları bağışla-
Kerim 7/180) Esmayıhüsna şunlardır:
yan.
Allah: Varlığı zorunlu olan ve bü-
el-Gani: Her şeyden müstağni,
tün övgülere layık bulunan zatın özel
kendi dışındaki her şeyin ona muhtaç
ve en kapsamlı adı.
olması.
el-Adl: Mutlak adalet sahibi, aşırı-
el-Habir: Her şeyin iç yüzünden
lığa yönelmeyen.
haberdar olan.
el-Afüv: Hiçbir sorumluluk kalma-
el-Hadi: Yol gösteren, murada erdi-
yacak biçimde günahları affeden.
ren.
el-Ahir: Varlığının sonu olmayan.
el-Hafıd: Alçaltan, zillete düşüren.
el-Aliy: İzzet, şeref ve hükümran-
el-Hafiz: Koruyup gözeten ve den-
lık bakımından en yüce.
gede tutan.
el-Alim: Hakkıyla bilen.
el-Hak: Fiilen var olan, mevcudiye-
el-Azim: Zatının ve sıfatlarının
ti ve uluhiyeti gerçek olan.
mahiyeti anlaşılmayacak kadar yüce.
el-Hakem: Son hükmü veren.
el-Aziz: Yenilmeyen yegâne galip.
el-Hâkim: Bütün emirleri ve işleri
el-Bais: Ölümden sonra dirilten.
yerli yerinde olan.
el-Baki: Varlığının sonu olmayan.
el-Halik: Takdirine uygun bir şe-
el-Bari’: Bütün varlıkları bir model
kilde yaratan.
olmaksızın yaratan.
el-Halim: Acele ile kızgınlıkla mu-
el-Bâsıt: Rızkı genişleten, ruhları
amele etmeyen.
bedenlerine yayan.
78
el-Hamid: Övülmeye layık. el-Mu‘iz: Yücelten, izzet ve şeref
el-Hasib: Kullarına yeten, onları veren.
hesaba çeken. el-Mukaddim: Öne alan.
el-Hay: Sonsuz hayatla diri olan. el-Mukit: Yaratmış olduğu tüm
el-Kâbıd: Rızkı tutan, canlıların varlıkların ayırım yapmaksızın gıda ve
ruhunu alan. yiyeceklerini veren.
el-Kâdir: Her şeye gücü yeten, el-Muksit: Adaletle hükmeden.
kudretli. el-Muktedir: Her şeye gücü yeten,
el-Kahhar: Yenilmeyen, biricik ga- kudretli.
lip. el-Musavvir: Şekil ve özellik veren.
el-Kavi: Her şeye gücü yeten, kud- el-Mübdi: Örneksiz ilk yaratan.
retli. el-Mücib: Dileklere karşılık veren.
el-Kayyum: Her şeyin varlığı ken- el-Müheymin: Kâinatın bütün işle-
disine bağlı olup kâinatı idare eden. rini gözetip yöneten.
el-Kebir: Zatının ve sıfatlarının el-Mümin: Güven veren, vaadine
mahiyeti anlaşılmayacak kadar yüce. güvenilen.
el-Kerim: Şan, şeref ve cömertlik el-Mümit: Öldüren.
başta olmak üzere her türlü üstünlüğe el-Müntakim: Suçluları cezalandı-
sahip. ran.
el-Kuddus: Her türlü eksiklikten el-Müteali: İzzet, şeref ve hüküm-
münezzeh. ranlık bakımından en yüce, aşkın.
el-Latif: Yaratılmışların ihtiyacını el-Mütekebbir: Azamet ve yüceli-
en ince noktasına kadar bilip sezilmez ğini ortaya çıkaran, gözler önüne seren.
yollarla karşılayan. el-Müzil: Alçaltan, zillet veren.
el-Macid: Şanlı, şerefli. en-Nafi: Fayda veren.
Malikü’l-Mülk: Mülkün sahibi. en-Nur: Nurlandıran, nur kaynağı.
el-Mâni: Dilemediği şeyin gerçek- er-Rafi: Yücelten, izzet ve şeref ve-
leşmesine izin vermeyen, kötü şeylere ren.
engel olan. er-Rahîm: Ahirette mümin kulları-
el-Mecid: Şanlı, şerefli. na keremiyle muamelede bulunan.
el-Melik: Görünen ve görünmeyen er-Rahman: Dünyada, mümin ve
âlemlerin sahibi. kâfir ayırt etmeksizin herkese merhamet
el-Metin: Her şeye gücü yeten, eden.
kudretli. er-Rakib: Gözetleyip kontrol eden.
el-Muahhir: Geriye bırakan, ertele- er-Rauf: Şefkatli.
yen. er-Reşid: Bütün işleri isabetli ve
el-Muğni: Zenginlik verip tatmin hedefine ulaşıcı, irşat edici.
eden. er-Rezzak: Bedenlerin ve ruhların
el-Muhsi: Her şeyi tek tek ve bütün gıdasını yaratıp veren.
sıfatlarıyla bilen. es-Sabur: Çok sabırlı.
el-Muhyi: Can veren, dirilten. es-Samed: Arzu ve ihtiyaçları se-
el-Muid: Tekrar yaratan. bebiyle herkesin kendisine yöneldiği,
79
kendisi ise hiçbir şeye muhtaç olmayan defa ‘estağfirullah’ diyerek Yüce Al-
ulular ulusu. lah’tan bağışlanma dilerim.” (Hadis) 2.
es-Selam: Esenlik veren. İnsanın, yapmış olduğu güzel işlerle
es-Semi: Her şeyi işiten. yetinmeyip onları daha da çoğaltma
eş-Şehid: Her şeyi gözetleyen, bi- isteği ve günah işlememe azmiyle Al-
len. lah’tan bağışlanma dileği.“Hz. Pey-
eş-Şekur: Az iyiliğe çok mükâfat gamber namazın farzını kıldıktan sonra
veren. üç defa ‘estağfirullah’ derdi.” (Hz.
et-Tevvab: Kullarını tövbeye sevk Sevban)
eden ve tövbelerini kabul eden.
Eş’arî Eş’arî mezhebine bağlı olan
el-Vacid: Dilediğini dilediği zaman
kimse.
bulan bir müstağni.
el-Vahid: Bölünüp parçalara ay- Eş’arilik Ebu’l-Hasan el-Eş’ari
rılmaması ve benzerinin bulunmaması (ö.324/935)’nin, inanca ait konularda
anlamında tek. ayet ve hadislerden çıkardığı görüşleri
el-Vali: Kâinata hâkim olup onu kabul edenlerin bağlı olduğu itikadi
yöneten. mezhep. Eş’arilik, Mutezile mezhebine
el-Vâris: Varlığının sonu olmayan tepki olarak doğmuştur. Sünni kelam
ve sonunda her şeyin kendisine kalaca- ekollerinin en önemli temsilcilerinden-
ğı mutlak varlık. dir. Bu ekol ilk önce Irak ve Suriye’de
el-Vâsi: İlmi ve merhameti her şeyi daha sonra da Nizamiye Medreseleri
kuşatan. sayesinde geniş bir alana yayılmıştır.
el-Vedud: Çok seven, çok sevilen. Eş’ariliğin temel görüşleri şunlardır: 1.
el-Vehhab: Karşılık beklemeden Allah’ın birliği, sıfatları ve isimleri
bol bol veren. konusunda ayet ve hadisler esastır. 2.
el-Vekil: Güvenilip dayanılan. Cennetlikler ahirette Allah’ı görecek-
el-Veli: Yardımcı ve dost. lerdir. 3. Kur’an Allah’ın sözüdür ve
ez-Zâhir: Varlığını ve birliğini bel- yaratılmış değildir. 4. Kulun iyiliğine
geleyen birçok delilin bulunması açı- olan şeyleri yaratmak Allah için zorunlu
sından âşikâr. değildir. 5. Büyük günah işleyen günahı
Zülcelali velikram: Azamet ve ke- helal saymadıkça dinden çıkmaz. 6.
rem sahibi. Allah’ın zati ve subuti sıfatları vardır.
esra bk. isra. eşrefimahlukat Yaratılmışların en
şereflisi, en değerlisi olan insan. İnsan,
Essenilik M.Ö. II. yüzyılda ortaya
varlığının amacını kavrayıp bu amaç
çıkan, dünyadan el etek çekerek gruplar
doğrultusunda çalışır ve Allah’a karşı
hâlinde sıkı bir keşişlik disiplini altında
görevlerini içtenlikle yerine getirirse
yaşamayı öneren mistik yapılı bir Ya-
eşrefimahlukat nitelendirmesine hak
hudi mezhebi.
kazanır. “İnsan/eşrefimahlukattır,
estağfirullah 1. “Allah’tan af ve derdi babam/bu sözün sözler içinde bir
bağışlama isterim.”, anlamına gelen bir yeri vardı.” (İ. Özel)
dua cümlesi, istiğfar. “Ben günde yüz
80
eşhürihurum Kamerî takvime gö- sine alanlar. “Sakın zalimlere meylet-
re içerisinde savaş yapmanın yasaklan- meyin, sonra size ateş dokunur, cehen-
dığı recep, zilkade, zilhicce ve muhar- nemde yanarsanız. Sizin, Allah’tan
rem ayları. Eşhürihurumdan recep ayı başka evliyanız yoktur. Sonra size hiç-
hariç diğer üç ay peş peşe gelir. İslam bir yardım da gelmez.” (Kur’an-ı Kerim
öncesi Araplar arasında iç savaşlar 11/113) 4. Allah’ın özel ilgisini, sevgi-
eksik olmazdı. Yalnız adı geçen haram sini ve yardımını elde eden sevgili kul-
aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda ları, dostları; onun övgüsüne layık olan
panayırlar kurulur, şiir yarışmaları veliler, ermişler, erenler. “Şüphesiz ki
düzenlenirdi. Birçok din bilgini kendi Allah’ın evliyası ancak muttaki olan
dininin propagandasını yapardı. İslam, müminlerdir. Fakat insanların çoğu (bu
eşhürihurumu olduğu gibi kabul etti. gerçeği) bilmiyorlar.” (Kur’an-ı Kerim
Çünkü bu aylarda insanlar savaşmadan, 8/34) 5. Allah’ı hakkıyla tanımaya
barış içinde yaşıyorlardı. İslam dini bu çalışan, ibadetlerini içtenlikle yapan,
uygulamayı onaylayarak barışa katkı günahlardan kaçınarak nefsiyle müca-
sağlamıştır.“Gökleri ve yeri yarattığı dele eden ve ruhunu arıtan, bayağı arzu
gündeki yazısına göre Allah’ın katında ve zevklere dalmayan, Allah’a yakın,
ayların sayısı on ikidir. Bunlardan ermiş kişiler. “Kullarımdan benim
dördü eşhürihurumdur.” (Kur'an-ı evliyam ve yarattığım insanlardan be-
Kerim 9/36) nim dostlarım beni sürekli zikredenler-
dir, onlar beni andıklarında ben de
euzü besmele “Allah’ın rahmetin-
onları anarım.” (Kudsi Hadis)
den kovulup uzaklaştırılan şeytan(ın
şerrin)den Allah’a sığınırım.” ve evliyaullah Allah’ın evliyası, veli-
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıy- leri, dostları, koruması altına aldığı
la başlarım.” anlamına gelen kimseler. Genel anlamda müminlerin
“Eûzübillâhimine’ş-şeytâni’r-racîm”, hepsi Allah’ın evliyasıdır. “İyi bilin ki
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.” cüm- evliyaullaha korku yoktur ve onlar
lelerinin kısaltılmış biçimi. üzülmeyeceklerdir. Çünkü onlar inandı-
lar ve inançlarının gereğini yerine
Evamiriaşere bk. On Emir.
getirerek takva sahibi oldular.”
evkaf bk. vakıf. (Kur'an-ı Kerim 10/62-63)
evliya 1. Dostlar, yakınlar, arka- evrad 1. Hz. Peygamber’in sözle-
daşlar. “Müminler, müminleri bırakıp rinden alınan derin ve kuşatıcı anlamları
da inkârcıları evliya edinmesinler…” olan ve tekrarlanması tavsiye edilen
(Kur’an-ı Kerim 3/28) 2. İdareciler, dualar. 2. Müslümanlarca belirli zaman-
yönetenler. “Ey iman edenler! Yahudi larda okunması âdet olan, Kur'an-ı
ve Hristiyanları kendinize evliya edin- Kerim ve hadislerden alınan dua cümle-
meyin. Onlar birbirlerinin evliyasıdır. leri. 3. Allah’a yaklaşmak için belirli
Kim onları kendine evliya edinirse o da zamanda ve belli miktarda yapılan iba-
onlardan olur.” (Kur’an-ı Kerim 5/51) det, dua ve zikirler. “Gülşenihüsnünde
3. Yardım edenler, koruyanlar, himaye-
81
evrada başlar/Her bülbülüşeyda seni eyyamınahr Kurban Bayramı’nda
görünce.” (Dertli) kurban kesme günleri olan zilhicce
ayının onuncu, on birinci ve on ikinci
evvabin namazı Allah’a çokça
günleri. “Yeme içme günleri olan
tövbe etmenin ve yalnızca ona yönel-
eyyamınahr’da oruç tutmayı Hz. Pey-
menin sembolik bir ifadesi olarak ak-
gamber yasakladı.” (Hz. Ömer)
şam namazından sonra en az iki, en çok
altı rekât kılınan ve Hz. Peygamber Eyüp Peygamber Kur'an-ı Ke-
tarafından tavsiye edilen nafile namaz. rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
İbrahim Peygamber’in soyundandır.
Evvel (el-Evvel) “Yaratmayı ilk
Havran bölgesinde yaşamıştır. Kendisi-
başlatan ve sürdüren, bütün var olanlar
ne büyük bir servet verilmiştir. Rivayet-
ve olaylarla birlikte tüm evreni ilk kez
lere göre Allah, onu hastalıklarla ve
yaratan, kendisinden evvel hiçbir varlı-
servetinin yok olmasıyla sınamıştır. O,
ğın olmadığı.” anlamında Allah’ın
bunları sabır ve şükürle karşılayarak
esmayıhüsnasından biri. “O Evvel ve
insanlara örnek olmuştur. Hz. Eyüp
Ahirdir(her şey yok olduktan sonra
takva sahibi, yoksullara karşı merha-
onun varlığı devam edecektir)…”
metli, dulları ve yetimleri koruyan,
(Kur’an-ı Kerim 57/3)
misafire ikram eden, yolcunun yardımı-
eyvallah 1. “Evet.”, “Doğrudur.” na koşan bir peygamberdir. Hz. Yakup
anlamında onay kelimesi. “Hak erenler veya Yusuf Peygamber ile çağdaş oldu-
buna ummam ki desin: Eyval- ğu söylenmiştir. Hz. Eyüp’ün hastalığı-
lah!/Şöyle bir bak: Ne harap ortalığın nın ayrıntıları ile ilgili verilen bilgilerin
manzarası…/Ama hiç deşme sakın, çoğunun uydurma olduğu nakledilmiş-
çünkü yürekler yarası.” (M. A. Ersoy) tir.
2. “Teşekkür ederim.”, “Allah razı
Eyyubiler Adını Selâhaddin
olsun.”, anlamında bir söz. 3. “Allah’a
Eyyubi’nin babası Necmeddin b. Eyyub
ısmarladık.” anlamında ayrılırken söy-
b. Şadi’den alan, 1171-1348 yılları
lenen bir söz.
arasında Ortadoğu, Mısır, Hicaz, Ye-
eyyamıbiyd Kamerî ayların on men ve Kuzey Afrika’da hüküm süren
üçüncü, on dördüncü ve on beşinci bir Türk devleti. Eyyubiler en parlak
günleri. Eyyamıbiydde oruç tutmak Hz. zamanlarını Selâhaddin Eyyubi (ö.
Peygamber’in sünnetidir. Hz. Muham- 589/1193) zamanında yaşamıştır. Aldığı
med, bu günlerde oruç tutmayı tavsiye siyasi tedbirlerle Fatımileri idareden
etmiş ve eyyamıbiydde oruç tutan kim- uzaklaştırmış, Mısır’ı fethederek kendi
senin bütün yılı oruçlu olarak geçirmiş devletine bağlamıştır. Haçlılara karşı
gibi sevap kazanacağını bildirmiştir. başarılı savaşlar yapmış, 1182 yılında
“Hz. Peygamber bizim her ayın on Haçlıları büyük bir yenilgiye uğratarak
üçüncü, on dördüncü ve on beşinci Kudüs’ü geri almıştır. Selâhaddin
günleri olan eyyamıbiydde oruç tut- Eyyubi Şam’da vefat ettiğinde devleti-
mamızı tavsiye etti.” (Ebu Zer el- nin sınırları Trablusgarb’dan Hemedan
Gıfari)
82
ve Ahlat’a, Yemen’den Malatya’ya İnneke lâ tuhlifu’l-mîâd.” Ezan duasının
kadar ulaşmıştır. anlamı şöyledir: “Ey bu mükemmel
çağrının ve kılınacak namazın Rabbi
ezan Her gün kılınması farz olan
olan Allah’ım! Resulün Muhammed’e
namazların ve Cuma namazının vakti-
lütuf, yüksek dereceler ve vesile ver.
nin geldiğini Müslümanlara duyurmak
Onu, söz verdiğin Makamımahmut’a
için okunan ve sözleri Hz. Peygam-
eriştir. Sen, verdiğin sözü mutlaka yeri-
ber’in sünneti ile belirlenen namaza
ne getirirsin.”
çağrı sözleri. Ezan, hicretten sonra
Müslümanlar tarafından okunmaya ezel 1. Başlangıcı belli olmayan
başlanmıştır. Ezanı terk etmek, İslam zaman, öncesizlik.“Ben ezelden beridir
dinine göre büyük bir günahtır. Çünkü hür yaşadım, hür yaşarım/Hangi çılgın
ezan, anlamı bakımından hem namaz bana zincir vuracakmış, şaşarım.” (M.
hem de İslam için bir davettir. Ayrıca A. Ersoy) 2. Zihnen başlangıcı düşünü-
ezan, müminleri, Allah’a ve Resulüne lemeyen süre.
itaat etmeye, dini konularda uyanıklığa
ezelî 1. Başlangıcı olmayan, önce-
ve sorumlulukları yerine getirmede bir
sinde yokluk olmayan. 2. Hiç evveli
bilinç hâli kazanmaya çağrıdır. Ezan
olmayan varlık, Allah.
vasıtasıyla insanlar bir taraftan namaza
çağrılırken diğer taraftan tüm insanlığa ezlam İslam öncesi Arapların fal
İslam’ın üç temel ilkesi hatırlatılır. açmak veya uğur saymak için kullan-
Bunlar, Allah’ın varlığı ve birliği, Hz. dıkları kumar okları. “Ey iman edenler!
Peygamber’in Allah’ın elçisi olduğu ve Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar),
asıl kurtuluşun ahiret mutluluğunda ezlam birer şeytan işi pisliktir; bunlar-
olduğudur. Ezan okuyana “müezzin”, dan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.”
ezan okunan yere de ‘mi’zene’ veya (Kur'an-ı Kerim 5/90)
‘minare’ denir. Ezan, ilk defa Medi-
ne’de Bilal-i Habeşi diye meşhur olan ezvacıtahirat “Tertemiz, iffetli,
gür ve güzel sesli sahabe Bilâl bin namuslu, terbiyeli eşler.” anlamında Hz.
Rebah (ö.20/641) tarafından okunmuş- Peygamber’in hanımları. Kur'an-ı Ke-
tur. “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin rim, Hz. Peygamber’in hanımlarını
temeli/Ebedî, yurdumun üstünde benim “tüm müminlerin anneleri” diye nite-
inlemeli.” (M. A. Ersoy) lendirir. Onlara karşı saygılı olmak
gerekir. Onlar Hz. Peygamber’in eşleri
ezan duası Ezandan sonra okun- olduğundan Müslümanlar arasında ayrı
ması sünnet olan dua, vesile duası. Hz. bir değere sahiptirler. Müminlerin anne-
Peygamber, ezandan sonra müminlere leri olmaları nedeniyle Hz. Peygam-
şu duayı okumalarını tavsiye etmiştir: ber’in vefatından sonra da kimse onlarla
“Allahümme rabbe hazihi’d-dâveti’t- evlenemez.
tâmmeti ve’s-salâti’l-kâimeti. Âti
Muhammedeni’l-vesilete ve’l-fazilete
ve’d-derecete’r-rafîate. Veb’as’hu
makamen Mahmudeni’llezi veatteh.
83
F karşılık olarak elde edilen dinen uygun
görülmeyen kazanç. “…Allah, alım-
facir 1. Günaha dalan, günahkâr,
satımı helal, faizi haram kılmıştır…”
isyankâr, azgın. “Mümin, günah işlerse
(Kur'an-ı Kerim 2/275) 3. Borç alacak
sanki üzerine bir dağ düşecekmiş gibi
ilişkisinde borçlunun, süresi dolan bor-
hisseder; facir ise günah işlediği zaman
cunu ödeyememesi durumunda sürenin
sanki burnuna bir sinek konmuş gibi
uzatılmasına karşılık ödemeyi garanti
önemsemez.” (Hadis) 2. İslam’ın koy-
ettiği fazlalık, para. 4. Bankaların tasar-
muş olduğu emirleri ve yasakları çiğ-
ruf sahiplerinden vadesiz olarak veya
neyen. “O gün (kıyamet günü) yüzler
belirli vadelerle topladığı paralar karşı-
var ki kapkara olmuştur. Onları karan-
lığında belirlenen süre sonunda ana
lık bürümüş (öylesine üzgün ve dert-
paraya ek olarak ödemeyi garanti ettiği
li)tür. İşte onlar kâfirler ve
miktar. 5. Kapitalist ekonomide, artık
facirlerdir.” (Kur’an-ı Kerim 80/42) 3.
değerin değişikliğe uğramış biçimi olan
İnkârcı, kâfir. “Şüphesiz ki facirler
paranın fiyatı, kiralanan paranın kira
cehennemdedirler.” (Kur’an-ı Kerim
bedeli. İslam dini ayet ve hadislerle
82/14) 4. Ahlaksız, edepsiz. 5. Zina
faizin her türlüsünü haram kılmıştır. Hz.
yapan. 6. Münafık.
Peygamber, bu yasağı Veda Haccı’nda
fahiş 1. Ölçüyü aşan, aşırı, çok bir kez daha vurgulamış ve faizi cahili-
fazla. 2. Ahlak ve törelere aykırı olan, ye âdeti olarak kabul etmiştir. Hz. Pey-
çirkin, kötü. “Kişiye günah olarak gamber faizle beraber faiz şüphesi olan
fahiş sözlü, cimri ve korkak olması tüm alışverişleri yasaklamıştır. “Ey
yeter.” (Hadis) 3. Dinin koymuş oldu- iman edenler! Gerçekten iman etmişse-
ğu ölçülere uygun olmayan. “De ki: niz Allah’tan korkun ve alacaklı oldu-
“Rabb’im, gözüken ve gözükmeyen ğunuz faizi, insanlardan almayın. Eğer
fahiş şeyleri, günahı, zulmü, haksız böyle yapmazsanız, Allah ve Resulü
yere başkasına saldırmayı haram kıl- tarafından size savaş açılacağını bilin.
mıştır…” (Kur’an-ı Kerim 7/33) Eğer tevbe eder (faizi bırakırsanız)
sermayeniz sizindir. Ne haksızlık yapın
Fahriâlem “Âlemin övünç ve gu-
ne de haksızlığa uğrayın.” (Kur'an-ı
rur duyduğu kimse.” anlamında Hz.
Kerim 2/278-279)
Muhammed için kullanılan bir saygı ve
sevgi sözü. “Fahriâlem göç eyledi fakih 1. Din bilgini, fıkıh âlimi,
dünyadan/Evlatlarım size olsun elve- müçtehit. “Gerçek anlamda fakih, Al-
da.” (Süleyman Çelebi) lah’ın koymuş olduğu kurallara uygun
davranan kişidir.” (Abdullah b. Mesud)
Fahrikâinat “Bütün varlıkların
2. İslam fıkhını iyi bilen ve kendisine
övünç ve gurur duyduğu kimse.” anla-
sorulan konular hakkında fetva verme
mında Hz. Muhammed için kullanılan
ve çözüm önerme yetkisine sahip olan
bir saygı ve sevgi sözü.
kimse. “Bir fakih, şeytana, (sadece)
faiz 1. Fazlalık, artma, çoğalma, ibadet eden bin kişiden daha zor gelir.”
nema, riba. 2. Hizmet ve emek karşılığı (Hadis) 3. Dinî hükümler konusunda
olmaksızın paranın kullanılmasına derin anlayış ve kavrayışı olan, insanın
84
lehindeki veya aleyhindeki hükümleri anlam çıkarma. 3. Çeşitli tekniklerle
delilleriyle ortaya koyabilecek ölçüde gelecekten ve bilinmeyenden haber
fıkıh ilminde uzmanlaşan kimse. Bir verme, gizli kişilik özelliklerini ortaya
kişinin fakih olabilmesi için Arapçayı çıkarma sanatı. 4. M.Ö. 4000 yılları
ayrıntılı olarak bilmesi, Kur'an-ı Kerim, civarında Çin, Mısır, Babil ve Kalde
hadis ilimlerinde derinleşerek otorite dinlerinde değişik yöntemlerle geleceğe
olması, yaşamış olduğu çağın meselele- ait olayları veya kişilerin karakterlerini
rini İslam’a göre yorumlayabilmesi, söyleme sanatı. İslam dini, falcılığı
davranışlarının İslam inançlarıyla yasaklamış ve büyük günahlardan say-
uyumlu olması ve iyi niyetli olması mıştır. İslam dinine göre geleceği sade-
gerekir. “Allah, bir kimse hakkında ce Allah bilir. “Kim falcıya gider de fal
hayır dilerse onu dinde fakih kılar.” baktırır ve falcının dediklerini doğru-
(Hadis) larsa; Hz. Muhammed’e indiri-
len(vahy)i inkâr etmiş olur.” (Hadis)
fakir 1. Yoksul, maddi ihtiyaç
içinde bulunan kimse. “Ey Allah’ım! Faraklit İncil’de, Hz. İsa’nın ken-
Fakirlikten, tembellikten, âcizlikten, disinden sonra geleceğini müjdelediği
küfürden ve korkaklıktan sana sığını- peygamber, Hz. Muhammed. İslami
rım.” (Hadis) 2. Yeterli miktarda malı kaynaklara Faraklit şeklinde geçen bu
ve geliri bulunmamakla birlikte bu kelimenin aslı Grekçedir. Latinceye
hâliyle geçinmeye çalışan kimse. “Ze- “Paracletus” olarak geçmiştir. Kilise
kâtlar, fakirlere, düşkünlere, zekât dilinde “Tesellici” anlamında kullanıl-
toplamakla görevlendirilen memurlara, mıştır. (Yuhanna 14/16-26) Müslüman
kalpleri (İslam’a) ısındırılmak istenen- âlimler ise Faraklit biçiminde geçen bu
lere… verilir.” Kur'an-ı Kerim 9/60 3. kelimenin Ahmed anlamına geldiğini
Kendisinin ve ailesinin zorunlu ihtiyaç- söylemişlerdir. Hz. İsa’nın müjdelediği
larının dışında malı olmayan, zekât Ahmed adlı bu peygamber ise Hz. Mu-
verebilecek miktarda mala sahip olma- hammed’dir. Bu durumu Kur'an-ı Ke-
yan kimse. “Herhangi bir yerde bir rim şöyle dile getirmiştir:“Meryem oğlu
fakir ihtiyacından dolayı ölecek olursa İsa: Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben,
o beldenin halkı Allah’ın zimmetinden benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğ-
çıkar.” (Hadis) rulamak, benden sonra gelecek ve adı
Ahmed olacak bir peygamberi müjde-
fakr 1. Kulun Allah’tan başka hiç-
lemek için size gönderilmiş Allah’ın bir
bir şeye ihtiyaç duymaması. 2. İnsanın
peygamberiyim.” (Kur'an-ı Kerim 61/6)
iç zenginliğini sağlama sürecinde zo-
runlu ihtiyaçlarını karşılayacak imkân- fariza bk. farz.
lardan yoksun olması ve kendisini her
farz 1. Belirleme, tayin ve takdir
zaman Allah’a muhtaç hissetmesi.
etme, karar verme. 2. İslam dininde
fal 1. Uğur, talih, şans, meymenet. mükelleflerden yapılması kesinlikle
2. Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti istenen ve terk edilmesi günah olan
anlamak amacıyla oyun kağıdı, kahve fiiller, emirler. Farzların yapılmasında
telvesi ve el ayası gibi şeylere bakarak büyük sevaplar vardır. Özürsüz yere
85
terk edilmesi cezayı gerektirir. Müslü- eden. “Şüphesiz sana apaçık ayetler
man, dinin farz kıldığı bütün fiilleri indirdik. Onları fasıklardan başkası
kayıtsız şartsız yerine getirmekle yü- inkâr etmez.” (Kur’an-ı Kerim 2/99) 4.
kümlüdür. İslam fıkıh âlimleri farzları Allah’ın indirdiği şekliyle İncil’e iman
inkâr edenin İslam dininden çıkacağını edip içindekileri uygulaması kendilerine
söylemişlerdir. “Ey iman edenler! farz olan Yahudiler, Hristiyanlar. “İn-
Oruç, sizden önce gelip geçmiş ümmet- cil’e inananlar, Allah’ın onda indirdi-
lere farz kılındığı gibi size de farz kı- ğiyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indir-
lındı…” (Kur'an-ı Kerim 2/183) diğiyle hükmetmezse işte onlar
fasıklardır.” Kur’an-ı Kerim 5/47 5.
farzıayın Dinen sorumlu sayılan
İslam dinine inandığını söyleyen fakat
kimselerin her birinin ayrı ayrı yapması
kalbiyle inkâr eden iki yüzlü, münafık.
zorunlu olan fiiller, emirler. Mükellef-
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar
lerin farzıayın emirleri bizzat kendileri-
birbirlerinin velileridirler. Kötülüğü
nin yerine getirmesi gerekir. Kimse
emrederler, iyiliği engellerler ve cimri-
kimsenin yerine namaz kılamaz, oruç
ce davranırlar. Onlar Allah’ı unuttular,
tutamaz. Farzıayın olan fiil ve emirleri
Allah da onlara unut(ul)muş (gibi)
terk edenler günah işlemiş sayılırlar.
davrandı. Şüphesiz münafıklar
farzıkifaye Dinen sorumlu sayılan fasıklardır.”( Kur’an-ı Kerim 9/67) 6.
kimselerden bazılarının yapmalarıyla İnsanlara haksızlık yaparak onları hor-
diğerlerinden sorumluluk kalkan fiiller, layan; emeklerini sömürüp kanlarını
emirler. Farzıkifaye olan yükümlülük- döken. “(Ey Musa) elini koynuna sok,
leri mükelleflerin bir kısmı yerine ge- kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve
tirdiğinde diğerlerinden sorumluluk bütün korkulardan sıyrılmış olarak elini
kalkar. Örneğin, bir beldede Müslüman kolunu indir. Bu iki şey senin Rabb’in
bir kişinin cenaze namazını Müslüman- tarafından Firavun ve onun seçkinler
lardan bır kısmı kıldığında diğerlerin- çevresine gönderilen bir elçi olduğunu
den sorumluluk düşer. gösteren ayetlerdir. Çünkü onlar, fasık
bir topluluktur.” (Kur’an-ı Kerim
fasık 1. Allah’ın emirlerine aykırı
28/32) 7. Kötülüğe ve kendisine yapılan
davranan, kötü huylu, kötülük yapmayı
haksızlığa boyun eğen, zalime itaat
alışkanlık hâline getiren kimse, günah-
eden. “Firavun kavmini küçümsedi.
kâr. “Müslümana sövmek fasıklık, onu
Onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü
öldürmek ise küfürdür.” (Hadis) 2. Çok
onlar fasık bir topluluktu.” (Kur’an-ı
yalan söyleyen, başkalarını aldatan.
Kerim 43/54) 8. Alay eden, kötü lakap
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir
takan, yalancı şahitlik yapan, zenginli-
haber getirecek olursa haberin doğru-
ğiyle şımaran, sözünde durmayan, emri
luğunu araştırın. Aksi hâlde bilmeden
bilma’ruf nehyi anilmünker görevini
bir topluma kötülük yaparsınız, sonra
yapmayan. “Ey iman edenler! Bir top-
da pişman olursunuz.” (Kur'an-ı Kerim
luluk başka bir toplulukla alay etmesin.
49/6) 3. Allah’ın emirlerine karşı gelen,
Belki alay edilenler alay edenlerden
Hz. Peygamber’in getirmiş olduğu
daha hayırlıdır. Kadınlar da başka
dinin bir kısmını veya hepsini inkâr
86
kadınlarla alay etmesinler. Alay edilen- Bir ibadetin veya hukuki işlemin nitelik
ler alay eden kadınlardan daha hayırlı ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk
olabilir. Birbirinizde kusur aramayın; sebebiyle hükümsüz olması. İslam dini-
birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın, ne göre nikâh akdi yapılırken en az iki
imandan sonra fasıklık ne kötü bir şahidin bulunması şarttır. Şahitler ol-
şeydir. Kim (bu kötü davranışlarından) madan evlilik yapılacak olursa böyle bir
tövbe etmezse işte onlar zalimdirler.” evlilik sözleşmesi fasit olur. 5. Dinin
(Kur’an-ı Kerim 49/11) farz veya vacip olarak emrettiği bir
ameli bozan, iptal eden şey. Namaz
fasıla 1. Aralık, ayıran şey, bölme,
kılan bir insanın gülmesi fasit bir dav-
kesinti. 2. Kur'an-ı Kerim ayetlerinin
ranıştır.
son kelimesi, iki ayeti birbirinden ayı-
ran kelime. 3. Kur'an-ı Kerim’deki bir Fatıma Hz. Peygamber’in en kü-
cümleyi kendinden sonraki cümleden çük kızı, Hz. Ali’nin eşi. Hz. Fatıma (ö.
ayıran kelime. 4. Cümlede anlamın 11/632), Hz. Muhammed’e peygamber-
tamamlandığını gösteren durak işaretle- liğin gelmesinden yaklaşık beş yıl önce
rindeki birbirine uygun harfler. 5. Nok- (605) Mekke’de dünyaya gelmiştir.
talama işaretlerinin henüz bulunmadığı Annesi Hz. Hatice’dir. ‘Beyaz, parlak,
dönemde, Kur'an-ı Kerim okunurken aydınlık yüzlü hanım’ anlamına Zehra,
durulması gereken yerleri yani cümle- ‘iffetli, namuslu kadın’ manasına Betül
nin başlangıcını ve sonunu göstermek lakaplarıyla meşhur olmuştur. Mekke
için yapılmış düzenleme. Kur'an-ı Ke- döneminin sonlarında Hz. Peygam-
rim’deki fasılalar ya Hz. Peygamber’in ber’in uğramış olduğu işkencelere karşı
uygulamasıyla ya da uzman kıraat bil- ona yardım etmiştir. Kardeşleri ve yakın
ginlerinin içtihatlarıyla bilinir. Fasıla akrabaları ile beraber Mekke’den Medi-
işaretleri, günümüzdeki Mushaflarda ne’ye hicret etmiştir. Hz. Fatıma ile
özel işaretlerle gösterilmektedir. birçok kimse evlenmek istemesine
rağmen Hz. Muhammed onu amcasının
fasit 1. Bozan, hükümsüz bırakan,
oğlu Hz. Ali ile evlendirmiştir. Bu evli-
doğru ve uygun hareketi bozan. “Vü-
likten Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz.
cutta bir et parçası vardır. O, güzel
Muhsin, Hz. Ümmü Gülsüm ve Hz.
olduğu zaman bütün vücut güzel olur.
Zeynep adlı çocukları dünyaya gelmiş-
O, kötü olduğu zaman bütün vücut fasit
tir. Hz. Peygamber’in soyu Hz.
olur. Dikkat edin! O, kalptir.” (Hadis)
Fatıma’dan olan torunları vasıtasıyla
2. İki kişinin arasını bozan, nifak ve
devam etmektedir. Hz. Muhammed’in,
anarşi çıkaran, toplumsal birlik ve be-
Hz. Hasan’ın soyundan gelen torunları-
raberliği yok etmeye çalışan. “(Müna-
na ‘şerif’, Hz. Hüseyin’in soyundan
fıklara) ‘Yeryüzünde bozgunculuk çı-
gelen torunlarına ise ‘seyit’ unvanı
karmayın!’ denildiği zaman ‘Biz ancak
verilmiştir. Hz. Fatıma, sahabe arasında
ıslah edicileriz.’ derler. İyi bilin ki
cömertliği ve ibadete olan düşkünlüğü
onlar fasit kişilerdir, fakat bozguncu
ile tanınmıştır. Hz. Peygamber ona ayrı
olduklarının farkında değildirler.”
bir sevgi göstermiştir. Hz. Peygam-
(Kur’an-ı Kerim 2/11-12) 3. Kâfir. 4.
ber’in vefatından sonra derin bir üzün-
87
tüye kapılan Hz. Fatıma çok yaşama- Kerim’i okuyanların, namaz kılanların,
mış; yaklaşık altı ay sonra Medine’de kazançlarını fakirlerle bölüşenlerin
vefat etmiş ve Baki mezarlığına defne- ahirette Allah’ın sevgisini kazanacakları
dilmiştir. haber verilir. Tevhit, peygamberlik ve
hidayet konusu tekrar ele alındıktan
Fâtır suresi Kur'an-ı Kerim’in
sonra Allah’ın her şeyi bildiği ve her
otuz beşinci suresidir. Mekke’de inmiş-
şeye gücü yettiği hâlde insanları hemen
tir. Kırk beş ayettir. Adını, birinci ayet-
cezalandırmayıp birtakım nedenlerden
te geçen ve “Yaratan” anlamına gelen
dolayı cezalarını ertelediğini bildiren
“Fâtır” kelimesinden almıştır. Sureye,
ayetlerle sure son bulur.
Allah’ın varlığı, birliği, onun yaratma-
daki eşsizliği tanıtılarak başlanır. Ya- Fatiha suresi Kur'an-ı Kerim’in ilk
ratmış olduğu varlıklardan melekler suresidir. Mekke’de inmiştir. Yedi
özellikleriyle tanıtılır. Meleklerin gö- ayettir. Kur'an-ı Kerim bu sure ile baş-
revleriyle ilgili bilgiler verilir. İnsanlar- ladığı için “açan” anlamında “el-Fatiha”
la ilgili psikolojik tahliller yapılır. Bu adı verilmiştir. Allah ile kul arasında bir
çerçevede onların nankörlükleri ve sözleşme ve anlaşma niteliğinde olan
şeytanın peşine düşmelerinin nedenleri Fatiha Suresi, Allah-insan ilişkisini en
açıklanır. Hz. Peygamber’in, insanları güzel bir biçimde ortaya koyan sureler-
İslam’a davet ederken kendisini çok den biridir. Namazların her rekâtında
fazla yıpratmaması hatırlatılır. Surede, olmak üzere günde kırk defa Fatiha
yağmuru yağdırarak ölü toprağa hayat Suresi okunur. Öneminden dolayı Hz.
veren Allah’ın ölümden sonra da insan- Peygamber: “Fatiha okunmadan kılınan
ları aynı şekilde dirilteceği vurgulanır. namaz tamam değildir.” buyurmuştur.
Allah’ın, insanın hizmetine karaları ve Sure; hamt, şükür ve övgünün, âlemle-
denizleri vermesi ele alınır. Bütün bun- rin Rabbi olan Allah’a özgü olduğunu
ları sonsuz kudretiyle yaratan Allah’a bildirerek başlar. Bu başlangıç ayeti,
şirk koşmanın büyük bir günah oluşu yaratmada ve emretmede Allah’ın eşsiz-
hatırlatılır. Tanrı diye tapınılan varlıkla- liğini bildirir. Bu ayeti Allah’ın esirge-
rın hiçbir şeyi yaratmaya güç yetireme- yen ve bağışlayan, aynı zamanda din
yecekleri haber verilir. Surede, pey- gününün sahibi olduğunu ifade eden
gamberlik konusu üzerinde de durulur. övgü ayetleri takip eder. Bu hamt ve
Her insanın sorumluluğunun bireysel övgü ayetlerinden sonra insanoğlunun
olduğu vurgulanır. Bu sorumluluklar Allah karşısında durumunu belirleyen
çerçevesinde insanlar, gayba inanmaya, ayetler gelir. Bu da gönüllü olarak Al-
namaz kılmaya, günahlardan tövbe lah’a kulluk etmek, ibadeti yalnızca ona
ederek arınmaya çağrılır. Peygamberle- yapmak ve her türlü yardımı yalnızca
ri yalanlamanın yanlışlığı üzerinde Allah’tan beklemektir. Surede, Al-
durulur ve onları yalanlayanların ilahi lah’tan nelerin isteneceği bildirilir ve bu
cezalara çarptırılacağı belirtilir. Surede, istemenin yolu da öğretilir. Buna göre
insanı çevreleyen tabiatın önemi üze- insanın, istemeden önce ne istediğini
rinde durulur ve insanlar tabiatı incele- bilmesi, sonra ona gerçekten ihtiyacı
meye davet edilir. Ayrıca Kur'an-ı olduğunu belirtmesi, daha sonra da onu
88
elde etmek için yapılması gerekenleri namaz ve oruçla ilgili yükümlülükleri
yapması tavsiye edilir. Böylece gerçek belirleyecek şekilde tespiti Hz. Pey-
duanın Allah’ın nimetlerini hayal ve gamber’in söz ve uygulamalarına daya-
arzu etmek değil, o nimetleri elde et- nır. 3. Sabah namazı. “Ortalık ağarın-
mek için kararlı bir şekilde çalışmak ca fecri kılın. Çünkü (bu vakitte kılma-
olduğu vurgulanır. Allah’tan, peygam- nın) sevabı daha çoktur.” (Hadis)
berlerin, sıddıkların, şehitlerin ve
fecrikâzip Sabaha karşı doğu yö-
salihlerin yoluna tüm müminleri ilet-
nünde ufuktan göğe doğru dikey olarak
mesi istenir. Çünkü bu yol
yükselen, piramit şeklinde ve Samanyo-
“sıratımüstakim” denilen en doğru
lu ışığına benzeyen beyazlık. “Yalancı
yoldur. Gazaba uğrayanların ve sapkın-
sabah” anlamına gelen fecrikâzibe
ların durumuna düşmemek için Al-
Araplar arasında “kurt kuyruğu” da
lah’tan yardım istemeyi tavsiye eden
denir. Fecrikâzip, gecenin bir bölümü
ayetle sure son bulur.
kabul edildiği için dinî bir hükme konu
fazilet 1. Olgunluk, erdemlilik, üs- teşkil etmez. Bu vakitte sabah namazı
tünlük, değer, kıymet. “Amellerin en kılınmaz, oruç tutma zamanı başlamaz.
faziletlisi vaktinde kılınan namaz, ana-
fecrisadık Fecrikâzipten bir süre
ya babaya yapılan iyilik ve kabul olmuş
sonra ufukta yatay olarak boydan boya
hacdır.” (Hadis) 2. İffet, namus, güzel
uzanan ve giderek genişleyip yayılan
ahlak. “Ne irfandır veren ahlaka yük-
aydınlık. Sabah namazı vaktinin girme-
seklik, ne vicdandır;/Fazilet hissi in-
si, sahurun sona erip orucun başlaması
sanlarda Allah korkusundandır.”
fecrisadıkın girmesiyle olur. Hz. Pey-
(M. A. Ersoy) 3. İnsanın doğuştan sahip
gamber’in şu hadisi fecrisadığı tanım-
olduğu ve sonradan çalışma yoluyla
lamaktadır: “İki çeşit fecir vardır. Kurt
geliştirip zenginleştirdiği güzel nitelik-
kuyruğu gibi olan fecir, herhangi bir
ler. “Allah, insanı yarattı, seçerek yük-
şeyi ne helal ne de haram kılar. Ufukta
seltti ve ona fazilet, bilgi, akıl ve anla-
genişliğine yayılan fecre gelince, sabah
yış verdi.” (Yusuf Has Hacip)
namazı o vakitte kılınır ve sahur yemeği
fecir 1. Güneşin doğmasından ön- de o vakit içinde haram olur.”
ceki vakit, tan yerinin ağarması. “(Ka-
Fecr Suresi Kur'an-ı Kerim’in sek-
dir Gecesi’nde) melekler ve Ruh Rable-
sen dokuzuncu suresidir. Mekke’de
rinin izniyle ilahî rahmeti taşıyarak
inmiştir. Otuz ayettir. Adını üçüncü
bölük bölük inerler. Bu gece, insanı
ayette geçen ve “tan yerinin ağarması”
fecre kadar her türlü kötülükten emin
anlamına gelen “fecr” kelimesinden
kılar.” (Kur’an-ı Kerim 97/4-5) 2. Gece
almıştır. Surenin ilk dört ayetinde; fec-
ile gündüzü birbirinden ayıran ve sabah
re, on geceye, çift ve tek olana ve her
namazının vaktinin girdiğini gösteren
şeyi örten geceye yemin edilir. Fecrin,
aydınlık. Fecir vakti, sabah namazının
Kurban Bayramı sabahı veya Kadir
vaktinin girdiğini veya sahurun bitip
Gecesi’nin sabahı; on gecenin de zilhic-
oruç tutma zamanının başladığını bil-
ce ayının ilk on gecesi veya Hz. Pey-
dirmesi açısından önemlidir. Fecrin
gamber’e ilk vahyin geldiği Ramazan
89
ayının son on gecesi olduğu söylenir. nacakları sevaplardan bahseden Kur'an
“Tek” olandan kastedilen Allah’ın tek ilmi, tefsir usulü ilminin bu bilgilere
ve eşsiz oluşu; “çift” olandan kastedile- dair bölümü. 3. Bazı sure ya da ayetle-
nin ise insanın ve diğer canlıların birbi- rin şifalı oluşuna ilişkin bilgileri nakle-
rine benzer şekilde yaratılmış olmaları- den eserler.
dır. Sonraki ayetlerde küfrün ve zulmün
felah 1. Kurtuluş, zafer, selamet.
sonunun yaklaşmakta olduğuna dikkat
“(Bu dünyada) Kendisini arındıran
çekilir. Ad ve Semud kavimlerinin ve
(öbür dünyada) felah bulmuştur.”
Firavun’un, inananlara yaptıkları zu-
(Kur’an-ı Kerim 87/14) 2. Mutluluk,
lümler sebebiyle yok oluşları anlatılır.
bahtiyarlık. 3. Arzu edilen şeyleri elde
İnkârcıların uğradıkları felaketler birer
etme, istenmeyen şeylerden kurtulma,
ibret tablosu biçiminde gözler önüne
hayır, nimet. “Ey iman edenler! Zorluk-
serilir. Verilen bu örnekler Mekke
lara sabırla katlanın ve birbirinizle
müşriklerine bir uyarıdır. Allah’ın bu
sabırda yarışın, savaşa hazırlıklı, uya-
uyarısı kendisinin her şeyi görüp gözet-
nık bulunun. Allah’a karşı sorumluluk
lediğini belirten ayetle pekiştirilir. Su-
bilinci duyun ki felaha erebilesiniz.”
rede, insanın bencilliğinden, kendisine
(Kur’an-ı Kerim 3/200) 4. Allah’ın
bol rızık verildiği zaman sevinmesin-
affını ve bağışını kazanma. “…Kâfirler
den ve az rızık verildiğinde de sızlan-
(hiçbir zaman) felah bulmazlar.”
masından söz edilir. Sızlanmak yerine
(Kur’an-ı Kerim 28/37) 5. Kişinin dinî
kazancı bol olduğunda fakirleri ve
ve ahlaki yükümlülüklerini yerine ge-
yetimleri kollayıp gözetmesi tavsiye
tirmesinin sonucunda dünyada elde
edilir. İnsanın mala karşı düşkünlüğü,
edeceği başarı ve mutlulukla, ahirette
helal haram demeden biriktirme arzusu
ulaşacağı ebedî kurtuluş. “Namazlarını
anlatılır. Geçici olan dünya malına
huşu ile kılan, boş söz ve davranışlar-
karşı dengeli bir tutum içinde olmak
dan uzak duran, zekâtlarını veren, na-
tavsiye edilir ve kıyamet gününün deh-
muslarını koruyan müminler felah
şeti dile getirilir. O gün herkesin Al-
bulmuşlardır.” (Kur'an-ı Kerim 23/1-5)
lah’ın huzurunda hesaba çekileceği,
cehennemin bütün dehşetiyle ortaya Felak suresi Kur'an-ı Kerim’in yüz
çıkacağı ve inkârcıların pişman olacağı on üçüncü suresidir. Mekke’de inmiştir.
fakat son pişmanlığın fayda vermeye- Beş ayettir. Adını birinci ayette geçen
ceği belirtilir.Hırslarına engel olup ve “sabah aydınlığı, şafak” anlamına
teslimiyetle Allah’ın emirlerine itaat gelen “felak” kelimesinden almıştır.
edenlerin cennete gireceklerini müjde- Sureye, felak’ın Rabb’ine sığınma emri
leyen ayetlerle sure son bulur. ile başlanılır. Birinci ve ikinci ayetler
arasındaki ilgiye bakıldığında kâinatın
fedailülkur’an 1. Kur'an-ı Ke-
yokluktan bir patlama ile meydana
rim’in üstünlükleri. 2. Kur'an-ı Ke-
geldiğine hükmedilebilir. Suredeki
rim’in faziletini, onun tamamını veya
bastıran karanlıktan maksat gece karan-
bazı sure ya da ayetlerini öğrenip oku-
lığı, zulmün ve cehaletin karanlığı,
yan, öğreten, dinleyen, ezberleyen ve
insanın iç dünyasını karartan kin, öfke,
hükümlerine göre amel edenlerin kaza-
90
şehvet ve kıskançlık olabilir. Dördüncü gaye edinmesi sonucunda ulaşabileceği
ayette “düğümlere üfleyenlerin şerrin- hâl. 3. İnsanın yaratıcısıyla iletişim
den” Allah’a sığınmanın gerektiği dile kurmasının bir sembolü olarak tüm söz,
getirilir. Bu ifade ile üfürükçülük ve davranış ve ibadetlerinde Allah’ı görü-
büyücülük gibi kötülüklerin etkisinden yormuşçasına bir bilinç hâliyle sadece
ayrı olarak, sapık fikirlerin tesiriyle onun rızasını gözeterek Allah’a yönel-
insanların içindeki inançsızlık düğüm- mesi.
lerinin çözülüp küfür ve ümitsizlik
feraiz 1. Hisseler, paylar. “Feraizi
karanlıklarına düşmemelerine de işaret
hak sahiplerine veriniz.” (Hadis) 2.
edilir. Hasetçinin şerrinden Allah’a
Müslümanlıkta yerine getirilmesi gere-
sığınmanın önemini dile getiren ayetle
ken emirler, farzlar. 3. İslam hukukuna
sure son bulur. Fakat bu sığınma sadece
göre mirasçıların her birine düşen pay-
sözle olmamalı ve beraberinde bütün
ları ayrıntılı biçimde inceleyen ilim dalı,
tedbirler alınarak yapılmalıdır. Felak ve
feraiz ilmi.
Nâs Sureleri’nin ikisine birden “kendi-
leriyle Allah’a sığınılan” anlamında feraset 1. Çabuk seziş, zihin uya-
“Muavvizeteyn” denilmiştir. Hz. Pey- nıklığı, keskin zekâ, çok seri kavrayış
gamber, İhlas, Felak ve Nâs Sureleri’ni kabiliyeti. 2. Akıl ve duyu organlarıyla
her gece yatmadan önce okumak sure- bilinemeyen, ancak sezgi gücü ile ulaşı-
tiyle zararlı şeylerin şerrinden Allah’a labilen bilgi; ilham, keşif, kalp gözüyle
sığınmıştır. görme. “Ferasetin kuvvetli veya zayıf
olması imanın kuvvetine bağlıdır. İmanı
felsefe 1. Hikmet, hikmet sevgisi.
kuvvetli olanın feraseti daha keskindir.
2. İnsanın gücü ölçüsünde ebedî ve
Feraset nuruyla bakan Hakk’ın nuruyla
külli varlıkların mahiyet ve sebeplerini
bakar. İlmini Hak’tan alır. Unutkanlık
bilmesi. 3. İnsanın kendini tanıması. 4.
ve gaflet olmaz.” (Kuşeyri) 3. İnsanın
Varlık, bilgi ve değer alanlarıyla ilgili
Allah’a karşı yükümlülüklerinin ve
problemleri, akılcı, tenkitçi yöntemlerle
sorumluluklarının farkında olup bunları
inceleyen ve temellendiren sistemli
içtenlikle yerine getirdiği zaman insan-
bilgi faaliyeti. 5. Madde ve hayatı;
da oluşan yetenek. “Müminin ferasetin-
bunların toplum, ruh, kâinat gibi belirti-
den sakının. Çünkü o, Allah’ın nuru ile
lerini; sebep, prensip ve gaye bakımın-
bakar.” (Hadis) 4. Allah Teâla’nın
dan inceleyen zihnî çalışma ve bu ça-
sevdiği kullarının kalplerine ihsan ettiği
lışmaların zihnî ürünü; varlığın ve bil-
bir nevi idrak, anlayış, kavrayış. “Fera-
ginin kaynağının ilmî olarak araştırıl-
set, Allah’ın âlimlerin kalplerine ve
ması.
dillerine yerleştirdiği bir şey (kavra-
fenafillah 1. İnsanın benlik duygu- yış)dir. Bu nedenle, âlimlerin feraseti
sundan vazgeçerek söz ve davranışla- karşısında dikkatli olun. Çünkü onlar,
rında yalnızca Allah’ın iradesine göre Allah’ın nuru ile bakarlar.” (Hadis) 5.
hayatına anlam vermesi. 2. Tasavvuf İnsanın, bütün hâl ve hareketlerine
yoluna giren dervişin, tüm davranışla- Allah’ın vâkıf olduğunu bilmesi ve bu
rında Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı bilinç hâlinin zihninde devamlı canlı
91
tutması. 6. Olayların iç yüzünü keşfet- fesadı sevmez.” (Kur'an-ı Kerim 2/205)
me ve geleceğe yönelik doğru tahmin- 6. Bir ibadetin veya hukuki işlemin,
lerde bulunma. 7. Bir kimsenin dış nitelik ve şartlarındaki eksiklik ve bo-
görünüşüne bakarak onun ahlak ve zukluk sebebiyle geçersiz olması.
karakteri hakkında tahminde bulunma
fesih 1. Hükümsüz bırakma. 2. Bir
yetisi.
sözleşmenin veya hukuki bağın ortadan
Ferisilik M.Ö. II. yüzyılda ortaya kaldırılması.
çıkan bir Yahudi mezhebi. Yahudiler fesüphanallah “Allah’ı yanlış an-
arasında Tevrat geleneğine sıkı sıkıya lamaya ve anlatmaya neden olacak her
bağlı, Yahudiliği yaşamanın en küçük türlü söz ve davranışlardan kaçınırım.”
ayrıntısına bile riayet eden bir mezhep- anlamında hayret ve şaşkınlık bildiren
tir. Hristiyanlığın ortaya çıkmasından bir söz. “Eğer yerde, gökte Allah’tan
önce Yahudi toplumunun sosyal haya- başka tanrılar olsaydı, ikisi de (yer de,
tında önemli roller oynamıştır. Ferisi- gök de) bozulup gitmişti.
ler, sinagog yapımına çok büyük önem Fesüphanallah! Arşın sahibi Allah,
vermekle bilinirler. onların nitelendirmelerinden yüce (mü-
fesat 1. Bozukluk, karışıklık, yol- nezzeh)dir..” (Kur'an-ı Kerim 21/22)
suzluk “Onlara; yeryüzünde fesat çı- feta bk. fütüvvet.
karmayın dendiği zaman ‘biz ancak
ıslah edicileriz.’ derler.” (Kur’an-ı fetanet 1. Zeki olma, zihin açıklığı,
Kerim 2/11) 2. Nifak, bozgunculuk, bir şeyi çabuk ve iyi anlama yeteneği,
ifsat. “Allah sana nasıl iyilikte bulunu- kavrayış. Üstün zekâ ve kavrayış gücü-
yorsa sen de (insanlara) iyilikte bulun. ne sahip olma anlamında peygamberle-
Yeryüzünde hiçbir zaman fesada uy- rin sıfatlarından biri. Allah’ın gönderdi-
ma…” (Kur’an-ı Kerim 28/77) 3. Bir ği bütün peygamberler, insanların en
şeyin normal hâlinden ve hedefinden zekileridir. Çünkü peygamberlik göre-
çıkıp yararsız duruma gelmesi. “Eğer vini yerine getirmek ve gönderilen
yerde ve göklerde Allah’tan başka vahiyleri kavramak için fetanet sahibi
ilahlar olsaydı (her şey) fesada uğrar- olmak gerekir.
dı…” (Kur’an-ı Kerim 21/22) 4. Ko-
fetih 1. Açma, açılma. 2. Bir yeri
kuşma, yozlaşma, çürüme, orta yoldan
savaşla ele geçirme, zaptetme. “Allah’ın
ayrılma, insanlar arasında fitne çıkarıp
yardımı ve (Mekke’nin) fethi geldiği ve
onların durumunu ve hayat tarzlarını
insanların bölük bölük Allah’ın dinine
doğruluktan saptırıp, din ve dünyaya ait
girdiklerini gördüğün zaman Rabb’ini
çıkarlarını zedeleme. 5. Hak ve adaletin
överek tespih et, ondan bağışlanma dile.
ortadan kalkmasının bir sonucu olarak
Çünkü o, tövbeleri çokça kabul eden-
insan hayatında kaçınılmaz biçimde
dir.” (Kur’an-ı Kerim 110/1-3) 3. Hü-
ortaya çıkan kargaşa. “(Münafıklar)
küm ve karar verme, anlaşmazlıklarda
Hâkimiyeti ellerine alır almaz yeryü-
sorunları çözme ve arayı bulma. 4.
zünde fesat çıkarmaya, ekinleri tahrip
Müslümanların, zulmü ortadan kaldır-
edip nesilleri bozmaya çalışırlar. Allah
mak, adaleti yerleştirmek ve
92
ilayıkelimetullah için ülke veya şehirle- müşriklerin sonlarının kötü olacağı
ri yönetimlerine almaları. “Biz sana haber verilir. Hz. Peygamber’in insanlar
apaçık bir fetih verdik.” (Kur'an-ı üzerinde bir şahit, müjdeci ve uyarıcı
Kerim 48/1) 5. Kıyamet günü. “Onlar: olduğu, ona inanmanın ve biat etmenin
‘Eğer söylediğiniz doğru ise fetih günü Allah’a biat etme anlamına geldiği
ne zaman?’ diye soruyorlar. De ki: vurgulanır. Surede, münafıkların ve
‘Fetih günü, kâfirlere imanları hiçbir göçebe Arapların Hudeybiye Seferi’ne
fayda sağlamayacak, onlara (dünyaya katılmayışları ve iki yüzlülükleri anlatı-
yeniden dönmeleri için) bir süre de lır. Bedevilerin ve münafıkların Hz.
verilmeyecektir.” (Kur’an-ı Kerim Peygamber’den özür dilemelerine rağ-
32/28-29) 6. Cemaatle kılınan namaz- men özürlerinde samimi olmadıkları
larda imamın yanlış okuyuşunu dü- üzerinde durulur. Bu kötü niyetli insan-
zeltme veya unuttuğu ayeti hatırlatma. ların savaşlara ganimet elde etmek için
katılacakları, ganimet umudu olmayan
fetihname Tarihte, İslam ve Türk-
savaşlar için ciddi bir hazırlık yapma-
İslam devletlerinde fethedilen beldeleri,
dıkları gerçeği hatırlatılır. Daha sonra
kazanılan zaferleri haber veren mektup
da savaşa katılmama konusunda maze-
ve fermanlarla bu fetihleri anlatan ta-
reti olan gruplar haber verilir. Hz. Pey-
rihsel eserlerin genel adı.
gamber’e biat eden gruplardan Allah’ın
Fetih suresi Kur'an-ı Kerim’in razı olduğu, isim verilmeksizin
kırk sekizinci suresidir. Yirmi dokuz Hayber’in fethedileceği, daha başka
ayettir. Medine’de inmiştir. Adını bi- zaferler kazanılacağı ve birçok ganimet
rinci ayetteki “fetih” kelimesinden elde edileceği müjdelenir.
almıştır. Surede, hicretin altıncı yılında Hudeybiye’de savaş çıkacak olsaydı
Hz. Peygamber’le Mekkeli müşrikler kâfirlerin korkup kaçacağı ve korkakça
arasında yapılan “Hudeybiye Barışı” davranacakları dile getirilir. Müminlerin
anlatılır. Bu barış büyük fetih olan Hudeybiye’de savaşmamalarının gerek-
“Mekke Fethi” için bir başlangıç sayı- çesi olarak, Mekke’de Müslümanlıkla-
lır. Bu nedenle sure “Fetih suresi” adını rını açığa vuramamış zayıf müminlerin
almıştır. Sureye, Hz. Muhammed’e varlıkları gösterilir. Mekkeliler cahiliye
Allah tarafından apaçık bir fetih veril- öfke ve taassubu ile hareket ederken
diğini bildiren ayetle başlanır. Tefsir Müslümanların takva ile hareket eden
bilginlerince, buradaki fethin insanlar oldukları açıklanır. Surenin son
Hudeybiye Barışı’nın doğuracağı sa- bölümünde, Hz Peygamber’in mümin-
vaşlar; Hayber’in fethi, Hz. Peygam- lerle beraber Kâbe’ye gireceğine ilişkin
ber’e verilen peygamberlik veya Mek- gördüğü rüyanın gerçekleşeceğini haber
ke’nin fethi olduğu yorumları yapılmış- veren ve onun hak peygamber olduğunu
tır. Surede, müminlerin en büyük yar- destekleyen ayetler yer alır. Evrensel bir
dımcısı olan Allah’ın onların kalplerine din olan İslamiyet’in bütün dinlere
güven verdiği ve bu sayede imanlarını üstün geleceği ilan edilir. Bütün bu
güçlendirdiğinden söz edilir. Müminler üstünlüklerin elde edilebilmesi için Hz.
cennetle müjdelenirken, münafıklarla Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğu-
93
na iman edip onu desteklemenin, na- meye başlamış ve Hz. Peygamber’in
maz kılmanın ve müminlerin kendi vefatından birkaç gün öncesine kadar
aralarında birbirlerine yardımcı olmala- vahiy devam etmiştir.
rının önemini vurgulayan ayetle sure
Fettah (el-Fettah) “Bütün anlaş-
son bulur.
mazlıkların hakemliğini yapmak sure-
fetret ehli 1. Herhangi bir pey- tiyle mutlak adaleti gerçekleştiren, hak
gamberin daveti kendilerine ulaşmayan ile batılı birbirinden ayırıp durumu
kimseler. 2. İslam dininin varlığından açıklığa kavuşturan, mazlumlara yardım
haberdar olmayan ve İslamiyet’i kabul eden, mümin kullarına hayır kapılarını
etmesi için herhangi bir çağrıyla, dine açan ve kurtuluş yollarını gösteren.”
davetle karşılaşmayan kimseler. 3. Hz. anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen biri. “De ki Rabbimiz (kıyamet günü)
dönemde yaşayan topluluklar. Hz. İsa hepinizi bir araya toplayacaktır. Sonra
ile Hz. Muhammed arasında yaklaşık aranızda hak ile hükmedecektir. O,
altı yüz yıllık bir süre vardır. Bu dö- Fettah olan ve her şeyi hakkıyla bilen-
nemde herhangi bir peygamber gelme- dir.” (Kur'an-ı Kerim 34/26)
miştir. İnsanlar ilahî vahiyden habersiz
fetva 1. Fıkıh ile ilgili bir mesele-
olarak yaşamışlardır. Bu insanların
nin dinî hükmünü açıklayan cevap.
ahiretteki durumları İslam kelam bil-
“Yüce Allah, ilmi kullarının kalbinden
ginleri tarafından tartışılmıştır. Birçok
silerek değil de âlimlerin ruhunu alarak
İslam bilgini bu dönemdeki insanların
(ölümleri nedeniyle) kaldırır. Nihayet
ibadetlerden sorumlu olmasalar da
hiçbir âlim kalmayınca halk kendilerine
akıllarıyla Allah’ın varlığını ve birliğini
cahil kimseleri önder edinir. Bunlara
bilmelerinin gerekliliğini savunmuşlar-
bir mesele sorulur. Onlar da ilimleri
dır. 4. Ergenlik çağına ulaşmadan ölen.
olmadığı hâlde fetva verirler de hem
fetretiresul 1. İki peygamber ara- kendileri sapıklığa düşer, hem de halkı
sında kalan ve yeni bir peygamberin doğru yoldan saptırırlar.” (Hadis) 2.
gelmediği zaman dilimi. 2. Hz. İsa ile Hayatın akışı içerisinde Müslümanların
Hz. Muhammed arasında geçen ve karşısına çıkan problemlere ilişkin,
peygamber gönderilmeyen yaklaşık altı sahasında uzman olan İslam fıkıh âlim-
yüz yıllık süre. lerince gösterilen çözüm yolu. “Kim
bilgisi olmadan bir konuda fetva verir-
fetretivahiy İlk vahiy olan Alak
se, vermiş olduğu yanlış fetvanın güna-
suresinin ilk beş ayetinden sonra,
hını yüklenir.” (Hadis) 3. İslam huku-
Müddessir suresinin gelmesine kadar
kuyla ilgili bir sorunun Kur’an-ı Kerim
Hz. Peygamber’e vahyin inmediği
ve sünnet çerçevesinde çözümünü açık-
dönem. Vahyin bir müddet kesilmesin-
lamak üzere şeyhülislam veya müftü
deki hikmet, Hz. Peygamber’i ruhen
tarafından verilen belge. 4. Müftünün,
peygamberliğe alıştırmak ve kalbini
herhangi bir konuda soru soran kişiye,
vahye hazırlamak içindir. Çok kısa
fıkıh âlimlerinin vermiş olduğu fetvaları
süren bu hazırlama döneminden sonra
kaynaklarından araştırarak tercih edilen
Allah, vahyini sürekli olarak gönder-
94
veya kişinin faydasına olan görüşü fıkıh 1. Derin anlayış, kavrayış; bir
bildirmesi, açıklaması, ifta. Müslüman- şeyi en ince ayrıntısına kadar bilme.
ların, Kur’an-ı Kerim ve sünnetin iyi “(Savaş zamanı) müminlerin hepsinin
anlaşılmasını ve insanlara aktarılmasını toptan sefere çıkmaları doğru olmaz;
sağlayacak, bunlardan hüküm çıkara- onların arasından her gruptan bazıları-
cak; fetva verecek, yol gösterecek âlim- nın seferden geri kalmaları, (bunun
leri yetiştirmeleri farz bir görevdir. yerine) dinde fıkıh sahibi olmak için
Fetva vermek, içtihat yapmaya yakın çaba göstermeleri ve seferden dönen
ağır ve sorumluluk gerektiren bir gö- kardeşlerini aydınlatmaya çalışmaları
revdir. daha yerinde olacaktır. Böylece onlar
kötülüğe karşı kendilerini (daha iyi)
fey 1. Savaş yapmaksızın Müslü-
korumuş olacaklardır.” (Kur’an-ı Ke-
manların gayrimüslimlerden almış
rim 9/122) 2. İbadet, cezalar ve muame-
olduğu taşınır ve taşınmaz mallar, ga-
latla ilgili dinî hükümleri Kur’an-ı Ke-
nimet. “Allah’ın, zahmet çektirmeksizin
rim ve Hz. Peygamber’in sünnetinden
onlardan alıp Peygamberine verdiği
çıkarılan ayrıntılı delillerle bilme. Fıkıh,
fey için, siz ne at ne de deve koşturup
dinin ameli hayata ait hükümlerinin adı
yorulmuş değilsiniz. Fakat Allah, pey-
olduktan sonra kapsamı daha da geniş-
gamberlerini dilediği kimselere üstün
lemiştir. Fıkıh ilminin kaynakları
kılar. Allah’ın kudreti her şeye yeter.”
Kur’an-ı Kerim, sünnet, icma ve kıyas-
(Kur’an-ı Kerim 59/6) 2. Eskiden Müs-
tır. 3. Kişinin günlük hayatta ve ahirette
lüman yöneticinin Müslüman olmayan
yararına ve zararına olan şeyleri bilme-
vatandaşlarından aldığı cizye, haraç ve
si. 4. İslam’ın ibadet ve hukuk ilmi. 5.
ticaret malları vergilerinin ortak adı.
Fakihin, bireyin yükümlülükleri hak-
feyiz 1. Verimlilik, gürlük, ongun- kında ana kaynaklar olan Kur’an-ı Ke-
luk. 2. Akma, taşma, taşıp çoğalma. 3. rim ve sünnete dayanarak zihni çaba
İçten gelen sevgi ve saygı ile Allah’a yoluyla elde ettiği bilgi. Fıkıh ilmi,
yönelen kimsenin kalbine doğan mane- inananların Allah’a, insanlara ve diğer
vi haz, ilham, onu kuşatıp içine alan iç varlıklara karşı hak ve sorumluluklarını
huzur. “Neyle gaşyolmuş uyur Mevla- ayrıntılı biçimde ele alır.
na;/Uyusun tunç, uyusun mermer-
fıkıh usulü 1. Fıkhın asılları, delil-
ler!/Açılır feyz alarak ruhundan/Dalda
leri. 2. İslam fıkıh metodolojisi ilmi. 3.
güller, suda nilüferler.” (A. N. Asya)
Müçtehidin ibadet ve amelî konularla
4. Bütün bilgilerin ve varlıkların Al-
ilgili hükümleri kaynaklarından çıkarma
lah’tan zuhur ve tecelli etmesi. 5. Bir
yöntemini ele alan ilim. 4. Müçtehidin,
karşılık beklemeksizin her şeyi yaratan
Kur’an-ı Kerim, sünnet ve İslam fıkhı-
Allah’ın, başta insan olmak üzere tüm
nın diğer kaynaklarından uygulamaya
varlıklara karşı sürekli lütufta bulunma-
yönelik dinî hükümleri çıkarabilmesine
sı.
yarayan yöntem ve kuralları içeren ilim
fezailülkur'an bk. fedailülkur'an. dalı. 5. Müçtehidin, Kur’an-ı Kerim ve
hadislerden hükümler çıkarabilmek için
bilmesi zorunlu olan; ihtiyaç duyduğu
95
kural ve kaideler ilmi. İslam’ın ilk “Bilin ki Allah’ın Resulü aranızdadır.
dönemlerinde Müslümanlar problemle- Şayet o, birçok işte size uysaydı, sıkıntı-
rini Hz. Peygamber’e sorarak çözmüş- ya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı
lerdir. Daha sonra, sahabeler de Hz. sevdirdi ve onu sizin kalplerinizde süs-
Peygamber’e olan yakınlıkları ve dini ledi. Size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin
konulara olan hâkimiyetleri sayesinde gösterdi. İşte dosdoğru yolda olanlar
insanların sorularına cevap vermişler- bunlardır.” (Kur’an-ı Kerim 49/7)
dir. Kur'an-ı Kerim’e göre fısk olan davra-
nışlar şunlardır: Allah’a şirk koşma,
Fıkhıekber İmam Ebu Hanife
Allah’ın ayetlerini inkâr etme, Allah’ın
(150/767)’ye ait, Ehlisünnet inancının
göndermiş olduğu vahyi değiştirme,
özetlendiği ve birçok İslam bilgini
haram yeme, yalan söyleme, Allah’ın
tarafından şerh edilen meşhur akait
emirlerini davranış hâline getirmeme,
kitabı.
peygamberler arasında ayrım yapma,
fıkhılhadis Hz. Peygamber’in sün- Allah’ı hatırlamama, çokca günah işle-
netinin ve hadislerinin anlaşılmasını ve me, kötü söz söyleme, Müslümanın
onlardan hüküm çıkarılmasını konu canına kıyma, uyuşturucu kullanma,
edinen ilim dalı. insan haklarını ihlal etme, başkalarının
emeğini sömürme, kamu malını koru-
fırka 1. Topluluk, grup, bölük.
mama, insanların kişiliklerini rencide
“Hep birlikte Allah’ın dinine sarılın
etme, sihir ve büyü yapma.
fırka fırka olmayın.” (Kur'an-ı Kerim
3/103) 2. Mezhep. 3. Siyasi parti, hizip. fıtra bk. fitre.
“Müslüman fırka belasıyla zebun bir
fıtrat 1. Yokken var etme, yaratma.
kavmi,/Medeni Avrupa üç lokma edip
2. İnsanın yaratılıştan sahip olduğu
yutmaz mı?/Ey cemaat yeter Allah için
fiziki özellikler. 3. İnsanın doğuştan
olsun, uyanın!../Sesi pek müthiş öter
sahip olduğu ahlak, huy, karakter, tabi-
sonra kulaklarda çanın!..” (M. A.
at. 4. Allah’ın, tüm varlıkları kendi
Ersoy) 4. İslam düşünce tarihinde ken-
varlığını ve birliğini tanıyabilme gücü
dilerine özgü görüş ve inançlara sahip
ve yeteneği ile yaratması, Haniflik,
olan mezhep ve siyasi akımlar.
tevhit ve İslam inancı.“Dünyaya gelen
fısk 1. Hak yoldan ayrılma, Al- her insan fıtrat üzere doğar; sonra anne
lah’ın emirlerine itaatsizlik etme. “Üze- ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya
rine Allah’ın adı anılmayarak kesilen Mecusi yapar.” (Hadis) 5. Geçmiş
hayvanların etlerinden yemeyin, böyle peygamberlerin ve dinlerin üzerinde
bir davranış (bunların etinden yemek) ittifak ettikleri; Müslümanların yerine
fısktır.” (Kur’an-ı Kerim 6/121) 2. getirmesi gereken dini esaslar. “Böylece
Küfür, inkârcılık. “…Biz, zalimleri sen, batıl olan her şeyden uzaklaşarak
yapmış oldukları fısk nedeniyle gökten bütün benliğinle kararlı bir şekilde hak
üzerlerine acıklı bir azap indirdik.” dine yönel ve Allah’ın insan bünyesine
(Kur’an-ı Kerim 2/59) 3. Büyük günah- yerleştirdiği fıtrata uygun davran…”
ları işleme ve küçük günahta ısrar etme. (Kur’an-ı Kerim 30/30) 6. İnsanın yara-
96
tılışında bulunan ve hayatı anlamlan- meydana gelen bir eksikliğe karşılık
dırma çabalarına yön veren, çalışmakla olarak verilen mal, para. “Sizden hasta
elde edilemeyen ve inanmayı da içeren, olan veya yolculukta bulunan, oruç
insanın doğuştan getirdiği yetenek; tutamadığı günlerin sayısınca diğer
Tanrı vergisi öz. İnsan, bütün yapıp günlerde tutar. Oruç tutmaya dayana-
etmelerinde, hayatını anlamlandırmayı mayacak kadar güçsüz olanlar ise bir
ve fıtratını tatmin etmeyi hedefler. fakiri doyuracak kadar fidye verir.”
Fıtratına uygun hareket eden insan hem (Kur'an-ı Kerim 2/185)
kendisiyle hem de çevresiyle barışık
fidyeyinecat bk. fidye.
yaşama imkânına kavuşur.
Ficar Savaşları İslam’dan önce fiilî sünnet bk. sünnet.
bazı Arap kabileleri arasında savaş Fil Olayı bk. Ashabıfil.
yapılması yasak kabul edilen ve haram
aylar olarak bilinen zilkade, zilhicce, Fil suresi Kur'an-ı Kerim’in yüz
muharrem ve recep aylarında yapılan beşinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
savaşlar. Cahiliye döneminde zaman Beş ayettir. Surede, “Ashabıfil Kıssası”
zaman haram ayların kutsallığı çiğ- anlatıldığı için bu adı almıştır. Surede,
nenmiş, şiddetli savaşlar meydana gel- Allah’ın fil ordusunu ve bu ordudaki
miştir. İşte bu savaşlar, müşrikler tara- askerleri nasıl yok ettiği anlatılır. Ayrı-
fından, “günahın işlendiği savaşlar” ca bu ordunun hazırlıkları ve Mekke
anlamını ifade etmek üzere Ficar Sa- halkına kurmuş oldukları tuzakların
vaşları diye adlandırılmıştır. Arap tari- boşa çıkarılması, Allah’ın üzerlerine
hinde dört kez Ficar Savaşı yapılmıştır. gönderdiği sürü sürü kuşların attığı
Yirmi yaşlarında olan Hz. Muham- taşlarla böceklerin yediği yapraklar gibi
med’in bunlardan sonuncusuna kabile- yerlere serilip perişan edilmeleri ele
siyle beraber katıldığına dair bir görüş alınır. Bu olaydan insanların ibret alma-
vardır. Hz. Muhammed bu savaşta silah sı tavsiye edilir. Surenin üslubundan,
kullanmamış ve kan dökmemiştir. İslam’dan önce meydana gelen bu olay-
dan Mekkeli müşriklerin haberdar oldu-
fidye 1. Kurtuluş bedeli, kurtulma- ğu anlaşılmaktadır. Fil olayına tanıklık
lık. “İnsan ölüme karşı fidye verebil- eden bazı insanlar sure indirildiğinde
seydi, hükümdarlar fidye verir ve hâlâ hayattaydılar. Nitekim Hz. Pey-
ölümden kurtulurlardı.” (Yusuf Has gamber’i yalanlayan müşrikler bu sure
Hacip) 2. Kefaret. 3. Esiri veya herhan- inince Hz. Peygamber’e tepki göstere-
gi bir kişiyi içine düştüğü durumdan memişlerdir. Surenin gönderilişinin asıl
kurtarmak için verilen mal, para, amacı fil olayı hakkında bilgi vermek
fidyeyinecat. “Düşmanlarınıza üstün olmayıp Mekke müşriklerine, bildikleri
geldiğinizde onları esir alın; savaş bir olayın sonucunu hatırlatmaktır.
sona erince ya onları karşılıksız serbest Böylece Kur’an-ı Kerim’e ve Hz. Mu-
bırakın, ya da fidye karşılığında salıve- hammed’e karşı düşmanca tavır sergi-
rin.” (Kur'an-ı Kerim 47/4) 4. Dince lemeyi sürdürdükleri takdirde müşrikle-
geçerli bir nedenden dolayı ibadetlerde
97
rin de başına böyle korkunç bir bela ler ve orada ebedi olarak kalacaklar-
geleceği uyarısı yapılmaktadır. dır.” (Kur’an-ı Kerim 23/11) Peygam-
berler ve Allah’ın sevgili kullarının
firaset bk. feraset.
kalacağı cennetin en değerli bölgesi.
firavun Eski Mısır hükümdarlarına Firdevs cennetine namazlarını vaktinde
verilen unvan. Mısır’daki eski impara- ve bilinçli bir şekilde kılanlar, boş işler-
torluk dönemi olan M.Ö. yaklaşık 2400 den uzak duranlar, zekâtlarını verenler,
yıllarından itibaren rastlanan bu kelime namuslarını koruyanlar, emanete titizlik
krallık sarayını ve orada oturanları gösterenler ve verdikleri sözlerde du-
ifade ediyordu. XVIII. Sülale dönemi ranlar gireceklerdir. “Cennetin yüz
ortalarına kadar Firavun, Mısır kralları- tabakası vardır. Her tabaka arası yerle
nın lakabı olarak değil de saray anla- gök arası kadardır. Firdevs, cennetin
mında kullanılmıştır. Per’ao kelimesi- en üst tabakasıdır ve buradan dört tane
nin kral anlamında kullanılışına ise nehir çıkar. Firdevs’in üzerinde ise
M.Ö. 1370’lere doğru yazılan eserlerde Allah’ın arşı vardır. Allah’tan (cennet)
rastlanmaktadır. XXII. Sülaleden önce istediğinizde Firdevs’i isteyiniz.” (Ha-
kralın adı zikredilmeksizin kullanılan dis)
bu kelime bu sülale döneminin (M.Ö.
fisebilillah 1. Allah yolunda, Allah
950-730) metinlerinde kralın adının
uğrunda. “Fisebilillah harcamada bu-
başında bir unvan olarak kullanılmıştır.
lunun, mallarınızı (Allah yolunda) har-
Kur’an-ı Kerim’de Firavun kelimesi
cayın. (Cihattan geri durarak ve cimri-
sadece Hz. Musa dönemindeki Mısır
lik yaparak) Kendinizi tehlikeye atma-
Kralını ifade etmektedir. Değişik sure
yın…” (Kur’an-ı Kerim 2/195) 2. Al-
ve ayetlerde 74 yerde geçen kelime,
lah’ın rızasını kazanmak amacıyla hiç-
Hz. Musa’nın karşısında yer alan, bü-
bir karşılık beklemeksizin yapılan mad-
yüklük taslayan, böbürlenen, ilahlık
di ve manevi fedakârlıklar, çabalar. “Ey
iddiasında bulunan, Musa’nın Tanrı-
iman edenler! Hem bu dünyada hem
sı’na ulaşmak için kuleler yaptıracak
öteki dünyada sizi şiddetli bir azaptan
kadar taşkınlık gösteren, halkını kü-
koruyacak bir alış verişi haber vereyim
çümseyip zayıfları ezen ve gerçeklere
mi: Allah’a ve Peygamberine iman edip
sırt çeviren biri olarak tasvir edilmekte-
fisebilillah malınız ve canınızla cihat
dir.
etmenizdir. Eğer bilirseniz (bunları
Firdevs 1. İçinde her çeşit ağacın, yapmak) sizin için gerçekten çok hayır-
özellikle üzüm bağlarının bulunduğu lıdır.” (Kur'an-ı Kerim 61/10-11)
bahçe. 2. Arşın altında bulunan cenne-
fiten 1. Fitneler, belalar, musibet-
tin ortası, en yüksek ve değerli bölgesi.
ler, kargaşalar. 2. Sapıklıklar. 3. Gele-
“İman edip salih amel işleyenlerin
cekte ortaya çıkacak sosyal kargaşa,
konaklama yerleri Firdevs cennetleri-
savaş gibi önemli olaylar ve kıyamet
dir.” (Kur'an-ı Kerim 18/107) 3. Cen-
olaylarına ilişkin hadis kitaplarındaki
net ırmaklarının fışkırdığı bölge.
haberler.
“(İmanlarının gereğini hakkıyla yapan)
müminler Firdevs cennetlerine girecek-
98
fitne 1. İmtihan, deneme, sınama. şirk, sapıklık. 10. Şiddete başvurarak bir
“Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız fikri bastırma, ortadan kaldırma, baskı.
sizin için birer fitnedir. Bu fitnede “İnsanlardan kimi vardır ki ‘Allah’a
(başarılı olanlar için) Allah katında inandık’ der, fakat Allah uğrunda ken-
büyük mükâfat vardır.” (Kur'an-ı Kerim disine bir işkence edilince insanların
8/26) 2. Bozgunculuk, karışıklık, kar- fitnesini Allah’ın azabı gibi sayar. Ama
gaşa, geçimsizlik, genel güvenliği Rabb’inden sana yardım gelse,
bozma. “(Münafıklar) önceden de fitne andolsun: ‘Biz de sizinle beraberdik’
çıkarmak istediler ve sana birçok işi derler…” (Kur’an-ı Kerim 29/10)
tersine gösterdiler. Nihayet hak geldi
fitre 1. Ramazan bayramı sadakası,
onlar istemedikleri hâlde Allah’ın emri
şükür sadakası, sadakayıfıtır. “Hz. Pey-
üstün oldu.” (Kur’an-ı Kerim 9/48) 3.
gamber, erkek, kadın, hür ve köle için
Zulüm, haksızlık, inanç uğruna başa
fitre vermeyi emretti…” (Hadis) 2.
gelen ağır işkence, azap, baskı. “…
Gücü yeten Müslümanların sağlıklı
Mescidiharam’a karşı nankörlük etmek,
olmalarının bir şükrü olarak ramazan
halkını oradan (Mekke’den) sürüp
ayının sonuna kadar fakirlere ödemekle
çıkarmak, Allah katında daha büyük bir
yükümlü oldukları sadaka. Fitre, hicre-
günahtır. Fitne ise, (adam) öldürmek-
tin ikinci senesinde (M.S. 624) emre-
ten daha kötüdür…” (Kur’an-ı Kerim
dilmiştir. Hür olan Müslümanların yeri-
2/217) 4. Şeytanın hile ve tuzakları,
ne getirmesi gereken bir ibadettir. Di-
şeytanın zayıf ruhlu kişilere aşıladığı
nen zengin sayılan herkes fitre vermeli-
batıl inanç, kuruntu. 5. Bela, felaket,
dir. Küçük çocukların fitrelerini velileri
musibet. “Öyle bir fitneden sakının ki,
verir. Fitre miktarı ortalama olarak
aranızdan yalnız haksızlık edenlere
sabahlı akşamlı bir günlük yiyeceğin
ulaşmakla kalmaz (hepinizi kuşatır)…”
parası hesaplanarak belirlenir. Dolayı-
(Kur’an-ı Kerim 8/25) 6. Nifak, müna-
sıyla bu miktar, fitrenin en alt sınırı
fıklık. “Onlar(münafıklar)dan ‘Bana
olup en üst sınırı ise dinen belirlenme-
izin ver (Tebük Savaşı’na götürme),
miştir. Herkes zenginliğine göre fitre
beni fitneye düşürme.’ diyen vardır.
vermelidir. “Hz. Peygamber fitreyi,
Bilin ki onlar zaten fitneye düşmüşler-
oruç tutanı anlamsız ve çirkin davranış-
di. Şüphesiz cehennem, inkâr edenleri
lardan temizlesin, fakirlere de yiyecek
kuşatacaktır.” (Kur’an-ı Kerim 9/49) 7.
bir lokma olsun diye emretmiştir.”
Delilik. “(Ey Muhammed!) Sen büyük
(Abdullah bin Abbas)
bir ahlak üzerinesin. Yakında sen de
göreceksin onlar da görecekler kimin fuhuş 1. Söz ve fiilde çirkinlik,
fitnelenmiş olduğunu.” (Kur’an-ı Ke- edep ve ahlak dışı söz ve davranış.
rim 68/4-6) 8. Geçim sıkıntısı. “…Eğer “Allah adaleti, iyilik yapmayı ve akra-
onlardan birine bir fitne gelirse yüz baya yardımda bulunmayı emreder,
üstü döner (dini kötüleyerek ondan fuhşu, (her türlü) kötülüğü ve azgınlığı
vazgeçer.) O, dünyayı da ahireti de yasaklar. Allah size, düşünüp ibret alıp
kaybetmiştir. İşte apaçık ziyan budur.” tutmanız için öğüt veriyor.” (Kur’an-ı
(Kur’an-ı Kerim 22/11) 9. Dinsizlik, Kerim 16/90) 2. Evlilik dışı cinsel ilişki,
99
nikâhsız birleşme, cinsel sapıklık, zina. 6. Kasım b. Muhammed b. Ebu
“İnsanlar arasında fuhşun yayılmasını Bekir (ö. 107/725)
isteyenler için dünyada da ahirette de 7. Süleyman b. Yesâr (ö. 107/725)
çok şiddetli bir azap vardır.” (Kur'an-ı
fukara 1. Fakirler, yoksullar, muh-
Kerim 24/19) Bir kadının, evlilik dışın-
taçlar. “Sizler, Allah yolunda harcama-
da meslek edinerek veya başta para
ya çağrılıyorsunuz; ama içinizden kimi-
olmak üzere herhangi bir karşılık göze-
niz cimrilik ediyor. Cimrilik eden ken-
terek vücudunu bir erkeğin cinsel tat-
dine cimrilik etmiş olur. Allah zengin-
minine sunması. “Zinaya yaklaşmayın.
dir, sizler ise fukarasınız…” (Kur’an-ı
Çünkü o (zina) fuhuştur ve çok kötü bir
Kerim 47/38) 2. Gelirleri bir yıllık zo-
yoldur.” (Kur’an-ı Kerim 17/32) Ho-
runlu ihtiyaçlarını; barınak, giyecek,
moseksüellik (eşcinsellik), lezbiyenlik
yiyecek, eğitim ve sağlık giderlerini
(sevicilik). “Lut’u da peygamber ola-
karşılayamayan kimseler. Fukaraya
rak gönderdik. Kavmine dedi ki: ‘Siz,
yardım etmek Allah’ın emridir. Kur'an-ı
sizden önce dünyada hiç kimsenin yap-
Kerim fukaranın her türlü maddi ihti-
madığı fuhşu yapıyorsunuz. Siz, kadın-
yaçlarının karşılanması için zengin
larınızı bırakıp erkeklere yaklaşıyorsu-
Müslümanlara zekât, sadaka, fitre, ye-
nuz, yol kesiyorsunuz ve toplantıları-
min ve oruç kefaretleri gibi yükümlü-
nızda edepsizce şeyler yapıyorsu-
lükler getirmiştir. “Sadakalarınızı açık-
nuz!’…” (Kur’an-ı Kerim 29/28-29) 3.
tan vermeniz güzeldir ama fukaraya
Din, ahlak, iffet ve hayâ sınırlarını aşan
gizlice vermeniz sizin için daha hayırlı-
cinsel suçlar ve davranış bozuklukları.
dır ve günahlarınızın bir kısmının ba-
“De ki: ‘Rabb’im, ister açıktan isterse
ğışlanmasına neden olur…” (Kur’an-ı
gizli olsun fuhşun her çeşidini yasak-
Kerim 2/271)
lamıştır...” (Kur’an-ı Kerim 7/33)
furkan 1. İki şeyin arasını ayıran.
fukaha Fakihler, fıkıh bilginleri,
2. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, iman
İslam hukukçuları.
ile küfrü, helal ile haramı birbirinden
Fukahayıseba Tabiin döneminde ayıran. “Kur’an-ı Kerim, insanoğluna
yetişen Medineli yedi meşhur İslam bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir
hukukçusu. Fukahayıseba fıkıh, hadis delili ve furkan olarak ramazan ayında
ve tefsir alanında şöhret kazanmış kişi- indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim
lerdir. İsimleri şöyledir: bu aya erişirse onu baştan sona oruçlu
1. Urve b. Zübeyr (ö. 94/712) geçirsin…” (Kur’an-ı Kerim 2/185) 3.
2. Said b. Müseyyeb (ö. 94/712) Hak ile batılı ayırma, bu ayrılmayı
3. Ebu Bekir b. Abdurrahman b. sağlayan Allah’ın koyduğu ölçü, hak ile
Haris b. Hişam (ö. 94/712) batılı ayırma yeteneği. “Ey iman eden-
4. Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe ler! Allah’ın koyduğu kurallara uyarak
(ö. 98/716) onun koruması altına girin. O, size
5. Harice b. Zeyd b. Sâbit (ö. furkanı verir, kötülüklerinizi örter ve
104/722) sizi bağışlar. Allah büyük bir lütuf sahi-
bidir.” (Kur’an-ı Kerim 8/29) 4.
100
Kur'an-ı Kerim. “Âlemlere uyarıcı inkâr eden eski toplumların cezalandı-
olması için kuluna furkanı indiren rılma şekillerine işaret edildikten sonra,
Allah çok yücedir.” (Kur’an-ı Kerim onların durumundan ibret almayan
25/1) 5. Hz. Musa’ya indirilen Tevrat. Mekkeli müşrikler kınanır. Evrende,
“Andolsun biz, Musa’ya ve Harun’a Allah’ın birliğini gösteren deliller üze-
korunanlar için bir nur ve öğüt olarak rinde insanın düşünmesi öğütlenir.
furkanı verdik.” (Kur’an-ı Kerim Allah’a imanın ve ona secde etmenin
21/48) önemine değinilir. Müslümanlığı güzel
yaşayanların örnek davranışlarına yer
Furkan suresi Kur'an-ı Kerim’in
verilir. Onların geceleri ibadet etmeleri,
yirmi beşinci suresidir. Yetmiş yedi
konuşma biçimleri, kendilerine sataşan-
ayettir. Mekke’de inmiştir. Adını, bi-
lara aldırış etmemeleri, Allah’a yalvar-
rinci ayette geçen ve ‘hak ile batılı
maları, israftan uzak durmaları, cana
birbirinden ayıran’ anlamına gelen
kıymaktan, zina etmekten, yalan söyle-
furkan kelimesinden almıştır. Sureye,
mekten ve yalan yere şahitlik etmekten
Hz. Muhammed’e “Furkan”ı indiren ve
kaçınmaları örnek olarak gösterilir.
onu bütün âlemleri uyarmak için pey-
Allah’a dua etmenin önemini belirten
gamber olarak gönderen Allah’a öv-
ayetle sure son bulur.
güyle başlanır. Hz. Muhammed’e pey-
gamberliğin verilişinin Allah’ın bağışı Fussilet suresi Kur'an-ı Kerim’in
olduğu vurgulanır. İnkârcıların, pey- kırk birinci suresidir. Mekke’de inmiş-
gamberin sıradan insanlardan farklı tir. Elli dört ayettir. Adını, üçüncü ayet-
olmadığı şeklindeki itirazlarına sure te geçen ve ‘bir şeyin ayrıntılarıyla
içerisinde cevaplar verilir ve onların açıklanması’ anlamına gelen fussilet
iddiaları çürütülür. Yerde ve gökte tek kelimesinden alır. Sureye, Kur’an-ı
tanrı olduğu üzerinde durulur, müşrik- Kerim’in Allah tarafından gönderilen
lerin tapındıkları putların hiçbir şey bir kitap olduğu vurgulanarak başlanır.
yapamadığı anlatılır, böyle uydurma İnsanlar tek ilah olan Allah’a inanmaya
tanrılara tapmalarından dolayı müşrik- ve yalnızca ona yönelmeye çağrılır. İnat
ler kınanır. Surede, Hz. Muhammed’in ve kibirleri yüzünden Allah’a şirk ko-
gerçek bir peygamber olduğu ele alınır. şanlar kınanırken inanıp salih amel
Onun diğer insanlardan farklı olmadığı, işleyenlere müjdeler verilir. Allah’ın
yiyip içtiği, gezip dolaştığı, alışveriş büyüklüğünü yok sayan her türlü inkâr-
yaptığı hatırlatılır. Müşriklerin Kur’an-ı cı davranışın anlamsızlığı dile getirilir.
Kerim’in niçin toptan değil de parça İnkârcıların Ad ve Semud kavimleri
parça indirildiği yönündeki sorularına gibi felakete uğrayabilecekleri hatırlatı-
surede cevap verilir. Buna göre, ayetle- lır. Helak olan toplumların tarihlerinden
rin müminlerin kalbine daha iyi yer- ibret alınması öğütlenir. Çok güçlü
leşmesi, Kur’an-ı Kerim’in içerdiği ahiret vurguları yapılır. Bu çerçevede
bilgiler ve eylemsel ilkelerin gerektiği insanların hakikati söylemekten kaçın-
şekilde benimsenebilmesi ve hayata maları hâlinde kulaklarının, gözlerinin
katılabilmesi için parça parça indirildiği ve derilerinin kendi aleyhlerine şahitlik
vurgulanır. Surede, peygamberlerini edeceği haber verilir. Bu tip insanların
101
uyarılmadıkları için değil de uyarıldık- ra yönlendirir. Fücur da kişiyi cehen-
ları hâlde gerçekleri kabule yanaşma- neme götürür.” (Hadis) 2. Küfür, inkâr.
dıkları için ahirette korkunç bir azap “İyilik yapanlar naim cennetindedirler.
çekecekleri bildirilir. Surede, Kur’an-ı Fücur sahipleri ise cehennemdedirler.”
Kerim’in insanları etkileyen üslubu ile (Kur’an-ı Kerim 82/14) 3. Dince çirkin
her geçen gün müminlerin sayısının sayılan davranışlar, ahlaksızlık, edep-
artmasından dolayı, müşriklerin sizlik. “Yoksa biz, inanıp salih amel
Kur’an-ı Kerim dinlemeyi protesto işleyenleri, yeryüzünde bozgunculuk
eden tavırları tasvir edilir. Onların bu yapanlarla (eşit) mi tutacağız? Ya da
çirkin tavırlarına karşılık samimi mü- müttakileri fücur sahipleriyle (bir) mi
minler öğülür. Surede kötülükleri iyi- sayacağız?” (Kur’an-ı Kerim 38/28) 4.
likle savmanın, sabırlı olmanın önemi Zina, zinaya götüren söz ve davranışlar.
üzerinde durulur. İnkârcıların büyüklük 5. Yalan, söz ve davranışların farklı
taslamakla gerçeği küçük düşüremeye- olması.
cekleri ve İslam’ın Allah’ın izniyle
Fütuhatname bk. fetihname.
yayılacağı, gökten yağan yağmur gibi
ölü ruhların İslam’la diriltileceği anlatı- fütüvvet 1. Mertlik, yiğitlik, kah-
lır. Kur’an-ı Kerim’i inkâr edip anlam- ramanlık. “Gör nur-i Muhammed’le
sız tartışmalara girenlerin cezalandırıla- nübüvvet bitti!/Ardınca Ali göçtü…
cağı bildirilir. Kur’an-ı Kerim’in apaçık fütüvvet bitti!” (A. N. Asya) 2. Genç-
ve anlaşılır bir dille insanlık ve toplum lik, delikanlılık. “Fütüvvet, bir dava
için çözümler önerdiği belirtilir. Sure- sahibi olmak ve neye mal olursa olsun
nin son bölümünde herkesin iyiliğinin bu davadan dönmemektir.” (Hallacı
de kötülüğünün de kendisini bağladığı Mansur) 3. Cömertlik, el açıklığı. “Fü-
açıklanır. Hesap gününde, Allah’ın tüvvet, insanlara eziyet etmekten kaçı-
kullarına haksızlık etmeyeceği gerçeği nıp bol bol ikramda bulunmaktır.”
hatırlatılır. Hakikate karşı kulaklarını (Kuşeyri) 4. Kişinin, başkasının menfa-
tıkayan insanlarla ilgili örnekler verilir; atlerini kendisine tercih etmesi, fedakâr-
onların didişmeyi seven, günaha meyil- lık. “Bize göre fütüvvet, ele geçen bir
li, aceleci, sabırsız, nankör ve bencil şeyi tercihen başkalarının yararlanma-
karakterli oldukları gözler önüne serilir. sına sunmak; ele geçmeyen bir şey için
Kur’an-ı Kerim’in gerçeklerinin inkâr de şükretmektir.” (Cafer es-Sadık) 5.
edilemeyeceği ve bu gerçeklerin insan- Hz. Muhammed’in sünnetine uyma,
ların gönlünü ve dünyayı etkisi altına bağlanma. 6. Eskiden esnaf teşkilatları-
alacağı vurgulanır. Kur’an-ı Kerim’in na verilen isim.
ve Hz. Peygamber’in değerini bilmeyen
müşrikleri kınayan ayetlerle sure son fütüvvetname 1. Fütüvveti konu
bulur. alan veya fütüvvetin kuralları hakkında
bilgi veren eser. 2. Tarihte esnaf teşkila-
fücur 1. İsyan, günah, günahları tının uyması gereken kural ve ilkelerden
açıktan işleme. “Doğruluk insanı iyilik bahseden eser(ler).
yapmaya yönlendirir, iyilik de kişiyi
cennete götürür. Yalan ise insanı fücu-
102
G “Allah, hanginizin daha güzel davrana-
cağını sınamak için ölümü ve hayatı
Gaffar (el-Gaffar) “Bağışlaması
yaratmıştır. O, Azizdir, Gafur’dur.”
kendinden ve sonsuz olan, tövbe eden
(Kur'an-ı Kerim 67/2)
kullarının günahlarını bol bol bağışla-
yarak onları cehennem azabından koru- galat 1. Yanlış, yanılma, hata, bo-
yan.” anlamında Allah’ın esmayıhüsna- zukluk. “Söylemez asla galatsız sö-
sından biri. “Muhakkak ki ben tövbe zü/Hiçbir marifette yoktur bir yü-
eden, inanan ve salih ameller yapan zü/Mektebi görmemiş kürsüde gözü/Elif
sonra da dosdoğru yolda giden insan- be demeden dal olur mu ya” (Gufrâni)
lara karşı Gaffar’ım.” (Kur'an-ı Kerim 2. Cahillik. 3. Kasıt unsuru olmaksızın
20/82) amaçla irade beyanı arasındaki uyuş-
mazlık. 4. Arapça ve Farsça olmak
Gâfir Suresi bk. Mümin Suresi.
üzere yabancı dillerden Türkçeye ge-
gaflet 1. Ne yaptığını bilmeme, çen, biçim ve anlam değişikliğine uğra-
ihmallik, dalgınlık. 2. Bir şeyi bile bile yan kelime(ler). 5. Hadis ravisinin hafı-
terk etme. “(Ey Peygamber!) Sen onla- za zayıflığı, bilgisizliği, Arap dilindeki
rı pişman olacakları bir gün gelmeden yetersizliği, rivayet konusundaki dik-
evvel uyar. Çünkü onlar gaflet içinde katsizlik ve gevşekliği, fiziki veya psi-
bir hayat sürerlerken ve iman etmedik- kolojik kusuru, olumsuz çevre şartları
leri bir hâlde (bir de bakmışsın ki) ölüp ve rivayeti yanlış anlama gibi nedenler-
gitmişlerdir.” (Kur'an-ı Kerim 19/39) le farkında olmadan yaptığı hata.
3. Günah sevap hususunda duyarsız ve
galiye Şia mezhebine mensup olup
dikkatsiz davranma, Allah’tan habersiz
Hz. Ali ve on iki imam hakkındaki
olma. “İnsanların Allah’a hesap verme
düşünceleri İslam’ın inanç sistemine
günleri yaklaştı. Hâlâ onlar gaflet
aykırı olan ve bu düşüncelerinde aşırı
içinde olup (Hak’tan) yüz çevirmekte-
giden kimseler. Mezhepler tarihi ile
dirler.” (Kur'an-ı Kerim 21/1) 4. Ahiret
ilgili çalışma yapan Sünni ve Şii bilgin-
için gereken hazırlığı yapmama. “(Ey
ler, galiye terimini genellikle imamet
Muhammed!) Babaları uyarılmamış, bu
konusunda aşırı görüşler benimseyen ve
yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış
Şia’ya bağlılık iddia eden gruplar için
bir toplumu uyarman için (seni pey-
kullanmışlardır. Galiye’nin Hz. Ali ve
gamber olarak gönderdik.)” (Kur’an-ı
soyundan gelen imamlara ilahlık, pey-
Kerim 36/6) 5. Hukuki işlemlerde ko-
gamberlik isnat eden, onlara sahip bu-
layca kandırılabilecek derecede saf ve
lundukları faziletlerin üstünde aşırı
dikkatsiz olma. 6. Kalp katılığı, dinî
özellikler yükleyen gruplar oldukları
emirlere karşı duyarsızlık.
söylenmektedir. Görüşlerindeki aşırılık-
Gafur (el-Gafur) “Kullarını lardan dolayı galiyeyi sadece Şia ile
ahirette perişan etmeyen, onların gü- sınırlamamak da gerekir. Galiyenin
nahlarını gizleyen, örten ve günahların- genel görüşleri şunlardır: İlahi ruhun
dan dolayı cezalandırmayan.” anlamın- Hz. Peygamber’e ve Hz. Ali’ye geçtiği-
da Allah’ın esmayıhüsnasından biri. ni iddia etmek, Allah’ı kullara veya
103
kulları Allah’a benzetmek, Allah’a layandır, merhametlidir.” (Kur'an-ı
cehalet isnat etmek, peygamberliğin Kerim 8/69)
Hz. Peygamber’le sona ermediğini
garip 1. Çok az kullanılması nede-
söylemek, Kur’an-ı Kerim’i, İslam’ın
niyle anlamı kolayca anlaşılmayan
bütünlüğüne ve Kur’an-ı Kerim’in
kelime. 2. Senedinin herhangi bir yerin-
kendi özüne aykırı bir şekilde yorum-
de ravi sayısı bire düşen hadis.
lamak.
gasil 1. Yıkama, su ile temizleme.
Gani (el-Gani) “Zenginliğin kay-
2. İslam dinine göre, insana saygının ve
nağı olan, hiçbir varlığın hiçbir şeyine
verilen değerin bir göstergesi olarak
ihtiyaç duymayan fakat her varlığın
Müslüman ölüyü dini usule uygun bir
ihtiyacını en mükemmel şekilde karşı-
biçimde yıkayıp temizleme.
layan, kendi varlığıyla yetinip başkası-
na muhtaç olmayan.” anlamında Al- gasilhane Ölü yıkanan yer.
lah’ın esmayıhüsnasından biri. “Sizler
gasp 1. Bir şeyi zorla ve haksız bir
Allah yolunda harcama yapmaya çağrı-
şekilde sahibinin elinden alma. “O
lıyorsunuz. Fakat içinizden bazıları
(yaraladığım) gemi denizde çalışan
cimrilik yapıyor. Kim cimrilik ederse
yoksullarındı. Onu kusurlu yapmak
kendine cimrilik etmiş olur. Allah Ga-
istedim, çünkü onların gerisinde her
ni’dir, siz ise fakirsiniz. Eğer Allah’tan
sağlam gemiyi gasp eden bir kral var-
yüz çevirirseniz sizin yerinize başka bir
dı.” (Kur’an-ı Kerim 18/79) 2. Başkası-
toplum getirir. O toplum sizin benzeri-
na zorla üstün gelme. 3. Başkasına ait
niz bir toplum olmaz.” (Kur'an-ı Kerim
olan değerli dayanıklı malları, sahibinin
47/38)
izni olmaksızın elinden alma. “Bir
ganimet 1. Herhangi bir zorluk kimse haksız olarak başkasının bir karış
çekmeden elde edilen şey. “Ey iman yerini gasp ederse kıyamet günü o yer
edenler! Allah yolunda savaşa çıktığı- yedi katıyla o kimsenin boynuna geçiri-
nız zaman iyi anlayın, dinleyin; size lir.” (Hadis)
selam verene, dünya hayatının geçici
gassal 1. Yıkayan, temizleyen. 2.
faydalarını gözetip ‘Sen mümin değil-
Dinî usule uygun olarak ölü yıkayan
sin.’ demeyin. Çünkü Allah’ın yanında
kimse.
çok ganimet vardır. Önceden siz de
öyleydiniz, Allah size lütfetti (imana Gaşiye suresi Kur'an-ı Kerim’in
geldiniz). O hâlde iyice anlayın, dinle- seksen sekizinci suresidir. Mekke’de
yin (Peşin hüküm vermeyin). Çünkü inmiştir. Yirmi altı ayettir. Adını, beşin-
Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” ci ayette geçen ve ‘ansızın gelip insanı
(Kur’an-ı Kerim 4/94) 2. Savaş sırasın- kuşatan üzücü veya sevindirici haber’
da Müslüman olmayan düşman ordu- anlamına gelen gaşiye kelimesinden
sundaki askerlerden alınan her türlü almıştır. Surenin ilk yedi ayetinde ce-
mal ve esirler. “Almış olduğunuz ga- hennemlikler, ondan sonraki dokuz
nimetlerden helal ve temiz olarak yiyin. ayetinde de cennetlikler tasvir edilir.
Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah bağış- Daha sonra ise ebedî mutluluk ve inkâ-
104
rın temel unsurunu oluşturan iman ve bazların, falcıların, kâhinlerin ve şey-
inkâr konuları üzerinde durulur. Al- tanların gaybı bilmesi mümkün değildir.
lah’ın varlığına işaret eden tabiattaki
gayrimüekked sünnet bk. sünnet.
yaratılış olaylarına dikkat çekilir. Hz.
Muhammed’in İslam dinine davet eder- gayrimüslim 1. İslam dinini hak
ken zor kullanmaması, bunun yerine din olarak kabul etmeyen, mümin ol-
uyarıcı bir tutum takip etmesi istenilir. mayan. 2. Yahudi, Hristiyan, Sabii,
Surede, bütün insanların ahirette hesaba Mecusi.
çekileceği vurgulanır. Ahirette görüle-
cek hesabın bireyselliğini haber veren gaza 1. Savaş amacıyla düşmana
ayetle sure son bulur. doğru yönelme, sefere çıkma. “Kim
gaza etmez veya (yeri geldiğinde) gaza
gavs 1. Yardım etme, imdada ye- etmeyi istemezse münafıklıktan bir şube
tişme. 2. Velilikte ulaşılabilen en yük- üzerine ölür.” (Hadis) 2. İslam dinini
sek manevi makam, veliler zümresinin korumak, yaymak veya davetin önün-
başkanı. 3. Allah’ın isimlerinin ve sıfat- deki engelleri kaldırmak amacıyla Müs-
larının anlamlarıyla ahlaklanıp İslam’ı lüman olmayanlara karşı yapılan savaş,
derin bir aşkla yaşayan, davranışlarında cihat. “Ey iman edenler! Sizler inkâr
Hz. Muhammed’i örnek alan ve ona edenler gibi yeryüzünde yolculuğa
benzemeye çalışan Allah dostu; velile- çıkan veya gaza yapan kardeşleri hak-
rin en büyüğü, insanıkâmil. kında ‘Eğer bizim yanımızda kalsalardı
ölmezler, öldürülmezlerdi.’ diyen (mü-
gâvur bk. kâfir.
nafıklar) gibi olmayın.” (Kur'an-ı Ke-
gayb 1. Göz önünde olmayan, göz- rim 3/156) 3. Osmanlılarda, İslam dini-
le görülmeyen, gizli olan, hazırda ol- ni yaymak için yapılan savaşı ifade
mayan. 2. Akıl ve duyular yoluyla eden fetih düşüncesi, fetih ruhu.
hakkında bilgi edinilemeyen varlık
gazap 1. Öfke, kızgınlık, hiddet,
alanı. 3. Henüz içinde yaşanılmayan
hışım. “Allah’a sığın şahs-ı halimin
gelecek zaman ve gelecek zaman içeri-
gazabından/Zira yumuşak huylu atın
sinde meydana gelecek olaylar. “Şüp-
çiftesi pektir.” (Ziya Paşa) 2. Hoşa
hesiz ki göklerdeki ve yerdeki gaybı
gitmeyen bir şey karşısında intikam
sadece Allah bilir.” (Kur'an-ı Kerim
arzusuyla heyecanlanma. “Gerçek yiğit
49/18) 4. Öldükten sonra dirilme, cen-
güreşte güçlü olan değil gazap anında
net, cehennem, hesap günü gibi insanın
kendine hâkim olandır.” (Hadis) 3.
duyu organları ve akıllarıyla haklarında
Yeryüzünde işlenmiş ve işlenecek olan
bilgi edinemeyecekleri âlem. “Gerçek
her türlü zulüm ve haksızlığa karşı
müminler gayba inanırlar, namazlarını
Allah’ın verdiği veya vereceği ilahi
kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızık-
ceza. “Her kim bir mümini kasıtlı ola-
tan Allah rızası için harcarlar.”
rak öldürürse, onun cezası cehennemde
(Kur'an-ı Kerim 2/3) İslam’a göre Al-
ebedi olarak kalmaktır. Allah (böyle
lah’ın dışında mutlak gaybı hiç kimse
birine) gazap ve lanet eder; ahirette de
bilemez. Peygamberler bile ancak Al-
onun için korkunç bir azap hazırlamış-
lah’ın bildirdiği kadarını bilirler. Sihir-
105
tır.” (Kur’an-ı Kerim 4/93) 4. İnsanlar Birisi Allah’ın kendisine mal verdiği ve
arasındaki haksızlıklardan ötürü suçlu- bu malı Allah yolunda harcayan kişidir.
ları cezalandırması anlamında Allah’ın Diğeri, Allah’ın kendisine vermiş oldu-
haberî sıfatlarından biri. “Rahmetim ğu ilimle amel eden ve bu ilmi başkası-
gazabımı geçmiştir.(Her şeyi kuşatmış- na öğreten kişidir.” (Hadis)
tır.)” (Kutsi Hadis)
gılman 1. Genç hizmetçiler. 2.
gazavatname Osmanlılarda, Cennete giren kimselerin hizmetleriyle
Hristiyan devletlere karşı yapılan sa- görevlendirilen gençler. “(Cennetliklere
vaşları konu edinen eserler. hizmet eden) sedefteki inciler gibi olan
gılman (cennet ehlinin) yanlarında
gazi 1. Mücahit, gaza yapan, sava-
dolaşırlar.” (Kur’an-ı Kerim 52/24) 3.
şa katılan.“Yüce Allah üç kişinin dua-
Müminlerin, büluğdan önce ölen ve
sını kabul eder: Gazinin, misafirin ve
anneleri babaları cennetlik olduğunda
babanın.” (Hadis) 2. İslam dinini koru-
onlara hizmet edecek olan çocukları.
mak veya yaymak amacıyla savaşa
“Gâh Duzah’da yanam Firavun ile
gidip büyük yararlılıklar gösteren ve
Haman ile/Gâh cennete varam gılman
sağ olarak dönen kişi, mücahit. “Kim,
ile Rıdvan olam.” (Yunus Emre) 4.
Allah yolunda cihada çıkan bir gazinin
Kâfirlerin büluğ çağına gelmeden önce
ihtiyaçlarını giderirse, o kişi Allah
ölen ve cennet ehline hizmet etmekle
yolunda savaş yapmış gibi sevap alır.”
görevli çocukları.
(Hadis) 3. Savaşta başarı kazanan ku-
mandanlara ve hükümdarlara verilen gıyar Eskiden Müslüman toplum-
şeref unvanı. larda yaşayan gayrimüslimlerin taşıma-
ya mecbur oldukları zünnar, kuşak,
gazve 1. Savaş, fetih, fetih hazırlı-
kemer, şal vb. simge.
ğı, askeri saldırı. 2. Hz. Peygamber’in
bizzat kendisinin sevk ve idare ettiği gıybet 1. Dedikodu, çekiştirme,
savaşlar. Hadis ve İslam tarihi âlimleri- yerme, kötü sözlerle anma. “Benim
ne göre asker sayısı az veya çok olsun, yârim bana yalan söylemez,/Söylerse de
savaş için veya başka bir amaçla hare- gıybetimi eylemez.” (Karacoğlan) 2.
ket edilsin, çarpışma olsun veya olma- Kendimiz hakkında söylendiğinde hoş-
sın Hz. Peygamber’in bütün seferlerine lanmayacağımız bir şeyi başka bir
gazve denir. Müslümanın arkasından söyleme, onu
küçültücü sözlerle anma. “Ey iman
gıpta 1. İmrenme, özenme, be-
edenler!…Birbirinizin gıybetini yapma-
ğenme, hoşlanma. “Üsküdar, bir ulu
yın. Hiçbiriniz ölmüş kardeşinin etini
rüyayı görenler şehri,/Seni gıptayla
yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendi-
hatırlar vatanın her şehri.” (Y. K. Be-
niz. O hâlde Allah’tan korkun! Allah
yatlı) 2. Nimete kavuşma arzusu, se-
tövbeyi çok kabul eden ve kullarına
vinç. 3. Kişinin başkasının elindeki
karşı merhametli olandır.” (Kur'an-ı
nimetin yok olmasını istemeksizin
Kerim 49/12) 3. Bir kimsenin aleyhin-
aynısının kendi elinde de olmasını
deki incitici, küçültücü söz ve davranış-
istemesi. “Ancak iki kişiye gıpta edilir:
lar. “Bir kimse aleyhinde konuştuğunuz
106
şeyler onda varsa gıybet, eğer yoksa o Kur’an-ı Kerim’in değiştirildiğini iddia
kişiye iftira etmiş olursunuz.” (Hadis) etmeleri, Kur’an-ı Kerim ve sünnette
emredilen bazı ibadetleri inkâr etmeleri.
gönül 1. Kalp. “(Bilin ki ey insan-
lar,) inançlarınızı ister gizleyin ister Gurabiye Hz. Peygamber’le Hz.
açığa vurun, o gönüllerinizde olan her Ali’nin fiziken birbirine benzetilmesin-
şeyi bilir.” (Kur’an-ı Kerim 67/13) 2. den yola çıkarak Cebrail’in vahyi yan-
İstek, arzu, heves. “Akıl akıl olsaydı lışlıkla Hz. Ali yerine Hz. Muham-
ismi gönül olurdu;/Gönül gönlü bul- med’e verdiğini savunan aşırı Şii grup.
saydı bozkırlar gül olurdu. (N. F. Kı- Gurabiye, Allah’a cehalet isnat ettiği
sakürek) 3. Niyet. 4. Duygu, his. için İslam dışı kabul edilmiştir. Çünkü
“İnsanların görmesini istemediğin ve Allah, peygamberliği kime vereceğini
gönlünün yatışmadığı şey günahtır.” en iyi bilendir.
(Hadis) 5. İnanç ve duyguların kaynağı.
gurbet 1. Dervişin, nefsini eğitip
“Müminin gönlünde imanla küfür,
geliştirerek iç dünyasında elde edeceği
imanla cimrilik bir arada bulunamaz.”
derinlikle kötü söz ve davranışlardan
(Hadis)
gufran 1. Bağışlama, affetme. 2. uzak kalması. 2. Tasavvuf yoluna giren
Allah’ın azap dokunacak şeylerden dervişin vatanından ayrı yaşaması ve
kulunu koruması ve affetmesi. “Pey- halkın davranış ve düşüncelerinden
gamber ve müminler Allah’tan kendile- uzak kalması. “Gurbette ölen kişi şehit-
rine indirilene iman ettiler. Onlardan tir”. (Hadis)
her biri Allah’a, onun meleklerine,
gurre 1. Parlaklık, beyazlık. “Üm-
kitaplarına, peygamberlerine inandılar
metim kıyamet gününde abdest alırken
ve ‘Allah’ın peygamberleri arasında
yıkadığı organların parlaklığı ile tanı-
hiçbir ayırım yapmayız. İşittik ve itaat
nır. Kim gurresinin çok olmasını ister-
ettik, Ey Rabbimiz! Gufranını dileriz.
se, abdest almaya özen göstersin.”
Dönüş yalnızca sanadır.’ dediler.”
(Hadis) 2. Anne karnındaki çocuğun
(Kur'an-ı Kerim 2/285)
dışarıdan bir müdahale ile düşmesine
Gulatışia İslam dininin inanç, iba- neden olan kişinin ödemek zorunda
det ve peygamberlik gibi temel konula- olduğu para, mal.
rında Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygam-
gusül 1. Yıkanma, temizlenme. 2.
ber’in sünnetine uymayan yorumlar
Cünüplük, hayız ve nifas gibi manevi
yapan; Hz. Ali ve Şia imamlarını ilahlık
kirlilikten kurtulmak için, niyet ederek
veya peygamberlik derecesine varan
ağız ve burun içleri de dâhil hiçbir kuru
nitelemelerle anan, bu aşırı görüşlerin-
yer kalmadan bütün vücudu yıkama,
den dolayı İslam’ın temel prensiplerine
boy abdesti. Gusül abdestinin farzları
aykırı inanışlar geliştiren Şii gruplar.
üçtür: Ağzı bol su ile yıkamak, burna su
Gulatışia’ya, “aşırı gidenler” anlamında
çekerek yıkamak ve tepeden tırnağa
“gulat” denmesinin diğer bazı nedenleri
bütün vücudu yıkamak. “Eğer cünüp
de şunlardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer,
olduysanız gusül (abdesti) yapınız…”
Hz. Osman başta olmak üzere sahabe-
(Kur'an-ı Kerim 5/6)
nin ileri gelenlerini tekfir etmeleri,
107
günah 1. Suç, kabahat, hata, zu-
lüm, israf, isyan, fesat, haram. “Gü-
nahlarından tövbe eden sanki onu hiç
işlememiş gibi olur.” (Hadis) 2. Dinin
emir ve yasaklarına aykırı olarak yapı-
lan söz, iş ve davranışlar. Günahlar,
işleyene, kendisine karşı suç işlenen
varlığa ve işlenen suçun niteliğine göre
büyük ve küçük diye ikiye ayırılır.
Kur’an-ı Kerim ve sünnet, insanları
günahlardan tövbe etmeye çağırmıştır.
İnsanlar bu çağrıya olumlu cevap verir
ve tövbe ederlerse Allah onların günah-
larını affeder. İslam bilginleri büyük
günahlara kebire veya günahıkebair
adını vermiştir. “Ahirette, insanın helak
olmasına neden olacak yedi günahtan
sakınınız: 1. Allah’a şirk koşmak, 2.
Sihir ve büyü yapmak, 3. Allah’ın yasak
kıldığı cana kıymak, 4. Yetim malı ye-
mek, 5. Faiz alıp vermek, 6. Savaştan
kaçmak, 7. İffetli insanların namusları-
na iftirada bulunmak.” (Hadis)
günahıkebair bk. günah.

