Professional Documents
Culture Documents
Deliçay, Tahsin. “Harf-i cerlerin fiile anlam kazandırması: Kur’an-ı Kerim örneği,”
Journal of Faculty of Theology of Bozok University. 2,2 (2012/2), pp. 37-61.
Tahsin DELİÇAY
H manalar kazandırması, na-
hivciler tarafından bilinen
bir husustur. Fiil müccerred
Doç. Dr., Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
halde iken bir mana taşıdığı gibi
bazı harf-i cerlerle de daha farklı
Özet anlamlar ihtiva eder.
Yalın haldeyken bir anlam taşıyan fiil, harf-i cer Harf-i cerlerin bu fonksiyonu
alınca farklı anlamlara gelebilir. Bu çalışmada bilinmeden, lügatte fiilin sade-
Kur’ân-ı Kerîm’de harf-i cerle anlamı değişen
ce yalın haldeki anlamının göz
fiiller tespit edilmiştir. İlgili ayetlerin mealleri
önünde bulundurulması duru-
verilmiştir.
munda, ibareye yanlış anlam
Anahtar kelimeler Fiil, harf-i cer, Kur’ân-ı
verilmesi ihtimali söz konusu-
Kerîm, anlam değişikliği.
dur. Arapça ibareler için söz ko-
nusu olan bu durum dolayısıyla
Kur’ân-ı Kerîm için de geçerlidir.
Gerek böyle bir yanlışa düşmeme, gerekse –özellikle– Kur’ân-ı Kerîmde
harf-i cerlerin fiillere kazandırdıkları manaları daha kolay ve kısa yoldan öğ-
renme duygu ve düşüncesi, bizi böyle müstakil bir çalışmaya sevk etmiştir. Bu
sahada kâfî ve vâfî başlıbaşına bir çalışmanın bulunmaması gözönüne getirildi-
ğinde, bu çalışmanın ne denli bir önemi hâiz olduğu ortaya çıkacaktır.
Çalışmada Muhammed Fuad Abdulbâkî’nin el-Mu’cemu’l-Müfehres li-
elfâzı’l-Kur’ân-ı Kerîm’i esas alınarak el-Müfredât, es-Sıhâh, Lisânu’l-Arab,
el-Kâmûsu’l-Muhît, Tâcu’l-Arûs, el-Muncid, el-Mu’cemu’l-Vasît, el-Mu’cemu’l-
Arabiyyu’l-Esâsî ve Kur’ân-ı Kerîm Lügatı gibi lügatlar baştan sona taranmış-
tır. Böylece Kur’ân-ı Kerîm’deki yalın manasının yanı sıra harf-i cerle farklı an-
lam kazanan fiiller tespit edilerek kazandıkları yeni anlamları verilmiştir. Daha
sonra da ilgili ayetlerin kısa mealleri verilmiştir.
Bu sahada yazılmış müstakil eserler olmaksızın böyle bir çalışmanın ilk defa
ele alınması, çalışmayı zorlaştırmakla beraber, konunun Kur’ân-ı Kerîm’le irti-
batlı olması, bu zorluğu yenmede en büyük güç kaynağı olmuştur.
Arap Gramerinde Harf-i Cerlerin Yeri
Mu’cemu Kavâidi’l-Arabiyyeti’l-Alemiyye adlı sistematik nahiv kitabında
harf-i cerlerin Arap dilindeki yeri şöyle tespit edilmiştir.01
Arapça’da kelime; isim, fiil ve harf diye üç kısma ayrılır. Harfler, hurûfu’l-
mebânî ve hurûfu’l-meânî olmak üzere iki bölümde ele alınmıştır. Harf-i cerler ise,
hurûfu’l-meânînin isimler üzerinde amel eden kısmına girer. Bu izahlar, aşağıdaki 1
ve 2 no’lu şemada sistematik bir halde verilmiştir.
01. el-Dahdâh, Antoine, Mu’cemu Kavâidi’l-Arabiyyeti’l-Âlemiyye (Beyrut: 1990), s. 7-17.
*
Bu makale, “Harf-i Cerler ve Kur’ân-ı Kerîm’de Geçen Fiillere Kazandırdığı Manalar”
(Hazırlayan: Tahsin DELİÇAY, HRÜ, SBE, Şanlıurfa, 1995) adlı yüksek lisans tezinin
özetidir.
