You are on page 1of 322

Aile Eğitimi

Bu kitabın, basım, yayım ve sa ş hakları Atatürk Üniversitesi’ne ai r. Bireysel öğrenme


yaklaşımıyla hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. Atatürk Üniversitesi’nin izni
alınmaksızın kitabın tamamı veya bir kısmı mekanik, elektronik, fotokopi, manye k kayıt veya
başka şekillerde çoğal lamaz, basılamaz ve dağı lamaz.

Copyright ©2020

The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ

Aile Eğitimi

ISBN: 978-605-7638-54-0

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI

ERZURUM, 2020
1. Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri 4
Doç. Dr. Mahmut Sağır

2. Aile Kuramları 24
Dr. Öğr. Üyesi Emre Er

3. Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim 42


Doç. Dr. OĞUZHAN SEVİM

4. Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar 67


Dr. Öğr. Üyesi Emre Er

5. Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları 84


Dr. Öğr. Üyesi Canan Albez

6. Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme 105


Dr. Öğr. Üyesi Canan Albez

7. Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası 126


Doç. Dr. OĞUZHAN SEVİM

8. Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler 148


Dr. Öğr. Üyesi İsa Yıldırım

9. TÜRK AİLE YAPISI VE AİLE HİZMETLERİ 170


Doç. Dr. Murat Başar

10. Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal 191


Dr. Öğr. Üyesi İsa Yıldırım

11. Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi 215


Dr. Öğr. Üyesi MUHAMMED ÇİFTÇİ

12. Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar 243


Dr. Öğr. Üyesi MUHAMMED ÇİFTÇİ

13. Aile Danışmanlığının Kuramsal ve Tarihsel Temelleri 270


Doç. Dr. ADEM PEKER

14. Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri 301


Doç. Dr. ADEM PEKER

Editör

Doç. Dr. DURDAĞI AKAN


AİLE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ,
HEDEFLERİ VE İLKELERİ

• Ailenin Tanımı ve Özellikleri


AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

• Aile Eğitiminin Tanımı,


Amaçları, Önemi, Kapsamı ve
İlkeleri Doç. Dr. Mahmut SAĞIR
• Aile Eğitiminin Tanımı
• Aile Eğitiminin Amaçları
• Aile Eğitiminin Önemi
• Aile Eğitiminin Kapsamı
• Aile Eğitiminin İlkeleri

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Ailenin tanımı yaparak özelliklerini
HEDEFLER

sıralayabilecek,
•Aile eğitiminin tanımı yapabilecek,
• Aile eğitimini amaçlarını
açıklayabilecek,
•Aile eğitiminin önemini
söyleyebicek,
•Aile eğitiminin kapsamını ifade
edebilecek,
•Aile eğitim yaklaşımlarını
açıklayabilecek,
•Aile eğitimi ilkelerini ÜNİTE
sıralayabileceksiniz.

1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

Ailenin tanımı
Ailenin Tanımı ve
Özellikleri
Ailenin özellikleri

Aile yapısının değişmesi

Aile eğitiminin tanımı


Yaşam boyu eğitimin
öneminin farkına varılması
Aile eğitiminin amaçları
Kadınların çalışma
AİLE EĞİTİMİ

hayatına girmesi
Aile eğitiminin önemi

Nüfus artış hızının düşmesi

Modernizim olgusunun
aileye olumsuz yansımaları

Aile üyelerinin rollerindeki


değişmeler

Ailenin kurulması

Aile Eğitiminin Tanımı, Çocukların eğitimi


Amaçları, Önemi, Kapsamı
ve İlkeleri

Aile üyelerinin sağlığı

Aile eğitiminin kapsamı Aile ekonomisi

Aile içi iletişim ve aile içi


ilişkiler

Aile hukuku

Aile ve medya

Genel ilkeler

İlkeleri Etik ilkeler

Uygulama ilkeleri

5
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

GİRİŞ
İnsanın sosyal bir varlık olması onun başkaları ile birlikte yaşama
zorunluluğu ortaya çıkarmaktadır. Tek başına yaşayan insanın hayat kalitesi ve
standardı düşük, başkaları ile birlikte yaşayan insanın hayat kalitesi ve standardı
yüksek olması beklenir. Bu nedenle aile, insanların sosyal bir varlık olmasının bir
doğurgusu olarak diğer insanlarla birlikte daha kaliteli yaşama, çocuk sahibi olma,
cinsellik vb. ihtiyacından kaynaklanarak kurmuş olduğu en küçük toplumsal
yapıdır. Batılı toplumlarda farklı aile yapıları olsa da kültürümüzde aile, evlilik
bağıyla birbirine bağlı kadın ve erkek ve varsa çocuklardan oluşan birlik olarak
kabul edilmektedir. Türk hukuk sisteminde ailenin tanımı yapılmamış olsa da
Anayasamızın 41. Maddesinde; “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında
eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli
tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” hükmüyle ailenin korunması güvence altına
alınmıştır.
Dünyada aile eğitiminin başlangıcına ve ilk örneklerine sanayi devrimin
hızlandığı 1890’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde rastlamaktadır. Sanayi
devrimi ve onun en temel doğurgusu olan kentleşme sonucunda geniş ailelerin
yerini çekirdek aileler, yani modern aileler almaya başlamıştır. Geniş ailelerde
ebeveynler, aile içi sorumlulukların paylaşımında ve sorunların çözümünde daha
çok kendi ebeveynlerinden yararlanmaktayken, çekirdek aileye geçişle birlikte
İnsanların aile kurma
desteğe ihtiyaç duymaya başlamışladır. Çekirdek ailelerde ebeveynlerin aile içi
isteği sosyal bir varlık
olmasından sorunların çözümünde ihtiyaç duydukları bu desteği sağlamak amacıyla aile eğitimi
kaynaklanır. üzerine çalışmalara başlanmış ve aile eğitim programları tasarlanmıştır.
Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarında ebeveynlerin eğitimine ilişkin özellikle
Halk Mektepleri, Millet Mektepleri, Halkevleri ve askerlik yapan gençlere Ali
Okulları gibi bir takım uygulamalar olsa da bu çalışmalar okuma yazma öğretimi ile
sınırlı kalmıştır. Ancak ülkemizde de sanayileşmeyle birlikte köyden kente göçün
hızlandığı 1950’li yıllardan sonra hızla geniş aileler yerini çekirdek ailelere
bırakmaya başlamıştır. Bunun sonucunda ülkemizde de aile eğitimini önemi
anlaşılmaya başlanmış ve 1970’li yıllardan itibaren akademik çalışmalar başlamış
olsa da profesyonel anlamda aile eğitim programları ancak 2000’li yılların
başlarında hayata geçirilmiştir.

AİLENİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ


İnsanlık tarihi, Allah’ın Hz. Âdem’e eş olarak Hz. Havva’yı yaratmasıyla
birlikte aile ile başlamıştır. Bu durumun aileyi evrensel bir olgu yapmasına rağmen
tüm dünyaya özgü ortak bir aile tanımı bulunmamaktadır. Dünyada farklı
kültürlerin ve farklı disiplinlerin bulunması kültürlere ve disiplinlere göre farklı aile
tanımlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu nedenle ailenin evrensel bir
tanımını yapmak zordur. Buna rağmen daha çok sosyal bir kavram olması
nedeniyle sosyolojik olarak aile, anne baba ve çocuklardan oluşan toplumun en
küçük birimi şeklinde tanımlanmaktadır. Dar anlamda aile; ana-baba çocuklar ve

6
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

tarafların kan akrabalarından meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir birliktir.


Geniş anlamda ise aile; evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar,
kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik şeklinde
ifade edilmektedir. Bu tanımlar, eşler arasında eşitliğin esas olduğu günümüz
modern aile yapısını yani çekirdek aileyi tanımlamaktadır. Bu tanımlara ve
kültürümüze göre bir grubun aile olması taşıması gereken en önemli şartlar
aşağıdaki verilmiştir:
Aralarında evlilik bağı olan karı ve kocanın bulunması: Aile karı ve kocanın
evliliği yani ortak bir gelecek için karşılıklı sözleşmeleri ile başlar, çocuk olmasıyla
daha da pekişir. Ancak eşlerin çocukları yoksa eşlerden birinin ölümü ya da
boşanma durumunda aile birliği ortadan kalkar. Eşlerin ayrılması veya eşlerden
birinin ölümü çocuk/çocukların yanlarında kaldığı diğer eşle birlikte eksik aile
yapısını oluşturur.
Aile üyeleri arasında sağlıklı bir iletişim ve etkileşimin varlığı: Aile olmak için
evlilik yeterli bir unsur değildir. Çünkü aile olmak hayatı paylaşmak demektir. Aile
üyelerinin hayatı paylaşması ve sağlıklı bir şekilde ilişkilerini sürdürebilmeleri için
birbirleriyle iletişim ve etkileşim kurmaları zorunludur. Aile üyeleri arasında
iletişimin yetersiz olması aralarındaki bağa ciddi zararlar verir. Bu nedenle aile içi
Toplumun varlığını iletişim ve etkileşim aile olmanın şartlarından biridir.
sürdürmesi ailenin
varlığını sürdürmesine
bağlıdır, yani aile varsa
toplum vardır.
Örnek

• Aile üyeleri birbirlerinden beklentilerini yasaklayıcı ya da emredici


cümle kipleriyle değil, istek ve rica bildiren cümle yapılarıyla dile
getirmelidir. Eve erken gelmesini isteyen bir babanın oğluna,
"Akşam eve erken gelirsen sevinirim çünkü akşam yemeğini birlikte
yemek hoşuma gidiyor" şeklindeki sözünün yaptırım gücü,
"Kesinlikle akşam eve erken geleceksin" sözünden daha yüksektir.

Aile üyeleri arasında ortak amaçların olması: Aile üyeleri arasında amaç
birliği bulunması gerekir. Aile tek tek bireylerden oluşsa da aile üyeleri ortak bir
hayat yaşamaktadırlar. Dolayısıyla ortak hayat yaşayan ve birçok şeyi paylaşan
ailenin ortak bir amacı olmalıdır. Ailenin temel amacı mutlu bir şekilde varlığını
sürdürmesidir. Ortak amacı olmayan ailelerin varlıklarını sürdürmeleri
beklenemez.
Aile üyelerinin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını yerine getirilmesi: Aile,
her ne kadar ayrı ayrı bireylerden oluşsa da kolektif bir yapıdır. Bu nedenle her
kolektif yapı da olduğu gibi ailede de üyelerinin görevleri ve bu görevleri yerine
getirebilmek için bazı sorumlulukları vardır. Aile üyelerinin sahip oldukları
sorumlulukları yerine getirmesi aile bağlarını güçlendirici etkisi vardır.
Aile üyeleri arasında sevgi ve saygıya dayalı duygusal bir bağın bulunması:
Sevgi, aile üyelerini bir arada tutan temel olgudur. Aile kurmak farklı iki cinsin

7
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

birbirleriyle hayatı paylaşma arzusudur. Tüm aile üyelerinin birbirlerini sevmesi ve


birbirlerine saygı duyması gerekmektedir. Aksi durum ailenin dağılması anlamına
gelir.
Aile üyelerinin aynı yaşam ortamını paylaşması: Aile üyelerinin aynı
meskende yaşamları aile bütünlüğü açısından oldukça önemli görülmektedir.
Ailenin ortak yaşam alanı basit bir ev değil aile üyelerinin içinde olmaktan huzur
duyduğu ve kendisini mutlu hissettiği bir yuvadır.
Aile toplumun temelidir dolayısıyla toplumun varlığını sürdürmesi ailenin
varlığını sürdürmesine bağlıdır. Bu nedenle her toplum aile kurumunun
korunmasını ve hatta geliştirilmesini amaç edinir. Yukarıda sayılan aile olmanın
şartlarını taşımayan ya da eksik taşıyan ailelerin sağlıklı aileler olduğu ve
varlıklarını fazlaca sürdürebilecekleri söylenemez. Anne, baba ve çocuklardan
oluşan, toplumun kültürleme yolu ile devamını sağlama rolü bulunan ve en küçük
toplumsal kurum olan ailenin temel özellikleri ise şöyle sıralanabilir:
 Aile evrenseldir: En ilkel kabilelerde bile aile kurumu mevcuttur. Çünkü
toplumların varlıklarını devam ettirmeleri çoğalmalarına bağlıdır.
Toplumların çoğalmasında da en temel yapı ailedir. Bu nedenle farklı aile
yapıları olsa da tüm toplumlarda aile kurumu vardır ve saygı duyulan,
desteklenen bir kurumdur.
 Aile duygusal bir temele dayanır: Aile eşler arasında duygusal bir bağ ile
başlar. Aile üyeleri arasında karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki söz
konusudur.
 Aile, bireyleri birbirlerinden etkilenir: Ailede eşler birbirlerinden birçok
konuda etkilenirler. Çocukların da pek çok tutum ve davranışları aile
ortamında gözlem ve taklit yoluyla şekillenir.
 Ailenin kapsamı sınırlıdır: Aile, özellikle çekirdek aile yapılarının ortaya
çıkması ve yaygınlaşmasıyla sadece anne baba ve çocuklardan oluşan
sosyal birim haline gelmiştir. Bu yönüyle en küçük toplumsal yapı olma
Aile üyelerinin
davranışlarında esas özelliğini gösterir.
olan aile çıkarlarını  Aile toplumun çekirdeğidir: Aile toplumun en küçük birimidir ve toplumun
gözetmektir. çekirdeği gibidir. Aileden daha küçük toplumsal bir birim
bulunmamaktadır. Bu nedenle toplumun çekirdeği olan aile kurumunun
zarar görmesi toplumu dağılma tehlikesini ortaya çıkartır.
 Aile üyelerinin sorumlulukları vardır: Aile üyeleri, ailenin amaçlarını
gerçekleştirmek için aralarında bir iş bölümü yapmak durumundadır. Aile
üyeleri arasındaki bu işbölümünü gereklerini yerine getirmek için
sorumlulukta iş bölümü doğrultusunda dağıtılmalıdır.
 Aile sosyal kurallarla çevrilidir: Aileler içinde yaşadıkları toplumu yok
sayamazlar. Bu nedenle aileler toplumun dinine, kültürüne, gelenek ve
görenekleri ile değerlerine saygılı olmak ve hatta uygun davranmak
durumundadırlar.
 Aile yapısı geçici ve değişkendir: Toplumlarda aile kurumu kalıcı olmasına
rağmen herhangi bir aile geçicidir. Anne babanın ölümü veya boşanma

8
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

sonucu aileler ortadan kalkar ve yeni aileler kurulur. Özellikle


modernizmin doğurgusu olan popüler yaşam tarzının etkisiyle evlenme
yaşının yükselmesi ve boşanma oranlarının artması sonucu evlilik süresinin
düşmesi ailelerin ömrünün giderek daha da kısalmasına yol açmaktadır.
Aile tek tek bireylerin oluşturduğu fakat her bireyin kolektif hayat sürmek
zorunda olduğu bir birlikteliktir. Bu yüzden aile üyelerinin özgürlüğü sınırsız
değildir. Özellikle eşler evlilik öncesi edindikleri bir takım alışkanlıklardan evlilikleri
yararına olmayanları terk etmek durumundadır. Aile üyelerinin davranışlarında
esas olan aile çıkarları olmalıdır. Aksi takdirde aileyi bir arada tutmak zorlaşacak ve
aile için dağılma süreci başlayacaktır. Bununla birlikte aile, toplumda kendi başına
bir kurum değildir. Aileden başta yakın akrabaların olmak üzere ve tüm toplumun
beklentileri vardır. Bu birimin kendisi, başka kurumlan etkilediği gibi kendisi de
başka toplumsal gelişmeler ve kurumlar tarafından etkilenmektedir.

AİLE EĞİTİMİNİN TANIMI, AMAÇLARI, ÖNEMİ,


KAPSAMI VE İLKELERİ
Aile Eğitiminin Tanımı
Aile eğitimine, aile yaşam eğitimi, aile anne-baba eğitimi veya ebeveyn
eğitimi de denilmektedir. Aile eğitimi, tüm aile üyelerinin; fiziksel, duygusal, sosyal
ve ekonomik gelişimlerine yönelik bilgi, beceri ve davranışları kazandırma
sürecidir. Başka bir ifadeyle aile eğitimi aile üyelerine, ailenin sağlıklı bir şekilde
kurulması, üyelerinin sağılığı ve gelişimi, çocukların eğitimi, aile ekonomisinin
yönetimi, aile içi iletişimin geliştirilmesi, aile hukuku ve medyanın etkili kullanımı
alanlarında ailenin güçlendirilmesine dönük davranışları kazandırmaya dönük
eğitim etkinliklerinin tümüdür. Ayrıca aile eğitimi, aileyi bir arada tutmaya ve
güçlendirmeye yardımcı olan hizmetlerdir. Özetle aile eğitimi, ailenin her yönden
ve bir bütün olarak geliştirilmesi amacıyla aile üyelerine verilen her türlü eğitsel
yardımdır.

Aile Eğitiminin Amaçları


Aile eğitiminden, ailenin hayat kalitesini artırması beklenmektedir. Bu
bağlamda aile eğitimi, aile üyelerinin yaşam becerilerini geliştirilmesi ve
desteklemesini amaç edinmektedir. Ailelere yönelik uygulanan eğitim programları
ebeveynlerin; anne babalık becerilerini geliştirme, çocuk gelişimiyle ilgili
bilgilerini arttırma, yaşadıkları sorunlarla başa çıkabilme, çocuğun bilişsel, sosyal
ve duygusal gelişimine katkıda bulunabilmelerine ilişkin öğrenme deneyimlerini
Aile eğitimi, tüm aile
üyelerinin; fiziksel, geliştirmeyi amaçlamaktadır. Aile eğitimi, bireyin ve ailesinin hayat kalitesini
duygusal, sosyal geliştirme ve zenginleştirme konularına odaklanmaktadır. Aile üyelerine, eğitimleri
gelişimlerine sağlayacak yoluyla, problemler ortaya çıkmadan ve kemikleşmeden önce eğitimler sunmak
bilgi, beceri ve amaçlanmaktadır. Tüm bu yönleriyle, aile eğitiminin temel amacı aileyi her
davranışları kazandırma yönden güçlendirmektir. Bu genel amaçlar doğrultusunda aile eğitiminin hedefleri
sürecidir. şöyle sıralanabilir.
 Sağlıklı bir aile kurmada eşlere yol göstermek,

9
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

 Aileyi çocuk bakımı ve eğitimi konusunda bilinçlendirmek,


 Aileye karşılaştıkları sorunları çözme becerisi kazandırmak,
 Aileyi aile ekonomisinin yönetimi konusunda bilgilendirmek,
 Aile üyelerini yasal hakları konusunda aydınlatmak,
 Medyayı etkili kullanma ve medyanın zararlı etkileri konusunda
bilinçlendirmek,
 Aile üyelerinin sağlıklı olması için aydınlatmak,
 Kendine yetemeyen aile üyelerinin bakımına ilişkin bilgi vermek,
 Aile içi etkili iletişim konusunda yol göstermek.
Kuşkusuz aile üyelerinin yukarıda sayılan hedeflere ulaşmak için birtakım
görev ve sorumlulukları vardır. Ailenin işlevlerini şeklinde adlandırabileceğimiz bu
görev ve sorumluluklar, ailenin ekonomik ihtiyaçları karşılamak, aileye statü
sağlamak, çocukların eğitimini planlamak, din eğitimi vermek, boş zaman
faaliyetlerini gerçekleştirmek, aile üyelerinin birbirini koruması ve karşılıklı sevgi
ortamı oluşturmaktır.

Aile Eğitimini Önemi


Aile eğitimi gerçekleştirdiği işlevlerden dolayı önemli görülmektedir. Aile
eğitiminin işlevlerinden biri, her yönüyle aileyi destekleyerek daha sağlıklı bir aile
yapısı oluşturmadır. Aile sorunlarını çözümüne katkı sağlayarak ailenin
parçalanmasının önüne geçme aile eğitiminin bir başka işlevidir. Ailenin varlığı
toplumun varlığı anlamına geldiğinden güçlü aile yapısı oluşturma yoluyla ailenin
varlığını sürdürmesini sağlama aile eğitiminin bir başka işlevidir. Bununla birlikte
Aile eğitimi, temelde
risk grubu çocukların bakım ve eğitiminde aileyi destekleyerek sosyal sorunların
daha güçlü bir aile
yapısı oluşturmak, önüne geçme, çok yönlü eğitimler vererek ailenin hayat kalitesini arttırma, iletişim
ailenin sorunlarını becerisi kazandırarak aile içi ilişkileri geliştirme vb. aile eğitimin diğer işlevleri
çözerek hayat kalitesini arasında sayılabilir. Bununla birlikte aile eğitimini ortaya çıkaran faktörler ve aile
arttırmak için önemli eğitiminin önemli kılan etkenlerin bazıları aşağıdaki başlıklarda toplanabilir.
görülmektedir.
Aile yapısının değişmesi
Dünyada aile eğitimi sanayi devrimi ile birlikte başlarken ülkemizde ise
köyden kente göçün hızlandığı 1950 sonraları başlamıştır. Geniş ailelerde
ebeveynler ailenin yönetiminde ve sorunlarının çözümünde daha çok kendi
ebeveynlerinden yararlanmışlardır. Ancak sanayi devrimi ve kentleşme sonucunda
geniş ailelerin yerini çekirdek aileler almaya başlamıştır. Çekirdek ailenin bir başka
deyişle modern ailenin ortaya çıkmasıyla birlikte ebeveynler ailenin yönetiminde
ve sorunlarının çözümünde yetersiz kalmış ve desteğe ihtiyaç duymaya
başlamışladır. Aile eğitimi yoluyla ebeveynlere ailenin yönetiminde ve sorunlarının
çözümünde gerekli destek verilmeye çalışılmaktadır. Artık günümüzde
azımsanmayacak ölçüde çoğalan eksik aile yapısının da özellikle çocuklar için pek
çok olumsuz etkisi vardır.

10
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

Örnek
• Mustafa Bey ile Sema Hanım Sivas'ın bir köyünde Mustafa
Bey'in anne ve babasıyla aynı evde yaşarken üç çocukları ile
birlikte İstanbul'a göç etmişledir. Böylelikle aile çekirdek
aileye dönüşmüştür.

Yaşam boyu eğitimin öneminin farkına varılması


Eğitim hayat boyu süren bir olgudur. Bireylerin yaşam kalitesi ile aldıkları
eğitimin niteliği ve düzeyi ile doğru orantılıdır. Bu nedenle bireylerin eğitim süresi
ve düzeyi arttıkça daha kaliteli hayat sürmeleri beklenir. Ayrıca, örgün eğitimin
bireylerin eğitiminde yetersiz kalması ve örgün eğitimde aile eğitimine neredeyse
hiç yer verilmemesi yaygın eğitim yoluyla aile eğitimi verilmesini zorunlu
kılmaktadır. Bu nedenle aile eğitimi ailenin sürekli gelişimini amaçlayan bir yaşam
Kadınların aile boyu eğitim etkinliğidir.
ekonomisine katkı
sağlamak için çalışma Kadınların çalışma hayatına girmesi
hayatına girmesi ile
Kadınların aile ekonomisine katkı sağlamak için çalışma hayatına girmesi ile
birlikte annelerin
çocuklarına ayırdıkları birlikte annelerin çocuklarına ayırdıkları zaman ciddi ölçüde azalmıştır. Annelerin
zaman ciddi ölçüde çocuklarına ayırdıkları zamanın azalması ebeveynlerin çocuk eğitimi konusunda
azalmıştır. kısıtlı zamanda daha bilinçli olma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle
ebeveynler çocuklarının eğitimine ilişkin profesyonel destek alma yoluna
başvurmaktadırlar. Bunun sonucunda aile eğitim programlarının önemi
artmaktadır.
Kentli modern ailenin ortaya çıkmasıyla birlikte özellikle ekonomik
nedenlerden dolayı ailelerin sahip olduğu çocuk sayısında ciddi ölçüde azalma söz
konusu olmuştur. Nüfus artış hızındaki bu azalmanın doğal sonucu olarak
toplumların nüfus artış hızlarında düşmeler meydana gelmiştir. Nüfus artış
hızındaki bu düşüşler gelecekte toplumların varlığını tehlikeye atacak kadar önemli
boyutlara ulaşmıştır. Bu nedenle günümüzde devletler nüfus artışına en önemli
katkıyı veren ve çocuk sahibi olmanın meşru yolu olarak görülen aile kurumunu,
dolayısıyla evliliği ve çocuk sahibi olmayı özendirmektedir. Aile eğitimleri yoluyla
sağlıklı bir evliliği kurma ve yaşatma konularında eşleri bilgilendirme gereği ortaya
çıkmaktadır.

• Nufüs artış hızının düştüğü tüm gelişmiş ülkeler aileleri


Örnek

çocuk sahibi olması için özendirmektedir. Benzer şekilde


ülkemizde de doğan her çocuk başına doğum ücreti
verilmektedir. Ayrıca çalışan anneler için çeşitli kolaylıklar
sağlanmaktadır.

11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

Ailelerin karşılaştıkları sorunların artması


Bilim ve teknolojinin hızlı gelişimi toplumsal hayat üzerinde bir takım etkileri
olmakta ve aile üyelerinin bu değişimlere ayak uydurma sorununu ortaya
çıkarmaktadır. Hatta her geçen gün ailenin problemlerine yenileri eklenmektedir.
Artan bu aile problemlerinin çözümü aile üyelerine desteği gerekli kılmaktadır. Aile
eğitim programlarıyla ailelerin var olan sorunlarının çözümü, hatta gelecekteki
olası problemleri konusunda da şimdiden önlem almaları konusunda
bilgilendirilmektedirler.

