You are on page 1of 11

CUMHURĠYET DÖNEMĠ HUKUK, EĞĠTĠM, TOPLUMSAL  Medeni kanun hazırlayabilecek uzman kişilerin

VE EKONOMĠK ALANDA YAPILAN ĠNKILÂPLAR olmaması,


 Demokratik olması, kadın-erkek eşitliğini esas
A. CUMHURĠYET DÖNEMĠ ATATÜRK ĠNKILÂPLARININ TEMEL
almasıdır.
AMAÇLARI
 Toplum için yeni değerler ve kurumlar oluşturmak
ve bunu bir yaşam biçimi olarak ortaya koymak  İsviçre Medeni Kanunu, Türkçeye
demek olan çağdaşlaşma, Atatürk için uygarlık çevrilerek Türk toplumunun sosyal
düzeyine çıkmanın en önemli adımını teşkil eder. UYARI yapısına, örf, adet ve geleneklerine
 Çağdaşlaşma sürekli değişimi ve gelişmeyi temel ters düşmeyecek şekilde yeniden
alan bir anlayıştır. Mustafa Kemal Atatürk bu düzenlenmiştir.
konuyla ilgili Onuncu Yıl Nutku’nda şöyle demiştir:
“Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en uygar
ülkeleri düzeyine çıkaracağız, milletimizi en geniş b. Medeni Kanun ile Gelen Yenilikler
refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız, milli  Kadın ve erkek arasında sosyal hayatta, ekonomik
kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyi üstüne ve diğer alanlarda eşitlik sağlanmıştır.
çıkaracağız.”
 Aile kurma alanında, erkeğin bütün ayrıcalıkları
 Ulusal egemenliği geliştirerek demokrasinin
kaldırılmıştır.
yaygınlaşmasını sağlamak,
 Tek eşle evlilik esası getirilmiştir.
 Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayan kurumları
kaldırarak ihtiyaçları karşılayan yeni kurumlar  Boşanma hakkı kadına da verilmiştir.
oluşturmak,  Aile toplumun temeli sayılmış ve titizlikle
 Laikliği devlet ve toplum anlayışı olarak korunmuştur.
benimsetmek,  Çocukların iyi yetiştirilmesi için gerekli her türlü
 Medeni bir Türk toplumunun oluşmasını sağlamak, tedbir alınmıştır. Anneye, çocuğun vesayetini alma
 Toplumda her alanda eşitliği sağlayarak milli birlik hakkı verilmiştir.
ve beraberliği sağlamaktır.  Aile birliği devlet güvencesi altına alınmış ve resmi
nikâh usulü getirilmiştir.
B. HUKUK ALANINDA YAPILAN ĠNKILÂPLAR  Miras konusunda kız ve erkek çocukları arasındaki
Türk Medeni Kanunu (17 ġubat 1926) eşitsizlikler kaldırılarak kadının mirastan eşit hak
 Yeni kurulan Türkiye Devleti’nde toplumun alması sağlanmıştır.
gereksinimlerini karşılayacak bir hukuk sistemine  Kadına şahitlikte de eşitlik tanınmıştır.
ihtiyaç vardır. Atatürk, bu konuda “Tümüyle yeni
 Kadına dilediği işte (meslekte) çalışma hakkı
yasalar yaparak eski hukuk ilkelerini temelinden
verilmiştir.
sökmek girişimindeyiz.” diyordu.
 Hukuk sisteminin temel yapısı Medeni Hukuk’tur.
Kişinin hak ve özgürlükleri, borçlar hukuku, ailenin  Azınlıklarda din ve mezhep farkı
kuruluşu, miras ilişkilerinin düzenlenmesi, kişilerin gözetilmeden Medeni Kanun’dan
birbirleriyle yaptığı tüm işlemler Medeni Hukuk’un yararlanabileceklerini belirtti. Böylece
konularıdır.
Yeni Türk Devleti’nde Hukuk Birliği
 Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği direktiflerle yeni sağlandı.
bir medeni kanun hazırlamak için Batılı milletlerin
 Azınlıkların hukuk işlerini düzenleyen
medeni kanunları incelendi. Sonuçta İsviçre Medeni
patrikhanenin elinden bu hak alındı ve
Kanunu’nun alınması kararlaştırıldı.
bağımsızlığa aykırı durum ortadan
NOT
kalktı.
a. Medeni Kanunu’nun Ġsviçre’den Alınmasının Sebepleri  Hukuk alanında yapılan bu köklü
 Avrupa’da hazırlanan medeni kanunların en yenisi değişiklikle tüm aksaklıklar kaldırılmış.
olması, Kadın özgürlüğü güven altına alınmış
 Daha önceden hazırlanan medeni kanunlardaki ve aile sağlamlaştırılmıştır. Türk
eksikliklerin giderilmiş olması, hukukçuları ve halkı bu yasayı
 Sorunlara son derece pratik ve akılcı çözümler şaşılacak bir süratle içtenlikle
getirmesi, benimseyerek uygulamıştır.
 Çağdaş ve laik ilkelere uygun olması,
 İfade ve kavramlarının açık olması,
d. Diğer Kanunlar Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
Türk Ceza Kanunu  Mustafa Kemal, Türk milletinin geleceğinin ancak
1 Mart 1926’da TBMM’de kabul edilen ve 1 Temmuz eğitim sorununun çözümlenmesiyle sağlanacağını
1926’da yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu İtalya’dan biliyordu. Eğitimin tamamen devlet denetimi ve
alınmıştır. gözetimi altına alınmasını istiyordu. Bu şekilde
eğitim sistemi en modern biçimde yeniden
Türk Ticaret Kanunu
kurulacaktı.
29 Mayıs 1926’da kabul edilen bu kanun Alman Ticaret  Mektepli-medreseli ikiliğine son vermek istiyordu.
Kanunundan etkilenerek hazırlanmıştır. Bu amaçlarla 3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırıldığı
Hukuk Mahkemeleri Usulü Kanunu gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği
4 Nisan 1926’da kabul edilen bu kanun Almanya’dan Yasası) çıkarıldı.
alınmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu  Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
(Sadece askeri okullar Milli Savunma Bakanlığı’nın
4 Nisan 1929’da kabul edilen bu kanun Almanya’dan
yönetiminde ve denetimindeydi.)
alınmıştır.
 Azınlık okulları ve yabancı okullarda Milli Eğitim
Ġcra ve Ġflas Kanunu
Bakanlığı’nın denetimine alındı.
1929’da çıkarılan bu kanun Adliye Vekili Mahmut Esat
 Öğrenim birleştirilerek ikilikler ortadan kaldırıldı.
Bey başkanlığındaki bir komisyon tarafından
 Çağdaş ve milli eğitim esasları benimsendi.
hazırlanmıştır. (Örnekler 1932’de İsviçre’den alındı.)
 Medreseler kapatıldı. İmam Hatip Okulları açıldı.
Deniz Ticareti Kanunu
 İlköğretim, kız ve erkek çocuklara zorunlu tutuldu.
Alman kanunları örnek alınarak hazırlandı. 13 Mayıs
 2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun
1929’da kabul edildi.
çıkartıldı. Bu kanunla ilk ve orta öğretim esasları
tespit edilerek, eğitim hizmetleri modernleştirildi.
Türk kadınına 1930’da belediye  Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun’la devletin izni
üyeliklerini seçme, 1933’te muhtar olmadan hiçbir okulun açılamayacağı belirtildi.
NOT
seçme, 1934’de milletvekili seçme ve Öğretmen okullarının sayıları artırıldı. Böylece
seçilme hakkı verilmiştir. günümüzdeki mevcut eğitim ve öğretim
sistemimizin temeli bu kanunla atılmış oldu.

