You are on page 1of 37

PROF. DR. S.

MAHMUT KAŞGARLI
ARMAĞANI

Editörler
Prof. Dr. Ali İhsan ÖBEK
Dr. Öğr. Üyesi Levent DOĞAN
Dr. Öğr. Üyesi Sevgi ÖZTÜRK
Dr. Barış Berhem ACAR

Paradigma Akademi
PROF. DR. S. MAHMUT KAŞGARLI
ARMAĞANI
Editörler
Prof. Dr. Ali İhsan ÖBEK - Dr. Öğr. Üyesi Levent DOĞAN
Dr. Öğr. Üyesi Sevgi ÖZTÜRK - Dr. Barış Berhem ACAR

ISBN: 978-625-8009-44-6
Sertifika No: 32427
Çanakkale Kitaplığı
Araştırma İnceleme Bilişim Yayın Matbaa
TİC. LTD. ŞTİ.

Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım


Fetvane Sokak No: 29/A
ÇANAKKALE
e-mail: fahrigoker@gmail.com

Dizgi
Himmet AKSOY
Kapak Tasarımı
Himmet AKSOY

Matbaa
Vadi Grafik Tasarım ve Reklam LTD. ŞTİ.
Sertifika No: 47479

Kitaptaki bilgilerin her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir.

Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığından alınan bandrol ve


ISBN ile satılmaktadır. Bandrolsüz kitap almayınız.

Aralık 2021
Paradigma Akademi
PROF. DR. S. MAHMUT KAŞGARLI ARMAĞANI

EDİTÖRLER
PROF. DR. ALİ İHSAN ÖBEK
DR. ÖĞR. ÜYESİ LEVENT DOĞAN
DR. ÖĞR. ÜYESİ SEVGİ ÖZTÜRK
DR. BARIŞ BERHEM ACAR
SEKRETERYA
DR. AYŞE NUR ÖZDEMİR
DR. BARIŞ BERHEM ACAR
DR. HALİL KARABULUT
DR. HÜLYA UZUNTAŞ
DR. SEDA ÇETİN
ARŞ. GÖR. ARMAĞAN ALTAY
ARŞ. GÖR. ÖZGÜR OKMAK
ARŞ. GÖR. SERAP GÜVENEK
ARŞ. GÖR. SELDA SANDALYECİ
HAKEMLER
PROF. DR. AHMET GÜNŞEN
PROF. DR. ALİ İHSAN ÖBEK
PROF. DR. MÜBERRA GÜRGENDERELİ
PROF. DR. RECEP DUYMAZ
PROF. DR. YAŞAR ŞENLER
PROF. DR. YÜKSEL TOPALOĞLU
DOÇ. DR. BÜLENT HÜNERLİ
DOÇ. DR. ERTUĞRUL KARAKUŞ
DOÇ. DR. MUHARREM ÖZDEN
DOÇ. DR. NESRİN GÜNAY

iii
İÇİNDEKİLER

SUNUŞ ................................................................................................... ix
PROF. DR. S. MAHMUT KAŞGARLI’NIN HAYATI, İLMÎ ve
EDEBÎ ÇALIŞMALARI ........................................................................ 1
Barış Berhem ACAR
FOTOĞRAFLAR ................................................................................... 9
HATIRA YAZILARI
MAHMUT KAŞGARLI HOCAMIZ ....................................................27
Esat CAN
DOĞU TÜRKİSTAN’IN KORKUSUZ GÜR SESİ, UYGURLARIN
DOST NEFESİ: PROF. DR. SULTAN MAHMUT KAŞGARLI .........33
Özcan AYGÜN
YENİ TÜRK DİLİ
SURİYE TÜRKMEN TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA ŞİMDİKİ
ZAMAN .................................................................................................47
Hülya ARSLAN-EROL, Atanur ÖZDEMİR
GAGAUZCADAKİ BAZI ZARF- FİİLLER ÜZERİNE
L. A. POKROVSKAYA - Çev. Bülent HÜNERLİ
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİNDE KULLANILAN BİTKİ
ADLARININ GÜNÜMÜZ DERLEME SÖZLÜĞÜ’NE
YANSIMALARI ....................................................................................79
Muharrem ÖZDEN
MUHTAR MEHSUT VE ŞİİRLERİ.....................................................99
Neşe HARBALİOĞLU
ÖZBEK DİLCİ PROF. DR. ALİYBEG RUSTEMİY VE
ÇALIŞMALARI .................................................................................. 113
Raile ABDULVAHİT KAŞGARLI

v
YUNUS EMRE DÎVÂNI’NDA BENZETME İLE İLGİLİ
SÖZCÜKLER, EKLER VE YAPILAR .............................................. 133
F. Sibel BAYRAKTAR
YENİ UYGUR TÜRKÇESİNDE DUYGU FİİLLERİ ....................... 161
Levent DOĞAN
KIRKLARELİ BABAESKİ AĞIZLARININ SÖZDİZİMİ
ÖZELLİKLERİ ................................................................................... 197
Sevgi ÖZTÜRK, Nesrin GÜNAY
ÖNCELİK FİİLLİ CÜMLELERDE YÖNVERENLERİN ROLÜ .... 217
Sibel ÇELİKEL
ESKİ TÜRK DİLİ
ALİ ŞİR NEVÂYÎ ve GAZELLERİNDEKİ DEYİMLERLE KALIP
SÖZLER ÜZERİNE ............................................................................ 241
Vahit TÜRK
-ĠULUK / GÜLÜK EKİNİN YAPISI ÜZERİNE .............................. 253
Salih DEMİRBİLEK
TÜRKÇENİN TARİHÎ METİNLERİNDEN HAREKETLE “KATI
YAY” VE “OK”UN BİRLİKTE “SÜRAT” BİLDİREN BENZETME
ÖGESİ OLARAK KULLANIMI ÜZERİNE BİR İNCELEME ....... 263
Hülya UZUNTAŞ
ALİ ŞÌR NEVĀYÌ’NİN ZİHİN DÜNYASINA BİR BAKIŞ:
MUḤĀKEMETÜ’L-LUĠATEYN’DE MENTAL FİİLLER ............. 275
Selda SANDALYECİ
BİR SÖZLÜKÇÜNÜN GÖZÜYLE KLASİK ŞİİR: ŞEMSETTİN
SAMİ VE BAKİ’DEN SEÇME ŞİİRLER ......................................... 291
Ali İhsan ÖBEK
EDİRNE'DE MEDFUN İKİ MAHLASDAŞ ŞAİR: PERTEV EFENDİ
VE PERTEV PAŞA ............................................................................. 297
Niyazi ADIGÜZEL, Hatice YERLİKAYA
KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE GÖNÜL ÜZERİNE SÖYLENMİŞ
ATASÖZÜ, DEYİM, DARBIMESEL VE KALIP İFADELERDEN
ÖRNEKLER ........................................................................................ 321
Duygu DALBUDAK HÜNERLİ

vi
YENİ TÜRK EDEBİYATI
SAFİYE EROL’UN EDİRNE İNTİBALARI ..................................... 357
Abdullah UÇMAN
TÜRK EDEBİYATINDA ROMANA DOĞRU İLK ADIM: TAAŞŞUK-
I TALAT VE FİTNAT .......................................................................... 367
Recep DUYMAZ
TEVFİK FİKRET’İ “SABAH EZANINDA” MÜŞAHEDE
ETMEK................................................................................................ 385
Yüksel TOPALOĞLU
VİRAN DAĞLAR VE MAKEDONYA 1900 ADLI ESERLERDE
HALKLAR ARASI BARIŞ TEMİ* ..................................................... 393
Esat CAN
AKA GÜNDÜZ’ÜN ZEKERİYA SOFRASI ROMANI VE
HATIRLATTIKLARI ......................................................................... 403
Özcan AYGÜN
REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN ESKİ HASTALIK YAHUT BİR
‘HİKÂYE’Sİ BAĞLAMINDA GELENEK-MODERN İKİLEMİ ..... 435
Ayşe Nur ÖZDEMİR
MAKBUL VE MAĞLUP EVLATLAR: AHMET MİTHAT’IN İKİ
MONOGRAFİSİ .................................................................................. 451
Barış Berhem ACAR
M. FAHRİ OĞUZ’UN DENİZE DÜŞEN TAŞLAR İSİMLİ ESERİNDE
BİREYSEL VE EKONOMİK MEVZULAR ..................................... 465
Polat SEL
KÂBUS GÖRDÜREN ARZULAR: MEHMET RAUF’UN KÂBUS
ROMANINA AŞK VE ARZU EKSENLİ BİR YAKLAŞIM.............. 487
Seda ÇETİN
HALK BİLİMİ
UYGUR TÜRKLERİ MÜZİĞİ VE ÇAĞIN UYGUR ALP OZANI
ABDÜREHİM HEYİT [1962-2019?] .................................................. 507
Dursun YILDIRIM

vii
GEZİ-KÜLTÜR-SANAT
TÜRK DÜNYASINDA ALFABE VE SİYASET ............................... 523
A. Ahat ANDİCAN
TUNA’NIN SÖNMEYEN KANDİLLERİ – IV: RUSÇUK ............... 541
Rıdvan CANIM

viii
2021 Yunus Emre Yılı Anısına

YUNUS EMRE DÎVÂNI’NDA BENZETME İLE


İLGİLİ SÖZCÜKLER, EKLER VE YAPILAR
F. Sibel BAYRAKTAR*

Giriş
Çocukken evcilik oynardık ve birbirimizle “-sen şimdi masuscuktan
…mışsın, ben de …mışım!” gibi hayali dünyalar kurardık. Sonraları
çocukluğumuzdaki hayali dünyaların, yetişkin insanın yaratıcı dünyası için
ne kadar önemli olduğunu, büyük başarıların, öncesinde bir hayalden ibaret
olduğunu fark ettik. Hatta yapay zekânın biz insanoğlunun yapabildiği
birçok işi çok daha iyi, hızlı ve yanlışsız yapabilmesine karşı elimizdeki tek
silahın sadece hayal kurma ve bunu gerçeğe dönüştürme gücü olduğunu da
hayal edebiliyoruz.
Hayal kurma ve bunun gerçek dünyadaki yansımasını bulma
insanlığın büyük becerilerinden birisidir. Özellikle anlatması zor olan soyut
kavram ve durumları somut nesneler ve durumlar üzerinden “masuscuktan;
...-mış gibi” olduğunu düşünerek zihnimizde oturtmak, anlamak ve nihayet
muhatabımızın da tıpkı bizim gibi anlayabilmesini sağlamak için
başvurduğumuz yollardan en bilineni benzetmeler kurmaktır. Bütün diller,
evreni doğru ifade edebilmek için nesneleri ve durumları birbiriyle mukayese
eder, kategorize eder, bilgileri doğru çekmecelere yerleştirerek insanın
bilgiden çıkarım yapmasını, onu anlayıp yorumlamasını temin ederler.
Bunun için dilin birçok enstrümanından, sözcüklerden, sözcük gruplarından,
kalıp ifadelerden, deyimlerden yararlanılır.
Söz üstatlarının yaptığı bize hayaller kurdurmak, kendi kurdukları
hayal dünyalarında bizim de koşuşturmamıza fırsat vermektir. Daha çok
edebi sanatların ilgi alanına giren benzetme sanatları Yunus’un dilince de
araştırılmış, üzerine tezler, makaleler yazılmıştır 1. Buna göre Yunus

