You are on page 1of 7

HİBRİT

EGEMEN
TOPLUM
Doğan Alpaslan Demir
Nisan 2017 Bornova-İzmir
HİBRİT EGEMEN TOPLUM

Doğan Alpaslan Demir


demir.dr@gmail.com

Tohum takası & Hibrit tohum


İki kavram yazarak başladım yazıma, bu iki kavram hakkında çeşitli ve güvenilir
kaynaklardan edinilmiş derinlemesine bilgiye sahipseniz bu yazıyı okumanıza
gerek olmayabilir. Muhtemelen yeni bir şey öğrenmeyeceksiniz. Ama öyle
sanıyorum ki birçoğunuzun bu konudaki bilgisi kulak dolgunluğundan ibaret
olmalı. Hatta GDO ile hibrit tohumu aynı şey sanıyor da olabilirsiniz. GDO ve
hibrit tohum konuları birbirine paralel olmakla beraber bambaşka konular.
Hazırsanız başlıyoruz.

Katır
Erkek eşek ile dişi atın çiftleşmesinden katır dediğimiz melez hayvan üretilir.
Çoğu zaman kısırdır. Tohumculuk sektöründe hibrit kelimesinin karşılığı katıra
benzer. Ekersiniz, ürünü alırsınız, ertesi yıl yeniden tohum satın almak
zorundasınızdır. Çünkü ürettiğiniz tohumlar kısırdır. Tarım Bakanlığı 2006
yılında bir Tohum Kanunu yayınladı. Bu kanun kayıt altına alınmayan tohumun

1
satışına yasak getirdi. Satan veya kendi ihtiyacından fazla yerel tohum
bulunduran çiftçiler ağır cezalarla karşı karşıya kaldılar. Ne tesadüftür ki, tam bu
sırada küresel şirketler Türkiye’ye hibrit tohum satmaya hazırlanıyorlarmış. Bak
sen. Lafı uzatmanın anlamı yok, sonuç olarak yerli tohum üretimi ortadan
kalkarken, ülkemiz tarımı küresel kapitalizmin kucağına oturdu. Yerel
üreticilerin ellerindeki tohumu kayıt ettirmeleri ve sertifika almaları neredeyse
imkânsız; bu nedenle tohumlarımız İsrail, Hollanda ve ABD’den ithal edilmeye
başladı. Tarım Bakanlığı “yok canım, o sizin bildiğiniz gibi değil,
tohumculuğumuz dışa bağımlı olmayacak, yerel tohumculuk ortadan kalkmıyor,
hibrit tohum sağlığa zararlı değildir” şeklinde pek çok açıklama yaptı ama
kimseyi inandıramadı. Nasıl inandırsın, 1986 yılında Çernobil Nükleer Santral
“kazası” sonrası Türkiye yetkilileri TV ekranları karşısında nükleer çaylarını
yudumlamış ve “bakın nasıl da zararsız” demişlerdi. Oysa bugün biliyoruz ki, o
facia sonrasında 50 ile 200 bin arası kişinin kansere yakalanacağı ve yarısının
öleceği varsayılmıştır.

Yanık kibrit çöpü


Şimdilik hibrit tohumun insan sağlığına ve ekolojik dengeye ne tür zararlar
verdiği konusunda açık seçik bilimsel kanıtlar yok. Ama buna şaşıracak değiliz;
bir ürünün insan ve çevre sağlığına etkilerinin araştırılması dev bütçeli bilimsel
2
araştırmalarla mümkün olabiliyor. Oysa bizlerin akıl erdiremeyeceğimiz
miktarda paranın, kirli ve gizli siyasi çıkarların döndüğü bir alana zarar verecek
bilimsel çalışmalara kim finans sağlamaya kalkabilir; bilmek isterdim doğrusu.
Yine de şu kadarını rahatça söyleyebilirim; karşılığında ne verilecek olursa
olsun, hibrit üretimin zararsız olduğuna dair yanık bir kibrit çöpüne bile iddiaya
girmem. Çünkü yanık kibrit çöpümü kaybetmek istemem.
Fısıltı gazetesinin ortalıkta dolaşan söylentilerine göre hibrit tohum üreten
ülkeler bu tohumları kendi ülkelerinde piyasaya sürmüyormuş. Doğruysa hiç
şaşırmam. Hibrit üretici ülkelerin bu tohumları kendi ülkelerinde kullanıp
kullanmadığını kesin olarak bilmiyoruz ama bildiğimiz bir gerçek var.
Ülkemizin akıllı ve uyanık çiftçileri kendilerine satılan hibrit tohumdan olma
ürünleri piyasaya verirken kendi tüketimleri için yerel tohum kullanıyorlar.
Neden acaba?

Pamuk Prenses ’in zehirli elması.


Geleneksel tohum kullanımı konusunda mücadele eden ziraat mühendisi Nihal
Küpeli, kendisiyle yapılan bir söyleşide hibrit tohum için aynen bu tanımı
kullanıyor: “Pamuk Prenses ’in zehirli elması.”
“Orantısız zekâ”
“Standardizasyon” sorunu yarattığı için yerel tohumun yasaklanmasına karşı
çıkanlar, sadece bir ziraat mühendisinden ibaret değil. Çevre sorunlarına, insanın
sömürülmesine, kapitalizmin kıskaçlarına duyarlı ve bilinçli “mektepliler” ile
deneyimleriyle yaklaşan tehlikeyi gören “alaylı” üreticilerin bir araya
gelmesiyle birkaç yıldır tohum takas şenlikleri yapılıyor. Tohum takas
şenliklerinin ortaya çıkış amacı çok basit: Yerel tohumu satmak yasak ama ticari
amaçlı olmayan tohum takası için yasal engel bulunmuyor. Tohum takas
şenlikleri yoluyla, ülkemize dayatılan Tohum Yasası’nın cezai yaptırımları
delinmiş oluyor. Böylelikle, ekilmediği için ortadan kalkma tehlikesi içindeki
yerel tohumlar korunmuş oluyor. Dâhice bir “orantısız zeka” örneği!