C. EĞĠTĠM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN ĠNKILÂPLAR


Medreselerin kaldırılmasından sonra
Atatürk Dönemi Milli Eğitim Politikası
tekrar bu okulların açılmasını
 Atatürk TBMM’de ve gerekse çeşitli öğretmen isteyenler vardı. Mustafa Kemal
topluluklarına hitaben yaptığı konuşmalarında en
bunlara memleketin kötü duruma
fazla eğitimin milliği üzerinde durmuştur. Milli
düşmesinin nedenleri arasında
Mücadele’nin kazanılmasında etkili olan milli birlik
medreselerin oynadığı rolü
ve milli şuur anlayışı yeni devletin eğitim
açıklayarak, “Mektep istemiyorsunuz,
politikasının da esasını oluşturdu. Zira Osmanlı
Devleti’nden farklı olarak Üniter bir devlet olarak hâlbuki millet onu istiyor. Bırakınız
kurulan Türkiye’nin Eğitim politikası da milli NOT artık bu zavallı millet, bu memleket
olmalıydı. evladı yetişsin! Medreseler
 1921’de Ankara’da milli bir eğitim programının açılmayacaktır. Millete mektep
oluşturulması amacıyla Maarif Kongresi toplandı. lazımdır.” demiştir.
Burada yeni eğitim sisteminde, çocuklarımıza ve Medreselerin kapatılması Tevhid-i
gençlerimize kendi varlığı ile ters düşen yabancı Tedrisat Kanunu’nun doğal bir sonucu
unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesini ve tamamlayıcısıdır.
vurgulamıştır.
Medreselerin kapatılmasıyla öğretim
 1924 yılında Samsun’da öğretmenlere hitaben
alanındaki ikilik ortadan kaldırılmıştır.
yaptığı konuşmasında; “Terbiyedir ki bir milleti ya
hür, müstakil, şanlı, âli bir heyet-i içtimaiye halinde
yaşatır ya bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928)
sözleri ile Atatürk, eğitimin temel amacını da  Türkler, İslamiyet’ten önceki dönemlerinde, Göktürk
Türkiye’nin milli varlığının ve geleceğinin korunması ve Uygur Alfabelerini kullandılar. İslâmiyet’in kabul
olarak değerlendirmiştir. edilmesinden itibaren de Arap Alfabesi kullanıldı.
 Türkiye’de Arap harflerine dayalı yazının  Devlet dairelerinde yazışmaların tamamen yeni
değiştirilmesi veya ıslah edilmesi şeklindeki teklifler harflerle yapılması, her türlü basılı malzemenin yeni
ve tartışmalar XlX. yüzyılın ortalarından beri harflerle basılması sağlandı.
sürmekte idi. ll. Meşrutiyet döneminde bu
 Tanzimat döneminde yapılan hatalara düşülmedi,
tartışmalar iyice hızlanmıştı.
ikiliğe müsaade edilmedi, bütün ülkede kesin olarak
 1922 yılında Azerbaycan, birkaç yıl sonra
yeni Türk Harfleri kullanılmaya başlanmıştır.
Özbekistan’da Latin harflerine dayalı bir yazının
kabul edilmesi Cumhuriyet Türkiyesinde de bu  Türkçeye uygun alfabenin kabul edilmesiyle
tartışmalar başladı. Türkçenin gelişmesi sağlandı.
 1925’te Miladi Takvimin kabul edilmesi ardından  Batı dünyası ile yakınlaşma sağlandı, bilimsel
milletlerarası rakamların kabul edilmesi, Latin gelişmeler yakından takip edildi.
Alfabesi’nin kabul edileceğine dair kanaatleri  Okuma-yazma bu alfabeyle kolaylaştı ve okuma-
arttırmıştı. yazma oranı arttı. Kültürel gelişme hızlandı.
 1926’da çıkartılan bir kanunla ticaret alanında Çağdaşlaşmada önemli bir adım atıldı.
Türkçe kullanılması öngörülmüştür.
 Millet Mektepleri’nde okuma-yazma, hesap, sağlık
 1927 yılında reçeteler Latin harfleriyle yazılmaya
ve yurt bilgisi derslerine ağırlık verdi.
başlandı, sokak adları Türkçeleştirildi.
 Halka Okuma Odaları’nın açılması ile okuma
 1926’dan itibaren harfler üzerinde araştırma yapan
alışkanlığı kazandırılmaya çalışıldı.
Dil Encümeni, Latin harflerini kullanan birçok
alfabeyi inceleyerek bir “Elifba Raporu” hazırladı.
 Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1928 Akşamı Gülhane 1932’de kurulan Halkevleri ile eğitim,
Parkı’nda Harf İnkılâbı’nı millete duyurdu. kültür ve sanat faaliyetlerine ağırlık
 1 Kasım 1928’de TBMM’nin kabul ettiği Türk verildi. Halkçılık anlayışını ve 6 temel
Harfleri Hakkındaki Kanun ile Harf İnkılâbı başladı. ilkeyi hayata geçirmek amacıyla
UYARI
 Kanunun çıkarılmasının ardından açılan Millet kurulan Halkevleri Ankara, Samsun,
Mektepleri ile Türk Tarihi’nde ilk defa bir okuma- Diyarbakır, Eskişehir, İzmir, Konya,
yazma seferberliği başlatıldı. Denizli, Van, Aydın, Çanakkale, Bursa
 24 Kasım 1928’de Mustafa Kemal, Başöğretmen ve İstanbul’da açıldı.
unvanını aldı.
Latin Alfabesi’nin kabulü inkılâpçılık ve milliyetçilik
 1937’de sayıları 167’ye ulaşan Halkevlerinin 9 ayrı
ilkeleriyle alakalıdır.
çalışma kolu vardı. Bunlar;
 Arap Alfabesi, Türk dil bilgisi  Dil, Tarih ve Edebiyat,
kurallarına uymuyor ve öğrenimi de  Güzel Sanatlar,
kolay olmuyordu.  Temsil Sanatları,
 1924’te Şükrü Saraçoğlu tarafından  Sosyal Yardım,
TBMM’de gündeme getirilmiş ancak  Spor,
sonuçsuz kalmıştır.  Halk Dershaneleri ve Kursları,
 Yeni harfle ilk gazete 20 Ağustos  Kütüphane ve Yayın,
1928’de Mardin adıyla Mardin’de  Köycülük,
basıldı.  Müze ve Sergilerdi.
NOT  24 Kasım, 1981’den itibaren  Halkevleri ayrıca bilim adamı, öğretmen,
Öğretmenler Günü olarak politikacıların katıldığı konferanslar, tiyatro
kullanmaktadır. gösterileri ve çok sesli müzik konserleri de
düzenledi. Ayrıca Halkevleri yayın, toplantı ve
 Millet Mektepleri Türk halkına yeni
kurslar düzenleyerek halkın bilinçlenmesi sağlandı.
harflerle okuma ve yazmayı öğretmek
için açılmış, okuma-yazma oranı
artmıştır. Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması (12 Nisan 1931)