Modernizm olgusunun aileye olumsuz yansımaları


1980’li yıllardan itibaren bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle eş
zamanlı olarak ortaya çıkan küreselleşmenin etkisiyle modern ve popüler hayat
tarzı ortaya çıkmıştır. 2000’li yıllardan itibaren ise sosyal medya araçlarının
yaygınlaşması, toplumda kadın erkek ilişkilerini yeniden düzenleyerek aileyi tehdit
Toplumsal cinsiyet eder hale gelmiş ve pek çok ailenin bütünlüğünü tehdit eder hale gelmiştir. Aile
eşitliğinin
eğitimleri, modernizmin aile üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmede önemli
yaygınlaşması, aile
üyeleri arasında rollerin bir faktör olarak görülmektedir.
yeniden Aile üyelerinin rollerindeki değişmeler
tanımlanmasına neden
olmuştur. Geleneksel aile yapısında aile reisi olarak evin babasının eve kazanç getirme,
annenin ise çocuk bakımı ve ev işleri ile uğraşma rolü vardır. Modern aile yapısının
ortaya çıkması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşması, aile üyeleri arasında
rollerin yeniden tanımlanmasına neden olmuştur. Örneğin bu kapsamda Türk
Medeni Kanununda da “baba evin reisidir” ibaresi çıkartılmıştır. Yani modern aile
yapısında evin yöneticisi ve son kararı veren kişi baba değildir. Bununla birlikte eve
kazanç getirmek sadece babanın değil annenin de rolü arasına girmiştir ya da
çocuk bakmak sorumluluğu sadece annenin değil aynı zamanda babanın da görev
ve sorumluluğundadır. Bununla birlikte parçalanan ailelerin dolayısıyla eksik aile
yapısının çoğalması bazı ebeveynlerin hem anne hem baba rolünü birlikte
oynamalarına yol açmakta ve bu konuda desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Aile
eğitimi yoluyla aile üyelerinin değişen rollerinin gerektirdiği davranışlar konusunda
eğitim verilmektedir.
Örnek

• Apartmanınızdaki bir daireye makina mühendisi ve öğretmen


bir çiftin taşındığını duyduğunuzda, makina mühendisi olarak
evin erkeğini mi yoksa kadınını mı düşünürdünüz?

Aile Eğitiminin Kapsamı


Aile eğitimi henüz aile kurulmadan başlayan ve aile var olduğu sürece
devam eden bir yaygın eğitim hizmetidir. Aile eğitimleri, güçlü bir ailenin oluşması,

12
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

çocukların eğitimi, ailenin sağlığı, aile ekonomisinin yönetimi, aile içi iletişim, aile
hukuku ve aile ve medya konularını içermektedir. Bu yönüyle aile eğitimi, örgün
eğitime hiç girmemiş veya yarım bırakmış ya da tamamlamış bireylere, hayatlarını
kolaylaştırmak için birtakım bilgi, beceri ve davranış kazandırmak olarak
tanımlanan yaygın eğitim kapsamındadır.

Ailenin kurulması
Aile eğitimi henüz aile kurulmadan önce başlamaktadır. Ailenin karşılaşacağı
birtakım sorunların daha sorun ortaya çıkmadan önlenmesi ve çocukların sağlıklı
bir aile ortamında yetişmeleri aile kurmaya ilk adım olan nişanlılık ve sonrasında
evlilik ile mümkündür. Bu nedenle; sağlıklı aileler oluşturmak, evlenmeden önce
eşlerin birtakım şartların gözetilmesi gerekmektedir.
Evlilik kısaca kadın ve erkek arasında birlikte bir hayat sürme üzerine yapılan
sözleşme olarak tanımlanabilir. Toplumumuzda evlilik, cinsel yaşam ve çocuk
edinmede meşru yol olarak kabul edilmektedir. Bizim kültürümüzde aile evlilikle
başlamaktadır. Sağlıklı bir aile sağlıklı bir evliliğin sonucu ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı evliliğin ise iki temel şartı vardır. Bu şartlardan birincisi evlilik için yasal
gereklilikleri taşımak, ikincisi ise eşler arasında karşılıklı bazı uyuma dayalı şartların
karşılanmış olması gerekmektedir.
Evliliğin yasal şartları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtilmiştir. Adı
geçen kanunun 124. Maddesinde, “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça
evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı
yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak
bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” hükmü yer almaktadır.
Evlilik, kadın ve erkek Söz konusu hüküm gereği bir aile kurulması için çiftlerin en az 16 yaşında olması
arasında birlikte bir şartı vardır. On sekiz yaşın altında olanların evliliği yasal temsilcilerin iznine
hayat sürme üzerine bırakılmıştır. Benzer şekilde kısıtlı olanların yani;
yapılan sözleşmedir.
 Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı,
 Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı,
kötü yönetim,
 Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olma
durumu,
 İlgilinin geçerli nedenlere dayanan talebi olanların, evlilikleri yasal
temsilcilerinin iznine tabi tutulmuştur.
Bununla birlikte; aşağıda belirtilen şartlarda hiçbir şekilde evlilik olmayacağı
hükme bağlanmıştır.
 Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile
yeğenleri arasında,
 Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden
biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,
 Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi
arasında,
 Ayırt etme gücüne sahip olmayanların,

13
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

 Önceki evliliği sona ermeyenlerin,


 Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar
verilmedikçe,
 Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz
gün geçmedikçe evlenemez.
Sağlıklı bir aile kurmak için kuşkusuz evlilikte yasal gereklere uymak bir
zorunluluk olmasına rağmen yeterli değildir. Sağlıklı bir aile kurma da yasal
şartların yanı sıra eşler arasında başkaca şartlarında karşılanması gerekmektedir.
Evlenmek üzere karar vermiş çiftler, birbirleriyle gelecek beklentileri, inançlar ve
dünya görüşü, cinsel uyum, çocuk sahibi olma gibi konularda uzlaşmaları ve
uyuşmaları gerekmektedir.
Çocuklar için eğitim
anne karnında Çocukların eğitimi
başlamaktadır. Eğitim kısaca bireylerde istenilen yönde davranış değiştirme sürecidir.
Ailenin en önemli işlevlerinden biri de çocukların eğitimidir. Yani ebeveynler
kendilerinin yanı sıra çocuklarını da eğitmek durumundadır. Aile, çocuklar için “ilk”
okul niteliğindedir. Ebeveynler ise çocuklarının ilk öğretmenleri konumundadır ve
hatta çocuğun ilk öğretmeni annesidir. Ailede çocuk eğitimi çocuğun kendi
kendine yeter hale gelmesi ve belirli bir olgunluğa ulaşmasına kadar sürmesi
beklense de Türk aile yapısında, mezuniyeti olmayan ve ömür boyu devam eden
bir okul niteliğindedir.
Yapılan bilimsel araştırmalar, çocuğun anne karnında iken dış dünyada olup
bitenden etkilendiği sonucuna varmaktadır. Bu nedenle çocuklar için eğitim anne
karnında başlamaktadır. Annenin yediği ve içtiği gıdaların çocuklarında yatkınlığa
yol açtığı bilinmektedir. Hamilelik sırasında anne ile bebek tek bir beden gibidir ve
hem annenin hem de bebeğin damarlarında aynı kan dolaşmaktadır. Bu nedenle
anne adayı da psikolojik olarak rahat olduğunda çocuk anne karnında gevşemekte,
anne adayı gerginse çocukta anne karnında kasılmaktadır. Bu nedenle anne
adayları hamilelik sürecinde gerek kendi sağlıkları gerekse çocuklarının sağlıkları
için dikkatli olmak zorundadır.
Aile eğitim programları ile ebeveynlere çocukların sağlığı, beslenmesi,
eğitimi, hayata hazırlanması, formal eğitiminin desteklenmesi gibi konularda
eğitim verilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte birtakım yetersizliklerinden
dolayı veya birtakım özel yeteneklerinden dolayı özel eğitime ihtiyaç duyan
çocukların ebeveynlerine yardımcı olması beklenmektedir.

Aile üyelerinin sağlığı


Bireylerin hayat kalitesini etkileyen pek çok değişkenden söz edilebilir.
Ancak bu değişkenlerden en önemi olanının bireyin sağlık durumu olduğu
yadsınamaz bir gerçekliktir. Çoğu insanın hayatı ailede başlamaktadır. Başka bir
ifadeyle sağlıklı aile sağlıklı toplum anlamına gelmektedir. Bu nedenle aile eğitim
programlarının odaklandığı konulardan biri de öncelikle çocuk olmak üzere tüm
aile üyelerinin sağlığı konusudur. Aile eğitimleri, anne ve çocuk sağlığı, önleyici
sağlık hizmetleri, ilkyardım, hijyen gibi konularında temel sağlık bilgisini
içermektedir.

14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

Aile ekonomisi
Ekonomi, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanması için
uğraş veren bilim dalıdır. Günümüzde bireysel ihtiyaçların artmasıyla birlikte
ailelerin bu ihtiyaçları karşılayacak kaynaklarının sınırlı olması ev kadınlarını da
çalışma hayatına girmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, ekonomik şartlar ailenin
Aile bütçesinin sahip olduğu ekonomik kaynağın rasyonel kullanımı da gerektirmektedir. Aile
oluşturulması ve bu bütçesinin oluşturulması ve bu bütçenin etkili kullanımı aile eğitimi alanlarından
bütçenin etkili kullanımı biridir. Aile eğitimleri aile ekonomisine ilişkinin, ailenin ihtiyaç önceliklerini
aile eğitimi alanlarından
belirleme, bilinçli üretici ve tüketici olma, tasarrufta bulunma konularına
biridir.
yoğunlaşmaktadır.

Aile içi iletişim ve aile içi ilişkiler


İletişim kısaca anlamların ortak kılınması olarak tanımlanmaktadır. Aile
üyeleri birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarabilmek için iletişim kurmak
zorundadır. Sağlıklı ailelerin en temel özelliği üyeleri arasında güçlü iletişim ve
bunun sonucunda güçlü ilişkilerin varlığıdır. Çünkü birbirleriyle iletişim kuran
ailelerde biz duygusu gelişir. Ayrıca, ailelerde pek çok sorunun kaynağı
iletişimsizliktir. Bu kapsamda aile eğitim programları yoluyla ebeveynlerin iletişim
becerilerini arttırmak, çocuklarının çocukluk ve ergenlik döneminde iletişim
konusunda bilgilendirmek, engelli veya üstün yetenekli çocuklarla iletişim
konusunda aydınlatmak amaçlanmaktadır.

Aile hukuku
Hukuk, toplumsal hayatı düzenleyen ve kamu gücüyle uygulanan çoğu
zaman yazılı olan kurallar bütünüdür. Bu bağlamda aile hayatını düzenleyen bir
takım hukuk kuralları da bulunmaktadır. Bu kapsamda 4721. Sayılı Türk Medeni
Kanununda nişanlılık, aile ve evlilik hukuku ve boşanmalarına ilişkin düzenlemeler
mevcuttur. Bununla birlikte aile üyelerinin birbirlerine karşı rol ve sorumlulukları
da aynı kanunda vurgulanmaktadır. Ayrıca 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkındaki Kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikle şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların,
çocukların, aile bireylerinin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi
amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Her aile üyesinin
yasal haklarını bilmesi ve gerektiğinde kullanması gerekmektedir. Ancak hakkın
kullanımı kötü niyete dayanmamalıdır.

Aile ve medya
Medya iletişim sağlayan televizyon, radyo, gazete, dergi, internet ve sosyal
medya araçları gibi her türlü basın ve yayın öğelerini kapsayan içene alan kitle
iletişim araçlarıdır. Medyanın etkileme gücü günümüzde görmezden gelinemez bir
gerçekliktir. Medyanın birçok olumlu etkisinin yanı sıra pek çok ta olumsuz etkisi
bulunmaktadır. Aile eğitim programlarıyla ebeveynlere medyanın olumlu
yönlerinden maksimum düzeyde yararlanma ve buna karşılık olumsuz etkilerini de
minimum düzeye indirme konusunda bilgilendirilmektedir. Bu bağlamda medya ve

15
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

sosyal medya okuryazarlığı ve bunların bilinçli kullanımı konusunda bilgi vermek


amaçlanmaktadır.

Aile Eğitiminin İlkeleri


Aile eğitim programlarının amaçlarını gerçekleştirebilmesi, yani başarıya
ulaşması bazı ilkelere göre yürütülmesi ile mümkündür. Birer yetişkin eğitim
etkinlikleri olan aile eğitim programlarını düzenleyenlerin izlenmesi gereken bu
ilkeler; genel ilkeler, etik ilkeler ve uygulama ilkeleri olarak sınıflandırılabilir. Milli
Eğitim Bakanlığı (2013) bu ilkeleri ‘okul öncesi eğitim programı ile bütünleştirilmiş
aile destek eğitim rehberi’nde şu şekilde sıralamaktadır:

Genel İlkeler
 Aile eğitiminde karşılıklı beklenti ve sorumlulukların neler olduğu açıkça
belirtilmelidir.
 Eğitimler ailelere uygun zaman dilimlerine göre düzenlenmelidir.
 Aile eğitimi programından katılımcılar haberdar edilmelidir.
 Katılımcılara aile eğitimi programından kendileri, aileleri ve çocukları için
sağlayabilecekleri yararlar açık bir dille anlatılmalıdır.
 Aile bireylerinin kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak yollar gösterilmelidir.

Etik İlkeler
Aile eğitimlerinde hedef  Aile eğitimlerinde hedef kitlenin sosyal ve kültürel özellikleri göz önünde
kitlenin sosyal ve bulundurulmalıdır.
kültürel özellikleri göz  Aile eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için katılımda gönüllülük esastır.
önünde bulundurulur.  Ailelerle çalışırken gizlilik esasına uygun davranılmalıdır.
 Aile üyeleriyle insan haklarını dikkate alan, saygı çerçevesinde açık bir
biçimde iletişim kurulmalıdır.
 Çalışmalarda sabırlı, dürüst, ilkeli ve adaletli davranılmalıdır.
 Çocuk gelişimi ve eğitimi ilkelerinin ve disiplin anlayışının
oluşturulmasında çocuk haklarını dikkate alan ve şiddet karşıtı çocuk
eğitimi teşvik edilmelidir.
 Ailelerin kendi güçlerini fark etmeleri hususunda yardımcı olunmalıdır.

Uygulama İlkeleri
 Yapılacak toplantının konusu, amacı ve önemi vurgulanmalıdır.
 Katılımcılara isimleri ile hitap edilmelidir.
 Katılımcılara karşı güler yüzlü, hoşgörülü, saygılı ve sabırlı olunmalıdır.
 Katılımcılara önyargılardan arınmış, duyarlı tepkiler verilmelidir.
 Çalışılacak olan konuda önce ailelerin fikirleri alınmalı, sonra eksik kalan
kısımlar tamamlanmalıdır.
 Katılımcılarla çalışılırken sorular sorulmalı, açıklayıcı örnekler verilmelidir.
 Konu dışına çıkılmamalı ve bilgi hataları yapmamaya özen gösterilmelidir.
 Zaman, konunun içeriğine uygun bir şekilde etkili kullanılmalıdır.

16
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

 Toplantı sonunda değerlendirme etkinlikleri aracılığıyla oturumlar


değerlendirilmeli ve bir sonraki konu tanıtılmalıdır.
Aile eğitim ilkeleri bir bütündür. Yani aile eğitim programlarının başarısı için;
genel ilkeler, etik ilkeler ve uygulamalı ilkelerin tamamına bağlı kalmak ve
uygulamak gerekmektedir. Bu ilkelerden sadece bir kısmını uygulamak
programların başarısını olumsuz yönde etkileyecektir.
Gerek dünyada gerekse ülkemizde aile eğitimi her geçen gün önemini
Aile eğitim arttırmakta ve yaygınlaşmaktadır. Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı
programlarının başarısı Görev ve Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 65 maddesinde
için; genel ilkeler, etik bakanlığın amaçları sayılırken “Öncelikle çocuğun aile içinde yetiştirilmesi ve
ilkeler ve uygulamalı
desteklenmesi amacıyla aileyi eğitim, danışmanlık ve sosyal yardımlarla
ilkelerin tamamına bağlı
kalmak ve uygulamak güçlendirmek;…” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu hüküm gereği ailenin
gerekmektedir. desteklenmesine ilişkin eğitim programlarının hazırlanması ve yürütülmesi
bakanlığa bağlı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünün sorumluluğuna
verilmiştir. Bununla birlikte ülkemizde bazı üniversiteler ve sivil toplum örgütleri
de aile eğitim programları düzenlemektedir.

17
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

•AİLE EĞİTİMİ
• Ailenin Tanımı
Aile, insanların sosyal bir varlık olmasının bir doğurgusu olarak diğer
insanlarla birlikte daha kaliteli yaşama ihtiyacından kaynaklanarak
kurmuş olduğu en küçük toplusal yapıdır. Batılı toplumlarda farklı aile
Özet
yapıları olsa da kültürümüzde aile, evlilik bağıyla birbirine bağlı kadın
ve erkek ve varsa çocuklardan oluşan birlik olarak kabul edilmektedir.
•Ailenin Özellikleri
•Bir grubun aile olması için aşağıdaki şartları taşıması gerekir:
Aralarında evlilik bağı olan karı ve kocanın bulunması,
Aile üyeleri arasında sağlıklı bir iletişim ve etkileşimin varlığı,
Toplumun varlığını sürdürmesi ilenin varlığını sürdürmesine bağlıdır,
Aile üyeleri arasında ortak amaçların olması,
Aile üyelerinin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını yerine
getirilmesi,
Aile üyeleri arasında sevgi ve saygıya dayalı duygusal bir bağın
bulunması,
Aile üyelerinin aynı yaşam ortamını paylaşması gerekmektedir.
•Bununla birlikte ailenin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Aile evrenseldir,
Aile duygusal bir temele dayanır,
Aile, bireyleri birbirlerinden etkilenir,
Ailenin kapsamı sınırlıdır,
Aile toplumun çekirdeğidir,
Aile üyelerinin sorumlulukları vardır,
Aile sosyal kurallarla çevrilidir,
Aile geçici ve değişken bir yapıdır.
•Aile Eğitimi Tanımı, Amaçları, Önemi, Kapsamı ve İlkeleri
•Aile Eğitiminin Tanımı
Aile eğitimi, tüm aile üyelerinin; fiziksel, duygusal, sosyal
gelişimlerine sağlayacak bilgi, beceri ve davranışları kazandırma
sürecidir. Başka bir ifadeyle aile eğitimi, ailenin sağlıklı bir şekilde
kurulması, üyelerinin sağılığı ve gelişimi, çocukların eğitimi, aile
ekonomisinin yönetimi, aile içi iletişimin geliştirilmesi, aile hukuku ve
medyanın etkili kullanımını içeren ve ailenin güçlendirilmesine dönük
davranışlarını değiştirme sürecidir.
•Aile Eğitiminin Amacı
Ailelere yönelik uygulanan eğitim programları ailelerin; anne babalık
becerilerini ve bilgilerini geliştirme, çocuk gelişimiyle ilgili bilgilerini
geliştirme, yaşadıkları sorunlarla pozitif yollarla başa
çıkabilme, çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimine nasıl katkıda
bulunabileceklerine ilişkin öğrenme deneyimlerini geliştirmeyi
amaçlamaktadır.

18
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

•Aile Eğitiminin Önemi


Aile eğitimi, temelde daha güçlü bir aile yapısı oluşturmak, ailenin
mevcut sorunlarını çözerek ve olası sorunlarını ise ortaya çıkmadan
Özet (Devam) engelleyerek ailenin hayat kalitesini arttırmak için önemli
görülmektedir. Ayrıca ailenin varlığı toplumun varlığı anlamına
geldiğinden ailenin varlığını sürdürmesinde yardımcı olmaktır.
•Aile Eğitiminin Kapsamı
Aile eğitimleri, güçlü bir ailenin oluşması, çocukların eğitimi, ailenin
sağlığı, aile ekonomisinin yönetimi, aile içi iletişim, aile hukuku ve aile
ve medya konularını içermektedir. Bu yönüyle aile eğitimi, örgün
eğitime hiç girmemiş veya yarım bırakmış ya da tamamlamış
bireylere, hayatlarını kolaylaştırmak için birtakım bilgi, beceri ve
davranış kazandırmak olarak tanımlanan yaygın eğitim
kapsamındadır.
•Aile Eğitiminin İlkeleri
•Genel İlkeler
Aile eğitiminde karşılıklı beklenti ve sorumlulukların neler olduğu
açıkça belirtilmelidir.
Eğitimler ailelere uygun zaman dilimlerine göre düzenlenmelidir.
•Etik İlkeler
Aile eğitimlerinde katılımcıların sosyal ve kültürel özellikleri göz
önünde bulundurulmalıdır.
Aile eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için katılımda gönüllülük esastır.
Ailelerle çalışırken gizlilik esasına uygun davranılmalıdır.
Aile üyeleriyle insan haklarını dikkate alan, saygı çerçevesinde açık bir
biçimde iletişim kurulmalıdır.
•Uygulama ilkeleri
Yapılacak toplantının konusu, amacı ve önemi vurgulanmalıdır.
Katılımcılara isimleri ile hitap edilmelidir.
Katılımcılara karşı güler yüzlü, hoşgörülü, saygılı ve sabırlı olunmalıdır.

19
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
I. Aile toplumun en küçük birimidir.
II. Boşanma aile birliğini bozmaz.
III. Aile de karşılıklı ilişkiler olmalıdır.
IV. Aile üyeleri arasında kan bağı olması esastır.
V. Birey 18 yaşını geçince aile üyeliği sona erer.
1. Yukarıdaki yargılardan hangisi ya da hangileri aile tanımı içerisinde yer
almaz?
a) Yalnız I
b) Yalnız V
c) I ve III
d) II ve V
e) III, IV ve V

2. Aşağıdaki seçeneklerde belirtilen durumlardan hangisi aile olmanın şartları


arasında sayılamaz?
a) Eşler arasında evlilik bağı olması
b) Ailenin çocuk sahibi olması
c) Aile üyelerinin aynı yaşam ortamı paylaşması
d) Aile üyelerinin ortak amaçlarının bulunması
e) Aile üyeleri arasında iletişimin var olması

3. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ailenin özelliklerinden biridir?


a) Aile üyeleri arasında çıkar çatışması vardır.
b) Aile kalıcıdır.
c) Ailenin kapsamı sınırlıdır.
d) Aile üyeleri aralarındaki ilişkilerde özgürdür.
e) Aile yerel bir olgudur.

4. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi aile eğitimi tanımı içinde yer almaz?


a) Ebeveynlerin anne babalık becerilerini geliştirme
b) Ebeveynlere çocuk gelişimi ile ilgili bilgiler verme
c) Ailenin duygusal gelişimini sağlama
d) Aile reisine aileyi yönetme konusunda yetiştirme
e) Ailenin hayat kalitesini arttırma

20
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

5. Aşağıda yer alan seçeneklerden hangisi aile eğitimin önemini ortaya koyan
olgular arasında yer almaz?
a) Ailenin evrenselleşmesi
b) Annelerin çalışma hayatına girmesi
c) Aile yapısının değişmesi
d) Ailenin karşılaştığı sorunların artması
e) Aile üyelerinin rollerindeki değişmeler

6. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin hedeflerinden biri değildir?


a) Aile kurmak
b) Aile üyelerini yasal hakları konusunda bilgilendirmek
c) Aile bütçesi yönetim becerisi kazandırmak
d) Aile üyelerinin karşılaştıkları sorunları çözmede yol göstermek
e) Ebeveynleri çocuk eğitimi konusunda aydınlatmak

I. Aile hukuku
II. Aile içi iletişim
III. Aile planlaması
IV. Aile yaklaşımları
V. Aile ve medya
7. Yukarıda verilenlerden hangisi ya da hangileri aile eğitim programlarının
konuları içerisindedir?
a) Yalnız II
b) Yalnız V
c) I ve V
d) II, III ve IV
e) I, II ve V

8. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminde uygulama ilkeleri arasında yer


almaz?
a) Katılımcılara isimleri ile hitap edilir.
b) Katılımcılara karşı güler yüzlü, hoşgörülü, saygılı ve sabırlı davranılır.
c) Zaman, konunun özelliğine uygun olarak uzatılır.
d) Toplantı sonunda bir sonraki konu tanıtılır.
e) Çalışılacak olan konuda önce ailelerin fikirleri alınır.

9. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ailenin temel özellikleri arasında yer


almaz?
a) Aile evrenseldir.
b) Aile toplumun çekirdeğidir.
c) Aile üyelerinin sorumlulukları vardır.
d) Aile duygusal bir temele dayanır.
e) Ailenin sınırsız bir kapsama sahiptir.

21
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

Aile eğitimi, örgün eğitime hiç girmemiş veya yarım bırakmış ya da


tamamlamış bireylere, hayatlarını kolaylaştırmak için birtakım bilgi, beceri
ve davranış kazandırmak olarak tanımlanan ………………eğitim
kapsamındadır.
10. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden hangisi
gelmelidir?
a) Yaygın
b) Örgün
c) Özgün
d) Uzaktan
e) Yakından

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.c, 4.d, 5.a, 6.a, 7.e, 8.c, 9.e, 10.a

22
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Algan, T. (2016). Aile danışmanlığı uygulaması: Dünü, bugünü ve yarını. İnsan ve
Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 5 (7), 2208-2217.
Alpaydın, Y. (2011). Eğitici el kitabı. Ankara: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Alpaydın, Y., Canel A.N. (2011). Aile Eğitim programı Üzerine Notlar. Ankara: Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Bayraklı, H., Sucuoğlu, B. (2017). Okul öncesinde kaynaştırma: Aile eğitimi. Ankara:
Pegem Akademi.
Er, O. (2017). Aile eğitimi/anne baba eğitimi:
https://erorhan.wordpress.com/2017/03/03/aile-egitimi-anne-baba-
egitimi/ 17.08.2019 tarihinde erişildi.
Genç, S.Z. (2016). Eğitim sürecinde aile okul ve toplum. Ankara: Pegem Akademi.
Gökçe, B. (1976). Aile ve aile tipleri üzerine bir inceleme. Hacettepe Sosyal ve
Beşeri Dergisi, 8(1-2), 46-77.
M.E.B. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü (2013). Okul öncesi eğitim programı ile
bütünleştirilmiş aile destek eğitim rehberi (OBADER) 17.08.2019 tarihinde
https://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/obader.pdf adresinden erişildi.
Sağlam. H.İ. (2017). Bir değer eğitim merkezi olarak aile. Ankara: Pegem Akademi.
Tezel Şahin, F., Özbey, S. (2007). Aile eğitim programlarına niçin gereksinim
duyulmuştur? Aile eğitim programları neden önemlidir? Sosyal Politika
Çalışmaları Dergisi, 9(3), 7-12.
Türk Dil Kurumu. (2019). http://sozluk.gov.tr/ 23.07.2019 tarihinde erişildi.
Türk Medeni Kanunu, (2001). 16 Temmuz 2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/ erişildi.
Öztap, H., Yılmaz, F. (2015). Aile yaşantısı eğitimi: amacı ve kapsamı. Hacettepe
Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar e-Dergisi. 1-19.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (2012). 20
Temmuz 2019 tarihinde 1.5.6284.pdf adresinden erişildi.
Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin
Uygulama Yönetmeliği (2013). 20 Temmuz 2019 tarihinde
http.tk.or.tr/apa.pdf adresinden erişildi.
http://anne-babaegitimi.blogspot.com/2016/12/anne-baba-egitimi-ve-
turkiyede.html 17.08.2019 tarihinde erişildi.
Ünal, S. (2009). Aile psikolojisi ve eğitimi. Malatya: İnuzem Yayını.
Yapıcı, Ş. (2010). Türk Toplumunda Aile ve Eğitim İlişkisi. Turkish Studies,
5(4),1544-1570.