Tahsin Deliçay
38
39
.} أي هلدايته إياكم...ولِتُ َكبـُِّر اهللَ َعلَى َما َه َدا ُك ْم...{ Baka- ٍ َْت ِزي نـَْفس َع ْن نـَْف
}...س َشْيئًا {واتـَُّقوا يـَْوًما َل
َ ٌ َ Ba-
ra, 2/581 kara 2/48,123
e – يفgibi zarfiyye manasına. c – İsti’lâ manasına.
ِ {وَد َخل الْم ِدينَةَ َعلَى ِحKasas,
}...ني َغ ْفلَ ٍة }...فَِإَّنَا يـَْب َخ ُل َع ْن نـَْف ِس ِه...{Muhammed,
َ َ َ
28/15 47/38
f – ‘ منin muvâfıkı olarak. d – Ta’lîl manasına.
ِ ين إِ َذا ا ْكتَالُوا َعلَى الن
}َّاس يَ ْستـَْوفُو َن ِ َّ }...يم ِلَبِ ِيه إَِّل َع ْن َم ْو ِع َد ٍة ِ ِ ِ {وما َكا َن
َ {الذMutaffifîn َ است ْغ َف ُار إبـَْراه
ْ ََ
83/2 Tevbe, 9/114
g – ’ الباءnın muvâfıkı olarak. e – ’ بعدnin mürâdifi olarak.
ْ ول َعلَى اللَّ ِه إَِّل
}...الَ َّق َ ُيق َعلَى أَ ْن َل أَق ِ ِِ ِ
ٌ { َحقA’râf, َ صبِ ُح َّن نَادم
}ني ْ ُال َع َّما قَل ٍيل لَي
َ َ{قMu’minûn,
7/105 23/40
h – Ta‘vîd için zâid olması. f – Zarfiyye olarak.
ِ إِ ْن َل َِي ْد يوماً على من يـت
َّك ْل َبيك يـَْعتَ ِم ْل
َ إِ ّن الْ َكرميَ َوأ .سج ِد
ِ ضربت زيداً ع ِن الْم
َ َْ َ َ َ َ َ ُ ََ
ِ أي من يـت
.َّكل َع ْليهَ َ g – ‘ منin mürâdifi olarak.
ı – İstidrâk ve idrâb manasına. }...{وُه َو الَّ ِذي يـَْقبَ ُل التـَّْوبَةَ َع ْن ِعبَ ِاد ِه
َ Şûrâ,
ِ علَى أنَّه الَ يـيأَس ِمن ر ْحة اهلل؛،وء صنِيعِه ِ فُال ٌن الَ ي ْدخل اجلنةَ لِس42/25
َ َ ْ ُ َْ َ َ ُ َّ ُ َ
.أس ي
ُ َْ ـ ي ال لكنه أي h – ’ الباءnın mürâdifi olarak.
İkincisi, فوقmanasına isim olması. }{وَما يـَْن ِط ُق َع ِن ا ْلََوى
َ Necm, 53/3
42 }...ك ِ
َ ك َزْو َج َ ك َعلَْي ْ أ َْمس...{Ahzâb, 33/37 ı – İstiâne manasına.
el-Burhân’da, علىharf-i cerine şu ma- .يت َعن الْ َق ْوس ُ َرَم
nalar da ilave edilmektedir.01 j – Ta’vîd için zâid olması.
a – İzâfet ve isnâd manasına. .الدر ِاه َم َع ِن ِديا ٍر
َّ ذت ُ َخ َأ
}...وت ي لَ ي ِ َّالي ال
ذ ْ ى ل
َ ع ل َّ
كو ـ ت{وFurkân 25/58
ُ َُ ِّ َ َ ْ ََ َ İkincisi, harf-i masdariyye olması-
b – عندmanasına. dır.
}...ب
ٌ ْ{وَلُ ْم َعلَ َّي َذنŞuarâ َ أ َْع َجبَِن أَ ْن تـَْف
َ 26/14 . َع ْن تـَْف َع َل،عل
17 –عن Üçücüsü, yön manasına isim olma-
Muğni’l-lebîb’de, عنharf-i cerine şu sıdır.
manalar verilmektedir.02 3 şekilde gelir.
3 vecih üzeredir. a – Üzerine منgelmesidir.
Birincisi, harf-i cer olması. 10 mana- ِ ِمن عن َيِين تَارةً وأ
َمامي َ َ َْ ْ ِ فـَلَق ْد أ ََرِان لِ ِّلر
َماح َد ِريئَة
sı vardır. b – Üzerine علىgelmesidir. Bu da
a – Mucâveze manasına. nâdirdir.