 Harf İnkılâbı ile çağdaşlaşma ve  Siyasi, sosyal, eğitim ve hukuk alanlarında yapılan
Batılılaşma yolunda önemli bir adım inkılâplardan sonra Mustafa Kemal kültür
atılmıştır. konularıyla ilgilenmeye başladı.
 1930’lardan itibaren kültür alanında yeni devletin
ideolojisine uygun olarak milli dil ve milli tarih
Yeni Türk Alfabesi’nin Kabulü ile
araştırmalarına ağırlık vererek milli şuuru  Tanzimat aydınlarına göre de Türkçeyi
oluşturmaya çalıştılar. sadeleştirmek şarttı. Medreselerin yanında açılan
 Türkiye Devleti’nde ümmet anlayışı yerine millet okullarda Arapça ve Türkçe arasında mücadele
fikri benimsendi. Böylece din tarihi ya da hanedan başladı.
tarihi yerine milli tarih görüşü ön plana çıktı.  Abdülmecit zamanında (Tanzimat dönemi) Türkçe
 Avrupalıların “Türkler sarı ırktan gelmektedirler, gazeteler yayımlandı. Ahmet Cevdet Paşa, sade
sadece askerlikten anlarlar, medeniyet yetenekleri Türkçe ile en güç bilim konularının bile
yoktur. Buna bağlı olarak da hiçbir medeniyet açıklanacağını belirtti.
oluşturamamışlardır.” şeklinde politikalar üreterek  Mustafa Reşit Paşa’nın sadrazamlığı sırasında
dünya kamuoyunu Türkler aleyhine (Abdülaziz zamanı) Encümen-i Daniş kurularak
yönlendiriyorlardı. Başlangıç noktasını Türkleri hor herkesin anlayacağı bir dille yazı yazılması prensibi
gören ve yanlış tanıtan Batılı tarihçilerin görüşleri, kabul edildi. Ancak aydınlar Arapça ve Farsça
tarih çalışmalarını bütün tarih kitaplarını inceleyerek kelimelere bağlı kaldılar. Dil sorunu bütün yönleriyle
Türk Tarih Heyeti adlı bir komisyon kurarak yoğun ancak Cumhuriyet döneminde ele alındı.
çalışmalardan sonra Türk Tarihi’nin Ana Hatları adlı  23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışında toplanan
eser ve okullarda ders kitabı olarak okutulacak lV milletvekilleri, halk dilinden toplanacak kelimelerle bir
ciltlik bir tarih kitabı çıkartılmıştır. (1930) sözlük oluşturulması yönünde karar aldılar, vatanın
 12 Nisan 1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurtuluşu ön plana geçtiği için bu işle uğraşılamadı.
kurulmuştur. (Bu kuruluş 1935 yılında Türk Tarih  3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul
Kurumu adını almıştır.) edilince dildeki sadeleşme hareketi hızlandı.
Türk Tarih Kurumu’nun Amacı;  1928’de Türk Harf İnkılâbı dilde millileştirmeyi
 Türk milletinin tarihteki kökenlerini araştırmak ve kolaylaştıran bir basamak oldu. Dil İnkılâbı’na doğru
yeniden yazmak gidişi başlattı ve kolaylaştırdı.
 Türklerin dünya uygarlığına katkılarını araştırmak  12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk
 Türklerin İslam Tarihi’ndeki rolleri ve katkılarını Dil Kurumu) kuruldu.
araştırmak
Türk Dil Kurumu’nun Yaptığı ÇalıĢmalar
 Milli tarih anlayışını benimsetmek olmuştur.
 Türk dilinin kaynakları, başka dillerle ilişkileri
incelendi.
 1930 Nisanında toplanan Türk Ocakları’nın Vl.
Kurultayı’nda Atatürk’ün isteği ile başkanlığına  Tanzimat’tan itibaren Türk dilinin geçirdiği aşamalar
Tevfik Bıyıklıoğlu’nun seçildiği Türk Tarih Heyeti incelendi. Program oluşturuldu.
oluşturdu.  Halk dilinde yaşayan kelimeleri toplayarak
 İlk Türk Tarih Kongresi 1932 Nisanında Ankara derlemeler yaptı.
Halkevi binasında toplandı. Amacı Türk Tarih  Eski Türk metinleri yayınlandı.
Tezi’ni tanıtmak ve yeni tarih ders kitaplarını bu  Türkçe sözlük hazırlandı.
teze uygun hale getirmekti.  Türkçe bilim terimlerinin hazırlanması çalışmaları
 Bilimsel temele dayalı olarak geliştirilmesi yapıldı.
düşünülen Türk Tarih Tezi ile yeni devletin  Arapça köklerden ziyade dünya milletlerin
ideolojisine uygun Türk milliyetçiliğini oluşturmaktır. kullandığı Latince köklere bağlı kalındı.
 Türk diline uymayan, yerinde kullanılmayan bazı
Atatürk, “Tarih yazmak, tarih yapmak yabancı kelime ve terimler Türkçeden çıkarıldı.
kadar mühimdir. Yazan yapana sadık
 Yazı, konuşma ve bilim dilimizde bulunan ve
kalmazsa değişmeyen hakikat Türkçeye uyan diğer yabancı kelime ve terimler
NOT insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” kullanılarak dil hazinemiz zenginleştirilmeye
sözleriyle tarihin bilimsel metotlarla çalışıldı.
ortaya konulmasının önemini
vurgulamıştır.  Türkçeyi geliştirmek, yabancı
kelimelerden arındırmak, kültür dili
Türk Dil Kurumu’nun Kurulması (12 Temmuz 1932) haline getirmek ve yeni icatlara Türkçe
isimler bulmak amacıyla kurulan Türk
 Osmanlı Devleti’nde Türkçeyi savunan aydınlar UYARI
Dili Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi
ortaya çıktı Türkoloji Enstitüleri ve okulları kurularak
doğrudan milliyetçilik ilkesiyle ilgilidir.
Türk dili incelenmeye başlandı. lll. Selim ve ll.
Mahmut dönemlerinde Türkçe sadeleştirilmeye  Türk Dil Kurumu yaptığı çeşitli milli ve
çalışıldı. milletlerarası kongrelerde Türk dili ile
ilgili zenginliği, başka dillerden kelime  1930’dan sonra İstanbul Belediye Konservatuarı
alan Türkçenin, başka dillere de nasıl ıslah edildi.
kelime verdiğini ortaya çıkartmaya  1935’te Ankara’da Milli Musiki ve Temsil Akademisi
çalışmaktadır. (Konservatuar) kuruldu.
 Sanayi Nefise Mektebi Güzel Sanatlar Akademisine
 Mustafa Kemal, 1936 yılında
dönüştürüldü.
geliştirilen Güneş Dil Teorisi ile Türk
 1937’de Atatürk’ün emriyle Resim Heykel Müzesi
dilinin eskiliğini ortaya koymaya
açılmıştır.
çalışmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Alanında Yapılan ÇalıĢmalar D. TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN ĠNKILÂPLAR