108
H (Kur'an-ı Kerim 7/157) 4. Kâfir. “Öyle
ki Allah, habisi temizden (müminden)
Haberivahid bk. ahad haber
ayırır, kötüleri bir araya toplar ve hep-
Habibullah “Allah’ın en sevgili sini birden cehenneme koyar…”
kulu.” anlamında Hz. Muhammed için (Kur’an-ı Kerim 8/37) 5. Zina yapan.
kullanılan saygı ve hürmet ifadesi, Hz. “Habis kadınlar, habis erkeklere; habis
Peygamber’in sıfatlarından biri. “Ya erkekler habis kadınlara layıktır.”
Habiballah bize imdad kıl,/Son nefes (Kur'an-ı Kerim 24/26) 6. Kötü ve za-
didarın ile şad kıl.” (Süleyman Çelebi) rarlı olduğu için insan tabiatının hoş-
lanmadığı, aklın ve dinin benimsemedi-
Habil Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın
ği şeyler. “De ki: ‘Habisin çokluğu
küçük oğlu. Kur’an-ı Kerim, Habil’in,
hoşuna gitse bile habis ile temiz eşit
kardeşi Kabil tarafından haksız yere
değildir. Ey akıl sahipleri! Allah’(ın
öldürülüşünden bahseder. Yüce Allah,
azabın)dan sakının ki kurtulasınız.”
Habil’in öldürülmesinin en büyük gü-
(Kur’an-ı Kerim 5/100)
nahlardan biri olduğunu vurgulayarak
insanları haksız yere kan dökmemeleri hablullah Kur’an-ı Kerim; Al-
konusunda uyarır. Kur’an-ı Kerim, lah’ın peygamberlerine bildirmiş oldu-
Habil’in öldürüldükten sonra kardeşi ğu vahiy. “Hep birden topluca
Kabil tarafından gömülmesini ve Ka- hablullaha sarılın, ayrılığa düşmeyin.
bil’in daha sonra onun ölümünden Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatır-
duymuş olduğu üzüntüyü de anlatır. layın.” (Kur'an-ı Kerim 3/103) 2. Al-
lah’ın dini; İslam. 3. Allah’ın ahdi;
Habîr (el-Habîr) “Her şeyi tüm
sözü, koyduğu kurallar. 4.Hz. Peygam-
ayrıntılarıyla bilen ve kendisinden
ber’in sünneti. 5. Hayırda ve güzelde bir
hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının
araya gelen, her türlü kötülüğe tavır
niyet, söz ve davranışlarından haberdar
alan insanlar topluluğu.
olan.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
nasından biri. “Sözünüzü ister gizleyin, hac İmkânı olan Müslümanların
ister onu açığa vurun (fark etmez). zilhicce ayında ihram giyerek, Arafat’ta
Çünkü Allah, insanın içinden geçenleri vakfe yaparak ve Kâbe’yi tavaf ederek
bile bilir. Yaratan bilmez mi? Yalnız o, yaptıkları farz ibadet, İslam’ın beş şar-
(hikmetinde) erişilmez bir derinlik tından biri. İslami kaynaklara göre
sahibi ve Habîr’dir.” (Kur'an-ı Kerim haccın tarihi Hz. Âdem’e kadar uzanır.
67/13-14) Tarih içerisinde zaman zaman unutulan
bu ibadet, İbrahim Peygamber tarafın-
habis 1. Bayağı, kötü, fena, pis.
dan tekrar canlandırılmıştır. Kur’an-ı
“Habis olan şeyleri sadaka olarak ver-
Kerim’e göre, Hz. İbrahim, oğlu Hz.
meyin. Bilin ki Allah zengindir ve her
İsmail ile beraber Kâbe’nin eski temel-
türlü övgüye layıktır.” (Kur'an-ı Kerim
lerini bularak yeniden inşa etmiş ve
2/267) 2. Alçak, soysuz, kötü insan. 3.
insanları hac ibadetini yapmaya çağır-
Haram kazanç. “…(O Peygamber ki)
mıştır. Hz. İbrahim, haccın kurallarını
sizlere temiz olan şeyleri helal kılıyor,
tespit ederek insanlara öğretmiştir.
habis olan şeyleri ise haram kılıyor…”
109
Zamanla bu ibadet unutulmuş, insanlar Arafat vakfesinin cumaya rastlamasıyla
İslam’ın onaylamadığı bazı uygulama- yapılan hac. Bazı İslam âlimleri, arefe
ları hacca karıştırmıştır. İslam’ın doğu- gününün diğer günlere bir üstünlük
şu sırasında ise Kâbe’yi tavaf, umre, taşıdığı ve o gün yapılan duaların daha
Arafat ve Müzdelife’de vakfe, kurban faziletli olduğuna dair rivayetlerle,
kesme gibi âdetler devam ettirilmekle Cuma gününün önemini belirten riva-
beraber, hacca birçok putperest gelenek yetleri bir araya getirerek Arafat vakfe-
de eklenmiştir. Hz. Peygamber’e hac sinin cumaya denk gelmesiyle yapılan
farz kılınınca, putperestlikten kalma haccın daha fazla sevap kazandırdığını
bütün âdetler kaldırılmıştır. Hz. Mu- söylemişlerdir.
hammed ‘Ben nasıl hac yapıyorsam siz
haccıifrad İhrama girerken yalnız
de öyle hac yapın.’ buyurarak haccın
hacca niyet edilip içerisinde umre yap-
kurallarını özüne uygun olarak belirle-
manın olmadığı ve kurban kesmenin
miş ve bu ibadeti tevhit inancına uygun
gerekmediği hac türü.
hâle getirmiştir. Hac ibadeti dinen zen-
gin sayılan, akıllı, ergin, sağlıklı Müs- haccıkıran İhrama girilirken hac
lümanlara ömürlerinde bir kez olmak ve umreye birlikte niyet edilip önce
üzere farzdır. Kendilerine hac farz olan umrenin yapıldığı, sonra da ihramdan
Müslümanların en kısa zamanda hacca çıkılmaksızın hac görevlerinin yerine
gitmeleri gerekir. “Kâbe’yi haccetmek getirildiği ve kurban kesmenin de vacip
gücü yeten bütün Müslümanların Al- olduğu hac türü.
lah’a karşı yerine getirmek zorunda
haccıtemettü Niyet edilerek önce
oldukları bir görevdir. Kendine hac
umre için ihrama girilip umre tamam-
farz olduğu hâlde, nimetlere karşı nan-
landıktan sonra ihramdan çıkılarak aynı
körlük edip hacca gitmeyenler, bilsinler
yılın hac ayı içerisinde ikinci kez ihra-
ki Allah, insanlara muhtaç değildir.”
ma girilmek suretiyle yapılan ve kurban
(Kur'an-ı Kerim 3/97) “Kendisine hac
kesmenin de vacip olduğu hac türü.
farz olan kişi hacca gitmekte acele
etsin.” (Hadis) Haceriesvet Tavafın başlangıç ye-
rini göstermek üzere Kâbe’nin güney-
haccıasgar 1. Küçük hac, umre. 2.
doğu köşesinde bulunan, yerden 1.5
Arafat vakfesinin cumadan başka bir
metre yüksekliğinde, oval biçiminde,
güne denk gelmesiyle yapılan hac.
hafif kırmızı ve sarı damarcıkları bulu-
haccıekber 1. Büyük hac, hac. nan, 30 cm. çapında oldukça parlak
“Allah’ın ve Resulünün, müşriklerden siyah bir taş. Kâbe duvarında bulunan
uzak olduğunun haccıekber gününde ve Müslümanlarca kutsal sayılan
insanlara duyurusudur: Eğer tövbe Haceriesvet’in cennetten geldiğine
ederseniz bu sizin için daha hayırlı inanılır. Haceriesvet, Kâbe’yi tavafın
olur; yüz çevirirseniz bilin ki Allah’ı başlangıç ve bitiş noktasıdır. “Ataydım
âciz bırakamazsınız. Ey Muhammed! Kâbe’ye özüm,/Göreydi Ravza’yı gö-
İnkâr edenlere can yakıcı bir azabı züm,/Haceriesvet’e yüzüm,/Sürsem,
haber ver.” (Kur’an-ı Kerim 9/3) 2. yalvarsam, ağlasam.” (Âşık Ruhsati)
110
hacet namazı Herhangi bir ihtiyacı ları anlatılır. Surede, inkârcıların Al-
olan Müslümanın bu ihtiyacının karşı- lah’a inkârla yetinmeyip insanları Allah
lanmasını Allah’tan istemeden önce yolundan saptırmak ve haccı engelle-
kılmış olduğu nafile namaz. “Kimin mek suretiyle zulümde ileri gitmelerin-
Allah’a veya insanlardan birine bir den söz edilir. Haccın sağladığı maddi
ihtiyacı olursa, güzelce abdest alsın, iki ve manevi yararlarla birlikte kurban
rekât hacet namazı kılsın, hacet duası- kesmenin öneminden söz edilir. Kurban
nı okusun sonra da dünya ve ahiretle ve haccın esas amacı olan takva konusu
ilgili dileğini Allah’tan istesin.” (Ha- vurgulanır. Müminlerin kendilerine
dis) yapılan saldırılara karşı inançlarını
koruma uğrunda savaşabilecekleri bildi-
hacı Hac görevini yerine getiren
rilir. Surede, Hz. Peygamber’e karşı
Müslüman. “Hacının, Allah yolunda
direnen Mekke müşriklerinin psikolojik
savaşan gazinin ve mazlumun duasını
durumları ele alınır. Hz. Nuh’tan beri
Allah geri çevirmez.” (Hadis)
bütün peygamberlerin benzer direnişler-
Hac suresi Kur’an-ı Kerim’in yir- le karşılaştıkları hatırlatılır. Peygamber-
mi ikinci suresidir. Surenin çoğunluğu lerine karşı direnen bu kavimlerin yok
Mekke’de inmesine rağmen içerisinde olmasından müşriklerin ibret alması
Medine’de inen ayetler de vardır. Yet- öğütlenir. Kur’an’ın içeriğinin tamamen
miş sekiz ayettir. Adını yirmi yedinci gerçekleri yansıttığı ifade edildikten
ayette geçen “hac” kelimesinden almış- sonra bilgisizliğe dayalı bir inkârın
tır. Surede, Allah’ın birliği, kıyametin tehlikeleri üzerinde durulur. Müminlere,
kopması, öldükten sonra dirilmenin ve imanlarının karşılığı olarak ahirette elde
Allah’ın huzurunda hesaba çekilmenin edecekleri makamlar müjdelenir. Hicre-
kesinliği vurgulanır. Ayrıca, Mekkeli tin, cihadın ve Allah yolunda çekilen
müşrikler kendilerinin, soyundan gel- sıkıntıların karşılığının Allah tarafından
diklerini iddia ettikleri İbrahim Pey- eksiksiz ödeneceği belirtilir. Allah’a
gamber’in getirdiği Haniflik diniyle ibadet edenlerle ona ibadet etmeyenle-
bütün bağlarını kopardıkları ve dinleri- rin eşit tutulmayacakları haber verilir.
ni, ibadetlerini bir eğlenceye dönüştür- Allah’tan başka ibadet edilen varlıkların
dükleri için uyarılırlar. Surede, Allah batıllığı üzerinde durulur. Hatta, ‘onla-
hakkında bilgisizce tartışmaya girmenin rın hepsinin bir araya gelmeleri duru-
yanlışlığı belirtilir. İnsanları Allah munda bile bir sivrisineği yaratamaya-
yolundan saptırmak için büyüklük cakları’ hatırlatılır. Müminlere bu gibi
taslayarak müminler üzerinde egemen- batıl varlıklara iltifat etmemeleri, yal-
lik kurmak isteyen müşrikler uyarılır. nızca Allah’a secde ve rükû etmeleri,
İmanla beraber salih amellerde bulunan birbirlerine iyilik yapmaları, Allah
müminlere cennet müjdesi verilir. Put- yolunda sürekli çalışmaları, İbrahim
perestliğin anlamsızlığına dikkat çeki- Peygamber’in getirmiş olduğu haniflik
lir. Tabiattaki varlıklar bile Allah’a yolundan ayrılmamaları emredilir.
secde ederken insanların inkârı tercih “Namazı kılınız, zekâtı veriniz, Allah’ın
etmesi sebebiyle ilahî azaba uğrayacak- emirlerine sıkıca sarılınız, o sizin dos-
111
tunuzdur; ne güzel dost, ne güzel yar- içinden ırmaklar akan cennete kor.
dımcıdır.” öğüdüyle sure son bulur. Onlar orada ebedî olarak kalırlar. En
büyük kurtuluş budur. Her kim de Al-
haç 1. İstavroz, salip. 2. Birbirini
lah’a ve Resulüne isyan eder ve Al-
dikey olarak kesen iki çizginin oluştur-
lah’ın hadlerini çiğnerse Allah onu
duğu artı şeklinde bir işaret,
cehennemine kor ve o orada ebedî ola-
Hristiyanlığın simgesi, çarmıh.
rak kalır. Cehennemde çok şiddetli bir
Hristiyanlar haçın, Hz. İsa’nın çarmıha
azap vardır.” (Kur'an-ı Kerim 4/13-14)
gerilmesini temsil ettiğine inanırlar.
3. Kur'an-ı Kerim ve sünnette suçlular
Hristiyanlarca haç çıkarma işlemi gü-
için öngörülen, miktarı dince belirlen-
nahlara tövbeden sonra yerine getirilir.
miş ve tanımlanmış ceza, müeyyide,
Katolikler haç çıkarırken ellerini önce
yaptırım. “Şüpheli olan şeylerde; kişi-
alın, sonra göğüs, daha sonra da sağ ve
nin suçlu olduğuna dair kesin bulgular
sol omuz üzerine koyarlar. Ortodokslar
olmadıkça hadleri uygulamayınız.”
ise önce alna, sonra sağ ve sol omuz
(Hadis) 4. Bir kavramın özünü tanıtan
üzerine koyarlar. Protestanlar ise haç
ve başka kavramlardan farkını belirle-
çıkarmazlar. “Hilal haça yenilmesin!
yen mantık terimi.
Âmin!/Türklük bitti denilmesin! Âmin!”
(Ziya Gökalp) hades 1. Ayıp, kir, kusur, pis olan
şey. 2. Din açısından temizlenmeyi
Haçlılar XI. yüzyılın sonlarında
gerektiren manevi kirlilik durumu,
Avrupa dünyasının, Kudüs’ü kurtarma
cünüplük. 3. Abdestsiz olma hâli.
sloganı ile Türkleri Anadolu’dan atmak
“Hadesten sonra abdest almak gere-
ve bütün Orta Doğu’yu ele geçirmek
kir.” (Hadis)
için başlattığı siyasal amaçlı askerî
harekâta katılanlar. Haçlı seferlerine hadesten taharet 1. Kişinin mane-
katılanların elbiselerinin üzerinde haç vi kirlilik durumundan temizlenmesi. 2.
işareti bulunduğu için bu ad verilmiştir. Namaz kılacak kişi abdestsiz ise abdest
1096 yılında başlayan Haçlı Seferleri alması; cünüp olanın cünüplük, hayız
1291’de Latin Hristiyanların doğuda olanın hayız, lohusanın da lohusalık
son merkezi olan Akka’dan çıkarılma- durumundan temizlenmesi, gusül abdes-
sına kadar süren yaklaşık 200 yıllık ti alması.
dönemi kapsar. Bu dönem içinde 9
Hâdi (el-Hâdi) “İnsanlara doğru
büyük sefer yapılmış ve bazı küçük
yolu gösteren, rehberlik eden, onların
savaşlar da olmuştur. Daha sonra tarih-
zihinlerini ve gönüllerini aydınlatarak
te Türk-İslam dünyasına karşı yapılan
hayır ve mutluluk veren.” anlamında
bütün savaşlar da Haçlı Seferi olarak
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “(Se-
adlandırılmıştır.
nin çağında olduğu gibi) Biz her pey-
had 1. Sınır, iki şeyin arasını ayır- gambere, günahlara batan kimselerin
ma. 2. İslam dininin koyduğu helal arasından düşmanlar çıkarırız. Bununla
haram sınırları, ölçüleri. “Bunlar Al- birlikte sana Hâdi ve yardımcı olarak
lah’ın hadleridir. Her kim Allah’a ve Rabb’in yeter.” (Kur'an-ı Kerim 25/31)
Resulüne itaat ederse Allah onları
112
Hadid suresi Kur’an-ı Kerim’in takrirleri; sahabelerin dine aykırı olma-
elli yedinci suresidir. Medine’de inmiş- yan söz ve davranışlarını onaması.
tir. Yirmi dokuz ayettir. Adını yirmi “Benden bir hadis işitip ezberleyip
beşinci ayette geçen ve “demir” anla- sonra da onu başkalarına aktaran kişi-
mına gelen “hadid” kelimesinden al- nin Allah yüzünü ak etsin.” (Hadis) 3.
mıştır. Sure, yeryüzündeki canlı-cansız Hz. Peygamber’in Kur'an-ı Kerim’den
bütün varlıkların Allah’ı tespih ettiğini anladıklarını söz ve davranışlarıyla
bildiren ayetle başlar. İnsanlar tarafın- ifade etmesi. 4. Kur'an-ı Kerim’deki
dan görünen ve görünmeyen, bilinen ve açıklanması gereken yerleri açıklama,
bilinmeyen bütün âlemlerde Allah’ın emir ve yasakları insanlara bildirme,
kudretinin ve ilminin sonsuzluğu ele Kur'an-ı Kerim’de hükmü olmayan
alınır. İnsanlar peygamberlerin yapmış konularda hüküm koyma, bireysel ve
oldukları çağrıyı kabul etmeye davet toplumsal hayatın tüm alanlarında kişi-
edilir. Dünya malının emanet olduğuna leri ahlaken geliştirme amacıyla Hz.
işaret edilerek Allah yolunda harcama- Muhammed’in söylemiş olduğu sözler.
nın, fakirleri gözetmenin gerekliliği Hadis bilginlerine göre “sünnet” teri-
üzerinde durulur. Mekke’nin fethinden miyle eş anlamlı olan “hadis”, sünnete
önce Allah yolunda harcamada bulu- oranla daha genel bir anlama sahiptir.
nanlar ile cihat edenlerin üstünlükleri Çünkü sünnet, Hz. Peygamber’in sade-
dile getirilir. Surede, Allah’a samimi- ce fiilleri, hadis ise hem sözleri hem de
yetle inanan erkek ve kadınların fiilleri anlamında kullanılır. “Kim be-
ahirette elde edecekleri mükâfatlar ele nim adıma hadis uydurursa, cehennem-
alınırken, münafıkların dünyada ve deki yerine hazırlansın.” (Hadis)
ahirette uğrayacakları felaketler dile
Hadis Ekolü bk. Ehlihadis.
getirilir. İhtiyaç sahiplerine borç ver-
menin Allah’a borç vermek gibi önemli hadisierbain bk. kırk hadis.
bir erdem olduğu vurgulanır. Surede,
dünya hayatının geçiciliği ve aldatıcılı- hadisikudsi bk. Kudsî hadis.
ğı ele alınır. Bundan dolayı insanların hadisinebevi bk. nebevi hadis.
Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak
davranışlarda yarışmaları tavsiye edilir. hadis usulü Hz. Peygamber’den
Mal ve servet uğruna şımarmanın çir- nakledilen hadis metinlerinin aslına
kinliği dile getirilir. Surede, Allah’ın uygun olarak muhafaza edilip rivayet
insanlara yeryüzünde adaleti ayakta edilmesini ve hadislerin rivayet olunma
tutmaları için kitap göndermesinden ve şartlarını, çeşitlerini, sahih olup olma-
onlara çeşitli yararlar sağlayan demiri dıklarını, ravilerin durumlarını ve özel-
yaratmasından söz edilir. liklerini inceleyen ilim dalı. Hadis usulü
sayesinde, hadislerin ne derecede sahih
hadis 1. Söz, haber. “Herhâlde ve kabul edilebilir oldukları ve hangile-
sen, onlar bu hadise inanmıyorlar diye, rinin uydurma oldukları anlaşılır. Ayrı-
peşlerinde üzüntüden kendini helâk ca, hadisleri doğru anlayıp yorumlama-
edeceksin.” (Kur’an-ı Kerim 18/6) 2.
Hz. Peygamber’in sözleri, fiilleri ve
113
da hadis usulünü bilmenin önemi bü- haham 1. Yahudi din adamlarına
yüktür. verilen unvan. “Ey iman edenler, ha-
hamlardan ve rahiplerden birçoğu,
hafaza melekleri İnsanların yap-
insanların mallarını haksızlıkla yerler ve
tıkları iyilik ve kötülükleri yazan ve bu
insanları Allah yolundan çevirirler.
amaçla onları takip edip yerine göre
Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah
korumakla görevlendirilen melekler,
yolunda harcamayanlar var ya, işte
Kirâmenkâtibîn Melekleri. “Sizinle
onlara acı bir azabı müjdele.” (Kur’an-ı
beraber hafaza melekleri vardır. Bu
Kerim 9/34) 2. Yahudilik dinini iyi
değerli yazıcılar yapmış olduğunuz her
bilen, Tevrat’ı açıklamakla görevli,
şeyi bilirler.” (Kur'an-ı Kerim 82/10-
Yahudi geleneğini öğreten din adamı.
12)
Haham kadroları, hahamlık ve
hafazanallah “Allah bizi her türlü başhahamlık şeklinde ikiye ayrılır.
beladan, felaketten ve kazalardan koru- Başhaham, Yahudilerin en üst düzey
yup esirgesin.” anlamında dua cümlesi. sorumlusudur. Hahamların iki görevi
vardır: Öğreticilik ve vaizlik. “(Yahudi-
Hâfıd (el-Hâfıd) “Kâfirleri, müş-
ler) Allah’ı bırakıp hahamlarını,
rikleri, münafıkları ve emirlerine karşı
(Hristiyanlar da) rahiplerini ve Meryem
gelerek çok günah işleyenleri alçaltan,
oğlu Mesih’i rab edindiler. Hâlbuki
onlara değer vermeyen.” anlamında
hepsi de tek bir tanrıya kulluk etmekle
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “…O
emrolunmuşlardı…” (Kur'an-ı Kerim
Allah ki Hâfıd’dır…” (Hadis)
9/31)
Hafîz (el-Hafîz) “Yaratmış olduğu
hak 1. Gerçek, doğru, gerçeğe uy-
tüm varlıkları rızıklandıran, koruyan,
gun. “Bile bile hakkı batılla karıştırıp
görüp gözeten, ihmalkâr ve gafil dav-
hakkı gizlemeyin.” (Kur’an-ı Kerim
ranmayıp dikkatli bulunan ve her şeyi
2/42) 2. Adalet. “Yeryüzü, Rabb’inin
ayrıntısıyla bilen.” anlamında Allah’ın
nuru ile aydınlanır, kitap ortaya konur,
esmayıhüsnasından biri. “Müşrikler
peygamberler ve şahitler getirilir ve
Allah’tan başka varlıkları veliler edin-
(insanlar) arasında hak ile karar veri-
diler. Şüphesiz ki Allah onların üzerin-
lir. Hiçbir insana haksızlık yapılmaz.”
de Hafîz olandır.” (Kur’an-ı Kerim
(Kur’an-ı Kerim 39/69) 3. Kur’an-ı
42/6)
Kerim. “De ki: ‘Hak, Rabbinizden
hafız 1. Ezberleyen, koruyan, sak- (gelmiş)dir. Dileyen iman etsin, dileyen
layan, unutmayan kimse. 2. Kur’an’ı inkâr etsin…” (Kur’an-ı Kerim 18/29)
başından sonuna kadar ezberleyip oku- 4. İslam. “Hak geldi batıl yok oldu.
yabilen kimse. “Kim Kur'an-ı Kerim’in Çünkü batıl yok olmak zorundadır.”
hafızı olur ve ezberlediklerine göre (Kur'an-ı Kerim 17/81) 5. Gerek sözün,
yaşarsa, Allah o kişinin anne ve baba- gerekse eylemin zaman ve şartlara göre
sına ahirette altından bir taç giydirir.” nasıl söylenmesi ve yapılması gereki-
(Hadis) 3. Hadis nakil ve rivayetlerinde yorsa öylece yerine getirilmesi. 6. Bir iş
uzmanlaşıp çok sayıda hadisi ezbere ve emeğin maddi veya manevi karşılığı.
bilen kimse. “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan
114
veriniz.” (Hadis) 7. Bir şeye aslına kendi istekleriyle başvurdukları hukuki
uygun ve doğru olarak inanma, bu kurum veya kimse. “Allah’a yemin
şekilde kazanılan inanç ve bilgi. 8. olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık-
Dinin veya hukuk düzeninin tanıdığı larda seni hakem tayin edip sonra da
yetki ve ayrıcalık. “Allah’ın kulu üze- verdiğin hükümden içlerinde hiçbir
rindeki hakkı, kendisini yaratan Al- sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla
lah’a hiçbir şeyi ortak koşmamasıdır.” kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”
(Hadis) (Kur'an-ı Kerim 4/69) 3. Mevcut veya
ileride çıkabilecek uyuşmazlığın çözü-
Hak (el-Hak) “Her şeyi bir hikme-
mü için taraflarca seçilen veya kanunun
te göre -gerekçesine uygun olarak-
gösterdiği şekilde atanan özel kişi;
kullarının dünyada ve ahirette yararla-
uzlaştırıcı; yargıç.
rını gözeterek adaletli bir biçimde yara-
tan, kendisinin varlığı sürekli olan ve Hakem (el-Hakem) “Her şeyi en
bütün hayatı yönlendirmesi, nimetler güzel bir biçimde, yerli yerince, mü-
vermesi kesintisiz biçimde devam kemmel olarak yaratan, bilgisiyle ve
eden.” anlamında Allah’ın esmayıhüs- adaletiyle en doğru hükmü veren.”
nasından biri. “Allah’ım! Sen Hak’sın. anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
Senin vaadin haktır, sana kavuşmak biri. “Allah size kitabı açıklamış olarak
haktır, cennet haktır, cehennem haktır, indirmişken, ondan başka bir Hakem
peygamberler haktır, Muhammed hak- mi arayayım?...” (Kur’an-ı Kerim
tır, kıyamet haktır.” (Hadis) 6/114)
Hak Din Allah’tan Hz. Peygam- hakikat 1. Bir şeyin aslı ve esası,
ber’e geldiği gibi aslını koruyan; Al- iç yüzü. “Dış yüzüm böyle ağardıkça
lah’ın inanç, ibadet, ahlak ve hayatın ağarmakta, fakat,/Sormayın iç yüzümün
diğer alanlarındaki koymuş olduğu rengini: yüzler karası!/Beni kendimden
hükümleri hiçbir değişikliğe uğramadan utandırdı hakikat şimdi,/Bana hiç ben-
varlığını sürdüren; özüne insan düşün- zemeyen suretimin manzarası.” (M. A.
cesinin karışmadığı bozulmamış din, Ersoy) 2. Gerçek, doğru. 3. Sözün ger-
İslam. “Allah, Resulünü dosdoğru yolu çeğe uygun olma durumu. “Şudur ci-
göstermek üzere hak din ile bütün batıl handa en beğendiğim meslek/Sözün
din ve görüşlere egemen olsun diye odun gibi olsun hakikat olsun tek.” (M.
göndermiştir…” (Kur'an-ı Kerim 9/33) A. Ersoy) 4. Bir sözün, konulmuş oldu-
ğu anlamda kullanılması; sözü benzet-
hakem 1. Hüküm ve karar veren.
me ve mecazdan arındırılmış olarak
“Eğer karı kocanın aralarının açılma-
anlatma. 5. Dinî hayatı en yüksek sevi-
sından endişe duyarsanız erkeğin aile-
yede yaşamak suretiyle Allah’ın koy-
sinden bir hakem ve kadının ailesinden
muş olduğu ilahî hikmetlere ve olayla-
bir hakem gönderin. Bunlar uzlaştır-
rın iç yüzüne vâkıf olma, bilme. “Şeri-
mak isterlerse Allah onların arasını
at, tarikat yoldur varana/Hakikat, ma-
bulur.” (Kur’an-ı Kerim 4/35) 2. Taraf-
rifet andan içeri.” (Yunus Emre) 6.
ların, aralarındaki hukuki anlaşmazlık-
Gösterişten arınmış amel.
ları veya davaları sonuçlandırmak için
115
Hakîm (el-Hakîm) “Bütün sözleri ve Lut kavimlerinin peygamberlerine
ve fiilleri adalete ve ilme dayanan, her karşı gelip Allah’ın vahyini yalan say-
şeyi bilen, hikmetli bir biçimde yarat- maları yüzünden helak edildikleri haber
masını sürdüren, dünyada adaletin verilir. İnkârcıların çekecekleri büyük
kaynağı, ahirette ise tüm insanlar ara- cezanın ahiretteki azap olduğu vurgula-
sında adaleti ile hükmedecek olan.” nır. Allah’ın huzurunda herkesin hesaba
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından çekileceği, o günde insanların amelle-
biri. “Göklerde ve yerde bulunan bütün riyle başbaşa kalacağı anlatılır. Hesabı-
varlıklar Allah’ı tespih ederler. O, nı kolay bir şekilde verenlerin cennetlik
güçlüdür ve Hakîm’dir.” (Kur’an-ı olacakları belirtilirken Allah’a inanma-
Kerim 61/1) yanların ve yoksullara yardım elini
uzatmayanların o günde yardımsız
hâkim 1. Hüküm veren. “Sana
kalacakları bildirilir. Surenin ikinci
vahyolunana uy; Allah hükmünü verin-
bölümünde, müşriklerin Kur'an-ı Ke-
ceye kadar sabret. O hâkimlerin hayır-
rim’e yaptıkları iftiralara cevaplar veri-
lısıdır.” (Kur'an-ı Kerim 10/109) 2.
lir. Görülen ve görülmeyen ilahî kuv-
Kadı. “Hâkim, haksızlık etmediği süre-
vetlere yeminle başlayan bu bölümde,
ce Allah onunla beraberdir.” (Hadis) 3.
Kur'an-ı Kerim’in bir şairin ve sihirba-
Yönetici. “Birbirinizin mallarını haksız
zın sözü olmadığı üzerinde durulur.
yere yiyip tüketmeyin ve başkalarına ait
Onun şerefli bir elçiyle gelen vahiy
meşru mallardan hiçbirini bilerek hak-
olduğu vurgulanır. Surede, Kur'an-ı
sızlıkla tüketmek için hâkimlere aktar-
Kerim’in temiz kalplere bir öğüt, kâfir-
mayın.” (Kur’an-ı Kerim 2/188) 4. Her
lere bir uyarı olduğu belirtilir. Allah’ı
şeye hükmeden; hükümlerin koyucusu
yüceltmeyi emreden ayetlerle sure son
ve kaynağı; Allah. “(Ey Muhammed!)
bulur.
Sana vahyolunana uy ve Allah hükmü-
nü verinceye kadar sabret. O, hâkimle- hâl 1. Durum, oluş, vaziyet, keyfi-
rin en hayırlısıdır.” (Kur’an-ı Kerim yet, tutum, tavır, hareket, davranış.
10/109) 5. Rivayet edilen bütün hadis- “Siz, benim yanımdaki hâlinizi benden
leri; metin, senet ve ravilerin durumunu ayrıldıktan sonra da koruyabilseniz
her yönüyle bilen hadis bilgini. yollarda melekler bile sizinle selamla-
şır.” (Hadis) 2. İçinde bulunulan vakit,
Hâkka suresi Kur’an-ı Kerim’in
zaman, an. “Hâl dediğimiz şey yarın-
altmış dokuzuncu suresidir. Mekke’de
dan sonra ‘mazi’ olacaktır.” (Y. K.
inmiştir. Elli iki ayettir. Adını, birinci
Beyatlı) 3. İlahî bir bağış olarak, tasav-
ayetteki; ‘hak, hukuk, hesap ve her
vuf yoluna giren müridin kalbine gelen
şeyin ortaya çıkacağı gün’ anlamına
duygu, bu duygunun davranış biçiminde
gelen “hâkka” kelimesinden almıştır.
ruh ve bedenine yansıması. “Hâl kalbe
Kur'an-ı Kerim’in edebî üstünlüğünü en
inen bir şey olup devam etmez.”
üst seviyede ifade eden Hâkka suresi,
(Cüneyd Bağdadi)
Mekke döneminin ilk yıllarında inmiş-
tir. Sure iki bölümden meydana gelir. hal’ etme Tarihte, işbaşındaki hali-
Birinci bölümde; Semud, Âd, Firavun fenin -devlet başkanının- yönetim ehli-
116
yetini kaybetmesi durumunda görevden ve şekil veren Allah’tır. En güzel isimler
uzaklaştırılması, yetkilerine ve halifeli- onundur. Göklerde ve yerde olanlar
ğine son verilmesi. Onun şanını yüceltmektedirler. O galip-
tir, hikmet sahibidir.” (Kur'an-ı Kerim
halife 1. Birinin yerine geçen, ve-
59/24)
kil; vekili olduğu kişi adına görev ya-
pan kimse. “Allah’ın sizi Nuh kavminin halil 1. Dost, arkadaş, veli. “Kişi
yerine halifeler kıldığını ve yaratılış halilinin dini üzerinedir. Halilinizi
olarak da onlardan üstün kıldığını hatır- seçerken dikkat edin.” (Hadis) 2. Eş,
layın. (Dünyada ve ahirette) kurtuluşa hanım. 3. Sırdaş. “Kıyamet günü zalim
erebilmeniz için Allah’ın nimetlerini kimse pişmanlıktan ellerini kemirerek:
düşünün.” (Kur’an-ı Kerim 7/69) 2. ‘Keşke peygamberle beraber bir yol
Allah’ın emir ve yasaklarının muhatabı tutsaydım, vay başıma gelene; keşke
olan üstün varlık, insan. “Rabb’in me- filancayı halil edinmeseydim.’ der.”
leklere: ‘Ben yeryüzünde bir halife (Kur’an-ı Kerim 25/27-28)
yaratacağım.’ demişti. Melekler ‘Orada
Halîlullah “Allah’ın dostu” anla-
bozgunculuk yapacak, kan akıtacak
mında İbrahim Peygamber için kullanı-
birini mi var edeceksin, oysa biz seni
lan övgü ifadesi, Hz. İbrahim’in unvanı.
överek yüceltiyor, seni devamlı tespih
“Nur Muhammed nurudur, Halilullah
ediyoruz ve övüyoruz.’ dediler. Allah
sırrıdır,/Sanasın kim açıldı uçmaktan
‘Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.”
bir deriçe.” (Yunus Emre)
dedi.” (Kur'an-ı Kerim 2/30) 3. Hz.
Peygamber’in vefatından sonra onun Halîm (el-Halîm) “İnsanlara güzel
yerine devlet başkanlığına geçen yöne- muamele yapan, onlara nazik ve şefkatli
ticilerin ortak adı. “Ömer halife iken davranan, işledikleri suçlara hemen
kim çıkar mesul?/Ömer ne yapsın, karşılık vermeyen, sabırlı ve temkinli
İlahî, beşer zalûm u cehûl!” (M. A. olan, acele davranmayıp ileride olacak
Ersoy) 4. Tarihte bütün Müslümanların gelişmelere fırsat tanıyan.” anlamında
ortak iradesiyle işbaşına geçen ve yöne- Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Gü-
timde İslami kurallara uyma konusunda zel bir söz söylemek ve affetmek, kendi-
titizlik gösteren, işlerini istişare ile sine yardım edilen kişiye sıkıntı veren
yürüten, toplumda adaletle hükmeden. bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah
5. Şeyhin yetkilendirmesiyle tarikata çok yücedir ve Halîm’dir.” (Kur'an-ı
girenleri eğitme faaliyetinde bulunan ve Kerim 2/263)
onun ölümünden sonra tarikat sorumlu-
luğunu üstlenen kimse. Halime Hz. Peygamber’in sütanne-
si. Hevazin kabilesinin Sad b. Bekir
Hâlık (el-Hâlık) “Tüm varlıkların koluna mensuptur. Halime es-Sadiyye
işlerini ölçülü ve ahenkli bir şekilde var olarak da bilinir. Mekke’nin havasının
eden, evreni bir plan ve amaca uygun çok sıcak olması ve edebî Arapçayı
olarak yoktan ve örneksiz bir biçimde öğrenebilmeleri için çocukların sütan-
yaratan.” anlamında Allah’ın esmayı- neye verilmesi âdeti vardı. Bu âdetlere
hüsnasından biri. “O Hâlık, var eden uyularak Hz. Peygamber de sütannesi
117
olarak seçilen Hz. Halime’ye verilmiş Kerim 6/1) 2. Allah’a teşekkür, şükran.
ve beş yaşına kadar onun yanında kal- “Hamt, bizi bu (bahtiyarlığa) eriştiren
mıştır. Hz. Halime’nin ölüm tarihi Allah’a yakışır; eğer o bize yol göster-
kesin olarak bilinmemekle beraber meseydi biz asla doğru yolu bulamaz-
Mekke’nin fethinden sonra vefat ettiği dık…” (Kur’an-ı Kerim 7/43) 3. Bütün
nakledilmektedir. Hz. Peygamber, övgü çeşitlerini içeren sevgi ve saygıyla
Müslümanlığı kabul eden Hz. Hali- Allah’a yapılan şükür. “Allah’ın yardı-
me’ye zaman zaman hediyeler göndere- mı ve fetih geldiği, insanların dalga
rek onun gönlünü almıştır. dalga Allah’ın dinine girdiklerini gör-
düğün zaman Rabbini hamt ile tespih
halvet 1. Dinen evlenmelerinde bir
et, ondan bağışlanma dile. Çünkü o
sakınca olmayan bir erkekle bir kadının
tövbeleri çokça kabul edendir.”
bir yerde üçüncü bir şahıs olmadan baş
Kur’an-ı Kerim 110/1-3 4. Yapılan
başa kalmaları. 2. Nikâh yapıldıktan
iyiliğin kendisine yönelik olma şartını
sonra ve zifaftan önce kadın ve erkeğin
aramadan, Allah’ın mutlak manada
baş başa kalmaları. 3. Tasavvuf yoluna
lütufkâr ve iyiliksever olmasını dile
giren birinin zihnini ve duygularını
getirme. “Meleklerin, arşın çevresinde
dağınıklıktan koruyabilmesi ve günah-
dönerek Rablerini hamt ile tespih ettik-
lardan uzak kalabilmesi için, belirli bir
lerini görürsün. İnsanlar arasında hak
süre mürşidin denetiminde tenha bir
ile hükmedilmiş ve: ‘Hamt âlemlerin
yerde yalnız başına kalıp, kendisini
Rabb’ine mahsustur’ denilmiştir.”
bütün varlığıyla Allah’a vermesi. “Dün
(Kur’an-ı Kerim 39/75) 5. Nimetlerin,
gün riyazat çeküp halvetlerde diz çö-
güzelliklerin kaynağı ve sahibi olan
küp/Sohbetlerde baş çatup yanmayan
Allah’ı, övgü ve yüceltme sözleriyle
âşık mıdır?” (Yunus Emre)
anma, emirlerini yerine getirip yasakla-
halvethane 1. Tasavvuf yoluna gi- rından kaçınma. “Cennetliklerin orada-
ren dervişlerin halvete çekildikleri ki duaları: ‘Ey Allah’ım! Sen her türlü
küçük boyutlu ve genellikle dış dünya- eksiklikten uzaksın.’ birbirlerine esenlik
ya kapalı yer. 2. Dervişlerin kendilerini duaları da: ‘Selam’, sözüdür. Onların
eğitmek, ibadet ve tefekküre dalmak ve dualarının sonu da: ‘Hamt âlemlerin
yapmış oldukları ibadetlerden manevi Rabbi olan Allah’adır.’ (şeklindedir.)”
lezzet alabilmek için geçici bir süre bir (Kur'an-ı Kerim 10/10)
mürşidin denetiminde yalnız başlarına
hamdele “Hamt yalnızca Allah’a
kaldıkları yer.
mahsustur.” anlamına gelen “Elhamdü-
hamail bk. muska. lillah” dua cümlesinin kısaltılmış biçi-
mi. “Evvela hamdeleden salveleden
hamt 1. İyilik, güzellik, üstünlük
başlayarak,/Girmeden maksada dibâce-
ve erdemlilikle niteleme, övme, ulula-
yi serdim çabucak.” (M. A. Ersoy)
ma, yüceltme. “Hamt o Allah’a ki,
gökleri ve yeri yarattı, karanlığı ve hameleyikur’an 1. Kur'an-ı Ke-
aydınlığı var etti. Yine de inkârcılar rim’i ezberleyenler, hafızlar. 2. Kur’an-ı
Allah’a ortaklar koşuyorlar.” (Kur’an-ı Kerim’i baştan sona ezberleyip anlamı-
118
nı bilen, insanların sorunlarına Kur'an-ı Hamza b. Abdülmuttalip Hz.
Kerim’den çözümler üreten ve hüküm- Peygamber’in, kahramanlığı ve savaşçı
lerini yerine getiren kimse. kişiliği ile ünlenen ve Uhut Savaşı’nda
şehit olan amcası.Hz. Hamza, 570 yı-
Hamîd (el-Hamîd) “Bütün varlık-
lında Mekke’de doğmuştur. Ebu
ların kendisini güzellikle niteleyip
Lehep’in cariyesi Süveybe’den süt
övdüğü, verdiği nimetlerden dolayı
emdikleri için aynı zamanda
kendisine teşekkür ettiği, zatında, sıfat-
Resulullah’ın süt kardeşidir. Peygam-
larında ve fiillerinde övgüye layık olan
berliğin ikinci (612) veya altıncı yılında
tek varlık.” anlamında Allah’ın esma-
(616) Müslüman olmuştur. Hz. Pey-
yıhüsnasından biri. “Kim şükrederse
gamber’le beraber Medine’ye hicret
kendisi için şükretmiş olur. Kim de
etmiş ve Bedir Savaşı’nda büyük kah-
nankörlük yaparsa Allah’ın insanların
ramanlık göstermiştir. Uhut Savaşı’nda
övgüsüne ihtiyacı yoktur. Şüphesiz o
Ebu Sufyan’ın karısı Hind’in teşviki ve
Hamîd olandır.” (Kur'an-ı Kerim
ödüllendirmesiyle Habeşli bir köle olan
31/12)
Vahşi tarafından şehit edilmiştir.(ö.
hamiyet 1. Aile, namus, şeref, din, 3/625) “Allah’ın Arslanı” olarak nite-
vatan gibi üstün değerlere yönelik sal- lendirilen Hz. Hamza’nın vefatına Hz.
dırılar karşısında öfkelenme. “Eğer Peygamber çok üzülmüş, cenaze nama-
sende var ise hamiyet/Tahsiline eyle zını diğer şehitlerle beraber kıldırıp
sarfı himmet.” (Ziya Paşa) 2. Utanç Uhut mevkisinde toprağa vermiştir.
verici işleri yapmaktan kaçınma ve
Hanbeli Hanbeli mezhebinden
Allah’ın koyduğu yasak sınırlarına
olan, Hanbeli mezhebinin görüşlerini
riayet etme.
benimseyen kimse.
hamr 1. Örtme, gizleme. 2. Şarap.
Hanbeli mezhebi Ahmet b.
3. İnsanı sarhoş eden katı ve sıvı her
Hanbel’in (ö. 241/855) görüşleri etra-
şey, tüm içki çeşitleri, uyuşturucular.
fında oluşan ve ona nispet edilen mez-
İçki, aklın fonksiyonlarını örtüp yok
hep, fıkıh ekolü. Hanbeli mezhebi,
ettiği için hamr adını almıştır. Allah’ın,
bugün de varlığını devam ettiren dört
peygamberler vasıtasıyla göndermiş
sünni mezhepten biridir. Hanbeli mez-
olduğu bütün dinlerde hamr haramdır.
hebinin ilk imamı olan Ahmet b.
Çoğu sarhoşluk veren bir şeyin azı da
Hanbel 164/780 yılında Bağdat’ta doğ-
haramdır. İslamiyet, hamrı aşamalı
muş ve 241/855 yılında yine orada vefat
olarak yasaklamıştır. “Sarhoşluk veren
etmiştir. Ahmet b. Hanbel, çok iyi bir
her şey hamr’dır ve haramdır.” (Ha-
öğrenim görmüş, ilim uğrunda birçok
dis) “Şeytan, hiç şüphe yok ki hamr ve
seyahat yapmıştır. Hadis ekolünün
şans oyunlarıyla aranıza düşmanlık ve
önderlerindendir. Hanbeli mezhebinde,
kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve
meseleler çözüme kavuşturulurken önce
namazdan alıkoymak ister. Artık (hamr
Kur’an-ı Kerim’e sonra da Hz. Pey-
ve kumardan) vazgeçtiniz değil mi?”
gamber’in sünnetine başvurulmuştur.
(Kur’an-ı Kerim 5/91)
Hz. Peygamber’in sahabelerinin sözleri
119
de icma niteliğinde kabul görmüştür. ekolü. Ebu Hanife, 80/699 yılında
Hanbeli mezhebinde kıyasa çok az yer Kûfe’de doğmuş 150/767 yılında Bağ-
verilmiştir. İstihsan ve istishaba da dat’ta vefat etmiştir. Önceleri kelam
hüküm çıkarmada zaman zaman başvu- ilminde meşhur olmuş, daha sonra fıkıh
rulmuştur. Seddizerayi metodunu ise en öğrenimi yapmıştır. Ebu Hanife, Hz.
şiddetli bir biçimde uygulayan mezhe- Ömer döneminden itibaren büyük bir
bin Hanbelilik olduğu söylenmiştir. kültür merkezi olan ve Hz. Ali (ö.
Ahmet b. Hanbel, Mutezile mezhebinin 40/661) ile Abdullah b. Mesud’un
görüşlerine karşı çıkmış ve bu mezhe- (ö.32/653) etkilerinin görüldüğü Bağdat
bin görüşlerini savunan dönemin Abba- fıkıh ekolünde yetişmiştir. Hocasının
si yöneticileri tarafından işkenceye adı Hammad b. Süleyman (ö.
uğramıştır. Birçok öğrenci yetiştirmiş- 120/738)’dır. Ondan yaklaşık 30 yıla
tir. Kendisinin en ünlü eseri, binlerce yakın ders almıştır. Ebu Hanife 800’e
hadisi içinde bulunduran “Müsned” adlı yakın öğrenci yetiştirmiştir. Mezhebinin
hadis kitabıdır. Ahmet b. Hanbel, fıkıh sistemleşmesinde ve yayılmasında en
alanından ayrı olarak akait konuların- çok pay sahibi olan öğrencileri İmam
daki eserleriyle de kendisinden sonra Ebu Yusuf (ö. 182/798) ile İmam Mu-
ekol hâline gelecek olan Selefiye’ye hammed (ö. 189/805)’dir. Bu iki imama
öncülük etmiştir. Ahmet b. Hanbel’in ‘imameyn’ lakabı verilmiştir. Kur’an-ı
görüşleri, oğulları Salih (ö. 266/879) ve Kerim ve sünnetten hüküm çıkarma
Abdullah (ö. 290/903) vasıtasıyla gele- yönteminin oluşmasında en büyük paya
cek nesillere nakledilmiştir. Ayrıca sahip olan Hanefi mezhebi içtihada çok
mezhebin yayılmasında öğrencileri: önem vermiş ve meydana gelmemiş
Ahmet b. Muhammed b. el-Esrem (ö. fakat gelme olasılığı olan olaylara bile
273/886), Abdülmelik b. Abdullah (ö. çözüm üretmiştir. Ebu Hanife, fıkhi
274/887), Ahmet b. Muhammed el- içtihatlarını İslami ilimlerin bütün dalla-
Haccac (ö. 275/888), Ebubekir el- rından oluşturmuş olduğu büyük bir
Hallal (ö.311/923)’ın çalışmaları etkili komisyonla yürütmüştür. Meseleler
olmuştur. Sonraki dönemlerde Şeyhü- ortaya atılıp uzun uzun tartışıldıktan
lislam İbn Teymiye (ö. 728/1328) ve sonra ağırlık kazanan görüş çerçevesin-
öğrencisi İbn Kayyım el-Cevziyye (ö. de Ebu Hanife tarafından karara bağ-
751/1350) de Hanbeli mezhebinde lanmıştır. Karara bağlanan içtihatlar
fetvalarıyla meşhur olmuşlardır. Gü- öğrencisi ve Hanefi mezhebinin ikinci
nümüzde Hanbeli mezhebi daha çok imamı olan Ebu Yusuf tarafından kayda
Suudi Arabistan’da yaygındır. geçirilmiştir. Hanefi mezhebinde, mese-
leler çözüme kavuşturulurken önce
Hanefi Hanefi mezhebinden olan,
Kur’an-ı Kerim’e sonra da Hz. Pey-
Hanefi mezhebinin görüşlerini benim-
gamber’in sünnetine başvurulmuştur.
seyen kimse.
Sünnetin tercihinde daha çok fakih
Hanefi Mezhebi Ebu Hanife’nin sahabelerin rivayetleri öncelenmiştir.
(ö. 150/767) görüşleri etrafında oluşan Sahabe kavillerinde de aynı esasa göre
ve ona nispet edilen mezhep, fıkıh hareket edilip müçtehit sahabelerin
120
fetvalarına ağırlık verilmiştir. Kıyasa en dervişlerin kendilerini ilmen ve ruhen
çok müracaat eden mezhep olmakla geliştirmek, sohbet ve zikir yapmak
meşhur olan Hanefilik, gizli kıyas deni- amacıyla toplanmış oldukları, zaman
len istihsanı da çok kullanmıştır. Hanefi zaman da inzivaya çekildikleri yer. 3.
mezhebi, Irak’ta doğmuş fakat dünya- Minnet altında bırakmamak şartıyla
nın birçok yerinde yayılma imkânı fakir, derviş ve öğrencilere yemek veri-
bulmuştur. En yaygın olduğu yerler; lip misafir edilen yer.
Türkiye, Afganistan, Pakistan, Türkis-
hannas İnsanın duygu ve düşünce-
tan, Buhara, Semerkant’tır. Ayrıca
lerini bozmaya çalışan, onu Allah’ı
Balkan Türkleri, Arnavutluk, Bosna-
zikretmekten vazgeçirmeye zorlayan,
Hersek, Yunanistan, Bulgaristan, Ro-
kötü fikirleri insana sinsi bir biçimde
manya, Irak ve Suriye Müslümanları
ilham eden (şeytan). “De ki: İnsanların
arasında da yaygındır.
kalbine fısıldayan cinlerin ve kötü in-
hanif 1. Doğruya ve hakka bağla- sanların bütün ayartmalarından ve
nan, gerçeğe dönen. “Ey Muhammed! hannasın vesvesesinin şerrinden insan-
Hanif bir kişi olarak bütün benliğinle ların Rabb’ine, insanların Hâkimine,
dine yönel…” (Kur’an-ı Kerim 30/30) insanların İlahına sığınırım.” (Kur'an-ı
2. Müslüman, muvahhit, Allah’ı birle- Kerim 114/1-6)
yen, tevhit ehli. “(İbrahim, kavmine
haraç 1. Ücret, mükâfat. “(Resu-
şöyle dedi:) Doğrusu ben bir hanif
lüm) yoksa sen onlardan bir haraç mı
olarak bütün benliğimle gökleri ve yeri
istiyorsun? Rabb’inin vergisi daha
yaratana yöneldim. Ben, Allah’a ortak
hayırlıdır. O rızık verenlerin en hayırlı-
koşanlardan değilim.” (Kur'an-ı Kerim
sıdır.” (Kur’an-ı Kerim 23/72) 2. Ticari
6/79) 3. Temiz, gusül abdesti alan,
mallardan alınan gümrük veya pazar
cünüplükten yıkanan. 4. Hac ibadetini
vergisi. 3. Tarihte gayrimüslimlerden
yerine getiren, hacı. 5. Şirk ve sapıklığı
alınan ve miktarı şartlara göre belirle-
hiçbir zaman iyi görmeyen, şirke mey-
nen toprak vergisi. 4. Bir yerden, bir
letmeyen. “İbrahim ne bir Yahudi ne de
kimseden zorbalıkla alınan para.
bir Hristiyandı. O hanif bir
Müslümandı ve müşriklerden değildi.” haram 1. Yasaklanmış, koruluk,
(Kur'an-ı Kerim 3/67) 6. Allah’ı birle- yasak bölge. “Kim, yaratmada ve em-
yen, tevhit ehli. 7. Hz. İbrahim’in tebliğ retmede Allah’a ortak koşarsa şüphesiz
ettiği tevhit inancını koruyan; Hz. Mu- ki Allah ona cenneti haram kılmıştır.
hammed’in peygamber olarak gönde- Varacağı yer cehennemdir.” (Kur'an-ı
rilmesinden önce Allah’ın varlığına ve Kerim 5/72) 2. Dince yasak edilmiş, din
birliğine inanan kimse. “Şimdi Ey Mu- kurallarına aykırı olan. “De ki! Benim
hammed! Hanif olarak İbrahim’in Rabbim zinanın açık olanını da gizli
yoluna uy! diye vahyettik...” (Kur'an-ı olanını da haram kılmıştır.” (Kur’an-ı
Kerim 16/123) Kerim 7/33) 3. Dinen sorumluluk ça-
ğında ulaşmış olan herkese, Allah’ın
hankâh 1. Tekke, zaviye, dergah.
yapılmasını kesin olarak yasakladığı söz
2. Tarikat önderlerinin gözetiminde
ve davranış. “De ki: ‘Gelin, Rabb’inizin
121
size haram kıldığı şeyleri bildireyim: ve davranışlar Kur'an-ı Kerim’in gel-
Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana meye başladığı andan itibaren yasak-
babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla lanmıştır. Bu fiillerin haram olması,
çocuklarınızı öldürmeyin; sizin ve onla- bunların özündeki çirkinlikten ve bunla-
rın rızkını veren biziz. Gizli ve açık rı işlemekteki suçun büyüklüğünden
kötülüklere yaklaşmayın ve Allah’ın dolayıdır.
haram kıldığı cana haksız yere kıyma-
haram ligayrihi Özünde bulunan
yın. Düşünesiniz diye Allah size bunları
bir zarar, kötülük ve çirkinlikten dolayı
emretti.” (Kur’an-ı Kerim 6/151) 4.
değil de, başka bir nedenden dolayı
Herhangi bir ayetle veya mütevatir bir
Allah ve Resulü tarafından yasaklanan
hadisle yapılması ve söylenmesi yasak-
şey. İnsanların helal ölçüler içerisinde
lanan şey. Haram işlemek, Allah katın-
yiyip içmelerinde bir sakınca yoktur.
da büyük günahtır. Kişinin haramlardan
Hayatın devamı için bunlar zorunludur.
kaçınması gerekir. Haramlar ayetlerle
Fakat başkasına ait bir malı onun izni
veya mütevatir ve meşhur hadislerle
olmaksızın yemek ise haramdır. Oruç
belirlenir. İnsan, haram bir fiili veya
tutmak dinin emridir. Fakat Ramazan
sözü helal kabul ettiğinde İslam dinin-
Bayramı’nın birinci ve Kurban Bayra-
den çıkar. “Dinde helal olan şeyler de
mı’nın ilk üç günü oruç tutmak, bu
haram olan şeyler de apaçık bellidir.
günler Müslümanların yeme içme gün-
Helal ve haram olan şeylerin arasında
leri olduğu için haramdır.
ise insanların çoğunun bilemediği şüp-
heli şeyler vardır. Kim şüpheli şeyler- harem 1. Korunan yer, korunan
den kaçınacak olursa dinini ve kişiliğini şey, yasak bölge. 2. Herkesin girmesine
korumuş olur…” (Hadis) izin verilmeyen, saygıdeğer ve kutsal
yer. “Herkesin evi haremidir.” (Hadis)
haram aylar İçinde savaş yapma-
3. Hac ve umre için ihrama girilen yer-
nın, adam öldürmenin hatta Kâbe çev-
lerden itibaren Mekke’de Kâbe’ye doğ-
resinde avlanmanın bile yasak kabul
ru olan kısım, Kâbe ve çevresi. 4. Mek-
edildiği dört kutsal ay; zilkade, zilhicce,
ke ve Medine’nin sınırları, Hz. Pey-
muharrem, recep. “Gökleri ve yeri
gamber tarafından belirlenen çevresi.
yarattığı günden beri Allah’ın yasala-
“Her peygamberin bir haremi vardır.
rına göre onun katında ayların sayısı
Benim haremim ise Medine’dir.” (Ha-
on ikidir. Bu aylardan dördü haram
dis) 5. Erkeğin hanımı, eşi. 6. Müslü-
aylardır…” (Kur'an-ı Kerim 9/36)
manların evlerinde yabancıların girmesi
haram liaynihi Geçici bir sebebe yasak olan, kadınlara ayrılmış daire
dayanmaksızın bir şeyin bizzat kendi veya bölüm. 7. Eski saray ve konaklar-
varlığındaki bir zarar, kötülük veya da kadınlara ayrılan bölüm, daire.
çirkinlik nedeniyle Allah ve Resulünün
Haremeyn 1. Müslüman olmayan-
yasaklamış olduğu söz ve davranışlar.
ların girmesi dinen yasak olan iki şehir;
Şirk koşma, adam öldürme, zina etme,
Mekke ve Medine. 2. Mekke’de bulu-
içki içme, hırsızlık yapma, yalan söy-
nan Kâbe ile Medine’de Hz. Peygam-
leme, ölü hayvanın etini yeme gibi söz
ber’in kabrinin olduğu yer. “Toprak
122
kesilip, kum kesilip Âlem-i İslam;/Hep miştir. İbrani kaynaklara göre Harun
fışkıracak yerlerin altındaki es- Peygamber’in, Tur Dağı’nın tepesinde
nam!/Bizar edecek, korkuyorum, Cedd-i veya Mosera denilen yerde 123 yaşın-
Hüseyn’i/En sonra, salib ormanı gör- dayken öldüğü nakledilmiştir.
mek Harameyn’i!” (M. A. Ersoy)
Harut ve Marut Kur’an-ı Ke-
Haremişerif 1. Kâbe ve çevresi. 2. rim’in Bakara Suresi’nin yüz ikinci
Hz. Peygamber’in mescidi ve çevresi. ayetinde adları geçen ve Babil’de yaşa-
3. Kudüs’teki Mescidiaksa ve çevresi. dıkları belirtilen iki melek.
Hariciler Sıffin Savaşı’ndan (M.S. Hz. Hasan Hz. Peygamber’in toru-
657) sonra gerçekleşen Hakem Olayın- nu, Hz. Fatıma ile Hz. Ali’nin büyük
da “Hz. Ali, insanların hakemliğine razı oğlu (ö. 50/670). Hz. Hasan, hicretin
oldu.” diyerek onu ve ordusunu terk üçüncü yılı ramazan ayının ortalarında
edenler, bu olaya bağlı olarak Hz. Ali Medine’de doğmuştur. Adını Hz. Pey-
ve Muaviye’yi (ö. 60/670) küfürle gamber koymuştur. Hz. Hasan, dedesi
suçlayan siyasi ve dinî gruplar. Harici- Hz. Peygamber’in terbiyesinde yetiş-
lerin genel fikirleri şunlardır: Halifenin miştir. Fiziksel olarak dedesi Hz. Pey-
Kureyş kabilesinden olması şart değil- gamber’e çok benzeyen Hz. Hasan’ın
dir. Hilafet konusunda hür seçim esas- Resulullah vefat ettiğinde sekiz yaşında
tır. Zalim yöneticilere isyan etmek olduğu rivayet edilmiştir. Hz. Hasan’ın,
zorunludur. Büyük günah işleyen kişi tarihî bir şahsiyet olarak ortaya çıkması
kâfir olur ve ahirette ebedî olarak ce- ise babası Hz. Ali’nin şehit edilmesin-
hennemde kalır. den sonra olmuştur. Kûfeliler Hz. Ha-
san’a babasının vefatından sonra biat
Harun Peygamber Hz. Musa’nın
edip halife olarak seçmişlerdir. Hz.
kardeşi olup onun yardımcısı olarak
Hasan halife seçildikten sonra, daha
İsrailoğulları’na gönderilen ve Kur’an-ı
önceden Hz. Ali’ye biat etmeyen
Kerim’de adı geçen peygamberlerden
Muaviye savaşın devamına karar ver-
biri. Kur’an-ı Kerim’de yirmi yerde adı
miştir. Durumun korkunçluğunu fark
geçmekle birlikte hayatı ve tevhit mü-
eden Muaviye, savaştan hoşlanmayan
cadelesiyle ilgili fazla bilgi bulunma-
ve Müslümanlara karşı çok merhametli
yan Harun Peygamber genellikle Hz.
olan, onları içten bir sevgi ile seven,
Musa ile beraber anılır. Hz. Musa’dan
Müslümanlar arasında çıkacak fitneden
üç yaş daha küçük olduğu rivayet edil-
nefret eden Hz. Hasan’la antlaşma yol-
miştir. Hz. Musa, Medyen’de iken o
larını aramıştır. Yukarıda sayılan özel-
Mısır’da kalmıştır. Musa Peygamber
liklere sahip olan Hz. Hasan, ordusu
tebliğ görevine başlayınca kardeşi Ha-
içerisinde çıkan ihtilafları da göz önün-
run’la beraber Firavun’a giderek
de bulundurarak Müslümanların daha
İsrailoğulları’nı özgür bırakmasını
fazla kanının dökülmemesi için
istedikleri Kur’an-ı Kerim’de haber
Muaviye ile anlaşmıştır. Bu antlaşmaya
verilmiştir. Hz. Musa, Tur Dağı’na
göre hilafet Muaviye’ye bırakılmış ve
çıkınca Harun Peygamber
Hz. Hasan’ın ordusuna savaş tazminatı
İsrailoğulları’nın başkanlığını üstlen-
123
verilmiştir. Cömertliği ve takva sahibi nen nimet ve imkânlar. “Allah yolunda
olmasıyla meşhur olan Hz. Hasan iki hicret edip cihat eden ve bu yolda şehit
defa bütün malını fakirlere bağışlamış- olanları Allah hasene bir rızıkla
tır. Hz. Hasan, 2 Nisan 670 günü vefat rızıklandıracaktır.” (Kur'an-ı Kerim
etmiş ve Medine’deki Baki mezarlığına 22/58) 5. Allah’ın rızasını kazanmak
defnedilmiştir. Hz. Peygamber’in soyu amacıyla içtenlikle yapılan her türlü
iki torunu olan Hz. Hasan ve Hz. Hüse- ibadet, söz ve davranış. “Kim bir
yin ile devam etmiştir. Hz. Hasan’ın hasene işlerse Allah ona on katından
soyundan gelenlere “şerif” adı verilmiş- yedi yüz katına kadar sevap verir.”
tir. (Hadis)
hasbünallah “Allah bize yeter!” hasen hadis Sahih hadisin şartları-
anlamında Allah’tan sabır ve yardım nı taşımakla beraber hadisleri başkasına
dileme sözü. “Hasbünallah” şeklindeki aynen nakletmede bazı kusurları olan
dua ve yardım isteme sözü “Allah bize ravinin naklettiği hadis. Hadisler sağ-
yeter. O, ne güzel Vekil; ne güzel yar- lamlık bakımından üç gruba ayrılır:
dımcıdır.” anlamında “Hasbünallahu ve Sahih, hasen, zayıf. Hasen hadisler,
nimelvekil” biçiminde de kullanılır. ravide, zaptla ilgili hata etme ve yanıl-
“Bir kısım insanlar müminlere, “Düş- ma gibi bir kusur sebebiyle sahih hadis
manlar size karşı toplandılar; aman derecesine çıkamayan hadislerdir.
sakının onlardan!” dediklerinde bu, Hasen hadisler dinî konularda sahih
onların imanlarını bir kat daha artırmış hadisler gibi delil kabul edilirler. Hasen
ve ‘hasbünallahü ve nimelvekil’ demiş- hadis terimi ilk defa Tirmizi (ö.
lerdir.” (Kur'an-ı Kerim 3/173) 279/892) tarafından kullanılmıştır.
hasenat bk. hasene. haset 1. Kıskançlık, çekememezlik.
“Ateş odunu nasıl yakıp yok ederse
hasene 1. Güzel, güzellik, iyilik, haset de kişinin amellerinin sevabını
hayır. “Şüphesiz ki haseneler kötülük- yok eder.” (Hadis) 2. Başkasının elinde
leri yok eder…” (Kur’an-ı Kerim bulunan maddi ve manevi imkânların
11/114) 2. Aklın ve dinin iyi ve güzel kendisine verilmesi ve kıskanılan kişi-
kabul ettiği şey. “Kim (Allah’ın huzu- nin bu imkânları kaybetmesi için kalpte
runa) bir hasene ile çıkarsa bu yaptığı- bulunan temenni ve istek. İslam dini,
nın on katını kazanacaktır; ama kim de hasedi en çirkin davranışlardan biri
bir kötü fiil ile çıkarsa onun aynısı ile olarak kabul etmiştir. Kur’an-ı Kerim
cezalandırılacaktır; ve kimseye haksız- hasetlik yapmayı münafıkların ve müş-
lık yapılmayacaktır.” (Kur’an-ı Kerim riklerin temel ahlaki niteliklerinden biri
6/160) 3. Dünya ve ahirette kişinin olarak haber vermiş, müminlere de bu
yararına olan her şey. “Ey Rabb’imiz! kötü sıfattan uzak durmalarını emret-
Bize dünyada da ahirette de hasene miştir. “Bir kulun kalbinde iman ile
ver. Bizi cehennem ateşinden koru.” haset bir arada bulunmaz.” (Hadis)
(Kur'an-ı Kerim 2/201) 4. İyi hâl ve
hareketlerle hoşa giden, ulaşılmak iste- Hasîb (el-Hasîb) “Tüm yarattıkla-
rının ihtiyaçlarını bir ölçü içerisinde
124
karşılayan, dünyada da ahirette de onla- haşir 1. Toplanma, bir araya gel-
rın yardımına yetişen; dünyadaki yap- me. “Kişi sevdiğiyle beraber
mış oldukları söz ve davranışlara göre haşrolacaktır.” (Hadis) 2. Bütün canlı-
insanları ahirette hesaba çekip yapmış ların öbür dünyada yeniden diriltilerek
olduklarının karşılığını eksiksiz olarak ‘mahşer’ denilen yerde dünyadaki yap-
verecek en yüce varlık.” anlamında tıklarının ve yapmadıklarının hesabını
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “(Ey vermek üzere bir araya gelmeleri, geti-
yetimlerin velileri!) Yetimlerin malları- rilmeleri. “O gün yer yarılır, onlar
nı onlar büyüyüp de alacaklar diye (mezarlarından) çabucak çıkarlar. Bu
alelacele ve savurganlıkla yemeyin. bize göre kolay olan bir haşirdir.”
Kim zengin ise onların mallarını ye- (Kur'an-ı Kerim 50/44) Kur'an-ı Kerim,
mekten çekinsin. Fakir ise ölçülü bir bütün insanların hesaba çekileceğini
şekilde faydalansın. Onların mallarını haber vermiştir. Allah’ın vahyinden yüz
kendilerine verdiğiniz zaman yanların- çeviren kâfirlerin kör, sağır ve dilsiz
da şahitler bulundurun. Allah Hasîb olarak haşredileceğini bildirmiştir. Bu
olarak yeter.” (Kur'an-ı Kerim 4/6) çerçevede insanların haşir gününde
hesaplarını kolay verebilmeleri için
hasis bk. cimri.
dünyada iman edip salih ameller işleye-
haşa 1. Asla, katiyen, hiçbir vakit, rek hazırlıklı olmaları tavsiye edilmiştir.
Allah göstermesin, Allah korusun an- “Hepsini haşrettiğimiz gün ortak ko-
lamlarında bir ünlem ifadesi. 2. Bir şanlara ‘Hani, Allah’a ortak sandığınız
durum veya davranışın kesinlikle kabul şeyler nerede?’ denir.” (Kur'an-ı Kerim
edilmediğini anlatan söz. “Kadınlar, 6/22)
önlerine konan meyveleri soyup yerler-
haşiye Fıkıh, tefsir, hadis, kelam,
ken Yusuf’u görünce onu gözlerinde
tasavvuf gibi İslami ilimler başta olmak
büyüttüler. Ona hayranlıklarından
üzere mantık, felsefe, astronomi ve tıp
ötürü ellerini kestiler ve: ‘Allah için,
dâhil geçmişte eser veren bilginlerin
haşa bu insan değildir, bu güzel bir
yazmış oldukları herhangi bir kitabın
melektir.’ dediler.” (Kur'an-ı Kerim
sayfa kenarlarına ya kendilerinin ya da
12/31) 3. Dine aykırı olma ihtimali olan
başkalarının yazdıkları kısa açıklamalar,
sözler için, ‘tövbe, Allah göstermesin.’
tamamlayıcı notlar.
anlamında kullanılan bir söz.
haşr bk. haşir.
Haşimi Hz. Peygamber’in de bağlı
olduğu Kureyş kabilesinin bir kolu. Haşr suresi Kur’an-ı Kerim’in elli
Haşimiler Kureyş kabilesinin en önemli dokuzuncu suresidir. Yirmi dört ayettir.
kollarından biridir. Hz. Peygamber de Medine’de inmiştir. Adını ikinci ayette
bu soydan gelmiştir. Haşimiler, İslami- geçen ve ‘bir araya toplama’ anlamına
yet’ten önce de hem Mekke’nin hem de gelen ‘haşr’ kelimesinden almıştır.
Kureyş kabilesinin yöneticiliğini yap- Sure, göklerdeki ve yerdeki bütün var-
mışlardır. Çok önemli bir görev sayılan lıkların Allah’ın yüceliğini dile getirdi-
Kâbe muhafızlığı ve hac işlerini yö- ğini, Onun güçlü ve hikmet sahibi oldu-
netmek Haşimilere verilmiştir. ğunu bildiren bir ayetle başlar. Savaş
125
yapmadan elde edilen başarıların Al- yet duymaya başladılar: ‘Rabbimiz
lah’ın müminlere bir yardımı olduğu niçin bize savaşı farz kıldın? Bize (sa-
üzerinde durulur. Sözleşmelerini bozan vaşı) yakın bir zamana kadar ertelesen
ve inançlarına bağlılıklarını yitiren olmaz mıydı?’ dediler. De ki: Dünyanın
toplumların dünyada da ahirette de geçimliği azdır, takva sahipleri için
cezalandırılacağı açıklanır. Silah kul- ahiret daha iyidir. Size kıl kadar haksız-
lanmadan elde edilen ganimetlerin nasıl lık edilmeyecektir.” (Kur'an-ı Kerim
dağıtılacağı bildirilir. Kamu mallarının 4/77) 2. Kulun işlediği günahlar sebe-
sosyal adaleti sağlayacak biçimde dağı- biyle veya Allah’ın gazabının kendisine
tılmasının önemi vurgulanır. Medineli ulaşacağı düşüncesiyle kalbinde duydu-
Müslümanların Mekkeli muhacirlere ğu endişe, ahirete yönelik Allah korku-
iman kardeşliğini gözeterek yapmış su. “İnsanlardan ilk kalkacak olan şey
oldukları fedakârlıklardan örnekler haşyettir. Öyle ki insanlar arasında
verilir. Ayrıca bencillikten, bireysel haşyet sahibi kimseler neredeyse bu-
çıkarları öne çıkarmaktan kurtulmanın lunmayacaktır.” (Hadis) 3. Gelecekte
önemi ele alınır ve müminlerin birbirle- hoşa gitmeyecek bir şeyin beklentisin-
rine kin tutmamaları tavsiye edilir. den kaynaklanan endişe, üzüntü. “(İle-
Surede, Yahudilerin ve Medineli müna- ride başınıza gelebilecek) yoksulluk
fıkların yalanları, sözlerinden dönmele- haşyetiyle çocuklarınızı öldürmeyin.
ri, birbirlerinin aleyhinde çalışmaları da Onların da sizin de rızkını verecek olan
gözler önüne serilir. Yahudilerin birbir- biziz. Çocukları öldürmek (çok) büyük
lerine tutkun gibi gözükseler de tutkun bir günahtır.” (Kur’an-ı Kerim 17/31)
olmadıkları belirtilir. Yahudi ve müna-
hat bk. hüsnühat.
fıklar, Medine’deki çirkin eylemlerin-
den vazgeçmeyecek olurlarsa ilahi azap hata 1. Yanlış, yanılma, kusur.
ile tehdit edilirler. Surede, müminlere “Müçtehit içtihatında hata ederse (çalı-
ahiret için hazırlık yapmaları ve takva şıp yorulmasına karışlık) bir sevap,
sahibi olmaları öğütlenir. Tüm kötülük- doğru karar verirse iki sevap alır.” (Ha-
lerin Allah’ı ve ahireti unutmaktan dis) 2. Düşünürken, konuşurken veya
doğduğuna işaret edilir. Cennetlikler ile bir iş yaparken meydana gelen yanlışlık,
cehennemliklerin eşit olmadığı haber hedefleneni ve doğruyu tutturamama.
verildikten sonra Kur’an-ı Kerim’in “…‘Rabb’imiz! Eğer unutacak veya
önemi üzerinde durulur. Daha sonra da hata edecek olursak bizi sorumlu tut-
Yüce Allah’ın birliği, yüceliği, eşsizli- ma…” (Kur’an-ı Kerim 2/286) 3. Kü-
ği, rahmeti, şefkati, gücü ve kudreti dile çük günah. “Suyun ateşi söndürdüğü
getirilir. Yerde ve gökte bulunan her gibi fakirlere verilen sadaka da hataları
şeyin Allah’ı tespih edip ona boyun yok eder.” (Hadis) 4. Mükelleften
eğdiğini bildiren ayetle sure son bulur. sorumluluğu tamamen veya kısmen
kaldıran ve Allah’a isyan kastedilmeden
haşyet 1. Korku, endişe, üzüntü,
söylenen söz, yapılan davranış; kasıtsız
ürperti. “Kendilerine savaş farz kılının-
günah. “Allah, ümmetimi üç konuda
ca hemen içlerinden (münafık) bir grup,
bağışlamıştır: Hata olarak, unutarak ve
insanlardan Allah’ın haşyeti gibi haş-
126
başkasının zorlamasıyla yaptığı işler- lik teklifinde bulunmuştur. Hz. Mu-
den ve söylediği sözlerden.” (Hadis) hammed de bu teklifi kabul etmiş ve
akrabalarının da katıldığı bir törenle
Hatemienbiya “Peygamberlerin
nikâhları yapılmıştır. Hz. Hatice’nin bu
sonuncusu, kendisinden sonra kesinlik-
evlilikten, Kasım, Abdullah, Zeynep,
le peygamber gelmeyecek olan.” anla-
Rukiye, Ümmügülsüm ve Fatıma adlı
mında Hz. Muhammed’in sıfatı. Pey-
çocukları doğmuştur. Hz. Muhammed,
gamberlik, Hz. Âdem’le başlayıp Hz.
otuz beş yaşından sonra evrenin yaratı-
Muhammed’le sona ermiştir. Hz. Mu-
lışı ve insanlığın gidişatı ile ilgili konu-
hammed’in getirdiği din ve kitap, gel-
larda derin bir tefekkür hayatı yaşamış-
diği günkü gibi bozulmadan aslını
tır. O, bu tefekkür hayatını yaşarken Hz.
koruduğu için yeni bir peygamber ve
Hatice ona gerekli ilgiyi gösterdiği gibi
kitap gelmesini gerektirecek bir durum
ilk vahiy geldikten sonra da hemen
yoktur. Ayrıca İslam dini kıyamete
iman etmiş ve bütün varlığıyla Allah
kadar bütün insanların ihtiyacını karşı-
yolunda eşinin destekçisi olmuştur. Hz.
layacak özellikte ve esneklikte gönde-
Peygamber’i herkes yalanlarken o doğ-
rilmiştir. “Muhammed, Allah’ın elçisi
rulamış ve onu her an destekleyerek
ve Hatemienbiya’dır…” (Kur'an-ı
teselli etmiştir. Bütün bu fedakârlıkla-
Kerim 33/40)
rından dolayı Hz. Peygamber’in en
Hateminübüvvet 1. Peygamberlik sevgili ve en kıymetli eşi olmuştur. Hz.
mührü. 2. Hz. Muhammed’in son pey- Peygamber’le evlilikleri yirmi beş yıl-
gamber olduğunu gösteren ve iki kürek dan fazla sürmüştür. Hz. Peygamber’e
kemiğinin arasındaki güvercin yumur- ve Müslümanlara yapılan işkencenin en
tası büyüklüğünde olan ben. yoğun olduğu dönemde Mekke’de vefat
etmiştir. (19 Nisan 620) Hz. Muham-
Hz. Hatice Hz. Peygamber’in ilk
med, onun vefatına çok üzüldüğü için o
hanımı, kadınlardan ilk Müslüman.
yıla “hüzün yılı” denmiştir.
Hz. Hatice (ö. 620), Miladi 556 yı-
hatim 1. Sona erdirme, bitirme. 2.
lında Mekke’de doğmuştur. Kureyş’in
Kur'an-ı Kerim’i ilk suresi olan Fatiha
ileri gelenlerinden Huveylid’in kızıdır.
Suresi’nden başlayıp en son suresi olan
İslam öncesi hayatının temizliğinden
Nas Suresi’ne kadar tek başına veya
dolayı “iffetli, tertemiz” anlamına gelen
cemaatin huzurunda yüzüne veya ez-
“Tahire” lakabıyla, Hz. Peygamber’in
berden okuma. “Üç günden kısa sürede
en büyük eşi olduğu için de “Kübra”
hatim yapmayınız. Üç günden kısa
sıfatıyla anılmıştır. Hz. Hatice, ticaretle
sürede tüm Kur’an’ı hatim yaparsanız
uğraşmıştır. Bir ara ticaret mallarını
bir şey anlamazsınız.” (Hadis) 3. Hadis
çalıştırmayı Hz. Muhammed’e teklif
âlimlerince muteber kabul edilen her-
etmiş, o da bu öneriyi kabul etmiş ve
hangi bir hadis kitabının bir hadis bilgi-
yaptığı ticaretten büyük kazançlar sağ-
ni tarafından talebelerine baştan sona
lamıştır. Hz. Muhammed’in doğruluğu-
okutulup bitirilmesi veya maddi ve
nu, ahlakının güzelliğini, vefakârlığını
manevi sıkıntılardan kurtulmak için
gören Hz. Hatice, daha sonra ona evli-
127
cemaat tarafından okunup tamamlan- rak seçtiği ve İncil’in içerisindeki hü-
ması. kümleri ve öğütleri insanlara bildirmek-
le görevlendirdiği on iki mümin kişiden
Hatîm Kâbe ile kuzey tarafındaki
her biri. “Meryem oğlu İsa havarileri-
yarım daire şeklinde ve bir buçuk metre
ne: ‘Allah yolunda benim yardımcılarım
yüksekliğindeki duvarın arasında kalan
kimdir?’ demişti. Havariler: “Allah
yer, Hicr. Kâbe, M.S. 605 yılında yeni-
(yolu)nun yardımcıları biziz.’ dedi-
den yapılırken malzeme eksikliğinden
ler…” (Kur'an-ı Kerim 61/14) Havarile-
dolayı yapı daraltılmış ve Hatîm deni-
rin isimleri: Petrus denen Simun;
len yer dışarıda kalmıştır. Burası Kâ-
Andreas; Zebedinin oğlu Yakup;
be’nin içinden sayılır. Tavafın, Ha-
Yuhanna; Filipus; Bartolomeus; Tomas,
tîm’in dışından yapılması zorunludur.
Matta; Alfeus’un oğlu Yakup; Taddeus;
Hatîm’de namaz kılmak Kâbe’nin için-
Gayyur Simun ve Yahuda İskariyot.
de namaz kılmak gibidir. “Eğer Kureyş
kabilesi, küfürden yeni çıkmamış olsay- havas 1. İleri gelen, seçkin kişiler.
dı Kâbe’yi İbrahim Peygamber’in yap- “Kitabı sünneti icmaı kaldırıp at-
tığı temeller üzerine yeniden yaptırır, tık/Havası maskara yaptık, avamı al-
Hatîm’i de Kâbe’nin içine alırdım.” dattık.” (M. A. Ersoy) 2. Tasavvuf
(Hadis) yoluna girdikten sonra almış oldukları
eğitim sayesinde Allah’ın emirlerini ve
hatip 1. Bir topluluk karşısında et-
bu emirlerin konuluş nedenlerini hemen
kili, düzgün ve güzel konuşan kimse,
kavrayıp Allah’ı görüyormuşçasına
konuşmacı. 2. Cuma günleri, cuma
dinin hükümlerini yaşamayı amaç edi-
namazından önce camide, İslam dininin
nen Müslümanlar. 3. Allah’ın sıfatları,
emirlerini, yasaklarını hatırlatarak ayet-
fiilleri, yaratması ve emretmesi konula-
lerden ve hadislerden öğütler veren
rında bilgi sahibi olan ve bu bilgiye
kimse, imam, hutbe okuyan. “Hatibin
göre hayatına anlam vererek Allah’ın
hutbeyi kısa okuyup namazda Kur'an-ı
sevgisini kazanan kişiler.
Kerim’den çokça ayet okuması onun
dinî bilgisinin derinliğindendir.” (Ha- havassıkur'an Kur'an-ı Ke-
dis) rim’deki bazı kelime, ayet ve surelerin
belli bir düzene göre okunması veya
hatmihacegân bk. Nakşibendilik.
yazılması durumunda yapılan duaların
havaiciasliye 1. Sıkıntıların gide- gerçekleşeceğinden bahseden ilim veya
rilmesi ve hayatın devamı için insanın bu konuda yazılan eserler.
muhtaç olduğu temel ihtiyaç maddeleri.
havassıselime İslam dinine göre
2. Zekâta tabi olmayan temel ihtiyaç
bilgi elde etme yollarından biri olan ve
maddeleri.
herhangi bir etkenle kendisine ait özel-
havari 1. Taraftar, dost, arkadaş, liğini kaybetmemiş bulunan beş duyu;
yardımcı, seçkin kimse. “Her peygam- işitme, görme, koku alma, tatma ve
berin bir havarisi vardır. Benim hava- dokunma. İslam dinine göre bilgi elde
rim ise Zübeyr b. Avvam’dır.” (Hadis) etmenin çeşitli yolları vardır.
2. Hz. İsa’nın, kendisine yardımcı ola- Havassıselime, akıl, vahiy ve tecrübe
128
bilgi elde etme yollarının en önemlile- ğunu bilir misin? O çılgın bir ateştir.”
ridir. (Kur'an-ı Kerim 101/6-11)
havatır 1. Hatıra gelenler, hatırla- havkale “Güç ve kuvvetin kaynağı
nanlar, kalbe doğan düşünceler. 2. sadece Allah’tır.” anlamına gelen “La
İnsanın iradesi dışında zihnine gelen havle vela kuvvete illa billah” biçimin-
veya kalpte hissedilen duygu ve düşün- deki dua cümlesinin kısaltılmış şekli.
celer. “Bazen gönlüme havatır gelir.
havlihavelan 1. Bir yılın geçip so-
Gelen bu havatırı Kur’an-ı Kerim ve
na ermesi. 2. Zekâtı verilecek bir ticaret
sünnete göre test ederim. Eğer onlara
malının üzerinden bir kamerî yılın (yak-
uyuyorsa alırım uymuyorsa almam.”
laşık 354 gün) geçmesi. Havlihavelan,
(Cüneyt el-Bağdadi)
ticaret mallarına zekâtın farz olmasının
havf 1. Korku, kaygı, endişe. şartlarından birisidir. İslam bilginleri bu
“Kimseden havf eylemez Allah’tan konuda görüş birliği içerisindedirler.
havf eyleyen.” (İzzet Molla) 2. Hoşla- Toprak mahsullerinde ise zekât verilir-
nılmayan bir durumun başa gelmesin- ken havlihavelan şartı aranmaz, ürün
den veya arzulanan bir şeyin kaybedil- elde edilince zekâtı verilir. “Üzerinde
mesinden dolayı duyulan endişe. “Ant havlihavelan gerçekleşmeyen bir (tica-
olsun sizi havf, açlık, mallarınızdan, ret) malı için zekât yoktur.” (Hadis)
canlarınızdan ve ürünlerinizden eksilt-
havra 1. Yahudilerin ibadethanesi,
mek gibi şeylerle deneriz; sabredenleri
sinagog. 2. Gerek günlük gerekse hafta-
müjdele!” (Kur’an-ı Kerim 2/155) 3.
lık ibadetin yapılması, kutsal kitapların
Allah’a onun istediği gibi ibadet ede-
okunması ve dinî emirlerin öğrenilmesi
memekten, işlenen günahları çokça
için Yahudi cemaatinin toplandığı iba-
hatırlamaktan, ahiret hâllerini düşün-
det yeri, küçük mabet. Havra, M.Ö.
mekten ve bunlara bağlı olarak Allah’ın
586’da Süleyman Mabedi’nin yıkılma-
rızasını kaybetme endişesiyle duyulan
sından sonra Yahudiler tarafından hal-
korku. “Güzellik ve asalet sahibi bir
kın ibadet edeceği bir kurum hâline
kadının yapmış olduğu cinsel teklifi
getirilmiştir. Kurban dışındaki ibadetler
reddederek “Ben âlemlerin Rabb’i olan
havrada gelişmiştir. Havradaki en kutsal
Allah’tan havf ederim.” diyen kişiyi,
şey, doğu yönündeki bir hücrede koru-
Allah kıyamet gününde kendi koruma-
nan Tevrat tomarlarıdır. Havrada yapı-
sına alacaktır…” (Hadis)
lan ayinler, Tevrat’tan bazı bölümlerin
haviye Münafıkların ve küfürde okunması, belirli dualar ve vaazlardan
aşırı gidenlerin girecekleri cehennemin ibarettir. İbadet için en az on iki yaşını
en derin yeri, yedinci tabakası. “Kıya- geçmiş on erkeğin bir araya gelmesi
met günende kimin tartıda (sevapları) gerekir. Kadınlar ibadete katılamaz ve
daha ağır gelirse o cennette hoşnut erkeklerle bir arada bulunamazlar. Zo-
olacağı bir hayatı sürecektir. Tartıda runlu olmamakla beraber çoğu aileler
(sevapları) hafif gelenlerin varacağı yer nikâhlarını havrada kıydırırlar. Yahudi
ise haviyedir. Sen haviyenin ne oldu- toplumunda havra ile dini hayat iç içe-
dir. “Allah, bir kısım insanları diğer bir
129
kısım ile savmasaydı, manastırlar, Hayâlı olmak, güzel koku sürünmek,
kiliseler, havralar ve Allah’ın ismi misvak kullanmak ve evlenmek.” (Ha-
içerisinde çokça anılan mescitler yıkılıp dis) 3. Kınanma endişesiyle dinî kural-
giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) lara aykırı davranmaktan kaçınma.
yardım edenlere mutlak surette yardım “İmanın yetmişten fazla derecesi var-
eder.” (Kur'an-ı Kerim 22/40) dır. Hayâ da imanın derecelerinden
biridir.” (Hadis)
Hz. Havva İlk insan ve ilk pey-
gamber Hz. Âdem’in hanımı, ilk kadın, hayat 1. Canlılık, dirilik, sağlık,
insanlığın anası. İslami kaynaklara göre faaliyet, hareketlilik. “Allah, hayat
Hz. Havva, Hz. Âdem ile aynı özden veren ve öldürendir. Allah, yaptığınız
yaratılmıştır. Hz. Âdem’le beraber şeyleri bütün ayrıntılarıyla görmekte-
cennete yerleştirilmiş ve Allah’ın koy- dir.” (Kur’an-ı Kerim 3/156) 2. Do-
duğu sınırlar çiğnenince Hz. Âdem’le ğumdan ölüme kadar olan süre, ömür,
beraber oradan çıkarılmıştır. İslam dini yaşam. “Elindeyse zamana, dur, geçme
Hz. Havva’yı ve onun şahsında tüm diye dayat!/Bir sigara içmekten daha
kadınları suçlayan Yahudilik ve kısa bu hayat…” (N. F. Kısakürek) 3.
Hristiyanlığın bu konudaki düşüncele- Allah’ın canlı, diri ve her an faaliyet
rini benimsememiştir. İslam, Hz. Hav- hâlinde olmasını ifade eden bir sıfatı.
va’nın kişiliğinde kadınlara yönelik “Hayat sahibi olup ölmeyen varlığa
suçlamaları reddetmiştir. Hz. Havva, tevekkül et ve onu överek tespih et….”
rivayetlere göre cennetten çıkarıldıktan (Kur’an-ı Kerim 25/58)
sonra Âdem Peygamberle Arafat’ta
Hayber Savaşı Hicretin yedinci yı-
buluşmuştur. Birçok çocuğu dünyaya
lında (M.S. 628), Medine Suriye yolu
gelmiştir. İnsan nesli Hz. Âdem ve Hz.
üzerinde ve Yahudilerin yerleşim mer-
Havva’nın çocuklarından türemiştir.
kezi olarak seçtikleri Hayber denilen
Havzıkevser bk. Kevser. yerde Hz. Muhammed ile Yahudiler
arasında yapılan savaş. Medine’nin 150
Hay (el-Hay) “Varlığı devamlı
kilometre kuzeyinde bir ticaret merkezi
olan, hayat sahibi, ölmeyen diri, her
olan Hayber’de çeşitli Yahudi kabileleri
şeyin varlığı onun varlığına bağlı olan.”
yaşamıştır. Bu kabilelerin bir kısmını
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
Medine’den çıkartılan Yahudiler oluş-
biri. “Allah’tan başka ilah yoktur. O
turmuştur. Hayber Yahudileri, Mekke
Hay ve her şeyi koruyup gözetendir…”
müşrikleri ile ortak hareket ederek Me-
(Kur'an-ı Kerim 2/255)
dine’den Suriye’ye giden ticaret kervan-
hayâ 1. Utanma, sıkılma duygusu, larına baskınlar düzenlemişlerdir. Hz.
edep, ar. “Hayâ imandandır.” (Hadis) Peygamber’e saldırma konusunda bazı
2. Kişinin, Allah’a olan içten sevgi ve putperest Arap kabileleri ile anlaşma
saygısından dolayı kötü, çirkin, ahlak yapan Hayber Yahudilerine karşı Hz.
dışı ve günah olan davranışlardan ra- Muhammed de savaş ilan etmiştir. Hz.
hatsız olup onlardan kaçınması. “Dört Peygamber, 1500 kişilik bir ordu hazır-
şey peygamberlerin sünnetlerin-dendir: lamış ve ordunun sancağını Hz. Ali’ye
130
vermiştir. Hz. Ali Hayber Savaşı’nda tutamadığımız oruçları ise kaza eder-
çok büyük kahramanlıklar göstermiştir. dik.” (Hz. Ayşe)
Bu savaşta Hayber Yahudileri yenil-
hayrat 1. İyilikler, güzellikler, ha-
miştir. Savaştan sonra yapılan anlaşma-
yırlar. “Allah, sizi vermiş olduğu nimet-
ya göre Yahudiler, Medine İslam Dev-
lerle sınamaktadır. (Sizler verilen bu
leti’ne cizye verme karşılığında içişle-
nimetlerin hakkını vererek) hayratta
rinde serbest bırakılmışlardır.
yarışınız.” (Kur’an-ı Kerim 5/48) 2.
hayır 1. Servet, mal. “İnsanda aşırı Allah’ın rızası gözetilerek toplumun
derece hayır sevgisi vardır.” (Kur'an-ı faydalanması için yapılan ve kişinin
Kerim 100/6-8 ) 2. İbadet. “Ey iman ölümünden sonra da amel defterine
edenler! Rükû edin, secde edin. Rabbi- sevap yazılmasına sebep olan güzel
nize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtu- işler. Türk toplumunda cami, okul, yol,
luşa eresiniz.” (Kur'an-ı Kerim 22/77) köprü, hastane, aşevi yaptırmak hayrat-
3. İlim, hikmet. “Kim şu mescidimize tan sayılmıştır. Hz. Peygamber, Müs-
girer de hayır öğrenir ve öğretirse lümanlara hayrat yapımını teşvik etmiş-
Allah yolunda cihat etmiş mücahit tir. “Onlar Allah’a ve ahiret gününe
gibidir.” (Hadis) 4. Dinin ve aklın inanırlar, iyiliği emrederler, kötülüğe
yapılmasını iyi ve güzel gördüğü, kişi- engel olurlar ve hayratta yarışırlar, işte
nin sadece Allah’ın rızasını gözeterek bunlar salih insanlardır.” (Kur'an-ı
yaptığı iş, amel. “Kim zerre kadar Kerim 3/114)
hayır yaparsa onun (karşılığını) görür.
Hayrulbeşer “İnsanların en hayır-
Kim de zerre kadar şer yaparsa o da
lısı.” anlamında Hz. Muhammed için
(karşılığını) görür.” (Kur'an-ı Kerim
kullanılan övgü sözü. “Ol gece kim
99/7-8)
doğdu ol Hayrulbeşer/Anası anda neler
hayız 1. Kadınların ay hâli, âdet gördü neler.” (Süleyman Çelebi)
görmesi, aybaşı. “Sana hayızı soruyor-
hazret 1. Bir kimsenin huzuru,
lar. De ki: ‘O (bedenî ve psikolojik bir)
önü, makam. “Gel gidelim hazrete Ya
sıkıntıdır.’ Hayızlı iken kadınlarınızla
Mustafa./Muntazırdır anda ashabısafa.”
cinsel ilişkiden sakının. Temizlenip
(Süleyman Çelebi) 2. Saygı ve yüceltme
yıkanıncaya kadar onlara yaklaşma-
ifadesi olarak değerli ve yüce kabul
yın.” (Kur'an-ı Kerim 2/222) 2. Doğum
edilen kişilerin isimlerinin başına getiri-
veya bir başka rahatsızlık olmaksızın,
len unvan.
ergenlik çağındaki kız veya kadının döl
yatağından gelen ve bir süre devam helal 1. Dinî bakımdan kullanılma-
ederek bazı ibadetlerin yerine getiril- sına, yapılmasına, söylenmesine, yenilip
mesine engel olan kan. “Biz, içilmesine izin verilen şey.“Peygamber,
Resulullah’ın zamanında hayız oldu- onlara iyiliği emreder; kötülükleri ya-
ğumuz vakit namazı bırakır daha sonra saklar; temiz olan şeyleri helal, çirkin
da kılamadığımız namazları kaza et- şeyleri de haram kılar…” (Kur'an-ı
mezdik. Hayızlı olduğumuz günlerde Kerim 7/157) 2. Dinin haram kılmadığı
yollardan elde edilen kazanç. “Allah’ın
131
size rızık olarak verdiği şeylerin helal müşrikleri kendi aralarında çıkan ayrı-
ve temiz olanlarından yeyin. Eğer Al- lıklar ve bir gece ansızın meydana gelen
lah’a kulluk ediyorsanız onun nimetle- korkunç kum fırtınası nedeniyle dağılıp
rine şükredin.” (Kur'an-ı Kerim gitmişlerdir. Bu savaşta yer yer vuruş-
16/114) 3. Nikâhlı ve hukuksal anlam- malar olsa da iki ordu hendekten dolayı
da karı koca olan kimseler, eşler. “He- karşı karşıya gelememiştir. Fırtına, açlık
lalim Ayşe, kızım Fatıma/Evlatlarım ve gruplar arasındaki ayrılıklara daha
size olsun elveda.” (Süleyman Çelebi) fazla dayanamayan Kureyş ordusu bu
4. İhramlı iken yasak olan şeylerin hac savaşta da yenilmiştir. Hendek Sava-
ve umre görevlerini bitirdikten sonra şı’nda beş Müslüman şehit olmuştur. Bu
serbest olması. savaştan sonra müşrikler bir daha Me-
dine’ye saldıramamışlardır.
Hendek Savaşı Medineli Müslü-
manlarla, Mekkeli müşrikler ve bu hervele 1. Çabuk ve hızlı yürüme,
müşriklerle ortak hareket eden Arap koşturma, koşar gibi süratlice yürüme,
kabileleri arasında yapılan savaş. Bedir süratli olma. “Kulum bana yürüyerek
ve Uhut Savaşları’nda istedikleri neti- gelirse ben ona hervele ile giderim…”
ceyi alamayan Mekke müşrikleri Hz. (Kudsi Hadis) 2. Hac ve umre yaparken
Peygamber ve Medineli Müslümanlara Kâbe’nin yakınındaki Safa ile Merve
saldırılarını aralıksız sürdürmüşlerdir. tepeleri arasında yer alan iki yeşil direk
Müslümanlara son bir darbe daha vurup arasında erkeklerin koşmaları veya canlı
onları Medine’de imha etmek amacıyla ve diri bir biçimde yürümeleri. Hz.
büyük bir orduyla Medine’ye hücum Peygamber ve müminler Mekke’den
etmişlerdir. Mekkeli müşriklerle Medi- Medine’ye hicret ettiklerinde Mekkeli
neli Müslümanlara arasında meydana müşrikler; ‘Müslümanların Medine’nin
gelen Hendek Savaşı hicretin 5. yılı havasına alışamadıkları ve sıtmaya
Şevval ayının yedisinde başlayıp (1 yakalanarak hastalandıklarına’ dair
Mart 627), zilkadenin birinci günü (24 aralarında söylentiler çıkarmışlardır. Bu
Mart 627) sona ermiştir. Medine’yi söylentiler uzun bir müddet devam
savunma amacıyla Selman Farisî’nin etmiştir. Hz. Peygamber ve müminler
teklifi üzerine şehrin etrafına hendekler Hudeybiye Anlaşması’ndan bir yıl
kazıldığı için bu savaşa Hendek Savaşı sonra umre için Mekke’ye gittiklerinde
denilmiştir. Saldırgan tarafı Kureyşliler, onlara bu söylentilerin gerçeği yansıt-
Hayber Yahudileri, Gatafanlılar, madığını göstermek amacıyla Safa ile
Fezareliler, Esedoğulları ve Merve arasındaki kısa bir mesafede
Süleymoğulları kabileleri oluşturmuş- koşar adım, omuzları dik ve çalımlı bir
tur. Bütün bu grupları ‘hizip’ kelimesi- şekilde yürümüşler; hervele yapmışlar-
nin çoğulu olan “ahzab” kelimesiyle dır. O günden itibaren bu uygulama bir
ifade eden Kur'an-ı Kerim bu savaşa sünnet olarak devam ettirilmektedir.
‘Ahzap Savaşı’ adını vermiştir. Bu
hesap günü Dinen yükümlü insan-
savaşta düşman ordusu on iki bin kişi-
ların inançlarından ve dünyada yaptıkla-
den oluşmuştur. Medine’yi hendeğin
rı iyilik ve kötülüklerden dolayı Allah
gerisinde üç hafta kadar kuşatan Mekke
132
tarafından ahirette hesaba çekilecekleri kastetmemekle gerçekleşen ve iç irade
gün, ceza günü, din günü, ruziceza, ile beyan arasında kasıtlı uygunsuzluk
ahiret günü, haşir günü. “Ey Rabb’im! durumunu doğuran ciddiyetsizlik. 4.
Hesap günü beni, anamı babamı ve Ciddi fikirlerin mizahi bir anlatımla dile
müminleri bağışla!” (Kur'an-ı Kerim getirildiği edebî tür.
14/41)
Hıdırellez 1. Hızır ve İlyas Pey-
heva 1. Arzu, istek, meyletme. gamber’in her baharın başlangıcında
“Kim ki hevasını benim getirmiş oldu- karada ve denizde darda kalanlara yar-
ğum dine tabi kılmazsa bana iman dım amacıyla buluştuklarına inanılan
etmiş sayılmaz.” (Hadis) 2. Kişinin, Miladi 6 Mayıs, Rumi 23 Nisan’a rast-
dinini dikkate almaksızın arzuladığı layan gün. 2. İslam öncesi, eski Orta
şeylere yönelmesi. “Allah’ın yeryüzün- Asya, Ortadoğu ve Anadolu yaz bay-
de en çok buğzettiği ilah hevadır.” ramlarına dayanan, Hızır ve İlyas kav-
(Hadis) 3. Kişinin, akıl ve dince kötü ramları etrafında dinî bir içerik kazan-
görülen şeylere karşı eğilimi. “Gördün mış halk bayramı. 3. İnsanların kıştan
mü hevasını tanrı edineni? Onun üzeri- kurtulma, bahardan faydalanma, piknik
ne sen mi vekil olacaksın.” (Kur'an-ı yapma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet
Kerim 25/43) törenleri tertip etme, adak ve dilekte
bulunma gibi düşünceleri gerçekleştir-
Hevazin Savaşı bk. Huneyn Sava-
mek amacıyla kutladıkları bahar bayra-
şı.
mı.
heybet 1. Celal, azamet, ululuk,
hıfz 1. Ezberleme, hatırda tutma,
büyüklük, haşmet. “Gökte top sesleri
unutmama. 2. Saklama, muhafaza etme,
bir bir nerelerden geliyor?/Mutlaka her
koruma. “Kur’an-ı Kerim’i biz indirdik;
biri bir başka zaferden geli-
onun hıfzı da bize aittir.” (Kur’an-ı
yor/Kosava’dan, Niğbolu’dan, Var-
Kerim 15/9) 3. Kur’an-ı Kerim’in belirli
na’dan, İstanbul’dan…/Anıyor her biri
bir bölümünü ya da tamamını ezberle-
bir vak’ayı heybetle bu an.” (Y. K.
me ve ezberde tutma. 4. Allah’ın, veli
Beyatlı) 2. Yüce Allah’a yakın olmanın
denilen seçkin ve sevilen kullarını gü-
ve onu sevmenin karşılığında insanda
nahta ısrar etmekten koruması. “Sen,
meydana gelen manevi bir hâl. 3. İn-
Allah’ın koymuş olduğu buyruklara uy
sanda korku ile karışık saygı uyandıran
ki Allah da seni hıfzetsin.” (Hadis)
hâl veya görünüş.
hıkd bk. kin.
hezl 1. Şaka, latife.“Üç şey vardır
ki ciddisi de ciddidir, hezli de ciddidir: Hırkayısaadet Kâb b. Züheyr (ö.
Nikâh, boşama ve köleyi hürriyetine 24/645) adlı şair Müslüman olup Hz.
kavuşturma.” (Hadis) 2. Alay, eğlenme, Peygamber’in huzurunda İslam dinini
anlamsız söz ve davranış. “Kur'an hak ve Müslümanları öven kasidesini oku-
ile batılı ayıran bir sözdür. O asla bir duğunda Hz. Muhammed’in onu ödül-
hezl değildir.” (Kur'an-ı Kerim 86/13- lendirmek amacıyla sırtından çıkarıp
14) 3. Sözün anlamını ve hükmünü hediye ettiği hırka. Hırkayısaadet, 124
133
santimetre boyunda, geniş kollu, siyah yapıp ettiklerini görmektedir.” (Kur'an-
yünlü kumaştan dikilmiş krem rengin- ı Kerim 2/96)
de, yün astarlı bir hırkadır. Kumaş
hırsızlık 1. Başkasına ait bir malı
uzmanlarının yapmış olduğu inceleme-
mülk edinmek amacıyla korunmuş
de hırkanın Hz. Muhammed devrine ait
olduğu yerden gizlice alma, çalma,
olduğu kanaatine varılmıştır. Muaviye
sirkat. “Mümin, mümin olarak hırsızlık
döneminden itibaren hırka, törenlerde
yapmaz.” (Hadis) 2. Hukuki ehliyeti
halifeler tarafından giyilmiştir. Moğol
olan bir kimsenin başkasına ait belli
istilası sırasında Bağdat’tan Mısır’a
miktarda, dayanıklı ve kıymetli bir malı
götürülen hırkayı, Yavuz Sultan Selim
kendi isteği ile alması. “Geliniz, bana
1517 yılında Mısır’ı fethettiğinde İs-
Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmama,
tanbul’a getirmiştir. Bugün bu hırka
hırsızlık yapmama, zina etmeme, çocuk-
Topkapı Sarayı’nda ‘Mukaddes Ema-
larınızı öldürmeme, hiçbir kimseye
netler Dairesi’nde bulunmaktadır.
iftira etmeme, iyi olan şeylerde karşı
Hırkayışerif Hz. Peygamber’in gelmeme konularında kesin söz veri-
vasiyeti üzerine Hz. Ömer (ö. 23/644) niz.” (Hadis) 3. Başkasının taşınabilir
ile Hz. Ali’nin (ö. 40/661) Yemen’deki malını onun rızası olmaksızın yararlan-
Karan köyüne giderek Veysel mak amacıyla bulunduğu yerden alma.
Karani’ye (ö. 37/657) hediye ettiklerine “Sizden önceki toplumlar, ileri gelen
inanılan krem renginde yünlü bir ku- ailelerden bir kişi hırsızlık yaptığında
maştan dokunan hırka. Bugün, İstan- onlara ceza vermeyip zayıf kimselere
bul’da Hırkayışerif Camisi’nde korunan hukuku uyguladıkları için helak oldular.
Resulullah’a ait bu hırka, ramazan Siz, cezaları herkese eşit şekilde uygu-
ayının ilk haftasından başlayarak arefe layın…” (Hadis)
gününe kadar halkın ziyaretine açık
hıyanet bk. ihanet.
bulundurulmaktadır.
Hızır Hz. Musa zamanında yaşadı-
hırs 1. Bir şeye çok düşkün olma,
ğı rivayet edilen ve peygamber mi,
şiddetli arzu ve istek. “Andolsun, içi-
melek mi, yoksa bir veli mi olduğu
nizden size öyle bir peygamber geldi ki
konusunda çeşitli görüşler olan ve ken-
sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir;
disine ilahî ilim verilen kişi. Kur’an-ı
size karşı çok hırslı, müminlere şefkatli
Kerim’de Hızır’ın isminden açıkça
ve merhametlidir.” (Kur'an-ı Kerim
bahsedilmez. Kehf Suresi’nin 60-82.
9/128) 2. Bir amaca ulaşma konusunda
ayetlerinde yer alan Hz. Musa ile ilgili
kişinin bütün benliğini saran tutku, aç
kıssada; “Katımızdan kendisine bir
gözlülük, tamahkâr olma. “Sen, (Yahu-
rahmet ve ilim verdiğimiz kullarımız-
dileri) Allah’a ortak koşanlardan bile
dan bir kul…” diye anlatılan şahsın
daha hırslı olarak hayata sarılmış
Hızır olduğu söylenmektedir. Türk
göreceksin. Onlardan her biri binlerce
kültüründe Hızır’ın, Allah’ın izniyle
yıl yaşamak ister; hâlbuki uzun yaşa-
darda kalan insanların yardımına koştu-
ması böyle birini (ahirette) azaptan
ğuna inanılır. “Karac’oğlan düşse yo-
kurtarmaz. Zira Allah onların bütün
la/Hızır yardım etse bile/Yâr dediğin
134
demir kale/Ya alınır ya alınmaz.” (Ka- 33/53 ) 2. Utanma duygusu, ar, hayâ,
racaoğlan) namus. “Salındı bahçeye girdi/Çiçekler
selama durdu/Mor menevşe boyun
hızlan 1. Yardımı kesme, kendi
burdu/Gül utandı hicabından” (Ercişli
hâline bırakma. “Eğer Allah size yar-
Emrah) 3. Müslüman kadınların İslam
dım ederse, artık sizi yenecek yoktur.
dininin koymuş olduğu kurallara göre
Eğer sizi Allah hızlanda bırakırsa Al-
giyinmiş oldukları örtü, başörtüsü,
lah’tan başka size kim yardım edebilir?
giyinme biçimleri. “Büluğa eren bir
O hâlde müminler ancak Allah’a güve-
kızın hicapsız olarak namaz kılması
nip dayansınlar!” (Kur'an-ı Kerim
uygun değildir.” (Hadis) 4. Kâfirlerin,
3/160) 2. Gaflet veya kasıt sebebiyle
peygamberlerin Allah’tan getirmiş
kişinin kendisine verilen nimetleri
oldukları vahye ve tüm hakikatlere
koruyamaması. 3. Buyruklarına boyun
zihinlerini ve gönüllerini kapatmaları;
eğmeyen, açıkça emirlerine karşı gelen,
takınmış oldukları bu inkârcı tavırların
ilahî yasalara meydan okuyan ve gü-
vahye ve hakikate ulaşmalarına oluştur-
nahlara çokça dalan kimselerden Al-
duğu engel. “(İnkârcılar, Ey Muham-
lah’ın yardımını kesmesi, onları kendi
med!) derler, kalplerimiz bizi çağırdığın
hâllerine bırakması.
her şeye kapalıdır, kulaklarımız sağır-
hibe 1. Bağış, bağışlama, bir şeyi dır ve bizimle senin aranda bir hicap
karşılıksız verme, ihsan. “Rabbimiz! vardır. Öyleyse sen (ne istersen) yap,
Bize göz aydınlığı olacak eşler ve ço- unutma ki biz de (her zaman yaptığımı-
cuklar hibe et ve bizi Allah’tan gereği zı) yine yapacağız!” (Kur’an-ı Kerim
gibi sakınanlara önder yap.” (Kur'an-ı 41/5) 5. Ahiret gününde inkârcıların
Kerim 20/74) 2. Hediye, sadaka. “Kişi- Allah’ı görmelerine engel olan perde.
nin yaptığı hibeden dönmesi helal de- “Doğrusu onlar (kâfirler) ile Rableri
ğildir.” (Hadis) 3. Karşılıklı şart ko- arasında hicap vardır.” (Kur'an-ı Ke-
şulmaksızın bir malın hayatta iken rim 83/15)
sahibi tarafından bir başkasına mülk
hicabe Kâbe’nin kapısının, örtüsü-
edinmek amacıyla bağışlanması.
nün ve anahtarlarının bakımı ve korun-
hicap 1. Örtü, perde, engel. “Ey ması, Makamıibrahim’in ve Kâbe’nin
iman edenler! Peygamber’in evine belli zamanlarda ziyaretçilere açılması
(rastgele) girmeyin. Ancak yemek için görevi. Hicabe görevi eskiden beri
size izin verilir de girerseniz (erkenden Kâbe’ye yapılan hizmetlerin en önemli-
gelip) yemeğin pişmesini beklemeyin. lerinden birisidir. Bu görevi üstlenmeyi
Çağrıldığınız zaman girin; yemeği Mekkeliler kutsal kabul etmişlerdir. Hz.
yeyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü Peygamber Mekke’yi fethettiğinde
bu davranışınız Peygamberi incitiyor, Osman b. Talha’yı çağırarak Kâbe’nin
fakat o (size bunu söylemekten) utanı- anahtarlarını ona teslim etmiş ve şöyle
yor. Ama Allah, gerçekleri söylemek- demiştir: “Ey Ebu Talha oğulları!
ten utanmaz. Peygamberin hanımların- Emaneti kıyamete kadar sizde kalmak
dan bir şey istediğiniz zaman hicap üzere alın; hicabeyi sizden ancak zalim-
arkasından isteyin…” (Kur’an-ı Kerim ler alır.” (Hadis)
135
Hicaz Arabistan Yarımadasında emniyetlerini yitiren Müslümanların
Kızıldeniz’in doğu sahili boyunca uza- insanca bir hayat sürmek ve inançları-
nan, Mekke ve Medine ile hac ve umre nın gereğini yerine getirebilmek için
yapacakların ihrama girecekleri yerleri yapmış oldukları göç. “Melekler, kendi-
de içine alan coğrafi bölge. Hicaz böl- lerine yazık eden kimselerin canlarını
gesi, Kızıldeniz’in doğusunda, kuzeyde alırken ‘(dininiz için) ne yapıyordu-
Ürdün’ün liman şehri Eyle’den, güney- nuz?’ dediler. (Bu insanlar): ‘Yeryü-
de Yemen sınırındaki Aşire’ye ve do- zünde biz zayıf düşürülmüştük.’, ceva-
ğuda Necid çöllerinden Irak’a kadar bını verdiler. Bunun üzerine melekler
uzanır. Bölgenin kuzey ve doğu sınırla- dediler ki: ‘Allah’ın yarattığı yeryüzü
rının nerede bittiği tartışmalıdır. Tebük geniş değil miydi ki oraya hicret etsey-
ve Filistin’in de buraya dâhil olduğunu diniz ya!’ İşte onların varacağı yer
söyleyenler vardır. Bazı bilginler Mek- cehennemdir. Varacakları yer ne kötü-
ke’yi Hicaz’ın merkezi saymışlardır. dür!” (Kur'an-ı Kerim 4/97) 5. İslam
dininin yasaklamış olduğu şirk, müna-
Hicr bk. Hatim
fıklık, isyan, cimrilik, haset, kin, gıybet
hicret 1. Terk etme, ayrılma, ilgiyi ve dedikodu başta olmak üzere tüm
kesme. “(Ey Muhammed!) Müşriklerin kötü huyları terk ederek Hz. Muham-
sana söylemiş olduğu şeylere karşı med’in örnek ahlakıyla ahlaklanma.
sabırlı davran. Onlardan en güzel bi- “Hicret, her türlü kötü davranışı terk
çimde hicret et.” (Kur’an-ı Kerim etmektir.” (Hadis)
73/10) 2. Bir yerden bir yere göçme,
hicri takvim Hz. Peygamber’in
taşınma, ayrılma. “Ameller niyetlere
Mekke’den Medine’ye hicretini tarih
göre değerlendirilir. Kişi için ancak
başlangıcı olarak kabul eden ve ayın
niyet ettiğinin karşılığı vardır. Kim
yörüngesi üzerinde dönüşüne göre belir-
dünyalık (bir nimet) elde etmek için ya
lenen kamerî takvim, ay takvimi. Müs-
da bir kadınla evlenmek için hicret
lümanlar İslam tarihinde en önemli olay
ederse onun hicreti onadır.” (Hadis) 3.
olarak Hz. Peygamber’in hicretini kabul
Hz. Peygamber’in ve sahabelerinin
etmişler ve Hz. Ömer döneminden
İslam’ı gereği gibi yaşamak, diğer
itibaren hicri takvimi esas almışlardır.
insanlara Allah’ın emirlerini duyurmak
Hicri takvimde esas alınan kamerî aylar
ve müşriklerin işkencelerinden kurtul-
sırasıyla şöyledir: Muharrem, safer,
mak amacıyla Mekke’den Medine’ye
rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel,
M.S. 622 tarihinde yapmış oldukları
cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan,
göç. “Şüphesiz ki iman edip hicret
şevval, zilkade ve zilhicce. Hicri takvi-
edenler, Allah yolunda mallarıyla ve
me göre bir ay bazen yirmi dokuz bazen
canlarıyla cihat edenler, muhacirleri
otuz olur. Hicri takvimin esas alındığı
barındırıp onlara yardım edenler var
kamerî yıl 354 gündür. Miladi takvime
ya işte bunlar birbirlerinin dostudur-
göre hicri takvim her yıl 11 gün önce
lar…” (Kur'an-ı Kerim 8/72) 4. İnkâr-
gelir.
cıların maddi ve manevi işkenceleri
karşısında can, mal, akıl, namus ve din
136
Hicr suresi Kur'an-ı Kerim’in on ı Kerim’i vahiy yoluyla Hz. Peygambe-
beşinci suresidir. Mekke’de inmiştir. re gönderen Allah’ın gücünün Hz. Mu-
Doksan dokuz ayettir. Adını, sekseninci hammed’i, diğer peygamberleri koru-
ayette geçen ve Salih Peygamberin duğu gibi her türlü tehlikeden koruya-
kavmi Semudluların yaşadığı bölgenin cağına vurgu yapılır. Hz. Peygambere,
adı olan “Hicr” kelimesinden almıştır. kâfirlerin alaycı tavırlarına aldırış et-
Sureye, Kur'an-ı Kerim’in her türlü memesi tavsiye edilir. Ona, Allah’ı
bozulmadan korunacağı ve Hz. Pey- tespih etmesi ve İslam’ı tüm insanlığa
gambere yapılan iftiraların boşa çıka- tebliğ etmesi emredilir. Ölene kadar
cağı haber verilerek başlanır. Peygam- ibadeti yalnızca Allah’a yapmasını
berlerine iftira eden zalimlerin sonları- emreden ayetle sure son bulur.
nın kötü olacağı açıklanır. Cinlerin ve
hidane 1. Bir şeyi yanına alma, ço-
şeytanların peygambere gelen vahye
cuğu kucağa alma ve besleme. 2. Bo-
müdahale etmeye güçlerinin yetmeye-
şanma, ölüm veya başka bir nedenden
ceği haber verilir. Allah’ın bütün evre-
dolayı muhtaç duruma düşen bir çocuğa
ne hâkim olduğuna dikkat çekilir. Ha-
bakmakla yükümlü olan kimsenin onu
yat verenin de öldürenin de ölümden
yanına alarak gözetimi altında yetiştir-
sonra insanları diriltip toplayacak ola-
mesi, koruması ve eğitmesi.
nın da Allah olduğu vurgulanır. Âdem
Peygamber’in yaratılışına da yer verilir. hidayet 1. Doğru yolu gösterme,
Hz. Âdem’in üstünlüğünü kabul etme- doğru yolu bulma, rehberlik yapma,
diği için İblis’in lanetlenmesi anlatılır irşat etme. “Bu kitap ki doğruluğu ko-
ve İblis’in Allah’ın iyi kulları üzerinde nusunda hiç şüphe yoktur. Allah’tan
herhangi bir egemenliğinin olmadığı gereği gibi sakınanlar için bir hidayet-
belirtilir. Cennet ve cehennem tasvirleri tir.” (Kur'an-ı Kerim 2/2) 2. Allah’ın,
yapılır. İnanan ve ibadet eden insanla- insanlara kendi yolunda gidebilecek
rın cennette ağırlanacakları müjdesi akıl, düşünme, öğrenme, hatırlama gibi
verilirken cehennemliklere Allah’ın yetenekler vermesi ve insanların da
azabının şiddetli olacağı uyarısı yapılır. bunları kullanarak doğru yolu bulması.
Surede, İbrahim Peygamberin ilerlemiş “Allah kime hidayet verdiyse onu kimse
yaşına rağmen çocuk sahibi olmasına hak yoldan saptıramaz.” (Kur'an-ı
yer verilir. Lut Peygamberin, cinsel Kerim 39/37) 3. Allah’ın, kişiye dünya
sapkınlığı huy edinen kavminin yok ve ahirette huzurun kaynağı olan ve onu
oluşu uyarıcı bir dille anlatılır. Pey- sürekli mutlu edecek yolu göstermesi.
gamberlerini dinlemeyen ve peygam- “Bizim uğrumuzda (rızamız için) çalı-
berlerine eziyet veren Şuayp Peygam- şanları (mutlu edecek) yollarımıza
ber’in kavmi olan Eykelilerin yok oluşu hidayet ederiz.” (Kur'an-ı Kerim
da surede işlenenir. Surenin son bölü- 29/69) 4. Günahlarla iç içe bir hayat
münde dağları oyan, oralara köşkler yaşayan kimsenin dindar hâle gelmesi;
yapan fakat peygamberleri inkâr eden günahlarını terk ederek İslam dinine
Salih Peygamber’in kavminin başına uygun ahlak, ibadet ve davranışlar ka-
gelen ilahî azaba dikkat çekilir. Kur’an- zanması. “Bir ömürdür içiyorsun, bırak
137
artık şunu! Der/Derviş Ahmet bu hida- davet et. Onlarla en güzel şekilde mü-
yetle hemen tövbe eder.” (M. A. Ersoy) cadele et…” (Kur’an-ı Kerim 16/125)
5. Müslüman olmayan bir kimsenin 12. Müslümanların işine yarayan her
İslam dinine girmesi, Müslüman olma- türlü doğru bilgi ve söz. “Hikmet mü-
sı, hidayete ermesi, ihtida etmesi. “Bir minin yitiğidir. Onu nerede bulursa
kişinin senin aracılığın ile hidayete alır.” (Hadis) 13. İslam dinindeki hü-
ermesi dünya ve içindeki her şeyden kümlerin konuluş amaçları.
daha hayırlıdır.” (Hadis)
hil 1. Bir şeyin helal olması. “De-
hikmet 1. Bilgelik, felsefe. 2. Al- nizin suyu temizdir ve (deniz ürünleri-
lah’ı gereği gibi bilme bilgisi. “Kime nin) ölüsü ise hildir.” (Hadis) 2. Bir
hikmet verilmişse ona bol hayır veril- yeminin yerine getirilmesi. 3. Mek-
miştir.” (Kur’an-ı Kerim 2/269) 3. ke’nin haremini belirleyen işaretlerin
Kur’an-ı Kerim, vahiy. 4. İnsanı cahilce dışında kalan bölge. 4. Savaş yapılması
davranışlardan alıkoyan şey. 5. Hz. yasak olan zilkade, zilhicce, muharrem
Peygamber’in sünneti. “O, daha önce- ve recep dışındaki aylar.
den kendilerine kitap gönderilmeyen
hilaf 1. Karşı gelme, aykırı dav-
bir topluma, kendilerine Allah’ın ayet-
ranma, zıtlaşma, münakaşa etme. 2.
lerini okuyan, onları arındıran, ayetle-
Fıkıh ilminin konularına göre uyarlanan
rini ve hikmeti öğreten bir peygamber
münakaşa tekniği. 3. İslam hukukunun
göndermiştir.” (Kur'an-ı Kerim 62/2)
fıkıh mezhepleri arasındaki ayrılıkları
6. İnsanın varlıkların hakikatini, gerçek
konu alan dalı.
yüzünü, gücü oranında bilip ona göre
hareket etmesi. “Allah’a dayan, sa’ye hilafet 1. Birinin yerine geçme, bir
sarıl, hikmete ram ol,/Yol varsa budur, kimseden sonra gelip onun yerini alma,
bilmiyorum başka çıkar yol!” (M. A. vekâlet, başkasının yerine onun adına
Ersoy) 7. Nübüvvet, peygamberlik. görev yapma. 2. İslam tarihindeki dev-
“Allah Davut’a mülk ve hikmet verdi let başkanlığı, yöneticilik kurumu. 3.
ve daha başka dilediklerini ona öğret- Özgür bir seçimle İslam toplumunun
ti…” (Kur’an-ı Kerim 2/251) 8. başına getirilen kişinin adalet, şûra ve
Kur’an-ı Kerim ve sünneti doğru bir İslam dininin ilkelerine göre Müslü-
şekilde anlayabilme ve amel etme yete- manları yönetme biçimi. “En layığınız
neği. “Ey Allah’ım! Abdullah b. Ab- olmadığım hâlde hilafet makamına
bas’ı dinde anlayış sahibi kıl ve ona getirildim… Allah’ın kitabı ile amel
hikmeti öğret.” (Hadis) 9. Hüküm ettiğim sürece dinleyin ve itaat edin;
vermede doğru karar verme yeteneği. Allah’ın kitabı ile amel etmezsem din-
“Şüphesiz biz Lokman’a hikmet ver- lemek ve itaat etmek zorunda değilsi-
dik.” (Kur'an-ı Kerim 31/12) 10. Kişi- niz…” (Hz. Ebubekir)
nin davranışlarını Allah’ın emirlerine
uygun hâle getirmesi. 11. Gerçeği açık- hilal 1. Yüksek sesle haykırma, or-
layan, şüpheyi gideren kesin delil, ka- taya çıkma. 2. Ayın kavuşum öncesi ve
nıt. “(Ey Muhammed!) İnsanları Rab- sonrasında uçları sivri, ince bir yay gibi
binin yoluna hikmetle ve güzel öğütle yeryüzünden görünen şekli. Kur’an-ı
138
Kerim’de hac, oruç ve bazı ibadetlerin iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan
vakitlerinin ayın hareketlerine bağlı ve Hz. Peygamberin de üye olduğu
olduğu bildirilir. Kamerî ayların ölçü barış cemiyeti. Hilfulfudul cemiyeti,
alındığı bu tür ibadet ve muamelelerin sadece tarihsel bir kurum değildir. İn-
zaman veya sürelerinin tam olarak sanların, farklı dünya görüşlerine sahip
tespit edilmesi kamerî ayların başlangı- olsalar da, temel ahlaki ilkelerde haksız-
cının doğru olarak belirlenmesine bağ- lığı engellemek için uzlaşmalarının
lıdır. Kamerî aylar hilalin batıda gö- toplumsal zorunluluk olduğunun bir
rülmesiyle başlar. Hilalin tekrar batıda göstergesidir. Hilfulfudul cemiyeti,
görülmesi bazen yirmi dokuz bazen de Mekke’de zulme uğrayan insanların
otuz gün sürdüğünden kamerî ayın haklarını zalimlerden almak için Abdul-
başlangıcını tespit etmek hilali sürekli lah b. Cud’an’ın evinde kurulmuş; Hz.
izlemekle mümkün olur. “Allah, hilal- Muhammed de yaklaşık yirmi yaşların-
leri insanlar için vakit ölçüsü yaptı. dayken bu cemiyete üye olmuştur. Bu
Hilali görünce oruca başlayınız, onu cemiyete ‘erdemli ve faziletli insanların
tekrar görünce iftar ederek bayram sözleşmesi’ anlamında “hilfulfudul”
ediniz.” (Hadis) 3. İslamiyet’in sembo- denilmiştir.
lü. “Vurulup tertemiz alnından, uzan-
hilim 1. Yumuşak huylu, kibar,
mış yatıyor;/Bir hilal uğruna, ya Rab,
efendi, ağırbaşlı ve akıllı olma, uygarca
ne güneşler batıyor!” (M. A. Ersoy) 4.
davranma. “Allah, şu iki niteliği olan
Türk bayrağı. “Dalgalan sen de şafak-
insanı sever: Hilim ve aceleci olma-
lar gibi ey nazlı hilal!/Olsun artık dö-
ma.” (Hadis) 2. Gücü kuvveti yerinde
külen kanlarımın hepsi helal.” (M. A.
olan birinin öfke anında haklı olduğu
Ersoy) 5. Cami kubbesi ile minare
hâlde karşısındakini cezalandırmak
tepesine yerleştirilen alem.
yerine onu bağışlayıp affetmesi. “Allah
hileyişeriye 1. Dinle ilgili bir me- kalplerinizde olan her şeyi bilir. O,
selede uygun yoldan bir kolaylık ve hilim ve ilim sahibidir.” (Kur’an-ı
çare arama, dinî çözüm. 2. İslam huku- Kerim 33/51) 3. Akıllı ve kültürlü ol-
kuna aykırı bir fiili, yerinde ve dinin makla kazanılan kişisel davranışlarda
amacına uygun değişiklikler yaparak hoşgörülü, bağışlayıcı ve medeni olma.
hukuka uygun hâle getirme. 3. Normal- “Müslüman dininde güçlü ve kararlı
de yasalara aykırı olan bir işin, yapay kişidir; imanı sağlam, bilgili ve hilim
işlemlerle görünürde yasallaştırılması, sahibi, zeki ve merhametlidir; hem haklı
kanunlara uydurulması, meşrulaştırma. hem bağışlayıcıdır…” (Hasan el-Basri)
Hilfulfudul M.S. 580’li yıllarda hilye 1. Süs, ziynet, kolye. 2. Güzel
Arap kabileleri arasında süregelen nitelikler, güzel yüz, şemail. 3. Hz.
savaşlar sonucunda ortaya çıkan anarşi Peygamberin bedensel ve ahlaki özel-
ortamında, can ve mal güvenliğinin liklerini ayrıntılarıyla anlatan edebî
sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin ko- eser, hilyeyişerif. 4. Türk kültüründe,
runması, zulmün önlenmesi gibi amaç- Hz. Peygamberin niteliklerinin hat
larla, toplumda sözü geçen, saygın ve sanatıyla yazılıp süslendiği levhalar.
139
hilyeyişerif bk. hilye. aydınlanması gerekir. Bu çerçevede
meditasyon şarttır. Hindistan halkı
himmet 1. Arzu, meyil, istek,
Brahman (rahip ve âlim), Satriye (as-
azim. 2. Gayret, emek, çabalama, ma-
ker), Vaikya (tüccar) ve Çudralar (iş-
nevi yardım. “Sen dua et babadan top-
çi)dan oluşur. Her kast kendi içinden
ladığın mirasa,/Hep onun himmetidir
evlenir. Ölülerin büyük bir kısmı yakı-
üç satır ilmin varsa. (M. A. Ersoy) 3.
lır. Her ruh dünyadaki yaşayış şekline
Manevi olgunluğa ermek ve başkasını
göre başka bir varlığa geçer ki buna
da eriştirmek için kalbin gaye olarak
“reankarnasyon” denir. Reankarnasyon
Allah’ı bilip sadece onun rızasına yö-
Hinduizm’in inanç esaslarından biridir.
nelme çabası. 4. Ermişlerin ve velilerin,
Hinduizm’de inek kutsaldır ve etinin
manevi ilgi, yardım ve desteği; veliler-
yenilmesi yasaktır. Evlerde tapınılan
de var olduğu kabul edilen çok güçlü
putlar için özel odalar vardır.
irade. “Erenlerin himmetini ben bana
yoldaş eyleyem/Her nere varır isem Hira Dağı Hz. Muhammed’e ilk
cümle işim hoş eyleyem.” (Yunus Em- vahyin geldiği mağaranın bulunduğu
re) dağ. Hira, “Cebelinur (Nur dağı)” adıy-
la da bilinir. Hira dağı, Mekke’nin ku-
Hinduizm Hintlilerin inanç, düşü-
zey doğusunda Kâbe’ye yaklaşık beş
nüş, his ve hayat tarzı olan Hindistan’ın
kilometre uzaklıktadır. Hz. Peygambe-
geleneksel dini. Günümüzde Hinduizm.
rin hayatında önemli bir yeri olan Hira
büyük ölçüde Brahmanizm, kısmen
mağarası dağın zirvesinden yirmi metre
putperestlik, Budizm ve Janizm gibi
kadar aşağıdadır. İlk vahiy olan Alak
Hindistan’ın yerel inançlarının birleş-
Suresi’nin ilk beş ayeti Resulullaha
mesi biçimindedir. Çok az da olsa İs-
burada indirilmiştir. Hz. Peygamberin
lami etkiler de vardır. Hinduizm dünya
35 yaşından 40 yaşına kadar bu mağa-
nüfusunun yaklaşık yüzde on üçünü
raya gelerek insanlığın kurtuluşu ile
oluşturur. Hinduizm ari ırkın üstünlüğü,
ilgili derin bir düşünce hayatı yaşadığı
kast sistemi, sınırsız bir vatan sevgisi
İslam tarihi ile ilgili eserlerde anlatıl-
ve bağlılık duygusu üzerine temellen-
mıştır.
miştir. Hinduizm’de tanrı sayısı çoktur.
Hinduizm’e göre dünyayı yaratan tanrı hisbe teşkilatı Tarihte, İslam dev-
Brahma’dır. Tabiattaki olaylarda ve letlerinde genel ahlakı, kamu düzenini
hayatın ayrıntılarında diğer tanrılar da korumak ve denetlemek; iyiliği emret-
etkindir. Tanrı Şiva ve Vişnu, Brah- mek, kötülükleri engellemek için ku-
ma’dan sonra gelir. Güneş tanrısı Suya, rulmuş bir teşkilat. İslam âlimleri fert,
ay tanrısı Soma, rüzgar tanrısı Vayu, su toplum ve devlet düzeninin korunması
tanrısı Varun, yağmur tanrısı İndra, ateş ile ilgili çalışmalar yapan hisbe teşkila-
tanrısı Agni, ölüler âleminin tanrısı tının kurulmasını farzıkifaye bir görev
Yama’dır. Kutsal kitapları dört bölüm- saymışlardır. Bu teşkilat çarşı ve pazar-
den oluşan Veda’lardır. Vedalar ilahi, larda denetleme görevi yapmıştır. Bu
dua, vaaz, tılsım ve büyüleri içerir. çerçevede, ölçü ve tartı aletlerini, satı-
Duaların kabul edilmesi için kalbin lan ürünlerin kalitelerini, fiyatlardaki
140
uygunluğu kontrol etmiştir. Bunlardan hoca 1. Öğretici, öğretmen, mual-
ayrı olarak kamu düzeni ile ilgili birçok lim. “Yirmi dokuz hece okursun uçtan
görevi hisbe teşkilatı üstlenmiştir. uca,/Sen elif dersin hoca, manası ne
demektir?” (Yunus Emre) 2. İmam,
hitabet 1. Hutbe okuma, güzel söz
müezzin, vaiz, müftü gibi din görevlile-
söyleme, vaaz ve nasihat etme, nutuk.
rinin ortak adı. 3. Din bilgini. 4. Bazı
2. Bir topluluğa bir maksadı anlatmak,
İslam ülkelerinde eğitim, bürokrasi,
bir fikri açıklamak, öğüt vermek, bir
ticaret, maliye ve ilahiyat alanlarındaki
görüşü benimsetmek, bir eyleme teşvik
çeşitli meslek sahipleri için kullanılan
etmek gibi amaçlarla yapılan güçlü ve
bir unvan.
etkileyici konuşma veya güzel konuşma
sanatı, retorik. Horasan Erenleri İslami ilimlerin
merkezlerinden Horasan bölgesinde
hitan Erkek çocuklarının üreme
yaşamış olan Ahmed Yesevi’nin (M.
organlarının ucundaki deri parçasının
1093-1166), Anadolu’yu İslamlaştırmak
alınması, sünnet olma. “Dört şey, bütün
için seçip gönderdiği dervişler. Ahmet
peygamberlerin önemli davranışların-
Yesevi’nin, medrese tahsili görmüş ve
dandır: Hitan, güzel koku sürünme,
İslami ilimleri yaşantılarıyla içselleş-
dişleri temizleme ve evlenme.” (Hadis)
tirmiş öğrencileri Anadolunun her tara-
hiyel bk. hileyişeriye. fında İslam’ı tebliğ görevi yapmışlardır.
Sözleriyle yaşantıları arasındaki uyumu
hizip 1. Bölük, parti, grup, cemaat,
gören birçok gayrimüslim bu insanlar
kısım, taraftar. “Allah’a ve ahiret günü-
sayesinde Müslüman olmuş ve böylece
ne inanan bir toplumun, babaları, oğul-
Anadolu Türklere kapılarını açmıştır.
ları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa
Bu dervişlerin türbeleri Anadolu’nun
Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla
birçok yerinde hâlen ziyaret edilmekte-
dostluk ettiklerini göremezsin. Allah,
dir.
onların kalplerine imanı yazmış ve
onları kendinden bir ruh ile (vahiy) Hristiyan Hz. İsa’nın getirmiş ol-
desteklemiştir. Onları içinden ırmaklar duğu ilahî dine inanan kimse, Nasrani.
akan cennetlere sokacaktır. Orada ebedî
Hristiyanlık Hz. İsa’ya vahyedilen
kalacaklardır. Allah onlardan razı ol-
dinin adı. Hristiyanlık, dünyada en çok
muş onlar da Ondan razı olmuşlardır.
bağlısı olan dinlerden biridir. Filistin
İşte Allah’ın hizbi bunlardır. Muhak-
civarında doğmuştur. Bu dine Nasrani-
kak ki Allah’ın hizbi başarıya ulaşacak-
lik de denir. Hristiyanlıkta teslis inancı
tır.” (Kur’an-ı Kerim 58/22) 2. Kur’an-ı
vardır. Buna göre tanrı; Baba-Oğul ve
Kerim’in beş sayfalık her bir bölümü.
Ruhulkudüs’ün birleşmesinden meyda-
3. Belli zamanlarda, belli sayıda, sürek-
na gelmiştir. Hz. İsa kendisinin pey-
li olarak okunan dua, zikir. “Sizden
gamberliğine inanan müminlere hiçbir
biriniz hizbini geceleyin okumayı unu-
zaman “Mesihî” veya “Hristiyan” keli-
tacak olursa sabah ile öğle arasında
melerini kullanmamıştır. Bu dinde pey-
okusun.” (Hadis)
gamber, melek, ahiret ve kader inancı
vardır. Fakat bu inançlar İslam dininde-
141
kinden çok farklıdır. Hristiyanlar bir tavırla bağırıp onu ismiyle çağıran
Kur’an-ı Kerim’i ilahî kitap ve Hz. bedevilerin yanlış tutumlarına dikkat
Muhammed’i peygamber olarak kabul çekilir ve müminlerin bu insanlar gibi
etmezler. Onlara göre Hz. İsa, merkezî Hz. Peygambere davranmamaları öğüt-
bir öneme sahiptir. Bugünkü lenir. Ayrıca Müslümanlara her duy-
Hristiyanlık Yahudi inanç, ibadet ve dukları şeye inanmamaları, özellikle
gelenekleriyle, Yunan-Roma kültürleri- güven vermeyen kişilerin aktardığı
ni birleştiren bir kurtarıcı tanrı dinidir. yanlış haberleri araştırmaları emredilir.
Hz. İsa’nın getirmiş olduğu dini tevhit Önemli konuların çözümünde Allah’ın
inancından soyutlayarak kendi felsefe- ve Peygamberinin koymuş olduğu ölçü-
sine göre biçimlendiren Yahudi asıllı lere uymanın gereği belirtilir. Birbirle-
Pavlus’dur. Pavlus havari de değildir ve riyle çatışan Müslüman grupların barış-
Hz. İsa’yı hiç görmemiştir. Hristiyanlık tırılması ve saldırganlığın önlenmesi
terimi ilk defa Hz. İsa’dan yirmi otuz tavsiye edilir. Bu çerçevede bütün mü-
sene sonra Antakya’da kullanılmıştır. minlerin kardeş olduğu önemle vurgu-
İnciller daha çok Hz. İsa’ya ağırlık lanır. Surede, müminlerin birbirleriyle
verir. Hz. İsa’nın hayatı ile ilgili rivayet alay etmesinin çirkinliği üzerinde duru-
edilen bilgileri içerir. lur. Birbirlerine lakap takmamaları
emredilir. En büyük toplumsal hastalık-
Hu 1. Arapçada, Allah’ın zatına
lardan olan gıybet ve başkasının aybını
işaret eden hu (hüve) kelimesi. “Ey safa
araştırmak yasaklanır. Bütün insanların
ehli sufi, gönülden Allah Hu de!/Ey
bir tek anne ve babadan yaratıldığı
vefalı âşık candan Allah Hu de!” (Mev-
açıklandıktan sonra üstünlüğün soyda
lana ) 2. Dervişlerin kendisiyle zikir
değil, takvada yani Allah’ın emirlerine
yaptığı, Allah’ın güzel isimlerinden
ve yasaklarına içtenlikle uymada olduğu
biri. “Konsun –yine- pervazla-
haber verilir. İnsan hayatında imanın ve
ra/Güvercinler;/“Hu hu”lara karışsın/
cihadın önemine vurgu yapılır. İnsana
Âminler…/Mübarek akşam-
verilen en büyük nimetin İslam olduğu
dır;/Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!”
açıklandıktan sonra, gaybı yalnızca
(A. N. Asya)
Allah’ın bildiğini ve göklerdeki ve
Hucurat suresi Kur’an-ı Kerim’in yerdeki her şeyin bilgisinin Allah katın-
kırk dokuzuncu suresidir. Medine’de da kayıtlı olduğunu belirten ayetlerle
inmiştir. On sekiz ayettir. Adını, Hz. sure son bulur.
Peygamber’in evinin odalarından bah-
Huda Allah. “Canı, cananı, bütün
seden ve “odalar” anlamına gelen dör-
varımı alsın da Huda,/Etmesin, tek
düncü ayetteki “hucurat” kelimesinden
vatanımdan beni dünyada cüda.” (M. A.
almıştır. Surede, Allah’a ve Peygambe-
Ersoy)
re saygılı olma emredilir. İlk beş ayette
müminlerin Allah’a, Peygambere ve Hudeybiye Antlaşması Mekkeli
Kur’an-ı Kerim’e karşı takınmaları müşriklerin Medine İslam devletini
gereken ahlaki kurallar ele alınır. Hz. resmen tanıdıklarını gösteren belgeyi
Peygamberin odalarının dışından kaba imzaladıkları barış antlaşması (6/628).
142
Hudeybiye, Mekke’nin on yedi km o sene Kâbe’yi ziyaret etmeyecekler,
batısında ve eski Cidde yolu üzerinde- gelecek sene umre yapacaklar, Hz.
dir. Buranın asıl şöhreti hicretin 6. yılı Muhammed’in yanından Mekke’ye
zilkade ayının başında (M. 628) Hz. kaçan birisi iade edilmeyecek ve bu
Peygamberin gördüğü bir rüya üzerine antlaşma on yıl yürürlükte kalacaktır.
ashabı ile birlikte umre yapmak için Hudeybiye’de on iki veya yirmi gün
Medine’den Mekke’ye giderken burada kalan Hz. Peygamber ve arkadaşları,
konaklamasından ve Mekke müşrikle- umre niyetiyle geldikleri için kurbanla-
riyle bir barış antlaşması yapmasından rını kesip ihramdan çıkmışlardır. Bu
ileri gelmektedir. Hudeybiye Antlaşma- antlaşmayla müşrikler Müslümanları
sı’ndan önce Medine’nin siyasi duru- devlet olarak resmen tanımışlardır.
munun parlak olmadığı rivayet edilmiş- Kur’an-ı Kerim Müslümanların bu
tir. Medineliler; Mekkelilerin, yağmacı siyasi başarısını apaçık bir “zafer, fetih”
Gatafan ve Fezare kabilelerinin, olarak nitelendirmiştir.
Hayber’e yerleşen Yahudi kabilelerinin
Hud Peygamber Kur'an-ı Ke-
tehdidi altında kalmışlardır. Siyasi
rim’de adı geçen ve Ad kavminin ya-
şartların böylesine ağırlaştığı bir dö-
şamış olduğu Ahkaf bölgesine gönderi-
nemde Hz. Muhammed, yaklaşık 1400
len peygamber. Hud Peygamberin, Hz.
veya 1500 Müslümanla birlikte umre
Nuh’un oğullarından Sam’ın soyundan
için Medine’den Mekke’ye doğru yola
geldiği rivayet edilmiştir. Hz. Nuh’un
çıkmıştır. Umreye niyet ettikleri için
kavminden sonra gelen Âd kavmine
yanlarına silah almamışlardır. Müslü-
peygamber olarak gönderilmiştir. Göre-
manların Mekke’ye girip Kâbe’yi tavaf
vini hakkıyla yapmasına rağmen kavmi
etmelerini hazmedemeyen müşrikler
iman etmeyince yedi gece sekiz gün
onlara şiddetle karşı çıkmışlardır. Hz.
süren kasırganın sonunda kavminin
Peygamber’in Mekkelilerle antlaşmak
iman etmeyenleri helak olmuştur. Hud
için gönderdiği Hz. Osman’ın öldürül-
Peygamber, bazı rivayetlere göre
düğüne dair haberler yayılmıştır. Bu
Babil’de yaşamıştır. Farklı dillerin
haberi duyan Hz. Peygamber bir ağacın
çıkması üzerine Arapçayı ilk konuşanın
altında bütün Müslümanlardan Hz.
o olduğu söylenmiştir. Ad kavminin
Osman’ın intikamını alma konusunda
yok olmasından sonra Mekke’ye gitmiş
söz almıştır. Sahabelerle Hz. Muham-
ve orada vefat etmiştir. Kabrinin Kâ-
med arasında yapılan bu sözleşmeye
be’deki Hicr’in altında olduğu nakle-
“Rıdvan Bey’atı” denmiştir. Müslü-
dilmiştir.
manların gerektiğinde savaş konusun-
daki kararlılığını gören Mekkeli müş- Hud suresi Kur’an-ı Kerim’in on
rikler onlarla antlaşmaya karar vermiş- birinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
lerdir. Süheyl b. Amr’ı elçi olarak gön- Yüz yirmi üç ayettir. Sure, adını elli ile
dermişler ve Hz. Peygamberle bir ant- altmışıncı ayetler arasında kıssası anla-
laşma yapmışlardır. Bu antlaşmaya tılan Hud Peygamberden almıştır. Sure-
“Hudeybiye Antlaşması” denilmiştir. nin girişinde insanların Allah’a kulluk
Yapılan antlaşmaya göre Müslümanlar etmelerinden ve yalnızca ona tövbe
143
etmelerinden bahsedilir. Daha sonra olduğu işlerden habersiz olmadığını
müşriklerin yapmış oldukları eziyetlere bildiren uyarıcı ifadelerle sure son bu-
karşılık Hz. Peygamber teselli edilir. lur.
Kur’an-ı Kerim’in Hz. Muhammed
hududullah 1. Allah’ın sınırları,
tarafından uydurulduğunu iddia eden
Allah’ın koymuş olduğu helal ve ha-
müşriklere onun bir benzerini yapmala-
ramlar. “Kim Allah’a ve Peygamberine
rı konusunda meydan okunur. Bütün
isyan eder ve hududullahı çiğnerse
canlıların rızkını verenin Allah olduğu-
Allah, onu içinde ebedî kalacağı cehen-
na dikkat çekilir ve dünya hayatının bir
nem sokar. Onun için alçaltıcı bir azap
sınav olduğu vurgulanır. Bu sınavı
vardır.” (Kur’an-ı Kerim 4/14) 2. İs-
kaybeden kâfirlerin dünyada yapmış
lam’da insanların uyması gereken dinî
olduklarının ahirette kendilerine bir
inanç, ibadet, ahlak ve sosyal hayatla
yararı olmayacağı bildirilir. Hz. Mu-
ilgili kurallar. “Tövbe edenler, ibadet
hammed’in davetine olumlu cevap
edenler, hamt edenler, oruç tutanlar,
verenlerin ise cennetle ödüllendirile-
rükû edenler, secde edenler, iyiliği
cekleri belirtilir. Surede Nuh, Hud,
emredip kötülükten men edenler ve
Salih, İbrahim, Lut, Şuayp ve Musa
hududullahı koruyanlar var ya işte o
Peygamberlerin tevhit mücadelesi ele
müminleri (cennetle) müjdele.” (Kur'an-
alınır. Bu peygamberlerin davetlerini
ı Kerim 9/12) 3. Allah’a ve Allah’ın
kabul etmeyen kavimlerin başlarına
yarattığı kullarına karşı ağır suç işleyen
gelen ilahî azap, Kur’an-ı Kerim’in
ve insanların can, mal, akıl, namus ve
muhataplarını sarsacak bir dille anlatı-
din gibi dokunulmaz alanlarına tecavüz
lır. Surenin son bölümünde, peygamber
edenlere verilmek üzere miktarının
kıssaları tahlil edilerek onların kavimle-
dince belirlendiği cezalar, yaptırımlar.
rinin başlarına gelen azaplarda kendile-
rine bir haksızlık edilmediği belirtilir. Hulefayıraşidin Hz. Peygamber’in
Geçmişte putperestler nasıl ilahî cezaya vefatından sonra seçimle yönetime
çarptırıldılarsa peygamber döneminin getirilen ve halkın önderleri konumunda
Mekkeli putperestleri de inkârlarının olan dört ünlü halife: Hz. Ebu Bekir,
cezalarını çekecekleri vurgulanır. Bu Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali. “Be-
çerçevede Hz. Peygamber ve müminler nim sünnetime ve benden sonra
teselli edilir; onların dosdoğru olmaları, hulefayıraşidinin yoluna uyun.” (Ha-
yalnızca Allah’ı dost edinmeleri, namaz dis) 2. Hür bir seçimle iş başına gelmiş,
kılmaları ve sabretmeleri öğütlenir. İslam dininin ilkelerine göre hareket
Surede, toplumu düzeltmeye çalışanla- etmiş, adaleti uygulamış, kamuya ait
rın sevaplarının yok olmayacağı ve işleri görüş alış verişinde bulunarak
onlara herhangi bir felaket verilmeye- yürütmüş halifeler.
ceği anlatılır. Surenin sonunda Allah’ın
azabını gerektiren en büyük suçun hulul 1. Girme, sinme, geçişme, in-
zulüm olduğu vurgulanır. Her yapılan tikal etme, yerleşme. 2. Allah’ın kendi-
işin Allah tarafından değerlendirilece- sinin veya sıfatlarının yarattıklarından
ğini ve Allah’ın, insanların yapmış birine veya tamamına geçtiğine ve onla-
rın bedenine yerleştiğine inanma. İslam
144
dini hulul inancını kesin olarak redde- Velid’e vermiştir. Müslümanlar, savaşın
der. Hulul düşüncesi daha çok eski başlarında düşmanlarına karşı direne-
Mısır, Yunan, Hint ve İran dinlerinde memişler ve dağılmalar olmuştur. Hz.
vardır. İslam kelam bilginleri, hulul Peygamber ve ilk Müslümanların gay-
düşüncesine sahip olanların Müslüman retleriyle dağılan ordu toplanmış ve
olmadıkları hususunda görüş birliğine yapılan yeni hücumlarla müşrikler boz-
varmışlardır. guna uğratılmıştır. Müslümanların zafe-
riyle sonuçlanan bu savaşta müminler
humus 1. Beşte bir. 2. Tarihte, İs-
birçok ganimet elde etmiş ve Medine’ye
lam devletlerinde savaş ganimetlerin-
dönmüşlerdir.
den elde edilen gelirlerden devlet hazi-
nesine ayrılan beşte birlik pay. Savaş hurafe 1. Sapık, doğru olmayan,
ganimetlerinden alınan beşte birlik uydurma, asılsız söz. 2. Akla ve gerçeğe
payın dağıtım yerlerini Kur’an-ı Kerim aykırı olan, yalan haber. 3. Batıl dinler-
belirlemiştir. Humustan arta kalan beşte den ve halk arasında uydurulan masal-
dörtlük pay ise savaşa katılanlara dağı- lardan kalma aslı esası olmayan inanış-
tılır. “Biliniz ki ele geçirdiğimiz gani- lar. “Hurafeler, üfürükler, düğüm dü-
metin humusu Allah’ın, Peygamberin ğüm bağlar;/Mezar mezar dolaşıp hasta
ve yakın akrabalarının, yetimlerin, baktıran sağlar!” (M. A. Ersoy) 4.
düşkünlerin ve yolcularındır…” Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in
(Kur'an-ı Kerim 8/41) sünnetiyle çatışma hâlinde olan her
türlü düşünce, inanç, davranış ve bidat.
Huneyn Savaşı Mekke’nin fethin-
“Çalış! Dedikçe şeriat, çalışmadın
den sonra Müslümanlarla Havazin
durdun/Onun hesabına birçok hurafe
kabilesinin müşrikleri arasında meyda-
uydurdun!/Sonunda bir de “tevekkül”
na gelen savaş. (M.S. 630) Hz. Pey-
sokuşturup araya,/Zavallı dini çevirdin
gamber, Mekke’nin fethi için Medi-
onunla maskaraya!” (M. A. Ersoy)
ne’den ayrıldığı zaman, nereye gidece-
ğini açıklamamıştır. Hevazin kabilesi huri Cennette yaşadığına inanılan
de Hz. Peygamber’in kendi üzerlerine ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış
geleceği endişesi ile savaş hazırlıkları- müminlere bir nimet olarak sunulan
na başlamıştır. Müslümanlar Mekke’yi cennet kızları. “Allah’tan gereği gibi
fethedince Hevazinliler, Hz. Muham- sakınanları cennette iri gözlü hurilerle
med kendilerine saldırmadan kendileri- evlendiririz.” (Kur'an-ı Kerim 44/54)
nin Müslümanlara saldırmalarının daha
Hurufilik Harflerden anlamlar ve
uygun olduğunu hesaplamışlardır.
hükümler çıkaran bir fırka, inanç siste-
Taif’teki Sakif kabilesini de yanlarına
mi. Hurufiliğin kurucusu olarak İranlı
alarak yirmi bin kişilik bir ordu hazır-
Fazlullah el-Hurufi (ö. 796/1394) kabul
lamışlardır. Hz. Muhammed de onların
edilir. Hurufiliğe göre, birtakım harf ve
bu hazırlığını haber alır almaz on iki
rakamlar kutsal sayılmış ve bunlara
bin kişilik bir ordu ile Mekke’den ay-
çeşitli anlamlar verilmiştir. Hatta Al-
rılmıştır. Bu orduyla Huneyn vadisine
lah’a ait sırların bu sayıların anlamla-
gelmiş ve ordu komutanlığını Halid b.
rında gizli olduğu söylenmiştir. Hurufi-
145
lik inancının temellerinin, eski Hint, husumet 1. Düşmanlık, kin, hasım
Yunan ve Mısır medeniyetlerine da- olma durumu. 2. Çekişme, delil ile karşı
yandığı söylenmiştir. Musevilik ve tarafa üstün gelme, tartışma, münakaşa
Hristiyanlık’ta da Hurufilik inancının etme. 3. İki veya daha fazla taraf ara-
olduğuna dair görüşler nakledilmiştir. sında herhangi bir dinî ve dünyevi ko-
Hurufiler bütün dinî hükümleri kendi nuda meydana gelen ve bilgisizliğe,
düşünceleri doğrultusunda açıklamış- inada ve ön yargıya dayanan tartışma.
lardır. Kelimeişehadet, namaz, oruç, “Kim, biri aleyhine haksız yere husu-
hac ve zekât gibi emirler yorumlanmış metten dolayı yardımda bulunursa
ve rakamlar çerçevesinde açıklamalar Allah’ın gazabına uğrar.” (Hadis) 4.
yapılmıştır. Hurufilik, İran’da XIV. asır Yargılama hukukunda şahısların davaya
sonlarında Esterâbat çevresinde ortaya taraf olma sıfat ve ehliyeti. “Kimde şu
çıkmış; daha sonra Hindistan, Azerbay- dört özellik bulunursa halis münafıktır:
can, Irak, Suriye, Anadolu ve Rume- Konuştuğunda yalan söyler, söz verdi-
li’ye geçmiştir. İran’da sık sık takibata ğinde sözünde durmaz, emanet edildi-
uğrayan Hurufiler, inançlarını yaymak ğinde hıyanet eder, husumet anında
için Osmanlı devletine sığınmışlardır. doğruluktan ayrılır.” (Hadis)
Fazlullah’ın baş halifesi Ali el-Âlâ (ö.
huşu 1. İtaat etme, boyun eğme,
822/1419), Anadolu’ya gelerek Hacı
tevazu gösterme, alçak gönüllü olma.
Bektaş tekkesine yerleşmiş ve Hurufili-
“Biz, bu Kur’an’ı bir dağın üzerine
ği yaymaya başlamıştır. Hurufilerin
indirseydik muhakkak sen onu Allah
inançları, Bektaşiler arasında “sır” adı
korkusundan huşu ile paramparça
altında yaygınlık kazanmıştır. Kutsal
olduğunu görürdün. Biz, bu tür misalle-
kitapları Fazlullah’ın yazmış olduğu
ri insanların gereği gibi düşünmeleri
“Cavidanname”dir.
için (sık sık) veriyoruz.” (Kur’an-ı Ke-
hurufumukattaa bk. mukattaa rim 59/21) 2. Mutlak bir teslimiyetle
harfleri. Allah’ın isteklerini yerine getirme.
“Müslüman erkekler ve Müslüman
husuf namazı Dünyanın güneşle
kadınlar, mümin erkekler ve mümin
ay arasına girmesi yüzünden geceleyin
kadınlar, Allah’a itaat eden erkekler ve
ay ışığının tamamının veya bir bölümü-
itaat eden kadınlar, sözlerinde doğru
nün dünyaya ulaşamaması sebebiyle
erkekler ve doğru kadınlar, sabreden
oluşan ay tutulması esnasında karanlık-
erkekler ve sabreden kadınlar, huşulu
tan kurtulmanın ve Allah’ın büyüklü-
erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka
ğünü kabullenmenin bir işareti olarak
veren erkekler ve sadaka veren kadın-
kılınan nafile namaz. Hz. Peygamber,
lar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan
ay tutulduğu zaman husuf namazı kıl-
kadınlar, namuslarını koruyan erkekler
mış; Müslümanlar da Hz. Peygamber’in
ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkek-
bu sünnetine uyarak bu namazı kılmış-
ler ve kadınlar yok mu? İşte bunlara
lardır. İslam bilginleri, ay tutulması
Allah kendi katından bir mağfiret ve
anında isteyen Müslümanların bu na-
büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”
mazı kılabileceklerini söylemişlerdir.
(Kur’an-ı Kerim 33/35) 3. Allah’a du-
146
yulan saygının bir gereği olarak başta hutbesi namazdan önce, bayram hutbesi
namaz olmak üzere ibadetlerin yerine ise namazdan sonra okunur. Hz. Pey-
getirilmesi sırasında kulun sükûnet ve gamber cuma hutbelerinde genellikle
vakar içinde bulunması. “Müminler Kur’an-ı Kerim’den ayetler ve sureler
namazlarını huşu içinde kılarlar.” okumuş ve insanların ihtiyacına göre
(Kur'an-ı Kerim 23/2) 4. Müminin her cemaati bilgilendirmiştir. Hutbe sırasın-
an ve her yerde Allah’ın kendisini gör- da zorunlu olmadıkça konuşmamak
düğü bilinci içerisinde tevazu ile hare- gerekir. Hutbe, imamın namaz kıldırdığı
ket etmesi ve gönlünü her türlü kötü- mihrabın sağ yanında bulunan ve min-
lükten arındırması. 5. Allah’ın büyük- ber denilen yüksekçe bir yerde okunur.
lüğünün kalpte hissedilip dinin emirle- “Cuma günü hutbe okunurken kişi
rine karşı tam bir bağlılık gösterme ve yanındakine ‘sus’ diyecek olsa boş
nefsin geçici tutkularına değer verme- konuşmuş olur ve böylece cuma nama-
me. “Sabır ve namaz ile Allah’a sığınıp zının sevabını kaçırır.” (Hadis)
yardım dileyin. Rablerine kavuşup ona
huzur 1. Hazır bulunma, var olma.
döneceklerini umanlar ve huşu duyan-
2. Gönül rahatlığı, sükûnet. “Bir ipek
lardan başkasına namaz (kılmak) elbet-
seccade üstünde gibi huzurla…/Durdun
te ağır gelir.” (Kur’an-ı Kerim 2/45-
mu toprakta namaza.” (Y. B. Bakiler) 3.
46)
Hadis âlimlerinin toplantılarında, ilim
hutame 1. Cehennem. “İftira ata- meclislerinde bulunma. 4. Tasavvuf
nın, insanların ayıp ve kusurlarını yoluna giren kişinin yalnızlığı tercih
arayanın vay hâline! Serveti biriktirip etmesi ve insanın var oluş amacıyla
onu sayanın vay hâline! O kişi zanne- ilgili derin bir tefekkür hayatı yaşayıp
der ki serveti onu ebedî olarak yaşata- tüm bunların sonucunda gönlünde Allah
cak. Hayır, aksine (ahirette) hutameye sevgisinin oluşması.
atılacaktır. Sen hutamenin ne olduğunu
Hübel İslamiyet’ten önce müşrikle-
bilir misin? Allah tarafından tutuşturu-
rin Kâbe’de bulundurduğu kırmızı akik-
lan bir ateştir ki günahkâr kimselerin
ten yapılmış insan şeklindeki put. Hübel
gönüllerine işler. O, onların üzerine
putu, M.Ö. III. yüzyılın ilk yarısında el-
kapatılacak sonra uzatılmış direkler
Cezire’deki Hit şehrinden getirilmiştir.
arasında bağlı kalacaklardır.” (Kur’an-
Hübel’i Mekke’ye getirenin Amr b.
ı Kerim 104/1-8) 2. Cehennemin yedi
Luhay olduğu söylenmiştir. Hübel’in
katından biri.
getirilişiyle beraber Araplarda puta
hutbe 1. Bir topluluk karşısında tapınma başlamıştır. Araplar gündelik
yapılan etkileyici konuşma, nutuk, hayatla ilgili birçok işini Hübel’in
hitabet. 2. Cuma ve bayram namazları önünde fal oklarına bakmak suretiyle
başta olmak üzere bazı ibadet ve tören- ayarlamışlardır. Hübel putu Mekke’nin
lerin yerine getirilmesi esnasında toplu- fethi sırasında diğer putlarla beraber
luğa karşı yapılan konuşma. Cuma ortadan kaldırılmıştır.
namazlarında hutbe okumak farz, bay-
hüccet 1. Delil, senet, vesika. “De
ram namazlarında ise sünnettir. Cuma
ki en üstün hüccet Allah’ındır. Allah
147
dileseydi elbette hepinizi doğru yola hüküm 1. Karar verme, idare etme.
iletirdi.” (Kur'an-ı Kerim 6/149) 2. Bir “Şüphesiz ki Allah size emanetleri layık
gerçeği açığa çıkaran ve dayanaklarını olanlara vermenizi ve insanlar arasında
akıldan, tabiattan ve dinden alan delil. hüküm verdiğiniz zaman adaletle hü-
3. İslam fıkhına göre karar veren mah- küm vermenizi emreder.” (Kur’an-ı
kemelerde şahitlik, yemin ve yeminden Kerim 4/58) 2. Bir şeyi yerli yerince ve
dönme gibi davayı ispata yarayan hu- sağlam yapma. “Allah’a yemin olsun ki
kuki deliller. “Ben de sizin gibi bir aralarındaki çekişmeli işlerde seni
insanım. Bir konuda anlaşmazlığa hakem yapıp sonra da senin verdiğin
düştüğünüzde bana gelirsiniz ve sizden hükme, içlerinde bir burukluk duyma-
biriniz hüccetini bana daha iyi anlata- dan tam anlamıyla teslim olmadıkça
bilir. Ben de dinlediğime göre karar iman etmiş olmazlar.” (Kur'an-ı Kerim
veririm. Hakkı olmadığı hâlde kime bir 4/65) 3. Allah’ın, sorumluluk çağına
Müslümanın hakkını (bilmeden) verir- gelmiş insanların inanç, ibadet, ahlak ve
sem; haksız yere almış olduğu o şey davranışlarına dair yapınız veya yap-
ateşten bir parçadır. Artık ister onu mayınız şeklindeki emirleri, yasakları.
alsın ister sahibine geri versin.” (Ha- “…Hüküm ancak Allah’ındır. O gerçeği
dis) 4. Bir hükmün doğruluğunu veya anlatır ve hüküm verenlerin en hayırlı-
yanlışlığını kanıtlamak için karşı tarafa sı odur.” (Kur'an-ı Kerim 6/57) 4. İki
üstün gelmek amacıyla ileri sürülen farklı düşünce arasında, olumlu veya
delil. 5. İslam bilginlerine verilen un- olumsuz yönde verilen karar.
van. 6. Hadis ilimlerinde herkes tara- “…Aralarında hükmettiğin zaman
fından otorite kabul edilen ve yaklaşık adaletle hükmet. Allah, adaletle hükme-
üç yüz bin hadis rivayetini metin ve denleri sever.” (Kur’an-ı Kerim 5/42)
senetleriyle ezbere bilen hadis âlimi. 5. Mahkemede hâkimin verdiği karar,
mahkeme kararları. “Hâkim kızgınlık
Hücreyisaadet Hz. Peygamber’in
anında hüküm vermesin.” (Hadis)
içerisinde vefat edip sonra da defnedil-
diği Hz. Ayşe’ye ait oda. Hücreyisaa- hülle Kocasından kesin olarak bo-
det, bugün Ravzayimutahhara’nın biti- şanıp ayrılmış olan bir kadının boşandı-
şiğindeki Mescidinebevi’nin içerisinde ğı kocasına tekrar dönebilmek amacıyla
kalmıştır. Hz. Ebu Bekir ile Hz. bir başka erkekle, anlaşmalı bir şekilde
Ömer’in kabirleri de buradadır. Her yıl geçici olarak nikâhlanması, evlenmesi.
Hücreyisaadeti milyonlarca Müslüman İslam fıkıh ekolleri hülle yapmanın
ziyaret eder. Bu ziyarette: “Vefatımdan dinen haram olduğunu belirtmişlerdir.
sonra kabrimi ziyaret eden, beni sağlı- Buna bağlı olarak, hülle şartıyla yapılan
ğımda iken ziyaret etmiş gibidir.” ha- evliliğin önceki kocaya helal oluşunu
dis-i şerifinin etkisi büyüktür. sağlamayacağını ifade etmişlerdir. İs-
Hücreisaadet ziyaret edilirken Hz. Pey- lam bilginleri, eski kocaya dönmek için
gamber’e bol bol salatüselam okunur ve başvurulan bir hile olan hülleyi, İs-
yüksek sesle konuşulmaz. lam’daki nikâh kurumunu küçük dü-
şürmeye çalışan ve insan onurunu zede-
leyen bir uygulama olarak görmüşlerdir.
148
“Allah, hülle yapana da yaptırana da hünsa Doğuştan kendisinde hem
lanet etsin.” (Hadis) erkeklik hem de dişilik organları bulu-
nan veya erkek mi kadın mı olduğu
Hümeze suresi Kur’an-ı Kerim’in
tespit edilemeyen kimse, çift cinsiyetli.
yüz dördüncü suresidir. Dokuz ayettir.
Mekke’de inmiştir. Adını, birinci ayette hürmüz bk. Zerdüştilik.
geçen ve “insanların şeref ve haysiyet-
hürriyet 1. Özgürlük, bağımsızlık,
leriyle alay edip kınayanlar” anlamına
köle olmama. “Hakkıdır hür yaşamış
gelen “hümeze” kelimesinden almıştır.
bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakk’a
Sureye, fakir Müslümanlarla alay eden,
tapan milletimin istiklal!” (M. A. Er-
Peygamber ve etrafındakileri küçük
soy) 2. Kişinin, başkalarının haklarını
düşürmek için kaş göz işareti yapan
da gözetip saygı göstererek hareket
inkârcılara ‘Yazıklar olsun!’ denilerek
etme özgürlüğü. 3. Bir kişinin, zümre-
başlanır. Surede, fakir Müslümanları,
nin veya kurumun kanuni haklarını
zayıf konumları nedeniyle ayıplayan
koruma ve kullanma serbestliği. “Ben
inkârcı insanların dünyada ebedî kala-
kıyamet gününde hürriyet sahibi bir
cakmışçasına mal ve servet yığmaları
insanı köle olarak satıp sonra da para-
anlatılır. Bu kötü niyetli insanların
sını yiyen insandan davacıyım…” (Ha-
ahirete hiç önem vermedikleri belirtilir.
dis)
Serveti biriktirip fakirin hakkını ver-
meyen ve zenginliği tek değer ölçüsü Hz. Hüseyin Hz. Peygamber’in kı-
olarak kabul eden Mekke müşrikleri zı Hz. Fatıma ile damadı Hz. Ali’den
ahiret azabıyla uyarılırlar. Eğer inkârla- olma torunu (ö. h.61/680). Hz. Hüseyin,
rında devam edecek olurlarsa çok çetin ‘Kerbela Şehidi’ olarak tanınmıştır.
bir cehennem azabıyla karşılaşacakları Hicretin dördüncü yılı şaban ayının
tehdidi yapılır. Böylece, servet hırsına beşinci günü (10 Ocak 626) Medine’de
kapılıp zenginlikleriyle şımaranların, doğmuştur. “Şehit” lakabıyla meşhur
Allah’ın sınamak için verdiği malı olmuştur. Adını, Hz. Peygamber koy-
mutlak bir değer ölçüsü olarak algıla- muştur. Hz. Peygamber, Hz. Hasan ve
yan ve mal çokluğu ile insanları küçük Hz. Hüseyin’i çok sevmiş ve “Allah’ım!
düşüren ahlaksız kişilerin, ahirette hak Ben onları seviyorum sen de sev!” diye
ettikleri cezayı alacakları, surede veciz dua etmiştir. Her iki torununu da Hz.
bir şekilde anlatılır. Muhammed kendi eğitiminden geçir-
miştir. Hz. Hüseyin, raşit halifeler dö-
hünkâr 1. Osmanlı padişahlarına
neminde çok saygın bir hayat yaşamış-
verilen bir unvan. “Ne çeker kulların
tır. Hilafet saltanata dönüştürülüp
serhat elinde/Bilinmez hünkârım gö-
Muaviye’nin oğlu Yezid’e siyasi iktidar
rülmeyince/Bunca memleketin kâfir
verilince, bu duruma Hz. Hüseyin başta
elinde/Kaldı, inanmadın ayrılmayınca.”
olmak üzere birçok sahabe karşı çıkmış-
(Âşık Hasan) 2. Allah’ın veli kulları ve
tır. Halkın iradesinin hesaba katılmadığı
tasavvuf büyükleri için kullanılan bir
bir siyasi otoriteye ömrü boyunca bağlı-
unvan.
lık göstermemiştir. Kendisi için değil,
yönetim saltanatla ehliyetsiz ellere
149
teslim edildiği için Yezid’e karşı çıkmış hüsran 1. Zarar etme, mal eksilme-
ve bu karşı çıkış ikisi arasında savaşa si. 2. İmanın yokluğuna ve salih amelle-
dönüşmüştür. Kerbela’da yapılan bu rin imanın üzerine bina edilmemesine
savaş sonunda Hz. Hüseyin ve Hz. bağlı olarak dünya ve ahiret mutluluğu-
Peygamber’in torunlarının da içinde nu kaybetme. “Kim, İslam’dan başka
bulunduğu Ehlibeyt’ten yetmiş iki kişi bir din ararsa asla kabul edilmeyecektir
şehit edilmiştir. Hicretin 61. yılı muhar- ve bu kişiler ahirette hüsran içerisinde
rem ayının 10. günü Hz. Hüseyin şehit olacaklardır.” (Kur'an-ı Kerim 3/85) 3.
edildiğinde elli yedi yaşında olduğu İnsanın ömrünün boşa gitmesi ve kişi-
rivayet edilmiştir. Hz. Hüseyin’in so- nin bütün manevi değerlerini kaybetme-
yundan gelenlere “seyit” adı verilmiştir. si. “Ne ekmiştin ki mahsül istiyorsun bir
de ferdadan?/Senin meşru olan hakkın
hüsnühat 1. Güzel yazı yazma,
bugün hüsran, yarın hüsran!” (M. A.
sanatkârane yazılmış yazı, hat. 2. Arap
Ersoy) 4. İmandan, hayırdan, Allah’ın
harflerinin yazımından doğarak İslam
hoşnutluğundan, İslam nimetinden
medeniyetinde başlı başına bir konum
yoksun olma durumu. Kur’an-ı Kerim
kazanan güzel yazı sanatı. Hüsnühat
şu insanların hüsranda olduğunu açık-
sanatının celi, sülüs, nesih, talik, divani
lar: Allah’ın ayetlerini inkâr edenler,
gibi çeşitleri vardır. Bu sanat en çok
Allah’a şirk koşanlar, Allah’ın bağışın-
Türkler arasında gelişmiştir. Şu söz
dan mahrum kalanlar, Allah’a isyan
Türklerin hat sanatına katkılarından
edenler, ilahi buyruklara karşı gelenler,
dolayı özdeyiş hâline gelmiştir:
peygamberleri inkâr edip batılı seçenler,
“Kur’an-ı Kerim Mekke ve Medine’de
Hz. Peygamber’e inanmayanlar, başına
indirildi, Mısır’da okundu, İstanbul’da
gelen bir musibet sebebiyle İslam’dan
yazıldı.”
yüz çevirenler, İslam’dan başka din
hüsnühatime 1. Bir işi sonunu ha- arayanlar, imandan sonra inkârı seçen-
yır olacak biçimde bitirme, iyilikle ler, inkârcılara itaat edenler, yeryüzünde
sonuçlandırma. 2. Müslüman olarak bozgunculuk çıkaranlar, akrabayla ilgiyi
ölme. kesenler ve münafıklar. “Asra yemin
olsun ki iman edenler, salih amel işle-
hüsnüzan Bir kimse hakkında iyi
yenler, birbirlerine Hakk’ı tavsiye eden-
bir düşünceye sahip olma, biri hakkında
ler, birbirlerine sabretmeyi tavsiye
iyimser olma, iyi zanda bulunma. İslam
edenler hariç bütün insanlar hüsranda-
ahlakına göre Müslümanların birbirleri
dır.” (Kur'an-ı Kerim 103/1-3)
hakkında hüsnüzan sahip olmaları ge-
rekir. Bu, onların birbirlerine karşı hüsün 1. Güzellik, beğenilen ve
ahlaki görevleri arasındadır. Kur’an-ı sevilen şey, iyilik. “Kadın dört şey
Kerim ve Hz. Peygamber müminlere nedeniyle nikâhlanır: Soyu, malı, hüsnü
hüsnüzan sahibi olmalarını tavsiye ve ahlakı için. Sen bunlardan ahlakı
etmiştir. “Hüsnüzan ibadetlerin en güzel olanını tercih et.” (Hadis) 2. Al-
güzellerinden biridir.” (Hadis) lah’a kulluk etme, tevhit. 3. Bolluk,
genişlik, nimet. 4. Dünya ve ahiret
hayatı açısından insanın yararına ve
150
kurtuluşuna sebep olan söz, davranış,
niyet. Hüsün ve ‘çirkin, kötü, dinin
onaylamadığı düşünce ve davranışlar’
anlamına gelen kubuh, kelam ilminin
önemli tartışma konularından biridir.
Kelam bilginleri hüsün ve kubuhun
akılla bilinip bilinemeyeceği konusunu
ayrıntılarıyla ele almışlar ve bu konuda
farklı görüşler ortaya koymuşlardır.
hüthüt 1. Çavuş kuşu, ibibik. 2.
Kur'an-ı Kerim’e göre Hz. Süleyman
ile Sebe Kraliçesi Belkıs arasında haber
getirip götüren kuş. Hüthüt, Hz. Sü-
leyman’a onun bilmediği Sebe ülkesin-
den haberler getirmiştir. Hüthüt,
Sebe’yi bir kadının yönettiğini söyle-
miş ve onların dinî inançları hakkında
bilgi getirmiştir. Bunun üzerine Hz.
Süleyman hüthüte bir mektup vererek
Sebe ülkesine götürmesini söylemiştir.
Böylece iki yönetici arasında ilk diya-
log başlamıştır. Hz. Süleyman, Belkıs’ı
ve yönetmiş olduğu Sebe halkını İs-
lam’a davet etmiştir. Bu davete olumlu
cevap veren Sebe Kraliçesi Belkıs ve
halkı topluca Müslüman olmuştur.
hüzün yılı Mekke Dönemi’nin en
sıkıntılı anında Hz. Peygamber’in eşi
Hz. Hatice ile amcası Ebu Talip’in
vefat ettikleri yıl. (M.S. 620) Kureyş
müşrikleri bu iki insanın vefatından
sonra Hz. Muhammed’e işkencelerini
daha çok artırmışlardır. İşkenceler artıp
İslam daveti yeni üyeler bulmada zor-
lanınca Hz. Peygamber hicret etmeye
karar vermiştir.