.ت َع ِن الْبـَلَد
ٌ َسافـَْر وح ِ علَى عن َيِ ِين مَّر
ٌ َُوَكْيف ُسن ًت الطّريُ ُسنَّحا َ َْ َ
b – Bedel olarak. طيع؟
ُ َمني ق
ُ ََوالي
01. Zerkeşî, el-Burhân fî Ulûmu’l-Kur’ân c – Mecrûrunun ve müteallakı-
(Beyrut: trs.), s. 284-285.
02. İbn Hişâm, Muğni’l-Lebîb (Mısır: 1302),
nın fâilinin tek müsemmâya iki zamir
s. 147-150. (şeklinde) olmasıdır.
ِ الرو
اح ِل ِ ِ ود ْع عْنك نـهباً ِصيح يف حجراتِه وnalar da ilave edilmektedir.02
َ َّ ديث َما َحديث
ٌ لك ْن َح َ ُُ َ َْ َ َ
18 –في a – عندmanasına.
ِِ ِ ِ ْولَبِث...{Şuarâ, 26/18
Muğni’l-lebîb’de, يفharf-i cerine şu َ ت فينَا م ْن عُ ُم ِرَك سن
}ني َ َ
manalar verilmektedir.01 b – بعدmanasına.
a – Zarfiyye manasına. ِ ْ صالُهُ ِف َع َام
}...ي ِ
َ وف...{Lokmân,
َ 31/14
Mekânî, c – عنmanasına.
.ت ِف الْ َم ْس ِج ِد
ُ أَ َك ْل }...فـَُه َو ِف ْال ِخَرِة أ َْع َمى...{İsrâ 17/72
Zamânî, 19 – الالم:
.ت ِف البَا ِر َح ِة ِ
ُ ْن Muğni’l–lebîb’de, الالمharf-i cerine şu
Mecâzî. manalar verilmektedir.03
.الص ْد ِق
ِّ النَّجاةُ ِف a – İstihkâk manasına.
b – معmanasına musâhabe olarak. ِ هلل والعَِّزِة
.هلل ِ ُ اَ ْل
َ مد َ
.} أي معهم...ال ْاد ُخلُوا ِف أ َُم ٍم
َ َ{قA’râf, 7/38 b – İhtisâs manasına. İki zât arasın-
c – Ta’lîl olarak. da vâkî olur.
ِ ِ ِ ِاجلنَّةُ ل
}...ت فَ َذلِ ُك َّن الَّ ِذي لُ ْمتـُن َِّن فِ ِيه ْ َ{قَالYûsuf,
.ينَ نني َوالنّ ُار لل َكافر
َ لمؤم ُ َ
12/32 c – Milk manasına.
}...ض ِ ات َوَما ِف ْال َْر ِ السماو ِ
d – İsti’lâ manasına. َ َ َّ لَهُ َما ف...{Bakara,
}...َّخ ِلْ وع الن ِ ُصلِّبـَنَّ ُك ْم ِف ُج ُذ َ َوَل...{Tâhâ,
2/255 43
20/71, Şuarâ, 26/49 d – Temlîk manasına.
e – ’ الباءnın mürâdifi olarak. .ًبت لَِزيْ ٍد ِدينارا
ُ َوَه
.ت ِف َزيْ ٍد
ُ َمَرْر e – Şebîhü’t-temlîk manasına.
ِ ِ
f – ’ إىلnın mürâdifi olarak. }...اجا ً {واللَّهُ َج َع َل لَ ُك ْم م ْن أَنـُْفس ُك ْم أ َْزَوŞûrâ,
َ 42/11
}...فـََرُّدوا أَيْ ِديـَُه ْم ِف أَفـَْو ِاه ِه ْم...{İbrâhîm 14/9 f – Ta’lîl olarak.
g – ‘منin müradifi olarak. ِ بت َزيداً لِلت
.َّأديب ُ ضَر َ
ْ لت ِف الن
.َّخ ِل ُ أَ َك
g – Tevkîdü’n-nefy olarak.
ِ وَما َكا َن اللَّهُ لِيُطْلِ َع ُكم َعلَى الْغَْي...{Âl–i imrân,
}...ب
h – Mukâyese olarak. ْ َ
}يلِ َِّ ِ ِ ِ ُّ الي ِاة 3/179
ٌ الدنـْيَا ف ْالخَرة إل قَل ََْ ُفَ َما َمتَاع...{Tev-
be, 9/38 h – ’إىلnın muvâfıkı olarak.