 İlköğretim yaygınlaştırılarak parasız ve zorunlu hale Atatürk; hukuk, siyasal eğitim ve toplumsal (sosyal)
getirildi. alanda çağdaşlaşmayı esas almıştır. Toplumsal
yaşayışı da buna göre düzenlemeye çalışmıştır. Bu
 1926’da ilköğretim karma (kız-erkek karışık) oldu.
alandaki inkılâplar eşitliği, çağdaşlığı ve laikliği esas
 Ortaöğretim üçer yıllık ortaokul ve lise olarak iki almıştır.
devreye ayrıldı. Ortaöğretim, mesleki bilgilerin de
verilmesi gereken yerler oldu.
ġapka Kanunu ve Kılık Kıyafette DeğiĢiklikler (25 Kasım 1925)
 Türkçe ve edebiyat gibi derslere ağırlık verilerek,
liselerde ilk kez sosyoloji dersi konuldu.  Kılık kıyafet, toplum ve kültürün en karakteristik
 Yabancı uzmanlar getirildi. Bu uzmanlar özelliklerinden biridir.
incelemeler yaparak mesleki ve teknik eğitime  Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal ve pek çok kişi
ağırlık verilmesi yolunda tavsiyelerde bulundular. fesi atarak kalpak giymeye başlamışlardır. Böylece
 1934-1935’ten itibaren denenmeye başlayan köy kalpak Kurtuluş Savaşı’nın simgesi olmuştur.
eğitmeni yetiştirme çalışmaları başladı. İlköğretimin  1925 yılında Mustafa Kemal Kastamonu’ya bir
kırsal kesime yayılması için önemli çalışmalar geziye çıktı. Atatürk’ü ilk kez görecek olan halk,
yapıldı. heyecanla onu bekliyordu. Atatürk başındaki şapka
 Öğretmen yetiştiren okullar 1932’den itibaren 6 yıla ile halkı selamladı.
çıkartıldı.  25 Kasım 1925’te Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun
 Musiki Muallim Mektebi ve diğer uzman çıkarılarak fes ve benzeri başlıklar yasaklandı.
öğretmenleri yetiştirmek üzere Orta Öğretmen Şapka ve kasket milli başlığımız oldu.
Okulu (Gazi Eğitim Enstitüsü) kuruldu.  1934’te çıkarılan bu kanunla hangi dinden olursa
 1927’de meslek ve sanat okullarını açmak idare olsun din adamlarının dini kıyafetleriyle ibadet
etmek Maarif Vekâleti’ne bırakıldı. yerlerinin dışında dolaşması yasaklandı. Her dinin
başkanı bu kanundan muaf tutuldu.
 Mesleki ve teknik eğitim alanında, Avrupa’ya
öğrenci gönderildi. Uzmanlar getirildi. 1938 yılına
kadar 65 yabancı uzman ve öğretmen getirildi. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925)
 Yüksek öğretim alanında çalışmalar yapmak için  Allah’a ulaşmak için tutulan yola tarikat denir.
İsviçre’nin Cenevre Üniversitesi’nden Prof. Albert Tarikat liderlerinin barındığı yere tekke daha
Malch görevlendirildi. 1933 yılında Dar’ül Fünun, küçüğüne zaviye denirdi.
İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürüldü. Nazi  Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tarikatlar
Almanyası’ndan kaçan öğretim üyeleri bu büyük hizmetler vermiştir. Osmanlı Devleti’nin
üniversiteye getirildi. İstanbul Üniversitesi Avrupa Duraklama döneminden itibaren tarikatlar olumsuz
modeline uygun olarak teşkilatlandırılmıştır. çalışmalara başlamıştır.
Böylece Türkiye Devleti’nin ilk üniversitesi
 Türkiye Cumhuriyeti’ne ve laik düzene karşı
kurulmuştur.
isyanlarda etkili oldular, tarikat liderleri siyasete
 1925’de açılan Ankara Hukuk Mektebi, 1934’te karıştılar. Şeyh Sait İsyanı tarikat lideri tarafından
Hukuk Fakültesi oldu. çıkartılmış bir isyandır.
 Ankara Yüksek Ziraat Mektebi 1933’te Yüksek  Şeyh Sait İsyanı bastırıldıktan hemen sonra 1925
Ziraat Enstitüsü olarak düzenlendi. yılında Mustafa Kemal Atatürk, Kastamonu gezisi
 1936’da Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi sırasında yaptığı konuşmada, “Türkiye Cumhuriyeti,
kuruldu. şeyhler, müritler, memleketi olamaz. En doğru, en
 Mülkiye Mektebi, Siyasal Bilgiler Okulu olarak hakiki yol medeniyet yoludur. Tekkeler mutlaka
düzenlendi. (1936) kapanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, her alanda
 1946’da Ankara Üniversitesi kuruldu. doğru yolu gösterecek, uyaracak güce sahiptir.”
demiştir.
 1924’te Ankara Musiki Muallim Mektebi kuruldu.
 30 Kasım 1925’te çıkardığı bir kanunla tekke,
 Resmi işlemlerdeki kargaşayı
zaviye ve türbeler kapatıldı. Bu yerlerin sahiplerinin
gidermek için kabul edilen Soyadı
mülkiyet haklarına dokunulmadı. Cami ya da mescit
Kanunu halkçılık ilkesiyle doğrudan
olarak kullanılan ibadet yerleri olduğu gibi bırakıldı.
bağlantılıdır.
 Aynı kanunla şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyitlik,
müritlik, çelebilik, babalık, emirlik ve türbedarlık gibi  TBMM Mustafa Kemal’e 24 Kasım
tarikat ünvanları da kaldırıldı. 1934’te çıkarılan bir kanunla Atatürk
NOT
 Türbelerde düzenleme yapılırken Osman Gazi, soyadını verdi. Atatürk soyadının
Fatih Sultan Mehmet, Mevlana, Hacı Bektaş Veli başkaları tarafından kullanılması
gibi din büyüklerinin ve devlet kurucularının yasaklandı.
türbelerine dokunulmadı.  Atatürk, İsmet Paşa’ya İnönü
 Tekke zaviye ve türbelerin kapatılması laiklik Savaşları’ndaki başarısından dolayı
aşamalarındandır. İnönü soyadını verdi.