23
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
AİLE KURAMLARI

• Ailenin Kuramsal Özellikleri


İÇİNDEKİLER

• Aile Kuramları
• Yapısal İşlevsel Kuram AİLE EĞİTİMİ
• Sembolik Etkileşim Kuramı Dr. Öğr. Üyesi Emre ER
• Sosyal Çatışma Kuramı
• Aile Sistemleri Kuramı
• Aile Ekolojisi Kuramı
• Aile Gelişim Kuramı

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile kavramını açıklayabilecek,
HEDEFLER

•Aile kuramlarının tarihsel gelişim


sürecini bilebilecek,
•Birey, aile ve toplum arasındaki
ilişkiyi kavrayabilecek,
•Aile kuramları açısından birey, aile
ve aile içi ilişkilerin temel
özelliklerini tartışabileceksiniz.

ÜNİTE
ÜNİTE
12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Kuramları

Aile Kuramları

Yapısal İşlevsel
AİLE KURAMLARI

Kuram
Sembolik
Etkileşim Kuramı
AİLENİN
Sosyal Çatışma
KURAMSAL
Kuramı
ÖZELLİKLERİ
Aile Sistemleri
Kuramı
Aile Ekolojisi
Kuramı
Aile Gelişim
Kuramı

25
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Kuramları

GİRİŞ
Aile kavramı birçok bilim dalının araştırma alanına girmektedir. Bununla
birlikte aileni tanımlanması, kurulması, ailede yer alan bireylerin sorumluluklarının
belirlenmesi ve ailenin dağılması gibi konular bilimin farklı dallarının yanı sıra
devlet, hukuk ve din kurumlarının belirleyici etkilerinin olduğu alanlar arasında
gösterilebilir.
Bilimin mevcut durumu anlama ve açıklama getirme amacı düşünüldüğünde
ve özellikle hukuk dilinin normatif özelliği dikkate alındığında ailenin nasıl olması
gerektiği ve ailede neler yaşandığı iki ayrı inceleme sahası ortaya çıkarmaktadır. Bu
anlamda ailenin üzerinde biçimlendirici ve kural koyucu etkisi bulunan kurumlar
genellikle ailenin nasıl olması gerektiği ile ilgilenirken, bilimsel bir bakış açısı ile aile
içerisinde neler olduğu önem kazanmaktadır.
Aile kuramlarının oluşumunda sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinden
yararlanılmaktadır. Aile özellikle sosyolojinin doğrudan inceleme alanına
girmektedir. Aileyi içerisinde yer alan bireylerin özellikleri açısından ele almanın
mümkün olmasının yanı sıra ailede oluşan iletişim örüntülerinin bireyleri ve
toplumu etkileme potansiyelinin incelendiği disiplinler bulunmaktadır. Öncelikle
Aile kuramlarının insanların duygusal açıdan kendilerini tanıma, anlama ve başkaları ile ilişki
oluşumunda sosyal geliştirmelerinde aile başlatıcı rol oynamaktadır. Bu açıdan aile kavramı psikoloji,
bilimlerin farklı sosyoloji ve antropoloji gibi bilim dalları açısından üzerinde durulan kavramlar
disiplinlerinden arasında yer almaktadır. Herhangi bir aile teorisini incelerken aile kavramının nasıl
yararlanılmaktadır. Aile tanımlandığı, bir bakıma ailenin ne olduğu sorusu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda
özellikle sosyolojinin bir sosyal grup olarak ailenin nasıl tanımlandığından yola çıkılarak aile teorisinin
doğrudan inceleme
varsayımlarını ele almak mümkündür.
alanına girmektedir.
AİLENİN KURAMSAL ÖZELLİKLERİ
Bireyler diğer bütün sosyal gruplardan daha fazla zamanlarını aile içerisinde
geçirmektedir. Bir aile içerinde dünyaya gelen bireylerin genellikle uzun bir süre
aynı sosyal dinamiklerle hayatlarına devam etmeleri beklenir. Aynı zamanda anne
ve babanın dışındaki aile bireyleri istemsiz olarak aileye dâhil olmaktadırlar. Başka
bir anlatımla ailede yer alan fertler söz konusu ilişki örüntülerine gözünü
açmaktadır.
Aile, içindeki bireylerin oynadıkları rollerin zaman içerisinde değişime
uğramaması nedeniyle diğer sosyal gruplardan ayrılmaktadır. Söz gelimi kardeşler
arasındaki yaş farkı veya ebeveyn ve çocuk rolü süreklilik arz etmektedir. Bu
durum aile içi ilişkileri rol temelli olmaktan çok duygusal bir zemine taşımaktadır.
Duygular ile yürütülen aile içi ilişkilerde önem tutan bir diğer etmen ise aile
fertlerinin genellikle birbirlerini en iyi tanıyan insanlar olma özelliği taşımalarıdır.
Bununla birlikte aile içi ilişkiler zamanla değişen ihtiyaçlara uygun şekilde
dönüşüme uğramaktadır. Örneğin bir babanın 3 yaşındaki kızına karşı sergilemesi
beklenen tutum ve davranışları yaş ilerledikçe farklılaşmaktadır.

26
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Kuramları

Diğer sosyal gruplarda alışılagelmişin aksine ailelerde farklı yaş grubunda


bireyler yer almaktadır. İnsan türünün sosyal ve fizyolojik ihtiyaçlarını
karşılayabilmesi için kendinden daha yaşlılara muhtaç olduğu düşünüldüğünde bir
ailede yaş dağılımının geniş bir aralıkta olması özellikle genç bireyler için avantajlı
görülebilir. Bu konuda yapılan çalışmalarda ailede yer alan en genç ve en yaşlı
birey arasındaki yaş farkının fazla olması aile açısından olumlu bir sonuç
doğurmaktadır. Bu durumun aileye ait kültürün aktarılmasını kolaylaştıracağı
varsayılmaktadır. Ayrıca aile fertlerinin diğer farklı yaş gruplarındaki bireyleri aynı
anda tanıma fırsatı bulmaları ailenin ve toplumun tarihsel geçmişi ve özelliklerine
ilişkin değerlendirme yapmalarını kolaylaştırmaktadır.
Ailenin bir başka özelliği ise biyolojik olmasının ötesinde hukuki ve politik
bir kurum olmasıdır. Aileye ilişkin biyolojik özellikler evrensel olmakla birlikte
hukuki ve politik boyutlar genellikle içinde yaşanılan kültürden etkilenme
potansiyeli taşımaktadır.
Aile, biyolojik olmasının ötesinde hukuki ve politik bir kurumdur. Ayrıca bazı
durumlarda biyolojik gerçekliklerin dahi politik bağlamdan etkilendiği söylenebilir.
Söz gelimi çocuğun tanımlanması, bakımı için hangi ebeveynin öncelikle sorumlu
olduğu, aile içi evlenme ilişkileri gibi konular biyolojik ve evrensel doğrular ile değil
politik varsayımlarla şekillenmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde aile
sosyolojik ve biyolojik bir kurum olmasının ötesinde politik bir anlama ve içeriğe
Aile, biyolojik olmasının sahiptir. Nitekim hukuk sistemleri ailenin nasıl teşkil edileceğini aile içi ilişkileri ve
ötesinde hukuki ve nihayet ailenin nasıl ve ne şekilde hukuki olarak sona ereceğini belirlemek
politik bir kurumdur. durumundadır.
Aileye ilişkin teorik yaklaşımlar kültürel toplumsal ve hukuki zeminle
karşılıklı ilişki içerisindedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde iyi bir teori en
uygulanabilir olandır yaklaşımı da dikkate alınarak ideal bir aile teorisinin aslında
içinde yer aldığı kültürel sosyolojik ve hukuki bağlamdan kopuk olarak
değerlendirilmesi söz konusu değildir.
Ailenin bir diğer özelliği bireyi daha geniş ilişkiler örüntüsüne bağlayarak
toplumun geri kalanıyla ilişki kurmasına yardımcı olmasıdır. Aynı zamanda bireyin
ekonomik kazancı ve sosyal sermayesi genellikle aile ilişkileri etrafında
şekillenmektedir. Böyle düşünüldüğünde bireyin ortalama ömür beklentisinden,
elde edeceği gelire, eğitim-öğretim örgütlerinde kalma süresinden, sağlık
hizmetlerinden faydalanmasına kadar birçok boyutta aile ilişkileri belirleyici rol
oynamaktadır. Öte yandan tarihsel süreçten bu yana aile ilişkilerinin kuvvetli veya
zayıf olması, ailenin diğer ailelerle olan ilişkisi doğrudan bireyin yaşantısına
şekillendirmektedir. Örneğin Rönesans döneminde Floransa’da yaşayan aileler
arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde özellikle Medici ailesinin konumu diğer
ailelerle ilişkileri ve stratejik özellikleri hem ailede yer alan bireylerin geri kalan
yaşantılarını etkilemiş hem de bir bütün olarak ailenin etki alanını artırarak
Rönesans döneminin şekillenmesinde rol oynamıştır. Bu konu sonraları özellikle
sosyal ağ analizi araştırmacılarının dikkatini çekerek Medici ailesinin Floransa’da
diğer ailelerle aralarındaki ilişkilerin niteliği ve zaman içerisinde gözlenen değişim

27
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Kuramları

incelenmiştir. Şekil 2.1’de Floransa’da aileler arasındaki ilişkiler örüntüsüne göre


Medici ailesinin konumu, ilişki sayısı ve farklı aileleri bir araya getirme
potansiyellerinden dolayı hem aile fertlerine hem de bütün olarak aileye güç
kazandırdığı söylenebilir.

Şekil 2.1. Floransa’da yaşayan aileler arasındaki ilişki ağı

Aile Kuramları
Aile kuramları genellikle kökenleri itibariyle tarihi dinamiklerden ve evrensel
değerlerden etkilenmektedir. Ailenin bilimsel olarak ele alınma süreci 19.yüzyılın
sonlarında başlamıştır.

Ailenin bilimsel olarak Özellikle 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına denk gelen dönemde
ele alınma süreci 19. ailenin bilimsel bir nesne olarak ele alınması ve araştırılması konusunda artan
yüzyılın sonlarında ilgiden bahsetmek mümkündür. Bu süreçte aile kavramı ile genellikle çocukların iyi
başlamıştır. oluşlarının artırılması amacıyla aile üyelerinin sosyalleşmesini konu almaktadır.
Başka bir anlatımla ailenin varlık amacı çocuğun sağlıklı ve mutlu olmasının
sağlanmasıdır. Sanayi Devrimi ile başlayan ve toplumsal yapıları önemli ölçüde
dönüştüren olayların ardından ailenin sosyolojik anlamı da farklılaşmaya
başlamıştır.
Döneme damgasını vuran değişim kavramı ile ailenin de değişen koşullara
uyum sağlaması ve uyum sağlama kapasitesi gibi değerler öne çıkmaya
başlamıştır. 1920’lere kadar süren bu dönem ailenin bilimsel olarak ele alınması
bakımından ilerleme dönemi olarak tanımlanmaktadır.

28
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Kuramları

1924 yılından itibaren Amerikan Sosyoloji Derneği tarafından Aile


Çalışmaları bölümü kurulması kararlaştırılmıştır. Bu dönemde akademik çalışmalar
hız kazanmakla birlikte aile alanındaki araştırmalar ilgi görmeye başlamıştır.
Avrupa’da söz konusu dönemde aile araştırmaları alanı toplumsal değerlerden ve
politikadan bağımsız olarak uygulamalı saha çalışmaları yoluyla ilerleme
kaydedilmeye başlanmıştır. Artan sayıdaki ampirik veri ile aile olgusu ve ailelerin
günlük yaşam pratikleri incelenmeye devam etmiş ancak aileye ilişkin kuramsal
açıklama çalışmaları ancak 1950’li yıllarda ortaya çıkmıştır. 1947 yılında kurulan
Dünya Aile Örgütünün temel amaçları arasında ailelerin mevcut durumlarına ilişkin
bilimsel bilgi oluşturma ve dünya savaşları sonrasında olumsuz etkilenen aileleri
bir araya getirerek, dünya genelinde ailelerin iyileştirilmesine katkı sağlanması yer
almaktadır.
Bir bakıma öncelikle aile içerisinde neler yaşandığına ilişkin veri toplanmış
ve ardından bu verilerden hareketle kuramsal açıklamalar getirilmiştir. 20. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan kavramsal çalışmalarda genellikle evlilik ve
aile üzerine temel kavramların açıklanması ve mevcut araştırma geleneklerinin
sorgulanması hedeflenmiştir. Bu bağlamda ailenin kökeni, kuruluş biçimi ve
yapısal özelliklerine ilişkin birçok ders kitabı ve referans eser hazırlanmıştır.
Bununla birlikte alana ilişkin özgü teorilerin geliştirilmesi ve araştırma
yöntemlerinin çeşitlendirilmesi için 1970’li yıllarla birlikte hız kazanmıştır. Farklı
disiplinlerden gelen araştırmacılar ile gerçekleştirilen Kuram Oluşturma ve
Aile kuramları: Araştırma Yöntemleri başlıklı çalıştaylar sonucunda alanda gerçekleştirilen bilimsel
Yapısal işlevsel, çalışmaların paylaşılması ve kuram ile uygulama arasında denge sağlanması
Sembolik etkileşimci, amaçlanmıştır. Bununla birlikte aile çalışmalarında özelinde uygulamada
Sosyal çatışma, karşılaşılan sorunlar ve araştırma metodolojisi bakımından sosyal bilimlerdeki
Aile ekolojisi, diğer uygulamalı alanların birikimlerinden yararlanıldığı görülmektedir.
Aile sistemleri ve
Aile gelişim kuramıdır. 1980’lerden itibaren artan kitle iletişimi, dönüşen devlet yapıları, ekonomik
krizler, soğuk savaş ve birçok sosyal ve siyasal etmenden dolayı aile yapısı bu kez
geri dönülemez ölçüde değişime uğramaya başlamıştır. Bu zaman diliminde aynı
zamanda birçok araştırmacı aile çalışmaları alanına ilgi duymaya başlamıştır.
Sosyal bilimlerdeki dil ve anlama yönelik yükselen eğilim aile araştırmalarını da
etkilemiş ve bunun sonucu olarak çoklu bakış açısının önemsendiği ve karşılıklı
etkileşimin incelendiği çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
2000 yılından itibaren aile teorilerinin birbirlerini destekleyen ve eleştiren
gelenekler olarak gelişmeye devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte alanın
diğer sosyal bilim alanları gibi pragmatik pozitivizmin etkisi altında gelişim
gösterdiği söylenebilir.
Aile kuramlarının sosyolojik kuramlar çerçevesinde şekillendiği dönemlerde
yapısal işlevsel, sembolik etkileşimci ve sosyal çatışma kuramları öne çıkmaktadır.
Aile ekolojisi, aile sistemleri ve aile gelişim kuramı ise aile araştırmalarında alan
özgü kuramlar olarak gösterilmektedir.

29
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Kuramları

Yapısal İşlevsel Kuram


Yapısal işlevsel kuram, insan topluluklarını açıklamada en sık kullanılan
kuramlar arasında yer almaktadır. Aile açısından yapısal işlevselci yaklaşıma göre
bireylerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve karşılıklı etkileşim önemli
sayılmaktadır. Buna göre insan topluluklarının birbirleriyle ilişki ve anlamlı
bütünler olarak ele alınması söz konusudur.
Yapısal işlevselci kurama göre toplum içerisinde yer alan bütün alt
topluluklar birbirleriyle ilişkili ve birbirlerine karşılıklı bağımlı olarak varlıklarını
sürdürmektedir. Herhangi bir alt bileşenin değişime uğraması durumunda diğer
bileşenler de bundan doğrudan ve ya dolaylı olarak etkilenmekte ve yeni bir denge
durumu oluşmaktadır. Bu duruma örnek olarak eğitim sistemlerindeki değişimler
verilebilir.

•Türkiye’de bir süre önce zorunlu eğitim süresinin 12 yıla


Örnek

çıkarılması ve okula başlama yaşının düşürülmesi, diğer bütün


sistemler üzerinde etki yapmıştır. Aileler daha erken yaşta okula
gönderecekleri çocukları ile kurdukları iletişimi değiştirmek
zorunda kalmış, sağlık kuruluşlarının daha erken yaşta okula
giden çocukların daha fazla hastalanma ihtimalleri karşısında iş
yükü artmış ve daha uzun süre okula devam etme zorunluluğu iş
ve istihdam oranlarını etkilemiştir.

Toplumsal yapıda en küçük birim olarak kabul edilen aile, kendisinden daha
büyük sistemlerin parçasıdır. Bireyler aileyi, aile ise toplumu etkileme potansiyeli
taşımaktadır.
Ailenin temel işlevleri arasında sayılan çocuğun sosyalleşmesi ve bireylerin
kişiliğinin dengede kalması aile ile toplumun sağlıklı ilişkileri ile açıklanmaktadır.
Bununla birlikte aile birey ve toplumun sorunlarını çözmesi bakımından ele
alınmaktadır. Yapısal işlevsel aile kuramında toplum ile aile arasındaki uyumun
üzerinde durulmaktadır.
Yapısal işlevsel aile
kuramında toplum ile Aile içerisinde birçok ilişkisel yapının eş zamanlı olarak etkileşim halinde
aile arasındaki uyumun olduğundan bahsedilmektedir. Eşler arasındaki ilişki, anne baba rolü ile birlikte
üzerinde ebeveyn ilişkisi, çocukların kendi aralarındaki ilişkiler, ailenin diğer üyeleri ile
durulmaktadır. gerçekleştirilen ilişkiler. Söz konusu ilişki örüntüsü birbirini etkileyen, karmaşık ve
bazen birbiriyle çelişen rollerin aynı anda yerine getirilmesini gerektiren bir yapıya
sahiptir.
Yapısal işlevsel aile kuramına göre çocuğun ailenin bir üyesi olma
sürecinden topluma birey ve devlete vatandaş olması önemli ölçüde ailenin
kurduğu ilişkilerin bir fonksiyonudur. Bu anlamda yapısalcı bir bakış açısının aileye
atfettiği roller arasında yer alan çocuk yetiştirme süreci ile çocuğun beslenme,
sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sosyal ve
psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasının üzerinde durulmaktadır. Aynı anda farklı

30
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Kuramları

sosyal grupların ve örgün eğitimin etkisiyle içerisinde yaşadığı toplumu ve ona ait
değerleri anlamaya çalışan çocuk öncelikle ailesinden etkilenmektedir. Bu
bağlamda aile çocuğun ilk defa toplum hakkında varsayımlarını geliştirdiği yer
olarak görülebilir.
Ailenin üyelerine sağladığı başka bir olanak ise ekonomik destektir. Aile
üyelerinden daha fazla gelire sahip olan genellikle diğerleri için buradan elde ettiği
faydayı paylaşır. Bununla birlikte çocuğun ihtiyaçlarının bir bölümü ekonomik
kaynaklar kullanılarak karşılanmaktadır. Öte yandan aile üyelerinin hastalık veya
başka bir nedenle ekonomik gelir elde edememeleri durumunda diğer üyeler
destek olmakta ve bireyin yaşadığı noksanlığı telafi etmektedir. Bu açıdan
değerlendirildiğinde yapısal işlevsel bakış açısına göre aile toplumda ekonomik
faaliyetlerin sürdürüldüğü en küçük birim olarak görülebilir.
Ailenin kendine has bütçesi, gelir ve gider kalemleri, üretime destek olan
yeni bireyleri gibi ekonomik bir faaliyet biriminde olması beklenen dinamikleri
mevcuttur. Yapısal işlevsel aile kuramında ailenin önemli bir sorumluluk alanı da
üyelerine sosyal ve duygusal güven sunmasıdır. İnsanları ilk samimi ilişkilerini,
kırgınlıklarını, çatışmalarını kısacası duygusal deneyimlerini ailede yaşarlar.
Bireyler, hiç tanımadıkları bir insana ne kadar güvenmeleri gerektiğini, yabancılarla
ilişkilerini, toplumda kabul görme arzularını genellikle ailede yaşanılan ilişki
dinamiklerine göre belirleme eğiliminde olurlar. Özellikle anne ve babanın kendi
aralarındaki, diğer aile üyeleri veya diğer insanlarla ve çocuklarıyla olan ilişkileri
çocuğun ideal bir ilişkiyi kavramsallaştırması bakımından önemlidir.

Sembolik Etkileşim Kuramı


Sembolik etkileşim kuramı insanlar arasındaki ilişkilerde öncelikle bireysel
olarak anlam oluşturmanın önemine vurgu yapmaktadır. Bireylerin kendilerini,
diğer insanları ve çevreyi algılama, anlama ve yorumlama biçimleri üzerinden ele
alan kurama göre aile içerisinde olup bitenlerin bireysel olarak nasıl anlaşıldığı
üzerinde durulmaktadır. Bu açıdan ailede aynı deneyimleri yaşayan üyelerin
Ailenin kendine has zaman zaman birbirlerinden oldukça farklı anlamlar üretmeleri kuram açısından
bütçesi, gelir ve gider
önemli bir argümandır. Bu yönüyle aile üyeleri arasındaki etkileşimlerde
kalemleri, üretime
destek olan yeni davranışlara ve tercihlere yüklenen anlamlar önem kazanmaktadır. Aynı zamanda
bireyleri gibi ekonomik ailede zamanla üyelerin anlayabileceği ve yorumlayabileceği bir sembolik dil
bir faaliyet biriminde oluşmaya başlar.
olması beklenen
dinamikleri mevcuttur. Eski anılar, kederler, dikkatleri aynı yöne çeken küçük detaylar gibi sembolik
öğeler giderek bir yabancının genellikle anlam veremeyeceği karmaşıklıkta bir
kültür ve dilin oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu durum aileyi çevreden ayıran
önemli bir özellik olmasının yanı sıra, aile içerisinde söz konusu kültürü inşa eden
ve bundan etkilenen birey bakımından oldukça önemlidir. Aynı zamanda aile
içerisindeki bu ortak dil ve anlam oluşturma süreci ileride karşılaşılan olaylara
verilecek tepkiler açısından etkili olmaktadır.

31
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Kuramları

•Ailede daha önce gerçekleşen olaylara verilen tutarsız tepkiler


veya ikircikli davranışlar çocukların veya diğer üyelerin gelecekte

Örnek
benzer durumlarla karşılaştıklarında ikilem yaşamalarına neden
olabilmektedir.

Sembolik etkileşim kuramının özellikle bireysel anlama vurgu yapması


nedeniyle davranış bir bakıma sonuç olarak görülmektedir. Bir çocuğun
istenmeyen davranışları onu etkileyen tutumlarına ve tutumları da ürettiği anlama
dayalı olan inanç ve değerlerine bağlı olarak şekillenmektedir. Bu açıdan
değerlendirildiğinde bireylerin istenmeyen davranışlarını değiştirmek yerine ona
yön veren daha gizil süreçlere odaklanmak yerinde olacaktır. Bununla birlikte
davranışların sosyal olarak öğrenildiği ve genellikle örtük olarak paylaşıldığı veya
pekiştirildiği dikkate alındığında çocukla kurulan etkileşimlerin önemi artmaktadır.
Aile üyelerinde doğru yaşantı deneyimi sağlamak açısından yüz yüze ve
karşılıklı etkileşime dayalın bir iletişim dili önemlidir. Aile üyelerinin birbirleriyle
doğrudan ve eşit bireyler olarak iletişim kurmaları oldukça değerli görülebilir.
Dengeli dağılan böyle bir iletişim ortamında aile üyeleri birbirlerine rahatlıkla
ulaşabilir, sorunlarını paylaşabilir ve ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilir.

Sosyal Çatışma Kuramı


Sosyal çatışma kuramı, insanlar arası ilişkilerin anlaşılmasında uyum, iş
birliği ve bir arada durma gibi insanların işlevlerine ve bir araya gelmeleriyle
oluşan yapıya değil, çatışma, otorite ve itaat gibi karşılıklı güç mücadelelerinin
önemine vurgu yapmaktadır.