ı – Ta’vîd olarak. }ك أ َْو َحى َلَا َّ {بِأZilzâl, 99/5
َ ََّن َرب
».بت فِيه ِ
َ بت َمن َرغ
ُ «ضَر
َ :بت» تريد
ِ
َ يمن َرغ
ِ «ضر
َ بت ف
ُ ََ
ı – ’ علىnın muvâfıkı olarak.
}...انِ َ{وَِيُّرو َن لِ ْلَ ْذقİsrâ, 17/109
j – Tevkîd olarak. َ
} ...ال ْارَكبُوا فِيها
َ َ{وق
َ
j – ’يفnin muvâfıkı olarak.
Hûd, 11/41 }...ط لِيـَْوِم الْ ِقيَ َام ِة
َ ين الْ ِق ْسِ
َ ض ُع الْ َم َواز
َ َ{ون
َ Enbiyâ,
el-Burhân’da, يفharf-i cerine şu ma- 02. Zerkeşî, el-Burhân fî Ulûmu’l-Kur’ân
(Beyrut: trs.), s. 302-304.
01. İbn Hişâm, Muğni’l-Lebîb (Mısır: 1302), 03. İbn Hişâm, Muğni’l-Lebîb (Mısır: 1302),
s. 168-170. s. 208-216.
21/47 }...لِلَّ ِه ْال َْم ُر ِم ْن قـَْب ُل َوِم ْن بـَْع ُد...{ Rûm, 30/4
k – عندmanasına. c – ’ أنil-meftûhatü’s-sâkine mana-
}...الَ ِّق لَ َّما َجاءَ ُه ْمْ ِ {بَ ْل َك َّذبُوا بKaf, 50/5 sına.
l – بعدmanasına. }...ور اللَّ ِه بِأَفـَْو ِاه ِه ْم ِ ِ ُ {ي ِرSaff, 61/8
َ ُيدو َن ليُطْفئُوا ن ُ
} س إَِل َغ َس ِق اللَّْي ِل
ِ َّم
الش ِ ُالص َلَة لِ ُدل
وك َّ ِ
م ِ
َق
أ {İsrâ, 17/78 20 –من
ْ
m – معmanasına. Muğni’l-lebîb’de, منharf-i cerine şu
ول اجتِما ٍع ل نبِت ليلة معا ِ فـلما تـفرقـنا كأن َِّن ومالِكا لِطmanalar verilmektedir.02
َ َ ً َْ ْ َ َْ َ ْ ُ ً َ َ َْ ّ ََ ّ ََ
n – ‘ منin muvâfıkı olarak. a – İbtidâu’l-gâye manasına.
ِِ ِ ْ من الْمس ِج ِد...{İsrâ,
ِ
ِ الق
َ ْيامة أَف
ُضل ِ ِ َ الدنـيا وأن ُف
َ ك َراغ ٌم َوَن ُن لَ ُكم يـَْوَم َ ْالََرام إِ َل ال َْم ْسجد ْالَق
}...صى
َ َْ ُ ض ُل يف
ْ لَنَا ال َف
17/1
َْ َ
o – Teblîğ manasına.
ِ b – Teb’îd manasına.
.ت لَه ُ وفَ َّس ْر،ت لَه ُ ْ أَذن،ت لَه ُ وقـُْل ِ
}...ُمنـْ ُه ْم َم ْن َكلَّ َم اللَّه...{Bakara, 2/253
ö – ‘ عنın muvâfıkı olarak.
ِِ ِ َّ َ َ{وق c – Beyânü’l-Cins olarak. Çoğun-
}...ين َآمنُوا لَ ْو َكا َن َخيـًْرا َما َسبـَُقونَا إِلَْي ِه َ ين َك َف ُروا للَّذ
َ ال الذ َ
Ahkâf, 46/11 lukla ماve مهماdan sonra gelir.
}...ك َلَا َ َّاس ِم ْن َر ْحٍَة فَ َل مُْ ِس ِ {ما يـَْفتَ ِح اللَّهُ لِلن َ Fâtır,
p – Sayrûrat manasına. Lâmu’l
akîbet ve lâmu’l meâl de denir. 35/2
}...آل فِْر َع ْو َن لِيَ ُكو َن َلُ ْم َع ُد ًّوا َو َحَزنًا }...{وقَالُوا َم ْه َما تَأْتِنَا بِِه ِم ْن آيٍَة َ A’râf, 7/132
ُ ُ {فَالْتـََقطَهKasas,
28/8 d – Ta’lîl olarak.