*
Dr. Öğr. Üyesi, Trakya Üniversitesi, e-posta: fsibel@trakya.edu.tr, ORCID: 0000-0002-5699-
4572
1
Mine Mengi (1995). Yunus Emre’nin Şiir Dilinde Benzetme Sanatları. Uluslararası Yunus Emre
Sempozyumu Bildirileri. Ankara: 7-10 Ekim 1991. S.453- 464; Talip Çukurlu (2010). Yunus Emre
Divanı’nda Teşbih. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış

133
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Emre’nin şiirlerinde daha etkili söz söylemek, dini ve tasavvufi konuları,


ölümü, ilahi aşkı daha kolay anlatabilmek adına edebi sanatlardan bolca
faydalanılmıştır. Hatta Yunus’ta benzetme ögeleri o kadar çok kullanılır ki
bazen bu amaçla kullanılan sözcükler üst üste biner: “Kim benzedür misl ü
misâl hâşâ anı benzetmeyem 183/2”.
Edebi sanatların en önemli kollarından olan benzetme sanatlarında
daha çok soyut durumlar somut hale getirilerek anlatılır. Kimi zaman da tam
tersi somut durumlar hayal dünyasının zenginlikleriyle sunulmak istenir yani
soyutlaştırılır. Bu durumda benzetmelerle dünyayı tanıtmak derdindeki
kalem ehli, bir şeyi diğer şeyden beslenerek o şeyin diğer şeydeki bir
unsurunun ya da tamamının bilinçaltındaki ortak kodlarını kullanarak
takipçisinin zihninde oluşturmaya çalışır.
Benzetme kavramı tıpatıp benzerlik, aynı olma, eş olma’dan derece
derece uzaklaşarak andırma, çalma, hissi verme gibi ancak çağrışımlar
yoluyla benzerlik ilişkileri oluşturabilme gibi farklı tonlarda karşımıza çıkar.
Bir başka açıdan da aynı olma, denk olma durumu gerçekçi bir benzetme
ortaya koyarken “farazi benzetme” (Tiken, 2004: 22) benzetenin mental
gücüyle şekillenmektedir. Burada benzetenin hitap ettiği kitlenin
algılayışıyla da uyumlu olması beklenir. Konumuz öznesi olan Yunus’a
baktığımızda o günkü Anadolu insanının kendisinin ele aldığı konuyla ilgili
betimleme potansiyelini çok iyi bildiğini, kimi benzer tekrarların
çokluğundan da belki fiktif bir alem yaratmada öncü olduğunu
söyleyebiliriz.
Yunus Emre
1240-1241 yıllarında doğduğu tahmin edilen ve hakkındaki
bilgilerimizin sınırlı olduğu menkıbevi hayatı ile bu günkü Anadolu
insanının hem diline hem düşünce yapısına birçok tuğla yerleştirmiş olan
Yunus Emre’nin; diğer ediplerin eserlerinin 14. yüzyılda yazılmış olduğu
bilindiğinden beri Batı Türkçesinin kurucularının başında geldiği bilgisi
daha da önem kazanmıştır. O; bu toprakların iyimser yüzüdür, kanaatkârdır,
barışçıldır kısaca o dönem insanının en çok muhtaç olduğu değerlerin
somutlaşmış örneğidir. O kadar sevilmiştir ki yirmi iki yerde makamı
bulunmaktadır. Afyon’un Sandıklı ilçesindeki makamı da ana tarafından
beni onunla hemşehri kılmaktadır2.

Yüksek Lisans Tezi; Yudum Görmüş (2003). Yûnus Emre Dîvânı’nın Kelime Dünyası. Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara. vb.
2
Daha geniş bilgi için bakınız: Nezihe Araz (2010). Yunus Emre’nin Mezarları. Bizim
Yunus/Mustafa Özçelik. 230-232.

134
F. Sibel BAYRAKTAR

Amaç ve Yöntem
Bizim bu çalışmada amacımız, edebi sanatlar açısından derin
incelemeler için masaya birçok kez yatırılmış olan Yunus Emre’nin şiirlerini
bu kez dil bilimsel metotlarla benzetmeler açısından incelemektir. Kullanılan
sözcükler, ekler, edatlar gramatikal bakış açısıyla sınıflandırmalara tabi
tutulacaktır. Mustafa Tatçı’nın Yûnus Emre Dîvânı adlı eseri çalışmamıza
kaynaklık etmektedir.
Eski Anadolu Türkçesinde Benzetme ile İlgili Yapılar
Eski Anadolu Türkçesi, temelleri 13. Yüzyılda Anadolu ve daha sonra
Rumeli topraklarında atılmış, Türkçenin güneybatı grubunu oluşturan ve o
günden bugüne kesintisiz eserler verilmiş olan güçlü bir koludur.
Hilal Oytun Altun’un çalışmasında Eski Anadolu Türkçesi döneminde
benzerlik konusunda beŋze- fiili ile beŋzer ve beŋdeş kelimelerinin başı
çektiğini öğreniyoruz (Altun, 2012: 166). Ayrıca benzetme edatlarının da
bigi, gibi, teg/deg, tegi/degi, vÀr, Àyín, veş misÀl, mÀnend -vÀr,-Àyín, -misÀl,
-veş olarak listelendiğini görüyoruz (Altun, 2012: 168). Benzetme
yapılarında cümle bağlayıcısı olarak da şöyle kim, eyle ki, nite ki, nite kim,
san, sanki, san kim, sanasın, beŋzer, gūyiyÀ, çü, hem-çü, hem çün yapıları
zikredilmiştir. Yazarın tespitleri arasında benzetme işlevli ekler: -lAyIn,
cIlAyIn, -Iş, ImtrAk, -ImtUl, -msI, -sI olarak verilmektedir (Altun, 2012:
169).
Yunus Emre Dîvânı’nda Benzetme ile ilgili Sözcükler, Ekler ve
Yapılar
Yunus’un şiirlerinde kullandığı benzetme ögeleri kuşkusuz Eski
Anadolu Türkçesinin malzemeleri ile doğru orantılı olacaktır. Burada varsa
farklılıklar ve özgün kullanımlar da incelenecektir.
1. İsimden isim Yapma Ekleri ile Oluşturulan Benzetmeler
Bu ekler isim kök veya gövdelerine getirilir.
1.1.+cA eşitlik hâl eki eşitlik, benzerlik ve karşılaştırma görevinde bir
ad çekim eki iken zamanla kalıplaşarak yapım eki karakteri kazanmıştır.
Kimi zaman sıfatlara ve sıfat olarak kullanılan sözlere getirilir, bu durumda
“oldukça” anlamında benzerlik ve azlık işlevinde küçültme sıfatları yapar
(Korkmaz, 2003: 36) Yunus’un dilinde hem özel isimlere hem de cins
isimlerine getirilmiştir.
Ganî Cebbâr ‘ışk erine bin Hamza’ca kuvvet virür 1/5
Okına Kur’ân u Yâ-sîn/Kulak urup dinleyesin/ Tagca günâhun
yuyasın/ Tanla seher vaktinde tur 88/6

135
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Bir beyitte gibi edatı üzerine +cA eşitlik halini getirerek vurguyu
artırmıştır.
Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur 74/3
Aşağıdaki beyitte +cA ekinden sonra iyelik eki getirilmiştir.
Dört hâl içinde dervîş gerek siyÀset çeke / Menzile irmez kalur yol eri
yuvacası 351/10
1.2.+cAk +çA+ok kaynaşmasından oluşan ek küçültme, sevgi ve
tahsis işleviyle Türkçede yer alırken aşağıdaki örnekte yakınlık anlamı da
düşünülebilir (Korkmaz, 2009: 39).
Mi’rÀc’dan döndi yine girü geldi evine/ Geldi gördi henüz kim
döşecigi ısıcak 134/14
1.3.+dAş İsimlerden ortaklık, beraberlik yani bir anlamda aynılık,
benzerlik üreten bu ek Yunus’un şiirlerinde hemen hep aynı sözcüklerde
kullanılmıştır: yoldaş, hâldaş, kardaş gibi.
Öylelik isterisen yoldaş olgıl er ile 304/3
Er ile yoldaş olan key olısar gönülden/ ‘Âlem yoldaş olurdı olurmısa
dilile 304/4
Sırrımuza irmezler inen yoldaş olmazlar/ Degmeler hâldaş olmaz bu
bizüm hâlümüze 319/3
Hâlümüze hâldaş ol yolumuza yoldaş ol 319/4
Hâldaş bilür hâldaşınun gönlindeki şol râzını 359/7
İy yârânlar iy kardaşlar görün beni nitdüm ahî 399/1
Hâlüm bilen dertlü kardaş/ Gel gör beni ‘ışk n’eyledi 404/4
Yârânlarum kardaşlarum/ Hakk’a lâyık yoldaşlarum/
Esen kalsın râzdaşlarum / Esenledüm dünyâ seni 413/8
1.4. +(I)l/+(U)l
Benzerlik gösteren bu ölü ek birkaç sözcükte görülür.
Bu dünye bir gelindür yeşil kızıl donanmış 86/3
1.5. +lAyIn (<+la-y-ın): Timurtaş (1992:138), “bu ek ile benzetme
‘+leyin’ (+layın) (la-y-ı-n) birleşik edatı yapılmaktadır” demektedir.
Banguoğlu (1986: 191) ise iki vasıta hali ekinin üst üste gelmesi ile Eski
Anadolu Türkçesinden önce bir “+leyin” birleşik ekinin meydana geldiğini
söyler. Çağatay (1943:104), “‘+layın’, ‘+leyin’ ekleri isme ‘gibi’ anlamı
verir” der.