151
I bir memleketi haksız yere yok edecek
değildir.” (Kur’an-ı Kerim 11/117) 2.
ırz 1. İffet, namus. “Irzımızdır
Barışma, barıştırma. “Müminler birbir-
çiğnenen, evladımızdır doğranan/Hey
leriyle kardeştirler. (Anlaşmazlığa
sıkılmaz! Ağlamazsan, bari gülmekten
düştükleri zaman) kardeşlerinizin ara-
utan.” (M. A. Ersoy) 2. Şan, şeref,
sını ıslah ediniz ki Allah da size mer-
haysiyet. “Kim, şüpheli şeylerden kaçı-
hamet etsin.” (Kur'an-ı Kerim 49/10) 3.
nırsa dinini ve ırzını korur.” (Hadis) 3.
Dini değerleri, inanç ve yaşama biçimi-
Kişinin bedeni, ruhu, övgüye değer
ni yeniden canlandırmayı, bozulan
yaratılışı, soyu sopu. 4. İnsanın ister
değer yargılarını düzeltmeyi amaçlayan
kendisine ister soyuna sopuna isterse
düşünce ve faaliyetler.
sosyal çevresine yönelik olsun övgü ve
yergiye konu olan varlığı. 5. İnsanı ıstılam 1. Bir şeyi dibinden kesme,
insan yapan, onun toplum içinde şeref kökünü kazıma. 2. Kalpteki aşırı sevgi.
ve saygınlığının bir ifadesi olan ve bu 3. Tasavvufta Allah sevgisinin coşkulu
sebeple her türlü saldırı karşısında bir şekilde kalbe doğmasının sonucunda
dokunulmazlığı bulunan kişilik değeri, kişinin kendinden geçmesi.
insanın manevi kişiliği. “Bütün Müslü-
ıztıba 1. Bir şeyi koltuğunun altına
manların kanları, malları ve ırzları
alma. 2. Hac ve umre esnasında ihram
birbirlerine haram kılınmıştır.” (Ha-
elbisesinin üst kısmının bir ucunu sağ
dis)
koltuk altından geçirip sol omuz üzerine
ıskat 1. Düşürme, silme, hüküm- atma, sağ omuz ve pazısını açıkta bı-
süz bırakma. 2. Ölen Müslümanı, sağlı- rakma. Hz. Peygamber ve sahabeler
ğında yerine getiremediği namaz, oruç Mekke’ye umre yapmaya geldiklerinde
gibi ibadetlerinden veya kefaretini kendilerine “zayıflamışlar, güçlerini
veremediği yeminlerinden dolayı kaybetmişler” dedirtmemek için tavaf
ahiretteki sorumluluğundan kurtarmak esnasında sağ omuzlarını ve pazılarını
umuduyla fakirlere verilen para, fidye. dışarıda bırakmışlardır. Bu uygulama
Iskat, ahirette ölünün azaptan kurtulma- daha sonra hac ve umre tavafının ilk üç
sı umuduyla fakirlere verilir. Iskat şavtında sünnet olarak kalmıştır.
verildiği zaman ölünün ahiret azabın-
dan kurtulacağına dair bir garanti de
yoktur. İslam dininde esas olan insanla-
rın ibadetlerini sağlıklarında eksiksiz
olarak yerine getirmeleridir. “Önünde
nâmütenahi nazar, rüba safa-
hat,/Enîniruhunu bir türlü etmiyor
ıskat.” (M. A. Ersoy)
ıslah 1. İyi ve yararlı olma, dü-
zeltme, daha iyi hâle getirme. “Rabbin,
halkı birbirlerini (iyiliği emredip kötü-
lüğü yasaklamak suretiyle) ıslah eden
152
İ kazanmak için niyet ederek belirli za-
manlarda ve şekillerde yapılan iş, amel.
ibadet 1. Boyun eğme, itaat etme,
“Ben, insanları ve cinleri ancak bana
saygı duyma. “Ey insanoğulları! Ben
ibadet etmeleri için yarattım.” (Kur'an-ı
size, ‘şeytana ibadet etmeyin, o sizin
Kerim 51/56)
için apaçık bir düşmandır, bana ibadet
edin, dosdoğru yol budur diye bildir- ibadethane Çeşitli din mensupları-
medim mi?” (Kur’an-ı Kerim 36/60-61) nın kendilerine mahsus ibadet, tapınma,
2. Kulluk etme, tapınma. “Şu iki ada- ayin ve merasimlerini gerçekleştirmek
mın (Musa ve Harun’un) kavmi bize için toplandıkları yer. Müslümanlıkta
ibadet ederken, şimdi biz kalkıp bizim ibadethane mescitler ve camilerdir.
gibi iki insana mı inanacağız?” dedi- Ayrıca Hz. Peygamber tüm yeryüzünün
ler.” (Kur'an-ı Kerim 23/47) 3. Ulula- kendi ümmetine ibadethane kılındığını
ma, övme, yüceltme. “Ben kendisinden haber vermiştir. Yahudilerin ibadetha-
başka hiçbir ilah olmayan Allah’ım. neleri havra ve sinagog, Hristiyanlarınki
Yalnızca bana ibadet et ve beni hatır- ise kilise ve katedraldir.
lamak için namaz kıl!” (Kur’an-ı Kerim
ibaha bk. mubah.
20/14) 4. Allah’ın insanlara emrettiği
ve insanların da Allah’a karşı yapmakla İbahiye Asılsız yorumlarla İslam
yükümlü oldukları tüm davranışlar. dininin koymuş olduğu haramların
“Biz İsrailoğulları’ndan şöyle söz al- bütününü veya bazılarını helal sayan,
mıştık: ‘Allah’tan başkasına ibadet farzları ortadan kaldıran, dinî emirlerin
etmeyeceksiniz; anaya babaya, yakınla- ve ahlak kurallarının bağlayıcılığını
ra, yetimlere, yoksullara iyilik edecek- kabul etmeyip her şeyi serbest kabul
siniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, edenlerin bağlı olduğu sapık ve batıl bir
namazı kılın, zekâtı verin!’ Sonra siz mezhep.
pek azınız hariç verdiğiniz sözden dön-
dünüz; hâlâ da yüz çeviriyorsunuz.” ibadilik Abdullah b. İbad (ö.
(Kur’an-ı Kerim 2/183) 5. İnsanın yara- 64/683) tarafından kurulan ve günümü-
tılış amacına uygun olarak, Hz. Pey- ze kadar varlığını devam ettiren bir
gamber’in uygulamalarını esas alıp Haricî fırkası. Adını, kurucusu olan
niyet ederek yapmış olduğu Allah’a Abdullah b. İbad’dan almıştır. Kuzey
yaklaşma şekilleri; davranışlar. “Onla- Afrika ve Umman’da Ebaziyye de deni-
ra, inançlarında samimi bir biçimde lir. Emevilere karşı mutedil bir siyaset
içlerinden gelerek ve Allah dışında izlemişlerdir. Bundan dolayı Emevi
bütün tanrıları reddederek Allah’a idarecileri onlara karşı şiddet kullan-
ibadet etmelerinden, namaz kılmaların- mamışlardır. Basra, Hicaz, Yemen,
dan ve zekâtı vermelerinden başka bir Umman, Kuzey Afrika, Doğu Afrika ve
şey emredilmemişti. İşte gerçek din Sudan’da ayrı ayrı örgütlenmişlerdir.
budur.” (Kur'an-ı Kerim 98/5) 6. Tev- Bugün daha çok Kuzey Afrika’da İbadi
hit inancına bağlı kalarak sadece Allah gruplara rastlamak mümkündür. En
emrettiği için ona sevgi, saygı ve tazim ılımlı Harici fırkası olan İbadilerin
göstermek amacıyla Allah’ın rızasını genel düşünceleri şöyledir: Devlet baş-
153
kanı belirlemek dinî bir görevdir ve sonra akika kurbanı kestirmiş ve fakir-
halifenin Kureyş kabilesinden olması lere sadaka dağıtmıştır. Hz. Peygam-
şart değildir. Gerekli şartları taşıyan ber’in çok sevdiği oğlu İbrahim 18
herkes halife olabilir. İyiliği emredip aylıkken hastalanmış ve hicretin 10. yılı
kötülüğü yasaklamak Müslümanların Şevval ayının 29’unda (M. 28 Ocak
en temel görevlerindendir. İman; inanı- 632) vefat etmiştir.
lacak şeyleri dille ifade etmek, iman
İbrahim Peygamber Kur'an-ı Ke-
edilecek şeyleri amele dönüştürmek ve
rim’de kendisinden çok söz edilen, sabrı
sünnete uymaktır. Farzlardan birini
ve yaptığı tevhit mücadelesi ile övülen,
yerine getirmeyen kişinin imanı yok
bunun sonucunda Allah’ın kendisine
olur. Günahkâr insanlara ahirette her-
dost olarak seçtiği peygamber,
hangi bir şefaat olmayacaktır.
Halilullah. Dinî kaynaklarda İbrahim
iblis “Allah’ın rahmetinden ümit Peygamberin soyu Nuh Peygamberin
kesen, hayırdan yoksun, hayırsız” an- oğlu Sam’a kadar uzanmaktadır.
lamında şeytanların en büyüğü, Azazil. Kur'an-ı Kerim, Hz. İbrahim’i son dere-
“Ey insan oğulları! Siz beni bırakıp ce ağırbaşlı, yumuşak huylu, akıllı,
iblisi ve soyunu dost mu ediniyorsu- kendisini Allah’a adayan, misafirperver,
nuz? Hâlbuki onlar size düşmandır.” sabırlı ve bilge bir insan olarak tasvir
(Kur'an-ı Kerim 18/50) eder. Hz. İbrahim’e on sayfalık ilahî bir
kitap verilmiştir. Mezopotamya’nın Ur
İbn Mace bk. sünen.
kentinde doğduğu söylenen İbrahim
ibnisebil 1. Yolcu, bir yerden bir Peygamberin ailesini ve kardeşinin oğlu
başka yere giden kimse. 2. Kendi mem- Lut’u alıp Mısır’a gittiği rivayet edil-
leketinde zengin bile olsa yolculuk miştir. Mısır’da bir süre kaldıktan sonra
sırasında herhangi bir nedenle yoksul Filistin’e dönmüşler ve Hz. Hacer adlı
ve muhtaç duruma düşerek zekât veri- hanımından İsmail, Hz. Sârâ’dan da
lebilecek duruma gelen kimse. “Zekât İshak adlı çocukları doğmuştur. Hz.
Allah’tan bir farz olarak fakirlere, Hacer’i ve oğlu İsmail’i alıp Mekke’ye
yoksullara, zekât memurlarına, kalpleri yerleştirmiştir. Son Peygamber Hz.
İslam’a ısındırılmak istenenlere, köle- Muhammed, Hz. İsmail Peygamberin
lere, borçlulara, Allah yolunda cihat soyundan gelmiştir.
edenlere ve ibnsebile verilir.” (Kur'an-ı
İbrahim suresi Kur'an-ı Kerim’in
Kerim 9/60)
on dördüncü suresidir. Mekke’de inmiş-
İbrahim b. Muhammed Hz. Pey- tir. Elli iki ayettir. Otuz beş ile kırk
gamber’in küçük yaşta vefat eden, Hz. ikinci ayetleri arasında İbrahim Pey-
Mariye adlı hanımından doğma oğlu. gamberden bahsettiği için bu adı almış-
Hicretin VIII. yılının zilhicce ayında (6 tır. Sureye, Allah’ın insanlığa gönder-
Mart 630)da Medine yakınlarındaki miş olduğu vahyin ve kitabın önemi
Kuf bölgesinde doğmuştur. Hz. Pey- anlatılarak başlanır. Allah’ı gereği gibi
gamber, çocuğuna atası İbrahim Pey- tanımayan, ahirete inanmayan inkârcılar
gamberin adını vermiştir. Doğduktan kınanır. Önceki peygamberler nasıl ki
154
kavimlerinin diliyle gönderildiyse cek cezalar da kısaca anlatılır. İnsanla-
Kur’an-ı Kerim’in de Hz. Muham- rın yalnızca Allah’a ibadet etmelerini,
med’e Arapça olarak gönderildiği vur- Kur’an-ı Kerim’in emirlerine uymaları-
gulanır. Peygamberlerin ve kavimleri- nı ve ayetler üzerinde düşünmelerini
nin görmüş oldukları eziyetlere dikkat bildiren ayetlerle sure son bulur.
çekilir, özellikle de Hz. Musa örneğine
İbrani Sami ırkından olan Yahudi,
yer verilir. Bu eziyetlere karşı peygam-
İsrailoğulları milletine mensup kimse.
berlerin göstermiş oldukları direnç
Fırat nehrini geçerek Filistin toprakları-
övülür. Bu çerçevede peygamberlerin
na geldikleri için veya göçebe bir hayat
kâfirler tarafından yurtlarından çıkarılı-
sürdürdüklerinden dolayı “ırmağı ge-
şı, insanların ibret alması için anlatılır.
çen” veya “göçebe” anlamında İbrani
Allah’ı inkâr etmenin çok büyük bir suç
adını almışlardır. Bunlar Hz. Yakup’un
olduğu üzerinde durulur ve iman olma-
on iki oğlundan türeyen on iki kabilenin
dıktan sonra yapılan amellerin, iyi
bir araya gelmesiyle oluşan bir kavim-
davranışların Allah katında hiçbir değe-
dir.
rinin olmadığı vurgulanır. Surede, ha-
kikati inkâr eden önderlerin peşine ibret 1. Ders alma, öğüt alma.
düşen insanların ahiretteki acıklı hâlleri “Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da
ele alınır. İnançları uğruna sıkıntılara büyük bir ibret vardır. Zira size onların
katlanan müminlerin cennetteki durum- karınlarındaki işkembe ile kan arasın-
ları özendirici bir dille anlatılır. Mü- dan (gelen), içenlerin boğazından ko-
minler, her zaman meyve veren ve yere layca geçen halis bir süt içiriyoruz.”
sağlamca tutunmuş bir ağaca benzeti- (Kur’an-ı Kerim 16/66) 2. Yanlış dav-
lirken; küfrün köksüzlüğü, verimsizliği ranışların yol açtığı kötü sonuçlardan
ve çirkinliği ise kötü bir ağaca benzeti- ders alma. “Kişinin konuşması zikir,
lir. Müslümanların iman ve güzel amel- susması fikir, bakışı da ibret olmalıdır.”
lerini devam ettirebilmeleri için namaza (Hatem-i Esam) 3. Görünenden görün-
ve fakirlere yardımda bulunmaya de- meyene geçme, nesneleri ve olayları dış
vam etmeleri istenir. Surede, İbrahim yüzüne bakıp onlardaki hikmeti kavra-
Peygamberin Mekke’ye ailesini yerleş- maya çalışma, olaylardan ders alıp
tirmesi ve onların putperestlikten uzak doğru sonuçlar çıkarma ve bunlara göre
kalması için yaptığı duaya da yer veri- davranma. “Allah gece ile gündüzü
lir. Onun, Allah’ın vermiş olduğu ni- sürekli evirip çeviriyor. Şüphesiz bunda
metler nedeniyle yapmış olduğu duada (hakikati görebilen) basiret sahibi in-
annesini, babasını, çocuklarını ve tüm sanlar için ibret vardır.” (Kur’an-ı
inananları anması diğer insanlar için Kerim 24/44)
örnek dua olarak nakledilir. Surenin
icabet 1. Çağrıya olumlu karşılık
son bölümünde ilahî hakikatlere karşı
verme. “Ey iman edenler! Allah ve
çıkanların kim olursa olsun yenilgiye
Resulü her ne zaman sizi, size hayat
uğrayacağı üzerinde durulur. Bu haki-
verecek olan şeylere çağıracak olsa
katlere karşı çıkanların ahirette duya-
Allah’a ve Resulüne icabet edin…”
cakları pişmanlıklar ve başlarına gele-
(Kur'an-ı Kerim 8/24) 2. Allah’ın ken-
155
disine yapılan dualara karşılık vermesi. konuda fikir birliği etme, ortak karar
“Kullarım sana beni soracak olurlarsa verme. “Benim ümmetim hata üzerine
bilsinler ki ben onlara çok yakınım. icma etmez.” (Hadis) 3. Hz. Peygam-
Bana dua ettiklerinde dua edenlerin ber’in vefatından sonraki dönemlerde
duasına icabet ederim.” (Kur'an-ı Ke- fıkıh âlimlerinin Kur’an-ı Kerim ve
rim 2/186) 3. Bir anlaşmada tarafların sünnetten hareketle bir konuda görüş
anlaşma şartlarını kabul etmeleri. birliğine varmaları. İslam âlimlerinin
ortak kararları sonucunda meydana
icar 1. Bir şeyi kiraya vermenin
gelen icmaya Müslüman toplumlarda
karşılığı olarak elde edilen menfaat,
icmayiümmet de denir. 4. Kur’an-ı
bedel. 2. Mal ve hizmetin ücret karşılığı
Kerim, sünnet ve kıyas gibi dinî hü-
kiralanması. “Bir işçiyi tutan icarını
kümlerin kendilerinden çıkarıldığı kay-
daha önceden belirlesin.” (Hadis)
naklardan biri. “Kitabı, sünneti, icmayı
icaz Bir şeyin benzerini yapmada kaldırıp attık;/Havassı maskara yaptık,
veya bir sözün benzerini söylemede avamı aldattık.” (M. A. Ersoy)
herkesi susturma, cevap veremez du-
İcmayiümmet bk. icma.
ruma düşürme, çaresiz ve âciz bırakma.
icmali iman 1. Allah’tan başka ilah
icazet 1. İzin verme, onay, onay-
olmadığına ve Hz. Muhammed’in Al-
lama, müsaade etme, ruhsat verme. 2.
lah’ın elçisi olduğuna inanma. 2. Hz.
Eskiden medreselerde, eğitim ve öğre-
Peygamber’in bildirdiği dinî esasların
tim kurumlarında hocanın okuttuğu
tamamına inanma, toptan kabul etme.
talebeye verdiği diploma benzeri yeter-
lilik belgesi. 3. Hadis ilimleri konusun- içki Aklın doğru düşünme ve karar
da uzmanlaşan İslam bilgininin sahip verme yeteneğini gideren, içinde alkol
bulunduğu hadisleri sözlü veya yazılı ve uyuşturucu bulunan, kullanıldığında
olarak rivayet etmesi için öğrencisine sarhoşluk veren her türlü katı veya sıvı
izin vermesi, rivayet hakkını devretme- madde. “Ey iman edenler! İçki, şans
si. oyunları, putlar ve gelecek hakkında
kehanette bulunmak şüphesiz şeytan işi
icazulkur’an 1. Kur'an-ı Kerim’in
pisliklerdir, bunlardan kaçının ki kurtu-
mucize olması. 2. Kur'an-ı Kerim’in
luşa eresiniz.” (Kur'an-ı Kerim 5/90)
sahip olduğu hem edebî üstünlük hem
“İçki bütün kötülüklerin anasıdır.”
de içerik zenginliği nedeniyle benzeri-
(Hadis)
nin meydana getirilememesi özelliği. 3.
Allah’ın, Kur'an-ı Kerim’in Allah ke- içtihat 1. aba gösterme, bir işi
lamı olduğunu inkâr etmekte ısrar eden yapmak için olanca gayreti harcama,
kişilere, bu kitabın en kısa bir suresini güç ve imkânı sarfetme, zahmet çekme,
bile oluşturamayacakları konusunda ısrarlı olma. 2. Dinî konularda kıyas
meydan okuyarak iddia sahiplerini acze yoluyla yeni sonuçlar elde etme, hüküm
düşürüp susturması. çıkarma, istinbat. “…Dinî bir meselede
Kur’an-ı Kerim ve sünnette bir çözüm
icma 1. Toplama, dağınık şeyleri
bulamadığınızda konuları birbirine
bir araya getirme, ittifak etme. 2. Bir
156
kıyaslayarak içtihat ediniz…” (Hz. İdris Peygamber Kur’an-ı Ke-
Ömer) 3. Kur’an-ı Kerim ve hadisler- rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
den delil ve hüküm çıkarabilecek sevi- Hz. İdris’e, Şit Peygamberden sonra
yedeki İslam fıkıh bilginlerinin, hak- peygamberlik verilmiştir. Babil ya da
kında bir emir veya yasak olmayan Mısır’da doğduğu hakkında farklı gö-
konularda Kur'an-ı Kerim ve sünnetten rüşler vardır. Kendisine otuz sayfalık
yeni hükümler çıkarmaları. “Müçtehit, bir kitap indirilmiştir. Yazıyı ilk yaza-
içtihadında doğru sonuca varabilirse nın, elbiseyi ilk dikenin Hz. İdris oldu-
iki sevap, içtihadında yanılırsa bir ğu rivayet edilmiştir. İnsanlar gerçek
sevap alır.” (Hadis) 4. Ayet ve hadisle- dinden ayrılmaya başladığında, Allah’ın
rin lafız ve anlamlarından hareketle, dinini insanlara duyurmuş, onları sarhoş
hakkında ayet ve hadis bulunmayan edici şeylerden engellemeye; namaz,
konularda çeşitli hukuki çıkarım metot- oruç, güzel ahlak gibi şeyleri de tavsiye
larını kullanarak dinî hükümler hakkın- etmeye çalışmıştır.
da kesin olmayan sonuçlara ulaşma
ifa 1. Bir şeyi tam ve mükemmel
çabası. İslam hukukuna göre, herhangi
bir biçimde yapma, yerine getirme,
bir konunun çözümüyle ilgili ayet veya
ödeme, eda etme. “Allah için söz verdi-
hadis varsa o konuda tekrar içtihada
ğinizde sözlerinizi ifa ediniz…”
başvurulmaz. Bu durum, Kur’an-ı Ke-
(Kur'an-ı Kerim 16/91) 2. Sorumluluk
rim ve sünnetten maddeleştirilen Me-
çağındaki insanların Allah’ın isteklerini
celle’de şu şekilde ifade edilmiştir: Ayet
şartlarına uygun bir şekilde yerine ge-
ve hadis bulunan konularda içtihada
tirmesi. Namaz kılma, oruç tutma ve
yer yoktur. “Herhangi bir meselenin
diğer ibadetleri yerine getirme gibi.
çözümünü Kur’an-ı Kerim ve sünnette
“…Bana olan sözünüzü ifa ediniz ki ben
bulamazsam içtihatta bulunurum…”
de size vermiş olduğum sözü ifa ede-
(Muaz b. Cebel)
yim…” (Kur’an-ı Kerim 2/40) 3. Bor-
iddet 1. Sayma, süre, zaman. 2. cun vaktinde ödenmesi. “Zengin kişinin
Evliliğin ölüm, boşanma veya hâkim borcunu vaktinde ifa etmemesi zulüm-
kararı ile iptal edilip sona erdirilmesin- dür.” (Hadis)
den dolayı kadının yeniden evlenebil-
ifada Hac esnasında hacıların Ara-
mek için dinen beklemesi gereken süre.
fat, Müzdelife ve Mina’dan gruplar
“Boşanmış olan kadınlar üç hayız
hâlinde ayrılmaları. “Sonra insanların
süresi iddet beklerler…” (Kur'an-ı
ifada ettiği yerden siz de ifada yapın ve
Kerim 2/228) “İçinizden ölenlerin
Allah’tan bağışlanma dileyin.” (Kur'an-
geride bırakmış olduğu eşleri yeniden
ı Kerim 2/199)
evlenebilmek için dört ay on günlük
iddet süresi geçirmeleri gerekir…” iffet 1. Haramdan uzak durma, kötü
(Kur'an-ı Kerim 2/234) Boşanmış veya söz ve işlerden kaçınma. “Kim, Al-
kocası ölmüş bir kadın hamile ise do- lah’tan iffetli davranmayı isterse Allah
ğumla beraber iddeti sona erer. Kadın da onu iffetli kılar…” (Hadis) 2. Yeme,
isterse bir başkası ile evlenebilir. içme ve diğer bedeni hazlar konusunda
ölçülü olma, aşırı istekleri bastırıp dinin
157
ve aklın buyruğu altına sokmak suretiy- ile ilgili ayetler göndermiş ve ona yapı-
le kazanılan erdem. “Ey Allah’ım! lan iftirayı ve iftiracıları kınamıştır. Hz.
Senden, beni dosdoğru yola iletmeni, Peygamber de iftiracıları cezalandırmış-
bana kulluk bilinci vermeni ve iffetli tır. Allah, Nur suresinin yirmi bir ve
davranmam için yardım etmeni dile- yirmi beşinci ayetleri arasında, Hz.
rim…” (Hadis) 3. Cinsel konularda Ayşe’nin iffetinin güzelliği ile ilgili
ahlak kurallarına bağlı kalarak insanın ayetler indirerek Hz. Peygamber ve Hz.
namusunu, şerefini ve haysiyetini ko- Ayşe’yi de teselli etmiştir.
ruması. “Evlenme imkânı bulamayan-
iflas 1. Kişinin ağır borç yükü al-
lar, Allah kendilerini lütfu ile zengin
tında kalıp sermayesini kaybetmesi ve
edinceye kadar iffetlerini korusunlar.”
borçlarını da ödeyemez duruma düşme-
(Kur'an-ı Kerim 24/33) 4. Gözü ve
siyle çok az miktarda paraya muhtaç
gönlü tok olma durumu. “Allah yoluna
hâle gelmesi. “Bir kimse, iflas eden
kendilerini tamamen adamış oldukları
birinin yanında kendi malını bulursa,
için, yeryüzünde rızık aramak niyetiyle
malını almaya başkasından daha fazla
gezip dolaşamayan muhtaçlara yardım
hak sahibidir.” (Hadis) 2. Kişinin dün-
edin. Onların durumunun farkında
yada işlediği günahlardan ve başkaları-
olmayan, iffetlerinden dolayı onları
na vermiş olduğu zarardan dolayı dün-
zengin zanneder.” (Kur'an-ı Kerim
yada yaptığı bazı iyiliklerin karşılığını
2/273)
ahirette elde edememesi. “Gerçek müf-
İfk Hadisesi Münafıkların, lis kıyamet günü iflas eden kimsedir…”
Müstalikoğulları savaşından dönerken (Hadis)
Hz. Peygamber’in hanımı Hz. Ayşe
ifrat 1. öz ve işte sınırı aşma, aşırı
hakkında uydurdukları yalan haber ve
gitme, taşkın olma, ölçüsüz davranma.
onun namusuna yapmış oldukları iftira.
“(Musa ve Harun, Allah’a şöyle dua
Müslümanlar, Mustalikoğulları sava-
ettiler) : ‘Ey Rabbimiz! (Firavun’un)
şından dönerlerken Hz. Ayşe, ordunun
bize karşı ifratının ve azgınlığının art-
konaklama yerinde kızkardeşi Hz. Es-
masından korkuyoruz.’ dediler. Allah
ma’dan ödünç aldığı gerdanlığı kay-
da ‘Korkmayın! Çünkü ben sizinle be-
betmiştir. Hz. Ayşe, gerdanlığını ara-
raberim, işitirim ve görürüm.’ buyur-
mak için konaklama yerinden uzaklaş-
du.” (Kur’an-ı Kerim 20/45-46) 2. Di-
mış ve gerdanlığını bulup döndüğünde
nin koymuş olduğu kurallarda Peygam-
orduyu bulamamıştır. Bir müddet bek-
berin örnekliğini göz önünde bulun-
lemiş daha sonra ordunun artçıları onu
durmayarak aşırı gitme, kural tanıma-
görmüşler ve hemen orduya yetiştirmiş-
ma. “Kur'an’a karşı kalbini ilgisiz bul-
lerdir. Bu durumu gören münafıklar,
duğumuz; tutkuların esiri ve işi hep
Hz. Peygamber’in sevgili eşi Ayşe’ye
ifrat olan kişiye itaat etme.” (Kur'an-ı
iftirada bulunmuşlardır. Hz. Peygam-
Kerim 18/28)
ber’e ve Müslümanlara bu durumu
kullanarak eziyet etmişlerdir. Hz. Ayşe ifrat haccı bk. haccıifrat.
bu duruma çok üzülmüştür. Yüce Al-
lah, Hz. Ayşe’nin namusunun temizliği
158
ifrit 1. Kurnaz, hileci. 2. Yaratılışı bir gerekçe olmadan) kâfir diye iftirada
güçlü, kızgın ve öfkeli kimse. 3. Cinle- bulunursa onu öldürmüş gibi olur.”
rin reisi, en kurnaz ve zararlı olanı. (Hadis) 2. Bir kimseye asılsız olarak
“Cinlerden bir ifrit: ‘Sen yerinden haksız bir şekilde suç, günah yahut
kalkmadan önce onu (Belkıs’ın tahtını) kusur sayılan bir söz, nitelik veya dav-
sana getiririm’ dedi; Bunu yapmaya ranış isnat ederek onun onur ve kişili-
gücüm yeter ve bana güvenilir.” ğiyle oynama. “Eğer, Müslüman karde-
(Kur'an-ı Kerim 27/39) şine gıyabında yüklemiş olduğun kötü
nitelik onda varsa gıybetini yapmış
ifsat bk. fesat.
olursun, yoksa iftira etmiş olursun.”
ifta bk. fetva (Hadis) 3. Allah’tan başka ilahlar edine-
rek şirk koşma, Allah’ı zatına layık
iftar 1. Oruç tutan bir kimsenin
olmayan isim ve sıfatlarla niteleme.
güneşin batıp akşam vaktinin girmesiy-
“İslam’a davet edildiği hâlde Allah’a
le beraber yeyip içmeye başlaması,
iftira eden kimseden daha zalim kim
başladığı orucunu bitirmesi. “İftarı
vardır.” (Kur'an-ı Kerim 61/7)
vakit girer girmez yapmak, peygamber-
lerin sünnetlerindendir.” (Hadis) 2. iftitah tekbiri 1. Başlangıç tekbiri,
Oruçlunun orucunu açmasını sağlama. tahrim tekbiri. 2. Namaza başlarken
“Oruçluyu iftar ettiren kimse oruçlu- söylenen ve “Allah’ı yüceltme ve say-
nun sevabından bir eksilme olmadan gı” anlamına gelen “Allahu Ekber”
onun alacağı kadar sevap alır.” (Ha- ifadesi. İftitah tekbiri alındıktan sonra
dis) 3. Başlanmış bir orucu herhangi bir namazın geçerliliğine zarar verecek
hastalık veya yolculuk gibi bir nedenle hiçbir işle uğraşılmaz, namazın ruhuna
iftardan önce bozma. 4. Ramazan ayın- aykırı herhangi bir söz söylenmez.
da özürlü veya özürsüz oruç tutmama. Böyle bir şey yapılırsa namaz bozulur.
“Hz. Peygamber’le beraber ramazan “Namazın anahtarı abdesttir. Namaz
ayında yolculuk yaptım. Yolculuk esna- esnasında yapılması yasak olan şeyler
sında oruç tutanlar iftar edenleri, iftar iftitah tekbiri ile başlar ve selam veril-
edenler de oruç tutanları hiçbir zaman dikten sonra serbest olur.” (Hadis)
ayıplamazlardı.” (Enes b. Malik)
iğva 1. Yanıltma, şaşırtma, saptır-
iftar duası İftar etmeden önce ya- ma, şüpheye düşürme, ayartma, vesvese
pılması sünnet olan dua. Hz. Peygam- verme. 2. Bir kimseyi şaşırtıp doğru
ber iftar etmeden önce şu duayı yapar- yoldan çıkartma. “(Kâfirler ahirette
dı: “Allah’ım! Senin rızan için oruç şöyle diyecekler) ‘Ve üzerimize Rab-
tuttum, senin verdiğin rızıklarla iftar bimizin azabı hak oldu, muhakkak
ettim, orucumu kabul et. Şüphesiz ki hepimiz onu tadacağız. Evet, biz sizi
sen duaları işiten ve her şeyi bilensin.” iğva ettik, çünkü biz azgın bir toplum-
(Hadis) duk.’ O hâlde hepsi o gün azaba ortak
olacaklardır.” (Kur’an-ı Kerim 37/31-
iftira 1. Yalan uydurma, birine
33) 3. Şeytanın veya sapkınlığı huy
haksız ve asılsız yere suç yükleme,
edinmiş insanların batılı süsleyip hak
bühtan etme. “Kim bir mümine (haklı
159
gibi göstererek veya kötülükleri çekici ihlas 1. Samimiyet, içtenlik, kalbî
duruma getirerek insanları Allah’ın ve karşılıksız sevgi, samimi bağlılık,
yolundan saptırmaları. “(Dünyada iken doğruluk, temizlik, saflık, gösterişsizlik,
insanları azdırmak suretiyle ahirette) riyanın karşıtı. 2. Tutum ve davranışlar-
Allah’ın azabını hak eden kişiler şöyle da sadece Allah’ın hoşnutluğunu gö-
dediler: ‘Rabbimiz, şunlar iğva ettikle- zetme, sözün öze uyması, riyakâr ve iki
rimiz. Kendimiz iğva olduğumuz gibi yüzlülükten uzak olma. “(Şeytan şöyle
onları da iğva ettik. Onlar da bize uy- dedi): ‘Rabbim! Beni (azgınlığıma
dular. Onların yaptıkları (kötü işler- karşılık) dosdoğru yoldan çıkardığın
den) uzak olduğumuzu sana arzederiz. için, ant olsun ki yeryüzünde fenalıkları
Zaten onlar bize tapmıyorlardı.” onlara güzel göstereceğim; ihlaslı kul-
(Kur'an-ı Kerim 28/63) ların hariç onların hepsini saptıraca-
ğım.” (Kur’an-ı Kerim 15/39-40) 3.
ihanet 1. Sözünde durmama, an-
İnsanın bütün davranışlarında, sözlerin-
laşmayı bozma, haksızlık yapma, vefa-
de, inançlarında ve ibadetlerinde yal-
sızlık. “Müslüman Müslümanın karde-
nızca Allah’ın rızasını gözetmesi. “Bü-
şidir. Ona ihanet etmez, yalan söyle-
tün insanlar helak olur, ancak âlimler
mez ve onu haksızlığa terk etmez...”
kurtulur. Bütün âlimler de helak olur,
(Hadis) 2. Emanete gereken özeni gös-
ancak ilmiyle amel edenler kurtulur.
termeme. “Münafığın alameti üçtür:
Bütün amel edenler helak olur, ancak
Konuştuğunda yalan söyler, söz verdi-
ihlasla amel edenler kurtulur. Onlar da
ğinde sözünde durmaz ve emanete iha-
büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.”
net eder.” (Hadis) 3. Allah’ın insanlar
(Hadis)
için koymuş olduğu kuralları hiçe say-
ma. “Ey iman edenler! Allah’a ve Pey- İhlas suresi Kur'an-ı Kerim’in yüz
gamberine ihanet etmeyiniz. Sonra bile on ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş Dört ayettir. İnançta ihlas ve samimiye-
olursunuz.” (Kur’an-ı Kerim 8/27) 4. ti, iman esaslarının özüne kesin bağlılığı
İnsanın din, can, akıl, namus, mal gibi konu edindiği için “ihlas” adını almıştır.
değerleri koruma konusunda titiz dav- Surede, İslam’ın temel ilkesi olan tevhit
ranmaması. inancı özlü bir şekilde ele alınır. Yüce
Allah, herkesin anlayıp kavrayabileceği
ihbat 1. Boşa gitme, değerini kay-
sade bir anlatımla tanıtılır. İlk iki ayette
betme, silip yok etme. 2. İslam dininin
Allah’ın birliği, onun her türlü ihtiyaç-
ilkelerinden hepsini veya birini inkâr
tan uzak oluşu ve her şeyin ona muhtaç
etmenin veya ilahî emirlere karşı gel-
olması ele alınır. Son iki ayette ise,
menin sonunda kişinin yapmış olduğu
Allah’a çocuk isnat eden müşrik,
salih amellerin değerinin yok olması;
Hristiyan, Yahudi ve bu inanca sahip
Allah’ın, yapılan amelleri karşılıksız
olan her din mensubuna da cevap olarak
bırakması. “Allah, indirmiş olduğu
Allah’ın doğmadığı, doğurmadığı ve
(hükümleri) beğenmeyenlerin amelleri-
hiçbir şeyin ona denk olmadığı haber
ni ihbat eder.” (Kur’an-ı Kerim 47/9)
verilir. İhlas Suresinin önemiyle ilgili
Hz. Peygamber’den birçok hadis gel-
160
miştir. Bu hadislerden birinde “İhlas yı, kötülük yapmayı ve haddi aşmayı
Suresi Kur'an-ı Kerim’in üçte birine yasaklar. Tutasınız diye size öğüt ve-
denktir.” buyrulmuştur. Resulullah iki rir.” (Kur'an-ı Kerim 16/90) 3. İnsanın,
rekâtlı nafile namazların ikinci rekâtın- kendisinin Allah’ın huzurunda olduğu-
da genellikle İhlas Suresini okumuştur. nu hissetmeye çalışarak onu görüyor-
İhlas Suresini öğrenmek İslam dünya- muşçasına ibadetlerini yerine getirmesi.
sında ve Türk kültüründe önemli bir yer “İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet
tutmuş ve çocuklar daha konuşmaya etmendir. Sen onu görmesen de o seni
başlar başlamaz İhlas suresini ezberle- görür.” (Hadis)
mişlerdir. Hz. Peygamber, Felak, Nas
ihsar 1. Alıkoyma, engelleme. 2.
ve İhlas surelerini yatmadan evvel
Hac yapacak kişinin hastalık, düşman
okumuş ve bu sureleri dua niyetiyle
tehdidi, yol parasını kaybetme gibi
sıkça okumanın önemini vurgulamıştır.
nedenlerle hac yapmasının engellenme-
ihram 1. Yasaklama, haram kılma, si. 3. Kişinin hac veya umre için ihrama
haramlaştırma. 2. Hac veya umreye girdikten sonra hac ve umre ibadetini
niyet eden kimsenin diğer zamanlarda tamamlamaya engel olan bir durumun
yapılması helal olan bazı davranışları, ve tehlikenin ortaya çıkması. “Başladı-
bu ibadetlerin esaslarını veya bütün ğınız hac ve umreyi Allah için tamamla-
adabını tamamlayıncaya kadar kendisi- yın. Eğer ihsar olursanız kolayınıza
ne haram kılması. “Ey iman edenler! gelen bir kurban gönderin. Kurban,
İhramlı iken sakın avlanmayın…” yerine ulaşıncaya kadar da başlarınzı
(Kur’an-ı Kerim 5/95) 3. Hac ve umre tıraş etmeyin…” (Kur’an-ı Kerim
yapmak isteyenlerin, Kâbe’ye varma- 2/196)
dan önce yasakların başladığı sınır
ihtida 1. Doğru yola girme, hedefe
yerleri olan “mikat” bölgelerinden
götüren doğru yolu bularak bu yola
birinde niyet ederek giymeye mecbur
girme, yol gösterme. “Şüphesiz ki Rab-
oldukları dikişsiz beyaz kıyafet, altlı
binizden size gerçekleri açıklayan vahiy
üstlü iki parçadan oluşan peştamal.
gelmiştir. Bundan sonra kim ihtida
Kadınlar için özel bir ihram elbisesi
ederse kendisi için ihtida etmiş olur.”
yoktur. Normal elbiseleriyle ihrama
(Kur'an-ı Kerim 10/108) 2. Diğer dinle-
girerler.
ri terk edip İslam dinini kabul etme,
ihsan 1. İyilik etme, iyi ve güzel hidayete erme. “Eğer onlar (Yahudi ve
davranma, güzel yapma, bağışlama, Hristiyanlar) sizin kendisine iman etmiş
bağışta bulunma, ikram etme. “İnsan- olduğunuz şeylere sizin iman ettiğiniz
lar, işlerini ihsanla yapmalarına göre gibi iman ederlerse ihtida etmiş olur-
değer kazanırlar.” (Hz. Ali) 2. İnsanın lar.” (Kur'an-ı Kerim 2/137) İhtidanın
başta ana ve babası olmak üzere diğer şartı, kelimeişehadet getirerek Allah’ın
insanlara yönelik sevgiye ve saygıya birliğini, Kur'an-ı Kerim’in hak kitap
dayalı özverili tutumu. “Şüphesiz Allah olduğunu ve Hz. Muhammed’in pey-
adaletli olmayı, ihsanda bulunmayı, gamberliğini kabul etmektir. Bunun
akrabaya yardım etmeyi emreder; zina- herhangi bir törenle veya dinî bir kuru-
161
mun önünde gerçekleştirilmesi gerek- ulaşma. “Üç kişiden sorumluluk kaldı-
mez. İhtida eden kişinin, iki kişinin rılmıştır: Uyuyandan, deliden ve ihti-
yanında kelimeişehadet getirmesi gele- lam olana kadar çocuktan.” (Hadis) 3.
nek olmuştur. Çünkü, bu insanın Müs- Yetişkin bir erkek veya kadının uykuda
lümanlığına başkaları da tanıklık eder- iken cinsel boşalıma uğraması. İhtilam
lerse Müslüman bir hanımla evlenme, olan kişi cünüp olur ve boy abdesti
onların mezarlığına gömülme ve Müs- alması farzdır.
lümanların lehine olan diğer hukuki
ihtilat 1. Karışma, bir araya gelme,
durumlardan yararlanma hakkına sahip
kaynaşma, ünsiyet. 2. Kişinin şuurunun
olur.
bozulması, söylediklerini ve yaptıklarını
ihtikar 1. Ticaret malının pahalı- karıştırması, bunama. 3. Hadis nakleden
laşması amacıyla malı stoklayıp piya- ravinin yaşlılık, aşırı üzüntü, sıkıntı ve
saya mal vermeme, vurgunculuk, kara- daha başka nedenlerle aklının zayıfla-
borsacılık yapma. “İhtikar yapana ması sonucu naklettiği hadisleri birbiri-
Allah lanet etsin.” (Hadis) 2. Halkın, ne karıştırması. İhtilat durumuna düşen
yiyecek ve içecek gibi zorunlu ihtiyaç bir kimsenin naklettiği hadislere itibar
maddelerini ucuz şekilde piyasadan edilmez.
toplayıp stoklama, piyasada darlık
ihtiyat 1. Ölçülü, tedbirli, temkinli
meydana gelince elindekileri çok yük-
davranma, en sağlam ve en garantili
sek fiyatla satma. “Kim Müslümanlara
gözüken yolu benimseme, güvenli olana
karşı yiyecek maddeleri konusunda
tutunma, hatadan sakınıp korunma.
ihtikar yaparsa Allah onu ticaretinde
“Her sözü söz diye ağzından çıkarma;
iflas ettirir.” (Hadis)
lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyat-
ihtilaf 1. Bir konudaki farklı görüş la söyle.” (Yusuf Has Hacip) 2. Harama
ve düşünüş, fikir ayrılığı. 2. Kur’an-ı düşmemek için, dinin kesin olarak ya-
Kerim ve sünnetin kesin bir biçimde saklamadığı konularda bile günahlardan
ortaya koyduğu inanç ve ibadet konula- kaçınmak amacıyla en güvenli yolu ve
rında ayrılığa düşme, vahyin getirdiği çözümü benimseyip ölçülü davranma.
doğrulardan sapma. “Allah katında tek “Biz harama düşeriz endişesiyle
hak din İslam’dır. Daha önce kendile- mübahlarda bile ihtiyatlı davranırdık.”
rine kitap verilmiş olan (Yahudi ve (Hz. Ebubekir)
Hristiyan)lar aralarındaki düşmanlık
ihvan 1. Kardeşler. “…Ey Allah’ın
yüzünden ihtilafa düştüler.” (Kur'an-ı
kulları ihvan olunuz. Bir Müslümanın
Kerim 3/19) 3. İslam âlimlerinin, hak-
kardeşiyle üç günden fazla dargın dur-
kında kesin bir ayet veya hadis olma-
ması helal değildir.” (Hadis) 2. Aynı
yan konularda farklı görüşler ileri sür-
dine bağlı kişiler. “(Müşrikler) eğer
meleri, içtihatta bulunmaları. “Ümme-
(şirkten) tövbe ederler, namazı kılarlar
timin ihtilafında rahmet vardır.” (Ha-
ve zekâtı verirlerse, dinde sizin ihvanı-
dis)
nız olurlar. Biz, bilen bir kavme ayetleri
ihtilam 1. Düş azması, cünüp ol- bu şekilde ayrıntılarıyla açıklıyoruz.”
ma. 2. Büluğa erme, erginlik çağına (Kur’an-ı Kerim 9/11) 3. Samimi, can-
162
dan dostlar. “Hep birden Allah’ın ipine firlik durumunda olmayıp kendi mem-
(İslam’a, Kur’an-ı Kerim’e) sarılın, leketinde veya bir beldede yerleşik
ayrılığa düşmeyin; Allah’ın size olan olması durumu. 3. Yolculuk sırasında,
nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize bazı ibadetlerle ilgili kolaylıklardan
düşman idiniz, (Allah) kalplerinizi faydalanmaya engel sayılan bir yerde
birleştirdi. Onun nimetiyle ihvan oldu- belirli bir süre kalma, yolcu olmama
nuz…” (Kur’an-ı Kerim 3/103) 4. Ta- durumu, mukim.
savvufta aynı şeyhin terbiyesi altında
ikindi namazı Öğle vaktinin bit-
ahlaki eğitim gören müritler; aynı tari-
mesinden güneşin batmasına kadarki
kata mensup kişilerin birbiri hakkında
süre içerisinde kılınan dört rekâtlık farz
kullandıkları ifade.
namaz. İkindi namazının farzından önce
ihya 1. Hayat verme, diriltme, can- dört rekât sünneti kılınır. İkindinin
landırma, yeniden hayata döndürme. sünneti yatsı namazının sünneti gibidir.
“Kim bir canı ihya ederse bütün insan- Her iki vaktin sünnet namazı kılınırken
lığı ihya etmiş gibi olur.” (Kur'an-ı ikinci rekâta oturulduğunda Tahiyyat
Kerim 5/32) 2. İşlenmeyen ziraat arazi- Duasından sonra Salli-Barik Duaları
sinin mülkiyet veya kullanım hakkını okunur. Üçüncü rekât için ayağa kalkıl-
kazanma amacıyla işlenip verimli du- dığında da Sübhaneke duası ile başlanır.
ruma getirilerek imara açılması. “Bir İkindi namazının sünneti kılındıktan
kimse sahibi olmayan bir araziyi ihya sonra kamet getirilerek dört rekât farz
ederse o kimse o yere sahip olur.” kılınır. “Kim (diğer vakit namazlarıyla
(Hadis) 3. İnsanın ömrünü ibadet ede- beraber) özellikle ikindi ve sabah na-
rek, ilmî çalışmalar yaparak, insanlığın mazlarını kılmaya devam ederse cennet-
yararına maddi ve manevi şeyler ürete- lik olur.” (Hadis)
rek değerlendirmesi. “Her kim ki rama-
İkra suresi bk. Alak Suresi.
zan ayını inanarak ve sevabını Al-
lah’tan bekleyerek ihya ederse Allah ikrah 1. İğrenme, tiksinme, bir
onun geçmiş günahlarını bağışlar.” şeyden hoşlanmama. “…Birbirinizin
(Hadis) gizli şeylerini araştırmayın; biriniz
diğerini arkasından çekiştirmesin. Ölü
ikab 1. Cezalandırma, ceza, azap.
kardeşinizin etini yemeyi sever misiniz?
“Kim dünyada günah işlerse, karşılı-
Bak işte bundan ikrah ettiniz. O hâlde
ğında ahirette ikab vardır.” (Hadis) 2.
Allah’a karşı gelmekten sakının, şüphe-
Allah’ın emirlerini hiçe sayarak ona
siz Allah tövbeyi çok kabul eden ve
karşı gelen inkârcılara dünyada ve
kullarına karşı çok merhametli olandır.”
ahirette verilecek ceza. “Kim Allah’a
(Kur’an-ı Kerim 49/12) 2. Zorla iş yap-
ve Peygamberine karşı gelirse (emirle-
tırma, bir kimseyi inanç konularında
rini hiçe sayarsa) şüphesiz ki Allah
istemediği bir sözü söylemeye veya bir
ikabı çetin olandır.” (Kur’an-ı Kerim
işi yapmaya zorlama. “Dinde ikrah
8/13)
yoktur. Artık iman ile küfür apaçık
ikamet 1. Oturma, yerleşme, mu- ortaya çıkmıştır.” (Kur'an-ı Kerim
kim olma. 2. Kişinin, yolculuk ve misa- 2/256) 3. Bir kimseyi öldürmek veya
163
organlarına zarar vermek ya da malını tır. Edebiyatta ise iktibas daha çok na-
yok etmek üzere korkutarak isteği dı- zım eserlerde kullanılmıştır.
şında bir iş yapmaya zorlama. “Allah,
iktida 1. Uyma, tabi olma, birinin
ümmetimi hata, unutma ve ikrah nede-
peşine düşme. 2. Örnek alma. “Sahabe-
niyle yapmak zorunda kaldıkları şey-
lerim yıldızlar gibidir. Kim onlara
lerden sorumlu tutmaz.” (Hadis)
iktida ederse hidayete erer.” (Hadis) 3.
ikrar 1. Kabul etme, doğrulama, Cemaatle kılınan namazlarda imama
onaylama, itiraf etme. “…Allah, pey- uyma. “Kim, âlim ve takva sahibi bir
gamberlerden şöyle söz almıştı: ‘Bakın, imama iktida ederek namaz kılarsa
size kitap ve hikmet verdim; Şimdi Peygamberin arkasında namaz kılmış
yanınızda bulunan kitabı doğrulayıcı gibi sevap alır.” (Hadis)
bir peygamber geldiğinde ona mutlaka
iktisat 1. Orta yolu tutma, aşırılık-
inanacak ve ona mutlaka yardım ede-
lardan uzak olma. “İktisat, geçimin
ceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi? Ve bu
yarısıdır.” (Hadis) 2. Tutumlu olma.
hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız
“İktisat eden fakir düşmez.” (Hadis) 3.
mı?” demişti. ‘İkrar ettik.’ dediler. ‘O
Yeme, içme, giyim, kuşam ve eşya
hâlde tanık olun, ben de sizinle beraber
kullanımı dâhil her türlü harcamada
tanık olanlardanım.’ dedi.” (Kur'an-ı
israf ve cimrilikten uzak durma.
Kerim 3/81) 2. Allah’ın varlığına ve
birliğine iman eden bir kimsenin Müs- ilah 1. Hak olsun batıl olsun tapını-
lüman muamelesi görebilmesi için lan her türlü varlık, tanrı, mabut. “Al-
inanmış olduğu değerleri sözlü veya lah’la beraber başka bir ilaha dua
fiilî olarak dışa yansıtması. etmeyin.” (Kur'an-ı Kerim 28/88) 2.
Tapınılan, yüceliği karşısında hayranlık
ikta 1. Kesme, ayırma, pay verme.
duyulan, gönülden bağlanılıp sığınılan,
2. İslam tarihinde mülkiyeti devlete ait
duyularla idrak edilemeyen varlık. “Al-
olan arazi ve taşınmaz malların kendi-
lah ki ondan başka İlah yoktur, daima
sinin veya işletme haklarının yönetici-
diri ve yarattıklarını koruyup yöneten-
ler tarafından kişilere verilmesi. “İkta
dir. Kendisini ne bir uyuklama ne de
olarak verilen bir arazinin bir başkası
uyku tutar. Göklerde ve yerde olanların
tarafından geri alınması doğru ol-
hepsi onundur…” (Kur’an-ı Kerim
maz…” (İmam Ebu Yusuf)
2/255) 3. Hayatın tüm alanlarındaki
iktibas 1. Bilgi elde etmeye çalış- kuralları belirleme hakkı elinde olan,
ma, birinin ilminden yararlanma. 2. sevgi, saygı ve yüceltmede eşsiz kabul
Sözü pekiştirmek, güzelleştirmek ve edilen mutlak varlık, Allah. “Sizin ila-
canlandırmak için Kur’an-ı Kerim ve hınız tek İlahtır. Ondan başka ilah
hadislerden alıntı yaparak nesirde ve yoktur. O Rahman’dır ve Rahim’dir.”
nazımda kullanma. İslam’ın ilk dönem- (Kur'an-ı Kerim 2/163)
lerinden beri iktibas bilinmektedir. Hz.
ilahî 1. Allah’a ait, Allah’la ilgili.
Peygamber dualarında, hutbelerinde
2. Rabbim! Ey Allah’ım! anlamında dua
Kur’an-ı Kerim’den iktibaslar yapmış-
ve yakarma sözü. “Ruhumun senden,
164
ilahî, şudur ancak emeli:/Değmesin çalışması Allah yolundadır.” (Hadis) 3.
mabedimin göğsüne namahrem eli” Müslümanın Allah’a kulluk ve onun
(M. A. Ersoy) rızasını elde etmek için İslam dininin
prensiplerini öğrenme, öğretme.
ilahi Dinî düşünceleri içeren, Al-
lah’ı övme ve ona dua etme amacıyla ilhad 1. Doğru ve orta yoldan sap-
yazılıp bestelenen şiir. ma. 2. İslam’dan çıkıp İslam’ın dışın-
daki dinlerden veya görüşlerden her-
ilahî gazap bk. gazap.
hangi birisine meyletme. “Ayetlerimiz
ilahî kitaplar İnsanların dünya ve hakkında ilhad içinde olanlar bize gizli
ahiret mutluluğunu sağlamak için pey- değildir. Ateşin içine atılacak olan mı
gamberler aracılığıyla gönderilen, daha hayırlıdır; yoksa kıyamet günü
inanç, ibadet, ahlak ve her türlü top- güven içerisinde gelecek olan mı? Dile-
lumsal kuralları içeren vahiyler bütünü. diğinizi yapın, o, yaptıklarınızı görmek-
Allah’ın gönderdiği vahiylerin toplan- tedir.” (Kur’an-ı Kerim 41/40) 4. Al-
dığı kitaplara “semavi kitaplar” da lah’ın varlığına, birliğine inanmama.
denir. Bunlar, Tevrat, Zebur, İncil ve “Beşeriyet yeni bir din tanıyıp
Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kitaplardan ayrı ilhadı,/Beşerin hafızasından silinir
olarak 10 sayfa Hz. Âdem’e, 50 sayfa Hakk’ın adı.” (M. A. Ersoy) 4. Dinden
Hz. Şit’e, 30 sayfa Hz. İdris’e ve 10 çıkma sonucunu doğuracak inanç ve
sayfa Hz. İbrahim’e verilmiştir. Bu görüşleri savunma. “En güzel isimler
sayfalara “suhuf” denilmiştir. Kitaplara Allah’ındır. Ona o güzel isimlerle dua
iman konusunda ayırım yapılmaz. Al- edin. Onun isimleri hakkında ilhad
lah’tan geldiği biçimiyle hepsine inan- içerisinde olanları bırakın. Onlar yap-
mak zorunludur. Birini inkâr etmek tıklarının cezasını çekecekler.”
tamamını inkâr etmek gibidir. Kur'an-ı (Kur'an-ı Kerim 7/180)
Kerim’in verdiği bilgilere göre aslı
ilham 1. önle doğan şey, kalbe ge-
bozulmadan varlığını devam ettiren tek
len mana, akıl yürütme ve düşünmeye
kitap Kur'an-ı Kerim’dir.
dayanmaksızın elde edilen bilgi. “Al-
ilahiyat 1. Allah’a ait, tanrısal ve lah’ım! Bana gerçeği bulma yeteneğini
tanrı ile ilgili. 2. İslam inanç esaslarının ilham et.” (Hadis) 2. Allah’tan pey-
ilki olan Allah inancı, Allah’ın isim ve gamberlerin kalbine gelen ve vahiy
sıfatlarıyla ilgili konuların genel adı. 3. şeklinde inen bilgi ve düşünceler.
Dinin çıkış yerini, tarih içindeki etkin-
ilim 1. Bilgi, bilim, marifet, haber.
liğini ve değişik alanlardaki faaliyet
“İlim, kadın ve erkek her Müslümanın
şekillerini araştıran bilimler, teoloji.
üzerine farzdır.” (Hadis) 2. Bir şeyi
ilayıkelimetullah 1. Allah kelime- olduğu gibi ve gerçeğe uygun şekilde
sini yüceltme. 2. Allah’ın dininin ve bilme. “İlim ilim bilmektir/İlim kendin
tevhit inancının yüceltilip yaygınlaştı- bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Ya nice
rılması yolunda gösterilen her türlü okumaktır./Okumaktan mana ne?/Kişi
gayret ve faaliyet. “…Kim Hakk’ı bilmektir,/Çün okudun bilmez-
ilayıkelimetullah için çalışırsa onun sin/Ha bir kuru emektir.” (Yunus Em-
165
re) 3. İnsanın duyu organlarıyla elde ezelde takdir etmiş olduğu; ömürleri,
ettiği veya Allah’ın vahiy yoluyla doğ- şekilleri, cinsiyetleri, coğrafyaları, renk-
rudan doğruya gönderdiği ve kesinliği leri ile ilgili bilgi, kader.
konusunda şüphe olmayan bilgi. “Musa
İlyas Peygamber Kur'an-ı Ke-
olguluk çağına ulaşınca biz ona hüküm
rim’de adı geçen ve İsrailoğulları’na
ve ilim verdik. Güzel davrananları
gönderilen peygamberlerden biri. İlyas
böyle mükâfatlandırırız.” (Kur'an-ı
Peygamber, İsrailoğlulları içerisinde
Kerim 28/14) 4. “Gerek duyular âlemi-
çıkan bidat ve sapıklıkları düzeltmek
ne gerekse duyularla kavranılmayan
için gönderilmiştir. Onları “Ba’l” putu-
âleme ait her şeyi bütün ayrıntılarıyla
na tapmayı bırakıp Allah’a inanmaya
bilen.” anlamında Allah’ın sıfatlarından
davet etmiştir. Yahudiler ise defalarca
biri. “(Melekler) şöyle dua ettiler: Ey
onu öldürmek istemişlerdir. Allah, ona
Rabbimiz! Seni her türlü eksiklikten ve
birçok mucize vermiştir. Hızır’la bera-
kusurdan tenzih ederiz. Senin bize öğ-
ber İlyas Peygamberin de hâlen yaşadı-
rettiğin hariç bizim hiçbir ilmimiz yok-
ğı bir söylenceden ibarettir.
tur. Mutlak anlamda ilim ve hikmet
sahibi sensin.” (Kur’an-ı Kerim 2/32) ima 1. İşaret etme, dolaylı anlatım,
üstü kapalı belirtme. 2. Geçerli bir özrü
illet 1. ebep, neden, gerekçe. 2. Bir
veya hastalığı bulunan Müslümanın
hükmün amacının kendisiyle gerçekleş-
kılmak istediği namazının rükû ve sec-
tiği sıfat, hükmü gösteren veya gerekli
delerinin yerine geçmek üzere baş ve
kılan gerekçe, mana. İslam dininde
gözüyle yaptığı işaret.
haram veya helal gibi hükümler illetin
varlığına göre belirlenir. İllet bilinmez- imam 1. Önder, lider, rehber, dev-
se hüküm de bilinmez. Örneğin, içkinin let başkanı. 2. Büyük İslam bilgini ve
haram oluşunun illeti, içinde akla ve mezhep kurucusu. 3. Camilerde cemaa-
bedene zarar veren uyuşturucunun az te namaz kıldıran ve başta Kur'an-ı
veya çok olarak bulunmasıdır. Kerim bilgisi olmak üzere diğer İslami
ilimlere sahip kişi. “Kim âlim ve takva
ilmihâl 1. Bir Müslümanın içinde
sahibi bir imamın arkasında namaz
yaşadığı zaman içerisinde inanç, ibadet,
kılarsa sanki Peygamberin arkasında
ahlak, sosyal ve ekonomik hayatıyla
namaz kılmış gibi olur.” (Hadis) 4.
ilgili davranışlarını Kur’an-ı Kerim ve
Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma ilmi olan
Hz. Peygamber’in sünnetinden güncel-
kıraat ilminde yetki sahibi olan âlim. 5.
leştirerek hayatına katma bilgisi. 2.
Sahasında otorite ve güvenilir olan
İnanç, ibadet, ahlak, sosyal ve ekono-
hadis âlimi.
mik hayatla ilgili dinî bilgiler kitabı.
“Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl imame 1. Fes üzerine sarılan sarık.
oldu!/Sonunda bana kalan, yalnız ilmi- 2. Tespihlerin baş tarafına geçirilen
hâl oldu.” (N. F. Kısakürek) uzunca kısım ve başlık.
ilmiilahî 1. Allah’ın bilgisi. 2. Va- imamet 1. Camilerde Müslümanla-
hiy, Kur’an-ı Kerim. 3. Allah’ın yarat- ra namaz kıldırma görevi. 2. Önderlik,
mış olduğu bütün varlıklar hakkında liderlik, devlet başkanlığı, halifelik. 3.
166
Hz. Peygamber’in vefatından sonra kendilerine bağlanılan ilk üç halife
İslam toplumunun dinî ve siyasi liderli- meşru değildir. Bu mezhebe göre imam-
ği. lar, başta Hz. Ali olmak üzere insanların
muhtaç olduğu her şeyi bilir. Ayrıca
imameyn ‘İki imam’ anlamında
imamlar, peygamberler gibi günahlar-
olup Hanefî mezhebinin kurucusu olan
dan korunmuştur. Takıyye İmamiye’de
Ebu Hanife’nin iki öğrencisi; Ebu Yu-
vaciptir. Takıyyeyi terk eden, namazı
suf Yakup b. İbrahim el-Kûfi (ö.
terk etmiş gibi olur. İmamiye inanç
182/798) ile İmam Muhammed b. Ha-
konularında genel olarak Mutezile mez-
san eş-Şeybani (ö. 189/805) için kulla-
hebinin görüşlerini benimsemiştir.
nılan ortak unvan.
iman 1. İnanma, tasdik etme.
İmamı Azam bk. Ebu Hanife.
“İman; Allah’a, meleklerine, kitapları-
İmamiye İmamet konusunu İslam na, peygamberlerine, ahiret gününe,
dininin esaslarından kabul eden ve Hz. kaza ve kadere; hayır ve şerrin Al-
Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali lah’tan olduğuna (kesin bir şekilde)
ve onun iki oğlu Hz. Hasan ile Hz. inanmaktır.” (Hadis) 2. Emniyette olma,
Hüseyin’i ve bunların torunlarını Al- güvende olma, güven verme. “İbrahim:
lah’ın emri, Peygamberin de tayiniyle ‘Rabbim! Burayı (Mekke’yi) bir iman
imam kabul edenlerin mezhebi. Günü- yurdu kıl ve halkından Allah’a ve ahiret
müzde, Şia denince genellikle İmamiye gününe iman edenleri çeşitli ürünlerle
mezhebi anlaşılır. İsnaaşeriye adı da rızıklandır.’ diye dua etti…” (Kur’an-ı
verilen İmamiye, inanç, ibadet ve top- Kerim 2/126) 3. Kişinin Allah’ın varlı-
lumsal ilişkilerde İmam Cafer es- ğını, birliğini, sıfatlarını, peygamberle-
Sadık’ın görüşlerine dayandığından rini, ahiret gününü ve bunlardan başka
dolayı da Caferiye olarak da bilinir. iman edilmesi gereken şeyleri kalp ile
İmamiye mezhebi İslam âleminde Sün- tasdik edip dil ile söylemesi. “Peygam-
nilikten sonra en yaygın mezheptir. ber ve onunla birlikte olan müminler
İran’ın resmî mezhebi olan İmamiye; Rabbi tarafından ona (Hz. Muham-
Irak, Suriye, Hindistan ve Pakistan’da med’e) indirilene iman ettiler. Hepsi,
oldukça kalabalık bir kitleye sahiptir. Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve
İmamiye’ye göre iman esasları üç tane- peygamberlerine inandılar. ‘Onun
dir: 1. Allah’ın varlığını, birliğini ve peygamberlerinden hiçbirini diğerinden
fiillerinde adaletini tasdik etmek 2. ayırt etmeyiz.’ (dediler.) Ve yine dediler
Peygamberlerin elçiliğine iman etmek. ki: ‘(Hakikati) işittik ve itaat ettik! Rab-
3. Şia imamlarının imametini kabul bimiz! Bizi bağışlamanı dileriz. Dönü-
etmek. İmamiye mezhebine göre ima- şümüz sanadır.” (Kur'an-ı Kerim 2/285)
met, çözümü halka bırakılacak basit bir 4. Son peygamber Hz. Muhammed’e ve
mesele olmayıp namaz, oruç, zekât gibi onun tarafından insanlığa bildirilen
dinin rükünlerinden biridir. Dolayısıyla, şeylere hiçbirini dışta bırakmaksızın
Hz. Peygamber kendisinden sonra yeri- inanma, onun doğruluğu konusunda
ne geçecek kişiyi hayatında belirlemiş- herhangi bir kuşku duymama. Önemin-
tir ki bu Hz. Ali’dir. Hz. Ali’den önce den dolayı Kur'an-ı Kerim ayetlerinin
167
çoğunluğunu imanla ilgili ayetler oluş- imsakiye Ramazanda oruca baş-
turur. Kur'an-ı Kerim’den çıkarılan langıç, iftar ve namaz vakitlerini göste-
sonuçlara göre imanın Allah katında ren çizelge.
geçerli olabilmesi için; iman ölüm
inabe 1. Biat etme, söz verme. 2.
anına ertelenmemeli, inanılan şeylerin
Tövbe etme, vazgeçme, pişman olma.
doğruluğu hakkında hiçbir kuşku bu-
“Ey Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül
lunmamalı, dinen kesin olan bir hüküm
ettik, inabemiz sanadır ve dönüşümüz
dışta bırakılmamalı, iman ve ibadet
de senin huzurunadır.” (Kur'an-ı Kerim
konularında kibirlenmekten kaçınılma-
60/4) 3. Gözüken ve gözükmeyen bütün
lıdır. “Allah’a yemin ederim ki benim
günahlardan vazgeçip Allah’ın affına,
kendilerine gönderilmiş olduğum insan-
bağışına yönelme. “Onlar ki tağutlara
lardan ister Yahudi ister Hristiyan
(Allah’tan başka ilah sanılan uydurma
olsun, Allah katından getirdiğim şeyle-
şeylere) ibadet etmekten uzak durdular.
rin tamamına iman etmeden ölürse
Yalnızca Allah’a inabe ettiler. Onlara
cehennemlik olur.” (Hadis)
müjdeler olsun, böyle kullarımı müjde-
imare Kâbe’nin bakımını yapma, le.” (Kur’an-ı Kerim 39/17) 4. Tasav-
çevresini bayındır duruma getirme, vufta ahlaken olgunlaşıp kendisini ge-
orada huzur ve emniyeti sağlama göre- liştirmek isteyen kişinin bir mürşide
vi. İmare görevi, İslam öncesi dönemde başvurup onun huzurunda tövbe ederek
Hz. Peygamber’in amcası Abbas b. Allah’ın emirlerine daha sıkı bir şekilde
Abdülmuttalip’e verilmiştir. uyma konusunda bağlılık sözü vermesi.
imarethane 1. Osmanlılar döne- inam 1. Güzel ve parlak olma. 2.
minde yoksullara, yolculara, öğrencile- İyilik ve ihsanda bulunma, bağışlama,
re yardım etmek amacıyla kurulmuş nimet verme. “Kim Allah’a ve Peygam-
hayır kurumu. 2. Aşevi, aşhane. berine itaat ederse, işte onlar Allah’ın
kendilerine inam ettiği peygamberler,
imsak 1. Tutma, el çekme, geri
sıddikler, şehitler ve salihlerle beraber
durma, çekinme, sakınma, korunma.
olacaklardır. Bunlarla dost olmak ne
“Şayet Allah, vermiş olduğu rızkı im-
güzeldir.” (Kur'an-ı Kerim 4/69) 3.
sak edecek olursa size kim rızık vere-
Yeme, içme, nefes alma başta olmak
cektir?...” (Kur’an-ı Kerim 67/21) 2.
üzere, Allah’ın kullarına her türlü hayır
Oruca başlama zamanı. 3. Oruçlunun
yollarını kolaylaştırarak ikramda bu-
ikinci fecrin doğuşundan güneşin batı-
lunması. “Allah bir kavme inam ettiği
şına kadar ibadet etme amacıyla yeme,
nimeti o kavim kendi özlerinde olanı
içme ve cinsel ilişkiden uzak durması.
değiştirmedikçe (ahlaken bozulmadık-
4. Kur’an-ı Kerim’deki müteşabih ayet-
ça) onlardan geri almaz…” (Kur’an-ı
ler konusunda herhangi bir yorum
Kerim 8/53) 4. Osmanlılarda devlet
yapmama; bu ayetlerle ilgili kararı
hazinesinden padişah adına yapılan
Allah’a havale etme.
maddi yardım.
İnanç 1. İnanılan şey, itikat, iman,
bir fikre olan bağlılık. 2. Birine duyulan
168
güven. 3. İslam dinini son din olarak Hz. İsa’nın hayatından bahsetmektedir.
kabul edip onun içerisinde bulunan her 3. Luka İncili: Doktor veya ressam
şeye gönülden bağlanıp Allah’ın emir- olduğu söylenen Luka, Pavlos’un öğ-
lerine teslim olma. rencisidir. Havari değildir. İncil’ini M.
60 yıllarında yazmıştır. Yirmi dört
inayet 1. Yardım, koruma, lütuf,
bölümdür. İsa’nın hayatı ve tebliğ ettiği
kerem. “Az yemektir enbiyalar hasle-
şeylerden bahsetmektedir. 4. Yuhanna
ti,/Az yiyenlere Hakk’ın inayeti.”
İncili: Yirmi dört bölümden oluşan bu
(Yozgatlı Hüzni) 2. İsteme, ilgilenme,
İncil’in yazarının Yuhanna’nın öğrenci-
önem verme. 3. Allah’ın, kullarına
si olduğu sanılmaktadır. Yuhanna İnci-
kitap, peygamber göndermesi ve bütün
li’nde Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu
bunları düşünüp doğru bir şekilde yo-
tezi ileri sürülmektedir. Bugün elde
rumlayabilmesi için akıl nimeti verme-
bulunan dört İncil’in dışında yirmi üç
si. 4. Allah’ın, hayırlı davranışlarında
İncil daha olup toplam yirmi yedi İncil
kullarına yardım edip onları başarıya
vardır. Hâlbuki Allah’ın göndermiş
ulaştırması. “Ne ilmim var ne taatim,
olduğu İncil tektir. Müslümanlar bütün
ne gücüm var ne takatim/Meğer senin
peygamberlere ve ilahî kitapların asılla-
inayetin kıla yüzüm ak, Çalabım.”
rına iman ettikleri gibi Hz. İsa’nın da
(Yunus Emre) 5. Allah’ın kullarını
peygamberliğine, Allah katından gönde-
gözetip koruması. “Allah’ın inayeti ve
rilen ve aslı bozulmayan İncil’in ilahî
yardımı olmasa hiç kimse cennete gi-
bir kitap olduğuna iman ederler.
remez.” (Hadis)
infak 1. Tükenme, tamamlanma,
İncil Hz. İsa’ya verilen ilahî kita-
bitirme, son bulma, yoksul düşme. 2.
bın Kur'an-ı Kerim’deki adı. Geçmiş
Karşılıksız yardım, sadaka verme. “En
peygamberlerde olduğu gibi Hz. İsa’nın
çok sevdiğiniz şeylerden infak etme-
sağlığında da İncil, yazılı kitap hâline
dikçe gerçek iyiliğe ulaşamazsınız. Her
getirilememiştir. Hz. İsa’nın tebliğ
ne infak ederseniz şüphesiz Allah bi-
süresinin kısa oluşu ve yaşadığı devrin
lir.” (Kur'an-ı Kerim 3/92) 3. Zekât.
şartları buna elvermemiştir. En erken
“Müminler, gayba iman ederler, na-
yazılan İncil, Hz. İsa’dan sonra 70’li
mazlarını en güzel biçimde kılarlar ve
yıllarda kaleme alınmıştır. Hristiyan
kendilerine rızık olarak verdiğimiz
kiliselerince kabul edilen ve yazarları-
şeylerden infak ederler.” (Kur’an-ı
nın adıyla anılan dört İncil vardır: 1.
Kerim 2/3) 4. Kişinin kendisi, ana ve
Matta İncili: Yirmi sekiz bölümdür.
babası, çocukları ve eşi için yapmış
Matta, 70 yılında Hristiyanlığı yaymak
olduğu her türlü meşru harcama. “Sana
için yerleşmiş olduğu Habeşistan’da
neyi (ve kime) infak edeceklerini soru-
ölmüştür. İncil’de İsa’nın Mesih oluşu
yorlar. De ki: ‘İnfak ettiğiniz mal, ana
üzerinde durur. 2. Markos İncili:
baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve
Markos, havarilerin reisi olan Petrus’un
yolda kalmışlar içindir. Allah, yaptığı-
öğrencisidir. Hristiyanlığı yaymak için
nız her hayrı mutlaka bilir.” (Kur’an-ı
yerleşmiş olduğu Mısır’da M. 62 yılın-
Kerim 2/215) 5. Gerek akrabalardan
da ölmüştür. İncil’i on altı bölüm olup
gerekse diğer insanlardan yoksul ve
169
muhtaç olanlara maddi yardım yaparak gideceği bildirilir. Her türlü yardımın
onların geçimini sağlamaya yardımcı kesildiği bir zamanda her şeye hâkim
olma. “Ey iman edenler! Kazandığınız olan tek varlığın Allah olduğunu, onun
güzel şeylerden ve topraktan sizin için dışında tanrı diye kabul edilen hiçbir
bitirdiğimiz ürünlerden başkalarına varlığın kıyamet gününde bir işe yara-
infak ediniz…” (Kur'an-ı Kerim 2/267) mayacağını bildiren ayetlerle sure son
6. Allah’ın rızasını kazanmak için insa- bulur.
nın kendisine verilen malların şükrünün
inkâr 1. Gizleme, saklama. 2. Çir-
bir göstergesi olarak onun emrettiği
kin, kötü, beğenilmeyen. 3. Reddetme,
yerlere harcama yapması, bağışta bu-
tanımama, inanmama, kabul ve tasdik
lunması. “Mallarını Allah yolunda
etmeme. “(Müşrikler) Allah’ın nimetle-
infak edenlerin durumu, her başağında
rini bilirler (ve bu nimetleri Allah’ın
yüz tane olmak üzere yedi başak veren
yarattığını kabul ederler), sonra da bun-
bir tanenin durumu gibidir. Allah,
ları (verenin Allah olduğunu) inkâr
dilediğine kat kat artırarak verir. Allah,
ederler, çünkü onların çoğu kâfirdir.”
bağışı çok olan ve her şeyi bilendir.”
(Kur’an-ı Kerim 16/83) 4. Allah’ın
(Kur’an-ı Kerim 2/261)
varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed’in
İnfitar suresi Kur’an-ı Kerim’in peygamberliğini kabul etmeme. “Onlar
seksen ikinci suresidir. Mekke’de indi- ki, Allah’ı ve elçilerini inkâr ederler,
rilmiştir. On dokuz ayettir. Sure, adını Allah ile elçilerinin arasını ayırmak
birinci ayetteki ‘göğün yarılmasından’ isterler, ‘Peygamberlerin kimine inanı-
bahseden ‘infitar’ kelimesinden almış- rız, kimini inkâr ederiz.’ derler; bu
tır. Surede yerin ve göğün durumu ile ikisinin (imanla inkârın) arasında bir
ilgili kıyamet tasvirleri yapılır. Kıyamet yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek
gününde göğün yarılacağı, yıldızların kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir
etrafa saçılacağı, denizlerin sularının azap hazırladık.” (Kur’an-ı Kerim
birbirine karıştırılacağı ve mezarlardaki 4/150-151) 5. Allah’ın buyruklarından
insanların dışarı çıkarılacakları anlatılır. birini veya tamamını reddetme. “Allah’ı
Dünyadayken Allah’ın nimetlerine ve peygamberini inkâr edenler ve (iman
karşı nankörlük yapanlar, “Ey insan! konusunda) Allah ile peygamberini
Seni cömertlik ve şeref sahibi Rabbine birbirinden ayıran ‘bir kısmına iman
karşı aldatan nedir?” şeklindeki soru ederiz, bir kısmını inkâr ederiz.’ diyen-
ifadesiyle kınanırlar. Bu sorunun ardın- ler ve imanla inkâr arasında bir yol
dan Allah’a gerektiği gibi şükretmeyen tutmak isteyenler var ya işte gerçek
kişilere sorumlulukları hatırlatılır. Su- kâfirler bunlardır.” (Kur'an-ı Kerim
renin sonuna doğru inançsız insanların 4/150-151)
yalanlamalarına dikkat çekilir. Ahiret
insan 1. Âdemoğlu, beşer. “Ey in-
teması surenin en önemli konularından
san! Nedir seni lütuf sahibi Rabbinden
biridir. Bu çerçevede yazıcı meleklerin
uzaklaştıran, seni yaratan ve varlık
insanın yaptıklarının hepsini kayda
amacına uygun olarak şekillendiren,
aldığı, sevabı çok olanların cennete,
tabiatını adil ölçüler içinde oluşturan ve
kötülüğü çok olanların da cehenneme
170
seni dilediği şekilde bir araya getiren üzerinde de durulur. Surede, iyi insanla-
(Rabbinden)?” (Kur’an-ı Kerim 82/6-8) rın nitelikleri; sözünde durmak, sorum-
2. Eylemlerinde özgür olan ve en güzel luluk bilinci taşımak, fakirleri doyur-
bir şekilde yaratılan, ruh ve bedenden mak, onlara maddi yardımda bulunmak
oluşan en değerli ve üstün varlık. ve yaptıklarını yalnızca Allah rızası için
“Gerçek şu ki, biz emaneti (dini sorum- yapmak olarak sıralanır. Dünyada yapı-
lulukları, akıl ve özgürlüğü) göklere, lan en küçük bir iyiliğin bile ahirette
yere ve dağlara sunduk; fakat (sorum- karşılıksız kalmayacağı gerçeği tüm
luluğundan) korktukları için onu yük- insanlara duyurulur. Surede, Hz. Pey-
lenmekten kaçındılar. O emaneti (sade- gamber’e her türlü eziyete dayanıp sabır
ce) insan üstlendi.” (Kur'an-ı Kerim göstermeyi tavsiye eden ayetlere de yer
33/72) verilir. Dünyaya taparcasına bağlanan-
lar eleştirilir ve uyarılır. Allah’ın iyilik
insanıkâmil 1. Olgun, ideal, örnek
yapanlara lütufta bulunacağı hatırlatılır.
insan. 2. Hz. Muhammed ve onun ahla-
Zalimlerin yaptığı zulmün karşılıksız
ki özelliklerine sahip olan kimse. 3.
kalmayacağı ve ahirette çetin bir azaba
Kur’an-ı Kerim’deki ahlaki ilkelerle
uğrayacakları tehdidi yapılarak sure son
ahlaklanarak Hz. Peygamber gibi İs-
bulur.
lam’ı yaşama kararlılığında olan, öğ-
rendiklerini ve kalbine doğan ilhamları inşallah 1. “Allah izin verirse, Al-
halkla paylaşmaya çalışan ve insanlara lah isterse, Allah nasip ederse, Allah
Allah’ı sevdiren üstün nitelikli insan. dilerse, kısmet olursa” anlamlarında bir
dua ifadesi. 2. Bir işin, Allah’ın dileme-
İnsan suresi Kur’an-ı Kerim’in
si ve iznine bağlı olarak gerçekleşebile-
yetmiş altıncı suresidir. Mekke’de indi-
ceğini belirtmek amacıyla öncesinde
rilmiştir. Otuz bir ayettir. Adını, birinci
veya sonrasında söylenmesi gereken bir
ayetinde geçen ‘insan’ kelimesinden
söz. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde öğüt-
almıştır. Sure insanın yaratılışını ve
lendiği üzere Allah’a inanan her mü-
özelliklerini ele alan ayetlerle başlar.
min, bir iş yapacağı zaman Allah’ın
İnsana verilen işitme ve görme duyula-
gözetiminde olduğunu hissetmelidir.
rının öneminden bahsedilir. Bilgiyi elde
Bunun bir göstergesi olarak olumlu ve
etmede göz ve kulağın yanında akli ve
yararlı bir iş yaparken inşallah denilme-
zihnî donanımların da önemi vurgula-
si İslam dinine göre ahlaki bir davranış-
nır. Allah tarafından insana yolun doğ-
tır. “Şüphesiz Allah, Peygamberinin
rusu ve eğrisi gösterildikten sonra doğ-
rüyasını doğru çıkardı. İnşallah saçla-
ruyu tercih ederek şükretmenin veya
rınızı tıraş ederek veya kısaltarak,
doğruyu tercih etmeyerek nankörlük
korkmadan, güven içinde
etmenin insanın elinde olduğu haber
Mescidiharam’a gireceksiniz. Allah
verilir. Surede, iradelerini kötülükten
sizin bilmediklerinizi bildi ve size bun-
yana kullananların ahirette karşılaşa-
dan önce yakın bir fetih verdi.”
cakları azaplar üzerinde durulduğu gibi
(Kur’an-ı Kerim 48/27)
iyilik yapmayı alışkanlık hâline getiren-
lerin cennette elde edecekleri nimetler
171
İnşikak suresi Kur’an-ı Kerim’in inmiştir. Sekiz ayettir. Adını, ‘Hz. Pey-
seksen dördüncü suresidir. Mekke’de gamber’in göğsünün açılmasına’ işaret
indirilmiştir. Yirmi beş ayettir. ‘Kıya- eden ‘inşirah’ kelimesinden almıştır.
met gününde göğün yarılması olayı’ Sureye, Hz. Peygamber’in kalbinin
‘inşikak’ kelimesiyle anlatıldığı için açıldığını, cesaretinin pekiştirildiğini,
sure bu adı almıştır. Sureye, kıyamet tebliğ ettiği İslam davasına öncelikle
sırasında olacak olaylardan söz edilerek kendisinin sıkı sıkıya bağlı olduğunu
başlanır. İnsanın Allah’a hesap vermek bildiren ayetlerle başlanır. Hira Mağa-
üzere onun huzurunda bulunacağı anla- rası’nda Resulullah’ın insanlığın içine
tılır. İnsanların amel defterlerinin dün- düştüğü bunalımı düşünerek duymuş
yadaki davranışlarına göre sağ ya da sol olduğu büyük üzüntü ve kendisine va-
taraflarından verilmesi ele alınır. İyile- hiy verilmek suretiyle insanlığın prob-
rin ahiret sorgulamalarında başarılı lemlerine getirmiş olduğu çözümler ele
olacaklarından, kötülerin ise ağır bir alınır. Hz. Muhammed’in peygamberlik
hesaptan geçirilerek cehenneme atıla- göreviyle şanının yüceltildiği vurgula-
caklarından bahsedilir. Surede, Kur'an-ı nır. Her güçlükten sonra kolaylığın
Kerim okunduğu zaman secde etmeyip bulunduğu gerçeği üzerinde durulur ve
yalanlayanların başlarına gelecek olan bir iş bitirilince boş durulmayıp yeni bir
ahiretteki azap konusuna da değinilir. işe başlanılmasını tavsiye eden ayetle
İnananların cennette kesintisiz bir mü- sure son bulur.
kâfata kavuşacaklarını bildiren ayetlerle
intihar 1. İnsanın kendini öldürme-
sure son bulur.
si, canına kıyması. “Kulum, intihar
inşikakıkamer Hz. Peygamber’in etmek suretiyle bana gelmekte acele
Mekke müşriklerine göstermiş olduğu etti; ben de ona cenneti haram kıldım.”
ayın ikiye yarılması mucizesi. Mekkeli (Kudsi Hadis) 2. Kişinin ölümle sonuç-
müşrikler, Hz. Peygamber’den mucize lanacağını bilerek giriştiği olumlu veya
göstermesini istemişler, o da Allah’ın olumsuz bir fiilin doğrudan doğruya
izniyle aya işaret edince ay ikiye bö- veya dolaylı sonucu olan her ölüm
lünmüş, sonra tekrar birleşmiştir. İman olayı. İslam’da intihar etmek en büyük
edeceklerine söz veren müşrikler, gör- günahlardandır. Hiçbir insanın intihar
dükleri bu mucizeye rağmen inanma- etme hakkı yoktur.
mış ve olayı sihir olarak nitelemişlerdir.
intisap 1. Bağlanma, katılma, gir-
Bu mucizenin amacı tüm evrene ege-
me. 2. Tasavvufta bir kişinin manevi
men olan gücün Allah olduğunun vur-
olarak kendisini geliştirmek, ruhen
gulanmasıdır. Hz. Peygamber, Allah’ın
olgunlaşmak, yaptığı ibadetlerde ruhsal
izni ile bu mucizeyi gerçekleştirmiştir.
coşkuyu yakalamak amacıyla Hz. Pey-
Hicretten beş yıl önce meydana geldiği
gamber’i örnek alan ve onun ahlakıyla
söylenen bu olaya Kamer suresinde
ahlaklanan bir tasavvuf âliminin manevi
işaret edilmiştir.
eğitimine girmesi.
İnşirah suresi Kur’an-ı Kerim’in
inzal 1. İndirme, inme. 2. Kur’an-ı
doksan dördüncü suresidir. Mekke’de
Kerim ayetlerinin Allah tarafından Hz.
172
Peygamber’e indirilmesi. Tefsir usulü uzak kalması amacıyla geçici bir süre
ilminde Kur'an-ı Kerim’in olayların insanlardan uzak yaşaması. İslam di-
akışına göre Hz. Peygamber’e bölüm ninde esas olan insanlarla beraber ya-
bölüm indirilmesine “tenzil” denir. şamaktır. Hz. Peygamber: “İnsanların
Levhimahfuz’dan dünya semasına bir arasına girip onların eziyetlerine katla-
defada toptan indirilmesi için ise “in- nan müminin, insanlardan uzak kalan,
zal” terimi kullanılır. Aslında inzalin ve eziyet ve sıkıntılarına katlanmayanlar-
tenzilin birinci muhatabı Hz. Peygam- dan daha hayırlı.” olduğunu söyleyerek
ber’dir. Dolayısıyla her iki terim de insanların toplum içinde yaşamalarını
Kur'an-ı Kerim’in Hz. Peygamber’e öğütlemiştir. Tasavvuf ilmindeki inziva
indirilmesiyle alakalıdır. “Düşünün, ise dervişin manevi açılımı ve ruhi
özünde açık olan ve hakikati bütün gelişimi için geçici bir durumdur.
açıklığıyla ortaya koyan bu ilahî kela-
irade 1. Seçme, tercih etme, iste-
mı! Biz onu kutlu bir gecede inzal ettik:
me, dileme, arzu etme, meyletme, karar
Zaten biz, (insanı) her zaman uyarmak-
verme. “Kim hacca gitmeyi irade eder-
tayız.” (Kur’an-ı Kerim 44/2-3)
se acele etsin.” (Hadis) 2. Aklın düşü-
inzar 1. Uyarma, hatırlatma, sa- nüp karar vermesi, yapılması veya ya-
kındırma. “(Ey Peygamber) Allah’ın pılmaması eşit olan çeşitli davranışlar-
dışında başka bir tanrıya dua ve ibadet dan birini beğenip tercih etmesi. 3.
etme. Sonra azap edilenlerden olursun. Allah’ın dilemesi, arzu etmesi, tercih
(İslam’ı tebliğ etmeye) en yakın akra- etmesi ve dilediğini yerine getirmesi
balarını inzar ederek (başla).” (Kur'an-ı anlamlarında Allah’ın sıfatlarından biri.
Kerim 26/213-214) 2. Korkutarak haber Allah’ın iradesi ezelîdir; irade sıfatı
verme, bildirme. “İnkâr edenlere gelin- kendinden olup bir başkası tarafından
ce, onları inzar etsen de etmesen de yaratılmış değildir. Onun irade ettiği
birdir. Onlar (kesinlikle) inanmazlar.” şey mutlaka olur, irade etmediği hiçbir
(Kur’an-ı Kerim 2/6) 3. Allah’ın, şey meydana gelmez. Allah için bir
göndermiş olduğu emirlerine uymayan- zorunluluk da düşünülemez. Hiçbir şeyi
ları ahirette ilahî azabın beklediğini var etmeye veya yok etmeye mecbur
peygamberleri aracılığıyla uyarması. değildir. Kimse Allah’ı bir şeyi yapma-
“Bu Kur'an-ı Kerim siz (Mekkeli)leri ve ya veya yapmamaya zorlayamaz.
kendisine vahyin ulaştığı herkesi kendi-
iradeyicüziye 1. İnsana verilen sı-
siyle inzar etmem için bana vahyolun-
nırlı özgürlük, tercih etme kabiliyeti. 2.
du.” (Kur'an-ı Kerim 6/19)
İnsana Allah tarafından verilen özgür-
inziva 1. Köşeye çekilme, halktan lük; dileme, tercih etme kabiliyeti ve bu
uzaklaşıp ayrı yaşama, insanlarla bera- kabiliyetlerin tekil bir olaya bağlanma-
ber olmaktan kaçınma. 2. Tasavvuf sı. İnsan, iradeyicüziyesi sayesinde
yoluna giren kişinin kendisini manevi davranışlarından sorumlu olur. Bu ne-
yönden geliştirmesi, topluma eliyle, denle kişilerin iradeyicüziyelerini ken-
diliyle zarar vermediği gibi kendisinin dilerine hem dünyada hem de ahirette
de günaha sebep olacak davranışlardan
173
yararlı olacak işler için kullanmaları olmadan önce görülen olağanüstü hâl-
dince tavsiye edilmiştir. ler. Bazı peygamberlerin hayatında
peygamberlik öncesi olağanüstü durum-
iradeyikülliye 1. Allah’ın iradesi,
lar olmuştur. Hz. İsa’nın beşikte iken
ilahî irade. 2. “Allah’ın istediğini iste-
konuşması, Hz. Muhammed’e cansız
diği gibi dilemesi ve seçmesi” anlamın-
varlıkların, bazı ağaçların selam verme-
da Allah’ın mutlak ve sınırsız iradesi.
si, bulutların şemsiye gibi gölge yapma-
Külli irade, her şeye hâkim olan, her
sı irhas türü örneklerdir. Henüz pey-
şeyi içine alan iradedir. Yaratma fiili ile
gamberlik görevi verilmediği için bu
birlikte ele alınır. Her şeyin yaratıcısı
olağanüstü durumların gözükmesinde
Allah’tır; hakiki irade de ona mahsus-
peygamberlik iddiası yoktur. Peygam-
tur. Evrende Allah’ın iradeyikülliyesine
ber olduktan sonra göstermiş oldukları
aykırı hiçbir olay gerçekleşemez.
mucizelerde ise peygamberliğin ispatı
İrem Sütunları ve kaleleriyle ünlü söz konusudur.
olan ve Âd kavminin yaşadığı, Kur'an-ı
irşat 1. Rehberlik etme, yol gös-
Kerim’de sözü edilen yerleşim merkezi.
terme, kılavuzluk yapma. “Yolunu
İrem’de yaşayan Âd Kavmi zenginlik-
kaybetmiş olan kardeşini irşat etmen
lerinden ve güçlerinden dolayı pey-
sadakadır.” (Hadis) 2. Müslüman olma-
gamberlerini önemsememişler ve ah-
yanlara İslam’ı tanıtarak onların Müs-
laksızlık yapmayı sürdürmüşlerdir.
lüman olmalarını sağlama veya Müslü-
Şehir halkı inkârcılığı ve şımarıklıkları
man oldukları hâlde Müslümanlığın
yüzünden Allah’tan ceza olarak yere
emir ve yasakları karşısında yanlış
batırılarak helak edilmişlerdir. “(Ey
davrananları doğru olana çağırmak
Muhammed) Rabbinin hiçbir memleket-
amacıyla yapılan dinî çalışma. “Belki
te benzeri yapılmayan sütunlara sahip
üç beş kişi olsun bulur, irşat ede-
İrem şehrinde oturan Âd milletine ne
rim/Diye etrafa baktımsa da…” (M. A.
ettiğini görmedin mi?” (Kur’an-ı Ke-
Ersoy) 3. Dinî konularda yeterlilik
rim 89/6-8)
sahibi kişilerin, insanları, dünya ve
irfan 1. Bilme, marifet, keşif, il- ahiret mutluluğunu elde etmeleri için
ham, sezgi, anlayış, kavrayış. “Ne ir- hak ve hakikate, doğru yola, salih amele
fandır veren ahlaka yükseklik ne vic- ve her çeşit iyiliğe çağırarak onların her
dandır,/Fazilet hissi insanlarda Allah türlü kötülükten uzaklaşmasını sağlama
korkusundandır.” (M. A. Ersoy) 2. gayreti.
Allah’a içtenlikle ibadet eden insanların
irtidat 1. Dinden dönme, dinden
ilahî hakikatleri sezmesi, ilahî sırlara ve
çıkma, küfür, riddet. “Ey iman edenler!
gerçeklere ulaşması ve bu yolla elde
Aranızda kim dininden irtidat ederse
edilen bilgi. “İrfan ocağında pişen
bilsin ki, Allah’ın sevdiği ve onların da
çorbayı/Tekkeyi bekleyen içer demiş-
Allah’ı sevdiği inananlara karşı alçak
ler.” (Yesari)
gönüllü, inkârcılara karşı güçlü, Allah
irhas Allah’ın, peygamber olarak yolunda cihat eden, kınayanın kınama-
göndereceği kimselerde peygamber sından korkmayan bir millet getirir…”
174
(Kur'an-ı Kerim 5/55) 2. Müslüman bir manlar, Hz. İsa’yı da hak peygamber
kimsenin İslam dininin kurallarından olarak tanımış ve onun peygamberliğine
birini veya tamamını inkâr etmesi yahut inanmışlardır.
İslam’ın dışında herhangi bir dine gir-
isar 1. Bir şeyi veya bir kimseyi
mesi veya ateist olması. “Sizden her
diğerine üstün tutma, tercih etme. “(Yu-
kim irtidat eder de kâfir olarak ölürse
suf’un kardeşleri şöyle dediler: Ey Yu-
onların yapmış oldukları işler dünyada
suf!) Allah’a yemin ederiz ki, Allah
da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar
seni bize karşı isar etmiştir…” (Kur’an-
cehennemliktirler ve orada devamlı
ı Kerim 12/91) 2. Diğerkâmlık, özgeci-
kalacaklardır.” (Kur'an-ı Kerim 2/217)
lik. 3. Kişinin, kendi ihtiyacı varken
İsa Peygamber İsrailoğulları’na başkalarına yardımda bulunarak özverili
gönderilen ve kendisine ilahî kitap davranması, onları kendisine tercih
olarak İncil verilen, Kur'an-ı Kerim’de ederek fedakârlık yapması. “Daha
adı geçen peygamberlerden biri. Hz. önceden Medine’yi yurt edinmiş ve
İsa, Kur’an-ı Kerim’de Mesih, gönüllerine iman yerleştirilmiş olan
Kelimetullah ve Ruhullah adlarıyla da kimseler kendilerine hicret edenleri
tanıtılmıştır. Annesi, İmran’ın kızı severler ve onlara verilenler karşısında
Meryem’dir. Âdem Peygamber nasıl içlerinde bir kaygı duymazlar. İhtiyaç
annesiz ve babasız yaratılmışsa, Hz. İsa içinde olsalar bile onları kendilerine
da mucize eseri olarak babasız yaratıl- isar ederler.” (Kur'an-ı Kerim 59/9)
mıştır. Doğumu Miladi tarihin başlan-
İsevi bk. Hristiyanlık.
gıcı sayılmıştır. Allah’ın izniyle beşikte
iken konuşma, alaca hastalığını iyileş- İshak Peygamber Hz. İbrahim’in
tirme, doğuştan görmeyen insanların oğlu olan ve Kur'an-ı Kerim’de adı
görmelerini sağlama ve ölüyü diriltme geçen peygamberlerden biri.
gibi mucizelerle donatılmıştır. Kaynak- İsrailoğulları’nın İbrahim Peygamber-
ların bildirdiğine göre, Hz. İsa’ya otuz den sonra ikinci atasıdır. M.Ö. XIX.
yaşındayken peygamberlik görevi ve- veya XVIII. yüzyılda yaşamıştır. Anne-
rilmiş ve bu görev üç yıl kadar sürmüş- si Sârâ’dır. Hz. İbrahim’in yaşlılık gün-
tür. Hz. İsa, insanları Allah’ın varlığına lerinde doğmuştur. Hz. İsmail’den on
ve birliğine iman etmeye çağırırken üç sene sonra dünyaya gelmiştir. İbra-
Filistin havalisindeki putperestler ve him Peygamberin vefatından sonra
İsrailoğulları ile mücadele de etmiştir. Filistin bölgesindeki insanları Allah’ın
Bütün çabalarına rağmen peygamberli- emirlerine çağırarak peygamberlik
ği süresince kendisine sadece on iki kişi görevini yapmıştır. Hz. Yakup’un baba-
iman etmiştir. İman eden bu kişilere sı olup uzunca bir ömür sürmüştür.
‘havari’ denilmiştir. Yahudiler, Hz. Çocukları ve torunları ile beraber Filis-
İsa’yı öldürmek için tuzak kurmuşlar, tin topraklarına yerleşmiştir. Kudüs
fakat Kur'an-ı Kerim’in bildirdiğine yakınlarında vefat etmiş ve babası Hz.
göre Hz. İsa yerine başkasını öldürmüş- İbrahim’in Mezra’daki kabri yanına
lerdir. Allah’ın gönderdiği peygamber- defnedilmiştir.
ler arasında ayırım yapmayan Müslü-
175
İslam 1. Kurtuluşa erme, güven, hariç ismin büyüğünden şiddetle kaçı-
emniyette olma. 2. Boyun eğme, itaat, nırlar.” (Kur'an-ı Kerim 53/32)
teslim olma, sulh ve barış yapma. 3.
İsmail Peygamber İbrahim Pey-
Şirkten ve şirk ahlakından uzaklaşıp
gamberin oğlu ve Kur'an-ı Kerim’de adı
Allah’ın birliğini ve Hz. Peygamber’in
geçen peygamberlerden biri. Hz. İbra-
hak oluşunu kabul ederek Allah’ın
him, Allah’a salih bir evlat vermesi için
emrine, peygamberin sözüne uyup
dua etmiştir. Allah da onun duasını
teslimiyet gösterme. “Ey Allah’ım!
kabul etmiş ve Hz. Hacer adlı hanımın-
Kalbimi İslam üzerine sabit kıl. Ben,
dan Hz. İsmail’i vermiştir. Hz. İbrahim,
Rab olarak sana, din olarak İslam’a
gördüğü bir rüya üzerine oğlu Hz. İsma-
razı oldum…” (Hadis) 4. Allah tarafın-
il’i kurban etmek istemiştir. Hz. İsmail
dan peygamberlerin sonuncusu Hz.
bu konuda da babasına itaat etmiş ise de
Muhammed’e vahiy yolu ile bildirile-
Yüce Allah, Hz. İbrahim’e bir koç gön-
rek bütün insanlığa gönderilen son ve
dermiş ve Hz. İsmail’i kurtarmıştır.
hak din, Müslümanlık. “Kim İslam’dan
Allah’ın emri üzerine Hz. İbrahim, Hz.
başka bir dine girecek olursa, kabul
Hacer’i oğlu Hz. İsmail ile birlikte
edilmeyecektir ve ahirette de en büyük
götürüp Mekke’ye yerleştirmiştir. Daha
zarara uğrayanlardan olacaktır.”
sonra Mekke’ye yerleşen Cürhüm kabi-
(Kur'an-ı Kerim 3/85) İslam, ilk insan
lesinden bir kız ile evlenmiş ve bu evli-
ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’den
likten birçok çocuğu dünyaya gelmiştir.
beri peygamberler aracılığıyla gönderi-
Kureyş kabilesi de Hz. İsmail’in soyun-
len ilahî dinlerin ortak adıdır. İlahî
dan gelmiştir. Hz. İbrahim ara sıra
olma özelliğini yitirmeyen dinlerde ana
Mekke’ye gitmiş ve ailesini ziyaret
ilkeler aynıdır. İnanç esasları sabit olan
etmiştir. Bu ziyaretlerden birinde Al-
tüm ilahî dinlerde namaz kılma, oruç
lah’ın emri üzerine Hz. İsmail ile birlik-
tutma, zekât verme, hacca gitme ve
te Kâbe’yi yapmışlar ve ibadete açmış-
cihat ibadetleri vardır. “Allah katında
lardır. Kâbe’ye ilk örtüyü Hz. İsmail
(geçerli olan) tek din İslam’dır.”
örtmüştür. Elli yıla yakın peygamberlik
(Kur'an-ı Kerim 3/19)
yapmıştır. Mekke’de vefat etmiş ve
ism 1. Günah, suç. “İsm, gönlünün Hicr denilen yere defnedilmiştir.
yatışmadığı ve yaptığın zaman insanla-
İsmaililik Kendilerini İsmail b. Ca-
rın duymasını istemediğin (kötü) şey-
fer b. Sadık’a (ö. 138/755) nispet eden
lerdir.” (Hadis) 2. Sevaptan alıkoyan ve
ve İslam’ın inanç ve ibadet sistemine
yapıldığında kişiyi hayırdan uzaklaştı-
batıni yorumlar getiren aşırı Şii bir
ran eylem. “İyilik ve takva konusunda
grup. İsmaililer, İslam dünyasında
birbirinize yardımcı olun fakat ism ve
batınilik inancının yayıcısı olmuşlardır.
düşmanlık konusunda yardımlaşma-
En parlak dönemlerini İsmaililerin
yın.” (Kur'an-ı Kerim 5/2) 3. Herhangi
başına geçen Hasan Sabbah (ö.
bir helali terk etme veya haram işle-
483/1090) döneminde yaşamışlardır.
mekten dolayı yapıldığında ahirette
Alamut Kalesi’ni alarak batıni İsmailiye
azap, dünyada da yaptırım gerektiren
devletini kurmuşlardır. Bu devlet
dinî suç. “Müminler, ufak tefek hatalar
176
654/1256’da Moğollar tarafından yı- olanları: “Allah lafzıcelali, el-Hayyu’l-
kılmıştır. Günümüzde İsmaililer Suriye, Kayyum, Zü’l-Celâl-i ve’l-İkram, La
İran, Afganistan, Hindistan ve Pakis- ilahe illa ente Subhaneke inni küntü
tan’da gruplar hâlinde yaşamaktadırlar. mine’z-zalimin” gibi. Âlimler,
İsmailiyenin liderliğini Ağahan yap- ismiazamla yapılan duaların kabul edi-
maktadır. Bu liderlere imam da denir. leceğini söylemişlerdir. “Her kim
İsmailiyeye göre imamı sevmek ve ismiazamla dua ederse Allah onun
emirlerine uymak dinin en önemli esa- duasını kabul eder ve dileğini yerine
sıdır. Bu mezhepte hulul inancı vardır getirir.” (Hadis)
ve tanrının Ağahan’a hulul ettiğine
İsna Aşeriye Hz. Peygamber’in ve-
inanırlar. Bunlara göre imam yanılmaz
fatından sonra, imametin Hz. Ali ve
ve fermanları Kur’an yerine geçer. Dini
onun soyundan gelen on bir imama
emirlere kendilerine göre batıni yorum-
geçtiğine inanan insanların oluşturduğu,
lar getirirler.
Şia’nın bir kolu olan siyasi ve amelî
ismet 1. Günahsızlık, temizlik, ko- mezhep. İsna Aşeriye’ye, imameti dinin
runmuşluk. “…Kur’an-ı Kerim Al- esaslarından kabul ettikleri için
lah’ın ipi, nuru, kendisinden faydalanı- İmamiye de denilmiştir. Bunlara göre
lan şifa, tutunanlar için ismet ve emir- imamet Hz. Ali’den başlar, oğlu Hz.
lerine uyanlar için kurtuluştur…” (Ab- Hasan’dan sonra Hz. Hüseyin’e geçer,
dullah b. Mesud) 2. Namus, iffet. 3. Hz. Hüseyin’den itibaren kesintiye
Allah’ın, peygamberlerini temiz bir uğramadan babadan oğula devrederek
yaratılışa sahip kılması, bedensel üstün- on iki imamı tamamlar. On iki imam
lük vermesi, zafer ve kararlılık lütfet- sırasıyla şunlardır: Hz. Ali, Hz. Hasan,
mesi, iç huzuru yaratması ve hayıra Hz. Hüseyin, Ali Zeyne’l-abidin, Mu-
muvaffak kılması suretiyle koruması. 4. hammed el-Bakır, Cafer es-Sadık, Musa
Allah’ın, peygamberlerini gizli ve açık el-Kâzım, Ali er-Rıza, Muhammed et-
her türlü günahtan; şirkten, küfürden, Taki, Ali en-Naki, Hasan el-Askeri,
münafıklıktan ve zulüm yapmaktan Muhammed el-Mehdi. İsna Aşeriye
koruması. “Ey Allah’ım! Tüm işlerimin Mezhebi mensupları, Şia’nın çoğunlu-
ismeti olan dinimi ıslah et…” (Hadis) ğunu teşkil eder. On iki imamın sonun-
cusu olan Muhammed el-Mehdi h. 256
ismetienbiya Peygamberlerin gü-
yılında doğmuş, küçük yaşta
nah işlemekten korunmuş olduklarını
Samerra’da kaybolmuştur. Şia’ya göre
kanıtlamak amacıyla yazılan eserler.
Muhammed el-Mehdi ölmemiştir. Bir
ismiazam 1. En büyük isim. 2. Al- gün tekrar geri dönüp Şia Mezhebinin
lah’ın bütün isimlerinin anlamlarını prensiplerini yayacaktır. Bu şahsa
içinde bulunduran en önemli ve en “Beklenen Mehdi” anlamında “Mehdi
büyük ismi. İsmiazamla ilgili bilgiler, el-Muntazar” denilir. İsna Aşeriye,
Hz. Peygamber’in hadisleri ve kelam inanç ve ameli konularda altıncı imam
kaynakları aracılığıyla gelmiştir. olan Cafer es-Sadık (ö. 148/765)’ın
İsmiazamın ne olduğuna dair onlarca içtihatlarını kabul eder. Bundan dolayı
görüş ileri sürülmüştür. En meşhur İsna Aşeriye mensuplarına Caferi de
177
denilir. Bu mezhep günümüzde daha Allah’a iman etmenin çok önemli bir
çok İran ve Irak’ta yaygındır. davranış olduğu vurgulanır. Buna uy-
gun olarak Kur’an’ın Allah’ın kitabı
isnat 1. Bir sözü ilk söyleyene nis-
olduğunu ispatlayan ikna edici deliller
pet etme. 2. Bir hadisin Hz. Muham-
öne sürülür. Kâfirlerin bu gerçekler
med’e ulaşıncaya kadar birbirine nak-
hakkındaki şüpheleri giderilmeye çalışı-
leden ravilerin hadis metninin başında
lır ve uygun yerlerde kâfirler cahillikleri
belirtilmesi. Bir hadisin sahih ve güve-
nedeniyle uyarılırlar. Bu bağlamda,
nilir olmasının en önemli şartlarından
İslami hayat tarzının dayandırılması
birisi isnadında kopukluk olmaması;
amaçlanan temel ahlak ve medeniyet
diğeri de ravilerin güvenilir (sika) ol-
ilkeleri ortaya konur. Buna göre, mü-
masıdır. İsnada sened de denir. İslam
minlerden yalnızca Allah’a ibadet etme-
kültüründe ve dini ilimlerde önemli bir
leri istenir. Ana ve babalarına itaat
yer tutan isnat sistemi sayesinde, dinin
etmeleri emredilir. Çocuklarını öldür-
ikinci kaynağı olan hadisler nesiller
memeleri, zina, israf, cimrilik, ölçüde
boyunca aslı korunarak nakledilmiştir.
ve tartıda hile yapmamaları, haksız yere
isra 1. Gece yürüyüşü. 2. Hz. Pey- başkasının malını yememeleri ve katil-
gamber’in, hicretten yaklaşık bir buçuk likten kaçınmaları haber verilir. Müs-
sene evvel (620), Miraç gecesinde lümanların, hicret öncesi bu ahlaki
Kâbe’den Kudüs’teki Mescidiaksa’ya kurallara mutlaka uymaları tavsiye
Allah’ın izniyle götürülmesi. “Kulu edilir. Şayet bu ahlaki kurallar ihlal
(Muhammed’i) gecenin bir vaktinde edilirse Müslümanların başarılı olama-
ayetlerimizden bir kısmını göstermek yacakları hatırlatılır. Surede, Hz. Pey-
için Mescidiharam’dan, çevresini bere- gamber’e çektiği sıkıntı ve zorluklara
ketli kıldığımız Mescidiaksa’ya gecenin aldırmaksızın görevine devam etmesi ve
bir kısmında götüren Allah her türlü hiçbir şekilde kâfirlere ödün vermeyi
eksiklikten uzaktır.” (Kur’an-ı Kerim aklından geçirmemesi söylenir. Kur’an-
17/1) İsra olayının gerçekleştiğini bu ı Kerim okuması, gece ibadetine devam
ayet haber vermektedir. Bundan dolayı etmesi, namaz kılarak güç toplaması ve
hiçbir Müslüman İsra olayını inkâr sabırlı olması da Hz. Peygamber’e
etmez. yapılan tavsiyelerdendir. Müşriklerin,
Hz. Peygamber’den mucizeler istemele-
İsra suresi Kur’an-ı Kerim’in on
ri dile getirilir ve mucize istenen fakat
yedinci suresidir. Mekke’de indirilmiş-
sonunda iman etmeyen Hz. Musa’nın
tir. Yüz on bir ayettir. Adını birinci
kavminden bahsedilerek onların acı
ayette geçen ve ‘gece yolculuğu yap-
sonu Mekkeli müşriklere anlatılır. Al-
mak’ anlamına gelen ‘esra’ sözcüğün-
lah’ın isimlerindeki ve sıfatlarındaki
den almıştır. Surede, Mekkeli müşrikle-
yüceliğini haber veren ayetle sure son
rin, İsrailoğulları’nın ve diğer topluluk-
bulur.
ların kötü sonlarından ders almaları
öğütlenir. Başlarına ilahî bir azap gel- israf Saçıp savurma, harcamalarda
meden önce Mekke müşriklerinin ken- orta yoldan sapma, ölçüyü aşma ve
dilerini düzeltmeleri istenir. Ayetlerde, aşırılık yapmak suretiyle sahip olduğu
178
nimetleri gereksiz yere tüketme. İslam nacaksınız, yakın akrabaya, yetimlere,
dininde, Allah’ın hoşnutluğunu kazan- miskinlere iyilik edeceksiniz.’ diye em-
mak amacıyla yol, okul, hastane ve retmiş, onlardan bunu tutacaklarına
cami gibi iyi şeyler için yapılan harca- dair söz almış ve ‘İnsanlara güzel söz
malar israf sayılmaz. Fakat Allah’ın söyleyin, namaz kılın, zekâtı verin’
yasaklamış olduğu herhangi bir şeye demiştik. Ey İsrailoğulları! Sonunda
yapılan en küçük harcama bile israf çok azınız hariç yüz çevirerek (eski
sayılır. “Müminler harcamada bulun- alışkanlıklarınıza ve kötülüklerinize)
dukları zaman cimrilikten ve israftan geri döndünüz.” (Kur'an-ı Kerim 2/83)
kaçınırlar. İkisi arasında orta bir yol
İsrailiyat İslami kaynaklara kasıtlı
tutarlar.” (Kur'an-ı Kerim 25/67)
veya kasıtsız olarak aktarılan Yahudi ve
İsrafil Dört büyük melekten biri Hristiyan kültürüne ait sosyal ve mito-
olup kıyametin kopması ve kıyametten lojik olaylar veya dünyanın yaratılışı ile
sonra tekrar dirilmenin gerçekleşmesi ilgili haberler. Tefsir usulü kaynakla-
için sûra üflemekle görevlendirilen rında İsrailiyata ait bilgi ve haberlerin
melek. İslam inancına göre, sûra birinci Kur'an-ı Kerim ve hadislerle örtüşüyor-
üflemede yeryüzündeki bütün canlılar sa alınıp öğrenilmesinde bir sakınca
ölecek, ikinci üflemede insanlar kabir- olmadığı ifade edilmiştir. Aynı kaynak-
lerinden kalkacak ve böylelikle ahiret lar, Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislere
hayatı başlayacaktır. “(İsrafil tarafın- aykırı olan İsrailiyatın İslam nazarında
dan) sûra üflendiğinde insanların me- bir bilgi değeri bulunmadığına dikkat
zarlarından kalkarak Allah’ın huzuruna çekmişlerdir.
doğru akın akın gittiklerini görürsün.”
istavroz bk. haç.
(Kur’an-ı Kerim 36/51)
istiaze 1. Sığınma, bağlanma, ko-
İsrail bk. Yakup Peygamber.
runma, güvenme. 2.
İsrailoğulları Tevrat ve Kur’an-ı Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. (Ko-
Kerim’de Hz. Yakup’un (İsrail) çocuk- vulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığı-
larına ve onların soyundan gelenlere nırım.) biçiminde söylenen ve her türlü
verilen ad. Kur’an-ı Kerim’de Yahudi- kötülükten Allah’a sığınıp yalnızca
ler, Beni İsrail, Hûd, Yehûd ve Hâdû ondan yardım istemeyi ifade eden dua
kelimeleriyle tanımlanır. Ancak sözü. “…Ey Ebu Zer! İnsanların ve
‘Yehûd’ kelimesi Medeni surelerde cinlerin şeytanlaşmış olanlarının şer-
geçtiği hâlde, ‘Beni İsrail’ ise Mekki rinden Allah’a istiaze et…” (Hadis) 3.
surelerde geçer. İslami kaynaklarda Kur’an-ı Kerim okumaya, ibadetlere ve
İsrailoğulları Hz. Yakup’un soyundan hayırlı bir işe başlarken lanetlenmiş
gelen ve ırken Yakubi olanlar; Yahudi şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak
ise hem bunları hem de başka ırklardan amacıyla okunan dua. “Kur'an-ı Kerim
olup da Yahudiliğe girenleri ifade et- okumak istediğin zaman kovulmuş şey-
mek için kullanılır. “Bir zamanlar tanın şerrinden Allah’a istiaze et.”
İsrailoğulları’na ‘Yalnız Allah’a ibadet (Kur'an-ı Kerim 16/98)
edeceksiniz, anaya, babaya iyi davra-
179
istibra 1. Temizlenme, kurtulma, derece yukarı çıkma veya aşağı inme. 2.
uzaklaşma. 2. Erkeklerin küçük abdest Süre verme, mühlet tanıma ve sonunda
yaptıktan sonra herhangi bir idrar akın- yok etme. “Ayetlerimizi yalanlayan
tısının gelmeyeceğinden emin olana kimseleri hiç bilmedikleri bir biçimde
kadar beklemesi. İstibra yapmak, na- istidrac edeceğiz.” (Kur’an-ı Kerim
mazın sıhhatli olabilmesi için Hz. Pey- 7/182) 3. Allah’ın verdiği sağlık, mal
gamber’in sünnetlerinden biridir. vb. nimetlere karşı nankörlük ederek bu
İstibra yapılmadığında gelecek olan bir nimetleri isyan yolunda kullanma, is-
idrar artığı elbiseyi kirleterek namazın yanda daha da ileri gitme. “Allah’ın bir
kabul olmasına engel olur. Eğer insana, isyan edip günah işlemeye de-
istibrasız abdeste başlanır, sonra da vam etmesine rağmen dünyalık olarak
akıntı gelecek olursa abdest bozulmuş kişinin sevdiği şeyleri bağışladığını
olur. İstibra, biraz beklemek, oturmak görürseniz bilin ki o istidractır.” (Ha-
veya birkaç adım yürümekle yapılır. 3. dis) 4. Allah’a isyan eden inkârcıların
Soyun karışmasını önlemek amacıyla zaman zaman ellerinde meydana gelen
kadının, önceki evliliğinden hamile olağanüstü olaylar. Keramet ile istidracı
kalıp kalmadığının anlaşılması için yeni birbirine karıştırmamak gerekir. Kera-
bir nikâh yapmadan önce belli bir süre met, Allah’ın sevgili kullarının elinde
beklemesi. meydana gelen olağanüstü durumlardır.
İstidrac ise inkârcıların elinde meydana
istidlal 1. Akıl yürütme, delil ara-
gelen olağanüstülüklerdir.
ma, delile başvurma. 2. Bilinen düşün-
celeri belli bir yöntem dahilinde düzen- istigase Tehlikeli veya sıkıntılı bir
lemek suretiyle bilinmeyen bir sonuca durumda kalan insanın bu durumdan
varma. 3. Doğruluğu, hemen anlaşıl- kurtulmak için Allah’tan yardım iste-
mayan bir önerme ile doğruluğu kabul mesi. İslam dinine göre istigase sadece
edilmiş başka bir önerme arasında bağ- Allah’a yapılır.
lantı kurarak doğruluğu kesin olarak
istiğfar 1. Örtme, perdeleme, kir-
bilinen önermenin hükmünü, doğruluğu
den, pastan korunma. 2. Bağışlanma ve
bilinmeyen önermeye verme. Kur'an-ı
af isteğinde bulunma. “(Ey Muham-
Kerim, insan sağlığına zararlı olan
med!) Münafıklar için istiğfar etme.
uyuşturucuları tek tek saymamıştır.
Onlar için yetmiş defa istiğfarda bulun-
Hâlbuki sarhoşluk veren çeşitli içecek
san Allah yine de onları asla affetmeye-
ve maddeler değişik isimlerle üretil-
cektir. (Onları affetmemesinin sebebi)
mektedir. İslam fıkhında, şarabın yasak
münafıkların Allah’ı ve Resulünü inkâr
olmasının nedeni olan etkiyi, bu tür
etmelerinden dolayıdır.” (Kur'an-ı Ke-
içecek ve maddeler de yaptığı için
rim 9/80) 3. Estağfirullah (Allah’tan
istidlal metoduyla şarabın dışındaki
bağışlanma dilerim.), estağfirullah el-
sarhoşluk verici maddelerin de haram
azim (Yüce Allah’tan bağışlanma iste-
olduğu sonucuna varılmıştır.
rim.) şeklindeki dua cümlelerini okuma.
istidrac 1. Adım adım ilerleme, “İstiğfara devam eden kişiyi, Allah hiç
basamak basamak yükselme, derece ummadığı yerden rızıklandırır ve içinde
180
bulunduğu darlıktan çıkarır.” (Hadis) dının cinsel organından üç günden az,
4. İnsanın yapmış olduğu güzel işleri az on günden fazla gelen kan istihaze ka-
görüp onları artırma çabası, ahirette nıdır. Gebelik sırasında gelen kan, do-
azap görmesine neden olacak kötü ğumdan sonra kırk günden fazla devam
amellerini gözünde büyütüp onlardan eden kan, dokuz yaşından küçük kız
kaçınması ve günah eylemlerinin çir- çocuklarından ve hayızdan kesilmiş
kinliğini fark ettikten sonra Allah’tan olan yaşlı kadınlardan gelen kan da
bağışlanma dileğinde bulunması. İstiğ- istihaze kanıdır. İstihaze kanı vücudun
far etmek Kur'an-ı Kerim’de ve sünnet- herhangi bir yerinden akan kan gibidir.
te teşvik edilmiştir. Hz. Muhammed, Bu kan yalnız abdesti bozar, gusül ab-
peygamber olmasına rağmen günde yüz desti gerektirmez. Devam ederse, kadın
defa istiğfar ettiğini söylemiştir. “Yüce özür sahibi olur. Böyle bir kadın her
Allah, gecenin son üçte birinde bütün vakit için ayrı bir abdest alıp namazını
rahmetini dünya semasına indirerek kılar. Bu abdestle aynı vakit içinde
şöyle buyurur: ‘Yok mu dua eden? istediği kadar kaza ve nafile namazı
Duasını kabul edeyim. Yok mu istiğfar kılabilir.
eden? Günahlarını bağışlayayım’…”
istihfaf 1. Hafife alma, az, önemsiz
(Hadis)
ve değersiz sayma. “Firavun, kavmini
istihare 1. Hayırlı olanı isteme. 2. istihfaf etti. Ama onlar kendisine yine
Yapılması düşünülen bir işin Allah de itaat ettiler. Doğrusu onlar (Firavu-
katında hayırlı olan şekliyle gerçekleş- nun kavmi) yoldan çıkmış bir milletti.”
mesini isteme. 3. İnsanın yapmak iste- (Kur’an-ı Kerim 43/54) 2. Dinin ilke,
diği bir şeyin kendisi hakkında hayırlı yargı ve değerlerine yönelik aşağılayıcı
olup olmadığını anlamak için olaylara tavır. 3. Hz. Peygamber’in Allah’tan
vâkıf olan uzman kişilerle yapılan isti- getirdiği vahiyleri ve bunlardan zorunlu
şare ve fikir alışverişi. 4. Kişinin karar- olarak çıkan dinî hükümleri küçümse-
sız kaldığı mubah bir iş için iki rekât me. İslam bilginleri dinden çıkan zorun-
namaz kılıp dua ettikten sonra hayırlı lu hükümlerden herhangi birisini istih-
olanı belirlemek üzere rüyada manevi faf eden kimselerin Müslüman olmadık-
bir işaret alma arzusu. İstihare, Hz. ları konusunda görüş birliğine varmış-
Peygamber tarafından tavsiye edilmiş- lardır. “Şimdi sen sabret, çünkü Al-
tir. İstişare yapmak istihareden daha lah’ın vermiş olduğu söz mutlaka ger-
önemli sayılmıştır. “İstihare yapan çekleşecektir. İnanmayanlar seni istih-
kimse zarar etmez, pişman olmaz. İkti- faf etmesinler.” (Kur’an-ı Kerim 30/60)
satlı davranan kimse de muhtaç duru-
istihlaf 1. Vekil bırakma, halef ta-
ma düşmez.” (Hadis)
yin etme, yerine birini geçirme. “Al-
istihaze 1. Suyun akıp taşması, ka- lah’a ve Resulüne iman edin. Sizi, baş-
nın akması. 2. Kadının rahminden hayız larına istihlaf ettiği mallardan (Allah
ve nifas hâlleri dışında, genellikle de için) harcayın. Sizden inanan ve (Allah
bir hastalık sebebiyle akan kan, özür yolunda) harcamada bulunanlar için
kanı. Âdet görme çağına gelen bir ka- büyük mükâfat vardır.” (Kur’an-ı Ke-
181
rim 57/7) 2. Namaz kıldırırken imamın zaman onlar (bu alaylı sözleri bırakıp)
bir özür sebebiyle namaza devam ede- başka bir söze dalıncaya kadar onlarla
memesi durumunda cemaatten imamlı- beraber oturmayın, yoksa siz de onlar
ğa uygun olan birini yerine geçirmesi. gibi olursunuz. Şüphesiz Allah bütün
3. Hâkimin yargı görevini yapamaması münafıkları ve kâfirleri cehennemde
durumunda, hukuki bir ihtilafta karar toplayacaktır.” (Kur'an-ı Kerim 4/140)
vermek veya yargıçlık yapmak üzere
istikamet 1. Hak yolda olma, hak
kendi yerine başka birini yargıç olarak
yola girme, doğruluk, dürüstlük, adalet,
bırakması. 4. İş başındaki devlet başka-
denge, dürüstçe yaşama. “Rabb’im
nının sağlığında veya ölümünden sonra
Allah de, sonra da istikamet üzere ol!”
bir başkasını devlet başkanı olarak
(Hadis) 2. İslam’ı kabul edip, Allah’a
yerine ataması.
hiçbir şeyi ortak koşmadan inanç, dü-
istihsan 1. Bir şeyi iyi ve güzel şünce ve niyette, tutum ve davranışta
görme, rağbet etme, tercih etme. 2. sürekli olarak Allah’ın rızasına uygun
Fıkıh âliminin özel bir delile dayanmak hareket etme. “Emrolunduğun gibi
suretiyle genel fıkıh kurallarından ay- istikamet üzere ol. Seninle beraber
rılması. 3. İslam fıkhında birey veya tövbe eden müminler de istikamet üzere
toplum herhangi bir meselede sıkıntıya olsunlar.” (Kur'an-ı Kerim 11/113) 3.
düşünce müçtehidin insanlar için en Yeme, içme, giyinme gibi davranışlar
kolay olanı almak amacıyla kıyası terk başta olmak üzere dinî ve ahlaki hü-
etmesi. 4. Müçtehidin bir meselede kümlere uygun bir hayat sürme, orta
icma, zaruret, örf, maslahat gibi özel ve yolu takip edip aşırılıktan kaçınma.
daha kuvvetli görünen bir delile daya- “Sizlere istikamet ve takvalı olmak
narak o meselenin benzerlerinde izle- yaraşır.” (Hadis)
nen genel kuraldan ve ilk hatıra gelen
istikbalikıble Namazın şartların-
çözümden vazgeçerek hukukun amacı-
dan olup namaza başlarken yüzü Kâbe
na daha uygun bulduğu başka bir hü-
yönüne çevirme. Namaz kılarken Kâ-
küm vermesi; açık kıyasa karşı gizli
be’ye doğru yönelme emri, “Nerede
kıyası tercih etmesi.
olursanız olun yüzünüzü
istihza Başkasının söz ve davranış- Mescidiharam’a (Kâbe’ye) doğru çevi-
larını kusurlu göstermek amacıyla alaya rin.” (Kur'an-ı Kerim 2/149-150) aye-
alma, küçük düşürme, şeref ve haysiye- tiyle bildirilmiştir. Mekke döneminde
tini kırma, hakir görme, hafife alma, Kâbe’ye doğru namaz kılan Müslüman-
horlama. İstihza, inkârcıların ve müna- lar, Medine’ye hicret ettiklerinde bir
fıkların bir davranışıdır. Dinde, ahlak buçuk yıl kadar Mescidiaksa’ya doğru
dışı bir davranış olduğu için yasaklan- namaz kılmışlar, daha sonra Allah’ın
mıştır. Dinî değerler, ibadetler ve sem- emri üzerine yeniden Kâbe’ye yönel-
bollerle istihza etmek büyük günahlar- mişlerdir.
dandır. “(Allah) size kitapta indirmişti
istikbar 1. Büyüklenme, kibirlen-
ki Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini
me, insanları küçük görme. “…Allah
ve onlarla istihza edildiğini işittiğiniz
istikbar edenleri sevmez.” (Kur’an-ı
182
Kerim 16/23) 2. Kişinin kendini yeterli isteme. 2. Sıkıntılardan kurtulmak için
ve ihtiyaçsız görerek Allah’a isyan peygamberlerin veya velilerin ruhaniye-
etmesi, insanlara karşı büyüklenme ve tinden yardım isteme. Bazı İslam âlim-
onlar üzerinde zorla egemenlik kurma leri istimdatın yanlış anlamaya ve istis-
anlayışı. “Ona (Allah’ın ayetlerine mara açık bir konu olduğunu söylemiş-
bilgisizce davranan kişiye) ayetlerimiz lerdir. İnsanın sıkıntılı anında doğrudan
okunduğu zaman onları, sanki kulakla- Allah’tan yardım istemesi, tehlikeli
rında sağırlık var da hiç işitmemiş gibi durumlarda sadece Allah’a sığınması
istikbar ederek döner. Ona acı bir İslam inancına en uygun olan davranış-
azabı müjdele.” (Kur’an-ı Kerim 31/7) tır. “Kendilerine güven veya korku
3. Hakka teslim olmaktan ve Allah’ın verici bir haber geldiği zaman, onu
emirlerini, yasaklarını ve insanlık için yayıveriyorlar, hâlbuki onu Peygambe-
göndermiş olduğu kuralları kabul et- re ve içlerinden buyruk sahiplerine arz
mekten kaçınma. “Ne zaman ki bir etseler, elbette bunlardan istimdat et-
peygamber size canınızın istemediği bir meye gücü yetenler onu anlar ve bilir-
şey getirdiyse istikbar etmediniz mi? lerdi. Eğer Allah’ın lütfu ve rahmeti
Kimini yalanladınız, kimini de öldürdü- üzerinizde olmasaydı çok azınız hariç
nüz.” (Kur'an-ı Kerim 2/87) şeytana uymuş gitmiştiniz.” (Kur’an-ı
Kerim 4/83)
istila 1. Bir şeyi ele geçirme, ege-
menliği altına alma. “Kimi Hindu, kimi istinbat 1. Araştırma, peşine düş-
yamyam, kimi bilmem ne bela…/Hani, me, sonuca varma. 2. Müçtehidin,
tâûna da züldür bu rezil istila!” (M. A. Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerden ve Hz.
Ersoy) 2. Hilafet makamını veya yöne- Peygamber’in sünnetinden insan haya-
ticiliği ele geçirme, zorla sahip olma. tının inanç, ibadet, ahlak ve muamelat
alanlarıyla ilgili hükümler çıkarması,
istilam 1. Selamlama. 2. Kâbe’yi
dinî sonuçlara varması.
tavaf sırasında Hacerulesvet’in karşısı-
na gelindiğinde ona el sürme veya el ile istinca 1. Temizlenme, taharetlen-
dokunma, bunlar mümkün olmadığı me, pislikten kurtulma, uzak olma. 2.
zaman ise elleri yukarı kaldırarak onu İdrar, dışkı, meni, hayız akıntısı gibi
selamlama. Tavafın başlangıç yeri maddelerin temizleyici özelliği olan
Hacerulesvet’in tam karşısıdır. Tavaf herhangi bir şeyle temizlenmesi. Nama-
eden kişi Hz. Peygamber’in yaptığı gibi zın Allah katında kabul edilebilir olması
Haceriesvet’i öperek veya kalabalık istincanın güzel bir biçimde yapılması-
olduğunda uzaktan istilam ederek tava- na bağlıdır. Vücuttaki kan, idrar ve
fa başlar. Başlarken ‘Allah’ın adıyla dışkı artıklarının varlığı namaz vb.
başlarım, O en büyüktür.’ anlamında ibadetlerin kabulüne engeldir.
“Bismillah Allahu ekber.” ifadesini
istinşak Abdest ve gusülde burna
söyler. “Hz. Peygamber’i Kâbe’yi
su çekip iyice temizleme. “Sizden biri-
istilam ederken gördüm.” (Hz. Ömer)
niz abdest aldığı zaman istinşak yap-
istimdat 1. Yardıma çağırma, teh- sın.” (Hadis)
likeli ve sıkıntılı durumlarda yardım
183
istirca Bir ölüm haberi veya bir fe- daha çabuk gelir ümidiyle çocuklar da
laket duyulduğu zaman “Biz Allah’tan yağmur duasına götürülür. Dinimizde
geldik ve Allah’a döneceğiz.” anlamına istiska sünnettir.
gelen Bakara Suresi’nin yüz elli altıncı
istiska namazı Yağmur duasına
ayeti olan “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi
çıkıldığı zaman cemaatle kılınan iki
râciûn.” ayetini okuma. İstirca, İslam
rekâtlık nafile namaz. İstiska namazın-
kültüründe bir insanın felaketler karşı-
dan sonra günün önemiyle ilgili hutbe
sında Allah’ın takdirine razı olduğunun
okunur. Günahlardan tövbe edilir. Fa-
bir göstergesidir. Böylelikle felakete
kirlere yardım edilir.
uğrayan kişi teselli olur. “Başına bir
sıkıntı veya felaket gelen bir Müslüman, istişare 1. Görüş alışverişinde bu-
Allah’ın buyurduğu şekilde ‘Biz Al- lunma, fikir alma, danışma. “Kendisiyle
lah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz.’ istişare edilen güvenilir biri olmalıdır.”
diyerek istircada bulunur ve ‘Ey Al- (Hadis) 2. Herhangi bir konuda doğruyu
lah’ım! Başıma gelen bu felaket konu- bulmak için sahasında güvenilir bir
sunda bana yardım et ve benim için uzmanın görüşüne başvurma. “İstişare
daha hayırlı şeyler lütfet.’ biçiminde eden pişman olmaz.” (Hadis) 3. Yöneti-
dua ederse Allah ona mutlaka daha cilerin halkın durumunu ilgilendiren
hayırlısını verir.” (Hadis) konularda daha güzel ve yararlı sonuç-
lara varabilmeleri için uzmanlarla görüş
istishab 1. Beraber olma ve bera-
alış verişinde bulunmaları. İslam dinine
ber olmayı isteme, birlikte olmayı sür-
göre, herhangi bir konuda ayet veya Hz.
dürme. 2. Sabit olan bir hükmün, değiş-
Peygamber’in hadisi ya da uygulaması
tiğine delil bulununcaya kadar, olumlu
varsa istişareye başvurulmaz. İstişare
veya olumsuz hâliyle devam etmesini
ayet ve hadislerin olmadığı alanlarda
kabul etme. İstishab, Maliki Mezhe-
yapılır. “Allah’ın rahmeti sebebiyledir
bi’nde başvurulan hüküm elde etme
ki sen onlara nazik davrandın. Eğer
yollarından biridir. İstishab, ispat edici
kaba ve katı olsaydın etrafından dağılıp
bir delil olmayıp koruyucu bir delildir.
giderlerdi. Öyleyse onları affet, onlar
Yani başkasının aleyhinde olan bir şeyi
için bağışlanma dile. İşlerinde onlarla
ispat etmez. Mevcut olan hakları korur.
istişare et…” (Kur'an-ı Kerim 3/159)
İstishab delili yerine göre diğer fakihler
tarafından da kullanılmıştır. istiva “Allah’ın her şeye hükümran
ve egemen olması, yarattıklarını istediği
istiska 1. Su ve yağmur isteme. 2.
gibi yönetip yönlendirmesi.” anlamında
Kuraklık olduğunda yağmur yağdırması
Allah’ın sıfatlarından biri. “O Allah ki,
için Allah’a özel bir şekilde topluca dua
yeryüzünde bulunan her şeyi sizin (ya-
etme. Allah’ın rızasını kazanmak ve
rarlanmanız) için yarattı. Sonra da
duaların kabul olması için istiskaya
göğü istiva etti ve yedi kat gök olarak
çıkmadan önce küs olanlar barıştırılır,
düzenledi. O her şeyi bilendir.”
tövbe edilir, namaz kılınır, fakirlere
(Kur’an-ı Kerim 2/29)
yemekler yedirilir. Temizliği ve saflığı
sembolize ettiği için Allah’ın rahmeti
184
işrak namazı Güneş doğduktan amacına uygun hareket etmesi, hayatı-
yaklaşık kırk beş dakika sonra kılınan nın her anında Kur'an-ı Kerim’i ve Hz.
iki veya dört rekâtlık nafile namaz. Peygamber’i örnek alarak yaşamayı
İşrak namazı, kuşluk namazından farklı prensip edinmesi.
olup ondan önce kılınır. İslam dininde,
itikâf 1. Bir yerde kalma, yerleşme,
isteyen kişinin sabah namazı ile işrak
ayrılmama, durma. 2. Bir Müslümanın,
namazı arasında Kur'an-ı Kerim oku-
beş vakit namaz kılınan bir camide
yup dua ederek vaktini ibadetle değer-
ibadet amacıyla bir süre bulunması.
lendirmesi övülmüştür.
“…İbrahim ve İsmail’e şöyle emir ver-
itaat 1. Boyun eğme, uyma, din- dik: ‘Evimi (Kâbe’yi) hem tavaf eden-
lenme, söz dinleme, alınan emre göre ler, hem itikâf yapanlar için, hem de
hareket etme, saygı gösterme. “Allah’a rükû ve secde edenler için tertemiz
ve Peygamberine itaat edin. Birbiriniz- bulundurun.” (Kur’an-ı Kerim 2/125)
le çekişmeyin. Aksi takdirde korkuya 3. İbadete açık olan bir mescitte, kişinin
kapılırsınız da gücünüz kuvvetiniz yok Allah’ın rızasını kazanmak için rama-
olur. Sabredin! Şüphesiz ki Allah sab- zanın son on gününde ibadet niyetiyle
redenlerle beraberdir.” (Kur’an-ı Kerim kalması. Hz. Peygamber her ramazan
8/46) 2. Allah’ın ve elçisinin ortaya ayının son on günü, mescitte itikâfa
koyduğu emir ve yasaklara uyma. “Ey çekilirdi. Bundan dolayı itikâf yapmak,
iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat İslam’a göre sünnettir. İtikâf yapan
edin, sizden olan buyruk sahiplerine de. kişinin zorunlu ihtiyaçları dışında itikâf
Herhangi bir konuda anlaşmazlığa süresince camiden çıkmaması gerekir.
düşerseniz o meselenin çözümü için Bu sürede Kur’an-ı Kerim okur, namaz
Allah’a ve Resulüne baş vurun.” kılar, oruç tutar ve ilim öğrenir. “Hz.
(Kur'an-ı Kerim 4/59) 3. Dinen, ilmen Peygamber ramazanın son on gününde
ve yaş olarak kendisinden üstün olanla- itikâfa girme alışkanlığını vefatına
ra saygı duyma, onların meşru istekle- kadar devam ettirmiştir…” (Hz. Ayşe)
rine uyma. “Allah’a isyan konusunda
itikat 1. Gönülden bağlanma, kesin
yaratılmışlara itaat edilmez.” (Hadis)
karar verme, samimi olarak inanma,
itidal 1. Aşırı olmama, ılımlılık, iman. 2. Belli bir dinin, düşüncenin ya
ölçülülük, dengelilik, soğukkanlılık. da felsefi ekolün inanç esasları, prensip-
“Hamakatin aşıyor haddi itidali, ye- leri. 3. Kişinin Allah, insan ve evren
ter!/Ekilmeden biçilen tarla nerde var? hakkındaki düşünce ve anlayışları. 4.
Göster!” (M. A. Ersoy) 2. Yeme, içme, Dünyada ve ahirette insanların mutlu
giyim ve kuşamda dengeli ve ölçülü olmaları için Allah’ın göndermiş olduğu
olma, israftan ve cimrilikten kaçınma. kuralların hepsini kesin bir şekilde
“Her şeyin bir itidali, usülü ve âdâbı kabullenme, iman etme.
vardır; her şey itidal ile selamete kavu-
itlaf 1. Tahrip etme, yok etme.
şur.” (Yusuf Has Hacip) 3. Duygu,
“Kim insanların mallarını itlaf etme
düşünce, inanç, ibadet, ahlak ve davra-
arzusuyla (haksız bir biçimde) alırsa
nışlardaki denge. 4. İnsanın yaratılış
Allah da o kişiyi itlaf eder.” (Hadis) 2.
185
Bir malın ödeme sorumluluğu doğura- Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri’nin
cak biçimde hukuka aykırı olarak kıs- geçerliliği kabul edilmiştir.
men veya tamamen yok edilmesi, telef
izzet Değer, itibar, şeref, yücelik,
edilmesi.
kuvvet ve kudret, galebe, üstünlük,
ittihadıislam XIX. yüzyılın ikinci büyüklük. “İzzet, Allah’ın, Resulünün
yarısında özellikle II. Abdülhamid (ö. ve müminlerindir. Fakat münafıklar
1918) döneminde Müslümanlar arasın- bunu anlamaz.” (Kur'an-ı Kerim 63/8)
da birliği sağlayarak sömürgeciliğe Kişinin insani değerlerle bezenerek
karşı koymayı amaçlayan siyasi anla- geçici dünya menfaatleri karşısında
yış. şahsiyetli ve onurlu davranması, Müs-
lüman olmayanlara karşı vakarlı olması.
ittika bk. takva.
“Çiğnenirsek biz bugün, çiğnenmek
iyafe 1. Uğur tutma amacıyla kuş istihkakımız;/Çünkü izzet nerde, bir bak,
uçurma. 2. Öngörü sahibi olma. 3. nerdedir ahlakımız.” (M. A. Ersoy)
Cahiliye Araplarının kuş uçurmak ve iz
sürmek suretiyle kehanette bulunmala-
rı, gelecekten haber vermeleri. İslam’a
göre geleceği yalnızca Allah bilir. Hz.
Peygamber, müşrik Araplardan kalma
iyafe âdetini eleştirerek büyük bir gü-
nah olduğunu söylemiştir. “İyafe, büyü
çeşitlerindendir.” (Hadis)
izdivaç Evlenme, nikâhlanma.
“Evlenmeye gücü yeten izdivaç yapsın.
Çünkü izdivaç gözü haramdan korur,
neslin bozulmasını önler.” (Hadis)
İznik Konsili 1. Hristiyanlık tari-
hindeki ilk genel konsil. 2. İmparator I.
Kostantinos’un çağrısı üzerine M.S.
325 yılında İznik’te, Hristiyanlık’ta
kiliseye bağlı bütün piskoposların katı-
lımıyla düzenlenen ve önemli dini ko-
nuların tartışılıp karara bağlandığı ilk
konsil. İznik Konsili’nde, Teslis anlayı-
şı Hristiyanlığın temel inanç esasların-
dan biri olarak kabul edilmiştir. Teslisi
kabul etmeyen Ariusçular,
Hristiyanlık’tan aforoz edilmiştir. Ra-
hiplerin uyması gereken kurallar tespit
edilmiştir. Bu konsilde, yazılmış olan
yüzden fazla İncil’den sadece Matta,
186
K kimdir? Allah Kâbıd ve Bâsıt’tır (kulla-
rının rızkını daraltan ve bollaştırandır).
Kâbe Mekke’de Mescidiharam’ın
Hepiniz sonunda ona döndürüleceksi-
ortasında bulunan ve Müslümanların
niz.” (Kur’an-ı Kerim 2/245)
kıblesi olan yeryüzündeki ilk mescit.
Kâbe, yaklaşık bir buçuk metre genişli- Kabil Hz. Âdem’le Hz. Havva’nın
ğindeki temeller üzerine yapılmıştır. büyük oğlu. Kur’an-ı Kerim, Kabil’den
Dıştan dışa 10.70x12 metre ölçüsünde kardeşi Habil’le birlikte bahseder.
ve on beş metre yüksekliğindedir. Kur’an-ı Kerim’de kurbanının kabul
Kur’an-ı Kerim’in verdiği bilgiye göre edilmeyişi, kardeşi Habil’i öldürmesi ve
ilk mescittir. İlk kez Hz. Âdem tarafın- onu öldürdükten sonra cesedini gömme
dan yapılan Kâbe, Nuh tufanında yı- biçimi ele alınır. İslami kaynaklarda
kılmıştır. Daha sonra aynı temeller yeryüzünde ilk kan dökenin Kabil oldu-
üzerine Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail ğu anlatılır.
tarafından yeniden yapılmıştır. Çeşitli
kabir Ölen bir kimsenin toprağa
etkenlerle yıpranan ve yıkılan bina Hz.
gömüldüğü yer, mezar. Kabir, ahiret
Muhammed’in peygamber olmasından
hayatının giriş kapısı ve başlangıcıdır.
beş yıl önce (M. 605) Kureyş kabilesi
Ölen kimse ister kabre konsun, ister
tarafından yeniden inşa edilmiştir. Ya-
yansın, isterse hayvanlarca parçalansın,
pım sırasında malzeme eksikliği yü-
kabir hayatı başlamış olur.
zünden Hicr denilen yer Kâbe’nin dı-
şında kalmıştır. Hz. Peygamber, Kureyş kabir ziyareti Ölümü hatırlama,
kabilesinin Kâbe’yi yapım işinde fiilen ibret alma ve kişinin, ölü de olsa, akra-
çalışmıştır. Kâbe’nin kapısı binanın balık bağlarını gözetmesinin bir göster-
kuzeydoğusundaki Hacerülesvet’in gesi olarak yaptığı mezar ziyareti. Kabir
sağında, yerden iki metre yükseklikte- ziyareti, Hz. Peygamber tarafından
dir. Kâbe’nin içi boştur. Kâbe, tüm teşvik edilmiştir. Bu ziyaretin birtakım
dünya Müslümanlarının birlik ve bera- kuralları vardır. Bunlar, kabir üzerinde
berliğini sembolize eder. Dünyanın oturmama, kabir üzerinde namaz kıl-
değişik bölgelerinde namaz kılan Müs- mama, orada kurban kesmeme, kabirle-
lümanlar Kâbe’ye yönelmek zorunda- re bez bağlamama, mum yakmama,
dırlar. Ayrıca her yıl milyonlarca Müs- ölüden yardım beklememedir. Kabirleri
lüman hac ve umre için Kâbe’ye gelir- mescit veya bir nevi tapınılacak yer
ler. durumuna getirmek İslam dinine göre
haramdır. “Kabirleri ziyaret ediniz.
Kâbıd (el-Kâbıd) “Birtakım sebep
Çünkü kabir ziyareti size ölümü hatırla-
ve hikmetlerden dolayı kullarının ve
tır.” (Hadis)
diğer canlıların rızkını zaman zaman
daraltan, dilediği zaman insanların ka’de Namazda ikinci ve dördüncü
hayatına son veren.” anlamında Al- rekâtlardan sonra “Ettehiyyatü” duasını
lah’ın esmayıhüsnasından biri. “Al- okuyacak kadar oturma. Üç rekâtlık
lah’ın kat kat fazlasıyla geriye ödeye- akşam ve vitir namazlarının ikinci ve
ceği güzel bir borcu ona verecek olan üçüncü rekâtlarından sonra da ka’de
187
yapılır. Rekât sayısı üçten fazla olan rin hareketleri, med ve cezir olayları vb.
namazların ikinci rekâtında ka’de yap- evrenle ilgili tüm bu yasalar Allah’ın
mak vacip, son rekâtında ise farzdır. Bu belirlemiş olduğu kadere göredir. Evre-
oturmalarda süre, “teşehhüt miktarı”, nin yaratılışından beri bu kader işle-
yani, “ettahiyyatü” duasını okuyacak mektedir. Bitkiler ve hayvanlar için ise
kadardır. zorunlu ve içgüdüsel bir plan yaratan
Allah onlara sorumluluk yüklememiştir.
ka’deyiahire Namazın sonunda
İnsan ise sorumlu bir varlıktır. Onun
“Ettehiyyatü” duasını okumak için
cinsiyeti, rengi, anne baba seçimi ve
oturma, son oturuş. Ka’deyiahire farz-
eceli Allah’ın ezeldeki bilgi ve kaderine
dır, yapılmadığı takdirde namaz bozu-
göredir. Bu konularda insana seçme ve
lur. Ka’deyiahire namazdan çıkış için
tercih hakkı verilmemiştir. İnsanın
zorunludur. Ka’deyiahire, iki rekâtlı
davranışları konusunda ise Allah, pey-
namazların ikinci rekâtında, üç rekâtlı
gamber ve kitap gönderip verdiği akıl
namazların üçüncü rekâtında, dört re-
nimetiyle ona doğru tercihler yapma
kâtlı namazların ise dördüncü rekâtı
konusunda yardımcı olmuştur. İnsana
kılındıktan sonradır.
zorlama yapmamıştır. Kişi akıl ve ira-
ka’deyiula İkiden fazla rekâtlı desiyle neyi isterse Allah onu yaratır.
namazların ikinci rekâtındaki secdeden Bu ifade şöyle özetlenebilir: “Dilemek
sonra “Ettehiyyatü” duasını okumak kuldan, yaratmak ise Allah’tandır.”
için oturma, ilk oturuş. Ka’deyiulada en Allah hiç kimseye zorunlu bir eylem
az ‘Tahiyyat Duası’ okunacak kadar planı çıkararak bir şey yapmaya veya
oturulur. Ancak ikindi ve yatsı namaz- yapmamaya zorlamaz. Fakat sonsuz
larının ilk sünnetlerinin ka’deyiulasında ilmi ve takdiri ile herkesin ne yapacağı-
‘Tahiyyat’tan sonra ‘Salli ve Barik nı bilir.
Duaları’ da okunur. Ka’deyiula vacip
Kaderiye Sorumluluk doğuran
olup yapılmadığı takdirde sehiv secdesi
davranışlar konusunda insanın kendi
yapmak gerekir.
eylemlerinin yaratıcısı olduğunu savu-
kader 1. Hükmetme, gücü yetme. nan siyasi ve itikadi bir mezhep. Kade-
2. Allah’ın sonsuz ilmi ve kudretiyle riye Mezhebi, Emeviler dönemindeki
başlangıçtan sona kadar evrende olacak teslimiyetçi kader anlayışına tepki ola-
olan her şeyi programlaması, varlıkları rak doğmuştur. O dönemde idarecilerin
istediği şekil ve biçimde yaratması ve yaptıkları zulüm ve haksızlıkları meşru-
insanların özgür iradelerine göre yapa- laştırmak için “her şey Allah’ın takdiri-
cakları her şeyi Allah’ın önceden bil- ne” bağlanıyor ve yönetime tepki kırıl-
mesi, takdir etmesi, bir plana göre dü- mak isteniyordu. “Allah her şeyi önce-
zenlemesi. Allah’ın yaratmış olduğu den belirlemiştir.”, anlayışını öne çıka-
varlıkların bir kısmının sorumluluğu ran bu düşünceye karşı Mabet el-
yoktur. Cansız varlıklar, bitkiler ve Cüheni (ö. 80/699) insanın kendi kade-
hayvanlar bu gruptandır. Allah, evrenin rinin yaratıcısının kendisi olduğunu
düzeni ile ilgili kurallar koymuştur. söylemiştir. Kaderiye’nin kaderle ilgili
Güneşin doğması, batması, gezegenle- görüşleri daha sonraları Mutezile Mez-
188
hebi içinde kendisine yer bulmuştur. bildirilmiştir. Müslümanlar Kadir Gece-
Allah’ın sıfatları, Kur’an-ı Kerim, bü- si’ni dua ve ibadetle geçirirler. Hz.
yük günah gibi konularda aşırı fikirler Peygamber bu geceye ulaşan kimselerin
öne süren Kaderiye, ehlisünnet bilginle- “Ey Allah’ım! Sen affedicisin, affetme-
rince eleştirilmiştir. En çok eleştiriyi yi seversin, beni de bağışla.” diye dua
de, “İnsan kendi fiillerinin yaratıcısı- etmelerini söylemiştir. “Kadir Gecesini,
dır.” deyip insana yaratıcılık sıfatı ver- ramazan ayının son on gününde arayı-
diklerinden dolayı almışlardır. nız.” (Hadis) 2. Allah’ın yaratmış oldu-
ğu varlıkların başına gelecek olaylarla
kadı 1. Hâkim, yargıç. 2. İslam
ilgili verdiği kararların, o yıl içerisinde
fıkhına göre hukuki anlaşmazlıkları ve
olacak olanlarının karara bağlanma
davaları karara bağlamak için devletçe
gecesi, hüküm gecesi. “Kim Kadir
tayin edilen görevli, hâkim. Dinin gös-
Gecesini inanarak ve sevabını yalnızca
terdiği adaleti ortaya koyma, tarafsız
Allah’tan bekleyerek değerlendirirse
davranma, zulmü ortadan kaldırma ve
geçmiş günahları affolunur.” (Hadis)
dinin hakikatlerini koruma, kadıların
görevidir. İslam âlimleri bir kadıda Kadiri Abdülkadir Geylani (ö.
bulunması gereken özellikleri şu şekil- 561/1165-66) tarafından kurulan ve
de belirlemişlerdir: 1. Müslüman ve sistemleştirilen Kadiri tarikatına bağlı
akil-baliğ olmak, 2.Hürriyet, 3.İlim, 4. kimse.
Ahlak, 5.Merhamet, 6. Adalet, 7. Sağ-
Kadirilik Abdülkadir Geylani (ö.
lık. “Kadı, öfkeli iken hüküm verme-
561/1165-66) tarafından kurulan ve
sin…” (Hadis)
İslam dünyasında en yaygın olan tasav-
Kâdir (el-Kâdir) “Güç, kuvvet ve vuf ekollerinden biri.
iktidar sahibi olarak, istediği her şeyi 470/1077)’de Hazar denizinin güney
bir ilim, hikmet ve ölçü dâhilinde dile- batısındaki Gilan (Geylan) da dünyaya
diği gibi yaratması, her şeye gücünün gelen Abdülkadir’in esas ismi
yetmesi.” anlamında Allah’ın esmayı- Muhyiddin Ebu Muhammed b. Ebu
hüsnasından biri. “Gökleri ve yeri ya- Salih’tir. Bağdat’ta İslami ilimleri tahsil
ratan, onların benzerini yaratmaya edip tasavvuf yoluna girmiştir. Daha
Kadir değil mi? Elbette onların bir sonra öğrencilere ders okutup insanlara
benzerini yaratır. O her şeyi tüm ayrın- vaazlar vermiştir. Ders halkaları oluş-
tılarıyla bilen bir yaratıcıdır.” (Kur’an- turması ve vaiz olması, görüşlerinin
ı Kerim 36/81) yayılmasına ve çevresinin genişlemesi-
ne neden olmuştur. Bağdat’ta medrese-
Kadir Gecesi 1. Kur’an-ı Kerim’in
ler kuran Abdülkadir Geylani’nin tari-
inmeye başladığı ramazan ayının yirmi
kat faaliyetlerini, medrese geleneğini
yedinci gecesi. Hz. Peygamber’e
devam ettiren oğulları ve torunları sür-
Kur'an-ı Kerim, gelişen olaylara göre
dürmüştür. Kadirilik, Anadolu’ya Hacı
Kadir Gece’sinde bölüm bölüm indi-
Bayram Veli’nin (ö. 833/1430) müridi
rilmeye başlamıştır. Bu gecenin, içinde
ve damadı olan Eşrefoğlu Rumi (ö.
Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan
877/1470) tarafından getirilmiştir. Onun
daha faziletli olduğu Kur’an-ı Kerim’de
189
sağlığında tarikat daha çok İznik, Tire İngiliz idaresine göstermiş olduğu bağ-
ve Bursa tarafında yayılmıştır. Kadiri lılıkla tanınmıştır. Eğitimine Arapça,
tarikatına girecek kimseler önce farzla- Farsça öğrenimiyle başlamış daha sonra
rı, vacipleri yerine getirip sünnete uy- Kur’an-ı Kerim öğrenmiştir. Mirza
mayı prensip edinmelidir. İlim öğren- Gulam Ahmet kendisinin müceddid
mek önemlidir. Nafile ibadetlerin en olduğunu ilan etmiş, daha sonra da
önemlisi ise açıktan yapılan zikirdir. mehdilik ve Mesihlik iddiasında bu-
Kadirilik bugün de İslam dünyasının lunmuştur. Bu aşırı iddialarından dolayı
değişik bölgelerinde varlığını devam ona Hristiyanlar da Müslümanlar da
ettirmektedir. karşı çıkmıştır. Kadıyanilerin genel
fikirleri şunlardır: 1. Ülkeyi istila eden
Kadir suresi Kur’an-ı Kerim’in
düşmanlara karşı silahla cihadı redde-
doksan yedinci suresidir. Mekke’de
derler. 2. Mirza Gulam Ahmed’i bazı
inmiştir. Beş ayettir. Adını, Kur'an-ı
Kadiyaniler peygamber olarak kabul
Kerim’in Kadir Gecesi’nde indirildiğini
ederler ve ona inanmayanları kâfir sa-
bildiren birinci ayetten almıştır. Surede,
yarlar. 3. Hz. Peygamber’in hadislerini
Kur'an-ı Kerim’in Kadir Gecesi’nde
ve hadislerin bağlayıcılığını reddeder-
indirilmeye başlamasından ve Kadir
ler. 7 Eylül 1974 tarihinde Pakistan
Gecesi’nin diğer gün ve aylardan daha
Parlamentosu almış olduğu bir kararla
üstün olduğundan bahsedilir. Bu gecede
Kadıyaniliği ‘İslam dışı azınlık’ olarak
meleklerle beraber Cebrail’in yeryüzü-
kabul etmiştir.
ne inişi haber verilir. Allah’ın yardımı
ve bağışının o günün sabahına kadar Kâfi (el-Kâfi) “Evreni ve içindeki-
devam ettiği vurgulanır. Kadir Sure- leri yaratıp onlarla ilgili her türlü kuralı
si’nde Kur’an-ı Kerim’in indirildiği tek başına koyan ve onların bütün işle-
gecenin rahmet ve bereket olduğuna rini üzerine alıp idare eden ve bütün bu
işaret edilir. İnsanlığın Kur’an-ı Ke- konularda yeterli olan, hiçbir varlığa
rim’e olan ihtiyacına dikkat çekilir. muhtaç olmayan.” anlamında Allah’ın
Ayrıca müminlerin bu geceyi yoğun bir esmayıhüsnasından biri. “Allah, kuluna
ibadetle geçirmeleri durumunda melek- Kâfi değil mi?...” (Kur’an-ı Kerim
lerin de onların bu coşkusuna katılacak- 39/36)
ları ifade edilir.
kâfir 1. İnkâr eden, tanımayan,
Kadıyanilik Mirza Gulam Ahmet reddeden. “O, size kitapta ‘Allah’ın
Kadıyani (öl. 1908) tarafından kurulan ayetlerinin inkâr edildiğini ve alaya
dini bir hareket. Kadıyaniliğin kurucusu alındığını işittiğinizde başka bir söze
Mirza Gulam Ahmet 1839’da Hindis- geçmedikçe kâfirlerle bir arada otur-
tan’ın Pencap Eyaleti’nin Gurdaspur mayın. Yoksa siz de onlar gibi olursu-
bölgesinde küçük bir kasaba olan nuz.’ diye indirdi. Doğrusu Allah müna-
Kadıyan’da doğmuştur. Hareket, adını fıkları ve kâfirlerin hepsini cehennemde
Mirza Ahmed’in doğduğu yerden al- toplayacaktır.” (Kur'an-ı Kerim 4/140)
mıştır. Kurucusuna nispetle Ahmedilik 2. Gördüğü iyiliği unutan, iyilik bilme-
adı da verilmiştir. Mirza Gulam Ahmet yen, şükretmeyen, nankör, Hakk’ı tanı-
190
mayan. “Allah, faizden elde edilen lerin bu isteklerini reddetmek, mümin-
paraların bereketini giderir. Sadakası lerle kâfirler arasındaki çekişmeyi gi-
verilen malları ise bereketlendirir. dermek ve bu yanlış düşüncenin ne
Allah hiçbir günahkâr kâfiri sevmez.” şimdi ne de gelecekte uygulanmasının
(Kur'an-ı Kerim 2/276) 3. Allah’ın imkânsız olduğunu kâfirlere bildirmek
varlığını ve birliğini inkâr eden, yarat- amacıyla bu sure indirilmiştir. Allah’ın
mada, emretmede, isimlerinde ve sıfat- birliğine iman edip şirk ve sapıklıktan
larında Allah’ı tek ve eşsiz kabul etme- uzak kalmayı açıklayan Kâfirun sure-
yen; yaratıcı olarak Allah’ı kabul etse si’nde İslam inanç sisteminin özü veri-
bile onun göndermiş olduğu elçilerin lir. Surede, şirk kalıntısı bulunan her
hepsine ayrı ayrı inanmayan, elçilerin türlü inanç reddedilir. Aynı zamanda
getirmiş olduğu kitapları toptan redde- surede, küfür ile İslam dini arasında
den veya Allah’ın vahiyle bildirdiği hiçbir ilginin bulunmadığı ve her birinin
hükümlerin bir tanesini dahi inkâr eden. başlı başına ayrı bir sistem olup inanç
“Allah’ı ve peygamberlerini inkâr alanında İslam ile küfrün uzlaşma im-
eden, (iman konusunda) Allah’la pey- kânının bulunmadığı açıklanır. İnkârcı-
gamberlerinin arasını ayırmak isteyen lar, Hz. Muhammed’in getirmiş olduğu
veya ‘(peygamberlerin) bir kısmına vahye inanmazlarsa, müminlerle arala-
inanır, bir kısmını inkâr ederiz.’ diye- rında hiçbir dostluğun olmadığını vur-
rek iman ile inkâr arası bir yol tutanlar gulayan: ‘Sizin dininiz size benim dinim
gerçek kâfirlerdir. Biz kâfirlere ağır bir bana.’ biçimindeki ayetle sure son
azap hazırladık.” (Kur'an-ı Kerim bulur.
4/150-151) 4. Allah’ın göndermiş oldu-
Kaf suresi Kur’an-ı Kerim’in el-
ğu emir ve yasaklarla alay eden, Hz.
linci suresidir. Mekke’de inmiştir. Kırk
Muhammed başta olmak üzere Allah’ın
beş ayettir. Adını, surenin başındaki
elçilerinin önemsizliğine inanan, Al-
mukatta harfi olan “kaf” harfinden
lah’a karşı yapılması gereken ibadetler
almıştır. Surede, Allah’ın birliği, pey-
konusunda büyüklük taslayan. “Ey
gamberlik ve öldükten sonra dirilme
iman edenler! Kendilerine sizden önce
gibi İslam’ın inanç esasları ele alınır.
kitap verilenlerden dininizi alaya ve
Fakat surenin önem verdiği asıl konu
eğlenceye alan kâfirleri dost edinme-
“öldükten sonra dirilme, haşr ve hesap
yin. Gerçek müminseniz Allah’tan kor-
verme”dir. Surenin girişinde, müşrikle-
kun.” (Kur'an-ı Kerim 5/57)
rin kendilerine gönderilen peygamberi
Kâfirun suresi Kur’an-ı Kerim’in ve ölümden sonraki hayatı yalanlamala-
yüz dokuzuncu suresidir. Mekke’de rına dikkat çekilir. Allah’ın, insanları
indirilmiştir. Altı ayettir. Sure, kâfirlere öldükten sonra diriltmesi ile tabiatta
hitap ederek başladığından dolayı bu meydana getirdiği olaylar arasında ilgi
adı almıştır. Mekke müşrikleri, Hz. kurulur. Bu çerçevede, gökyüzüne,
Peygamber’i anlaşmaya çağırıp bir sene gökten inen yağmura, dağlara, hurma
onun kendi ilahlarına ibadet etmesini, ağaçlarına ve diğer bitkilere insanın
bir sene de kendilerinin onun ilahına dikkati çekilir. Böylece insanlar bunla-
ibadet etmelerini önermişlerdir. Kâfir- rın yaratılışındaki amacı kavramaya ve
191
düşünmeye teşvik edilir. Tüm bunları nan kimse, falcı. 2. Evrendeki sırları,
yaratan Allah’ın, öldükten sonra da herkesin bilemeyeceği bazı gizli şeyleri
insanları kolayca dirilteceği bildirilir. bildiğini söyleyen ve gelecekten haber-
Bu çerçevede peygamberlerini yalanla- ler verdiğini iddia eden; kehanette bu-
yan eski kavimlerin tarih sahnesinden lunan kişi. Kehanet ve falcılığın her
yok edilişleri üzerinde durulur. Böyle türü İslam dinine göre yasaktır. İslam’ın
bir kötü sonla karşılaşmamaları için doğduğu çağda Arabistan’da kâhinler
Mekkeli müşrikler uyarılırlar. Daha hem gelecekle ilgili haber verme iddia-
önceki peygamberlerin de kavimleri sında bulunuyorlar hem de insanları
tarafından yalanlandığı haber verilerek çeşitli yönlerden tedavi ettiklerini söy-
Hz. Muhammed teselli edilir. Surede, lüyorlardı. İslam bu uygulamalara son
insanı yaratan Allah’ın onunla ilgili her vermiştir. Halkı, kâhinlere gitmeme
şeyi bildiği vurgulanır. Bu çerçevede konusunda uyarmıştır.
insanın ahiret hayatına yoğunlaşması
kalp 1. Gönül. “Şüphesiz maddi
tavsiye edilir. Ahirette müminlere veri-
gözler kör olmaz fakat göğüslerde olan
lecek nimetlerden bahsedilir. “Biz insa-
kalpler kör olur.” (Kur’an-ı Kerim
na şah damarından daha yakınız.”
22/46) 2. İman, küfür, sevgi, nefret,
ayetiyle kişinin tüm eylemlerinde Al-
cesaret, korkaklık, iyilik ve kötülük gibi
lah’ın hoşnutluğunu gözetmesi ve buna
duyguların merkezi. “Vücutta bir et
uygun davranışlar sergilemesi gerektiği
parçası vardır. O iyi olduğunda bütün
hatırlatılır. Surenin son bölümünde, Hz.
vücut iyi olur, bozulduğunda ise bütün
Peygamber’in müşriklerin söz ve ey-
vücut bozulur. İyi bilin ki o kalptir.”
lemlerine karşı sabırlı olması öğütlenir.
(Hadis) 3. İslam’a göre imanın merkezi
Allah’a olan saygıda ve övgüde yoğun-
ve bilgi elde etme yollarından biri olan
laşması istenir. Kıyamet ve mahşer
duyu. “Allah, onların (münafıkların)
sahneleri etkili bir şekilde tasvir edilir.
kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş-
Hz. Peygamber’in, Kur’an-ı Kerim’in
tir.” (Kur’an-ı Kerim 2/7) 4. Her türlü
hakikatleri ile insanları uyarmasını
manevi faaliyetin merkezi.
bildiren ayetle sure son bulur.
kalp gözü 1. Gönül gözü, gerçeği
Kahhar (el-Kahhar) “Güç ve
kavrayabilecek anlayış, sezgi gücü. 2.
kuvvet sahibi olup mağlup edilemeyen,
Kişinin, Allah’la kurmuş olduğu sevgi
evrendeki zorbaları, zalimleri, ahlaksız-
temelli ahlaki iletişim sayesinde mey-
ları ve azgınları çeşitli sebep ve vasıta-
dana gelen bilme, anlama ve kavrama
larla dünyada ve ahirette cezalandırıp
gücü, feraset, basiret.
yok eden.” anlamında Allah’ın esmayı-
hüsnasından biri. “De ki, ben ancak bir Kalem suresi Kur’an-ı Kerim’in
uyarıcıyım, birtek ve Kahhar olan altmış sekizinci suresidir. Mekke’de
Allah’tan başka ilah yoktur.” (Kur'an-ı inmiştir. Elli iki ayettir. Adını, ilk aye-
Kerim 38/65) tinde geçen “kalem” kelimesinden
almıştır. Sureye, İslam’ın okumaya ve
kâhin 1. Duyular alanına girmeyen
yazmaya vermiş olduğu değerden dola-
âlemden haber verme iddiasında bulu-
yı kalem üzerine yemin ile başlanır.
192
Mekke müşriklerinin Hz. Peygamber’e lar âleminde Allah, kıyamete kadar
yapmış oldukları iftiralara cevap verilir. yaşayacak olan tüm insanların ruhlarına
Hz. Muhammed’in ahlaki üstünlüğü “Ben sizin Rabb’iniz değil miyim?”
vurgulanır. Onun cin çarpmış birisi diye soru yöneltmişti. Onlar da “Kalu-
olmadığı, aklının ve fikrinin yerinde bela (Evet Rabb’imizsin.) demişlerdi.”
olduğu belirtilir. Surede, insanlar ara- Kulların Allah’a verdikleri bu söz “Ka-
sında laf götürüp getirmenin, iki yüzlü- lubela” ifadesiyle meşhur olmuştur. Bu
lüğün, kabalığın, yapılan iyilikleri başa sözleşme, Kur'an-ı Kerim’de şöyle
kakmanın çirkinliği üzerinde durulur. anlatılır: “Kıyamet gününde ‘Biz bun-
Bu çerçevede eldeki nimetlerle şımar- dan habersizdik.’ demeyesiniz diye
manın, iyiliğe engel olmanın ve başka- Rabb’in âdemoğullarından; onların
larının haklarını vermemenin kötü bellerinden zürriyetlerini çıkardı ve
sonucuna dikkat çekilir. Mal ve çocuk- onları kendilerine şahit tuttu: ‘Ben sizin
ların insana imtihan için verildiği vur- Rabb’iniz değil miyim?’ dedi. Onlar da,
gulanır. Mal mülk konusunda cimri ‘Evet, Rabb’imiz olduğuna şahit olduk.’
davrananların, fakirin hakkını gasp dediler.” (Kur'an-ı Kerim 7/172)
edenlerin ahirette karşılaşacakları azap
kamerî ay Ayın hareketine bağlı
hatırlatılır. Surenin sonunda, Hz. Yunus
olarak oluşan ay. Kamerî ayda, ayın
kıssasına yer verilir. Onun çektiği sı-
hilal olarak göründüğü gece başlangıç
kıntılarla Hz. Peygamber’in çektiği
kabul edilir. Bir sonraki hilal şeklini
sıkıntılar arasında ilgi kurularak
almasına kadar geçen süre bir aydır. Ay
Resulullah teselli edilir. Hz. Muham-
takvimine göre belirlenen kamerî on iki
med, Kur'an-ı Kerim’in emirlerini teb-
ay yirmi dokuz veya otuz günden olu-
liğ ederken ona karşı Mekkeli müşrikle-
şur. Bir yıl üç yüz elli dört gündür.
rin sergiledikleri düşmanca tavrı tasvir
Arabi aylar da denen kamerî aylar sıra-
eden ayetle sure son bulur.
sıyla şöyledir: Muharrem, safer,
kalender 1. Dünyaya fazla değer rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel,
vermeyip Allah’ın emirlerine göre cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan,
yaşamayı ilke edinen kimse. 2. Hz. şevval, zilkade, zilhicce. Oruç, hac,
Peygamber’in sünnetine sıkı sıkıya kurban, zekât, fitre gibi ibadetlerde
bağlı, söz ve davranışlarında dinin kamerî aylar esas alınır.
prensiplerine sadık, inanç ve amellerin-
Kamer suresi Kur'an-ı Kerim’in
de her türlü sapıklıktan uzak, yeme ve
elli dördüncü suresidir. Mekke’de indi-
içmelerinde haram - helal sınırlarına
rilmiştir. Elli beş ayettir. Adını birinci
dikkat eden kimse.
ayette geçen ve ‘ay’ anlamına gelen
Kalubela Allah’ın yaratma ve em- “kamer” kelimesinden almıştır. Surenin
retmede kendisinden başka ilah olma- girişinde kıyametin yaklaştığından ve
dığını kabul etmelerini ruhlar âleminde ayın yarılmasından bahsedilir. Sure, Hz.
insanlara bildirdiğinde, onların da bu Muhammed’in göstermiş olduğu muci-
gerçeği işitip kabul ettiklerini anlatan zelere alaycı tavır takınan Mekke müş-
ifade, Yüce Allah’a verilmiş söz. Ruh- riklerine uyarılarla doludur. Ayrıca
193
Nuh, Âd, Semud, Lut ve Firavun ka- istek ve arzularından uzak durmak sure-
vimlerinin de peygamberlerini yalanla- tiyle yeme, içme ve çeşitli konularda
yıp alaya aldıkları için başlarına gelen aşırıya kaçmaması. “Sabır ilmin ba-
felaketler ele alınır. İnsanların, özellikle şı/Kanaattir yoldaşı/Huzurlu olan ki-
de Mekke müşriklerinin Kur'an-ı Ke- şi/Ahlak içinde olur.” (Zeynel Baba) 3.
rim’in öğütlerinden ibret almaları sık Kişinin kendi elindekilerle yetinip baş-
sık tekrarlanır. Kur'an-ı Kerim’i okuyup kasının mal, mülk ve kazancında gözü
anlama ve üzerinde düşünme teşvik olmaması. “Kanaat tükenmez hazine-
edilir. Surede, sarsılmaz zannedilen dir.” (Hadis)
toplumların yok oluşları dile getirilir-
kandil gecesi Müslümanlarca mü-
ken, Allah’ın Hz. Muhammed ve mü-
barek sayılan ve çeşitli dinî etkinliklerle
minlere yardım edeceğine dair açıkla-
kutlanan gece(ler). Kandil gecelerinde
malara yer verilir. Yaratılan her şeyin
veya bu gecelerin sabahında önemli
Allah’ın ilmi ve planlaması dâhilinde
olaylar meydana geldiği için kandiller
olduğu vurgulanır. Allah’a ve Resulü-
kutsal sayılır. Kandil geceleri şunlardır:
nün emirlerine inanıp Kur'an-ı Ke-
Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi
rim’in gösterdiği doğrultuda bir hayat
Mevlit, recep ayının ilk cuma gecesi
yaşayanların cennet nimetlerine kavu-
Regaip, yirmi yedinci gecesi Miraç,
şacaklarına dair ayetlerle sure son bu-
şaban ayının on beşinci gecesi Berat ve
lur.
ramazan ayının yirmi yedinci gecesi
kamet Gerek tek olarak gerekse Kadir Gecesi’dir. Kandil gecelerinde
cemaatle namaz kılarken farz namazla- dua etmek, Kur'an okumak, ilim öğ-
rın öncesinde “hayye ale’l-felah”tan renmek ve ibadet yapmak güzel davra-
sonra ‘namaz ibadeti başlamak üzere- nışlardır. Kandiller, Türk milletinin dine
dir.’ anlamına gelen “kad kameti’s- olan saygısından dolayı büyük bir coşku
salah” cümlesinin ezana eklenip okun- ile kutlanır.
ması. Kamet, farz olan namazların
Karia suresi Kur'an-ı Kerim’in
sünnetlerindendir. Kamet getirilirken
yüz birinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
ayakta durulur ve kıbleye dönülür.
On bir ayettir. ‘Kıyamet’ manasına
Vitir, bayram, teravih ve nafile namaz-
gelen “karia” kelimesiyle başladığın-
lar için kamet gerekmez. Erkekler, tek
dan bu adı almıştır. Surede, kıyamet ve
başlarına veya cemaatle namaz kılarken
dehşetinden, ahiret ve ahiret sıkıntıla-
kamet getirirler. “Ey Bilâl! Ezan oku-
rından, orada meydana gelecek büyük
duğun zaman ağır ağır oku, kameti ise
olaylar ve korkulu hâllerden bahsedilir.
hızlı oku.” (Hadis)
İnsanların amellerinin tartılıp azlık veya
kanaat 1. Yetinme, razı olma. çokluğuna göre ahirette ya mutlu bir
“Her bakımdan tam zengin olmak ister- hayat sürecekleri ya da azap görecekleri
sen, kanaatkâr ol; böylece kendi nasi- anlatılarak sure son bulur.
bini elde etmiş olursun.” (Yusuf Has
Karun Kur'an-ı Kerim’de zenginliği
Hacip) 2. İnsanın yaşamak için zorunlu
ile tanıtılan, Hz. Musa ve Hz. Harun’un
olan ihtiyaçları dışında kalan bütün
zamanında Allah’ın emirlerine karşı
194
çıkarak mal varlığını Hz. Musa’nın Onlar için çok değerli bir ödül vardır.”
getirdiği hakikatleri yok etmek için (Kur’an-ı Kerim 57/18)
kullandığından dolayı ilahî azapla ceza-
Kasas suresi Kur’an-ı Kerim’in
landırılan kişi. Kur’an-ı Kerim’de Fira-
yirmi sekizinci suresidir. Mekke’de
vun, siyasi zorbalığın simgesi olarak
inmiştir. Seksen sekiz ayettir. Adını
tanıtıldığı gibi Karun da zenginliğin ve
yirmi beşinci ayetinde geçen ve “olay-
yasal olmayan yollarla para kazanma-
lar, kıssalar” anlamına gelen “kasas”
nın bir sembolü olarak anlatılmıştır.
kelimesinden almıştır. Sureye, Fira-
Dinî kaynakların verdiği bilgilere göre
vun’un yönetimi altındaki insanlara
Karun, Tevrat’ı bilen ve okuyan dindar
zulmedip onların erkek çocuklarını
bir kişi iken sonradan, edinmiş olduğu,
öldürüp kız çocuklarını sağ bıraktığın-
malları kötülük yolunda kullandığı için
dan bahseden ayetlerle başlanır. Daha
ilahî azapla cezalandırılmış, malları ve
sonra Hz. Musa’nın doğumu, çocuklu-
kendisi Allah tarafından helak edilmiş-
ğu, gençliği, Medyen’e gidişi ve tekrar
tir.
dönüşü ele alınır. Hz. Musa’nın, Fira-
karzıhasen 1. Güzel bir biçimde vun’u İslam’a davet etmesine ve onun
borç verme. 2. Hiçbir kişisel kazanç da Hz. Musa’ya tepkisine yer verilir.
veya çıkar gözetmeksizin, ihtiyaç sahibi Surede, Hz. Muhammed’in peygamber
kişilere Allah rızası için verilen borç, oluşuna değinilir. Hz. Musa ile Hz.
karşılıksız verilen para. “Eğer, Allah’ın Muhammed’in tebliğleri arasındaki
rızası için karzıhasende bulunursanız, ortak noktalara işaret edilir. Hz. Mu-
Allah onu (malı) kat kat artırır ve sizi sa’nın Firavun ile yapmış olduğu müca-
bağışlar.” (Kur'an-ı Kerim 64/17) 3. dele ile Hz. Muhammed ve Mekkeliler
Bir kimsenin nakit para, ölçülebilir, arasındaki mücadeleye değinilir. Hz.
tartılabilir ve sayılabilir bir malı, benze- Peygamber’in insanları hidayete erdir-
rini almak üzere bir şahsa ödünç ver- meye zorlayamayacağı, bilakis hidaye-
mesi. Müslümanların kendi aralarında tin Allah’tan olduğu hatırlatılır. Bu
karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmada hatırlatmayla Hz. Peygamber’in, akra-
bulunmaları İslam dininin bir emridir. balarından iman etmeden ölenlere çok
Bu emir gereğince birbirlerini ekono- fazla üzülmemesi tavsiye edilir. Surede
mik sıkıntılardan kurtarmak için zengin yer yer kıyamet tasvirleri de yapılır.
kimselerin ihtiyaç sahiplerine borç Surenin sonlarına doğru Karun kıssası
vermesi teşvik edilmiştir. Borç veren ele alınır. Onun şımarıklığı, malı kötü
kişi ihtiyaç sahibinden alacağını isterse amaçlar uğruna kullanması, fakirlere
almayabilir. Verdiğini alacaksa en yardım etmemesi kınanır. Karun kıssası
güzel biçimde tahsil etmesi gerektiği ile Hz. Muhammed’e karşı çıkan Mekke
gibi borçlunun da ödemelerini vaktinde müşriklerine “Allah sizi ve mallarınızı,
yapması gerekir. “Sadaka veren erkek- Karun gibi yok eder.” mesajı verilir.
ler ve sadaka veren kadınlar ve Allah Allah’tan başka ilah olmadığını ve onun
rızası için karzıhasen yapanlar var ya, dışında her şeyin yok olacağını bildiren
işte onlara (verdikleri) kat kat ödenir. ayetlerle sure son bulur.

195
kasem bk. yemin. diği bir hediyedir; kabul ediniz.” (Ha-
dis)
Hz. Kasım b. Muhammed Hz.
Peygamber’in Hz. Hatice’den doğma Katolik Hristiyanlığın en büyük üç
ilk çocuğu. Hz. Kasım, Hz. Muham- kilisesinden biri olan Katolik Kilisesine
med’in ilk çocuğu olduğu için Araplar- bağlı kimse.
daki uygulamaya göre Hz. Peygamber
Katoliklik İnanç ve ahlak alanında
onun adıyla künyelenmiş ve “Kasım’ın
papanın otorite kabul edildiği,
babası” anlamında “Ebulkasım” lakabı-
Hristiyanlığın en kalabalık cemaatini
nı almıştır. Hz. Kasım çok küçük yaşta
teşkil eden Hristiyan kilisesi.
vefat etmiştir. Müşrikler onun ölümü
Hristiyanlık, 1054 yılında büyük bir
üzerine Hz. Peygamber’in soyunu de-
sarsıntı geçirmiş; Baba, Oğul ve Kutsal
vam ettirecek erkek çocuğu kalmadığı
Ruhun ne ve kim olduğu tartışmaya
için Resulullah’ı üzecek sözler söyle-
açılmıştır. Bu tartışmalar sonunda kili-
mişlerdir. Hz. Peygamber çok üzülmüş
sede yaşanan bölünme sonucu Roma
ve bunun üzerine onu teselli etmek için
kilisesi Katoliklik, Bizans kilisesi ise
Kevser suresi indirilmiştir.
Ortodoksluk adını almıştır. Hz. İsa’nın
Kasideyibürde Cahiliye Dönemi- kilisesini Petrus’un Kayası üzerinde
nin tanınmış şairlerinden Kâ’b b. kuracağını söylemesi, Petrus ve
Züheyr (öl. 24/645)’in Hz. Peygamber’i Pavlos’un mezarlarının Roma’da bu-
öven, onun din ve insanlık için önemini lunmasından dolayı Roma, Katoliklerce
anlatan şiiri. Kâ’b, Müslüman olmadan Hristiyanlığın merkezi kabul edilmiş-
önce Hz. Peygamber’i ve onun pey- tir.Dünya Hristiyanlarının çoğunluğunu
gamberliğini yermiştir. Daha sonra Katolikler oluşturur. Katoliklerin dinî
kardeşinin teşviki ve kendisinin hakika- liderleri olan Papa aynı zamanda Vati-
ti görmesi üzerine Müslüman olmuştur. kan devletinin başkanıdır. Katolik kili-
Önceki şiirinden vazgeçtiğini anlatmak sesi; kutsal kitap, gelenekler ve kilise-
ve Hz. Peygamber’den özür dilemek nin resmi görüşleri olmak üzere üç
amacıyla yazdığı meşhur kasidesini bir esasa dayanır. Kilise Kutsal Ruh tara-
sabah namazından sonra Hz. Peygam- fından sevk ve idare edilir. İncil’in
ber’in önünde Müslümanlara okumuş- yorumunu sadece kilise yapabilir. Kato-
tur. Hz. Muhammed de sırtındaki hırka- liklikte önemli bir yeri olan ruhbanlar
sını (bürdesini) çıkarıp ona hediye evlenemezler. Rahip olmayanlar da
etmiştir. Bundan dolayı bu kaside evlendikten sonra boşanamazlar. Avru-
“Kasideyibürde” adıyla meşhur olmuş- pa’nın yarısında, Kuzey Amerika’nın
tur. dörtte birinde ve Güney Amerika’da
Katoliklik yaygındır.
kasrısalat 1. Namazın kısaltılması.
2. İslam dininin, yolculuğa çıkanlara Kavi (el-Kavi) “Her şeye gücü ye-
sağladığı bir kolaylık olmak üzere yol- ten, kudret sahibi, gücünde ve kuvve-
culuk şartlarını taşıyan kimselerin dört tinde kendisine denk olmayan, yarattığı
rekâtlı farz namazları ikişer rekât kıl- varlıklara da dilediği kadar kuvvet ve-
maları. “Kasrısalat, Allah’ın size ver- ren.” anlamında Allah’ın esmayıhüsna-
196
sından biri. “Şüphe yok ki Allah, kendi lah’ın takdirinin yeri ve zamanı gelince,
dinine yardım edene yardım eder. O o şeylerin Allah tarafından yaratılması-
Kavi ve Azizdir.” (Kur'an-ı Kerim na ise kaza denir. Bu anlamda kaza,
22/40) kader ile birlikte kullanılır. Buna göre
önce kader, sonra kaza gelir. 3. Yerine
kavli sünnet bk. sünnet.
getirme, ödeme. “Malının zekâtını
kayyum 1. Vekil bırakmadan orta- verdiğin zaman üzerinde olan (zekât)
dan kaybolan veya hayatta olup olma- borcunu kaza etmiş olursun.” (Hadis)
dığı bilinmeyen kimsenin yahut hukuki 4. Zamanında yerine getirilememiş olan
tasarruflarını ehliyet eksikliğinden dinî görevlerin sonradan yerine getiril-
dolayı yerine getiremeyenlerin yerine mesi. Esas olan, ibadetlerin vaktinde ve
tayin edilen kişi, onların veliliğini üze- şartlarına uygun olarak yerine getiril-
rine alan kimse. 2. Cami ve imaretlerin mesidir. Hiçbir ibadetin kazası vaktinde
bakım ve temizliğini üstlenen kişi. yapılan bir ibadetle eş değerde değildir.
Buna rağmen herhangi bir engel veya
Kayyum (el-Kayyum) “Varlığının
özür sebebiyle yerine getirilemeyen
başlangıcı ve sonu olmayıp varlığı
ibadetler sonradan kaza edilirler. Vak-
kendinden olan, tüm evrenin varlığını
tinde kılınamayan namaz kılınır, veri-
sürdürmesi onun varlığına bağlı bulu-
lemeyen zekât verilir, tutulamayan oruç
nan, bütün yaratılmışları dilediği gibi
tutulur. Bu ibadetlerin sonradan kaza
idare eden, her şeyin gözetimini üzerine
edilmesi Kur’an-ı Kerim’in emri ve Hz.
alan, yok olmayan.” anlamında Al-
Peygamber’in uygulamalarına dayanır.
lah’ın esmayıhüsnasından biri. “Al-
“Sizden her kim o aya (ramazan ayına)
lah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O Hay
yetişirse oruç tutsun. Kim de hasta olur,
ve Kayyum’dur.” (Kur'an-ı Kerim 3/2)
yahut yolculukta bulunursa tutamadığı
kaza 1. Hükmetme, karara bağla- günler sayısınca başka günlerde orucu-
ma, emretme, mahkeme etme, yargı. nu kaza etsin…” (Kur’an-ı Kerim
“Siz, ihtilafa düştüğünüz bir konuda 2/185)
benim hakemliğime başvurmak için
kaza namazı Çeşitli nedenlerle
bana gelirsiniz. Biriniz davasının delil-
vaktinde kılınamayan farz bir namazın
lerini (haksız olduğu hâlde) daha güzel
vaktinin dışında sonradan kılınması.
anlatır. Ben ancak bir insanım. Duydu-
İslam’da ibadetlerin belli vakitleri var-
ğumla kaza ederim. (Haksız olduğu
dır. İbadetlerin bu vakitler içinde ya-
hâlde) kime kardeşinin hakkından bir
pılması zorunludur. Namaz da vakte
pay vermişsem o ateşten bir parçadır.
bağlı ibadetlerden biridir. Vaktinde
Sakın onu almasın.” (Hadis) 2. Al-
kılınmadığında kazaya kalmış olur. Hz.
lah’ın, kulları için belirlemiş olduğu
Peygamber vaktinde kılınamayan farz
şeylerin zamanı ve yeri gelince tek tek
namazların kaza edilmesini emretmiştir.
ortaya çıkması, uygulanıp gerçekleşme-
Hanefi mezhebine göre vitir namazı
si. Allah’ın, olacak her şeyin ne zaman
vacip olduğu için onun da kaza edilmesi
ve ne şekilde gerçekleşeceğini önceden
gerekir. “Kim uyur kalır veya unutarak
bilmesine, belirlemesine kader; Al-
197
namazı vaktinde kılmamış olursa, hatır- olana göre de küçüktür. Günahlardan
layınca namazını kaza etsin.” (Hadis) tövbe edilecek olursa, günahlar kebire
olmaktan çıkar. Buna rağmen Hz. Pey-
kazf Namuslu bir erkek veya kadı-
gamber yedi büyük kebireden kaçınma-
na zina iftirasında bulunma veya bir
yı emretmiştir. Bu kebireler şunlardır:
kimsenin soyunun bozuk olduğunu
Allah’a ortak koşma, haksız yere adam
iddia etme. Kazf, İslam hukukunda
öldürme, namuslu kadınlara ve erkekle-
yaptırımı gerektiren büyük suçlardan
re zina iftirasında bulunma, zina suçu
biridir. Şaka amaçlı da olsa hiç kimse-
işleme, savaştan kaçma, sihirbazlık
nin namusu aleyhinde konuşulmaz,
yapma, yetimlerin malını yeme, anne
hiçbir kimse hakkında imalı da olsa
babaya isyan etme, emredileni yapma-
namusa yönelik suçlayıcı bir söz söy-
ma ve yasakları yapma. “Eğer siz ya-
lenmez. İslam, namusa yapılan iftirayı
saklanan kebireden kaçınırsanız küçük
ahirette kişiyi azaba sürükleyen en
günahlarınızı bağışlar ve sizi cennete
büyük günahlardan sayar. “Cehennem
girdiririz.” (Kur'an-ı Kerim 4/31)
ateşini gerektiren şu günahlardan sakı-
nınız: Şirk, katillik, kazf…” (Hadis) kefaet 1. Eşitlik, denklik, benzer-
lik, yeterlilik, küfüv. 2. Evlenecek olan
Kebir (el-Kebir) “Zatının ve sıfat-
kadın ile erkek arasında dinî, ahlaki,
larının özü bilinemeyecek kadar ulu,
ekonomik ve sosyal bakımdan olması
yüce ve aşkın olan, kudret ve hüküm-
gereken yakınlık ve denklik. Ailede
ranlığının sınırı olmayan, hiçbir şeye
mutluluğun oluşumunda ve devamında
ihtiyaç duymayan ve yaratılmışlara
kefaet önemli bir etkendir. Kur'an-ı
benzemeyen.” anlamında Allah’ın
Kerim özellikle, dinî ve ahlaki kefaet
esmayıhüsnasından biri. “(Allah) görü-
üzerinde durmuştur. Hz. Peygamber de
leni de görülmeyeni de bilendir, Kebir
Kur’an-ı Kerim’deki emirleri açıklar
ve en yüce olandır.” (Kur’an-ı Kerim
mahiyette şöyle söylemiştir: “Bir kadın-
13/9)
la dört şey sebebiyle evlilik yapılabilir.
kebire 1. Büyük günah. Soyu, malı, güzelliği ve dini için. Siz
“Kebirenin en büyükleri şunlardır: bunlardan dini ve ahlakı güzel olanı
Allah’a ortak koşma, ana babaya isyan seçin ki mutlu olun.” “Ey Ali! Üç şeyi
etme ve yalan yere tanıklık yapma.” erteleme: Vakti girdiğinde namazı,
(Hadis) 2. Yapılması Kur’an-ı Kerim hazır olduğunda cenazeyi defnetmeyi ve
ve sünnetle kesin olarak yasaklanan, kefaet sahibi birini bulduğunda kızı
yapanlara ahirette cehennem azabı evlendirmeyi.” (Hadis)
vadedilen, dünyada da hukuki yaptırım-
kefalet 1. Bir şeyi bir şeye ekleme,
lar gerektiren ve yapıldığında büyük
katma, bitiştirme. 2. Birinin bakım ve
kötülüklere sebep olan suç. Kebirenin
gözetim sorumluluğunu üstlenme. “Ben
neler olduğu konusunda âlimler farklı
ve yetimin kefaletini üstlenen kimse
görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı
cennette yan yanayız.” (Hadis) 3. Bir
âlimler kebirenin sayısını yedi yüze
hakkın güvenceye bağlanması amacıyla
kadar çıkarmışlardır. Her günah kendi-
bir kimsenin asıl borçluya kefil olması,
sinden küçük olana göre büyük, büyük
198
alacaklı karşısında borçlunun sorumlu- veya elbise giydirmesi ya da bir köleyi
luğunu üstlenmesi. özgürlüğüne kavuşturması, buna da
gücü yetmiyorsa üç gün peş peşe oruç
kefaret 1. Yerine getirilmeyen bir
tutması biçiminde yerine getirmesi
ibadeti, işlenen bir günahı veya yapılan
gereken ceza.
bir hatayı telafi etmek umuduyla kesi-
len kurban, verilen sadaka veya tutulan kefen Ölen kimselerin yıkanıp
oruç. 2. Dinin koymuş olduğu yasakları kurulandıktan sonra gömülmek için
çiğnemek suretiyle veya yanlışlıkla ya sarıldıkları beyaz bez. Cenazenin kefen-
da bir zorunluluk sonucu işlenen bir lenmesi farzıkifayedir. Yapılmadığı
günahın bağışlanması için yerine geti- zaman bütün Müslümanlar sorumlu
rilmesi gereken mali veya bedenî iba- sayılır. Erkeklerin kefeni üç, kadınla-
det. “Allah, sizi kasıtsız olarak yaptığı- rınki ise beş parçadan oluşur. Savaşlar-
nız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz. da şehit olanlar kefenlenmeden elbisele-
Fakat bilerek yaptığınız yeminlerden riyle gömülür. “Din kardeşinizi kefen-
ötürü sorumlu kılar. Bu yemini bozma- lediğinizde kefenleme işini güzel yapı-
nın kefareti ailenize yedirdiğinizin orta nız.” (Hadis)
derecesinden (yemeği) on fakire yedirip
kefil bk. kefalet.
doyurmak, yahut onları giydirmek, ya
da bir köleyi hürriyete kavuşturmaktır. kehanet bk. kâhin.
Bunu bulamayan kimse üç gün oruç
tutsun. İşte yemin ettiğiniz zaman ye- Kehf suresi Kur'an-ı Kerim’in on
minlerinizi bozmanın kefareti budur. sekizinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
Yeminlerinizi yerine getirin. Allah Yüz on ayettir. Ashabıkehf diye bilinen
şükredesiniz diye ayetlerini size böyle mağaradaki gençlerin inançlarını koru-
açıklıyor.” (Kur'an-ı Kerim 5/89) ma uğruna verdikleri mücadeleden
bahsettiği için sureye bu ad verilmiştir.
kefaretihac Hac için ihrama giren Surede, insanlar iman etmeye ve salih
kişinin bazı yasakları çiğnemesi duru- amel işlemeye teşvik edilir. Allah’ın
munda işlemiş olduğu suça karşılık göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim’de
kurban, oruç ve sadaka türünden öde- herhangi bir yanlışlık ve çelişkinin
mesi gereken ceza. olmadığı bildirilir. Her türlü putperest-
lik ve şirk reddedilir. Yahudi ve
kefaretisavm Ramazan orucunu
Hristiyan düşüncesindeki Allah’a çocuk
bilerek bozan kimsenin bir köleyi öz-
isnat etme anlayışı kınanır. Hz. Pey-
gürlüğüne kavuşturması, buna gücü
gamber’in, İslam’a davet yöntemi övü-
yetmezse altmış gün peş peşe oruç
lür ve müşriklerin yalanlamalarına karşı
tutması, bu da mümkün değilse altmış
Hz. Peygamber teselli edilir. Surede,
fakiri doyurması biçiminde yerine ge-
putperest bir kavim içinde Allah’ın
tirmesi gereken ceza.
varlığına ve birliğine inanan, inançlarını
kefaretiyemin Allah adına yemin açıkça dile getiren, daha sonra da siyasi
edip de yeminini bozan bir kimsenin on yetkililerin kendilerini öldürmekten
fakire sabahlı akşamlı yemek yedirmesi veya dinlerinden döndürmelerinden
199
endişe eden gençlerin iman mücadele- nin şerrinden korumak amacıyla yapmış
sine yer verilir. Zorba yöneticilerin olduğu setten bahsedilir. Surede, inkâr-
işkencesinden kurtulmak ve inançlarını cıların yapmış oldukları amellerin boşa
korumak için gençlerin mağaraya giz- gidip ahiretteki uğrayacakları azap
lenmeleri anlatılır. Bu gençlerin mağa- üzerinde durulur. Müminlere ise Al-
rada Allah tarafından yüzlerce sene lah’ın hazırlamış olduğu Firdevs Cenne-
uyutulması ve sonra da uyandırılmasıy- tinin tasviri yapılır. İlmin ve hikmetin
la ölümden sonra dirilme arasında ilgi önemi üzerinde durulur. Allah’ın ilmi-
kurulur. Mağaradaki genç yiğitler övü- nin sonsuzluğu vurgulanır. Allah’a
lerek insanların inançlarını koruma kavuşup onun katında güzel bir yer
uğrunda gayretli olmaları teşvik edilir. edinebilmek için iman etmenin ve salih
Surede, zaman zaman dünya ve ahiret amelde bulunmanın önemini belirten
karşılaştırması yapılır. İnsanın, Allah’ın ayetle sure son bulur.
rızasını tercih edip ahiret için hazırlık
kelam 1. Söz. “İnsan, kendine göre
yapması öğütlenir. Allah’ın kendilerine
hiçbir sakıncasının olmadığına inandığı
nimetler verdiği iki insan tipi karşılaştı-
bir kelam eder, bu kelam sebebiyle
rılır. Bunlardan, malı ve çocuklarının
doğu ile batı arası kadar Allah’ın rah-
çokluğu ile övünen, ürününden fakirle-
metinden uzaklaşır.” (Hadis) 2. Söz
re pay ayırmayan ve yaratılış amacını
söyleme. “Selam kelamdan öncedir.”
unutan kişinin mal ve mülkünün yok
(Hadis) 3. “Dilediği varlıkla kendine
oluşuna işaret edilir. Malının ve mül-
özgü bir biçimde konuşması.” anlamın-
künün zekâtını veren, fakirleri gözeten
da Allah’ın ezelî sıfatlarından biri.
diğer kişi ise örnek olarak gösterilir.
Allah’ın peygamberlerine vahiy gön-
Surede, ağırlıklı olarak Musa Peygam-
dermesi ve ilham etmesi onun kelam
ber ile “salih bir kul” arasındaki arka-
sıfatının gereğidir. Allah’ın bazı pey-
daşlık ilişkisine de değinilmiştir. Tef-
gamberlerle konuştuğunu Kur'an-ı Ke-
sirciler, bu salih kulun Hızır olduğunu
rim haber vermektedir. Onun konuşma-
söylemişlerdir. Kıssaya göre Musa
sı insanların konuşması gibi harf ve ses
Peygamber, Hızır’ın ilminden yarar-
aracılığıyla olmayıp kendine özgüdür.
lanmak için ona arkadaşlık teklif etmiş,
o da yapacağı şeylerin iç yüzünü sor- kelam ilmi 1. İslam dininin inanç
maması şartıyla kabul etmiştir. Fakat esaslarını konu edinen ilim. 2. Allah’ın
Musa Peygamber dayanamayıp her zatından, sıfatlarından, isimlerinden,
seferinde kendisine ters gelen olayların fiillerinden, başlangıç ve sonuç itibariy-
iç yüzünü sorunca Hızır beraberlikleri- le tüm yaratılmışların durumlarından
ne son vermiş ve Hz. Musa’nın kavra- İslam dininin kurallarına göre bahseden
yamadığı olayların iç yüzünü anlatmış- ilim. 3. İslam inanç esaslarını dışardan
tır. Surede, Zülkarneyn kıssasına da yer gelen saldırılara karşı savunmayı ve
verilir. Onun doğuya ve batıya yapmış onların İslam dinini bozmak için yap-
olduğu seferlere ve gitmiş olduğu yer- mış oldukları saldırılara karşı İslam’ı
lerdeki insanları uyarması anlatılır. korumayı amaç edinen ilim.
Zülkarneyn’in bazı insanları diğerleri-
200
Kelimeişehadet İslam dinine giri- yapılabilirliğine dair bir örneği bulun-
şin şartı olan ve “Ben tanıklık ederim mayan söz ve davranışlar. 4. Yasaklığı
ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur ve konusunda Kur'an-ı Kerim’den bir ayet
yine tanıklık ederim ki Hz. Muhammed veya mütevatir bir hadis olmayan söz ve
onun kulu ve elçisidir.” anlamında davranışlar.
“Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü
kerahet vakti İçerisinde kaza na-
enne Muhammeden abdühû ve
mazının, vacip bir namazın veya nafile
resûlühû” cümleleri. Kelimeişehadeti
namazların kılınması mekruh olan va-
Hz. Peygamber öğretmiş, iman ve İs-
kit(ler). Kerahet vaktinin hangileri ol-
lam’ın tanımı ile ilgili hadislerinde
duğunu Hz. Peygamber belirlemiştir.
kelimeişehadetin sözlerini belirlemiştir.
Resulullah’ın hadislerinden yola çıkan
Kelimeişehadetin bilinçli bir biçimde
âlimler şu üç vakti kerahet vakti say-
okunması İslam dininde övülen bir
mışlardır: 1. Güneşin doğuşundan itiba-
davranıştır.
ren kırk, kırk beş dakikalık zaman. 2.
Kelimeitevhit İman esaslarının Güneşin tam tepe noktasında bulunduğu
özünü ifade eden “Allah’tan başka ilah zaman. 3. Güneşin batma anındaki
yoktur, Hz. Muhammed Allah’ın elçi- gözleri kamaştıramaz hâle gelmesinden
sidir.” anlamına gelen “Lailahe illallah batmasına kadar olan zaman.
Muhammedün Resulullah” cümlesi.
keramet 1. Şeref, üstünlük, kıy-
Kelimeitevhit, Allah’ın yaratmada ve
met. 2. Herhangi bir peygambere iman
emretmede eşsiz ve tek oluşu ile Hz.
edip onun getirmiş olduğu dini, Allah’ı
Muhammed’in hak peygamber oluşu
görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde
esasını vurgular. Bu iki esas birbirinden
yaşayan; farzlara, vaciplere ve nafilele-
ayrılmaz bir bütündür. Allah’a iman
re en ince noktasına kadar dikkat eden
etme ile Hz. Muhammed’in peygam-
salih bir mümine bağışlanan olağanüstü
berliğini kabul etmenin arasını ayıran-
durum. Keramet, Allah dostu kişinin
ların Müslümanlıklarının geçerli olma-
elinde, peygamberlik iddiasında bulun-
dığını Kur’an-ı Kerim birçok ayette,
maksızın meydana gelir. Peygamberden
Hz. Peygamber de hadislerinde belirt-
meydana gelen olağanüstü durumlara
miştir. “Kim bilerek, anlamını kavraya-
mucize denilir. Keramet de mucize de
rak kelimeitevhit okursa cennete gi-
Allah’ın izniyle meydana gelir. Her
rer.” (Hadis)
ikisini de Allah yaratır. Mutasavvıflar,
Kelimullah “Allah’ın kendisiyle kerametin varlığını veya yokluğunu,
konuştuğu kişi.” anlamında Hz. Mu- azlığını veya çokluğunu velilerin üstün-
sa’ya verilen ad. “Size Musa’yı tavsiye lük nedeni olarak görmezler.
ederim. Çünkü o Kelimullah’tır.”
Kerbela Olayı Bağdat’ın yaklaşık
(Hadis)
yüz kilometre güneybatısında yer alan
kerahet 1. İğrenme, tiksinme, kötü Kerbela adlı yerde 10 Muharrem 61 (10
görme. 2. Bir şeyi zorla yapma veya Ekim 680) tarihinde Hz. Peygamber’in
yaptırma. 3. Yapılmasını dinin onayla- torunu Hz. Hüseyin ve aile fertlerinden
madığı, Hz. Peygamber’in sünnetinde yetmiş kadar kişinin Emevi hükümdarı
201
Yezid b. Muaviye (ö. 64/683) ve ordu- yakıştırmadan uzaktır.” (Kur'an-ı Ke-
su tarafından şehit edilmesi olayı. rim 27/40)
Kerbela Olayı, İslam tarihindeki en
keşf 1. Perdeyi ve örtüyü kaldırma,
üzücü olaylardan biridir. Çünkü bu
bir şeyi açığa çıkarma. 2. Kalp gözüyle
olayda, Hz. Peygamber’in aile fertleri
görme. 3. Tasavvufta, aklın ve duyula-
şehit edilmiştir. Tarihçiler Kerbela
rın yetersiz kaldığı kabul edilen konu-
Olayı’nın nedenlerini şu şekilde açık-
larda ilham yoluyla bilgi edinme.
larlar: Muaviye (ö. 41/661) daha sağlı-
ğında iken oğlu Yezid’i kendisinden keşiş 1. Hristiyanların âlim, zahit
sonraki hükümdar olarak belirlemiştir. ve ileri gelen din adamı, kıssis. “İman
Onun ölümünden sonra idareyi ele alan edenlere düşmanlıkta en ileri gidenlerin
Yezid’e Hz. Hüseyin, İslam’da yöneti- Yahudiler ve müşriklerin olduğunu
min saltanata dönüşeceği, yetersiz in- görürsün. Müminlere sevgice en yakın
sanların bu yolla yönetici olacakları, olanların ise (Peygambere gelerek
Yezid’in de birçok günahı açıkça işle- görüşmelerde bulunan, onun peygam-
yen bir kimse olması gibi nedenlerle berliğini takdir eden ve) ‘Biz Nasranile-
karşı çıkmıştır. Uzun uğraşılardan sonra riz.’ diyenler olduğunu görürsün. Çün-
Iraklılar Hz. Hüseyin’e, Yezid’e karşı kü onların içinde büyüklük taslamayan
destek sözü vermişler, Hz. Hüseyin ile keşişler ve ruhbanlar vardır.” (Kur’an-ı
Yezid arasındaki anlaşmazlık savaşa Kerim 5/82) 2. Hristiyanlık’ta bir tari-
dönüştüğünde ise sözlerinde durmamış- kata bağlı olarak hiç evlenmeden yaşa-
lardır. Yezid’in ordusu Kerbela’da Hz. yan din adamı veya papaz. 3. Bazı din-
Hüseyin ve aile fertlerinden oluşan lerde ıssız bir yerde tek başına veya
grubu abluka altına alıp günlerce aç manastırlarda toplu hâlde mistik bir
susuz bırakmıştır. Daha sonra da ani bir hayat süren, dünyadan elini eteğini
hücumla Hz. Hüseyin başta olmak çekmiş kimse.
üzere yetmişten fazla kişiyi şehit etmiş-
lerdir. Bu olay bütün dünya Müslüman- kevser 1. Sınırsız bolluk, maddi ve
larını üzmüştür. Müslümanlar, bu üzün- manevi çokluk. 2. Hz. Peygamber’e
tülerini çeşitli biçimlerde dile getirirler. cennette verilecek olan ırmak veya
havuz, havzıkevser. Hz. Peygamber,
Kerim (el-Kerim) “Yarattıklarını Kevser havuzunda Müslümanlığı çok
rızıklandırmayı, yaşatmayı, şefkat gös- güzel bir biçimde yaşayan ümmetini
termeyi sürdüren, nimetlerini karşılık- konuk edecektir. Hz. Muhammed, İs-
sız veren, insanların bir kısmını inkâr lam’a aykırı işler yapanların bu nimet-
ve isyanlarına rağmen cezalandırma ten yararlanamayacaklarını haber ver-
hususunda acele etmeyen, tövbeleri miştir. “(Ey Muhammed) Biz sana
çokça kabul eden, cömert, ulu, büyük kevseri verdik. Rabb’in için namaz kıl
ve en şerefli.” anlamlarında Allah’ın ve kurban kes. Şüphesiz sana soyu kesik
esmayıhüsnasından biri. “Kim ki Al- diyenlerin kendilerinin soyu kesiktir.”
lah’a karşı nankörlük ederse bilsin ki (Kur'an-ı Kerim 108/1-3)
Kerim olan Rabb’im her türlü kötü