44 ِ Nûh, 71/25
r – Kasem ve taaccüb manasına be- }...{مَّا َخ ِطيئَاتِِ ْم أُ ْغ ِرقُوا
raber olarak Allah ismine has kılınmış- e – Bedel olarak.
tır. }...الدنـْيَا ِم َن ْال ِخَرِة ُّ الَيَ ِاة
ْ ِأ ََر ِضيتُ ْم ب...{ Tevbe, 9/38
اآلس َّ
ُ بُ ْش َمخٍّر به الظيَّا ُن و
ِ ِ هلل يـَبـَْقى َعلى األيّ ِام ذو َحيَ ِد f – ’ عنın mürâdifi olarak.
s – Kasemden mücerred olan taac- }...اسيَ ِة قـُلُوبـُُه ْم ِم ْن ِذ ْك ِر اللَّ ِه ِ فـويل لِْل َق...{ Zümer,
ٌ ْ ََ
cüb manasına olup nidâda kullanılır. 39/22
.َّو ِاهي ِ
َ ويَا لَلد،يَا لَْل َماء g – ’ الباءnın mürâdifi olarak.
ş – Ta’diye manasına. }...ف َخ ِف ٍّي ٍ يـْنظُرو َن ِمن طَر...{ Şûrâ, 42/45
ْ ْ ُ َ
ِ ِ
}ك َوليًّا َ ْب ِل م ْن لَ ُدن ْ ََه ـ ف ...{ Meryem, 19/5 h – يف ’nin mürâdifi olarak.
t – Tevkîd manasına. }...ض ِ
ِ أ َُر ِون َما َذا َخلَ ُقوا م َن ْال َْر...{ Ahkâf, 46/4
}العالَ ِمني بر ِل م ِ
ل س نِل نا
ر ِ
ُم أ
و ...{ ı – ’ عندnin mürâdifi olarak.
َ ِّ َ ْ ُ ْ
En’âm, 6/71 }...الد ُه ْم ِم َن اللَّ ِه َشْيئًا ُ ن َعنـْ ُه ْم أ َْم َوا ُلُ ْم َوال أ َْو ِ
َ لَ ْن تـُْغ...{ Âl-i
el-Burhân’da, الالمharf-i cerine şu ma- imrân, 3/116
nalar da ilave edilmektedir.01 j – ’ رمباnın mürâdifi olarak. Bu ‘ ماya
a – Tahsis manasına. bitiştiği zamandır.
}...َّب ِ
ِّ ِت نـَْف َس َها للن ْ َإِ ْن َوَهب...{ Ahzâb, 33/50 ض ْربَةً َعلَى َرأ ِْسه تـُْل ِقي اللِّسا َن ِم َن ال َف ِم َ ش َ ب الْ َكْب ُ ض ِر ْ َوإِنَّا لَ ِم َّما ن
b – Velâyet için. l – ’ علىnın mürâdifi olarak.
01. Zerkeşî, el-Burhân fî Ulûmu’l-Kur’ân 02.İbnu Hişâm, Muğni’l-Lebîb (Mısır: 1302),
(Beyrut: trs.), s. 339 vd. s. 318-322.
غ إِ َل ِآلَتِ ِه ْم
َ فـََرا dırırlar.” (Hac 22/72)
“Yavaşça putlarının yanına vardı.” 34 – سفع: Bir şeye nişan alamet koy-
(Sâffât 37/91) du. Tokat attı. Kuş dövüştüğü kuşa
30 – تزاور: Ziyaretleşti.01 kanatlarıyla vurdu.
عن: Meyletti. Yöneldi. Saptı. ب:Yakalayıp şiddetle çekti.05
ِ ات الْيَ ِم ِ َّاصيَ ِة
ِ لَنَس َفعا بِالن
ني ْ إِ َذا طَلَ َع
َ ت تـََز َاوُر َع ْن َك ْهف ِه ْم َذ ً ْ
“Doğduğu zaman mağaralarının sa- “...derhal onu alnından (perçemin-
ğına meyleder...” (Kehf 18/17) den) yakalarız...” (Alak 96/15)
31 – سأل: İstedi.02 Sadaka istedi. 35 – سقط: Düştü. Sukut etti.06
عن: Sordu. في: Pişman oldu. Hata etti. Şaşırdı.
َوالَ تُ ْسأَلُو َن َع َّما َكانُوا يـَْع َملُو َن Zelle, hata sâdır oldu.