Aile üyelerinin davranış Aile içerisinde üyelerin birbirlerinin rollerine atfettikleri değer ve buna bağlı
ve tutumlarında diğer olarak ortaya çıkan aile içi statüler bağlamında bireyler arası güç mücadelesi,
üyelerle sürdürülen oluşturulan ittifaklar ve çatışmalar belirleyici etkiye sahiptir. Her sosyal grupta
iletişim büyük önem kendine özgü ilişki dinamikleri ve dolayısıyla çatışma potansiyeli bulunmaktadır.
taşımaktadır.
Sosyal gruplar içerisinde çatışma kaçınılmaz bir olgu olduğundan aile içi
ilişkilerin anlaşılması bakımından da önem taşımaktadır. Ailede eşler arasındaki
ilişkiler genellikle çatışma ve üstünlük kurma, uyum ve iş birliği ekseninde
şekillenmektedir. Bireylerin aile içerisindeki çatışma alanları daha çok kendi
çıkarları ile ailenin başka bir üyesinin veya ailenin tamamının çıkarı arasındaki
uyumsuzluk etrafında gelişmektedir.
İdeal bir aile düzeninde üyelerin birbirleriyle genellikle örtüşen hedef ve
beklentilerine bağlı olarak çıkarları uyumludur. Sosyal çatışma kuramında ise aile
içerisinde aynı anda birbirleriyle örtüşen ve çelişen çıkarlar bulunmaktadır. Aile içi
ilişki ve iletişim çelişen çıkarlar sonucunda ortaya çıkan çatışma üzerinden
değerlendirilmektedir. Aile üyeleri arasında kaynakların eşit paylaşılmaması ve

32
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Kuramları

aile içerisinde adaletin olmayışı gibi nedenler çatışmaya neden olabilmektedir. Öte
yandan aile içerisinde yaş, cinsiyet ve diğer demografik dinamikler üzerinden
bireyler arasında çatışma alanları oluşmaktadır.
Ailenin demokratik değerlerle olan uyumu arttıkça üyeleri arasında çatışma
yaşanma ihtimali artmaktadır. Sosyal çatışma yaklaşımına göre aile üyeleri bireysel
olarak kendilerini kabul ettirme mücadelesi içerisindedirler. Bu bağlamda
değerlendirildiğinde aile üyelerinin kendilik algılarının gelişmesi, diğer insanlardan
sosyal onay alma ve ailede değişen güç dinamiklerine uyum sağlama bakımından
çatışma yaşanmaktadır.
Rasyonel bir yol olarak çatışmayı yok saymak ve engellemek doğru değildir.
Bunun yerine aile içi ve dışı çatışmaların nedenlerinin tespit edilmesi ve ailenin güç
mücadelelerini etkili bir şekilde yöneterek düşünme ve etkileşim kurma
kapasitesinin artırılması sağlanabilir.

Aile Sistemleri Kuramı


Sistem yaklaşımı yapısal işlevsel yaklaşıma benzer olarak toplulukları
birbiriyle uyum içerisinde çalışan bir bütün olarak değerlendirmektedir. Sistem
yaklaşımında iki temel öğe, sistem ve çevredir. Bu bağlamda sistem, çevre ile
sınırlarını koruyan ve aynı zamanda diğer sistemler ve çevre ile etkileşim halinde
olan yapıdır. Bununla birlikte sistemi oluşturan ve varlığını devam ettirmesini
sağlayan bileşenler arasında girdi, çıktı, işlem ve geri dönüt sıralanmaktadır. Aile
üyelerinin davranış ve tutumlarında diğer üyelerle sürdürülen iletişim büyük önem
taşımaktadır.
Sistem yaklaşımına göre ailenin çevreyle olan ilişkisi ve çevreden aldığı
enformasyon aile içi unsurlar kullanılarak değerlendirilmekte ve anlamlı bir çıktı
haline getirilmektedir. Bu durum bireyin anlaşılabilmesi için en küçük duygusal
birim olarak kabul edilen aile içerisindeki konumunun incelenmesi gerektiğini
ortaya çıkarmaktadır.
Ailede kurallar, normlar, roller ve ilişkiler ile kendine özgü bir denge
kurulmaktadır. Burada önemli bir nokta ise ailenin bireylerine indirgenmeyerek bir
bütün olarak ele alınması gerekliliğidir. Bununla birlikte sistem yaklaşımı ile her
ailenin kendine özgü koşulları, aile üyeleri arasındaki değişimin birbirlerini
etkileme potansiyeli taşıyan dinamik süreç olması ve kendini oluşturan unsurlar ile
etkileşime girmesi açıklanmaktadır. Ayrıca ailelerin sınırlarını koruması ve çevrede
meydana gelen değişime tepki vererek gelişimlerini desteklemeleri söz konusudur.
Aile sistemleri kuramı aileyi tanımlarken onu oluşturan üyelerin tek tek
toplamından daha fazlasını önermektedir. Bir anlamda bütüncül (holistik) bakış
açısıyla değerlendirerek bireyi değil bireyler arası etkileşimi önceleyen bir
yaklaşımdan bahsetmek mümkündür. Sonuç olarak aile sistemleri kuramına göre
aileyi oluşturan alt sistemler arasında eşler arasındaki ilişki sistemi, anne ve baba
ilişkisini temel alan ebeveyn sistemi ve çocuklar arasındaki ilişkileri ifade eden
kardeşler alt sistemi kendi içerisinde girdi, çıktı, süreç ve geri dönütten oluşan bir
denge durumuyla devamlılığını sağlamaktadır. Bir bütün olarak ele alındığında ise

33
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Kuramları

aile diğer sistemlerle ve çevreyle ilişkisini aktif olarak belirleyen, çevreden kasıtlı
olarak bazı yönleriyle ayrışan ve benzerlik taşıyan yapılar olarak tanımlanmaktadır.

Aile Ekolojisi Kuramı


Aile ekolojisi kuramı, 20. yüzyılın sonlarında geliştirilen ve birbiriyle iletişim
halinde olan alt sistemlerin ilişkileri üzerinden aileyi tanımlayan bir yaklaşımdır.
Ekolojik kurama göre birey en yakınındaki somut ve soyut öğelerden başlayarak
dış dünya ile ilişkilerini geliştirmektedir. Bireyle ve dolayısıyla aileyle etkileşim
Aile ekolojisi kuramında
halinde olan ve iç içe geçen alt sistemler olarak çevreyi tanımlayan ekolojik
makrosistem,
yaklaşıma göre her sistem diğerine karşılıklı olarak bağımlıdır. Aile ekolojisi
egzossistem,
mezosistem ve kuramında makrosistem, egzossistem, mezosistem ve mikrosistem olmak üzere
mikrosistem olmak dört aşamalı bir sistem hiyerarşisi bulunmaktadır (Şekil 2.2). Buna göre çocuğun en
üzere dört aşamalı bir yakın çevresini oluşturan ve doğrudan ilişki kurduğu sisteme mikrosistem adı
sistem hiyerarşisi verilmiştir. Mikrosistem içerisinde aile, okul, yakın akrabalar ve yakın çevre yer
bulunmaktadır. almaktadır. Her bağlantı ve ilişki çocuğun mevcut yaşantısında ve gelecekte
oldukça önemli etkiye sahiptir. Çocukluk döneminde genellikle, mikrosistemde var
olan kurallar ve ilişki örüntüleri her yerde aynı şekilde geçerliymiş gibi algılanır.
Başka bir anlatımla çocuk, kendi mikrosistemindeki etkileşimleri genelleme
eğilimindedir. Bu durumun genellikle ilk defa test edildiği yerler okullardır.
Çocuğun okuldaki arkadaşlarının durumları üzerinden kendi gerçekliğini
kıyaslaması sonucunda çatışma yaşama ihtimali vardır. Çocukluk yaşantısında
doğrudan etkili olması nedeniyle mikrosistemin üzerinde durulan araştırmalar
mevcuttur.
Mezosistem, mikrosistemler arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak
düşünülebilir. Örneğin evde, okulda, bir akrabanın evinde ve komşuda çocuk
deneyim edinmektedir. Çocuğun sağlık bir gelişim kaydedebilmesi için deneyim
sağladığı söz konusu sistemlerin kendi aralarındaki ilişki ve uyum önemlidir.
Öğretmen çocuklarının okulda ve evde benzer iletişim dili ve ilişki örüntülerine
muhatap olmaları nedeniyle okul ve ev dengesinin kurulması söz konusudur.
Mikrosistemde çocuğun ayrı ayrı deneyimlediği ilişkiler, mezosistemde bunlar
arasında ilişki kurması ve bir anlamda tutarlılık testi yapmasına imkân
vermektedir.
Egzosistemde çocuk genellikle ilişki kurma ve yürütme süreçlerine doğrudan
dâhil olmadığı etmenlerden etkilenmektedir. Ebeveynlerin meslekleri, İş ilişkileri,
hayat koşulları ve kardeşinin arkadaşları gibi doğrudan bir sistem oluşturmayan
ancak mezo ve mikrosistemi etkileme potansiyeli taşıyan dinamikler egzosistem
kapsamında ifade edilmektedir.
Makrosistemde diğer alt sistemlerin birleşimini görmek mümkündür.
Genellikle toplumsal varsayımlar ve normlar, ideolojik çerçevele, kültürün
özellikleri ve dini öğeler gibi daha çok insanı ve toplumu kuşatıcı, büyük anlatılar
bu kapsamda değerlendirilmektedir. Diğer bütün alt sistemleri etkileme
potansiyeli ve diğer alt sistemler arasındaki ilişkiyi etkilemesinden dolayı
makrosistem bireyin ve toplumun çocuk ve aile varsayımını şekillendirmektedir.
Örneğin çocuk kime denir? Çocukla nasıl vakit geçirilir? Çocuğun sınırlarını kim

34
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Kuramları

nasıl belirler gibi soruların cevapları genellikle üzerinde düşülmeden


makrosistemde yer alan bilgi ve tecrübe birikimi ile cevaplandırılmaktadır.
Ailenin çevreyle olan karşılıklı ilişkisinde birden çok sistemin etkili olduğu
görülmektedir. Ekolojik bakış açısı bu sistemlerin karşılıklı ilişkisini ele alması ve
sistemler arasında organik ve dinamik etkileşimlerin gerçekleştiğini varsayması
bakımından önemlidir. Buna göre aileyi etkileyen değişkenler yakından uzağa,
basitten karmaşığa doğru şekillenmektedir. Çocuğun psikososyal gelişim üzerinde
sadece aile değil, yakın çevre, toplum ve kültürün belirleyici etkileri olmaktadır.

Çocuğun psikososyal
gelişim üzerinde sadece
aile değil, yakın çevre,
toplum ve kültürün
belirleyici etkileri
olmaktadır.

Şekil 2.2. Aile Ekolojisi Kuramına göre sistemler

Aile Gelişim Kuramı


Aile gelişim kuramı sosyal bilimlerde genellikle eklektik kuramlar olarak
ifade edilen ve mevcut kuramsal yaklaşımların bir araya getirilmesi anlamına gelen
Aileyi kendi içerisinde bir aile kuramıdır. Gelişimsel kuramda birey, aile ve toplumun özellikleri ve
bir yaşam döngüsü ile ihtiyaçları birlikte değerlendirilmektedir.
açıklayan kurama göre
aile, üyelerin Bireylerin yaşamın çeşitli aşamalarında değişen ihtiyaçları ve buna bağlı
rollerindeki değişim ve olarak kendilerinden beklentilerin farklılaşmasını temel alan kurama göre birey ve
birbirlerinden topluluk dengesinin sağlanması öncelenmektedir. Başlangıçta kadın ve erkekten
beklentileri ile oluşan aile, çocukların aileye dâhil olmasıyla birlikte karmaşık bir yapıya
açıklanmaktadır.
dönüşmektedir. Diğer aile üyeleri ve çevresel etmenlerin değişmesiyle birlikte
ailede zamanla beklentiler değişime uğramaktadır. Aile üyelerinin bireysel olarak
gelişim gerekliliklerini yerine getirmeleri süresince aynı zamanda diğer üyelere
karşı sorumluluklarını da gerçekleştirme durumları söz konusudur.
Aileyi kendi içerisinde bir yaşam döngüsü ile açıklayan kurama göre aile,
üyelerin rollerindeki değişim ve birbirlerinden beklentileri ile açıklanmaktadır. Buna

35
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Kuramları

göre birinci aşamada genç yetişkin olarak evden ayrılan ve artık kendi sosyal ve
duygusal sorunlarını çözecek yetkinliğe sahip olan birey, aile dışından yakın ilişki
kurduğu bir sosyal çevreyle özdeşleşmeye başlar. Bu dönemde evliliğe ilişkin
fikirlerin oluşması, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanma, aile dışında bir merkez
oluşturma ve yakın arkadaşlarla ilişkilerini düzenleme davranışları beklenmektedir.
İkinci aşamada bireyin evlenmesi ve yeni bir hukuki ve sosyal duruma geçme yer
almaktadır. Bu yeni sosyal sürece uyum sağlama ve ileride beklenen çocuğa uygun
bir aile ortamı hazırlama bu dönemin özellikleri arasındadır. Üçüncü aşamada
çocuk sahibi olan ailede yeni katılan aile üyelerinin sisteme bağlanması
amaçlanmaktadır.
Büyük ebeveynlerin yeni rollerine uyum sağlamaları da söz konusu aile
yaşam döngüsü içerisinde ele alınabilir. Ekonomik, sosyal ve mesleki olarak
çocukla birlikte hayatını sürdürmeye alışma ve bu yeni durumu kabul etme
dönemin özelliklerindendir. Dördüncü aşamada hem çocukların büyümesi hem de
büyük ebeveynlerin yaşlarının ilerlemesi nedeniyle bir gerilim alanından
bahsedilmektedir.
Aile içi ilişkilerin düzenlenmesi, ergenlik çağına yaklaşan çocuklarla iletişim
ve ilişkilerin sürdürülmesi, ekonomik olarak dengelenme ve çocukların gençliğe
hazırlanması sürecin zorlu sayılabilecek adımlarından başlıcaları arasında
sayılabilir. Bir sonraki aşamada çocukların okul, iş veya evlilik gibi nedenlerle aile
dışına çıkmaya başlamaları, büyük ebeveynlerin hastalık veya ölümleri, bireysel
olarak hissedilen yaşlılık ve gerilemeyi kabul etme ve söz konusu duruma uyum
sağlama üzerinde durulabilir.
Son aşamada ise yaşlılık sürecine girilmesiyle birlikte, mesleki, duygusal ve
ailevi konularda yeni sürece hazırlanma, kuşak çatışması, yalnızlaşma ve yakın
akraba ve arkadaşların kaybedilmesi gibi sorunlar ile mücadele etme öne
çıkmaktadır.
Bireysel
Etkinlik

• Kendi ailenizde sadece aile üyelerinin anlayabileceği ortak


dilinize ait kelimeler, deyimler, hikayeler ve anıları not
alarak diğer aile üyeleri ile karşılaştırınız.
• Ailenizde kim neyi daha iyi yapabiliyor? Kime hangi rol daha
uygun? Bütün aile üyelerinden kendi rollerini ve
diğerlerinin rollerini değerlendirmelerini isteyin.

36
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Kuramları

• Aile kavramı birçok bilim dalının araştırma alanına girmektedir. Bununla


birlikte aileni tanımlanması, kurulması, ailede yer alan bireylerin
sorumluluklarının belirlenmesi ve ailenin dağılması gibi konular bilimin farklı
dallarının yanı sıra devlet, hukuk ve din kurumlarının belirleyici etkilerinin
olduğu alanlar arasında gösterilebilir.
Özet
•Aile teorilerinin oluşumunda sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinin katkısından
bahsetmek mümkündür. Aileyi, içerisinde yer alan bireylerin özellikleri
açısından ele almanın mümkün olmasının yanı sıra ailede oluşan iletişim
örüntülerinin bireyleri ve toplumu etkileme potansiyelinin incelendiği
disiplinler bulunmaktadır.
•Bireyler diğer bütün sosyal gruplardan daha fazla zamanlarını aile içerisinde
geçirmektedir. Bir aile içerinde dünyaya gelen bireylerin genellikle uzun bir
süre aynı sosyal dinamiklerle hayatlarına devam etmeleri beklenir. Aynı
zamanda anne ve babanın dışındaki aile bireyleri istemsiz olarak aileye dâhil
olmaktadırlar. Başka bir anlatımla ailede yer alan fertler söz konusu ilişki
örüntülerine gözünü açmaktadır. Aile, içindeki bireylerin oynadıkları rollerin
zaman içerisinde değişime uğramaması nedeniyle diğer sosyal gruplardan
ayrılmaktadır. Sözgelimi kardeşler arasındaki yaş farkı veya ebeveyn ve çocuk
rolü süreklilik arz etmektedir. Bu durum aile içi ilişkileri rol temelli olmaktan
çok duygusal bir zemine taşımaktadır.
•Aile içerisinde birçok ilişkisel yapının eş zamanlı olarak etkileşim halinde
olduğundan bahsedilmektedir. Eşler arasındaki ilişki, anne baba rolü ile
birlikte ebeveyn ilişkisi, çocukların kendi aralarındaki ilişkiler, ailenin diğer
üyeleri ile gerçekleştirilen ilişkiler. Söz konusu ilişki örüntüsü birbirini
etkileyen, karmaşık ve bazen birbiriyle çelişen rollerin aynı anda yerine
getirilmesini gerektiren bir yapıya sahiptir. Yapısal işlevsel aile kuramına
göre çocuğun ailenin bir üyesi olma sürecinden topluma birey ve devlete
vatandaş olması önemli ölçüde ailenin kurduğu ilişkilerin bir fonksiyonudur.
•Sembolik etkileşim kuramı insanlar arasındaki ilişkilerde öncelikle bireysel
olarak anlam oluşturmanın önemine vurgu yapmaktadır. Bireylerin
kendilerini, diğer insanları ve çevreyi algılama, anlama ve yorumlama
biçimleri üzerinden ele alan kurama göre aile içerisinde olup bitenlerin
bireysel olarak nasıl anlaşıldığı üzerinde durulmaktadır. Bu açıdan ailede aynı
deneyimleri yaşayan üyelerin zaman zaman birbirlerinden oldukça farklı
anlamlar üretmeleri kuram açısından önemli bir argümandır.
•Sosyal çatışma kuramı, insanlar arası ilişkilerin anlaşılmasında uyum, iş birliği
ve bir arada durma gibi insanların işlevlerine ve bir araya gelmeleriyle oluşan
yapıya değil, çatışma, otorite ve itaat gibi karşılıklı güç mücadelelerinin
önemine vurgu yapmaktadır. Aile içerisinde üyelerin birbirlerinin rollerine
atfettikleri değer ve buna bağlı olarak ortaya çıkan aile içi statüler
bağlamında bireyler arası güç mücadelesi, oluşturulan ittifaklar ve çatışmalar
belirleyici etkiye sahiptir.

37
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Kuramları

•Sistem yaklaşımı yapısal işlevsel yaklaşıma benzer olarak toplulukları


birbiriyle uyum içerisinde çalışan bir bütün olarak değerlendirmektedir.
Sistem yaklaşımında iki temel öğe, sistem ve çevredir. Bu bağlamda sistem,
Özet (devamı)çevre ile sınırlarını koruyan ve aynı zamanda diğer sistemler ve çevre ile
etkileşim halinde olan yapıdır. Bununla birlikte sistemi oluşturan ve varlığını
devam ettirmesini sağlayan bileşenler arasında girdi, çıktı, işlem ve geri
dönüt sıralanmaktadır. Aile üyelerinin davranış ve tutumlarında diğer
üyelerle sürdürülen iletişim büyük önem taşımaktadır.
•Aile ekolojisi kuramı, 20. yüzyılın sonlarında geliştirilen ve birbiriyle iletişim
hakinde olan alt sistemlerin ilişkileri üzerinden aileyi tanımlayan bir
yaklaşımdır. Ekolojik kurama göre birey en yakınındaki somut ve soyut
öğelerden başlayarak dış dünya ile ilişkilerini geliştirmektedir. Bireyle ve
dolayısıyla aileyle etkileşim halinde olan ve iç içe geçen alt sistemler olarak
çevreyi tanımlayan ekolojik yaklaşıma göre her sistem diğerine karşılıklı
olarak bağımlıdır.
•Aile gelişim kuramı ile gelişim kuramı sosyal bilimlerde genellikle eklektik
kuramlar olarak ifade edilen ve mevcut kuramsal yaklaşımların bir araya
getirilmesi anlamına gelen bir aile kuramıdır. Gelişimsel kuramda birey, aile
ve toplumun özellikleri ve ihtiyaçları birlikte değerlendirilmektedir. Bireylerin
yaşamın çeşitli aşamalarında değişen ihtiyaçları ve buna bağlı olarak
kendilerinden beklentilerin farklılaşmasını temel alan kurama göre birey ve
topluluk dengesinin sağlanması öncelenmektedir.

38
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Kuramları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi yapısal işlevsel aile kuramı açısından ailenin temel
ihtiyaçlarından biri değildir?
a) Eğlenme
b) Rekabet
c) Ekonomik destek
d) İş birliği
e) İletişim

2. Aşağıdakilerden hangisi ailenin birey açısından taşıdığı yararlar arasında


yer almaz?
a) Duygusal kabul
b) Sosyal statü
c) Mesleki beceri
d) İletişim
e) Toplumsal uyum

3. Aşağıdakilerden hangisi ailenin işlevleri arasında yer almaz?


a) Biyolojik işlevi
b) Toplumsal işlevi
c) Psikolojik işlevi
d) Hukuki işlevi
e) Mesleki işlevi

4. Aile içerisinde güç mücadelesi konusuna vurgu yapılan kuram


aşağıdakilerden hangisidir?
a) Çatışmacı kuram
b) Aile gelişim kuramı
c) Yapısal işlevsel kuram
d) Aile ekolojisi kuramı
e) Sembolik etkileşim kuramı

5. Dünya aile örgütü hangi yıl kurulmuştur?


a) 1917
b) 1924
c) 1934
d) 1947
e) 1957

39
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Kuramları

6. Aile üyelerinin anlam üretme ve kendi açılarından yorumlamalarının


önemine vurgu yapan aile kuramı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Çatışmacı kuram
b) Aile gelişim kuramı
c) Yapısal işlevsel kuram
d) Aile ekolojisi kuramı
e) Sembolik etkileşim kuramı

7. Aile ekolojisi kuramına göre aşağıdakilerden hangisi sistem olarak


sıralanmaz?
a) Mikrosistem
b) Makrosistem
c) Egzosistem
d) Endosistem
e) Mezosistem

8. Kültür, toplumsal normlar ve değerler; aile ekolojisi kuramına göre


aşağıdaki hangi sisteme aittir?
a) Mikrosistem
b) Makrosistem
c) Egzosistem
d) Endosistem
e) Mezosistem

9. Aşağıdakilerden hangisi ailenin üyelerine sağladığı ekonomik destek


kapsamında değerlendirilebilir?
a) Cep harçlığı
b) Sosyal kabul
c) Değer verme
d) İş birliği
e) Eğlenme

10. Aile sistemleri kuramına göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


a) Aile birbiriyle ilişki halinde alt sistemlerden oluşur.
b) Aile ile çevre arasında iletişim oldukça sınırlıdır.
c) Sistem yaklaşımında iki temel öğe sistem ve çevredir.
d) Ailede kendine özgü bir denge bulunmaktadır.
e) Aile açık sosyal bir sistem özelliği göstermektedir.

Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.e, 4.a, 5.d, 6.e, 7.d, 8.b, 9.a, 10. b

40
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Kuramları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Boss, P., Doherty, W. J., LaRossa, R., Schumm, W. R., & Steinmetz, S. K. (Eds.).
(1993). Sourcebook of family theories and methods: A contextual approach.
Springer Science & Business Media.
White, J. M., Martin, T. F., & Adamsons, K. (2018). Family theories: An
introduction. Sage Publications.
Hallaç, S., & Öz, F. (2014). Aile kavramına kuramsal bir bakış. Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 6(2), 142-153.
Kasapoğlu, A., & Karkıner, N. (2011). Aile sosyolojisi. TC Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi Yayını.
Fındıkoğlu, Z. F. (1945). Türk aile sosyolojisi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Mecmuası, 11(3-4), 252-282.

41
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
AİLE EĞİTİMİ VE AİLE İÇİ
İLETİŞİM

• Aile Eğitimi AİLE EĞİTİMİ


• İletişim
İÇİNDEKİLER

• İletişim Türleri Doç. Dr. Oğuzhan


• Aile İçi İletişim SEVİM
• Aile İçi İletişimin İlkeleri
• Aile İçi İletişimi Engelleyen
Faktörler
• Farklı Aile Tutumları ve Aile
İçi İletişime Etkileri

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile eğtimiyle ilgili genel bilgileri
HEDEFLER

kavrayabilecek,
•İletişim ve iletişim türlerini
öğrenebilecek,
•Aile içi iletilşim, aile içi iletişimin
ilkeleri, aile içi iletişimi engelleyen
faktörler, farklı aile tutumları ve
aile içi iletişime engelleri hakkında
bilgi sahibi olabileceksiniz.

ÜNİTE

3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

AİLE EĞİTİMİ VE AİLE İÇİ İLETİŞİM

AİLE EĞİTİMİ

İLETİŞİM İletişim Türleri

Aile İçi İletişimin İlkeleri

Aile İçi İletişimi Engelleyen


AİLE İÇİ İLETİŞİM
Faktörler

Farklı Aile Tutumlarının Aile İçi


İletişime Etkileri

43
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

GİRİŞ
İletişim, insanların ortak anlamlar yükledikleri sembolleri kullanarak
birbirleriyle paylaşma sürecidir. Etkili bir iletişimden bahsedilebilmesi için hem
kaynağın hem de alıcının bu süreçte etkin olması gerekmektedir. Kaynak
durumundaki gönderici, karşı tarafa vermek istediği mesajı uygun kanalları
kullanarak karşı tarafa ulaştırmalıdır. Alıcı ise gelen mesajı doğru bir şekilde
anlamalıdır. Mesajın alıcı tarafından eksik ya da hatalı anlaşılması, iletişim
problemlerinin baş göstermesine yol açar. Oysaki iletişim adı verilen sürecin temel
hedefi, göndericinin vermek istediği mesajı açık ve doğru bir şekilde alıcıya
ulaştırmakken alıcının da gelen mesajı doğru bir şekilde anlamlandırıp geri
bildirimde bulunmasıdır.
İletişim, kaynak ve alıcı olmak üzere en az iki taraf arasında
gerçekleşmektedir. Aile bağlamında ebeveynleri ve çocukları iki taraf olarak ele
aldığımızda kimi zaman ebeveynler kaynak, çocuklar alıcı konumunda olurken kimi
zaman da çocuklar kaynak ve ebeveynler alıcı konumunda olabilmektedir. İletişim
sürecinde önemli olan, tarafların, ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde birbirlerini
doğru anlayabilmeleridir. Bu nedenle aile içi iletişim konusu, aile eğitimi
kapsamında önemle değerlendirilmelidir.
İletişim sürecinde Çocukların sosyal, bilişsel ve kültürel olarak sağlıklı gelişmelerinde, aile
önemli olan, tarafların,
eğitiminin önemli bir rolü vardır. Aile eğitimi programlarıyla çocukların okulda
ihtiyaçlara cevap
verebilecek şekilde öğrendikleri okulda kalmamakta, uzmanlarla iş birliğinde olan ebeveynler
birbirlerini doğru sayesinde ailede de devam etmekte, öğrenilenler pekiştirilmekte ve öğrenilenlerin
anlayabilmeleridir. kalıcı olması sağlanmaktadır. Aile eğitiminin çocuğun gelişiminde işlevsel bir rol
alabilmesinde ise anne babaların aile içi iletişim konusunda bilinçli davranışlar
sergilemeleri büyük bir önem arz etmektedir.