202
Kevser suresi Kur’an-ı Kerim’in da kıbleye döndürün.” (Kur'an-ı Kerim
yüz sekizinci suresidir. Mekke’de indi- 2/144)
rilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en kısa
kıble ehli bk. ehlikıble.
suresi olup üç ayettir. Adını birinci
ayette geçen “kevser” kelimesinden kıdem “Varlığının başlangıcı ol-
almıştır. Surede, Yüce Allah tarafından mayan ve varlığında başkasına ihtiyaç
Hz. Muhammed’e dünyada ve ahirette duymayan.” anlamında Allah’ın ezelî
verilen birçok hayır ve nimetten bahse- sıfatlarından biri. Kıdem, Allah’ın ezelî
dilir. Kevser Irmağı veya Havuzunun olması anlamına gelir. Allah’ın sonra-
da bu nimetlerden biri olduğu nakledi- dan yaratılan bir varlık olmadığını,
lir. Bu sure aracılığı ile Hz. Peygamber, varlığının kendinden olduğunu ifade
kendisine verilen nimetlere karşılık etmek için kullanılır. Allah’ın dışında
Allah’a şükretmeye çağırılır. Bu şükrü- hiçbir varlık için kıdem sıfatı kullanıl-
nün göstergesi olarak ondan namaz maz.
kılması ve kurban kesmesi istenir. Hz.
Peygamber’in erkek çocukları yaşama- kıraat 1. Okuma, telaffuz etme, ti-
dığı için ona ‘soyu kesik’ anlamında lavet. “Kim Kur’an-ı Kerim’den bir harf
“ebter” diyenlere “asıl soyu kesik olan- kıraat ederse ona on sevap verilir…”
lar onlardır.” denilerek cevap verilir. (Hadis) 2. Hz. Peygamber’in okuma
Hz. Muhammed bu cevapla teselli biçimini örnek alarak Kur'an-ı Kerim’i
edilir. Çünkü Hz. Peygamber’in soyu harflerin çıkış yerlerine ve tecvit kural-
bugün bile kızı Hz. Fatıma vasıtasıyla larına uygun olarak okuma. “Kur'an-ı
devam ettiği gibi dünyadaki milyarlarca Kerim’i kıraat eden ve içerisindeki
Müslümanın da Hz. Peygamber’in emirlere ve yasaklara uyan Müslüman
manevi çocukları olduğuna işaret edilir. narenciye gibidir; kokusu da tadı da
Sonuçta inkârcıların gerçek anlamda güzeldir. Kur'an-ı Kerim’in içerisinde-
soyu kesik kimseler olduğu vurgulanır. kileri yaşayıp da kıraat etmeyen mümin
ise hurma gibidir; tadı güzel, fakat
kıble Başta namaz olmak üzere kokusu yoktur. Kur'an-ı Kerim’i kıraat
bazı ibadetleri yaparken yönelinen eden ama içerisindekileri yaşamayan
taraf, Kâbe. Kıbleye dönmek namazın münafık ise reyhan gibidir; kokusu
şartlarındandır. Kasıtlı olarak kıbleye güzel tadı acıdır. Ne Kur'an-ı Kerim’i
dönmemek namazı bozar. Kıblenin kıraat eden ne de içindekileri yaşayan
kesin olarak bilinememesi durumunda inkârcı kişiler ise Ebu Cehil karpuzu
namaz kılacak kişinin kıbleyi araştır- gibidir. Tadı da kokusu da acıdır.”
ması gerekir. Araştırdıktan sonra yanlış (Hadis) 3. Namazın bir şartı olarak
bir yöne dönse bile kıldığı namaz ge- ayakta iken Kur'an-ı Kerim’den yeterli
çerli olur. “(Ey Peygamber) Biz senin miktarda sure veya ayetler okuma.
sık sık yüzünü göğe çevirdiğini görüyo- “Kur'an-ı Kerim’den kolayınıza geleni
ruz ve şimdi seni hoşnut edecek bir (namazda) kıraat ediniz. Namaz kılınız,
kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü zekât veriniz.” (Kur'an-ı Kerim 73/20)
Mescidiharam’a çevir. Ve siz nerede 4. Hadislerin toplanma döneminde
olursa olsun yüzünüzü namaz esnasın- hadis toplayan ve öğrenen bir öğrenci-
203
nin, bir hadis âliminin naklettiği hadis- kısasıenbiya 1. Peygamberlerin
leri o âlimin önünde okuması; hocası- hayat hikâyeleri, onların başından geçen
nın da, varsa öğrencinin hatalarını dü- önemli olaylar, kıssalar. 2. Hz.
zeltmesi ve hadisi başkalarına nakletme Âdem’den itibaren bütün peygamberle-
konusunda ona icazet yani izin vermesi. rin hayat hikâyelerini, başlarından ge-
çen önemli olayları ve dini tebliğ çalış-
kıran haccı bk. haccıkıran.
malarını konu edinen bütün eserlerin
kırk hadis Hz. Peygamber’in, ortak adı.
“Ümmetimden kim benden kırk hadis
kıssa 1. Hikâye, hikâye etme ve an-
ezberleyip naklederse kıyamet günü
latma, haber verme. “(Ey Muhammed!)
benim dostluğumu ve yardımımı elde
Biz sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıs-
etmeye hak kazanır.” hadisine dayana-
saların en güzelini de anlatıyoruz. Sen
rak çeşitli konularla ilgili yazılan ve
daha önce (bu kıssaları) bilmiyordun.”
kırk hadisi içeren eserlerin ortak adı,
(Kur’an-ı Kerim 12/3) 2. Kur’an-ı Ke-
hadisierbain.
rim’deki geçmiş peygamberler ve mil-
kısas 1. Aynıyla karşılık verme, letlerle ilgili ibretli ve tarihi olay(lar).
herhangi bir hakkı aynıyla ödeme, “Peygamberlerin kıssalarından senin
misilleme yapma, eşitleme. “Ve onlar kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana
için (Tevrat’ta) hükmettik: Cana can, anlatıyoruz.” (Kur’an-ı Kerim 11/120)
göze göz, buruna burun, kulağa kulak, Kur'an-ı Kerim’de kıssa anlatımından
dişe diş; yaralamalarda da kısas vardır. amaç; insanların ibret almasını sağla-
Ama kim hayır için kısastan vazgeçer- maktır. Yoksa tarihî bir olayın yalın bir
se, bu, geçmiş günahlarının bir kısmına hâlde anlatılması amaçlanmamıştır.
kefaret olacaktır...” (Kur’an-ı Kerim Kur'an-ı Kerim’in anlattığına göre Al-
5/45) 2. Kasıtlı adam öldürme ve yara- lah’a isyan eden ve başkalarının huku-
lamalarda suçlunun işlemiş olduğu suça kuna saygı göstermeyen milletler yok
aynı cinsten denk bir cezanın verilmesi. olmuş, iyiler ve ilahî emirlere göre
Kur'an-ı Kerim’e göre haksız yere hayat yaşayanlar ise varlıklarını ve
adam öldürmek en büyük suçtur. Bu medeniyetlerini devam ettirmişlerdir.
suçu işleyen kendi dokunulmazlık hak- Kur'an-ı Kerim kıssa sanatıyla insanlara
kını da kaybeder. Öldürülen kişiyle kan iyilikten yana bir tavır sergilemelerini
bağı bulunan akrabaları katilden kan öğretmeyi amaçlamıştır.
bedeli almazlarsa veya af yoluna git-
kıyam 1. Kalkma, ayakta durma.
mezlerse kısas isteğinde bulunabilirler.
“Hz. Peygamber, Allah’a şükreden bir
“Allah’ın öldürülmesini yasaklamış
kul olmak için geceleyin ibadet için
olduğu bir canı haksız yere öldürmeyin.
kalkar ve uzun süre kıyam ederdi.” (Hz.
Kim ki haksız yere öldürülürse biz onun
Ayşe) 2. Bir işe girişme, teşebbüs etme.
velisine kısas konusunda bir yetki ver-
3. Namazın şartlarından olmak üzere
dik. Onlar da bu (kısası uygulama)
Kur'an-ı Kerim’den sure veya ayetler
konusunda aşırı gitmesinler.” (Kur'an-ı
okumak için namazın başlama tekbiriy-
Kerim 17/33)
le rükûsu arasında ayakta kalınan süre.
204
Kıyam farzdır. Hastalık vb. özrü bulu- haber veren birinci ayetteki “kıyamet”
nan kimselere ise kıyam farz değildir. kelimesinden almıştır. Sureye, kıyamet
Böyle kimseler dinin kendilerine sağla- gününe ve yapmış olduğu kötülüklerden
dığı kolaylık nedeniyle oturarak, yasla- pişmanlık duyan nefse yeminle başlanır.
narak veya yatarak namazlarını kılabi- Ölümden sonra kemiklerin bir araya
lirler. “Geceleyin secde ve kıyam ede- getirilemeyeceğini iddia eden müşrikle-
rek boyun büken, ahiret gününden re cevap verilir. Bu çerçevede Allah’ın,
çekinen, Rabb’inin rahmetini isteyen parmak uçlarını bile bir araya getirmeye
kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? gücünün yeteceği gerçeği vurgulanır.
Ey Muhammed! De ki: Bilenlerle bil- Surede, kıyamet gününde insanın yaşa-
meyenler bir olur mu? Doğrusu ancak yacağı güçlüklere ve evrende meydana
akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Kur’an-ı gelecek olan kozmik değişikliklere
Kerim 39/9) 4. Gece namaza kalkma, değinilir. Surede, kendisine vahiy gelen
gece ibadeti yapma. “Bir mümin gece- Hz. Muhammed’in vahyi okuma şekli
leyin kendisi kıyam eder eşini de kaldı- ve koruması üzerinde de durulur. Vahyi
rır; beraberce namaz kılarlarsa Allah koruyacak olanın Allah olduğu vurgusu
onları ‘Allah’ı çok zikreden erkekler ve yapılır. Bundan dolayı Hz. Peygamber’e
kadınlar’ grubuna dâhil eder.” (Hadis) bu konularda herhangi bir endişe duy-
5. Ölümden sonra dirilip ayağa kalkma. maması tavsiye edilir. Surede, Allah’ın
“Sûr’a üflenince, Allah’ın diledikleri rızasını elde eden müminlerin cennette
bir yana, göklerde olanlar, yerde olan- kavuşacakları nimetlerden de bahsedilir.
lar hepsi ölürler. Sonra sûra bir daha En büyük nimet olarak da müminlerin
üflenince hemen kıyam edip birbirleri- Allah’ı görebilecekleri haber verilir.
ne bakışıp dururlar.” (Kur’an-ı Kerim Surenin son bölümünde müşriklerin Hz.
39/68) 6. Kişinin veya bir toplumun, Peygamber’i yalanlamalarından, ona
manevi değerlerini elde etmek ve onla- karşı kibirlenmelerinden ve namaz
ra sahip çıkmak, kendilerine yapılan kılmamalarından dolayı ölümlerinin
baskıları reddetmek ve kaybolan tüm korkunç bir tasviri yapılır. İnsanın başı-
haklarını elde etmek amacıyla verdikle- boş bırakılmadığı belirtilir. Çeşitli aşa-
ri meşru mücadele. “Allah yolundaki malardan geçirerek insanı yaratan Al-
mücadele için kişinin bir anlık kıyamı, lah’ın, ölümden sonra da onu diriltmeye
altmış yıllık (nafile) ibadetten daha kadir olduğunu bildiren ayetlerle sure
hayırlıdır.” (Hadis) son bulur.
Kıyam binefsihi “Varlığı kendin- kıyamet 1. Kalkma, doğrulma, di-
den olup varlığı konusunda hiçbir şeye kilme, ayaklanma, dirilme. 2. Evrende
muhtaç olmayan.” anlamında Allah’ın bulunan her şeyin yok olmasıyla, ölen
sıfatlarından biri. tüm insanların yaptıklarının hesabını
vermek üzere diriltilecekleri zaman.
Kıyame suresi Kur’an-ı Kerim’in
“Kim beni anmaktan (emirlerime ve
yetmiş beşinci suresidir. Mekke’de
yasaklarıma uymaktan), yüz çevirirse
indirilmiştir. Kırk ayettir. Adını kıya-
onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet
met gününün mutlaka gerçekleşeceğini
gününde onu kör olarak haşrederiz.”
205
(Kur’an-ı Kerim 20/124) 3. Dünyanın nin, yaratılış amacını ve varlığının özü-
bağlı olduğu kozmik sistemde meydana nü kavrayamayarak kendini büyük
gelecek değişimin ardından ölülerin görüp başkalarını küçük görmesi. “Sizin
diriltilmesiyle başlayıp ebediyen devam tanrınız tek Tanrı’dır; ne var ki, ahirete
edecek olan âlem, ceza günü. “Siz, inanmayanların kalpleri bu (gerçeği),
kıyamet günü muhakkak diriltileceksi- boş bir kibir yüzünden kabule yanaş-
niz.” (Kur’an-ı Kerim 23/16) mazlar.” (Kur’an-ı Kerim 16/22) 3.
Kişinin sahip olmadığı özelliklerle
kıyamet günü bk. kıyamet. övünerek kendini olduğundan farklı
kıyas 1. Eşitleme, ölçme, mukaye- göstermeye çalışması ve başkalarını
se etme, karşılaştırma. 2. Hakkında açık aşağılaması. “Kalbinde zerre kadar
hüküm bulunmayan bir meselenin kibir bulunan hiç kimse cennete gire-
hükmünü, aralarındaki ortak özellik ve meyecektir.” (Hadis)
benzerliğe dayanarak Kur'an-ı Kerim kilise 1. Hristiyanlık inancını be-
veya sünnette hükmü belirtilen bir nimseyenlerin ibadetlerini yapmış ol-
meseleye göre belirleme. “Ey Ebu dukları yer, tapınak, Hristiyan mabedi.
Musa!...Hüküm verirken önüne benzer 2. Hristiyanlığın temel inanç konuların-
meseleler geldiğinde olayları birbirine da aynı görüşü paylaşan Hristiyan ce-
kıyas et…” (Hz. Ömer) 3. Herhangi bir maati, ekolü. İmparator Kostantinos’un
şeyin helal, haram veya mubah olup IV. yüzyılda Hristiyanlığa tanıdığı öz-
olmadığını belirlemede Kur'an-ı Kerim, gürlük ortamından önce mimari birim
sünnet ve icmadan sonra kendisine olarak herhangi bir kilisenin varlığına
başvurulan İslam fıkhının dördüncü dair delil yoktur. Hristiyanlar I. yüzyılın
delili. Hayatta meydana gelen olayların sonuna kadar sinagoglarda ibadet edi-
sayısı sonsuzdur. Ayet ve hadislerin yorlardı. Bu tarihlerde Yahudilerin
sayısı ise sınırlıdır. Gelişen yeni olayla- onları sinagoga sokmama kararından
rı çözüme kavuşturabilmek için ayet ve sonra Hristiyanların evlerde toplanmış
hadislerden çıkarılan kurallardan da oldukları düşünülmektedir. M. IV. yüz-
yararlanılır. Kıyas yoluyla yeni mesele- yıldan itibaren oluşan serbest ortamdan
ler de çözüme kavuşmuş olur. Bu saye- sonra Hristiyanların toplu ibadet için
de İslam dini hayatın her alanında gö- özel mimari yapılar yaptıkları bilinmek-
rüş belirtir ve ilmî yönden çalışkan ve tedir.
üretken bir toplum oluşturur. 4. Belirli
öncüllerden hareketle benzer olay ve kin 1. Gizli düşmanlık, öç alma
olgular arasındaki sebep sonuç ilişkile- duygusu, nefret, hınç, hıkd. “Dostunu
rinden de yararlanarak mantıksal so- ölçülü sev, belki bir gün düşmanın
nuçlar elde etme yöntemi. olabilir. Düşmanına da ölçülü bir şekil-
de kin besle, belki bir gün dostun olabi-
kibir 1. Büyüklenme, büyüklük lir.” (Hadis) 2. Başkasından içten içe öç
taslama, kendini üstün görme, böbür- almaya yönelik şiddetli düşmanlık. Kin
lenme. “…Allah, kibirli olanları sev- beslemek, İslam ahlakının onaylamadığı
mez.” (Kur’an-ı Kerim 16/23) 2. Kişi- kötü huylardan biridir. Allah bu konuda
206
müminleri uyarmıştır. Kin, şeytanın nünde verilecek olan amel defteri. “Ki-
işidir. Böyle kötü davranışların gide- tap ortaya konulmuştur. Suçluların
rilmesi gerekir. Bu bakımdan Kur'an-ı onun içindekilerden korkarak: ‘Vah
Kerim ve sünnette kin beslemek yasak- bize! Bu kitaba da ne oluyor? Ne küçük
lanmıştır. “Şeytan içki ve kumar ile ne de büyük hiçbir şeyi bırakmamış,
aranıza kin ve düşmanlık sokmak, sizi (dünyada yaptığımız) her şeyi sayıp
Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoy- dökmüş’ dediklerini görürsün.”
mak ister. Buna rağmen hâlâ vazgeç- (Kur'an-ı Kerim 18/49) 5. Tevrat, İncil,
meyecek misiniz?” (Kur’an-ı Kerim Zebur gibi ilahî kitaplar. “Biz İbrahim’e
5/91) İshak’ı ve (torunu) Yakup’u armağan
ettik. Onun soyuna da peygamberlik ve
kiramen kâtibin 1. Yazıcı melek-
kitap verdik…” (Kur’an-ı Kerim 29/27)
ler. 2. İnsanların her birinin yapmış
6. Allah katındaki bilgi, her şeyin ken-
olduğu iyi kötü, büyük küçük bütün
disinde kayıtlı olduğu levhimahfuz.
amellerini, söz ve davranışlarını Allah
“Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakma-
tarafından yazmakla görevlendirilen
dık.” (Kur’an-ı Kerim 7/38) 7. Ecel.
melekler. “Üzerinizde koruyucu melek-
“Yok ettiğimiz her kasabanın (bizim
ler olan kiramen kâtibin vardır. Yap-
katımızda) bilinen bir kitabı vardır.”
mış olduğunuz her şeyi (bütün ayrıntı-
(Kur’an-ı Kerim 15/4)
larıyla) bilirler(yazarlar).” (Kur'an-ı
Kerim 82/10-12) kitabi bk. ehli kitap.
kitap 1. Karar verme, hükmetme. Konfüçyüsçülük Konfüçyüs
“Allah tarafından önceden verilmiş bir (Kung Fu-Tzu M.Ö. 551-479) tarafın-
hüküm olmasaydı aldığınız fidyeden dan kurulduğu ileri sürülen dinî, ahlaki,
dolayı size mutlaka bir azap dokunur- siyasi, sosyal ve ekonomik konularla
du.” (Kur’an-ı Kerim 8/68) 2. Yazma, alakalı düşüncelerin ve uygulamaların
mektup, belge. “(Belkıs) danışmanları- bütünü. Konfüçyüsçülüğün kurucusu
na dedi ki ‘Ey ileri gelenler! Bana çok olan Konfüçyüs, Çin’in Lu eyaletindeki
değerli bir kitap gönderildi. O Süley- Tsou’da doğmuştur. Erken yaşta kendi-
man’dandır. Rahman ve Rahîm olan ni ilme vermiş, yirmi yaşından itibaren
Allah’ın adıyla başlamaktadır.” de öğrenci yetiştirmiştir. Din, ahlak ve
(Kur’an-ı Kerim 27/29-30) 3. Dinî siyaset felsefesi ile ilgili şu görüşleri
hükümlerin kendisinden çıkartıldığı savunmuştur: Gençler politik görevler-
İslam dininin temel iki kaynağından de yer almalıdır. Onlar edebiyat, tarih,
birincisi, Kur’an-ı Kerim. “Allah’ın felsefe ve ahlak eğitim ve öğretimi
öğrettiği şekilde hüküm vermen için yapmalıdırlar. Yöneticilerle yönetilenler
hakikatin açıklayıcısı olarak biz sana karşılıklı güven içinde olmalıdırlar.
Kitabı indirdik.” (Kur'an-ı Kerim Konfüçyüs, Çin’deki bilge insanların
4/105) 4. İnsanların dünyada yapmış hikmetli sözlerini bir araya getirmiş,
oldukları iyiliklerin ve kötülüklerin kendi konuşmalarını da öğrencileri
kaydedilip sevaplarının ve günahlarının toplamış, böylece Konfüçyüsçülüğün
durumuna göre kendilerine ahiret gü- kutsal metinleri oluşmuştur.
207
Konfüçyüsçülük bugün de Çin’in millî gelir ve orada namaz kılarsa onun için
dinlerinden biridir. umre sevabı vardır.” (Hadis)
kovuculuk 1. Dedikodu yapma. 2. Kubbetüssahra Kudüs’ün fethe-
Bir yerde konuşulan sözleri başka biri- dilmesinden sonra Hz. Ömer tarafından
lerine götürme, söz taşıma. İslam dini yaptırılan mescidin yerine Emevi hali-
kovculuğu haram kılmıştır. Çünkü fesi Abdülmelik b. Mervan tarafından
kovculuk toplum huzurunu bozan, yaptırılan (H.66-72/M.685-691) ortası
insanları birbirine düşüren bir davranış kubbeli sekizgen yapı. Batılılar,
bozukluğudur. “Kovculuk yapan cen- Kubbetüssahra Camisini Hz. Ömer
nete giremez.” (Hadis) Camii olarak bilirler. Kubbetüssahra,
tarihi boyunca bölgeye hâkim olan
köle 1. Esir, tutsak, bende. 2. Hu-
hükümdarlar tarafından büyük ilgi ve
kuki, soysal ve iktisadi birçok hakkı
saygı görmüş, özenle tamir ettirilmiştir.
başkasının denetimi altında olan savaş
Osmanlılar zamanında ise Kanuni Sul-
esiri. İslam’ın geldiği dönemde kölelik
tan Süleyman tarafından çok köklü
mevcuttu. İslam köleliği kaldırmaya
biçimde tamir ettirilmiş ve harap olan
çalışmıştır. Bunun için birçok çözüm
dış mozaik kaplama çinilerle değiştiril-
getirmiştir. Onların özgürlüklerine
miştir. Diğer Osmanlı sultanları da
kavuşmaları için zekâttan fon ayırmış,
Kubbetüssahra’ya önemli hizmetlerde
birçok günahtan kurtulmak için kefaret
bulunmuşlardır.
olarak köleleri özgürlüğe kavuşturmayı
şart koşmuştur. Bugün ise kölelik, kuddise sırruhu Allah’ın veli kul-
yaşayan bir kurum olmaktan çıkmıştır. larından, genellikle vefat etmiş olanla-
“Kölelerinize yediğinizden yedirin; rının ardından büyüklüklerini ifade
giydiğinizden giydirin; yapamayacak- etmek için kullanılan; “Allah, sırrını
ları ağır işleri buyurmayın; onlara mübarek ve kutsal kılsın.” anlamında
‘kulum, kölem.’ demeyin; ‘oğlum, kı- bir dua cümlesi. Bu dua cümlesindeki
zım.’ diye çağırın.”(Hadis) “sır” kelimesinin ruh anlamına geldiği
söylenmiştir. Buna göre de cümlenin
Kuba Mescidi Hz. Peygamber’in,
anlamı şöyle olur: “Allah onun ruhunu
Mekke yolu üzerinde ve Medine’ye on
temizlesin ve arındırsın; cennetine ko-
bir kilometre uzaklıkta bulunan Kuba
yarak ondan razı olsun.”
köyünde, 622 yılında Medine’ye hicreti
sırasında yaptırdığı ilk mescit, cami. Kuddus (el-Kuddus) “Her türlü
Kuba Mescidi, Kur’an-ı Kerim’de “te- ayıptan, eksiklikten, hatadan uzak ve
meli takva üzere kurulan mescit” diye temiz olan, bütün sıfat ve isimlerinde en
anılır. Hz. Peygamber ve ilk muhacirler güzel, mutlak kemal ve güzellik sahibi.”
bu mescidin yapımında özveri ile ça- anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
lışmışlardır. Medine’ye hicretten sonra biri. “O Allah ki ondan başka hiçbir
da Resulullah cumartesi günleri Kuba ilah yoktur. O, Melik ve Kuddus olan-
Mescidi’ni ziyaret etmiştir. “Kim gü- dır.” (Kur'an-ı Kerim 59/23)
zelce abdest alır, Kuba Mescidi’ne

208
kudret “Her şeye gücünün yetme- Kerim 5/90) 3. Nasıl sonuçlanacağı
si, dilediğini dilediği zamanda var veya önceden belli olmayan ihtimalli bir şeye
yok etmesi” anlamında Allah’ın sıfatla- bağlı kalarak mal veya para verme ya
rından biri. Allah’ın kudreti sonsuzdur. da alma. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde
İnsanların kudreti ise sonlu ve sınırlıdır. kumar en büyük günahlardan biri olarak
Bütün insanlık bir araya gelse Allah’ın belirtilmiştir. Kumar nedeniyle birçok
yarattıklarından en küçüğünü bile yok- aile yıkılmakta, insanlar arasındaki
tan var edemezler. “Allah’ın kudreti dostluk ilişkileri bozulmaktadır. Top-
her şeye yeter.” (Kur’an-ı Kerim lum yapısında dostluğa ve kardeşliğe
18/45) önem veren İslam dini kumarla beraber
insanı kumar oynamaya sevk eden şey-
Kudüs Müslümanlarca kutsal ka-
leri de hoş karşılamamıştır. “Bir kimse
bul edilen üç önemli şehirden biri.
arkadaşına (şaka bile olsa) gel seninle
Kudüs, Lut Gölü’ne yirmi dört, Akde-
kumar oynayalım derse bu sözünden
niz kıyılarına kuş uçuşu mesafe olarak
dolayı sadaka versin.” (Hadis)
elli iki kilometre uzaklıktadır. Şehrin
deniz seviyesinden yüksekliği kunut 1. İbadet, boyun eğme, itaat,
Haremişerif’te 747 m’dir. Şehrin İbra- saygı, huşu, dua etme. 2. Allah’ın emir-
nice adı Yeruşalem’dir. Dârüsselam lerine kendini tam olarak verme, bağ-
kelimesinin karşılığıdır. Kudüs, Hz. lanma ve itaate devam etme hâli. “Şüp-
Ömer’in halifeliği zamanında fethedil- hesiz ki İbrahim sadece Allah’a kunut
miş ve İslam topraklarına katılmıştır. eden Hanifti. O asla müşriklerden de-
Birçok peygamberin nübüvvet görevini ğildi.” (Kur’an-ı Kerim 16/120) 3.
yaptığı yer olarak bilinmektedir. Hz. Allah’ın yaratmış olduğu herhangi bir
Süleyman tarafından yaptırılan ve Sü- hayrı elde etmek veya düşman şerrin-
leyman Mabedi olarak da bilinen tarih- den, doğal afetlerden, salgın hastalık-
teki en eski mabetlerden biri olan lardan kurtulmak için dua ederek na-
Mescidiaksa Kudüs’te bulunmaktadır. mazda Allah’a sığınma. “Namazın en
Hz. Muhammed’in Miracının başlangıç faziletlisi kunutu uzun olanıdır.” (Ha-
yeri de Kudüs’teki Mescidiaksa’dır. dis) 4. Vitir namazının üçüncü rekâtında
Fatiha ve sure okunduktan sonra oku-
kul bk. abd.
nan dualar.
kumar 1. Şans ve talih oyunu. 2.
Kur'an-ı Kerim 1. Fatiha suresi ile
Şans ve becerinin birlikte veya tek
başlayıp Nâs Suresi ile biten, Hz. Mu-
başına söz konusu olduğu bir olay veya
hammed’e indirilen ve kendine has
yarışmanın ya da belirsiz bir olayın
özellikleri olan Allah kelamı. “İnsanla-
sonucu üzerinde bahisleşme, iddiaya
ra mutlak doğruyu gösteren, doğrunun
girme ve bu yolla para kazanma, men-
en açık kanıtlarının bulunduğu, hak ile
faat elde etme. “Ey iman edenler! İçki
batılın kendisi ile ayırt edildiği Kur'an-
(tüm uyuşturucular), kumar, tapınmak
ı Kerim ramazan ayında indirilmiştir.”
için dikilen heykeller, fal okları şeytan
(Kur'an-ı Kerim 2/185) 2. Hz. Peygam-
işi pisliklerdir. Bütün bunlardan kaçı-
ber’e vahiy yoluyla gelen, mushaflarda
nırsanız kurtulursunuz.” (Kur'an-ı
209
yazılı olan, değiştirilmeden nesilden Tavuk, horoz, kaz gibi hayvanlardan ise
nesle nakledilen, okunması ve yaşan- kurban olmaz. Kurban kesilecek hay-
ması ile ibadet edilen, başkalarının vanlar sağlıklı olmalı, birtakım kusur ve
benzerini getirmekten âciz kaldığı, sakatlıklardan uzak olmalıdır. Kurban,
Allah’ın mucize kelamı. “Her kim ki sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı
Kur'an-ı Kerim’i öğrenir, ezberler ve sağlayan bir ibadettir. Kurban eti üçe
içindekilerle amel ederse Allah o kim- ayrılır; üçte biri ev halkına, üçte biri
senin anne ve babasına ahiret gününde fakirlere, üçte biri de yakınlara dağıtıl-
güneşten daha parlak bir taç giydirir.” ması tavsiye edilir. “Kim kurban kese-
(Hadis) Kur'an-ı Kerim, 114 sure, yak- bilecek zenginlikte olur da kurban kes-
laşık 6666 ayet ve 30 cüzden oluşmak- mezse bizim mescidimize yaklaşmasın.”
tadır. Kur’an-ı Kerim, 610 ile 632 yılla- (Hadis)
rı arasında Mekke ve Medine’de indi-
Kurban Bayramı Zilhiccenin
rilmiştir. Başta Allah’a iman olmak
onuncu günü bayram namazından sonra
üzere insanlık âlemine kıyametin kopa-
başlayıp dört gün süren ve Allah’a
cağı güne kadar her konuda ışık tutacak
ibadet amacıyla kurban kesilen bayram.
olan ve hiçbir harfi değişmemiş ilahî
Kurban, bayramın ilk üç gününde kesi-
bir kitaptır. el-Furkan, el-Hâdi, el-
lir. Bayram günlerinde akraba ve dostlar
Kitap, eş-Şifa, el-Müheymin, ez-Zikir
ziyaret edilir, dargınlar barıştırılır, fakir-
gibi içeriğine uygun birden fazla isim-
ler yedirilir, giydirilir; bu suretle top-
leri vardır. Kur’an-ı Kerim, Hz.
lumsal barışın sağlanmasına katkıda
Ebubekir tarafından kitap hâline geti-
bulunulmuş olunur.
rilmiş, Hz. Osman tarafından da çoğal-
tılıp İslam âleminin değişik yerlerine Kureyş Kabilesi Hz. Peygam-
gönderilerek meydana gelebilecek ber’in bağlı olduğu kabilenin adı.
yanlışlıkların önüne geçilmiştir. O Kureyş kabilesi adını, Kureyş lakabıyla
günden beri milyonlarca insan ezber- bilinen Fihr b. Malik’ten almıştır.
lemiş, Müslümanlar Kur'an-ı Kerim’in Kureyş, Hz. Peygamber’in beşinci ku-
orijinal dilini namazlarda okumuş, şaktan dedesi olan Kusay b. Kilâb (M.
böylece bu ilahî kitap, unutulmaktan ve 480) zamanında Mekke’de siyasi üstün-
değiştirilmekten korunmuştur. lük ve nüfuz gücü kazanmıştır.
Kusay’dan itibaren Mekke’nin idaresi,
kurban 1. Kendisiyle Allah’a yak-
orduların kumanda edilmesi, savaşlarda
laşılan şey. 2. Belli nitelikleri olan bir
sancaktarlık, Kâbe’nin korunması, hacı-
hayvanı belirli günlerde ibadet niyetiyle
lara su dağıtımı ve hacıları konuk etme
usulüne uygun bir biçimde kesme.
görevi Kureyş kabilesinin olmuştur. Bu
Kurban kesme ibadeti bütün peygam-
niteliklere sahip olan kabile İslam gel-
berlerin uygulamalarında vardır. Hz.
dikten sonra da itibarını korumuştur.
Peygamber de kurban kesmiş ve ümme-
tinin de kesmesini istemiştir. Kurban, Kureyş suresi Kur’an-ı Kerim’in
zengin sayılan müminlerin yerine ge- yüz altıncı suresidir. Mekke’de inmiştir.
tirmesi gereken bir ibadettir. Koyun, Dört ayettir. Birinci ayette Kureyş kabi-
keçi, deve ve sığırdan kurban olur. lesinin seyahat geleneğinden söz ettiği
210
için bu adı almıştır. Sureye, Allah’ın kutsi hadis 1. Allah’ın, Hz. Mu-
Kureyşlileri ticaret için yaz ve kış yol- hammed’in gönlüne ilham ettiği, onun
culuklarına alıştırmasından ve bu yolla da bu ilham edilen şeyleri kendi ifadesi
kazanç temin etmelerinden bahseden ile dile getirdiği hadis(ler), rabbani
ayetlerle başlanır. Allah’ın lütfu ile hadis. 2. Hz. Peygamber’in Kur'an-ı
kendi içinde güven ve sevgi tesis eden Kerim dışında Allah’a nispet ederek
Kureyşlilerin, ticaret amacıyla yaz söylediği sözler, hadisler. Kutsi hadis-
mevsiminde Suriye’ye, kışın da Yemen lerle Kur'an-ı Kerim’in ayetleri arasın-
taraflarına gitmeleri ele alınır. Bu saye- daki farklar şöyledir: Kutsi hadisin
de Kureyş kabilesi hem ekonomik du- anlamı, Allah tarafından Hz. Peygam-
rumunu iyileştiriyor hem de farklı kül- ber’e ilham edilmiş olup kelime ve
türleri tanıyordu. Surede, Kureyşlilerin ifadeleri –diğer nebevi hadisler gibi-
bulundukları bölge ve bu bölgedeki Hz. Peygamber’e aittir. Ayetlerin ise
Kâbe sayesinde Allah’ın kendilerini hem anlamı hem de kelime ve ifadeleri
açlıktan ve korkudan emin kıldığı vur- Allah’a aittir. Bundan dolayı Kur’an-ı
gulanarak her türlü putperestlikten uzak Kerim’in ayet ve sureleri mucizedir.
kalmak suretiyle yalnızca Allah’a iba- Kur’an-ı Kerim tevatür yoluyla –hiçbir
det etmeleri istenmektedir. değişiklik olmadan- günümüze kadar
gelmiştir. Kutsi hadisler ise tevatür
kurra 1. Okuyucular, çok okuyan-
yoluyla nakledilmediği için sahih, hasen
lar. 2. Kur’an-ı Kerim’i ezberleyip
ve zayıf olanları vardır. Kur’an-ı Kerim
okuma konusunda uzmanlaşan, ibadet
ayetleri gerek namazda gerekse namaz
niyetiyle de Kur'an-ı Kerim’i çokça
dışında ibadet amacıyla okunur. Kutsi
okuyup namaz kılan ve okuduklarını da
hadisler ise ibadet amacıyla okunmaz.
başkalarına öğreten kimseler. “Sizin en
hayırlılarınız müezzinlik yapsın. kutup Tasavvufta veliler zümresi-
Kurranız da size imam olsun.” (Hadis) nin başkanı, dünyanın ve âlemin manevi
3. Kur’an-ı Kerim’i, Hz. Peygam- yöneticisi olduğuna inanılan en büyük
ber’den rivayet edilen ve kıraat imam- veli, insanı kamil.
larınca onaylanmış olan on çeşit okuyu-
küfür 1. Örtme, gizleme, yok etme.
şa göre rahatlıkla okuyabilen uzman
2. İnkâr etme, inanmama. “Şüphesiz ki
Kur’an-ı Kerim okuyucuları.
küfredip sonra da bu küfür hâli üzerine
kuru’ bk. hayız. ölenlere Allah’ın laneti vardır.”
(Kur’an-ı Kerim 2/161) 3. Nankörlük.
kuşluk namazı Güneşin doğuşun-
“Beni anın ki ben de sizi anayım, bana
dan kırk beş, elli dakika sonra başlayıp
şükredin, küfretmeyin.” (Kur'an-ı Ke-
tepe noktasına gelmesine kadarki süre-
rim 2/152) 4. Allah’ın, varlığını veya
de iki, dört, altı, sekiz ve on rekât ola-
birliğini inkâr etme, dinin kutsal saydığı
rak kılınan nafile namaz, Duha namazı.
gerçeklere inanmama ya da İslam’ın
“Kuşluk namazına Allah’a çokça tövbe
hak din olduğunu kabul etmeme. “Ey
eden insanlar devam eder.” (Hadis)
inananlar! İmana karşı küfrü seviyor-
larsa (tercih ediyorlarsa) babalarınız ve
211
kardeşleriniz de olsa onları dost edin- kürsi 1. Taht, üzerinde oturulan
meyiniz…” (Kur’an-ı Kerim 9/23) 5. sandalye. 2. İlim, güç, sulta, egemenlik,
Allah’ın göndermiş olduğu İslam dinini otorite. 3. Her şeyi kapsamına alan ve
toptan veya içerisindeki hükümlerden bütün mahlukatı egemenliği altında
herhangi birini inkâr etme, peygamber- tutan anlamında Allah’ın hükümranlığı
lerin bazısına inanıp bazısını reddetme. ve mülkü. “…Allah’ın kürsisi, gökleri
“Onlar ki inandıktan sonra küfre düştü- ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri (ve
ler, sonra da küfürleri arttı. Onların arasındaki her şeyi) koruyup gözetmek
tövbeleri kabul edilmeyecektir. Onlar ona ağır gelmez. O yücedir, uludur.”
gerçekten sapık olanlardır.” (Kur'an-ı (Kur'an-ı Kerim 2/255) “Yedi kat gökle-
Kerim 3/90) 6. Allah’a şirk koşma ri seyran eyleyen/Kürsü’nün üstinde
yahut Allah’ı yakışmayacak isim ve cevlan eyleyen/Miracında ümmetini
sıfatlarla anma. “Allah, Meryem oğlu dileyen/Adı güzel kendü güzel Muham-
Mesih’tir.” diyenler şüphesiz küfre med.” (Yunus Emre) 4. Her şeyi kuşa-
girmişlerdir.” (Kur’an-ı Kerim 5/17) 7. tıp denetim altına alan Allah’ın sonsuz
Allah’a inanmayan veya onu yüce oto- ilmi.
rite, kendinin ve tüm evrenin mutlak
kürsi ayeti bk. Ayetelkürsi.
hâkimi ya da ibadet edilecek tek tanrı
olarak kabul etmeyen. “İman ettikten kürsü Cami ve medreselerde ders
sonra tekrar küfre dönüp küfürde ileri vermek veya nasihat etmek için konulan
gidenler var ya, Allah onların tövbele- yüksek mekân, taht.
rini kesinlikle kabul etmeyecektir. On-
lar sapıkların ta kendileridir.” (Kur’an- küsuf namazı Güneş tutulması du-
ı Kerim 3/90) rumunda kılınan iki rekâtlık nafile na-
maz. Küsuf namazı cemaatle kılınır ve
küfranınimet 1. Yapılan ve görü- sünnettir. Namazdan sonra güneş ta-
len iyiliği unutup iyiliği yapanı tanı- mamen açılıncaya kadar dua edilir.
mama, teşekkür etmeme, nankörlük. 2. Küsuf namazı evlerde tek başına da
Bütün nimetleri veren Allah’ın emirle- kılınabilir.
rine aykırı hareket ederek davranışla-
rıyla veya sözlü olarak onun verdikleri- Kütübisemaviye Kaynağı vahiy
ni görmezlikten gelip şükretmeme. olan Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı
“Allah size kendi cinsinizden eşler Kerim gibi büyük kitaplar ile bazı pey-
yarattı ve eşlerinizden size oğullar ve gamberlere gönderilen kitapçıklar, say-
torunlar verdi. Sizi güzel rızıklarla falar. Semavi kitaplardan sadece
besledi. Böyleyken onlar, batıla inanıp Kur'an-ı Kerim, Allah’tan geldiği şek-
da Allah’a karşı küfranınimette mi liyle korunmuş ve korunmaktadır.
bulunuyorlar?” (Kur’an-ı Kerim 16/72) Kur'an-ı Kerim’in ifadesine göre her-
hangi bir değişikliğe uğramayan tek
küfüv bk. kefaet. semavi kitap Kur'an-ı Kerim’dir. Kitap-
ların asıllarına, ayırım yapmadan iman
küllî irade bk. iradeyikülliye.
etmek Kur’an-ı Kerim’in buyruğudur.
İlahî kitapların asılları arasında ayrım
212
yapmanın insanı İslam’dan uzaklaştıran
bir durum olduğu belirtilmiştir.
Kütübisitte İçerisinde Hz. Pey-
gamber’den nakledilen sahih hadislerin
toplandığı ve İslam dünyasında şöhret
bulmuş altı temel hadis kitabı.
Kütübisitte ve yazarları şunlardır: 1.
Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail el-
Buhari (h. 256/870), el-Camiu’s-Sahih.
2. Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyri en-
Nisaburi (h. 261/875), el-Camiu’s-
Sahih. 3. Ebu Davut Süleyman b. Eş’as
es-Sicistani (h. 275/892), es-Sünen. 4.
Ebu İsa Muhammed et-Tirmizi (h.
279/892), Sünen (el-Cami’). 5. Ebu
Abdurrahman Ahmed b. Şuayp en-
Nesai (h. 303/915), es-Sünen. 6. Ebu
Abdullah Muhammed b. Yezid Mace
el-Kazvini (h. 273/887), es-Sünen.

213
L illa billahi’l-aliyyi’l-azim.” biçimindeki
övgü sözünün kısaltılmış biçimi. Hz.
Lafzatullah bk. Lafzayicelal.
Peygamber bu saygı ve övgü cümlesi-
Lafzayicelal 1. Allah. “Biri hattın; nin çokça okunmasını istemiştir. İnsan
biri mermerin, tuncun/Kurşunun sırrını bu sayede kendi konumunu hatırlar ve
aramış, bulmuş;/Yesârî elinde Allah’la sürekli iletişim kurar. Kültürde
‘Lafzayicelal’/Sinan’da kubbeyle mi- bir sıkıntı, bir bela anında, sabrın tü-
nare olmuş.” (A. N. Asya) 2. Yücelik kendiğini göstermek için söylenir. “La
ve ululuğunu belirtmek amacıyla yal- havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-
nızca “Allah” ismi için kullanılan bir azim’ cennetin hazinelerinden bir hazi-
saygı ifadesi. Esmayıhüsnasının hepsi- nedir.” (Hadis)
nin anlamı Allah Lafzayicelalinin için-
lahik 1. Yetişme, ulaşma, yakala-
de vardır. Bu ismin çoğul kullanımı
ma, katılma. 2. Namaz kılmaya imamla
yoktur. Kur'an-ı Kerim’de 2697 kez
başladığı hâlde unutma, uyku, gaflet,
geçer. Allah ismi, Medine’de inen ayet-
abdestinin bozulması veya herhangi bir
lerde, Mekke’de inen ayetlerden daha
özür sebebiyle namaza ara vererek
çok kullanılmıştır. Lafzayicelale
namazının bir kısmını imam ile birlikte
Lafzatullah da denir.
kılamayan kimse.
lafzen rivayet bk. rivayet.
lahn 1. İma, dokundurma (tariz) ve
lağv 1. Yararsız ve boş konuşma, kinaye gibi örtülü anlatım. “… Sen
hükümsüz ve asılsız söz söyleme, ge- onları (münafıkları) yüzlerinden ve
reksiz iş yapma. “Cuma günü hutbe konuşmalarındaki lahndan tanırsın…”
okunurken yanınızdaki kimseye ‘sus’ (Kur’an-ı Kerim 47/30) 2. Hatalı oku-
bile diyecek olsanız lağv yapmış olur- ma, hatalı konuşma, dil bilgisi kuralla-
sunuz…” (Hadis) 2. İnsanın dünyasına rında ve tecvitte hata yapma. 3. Sesi
ve ahiretine yararı olmayan veya zararlı güzelleştirmek veya sese değişik bir
olduğundan dolayı terk edilmesi gerekli biçim vermek amacıyla ezgili bir sesle
olan boş şeyler. İnsanları eğlendirmek Kur'an-ı Kerim okurken yapılan hata,
için şaka da olsa yalan söylemek, lü- yanlış okuma. Kıraat bilginleri, namaz-
zumsuz konuşmak ve dinen hoş görül- da Kur'an-ı Kerim okurken aşırı derece-
meyen uğraşlarda bulunmak lağv kabul de lahn yapmayı sakıncalı görmüşlerdir.
edilmiştir. “(Ahirette) kurtulacak olan- “Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendiğiniz
lar sadece ve sadece müminlerdir. gibi miras paylaşım ilmini, sünnetleri ve
Onlar ki namazlarında alçak gönüllü (nelerin) lahn olduğunu öğrenin (ki
bir duyarlılık içerisindedirler ve lahn yapmayasınız.)” (Hz. Ömer)
lağvdan yüz çevirirler.” (Kur'an-ı Ke-
Lailaheillallah “Allah’tan başka
rim 23/1-3)
hiçbir tanrı yoktur.” anlamına gelen ve
la havle Hz. Peygamber’in “Ev- İslam inancının temeli olan
rende mutlak anlamda gücün ve kuvve- “kelimeitevhit.” Kelimeitevhidin tama-
tin kaynağı yüce ve ulu Allah’tır.” mı “La ilahe illallah Muhammedün
anlamına gelen “La havle vela kuvvete Resulullah”tır. Dolayısıyla Hz. Mu-
214
hammed’in elçiliğini kabul etmeyen bir azap vardır.” (Kur’an-ı Kerim
kimsenin tevhit inancı tam değildir. 24/23) 4. Allah’ın kişiyi hayırdan ve
Onun peygamberliğini kabul etmeyen rahmetinden yoksun bırakması. “Biz
mümin sayılmaz. Kelimeitevhit, Hz. kitapta açıkça belirttikten sonra indir-
Muhammed’in peygamberliğine kesin diğimiz apaçık delilleri ve hidayeti
olarak inanmakla tamamlanır. Çünkü gizleyenler var ya, işte onlara hem
Kur'an-ı Kerim, Allah ile elçileri ara- Allah lanet eder, hem de bütün lanet
sında iman bakımından ayrım yapmayı ediciler lanet eder. ” (Kur'an-ı Kerim
yasaklamakta, bu ayrımı yapanları 2/159)
Müslüman olarak kabul etmemektedir.
Lat İslam öncesi dönemde Arapla-
(Kur’an-ı Kerim 4/150-151) “Çokça
rın en çok saygı duyduğu putlardan biri.
‘Lailaheillallah’ diyerek imanınızı
Cahiliye Döneminde, Lat putuna Taif
yenileyiniz.” (Hadis) “Kim, anlamını
kentinde oturan Sakif kabilesi özel bir
bilerek Lailaheillallah derse cennete
önem vermiştir. Beyaz bir kaya parçası
girer.” (Hadis)
olan bu putun altındaki çukurda kendi-
lakap 1. Kişinin özel isminden ayrı sine sunulan hediyeler korunmuştur.
olarak takılan övgüye veya yergiye Arabistan’ın değişik yerlerinde bu put
işaret eden bir isim ya da sıfat. “Ey için sunak yerleri yapılmıştır. Taif kenti
iman edenler! Hiçbir toplum (başka) Müslümanlarca ele geçirilince bu put
insanları alaya alıp küçümsemesin. ortadan kaldırılmıştır.
Belki o (alay edip küçümsedik)leri
Latif (el-Latif) “Her şeyi bütün in-
kendilerinden daha hayırlı olabilirler ve
celikleri ile bilen, bütün yarattıklarına
hiçbir kadın da (başka) kadınları (kü-
en kibar bir biçimde davranan, kullarına
çümseyip alaya almasın); alay edilenler
sürekli merhamet ve lütufta bulunan,
alay edenlerden daha hayırlı olabilirler.
insanların ihtiyaçlarını anında bilip
Hiçbiriniz başka birini karalamasın,
onlara sayısız nimetler veren.” anla-
birbirinizi (yaralayıcı, incitici) lakaplar
mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
ile aşağılamayın…” (Kur'an-ı Kerim
“Yaratan Allah (yaratmış olduğu var-
49/11) 2. Bir insanın veya kabilenin
lıkların ihtiyaçlarını, gizli ve açık her
adının benzerlerinden ayrılması için
şeylerini) hiç bilmez mi? O Latif ve
sonradan verilen ad.
Habir’dir.” (Kur'an-ı Kerim 67/14)
lanet 1. Uzaklaştırma, kovma. 2.
lebbeyk bk. telbiye.
Beddua etme, hakaret, sövüp sayma,
gazap etme, buğzetme, ilenç. “Ben ledünni ilim Kişinin herhangi bir
lanet eden bir peygamber olarak gön- çabayla; okumak, araştırmak ve tefek-
derilmedim.” (Hadis) 3. Allah’ın, kişiyi kürle elde etmeyip Allah tarafından
bağış, merhamet ve nimetlerinden uzak bağış olarak kendisine verilen ilim,
tutması. “Namuslu, hiçbir şeyden ha- vehbi ilim. Tasavvuf kaynakları, ledün-
bersiz mümin hanımlara zina iftirasın- ni ilmin düşünce ve davranışları
da bulunanlar dünyada da ahirette de Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in
lanete uğramışlardır. Onlar için büyük sünnetine uygun düşen Allah’ın sevgili
215
kullarına verilebileceğini savunmuşlar- Kerim bedbaht, yalancı, hakikate karşı
dır. Fakat bu ilmin, Kur’an-ı Kerim ve sırtını dönen kimseler olarak tanıtır.
sünnetle uyum içerisinde olması gere- Cömertlik yapan ve fakirlere karşı mer-
kir. Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete aykırı hametli olanlar ise, Allah yolunda mal-
olan bir ilme ‘ledünni ilim’ denilemez. larını veren, verdiklerinde yalnız Al-
“Bu gelen ilmi ledün sultanıdır./Bu lah’ın rızasını arayan ve ibadetlerinde
gelen tevhidü irfan kânıdır.” (Süley- bilinçli insanlar olarak övgüyle anlatılır.
man Çelebi) Allah’ın, inancıyla davranışları arasında
uyum bulunan müminleri hem bu dün-
Lehep suresi bk. Tebbet suresi.
yada hem de ahirette hoşnut edeceğini
Levhimahfuz Tüm varlıklar ve bildiren ayetle sure son bulur.
olaylarla ilgili Allah’ın takdirinin ve
Lihyeyişerif Hz. Peygamber’in saç
bilgisinin kayıtlı olduğu ve nasıl oldu-
ve sakalından alınıp korunan ve ülke-
ğunu insan aklının kavrayamayacağı
mizde mübarek gün ve gecelerde Müs-
Allah katındaki kitap. “(Kur'an onların
lümanların ziyaretine açılan saç ve
söylediği gibi bir söz değil) O, şerefli
sakal telleri.
bir Kur'an’dır. Ve o Levhimahfuz’da
(yazılı)dır.” (Kur'an-ı Kerim 85/21-22) Livayişerif Hz. Muhammed’in sa-
vaşlarda ordu komutanlarına verdiği
Leyleyiberat bk. Berat Gecesi.
sancak, bayrak. Livayişerif, Topkapı
Leyleyikadir bk. Kadir Gecesi. Sarayı’nın Mukaddes Emanetler Bölü-
münde korunmakta olup eskiden savaş-
Leyleyimirac bk. Miraç Gecesi.
larda açılır, savaş bitince katlanıp tekrar
Leyleyiregaip bk. Regaip Gecesi. yerine konurdu.
Leyl Suresi Kur'an-ı Kerim’in Livayihamd Mahşer günü Hz.
doksan ikinci suresidir. Mekke’de in- Muhammed’in kendisine iman eden
miştir. Yirmi bir ayettir. Adını birinci müminleri korumak için altına alacağı
ayette geçen ve “gece” anlamına gelen manevi sancak. Dinî kaynaklarda,
“leyl” kelimesinden almıştır. Sureye, Livayihamd’ın altına girip Hz. Pey-
Allah’ın yaratmış olduğu gecenin ve gamber’in himayesini elde edebilmek
gündüzün ve içerisindeki varlıkların için kişinin Müslümanca bir hayat sürüp
önemine dikkat çekilerek başlanır. yaşantısında Hz. Muhammed’i örnek
İnsanın yapmış olduğu çalışmalardan alması ve Müslüman olarak vefat etme-
bahsedilir. Yapılan çalışmaların amacı- sinin zorunlu olduğu haber verilmiştir.
na ve Allah katındaki değerine göre “Övünmek için söylemiyorum! Kıyamet
insanın cennetlik veya cehennemlik gününde ilk diriltilecek benim. İlk şefaat
olacağı vurgulanır. Mekke’deki fakirle- isteyen ve şefaati kabul edilen benim.
re karşı zenginlerin duyarsız davranış- Livayihamd benim elimde olacaktır.”
ları kınanır. Bu çerçevede cimrilik (Hadis)
yapan insanların tasviri yapılır. Başka-
lohusalık Kadınların doğum yap-
larına karşı cimri davrananları Kur'an-ı malarından itibaren en az bir, en fazla
216
kırk gün süre ile rahimlerinden gelen rim’in özellikleri anlatılarak başlanır.
kana bağlı olarak ortaya çıkan özel bir Daha sonra da bu kitaba iman eden
durum, nifas hâli. Kadınlar, lohusalık müminlerin namaz kılmak, zekât ver-
süresince namazlarını kılamaz, Kâbe’yi mek, ahirete inanmak gibi güzel özellik-
tavaf edemez, oruç tutamazlar. Oruçla- lere sahip oldukları bildirilir. Kur'an-ı
rını lohusalık hâli bittikten sonra uygun Kerim’i bir eğlence gibi değerlendiren,
bir zamanda kaza ederler. Kadınların, onun getirdiği gerçeklere sırt çeviren
lohusalık döneminde dua etmelerinde müşriklerin çirkin davranışlarına yer
herhangi bir sakınca yoktur. Lohusa verilir. Müşriklere, Allah’ın evrende
hâlindeki kadınlar kocalarıyla cinsel yarattığı mucizeler hatırlatılarak iman
ilişkide bulunamazlar. etmeye davet edilirler. Surede, kendisi-
ne ilim ve hikmet verilen Lokman’ın
Lokman Kur'an-ı Kerim’de kendi-
oğluna vermiş olduğu öğütler, çocuk
sine ilim ve hikmet verildiği açıklanan
eğitiminde bir model olarak sunulur. Bu
fakat bir veli mi yoksa peygamber mi
çerçevede Lokman, oğluna, Allah’a şirk
olduğu belirtilmeyen büyük bir şahsi-
koşmamasını, yalnızca Allah’a ibadet
yet. Adı, Lokman b. Âd’dır. Kur'an-ı
etmesini, Allah’a isyan içermeyen ko-
Kerim’de örnek bir kişi olarak sunul-
nularda anne ve babasına saygılı olma-
muştur. Çok uzun bir ömür yaşadığı
sını, iyi insanlarla dostluk yapmasını,
söylenmiştir. Hikmetli söz söylemesiy-
namazını kılmasını, Allah’ın emirlerini
le meşhur olmuştur. Eyüp Peygamberin
başkalarına anlatmasını, kötülükleri
kız kardeşinin veya teyzesinin oğlu
engellemesini, başına gelen musibetlere
olduğu rivayet edilmiştir. Davut Pey-
sabretmesini, insanları küçük görmeme-
gamber zamanına yetişip ondan ilim
sini ve alçak gönüllü olmasını öğütler.
öğrendiği, fetva verdiği ve Hz. Da-
Surede, Allah’ın yer ve gökte yaratmış
vut’un yardımcısı olduğu nakledilmiş-
olduğu varlıkların önemine dikkat çeki-
tir. Kur'an-ı Kerim’deki Lokman sure-
lir. Allah’ın sadece varlığını kabul edip
sinin on iki ile on dokuzuncu ayetleri
birliğini kabul etmeyen Mekke müşrik-
arasında onun bilgisinden, çocuk yetiş-
leri uyarılır. Allah’ın varlığıyla beraber
tirme konusundaki öğütlerinden bahse-
yaratma ve emretmede de bir olduğunu
dilmiştir. Lokman, kendisine verilen
kabul etmeleri emredilir. Allah’ın ilmi-
bilgi ve hikmetin yanında hekimliğin de
nin ve kudretinin sonsuzluğu vurgula-
atası olarak tanınmıştır. Bütün bitkilerin
nır. Gaybı yalnızca Allah’ın bildiğini
özünü bildiği ve bu bitkilerden dertlere
haber veren ayetlerle sure son bulur.
deva olacak formüller ürettiği haber
verilmiştir. Luka İncili Yirmi dört bölümden
oluşan, Pavlus’un arkadaşı olan Luka
Lokman suresi Kur'an-ı Kerim’in
tarafından yazılan ve Hristiyan dünya-
seksen birinci suresidir. Mekke’de
sında meşhur olan İncil. Luka, Havari
inmiştir. Otuz dört ayettir. Adını, sure
olmayan Pavlus ile beraber çalışmış ve
içinde oğluna yaptığı öğütleri anlatılan
onun etkisinde kalmıştır. Bu İncil genel-
Lokman adlı ilim ve hikmet sahibi
likle Hz. İsa’nın hayatından ve dinî
şahıstan almıştır. Sureye, Kur'an-ı Ke-
öğretilerinden bahseder. Hristiyan dün-
217
yasında yüzlerce İncil yazılmış; M.S.
325 tarihinde toplanan İznik
Konsili’nde yalnızca dört İncil kabul
edilmiştir. Luka İncili de kilisenin ka-
bul ettiği dört İncil’den biridir.
Lut Peygamber Kur'an-ı Ke-
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
Lut Peygamber, Hz. İbrahim’in karde-
şinin oğludur. Peygamberlik görevini
Filistin topraklarındaki Sedum şehrinde
yapmıştır. Buranın halkının her türlü
ahlaksızlığı yapan ve eşcinsel ilişkiler-
de bulunan kişiler oldukları rivayet
edilmiştir. Lut Peygamber de en büyük
mücadeleyi eşcinsellere karşı vermiştir.
Ondan, Kur'an-ı Kerim’de yirmi yedi
yerde bahsedilmiştir. Surede, Lut Pey-
gamber hüküm vermedeki üstünlüğü,
ilmi ve salih bir peygamber olmasıyla
övülmüştür. Tüm uyarı ve gayretine
rağmen ahlaksızlıktan vazgeçmeyen
kavmi ilahî cezaya çarptırılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de, Lut Peygambere
inanan çok küçük bir grubun dışında
bütün sapıkların helak olduğu haber
verilmiştir.
lütuf 1. Bağış, iyilik etme, yardım-
da bulunma. 2. Nazik ve merhametli
davranma. 3. Kulu, Allah’ın af ve rah-
metine yaklaştıran, günahlara düşmek-
ten uzaklaştıran her türlü ilahî yardım.
“Hiç kimse Allah’ın lütfu olmadan
cennete giremez.” (Hadis) 4. İnsanın
özgür bir biçimde Allah’a iman edip
onun emirlerine uymasını kolaylaştıran
ilahî fiil, Allah’ın yardımı.

218
M yerde) yalnız beni mabut edininiz.”
(Kur'an-ı Kerim 29/56)
maazallah 1. “Allah esirgesin, Al-
lah korusun, Allah saklasın.” anlamında Macid (el-Macid) “Şanı, şerefi,
bir dua sözü. 2. Tehlikeli bir durum değeri büyük, kendisine ibadet ve sa-
veya kötü bir haber karşısında “Tek mimiyetle yaklaşan kullarına bağışı
sığınılacak varlık Allah’tır; ondan baş- ölçüye sığmayacak kadar çok olan.”
ka sığınılacak kimse yoktur.” anlamın- anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
da söylenen bir dua cümlesi. “(Kadın), biri. “… O Allah ki Maciddir…” (Ha-
Yusuf’a ‘Hadi gelsene!’ (diyerek günah dis)
işlemeye çağırdığında) Yusuf “Maazal-
mağfiret 1. Örtme, gizleme, bağış-
lah!” dedi…” (Kur'an-ı Kerim 12/23)
lama, af, yarlıgama. “Rabb’inizden bir
mabet 1. İbadet edilen yer, tapı- mağfirete ve genişliği göklerle yer arası
nak, ibadethane. Her dinin kendine kadar olan ve müttakiler için hazırla-
özgü mabetleri vardır. Yahudilerin nan cennete koşun!” (Kur’an-ı Kerim
mabetlerine havra ve sinagog, 3/133) 2. Allah’ın, kendisine içtenlikle
Hristiyanlarınkine kilise, Müslümanla- tövbe eden ve hatasını kabul edip bir
rınkine ise cami veya mescit denir. 2. daha günah işlememe konusunda söz
Müslümanların toplu olarak ibadet veren kullarının günahlarını bağışlama-
edebilmeleri için yapılmış olan yer, sı, affetmesi. Allah’ın af ve mağfireti
cami, mescit. “Ruhumun senden ilahî herkese açıktır. Şirk ve küfürde devam
şudur ancak emeli:/Değmesin mabedi- etme hariç, tövbe edilen bütün günahla-
min göğsüne namahrem eli./Bu ezanlar rı, Allah’ın mağfiret edeceği Kur'an-ı
ki şehadetleri dinin temeli/Ebedî yur- Kerim’de haber verilmektedir. “İnkâr
dumun üstünde benim inlemeli.” (M. A. edenlere büyük bir azap vardır. İman
Ersoy) edip Allah için yararlı işler yapanlara
ise mağfiret ve büyük bir ecir vardır.”
mabut 1. Kendisine ibadet edilen,
(Kur'an-ı Kerim 35/7)
tapınılan varlık, ilah, rab. 2. İbadet
edilmeye layık olan tek varlık, Allah. mahcur 1. Engellenen, kısıtlı, ka-
“Ey benim her taşı bir mabed-i iman yıtlı. 2. Çocukluk, akıl hastalığı, bunak-
yurdum/Seni er geç bana bir gün vere- lık, savurganlık ve aptallık gibi sebep-
cek Mabudum.” (M. A. Ersoy) Hz. lerden dolayı sözlü veya fiilî olarak
Peygamber, Allah’tan başka varlıkları yapacakları hukuki işlemleri sınırlanan,
mabut edinen müşrik bir toplumu tek engellenen kişi. Fıkıhta, esas olan öz-
mabut olan Allah’a ibadet etmeye ça- gürlük olup kimsenin mali veya hukuki
ğırmıştır. İslam dinine göre Allah’tan yetkileri kısıtlanamaz. Fakat kişi davra-
başka hiçbir varlık mabut edinilemez. nışlarıyla kendini, çevresini ve mali
Çünkü Allah’tan başka hiçbir varlık haklarını sıkıntıya sokarak büyük zarar-
ibadete layık değildir. “Ey iman eden lara sebep olursa, bazı davranışlarına
kullarım! Şüphesiz, benim yarattığım sınırlama getirmek; mahcur etmek ge-
yeryüzü geniştir. Her durumda (ve her rekir. Bununla, doğacak olan daha bü-
yük zararlar önlenmiş olur.
219
mahfil 1. Toplantı yeri. “Yunus kontrol ederek tüm davranışlarında
imdi avunur/Dostu gördü sevi- Allah’ın rızasını gözetmeleri, Allah’ı
nir/Erenler mahfilinde/Işka cünbiş görüyormuş gibi hareket etme bilinci
eyledi.” (Yunus Emre) 2. Camilerde kazanmaları “mahviyat makamı” ile
halifelerin, hükümdarların veya bunlara açıklanmıştır.
vekâlet eden üst düzey yöneticilerin,
mahya 1. Birden çok minaresi bu-
yakın çevresiyle beraber namaz kılma-
lunan camilerde özellikle ramazan ayla-
ları için ayrılan özel bölme.
rında minareler arasına yazılan dinî
mahrem 1. Saygıya ve gizlenme- içerikli ışıklı yazı. “Mahya olmak için
ye değer şey. 2. Herkesin bilmesi ge- Sultan Selim’e/Göklerden yıldızlar
rekmeyen şey. 3. Aralarındaki kan ordusu gelir.” (A. N. Asya) 2. Hz.
bağının yakınlığından dolayı birbirleri Peygamber’e toplu hâlde salatüselam
ile evlenmeleri yasak olan çok yakın getirilen meclis; zikir meclisi.
akrabalar. İslam’a göre bir erkek için
Maide suresi Kur’an-ı Kerim’in
annesi, kızları, büyük anneleri, kız
beşinci suresidir. Medine’de inmiştir.
kardeşleri, yeğenleri, hala ve teyzeleri;
Yüz yirmi ayettir. Sure, yüz on ikinci ve
kadın için ise babası, oğulları, dedeleri,
yüz on dördüncü ayetlerinde Hz. İsa ve
amcası, dayısı, yeğenleri, erkek kardeş-
arkadaşlarına inen ‘maide’ (sofra) mu-
leri mahremdir.
cizesinden söz ettiği için bu adı almıştır.
mahşer Kıyamet günü ikinci kez Sureye, müminlerin Allah’a vermiş
sûra üflendikten sonra bütün insanların oldukları sözler ve aralarında yapmış
diriltilerek mezarlarından kalkıp dün- oldukları antlaşmalara uygun davran-
yada iken yaptıkları her şeyin hesabını malarını emreden ayetlerle başlanır.
vermek üzere toplanacakları yer. Mah- Müminlere, hac ve umre için ihram
şere inanmak, ahirete iman konusu giydiklerinde Harem sınırlarında dinin
içinde ele alınır. Kur'an-ı Kerim’de ve koyduğu yasaklara uymaları, İslami
Hz. Peygamber’in sünnetinde bu konu- usullere göre kesilmeyen hayvanları
ya çokça yer verilmiştir ki bunun nede- yememeleri, iyilik ve takva üzerine
ni; insanlara sorumluluk duygusu ka- yarışmaları ve Allah’ın insanlık için
zandırıp Allah’ın ve insanların hukuku- seçmiş olduğu son dine uymaları emre-
nu gözeten sağlıklı ve duyarlı bir top- dilir. Surede, abdestin nasıl alınacağı,
lum oluşturmaktır. “Mahşer gününde teyemmümün nasıl yapılacağı da açık-
huzurunda toplanıp bir araya geleceği- lanır. Ayrıca hukuk önünde adaletin
niz Allah’ın emir ve yasaklarına uygun zayi olmaması için şahitliğin önemin-
bir hayat yaşayarak onun koruması den ve şahitlikle ilgili meselelerden de
altına girin.” (Kur’an-ı Kerim 5/96) bahsedilir. Medine Dönemi’nin sonla-
rında gelen bu surede, Hristiyanların
mahv Dervişin, Allah’a olan sev-
Allah’a oğul isnat etme gibi çarpık
gisinin coşkusuyla her türlü iyi huyları-
düşünceleri eleştirilir. Böyle bir inancın
nı eğitip geliştirmesi ve tüm kötü huy
apaçık bir küfür olduğu anlatılır. Bu
ve davranışlarını bırakması. İslam ta-
çerçevede Yahudilerden de bahsedilir
savvufunda, dervişlerin benliklerini
220
ve onların Hz. Musa’ya yapmış olduk- 44/51-53) 2. Velilerin kabirleri veya
ları kötü davranışlar haber verilir. Pey- onların sembolik türbeleri. 3. Tasavvuf
gamberlerine karşı gelen toplumların yoluna giren dervişin, yaratılışında var
kurtuluşunun imkânsızlığı ele alınır. olan iyi huy ve temiz duygularını kalıcı
Daha sonra, yol keserek eşkıyalık yap- ve sürekli bir duruma getirme çabası
mak kınanır. Mal emniyetinin üzerinde sonucunda kazandığı derece; ahlaki
durulup hırsızlık ve hırsıza verilecek donanım.
cezalar belirtilir. İslam dininde sebat
Makamıibrahim Hz. İbrahim’in,
etmenin önemi belirtilir; dinden dön-
Kâbe’yi yaparken duvar yükselip boyu
menin yanlışlığı anlatılır. Bu çerçevede
ulaşamayacak bir duruma geldiğinde
dinden toplu bir dönüş de olsa Allah’ın
iskele olarak ayağını bastığı, daha sonra
insanlara muhtaç olmadığı vurgulanır.
üzerine çıkarak insanları hacca davet
Allah’ın, dilerse dinine sahip çıkacak
ettiği taş. Makamıibrahim, günümüzde
başka toplumlar yaratacağı hatırlatılır.
Kâbe’de, Mescidiharam içinde tavaf
Dinin boş bir temenni olmadığı, aksine
yerine açılan Benî Şeybe kapısı keme-
insanın dinî emirleri yaşadığı sürece
riyle Beytullah arasında bulunan küçük,
hayatının anlam kazanacağı ve gerçek
kubbeli yapıdır. Tavaf namazı
bir kimlik elde edebileceği söylenir.
Makamıibrahim’in arkasında kılınır.
Surede, Allah’ın helal kıldığı şeylerden
“(Kâbe’de insanlara doğruyu gösteren)
insanın kendini mahrum etmemesi
apaçık deliller ve Makamıibrahim
önerilir. Yemin ve yemin kefareti ile
vardır. Kim ki Kâbe’ye girerse orada
ilgili hükümlere yer verilir. İçki ve
emniyet ve huzur bulur.” (Kur'an-ı
kumar dâhil her türlü uyuşturucu, ku-
Kerim 3/97)
mar ve şans oyunlarının yasaklanması
hikmetleriyle birlikte açıklanır. Vasiyet Makamımahmud Hz. Peygam-
hukuku ile ilgili önemli açıklamalar ber’in, kıyamet gününde ümmetinin
yapılır. Allah’ın, Hz. İsa’ya vermiş günahkâr müminlerinin ateşten kurtul-
olduğu lütuflar, mucizeler ve yardımcı- maları veya iyilerinin derecelerinin
ları olan havariler de surede anılır. daha da artması için Allah’ın izniyle
Surenin adına konu olan gökten kullanacağı yardım etme, şefaat maka-
‘maide’ (sofra) indirilmesi mucizesine mı. Her peygamber duasını ve ümmeti-
de surenin sonunda yer verilir. Yerde ne yardım hakkını dünyada kullanması-
ve gökte her türlü hâkimiyetin yalnızca na rağmen Hz. Muhammed bu hakkını
Allah’a ait olduğunu belirten ayetle ahirete bırakmıştır. Ona verilen bu hak
sure son bulur. ve yardım etme yetkisi
Makamımahmud’dur.
makam 1. Ayak üstü durulacak
“Makamımahmud, ümmetime şefaat
yer, mertebe, konum, ikametgâh, mev-
etmem için Allah’ın bana (kıyamet
ki. “Takva sahipleri gerçekten güvenilir
gününde) vereceği makamdır.” (Hadis)
bir makam içerisindedirler. Bahçelerde
“Gecenin bir kısmında uyanarak sana
ve pınar başlarındadırlar. Karşılıklı
ait bir nafile olarak namaz kıl. (Böyle-
oturarak, ince ipekten ve parlak atlastan
ce) Rabb’inin seni Makamımahmud’a
(elbiseler) giyerler.” (Kur’an-ı Kerim
221
yükselteceğini umabilirsin.” (Kur’an-ı lik, Muvatta’yı, yetmişten fazla İslam
Kerim 17/79) hukukçusunun onayını aldıktan sonra
yayınlamıştır. Maliki Mezhebi, sünnetin
makber Mezar, kabir, medfen;
beşiği olan Medine’de doğduğu için
ölünün gömüldüğü yer. “Ey şehit oğlu
Medineli sahabelerin görüşlerine özel
şehit isteme benden makber/Sana
önem verir. Mezhep içinde Hz. Ömer
aguşunu açmış duruyor peygamber.”
(ö. 23/644), Zeyd b. Sabit (ö. 45/665)
(M. A. Ersoy)
ve Hz. Ayşe’nin (ö. 58/678) görüşleri-
mâlâyani 1. Anlamsız, yararsız nin ağırlıklı bir yeri vardır. Sahabeler,
söz ve iş, insan için arzu edilmeye Medine’yi yurt edinip Hz. Peygam-
değmez boş şey, abes. “Her belaya ber’in hayat tarzını en güzel biçimde
tahammül kıl/Her nefeste Yaradan’a yaşadıkları için bu hayat tarzı Medine
şükreyle/Her kelamı derûnundan halkı tarafından da benimsenmiştir.
fikreyle/Açma mâlâyani dil kapısını.” Bundan dolayı Malikiler, Medine halkı-
(Sümmâni) 2. Konuşan kişiye veya nın yaşayışını hüküm çıkarmada bir
dinleyenlere, gerek bu dünyada gerekse dayanak olarak ele almışlardır. Maliki
ahirette herhangi bir yararı dokunma- Mezhebi’nde herhangi bir meselenin
yan gereksiz söz ve davranışlar. “Kişi- hükmü araştırılırken başvurulan kaynak
nin mâlâyaniyi terk etmesi Müslüman- ve dayanaklar önem sırasına göre şöy-
lığının güzelliğindendir.” (Hadis) ledir:
1. Kur’an-ı Kerim.
Malik Cehennemin bekçisi olduğu
2. Hz. Peygamber’in sünneti.
söylenen melek.
3. Sahabelerin konuyla ilgili fetva-
Malik b. Enes bk. Maliki Mezhe- ları.
bi. 4. İslam bilginlerinin icması.
5. Medine halkının uygulamaları.
Maliki Maliki Mezhebi’nden olan, 6. Kıyas.
Maliki Mezhebi’nin görüşlerini benim- 7. İstihsan.
seyen kimse. 8. İstishab.
Maliki Mezhebi Malik b. Enes’in 9. Mesalihimürsele.
(ö. 179/795) görüşleri etrafında oluşan 10. Seddizerayi.
ve ona nispet edilen fıkıh mezhebi. 11. Örf ve âdet.
Maliki Mezhebi’nin kurucusu Ebu Maliki Mezhebi bazı Kuzey ve Batı
Abdullah Malik b. Enes (ö. 93/712) Afrika ülkelerinde yaygındır.
Medine’de doğmuştur. Medine’nin Malikülmülk “Tüm var olanların;
seçkin âlimlerinden fıkıh ve hadis öğ- bilinen ve bilinmeyen her şeyin sahibi,
renimi görmüştür. Kendisi de daha onların sevk ve idaresini elinde tutan.”
sonra hadiste otorite olmuş ve İslam anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
dünyasının en meşhur hadis kaynakla- biri. “De ki: Allah’ım! Ey
rından el-Muvatta’yı hazırlamıştır. Bu Malikülmülk! Sen dilediğine mülkü
kitap aynı zamanda Maliki Mezhe- verirsin, dilediğinden mülkü alırsın,
bi’nin de temel kaynağıdır. İmam Ma- dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın,
222
hayır senin elindedir. Senin her şeye marifet 1. Bilme, tanıma. “Mari-
gücün yeter.” (Kur'an-ı Kerim 3/26 ) fet, iltifata göredir.” (Atasözü) 2. Derin
düşünme yoluyla bir şeyin anlaşılması
manastır 1. Rahiplerin dünya ile
veya ilhama dayanan aracısız bilgi,
ilişkilerini keserek içerisinde yaşadıkla-
irfan. “Anladım işi, sanat Allah’ı ara-
rı ve Hristiyanlara dinî eğitim verdikleri
makmış;/Marifet bu, gerisi yalnız çelik
yer. 2. Bazı dinlerde din adamlarının
çomakmış.” (N. F. Kısakürek)
dünyadan el etek çekerek topluca yaşa-
dıkları yer. “Eğer Allah bazı insanları marifetullah 1. Allah’ı gereği gibi
savunmasız bıraksaydı; manastırlar, bilip tanımaya çalışarak ona bağlanma.
kiliseler, havralar ve Allah’ın isminin Marifetullah sahibi olanlara arif denir.
çokça anıldığı mescitler yıkılırdı. Allah İmanı kuvvetli, takva sahibi müminler
kendi dinine yardım edene elbette yar- marifet sahibi olabilirler. Bunun için
dım eder.” (Kur’an-ı Kerim 22/40) özel unvanlara, sıfatlara, sahip olmak
gerekmez. Marifetullah yolu herkese
manen rivayet bk. rivayet. açıktır. 2. Allah’ı isimleriyle, sıfatlarıy-
Mâni (el-Mâni) “Hiçbir kötülüğe la ve fiilleriyle tanımaya çalışma, isim-
razı olmayan, kötülükleri engelleyen, lerinin ve fiillerinin anlamlarından
ibadet ve itaatle kendisine yakın olan çıkan manaları kavramaya gayret ede-
kullarına gelebilecek olan her türlü rek bu anlamlarla nasiplenme, davranış
kötülüğü savan.” anlamında Allah’ın hâline getirme.
esmayıhüsnasından biri. “… O Allah ki maruf 1. Herkesçe bilinen, tanınan,
el-Mâni’dir…” (Hadis) ünlü, aşina olunan. 2. Kur’an-ı Kerim
Maniheizm III. yüzyılda İran’da ve sünnete uygun olan, dinin ve aklın
Mani (M. 216-?) tarafından kurulan güzel gördüğü (her şey). Kur'an-ı Ke-
felsefi içerikli bir din. Müslümanlar, rim’de marufu emreden pek çok ayet
Maniheistlerle VII. yüzyıldan itibaren vardır. Marufu emretmek, bütün ilahî
Mezopotamya ve İran’da karşılaşmış- dinlerin ortak konusudur. Peygamberle-
lar; onlara ehlikitap muamelesi yapmış- rin hepsi bu konuda yoğun çalışma
lardır. Kutsal kitapları, Mani’nin sağlı- yapmıştır. Bu görevin yapılmasıyla
ğında öğrencileri tarafından kaleme toplumsal huzur, güven ve barışın olu-
alınan, Hayat İncili, Hayat Hazinesi, şacağına dair birçok ayet ve hadis var-
Şapuragan, Pragmateia, Sırlar Kitabı, dır. “Siz, tüm insanlık için gönderilmiş
Devler Kitabı ve Mektuplar’dır. en hayırlı ümmetsiniz; marufu emreder,
Maniheistler âlemin ezelî olduğunu kötülüklere engel olursunuz ve Allah’a
savunurlar. Evrende ışık ve karanlık iman edersiniz.” (Kur’an-ı Kerim
olmak üzere ikili bir ilah inancını be- 3/110)
nimserler. Maniheizm’de dua ve oruç Marunilik Yaygın olarak Lübnan
önemli bir yer tutar. Ele, dile ve bele ve Suriye taraflarında oturan Katolik
sahip olmak Maniheistlerin önemli kilisesine bağlı bir topluluk. Maruniler
ilkelerindendir. V. yüzyıl başlarında Aziz Maro denilen
ve yalnız yaşayan bir keşişe bağlanmış-
223
lardır. Hz. İsa’nın insan olmayıp ilah maslahat 1. İnsanlığın yararına
olduğunu savunurlar. Günümüzde top- olan şeyler. 2. Bütün ilahî dinlerin ortak
lam nüfusları iki milyona yakındır. gayesi olan ve kişinin ahlakını geliştirip
Fransa, ABD, Kanada, Avustralya ve güzelleştirmesine yarayan kurallar.
bazı Güney Amerika ülkelerinde Maru- “Eğer (insanlığın) maslahatı için çalı-
ni cemaatler vardır. şır, Allah’ın emir ve yasaklarını gereği
gibi gözetirseniz şüphesiz ki Allah çok
Marut bk. Harut ve Marut.
bağışlayıcı ve şefkatlidir.” (Kur’an-ı
masiva 1. Allah’ın dışındaki her Kerim 2/224) 3. Varlığı insanlık için
şey; bütün varlıklar. “Hem bilün kim zorunlu olan; dini, canı, soyu, aklı ve
masiva fani durur/Daim Allah’dur kim malı korumakla ilgili olarak Allah’ın
ol baki durur.” (Süleyman Çelebi) 2. koyduğu temel ilkeler.
Mutlak anlamda sevilip sayılarak
masum 1. Suçsuz, günahsız, kaba-
gönüle girmesi hoş görülmeyen şeyler.
hatsiz, korunmuş. “…Masum, Allah’ın
“Şu üç nitelik kimde bulunursa imanın
günah işlemekten koruduğu kimsedir.”
tadını alır: Kendisine, Allah ve Resulü-
(Hadis) 2. Peygamberlerin kasıtlı olarak
nün masivadan daha sevimli olması,
günah işlemekten uzak olmaları hâli.
kişinin sevdiğini yalnızca Allah için
Peygamberler, bizzat Allah tarafından
sevmesi, küfre dönmekten ateşe atıl-
günahtan uzak tutuldukları ve işlemele-
maktan korkar gibi korkması.” (Hadis)
rine izin verilmedikleri için günahsız-
masiyet 1. Başkaldırma, isyan et- dırlar. Özellikle de peygamberler inanç,
me, dinin sınırlarını çiğneme. “Allah’a ibadet, ahlak ve tebliğ alanında masum-
masiyetin olduğu yerde hiçbir kimseye durlar.
itaat edilmez.” (Hadis) 2. Allah ve
maşallah ‘Allah’ın istediği olur!’,
Resulünün koymuş olduğu emir ve
‘Allah nazardan saklasın!’, ‘Allah koru-
yasaklara bile bile karşı çıkma, günah-
sun!’ gibi anlamlara gelen hayret, dilek,
lara dalma. “(O hâlde) Ey iman etmiş
beğenme ve dua cümlesi. “Bahçene
olanlar! Gizli konuşmalarınızda, kötü
girdiğin zaman ‘Maşallah, kuvvet Al-
fiiller, saldırgan davranışlar ve Pey-
lah’a mahsustur.’ demen gerekmez
gambere masiyet niyetiyle fesat kurma-
miydi?” (Kur’an-ı Kerim 18/39)
yı bırakın; (bunun yerine) fazilet ve
Allah’a karşı sorumluluk bilinci üze- maşatlık Yahudi ve Hristiyan ölü-
rinde görüşmeler yapın ve huzurunda lerinin gömüldüğü mezarlık.
toplanacağınız Allah’a karşı sorumlu-
materyalist bk. dehri.
luğunuzun bilincinde olun.” (Kur’an-ı
Kerim 58/9) 3. Kur'an-ı Kerim ve sün- materyalizm bk. dehriye.
nette işlenmesi kesinlikle yasaklanan,
işleyenlerin cehennemle uyarıldığı matuh bk. ateh.
suçlar. “Allah’ım! Beni yaşattığın süre- Maturidi İnançla ilgili konularda
ce masiyetlerden uzak kalmayı ehlisünnet mezheplerinden Maturidi
lutfederek merhamette bulun!” (Hadis) Mezhebi’ne bağlı olan kişi.

224
Maturidilik İnanç konularında de özünde samimiyet olması gerçeği
Ebu Mansur Muhammed b. Muham- vurgulanır. Gösteriş için namaz kılan ve
med el-Maturidi’nin görüşleri çerçeve- kıldığı namaz, ahlakında en küçük bir
sinde oluşan ehli sünnet mezhebi. Ku- değişiklik yapmayan münafık tabiatlı
rucusu olan İmam Maturidi, Türkis- insanlar eleştirilir. İnancında ve ibadet-
tan’daki Semerkant şehrine bağlı lerinde bozukluk olan insanların komşu-
Maturid köyünde tahminen h.238/852 luk ilişkilerini gözetmedikleri anlatılır.
yıllarında doğmuş, h.333/944 yılında Bu kişilerin günlük ev eşyalarını veya
Semerkant’ta vefat etmiştir. Döneminin komşuların zorunlu ihtiyaçlarını karşı-
ünlü âlimlerinden dersler alan İmam lamakta cimri davrandıkları haber veri-
Maturidi, Ebu Hanife’nin kelam anlayı- lerek sure son bulur.
şının temsilcisi olarak bilinir. Bu ko-
maunet 1. Yardım, destek. 2. Al-
nuyla ilgili en meşhur eseri “Kitabu’t-
lah’ın, mümin bir kuluna darda kaldığı
Tevhit”tir. Maturudi, aklı bilgi kaynağı
ve sıkıntıya düştüğü zaman gönderdiği
olarak yeterince kullanmış bir İslam
olağanüstü yardımı ve desteği.
bilginidir. Başlıca görüşleri şunlardır:
1. Allah akılla bilinir fakat dinî Mazdekizm Hava, su, mal ve ka-
emir ve ibadetler ise akılla bilinemez. dınlarda ortaklığı savunan ve M. 495
2. Allah’ın zatından ayrılmayan sı- yılında İranlı din reformcusu Mazdek
fatları vardır. tarafından kurulan dinî akım. Mazdek,
3. Cennete giden müminler, Allah’ı din adı altında kendisine has felsefi
göreceklerdir. düşüncelerini insanlara anlatmaya ça-
4. Büyük günah işleyen, yaptığı lışmış; bu arada peygamber olduğunu
günahın haram oluşunu inkâr etmedik- da ilan etmiştir. Birçok sapık fikri oldu-
çe dinden çıkmaz. ğu söylenen Mazdek, zamanın hüküm-
darı Anuşirevan (M. 531-578) tarafın-
Maun suresi Kur’an-ı Kerim’in
dan idam ettirilmiştir.
yüz yedinci suresidir. Mekke’de inmiş-
tir. Yedi ayettir. Adını yedinci ayette mazmaza 1. Gargara, ağza bol su
geçen ve ‘komşuların günlük olarak alarak çalkalama. 2. Abdestte ve özel-
birbirinden alıp verdikleri ihtiyaç mad- likle gusül abdestinde ağzı bol su ile
deleri’ anlamına gelen “maun” kelime- çalkalayarak yıkama. “On şey peygam-
sinden almıştır. Sureye, ahiret gününü berlerin sünnetlerindendir: 1. Bıyıkları
inkâr eden ve bu inkârları nedeniyle kısaltmak 2. Sakal bırakmak 3. Dişleri
yetimlere kaba davranan, fakirlere de temizlemek 4. Bol su ile burun temizliği
maddi yardımda bulunmayıp onları yapmak 5. Mazmaza 6. Tırnakları kes-
yedirip içirmeyen Mekke müşriklerini mek 7. Parmak aralarını güzel yıkamak
kınamakla başlanır. Çünkü onların 8. Koltuk altlarını tıraş etmek 9. Kasık-
ihtiyaç sahiplerine çok cimri davrandık- ları tıraş etmek 10. Suyu ölçülü kullan-
ları ve fakirleri kazançlarından mahrum mak.” (Hadis)
bıraktıkları nakledilir. Surede, insanlar
mazur bk. özürlü.
yaptıkları her şeyde samimi olmaya
davet edilir ve bu çerçevede ibadetlerin
225
meal 1. Anlam, kavram, mefhum. için iman etmeleri ve fakirlere karşı
2. Kur’an ayetlerinin tam karşılıkları cömert davranmaları tavsiye edilir. Bu
başka dillere aktarılamadığından, ayette çerçevede cehennem azabından kurtul-
anlatılmak istenileni kelimesi kelimesi- mak için Allah’a iman, namaz kılma,
ne değil de biraz eksiği ile başka bir fakirlere yardım etme, Allah’ın emirle-
dile çevirme, yakın anlamlar verme. rine karşı duyarlı olma, namusu koru-
“Meal” kelimesi Kur’an-ı Kerim’in ma, emaneti muhafaza etme, sözünde
aynen tercümesine imkân olmadığı için durma ve davalarda dosdoğru şahitlik
kullanılmaktadır. Böylelikle mealde, yapma öğütlenir. Bu sayılan kurallara
Kur’an-ı Kerim metninin anlamının uymayanların cehennemdeki durumları
aynen verilmesine ilişkin bir eksikliğin anlatılır. Müşriklerin, mezarlarından
olduğu ima edilmektedir. Bu yüzden korkudan dolayı gözleri dönmüş bir
meal kelimesi Kur’an-ı Kerim tercüme- vaziyette kalkışlarını ve mahşer yerine
lerinde daha yaygın ve geçerli bir terim koşuşlarını anlatan ayetle sure son bu-
olarak kullanılmaktadır. Türkçede bir- lur.
çok meal çalışması yapılmıştır. Her
mecazıkur’an 1. Kur’an-ı Ke-
mealde yorumsal özellikler vardır.
rim’de mecazi anlamda kullanılan keli-
Hiçbir meal Kur’an-ı Kerim değildir.
melerin açıklamasını ve yorumunu konu
Mealler, meali hazırlayan kişinin dil,
alan ilim dalı. 2. Kur’an-ı Kerim’de
din, kültür, tarih ve sahip olduğu diğer
mecazi anlamda kullanılan kelimelerin
ilimlerin etkisi altında ortaya çıkan bir
tefsiri ile ilgili olarak yazılan eserlerin
çeviridir. İslam âlimlerine göre, ibadet-
ortak adı.
ler Kur'an-ı Kerim’in asıl metinleriyle
yapılır. Mecelle Osmanlılarda Tanzi-
mat’tan sonra, İslam hukuku kurallarına
Mearic suresi Kur'an-ı Kerim’in
ve bu konudaki değişik çalışmalara
yetmişinci suresidir. Mekke’de indiril-
dayanılarak hazırlanmış olan ilk medeni
miştir. Kırk dört ayettir. Sure, adını
kanun çalışması. Hanefi Mezhebi içti-
üçüncü ayette geçen ve “yükseklikler”
hatları çerçevesinde hazırlanan Mecel-
anlamına gelen ‘meâric’ kelimesinden
le’de, sosyal ve ekonomik şartlardaki
almıştır. Sureye, Mekke müşriklerinin
değişmeler ve yeni ihtiyaçlar dikkate
Hz. Peygamber’e “dünyada ve ahirette
alınmıştır. Mecelle, 1869-1876 yılları
başlarına gelecek belanın ne zaman
arasında Ahmed Cevdet Paşa (1823-
gerçekleşeceğini” sormalarına cevap
1895) başkanlığındaki bir komisyonca
verilerek başlanır. Onların bu tip alaycı
hazırlanmış, parça parça yürürlüğe
ve inkârcı yaklaşımlarına Hz. Muham-
konulmuş, 16 kitap ve 1851 maddeden
med’in sabretmesi, onlara iyilikle dav-
oluşmuştur. Mecelle, 4 Ekim 1926
ranması istenir. Onların arzu ettiği
yılında yeni Medeni Kanun’un uygu-
azabın kıyamet gününde mutlaka başla-
lanmaya başlamasıyla beraber yürürlük-
rına geleceği belirtilirken kıyamet tas-
ten kaldırılmıştır.
virleri de çokça yapılır. Cehennem
ehlinin karşılaşacağı korkunç azaplar Mecid (el-Mecid) “Her türlü lütuf
anlatılarak insanların ateşten kurtulmak ve nimeti kullarına verme hususunda
226
cömert, övülmeye layık, güç ve kuvvet Medeni ayetler; Medine’de inen surele-
sahibi.” anlamında Allah’ın esmayı- rin içinde de az da olsa Mekki ayetler
hüsnasından biri. “Ey Allah’ım! Rah- bulunabilir. Medeni sure ve ayetlerin
metin, esenliğin, bağışın İbrahim Pey- özellikleri şunlardır:
gamber ve ümmetinin üzerine olduğu 1. Medeni sureler daha çok ibadet
gibi Hz. Muhammed ve onun ümmetinin ve muamelata ilişkindir.
de üzerine olsun. Şüphesiz sen Hamid 2. Toplumsal ilişkiler ve yönetim
ve Mecid’sin.” (Hadis) işlerini düzenlemeyi öğreten ayetler
sıklıkla yer alır.
Me’cüc bk. Ye’cüc ve Me’cüc.
3. Mekki ayetlere göre daha uzun-
Mecusi Mecusilik dininden olan durlar.
kimse, Zerdüşti, ateşperest; ateşe tapan. 4. Bir kısım ayetler İslam toplumu-
nun koruması altına giren Yahudi,
Mecusilik 1. Ateşe tapanların bağlı
Hristiyan ve münafıklarla ilgili davra-
bulundukları din. 2. Temel inançları
nışları belirler.
ateşe tapmak olan Zerdüştlük,
5. Zaferde ve yenilgide, zenginlikte
Mithrailik, Zürvailik, Manilik,
ve fakirlikte, savaşta ve barışta uygu-
Mazdekilik dini gibi çeşitli fırka ve
lanması gereken ahlaki kuralları açıklar-
dinlerin ortak adı. Mecusilikte iki ilah
lar.
vardır: Hayır ilahı Ehrimen, şer ilahı
6. Savaş ve barış hukuku ile ilgili
Hürmüz. Evrende iyilik çoğaldığı za-
ayetler vardır.
man iyilik ilahının, kötülük çoğaldığı
7. Hitap şekli olarak daha çok “Ey
zaman da kötülük ilahının galip geldi-
iman edenler…” ifade kalıbı kullanılır.
ğine inanılır. Tarihte Müslümanlar,
Mecusilere karşı ehlikitap muamelesi Medine Hz. Peygamber’in hicret
yapmışlardır. Onların canlarını, malla- edip ilk İslam devletini kurduğu, yeryü-
rını, namuslarını, dinlerini cizye karşı- zünde namaz kılmak için yolculuğun
lığında korumayı garanti etmişlerdir. yapılması tavsiye edilen üç mescitten
Fakat İslam âlimleri, Mecusiler müşrik biri olan Mescidinebi’nin bulunduğu,
oldukları için kestiklerinin yenmeyece- Arabistan’ın Hicaz bölgesinde bir şehir.
ği ve onların kadınlarıyla evlenilmeye- Medine, Mekke’den yaklaşık 400 kilo-
ceği şeklinde görüş bildirmişlerdir. metre kuzeyde Kızıldeniz’den yaklaşık
200 kilometre içerdedir. Deniz seviye-
meczup 1. Allah aşkıyla kendin-
sinden yüksekliği 639 metredir. Medi-
den geçmiş kimse. 2. Allah aşkının
ne’nin hicretten önceki adı “Yesrib”tir.
vermiş olduğu coşkuyla alışılmış dav-
Mekkeli Müslümanların buraya göç
ranışların dışında kalan kişi. 3. Halkın
etmesiyle Hz. Peygamber tarafından adı
alışılmış değerlerine ve hayat tarzına
“Medine” olarak değiştirilmiştir. Hz.
aykırı davrandığı için deli gibi muame-
Muhammed’in kabri,
le gören kimse.
“Ravzayımutahhara” buradadır. Hz.
Medeni sure Hz. Peygamber’e Peygamber’in hicretiyle şehrin vahyin
Medine’ye hicretinden sonra inen sure- nuruyla aydınlandığını ima etmek için
ler. Mekke’de inen surelerin içinde
227
“Nurlu Şehir” anlamında yakın bir zamanda zulüm ve kötülüğü
“Medineyimünevvere” de denir. ortadan kaldırıp adaleti ve İslam’ı hâ-
kim kılacağı öne sürülen kişi. Kur'an-ı
medrese 1. Ders yapılan yer, okul,
Kerim’de Mehdi ile ilgili bir ayet yok-
mektep. 2. İslam tarihinde dinî ilimler
tur. Buhari ve Müslim gibi güvenilir
ile sosyal ve fen bilimlerinin öğretildiği
hadis kaynaklarında da Mehdi ile ilgili
yüksek öğretim seviyesindeki eğitim-
bir hadise rastlanmamıştır. Bu iki eserin
öğretim kurumu, fakülte. İslam’ın ilk
dışındaki hadis kaynaklarında Mehdi ile
asırlarında eğitim-öğretim faaliyetleri
ilgili rivayetler vardır. Şiilerde ise Meh-
daha çok âlimlerin denetiminde mescit
di inancı iman esaslarındandır. Onlara
ve camilerde yürütülürdü. Hicri III. asır
göre beklenen Mehdi gelecek ve yeryü-
ile V. asır arasında başta Horasan ve
zündeki zulme son verecektir. Kur'an-ı
Maveraünnehir olmak üzere İslam
Kerim, Müslümanların Mehdi’yi bek-
dünyasının ilim merkezlerinde medre-
lemelerini değil İslam’ın emirlerine
seler kurulmaya başlandı. İlk olarak
iman etmeyi ve imanlarının gereğini
Hicri V. asırda Selçuklular tarafından
yapmayı tavsiye eder. Her Müslümanın
“Nizamiye Medreseleri” kuruldu. Med-
insanlığa doğru yolu gösterme konu-
reselerin bulunduğu başlıca yerler
sunda büyük bir gayret göstermesi ge-
Kurtuba, Bağdat, Horasan,
rekir. 3. Şairler tarafından Hz. Peygam-
Maveraünnehir, Semerkand, Buhara,
ber için kullanılan bir övgü ifadesi.
Mısır, İstanbul, Konya, Kayseri, Sivas,
Bursa, Erzurum, Edirne, Elâzığ vb. idi. mehir bk. mihr.
Medyen bk. Ashabımedyen. Mekke Yeryüzünde yapılan ilk
mescit olan Kâbe’nin bulunduğu, Hz.
mefsedet 1. Bozulmaya neden
Peygamber’in doğup büyüdüğü Arabis-
olan, fesat ve zarar içeren. 2. Ruhi veya
tan’ın en önemli iki şehrinden biri.
bedenî, bireysel veya toplumsal, dün-
Mekke’nin Kur’an-ı Kerim’deki adı
yevi veya uhrevi zararları acıya yol
“Bekke, Ümmülkura (şehirlerin anası),
açan nedenler. 3. İslam dininin korun-
Beledülemin (güvenli şehir)” olarak
masını ilke edindiği can, mal, akıl,
geçer. Harem’in tamamını içine alan
namus ve din emniyetini ihlal eden
kısma Mekke, sadece Kâbe’nin bulun-
zararlar ve kötülükler. “Mefsedetleri
duğu yere Bekke denir. Mekke, Cidde
ortadan kaldırmak menfaatleri elde
limanının yüz kilometre doğusunda
etmeye çalışmaktan daha önemlidir.”
olup, güneyinde Taif vardır. Medine’ye
(Mecelle Maddesi)
olan uzaklığı yaklaşık dört yüz kilomet-
megazi 1. Savaşlar, harpler, gaza- redir. Mekke’nin ortaya çıkışı Hz.
lar. 2. Hz. Muhammed’in hayatını konu Âdem dönemine kadar uzanır. Önemli
edinen Siyer ilminin bir kolu olarak Hz. su kaynağı olan Zemzem, Mekke’de
Peygamber’in savaşları ile ilgili bilgile- Kâbe’nin yanından çıkar. Her sene
ri içeren kitaplar. milyonlarca Müslüman, hac ve umre
ibadeti amacıyla Mekke’deki Kâbe’yi
Mehdi 1. Doğru yolu bulan, göste-
ziyaret eder. Hz. Peygamber, Mekke’ye
ren, hidayete götüren. 2. Kıyamete
228
Müslüman olmayanların girmesini melek Erkeklik ve dişilikleri olma-
yasaklamıştır. yan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen,
doğmayan ve doğurmayan, Allah’ın
Mekki Sure Hz. Peygamber’e hic-
izniyle çeşitli şekillere girebilen, gözle
retten önce Mekke döneminde inen
görülmeyen, Allah’ın emirlerine tam
sureler. Medine döneminde inen sureler
olarak itaat eden, nurdan yaratılmış
içinde de az da olsa Mekki ayetler bu-
varlık, elçi. İnsanlar, meleklerin varlığı-
lunabilir. Mekki ayet ve surelerin özel-
na iman etmekle yükümlüdürler. Me-
likleri şunlardır:
lekleri inkâr etmek, peygamberleri,
1. Ayetler Medeni surelere göre kitapları inkâr etmek gibidir. Meleklerin
daha kısadır. sayısı bilinemeyecek kadar çoktur.
2. Hitap ettikleri topluluğun dil Cebrail(a.s), Mikâil(a.s), Azrail(a.s) ve
zevkine uygun olarak akıcı ve etkileyici İsrafil(a.s) adlı dört büyük melek ile
üslubu en üst düzeydedir. Kiramen Kâtibin ve Münker-Nekir
3. Hitap şekli olarak “Ey insan- melekleri meşhurdur. “İman; Allah’a,
lar...” ifadesi daha çok kullanılır. meleklerine, kitaplarına, peygamberle-
4. İnanç ve ahlakla ilgili ayetler rine, ahiret gününe, kadere, hayır ve
yoğunluktadır. şerrin Allah’tan olduğuna inanmandır.”
5. Ahiret vurgusunu içeren ayet- (Hadis)
ler daha çoktur.
Melekülmevt bk. Azrail.
6. İbret için, tarihten silinmiş
toplumlardan örnekler verilir. Melik (el-Melik) “Her şeyin sahi-
7. Peygamber kıssalarına daha bi, hâkimi, varlıklar üzerinde her türlü
çok yer verilir. denetleme ve yönetme hakkına sahip
8. Bakara ve Âl-i İmran sureleri olan.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
hariç, Mukatta harfleri ile başlayan nasından biri. “O Allah ki kendisinden
bütün sureler Mekkidir. başka hiçbir ilah yoktur. O; Melik,
Kuddus ve Selamdır.” (Kur’an-ı Kerim
mekruh 1. Sevilmeyen, tiksindi-
59/23)
ren, iğrenç, çirkin görülen, hoş görül-
meyen. 2. Yapılması dince hoş görül- melun 1. Lanetlenmiş, lanete uğ-
meyen (şey). 3. Yapılması (kesin olma- ramış. “Kim, Lut kavminin yapmış ol-
yan delillerle) yasaklanmış (söz ve duğu çirkin işi yaparsa melundur.”
davranışlar). Mekruhtaki yasaklık ha- (Hadis) 2. Allah’ın rahmetinden, bağı-
ramdaki kadar kesin ve bağlayıcı delil- şından, affından uzaklaştırılmış. “Me-
lere dayanmaz. Bu durum, mekruhun lun, Müslümana (kasten) zarar veren
işlenebilir bir fiil olduğu anlamını da veya ona tuzak kurandır.” (Hadis) 3.
taşımaz. Bir şeyin mekruhluğu, yasak- Şeytan, iblis.
lamayı bildiren ayet ve hadislerde kul-
memnu 1. Engellenmiş, yasaklan-
lanılan ifadelerden anlaşılır. Yasakla-
mış, haram. “(Amel defterleri sağ tara-
nan şey harama yakın ise tahrimen
fından verilenler için cennette) Tüken-
mekruh, helale yakın ise tenzihen mek-
meyen ve memnu olmayan meyveler
ruh adını alır.
229
vardır.” (Kur’an-ı Kerim 56/23) 2. mazlar, tutulan oruçlar ve verilen sada-
Kur'an-ı Kerim ve sünnete göre yasak- kalar. İslam dini, mendup sayılan ibadet
lığı hakkında kesin hüküm olan söz, ve davranışları ahlakı güzelleştirmeye
davranış. ve geliştirmeye destek eylemler olarak
tanımlamıştır. Mendup sayılan bazı
menasik 1. İbadet yerleri. 2. İslam
ibadetler şunlardır: Gece namazı, kuş-
dininde ibadetlerin yapılış şekilleri.
luk namazı, camiye ilk girildiğinde
“(Hz. İbrahim ve Hz. İsmail şöyle dua
kılınan namaz, misafire ikram, yollarda
ettiler): Rabbimiz! İkimizi sana teslim
sıkıntı veren şeyleri kaldırma vb.
olanlardan eyle, soyumuzdan da sana
teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. meni 1. Erlik suyu, sperm, bel su-
Bize menasikimizi göster, tövbelerimi- yu, döl suyu. “O (insan) rahme dökülen
zi kabul et. Çünkü tövbeleri daima meniden bir damlacık su değil midir?”
kabul eden ve merhametli olan ancak (Kur’an-ı Kerim 75/37) 2. İnsan ve
Sen’sin.” (Kur’an-ı Kerim 2/128) 3. hayvan gibi canlılarda soyun devam
Hac sırasında yapılan Kâbe’yi tavaf, edebilmesi için üreme organından gelen
Arafat’ta vakfe, Safa ile Merve arasın- hafif yapışkan sıvı madde. Meninin
da say, ihram giyme gibi hacca ait şehvetle veya cinsel ilişki sonucu vücut-
işlerin hepsi. “(Hacda) menasikinizi tan çıkmasıyla cünüplük gerçekleşir. Bu
tamamladığınızda Allah’ı çokça zikre- durumda gusül abdesti almak farz olur.
din...” (Kur’an-ı Kerim 2/200) 4. Kur- İnsanın meni geldikten sonra üzerinden
ban kesme yerleri. bir namaz vakti geçecek kadar durması
dinen doğru değildir. “Meni geldikten
Menat Arapların Müslüman olma-
sonra mutlaka gusül abdesti almak
dan önce Cahiliye döneminde taptıkları
gerekir.” (Hadis)
büyük putlardan biri. Menat putu, Kı-
zıldeniz sahilinde Kudeyd denilen yer- menkıbe 1. Ahlaken olgun ve bü-
deki tanrıçadır. Bu tanrıçaya, Huzaa yük bir insanın davranışlarını yahut
kabilesi ile Evs ve Hazreç denilen Me- hayat tarzını anlatan yazı türü. 2. Pey-
dineli iki kabile taparlardı. Bu tanrıça gamberlerin, sahabelerin, âlimlerin,
için hac ve tavaf yapılıp kurban kesilir- evliyanın örnek davranışlarını ve yaşa-
di. Müşrikler, hac mevsiminde Kâbe’yi yışlarını anlatan yazılı ve sözlü haber-
tavaftan sonra Arafat ve Mina’ya geçer ler. Türk kültüründe Hz. Ali, Battal
ve oradan Menat’ı ziyaret etmeye gi- Gazi, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaşi
derlerdi. Veli gibi örnek insanların menkıbeleri
çok yaygındır. Bunları okuyup güzel
mendup 1. Güzel, hoş, iyi, mak-
davranışlarından ibret almak yaygın bir
bul, yapılması dinen güzel olan şey. 2.
âdettir. “Türbeler, camiler, eski bahçe-
Hz. Peygamber’in bazen yapıp, bazen
ler/Şanlı menkıbesi binlerce erin/Sesi
terk ettiği işler, nafile. 3. Yapılması
arşa çıkmış hengamelerin/Nakleder
tavsiye edilip övülen fakat yapılmama-
yâdını gelen geçene.” (A. H. Tanpınar)
sında da bir sakınca bulunmayan eylem
veya davranış. 4. Farz, vacip ve Mennan (el-Mennan) “Yaratmış
sünnetimüekkede dışında kılınan na- olduğu varlıklara hiçbir karşılık bekle-
230
meksizin bol bol veren, onlara sınırsız hametine ve bağışına layık olamaz.
iyiliklerde bulunan.” anlamında Al- İslam, merhameti güzel ahlakın en
lah’ın esmayıhüsnasından biri. “(Ey belirgin özelliklerinden biri olarak ka-
Allah’ım!) Senden başka ilah yoktur. bul eder. Kur'an-ı Kerim, birbirlerine
Sen Mennan’sın, yerleri ve gökleri karşı merhametli olmayı müminlerin
yaratansın. Sen yücelik ve ikram sahi- başlıca nitelikleri arasında saymıştır.
bisin” (Hadis)
merhum 1. Ölü, ölmüş. 2. “Al-
mensuh bk. nesh. lah’ın rahmetine kavuşmuş.” anlamında
ölmüş bir Müslümanı anarken kullanı-
merfu hadis Bir sahabe tarafından,
lan iyi dilek sözü. “-Söyleyin, Allah
“Hz. Muhammed şöyle buyurdu.”, “Hz.
için, şu merhumu,/Nasıl bilirsiniz ey
Peygamber şunları söyledi.” gibi ifade-
Müslümanlar?/- İyi biliriz!” (M. A.
lerle Hz. Peygamber’in bizzat söylediği
Ersoy)
vurgulanarak rivayet edilen hadis.
Merve Mekke’de Kâbe’nin yakın-
merhaba 1. “Günaydın ve hoş
larında bulunan iki küçük tepeden biri.
geldiniz” anlamında bir esenleşme veya
Hac sırasında Safa’dan Merve’ye dört
selamlaşma sözü. 2. ‘Allah, sana bolluk
gidiş ve Merve’den Safa’ya üç geliş
ve rahatlık, huzur ve afiyet versin.’
olmak üzere aradaki mesafeyi yürümek
anlamında bir dua ve selamlama sözü.
haccın vaciplerindendir. Hac ve umre
3. Misafir karşılarken ‘Buyur, evimiz
ibadetinde Safa tepesinden başlayan
senin için geniş ve rahat bir yer olacak.
sa’y Merve’de biter. Rivayete göre, Hz.
Burada dostluk bulacaksın, kendini
İbrahim’in hanımı Hz. Hacer, oğlu
rahat hisset!’ anlamında bir selamlama
İsmail için su ararken Safa ile Merve
ve karşılama sözü. “Hz. Peygamber’in
arasında gidip gelmiştir. Hacılar, sa’y
yanına geldiğim zaman, ‘Merhaba ey
yapmakla Hz. Hacer’in bu eylemini
Ümmühâni!’ diye karşılardı.”
canlı tutarlar.“Şüphesiz ki Safa ile Mer-
(Ümmühâni bt. Ebu Talip)
ve (sıkıntılara göğüs germe ve inanç
merhamet 1. Şefkat gösterme, uğruna yapılan fedakârlık konusunda)
acıma, yumuşak huylu olma. “Küçükle- Allah’ın sembollerindendir. Kim hac
rine merhamet etmeyen, büyüklerini veya umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret
saymayan bizden değildir.” (Hadis) 2. ederse bu iki tepe arasında sa’y etme-
Affetme, bağışlama, iyilik etme. “Mer- sinde bir sakınca yoktur.” (Kur’an-ı
hametim gazabımı geçti.” (Kudsi Ha- Kerim 2/158)
dis) Allah’ın, insan dâhil tüm yarattık-
Hz. Meryem Kur’an-ı Kerim’de if-
larını, yedirmesi, içirmesi, koruması,
feti ve edebi ile övülen, Hz. Peygamber
bağışlaması ve şefkat göstermesi onun
tarafından gelmiş geçmiş en mükemmel
merhametinin görünümlerindendir.
kadınlardan biri olarak tanıtılan Hz.
İnsanların da Allah’ın merhamet sıfa-
İsa’nın annesi. Hz. Meryem’in babası-
tıyla ahlaklanmaya gayret etmesi gere-
nın adı İmran’dır. Hz. Meryem henüz
kir. İslam ahlakına göre, insanlara mer-
ana karnında iken babası vefat etmiş ve
hamet etmeyen kimse, Allah’ın mer-
annesi, doğacak çocuğunu Beytimak-
231
dis’e adamıştı. Annesi adını Meryem yem’den de babasız çocuk yaratmak
koymuş ve Allah’a onu ve soyunu, suretiyle yaratmadaki kudretinin eşsiz-
şeytanın şerrinden koruması için dua liğini tüm insanlığa göstermiştir. Her
etmiştir. Hz. Meryem, iffetiyle örnek şey Allah’ın ‘ol’ demesiyle olur. Allah
olduğu için ‘namuslu ve iffetli’ anlamı- için, yaratmada hiçbir güçlük yoktur.
na gelen “betül” adıyla da anılmıştır. Hz. İsa’nın annesinin kucağında ko-
Kur'an-ı Kerim’e göre Hz. Meryem, nuşması, Hristiyanların Hz. İsa’yı Al-
Zekeriya Peygamberin terbiyesinde lah’ın oğlu sayan bütün yanlış düşünce-
özel bir eğitimden geçmiştir. Allah, lerini ve inanışlarını reddedercesine
bakire olan Meryem’den mucize olarak “Ben, Allah’ın kuluyum ve onun pey-
İsa Peygamberi yaratmıştır. gamberi olacağım.” demesi, Allah’ın
gönderdiği bütün dinlerin özü olan
Meryem suresi Kur’an-ı Kerim’in
tevhit inancına vurgu yapması, namaz
on dokuzuncu suresidir. Mekke’de
ve zekâtı emretmesi, anne ve babaya iyi
inmiştir. Doksan sekiz ayettir. İçerisin-
davranmanın önemli bir ahlaki ilke
de (16-37 ayetleri arasında) Meryem
olduğunu belirtmesi, surede işlenen en
kıssası anlatıldığı için bu adı almıştır.
önemli konulardandır. Surede, Hz.
Sureye, Zekeriya Peygamberin Al-
İbrahimle Azer arasında geçen tevhit
lah’tan aldığı emirleri insanlara tebliğ
mücadelesine de yer verilir. Hz. İbra-
edecek ve kendisine mirasçı olacak bir
him, tevhit dinini tebliğ edip putperest-
oğul istemesini anlatan ayetlerle başla-
liğe karşı çıkarken Azer’in bu nedenle
nır. Onun, bu isteğini Allah’a dua ede-
onu öldürmek istemesi anlatılır. Hz.
rek arz ettiğini ve duasında ahlaki ölçü-
İbrahim’in ise onun bu karşı çıkışına
lere uyduğu haber verilir. Allah’ın da
iyilik ve dua ile karşılık verdiği belirti-
Zekeriya Peygamberin duasını kabul
lir. Surede, Hz. Musa ve onun Tur da-
ettiği anlatılır. Kur’an-ı Kerim’de,
ğında aldığı vahiy, Hz. İsmail ve onun
Zekeriya Peygamberin oğlu olan Hz.
tebligatı da çok kısa olarak anlatılır. Bu
Yahya merhametli, kibar, günahlardan
çerçevede müminlerin sahip olması
sakınan, anne ve babasına iyilik eden,
gereken özelliklere de yer verilir. Mü-
toplumsal barışa katkı sağlayan bir kişi
minlerin vahye uymaları, imanlarında
olarak tanıtılır. Surede, Hz. Meryem ile
sadık olmaları, günahlardan tövbe etme-
oğlu Hz. İsa’nın kıssasına da ayrıntılı
leri, namaz kılmaları, zekât vermeleri
bir biçimde yer verilir. Hz. Meryem’in
emredilir. Ahiret hayatının mutlaka
Allah’ın emri ile hamile kalması, onun
gerçekleşeceğine dair açıklamalar yapı-
iffeti ve terbiyesi, doğum için kavmin-
lır. Allah, vahye karşı çıkanlara ve
den uzak bir yere çekilmesi, doğum
ahirete inanmayanlara süre tanıdığını
esnasındaki sıkıntıları ve Allah’ın ona
hatırlatır. Peygamberden, müşriklere
ikramları, doğumdan sonra çocuğunu
gelecek azabı isteme konusunda acele
alıp kavminin huzuruna gelmesi ve
davranmaması tavsiye edilir. Ayrıca Hz.
kavminin ona karşı yapmış olduğu
İsa’yı veya melekleri Allah’ın çocukları
çirkin saldırılar anlatılır. Zekeriya Pey-
diye anan tüm müşriklere uyarılar yapı-
gamber’in çocuğu olmayan hanımından
lır. Bu uyarılara kulak vermeyenlerin
çocuk yaratan Allah, bakire olan Mer-
232
ahiret gününde cezalandırılacağı haber mescit ise Kuba Mescidi’dir. Bu mescit-
verilir. Kur’an-ı Kerim’in müminler ten sonra Medine’de Mescidinebi ya-
için bir müjde olduğunu bildiren, vahye pılmıştır. Mescidin bölümleri şunlardır:
inanmayanların ise helak olacaklarını 1. Mihrap: İmamın öne geçip namaz
anlatan ayetlerle sure son bulur. kıldırdığı, mescidin en ön kısmında ve
kıble tarafında bulunan genellikle oyuk
mesalihimürsele Hakkında ayet,
olan yer. 2. Minber: Basamaklarla çıkı-
hadis, icma ve kıyas gibi emir veya
lan ve üzerinde ayakta hutbe okunan
yasak edici dini bir delil bulunmayan
yer. 3. Kürsü: Vaizlerin halka İslami
ve İslam dininin ruhuna uygun olan
bilgileri anlatmak için oturdukları yük-
faydalı şeylere göre hüküm verme veya
sekçe yer. “Bir kimsenin (cemaatle
davranma. İslam hukukçuları,
namaz kılmak için) mescide sürekli
mesalihimürselenin dini bir delil olup
gittiğini gördüğünüz zaman onun mü-
olmadığı konusunda ayrılığa düşmüş-
min olduğuna şahitlik ediniz.” (Hadis)
lerdir. Hanefiler ve Şafiiler
mesalihimürseleyi kıyasın içinde düşü- Mescidiaksa Kudüs’te bulunan,
nürlerken, Malikiler ise hüküm çıkar- Kâbe ve Mescidinebi’den sonra Müs-
mada başvurulan ayrı bir kaynak olarak lümanların en önemli üçüncü mescidi.
ele almışlardır. Maliki Mezhebi’ne göre Mescidiaksa, Hz. Süleyman Mabedi’nin
mesalihimürseleyle varılan hüküm akla bulunduğu yerde Süleyman Peygamber
aykırı olmamalı, bir güçlüğü veya zor- tarafından yapılmıştır. Beytimakdis adı
luğu ortadan kaldırmalı ve İslam dini- da verilir. Mekke’ye çok uzak olmasın-
nin gönderiliş amacına uygun olmalıdır. dan dolayı ‘en uzak mescit’ anlamında
Mescidiaksa adı verilmiştir. Müslüman-
mesbuk 1. Geçilen, geride kalan
lar hicretten sonra bir buçuk yıl kadar
kimse. 2. Cemaatle kılınan namazın
Mescidiaksa’ya yönelerek namaz kıl-
birinci rekâtını kaçırıp namazın arasın-
mışlardır. Hicretten önce gerçekleşen
da veya sonunda imama uyan kimse.
İsra ve Miraç olaylarında da Hz. Pey-
Mesbuk, imamla birlikte son oturuşa
gamber’in uğrak yeri olmuştur.
oturduğunda selam vermez. İmam se-
Mescidiaksa’nın bulunduğu yerler Hz.
lam verince ayağa kalkar ve imamla
Ömer’in hilafeti döneminde fethedil-
birlikte kılamadığı rekâtleri yalnız
miştir. “Kulu (Muhammed’i) gece vakti
başına kılar.
ayetlerimizden bir kısmını göstermek
mescit İçerisinde beş vakit namaz, için Mescidiharam’dan çevresini müba-
cuma ve bayram namazlarının kılındığı rek kıldığımız Mescidiaksa’ya götüren
Müslümanların ibadet yeri, cami, na- Allah’ın yüceliğinde sınır yoktur. O her
mazgâh. Türk toplumunda içinde ibadet şeyi işitir ve görür.” (Kur’an-ı Kerim
edilen küçük yerlere mescit, büyükleri- 17/1) “Mescidiaksa’da kılınan bir rekât
ne de cami denir. Yeryüzünde ilk yapı- namazın sevabı diğer yerlerde kılınan
lan mescit Kâbe’dir. Hz. Âdem tarafın- beş yüz rekât namazın sevabından daha
dan yapılmış, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. çoktur.” (Hadis)
İsmail tarafından da yeniden inşa edil-
Mescidiharam bk. Kâbe.
miştir. Hz. Peygamber’in yaptırdığı ilk
233
Mescididırar Hicretten sonra H.9- bugün yüz binlerce insanın namaz kıla-
M. 630 yılında Tebük seferi öncesi bileceği duruma gelmiştir.
münafıklar tarafından Müslümanları Mescidinebi’nin arsasını Hz. Peygam-
gözetim altında tutmak, onlara tuzak ber, Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl
kurmak için Kuba Mescidi’nin tam adlı iki kardeşten paralarını ödeyerek
karşısında yapılan bir mescit. satın almıştır. Yapımı sırasında
Mescididırar’ın yapılış amacı Allah Resulullah sırtında taş ve kerpiç taşıya-
tarafından bildirilmiştir. Hz. Peygamber rak çalışmıştır. Bu mescit o gün için
de bu mescidi Tebük seferinden (9/630) üstü açık olarak inşa edilmiş daha son-
sonra yıktırmıştır. Dırar mescidinin raları hurma dalı ve yapraklarıyla üstü
yapılma fikrini veren Ebu Amir er- örtülmüştür. Hz. Peygamber, hutbelerini
Rahip adlı Medine asıllı Hristiyan bir burada bir hurma kütüğünün üzerine
münafıktır. O, İslam’ın Medine’de çıkarak okumuştur. Mescidin doğu
yayılmasını engellemek ve Hz. Pey- tarafında duvara bitişik olarak
gamber’in varlığına son vermek için bu Resulullah’ın hanımları için odalar
mescidin yapılmasını planlamıştır. Ebu yapılmıştır. Mescidinebi o gün için tüm
Amir; Hz. Peygamber ve arkadaşları, devlet işlerinin görüldüğü merkezi bir
cumartesi günleri Kuba mescidine konuma sahip olmuştur. Müslümanların
geldiklerinde bu planını gerçekleştir- nüfusunun artmasıyla zaman zaman
mek istemiştir. Allah’ın, peygamberine genişletilmiştir. “Mescidinebi’de kılı-
bildirmesi üzerine bu kötü planını ger- nan namaz diğer mescitlerde kılınan bin
çekleştirememiştir. “(Sefere katılma- rekât namazdan daha faziletlidir.” (Ha-
yanlar arasında) bir de müminlere dis)
zarar vermek, hakikati inkâr etmek,
Meset suresi bk. Tebbet suresi.
müminlerin arasına ayrılık sokmak ve
daha önce Allah ve Resulüne karşı mesh 1. Silme, sıvazlama, ıslak eli
savaş açmış olan (adamın gelmesini) bir şey üzerine sürme. 2. Abdest alır-
beklemek için Mescididırar’ı kuranlar ken ıslak eli başın üzerine sürme. 3.
ve ‘(bununla) iyilikten başka bir şey Abdest alırken ıslak eli ayağa giyilen
kastetmedik.’ diye yemin edecek olanlar mestin üzerine sürme. Abdestte başı
vardır. Hâlbuki Allah onların kesinlikle mesh etmek farzdır. Ayağa giyilen mest
yalancı olduklarına şahitlik eder.” üzerine mesh etmek ise dinin ibadetler-
(Kur’an-ı Kerim 9/107) de tanıdığı bir kolaylıktır. “Ey iman
edenler! Namaz kılmak istediğiniz za-
Mescidinebi Hz. Peygamber’in
man (abdest alırken) yüzlerinizi, dirsek-
hicretten sonra Medine’de yaptırdığı
lere kadar ellerinizi yıkayın, başınızı
Kâbe’den sonra en önemli ikinci mes-
meshedin ve topuklara kadar da ayak-
cit. Hz. Peygamber hem ibadet hem de
larınızı yıkayın...” (Kur’an-ı Kerim 5/6)
eğitim, öğretim amacıyla
Mescidinebi’yi yaptırmıştır. İlk İslam Mesih bk. İsa Peygamber.
üniversitesi olan Suffa’yı da bu mesci-
din yanında kurmuştur. Çeşitli dönem- Mesnevi Büyük Türk İslam düşü-
lerde ihtiyaç oldukça genişletilmiş ve nürü Mevlana Celaleddin Rumi’nin (ö.
234
672/1273), 25618 beyitten oluşan Fars- denilen bu tepenin yanında sabaha ka-
ça eseri. Mevlana, Mesnevi’yi öğrencisi dar dua ve ibadet etmiştir.
Hüsamettin Çelebi’nin teşviki ve ısrarı Meşariharam’da bir süre kalmak haccın
ile yazmıştır. İlk 18 beytini bizzat Mev- sünnetlerindendir. “Arafat’tan kitleler
lana kendisi yazmış geri kalan kısmını halinde ayrılırken Meşariharam’da
ise Hüsamettin Çelebi’ye (ö. 683/1284) Allah’ı zikredin.” (Kur’an-ı Kerim
söyleyerek yazdırmıştır. Akıcı bir üs- 2/198)
lupla insanları aydınlatmak ve onlara
meşru 1. Yapılmasına dinen izin
yol göstermek amacıyla yazılan eserde,
verilmiş, dine uygun olan şey.
birçok hikâye vardır. Ayrıca peygamber
“…Yöneticilere itaat ancak meşru
kıssaları ve evliya menkıbeleri de bolca
konulardadır…” (Hadis) 2. İslam hu-
yer alır. Mesnevi, hem doğu hem de
kukunda farz, vacip, sünnet, müstehap
batı ülkelerinde tanınan bir eserdir.
ve mübah olan tüm davranışlar.
Doğu ve batı dillerine çevirileri yapıl-
mıştır. meşru müdafaa 1. Mal, can, na-
mus ve akla yönelik haksız bir saldırı
mest Topukları örtecek biçimde
karşısında kişinin kendini savunması. 2.
ayaklara giyilen ve belli mesafede yola
Bir kimsenin haksız bir saldırıyı kendi-
dayanıklı, bağsız olarak ayakta durabi-
sinden veya başkasından uzaklaştırmak
lecek şekilde kalın, suyu hemen içine
amacıyla zorunlu tepki göstermesi ve
çekmeyen, deri veya keçe gibi madde-
bunu uzaklaştıracak ölçü ve oranda
lerden yapılan bir çeşit ayakkabı. Mest-
kuvvet kullanarak bir hakkı koruması.
ler üzerine mesh vermek müminler için
Meşru müdafaa, hukukun kişiye tanıdı-
bir dinî kolaylıktır. Mest üzerine mesh
ğı bir haktır. Kişi bu hakkı haddi aşma-
müddeti: yolcu olmayanlar için 24 saat,
mak şartıyla yerinde kullanabilir. “Kim
yolcular için ise 72 saattir. Mest üzerine
malı, namusu ve canı için meşru müda-
mesh yapılabilmesi için mestin ayağa
faa yaparken öldürülürse şehit olur.”
abdest alındıktan sonra giyilmesi, mes-
(Hadis)
tin topukları örtmesi, üzerinde geniş bir
yırtığın olmaması gerekir. “Yolcu ol- meşveret bk. istişare.
mayanlar bir gün bir gece, yolcular ise
(isterlerse) üç gün üç gece mest üzerine metaf Hac, umre ya da ibadet ama-
mesh ederler.” (Hadis) cıyla Kâbe’nin etrafında tavaf yapılır-
ken dönülen alan. Tavaf, Mescidiharam
mesture bk. tesettür. denilen ve sınırları belirlenmiş olan alan
içerisinde yapılır. Bu alanın dışında
Meş’ariharam 1. Saygıya değer,
yapılan tavaf geçerli değildir. Kâbe
ibadetlere ait dini sembolleri taşıyan
duvarının hemen bitişiğinde yarım ay
yer. 2. Arafat’la Mina arasındaki
şeklindeki ‘Hicr’ denilen yer, metaftan
Müzdelife adlı yerde “Kuzah” denilen
sayılmadığı için tavafın Hicr’in dışın-
ve üzerinde “Mikade” adında silindir
dan yapılması gerekir.
şeklinde bir taşın bulunduğu tepe. Hz.
Peygamber, Veda Haccı’nda Metin (el-Metin) “Kuvveti ve gü-
Müzdelife’ye gelince Meşariharam cü eksilmeyen, kendisine zarar verile-
235
meyen, zalimlere ve zorbalara karşı Muhammed Bahaeddin Velet, annesi
gücünü gösteren ve yalnızca kendisine Mümine Hatun’dur. Moğol istilasının
güvenilen.” anlamında Allah’ın esma- yaklaşması ve Harzemşahlarla arasının
yıhüsnasından biri. “Şüphesiz ki Allah açılması üzerine babası dört yaşındaki
tüm yaratıklarına bol bol rızık veren, oğlu ile birlikte Belh’ten ayrılmıştır.
kuvvet sahibi ve Metin olandır.” Irak, Hicaz ve Suriye’den geçerek Ana-
(Kur’an-ı Kerim 51/85) dolu Selçuklu Devleti’nin en parlak
devrini yaşadığı III. Sultan Alaeddin
mevhibe 1. Hibe edilen, bağışla-
zamanında Konya’ya gelip yerleşmiştir.
nan şey. 2. Allah’ın kullarına ve tüm
“Her ne kadar Farsça söylüyorsam da
yaratıklarına karşılıksız olarak verdiği
aslım Türk’tür.” diyen Mevlana, önce
her şey, nimet.
Şerafettin Semerkandi’nin kızı Gevher
mevize 1. Dini öğüt, nasihat, vaaz. Hatunla, onun ölümünden sonra da
2. Kişinin kalbini yumuşatma, Allah’a Konyalı İzzettin Ali’nin kızı Kerra
olan sevgisini çoğaltma ve azabından Hatunla evlenmiştir. Birincisinden
koruma amacıyla verilen öğütler. Sultan Velet, Muhammed Alaeddin,
“Rabbinin yoluna hikmetle, mevize ile ikincisinden Emir Muzaffereddin Âlim
çağır ve (hak yoldan ayrılmış olan Çelebi, Melike Hatun adlı çocukları
kimselerle) en güzel şekilde mücadele olmuştur. İlmiyle ve ahlakıyla kendisini
et…” (Kur’an-ı Kerim 16/125) çevresine tanıtmış ve sevdirmiş; bu
sebeple asıl ismi unutulup ‘efendimiz’
Mevla 1. Rab, efendi, seyit, sahip,
anlamına ‘Mevlana’ adıyla tanınmıştır.
malik, terbiye eden, birinin işini üzerine
Mevlana, Şemsi Tebrizi ile buluştuğu
alan, veli. “Şüphesiz ki Allah müminle-
23 Ekim 1244 tarihine kadar vaazla ve
rin Mevlasıdır. Kâfirlerin ise Mevlaları
dinî ilimlerde dersler vermekle meşgul
yoktur.” (Kur’an-ı Kerim 47/11) 2.
olmuştur. Bu tarihten Şems’in öldürül-
Dost, yardımcı, lütuf ve bağışta bulu-
düğü 5 Aralık 1247 tarihine kadar gönül
nan. “Ey Rabbimiz! Bizi affet; bizi yar-
âleminin coşkusuna yönelmiştir.
lıga; bize merhamet et; sen bizim
Şems’in ölümünden sonra kuyumcu
Mevlamızsın; kâfirlere karşı bize yar-
Selahaddin Zerkub ve 29 Aralık 1258
dım et.” (Kur’an-ı Kerim 2/286) 3.
tarihinde onun da ölümü üzerine Çelebi
Allah. “Allah(‘ın emirlerine ve yasak-
Husameddin Hasan’ı yakın dost edinen
ların)a uyun. O sizin Mevlanızdır. O ne
Mevlana, 17 Aralık 1273’de pazar günü
güzel Mevla ne güzel yardımcıdır.”
vefat etmiştir. Eserleri:
(Kur’an-ı Kerim 22/78)
1. Mesnevi (25618 beyit).
Mevlana Celaleddin Rumi İslam 2. Divan-ı Kebir (21000 beyit gazel
dünyasının yetiştirdiği büyük şair, ve 1791 rubai).
tasavvuf ve düşünce adamı. Mevlana, 3. Fihimafih.
Harzemşahlar döneminde 1207 yılında 4. Mecalis-i Seba.
Belh’te doğmuştur. Asıl adı Mehmet 5. Mektubat.
Celaleddin’dir. Babası ‘bilginler sulta-
Mevlevilik Mevlana Celaleddin
nı’ anlamına gelen Sultanü’l-ulema
Rumi’nin (ö. 1273) düşünceleri çerçe-
236
vesinde oğlu Sultan Velet (ö. 1312) doğumu), Risalet (peygamberliğin geli-
tarafından sistemleştirilip kurulan ve şi), Miraç, Rıhlet (Hz. Peygamber’in
İslam dünyasında birçok taraftara sahip vefatı) ve Dua.
olan tarikat. Mevlana, düşüncelerini ve
mevlithan Mevlidi bestesine uygun
İslam’ı yaşama yolunu sağlığında iken
musiki ile okuyan kimse.
sistemleştirmemiştir. Sultan Velet,
babasının vefatından sonra birtakım mevzu hadis Hz. Peygamber söy-
kurallar koyarak düşüncelerini tasavvu- lemediği hâlde siyasal, sosyal ve dinî
fi bir ekol hâline getirmiştir. Bu tarika- birtakım sebeplerle ona iftira ederek
tın amacı, insanın gerçek anlamda ken- onun adına hadis diye uydurulan söz.
dini tanımasını ve bulmasını sağlamak- Hz. Peygamber’in vefatından sonra
tır. Bunun yolu olarak da Allah aşkı ve değişik sebeplerle hadisler uydurulmuş-
zikir gösterilir. Allah sevgisinde yok tur. Ancak muhaddisler, uydurma hadis-
olmak, Mevlevilerin en önemli düşün- leri tespite yönelik kriterler belirlemeye
celerin-dendir. Bu sevgide yok olma- yönelik çalışmışlardır. Muhaddislerin
yanların dünya ve içindekilerin kulu en sahih hadislerden oluşturdukları
olacağını söylerler. Mevlevi tarikatında hadis kitapları tarih boyunca kaynak
kâmil bir mürşide teslim olma, Allah’a olarak kullanılagelmiştir. Hz. Peygam-
itaat edip Peygambere bağlanma, ruhen ber de kendi adına hadis uyduranlara şu
yücelmenin esasıdır. Mevlevilik yolun- uyarıyı yapmıştır. “Kim benim söyleme-
da ilerleyen kişiler derecelerine göre diğim bir sözü, ‘Söyledi.’ diyerek bana
isim alırlar. Mevlevilik, Osmanlılar iftirada bulunursa cehennemdeki yerine
Dönemi’nde ülkedeki en yaygın tarikat- hazırlansın.” (Hadis)
lardan biri hâline gelmiştir.
meysir 1. Şans oyunları, kumar. 2.
mevlit 1. Doğma, doğum zamanı, İslamiyet’ten önce, cahiliye Arapları
doğum yeri, doğum yıldönümü, vela- arasında yaygın olan bir kumar türü.
det. 2. Hz. Peygamber’in doğumunu, Kumar oynayarak kazanılan para zah-
doğum sırasında meydana gelen olağa- metsiz ve yorulmaksızın elde edilen bir
nüstü olayları ve hayatından bazı kesit- kazanç olduğu için “meysir”, kolaylık
leri anlatan manzum eserler. 3. Süley- manasındaki “yusr” kökünden türetil-
man Çelebi’nin Hz. Peygamber’in miştir. İslam dini kumarın her çeşidini
doğumu ve hayatı ile ilgili manzum yasaklamıştır. “Ey iman edenler! Uyuş-
eser. 4. Hz. Peygamber’in doğum ve turucu, meysir, putlar ve fal okları
hayatıyla ilgili yazılan mesnevinin şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlar-
okunduğu dinî tören. Hz. Muham- dan kaçının ki kurtulasınız.” (Kur’an-ı
med’in doğumunu anlatan birçok man- Kerim 5/90)
zum eser yazılmıştır. Türk toplumunda
en yaygın olanı ve en çok sevileni, meyte Etinin yenmesi helal olduğu
Süleyman Çelebi’nin (ö. 1422) yazdığı hâlde İslami usullere göre kesilmemiş
Vesiletünnecat adlı eserdir. Bu eser şu olan hayvan, leş. “Allah size meyteyi,
bölümlerden oluşur: Münacat (Allah’a kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası
yakarış), Veladet (Hz. Peygamber’in için kesilen hayvanların yenilmesini
237
haram kılmıştır…” (Kur’an-ı Kerim organından gelen şeffaf, yapışkan sıvı.
2/173) Mezi geldiğinde insan cünüp sayılmaz
ve gusül abdesti alması da gerekmez.
meyyit namazı bk. cenaze na- “Meni gelmesinden dolayı gusül,
mazı. meziden dolayı abdest almak gerekir.”
mezar bk. kabir. (Hadis)

mezhep 1. Gidilecek yer, gidilecek mezmur 1. Nefesli çalgılarla söy-


yol, takip edilen yöntem, metot, ekol. 2. lenen ilahî. 2. Hz. Davut’un makam ile
İslam kültüründe dinî ilimlerde uzman okuduğu Zebur surelerinden her biri. 3.
olan bir müçtehidin, dinin ayrıntılarına Kitabımukaddes içinde Hz. Eyüp ile
ilişkin konularda, kendine özgü kural Hz. Süleyman’ın Meselleri arasında yer
ve metotla meydana getirdiği görüşler alan 150 bölüm.
toplamı, içtihatlar. İslam tarihinde hu- mihr Müslüman bir erkeğin nikâh
kuki, siyasi ve itikadi bütün görüşler ve sırasında evleneceği hanıma verdiği
akımlar hakkında ‘mezhep’ kavramı veya vermeyi kabul ettiği mal ya da
kullanılmıştır. Mezhep imamları, “Biz para, mehir. İslam dininde mihr, kadının
bir mezhep kurduk, gelin bize katılın.” yalnız başına ayakta durabilmesinin
dememişlerdir. Onların çeşitli mesele- ekonomik güvencesi olarak kabul edil-
ler hakkında verdikleri fetvalar, yaptık- miştir. Mihr miktarı kişilerin ekonomik
ları içtihatlar zamanla Müslümanlar durumu ve sosyal konumuna göre deği-
tarafından benimsenmiş, uygulanmış ve şir. Mihr, İslam hukukuna göre sadece
kitaplarda bir araya toplanmıştır. Hiçbir kadının hakkıdır. Bu sebeple babası
mezhep imamı ‘Benim görüşüm mutlak veya ailesi tarafından “başlık parası”
doğrudur.’ şeklinde bir iddiada buluna- veya başka bir ad altında alınması doğru
rak görüşlerini dinleştirmemiştir. Ehli- değildir. “Mihrin en hayırlısı ödemesi
sünnet mezhepleri birbirinin içtihat ve en kolay olanıdır.” (Hadis)
kanaatlerine saygı göstermişlerdir.
Herhangi bir meselede kendi mezheple- mihrap Cami ve mescitlerde kıble
rinde görüş olmadığında diğer mezhep- yönünde bulunan ve imamın namaz
lerin görüşlerinden de yararlanmışlar- kıldırırken önünde durduğu genellikle
dır. İslam tarihinde ortaya çıkan mez- oyuk ve girintili bölüm. “(Zekeriya
hepleri üç grupta sınıflandırılır: 1. Uy- Peygamber) mihraptan kavminin karşı-
gulamayla ilgili çalışmaları içine alan sına çıkıp onlara: ‘Rabbinizi sabah
fıkıh mezhepleri, amelî mezhepler. 2. akşam tespih edin.’ diye işaret etti.”
İnanç konularıyla ilgili mezhepler, (Kur’an-ı Kerim 19/11)
itikadi mezhepler. 3. Yönetimle ilgili Mikail Dört büyük melekten Al-
konuları esas alan mezhepler, siyasi lah’ın izni ile tabiat olaylarının oluşumu
mezhepler. ve rızıkların dağıtımı ile görevli olan
mezi Cinsel içerikli şeyleri düşün- melek. “Kim Allah’a, meleklerine, pey-
mek, bakmak veya cinsel arzulara yo- gamberlerine, Cebrail’e ve Mikail’e
ğunlaşmak sonucu insanın erkeklik düşman olursa, bilsin ki Allah da inkâr
238
edenlerin düşmanıdır.” (Kur'an-ı Kerim tapan, milletimin istiklal.” (M. A. Er-
2/98) soy)
mikat 1. Bir iş için belirtilen za- Milletiibrahim bk. Haniflik.
man, yer. “Şüphesiz ki (hak ile batılın)
ayrıldığı kıyamet günü mikattır.” Mina Mekke ile Arafat arasında
(Kur’an-ı Kerim 78/17) 2. Hac ve umre bulunan ve ibadet amacıyla hacıların
yolculuğuna çıkanların Mekke çevre- kurban kesip sonra da şeytan taşladıkla-
sinde ihrama girmek zorunda oldukları rı yer. Mina, Hz. Peygamber’in Akabe
sınırlar, yerler. Mikat yerlerini Hz. Sözleşmeleri’nde Medinelilerle görüş-
Peygamber belirlemiştir. Hac ve umre me yaptığı ve onları İslam’a davet ettiği
için Mekke’ye girmek isteyenlerin yerdir. Kuzeyinde Sabir Dağı vardır.
ihram giyecekleri mikat yerleri: Akabe Cemresi ve Muhassir Vadisi
Zülhuleyfe, Zatu Irk, Cuhfe, Karn ve arasında kalan yere Mina denilir. Kur-
Yelemlem’dir. ban bayramının birinci günü Mina’da
kurban kesilir. Bayramın birinci, ikinci,
millet 1. Din, şeriat, takip edilen üçüncü ve dördüncü günleri de yine
yol. “(Ey Muhammed) Yahudi ve Mina’da şeytan taşlanır.
Hristiyanlar, sen onların milletine uy-
madıkça senden asla razı olmayacak- minare Camilerde müezzinin ezan
lardır. De ki: ‘Gerçek din Allah’ın gön- okuduğu, bir veya birden çok şerefesi
dermiş olduğu din (olan İslam)dir. bulunan yüksek ve ince kule biçiminde-
Sana verilen bunca ilimden sonra (in- ki yapı. Minare, ezanın uzaklara duyu-
kârcıların) arzu ve isteklerine uyacak rulması amacıyla yapılmıştır. İlk minare
olursan, senin için Allah’tan ne bir Emevi hükümdarlarından Abdülmelik
yardımcı ne bir dost vardır. ” (Kur’an-ı b. Mervan (ö. 86/705) zamanında yaptı-
Kerim 2/120) 2. Allah’ın kullarına rılmıştır. “Sanki bir hatıra serinliğin-
peygamberler aracılığı ile gönderdiği den/Ovanın yeşili, göğün mavisi/Ve
hayat tarzı, yaşama biçimi. “(Ey Mu- minarelerin en ilahîsi.” (A. H. Tanpı-
hammed) De ki: “Rabbim beni dosdoğ- nar)
ru yol olan, Allah’ı birleyen İbrahim’in minber Cami ve mescitlerde ima-
milletine iletti. O (İbrahim) ki ortak mın üzerinde hutbe okuduğu, basamak-
koşanlardan değildi.” (Kur’an-ı Kerim larla çıkılan ve mihrabın sağında bulu-
6/161) 3. Çoğunlukla aynı topraklar nan yüksekçe yer. Hz. Peygamber ilk
üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, önceleri bir hurma kütüğünü minber
duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği yerine kullanmış, hutbelerini onun üze-
olan insan topluluğu, ulus. “Dalgalan rinde okumuştur. Daha sonraları saha-
sen de şafaklar gibi ey şanlı hi- beler ona üç basamaklı bir minber yap-
lal!/Olsun artık dökülen kanlarımın tırmışlardır.
hepsi helal!/Ebediyen sana yok, ırkıma
yok izmihlal,/Hakkıdır, hür yaşamış, minhac 1. Yol, yöntem, metot,
bayrağımın hürriyet,/Hakkıdır, Hakk’a program, öngörülen işler bütünü. 2.
Allah’ın göndermiş olduğu peygamber-