ِ ِ
ط َف أَيْديه ْم َ َولَ َّما ُس ِق
“Siz onların yaptıklarından sorguya
çekilmezsiniz.” (Bakara 2/134, 141) “Pişman olup da...” (A’râf 7/149)
ب: Sordu. 36 – سلق: Kaynattı. Koştu. Bağırdı.07
اسأ َْل بِِه َخبِ ًريا Yüzdü. Vurdu. Dürttü.
ْ َف
“Bunu bir bilene sor.” (Furkân ب: Sözle incitti.
25/59) ْسنَ ٍة ِح َد ٍاد
ِ سلَ ُقوُكم بِأَل
َ
32 – س ّخر: İstemediği bir şeyi teklif “...sizi sivri dilleri ile incitirler.”
49
etti.03 Ücretsiz iş teklif etti. Zorla yap- (Ahzâb 33/19)
tırdı. Boyun eğdirdi. 37 – سلّم: Teslim etti. Teslim oldu.
على: Musallat etti. Munkâd oldu.08 Hükme râzı oldu. Kur-
َس َّخَرَها َعلَْي ِه ْم َسْب َع لَيَ ٍال َوثََانِيَةَ أَيَّ ٍام tardı.
“Allah onu, artarda yedi gece sekiz على: Selamladı. Musâfaha etti.
gün onların üzerine musallat etti.” فَ َسلِّ ُموا َعلَى أَن ُف ِس ُك ْم
(Hâkka 69/7) “...kendinize (birbirinize) selam ve-
33 – سطا: At gemi azıya aldı. Su çok rin.” (Nûr 24/61)
olup taştı. Adımlarını seyrek atarak 38 – أسلم: Teslim oldu. İnkiyâd etti.
yürüdü. Müslüman oldu. Sulh yaptı. Sulha gir-
ب: Üzerine atlayıp mağlup etti.04 di.09 Terk etti. Yardım etmeyi bıraktı.
ين يـَتـْلُو َن َعلَْي ِه ْم آيَاتِنَا ِ َّ ِ ل: İşini havale etti. Ismarladı. Verdi.
َ ادو َن يَ ْسطُو َن بالذ
ُ يَ َك
“Onlar, kendilerine ayetlerimizi 05. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), III,
okuyanların neredeyse üzerlerine sal- 1230.
06. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), III,
1320. 1132.
01. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 674. 07. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), IV,
02. Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Arabiyyu’l-Esâsî 1497.
(Tunus: 1988), s. 600. 08. Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Vasît (Kahire:
03. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 680. 1960), I, 446.
04. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab (Beyrut: 09. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), IV,
1955), XIV, 383. 1952.
sütü kurudu.
َ ص ْرُه َّن إِلَْي ِ
ك ُ َال فَ ُخ ْذ أ َْربـََعةً م َن الطَِّْي ف
َ َق
على: Bir işe asılıp ısrarla üzerinde “...Öyleyse, dört kuş tut. Onları
durdu.01 kendine alıştır...” (Bakara 2/260)
ِ وَل ي
صُّروا َعلَى َما فـََعلُواْ َوُه ْم يـَْعلَ ُمو َن َُْ 50 – ضرب: Vurdu. Rızık aramaya çık-
“Bir de onlar, işledikleri kötülük- tı.06 Hareket etti. (Nabız) attı. (Para)
lerde, bile bile ısrar etmezler.” (Al-i bastı. (Akrep) soktu. (Damar yaraya
imrân 3/135) vurup) acıttı. (Şeref) elde etti.
46 – صفح: Enli kıldı. Tek tek arz etti. ل: Darb-ı mesel söyledi. Payın bir
عن: Yüz çevirdi.02 Affetti. kısmını kendisine ayırdı. İsnat etti.
اص َف ْح َعنـْ ُه ْم َوقُ ْل َس َل ٌم
ْ َف ِ ال لِلن
َّاس ُ ض ِر
َ َب اللّهُ األ َْمث ْ ََوي
“Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve “...Allah insanlara misal getirir.”
size selam olsun de.” (Zuhruf 43/89) (İbrâhim 14/25)
47 – أصفى: Sâfileştirdi. Berraklaş- عن: Bir şeyden yüz çevirdi. Vazgeçti.
tırdı. şâirin şiiri tavuğun yumurtası Mâni oldu.
kesildi. Kadın çok cimâ ederek erkeğin ِّ ب َعن ُكم
ص ْف ًحا َ الذ ْكَر ُ ُ ض ِرْ َأَفـَن
menisini bitirdi.