Takvim Saat ve Ölçümlerde DeğiĢiklik


Kadın Haklarının Kabulü ve Kadının Toplumdaki Yeri
 26 Aralık 1925’te Hicri ve Rumi takvim yerine Miladi
Atatürk Türk kadınına olan inancını şu sözlerle ifade
Takvim, alaturka saat yerine uluslar arası saat
etmiştir; “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl
sistemi kabul edildi. 1 Ocak 1926’dan itibaren
zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta
Miladi Takvim kullanılmaya başlandı.
başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle
 20 Mayıs 1928’de Milletlerarası Rakamlar yürürlüğe
süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın
girdi.
Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine
 1 Nisan 1931’de Milletlerarası Ölçüler kabul edildi. pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla,
 Hafta sonu tatili Cuma gününden Pazar gününe bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe
alındı. (1935) etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
Sosyal Haklar
 Uluslararası siyasi, ticari ilişkileri  Medeni Kanunun kabulü ile kadının erkek
düzenlemek amacıyla takvim saat ve karşısındaki eşitsizliği ortadan kaldırıldı. Türk kadını
ölçülerde değişiklikler yapılmıştır. Yani resmi nikâh, boşanma, çocukların vesayeti, mirasta
NOT çağdaş devletlerle ilişkilerde uyum eşitlik, meslekte çalışma haklarına kavuştu.
Böylece Türk kadını, Cumhuriyet’le birlikte
sağlamak amacıyla yapılmıştır.
toplumsal, kültürel ve ekonomik hayatta erkekle eşit
 Bu alanda yapılan çalışmalar düzeye getirildi.
inkılâpçılık ilkesiyle doğrudan ilgilidir.
 Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kız-erkek ayrımı
yapılmaksızın ilköğretim herkese zorunlu hale
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) getirildi.

 İnsanlar yalnız ilk adları ile anıldıklarından Siyasi Haklar


toplumsal ilişkilerde karışıklıklar yaşanmaktaydı.
 Kurtuluş Savaşı’nda vatanı kurtarmak için cepheye
Nüfus kayıtları düzgün değildi, askere alma
koşan Türk kadını, toplum içindeki hak ettiği yer
işlerinde ekonomik ve hukuksal ilişkilerde büyük
almalıydı.
sıkıntılar yaşanıyordu.
 3 Nisan 1930’da kabul edilen bir kanunla kadınlar,
 Devlet ve toplum hayatındaki karışıklıkları önlemek
belediye seçimlerine katılma hakkını elde ettiler.
amacıyla, 21 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu
çıkarıldı.  Türk kadını 1933’te muhtar seçilme hakkına
kavuşmuştur.
 Herkesin soyadı taşıması zorunlu tutuldu. Seçilen
soyadları Türkçe olacak, rütbe, memurluk, yabancı  5 Aralık 1934’te Türk kadını milletvekili seçme ve
ırk ve millet adlarıyla, ahlaka aykırı ve gülünç olan seçilme haklarını elde etmiştir.
kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı.  1934 yılından sonra yapılan ilk seçimlerde 17 kadın
 Aynı yıl Osmanlı toplum yapısını devam ettiren, milletvekili TBMM’de Türk halkını temsil etme
canlandıran eski ünvanlar (ağa, hacı, hafız, hoca, hakkını kazanmıştır.
molla, efendi, bey, beyefendi, hanımefendi, paşa,
hanzade, hazretleri gibi) kaldırıldı.
devletleri 1881’de Duyun-u Umumiye Kurumu’nu
Türkiye Cumhuriyeti’nde,
(Genel Borçlar İdaresi) kurarak Osmanlı Devleti’nin
İlk kadın muhtar – Gül Esin (1933)
önemli gelirlerine (maden, tuzla, orman gelirlerine)
İlk kadın belediye başkanı – Müfide el koydu. Lozan Antlaşması’nda Osmanlı
İlhan (1950) Devleti’nden kalan borçlarla ilgili karar alındı.
NOT İlk kadın bakan – Türkan Akyol (1971) Türkiye Devleti aylık taksitler halinde bu borcun
Anadolu’ya düşen bölümünü ödemeyi kabul etti.
İlk kadın vali – Lale Aytaman (1991)
 Türkiye Devleti tarım, ticaret ve sanayi alanında
İlk kadın başbakan – Tansu Çiller
önemli çalışmalar yapmak zorundaydı. Tarım,
(1993)
ticaret ve sanayi alanında para finansı için bankalar
İlk kadın kaymakam – Elif Aslan (1995) açılacak, uzman yetiştirilmesine önem verilecek ve
milli ekonomi politikası uygulanacaktır.

E. EKONOMĠ ALANINDA YAPILAN ĠNKILÂPLAR Milli Ekonomi Ġlkesi ve Uygulanması


 Bir toplumun ekonomik bünyesi ve faaliyetleri,  Milli Mücadele’den sonra siyasi bağımsızlık
başlıca üç ana bölüme ayrılır. Bunlar tarım, ticaret kazanıldı, ancak ekonomik bağımsızlık henüz
ve sanayidir. kazanılmamıştı. Mustafa Kemal her fırsatta
 Osmanlı Devleti’nin ekonomik hayatı genellikle ekonomik bağımsızlığın önemli olduğunu ve Milli
tarıma dayalıydı. Tarımla uğraşan köylü aşar Ekonomi ilkesinin önemini vurguluyordu.
vergisiyle eziliyordu. Uzun süren savaşlar tarımı
bitme noktasına getirmişti. Cumhuriyet’in ilk
yıllarında tarım alanında büyük bir çöküntü vardı.  Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik
Savaşlarda köylü nüfusunun azalması, ilkel gelişme için gerekli alt yapı, teknoloji
tekniklerle tarım yapılması, köylünün ağır vergiler ve insan kaynaklarında büyük bir
ödemek zorunda kalması, ülkenin bazı bölgelerinde sıkıntı vardı. Tarım, ticaret ve sanayi
üretilen tarım ürünlerinin ulaşım zorluklarıyla diğer alanında yapılacak çalışmaları tespit
bölgelere naklediliyor olması, büyük sıkıntılar etmek için Ziya Gökalp başkanlığında
doğuruyordu. Ekilebilir toprakların büyük bir kısmı Ankara’da bir ekonomik heyet
işlenemiyor, suni gübre ve sulama gibi imkânlardan oluşturuldu.
yoksun bir tarım yapılıyordu.
 Coğrafi Keşiflerle Osmanlı Devleti’nin elinde bulunan
ticaret yolları önemini yitirdi. Bilim ve teknoloji  17 Şubat 1923’te yeni Türkiye Devleti’nin ekonomik
alanlarında ilerleyen Avrupalılar yeni bulunan politikasını belirlemek için İzmir’de l. İzmir İktisat
kıtalardaki zenginliği Avrupa’ya taşıdı. Teknolojik Kongresi toplandı.
gelişmelerin ekonomide kullanılması sonucunda
sanayileşme ortaya çıktı. Batılı ülkeler l. Ġzmir Ġktisat Kongresi (17 ġubat 1923)
sömürgelerinden elde ettikleri hammaddeleri işleyip
 Bu kongre ekonomiye düzeltmenin yollarını aramak
satarak dünya ekonomisine egemen oldular.
için Lozan Konferansı’nın ilk görüşmelerinin
Osmanlı Devleti verdiği kapitülasyonlar sayesinde
kesintiye uğraması sırasında değişik iş
Avrupa’nın açık pazarı durumuna geldi.
çevrelerinden temsilcilerin katılmasıyla toplanmıştır.
 Lozan Antlaşması’nda kapitülasyonlar kaldırıldı
 Bu kongrede Misak-ı İktisadi andı içilmiştir. (Milli
ancak sıkıntılar hemen sona ermedi. Ticaret
Ekonomi)
yabancıların ve azınlıkların elindeydi. Osmanlı
 Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık
Devleti’nde kurulan birçok ticari kuruluş da
anlayışı benimsenmiştir.
yabancıların elindeydi. Bütün bu yabancı kuruluşlar
satın alınacak ve milli ekonomi politikası  Kongreye işçi, çiftçi, tüccar ve sanayi kesiminden
uygulanacaktır. temsilciler olmak üzere 1135 kişi katılmıştır.