136
F. Sibel BAYRAKTAR

Eski Anadolu Türkçesinde benzerlik hali anlatımına sahiptir (İpek,


2008: 78). Yunus’un şiirlerinde tercih ettiği benzetme görevli bir ektir.
Eyyûb’layın sabr eyle Ya’kûb’layın çok agla 309/4
Gazel yapraklayın benzüm sarardı 262/4
Kanadsuz kuşlayın kaldun yabanda 279/5
Akar sulayın çaglaram/ dertlü cigerüm taglaram 404/7
Dervîş olan bil bağlaya tolaplayın çok ağlaya 97/2
1.6. +cIlAyIn <cA+lAyIn eşitlik ekinin üzerine gelen +layın ekinin
kalıplaşması ile oluşmuştur. Saadet Çağatay burada “gibi” anlamının “+çe”
eşitlik hali ekinden kaynaklandığını söylemektedir (Çağatay, 1943: 104).
Ancak bu konuda +lAyIn ekinin de aynı görevde olduğunu hatırlamak
gerekecektir. Sadece, yapım eki almak konusunda oldukça çekinik olan şahıs
zamirlerine getirilir. Abdullayev bunun sebebini “ek zamirlere doğrudan
doğruya değil ‘miktar, mukayese’ bildiren +cA ekinden sonra gelir” diyerek
izah etmiştir. Bu ekle ilgili farklı görüşler bulunmakta ve henüz kesin
çözüme ulaşılamamaktadır (İpek, 2008: 79). Yûnus Emre Dîvânı’ndaki 277.
Şiir “bencileyin” sözü ile kafiyelenmiştir.
Bin bilürem ahvâlümi bencileyin er ne bile / Benüm görene sevdügüm
ne sevmekdür hoşa gelür 73/3
‘Aceb şu yirde var m’ola/ Şöyle garîb bencileyin 277/1
Hiç kimsene bencileyin derde girftâr olmadı 386/2
Hak Çalab’um hak Çalab’um sencileyin yok Çalab’um/ Günâhluyam
yarıgagıl iy rahmeti çok Çalab’um 186/1
1.7. +mAn Kökeni konusu hala tartışmalı olan bir ektir. Diğer birçok
araştırmacıyla birlikte Atalay, man/men’in kökünü -insanlığın belki de ilk
kelimesi olarak 1. şahıs zamirinin birçok dilde ortak olduğunu bildirerek-
‘ben’ zamirine bağlar (Atalay, 1940: 10). Ekin benzerlik, gibilik fonksiyonu
açısından bu mantıklı görülmekle birlikte Güllüoğlu’nun çalışmasından
anlaşılacağı üzere tek işlevi bu değildir. Diğer fonksiyonları yanında
“benzerlik, gibilik, pekiştirme, mübalağa” ile ilgili ekin görev aldığı 27 örnek
tespit edilmiştir (Güllüoğlu, 2019: 585).
Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 313/1
1.8. +sı Eski Türkçede gibilik, benzerlik yapan +sIg ekinin Eski
Anadolu Türkçesine gelindiğinde hece sonundaki g’lerin düşürülmesi ile
ortaya çıkan şeklidir.
Korkaram söylemeğe şeri’at edebinden/ Yohsa eydeydüm sana dahı
ayruksı haber 26/8

137
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Boncuk degül sır sözü gel gidelüm ko sözi/ Dostı görmez baş gözi
ayruksı basar gerek 135/18
2. Alıntı isim+ Alıntı Eklerle Oluşturulan Benzetmeler
2.1. +âne[F] gibi, yaraşır, yakışır, -e lâyık anlamlarına gelen ek.
Her kim merdâne gelsün meydâna 79/5
Gözleri giryân ciğeri püryân/ Olmışlar hayrân divâneler var 79/6
Yûnus miskin mestânesin sen seni gör ko bunları 154/6
Gerçek sana ‘âşıkısam ‘ârlanmaklık nemdür benüm/ Şükrâne cânumı
virem ger melâmet tonın geyem 209/5
2.2. sâz / +sâz[F] sonuna geldiği kelimelere “yapan, eden hazırlayan
anlamında Farsça birleşik sıfatlar oluşturur.
Dem-sâz[F]: uygun arkadaş, dost, sırdaş.
Yine rahmeti bî-kıyâs yine ‘işret oldu dem-sâz 312/ 2
Sâz-kâr: uygun, muvafık
Dünyâ vü ‘izzet ‘ışkıla bunlar sâz-kâr olmadı 2/6
Dört muhâlif nesneden dört dîvârun / sâzikâr eyledi virdi kerâmet 19/2
2.3. vâr[F]/+vâr[F] sonuna geldiği kelimelere 1. Benzetme anlamı
katar 2.Sahiplik, maliklik bildirir 3.
Kamu endîşeden kalmış ne düşvâr hâlleri gördüm 207/3
Mansûr vâr oldum bugün ber-dâr iden gelsün berü 287/1
3. Bildirme Ekleri ile Oluşturulan Benzetmeler
Eklendiği isim ve isim soylu sözcükleri yargı bildiren konuma çeken
bu ek; benzetme edatının kullanılmadığı benzetmelerde yani eğretilemelerde
benzetmeyi sabitleştirmek, vurgulamak, inandırıcılığı artırmak amacıyla
kullanılır (Savran, 2008: 176). Gramer kitaplarında ekin görev tanımları
arasında “benzetme” yer almasa da edebi sanatlar açısından bakıldığında
“yerine koyma, öyle sayma” yani benzetme görevinin varlığı kabul
edilecektir. İsim cümlelerinde yüklem görevinde, fiil cümlelerinde zarf
görevinde veya yüklem görevinde karşımıza çıkar.
3.1. Şahıs Bildirme eki +Am
Şöyle mücrimem yolda mücrimler benden server 41/1

3
lugatim.com/s/var

138
F. Sibel BAYRAKTAR

Ben bülbülem dost gülümdür bilün gülüm solmaz benüm 108/2


Ya’kûbam agladum Yûsuf içün çekdüm firâk 228/2
Bulut olup göge agan yağmur olup yagan benem 194/1
Top benem çevgânı aldum çalaram 389/6
3.2. Şahıs Bildirme eki +sUn
Sensün bana cân u cihân sensün bana genç-i nihân 8/5
Sensün bu benüm sultânum bu cânlar içinde cânum 16/6
Sen sultânsın ben kulam sen gülsin ben bülbülem 334/2
3.3. Şahıs Bildirme eki +dIr/+dUrUr
Bu dünye bir gelindür yeşil kızıl donanmış 86/3
Yûnus bu sözleri çatar sanki balı yaga katar/ Halka metâ’ların satar
yüki güherdür tuz degül 166/6
Bu dünyâ bir lokmadur agızdadur çeynenmiş/ Çeynenmişi ne dutmak
hâ sen anı yutdun tut18/4
Dervişlik bir pîşedür hırkacugı mîşedür 149/9
Benüm cânum bir kuş durur gevdem anun kafesidür 204/4
Uçmak hod bir tuzak durur eblehler canın tutmaya 1/7
4. İsimden Fiil Yapma Ekleri ile Oluşturulan Benzetmeler
4.1. +lAn- İsimden fiil yapan +lA ekine dönüşlülük eki -n getirilmiş
bu biçim, bir örnekle karşımıza çıkar.
Her kime kim dervişlik bağışlana/ Kalbı gide pâk ola gümüşlene
324/1
5. Benzerlik Oluşturan İsimler ve Sıfatlar: Bu bölümde yer alan
isim soylu sözcükler, bir şeyi bir başka şeye benzetirken kıyaslama, bağlantı
kurma, uygunluk gibi anlamlar içeren sözcüklerdir. Yunus’ta Tanrıdan
bahsederken bunun tam tersi yapılmış; bî- kıyâs, bî- nazîr gibi
kıyaslanamazlık, benzerinin olmazlığını vurgulayan sözcükler tercih
edilmiştir.
5.1. ‘Aynı [A+F] birbirinin eşi, ayırt edilemeyecek kadar benzeri,
tıpkısı. Benzetme derecelendirmesinde en üst seviyedeki benzetme bildiren
sözcüklerden birisidir.
‘Aynı hırs ol olmışdur nefsine ol kalmışdur/ Kendüye düşmân olmış
yavuz yoldaşa benzer 66/5