239
lerinin uymalarını ve ümmetlerine de miras Ölen kimsenin, hukuken ak-
açıklama yapmalarını istediği hayat rabası olan kimselere belli ölçüler içeri-
tarzı. “Sizden her biriniz için bir sistem sinde paylaştırılmak üzere bıraktığı para
ve (uymanız gereken) bir minhac belir- ve her türlü taşınır, taşınmaz mal(lar).
ledik...” (Kur’an-ı Kerim 5/48) “Ana baba ve akrabaların miras olarak
bıraktıklarında erkeklerin bir payı ol-
miraç 1. Göğe çıkma. 2. Çıkılacak,
duğu gibi kadınların da ana baba ve
yükselecek yer. 3. Hz. Peygamber’in,
akrabalarının bıraktığı mirastan payla-
recep ayının 27. gecesinde, Mekke’den
rı vardır…" (Kur’an-ı Kerim 4/7)
Kudüs’teki Mescidiaksa’ya götürülmesi
ve oradan göğe yükseltilerek Allah’ın misafir 1. Yolcu, yoldan gelen, yo-
ayet ve olağanüstü nimetlerinin göste- la giden, seyyah. “Allah üç kişinin dua-
rilmesi. Hz. Peygamber’in, recep ayının sını kabul eder: Babanın, misafirin ve
27. gecesinde Mekke’den Kudüs’teki mazlumun.” (Hadis) 2. Davet veya
Mescidiaksa’ya götürülmesine ‘isra’, ziyaret sebebiyle bir başkasının evine
göklere çıkarılmasıyla meydana gelen giden, konuk. “Kim Allah’a ve ahiret
büyük mucizeye de ‘miraç’ denilir. gününe iman ediyorsa misafirine iyilik
Kur’an-ı Kerim’de geçen isra olayını ve ikramda bulunsun.”(Hadis) 3. Yaşa-
inkâr etmek insanı İslam’dan uzaklaştı- makta olduğu yerden yaklaşık 90 km
rır. Müslümanlar isra ve miraç olayını uzağa giden ve orada on beş günden
coşkulu bir biçimde kutlarlar. “Cebrail fazla kalmayan kimse. Misafir olan
davet kılınca/Miraca Muhammed’i/ kimse dört rekâtlı namazları iki rekât
Miracında diledüğü/Ümmetinin varı- olarak kılar. İsterse Ramazan orucunu
dur.” (Yunus Emre) tutar isterse kazaya bırakır; cuma nama-
zını kılamazsa yerine öğle namazını
Miraç Gecesi Hz. Muhammed’in
kılar.
Mekke’den Kudüs’teki Mescidiaksa’ya,
oradan da Allah’ın ayetlerini görmek misak 1. Kesin olarak söz verme.
için göklere yükseltildiği recep ayının “Allah’ın size olan nimetini ve ona
27. gecesi. Müslümanlar Miraç Gece- kesinlikle uyma konusunda vermiş
si’ni Kur’an-ı Kerim okuyarak, namaz olduğunuz misakı hatırlayın; ‘İşittik ve
kılarak, Hz. Peygamber’e salatüselam itaat ettik.’ demiştiniz. Allah’ın emir ve
göndererek değerlendirirler. Ayrıca bu yasaklarına uyarak onun korumasına
gecede miraciye de okunur. girin. Allah, insanın içinden geçenleri
bile mutlaka bilir.” (Kur’an-ı Kerim
Miraç Kandili bk. Miraç Gecesi.
5/7) 2. Yapılan ve mutlaka yerine geti-
miraciye Hz. Peygamber’in miracı rilmesi gereken antlaşma, ahit. “Onlar
hakkında yazılan kaside ve manzume. (müminler) Allah’ın ahdini yerine geti-
Miraciyeler daha çok Miraç Gecelerin- rirler ve Allah’la yapmış oldukları
de okunur. En meşhur miraciyeler Sü- misakı bozmazlar. Onlar, Allah’ın
leyman Çelebi’nin Mevlid’indeki “mi- gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten
raç bölümü” ve Osman Dede’nin (akrabalık bağlarını koparmayarak
Miraciye’sidir. onlara iyilik eden), Allah’ın büyüklüğü
240
karşısında saygı duyan ve (ahirette) sonucu vefa imiş,/Cefayı ben vererek
kötü hesaptan sakınan kimselerdir.” seni satın aldım ben./Yunus sen âşık
(Kur’an-ı Kerim 13/20-21) 3. Allah’tan isen adını miskin ko sen/Cümlesinden
başka ilah tanımama ve hayatın her seçerek miskinliği aldım ben.” (Yunus
alanında Allah’ın emirlerine bağlı kal- Emre)
ma konusunda Allah’ın ruhlar âleminde
mistisizm 1. Kendinden geçiş ve
kullarıyla yapmış olduğu antlaşma,
tanrıya bağlanışla olgunluğa ulaşılabile-
insanlardan almış olduğu söz. Kur’an-ı
ceğini ileri süren felsefi bir öğreti. 2.
Kerim’in verdiği bilgilere göre Allah,
Allah’a ve gerçeğe akıl ve araştırma
kulları ile ruhlar âleminde sözleşme
yolu ile değil de gönül yolu, his ve
yapmıştır. Bu sözleşmeye göre Cenabı
sezişle ulaşılabileceğini kabul eden
Allah, kıyamete kadar gelecek olan
felsefi inanç.
insanların ruhlarını yarattıktan sonra
onlara şöyle buyurmuştur: “Ben sizin misvak Diş temizliğinde kullanılan
Rabbiniz değil miyim?” Ruhlar da hep arak ağacının küçük ince dalı. Hz. Pey-
birlikte Allah’a şu cevabı vermişlerdir: gamber, bütün temizlik çeşitleri ile
“Elbette sen bizim Rabbimizsin...” beraber diş temizliğine ayrı bir önem
(Kur’an-ı Kerim 7/172) Allah’ın ezelde vermiş ve bu konuda şu tavsiyede bu-
almış olduğu bu söz, Allah ile kulları lunmuştur: “Ümmetime zorluk vermeye-
arasında yapılan bir sözleşme; misaktır. ceğini bilseydim, her abdest alışta veya
her namazda misvak kullanmalarını
miskin 1. Hiçbir şeyi bulunmayan,
emrederdim.” (Hadis) “Misvak ağız için
yiyeceği ve giyeceği için başkalarına
temizliktir ve Allah’ın hoşnutluğunu
muhtaç olan. “Zekâtlar Allah’tan bir
kazanmaya da vesiledir.” (Hadis)
farz olarak yoksullara, miskinlere...
verilir.” (Kur’an-ı Kerim 9/60) 2. Ken- misyoner Yetkili, görevli, kendisi-
disini geçindirecek zenginliğe sahip ni bir fikrin yayılmasına adamış kimse.
olmayan; ancak durumu da bilinmediği Bütün dinler için geçerli olan bu kav-
için kendisine sadaka verilmeyen ve ram daha çok Hristiyan yayılmacılığını
kendisi de sadaka istemeyen kimse. ifade eder. Hristiyanların dışında bu-
Fakir, karnını doyuracak yiyecek ve gün; Yahova Şahitleri, Bahailer, Hindu-
gıda bulabilene denildiği hâlde, miskin lar ve Budistler de organize bir şekilde
bunu da bulamayan yoksul kişidir. misyonerlik faaliyetlerinde bulunmak-
“Yakın akrabaya, miskine, yolcuya tadır.
(zekât ve sadakadan) haklarını ver…”
(Kur’an-ı Kerim 17/26) 3. Allah’ın mizan 1. Ölçü aleti, tartı, terazi.
yüceliği ve büyüklüğü karşısında kendi “Tartıyı adaletle yapın, mizanda eksik-
varlığını önemsemeyen, evrendeki tüm lik yapmayın.” (Kur’an-ı Kerim 55/9) 2.
yaratılanlarda Allah’ın eşsizliğini göre- Doğru ve yanlışın, hak ve batılın, zulüm
bilen derin kavrayış sahibi kimse, der- ve adaletin, iyilik ve kötülüğün farkını
viş. “Bir kuru ağaç idim, yol üzre düş- bildiren hüküm. “Şüphesiz ki Allah,
müş idim,/Er bana kıldı nazar, taze kitabı (Kur’an-ı Kerim) ve mizanı ger-
civan oldum ben./Dünya cefasın almak, çek olarak indirdi.” (Kur’an-ı Kerim
241
42/17) 3. Ahirette insanların günah ve muaşeret bk. adabımuaşeret.
sevaplarının, iyilik ve kötülüklerinin
Muavvizeteyn sureleri İçeriğinde
tartılacağı manevi terazi. “(Ahirette)
tanımlanan her türlü kötülüğün şerrin-
Kimin mizanı ağır gelirse (cennette)
den Allah’a sığınmak için okunması
mutlu bir hayat sürecektir.” (Kur’an-ı
öğütlenen Kur’an-ı Kerim’deki Felak ve
Kerim 101/7-8)
Nâs Surelerine verilen ortak ad. Hz.
molla 1. Âlim, hoca. 2. Medrese Peygamber, her gece yatmadan önce üç
hocalığından sonra kadılık unvanını defa İhlas Suresini sonra da
kazanan âlim. 3. Dinî yönü ağır basan Muavvizeteyn Surelerini okumuştur.
kimse, dindar. “Derviş Yunus bu sözü Müslümanlara da okumalarını tavsiye
eğri büğrü söyleme/Seni sıygaya çeker etmiştir.
bir Molla Kasım gelir.” (Yunus Emre)
mubah 1. Dinen sorumlu kişilerin
Muahat Hicretten sonra Hz. Pey- yapıp yapmamakta serbest olduğu şey.
gamber’in, Mekke’den hicret eden 2. Haram veya mekruh olmayan, yapıl-
muhacirlerle Medineli ensardan olan ması dinen yasaklanmamış olan davra-
Müslümanlar arasında yapmış olduğu nışlar. Yenilmesi, içilmesi veya kulla-
kardeşlik antlaşması. Bu antlaşma ile nılması ayet ve hadislerle yasaklanma-
Mekke’deki mallarını bırakıp tamamen mış olan şeyler mubah ve caizdir. Mu-
yoksul durumda kalan Müslümanlar, bah olan bir şeyi haramlaştırmak büyük
Medine’deki din kardeşlerinin yardı- bir günahtır. Çünkü İslam dininde ha-
mıyla yoksulluktan kurtulmuşlardır. ramı ve helali belirleyen Allah’tır.
Medineli Müslümanlar, evlerine, tarla-
mucize 1. İnsanın benzerini yap-
larına, paralarına muhacirleri ortak
maktan âciz kaldığı, alışılagelmiş şeyle-
etmişlerdir. “Hz. Peygamber, Medi-
re aykırı olan, olağanüstü işler. 2. Pey-
ne’ye geldiklerinde Mekkeli muhacir-
gamberlerin kendilerine inanmayan
lerle Ensar arasında muahat yapmış-
insanlara peygamberliklerini ispat et-
tı.” (Abdullah İbn Abbas)
mek amacıyla gösterdikleri olağanüstü
muamelat 1. Muameleler, işler, olaylar. Mucize göstermek Allah’ın
ameller. 2. İslam fıkhının; alım satım, iznine bağlı olarak peygamberler tara-
kiralama, şirketler, anlaşmalar, yitik fından gerçekleştirilir. Mucizelerin iki
mallar, emanetler, kefalet, gasp, bağış, yönü vardır: 1. Mucize bir yönüyle
vasiyet, miras, davalaşma, suçlar ve inkârcılara meydan okumaktır. 2. Pey-
cezalar gibi insanlar arası ilişkileri gamberlere inanmayanları âciz ve güç-
düzenleyen bölümü. 3. İslam fıkhının süz bırakmaktır. Hz. Peygamber’in en
ibadetlerle ilgili hükümlerinin dışında büyük mucizesi, Kur’an-ı Kerim’dir.
kalan ve insanların birbirleriyle veya Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim ile
bireyin toplumla yahut da toplumların döneminin bütün şair ve edebiyatçıları-
birbirleriyle olan hukuki, idari, mali, na onun hiç olmazsa tek bir suresinin
iktisadi ve beşeri ilişkilerini düzenleyen benzerini yapmaları konusunda meydan
bölümü. okumuştur. Onun bu meydan okuması-
na tarihin hiçbir döneminde kimse ce-
242
vap verememiştir. “Hiçbir peygamber mak, Mekkeli müşriklerin her türlü
yoktur ki ona insanların imanına sebep baskısından kurtulmak ve din, can,
olan mucizeler verilmiş olmasın. Bana namus, akıl ve soy emniyetini sağlayıp
verilen mucize ise, ancak bana vahyo- her türlü tehlikeden korunmak amacıyla
lunan bir vahiydir. Onun için kıyamet Mekke’den Medine’ye hicret eden Hz.
gününde ümmeti en fazla olan peygam- Muhammed ve arkadaşları. “Allah yo-
berin ben olacağımı ümit ediyorum.” lunda göç eden kimse, yeryüzünde gide-
(Hadis) ceği yerde bolluk ve (her türlü maddi,
manevi) genişlik bulur. Kim Allah ve
mudarabe 1. Rızık peşinde koşma.
Resulü için muhacir olarak evinden
2. İslam hukukuna göre ortaklardan bir
çıkar da hicret esnasında ölürse onun
tarafın sermaye diğer tarafın emek ve
mükâfatını Allah verir. Allah çok bağış-
işletmecilik olmak üzere oluşturdukları,
layan ve merhamet edendir.” (Kur’an-ı
kâr-zarar, emek-sermaye ortaklığı.
Kerim 4/100) 3. Allah’ın yasakladığı
İslam’da mudarabe ortaklığı uzun veya
her türlü kötü davranışı ve haramı terk
kısa vadede her çeşit krediyi sağlamak
edip güzel davranışları benimseyip
için elverişli bir yöntemdir. Toplumda,
yaşayan kişi. “Muhacir Allah’ın yasak-
elinde büyük miktarlara ulaşan nakit
ladığı şeyleri terk edendir.” (Hadis)
parası olan birçok kimse bunu işletmek,
ticari bir işte kullanmak ister. Ancak muhaddis 1. Haber veren, söz nak-
işletme bilgisi ve tecrübesi olmadığı leden, rivayet eden, ravi, hadis nakle-
için bunu gerçekleştiremez. Yine top- den. 2. Hadislerin sahih olanlarını sahih
lumda işletme kabiliyeti olan, yetenekli olmayanlarından ayırt edebilme dona-
ve ticarete yatkın birçok kimse de ser- nımına sahip, hadis ilminin terimlerini
maye yokluğundan dolayı ticarete atı- ayrıntılarıyla bilen, kendinden önceki
lamaz. Mudarabe, birbirine muhtaç hadis âlimlerinin naklettikleri hadislere
olan bu iki kesimi bir araya getirir ve vâkıf olan hadis âlimi. “‘Evladım
iki taraf da bu ortaklıktan kârlı çıkar. Cüneyd! Allah seni önce muhaddis
Piyasaya da bu sayede bir canlılık gel- sonra sufi yapsın…” (Serî es-Sakatî)
miş olur.
muhadram 1. Hz. Peygamber za-
Muğni (el-Muğni) “Tüm varlıkla- manında yaşayıp Müslüman olduğu
rın her türlü ihtiyacını karşılayan, kendi hâlde onunla görüşüp sohbet etme fırsa-
katından bol bol karşılıksız nimet ve- tı bulamayan kimse. Kadı Şureyh b. el-
ren, onlara maddi ve manevi zenginli- Haris (ö. 80/699) ve Uveys (Veysel) el-
ğin yollarını gösteren, kendisi ise hiçbir Karani (ö. 37/657) en meşhur
şeye muhtaç olmayan.” anlamında muhadramlardandır. Muhadramlar, Hz.
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “… O Peygamber döneminde yaşamalarına
Allah ki Muğni’dir…” (Hadis) rağmen onunla sohbet etme imkânını
bulamamışlardır. Bu nedenle
muhacir 1. Göç eden, hicret eden,
muhadramlar sahabelerden sayılmazlar.
yerleşmek üzere yurdundan başka bir
2. Hem İslam öncesi Cahiliye Döne-
yere giden kimse. 2. İslam dinini
minde hem de İslam geldikten sonra
Kur’an-ı Kerim’in emrettiği gibi yaşa-
243
yaşayan ve hayatını Müslüman olarak diği temizliğini ve özelliğini korumuş-
tamamlayan şair(ler). İslam tarihinde tur. Bu sayede toplum onu en güvenilir
muhadram şairlerden bazıları; Kâb b. insan anlamına gelen “emin” unvanı ile
Züheyr (ö. 24/645), Hassan b. Sabit (ö. adlandırmıştır. Yirmi beş yaşına geldi-
60/680), Lebid b. Rebia (ö. ğinde Hz. Hatice ile evlenmiştir. Bu
560/661)’dır. 3. Hz. Peygamber döne- evlilik yirmi beş yıldan fazla sürmüştür.
minde iman etmeden yaşamış oldukları Hz. Peygamber’in Kasım, Abdullah,
hâlde, onun vefatından sonra iman eden Ümmü Gülsüm, Zeynep, Rukiye ve
kimseler. Fatıma adlı çocukları bu evlilikten
doğmuştur. Kırk yaşına geldiğinde Hz.
muhalefetün lilhavadis “Zatında
Muhammed’e peygamberlik görevi
ve sıfatlarında yaratılan hiçbir varlığa
verilmiştir. Bu görevi on üç yıl Mek-
benzemeyen.” anlamında Allah’ın
ke’de sürdürmüştür. İslam, Mekke’de
sıfatlarından biri. Yüce Allah, hiçbir
yayılma imkânı bulamayınca Müslü-
varlığa benzemez. Kur’an-ı Kerim bu
manlar ve Hz. Peygamber 622 tarihinde
gerçeği şöyle haber vermiştir: “Hiçbir
Medine’ye hicret etmişlerdir. Medi-
şey Allah’ın benzeri değildir.” (Kur’an-
ne’de Hz. Peygamber hem İslam’ı yay-
ı Kerim 42/11)
mış, hem de Medine İslam devletinin
Hz. Muhammed (SAV) Allah’ın başkanı olmuştur. Kültürel, siyasi, aske-
bütün insanlığa rahmet olarak gönder- rî ve ahlaki alanda birçok düzenleme
diği en son peygamber. Hz. Muham- yapmıştır. Mekkelilerden gelen saldırı-
med, Mekke’nin önde gelen kabilesi lar üzerine onlarla Bedir, Uhut ve Hen-
olan Kureyş kabilesinin Haşimoğulları dek savaşlarını yapmıştır. Güçlü bir
soyundandır. Annesi Âmine, babası askerî ve siyasi birlik kuran Hz. Pey-
Abdullah’tır. 571 yılında Mekke’de gamber, M. 630 yılında Mekke’yi fet-
doğmuştur. Doğumundan kısa bir süre hetmiştir. Arabistan’ın her tarafında
önce babasını, altı yaşında iken de İslam dinini egemen kıldıktan sonra M.
annesini kaybetmiştir. Sekiz yaşına 632 yılında altmış üç yaşındayken Me-
kadar da dedesi Abdülmuttalip’in ko- dine’de vefat etmiştir. Vefat ettiğinde
ruması altında kalmıştır. kendi evine defnedilmiştir. Kabri bura-
Abdülmuttalip’in ölümünden sonra dadır ve burası ‘tertemiz gül bahçesi’
amcası Ebu Talip’in gözetimi altında anlamında “Ravzayimutahhara” adıyla
yaşamıştır. Onunla beraber ticaret anılmaktadır.
amaçlı yolculuklar yapmıştır. Bu yolcu-
Muhammed b. İdris eş-Şafii bk.
luklar sayesinde büyük bir ticari dene-
Şafii Mezhebi.
yim kazanmış ve Arabistan’ı kültürel
ve coğrafi yönden tanıma imkânı bul- Muhammed suresi Kur'an-ı Ke-
muştur. Gençlik yıllarında haksızlıklara rim’in kırk yedinci suresidir. Medine’de
karşı tavır alan “Hılfulfudul” gibi hayır inmiştir. Otuz sekiz ayettir. Adını ikinci
amaçlı kuruluşlarda aktif görev üstlen- ayette geçen Hz. Muhammed’in ismin-
miştir. Çevresinin sosyal ve kültürel den almıştır. Sureye, Allah’ı inkâr eden-
yozlaşması karşısında yaratılıştan getir- lerin yapmış oldukları salih amellerin
244
boşa gittiği haber verilerek başlanır. gideceği belirtilir. Münafıklara, dünya
Kurtuluşun Hz. Muhammed’in getirmiş hayatının geçiciliğini hatırlatan ve Allah
olduğu hakikatlere iman etmekten geç- yolunda harcama yaparken cimri dav-
tiği vurgulanır. İman edenlerin hak ve ranmamayı emreden ayetle sure son
hakikate, küfredenlerin ise batıl şeylere bulur.
uydukları anlatılıp savaş şartlarında
muharref din Allah tarafından
onlara karşı verilecek olan mücadele
gönderildiği hâlde aslı bozulan, zaman-
ele alınır. Bu çerçevede müminlere
la insan sözü karıştırılarak tevhit inan-
Allah’ın yardımının gelmesi için Al-
cından uzaklaştırılan din.
lah’ın koyduğu kurallara uymanın zo-
runluluğu hatırlatılır. Müminlerin, in- muharrem ayı Hz. Peygamber’in
kârcıların durumuna düşmemeleri için hicretini esas alan ay takviminin birinci
yeryüzünü dolaşmaları ve onların yurt- ayı. Ay takvimi, Hz. Muhammed’in
larından ve bırakmış oldukları izlerden Mekke’den Medine’ye hicretini esas
ibret almaları öğütlenir. Allah’a iman alır. Buna göre muharrem ayı birinci
edip salih amel işleyen müminlerin aydır. Muharrem ayında hicret başladığı
ahirette elde edecekleri nimetler anlatı- gibi İslam kültürüne göre şu olayların
lır ve ayrıntılı cennet tasvirleri yapılır. gerçekleştiği de nakledilir: Nuh Tufanı
Surede, Hz. Muhammed’e ve getirdiği sona ermiş, Hz. İbrahim ateşten kurtul-
hakikatlere karşı iki yüzlü davranan ve muş, Hz. Musa Kızıl Deniz’den geçmiş
Resulullah’la alay eden münafıklara da ve Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüse-
yer verilir. Kıyametin meydana gelece- yin ve aile fertleri şehit edilmiştir.
ği hatırlatılarak münafıklar uyarılır. “Ramazan orucundan sonra sevabı en
Kurtulmak için bilinçli bir iman, gü- çok olan oruç ‘Allah’ın ayı’ diye bilinen
nahlara tövbe ve kuvvetli bir öz dene- muharrem ayında tutulan oruçtur.”
tim bilincine sahip olma emredilir. (Hadis)
Münafıkların ölüm korkusuna bağlı
muharremat İslam dinine göre
olarak savaşlardaki korkak tavırlarına
kendileri ile evlenilmesi geçici veya
da değinilir. Ölümden yersiz yere
ebedî olarak yasaklanmış kadınlar.
korkmak yerine Allah’a ve Peygambe-
Kur’an-ı Kerim, kendileri ile evlenilme-
rine verdikleri sözlere sadık kalmaları,
si yasak olan kadınları şu şekilde açık-
bozgunculuk yapmamaları, güzel söz
lamıştır: Kişinin annesi, kızları, kız
söylemeleri, insani ilişkilerini düzelt-
kardeşleri, üvey anneleri, halaları, tey-
meleri önerilir. Surede, iman ettikten
zeleri, erkek kardeşlerinin kızları, kız
sonra tekrar küfre dönen kişilerin ölüm
kardeşlerinin kızları, sütanneleri, süt
anında çektikleri sıkıntılar ve onların
kardeşleri, kaynanaları, üvey kızları,
ahirette amellerinin boşa gitmesine
gelinleri, eşiyle beraber eşinin kız kar-
bağlı olarak çekecekleri sıkıntılar da
deşi ve evli kadınlar.
anlatılır. Hz. Peygamber’e itaat etmek
ve ona nankörlük etmemek emredilir. muhkem ayet 1. Sağlam, anlamı
Ona karşı itaatsiz davrananların ve açık, yoruma gerek olmayan, okundu-
nankörlük edenlerin amellerinin boşa ğunda manası hemen anlaşılan ayet. 2.
245
Manasının anlaşılması için herhangi bir larını yerine getirmesi engellenen ya da
açıklamaya ihtiyaç duyulmayan, Al- savaş, salgın hastalık, tutukluluk, sakat-
lah’ın ayette kastettiği anlam herkes lık ve parasını kaybetme gibi nedenler-
tarafından hiçbir yoruma gerek olmak- den dolayı bulunduğu yerde kalıp hac-
sızın anlaşılan ayet. “Allah’ın sana cın farzlarını yerine getiremeyen kimse.
indirmiş olduğu kitabın esasını muh- Hac ve umre yapmak niyetiyle ihrama
kem ayetler oluşturur...” (Kur’an-ı giren kişi, birtakım nedenlerle Arafat’ta
Kerim 3/7) vakfe ve Kâbe’yi tavaf gibi görevlerini
yerine getiremezse kurban kesip ihram-
muhkem hadis Hz. Peygamber’in
dan çıkması gerekir. “Allah için haccı
kastettiği anlam herhangi bir açıklama-
ve umreyi tamamlayınız. Eğer
ya ihtiyaç duyulmaksızın herkes tara-
muhsarsanız kolayınıza gelen kurbanı
fından anlaşılan ve amel edilen hadis.
(gönderin), kurban yerine varıncaya
muhlis 1. Her davranışı içten ve kadar da başlarınızı tıraş etmeyiniz.”
gönülden olan, gösterişsiz, ihlaslı, sa- (Kur’an-ı Kerim 2/196)
mimi kimse. “De ki: Allah’a muhlis bir
Muhsi (el-Muhsi) “Yaratmış oldu-
şekilde ibadet etmekle emrolundum...”
ğu varlıklara belirli bir ölçüye göre
(Kur’an-ı Kerim 39/11) 2. Allah’ın her
nimetler veren, kullarının söz ve davra-
türlü şirk ve günahlardan arındırdığı
nışlarını bilen, bütün mahlukatı deneti-
kişi. 3. Sanki onu görüyormuşçasına
mi altında tutan.” anlamında Allah’ın
tam bir samimiyet ve bağlılıkla, göste-
esmayıhüsnasından biri. “… O Allah ki
rişten uzak bir biçimde Allah’a inanma
Muhsi’dir…” (Hadis)
ve ibadet etme. “(İnsanlar) Allah’ı
birleyip ve dinde muhlis olarak Allah’a muhsin 1. Güzel davranan, bağış-
ibadet etmekle emrolundular.” (Kur’an- layan, ikram eden, ihsan eden, iyilik
ı Kerim 98/5) eden. “Allah’ın emir ve yasak sınırları-
na uyarak korunan müminler bollukta
muhrim Hac ve umre niyetiyle ih-
ve darlıkta Allah (rızası) için (fakirlere)
rama giren ve normal zamanlarda ser-
harcamada bulunurlar, öfkelerini ye-
best ve helal olan avlanmak, tıraş ol-
nerler, (hata ettiklerinde) insanları
mak ve yeşili koparmak gibi bazı dav-
bağışlarlar. Şüphesiz Allah (böyle dav-
ranışlar kendisine yasak olan kişi.
ranan) muhsinleri sever.” (Kur’an-ı
“Hem kendinize hem de yolculara bir
Kerim 3/134) 2. Davranışlarında
geçimlik olmak üzere deniz avı ve yiye-
Kur’an-ı Kerim ve sünneti esas alan ve
ceği, size helal kılındı. Muhrim iken
toplumun kabul ettiği üstün değerlere
kara avı yapmanız yasaklandı. Huzu-
aykırı hareket etmeyen. “Kim ki muhsin
runda bir araya geleceğiniz Allah’tan
olarak Allah’ın emirlerine teslim olursa
sakının.” (Kur’an-ı Kerim 5/96)
onun mükâfatını Rabb’i verir.” (Kur’an-
muhsan bk. ihsan. ı Kerim 2/112) 3. Allah’ı görüyormuş
gibi bilinçli bir şekilde ona ibadet eden.
muhsar Hac ve umre için niyet
“Her kim ki muhsin olarak Allah’a
edip ihrama girdikten sonra düşman
mutlak anlamda teslim olursa şüphesiz
veya yöneticiler tarafından haccın farz-
246
ki o çok sağlam bir kulpa sarılmış de- Muid (el-Muid) “Yaratmış olduğu
mektir.” (Kur’an-ı Kerim 31/22 varlıkların hayatına son verdikten sonra
onları tekrar yaratan ve yaratma eyle-
muhtekir 1. Stokçuluk yapan, hak-
mini tüm evrende sürekli olarak tekrar-
sız kazanç elde eden, vurguncu, kara-
layan.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
borsacı. “Buğdayın bir mutu oldu yüz
nasından biri. “… O Allah ki
elli/Muhtekire düştü fırsat bu sene.”
Muid’dir…” (Hadis)
(Seyrani) 2. İnsanların ihtiyaç duyduğu
her türlü gıda maddesini ucuza alıp Muiz (el-Muiz) “Mutlak anlamda
stoklayan, darlık anında piyasaya sürüp güç ve kuvveti elinde tutan, hiçbir şe-
aşırı fiyatla satan. İslam’da insanların kilde mağlup edilemeyen, evrene hâkim
ihtiyaç duydukları bir maddeyi, fiyatla- olan, kendisine inananları ve ibadet
rın yükselmesini beklemek ve yüksek edenleri mümin olmakla, rızasıyla ve
fiyatla satmak üzere gizlemek yasak- cennetiyle onurlandıran.” anlamında
lanmıştır. Stokçuluk yapmak hem piya- Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “… O
sayı olumsuz yönde etkiler ve daraltır Allah ki Muiz’dir…” (Hadis)
hem de ihtiyaçlı kimselerin sıkıntıya
mukabele 1. Karşılaştırma, karşılık
düşmelerine neden olur. “Muhtekir
verme, karşı karşıya bulunma. 2. Hafız-
Allah tarafından lanetlenmiştir.” (Ha-
ların cami ve mescitlerde cemaate döne-
dis)
rek Kur’an-ı Kerim okurken cemaatin
muhtesip 1. İyiliğin emredilmesini de mushafları açarak takip etmeleri
ve kötülüklerden sakınılmasını kontrol şeklinde gerçekleşen bir okuma biçimi.
eden, denetleyen. 2. Tarihte, İslam Hz. Peygamber’in sağlığında Kur’an-ı
dünyasında insanlara iyiliği emretmek, Kerim’i korumayı garanti altına alma
kötülükleri yasaklamak; çarşıların ve amacıyla Cebrail ile Resulullah arasında
pazar yerlerinin düzenini sağlamak, ramazan aylarında gerçekleşen mukabe-
ölçü ve tartıyı kontrol etmek, komşu le, günümüzde de özellikle ramazan
haklarını gözetmeyenlere gerekli yaptı- aylarında sürdürülmektedir.
rımı uygulamak ve toplumun huzurunu
mukadderat 1. Alın yazısı, kader,
bozan her türlü hareketi denetlemekle
yazgı. 2. İnsanın cinsiyet, renk, vücut
görevli kişi.
organlarının yapısı, hangi anne babadan
Muhyi (el-Muhyi) “Tüm canlıları doğacağı ve ne kadar yaşayacağının
dirilten, hayat, sağlık ve esenlik veren, belirlenmesi gibi seçme alanına girme-
kıyamet koptuktan sonra dünyadaki yen şeylerin tümü. 3. Allah’ın evrenle
yaptıklarının karşılığını görmeleri için ilgili koymuş olduğu ve kimsenin değiş-
onları yeniden dirilten.” anlamında tirmeye gücünün yetmeyeceği kanunlar,
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Şüp- sünnetullah.
hesiz ki Muhyi olan Allah ölüleri de
mukaddesat 1. Kutsal, mübarek,
diriltecektir. Onun her şeye gücü ye-
temiz ve kutlu şeyler. “Evet, ulûmunu
ter.” (Kur’an-ı Kerim 30/50)
asrın şebâba öğretelim;/Mukaddesata,
fakat, çokça ihtiram edelim.” (M. A.
247
Ersoy) 2. Yüce Allah’la ilgili ve mane- surelerin başında yer alan Elif-Lam-
vi büyüklüğü olan; din, iman, namus, Mim, Ya-Sin, Nûn gibi harf veya harf-
Kâbe, peygamber, melek, kitap, cami, ler grubu. Mukattaa harfleri Kur’an-ı
mescit, vatan, millet, bayrak vb. dinî ve Kerim’de yirmi dokuz surenin başında
millî değerler. bulunmaktadır. Tamamı on dört harften
meydana gelir. Bu tür harflerin kulla-
mukaddes emanetler Hz. Pey-
nımı Kur'an-ı Kerim’in indiği döneme
gamber’e ait olduğu belirtilen ve onun
ait bir dil özelliğidir. Araplar İslam
kullanmış olduğu bazı giyecekler ve ev
öncesi şiir ve nesirde bu tür harfleri
eşyaları. Mukaddes emanetler, Yavuz
kullanırlardı. O dönemin ünlü şair ve
Sultan Selim (ö. 1470-1520) tarafından
edebiyatçıları bunların anlamlarını
Mısır’dan İstanbul’a getirilmiş (M.
sorma gereği duymamışlardı. Zamanla
1517) ve Topkapı Sarayı’nın Mukaddes
şiir ve nesirde bu harflerle başlama
Emanetler Bölümüne konulmuştur.
geleneği kaybolunca insanlar kendi
Mukaddim (el-Mukaddim) görüşleri doğrultusunda değişik anlam-
“Kendisine inanıp iman eden, ibadetle- lar yüklemişlerdir.
rini içtenlikle yapan kullarına yeryü-
mukim 1. Yerinde duran, yerleşik
zündeki bütün güzellikleri bağışlayan,
olan, yolcu olmayan, ikamet eden kim-
sevgisine layık olduklarında onları
se. “Hareminde mukim idim bir za-
toplumsal önderlik makamına getiren,
man/Kâbe yolun ettim emn ile
ahirette ise iman edenleri iman etme-
eman/Emrinde çöllerde olursam kur-
yenlerin, günahsızları günahkârların,
ban/Bilirsin hayr ile şer padişahım.”
iyileri kötülerin önüne geçiren.” anla-
(Hükmî) 2. Vatanında ya da vatanı
mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
hükmünde olan bir yerde on beş günden
“… O Allah ki Mukaddim’dir…”
fazla kalmaya niyet eden kişi. 3. Kendi
(Hadis)
evinde ve beldesinde yaşayan kimse.
mukallit Delil aramaksızın bir Mukim olanlar namazlarını tam olarak
başkasının sözüne veya iş yapmasına kılarlar, oruçlarını tutarlar, cuma ve
göre iş gören, başkalarının görüşüyle bayram namazlarını kılarlar, Kurban
hareket eden, taklit eden, taklitçi kimse. Bayramı’nda kurbanlarını keserler.
“Bilmem ki neden her işte mut- “Şüphesiz ki Allah, namazı Peygambe-
lak/Avrupalıya mukallit olmak” (Ziya rinizin ifadesiyle; mukim için dört,
Paşa) 2. İslam dininin inanç, ibadet ve misafir için ise iki rekât olarak farz
muamelat ile ilgili alanlarında Kur’an-ı kılmıştır.” (Hadis)
Kerim ve sünnetten hüküm çıkarma
Mukit (el-Mukit) “Yaratmış oldu-
yetki ve becerisi olmadığı için müçtehit
ğu tüm varlıklar arasında herhangi bir
olan bir İslam âliminin görüşlerine göre
ayırım yapmaksızın onların her türlü
hareket eden kişi.
yiyecek ve ihtiyaçlarını karşılıksız ola-
mukattaa harfleri Herhangi bir rak karşılayan.” anlamında Allah’ın
konuda hitap ettiği kitlenin dikkatini esmayıhüsnasından biri. “Kim güzel bir
çekmek için Kur’an-ı Kerim’de bazı işe aracı ve destek olursa, onun da o
248
işten bir payı vardır. Kim de kötü bir bilincini diri tutmaya ve Allah’ın kendi-
işe destek ve aracı olursa onun da o sini gördüğünün farkındalığını güçlen-
işten bir payı vardır. Her şeyin Mukiti dirmeye çaba harcaması.
Allah’tır.” (Kur’an-ı Kerim 4/85)
murdar 1. Leş, kendiliğinden öl-
Muksit (el-Muksit) “Bütün işleri- müş hayvan. 2. İslami usule uygun
ni yerli yerinde yapan, hiçbir varlığa olarak kesilmemiş ölü hayvan. İslam
haksızlık etmeyen, üstün adalet ve dinine göre murdar olan hayvanların
merhamet sahibi.” anlamında Allah’ın hiçbirisi yenmez. Bu tip hayvanlar pis
esmayıhüsnasından biri. “… O Allah ki kabul edilmiştir. Tıbben de murdar
Muksit’tir…” (Hadis) hayvanların çok büyük zararları vardır.
Kasıtlı olarak besmele çekilmeyen,
muktedi 1. Birine uyan, tabi olan,
Allah’tan başkası adına kesilen, yenil-
peşinden giden. 2. Cemaatle kılınan bir
mesi helal olmayan, yırtıcıların parçala-
namazda imama uyan kişi.
dığı, yüksek bir yerden düşerek ölen,
Muktedir (el-Muktedir) “Her şe- boğulan, putlar adına kesilen hayvanla-
ye gücü yeten, yarattığı varlıklara hâ- rın hepsi murdar hükmündedir.
kim olan, evrendeki her şeyin idaresini
Hz. Musa İsrailoğulları’na gönde-
elinde tutan tek varlık.” anlamında
rilen, kendisine Tevrat adlı kitap verilen
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “Al-
ve Kur’an-ı Kerim’de adı geçen pey-
lah’a karşı bilinçli bir şekilde kulluk
gamberlerden biri. Hz. Musa, Mısır’da
yapan müminler, cennetlerde ve (cen-
dünyaya gelmiştir. Firavun,
netin) nehirlerinde (dinlenmekte)
İsrailoğulları’na düşmanca davranıp esir
dirler. Onlar Muktedir bir melik olan
muamelesi yapar ve sonunda onların
(Allah’ın huzurunda) üstün bir konuma
çocuklarını da öldürmeye başlar. Bu
sahiptirler.” (Kur’an-ı Kerim 54/54-55)
sırada Hz. Musa doğar. Annesi, öldü-
murakabe 1. Koruma, bakma, de- rülme korkusundan onu bir sandığa ko-
netleme, göz altında bulundurma. “Ben yup Nil nehrine bırakır. Bunu Mısır
(Hz. İsa) onlara: ‘Benim ve sizin Rab- hükümdarının karısı görüp nehirden
biniz olan Allah’a kulluk edin.’ diye çıkarır. Bu masum çocuğu çok sever ve
senin bana emretmiş olduğundan başka sarayında büyütür. Hz. Musa’nın annesi
bir şey söylemedim. Ben onların içinde de bir vesileyle saraya girip sütanneli-
olduğum sürece onları murakabe ettim, ğine kabul edilir. Böylece Hz. Musa,
fakat sen beni vefat ettirince onları kendisini öldürmek isteyenlerin sara-
murakabe eden (yalnız) sen oldun. Sen yında büyür. Daha sonra kardeşi Harun
her şeyi görensin.” (Kur’an-ı Kerim ile birlikte peygamberlikle görevlendi-
5/117) 2. Kişinin kendi iç âlemine rilir. Peygamberliği döneminde kendisi-
bakması, yaratılış amacı üzerinde dü- ne ‘tanrı’ diyen Firavun ve onun kabile-
şünmesi. 3. Tasavvuf yoluna giren si Kıptilerle mücadele eder ve kendi
kişinin ahlaken gelişip ruhen olgunlaş- kabilesi olan İsrailoğulları’nı onların
ması için iç âlemini kontrol altında zulmünden kurtarır. Peygamberliğinin
bulundurmaya, Allah ile birlikte olma işareti olarak Hz. Musa’ya mucizeler
249
verilmiştir. Bunlardan bazıları; asasının ayrılmadan, Allah günahlarını bağış-
büyük bir yılan olması, asasının deniz- lar.” (Hadis)
de yol açması ve cebinden çıkardığında
musahere Evlenme yoluyla mey-
sağ elinin bembeyaz olmasıdır. Hz.
dana gelen akrabalık; kadının kan hı-
Musa, Mısır’dan çıkarak Hicaz tarafına
sımlarıyla kocası arasında kurulan akra-
gider. Orada Şuayp Peygamberle görü-
balık.
şür ve onun kızlarından biriyle evlenir.
Daha sonra Mısır’a dönerken, Tur Da- musalla 1. Namaz kılınan, dua ya-
ğında kendisine vahiy gelir ve peygam- pılan yer, cami, mescit. 2. Yerleşim
berlikle görevlendirilir. Kardeşi Hz. yerlerinin dışında cuma, bayram ve
Harun’a da onunla birlikte peygamber- cenaze namazlarının kılındığı, toplu
lik verilir. Hz. Musa, Mısır’a varınca duaların yapıldığı açık ve geniş alan.
Firavun ile görüşür, onu iman etmeye “Kurban kesebilecek zenginlikte olup
davet eder. Birtakım mucizeler gösterir. da (kasıtlı olarak) kurban kesmeyen
Fakat Firavun iman etmez. Hz. Musa’yı bizim musallamıza gelmesin.” (Hadis)
sihirbaz zannederek bütün sihirbazları
toplatır. Sihirbazlar, Hz. Musa’ya mey- musalla taşı Cenaze namazı kılı-
dan okurlar, fakat hepsi de Hz. Mu- nırken cenazenin üzerine konulduğu
yüksekçe taş ya da yüksek bir masa.
sa’nın mucizeleri karşısında yenilirler
ve iman ederler. Firavun ise yine inkâ- “Neylersin ölüm herkesin başın-
rında ısrar eder ve iman eden sihirbaz- da/Uyudun uyanamadın olacak/Kim
bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?/Bir na-
ları öldürtür. Hz. Musa, İsrailoğulları’nı
bir gece yarısı Firavun’un zulmünden mazlık saltanatın olacak/Taht misali o
kurtarmak için Mısır’dan çıkarır. Fira- musalla taşında” (C. S. Tarancı)
vun, ordusuyla onların peşine düşer ve musalli Beş vakit namazını sürekli
Kızıldeniz’in kenarında onlara yetişir. ve düzenli olarak kılan. “Ey musalli!
Allah’ın izniyle deniz ikiye ayrılır ve Dua et ki kabul olunsun.” (Hadis)
İsrailoğulları karşıya geçer. Onları
izleyen Firavun ve ordusu ise Kızılde- Musavvir (el-Musavvir) “Yarat-
niz’de boğulurlar. Daha sonra Hz. Mu- mada hiçbir varlığı örnek almaksızın
sa, Filistin ve Ürdün bölgesinde pey- bütün varlıkları yoktan yaratıp onları
gamberlik görevini sürdürür. Kavmini dilediği gibi şekillendiren ve onlara
iman ve ahlaki yönden eğitir. Kardeşi layık oldukları en güzel biçimi veren.”
Hz. Harun’dan sonra vefat eder. anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
biri. “O Allah ki Musavvir, halik ve her
musafaha Birbirleriyle buluşan ki- şeyi yoktan var edendir. En güzel isim-
şilerin kardeşlik, dostluk, esenlik ve ler onundur.” (Kur’an-ı Kerim 59/24)
saygı göstergesi olarak el sıkışmaları,
tokalaşmaları. Musafaha yapmak Hz. Musevi bk. Yahudi.
Peygamberin sünnetidir. Müslümanlar Musevilik bk. Yahudilik.
bu sünneti aralarında her zaman canlı
tutarlar. “Birbiriyle karşılaşan iki Müs- Mushaf 1. Kur’an-ı Kerim’in adla-
lüman musafaha yaptıklarında daha rından biri. 2. Hz. Peygamber’e gelmiş
250
olan vahiylerin tümünün iki kapak Kur’an-ı Kerim’i okuma konusunda
arasında toplanmış olan biçimi. 3. Fati- bazı farklılıklar ortaya çıkınca Hz. Os-
ha Suresi’nden Nas Suresi’ne kadar man, Hz. Hafsa’nın elindeki ana
tüm Kur’an surelerinin iki kapak arası- mushafı isteyip bir komisyon oluştura-
na girmiş biçimi. Hz. Peygamber gelen rak çoğalttırmıştır. Okumada birliği
vahiyleri, okuma yazma bilen vahiy sağlamak amacıyla çoğalttırmış olduğu
kâtiplerine yazdırmıştır. Yazılı malze- Mushaf’ları Mekke, Basra, Kûfe ve
melerin bir nüshasını kendi özel arşi- Şam gibi önemli yerleşim merkezlerine
vinde tutmuştur. Diğer Müslümanlar göndermiştir.
ise, yeni gelen veya öğrenmek istedik-
muska Bazı hastalıkları, kötülükle-
leri ayetleri Hz. Peygamber’den almış-
ri ve nazar değmesini insanlardan uzak-
lardır. Hz. Peygamber hayatta iken ve
laştırdığına inanılan ve dua amaçlı yazı-
vahiy de devam ederken gelen Kur’an-ı
lan, genellikle üçgen biçiminde meşin,
Kerim ayet ve surelerini tek mushaf
teneke ve gümüş kaplarda korunarak
hâline getirmek mümkün olmamıştır.
boyna asılan nesne. Muska taşıma gele-
Onun vefatından sonra Yemame Sava-
neği eski dinlerde de vardır. İslam di-
şında pekçok hafız şehit olunca yazı
ninde muska ve muskacılık hoş karşı-
malzemesinin azlığı ve hafızların da
lanmamıştır. İslam dininde, muskadan,
savaşlarda şehit olmalarından dolayı
hayatın akışını etkilemesini umarak
Kur’an-ı Kerim’in kaybolma tehlikesi
yardım istemek haramdır. Ancak şifa
ortaya çıkmıştır. Hz. Ömer’in teklifi
niyetiyle bazı ayet, sure ve dualar oku-
üzerine Hz. Ebu Bekir (ö. 12/634),
nabilir.
Zeyd b. Sabit (ö. 54/674) başkanlığında
bir komisyon kurup eldeki Kur’an-ı muta nikâhı Evlenme engeli bu-
Kerim surelerini cem ederek tek lunmayan bir kadınla belirli bir mal
mushaf hâline getirmiştir. Hz. Ebu karşılığında, sadece cinsel yönden fay-
Bekir’in vefatından sonra Hz. Ömer dalanmak amacıyla geçici bir süre için
döneminde bu tek mushaf örnek alın- yapılan evlilik. Eskiden birçok toplum-
mıştır. Hz. Ömer vefat edince bu Mus- da yaygın olan muta nikâhını Hz. Pey-
haf’ı kızı Hz. Hafsa’ya bırakmıştır. Hz. gamber yasaklamıştır. Çünkü muta
Osman (ö. 35/656) döneminde ise bu nikâhı kadınlık ve insanlık onurunu
Mushaf çoğaltılarak o günkü yerleşim ortadan kaldırdığı için İslam dininde
merkezlerine gönderilmiştir. haram kılınmıştır. “Muta nikâhı kıya-
mete kadar kaldırılmıştır.” (Hadis)
Mushafıosmani Hz. Ebu Bekir ta-
rafından tek kitap hâline getirilen Mus- mutaassıp 1. Tutucu, bağnaz, ken-
haf’ın esas alınarak, Hz. Osman’ın di tarafını tutmakta aşırı giden. 2. Daha
emriyle yazı şekli, imla kuralları tespit çok kendi din ve görüşlerini tutmakta
edildikten sonra çoğaltılıp önemli yer- aşırı gitmekle birlikte başka din ve
leşim merkezlerine gönderilen Mus- düşüncede olanlara düşmanlık gösteren.
haf’lar. Hz. Osman’ın halifeliği zama- 3. Hiçbir ilerleme ve yenilik kabul et-
nında Azerbaycan ve Ermenistan savaş- meyen, eski âdet ve gelenekleri devam
larına katılan sahabeler arasında
251
ettirmede katı davranan, bilinçsiz bir lerini geçmeye çalışarak nihai hakikati
tutum izleyen. elde etmeye ve Hakk’a ulaşmaya çalı-
şan, insani davranışlarda İslam’ın ahlaki
Mutaffifin suresi Kur'an-ı Ke-
prensiplerini huy ve karakter hâline
rim’in seksen üçüncü suresidir. Mek-
dönüştürmeyi amaçlayan ve bütün bun-
ke’de inmiştir. Otuz altı ayettir. Adını
ları gerçekleştirmek için tasavvuf yolu-
birinci ayette geçen ve ‘ölçü ve tartıda
na giren kimse. Mutasavvıflar, ahlaki ve
insanları aldatan’ anlamına gelen
kişisel gelişimlerini sağlayabilmek için
“mutaffif” kelimesinden almıştır. Sure-
Kur’an-ı Kerim ve sünnet ilimleriyle
ye, ölçüde ve tartıda hile yapanları
donanmış yetkin bir mürşidin gözeti-
kınayan ayetlerle başlanır. Bu hilekâr
minde olgunlaşmaya gayret ederler. İlk
insanların bir şey aldıkları zaman ölçü-
mutasavvıflar, tasavvuf yolunda her-
yü tam yaptıkları, kendileri sattıkları
hangi manevi bir tehlikeyle karşılaş-
zaman ise eksik ölçtükleri anlatılır. Bu
mamak için Kur’an-ı Kerim ve sünnet
tip hilekârlar ahiret gününün varlığı ve
ilimlerinde yeterince derinleşmeyi
yaptıklarından dolayı hesaba çekilecek-
önermişlerdir.
leri uyarısıyla tehdit edilirler. Ölçüde
ve tartıda hile yapmanın insanlardaki Mute Savaşı Medine’ye hicretten
ahiret bilincinin zayıflığından olduğu sonra Müslümanlarla Rumlar arasında
vurgulanır. Allah’ın ayetlerine karşı h. 8/629 yılında yapılan ilk savaş. Hz.
onların umursamaz tavırları ele alınır. Peygamber, komşu devletlerin başkan-
Kıyamet gününü yalanlamalarından larını İslam dinine davet ederek onları
dolayı düşecekleri korkunç durum uyarmıştır. Bu çerçevede Bizans’ın
tasvir edilir. Surede, güzel davranışlar- Busra Valisi Şurahbil b. Amr’a da mek-
da bulunup hayatlarını salih amellerle tup yazmıştır. Vali, Hz. Peygamber’in
zenginleştirenlerin cennetteki hayatla- elçisi Haris b. Umeyr’i öldürterek dip-
rına da yer verilir. Onların cennetteki lomatik kuralları çiğnemiştir. Bu olay
yiyecekleri, içecekleri ve zevk aldıkları üzerine Hz. Peygamber 3000 kişilik bir
şeyler özendirici bir dille resmedilir. ordu hazırlayıp Zeyd b. Harise’yi (ö.
Allah’ın emirlerine ve yasaklarına 8/629) ordu komutanı olarak tayin et-
uymayanların ve dünyada iken mümin- miştir. İslam ordusu Mute denilen yere
lerle alay edenlerin ahiretteki azabını vardığında 100.000 kişilik Hristiyan
haber veren ayetlerle sure son bulur. ordusuyla karşılaşmıştır. Şiddetli sava-
şın sonunda Hz. Peygamber’in en sev-
mutasavvıf 1. Tasavvufçu, tasav-
diği sahabelerinden Zeyd b. Harise,
vufu yaymaya ve tanıtmaya çalışan,
Cafer b. Ebi Talip ve Abdullah b.
tasavvuf yoluna giren kimse. 2. İs-
Revaha ordu komutanı olarak şehit
lam’ın ahlaki değerlerini hayata katma-
edilmişlerdir. Ordunun kumandasını
yı ön plana çıkaran; insanın benliğini
Halid b. Velid almış ve bazı askerî
karartan, inançsızlık, cimrilik, korkak-
düzenlemeler yapmış, İslam ordusunu
lık, kin, haset ve dedikodu gibi kötü
yok olmaktan kurtararak savaştan başa-
davranışlardan kişiyi uzaklaştırmaya
rıyla çıkarmıştır.
çalışan kimse. 3. Nefsin bütün mertebe-
252
Mutezile Mezhebi Vasıl b. Ata (ö. Mutezili Mutezile mezhebinden
131/748) tarafından kurulan ve inanç olan, Mutezile mezhebinin görüşlerini
konularında aklı ön plana çıkaran benimseyen.
itikadi mezhep. Mutezile’nin kurucusu
muti 1. İtaat eden, boyun eğen, em-
olan Vasıl b. Ata büyük günah konu-
ri yerine getiren, itaatkâr kimse. 2.
sunda hocası Hasan el-Basri’nin (ö.
İslam dininin emir ve yasaklarını yerine
110/728) görüşlerine önce karşı çıkmış
getiren ve koyduğu kurallara uymaya
sonra da ondan ayrılarak kendi ekolünü
çalışan, saygılı kul ve ümmet. “Kim
kurmuştur. Hocasının ders halkasından
Allah’a ve Resulüne muti olursa Allah
ayrıldığı için bunlara ‘ayrılanlar’ anla-
onları içerisinden ırmaklar akan cen-
mına Mutezile denilmiştir. Bu mezhe-
netlere girdirecektir.” (Kur’an-ı Kerim
bin hem siyasi hem de itikadi görüşleri
4/13)
vardır. İnsanın kendi kaderini kendisi-
nin yarattığına inandıkları için Mutezi- muttaki 1. Korunan, sakınan, çeki-
leye, Kaderiye adı da verilmiştir. Doğuş nen, takvalı, dinî konularda bilinçli,
dönemine kadarki felsefi fikirlerden şuurlu kimse. “Mallarınızla ve canları-
Mutezile çok etkilenmiştir. Bundan nızla Allah yolunda çalışın, cihat edin.
dolayı Mutezile Mezhebine bağlı olan- Şüphesiz ki Allah muttakileri bilir.”
lara ‘İslam rasyonalistleri’ de denilmiş- (Kur’an-ı Kerim 9/44) 2. Şirkten sakı-
tir. Abbasiler döneminde yaygınlık nan, Allah’tan korkan kimse. “…Ancak
kazanmış; altın çağını Halife Memun muttakiler Allah’ın dostlarıdır. Fakat
(ö. 218/833) döneminde yaşamıştır. insanların çoğu bunu bilmiyor.”
Mutezile Mezhebinin beş temel prensi- (Kur’an-ı Kerim 8/34) 3. İslam’ın farz-
bi vardır: 1. Tevhit; Allah’ın birliğini larını yerine getiren, nafileleri çokça
savunmakla beraber Allah’ın sıfatlarını yapan, kendini günahlardan uzak tuta-
zatının aynı kabul ederler, zatından ayrı rak Allah’ın gazabından korunan ve
sıfatlar kabul etmezler. 2. Adalet; insan böylece Allah’ın emirlerine karşı çok
tamamen özgür bir varlıktır. Yapmış duyarlı olup ona saygı ve sevgide kusur
olduğu her türlü iyilik de kötülük de etmemeye çalışan kimse. “Allah’ın
kendisine aittir. 3. el-Va’d ve’l-Vaid; bağışını elde etmek ve genişliği yerler
Allah, adalet sıfatının bir gereği olarak ve gökler kadar olan cennete girebilmek
iyilere cennet sözü vermiş, kötülere de için hayırlı işler yapmakta yarışın ki o
cehennem vaidi, tehdidi yapmıştır. 4. cennet muttakiler için hazırlanmıştır.”
el-Menziletü beyne’l-menzileteyn; (Kur’an-ı Kerim 3/133) 4. Allah’a iman
büyük günah işleyen ne mümindir ne edip namaz kılan, zekât veren, hiçbir
de kâfirdir; imanla küfür arasında bir ibadetini aksatmayan, Allah’ın yasakla-
yerdedir, fasıktır. 5. Emr-i bi’l-maruf rından sakınan, şirke ve diğer günahlara
ve nehyi ani’l-münker; iyiliği emret- düşmeyen, inancının bilincinde olan
mek, kötülüğü engellemek her duyarlı Müslüman. “Ahirette muttakiler
Müslümanın temel görevidir. cennetlerde, pınar başlarındadırlar.
‘(Onlara) oraya esenlikle ve güven

253
içinde girin!’ denilir.” (Kur’an-ı Kerim Mücadele suresi Kur'an-ı Kerim’in
15/45-46) elli sekizinci suresidir. Medine’de indi-
rilmiştir. Yirmi iki ayettir. Bir kadının
muvahhit 1. Birleyen, bir tek ka-
kocasıyla ilgili sorunlarını Hz. Peygam-
bul eden. 2. Allah’ın varlığına ve birli-
ber’e anlatıp kocası hakkında onunla
ğine inanan, imanını her türlü şirkten
mücadele yaptığı için sureye “Mücadele
koruyan mümin. 3. Yaratmada ve em-
Suresi” adı verilmiştir. Sureye, eski
retmede yalnızca Allah’a iman eden,
Arap âdetlerine göre hanımına yaklaş-
inanç, ibadet, muamelat ve ahlaki konu-
mama konusunda yemin eden kişinin
larda yalnızca Allah’ı rab olarak kabul
hanımının, kendi haklarını korumak için
eden kişi.
Hz. Peygamber’e şikâyetini dile getiren
Muvatta İmam Malik b. Enes’in ayetlerle başlanır. Kur’an-ı Kerim’de,
(ö. 179/795) fıkhi konuları esas alarak bir kocanın hanımına yaklaşmama ko-
hazırladığı hadis kitabı. Muvatta, konu- nusundaki yemini “zıhar” kavramı ile
larına göre hazırlanan ilk hadis kitapla- açıklanır. Bu tip bir olay, bir boşama
rındandır. 1720 rivayeti kapsayan olarak değil, yemin olarak ele alınır.
Muvatta’da önemli sayıda sahabe ve Zıhar yapanların eşleri ile tekrar beraber
tabiin sözü de vardır. Hadis âlimleri olabilmeleri için ya bir köleyi hürriyeti-
tarafından güvenilir bir kaynak olarak ne kavuşturmaları, buna imkânları yok-
görülür. İlim adamları Muvatta’dan sa iki ay peş peşe oruç tutmaları, buna
tarih boyunca yararlanmışlardır. da güçleri yetmiyorsa altmış fakiri do-
yurmaları istenir. Allah’ın koymuş
mübarek 1. Bereketli, hayırlı,
olduğu kurallara herkesin uyması, aksi
uğurlu, kutlu, feyizli. “Yeryüzünde
hâlde ahiret gününde kurallara uyma-
(mabet olarak) ilk yapılan ev Mek-
yanların hesaplarının ağır olacağı vur-
ke’deki mübarek ve insanlara hidayet
gulanır. Surede, müşriklerin, insanların
kaynağı olan (Kâbe)’dir.” (Kur’an-ı
işlerine karışmayan ilah anlayışına
Kerim 3/96) 2. Sevilen, beğenilen ve
karşılık, Allah’ın insanlara çok yakın
yüce kabul edilen şeyler için kullanılan
olduğu belirtilir. Kaç kişi bir araya
bir saygı sözü. “Desem ki sen benim
gelirse gelsin Allah’ın onlarla beraber
için,/Hava kadar lazım/Ekmek kadar
olduğu benzetmelerle açıklanır. Top-
mübarek/Su gibi aziz bir şeysin.” (C.
lumda ahlaki kurallara uymanın önemi
S. Tarancı)
üzerinde durulur ve kişilerin toplum
Mübdi (el-Mübdi) “Tüm evren ve içinde birbirleriyle fısıltı hâlinde ko-
içindekileri ilk kez ve örneksiz olarak nuşmalarının hoş olmadığı anlatılır.
yoktan var eden.” anlamında Allah’ın Allah, kendisine karşı tavır alan inkârcı-
esmayıhüsnasından biri. “O (Allah) ki ları ‘şeytana yakın olanlar’ veya ‘şeyta-
Mübdi ve (öldükten sonra varlıkları) nın grubu’ olarak nitelendirir. Allah’a
tekrar yaratandır. O, çok bağışlayan ve ve Peygamberine karşı hiçbir kurala
(kullarını) çok sevendir.” (Kur’an-ı uymayan bu kişileri en yakın akraba
Kerim 85/13-14) bile olsalar dost ve sırdaş edinmenin

254
haramlığını belirten ayetle sure son suz düşünce ve davranışı yenen; nefsi-
bulur. nin aşırı isteklerinden uzaklaşıp Allah’a
manevi olarak yaklaşabilmek için Hz.
mücahede 1. Çalışıp çabalama,
Peygamber’i örnek alan kimse. “Gerçek
gayret etme, uğraşma. “Hayır, hayat-ı
mücahit nefsinin kötülükleriyle
vatandır umum için gaye;/‘Vatan!’
mücahede edendir.” (Hadis)
deyip giriyor her gün mücahedeye.”
(M. A. Ersoy) 2. Allah’ın adını yücelt- müceddit 1. Yenileyen, düzenle-
mek amacıyla yapılan savaş, çarpışma. yen, ıslah eden kimse. 2. Hz. Peygam-
“Kim Allah yolunda mücahede etmez ber’in sünnetleri terk edilip hurafeler
ve mücahede etmeyi içinden geçirmezse yaygınlaşmaya başlayınca, insanları
münafıklıktan bir hâl üzerine ölür.” yeniden Hz. Peygamber’in sünnetine
(Hadis) 3. İnsanın iç dünyasını eğiterek uymaya davet eden İslam âlimi. 3. Top-
güzelleştirme ve zenginleştirme çabası; lumun dinin özünden sapma göstermesi
bu amaçla insanın içini karartan her durumunda onların dini doğru anlayıp
türlü olumsuz düşünce ve davranışı yaşamalarına öncülük eden İslam bilgi-
yenip nefsinin aşırı isteklerinden uzak- ni.
laşması, Allah’a manevî olarak yakla-
müçtehit 1. Gayret ve çaba
şabilmek için Hz. Peygamber’i örnek
sarfeden, çok çalışan, uğraşan kimse. 2.
alarak yapmış olduğu her türlü gayret.
Kur'an-ı Kerim ve hadislerde açıkça
“Kim mücahede yaparsa kendi (iyiliği)
karşılığı bulunamayan yeni konulara
için yapar. Allah yaratılmışlara muhtaç
Kur’an-ı Kerim ve sünnet çerçevesinde
olmaktan uzaktır.” (Kur’an-ı Kerim
yeni çözümler bulabilmek için çalışan
29/6)
ve çözüm üreten İslam hukuk bilgini,
mücahit 1. Gayret eden, çok çalı- fıkıh âlimi. Müçtehit, çözüm arayışında
şan, cihat eden. 2. Din, can, akıl, mal ve önce Kur'an-ı Kerim’e sonra da sünnete
namus emniyetini sağlamak için çalı- başvurur. Peygamber döneminin uygu-
şan; vatanı uğrunda düşmanlarla sava- lama ve bilgi birikimi de çözüm bulma-
şan; her türlü şirk ve kötülüğün ortadan da müçtehide yol gösterir. Müçtehit
kalkıp adaletin egemen olması için olabilmek için Arapçayı, Kur'an-ı Ke-
gayret eden ve tüm bu çalışmalarında rim’i, sünnet ve İslam tarihini çok iyi
yalnızca Allah’ın rızasını gözeten kim- bilmek, İslam hukukçularının görüş
se. “Herhangi bir gerekçe olmadan birliğinde oldukları ve ayrı görüşte
evlerinde oturan müminlerle Allah oldukları konuları kavramak gerekir.
yolunda savaşan mücahitler eşit değil- Ayrıca müçtehit, sağlam bir inanca ve
dir. Allah mücahitleri yerlerinde otu- güzel ahlaka sahip olmalı; iyi niyet
rup hiçbir çalışma yapmayan kimselere taşımalı ve dinin amacını iyi anlamalı-
karşı kat kat üstün kılmış ve onlara dır. “Müçtehit, içtihat yapıp da doğru
büyük bir sevap sözü vermiştir.” görüşü bulabilirse iki sevap, içtihadın-
(Kur’an-ı Kerim 4/95) 3. İç dünyasını da yanılırsa bir sevap alır.” (Hadis)
eğiterek güzelleştiren ve zenginleştiren;
Müddessir suresi Kur'an-ı Ke-
bu amaçla içini karartan her türlü olum-
rim’in yetmiş dördüncü suresidir. Mek-
255
ke’de inmiştir. Elli altı ayettir. Adını müdrik 1. Anlamış, aklı ermiş. 2.
birinci ayette geçen ve ‘örtünen’ anla- Namazın başından sonuna kadar imama
mına gelen “müddessir” kelimesinden uyup bütün rekâtları imam ile beraber
almıştır. Sureye, Hz. Peygamber’in kılan kimse.
şahsında bir İslam davetçisinin önem-
müellefeyikulub Henüz Müslüman
semesi gereken kurallara dikkat çekile-
olmadıkları için İslam’a girmeleri umu-
rek başlanır. Buna göre, insanları kötü-
lan veya Müslüman olmalarına rağmen
lüklere karşı uyarmanın, dine davete
İslam inancının gönüllerine daha da
başlarken Allah’ı ululamanın, ahlaken
yerleşmesini sağlamak amacıyla zekât-
temiz olup her türlü kötülüğü terk et-
tan kendilerine pay ayrılan kimseler.
menin, yapılan iyilikleri başa kakma-
İslam âlimleri müellefeyikulu-bu üç
manın ve Allah yolunda başa gelecek
kısımda ele alırlar: 1. İslam’a yeni girip
belalara sabretmenin önemi vurgulanır.
de inançlarını güçlendirebilmek için
Surede, Allah’ın bolca nimet vermesine
desteğe gereksinimi olan kimseler. 2.
karşılık İslam’a karşı düşmanca tavır
Kötülüklerini savmak ve Müslüman-
takınan Kureyş ileri gelenlerinden biri-
lara yapabilecekleri eziyetleri gidermek
ne ahiretle ilgili hatırlatmalar yapılır.
için kendilerine zekât verilen gayrımüs-
Bu kişiye, yoktan yaratılışı, oğullar ve
limler. 3. Kendilerine zekâttan daha çok
mallar verilmesi gibi Allah’ın bağışları
pay vermekle İslam’a girmeleri umulan
hatırlatılır. Bu nimetler verilen şahsın,
toplumdaki ileri gelenler ve onların
Hz. Peygamber’in getirdiği hakikatlere
yönetimi altındakiler. “Zekâtlar Al-
sihir diyerek karşı çıkması kınanır.
lah’tan bir farz olarak ancak fakirlere,
İnkârcı tiplerin cehennemde karşılaşa-
düşkünlere, zekât toplayan memurlara,
cakları korkunç tablolar resmedilir.
müellefeyikuluba, kölelere, borçlulara,
Herkesin yaptığının karşılığını bulacağı
Allah yolunda çalışan mücahitlere ve
ve işlenen suçların cezasının bireyselli-
yolculara verilir. Allah her şeyi bilendir
ği üzerinde durulur. Cehennem azabın-
ve yaptıklarında hikmet sahibi olandır.”
dan ancak müminlerin kurtulacağı
(Kur’an-ı Kerim 9/60)
belirtilir. Surede, insanları cehenneme
götüren suçlar; inançsızlık, fakirlere müezzin Camilerde namaz vakitle-
yardım etmeme, İslam dininin aleyhin- rini bildirmek için belirli kurallara göre
de çalışma, İslami değerlerle alay etme ezan okuyan din görevlisi. İslam dini,
ve ahireti inkâr olarak anlatılır. Ahirette müezzinliği önemli bir görev saymıştır.
inkârcıların yardımcılarının olmayacağı İslam’a göre müezzinin ezan okuması,
bildirilir ve insanın yaptığı tüm davra- ezanın içeriğine ilişkin bir duyuru ve
nışların kaydının insanın önüne konula- şahitliktir. Dolayısıyla bu duyuru ve
cağı haber verilir. Kur’an-ı Kerim’in şahitliği yapacak kişilerde bazı özellik-
bir öğüt ve hatırlatma olduğu, bundan lerin bulunması gerekir. Bunlar; Müs-
da ancak Allah bilinci olan insanların lüman olmak, akıllı ve ergin olmak,
gerekli dersleri alabileceğini vurgula- sünneti iyi bilmek ve güzel ahlakla
yan ayetlerle sure son bulur. donanmaktır. Hz. Peygamber’in ilk
müezzinleri Bilal el-Habeşi ve Abdullah
256
b. Ümmi Mektum’dur. “Ezanı duydu- tir. Sonra yaptıklarının hesabını vermek
ğunuzda, müezzinin söylediklerini siz için oturacak; kısas olarak bu haksızlı-
de tekrar edin.” (Hadis) ğa uğrayanlar onun sevaplarından
alacaklardır. Eğer sevapları yeterli
müfessir 1. Açıklayan, yorumla-
olmazsa, haksızlık ettiği kişilerin gü-
yan, tefsir eden, kapalı manaları ortaya
nahlarından alınıp ona yükletilecek ve
çıkaran kimse. 2. Kur'an-ı Kerim’i
cehenneme atılacaktır.” (Hadis)
insanların anlayabileceği şekilde,
Kur’an ilimlerinden yararlanarak yo- müfsit 1. Bozan, geçersiz kılan. 2.
rumlayan, Allah’ın ayetlerindeki esas Toplumun birlik ve beraberliğini yok
amacı ortaya çıkarmaya çalışan ve etmek için karışıklık çıkaran, bozguncu-
tefsir ilminde otorite olan din bilgini. luk yapan, münafık, fitneci. “Yeryüzün-
Kur’an-ı Kerim’in ilk müfessiri Hz. de hiçbir zaman bozgunculuk isteme.
Peygamber’dir. O, Kur’an-ı Kerim’in Şüphesiz ki Allah müfsitleri sevmez.”
ayetlerini kendi hayatında uygulayıp (Kur’an-ı Kerim 28/77) 3. Başlanan bir
yaşayarak ve açıklayarak tefsir etmiştir. ibadeti bozan veya dinin onay vermiş
Kur’an-ı Kerim’i tefsir edecek kimsele- olduğu hukuki bir işlemi geçersiz kılan
rin; bütün incelikleriyle Arap dilini, iş, söz, davranış. Namazda iken konuş-
ayetlerin nerede ve niçin indiğini, mak, abdestli iken vücuttan kan çıkması
nasih-mensuhu, Hz. Peygam-ber’in müfsit olup ilki namazı ikincisi abdesti
tefsirini, kıraat ilimlerini, Kur’an-ı bozar.
Kerim’deki meseller ve kıssaları, edebi
müftü 1. İslam fıkhı ile ilgili konu-
sanatları bilmesi gerekir.
ların hükmünü açıklamaya yetkili olan
müflis 1. Elindeki malı borçlarını İslam âlimi, fıkıh bilgini. “Kim bilme-
karşılamayan veya borçlarına karşılık diği bir konuda fetva verirse vermiş
elinde hiç malı olmayan; borcu malın- olduğu fetvanın günahı bu fetvayı veren
dan, gideri gelirinden fazla olan kimse. müftüye aittir.” (Hadis) 2. İslam fıkhı
“Bir kişi iflas etse; müflise mal veren ile ilgili açıklık olmayan konularda
kişi de malının bizzat kendisini müflisin Kur'an-ı Kerim ve sünnetten çözümler
yanında bulsa bu kişi diğer alacaklılara sunabilen, içtihat yapabilen din bilimle-
göre malını almaya daha layıktır.” ri uzmanı, müçtehit. 3. İl ve ilçelerde
(Hadis) 2. Dünyada elde etmiş olduğu Müslümanların din işlerine bakan ve
sevap ve iyiliklerin ahiret günündeki din görevlilerinin idari işlerinden so-
hesaplaşma sonucunda, haksızlık yaptı- rumlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’na
ğı kimselere verilmesiyle kendisine bağlı din görevlisi.
hiçbir sevap kalmayan ve bunun so-
Müheymin (el-Müheymin) “İn-
nunda azabı hak edecek kimse. “Benim
sanların yaptıklarını gözetleyen, onları
ümmetimin müflisi, kıyamet günü na-
koruyup kollayan, kıyamet gününde
maz, oruç ve zekâtla gelecek fakat fila-
kendisine itaat edenlerin sevaplarından
na sövmüş, filana zina iftirası yapmış,
hiçbir şey eksiltmeden karşılıklarını tam
filancanın malını yemiş, şunun kanını
olarak veren, eşya ve varlıklar üzerinde
dökmüş, bunu dövmüş olarak gelecek-
her an denetleyici olan.” anlamında
257
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “O tir. “Allah, unutma, yanılma ve
Allah ki kendisinden başka ilah yoktur. mükrehin yaptıklarından dolayı işlenen
O mutlak hâkim, her türlü ayıptan ve suçların günahlarını ümmetimden af-
kusurdan uzak, kurtuluşun tek kaynağı, fetmiştir.” (Hadis)
güven veren, Müheymin, Aziz ve Ceb-
mülhit 1. Hak din olan İslam’dan
bar'dır.” (Kur’an-ı Kerim 59/23)
ayrılan. 2. Allah’a ve gönderdiği dine
mühtedi 1. Doğruyu bulan, hakkı inanmayan. 3. Dinsiz, imansız, tanrı
bulup ona uyan, hidayete erişen kimse. tanımaz. 4. Allah’ın ayetleri, isimleri ve
2. Müslüman değilken iman edip İslam sıfatlarının anlamları konusunda kasıtlı
dinini kabul eden ve bu dinin kuralları- olarak dine aykırı yorumlar yapan, dinin
nı içtenlikle yaşayan kimse. “Mühtedi, özünü bozmaya ve buna bağlı olarak
Allah’ın kendisine mutlak doğruyu insanları yanıltmaya çalışan kişi. “Mü-
gösterdiği (ve bu sayede Hakk’a teslim minlere imdada yetiş merhametin-
olan) kişidir.” (Kur’an-ı Kerim 7/178) le/Mülhitlere lakin daha çok merhamet
eyle.” (M. A. Ersoy)
mükellef 1. Sorumluluk ve yü-
kümlülük taşıyan kişi. 2. Akli dengesi Mülk suresi Kur’an-ı Kerim’in
yerinde, ergenlik çağına ulaşmış, dinin altmış yedinci suresidir. Mekke’de
emir ve yasakları karşısında sorumlu inmiştir. Otuz ayettir. Adını surenin ilk
bulunan erkek ve kadın. Deliler, çocuk- ayetinde geçen “mülk” kelimesinden
lar ve bunaklar dinen mükellef sayıl- almıştır. Allah’ın evrene ve tüm varlık-
mazlar. Akıl ve fizik bakımından geli- lara hâkimiyetini bildirerek başlayan
şimini tamamlayan bir insan, emir ve surede, insanın yaratılış amacının hayır-
yasaklardan sorumludur. İslam dinine lı işler yapmak ve salih amelde bulun-
göre mükellefin davranışları farz, va- mak olduğu vurgulanır. Gökyüzünün
cip, sünnet, müstehap, mubah, haram, kusursuz bir şekilde yaratılışına ve
mekruh veya müfsit olarak sınıflandırı- yıldızlarla donatılışına dikkat çekilir.
lır ve değerlendirilir. “Allah, mükellef Bu mükemmel yaratılışla Allah’ın tek
olan hiçbir kimseye gücünün yettiğin- tanrı oluşu arasında ilgi kuramayan
den fazlasını yüklemez...” (Kur’an-ı inkârcıların ahiretteki sıkıntılı durumla-
Kerim 2/286) rına ve günahlarını pişmanlıkla itiraf
etmelerine değinilir. Allah’ın her an her
mükreh Öldürülme, organları ke-
şeyi denetlediği üzerinde durulur. Yer-
silme veya malına zarar verilmekle
yüzünün insanın hizmetine verilmesi,
tehdit edilerek dinen yükümlü olmadığı
gökyüzünden yağmurun yağdırılmasın-
bir işi yapmaya zorlanan, tehdit edilen
dan bahsedilerek Allah’ın nimetleri
kişi. Mükreh olan kişi, özgürlüğü yok
hatırlatılır. Bu nimetleri yalanlayanların
edildiğinden dolayı yapmış olduğu
başına gelen toplumsal cezalar haber
fiillerin sonuçlarından sorumlu değildir.
verilir. Allah bir azap veya felaket vere-
Sorumluluk, ancak insanın hür iradesi
cek olursa bunları kimsenin durdurama-
ile yaptığı davranışlarda geçerlidir.
yacağı söylenir. Bu çerçevede insanın
Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygam-
şükredip nankör olmaması için Allah’ın
ber’in hadislerinde buna işaret edilmiş-
258
verdiği göz, kulak ve akıl nimetlerinin inancını dışa yansıtan kimse. “Allah ve
önemi anlatılır. Kıyametin vaktini soran Resulü bir şeye karar verdikleri zaman
inkârcılara onun bilgisinin sadece Allah mümin erkek ve kadınlar için o konuda
katında olduğu hatırlatılır. Allah’ın seçme hakları yoktur.” (Kur’an-ı Ke-
yaratmadaki eşsizliğine ve gücünün rim 33/36)
sonsuzluğuna değinilen ayetlerle sure
Mümin (el-Mümin) “Emin kılan,
son bulur.
güvene kavuşturan, kullarını tehlikeden
mümeyyiz Doğru ile yanlışı, hak koruyup onların zararına olan şeyleri
ile batılı ayırt edip lehine ve aleyhine haber veren ve verdiği sözde doğru
olan hak ve sorumluluklara sahip yedi olan, iyi kullarını azaptan uzaklaştırıp
ile on iki yaş arasındaki çocuk. Bazı onlara haksızlık etmeyen.” anlamında
İslam bilginleri mümeyyiz olan çocuk- Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “O
ların imanlarının ve ibadetlerinin geçer- Allah ki ondan başka ilah yoktur. O her
li olduğunu söylemişlerdir. Bundan şeyin sahibidir, mukaddestir, bütün
dolayı mümeyyiz çocuklara İslam inan- varlıklara esenlik verendir. Mümin ve
cı öğretilir ve ibadetleri yerine getirme- Müheymin (varlıkları koruyup gözetle-
si teşvik edilir. Hz. Peygamber, yedi yen), Aziz, Cebbar ve çok Ulu olandır.
yaşındaki mümeyyiz çocuklara namaz Allah, kendisine ortak koşulmasından
kılmalarını öğütlemiştir. yücedir..” (Kur’an-ı Kerim 59/23)
mümin 1. İnanan, iman eden, gö- Mümin suresi Kur'an-ı Kerim’in
nülden bağlanan, güven veren, güvene kırkıncı suresidir. Mekke’de inmiştir.
kavuşturan kimse. 2. Allah katından Seksen beş ayettir. Adını, yirmi seki-
peygamberleri aracılığı ile gelen her zinci ve kırk beşinci ayetler arasında
şeyi, tereddütsüz olarak doğrulayan ve Firavun soyundan gelen bir müminin,
kabul eden kişi. “Müminlerin, Allah inanmayanlara karşı verdiği mücadele-
anıldığı zaman kalpleri titrer, onun den almıştır. Sureye ‘Gâfir Suresi’ de
ayetleri okunduğunda imanları artar ve denilmiştir. Sureye, Kur’an-ı Kerim’i
yalnızca Allah’a güvenirler. Namazla- insanlara gönderen Yüce Allah’ın bazı
rını en güzel şekilde kılarlar ve kendile- sıfatları tanıtılarak başlanır. Allah’ı ve
rine rızık olarak verdiğimizden (gerekli onun gönderdiği mesajları inkâr eden
yerlere) harcarlar. Gerçek anlamda kavimlerin durumları ele alınır. Melek-
mümin olanlar bunlardır.” (Kur’an-ı lerin, Allah’a iman eden müminlere
Kerim 8/3-4) 3. Allah’a, onun birliğine, yapmış oldukları duaya yer verilir.
meleklerine, kitaplarına, peygamberle- Kâfirlerin ahiret azabını hak edişleri
rine, ahiret gününe, kadere, hayır ve gerekçeleriyle anlatılır. İnanan insanlara
şerrin Allah’tan olduğuna, Hz. Mu- dinlerinde samimi olmaları emredilir.
hammed’in onun kulu ve Resulü oldu- Bu samimiyeti göstermeyenlere kıya-
ğuna, Allah’ın Peygamberi aracılığıyla met gününün gerçekleşmesi ve ahiret
göndermiş olduğu emirlerin hepsine azabı ile ilgili hatırlatmalar yapılır.
ayrıntılarıyla inanan, inandığını diliyle Ahirette her türlü cezanın bireysel ola-
söyleyen, davranışları ve ibadetleriyle cağı belirtilir. Böyle bir günde Yüce
259
Allah’ın dilerse insanların içinden ge- Müminun suresi Kur’an-ı Ke-
çenleri bile hesaba çekebileceği hatırla- rim’in yirmi üçüncü suresidir. Mek-
tılır. Ancak Allah’ın insanları içlerin- ke’de indirilmiştir. Yüz on sekiz ayettir.
den geçenlerden sorumlu tutmayıp Adını müminlerin kurtuluşunu müjde-
yaptıklarına göre cezalandıracağı vur- leyen birinci ayetteki ‘müminler’ anla-
gulanır. Allah’ın insanlar arasında ada- mına gelen ‘müminun’ kelimesinden
letle hükmedeceği özellikle belirtilir. almıştır. Sureye, ebedî kurtuluşa eren
Surede, insanların gezip dolaşıp mede- müminlerin sıfatlarını tanıtılarak başla-
niyet merkezlerinden ve tarihî kalıntı- nır. İlk on ayette kurtuluşun gerekçesi
lardan ibret almaları tavsiye edilir. Hz. olarak sağlam bir iman, Allah’a tam bir
Musa’nın, Firavun’u İslam’a çağırma- teslimiyetle kılınan namaz ve namaza
sına ve Hz. Musa’nın dine davet meto- devamlılık, kişinin dünya ve ahirette
duna yer verilir. İnanç konularında kendisine faydası olmayan şeylerden
ödün vermeyen müminler övülür. Ayrı- yüz çevirmesi, fakirin hakkı olan zekâ-
ca Hz. Peygamber’in Mekkeli tın verilmesi, evliliğin teşvik edilip
hemşehrilerine Nuh, Âd ve Semud zinanın her türlüsünden kaçınılması,
kavimlerinin başına gelenleri hatırlat- Allah’a ve insanlara verilen sözlerin
ması emredilir. Surede, tekrar Hz. Mu- yerine getirilmesi üzerinde durulur. Hz.
sa ve Firavun Kıssasına dönülerek Peygamber de ilk on ayete göre hayatını
Firavun’un Hz. Musa’ya düşmanca düzenleyen müminlerin cennetlik ola-
tavrı ele alınır. Firavun’un zulmüne cağı müjdesini vermiştir. Surede, insa-
karşı direnen ve hakka çağıran mümin nın hiçbir şey değilken önce topraktan
bir kişinin İsrailoğulları’na yaptığı yaratılması sonra da ana rahminde ge-
çağrıya ayrıntılı olarak yer verilir. Fira- çirdiği evrelere yer verilir. Belirli bir
vun ve çevresinin uğrayacağı ahiret amaç uğrunda yaratılan insana, Allah’ın
azabı anlatılarak onların Allah’a karşı gökyüzünden indirdiği yağmurun ve
ileri sürebilecekleri mazeretlerin geçerli suyun önemi anlatılır. Bu nimetleri
olmayacağı belirtilir. Surede, Allah’ın veren Allah’a, insanın şükretmesi tavsi-
yer, gök ve insanları yaratmadaki eşsiz- ye edilir. Allah’ın nimetlerine karşı
liğine işaret edilir. Böyle yüce nitelikle- nankör davranan kavimlerle ilgili haber-
re sahip bir ilahın insana yakınlığı ha- ler surede yer alır. Bu çerçevede Hz.
tırlatılarak, müşriklerden yalnızca Al- Nuh ve onun kavmi ile olan mücadelesi
lah’a dua etmeleri ve putları bırakmala- anlatılır. Hz. Nuh’un yalnızca ibadet
rı istenir. İnsanın topraktan yaratılması etmeye çağırdığı kavminin inatçı ve
ve anne rahminde geçirdiği devreler, inkârcı tutumları eleştirilir. Sonra da
dünya hayatı ve ölümden sonra dirilişi tufanla helak oluşlarına yer verilir.
de ele alınır. İnkârcıların cehennemdeki Bütün müşrik toplumların ortak hastalı-
hâlleri tasvir edilir. Allah’ın gönderdiği ğı olan ahiret gününü inkâr konusu
elçilere önce iman etmeyip ilahî azabı üzerinde durulur. Onlara ahiret gününün
gördükten sonra inananların imanları- hak olduğu anlatılır. Ahirette, inkâr
nın kendilerine yarar vermeyeceğini edenlerin başlarına gelecek olan azap-
bildiren ayetlerle sure son bulur. larla ilgili çarpıcı açıklamalar yapılır.
260
Toplumların ve medeniyetlerin ebedî öldükten sonra tekrar dirilip iman etme-
olmadığı vurgulanır. Bu hatırlatmayla ye olan arzularına da surede vurgu yapı-
insanların kendileri için belirlenen lır. Onların bu pişmanlıkları karşılıklı
sürede faydalı işler yapmaları önerilir. konuşma üslubuyla anlatılır. Yaşadıkla-
Surede, İsrailoğulları’nı köleleştiren ve rı sürece hayatlarını güzelce değerlen-
onlara kendisini ilah olarak tanıtan dirmediklerinden dolayı tenkit edilirler.
Firavun ile onun zulmüne karşı çıkan Her şeyin sahibi olan Allah’a ibadetin
Musa Peygamberin kıssasına da kısaca övüldüğü ve duanın da yalnızca ona
değinilir. Hz. İsa’nın Allah tarafından yapılmasını emreden ayetlerle sure son
babasız olarak yaratılması, doğumu ve bulur.
bu konuda Hristiyanların içine düştüğü
Mümit (el-Mümit) “Yarattığı tüm
yanlış düşüncelere yer verilir. Mümin-
varlıklar için ölümü yaratıp takdir eden;
ler, inançlarındaki tutarlılık, Allah’a
var olanların varlığına son veren ve
içtenlikle teslimiyet, hayır işlerinde
dilediğini dilediği zaman yok eden.”
yapmış oldukları yarış ve ahiret bilinç-
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
lerinin mükemmelliğinden dolayı yü-
biri. “Yerin ve göklerin sahibi Allah’tır.
celtilir. Buna karşılık Allah’ın ayetleri-
Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O,
ne karşı kibirlenen, Resulünü tanıma-
Mümit ve Muhyidir (diriltendir).”
yan, Kur’an-ı Kerim’e uymayıp heves-
(Kur’an-ı Kerim 7/158)
lerine uyan müşrikler kınanır. Onların
tüm bu yanlış davranışları, ahiret bilin- Mümtehine suresi Kur'an-ı Ke-
cinden uzak oldukları için yaptıkları rim’in altmışıncı suresidir. Medine’de
belirtilir. Bu insanların, Allah’ın azabı- inmiştir. On üç ayettir. Sure, adını
nı görünce şaşkınlıkları tasvir edilir. onuncu ayette Kureyş’in zulmünden
Suredeki ana konulardan birisi de müş- kaçıp gelen kadınların imtihan edilmesi,
riklerin Allah inançlarının eleştirilme- gerçekten Müslüman olup olmadıkları-
sidir. Onlar, Allah’ı uzak bir ilah olarak nın sorgulanmasını konu edindiği için,
tanırlar; her şeyi yaratan fakat kulların ‘sorgulanan kadın’ anlamına gelen
gündelik işlerine karışmayan bir tanrı ‘mümtehine’ kelimesinden almıştır.
tasavvur ederler. Müşrikler emretmeyi, Sureye, Allah’ın kendisine düşman ilan
hayatı çekip çevirmeyi, yönlendirmeyi, ettiği Mekke müşriklerini dost edinme-
ayrıntılarda Allah’ı hesaba katmamayı, meyi emreden ayetlerle başlanır. Sure-
Allah’tan başkasına özgü kıldıkları için de, müşriklere karşı müminlerin sab-
kınanırlar. Surede, Allah’a yardımcı ve retmeleri ve belirli kurallar dâhilinde
çocuk isnat etmenin çirkinliği üzerinde karşı koymaları emredilir. Birçok sure-
durulur. Hz. Peygamber’in, müşrikleri de olduğu gibi bu surede de kıyamet
İslam’a davet yöntemi ile ilgili açıkla- konusu işlenir ve ahirette insanlara
malara da yer verilir. Buna göre onun, sahih inanç temelli amelin dışında hiç-
kötülüğe iyilikle karşılık vermeyi, sab- bir şeyin yarar sağlamayacağı anlatılır.
retmeyi, yalnızca Allah’a güvenmeyi Surede, tekrar ilk ayete vurgu yapılarak
ilke edinmesi tavsiye edilir. Kâfirlerin Hz. İbrahim’in, müşrik olan Âzer’e
iman etmedikleri için pişmanlıkları, karşı sergilediği örnek tavır övgü ile
261
sunulur. Bu çerçevede onun Allah’a leri bildirmek ve yalvarmak için yazılan
güvenen ve müşriklerin zulmünden şiir.
kurtulmayı öneren duasına yer verilir.
münafık 1. İnsanların arasını bo-
Din konusunda müminlerle savaşma-
zan, bölücülük yapan, toplumu karıştı-
yanlara karşı Müslümanların da güzel
ran, fesatçı, nifak çıkaran, iki yüzlü
davranmaları önerilir. Fakat, müminler-
kimse. “Münafığın alameti üçtür: Ko-
le din konusunda savaşmış, onlara
nuştuğu zaman yalan söyler, kendisine
zulmetmiş veya sürgüne göndermiş
verilen emanete ihanet eder, söz verdi-
inkârcıların dost edinilmemesi tavsiye
ğinde sözünde durmaz.” (Hadis) 2.
edilir. Hudeybiye Antlaşması’ndan
Kalbiyle inanmadığı hâlde diliyle Müs-
sonra İslam’a girenlerin sayısında bü-
lüman olduğunu açıklayan fakat gerçek-
yük artışlar olduğu nakledilir. Müslü-
te inkârcılardan olduğunu gizleyen
man olanlar, kitleler hâlinde hicret
kimse. 3. İslam toplumunda müminlere
yurdu olan Medine’ye gitmiştir. Bu
sağlanan birtakım sosyal, siyasi ve
çerçevede, kadınlar da inançları uğruna
hukuki ayrıcalıklardan faydalanabilmek
Mekke’yi terk etmişlerdir. Surede, Hz.
amacıyla, inanmadığı hâlde inanıyor-
Peygamber’e, inançları konusunda
muş gibi görünen, davranan veya yaşa-
samimi olup olmadıklarının bilinmesi
yan kişi. Kur'an-ı Kerim, münafıkları
için bu hanımları dini konularda imti-
birçok surede ele alıp tanıtmıştır.
han etmesi tavsiye edilir. Eğer bu ha-
Kur'an-ı Kerim’de münafıklar, inançla-
nımlar imanlarında samimi ise onları
rında hastalık olan, Müslümanların
müşrik olan akrabalarına geri verme-
toplumsal düzenini alt üst eden, entrika
mesi emredilir. Onlarla evlenecek mü-
peşinde koşan, Allah’ın ayetlerini cid-
minlerin bu hanımların her türlü huku-
diye almayan, namaz kılmaktan kaçı-
kunu gözetmeleri istenir. Surede, hicret
nan, Allah’ı az hatırlayan, kişiliklerini
eden bu hanımların ve onların şahsında
açıkça ortaya koyamayan, Müslümanla-
tüm mümin hanımların şu ilkelere uy-
ra tuzak kurup inkârcılardan yana tavır
maları emredilir: Allah’a iman edip ona
koyan, korkak ve korkaklığı topluma
hiçbir varlığı ortak koşmama, hırsızlık
yayan, İslami değerlerle alay eden,
yapmama, zina etmeme, çocuklarını
emanete ihanet eden, sözlerinde durma-
öldürmeme, kimsenin namusuna iftira
yan, gösteriş yapmayı seven ve çok
etmeme, iyi şeyleri yapmada kimseye
yalan söyleyen kimseler olarak tanımla-
karşı gelmeme. Ahirete inanmayan
nırlar. “Münafık erkekler ve münafık
hiçbir inkârcıyı dost edinmemeyi emre-
kadınlar birbirlerinin dostudur. Kötülük
den ayetlerle sure son bulur.
yapmayı emrederler, iyilik yapmaya
münacat 1. Allah’a yalvarıp ya- engel olurlar, (fakirlere karşı) cimrilik
karma, sessizce ve içtenlikle dua etme. yaparlar. Onlar Allah’ı unuttuğu için
“Benim münacatım senden yana- Allah da onlara unutulmuş muamelesi
dır/Sana varır yolum, sensiz varılmaz.” yapar. Münafıklar gerçek anlamda
(Yunus Emre) 2. Rahmeti, şefkati ve yoldan çıkmış kişilerdir.” (Kur’an-ı
cömertliği bol olan Yüce Allah’a istek- Kerim 9/67)

262
Münafikun suresi Kur’an-ı Ke- hükümler verip tahminlerde bulunan
rim’in altmış üçüncü suresidir. Medi- kişi; kâhin, falcı. Müneccimlik dinen
ne’de inmiştir. On bir ayettir. İlk ayet- yasak olduğu hâlde, tarih boyunca insa-
ten itibaren münafıkların tutum ve nın geleceği öğrenme merakını istismar
davranışları konusunda yorumlar yapıl- ederek bunu kendine kazanç yolu ya-
dığı için sure bu adı almıştır. Sureye, panlar eksik olmamıştır. Bu konuda
münafıkların inançlarındaki faydacı ‘Yıldızname’ adıyla kitaplar yazılmıştır.
anlayışa ve samimiyetsizliğe dikkat “Ey Ali! Müneccimlerle arkadaşlık
çekilerek başlanır. Yapmış oldukları etme!” (Hadis)
yeminlerindeki sadakatsizliklerine
münker 1. Kabul edilmeyen, hoş
dikkat çekilir. Bu çerçevede Allah’a
karşılanmayan, sevimsiz şey, kötü,
verdikleri sözde bile durmayışları ve
çirkin. “Ey oğulcuğum! (Rükûsuyla,
imandan sonraki inkârları anlatılır.
secdesiyle) Namazını dosdoğru kıl.
Münafıkların gerçek anlamda insani
İyiliği emret. Münkeri yasakla ve (Al-
değerlerden uzak olduklarına vurgu
lah tarafından) başına gelen (musi-
yapılır. Onlar, hissiz, duygusuz, kuru-
bet)lere sabret.” (Kur’an-ı Kerim
muş hurma kütüklerine benzetilir. Mü-
31/17) 2. Kur'an-ı Kerim’e ve Hz. Pey-
minlere, böyle iki yüzlü insanlara dua
gamber’in sünnetine aykırı olan şey.
etmemeleri ve cenaze namazlarını ke-
“İçinizden, (insanları) hayra çağıran,
sinlikle kılmamaları emredilir. Surede,
iyiliği emredip münkerden kaçındıran
münafıkların, Resulullah’a ve mümin-
bir topluluk olsun; İşte onlar kurtuluşa
lere karşı tavırları ele alınır. Onların
erenlerdir.” (Kur’an-ı Kerim 3/104) 3.
müminlere mali yardımda bulunmama
İslamiyet açısından işlenmesi doğru
konusundaki anlaşmalarına ve Müslü-
olmayan, akılca da çirkin ve kötü kabul
manları Medine’den çıkarma isteklerine
edilen şey. İslam dini iftira etme, inkâr-
değinilir. Müminlere de mal ve mala
cılık, yalan söyleme, başkasının hakkını
bakış konusunda münafıklar gibi ol-
alma, zina, haksızlık, dedikodu vb.ni
mamaları hatırlatılır. İnsanın mal ve
münker olan davranışlardan saymıştır.
çocuklarla imtihan edilebileceği hatırla-
“Kim bir münker görürse, onu eliyle
tılır. Hiçbir maddi değerin insanı Al-
engellesin, buna gücü yetmezse diliyle
lah’ı anmaktan ve ona ibadet etmekten
engellesin, buna da gücü yetmiyorsa hiç
alıkoymaması öğütlenir. Ölüm gelme-
olmazsa kötülüğe ve kötülüğü işleyene
den önce Allah yolunda ve fakirlere
kalbiyle tepki duysun. Sadece kalp ile
cömertçe harcama yapmanın önemi
tepki duymak ise imanın en zayıf hâli-
vurgulanır. Vakti geldiğinde insanın
dir.” (Hadis)
ecelinin ertelenmeyeceği ve yapmış
olduğu tüm davranışlardan Allah’ın Münker ve Nekir Kişi kabre ko-
haberdar olduğunu bildiren ayetle sure nulduktan sonra imanı, ibadetleri, ahlakı
son bulur. ve hayatının tüm alanlarında Kur’an-ı
Kerim ve sünnete göre yaşayıp yaşama-
müneccim Yıldızların hareketleri-
dığını sorgulayan ve hesaba çeken iki
ni inceleyerek gelecek hakkında yo-
melek. “Kul mezara konulduğunda dost
rumlar yapan ve insanın kaderiyle ilgili
263
ve akrabaları çekip giderler. Mezardaki mürahika Büluğ çağına ulaşması-
kişi onların ayak seslerini bile işitir. Bu na rağmen hamile olabilmenin özellik-
esnada Münker ve Nekir adlı iki melek leri gözükmeyen, hayız olmayan kız.
gelip onu oturturlar ve Hz. Muhammed Büluğ çağının son sınırı olan on beş
hakkında nasıl bir inanca sahip oldu- yaşına ulaşmış olan kızlar hükmen
ğunu sorarlar. Şayet kişi mümin ise büluğa ulaşmış sayılırlar ve Allah’ın
‘ben iman ediyorum ki o Allah’ın kulu emir ve yasaklarından sorumludurlar.
ve elçisidir.’ der. Allah da bu kişiye
mürcie 1. Erteleyen, geriye bıra-
cennetteki yerini gösterir.” (Hadis)
kan, tehir eden kimse. 2. (Büyük M)
münkir 1. Kabul etmeyen, redde- Büyük günah işleyen kimsenin inancı
den, tanımayan, inanmayan, inkâr eden, ve ahiretteki durumu ile ilgili herhangi
kâfir, inançsız kimse. 2. Allah’ın varlı- bir karar vermeyip böyle bir kişinin
ğını ve birliğini, onun peygamberi hükmünü Allah’a havale eden mezhep,
aracılığı ile göndermiş olduğu emir ve inanç ekolü.
yasakların tümünü veya bir kısmını ya
mürit 1. Dileyen, arzu eden, iste-
da tek birini bile inkâr eden. “Yine
yen, seçen kişi. 2. Bir tarikat şeyhine
sordum çiçeğe tamuya girer misi-
bağlanarak ondan Allah’ın rızasını
niz?/Çiçek eydür ey derviş ol münkirler
kazanmanın yollarını öğrenen, bu uğur-
yeridir.” (Yunus Emre)
da yetişmek için mürşidin verdiği ahlaki
Müntakim (el-Müntakim) “Haddi öğütleri uygulayan ve kendisine öğretti-
aşanlara layık oldukları ile muamele ği dua ve zikirleri belli vakitlerde oku-
edip toplumu ahlaken bozan, insanlara yarak tasavvuf yolunda ilerlemeye çalı-
çeşitli eziyetler yaparak onların onuru- şan kimse. 3. Hz. Peygamber’in edep ve
nu hiçe sayan, kişilerin din, namus, can, davranışlarını örnek alarak kalbini Al-
akıl ve mal emniyetlerini çiğneyenler- lah’tan başka her şeyden çekip sadece
den intikam alan.” anlamında Allah’ın Allah’ı arzulayan, ona bağlayan ve bu
esmayıhüsnasından biri. “Allah kime uğurda basit tutkularından vazgeçmeye
doğruyu gösterirse onu kimse saptıra- çalışan kimse, derviş. “Mürit, her ara-
maz. Allah Aziz ve Müntakim olan dığını Kur’an-ı Kerim’de bulan kimse-
değil midir?” (Kur’an-ı Kerim 39/37) dir.” (Cüneyd el-Bağdadi)
mürahik Büluğ çağına ulaşmasına Mürselat suresi Kur'an-ı Kerim’in
rağmen ihtilam olmayan erkek. Büluğ yetmiş yedinci suresidir. Mekke’de
çağının son sınırı erkeklerde ve kadın- inmiştir. Elli ayettir. Sure, adını birinci
larda on beş yaştır. On beş yaşına ula- ayette geçen ‘gönderilen melekler’
şan erkek, ihtilam olmasa bile hükmen anlamındaki ‘murselat’ kelimesinden
büluğa erişmiş kabul edilir. Bu gibi almıştır. Sureye, insan hayatına manevi
kişiler çocukluktan çıkmış sayılırlar ve bir güç katan meleklerin, yağmurların
Allah’ın emir ve yasaklarından sorum- habercisi olan rüzgârın, Allah yolunda
ludurlar. durmadan çalışan davetçilerin önemini
belirten ayetlerle başlanır. Kıyametin
mutlaka gerçekleşeceği hatırlatılır.
264
Kıyamet sahnesi, gökyüzündeki yıldız- lim etmeyen/Rehberin gittiği yola git-
ların boşluğa savrulması, semanın ya- meyen/Mürşidinin buyruğunu tutma-
rılması ve dağların pamuk gibi atılması yan/Çürükdür yuları, kırılsın gitsin.”
şeklinde tasvir edilir. Kıyamet gününü (Kul Büdela)
inkâr etmenin yanlışlığına değinilir.
mürteci Yeni düzene karşı direnen
İnsana, Allah’ın yaratmasındaki mü-
gerici. Yeniliklere karşı direnen “Za-
kemmellik hatırlatılır. Ana rahminde
manı kokutanlar mürteci diyor ba-
çocuğun geçirdiği evreler ele alınır.
na;/Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça
“Allah’ın ayetlerini yalanlayanlara
tabana.” (N. F. Kısakürek)
yazıklar olsun!” şeklinde sık sık tekrar-
lar yapılır. Allah’ın ölüden diriyi çı- mürtet 1. İslam dinini terk edip
karması, suları, yeryüzünü ve dağları başka bir dine geçen, din değiştiren
yaratmasındaki hikmetler hatırlatılır. kimse. “Sizden her kim ki din değiştirip
Surede, ahireti inkâr edenleri bu inkâr- mürtet olur ve kâfir olarak ölürse onun
larından caydırmak için cehennemle dünya ve ahirette bütün amelleri boşa
ilgili tanıtıcı ayetlere yer verilir. Mü- gitmiştir.” (Kur’an-ı Kerim 2/218) 2.
minler için ise Allah’ın ikramlarının İslam’ın kesin olan emirlerinden veya
gerçekleşeceği yer olan cennet tanıtılır. yasaklarından herhangi birini inkâr eden
İnkârcıların ahirette pişmanlıklarını ve kişi. “Ey iman edenler! Sizden kim
azabı gördükten sonra iman etmelerinin mürtet olursa (bilsin ki) Allah, yakında
kendilerine yarar vermeyeceğini açık- öyle bir toplum getirecek ki (O) onları
layan ayetlerle sure son bulur. sever onlar da onu severler…”
(Kur’an-ı Kerim 5/54)
mürsel hadis 1. İsnadında sahabe
ismi belirtilmeden nakledilen hadis. 2. mürüvvet 1. Mertlik, yiğitlik, cö-
Tabiin döneminden olan bir ravinin, mertlik, iyilikseverlik, insanlık.“Göz
Hz. Peygamber’in hadislerini nakleden nuru Muhammed’le… nübüvvet bit-
sahabenin ismini isnadda belirtmeden ti!/Ardından Ali göçtü… fütüvvet bit-
Hz. Peygamber’den duymuş gibi riva- ti!/Bulmuştu kerem de bir zaman,
yet ettiği hadis. Hatem’ini…/Hatem çekilip gitti…
mürüvvet, bitti!” (A. N. Asya) 2. İn-
mürşit 1. Rehber, kılavuz, doğru
sanlığın gereği olan şeyleri yapma,
yolu gösteren, öğretmen, irşat eden
güzellik ve hayır ile ilgili şeyleri alma,
kimse. “Her ne iş olursa bir mürşit
insan onuruna yakışmayacak söz ve
gerek,/Kurulmaz direksiz çadır demiş-
davranışlardan sakınma. “Müminin
ler.” (Hakkı) 2. İslam dininin göster-
şerefi takvasında, asaleti dininde, mü-
miş olduğu yoldan sapan kişileri İslami
rüvveti de ahlakındadır.” (Hadis) 3.
hayat tarzına döndürmeye çalışan, onla-
Dinin, aklın ve örfün kabul ettiği şeyleri
rı olgunlaştıran ve belirli ilmî ve ahlaki
yapmaya teşvik eden manevi güç. 4.
niteliklerle donanan âlim kişi. 3. Kendi-
Açıkça yapılmasından utanılan şeyi
sine bağlananlara tasavvufu ve İslam
gizlice de yapmama. 5. Güzel işleri
ahlakını öğreten, dinî gerçekleri göste-
kabul, çirkin şeyleri terk etme. “Hastayı
ren tarikat önderi. “Canın cellada tes-
ziyaret ne güzel âdet/Komşulara saygı
265
ayrı mürüvvet/Küçüklere şefkat hayra birliğine, Hz. Muhammed’in peygam-
alamet.” (Zeynel Baba) berliğine ve onun Allah katından getir-
miş olduğu şeylerin hepsine kesin ola-
müsamaha 1. Hoşgörü, bağışlama,
rak iman eden kimse. ‘Müslüman’,
kolaylık gösterme. “Ben Yahudi ve
sadece Hz. Muhammed’e tabi olan
Hristiyanlıkla değil, müsamahalı olan
ümmetin adı değildir. Ondan önceki
Haniflik dini ile gönderildim.” (Hadis)
bütün peygamberler ve onlara uyanlar
2. İslam’da, bir kimsenin hatasını yü-
da tevhit sürecinin halkaları olarak
züne vurup mahcup etmeksizin hoş
Müslüman adını alırlar. Kur’an-ı Ke-
görme, anlayış göstererek bağışlama
rim’de, Hz. Âdem’den Hz. Muham-
veya hatasını düzeltmesi için imkân
med’e kadar Allah’ın gönderdiği bütün
hazırlama. Hz. Peygamber, Mekke’nin
dinlerin adının İslam olduğu belirtilmiş-
fethinden sonra, kendisine çeşitli kötü-
tir. “Yakup da “Oğullarım, Allah sizin
lükler eden Mekkelilerin hepsini
için İslam’ı din olarak seçti. Bundan
bağışlamıştır. Bu davranış İslam’daki
dolayı sadece Müslümanlar olarak
müsamaha ile ilgili en güzel
ölünüz.” dedi.” (Kur’an-ı Kerim 2/132)
örneklerdendir. “Başkalarına karşı
müsamaha göster ki başkaları da sana müsnet Hadisleri ravilere göre sı-
müsamaha göstersin.” (Hadis) 3. nıflandıran hadis kitapları. Müsnet
Başkalarının dinine, inancına, örf ve türündeki hadis kitaplarında hadisler
adetlerine saygı gösterme. konularına göre değil, nakleden
ravilere, özellikle de sahabelere göre
müskir Yenilmesi veya içilmesi
bölümlere ayrılmıştır. Derli toplu ilk
veya vücuda herhangi bir yoldan veril-
hadis kitapları sayılabilecek müsnet
mesiyle kişiye sarhoşluk veren, aklının
şeklindeki kitapların en meşhuru ve
faaliyetlerini durduran sıvı veya katı
güveniliri Ahmed b. Hanbel’in (ö.
her şey. Müskir olan şeyler ikiye ayrı-
241/855) ‘Müsned’ isimli eseridir.
lır: 1. Katı olanlar; afyon, eroin, esrar
vb. 2. Sıvı olanlar; üzüm, arpa, buğday müsnet hadis İlk ravisinden son
ve diğer bazı meyvelerden elde edilen ravisine kadar hiçbir ravi atlamadan ve
içkiler. “Her müskir içkidir. Her Hz. Peygamber’e nispet edilerek rivayet
müskir de haramdır.” (Hadis) edilen hadisler.
Müslim bk. Müslüman. müsrif 1. Saçıp savuran, savurgan,
harcamada ölçüyü kaçıran, tutumsuz
Müslim bk. Sahihimüslim
kimse. “Ey insanoğlu! Mescitlere gi-
Müslüman 1. İslam dinine girerek derken mutlaka güzel elbiselerinizi
bütün benliği ile Allah’a teslim olan, giyiniz. (Helal olan şeylerden) yiyiniz,
onun koyduğu ilkelerle barış ve esenli- içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah müs-
ğe kavuştuktan sonra kendisine güven rifleri kesinlikle sevmez.” (Kur’an-ı
duyan ve başkalarına da güven veren Kerim 7/31) 2. Aşırıya giden, inançta ve
kimse. “Müslüman, elinden ve dilin- amelde hak yoldan ayrılan, dengeyi
den başkalarının zarar görmediği kim- bozan. “Şüphesiz ki Firavun yeryüzün-
sedir.” (Hadis) 2. Allah’ın varlığına ve de çok kibirlenen müsriflerdendi.”
266
(Kur’an-ı Kerim 10/83) 3. Allah’ın zanneden kimse.“(Allah’ın ayetlerine
koymuş olduğu hem doğal hem de dinî inanmayan) kişiye ayetlerimiz okundu-
kuralları çiğneyen, inkâr eden. “(Allah) ğu zaman sanki onları hiç işitmemiş,
buyurur ki: Nasıl sana ayetlerimiz kulaklarında ağırlık varmış gibi
geldiği zaman, sen onları unuttuysan, müstekbir olarak yüz çevirir. Ona acı
bugün de sen öyle unutulursun! İşte bir azabı müjdele!” (Kur’an-ı Kerim
müsrifleri ve Rabb’inin ayetlerine 31/7) 2. Elde ettiği nimetleri, malını,
inanmayanları böyle cezalandırırız. fiziki varlığını ve makamını kötüye
Elbette ahiretin azabı daha çetin ve kullanarak kendinden aşağı gördüğü
daha süreklidir.” (Kur’an-ı Kerim kişileri ezmeye, sömürmeye çalışan ve
20/126-127) yaratılış amacını unutan kimse. “İlahı-
nız tek bir ilahtır. Ama ahirete inanma-
müstazaf Kur’an-ı Kerim’de, in-
yanların kalpleri inkârcıdır, onlar
sani değerleri hiçe sayan ve hukuku
müstekbirdirler. Gerçekten Allah, onla-
gözetmeyen kişiler tarafından horlanan,
rın gizlediklerini de bilir, açığa vurduk-
küçük düşürülen, hakları ellerinden
larını da. O müstekbirleri sevmez.”
alınarak sömürülen insan(lar). “Size ne
(Kur’an-ı Kerim 16/22-23)
oluyor da ‘Rabb’imiz! Halkı zalim olan
bu şehirden bizi çıkar, katından bize bir müsteşrik 1. Doğunun din, dil ve
koruyucu gönder, katından bize bir kültürleri ile uğraşan kimse, oryantalist,
yardımcı lutfet.’ diyen müstazaf olan şarkiyatçı. 2. Gerek ilmî araştırmalar
çocuklar, kadınlar ve erkekler uğrunda yapmak, gerekse dinlerinin tanıtımını
ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz.” ve propagandasını yapabilmek amacıyla
(Kur’an-ı Kerim 4/75) doğu ve İslam toplumlarının sosyal,
tarihî, kültürel ve dinî yapılarını araştı-
müstehab 1. Allah’ın farz kılmak-
ran ve çalışmalar yapan batılı bilim
sızın kullarını yapılmasına teşvik ettiği
adamı. Müsteşrikliğin tarihi XVI. yüz-
şey; farz ve vaciplerin dışında yapılan
yıla kadar uzanır. Müsteşriklik; dinî,
ve kaynağını Hz. Peygamber’in davra-
siyasi ve ekonomik nedenlerden doğ-
nışlarından alan, onun da bazen yapıp
muştur. Oryantalizm de denilen müsteş-
bazen de terk ettiği fiiller. 2. Dinin
rikliğin temelini ilk önce Hristiyanlar
yapılmasını hoş gördüğü, tavsiye ettiği
atmıştır. Müsteşrikler, XIX. yüzyılın ilk
ama yapılmasını zorunlu kılmadığı
yarısı ile XX. yüzyılın ilk yarısında
işler. Fakirlere zekâtın dışında yardım-
kendi dil ve kültürlerini doğu toplumla-
da bulunmak, temiz ve düzgün giyin-
rında yaymak amacıyla Müslümanlar
mek, selamı yaygınlaştırmak, Müslü-
arasında çok yoğun çalışmalar yapmış-
manlara karşı güler yüzlü olmak ve
lardır.
ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gider-
mek Hz. Peygamber’in tavsiye ettiği müşkililkur’an Tefsir ilminin,
müstehab davranışlardandır. Kur’an-ı Kerim ayetleri arasında ilk
bakışta ihtilaf ve çelişki gibi görünen
müstekbir 1. Büyüklenen, kendin-
konularını inceleyip açıklığa kavuşturan
den başka büyük tanımayan, kendinde
kolu. Kur’an-ı Kerim ayetleri arasında
mutlak ve sınırsız bir güç olduğunu
267
kesinlikle bir çelişki yoktur (Kur’an-ı ilah olan Allah’a ibadet etmeleri emre-
Kerim 4/117). Kur’an-ı Kerim ilimle- dilmiştir. Ondan başka ilah yoktur. O,
rinde derinleşmeyen ve Kur’an-ı Ke- müşriklerin ortak koşmuş olduğu şey-
rim’i bir bütün olarak değerlendireme- lerden uzaktır.” (Kur’an-ı Kerim 9/31)
yen kimseler, ilk defa Kur’an-ı Kerim 5. İbadetlerini Allah’tan başkasının
okuduklarında bazı ayetler arasında rızasını gözeterek yapan kişi, riyakâr
sanki çelişki varmış gibi bir anlayışa kimse.
kapılabilirler. Bu durum bazı ayetlerde-
mütedeyyin İslam dininin emirle-
ki ifade kapalılıkları nedeniyledir. Tef-
rini eksiksiz bir biçimde yerine getir-
sir ilminde derinleştikçe bu kapalılıklar
meye çalışan, dinin emrettiklerini yap-
aşılır. Âlimler, Kur’an-ı Kerim’deki
mak ve yasakladıklarından sakınmak
kapalılıkların giderilmesiyle ilgili bir-
konusunda dikkatli ve titiz davranan,
çok eser vermiştir. Bu alanda yazılan
dindar, dinine bağlı.
eserler ‘müşkililkur’an’ ilmi içerisinde
yer alır. Mütekebbir (el-Mütekebbir)
“Her türlü güç ve kuvveti elinde tutan,
müşavere bk. istişare.
kendisinden daha büyük bir varlık ol-
müşrik 1. Allah’a ortak, yardımcı mayan, yücelik ve ululuk sahibi.” anla-
ve eş koşan kimse. “İbrahim ne Yahudi, mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
ne de Hristiyan idi. Fakat tevhit ehli bir “O Allah ki ondan başka ilah yoktur.
Müslümandı ve müşriklerden değildi.” Melik, Kuddüs, Selam, Mümin,
(Kur’an-ı Kerim 3/67) 2. Allah’a inan- Müheymin, Aziz, Mütekebbir ve Ceb-
dığını söylediği hâlde birçok tabiat bar’dır.” (Kur’an-ı Kerim 59/23)
olayının yaratılmasını ve idaresini Al-
müteşabih 1. Aralarında benzerlik
lah’ın dışında birtakım güçlere bağla-
olan, birbirine benzeyen, çok benzedi-
yan ve bu güçleri kutsallaştırarak Al-
ğinden dolayı birbirinden ayırt edileme-
lah’a ortak koşan kimse. “Ey Muham-
yen. “Allah, sözün en güzeli olarak
med! Emrolunduğun şeyi açıkça duyur.
(Kur’an’ı) müteşabih ve gerçeğin her
Müşriklerden yüz çevir, onların yoluna
türlü ifadesini çeşitli biçimlerde tekrar-
uyma.” (Kur’an-ı Kerim 15/94) 3.
layan bir ilahî kelam şeklinde indirmiş-
Evreni yaratma ve insanların uyması
tir.” (Kur’an-ı Kerim 39/23) 2. Birçok
gereken kurallar konusunda Allah’ın
anlama gelebilen, açıklamaya ihtiyaç
iradesine sınırlama getiren kimse. “İn-
duyulan veya anlamı akılla bilinemeye-
sanların çoğu Allah’a müşrik olarak
cek olan, tefsirinde güçlük çekilen ke-
inanırlar.” (Kur’an-ı Kerim 12/106) 4.
lime ve ayetler. Allah’ın sıfatları, kıya-
Şeytanı, tutkularını, atalarını, din bü-
metin kopması, cennet nimetleri, ce-
yüklerini, kendince nitelikli sayılan
hennem azabı vb. hakkındaki ayetler
bazı kişileri, Allah’ı sever gibi sevip
müteşabihtir. 3. Manasını anlamak için
sayan onlara mutlak itaat eden kimse.
araştırmaya ve düşünmeye ihtiyaç olan,
“Hahamlarını, rahiplerini ve Meryem
manadan ne kastedildiği açık olmadı-
oğlu mesihi Allah’ın dışında Rab edin-
ğından birtakım ihtimallere elverişli
diler. Oysa kendilerine yalnız tek bir
olan ayetler. Müteşabih ayetler birden
268
fazla anlama gelir. Bu anlamlardan maları yaptıktan ve gerekli önlemleri
birini seçebilmek için Kur’an ilimlerin- aldıktan sonra kendi gücünü aşan konu-
de uzman olmak gerekir. Ayrıca larda Allah’a dayanan, güvenen kimse.
müteşabih ifadelerin Kur’an-ı Kerim “Allah’ın rahmeti sebebiyle sen insan-
bütünlüğü içerisinde kullanış biçimleri lara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve
dikkate alınmalıdır. Tarih boyunca, bu katı yürekli olsaydın çevrenden dağılıp
özelliklere sahip olmayan ve Kur’an-ı giderlerdi. Öyleyse onları affet, onlar
Kerim’in bütünlüğünü dikkate almayan için bağışlanma dile. Yapacağın işlerde
kötü niyetli kişiler müteşabih ayetleri onlarla istişare et. Karar verince de
keyfî olarak yorumlamışlardır. Kur’an-ı Allah’a güven. Allah mütevekkil olan-
Kerim, bu konuya şu şekilde açıklık ları sever.” (Kur’an-ı Kerim 3/159)
getirmiştir: “Sana kitabı indiren odur.
mütevelli 1. Sorumluluk üstlenen,
Onda kitabın temeli olan muhkem ayet-
bir görev ve makamdaki sorumlu kişi,
ler vardır. Diğer bir kısım ayetleri de
vekil, mesul, kayyım. 2. Vakıf işlerini
müteşabihdir. Kalplerinde eğrilik olan
ve yararlarını dini ölçüler ve vakfın
kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine
şartları çerçevesinde yönetmek üzere
göre yorumlamak için müteşabih olan-
atanan kimse veya kimseler. İslam
larına uyarlar. Oysa onların yorumunu
hukukunda, mütevelli olacak kişilerin
ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş
akıllı, güvenilir, vakıf işlerini yürütebi-
olanlar: ‘Ona inandık, hepsi
lecek yetenekte ve Müslüman olmaları
Rabb’imizin katındandır.” derler. Bunu
şart koşulmuştur.
ancak akıl sahipleri düşünebilirler.’
(Kur’an-ı Kerim 3/7) mütref Allah’ın vermiş olduğu ni-
metlerle şımarıp azgınlaşan, başkalarına
mütevatir Arkası kesilmeden bir-
zulmeden, zenginliğini küfrün hizme-
birini izleyen, birbiri ardına gelen,
tinde kullanıp fakirleri ezen kimse.
toplumdan topluma kesintisiz olarak
Kur’an-ı Kerim’de mütref, Allah’ın
aktarılan, nakledilen.
birliğini inkâr edip peygamberlerine
mütevatir hadis Sahabeden itiba- karşı gelen toplumların zengin elebaşla-
ren her devirde yalan üzerinde birleş- rı olarak anılır. Bunlar, her türlü zengin-
meleri mümkün olmayan topluluklar liklerini dinî değerlerin, ahlakın ve
tarafından rivayet edilen hadis, haber. adaletin aleyhinde kullanırlar. “Biz
Bir hadisin mütevatir olması için üç hangi memlekete uyarıcı (bir peygam-
şart vardır: 1. Her dönemde çok sayıda ber) göndersek o beldenin mütrefleri
ravi tarafından nakledilmesi. 2. Nakle- onlara biz sizinle gönderilen hakikatleri
denlerin sayısında azalmanın olmaması. inkâr ediyoruz diye karşı çıktılar.”
3. Olayı veya haberi, nakledenlerin (Kur’an-ı Kerim 34/34)
görmüş veya duymuş olmaları.
müttefekun aleyh 1. İmam Buhari
mütevazi bk. tevazu. ve İmam Müslim’in sahihliği konusun-
da ortak görüş bildirip kitaplarına aldık-
mütevekkil Her işinde gerekli yol-
ları hadis. 2. Herhangi bir meselede
lara, sebeplere başvurup yeterli çalış-
müçtehit imamların ortak görüş bildir-
269
meleri, icma. 3. Bir mezhep içerisinde- varlıkların Rabb’i olduğu vurgulanır.
ki müçtehitlerin herhangi bir meselede Hz. Peygamber’e, Mekkeli hemşerileri-
hüküm bildirirken ortak görüşe varma- nin yapmış oldukları işkencelere karşı
ları, mezhep içi icma. sabırlı olması tavsiye edilir. Allah’ın
kendisine nimet verdiği hâlde, bu ni-
Müzdelife Hac ibadeti sırasında
metlere karşı nankörlük yapan Mekke
hacıların vakfe yapmak üzere geceyi
ileri gelenlerinin ahirette karşılaşacakla-
geçirdikleri Arafat ile Mina arasındaki
rı azaplar hatırlatılır. Hz. Peygamber’in
yer. Müzdelife’de bir miktar bekleyip
peygamberliğine iman etmeleri istenir.
dua etmek haccın vaciplerindendir.
Kureyş kabilesinin, peygamberlerini
Hacılar burada akşam ile yatsı namazını
yalanlayan Firavun ve kavminin başına
birlikte kılarlar. Kur’an-ı Kerim’de
gelenlerden ders almaları öğütlenir. Bu
‘Müzdelife’ sözcüğü yerine
arada Kur’an-ı Kerim’in de bir öğüt
“Meşariharam” ifadesi kullanılır.
olduğu ve bu öğüdü insanların sürekli
Müzil (el-Müzil) “Kendisine isyan okuyup göz önünde bulundurmaları
edenlere değer vermeyen, başkalarını emredilir. Hz. Peygamber ve arkadaşla-
ezmeye çalışan insanları dünyada ve rının geceleyin yapmış oldukları namaz,
ahirette küçük düşüren ve onlara çeşitli zikir, tespihat ve diğer ibadetleri
biçimlerde ceza veren.” anlamında öğülerek anlatılır. Namaz ve zekâtın
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “(Ey önemi üzerinde ayrıca durulur. Surede,
Muhammed) De ki: Mülkün sahibi olan Müslümanlar borçlu kimselerin ihtiyaç-
Allah’ım! Dilediğine mülkü verir, dile- larını karşılamaya ve onlara karşılıksız
diğinden mülkü çekip alırsın. Dilediğini borç vermeye teşvik edilirler. Müminle-
aziz kılar, dilediğine karşı da rin Allah’tan sürekli af ve bağış dileme-
Müzil’sin. İyilik senin elindedir. Doğ- lerini tavsiye eden ayetle sure son bulur.
rusu senin her şeye gücün yeter.”
(Kur’an-ı Kerim 3/25)
Müzzemmil suresi Kur’an-ı Ke-
rim’in yetmiş üçüncü suresidir. Mek-
ke’de inmiştir. Yirmi ayettir. Adını
birinci ayette geçen ve ‘örtüye bürünen’
anlamına gelen “müzzemmil” kelime-
sinden almıştır. Sureye, Hz. Muham-
med’in, toplumsal bozulmanın zirveye
çıktığı bir ortamda dinlenmek yerine
insanları uyarmasını emreden ayetle
başlanır. Bu çerçevede, Hz. Peygam-
ber’in şahsında İslam davetçilerine
öğütler verilir. Hz. Peygamber’den bir
peygamber ve davetçi olarak geceleyin
namaz kılması, ibadet etmesi, Kur’an
okuması istenir. Surede, Allah’ın tüm
270
N mal, para. “Sana nafileler hakkında
soruyorlar. De ki: ‘Nafilelerin paylaştı-
naaş 1. Ölen kimsenin cesedi, vü-
rılması Allah’a ve Resulüne aittir. Ger-
cudu. “Annemin naaşını gömdüm-
çek anlamda mümin iseniz Allah’a ve
dü;/Bakıyorken bana sabit ve donuk
Peygamberine itaat edin, aranız(dak)i
gözlerle,/Acıdan çıldıracaktım.” (Y. K.
anlaşmazlıkları düzeltin ve Allah’ın
Beyatlı) 2. İçerisinde ölü bulunan tabut,
emir ve yasaklarına uyarak onun koru-
cenaze.
ması altına girin!” (Kur’an-ı Kerim
naat Hz. Muhammed’in nitelikle- 8/1)
rini övmek amacıyla yazılan şiir, kasi-
Nahl suresi Kur'an-ı Kerim’in on
de. “Büyük Itrî’ye eskiler derler/Bizim
altıncı suresidir. Mekke’de inmiştir.
öz musıkîmizin pîrî/Bize mirası kaldı
Yüz yirmi sekiz ayettir. Adını altmış
yirmi eser/‘Naat’ıdır en mehîbi, en
sekizinci ayette geçen ve ‘bal arısı’
derini.” (Y. K. Beyatlı)
anlamına gelen ‘nahl’ kelimesinden
nafaka 1. Harcanan, bağışlanan, almıştır. Sureye, şirkin kötülüğü ve
sarf edilen ve infak edilen şey. 2. Bir çirkinliği dile getirilerek başlanır. Vahyi
şahsın normal ölçülerde, temel ihtiyaç- melekler aracılığıyla gönderen Allah’ın
larının karşılanması için yapılan har- birlik ve yüceliğine dikkat çekilir. İnsa-
cama, geçimi için ayrılan para. 3. Ye- nın yoktan yaratılışı ve hizmetine veri-
tim, yaşlı ve yoksul kimseler veya bo- len nimetler sıralanır. Allah’ın yağmuru
şanmış olduğu hâlde kocalarıyla henüz yağdırması, ekinleri, meyveleri yarat-
ilişkileri tam olarak kesilmemiş olan ması, gezegenleri, yeryüzünü ve güneşi
kadınlar için belirlenen yiyecek, giye- insanların emrine vermesi, birçok yarar
cek, ev ve benzeri şeyler veya bunları için denizleri var etmesinin birer lütuf
karşılayacak para. “Hâli vakti geniş olduğu üzerinde durulur. Surede, dağla-
olan nafakayı genişliğine göre versin. rın, ırmakların ve yolların yaratılış
Rızkı kendisine daraltılan fakir de na- hikmet ve gerekçeleri anlatılır. Bütün
fakayı Allah’ın ona verdiğinden versin. bunları yoktan var edenin sayısız nimet-
Allah hiçbir kişiye gücünün yettiğinden ler veren Allah olduğu vurgulanır. Al-
başkasını yüklemez.” (Kur'an-ı Kerim lah’ın gizli açık her şeyi bildiğinden
65/7) bahsedilir. Putların dualara cevap vere-
meyen âciz varlıklar olduğu belirtildik-
nafile 1. Fazlalık, fazladan yapılan
ten sonra insanlarda ahiret bilincinin
iş, tatavvu. 2. Farz ve vacip dışında
kuvvetlenmesi için kıyamet ve ölümün
sevap kazanmak amacıyla yapılan ve
mutlaka gerçekleşeceği ile ilgili açıkla-
Hz. Peygamber’in de yapmış olduğu
malar yapılır. Salih müminlerin ölüm
ibadetler ve davranışlar. “Kulum bana
anında canlarının çok kolay bir şekilde
nafilelerle yaklaşır; ben de böylece
çıkması ve ahirette onlara bağışlanacak
kulumu severim. Onu sevince de kulu-
nimetlere yer verilir. İnkârcıların ölüm
mun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli
anı anlatıldıktan sonra onların hesaba
olurum…” (Kudsi Hadis) 3. Savaşlarda
çekilirken, yaptıkları kötülükleri itiraf
düşmanlardan alınan ganimet, her türlü
etmeleri ve inançlarında başkalarını
271
taklit ettikleri için duydukları pişman- belirtildikten sonra insanlık için çok
lıklar gözler önüne serilir. Bu çerçeve- önemli evrensel ilkeler açıklanır. Bun-
de elçi göndermenin amacına değinil- lar; adalet, iyi ve güzel davranma ve
dikten sonra tekrar dirilme üzerinde akrabalara yardım etmektir. Ayrıca
durulur. Dünyada, dini uğrunda zulme zina, zulüm, akla ve dine aykırı olan her
uğrayıp sabreden müminlere cennetteki türlü davranış yasaklanır. Surede, Al-
konumlarıyla ilgili müjdeler verilir. lah’a ve insanlara verilen sözlerde dur-
Kur'an-ı Kerim’in gönderiliş amacı manın gereği hatırlatılıp yapılan yemin-
açıklandıktan sonra müminler Kur'an-ı leri yerine getirme tavsiye edilir.
Kerim’in ayetleri üzerinde düşünmeye Kur'an-ı Kerim’i okumanın önemi üze-
davet edilirler. Tabiattaki tüm varlıklar, rinde durulduktan sonra Kur'an-ı Ke-
ayrıca melekler Allah’a sürekli kulluk rim’in yaşanan olaylar üzerine inen ve
ederken insanların bazısının ibadet insanların sorunlarını çözen ilahî kelam
yapmaması ve inkârcı davranışlar sergi- olduğu anlatılır. Bu ilahî kelama karşı
lemesi kınanır. Surede müşriklerin, çıkanların hüsrana uğrayacaklarına
melekleri Allah’ın kızları olarak kabul işaret edildikten sonra da ahirette veri-
edip sonra da kendilerinin kız çocuğu lecek olan cezaların bireyselliğine deği-
olunca bu durumdan utanma duymala- nilir. Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan
rındaki çelişkiye dikkat çekilir. Her başkası adına kesilen hayvanların haram
topluma içine düştükleri inanç alanıyla oluşu anlatılarak insanların Allah’a
ilgili yanlışları düzeltmek için peygam- rağmen haram ve helal koymada yetkili
ber gönderilmesine ve gönderilen bu olmadıkları buyrulur. Günahlara tövbe
peygamberlerin görevlerine değinilir. etmenin önemi üzerinde durulur. Mü-
Tüm canlıların insana hizmet için yara- minlerin inançlarını korumakta İbrahim
tıldığı ve bal arısının da Allah’ın emri Peygamber gibi olmaları önerilir. İnsan-
üzerine insanların yararlanması için ların dinin özünde düştükleri ayrılıkları
gösterdiği çaba açıklanır. İnsanlara Allah’ın kıyamet günü açıklayacağı
çocuklar, eşler, torunlar ve rızık veren bildirilerek Yahudilerin düşmüş olduğu
Allah’ı ululamanın önemi belirtilerek dinî ayrılıklara Müslümanların düşme-
kişiler Allah’a şükretmeye davet edilir- mesi tavsiye edilir. Surede, İslam dinine
ler. Bütün bu nimetleri insanlara karşı- davetin evrensel ilkelerine vurgular
lıksız verenin Allah olduğu vurgulanır. yapılır. Her İslam davetçisinin Allah
İnsanın, bu nimetlerin şükrü için tabiata yoluna bilgi ve öğütle çağırıp insanlarla
ve içindeki olaylara bakıp ibret alması en güzel biçimde iletişimde bulunmaları
öğütlenir. Evler, hayvanlar, elbiseler ve emredilir. İnkârcılar İslami davete
savunma amaçlı yapılan savaş aletleri- olumlu cevap vermezlerse davetçilerin
nin her birisi birer nimet olarak takdim sabır ahlakı ile ahlaklanmaları önerilir.
edilir. Tüm bu nimetlere şayet insan Allah’ın inanç ve ibadetlerine karşı
nankörlük eder ve Allah’a şirk koşarsa duyarlı olan Müslümanları koruyacağını
bu durumun insanın aleyhine olacağı bildiren ayetle sure son bulur.
belirtilir. Hz. Peygamber’in, ümmeti ve
Nakşibendilik Büyük İslam Bilgini
tüm insanlık için şahit ve örnek olduğu
Şeyh Muhammed Bahauddin Nakşi-
272
bendi’nin (öl. 791/1389) insanlara Al- senden İlahî, şudur ancak eme-
lah sevgisini kazandırmayı amaçlayan li,/Değmesin mabedimin göğsüne na-
ve hayatın akışı içerisinde gönülde mahrem eli.” (M. A. Ersoy) 2. Evle-
sessizce zikretmeyi esas alan bir tasav- nilmesi dinen yasak olmayan yani bi-
vuf ekolü. Nakşibendilik Muhammed rinci dereceden akraba sayılmayan kişi.
Bahauddin, 718/1318’de önderliğinde
namaz 1. Allah’a imandan sonra
Buhara yakınlarındaki Kasrı Arifan
her Müslümanın yerine getirmesi gere-
kasabasında doğmuştur. Devrinin bü-
ken İslam’ın beş temel esasından biri.
yük âlimlerinden çeşitli ilimler okumuş
“İslam beş temel üzerine kurulmuştur:
ve hadis ilimlerinde uzmanlaşmıştır.
Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına
Kendisi Hanefi mezhebine mensuptur.
ve Muhammed’in onun elçisi olduğuna
Nakşibendiliğin esası sohbet, vaaz ve
şehadet getirme; namaz kılma; zekât
nasihate dayanır. Dinin emirlerine sıkı
verme; oruç tutma; hacca gitme.” (Ha-
sıkıya sarılma, tarikat vasıtasıyla gönül
dis) 2. Tekbir ile başlayıp selam ile son
dünyasını temizleme, aşkla Allah’a
bulan, Hz. Peygamber’in yapıp öğrettiği
yaklaşma, bilgi ve marifetle Allah’a
belirli fiil, söz ve dualarla yerine getiri-
ulaşma Nakşibendiliğin temel ilkelerin-
len ibadet. “Allahuteala, insanlara farz
dendir. Bu tarikatta ilimle meşgul olma,
kıldığı beş vakit namazı, hakkını vere-
pozitif ilimlerden bilhassa fizik, kimya,
rek eksiksiz olarak kılan kimseyi cenne-
biyoloji gibi Allah’ın kudret ve yüceli-
tine girdirmeye söz vermiştir.” (Hadis)
ğini anlamaya vesile olan ilimlerden
3. Allah’ın verdiği nimetlere şükrün bir
faydalanma zikir olarak tanımlanır.
gereği olarak onun rızasını kazanmak,
Dinin kurallarına uyma, mekruhlardan
manevi yönden Allah’la iletişim kurup
birini terk etme zikirden ve diğer nafile
ruhen yücelmek ve Kur’an-ı Kerim’in
ibadetlerden daha önemlidir. İnsanların
teşvik ettiği güzel ahlakla donanmak
kendilerini geliştirip iç dünyalarını
için her Müslümanın yerine getirmesi
temizlemeleri için kötü alışkanlıkları
emredilen ibadet. Namaz Allah’ın gön-
bırakmaları, günahlardan tövbe ve
derdiği bütün dinlerde vardır. Kur’an-ı
istiğfar etmeleri, zikir, tefekkürle meş-
Kerim Hz. Nuh’un, Hz. İbrahim’in, Hz.
gul olmaları ve nafile namaz kılmaları
İsmail’in, Hz. Şuayp’ın, Hz. Musa’nın,
önemle tavsiye edilir. Bu tarikatta yapı-
Hz. Zekeriya’nın, Hz. İsa’nın namazla-
lan toplu zikirlere ‘hatmihacegân’ deni-
rından bahseder. Bütün peygamberlerin
lir. Nakşibendilik Fatih Sultan Mehmet
ümmetlerinin yerine getirmiş olduğu bu
zamanında Molla Simavi (ö. 896/1490)
ibadet, Hz. Muhammed’in peygamber-
vasıtasıyla İstanbul’a girmiştir. Osman-
liğinin başlangıcından itibaren Müslü-
lı padişahları da Nakşibendiliği himaye
manlara da farz kılınmıştır. İslam bil-
etmişlerdir.
ginleri, insan ile Allah arasındaki ileti-
Nakşibendi Nakşibendi tarikatına şimi gerçekleştiren en önemli ibadetin
bağlı olan kimse. namaz olduğunu belirtmişlerdir. Namaz
akıllı, ergin her Müslümana farzdır.
namahrem 1. Mahrem olmayan,
Namazın farz, vacip ve nafile çeşitleri
yasak olmayan, el, yabancı. “Ruhumun
vardır. “Beş vakit namaz sizden birini-
273
zin evinin önünden akan bir nehir gibi- nankörlüğü kâfirlerin ve münafıkların
dir. Günde beş defa bu nehirde yıkanan bir sıfatı olarak anlatır. “Doğrusu biz
kimsede nasıl ki kir kalmazsa, beş vakit insana bir nimet tattırırsak, ona sevinir
namazı kılan insan da (manevi yönden) ama kendi yaptıkları yüzünden başları-
arınarak tertemiz olur.” (Hadis) na bir kötülük gelirse işte o zaman
insan pek nankör olur.” (Kur'an-ı Ke-
namazgâh Açıkta namaz kılmak
rim 42/48)
üzere hazırlanmış olan ve kıble yönün-
de Kâbe’yi göstermek için dikili taş Nasara bk. Hristiyan.
bulunan geniş alan, musalla. Namaz-
nasih bk. nesh
gâhlar, mevcut cami ve mescitlerin
halkın tamamını almaması nedeniyle nasihat 1. Öğüt, akıl verme, yol
oluşturulmuşlardır. Bazı mezheplerde gösterme, doğruya yönlendirme, güzel
cuma ve bayram namazlarının tek yer- tavsiyede bulunma. “(Hud, kavmine
de; büyük bir namazgâhta kılınması dedi ki) ‘Size Rabb’imin gönderdiklerini
esas kabul edilmiştir. “Kim kurban tebliğ ediyorum ve ben size nasihat
kesebilecek zenginliğe sahip olur da eden güvenilir biriyim.” (Kur’an-ı Ke-
kurban kesmezse namazgâhımıza yak- rim 7/68) 2. İnsanın dünya ve ahirette
laşmasın.” (Hadis) zararlı şeylerden kurtulmasını sağlamak
amacıyla yapılan öğüt ve uyarı. “(Salih
namus 1. Irz, edep, haya, iffet, şe-
Peygamber kavmine) döndü de onlara
ref, haysiyet. “Asım’ın nesli… Diyor-
‘Ey kavmim! Ben size Allah’ın bana
dum ya… Nesilmiş gerçek;/İşte çiğ-
verdiği peygamberliğin gereklerini
netmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
tebliğ ettim ve nasihat ettim, hayrınıza
(M. A. Ersoy) 2. Kanun, hüküm, din.
çalıştım. Fakat sizler nasihat edenleri
“Helal apaçık bellidir. Haram da apa-
sevmiyorsunuz.’ dedi.” (Kur’an-ı Kerim
çık bellidir. İkisinin arasında ise şüphe-
7/79) 3. İslam’ın pratik hayata aktarıl-
li şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden
ması, ahlaki prensiplerin yaşanması,
kaçınırsa dinini ve namusunu korumuş
insani değerlerin, görgü kurallarının
olur.” (Hadis) 3. (Büyük N ile) Dört
öğrenilmesi amacıyla bilenlerin bilme-
büyük melekten biri olan Cebrail,
yenlere öğretmesi ve hatırlatması ama-
Namusuekber. “Sana (Hz. Muham-
cıyla yaptığı öğütler. “Namazı dosdoğ-
med’e) gelen melek Hz. Musa’ya da
ru kılma, zekâtı verme ve her
vahiyler getiren Namus’tur.” (Varaka
Müslümana nasihatte bulunma konu-
b. Nevfel)
sunda Resulullah’a söz verdik.” (Cerir
Namusuekber bk. Namus 3. b. Abdullah)
nankör Kendisine yapılan iyiliğin Nasrani bk. Hristiyan.
değerini bilemeyen, iyiliğe kötülükle
Nasr suresi Kur'an-ı Kerim’in yüz
karşılık veren. Nankörlük, insanlar
onuncu suresidir. Medine’de indirilmiş-
arası ilişkilerde olabildiği gibi, verdiği
tir. Üç ayettir. Kur'an’ın en son inen
sayısız nimetleri fark etmeyerek Al-
suresidir. Adını birinci ayette geçen ve
lah’a karşı da olabilir. Kur'an-ı Kerim,
‘yardım etme’ anlamına gelen “nasr”
274
kelimesinden almıştır. Sureye, Mek- şeytanın denetimine girmiş olan insan-
ke’nin fethinin yakın olduğunu bildiren ların şerrinden Allah’a sığınmayı tavsi-
ayetle başlanır. Bu fetihle Müslümanlar ye eden ayetlerle başlanır. Mekkeli
kuvvetlenmiş, İslam Arap Yarımadası- müşriklerin İslam’ın mesajını yok et-
na yayılmış, şirk ve sapıklık sona er- mek ve Hz. Peygamber’i susturmak
miştir. Mekke’nin fethiyle insanlar istedikleri bir zamanda bu sure nazil
bölük bölük Allah’ın dinine girmiş ve olmuştur. Allah’ın, Peygamberini ve
putperestlik yıkılmıştır. Surede, henüz ona inananları şeytanların ve şeytan-
Mekke fethedilmeden Mekke’nin fethi- laşmış insanların zararından korumak
nin önceden haber verilmesi, Hz. Mu- için bu sureyi gönderdiği rivayet edil-
hammed’in peygamberliğinin doğrulu- miştir. Surenin ilk üç ayetinde Allah’ın
ğunu gösteren en açık delillerdendir. rablık, hükümranlık ve ilahlık sıfatları-
Bu surenin işlemiş olduğu konudan Hz. na yer verilir. Dolayısıyla şeytan ve
Muhammed’in, peygamberlik görevinin benzeri kötü varlıkların şerrinden insan-
sona erdiği ve vefatının yaklaştığı an- ları ancak ilahî sıfatlara sahip olan Al-
lamı çıkarılmıştır. Hz. Peygamber, lah koruyabilir. İnsanları doğrudan,
surede vurgulanan tövbe etme emrine güzelden, iyiden saptırmak için şeytanın
bağlı olarak Allah’a tövbe edip çokça ve onun kullandığı bir araç olan vesve-
bağışlanma dilemiştir. Allah’ın kendi- senin şerrinden Allah’a sığınma tavsiye
sine yönelen ve sık sık tövbe eden kul- edilir. Vesvesenin, insanın anlayışını ve
larının tövbelerini kabul edeceğini davranışlarını etkileyen bir alışkanlık
bildiren ayetle sure son bulmuştur. hâline gelmeden önce Müslüman birey
tarafından önlem alınması önerilir.
nass 1. Anlaşılması konusunda yo-
Önlem olarak da Kur'an-ı Kerim ve Hz.
ruma ihtiyacı olmayan, anlamı açık,
Peygamber’in rehberliği ile zihni aydın-
ihtimalden uzak, tek bir anlama işaret
latıp sonra da Allah’tan yardım isteme
eden söz. 2. Kur'an-ı Kerim ve hadis-
gösterilir.
lerde bir konu hakkındaki açık hüküm
ve bunu gösteren sözler. Kur’an-ı Ke- nasuh tevbe 1. Bir daha bozmamak
rim ayetleri ve hadisler. Herhangi bir üzere içtenlikle ve kesin bir karar ile
hükmün nassa dayandığını söyleme, yapılan tövbe. 2. Kulun yapmış olduğu
onun ayetlerde ve hadislerde bulundu- günaha pişman olup Allah’a sığınıp
ğunu ifade eder. “Herhangi bir konuda bağış dilemesi ve bir daha o günaha
nass varsa içtihada gerek yoktur.” dönmemek üzere yapılan tövbe. İslam
(Mecelle Maddesi) bilginleri bir tövbenin nasuh tövbe
olabilmesi için şu şartların bulunması
Nâs suresi Kur'an-ı Kerim’in yüz
gerektiğini söylemişlerdir:
on dördüncü ve son suresidir. Mek-
1) Günahı terk etme.
ke’de indirilmiştir. Altı ayettir. Felak
2) O günahı işlemiş olmaktan ötürü
Suresi ile birlikte “Muavvizeteyn” diye
gönülden pişmanlık duyma.
anılır. Adını birinci ayette geçen ve
3) Ölünceye kadar bir daha aynı
‘insanlar’ anlamına gelen “nâs” keli-
günahı işlememeye kararlı olma.
mesinden almıştır. Sureye, şeytanın ve
275
4) Tövbe edilen günah, kul hakkı ahiret hayatını inkâr ederek Hz. Mu-
ile ilgili ise, hak sahibine hakkını öde- hammed’e karşı çıkan Mekke müşrikle-
yerek helalleşme. “Ey iman edenler! rine Hz. Musa ile Firavun arasında
Allah’a nasuh tövbe ile tövbe edin. geçen olaylar hatırlatılarak Hz. Pey-
Şüphesiz ki Allah sizin kötülüklerinizi gamber teselli edilir. Allahuteala, Hz.
örter; Allah, Peygamberi ve ona iman Musa’yı mucizelerle donatarak Fira-
edenleri utandırmayacağı bir günde vun’a göndermiş fakat o ve kavmi Hz.
sizi içinden ırmaklar akan cennetlere Musa’ya inanmamıştır. Hakikate sırtını
koyar.” (Kur'an-ı Kerim 66/8) dönmüş ve ilahlığını iddia edecek kadar
ileri gitmiştir. Allah da onu ve sapkın
nazar 1. Göz atma, bakma, bakış.
kavmini helak etmiştir. Bu olayın anla-
2. Göz değmesi, nazara gelme. Kur’an-ı
tılmasında “Hz. Peygamber’e karşı
Kerim, nazardan bahsetmiş ve Hz.
çıkarsanız siz de helak olursunuz.”
Peygamber de hadislerinde nazarın
mesajı vardır. Surede, Allah’ın gücünün
gerçek olduğunu bildirmiştir. Hz. Mu-
büyüklüğünden bahsedilir. Bu çerçeve-
hammed, nazardan korunmak için Al-
de Allah’ın; yeri, göğü, denizleri, ır-
lah’a sığınmayı, Felak ve Nâs sureleri
makları ve dağları yaratması anlatılır.
başta olmak üzere bazı duaları okumayı
Bu büyük varlıkların yaratılmasının
önermiştir. Nazardan korunmak için
yanında insanın yaratılışının daha kolay
nazarlık denilen mavi boncuk, sarım-
olduğu vurgulanır. Surenin sonunda çok
sak, at nalı vb. nesnelerle, içinde ne
canlı kıyamet tasvirleri yapılır. Kıyamet
yazılı olduğu bilinmeyen acayip birta-
gününün bilinemeyeceği belirtildikten
kım şifrelerle yazılmış muskaları tak-
sonra iyilerin cennete kötülerin de ce-
mak batıl inançtır. “Nazardan Allah’a
henneme gideceği bir defa daha hatırla-
sığınınız. Çünkü nazar, gerçektir.”
tılır. Kıyametle beraber inkârcıların
(Hadis)
duymuş olduğu pişmanlığın kendilerine
Naziat suresi Kur'an-ı Kerim’in hiçbir yarar sağlamayacağını bildirilen
yetmiş dokuzuncu suresidir. Mekke’de ayetlerle sure son bulur.
indirilmiştir. Kırk altı ayettir. Adını
Nebe suresi Kur'an-ı Kerim’in
birinci ayette geçen ve ‘meleklerin
yetmiş sekizinci suresidir. Mekke’de
insanların ruhlarını bedenlerinden çekip
indirilmiştir. Kırk ayettir. Adını ikinci
alması’ anlamına gelen “naziat” keli-
ayette geçen ve ‘önemli haber’ anlamı-
mesinden almıştır. Sureye, inkârcıların
na gelen “nebe” kelimesinden almıştır.
canlarının bedenlerinden zor bir şekilde
Sureye meşhur adıyla ‘Amme Suresi’
çıkması, müminlerin ise ruhlarını kolay
de denir. Sureye ad olan önemli habe-
bir biçimde Allah’a teslim etmelerini
rin, kıyametin kopması olduğu belirtilir.
anlatan ayetlerle başlanır. Kıyamet
İnsanlar, bu büyük gün için hazırlık
gününün ve ölümden sonraki hayatın
yapmaya çağırılır. Kıyametin kopmasını
varlığı ile ilgili ayetlere sıkça yer veri-
ve yeni bir yaratılışı imkânsız görenlere
lir. Ölümden sonraki hayatı inkâr eden-
Allah’ın yaratmasındaki eşsizliğinden
lere ahiret hayatının mutlaka gerçekle-
örnekler verilir. Buna bağlı olarak yer-
şeceği anlatılır. Allah’ın birliğini ve
yüzünün, dağların, insanların çift çift,
276
gecenin dinlenme, gündüzün çalışma kavramları Kur'an-ı Kerim’de eş anlam-
için, bulutların ve meyve bahçelerinin lı olarak da kullanılmıştır. Kur’an-ı
yaratılışına ve bunlardaki hikmetlere Kerim’de Hz Muhammed’e hem nebi,
dikkat çekilir. Bütün bunların sonlu hem de resul denilmiştir. O hem nebile-
olduğu belirtilerek kıyametin gerçekle- rin, hem de resullerin sonuncusudur.
şeceği hatırlatıldıktan sonra, kıyametle Ondan sonra bir daha peygamber gel-
ilgili sahnelerin tasvirleri yapılır. Sura meyecektir. Onun getirmiş olduğu din
üfleniş, dağların pamuk gibi atılışı ve de kıyamete kadar geçerlidir. Müslü-
ardından cehennemin hazırlanışı, inkâr- man olabilmek için İslam’ın diğer pren-
cıların cehenneme girişi, küfürlerinin sipleri ile beraber Hz. Muhammed’in
karşılığı olarak orada ebedî kalışları nebiliğini de kabul etmek şarttır. “On-
ayrıntılı olarak verilir. Surede, insanları lar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de
imana davet etmek için cennetle ilgili yazılı buldukları Resule; ümmi olan
çok güzel tasvirlere de yer verilir. Cen- Nebi’ye (Hz. Muhammed’e) uyarlar. O
netteki bahçelerden, içeceklerden ve (peygamber) ki kendilerine iyiliği emre-
hizmetçilerden bahsedilir. Allah’ın her der, kötülüklerden meneder. Onlara
topluma uyarıcı olarak peygamberler güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram
gönderdiği belirtildikten sonra bir defa kılar. İnsanların üzerlerindeki yükleri
daha inkârcıların cehennem korkusun- ve sırtlarındaki (kölelik) zincirlerini
dan dolayı ‘Keşke toprak olsaydık da kaldırıp atar. Ona inanan; destekleye-
bugünleri görmeseydik.’ şeklindeki rek saygı gösteren; yardım eden ve
pişmanlık dilekleriyle sure son bulur. onunla beraber indirilen nura
(Kur'an'a) uyanlar; işte kurtuluşa eren-
nebevi hadis Hem manası hem de
ler bunlardır.” (Kur'an-ı Kerim 7/157)
sözleri Hz. Peygamber’e ait olan hadis,
hadisinebevi. Hadislerin çoğunluğu necaset 1. Pislik, murdarlık, temiz
nebevi hadis şeklinde olduğu için hadis olmama, kirlilik, necislik. “Necasete
denildiğinde nebevi hadis anlaşılır. müştak olan kargalar,/Has bahçede
gülün kadrin ne bilsin?” (Seyrani) 2.
nebi 1. Elçi, peygamber, resul,
Dince pis sayılan, elle tutulabilen, gözle
yalavaç. “Kim Allah’a ve Resulüne
görülebilen, ağırlığı ve hacmi olan kan,
itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendi-
sidik, dışkı, leş gibi şeyler.
lerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar,
şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar necasetten taharet 1. Pisliklerden
ne güzel arkadaştır.” (Kur’an-ı Kerim arınma ve temizlenme. 2. Dince pis
4/69) 2. Allah’ın kendisine vahyettiği sayılan; elle tutulabilen; gözle görülebi-
şeyleri öğrenip olduğu gibi insanlara len; ağırlığı ve hacmi olan kan, sidik,
aktaran, onları vahye inanmaya ve itaat dışkı ve leş gibi şeylerden bedeni, elbi-
etmeye çağıran peygamber. Nebi keli- seleri ve namaz kılınacak yeri arıtma;
mesinin çoğulu enbiyadır. Nebi kavra- temizleme. Necasetten taharet, namaza
mı resul kavramından daha geneldir. durmadan önce yerine getirilmesi gere-
Her resul nebidir fakat her nebi resul ken şartlardan birisidir. Kişinin üzerin-
değildir. Bununla birlikte nebi ve resul de veya namaz kılacağı yerde bulunan
277
pislik, Allah katında namazın kabulüne olarak denetlediği açıklanır. Surede,
engeldir. Hz. Peygamber, hem manevi müminlerin temel ahlaki vasıfları üze-
hem de maddi temizliği teşvik etmiş ve rinde durulur. Bunlar, ‘her türlü ahlak-
temizliği “imanın yarısı olarak” değer- sızlıktan ve dine aykırı davranışlardan
lendirmiştir. Bunun için müminlere sık kaçınmak’ olarak tanımlanır. Surede,
sık banyo yapmalarını tavsiye etmiştir. insanın yoktan yaratılışı hatırlatıldıktan
sonra vahye kulak asmayan ve insanlara
neceş Alışverişte satış bedelini ar-
karşı cimri davranan müşrikler ayıpla-
tırma, müşteri kızıştırma, bir kimsenin
nır. İşlenen günahların cezasının birey-
gerçek alıcı olmadığı hâlde alıcı gibi
sel olacağı haber verilir. Her insanın
gözüküp o malın fiyatını yükseltmesi.
hiçbir haksızlığa uğratılmadan yaptığı-
“Birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize
nın karşılığını alacağı belirtilir. Kıyamet
kin gütmeyiniz, birbirinizin gizli hâlle-
günündeki tekrar dirilmeye dikkat çeki-
rini ve kusurlarını araştırmayınız,
lir. Ahiret bilinci olmayan ve buna bağlı
neceş yapmayınız. Ey Allah’ın kulları!
olarak kötülük yapmayı alışkanlık hâli-
Kardeş olunuz.” (Hadis)
ne getiren Semud ve Nuh kavminin
Necm suresi Kur'an-ı Kerim’in elli helak oluşlarına değinilir. Hz. Peygam-
üçüncü suresidir. Mekke’de indirilmiş- ber’in, insanların yeniden bir helak
tir. Altmış iki ayettir. Sure adını ilk yaşamamaları için uyarıcı olduğu vur-
ayette geçen ve ‘yıldız’ anlamına gelen gulanır. İnsanın vurdum duymaz tavır-
“necm” kelimesinden alır. Sureye, lardan vazgeçerek ahiret için hazırlık
Allah’ın evrende yaratmış olduğu ge- yapması emredilir. Allah’a mutlak itaa-
zegenlerin önemini belirten bir ayetle tin simgesi olan secde ayetiyle sure son
başlanır. Hz. Peygamber’in Allah tara- bulur.
fından desteklendiği, vahiyle hareket
nefhayisani 1. İkinci üfürüş, İsrafil
ettiği, onun yolunun dosdoğru ve bütün
adlı meleğin sura ikinci kez üfürmesi. 2.
konuşmalarının ilahî isteğe uygun ol-
Tüm insanlar öldükten sonra Allah’a
duğu vurgulanır. Vahiy meleği Cebra-
hesap vermeleri ve bu hesaplarının
il’in, Hz. Muhammed’e yakınlığı ve
sonucuna göre cennet veya cehenneme
vahyin keyfiyeti ile ilgili açıklamalar
gönderilmeleri amacıyla tekrar dirilme-
yapılır. Mekkeli müşriklerin hayatla-
leri için İsrafil isimli meleğin sura ikinci
rında önemli bir yer edinen Lat, Menat
kez üflemesi. “Allah’ın (yaşamasını)
ve Uzza putlarına değinilir ve bu putla-
dilediği varlıklar hariç yerde ve gökteki
rın herhangi bir fayda veya zarar ver-
bütün canlılar (korkudan) bayılıp öl-
meye güçlerinin yetmediği anlatılır.
müştür. Sonra nefhayisani gerçekleşti-
Allah katında, onun izni olmadan hiçbir
ğinde (akıl sahibi) bütün varlıklar
varlığın şefaatçi olamayacağı haber
kalkmışlar ve (hesap için) bekliyorlar.”
verilir. Bu çerçevede melekleri ‘Al-
(Kur'an-ı Kerim 39/68)
lah’ın kızları’ olarak değerlendiren
Mekkeli müşrikler kınanır. Her şeyin nefhayiula 1. Birinci üfleme, İsra-
sahibinin Allah olduğu belirtildikten fil adlı meleğin sura ilk üfürüşü. 2.
sonra Allah’ın tüm varlıkları sürekli Kıyametin koparak Allah’ın evrenle
278
ilgili koymuş olduğu düzenin bozulma- arzular Allah’ın emirlerine tam tabi
sı ve Allah’ın diledikleri hariç tüm olup, kişi şehvetlerini ön plana çıkarmı-
canlıların ölmesi için İsrafil adlı mele- yorsa nefsimutmainne adını vermişler-
ğin sura üflemesi. “Nefhayiula gerçek- dir. Allah’tan gelen her türlü kaza ve
leştiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden belaya razı olup sabreden nefse
kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak nefsiradiye, Allah’ın razı olduğu kulun
darmadağın olduğu zaman, işte o gün manevi hâli ise nefsimardiye olarak
olan olmuştur. (Kıyamet kopmuştur.)” ifade edilmiştir. Her türlü istek ve arzu-
(Kur'an-ı Kerim 69/13-15) larını vahye tabi kılan, basit tutkularını
dizginleyen ve hayatında model olarak
nefis 1. Kişi, zat, varlığın kendisi.
Hz. Muhammed’i örnek alan nefis ise
“O gün her nefis yaptığı her hayrı kar-
nefsikâmile olarak tanımlanmıştır.
şısında hazır olarak bulacaktır; işlediği
kötülüğü de hazır bulacaktır.” (Kur'an-ı nehiy 1. Yasaklama, engelleme,
Kerim 3/30) 2. Can. “Allah’ın öldür- menetme. “Siz insanlık için çıkarılmış
mesini haram kılmış olduğu nefsi sakın en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder
öldürmeyin.” (Kur'an-ı Kerim 5/151) 3. kötülükten nehyedersiniz…” (Kur'an-ı
Gönül, iç dünya. “Rabb’ini, nefsinde Kerim 3/110) 2. İslam’ın, haram olan
içtenlikle yalvararak ve saygıyla (dua söz ve davranışları ve yapılmasında
ve zikirle) an.” (Kur'an-ı Kerim 7/205) fayda olmayan şeyleri hoş görmemesi,
4. Ruh. “Allah, öleceklerin ölümleri çirkin kabul etmesi, yasaklaması. “Al-
anında ölmeyeceklerin de uykuları lah, adaleti, her türlü hayırda güzel
esnasında nefislerini alır.” (Kur'an-ı davranmayı, akrabaya yardım etmeyi
Kerim 39/42) 5. Arzu, istek, tutku. emreder. Edepsizlikten, çirkin davranış-
“Kim nefsinin cimriliğinden korunursa lardan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt
onlar (dünyada ve ahirette) kurtuluşa almanız için size böyle öğüt verir.”
erecektir.” (Kur'an-ı Kerim 59/9) 6. (Kur'an-ı Kerim 16/90)
Kötü huy ve çirkin davranışların kay-
nemime 1. Söz getirip götürme,
nağı. “Ben nefsimi temize çıkarmam.
kovculuk yapma, arabozuculuk, müna-
Şüphesiz ki nefis insanlara kötülükleri
fıklık. “(Yalan yere) yemin edip duran,
emreder.” (Kur'an-ı Kerim 12/53)
aşağılık, (insanları arkadan veya yüzü-
İslam ahlak bilginleri insanın istek ve
ne) çekiştiren, nemime yapanlara sakın
arzularının yönelmiş olduğu alana göre
itaat etme.” (Kur’an-ı Kerim 68/10-11)
nefisle ilgili tanımlar ortaya koymuş-
2. İnsanlar arasındaki iletişimi zedele-
lardır. İnsanın istek ve arzuları, sürekli
yen, engelleyen ve toplumdaki daya-
günah işlemeye eğilimli olup dine aykı-
nışmayı bozan sözleri bir kişiden başka
rı davranışları yapmaktan sakınmıyor-
bir kişiye taşıma. “Nemime yapan kişi
sa, buna nefsiemmare, yaptığı kötülük-
cennete giremez.” (Hadis)
ten pişmanlık duyuyor vicdanen rahat-
sız oluyorsa buna da nefsilevvame de- Neml Suresi Kur'an-ı Kerim’in
mişlerdir. İnsanın Allah’a olan yakınlı- yirmi yedinci suresidir. Mekke’de indi-
ğı ibadet ve ahlakta tam bir ilahî aşka rilmiştir. Doksan üç ayettir. Adını on
dönüşmüşse nefsimülhime, istek ve sekizinci ayette geçen ve ‘karınca’
279
anlamına gelen “neml” kelimesinden canlıdan bahsedilir. İnkârcıların başına
alır. Sureye, Kur'an-ı Kerim ayetlerinin gelen musibetlerin işledikleri günahlar
apaçık oluşunu ve Kur’an’ın müminlere yüzünden olduğu hatırlatılır. Sura üf-
en doğru yolu gösterdiğini belirten lendikten sonra dağların, taşların yok
ayetle başlanır. Müminlerin namaz oluşu heyecan verici bir dille sunulur.
kılma, zekât verme ve ahirete inanma Günahların ve sevapların bireyselliği
gibi inanç ve ibadetle ilgili niteliklerine belirtilir. Mekke’nin insanlık için öne-
değinilir. Surede, Hz. Musa’nın mine vurgu yapılır. Kur'an-ı Kerim’le
Medyen’e yaptığı yolculuğa, kendisine doğru yolu bulmanın mümkün olduğu-
peygamberlik görevinin verilmesine, nu ve Allah’ın her şeyi bildiğini anlatan
Allah’ın ona bağışlamış olduğu muci- ayetlerle sure son bulur.
zelere yer verilir. Görmüş oldukları
Nemrut Hz. İbrahim’in yaşadığı
mucizelere rağmen inanmayan inkârcı-
dönemin hükümdarı. Kur’an-ı Kerim’de
ların helak olmasından bahsedilir. Hz.
adından açıkça söz edilmeyen fakat Hz.
Süleyman ve Hz. Davut’a verilen ilim
İbrahim ile mücadele ettiği belirtilen bir
ve hükümdarlık üzerinde durulur. Bu
kraldır. Kendisini krallıktan da öte, tanrı
çerçevede cinlerin, kuşların Hz. Süley-
olarak ilan ettiği için inkârcılığın simge-
man’ın emrine verilmesi, onun yapmış
lerinden biri sayılmıştır. Nitekim Hz.
olduğu askeri seferler ve Belkıs’la olan
Musa ile mücadele eden Mısır kralı
diyaloğu anlatılır. Hz. Süleyman’ın
Firavun da aynı ölçüde inkârcılık ve
şahsında yöneticilerin ruhsal ve siyasal
tanrılık iddiasından dolayı Nemrut’la
duruşlarının tahlilleri yapılır. Hz. Sa-
benzeşmektedir. Nemrut’un, Şanlıurfa,
lih’in bozguncu, inatçı ve inkârcı kav-
Ninova (Musul), Harran gibi bölgelerde
minin onun davetine kulak vermeyip
yaşadığı rivayet edilse de kesin değildir.
sonra da toptan helak oluşlarına değini-
Kur'an-ı Kerim’de doksan bir ayette Hz.
lir. Eşcinsellikten vazgeçmediği için
İbrahim ile Nemrut arasındaki mücade-
ilahî azaba çarptırılan Lut kavmine de
leden bahsedilir.
kısaca yer verilir. Allah’ın yaratmasın-
daki eşsizlikler üzerinde durulur ve Nesai bk. sünen.
konuyla ilgili insanın fiziki yapısındaki
nesep Soy, baba tarafından soy, ne-
ve tabiattaki olaylardan örnekler sunu-
sil, silsile, akrabalık. İslam dini nesebin
lur. Gaybı Allah’tan başka kimsenin
korunması için meşru evliliği tavsiye
bilemeyeceği açıklandıktan sonra ahiret
eder ve nesebin bozulmasına yol açan
hayatı ile ilgili vurgular yapılır. İnkârcı-
zinayı ve zinaya götüren yolları haram
ların atalarını körü körüne taklit etmele-
sayar. Nesebe dil uzatıp insanların şe-
ri ve akıllarını gereği gibi kullanmama-
refleriyle oynamayı da yasaklar. “İn-
ları eleştirilir. İnsanların tüm davranış-
sanların yapmış olduğu iki şey Allah’ın
larının Allah katında kayıtlı olduğuna
nimetlerine karşı nankörlüktür. Bunlar:
dikkat çekilir. Kur'an-ı Kerim’in yol
Ölüye yaka paça yırtarak ağlama ve
göstericiliğine inanmayan inkârcılar
insanların nesebine dil uzat-
ölülere benzetilir. Kıyamet alameti
ma(insanların soyları ile ilgili dedikodu
olarak çıkacak ‘Dabbe’ denilen bir
yapma)dır.” (Hadis)
280
nesh 1. Değiştirme, yok etme, nak- ‘hutame’, ‘cahim’, ‘veyl’ biçimleriyle
letme, iptal, bir şeyin başka bir şeyin kullanmıştır.
yerine konulması, kaldırma, hükümsüz
nezir 1. Uyarıcı, korkutucu, sakın-
kılma. 2. Dinî bir hükmün sonradan
dırıcı. “Ey Muhammed! Müminlere
gelen dinî bir hükümle ortadan kaldı-
karşı şefkatli ol, onları koru. Onlara
rılması, geçerliliğine son verilmesi.
‘ben apaçık bir nezirim’ de!” (Kur’an-ı
Kendinden önceki hükmü kaldıran dinî
Kerim 15/89) 2. ‘Allah’ın emirlerine
hükme “nasih”, yürürlükten kalkan
karşı gelen insanları onun azabıyla
hükme de “mensuh” denir. Örneğin,
korkutan ve inançsızlara, günahkârlara
Hz. Peygamber, insanlar putperestliğe
ilahî emirleri duyurmak suretiyle onları
kayar endişesi ile mezar ziyaretini bir
uyaran.’ anlamında peygamberlerin
dönem yasaklamış fakat İslam inancı
sıfatı. “Biz seni gerçeklerle birlikte
gönüllere yerleşince serbest bırakmıştır.
müjdeleyici ve nezir olarak gönderdik.
Nesh, ancak ayetle ayet, hadisle hadis
Her millet için mutlaka bir nezir gelip
arasında gerçekleşir. “Biz, bir ayeti
geçmiştir.” (Kur’an-ı Kerim 35/24) 3.
ondan daha iyisini veya onun gibisini
İnsanları doğru yola iletmek için göz-
getirmeden neshetmeyiz ve unutturma-
dağı vererek korkutan. Nezir, Hz. Pey-
yız…” (Kur'an-ı Kerim 2/106)
gamber’in niteliklerinden biridir. O,
neuzübillah 1. İmanı, ibadeti ve hem müjdeleyici hem de uyarıcıdır. O,
ahlakı tehlikeye sokacak şeylerden müminlere istikamet üzere olma başarı-
veya yaratılmışların şerlerinden Allah’a sının ödülü olarak cenneti müjdeleyici,
sığınmak amacıyla söylenen “Allah’a mümin olmayanlara istikamet üzere
sığınırız; Allah korusun.” anlamında olmak yerine inkârcılığı tercihlerinden
dua sözü. 2. Kötü bir haber, bir felaket dolayı cehennemle uyarıcıdır. “Ben
veya kötülük karşısında duyulan hayret ancak bana vahyolunana (Kur’an'a)
ve şaşkınlığı bildiren ünlem cümlesi. uyarım. Ben (size gönderilen) apaçık
bir nezirim.” (Kur'an-ı Kerim 46/9)
nezafet 1. Temizlik, taharet, saflık,
paklık. 2. İnsan bedeninin, giysilerinin nezr bk. adak.
ve ibadet ettiği yerlerin ibadeti engelle-
nifak 1. Çok yüzlü olma, içi dışı
yecek her türlü pislikten temiz tutulma-
ayrı olma, iki yüzlülük. “İnsanlara kötü
sı. “Nezafet imandandır.” (Hadis)
söz söyleyerek eziyet etmek ve nifak
nezahet Ahlaken temiz olma, kötü çıkarmak münafıklığın iki türüdür.”
huy ve davranışlardan uzak durma, (Hadis) 2. Bir kimsenin İslam’ı gerçek-
nazik ve kibar olma. ten kabul etmediği hâlde Müslüman
gibi görünmesi. “Üç şey nifak alameti-
nezair 1. Eş anlamlı kelimeler. 2.
dir: Konuşunca yalan söyleme, söz
Kur’an-ı Kerim’de birkaç kelimenin tek
verince sözünde durmama, emanete
anlama gelecek biçimde kullanılması.
ihanet etme.” (Hadis) 3. İslam’a inan-
Kur’an-ı Kerim, nezairden bir kelime
dığını söylemekle beraber, yaşayışta
olan cehennemi; ‘nar’, ‘sakar’,
sorumsuz davranma, ibadetlere kayıtsız,
haramlara karşı duyarsız olma ve İslam
281
ahlakına aykırı olan her türlü kötü du- nisap Zekât ve fıtır sadakası vere-
rum. “Ey Allah’ım! İhtilaftan, nifaktan bilmek, hacca gidebilmek, kurban kese-
ve kötü ahlaktan sana sığınırım.” (Ha- bilmek ve diğer bazı mali ibadetleri
dis) yerine getirebilmek için Allah ve Resu-
lü tarafından belirlenen dinen mali
nifas bk. lohusalık.
yeterlilik ve zenginlik ölçüsü. Borçları-
nikâh Evlenmelerine dinî bir engel nın ve temel gereksinimlerinin dışında,
bulunmayan ve belirli şartları taşıyan sermayesinin üzerinden bir yıl geçmesi-
erkek ve kadının beraberce bir hayat ne rağmen nisap miktarı mala sahip
sürmek için şahitler önünde gerçekleş- olan kişi dinen zengin sayılır. Nisap
tirdikleri evlilik anlaşması. Nikâh akdi altın, gümüş, nakit para, hayvanlar,
eşlerin serbest seçimleri ile gerçekleşir. madenler, hububat ve meyvelere göre
Mutlu bir yuvanın kurulabilmesi için değişir. Nisap miktarı gümüşte 640
İslam hukukuna göre anne babanın gram, altında ise yaklaşık 80 gramdır.
rızası, sosyal, ekonomik ve ahlaki Nakit paralarda ise nisap, altına göre
denkliğin göz önünde bulundurulması hesaplanır.
gerekir. Geçici bir süre için nikâh akdi
Nisâ suresi Kur’an-ı Kerim’in dör-
(anlaşması) yapılmaz. İslam, hem kadı-
düncü suresidir. Medine’de indirilmiş-
nı ve erkeği hem de nesli koruyup de-
tir. Yüz yetmiş altı ayettir. Adını, kadın-
vam ettirmeyi ve ahlaken temiz kalma-
ların ekonomik ve sosyal haklarıyla
yı amaçladığı için evliliği tavsiye et-
ilgili birçok konuyu ele aldığı için ‘ka-
miştir. “Nikâh benim sünnetimdir. Kim
dınlar’ anlamına gelen ‘nisâ’ kelime-
benim sünnetimi terk ederse benden
sinden almıştır. Sureye, insanlığın aslı-
değildir.” (Hadis)
nın bir kadın ve bir erkekten yaratıldı-
nimet 1. İyilik, mutluluk, bağış, ğını haber veren ayetle başlanır. Surede,
ihsan. “Allah’ın (size verdiği) nimetle- yetim ve öksüzlerin hukukunu gözetme
rini sayamazsınız.” (Kur'an-ı Kerim emredilir. Özellikle yetim kızların mal-
14/34) 2. Hayırlı mal, servet, varlık, larını yemek için yapılan evlilikler
yiyecek, içecek gibi şeyler. “Bizi hida- kapalı bir üslupla eleştirilir. Yapılan
yete erdiren, yediren, içiren ve evliliklerde kadınların mehirlerinin tam
nimetlendiren Allah’a hamdolsun.” olarak ödenmesi istenir. Velilerinin
(Hadis) 3. Ekmek. 4. Allah tarafından denetimindeki yetim çocuklara büluğ
insanlara iman başta olmak üzere her çağına erişince kendilerine ait malların
çeşit iyiliğin verilmesi ve her çeşit teslim edilmesi tavsiye olunur. Surede,
zararın uzaklaştırılması. “Kim Allah’a kadınların ve erkeklerin mirastan ala-
ve elçiye itaat ederse işte onlar, Al- cakları paylar ayrıntıları ile anlatılır.
lah’ın nimet verdiği peygamberler, Ayrıca ölenin bırakmış olduğu mirastan
sıddıklar, şehitler ve salihlerle bera- anne, baba ve kardeşlerin alacağı hisse-
berdir. Onlar ne güzel arkadaştır.” lere de ayrıntılı olarak yer verilir.
(Kur'an-ı Kerim 4/69) İslamiyetten önce mirastan pay veril-
meyen kadınların, mirastan kesinlikle
mahrum edilmemesi ve Allah’ın miras
282
konusunda ortaya koyduğu sınırlara gambere mutlak itaat etmeleri emredilir
titizlikle uyulması emredilir. Fuhuş ve anlaşmazlıklarını Kur'an-ı Kerim ve
yapanlara karşı uygulanan yaptırımlar sünnetin hükümlerine göre çözmeleri
ele alınır. Bu çirkin hareket şahitlerle önerilir. Surede, sıkça anlatılan müna-
tespit edilirse yapanlara hapis cezası fıkların iki yüzlülükleri, inanç konusun-
verilir. İnsanlar, fuhuş dâhil her türlü daki samimiyetsizlikleri sergilenir.
günahtan ölüm anı gelmeden evvel Ayrıca onların, başları sıkışınca veya
tövbe etmeye çağrılır. Ölüm anındaki maddi bir kazanç elde etme amacıyla
tövbenin ise geçerli olmadığı bildirilir. müminlere karşı riyakâr tavırları haber
Kadının bir eşya gibi alınıp satılması, verilir. Münafıkların, Müslümanca
mallarına zorla mirasçı olunması yasak- muamele görmeleri tek şarta bağlanır:
lanır. Kadınlara mehir olarak “kantarla ‘Tüm davranışlarında Hz. Muhammed’i
altın” verilse bile onlardan geri alın- örnek almak.’ Surede, münafıkların
maması buyrulur. Dinen evlenme yasa- savaşlarda ağır davranmaları, yurt sa-
ğı olan kimseler tek tek sayılır. Bu vunmasını önemsememeleri de ele
arada, evli kadınlarla evlenmek ve zina alınır. Onlardan namaz kılmaları, zekât
yapmak da yasaklanır. Savaş tutsağı vermeleri ve cihat etmeleri istenir. “Ne-
kadınlara insanca muamele yapıp onla- rede olsanız, sağlam kaleler içinde bu-
ra iyi bir ev ortamı hazırlama tavsiye lunsanız bile ölüm sizi bulacaktır.” ayeti
edilir. Büyük ve küçük bütün günahlara delil getirilerek ölüm korkusuyla cihadı
karşı duyarlı olma konusunda uyarılar terk etmenin anlamsızlığına yer verilir.
yapılır. Surede, kadınların ve erkeklerin Surede, Hz. Muhammed’e inanmanın
mal ayrılığı üzerinde durulur. Erkekle- önemi üzerinde durulur. Hz. Peygam-
re, geçimlerini sağlamakla yükümlü ber’e iman etmeden Allah’a iman etme-
oldukları kadınların her türlü mali hak- nin gerçek bir iman olmadığına dikkat
larını korumaları söylenir. Kadınlardan çekilir. İnsanlar, Kur'an-ı Kerim’in
yana bir geçimsizlik ortaya çıkarsa, aile ayetlerini okumaya ve üzerinde düşün-
düzeninin nasıl korunacağı ve bu konu- meye davet edilirler. Hz. Peygam-
da kocaya düşen görevler sıralanır. Bu ber’den, müminleri cihada teşvik etmesi
konuların arasına ahlaki öğütler yerleş- istenir. Müminlere, münafıklara aldana-
tirilir ve Allah’a şirk koşmanın çirkinli- rak ayrılığa düşmemeleri konusunda
ği, ana baba ve komşu hakları üzerinde uyarılar yapılır. Savaşta anlaşmalara
durulur. Surede, münafıkların inanç uymaları ve adaletli olmaları tavsiye
konularındaki tutarsızlıkları ve psikolo- edilir. Herhangi bir mümini haksız yere
jik durumları ile ilgili bilgiler verilir. öldürmenin “ebedî cehennemde kalma-
Sarhoşken namaz kılma yasaklanır. yı gerektiren” bir suç olduğu belirtilir.
Yahudilerin kaypaklıkları üzerinde Surede, özürsüz olarak savaştan kaçma
durulur ve Müslümanların onları dost yerilir. Savaşa katılmama konusunda
edinmemeleri emredilir. Allah inancı hiçbir maddi ve manevi gücü olmayan
konusunda bile samimi olmayan Yahu- zayıf erkekler, kadınlar ve çocuklar
dilerin ahirette karşılaşacakları cezalar özür grubundan sayılır. Savaş şartların-
anlatılır. Müminlerin Allah’a ve Pey- da bile namaz kılmanın önemi üzerinde
283
durulur ve bu olağanüstü durumlarda yapılır. Onu tanrılaştırmanın dinde
kılınacak olan “korku namazı” tarif aşırılık olduğu belirtilir. Diğer peygam-
edilir. Günaha, zulme ve her türlü kötü- berlerle ümmetleri arasındaki ilişkilere
lüğe karşı duyarlı olma konusunda de kısaca değinilir. İnsanlara, ‘Hz. Mu-
öğütler verilir. Şirkin çirkinliği ve şirk hammed’e iman edin, ona yardımda
konusunda şeytanın, insanları doğru bulunun, çünkü bütün yaptıklarınızı
yoldan saptırma çabası ile ilgili örnek- Allah görüyor.’ uyarısı yapılır. Anası,
ler sunulur. Şirke sapmayıp babası ve çocukları olmayan bir kişinin
Müslümanca kalanların ahirette elde mirasının kimlere verileceğini bildiren
edecekleri mükâfatlar anlatılır. Mümin- ayetle sure son bulur.
lere, tevhit konusunda İbrahim Pey-
niyet 1. Kastetme, yönelme, mey-
gamber gibi mükemmel davranışlar
letme. 2. Mükellefin yapacağı ibadetle-
sergilemeleri önerilir. Kadın hakları ile
rin geçerli olabilmesi için hangi ibadeti
ilgili açıklamalara tekrar dönülerek
yapacağına kalben karar vererek bütün
kadınlara zulmetmeme emredilir. Çok
ibadetlerinde Allah’ın rızasını kastedip
eşlilikte adaletin sağlanamayacağı endi-
ona yönelmesi. İslam’da yapılan ibadet-
şesiyle tek eşliliğin tercih edilmesi
lerin değeri niyetlere bağlıdır. Niyet
tavsiye edilir. Surede, Allah’ın gönder-
edilmeden kılınan namazın, tutulan
diği hak din İslam’dan çıkanlara cehen-
orucun, verilen zekâtın değeri yoktur.
nem tehdidi yapılırken Kur'an-ı Ke-
Niyet kalben yapılır ve dil ile de söyle-
rim’in hükümleri ile alay eden kimse-
nir. “Ameller, ancak niyetlere göredir:
lerle birlikte olmak yasaklanır. Bu
Herkesin niyeti ne ise eline geçecek
durumla münafıklık arasında bir ilgi
olan da odur. Kimin hicreti, Allah ve
kurulur. Münafıkların inkârcılıkları,
Resulünün rızası ve hoşnutluğu ise,
namaza ve Allah’ı zikretmeye karşı
onun hicreti Allah ve Resulünedir. Kim
üşengeç tavırları ve Yahudileri dost
de elde edeceği bir dünya malı ve ni-
edinmeleri teşhir edilir. Bu ahlaktan
kâhlanacağı bir kadından ötürü hicret
kurtulmak için tövbenin önemi üzerin-
etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye
de durulur. Surede, inancın sahih olma-
göredir.” (Hadis)
sının şartları anlatılır. Bunlar: ‘Allah’a
tam bir teslimiyet ve Allah’ın elçilerine Noel Hristiyanların Hz. İsa’nın do-
iman etmede herhangi bir ayırım yap- ğum günü olarak kabul ettikleri gün
mamaktır.’ Bir peygamberi inkâr etme- dolayısıyla yaptıkları bayram. Bütün
nin bütün elçileri inkâr etmekle aynı kiliselerin ortak kararına göre 25 Ara-
oranda suç olduğu önemle açıklanır. lık’tan itibaren Noel kutlamaları başlar.
Hz. Musa ve kavmi arasındaki sorunla- Noel gecesi Hz. İsa’nın doğum günü
ra değinilir. Yahudiler yaptıkları hak- olarak kabul edilse de Hz. İsa’nın do-
sızlıklar, bilgiyi gizlemeleri ve yiyip ğum günü kesin olarak belli değildir.
içtikleri şeylerde helal haram sınırlarını Kudüs civarında dünyaya gelen Hz.
gözetmemeleri nedeniyle eleştirilirler. İsa’nın doğumu hakkında o zamana ait
Hz. İsa’nın bir insan olduğuna; tanrı eserlerde herhangi bir bilgiye rastlan-
olmadığına ve ölümlü oluşuna vurgular mamıştır. Anlatılanlara göre putperest-
284
likten Hristiyanlığa geçiş yapan Büyük gönderildiğini bildiren ayetle başlanır.
Kostantin (M.S. 313) Noel’le ilgili Nuh Peygamberin, kavmini Allah’a
kutlamaları Hristiyanlığa sokmuştur. iman ve ibadete çağırması, onları yap-
tıkları günahlardan dolayı tövbeye davet
Nuh Peygamber Tevhit mücade-
etmesi, çağrısına olumlu davet alama-
lesinin ve sabrının büyüklüğü ile övü-
yan Hz. Nuh’un çaresizliği, Nuh Pey-
len ve Kur’an-ı Kerim’de adı geçen
gamberin dilinden şöyle anlatılır: “Ey
peygamberlerden biri. Kur’an-ı Ke-
Rabb’im! Kavmimi hem gece hem gün-
rim’de Hz. Âdem, Hz. Şit ve Hz. İdris
düz, hem açıktan hem gizlice (İslam’a)
peygamberlerden sonra adı geçer. Babil
davet ettim. Fakat onlar benden kaçtı-
yöresinde bir topluma peygamber ola-
lar.” Bu ifadelerle Hz. Nuh, kavminin
rak gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in
durumunu Allah’a havale etmiştir. İnat-
verdiği bilgilere göre peygamberlik
çı ve inkârcı kavmini bu tutumlarından
süresi 950 yıldan fazla sürmüştür. Gece
vazgeçirmeye çalışırken Hz. Nuh, onla-
gündüz insanları İslam’a davet etmesi-
ra Allah’ın nimetlerini hatırlatarak vic-
ne rağmen insanlar bu davetten kaçın-
danlarına hitap etmiştir. Bu çerçevede
mışlar, başkalarına kötülük yapmada
toplumuna Allah’ın yağmuru yağdırdı-
çok aşırı gitmişlerdir. Bunun üzerine
ğını, onlara çocuklar ve bahçeler verdi-
Allah, Hz. Nuh’a bir gemi yapmasını
ğini, çeşitli aşamalardan sonra onları
ve bu gemiye her canlıdan bir çift al-
yarattığını, gökleri, ayı ve güneşi insan-
masını emretmiştir. Gemiyi yaptıktan
ların emrine verdiğini, çeşitli bitkiler
sonra gökten yağmurlar boşalmış, yer-
bitirdiğini, yollar açıp yeri döşek gibi
den sular fışkırmış ve tarihte Nuh Tu-
yaydığını ve tekrar onları dirilteceğini
fanı diye bilinen olay meydana gelmiş-
hatırlatmıştır. Bütün bu nimetlerin kad-
tir. Tufandan sadece gemiye binen
rini bilen ve bunların bir kısmına sahip
müminler kurtulmuştur. Kur’an-ı Ke-
olan kendisi de bu nimetler için Allah’a
rim’in verdiği bilgilere göre tufan bit-
şükretmiştir. Putperestlerin, taptıkları
tikten sonra gemi Cudi Dağının üzerine
cansız varlıklardan yardım ummalarının
oturmuş ve yeni bir hayat başlamıştır.
anlamsızlığına değinmiştir. Sure, uzun
Bundan dolayı Hz. Nuh’a, Hz.
süreli ve çok yorucu bir çalışmaya rağ-
Âdem’den sonra insanlığın ikinci baba-
men kavminden hiçbir olumlu cevap
sı denilmiştir. Sabrının ve çalışma tem-
alamayan Hz. Nuh’un şu duası ile son
posunun büyüklüğünden dolayı Kur’an-
bulur: “Rabb’im! Yeryüzünde kâfirler-
ı Kerim Nuh Peygamberi en önde gelen
den tek kişi bırakma. Çünkü sen onları
beş peygamberden biri olarak tanıtmış-
bırakırsan kullarını şaşırtırlar ve sade-
tır.
ce ahlaksız, inkârcı (insanlar) doğurur-
Nuh suresi Kur’an-ı Kerim’in lar. Rabb’im! Beni, babamı-anamı,
yetmiş birinci suresidir. Mekke’de inanarak evime gireni, inanan erkek ve
indirilmiştir. Yirmi sekiz ayettir. Hz. kadınları bağışla, zalimlerin de sadece
Nuh ile kavmi arasındaki mücadeleyi helakini artır. (Onların köklerini ku-
anlattığı için bu adı almıştır. Sureye, rut.)”
Hz. Nuh’un kavmine uyarıcı olarak
Nun suresi bk. Kalem Suresi.
285
nur 1. Aydınlık, parlaklık, ışık. den almıştır. Sureye, içerisindeki hü-
“Hamdolsun o Allah’a ki gökleri ve kümlere uymanın zorunluluğunu bildi-
yeri yarattı; karanlıkları ve nuru var ren ayetle başlanır. Fert ve toplum için
etti.” (Kur'an-ı Kerim 6/1) 2. Elle tutu- zinanın çirkinliği, zina yapanlara verile-
lup gözle görülemeyen ama hissedilen cek ceza ve insanlara zina iftirasında
parıltı, insanı neşelendiren coşku, gü- bulunmanın yanlışlığı dile getirilir. Karı
zellik, ferahlık. 3. İslam dini. “Ağızla- ve kocanın birbirlerini zina yapmakla
rıyla Allah’ın nurunu söndürmek isti- suçladıklarında izlenecek hukuki yol
yorlar oysa kâfirler hoşlanmasa da üzerinde durulur. Surede, Hz. Peygam-
Allah nurunu tamamlayacaktır.” ber’in tertemiz eşinin namusuna iftira
(Kur'an-ı Kerim 61/8) 4. Kur'an-ı Ke- eden münafıkların ahlaksızlıkları sergi-
rim “Ey insanlar! Size Rabb’inizden lenir. Onların iftira kampanyasından
kesin deliller geldi ve size apaçık bir etkilenen Müslümanlara uyarılarda
nur indirdik.” (Kur'an-ı Kerim 4/174) bulunulur. Münafıkların, Hz. Peygam-
5. Allah’ın verdiği hidayet. “Allah ber’in ailesini yıpratarak dine yapacak-
dilediği kimseleri nuruna ulaştırır.” ları saldırılara karşı müminlerin dikkatli
(Kur'an-ı Kerim 24/35) olmaları istenir. Resulullah’ın ailesinin
şahsında namuslu kadınlara zina iftirası
Nur (en-Nur) “Evrendeki her şeye
yapanlar, acıklı bir azapla tehdit edilir-
aydınlık veren, katından vahiy göndere-
ler. Surede, evlilikte denkliğin önemi
rek insanları küfrün, şirkin ve zulmün
üzerinde durulur. Namuslu kadınların
karanlığından İslam’ın aydınlığına
namuslu erkeklere, namuslu erkeklerin
çıkaran, onlara hak ile batılı birbirinden
de namuslu kadınlara layık olduğu
ayırt etme yeteneğini veren, kullarının
bildirilir. Zenginlerin fakir akrabalarına
gönüllerini ilahî rahmetle dolduran.”
yardım etmeleri söylenir. Evlere girer-
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
ken izin isteme dâhil bir kısım ahlaki
biri. “Allah, göklerin ve yerin
öğütler verilir. Bu çerçevede erkeklerin
Nur’udur. Onun Nur’u, içinde lamba
ve kadınların harama bakmaktan sa-
bulunan bir kandile benzer. Lamba cam
kınmaları, Müslüman kadınların, ya-
içerisindedir. Cam ise sanki inciden bir
bancı erkeklerin yanında örtünmeleri
yıldız. Yakıtı ne doğuda ne de batıda
emredilir. Evlenmeye gücü yeten bekâr-
bulunan, yağı neredeyse ateş değmese
lara da iffetlerini korumaları için ev-
de ışık veren bereketli bir zeytin ağa-
lenmeleri tavsiye olunur. Surede, yer ve
cından sağlanır. Işığı parıl parıldır.
göklerin Allah’ın varlığı sayesinde
Allah dilediği kimseyi Nur’una iletir.
ayakta durduğu, Allah’ın evrene değiş-
Allah, insanlara misaller verir. Allah,
mez yasalar koyduğu, peygamber ve
her şeyi bilendir.” (Kur’an-ı Kerim
kitap göndererek insanlara yardımda
24/35)
bulunduğu anlatılır. Müminlerin Al-
Nur suresi Kur’an-ı Kerim’in yir- lah’tan başka bir varlığa ibadet etmeme-
mi dördüncü suresidir. Medine’de indi- leri öğütlenirken İslam’ı güzel yaşarlar-
rilmiştir. Altmış dört ayettir. Adını otuz sa ahirette elde edecekleri mükâfattan
beşinci ayette geçen “nur” kelimesin- bahsedilir. İnkârcılarla ilgili psikolojik
286
değerlendirmeler yapılır. Küfür kavra- Sultanı Baybars cezalandırmıştır. Os-
mı ile karanlık arasında ilgi kurularak manlı devleti zamanında tüm dinî grup
insanlar, Allah’ın gönderdiği vahyin ve azınlıklara sağlanan haklardan yarar-
aydınlığına çağrılır. Allah’ın yaratma- lanarak günümüze kadar varlıklarını
daki eşsizliğine örnekler verilir. Al- sürdürmüşlerdir. Bugün Suriye’nin
lah’la beraber Peygambere de iman çeşitli bölgelerinde, Hatay, Tarsus,
etmenin zorunluluğu vurgulanır. Hz. Adana ve Lübnan’da Nusayri gruplarına
Peygamber’e karşı iki yüzlü tavırlar rastlanmaktadır. Nusayriliğin inanç
sergileyen, onun hükümlerini hiçe sa- esasları: 1. Şehadet: Nusayriler şehadeti
yan münafıklar kınanır. Namaz ve şöyle tanımlarlar: “Ben Ali’den başka
zekâtın önemi hatırlatılır. Çocukların ilah bulunmadığına şehadet ederim.”
ahlaken iyi yetiştirilmesi istenir ve aile Hristiyanlarda olduğu gibi bir tür teslis
içerisinde uymaları gereken görgü inancı vardır. Bu anlayışa göre Ali tanrı,
kuralları ele alınır. Herkesin uyması ruhundan Muhammed’i o da Selmanı
gereken bir kural olarak selamlaşma, Farisi’yi yaratmıştır. 2. Namaz sadece
topluca veya ayrı ayrı ya da dostların duadan ibarettir. 3. Oruç sessizliktir. 4.
birbirlerinin evlerinde yemek yemeleri- Zekât dini öğrenmek ve anlatmaktır. 5.
nin sınırları belirlenir. Surenin son Hac da Nusayrilerin dini liderlerinin
bölümünde Hz. Muhammed’e iman, mezarını ziyaret etmektir. Tenasüh
ona gönülden bağlılık ve emirlerine denilen ruh göçü Nusayriliğin en temel
itaat etmenin önemi tekrar vurgulanır. inanç esaslarından biridir. Buna iman
Allah’ın her şeyi görüp denetlediğini ve etmek zorundadırlar. Nusayrilerden bir
ölümden sonra onun huzurunda toplanı- kısmı Hz. Ali’nin güneşte, bir kısmı da
lacağını bildiren ayetle sure son bulur. ayda oturduğuna inanır. Onlara göre
şarap kutsaldır. 1920 yılında Fransızlar
Nusayrilik Muhammed b. Nusayr
Suriye bölgesini işgal ettiğinde Nusayri-
(ö. 270/883) tarafından kurulan ve Hz.
lere bazı ayrıcalıklar tanımışlardır.
Ali’nin ilahlığını savunan bir mezhep.
Nusayriler günümüzde, Suriye nüfusu-
Mezhebin kurucusu olan Muhammed b.
nun ancak yüzde onunu oluştururlar.
Nusayr, kendisinin peygamber olduğu-
nu ilan etmiştir. Karmatilerin M. 903 nübüvvet 1. Peygamberlik, nebilik,
yılında Suriye’yi ele geçirmesi üzerine elçilik, risalet. 2. Allah’ın gönderdiği
genellikle Suriye bölgesinde yayılmış vahiyleri, emir ve yasakları alıp insanla-
bulunan Nusayrilerin bir kısmı Suri- ra dinin gerçeklerini duyurma; söz,
ye’de kalırken diğer bir kısmı Antak- tutum ve davranışlarıyla açıklama ma-
ya’ya yerleşmiştir. Malazgirt savaşın- kamı olan peygamberlik. 3. İslam akait
dan sonra (1071) Antakya’yı ele geçir- ilminde, Allah’ın birliği, sıfatları ve
mişlerdir. Nusayriler, Haçlı seferleri isimleri konusundan sonra üzerinde en
esnasında Müslümanların aleyhine çok durulan konu, peygamberlik. “Be-
olarak haçlılara yardım etmişlerdir. nim gönderilişimle beraber nübüvvet
Bundan dolayı Selahattin Eyyubi onları sona ermiştir.” (Hadis)
cezalandırmıştır. Daha sonra da Moğol-
lara yardım ettikleri için Memluklu
287
nüzulülkur’an 1. Kur’an'ın indi-
rilmesi. 2. Kur’an-ı Kerim’in
Levhimahfuz’dan dünya semasına;
insanların ihtiyaçlarına ve olaylara göre
dünya semasından yeryüzüne yirmi üç
yılı bulan peygamberlik süresince ayet
ayet, sure sure indirilmesi.
nüzul sebebi bk. esbabınüzul.