AİLE EĞİTİMİ
Ailenin çocuk üzerindeki etki alanı oldukça geniş ve önemlidir. Özellikle 0-6
yaş arası çocukların gelişme süreçlerine bakıldığında, bu dönemdeki çocukların
tüm ihtiyaçlarının aile tarafından karşılandığı görülmektedir. Bu dönemde aileler
çocukların en yakınındaki kişiler olmakla birlikte çocukların ilk öğretmenleridir.
İnsan kişiliğinin 0-6 yaş arası dönemde şekillendiği de göz önünde
bulundurulduğunda, sağlıklı bireylerin yetiştirilmesinde anne baba eğitiminin rolü
daha iyi anlaşılmaktadır. Çocuğun aile içerisinde gördüğü değer, edindiği statü ve
kazandığı toplumsal roller, çocuğun geleceğe dönük inşa edeceği toplumsal
kimliğin de belirleyicisi durumundadır.
Anne babaların eğitimine dönük aile eğitim programları düzenlenmektedir.
Bu programlarla anne babaların ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun hizmetlerin
geliştirilmesi ve uygulanması planlanmaktadır. Aile eğitimi programları ile
ailelerin, çocuklarına beceri kazandırmada ve çocukların davranışlarını kontrol
etmede kullanabilecekleri etkili yöntem ve teknikler kazanmaları
hedeflenmektedir (Küçüker, 1990).

44
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Aile eğitimi programları; programın uygulandığı ortam, programa katılacak


kişi sayısı ve programın amacına göre farklı şekillerde planlanabilmektedir.
Aile eğitimi programları, uygulandıkları ortama göre; eve dayalı, kuruma
dayalı, hem eve hem de kuruma dayalı olmak üzere üç değişik şekilde
yapılmaktadır. Eve dayalı aile eğitimi genellikle okul öncesi dönem ya da ağır
derecede yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için uygulanmaktadır. Bu eğitim
programında evde anne ve babalara destek olacak bir ev öğretmeni belirlenir ve
bu ev öğretmeni rehberliğinde anne babaların çocuklarına bilgi, beceri ve uygun
davranışları nasıl kazandıracakları öğretilmeye çalışılır. Kuruma dayalı aile
eğitiminde ise anne babaların eğitimi, çocuğun devam ettiği kurum tarafından
gerçekleştirilmektedir. Bu kurumlar resmî eğitim kurumları, özel eğitim kurumları
ve üniversitelere bağlı özel eğitim merkezi olabilir. Hem eve hem de kuruma dayalı
aile eğitiminde ise ailelere okulda sağlanan desteğin ev ortamında da devam
ettirilmesi amaçlanmaktadır. Bu programlarda okul öğretmeni, gerektiği
durumlarda aile ile birlikte ev ortamında da çalışabilmektedir.
Programa katılan kişi sayısına göre düzenlenen aile eğitimi programları bire
bir ve grup eğitimi olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilmektedir. Bire bir
eğitim yoluyla düzenlenen aile eğitimi programlarında anne babalar ile uzmanlar
bire bir çalışmakta, çocuğa kazandıracak bilgi, beceri ve davranışların analizini ve
takibini birlikte yapmaktadırlar. Grup eğitimi yoluyla gerçekleştirilen aile eğitimi
Aile eğitimi programlarında ise çocukları bir eğitim kurumuna devam eden ailelerden 10-12
programları, kişilik gruplar oluşturularak 8-10 hafta süren eğitim programlarıyla anne babaların
uygulandıkları ortama uygulamalı davranış analizi ilke ve işlem süreçlerini öğrenmeleri hedeflenir. Grup
göre; eve, kuruma veya yoluyla aile eğitimi programları, diğer eğitim programına göre daha çok tercih
hem eve hem de edilmektedir. Bunun nedenleri ise şu şekilde sıralanabilir (Gültekin, 1999; Tavil,
kuruma dayalı olmak
2005):
üzere üç değişik şekilde
yapılmaktadır.  Anne-babaların çocuk gelişimine ilişkin birbirlerinden öğrenmeleri ve
başarılarını paylaşmaları sağlanır.
 Anne babaların, yaşadıkları pek çok problemde yalnız olmadıklarını, bu
problemi başkalarının da yaşadığını fark etmelerine yardımcı olur.
 Aynı sorunları yaşayan anne babalarla duygu paylaşımının güçlü olmasını
sağlar.
 Anne babaların yaşanan problemlere birlikte çözüm üretmeleri ya da
geliştirdikleri çözümleri birbirleriyle paylaşmaları sağlanır.
 Grup eğitimi bire bir eğitime göre daha ekonomiktir ve bu sayede aynı
anda pek çok aileye hizmet götürülebilmesi mümkündür.
Programın amacına göre ise aile eğitimi programları, anne babaların
uygulamalı davranış analizi ve işlemlerini kazanmaları ve çocuklarına bilgi ve beceri
öğretmeyi kazandırma amaçlarına yönelik planlanabilmektedir.
Aile eğitimine dönük programlar belirli yaklaşımlar bağlamında
gerçekleştirilmektedir. Aile eğitimiyle ilgili pek çok yaklaşım ileri sürülmüştür.
Fakat bu yaklaşımlar içerisinde en yaygın olarak kullanılanın Davranışçı Yaklaşım
olduğu görülmektedir. Davranışçı Yaklaşım’ın aile eğitimi programlarında yaygın

45
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

olarak tercih edilmesinin nedenleri ise şu şekilde sıralanabilir (Tavil, 2005; Varol,
1996):
 Çocukların davranışları üzerinde diğer yaklaşımlara oranla daha güçlü bir
etkiye sahip olduğunun araştırma bulguları ile desteklenmesi,
 Araştırma alan yazınında daha geniş bir yere sahip olması,
 Doğal çevrede oluşan davranış sorunlarına uygulanabilmesi,
 Birçok bireye aynı anda ve kısa sürede öğretilebilmesi,
 Uzman olmayanların bile bu yaklaşımın ilke ve işlem süreçlerini kolayca
öğrenebilmesi ve uygulayabilmesi.
Bu yaklaşıma göre davranışın ortaya çıkmasında etkili olan çevresel
koşulların kontrol edilmesi çok önemlidir. Davranışın öncesinde yer alan koşulların
kontrol edilmesiyle ailelerin çocuklarının davranışlarının öncesinde yer alan ve
davranışı izleyen tepkilerinin değiştirilmesinde olumlu sonuçlar doğuracağı
düşünülmektedir (Özyürek, 1996). Böylece öncesinde ve sonrasında gözetim
altında tutulan çocuk davranışlarının sağlıklı bir şekilde gelişim göstermesi de
Aile eğitimiyle ilgili pek sağlanmış olacaktır.
çok yaklaşım ileri
İletişim çeşitliğinin arttığı ve karmaşık bir hâle geldiği günümüz dünyasında,
sürülmüştür. Fakat bu
yaklaşımlar içerisinde ailelerin çocuklarının eğitimine her an müdahil olabilmeleri ve çocuklarının
en yaygın olarak gelişimini yakından takip etmeleri oldukça önemlidir. Özellikle 6 yaşından sonra
kullanılanın Davranışçı çocuğun aileden ayrılarak zamanının önemli bir kısmını okul ortamında geçirdiği
Yaklaşım olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ailelerin çocuklarının eğitimine katılım
görülmektedir. göstermesinin, çocuklara sunulan eğitimin daha etkili, kalıcı ve ekonomik
olmasında büyük faydası olacaktır.

İLETİŞİM
İletişim süreci toplum için yaşamsal bir öneme sahiptir (Atabek ve Dağdaş,
1998). Her toplum bilgi, inanç, sanat, hukuk, din, tarih, gelenek ve göreneklerden
yani insanın ortaya koyduğu maddi ya da manevi değerlerden oluşan bir kültüre
sahiptir. Toplumu oluşturan insanlar bu kültürü sosyalleşerek kazanır ve devam
ettirirler. Sosyalleşmenin sağlanması için ise bireyler ve gruplar arasında iletişim
bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
İletişim tarihi aynı zamanda insanlık tarihidir. Dil ve kültür başta olmak
üzere, insani etkinliklerin tamamı iletişimin tamamlayıcı unsurlarıdır. Onu belli
kalıplar içerisine sokmak ve sadece bir bilgi aktarma süreci olarak ele alıp
incelemek eksikliklere yol açacaktır. Çünkü iletişim olgusu insanla birlikte gelişen
ve değişen bir süreci içerir (Berk, 2007). İletişim tarihinde yaşanan gelişmeler ve
değişmeler, toplumsal hayatın da değişmesine ve gelişmesine etkide bulunmuştur.
İnsani etkinliklerin bir ürünü olarak ortaya çıkan iletişim, belli bir zaman sonra
insani etkinliklere yön vermeye başlamıştır.
İletişim, insanların varlıklarını sürdürmelerine ve toplumsallaşmalarına
yardımcı olan yaşamsal bir ihtiyaçtır. İnsanlık tarihi kadar eski olan iletişim,
toplumsal gelişmelere bağlı olarak sürekli bir değişim içerisinde olmuştur. Bu

46
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

dinamik yapısından yola çıkılarak iletişimin şu özelliklerinden bahsedilebilir (Baltaş


ve Baltaş, 1994; Sarikaya, 2017; Tutar ve Yılmaz, 2003):
 İletişim toplumun temelini oluşturan bir sistemdir.
 Örgütsel ve yönetsel yapının düzenli işleyişini sağlayan bir araçtır.
 Bireysel davranışları görüntüleyen ve etkileyen bir tekniktir.
 Sosyal süreçler bakımından zorunlu bir bilim ve sosyal uyum için gerekli
olan bir sanattır.
 İletişim sadece bir bilgi alışveriş süreci değildir. Toplumsal kurumların
işleyişinde aracılık eden kültürel bir organizatör olarak da düşünülebilir.
 İletişim kişiye değil, kişiyle yapılır. Yani iletişim taraflarından biri aktif iken
diğeri pasif değildir. İletişim sürecinde tüm taraflar aktif olarak yer alır.
 İletişim bir bütündür. İletişimi ayrı ayrı sözlü ya da sözsüz şekilde ele alarak
bu türlerden hareketle değerlendirmek bizi doğru sonuca ulaştırmaz.
İletişim sürecinde her öge, kendi bağlamında anlam kazanır ve bu bağlam
bilinmeden anlamlandırılması zordur.
 İletişim, anlamlı bir sanattır.
İletişimin özelliklerini kavramak, iletişimin doğru anlaşılabilmesi bakımından
önemlidir. Bu özellikler, iletişimin toplumsal oluşundan, etkileşimli bir süreç
olmasına kadar bütünsel bir yapı arz eder.

İnsanlık tarihi kadar eski İletişim Türleri


olan iletişim, toplumsal
Bu başlıkta iletişim; sözlü, sözsüz, yazılı, tek yönlü, çift yönlü ve simgesel
gelişmelere bağlı olarak
sürekli bir değişim olmak üzere altı başlık altında ele alınmıştır.
içerisinde olmuştur. Sözlü iletişim
İnsanların bu iletişim şeklini gerçekleştirirken karşı karşıya olması gerekir.
Kelimeler aracılığıyla mesaj karşı tarafa gönderilir. Sözlü iletişimde ses tonu çok
önemlidir. Yüz yüze yapılan görüşmeler, telefon görüşmeleri, toplantılardaki
konuşmalar, sempozyumlar sözlü iletişim şekillerine örnek olarak verilebilir. Sözlü
iletişimin en büyük avantajı, hızlı olması ve alıcının anında geri bildirimini
sağlamasıdır.

Sözsüz iletişim
İletişimin bir başka yönünü ise sözsüz iletişim oluşturur. Günlük hayatımızda
kurduğumuz iletişimlerde kullandığımız jestler, mimikler iletişimin sözsüz kısmıdır.
Çoğu zaman bunları bilinçsiz yaparak sözsüz iletişimde bulunmuş oluruz. İnsan
farkında olmadan konuşmalarında sözsüz iletişimi son derece etkili kullanır. Ancak
insan, bedenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez. Bunun sebebi
bedenin, olaylara karşı verdiği istemsiz tepkilerdir.
Sözsüz iletişim sözlü iletişime göre arka planda kalmış, çok
önemsenmemiştir. Oysaki sözsüz iletişim, sözlü iletişimin başarılı bir şekilde
gerçekleşmesi için çok etkin bir rol oynar. Kelimelere eşlik eden yüz ifadeleri,
mimikler, beden hareketleri, jestler; güçlü bir iletişim ögesi olan dilin iyi bir
destekçisi konumundadır.

47
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Yazılı iletişim
İnsanların yazılı kaynaklardan faydalanarak gerçekleştirdikleri iletişimdir.
Yazılı iletişim; notlar, mektuplar, faks mesajları, elektronik postalar ve diğer yazı
arayıcılığıyla iletilen kelime ve sembolleri içermektedir. Yazılı iletişim diğer iletişim
türlerine göre sıklıkla kullanılır. Daha çok kullanılmasının sebebi ise somut ve
kanıtlanabilir olmasıdır. Bu sayede gönderici ve alıcı arasında kurulan iletişim kayıt
altına alınabilmektedir. Ayrıca mesajın içeriği ile ilgili akla takılan bir soru
olduğunda yazılı mesaja yeniden ulaşılabilmektedir. Bu yüzden yazılı iletişimde
Çift yönlü iletişim kelime seçilirken sözlü iletişime göre daha dikkatli olunması gerekmektedir. Yazılı
sürecinde kaynak iletişim sözlü iletişime oranla mesaj üzerinde daha çok düşünmeye olanak
tarafından gönderilen
sağlamaktadır. Bu nedenle yazılı iletişimde iletilen mesajlar daha sistemli ve açık
bilgiler iletişime
dönüştüğü gibi bazen olmaktadır.
de iletişime Tek yönlü iletişim
dönüşmeyebilir.
Tek yönlü iletişim iki farklı şekilde görülmektedir. İlkinde kaynak bir iken alıcı
birden fazladır. İkincisinde ise kaynak birden fazla iken hedef birdir. Fakat bu
iletişim türünün en sık görüleni kaynağın tek, alıcının biden fazla olanıdır.
Tek yönlü iletişim, mesajın içeriği ya da alıcı tarafından nasıl algılandığıyla
ilgilenmez. Bu iletişim türünde esas olan iletinin alıcıya doğrudan gönderilmesidir
(Tutar, Yılmaz ve Erdönmez, 2002). Geri bildirimsiz bir iletişim türüdür.

Çift yönlü iletişim


Kaya (1991)’ya göre çift yönlü iletişim, göndericinin mesajına alıcı tarafından
geri bildirim verildiğinde meydana gelen iletişim türüdür. Çift yönlü iletişimde
gönderici ve alıcılar, karşılıklı etkileşim içerisindedir. Bu iletişim sürecinde kaynak
tarafından gönderilen bilgiler iletişime dönüştüğü gibi bazen de iletişime
dönüşmeyebilir.

Simgesel iletişim
Toplumsal kuralların, Simgesel iletişim, çeşitli simgesel göstergelerle yapılan, farklı kültür ve
değerlerin, tutum ve bağlamlarda farklı anlamlar taşıyan iletişim türüdür (Bıçakçı, 1998). Bu iletişim
genel davranışların
türü göstergeler üzerinden gerçekleştirilmektedir. Göstergenin ise iki temel
aktarımı aile ve onun
ortaya koyduğu iletişim unsuru bulunmaktadır. Bunlardan biri gösteren, diğeri gösterilendir. Gösteren,
ağı aracılığıyla göstergenin fiziksel ve şekil boyutu iken gösterilen, göstergenin zihinsel boyutunu
gerçekleştirilir. oluşturmaktadır.

AİLE İÇİ İLETİŞİM


Aile içi iletişim; anne, baba ve çocuklar arasındaki iletişim faaliyetlerinin
tamamını ifade eden bir kavramdır. Bu iletişim faaliyetleri sadece aile fertleri
arasındaki ileti alışverişini değil, aile üyelerinin aile içindeki rollerini, iş bölümlerini
ve konumlarını da kapsamaktadır. Aile içerisinde cereyan eden tüm faaliyetler aile
içi iletişimin konusunu oluşturmaktadır.
Sosyal bir organizasyon olan aile, kendi içerisinde bir yapılanma
oluşturmakta ve ilişkilerini bu yapı bağlamında gerçekleştirmektedir. Bu yapı ne

48
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

kadar demokrat, eşitlikçi, adil, paylaşımcı ve uzlaşmacı değerler taşırsa aile içi
iletişim faaliyetleri de o kadar anlamlı ve sağlıklı olur. Aile fertlerinin sergilemiş
oldukları uzlaşmacı, paylaşımcı ve hoşgörülü davranışlar, aile içi iletişimin
sorunlardan uzak ve etkili olmasını sağlar.
Aile, çocuğun sosyalleşmesi sürecinde önemli işlevler yerine getirir.
Toplumsal kuralların, değerlerin, tutum ve genel davranışların aktarımı, aile ve
onun ortaya koyduğu iletişim ağı aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu bakımdan ailenin
sahip olduğu dünya görüşü, yaşam tarzı, iletişim kurma ve dili kullanma becerileri
çocuğun sosyokültürel kimliğinin oluşmasında oldukça etkilidir (Baran, 2013).
Çocuklarıyla doğru iletişim kurmayı başarabilen anne babalar, toplumsal
değerlerin çocukları tarafından özümsenmesini sağlamakla birlikte çocuklarının
etkili iletişim kanallarını kullanmaları konusundaki farkındalıklarını ve becerilerini
de geliştirirler.
Aile içi iletişim denildiğinde; anne baba iletişimi, anne baba ve çocuk
iletişimi, kardeşler arasındaki iletişim akla gelmektedir. Tüm bu iletişim türlerinin
sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için aile fertlerinin birbirlerini hem duygusal
hem de zihinsel olarak anlamaları, birbirlerine sorunu çözme amacıyla tepkide
bulunmaları, iletişim kurarken aile içerisindeki konumlarını ve rollerini de göz
önünde bulundurarak faaliyete geçmeleri beklenmektedir (Baran, 2004). Bu
süreçte bireylerin birbirlerinin rol ve sorumluluklarını bilerek iletişim kurmaları,
birbirlerinin bireysel alanlarına saygı duymaları, birbirlerine karşı empatik bir dil
kullanmaları; aile içi iletişimin etkinliğini artırır. Aksi hâlde ailede emir vermek,
gözdağı vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek, nutuk çekmek, yargılamak,
övmek, lakap takmak, yorumlamak, avutmak, sınamak ve sözünden dönmek
(Gordon, 2005) gibi iletişim engelleriyle karşılaşma ihtimali yükselir.
Aileyi diğer toplumsal kurumlardan ayıran en önemli özellik, aile fertlerinin
birbirlerine duymuş oldukları sevgidir. Ailenin temel yapı taşı, eşlerin evlenmeden
önce birbirlerine duydukları sevginin evlendikten sonra da aile sınırları içerisinde
korunmasıdır (Kara, 2006). Ailede sevginin öncelikli kılınması ve aile fertlerinin
birbirlerine duydukları saygı ve bağlılık, ailenin en temel özelliklerindendir.
Özellikle aile içerisinde anne babanın birbirlerine karşı kullanmış oldukları sevgi ve
saygı dili, çocuklar için etkili bir model olmakla birlikte sosyal iletişimin de
gelişmesine büyük katkı sunmaktadır. Çocukların ailelerinde gördükleri sevgi, saygı
ve hoşgörüye dayalı iletişim becerilerini aileden ayrıldıktan sonra da devam
ettirmeleri, günümüzde yaşanan iletişim sorunlarının çözümü için büyük bir adım
olacaktır.

Aile İçi İletişimin İlkeleri


Aile içi iletişim, kişiler arası iletişimin yanı sıra kişinin kendi iç dünyasını da
kapsayan bir süreçtir. Aile içi iletişim; kişinin benlik algısı, sosyal rolleri, kendisiyle
ve başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki tutum ve davranışları, kendine karşı
sorumlulukları, ailedeki sorumlulukları ve bu sorunlulukları yerine getirmek için
ortaya koyduğu istek ve tavır gibi pek çok etkenden oluşmaktadır.

49
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Aile içi iletişimin etkili olabilmesi için iletişim sürecinin bazı ilke ve özellikler
temelinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu ilke ve özellikler; kendini tanıma, aile
bireylerini tanıma, empati kurma, etkili dinleme, ben dilini kullanma, biz bilincine
sahip olma gibi değerlerden oluşmaktadır.

Kendini tanıma
İletişim sürecinde kişinin kendi özelliklerinin farkında olması iletişimin
başarılı olmasında büyük önem arz etmektedir. Bireyin hangi olaylar karşısında
nasıl tepkiler verebileceğinin bilincinde olması, iletişim sürecini de bu tepkiler
Aile içi iletişim; kişinin bağlamında geliştirmesine yardımcı olur.
benlik algısı, sosyal
İnsan, çevresiyle iletişim kurdukça kendini daha iyi tanımalıdır. Çünkü kişinin
rolleri, kendisiyle ve
başkalarıyla kurduğu iletişimde bulunduğu diğer insanlar, onun yalnız olmadığının farkına varmasını
ilişkilerdeki tutum ve sağlar, bu farkındalık ise ben ve diğerleri algısının oluşmasına vesile olarak ortaya
davranışları gibi pek çok koyduğu tepkileri sadece kendisi açısından değil, diğerleri açısından da görmesine
etkenden oluşmaktadır. yardımcı olur.
Aile içi iletişimde bireylerin birbirlerini anlamalarının öncesinde kendilerini
iyi tanımaları gerekmektedir. Kendini iyi tanıyan bireylerin aile içi iletişimde daha
sağlıklı ilişkiler kurabileceği söylenebilir.

Aile bireylerini tanıma


Aynı ailede doğup yaşayan insanlar, kan bağı ile bağlı oldukları diğer aile
fertlerini belirli bir süre birlikte yaşamaktan kaynaklı iyi tanıdıklarını düşünürler
(Güven, 2013). Oysaki aile içerisinde iletişimden kaynaklı çatışmaların temelinde,
aile fertlerinin birbirlerini yeterince iyi tanımadıkları gerçeği yatıyor. Aile fertlerinin
birbirlerini tanımaları, birbirlerinin hangi tepkiler ışığında nasıl davranışlar
sergileyebileceklerini çok iyi sezmek ve buna göre davranışlar geliştirmek
demektir. Sağlıklı bir aile içi iletişimde bireylerin birbirlerinin duygu ve
düşüncelerini bilmesi, bunlara saygı göstermesi ve bunların farkında olarak
davranışlarını geliştirmeleri gerekmektedir.

Empati kurma
Empati; bireyin kendisini başkalarının yerine koyarak duygularını,
düşüncelerini, kaygılarını anlamaya çalışması, başkaları ile kendisi arasındaki
farklılıklara hoşgörü ile yaklaşması olarak tanımlanabilir. Bu tanım etkin iletişim
sürecinin de temel yapı taşlarından birini oluşturmaktadır.
Empati üç ögeden oluşmaktadır. Empatiden söz edebilmek için bu üç ögenin
de gerçekleşmesi gerekmektedir (Güven, 2013). Bunlardan ilki kişinin kendisini
iletişim kurduğu kişinin yerine koyması, olaylara onun penceresinden de
bakabilmesidir. Kişinin olaylara karşısındakinin penceresinden bakması yeterli
değildir. Önemli olan onu hakkıyla anlayabilmesidir. Bu sebeple ikinci öge empati
kurulan kişinin hem duygularının hem de düşüncelerinin doğru bir şekilde
anlaşılmasıdır. Üçüncü ve son öge ise karşıdaki insanın duygu ve düşüncelerinin
anlaşıldığının karşı tarafa yansıtılmasıdır. Bu üç ögenin de gerçekleşmesi, iletişim
sürecinin kolaylaşmasında önemli bir rol oynar.