 Teknolojik gelişimi, bilgi birikimi ve parası olmayan  Bu kongrede alınan kararlar, Yeni Türk Devleti’ne
Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin açık pazarı ışık tutmuştur.
olurken siyasi açıdan da Avrupa devletlerinin  Kongrede kendi imkânlarıyla öz kaynakları
nüfuzu altına girmişti. Ekonomik sıkıntı içinde olan değerlendirmek büyük devletlerden yardım
Osmanlı Devleti 1854’te Kırım Savaşı sırasında almadan kalkınmayı öngörüyordu. Bu görüş
İngiltere’den ilk dış borcu aldı. Yıllar içerisinde doğrultusunda Milli Ekonomi ilkesi kabul edildi.
İngiltere dışında diğer Avrupa devletlerinden de  Milli Ekonomi ilkesi ile devlet ekonomik alanda
borçlar alındı. ll. Abdülhamit Muharrem üzerine düşen görevleri yerine getirmeye başladı.
Kararnamesi’yle Avrupa devletlerine borcu Bu kongrede kalkınma biçimi belirlenemediği için
ödeyemeyeceğini duyurdu. Bunun üzerine Avrupa devlet ekonomik hayata karışmak zorunda kaldı.
 Devletin ekonomik hayata karışması 1933 yılına  Yabancı ülkelerden damızlık hayvanlar ithal edildi
kadar devam etti. Özel girişimin üstesinden ve üretme çiftlikleri kuruldu.
gelemeyeceği önemli ekonomik alanlarda devlet,  Köylünün ucuz kredi, makine, tohum ve benzeri
önemli tedbirler aldı, bir takım kuruluşlar kurdu. ihtiyaçlarının giderilmesi için Tarım Kredi
 Kamu hizmetlerinin devlet eliyle düzenlenmesi ve Kooperatifleri kuruldu. Kooperatifleşme yolu
yönetilmesiyle devletçilik ilkesi doğdu. açılarak köylünün aracısız ürünlerini satması
 1929-1930 yıllarında başlayan dünyadaki ekonomik sağlandı.
bunalım üzerine, devlet ekonomiye yeni bir yön  2 Haziran 1929’da topraksız çiftçiye toprak
verdi. Devletçilik ilkesinin uygulanması, planlı dağıtılması hakkında bir kanun kabul edildi. Ancak
ekonomiyi beraberinde getirdi. Birinci Beş Yıllık bu kanun tam anlamıyla uygulanamamış ve Toprak
Kalkınma Planı hazırlandı. 1933 yılında hazırlanan Reformu Sorunu günümüze kadar çözülememiştir.
bu plan 1934’te yürürlüğe girdi.  Hayvancılık ve ormancılığın geliştirilmesi için
önemli tedbirler alındı.
Tarım Alanında Yapılan ÇalıĢmalar  Atatürk Orman Çiftliği’nin kurulmasında Atatürk
bizzat işin başında yer almıştır. Ayrıca Silifke,
 Osmanlı Devleti’nde milli gelirin önemli bir kısmı
Tarsus ve Dörtyol’da çiftlikler kuruldu. Bu çiftliklerin
tarımdan elde ediliyordu. İlkel yöntemlerle tarım
yapan köylü topraktan gerekli verimi alamıyordu. modern tarımının yerleşmesinde büyük katkıları
olmuştur.
 Mustafa Kemal “Köylü milletin efendisidir.”
diyerek ezilen köylünün gerçek değerini ifade
Ticaret Alanında Yapılan Çalışmalar
etmiştir.
 Mustafa Kemal, milli ticaretin desteklenmesi ve
 Ekonominin temeli olan tarımı düzenlemek için her
gelişmesini sağlamak için 26 Ağustos 1924’te
şeyden önce köylünün durumunu iyileştirmek
Türkiye İş Bankası’nı kurdurdu.
gerekiyordu. Köylü için çalışmak, devletin
dayandığı temelleri güçlendirmek anlamına
geliyordu. Hükümet bu düşünceye dayanarak
Köycülük Siyaseti’nin esaslarını şöyle belirledi;  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel
 Köylüden alınan ağır vergilerin kaldırılması, böylece bankası İş Bankası’dır.
köylünün maddi yönden güçlendirilmesi  İş Bankası’nın sağladığı kredi
 Köylünün üretim imkânlarının arttırılması UYARI kaynakları sonucu Türk tüccarlar,
 Köylünün bilgi ve görüşünü yükseltecek tedbirlerin ticaret hayatına hâkim oldular.
alınması  1927’de İtibar-ı Milli Bankası, Türkiye
 Toprağı olmayan köylülere toprak verilmesi İş Bankası ile birleştirildi.
 17 Şubat 1925’te Aşar Vergisi kaldırıldı.

 1929’da Gümrük Tarife Kanunu çıkartıldı. Bu kanun


 Aşar vergisinin kaldırılmasıyla köylü ile Korumacı Dış Ticaret Politikası uygulandı. 1929
rahatladı ve üretim dört kat arttı. yılına kadar etkili bir koruyucu dış ticaret politikası
NOT izlenememiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı
Aşar vergisinin kaldırılması halkçılık
gümrük tarifelerinden Lozan Antlaşması’nın
ilkesiyle ilgilidir. imzalanmasından beş yıl sonra kurtulabilmiştir.