139
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

5.2. Bayagı Sözlüklerde evvelki, eskisi gibi, önceki, deminki, her


zamanki gibi, alelade, adi4 anlamlarında kullanılan sözcük “daha öncekine
benzeme” anlamıyla konumuzla ilgili bir sözcük konumunda
değerlendirilmektedir.
Hemân taş gine bayagı hünerlü taş olur degül 157/3
Hakk’a şükür kim hâlüm bayagıdan hoş oldı 394/6
5.3. Bir Aynı, benzer. Benzetme derecelendirmesinde en üst
seviyedeki benzetme bildiren sözcüklerden birisidir.
Bu cihana gelmedin ma’şûkıla bir idüm/ Kul huva’llâh sıfatlu bir bî-
nişân nûr idüm 223/1
Kamusın bir gör kemterin er gör 353/3
Bu kamu hâs u ‘ânı bir ma’denden eyledi 358/4
Kamu bir yire gider kimse nicesi yiter 358/7
5.4. Böyle bunun gibi, buna benzer. Sıfat ve zarf görevlerinde
benzetme, kıyaslama görevlerinde kullanılır. İsim cümlelerinde yüklem
görevinde de yer alır.
Böyle latîf bezenüben böyle şîrîn düzünüben 21/3
Yavuz işe eyü ad böyle fitne kanda var 41/4
Yaşum niçe dine benüm böyle ‘acâyib derdile 317/1
Kalem çalınıcak görgil haber böyle durur bilgil 177/8
Bize bizden ulular inen eyü hûlular/ Ol eyü ‘amellüler haber böyle dir
gider 35/3
Cevherîler katında kâ’ide böyle durur 254/7
Bizüm bâzârumuzda yokluk alur müşteri/ Çün iş böyle harîdâr varını
yağmaya virdük 143/4
5.5. Çift[F] tek olmayan.
Bir serçenün kanadın kırk kanluya yükletdüm/ Çifti dahı çekmedi kaldı
şöyle yazılı 407/4
5.6. Denk ağırlık bakımından eşit olan. Mec. uygun, nitelik yönünden
eşit.
Şimdi dirsin seni oda urayım/ Şerri bir denk artugısa göreyim 417/ 20

4
Paçacıoğlu, 2016: 112.

140
F. Sibel BAYRAKTAR

5.7. Hemân/ Hemen[F] aynı şekilde, öylece derhal. TDK Sözlüğünde


zarf görevinde “aşağı yukarı” anlamında verilmiştir. Günümüz Türkçesinde
ikileme olarak kullanıldığında “tam değilse bile ona yakın” anlamında
kullanılan sözcük, benzetmenin nispeten sınırlı olduğunu bildirir.
İy bî-çâre Yûnus hemân deriş olubilsem dervîş 123/7
Hemân bu bî-çâre Yûnus ‘ışkıla âşinâyımış 125/7
Sinün hemân bir adım yir gel gör âhîr nedür bu fâl 153/3
Yûnus degül bunı diyen kendüligidür söyleyen/ Kâfir olur inanmayan
evvel-âhir hemen benem 193/14
5.8. Kıyâs [A] TDK Sözlüğünde “bir tutma, denk saymak
karşılaştırma, oranlama, mukayese” anlamları verilmiştir. Bildiğimiz gibi
benzetmeler bir anlamda diğeri ile mukayese etme, benzerlik seviyelerini
tespit etmeye çalışma eylemleridir.
Ne oran u kıyâs ne nakş u nişân 48/4
5.9. Mesel/ Misâl/ Misl [A] örnek olarak alınılabilen, gösterilen şey,
örnek. Yunus Emre’de diğer benzetme unsurlarıyla birlikte kullanıldığına da
tanık oluruz.
‘Işkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer 66/1
‘Âşıklara iş bu suret meselâ bir gönlek gibi 32/6
Bu dünyânun meseli bir ulu şâra benzer 69/1
Kim benzedür misl ü misâl hâşâ anı benzetmeyem 183/2
Tâlib meseli ırmak, mürşid meseli deryâ 229/3
Ululardan meseldür işitdügün varışa 300/7
Câhil ile ‘ârifün meseli şuna benzer 352/5
Kim benzedür misl ü misâl hâşâ anı benzetmeyem 183/2
‘Işkunun cefasından dünin günin aglaram/ Akan bunar ne misâl
gözden inen yaşlara 330/4
Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 313/1
‘ışkunun cefasından dünin günin aglaram/ Akan bunar ne misâl
gözden inen yaşlara 330/4
5.10. Mukâbil [A] bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeye karşılık
olan. Bu anlamıyla eşitlik anlamı düşünülmelidir.
Yârün sana mukâbil tapusında sücûd kıl/ Çıkar cigerün yidür eger
çâren varısa 300/6

141
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

5.11. Muvafık [A] Uygun, yerinde, denk. Benzerlik anlamı nispeten


uzaktır.
Yûnus sen ‘âşıkısan ‘ışka muvafıkısan / Korkma ulaşıgısan ne olursan
olasın 261/7
5.12. Oran mukayese, iki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk,
orantı, tenasüp.
Ne oran u kıyâs ne nakş u nişân 48/4
5.13. Sâz-kâr[F] uygun, muvafık
Dünyâ vü ‘izzet ‘ışkıla bunlar sâz-kâr olmadı 2/6
5.14. Sıfat[A] Bir kimse ya da şeyin sahip olduğu nitelik, ona ait olan
özellik, hal ve vasıf. Aşağıdaki örneklerde benzetme özelliği açıktır.
Eyyûb’layın sabr eyle Ya’kûb’layın çok agla/ Yûsuf-sıfat sen dahı
Ken’ân’a irişince 309/4
Eydür Yûnus kim hakikat ben Mecnûn oldum ‘âkıbet / N’ola disen
Mecnûn-sıfat hoş tutunuz Mecnûn’umı 409/6
5.15. Sıfatlu [A+T]
Bu cihana gelmedin ma’şûkıla bir idüm/ Kul huva’llâh sıfatlu bir bî-
nişân nûr idüm 223/1
5.16. Şebih[A] Benzer mümâsil.
Hakikat ‘ışkdur ‘ıyân görsün ol şebih beyân 295/9
5.17. Temsil [A] TDK Sözlüğündeki anlamları “birinin ya da bir
topluluğun adına davranma, söz gelişi” olarak verilmiştir. TDK Sözlüğünde
Sözgelişi “bir düşünceyi açıklamak için örnek gösterileceğinde o örneğe giriş
olarak söylenen bir söz, söz gelimi, söz misali, temsil, söz temsili, örneğin,
mesela, bilfarz” açıklaması yapılmıştır.
Niçe bu temsilleri söyleyesin yüriyüp/ Yûnus sen sa’y idegör derdün
içün dermana 313/12
5.18. Teşbih [A] benzer, misil.
Münkir sözünü bilmez sözü ileri varmaz / Neye teşbih idersin anlamaz
düşe benzer 66/8
5.19. Tuş Denk, benzer, eş. İsim olarak kullanılabildiği gibi yardımcı
fiillerle de fiil özelliği kazandırılarak kullanılmıştır. “rast gelmek” anlamı
daha baskın görünmektedir.
Her şahsun kendü tuşın kendüye tuş eyledi 335/8

142
F. Sibel BAYRAKTAR

5.20. Tutaş yakın, yaklaşmış. Benzerlik ifadesi görecelidir.


Kaçan kim ol dilber benüm gözlerüme tutaş oldı 354/1
5.21. Uyak uymuş, benzemiş.
Kişi neyi severse cânın ana uyakdı 363/6
5.22. Yalan/ Yalancı/ Yalancılık TDK Sözlüğünde “yalan” sözcüğü
“uydurma” olarak; “yalancı” sözcüğü de 2. anlamında “gerçek olmayan,
gerçeğe benzetilmiş” olarak verilmiştir.
‘Azâzî da’vî kıldı da’vîsi yalan oldı/ Yalan da’vî kılanlarun pes cezâsı
‘azâb durur.47/5
‘Ârif cân virür tuymaz yalancı mala kıymaz/ Yalanıla gerçeğe beraber
tutmayalar 57/6
Çün âhirete kavîsin ko bu yalancı da’visin 148/7
Yalancılık eylemegil ‘ışka yalandur dimegil/ Bunda yalan söyleyenün
anda yiri zindândadur 65/4
5.23. Yakın Benzeyen, andıran, yaklaşan. Yakınlık daha çok mesafe,
uzaklık açısından yer almakla beraber soyut anlamda yakın olmak, bir olmak
anlamları ile de kullanılmıştır.
Sen kim didün yâ Rab bana ben yakınam senden sana/ Çün yakınsın
benden bana görklü yüzün göster bana 14 /3
Niçe yakınsın bana sen müştâk u hasret sana ben 14/4
Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür 89/1
Dostlar öğüt virür bana gitgil anun yakınından/ Daha yakın varam
meğer andan ayruk varımazam 174/6
Ol dost bana benden yakın hikmet bilen bulur Hakkın 253/8
6. “Benzersiz” Anlamındaki Yapılar
Yunusta şiirlerin yazılış gayesi ile benzerlik yanında benzemezlik
durumu da beyan edilmek için kimi yapılar tercih edilmiştir.
6.1. Bedi’[A] eşsiz, örneksiz, benzersiz
‘Âşıka ‘izzet ü ‘âr va’llâh bedi’ bu haber 135/6
6.2. Bî-nazir[A] Benzersiz.
Niçe nişân eydibilem misli yog anun bî-nazîr 53/4
6.3. Bî-kıyâs[A] Ölçüsüz, mukayese edilemeyen.