3
Suyundan da koy
Hibrit tohumu ülkemize kakalayanların iddiası verimlilikten ibarettir. Artan
Dünya nüfusunu doyurmak için hibrit tohum kullanımının kaçınılmaz olduğunu
iddia ediyorlar. Neymiş, hibrit tohumun verimliliği çok daha fazlaymış. Ama
daha çok ürün almak için hibrit tohum ekmek yeterli değilmiş, o tohuma uygun
ilaç, gübre ve daha kim bilir ne çeşit zamazingolar da satın alınmalıymış. Tam
halk ağzıyla söyleyeceğim: “Suyundan da koy.”
Yeterli mi?
Birkaç yıldan beri, düzenlenen tohum takas şenliklerine bazı yerel yönetimler ve
STK’lar destek veriyorlar. Bu şenliklerden birinin organizasyonunu üstlenen
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer şu açıklamayı yapmış.
“Tohumculuk yasası, yalnızca tohumların değil, bir kültürün ve bir geleneğin
kaybolmasına zemin hazırlıyor. Yetkililer tohumları ıslah ediyoruz, hastalıkları
yok ediyoruz diyerek yüzlerce tohumun kaybolmasına göz yumuyor. Bizler bu
arada 88 tür tohumun envanterini çıkarttık. Daha kapsamlı ve uzun süreli kesin
bir planımız yok ama gelecekte bu etkinliği tüm Ege bölgesine yaymayı
istiyoruz.”

Bornova bamyası tohumu-Bornova Belediyesi Tohum Takas Şenliği 22 Nisan


2017

4
Geçtiğimiz günlerde Bornova Belediyesi tarafından düzenlenen Tohum Takas
Şenliği’nde konuşan Belediye Başkanı Olgun Atila, yerel tohumları gelecek
kuşaklara aktarabilmek için yılda birkaç kez bu şenlikleri düzenlemeye
çalışacaklarını açıkladı. Yerel yönetimlerin bu alandaki çabaları küçümsenemez
bir öneme sahip. Yeterli mi? Hayır…
Ülkemizin tarım politikasını değiştirmeye yetmiyor tohum takasçılarının çabası;
çünkü takas şenlikleri bir amaç değil, tohumu korumak için bir araç. Yerel
tohumların ayakta kalabilmesi için tarım politikalarını kökünden değiştirecek
siyasal hedefler konması ve topluma bu konuda net mesajlar verilmesi elzem
görünüyor.

Yoksa yokuz
Homo Sapiens on bin yıl önce buğdayı evcilleştirerek tüm insanlığın geleceğini
ve Dünya’nın ekolojik yapısını kökünden değiştirecek bir sıçrama yaptı.
Hayvanlardan Tanrılara- Sapiens kitabının yazarı Yuval Noah Harari, Tarım
Devrimi olarak adlandırılan bu döneme ilişkin çok iddialı bir hipotez sundu.
Harari’ye göre sadece Homo Sapiens buğdayı evcilleştirmemiş, buğday da
insanoğlunu evcilleştirmeyi başarmıştı. Kanaatimce, Dünya üzerindeki biyo
çeşitliliğe indirilen ilk büyük darbeydi bu. Buğday ve insan merkezli on bin yılın
sonunda, insanın insanı ve herşeyi sömürdüğü günümüz dünyasını yarattık.
İsa’dan sonra üçüncü bin yılın başında insanoğlu yeni bir yol ayrımına gelmiş
bulunuyor. Arkasını hibrit tohuma dayayan yeni dünya düzeninin giderek
azalttığı biyo çeşitlilik koşullarında, Sapiens’in varlığını sürdürmesi olanaksız
hale gelmiş bulunuyor. Yine de hala bir şansımız olduğunu sanıyorum.

5
Dünyamızı ele geçirmeye hazırlanan bu hibrit egemen toplumu tepetaklak etmek
zorundayız.
Yoksa yokuz!

KAYNAKLAR
1- Cumhuriyet Gazetesi, Yerli Tohumun Satışı Yasak Takası Serbest, 27 Şubat 2011.
2- Zerrin Çelik, Tohum Takas Şenlik ve Etkinliklerinin Değerlendirilmesi, Apelasyon İnternet
Dergisi, Mart 2016, Sayı 28.
3- Mustafa Koç, Hibrit Tohum Zehir Saçıyor, Antalya Körfez İnternet Sitesi, 17 Nisan 2016.
4- Nevzat Evrim Önal, Zuhal Okuyan: Tohum sadece çiftçilerin değil hepimizin sorunu,
Haber Sol İnternet Sitesi, 15 Aralık 2016.
5- Yuval Noah Harari, Hayvanlardan Tanrılara- Sapiens, Kolektif Kitap Yayınevi, 2016.

Bornova Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürü Mustafa Yaşar Taşkın’a


tohum takası konusunda verdiği bilgiler ve desteği için teşekkür
borçluyum. Yardımı olmasaydı bu yazının ortaya çıkması olanaklı olmazdı.

You might also like