50
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Etkili dinleme
İnsanlar arası iletişim daha çok yüz yüze gerçekleşir. Sağlıklı bir iletişim
sürecinin gerçekleşebilmesi için konuşan ve dinleyene ihtiyaç vardır. Aktaş ve
Gündüz (2009)’e göre iletişim sürecinin dört temel ögesi vardır. Bunlar; gönderen,
alıcı, gönderge (mesaj) ve kanaldır. İletişimin gerçekleşmesinde önemli bir role
sahip olan ögeler; gönderen ve alıcıdır. Burada göndereni konuşan, alıcıyı da
dinleyici olarak nitelendirebiliriz.
Bireyin kendini iyi ifade edebilmesi, anlaması ve anlaşılabilmesi için dinleme
becerilerini kazanmış olması gerekmektedir. Etkili bir iletişim sürecinde
dinlemenin rolü, başkalarına ilgi ve saygı duymak, sabırlı ve empatik olmaktır
(Cihangir, 2004). Doğru bir iletişim için alıcı konumunda olan dinleyicinin,
konuşmacıya odaklanması ve onu anlamaya çalışması gerekmektedir. İletişimin bu
yolla sağlanmaya çalışılması, iletişim yeterliliğini ve dinleyicinin karşısındaki kişiye
kendini kabul ettirmesini sağlamaktadır (Cihangir, 2004). İyi bir dinleyicide
bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir (Köknel, 1997):
 Kaynağın aktarmak istediği ya da anlamak, bilmek, öğrenmek istenilen
temel ileti saptanmalı,
 Bakışlar, baş sallama, jest ve mimiklerle dinler gibi gözükmemeli ya da
kaynaktan gelen iletilerin yüzeyinde kalınmamalı,
 Kaynağın / konuşanın verdiği ileti; gözlerine, yüzüne bakarak izlenmeli;
sözleri, mimikleri, hareketleri bir bütün olarak algılamaya ve çözülmeye
Bireyin kendini iyi ifade
edebilmesi, anlaması ve çalışılmalı,
anlaşılabilmesi için  Karşınızdakini dinlerken zaman zaman sözlü olarak, “Anlattıklarınızı
dinleme becerilerini dikkatle izliyorum.”, “Anlamak için dikkat ediyorum.”, “Evet.”, “Doğru”
kazanmış olması biçiminde geri dönütü kolaylaştıracak bilgiler verilmeli. Geri dönütler baş,
gerekmektedir. boyun, göz ya da el hareketleriyle de gösterilebilir.
 Kaynağın bilgi aktardığı, ileti verdiği süre içinde dinleyici olarak kalınmalı,
 İletilerin çözülmesinde (soru sorma, anlaşılanları belirtme gibi) yardımcı
olunmalı,
 Kaynağın aktarımı bittikten sonra cevap verilmesi gerekiyorsa, o zaman
cevap için düşünmeye başlanmalı. Alınan ileti ile ilgili görüşler açık seçik
belirtilmeli,
 Kaynağın / konuşanın aktardığı bilgi, verdiği iletinin nasıl anlaşılıp
çözüldüğünü önce dinleyici kendi kendine sormalı,
 Alınan ileti / bilgilerin anlamına ilişkin olarak dinleyicide kuşku ve
duraksama olmamalı,
 Karşıdakini dinlerken alay eden, küçümseyen, küçük düşüren, kötüleyen
mimikler, jestler ya da sözcükler kullanılmamalı,
 Kaynağın / konuşanın açığını yakalamak, kendi kişiliğinizin gücünü,
üstünlüğünü göstermek amacıyla tuzak kuran bir dinleyici olunmamalı.
Konuşanın bir açığı, çelişkisi yakalandığında hemen üzerine gidilmemelidir.
Aile içi iletişimde aslında tüm ilişkiler dinleme ve dinlenileni doğru anlama
üzerine kurulmaktadır. Dinlenilenlerin doğru anlaşılıp anlaşılmadığının tespit

51
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

edilebilmesi için mutlaka göndericiye geri bildirimde bulunulması gerekmektedir.


Böylece iletişim sürecine gönderen tarafın da destek vermesi sağlanabilir.
Dinleyen taraf ise her zaman etkin dinleyici konumunda olmalıdır. Dinleyicinin
karşı tarafa iletişim sürecinde yalnız olmadığının izlenimini vermesi gerekir. Aksi
hâlde iletişim sürecinde taraflar arasında anlaşmazlık ve güvensizlik kaçınılmaz bir
son olur. Pasif ya da ilgisiz dinleme, aile içi iletişimsizliğin temel nedenleridir.

Ben dilini kullanma


Ben dili, sen dilinin karşıtıdır. Sen dilinde birey, karşı taraftan olumsuz bir
şekilde etkilendiği durumlarda bu etkinin karşı taraftan kaynaklandığını ifade eden
yaklaşımdır. Örneğin “Derslerine çalışmıyorsun ve her defasında beni hocalarına
mahcup ediyorsun.” söyleminde ebeveyn konumunda olan kişi, çocuğun çalışma
konusundaki duyarsızlığı karşısında yaşadığı olumsuz duyguları çocuğu hedefe
Aile içi iletişimde koyarak dile getirmektedir. Böyle bir ebeveyn yaklaşımı sorunları çözmek yerine,
aslında tüm ilişkiler sorunların daha karmaşık bir hâle gelmesine yol açar.
dinleme ve dinlenileni
Ben dilinde ise kaynak tarafından tasvip edilmeyen, olumlu karşılanmayan
doğru anlama üzerine
ya da beğenilmeyen duygu ve düşünceler, yine kaynak tarafından tanımlanır ve bu
kurulmaktadır.
tür olumsuzlukların kaynağı nasıl etkilediği, dürüst ve nesnel bir şekilde ortaya
konur (Güven, 2013). Bu açıklamadan sonra sen dilinde verilen örneği şimdi de
ben diliyle ifade etmeye çalışalım:

•Derslerindeki başarı durumunla ilgili öğretmenlerine karşı mahcup


Örnek

olmaktan üzüntü duyuyorum.

Her iki cümle de öz olarak aynı mesajı vermeye çalışmasına rağmen mesajın
dile getirilmesindeki farklılık iletişim sürecinin seyrini değiştirmektedir. Ben diliyle
ifade edilen duygu ve düşünceler aile içerisinde daha samimi ve içten ilişkilerin
kurulmasına yardımcı olurken sen diliyle dile getirilen duygu ve düşünceler iletişim
sürecinde bir tarafın suçlanmasına ve iletişim sorunlarının daha da derinleşmesine
yol açmaktadır.
İyi bir dinleyici, iletişim
kurduğu kişinin yalnız Biz bilincini oluşturma
söylediklerini değil; Biz bilinci, aynı gaye ya da idealler uğrunda bir arada yaşama isteğinden
yüzü, eli, kolları ve
doğmaktadır. Sağlıklı ve etkili bir aile içi iletişimden söz edebilmek için biz
bedeniyle yaptıklarını
da duyar. bilincinin ailenin tüm fertleri tarafından içselleştirilmiş olması gerekmektedir.
Ailede oluşan biz bilinci, iletişim çatışmalarının ve engellerinin asgari düzeye
inmesine yardımcı olurken, daha makul ve yapıcı ilişkilerin ortaya çıkma ihtimalini
kuvvetlendirir.
Biz bilincinin oluşma yeri ailedir. Ailesinde biz olma şuurunu özümsemiş bir
çocuk; ileride kuracağı ailede, çalıştığı şirkette, mensubu olduğu sosyal gruplarda
da biz bilincini uygulayabilecektir. Fakat sen-ben anlayışının egemen olduğu bir

52
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

ailede yetişmiş bir çocuk, gelecekteki hayatında da bozuk ilişkiler temelinde


hayatını kurmaya çalışacak, benmerkezci davranışları sergileme ihtimali artacak,
sorunlu ve yalnız bir hayat içerisinde kendini bulacaktır. Bireyin yaşayacağı bu
sorunlar, toplumsal yapı açısından da zaman içerisinde büyük sorunların
doğmasına zemin hazırlayacaktır (Cüceloğlu, 2014). Hem toplumsal hem de
toplumun en küçük yapı taşı olan aile içi iletişimin sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi
için biz bilincine sahip bireylerin yetiştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.

Aile İçi İletişimi Engelleyen Faktörler


Aile içi ilişkiler iletişim temelinde gerçekleşmektedir. Yine aile fertleri
arasındaki sorunların büyük çoğunluğu da iletişime dayanmaktadır. İletişimin
doğru olarak kurulabilmesini sağlayan beceriler; etkili dinleme ve etkili tepki
verme olarak özetlenebilir (Korkut, 1996). Dinleme, dört temel dil becerilerinden
en çok kullanılanıdır (Aktaş ve Gündüz, 2009). Sağlıklı bir iletişim ortamının
oluşmasında başat role sahip unsurlardan biri dinleyicidir. Sözlü iletişim sürecini
başlatan her ne kadar konuşmacı olsa da bu iletişim sürecinin nitelikli bir hâl
alması dinleyiciye bağlıdır (Demirel, 2002).
İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil; yüzü, eli,
kolları ve bedeniyle yaptıklarını da duyar. Çünkü konuşmacının yüz ifadeleri, el ve
kol hareketleri, bedeninin duruşu ve ses tonu gibi sözsüz mesajları da iletişimin bir
parçasıdır. Hatta bazen tek başına iletişimdir.
Sözlü iletişimde, iletişim içinde olan insanların birbirlerini anladıklarını ifade
etmek için kullandıkları çeşitli yöntemler ve koşullar vardır. Bunların kullanılış
biçimi, iletişimin gücünü ve süresini belirler (Korkut, 2000):

 Sessizlik,
 Anlatılmak istenenin ne olduğunu anlamaya çalışmak,
 Anlatılanın altında yatan duyguyu anlamaya çalışmak,
 Koşulsuz kabulle ve dürüst olarak dinlemek.
Bu yöntem ve koşullar sağlandığında etkili bir iletişim ortaya çıkar. Bu
süreçte birey, muhatabını doğru anlamak ve ona doğru geri bildirimler vermek için
iletişim sürecini kolaylaştırıcı davranışlar sergiler. Bu davranışların aksi ise etkisiz
bir iletişimin doğmasına yol açar. Cihangir (2004) tarafından etkili ve etkisiz
iletişimde bulunan kişilerin davranış biçimleri Tablo 3.1.’de gösterilmiştir:
Tablo 3.1. Etkili ve etkisiz iletişimde bulunan kişilerin davranış biçimleri

Etkili iletişim Kullanan kişi Etkisiz iletişim Kullanan kişi


Önemser, anlamaya çalışır. Emir verir, yönlendirir.
Kabul eder, destekler. Yargılar, eleştirir, suçlar.
Saygı duyar. Dinlemeden reddeder.
Yerinde ve uygun sorular sorar. Soruları sorgulama ve suçlama içerir.
Karşısındaki kişiye güvenir, düşüncelerine
Ahlak dersi verir.
ve duygularına önem verir.
Sorunun çözümü için birlikte hareket eder. Öğüt verir, çözüm ve öneri getirir.

53
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Kişiye konuşması için fırsat verir. Kişinin konuşmasına izin vermez.


Sözsüz mesajlarıyla da saygı duyduğunu ve
Sözsüz mesajların etkisi ile ilgilenmez.
önemsendiğini gösterir.
Karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerine
Kendi duygu ve düşüncelerine odaklanır.
odaklanır.
Temel amacı anlayabilmek ve beraber Temel amacı kendi isteklerini kabul
çözüm üretmektir. ettirmektir.

Aile içi iletişimin her zaman beklenen performansı sergilemesi zor bir
ihtimaldir. Zaman zaman aile fertleri arasında anlaşmazlıklar, tartışmalar ya da
kırgınlıklar söz konusu olabilir. Aile içi iletişimde bu tür sorunların çözümünü
zorlaştıracak iletişim engelleriyle karşılaşılmaktadır. Demiray (2007: 240)’a göre
bunlar; sahiplenme, egemen olma girişimi, saldırganlık, pasiflik, eleştiriye aşırı
duyarlılık, kıskançlık, öz güven eksikliği, güven tazeleme, alkol ve uyuşturucu
Aile içi iletişimin her bağımlılığı, sosyal ortama girme eksikliği, utangaçlık, küsme-surat asma, sık sık
zaman beklenen
sinirlenme, şiddet-intihar tehditleri, duygusal ve fiziksel uzaklaşma ve yalandır.
performansı sergilemesi
Sağlıklı ve etkili bir aile içi iletişimin nasıl olabileceğini anlayabilmek için bu iletişim
zor bir ihtimaldir.
engellerinden bahsetmekte yarar vardır. Aile içi iletişimde sıklıkla karşılaşılan bu
iletişim engelleri şu şekilde sıralanabilir (Mckay, Davis ve Fanning, 2010: 7-10):

Karşılaştırma
İletişim sürecini zorlaştıran önemli bir faktördür. İletişim sırasında yapılan
karşılaştırmalar, etkin ve objektif dinlemeyi engelleyeceğinden anlamayı da
güçleştirmektedir.

Zihin okuma
Dinlemek yerine kişinin aklından geçenleri tahmin etmeye yönelmektir.
Söylenen, kişi için pek bir şey ifade etmez. Daha çok ses tonu ve beden dilinden
kişinin asıl hissettiği anlaşılmaya çalışılır.
 Zihin okuma aile içi iletişimde oldukça tehlikeli bir iletişim engelidir. Zihin
okuma, aile fertlerinin birbirlerini yanlış anlamalarına yol açarak iletişim
sürecinin en önemli ögesi olan geri bildirimin yapılmasına mani olur.
İletişim sürecindeki yanlış anlamaların düzeltilmesinde kullanılan en
önemli anahtar kavram olan geri bildirimin iptal edilmesi, iletişimi ciddi
derecede sekteye uğratır (Güven, 2013).

•Bir baba akşam yemeğinde komşunun çocuğunun okul


Örnek

başarısından bahseder. Sofradaki çocuklar bunu yanlış anlayarak


babalarının kendilerinin okul başarılarından memnun olmadığını
düşünürler fakat konuyla ilgili babalarına herhangi bir dönüt de
vermezler. Bu duruma tepki olarak o akşam ders çalışmazlar.

54
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Örnekte görüldüğü üzere bir zihin okuma hadisesi sonrasında gelişen yanlış
anlama ile baba ve çocuklar arasındaki iletişimin yönü hiç istenmedik bir yere
kayabilir.

Tekrarlama
İletişim sürecinde kişi, kafasında sürekli ne söyleyeceğini düşünüp tekrar
Bir kişi hakkında sahip ettiğinden söylenenlere dikkatini veremez ve anlayamaz. Etkili bir dinleme süreci
olunan ön yargılar, gerçekleşmediği için sağlıklı bir iletişimden de söz edilemez. Anlamadan tepki
onun ne söylediğinin
vermek, iletişim sorunlarına yol açar.
etkisinin azalmasına ve
dinlenmemesine sebep Süzgeçten geçirme
olmaktadır.
Sadece istenilen şeylerin dinlenip diğer anlatılanları dinlememektir. Duymak
istenmeyen şeylerden kaçınmak için de (tehdit, olumsuz, eleştirel düşünceler)
dinleme davranışı gerçekleştirilmeyebilir.

Ön yargı
Dinlemenin önüne geçen engellerden biridir. Bir kişi hakkında sahip olunan
ön yargılar, onun ne söylediğinin etkisinin azalmasına ve dinlenmemesine sebep
olmaktadır.
Ön yargılar iletişim sürecini engeller. Daha konuşmadan, konu hakkında bilgi
sahibi olamadan hüküm sahibi olan bir insan, iletişim kurmakta zorlanır. İletişim
kurabilmenin ön şartı, peşin hükümlerden vazgeçmektir (Vakkasoğlu, 2008). Peşin
hükümlü insanlar zihinlerinde tasarlamış oldukları tutum ya da inançlara
odaklandıkları için farklı bir düşüncenin varlığına katlanamazlar. Bu durum aynı
zamanda iletişim sürecinde tek taraflılığın doğmasına da neden olur.

Düşüncelere dalma
Öz saygısı düşük olan Dinlemeyi yarıda kesen engellerdendir. Kişilerin içinde bulundukları
bireyler kendi ayakları duygusal ve psikolojik durumlar onların derin düşünmelerine sebep olmaktadır. Bu
üzerinde durmaya
ise iletişimde kişilerin anlamasına engel veya dinlemek istemediğinin göstergesi
cesaret edemedikleri
için kendilerini olabilmektedir.
başkalarına bağımlı ve Tek yönlü iletişim
muhtaç hissetmeye
başlarlar. İletişim, kaynak ve alıcı arasındaki mesaj alışverişi olarak tanımlanmaktadır.
Taraflardan birinin sürekli anlatması, diğerinin bu anlatılanlara herhangi bir dönüt
vermemesi ya da bu anlatılanları bir direktifmiş gibi algılaması, iletişim sürecinin
verimini azaltır. İletişimin etkili olabilmesi için tarafların birbirlerine etkin geri
bildirimler vermeleri, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yüz yüze iletişim
kurmaları gerekir.

Özdeşleştirme
İletişim sırasında taraflardan biri bir problemini anlattığında, diğeri onun
sözünü keserek kendi benzer durumunu anlatmaya başlar. Bu süreçte dinlemek ve
anlamaya çalışmak söz konusu olamaz ve etkili kişiler arası iletişim gerçekleşemez.

55
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Öz saygı eksikliği
Öz saygı, bireyin kendini ne kadar değerli ve yeterli olarak gördüğüyle ilgili
düşüncelerinin toplamıdır. Öz saygısı yüksek olan birey, yaşadığı sorunlar
karşısında kendi değerinin ve yeterliliklerinin farkında olarak sorunu çözme
noktasında gereken iradeyi ortaya koyabilirken öz saygı eksikliği yaşayan birey
olumsuzluklar karşısında hemen kendisini diğerleriyle karşılaştırmaya kalkışarak
kendini başkalarından aşağı görüp hayatı kendine zindan eder (Doğan, 2013).
Öz saygı eksikliği zamanla yalvarıcı iletişim şeklinin doğmasına da yol açar.
Öz saygısı düşük olan bireyler kendi ayakları üzerinde durmaya cesaret
edemedikleri için kendilerini başkalarına bağımlı ve muhtaç hissetmeye başlarlar.
Olaylar karşısında kendi iradelerini bir kenara bırakarak karşı tarafın tüm
isteklerine “evet” derlerler (Özkan, 2008). Çocuğun hayatıyla ilgili tüm kararların
anne baba tarafından alınması, çocuğun zamanla “Annem babam olmasa ben bir
hiçim.” düşüncesine sahip olmasına yol açacaktır.
Öz saygının gelişmesinde aile içi iletişimin önemli etkisi bulunmaktadır.
Çünkü öz saygının iki temel bileşeni vardır. Bunlar, değerlilik ve yeterliliktir. Her
ikisinin de başlangıç noktası aile içi ilişkilerdir. Bu bakımdan anne ve babaların
çocuklarına yönelik davranışları öz saygının olumlu yönde gelişmesine katkı
sunacak şekilde olmalıdır.

Öğüt verme
Anlatıcı durumundaki kişiye dinlemeden yapılan öneriler ve nasihatlerdir.
Bu, kişinin anlaşılmadığını ve duygularına önem verilmediğini göstermektedir.
Anlatan kişi anlaşılmadığını anlayınca içe kapanık davranışlar sergileyebilir.

Ağız kavgası yapma


İnsanların sözlü atışması ve tartışmasıdır. Her iki taraf dinlemek yerine
sadece kendi söyleyeceklerini düşünür. İletişim, küçümseme ve düşmanca
davranma şeklinde olmaktadır.

Haklı çıkma
Hatalı durumda olmamak için söylenenleri çarpıtmak, bahane bulmak,
suçlamak, bağırmak gibi savunma durumuna geçmedir. Karşı taraf dinlenmediği
için hataların düzeltilmesi söz konusu olmamaktadır.
Aile içerisinde yaşanan sorunlarda kişilerin hatalarını kabul etmemeleri,
aksine karşı tarafı suçlaması, bunu yapan kişiyi haklı kılmaya yetmemektedir. Bu
durum sadece iletişim engellerinden biri olan savunuculuğun ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Taraflardan biri eleştirdikçe, bir diğeri kendini savunma isteği
duyacaktır. Eleştirinin dozu arttıkça, savunmanın da dozu artacaktır. Yapılan
araştırmalar savunuculuğun arttığı durumlarda iletişim verimliliğinin düştüğünü,
azaldığı durumlarda ise iletişim verimliliğinin arttığını ortaya koymaktadır
(Cüceloğlu, 2005).

56
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Rahatlatma
Asıl söylenenlerle ilgilenmek yerine anlatan kişiyi rahatlatmaya yönelik
yapılan davranışlardır. Sadece genel anlamı anlayacak kadar dinleme yapılmakta,
gerçekte durumla ilgilenilmemektedir.

Aile içi şiddet


Sağlıklı bir çocuk gelişimi ancak güvenli bir aile ortamında sağlanabilir. Bu
süreçte çocuğun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri hatta en
önemlisi, aile ortamında şiddete şahit olması ya da kendisinin uğramasıdır. Aile içi
şiddet, çocuğun duygu dünyasında çok büyük yaralar açarak sağlıklı bir şekilde
gelişmesine engel olur. Şiddet denildiğinde akla ilk olarak fiziksel olanı gelir. Fakat
şiddet sadece fiziksel zararlardan ibaret değildir. Çocuğun aile ortamında maruz
Aile içi şiddet, çocuğun kaldığı duygusal, ekonomik ve cinsel temelli zararlar da şiddet kapsamında
duygu dünyasında çok değerlendirilmektedir. Türü ne olursa olsun, şiddet, karakter bozucu etkisiyle
büyük yaralar açarak çocuğun sosyal gelişimine onarılması mümkün olmayan zararlar verir.
sağlıklı bir şekilde
gelişmesine engel olur. Gürültü
Gürültü işitmeyi engeller. Seslerin alıcıya net bir şekilde ulaşamamasına
neden olur, hatta bazı durumlarda yanlış anlaşılmalara da yol açabilir. İletişim
kurmaya çalışan insanların aşırı gürültüye maruz kalmaları o anki iletişim
bağlamının iletişim kurmaya müsait olmadığını gösterir.

Farklı Aile Tutumlarının Aile İçi İletişime Etkileri


Çocuğun içine doğduğu ve karakterinin büyük oranda şekillendiği aile
ortamında anne baba tutumlarının çocuğun hayatı üzerinde önemli etkileri
bulunmaktadır. Çocuk ailesinde gördüklerinden hareketle yaşam pratiklerini
geliştirir. Bu yüzden ebeveynlerin; çocukların sevgi, saygı ve güven ortamında
yetişebilmeleri için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri
gerekmektedir.
Aile tutumları koruyucu, aşırı otoriter ve demokratik aile tutumu olmak
üzere üç temel başlıkta ele alınabilir.

Koruyucu aile tutumu


Her anne baba çocuğuna karşı koruyucu olmalıdır fakat bu koruyuculuğun
da bir sınırı olmalıdır. Koruyuculuğun dengesi bozulduğunda bundan en çok
çocuğun gelişimi etkilenmektedir.
Koruyucu anne baba tutumları şu şekilde sıralanabilir (Özgüven, 2001):
 Çocuğun her şeyini birlikte yapmak,
 Çocuk ile aşırı derecede ilgilenmek,

 Çocuğun bağımsız hareket etmesine müsaade etmemek,

 Aşırı sevgiden dolayı çocuğun üzerinde anormal bir denetim kurmak,


 Çocuğun kendilerinden kopmasına engel olmak,

57
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

 Çocuğun yaptığı her şeyi kendilerine sormasını istemek.


Koruyucu aile tutumlarına maruz kalan bir çocuğun yaşayabileceği en büyük
talihsizlik bireyselleşememe ve sosyalleşememe sorunudur. Koruyucu aile
tutumları çocuğun iletişim sorunları yaşamasına yol açarak çocuğu sorunlu bir
hayata sürekler.

Aşırı otoriter aile tutumu


Aşırı otoriter ailelerde korku kültürü hâkimdir. Çocuk ile ebeveyn arasındaki
ilişkide kesin kurallar söz konusudur. Anne babanın çocuğa sevgi ve saygı
göstermesinin ön şartı, çocuğun bu kurallara göre hareket etmesidir. Çocuk
kuralları ihlal ederse, ilişkiler giderek gerginleşir.
Aşırı otoriter anne baba tutumları şu şekilde sıralanabilir (Çağdaş, 2002;
Önder, 2003):
 Anne babalar, çocuğu, belirledikleri katı kurallara uymaya zorlar.
 Çocuğun duygu, düşünce ve istekleri ebeveynler tarafından göz ardı edilir.
 Çocuk belirlenen kurallara uymadığı takdirde cezalandırılır.
Aşırı otoriter ailelerde  Ebeveyn yönetici, çocuk ise yönetilen konumundadır.
yetişen çocukların  Çocuk kuralların dışında davrandığında sürekli uyarılır, eleştirilir, yargılanır
kendini ifade etme
ve ayıplanır.
becerileri zayıf kalır.
Aşırı otoriter ailelerde yetişen çocukların kendini ifade etme becerileri zayıf
kalır. Bu çocuklar olaylar karşısında kendilerini savunamaz, çekingen ve ezik
tavırlar sergilerler. Bazen de tam tersi olarak olaylar karşısında kırıcı, yıkıcı ve
hırçın da davranabilirler. Fakat her ne olursa olsun kişiler arası ilişkilerde büyük
sorunlar yaşamaya meyillidirler.

Demokratik aile tutumu


Demokratik tutumlar sergileyen ailelerde yetişen çocuklar hayata bir adım
önde başlamaktadırlar. Ailede yaşadıkları sevgi, saygı, güven ve hoşgörü ortamı
çocukların hayata bakışını önemli düzeyde etkilemektedir. Çocuklar karşılaştıkları
sorunlara daha dengeli ve akılcı tepkiler verebilmekte, sorunları aşmada gereken
iradeyi sergileyebilmektedir.
Demokratik aile tutumunun özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Çağdaş, 2002:
152):
 Ev içindeki kurallar açıkça ifade edilir ve ailenin her ferdi bunların
bilincindedir.
 Böyle ailelerde ebeveynler çocuğun düşüncelerini ifade etmesine olanak
tanır.
Demokratik tutumlar  Çocuğun ortaya koyduğu düşünceler dikkate alınır ve değerlendirilir.
sergileyen ailelerde Çocuk da aile içerisinde anne babası gibi söz hakkına sahiptir.
yetişen çocuklar hayata  Ailedeki problemler muhakkak hep birlikte konuşularak çözülmeye
bir adım önde
çalışılır.
başlamaktadırlar.
 Demokratik tutumlu ailede sevgi ve ilgi çocuğa beklentisiz olarak gösterilir.

58
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

 Anne, baba ve çocuk ortak bir şeyler yapabilirler. Zaman zaman çocuğa
bireysel sorumluluklar verilir ve çocuğa bu sorumlulukları yerine
getirmede yardımcı olunabilir.
 Çocuğun ebeveynlerine yönelttiği sorular yanıtsız bırakılmaz. Anne-baba
çocuğa öğrenmek istediği şeyleri özenle öğretirler. Böylelikle çocuk
amaçladığı şeyleri yapmada ebeveynlerinden destek alarak ilerler.
Demokratik ailelerin sergilemiş oldukları bu tavır, çocukların kendilerine
güven duymalarını, olaylar karşısında sorumluluk alabilmelerini, problemleri
çözmek için farklı stratejiler geliştirebilmelerini, kolayca sosyalleşebilmelerini ve
sağlıklı iletişim kurabilmelerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.
Bireysel
Etkinlik

• Türkiye'deki aile içi şiddet ile ilgili araştırma yapınız. Elde


ettiğiniz verilerden hareketle sizin çözüm önerilerinizi de
kapsayan kısa bir rapor yazınız.