143
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Bile idüm Hazret’de ol bî-kıyâs kudretde/ Ne şeriküm varıdı ne


kimseyle yâr idüm 223/3
Yine rahmeti bî-kıyâs yine ‘işret oldu dem-sâz 312/ 2
6.4. Menendün yok [F+T] Benzer, eş. Tek bir örnekte “benzersiz”
anlamına gelecek şekilde “yok” sözcüğü ile beraber kullanılmıştır.
Câna cânsın gümânsuz hîç menendün yok senün 147/8
6.5. Misli yog[A+T]
Niçe nişân eydibilem misli yog anun bî-nazîr 53/4
7. Benzerlik Oluşturan Zamirler
Bulutlayın seyrân idüp ‘ârşa yakın varan benem 177/3
Bulutlara hüküm sürüp yağmur olup yağan benem 177/4
Sensün bana cân u cihân sensün bana genç-i nihân 8/5
Sensün bu benüm sultânum bu cânlar içinde cânum 16/6
İki cihân güneşi sensün yâ Resûla’llâh 344/2
Her gelen oldur giden ol görünen oldur gören ol/ Ulvî vü süflî
cümleten oldur ger bana görine 14/5
Üstâd ‘aybun örte dursun oldur üstâdlar sultânı 412/13
8. Benzerlik Oluşturan Zarflar
8.1. Anca böylece, bu biçimde
Anca yatasın sinde görünce kıyâmeti 385/2
Niçe yıllar ‘ömr sürdüm/ Anca aglayuban güldüm 413/1
Yazuklarumuz tartıla anca perdeler yırtıla 9/7
8.2. Böyle TDK Sözlüğünde zarf görevindeyken “bu yolda, bu
biçimde” anlamları verilmiştir.
Ger böyle olmazısan dostun dimegil bayık 131/3
Az görme çok gör anı böyle gelmişdür tarik 131/4
Ger böyle akarısa zîr ü zeber eyledi 356/10
Bunu böyle bilmeziken bir ‘aceb makâmdayıdum 168/2
Yuvandan yavrun aldılar seni dîvâne kıldılar/ Zamân böyl’olur didiler
söyle bülbülcüğüm söyle 282/5

144
F. Sibel BAYRAKTAR

8.3. Öyle TDK Sözlüğünde zarf görevindeyken “o yolda, o biçimde,


o tarzda, o denli, o kadar, o derece” anlamları verilmiştir.
N’itsün ezel bezminde öyle çalındı kalem 202/9
Öyle idüpdür ol beni seçemezem dünden güni 216/3
Yûnus öyle esirdür ol kapuda/ Diler ki olmaya ebedî rahat 20/11
8.4. Sanki TDK Sözlüğünde “farz edelim ki, güya, sözüm ona, sözde”
anlamları verilmiştir.
Yunus bu sözleri çatar sanki balı yaga katar166/6
8.5. Şöyle “şunun gibi, şuna benzer biçimde, şu biçimde”
anlamlarında zarf görevindedir.
Şöyle dirilgil hulkıla ölicegiz söyleşeler/ Bâkî dirlik budur cânum
yavuz adıla gitmegil 159/2
‘Îsâ ki Meryem’e varur şöyle varam ben ol Hakk’a 173/4
Şöyle yavı kılam beni isteyüben bulımazam 189/1
Hak katında nazı geçti şöyle yüzi yire durur s.60/6
Yudum şöyle meyyitimi miskînem aran yetimi 108/2
Şöyle sanurlar beni zerrece günâh itmez 117/6
Şöyle tüvângerdür ol assı ziyandan fârig 126/7
Şöyle hayrân eyle beni ‘ışkun adına yanayın 268/1
‘Aceb şu yirde var m’ola/ Şöyle garîb bencileyin/ Bagrı başlu gözi
yaşlu/ Şöyle garîb bencileyin 277/1
8.6. Cümlenin Zarfı Olan Gibi Edatı
Irmak gibi ben çaglaram gâh gülerem gâh aglaram 187/2
Taşdun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın 270/1
Bu yir altun taş gibi deprenmez kâ’im turur/ Bu gök üstün taş gibi
gerek kim her dem döne 313/6
Bârî koyuban kaçmasan / Göçgünci gibi göçmesen 384/6
9. Benzerlik Oluşturan Bağlaçlar:
Bağlaçlar kelimeleri, kelime gruplarını, cümleleri ve hatta paragrafları
şekil ve anlam bakımından birbirine bağlayan görevli yapılardır. Bağlanan
ögeler biçim ve anlam bakımından birbirleriyle ilişkilidirler; konu ve anlam
bütünlüğü, sözde süreklilik gibi işlevleri vardır (Korkmaz, 2009: 1094). Bu
nedenle aralarında kimi benzerlik veya zıtlıklar oluşması söz konusudur.

145
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Bizim çalışmamızın evreninde aşağıdaki bağlaçlar zikredilen örneklerde


benzerlik ilişkileri kurmuştur.
9.1. Eyle ki
Eyle ki dost olmış iken nice iş düzülmiş iken 87/4
Havf ü recâ sende yok eyle ki bir Tatarsın 248/4
Eyle ki karga diler bülbülden ayrılmaga 352/4
9.2. Hem ...hem[F] Görevdeş ögeleri eşitlik ve birlikte olma yahut da
karşıt olma işlevi ile sınırlar (Korkmaz, 2009: 1110) Aşağıdaki örneklerde
hem..hem bağlacının yakın anlamdaki sözcükleri bir araya getirdiği görülür.
Fidî bu ‘ışka cânum dînüm olsun/ Bana hem dîn ü hem îmâ-ı ‘ışkdur.
90/10
Bu şehir içinde uğru hem kâzî hem sultân nedür 94/2
Hem gönülde hem cândadur hîç kalmadı gümânumuz 118/8
9.3. Niçe ki
Niçe ki muhkemise tahtaları geminün 29/6
Niçe ki ben seni sevem ecel eli irmeyiser 190/5
9.4. Meger [F] TDK Sözlüğünde “bilinmeyen, farkında olunmayan
bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki”; Kubbealtı
Lügati’nde “oysaki, halbuki anlamıyla önceden farkına varılmayıp sonradan
anlaşılan bir durumu bildirir. Eski. Ancak, yalnız, fakat, şu kadar ki, illa gibi
anlamlarla istisna belirtir. Meğerki bağlaç” Açıklamaları sözcüğün zıtlık
bildiren bir bağlaç olduğunu işaret etmesine karşın aşağıdaki beyitlerde
örnekleme, benzerlik ilişkisi kurma amacı görülmektedir.
Yûnus Emre bu dünyâda iki kişi kalur dirler/ Meger Hızır-İlyâs ola
Âb-ı Hayât içmiş gibi 388/7
Yine esridi Yûnus Tapduk yüzin görelden/ Meger anun gönlinden bir
cur’a şerbet içti 391/5
9.5. Sanki Hacıeminoğlu’na göre ““gibi gelmek, farz etmek”
anlamındaki sanki bağlacı ve bu bağlaçla aynı kökene sahip sankim, sanasın,
sanasın kim gibi cümle kökenli kimi bağlaçların kullanımlarına ilk defa Eski
Anadolu Türkçesi döneminde rastlanmıştır (1992:190). Genellikle başına
geldikleri cümleleri benzerlik ifadesiyle kendilerinden önceki unsura
bağlarlar (Ergin 1986:356). Cümlelerin kalıplaşmasıyla oluşmuş olan bu
bağlaçlar yargı bildirmezler ve tamamen bağlaç işlevi kazanmışlardır (Salan,
2015: 999).
Yunus bu sözleri çatar sanki balı yaga katar166/6

146
F. Sibel BAYRAKTAR

9.6. Şöyle ki
Çün ben beni unutmuşam şöyle ki sana gitmişem 52/4
Deryâ-yı ummân olmışam Güherlere kân olmışam/ Şöyle ki hayrân
olmışam kendözüme gelimezem 189/2
10.Benzerlik Oluşturan Fiiller Türkçede benzetmeler isim soylu
sözcükler le zengin bir malzemeye sahip olmakla birlikte bu görevi üstlenen
fiiller de hatırı sayılır miktardadır.
10.1. Bil- TDK Sözlüğünde bu fiilin anlamlarından biri: “5. (nesnesiz)
sanmak, varsaymak, farz etmek” olarak verilmektedir. Paçacıoğlu “tanımak,
bilmek, haber almak, sanmak” anlamlarını belirtmiştir (126). Aşağıdaki
örneklerde TDK Sözlüğündeki 5. anlamı ile tam uyumlu olduğu
gözlenmektedir.
İy bana eyü diyen benem kamudan yavuz/ Alnumı ay bilürem bu
gözlerümi yılduz 106/1
Nefsini düşmân bilenler konar Tûbâ dallarına 345/6
Sen Süleymân köşkinde taht kurup oturdun bil/ Dîv ü periye düp-düz
hükümler eyledün tut18/2
10.2. Birik- toplanmak, bir araya gelmek, birleşmek, aynılaşmak, bir
olmak (Paçacıoğlu: 131).
Sana biriken birlik oldur ebedî dirlik/ Senden ayrugı bildük cümle
kuru efsâne 320/4
İkilik dutan kişi niçe birike birle 338/5
10.3. Benze- Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına
benzeyen veya ona eş olan. Yunus Emre Divanında “benzer” redifli iki şiir
bulunmaktadır. (66. ve 69. Şiirler) Fiilin değişik çatı ekleriyle genişletilmiş
biçimleri de görülür. Bazı beyitlerde diğer benzetme öğeleri ile beraber
kullanılmıştır.
İşidün iy yârenler ‘ışk bir güneşe benzer/ ‘Işkı olmayan gönül misâl-i
taşa benzer 66/1
Bu şârun evvel dadı şehd ü şekerden şîrîn/ Âhir acısını gör şu zehr-i
mâra benzer 69/3
Bu şârdan üç yol çıkar biri cennet biri nâr / Birisinün arzûsı maksûd
dîdâra benzer 69/7
Bu dünyânun misâli benzer bir değirmene 313/1
Miskîn âdem oğlanını benzetmişler ekinciye