288
O Ali b. Ebi Talip (ö. 40/661)
Hasan b. Ali (ö. 50/670)
On Emir Allah’ın, Hz. Musa’ya
Hüseyin b. Ali (ö. 61/680)
Sina Dağı’nda verdiği ve
Ali Zeynel Abidin b. Hüseyin (ö.
İsrailoğulları’nın uymalarını istediği
94/712)
inanç ve ahlakla ilgili kurallar,
Muhammed el-Bakır (ö. 114/733)
Evamiriaşere. Yahudiliğin temel ilkele-
Cafer es-Sadık (ö. 148/765)
rini içine alan On Emir; Hz. Musa’ya
Musa el-Kâzım (ö. 183/799)
iki taş levha üzerine yazılı olarak ve-
Ali er-Rıza (ö. 203/818)
rilmiştir. On Emir’in içerdiği buyruklar
Muhammed el-Cevad (ö. 220/835)
şunlardır:
Ali el-Hadi (ö. 254/868)
1. Seni Mısır diyarından, esirlik
Hasan el-Askerî (ö. 260/874)
evinden kurtaran Allah benim.
Muhammed el-Mehdi (ö.?)
2. Benden başka hiçbir varlığa
ve putlara tapmayacaksın. Ortodoks 1. Hristiyanlığın üç bü-
3. Tanrı’nın adını boş yere ağzı- yük kilisesinden biri. 2. Ortodoks kili-
na almayacaksın. sesine bağlı olan kişi. Ortodoksluk, M.
4. Cumartesi gününü kutsal sa- 1054 yılında Roma’dan ayrılmıştır.
yacak, çalışmayacaksın. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir mez-
5. Anne ve babana hürmet ede- heptir. XI. yüzyıldan sonra Slavlar
ceksin. arasında yayılmaya başlamıştır. Aynı
6. Hiçbir insanı haksız yere öl- yüzyılda Bulgarlar ve Sırplar da Orto-
dürmeyeceksin. doksluğu kabul etmişlerdir. Ortodoks-
7. Zina yapmayacaksın. luğun en büyük ruhani lideri İstanbul
8. Başkasının malını çalmaya- Fener’de oturmaktadır. 1453 yılında
caksın. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldı-
9. Yalancı şahitlik yapmayacak- ğında Ortodoks patriğini de koruması
sın. altına almıştır. 1839 Tanzimat Ferma-
10. Hiç kimsenin evine barkına, nıyla birlikte Ortodokslara daha fazla
çoluk çocuğuna, malına, mülküne göz haklar tanınmıştır. Ortodoksluğun başlı-
dikmeyeceksin. ca inanç esasları şunlardır:
1. Patrik ruhani liderdir.
On İki İmam Şia mezheplerinden
2. Hz. Meryem, Hz. İsa ve azizlerin
Caferiye veya İsnaaşeriye’ye göre din
resimleri (ikona) saygıya değerdir.
ve dünya işlerini düzenleyen ve idare
3. Ruhulkudüs, oğul yoluyla baba-
eden on iki önder, rehber. Şiilerin inan-
dan çıkmıştır.
cına göre on iki imamın görevi Hz.
4. Her ülkenin Ortodoksları kendi
Muhammed’in çağrısını sürdürmek,
dillerinde ibadet ederler.
insanların dünya ve ahiret hayatlarını
5. Haç sağdan sola doğru çıkartılır.
düzenlemektir. İmamlara itaat etmek ve
6. Keşişler, piskoposlar ve patrikler
onlara gerektiğinde yardım etmek şart-
evlenemez. Papazlar ise evlenebilir.
tır. Şiilerce kabul edilen On İki İmam
7. Ekmek-şarap ayinleri kutsaldır.
şunlardır:
289
8. Ayinler günlük, haftalık ve yıllık dört yaşlarında olduğu rivayet edilmiş-
olarak yapılır. tir. Hz. Ebubekir’in davetiyle Müslü-
9. Kitab-ı Mukaddes ve kilise ima- manlığı kabul etmiştir. Sağlığında cen-
nın kaynağı ve rehberidir. netle müjdelenen on kişiden biri olan
Hz. Osman, önce Hz. Peygamber’in kızı
oruç İslam’ın beş temel şartından
Rukiye ile, Rukiye’nin vefatından sonra
biri olarak sorumluluk çağına gelmiş
da diğer kızı Ümmügülsüm ile evlen-
olan Müslümanların ibadet niyetiyle
miştir. Hz. Muhammed’in iki kızı ile
imsak vaktinden itibaren, güneşin batı-
evlendiği için ‘iki nur sahibi’ anlamında
şına kadar yemeden, içmeden ve cinsel
‘Zinnureyn’ lakabıyla meşhur olmuştur.
yakınlıktan uzaklaşmaları. Ramazan
İslam’ı yaşamak ve tebliğ etmek için
orucunu tutmak sorumluluk çağına
Habeşistan’a hicret edenlerin içinde yer
gelmiş olan akıllı, sağlıklı ve yolcu
almıştır. Daha sonra da Habeşistan’dan
olmayan her Müslümana farzdır. Farz
Hz. Peygamber’in emriyle Medine’ye
orucun dışında nafile oruçlar da vardır.
hicret etmiştir. Hz. Osman zengin saha-
Oruç Müslümanları ruhen geliştirir,
belerdendir. Bu zenginliğini Allah yo-
ahlaken olgunlaştırır. Orucun olumlu
lunda kullandığı için Hz. Peygamber’in
etkisi ile ilgili olarak Hz. Peygamber
övgüsünü kazanmıştır. Cömertliği,
şöyle buyurmuştur: “Kim (oruçlu iken)
nezaketi, merhameti ve ahlakının güzel-
yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi
liği ile meşhur olmuştur. Hz. Peygam-
bırakmazsa Allah’ın onun yemeyi, iç-
ber’in sağlığında onun yanından ayrıl-
meyi terk etmesine ihtiyacı yoktur.”
mamıştır. Hz. Peygamber’in vefatından
(Hadis) “Ey iman edenler! Sizden ön-
sonra, hilafet merkezi olan Medine’de
cekilere oruç farz kılındığı gibi size de
kalmıştır. Hz. Ömer’in vefatından sonra
farz kılındı. Bu sayede Allah’ın emirle-
ise Müslümanlar Hz. Osman’ı halife
rini yerine getirir, yasaklarından sakı-
olarak seçmişlerdir. Halifelik müddeti
nırsınız.” (Kur'an-ı Kerim 2/183)
yaklaşık on iki yıl sürmüştür. Hilafeti
Kur’an-ı Kerim’in vermiş olduğu bilgi-
döneminde birçok fetih yapıldığı gibi,
lere göre Yüce Allah, Hz. Âdem’den
Hz. Ebu Bekir döneminde tek kitap
itibaren bütün ümmetlere oruç ibadetini
hâline getirilen Kur’an-ı Kerim, okuma
emretmiştir. Her peygamber oruçla
farklılıklarını ortadan kaldırmak ama-
ilgili bilgileri kavimlerine açıklamıştır.
cıyla çoğaltılarak o günkü yerleşim
oryantalist bk. müsteşrik. merkezlerine gönderilmiştir. Halifeliği-
nin son dönemlerinde iç karışıklıklar
Hz. Osman Hz. Peygamber’in
sonucunda evi abluka altına alınmış,
damadı ve dört halifenin üçüncüsü. Hz.
sonra da isyancılar tarafından M. 656
Osman b. Affan (ö. 35/656),
yılında şehit edilmiştir.
Ümeyyeoğulları ailesine mensuptur.
Soyu, beşinci kuşakta Hz. Peygam- Otuz iki farz Her Müslümanın ye-
ber’le birleşir. Meşhur Fil Olayı’ndan rine getirmesi gereken, Kur'an-ı Kerim
altı sene sonra Mekke’de doğmuştur. ve sünnetten çıkartılan iman, İslam,
Hz. Muhammed, peygamberlikle gö- abdest, gusül, teyemmüm ve namazla
revlendirildiğinde, Hz. Osman’ın otuz ilgili farzlar, emirler. Otuz iki farzın
290
altısı imandan, beşi İslam’dan, dördü Namazın şartları on ikidir:
abdestten, üçü gusülden, ikisi teyem- Altısı namazın dışında, altısı için-
mümden, on ikisi namazın şartlarından dedir. Dışında olanlara şart, içinde olan-
oluşmaktadır. Otuz iki farzın geniş lara rükün denir.
açılımı şu şekildedir: Namazın dışındaki şartlar şunlardır:
1. İmanın şartları - Hadesten taharet.
İmanın şartları altıdır: - Necasetten taharet.
- Allah’a iman. - Setr-i avret.
- Meleklere iman. - İstikbal-i kıble.
- Kitaplara iman. - Vakit.
- Peygamberlere iman. - Niyet.
- Ahirete iman. Namazın içindeki şartlar şunlardır:
- Kaza ve kadere iman. - Başlama tekbiri.
2. İslam’ın şartları - Kıyam.
İslam’ın şartları beştir: - Kıraat.
- Allah’a ve Peygamberine iman. - Rükû.
- Namaz kılma. - Sücud.
- Zekât verme. - Kadeyiahire.
- Haccetme.
- Oruç tutma.
3. Abdestin farzları
Abdestin şartları dörttür:
- Yüzü yıkama.
- Dirseklerle birlikte el ve kolları
yıkama.
- Başı mesh etme.
- Ayakları, ayak bileklerine kadar
yıkama.
4. Guslün farzları
Guslün şartları üçtür:
- Ağzı bol su ile yıkama.
- Burnun içini yıkama.
- Bütün vücudu tepeden tırnağa
kuru yer kalmayacak şekilde yıkama.
5. Teyemmümün farzları
Teyemmümün şartları ikidir:
- Niyet etme.
- Elleri toprağa veya toprak cin-
sinden bir şeye iki kere vurup, yüzü ve
kolları meshetme.
6. Namazın farzları
291
Ö nin Adiyoğulları boyundandır. İs-
öğle namazı Güneşin gökyüzünün lam’dan önce Mekke eşrafı arasında yer
tam ortasından batıya döndüğü andan almış ve Mekke şehir devletinin büyü-
itibaren kılınan beş vakit namazdan kelçilik görevini yapmıştır. Hz. Ömer(ö.
biri. Hz. Peygamber ve arkadaşları öğle 23/644), Hz. Muhammed’in peygam-
namazını dört rekat ilk sünnet, dört berliğinin altıncı yılında Müslüman
rekat farz ve iki rekat son sünnet olmak olmuştur. ‘Hak ile batılı ayıran ve hak-
üzere toplam on rekât olarak kılmıştır. kın yanında yer alan’ anlamında ‘Faruk’
“Kim bir gün ve gecede (farzların dı- lakabıyla anılmıştır. Onun Müslüman
şında) on iki rekât namaz kılarsa onun olmasıyla birlikte güçlenen Müslüman-
için cennette bir köşk yapılır. Bunlar lar Kâbe’de ilk kez cemaatle açıktan
öğle namazından önce dört, sonra iki; namaz kılmışlardır. İslamiyeti yaşama-
akşam namazından sonra iki; yatsıdan da Mekke’de sıkıntıya düşen Müslü-
sonra iki ve sabah namazının farzından manlarla birlikte o da Medine’ye hicret
önce iki rekâttır.” (Hadis) etmiştir. Hz. Ömer, Medine döneminde
Hz. Peygamber’in yanında aktif olarak
ölüm 1. Vefat, ecel, canlıların ha-
görev almıştır. Bedir, Uhut, Hendek,
yatının sona ermesi. “Ağzınızın tadını
Hayber ve Mekke’nin fethi savaşlarına
bozan ölümü sıkça hatırlayın.” (Hadis)
katılmıştır. Hz. Peygamber döneminde;
2. İnsan hayatına canlılık veren ruhun
ilmi, takvası, inkârcılara karşı tavrı ve
bedenden ayrılması. Ölüm, bedende
Kur’an-ı Kerim’i anlamaya yönelik
olup biten bir olaydır. Ruh ise canlılığı-
nitelikleriyle öne çıkmıştır.
nı ölümden sonra kendisine ait bir
Resulullah’ın vefatından sonra, ilk
âlemde devam ettirir. Mahşer günü
halife olan Hz. Ebu Bekir’in yanında
Allah, ruhları bedenleriyle yeniden bir
etkin görev almıştır. Onun vefatından
araya getirecek ve dünyada yapmış
sonra da bütün Müslümanların ortak
olduğu tüm davranışlarından sorguya
isteği üzerine halife olmuştur. Halifeliği
çekecektir. İslam inancına göre, bu
döneminde İran, Mısır gibi ülkeler
sorgulamanın sonunda insan ya cennet-
fethedilmiş, devletin sınırları oldukça
lik ya da cehennemlik olacaktır. “Her
genişlemiştir. Hz. Ömer, devletin teşki-
nerede olursanız olun; isterseniz sapa-
latlanması ve yargılama usulü ile ilgili
sağlam kalelerin içinde olun ölüm
yeni düzenlemeler de yapmıştır. Hz.
mutlaka sizi gelip bulur…” (Kur'an-ı
Peygamber, birçok hadisinde Hz.
Kerim 4/78)
Ömer’i övmüştür. O da bu övgüye layık
Ölüm Meleği bk. Azrail. olmuş, Kur’an-ı Kerim’e, İslam fıkhına
ve İslam toplumuna hizmet etmiştir.
ölüm iddeti bk. iddet.
Devlet yönetiminde adaletiyle meşhur
Hz. Ömer Dört halifenin ikincisi olmuştur. Ebu Lü’lü denilen Mecusi bir
ve Hz. Peygamber’in en önde gelen köle tarafından vurulmuş sonra da almış
sahabelerinden biri. Hz. Ömer b. olduğu yaranın etkisiyle şehit olmuştur
Hattab, Fil Olayı’ndan on üç sene sonra (ö. 23/644). Kendisi hilafete kimseyi
Mekke’de doğmuştur. Kureyş Kabilesi- aday göstermemiştir. Altı kişiden olu-
292
şan şûraya halife seçimini havale etmiş özür 1. Kusur, sakatlık, bozukluk,
ve onlar da içlerinden Hz. Osman’ı eksiklik, elverişsizlik. 2. İbadetlerin tam
halife seçmişlerdir. olarak ve vaktinde yapılmasına engel
olan durum. Vücuttan devamlı akan
örf 1. Güzel ve iyi iş, iyilik, ihsan.
kan, idrar, üç günden az veya on gün-
“Bağışlayıcı ol. Örfü emret, cahillerden
den çok gelen hayız kanı, kırk günden
yüz çevir.” (Kur'an-ı Kerim 7/199) 2.
fazla süren lohusalık hâlleri özürdür.
Aklın ve dinin iyi ve güzel bulduğu,
Bir kimsenin ibadetleri konusunda
akıl tarafından reddedilmeyen güzel
özürlü sayılabilmesi için özrünün bir
şeyler. 3. Toplumun alışkanlık hâline
vakit namaz içinde abdest alıp namaz
getirdiği söz veya davranış olarak sür-
kılacak kadar kesilmeden devam etmesi
dürdüğü durumlar. 4. Kanunla sınırlı ve
gerekir. Oruçlular için yolculuk, ağır
belirlenmiş olmayıp zamanın gereğine,
hastalık, hamilelik, süt emzirme, açlık
yöre âdetlerine uyan uygulama biçimi.
veya susuzluktan ölme korkusu birer
Hukuki kuralların bulunmadığı durum-
özürdür. “Herhangi bir özür olmadan
larda örf, insanlar için hukuki bir delil
üç cumayı peş peşe geçiren kimsenin
ve kuraldır. Fıkıhta örf, İslam esaslarına
Allah kalbini mühürler (Ona rahmet
aykırı düşmüyorsa iyi örf; aykırı düşü-
nazarıyla bakmaz.).” (Hadis) 3. Bir
yor ve kötülüğe yol açıyorsa bu da kötü
kusur veya suçun hoş görülmesini ge-
örf olarak adlandırılır. “Örf ile sabit
rektiren sebep, elde olmadan ve zorlama
olan nass ile sabit olmuş gibidir.”
ile yaptırılan bir suçun bağışlanması
(Mecelle Maddesi)
için ileri sürülen bahane.
örtünme bk. tesettür.
öşür 1. Onda bir, ondalık. 2. Top-
rak mahsullerinden, gümrüklerden ve
devlet arazilerinden alınan vergi, toprak
mahsullerinin zekâtı. Türk toplumunda
öşür, daha çok topraktan çıkan ürünler-
den alınan zekât anlamında kullanılır.
Yeni ürün çok masraflı bir biçimde elde
ediliyorsa 1/20’si, az masraflı olarak
elde ediliyorsa 1/10’u zekât olarak
verilir. Bazı İslam bilginleri topraktan
çıkartılan her türlü üründen fakirlik
problemini çözmek için öşür alınması-
nın zorunluluğunu savunmuşlardır.
Öşür oranı, öşrü verilecek olan ürün ve
mallara göre değişir. “Nehirlerin ve
yağmur sularının suladığı ürünlerde
öşür vardır.” (Hadis)

293
P menkul servete sahiptir. Papalığın resmi
dili Latincedir.
pagan 1. Uydurma tanrılara inanan
veya çok tanrılı dinden olan kimse; papaz Hristiyan din adamı, rahip,
putperest. 2. Hristiyanların, keşiş, Orta Çağ’daki Hristiyan din
Hristiyanlığı kabul etmemiş toplulukla- adamlarının genel adı. Papazlar,
ra verdikleri ad. Hristiyanlığın yayılmasında emeği olan
kişilerdir. En başta gelen görevleri vaaz
Panislamizm Bütün Müslümanları
verme, eğitime katılma ve günah çıkar-
aynı yönetim altında toplama amacını
ma ayinlerini yönetmektir. Papazlar
güden siyasi akım.
kendilerini tanrının temsilcisi olarak
panteizm Yaratanla yaratılan şey- görürler. Kilisenin faaliyetlerinde papaz
ler arasında ayrılık tanımayan, tanrı ile en etkin görevi üstlenmiş kişidir.
kâinatın tek varlık olduğunu iddia eden
patrik Ortodoksların ve bazı doğu
ve temeli eski Yunan’a dayanan dokt-
kiliselerinin ruhani lideri. Patrik unvanı
rin. Panteizmle İslam düşüncesindeki
daha önceleri batı kiliseleri için de kul-
vahdetivücut arasında farklılıklar var-
lanılmakla birlikte günümüzde yalnızca
dır. Vahdetivücut, âlemdeki bütün
Ortodoks Kilisesi için kullanılmaktadır.
varlıkları Allah’ın zuhur yani gözükme
Bu unvan ilk defa Kadıköy Konsili’nde
yeri olarak görme ve Allah’ı tek varlık
kullanılmıştır (M. 451). Patriklik, pis-
olarak tanıma anlayışıdır. Varlıkları
koposların büyük şehirlerde yoğunlaş-
Allah’ın kudretinin ve cemalinin bir
malarının bir sonucu olarak şehrin dinî
tecellisi olarak kabul eden vahdetivü-
idaresinin sağlanması amacıyla pisko-
cut, tabiatı tanrı olarak gören panteizm-
poslar arasından seçilmiş idarecinin
den tamamen ayrılır.
unvanıdır.
papa Tüm Katoliklerin kendisine
patrikhane Hristiyanların dinî ve
bağlanmakla yükümlü oldukları Roma
resmi işlerini yürüten Ortodoks Kilise-
Katolik Kilisesinin başkanı, Katolik
leri Başkanlığı.
Kilisesinin ruhani lideri. İlk Papa M. I.
asırda yaşayan Aziz Petro’dur. Papalar peygamber 1. Resul, elçi, nebi,
Hz. İsa’nın vekili sayılan Aziz yalvaç. “İman; Allah’a, meleklerine,
Petro’nun halifeleri kabul edilirler. 726 kitaplarına, peygamberlerine, ahiret
yılına kadar sadece ruhani bir liderliğe gününe, kaza ve kaderin, hayrın ve
sahip olan Papalar, bu tarihten sonra şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.”
dünyevi bir egemenliğe de sahip olmuş- (Hadis) 2. Allah’ın kendi katından kul-
lardır. Günümüzde papalığın merkezi larına göndermiş olduğu inanç esasları-
İtalya’nın Roma kentidir. Papalık, Ro- nı, ibadet biçimlerini, ahlaki kuralları,
ma’nın merkezinde bağımsız bir devlet- tüm emir ve yasaklarını bildirmek,
tir. Bu devletin adı Vatikan’dır. Vatikan insanlara güzeli, doğruyu ve yanlış olan
dünyanın en küçük devleti olmasına şeyleri açıklamak üzere görevlendirdiği
rağmen çok büyük parasal ve gayri- ve vahiyle desteklediği seçilmiş insan.
Peygamberlere iman Müslümanlığın
294
şartlarındandır. Peygamberlerden biri- ve kendini bu yolda geliştirmek isteyen
sini inkâr etmek, hepsini inkâr etmek insanlara yararlı ve zararlı şeyleri göste-
gibidir. İlk peygamber Hz. Âdem, son rerek örnek olan kimse. “Piri olmayan
peygamber Hz. Muhammed’dir. Hz. erişmez menzile,/Pir gerek kim aynayı
Muhammed’den sonra bir daha pey- her dem sile” (Kaygusuz Abdal)
gamber gelmeyecektir. Allah, her top-
piskopos Baş papaz, papazlığın en
luma bir peygamber göndermiştir.
yüksek derecesine ulaşan ve bir bölge-
Kur’an-ı Kerim, vermiş oldukları mü-
nin ruhani yönetimine başkanlık eden
cadeleyi çok önemli bulduğu bazı pey-
kilise adamı.
gamberlerin kıssalarını anlatmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de kıssaları anlatılan ve Protestanlık On altıncı yüzyılda
isimleri geçen peygamberler şunlardır: Martin Luther (ö. 1546) ve Jean
Hz. Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih, Calvin’in(ö. 1564) öncülüğünde Katolik
İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakup, kilisesine ve Papa’nın otoritesine karşı
Yusuf, Eyyub, Şuayp, Musa, Harun, girişilen reform hareketinin sonunda
Davut, Süleyman, İlyas, Elyasa, doğan (M. 1529) ve Hristiyanlığın en
Zülkifl, Yunus, Zekeriya, Yahya, İsa, büyük üç kilisesinden biri. Protestanlık,
Muhammed (as.). Kur'an’da ismi geçen XVI. yüzyılda Avrupa ve diğer kıtalar-
Lokman, Üzeyir, Zülkarneyn’in ise da daha çok Katolikler arasında yayılma
peygamber olup olmadıkları kesin imkânı bulmuştur. Papazlara ihtiyaç
değildir. Peygamberlerde şu nitelikler duyulmaksızın İncil’i okuyabildikleri
bulunur: İsmet (günah işlemekten ko- için Protestanlığa ‘İncil Kilisesi’ de
runma), emanet (gerek peygamberlik denilmiştir. Protestanlık, Aziz
gerekse diğer konularda güvenilir ol- Pavlus’un öğretisine sadık kalarak dinin
ma), sıdk (her hususta doğru sözlü emir ve yasaklarına aynen uymayı
olma), fetanet (akıllı, sağlam bir düşün- Hristiyanlığın temeli sayar. Protestanlı-
ce ve zekâya sahip olma) ve tebliğ ğın temel ilkeleri şunlardır: İman ve
(emrolundukları dini hükümleri tüm kilise düzeni konularında mukaddes
insanlara olduğu gibi bildirme). “Onlar metinler üstündür. Her Hristiyan, din
ki Allah’ı ve peygamberlerini inkâr adamı sayılır. Dua ve metinler her mil-
ederler, Allah ile elçilerinin arasını letin kendi diliyle yapılabilir. Günü-
ayırmak isterler. ‘Kimine inanırız, müzde Protestanlar genellikle Kuzey
kimini inkâr ederiz.’ derler. Bu ikisinin Amerika’da bulunmaktadır. İngiltere,
(imanla inkârın) arasında bir yol tut- Almanya, Kanada, Avustralya, Brezil-
mak isterler. İşte onlar gerçek kâfirler- ya, Hollanda, İsveç, Danimarka ve
dir...” (Kur’an-ı Kerim 4/150-151) Finlandiya’da da Protestanların sayısı
çoktur.
pir 1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Şeyh, mür-
şit, üstad. “Ana başta taç imiş,/Her put 1. Bazı ilkel toplumlarda doğa-
derde ilaç imiş,/Bir evlat pir olsa üstü güç ve etkisi olduğuna inanılan
da/Anaya muhtaç imiş” (H. Nail canlı veya cansız nesne, tapıncak, sa-
Kubalı) 3. Bir tarikatın kurucusu duru- nem, fetiş. 2. Kendisine tapılmak, iba-
munda olan kişi, tasavvuf yoluna giren det edilmek üzere taş, ağaç, maden,
295
toprak vb. şeylerden yapılmış olan
heykel, resim ve oymalar. “Ey inanan-
lar! İçki, kumar, putlar ve fal okları
şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlar-
dan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”
(Kur’an-ı Kerim 5/90) 3. İnsan ya da
insanüstü güçlere sahip olduğuna inanı-
lan varlıklara aşırı sevgi ve saygıdan
kaynaklanan ve tapınmak amacıyla
yapılan heykeller. “İbrahim, Rabb’ine
şöyle dua etmişti: ‘Ey Rabb’im! Bu
beldeyi (Mekke) güvenli kıl, beni ve
oğullarımı putlara tapmaktan uzak
tut.” (Kur’an-ı Kerim 14/35)
putperest 1. Puta tapan, şirk ve
küfür içinde bocalayan kimse. 2. Al-
lah’a yapılması gereken ibadeti, ona
gösterilmesi gereken saygı ve sevgiyi,
Allah’ın dışında ilah kabul edilen her-
hangi bir varlığa gösteren, tapınan.
İslam’a göre putperestliğin hiçbir değe-
ri yoktur. İslam, putperestliğin her
türlüsünü yasaklar ve kaldırılmasını
emreder. Bütün peygamberler, toplum-
larındaki putperestlerle mücade-le et-
mişlerdir. Hz. Muhammed de döne-
mindeki putperestliği ortadan kaldırdığı
gibi yeniden putperestliği çağrıştıracak
olan söz ve davranışları da yasaklamış-
tır.

296
R “Rabbani, hikmet sahibi ve takva ehli-
dir.” (Said b. Cübeyr) 2. Sözleri ile
Rab 1. Yetiştiren, besleyen, büyü-
davranışları, inancı ile ameli birbiriyle
ten, olgunlaştıran. “(O) göklerin, yerin
uyumlu, yiyip içtiklerinde helal ve
ve ikisinin arasında bulunan her şeyin
haramı gözeten, iffetini koruyan, işle-
Rabb’idir. Yalnızca ona kulluk et ve
rinde yalnızca Allah’ın rızasını gözettiği
ona ibadette devamlı ol.” (Kur’an-ı
için insanların güvenini kazanan ve
Kerim 19/65) 2. Allah. “De ki O her
ilimde derinleşerek insanların sorunla-
şeyin Rabb’i iken ben Allah’tan başka
rına Kur’an-ı Kerim ve sünnetten çö-
bir Rab mı arayım?” (Kur’an-ı Kerim
zümler üreten en üst düzeydeki İslam
6/164) 3. Yaratan ve yarattıklarını başı-
âlimi. “Rabbanilerin ve hahamların
boş bırakmayıp terbiye eden. “Hamd,
onları günah söz söylemekten ve haram
âlemlerin Rabbi Allah’a özgüdür. O
yemekten sakındırmaları gerekmez
Rahman ve Rahîm’dir.” (Kur’an-ı Ke-
miydi? Onların yaptıkları şey ne kötü-
rim 1/1-3) 4. Rızık veren, bütün varlık-
dür.” (Kur’an-ı Kerim 5/63)
ların ihtiyaçlarını karşılıksız olarak bol
bol veren. “Herkese, onlara da bunlara rabbani hadis bk. kutsi hadis.
da (müminlere de kâfirlere de)
rabıta 1. Bağ, bağlantı, ilişki, ala-
Rabb’inin nimetlerinden bol bol veririz.
ka. 2. Cesaret ve sabır gösterme, savaş
Çünkü Rabb’inin nimetleri eksilmez.”
hazırlığı yapma, sınırda nöbet bekleme.
(Kur’an-ı Kerim 17/20) 5. Yaratmış
“Ey iman edenler! Sabredin, direnin,
olduğu varlıkları sürekli gözetim altın-
rabıta edin. Allah’ın emirleri ve yasak-
da tutan, tüm varlıkların hayatlarını
ları konusunda titiz davranarak onun
devam ettirmeleri için onlarla ilgili
korumasına girin ki kurtulasınız.”
doğal kurallar koyan, dünyada mutlu
(Kur’an-ı Kerim 3/200) 3. Tasavvuf
olmaları için katından kanunlar ve
yoluna giren kimsenin, eğitimine gir-
vahiy gönderen. “De ki: “Benim nama-
meyi kabul ettiği kâmil bir mürşidin
zım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm
ahlakından ve güzel davranışlarından
yalnızca bütün âlemlerin Rabb’i olan
yararlanmak amacıyla onun tüm güzel
Allah içindir.” (Kur’an-ı Kerim 6/162)
yönlerini ve davranışlarını örnek alarak
Rab (er-Rab) “Yaratan, olgunlaş- İslam’ı en güzel bir biçimde yaşayabil-
tıran, besleyip büyüten, tüm varlıkları me çabası; müridin, mürşidin hâliyle
gözetim altında tutan, onlarla ilgili her hâllenmesi. “Bizim gibi Kur’an-ı Kerim
türlü kuralı koyan ve bütün varlıkların ve sünnete uygun yaşamadıktan sonra
rızkını veren.” anlamında Allah’ın postumuzu da giyseniz rabıta yapmış
esmayıhüsnasından biri. “Allah’tan olmazsınız.” (Bayezid-i Bistami)
başka ilah yoktur. Öldüren de dirilten
rada 1. Süt emme, emzirme. 2. Bir
de odur. O sizin de sizden öncekilerin
kadının kendi sütü ile bir başkasının
de Rabb’i olan Allah’tır.” (Kur’an-ı
çocuğunu iki yaşını bitirene kadarki
Kerim 44/8)
süre içerisinde bir veya birkaç kez em-
rabbani 1. Âlim, ilim adamı, din zirmesi veya çeşitli biçimlerde sütünü
ilimlerinde uzmanlaşan kişi, fakih. vermesi. İslam’da akrabalık ya soy
297
yoluyla veya süt emzirme yoluyla ger- dikkat çekilir. Dağların yaratılmasında-
çekleşir. Bir kadın, yabancı birisinin ki hikmetler üzerinde durulur. Gecenin
çocuğunu emzirdiğinde o çocuk, kadı- ve gündüzün yaratılmasının nedenleri
nın süt çocuğu, kadının diğer çocukla- açıklanır. İnsan için yaratılan meyvele-
rının da süt kardeşi olur. Bir kişinin süt rin öneminden ve güzelliklerinden bah-
evlatlığının gerçekleşebilmesi için sedilir. Bu kadar nimet kendisi için
doğumundan iki yaşının bitimine kadar yaratılan insanın ahireti ve ölümden
bir süre içerisinde emzirilmesi gerekir. sonraki dirilişi inkâr etmesinin yanlışlı-
İki yaşından sonra emzirilse bile süte ğına vurgular yapılır. Ahireti inkâr
bağlı akrabalık oluşmaz. Sütten doğan edenlerin, inkârlarını doğrulamak ama-
bu yakınlık emzirme yoluyla olduğu cıyla acele bir azap istemelerinin yanlış-
gibi kaşıkla vermek veya başka bir lığına değinilir. Allah’ın, evrendeki her
sıvıyla karıştırarak vermekle de olabilir. şeyi ayrıntılarıyla bildiği açıklanır.
Süt akrabaları arasındaki evlenme ya- Surede, Allah’ın sosyal değişimle ilgili
saklığı şu şekilde ifade edilmiştir: koyduğu evrensel bir kural üzerinde
“Emenin emzirene kendisi, emzirenin durulur. Bu kural şöyledir: “Bir toplu-
emene nesli (soyu) haramdır.” İslam, mun bireyleri kendilerini olumlu yönde
süt kardeşler arasındaki evliliği yasak- değiştirmedikçe Allah, onların durum-
ladığı için başkasını emziren ailelerin, larını zorla değiştirmez.” İnsanların
emzirdikleri çocukların kaydını tutması sahip oldukları iyilikleri ön plana çıka-
ve evlendirmelerde bu durumun göz rarak, kötülüklerden de kaçınarak top-
önünde bulundurulması gerekir. lumsal değişime iyi yönde katkıda bu-
lunmaları istenilir. Surede, şimşeğin
radıyallahu anh “Allah ondan razı
çakmasının ve gök gürlemesinin rahme-
olsun.” anlamına gelen dua sözü.
tin, yağmurun habercisi olduğuna dik-
‘Radıyallahu anh’ ifadesi, sahabelerden
kat çekilir. Bulutlar ve gök gürlemesiyle
herhangi birinin adı anıldığında veya
gelen yağmurun, Allah’ın koyduğu
İslam büyüklerinin adı geçtiğinde onla-
yasalara uygun hareket ederek yağması
rın insanlığa hizmet ve katkılarını ha-
bir tespih, Allah’ı zikir olarak anlatılır.
yırla anıp dua etmek amacıyla kullanı-
Surede, duanın yalnızca Allah’a yapıla-
lır. Bu ifade, yazımda (r.a) kısaltmasıy-
cağı vurgulanır. Allah’tan başka dua
la gösterilir.
edilen varlıkların hiçbir şeyi yaratmaya
Ra’d suresi Kur’an-ı Kerim’in on güçlerinin yetmediği anlatılır. Her şeyi
üçüncü suresidir. Mekke’de inmiştir. yaratan Allah’a, tüm varlıklar itaat
Kırk üç ayettir. Adını ‘gök gürültüsü’ ederken insanın nankörce davranması-
anlamına gelen ve on üçüncü ayette nın yanlışlığı üzerinde durulur. Bu
geçen ‘ra’d’ kelimesinden almıştır. çerçevede, insana verilen nimetler hatır-
Sureye, Kur’an-ı Kerim’in Allah tara- latılır. İnsanın, bu nimetleri veren Al-
fından Hz. Peygamber’e indirilen ilahî lah’a inanması ve onun isteklerini yeri-
bir kitap olduğu bildirilerek başlanır. ne getirmesi durumunda ahirette elde
Allah’ın gökyüzünü ve yeryüzünü edeceği mükâfatlar sayılır. Hz. Pey-
mükemmel bir biçimde yaratmasına gamber’in getirdiği ilahî vahye uyma-
298
nın, ezelde Allah’a verilen sözü doğru- emreden ayetle sure son bulur: “De ki:
lamak olduğu belirtilir. Bu söze sadık “Benimle sizin aranızda Allah’ın ve
kalan müminlerin nitelikleri açıklanır. yanında kitap bilgisi bulunanların tanık
Bunlar: ‘Başa gelen musibetlere sabırlı olması yeter.”
olup haramlardan kaçınmakta kararlı
Rafi (er-Rafi) “Kendisinin buyruk-
olma, namaz kılma, ihtiyaç sahiplerine
larına boyun eğerek emirlerini yerine
maddi yardımda bulunma ve kötülüğe
getirmede ve yasaklarından kaçınmada
karşı tavır almadır.’ Bu sıfatlarla dona-
titizlik gösterenleri, bütün söz ve davra-
nan müminlerin ‘Adn’ cennetine gire-
nışlarında Kur’an ve sünnete uygun
cekleri müjdelenir. Allah’a verdiği
hareket edenleri dünya ve ahirette yük-
sözde durmayanların da cehennemlik
sek derecelerle ödüllendiren, yücelten,
olacakları haber verilir. Surede, insan-
şan ve şeref veren.” anlamında Allah’ın
ların ruhen doyuma ulaşmasının ancak
esmayıhüsnasından biri. “… O Allah ki
Allah’ı çokça zikretmekle gerçekleşe-
Rafi’dir…” (Hadis)
ceği belirtilerek Allah’ı ve onun nimet-
lerini çokça anmanın önemi anlatılır. Rafızi 1. İnanç ve hilafetle ilgili
Hz. Muhammed’in Peygamber olarak konularda ehlisünnet mezheplerinden
gönderildiği kavmin özelliklerine ve farklı düşünerek onlardan ayrılan ve Hz.
inkârcı tavırlarına değinilir. Onların Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın
Kur’an-ı Kerim’e karşı takındıkları halifeliğini meşru saymayan Şii gruplar.
inatçı tutumları kınanır. Allah’ın ilim 2. Hz. Ali’ye ilahlık payesi verecek
ve kudretinin büyüklüğü açıklanırken kadar ileri giden ve bu aşırı görüşleri ile
müşriklerin tapındığı putların güçsüz- İslam inanç esaslarından ayrılan aşırı
lüğü haber verilir. Allah’ın emirlerine Şiiler. 3. Emevilere karşı verdiği müca-
itaat eden kimselerin cennete girecekle- delede Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd b.
ri müjdelenir. Kur’an’ın her şeyi açık- Ali’yi (80-122/699-740) terk ederek
layan Arapça bir kitap olarak Hz. Pey- yalnız bırakanlar, Zeyd b. Ali’nin ordu-
gamber’e indiği bir kez daha belirtile- sundan ayrılanlar.
rek Resulullah’ın Kur’an-ı Kerim gibi
bir rehber geldikten sonra müşriklerin rahibe Dünyadan el etek çekerek
arzularına boyun eğmemesi öğütlenir. manastırda yaşayan Hristiyan kadın
Surede, Hz. Peygamber’in insani yönü- rahip. Rahibe terimi, Budizm ve Mecu-
ne vurgular yapılır. Onun da diğer pey- silik’te de kullanılır.
gamberler gibi yiyen, içen, evlenen, Rahîm (er-Rahîm) “Yaratmış ol-
çoluk çocuk sahibi bir insan olduğu duğu bütün varlıklara karşılıksız rızık
söylenir. Hz. Muhammed’in görevinin veren, yarattıklarını koruyan, esirgeyen,
insanlara hakikatleri açıklamak olduğu bağışlayan ve merhamet eden, ahirette
hatırlatılır ve ona karşı duranların ise sadece mümin kullarına şefkat ede-
ahirette karşılaşacakları çeşitli azaplar cek olan.” anlamında Allah’ın esmayı-
haber verilir. İnkârcıların, Resulullah’ı hüsnasından biri. “Şüphesiz, Allah çok
kabul etmemelerine karşılık Hz. Pey- Rahîm ve tövbeleri mutlaka kabul
gamber’in şöyle bir cevap vermesini edendir.” (Kur’an-ı Kerim 4/16)
299
rahip Hristiyanlık’ta, dünyadan el Daha sonra da insanların bu nimetleri
etek çekerek manastırlarda evlenmeden ve bu nimetleri veren Allah’ı inkâr
yaşayan, erkek din adamı, keşiş. Rahip- etmemeleri istenir. Surede Allah’ın,
ler, Hristiyanlıkla ilgili dini bilgilere doğusuyla batısıyla tüm evrene sahip
sahip uzman kişilerdir. Hristiyanlar olduğu, denizlerin sularının birbirine
rahipliğin temelini Hz. İsa’nın on iki karıştırılmadığı, denizlerden süs eşyala-
havarisine dayandırırlar. Hristiyanlığın rının çıkarıldığı, gemilerin denizlere
bütün mezheplerinde, kiliselerde yapı- batmadan yürütülmesinin de birer nimet
lan dinî törenleri rahipler yönetirler. olduğu belirtilerek bu nimetlerin de
Rahiplik kurumu, Budizm ve Mecusilik inkâr edilmemesi istenir. Tüm bu yaratı-
gibi dinlerde de vardır. lanların bir sonunun olduğu ve tek son-
suz olan varlığın Allah olduğu vurgula-
rahle Üzerinde Kur’an-ı Kerim,
nır. Göğün yaratılması ve yaratılışında-
kitap okumak veya yazı yazmak için
ki olağanüstülüğe vurgu yapılır. Fakat
yapılmış, genellikle camilerde bulunan
bu olağanüstü yapının kıyametle bera-
küçük dar masa.
ber Allah tarafından yok edileceği hatır-
Rahman (er-Rahman) “Dünyada, latılır. Kıyametin kopuşundan sonra
bütün canlılara şefkat gösteren, mümin suçluların cehenneme konulması üze-
kâfir ayrımı yapmaksızın insanlara rinde durulur. Birçok nimete sahip olan
merhamet eden, her türlü nimeti sürekli insanın, Allah’ın emirlerini yerine geti-
veren, rahmeti sonsuz olan.” anlamında rip inkârcı davranmaması tavsiye edilir.
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. Allah’ın emirlerine gereği gibi uyan
“Rahman” Allah’ın özel isimlerinden- insanlara verilecek olan cennetin tasviri
dir. Allah’tan başka hiçbir varlığa isim yapılır. Cennet; ağaçlarıyla, kaynak
olarak verilmez. “Sizin bir tek ilahınız sularıyla, meyveleriyle, köşkleriyle,
vardır. O da Rahman ve Rahîm olan dinlenme yerleriyle, içindeki hurilerle,
(Allah)dır.” (Kur’an-ı Kerim 2/163) inci ve yakutlarıyla, hurmalarıyla ayrın-
tılı olarak tanıtılır. Tüm bu tanıtımlarda
Rahman suresi Kur’an-ı Kerim’in
“Rabb’inizin nimetlerinin hangisini
elli beşinci suresidir. Mekke’de inmiş-
yalanlayabilirsiniz?” biçiminde vurgular
tir. Yetmiş sekiz ayettir. Adını surenin
yapılır. Bütün bu nimetleri veren Al-
ilk ayeti olan “rahman” kelimesinden
lah’ın yüceliğini ve ululuğunu bildiren
almıştır. Sureye, Allah’ın insanlara
ayetle sure son bulur.
karşı sevgi ve merhametini haber vere-
rek başlanır. Allah’ın insanı yaratması- rahmet 1. İncelik, sevgi, şefkat,
na, ona konuşmayı öğretmesine dikkat merhamet. “…Benim rahmetim her şeyi
çekilir. Güneş, ay ve diğer gezegenlerin kuşatmıştır…” (Kur’an-ı Kerim 7/156)
kendi yörüngelerinde bir hesap üzerine 2. Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama,
hareket ettikleri haber verildikten sonra affetme. “Rabb’iniz, sizden her kim
insanların da kendi ellerinde bulundur- bilmeyerek günah işler de ardından
dukları ölçü ve tartıda haddi aşmamala- tövbe eder ve kendini düzeltirse ona
rı emredilir. Yeryüzünde insanlar için rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır.”
yaratılan bitki ve meyveler sayılır. (Kur’an-ı Kerim 6/54) 3. Sevap, lütuf
300
ve ihsan. “Ey Rabb’imiz! Bizleri dos- rakım 1. Kitabe, yazılı taş, maden
doğru yola ulaştırdıktan sonra kalple- ve benzerlerinden yapılmış levha. 2.
rimizi (gerçeklerden) kaydırma. Katın- Ashabıkehf’in adlarının yazılı olduğu
dan bize rahmetini bağışla. Şüphesiz ki levha. “Yoksa sen (Ey Muhammed!)
Sen bol bol lütufta bulunansın.” Ashabıkehf ve rakımi hayret edilecek
(Kur’an-ı Kerim 3/8) 4. Bütün varlıkla- ayetlerimizden mi sandın? (Bunların
rın iyiliğini arzu edip onlara her türlü dışında da Allah’ın birliğine ve yarat-
yardımda bulunma isteği. “(Ey Mu- masındaki eşsizliğine işaret eden birçok
hammed) Biz seni âlemlere rahmet ayetlerimiz vardır.)” (Kur’an-ı Kerim
olasın diye gönderdik.” (Kur’an-ı Ke- 18/9)
rim 21/107)
rakk 1. Üzerine yazı yazılabilecek
rahmetullahi aleyh ‘Allah’ın duruma getirilen ince deri. 2. Kur’an-ı
rahmeti, bağışı ve şefkati üzerine ol- Kerim’in yazımında kullanılan işlenmiş
sun.’ anlamında dua sözü. ince deri. “Andolsun Tur’a, satır satır
‘Rahmetullahi aleyh’ ifadesi, İslam yazılmış kitaba ve yayılmış rakka.”
dinine hizmet etmiş âlimlerin, mezhep (Kur’an-ı Kerim 52/1-3)
imamlarının ve din büyüklerinin adı
ramazan 1. Müslümanların oruç
geçtiğinde onların yapmış oldukları
tutmakla yükümlü oldukları ay takvimi-
hizmet ve örnek davranışları hayırla
nin dokuzuncu ayı. “Ramazan, insanla-
anıp dua etmek amacıyla kullanılır. Bu
ra dosdoğru yolu gösteren ve doğru ile
ifade, yazımda (rh.a) kısaltmasıyla
yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an-ı
gösterilir.
Kerim’in indiği aydır. Sizden kim bu
rakabe 1. Köle, cariye, hür olma- aya yetişir ve (hilali) görürse oruç
yan kişi. “Allah, sizi bilerek yaptığınız tutsun…” (Kur’an-ı Kerim 2/185) 2. Üç
yeminlerinizden dolayı sorumlu tutar. aylar adı verilen recep, şaban ve rama-
Böyle bir yeminin kefareti ailenize zan aylarının sonuncusu. “Kim iman
yedirdiğinizin orta derecesinden on ederek ve sevabını yalnızca Allah’tan
fakiri doyurmak yahut onları giydirmek bekleyerek ramazanda oruç tutarsa,
ya da bir rakabeyi özgürlüğe kavuş- geçmiş günahlarını Allah affeder.”
turmaktır.” (Kur’an-ı Kerim 5/89) 2. (Hadis)
Bir malın mülkiyet hakkı, malın mülki-
Ramazan Bayramı Bir aylık oruç
yetine sahip olma.
ibadetinden sonra kamerî aylardan şev-
Rakib (er-Rakib) “Yarattıkların- val ayının birinci, ikinci ve üçüncü
dan bir an bile gafil olmayan, kendisin- günlerinde Müslümanların kutladığı
den hiçbir şey saklı ve gizli kalmayan, dinî bayram. Müslümanlar, birbirlerine
yarattıklarını sürekli denetleyip kontrol karşı duydukları saygı ve sevgiyi; bay-
altında tutan ve koruyup gözeten.” ramlarda ziyaretleşme, hediyeleşme,
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından fakir ve kimsesizlere yardım etme,
biri. “…Sizin üzerinize Rakib olan yetimleri sevindirme, dargınlıkları gi-
yalnızca Allah’tır.” (Kur’an-ı Kerim derme, kabir ziyareti yapma gibi davra-
4/1) nışlarla ortaya koyarlar. Böylece top-
301
lumsal yardımlaşma ve dayanışmanın Rauf (er-Rauf) “Yarattığı varlıkla-
en güzel örnekleri verilir. “Allah, size ra karşılıksız ikramda bulunan, cömert
ramazan ve kurban bayramlarını hedi- davranan, iyilik edip şefkat gösteren,
ye etmiştir.” (Hadis) tehlikelerden koruyan ve yardım eden.”
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
rasih âlim 1. İlimde derinleşip
biri. “…Gerçekten Allah (sizlere karşı)
uzmanlaşan, alanıyla ilgili konularda
çok Rauf ve Rahim’dir.” (Kur’an-ı
yeterliliği bilginler tarafından onayla-
Kerim 16/47)
nan kimse. 2. Öğrenmiş olduğu şeyleri
en güzel biçimde yaşayan, söyledikle- ravi 1. Hadis nakleden kimse. 2.
riyle davranışları birbirine ters düşme- Hz. Peygamber’in hadislerini, senetle-
yen, Kur’an-ı Kerim’in ve sünnetin riyle beraber kitaplaşma dönemine
içeriğini kavramakta gerekli olan ilim- kadar rivayet eden kimse. Bir hadisin
lere sahip âlim, bilgin. “Rasih âlim, sıhhati, onu nakleden ravilerin güvenilir
yemininin gereğini yerine getiren, doğ- (sika) olmalarına bağlı olduğundan,
ru sözlü, iffetli, kalbi hak ve hakikat hadis bilginleri ravilerde şu temel nite-
üzere olan ve haram yemeyen kişidir.” likleri aramışlardır: a. Adalet: Ravinin
(Hadis) Müslüman olması, büyük ve küçük
günahlardan kaçınması, güzel ahlaklı
raşit Öğrendiklerini hayata katma-
olması. b. Zabt: Ravinin, gerek sözlü
da yüksek gayret sahibi olan ve bu
gerekse yazılı olarak aldığı ve öğrendiği
birikimleriyle insanları uyaran, onları
hadisleri sonraki raviye aynen naklet-
aydınlatıp onlara doğru yolu gösteren
mesi. 3. Kur’an-ı Kerim’in okunuşu ile
önder, imam, kılavuz, rehber. “Bilin ki,
ilgili sahih olan on kıraati temsil eden
Allah’ın Resulü aranızdadır. Eğer o,
imamların okuyuş tarzlarını, sonraki
birçok işte size uysaydı, sıkıntıya dü-
nesillere aktaran Kur’an bilgini.
şerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdir-
di ve onu sizin kalplerinizde süsledi. Ravzayimutahhara 1. Hz. Pey-
Size küfrü, Allah’a itaatten ayrılmayı ve gamber’in kabrinin bulunduğu yer. 2.
isyanı çirkin gösterdi. İşte raşit olanlar Hz. Peygamber’in Medine’deki mesci-
bunlardır.” (Kur’an-ı Kerim 49/7) dinde, kabri ile minberi arasındaki “ter-
temiz gül bahçesi.” anlamına gelen
raşit halifeler Seçimle iş başına
bölüm. Ravzayimutahhara, on metre
gelmiş, ümmetin sorunlarını istişare
genişliğinde yirmi metre uzunluğunda
yoluyla çözüme kavuşturmuş, tevhit
iki yüz metre kare bir alandır. Burada
inancını ve adalet prensibini ilke edin-
namaz kılmak çok sevap olduğu için,
miş ve Hz. Peygamber’den sonra devle-
müminler Ravzayimutahhara’da ibadet
ti yönetmiş ilk dört halife. Raşit halife-
etmeye ayrı bir önem verirler. “Evimle
ler, yönetime geçiş sırasıyla şunlardır:
minberim arasında bulunan Ravzayi-
Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve
mutahhara cennet bahçelerinden bir
Hz. Ali. “Benim sünnetime ve benden
bahçedir.” (Hadis)
sonra da (benim sünnetimi devam etti-
ren) raşit halifelerin yoluna uyun.”
(Hadis)
302
rebiyülahir Ay takvimine göre se- recim Semavi dinlerde, zina eden
nenin dördüncü ayı. evli veya dul erkeklerin ve kadınların
bu suçları mahkemece kanıtlandığında
rebiyülevvel Ay takvimine göre
taşlanarak öldürülmeleri. Zina, bütün
senenin üçüncü ayı. Hz. Peygamber
semavi dinlerde haram kılınmış ve en
rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde
büyük günahlardan biri olarak kabul
dünyaya gelmiştir.
edilmiştir. İslam dini de zinayı, namus
reca 1. İnsanın, olmasını istediği ve insan soyuna yapılan bir hakaret
şeyleri umması, arzu etmesi. 2. Mümin- kabul ettiği için en büyük suçlardan
lerin günahlarının affedilip cennete saymıştır.
gireceklerine dair Allah’a karşı besle-
refref 1. Döşek, taht, karyola, yay-
dikleri duygu, hüsnüzan, Allah’ın bağış
gı. “(Cennete girenler) yeşil refrefler ve
ve affını umma. Müslüman ne ibadet ve
güzel işlemeli döşeklerde yaslanarak
davranışlarına güvenerek kesinlikle
dinlenirler.” (Kur’an-ı Kerim 55/76) 2.
cennetlik olduğunu iddia edebilir, ne de
Hz. Muhammed’in Miraç Gecesi’nde
günahlarının çokluğundan dolayı cen-
binmiş olduğu binitlerden biri. “Söyle-
nete girme konusunda Allah’tan ümidi-
şirken Cebrail ile kelam/Geldi refref
ni kesebilir. Müslümana yakışan ibadet-
önüne, verdi selam.” (Süleyman Çele-
lerini samimi bir biçimde yerine getir-
bi)
mek ve Allah’tan da yardım beklemek-
tir. “Tüm mahşer halkına cennetten bir Regaib Gecesi bk. Regaib Kandili.
ses yükselse:/- Bir kişi cennetlik ola-
Regaib Kandili Allah’ın, mümin
cak!/Acaba ben miyim? diye reca ede-
kullarına sayısız nimetler verip bağışta
rim. Cehennemden de bir ses yüksel-
bulunduğu, tövbelerini kabul ettiği,
se:/-Bir kişi cehennemlik olacak!/Acaba
Müslümanlarca kutsal kabul edilen
ben miyim? diye korkarım.” (Hz.
recep ayının ilk cuma gecesi. Regaib
Ömer)
Kandili’nde dua etmek, Allah’tan af
recep 1. Ay takviminin yedinci dilemek, Kur’an-ı Kerim okumak, Hz.
ayı, Müslümanlarca kutsal kabul edilen Peygamber’e salatüselam getirmek ve
üç ayların ilki. Üç aylar recep, şaban, ibadet etmek tavsiye edilmiştir.
ramazan şeklinde sıralanır. Recep ayı-
regaib namazları Beş vakit nama-
nın ilk cuması Regaip Kandili; yirmi
zın sünnetlerinden ayrıca kılınan kuş-
yedinci gecesi de Miraç Kandili’dir.
luk, teheccüd ve evvabin gibi nafile
“Recep Allah’ın, şaban benim, rama-
namazlar.
zan da bütün müminlerin ayıdır.” (Ha-
dis) 2. Tarihte, Araplar tarafından içeri- rehin 1. Bir hak karşılığında gü-
sinde savaş yapmanın ve kan dökmenin vence olarak alıkonulan herhangi bir
yasak olduğu dört haram aydan biri. mal, paraya karşılık olarak gösterilen
Savaşmanın haram olduğu bu aylar şey, ipotek, teminat. 2. Verilen borcu
şunlardır: recep, zilkade, zilhicce, mu- güvence altına almak için, borçlunun
harrem. alacaklıya verdiği herhangi bir şey.
“Eğer bir yolculuk yapıyorsanız, borcu
303
yazacak bir kâtip de bulamadıysanız; da uyulması zorunlu olan imla, yazı
borçludan aldığınız rehinler yeter.” şekli. Resmiosmani, günümüze kadar
(Kur’an-ı Kerim 2/283) aynen korunmuştur. Müslümanlar baş-
langıcından beri bu mushafın yazımına
rekât Namazın, ayakta durma, rü-
titizlikle uymuşlar ve yazım tarzına
kû ve iki secdenin tamamlanmasıyla
bağlı kalmışlardır.
oluşan bölümü. Bir namaz, ‘ayakta
durma’ anlamına gelen kıyam, rükû ve resmülmushaf Kur’an-ı Kerim’in
secdelerin toplamından oluşur. Namaz- yazımıyla ilgili olarak ortaya çıkan bir
ların rekât sayıları şu şekildedir: Sabah ilim. Resmiosmani denilen yazı şekli
namazının iki rekât sünneti iki rekât da Hz. Osman zamanında çoğaltılan
farzı vardır. Öğle namazının dört rekât mushafta da belirlenmiş ve günümüze
ilk sünneti, dört rekât farzı ve iki rekât kadar aynen korunmuştur. Müslümanlar
da son sünneti vardır. İkindi namazının da başlangıçtan beri bu mushafların
dört rekât sünneti dört rekât farzı var- yazısına titizlikle uymuşlar ve yazım
dır. Akşam namazının üç rekât farzı iki tarzına bağlı kalmışlardır. İslam bilgin-
rekât sünneti vardır. Yatsı namazının lerinin çoğunluğuna göre, mushafın
dört rekât ilk sünneti, dört rekât farzı, yazım tarzına uymak zorunludur. Mus-
iki rekât son sünneti vardır. Vitir ise üç haf, ilk kez Avrupa’da basılmıştır. El-
rekâttır. Ramazan ve Kurban Bayramı deki en eski baskı, 1694 yılında basılan
namazları ikişer rekâttır. Hamburg nüshasıdır. Çeşitli vilayetler-
de ve değişik tarihlerde basılan
remel Hacda ihramın bir ucunu
mushaflarla birlikte İstanbul’da ilk
sağ koltuğun altından alıp sol omzun
basım 1288/1871 ile 1291/1874 tarihle-
üzerine atmak suretiyle, tavafın ilk üç
rinde gerçekleştirilmiştir. Kahire basımı
dönüşünde adımları kısa atarak, omuz-
ise 1281/1864 tarihlidir.
ları silkeleyerek süratli bir biçimde
yürüme. Remel, haccın sünnetlerinden resul 1. Allah tarafından kendisine
olup hacıların canlılığını ve zindeliğini yeni bir kitap verilen, insanları hak dine
göstermek amacıyla yapılır. Hz. Pey- çağırmakla, dinî ve toplumsal hayatı
gamber “Umretu’l-Kaza’da” arkadaşla- Allah’ın emirlerine göre düzenlemekle
rı ile beraber bu biçimde tavaf ederek görevli olan peygamber, nebi, Allah
Mekkelilere Müslümanların güçlü ve elçisi. “O (Allah), resulünü hidayet ve
kuvvetli olduklarını göstermek istemiş- hak dinle gönderdi ki, o (hak din)i bü-
tir. tün dinlere üstün kılsın. Şahit olarak
Allah yeter.” (Kur’an-ı Kerim 48/28) 2.
remyicimar bk. şeytan taşlama.
Allah tarafından seçilip kendisine vahiy
resmihat bk. Resmiosmani. gönderilen, peygamberliğin özelliklerini
taşıyan, Allah’ın kendisine bildirdiği
Resmiosmani Hz. Osman döne-
emir ve yasakları, gönderildiği milletin
minde, Kur’an-ı Kerim’in yeniden
dili ile onlara ulaştırmakla görevli pey-
yazılıp çoğaltılmasında sahabelerden
gamber. Kur’an-ı Kerim’de resullerin
oluşan yazım komisyonunun kabul
hepsinden bahsedilmemiştir. Bazı resul-
ettiği ve Kur’an-ı Kerim’in okunmasın-
304
lerin inanç konusunda verdikleri müca- rinizde güzelleştirdi. Ve hakikati inkâr
dele ibret alınması için anlatılmıştır. etmeyi, günah işlemeyi, (Allah ve Resu-
Resullere iman etmek İslam dininin lüne) isyan etmeyi size çirkin gösterdi.
iman esaslarındandır. Bir resulü dahi İşte bunlar reşit olanlardır.” (Kur’an-ı
inkâr etmek hepsini inkâr etmek sayılır. Kerim 49/7) 3. Aklını gereği gibi kulla-
Kur’an-ı Kerim, herhangi bir resulün nan, güzel davranışları alışkanlık hâline
peygamberliğini inkâr edenin İslam’la getirip topluma güven veren ve malını
bir ilgisinin olmadığını bildirir. “Biz, mülkünü saçıp savurmadan en güzel
her resulü kendi toplumunun dili ile biçimde idare eden kimse. “Eğer (yetim
gönderdik ki onlara (Allah’ın emirleri- çocukların) reşit olduklarına kanaat
ni) açıklasın.” (Kur’an-ı Kerim 14/4) 3. getirirseniz (onların sizin denetiminiz-
Allah’ın özel bir görevle göndermiş deki) mallarını kendilerine geri veri-
olduğu melek. “Ve gerçek şu ki İbra- niz.” (Kur’an-ı Kerim 4/6)
him’e resullerimiz müjdeyle geldiler ve
revatip namazları Beş vakit na-
selam verdiler. O da (onların) selamla-
mazın farzından önce veya sonra kılı-
rına karşılık verdi.” (Kur’an-ı Kerim
nan nafile namazlar. Revatip namazları
11/69)
sünnettir. Hz. Peygamber’in kılıp teşvik
Reşid (er-Reşid) “Yaratmış oldu- ettiği revatip namazları şunlardır: Sabah
ğu tüm varlıkların takip edecekleri namazının farzından önce iki rekât, öğle
doğru yolu belirleyen, onları hakka ve namazının farzından önce dört, farzın-
hayra yönlendiren, eğiten, insanlara dan sonra iki rekât, ikindi namazının
akıl gibi güzel bir nimet veren, onlara farzından önce dört rekât, akşam nama-
peygamber göndererek gerçeği bulma- zının farzından sonra iki rekât, yatsı
larına yardım eden.” anlamında Al- namazının farzından önce dört, farzın-
lah’ın esmayıhüsnasından biri. “… O dan sonra iki rekât.
Allah ki Reşid’dir…” (Hadis)
rey 1. Görüş, inanç, akıl, düşünce.
reşit 1. Akli yeteneklerini en güzel 2. Kur’an-ı Kerim ve sünnetin açıkça
biçimde kullanabilen ergin kimse. çözüme kavuşturmadığı meseleleri ayet
“(Lut Peygamber, kavmine şöyle dedi): ve hadislerin ışığında karara bağlamak
…Allah’ın emirlerini yerine getirerek ve bir çözüm bulmak için takip edilen
onun korumasına girin. Misafirlerime yol, bu konularda görüş belirtme. İslam
(eziyet ederek) beni sıkıntıya sokmayın. bilginlerinin bir kısmı; özellikle Kûfe
Sizin içinizde hiç mi bir reşit adam Ekolü, hukuki konularda reye çokça
yok?” (Kur’an-ı Kerim 11/78) 2. İslam başvurarak görüş bildirmişlerdir. Reye
dininin koyduğu helal ve haram sınırla- çok başvurarak olaylara çözüm bulmaya
rına uyan, dinî görevlerini yerine geti- çalışan bu âlimlere Rey Ekolü de de-
ren, Kur’an ve sünnet çizgisinden ay- nilmiştir. Olayları daha çok hadisler
rılmayan. “Biliniz ki Allah’ın Resulü çerçevesinde çözüp reyi az kullananlara
aranızdadır. Eğer birçok işte o size da hadis ekolü denilmiştir.
uysaydı kötü duruma düşerdiniz. Ama
Rey Ekolü bk. rey.
Allah size imanı sevdirdi ve onu kalple-
305
Rezzak (er-Rezzak) “Yaratmış yolculuklar. 3. Süleyman Çelebi’nin
olduğu tüm canlıların hava, su başta yazmış olduğu Mevlit’te Hz. Peygam-
olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşıla- ber’in vefatını anlatan bölüm.
yan, onların yeme, içme, mal mülk
rıza 1. Razı olma, hoşnut olma,
edinmelerini sağlayan, akıl fikir verip
memnun olma, bir şeyi kendi hür irade-
vahiy göndermek suretiyle onları des-
siyle isteme, kabul etme, benimseme.
tekleyen, her türlü rızkı sürekli veren.”
“Allah’ın rızasını kazanmak ve ruhla-
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
rındaki (imanı) kökleştirmek için malla-
biri. “Şüphesiz, Rezzak olan da güç ve
rını harcayanların durumu tepe üzerin-
kudret sahibi olan da Allah’tır.”
de bulunan bir bahçeye benzer; bol
(Kur’an-ı Kerim 51/58)
yağmur yağınca iki kat ürün verir…”
Rıdvan Cennetin bekçiliğini yapan (Kur’an-ı Kerim 2/265) 2. Mümin bir
ve cennete girecek olan müminlere kulun Allah’tan gelen sevindirici veya
cennetin kapısını açacak melek. “Rıd- üzücü her şeyden hoşnut olması, sevinç-
van’dır kapı açan/İdris’tir hülle bi- li şeylerden memnun olduğu gibi başına
çen/Kevser şarabını içen/Kanar Allah gelen olumsuz şeyleri de gönül huzuru
deyü deyü.” (Yunus Emre) ile karşılayıp isyan etmemesi. “(Ve
hesap günü) Allah şöyle buyuracaktır:
Rıdvan Beyati bk. Hudeybiye
Bugün sadıklara, doğruluklarının fayda
Antlaşması.
sağlayacağı gündür, onlar için içinden
rıfk Bir Müslümanda olması gere- ırmaklar akan ebedî kalacakları cennet-
ken incelik, naziklik, yumuşak huylu- ler vardır; Allah onlardan razı olacak,
luk ve kibarlık gibi ahlaki özellikler. onlar da Allah’ın verdiklerine rıza
Rıfk, Hz. Muhammed’in temel özellik- göstereceklerdir. Bu büyük bir kurtuluş-
lerinden biridir. Gerek Kur’an-ı Kerim tur.” (Kur’an-ı Kerim 5/119)
gerekse Hz. Peygamber tüm Müslü-
rızık 1. Kendisinden faydalanılan
manların ‘rıfk’ ile ahlaklanmalarını
her şey. “Müminler gayba iman ederler,
tavsiye etmiştir. “Şüphesiz ki Allah her
namazlarını en güzel biçimde kılarlar
konuda rıfk ile davranılmasını ister.”
ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Al-
(Hadis)
lah rızası için ihtiyaç sahiplerine) har-
rıhlet 1. Bir yerden bir yere yolcu- carlar.” (Kur’an-ı Kerim 2/3) 2. İnsan
luk yapma, göç etme. “Hiç olmazsa ve diğer canlıların beslenip yaşayabil-
Kureyş (kabilesin)in güvenliğini, onla- meleri için yedikleri ve içtikleri her şey.
rın kışın ve yazın yaptıkları rıhletin “Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların
emniyetini sağladığı için, onları açlık- rızkı Allah’a aittir.” (Kur’an-ı Kerim
tan doyurduğu ve korkudan güvende 11/6) 3. Allah’ın tüm canlılara kendi
kıldığı için şu Beyt(Kâbe’n)in Rabb’ine katından verdiği yenilen, içilen, giyilen
ibadet etsinler.” (Kur’an-ı Kerim ve maddi manevi yararlanılan mallar,
106/1-4) 2. İslam’ın ilk dönemlerinde çocuklar, eşler, ilim ve iman gibi şeyle-
hadis bilginlerinin, Hz. Muhammed’in rin hepsi. Bütün canlıların rızkını yara-
hadislerini toplamak için yaptıkları tan Allah’tır. Allah, insanların rızıkları-
306
nı helal yoldan aramalarını emreder. Bu kişinin maneviyatını bozan, ruhunu
nedenle, rızık elde etmek için çalışmak kirleten, kalbini karartan söz ve davra-
en büyük ibadetlerden biridir. Çalışma- nışlar. “Kalplerinde (nifak) hastalığı
larına rağmen insanlar rızık elde etmek- olanlara gelince bu nifak hastalığı
te güçlük çekerler ve geçimlerini sağla- ricslerini artırır ve onlar kâfir olarak
yamazlarsa; Yüce Allah, zekât başta ölürler.” (Kur’an-ı Kerim 9/125) 4.
olmak üzere fakirlere yardım etmeyi Azap, sıkıntı, felaket, musibet. “…Allah
emreder. “Allah’ı bırakıp kendilerine iman etmeyenlere rics verir.” (Kur’an-ı
göklerden ve yerden rızık veremeyen Kerim 6/125)
şeylere mi tapıyorlar.” (Kur’an-ı Kerim
riddet bk. irtidat.
16/73)
rifade 1. Fakir hacılara bakmak
riba bk. faiz.
için Araplar arasında toplanan yiyecek,
ribat 1. Nöbet bekleme, sınır boy- mal ve para. 2. Tarihte, Kâbe’yi ziyare-
larında düşmanı gözetleme. “Allah te gelen hacılara yapılan yemek dağıtma
yolunda sınırda bir gün ribat yapmak; görevi. Rifade görevini yürüten kişilere
dünya ve içindeki her şeyden daha ve kabilelere Kureyşliler tarafından para
hayırlıdır.” (Hadis) 2. Düşmana karşı toplanır, bu paralarla hurma, kuru üzüm
her türlü savaş teknolojisi ile hazırlıklı ve hububat çeşitleri satın alınır, hac
olma ve onlara karşı uyanık bulunma. mevsiminde de hacılara dağıtılırdı.
3. Eskiden sınır boylarında, vatanı ve
Rifailik Seyyid Ahmed er-Rifai (ö.
milleti koruma, emniyeti sağlama,
578/1182) tarafından kurulmuş olan
işlenmeyen toprakları işler hâle getirme
tasavvuf okulu, tarikat, Rufailik. Ahmet
gibi görevleri üstlenmek için kurulan
Rifai, bazı kaynaklara göre Basra’nın
tekke. 4. İbadetlere özen gösterme ve
Bataih nahiyesinin Umm Ubeyde kö-
devam etme, bir vakit namazı cemaatle
yünde H. 500 tarihinde doğmuştur. Bazı
kıldıktan sonra diğer vakit için de ca-
kaynaklar ise Basra’nın Hanan köyünde
miye gitmek amacıyla bekleme.
H. 512’de doğduğunu rivayet etmişler-
“Ribat, zor şartlarda bile güzelce ab-
dir. Ahmet Rifai, genç yaşta İslami
dest alma, uzak da olsa camiye gitme
ilimlerde uzmanlaşmıştır. Yirmi yedi
ve namazı kıldıktan sonra tekrar cema-
yaşına geldiğinde insanların ahlaken
ate gitmek üzere beklemedir.” (Hadis)
olgunlaşması için topluma rehberlik
rics 1. Pis, murdar, necis, temiz yapmaya başlamıştır. H. 578/1182 ‘de
olmayan. “…Leş, akıtılmış kan ve do- vefat etmiştir. Rıfailer, Allah’a ulaşma-
muz eti ricstir…” (Kur’an-ı Kerim nın gönül temizliği ile mümkün olaca-
6/145) 2. Dinen pis kabul edilen şey. ğını savunurlar ve dokuz aşamadan
“Ey iman edenler! Uyuşturucu, şans oluşan bir zikir programı uygularlar.
oyunları, putlar, fal okları şüphesiz Halka hâlinde oturup def çalmak ve
şeytanın işi ricstirler. Bunlardan kaçı- sema yapmak onların âdetlerindendir.
nın ki kurtuluşa eresiniz.” (Kur’an-ı Senenin belirli zamanlarında vücutları-
Kerim 5/90) 3. İslam dininin yasakla- na şiş sokmak, kızgın demir yalamak
mış olduğu yapılması günah olan ve gibi hareketler yapsalar da bu davranış-
307
ların Rifailiğe sonradan girdiği söyle- sahabenin sözlerinin ağırlıklı olmasıdır.
nir. Çünkü İslam dini bu davranışları Bu tefsirlerde Kur’an dili ve kavramları
onaylamaz. ile ilgili sahabe ve tabiin rivayetleri de
yoğunluktadır. Bu tür tefsirlerde riva-
rikaz 1. Yer altından çıkan altın,
yetlere öncelik verilir. En önemli riva-
gümüş ve diğer madenler. 2. Müslüman
yet tefsiri İbn Cerir et-Taberi
olmayanların kendi elleri ile toprağın
(310/922)nin yazdığı Camiu’l-Beyan
içine gömdükleri hazine, define. 3. İster
adlı eseridir.
sonradan konulsun isterse doğal hâlde
olsun, yer altında gizlenmiş olan değer- riya 1. Gösteriş, iki yüzlülük, sah-
li mal, para ve madenler. “Rikazda tekârlık, özü sözü bir olmama. “Namaz-
beşte bir zekât vardır.” (Hadis) larından gaflet edenlerin (kılmayanla-
rın) vay hâline! Onlar, riya için ibadet
risalet bk. nübüvvet.
yaparlar. (Komşularına) en küçük bir
rivayet 1. Nakletme, nakil, haber iyiliği bile yapmazlar; yapanları da
verme, haber, anlatma. 2. Hz. Peygam- engellerler.” (Kur’an-ı Kerim 107/4-7)
ber’in söz, onay ve eylemlerinin yazılı 2. İnsanlar arasında şöhret, çıkar sağla-
veya sözlü olarak sonraki nesillere ma veya manevi bir konum elde etme
metin ve senetleriyle aktarılması. 3. Hz. amacıyla gösteriş için ibadet veya iş
Peygamber’e ait olan hadis-i şerifi ya yapma. “Sizin hakkınızda en çok kork-
da sahabeye veya tabiinden birine ait tuğum şey küçük şirk yani riyadır.”
olan bir sözü, kendisine kadar nakleden (Hadis) 3. Allah rızası için yapılması
kişileri isimleriyle beraber iyice dinle- gereken ibadetleri ve güzel davranışları,
yip ezberledikten veya yazdıktan sonra insanlara gösteriş için yapıp kendini ve
bir başkasına sözlü veya yazılı olarak ibadetini beğendirme isteği, ibadetleri
aktarma, nakletme. Bir hadisi, Hz. Allah’tan başkasına sunma. “Ey ina-
Peygamber’den duyduğu gibi kelimesi nanlar! İnsanlara riya yaparak malını
kelimesine rivayet etmeye ‘lafzen riva- verip Allah’a ve ahiret gününe inanma-
yet’, sadece manasını aktarmaya ‘ma- yan adam gibi başa kakmak ve eziyet
nen rivayet’ denir. İslam inanç ve hü- etmekle sadakalarınızı boşa çıkarma-
kümlerinde hadislerin yeri çok önemli yın.” (Kur’an-ı Kerim 2/264)
olduğu için, bütün hadis bilginleri,
riyakâr 1. Gösteriş yapan, iki yüz-
rivayetleri son derece titiz bir incele-
lü, sahtekâr, özü sözü birbirine uyma-
meye tabi tutmuşlardır. “Benim bir
yan. 2. Allah rızası için yapılması gere-
sözümü duyup da onu tıpkı duyduğu
ken ibadet ve davranışları başkalarının
gibi rivayet eden kimsenin Allah yüzünü
takdirini kazanıp onlara beğendirmek
ak etsin.” (Hadis)
arzusuyla yapan, samimiyetsiz kişi.
rivayet tefsiri Kur’an-ı Kerim’i “Riyakâr bir şekilde oruç tutan, namaz
ayetlerle, Hz. Peygamber’in hadisleri kılan, sadaka veren kimse Allah’a şirk
ve sahabenin sözleri ile açıklama, tefsir koşmuştur.” (Hadis)
etme. Rivayet tefsirinin en önemli özel-
riyazet Müminlerin, İslam dininin
liği Hz. Peygamber’in hadisleri ve
onaylamadığı kötü söz ve davranışlar-
308
dan kurtulma, kendini eğiterek iyi olan ruhban 1. Evlenmeyen papazlar,
özelliklerini geliştirme, Kur’an-ı Kerim Hristiyan din adamları, keşişler, İslami-
ve sünnet çerçevesinde ahlaken olgun- yet dışındaki dinlerin din adamları. 2.
laşma çabası. Riyazet, Kur’an-ı Kerim Hristiyan mezheplerinin veya
ve sünnet çerçevesinde yapılmalıdır. Hristiyanlığı kabul etmiş ülkelerin kilise
İslam’a aykırı ve bidatlarla dolu olan adamlarının hepsi. “Onlar; hahamları-
bir ibadet ve uygulama tarzıyla riyazet nı, ruhbanlarını ve Meryem oğlu Me-
yapılmaz. İnsanın yaradılışına aykırı bir sih’i Allah’tan ayrı rabler edindiler.
biçimde riyazet yapmak isteyenleri Hz. Oysa, kendilerine tek tanrı olan Allah’a
Peygamber uyarmış ve böyle bir riyazet ibadet etmeleri emredilmişti. Kesinlikle
anlayışına onay vermemiştir. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah,
(Yahudi ve Hristiyanların) koşmuş
rububiyet 1. Tanrılık, ilahlık, ulu-
oldukları şirkin her türlüsünden uzaktır.
hiyet. 2. Allah’ın, yaratmış olduğu tüm
” (Kur’an-ı Kerim 9/31)
varlıkların hayatlarını devam ettirmeleri
için kurallar koyması, evreni sevk ve ruhbanlık Dünya işlerinden tama-
idare etmesi, insanların dünyada ve men uzaklaşarak, manastırlarda, kilise-
ahirette mutlu olmaları için vahiy ve lerde veya insanlardan uzak yerlerde
kitap göndermesi, yarattığı varlıklarla kurulan ibadet yerlerinde sırf ahiret
tek tek ilgilenmesi. işleriyle meşgul olma, dünyadan el etek
çekme, rahiplik, keşişlik. Hz. Muham-
Rufailik bk. Rifailik
med, İslam’da ruhbanlığın bulunmadı-
ruh 1. İnsanda ve hayvanda canlı- ğını belirtmiştir. Ruhbanlık,
lık unsuru, hayat, can, öz. “Ruh taşıyan Hristiyanların ortaya koyduğu bir yaşa-
hiçbir hayvanı atış yaparak hedef edin- yış ve anlayış tarzıdır. Tarihî kaynakla-
meyiniz.” (Hadis) 2. Hz. Muhammed’e rın bildirdiğine göre, Hz. İsa’dan sonra
Allah’ın göndermiş olduğu kitap, müminler, inkârcılar tarafından yok
Kur'an-ı Kerim, vahiy. “İşte sana böy- edilmeye çalışılmış, girişilen üç savaşta
lece emrimizden bir Ruh vahyettik.” ağır kayıplar vermişlerdir. Sağ kalan
(Kur’an-ı Kerim 42/52) 3. Cebrail. “… iman ehli, kendilerinin de ölümü hâlin-
Derken biz ona (Meryem’e) Ruhumuzu de dine davet edecek kimsenin kalma-
gönderdik.” (Kur’an-ı Kerim 19/17) 4. yacağı endişesiyle savaş yapmama
Hz. İsa. “Meryem oğlu İsa Mesih, sa- kararı almışlar ve sadece ibadetle meş-
dece Allah’ın elçisi, onun Meryem’de gul olmaya başlamışlardır. İşte bu şe-
“ol” emriyle yaratılan bir kelimesi ve kilde fitneden kaçarak dinlerinde ihlas
ondan bir Ruhtur.” (Kur’an-ı Kerim ve samimiyet gösteren bu insanlar dün-
4/171) yanın bütün zevklerinden, fazla yiyip
içmekten ve evlenmekten vazgeçmişler;
ruhani 1. Gözle görülmeyen, elle
dağlarda, mağaralarda ve gizli yerlerde
tutulmayan melek ve cin gibi varlıklar.
ibadetle meşgul olmuşlardır. Fakat
2. Hristiyan din adamları. 3. İslam
birçoğu böyle bir hayat tarzına uymaya-
dışındaki dinlerin dinî otoriteleri.
rak, Hz. İsa’nın dinini inkâr etmişler,
hükümdarların dinine girerek teslis
309
inancını ortaya atmışlardır. Tarihte, Ruhulkudüs bk. Cebrail.
Hristiyanlar arasında ruhbanlığın ilk
Ruhullah bk. İsa Peygamber.
önce Mısır’da başladığı kayıtlıdır. Ku-
rucusu Aziz Anthony (M. 250-350)’dir. Hz. Rukiye Hz. Peygamber’in Hz.
Hristiyanlık ismini ilk kullanan Aziz Hatice’den doğan ikinci kızı. Hz. Mu-
Anthony, Feyyum Bölgesinin, bugün hammed’in ilk kızı Zeynep, ikinci kızı
Deyru’l-Meymun olarak bilinen Rukiye’dir. Hz. Rukiye, Hz. Osman ile
Pespir’de ilk manastırı kurmuştur. Aynı evlenmiştir. Kocası Hz. Osman ile Ha-
rahip, ikinci manastırı da Kızıldeniz beşistan’a hicret eden ilk muhacirler-
kıyısında açmıştır. Aziz Anthony’nin dendir. Hz. Rukiye’nin tek çocuğu
başlattığı bu hareket Mısır’da çığ gibi olmuştur. Abdullah adlı bu çocuk 6
büyümüş ve kısa bir zamanda ülkede yaşında vefat etmiştir. Hz. Rukiye,
çoğalmıştır. “Sonra bunların peşinden Habeşistan dönüşünde Bedir Savaşı
ardı ardına elçilerimizi gönderdik. öncesi hastalanmış ve H.2/624 tarihinde
Meryem oğlu İsa’yı da onlara (pey- vefat etmiştir. Kabri, Medine’de
gamber olarak) gönderdik. İsa’ya İn- Cennetülbaki’dedir.
cil’i verdik ve ona uyanların kalplerin-
de şefkat ve merhamet meydana getir- rukye 1. Dua. Hz. Peygamber Fa-
dik. İcat ettikleri ruhbanlığı ise onlara tiha, İhlas ve Muavvizeteyn Surelerini
biz emretmemiştik…” (Kur’an-ı Kerim okuyarak hastalara rukye yapmıştır.
57/27) Fakat esas olanın ise rukye yapmak
değil, doktora gidip tedavi olmak oldu-
ruhlar âlemi bk. âlemiervah. ğunu şu hadisiyle vurgulamıştır: “Ey
Allah’ın kulları tedavi olunuz. Allah her
ruhsat 1. Kolaylık, izin, müsaade,
hastalığın şifasını yaratmıştır.” “Hz
müsamaha, serbestlik. 2. Dinen yüküm-
Peygamber: ‘Ey insanların rabbi olan
lü sayılan kişilerden özel durum ve
Allah’ım! Hastalığı iyileştir, şifa ver,
zorunluluk zamanlarında dinî görevle-
senden başka şifa veren yoktur’ diyerek
rini hafifletmek, güçlüğü ortadan kal-
rukye yapardı.” (Hz. Ayşe) 2. Efsun,
dırmak amacıyla Allah ve Resulünün
muska. 3. Sihirbaz ve üfürükçülerin
koyduğu geçici hükümler, mubah kılıp
okudukları şey. Anlaşılmaz sözler,
izin verdikleri şeyler. Ramazan ayında
anlamsız ifadeler, bilinmeyen isimler ve
yolcu veya hasta olan bir kimsenin oruç
harflerle rukye yapmak ve muska yaz-
tutmaması ruhsattır. Yolculuk sona
mak, düğümlere üflemek İslam dininin
erer, hasta sağlığına kavuşursa ruhsatı
onay vermediği rukyedir. Allah’tan
kullanmanın gerekçesi ortadan kalkar.
başkasından yardım beklemek, cin ve
Ruhsatlar, İslam’ın her şart ve ortamda
melek gibi ruhani varlıklara sığınarak
kolaylıkla yaşanabilmesi, yükümlüler-
okuyup üflemek hem haram hem de
den ağır sorumlulukların kaldırılması.
şirktir.
Ruhsatları din belirler. Kişiler kendi
istek ve arzularına göre ruhsat belirle- Rum suresi Kur’an-ı Kerim’in
yemezler. otuzuncu suresidir. Mekke’de inmiştir.
Altmış ayettir. Sure, adını ikinci ayette
Ruhulemin bk. Cebrail.
310
geçen ‘Rum’ kelimesinden almıştır. hatırlatılmasındaki amacın; bu nimetleri
Surenin ilk ayetleri, Bizans ile İran veren Allah’a insanın şükretmesini
arasında meydana gelen savaşların sağlamak olduğu vurgulanır. Bu nimet-
iman ve inkâr açısından ilişkilendiril- ler şöyle sıralanır: İnsanın topraktan
mesi çerçevesinde indirilmiştir. Bu yaratılması, huzur bulması için kendisi-
ayetler M. 615 yılında Rumların İranlı- ne bir eş yaratılması, insanların renkle-
lara yenildiği sırada Hz. Peygamber’e rinin ve dillerinin farklı olması, dinlen-
vahyedilmiştir. Bu sırada Mekke müş- mek için gecenin, çalışmak için gündü-
rikleri İslam dininin yayılmasını engel- zün yaratılması ve tabiatın canlanması
lemek için Müslümanlara baskı uygu- için gökten yağmurun yağdırılması. Bu
luyor ve onlara: “İşte görüyorsunuz, kadar nimeti var eden Allah’a ortak
putperest İranlılar zafer kazanıyor ve koşmanın, ahireti inkâr etmenin yanlış-
peygamberli bir dine inanan lığı üzerinde durulur ve tevhit inancına
Hristiyanları yeniyorlar. Aynı şekilde sıkı sıkıya bağlılık öğütlenir. Zaman
biz de sizi yeneceğiz ve yaymaya çalış- zaman müşrikler ile ilgili psikolojik
tığınız din ortadan kalkacaktır.” mesa- tahliller yapılır. Bu çerçevede, onların
jını vermeye çalışmışlardır. Allah, sıkıntı anlarında yalnızca Allah’a dua
olayın hiç de onların zannettikleri gibi etmeleri, sıkıntı geçince tekrar eski
olmadığını ve ateşe tapan putperestlerin hâllerine dönmelerindeki tutarsız dav-
büyük bir yenilgiye uğrayacağını, sure- ranışlar eleştirilir. Surede, faizin çirkin-
nin giriş kısmında bildirmiştir. Buna liğine vurgu yapıldıktan sonra fakirlere
göre zaferin Allah’ın elinde olduğu ve mali yardım yapmanın önemi hikmetle-
müminlere, zafer kazanmak için her riyle açıklanır. İnsanların başlarına
türlü maddi ve manevi savaş hazırlığı gelen belalarla, işledikleri günahlar
yapmaları önerilmiştir. Mekke’de inen arasında ilgi kurulur. Allah’ın huzurun-
diğer surelerde olduğu gibi bu surede da hesapları görülmeden önce kişiler,
de Allah’ın yaratmadaki eşsizliğinden günahlarından tövbeye davet edilir.
bahsedilir. İnkârcıların ahiretin varlığı- Surede rüzgârın, yağmurun habercisi
nı inkâr etmelerindeki yanlışlığa deği- olması ve yağmurun önemi açıklandık-
nilir. Yine inkârcılara, yapmış oldukları tan sonra yağmurun ölü araziyi dirilt-
seyahatlerde çevrelerine iyi bakmaları mesiyle insanın kıyametten sonra yeni-
ve tabiattaki varlıklar arasında bulunan den diriltilmesi arasında ilgi kurulur.
uyumla Allah’ın yaratmadaki eşsizliği İnsanın çocukluk, gençlik, olgunluk ve
arasında ilgi kurmaları tavsiye edilir. yaşlılık evreleri benzetmelerle açıklanır.
Allah inancı tam olmayan ve davranış- Kur’an-ı Kerim’in bu tip örnekleri ver-
ları kötü olanların ahirette uğrayacakla- me gerekçeleri anlatıldıktan sonra, Hz.
rı azaba, kıyamet sahnelerine de surede Peygamber’in inkârcılara karşı sabırlı
sıkça yer verilir. İnsanların, Allah bilin- davranmasını tavsiye eden ayetle sure
cini hatırlarında canlı tutmaları ve bu- son bulur.
nun göstergesi olarak içtenlikle ibadet
ruyetihilal 1. Hilalin görülmesi, hi-
yapmaları emredilir. Surede, Allah’ın
lalin gözetlenmesi. 2. Ramazan orucuna
insanlara vermiş olduğu nimetlerin
başlamak, bayramı belirlemek veya hac
311
mevsiminin girdiğini tespit etmek için itibaren cennetliklerin cennete, cehen-
ayın hareketlerini esas alan kamerî nemliklerin cehenneme gidecekleri
takvime göre hilalin gözetlenmesi. zamana kadar geçecek süre.
İslam dininin temel ibadetlerinden olan
rükû Namazın farzlarından olmak
oruç ve haccın vakitleri ayın dünya
üzere, kıraatten sonra ellerin dizlerin
etrafındaki dönüşüne göre belirlenmiş-
üzerine konulup tespih dualarını oku-
tir. Kur’an-ı Kerim bu konuya şöyle
mak için eğilme. Rükûya,
açıklık getirir: “Sana hilalleri soruyor-
“Allahüekber” denilerek varılır. Rükû-
lar. De ki: Onlar insanlar ve hac için
da, “Yüce Allah’ım! Seni her türlü
vakit ölçüleridir.” (Kur’an-ı Kerim
eksiklikten tenzih ederim.” anlamına
2/189) Kamerî aylar hilalin batıda gö-
gelen ‘Sübhane Rabbiyel Azim’ duası
rülmesiyle başlar. Hilalin doğmasıyla
üç defa okunur. Sonra, “Allah kendisine
onun tekrar batıda görülmesi bazen
yapılan hamd ve şükrü işitir.” anlamına
yirmi dokuz bazen otuz gün sürdüğün-
gelen “Semiallahu limen hamideh”
den, kamerî ayın başlangıcını tespit
duası okunarak rükûdan kalkılır. Rükû-
etmek hilali sürekli izlemekle müm-
da kişi, sırtını olabildiğince düz tutar.
kündür. “Hilali görmedikçe oruca
Cemaate gelen kişi ayakta tekbir alıp
başlamayın, hilali görmedikçe orucu
imama rükûda yetişirse o rekâta yetiş-
bozmayın, şayet hava kapalı olursa
miş sayılır. Tekbiri rükûda veya rükûya
şaban ayını otuz sayın.” (Hadis)
yakın vaziyette alırsa o rekâtı kaçırmış
ruyetullah 1. Allah’ı görme, Al- olur. “Namazı tam olarak kılınız, zekâtı
lah’ın görülmesi. 2. Bazı Kur’an ayetle- veriniz, rükû edenlerle beraber rükû
rinin ve Hz. Peygamber’den nakledilen ediniz.” (Kur’an-ı Kerim 2/43)
bir kısım hadislerin bildirdiğine göre,
rükün 1. Bir şeyi oluşturan asıl
Allah’ın mümin kulları tarafından cen-
parçalardan her biri, dayanak. 2. Bir
nette görülmesi. Ehlisünnet mezhepleri,
ibadet veya muamelenin varlığı kendi-
Kur’an-ı Kerim ve hadislerin açık ifa-
sine bağlı olan esas(lar). 3. Hukuki bir
delerine dayanarak ruyetullahın müm-
işlemin tamamlanabilmesi için yerine
kün olduğunu savunmuşlardır. Ehlisün-
getirilmesi gereken şartların her biri.
netin, Allah’ın görülebileceği konusun-
daki delilleri şunlardır: “O gün öyle rüşt 1. Akıl, akıl sahibi olma, er-
yüzler vardır Rablerine bakıp parıldar- genlik, büluğa erme, iyiyi kötüden ayırt
lar.” (Kur’an-ı Kerim 72/22-23), “Siz etme, doğru yolu bulma. “(Ey yetimle-
bulutsuz bir gecede birbirinize sıkıntı rinin mallarını koruma altına alan veli-
vermeden ayı nasıl ki dolunay hâlinde ler!) Yetimlerin rüşdüne tanık olduğu-
görüyorsanız Rabb’inizi de öyle göre- nuzda mallarını kendilerine veriniz…”
ceksiniz.” (Hadis) (Kur’an-ı Kerim 4/6) 2. Çocukluk dev-
resini geçirip ergin hâle gelme, kişinin
ruziceza 1. Dünyada yapılan her
dinine ve dünyasına zarar verip verme-
şeyin karşılığının görüleceği hesap
yecek şeyleri bilmesi. 3. Kişinin malını
günü, mahkeme günü, karar günü, haşr
her türlü savurganlıktan koruyabilmek
günü. 2. Kıyametin başlangıcından
için gerekli tedbirleri alması ve malını
312
kendisi, ailesi ve toplumun yararına
kullanabilmesi hâli. “Kişi, sakalından
tutulacak kadar büyük olmasına rağ-
men rüşdünü kazanmamış olabilir.”
(İmam Şa’bi) 4. Hak din, İslam. “Dinde
zorlama yoktur. Artık rüşt ile batıl iyice
ayrılmıştır.” (Kur’an-ı Kerim 2/256)
rüşvet 1. Yetkili şahıs ve makam-
lara hakkı olmayan bir şeyi verme, özel
çıkar sağlama. “Rüşvet ile yaşayan
ahmaktır/Anı bilmez ki sonu topraktır.”
(Taşlıcalı Yahya) 2. Memurun yapmaya
zorunlu olduğu şeyi yapmaması veya
yapmamak zorunda olduğu şeyi yap-
ması için ona yarar sağlama. “Allah
rüşvet alana da verene de lanet etsin!”
(Hadis) 3. Kişinin lehine hüküm ver-
mesi için hâkime verilen mal ve para.
“Mallarınızı aranızda batıl (helal ol-
mayan) yollarla yemeyin; insanların
mallarından bir kısmını bilerek haram
bir biçimde yemeniz için hâkimlere
rüşvet vermeyin!” (Kur’an-ı Kerim
2/188)
rüyayısadıka 1. Doğru ve görül-
düğü gibi çıkan, gerçekleşen rüya,
rüyayısaliha. “Rüyayısadıkayı doğru
sözlü kişiler görür ve bu kişilerin rüyası
Allah’ın bir müjdesidir.” (Hadis) 2. Hz.
Muhammed’in peygamberliğinden
önce, peygamber olacağının müjdesi
olarak Allah’ın ona gündüz aydınlığı
gibi göstermiş olduğu rüya.
“Resulullah’a vahiy rüyayısadıka ile
başlamıştır. Hz. Peygamber’in gördüğü
bütün rüyalar, sabah aydınlığı gibi
apaçık rüyalardı…” (Hz. Ayşe)
rüyayısaliha bk. rüyayısadıka.

313
S deneriz. Sabır gösterenleri müjdele!”
(Kur’an-ı Kerim 2/155) 3. Mümin bir
saat 1. Zaman, belirli bir zaman,
kişinin farzları yerine getirmede devam-
vakit, an, günün yirmi dörtte biri ölçü-
lılık ve kararlılık göstermesi. “Ailene
sünde zaman dilimi. “Onların ecelleri
namazı emret, sen de namazları kılma-
geldiği zaman ne bir saat ertelenir ne
da sabırlı ve sebatlı ol!” (Kur’an-ı
de bir saat öne alınır.” (Kur’an-ı Ke-
Kerim 20/132) 4. İnsanın, arzu ve istek-
rim 10/49) 2. Kıyamet, kıyametin kop-
lerini kontrol altına alması; aşırı tutku
ması, kıyametin kopma zamanı. “Ey
ve şehvete karşı doğruluk ve dürüstlük-
insanlar! Allah’ın emir ve yasaklarına
te kararlı olması, helal olmayan yollar-
titizlikle uyarak Rabbinizin korumasına
dan elde edilecek kazançlardan kaçın-
giriniz. Şüphesiz ki saatin sarsıntısı çok
ması, eksik ve yetersiz de olsa, helal
korkunç bir şeydir.” (Kur’an-ı Kerim
yollarla kazandığı ile yetinmesi. “Sa-
22/1)
bırlı olmalarına karşılık Allah, onları
sabah namazı Sabaha karşı doğu (müminleri) cennette köşklerle ödüllen-
tarafında görülen beyazlığın yayılma- direcektir.” (Kur’an-ı Kerim 25/75) 5.
sından veya tan yerinin ağarmasından Müminlerin hakikati inkâr edenlerden
güneşin doğmasına kadar geçen sürede görmüş oldukları maddi ve manevi
kılınan iki rekâtlık farz namaz. Sabah kötülüklerden dolayı yılgınlık göster-
namazının önce iki rekât sünneti, daha meyip inançlarına bağlılıkta kararlı
sonra da iki rekât farzı kılınır. En olmaları. “Ey inananlar! Sabredin,
önemli sünnet namaz, sabah namazının direnin, savaşa hazırlıklı, uyanık olun
sünnetidir. “İki rekâtlık sabah namazı- ve Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak
nın sünneti dünya ve içindeki her şey- onun koruması altına girin ki başarıya
den hayırlıdır.” (Hadis) “Münafıklara eresiniz!” (Kur’an-ı Kerim 3/200)
sabah namazından ve yatsı namazın-
Sabii Sabiîlik dinine inanan kimse.
dan daha ağır gelen bir namaz yoktur.
Hâlbuki insanlar bu namazdaki sevabı Sabiilik Kur’an-ı Kerim’de Yahu-
bilselerdi emekleye emekleye de olsa dilik ve Hristiyanlıkla birlikte anılan bir
gelir, cemaate katılırlardı.” (Hadis) din. Sabiiliğin ilahî bir din olduğunu
söyleyenler olmuşsa da zamanla felsefi
sabır 1. Tutma, engelleme, direnç
ve siyasi etkilerle bozulma ve sapmala-
gösterme, kararlılık, cesaretli olma,
ra uğrayarak batıni bir özellik kazan-
acele etmeme. 2. Hoşa gitmeyen olay-
mıştır. Sabiiler, ilk Sabiiler ve sonraki
lar, nefse ağır gelen şeyler ve insanı
Sabiiler olmak üzere ikiye ayrılır. İlk
zorlayan durumlar karşısında ruhsal
Sabiilik; Hindistan, eski Mısır, Suriye
dengeyi bozmamak için, dünya ve
ve Keldanilerin bağlı oldukları bir ekol-
ahiret yararlarını düşünerek insanın
dür. Sonraki Sabiilik; İsrail, İran, Yunan
kalbinde yer tutan sükûnet ve dayanma
ve Roma gibi değişik kültürlerin etki-
kuvveti, Allah’a sığınıp güvenerek bela
sinde kalan Süryani ve Keldanilerin
ve felaketlere direnç gösterme. “Biz,
bağlı olduğu dindir. Tarihi bilgilere
sizi biraz korku, biraz açlık ve mallar-
göre Sabiiler, önceleri Hz. İbrahim’in
dan, canlardan, ürünlerden eksiltmekle
314
dinine bağlı iken sonradan yıldızlara yeti onlara ait olmak üzere verilen mal,
tapmaya başlamışlardır. Sabiiler, Ya- para. “Eğer sadakaları açıktan verirse-
hudilik ve Mecusilik arasında bir cema- niz ne güzel; eğer onları fakirlere gizli-
at olup Zebur okurlar. İslam bilginleri ce verirseniz bu sizin için daha da gü-
Sabiilere ehlikitap muamelesi yapılaca- zeldir.” (Kur’an-ı Kerim 2/271)
ğı görüşünü benimsemişlerdir. Sabiiler
sadakayıcariye 1. Yol, köprü,
yaşadıkları coğrafyaya göre adlandırıl-
çeşme, cami, aşevi, hastane ve okul gibi
mışlardır. Cezire bölgesinde yaşayanla-
hayır kurumları. 2. Müslüman bir kişi-
ra Mandeiler, Harran bölgesindekilere
nin insanlığın yararlanması için ortaya
ise Sabiiler denir. Başlıca özellikleri:
koyduğu keşifler ve bilimsel çalışmalar.
İlahî bir kitaptan ayrılmış olmaları,
3. İnsanlığın yararına sunulmak için
meleklere, putlara ve yıldızlara tapma-
meydana getirilen dinî, ilmî, kültürel ve
larıdır. “Allah, Müminler ile Yahudiler,
tarihsel eserler. 4. Kişinin ölümünden
Sabiiler, Hristiyanlar, Mecusiler ve
sonra da kendisinin rahmetle anılmasına
(Allah’a) ortak koşanlar arasında kı-
sebep olacak nesil yetiştirmeyi de içine
yamet günü hüküm verecek (haklıyı
alan tüm güzel ameller. “İnsan öldüğü
haksızı ortaya çıkaracak)tır. Şüphesiz
zaman amel defteri kapanır. Fakat
Allah her şeye şahittir.” (Kur’an-ı
dünyada yapmış olduğu şu üç şeyin
Kerim 22/17)
sevabı devam eder. Bunlar:
Sabur (es-Sabur) “Kullarını yara- sadakayicariye, kendisinden yararlanı-
tıp onların her türlü ihtiyaç ve gereksi- lan ilim, kendisine hayır duada buluna-
nimlerini karşıladığı hâlde onların iba- cak evlat.” (Hadis)
det ve şükür etmemelerine hatta isyan
sadakayıfıtır bk. fitre.
ve inkârlarına rağmen nimetlerini ver-
meye devam eden, kullarının isyan ve sadakat 1. Dostluk, bağlılık, güven
küfürlerine sabır gösteren.” anlamında duyma, vefalı olma, sözünde durma,
Allah’ın esmayıhüsnasından biri. “… O doğruyu söyleme. 2. Sevdiği birisini
Allah ki Sabur’dur…” (Hadis) yalnızca Allah rızası için sevme, maddi
bir çıkar gözetmeme, sevdiği kişiye
sadak bk. mihr.
karşı içtenlikle davranma ve kendisine
sadaka 1. Allah yolunda harcama, iyilikte bulunan kimsenin iyiliğini hiç-
Allah rızası için fakirlere yapılan karşı- bir zaman unutmama. “İnsana sadakat
lıksız yardım ve her türlü iyilik. “Güzel yaraşır görse de ikrah/Doğruların yar-
bir söz ve bağışlama, peşinden başa dımcısıdır Hz. Allah.” (Ziya Paşa)
kakma ve eziyetle gelen sadakadan
sadat bk. seyit.
daha hayırlıdır.” (Kur’an-ı Kerim
2/263) 2. Zekât. “Allah, faizle elde sadık 1. Doğru, yalan söylemeyen,
edilen paraların bereketini yok eder, sözleri ve davranışları birbirine uyan,
sadakası verilen malları ise bereket- içi dışı bir olan. “Ey iman edenler!
lendirir.” (Kur’an-ı Kerim 2/276) 3. Allah’ın emirlerine itaat ederek onun
Allah’ın rızasını kazanmak için fakirle- korumasına girin ve sadıklarla beraber
re ve her türlü ihtiyaç sahibine mülki- olun.” (Kur’an-ı Kerim 9/119) 2. Al-
315
lah’a ve Resulüne iman eden, imanını ki üstün kabiliyeti ele alınıp verdiği
bilgi temeline oturtup inanç konusunda kararlardan örnekler verilir. Davut Pey-
herhangi bir şüpheye düşmeden gere- gamber’in şahsında yöneticilere şu
ğinde inancı için canını ve malını feda hatırlatmalar yapılır: “İnsanlar arasında
edebilen mümin. “Gerçek müminler adaletli davranınız, hukuk kurallarına
Allah’a ve Peygamberine inanıp iman- uymayan davranışlardan sakınınız ve
larında herhangi bir şüpheye düşme- her işinizde ahiret bilincini canlı tutu-
yenlerdir. Onlar (gereğinde) Allah nuz.” Surede, tabiattaki varlıkların
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat yaratılışından ibretler alma tavsiye
ederler. İşte gerçek sadıklar bunlar- edildikten sonra birçok varlık emrine
dır.” (Kur’an-ı Kerim 49/15) verilmiş olan Süleyman Peygamber
kıssası anlatılır. Bu kıssanın arasında
Sad suresi Kur’an-ı Kerim’in otuz
Kur’an-ı Kerim okuma ile ilgili mümin-
sekizinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
lerin uyması gereken kurallar yer alır.
Seksen sekiz ayettir. Adını birinci ayet-
Bunlar: “Okuma, düşünme, düşünülen
te geçen “sad” harfinden almıştır. Sure-
ayetlerden hükümler çıkarma ve bu
ye, Kur’an-ı Kerim’in yüceliğine işaret
hükümleri diğer insanlarla paylaşma-
eden bir ayetle başlanır. Hakikati inkâr
dır.” Surede, Hz. Eyub’un yakalandığı
edenlerin psikolojik durumlarına deği-
hastalığa sabretmesine, Hz. İbrahim’in
nilir. İnkârcıların birbirlerine düşman
oğlu İshak Peygamber ve torunu Yakup
oldukları ve inanç konularında düşmüş
Peygamber’in sahip oldukları ahiret
oldukları ayrılıklar açıklanır. İnkârları
bilincine, Hz. İsmail, Elyesa ve Zülkifl
yüzünden kâfirlerin helak oluşlarına
Peygamberlerin örnek insanlar oluşuna
değinilerek Mekkeli inkârcılar uyarılır.
kısaca vurgular yapılır. Peygamberleri
Hz. Muhammed’e vahiy ve peygamber-
örnek alarak güzel bir hayat yaşayan
lik verilmesinin Allah’ın bir bağışı
müminlere cennette verilecek ödüller
olduğu belirtilir. İnkârcıların Allah
teker teker sayılır. Peygamberlere
katındaki güçsüzlüğüne değinilir. Sure-
inanmayanların da cehennemde tada-
de, peygamberlerine karşı düşmanlıkta
cakları azaplar üzerinde durulur. İnkâr-
ileri giden Nuh Kavminin, Âd Kavmi-
cıların cehennemde birbirlerini suçla-
nin, Hz. Musa’ya karşı çıkan Fira-
maları dramatik bir dille ele alınır. İn-
vun’un, Semud Kavminin ve Hz.
sanın ilk yaratılış sürecine değinilir ve
Şuayp’a itaat etmeyen Eyke halkının
onun ardından insanın şerefli bir konu-
başlarına gelen felaketler kısa ayetlerle
ma sahip olduğu vurgulanır. İblisin
hatırlatılır. Bu hatırlatmalarda Mekkeli
hakikate karşı çıkıp Allah’a isyan etme-
müşriklere uyarılar yapılır. Hz. Mu-
si anlatıldıktan sonra insandan intikam
hammed’den de inkârcılardan gelen
almak için Allah’tan kendisi için süre
saldırılara karşı sabırlı olması istenir.
istemesinden bahsedilir. Hz. Peygam-
Surede, Hz. Davut Peygambere verilen
ber’in uyarıcı, Kur’an-ı Kerim’in de
nimetler üzerinde durulur. Onun, ken-
tüm insanlar için bir öğüt ve rehber
disine verilen ilahî kitap olan Zebur’u
olduğunu bildiren ayetlerle sure son
okumasındaki güzelliğe değinildikten
bulur.
sonra davalılar arasında karar vermede-
316
saf Cemaatle namaz kılan mümin- şeyleri söylememesi tavsiye edilir ve
lerin imamın arkasında kıbleye paralel kişinin yapmadığı şeyi söylemesinin
olarak yaptıkları düzgün sıralardan her büyük bir günah olduğu belirtilir. Bu
biri. Hz. Peygamber, namazda safların ifadelerle müminlerden, inançları ile
düzgün ve sık olmasını istemiş, aralar- davranışları arasında uyumun bulunma-
da boşluk bırakılmamasını tavsiye sı istenir. Müslümanların savaş hâli
etmiştir. Cemaate erken gelmeyi teşvik başta olmak üzere birbirleri ile daya-
için ilk safta kılınan namazın sevabının nışma içinde olmaları emredilir.
daha çok olduğunu belirtmiştir. “Safla- İsrailoğulları’nın Hz. Musa’yı incitmesi
rı düzgün yapınız. Çünkü safların düz- yerilerek Müslümanlardan da Hz. Mu-
günlüğü namazın güzelliğindendir.” hammed’i incitmemeleri istenir. Surede,
(Hadis) Hz. İsa tarafından, kendisinden sonra
tüm insanlığa gönderilecek olan
Safa Hac ve umrede say ibadetinin
‘Ahmed’ adındaki peygamberin müjde-
başladığı Kâbe’nin doğu tarafındaki
si verilerek Hz. Muhammed’in son
küçük tepe. Hac ve umre yaparken
peygamber oluşuna vurgu yapılır. Allah
karşılıklı iki tepe olan Safa ile Merve
adına yalan söylemenin yanlışlığı belir-
arasında yürümek haccın vaciplerin-
tildikten sonra İslam’ın her tarafa ya-
dendir. Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’i
yılması için müminlerin çalışmaları
ve annesi Hz. Hacer’i Kâbe’nin bulun-
tavsiye edilir. İnkâr edenler zorluk çı-
duğu yere bıraktığında susuz kalan
karsa da Allah’ın dininin yayılmasına
oğluna su bulmak için Hacer, önce
kimsenin engel olamayacağı bildirilir.
Safa’ya çıkıp etrafa bakmış daha sonra
Surede, insanlığın kurtuluşunun, Al-
Merve’ye doğru koşmuştur. Hac ve
lah’a iman, peygamberine iman ve
umre yapanlar Safa ile Merve arasında
Allah’ın dinini bütün insanlığa ulaştır-
koşarak bu olayı canlandırırlar. “Şüp-
mak için çalışmakla olabileceği anlatı-
hesiz ki Safa ile Merve Allah’ın kutsal
lır. Bu görevler yerine getirildiğinde,
yerlerindendir. Kim hacceder veya
Allah’ın cennette vereceği ödüllerden
umre yaparsa bunlar arasında gidip
bahsedilir. Mekke’nin müminler tara-
gelmesinde (say yapmasında) hiçbir
fından fethedileceği müjdesi de surede
sakınca yoktur…” (Kur’an-ı Kerim
yer alır. Hz. Muhammed’e inanan mü-
2/158)
minlerin, İsa Peygamberin havarileri
Saf suresi Kur'an-ı Kerim’in alt- gibi Allah’ın dininin yayılmasına yar-
mış birinci suresidir. Medine’de inmiş- dımcı olmalarını tavsiye eden ayetle
tir. On dört ayettir. Dördüncü ayette sure son bulur.
müminlerin ‘saf saf dizilerek Allah
Saffat suresi Kur'an-ı Kerim’in
yolunda savaştıklarını’ anlattığından bu
otuz yedinci suresidir. Mekke’de inmiş-
adı almıştır. Sureye, göklerde ve yerde
tir. Yüz seksen iki ayettir. Sure, adını
bulunan tüm varlıkları Allah’ın yarattı-
ilk kelimesi olan ve ‘saf saf dizilen
ğını ve bu varlıkların kendi dilleri ile
melekler’ anlamına gelen “Saffat” ke-
Allah’a ibadet ettiklerini açıklayan
limesinden almıştır. Sureye, saf saf
ayetlerle başlanır. İnsanın yapmadığı
dizilen meleklerin, namaz kılan mümin-
317
lerin, kötülüklere engel olan İslam yer aldıktan sonra Hz. İlyas’ın peygam-
davetçilerinin, Kur’an-ı Kerim okuyup ber gönderildiği topluma yaptığı uyarı-
Allah’ın emirlerini diğer insanlara lar, kavminin onu yalanlaması ve başla-
hatırlatanların önemini vurgulayan rına gelen belalar açıklanır. Hz. Lut’un
ayetlerle başlanır. Daha sonra Allah’ın ahlaksızlıklara karşı vermiş olduğu
gökyüzünü yaratmasındaki eşsizlik ve mücadeleye yer verilir ve sapık olan Lut
güzelliğe işaret edilir ve gökyüzünün Kavminin helak oluşuna vurgular yapı-
Allah tarafından korunmasına değinilir. lır. Daha sonra da Hz. Yunus’un pey-
Evreni en güzel şekilde yaratmasına gamberliği ve peygamberlik görevini
rağmen yine de Allah’ın emirleriyle yaparken yaşadığı sıkıntılar anlatılır.
alay eden müşriklere uyarılar yapılır. Yunus Peygamberin, balığın karnında
Ölümden sonra dirilmeyi inkâr edenle- bile Allah’ı zikretmesine yer verilerek
rin, ahiret gününde inkârlarından dolayı en zor şartlarda bile Allah’la iletişim
duyacakları pişmanlıklar ele alınır. kurmanın önemine vurgu yapılır. Al-
İnkârda birbirlerine yardım edenlerin lah’a çocuk isnat edip melekleri Al-
ahirette yardımlaşamayacakları anlatı- lah’ın kızları olarak değerlendiren
lır. İnkârcıların cehennem azabını hak Mekkeli müşriklerin yanlış anlayışı
edişleri gerekçeleriyle sunulduktan üzerinde durulur. Allah’ın çocuk edin-
sonra bu azaptan kurtulmanın şartının mekten uzak olduğu kesin bir dille
Allah’a gerçek anlamda iman etmek belirtilir. İnkârcıların sapıklıkta ısrar
olduğu belirtilir. Müminlerin cennette etmelerinin kendilerine göre gerekçeleri
yararlanacakları nimetler sayılır. İnkâr- anlatılır; fakat ahirette inkârcıların piş-
cılar için hazırlanan cehennem azabıyla manlıklarının bir faydası olmayacağı
ilgili sahnelere tekrar yer verilir ve haber verilir. Hz. Peygamber’e Allah’ın
dünyada iken birbirini inkâra teşvik rahmetini haber veren, her türlü çalış-
eden, ayartmaya çalışan sözde dostların mayı yaptıktan sonra kâfirlere tavır
çekişmeleri dile getirilir. Cennet veya koymasını emreden ve müminlere vaat
cehennemde kalışın sürekli olacağı edilen zaferin mutlaka gerçekleşeceğini
anlatıldıktan sonra cehennemliklerin bildiren ayetlerle sure son bulur.
çekecekleri azaplar korkutucu bir dille
Safiyullah “Allah’ın seçkin kıldığı,
açıklanır. Surede, Hz. Nuh’un inkârcı
tertemiz insan.” anlamında Hz. Âdem.
kavminin başına gelenlere kısaca deği-
nildikten sonra Hz. İbrahim’in babasına sahabe 1. Arkadaş, dost, veli. 2.
ve toplumuna karşı verdiği iman müca- Hz. Peygamber zamanında yaşamış,
delesi ele alınır. Hz. İbrahim’in Allah’a Müslüman olarak Peygamberi çok kısa
bağlılıkta en sevdiği varlıkları bile feda bir süre olsa da görmüş, onun sohbetin-
edecek kadar samimi oluşuna yer veri- de bulunmuş ve yine Müslüman olarak
lir. Ayrıca peygamberliğin, Hz. İbra- ölmüş kimse. “Sahabelerim gökteki
him’in soyu olan Hz. İsmail ve Hz. yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız
İshak’la devam edeceği müjdelenir. doğru yolu bulursunuz.” (Hadis) 3. Hz.
Surede, Hz. Musa ve Hz. Harun’un Peygamber’e yetişmiş, ona iman etmiş
peygamberlik mücadeleleri de kısaca ve örfen “arkadaş” diye anılabilecek
318
ölçüde uzun süre onunla birlikte bulu- Buhari ve Müslim’den başka İslam
nup sohbetine devam etmiş; Hz. Mu- âlimleri de kendilerine göre sahih hadis-
hammed’in ilminden, ahlakından yete- leri kitaplarında toplamışlardır. Fakat
rince yararlanmış kimse. Arapçada, bu eserler sahiheyn kadar güvenilirlik
sahabi kelimesinin çoğulu sahabedir. kazanamamıştır. Bu iki kitap, Kur’an-ı
Sahabe ile eş anlamlı olarak kullanılan Kerim’den sonra İslam dininin en temel
‘ashap’ kelimesi ise ‘arkadaş’ anlamına iki kaynağı olarak kabul edilmiştir.
gelen sahip kelimesinin çoğuludur.
sahibitertip Ergenlik çağına gir-
Sahabeler, İslam dininin yayılmasında
dikten sonra farz olan beş vakit namazı
Hz. Peygamber’le birlikte mücadele
ara vermeden vaktinde kılan ve üzerin-
etmiş, müşriklerin saldırılarına ve çeşit-
de peş peşe altı vakit namaz borcu ol-
li işkencelere sabırla göğüs germiş
mayan kimse. Kişinin, kazaya kalan
kimselerdir. Bu sebepledir ki
namazı altı vakit olursa sahibitertip
Allahuteala, Kur’an-ı Kerim’de onları
olmaktan çıkar. Sahibitertip olan kimse
övmüş ve onlardan razı olduğunu bil-
kazaya kalmış namazları ile vakit na-
dirmiştir. Sahabelerin hepsi fazilet
mazları arasında tertibe uyması gerekir.
yönünden aynı derecede değildir. Çün-
Kazaya kalan namazını kılmadan vakit
kü Hz. Peygamber’i bir defa da olsa
namazını kılması uygun değildir.
Müslüman olarak gören kimselerle Hz.
Peygamber’in yanında sürekli kalıp sahih hadis İslam dininin emir ve
onunla birlikte bütün savaşlara katılan, yasaklarına uymada titiz davranan,
onun ilminden, ahlakından yararlanan temel inanç konularında Kur’an ve
kimselerin aynı derecede oldukları sünnete uygun bir anlayışa sahip olan,
düşünülemez. “Sahabelerime küfret- duyup öğrendiği hadisleri aynen başka-
meyin. Sizden biriniz Allah yolunda larına aktarabilen ravilerin, aralarında
Uhut Dağı kadar altın bağışlasa, onla- kopukluk olmadan birbirlerine aktardık-
rın yaptığı en küçük bir bağışın bile ları, diğer güvenilir ravilerin rivayetle-
sevabına ulaşamaz.” (Hadis) rine aykırı olmayan ve hiçbir kusuru
bulunmayan hadis. Bir hadisin sahih
sahabe kavli İslam hukukçuları-
olması için Kur’an-ı Kerim ve diğer
nın, uygulamaya ait herhangi bir konu-
sahih hadislerle mana bakımından
da hüküm verirken Kur’an-ı Kerim ve
uyumlu olması gerekir. İslam dininin
sünnette bir delil bulamadıklarında
temel ilkelerine ve inanç anlayışına
meselelerin çözümünde göz önünde
aykırı olan bir hadis sahih kabul edile-
bulundurdukları müçtehit sahabelerin
mez. Ayrıca sahih hadisler tarihî olaylar
ortak görüşleri veya herhangi bir müç-
ile uyum içinde olduğu gibi, ilim, akıl
tehit sahabenin görüşü.
ve mantık kurallarına da aykırı olamaz.
sahihan bk. sahiheyn.
Sahihibuhari Muhammed b. İsma-
sahiheyn Hz. Peygamber’den ge- il el-Buhari (194/810-256/870) tarafın-
len sahih hadisleri içerisinde toplayan dan hazırlanan ve en sahih hadislerden
Buhari ve Müslim adlı İslam âlimleri- meydana gelen hadis kitabı. İmam
nin hadis kitaplarına verilen ortak ad. Buhari tarafından hazırlanan bu kitaba
319
adına nispetle kısaca Buhari de denil- ittifak ettiği hadis’ anlamına
miştir. Çok farklı konulardaki en sağ- “muttefekun aleyh” terimi kullanılmış-
lam hadisleri içerdiğinden ‘el-Camiu’s- tır. İmam Müslim de İmam Buhari gibi
Sahih’ adı da verilmiştir. İmam Buhari, kitabına aldığı hadislerin ravilerinin
çok geniş İslam topraklarına dağılmış ahlaken ve hafıza bakımından mükem-
olan muhaddislerden zamanının ilim mel olmalarını gözetmiş ve hadisin
geleneğine uyarak gençliğini hadis senedinde yer alan ravilerin birbirleriyle
toplamakla geçirmiş ve elde ettiği tah- görüşmüş olmalarını değil, aynı çağda
minen altı yüz bin rivayetten en sağlam yaşamış olmalarının bilinmesini yeterli
kabul ettiği yedi bin üç yüz civarında görmüştür.
rivayeti seçerek bu eseri meydana ge-
sahur 1. Oruç tutan Müslümanların
tirmiştir. Sahihibuhari, tarih boyunca
imsak vaktinden (tan yerinin ağarma-
İslam âlimleri tarafından Kur’an-ı Ke-
sından) önce yedikleri yemek vakti. 2.
rim’den sonra en güvenilir kitap olma
Sahur yemeğinin yenildiği vakit. Sahura
özelliğini kazanmıştır. İmam Buhari,
kalkmak Hz. Peygamber’in sünnetidir.
kitabına aldığı hadislerin Hz. Peygam-
Hz. Muhammed, sahura kalkmayı, bir
ber’e kadar ulaşan senedindeki ravilerin
yudum su ile de olsa sahur yapmayı
ahlaken mükemmel olmalarını, hafıza
Müslümanlara tavsiye etmiştir. “Sahu-
ve zihin bakımından kusursuz olmala-
ra kalkınız. Çünkü sahurda bereket
rını ve her ravinin diğerinden bizzat
vardır.” (Hadis)
görüşerek hadisi alıp öğrenmesini şart
koştuğu için eseri ayrı bir önem ka- sait 1. Memnun, mutlu, huzurlu,
zanmıştır. neşeli, bahtı açık. 2. Dünyada iken
inancını Kur’an-ı Kerim ve sünnet te-
Sahihimüslim Müslim b. Haccac
meline oturtup davranışlarını ilahî emir-
el-Kuşeyri (204/820-261/875) tarafın-
lere göre uyarlamak suretiyle Allah’ın
dan hazırlanan ve en sahih hadislerden
rızasını kazanıp cenneti hak eden mü-
meydana gelen hadis kitabı. İmam
min. “Saitler cennettedirler. Allah
Müslim tarafından derlenen bu kitaba
onları çıkarmayı istemedikçe, gökler ve
adına nispetle “Müslim” de denilir.
yerler de var oldukça kendilerine veri-
Ayrıca “el- Camiu’s-Sahih” şeklinde de
len sonsuz bir lütuf olarak orada (cen-
isimlendirilir. İmam Müslim, hayatı
nette) sürekli kalacaklardır.” (Kur’an-ı
boyunca topladığı tahminen üç yüz bin
Kerim 11/108)
rivayetten titizlikle seçtiği yaklaşık üç
bin hadisi kitabına almıştır. sakalışerif ‘Kıymetli, değerli, mü-
Sahihimüslim en güvenilir hadis kitabı barek ve şerefli sakal’ anlamında Hz.
kabul edilen Sahihibuhari ile eşdeğerde Peygamber’in sakalının telleri için
görülmüş ve ikisine birden ‘en sahih iki kullanılan bir ifade. İslam dünyasında,
hadis kitabı’ anlamında “Sahiheyn” Müslümanlar tarafından Hz. Peygam-
denilmiştir. Buhari ve Müslim’de bir- ber’e saygının ve sevginin bir belirtisi
likte yer alan bir hadis için sahih olma- olarak sakalışerif titizlikle korunmakta-
nın en yüksek derecesinde olduğunu dır. Sakalışerif, özel günlerde; kandil-
belirtmek üzere bu ‘iki hadis âliminin
320
lerde, arefe günlerinde büyük camilerde hammed’e salatüselam ederler. Ey
ziyarete açılır. iman edenler! Siz de ona gönülden
bağlanarak salatüselam getirin!”
sala 1. Dua, rahmet. 2. Hz. Mu-
(Kur’an-ı Kerim 33/56)
hammed’e dua amacıyla okunan naat.
3. Müslümanları bayram ve Cuma salavatışerife bk. salatüselam.
namazına çağırmak, kandilleri duyur-
salih 1. İyi, hayırlı, faydalı, güzel.
mak veya bazı yerlerde cenaze için
“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman
kılınacak namazı dost, akraba ve kom-
eder, salih bir iş yaparsa onlar için
şulara haber vermek amacıyla okunan
Allah katında büyük ödüller vardır.”
salatuselam. “Ölürken aynı ahenk, sala
(Kur’an-ı Kerim 2/62) 2. Dinin emir ve
sesinden sızan,/Kulağıma doğduğum
yasaklarına uygun hareket eden, sorum-
gün okunan ezan.” (N. F. Kısakürek)
luluk bilinci taşıyan, inancı ile amelleri
salat bk. namaz. arasında uygunluk bulunan samimi
mümin. “Kim Allah’a ve Resulüne itaat
salatıvusta bk. ikindi namazı.
ederse işte onlar, Allah’ın nimet verdiği
salatüselam 1. ‘Allah’ın rahmeti peygamberler, sıddıklar, şehitler ve
ve bereketi, Hz. Muhammed’in, ailesi- salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel
nin ve ona iman edenlerin üzerine ol- arkadaştır!” (Kur’an-ı Kerim 4/69) 3.
sun.’ anlamında ‘Allahümme salli ala İnancında, niyetinde, sözlerinde ve
Muhammedin ve ala âli Muhammed’ davranışlarında dosdoğru olan ve haya-
biçimindeki dua cümlesi. “Kıyamet tının her anında doğruluğu benimseyen
gününde benim dostluğumu ve yakınlı- kimse. “ ‘Ant olsun ki, Tevrat’tan sonra
ğımı kazanacak olanlar bana en çok Zebur’da da yeryüzüne salih kullarım
salatüselam getirenlerdir.” (Hadis) 2. mirasçı olacaktır.’ diye yazmıştık.”
Hz. Peygamber’in sağlığında onun (Kur’an-ı Kerim 21/105)
sıhhat ve afiyet içerisinde olmasını arzu
salih amel 1. İyi, güzel, yararlı iş
etmek, Allah katındaki derecesinin
ve davranış. “İman eden kadın olsun
daha da artmasını istemek ve Allah’ın
erkek olsun kim salih amel işlerse
ona olan bağışlarının ahirette çoğalma-
onlara güzel bir hayat yaşatacağız. On-
sını dilemek için yapılan dua cümlesi.
ların sevaplarını yaptıklarının kat kat
Salatüselama, salavatışerife veya
fazlasıyla vereceğiz.” (Kur’an-ı Kerim
salatışerife de denir. Birçok şekli ol-
16/97) 2. Dayanaklarını Kur’an-ı Kerim
makla beraber en yaygın olanları:
ve sünnetten alan, insanın imanını güç-
“Sallallahu aleyhi vesellem”,
lendirmek için niyetli olarak yapılan
“Allâhümme salli alâ Muhammedin ve
tüm güzel davranışlar, inançlar, ibadet-
alâ âli Muhammed” “Allâhümme salli
ler ve insanlığın faydasına yapılan işler.
ala seyyidinâ Muhammedin ve ala âlihî
“Düşün zamanın akıp gidişini! Gerçek
vesahbihi vesellim” ve “Salli-Barik”
şu ki, insan ziyandadır. Ancak inanıp
dualarıdır. Salatüselam, yazımda (s.a.v)
salih amel işleyenler, birbirine hakkı
kısaltmasıyla gösterilir. “Şüphesiz
tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye
Allah ve melekleri, Peygamber Mu-
321
edenler bunun dışındadır.” (Kur’an-ı kötü davranışlardan uzak tutması ile
Kerim 103/1-3) elde edilir.
Salih Peygamber Kur’an-ı Ke- salip bk. haç.
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
salvele 1. Hz. Muhammed’in adla-
Hz. Salih’in soyu Hz. Nuh’un oğlu
rından biri anıldığında ona sevgi ve
Sam’a kadar uzanır. Hz. Salih, Şam ile
saygının bir göstergesi olarak
Hicaz arasındaki Hicr denilen yerde
salatüselam okuma. 2. İslam kültürünün
yaşayan Semud Kavmine peygamber
yazı ve konuşma dilinde Allah’a hamt
olarak gönderilmiştir. Putlara tapan
ettikten sonra Hz. Peygamber’e
Semud Kavmi, dağları delmiş, taşları
salatüselam okumanın veya yazmanın
oymuş, görkemli binalar yaparak büyük
kısaltılmış biçimi.
bir medeniyet kurmuştur. Allah’a inan-
mayan bu insanları Hz. Salih yıllarca Samed (es-Samed) “Doğmayan,
iman etmeye ve tövbeye çağırmıştır. doğurmayan, dengi olmayan, yemeyen,
Allah, bu toplumu mucize olarak yarat- içmeyen, yaratılmışların hiçbirine ben-
tığı bir dişi deve ile imtihan etmiştir. zemeyen, hiçbir şeye muhtaç olmayan,
Salih Peygambere mucize olarak veri- her şeyin varlığı ve varlığının devamı
len bu deveye dokunmak ve öldürmek kendisine bağlı bulunan, tüm var olanla-
yasaklanmıştır. Daha sonra bu inkârcı- rın başvurup yardım dileyeceği tek
lar hem Salih Peygamberi yalanlamaya varlık.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
devam etmişler hem de toplumda boz- nasından biri. “De ki: O Allah birdir.
gunculuklarının şiddetini artırıp deveyi Allah Sameddir. Doğurmamıştır, doğ-
öldürmüşlerdir. Allah, Salih Peygambe- mamıştır. Hiçbir şey Onun dengi değil-
ri ve müminleri kurtarmış, bu kötü dir.” (Kur’an-ı Kerim 112/1-4)
davranışlı insanları da bütün mal ve
mülkleriyle yok etmiştir. Samiri Hz. Musa döneminde ya-
şamış ve Musa Peygamber Allah’tan
salik 1. Bir yola giren, izleyen, bir vahiy almak için toplumundan ayrıldı-
yolu tutan, belli bir biçimde davranan. ğında İsrailoğulları’na altından buzağı
2. Allah’ın isim ve sıfatlarını iyice heykeli yapıp buna tapmaya çağıran put
öğrenip bu isim ve sıfatların anlamları- ustası. Hz. Musa, Tur Dağında Al-
nı kendi hayatında içselleştirmek, ahla- lah’tan vahiy almaya gittiği bir sırada
ki olgunluğa erişmek ve Hz. Muham- onun kavminden ayrılışını fırsat bilen
med’in ahlakıyla ahlaklanmak için Samiri, altından bir buzağı heykeli
tasavvuf yoluna giren kimse, derviş, yapmıştır. Daha sonra da insanları bu
mürit. Tasavvuf yoluna giren salikin, buzağı heykeline tapmaya çağırmıştır.
Allah’ın rızasını kazanmak için ahlaki Samiri, İsrailoğulları’nın ve Musa Pey-
olgunluğa erişmesi gerekir. Bu olgun- gamber’in gerçek ilahının bu olduğunu
luk, salikin nefsini mevki ve şöhret ve Hz. Musa’nın bu ilahı aramaya gitti-
hırsından, hasetten, kin ve nefretten, ği yalanını söyleyerek oradakilerin
kibir ve cimrilikten, yalan, gıybet, ifti- çoğunun tapınmasını sağlamıştır. Hz.
ra, dünya hırsı, zulüm gibi her türlü Musa döndükten sonra İsrailoğulları
322
yaptıkları hatayı anlamışlardır. Hz. olduğu haberleri müşriklerin yalanlama-
Musa da kavminin arasında puta tapın- ları kınanır ve Allah’ın tüm evreni ko-
ma âdetini çıkaran Samiri’yi lanetlemiş rumasıyla ilgili örnekler verilir. Surede,
ve kovmuştur. Bundan sonra Samiri de hükümdar bir peygamber olan Hz. Da-
ölünceye kadar yalnız yaşamak zorunda vut’un Zebur’u okurken bütün varlıkla-
kalmıştır. rın kendi dilleriyle Allah’ı tespih ettiği
bildirilir. Hz. Davut’un geçimini zırh
sarık 1. Başa giyilen başlık üzerine
yaparak sağladığı anlatılır. Hz. Süley-
sarılan tülbent veya şal. 2. İmamın
man’ın emrine verilen maddi ve manevi
namaz kıldırırken başına giydiği, üze-
güçler sayılır. Çok güçlü bir peygamber
rinde tülbent veya şal sarılı takke, ka-
olan Hz. Süleyman’ın gaybı bilmediği
vuk, fes.
örneklerle vurgulanır. Surede, Sebe
savm bk. oruç. halkının Allah’ın vermiş olduğu nimet-
lerin değerini bilmeyerek nankörlük
say 1. Çalışma, gayret gösterme,
yapmalarından dolayı helak oluşlarına
koşma, yürüme. “İnsan kendi say ve
değinilir. İnkârcıların, dünyada İblis’in
gayretinin karşılığını (mükafatını)
yalanlarından etkilenmeleri dile getiri-
mutlaka görecektir.” (Kur’an-ı Kerim
lirken ahirette ise şeytanın herhangi bir
53/39) 2. Hac veya umre ibadeti sıra-
etkisinin olmayacağı belirtilir. Ahirette
sında Kâbe’nin yanında bulunan Safa
cezaların bireyselliği hatırlatılır ve Al-
ile Merve tepeleri arasında dört gidiş,
lah izin vermedikçe hiçbir kimsenin
üç geliş olmak üzere yapılan yürüyüş.
yardımının olmayacağı vurgulanır.
“Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah’ın
Allah’ın insana verdiği nimetlere karşı
belirlediği kutsal yerlerdendir. Her
insanın yeterince şükretmemesinden
kim, Kâbe’yi hacceder yahut umre
dolayı, ahirette bu nimetlerden sorgu-
yaparsa bunların arasında say etme-
lanmalarıyla ilgili açıklamalar yapılır.
sinde hiçbir sakınca yoktur...” (Kur’an-
İnkârcıların bu dünyada ve kıyamet
ı Kerim 2/158)
gününde başlarına gelecek azabı inkâr
Sebe suresi Kur'an-ı Kerim’in otuz etmelerinin yanlışlığına değinilir. Ahiret
dördüncü suresidir. Mekke’de inmiştir. gününde inkârcıların kendi aralarındaki
Elli dört ayettir. Adını, Yemen’de bir hesaplaşmaları ele alınır. Mekke zen-
bölge ve kabile olan ‘Sebe’ kelimesinin ginlerinin şımarıklıkları ile inkârda ileri
geçtiği on beşinci ayetten almıştır. gitmeleri arasında ilgi kurulur. Ahirette
Sureye, dünyada ve ahirette her türlü ise onlara bu zenginliklerinin hiçbir
övgü ve hamdın yalnızca Allah’a ait yararının olmayacağı kesin bir dille
olduğunu haber veren ayetlerle başla- belirtilir. Surede, meleklere tapan put-
nır. Allah’ın yerde ve gökte olan her perestlerle meleklerin yüzleştirilmeleri-
şeyi bildiği gibi gaybı da bildiği haber ne ve müşriklerin bu tapınmadan duy-
verilir. İnsanın yapmış olduğu her şeyi dukları pişmanlıklara yer verilir. Müş-
Allah’ın kayda aldığı anlatılır. Ölüm- riklerin inkârcılıklarında, atalarının
den sonra dirilmenin gerçek olduğu taklitçisi oldukları belirtilir. Putperestle-
hatırlatılır. Hz. Peygamber’in vermiş re, Hz. Peygamber’in bir öğüt getirdiği,
323
bu öğüt karşılığı ücret istemediği hatır- secavend 1. Kur'an-ı Kerim okur-
latılarak Hz. Muhammed’e iman etme- ken nerelerde durulup durulmayacağını
leri tavsiye edilir. Putların hiçbir şeyi veya durak yerlerini gösteren işaretler,
yaratmaya güçlerinin yetmeyeceği harfler. 2. Kur'an-ı Kerim’i doğru ve
söylendikten sonra insanın her türlü anlamına uygun biçimde okumak için
sapkınlıktan Kur’an-ı Kerim ile koru- konulan işaretler. Secavendler, Türkçe-
nacağı bildirilir. Ahirette azabı görünce deki noktalama işaretlerine benzer.
tüm inkârcıların iman etmek isteyecek- Okunan yerin anlamı göz önüne alına-
lerini fakat böyle bir günde imanın rak konulur. Secavendler, ilk defa Mu-
yararlı olmayacağını anlatan ayetlerle hammed b. Tayfur es-Secavendi (ö.
sure son bulur. 560/1165) tarafından belirlendiğinden
dolayı onun adına nispeten Secavend
sebil 1. Yol, cadde, tarik. 2. Yüce
denilmiştir.
Allah’ın yapılmasını emrettiği, Hz.
Peygamber’in uygulamada örnek oldu- seccade Üzerinde namaz kılınan
ğu her türlü hayır. Türk kültüründe halı, yaygı, tahta, kumaş, hasır ve tabak-
sebil denilince daha çok çeşme akla lanmış hayvan postu. Seccadeler dinen
gelir. Bundan dolayı birçok hayır sahi- temiz sayılan şeylerden yapılmalıdır.
bi, Allah’ın rızasını kazanmak için Kullanımı yasak olan şeylerden seccade
çeşme yaptırır. Cami, okul, hastane, yapılmaz. “Somurtuş ki bıçak, nara ki
yol, aşevi, huzur evi ve öksüzler yurdu tokat,/Zift dolu gözlerde karanlık kat
yaptırmak da sebil olarak adlandırılır. kat…/Yalnız seccademin yüzünde şef-
“Kanalların izi yok, köprüler harap kat,/Beni kimsecikler okşamaz ma-
olmuş,/Sebiller kurumuş, çeşmeler dem,/Öp beni alnımdan sen öp secca-
serap olmuş.” (M. A. Ersoy) dem!” (N. F. Kısakürek)
sebt günü Yahudilerce dinlenme secde 1. İtaat etme, emrine uyma,
günü kabul edilen ve kutsal sayılan baş eğme. “Bilmez misin? Göklerde ve
cumartesi günü, şabat. yerde olan tüm varlıklar; güneş, ay,
yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve
Seb’ulmesani 1. Farz olsun nafile
insanların birçoğu Allah’a secde etmek-
olsun bütün namazlarda okunması
tedirler…” (Kur’an-ı Kerim 22/18) 2.
zorunlu olan ve yedi ayetten oluşan
Namazda alnı, burnu, elleri, dizleri ve
Fatiha suresi. “Ant olsun ki sana
ayak parmaklarını yere koyup orada
seb’ulmesaniyi ve şanı yüce olan
Allah’ın yüceliğini Hz. Peygamber’in
Kur’an’ı verdik.” (Kur’an-ı Kerim
öğrettiği dualarla anma. Hz. Peygamber
15/87) 2. Kur’an-ı Kerim’deki emirler,
secdede “Ey Yüce Rabbim! Sen her
yasaklar, müjdeler, uyarılar, örnekle-
türlü eksik ve yanlış anlayıştan uzak-
meler, verilen nimetler ve geçmiş üm-
sın.” anlamındaki “Subhane Rabbiye’l-
metlerin haberlerine verilen ortak ad. 3.
Âlâ” duasının okunmasını istemiştir.
Kur’an-ı Kerim’in Bakara, Âl-i İmran,
“Sevabı en çok olan namaz, secdesi
Nisa, Maide, Enam, A’raf ve Yunus
uzun olandır.” (Hadis) 3. Allah’ın ver-
surelerinden oluşan yedi uzun suresi.
miş olduğu nimetlere şükür amacıyla
324
veya başa gelen bir belanın Allah tara- dığı açıklandıktan sonra inkârcıların
fından giderilmesinden dolayı alınla ahiretteki barınağı olan cehennemin
burun yere değecek biçiminde yere tasviri yapılır. İnsanı cehenneme girdi-
kapanma ve dua etme. İslam dinine recek olan en büyük suçun ‘inkâr’ oldu-
göre Allah’tan başka hiçbir varlığa ve ğu vurgulanır. Surede, Allah’ın
kutsala secde edilmez. Secde sadece İsrailoğulları’na verdiği nimetler hatır-
Allah’a yapılır. “Kulun Allah’a en latılır. Mekkelilere; “Hz. Peygamber’in
yakın olduğu an secde anıdır. Secde ve Kâbe’nin değerini bilirseniz sizi de
hâlinde çok dua ediniz.” (Hadis) insanlığın önderi yaparız.” mesajı veri-
lir. Mekke gibi sıcak ve suyun az oldu-
secdeyisehiv bk. sehiv secdesi.
ğu bir yerde suyun önemine değinilir.
secdeyitilavet bk. tilavet secdesi. Hayattan ümit kesildikten sonra; ölüm
anında iman etmenin geçerli olmayaca-
Secde suresi Kur’an-ı Kerim’in
ğını ve kıyamet gününde inkârcıların
otuz ikinci suresidir. Mekke’de inmiş-
pişmanlıklarının kendilerine bir yarar
tir. Otuz ayettir. Adını on beşinci ayette
sağlamayacağını bildiren ayetle sure
geçen “secde” kelimesinden almıştır.
son bulur.
Sureye, Kur’an-ı Kerim’in Allah tara-
fından indirildiğini bildiren ayetlerle seddizerayi 1. Kötü, çirkin iş ve
başlanır. Hz. Peygamber’in görevinin davranışları, harama giden yolları en-
en yakınından başlayarak insanları gelleme. 2. Kur’an-ı Kerim ve sünnette
uyarmak olduğu bildirilir. Yaratmada yasaklanmış olan şeyleri işlemeye sebep
eşsiz olan, görülen ve görülmeyen olacak yolları ortadan kaldırma, engel-
âlemlerde birçok şeyi yaratan Allah’ın leme. Kur’an-ı Kerim’e göre içki ve
kitap göndermeye de gücünün yettiği uyuşturucu yasaktır. İçki ve uyuşturucu
haber verilir. Surede, insanın hiçbir şey kullanımını özendiren her türlü rekla-
değilken önce topraktan yaratılıp sonra mın yapılmasına yasal engeller getir-
da ana rahminde geçirdiği evreler sayı- mek seddizerayidir. İslam fıkhındaki
lır. Ölümden sonra dirilişin mutlaka seddizerayi ilkesiyle, kötülükle beraber
gerçekleşeceği, insanların Allah’ın kötülüğe götüren yolların kapatılması
huzurunda hesaba çekilecekleri, hesabı amaçlanır.
kötü olanların cehennem azabını hak
sefih 1. Akılsız, beyinsiz, bilgisiz,
edişleri örnekleriyle anlatılır. Surede,
cahil, kıt görüşlü, düşüncesiz. “Sefih bir
Allah’ın ayetlerine iman eden mümin-
şekilde cahilce çocuklarını öldürenler
lerin niteliklerine yer verilir. Bunlar:
ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı,
“Allah’a tam anlamıyla iman ve itaat,
Allah’a iftira ederek haram sayanlar
kibirlenmeme, geceleri namaz kılma,
(dünyada ve ahirette) büyük bir zarar-
günahlardan tövbe etme ve kendilerine
dadırlar; onlar sapıtmışlardır ve zaten
verilen rızıklardan fakirlere pay ayır-
doğru yolda da değillerdi.” (Kur’an-ı
madır.” Tüm bu güzel nitelikleri davra-
Kerim 6/140) 2. İslam dininin ve aklın
nışa dönüştürmenin karşılığının cennet
gereklerine aykırı davranan ve harcama-
olduğu müjdelenir. Bu niteliklere sahip
larda bulunan. “Allah’ın sizin için ge-
olan müminlerle inkârcıların eşit olma-
325
çim kaynağı yaptığı mallarınızı sefihle- yerden yaklaşık doksan kilometre uzak-
re vermeyin…” (Kur’an-ı Kerim 4/5) 3. lıktaki bir yere on beş günden az kal-
İslam dininin ve örfün uygun görmediği mak üzere yapmış olduğu yolculuk.
alanlarda zamanını geçiren ve toplu- “… Sizden kim (Ramazan ayında) hasta
mun hiçbir değer yargısını önemseme- olur veya seferîlik hâlinde bulunursa
yen. tutamadığı günler sayısınca diğer gün-
lerde tutar…” (Kur’an-ı Kerim 2/184)
seferî 1. Yolculuğa çıkan, uzak ye-
re giden. 2. Doğup büyüdüğü, yerleştiği seher Tan yerinin ağarmasından
veya işi gereği yaşamını sürdürdüğü veya sabah namazının vaktinin girme-
yerden doksan kilometre uzaklıktaki bir sinden önceki gecenin son üçte birlik
yere on beş günden az kalmak üzere vakti. Seher vakitlerini değerlendirmek,
yolculuk yapan kişi. İslam bilginleri, Hz. Peygamber’in sünnetidir. Kur’an-ı
seferî olan kimsenin namaz, cuma na- Kerim’de de seher vaktinde kalkmayı,
mazı, oruç, kurban, mest üzerine mesh tövbe etmeyi, dua etmeyi, Kur’an-ı
gibi ibadetlerinin durumu açısından, Kerim okumayı ve namaz kılmayı tav-
vatanı üç grupta ele almışlardır: 1. siye eden ayetler vardır. “(Allah’ın
Vatanıasli: İnsanın doğduğu, büyüdüğü, korumasına giren ve İslam’ın helal-
yerleşmeye karar verdiği yer. 2. haram sınırına uyan) müminler, gecele-
Vatanısükna: Kişinin 15 günden az ri az uyurlar; seherlerde Allah’tan
kalmak niyeti ile memleketinden ayrılıp bağışlanma dilerler.” (Kur’an-ı Kerim
gittiği yer. Kişi burada seferi olduğun- 51/17-18)
dan 4 rekâtlı farzları 2 rekât kılar, ister-
sehiv secdesi 1. Yanılma, unutma
se orucunu kazaya bırakabilir. 3.
secdesi. 2. Bir namazın vaciplerinden
Vatanıikamet: Kişinin bir görev ya da
birini unutarak veya hatalı olarak terk
benzeri bir sebepten ötürü on beş gün-
eden veya erteleyen ya da namazın
den fazla kalmaya niyet edip yerleştiği
farzlarından birini geciktiren kişinin bu
yer. Vatanıikamette bulunan kişiler
hatasına bedel olarak namazın sonunda
misafire tanınan kolaylıklardan yararla-
yapması gereken iki secde. Sehiv secde-
namazlar. Seferî olan kimse isterse
sinin yapılış biçimi şöyledir: Namazın
cuma namazını kılar, isterse cemaat
son oturuşunda Tahiyyat duası okunur,
cuma namazından çıktıktan sonra öğle
sağ tarafa veya her iki tarafa selam
namazını kılabilir. Kurban kesmek de
verilir, sonra peş peşe iki secde yapılır.
seferî olan kimseye vacip değildir;
Sonra da oturulup Tahiyyat, Salli-Barik
isterse kesebilir. “Mukim olanlar bir
ve Rabbena duaları okunarak selamla
gün bir gece mest üzerine mesh yapar-
namaz bitirilir. “Sizden birisi namazın-
lar. Seferî olanlar ise üç gün üç gece
da şüpheye düşerse, doğrusunu araştır-
mesh yaparlar.” (Hadis)
sın ve namazını kanaatine göre tamam-
seferîlik 1. Yolculuk, yolculuğa lasın. Sonra selam verip sehiv secdesi
çıkma, uzak bir yere gitme. 2. Bir kim- yapsın.” (Hadis)
senin doğup büyüdüğü, yerleştiği veya
selam 1. Barış. “Rahman’ın has
işi gereği yaşamını sürdürdüğü bir
kulları, yeryüzünde tevazu ve vakar
326
içinde yürürler ve ne zaman kötü niyet- ğerli insanlar. 2. Hz. Peygamber’in
li, dar kafalı kimseler kendilerine laf döneminden itibaren sahabe, tabiin ve
atacak olsalar (sadece) selam derler.” tebeitabiinden olan Müslümanlar.
(Kur’an-ı Kerim 25/63) 2. Esenlik.
Selefiye Allah’ın sıfatları ve fiilleri
“Allah, (sizi) selam yurduna (cennete)
başta olmak üzere inanç konularına ait
davet ediyor. O, dilediğini en doğru
olan ayet ve hadisleri hiçbir yorum
yola ulaştırır.” (Kur’an-ı Kerim 10/25)
yapmadan oldukları gibi kabul edip
3. Emniyet, güven. “…Selam, hidayete
iman eden ehlisünnet mezhebi. Sahabe
tabi olanların üzerine olsun!” (Kur’an-
döneminden sonraki ilk devir mezhep
ı Kerim 20/47) 4. Kurtuluş, doğruyu
imamları, önde gelen fıkıh ve hadis
bulma, hidayete erme. “Allah, onunla
âlimleri Selefiye olarak kabul edilir.
(Peygamberle) rızasına uyanları selam
Selefiye Mezhebi sonraki asırlarda
yollarına iletir. Ve onları kendi izniyle
Ahmed b. Hanbel’in fıkıh ekolüne bağlı
karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dos-
âlimler tarafından devam ettirilmiştir.
doğru yola iletir.” (Kur’an-ı Kerim
Ayet ve hadis metinlerine sıkı sıkıya
5/6) 5. Müslümanların birbirlerine iyi
bağlı olan Selefiye, tartışmalı konulara
niyet ve saygı, sevgi dileklerini bildir-
fazla girmemişlerdir.
mek üzere söyledikleri “Allah sana
sağlık, afiyet, esenlik, barış, güven, selem Bir malın parasının peşin
huzur, sevgi versin.” anlamında dua ödenip malın ise daha sonra teslim
cümlesi. İslam dininde selamlaşmak edilmesi yoluyla gerçekleşen bir alışve-
önemli bir sünnettir. Selam veren kişiye riş biçimi. Selemin caiz olduğu konu-
“aleyküm selam” ya da “ve aleyküm sunda fakihler, Kur’an-ı Kerim’den,
selam” diye karşılık vermek gerekir. sünnetten ve icmadan deliller ortaya
“Küçük, büyüğe; yürüyen, oturana; koymuşlardır. Bundan dolayı paranın
sayıca az olan çok olanlara selam peşin, malın ise veresiye olarak teslimi
verir.” (Hadis) “İnsanların en hayırlısı konusunda İslam bilginleri görüş birliği
fakir ve muhtaçlara yemek yediren ve içindedirler. Selem akdine toplumun
tanıdığına tanımadığına (ayrım yapma- ihtiyacı olduğu gibi ticaretin canlılık
dan) selam verendir.” (Hadis) kazanmasında da selem akdinin büyük
katkısı vardır. “Kim bir selem alışverişi
Selam (es-Selam) “Her türlü ek-
yaparsa (alacağı malın) ölçüsünü, tartı-
siklikten, noksanlıktan uzak olan, ya-
sını ve teslim zamanını tam olarak be-
ratmasında kusursuz, kullarına güven-
lirlesin.” (Hadis)
lik, barış, esenlik ve sağlık veren.”
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından sema 1. Mevlana Celaleddin Ru-
biri. “Selam Allah’ın isimlerinden mi’nin kurmuş olduğu Mevlevîlik tari-
birisidir. Bu nedenle selamı aranızda katında dervişlerin kendilerinden geçe-
yayınız.” (Hadis) rek ayakta Allah’ı zikretmeleri, musiki-
nin etkisiyle coşup dönmeleri. “Yerden
selefisalihin 1. Hz. Peygamber dö-
kanat kanat kopan azade ruh-
nemi ve ondan sonraki üç asırda yaşa-
lar/Rabbim!... Bırak; semalara varsın
mış olan İslam büyükleri, âlimler, de-
sema ile!” (A. N. Asya) 2. Hadislerin
327
toplanma döneminde bir öğrencinin putlar edinmişlerdir. Bu kavmin
hadis âlimi olan hocasından hadisleri Kur’an-ı Kerim’de anılmasının nedeni;
dinleyerek öğrenme şekli. inkârcılıklarında ileri gidip helak olma-
larından dolayı insanların ibret almala-
semavi din Allah tarafından gön-
rını sağlamak içindir. Kur’an-ı Kerim’e
derilen, vahye dayanan, Allah’tan gel-
göre Allah, Semud Kavmine mucize
diği şekliyle korunan ve insanlara,
olarak dişi bir deve göndermiş ve ona
yalnızca Allah’a imanı ve ibadet etmeyi
dokunmamalarını emretmiştir. Onlar ise
emreden din. İslam dinine göre, din
mucize olarak gönderilen bu deveyi
koyucu sadece Allah’tır. Hiçbir insan
öldürmüşlerdir. Yüce Allah da koyduğu
hatta peygamberler bile kendiliklerin-
kurallara uymayan bu kavmi helak
den din oluşturamazlar. Allah’ın vahyi-
etmiştir.
ne ve peygamberlerin davetine dayan-
mayan inanç ve ibadet biçimleri semavi senet bk. isnat.
din değildir. Semavi din, Allah’ın zat
seriyye 1. Hz. Peygamber’in ku-
ve sıfatlarında tek olduğunu ve ondan
manda etmediği küçük askeri birlik,
başkasına ibadet edilmeyeceğini bildi-
öncü kuvvet, akıncı birliği. 2. Hz. Mu-
rir. Kur’an-ı Kerim, Hz. Âdem’den Hz.
hammed’in kendisinin katılmayıp askerî
Muhammed’e kadar Allah’ın gönder-
sancağı arkadaşlarından birine vererek
miş olduğu tek semavi dinin İslam
onun komutası altında gerçekleştirdiği
olduğunu söyler.
askerî hareketler.
semavi kitaplar bk. İlahî kitaplar.
Serverikâinat ‘Kâinatın önderi,
Semi (es-Semi) “Gizli ve açık her efendisi ve övünç kaynağı’ anlamında
şeyi duyan, insanın kalbinden geçenleri Hz. Muhammed’e verilen unvan.
bile işitip bilen, kullarının yapmış ol-
setriavret Müslüman erkek ve ka-
duğu duaları boş çevirmeyen.” anla-
dınların namazda ya da dinen evlenmesi
mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
yasak olmayan kişilerin yanında örtül-
Semi, aynı zamanda Allah’ın sıfatların-
mesi gereken yerlerini örtmeleri, dinin
dan biridir. “Ey iman edenler! Allah’ın
belirlediği avret yerlerini kapatmaları.
ve Resulünün (emrettiği şeyin) önüne
Setriavret, aynı zamanda namazın farz-
kendinizi koymayın, Allah’a karşı so-
larından biridir. Erkeklerin avret yerleri
rumluluğunuzun bilincinde olun. Allah,
ile kadınların avret yerleri farklıdır.
kesinlikle Semi ve Âlimdir.” (Kur’an-ı
İslam dinine göre erkekler için avret
Kerim 49/1)
yeri göbekten diz kapaklarının altına
Semud kavmi Kur’an-ı Kerim’de kadar olan yerdir. Kadınların ise yüzleri
adı geçen ve kendilerine peygamber ile elleri dışında bütün bedenleri avret
olarak Hz. Salih’in gönderildiği, Hicaz kabul edilir.
ile Suriye arasındaki Vadilkura’da
sevap 1. Bir şeyin karşılığını ver-
yaşamış eski bir Arap kabilesi. Semud
me, ödeme, mükâfat, ecir. 2. Kişinin
Kavmi, Ad Kavminden sonra Allah’a
iman, ibadet, ahlak ve tüm güzel davra-
isyan edip inkâra sapmış ve kendilerine
nışlarının karşılığı olarak Allah tarafın-
328
dan kendisine verilen ödül; mükâfat. iyilerden bir peygamber olacak Yah-
“…Hicret edip Allah yolunda eziyet ya’nın (doğumunu) müjdelediler.”
çeken müminlerin günahlarını affede- (Kur’an-ı Kerim 3/39) Hz. Peygamber,
ceğim ve onları içlerinden ırmaklar bir üstünlük ve şeref unvanı olan seyit
akan cennetlere sokacağım. Allah, kelimesini kötü insanlar için kullanmayı
katından bir sevap olarak (bunları yasaklamıştır. “Münafıklara seyit de-
verecektir). Çünkü sevabın en güzeli meyin. Eğer onlara “seyidim” derseniz
Allah katındadır.” (Kur’an-ı Kerim Rabbiniz Allah’ı kızdırmış olursunuz.”
3/195) 3. Allah’ın rızasına uygun iş ve (Hadis) 3. Hz. Peygamber’in soyunu,
davranışın karşılığı, ilahî ödül. “…Kim torunu Hz. Hüseyin aracılığıyla devam
ki ahiret sevabını isterse, kendisine ettiren müminler, Hz. Hüseyin’in so-
kesinlikle ondan veririz. Şükredenleri yundan gelenler.
mükâfatlandıracağız.” (Kur’an-ı Kerim
seyyie 1. Günah, kötülük, çirkinlik,
3/145)
fenalık. “Kim bir seyyie işler ve işlemiş
Sevr mağarası Hz. Muhammed’in olduğu günah bütün benliğini kuşatırsa,
Mekke’den Medine’ye hicreti esnasın- işte onlar cehennem ehlidirler ve orada
da Hz. Ebubekir ile beraber Mekkeli sürekli kalacaklardır.” (Kur’an-ı Kerim
müşriklerden gizlenmek için üç gün 2/81) 2. İşlenmesine dinin onay verme-
kaldığı mağara. Sevr mağarası, Mek- diği küçük günahlar, suçlar. “Eğer size
ke’nin güney tarafına yaklaşık beş yasaklanan günahların büyüklerinden
kilometre uzaklıktaki Sevr dağındadır. kaçınırsanız, seyyielerinizi bağışla-
Büyüklü küçüklü birçok tepeden oluşan rız…” (Kur’an-ı Kerim 4/31) 3. İs-
Sevr dağında çok sayıda mağara vardır. lam’ın haram sayıp çirkin gördüğü söz,
Hz. Peygamber, müşriklerin baskısın- inanış, iş ve davranış. “Şayet kitap ehli
dan kurtulmak, İslam dinini yaymak ve iman edip, Allah’ın emirlerine uygun
dinin emirlerini rahatça yaşamak için davransaydı; onların seyyielerini kesin-
Medine’ye hicret ederken Hz. Ebu likle bağışlardık…” (Kur’an-ı Kerim
Bekir ile bu mağaraya sığınmıştır. 5/65) 4. Dünyada ve ahirette insanı
üzüp kederlendiren her türlü kötülük.
seyfullah 1. Allah’ın kılıcı. 2. Or-
“İyilikle seyyie bir olmaz. Sen (seyyieyi)
duyu sevk ve idaredeki üstün başarısı
en güzel bir tavırla önle. O zaman gö-
ve cesaretinden dolayı Hz. Peygamber
rürsün ki seninle arasında düşmanlık
tarafından Hz. Halid b. Velid’e verilen
bulunan kimse sanki yakın bir dost
unvan.
olur” (Kur’an-ı Kerim 41/34)
seyit 1. Efendi, reis, ileri gelen,
seyrisüluk Tasavvuf ilminde
başkan, önder, eşraftan olan. “(Cehen-
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in
nemlikler) Ey Rabbimiz! Seyitlerimize
sünnetini bilen, onun ahlakıyla
ve büyüklerimize itaat ettik, onlar da
ahlaklanan manevi bir önderin deneti-
dosdoğru yoldan bizi saptırdılar.”
minde Allah’ı gerçek anlamda tanıma,
(Kur’an-ı Kerim 33/67) 2. İlim, ahlak
onu aşk derecesinde sevme ve onu
ve erdem bakımından üstün olan.
görüyormuşçasına bir ibadet bilinci
“(Melekler) seyit, nefsine hâkim ve
329
kazanabilme amacıyla çıkılan manevi “Hz. Peygamber’e ve onun Allah tara-
yolculuk; ruh ve ahlak eğitimi. fından getirmiş olduğu dinî emirlere
Seyrisülukunu tamamlamayan insanla- içtenlikle ve gösterişten uzak olarak
rın bir başkasını eğitmesine izin veril- inanan.” anlamında Hz. Ebu Bekir’in
mez. sıfatı. Mekkeli müşrikler, Hz. Peygam-
ber’in Miraç olayını inkâr etmişler ve
sıdk 1. Doğruluk, doğru sözlülük,
diğer insanların da inkâr etmeleri için
samimi davranış, içtenlik. “Allah hak-
yoğun çaba göstermişlerdir. Hz. Ebu
kında yalan uyduran ve kendisine gelen
Bekir’e de Miraç olayını anlatmışlardır.
sıdkı yalanlayandan daha zalim kim
Hz. Ebubekir ise Hz. Peygamber’in
olabilir? İnkârcıların durak yeri ce-
Miracını tereddüt etmeden kabul ettiğini
hennem değil midir?” (Kur’an-ı Kerim
onlara söylemiş ve bu güzel davranışı-
39/32) 2. Öz ile sözün, söz ile davranış-
nın üzerine Hz. Peygamber de ona
ların birbirine uyması, kişinin olduğu
sıddık sıfatını vermiştir.
gibi görünüp göründüğü gibi olması
durumu. “Sıdk, insanı iyilik yapmaya; sılayırahim 1. Akraba ziyareti.
yapılan iyilik ise kişiyi cennete götürür. “Sılayırahim yapmayan cennete gire-
Yalan ise insanı kötülük yapmaya; mez.” (Hadis) 2. Anne baba başta olmak
yapılan kötülük ise insanı cehenneme üzere tüm akrabalar arasında güzel
götürür.” (Hadis) 3. “Allah’tan almış ilişki kurma, onları ziyaret etme, hâl ve
oldukları emirleri insanlara olduğu gibi hatırlarını sorma, maddi manevi yar-
bildiren ve hayatlarının hiçbir anında dımda bulunma, gönüllerini alma. Ak-
hiçbir şekilde yalan söylemeyen ve rabaları arayıp sorma, ihtiyacı olanlara
dosdoğru davranan.” anlamında pey- yardımda bulunma, onlarla görüşme,
gamberlerin sıfatlarından biri. “(Pey- sohbette bulunma, kendilerine selam ve
gamberleri) rahmetimizle ödüllendir- hediye gönderme İslam ahlakının gerek-
dik. Ve onlara doğru olanı başkalarına lerindendir. İslam dini, akrabaları fakir-
ulaştırmaları için üstün bir sıdk dili lik içinde kıvranırken, kişinin zevk ve
bahşettik.” (Kur’an-ı Kerim 19/50) sefa içinde yaşamasını günah sayar ve
sılayırahim çerçevesinde onlara yar-
sıddık 1. Hiçbir zaman yalan söy-
dımda bulunmayı emreder. “Kim Al-
lemeyen ve yerine getiremeyeceği sözü
lah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa
vermeyen, sözünde duran, çok dürüst.
sılayırahim yapsın.” (Hadis)
“Kitapta bir de İbrahim’i an. Gerçek-
ten o, sıddık bir peygamberdi.” sıratımüstakim 1. Allah’ın göster-
(Kur’an-ı Kerim 19/41) 2. Hakkı ve diği dosdoğru yol, İslam dini. “Şüphesiz
gerçeği tereddütsüz kabullenen, gerçek- ki Allah benim de sizin de Rabbinizdir.
lere içtenlikle inanan. “Kim Allah’a ve Her türlü kulluğu yalnızca ona yapınız.
Peygambere itaat ederse, işte onlar, İşte sıratımüstakim budur.” (Kur’an-ı
Allah’ın kendilerine nimet verdiği pey- Kerim 3/51) 2. Kur’an-ı Kerim’in emir-
gamberler, sıddıklar, şehitler ve lerinin ve koymuş olduğu ahlaki ilkele-
salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel rin Hz. Peygamber’in yaşadığı biçimde
arkadaştır!” (Kur’an-ı Kerim 4/69) 3. yaşanması. “(Ya Rabbi!) Yalnızca sana
330
kulluk eder, yalnızca senden yardım aracılığı ve yardımı ile belli bir amacı
dileriz. Bizi sıratımüstakime; nimet gerçekleştirmek için çeşitli biçimlerde
verdiğin kimselerin sıratına (yoluna) uygulanan ve etkili olduğu kabul edilen
ulaştır. Gazaba uğramış olanların ve eylem. “İnsanı helake düşüren yedi
sapmış olanların sıratına (yoluna) büyük günahtan kaçının: Allah’a hiçbir
değil.” (Kur’an-ı Kerim 1/5-7) varlığı ortak koşmayın, hırsızlık yapma-
yın, zina etmeyin, kimseyi haksız yere
sırat köprüsü 1. Kıyamet koptuk-
öldürmeyin, sihir yapmayın, cihattan
tan sonra insanların mahşerde sorgu-
kaçmayın, insanların namusuna iftirada
lanmalarının sonucunda cennetlik veya
bulunmayın!” (Hadis) 3. Bedenlere,
cehennemlik olmak için üzerinden
ruhlara, gönüllere etki eden, insanı
geçecekleri yol. “Ne güzel yapıdır
hasta eden, karı ile kocanın arasını açan
cennet yapısı/Çok aradım görünmedi
birtakım dökümler, yazılar, tılsımlar ve
kapısı/Benim korktucağım sırat köprü-
ayinler. İslam dinine göre sihir yapmak
sü/Cehennem üstüne kurulur bir gün.”
ve yaptırmak kesinlikle haramdır. Sih-
(Karacaoğlan) 2. Mahşer yerinden
rin her türlüsünden uzak durmak gere-
itibaren cehennemin üzerinden cennete
kir. “Bir düğüme üfüren sihir yapmış
kadar uzanan ve insanların dünyada
olur. Sihir yapan da şirke girer.” (Ha-
yapmış oldukları davranışlar ve imanla-
dis)
rına göre üzerinden geçecekleri veya
geçemeyecekleri köprü. “Cehennemin sihirbaz Sihir yapan, sihirle uğra-
ortasına sırat köprüsü kurulur. Ora- şan, büyücü. “Her kim falcıya, gaipten
dan, peygamberlerden ümmetleriyle haber verene ve sihirbaza giderek on-
beraber geçenlerin ilki ben olacağım. lardan bir şey sorar, söylediklerine
Peygamberlerden başka o gün kimse inanır ve tasdik ederse küfre düşer.”
konuşamaz. Peygamberlerin sözleri de (Hadis)
‘Ey Allah’ım! (Ümmetimi) kurtar.’
sika 1. Adalet ve zapt özelliği taşı-
olur.” (Hadis)
yan hadis ravisi. 2. Hafıza bakımından
siccin 1. Yerin en alt tabakası. 2. bir kusuru olmayıp duyduğu ve ezber-
Kâfirlerin ve Allah’a isyanda aşırı gi- lediği hadisleri aynen nakledebilen ravi,
denlerin dünyada iken yapmış oldukları hadis bilgini. Hadis âlimleri, bugün
her türlü söz ve davranışın yazıya geçi- elimizde bulunan hadis kitaplarını mey-
rildiği amel defteri. “Facir olanların dana getirirken “sika” olan kişilerden
kitabı şüphesiz siccindedir. Siccinin ne hadis almaya özen göstermişlerdir.
olduğunu bilir misin? Siccin yazılı bir Çünkü bir hadisin sahih olması öncelik-
kitaptır.” (Kur’an-ı Kerim 83/7-9) 3. le ravilerinin sika olmasına bağlıdır. Bu
Allah’ı ve emirlerini inkârda direnenle- nedenle muhaddisler, ravilerin sika olup
rin girecekleri cehennemin bir bölümü. olmamaları ile ilgili geniş çaplı çalışma-
lar yapmışlardır.
sihir 1. Büyü, tılsım, aldatma, hile
yapma, bir şeyi veya bir olayı gerçek sikaye Kâbe’ye gelen hacılara ve
şeklinin dışında gösterme. 2. İnsana ziyaretçilere su ve zemzem dağıtma
yönelik olarak birtakım gizli güçlerin görevi. Sikaye görevi, Hz. Peygam-
331
ber’in dedelerinden olan Kusay(ö. suhuf 1. Sayfalar, yapraklar, kitap-
480?)’dan itibaren kurumsallaşmıştır. çıklar. 2. Dört büyük kitaptan ayrı ola-
Kureyş kabilesi, Kusay’dan kalma bu rak Yüce Allah’ın Cebrail aracılığı ile
geleneği sürdürmüştür. Hz. Peygamber, bazı peygamberlerine gönderdiği dinî
sağlığında sikaye görevini amcası Ab- emirler ve bu emirleri içeren sayfalar.
bas’a vermiştir. “(Siz ey müşrik- Suhuf denilen kitapçıklar şu peygam-
ler!)Hacılara karşı yaptığınız sikaye berlere gönderilmiştir: Hz. Âdem’e 10,
görevini ve Mescidiharam’a karşı ver- Hz. Şit’e 50, Hz. İdris’e 30, Hz. İbra-
miş olduğunuz tamirat ve bakım görev- him’e 10 sayfa. “Ahiret (hayatı) daha
lerini, Allah’a, ahiret gününe ve Allah iyi ve daha kalıcıdır. Bu (hükümler)
yolunda cihat etmekle denk mi tutuyor- elbette ilk suhufta da vardı. İbrahim’in
sunuz? Allah katında bunlar eş değerde ve Musa’nın suhufunda.” (Kur’an-ı
değildir…” (Kur’an-ı Kerim 9/19) Kerim 87/17-19)
sinagog bk. havra. sulh 1. Barış, anlaşma. “Eğer bir
kadın kocasının uzaklaşmasından veya
siyer 1. Yol, gidiş, hâl ve hareket,
yüz çevirmesinden endişe ederse, o
yaşayış tarzı. 2. Hz. Muhammed’in
kadınla erkeğin aralarını sulh yoluyla
hayatını, onun yaşayış biçimini, nitelik-
düzeltmelerinde bir sakınca yoktur.
lerini, ahlakını, savaşlarını anlatan ve
Çünkü sulh, çok hayırlı (bir davra-
İslam tarihi içinde yer alan özel bir ilim
nış)dır…” (Kur’an-ı Kerim 4/128) 2. İki
dalı. 3. Hz. Peygamber’in Müslüman
kişi veya iki grup arasındaki anlaşmaz-
olmayan topluluklar ve onların ileri
lığın, davanın veya savaşın sona ermesi
gelenleriyle yapmış olduğu savaş ve
için yapılan anlaşma, barış. İslam dini-
barış ilişkilerini, bu alandaki rivayetleri
nin amaçlarından biri de her türlü boz-
ve bunların Kur'an ayetlerinde geçen
gunculuğa son verip yeryüzünde sulhu
dayanaklarını titizlikle inceleyerek bu
gerçekleştirmektir. Bunun bir göstergesi
konulardaki hukuki sonuçları veya
olarak Hz. Peygamber, Medine’ye hic-
hükümleri anlatan eserler.
ret ettiğinde oradaki kabilelerle anlaş-
suffe ashabı bk. ashabısuffe. malar yapmıştır. Evs ve Hazreç kabile-
leri arasındaki bitmeyen savaşlara son
sufi 1. Yünden dokunmuş elbise
vermiştir. Mekkeli müşriklerle
giyen. 2. Dünyaya olduğundan fazla
Hudeybiye Sulhunu yapmış ve hiç kim-
değer vermeyen, derviş. “Sufi, kalbi
senin burnu bile kanamadan Mekke’yi
Hz. İbrahim’in kalbi gibi dünyaya ait
fethetmiştir. “Eğer müminlerden iki
kaygılardan uzak olduğu hâlde Allah’ın
grup savaşırlarsa aralarını sulh edin;
emirlerine uyan kişidir.” (Cüneydi
şayet biri ötekine saldırırsa Allah’ın
Bağdadi) 3. Her an Allah’la olma bilin-
buyruğuna dönünceye kadar saldıran
ci taşıyan, sürekli Allah’ı zikreden ve
tarafla siz de savaşın. Allah’ın buyru-
kendisini onun yoluna adayan kişi.
ğuna dönerse aralarında sulh yapın ve
“Sufi, hiçbir şeyin kendisini kirleteme-
adaletli olun. Çünkü Allah adaletli
diği ve her şeyin kendisiyle temizlendiği
davrananları sever.” (Kur’an-ı Kerim
kişidir.” (Ebu Türab)
49/9)
332
sûr Kıyametin kopmasını ve kı- rinizi de yardıma çağırın.” (Kur’an-ı
yamet koptuktan sonra yeniden diril- Kerim 2/23)
meyi duyurmak için İsrafil adlı melek
süphanallah 1. “Allah her türlü
tarafından üflenilecek olan bir boru.
eksiklik, kusur ve ayıptan uzaktır.”
Kur’an-ı Kerim ve sünnetten çıkarılan
anlamında bir dua cümlesi. “Kim na-
hükümlere göre sûra üfürülüş iki kez
mazdan sonra otuz üç kez süphanallah,
olacaktır. Birinci üfürülüşte korku ve
elhamdulillah, Allahuekber derse, Yüce
dehşetten bütün yaratıklar sarsılacak,
Allah o kişinin günahlarını affeder.”
kıyamet kopup bütün canlılar ölecektir.
(Hadis) 2. Ani durumlarda şaşkınlık
İkinci üfürülüşte ise bütün ölülerin
ifade eden bir dua cümlesi.
ruhları, Allah’ın huzurunda hesap ver-
“…Süphanallah! Kesinlikle ben müş-
mek için bedenlerine girerek yeniden
riklerden değilim.” (Kur’an-ı Kerim
dirileceklerdir. Daha sonra da hesap,
12/108)
kitap, mizan, şefaat, sırat, cennet, ce-
hennem gibi kıyamet olayları gerçekle- sücud bk. secde.
şecektir. “Sûra üfürüldüğü gün, Al-
lah’ın diledikleri bir yana göklerde Süleyman Peygamber Kur'an-ı
olanlar da yerde olanlar da korku için- Kerim’de adı geçen peygamberlerden
de kalırlar. (Hesap verecek olanların) biri. Hz. Süleyman, İsrailoğulları’na
hepsi Allah’ın huzuruna boyun eğmiş gönderilmiş peygamberlerden ve hü-
olarak gelirler.” (Kur’an-ı Kerim kümdarlardan Hz. Davut’un oğludur.
27/87) Kur'an-ı Kerim, Hz. Süleyman’ın, kuş-
ların ve diğer hayvanların dilinden
sure 1. Yüksek rütbe, şan ve şeref, anladığını bildirmiştir. Hatta o, cinleri
yüksek bina, binanın bölüm ve katları. bile hizmetinde çalıştırmış hükümdar
2. Kur’an-ı Kerim’in her biri diğerin- bir peygamberdir. Allah, rüzgârı da
den besmele ile ayrılmış 114 bölümün- onun emrine vermiştir. Sebe kraliçesi
den biri. Sureler, isimlerini içerisindeki Belkıs, Hz. Süleyman’ın gücünü, adale-
bir kelimeden, kavramdan veya anlatı- tini ve doğruluğunu görerek dine dave-
lan olaydan alır. Bazı surelerin birden tini kabul edip Müslüman olmuştur.
fazla ismi vardır. Kur’an-ı Kerim’in ilk İsrailoğulları sosyal ve kültürel açıdan
suresi Fatiha, son suresi Nas Suresi’dir. en büyük gelişmeyi onun zamanında
Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresi Baka- yaşamıştır. Onun adaleti ve saltanatı
ra, en kısa suresi de Kevser Suresi’dir. divan edebiyatına bile ilham kaynağı
Mekke’de inen surelere Mekki Sure, olmuştur.
Medine’de inen surelere de Medeni
Sure denir. “Kulumuz Muhammed’e sünen 1. Hz. Peygamber’in sözleri,
indirdiğimiz Kur’an’dan (gerçekliğin- fiilleri ve takrirleri anlamına gelen sün-
den) şüphe ediyorsanız, siz de onun net kelimesinin çokluk biçimi, sünnet-
(içindeki surelerin) benzeri bir sure ler. 2. Fıkıh ilminin konuları esas alına-
meydana getirin. Eğer iddianızda ka- rak bölümlere ayrılan hadis kitapları.
rarlıysanız Allah’tan başka güvendikle- Sünen türü kitaplardaki hadisler çoğun-
lukla ibadetler, muamelat ve işlenen
333
suçlara verilecek cezalarla ilgilidir. ra İslam hukukunun ikinci kaynağı. 6.
Bazen de ahlak konusuyla ilgili hadisle- Hz. Peygamber’in kendi döneminde
re de yer verilmiştir. Sünenlerde genel- İslam toplumunu inanç, ibadet, tebliğ,
likle, Hz. Peygamber’in ‘merfu’ adı hukuk, ekonomi, eğitim, ahlak, siyaset
verilen rivayetleri bulunur. Sünen tar- gibi çeşitli alanlarda; kısacası bireysel,
zında pek çok hadis kitabı derlenmiştir. toplumsal ve evrensel olmak üzere
Kütübisitte denilen altı sahih hadis hayatın her alanında yönlendirip yö-
kitabından dördü sünendir. Bu dört netmede, Kur’an-ı Kerim başta olmak
sünen ve hazırlayanları şunlardır: üzere esas aldığı ilke ve prensipler bü-
1. Sünen-i Ebi Davut; Ebu Da- tününün oluşturduğu bir zihniyet, dünya
vut, Süleyman b. Eş’as (202/817-275- görüşü. Sünnet, İslam’ın anlaşılması
889). için Kur’an-ı Kerim’den sonra vazge-
2. Sünen-i Nesei; Ebu çilmez bir kaynaktır. Kur’an-ı Kerim’in
Abdurrahman, Ahmed b. Ali b. Şuayp pratik değeri ancak sünneti dikkate
(215/830/303-915). almakla anlaşılabilir. Bu nedenle sünne-
3. Sünen-i İbn Mace; Ebu ti dikkate almadan yapılan Kur’an yo-
Abdillah, Muhammed b. Yezid (209- rumları ve Kur’an’dan pratik çözüm
824/273-886). üretme gayretleri İslam bilginleri tara-
4. Sünen-i Tirmizi; Muhammed fından onaylanmamıştır. Namazın nasıl
b. İsa (210-825/279-892). kılınacağı, orucun nasıl tutulacağı,
haccın nasıl yapılacağı ve kurbanın
sünnet 1. Yol, âdet, gidişat, huy,
nasıl kesileceği sünnet bilinmeden anla-
karakter, mizaç, hâl, tavır, davranış.
şılamaz. Bütün ibadetlerin, ahlaki dav-
“Kim benim sünnetimden yüz çevirir-
ranışların ve insanlar arası ilişkilerin
se; benden değildir.” (Hadis) 2. Hz.
bilinmesi sünnetin iyi kavranmasına
Peygamber’in söz, fiil ve onamalarını
bağlıdır.
içeren örnek davranışlar “Kim Hz.
Peygamber’in sünnetinden ayrılırsa sünnetihüda bk. sünnetimüekkede.
sapıtır.” (Abdullah b. Mesud) 3. Hz.
sünnetigayrimüekkede Hz. Pey-
Peygamber’in sözleri, davranışları ve
gamber tarafından bazen yapılıp bazen
sahabelerinin yapmış olduğu olumlu
yapılmayan iş, davranış ve ibadetler.
davranışları onaylaması. Hz. Peygam-
Cuma namazına erken gitmek, güzel
ber’in sözlerine kavlî sünnet, davranış-
koku sürünmek, ikindi ve yatsı namazı-
larına fiilî sünnet, sahabelerinin yaptığı
nın ilk sünneti vb. gayrimüekked sün-
olumlu şeyleri onaylamasına ise takrirî
netlerdendir. Sünnetigayrimüekkedeye
sünnet denir. 4. Hz. Peygamber’in
sünnetizevaid de denir.
yapmış olduğu farz ve vacibin dışındaki
tavsiyeler, öğütler. “Size iki emanet sünnetimüekkede Hz. Peygam-
bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız süre- ber’in devamlı olarak yaptığı, çok az
ce sapıklığa düşmezsiniz. Bu iki ema- terk ettiği farz ve vacibin dışındaki iş,
net, Kur’an-ı Kerim ve sünnetimdir.” davranış ve ibadetler. Sabah namazının
(Hadis) 5. Dinî emir ve yasakların çıka- iki rekâtlık sünneti, öğle namazının ilk
rılmış olduğu Kur’an-ı Kerim’den son- ve son sünnetleri, namazı cemaatle
334
kılma, selamlaşma, dişleri temizleme sütre 1. Engel, örtü, perde. 2. Her-
gibi davranışlar sünnetimüekkededir. hangi bir yerde özellikle de açık alan-
Sünnetimüekkedeye sünnetihüda da larda namaz kılan bir kişi ya da cemaa-
denir. tin önünden başkalarının geçme ihtima-
line karşı önlerine dikilen taş, değnek
sünnetizevaid bk. Sünnetigayri-
vb. cisim. Cemaatle namaz kılınırken
müekkede.
sütrenin yalnızca imamın önünde olma-
sünnet olma bk. hitan. sı yeterlidir. “Sizden biriniz namaz
kılacağı zaman bir sütreye doğru na-
sünnetullah 1. Allah’ın evren ve
maz kılsın. Hiç kimseyi önünden geçir-
evrenin içindeki canlı cansız tüm var-
mesin.” (Hadis)
lıklar ile ilgili koyduğu kurallar, tabiat
kanunları. Evrende meydana gelen
olaylar; dünyanın dönmesi, güneş sis-
temindeki hareketler, rüzgârın esmesi,
suyun yüz derecede kaynaması, yer
çekimi sünnetullahtandır. 2. Yüce Al-
lah’ın insanlara; iman, güzel ahlak,
çalışma ve gayret gösterme gibi sebep-
lerle vermiş olduğu nimetleri artırması
veya ahlaksızlık, inkâr ve tembellik
gibi olumsuz tutum ve davranışlar ne-
deniyle de cezalandırması. “Şiddetli
azabımızı gördüklerinde: “Yalnız Al-
lah’a inandık, ona koştuğumuz ortakla-
rı inkâr ettik.” dediler. Ama, bizim
şiddetli azabımızı görünce inanmaları
kendilerine fayda vermedi. Allah’ın
kulları hakkında geçerli olan
sünnetullahı budur. İşte inkârcılar o
zaman hüsranda kaldılar.” (Kur’an-ı
Kerim 40/84-85)
sünni 1. Sünnete bağlı, sünnetle il-
gili. 2. İnanç ve uygulama ile ilgili
konularda ehlisünnet denilen Selefilik,
Eşarilik ve Maturidilik gibi inanç ekol-
lerine veya Hanefilik, Malikilik, Şafii-
lik ve Hanbelilik gibi İslam fıkıh ekol-
lerine göre hayatını düzenleyen kimse.
süt akrabalığı bk. rada.