59
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

• AİLE EĞİTİMİ
•Anne babaların eğitimine dönük aile eğitim programları düzenlenmektedir. Bu
programlarla anne babaların ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun hizmetlerin geliştirilmesi
ve uygulanması planlanmaktadır.
•İLETİŞİM
•İletişim tarihi aynı zamanda insanlık tarihidir. Dil ve kültür başta olmak üzere, insani
Özet
etkinliklerin tamamı iletişimin tamamlayıcı unsurlarıdır. Onu belli kalıplar içerisine
sokmak ve sadece bir bilgi aktarıma süreci olarak ele alıp incelemek eksikliklere yol
açacaktır.
•Sözlü iletişim: İnsanların bu iletişim şeklini gerçekleştirirken karşı karşıya olması
gerekir. Mesaj kelimeler aracılığıyla karşı tarafa gönderilir.
•Sözsüz iletişim: İletişimin bir başka yönünü ise sözsüz iletişim oluşturur. Günlük
hayatımızda kurduğumuz iletişimlerde kullandığımız jestler, mimikler iletişimin sözsüz
kısmıdır.
•Yazılı iletişim: İnsanların yazılı kaynaklardan faydalanarak gerçekleştirdikleri
iletişimdir.
•Tek yönlü iletişim: Tek yönlü iletişim iki farklı şekilde görülmektedir. İlkinde kaynak
bir iken alıcı birden fazladır. İkincisinde ise kaynak birden fazla iken hedef birdir. Fakat
bu iletişim türünde en sık görüleni kaynağın tek, alıcının biden fazla olanıdır.
•Çift yönlü iletişim: Çift yönlü iletişim, göndericinin mesajına alıcı tarafından geri
bildirim verildiğinde meydana gelen iletişim türüdür. Çift yönlü iletişimde gönderici ve
alıcılar, karşılıklı etkileşim içerisindedir.
•Simgesel iletişim: Simgesel iletişim, çeşitli simgesel göstergelerle yapılan, farklı kültür
ve bağlamlarda farklı anlamlar taşıyan iletişim türüdür. Bu iletişim türü göstergeler
üzerinden gerçekleştirilmektedir.
•AİLE İÇİ İLETİŞİM
•Aile içi iletişim; anne, baba ve çocuklar arasındaki iletişim faaliyetlerinin tamamını
ifade eden bir kavramdır.
•Aile İçi İletişimin İlkeleri
•Aile içi iletişim, kişiler arası iletişimin yanı sıra kişinin kendi iç dünyasını da kapsayan
bir süreçtir.
•Kendini tanıma: İletişim sürecinde kişinin kendi özelliklerinin farkında olması
iletişimin başarılı olmasında büyük önem arz etmektedir. Bireyin hangi olaylar
karşısında nasıl tepkiler verebileceğinin bilincinde olması, iletişim sürecini de bu
tepkiler bağlamında geliştirmesine yardımcı olur.
•Aile bireylerini tanıma: Aile fertlerinin birbirlerini tanımları, birbirlerinin hangi
tepkiler ışığında nasıl davranışlar sergileyebileceklerini çok iyi sezmek ve buna göre
davranışlar geliştirmek demektir.
•Empati kurma: Empati; bireyin kendisini başkalarının yerine koyarak duygularını,
düşüncelerini, kaygılarını anlamaya çalışması, başkaları ile kendisi arasındaki
farklılıklara hoşgörü ile yaklaşması olarak tanımlanabilir.
•Etkili dinleme: İnsanlar arası iletişim daha çok yüz yüze gerçekleşir. Sağlıklı bir iletişim
sürecinin gerçekleşebilmesi için konuşan ve dinleyenin de aktif olması gerekir.
•Ben dilini kullanma: Ben dili, sen dilinin karşıtıdır. Sen dilinde birey, karşı taraftan
olumsuz bir şekilde etkilendiği durumlarda bu etkinin karşı taraftan kaynaklandığını
ifade eden yaklaşımdır.
•Biz bilincini oluşturma: Biz bilinci, aynı gaye ya da idealler uğrunda bir arada yaşama
isteğinden doğmaktadır.
•Aile İçi İletişimi Engelleyen Faktörler
•Aile içi ilişkiler iletişim temelinde gerçekleşmektedir. Yine aile fertleri arasındaki
sorunların büyük çoğunluğu da iletişime dayanmaktadır.
•Karşılaştırma: İletişim sürecini zorlaştıran önemli bir faktördür. İletişim sırasında
yapılan karşılaştırmalar, etkin ve objektif dinlemeyi engelleyeceğinden anlamayı da
güçleştirmektedir.

60
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

•Zihin okuma: Dinlemek yerine kişinin aklından geçenleri tahmin etmeye yönelmektir.
Söylenen, kişi için pek bir şey ifade etmez. Daha çok ses tonu ve beden dilinden
kişinin asıl hissettiği anlaşılmaya çalışılır.
•Tekrarlama: İletişim sürecinde kişi kafasında sürekli ne söyleyeceğini düşünüp tekrar
ettiğinden söylenenlere dikkatini veremez ve anlayamaz. Etkili bir dinleme süreci
gerçekleşmediği için sağlıklı bir iletişimden de söz edilemez. Anlamadan tepki vermek,
iletişim sorunlarına yol açar.
Özet (devamı)
•Süzgeçten geçirme: Sadece istenilen şeylerin dinlenip diğer anlatılanları
dinlememektir. Duymak istenmeyen şeylerden kaçınmak için de (tehdit, olumsuz,
eleştirel düşünceler) dinleme davranışı gerçekleştirilmeyebilir.
•Ön yargı: Dinlemenin önüne geçen engellerden biridir. Bir kişi hakkında sahip olunan
ön yargılar onun ne söylediğinin etkisinin azalmasına ve dinlenmemesine sebep
olmaktadır.
•Düşüncelere dalma: Dinlemeyi yarıda kesen engellerdendir. Kişilerin içinde
bulundukları duygusal ve psikolojik durumlar onların derin düşünmelerine sebep
olmaktadır. Bu ise, iletişimde kişileri anlamasına engel veya dinlemek istemediğinin
göstergesi olabilmektedir.
•Tek yönlü iletişim: İletişim, kaynak ve alıcı arasındaki mesaj alışverişi olarak
tanımlanmaktadır..
•Özdeşleştirme: İletişim sırasında taraflardan biri bir problemini anlattığında diğeri
onun sözünü keserek kendi benzer durumunu anlatmaya başlar.
•Öz saygı eksikliği: Öz saygı bireyin kendini ne kadar değerli ve yeterli olarak
gördüğüyle ilgili düşüncelerinin toplamıdır.
•Öğüt verme: Anlatıcı durumundaki kişiye dinlemeden yapılan öneriler ve
nasihatlerdir. Bu, kişinin anlaşılmadığını ve duygularına önem verilmediğini
göstermektedir.
•Ağız kavgası yapma: İnsanların sözlü atışması ve tartışmasıdır. Her iki taraf dinlemek
yerine sadece kendi söyleyeceklerini düşünür. İletişim, küçümseme ve düşmanca
davranma şeklinde olmaktadır.
•Haklı çıkma: Hatalı durumda olmamak için söylenenleri çarpıtmak, bahane bulmak,
suçlamak, bağırmak gibi savunma durumuna geçmedir. Karşı taraf dinlenmediği için
hataların düzeltilmesi söz konusu olmamaktadır.
•Rahatlatma: Asıl söylenenlerle ilgilenmek yerine anlatan kişiyi rahatlatmaya yönelik
yapılan davranışlardır.
•Aile içi şiddet: Sağlıklı bir çocuk gelişimi ancak güvenli bir aile ortamında sağlanabilir.
Bu süreçte çocuğun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri hatta en
önemlisi, aile ortamında şiddete şahit olması ya da kendisinin uğramasıdır.
•Gürültü: Gürültü işitmeyi engeller. Seslerin alıcıya net bir şekilde ulaşamamasına
neden olur.
•Farklı Aile Tutumlarının Aile İçi İletişime Etkileri
•Çocuğun içine doğduğu ve karakterinin büyük oranda şekillendiği aile ortamında anne
baba tutumlarının çocuğun hayatı üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.
•Koruyucu aile tutumu: Her anne baba çocuğuna karşı koruyucu olmalıdır fakat bu
koruyuculuğun da bir sınırı olmalıdır. Koruyuculuğun dengesi bozulduğunda bundan
en çok çocuğun gelişimi etkilenmektedir.
•Aşırı otoriter aile tutumu: Aşırı otoriter ailelerde korku kültürü hâkimdir. Çocuk ile
ebeveyn arasındaki ilişkide kesin kurallar söz konusudur.
•Demokratik aile tutumu: Demokratik tutumlar sergileyen ailelerde yetişen çocuklar
hayata bir adım önde başlamaktadırlar. Ailede yaşadıkları sevgi, saygı, güven ve
hoşgörü ortamı çocukların hayata bakışını önemli düzeyde etkilemektedir.

61
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

DEĞERLENDİRME SORULARI
Genellikle okul öncesi dönem ya da ağır derecede yetersizlikten etkilenmiş
çocuklar için uygulanmaktadır. Bu eğitim programında evde anne ve
babalara destek olacak bir ev öğretmeni belirlenir ve bu ev öğretmeni
rehberliğinde anne babaların çocuklarına bilgi, beceri ve uygun
davranışları nasıl kazandıracakları öğretilmeye çalışılır.
1. Paragrafta açıklanan aile eğitimi programı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Eve dayalı
b) Kuruma dayalı
c) Bire bir eğitim
d) Grup eğitimi
e) Uygulamalı davranış analizi

“Aile eğitimiyle ilgili pek çok yaklaşım ileri sürülmüştür. Fakat bu


yaklaşımlar içerisinde en yaygın olarak kullanılanın …………………………..
olduğu görülmektedir.”
2. Paragrafta boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a) Yapısalcı Yaklaşım
b) Hümanist Yaklaşım
c) Bilişsel Yaklaşım
d) Davranışçı Yaklaşım
e) Doğal Yaklaşım

3. Mesajın içeriği ya da alıcı tarafından nasıl algılandığıyla ilgilenilmediği,


iletinin kaynağına doğrudan gönderildiği iletişim türü aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Sözlü iletişim
b) Sözsüz iletişim
c) Tek yönlü iletişim
d) Simgesel iletişim
e) Yazılı iletişim

4. Aşağıdakilerden hangisi iletişim engellerinden biri değildir?


a) Öğüt vermek
b) Avutmak
c) Emir vermek
d) Lakap takmak
e) Teyit etmek

62
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

5. Kaynak tarafından tasvip edilmeyen, olumlu karşılanmayan ya da


beğenilmeyen duygu ve düşüncelerin yine kaynak tarafından
tanımlanması ve bu tür olumsuzlukların kaynağı nasıl etkilediğinin dürüst
ve nesnel bir şekilde ortaya konulduğu aile içi iletişim ilkesi
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Ben dilini kullanma
b) Aile bireylerini tanıma
c) Etkin dinleme
d) Empati kurma
e) Biz bilincini oluşturma

6. Mehmet Bey akşam yemeğinde annesinin çok güzel yemekler yaptığından


bahsetmiştir. Eşi Yasemin Hanım ise kocasının bu sözleri kendisinin iyi
yemek yapamadığını ima etmek için söylediğini düşünmüştür.
Buna göre Yasemin Hanım’ın sergilemiş olduğu bu tavır iletişim
engellerinden hangisine örnektir?
a) Karşılaştırma
b) Zihin okuma
c) Ön yargı
d) Süzgeçten geçirme
e) Özdeşleştirme

“Öz saygı eksikliği zamanla …………………… iletişim şeklinin doğmasına yol


açar.”
7. Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a) Onaylayıcı
b) Ön yargılı
c) Yargılayıcı
d) Yalvarıcı
e) Şüpheci

Emrah doktorasını yurt dışında yapmak ve alanında uzmanlaşmak


istemektedir. Fakat babası onun bu talebini her çocuğun istediği gibi
denetimden uzak bir hayat yaşama isteği olarak görüp reddetmektedir.
8. Emrah’ın babasının sergilemiş olduğu bu tavır iletişim engellerinden
hangisine örnektir?
a) Süzgeçten geçirme
b) Zihin okuma
c) Ön yargı
d) Empati
e) Karşılaştırma

63
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

I. Kabul eder, destekler.


II. Yerinde ve uygun sorular sorar.
III. Öğüt verir, çözüm ve öneri getirir.
9. Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri etkili iletişimi kullanan bir kişinin
davranışlarına örnektir?
a) Yalnız II
b) I ve II
c) I ve III
d) II ve III
e) I, II ve III

10. Aşağıdakilerin hangisinde ben dili kullanılmıştır?


a) Şu anda kafa ütülemekten başka bir şey yapmıyorsun.
b) Derslerine çalışmayarak canımı sıkıyorsun.
c) İkide bir sözümü bölmenden bıktım.
d) Hatalarını düzeltmekten bunaldım.
e) Söylediklerim dikkate alınmadığında çok üzülüyorum.

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.e, 5.a, 6.b, 7.d, 8.c, 9.b, 10.e

64
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aktaş, Ş ve Gündüz O. (2009). Yazılı ve Sözlü Anlatım. Ankara: Akçağ Yayınları.
Atabek, N. ve Dağdaş, E. (1998). Kamuoyu ve iletişim. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Balta, Ş. Z. ve Baltaş, A. (1994) . Bedenin dili. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Baran, A. (2004). Türkiye’de aile içi iletişim ve ilişkiler üzerine bir model denemesi.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. ISSN 1305-5992.1,
31-41
Baran, A. (2013). Genç ve gençlik: Sosyolojik bakış. Gençlik Araştırmaları Dergisi,
ISSN: 2147-8473.
Berk, E. (2007). Yazınsal iletişim ve halkla ilişkiler. İstanbul: Yeni İnsan
Yayınevi.
Bıçakçı, İ. (1998). İletişim ve halkla ilişkiler. Ankara: Media Cat.
Cihangir, Z. (2004). Kişilerarası iletişimde dinleme becerisi. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Cüceloğlu, D. (2005). Yeniden İnsan İnsana. (34.Basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Cüceloğlu, D. (2014). İçimizdeki biz. (49.Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Çağdaş, A. (2002). Anne baba çocuk iletişimi. Ankara: Nobel yayınları.
Demiray, U. (2007). Genel iletişim (2.Baskı). Ankara: Pegem Yayıncılık.
Demirci, E. E. (2002). İletişim becerileri eğitiminin merkezi eğitim merkezine
devam eden genç işçilerin iletişim becerilerini değerlendirmelerine etkisi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.
Doğan, C. (2013). Ailede iletişim sanatı. İstanbul: Kalbi Kitaplar.
Gordon, T. (2005). Aile iletişim dili. İstanbul: Sistem Yayınları.
Gültekin, E. (1999). Uygun olmayan davranışların azaltılmasında ebeveynler
tarafından uygulanan uyuşmayan davranışların ayrımlı pekiştirilmesinin
etkisi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Güven, A. (2013). Çocukta benlik gelişiminde aile içi iletişimin rolü: İslam dini
açısından bir inceleme. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Kara, G. (2006). Halkla ilişkiler fonksiyonunun aile içi iletişim olgusuna katkısı.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Kaya, Y. K. (1991). Eğitim yönetimi. Ankara: Bilim Yayınları.

65
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim

Korkut, F. (1996). İletişim becerilerini değerlendirme ölçeğinin geliştirilmesi:


Güvenirlik ve geçerlik çalışmaları. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2
(7).
Korkut, F. (2000). Etkili iletişim becerileri, çatışma çözme biçimleri ve takım
çalışması, eğitici ve yönetici eğitimi seminer notları. Ankara: Eğitim-sen
yayınları.
Köknel, Ö. (1997). İnsanı anlamak. (6.Basım). İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Küçüker, S. (1993). Özürlü çocuk ailelerine yönelik psikolojik danışma hizmetleri.
Özel Eğitim Dergisi, 1(3), 23-29.
Mckay, M., Davis, M. and Fanning, P. (2010) İletişim becerileri. Ankara: HYB
Yayıncılık.
Önder, A. (2003), Konuşarak ve dinleyerek anlaşalım. İstanbul: Morpa Kültür
Yayınları.
Özkan, Z. (2008). NLP teknikleriyle aile içi iletişim. İstanbul: Hayat Yayınları.
Özyürek, M. (1996). Sınıfta davranış yönetimi: Uygulamalı davranış analizi-1.
Ankara: Karatepe Yayınları.
Sarikaya, B. (2017). İletişim. Etkinliklerle Hafta Hafta Konuşma Eğitimi içinde. (Ed.
S. Baskın ve A. Akçay). Ankara: Anı Yayıncılık.
Sevim, O. (2018). İletişim ve dinleme. Dinleme İzleme Eğitimi içinde (Ahmet Akçay,
Ed.). Ankara: Pegem Akademi.
Tavil, Y. Z. (2005). Davranış denetimi aile eğitim programının annelerin davranışsal
işlem süreçlerini kazanmalarına etkisi. Yayımlanmamış doktora tezi. Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Tutar, H., Yılmaz, M. K. ve Erdönmez, C (2003). Genel ve teknik iletişim. Ankara:
Nobel Yayın.
Vakkasoğlu, V. (2008). Ailede sevgi iletişimi. (12.Baskı). İstanbul: Nesil Yayınları.
Varol, N. (1996). Aile eğitimi çalışmalarının planlanması. Eğitim ve Bilim, 31-37.

66
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
AİLE EĞİTİMİNE YÖNELİK
YAKLAŞIMLAR

• Aile Eğitiminin İçeriği ve Tarihi


Gelişim Süreci
AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

•Bir Uzmanlık Alanı Olarak Aile


Eğitimi Dr. Öğr. Üyesi Emre ER
•Aile Eğitimi Yaklaşımları
• Evde Aile Eğitimi
• Eğitim Kurumlarında Aile Eğitimi
• Bütünleştirilmiş Aile Eğitimi
• Uzaktan Aile Eğitimi
• Aileden Aileye Aile Eğitimi
•Aile Eğitimi Uygulamları
• Anlama Aşaması
• Programlama Aşaması
• Uygulama Aşaması
• Değerlendirme Aşaması

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile eğitiminin tarihi gelişimini
HEDEFLER

açıklayabilecek,
•Aile eğitimini amaç, kapsam ve
içeriğini açıklayabilecek,
•Aile eğitimi uygulamalarının
aşamalarını bilecek,
•Aile eğitimi yaklaşımlarını bilecek,
•Birey, aile ve toplum arasındaki
ilişkiyi kavrayabileceksiniz. ÜNİTE

4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

AİLE EĞİTİMİNİN İÇERİĞİ VE


Evde Aile Eğitimi
TARİHİ GELİŞİM SÜRECİ

BİR UZMANLIK ALANI OLARAK Eğitim Kurumlarında Aile


AİLE EĞİTİMİ Eğitimi
AİLE EĞİTİMİ YAKLAŞIMLARI

AİLE EĞİTİMİ YAKLAŞIMLARI Bütünleştirilmiş Aile Eğitimi

Uzaktan Aile Eğitimi

Aileden Aileye Eğitim


Programı

Anlama Aşaması

Programlama Aşaması

AİLE EĞİTİMİ UYGULAMALARI

Uygulama Aşaması

Değerlendirme Aşaması

68
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

GİRİŞ
Aile eğitimi kavramı, bir yetişkin eğitimi alanı olarak özellikle birey, aile ve
toplumun bilgi ve deneyime olan ihtiyacının artması ve ailelerde karşılaşılan
sorunların karmaşık bir hal almasıyla önem kazanmaya başlamıştır. Özgün bir
eğitim alanı olarak aile eğitimi genellikle konuya ilgi duyan bireylere, çiftlere,
Aile eğitiminin üç ebeveynlere ve ailelere çeşitli eğitim ortamlarında sunulmaktadır. Bununla birlikte
temel amacı önleme, üniversitelerde kurulan aile araştırmaları birimleri ve kamuya açık dersler ve
iş birliği kurma ve kurslar aracılığıyla ile de aile eğitimleri gerçekleşmektedir. Geleneksel eğitim
eğitimdir.
içeriklerinin aksine aile eğitimi genellikle uygulama, bireysel yaşantı ve beklenti ile
kuramsal temel arasında yoğun bağlantı gerektirmektedir.
Aile eğitiminin üç temel amacı önleme, iş birliği kurma ve eğitimdir. Bu
bağlamda gelecekte ailede karşılaşılabilecek sorunlara yönelik gerçekleştirilen
önleyici ve koruyucu faaliyetler, aile üyelerinin karşılaştıkları güçlüklerle mücadele
etmeleri ve üstlendikleri rollerini daha iyi yerine getirmeleri bağlamında iş birliği
ve eğitim faaliyetlerinin bütünü aile eğitimi olarak tanımlanabilir. Bu yönüyle aile
eğitiminde mevcut durumun analiz edilmesi gibi gelecek için bazı öngörülerinde
geliştirilmesi söz konusudur. Aile çalışmaları, nüfus projeksiyonları, doğurganlık
oranları, istihdam rakamları ve eğitim göstergeleri aile eğitimi açısından önemli
istatistikler arasında yer almaktadır.
Aile eğitimine ilişkin kuramsal ifadelerin kökeni geçmişe dayanmakla
birlikte, aile eğitimi görece oldukça yeni ve gelişmekte olan bir alandır. 19.
yüzyıldan itibaren anne olmak ve çocuk yetiştirmeye yönelik bilgi üretme çabaları
gözlense de aile eğitimi kavramının mevcut içeriğe ulaşması 20. yüzyılın sonlarına
denk gelmektedir. Aile eğitimi, genellikle yetişkinler ile gerçekleştirilen ve
bireylerin, çiftlerin ya da bütün ailenin aile içi ve dışı ilişkilerini geliştirmenin
amaçlandığı eğitimler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Aile eğitiminin odak
noktası ilişkileri geliştirmek olduğundan birçok farklı alanda eğitimlerin kapsamını
genişletmek mümkündür.
Bu bağlamda aile içinde öfke kontrolü, duyguların yönetimi ve etkili iletişim
gibi eğitim ve gelişim konuları olabileceği gibi anne-baba eğitimi, çocuk bakımı,
cinsellik eğitimi ve ergenlerle iletişim gibi alanları da içerebilir. Öte yandan evlilik
öncesi, evliliğin ilk dönemleri veya evlilikle yaşanılan bir soruna yönelik eğitim
planlanması mümkündür. Aile eğitiminde, katılımcıların ihtiyaçlarının dikkate
alınması, farklı uzmanlık alanlarından destek alınması, genellikle terapi amaçlı
olmaması, farklı değerlere saygılı olması ve aile eğitimi alanında uzmanlık bilgisi
gerektirmesi önemli özellikler olarak sıralanabilir.
Aile eğitimi programlarının bireyler, aile ve toplum açısından taşıdığı
potansiyel şu şekilde özetlenebilir:

 Aile eğitimi çocukların okulda öğrendiklerini kalıcı olmasına katkı


sağlamaktadır.
 Ailenin yeni beceriler kazanmasında etkili olur.

69
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

 Çocukların aile içinde ve dışında karşılaşmaları olası sorunların çıkmasını


önlenmesi ve mevcut sorunların çözümünde etkilidir.
 Ailelerin çocuğun eğitimi ve gelişimi konusunda sorumluluk alma
eğilimlerinin artmasında etkilidir.

AİLE EĞİTİMİNİN İÇERİĞİ VE TARİHİ GELİŞİM SÜRECİ


Aile eğitimi alanının oluşmasında, aile sosyolojisi, evlilik ve aile terapisi,
sosyal psikoloji ve ebeveyn eğitimi gibi disiplinlerin katkısından bahsetmek
mümkündür. Bu anlamda değerlendirildiğinde aile eğitimi çok disiplinli bir alan
olarak görülebilir. Aile eğitiminde erken dönem örneklerin genellikle yerel
Aile eğitimi alanının sınırlarda kaldığı ve din ya da geleneklerden hareket edilerek çocuk yetiştirme,
oluşmasında, aile ailenin gelenek ve değerlere uygunluğu ve aile içi ilişkileri konu aldığı
sosyolojisi, evlilik ve aile görülmektedir. Zamanla ailelerin birbirlerine tavsiyede bulunmalarını kolaylaştıran
terapisi, sosyal psikoloji toplulukların, yayımların ve etkinliklerin artmasıyla aile eğitimin erken dönem
ve ebeveyn eğitimi gibi örneklerine rastlanmaya başlanmıştır. Bu dönemde özellikle yapılandırılmış bir
disiplinlerin katkısından program yerine genellikle bilimsel olmayan bir takım kabul ve varsayımların
bahsetmek
aktarılması söz konusudur.
mümkündür.

•Erken dönem aile eğitimlerinde geleneksel kabul ve


Örnek

varsayımlara dayalı olarak çocuk bakımı ve annelik gibi


konularda bilgi aktarılması söz konusudur. Bu öğrenme
sürecinde genellikle sorunlar veya bireysel farklılıklar yerine
deneyimler, geçmiş yaşantılar ve kültür etkilidir.