147
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Oluk-su Hak varlığı evliyâdur çarh igi/ Çarhı çarha benzetmiş aferin
benzedene 313/3
Kim benzedür misl ü misâl hâşâ anı benzetmeyem 183/2
Miskîn âdem oğlanını benzetmişler ekinciye
10.4. Di- TDK Sözlüğünde 7. anlamında “oranlamak” ve 11.
anlamında “saymak, kabul etmek” verilmiştir. Kanar’ın ve Paçacıoğlu’nun
sözlüklerinde bizim incelememiz açısından karşılıkları bulunmamaktadır.
Aşağıdaki örnekler günümüz Türkçesindeki 7. ve 11. anlamları ile
uyumludur.
Dervîşlik didükleri hırka ile tâc degül 162/1
Uçmak uçmagum didügün mü’minleri yeltedügin 234/4
Güher didükleri ‘ilm-i hünerdür 263/5
Aguya bal diyü barmak uzatdum 258/8
Aguya bal diyü barmak uzatdum 258/8
Yûnus’ı ‘âşık diyüben zinhar özenüp gelmenüz 2/9
10.5. Dön- TDK Sözlüğünde 5. anlamı “bir şeyi andıracak duruma
girmek, benzemek” verilmiştir. Kanar’da 3. anlamı “andırmak, benzemek”,
Paçacıoğlu’nda “benzemek” anlamları yer alır.
İllâ ‘ömür kâsırlıgın anıcagız rengi döner 28/4
Rengi döner günden güne toprağa dökilür gine 28/5
‘Işkı var gönül yanar yumşanur muma döner 66/3
‘Işk durur âfet belâ döndürür hâlden hâle 68/4
10.6. Gel- TDK Sözlüğünde “gibi gelmek: sanısı vermek, sanısı
yaratmak” karşılıkları verilmiştir. Aşağıdaki örneklerde de “gibi” benzetme
edatının söylenmeden bu anlamda kullanıldıklarını tanıklıyoruz.
Dinle kuşlar ünini niçe dürlü sâz gelür 23/2
Zemâne vefâları cefâ gelür Yunus’a 310/10
Namâz kıluram diyüben münkir gelmen dervîşlere 109/3
Hele bana şöyle gele şol göz açup yummış gibi 388/1
10.7. San- TDK Sözlüğünde “bir şeyin olma veya olmama ihtimalini
kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek,
zanneylemek, gibi gelmek, farz etmek, bir şey veya kimsenin …olduğunu
düşünmek” anlamları yer almaktadır. Paçacıoğlu’nda san isim olarak
“benzeme, benzer” anlamında ve san- “zannetmek, saymak, sayılmak”

148
F. Sibel BAYRAKTAR

anlamlarıyla yer almaktadır. Yûnus Emre Dîvanında fiil değişik ekli


kullanımlarıyla “farz etmek, öyle saymak” anlamında kullanılmıştır.
Ben sanuram key bilürem uş şidi bildüm bilmezem 192/7
Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmış gibi 49/2
Bir dem sanasın katredür bir dem taşar ‘ummân olur 49/4
Sanasın bülbülem gül-zâre karşu 289/3
Sarrâflığı öğrenmeyen bu gevheri boncuk sanur 402/5
Kendüye yaramazı biregüye sanan ol/ Adı müselmân anun kendü
benzer kişîşe 293/3
10.8. Say- TDK Sözlüğünde 5. anlamı “var saymak, tutmak, farz
etmek” anlamında Paçacıoğlu’nda “yerine kabul etmek” anlamındadır.
Bu tevhîd tonını geyen varlığını yoga sayan/ İş bu yola kâyım turan
mutlak bilün ol er durur 61/9
10.9. Soyak- TDK Sözlüğünde yer almayan sözcük Paçacıoğlu’nda
“aslına dönmek” anlamında verilmiştir.
Sevdükli sevdügile bile kopısar yarın/ Benüm işüm yarına koymaz bu
gün soyakdı 363/5
10.10. Tut- TDK Sözlüğünde 21. anlamında “varsaymak, farz etmek”;
38. anlamında “bir kimsenin yerini almak” verilmiştir. Paçacıoğlu’nda “farz
etmek, saymak” anlamları yer alır.
Sen Ferîdûn haznesin Nûşirevân gencile/ Kârun mâlını dahı sen
mâluna katdun tut 18/3
Her bir nefes kim gelür, keseden ömr eksilür/ Çün kese ortalandı, sen
anı düketdün tut 14/6
Senün gibi cân var iken âb-hayât isteyeni/ Karanulıga gireni ben anı
hayvân tutaram 180/5
‘Ârif cân virür tuymaz yalancı mâla kıymaz/ Yalanıla gerçeği berâber
tutmayalar 57/6
10.11. Uy- TDK Sözlüğünde 1. anlamı “ölçüleri birbirini tutmak”, 2.
anlamı “renk biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek” 3. anlamı
“zevke, anlayışa uygun düşmek, 4. anlamında “bir inanca, bir anlayışa, bir
duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek” 6.
anlamı “uygun düşmek, münasip olmak” yer almaktadır. Paçacıoğlu’da da
“tabi olmak” ve “izinden gitmek” anlamları verilmiştir. Geçen zaman içinde
anlamında değişiklik olmadığı ve egemene tabi olarak ona benzemek

149
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

anlamında soyut bir benzeme eylemi ile konumuza dahil edilebileceğini


düşünüyoruz.
Bildük gelenler geçdiler gördük konanlar göçdiler/ ‘Işk şarâbın içen
cânlar uymaz göçmeğe konmağa 1/9
10.12. Yoyıl- Paçacıoğlu’nda ve Kanar’da “silinmek yok olmak”
anlamıyla yer alan fiil, Dîvan’ın sözlüğünde “eski haline dönmek, geri
gelmek, bozulmak” olarak verilmiştir. Biz uzak bir ilgi kurarak bu fiili de
konumuza dahil ettik.
Birligünden öte hîç şerîkün yok/ Kim noksân irgüre hükmün yoyılmaz
107/8
11. Benzerlik Oluşturan Yardımcı Fiiller
Bilindiği gibi yardımcı fiiller kendilerinden önce gelen isim soylu
sözcüklere ve bazen de fiilimsilere eklenerek birer anlam kazanmışlardır.
Aşağıda yer alan yardımcı fiiller, birleşik fiil oluşturdukları sözcüklerin
anlamında benzerlik oluşturmaya da yardımcı olmaktadırlar. Yaklaşma fiili
de bu madde içinde verilmiştir.
11.1. Bağla- deyimler oluşturur.
‘Işk hîç bir nesneye mesel bağlasam olmaz 254/5
‘Işka mesel bağlanmaz ‘ışk işi hisâb olmaz 264/6
Îmân bilüne baglanup dîn tonın tonanmaz misin
11.2. Eyle-
Gönlüni dervîş eyle dostıla biliş eyle 167/2
Havf u recâ sende yok eyle ki bir Tatarsın 248/4
Her şahsun kendü tuşın kendüye tuş eyledi 335/8
11.3. İt-
Kendülügünden geçeni togan ider mâ’şuk anı/ Ördeğe kekliğe salar
süre irüben tutmağa 264/5
11.4. Ol-
‘Işksuz âdem hayvân olur hayvân öğüt bilür degül 157/1
Ezelden bileyidim Elest’de Belâ didüm/ Ol kadimî denizden sil olup
akup geldüm 217/3
Dün gün işüm budur hemân nefsüme bir Tatar oldum 222/6
Ay oldum ‘âleme togdum bulut oldum göge agdum/ Yağmur olup yire
yagdum nûr olup güneşe geldüm 224/6

150
F. Sibel BAYRAKTAR

Cânum ‘ışkun külüngine Ferhâd olup dutdum başum 226/4


Cânlar cânın bulasın sen dahı cân olasın 303/6
Nefs ili oldı harâb kibr ayaklarda türâb/ Gitti perde vü hicâb dost
gözüme tuş oldı 394/5
Bu dünye bir bâzârdur suretler olmış dükkân 395/3
Saladur kime gark olmak dilerse/ Yunus bu bahre gavvâs ol gir indi
411/10
11.5. Yaz- Yaklaşma fiili olarak bir örnekte karşımıza çıkmaktadır.
Kaf Tagın’ndan bir taşı şöyle atdılar bana/ Öylelikle yire düşdi
bozayazdı yüzümi 407/8
12. Benzerlik Oluşturan Edatlar
Benzetme ilgileri kurulurken söz dizimi açısından bir bağlayıcıya
gerek duyulur, bu görevi benzetme edatları üstlenir. Türkiye Türkçesinde ve
diğer Türk lehçelerinde bu bağlayıcı genellikle bir son çekim edatıdır ancak
isim hâl eklerinden eşitlik ve vasıta ekleri ile bazı cümle bağlayıcıları da
benzetme yapısı kurmakta kullanılır (Altun, 2012: 166) “Eski Anadolu
Türkçesinin genelinde olduğu gibi Yunus Emre’de de temel benzetme işlevi
gibi edatının üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun yanında kullanım sıklığı çok
daha seyrek olmakla birlikte bigi ve tek edatı da kullanılmıştır.
12.1. Gibi Edatı “Türkçenin her devrinde ve şivesinde çok yaygın bir
kullanılışı olan kibi, Batı Türkçesinde gibi telaffuzu ile kullanılmaktadır”
(Hacıeminoğlu,1992: 41) -e benzer anlamındaki bu sözcük “İsimlerin yalın
ve iyelik ekli halleri ile zamirlerin de hem yalın hem de ilgi hali ile kullanılır.
Bazen benzetme edatı bazen de cümlenin zarfı olur” (Hacıeminoğlu,1992:
41). Dîvan’da en çok başvurulan benzetme yoludur. Dîvan’da 388. şiir gibi
edatıyla kafiyelenmiştir.
12.1.1. Özel isimler yoluyla benzetme:
Yûnusdur dervîşler kulı Tapduk gibi serveri var 27/7
Mahkûmısan sen bu işe münkir gibi dime n’işe 40/5
Gerçek İsmâîl gibi kurbân olasum gelür 46/7
Bir dem gelür ‘Îsâ gibi ölmişleri diri kılur 49/12
Mecnûn gibi âvâre 71/11
‘Abdü’rrezzâk gibi yanup giryân olayın bir zaman 253/6
Bin yıl cefâ çekmeyince Nûh gibi/ Tûfânında gemiye bindürmeye
326/4

151
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Hulkun olmayınca Muhammed gibi /Hak dîdârın sana göstermeye