“...sizi Kur’an’la uyarmaktan vaz mı
ب: Seçti. Tercih etti.03 geçelim?” (Zuhruf 43/5)
ِ
َ َص َفا ُك ْم َربُّ ُكم بِالْبَن
ني ْ أَفَأ على: (Toprağı) sürdü. Kalktı. Kaçtı.
“(Ey müşrikler) Rabbiniz, erkek Tuttu. İşini bozdu. (Vergi) koydu. 51
çocukları sizin için ayırdı da...” (İsrâ ني َع َد ًداِ ِ ِ فَضربـنَا علَى آ َذانِِم ِف الْ َكه
َ ف سن ْ ْ َ ْ ََ
17/40)
“Bunun üzerine biz de o mağara-
48 – اصطنع: İyi yaptı. Allah yolunda da onların kulaklarına nice yıllar per-
yemek hazırladı. Dostlar için yemek
de koyduk (uykuya daldırdık). (Kehf
yaptı. Ziyafet tertip etti. Edeplendirdi.
18/11)
ل: Seçti.04
في: Ticaret veya gazâ için yurttan
ك لِنـَْف ِسي َ ُاصطَنـَْعت ْ َو çıkmak. Gitmek. Uzaklaşmak. Tut-
“Seni kendim için elçi seçtim.” mak. Menetmek. (Suda) yüzmek. Üf-
(Tâhâ 20/41) lemek.
49 – صار: Çok ses çıkardı. Bir şeyi ضِ ضَربُواْ ِف األ َْر َ إِ َذا
kesti. “...yeryüzünde sefere çıkan...” (Al-i
إلى: Yüzünü bir şeye döndürüp yönel- imrân 3/156)
di. Yaklaştırdı. Meylettirdi.05
51 – اطّلع: Hurma çiçek açtı. Ağaç
01. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 711. yapraklandı. Göründü. Okçunun oku
02. Me’lûf Lewis, el-Muncîd (Beyrut: 1986),
s. 427. hedefin üzerinden geçti.07 Kustu.
03. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), VI, على: Bildirdi. İzhar etti. Ansızın üze-
2402.
04. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), III, 06. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), I, 168.
1246. 07. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), III,
05. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 717. 1254.
ya çıkardı. İzhar etti. İlan etti. Öğle dele sureti ile sattı.
04
vaktine girdi. Öğle vaktinde gezdi. ب: Ondaki kusuru ifade eden bir söz
Sırtının arkasına koydu. Aldırmayıp söyledi.
ihmal etti.
05. Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât (İstanbul:
01. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), III, 1986), s. 481.
1255. 06. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), V,
02. Me’lûf Lewis, el-Muncîd (Beyrut: 1986), 1760.
s. 486. 07. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 738.
03. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 730. 08. Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât (İstanbul:
04. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), II, 732. 1986), s. 494.
عن: Birini gafil kıldı. Dikkatini, ilgisi- ...ك َ َنزَل اللّهُ إِلَْي َ ض َما أ َ ُاح َذ ْرُه ْم أَن يـَْفتِن
ِ وك َع ْن بـَْع ْ َو
ni başka yöne çevirip dağıttı. “...ve onlardan sakın ki Allah’ın sana
َوالَ تُ ِط ْع َم ْن أَ ْغ َف ْلنَا قـَْلبَهُ َع ْن ِذ ْك ِرنَا indirdiği hükümlerin bazısından seni
şaşırtmasınlar.” (Mâide 5/49)
“Bizi anmak hususunda kalbine gaf-
75 – فرّ : Kaçtı. Sürat yaptı. Koştu.
08
01. Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Arabiyyu’l-Esâsî
(Tunus: 1988), s. 870. 05. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak:
02. Cevherî, es-Sıhâh (Beyrut: 1979), VI, 1301), II, 410.
2445. 06. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak:
03. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak: 1301), I, 247.
1301), IV, 26. 07. Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât (İstanbul:
04. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab (Beyrut: 1986), s. 559.
1955), XI, 497. 08. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak:
ِبَا َكانُوا فِ ِيه يَْتـَُرو َن 105 – مال: Meyletti.07 Saptı. Sapıp
“...onların şüphe etmekte oldukları eğildi. Meyilli yaptı.