335
Ş nin ortak görüş ve kararlarında aramış-
tır. Burada da bir çözüm bulamadığında
şaban 1. Ay takvimine göre seki-
ise olaylar arasındaki benzerlikten hare-
zinci ay. “Şaban ayının yarısı gelince
ket ederek zaman zaman kıyas metodu-
gecesini namazla gündüzünü oruçla
nu kullanmıştır. İslam hukuk metodolo-
geçiriniz…” (Hadis) 2. Recep, şaban ve
jisinde ilk usül kitabı sayılan ‘er-
ramazan diye bilinen üç ayların ikinci-
Risale’yi İmam Şafii yazmıştır. Şafii
si. Şaban ayında Hz. Peygamber, çok
Mezhebi Mısır’da, Anadolu’nun doğu
sayıda nafile oruç tutmuştur. Şaban
kesiminde, Kafkasya, Azerbaycan,
ayının on beşinci gecesi Beraat Kandi-
Filistin, Seylan, Malaya ve Endonezya
li’dir. “Şaban’ın on beşinci gecesi
adalarında yayılmıştır.
Allahuteala’nın rahmeti bütün evreni
kaplar. Allah, ana-babaya karşı çıkan- şahit 1. Gören, tanık olan, hazır bu-
larla, Allah’a şirk koşanların dışında lunan, görgü tanığı. “Ben, onları ne
bütün kullarını bağışlar.” (Hadis) göklerin ne yerin yaratılmasında, ne de
kendilerinin yaratılmasında şahit tut-
şabat bk. sebt günü.
tum.” (Kur’an-ı Kerim 18/51) 2. İşaret,
Şafii İmam Muhammed b. İdris eş- alamet. 3. Örnek alınan, başkasına ör-
Şafii’nin (ö. 204/819) fıkıh mezhebine nek olan. “Ey Muhammed! Biz seni
bağlı kimse. şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gön-
derdik.” (Kur’an-ı Kerim 48/8) 4.
Şafii Mezhebi İmam Muhammed
Herhangi bir davanın açıklığa kavuşma-
b. İdris eş-Şafii’nin (ö. 204/819) görüş-
sı için gördüğü veya bildiği bir şeyi
leri etrafında oluşan ve ona nispet edi-
mahkeme önünde söyleyen veya yazan.
len mezhep, fıkıh ekolü. İmam Şâfii, h.
“Müminler yalan yere şahitlik yapmaz-
150/767 yılında Filistin’in Gazze şeh-
lar…” (Kur’an-ı Kerim 25/72) 5. Al-
rinde doğmuş, h.204/819 yılında Mı-
lah’ın birliğine, emir ve yasaklarının
sır’da vefat etmiştir. Çocuk yaşta Mek-
doğruluğuna, Hz. Muhammed’in elçili-
ke’ye götürülmüş ve orada dinî ilimleri
ğine kesinlikle ve içtenlikle inanan.
öğrenmeye başlamıştır. İmam Malik’in
“Kim, Allah’tan başka ilah olmadığına,
(ö. 179/795) Muvatta adlı hadis kitabını
ortağının bulunmadığına ve Hz. Mu-
ezberlemiş ve İmam Malik’e okumuş-
hammed’in onun kulu ve resulü olduğu-
tur. İslam hukuk ilmini Müslim b.
na şahitlik ederse cennete girer.” (Ha-
Halid ez-Zenci’den öğrenmiştir. Irak’ta
dis)
hâkim olan Hanefi Mezhebi’nin görüş-
lerini ise Muhammed b. Hasen eş- şaki 1. Bedbaht, kötü hâlli, sapık,
Şeybani’den öğrenmiştir. İmam Şafii, yol kesen. 2. Yapmış olduğu kötü dav-
dinî konularda karar verirken hüküm ranışların ve inançsızlığın sonunda
çıkarma yöntemi olarak şöyle bir yol cehennemlik olmayı hak eden inkârcı
izlemiştir: Hükmünü aradığı meselenin kişi. “Ben, sizi alev saçan bir ateşle
çözümünü önce Kur’an-ı Kerim’de, uyardım. Ona şaki olandan başkası
sonra Hz. Peygamber’in sünnetinde, girmez. Öyle şaki ki (dini) yalanlamış
onlarda da bulamazsa İslam bilginleri- ve yüz çevirmiştir.” (Kur’an-ı Kerim
336
92/14-16) 3. Allah’ın rızasından ve temi. Şamanizm’de, bir dinde bulunma-
ahiret mutluluğundan yoksun olan. “O sı gereken din kurucusu, kutsal kitap ve
gün gelince, onun izni olmadıkça kimse ibadetler yoktur.
konuşamayacak; ve (bir araya getiri-
şari 1. Kanun koyucu, din gönde-
lenlerden) kimileri şaki kimileri de
ren, haram ve helali belirleyen. 2. (Bü-
bahtiyar olacak.” (Kur’an-ı Kerim
yük Ş ile) “Din ve ilahî yasalar gönde-
11/105)
ren; ibadetlerin şeklini, niteliklerini ve
şakkulkamer 1. Ayın ikiye yarıl- vaktini belirleyen.” anlamında Allah. 3.
ması. 2. Hz. Muhammed’in, peygam- (Büyük Ş ile) “Kur’an-ı Kerim’in hü-
berliğini ispat etmek için Mekke müş- kümlerini açıklayan, tebliğ eden ve
riklerine hicretin beşinci yılında Al- hüküm olmayan konularda Allah’ın izni
lah’ın izniyle göstermiş olduğu ayın ve denetimi ile hüküm koyan.” anla-
ikiye yarılma mucizesi. Hz. Peygamber, mında Hz. Muhammed.
Kureyş müşriklerine ayın ikiye bölün-
şarkiyatçı bk. müsteşrik.
düğünü göstererek peygamberliğine
iman etmelerini istemiştir. Fakat müş- şart 1. Yerine getirilmesi gerekli
rikler bu durumu mucize olarak değil olan şey. “Müslümanlar, kendi arala-
de sihir olarak değerlendirmişler ve rında belirledikleri şartlara uymak
inkârlarını sürdürmüşlerdir. Bazı mü- zorundadırlar. Ancak, helali haram,
fessirler Kur’an-ı Kerim’in elli dördün- haramı helal yapan bir şart geçersiz-
cü suresi olan Kamer Suresi’nde dir.” (Hadis) 2. Hükmün varlığı kendi-
şakkulkamer olayına işaret edildiği sine bağlı olan şey, rükün. Namaz için
görüşündedirler. abdest almak, evlilik akdi yapılırken
şahit bulundurmak birer şarttır. Bu
şaman Şamanizm’de dinî ayinleri
şartlar bulunmadığında; abdest olmadığı
ve törenleri idare etmekle görevli olan
için namaz, şahit olmadığı için de nikâh
din adamı. Türk kavimleri şamanlara
geçerli değildir. 3. Alamet, işaret.
‘kam’, ‘baksı’, ‘oyun’ ve ‘ozan’ gibi
adlar vermişlerdir. Şamanlık babadan şavt 1. Tur, devir, dönme. 2. Hac
oğula geçmek suretiyle devam etmiştir. ve umre yapılırken veya nafile tavaf
Tarihte, yeni şamanlar yaşlı şamanlar- esnasında Hacerulesvet’i selamlayarak
dan ders almışlardır. Şamanlar genellik- başlamak ve yine onu selamlayarak
le gelecekten haber verme, büyü ve bitirmek üzere sağdan sola doğru Kâ-
efsun yapma, ruhlara kurban sunma be’nin etrafında bir kez dönme. Yedi
gibi işler yapmışlardır. Zeki ve şair şavt ile bir tavaf yapılmış olur. 3. Hac
tabiatlı kimseler şaman olmuştur. Ayin- ve umrede say yapılırken Safa ile Mer-
leri, kopuz denilen çalgı eşliğinde ger- ve tepeleri arasındaki her bir gidiş veya
çekleştirmişlerdir. geliş.
Şamanizm Ruhlarla insanlar ara- şebiarus 1. Düğün gecesi, kavuşma
sında aracılık yaptığı ve hastaları iyileş- gecesi. 2. (Büyük Ş ile) Mevlana
tirme gücüne sahip olduğuna inanılan Celaleddin Rumi (ö. 672/1273)’nin
şamanlar çevresinde oluşan inanç sis- ölüm gününün hatırası olarak yapılan
337
merasim, tören. Mevlana, ölümü kişinin nin, zina yapanın, Müslüman kardeşine
aslına dönüşü ve Allah’a kavuşması düşmanlık besleyenin şehadeti kabul
olarak kabul etmiştir. Ölümle beraber edilmez.” (Hadis) 3. Kesin olarak bildi-
can beden kafesinden kurtulup Allah’a ği veya gördüğü bir şeyi mahkeme
döndüğü için bu gece vuslat gecesi, önünde veya sorulduğunda dosdoğru
kavuşma günü olarak değerlendirilmiş- haber verme. “Allah katında şehadeti
tir. Mevlana, Allah’a kavuşmayı ‘sevgi- gizleyen kimseden daha zalim kim var-
liye kavuşma günü.’ anlamında “şebia- dır. Allah yapmış olduğunuz şeylerden
rus” (düğün gecesi) olarak ifade etmiş- habersiz değildir.” (Kur’an-ı Kerim
tir.“Yıkanıp, süslenip tabutlanmak;/ 2/140) 4. Gözle görülür şeyler, varlık-
Halka ilandır cülusumuzu…/Sonra, her lar, dünya. “O Allah ki ondan başka
yıl, bizim de kutlayacak/Çıkar elbet ilah yoktur. O, gaybı da şehadeti de
şebiarusumuzu” (A. N. Asya) bilir…” (Kur’an-ı Kerim 59/22) 5.
“Allah’tan başka tanrı olmadığına ve
şecaat 1. Yiğitlik, kahramanlık,
Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi
cesaret. “Hz. Peygamber insanların en
olduğuna inanırım.” anlamına gelen
şecaatlisi, en cömerdi ve en güzeli idi.”
“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü
(Hz. Ayşe) 2. Bir Müslüman’da bulun-
enne Muhammeden abdühü ve
ması gereken öfke ile korkaklık arasın-
resulühü” cümlesini gönülden, inana-
daki güzel huy, ahlak. 3. Hakkını alma,
rak, anlamını bilerek söyleme. “Bu
haksızlığa boyun eğmeme ve savaşlar-
ezanlar ki şehadetleri dinin teme-
da düşmana karşı cesaretli davranma.
li/Ebedi yurdumun üstünde benim inle-
şefaat 1. Birinden başkası adına ri- meli.” (M. A. Ersoy) 6. Allah yolunda
cada bulunma, aracı olma, kusurlarının veya onun korunmasını emrettiği kutsal
bağışlanmasını dileme. 2. İyi bir işe değerler olan, din, vatan, namus, mal ve
aracılık etmek, kötü işlerden ise sakın- can güvenliği için mücadele ederken
dırmak. “Kim güzel bir iş için şefaatte ölme, şehitlik.
bulunursa (o güzel işin sevabından) o
şehit 1. Şahit olan, tanıklık eden,
kişiye bir pay verilir. Kim de kötü bir iş
kesin bir haberi veren, bilen, hazır olan.
için şefaatte bulunursa (o kötü işin
2. Allah’ın dininin tüm insanlığa ulaştı-
günahından) o kişiye bir pay verilir.”
rılması ve bu esnada ortaya çıkan engel-
(Kur’an-ı Kerim 4/85)
leri kaldırırken Allah yolunda ölen veya
şehadet 1. Tanıklık, şahitlik, bir öldürülen Müslüman. “Allah yolunda
şeyin doğruluğuna inanma. “Kim Al- öldürülmek, şehide karıncanın ısırması
lah’tan başka tanrı olmadığına ve be- kadar bile acı vermez.” (Hadis) 3. Allah
nim onun peygamberi olduğuma yolunda veya Allah’ın kutsal kabul
şehadet ederse Allah o kişiye cehenne- ettiği din, vatan, namus, mal ve can
mi haram kılar.” (Hadis) 2. Kendisin- güvenliği için cihat ederken öldürülen
den tanıklık istenen kişinin görmüş mümin. Allah yolunda öldürülen kimse-
olduğu bir olayı Allah’ın huzurunda lere şehit denmesinin nedeni, onların
bulunuyor gibi bir duyguyla dosdoğru cennetlik olduklarına Müslümanlar
haber vermesi, şahitlik yapması. “Hai- tarafından şahitlik edilmesi, meleklerin
338
de şehitlerin imanlı bir şekilde öldükle- duygu olduğunu kabul eder ve bu ihti-
rine şahitlik etmeleri, Allah huzurunda yacın nikâhla helal yoldan karşılanma-
her zaman diri olmaları veya doğrudan sını ister. “Kadınlara, oğullara, kantar
cennete giderek Allah’ın onlar için kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve
hazırladığı çeşitli nimetleri görmelerin- develere, ekinlere karşı şehvet ve arzu
dendir. Peygamberlik makamından insanlara güzel gösterildi…” (Kur’an-ı
sonra gelen en yüce makam, şehitliktir. Kerim 3/14)
“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse
Şekûr (eş-Şekûr) “Yapılan iyilik-
işte onlar, Allah’ın kendilerine nimetler
leri çok büyük sevap vererek ödüllendi-
verdiği peygamberler sıddıklar, şehitler
ren, kendisine karşı yapılan ibadetleri
ve salih kişilerle beraber olacaklardır.
ve ahlaki davranışları karşılıksız bırak-
Bunlarla arkadaşlık ne güzeldir.”
mayan.” anlamında Allah’ın esmayı-
(Kur’an-ı Kerim 4/69) 4. Allah’tan bir
hüsnasından biri. “Kim bir iyilik yapar-
bağış olmak üzere savaş dışında haksız
sa iyiliğine karşı kat kat sevap veririz.
yere öldürülen, suda boğularak, dep-
Allah Şekûr ve Gafur’dur.” (Kur’an-ı
rem, sel, yangın gibi doğal afetlerle
Kerim 42/23)
veya tıbbın çare bulamadığı bir hastalık
nedeniyle ölen mümin. “Ümmetimin şemailişerif 1. Hz. Muhammed’in
şehitleri azdır. Allah yolunda şehit ahlak ve alışkanlıklarını konu edinen
olanlardan ayrı olarak koleradan, eserler. 2. Kur’an-ı Kerim’in Müslü-
karın ağrısından, yangından, suda manlar için örnek olarak gösterdiği Hz.
boğularak, deprem ve göçük altında Peygamber’i ibadet, ahlak, hayat tarzı,
kalarak ölen müminler şehittir. Doğum davranışları, kişisel özellikleri ve fiziki
esnasında ölen (mümin) kadın da şehit- yapısı ile ele alıp anlatan ilim, bu konu-
tir.” (Hadis) da yazılan kitaplar.
şehvet 1. Aşırı sevgi, şiddetli arzu Şems suresi Kur’an-ı Kerim’in
ve istek. 2. Kişinin insan olarak ulaş- doksan birinci suresidir. Mekke’de
mak isteği şeylere karşı duymuş olduğu inmiştir. On beş ayettir. Adını ilk ayette
sınırsız arzu, dünya nimetlerine karşı geçen ve ‘güneş’ anlamına gelen
aşırı istek. “Daha sonra başka bir “şems” kelimesinden almıştır. Sureye,
toplum geldi ve namazı boş verip kendi güneşin, sabah aydınlığının, ayın, gün-
şehvetlerinin, dünyevi tutkularının düzün, gecenin, yeryüzünün ve insanın
peşine düştüler. Böyle yaptıkları için de kişiliğinin önemine vurgular yapılarak
çok yakında azgınlıklarının karşılığını başlanır. İnsanlar, bu varlıkların yaratı-
göreceklerdir.” (Kur’an-ı Kerim 19/59) lışı üzerinde düşünmeye ve bunların
3. İnsan soyunun devamı için Allah yaratılışındaki güzellikler ile yaratıcının
tarafından kadın ve erkeklerin doğasına mükemmelliği arasında ilgi kurmaya
yerleştirilen cinsel arzu ve istek. İslam çağırılırlar. Allah’ın, insanlara doğru
dini, şehvetin öldürülmesi ve yok edil- yolu da yanlış yolu da gösterdiği anlatı-
mesi gibi aşırı tutuma yol açan anlayış- lır. Doğruları bulmak için sadece doğ-
ları benimsemez. Şehvetin insan nesli- ruyu göstermek yeterli olmadığından,
nin devam edebilmesi için temel bir Allah’ın insanlara peygamber göndere-
339
rek onları doğruyu bulma konusunda lar getirmek suretiyle açıklama yapma.
desteklediği haber verilir. Surede, sa- 3. Bir şeyi açıklamak ve yorumlamak
pıklıklarına değinilen Semud kavminin amacıyla yazılan kitap. “Ellerde gezen
hem peygamberlerini, hem de peygam- kutlu Kitab’ın, yedi yüz/Yıldır yazarız,
berlerinin getirmiş olduğu hakikatleri bitmedi hâlâ şerhi.” (A. N. Asya)
ve mucizeleri yalanlamaları anlatılır.
şer’î 1. Şeriatla ilgili ve şeriata uy-
Kendilerine mucize olarak gönderilen
gun olan. 2. Söz ve davranış olarak dine
deveyi öldürerek ilahî yasalara meydan
uygun olan, dinin onayladığı. 3.
okumaları yerilir. Onların bu isyanları-
İslamiyetin temel kurallarına uygun
na karşı, Allah’ın Semud kavmini helak
olan.
ettiğini ve tarih sahnesinden sildiğini
bildiren ayetle sure son bulur. şeriat 1. Suya, suyun kaynağına
ulaştıran yol, insanların kana kana su
şer 1. Kötü, fena, kötü iş, bela,
içtikleri kaynak, takip edilmesi gereken
musibet. “Hoşunuza gitmeyen bir şey
açık ve doğru yol. “… Her biriniz için
sizin için hayırlı olabilir. Sevip hoşunu-
bir şeriat ve yol belirledik, Allah dile-
za giden bir şey de sizin hakkınızda şer
seydi sizi bir tek ümmet yapardı…”
olabilir.” (Kur’an-ı Kerim 2/216) 2.
(Kur’an-ı Kerim 5/48) 2. Kur’an-ı Ke-
Günah. “Kim zerre kadar hayır yapar-
rim ve sünnet. “Çalış dedikçe şeriat,
sa karşılığını görür, kim de zerre kadar
çalışmadın durdun/Onun hesabına
şer işlerse o da karşılığını görür.”
birçok hurafe uydurdun.” (M. A. Ersoy)
(Kur’an-ı Kerim 99/7-8) 3. Bu dünyada
3. Allah’ın peygamberler aracılığıyla
hukuki yaptırımları ve kınamayı,
insanlara gönderdiği dinî kurallar bütü-
ahirette de cehennem azabını ve Al-
nü. 4. Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerden,
lah’ın gazabını gerektiren kötü sözler,
peygamberin sözlerinden çıkarılan dinî
inançlar, davranışlar. “Şüphesiz Allah,
kurallar. 5. İslam dininin namaz, oruç,
müminleri o günün (kıyametin) şerrin-
hac, zekât, cihat, nikâh vb. amel ve
den korumuş, onların yüzlerine aydın-
uygulamaya yönelik hükümleri. 6. Al-
lık; gönüllerine ferahlık vermiştir.”
lah’ın, Hz. Muhammed aracılığı ile
(Kur’an-ı Kerim 76/11)
insanlara gönderdiği İslam dini.
şerefe 1. Balkon, loca, kale bur-
şerif 1. Şerefli, asaletli, saygın,
cundaki girintili çıkıntılı siper. 2. Mina-
onurlu, yüce. 2. Allah’ın koymuş oldu-
rede gövdeyi çepeçevre dolaşan ve
ğu helal ve haram sınırlarına uyarak din
kenarları korkuluklu, müezzinin ezan
bilincini yükselten kimse. 3. Hz. Pey-
okuması için yapılmış yer. “Allah’a
gamber’in torunu Hz. Hasan’ın soyun-
giden yol buralardadır/Kapılar açılır
dan gelen mümin.
şerefelerden/Buradan uğurlanır müba-
rek aylar,/Bayram buralardan başlar şerik bk. şirk.
arifelerden.” (A. N. Asya)
şevval Ramazan ve zilkade ayları
şerh 1. Yayma, açma ve genişlet- arasında bulunan ve kamerî ayların
me. 2. İlk bakışta ne demek istediği onuncusu olan ay. Şevval ayının birinci
açıkça anlaşılamayan metinlere yorum- günü ramazan bayramıdır. Şevval ayı
340
içinde altı gün oruç tutmak Hz. Pey- sözler fısıldarlar. Rabb’in dileseydi
gamber tarafından tavsiye edilmiştir. bunu yapamazlardı. Artık onları, uy-
“Kim ramazan orucuna ilaveten şev- durdukları şeylerle baş başa bırak.”
valde altı gün oruç tutarsa bütün sene (Kur’an-ı Kerim 6/112) 2. İblis. “Şey-
oruç tutmuş gibi sevap alır.” (Hadis) tan, onların (Âdem ile Havva’nın) aya-
ğını kaydırdı, içinde bulundukları nimet
şeyh 1. Üstat, hoca, âlim. 2. Reis,
yurdundan (cennetten) çıkardı.”
kabile başkanı. 3. Tasavvufta doğru
(Kur’an-ı Kerim 2/36) 3. Allah’ın,
yolu göstermeye yardımcı olmak, bilgi
“Âdem’e itaat et.” emrine karşı gelip
vermek, ahlaken eğitmek ve çeşitli dini
isyan ettiği için ilahî rahmetten kovulan
konularda bilgilendirmek üzere bir
cinlerin inkârcı olanlarından gizli var-
tekke ve zaviyede ibadetle meşgul olan
lık. “Ey Âdemoğulları! Ben sizden
dervişlere başkanlık eden kimse, tarikat
şeytana ibadet etmeyin diye söz alma-
piri, mürşit. “Şeyhim güldür ben onun
dım mı? O, sizin apaçık düşmanınızdır.
yaprağı/İlahî yaprağı gülden ayırma”
Yalnızca bana ibadet edin. En doğru yol
(Eşrefoğlu Rûmi) 4. Hz. Peygamber’in
budur.” (Kur’an-ı Kerim 36/60-61)
hadislerini rivayet eden hadis âlimi,
muhaddis. şeytan taşlama Hac görevini yeri-
ne getiren Müslümanların haccın vacip-
şeyhayn 1. İslam tarihi, hadis, fı-
lerinden olmak üzere kurban bayramı-
kıh gibi ilimlerde derinleşerek öne
nın birinci, ikinci ve üçüncü günleri
geçen ilk iki kişi. 2. Hz. Ebubekir ve
Mina’da şeytanı sembolize eden küçük
Hz. Ömer. 3. İki büyük hadis âlimi olan
kule şeklindeki üç ayrı yapıya, şeytanı
Buhari ve Müslim. 4. Hanefi Mezhe-
lanetlemek amacıyla yedişer tane taş
bi’nin iki büyük imamı, İmam Ebu
atmaları.
Hanife ve İmam Ebu Yusuf.
Şia 1. Dördüncü halife Hz. Ali’nin
şeyhülislam Tarihte Osmanlı Dev-
tarafını tutanlar ve onun bütün sahabe-
letinde ilmiye sınıfının başı olan ve
lerden üstün olduğunu kabul edenler. 2.
sadrazamdan sonra devletin ikinci en
Hz. Muhammed’in vefatından sonra,
büyük görevlisi. İslam âleminde hicri
Hz. Ali’nin imam ve halife olması ge-
IV. miladi X. yüzyılda ortaya çıkan bu
rektiğini, imamet ve hilafetin onun
kavram, meşhur fıkıh ve İslam bilginle-
soyundan gelenlere ait olduğunu iddia
rine verilen bir şeref unvanıdır. Osman-
eden farklı mezhep ve görüşlerin ortak
lılar ilk defa II. Murat zamanında, dev-
adı, Şiilik. Şia’nın temel görüşleri şun-
let yapısında şeyhülislamlığa yer ver-
lardır: 1. Hz. Ali, Hz. Peygamber’den
miştir. II. Murat bu makama Fahrettin
sonra insanların en üstünüdür. 2. Halife-
A’cemi’yi (ö. 865/1460) atamıştır.
lik ve imamet konusu, çözümü halka
şeytan 1. İnatçı, haddi aşıp kibirle- bırakılabilecek işlerden olmayıp oruç,
nen, azgın, taşkın, şerli olan bütün kötü hac, zekât gibi dinin esaslarındandır.
varlıklar. “Biz her peygambere insan ve Hz. Peygamber, kendisinden sonra
cin şeytanlarını düşman yaptık. Şeytan- gelecek imamı (halifeyi) belirlemiştir.
lar aldatmak için birbirlerine yaldızlı O da Hz. Ali, ondan sonra da onun
341
oğulları ve torunlarıdır. 3. Ayet ve Sure, adını ‘şairler’ anlamına gelen
hadislerle belirlenen imamlar, küçük ve “şuara” kelimesinin geçtiği iki yüz
büyük bütün günahlardan korunmuş yirmi dördüncü ayetten almıştır. Sureye,
olup masumdurlar. 4. Hz. Ali ve çocuk- Allah’ın birliği, peygamberlik ve öldük-
ları dışında imamet makamına geçen ten sonra dirilme gibi İslam dininin
kişiler zalimdirler. 5. Büyük günah inanç esaslarının anlatıldığı ayetlerle
işleyen kimse, tövbe etmeden ölürse başlanır. Mekkeli putperestlerin, Hz.
ebedi olarak cehennemde kalır. Peygamber tarafından açıklanan İslam
davetini ısrarla reddedişleri ele alınır.
Şii Şia’nın temel görüşlerini be-
Bu inkârcılara karşı Hz. Peygamber
nimseyen kimse.
teselli edilir. Surede, yüz doksan birinci
Şiilik bk. Şia. ayete kadar şu konunun üzerinde duru-
lur: “Evren, gerçeği arayan kimseyi
şirk 1. Denklik, ortaklık, ortak ol-
doğruya iletecek mucize ve ibretlerle
ma, eş koşma. 2. Allah’a inanmakla
doludur. İnkârcılar ve yanlış yolda
birlikte başka varlıkları da tanrı kabul
olanlar mucizeleri gördükten sonra da
etme. “Şüphesiz Allah şirkin dışındaki
inanmazlarsa ilahî cezaya uğrarlar.”
bütün günahları bağışlayabilir. Fakat
Surede, birçok peygamberin tevhit
şirki asla bağışlamaz.” (Kur’an-ı Ke-
mücadelesi anlatılır. Bu çerçevede, Hz.
rim 4/48) 3. Zatında, sıfatlarında, fiille-
Peygamber’in, Mekkeli müşriklerin
rinde, yaratma ve emretme konularında
inkârlarındaki ısrarları dolayısıyla duy-
Allah’a başka bir varlığı denk görme.
duğu üzüntüden, Hz. Musa ile Firavun
“Lokman oğluna öğüt vererek: Yavru-
arasında geçen olaylardan, Firavun’un
cuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu
yenik düşmesinden, Hz. İbrahim, Hz.
şirk büyük bir zulümdür, demişti.”
Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Lut ve
(Kur’an-ı Kerim 31/13)
Hz. Şuayp Peygamberlerin inkârcılara
Şit Peygamber Kur’an-ı Kerim’de karşı verdiği mücadeleden, kavimlerinin
adı geçen peygamberlerden biri. Hz. inkâr edişleri yüzünden azaba uğrama-
Şit, Hz. Âdem ile Havva’nın beşinci larından da söz edilir. Surede, Kur’an-ı
çocuğudur. Allah, Habil’in ölümünden Kerim’in bir şiir, Hz. Muhammed’in de
sonra aileye bir teselli olarak Hz. Şit’i bir şair olmadığı vurgulanır. Gaybdan
vermiştir. Hz. Âdem’den sonra o, pey- haber aldığını iddia eden kâhinlerin
gamberlikle görevlendirilmiş ve insan- yalancılıkları ve şeytanın etkisi altında
ları hak dine çağırmıştır. Kendisine elli oldukları belirtilir. Günahı, iftirayı ve
sayfalık bir kitap verilmiştir. Vefat inkârı telkin eden şiir ve şairler kınanır.
ettiğinde cenazesinin Mekke yakınla- İnanıp yararlı iş işleyen, Allah’ı çok
rında bulunan Ebu Kubeys Dağı’na anan ve şiirini bir haksızlık ve zulüm
defnedildiği dini kaynaklarda yer al- aracı olarak kullanmayan şairlerin övül-
mıştır. düğü ayetlerle sure son bulur.
Şuara suresi Kur’an-ı Kerim’in Şuayp Peygamber Kur’an-ı Ke-
yirmi altıncı suresidir. İki yüz yirmi rim’de adı geçen peygamberden biri.
yedi ayettir. Mekke’de indirilmiştir. Hz. Şuayp, Hz. İbrahim’in soyundandır.
342
Medyen ve Eyke halkına peygamber bulunma, danışma’ anlamına gelen
olarak gönderilmiştir. Hz. Şuayp hita- “şûra” kelimesinden almıştır. Sureye,
bet sanatını en mükemmel biçimde Allah’ın yerleri ve gökleri en güzel
kullanmış olduğundan ‘peygamberlerin biçimde yaratmasından, yerler ve gökler
en güzel konuşanı’ anlamında için koymuş olduğu ilahî kanunlardan
‘Hatibulenbiya’ olarak adlandırılmıştır. bahsedilerek başlanır. Hz. Muham-
Hz. Şuayp, Hz. Musa’dan önce pey- med’in Mekke’den başlayıp her tarafa
gamberlik yapmıştır. Kızlarından birini yayılması gereken İslam’a çağrısının
Hz. Musa ile evlendirmiştir. Hz. Şuayp, önemi anlatılır. Allah’tan başka herhan-
peygamberliği süresince ölçü ve tartı- gi bir varlık veya kurumu dost edinme-
nın doğru yapılması üzerinde titizlikle nin sakıncaları üzerinde durulur. Sure-
durmuştur. Hz. Şuayp’ın uyarılarına de, Allah’ın ilk peygamberden itibaren
kulak vermeyen ve ölçüde, tartıda hile göndermiş olduğu dinlerin özlerinde bir
yapan Eyke halkı da sonunda helak oldukları anlatılır. Dinî konulardaki
olmuştur. Hz. Şuayp’ın Mekke’de vefat farklı yorumları dayatıp tek doğru ola-
edip oraya defnedildiği dini kaynaklar- rak kişisel görüşleri öne çıkarmanın
da yer almıştır. yanlışlığı ele alınır. Hz. Peygamber’in
her alanda topluma örnek olması ve
şûra 1. Danışma kurulu, meclis,
davranışlarında aşırılıklardan kaçınması
kurultay. 2. Danışma yapılan yer. 3.
emredilir. Sık sık ahiret vurgusu yapılır.
Devlet ve hükümet başkanının, önemli
Ahirette kazançlı çıkmak için şirkin her
işlerde, alanında uzman olan kişilere ve
türlüsünden uzak durma ve hayırlı işler
toplumun ileri gelenlerine danışması ve
yapma tavsiye edilir. Bu çerçevede
onların görüşlerini alması. “Hz. Pey-
insanların Hz. Peygamber’in çağrısına
gamber kadar, sorunları şûra ile çözü-
kulak vermeleri emredilir. Surede, na-
me kavuşturan başka bir insan görme-
mazın, fakirlere çokça maddi yardımda
dim.” (Ebu Hureyre) 4. Uzlaşma ve
bulunmanın ve müminlerin işlerini
dayanışma yoluyla hükümet etme. 5.
karşılıklı görüş alışverişinde bulunarak
Çözüm aranan hayatla ilgili bütün me-
yapmalarının önemi vurgulanır. Mü-
selelerde danışmaya layık, alanlarında
minlerin, zalimlere karşı ilkeli olmaları
uzman ve ilmî yeterlilik sahibi kişilerle
ve haksızlığa boyun eğmemeleri öneri-
fikir alışverişinde bulunma. Kur'an-ı
lir. İnsanların cehennemden sakınmaları
Kerim, şûraya çok önem vermiş ve
için cehennemle ilgili betimlemeler
çeşitli konularda görüş alış verişinde
yapılır. Müşrikleri cehenneme sürükle-
bulunmayı müminlerin önemli nitelik-
yen en çirkin amelin kız çocuklarını diri
leri arasında saymıştır. “…Müminler,
diri toprağa gömme olduğu anlatılır.
işlerini şûra ile çözüme kavuşturur-
Hâlbuki çocuğun kız veya erkek olarak
lar…” (Kur’an-ı Kerim 42/38)
yaratılmasının Allah’ın elinde olduğu;
Şûra suresi Kur’an-ı Kerim’in insanın belirleyici olmadığı vurgulanır.
kırk ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Surede, Allah’ın peygamberleriyle
Elli üç ayettir. Adını, otuz sekizinci vahiy şeklinde kurmuş olduğu iletişime
ayette geçen ve ‘görüş alışverişinde de değinilir. Kur’an-ı Kerim’in, insanlı-
343
ğın hidayeti için önemini vurgulayan
ayetle sure son bulur.
şüheda şehitler. bk. şehit.
şükür 1. Görülen iyiliğe karşı söz
ve davranış ile hoşnutluk gösterme ve
yapılan iyiliğin kıymetini bilme. “İn-
sanlara (yapmış oldukları iyilikten
dolayı) teşekkür etmeyen Allah’a da
şükretmez.” (Hadis) 2. Kulun, Allah’ın
vermiş olduğu sayısız nimetlerin onun
sonsuz iyilik ve bağışının sonucu oldu-
ğunu fark ederek kalbinin teşekkür
duygusuyla dolması ve bunu diliyle
ifade etmesi; tutum ve davranışlarıyla
haramlardan kaçınarak ve farzları yeri-
ne getirerek Allah’a bağlanması. “Kim
şükrederse kendisi için şükretmiş olur.
Kim de nankörlük yaparsa Rabbimin
onun şükrüne ihtiyacı yoktur. Şüphesiz
Allah çok değerli ve yücedir.” (Kur’an-
ı Kerim 27/40)
şükür secdesi Hayırlı ve güzel
şeyleri elde etmekten, bir nimete ka-
vuşmaktan veya bir beladan kurtulmak-
tan dolayı kıbleye yönelip tekbir alarak
yapılan ve Allah’a hamt, dua ve şükür-
den ibaret olan bir secde. “Hz. Pey-
gamber bir şeye sevindiğinde veya
sevindirici bir haber duyduğunda he-
men şükür secdesi yapardı.” (Ebu
Berke)

344
T tabut 1. Ölünün defnedilmek için
mezarlığa götürülürken içine konduğu
taassup 1. Bağnazlık, aşırı taraftar-
sandık. “Tahtadan yapılmış bir uzun
lık, tutuculuk, körü körüne bağlılık,
kutu/Baş tarafı geniş, ayak ucu
fanatizm. 2. Herhangi fikri, siyasi veya
dar,/Çakanlar bilir ki, bu boş tabu-
sosyal olayın çözümü ve açıklamasıyla
tu/Yarın kendileri dolduracaklar.” (N.
ilgili bir düşünceyi tek doğru kabul
F. Kısakürek) 2. Hz. Musa’nın, savaş-
edip karşı görüşte olan insanların dü-
larda ordunun önünde bulundurduğu ve
şüncelerine değer vermeme; anlayıp
içerisinde Tevrat’a ait metinler ile On
dinlemeden inkâr etme, kendi görüşle-
Emir’in bulunduğu sandık. “Ve pey-
rini başkalarına kabul ettirmek için
gamberleri onlara (İsrailoğulları’na)
baskı yapma. Cahillikten, düşüncesiz-
dedi ki: “Onun hükümdarlığının alame-
likten kaynaklanan taassup İslam dini-
ti; içinde Rabb’inizden bir huzur, Musa
nin reddettiği bir şeydir. Taassubun her
ve Harun ailesinin geriye bıraktığından
türlüsü Hz. Peygamber tarafından ye-
bir kalıntı bulunan, meleklerin taşıdığı
rilmiştir. “İnkâr edenler, gönüllerine
(Allah’ın Ahid Sandığı) Tabut’un size
cahiliye çağının taassubunu yerleştir-
gelmesidir. Eğer inanıyorsanız bunda
mişlerdi. Allah, Peygamberine ve ina-
sizin için (Talut’un hükümdarlığına)
nanlara huzur indirdi; çünkü onlar
kesin bir alamet vardır.” (Kur’an-ı
takvaya (ilahî huzura) en çok layık
Kerim 2/248)
olanlardı. Allah her şeyi bilendir.”
(Kur’an-ı Kerim 48/26) tadil Bir hadis ravisinin naklettiği
hadislerin geçerli kabul edilebilmesi
tabiin 1. Tâbi olanlar, birinin pe-
için o ravinin, Kur’an-ı Kerim ve sün-
şinden gidip ona uyanlar, birinin görüş-
netin buyruklarına uygun davrandığının,
lerini benimseyen ve yolundan giden-
şahsiyetini zedeleyici söz ve davranış-
ler, izleyenler. 2. Hz. Peygamber’in
lardan uzak durduğunun, naklettiği
sahabelerinin zamanına yetişen, onlarla
hadisleri olduğu gibi aktarıp birbirine
görüşen, sohbette bulunan ve Müslü-
karıştırmadığının belirlenmesi, ortaya
man olarak ölen kişiler. 3. Sahabeler-
konması. Bir hadisin sahih olması ve
den hadis nakleden Müslümanlar. Tabi-
kabul edilmesi için ravilerinin tadil
inin gerek hadis rivayetinde ve gerekse
edilmesi şarttır. İslam’ın ilk dönemle-
İslam dininin daha sonraki nesillere
rinde Hz. Peygamber’den hadis nakle-
öğretilmesinde önemli hizmetleri ol-
den raviler, hadis otoriteleri tarafından
muştur. İslami ilimlere ait kitaplar,
ayrı ayrı incelenmiş ve tadil süzgecin-
onların devrinde yazılmaya başlanmış-
den geçen ravilerin hadisleri kabul
tır.
edilmiştir. İnanç, ibadet ve ahlak bakı-
tabu 1. Yasaklanarak korunan mından tadil edilmeyen ravilerin naklet-
nesne, söz, davranış. 2. Kutsal sayılan tiği hadisler ise alınmamıştır.
bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere
tadilierkân Namazda rükûyu gü-
dokunulmasını, kullanılmasını yasakla-
zelce yapma, rükûdan sonra doğrulup
yan, aksi yapıldığında zararı dokunaca-
bir müddet bekleme, secdeleri gereği
ğı düşünülen dinî inanç.
345
gibi yerine getirip iki secde arasında bir ederek insanların tek hâkimi ve sahibi
müddet oturma gibi namazla ilgili tüm olduğunu iddia eden ve onları kendine
hareketleri Hz. Peygamber’in yaptığı kulluk yapmaya zorlayan kimse veya
gibi yerli yerince acele etmeden ve tam kurum. “Allah, inananların dostudur.
olarak uygulama. Hz. Peygamber Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
tadilierkâna uymaya çok önem vermiş, İnkâr edenlerin dostları ise onları ay-
tadilierkâna uymayanların namazlarını dınlıktan karanlıklara sürükleyen
tekrar kılmalarını istemiştir. tağuttur. İşte onlar cehennemliklerdir.
Orada temelli kalacaklardır.” (Kur’an-
tafsili iman 1. İman edilecek şey-
ı Kerim 2/257) 5. Allah’a karşı tanrılık-
lerin hepsine ayrıntılı olarak inanma.
larını ilan eden ve bu uğurda halkına
İmanın tam ve eksiksiz olabilmesi için
baskı yapan krallar, firavunlar, nemrut-
tafsili iman gerekir. Tafsili imanın üç
lar.
derecesi vardır: 1) Allah’ın varlığına,
birliğine, tek yaratıcı olduğuna ve Hz. taharet 1. Temizlik, temiz olma,
Muhammed’in Allah’ın kulu ve resulü temizlenme. “Taharet imanın yarısı-
olduğuna inanma. 2) “Amentü” esasla- dır.” (Hadis) 2. Büyük ve küçük abdest
rına yani; Allah’a, meleklere, kitaplara, yapıldıktan sonra su veya temizleyici
peygamberlere, ahiret gününün gerçek- olan bir şey ile temizlenme. 3. Dinen
leşeceğine, kadere, hayır ve şerrin Al- pis kabul edilen şeyleri su ile yıkama
lah’tan geldiğine inanma. 3) Kur’an-ı veya temizleyici olan başka şeylerle
Kerim ve sünnet ile bildirildiği kesin temizleme. “Gökyüzünden size su in-
olarak bilinen dinî hükümlerin hepsine dirdik. Bu su ile taharetinizi yapınız.”
ayrı ayrı inanma. 2. Allah katından Hz. (Kur’an-ı Kerim 25/48) 4. Abdest alma.
Peygamber aracılığı ile gelen iman “Taharetsiz olarak kılınan namazı
esaslarının ve Allah’tan geldiği kesin Allah kabul etmez.” (Hadis) 5. Cünüp-
olan diğer dinî kuralların her birisine lükten, hayız ve nifas denilen hâllerden
ayrı ayrı iman etme. Tafsili imanın çıkmak için gusül abdesti alma. “Cünüp
kapsamına giren herhangi bir şeyi inkâr olduğunuz zaman mutlaka taharetinizi
etmek kişiyi İslam dininden uzaklaştı- güzelce yapınız.” (Kur’an-ı Kerim 5/6)
rır.
Taha suresi Kur’an-ı Kerim’in
tağut 1. Haddi aşan, azgın, ileri yirminci suresidir. Mekke’de indirilmiş-
giden, ölçüsüz, zorba. 2. Şeytan. “Mü- tir. Yüz otuz beş ayettir. Adını ilk ayette
minler Allah yolunda savaşırlar, inkâr- geçen “ta-ha” harflerinden almıştır. Ta-
cılar ise tağut yolunda savaşırlar. O ha, Hz. Peygamber’in adlarından da
hâlde şeytanın dostlarıyla savaşın. biridir. Sureye, Kur’an-ı Kerim’in Allah
Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” tarafından gönderildiğini ve özellikleri-
(Kur’an-ı Kerim 4/76) 3. Sihirbaz, ni açıklayan ayetlerle başlanır. Mekke
kâhin. “Kendilerine kitaptan bir pay müşriklerine Allahuteala isim ve fiille-
verilenleri görmedin mi? Baksana riyle tanıtılır. Bütün bilgilerin sahibi
onlar put ve tağuta inanıyorlar…” olan Allah tarafından daha önce Mu-
(Kur’an-ı Kerim 4/51) 4. Allah’a isyan sa’ya vahiy gönderildiği gibi Hz. Mu-
346
hammed’e de vahiy gönderildiği belirti- masına, cennete konulmasına ve şeyta-
lir. Surede, Musa Peygamber’in pey- nın vesvesesi ile cennetten çıkarılması-
gamber olarak seçilip yetiştirilmesine, na yer verilir. Bu arada, Allah’ı zikret-
ona verilen mucizelere, Firavun’a gidip meyen ve vahiyden yüz çeviren kişile-
öğüt vermesine, kendisine yardımcı rin ilahî rahmetten uzaklaştırılmaları ele
olan kardeşi Hz. Harun’un peygamber alınır. Allah, inkârcı toplumları hemen
olarak seçilmesine kısaca yer verilir. yok etmiyorsa, bunun onlara tanınan bir
Surede, Allah’ın Hz. Musa’yı Fira- tolerans olduğu hatırlatıldıktan sonra,
vun’un zulmünden kurtardığı gibi Hz. ahiretteki kurtuluşun iman ve namaza
Muhammed’i de Mekkelilerin zulmün- devamla mümkün olacağı belirtilir.
den koruyacağına dair müjdeler verilir. İnkârcı Mekke müşriklerini ilahî bir
Surede, Musa ve Harun Peygamberlerin azapla tehdit eden ayetlerle sure son
Firavun’u İslam’a davet edişleri ele bulur.
alınır. Hz. Musa’nın, Allah’ı nasıl tanıt-
tahiyye 1. Her türlü eksiklikten
tığına yer verilir. Mısır’da ve dünyada-
uzak olma ve kusursuzluk durumu. 2.
ki sonsuz nimetlerin Allah’ın olduğu
Selamlama, selam, sağlık ve esenlik
hatırlatılır. Firavun’a, insanın ölümlü
temennisi, Allah’tan hayırlı ömür dile-
olduğu ve ahirette yeniden dirilmenin
me. “Birini bir selam ile selamladığınız
önemi ısrarla açıklanır. Hz. Musa’yı
zaman, siz de ondan daha güzeli ile
daha çocukken denizde boğulmaktan
tahiyyeleyin veya verilen selamı aynen
kurtaran ve Firavun’un şerrinden koru-
iade edin.” (Kur’an-ı Kerim 4/86) 3.
yan Allah’ın ona İslam’ı tebliğ ederken
Yücelik, bütün varlıkların tek başına
de Hz. Musa’yı koruyacağı bildirilir.
sahibi olma ve bu hâlin devamı.
Hz. Musa’ya verilen mucizeler ele
“Tahiyye, her türlü övgü, mali ve bede-
alınır. Hz. Musa’nın gösterdiği mucize-
ni ibadetler; mülk ve yücelik yalnızca
leri sihir olarak niteleyen Firavun’un
Allah’a aittir…” (Hadis)
tüm sihirbazları toplayıp Hz. Musa ile
onları yarıştırması konu edilir. Mucize- tahiyyat duası Namazın ikinci ve
nin karşısında sihir yok olunca; sihir- son rekâtlarında okunması gereken bir
bazların topluca Müslüman oluşlarına dua, teşehhüt. Hz. Peygamber müminle-
ve sonra da Firavun tarafından şehit re tahiyyat duasını Kur’an-ı Kerim’den
edilişlerine yer verilir. Surede, kıyamet bir ayet öğretir gibi öğretmiştir. Bu dua,
ve kıyametin kopması, kıyamet günün- Miraç Gecesi’nde Hz. Muhammed’in
de inkârcıların yeniden dirilmesi ile Allah’ı selamlamasını ve Allah’ın ona
ilgili tasvirler yapılır. İşlenen günahlara verdiği cevabı içerir. Tahiyyat duasının
verilen cezaların bireyselliği üzerinde okunuşu şöyledir: “Et-tahiyyatü lillâhi
durulur. Ahirette kâfirlere herhangi bir ve’s-salevâtü ve’t-tayyibâtü, es-selâmü
şefaat ve yardım olmayacağı belirtilir. aleyke eyyuhe’n-nebiyyu ve rahme-
Ahirette kurtuluşun iman ve salih amel tullâhi ve berakâtüh, es-selâmu aleynâ
ile mümkün olabileceği açıklanır. Mek- ve alâ ibâdillâhissalihîn. Eşhedü en lâ
ke’de inen birçok surede olduğu gibi ilahe illallah ve eşhedu enne
Taha Suresi’nde de ilk insanın yaratıl- Muhammeden abdühû ve resûlüh.”
347
Tahiyyat duasının anlamı şöyledir: rinden tahrif ederler…” (Kur’an-ı
“Bütün dualar, övgüler, mali ve bedenî Kerim 4/46)
ibadetler, mülk ve ululuk Allah’a mah-
tahrimen mekruh bk. mekruh.
sustur. Ey Peygamber! Selam, Allah’ın
rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. tahrim tekbiri bk. iftitah tekbiri.
Selam ve esenlik bizim ve Allah’ın
salih kullarının üzerine de olsun. Ben Tahrim suresi Kur’an-ı Kerim’in
şehadet ederim ki Allah’tan başka hiç- altmış altıncı suresidir. Medine’de indi-
bir ilah yoktur. Yine ben şehadet ede- rilmiştir. On iki ayettir. Adını birinci
rim ki Muhammed onun kulu ve elçisi- ayette geçen ve ‘yasaklama’ anlamına
dir.” gelen “tahrim” kelimesinden almıştır.
Allah’ın helal kıldığı şeyleri peygambe-
tahiyyetülmescit namazı Camiye rin bile yasaklamasının söz konusu
veya mescide giren kimsenin, namaz olamayacağı anlatılır. Sureye, Hz. Pey-
kılmanın doğru olmadığı vakitlerin gamber’in eşlerine davranış biçimi
dışında, Allah’a duyduğu sevgi ve anlatılarak başlanır. Hz. Peygamber’in
saygının bir göstergesi olarak onun eşlerinin hoşnutluğunu kazanmak için
hoşnutluğunu kazanmak için kıldığı göstermiş olduğu özveri üzerinde duru-
nafile namaz. Tahiyyetülmescit namazı lur. Surede, helal ve haram kılma yetki-
en az iki rekâttır. Mescide girildikten sinin sadece Allah’a ait olduğu belirtilir.
sonra, hemen kılınması uygundur. Ahiret vurguları yapılarak insanı cehen-
nem ateşinden koruyacak davranışlar
tahrif 1. Saptırma, çarpıtma, de-
teşvik edilir. Tövbenin önemi açıklana-
ğiştirme, bozma, bozulma. “Şimdi (ey
rak güzel davranışlarda bulunmanın
müminler!) siz, bunların (Yahudilerin)
tövbenin ön şartı olduğu bildirilir. Al-
size inanmalarını mı umuyorsunuz?
lah’a iman etmenin ilahî bir bağış oldu-
Oysa bunlardan bir grup vardır ki,
ğu açıklanarak bu bağışı peygamberin
Allah’ın sözünü işitirlerdi de düşünüp
yanında olmalarına rağmen elde ede-
aklettikten sonra, bile bile onu tahrif
meyen, Hz. Nuh ve Hz. Lut Peygamber-
ederlerdi.” (Kur’an-ı Kerim 2/75) 2.
lerin inkârcı hanımları örnek verilir.
Allah’ın göndermiş olduğu ayetleri ve
Buna karşın kötü bir insanın yanında
bu ayetlerin yazılmış olduğu kitapları
bulunmasına rağmen iman etme mutlu-
söyleniş amacının dışında yorumlama,
luğunu elde eden Firavun’un karısı Hz.
ayetleri bulunduğu yerden çıkarıp yok
Asiye’den de bahsedilir. Namusunu ve
etme veya değiştirme, kişisel görüşleri-
iffetini korumada simge olan Hz. Mer-
ni ayetlerin içine katma. Kur’an-ı Ke-
yem’den bahsedilerek sure son bulur.
rim’in bildirdiğine göre, Kur’an’dan
önceki kitaplar insanlar tarafından takdiriilahî bk. kader.
tahrif edilmiştir. Bu kitaplara aslı bo-
zulduğu için ‘muharref kitaplar’ denir. takdis 1. Yüceltme, ululama, arın-
“Yahudilerden öyleleri vardır ki (Al- dırma, mübarek sayma. 2. Allah’ı, tanrı-
lah’ın koymuş olduğu) kelimeleri yerle- lığa aykırı olan her şeyden, eksik sıfat-
lardan, kusurlardan, acizlikten, tembel-
likten ve güçsüzlükten uzak tutma.
348
“Hani, Rabb’in meleklere: ‘Ben yeryü- işte gerek./Lafı bol, karnı geniş soyları
zünde bir halife var edeceğim.’ demişti. taklit etme;/Sözü sağlam, özü sağlam,
(Melekler): ‘Orada bozgunculuk yapan, adam ol, ırkına çek.” (M. A. Ersoy) 3.
kan döken birini mi halife yapacaksın? Bir kimsenin dinî delillerden olmayan
Oysa biz seni överek tespih ediyor ve sözü ile dinî bir delile dayanmadan
seni takdis ediyoruz.’ dediler. amel etme. 4. İçtihat yetkisi olmayan bir
(Rabb’in): ‘Ben sizin bilmediklerinizi kişinin delillerini bilmeksizin herhangi
bilirim.’ dedi.” (Kur’an-ı Kerim 2/30) bir müçtehidin görüşlerini alması ve
3. Allah’ın şükre ve övgüye layık oldu- uygulaması.
ğunu bilme, başkasına bildirme ve buna
takva 1. Bilinçli davranma; uya-
göre inanıp ibadet etme.
nıklık, dikkatli olma, sakınma, korun-
takıyye 1. Korkma, elem ve zarar ma, korkma, endişelenme, kaygılanma.
verecek şeylerden sakınıp korunma; 2. Allah’ı görüyormuşçasına bir bilinç
çekinme, gizlenme, saklanma, tedbir içerisinde farzları, vacipleri hakkıyla
alma. 2. Müminlerin, kendilerine karşı yerine getirme; Allah’ın hoşnutluğunu
güç kullanan inkârcıların karşısında kazanmak amacıyla nafileleri çokça
can, mal, ırz, din ve her türlü kutsal yapma; sünnete uyma. “…Şüphesiz ki
değerleri tehlikeye düştüğünde onların Allah takva sahiplerini sever.” (Kur’an-
zararlarından kurtulmak için imanlarını ı Kerim 9/4) 3. Haramları, dinen şüpheli
gizlemeleri; gerektiğinde inandıkları olan durumları ve dinin kötü gördüğü
görüş ve davranışların aksini ortaya şeyleri terk etme. 4. Müminin tüm tu-
koymaları. Hz. Peygamber, Mekke tum ve davranışlarında Allah’a kulluk
döneminde müşriklerin işkencelerine bilinciyle hareket ederek Allah’ın ko-
uğrayan bazı sahabelere ‘takıyye’ izni ruması altına girmesi, ona duyduğu
vermiştir. Müslümanlar, İslam’ın ken- sevgi ve saygıyı güçlendirmeye gayret
dilerine vermiş olduğu bu izni kullanıp etmesi, bu sevgi ve saygıyı zedelemek-
kullanmamakta serbesttirler. Şii Müs- ten korkması. “Allah katında sizin en
lümanlar arasında takıyye çok yaygın- değerli olanınız en takvalı olanınızdır.”
lık kazanmış hatta iman esaslarından (Kur’an-ı Kerim 49/13) 5. Kulun zihni-
biri olarak kabul edilmiştir. ni ve kalbini, kendisine Allah’ı unuttu-
racak her şeyden uzak tutması, koruma-
takke Müslüman erkeklerin namaz
sı. “Muhakkak ki Allah takva sahipleri
kılarken başlarına giymiş oldukları
ve güzel iş yapanlarla beraberdir.”
yarım küre biçiminde ince hafif başlık.
(Kur’an-ı Kerim 16/128)
taklit 1. Gerdanlık, kolye, madal-
talak 1. Boşama, serbest bırakma,
ya, kılıç gibi şeyleri boyuna takma;
sözleşmeyi iptal etme, ayrılma. 2. Evli
kılıç kuşanma. 2. Bir başkasının yap-
eşlerin evliliği sona erdirmeleri, evlilik
tıklarının ve söylediklerinin doğruluğu-
anlaşmasını bozmaları. “Talak, yeryü-
nu, yanlışlığını araştırmadan kabul
zünde Allah’ın hiç sevmediği bir helal-
etme; ona benzemeye çalışma. "İhtiyar
dir.” (Hadis) 3. Nikâh bağı ile gerçek-
amcanı dinler misin, oğlum, Nev-
leştirilen evlilik sözleşmesinin açıktan
ruz?/Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit
349
açığa boşamayı ifade eden sözlerle Talmut Yahudiliği yorumlayan ve
veya boşama niyeti taşıyan kapalı ifa- ortaya çıkan problemlere çözüm geti-
delerle ortadan kaldırılması, evliliğe ren, Tevrat’tan sonra Yahudiliğin en
son verilmesi. İslam dini, boşanmayı önemli kitabı; Tevrat tefsiri. Talmut,
kurum olarak kabul etmesine rağmen İsrailoğulları tarafından birçok kere
“Allah’ın sevmediği bir helal” olarak değiştirilerek yaklaşık 700 yılda tamam-
nitelendirir. Hz. Peygamber, aile kuru- lanmıştır. İki tür Talmut vardır: Mişna
munun yıkılmasına karşı duyduğu tep- ve Gemera Talmutları. Talmut’a inan-
kiden dolayı boşanma sözcükleri ile mayan gerçek anlamda bir Yahudi sa-
şaka yapmayı ve bu konuda gereksiz yılmaz. Karaim ve Habeşistan Yahudi-
konuşmayı hoş görmemiştir. “Bir ka- leri, Talmut’a inanmadıkları için Yahu-
dın, hiçbir ciddi neden yokken kocasın- di olarak kabul edilmemişlerdir.
dan talakını isterse, ona cennetin koku-
Tanah Eski Ahit’e Yahudilerce ve-
su bile haram olur.” (Hadis)
rilen ad. Tanah; Torah(5), Nebiim(19)
Talak suresi Kur’an-ı Kerim’in ve Ketubim(11) olmak üzere toplam 35
altmış beşinci suresidir. Medine’de kitaptan oluşur.
inmiştir. On iki ayettir. Adını birinci
Tarık suresi Kur’an-ı Kerim’in
ayette geçen ve ‘boşama, evliliği sona
seksen altıncı suresidir. Mekke’de in-
erdirme’ anlamına gelen “talak” keli-
miştir. On yedi ayettir. Adını birinci
mesinden almıştır. Surenin girişinde,
ayette geçen ve ‘gece doğan yıldız’
eşlerin birbirlerinden ayrılma durumla-
anlamına gelen “Tarık” kelimesinden
rında gözetmeleri gereken karşılıklı
almıştır. Sureye, Allah’ın yaratmış
haklardan ve özellikle kadınların huku-
olduğu gök cisimlerinin önemine vurgu
kunun korunmasından bahsedilir. Bu
yapılarak başlanır. İnsanın yoktan var
çerçevede kadının doğal hastalık hâli
edilişine ve ölümden sonra diriltilmesi-
olan hayız durumunda boşanmasının
ne yer verilir. Ölüm hâli ile beraber
hoş olmadığı hatırlatılır. Surede, kadın-
insanın dünyada yaptıkları ile başbaşa
ların haklarıyla ilgili birçok tavsiye
kalacağı anlatılır. Kıyamet vurgusu
yapılmaktadır. Surede, kadınlar eşlerin-
yapılarak müşriklerin küfürden ve için-
den ayrıldıklarında bu ayrılığın şahitle-
de bulundukları vurdumduymazlıktan
rin önünde gerçekleşmesinden, onlara
uyanmaları istenir. Onlara verilen süre-
nafaka ve barınak temin edilmesinden
nin yakında sona ereceği, eğer akıllarını
bahsedilir. Ayrıca, kadınlara kötü dav-
başlarına almazlarsa, bu durumun hak-
ranmanın çirkinliği ele alınır. Surede,
larında hayırlı olmayacağı uyarısı yapı-
birçok toplumun yaptıkları haksızlıklar
larak sure son bulur.
yüzünden yok edilişlerine yer verilir.
İman etmenin, Allah’ın emirlerine tarikat 1. Yol, takip edilen metot,
bağlanmanın, Peygamberi örnek alma- meslek, yapılan iş. 2. Tasavvufta Al-
nın ve güzel davranışlarda bulunmanın lah’ın hoşnutluğunu elde etmek ve
önemine vurgu yapan ayetlerle sure son Allah’ı görüyormuş gibi ibadet yapma
bulur. bilincini kazanmak için girilen ve ken-
disine ait kuralları olan yol. “Şeriat,
350
tarikat yoldur varana/Hakikat meyvası Hz. Muhammed’in edep ve ahlakını
andan içerü.” (Yunus Emre) 3. davranış hâline getirme yolu. “Tasav-
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in vuf güzel ahlaktır.” (Seri es-Sakati) 3.
sünnetinde emredilen şeyleri ilahî aşkın Gönlü Allah’tan alıkoyan her şeyden
etkisiyle coşkulu bir biçimde yaşama arındırma, dünya ve içindekilerin geçici
yolu. “Mumsuz baldır şeriat, tortusuz olduğunu bilip hayata bir yolcu gibi
yağ tarikat/Dost için balı yağ, pes niçin bakabilme anlayışı. 4. Kâmil bir insan
katmayalar” (Yunus Emre) 4. Kişinin, olabilmek için kalp ve dille sürekli
İslam’ın emir ve yasaklarına göre hare- Allah’ı zikretme ve Hz. Muhammed’i
ket eden, kâmil bir mürşidin önderli- hayatın bütün alanlarında örnek alma.
ğinde, Allah’ın hoşnutluğunu kazan- “Tasavvuf, karşılıklı dostluk ve sevgi-
mak ve Hz. Muhammed’in örnek ahla- dir. Hiçbir kaygı duymadan Allah ile
kıyla ahlaklanmak amacıyla yapmış birlikte olmaktır…” (Ebu Bekir Şibli)
olduğu manevi yolculuk; bu uğurda
tasdik 1. Doğrulama, gerçekliğini
takip ettiği yol, metot.
kabul etme, inanma, iman etme, gönül-
tasadduk 1. Bağışlama, sadaka den bağlanma. “Kim bir falcıya veya
verme, yardım etme, hayır yapma. kâhine gider onun söylediklerini tasdik
“Yarım hurma bile olsa tasadduk ede- ederse, Muhammed’e geleni inkâr et-
rek kendinizi ateşten koruyunuz.” (Ha- miştir.” (Hadis) 2. Allah’ın, peygamberi
dis) 2. Allah yolunda harcama yapma; aracılığı ile göndermiş olduğu şeylerin
zekât ve fitre verme. “Sizden birine doğruluğuna kesin olarak inanma, içten-
ölüm gelip de; ‘Rabb’im, ölümümü bir likle bağlanma. “Müminler, kıyamet
süreye kadar erteleseydin de tasadduk gününü kesinlikle tasdik ederler.”
eden iyilerden olsaydım.’ demeden (Kur’an-ı Kerim 70/26)
önce size verdiğimiz rızıktan fakirlere
tatavvu 1. Fazlalık, nafile, gönüllü
sadaka verin.” (Kur’an-ı Kerim 63/10)
olarak fazladan yapılan şey. 2. Farz ve
3. Allah’ın rızasını elde etmek amacıyla
vacibin dışında Müslümanların Allah
helal yollardan sahip olunan kazancın
rızası için yapmış oldukları ibadetler.
bir bölümünü ibadet niyetiyle ihtiyaç
Zekât dışında fakire yardım etme, farz
sahiplerine verme. “Şayet, borçlu kimse
orucun dışında oruç tutma, farz namaz-
darlık içindeyse, bolluğa erişinceye
ların dışında namaz kılma, umre yapma
kadar beklemek gerekir. (Alacağınızı)
gibi nafile ibadetler tatavvudur. “…Kim
tasadduk ederseniz bu durum sizin için
tatavvu yaparsa, bilsin ki Allah karşılı-
çok daha hayırlıdır.” (Kur’an-ı Kerim
ğını verir ve yaptığı iyilikleri bilir.”
2/280)
(Kur’an-ı Kerim 2/158)
tasavvuf 1. İslam’ın ruhi ve mane-
tavaf 1. Dönme, çevresini dolaşma,
vi yönünü öne çıkaran, insana Allah’ı
bir şeyin etrafında yürüme, ziyaret et-
görüyormuşçasına bir ibadet ve davra-
me. 2. Hac ve umre ibadetini yapacak
nış bilinci kazandırmayı hedefleyen
kişinin Kâbe’nin etrafında yedi kez
düşünce biçimi, hayat tarzı. 2. Kötü
dönmesi. Tavaf, hac ve umrenin şartla-
huyları terk edip güzel huylar edinme;
rındandır. Kâbe’nin etrafında bir dönüşe
351
“şavt” denir. Yedi şavt bir tavaftır. cek ve içecekler. “Ey iman edenler!
Tavafa başlanırken eller Haceriesvet’e Kazanmış olduğunuz şeylerin
doğru kaldırılarak selamlanır ve ‘En tayyiblerinden (ihtiyaç sahiplerine)
büyük olan Allah’ın adıyla başlarım.’ veriniz.” (Kur’an-ı Kerim 2/267) 4.
anlamında “Bismillahi Allahu ekber” Dinen ve ahlaken kusursuz, mükemmel.
denir. “İbrahim ve İsmail’e şöyle emir “Allah’ın melekleri, tayyib olanların
verdik: ‘Evimi (Kâbe’yi) hem tavaf ruhlarını alırken onlara ‘Allah’ın sela-
edenler, hem itikâf yapanlar, hem de mı üzerinize olsun; yaptıklarınıza karşı-
rükû ve secde edenler için tertemiz lık cennete girin!’ derler.” (Kur’an-ı
bulundurun!” (Kur’an-ı Kerim 2/125) Kerim 16/32)
tavafı kudum Mekke dışından ge- tazarru 1. Yalvarma, rica etme,
lenlerin, Kâbe’yi selamlamak için yap- dua etme, dileme, niyaz etme. “Rabb’ini
maları sünnet olan ilk tavaf. tazarru ile ve korkarak, yüksek olmayan
bir sesle sabah akşam zikret; gafiller-
tavafı sader Mekke dışından ge-
den olma!” (Kur’an-ı Kerim 7/205) 2.
lenlerin, Kâbe’ye veda etmek amacıyla
Kulun, Allah’a dua ederken kendi ye-
yaptıkları vacip olan veda tavafı.
tersizliğini fark etmeye çalışarak boyun
tavafı tatavvu Mekke’de bulunan bükmesi ve Allah’ı yüceltip isteklerde
insanların ibadet niyetiyle zaman za- bulunması. “Rabb’inize tazarru ile
man yaptıkları nafile tavaf. Mekke (içtenlikle ve) sessizce dua edin. Şüphe-
dışından gelenlerin tavafı tatavvu yap- siz o (duada) haddi aşanları sevmez.”
maları, nafile namaz kılmalarından (Kur’an-ı Kerim 7/55)
daha faziletlidir.
tazim 1. Yüceltme, ululama, saygı
tavafı umre Umre yapanların ih- gösterme, kıymet ve önem verme, hür-
ramlı olarak yapmak zorunda oldukları met etme. 2. Allah’a itaat edip emir ve
ve ilk dört şavtı umrenin şartlarından yasaklarını yerine getirmek suretiyle
olan tavaf. ona saygı gösterme, her türlü eksiklik-
ten Allah’ı uzak bilme ve tespih etme.
tavafı ziyaret Arafat’tan inince
“Kim Allah’ın koymuş olduğu yasakla-
yapılan ve yapılması farz olan tavaf.
ra tazim ederse (bu yasaklardan kaçı-
Tavafı ziyarete, ‘tavafı ifada’ da denir.
nırsa), Rabb’i katında kendisi için bu
İlk dört şavtı farzdır. Tavafı ziyaret
daha hayırlıdır.” (Kur’an-ı Kerim
yapılmadan hacı olunmaz.
22/30) 3. Peygamberlere, meleklere,
tayyib 1. Tertemiz olan, temizli- sıddıklara, salihlere, âlimlere ve ana
ğinde şüphe bulunmayan, pis olmayan. babaya hürmet etme, onların değerini
“De ki: Hiç pis olanla tayyib olan bir bilme.
olur mu?” (Kur’an-ı Kerim 5/100) 2.
tazir 1. Engelleme, menetme, ya-
Namuslu, iffetli. “Kötü erkekler kötü
saklama, azarlama. 2. İslam hukukunda,
kadınlara, tayyibe hanımlar da tayyib
dinin miktarını belirlemediği bazı suçla-
erkeklere layıktır.” (Kur’an-ı Kerim
ra devlet yetkililerinin vermiş olduğu
24/26) 3. Haram olmayan, helal yiye-
caydırıcı nitelikteki ceza(lar). Dinin
352
miktarını belirlemediği bazı tazir ceza- sının bahçesine zarar verirlerse sahip-
ları şunlardır: Kınama, azarlama, tehdit leri tazminat öder.” (Hadis)
etme, mahkemeye çağırma, hapis vb.
teala Allah’ın yüceliğini belirtmek
“Kim, had cezası olmayan (miktarı
için isimlerinden hemen sonra bir sıfat
dinen belirlenmeyen) bir konuda had
gibi kullanılan “yüce olsun, ulu olsun.”
cezası kadar tazir cezası verirse zulüm
anlamlarına gelen övgü sözü.
yapmış olur.” (Hadis)
“Allahuteala her şeyin gerçek sahibi-
taziye 1. Teselli etme, rahatlatma, dir.” (Kur’an-ı Kerim 20/114)
baş sağlığı dileğinde bulunma, acılara
Tebareke suresi bk. Mülk suresi.
karşı sabırlı ve dirençli olmayı tavsiye
etme. 2. Bir yakını ölen kimseye “baş Tebbet suresi Kur’an-ı Kerim’in
sağlığı” dileğinde bulunma. Türk kültü- yüz on birinci suresidir. “Mesed suresi”
ründe taziye “Başınız sağ olsun.” “Al- diye de bilinir. Mekke’de inmiştir. Beş
lah kalanlara ömür versin.” “Allah tüm ayettir. Adını birinci ayette geçen ve
ölenlerinize rahmet etsin.” “Allah gü- “kahrolmak, yok olmak.” anlamlarına
nahlarını affetsin.” “Allah cennette gelen “tebbet” kelimesinden almıştır.
buluştursun.” gibi cümlelerle yapılır. Bu sure, Hz. Muhammed akrabalarını
Taziyede bulunma Hz. Peygamber’in ilk defa İslam’a davet ettiğinde Ebu
çok değer verip teşvik ettiği bir davra- Lehep’in ona; “Yuh olsun sana! Bizi
nıştır. “Başına gelen bir musibetten buraya bunun için mi çağırdın?” demesi
dolayı, kardeşine taziyede bulunan bir üzerine inmiştir. Surede, Hz. Peygam-
mümine, Allahuteala kıyamet günü çok ber’e iman etmeyip İslam düşmanlığın-
değerli elbiseler giydirecektir.” (Ha- da aşırı giden amcası Ebu Lehep’in
dis) yaptığı kötülükler konu edilir. Biriktir-
diği mallara ve ailesinin çokluğuna
tazminat 1. Ödeme garantisi ver-
güvenen Ebu Lehep’in kazançlarının
me, kefil olma, borçlanma, sorumlulu-
ahirette kendisine fayda vermeyeceği
ğu paylaşma. 2. Haksız bir uygulama-
vurgulanır. Surede, Ebu Lehep ile bera-
dan dolayı maddi ya da manevi zarara
ber karısı Ümmü Cemile’nin de cehen-
uğrayan birisinin zararının karşılanma-
neme gireceği haber verilir. İman etme-
sı. İslam fıkhına göre, zarar gören bir
dikten sonra peygambere akraba olma-
kimse mahkemeye müracaat ettiğinde
nın bile ahirette kişiye bir yararının
en kısa zamanda kendisine hak ettiği
olmayacağı hatırlatılarak sure son bulur.
tazminatı ödenir, çünkü İslam’da kişi
hak ve hürriyetlerine saygı göstermek tebeitabiin 1. Sahabeleri gören ki-
esastır. İslam dini insanların canlarını, şilerle karşılaşıp onlarla sohbet eden ve
mallarını, soylarını korumayı gaye Müslüman olarak ölen kişi. 2. Hz. Pey-
edinir. Bunlardan herhangi birisine gamber’in hadislerini nakleden üçüncü
zarar verildiğinde kişilerin tazminat nesil Müslümanlar. Tebeitabiin neslinin
davası açma hakları vardır. “Bahçesi çoğu ya bir sahabe torunu ya da sahabe-
olan kimseler bahçelerini gündüz ko- lerle görüşen kişilerin çocuklarıdır. Bu
rurlar. Geceleyin ise hayvanlar, başka- insanlar, sahabe ve tabiin vasıtasıyla
353
Hz. Peygamber’den nakledilen hadisle- insanlara tebliğ edilmiştir.” (Kur’an-ı
ri ve rivayetleri toplamışlar ve onları Kerim 14/52)
özümsemişlerdir. Bulundukları bölgele-
Tebük Seferi Hz. Muhammed’in
rin önde gelen âlimleri olan tebeitabiin
hicretin dokuzuncu yılında Şam toprak-
nesli, İslami ilimlerin gelişmesine çok
larında toplanan Bizans ordusuna karşı
önemli katkılarda bulunmuşlardır.
çarpışmak üzere Medine’den Tebük’e
teberrük 1. Mübarek sayma, uğur- bizzat kendisinin de katılarak sevk ettiği
lu kabul etme, hayır ve bereket umma; en güçlü askeri harekât. Tebük, Hicaz
bir şeyi bereket ve mutluluk vesilesi bölgesinin kuzeyinde, Medine’den
sayma. 2. Hayırlı ve güzel işler için Şam’a giden yolun ortasında bulunan
duasının kabul olacağı umulan âlimler- bir şehrin adıdır. Tebük seferi, Hz.
den, salih kimselerden veya anne baba- Peygamber’in katıldığı savaşların so-
dan hayır duası isteme. nuncusudur. Müslümanlar bu savaşa
otuz bin kişiyle katılmıştır. Tebük Sefe-
tebliğ 1. Ulaştırma, duyurma, açık-
ri, Veda Haccı’ndan önce yapılmış ve
lama. “Benden, duyduğunuz bir ayet
bu seferde savaş olmamıştır. Fakat
bile olsa tebliğ ediniz…” (Hadis) 2.
Müslümanlar pek çok zorluklara göğüs
Peygamberlerin Allah’ın kendilerine
gererek askerî ve siyasi açıdan çok
indirmiş olduğu vahiyleri insanlara
büyük bir başarı elde edilmiştir. Tebük
eksiksiz olarak bildirmesidir. “Pey-
Seferi’nde İslam ordusu, sıcak, susuzluk
gamberin üzerine düşen (görev) sadece
ve çöl yolculuğu nedeniyle büyük sıkın-
tebliğ etmektir…” (Kur’an-ı Kerim
tılar çekmiştir. Bu nedenle Tebük Sefe-
5/99) 3. Açıklanması gereken dini bir
ri’ne “Güçlük Ordusu” anlamında
hükmü, yerine göre örnekler vererek
“Ceyşülusre” de denilmiştir. Hz. Pey-
yerine göre nasihat ederek sözlü ve
gamber, ordusuyla beraber Tebük’te
yazılı bir biçimde eksiksiz olarak an-
yirmi gün kalmış ve daha ileri gitmek
latma; etkileyici bir dille insanlara
istememiştir. İslam’ı zorla kabul ettir-
duyurma. “(Ey Musa ve Harun) Fira-
mek fikrinde olmayan Hz. Peygamber,
vun’a gidin. Çünkü o azmıştır. Ona
insanların kanının dökülmesine razı
yumuşak ve tatlı bir sözle tebliğde bu-
olmamıştır. Fakat, o bölgelerde bulunan
lunun. Belki öğüt alır veya Allah’tan
küçük Hristiyan kabilelerle anlaşmalar
korkar.” (Kur’an-ı Kerim 20/43-44) 4.
yapmıştır. Sınırda sükûnet ve emniyeti
Allah’ın kendi katından göndermiş
sağlamıştır. Hz. Peygamber, arkadaşla-
olduğu ilahî emirleri inkârcılara du-
rıyla istişare edip savaş yapmadan
yurma, inkâra düştükleri hususlarda
dönmeye karar vermiştir. Siyasi başarı-
onları ikna etmeye veya inanç alanıyla
lar elde edilerek sefer sona ermiştir.
ilgili şüpheleri varsa, şüphelerini gi-
dermeye çalışma; İslam’ı inkârcılara tebzir bk. israf.
anlatma. “Bu Kur’an, onunla uyarılsın-
tecdidiiman 1. İmanın yenilenme-
lar ve tek bir Tanrı bulunduğunu bilsin-
si. 2. Mümin bir kişiden, iman esasları-
ler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye
na aykırı bir söz veya davranış meydana
geldiğinde imanının zarar görmemesi ve
354
küfre düşmemesi için kelimeitevhit ve öğreten ilim. Kur’an-ı Kerim okurken
kelimeişehadet okuyarak Kur’an-ı Ke- tecvit kurallarına göre okumak gerekir.
rim’deki iman esasları çerçevesinde Kelimelerin doğru anlam kazanması
imanını yenilemesi. Türk kültüründe tecvit kurallarına uymaya bağlıdır.
tecdidiiman, camilerde cuma ve per- Tecvit kurallarında Hz. Peygamber’in
şembe günleri ikindi veya yatsı nama- Kur’an-ı Kerim’i okuyuş tarzı esas
zından sonra yapılan bir duadır. alınmış ve bu okuyuş tarzı kıraat âlimle-
ri tarafından nesilden nesle aktarılarak
tecessüs 1. Dikkatle araştırma,
günümüze kadar gelmiştir. “Kur’an-ı
gözlemleme, casusluk yapma. “(Yakup,
Kerim’i tecvit ile okuyunuz. Sesinizi
oğullarına dedi ki:) Ey oğullarım! Gi-
güzelleştirerek onu süsleyiniz ve Arapça
din Yusuf ve kardeşini tecessüs edin,
kurallara uygun olarak okuyunuz.”
Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesme-
(Abdullah b. Mesud) 3. Kur’an-ı Ke-
yin…” (Kur’an-ı Kerim 12/87) 2. İnsan-
rim’i güzel bir biçimde okumak için
ların birbirlerinin gizli durumlarını,
uyulması gereken kurallar ilmi.
ayıplarını ve kusurlarını araştırıp ortaya
dökmeleri. Tecessüs, Kur’an-ı Ke- tedvin 1. Yazılı şeyleri bir araya
rim’de yasaklanan davranış bozuklukla- getirme, düzene koyma, kitap yazma,
rından biridir. Buna göre müminlerin kaydetme. 2. Herhangi bir ilim dalının
kötü zandan, gıybetten ve tecessüsten dağınık hâldeki konularını bir araya
uzak durmaları gerekir. “Ey iman eden- getirerek düzene sokma ve kitap şekline
ler! Birbiriniz hakkında yersiz zanda getirme. 3. Hz. Peygamber’in vefatın-
bulunmaktan çok sakınınız. Çünkü dan sonra, İslam coğrafyasının dört bir
zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs tarafına dağılan sahabelerden hadislerin
etmeyiniz. Birbirinizin gıybetini yap- toplanıp bir araya getirilmesi. Hz. Pey-
mayınız…” (Kur’an-ı Kerim 49/12) gamber’in hadislerini onun hayatında
bizzat duyan ve öğrenen sahabeler, Hz.
teçhiz 1. Donatma, hazırlama, ha-
Peygamber’in vefatından sonra İslam
zırlık yapma. 2. Düşmanlara karşı dini,
devletinin sınırlarının genişlemesiyle
vatanı, milleti ve namusu her türlü
beraber İslam’ın yayıldığı yerlere da-
tehlikeden korumak için ordu hazırla-
ğılmışlardır. Tefsir, kelam, fıkıh gibi
ma, orduyu silah ve malzeme ile do-
İslami ilimlerin oluşma döneminde Hz.
natma. “Kim Allah yolunda savaşan bir
Peygamber’in görüşlerini içeren hadis-
gaziyi teçhiz ederse o da Allah yolunda
lere çok büyük ihtiyaç duyulmuştur.
savaşmış gibi sevap alır.” (Hadis) 3.
Özellikle tabiiler ve sonraki dönemde,
Ölen bir kimsenin yıkanıp kefenlenmek
hadisler bir araya getirilmeye; tedvin
suretiyle gömülebilecek hâle getirilme-
edilmeye başlanmıştır.
si.
teenni 1. Acele etmeme, yavaş
tecvit 1. Bir işi güzel yapma, gü-
davranma, ağırdan alma, ihtiyatlı olma.
zelleştirme, iyi ve güzel söz söyleme,
2. Bir iş yaparken ilerisini düşünüp
süsleme. 2. Kur'an-ı Kerim’i, harflerin
istişare yaparak karar verme, acele
çıkış yerlerine ve sıfatlarına uygun
etmeme; işi vaktinde ve kurallarına
olarak hatasız bir biçimde okumayı
355
uygun yapma. “Teenni Allah’tan, ace- yi yasaklamıştır. “Hepiniz birden Al-
lecilik ise şeytandandır.” (Hadis) lah’ın dinine sımsıkı tutununuz. Tefri-
kaya düşmeyiniz…” (Kur’an-ı Kerim
tefekkür 1. Düşünme, derin dü-
3/103)
şünme, fikir yürütme, kavramaya ça-
lışma, kafa yorma. 2. Var olan bir şeyin tefsir 1. Kapalı bir şeyi açma, bir
manasını anlamaya çalışma ve eşyanın manayı açığa çıkarma ve bir şeyi açık-
bilgisini zihinde toplayabilmek için lama. 2. İnsanın bilgi birikimi ve Arap
aklın hareket hâlinde olması, derin diline hâkimiyeti ölçüsünde Kur'an-ı
derin düşünmesi. “Yeryüzünü yayıp Kerim metninin içerdiği manaları ortaya
genişleten ve onun üzerine yerinden çıkarması, yorumlaması. 3. Kur’an-ı
oynatılmaz dağlar yerleştirip vadilerin- Kerim ayetlerinin anlamlarını açıkla-
den nehirler akıtan ve orada her türlü maya, hükümlerini ve bu hükümlerin
bitkiden iki cins yaratan ve gündüzü dayandığı gerekçeleri açığa çıkarmaya
geceyle örtüp bürüyen Allah’tır. Doğ- ve ayetleri belirli bir yöntem çerçeve-
rusu, bütün bunlarda tefekkür edenler sinde yorumlamaya yarayan ilim dalı. 4.
için mutlaka (çıkarılacak) dersler var- Ayetlerin ve surelerin inişini, indiriliş
dır.” (Kur’an-ı Kerim 13/3) 3. Allah’ın sebeplerini, Mekki ve Medeni olarak
ayetleri, yarattığı tüm varlıklar ve onun düzenlenmesini, nasihini, mensuhunu,
tarafından meydana getirilen olaylar tek bir olaya mı yoksa genel olaylara mı
üzerinde kafa yorup düşünme; ibret işaret ettiğini, ayetlerdeki kapalılıkları,
alma, yaratan ile yaratılanlar arasında söz sanatlarını ve cümle yapılarını bil-
ilgi kurma, Allah’ın Rablığını kavra- meye yarayan ilim dalı. Alanlarında
maya gayret etme. “Müminler ki; ayak- uzman olan İslam bilginlerinin Kur'an-ı
ta dururken, otururken ve uyumak için Kerim’in kapalı ifadelerini, belirli bir
uzandıklarında Allah’ı anar, göklerin metot ve kural dâhilinde açığa çıkarma
ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür faaliyeti olan tefsir iki çeşittir: 1. Riva-
ederler...” (Kur’an-ı Kerim 3/191) yet Tefsiri: Kur’an-ı Kerim’i daha çok
hadis ve sahabelerin açıklamalarına
tefrika 1. Parçalanma, ayrılma,
dayanarak yorumlama biçimi. 2. Dira-
gruplaşma, fırkalaşma, nifak. “Tefrika
yet tefsiri: Kur’an-ı Kerim’i açıklarken
girmeden bir millete düşman gire-
sadece rivayetlerle yetinmeyip dil, ede-
mez;/Toplu vurdukça yürekler, onu top
biyat, dinler tarihi, sosyoloji, psikoloji
sindiremez.” (M. A. Ersoy) 2. Doğrulu-
ve tarih gibi bilimlerden yararlanarak
ğu din ve akıl yoluyla belirlenmiş olan
yapılan tefsir.
konularda ayrı hareket etme. Farklı
konularda özgür bir şekilde görüş bil- tefsir usulü Konusu her yönüyle
dirmek tefrika değildir. İslam dini, Kur’an-ı Kerim olan ve onun en doğru
inanç esaslarında, ibadetle ilgili hüküm- biçimde anlaşılmasına yardımcı olmayı
lerde, müminlerin doğruluğu hakkında amaç edinen ilim dalı, ulumulkur’an
görüş birliğine vardığı şeylerde ve ilmi. Kur’an-ı Kerim’i anlama süreci
İslam toplumunun birlik ve beraberliği- içerisinde oluşan tefsir usulü, Kur’an-ı
ni sarsacak konularda tefrikaya düşme- Kerim incelemelerinde izlenmesi gere-
356
ken ilke ve yöntemleri belirleyen, sınır- ne karşılıksız borç vermenin önemini ve
ları ve amacı belli bir ilim dalıdır. Bu geleceği sadece Allah’ın bildiğini hatır-
ilim dalı Kur’an-ı Kerim’in inişi, tertip latan ayetlerle sure son bulur.
edilişi, toplanması, yazılışı, okunuşu,
tehlil ‘Allah’tan başka iman edip
mucize oluşu, nasih ve mensuhu,
ibadet yapılacak hiçbir tanrı yoktur.’
Mekki ve Medeni oluşu, nüzul sebeple-
anlamına gelen ‘La ilahe illallah’
ri vb. dil ve tarih çerçevesinde incele-
kelimeitevhidini söyleme, tekrarlama.
nebilecek Kur’an-ı Kerim’le ilgili ko-
Tehlil okumayı, Kur’an-ı Kerim ve Hz.
nuların tamamını içerir.
Peygamber tavsiye etmiştir. Hz. Pey-
Teğabün suresi Kur’an-ı Kerim’in gamber, ölüm anında en son sözü tehlil
altmış dördüncü suresidir. Medine’de olan kimsenin cennetlik olacağının
inmiştir. On sekiz ayettir. Adını doku- müjdesini vermiştir. “Ölmek üzere olan
zuncu ayette geçen ve “kâr-zarar” an- hastalarınıza tehlil okumalarını teşvik
lamına gelen “teğabün” kelimesinden ediniz.” (Hadis)
almıştır. Surede, Allah’a iman, ibadet
teheccüd namazı Gecenin son üçte
ve güzel ahlak konuları üzerinde duru-
birlik bölümünde uykudan kalkarak
lur. Tüm insanlara şu dört hususun
kılınan nafile namaz. Teheccüd namazı,
önemi hatırlatılır: 1. İçinde yaşamakta
Hz. Peygamber’in önemli sünnetlerin-
olduğunuz evren sahipsiz değildir. 2.
dendir. O, seher vakti denilen gecenin
Bu evren amaçsız yaratılmamış ve
son üçte birinde kalkar, Kur’an-ı Kerim
evrenin varlığı bir hikmete dayanmak-
okur, Allah’ı zikreder ve tefekkür ya-
tadır. 3. Allah, insanları en güzel bi-
pardı. Yatsı namazından sonra henüz
çimde yaratmış, küfür ve imanı seçme-
uyumadan kılınan nafile namaza ‘gece
de serbest bırakmıştır. Fakat, herkes
namazı’ anlamında ‘salatıleyl’ denir.
seçiminin sonucuna katlanacaktır. 4.
Teheccüd namazı ise seher vaktinde
İnsanlar başıboş ve sorumsuz bırakıl-
uykudan kalkılarak kılınır. En az iki
mamıştır. Surede, inkârcılar Hz. Pey-
rekât kılınır. Dört, altı veya sekiz rekât
gamber aracılığıyla doğru yola davet
olarak da kılınabilir. “Kim geceleyin
edilir ve ahirette hesap verecekleri
uyanır ve hanımını da uyandırarak
hatırlatılır. İman edenlere de seslenile-
beraberce iki rekât teheccüd namazı
rek bazı talimatlar verilir. Bu talimatlar
kılarlarsa, Allah katında bu kişiler,
şunlardır: Dünyada hiçbir felaket Al-
‘Allah’ı çokça zikreden erkekler ve
lah’ın izni olmaksızın insanın başına
kadınlar’ olarak kaydedilirler.” (Ha-
gelmez. Şartlar kötü bile olsa sabırlı
dis)
olmak gerekir. “İman ettim.” demekle
her şeyin bittiğini sanılmamalıdır. İman tekabbelallah 1. Namazı birlikte
edildikten sonra Allah’a ve Resulüne kılan Müslümanların birbirlerine söyle-
itaat edilmesi gerekir. Mümin, yalnızca dikleri “Allah kabul etsin!” anlamında
Allah’a güvenir. Bir mümin için mal, bir dua sözü. 2. Zekât ve sadaka verdik-
evlat ve eş önemli birer imtihan sebebi- ten, hac ve umre yaptıktan, oruç tuttuk-
dir. Her insan gücü oranında sorumlu- tan veya herhangi bir hayırlı işi bitirdik-
luk taşır. Fakirlere ve ihtiyaç sahipleri- ten sonra müminlerin birbirlerine “Al-
357
lah kabul etsin!” anlamında söyledikleri ban bayramının arefe günü sabah nama-
dua sözü. zından, bayramın dördüncü günü ikindi
namazına kadar olan sürede farz namaz-
Tekasür suresi Kur'an-ı Kerim’in
lardan sonra söylenen ‘Allahu Ekber
yüz ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
Allahu Ekber. La ilahe illallahu vallahu
Sekiz ayettir. Adını birinci ayette geçen
ekber. Allahu ekber velillahil hamd.’
ve ‘dünya malını artırıp çoğaltmada
şeklindeki teşrik tekbiri. Teşrik tekbiri-
yarış etme’ anlamına gelen “tekasür”
nin anlamı şöyledir: ‘Allah en büyüktür,
kelimesinden almıştır. Sureye, insanla-
Allah en büyüktür. Allah’tan başka tanrı
rın hayatın aldatıcı şeyleri ile uğraşıp
yoktur. Allah en büyüktür. Bütün hamt
dünya malını biriktirmeye olan düşkün-
ve övgüler Allah’adır.’ “Yüreklerden
lüklerinden bahsedilerek başlanır. İn-
taşsın/Yine, imanlar!/Itrî, bestelesin
sanların dünya malına olan bu tutkula-
Tekbîr’ini;/Evliyâ, okusun Kur’an’lar!/
rının, ölüm kendilerine ansızın gelip
Ve Kur’an’ı göz nuruyla çoğaltsın/
malları ile aralarını ayırıncaya ve onları
Kayışzade Osman’lar!” (A. N. Asya)
kabirlere götürünceye kadar devam
ettiği anlatılır. Ayrıca surede, müşrikle- tekebbür 1. Kibirlenme, büyük-
rin ölümü ve ahireti gereği gibi düşün- lenme, böbürlenme, kendini üstün gör-
mediklerinden dolayı dünyaya taparca- me. 2. Kişinin, kendisini yaratan Allah’ı
sına bağlandıkları belirtilir. Ahiret ve yaratılış amacını unutarak daha çok
duygusu gelişen ve cehennemin ne maddi olan şeyleri öne çıkarmak sure-
olduğunu bilen insanlarda dünyaya olan tiyle kendini üstün görüp ibadet yap-
bağlılığın aşırı olamayacağı vurgulanır. maktan yüz çevirmesi ve başkalarını da
Ahirette, insanların dünyada iken elde küçük görmesi. “Yeryüzünde tekebbür-
ettikleri her türlü nimetten hesaba çeki- de bulunanları ayetlerimden uzaklaştı-
leceğini bildiren ayetle sure son bulur. racağım (onları anlamayacaklar). On-
lar, bütün mucizeleri görseler yine de
tekbir 1. Büyük görme, yüceltme,
iman etmezler. Doğru yolu görseler o
ululama, büyüklüğünü kabullenme. 2.
yola girmezler. Fakat, azgınlık yolunu
Allah’ın büyüklüğünü, yüceliğini an-
görseler hemen o yola girerler. Bu
mak için söylenen ve “Allah en büyük-
durum, onların ayetlerimizi
tür.” anlamına gelen ‘Allahu Ekber’
yalanlamala-rından ve onlardan gafil
sözü. Tekbir, iman ifadesidir. İnsan bu
olmalarından ileri gelmektedir.”
cümleyi söyleyerek kimi ilah olarak
(Kur’an-ı Kerim 7/146)
tanıdığını, kime ibadet edeceğini ilan
etmiş olur. “(Ey Muhammed) şöyle de: tekfin İnsana saygının ve değer
“Hamt Allah’a mahsustur. Allah, çocuk vermenin bir ifadesi ve son insanlık
edinmemiştir, onun mülkünde hiçbir görevi olarak ölen bir kişinin baştan
ortağı da yoktur. O, âcizlik sebebiyle ayağa beyaz bez ile usulüne göre sarıl-
bir yardımcı da edinmemiştir. Onu ması, kefenlenmesi. Şehitler öldükleri
sürekli tekbir ederek yücelt.” (Kur’an-ı sırada üzerlerinde bulunan elbiseleri ile
Kerim 17/111) 3. Namaza başlarken gömüldüklerinden kefenlenmezler.
söylenen ‘Alllahu Ekber’ sözü. 4. Kur-
358
“Ölülerinizi beyaz bez ile tekfin edi- güneş sisteminin bozulması’ anlamına
niz.” (Hadis) gelen “tekvir” kelimesinden almıştır.
Surede, kıyametin kopması ve peygam-
tekfir 1. Birinin İslam’dan çıkıp
berliğin önemi olmak üzere iki konu
küfre girdiğini söyleme. 2. Bir
işlenir. İlk bölümde, kıyametin başlan-
Müslümanı yaptığı bir iş, davranış veya
gıcında gerçekleşecek olan güneşin
düşüncesinden dolayı dinden çıkmakla
işlevini kaybetmesi, yıldızların karar-
suçlama, kâfirlikle itham etme. Küfre
ması, dağların eriyip yok olması, bütün
girdiği, dinî delillerle kesin olarak ka-
evcil ve vahşi hayvanların dağılması,
nıtlanmayan bir insanı küfürle suçla-
denizlerin kabarması ele alınır. Daha
mak veya işlediği günahlardan dolayı
sonra insanın amel defterinin açılıp
dinden çıkmasına hükmetmek İslam’a
yaptıklarının karşılığını görmesi, buna
göre büyük günahtır. İslam dini mü-
bağlı olarak cennetlik veya cehennemlik
minlerin birbirlerini rastgele tekfir
olması anlatılır. Bu kıyamet tablosun-
etmelerini yasaklamıştır. “Bir Müslü-
dan sonra, insanın düşünmesi istenir ve
man, herhangi bir mümini tekfir etti-
cezaların bireysel olduğu vurgulanıp
ğinde, tekfiri gerektiren suç o kişide
insanlar güzel iş yapmaya teşvik edilir.
varsa sözünde isabet etmiştir. Eğer
Surenin ikinci bölümünde, peygamber-
söylediği tekfir ifadesi o kişide yoksa
lik konusu üzerinde durulur ve Hz.
söyleyen kişi kâfir olur.” (Hadis)
Muhammed’in tebliğ ettiği vahyin, bir
tekke 1. Dergâh, hankâh, zaviye. delinin sözleri ve şeytanın vesveseleri
2. Bir tarikata bağlı olan kişilerin bir olmadığı bildirilir. Hz. Muhammed’in
şeyhin maddi ve manevi idaresi altında Allah’ın tüm insanlara gönderdiği ger-
zikir, ibadet, eğitim ve öğretim ile meş- çek bir peygamber olduğu vurgulanır.
gul olup ruhen ve ahlaken olgunluk Allah’ın bütün âlemlerin Rabbi olduğu-
kazandıkları yer. “Yemekte çerviş nu ve Allah dilemeden hiçbir şeyin
olur/Tekkede derviş olur/Tanrı yardım olmayacağını bildiren ayetle sure son
ederse/Dünyada her iş olur” (Suat bulur.
Akalın)
telbiye 1. İtaat etme, emre koşma,
tekvin 1. “Allah’ın herhangi bir çağrıya karşılık verme, emri yerine
şeyi örneksiz olarak en güzel bir şekil- getirme. 2. Hac ve umre için ihrama
de yaratması ve yoktan var etmesi.” giren kişinin “Buyur Allah’ım! Her
anlamında Allah’ın sıfatlarından biri. 2. zaman emrindeyim Allah’ım! Buyur
Yahudilerin mukaddes kitabı Tevrat’ın Allah’ım! Senin asla hiçbir ortağın
yaratılış konularından bahseden ilk yoktur. Emrindeyim her zaman Al-
bölümü. lah’ım! Bütün hamdler ve şükürler
sanadır Allah’ım! Ve bütün nimetler
Tekvir suresi Kur'an-ı Kerim’in
sendendir, tüm var olanların sahibi
seksen birinci suresidir. Mekke’de
sensin. Senin asla hiçbir ortağın yok-
inmiştir. Yirmi dokuz ayettir. Adını
tur!” anlamına gelen “Lebbeyk
birinci ayette geçen ve ‘kıyamet gü-
Allahümme lebbeyk. La şerike leke
nünde güneşin ışığını kaybetmesi ve
lebbeyk inne’l-hamde ve’n-ni’mete leke
359
ve’l-mülk la şerike leke” biçiminde yüksek dereceli mahkemeye (yargıtaya)
söylediği dua. “Sizden kim hac yapacak başvurulması.
olursa mutlaka telbiye getirsin.” (Ha-
tenasüh 1. Bir şeyin diğerini takip
dis)
ederek yok etmesi, bir şeyi elden ele
telfik 1. Süsleme, uydurma, ulaş- dolaştırma, bir şeyin dolaşarak diğerinin
ma, katılma, eli boş dönme. 2. Fıkıhta, yerini alması. 2. Ruh göçü; ruhların
taklit yoluyla bir mesele veya amel bedenden bedene veya insandan başka
üzerinde iki veya daha fazla mezhebin varlıklara göç etmesi; reenkarnasyon. 3.
farklı hükümlerini birleştirerek uygu- Ölen insanların ruhlarının bir hayvana,
lama. 3. Bir mesele üzerinde birbirine insana, bitkiye veya cansız bir varlığa
aykırı iki görüş varken, daha sonra geçmesi inancı. Tenasüh inancı, eski
gelen bir müçtehidin bu ikisine uyma- Mısır dinlerinde, Budizm ve Hindu-
yan üçüncü bir görüşü ortaya koyması. izm’de vardır. Hindistan’da doğmuş,
oradan Tibet, Çin, Kore, Japonya ve
telkin 1. Birisine bir şeyi anlatıp
eski Yunan’a yayılmıştır. Ayrıca,
zihnine sokma, kabul ettirme, emir ve
İsmailiye, Bahailik, Durzilik, Nusayrilik
talimat verme. 2. Ölmek üzere olan
ve Yezidilik mezheplerinde de tenasüh
kişinin yanında Allah’ın varlığını ve
inancı vardır. Bu mezheplerde tenasüh,
birliğini, Hz. Muhammed’in peygam-
inanç esaslarındandır. İslam dini tena-
berliğini hatırlatmak amacıyla yüksek
süh inancını kesinlikle kabul etmez.
sesle “Kelimeitevhit” okuma. “Ölmek
üzere olan hastalarınıza kelimeitevhit teneşir Üzerinde ölü yıkanan seki,
telkin ediniz.” (Hadis) 3. Cenaze me- uzun masa, kerevet. “Gözüm kaldı şu
zara gömülüp herkes dağıldıktan sonra kaplanın postunda,/Azrail de can alma-
kabri başında ölüye âlim ve ahlaken nın kastında,/Döne döne teneşirin üs-
güzel bir kişinin Rabb’inin Allah, dini- tünde,/Yunmayınca gönül yardan ayrıl-
nin İslam, kitabının Kur’an-ı Kerim ve maz.” (Karacaoğlan)
peygamberinin Hz. Muhammed oldu-
tenzih 1. Arındırma, kötü şeyler-
ğunu hatırlatan sözleri yüksek sesle
den uzaklaştırma, kusur kondurmama.
söylemesi.
2. Allah’ı, şanına ve zatına layık olma-
temettu haccı bk. haccıtemettu. yan şeylerden uzak ve yüce tutma; yara-
tılmışlara ait olan her türlü eksikliği
temyiz 1. Ayırt etme, anlama, ter-
Allah’a yakıştırmama. Yüce Allah’ı
cih etme, sezginlik. 2. Yetişkin bir
eksikliklerden tenzih eden birçok sıfat
kişinin veya henüz büluğ çağına ulaş-
vardır. Kıdem, Beka, Vahdaniyet,
mamış bir çocuğun iyi ile kötüyü, fay-
Muhalefetün lilhavadis ve Kıyam-
dalı ile zararlıyı kendi lehinde ve aley-
binefsihi Allah’ın tenzihi sıfatlarından
hinde olan durumları ayırt edebilmesi.
bazılarıdır. Bu sıfatlardan yola çıkarak
3. Yargılama hukukunda, ilk derecede-
Allah’ı, doğmak, ölmek, ortağı olmak,
ki mahkemelerin yasaya aykırı olarak
yemek, içmek, evlenmek ve başkasına
karar vermesi ve yetkili olmaması gibi
muhtaç olmak gibi insana ait niteleme-
durumlarda kararın bozulması için
lerden tenzih etmek gerekir.
360
tenzihen mekruh bk. mekruh. kılınmıştır. Camiye gidemeyenler tera-
vih namazını evlerinde de kılabilirler.
tenzil 1. Peyderpey, yavaş yavaş,
Bir özür sebebiyle oruç tutamayanlar da
kademeli olarak indirme. “Bu kitabın
teravih namazı kılabilirler. Teravih
tenzili âlemlerin Rabbi’ndendir. Bunda
namazının kazası yoktur. “Kim rama-
hiçbir şüphe yoktur.” (Kur’an-ı Kerim
zan ayının sevabını Allah’tan bekleye-
32/2) 2. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinin
rek (oruç tutarak, teravih namazı kıla-
veya surelerinin insanların ihtiyaçları-
rak) değerlendirirse Allah onun geçmiş
na, aralarında meydana gelen olaylara,
günahlarını affeder.” (Hadis)
değişen şartlara, zamana ve duruma
göre Hz. Peygamber’in yirmi üç yıllık terbiye 1. Edeplendirme, eğitme,
peygamberlik süresinde Allah tarafın- eğitim verme, yetiştirme, yetenekleri
dan ayet ayet, sure sure indirilmesi. geliştirme, davranışları kontrol etme.
“Gerçek şu ki, bu Kur’an’ı sana tenzil “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiye-
eden biziz.” (Kur’an-ı Kerim 76/23) den daha iyi hediye veremez.” (Hadis)
2. Allah’ın “Rab” isminin bir gereği
teokrasi 1. Yönetimin din adamla-
olarak, tüm varlıkların var olmalarından
rı tarafından gerçekleştirildiği siyasi
ölümlerine kadar, her türlü durumlarıyla
toplum düzeni. 2. Yasama, yürütme ve
ilgili kurallar koyması ve insanları va-
yargı fonksiyonlarına ilişkin bütün
hiy göndermek suretiyle eğitip geliştir-
devlet gücünün, ancak ilahî kaynaklı
mesi ve mükemmel bir insan hâline
olması hâlinde geçerlilik ve hukukilik
gelmeleri için onları yetiştirmesi. “Beni
kazanacağını savunan ve bu gücün
Rabbim terbiye ettiği için edebim güzel
sadece Tanrı’nın yeryüzündeki vekilleri
oldu.” (Hadis)
tarafından kullanılabileceğini öngören
siyasi düşünce. tercüme 1. Çeviri, bir sözü bir dil-
den başka bir dile aynen çevirme. 2. Bir
teoloji 1. Yeryüzündeki dinleri;
metni, bütün edebî özelliklerini ifade
doğuşları, tarihleri, inanç esasları, iba-
etmeye özen göstererek bir dilden başka
det biçimleri, bağlıları, yayıldığı yerler
bir dile denk bir anlam ile çevirme.
başta olmak üzere bütün yönleriyle
İslam bilginleri Kur'an-ı Kerim’in sade-
inceleyen ilim dalı. 2. Allah’ın varlığı,
ce anlamıyla değil kelimeleri, kelimele-
birliği, yaratması, hüküm koyması,
rin cümledeki dizilişi ve bu dizilişten
isimleri ve sıfatları gibi konularla uğra-
doğan ahenkle de mucize olduğundan,
şan, insan yaşamının anlamını incele-
tercüme edilmesini mümkün görmemiş-
yen ilim dalı, din ilmi, ilahiyat.
lerdir. Tercüme ile Kur'an-ı Kerim’in
teravih namazı Ramazan ayında anlatmak istediklerini tam karşılamanın
yatsı namazından sonra sünnet olarak imkânsız olduğunu belirten İslam âlim-
kılınan namaz. Teravih namazı yirmi leri, tercüme yerine “meal” kavramını
veya sekiz rekât olarak kılınır. Hanefi kullanmışlardır. Hiçbir meal, Kur’an-ı
Mezhebinde yirmi rekât kılınacağına Kerim’in asıl metninin yerine geçemez.
dair hadisle amel edilir. Teravih, Hz. Her meal bir tefsir niteliğindedir. Meal-
Ömer döneminden itibaren cemaatle
361
lerde, meali yapanın bilgi, kültür ve Terviye günü Mina’ya çıkmak ve orada
düşüncelerinin etkileri görülür. kalmak haccın sünnetlerindendir.
tereke 1. Terk edilenler, geride bı- tesbih 1. Allah’ı zatında, sıfatların-
rakılan mallar. 2. Ölünün mirasçıları da, fiillerinde ve isimlerinde her türlü
arasında paylaşılmak üzere bırakmış eksiklikten uzak tutma. “Ey Allah’ım!
olduğu para dâhil taşınır ve taşınmaz Senden başka ilah yoktur. Seni tespih
mallar, miras. Kişi öldüğü zaman tere- ederim.” (Kur’an-ı Kerim 21/87) 2.
kesinden ilk önce borçları ödenir. Sonra Allah’ı yüceliğine layık olmayan kusur
vasiyeti yerine getirilir. Geriye kalan ve eksikliklerden, yanlış nitelendirme-
mallar da mirasçıları arasında paylaştı- lerden gerek inanç, gerekse söz ve kalp
rılır. ile tenzih etme, uzak tutma, arındırma.
“Allah’ın çocuk edinmesi söz konusu
tertib sahibi bk. sahibitertip.
değildir. (Onu böyle nitelendirmeden)
tertil 1. Bir şeyi düzene koyup tespih ederiz.” (Kur’an-ı Kerim 19/35)
açık açık hakkını vererek okuma, sözü 3. “Allah’ım! Seni her türlü eksiklikten
yerinde, düzenli ve güzel söyleme, bir uzak tutarım.” anlamına gelen
metni tane tane, acele etmeden okuma. “subhanallah” dua cümlesini söyleyerek
2. Kur’an-ı Kerim’i tecvit kurallarına Allah’ın yüceliğini sözlü olarak ifade
uygun bir biçimde okuma. “… Biz etme. “Yüce Allah’ın en sevdiği söz
Kur’an’ı senin kalbine yerleştirmek için ‘Süphanallahi vebihamdihi’ şeklindeki
(parça parça) indirdik ve onu sana tespihdir.” (Hadis) 4. Namazlardan
tertil ile okuduk.” (Kur’an-ı Kerim sonra “Süphanallah, Elhamdülillah ve
25/32) 3. Kur’an-ı Kerim’in anlamını Allahu ekber” dualarını otuz üçer defa
düşünerek, harflerin çıkış yerlerine söyleme. “Kim her namazın peşinden
dikkat ederek, anlamına göre sesi yük- otuz üçer kez “süphanallah’,
seltip alçaltarak, durulacak yerlerde ‘elhamdulillah’, ‘Allahu Ekber’ diyerek
durup geçilecek yerlerde geçerek ağır tespih eder, sayıyı yüze tamamlamak
ağır okuma. “Gece biraz ilerleyince için de; ‘La ilahe illallahu vahdehu la
(namaz için) kalk. Gece yarısından şerikeleh, lehülmülkü ve lehülhamdü ve
biraz önce ya da sonra (kalk) ve tertil hüve alâ külli şeyin kadir’ derse hatala-
ile Kur’an oku.” (Kur’an-ı Kerim rı denizin köpüğü kadar çok olsa bile
73/2-4) (Allah tarafından) bağışlanır.” (Hadis)
terviye günü Hacı adaylarının tesbih namazı Hz. Peygamber’in
Mina’ya çıktıkları zilhicce ayının seki- haftada, ayda, yılda veya ömürde bir
zinci günü; arife gününden bir önceki defa kılınmasını tavsiye ettiği nafile bir
gün. Hacılar, terviye gününde sabah namaz. Tespih namazı dört rekât olarak
namazını kıldıktan sonra topluca kılınır. Tespih namazı kılan kişi, dört
Mina’ya çıkarlar ve orada gecelerler. rekâtte toplam üç yüz defa “Ey Al-
Ertesi sabah -arife günü- sabah namazı- lah’ım! Seni her türlü eksiklikten uzak
nı kılıncaya kadar burada kalırlar. tutarım. Tüm övgüler ve hamt sanadır.
Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en
362
büyüktür.” anlamına gelen “Sübha- teşehhüt 1. Kelimeişehadet getir-
nellahi velhamdülillahi vela ilahe me. 2. Tanıklık yapma. 3. İki rekâtlı
illallahü vallahu ekber.” biçimindeki namazların ikinci, üç rekâtlı namazların
tespih duasını okuduğu için bu namaza iki ve üçüncü, dört rekâtlı namazların
tespih namazı adı verilmiştir. Tespih ise ikinci ve dördüncü rekâtlarında
namazı, namaz kılınması mekruh olan ‘Ettehiyyatü Duası’nı okuma. Teşehhüt,
vakitlerin dışında her zaman kılınabilir. namaz kılarken Yüce Allah’ı, Hz. Pey-
gamber’i, melekleri ve Allah’ın diğer
tesettür 1. Örtünme, kapanma,
salih kulları arasındaki selamlaşmayı
gizlenme, saklanma. 2. Kadın ve erkek-
simgeler. Hz. Peygamber, Teşehhüt
lerin avret yeri de denilen ve dinen
Duası’nı Kur’an’dan bir ayet öğretir
örtülmesi gereken yerlerini örtmeleri.
gibi öğretmiş ve tüm Müslümanların
teslis 1. Üçleme, üçe çıkarma, üçe öğrenmesini istemiştir. “Son secdeyi
bölme, üç parça yapma. 2. Baba, oğul yapıp teşehhüt için yeterince oturduğu-
ve Ruhulkudüs’ün birleşmesinden nuzda namazınız tamam olmuştur.”
meydana geldiğine inanılan Hristiyan- (Hadis)
lıktaki tanrı anlayışı, inanç biçimi.
teşrik günleri Kurban Bayramı‘nın
Teslis inancına göre, baba Allah’ı, oğul
birinci gününden sonraki üç güne veri-
İsa’yı, Ruhulkudüs de Cebrail’i simge-
len ad; Kurban Bayramı’nın ikinci,
ler. “Andolsun ki ‘Allah, kesinlikle
üçüncü ve dördüncü günleri. Kurban
Meryem oğlu mesihtir.’ diyenler kâfir
Bayramı’nın birinci günü, ‘Nahr Günü’
oldular. Oysa Mesih (İsa) ‘Ey
(kurban kesme günü)dür. Diğer üç gün
İsrailoğulları’! Benim Rabb’im ve sizin
ise teşrik günleridir. Teşrik günlerinde
de Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin;
oruç tutmak haramdır. Hz. Peygamber,
kim Allah’a ortak koşarsa, şüphesiz
bu günlerde ve bayram günlerinde oruç
Allah ona cennete girmeyi haram eder;
tutmayı yasaklamıştır.
(böylelerinin) varacağı yer ateştir.
Zalimlerin yardımcıları yoktur.’ dedi. teşrik tekbiri Kurban Bayramı’nın
Andolsun ki ‘Allah üçün üçüncüsüdür.’ bir gün öncesi olan arife gününün sabah
diyerek teslis anlayışına sahip olanlar namazından başlayıp bayramın dördün-
da kâfir olmuştur; oysa Tanrı ancak bir cü günü ikindi namazına kadar, farz
tek tanrıdır. Dediklerinden vazgeçmez- namazlardan sonra; ‘Allah en büyüktür,
lerse, andolsun inkâr edenler elem Allah en büyüktür. Allah’tan başka tanrı
verici bir azaba uğrayacaklardır.” yoktur. Allah en büyüktür. Bütün hamt
(Kur’an-ı Kerim 5/72-73) ve övgüler Allah’adır.’ anlamına gelen
“Allâhu Ekber, Allâhu Ekber. Lâ ilâhe
tespih Allah’ı anarken veya Hz.
illlâllâhu vallâhu ekber. Allâhu Ekber
Peygamber’in öğrettiği duaları okurken
velillâhi’l-hamd.” biçimindeki övgü
sayıları şaşırmamak için kullanılan ve
cümleleri. Kurban Bayramı’nın arife
genellikle otuz üç veya doksan dokuz
gününün sabah namazından bayramın
taneden oluşan çeşitli maddelerden
dördüncü günü ikindi namazına kadar
yapılan dizi.
yirmi üç vakit her farz namazın sonunda
363
mukim, yolcu, kadın, erkek her istenir. Müslümanlığı kabul etmedikleri
Müslümanın teşrik tekbiri okuması takdirde kendilerine hukuki bir güven-
gerekir. cenin verilmeyeceği duyurulur. Bu
çerçevede müminler ile müşriklerin ayrı
tevatür bk. mütevatir.
ayrı bloklar oluşturduğu belirtilir. Ara-
tevazu 1. Alçak gönüllü olma, ki- bistan’daki müşriklerin, daha önceden
birlenmeme, yumuşak huylu ve müte- yapılan antlaşma şartlarına uymaları
vazi olma. “Âbidesi hesaplardan taşar- tavsiye edilir. Müşriklerin, Kâbe’yi
ken/Mimarı, kendini çekmiş orta- çıplak bir şekilde tavaf etmeleri yasak-
dan…/Başarı buradadır, tevazu bura- lanır. İman etmedikçe yapılan hayırlı
da/Eser ululuktan, imza noktadan.” (A. işlerin ahirette sahibine hiçbir yararı
N. Asya) 2. Gösterişsiz olma. 3. Al- olmayacağı vurgulanır. İslam’da gerçek
lah’ın emirlerine gönülden ve içtenlikle kardeşliğin din kardeşliği olduğu haber
bağlı olma hâli. “Allah, bana sizlerin verildikten sonra Allah’a, Peygambere
tevazulu olmanızı vahyetti.” (Hadis) 4. ve ahiret gününe inanmayanların öz
İnsanın, kendisinin de yaratılmış oldu- kardeşler bile olsa müminler ile bir
ğunu bilerek insanlara karşı büyüklük bağlarının olmadığı ilan edilir. Surede,
taslamaması. “Kim Allah için tevazulu Allah’ın göndermiş olduğu gerçek dini
olursa Allah onun kendi katındaki de- bozan Yahudi ve Hristiyan bilginleri ve
recesini yükseltir.” (Hadis) bunların görüşlerine körü körüne uyan
kimseler kınanır. Bu bağlamda, dinde
Tevbe suresi Kur’an-ı Kerim’in
helal ve haram kılma yetkisinin Allah’a
dokuzuncu suresidir. Medine’de inmiş-
ait olduğu belirtilir. İnsanlara, Allah’a
tir. Yüz yirmi dokuz ayettir. Sure, yüz
rağmen helal ve haram koyma yetkisi
iki ile yüz on sekizinci ayetleri arasın-
vermenin bu kişileri tanrılaştırma oldu-
da, Tebük Seferi’ne özürsüz olarak
ğu hatırlatılır. Yahudi ve Hristiyanların
katılmayan kişilerin pişmanlıklarını ve
din büyüklerini tanrılaştırarak sapkınlı-
işledikleri günahtan dolayı tövbelerini
ğa düştükleri örneklerle gözler önüne
konu edindiği için ‘Tevbe suresi’ adını
serilir. Surede, sadaka ve zekât gibi
almıştır. Ayrıca, birinci ayette geçen ve
mali ibadetlerin üzerinde durulur. Hak-
“müşriklerden uzak durma, onları dost
sız yere kamu mallarını yiyen, bu mal-
edinmeme.” anlamına gelen “berae”
ları stoklayarak sömürü aracı hâline
kelimesinden dolayı “Berae suresi” de
dönüştüren Yahudi hahamlarının ve
denilmiştir. Tevbe suresi, Kur’an-ı
Hristiyan rahiplerinin ahirette tadacak-
Kerim’de besmele ile başlamayan tek
ları azaplardan örnekler verilir. Müna-
suredir. Müşriklere ve münafıklara tavır
fıkların, fakirlere karşı cimri davranma-
alma emredilip onlara ültimatom veril-
ları, Allah yolunda harcamada bulun-
diği için sureye, Allah’ın rahmetinin,
mamaları, cihattan kaçmaları ve Pey-
şefkatinin ve bağışının bir göstergesi
gamberi desteksiz bırakmaları kınayıcı
olan besmele ile başlanmamıştır. Sure,
bir üslupla gözler önüne serilir. Müna-
Arap yarımadasında yaşayan müşrikle-
fıklarla ilgili psikolojik tahliller yapılır.
re bir bildiri niteliğindedir. Bu bildiride
Münafıklara karşı müminlerin uyanık
onlardan İslamiyet’i kabul etmeleri
364
durmaları tavsiye edilir. Zekât ve sada- en güzel biçimde yerine getirdikten
kanın kimlere verileceği ayrıntıları ile sonra sonucu Allah’tan beklemesi.
anlatılır. Zekât ve sadaka başta olmak “(Toplumu ilgilendiren) her konuda
üzere, İslam’ın ibadet sistemi ile alay müminlerle görüş, onlarla istişare et.
etmenin münafıklık ahlakı olduğu belir- Kararını verdiğin zaman da Allah’a
tilir. İnsanlar arasındaki dostluk bağı- tevekkül et. Allah kendisine tevekkül
nın, Allah’a iman çerçevesinde oluşma- eden kimseleri sever.” (Kur’an-ı Kerim
sının gerekliliği belirtildikten sonra 3/159)
müminlerin birbirlerinin dostu, müna-
tevessül 1. Yakınlaşma, yakınlaş-
fıkların da kendi aralarında dost olduk-
maya sebep arama, başvurma ve giri-
ları açıklanır. Münafıklığı belli olan
şimde bulunma. 2. Allah’a yakınlaş-
kişilere Allah’tan bağışlanma dilemek
mak, onun sevgisini ve rızasını kazan-
ve öldükleri zaman cenaze namazlarını
mak için salih amelleri ve güzel davra-
kılmak kesin bir dille yasaklanır. Onla-
nışları aracı kılma. “Ey iman edenler!
rın ahiretteki çekecekleri azap gözler
Allah’ın emirlerini yerine getirerek
önüne serilir. Surede, cihat ibadeti çok
onun korumasına girin, ona (iman ve
geniş biçimde açıklanır. Şehitlik çok
itaatle yakınlaşmaya) tevessül edin ve
yüce bir mertebe olarak sunulur. Al-
Allah yolunda cihat ederek kurtuluşa
lah’ın dinini insanlığa ulaştırma konu-
erin!” (Kur’an-ı Kerim 5/35) 3. İlim ve
sunda herkesin sorumlu olduğu bildiri-
ibadetle Allah’ın yolunda gitme ve
lir. Ancak, hastalar, felçliler ve görme
İslam’ın güzelliklerini benimseme.
özürlü kimselerin cihada katılma konu-
sunda özür grubuna girdikleri haber tevfik 1. Başarılı olma. 2. Kulun,
verilir. Özür grubuna girmemelerine Allah’a karşı sorumluluklarını içtenlikle
rağmen, Tebük Seferi’ne katılmayan üç yerine getirmesi ve onun rızasını ka-
Müslümanın içtenlikle yapmış oldukları zanması sonucunda Allah’ın sevdiği ve
tövbeye yer verilir. Surede, ilmî çalış- razı olduğu işlerde kulunu başarılı kıl-
malar övülür. Cihada gidemeyenler ması. “Tevfikim ancak Allah’ın yardımı
veya cihat esnasında ilim öğreniminden iledir. Yalnız ona güvenir, ona yöneli-
geri kalanları eğitmenin önemi vurgu- rim.” (Kur’an-ı Kerim 11/88)
lanır. Hz. Peygamber’in risaletinin
yüceliğini, onun bütün müminler için tevhit 1. Birleme, bir şeyin bir ol-
örnek olduğunu bildiren ve müminlerin duğuna karar verme, tek kılma. 2. “Al-
her konuda Allah’a güvenmelerini lah’tan başka ilah yoktur, Muhammed
emreden ayetlerle sure son bulur. onun resulüdür.” anlamına gelen “La
ilahe illallah, Muhammedün
tevekkül 1. Güvenme, bağlanma, resulullah.” cümlesine kalp ile inanıp
vekil tayin etme, havale etme. “Yalnız- dil ile söyleme. 3. Allah’ı zatında, sıfat-
ca Allah’a tevekkül et. Güvenilecek tek larında ve fiillerinde birleme, tek ve
varlık Allah’tır.” (Kur’an-ı Kerim 33/3) eşsiz olduğuna inanma, ona hiçbir şeyi
2. İnsanın, yapacağı işlerde kendisine şirk koşmadan ibadeti yalnızca Allah
düşen görevleri yapıp her türlü tedbiri için yapma. “İslam beş esas üzerine
aldıktan, yeterli ve gerekli çalışmaları kurulmuştur. Bunlar: Tevhit (Allah’ı
365
birleme), namaz kılma, zekât verme, Tesniye. Tevrat’ın İbranice, Yunanca ve
ramazan orucu tutma ve haccetmedir.” Süryanice nüshalarının olduğu kabul
(Hadis) edilir. Yahudiler ve Protestanlar İbrani-
ce, Roma ve Doğu kiliseleri Yunanca,
tevil 1. Döndürme, bir şeyi aslına
Samiriler de Samirice nüshayı tercih
döndürme, sonuçlandırma, netice.
ederler. Günümüz Yahudileri ise Tevrat
“…Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman
yerine Tanah terimini kullanırlar. M.Ö.
ediyorsanız herhangi bir konuda an-
yaklaşık 1200-1100 yılları arasında
laşmazlığa düştüğünüz zaman (olayın
tamamlanan ve İbranice yazılmış olan
çözümünü) Allah(ın kitabı Kur’an)a ve
Tanah’ın içinde birkaç Aramca metin
Resulü(nün sünneti)ne götürünüz. Tevil
de vardır. Yahudiler nazarında Tevrat
olarak bu sizin için daha hayırlı ve
tanrı kelamıdır ve önemli bir yer tutar.
daha güzeldir.” (Kur’an-ı Kerim 4/59)
Havra ve sinagogların mihrap denilen
2. Yorumlama, kapalı anlamları açığa
yerindeki dolapta ipekli örtülere sarıl-
çıkarma. “(Ey Yusuf!) Böylece Rabbin
mış yazma nüshaları korunur. Onlara
seni (peygamber olarak) seçti ve sana
göre Tevrat okunurken başın mutlaka
olayların tevilini öğretti.” (Kur’an-ı
örtülmesi gerekir. Açık başla Tevrat
Kerim 12/6) 3. Birçok anlama gelme
okunmaz ve mabede girilmez. Din
ihtimali olan bir ayete, konusunda uz-
bilgisi, tarih ve okuma kitaplarına Tev-
man olan İslam bilginlerinin bu anlam-
rat’tan seçilmiş metinler konur. Tevrat
lardan birini tercih etmesi. 4. İslam
hakkında tartışma ve eleştiriye izin
bilginlerinin akla gelen ilk anlamı ver-
verilmez. Okul çağındaki her öğrenci-
meyip İslam dininin temel prensiplerine
nin bir Tevrat’ı vardır.
ters düşmeyecek olan anlamları belirli
gerekçelere dayandırarak vermeleri. Tevvab (et-Tevvab) “Yapmış ol-
“Ey Allah’ım! Abdullah b. Abbas’ı duğu günahlardan pişmanlık duyan,
dinde fakih kıl ve ona Kur’an’ın tevilini günahlara bir daha dönmemede kararlı
öğret.” (Hadis) olan ve günahlarına içtenlikle tövbe
eden kullarını bağışlayan ve onların
Tevrat 1. Dört büyük kitaptan ilki
tövbelerini çokça kabul eden.” anla-
olan ve Hz. Musa’ya gönderilen ilahî
mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
kitap. 2. Yahudi geleneğinde Eski Ahit
“Bilmiyorlar mı ki kullarının tövbeleri-
denilen kitaplar bütünü. Yahudilerin
ni kabul eden Allah’tır; (onun rızası
kutsal kitabı olan Eski Ahit otuz dokuz
için verilen) sadakaları kabul eden de
kitap ve üç bölümden meydana gelmiş-
o. Şüphesiz Allah tevvab ve rahimdir.”
tir. Bu üç bölüm şunlardır: 1. Tevrat
(Kur’an-ı Kerim 9/104)
(Kanun) kitabı, 2. Nebiler (Nebiim)
kitabı, 3. Yazılar (Ketübim) kitabı. Hz. teyemmüm Suyun bulunmadığı
Musa’ya gönderildiğine inanılan asıl veya bulunsa bile kullanılmasının
Tevrat’ın, birinci bölümünü oluşturan mümkün olmadığı durumlarda, kişinin
Tevrat olduğu söylenir. Bu asıl Tevrat niyet ederek abdest veya gusül abdesti
beş bölümden oluşur: 1. Tekvin, 2. yerine geçmesi için yaptığı manevi
Çıkış, 3. Levililer, 4. Sayılar, 5. temizlik. Teyemmüm, niyet ettikten
366
sonra toprak cinsinden bir şeye, iki kez ölünün lehine olarak en az üç
ellerin iç kısmını sürüp birinci defasın- Müslümanın yapmış olduğu tezkiyenin
da yüzü, ikinci defasında sol elin içiyle ahirette ölüye faydasının olacağını
sağ kolu, sağ elin içiyle sol kolu sıvama söylemiştir.
biçiminde yapılır. “Su bulamazsanız
tıbbınebevi Hz. Muhammed’in in-
temiz bir toprağa (veya toprak cinsin-
san sağlığının önemi ve korunması ile
den bir şeye) teyemmüm edin.”
ilgili öğütleri, bazı hastalıkların tedavisi
(Kur’an-ı Kerim 5/6)
ile ilgili görüşleri ve önerdiği pratik
tezkiye 1. Temizleme, paklama, çözümler. İslam dini insan sağlığına
arıtma. 2. Geliştirme, büyütme, artırma. büyük değer vermiştir. Sağlığın korun-
3. Yüce Allah’ın şirk, küfür, günah, iki masını emretmiştir. Bu çerçevede ko-
yüzlülük, cehalet gibi çirkin düşünce ve nuyla ilgili Hz. Peygamber’in de önemli
davranışlardan insanı temizleyip arın- tavsiyeleri vardır. Tıbbınebevi ile ilgili
dırması. “(Allah) ümmilere kendilerin- öğütler, düzenli beslenme ve temizlik
den olan ve onlara ayetlerini okuyan, konularında yoğunlaşmaktadır.
tezkiye eden, kitabı ve hikmeti öğreten
tilavet 1. Okuma. “Allah, ayetlerini
bir peygamber gönderdi.” (Kur’an-ı
tilavet etmek, onları arındırmak ve
Kerim 62/2) 4. Dinin, etinin yenilmesi-
onlara ilahî kelamı ve hikmeti öğretmek
ne onay verdiği bir hayvanı dinî usuller
için içlerinden bir peygamber çıkararak
çerçevesinde kesme. 5. Dinen zengin
müminlere lütufta bulunmuştur; hâlbuki
sayılan birinin malının sadakasını ve
onlar, daha önce apaçık bir sapıklık
zekâtını vermek suretiyle malını arın-
içinde bulunuyorlardı.” (Kur’an-ı Ke-
dırması, hayır yaparak malının bereke-
rim 3/164) 2. Takip etme, bir şeyin
tini artırması. “Onların mallarından
peşine düşme, tabi olma. 3. Kur'an-ı
kendilerini temizleyeceğin ve tezkiye
Kerim’i tecvit kurallarına uygun olarak
edeceğin bir sadaka al ve onlara dua
ve anlamını düşünerek okuma. “Mü-
et.” (Kur’an-ı Kerim 9/103) 6. Mahke-
minler o kimselerdir ki Allah anıldığı
melerde şahitlik yapacak olan kimsele-
zaman kalpleri ürperir. Onun ayetleri
rin durumlarının bilinmesi, şahitlik
tilavet edildiğinde bu tilavet onların
yapmaya uygun olup olmadıklarının
imanlarını artırır. Onlar yalnızca Rab-
belirlenmesi için yapılan araştırma,
lerine tevekkül ederler.” (Kur’an-ı
soruşturma. 7. Ölen bir kimsenin, geri-
Kerim 8/2) 4. Kur’an-ı Kerim ayetleri
de kalan Müslümanlar tarafından inan-
üzerinde düşünme, azapla ilgili ayetler
cındaki sağlamlık, ibadetlerindeki titiz-
okunurken Allah’a sığınma, müjdelerle
lik, ahlakındaki temizlik gibi güzel
ilgili ayetlerde şükretme; emredilenleri
özellikler ile anılması, Müslümanların
yerine getirmeyi ve haramlardan ka-
ölen kimsenin lehine olarak tanıklık
çınmayı amaç edinerek okuma. “Kendi-
yapması. Türk toplumunda ölen kişinin
lerine indirmiş olduğumuz kitabı hak-
cenaze namazı kılındığında cenazeye
kıyla tilavet edenler, kitaba inanırlar;
katılan Müslümanlar veya taziyeye
kitabı inkâr edenler ise (dünyada ve
gelenler ölünün iyiliklerinden bahsede-
rek hayırla anarlar. Hz. Peygamber,
367
ahirette) pişman olacaklardır.” güvenilir şehir olan Mekke’nin önemi
(Kur’an-ı Kerim 2/121) de surenin girişinde vurgulanmıştır.
Surede, insanın fiziksel ve ruhi anlamda
tilavet secdesi Kur'an-ı Ke-
en güzel biçimde yaratılışına dikkat
rim’deki secde ayetlerinden birisini
çekilir. İnsanın, elinin ve yüzünün gü-
okuyan veya duyan kimsenin yapması
zelliği, ayakları üzerinde yürümesi ve
gereken secde. Secde ayetlerinde, Al-
fiziki yapısındaki mükemmelliğin hiçbir
lah’ın insanlara verdiği nimetlerin bol-
varlığa verilmediği belirtilir. En güzel
luğu ve Allah’a ortak koşanların bu
biçimde yaratılan bu varlığa tertemiz bir
nimetlere şükrün gereği secde etmekten
ruh ve akıl bağışlandığı anlatılır. İnsan,
kaçınmaları anlatılır. Müşriklerin Al-
aklını iyi kullanmaz, şeytanın ve tutku-
lah’a secde etmekten kaçınmalarına
larının esiri olacak olursa insanlık ko-
karşılık, Müslümanlar, Allah’a imanla-
numundan uzaklaşacağına da surede
rının gereği olarak secde etmeye davet
dikkat çekilir. Yüce Allah, insanoğluna
edilirler. Secde ayetleri Mekke’de inen
onur ve şerefini kaybetmemesi için
surelerin içerisinde yer alır. Secde ayet-
Allah’a iman ve bu imanın gereği ola-
leri özel bir işaretle Kur’an-ı Kerim’in
rak ibadetlerini aksatmadan yerine ge-
sayfa kenarlarında gösterilmiştir. Tila-
tirme gibi iki önemli tavsiyede bulunur.
vet secdesi şöyle yapılır: Tilavet secde-
Şekil güzelliği, ruh temizliği ve akıl
si tek secdeden meydana gelir. Secde
verilen insanın, dini ve ahiret hayatını
ayetini okuyan veya duyan kişi ellerini
yalanlamasının yanlışlığı vurgulanır.
kulaklarına kaldırmadan doğrudan
Allah’ın insanlık için göndermiş olduğu
tekbir alarak secdeye varır ve üç defa
ilahî kurallara iman edip teslim olmanın
“Subhane rabbiye’l-a’la” der ve tekrar
önemine işaret eden ayetle sure son
tekbir alarak kalkar. Tilavet secdesi tek
bulur.
başına yapıldığı gibi cemaatle de yapı-
labilir. Tirmizi bk. sünen.
Tin suresi Kur'an-ı Kerim’in dok- tövbe 1. Dönüş, günahtan pişman-
san beşinci suresidir. Mekke’de inmiş- lık, günahı terk etme, vazgeçme, istiğ-
tir. Sekiz ayettir. Adını birinci ayette far. 2. İnsanın, bilerek veya bilmeyerek
geçen ve ‘incir’ anlamına gelen “Tin” yaptığı hata, kusur, büyük ve küçük
kelimesinden almıştır. Sureye, Allah’ın günahlarından dolayı pişman olup bir
insanlar için yarattığı bazı önemli ni- daha aynı günahları yapmamaya karar
metler sayılarak başlanır. İslam bilgin- vererek vazgeçmesi. “Günahına tövbe
leri, incir ve zeytinin surede anılmasın- eden sanki onu işlememiş gibi olur.”
dan amacın bu bitkilerin yetiştiği yerler (Hadis) 3. İnkârcıların, inkârlarından
olduğunu söylemişlerdir. Bu İslam vazgeçip mümin olmaları. “Kim inkâ-
bilginleri, söz konusu yerlerin birçok rından tövbe eder, namazını kılar, zekâ-
peygamberin görev yaptığı Filistin ve tını verirse onlar artık sizin dinde kar-
Şam toprakları olduğunu da belirtmiş- deşleriniz olur.” (Kur’an-ı Kerim 9/11)
lerdir. Ayrıca Hz. Musa’ya vahyin 4. Müslüman bir kişinin, ibadetleri terk
geldiği Tur Dağı ve insanlık için en etmesinden ve işlediği günahlardan
368
dolayı pişman olması; bir daha günaha amacıyla gökten bolca yağmur yağdırıp
dönmeme ve ibadetlerini aksatmama yeryüzünden de suları kaynatmak sure-
konusunda kesin karar vermesi. “O tiyle meydana getirdiği tabiat olayı.
Allah ki, kullarının tövbelerini kabul “Şüphesiz biz, Nuh’u kavmine peygam-
eder ve onların günahlarını bağışlar.” ber olarak gönderdik. Onların arasında
(Kur’an-ı Kerim 42/25) 5. Allah’ın dokuz yüz elli sene geçirmişti. Sonra,
emirlerine, Hz. Peygamber’in hayat zulüm batağında yaşarlarken tufan
tarzına aykırı bir söz ve davranıştan onları yakalayıverdi.” (Kur’an-ı Kerim
dolayı kalben kirlenme, yaratılıştaki 29/14)
günahsızlık hâlinden uzaklaşma sebe-
tuğyan 1. Azgınlık, taşkınlık, zu-
biyle yeniden Allah’ın emrine, bağışı-
lüm, haddi aşma, aşırı gitme, büyük-
na, korumasına dönme; bir daha günah-
lenme, kibirlenme, sapıklık. 2. Allah’ı
lara dönmeme konusunda Allah’tan
inkâr, isyan ve günahta aşırı gitme.
özür dileme. Tövbenin kabul edilebil-
“Rabb’inden sana indirilen Kur’an,
mesi için şu şartların yerine getirilmesi
onların (Yahudilerin) tuğyanını ve
gerekir: Geçmiş günahlardan pişman-
küfrünü artıracaktır.” (Kur’an-ı Kerim
lık, farzları yerine getirme, her türlü
5/64) 3. Kişinin, ilahî emirlere karşı
haksızlığı terk etme, hak sahiplerine
duyarsız davranarak şehvet ve tutkula-
haklarını vererek helalleşme, bir daha
rını ilah edinmesi. “Bize kavuşmayı
günaha dönmemeye kararlı olma.
ummayanları (ahiret gününe inanma-
Kur’an-ı Kerim, bir daha günahlara
yanları) kendi hâllerine bırakırız. Onlar
dönmeme konusundaki kararlılığa
da tuğyan içerisinde bocalar dururlar.”
“tövbeyinasuh” adını vermiştir. “Kim
(Kur’an-ı Kerim 10/11) 4. Yöneticilerin
yaptığı zulümden (şirk, küfür, isyandan)
kendi iktidarlarını devam ettirmek için
tövbe eder, durumunu düzeltirse şüphe-
yaptıkları her türlü haksızlık, zulüm,
siz, Allah onun tövbesini kabul eder.
işkence. “(Ey Musa ve Harun) Fira-
Çünkü, Allah kullarını bağışlayan ve
vun’a gidin; çünkü o tuğyan etti. Ona
merhamet edendir.” (Kur’an-ı Kerim
kibarca konuşun. Belki öğüt alır ve
5/39)
korkar (yaptıklarından vazgeçer).”
tuba 1. “Ne mutlu, ne güzel, gözün (Kur’an-ı Kerim 20/43-44)
aydın olsun.” anlamında bir seslenme
tuliemel 1. İleriye yönelik sonu
sözü. 2. Cennet. “İman edip salih amel
gelmeyen arzular, tutkular, hırs, tamah,
işleyenlere tuba vardır. Varılacak en
aç gözlülük. 2. Dünyaya ve dünya ni-
güzel yer orasıdır.” (Kur’an-ı Kerim
metlerine hiç ölmeyecekmiş gibi bağla-
13/29) 3. Cennette bir ağaç. “Salınır
narak Allah’ı unutma, ahiret için hazır-
tuba dalları,/Kur’an okur hem dille-
lık yapmama. “Dost sevgüsin gönülde
ri,/Cennet bağının gülleri/Kokar Allah
canıla berkitmeyen/Tuliemel defterin
deyü deyü” (Yunus Emre)
dürmeyen aşık mıdır?” (Yunus Emre)
tufan Yüce Allah’ın, Hz. Nuh za-
Tûr Dağı Yüce Allah’ın Hz. Mu-
manında, inançsızlık ve ahlaksızlıkta
sa’yı peygamberlikle şereflendirdiği,
aşırı giden kimseleri cezalandırmak
ona vahiy verdiği, Hz. Musa’nın Allah
369
ile konuştuğu Mısır yakınlarında bulu- Hristiyanlar ve Mekke müşrikleri üstü
nan ve Kur’an-ı Kerim’de adı geçen bir kapalı bir şekilde yerilir. Surede Al-
dağ. Turisina da denilen bu dağdan, lah’a, Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e
Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık on ayette inanmayanları ahirette bekleyen acıklı
bahsedilmiştir. Kur’an-ı Kerim bu da- sona yer verilir. İnkârcıların dünyada
ğın kutsal olduğunu belirtmiştir. yaptıkları iyiliklerin, imanları olmadığı
için ahirette kendilerine yarar sağlama-
Tûr suresi Kur’an-ı Kerim’in elli
yacağı bildirilir. Hz. Peygamber’e
ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir.
Mekke müşriklerinin yapmış olduğu her
Kırk dokuz ayettir. Adını birinci ayette
türlü işkenceye sabretmesini ve Allah’ı
geçen ve “dağ” anlamına gelen “Tûr”
sürekli tespih etmesini emreden ayetler-
kelimesinden almıştır. Sureye, diğer
le sure son bulur.
peygamberlere vahiy inen yerlerin,
vahyin bir araya getirildiği kitabı oku- türbe 1. Ziyaret edilen üstü kapalı
manın, evrenin en güzel biçimde yara- veya yarı açık mezar. 2. Sahabeler,
tılmasının önemini belirtilerek başlanır. büyük âlimler, şehitler, veliler, hüküm-
Kıyamet koparken meydana gelecek darlar, vezirler ve tarihte önemli işler
olayların tasviri yapılır. Kıyamet gü- başarmış kişilerin mezarları üzerine
nünde, peygamberleri ve peygamberle- yapılan ve üzerleri kubbelerle örtülü
rin getirdiği hakikatleri yalanlayanların bina. Müslüman olmayanların mezarları
kötü durumları anlatılır. Peygamberleri üzerine yapılan binalara türbe denilmez.
yalanlayan kimselerin yerlerinin cehen- İslam dini, türbelerin ziyaret edilmesin-
nem olduğu vurgulanır. İman edip de bir sakınca görmez. Çünkü türbe, bir
peygamberiyle ortak hareket eden mü- kabir olduğu için kabirleri ziyaret etmek
minlerin cennetteki mutlulukları da ele insanlara ölümü hatırlatır. İslam dini,
alınır. Surede, cennetteki güzellikler ve türbe ziyaretinde, ölüden yardım isteyip
nimetler tasvir edilirken onlara bir dilekte bulunmayı, ona adakta bulun-
müjde olarak, Müslüman olan yakın mayı, mum yakmayı, çaput bağlamayı,
akrabalarıyla buluşacakları haber veri- para atmayı kesinlikle yasaklar. “Tür-
lir. Cennette çeşitli nimetlere kavuşan besi yakışmış bu kutlu tepeye/Yattığı
müminlerin bu nimetler sebebiyle Al- toprak belli/Tuttuğu bayrak belli/Kim
lah’a yapmış oldukları şükür ve dualar demiş ‘Meçhul Asker’ diye?” (A. N.
da surede anlatılır. Surede, peygamber- Asya)
liğin önemi üzerinde durulur ve Hz.
türbedar Türbelerin bakımı ile uğ-
Peygamber’e iftira atan Mekke müşrik-
raşan ve gelen ziyaretçileri bilgilendiren
leri kınanır. Onlara, Kur’an-ı Kerim’in
görevli, türbe bekçisi. “Sen bu avizenin
Hz. Peygamber’in sözü olmayıp Al-
altında, bürünmüş kanına,/Uzanırken,
lah’ın sözü olduğu hatırlatılır. Allah’ın
gece mehtabı getirsem yanı-
yaratmadaki eşsizliği ele alınır. Al-
na,/Türbedarın gibi ta fecre kadar
lah’ın çocuk edinmesinin söz konusu
bekletsem,/Gündüzün fecr ile avizeni
olmadığı açıklanır. Bu açıklamayla
lebriz etsem.” (M. A. Ersoy)
Üzeyir’i, İsa’yı ve melekleri Allah’ın
çocukları olarak kabul eden Yahudiler,
370
U Uhut Savaşı Hicretin üçüncü yı-
lında (M. 625) Müslümanlar ile Mekke-
ubudiyet 1. Kulluk, itaat, boyun
li müşrikler arasında Uhut Dağı çevre-
eğme, ibadet etme, aşırı bağlılık. 2.
sinde yapılan savaş. Uhut Dağının etek-
Allah’ın rızasını elde edebilmek için
lerinde gerçekleşmiştir. Bedir’de yenil-
emirlerini içtenlikle yerine getirip ya-
giye uğrayan Mekkeli müşrikler, bunun
saklarından kaçınma. “Oysa onlar,
intikamını almak için Medineli Yahudi-
doğruya yönelerek dini yalnızca Al-
lerin de desteğini alarak Müslümanların
lah’a özgü kılarak ona ubudiyet etmek,
üzerine yürümeyi planlamışlardır. Bu
namaz kılmak ve zekât vermekle
savaşta müşriklerin sayısı üç bin, Müs-
emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din
lümanlar ise bin kişidir. Yolda üç yüz
de budur.” (Kur’an-ı Kerim 98/5) 3.
münafığın ordudan ayrılmasıyla Müs-
İnsanın, her an Allah’ın varlığı ve birli-
lümanların sayısı yedi yüze düşmüştür.
ği bilinciyle hareket ederek onun belir-
Savaşın başlangıcında Müslümanlar
lemiş olduğu helal haram sınırlarına
üstün durumdayken Hz. Peygamber’in
uyması ve ibadetlerini Allah’ı görü-
yerleştirdiği ve asla yerlerinden ayrıl-
yormuşçasına bir anlayış içerisinde
mamaları emrini verdiği Abdullah b.
yerine getirmesi. “Ubudiyeti yalnızca
Cübeyr’in komutasındaki elli kişilik
Allah’a özgü kılıp ona hiçbir şeyi ortak
okçu süvari birliğinin yerlerinden ay-
koşmamak, Allah’ın kulları üzerindeki
rılmaları ile savaş Müslümanların aley-
hakkıdır.” (Hadis)
hine dönmüştür. Bu savaşta Hz. Mu-
ucb 1. Kendini beğenme, üstün hammed’in dudağı yaralanmış ve dişi
görme, şımarma. 2. Başkalarının yaratı- kırılmıştır. Yetmiş Müslüman şehit
lış biçimini, fikrini, davranışlarını ve olmuş ve yirmi müşrik öldürülmüştür.
düşüncelerini sebepsiz yere beğenme- Uhut Savaşı’nda Hz. Peygamber’in
yip onları küçük görme, yalnızca ken- amcası Hz. Hamza da şehit olmuştur.
dini beğenme. 3. Kişinin elinde bulunan
ukubat 1. Günahkârlara ahirette
şeylerin yaratıcısı ve maliki olarak
verilecek olan ilahî cezalar. 2. İslam
Allah’ı görmeyip elde ettiği nimetlerin
fıkhında dinin koymuş olduğu emir ve
sahibi olarak yalnızca kendini görmesi,
yasaklara uymayanlara verilecek olan
elindekilerle başkalarına karşı büyüklük
cezalar, hukuki yaptırımlar.
taslayıp övünmesi.
uluhiyet İlahlık, tanrılık, ibadet
uhrevi 1. Ahirete ait, öbür dünya
edilen varlık, mabut. İslam dinine göre
ile ilgili, manevi, ruhani. “Hür ve engin
uluhiyet makamı, sadece Allah’a aittir.
vatanın hem gece, hem gündüzü-
Yaratma ve emretmenin yalnızca Al-
ne,/Uhrevi bir kapı açmış buradan
lah’a özgü olduğunu (Kur’an-ı Kerim
gökyüzüne,/Tâ ki geçsin ezeli rahmete
7/54) bildiren ayet, yaratma ile emret-
ruh orduları…” (Y. K. Beyatlı) 2.
menin arasını ayırmanın kişiyi şirke
Hesap, berzah, sırat, mizan, cennet,
düşürdüğünü söyler. Mekke müşrikleri,
cehennem gibi ahiret ile ilgili şeyler.
uluhiyet konusunda yaratmayı Allah’a
özgü kılıp onu hayatlarına karıştırmayıp
371
hayatlarının anlamlandırılmasını tutku- ve kendilerinden olan ululemre götür-
larına, krallara, şeytana ve putlara bı- selerdi, gelen haberden sonuç çıkarma-
raktıkları için sık sık uyarılmışlardır. ya gücü yetenler (haberin iç yüzünü)
İslam dini, insanlara uluhiyetin herhan- bilirlerdi.” (Kur’an-ı Kerim 4/83) 4.
gi bir varlıkla paylaşılamayacağını Savaşlarda askerlerin emir komutasını
haber vererek onları tevhit inancında elinde tutan Müslüman komutanlar.
kararlı olmaya davet etmiştir.
umre Hac mevsiminin dışında, ih-
ulülazim Peygamberlik görevini ramlı olarak Kâbe’yi tavaf edip Safa ile
yerine getirirken her türlü belaya karşı Merve arasında say yaptıktan sonra tıraş
göğüs gerip kararlı davranan ve inkârcı- olmak suretiyle ihramdan çıkarak yapı-
lara karşı vermiş oldukları mücadelele- lan ibadet; Kâbe ziyareti. Hz. Peygam-
rinin ve sabırlarının büyüklüğünden ber umre yapmayı teşvik etmiştir. Um-
dolayı Kur’an-ı Kerim’de övülen beş rede; Arafat’ta vakfe yapmak, kurban
büyük peygamber. İslam bilginlerine kesmek ve şeytan taşlamak söz konusu
göre ulülazim peygamberler şunlardır: değildir. “Umre yapmak diğer bir um-
Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. reye kadar arada işlenen günahların
İsa ve Hz. Muhammed. “O hâlde (Ey bağışlanmasına sebep olur. Kabul ol-
Muhammed! Ulülazim peygamberlerin muş haccın karşılığı ise cennettir.”
sabrettikleri gibi sen de sabret.” (Hadis)
(Kur’an-ı Kerim 46/35)
uzlet 1. Ayrılma, yalnızlık, halkın
ulülemir 1. Emir, yetki ve buyruk arasına karışmama, bir köşeye çekilme,
sahibi. 2. Tarihte, Müslümanların se- inziva. 2. Halkın arasında olmasına
çimle iş başına getirdiği, halk arasında rağmen kalben Allah ile birlikte olma,
adaletle hüküm veren, toplumuyla sık gönlünü Allah’a verme. 3. İnsanın ken-
sık istişare eden. “Ey iman edenler! dini geliştirmek amacıyla günahlardan
Allah’a itaat edin, peygambere de itaat ve günaha sebep olan davranışlardan
edin ve sizden olan ulülemre de (itaat kaçınması; başkalarının kötü davranış-
edin.) Herhangi bir konuda anlaşmaz- larından etkilenmemek için toplumdan
lığa düşerseniz –Allah’a ve ahiret gü- uzaklaşma, yalnızlığı tercih etme.
nüne inanıyorsanız- (anlaşmazlığın
Uzza Mekke ile Taif arasında
çözümü için) Allah(ın kitabı Kur’an)a
Nahle Vadisi’nde bulunan Kureyş ve
ve Resulü(sünneti)ne başvurun. Bu,
bazı Arap kabilelerinin İslam’dan önce
sizin için sonuç itibariyle daha hayırlı
tapındıkları ünlü putlardan biri.
ve daha güzeldir.” (Kur’an-ı Kerim
4/59) 3. Müslümanların her türlü sorun-
larını Kur’an-ı Kerim ve sünnete daya-
narak çözebilme birikim ve donanımına
sahip İslam bilgini; müçtehit âlim.
“Onlara(münafıklara), güven veya
korkuyla ilgili bir haber gelse hemen
onu yayarlar. Hâlbuki, o haberi Resule
372
Ü geldiği gün, artık geri çevrilmez; alaya
aldıkları şey onları mahvedecektir.”
üç aylar Kamerî takvime göre, peş
(Kur’an-ı Kerim 11/8)
peşe gelen ve Müslümanlarca mübarek
sayılan recep, şaban ve ramazan ayları. ümmi 1. Okuma yazma bilmeyen.
Üç aylarda oruç tutmak, nafile ibadet “Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İn-
yapmak, Allah’ın bağışlaması için dua cil’de (sıfatlarını) yazılı buldukları
etmek ve fakirlere yardımda bulunmak peygambere -ümmi olan Resule- uyar-
özellikle teşvik edilmiştir. Regaib, lar. O ümmi peygamber onlara iyiliği
miraç, berat ve kadir gibi önemli kutsal emreder, kötülüğü yasaklar…” (Kur’an-
geceler de üç ayların içindedir. ı Kerim 7/157) 2. Anasından doğduğu
gibi saf, temiz kalmış, manevi kirlen-
ülfet 1. Dostluk, arkadaşlık, kalp-
meye uğramamış kimse. 3. Arap mille-
lerin ısınması, kaynaşma, gönüllerin
tine mensup olan. “Kitap ehli arasında
birleşmesi. 2. Ahlakı güzel ve başkala-
kantarla emanet bıraksan, onu sana
rına yararı olan insanlarla nitelikli dost-
hemen ödeyecek olan ve bir dinar ema-
luklar kurup onlarla görüşme, konuşma.
net verecek olsan, tepesine dikilmedikçe
“Mümin, ülfet eden ve kendisiyle ülfet
onu sana ödemeyecek olanlar vardır.
edilendir. Ülfet etmeyen ve kendisiyle
Onların (böyle davranmalarının sebe-
ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur.
bi): ‘Ümmilere karşı üzerimizde hiçbir
İnsanların en hayırlısı başkalarına
sorumluluk yoktur.’ demelerindendir.
yararlı olandır.” (Hadis)
Onlar bile bile Allah’a karşı yalan
ümmet 1. Topluluk, cemaat, mil- söylemektedirler.” (Kur’an-ı Kerim
let, nesil. “Sizden, insanları hayırlı 3/75) 4. Kendilerine vahyedilmiş belli
şeyleri yapmaya çağıran, iyiliği emre- bir kitabı olmayan topluluk. “(Ey Mu-
den, kötülükleri engelleyen bir ümmet hammed!) Seninle (din konusunda)
olsun.” (Kur’an-ı Kerim 3/104) 2. Din tartışmaya girerlerse onlara şöyle söy-
ve inanç birliği temelinde bir araya le: ‘Ben ve bana uyanlar, bütün benli-
gelen ve aynı peygambere bağlanan ğimizle Allah’a yöneldik. Daha önceden
insanlar topluluğu, bir din üzerinde kendilerine kitap verilenlere ve ümmi-
birleşen millet. “Şüphesiz bu (insanlar) lere; “Siz de (Allah’a) teslim oldunuz
bir tek ümmet olarak sizin ümmetiniz- mu? de’…” (Kur’an-ı Kerim 3/20)
dir. Ben de sizin Rabb’inizim..”
Ümmülkitab 1. Olmuş ve olacak
(Kur’an-ı Kerim 23/52) 3. İnsanlığa
her şeyin bilgisinin içerisinde yazılı
önder olan peygamber. “İbrahim, Al-
olduğu ana kitap, Levhimahfuz; manevi
lah’ı birleyerek ona boyun eğip ibadet
levha. “Allah (önceki mesajlarından)
eden bir ümmet idi. O (hiçbir zaman)
dilediğini yürürlükten kaldırır, dilediği-
müşriklerden olmadı.” (Kur’an-ı Ke-
ni bırakır, pekiştirir. Çünkü
rim 16/120) 4. Zaman, müddet, süre.
Ümmülkitap Allah’ın katındadır.”
“Ant olsun ki onların (inkâr edenlerin)
(Kur’an-ı Kerim 13/39) 2. “Kur’an-ı
azabını belirli bir ümmete kadar erte-
Kerim’in içerdiği bütün konuların öze-
lesek, ‘o azabın gelmesini engelleyen
ti.” anlamında Fatiha suresi. “Kim,
nedir?’ derler. Bilin ki onlara azap
373
kılmış olduğu namazda Ümmülkitabı öğretim ve ahlak başta olmak üzere
okumazsa onun namazı eksiktir.” (Ha- hayatın her alanında Müslümanların
dis) 3. Kur’an-ı Kerim’in isimlerinden kendilerine örnek almaları gereken tek
birisi. 4. (Küçük ü ile) Kur’an-ı Ke- ve en güzel model.” anlamında Hz.
rim’deki helaller ve haramlar; Kur’an-ı Muhammed’in sıfatı. “Şüphesiz Al-
Kerim’in temel ilke ve prensipleri. lah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve
“Kur’an-ı Kerim’i sana Allah indirdi. ahiret gününe kavuşmaya iman eden ve
Onun bazı ayetleri ümmülkitap olan Allah’ı çokça anan kimseler için
muhkem ayetlerdir...” (Kur’an-ı Kerim üsveyihasene vardır.” (Kur’an-ı Kerim
3/7) 33/21)
Ümmülkura “Yeryüzünde, Allah Üzeyir Kur'an-ı Kerim’de adı ge-
rızası için ilk inşa edilen mabedin bu- çen fakat peygamber olup olmadığı
lunduğu; pek çok peygambere ev sahip- kesin olarak belirtilmeyen kişi. Üze-
liği ve davet merkezliği yapan ve sığı- yir’in, Harun Peygamber’in soyundan
nanlar için güvenli kılınan şehirlerin geldiği söylenmektedir. Üzeyir, hayatı
anası.” anlamında Mekke. “Ey Mu- boyunca Allah’ın rızasını kazanmak
hammed! Böylece, Ümmülkura ve için her türlü kötülükten kaçınmıştır.
çevresinde bulunanları, geleceğinde Çevresindeki insanları da Allah’ın emir-
şüphe olmayan mahşer günü ile uyar- lerine ve yasaklarına uymaya çağırmış-
man için sana Arapça okunan bir kitap tır. Allah’ın birliğini insanlara anlatma
vahyettik…” (Kur’an-ı Kerim 42/7) konusunda çaba göstermiştir. Yahudi-
ler, onu “Allah’ın oğlu” diye nitelendi-
ümmülmüminin Kur’an-ı Kerim’e
rerek yanlış yola sapmışlardır. Tarihî
göre bütün müminlerin anneleri kabul
anlatımlara göre, Hz. Musa’nın getirmiş
edilen Hz. Muhammed’in eşleri. Hz.
olduğu İslam dinini ve Tevrat’ı yorum-
Peygamber’in ilk eşi Hz. Hatice’dir.
layarak İsrailoğulları arasında önemli
Onunla evlendiğinde Hz. Peygamber 25
bir görev yapmıştır.
yaşındadır. Hz. Hatice ile 25 yıl evli
kalmıştır. Hz. Peygamber 50 yaşını
aşmışken Hz. Hatice vefat etmiştir. Hz.
Hatice’den sonraki en meşhur eşi Hz.
Aişe’dir. Hz. Peygamber diğer evlilik-
lerini siyasi, askerî ve sosyal gerekçe-
lerle yapmıştır. Onun eşleri bütün mü-
minlerin öz anneleri gibidir. Bu nedenle
hiç kimse onlarla evlenemez ve Hz.
Peygamber’in vefatından sonra da
kimse onlarla evlenmemiştir.
üsveyihasene 1. En güzel örnek. 2.
Hz. Peygamber’in örnek ahlakıyla
ahlaklanarak başkalarına da örnek ol-
ma. 3. “İnanç, ibadet, ticaret, eğitim,
374
V lardır. “Cünüplükten sonra gusül yap-
mak vaciptir.” (Hadis) 3. İslam fıkhın-
vaaz 1. Öğüt verme, nasihat etme,
da, yapılması farz seviyesinde olmayan
iyiliğe yöneltme, hayırlı şeyleri hatır-
fakat sünnetten daha kuvvetli olan dinî
latma, bir kimsenin kalbini yumuşata-
hükümler. Bu anlamdaki vacip terimini
cak şekilde söz söyleme, tavsiyede
Hanefi Mezhebi’nin âlimleri kullanmış-
bulunma. “Lokman, oğluna vaaz ede-
lardır. Bu tanıma göre; vitir ve bayram
rek şöyle dedi: “Ey yavrucuğum! Al-
namazları, namazda Fatiha Suresi’ni
lah’a ortak koşma; çünkü Allah’a ortak
okuma ve kurban kesme vaciptir. Va-
koşmak en büyük zulümdür.” (Kur’an-ı
ciplerde bir işin yapılması istenir. Vacip
Kerim 31/13) 2. Din görevlilerinin
bir emri yerine getirmeyen kişi günah
cami ve mescitlerde Müslümanları
işlemiş olur. Ahirette ceza görür ve
eğitmek ve güzel olan şeylere yönelt-
dünyada da kınanır.
mek amacıyla, cuma ve bayram günle-
rinde, ramazan ayında ve mübarek vaftiz 1. Hristiyanlıkta, kişiyi ilk
gecelerde Kur’an-ı Kerim ve hadislere günahtan arındırmak ve Hristiyanlaş-
dayanarak yaptıkları dinî konuşmalar. tırmak amacıyla doğumunun sekizinci
Vaaz, yaygın eğitimin vazgeçilmez bir gününde su ile yıkama işlemi. 2.
parçasıdır. Bu nedenle bütün peygam- Hristiyanlıkta, dine katılmanın hukuki
berler gibi Hz. Muhammed de vaaz ve kutsal göstergesi. 3. Katoliklikte dine
metodundan büyük ölçüde yararlanmış- girmenin yedi şartından biri, insanı su
tır. “Hz. Peygamber bir bayram günü ile yıkama. Hristiyanlık inancına göre,
Müslümanlara vaaz etti. Vaazında, Hz. Âdem’in işlediği suçtan dolayı her
Allah’ın emirlerine ve yasaklarına doğan çocuk suçlu ve günahkâr olarak
uymak suretiyle takvalı olmayı ve ka- doğar. Çocukları bu günahtan arındır-
dınların da çokça sadaka vermesini mak için doğumlarının ilk haftasında
öğütledi.” (Cabir b. Abdullah) vaftiz etmek gerekir. İleriki yaşlarda da
vaftiz yapılabilir. Ortodokslar suya
Vacibülvücut “Varlığı kendinden
daldırmakla, Katolikler ise su serpmek-
olup, var olma konusunda bir başka
le vaftiz yaparlar. Vaftiz esnasında
varlığa muhtaç olmayan.” anlamında
papaz: “Seni Baba, Oğul, Ruhulkudüs
Yüce Allah. Allah’tan başka bütün
adına vaftiz ediyorum.” der. Vaftiz olan
varlıklar var olmak için bir yaratıcıya
kişinin günahlarının affedildiğine inanı-
muhtaçtır. Kendi kendilerine var ola-
lır.
mazlar. Allah için böyle bir şey söz
konusu değildir. Çünkü, onun varlığı vahdaniyet 1. Allah’ın birliği. 2.
kendindendir. Bu anlamda mutlak ve “Varlığında, yaratmasında, emretme-
tek tanrı Allah’tır. sinde, fiillerinde, sıfatlarında ve isimle-
rinde tek ve eşsiz olması, benzerinin
vacip 1. Yapılması gerekli, zorunlu
olmaması.” anlamında Allah’ın sıfatla-
olan. 2. Dince yükümlü sayılan insanla-
rından biri. Vahdaniyet, Kur’an-ı Ke-
rın yerine getirmesi zorunlu olan işler,
rim’in ana konularından biridir. Kur’an-
farz emirler. İslam hukuk bilginlerinin
ı Kerim, vahdaniyete aykırı olan inanç
çoğu, vacibi farz anlamında kullanmış-
375
biçimlerini şirk kavramı ile ifade eder. ve İslam fıkhının diğer konularında
İnsanları, Allah’ın vahdaniyetini hiçe Hanbeli Mezhebi’nin İbn Teymiye (ö.
sayacak her türlü inanç ve davranışlara 728/1328) tarafından yapılan yorumunu
karşı uyarır. Allah’ın vahdaniyeti ile tercih eder. İnanç alanı ile ilgili konu-
ilgili şu ayet çok önemlidir: “Eğer larda ayet ve hadisleri herhangi bir
göklerde ve yerde Allah’tan başka yorum yapmadan kabul eder. Kur’an-ı
tanrılar olsaydı yerin ve göklerin ve Kerim ve sünnette açıkça belirtilmeyen
ikisi arasında bulunan her şeyin düzeni her şeyi bidat kabul eden Vahhabilik,
bozulurdu.” (Kur’an-ı Kerim 21/22) mezar ve türbe ziyaretini kabul etmez.
Evrendeki mükemmel ve doğal denge Şirke neden olmaması için, Hz. Pey-
Allah’ın vahdaniyetinin bir göstergesi- gamber’in kabrinin ziyaret edilmesinin
dir. bile yasaklanmasını savunur. Ayrıca
Vahhabilik’te, kandilleri kutlama ve
vahdetivücut Evrendeki bütün
mevlit okutma da iyi karşılanmaz. Na-
varlıkları, Allah’ın isim ve sıfatlarının
zar boncuğu takma, muska ve hamaylı
birer görüntüsü; tecellisi kabul eden
asma, sihir, büyü, her türlü fal ve evli-
tasavvufi anlayış. Allah’ın isim ve
yanın ruhundan yardım isteme şirk
sıfatlarının bu âlemdeki varlıklar şek-
kabul edilmiştir. Camilerin süslenmesi
linde görülmesi, gerçek vücut sahibi
ve minare yapılması da hoş değildir.
olarak Allah’ın kabul edilmesi anlamını
taşır. Bir başka ifade ile bu âlemdeki Vahid (el-Vahid) “Zatında, sıfat-
bütün varlıkları, Allah’ın zuhur yani larında, yaratmasında, emretmesinde,
gözükme yeri olarak görme ve Allah’ı isimlerinde, fiillerinde, hükümlerinde
tek varlık olarak tanıma anlayışıdır. ve hiçbir konuda asla ortağı, benzeri
İslam tasavvufundaki vahdetivücut bulunmayan, tek ve eşsiz olan.” anla-
anlayışı, varlıkları Allah’ın kudretinin mında Allah’ın esmayıhüsnasından biri.
ve cemalinin bir tecellisi olarak kabul “Bütün insanlar Vahid ve her şeye gücü
ederken Yunan düşüncesinde, eşyayı yeten Allah’ın huzuruna çıkacaklardır.”
Tanrı olarak gören Panteizm’den ayrı- (Kur’an-ı Kerim 14/48)
lır. Vahdetivücut anlayışı, Bayezid
vahiy 1. Gizli konuşma, fısıldama,
Bistamî, Cüneyd Bağdadî ve Hallacı
ilham etme, ima ve işaret etme, ortaya
Mansur gibi sufiler tarafından kabul
çıkarma. “Musa’nın annesine: ‘Çocuğu
edilse de bu anlayışı sistemleştiren
emzir, korktuğun zaman suya bırak;
Muhyiddin İbn Arabi olmuştur.
korkma, üzülme; biz şüphesiz onu sana
Vahhabilik Muhammed b. Abdül- döndüreceğiz ve peygamber yapacağız
vahhab’ın (1703-1787) düşünceleri diye vahiy ile bildirmiştik.” (Kur’an-ı
çerçevesinde oluşan dinî ve siyasi hare- Kerim 28/7) 2. Peygamberler aracılığıy-
ket. Vahhabilik şeklindeki adlandırma, la insanlara, hayatın hangi ilkelere göre
Muhammed b. Abdülvahhab’ın adına yönlendirilmesi ve nelere uyup nelerden
nispetle başkaları tarafından yapılmış- sakınılması gerektiğini bildiren ilahî
tır. Vahhabiler, kendilerini ‘Selefi’ bilgi, bu bilginin gönderiliş tarzı. “Al-
olarak adlandırırlar. Vahhabilik, ibadet lah, insanlara ancak vahiy yoluyla veya
376
perde arkasından konuşur, yahut bir olarak ölümü hatırlamak yeter.” (Hz.
elçi (Cebrail) gönderir; kendi isteğiyle Ömer) 2. Cami, mescit gibi yerlerde
dilediğini vahyeder. Doğrusu o yücedir, Kur’an-ı Kerim’den, hadis, fıkıh ve
Hâkimdir.” (Kur’an-ı Kerim 42/51) 3. ahlak kitaplarından örnekler vererek
Hz.Muhammed’e bildirilen ve Kur’an-ı insanlara öğüt veren kimse, dinî konu-
Kerim’de bir araya getirilen ilahî bilgi- larda halkı aydınlatan din bilgini.
ler, ayetler. “(Ey Muhammed) Rabbin- “(Kavminin ileri gelenleri Hud Pey-
den sana vahiy ile gelen (Kur’an-ı gambere) dediler ki: Bize vaaz versen
Kerim)’e uy…” (Kur’an-ı Kerim 33/2) de vaizlerden olmasan da birdir.”
4. Allah’ın, evrendeki canlı cansız (Kur’an-ı Kerim 26/36)
bütün varlıklar için koyduğu, emrettiği
vakar 1. Ağırbaşlılık, heybet, cid-
ve onların da uymak zorunda oldukları
diyet. 2. Onur, haysiyet, izzet ve şeref.
doğal kurallar. “Rabbin bal arısına:
İnsanın, kişiliğini koruyup şahsiyetini
“Dağlarda, ağaçlarda, hazırlanmış
zedeleyecek her türlü davranıştan sa-
kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit
kınması. “Rahmanın öyle kulları vardır
üründen ye; Böylece Rabb’inin senin
ki; yeryüzünde vakarla yürürler.”
için koymuş olduğu kurallara itaat et.”
(Kur’an-ı Kerim 25/63)
diye vahyetti.” (Kur’an-ı Kerim 16/68-
69) vakfiye Herhangi taşınır veya ta-
şınmaz bir malı insanların yararına
vahiy kâtibi Hz. Peygamber’e
sunan kişi veya kurumun –vâkıfın-
vahyedilen ayet ve sureleri, vahyin
vakfettiği malların idaresi ile ilgili ha-
başlangıcından kesilmesine kadar yazan
zırlamış olduğu sözleşme, vakıf senedi.
sahabeler. Hz. Peygamber, kendisine
gelen Kur’an ayetlerini vahiy kâtipleri- vakıf 1. Bir malı harcamaktan men
ne anında yazdırmış ve bunlardan birini etme, yasaklama. 2. Bir malın mülkiye-
de kendisi saklamıştır. Vahiy kâtipleri ti, vakfeden kişide kalmak üzere yarar-
tarafından yazılan Kur’an-ı Kerim lanma hakkını insanların hizmetine
ayetleri aynı zamanda ezberlenmiştir. sunma. “Vaktiyle gölgesinde dinlendi-
Yazı ve ezberle korunan Kur’an-ı Ke- ğimiz çınar,/Eski mahalle, vakıf çeşme,
rim, her ramazan ayında Hz. Peygam- bakımsız cami…” (C. S. Tarancı) 3.
ber tarafından Cebrail’e de okunmuştur. Dinin kullanılmasına onay verdiği taşı-
Hz. Muhammed, vefat ettiği yıl, nan veya taşınmayan bir maldan yarar-
Kur’an-ı Kerim’i sahabeden bir grubun lanma hakkını, Allah rızası için toplu-
şahitliğinde Cebrail’e baştan sona iki mun kullanımına verip bu malı satmayı
defa okumuştur. Vahiy kâtiplerinden veya bir başka şahsa mülkiyetini dev-
bazıları şunlardır: Hz. Ebubekir, Hz. retmeyi yasaklama, engelleme. “Vakıf-
Ömer, Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Zeyd b. ların çokluğunun asıl sebebi çok daha
Sabit, Hz. Ubey b. Kâb, Hz. Zübeyr b. güzeldir: Zengin ve geliri olanlar bir
Avvam, Hz. Abdullah b. Revaha’dır. cami veya hayır müessesesi yapmakla
vatan toprağının bir köşesine adlarını
vaiz 1. Öğüt veren, nasihat eden,
verirler, halkın hürmetini kazanırlar,
vaaz eden, irşat eden. “İnsana vaiz
meşhur olurlar, aynı zamanda uhrevi
377
bir teselli edinirlerdi…” (Y. K. Beyat- tarafından verilenlerin cennetlik olacak-
lı) 4. Dince uygun görülen taşınan veya ları, sol tarafından verilecek olanların
taşınmaz maldan faydalanma hakkını – ise cehennemlik olacakları haber verilir.
bu malı satmayı veya mülkiyetini dev- Bu iki gruptan ayrı olarak, ‘öne geçen-
retmeyi yasaklama koşuluyla- Allah’ın ler’ anlamına gelen ve “sabikun” deni-
rızasını umarak toplumun kullanımına len bir başka grubun ahirette elde ede-
veren hayır kurumu. İslam’da vakfın cekleri nimetlere değinilir. Cennetlikle-
temeli, Kur’an-ı Kerim, sünnet ve İslam re verilecek her türlü güzellik tanıtılır.
bilginlerinin ortak görüşlerine dayanır. Dünyada iken Allah’ı ve emirlerini
“Sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda har- inkâr edenlere amel defterlerinin sol
camadıkça hayra tam olarak erişemez- taraflarından verileceği dile getirilir. Bu
siniz...” (Kur’an-ı Kerim 3/92) Hz. kişilerin, ahiret gününü ve yeniden
Peygamber, vakıf yapma konusunda dirilmeyi inkâr ettikleri için cehennem-
Müslümanlara öncü olmuş ve Medi- deki hayıflanmaları anlatılır. Cehennem
ne’deki yedi parça arazisini Müslüman- sahnelerine bölüm bölüm yer verilir.
lara vakıf olarak bağışlamıştır. Surede, Allahuteala her şeyi en güzel
biçimde yarattığına dair örnekler sunar.
vâkıf Bir malın mülkiyetini kendi
Yüce Allah, ekinlerden ağaçlara, gökten
şahsında tutarak yararlanma hakkını
indirdiği suya ve denizleri yaratmasın-
insanların hizmetine sunan kişi veya
daki mükemmelliğe insanların dikkatini
kurum, vakfeden.
çekip bunlardan ibret almaya çağırır.
vakfe 1. Duruş, durma, duraklama. Surede, tüm evreni yoktan var ettiğini
2. Haccın farzlarından birisi olarak bildiren Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’i
Mekke’nin Arafat denilen bölgesinde insanlara gönderenin de kendisi oldu-
Zilhicce’nin dokuzuncu gününe rastla- ğunu haber verir. Cinlerin, şeytanların
yan arife günü öğle vaktinden Kurban veya insanların Kur’an-ı Kerim’in ben-
Bayramı’nın ilk günü güneş doğuncaya zerini yapmaya güçlerinin yetmeyece-
kadar bir müddet bekleme. “Kim, bi- ğini belirtir. Kur’an-ı Kerim ile ilgili bu
zimle beraber Arafat vakfesini yaparsa açıklamadan sonra insanların ölüm
o kişinin haccı tamam olur.” (Hadis) hâlindeki durumlarını resmeder. Bu
arada insanın kesinlikle ölüme engel
Vâkıa suresi Kur’an-ı Kerim’in el-
olamayacağını açıklar. Mahşer günün-
li altıncı suresidir. Mekke’de inmiştir.
de, insanların amel defterlerinin sağ
Doksan altı ayettir. Adını birinci ayette
taraflarından veya sol taraflarından
geçen ve “kıyamet” anlamına gelen
verilmesine tekrar değinir. Cehennem-
“vâkıa” kelimesinden almıştır. Sureye,
den kurtulmak için Allah’ı her türlü
kıyamet sahnelerinin tasviriyle başlanır.
eksiklikten uzak tutmanın önemini
Bu çerçevede, yerin şiddetle sarsılması
vurgulayan ayetlerle sure son bulur.
ve dağların toz duman hâline gelmesin-
den bahsedilir. Kıyametin kopup insan- vakit 1. Bazı ibadetlerin mükellefin
ların kabirlerinden kaldırılıp bir araya üzerine farz olmasının sebebi; zaman.
toplanmasıyla beraber amel defterleri- “…Şüphesiz ki namaz müminlere belirli
nin verilişi anlatılır. Amel defterleri sağ vakitlerde farz kılınmıştır.” (Kur’an-ı
378
Kerim 4/103) 2. Namazın farz olması- niz. Çünkü vârislerinizi zengin bırak-
nın şartlarından olmak üzere, içerisinde manız fakir bırakmanızdan daha hayır-
namazın kılındığı süre, müddet. Vakit, lıdır.” (Hadis) 2. Ölen kişiye yakınlı-
namaz ve orucun farzlarındandır. “Al- ğından dolayı onun mal varlığına mi-
lah’a ve Resulüne imandan sonra en rasçı olan kimseler, akrabalar. “Kadın-
değerli amel vaktinde kılınan namaz- lara mirastan pay vermeyip sadece
dır.” (Hadis) erkekleri vâris yapmak cahiliye âdetle-
rindendir.” (Zeyd b. Sabit)
Vali (el-Vali) “Evreni ve içindeki
her şeyi yöneten, onları sevip koruyan, Vâris (el-Vâris) “Ölümsüz, her şe-
gözeten ve ihtiyaçlarını karşılayan, güç yin sahibi, kıyametle beraber tüm var-
sahibi.” anlamında Allah’ın esmayı- lıklar yok olduktan sonra her şey kendi-
hüsnasından biri. “İnsanı çepeçevre sine kalacak olan ve varlığını devam
koruyan melekler vardır. Allah’ın em- ettiren.” anlamında Allah’ın esmayı-
riyle insanı korurlar. Bir millet kendi hüsnasından biri. “Zekeriya Peygam-
özünde olanı değiştirmedikçe, Allah ber, Rabb’ine şöyle dua etmişti: ‘Rab-
onları değiştirmez. Allah bir topluma bim! Beni (bu dünyada) tek başıma
bir fenalık dileyecek olursa onu geri bırakma, sen en hayırlı Vârissin.”
çevirecek de yoktur. İnsanlar için Al- (Kur’an-ı Kerim 21/89)
lah’tan başka bir Vali de yoktur.”
vasat ümmet 1. Dengeli, hayırlı
(Kur’an-ı Kerim 13/11)
ümmet. 2. İnanç ve amel bakımından
vallahi Geçmişte bir işin yapıldı- her türlü aşırılıktan kaçınan, başkalarını
ğını veya gelecekte de yapılacağını taklit etmeyen, kötülüğü engelleyen
belirtmek amacıyla “Allah hakkı için, Müslüman toplum, Hz. Muhammed
Allah’a yemin ederim ki, Allah şahit ümmeti. “Böylece peygamberin size,
olsun ki.” anlamlarında kullanılan ye- şahit ve örnek olması, sizin tüm insan-
min sözü. İslam bilginleri, bağlayıcı lara şahit ve örnek olmanız için sizi
olan yeminin Allah adına yapılacağını vasat ümmet yaptık…” (Kur’an-ı Kerim
belirtmişlerdir. Bağlayıcı olan yeminler 2/143)
“vallahi, billahi, tallahi” biçimlerinde
Vâsi (el-Vâsi) “Bağışı bol olan,
yapılır. Allah’tan başkası adına yemin
şefkati bütün evreni kuşatan, insanlar
etmeyi Hz. Peygamber yasaklamıştır.
darlığa düştüğünde onlara çıkış yollarını
Ayrıca, alışkanlık hâline getirerek ge-
gösteren; rızkı, yarattığı bütün varlıkla-
reksiz yere ve gelişigüzel yemin etmeyi
ra bol bol veren; kendisine yapılan
İslam dini hoş karşılamamıştır. Yalan
tövbeleri kabul edip bağışlayan ve bü-
yere yemin etmek ise büyük günahlar-
tün varlıkları denetimi altında tutan.”
dandır. “Vallahi! Ey Allah’ın Resulü
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
seni kendim dâhil herkesten daha çok
biri. “De ki: Her türlü iyilik ve hayır
seviyorum.” (Hz. Ömer)
Allah’ın elindedir. Dilediğine (bol bol)
vâris 1. Mirasçı, mirasta pay hakkı verir. Allah, Vâsi ve her şeyi bilendir.”
olan kişi. “Mirasınızın üçte birinden (Kur’an-ı Kerim 3/73)
fazlasını (başkalarına) vasiyet etmeyi-
379
vasî 1. Malının üçte birini aşmaya- vatanıasli bk. seferi.
cak şekilde mirasçıların dışındaki kişi-
vatanıikamet bk. seferi.
lere taşınır veya taşınmaz mal bırakan
kimse. 2. Küçüklük veya mali harcama- vatanısükna bk. seferi.
larının kayıt altında tutulması gibi ehli-
yet eksikliği nedeniyle, bu kişilerin vebal 1. Sonunda ceza, şiddet ve
yararlarını korumak amacıyla tayin azap olan fiil, davranış. “Bundan evvel
edilen hukuki temsilci. küfredenlerin haberi size gelmedi mi?
Onlar yaptıklarının vebalini tattılar,
vasiyet 1. Tavsiye, emretme, bir işi onlara acı bir azap vardır.” (Kur’an-ı
üzerine almasını söyleme, bir işin ya- Kerim 64/5) 2. Günah, sorumluluk ve
pılmasını isteme, üzerine gerekli kılma. kötü sonuç. “Mâni olmam ne ise oyu-
“Biz, insana ana ve babasına en güzel nunuza/İşte gittim vebali boynunuza.”
biçimde davranmasını vasiyet ettik…” (M. A. Ersoy) 3. Yapılan bir iş, tutum
(Kur’an-ı Kerim 29/8) 2. Bir kimsenin, ve davranışın, ahiret hayatı bakımından
malını veya malından yararlanma hak- sorumluluğu.
kını ölümünden sonra bir kişiye veya
bir hayır kurumuna bağışlaması veya vecd 1. Coşku, heyecan, aşırı sevgi,
bağışlanmasını istemesi. 3. Bir kimse- aşk. “Gördüm ön safta oturmuş nefer
nin, ölmeden önce küçük çocuklarının esvaplı biri,/Dinliyor vecd ile tekrar
mali işlerini yürütmek ve bırakmış alınan tekbiri.” (Y. K. Beyatlı) 2. Kal-
olduğu mallarda tasarrufta bulunmak, be doğan Allah sevgisi. 3. Allah’ı an-
alacaklarını vereceklerini hesaplayıp maktan, ona ibadet etmekten, onun
borçları varsa dağıtmak için bir başka- eserlerindeki güzelliği ve evrendeki
sını vekil kılması; yetki vermesi. “Bir varlıklar arasındaki uyumu ve dengeyi
Müslümanın, yazılı vasiyeti yanında düşünmenin sonunda kalpte oluşan ilahî
olmadan iki gece geçirmesi doğru de- aşkla kişinin kendinden geçmesi. “O
ğildir.” (Hadis) zaman vecd ile bin secde eder –varsa-
taşım,/Her cerîhamdan, İlahî, boşanıp
vatan 1. Üzerine yerleşilen, ikamet kanlı yaşım,/Fışkırır ruh-u mücerred
edilen, yurt edinilen yer, ülke, memle- gibi yerden nâşım!/O zaman yükselerek
ket. “Bayrakları bayrak yapan üstünde- Arş’a değer, belki, başım.” (M. A.
ki kandır,/Toprak, eğer uğrunda ölen Ersoy)
varsa vatandır.” (M. C. Kuntay) 2.
Belli bir topluluğun ve milletin hâkim vecibe 1. Çok gerekli ve şart olan
güç olarak yaşadığı, sınırları belli top- şey, borç hükmünde olan görev, yapıl-
rak parçası. “Kim bu cennet vatanın ması mecburi iş. 2. Âkil ve bâliğ olan
uğruna olmaz ki feda?/Şüheda fışkıra- Müslümanların yerine getirmeleri zo-
cak toprağı sıksan, şüheda!/Canı, ca- runlu olan dini emirler; ibadetler, ahlaki
nanı bütün varımı alsın da hükümler. Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği-
Hüda/Etmesin tek, vatanımdan beni ne göre, dünya hayatı bir imtihan haya-
dünyada cüda.” (M. A. Ersoy) tıdır. İnsanlar bu hayata imtihan edil-
mek için gönderilmiştir. İmtihanın so-
nunda vecibelerini yerine getirenlerle
380
getirmeyenler ortaya çıkacaktır. Dini adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın
vecibelerini yerine getirenler bu imti- haramlığı üzerinde durmuştur. Hz.
hanı kazanacaklardır. Peygamber’in Veda Hutbesi şöyledir:
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz.
Veda Hint dinlerinden Vedizm’in
Bilmiyorum, belki bu seneden sonra
dört kutsal kitabından biri. Veda terimi
sizinle burada ebedî olarak bir daha
Sanskritçede bilgi, tanrı bilgisi anlamı-
buluşamayacağım. Ey insanlar! Bu
na gelir. Bu bilgi okuma ve gözlemle
günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise,
elde edilmez. Kalbe doğan bir tür il-
bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise,
hamdır. Vedalar nazım şeklinde yazıl-
bu şehriniz nasıl mübarek bir şehir ise,
mış ve bestelenmiş bin yirmi sekiz
canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle
ilahîden oluşur.
mukaddestir; her türlü saldırıdan ko-
Veda Haccı Hz. Peygamber’in, runmuştur. Ashabım! Yarın Rabbinize
hicretin 10. yılında (M. 632) çok sayıda kavuşacaksınız ve bugünkü her hâl ve
sahabesiyle birlikte yaptığı ve ümme- hareketinizden sorulacaksınız. Sakın
tiyle vedalaştığı hac. Veda haccı, hac benden sonra eski dalaletlere dönüp
farz olduktan sonra Hz. Peygamber’in birbirinizin boynunu vurmayın. Bu
yaptığı ilk ve son hacdır. Bu hacca yüz vasiyetimi burada bulunanlar bulunma-
binden fazla Müslüman katılmıştır. yanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen
Müslümanların bir kısmı Medine’de kimse burada bulunup da işitenden
toplanıp Hz. Peygamber’le beraber daha iyi anlayarak muhafaza etmiş
hareket etmiş, bir kısmı da yollarda olur. Ey Ashabım! Kimin yanında bir
komşu şehirlerden katılmıştır. Hz. Mu- emanet varsa onu sahibine versin. Fai-
hammed, zilhicce ayının dördüncü zin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın
günü Mekke’ye girip Kâbe’yi tavaf altındadır. Lakin borcunuzun aslını
etmiş, zilhiccenin dokuzuncu günü de vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de
Arafat’ta vakfe yapmıştır. Bayramın zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle faizci-
dördüncü günü veda tavafını yaparak lik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu
tekrar Medine’ye dönmüştür. çirkin âdetin her türlüsü ayağımın al-
tındadır. İlk kaldırdığım faiz de
Veda Hutbesi Hz. Peygamber’in,
Abdülmuttalip’in oğlu (amcam) Ab-
“Veda Haccı”nda yüz binden fazla
bas’ın faizidir. Ashabım! Cahiliyet
Müslümana yaptığı konuşma. Hz. Pey-
devrinde güdülen kan davaları da ta-
gamber bu hutbesinde; “can, mal, din,
mamen ortadan kaldırılmıştır. İlk kal-
akıl ve namusun dokunulmazlığı”,
dırdığım kan davası da
İslam esaslarının korunup eski şirk
Abdülmuttalip’in torunu (yeğenim)
inancına asla dönülmemesi gerektiği,
Rabia’nın kan davasıdır. Ey insanlar!
emanetlerin ehline verilmesi, faizin,
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda
kan davasının yasaklığı, kadın hakları,
yeniden nüfuz ve saltanat gücünü ebedî
Kur’an ve sünnete sıkıca tutunmanın
surette kaybetmiştir. Fakat bu kaldırdı-
önemi, insanlar arasında ırk ve renk
ğım şeyler haricinde küçük gördüğünüz
üstünlüğünün olmadığı, Allah’a şirk
işlerde de ona uyarsanız bu da onu
koşmanın, zina etmenin, haksız yere
381
memnun edecektir. Dininizi korumak dinleyenlere sordu: “Ey insanlar! Yarın
için bunlardan sakınınız. Ey insanlar! beni sizden soracaklar. Ne dersiniz?”
Kadınların haklarına riayet etmenizi ve Sahabeler hep birden cevap verdiler:
bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsi- “Allah’ın risaletini tebliğ ettin. Risalet
ye ederim. Siz, kadınları Allah’ın ema- görevini yerine getirdin. Bize vasiyet ve
neti olarak aldınız. Onların namusları- nasihatte bulundun diye şehadet ede-
nı ve ismetlerini Allah adına söz vere- riz!” Hz. Muhammed şehadet parmağı-
rek helal edindiniz. Sizin kadınlar üze- nı göğe kaldırıp üç kez “Şahit ol ya
rinde hakkınız, onların sizin aile şerefi- Rab!” “Şahit ol ya Rab!” “Şahit ol ya
nizi korumaları ve evlerinizi sizin hoş- Rab!” buyurarak Arafat’taki konuşma-
lanmadığınız hiç kimseye açmamaları, sını bitirmiştir.
çiğnetmemeleridir. Eğer onlar razı
vedi Küçük abdestten sonra idrar
olmadığınız herhangi bir kimseyi evini-
yolundan gelen beyaz renkli yapışkan
ze alırsa onları hafif bir şekilde azarla-
sıvı. Vedi, şehvetle gelmediği için cü-
yabilirsiniz. Kadınların da sizin üzeri-
nüplük nedeni sayılmaz. Bu nedenle
nizdeki hakları, örfe göre her türlü
gusül abdesti almak da gerekmez. Ab-
giyim ve yiyeceklerini temin etmenizdir.
dest aldıktan sonra vedi gelirse tekrar
Ey müminler! Size bir emanet bırakıyo-
abdest almak gerekir.
rum ki siz ona sımsıkı sarıldıkça yolu-
nuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O vedia 1. Emanet. “Gönül ve ruh
emanet, Allah’ın kitabı Kur’an’dır. Ey sana bir vedia değil mi?” (Y. K. Kara-
müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi osmanoğlu) 2. Herhangi bir malın ko-
muhafaza ediniz. Müslüman runması için bir veya birden fazla kişi-
müslümanın kardeşidir ve bütün Müs- nin yanına bırakılması, teslim edilmesi.
lümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait
herhangi bir hakka tecavüz başkasına Vedizm Çok tanrılı Hint dinlerin-
helal değildir. Ancak gönül hoşluğu ile den biri. Bazı tarihçiler, Mecusiliğin ilk
verilen başka. Ashabım! Kendinize şeklinin Vedizm olduğunu söylemişler-
zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde dir. Tenasüh inancı hariç Hint dinlerinin
hakkı vardır. Ey insanlar! Cenab-ı Hak bütün öğretileri Vedizm’de vardır. Sa-
her hak sahibine hakkını vermiştir. yısız denecek kadar çok tanrının olduğu
Vâris için vasiyete gerek yoktur. Çocuk Vedizm’in en meşhur tanrıları İndra,
kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Varuna ve Mitra’dır.
Zinakâr için mahrumiyet cezası vardır. Vedûd (el-Vedûd) “Kendisine bi-
Babasından başkasına nesep iddia eden linçli bir biçimde itaat edip emir ve
soysuz yahut efendisinden başkasına yasaklarına uyan kullarını çok seven,
uymaya kalkan nankör, Allah’ın gaza- onlara şefkat gösterip hoşnut olan veya
bına, meleklerin ve bütün Müslümanla- sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya
rın lanetine uğrasın. Cenab-ı Hak, bu layık tek varlık.” anlamında Allah’ın
insanların ne tövbelerini ne de esmayıhüsnasından biri. “(Günahları-
şehadetlerini kabul eder.” Hz. Pey- nızdan dolayı) Rabb’inizden bağışlan-
gamber, sözlerini tamamladıktan sonra ma dileyin, ona tövbe edin. Şüphesiz ki
382
benim Rabb’im çok Vedûd ve Ra- me. 3. Bir kişinin kendi adına iş yapa-
him’dir.” (Kur’an-ı Kerim 11/90) bilmesi için başkasına yetki vermesi,
onu kendi yerine geçirmesi, vekil tayin
vefa 1. Dostluk, sevgide içtenlik ve
etmesi.
devamlılık, kararlılık. “Nice güzellere
bağlandım kaldım/Ne bir vefa gördüm vekil bk. vekâlet.
ne fayda buldum/Her türlü isteğim
Vekil (el-Vekil) “Bütün varlıkların
topraktan aldım/Benim sadık yarim
işlerini düzenleyen, onları sevk ve idare
kara topraktır.” (Aşık Veysel) 2. Sö-
eden, yardımını esirgemeden koruyup
zünde durma, sözünü yerine getirme.
gözeten ve kullarının rızıklarına kefil
“Siz bana vermiş olduğunuz söze vefa
olan.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
gösterin ki ben de size karşı vefa göste-
nasından biri. “Yerde ve gökte olan her
reyim ve sadece benim emir ve yasakla-
şey Allah’ındır. Vekil olarak Allah
rıma bilinçli bir şekilde uyarak koru-
yeter.” (Kur’an-ı Kerim 4/132)
mama girin.” (Kur’an-ı Kerim 2/40) 3.
“Tek yaratıcı ve emredici olarak Allah’ı veladet bk. mevlit.
tanıma” biçiminde Allah’a ruhlar âle-
minde verilen sözün gereğini yerine velayet 1. İdare etme, düzenleme,
getirme; onun emir ve yasaklarına uy- işini üzerine alma, vekil olma, yardım
ma. “Müminler, Allah’a vermiş olduk- etme. “İman edip de hicret etmeyenler
ları ahidlere vefa gösterirler, yeminle- var ya seninle onlar arasında, onlar
rini ve sözlerini bozmazlar.” (Kur’an-ı (Medine’ye) hicret edene kadar her-
Kerim 13/20) 4. Borcunu zamanında ve hangi bir velayet yoktur.” (Kur’an-ı
tam olarak ödeme. 5. Kişinin kendisine Kerim 8/72) 2. Velilik, erişmişlik, er-
iyilikte bulunana aynısıyla veya daha mişlik, dostluk. 3. Allah’ın kulunu,
fazlasıyla karşılıkta bulunması. kulun da Allah’ı karşılıklı olarak sevip
dost edinmesi. 4. Hukuken sorumlu bir
vehbi ilim bk. ledünni ilim. kişinin, çocukluk, delilik ve bunama
gibi sebeplerle haklarını koruyamaya-
Vehhab (el-Vehhab) “Tüm canlı-
cak olan kimselerin şahsi haklarını
lara hak ettikleri ve etmedikleri her
koruma konusunda onların yerini tut-
türlü nimeti karşılıksız olarak veren,
ması. “Müminlerin herhangi bir işi
bağışlarını yarattıklarına devamlı gön-
konusunda sana velayet verilirse (onla-
deren.” anlamında Allah’ın esmayıhüs-
rın hukukunu gözetmede) Allah’tan kork
nasından biri. “(Müminler derler ki):
ve adaletli davran!” (Hadis)
“Rabbimiz! Bize en doğru yolu göster-
dikten sonra kalplerimizi eğriltme. velayetifakih İmamiye Mezhe-
Katından bize rahmetini bağışla. Şüp- bi’nde, masum imamlardan sonra ada-
hesiz sen Vehhab’sın.” (Kur’an-ı Ke- letle hüküm veren fakihlerin; âlimlerin
rim 3/8) yönetim ve yargıya ait yetkileri ellerin-
de tutmaları. İmamiye’ye göre, on ikin-
vekâlet 1. Koruma, güvenme, gö-
ci imam olan Mehdi’nin yeniden gele-
zetme, itimat. 2. Yetki, vekillik, bir işi
ceği güne kadar yönetim yetkisi onun
birine verme, sorumluluğunu yüklen-
temsilcisi konumunda olan fakihlere
383
devredilmiştir. Fakihleri yönetim ve velime 1. Nikâh veya düğün nede-
yargı konularında yetkili kılan temel niyle verilen yemek. “En kötü velime,
nitelikler; bilgi, adalet, ahlaki güzellik zenginlerin çağırılıp fakirlerin çağırıl-
ve dinin kurallarına uygun şekilde ya- madığı davetlerdir.” (Hadis) 2. Herhan-
şamaktır. Fakihler, adaletten ayrılır; gi bir sevinç ve mutluluk ifade eden
Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı bir olay sebebiyle verilen yemek, ziyafet.
hayat sürerlerse bu yetki ellerinden
vera 1. Günahlardan ve haramlar-
alınır.
dan kaçınma, korunma. 2. Haramlara
veli 1. Birine yardım eden, birisi- düşme korkusuyla şüpheli şeylerden
nin işini üzerine alıp yürüten, yönetici. kaçınma; hiç kimsenin hakkını yeme-
“Velisi olmayanın velisi benim.” (Ha- me. “Tedbir almak gibi akıllı davranış,
dis) 2. Seven, sevilen, arkadaş, dost. haramlardan kaçınmak gibi vera ve
“Ey iman edenler! Yahudileri ve güzel ahlak gibi asalet yoktur.” (Hadis)
Hristiyanları veliler edinmeyin. Sizden 3. Farz, vacip ve nafile ibadetlere sade-
kim onları kendisine veli edinirse o da ce Allah’ın rızasını gözeterek devam
onlardandır. Şüphesiz Allah, zalim etme; dinî hükümleri bütün incelikleriy-
toplumu doğru yola iletmez.” (Kur’an-ı le yaşama ve insanı Allah’ın rızasını
Kerim 5/51) 3. Doğuştan veya sonradan kazanmaktan alıkoyacak her şeyden
olan bunama, delirme gibi akıl eksikli- kaçınma. “Veralı ol ki, insanlar içinde
ğinden dolayı hukuki haklarını kulla- en güzel kulluğu sen yapmış olasın.”
namayan kişinin sorumluluğunu üzeri- (Hadis)
ne alan kimse. “…Eğer borçlanan
vesile 1. Kendisiyle herhangi bir
kimse akılsız veya âciz ya da yazdıra-
amaca ulaşılan ve yakınlık sağlanan
mayacak durumda ise velisi, dosdoğru
şey, araç, vasıta. 2. İnsanı Allah’a ya-
olarak yazdırsın…” (Kur’an-ı Kerim
kınlaştıran ve onun Allah katında güzel
2/282) 4. Allah’a iman ve içtenlikle
bir konum edinmesini sağlayan dosdoğ-
yapılan kulluğun sonucunda onun sev-
ru inanç, ibadet, ahlak, ilim ve Hz.
gisini ve dostluğunu kazanan ermiş
Peygamber’in sünneti. “Ey inananlar!
kişi, evliya, eren. “Allah’ın velileri için
Allah’ın emir ve yasaklarına uygun
kesinlikle korku yoktur. Onlar (ahirette)
davranarak onun korumasına girin; ona
üzülmeyeceklerdir.” (Kur’an-ı Kerim
(yakınlaşmaya) vesile arayın ve onun
10/62)
yolunda cihat edin ki kurtulun.”
Veli (el-Veli) “Yarattığı varlıkların (Kur’an-ı Kerim 5/35) 3. Cennetteki en
tüm ihtiyaçlarını karşılayan, onları yüksek derece, makam. “Ey bu mü-
koruyup gözetleyen, seven ve işlerini kemmel çağrının ve kılınacak namazın
idare eden.” anlamında Allah’ın esma- Rabbi olan Allah’ım! Resulün Muham-
yıhüsnasından biri. “Müminlerin Velisi med’e lütuf, yüksek dereceler ve vesile
Allah’tır. O, onları her türlü karanlık- ver. Onu, söz verdiğin
tan aydınlığa çıkarır…” (Kur’an-ı Makamımahmut’a eriştir. Sen, verdiğin
Kerim 2/257) sözü mutlaka yerine getirirsin.” (Hadis)