326/7
Şol Kârûn gibi dünyâ kovanı 353/5
‘Alî gibi er gerek iş bu sırra eresi 378/3
Ol meclisin ‘âşıkları İbrâhîm Edhem’dür biri/ Belh şehri gibi bin ola
her gûşede vîrânesi 406/4
Bizüm meclis mestlerinün demleri Ene’l- Hak olur / Bin Hallâc-ı
Mansûr gibi en kemine divânesi 406/5
Kıl gibi Sırâtdan Âdem mi geçer / Yâ üzilür yâ tayanur yâ uçar 417/12
12.1.2. İnsana benzetme
Hak yolına er gibi turmayan ‘âşık mıdur 36/2
Bu ayruk ‘âşıklar gibi yokdur arâyişüm benüm 204/6
Tıfl-ı nev-reste gibi eteğin a idinüp 255/3
Harâmî gibi yolıma arkurı inen karlu dag 270/5
12.1.3. Doğaya benzetme
Seni gördüm güneş gibi Cennet bana zindân gibi 52/6
İlk yaz güneşi gibi mevc urup toga geldüm 196/11
Gel beri tagılmayalum katre-i bârân gibi 200/5
Pervâne gibi oda yanmayan ‘âşık mıdur 36/5
Bilürsin dünyâ seveni baykuş gibi vîrândadur 44/3
Miskîn âdem oğlanı nefse zebun olmışdur/ Hayvân cânâvâr gibi
otlamağa kalmışdur 76/1
Yaban cânâvârı gibi bilinler anda şeş eder 80/3
Gice gündüz oglancuklar söyleriken bülbül gibi 82/6
12.1.4. Nesnelere benzetme
‘Âşıklara iş bu suret meselâ bir gönlek gibi 32/6
Seni gördüm güneş gibi Cennet bana zindân gibi 52/6
Kargu gibi uzunboylu gül yüzlü hatunlar yatur 82/7
Hallâc panbugı gibi bunda atılup geldüm 191/13
Gönlümüz oldı ulu şâr o şâr gibi yâ kanda var 222/4

152
F. Sibel BAYRAKTAR

12.1.5. Zamirlerin İlgi Hali ile Gibi edatı zamirlerle birleşirken


genellikle ilgi durumu isterler (Korkmaz, 2009: 1062).
12.1.5.1.Benüm gibi
‘Işk yolına cân fidî benüm gibi sâd-hezâr 26/6
Benüm gibi mücrim kul gel iste bir dahı bul 41/2
Benüm gibi bu cihana yüz bin gelürse az ola 169/6
12.1.5.2. Senün gibi
Zihî devlet benüm bugün kim senün gibi yârüm var 43/1
Anuniçün cânlulara senün gibi ma’şûk gerek 144/2
Senün gibi cân var iken Âb-ı hayât isteyeni 180/5
12.1.5.3. Anun gibi
Anun gibi ma’şûkanun haberini kim getürür 17/5
Anun gibi pâdişâha kimün gözi duş olursa 73/6
Anun gibi ma’şûka kim gönül virdiyise 126/9
Anun gibi dîn ulusı hâç öpdi çaldı nâkûsı 130/6
Hayvân durur anun gibi tagda yürür sürü sürü 408/6
12.1.5.4. Bizüm gibi
Erenlerün gönlinde ol sultân dükkân açdı/ Niçe bizüm gibiler anda
konuban göçdi 391/1
12.1.5.5. Bunun gibi
Bunun gibi gönül ile niçe dirlik idebilem 104/3
Bunun gibi sâlûslık çün kim elüme girdi 106/5
Bunun gibi tertîbile işüm niçe başa vara 214/3
12.1.5.6. Şunun gibi
Şunun gibi çâpük- nazar bir Mûsî’den yüz bin Mûsî 206/5
12.1.6. -mIş gibi Çoşar’ın çalışmasında (2016: 1221) eski +sIn ve
+msIn ekinin açılımı olarak bu günkü Türkiye Türkçesindeki kullanımı
olarak verilen -mIş gibi (davranmak) kalıbının anlamı “bir eylemi yapar gibi
görünmek, yapar gibi yapmak, bir eyleme benzer bir eylem yapmak” olarak
verilmektedir (Coşar, 2016: 1216). Yûnus’un diline baktığımızda da “gibi
davranmak” anlamıyla gerçek benzetmelerde bulunduğunu ve bu kullanımı
kayda değer miktarda tercih ettiğini söyleyebiliriz.

153
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmış gibi 49/2
Ben anadan togmış gibi geldüm ki ‘uryân eyleyem 173/7
Geldi geçdi ‘ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi 388/1
Bir gün ola çıka gide kafesden kuş uçmuş gibi 388/2
Kimi biter kimi yiter yire tohum saçmış gibi 388/3
12.1.7. -dUk+U+ iyelik+ gibi
Söyledügün keleciyi işitdügün gibi söyle 159/6
12.1.8. Aşağıdaki örneklerde gibi edatının üzerine ek aldığı
görülmektedir:
Yüz bin Cebrâîl gibiyi bir demde perrân eyleyem 173/6
Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur 74/3
Niçe bizüm gibiler anda konuban göçdi 391/1
12.2. Bigi Edatı “Eski Türkçe devresinden beri mevcut ola kibi
edatının metatez ile aldığı şekildir. Çağatay, Kıpçak ve Batı Türkçesi
sahalarında görülmektedir. Kullanılış ve anlamca gibi edatının aynıdır”
(Hacıeminoğlu,1992: 16). Develiye göre 13-15. yüzyıllarda Eski Türkiye
Türkçesinde ağız gruplarını tespit etme çabasında kıstas kabul edilen
unsurlardan biri olan bigi edatı Konya- Karaman, Kütahya civarında
kullanılan ağzı temsil eder (Develi, 2008 :225) Yunus Emre’nin 414. şiiri
bigi edatıyla kafiyelendirilmiştir. Bu şiirde kafiye yapan “-AyAsIn bigi”
yapısı bu günkü Türkiye Türkçesinde “-mAyAcAkmIş gibi” kullanımı ile
uyumludur.
Delü bigi talbınma iy bî-çâre batdun tut 18/7
Öd ağacı bigi yanar vücudum 50/2
Berk yapışdun şol dünyaya koyup gitmeyesin bigi/ Karanu yalınuz
sinde varup yatmayasın bigi 414/1
Geldün bu dâr-ı mihnete aldandun fâni lezzete/ Heves idüp Hak
sohbete dadın dadmayasın bigi 414/2
Uymışsın münafıklara sıdka gelmeyesin bigi 414/6
12.3. Tek Edatı Standart Türkiye Türkçesinde kullanılmamakla
birlikte Batı Türkçesinin Azeri, Eski Anadolu ve Osmanlı sahalarında farklı
telaffuzlarla kullanılmaktadır (Hacıeminoğlu,1992: 92). Bugün de kimi
ağızlarda kullanımı sürmektedir. Yûnus Emre’de kullanımı oldukça
sınırlıdır.
Gören seni pervâne tek nicesi oda düşmesin 132/5

154
F. Sibel BAYRAKTAR

Bizi dahı anun tek ala koynına bir gün 246/3


12.4. Kadar[A] Edatı TDK Sözlüğünde “ölçüsünde, derecesinde,
büyüklüğünde, genişliğinde, dek, gibi, denli” karşılığı olarak verilen bu edat,
mukayese bildirmekle konumuza görece dahil edilmelidir.
Kendüsi ne kadar dutar söyledügi yalanı gör 22/7
Çünki olısar yiri tar kazançlu kazancı kadar 63/3
Tag ne kadar yüksegise yol anun üstinden aşar. 80/6
Su ne kadar arıda çün yavuz huyun bile 116/6
12.5. Meselâ[A] Edatı Söz gelişi.
Âşıklara iş bu suret meselâ bir gönlek gibi 32/6
13. Benzerlik Yapan Deyimler Yunus Emre’nin sıklıkla pek çok
varyantını kullandığı “bir şeyin kılığına girmek” yani onun gibi olmak
anlamına gelen deyimler bizce benzetme ile ilgili gruba dahil edilmelidir.
Pek çok çeşidini ustalıkla kullandığı görülen şair; kılık değiştirmek, gömlek
biçmek, kemer kuşanmak, çadırını kurmak gibi kurguları divanında hatırı
sayılır ölçüde zikretmiştir.
Adem tonın tonandum devrânum süre geldüm 178/7
Yüz bin benüm gibiyi ‘ışk hırka-pûş eyledi 362/7
Hakîkat donın geyen agır hil’at içinde 295/9
Yine yini hazineden yini hil’at giydi cihân 312/3
İkilikten usandum ‘ışk tonını tonandum 271/4
dost bagınun içinde ben ‘ışk çadırın kurdum bugün 240/4
‘ışk kuşağın kuşangıl dostun yoluna vargıl 242/3
sen seni hoş tutgıl arı istiğfar eyle yârı/ İman bilüne baglanup dîn
tonın tonanmaz mısın 267/2
er tonını giyübeni togru yola gelmezise 11/5
melâmet gönlegin biçdüm ‘ârif olup geyen gelsün 230/2
Egerçi küfr tonını geydi suret 332/5
Mesel bağla-
‘Işki hîç bir nesneye mesel bağlasam olmaz 254/5
‘Işka mesel bağlanmaz ‘ışk işi hisâb olmaz 264/6
Yirine geç-

155
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Peygamber yirine geçen hocalar 387/7