şeyi...” (Hicr 15/63) على: Zulmetti. Hamle yaptı. Hücuma
101 – مسح: Bulaşık vs.yi gidermek geçti.
için sildi.03 El ile izini giderdi. Yeri ölç- ًفـَيَ ِميلُو َن َعلَْي ُك ْم َميـْلَة
tü. Yalan söyledi. Elbise sert olduğun- “...üstünüze birden baskın yapsa-
dan dizin iç yüzlerini sürtüp pişirdi. lar.” (Nisâ 4/102)
58
ب: Meshetti. Su veya yağda ovuştu- 106 – نزل: Yukarıdan aşağıya indi.
rarak sürdü. (Hacılar Mina’ya geldi. Bir yere ko-
ِ ِ ِ
فَ ْام َس ُحواْ ب ُو ُجوه ُك ْم َوأَيْدي ُك ْم nakladı. Misafir oldu. Sefer yaptı. Yol-
“Yüzlerinize ve ellerinize sürün.” culuk yaptı.
(Nisâ 4/43) ب: İndirdi.08 Bir iş (hastalık vs.)
102 – أمكن: Birine bir iş mümkün ol- başa geldi.
ني ِ ُّ نـََزَل بِِه
du.04 ُ وح ْالَم
ُ الر
من: Birini bir şeye gücü yeter kıldı. “O’nu Cebrail indirdi.” (Şuarâ
فَأ َْم َك َن ِمنـْ ُه ْم 26/193)
“Allah onlara karşı sana imkan ve 107 – نصر: Yardım etti.09 Zafer verdi.
kudret vermişti.” (Enfâl 8/71) Verdi.
من: Kurtardı.
103 – أملى: Allah birine mühlet verip
ömrünü uzattı. 05. Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât (İstanbul:
1986), s. 721.
01. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak: 06. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab (Beyrut:
1301), II, 137. 1955), V, 412.
02. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab (Beyrut: 07. İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab (Beyrut:
1955), XV, 278. 1955), XI, 636.
03. Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Vasît (Kahire: 08. Me’lûf Lewis, el-Muncîd (Beyrut: 1986),
1960), II, 867. s. 802.
04. Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Arabiyyu’l-Esâsî 09. Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-Muhît (Bulak:
(Tunus: 1988), s. 1147. 1301), II, 148.
109 – نعق: Karga öttü. Müezzin tı. Yeni hilal görünmekle ay başladı.
ezanda sesini yükseltti. Bir kimse sesini yükseltip bağırdı.
ب: Çoban koyunlara bağırıp bir şey- ب: Bir nimetin yanında veya hoşuna
den menetti. Azarladı. 02 giden bir şey gördüğünde Allah zik-
ِ ِ ِ ِ ِ َّ ِ َّ riyle bağırdı, yani “Bismillah” dedi.
ًين َك َف ُرواْ َك َمثَ ِل الذي يـَْنع ُق بَا الَ يَ ْس َم ُع إالَّ ُد َعاءً َون َداء
َ َوَمثَ ُل الذ Kurban kesilirken kesilen zâtın ismini
“Kâfirlerin hali, bağırıp çağırmadan
yüksek sesle söyledi.
başka bir şey duymayan hayvanlara
َوَما أ ُِه َّل بِِه لِغَ ِْي اللّ ِه
haykıran bir çobanın haline ne kadar
da benziyor.” (Bakara 2/171) “Allah’tan başkası adına kesileni...”
59
(Bakara 2/173)
110 – نقر: Deldi. Gaga ile delik açtı.
Dilin ucunu damağa yapıştırıp ıslık 114 وضع: Bir şeyi bir yere bıraktı. Bi-
rini zelil kıldı. Çabuk yürüdü. Parılda-
çaldı. Vurdu. Ayıpladı. 03
1301.
İbn Hişâm, Ebî Muhammed Abdil-
lah Cemâluddîn b. Yusuf b. Ahmed,
Muğni’l-Lebîb I-II, Mısır: 1302.
İbn Manzûr, Ebu’l-Fadl Cemâluddin
Muhammed b. Mükerrem, Lisânu’l-
Arab I- XVI, Beyrut: 1995.
Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Arabiyyu’l-
Esâsî, Tunus: 1988.
Komisyon, el-Mu‘cemu’l-Vasît Kahi-
re: 1960.
Me’lûf Lewis, el-Muncîd, Beyrut:
1986.
Râgıb el-İsfehanî, Hüseyin b. Mu-
hammed, el-Mufredât fi Garîbi’l-
Kur’ân, İstanbul: 1986.
Zebîdî, es-Seyyid Muhammed
Murtazâ el-Huseynî, Tâcu’l-Arûs, Mı-
sır: 1888.
61
Zerkeşî, Bedruddîn, el-Burhân fî
Ulûmu’l-Kur’ân, Beyrut: trs.