384
vesile duası bk. ezan duası. ğu hoş karşılamamışlardır. İslam dini,
ibadetlerde her türlü aşırılıktan kaçınıp
vesvese 1. Fısıltı, gizlice konuşma,
orta yolu tutmayı tavsiye etmiştir. “(Ey
şüphe, kuruntu, işkil. “Gerçek şu ki
insanlar!) Siz benim gibi değilsiniz.
insanı biz yarattık. Onun iç benliğinin
Sizin için visal orucu söz konusu değil-
kendisine ne vesvese verdiğini biliriz.
dir.” (Hadis)
Çünkü biz, insana şahdamarından daha
yakınız.” (Kur’an-ı Kerim 50/16) 2. vitir namazı Yatsı namazından
Kışkırtma. “İnsanın iç benliğinin ver- sonra sabah namazının vakti girene
diği vesveselerden, insan onunla amel kadar kılınan üç rekâtlık namaz. Vitir
etmedikçe veya onu söylemedikçe so- namazı, yatsı namazının bir parçası
rumlu değildir.” (Hadis) 3. Şeytanın olmayıp başlı başına bir namazdır.
aldatması ve ayartması veya kötü insan- Hanefi Mezhebi’ne göre, kılınması
ların etkisiyle kalbe gelen şeytani dü- vaciptir. “Hz. Peygamber, üç rekât vitir
şünce, iç karışıklığı, vehim. “Ey Mu- namazı kılar ve üç rekâtın sonunda
hammed! De ki: İnsanlardan ve cinler- selam verirdi.” (Hz. Ayşe)
den gelen vesveseden; insanların gö-
vuslat 1. Erişme, kavuşma, ulaşma,
nüllerine vesvese veren o sinsi vesvese-
erme, varma, buluşma. 2. Allah’ın ya-
cinin şerrinden; insanların Tanrısı,
rattığı eserlerin güzelliklerini sürekli
insanların hükümranı ve insanların
seyretme, etrafındaki şeylerle ilgilen-
Rabbi olan Allah’a sığınırım.”
meyip gönlü Allah sevgisinde karar
(Kur’an-ı Kerim 114/1-6)
kılma. 3. Tasavvuf yoluna giren Müs-
vicdan 1. İç duygusu, şuur, kalpte- lümanların bir tasavvuf âliminin dene-
ki gizli his. 2. Hayır yapmaktan hoşla- timinde Kur’an-ı Kerim ve sünnetle
nan, kötülükten sakınan, iyiyi kötüden, eğitilip Hz. Peygamber’in ahlakıyla
hayrı şerden ayırt etmeye yardımcı olan ahlaklandıktan sonra, söz ve davranışla-
ahlaki duygu, gizli his. “Ne irfandır rında kendilerini her an Allah’ı görü-
veren ahlaka yükseklik, ne vicdan- yormuş gibi hissetmeleri; devamlı Al-
dır;/Fazilet hissi insanlarda Allah kor- lah’la beraber olma duygusu.“Vuslat
kusundandır.” (M. A. Ersoy) gibi nimet m’olur/Ya Rab nice şükr
edelim/Hizmet gibi devlet m’olur/Ya
vird 1. Gecenin ibadete ayrılan
Rab nice şükr edelim.” (Hüdâyi)
kısmı. 2. Tasavvuf kültüründe belli
zamanlarda düzenli olarak okunmak vücuh 1. Eş sesli kelime. 2.
üzere derlenen ve tavsiye edilen ayet- Kur’an-ı Kerim’de, aynı kelimenin
lerden, hadislerden oluşan dua ve zikir değişik anlamlara gelecek şekilde kul-
cümleleri. “Kim, geceleyin okuyacağı lanılması; çok anlamlılık kazanması.
virdini okumayı unutursa öğle vaktine Vücuh bir kelime olan din, Kur’an-ı
kadar okusun.” (Hz. Ömer) Kerim’de ‘itaat ve ibadet’, ‘inanç siste-
mi’, ‘ceza hukuku’, ‘dünya görüşü’,
visal orucu Hiç iftar etmeksizin
‘kanun, kural’ ve ‘İslam’ anlamlarında
arka arkaya birkaç gün tutulan oruç.
kullanılmıştır.
Visal orucu tutmayı âlimlerin çoğunlu-
385
vücut 1. Var olma, mevcut. 2. “Al-
lah vardır, varlığı konusunda hiçbir
şüphe yoktur; varlığı bir başkasından
olmayıp kendindendir.” anlamında
Allah’ın sıfatlarından biri. Vücut, Al-
lah’ın zati sıfatlarından biridir. Onun
varlığının zorunlu olduğunu ifade eder.
Kur’an-ı Kerim, evrendeki düzenle
Allah’ın varlığı ve birliği arasında ilgi
kurmayı tüm insanlara önermiştir.

386
Y kabul etmezler. Kutsal kitapları Tev-
rat’tır. Kur’an-ı Kerim’e göre, Tevrat’ı
yağmur duası bk. istiska.
din adamları değiştirmişlerdir. Babil
yağmur namazı bk. istiska nama- sürgününden sonra millî bir din hâline
zı. getirilmiştir. Yahudiliğe Talmudizm adı
da verilmiştir. Herkes Yahudi olamaz.
Yahya Peygamber Yahudi olabilmek için öncelikle
İsrailoğulları’na gönderilen ve Kur’an-ı
İsrailoğlulları soyundan gelmek gerekir.
Kerim’de adı geçen peygamberlerden
Ortadoğu’da yaşayan Yahudiler uzun
biri. Hz. Yahya, Hz. Zekeriya’nın oğlu-
süre Bizans’a bağlı olarak yaşamışlar-
dur. Babası ve annesi, çocukları olma-
dır. Dünyanın çeşitli yerlerine ne zaman
yacak kadar yaşlı olmalarına rağmen,
yayıldıkları kesin olarak bilinmemekle
Allah bir bağış olarak Hz. Zekeriya’ya,
beraber Amerika’nın keşfinden sonra
Hz. Yahya’yı vermiştir. Bu durum
(1492) bu ülkeye de göç etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’de dile getirilmiştir.
Aynı yıl İspanya’dan topluca sürgün
Kur’an-ı Kerim, Yahya Peygamberin,
edilen Yahudilere Osmanlı Devleti
Musa Peygamberin dinini devam ettir-
kucak açmıştır. Günümüzde Yahudiler
diğini, İsrailoğulları’na öğüt verdiğini
İsrail, Amerika ve Batı Avrupa ülkele-
ve onları Hak dine çağırdığını haber
rinde yaşamaktadırlar. Diğer dinlerin
vermiştir. Daha sonra Hz. İsa, peygam-
bağlılarına göre sayıları oldukça azdır.
ber gönderilip yeni bir dini tebliğ etme-
Hristiyanlık öncesi ve sonrası oluşan
ye başlayınca Hz. Yahya onun
Yahudi mezhepleri şunlardır: Ferisiler,
salihlerden bir peygamber olduğunu
Sadukiler, Esseniler, İseviler,
tasdik etmiş, Hz. İsa’nın getirdiği dini
Yudganiler, Sazkaniler, Karailer. Gü-
kabul etmiş ve bu dinin prensiplerini
nümüzde ise Yahudiler; Muhafazakâr,
yaymaya başlamıştır. Yahudiler, kendi
Ortodoks ve Reformist olmak üzere üç
çıkarlarına ters düşen çalışmalar yap-
grupta yer almaktadırlar. Yahudiler,
ması nedeniyle Yahya Peygamberi
Allah’ın birliğine inanırlar. Fakat onu
şehit etmişlerdir.
sadece Yahudi milletinin ilahı olarak
Yahudilik Allah’ın, Hz. Musa ara- kabul ederler. Yahudiler, kendilerini
cılığı ile İsrailoğulları’na göndermiş kurtaracak olan Mesih inancına sahiptir-
olduğu dinin adıdır. Yahudiliğin diğer ler. İbadetlerini sinagoglarda yaparlar.
adı Museviliktir. İbrani ve İsrailî de Dinî sembolleri yedi kollu şamdandır.
denilen kişiler Yahudi inancına bağlı- İbadet dilleri İbranice’dir. İbadet esna-
dır. Bunlara İsrailoğulları da denir. sında takke giyerler ve Kudüs’e döner-
Yakup Peygamberin on iki oğlundan ler. Kadınlar ibadete katılamazlar. Sa-
dördüncüsü olan ‘Yuda veya dece başları örtülü olarak ibadeti özel
Yehuda’nın soyundan gelenler’ anla- bir yerden seyrederler. Haftalık ibadet-
mına Yahudi denildiğini de ileri süren- lerini kutsal saydıkları cumartesi günleri
ler vardır. Yahudiler, peygamberliğin yaparlar.
Hz. Musa ile sona erdiğini iddia ederler
yakîn 1. Kesin ve güvenilir olan,
ve ondan sonra gelen peygamberleri
aksine ihtimal olmayan, şüphenin zıddı.
387
“Kim, Allah’tan başka ilah olmadığına günahlardandır. Bütün kötülüklerin
kalbi ile yakîn olarak ve ihlaslı bir temelidir. Yalan söylemek, toplumda
şekilde iman ederse, cennete girer…” güveni yok eder. Hz. Peygamber, yala-
(Hadis) 2. İlgili olduğu olaya uygun nı, münafığın başlıca niteliklerinden biri
düşme koşuluyla sabit ve kesin inanç; saymıştır. Âlimler üç durumda yalan
iman. “Ey Allah’ım! Bana kendisinden söylenebileceğini belirtmişlerdir: Savaş-
sonra küfür olmayan bir iman ve yakîn ta, dargın insanların arasını düzeltmek
ver.” (Hadis) 3. Ölüm; hayatın sonu. için, yıkılmak üzere olan bir aile yuva-
“Sana yakîn gelene kadar Rabb’ine sını kurtarmak amacıyla. “Kişi yalan
ibadet et.” (Kur’an-ı Kerim 15/99) söyleyince kalbinde siyah bir leke olu-
şur. Yalan söylemeye devam ederse
Yakup Peygamber Kur’an-ı Ke-
kalbi tamamen kararır. Sonunda Allah
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
katında yalancılardan yazılır.” (Hadis)
Hz. İbrahim’in oğullarından İshak Pey-
gamberin oğludur. Lakabı, İsrail’dir. yalavaç bk. nebi.
İsrailoğulları onun soyundan türemiştir.
Yasin suresi Kur’an-ı Kerim’in
Doğumu ve peygamberliği önceden
otuz altıncı suresidir. Mekke’de inmiş-
müjdelenmiştir. On iki erkek çocuğu
tir. Seksen üç ayettir. Adını ilk ayette
olmuştur. Hz. Yusuf da bunlardan biri
geçen “Ya-Sin” harflerinden almıştır.
ve Hz. Yakup’a en sevimli olanıdır. Hz.
Ölmek üzere olan hastalara okunması
Yakup, uzun bir ömür yaşamış ve isteği
tavsiye edilen sureyi, Hz. Peygamber
üzerine Filistin’in el-Halil şehrinde
‘Kur’an-ı Kerim’in kalbi’ olarak nite-
babasının yanına gömülmüştür. Yakup
lemiştir. Sureye, Hz. Muhammed’in hak
Peygamber İslam’ı tebliğ eden büyük
bir peygamber, Kur’an-ı Kerim’in de
peygamberlerden biridir. İnsanları
ilahî bir kitap oluşunun önemine vurgu
Allah’a inanmaya, ona ibadet etmeye
yapılarak başlanır. Kur’an-ı Kerim’in
çağırmıştır. Çocuklarına vermiş olduğu
ve Hz. Muhammed’in gönderiliş ama-
öğüt oldukça önemlidir. Kur’an-ı Ke-
cından bahsedilir. Hz. Muhammed’in
rim’de geçen bu öğüt şöyledir:
peygamberliğini inkâr eden ve ona karşı
“…Yakup, oğullarına: ‘Benden sonra
koyan Kureyş müşrikleri uyarılır. Bu
kime kulluk edeceksiniz?’ demişti. On-
çerçevede, müşriklerin her yaptığının
lar: ‘Senin Tanrın ve ataların İbrahim,
amel defterlerine yazıldığı haber verilir.
İsmail ve İshak’ın Tanrısı olan tek
Surede, geçmiş toplumlarda inançları
Tanrıya kulluk edeceğiz; biz ona teslim
uğruna mücadele edip şehit olanlar ve
olanlarız.’ dediler.” (Kur’an-ı Kerim
cennette onlara verilecek nimetler tanı-
2/133)
tılır. Allah’ın dini uğrunda canlarından
yalan 1. Aldatmak amacıyla ger- vazgeçen bu insanlara ölüm anında
çeğe aykırı olarak söylenen söz. “İn- yapılan ikramlar dile getirilir. Tabiattaki
sanları güldürmek için yalan söyleyen olaylar; bitkilerin yeşermesi, sonbahar
kişiye yazıklar olsun.” (Hadis) 2. Kişi- ve kışla beraber canlılıklarını kaybetme-
nin gerçeği saklayıp bildiğinin aksini leri, güneşin ve ayın hareketlerindeki
söylemesi. Yalan söylemek büyük düzen ile Allah’ın yaratmasındaki sü-
388
reklilik arasında ilgi kurulur. Nuh Pey- şeklinde kılınır. Üç rekâtlık vitir namazı
gamberin, kavmini Allah’ın bir lütfu yatsı namazından sonra kılınır. “Müna-
olarak kurtarmasına rağmen, daha sonra fıklara en ağır gelen namaz sabah ve
onun soyundan gelenlerin hakikatten yatsı namazıdır. Şayet, münafıklar bu
yüz çevirmelerine yer verilir. İnsanların iki namazın sevabını bilselerdi emekle-
inkârcılık, cimrilik ve sapkınlaşmaları yerek de olsa (cemaate) gelirlerdi.”
kınanır. Kıyametle beraber insanların (Hadis)
yeniden dirilişleri, hesap vermek için
Yecüc–Mecüc İslam inancına göre
mezarlarından kalkışları anlatıldıktan
kıyametin büyük alametlerinden biri
sonra cennet tasvirleri yapılır. İnsan,
olarak yeryüzünde bozgunculuk çıkara-
cennete özendirilir. İnsanın cennete
cak olan ve kimler olduğunu, ne zaman
girmesine engel olan en büyük düşma-
ve nereden çıkacağını sadece Allah’ın
nın şeytan olduğu ve ona karşı uyanık
bildiği bir topluluk. “Nihayet, Yecüc ve
durması öğütlenir. Ahiret gününde
Mecüc’ün önü açıldığı ve onlar her
dünyada yapılan hiçbir şeyin Allah’tan
tepeden akın etmeye başladıkları zaman
gizlenemeyeceği haber verilir. İnsan,
kıyamet yaklaşmış olur…” (Kur’an-ı
yaptığı kötülükleri gizleyecek olsa bile
Kerim 21/96-97)
suç işleyen organlarının kişinin aleyhi-
ne tanıklık yapacağı açıklanır. Kur’an-ı yedibeyza 1. Parlayan el, beyaz ve
Kerim’in vahiy olduğu; şiirle hiçbir nurlu el. 2. Hz. Musa’ya verilen muci-
ilgisinin bulunmadığı vurgulandıktan zelerden biri; etrafını aydınlatacak şe-
sonra Allah’ın gerçek bir ilah olarak kilde elinin parlaması. Hz. Musa’ya,
insanlara yaptığı iyilikler sayılır. Bu peygamberliğini inkârcılara ispat etmesi
kadar iyilik yapılan insanın, Allah’a için mucizeler verilmiştir. Bunlardan
karşı gelmesi ve hakikate düşman ol- biri de yedibeyza mucizesidir. “Musa,
ması kınanır. Yaş ağaçtan nasıl ateş elini (göğsünden) çıkardı. Birden eli
çıkarılıyor, spermden insan yaratılıyor- bakanlar için yedibeyza oldu.”
sa, çürüyüp toprak olacak olan bedenle- (Kur’an-ı Kerim 26/33)
rin de Allah tarafından yeniden dirilti-
leceği vurgulanır. Allah’ın her şeye yeis Ümitsizlik, umudun kalmama-
gücünün yettiğini ve egemenliğinin sı, istek ve arzunun tükenmesi. Mümin,
sonsuz olduğunu bildiren ayetlerle sure hayatının hiçbir anında yeise düşmeme-
son bulur. lidir. İnsan, Allah’ın rahmetinden
ümitvar olmalı ve günahlarından sık sık
yatsı namazı Akşam namazının tövbe etmelidir. İşlediği günahlardan
vakti çıktıktan sonra kılınan ve beş tövbe etmeyi son nefesine kadar ertele-
vakit namazın sonuncusu olan farz memelidir. İslam inancına göre insanın
namaz. Yatsı namazı on rekâtlık bir son nefesinde; yeis hâlinde yaptığı iman
namazdır. Kılınış vakti, akşam namazı geçerli değildir. “Allah’ın rahmetinden
vaktinin çıkmasından sabah namazı yeise düşmeyiniz. Allah’ın rahmetinden
vaktinin girmesine kadar devam eder. ancak kâfirler yeise düşer.” (Kur’an-ı
Yatsı namazı, dört rekât ilk sünnet, dört Kerim 12/87)
rekât farz ve iki rekât da son sünnet
389
yemek duası Allah’ın verdiği yi- yemin eder; fakat gerçekleştirmezse
yecek ve içecekler başta olmak üzere ceza olarak ya on fakiri sabahlı akşamlı
tüm nimetlere karşı şükretmenin bir doyurur veya giydirir. Bunlara gücü
göstergesi olarak yemek yendikten yetmezse üç gün peş peşe oruç tutar.
sonra yapılan dua. Yemek duası yap- Ayrıca yeminden dolayı tövbe, istiğfar
mak, Hz. Peygamber’in sünnetlerinden etmek ve bu yüzden bir kimsenin bir
biridir. Hz. Peygamber’in yemekten hakkı geçmiş ise onu yerine getirip
sonra yaptığı dualardan biri şöyledir: helallik almak gerekir. “Sizden biriniz
‘Elhamdülillahillezi etamena ve sekana yemin ettiğinde ya Allah adına yapsın
ve cealena müslimin. Allahümme barik veya sussun.” (Hadis)
lena fîh, ve etımnâ hayran minhü
yeminigamus Geçmişte bir işi yap-
verzukna ve ente hayru’r-razikîn.
tığına veya yapmadığına dair kişinin
Allahümme inna neselüke tamamen’n-
yalan yere yaptığı yemin. Yeminigamus
nimeti ve devame’l-afiyeti.” Bu duanın
büyük günahlardandır. Kefareti yoktur.
anlamı şöyledir: “Bize yediren, içiren
Ancak, Allah’a tövbe ve istiğfar edilir.
ve Müslüman olmayı nasip eden Al-
Başkasının hakkı geçtiyse helallik dile-
lah’a hamdolsun. Allah’ım! Bize, bu
nir ve o hak, sahibine geri verilir. “Al-
yediğimiz yemek sebebiyle bereket ver,
lah’a şirk koşmak, anaya-babaya asi
hakkımızda bu yemeği mübarek kıl.
olmak ve yeminigamus en büyük gü-
Bize bu yemekten daha hayırlı olanını
nahlardandır.” (Hadis)
ver. Bize rızık ver. Sen rızık verenlerin
en hayırlısısın. Allah’ım! Biz, senden yeminilağıv Dil alışkanlığı, yanlış-
nimetin tamamını ve afiyetin devamını lıkla ya da bir şeyin doğru olduğunu
istiyoruz.” Bu yemek duasının dışında sanarak yapılan yemin. Yeminilağıvdan
çeşitli biçimlerde yapılan yemek duala- dolayı kefaret gerekmez. “Allah, sizi
rı da vardır. yaptığınız yeminilağıvdan dolayı so-
rumlu tutmaz…” (Kur’an-ı Kerim
yemin 1. Ant, ahit, kasem. 2. Bir
2/225)
işi yapmayı veya yapmamayı Allah’ın
zatı, isimlerinden ve sıfatlarından birisi yeminimünakide Yapılması müm-
ile güçlendirerek Allah adına söz ver- kün olan ve geleceğe ait bir şey hakkın-
me. Yemin genellikle, ‘vallahi’, ‘billa- da yapılan yemin. Yapılan
hi’, ‘tallahi’ kelimeleriyle yapılır. 3. yeminimünakideye uymak ve gereğini
Türk toplumunda, “Yemin ederim, yapmak zorunludur. Bu yemini yapan
üzerime yemin olsun, kasem ederim.” kimse, yemininin gereğini yerine getir-
gibi sözler de birer yemin sayılır. Al- mezse kefaret verir. “Allah, sizi
lah’tan başkasının üzerine ve Allah’tan yeminilağıvdan dolayı sorumlu tutmaz.
başkasının adıyla yemin edilmez. Yalan Ancak yeminimünakidelerden dolayı
yere bilerek yapılan yemin, büyük kefaret vermeniz gerekir. Kefaret ise,
günahtır. Gelişi güzel yemin İslam ailenize yedirdiğinizin ortalamasından
dinince hoş karşılanmaz. Dinen yapıl- on yoksulu yedirmek ya da onları giy-
ması haram olan bir şey için yemin dirmek (buna gücü yetmezse) yahut bir
edilmez. Kişi gelecekte bir işi yapmaya köle azat etmek, (buna da gücü yetmez-
390
se) üç gün oruç tutmaktır…” (Kur’an-ı lu olması nedeniyle hilal görülemediği
Kerim 5/89) için hilalin hangi aya ait olduğunda
şüphe (şek) olduğundan dolayı da bu ad
yerhamükallah Aksıran kişi “El-
verilmiştir. Şaban ayı, otuz gün sürerse
hamdülillah: Allah’a şükürler olsun.”
bu gün şabanın otuzuncu günü, yirmi
dediğinde yanında bulunan kişilerin
dokuz çekerse ramazan ayının ilk günü
“Allah’ın esenliği, merhameti senin
olur. Hilalin gözükmesi durumunda
üzerine olsun.” anlamında söyledikleri
şüphe (şek) ortadan kalkar.
dua cümlesi. “Sizden birisi aksırdığı
zaman “Elhamdulillah” desin, arkada- Yezidilik Adiy b. Müsafir b. İsmail
şı da ona “Yerhamükallah” desin. (ö. 1160 veya 1162) tarafından kurulan
Bunun üzerine aksıran “Yehdina ve bir mezhep, inanç akımı. Yezidiliğin
yehdikümüllah ve yuslih baleküm (Al- kutsal kitapları Kitabulcelve ve
lah, size de bize de en doğruyu göster- Mushafıreş’tir. Putperestliğe ait birçok
sin ve hepimizin maddi manevi duru- düşünceleri içinde barındırır. Yezidilere
munu düzeltsin.)” desin. (Hadis) göre şehadet; Adiy b. Müsafir’in Al-
lah’ın meleği ve Yezidilerin mürşidi;
Yesrib bk. Medine.
Yezid b. Muaviye’nin de melek, yerin
yetim Büluğ çağına ulaşmadan ön- nuru ve insanlığın sevinci; şeytanın ise
ce babası ölen çocuk. Yetim malı ye- Allah’ın meleği ve elçisi olduğuna
mek en büyük günahlardan biridir. inanmaktan ibarettir. Yezidilere göre
İslam dini, yetimleri korumayı ve onla- ibadet namaz, oruç, hac ve zekâttan
rın ihtiyaçlarını karşılamayı emretmiş- ibarettir. Onlara göre namaz, güneşin
tir. Bu nedenle, her insanın çevresinde doğuşu ve batışı anında güneşe yönele-
bulunan yetim ve öksüzleri görüp gö- rek dua etmektir. Oruç ise aralık ve
zetmesi ve kendi malına sahip olup temmuz’da yirmişer gün, Adiy b.
işletebilecek seviyeye gelinceye kadar Müsafir’in mezarını ziyaret ederken de
onları koruması dini ve insani bir gö- kırk gün olmak üzere toplam seksen
revdir. “Kim bir yetimin başını okşarsa, gündür. Bu orucu sadece din adamları
Yüce Allah o kişiye başını okşadığı tutar. Genel oruç ise aralık ayının ba-
yetimin saçları sayısınca sevap verir. şında tutulan sadece üç günlük oruçtur.
Yanında bulunan yetimlere iyi davra- Hac ise, Adiy b. Müsafir’in türbesini
nan kişiler cennette benimle beraber ziyarettir. Zekât, Yezidilerin alt tabaka-
olacaklardır.” (Hadis) sına ait bir görevdir. Gelirin yüzde
onunu Yezidi şeyhlerine, yüzde beşini
yevmişek 1. Ramazan ayının baş-
pirlere, yüzde iki buçuğunu fakirlere
layıp başlamadığı belli olmayan gün. 2.
vermekten ibarettir. Yezidiler sekiz
Şaban ayının yirmi dokuzundan sonraki
sınıftır. Bunlar yukarıdan aşağıya doğ-
gün. Bu günün şaban ayının son günü
ru: mir, baba şeyh, fakir, kavval, şeyh-
mü ramazan ayının ilk günü mü olduğu
ler, pir, kuçek ve mürit’lerden oluşur.
kesin değildir. Kesin belli olmayan bu
Bir tür kast sistemi sayılan bu sınıflar-
güne “şüpheli gün” anlamında
dan bir diğerine geçmek neredeyse
‘yevmişek’ denilmiştir. Havanın bulut-
391
imkânsızdır. Türkiye’deki toplam sayı- inancına göre Hz. İsa’nın Pazar günü
ları birkaç bin civarındadır. dirilişinin hatırasına yapılan yortudur. 5.
Hz. İsa’nın Göğe Çıkışı (Ascension):
yobaz 1. Kaba saba, nazik olma- Paskalya’dan 40 gün sonradır. 6.
yan, eğitimsiz, haşin, saldırgan, düşün- Pantekost: Paskalya’dan 50 gün sonra-
cesinde ve inancında aşırı olan. 2. Her- dır.
hangi bir fikre veya inanışa körü körü-
ne bağlılığını aşırılığa vardıran ve hiç- Yunus Peygamber Kur’an-ı Ke-
bir karşı düşünceye varlık alanı tanıma- rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
yan; hoşgörüsüz. “Din adına yol kesen Soyu, Hz. Yakup’un oğlu Bünyamin
dünkü yobazın oğlu!?/Yine sen kesiyor- vasıtasıyla Yakup Peygambere ondan
sun küfür uğrunda yolu!” (N. F. Kısa- da İbrahim Peygambere dayanır. Eski
kürek) adı Ninova olan Musul halkına pey-
gamber olarak gönderilmiştir. Onları
Yortu Hristiyanların dinî bayramı. putlara tapmaktan alıkoymaya çalışmış-
Hz. İsa’nın yaşamını, ölümünü ve diri- tır. Rivayetlere göre kavmini otuz üç yıl
lişini anmak, ondan kaynaklanan ve İslam’a çağırmış, ancak iki kişi iman
Hristiyan azizlerin yaşamında anlatımı- etmiştir. İnsanlar çağrısına uymayınca
nı bulan erdemleri kutlamak üzere izinsiz olarak hicret edip denize açıl-
kilisenin belirlediği günlerdir. Katolik mıştır. Denizde beliren bir tehlike üze-
ve Ortodoks kilisesinin yortu takvimi rine suya atılmış ve kendisini büyük bir
büyük ölçüde çakışır. Lutherciler dışın- balık yutmuştur. İzinsiz olarak hicret
daki Protestan kiliselerinde bağlayıcı ettiği için Allah’a tövbe etmiştir. Allah
yortu günlerinin sayısı çok azdır. Yılın da tövbesini kabul etmiş, bunun üzerine
belirli gün ve dönemlerinin ibadet ama- balık onu sahile bırakmıştır. O da tekrar
cıyla kutsanmasını belirten yortu tak- Ninova’ya gelip kavmini İslam’a ça-
viminin temelini, Hz. İsa’nın çarmıha ğırmaya devam etmiştir. Halk bu kez,
gerildikten sonra dirildiğine inanılan onun öğütlerini dinleyip kabul ederek
Pazar gününün her hafta Komünyon Allah’tan gelecek olan azaptan kurtul-
(ekmek-şarap) ayiniyle Tanrı’nın günü muştur.
olarak kutlanması oluşturur. Yıllık
çevrimi düzenleyen başlıca 6 Hristiyan Yunus suresi Kur’an-ı Kerim’in
Yortusu: 1. Noel (Christmas): Hz. onuncu suresidir. Mekke’de inmiştir.
İsa’nın doğuşunun hatırasına yapılan Yüz dokuz ayettir. Doksan sekizinci
bayramdır. 25 Aralık’ta kutlanır. 2. ayette Yunus Peygamberden bahsettiği
Epifani: Noel ile ilgili ve onun devamı için bu adı almıştır. Sureye, peygamber-
olarak kutlanan diğer bir Hristiyan liğin ve Hz. Peygamber’e gelen vahyin
bayramıdır. Soylulara ve çobanlara önemi açıklanarak başlanır. Yerde,
çocuk İsa’nın göründüğüne inanılır. 6 göklerde ve denizlerde Allah’ın yarat-
Ocak’ta kutlanır. 3. Kutsal Cuma: Hz. madaki sonsuz kuvveti anlatılır. Ahiret
İsa’nın çarmıha gerildiğini kabul ettik- tasvirleri yapılır. Bu çerçevede cennetin
leri gündür. Bu yortuda Komünyon güzellikleri ve cehennemin korkunçluğu
ayini yapılmaz. 4. Paskalya: Hristiyan dile getirilir. İnsanın psikolojik durumu
392
ile ilgili değerlendirmeler yapılır. Sure- Yusuf Peygamber Kur’an-ı Ke-
de, Kur’an-ı Kerim’i Hz. Peygamber’in rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
uydurduğunu söyleyenlere cevaplar Hz. Yusuf, Yakup Peygamberin oğlu-
verilir. Bu çerçevede hidayeti kabul dur. Babasının, ileri derecede sevgisini
etmeyenlere gerçeklerin zorla kabul kazandığından diğer kardeşleri kendisi-
ettirilemeyeceği vurgulanır. Surede, ni kıskanmıştır. Kardeşleri, bir yolunu
müşriklerin Hz. Peygamber’den mucize bulup bir bahane ile onu kıra götürüp
göstermesini istemelerine yer verilir. bir kuyuya atmışlardır. Sonra da Mısır’a
Allah istemeden mucize göstermenin giden bir kervan onu alıp Mısır hüküm-
imkânsızlığına değinilir. Dünyanın darının vezirine satmıştır. Böylece genç
geçiciliği, ahiretteki cezanın ve ödülün yaşta Firavun’un sarayına girmiştir.
bireyselliği ve devamlılığı anlatılır. Firavun’un vezirinin hanımı tarafından
Allah’a ortak koşmanın, Allah’a yapı- kendisine yapılan çirkin teklifi reddeden
lan en büyük iftira olduğu açıklanan ve bunun üzerine iftiraya uğrayan Hz.
surede, Hz. Peygamber’in Mekkeli Yusuf, bir süre zindanda kaldıktan
müşriklere karşı ilkeli hareket etmesi sonra kurtulmuştur. Daha sonra pey-
öğütlenir. Hz. Peygamber’e, müşrikleri gamberlikle görevlendirilmiştir. Hz.
kıyametle tehdit etmesi emredilir. Yusuf’a rüyaları yorumlama ve iktisat
Kur’an-ı Kerim’in mucize bir kitap ilmi verilmiştir. Mısır Devleti, mali
oluşu haber verilip müşriklere benzerini yönden kriz yaşadığı için Hz. Yusuf
getirmeleri için meydan okunur. Yahu- devletin durumunu düzeltmek amacıyla
di, Hristiyan ve müşriklere gönderme- hazinenin başına getirilmiştir. Sonra da
lerde bulunulup Allah’ın çocuk edin- devlet başkanı olmuştur. İnsanları İs-
mesinin söz konusu olmadığı belirtilir. lam’a çağırmıştır. İnsanlar bu çağrıya
Surede, Nuh ve Musa Peygamber kıssa- olumlu cevap vermiş ve onun dönemin-
larına değinilir. Yüce Allah, bu iki de güzel bir hayat sürmüşlerdir. Yusuf
peygamberi ve inananları, inkârcıların Peygamberin mezarının Kudüs yakınla-
işkencesinden nasıl kurtardıysa, rındaki Halilürrahman kasabasında
Kureyşli müşriklerin elinden Hz. Mu- olduğu söylenir.
hammed’i de öyle kurtaracağına işaret
Yusuf suresi Kur’an-ı Kerim’in on
edilir. Son nefeste yapılan imanın ge-
ikinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Yüz
çersiz olduğu haber verilir. Firavun’un
on bir ayettir. Ağırlıklı konu, Hz. Yusuf
imanı da son nefesinde olduğu için
ve onun başından geçen olaylar olduğu
Allah katında makbul olmadığı bildiri-
için Yusuf Suresi adını almıştır. Surede,
lir. Surede, vahyin gelmesiyle beraber
Kur’an-ı Kerim’in apaçık, anlaşılır ve
hakikatin ve sapkınlığın birbirinden
Arapça bir kitap olduğu belirtilir ve
ayrıldığına dikkat çekilir. Ahirette her-
ardından Kur’an-ı Kerim’in deyimiyle
kesin yaptığının karşılığını alacağı
“en güzel kıssa” anlatılmaya başlanır.
belirtilir. Yüce Allah’ın, Hz. Peygam-
Kıssaya göre, Hz. Yusuf gördüğü bir
ber’e, inkârcılarla kendisi arasında son
rüyayı babası Hz. Yakup’a anlatmış,
kararı verinceye kadar sabretmesini
babası da bu rüyasını diğer kardeşlerine
emrettiği ayetle sure son bulur.
haber vermemesini öğütlemiştir. Çünkü
393
rüyanın yorumuna göre Hz. Yakup, verilir. İnsanlar, Allah’ı tespih ederek
Yusuf’un büyük bir peygamber olacağı onu anmaya ve her türlü eksik nitelen-
sonucunu çıkarmıştır. Bundan dolayı dirmelerden uzak tutmaya çağrılır. İlahî
Hz. Yusuf’a farklı davranmış, kardeşle- yardımın tüm peygamberlere geldiği
ri de bu durumu kıskanıp onu bir kuyu- gibi Hz. Muhammed’e de geleceği
ya atmış ve ‘Onu kurt yedi.’ diye baba- haber verilir. Kur’an-ı Kerim’in Al-
larına yalan söylemişlerdir. Kuyunun lah’ın vahyi olup mutlak doğruyu haber
yakınından geçmekte olan bir kervan veren bir kitap oluşunu açıklayan ayetle
Yusuf’u kuyudan çıkarmış ve vezire sure son bulur.
köle olarak satmıştır. Hz. Yusuf, saraya
Yuşa Kur’an-ı Kerim’de adı geç-
yerleşmiştir. Vezirin karısının çirkin
memesine rağmen, bazı dinî kaynaklar-
teklifini reddedince hapse atılmıştır.
da peygamber olduğu söylenen kişi. Hz.
Hapiste boş durmayıp insanları Al-
Yuşa, Hz. Yusuf’un oğlu ‘Efrayim’in
lah’ın dini olan İslam’a çağırmıştır.
torunlarındandır. Anlatılanlara göre, Hz.
Zindanda, Allah tarafından Yusuf Pey-
Musa ölürken Hz. Yuşa’yı kendi yerine
gambere rüyaları yorumlama ve iktisat
vekil bırakmıştır. Hz. Yuşa, Hz. Mu-
ilmi öğretilmiştir. Kralın gördüğü ilginç
sa’nın ölümünden üç gün sonra
bir rüyanın yorumunu güzel yapıp sun-
İsrailoğulları’nı alıp çölden çıkarmış,
duğu çözümden dolayı maliyenin başı-
Şeria nehri kenarına götürmüş ve Eriha
na getirilmiştir. Bu arada, Kenan (Filis-
şehrini fethetmiştir. İsrailoğulları böyle-
tin) diyarında çıkan kıtlıktan dolayı
ce dedelerinin vatanı olan Kenan bölge-
yardım isteğinde bulunan kardeşlerine
sine girmişlerdir. Yuşa Peygamber daha
yardım etmiştir. Sonunda, annesini,
sonra Şam diyarını ele geçirmiş ve
kardeşlerini ve kendisinin ayrılığından
İsrailoğulları’nın yönetimini ele almış-
dolayı gözlerini kaybeden babasını
tır.
Mısır’a getirtmiştir. Kur’an-ı Kerim,
Yusuf Kıssası’nın gayba ait olduğunu,
okuma yazma bilmeyen ümmi birinin
anlatamayacağını belirterek Hz. Mu-
hammed’in peygamberliğine bir delil
olarak sunmuştur. Bu kıssada Kureyşli
müşriklere şu mesaj verilir: “Nasıl ki
Yusuf kıskanç kardeşleri tarafından
kovulmuş, sonra peygamberlik ve dev-
let yönetimi verilerek başarılı olmuşsa;
Hz. Muhammed de Kureyşli akrabaları
tarafından kovulsa bile hicretle beraber
zafere ulaşacaktır.” Surede kıssanın
anlatımı bittikten sonra Yüce Allah,
kendisine şirk koşmanın yasaklığına
değinir. Kıyametin kopmasının ve
ahiret gününün gerçek olduğu haber
394
Z Mezhep, önceleri Bağdat ve civarında
yayılmış daha sonraları Kuzey Afrika
zapt Bir ravinin, işittiği hadisleri,
ve Endülüs’te taraftar bulmuştur. Zahi-
aradan uzun zaman geçse bile duyduğu
riye Mezhebi’nin gelişmesine Endülüs-
biçimde başkalarına rivayet edebilme
lü büyük hukukçu İbn Hazm (ö. 1064),
yeteneği. Adalet ve zapt sahibi olmak;
katkıda bulunmuştur. Zahiriye Mezhebi,
bir ravinin hadislerinin kabul edilebil-
daha sonraki asırlarda, toplumun deği-
mesi için gereken iki önemli özelliktir.
şen ve gelişen hukuki ihtiyaçlarına
Ravinin, hadisleri aslına uygun biçimde
çözüm üretemediği için taraftar bula-
öğrenip kendisinden sonrakilere nak-
mamıştır.
letmesi; o ravinin güvenilirliğini, nak-
lettiği hadisin sıhhatini ve sağlamlığını zahit 1. Kendini ibadete veren, sü-
gösterir. rekli ibadet yapan. 2. Şeytanın hile ve
tuzaklarına, aşırı istek ve tutkulara karşı
Zahir (ez-Zahir) “Evrendeki her
durabilen, dünya nimetlerine gereğin-
şeyin apaçık olarak varlığına işaret
den fazla bağlanmayıp kendini Allah’a
etmesi, yarattıklarına yardım edip des-
vermeye gayret eden; bu sayede ahla-
teklemesi, çok güçlü olup onun gücü-
ken ve ruhen gelişen kimse. “Dünyada
nün üzerinde güç ve kuvvet olmaması.”
zahit ol ki Allah seni sevsin, insanların
anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından
elinde bulunan nimetlere karşı da zahit
biri. “O, Evvel’dir (Kendisinden önce
ol ki insanlar seni sevsin.” (Hadis)
hiçbir varlık yoktur.), Ahir’dir (Kendi-
sinden sonraya hiçbir şeyin kalmaya- zakir 1. Zikreden, anan, hatırlayan,
cağı sondur.), Zahir’dir (Varlığı aşikar okuyan, söyleyen. “Gündüzün iki tara-
olup her şeyde onun varlığının kanıtı fında (sabah ve akşam) ve geceye yakın
vardır.), Batın’dır (Zatının hakikati saatlerde namaz kıl; çünkü iyilikler
gizlidir, akıllar onun özünü kavraya- kötülükleri yok eder. Bu zakirler için
maz.) O, her şeyi bilendir.” (Kur’an-ı bir öğüttür.” (Kur’an-ı Kerim 11/114)
Kerim 57/3) 2. Tekkelerde, zikir esnasında dervişleri
Allah aşkıyla coşturmak için ilahiler
Zahiriye mezhebi Davut b. Ali ez-
okuyan kimse. “Nice bir dertler ile
Zahiri (ö. 270/884)’nin görüşleri çerçe-
odlara yanam yakılam /Nice bir şakir
vesinde oluşan bir fıkıh mezhebi. Davut
olam zakir olam mihman olam.” (Yu-
ez-Zahiri, önceleri Şafii Mezhebi’nden
nus Emre) 3. Yüce Allah’ın isimlerini
iken daha sonra bu mezhepten ayrılarak
ve Hz. Peygamber’in öğretmiş olduğu
kendi görüşleri çerçevesinde hareket
duaları sürekli okuyarak Allah’ın yüce-
etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim ve hadis
liğini her zaman hatırlamaya çalışan
metinlerinin zahirleriyle hüküm verdiği
kimse. “Allah’ı zakir olan erkek ve
için bu adı almıştır. Görüşlerindeki
kadınlar için, Allahuteala kendi katın-
farklılıklarından dolayı Zahiriye Mez-
dan bağış ve büyük bir mükâfat hazır-
hebi İslam hukukçuları tarafından eleş-
lamıştır.” (Kur’an-ı Kerim 33/35)
tirilmiştir. İçtihadı reddettiği gibi,
icmayı da reddeden Zahiriye Mezhebi zakkum ağacı 1. Kur’an-ı Kerim’e
sadece sahabe icmasını kabul etmiştir. göre, inkârcıların yemesi için cehen-
395
nemde bitirilen ve meyvesi çok acı olan zan 1. Şüphe, tereddüt, şek, sanma,
bir ağaç; cehennem ağacı. “Zakkum sanı. “Onların (müşriklerin) çoğu zanna
ağacı, günahkârların yiyeceğidir. Eri- uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşı-
miş bakır gibi karınlarda kaynar.” sında bir şey ifade etmez. Allah, yaptık-
(Kur’an-ı Kerim 44/43-45) 2. Yaprakla- larını şüphesiz bilir.” (Kur’an-ı Kerim
rı küçük, çiçek açan, yasemine benze- 10/36) 2. Doğruluğu ya da yanlışlığı
yen, kokusu çok kötü ve meyvesi de kesin olarak kanıtlanmayan şey. İslam
çok acı olan bir çeşit ağaç, ağu ağacı. dini, insanlar hakkında suçu veya kötü-
lükleri kanıtlanana kadar haklarında iyi
zalim 1. Haksızlık eden, adaletsiz,
düşünmeyi (hüsnizanda bulunmayı)
hukuk dışı davranan. “…Allah zalimle-
önermiş, kötü zan (suizan) beslemeyi
ri sevmez.” (Kur’an-ı Kerim 3/140) 2.
ise hoş karşılamamıştır. “Ey iman eden-
Baskı, şiddet ve işkence uygulayan,
ler! Zannın çoğundan sakının. Çünkü
gaddar, merhametsiz. “Allah’ı, zalimle-
zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin
rin yapmış olduğu şeylerden habersiz
suçunu araştırmayın; kimse kimseyi
sanma.” (Kur’an-ı Kerim 14/42) 3.
çekiştirmesin; hangi biriniz ölü karde-
Allah’ı inkâr eden; müşrik, kâfir. “Ey
şinin etini yemekten hoşlanır? Ondan
iman edenler! Ne alışverişin, ne dostlu-
tiksinirsiniz; Allah’tan sakının, şüphesiz
ğun ne de şefaatin olmadığı gün gelme-
Allah tövbeleri daima kabul edendir ve
den önce size verdiğimiz rızıktan (Allah
size karşı çok şefkatlidir.” (Kur’an-ı
için) harcayın. Kâfirler zalimlerin ta
Kerim 49/12)
kendileridir.” (Kur’an-ı Kerim 2/254)
4. Bir hak veya görevi yerine getirme- Zariyat suresi Kur’an-ı Kerim’in
yen, dünya hayatında Allah’ın emir ve elli birinci suresidir. Altmış ayettir.
yasaklarına aykırı davranan; büyük Mekke’de inmiştir. Adını birinci ayette
günah işleyen, günahkâr, fasık. “Kim ki geçen ve “şiddetli esen rüzgârlar” an-
Allah’ın koymuş olduğu dinî sınırları lamına gelen “zariyat” kelimesinden
aşarsa gerçek zalimler onlardır.” almıştır. Sureye, Allah’ın yaratmasın-
(Kur’an-ı Kerim 2/229) dan ve yaratmasındaki eşsizlikten bah-
sedilerek başlanır ve insanların dikkat-
zammısure 1. Sure ekleme. 2.
leri evrendeki tabiat olaylarına çekilir.
Namazda, Fatiha Suresi’nden sonra
İnsanın, tabiat olaylarındaki uyumdan
okunması zorunlu olan sure veya ayet-
ibret alarak Allah’ı çokça hatırlaması
ler. Fatiha Suresi ile beraber zammısure
tavsiye edilir. Surede, yoğun olarak
okumak, namazın şartlarından olan
ahirete vurgu yapılır. Müminlerin ahiret
kıraat içinde değerlendirilir. Sadece
günü için yaptıkları hazırlıklar ele alınır
zammısure okumak vaciptir. Zammı
ve geceleri namaz kılmaları, seher va-
sure, nafile namazların her rekatında,
kitlerinde Allah’tan bağışlanma dileme-
farz namazların ilk iki rekatında oku-
leri ve fakirlere yardım etmeleri dile
nur. Namazda okunacak olan
getirilir. Hz. Muhammed’e, peygamber-
zammısurenin miktarı, en az üç kısa
lik görevini aksatmadan yapması emre-
ayet veya üç kısa ayete denk bir ayet ya
dilir. Ahirete inanmayan müşriklerle,
da başlı başına bir sure olmalıdır.
iman edip ibadet eden müminler karşı-
396
laştırılır ve müminler övülür. Peygam- zaruret 1. Çaresizlik, muhtaçlık,
ber kıssalarına kısa kısa yer verilir. Hz. aşırı sıkıntı, zorda kalma. “Kim bir
İbrahim ve onun misafirperverliği anla- zaruret olmaksızın üç cuma namazını
tılır. Hz. Lut’a, Hz. Musa’ya, Hz. terk ederse Allah onun işini gücünü rast
Hud’a, Hz. Salih’e ve Hz. Nuh’a top- getirmez.” (Hadis) 2. İslam dininin
lumlarının iman etmeyip onları yalan- yasakladığı bir şeyi yapmaya veya ye-
ladıkları için başlarına gelen felaketler meye zorlayan durum. Zaruret hâlinde
anlatılır. Bu çerçevede, Hz. Peygam- yasak olan şeyler serbest olur. Açlıktan
ber’in insanlara öğüt vermesi söylenir. ölme tehlikesi olan bir insan leş, kan ve
Eğer insanlar peygamberin öğüdüne domuz eti gibi haram olan yiyecek ve
kulak vermezlerse diğer toplumların içeceklerden ölmeyecek kadar yararla-
başına gelenlerin Kureyşli müşriklerin nabilir. “Şüphesiz ki Allah; leşi, kanı,
ve tüm inkârcıların da başına geleceği domuz etini ve bir de Allah’tan başkası
vurgulanır. Surede, insanların ve cinle- adına kesilenleri haram kılmıştır. Bir
rin Allah’a ibadet için yaratıldıkları kimse mecbur kalırsa, zaruret hâlini
belirtilir; insanın ibadetler aracılığı ile aşmadan ve başkalarının hakkına teca-
Allah’la sürekli bir iletişim kurmasının vüz etmeden bunlardan yemesinde bir
önemi hatırlatılır. Müşrikler, inkârla- günah yoktur.” (Kur’an-ı Kerim 2/173
rında devam ederlerse, kıyamet günün- )
de başlarına büyük bir azabın gelmesi-
zaviye 1. Köşe, bucak, evin küçük
nin kesin olduğunu bildiren ayetlerle
odası, odanın bir köşesi. 2. Şehir ve
sure son bulur.
kazaların kenarlarında veya uzak yerle-
zaruratıdiniye 1. İnanılması dince rinde kurulan küçük tekke. 3. Bir dervi-
zorunlu olan şeyler. 2. Hz. Peygamber şin ibadetle meşgul olmak için çekildiği
tarafından haber verilen ve her tenha yer.
Müslümanın da iman etmesi zorunlu
zayıf hadis 1. Sahih ya da hasen
olan dinî hükümler. Zaruratıdiniyeden
hadis derecesinde olmayan hadis. 2.
olan hükümlere iman etmek farzdır.
Gerek ahlaki ve dini yaşantı bakımın-
Bunlardan bir tanesini bile inkâr etmek
dan, gerekse hadisleri ezberleme ve
haramdır. Zaruratıdiniyeden bazıları
nakletme açısından bazı eksiklikleri ve
şunlardır: Allah’ın varlığına, birliğine,
kusurları bulunan ravilerin naklettikleri
gönderdiği kitaplara, ayrım yapmaksı-
hadis. İslam âlimleri, zayıf hadisleri
zın bütün peygamberlere, meleklere,
inanç ve dinî hüküm bildiren konularda
ahiret gününe, cennet ve cehenneme,
delil olarak kabul etmemişlerdir. Ancak,
kıyametin kopmasına, beş vakit nama-
iyi bir davranışı teşvik eden veya kötü
zın, orucun, zekâtın, haccın farziyetine;
bir davranışı engelleyen ahlakla ilgili
uyuşturucu kullanmanın, haksız yere
konulardaki zayıf hadisleri almada bir
adam öldürmenin, kumar oynamanın,
sakınca görmemişlerdir. Çünkü zayıf
zina etmenin, yetim malı yemenin ve
hadis, uydurma hadis değildir. Hz.
faizin haram olduğuna inanmak ve
Peygamber’in söyleme ihtimali olduğu
iman etmek.

397
için ahlaki konularda zayıf hadislerden başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in
yararlanmanın bir sakıncası yoktur. belirlemiş olduğu yerlere vermeleri.
Zekât, toplumsal barışı sağlayan en
zebani 1. Cehennemde görevli me-
önemli ibadetlerden biridir. Zekât iba-
lek. 2. Dünyadayken, Allah’ı inkâr
deti ile zengin ve fakir arasındaki eko-
etmenin ve emirlerini yerine getirme-
nomik dengesizliğin giderilmesi hedef-
menin sonucunda cehenneme girmeyi
lenir. Ayrıca, zekât verenle zekât alanı
hak edenleri cehenneme atmakla görev-
birbirine kaynaştırır. Fakirlerden zen-
li melek. Zebaniler, Kur’an-ı Kerim’e
ginlere karşı oluşacak bir hoşnutsuzluğu
göre son derece güçlü ve sert tabiatlı-
giderir. İslam dininin en temel farzla-
dırlar, Allah’ın emri dışında bir şey
rından biri olan zekât ibadetinin önemi-
yapmazlar. “(Hz. Peygamber’i, namaz
ne Kur’an-ı Kerim’de elliye yakın ayet-
kılmaktan engelleyen) kimse, Allah’ın
te ve Hz. Peygamber’in birçok hadisin-
her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?
de vurgu yapılmıştır. Zekât, sadece
O, bu(davranışı)ndan vazgeçmezse, onu
paradan değil; altından, gümüşten, tahıl
perçeminden; yalancı ve günahkâr
ve bakliyat cinsinden, meyvelerden,
perçeminden cehenneme sürükleriz; o
madenlerden, taşımacılıktan, kira ve
zaman kafadarlarını çağırsın. Biz de
işyerlerinin gelirlerinden; kısacası gelir
zebanileri çağıracağız.” (Kur’an-ı
getiren her şeyden verilir. “Zekâtlar,
Kerim 96/14-18)
Allah’tan bir farz olarak ancak fakirle-
Zebur Hz. Davut’a indirilen mu- re, düşkünlere, zekât toplayan memur-
kaddes kitap. Zebur; Mezmurlar veya lara, kalpleri İslam dinine ısındırılacak
Mezamir adıyla da anılır. İbranice indi- olanlara, kölelere, borçlulara, Allah
rilen Zebur, daha sonraları Latinceye ve yolunda cihat edenlere ve yolculara
diğer dillere çevrilmiştir. Zebur, bugün verilir. Allah, her şeyi bilendir; hüküm
Kitab-ı Mukaddes içinde yüz elli bölüm ve hikmet sahibidir.” (Kur’an-ı Kerim
olarak yer almaktadır. İlahi ve yakarış- 9/60)
ları bir arada bulunduran Zebur, hem
Zekeriya Peygamber Kur’an-ı Ke-
Yahudiler hem de Hristiyanlar tarafın-
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
dan dua niyetiyle okunmaktadır. Ze-
Zekeriya Peygamberin soyu, Davut
bur’un orijinal hâli bugün elde mevcut
Peygambere, ondan da Yakup Peygam-
değildir. “Rabbin göklerde ve yerlerde
bere kadar uzanır. İsrailoğulları’na
olanları en iyi bilendir. Biz, peygam-
gönderilen peygamberlerdendir. Hz.
berlerin kimini kiminden üstün kıldık.
Zekeriya, Hz. Meryem’in teyzesi ile
Davut’a da Zebur’u verdik.” (Kur’an-ı
evli olduğu için Hz. Meryem’in velaye-
Kerim 17/55)
tini üstlenmiştir. Marangozluk yaparak
zekât 1. Temizlenme, temizleme, elinin emeği ile geçinen bir peygamber-
arınma. 2. Çoğalma, bereketlenme, dir. Yüce Allah, ona bir bağış olarak
gelişme, büyüme. 3. Dinen zengin olan yaşlılık yıllarında Hz. Yahya’yı oğul
Müslümanların dinî bir görev olarak olarak vermiştir. Zekeriya Peygamber
her yıl mallarının ve paralarının yüzde ömrünü ibadetle geçirmiş ve insanları
iki buçuğunu ibadet niyetiyle, fakirler Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaya
398
çağırmıştır. Fakat inkârcı Yahudiler bu etmek sünnettir. “Allah, İsmail’in anne-
çağrıya kulak vermedikleri gibi onu si Hacer’e rahmet etsin! O, zemzemi
şehit etmişlerdir. kendi hâline bıraksaydı; suyun etrafını
kumla çevirip havuz yapmasaydı, zem-
zelle 1. Yanılma, hata, dil sürçme-
zem akan bir ırmak olurdu.” (Hadis)
si, ayak kayması. 2. Herhangi bir kasıt
olmaksızın peygamberlerde unutma, Zerdüştlük İranlı Zerdüşt (M.Ö.
yanılma veya hata olarak ortaya çıkan 551-479) tarafından kurulan inanç sis-
kusur. Peygamberlerin kasıtlı günah temi. Zerdüştlük eski İran dinlerinden-
işlemeleri mümkün değildir. Çünkü dir. Zerdüştler, inanmış oldukları tanrı-
peygamberlerin, ‘kasıtlı günah işleme- ya Ahuramazda adını verdiklerinden
me’ anlamına gelen ismet sıfatları var- dolayı Mazdeistler de denir. Daha son-
dır. Bu sıfatla donanan bir peygamber, raki dönemlerde Mecusilik adıyla da
büyük günah işlemediği gibi küçük anılmışlardır. Tanrı Ahuramazda; gök-
hatalar üzerinde de ısrar etmez. Daha lerin, yerin, maddi ve manevi her şeyin
iyisini yapabilmek için tercihte bulun- yaratıcısıdır. Kutsal kitapları üç bölüm-
duklarında bazen yanılabilirler. den oluşan Zend Avesta’dır. Tanrı
Ahuramazda’nın karşısında kötülüğü
zelletülkari 1. Okuyanın hata et-
simgeleyen Ehrimen vardır. İyilik ve
mesi, yanılması. 2. Namaz kılan bir
kötülük sürekli çatışma hâlindedir.
Müslümanın, namaz esnasında okumuş
İyiliği Hürmüz temsil eder. Zerdüştün
olduğu sure veya ayetlerde yanlışlık
kurduğu inanç sistemi İran’dan Afga-
yapması; yanlış okuması. Zelletülkari
nistan’a kadar olan bölgede yayılmıştır.
denilen yanlışlık, kasıtlı yapılır veya
Semavi aydınlığın ve sonsuzluğun sem-
yapılan yanlışlıkla ayetlerdeki anlam
bolü olan ateş, Zerdüştlükte kutsaldır.
değişirse namaz bozulur. Kasten yanlış
Ateş tapınaklarında ayinleri idare eden
okumanın ayrıca günahı da vardır. Eğer
rahipler vardır. İslam’ın, İran’da yayıl-
yapılan yanlışlık, anlamı değiştirmiyor-
masından sonra Zerdüştlük büyük oran-
sa ve söylenenlerin bir benzeri Kur’an-ı
da yok olmuştur. Zerdüştler İran’dan
Kerim’de varsa, namaz bozulmaz.
Hindistan’a göçmüşlerdir. Hindistan’da
Fakat namaz kılan kişinin en doğru
Zerdüşt dinine inananlara Parsiler denir.
şekilde okumaya gayret etmesi gerekir.
Ayinlerinde Zend Avesta’dan ilahiler
zemzem Hz. İbrahim, oğlu İsmail okurlar.
ve eşi Hz. Hacer’i Mekke’ye bıraktı-
zeval vakti Güneşin tepe noktasın-
ğında Allah tarafından onlara ikram
dan batıya doğru hareket etme zamanı.
olarak verilen Kâbe’nin yanındaki
Zeval vakti, öğle namazının vaktini
kaynak suyu. Tarihte, zemzem suyunun
belirlemek için önemlidir. Öğle nama-
çıkmasıyla beraber Kâbe ve civarına
zının vakti ise güneşin zeval vaktinden
birçok kabile gelip yerleşmiştir. Zem-
batıya doğru kaymasıyla başlar ve ikin-
zem, içen kişilerin açlığını ve susuzlu-
di namazı vaktine kadar devam eder.
ğunu giderir. Mekke’ye gelen hacılar,
Zeval vaktinde yani güneş tam tepe
memleketlerine dönerken bu sudan
götürürler. Zemzemi ayakta içip dua
399
noktasına geldiğinde namaz kılmak maları gerekir. Size bu hususta böylece
mekruhtur. öğüt verilmektedir. Allah işlediklerinizi
bilir. Azad edecek köle bulamayan
Zeydilik bk. Zeydiye.
kimse, eşleriyle cinsel yakınlık kurma-
Zeydiye Hz. Peygamber’in torunu dan önce iki ay ara vermeden oruç
olan Hz. Hüseyin’in torunlarından tutmalı, oruç tutmaya da gücü yetmezse
İmam Zeyd(ö. 122/740)’in mezhebine altmış fakiri doyurmalıdır…” (Kur’an-ı
bağlananlara verilen ad. Zeydiye, amelî Kerim 58/3-4)
konularda Hanefi Mezhebi’ne, itikadi
zındık 1. Allah’a, ahiret gününe ve
konularda ise Mutezile Mezhebi’ne
öldükten sonra dirilmeye inanmayan;
yakındır. Zeydiye Mezhebi Yemen’de
Allah’la beraber başka tanrılar edinen;
yaygındır. Temel fikirleri şöyledir: 1.
İslam’ın temel prensiplerini reddeden
Bütün Şia gruplarında olduğu gibi
imansız, müşrik, mülhit, mürtet, ateist.
İmam (halife) Hz. Fatma’nın soyundan
2. Hz. Peygamber’e küfreden, onu kü-
olmalıdır. 2. Hz. Peygamber’den sonra
çümseyip değer vermeyen. 3. İslam
en üstün insan Hz. Ali’dir. 3. Hz. Ali,
öncesi sahip olduğu sapık fikirleri İslam
verdiği mücadelelerde ve yaptığı savaş-
geldikten sonra da devam ettiren kimse.
larda haklıdır. 4. Büyük günah işleye-
4. İnkârcıların inanç ve davranışlarını
nin arkasında namaz kılmak caiz değil-
benimsediği hâlde Müslüman gibi gö-
dir. 5. Büyük günah işleyen, tövbe
rünen kimse, münafık.
etmeden ölürse ebedî olarak cehen-
nemde kalır. zikir 1. Anma, hatırlama. “Siz beni
zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Bana
zıhar İslam öncesi Arap gelene- şükredin, nankörlük etmeyin.” (Kur’an-ı
ğinde bir kimsenin hanımına kızdığın- Kerim 2/152) 2. Öğüt, nasihat, vaaz.
da, “Sen bana anamın sırtı gibisin.” “Ona (Hz. Muhammed’e) vahyedilen,
diyerek eşini kendisine haram kılması, bir zikir ve apaçık bir Kur’an’dır.”
eşiyle karı koca ilişkisini askıya alması. (Kur’an-ı Kerim 36/39) 3. Şeref, saygı,
Zıhar yapılan kadın ne boşanmış ne de övgü. “Zikir sahibi Kur’an’a ant olsun
evli sayılır. Kadınlara yapılan bu tür bir ki inkâr edenler boş bir gurur ve ayrılık
haksızlığı İslam dini onaylamaz. Zıhar içindedirler.” (Kur’an-ı Kerim 38/1-2)
yapan birisi hanımını ebedî olarak boş- 4. Kur’an-ı Kerim. “Şüphesiz zikri biz
lukta bırakamaz. Kişi, bir yemin türü indirdik, onu koruyacak olan da biziz.”
olan zıhar yaptığında kefaretini vererek (Kur’an-ı Kerim 15/9) 5. Allah’ı anmak
evliliği devam ettirir. İslam dinine göre amacıyla yapılan ve söylenen ibadet,
zıhar, bir boşama çeşidi değildir. İslam tespih ve övgü sözleri. 6. Allah’ın bazı
âlimleri, zıharın haram olduğu konu- isimlerinin anlamlarını düşünerek belli
sunda ittifak etmişlerdir. Zıhar yapan sayıda ve belli miktarlarda okuma.
büyük günah işlemiş olur. “Eşlerine “Allah daim sever zikir edeni/Zikir ile
zıhar yapıp sonra sözlerinden dönenle- doğru yola gideni/Zikir için yaptı iş bu
rin, eşleriyle cinsel yakınlık kurmadan bedeni/Durmasın zikretsin dil Allah
önce, bir köleyi hürriyetine kavuştur- Allah.” (Zeynel Baba)
400
zikir ehli bk. ehlizikir zilkade 1. Kamerî ayların on birin-
cisi. 2. Eski Arap geleneğine göre içeri-
zikrullah 1. Allah’ı anma, hatırla-
sinde savaş yapılması yasak olan dört
ma, ona dua ve ibadet etme. “(Mümin-
haram aydan biri.
lerden öyle) insanlar var ki onları ne
ticaret ne de alışveriş zikrullahdan, Zilzal suresi Kur’an-ı Kerim’in
namaz kılmaktan ve zekât vermekten doksan dokuzuncu suresidir. Medine’de
alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin inmiştir. Sekiz ayettir. Adını birinci
dehşete düşeceği bir günden korkar- ayette geçen ve “zelzele, deprem, yer
lar.” (Kur’an-ı Kerim 24/37) 2. Kur’an- sarsıntısı” anlamına gelen zilzal kelime-
ı Kerim okuma, ayetler üzerinde yo- sinden almıştır. Surede, kıyametin
ğunlaşarak düşünme, tefekkür. “Allah, kopması ve bu kopma anında yeryü-
ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer zünde meydana gelecek olan doğa olay-
tekrar eden kitabını, sözlerin en güzeli ları anlatılır. Bu çerçevede yerin sarsıl-
olarak indirmiştir. Rablerinden korkan- masıyla beraber kıyametin kopması,
ların (bu ilahî kitabı okumaktan dolayı) insanların mezarlarından çıkarılması
tüyleri ürperir. Sonra zikrullahtan dile getirilir. Surede, kıyameti yaşayan
dolayı kalpleri ve tenleri yumuşar, insanların “Ne oluyor, nereye gidiyo-
sakinleşir.” (Kur’an-ı Kerim 39/23) 3. ruz?” biçimindeki şaşkınlık bildiren
Cuma hutbesi; hutbede Allah’ın emirle- ifadelerine yer verilir. Surede, kıyamet
rini ve yasaklarını anlatma, Kur’an-ı gününde her şeyin Allah’ın huzurunda
Kerim ve sünnetten öğütler verme. “Ey tanıklık yapacağına değinilir; buna bağlı
iman edenler! Cuma günü namaz için olarak yeryüzü de, üzerinde işlenen her
ezan okunduğu zaman zikrullaha ko- türlü iyilik ve kötülüğü Allah’ın isteği
şun; alım satımı bırakın. Bilirseniz bu üzerine tek tek anlatır. İnsanların sorgu-
sizin için daha hayırlıdır.” (Kur’an-ı lanmak için Allah’ın huzuruna çıkacak-
Kerim 62/9) 4. Kulun helal ve haramla- ları haber verilir. Yüce Allah’ın, insanın
ra dikkat ederek yaşaması, Allah’ın yaptığı en küçük hayır ve şerri hesaba
rızasını kazanacak ameller ortaya koy- katıp insanın lehine ve aleyhine olarak
ması ve Allah’ın sevgisini kazanması- değerlendireceğini bildiren ayetle sure
nın bir mükâfatı olarak da Allah’ın son bulur.
kulunu anması, zikretmesi.
zimmet 1. Söz verme, güvence
zilhicce 1. Kamerî ayların on ikin- verme, eman, taahhüt. “Kim, bizim
cisi. 2. Eski Arap geleneğine göre içeri- kıldığımız gibi namaz kılar, yönelmiş
sinde savaş yapılması yasak olan dört olduğumuz kıbleye yönelir ve kestikle-
haram aydan biri. Haram aylar; recep, rimizi de yerse, işte bu kişi
zilkade, zilhicce ve muharremdir. Hac Müslümandır ve Allah’ın da, Resulünün
ve kurban ibadetleri zilhicce ayı içeri- de zimmetindedir…” (Hadis) 2. Hak ve
sinde yerine getirilir. “Zilhiccenin ilk borçlara ehil olma. 3. Kişiyi, dinin ve
on gününde yapılan ibadetler, Allah hukukun emirlerini ve yükümlülüklerini
katında diğer aylarda yapılan salih yerine getirmeye layık hâle getiren bir
amellerden daha değerlidir.” (Hadis) sıfat. “Müslümanların zimmeti eşittir.
401
En alt derecede olan Müslüman bile sonra da diğer kızı Hz. Ümmü Gülsüm
zimmet verebilir.” (Hadis) 4. Savaş ile evlenerek Hz. Muhammed’e iki kez
durumunda bulunan bir kişinin veya bir damat olan Hz. Osman’a, ‘iki nur sahi-
grubun İslam ülkesinin güvencesini alıp bi’ anlamında verilen lakap, unvan.
bu ülkenin bağlısı olması.
zuhriahir namazı 1. En son öğle
zimmi Tarihte, yaşadıkları İslam namazı. 2. Cuma namazının şartlarının
ülkeleri tarafından canları, malları, yerine gelmediği yer ve durumlarda,
namusları, akılları ve dinleri koruma cuma namazı kılındıktan sonra o günün
altına alınan gayri müslim vatandaşlar. öğle namazının yerine geçmek üzere
Tarih boyunca İslam ülkeleri, zimmile- tedbir olarak kılınan namaz. Zuhriahir
re çok iyi davranmış ve onlara birer namazı, cumanın son sünnetinden sonra
misafir muamelesi yapmıştır. Devlet, dört rekât olarak kılınır. Zuhriahir na-
zimmi vatandaşların din, mal, namus, mazı ya öğle namazının ilk sünneti gibi
akıl ve can güvenliklerini koruma altına ya da öğle namazının farzı gibi kılınabi-
almasına karşılık onlardan vergi alır. lir. Zuhriahir namazının kılınabileceği
Almış olduğu vergiye karşılık askerlik görüşü, sonraki dönem Hanefi âlimleri-
yaptırmaz. Eğer askerlik yaptırırsa ne aittir.
aldığı vergi düşer. Çocuklardan, kadın-
lardan, yaşlılardan, fakirlerden ve din Zuhruf suresi Kur’an-ı Kerim’in
adamlarından vergi alınmaz. “Kim bir kırk üçüncü suresidir. Mekke’de inmiş-
zimmiye haksızlık eder veya ona gücü- tir. Seksen dokuz ayettir. Adını otuz
nün üzerinde yük yükler veya ondan beşinci ayette geçen ve ‘süs, altın takı’
gönül rızasının dışında bir şey alırsa, anlamına gelen “zuhruf” kelimesinden
kıyamet gününde o kişi beni karşısında almıştır. Sureye, Kur’an-ı Kerim’in
bulacaktır.” (Hadis) özellikleri anlatılarak başlanır. İnsanla-
ra, Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamaları
zina Aralarında nikâh bağı bu- tavsiye edilir. Peygamberlerini alaya
lunmayan erkek ve kadın arasındaki alıp sonra da inkârda direnen toplumla-
cinsel ilişki. İslam dinine göre zina en rın başlarına gelen felaketler anlatılır.
büyük günahlardan biridir. Kur’an-ı Müşriklerin, Allah’ın varlığını kabul
Kerim ve hadislerde, zina yasaklandığı etmelerine rağmen onun emirlerine ve
gibi zinaya sebep olacak davranışlar da yasaklarına kulak vermemelerindeki
yasaklanmıştır. Hz. Âdem’den Hz. duyarsızlıkları kınanır. Surede, insanlı-
Muhammed’e kadar gelen bütün pey- ğın yararı için Allah’ın verdiği bazı
gamberler zinanın haram olduğunu nimetler sayılır. İnsanların bu nimetlere
bildirmişlerdir. “Zinaya (ve zinaya karşılık Allah’a şükretmeleri istenir.
sebep olacak şeylere) yaklaşmayın. ‘Allah çocuk edindi.’ diye iftira etme-
Çünkü, zina çok büyük bir ahlaksızlık- nin, melekleri ‘dişi varlıklar’ olarak
tır.” (Kur’an-ı Kerim 17/32) saymanın ve putları Allah ile insan
zinnureyn 1. İki nur sahibi. 2. Hz. arasında aracı yapmanın çirkinliğine
Peygamber’in kızlarından, önce Hz. değinilir. Bu çerçevede, İbrahim Pey-
Rukiye ile Hz. Rukiye’nin vefatından gamberin putperestlere karşı yaptığı
402
mücadeleye de yer verilir. Hz. Mu- Kendisine tanınan hukuki sınırı geçme,
hammed’e karşı inkârda direnen ve başkasının hakkını alma. “Kim, başka-
Kur’an-ı Kerim’i sihir olarak kabul sına ait bir toprak parçasını zulüm ile
eden müşriklerin yanlış düşünceleri alırsa; kıyamet gününde o toprak par-
üzerinde durulur. Surede, peygamberlik çası bu kişinin boynuna yedi kat ağırlı-
makamının Allah’ın lütfuyla verildiği ğıyla geçirilecektir.” (Hadis) 4. Büyük
belirtilir. Peygamber seçiminde maddi günahlardan birini işleme, günahına
değerlerin öneminin olmadığı üzerinde tövbe etmeme, isyan. “Kim, bir zulüm
durulur. Dünyadaki her türlü ‘kıymetli yaptıktan sonra tövbe eder, durumunu
eşyanın’ Allah katında bir değerinin düzeltirse Allah onun tövbesini kabul
olmadığı açıklandıktan sonra, Allah’ın eder.” (Kur’an-ı Kerim 5/39) 5. Al-
zikri olan Kur’an-ı Kerim’e karşı saygı- lah’ın vahiyle koyduğu ilke ve sınırları
sızca davrananların şeytanın dostları tanımama, dinde keyfi hareket etme.
olduğu anlatılır. Hz. Peygamber’i tesel-
züht 1. Yüz çevirme, değer ver-
li etmek için, geçmişte Musa Peygam-
meme, terk etme. 2. Ahirette mutlu
berin de İsrailoğulları ve Firavun tara-
olabilmek için kişiyi Allah’ı anmaktan
fından yalanlandığı ele alınır.
alıkoyacak şeylerden yüz çevirme;
İsrailoğulları’na sürekli işkence yapan
helalleri işleme, haramları terk etme ve
Firavun’un kötülüklerine yer verilir.
ibadetleri yerine getirme. 3. Kur’an-ı
Surede, kıyamet vurguları yapılır. İn-
Kerim ve sünnette dünya ve içindekiler
kârcıları bekleyen cehennem tasvirleri-
nasıl tanıtıldıysa öylece kabul edip
ne sıkça yer verilir. Müminler için
dünyaya ve dünyalıklara tapmama.
hazırlanan cennet nimetleri de tek tek
“Mezarları ziyaret ediniz. Çünkü mezar
sayılarak insanlar cennete özendirilir.
ziyareti size (ölümü) hatırlatır ve züht
Kur’an-ı Kerim’in mutlak doğruyu
sahibi yapar.” (Hadis)
gösteren bir kitap olduğu tekrar hatırla-
tıldıktan sonra insanların vahye sıkıca Zülcelalivelikram “En yüce olan,
tutunmaları tavsiye edilir. İnsana hiçbir her türlü nimet, iyilik, cömertlik ve
yararı olmayan putlar ve putçuluk yeri- şerefin sahibi.” anlamında Yüce Al-
lir. Körü körüne bir iman yerine bilinçli lah’ın esmayıhüsnasından biri.
bir iman önerilir. Allah’ın güç ve kuv- “Zülcelalivelikram olan Rabb’inin adı
vetindeki eşsizliğinin vurgulandığı çok yücedir.” (Kur’an-ı Kerim 55/78)
ayetlerle sure son bulur.
Zülfikâr Uhut Savaşı’nda, Hz.
zulüm 1. Baskı, şiddet, eziyet, iş- Peygamber’in Hz. Ali’ye hediye ettiği
kence, haksızlık etme, haddi aşma. ucu iki çatallı ünlü kılıç. Türk Halk
“…Ne zulmediniz ne de zulme uğrayı- Edebiyatı’nda Hz. Ali ile ilgili kahra-
nız…” (Hadis) 2. Allah’a ortak koşma, manlıklar anlatılırken Zülfikâr’dan
sapıklık, dalalet, Allah’ın birliğini inkâr sıkça bahsedilir. “Efkârın cenk ise
etme. “Güven içinde bulunacak olan- Zülfikârın al/Her kılınç giremez feth
lar; iman edip imanlarına zulüm karış- pazarına.” (Sümmani)
tırmayanlardır. Çünkü bunlar dosdoğru
yoldadırlar.” (Kur’an-ı Kerim 6/82) 3.
403
Zülkarneyn Kur’an-ı Kerim’de inmiştir. Yetmiş beş ayettir. Adını,
adı geçen fakat peygamber mi yoksa cennetlik ve cehennemlik zümreleri
veli mi olduğu açıkça bilinmeyen kişi. anlatan yetmiş bir ve yetmiş üçüncü
Kehf Suresi’nde, Zülkarneyn’den iyilik ayetlerindeki “zümreler, gruplar” anla-
ve adaletle ülkesini yöneten bir fatih mına gelen “zümer” kelimesinden al-
olarak bahsedilir. Kendisine ilim ve mıştır. Sureye, Allah’ın insanlara ilahî
hikmet verilmiştir. Dünyanın doğusuna kitap göndermesinin önemi anlatılarak
ve batısına egemen olduğu için “her iki başlanır. Dinde samimi olmanın, içten-
tarafa hâkim olan” anlamına likle davranmanın ve her işte Allah’ın
“Zülkarneyn” denilmiştir. Esas ismi rızasını gözetmenin önemine vurgu
konusunda değişik görüşler vardır. yapılır. Allah’a şirk koşmanın kötü bir
Birçok kişi onun Büyük İskender (M.Ö. davranış olduğu bildirilir. “Allah’ın
356-323) olduğunu söylese de Büyük çocuk edindi.” biçimindeki müşriklerin
İskender ile Zülkarneyn’in nitelikleri iftiralarının çirkinliği üzerinde durulur.
birbirine benzemez. Çünkü, kaynakla- İnsanın, ana rahminde yaratılışına ve
rın verdiği bilgilere göre Zülkarneyn, geçirdiği evrelere değinilir. Zaman
inançlı bir Müslüman; Büyük İsken- zaman psikolojik tahliller yapılır. İnsa-
der’in ise birçok tanrıya inanan bir nın zor duruma düştüğünde Allah’a
putperest olduğu tarih kitaplarında nasıl içtenlikle dua ettiği ve bu zor
anlatılmıştır. Zülkarneyn, İslami kay- durumdan kurtulunca da nasıl nankör-
naklara göre bilgili, kültürlü, dünya leştiği ele alınır. İnançlarında samimi
coğrafyasını iyi bilen, ilahî yardım alan, olan müminlere, Allah’ın dünyada ve
zalimlere karşı çıkan, adaletli, ahlaklı, ahirette vereceği güzellikler hatırlatılır.
zayıfları koruyan ve ahiret gününe iman Surede, Kur’an-ı Kerim’in ilahî bir
eden bir komutandır. kelam olduğu bir kez daha yinelendik-
ten sonra, insanların bu ilahî kitaba
Zülkifl Peygamber Kur’an-ı Ke-
iman etmeleri istenir. Allah’a şirk ko-
rim’de adı geçen peygamberlerden biri.
şanlar yerilir. Müşrikler, ‘birçok efendi-
Kur’an-ı Kerim’de sadece iki ayette
ye hizmet eden şaşkın köleye’ benzeti-
(Enbiya Suresi 85-86) Zülkifl Peygam-
lerek şirki terk etmeye çağırılırlar. Müş-
berden bahsedilir. Bazı İslam bilginleri,
riklerin, Allah’ın varlığını kabul etmele-
onun İsrailoğulları’na gönderilen bir
rine rağmen onun emirlerini yerine
peygamber olduğunu, bazıları da Eyüp
getirmemeleri ve davranışlarını vahye
Peygamberin oğlu olduğunu söylemiş-
göre düzenlememeleri sebebiyle şirke
lerdir. Zülkifl Peygamber, insanları,
düştükleri hatırlatılır. Allah’ı, hayat
Allah’ın varlığına ve birliğine inanma-
tarzlarına karıştırmayan Mekke müşrik-
ya çağıran ve Allah’ın övgüsünü kaza-
leri, ilahî azapla tehdit edilirler. Netice-
nan bir peygamber olarak anılır. Pey-
ye katlanmak koşuluyla iman veya
gamberlik görevini Şam civarında
inkârda insanların serbest oldukları
yapmış ve orada vefat etmiştir.
duyurulur. Ahiret azabının bireyselliği
Zümer suresi Kur’an-ı Kerim’in hatırlatılır. İman konusunda Allah’ın
otuz dokuzuncu suresidir. Mekke’de kullarına yardımının önemi açıklanır.
404
Kitaplara ve peygamberlere iman konu-
ları üzerinde önemle durulur. Ölüm ve
ölümden sonra diriliş, baharla gelen
canlanmaya benzetilir. İnsanlar, ölüm-
den sonraki hayat için hazırlık yapmaya
çağrılır. Ahiret için dünyada iken hazır-
lık yapmayanların kıyamet günü sız-
lanmalarına yer verilir. Allah’a ortak
koşmanın insanların güzel davranışları-
nı boşa çıkaran bir sapkınlık olduğu
belirtilir. Allah’ı gereği gibi bilmeyen
müşriklerin kıyamet günündeki acıklı
durumlarıyla ilgili betimlemeler yapılır.
Surenin son bölümünde, cehennemlik-
ler ve cennetliklerin gruplar hâlinde
cehenneme ve cennete girişleri sembo-
lik olarak anlatılır. Allah’ı tespih eden
ve yalnızca Allah’a hamdeden melekler
övülür. Kıyamet günü Allah’ın en doğ-
ru kararı vereceğini bildiren ayetle sure
son bulur.
zünnar 1. Kuşak, kemer. 2.
Hristiyan papazların bellerine bağladık-
ları kıldan, kaba, kalın ve ucunda haç
bulunan kuşak. 3. Yahudi, Mecusi,
Hristiyan gibi zimmilerin bellerine
bağladıkları ve kendilerinin zimmi
olduklarını gösteren kemer. 4. Yahudi-
lerin, alınlarının iki yanlarına uzattıkları
saç buketi.
zünnun bk. Yunus Peygamber.

405
KAYNAKÇA
ABDULHAMİD, İrfan, İslâm’da İtikadî Mezhepler ve Akaid Esasları (trc.: M.
Saim YEPREM), Marifet Yay., İstanbul 1981.
ABDULVAHHAB, Muhammed, İlmu Usûli’l-Fıkh, Kahire 1968.
ACLUNİ, İsmail b. Muhammed (ö.1162/1749), Keşfu’l-Hafa ve Müzili’l-İlbas, I-
II, Beyrut trsz.
AKARSU, Bedia, Felsefe Terimleri Sözlüğü, İnkılap Yay., İstanbul trsz.
AKAY, Hasan, İslâmî Terimler Sözlüğü, İşaret Yay., İstanbul 1995.
AKSAN, Doğan, Her Yönüyle Dil, T.D.K. Yay., Ankara 1982.
-----, Türkçenin Gücü, Bilgi Yay., Ankara 1990.
ALKAN, Arif, Ahmet b. Hanbel’in Hadis Anlayışı ve Müsned (Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1993.
ALBAYRAK, Halis, Tefsir Usulü, Şule Yay., İstanbul 1998.
-----, “Mübhemâtü’l-Kur’an İlmi ve Kur’an Tefsirindeki Yeri”, (Makale), A.Ü.İ.F.
Dergisi, XXXII, Ankara 1992.
ALUSÎ, Şihabuddin Mahmud (ö.1270/1854), Rûhu’l-Meânî, I-XVI, Dâru’l-
Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1994.
ARABİ, Ebubekir Muhammed b. Abdullah (ö.543/1148), Ahkamu’l-Kur’an, I-II,
Beyrut trsz.
ARKOUN, Muhammed, Kur’an Okumaları (trc.: A. Zeki ÜNAL), İnsan Yay.,
İstanbul 1995.
ASYA, Arif Nihat, Dualar ve Aminler, Ötüken Yay, İstanbul 1993.
ATAR, Fahrettin, Fıkıh Usulü, M.Ü. İlahîyat Fak. Yay., İstanbul 1998.
ATEŞ, Süleyman, Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul
trsz.
-----, Kur’an-ı Kerim Tefsiri, I-VI, Milliyet Yay., İstanbul 1995.
AYDIN, Ali Arslan, İslâm İnançları Tevhid İlmi ve Kelâm, Gonca Yay., Ankara
1984.
AYDINLI, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, Timaş Yay, İstanbul 1987.
BAĞDADÎ, Ebû Bekir Ahmed b. Ali (ö.463/1072), el-Kifaye fî İlmi’r-Rivaye,
Dâru’l-Kalem, Beyrut, 1998.
BAĞDADİ, Abdulkadir b. Tahir (ö. 429/1037), Mezhepler Arasındaki Farklar
(trc: Ethem Ruhi Fığlalı), Kalem Yayınevi, İstanbul 1979.
BANARLI, Nihat Sami, Resimli Türk Edebiyatı, M.E.B. Yay, İstanbul 1971.
BEYDAVÎ, Ebû Said Abdullah b. Ömer (ö.685/1286), Envâru’t-Tenzîl ve
Esrâru’t-Te’vîl, I-VI (Mecmau’t-Tefâsir İçerisinde), İstanbul 1984.
BİLMEN, Ömer Nasuhi (ö. 1971), Büyük İslam İlmihali, Bilmen Yay, İstanbul
trsz.
-----, Istılahât-ı Fıkhıye ve Hukuk-u İslamiye Kamusu, Bilmen Yay, I-VIII, İstanbul
1985.
-----, Muvazzaf İlmi Kelâm, Bilmen Yay., İstanbul trsz.
-----, Sualli Cevaplı Dinî Bilgiler, Bilmen Yay., İstanbul 1988.
406
BUHARÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail (ö.256/869), el-Câmiu’s-Sahîh, I-
VIII, Çağrı Yay., İstanbul 1981.
BÛTÎ, Muhammed Said Ramazan, es-Selefiyye, Dâru’l-Fikr, Dımaşk 1988.
Büyük Haydar Efendi, Usûlü Fıkh Dersleri, Üç Dal Neşriyat, İstanbul 1966, 2.
Baskı.
Büyük Larousse, Milliyet Yay., İstanbul trsz.
CABİRÎ, Muhammed Abid, Arap İslâm Kültürünün Akıl Yapısı (trc.: Burhan
KÖROĞLU-Hasan HACAK- Ekrem DEMİRLİ), Kitabevi Yay., İstanbul
2000.
CAİR, Edward Hallet, Tarih Nedir?, (trc.: Mislet Gizem GÜRTÜRK), İletişim
Yay., İstanbul 1980.
CASSAS, Ebubekir Ahmed b. Ali er-Razi (ö.370/980), Ahkâmu’l-Kur’an (thk:
Muhammed Sadık Kamhavi), Matbaatu Abdirrahman Muhammed, Kahire
trsz.
CEBECİOĞLU, Ethem, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Rehber Yay,
Ankara 1997.
CERRAHOĞLU, İsmail, Tefsir Tarihi, I-II, T.D.V. Yay., Ankara trsz.
-----, Tefsir Usulü, T.D.V. Yay., Ankara 1979.
CİLACI, Osman, Dinler ve İnançlar Terminolojisi, Damla Yayınevi, İstanbul 2001.
CÜNDİOĞLU, Dücane, “Kur’an’ı Anlamanın Anlamı”, (Makale) I. Kur’an Haftası
Sempozyumu, Fecir Yay., Ankara 1995.
-----, Anlamın Tarihi, Kitabevi Yay, İstanbul 1999.
CÜRCANÎ, Şerif Ali Muhammed, et-Ta’rifât, Dâru’l-Kitabi’l-Arabî, Beyrut 1995.
ÇAKAN, İsmail Lütfi, Hadis Edebiyatı, M.Ü.İ.F.Yay, İstanbul 1989.
-----, Hadis Usûlü, M.Ü.İ.F. Yay, İstanbul 1991.
ÇİÇEK, Mehmet, “Dil Olgusuna Genel Bir Bakış”, (Makale), 100. Yıl Ün. Dil.
Bilim ve Hermenotik Sempozyumu, Erzurum, 2001.
DARAGUS, Reşad, Maâsiru’s-Sahâbe, Beyrut 1994, 1. Baskı.
DARİMÎ, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdurrahman (ö.255/869), es-Sunen,
Çağrı Yay., İstanbul 1981.
DEHLEVÎ, Şah Veliyyullah (ö.1176/1762), Huccetullahi’l-Bâliğa, I-II, (Şerh ve
Ta’lik; Muhammed Şerif Sükker), Beyrut 1990.
DELİSER, Bilal, ez-Zerkeşi ve Kur’an İlimlerindeki Yeri (Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2004.
DEMİR, Ömer – ACAR, Mustafa, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Ağaç Yay, İstanbul
1993.
DEMİRCİ, Muhsin, Tefsir Usulü ve Tarihi, M.Ü. İlahîyat Fak. Yay., İstanbul 1998.
DEVELİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi
Yay, Ankara 1993.
DIRAZ, Abdullah, Kur’an’A Giriş (trc.: Salih AKDEMİR), Kitabiyyat Yay.,
Ankara 2000.

407
DICTIONNAIRE LAROUSSE, Ansiklopedik Sözlük, Milliyet Yay., İstanbul
1993.
DİKMEN, Üstün, Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çalışmaları ve Empati,
Sistem Yay., İstanbul 1989. 14. Baskı.
DOĞAN, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Beyan Yay, İstanbul 1988.
DÖNDÜREN, Hamdi, Delilleriyle İslam Hukuku, Mistaş Matbaası, Konya 1977.
DUMAN, Zeki, Kur’an-ı Kerim’de Sosyal Münasebetler - Adab-ı Muaşeret, Dilek
Matbaası, Konya 1982.
EBÛ DAVUD, Süleyman b. Eş’as, es-Sicistanî (ö.275/889), es-Sunen, I-V, Çağrı
Yay., İstanbul 1981.
EBÛ YUSUF, Yakub b. İbrahim el-Ensarî (ö.182/798), Kitâbu’l-Harac (trc.: Ali
ÖZEK), Bahar Yay., İstanbul 1973.
EBÛ ZEHRA, Muhammed (ö.1974), İslâm Hukuk Metodolojisi, (trc.: Abdulkadir
ŞENER), Fecir Yay., Ankara 1990.
EBÛ ZEYD, Nasr Hamid, İlahî Hitabın Tabiatı (trc.:Mehmet Emin MAŞALI),
Kitabiyat Yay., Ankara 2001.
EBU’S-SUÛD, Muhammed b. Muhammed, İrşad-ı Akl-ı Selim ilâ Mezâye’l-
Kur’ani’l-Kerim, I-IX, Dâru İhyai’t-Turâs, Beyrut trsz,.
ECE, Hüseyin K., İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yay, İstanbul trsz.
ECO, Umberto, Yorum ve Aşırı Yorum (trç.: Kemal ATASOY), Can Yay., İstanbul
1996.
el-ENSARÎ, Zekeriya b. Muhammed, Fethu’l-Bakî alâ Elfiyeti’l-Irâkî, Beyrut
trsz,
el-HÛLÎ, Emin, Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod (trc.: Mevlüt GÜNGÖR), Kur’an
Kitaplığı Yay., İstanbul 1995.
el-ISFEHANÎ, Rağıb (ö. 425), el-Müfredât Elfazı’l-Kur’an, Dâru’l-Kalem, Beyrut
1992.
EL-KÂRÎ, Ali, Şerhu Fıkhı’l-Ekber, Beyrut 1995.
EMİN, Ahmed, Duha’l-İslâm, I-III, Dâru’l-Ceyl, Beyrut, trsz,
ERDOĞAN, Mehmet, Akıl Vahiy Dengesi Açısından Sünnet, M.Ü. İlahîyat Fak.
Yay., İstanbul 2001.
ERSOY, Mehmet Akif, Safahat, İnkılap Kitabevi Yay, İstanbul 1987.
ERUL, Bünyamin, Sahâbenin Sünnet Anlayışı, T.D.V. Yay., Ankara 2000.
ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı, I-III (trc.: Cahit KOYTAK-Ahmet ERTÜRK),
İşaret Yay., İstanbul 1999.
FARUKÎ, İsmail Raci-Luis Lamia, İslam Kültür Atlası, (trc.: Mustafa Okan
KİBAROĞLU-Zerrin KİBAROĞLU), İnkılap Yay., İstanbul 1999.
FAZLURRAHMAN, Ana Konularıyla Kur’an (trc.: Alpaslan AÇIKGENÇ), Fecir
Yay, Ankara 1987.
FERRÂ, Ebû Ya’lâ Muhammed b. Hüseyin (ö.458/1066), el-Udde fî Usûli’l-Fıkh,
I-V, Riyad 1990, 2.Baskı.
FERRÂ, Ebû Zekeriyya Yahya b. Ziyad (ö.207/822), Meâni’l-Kur’an, I-
408
III, Dâru’s-Sürûr, Beyrut, trsz.
GADBAN, Münir Muhammed, Nebevî Hareket Metodu (trc.: Tarık AKARSU), I-
II, Nehir Yay., İstanbul 1991.
GAZZALÎ, Muhammed, Fakihlere ve Muhaddislere Göre Sünnet (trc.: Ali
ÖZEK), İslamî Araştırmalar Yay., İstanbul 1992.
-----, Kur’an’ı Anlamada Yöntem (trc.: Emrullah İŞLER), Şule ay., İstanbul 1998.
GÖKTÜRK, Akşit, Dillerin Dili, Yapı Kredi Yay., İstanbul 1994
GÖLCÜK, Şerafettin, İslam Akaidi, Esra Yay, Konya 1989.
GÖRMEZ, Mehmet, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında
Metodoloji Sorunu, T.D.V. Yay., Ankara 2000.
GÜMÜŞ, Sadreddin, Kur’an Tefsirinin Kaynakları, Kayıhan Yay., İstanbul 1990
GÜZEL, Abdurrahman, Karabaği ve Tehafütü, Kültür Yay, Ankara 1991.
HALİDÎ, Salah Abdulfettah, Kur’an’ı Anlamaya ve Yaşamaya Doğru (trc.: Yusuf
IŞICIK), Ankara 1998.
HALLAF, Abdulvehhab, İslâm Teşrî Tarihi, (trc.: Talat KOÇYİĞİT), A.Ü.İ.F.
Yay., Ankara 1970.
HAMİDULLAH, Muhammed (ö.2002), Kur’an Tarihi (trc.: Salih TUĞ), M.Ü.
İlahîyat Fak. Yay., İstanbul 1993.
-----, İslam Peygamberi (trc.: Salih TUĞ), I-II, İrfan Yay., İstanbul trsz.
-----, İslam’da Devlet İdaresi (trc.: Kemal KUŞÇU), Nur Yay., Ankara trsz.
HANBELÎ, Abdurrahman b. Şihabuddin b. Ahmed b. Receb (ö.795/1393),
Câmiu’l-Ulûm ve’l-Hikem fî Şerhi Hamsîne Hadîsen min Cevamiu’l-Kelîm,
I-II, Müessesetü’s-Suûdiyye, Riyad trsz.
HANBELÎ, Şakir, Usuli’l-Fıkhi’l-İslamî, Güven Matbaacılık, İstanbul trsz.
HANÇERLİOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1993.
HASAN, Ahmed, İlk Dönem İslâm Hukuk Biliminin Gelişimi (trc.: Haluk
SONGAR), Rağbet Yay., İstanbul 1999.
HAVVA, Said, el-Esas fi’t-Tefsîr, I-XI, Dâru’s-Selam, Kahire 1989, 2. Baskı.
-----, el-Esas fi’s-Sünne, I-X (trc.: Komisyon), Aksa Yay., İstanbul 1991
HAZİN, Ali b. Muhammed (ö.741/1341), Lübâbu’t-Te’vîl fî Meâni’t-Tenzîl, I-VI,
İstanbul trsz.
HEYSEMÎ, Nureddin Ali b. Ebî Bekir (ö.807/1405), Mecmeu’z-Zevâid, I-X,
Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut 1982.
HİLMİ, Ahmed, İslâm Tarihi Hz. Peygamberden Zamanımıza Kadar, Ötüken Yay.,
İstanbul 1982.
HUDARÎ, Muhammed, Nuru’l-Yakîn fî eyidi’l-Mürselîn, Matbaatu’l-
İstikameti’l-Kahire, Kahire 1957.
HUMEYDÎ, Abdullah b. Zübeyr, Müsned, Âlemü’l-Kütüb, Beyrut trsz,
HÜSREV, Molla, Mir’âtu’l-Usûl fî Şerhi Mirkâti’l-Vusûl, Eser Kitabevi, İstanbul
trsz.
IRÂKÎ, İbn Hüseyin, Zeynuddin Abdurrahim, Şerhu Elfiyeti’l-Irâkî el-
Müsemmâtü bi’t-Tebsıra ve’t- Tezkire, Beyrut trsz.
409
IZITSU, Toshihiko, Kur’an’da Allah ve İnsan (trc.: Süleyman Ateş), Yeni Ufuklar
Neşriyat, İstanbul 1992.
İBNİ ABDULMUHSİN, Abdurrezzak, Fıkhu’l-Ed’iyye ve’l-Ezkâr, Dâru İbn
Affan, Riyad 1999.
İBNİ ARABÎ, Ebû Bekir, Muhammed b. Abdullah, Ahkâmu’l-Kur’an, I-IV,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1988.
İBNİ CEVZÎ, Cemaleddin Ebu’l-Ferec Abdurrahman (ö.597/1201), Telbisu
İblis, Müessesetü Kütübi’s-Selefiyye, Beyrut 1989.
İBNİ EBÎ ŞEYBE, Abdullah b. Muhammed (ö.235/849), el-Musannef fi’l-Ehâdîsi
ve’l-Âsâr, I-VII, Dâru’l-Fikr Yay., Beyrut 1989.
İBNİ ESİR, İzzuddin Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed (ö.630/1233), Usdu’l-Ğabe
fî Marifeti’s-Sahâbe, I-VII, Kahire 1970.
İBNİ HALDUN (ö. 808/1406), Mukaddime, I-III (trc.: Zakir Kadiri UGAN),
M.E.B. Basımevi, İstanbul 1991.
İBNİ HANBEL, Ahmed (ö. 241/855), el-Musned, I-VI, Çağrı Yay., İstanbul 1981.
-----, Kitabu’z-Zühd, I-II, İz Yay., İstanbul 1993.
İBNİ HEMMAM, Abdurrezzak (ö. 211/827), el-Musannef, I-XI, Mektebetü’l-
İslâmî, Beyrut 1971.
İBNİ HIBBAN, Ebî Hatim Muhammed (ö. 354/965), es-Sîretü’n-Nebeviyye ve
Ahbâru’l-Hulefâ, Beyrut 1987.
İBNİ HİŞAM, Ebû Muhammed Abdulmelik (ö. 213?), es-Siretü’n-Nebeviyye, I-
II, Dâru’l-Beyan, Kahire 1987.
İBNİ HÜMAM, Kemaleddin Muhammed b. Abdulvahid (ö.861/1456), Fethu’l-
Kadir ale’l-Hidaye, Matbaatu Kübra’l-Emiriyye, Bulak 1316.
İBNİ İSHAK (ö. 151), Sîretü İbn İshak, (Tah: Muhammed Hamidullah), Hayra
Hizmet Vakfı Yay, Konya 1981.
İBNİ KAYYİM EL-CEVZÎ, Ebû Abdullah b. Muhammed b. Ebî Bekir
(ö.751/1350), Medâricu’s-Sâlikîn, I-III, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut
trsz.
-----, İlâmu’l-Muvakkîn an Rabbi’l-Âlemîn, I-IV, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut
1991.
İBNİ KESÎR, İmaduddin Ebu’l-Fidâ İsmail, Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm, I-IV,
Dâru’l-Velid, Kahire 1993.
-----, Câmiu’l-Mesânid ve’s-Sünen, Dâru’l-Fikr, Beyrut trsz.
-----, el-Bidâye ve’n-Nihaye, I-XIV, Kahire 1932.
-----, Fedâilu’l-Kur’an (trc.: Mehmet SOFUOĞLU) Türdav Yay., İstanbul 1978.
-----, İhtisaru Şerhi’s-Sünne, Dâru’t-Turâs, Kahire 1979.
İBNİ KUDAME, Abdullah b. Ahmed b. Muhammed (ö.620/1223), Ravdatu’n-
Nâzır ve Cennetü’l-Menâzir fî usûlî’l-Fıkh, I-III, Riyad 1994.
İBNİ MACE, Muhammed b. Yezid (ö.275/888), es-Sunen, I-II, Çağrı Yay.,
İstanbul 1981.
İBNİ MANZUR, Cemaluddin, Ebu’l- Fadl Muhammed b. Mükerrem Ali b.
410
Ahmed (ö.711/1311), Lisanu’l-Arab, I-VI, Dâru’l-Meârif, Kahire trsz.
İBNİ MELEK, Abdullatif, Şerhu’l-Menâr Usûlü İbn Melek, Salah Bilici Kitabevi,
İstanbul trsz.
İBNİ MUHAMMED, Ebû Abdurrahman Abdullah b. Ahmed, Kitâbu’s-Sünne,
(Tahkik: Muhammed b. Said b. Sâlim el-Kahtanî), Riyad 1994.
İBNİ MÜBAREK, Abdullah (ö. 181/797), Kitabu’z-Zühd, ve Yelîhi Kitâbu’r-
Rekâik, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut trsz.
İBNİ NECCAR, Muhammed b. Ahmed b. Abdulaziz, Muhtasaru’t-Tahrir,
Mektebetü’l-İmami’ş-Şafii, Riyad 1410.
İBNİ SA’D (ö.230/845), et-Tabakâtu’l-Kübra, I-IV, Neşri Sekâfeti İslâmiyye,
Kahire 1308.
İBNU’L-VERDÎ, Zeynuddin Ömer b. Muzaffer, Tarihu İbn’l-Verdî, Necef 1969.
İBNU’S-SALAH, Osman b. Abdurrahman (ö. 577/1181), Ulûmu’l-Hadis, (Tah:
Nurettin Itır), Daru’l-Fikr, Dimeşk 1986
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, (Komisyon), I-VI, Şamil Yayınevi, İstanbul 1990.
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları., Millî Eğitim
Basımevi, I-XII, İstanbul 1964.
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları (Komisyon), I-XXX,
İstanbul 1998.
KANDEHLEVÎ, Muhammed Zekeriyya, Kur’an Tarihi ve Kur’an Okumanın
Edepleri (trc.: Ali Osman Yüksel), İstanbul 1989.
KARAÇAM, İsmail, Sonsuz Mucize Kur’an, Çağ Yay., İstanbul 1987.
KARAKILIÇ, Celaleddin, Tecvid İlmi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1977.
KARAMAN, Hayrettin, Mukayeseli İslam Hukuku, I-IV, İrfan Yay, İstanbul 1982.
KARDAVÎ, Yusuf, İslâm Hukukunda Zekat, I-II (trc.: İbrahim SARMIŞ), Kayıhan
Yay., İstanbul 1984.
KÂSÂNÎ, Alauddin Ebî Bekir b. Mes’ud (ö. 587/1191), Bedâiu’s-Senâî fî,
Tertîbi’ş-Şerâî, I-VII, Şirketu Matbaati İlmiyye, Mısır 1328.
KASIMÎ, Cemaluddin, Tefsir İlminin Meseleleri (trc.: Sezai ÖZEL), İz Yay.,
İstanbul 1990.
KATTAN, Menna Halil, Ulûmu’l-Kur’an (trc.: Arif ERAKN), Timaş, İstanbul
1997.
KETTANÎ, Abdulhayy (ö. 1962), et-Terâtibu’l-İdariyye, I-IV (trc.: Ahmet ÖZEL),
İz Yay., İstanbul 1990.
KISAKÜREK, Necip Fazıl, Çile, Büyük Doğu Yay, İstanbul 1983.
KOÇYİĞİT, Talat, Hadis Istılahları, A.Ü.İ.F. Yay, Ankara 1980.
KONRAPA, M. Zekai, Peygamberimiz, Erkam Yay, İstanbul 1987.
KURTUBÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed (ö.671/1273), Câmiu’l-
Ahkâmi’l-Kur’an, I-XXIV, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut 1965.
KUŞEYRİ, Abdulkerim (ö.465/1072), Kuşeyri Risalesi (trc: Süleyman Uludağ),
Dergâh Yay, İstanbul 1978.
KUTUB, Muhammed, Kur’an Araştırmaları, I-II, (trc.: Ahmet ÜN),
411
Fikir Yay., İstanbul 1984.
MACİT, Nâdim, Kur’an’ın İnsan Biçimcil Dili, Beyan Yay., İstanbul 1996.
MAHLUF, Hüseyin Muhammed, Kelimâtu’l-Kur’an, Dâru İbn Hazm Yay.,
Beyrut 1997.
MALİK B. ENES (ö.179/795), Muvatta, I-II, Çağrı Yay., İstanbul 1981.
MATURİDİ, Muhammed Ebu Mansur (ö.333/944), Kitabu’t-Tevhid (trc.: Fikri
Yavuz – Hüseyin Sadi Erdoğan), Hicret Yay, İstanbul 1981.
MERGİNANÎ, Burhaneddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebî Bekir (ö. 593/1197), el-
Hidaye Şerhu Bidayeti’l-Mübtedî, I-IV, Eda Neşriyat, İstanbul trsz.
MEVDUDÎ, Ebu’l-Âlâ (ö.1979), Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz.
Peygamberin Hayatı, I-II (trc.: Ahmet ESRAR), Pınar Yay., İstanbul 1983.
-----, Tefhîmu’l-Kur’an, I-VII (trc.: Heyet), İnsan Yay., İstanbul 1986.
MEVLANA Celaleddin Rumi (ö. 672/1273), Fîhi Mâfih, (çev.: M. Ülker
Anbarcıoğlu), Milli Eğitim Yay, Ankara 1990.
MEYDAN LAROUSSE, Meydan Yay., I-XXII, İstanbul, 1975.
MUKATİL b. Süleyman, Kur’an Terimleri Sözlüğü (trc.: M. Beşir Eryarsoy),
İşaret Yay, İstanbul 2004.
MUKRİM, Abdu’l-Âl Sâlim, el-Fikru’l-İslamiyye, Amman 1992.
MUSA, Muhammed Yusuf, Fıkhı İslâm Tarihi, (trc.: Ahmet Meylani), Arslan
Yay., İstanbul 1973.
MÜSLİM, Ebû Hüseyin Müslim b. Haccac (ö.261/874), es-Sahih, I-V, Çağrı
Yay., İstanbul 1981.
NAHHAS, Ebû Cafer, Meâni’l-Kur’an, I-VI, Mekke 1988.
NASS, İhsan, Kitâbu’l-Kabâili’l-Arabiyye, Beyrut 1421.
NESÂÎ, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb (ö.303/915), es-Sünen, I-VIII, Çağrı
Yay., İstanbul 1981.
NESEFÎ, Abdullah b. Ahmed, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakikatu’t-Te’vîl, I-VI,
(Mecmau’t-Tefasir İçerisinde), İstanbul 1984.
NİSABÛRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b Abdullah (ö.405/1014), Kitâbu
Marifeti Ulûmi’l-Hadîs, Kahire trsz.
OKİÇ, Tayyib, Tefsir ve Hadis Usulünün Bazı Meseleleri, Nur Yay., İstanbul,
1995.
Örnekleriyle Türkçe Sözlük, (Komisyon), M.E.B. Yay., I-IV, İstanbul 2000.
ÖZEL, İsmet, Erbain, Şule Yay, İstanbul 1998.
ÖZTUNA, Yılmaz, İslâm Devletleri, Kültür Bakanlığı Kaynak Eserler, No: 18,
Ankara 1989.
RAMAHURMUZÎ, Hasan b. Abdurrahman (ö. 360/971), el-Muhaddisu’l-Fasıl
Beyne’r-Ravî ve’l-Vâî, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1984.
RAZÎ, Fahreddin (ö.606/1210), Mefâtihu’l-Gayb, I-VIII, Şirketi Sahifei
Osmaniyye, İstanbul trsz.
SABÛNÎ, Muhammed Ali, Kibes min Nûri’l-Kur’ani’l-Kerim, Dâru’l-Kalem,
Şam 1987.
412
-----, et-Tıbyân fî Ulûmi’l-Kur’an, Dersaadet Matbaası, İstanbul trsz.
-----, Safvetü’t-Tefasir, I-III, Dersaadet Basım ve Dağıtım, trsz.
SABUNİ, Nureddin, Maturidiyye Akaidi (trc: Bekir Topaloğlu), D.İ.B. Yay,
Ankara 2000.
SALİH, Subhi, İslam Mezhepleri ve Müesseseleri (trc.: İbrahim SARMIŞ), Bir
Yay., İstanbul trsz.
-----, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları (trc: M. Yaşar Kandemir), D.İ.B. Yay,
Ankara 1973.
SAMİ, Şemsettin, Kamus-i Türkî, Çağrı Yay, İstanbul 1987.
SCHUAMAER, E. F., Aklı Karışıklar İçin Klavuz (trc.: Mustafa ÖZEL), İz Yay.,
İstanbul 1999, 3. Baskı.
SEBBAĞ, Muhammed b. Lütfü, Tefsir Usulü Araştırmaları (trc.: Ömer DUMLU),
Anadolu Yay., İzmir 1998.
SERAHSÎ, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed (ö.483/1097), Usulü Serahsî, I-II,
Beyrut 1993.
-----, el-Mebsut, I-XXX, Çağrı Yay, İstanbul 1982.
SERİNSU, Ahmet Nedim, Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbabı Nüzulün Rolü, Şule
Yay., İstanbul 1994.
SÖNMEZ, Veysel, Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı, Pegem Yay.,
Ankara 1994.
SUBKÎ, Abdullatif Muhammed, Tarihu’t-Teşrîi’l-İslâmî, Kahire 1938.
SUYÛTÎ, Celaleddin Abdurrahman (ö.911/1505), el-İtkan fî Ulûmi’l-Kur’an, I-II,
Dâru’s-Sekafiyye, Beyrut 1973.
-----, Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm, Çağrı Yay., İstanbul trsz.
SÜRMELİ, Mehmet, Sahabenin Kur’an-ı Kerim Anlayışı, Mavi Yayıncılık,
İstanbul 2006.
-----, Kur’an-ı Kerim’de Velayet Kavramı, Kalemdar Matbaacılık, Ankara 2001
ŞABAN, Zekiyuddin, İslam Hukuk İlminin Esasları, (trc.: İbrahim Kâfi
DÖNMEZ), T.D.V. Yay., Ankara 1990.
ŞAFAK, Ali, İslâm Hukukunun Tedvini, Atatürk Ün. Yay., Erzurum 1978.
ŞAFİİ, Muhammed b. İdris (ö. 204/819), er-Risale, (Tahkik: Ahmed Muhammed
ŞAKİR), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut trsz.
ŞAKİR, Mahmud, Hulefâ-i Raşidîn, (trc.: Ferit AYDIN), Kahraman Yay., İstanbul
1994.
ŞATIBÎ, İbrahim b. Musa (ö.790/1388), el-Muvafakat fî Usûli’ş-Şerîat, I-IV,
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut trsz.
ŞENKAYTÎ, Muhammed Emin b. Muhtar, Müzekkeretü Usûli’l-Fıkh alâ
Ravdati’n-Nâzır li’l-Allâme İbn Kudame, I-III, Dâru’l-Kalem, Beyrut trsz.
ŞEVKÂNÎ, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Neylu’l-Evtâr Şerhu Münteka’l-
Ahbar, I-IX, Beyrut 1989.
ŞİBLÎ, Numanî, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer, I-II (trc.: Talip Yaşar ALP), Çağ
Yay., İstanbul trsz.
413
-----, Asrı Saadet, I-V (trc.: Ömer Rıza DOĞRUL), Eser Neşriyat. İstanbul 1977.
TABERÎ, Ebû Cafer (ö.310/922), Câmiu’l-Beyan, I-XII, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,
Beyrut 1992.
-----, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, I-VI (trc.: Zakir Kadiri UGAN) Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul 1991.
TAFTAZANİ, Mesud b. Ömer (ö.793/1390), Şerhu’l-Akaid (trc: Süleyman
Uludağ), Dergâh Yay, İstanbul 1982.
TAHAVİ, Ahmed b. Muhammed Ebu Cafer (ö.321/933), Müşkilu’l-Asâr, I-IV,
Beyrut 1995.
TAHHAN, Mahmut, et-Teysîr Mustalah el-Hadis, İstanbul trsz.
TATÇI, Mustafa, Yunus Emre Divanı, I-IV, M.E.B Yay, İstanbul 2005.
TAYLAN, Necip, İslam Felsefesi, Ensar Neşriyat, İstanbul 1985.
TEMEL, Nihat, Kıraat ve Tecvit Istılahları, M.Ü.İ.Fak Yay, İstanbul 1997.
TİRMİZÎ, Ebû İsa Muhammed b. İsa (ö.279/892), es-Sunen, I-V, Çağrı Yay.,
İstanbul 1981.
TOPALOĞLU, Bekir, Kelam İlmi, Damla Yayınevi, İstanbul 1981.
TOSUN, Necdet, Bahauddin Nakşibend, İnsan Yay., İstanbul 2002.
TUĞLACI, Pars, Ansiklopedik Sözlük, Pars Yay., İstanbul 1972.
TURGUT, Ali, Tefsir Usulü, M.Ü. İlahîyat Fak. Yay., İstanbul 1991.
TÜRKÇE SÖZLÜK, Türk Dil Kurumu Yay., I-II, Ankara 1998.
UĞUR, Müçteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, T.D.V. Yay., Ankara
1992.
ULUDAĞ, Süleyman, Tasavvufi Terimler Sözlüğü, İstanbul 1995.
VEHBİ, Mehmet, Hulasatu’l-Beyan fi Tefsiri’l-Kur’an, I-XVI, Üçdal Neşriyat,
İstanbul 1968.
WATT, Montgomary, Kur’an’a Giriş (trc.: Süleyman KALKAN), Ankara Okulu
Yay., Ankara 1998.
YARDIM, Ali, Hadis, I-II, Dokuz Eylül Ün. İlahiyat Fak. Yay., İzmir 1992.
YAZIR, Muhammed Hamdi (ö.1942), Hak Dini Kur’an Dili, I-IX, İstanbul trsz.
YESEVİ, Ahmet (ö.M. 1166), Divan-ı Hikmet’ten Seçmeler (çev.: Kemal Eraslan),
Kültür Bakanlığı Yay, Ankara 1993.
YILDIRIM, Suat, Kur’an İlimlerine Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul 1984.
-----, Peygamberimizin Kur’an Tefsiri, Kayıhan Yay., İstanbul 1998.
YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yay., Ankara 1992.
YUSUF HAS HACİP, Kutadgu Bilig (çev.: Reşit Rahmeti Arat), Türk Tarih
Kurumu Yay, Ankara 1988.
ZEHEBÎ, Muhammed Hüseyin, et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn, I-II, Beyrut trsz.
ZEMAHŞERÎ, Muhammed b. Ömer, el-Keşşaf an Hakâiki Gavamizi’t-Tenzîl ve
Uyûni’l-Akâvil, I-IV, Dâru’l-Mektebetü’l-İlmiyye, Beyrut 1995.
-----, el-Faik fi Garibi’l-Hadis, I-IV, Kahire 1971.
ZERKANÎ, Muhammed Abdulazim (ö.1367/1948), Menâhilu’l-Kur’an fî
Ulûmi’l-Kur’an, I-II, Mısır trsz.
414
ZERKEŞÎ, Bedreddin Muhammed b. Abdullah (ö.794/1392), el-Burhan fî
Ulûmi’l-Kur’an, Dâru’l-Fikir, I-IV, Beyrut 1988.
-----, Hz. Aişe’nin Sahâbeye Yönelttiği Eleştiriler (trc.: Bünyamin ERUL) Kitabiyat
Yay., Ankara 2002, 2. Baskı.
ZEYDAN, Abdulkerim, el-Veciz, Mektebetü’l-İslamî, İstanbul 1979.
-----, İslâm Hukukuna Giriş (trc.: Ali ŞAFAK), Sırdaş Yay., İstanbul 1976.
ZUHAYLÎ, Vehbe, et-Tefsîru’l-Münîr fî Akide ve’ş-Şerîa el-Menhec, Dâru’l-Fikr,
Beyrut 1998.
-----, el-Fıkhu’l-İslam ve Edilletuh, Daru’l-Fikr, Dımaşk 1989.

415

You might also like