Sonuç
Mustafa Tatçı’nın Yûnus Emre Divanı adlı kitabı üzerinden yürütülen
bu çalışmada şairin halka söylemek istediklerini çoğunlukla benzetmeler
üzerinden kurguladığı teyit edilmiştir. Bunu yaparken dilin bütün
enstrümanlarını ustalıkla kullanmıştır. İsimler, sıfatlar, zarflar, fiiller,
yardımcı fiiller, edatlar bu amaçla kimi gerçek anlamında kimi zaman da
ikinci bir anlam olarak benzetme, ‘yerini tutma’ göreviyle yer almaktadır.
Tespit edilen bu anlamlardan kimileri sözlüklerde yer almamaktadır. İsim
soylular fiillere göre daha çeşitlidir. Bunun nedeni de isim soylu sözcüklerin
sadece Türkçe değil alıntılarla da alabildiğine zenginleştirilmiş olmasıdır.
Yûnus benzetme yapan birçok sözcüğü kullanmakla beraber eserde
kimi sözcükler sadece bir kez geçer: ‘aynı, çift (benzerlik anlamıyla bir
örnekte), denk, kıyâs, mukâbil, muvâfık, oran, sâz-kâr, sıfatlu, şebih, temsil,
teşbih, tuş, tutaş, uyak. Şu fiiller de birer kez görülmektedir: say-, soyak-, uy-
. İt- yardımcı fiili benzetme göreviyle bir kez kullanılmıştır. Yaz- yaklaşma
fiili eserde bir kez kullanılmıştır. Meselâ sözcüğü de bir kez geçer. Anlaşılan
o ki Yûnus Emre benzetmelerle örülü eserinde kimi sözcüklere oldukça
rağbet ederken kimilerini baharat tadında denemiştir.
Oytun’un Eski Anadolu sahasında tespit etmiş olduğu her benzetme
yapısı Yûnus’ta geçmez: beŋdeş, tegi,Àyín, manend,, veş, -veş, gūyiyÀ, Iş,
ImtrAk, -ImtUl, -msI yapıları yoktur. Çün edatı da benzetme anlamında
kullanılmamıştır. Yûnus Emre Dîvânı’nda +cA, +cAk, +dAş, +(I)l/+(U)l,
+lAyIn, +mAn, +âne[F], +vâr[F]; 1., 2., ve 3. Şahıs bildirme ekleri, +lAn-
isimden fiil yapma eki, ‘aynı [A+F], bayagı, bir, böyle, çift, denk hemân/
hemen[F], kıyâs [A], mesel/ misâl/ misl [A], mukâbil [A], muvafık [A], oran,
sâz-kâr[F], sıfat [A], sıfatlu [A+T], şebih[A], temsil [A], teşbih [A], tuş,
tutaş, uyak, yalan/ yalancı/ yalancılık, yakın isim soylu sözcükler yanında
kimi zarflar: anca, böyle, öyle, sanki, şöyle; bağlaçlar; eyle ki, hem… hem,
niçe ki, meğer, sanki, şöyle ki olarak eserde yer alır. Benzerlik fiilleri de iki
başlık altında ele alınmıştır: bil-, birik-, benze-, di-, dön-, gel-, san-, say-,
soyak-, tut-, uy-, yoyıl- fiillerinin yanında bağla-, eyle-, it-, ol-, yardımcı
fiilleri ile benzetme ilgileri kurulmuştur. Tabi en önemli benzetme yapısı gibi
edatıdır, bigi ve teg edatları gibi edatıyla mukayese edilemeyecek kadar az
sayıda geçmektedir. Kadar edatının benzerlik ilişkisi çok zayıf olmakla
birlikte buraya dahil edilmesi uygun görülmüştür. Kimi deyimlerin de benzer
bir mantıkla Yûnus’ta bolca kullanıldığı okunmaktadır. Şairimizin hem
Türkçe hem de Arapça ve Farsça sözcükleri ustalıkla bir arada kullandığı,
ama tercihinin Türkçeden yana olduğu da bir kez daha teyit edilmiştir.
Ayrıca Tanrıdan bahsederken benzemezlik için kullandığı sözcükler
de burada zikredilmiştir: bedi’[A], bî-nazir[A], bî-kıyâs[A], menendün

156
F. Sibel BAYRAKTAR

yok[F+T], misli yog[A+T]. Zamirlerin de iddialı bir şekilde benzetme, asıl


unsurun yerine koyma, öyle hayal etme işleviyle bolca yer aldığını
görmekteyiz.
Kısaltmalar
[A] Arapça
[A+T] Arapça+Türkçe
[F] Farsça
[F+T] Farsça+Türkçe
Kaynakça
Abdullayev, E. Z. (1996). Türk Dillerinin Tarihsel Gelişme Sorunları.
Ankara: TDK Yayınları.
Aksan, D. (2006). Anlam Bilim Anlam Bilim Konuları ve Türkçenin Anlam
Bilimi. Ankara: Engin Yayınevi. 4. Baskı.
Aksoy, Ö. A. (1988). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, I Atasözleri Sözlüğü,
İnkılap Kitabevi. İstanbul.
Altun, H. Oytun (2012). Eski Anadolu Türkçesinde Benzetme Yapıları.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (17), 165-192.
Atalay, B. (1940). Türkçemizde Men- Man. İstanbul: TDK Yayınları.
Banguoğlu, T. (1957). Türkçede Benzerlik Sıfatları. TDAY Belleten, 13-24.
Banguoğlu, T. (1986). Türkçenin Grameri. Ankara. TDK Yayınları.
Civelek, Y. (2011). Yunus Emre’nin Şiirlerinde Anlamsal ve Sözdizimsel
Bağlam. X. Uluslararası Yunus Emre Sevgi ve Bilgi Şöleni 6-8 Mayıs
2010. Eskişehir, 107- 129.
Coşar, M. (2016). Türkçede “-mış Gibi Yapmak”: -sın Eki. Teke
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, (5/3), 1216-
1224.
Çağatay, S. (1943). Uygurca ve Eski Osmanlıcada İnstrumental -n. Ankara
Üniversitesi DTCF Dergisi (1/3), 93-107.
Çınar, B. (2008). Teşbih (Benzetme) Sanatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım.
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, (5/1), 129-142.
Develi, H. (2008). Eski Türkiye Türkçesi Ağızlarının Sınıflandırılması.
Turkish Studies, (3/3), 212-230.

157
Prof. Dr. S. Mahmut KAŞGARLI Armağanı

Ergene, O. (2018). Türkiye Türkçesinde Benzerlik, Yakınlık, Yaklaşıklık,


Denklik ve Özdeşlik İfadeleri. International Journal of Languages’
Education and Teaching, (6/3), 395-440.
Ergin, M. (1986). Türk Dil Bilgisi. İstanbul: Boğaziçi Yayınları. 15. Baskı.
Görmüş, Y. (2003). Yûnus Emre Dîvânı’nın Kelime Dünyası.
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Güllüdağ, N. (2009). Tarihi Gelişim Süreci İçinde -mAn/+mAn Eki. II.
Uluslararası Türkiye Türkçesi Ağız Araştırmaları Çalıştayı. 21-23
Mayıs 2009, 1-12.
Güllüdağ, N. (2019). Tarihi Gelişim Süreci İçinde -mAn/+mAn Eki. Avrasya
Uluslararası Araştırmalar Dergisi, (7/16). 557-590.
Gülsevin, G. (1997). Eski Anadolu Türkçesinde Ekler. Ankara: TDK
Yayınları.
Hacıeminoğlu, N. (1992). Türk Dilinde Edatlar. İstanbul: MEB Yayınları.
İpek, B. (2008). Türk Dilinde Vasıta Hâli. Selçuk Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Dergisi, (23). 63-97.
Kanar, M. (2011). Eski Anadolu Türkçesi Sözlüğü. İstanbul: Say Yayınları.
Korkmaz, Z. (2009). Türkiye Türkçesi Grameri Şekil Bilgisi. Ankara: TDK
Yayınları. 3. Baskı.
Mengi, M. (1995). Yunus Emre’nin Şiir Dilinde Benzetme Sanatları,
Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu 7-10 Ekim 1991. Ankara:
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi
Yayını: 69.
Oğraş, Y. S. (2018). Yûnus Emre’nin Eserlerinde Sıfat Fiil Ekleri.
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Özçelik, M. (2010). Bizim Yunus. Ankara: Sistem Ofset.
Özçelik, S. (2004). Türkiye Türkçesinde Benzetme- Benzerlik Kavramları
ve Bu Kavramları Sağlayan Ekler Üzerine. İlmi Araştırmalar, (17/1),
143-154.
Paçacıoğlu, B. (2011). +sıra/ +sire Ekinin Morfolojik Yapısı ve İşlevleri
Üzerine. TÜBAR, (30), 311-317.
Paçacıoğlu, B. (2016). VIII.-XVI. Yüzyıllar Arasında Sözcük Dağarcığı.
İstanbul: Kesit Yayınları.

158
F. Sibel BAYRAKTAR

Salan, E. (2015). Eski Anadolu Türkçesinde “Sanki” Anlamında Kullanılan


Cümle Kökenli Bağlaçlar. Turkish Studies, (10/16), 995-1010.
Savran, H. (2008). Türk Dilinde “+DIr” Bildirme Eki ve “+DIr” Bildirme
Ekiyle Yapılan Belirsizlik Kelimeleri. U.Ü.Fen Edebiyat Fakültesi
Sosyal Bilimler Dergisi, (9/14), 163- 188.
Sev. G. (2012). Türkiye Türkçesinde Gibi Edatıyla Kurulan Benzetmeli
Anlatımlar. Turkish Studies, (7/4), 499-512.
Tatçı, M. Yûnus Emre Dîvânı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve
Yayımlar Genel Müdürlüğü. Aynı zamanda: www.kulturrurizm.gov.tr
Tiken. K. (2004). Eski Türkiye Türkçesinde Edatlar, Bağlaçlar, Ünlemler ve
Zarf Fiiller. Ankara: TDK Yayınları.
Timurtaş, F. K.( 1992). Eski Anadolu Türkçesi. Türk Dünyası El Kitabı. C.2.
Ankara: TKAE Yayınları.
Toparlı, R. (1999). Son Çekim Edatları. Türk Gramerinin Sorunları II,
Ankara: TDK Yayınları, 433-434.
Uğur, N. (2014). Eğretileme mi Değişmece mi? Benzetmenin Sınırları
Nerede Bitiyor? Ankara: Kurgu Kültür Merkezi Yayınları.
Usta, H. İ. (1995). Yunus Emre’nin Dilinde Anlatım Zenginliği.
Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu Bildirileri 7-10 Ekim 1991,
89- 96.
Uysal, N. İ. (2015). Kutadgu Bilig’deki “Tuşı” Çekim Edatı Üzerine. Erdem.
(87), 100.
Yavuzaslan, P. (2015). Türk Dilinde Kişi Eklerinin Tarihsel Gelişimi ve
Değişimi. Kuzey Kıbrıs, 1953-1966.
http://lugatim.com/
Sözlükler – Türk Dil Kurumu (tdk.gov.tr)

159

You might also like