 Köylüye ucuz kredi sağlamak için Osmanlı  1923-1932 yıllarında Milli Ekonomi ilkesi uygulandı.
döneminde kurulmuş olan Ziraat Bankası’nın İlk millileşme 1924’de bazı demiryolları,
imkânları arttırıldı. Sermayesi ve şube sayısı Haydarpaşa Limanı ve Rıhtımı’nın satın alınmasına
arttırıldı. ilişkin kanunla gerçekleşmiştir. 1925 yılında
yabancı sermaye elindeki Reji İdaresi (tütün tekeli)
 Traktör kullanımını yaygınlaştırmak için hükümet
devletçe satın alındı. 1926’da ispirto ve her çeşit
mali ve yasal düzenlemeler yaptı. Makineli tarım
alkollü içkilerin imali ve ithali ile şeker ithali ile
özendirildi.
devlet tekeline alındı.
 Ziraat Bankası aracılığı ile dışarıdan alınan tarım
1928’de Haydarpaşa Limanı ile Adana-Mersin
araçları köylüye dağıtıldı, pulluk kullanımı
Demiryolu milletleştirildi.
yaygınlaştırıldı.
 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu çıkarıldı. Bu
 Tarım alanında uzman yetiştirmek için çeşitli
kanun ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma
yerlerde okullar açıldı. Ankara’da Yüksek Ziraat
hakkı sadece Türklere verildi. Böylece
Enstitüsü kuruldu. (1933)
denizlerimizde de bağımsızlık sağlandı. 1937’de
 Köylüye ucuz fidan, tohum ve gübre dağıtıldı. Denizbank kuruldu.
 Kurtuluş Savaşı sonunda Türk sanayi kuruluşu
sayılabilecek hiçbir kurum yoktu. İhtiyaç
 İzmir İktisat Kongresi’nde Kabotaj
maddelerini üretebilecek sanayinin kurulması
hakkının Türk gemilerine tanınması ve
gerekiyordu. Ancak Türkiye Devleti’nin sanayi
deniz taşımacılığının devlet tarafından kurabilecek parası ve uzman elemanı yoktu.
teşviki karara bağlandı. Lozan
UYARI  1925’te ülke madenlerini işletmek, özel sektöre
Antlaşması’nda Türk gemilerinin sermaye sağlamak ve kredi temin edebilmek için
kabotaj hakkı kabul edildi. 1926 Sanayi ve Maadin Bankası açıldı.
Kabotaj Kanunu ile tam olarak  Milli sanayinin gelişmesini sağlamak özel sektörü
gerçekleşti. sanayiye özendirmek için 1927’de Teşvik-i Sanayi
Kanunu (Sanayiyi Özendirme Yasası) çıkarıldı. Bu
kanun on beş yıl yürürlükte kaldı.
 1930’da Merkez Bankası kuruldu. Amacı para
arzını kontrol etmek ve para politikasını Teşvik-i Sanayi Kanunu ile
yönetmektir. Daha önce Türkiye’nin para politikası,  Çeşitli sanayi kuruluşlarına ucuz devlet arazisi
imtiyaz sözleşmesi uyarınca yabancı bir banka olan ve binaların tahsis edilmesi,
Osmanlı Bankası tarafından yönlendiriliyordu.  Taşıma indirimlerinin yapılması,
Böylece Türkiye Cumhuriyeti, ekonomik ve mali  Vergi muafiyetinin uygulanması,
bağımsızlığını sınırlandıran engellerden kurtulmuş
 Bazı işletmelere ulaştırma ve depolama
oldu.
imkânlarının tanınması,
 Ticaret alanında uzman yetiştirmek amacıyla
 Devlet dairelerinde yerli ürünlerin kullanılması
İktisadi İdari İlimler Akademisi açıldı.
gibi uygulamalar yasalaştırılmıştır.
 1929’da gümrük vergilerinin yükseltileceği
 Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun getirdiği imkânlara
kamuoyunca önceden bilindiğinden, ithalatta
rağmen, sermaye, teknoloji ve bilgi yetersizliğinden
öngörülmeyen bir artış meydana gelmişti. Dış
kaynaklanan sorunlar nedeniyle sanayinin
ticaret dengesi dünya ekonomik bunalımında
gelişmesi sağlanamadı. Sadece Uşak’ta Şeker
etkisiyle önemli ölçüde bozulmuştur. Türk lirasında
Fabrikası ve ufak çapta bir dokuma sanayi kuruldu.
görülen ani düşme, üzerine hükümet bazı tedbirler
almıştır. Bu tedbirler;
 1929 yılında Menkul Kıymetler ve Borsalar Kanunu  1924’te açılan Türkiye İş Bankası
çıkartılarak yeni Türk devletinde ilk kambiyo
ticaretin gelişimini sağlamak amacı
denetimi başlatıldı.
yanında sanayi işletmecilerine kredi
 1930’da Türk Parasının Kıymetini Koruma
temin etmeyi de amaçlamıştır.
Hakkında Kanun çıkarıldı. Kanunun amacı 1929
 1926’da inşaat sektörünü
Dünya Ekonomik Bunalımı’na karşı Türk parasının
değerini korumaktı. Kanunda etkili ceza hükümleri desteklemek konut kredisini sağlamak
ile yargılama usulleri yer almıştı. Bu kanuna amacıyla Emlâk Eytam Bankası
dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu kuruldu. (Emlak ve Yetimler Bankası)
kararnameleriyle hükümet döviz taleplerini kontrol  Sanayi ve Maadin Bankası 1932’de
UYARI
edebiliyordu. Türkiye Sanayi Kredi Bankası oldu.
1933 yılında bankanın malvarlığı
Müdahaleci ve korumacı dış ticaret Sümerbank’a devredilmiştir.
politikasını izlendiği bunalım  Teşvik-i Sanayi Kanunu 1942 yılına
döneminde kanunun uygulanması kadar yürürlükte kaldı.
başarılı oldu. Türk Parasının Kıymetini  1926’da Devlet İstatistik Enstitüsü
UYARI Koruma Kanunu üç yıl uygulanması kuruldu. 1927 yılında Cumhuriyetin ilk
için çıkarılmıştı. Ancak on üç kez genel nüfus tarım ve sanayi
uzatıldı. 1970 yılına kadar yürürlükte sayımlarını başarı ile gerçekleşmiştir.
kaldı. 1970’ten itibaren sürekli hale
geldi.
Devletçilik ilkesinin Uygulaması
 1930 yılında Türkiye ekonomi politikasında önemli
Sanayi ve Madencilik Alanında Yapılan ÇalıĢmalar değişiklikler oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında
 Sanayileşme, ekonomik kalkınmanın bel kemiğidir. uygulanan ekonomi politikası özellikle 1929 Dünya
Sanayileşmeyen bir ülke siyasal bağımsızlığını Ekonomik Krizi karşısında beklenen sonuçları
koruyamaz güçlü devletlerin tutsağı olur. sağlamamıştır. Türkiye devletçilik ilkesini
benimserken amacı devlet eliyle sanayileşmeyi Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
sağlamaktı. Türkiye’de özel sektörde değişiklik  1933’te hazırlanmış, 1934’te uygulama
öngörmeyen bir devletçilik modeli uygulamaya başlanmıştır.
konulmuştur. Mali tekeller dışındaki üretim
 Devlet eliyle hammaddesi yurt içinde üretilen
faaliyetlerin tümü özel sektöre açık kalmıştır.
sanayi dalları kurma, temel tüketim mallarının
 Ekonomik devletçilik başlıca sanayi, tarım ve para- üretimine öncelik verme amacına yöneliktir.
bütçe alanlarında uygulandı. Özellikle sanayi
 Bu plan ile modern sanayileşme başladı.
alanındaki uygulamalar ile kendini gösterdi. Çünkü
ülkenin ilk planda sanayi mallarına gereksinimi
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planıyla Yapılan Çalışmalar;
vardı.
 1933’te Sümerbank kuruldu.
 Devletçilik 1931’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin
programına alındı.  Malatya, Kayseri ve Bursa’da Merinos (dokuma)
fabrikaları açıldı. (Yatırımların önemli bir bölümü
 Devletçilik ilkesi 1937 yılında anayasaya girmiştir.
Sümerbank ve İş Bankası tarafından yapıldı.)
 Devletçilik ilkesinin uygulandığı 1930-1938
 Gemlik – yapay ipek, Nazilli – basma, Beykoz –
yıllarında devletin iç piyasalar üzerindeki kontrolü
deri, Paşabahçe – cam ve İzmit – kâğıt fabrikaları
artmıştır.
açıldı.
Devletçilik ilkesiyle ilgili yapılan çalışmalar;
 1935 Maden Tetkik Araştırma Enstitüsü (MTA)
 Köylüye bol ve ucuz kredi verilmesi,
kuruldu.
 Aşar vergisinin kaldırılması,
 1935’te MTA’ya para finansı için Etibank açıldı.
 Devletin köylüye tarım alanında teknolojik
yardım yapması,
 Devletin kooperatifleşmeyi özendirmesi,
 Toprak Reformu Kanununun çıkarılması,  Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 1937

 1930 yılında Türk ekonomisinin para işlerini yılının sonuna kadar 3 yıl sürdü. 16
düzenlemek üzere Merkez Bankası’nın büyük fabrika kuruldu. Bu kuruluşlar
kurulması, Türkiye’nin ilk kamu iktisadi
 1932’de Devlet Sanayi Ofisi kurularak devlet UYARI teşebbüsleridir. (KİT)
işletmeciliğinin yönlendirilmesi,  1939 yılında Karabük Demir-Çelik
 1932 Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın Fabrikası kuruldu. Bu Türkiye
hazırlanması ve 1934’de uygulanması, Cumhuriyeti’nin ilk ağır sanayi
 1933 Sümerbank ve 1935’te Etibank’ın tesisidir.
kurulması,
 1937’de Denizbank açılması, Ġkinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
 1938’de esnafa kredi verecek Halk Bankası’nın
 Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın başarıyla
açılması
uygulanmasından sonra 1936’da İkinci Beş Yıllık
Devletçilik rejimine geçişin iki nedeni vardır;
Kalkınma Planı hazırlanmaya başlandı ve 1937’de
 Birincisi, bütün özendirmelere rağmen sanayi
hazırlandı. Uygulamaya 1938’de geçildi.
işletmeleri kuracak özel girişimin başarılı
 İkinci plan, ara malları ve yatırım malları üretimine
olamaması, toplumun gereksinimlerinin günden
güne artması, öncelik veriyordu ve daha geniş kapsamlıydı.

 İkincisi 1929 yılında Amerika Birleşik  Bu planda elektrikasyon, madencilik, limanlar gibi
Devletleri’nde çıkan ve bütün dünyaya sıçrayan altyapı tesisleri, makine, gıda, kimya ve yakıt
büyük bir ekonomik bunalımın yaşanmasıdır. sanayileri ve deniz ulaşımı idi. Bu plan ile ihracata
Bu zorluklar 1930 yılından sonra devletçi-karma da yönelmek hedefleniyordu.
ekonomi sistemine geçmeyi gerekli kılmıştır.  1939 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması
 Devlet 1930 yılından önce kurduğu üzerine bu plan uygulanamadı. 1945 yılına kadar

Sanayi ve Maadin ve Emlâk Eytam süren bu savaş sırasında Türkiye, Atatürk


Bankaları ile para piyasası içine girme döneminde kurulan sanayi işletmeleri sayesinde
hazırlığını yapmaya başlamıştır. kendi gereksinimlerini karşılamış ve dışarıya
UYARI muhtaç olmamıştır.
1927’de kurulan Âli İktisat Meclisi
(Yüksek Ekonomi Kurulu) devletçilik
Bayındırlık ve UlaĢtırma Alanında Yapılan ÇalıĢmalar
ilkesinin başlangıç evresinde atılan bir
 1924 yılında kabul edilen kanunlarla demiryolu
adımdır.
yapımına başlandı. Yabancı şirketlerin elinde
bulunan demiryolları satın alındı. Osmanlı Devleti
zamanında yapılan demiryolları iki katına çıkarıldı.
 1925 yılında kabul edilen Yol Mükellefiyeti Kanunu
ile köy ve kasaba yollarının yapımı için bütçe
olanakları elvermediğinden yurttaşa yol yapma
yükümlülüğü getirildi. (Mükellefiyet-i Bedeniye
Kanunu)
 1929’da çıkarılan Şose ve Köprüler Kanunu ile
devlet yolları ağı tespit edilmiştir.
 1928 yılında Haydarpaşa Limanı ve Rıhtımı
millileştirildi.
 Kabotaj Kanunu ile Türk liman ve iskeleleri
arasında yük ve yolcu taşıma hakkı, Türk
gemilerine verildi. Deniz yollarını ve ticaret filosunu
güçlendirmek için 1937 yılında Denizbank kuruldu.
 Sanayileşmenin başlaması ile birlikte bayındırlık
işine girişildi. Yeni Türkiye Devleti’nin başkenti olan
Ankara, geniş ve düzenli asfalt yolları ile modern bir
kent görünümü kazandı.
 Ülkenin pek çok yerinde okullar, hastaneler, devlet
daireleri gibi binalar yapıldı.

Sağlık ve Tıp Alanında Yapılan ÇalıĢmalar


 Osmanlı Devleti’nde Sağlık Hizmetleri, Dâhiliye
Nezareti’ne bağlı Sıhhiye Umum Müdürlüğü
tarafından yürütülüyordu.
 l. TBMM’nin açılınca 2 Mayıs 1920’de Sağlık
Sosyal Yardım Bakanlığı kuruldu. (Sağlık işleri ilk
kez bakanlık düzeyinde örgütlendi.)
 1923 yılında, sağlık hizmetleri ülke genelinde
yaygınlaştırıldı. 1924 yılında Ankara, İstanbul,
Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır’da örnek
hastaneler (Numune Hastaneleri) yaptırıldı.
 1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha
Kanunu’nda koruyucu sağlık hizmetleri yönünde
önemli çalışmalar yapıldı.
 Kolera, veba, tifo, çiçek, menenjit, kızamık, sıtma
gibi bulaşıcı hastalıkların sağlık kuruluşlarına
bildirilmesi zorunluluğu getirildi.
 Bulaşıcı hastalıkların tedavisinin parasız yapılması
için kararlar ve tedbirler alındı. Böylece devlet
sağlık hizmetlerini üstlendi.

You might also like