Aile yapısının dönüşmesi ve aile içinde yaşanılan sorunların karmaşıklaşması


ile birlikte özellikle ABD’de bazı üniversiteler ve yerel topluluklar arasında ailenin
yasal ve sosyal olarak güçlendirilmesinin bütün toplumun yararına olacağı anlayışı
yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu anlamda sağlıklı bir toplumun kökeninde aileyi
gören anlayışa göre düzenlenen kurs, seminer ve etkinlikler giderek daha fazla
sayıda insanın ilgisini çekmeye başlıyordu. Önceleri daha çok ebeveynlik eğitimi ile
sınırlı olan eğitimler zamanla aile içi ilişkilerin düzenlenmesi ve ailenin mutluluğu
ve iyi oluşu gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştır.
20. yüzyılın başından itibaren aile, çocuk ve ebeveyn eğitimi gibi konuların
öneminin artmasıyla birlikte birçok dernek ve eğitim kurumu aile eğitimine ilgi
duymaya başlamıştır. Sosyolog, psikolog ve sosyal psikologların gerçekleştirdikleri
aile araştırmaları çeşitli konferanslarda sunulmuş ve araştırma grupları
oluşturulmuştur. Yapılan araştırmalarda genellikle ailenin değişen yapısı, aile
üyelerinin dönüşen rolü ve çocuğa etkileri gibi konular incelenmiştir.
Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren kurumsallaşan aile eğitiminin bazı temel
varsayımları şu şekildedir. Aile eğitimi alanı ailenin mutluluğu ve iyi oluşu üzerine
kurgulanmıştır. Bir ebeveynin çocuk yetiştirmeye ilişkin bilişsel ve duyuşsal

70
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

kapasitesinin artırılması bireyin kendisine de fayda sağlar. Çocuk büyütmede


kullanılan yöntemler kültür, topluluğa ait değerler ve daha birçok sosyal öğeden
etkilenmektedir. Ailenin iyi oluşunun sağlanması bakımından sosyal destek ağları
oldukça önemli bir işleve sahiptir. Aile eğitimi alan bireyler zamanla eğitimlerin işe
yaradığını pratik olarak görürse bu sürecin bir parçası olmak isteyecektir.
Ebeveynlerin çocuk yetiştirme becerisinin artmasıyla aile içi ilişkiler olumlu bir
şekilde değişecektir.
Aile eğitiminin kurumsallaşma ve yaygınlaşma sürecinde karşılaşılan önemli
bir sorun alanı ailelerin yapı, süreç, işleyiş ve karşılaşılan sorunların doğası
Aile eğitimi alanında itibariyle farklılaşmaları ve buna bağlı olarak farklı beklentiler ile eğitimlere
birçok disiplinden katılmalarıdır. Buna bağlı olarak eğitimcilerin oluşturdukları içeriği uygulamaya ve
oluşturulan beceri saha deneyimine dayalı olarak düzenlemesi ve kavramların sorunlara çözüm
setlerine dayalı olarak bulma potansiyeline göre önem kazanması gibi aile eğitimi alanını etkileyen
içerik oldukça geniş bir
dinamiklerden söz etmek mümkündür.
alanı kapsamaktadır.
1938 yılında ABD’de Ulusal Aile İlişkileri Komisyonu (NCFR) tarafından
yayımlanan ve aile araştırmaları ve eğitiminde her türlü ayrımcılık reddedilerek
bilimsel bir temelde çalışmaların yapılmasını öneren metnin ardından yaklaşık elli
sene kadar sonra mesleki standartların, kriterlerin ve sertifika programlarının
içeriklerinin de bulunduğu kılavuzlar yayımlanmıştır. Bununla birlikte aile eğitmeni
yetiştirmeyi hedefleyen kurumlara yönelik ders içerikleri ve planlarının
oluşturulmasıyla aile eğitimi alanı kurumsal bilgi üretme sürecine girmiştir.
Uluslararası düzeyde sertifika programlarında aşağıdaki alanlarda yetkinlik
beklenmektedir:
• Sosyal yapılarda aile ve birey
• Aile içi dinamikler
• İnsan doğası ve gelişimi
• Aile kaynakları yönetimi
• Cinsellik eğitimi
• Bireyler arası ilişkiler
• Ebeveyn eğitimi
• Aile hukuku ve kamu politikası
• Mesleki etik
• Aile eğitimi çalışmalarında yöntem
Aile eğitimi alanında birçok disiplinden oluşturulan beceri setlerine dayalı
olarak içerik oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Sosyoloji ve psikolojinin yanı
sıra ekonomi, hukuk, kamun politikası, araştırma yöntemleri ve antropoloji gibi
alanlardan transfer edilen bilgi ve uygulamalar yoluyla aile eğitimi alanının
şekillendiği görülmektedir. Aile eğitimi alanında karşılaşılan iki temel güçlük,
akademik bilgi ve kuramların uygulama ile ilişkisinin kurulmaya çalışılması ve
geleneksel yollarla devam eden aile eğitimi yaklaşımlarının oldukça geniş bir etki
alanına sahip olmasıdır. Aşağıda aile eğitiminin temel amaçları arasında sayılan
önleme, iş birliği ve eğitim boyutlarından kısaca bahsedilmiştir.

71
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

Önleme İşlevi: Aile eğitiminin mevcut ve olası sorunlara ilişkin çözüm bulma
işlevi yer almaktadır. Özellikle çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminde muhtemel
sorunların önlenmesi ve aile içerisinde yaşanılan kronik sorunlara çözüm
bulunması gibi aile içi sosyal dinamiklere henüz bozulmadan müdahale edilmesi
Aile eğitimi, belirli bir söz konusudur. Yaşam boyu öğrenme, değişim ve uyum gibi kavramların modern
zaman diliminde yaşam psikolojide önem kazanması düşünüldüğünde önleyici aile eğitimi ile bireysel
boyu öğrenme farklıklara ve aile içe dinamiklere duyarlı bir yaklaşımdan bahsetmek mümkündür.
kapsamında sunulan Pozitif psikoloji literatüründe önleyicilik ile iki temel konuya vurgu yapılmaktadır.
eğitimlerin yanında
Bunlardan ilki, herhangi bir sorun ortaya çıkmadan önce bazı değişiklikler
zaman içerisinde bir
uzmanlık alanına yapılması ile mevcut sorunların ortaya çıkaracağı olumsuzlukların azaltılmasıdır.
dönüşmüştür. İkinci olarak belirli risk grubu içerisinde oldukları değerlendirilen birey veya
grupların korunması amacıyla gerçekleştirilen etkinliklerdir.
İş Birliği İşlevi: Aile eğitiminde işbirliği, ailelerin karşılaştıkları sorunlara
ilişkin danışanlar ve eğitmenler arasında kurulan ilişkiler yoluyla müdahale
edilmesini ifade etmektedir. Ailenin dışsal bir kaynak yardımıyla yaşanan krizlere
tepki göstermesi ile aile içi ilişkilerin ve dolayısıyla aile üyelerinin rollerine
atfettikleri değerlerin yeniden ele alması beklenmektedir. İş birliği ile birlikte aile
üyeleri benzer sorunlarla karşılaştıklarında nasıl tepki vereceklerini öğrenmesi söz
konusudur.
Eğitim İşlevi: Aile eğitimin en önemli işlevleri arasında eğitim işlevi
gösterilebilir. Sürekli öğrenme ve gelişmeyi içeren bir süreç olması ve ailenin
değişme ve gelişme kapasitesine atıfta bulunması nedeniyle dinamik bir içeriğe
sahiptir.
Aile eğitim süreçleri evlilik öncesi-sonrası ve çocuk sahibi olma durumuna
göre farklılaşmaktadır. Buna göre aile terapisi ve aileye danışmanlık sağlanmasını
hedef alan programların yanında, ebeveyn ilişkilerinin düzenlenmesi, ebeveynliğe
hazırlık, evliliğe hazırlık ve aile içi krizlerin önlenmesi gibi geniş bir alanda aile
eğitim programları yürütülmektedir. Aile eğitimimin uygulanma şeklide maddi
olanaklar ve eğitimlerin veriliş biçimi ile doğru orantılı olarak farklılaşmaktadır.
Evde verilen aile eğitimleri, eğitim örgütleri içerisinde verilen eğitimler ve uzaktan
eğitim yoluyla sağlanan eğitimler en yaygın aile eğitimi uygulamaları arasındadır.

BİR UZMANLIK ALANI OLARAK AİLE EĞİTİMİ


Aile eğitimi, belirli bir zaman diliminde yaşam boyu öğrenme kapsamında
sunulan eğitimlerin yanında zaman içerisinde bir uzmanlık alanına dönüşmüştür.
Özellikle mesleki standartların, etik ilkelerin ve içeriklerin belirlenmesiyle birlikte
önemli sayıda aile eğitimi uzmanının istihdam edilmeye başlandığı görülmüştür.
Temel bilimlerin aksine aile eğitimi, daha çok insan ilişkilerini temel alan ve aile içi
ilişkilerin yeniden düzenlenmesi amacıyla sosyoloji ve psikoloji gibi bilim
dallarından kaynaklı bilgi ve uygulamaları kullanan bir disiplin olarak
tanımlanabilir. Aile eğitimi sürecinde genellikle katılımcılar duygusal veya
savunmacı davranma eğilimi gösterebilir. Bu eğilim, aile ile ilgili konuşulan
konunun niteliğine, eğitmenin tutumlarına ve bireysel yaşantılara dayalı olarak
farklılık göstermektedir. Bu bağlamda aile eğitimi sürecinde katılımcıların duygu,

72
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

motivasyon ve değerleri öğrenme süreci açısından merkezde


değerlendirilmektedir. İyi bir aile eğitmeninden beklenen en önemli kişisel
özellikler arasında empati kurma, öz eleştiri yapabilme ve bilinçli farkındalık
sayılmaktadır. Bununla birlikte aile hayatının mahremiyeti ve katılımcıların kendi
İyi bir aile hayatlarına ilişkin detayı bilgiler paylaşmaları gibi nedenler düşünüldüğünde etik
eğitmeninden beklenen
değerlerin ve mesleki standartların önem kazandığı söylenebilir.
en önemli kişisel
özellikler arasında Mesleki standartlar ve bunlara dayalı olarak geliştirilen yeterliklerin yanı
empati kurma, öz sıra aile eğitmenlerinden beklenilen kendi kişisel mesleki eğilimlerini
eleştiri yapabilme ve
belirlemeleridir. Bu kapsamda ailenin tanımı, aile eğitiminin amacı ve aile eğitimi
bilinçli farkındalık
ile hedeflenenlerin net bir şekilde ortaya konulduğu bir mesleki felsefeye ihtiyaç
sayılmaktadır.
duyulmaktadır. Buna göre aile ve ailedeki ilişkilerin doğasına yönelik varsayımlar,
aile eğitimine ilişkin varsayımlar, aile eğitiminin içeriğine ve sürecine ilişkin
varsayımlar eğitmenlerin katılımcılar ile kuracakları ilişkiyi şekillendirmektedir. Aile
kişisel yeterlik alanları arasında gösterilen genel entelektüel beceriler kapsamında
alanla ilgili kaynakları tarama ve farklı bilgi türlerinden alana özgü sentezler
oluşturarak grubun ve bireyin ilgi alanına uygun değerlendirmeler yapılması
beklenmektedir. Öz farkındalık boyutunda karşısındaki kişinin kişisel görüşlerini,
tutumlarını ve kültürel değerlerini anlama ve tanımlama yer almaktadır. Duygusal
denge ile karşılaşılan kriz anlarında sakinliğini koruma ve süreci yönetebilme
kapasitesi ifade edilmektedir. Olgunluk, karşı tarafın hata ve eksikliklerini tolere
edebilmeyi, empati ise karşı taraftaki kişinin bakış açısıyla olaylara bakabilmeyi
açıklamaktadır. Sosyal beceriler, diğer kişilerle paylaşıma açık olmayı, öz güven
karşı tarafın kabul edip etmemesi riskleri ile başa çıkarak topluluk önünde veya
bire bir iletişim kurabilmeyi, esneklik ise değişen koşullara uyum sağlama
yeteneğini belirtmektedir. Farklılıkları kabul etme ve farklı yaştaki katılımcılar ile
iletişim kurabilme, insanların kendine özgü zorluk ve direnç etmenleri ile başa
çıkmayı ifade ederken sözlü ve yazılı iletişim becerisi insan ilişkilerini etkili
sürdürmede önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aşağıda aile eğitmenliği için gerekli görülen kişisel yeterlik alanları maddeler
halinde yer almaktadır.

AİLE EĞİTİMİ YAKLAŞIMLARI


Aile eğitimlerinin içerikleri birbirlerine benzerlik göstermekle birlikte
kullanılan yöntemler ve içeriğin sunulma biçimi bakımından farklılıklar
Aile eğitimi, evde,
eğitim kurumunda, bulunmaktadır. Aile eğitimi, evde aile eğitimi, eğitim kurumunda aile eğitimi,
eğitim kurumlarıyla eğitim kurumlarıyla bütünleştirilmiş eğitim, uzaktan eğitim ve aileden aileye eğitim
bütünleştirilmiş, olmak üzere beş başlık altında sınıflandırılmaktadır.
uzaktan eğitim ve
aileden aileye eğitim Evde Aile Eğitimi
olmak üzere beş başlık
Ev merkezli aile eğitimi çocuğun gelişimi ve eğitiminde aile merkezde yer
altında
sınıflandırılmaktadır. almaktadır. Ebeveynler, çocuğun psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimlerinde ilk ve
öncü rolü oynayan eğitimcilerdir. Evde aile eğitimi programlarının amacı, çocuğun
sağlıklı olması, iyi beslenmesi ve tüm alanlardaki gelişimlerine destek olacak ev
ortamını oluşturmak amacıyla anne baba ve çocuğun bakımından sorumlu olan

73
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

diğer kişilerin eğitilmesidir. Evde aile eğitimi daha fazla sayıda aileye eğitim imkânı
sunması ve aile tarafından uygulanması bakımından kurumlarda verilen eğitimlere
göre daha sürdürülebilirdir. Bu eğitimlerde evi ziyaret eden uzmanlar, ailelerin
ihtiyaçlarına uygun olarak belirledikleri konuları, belirli zamanlarda aktarmaları ve
ebeveynlerin bu uygulamaları sürdürmeleri şeklinde yürütülmektedir. Bu
çalışmanın başarılı olması, eve yapılan ziyaretlerde ailenin uygulamaları
benimsemesine bağlıdır.
Evde aile eğitiminde genellikle erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz
bir durum sonucunda çocuğun karşılaştığı sorunların çözümünde aileye destek
olunması hedeflenmektedir. Özellikle anne-çocuk etkileşiminin kurulması veya
geliştirilmesi ile evde öğrenme süreci başlatılmış olur. Evin etkili bir öğrenme
merkezi haline gelmesiyle çocuğun psikolojik ve bilişsel fayda sağlaması
öngörülmektedir. Aile ile çocuk arasındaki etkileşimlerin doğrudan
gözlemlenebilmesi nedeniyle iletişimde ve ilişkide yapılan hatalar gözlemlenebilir.
Bununla birlikte aile ortamı çocuk için doğal öğrenme alanı olduğundan eğitimlerin
amacına ulaşma olasılığı daha yüksektir.
Evde gerçekleştirilen aile eğitimleri ile ailenin ihtiyaç ve beklentilerine
uygun olarak belirlenen davranış, beceri ve tutum değişiklikleri sağlanmaktadır. Bu
davranışların evde tekrar edilmesi ile çocuğun üzerindeki etki kalıcı olmaktadır.
Ayrıca gelişim geriliği olan çocuklarda ailenin eğitim sürecinin bir parçası olması
çocuğun davranışlarını genellemesi açısından destekleyici bulunmaktadır. Bununla
birlikte çocuğun gelişim durumuna göre evde yürütülen aile eğitimi programının
bireyselleştirilmesi mümkündür.

Eğitim Kurumlarında Aile Eğitimi


Eğitim merkezleri aracılığıyla verilen aile eğitim programlarında ailenin,
çocuk eğitimine yönelik bilgi aldığı programlar ile bütün ailenin dâhil olduğu
gelişim programları yer almaktadır. Kurum merkezli eğitimlerde küçük gruplar
halinde benzer özelliklere sahip aile üyeleri ile gerçekleştirilen atölyelerin yanı sıra
daha büyük gruplara konferans ve bilgilendirici seminerlerin verildiği etkinlikler
yer almaktadır. Bu tip aile eğitimi programları yoluyla sağlık ve sosyal hizmet
alanlarına ek olarak çeşitli konularda sunulan eğitimler eklenmektedir.
Programların içerik olarak farklılaşmakla birlikte kısa sürede görece fazla sayıda
aileye ulaşılması nedeniyle ekonomik olmaları tercih edilebilirliklerini
artırmaktadır.
Kurum merkezli aile eğitimlerinin önemli bir avantajı benzer sorunlara diğer
ailelerin nasıl tepkiler verdiklerine yönelik çıkarım yapılmasına olanak tanımasıdır.
Aileler, sosyal öğrenme yoluyla başka ailelerin tecrübelerinden yararlanmakta ve
etkileşime girmektedir. Bu sayede aileler arasında oluşan ağların yaşanılan
sorunların farklı bakış açılarıyla görülmesinde veya ortaya çıkan olumsuzlukların
etkisinin azaltılmasında önemli rol oynamaktadır.

74
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

Bütünleştirilmiş Aile Eğitimi


Eğitim kurumlarıyla bütünleşik olarak yürütülen aile eğitimi
programlarında farklı kademelerde eğitim göre çocukların ebeveynlerine okulda
veya başka bir destekleyici kurumda eğitim ve ailenin evinde eğitim verilmesidir.
Eğitimin iki ortamda devam etmesiyle okulda ve evde gerçekleşen eğitimin
birbirini tamamlaması kolaylaştırılmaktadır. Bir bakıma sosyal öğrenme ile doğal
öğrenme arasında ilişki kurulması amaçlanmaktadır. Bu yolla formel eğitim
programı ile aile eğitim programı birleştirilmektedir. Eklektik bir model
Aileden aileye eğitim,
ebeveynlerin birlikte olduğundan programın okulda veya ailede işlemeyen kısımlarının tespit edilmesi
katıldığı veya sadece bir ve iki programında birbirlerini destekleyecek şekilde düzenlenmesi önemlidir.
ebeveynin yer aldığı
benzer özelliklere sahip
Uzaktan Aile Eğitimi
olan ailelere yönelik Aile eğitiminin uzaktan eğitim yoluyla verilmesi kaynakların etkili
olarak yapılan
kullanılması ve daha fazla sayıda aileye ulaşılma olanağı nedeniyle önemli bir
eğitimdir.
alternatif eğitim programı sunuş yöntemidir. Burada önemli bir nokta ailelere
sunulan içeriklerin ve ailenin katılım düzeyinin ölçülebilir olmasıdır. İnternet, radyo
ve televizyon programları veya mektup yoluyla içeriğin ailelere ulaştırıldığı uzaktan
eğitim programında içeriğin düzenli olarak aktarılması önemlidir. Uzaktan eğitim
bireylerin kendi kendilerine öğrenmelerini destekleyici bir yoldur. Bu yöntem ile
eğitim hizmeti almaya gönüllü olmayan veya maddi olanakların yeterli olmaması
nedeniyle eğitim imkânı sunulamayan ailelerin eğitilmesi mümkündür. Yüz yüze
eğitime göre daha esnek olan ve bireyselleştirilebilen bir eğitim yöntemidir.
Aile eğitimi hizmetlerinin sunulmasına yönelik 2006 yılında çıkarılan “Özel
Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” ile aile eğitiminde esas olacak genel ilke ve amaçlar
doğrultusunda özel eğitim hizmetleri kurulu koordinasyonluğunda, bireyin
yetersizliği, gelişim özellikleri, eğitim ihtiyaçları ve ailenin ihtiyaçlarına uygun
olarak bireysel, grup ya da uzaktan eğitim yoluyla gerçekleştirilmesi önerilmiştir.

Aileden Aileye Eğitim Programı


Ebeveynlerin birlikte katıldığı veya sadece bir ebeveynin yer aldığı benzer
özelliklere sahip olan ailelere yönelik olarak yapılan eğitimdir. Bu program ev
ortamında daha eğitimli aileler ile eğitime ihtiyaç duyan aileleri bir araya getirmeyi
amaçlamaktadır. Bununla birlikte benzer sorunları yaşamış olan ailelerin
birbirlerinden öğrenmeleri amacıyla ev ziyaretleri ile yürütülebilir.
Aileden aileye eğitim programları ile akademik ve sosyal destek sağlanması
için kullanılmaktadır. Aileden aileye eğitim programları aracılığıyla akran grupları
arasında etkileşime dayalı eğitimler katılımcıların kendilerini rahat hissetmelerini
sağlamaktadır. Yaygın uygulama alanı olmayan söz konusu eğitim programı
yöntemi özellikle gönüllülük esasına dayalı olarak aile eğitimi programlarına daha
önce dâhil olan ailelerin diğer ailelere yardımlarını kolaylaştırıcı sosyal bir işleve
sahiptir.

75
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

Aile Eğitmenliği Yeterlik Alanları

•Genel entellektüel beceriler

Bireysel
Etkinlik
•Öz farkındalık
•Duygusal denge
Aile eğitimi •Olgunluk
uygulamalarının •Empati
aşamaları, anlama, •Sosyal beceriler
programlama, •Öz güven
uygulama ve •Esneklik
değerlendirme olarak •Farklılıkları kabul etme
sıralanmaktadır. •Sözlü ve yazılı iletişim
•Farklı yaş grupları ile iletişim kurabilme
•Yukarıda ifade edilen kişisel yeterlik alanlarında ne kadar iyi
olduğunuzu düşünerek, en yakın arkadaşlarınızdan sizi bu konuda
değerlendirmelerini isteyebilirsiniz.

AİLE EĞİTİMİ UYGULAMALARI


Aile eğitimi uygulamalarının özünde aileyi anlama, mevcut sorunları
tanımlama ve çözüm üretme gibi üç temel aşaması mevcuttur. Danışanların ihtiyaç
duydukları destek veya çözülmesini bekledikleri sorunlar genellikle birden çok
kişinin karmaşık ilişkilerini içerdiğinden ailede gerçekleşen olayların çoklu bakış
açısıyla incelenmesi ve alternatif araçlar kullanılarak değerlendirilmesi yerinde
olacaktır. Aile eğitimi uygulamalarının aşamaları, anlama, programlama,
uygulama ve değerlendirme olarak sıralanmaktadır.

Anlama Aşaması
Bu aşamada danışanın ihtiyaçlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Aile
eğitiminin öncelikli amacı ailenin gereksinimlerini karşılamaktır. İhtiyaç analizi ile
başlanan bir aile eğitimi süreci programın içeriğinin belirlenmesi, önceliklerin
tespit edilmesi, hedef kitlenin ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve aile eğitiminin
beklenen amaçlara ulaşması bakımından oldukça önemlidir. Aile uygulamalarının
Aile eğitiminin anlama
aşaması ile diğer etki alanları yaklaşımına göre aile eğitimi motivasyon ve uygunluk olmak üzere iki
adımlara kaynaklık temel dinamik üzerinde tasarlanmalıdır. Aile eğitimi talep eden bireylerin bir kısmı
etmesi düşünülen bir yasal zorunluklar, büyüyen sorunlar, boşanma veya daha karmaşık problemler
planlama süreci ortaya sonucunda eğitime dâhil olmuşlardır. Bu gruptaki katılımcıların ortak özelliği
çıkmaktadır. “Daha iyi ebeveyn veya eş olmalıydım.” şeklinde yakınma ve pişmanlıklar etrafında
şekillenmektedir. İkinci grupta mevcut durumu analiz eden ancak hissettiği bazı
aksaklıklar veya daha iyi olmasını arzuladığı gündelik aile pratiklerini geliştirmek
amacıyla dâhil olan kişiler yer almaktadır. Bu grubun ortak özelliği ise “Daha iyi
ebeveyn veya eş olmalıyım.” ifadesi kapsamında mevcudun iyileştirilmesi
bağlamında kavramsallaştırılabilir.
Aile eğitiminde bireyin ihtiyaç ve beklentilerinin anlaşılması amacıyla
geliştirilen bir ihtiyaç analizi değerlendirme sürecinde öncelikle bireysel
özelliklerin anlaşılması ve ardından mevcut durum ile beklenen durum arasındaki

76
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

farklılıkların incelenmesi yer almaktadır. Anket, görüşme, odak grup görüşmesi


gibi veri toplama yöntemleri kullanılarak danışanın hayatında hangi davranış ve
ilişki örüntülerini değiştirmek istediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak anlama aşaması ile bireyin karşı karşıya kaldığı sorunları veya
destek almak istediği alanları ifade etmesi ile aslında kendi kişiliği, beklentileri ve
sürecin sonuna ilişkin tahminlerini içeren bütüncül bir veri toplama sürecinden söz
etmek mümkündür. Burada eğitmenin inandırıcı ve güvenilir olması, olaylar ve
kişiler üzerinde yorum yapmaması ve danışanı daha detaylı veri sağlaması
amacıyla cesaretlendirmesi önem taşımaktadır. Aile eğitiminin anlama aşaması ile
diğer adımlara kaynaklık etmesi düşünülen bir planlama süreci ortaya çıkmaktadır.

Programlama Aşaması
Aile eğitiminde bireyin ihtiyaçlarının yanı sıra içinde yer alınan bağlam da
büyük önem taşımaktadır. İhtiyaç analizine dayalı olarak eğitimin tasarlanmasında
birey ve ihtiyaçların niteliğinin yanında kültürel öğeler, inançlar ve bireylerin
benimsediği değerler etkili rol oynamaktadır. Danışanların teorik bilgi ile
buluşturmalarının yanında başarılı bir eğitim programında önemli olan
uygulanabilir öğelerin yer almasıdır.
Çocuklu aileler açısından 0-3 yaş, 4-6 yaş, 7-11 yaş ve 12-18 yaş aralığındaki
çocuklara sahip olan ailelerin ihtiyaçlarına yönelik düzenlenen bir programda
teorik dersler, değerlendirme ve ev ziyareti olmak üzere üç adımlı bir eğitim
programı öngörülmektedir. Buna göre teorik bölümde çocuk, aile ve insanın
gelişim süreçlerine ilişkin akademik bilginin aktarılması hedeflenmektedir.
Eğitmenin süreçte
Değerlendirme aşamasında katılımcıların teorik içeriğe yönelik bilgi ve becerileri
izleyeceği rollerden en
önemlileri, uzman rolü, test edilmektedir. Son olarak ev ziyaretinde aile içi ilişkiler ve çocuğun gelişim
kolaylaştırıcı rolü, süreci uygulamalı olarak ele alınmaktadır. Aile eğitiminde en kritik öğe, söz konusu
eleştirel inceleme rolü, ziyaretlerde kullanılan dil ve ilişki biçimlerinin gözlemlenmesidir.
iş birliği rolü,
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü
müdahaleci rolü ve
eklektik roldür. bünyesinde aile eğitimi kurs programında bazı bölümleri ilgilendiren içerik şu
şekildedir. 0-3 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı Bölümünde:

 Annenin sağlıklı bebek dünyaya getirebilmesi için dikkat etmesi gereken


hususlar,
 0-3 yaş dönemindeki çocuğun beden, zihin ve dil gelişim özellikleri ve bu
alanlarla ilgili gelişimlerini desteklemek için etkinlikler,
3-6 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı Bölümünde:
 Çocukların gelişimlerini destekleyen bir çevre sağlamak için neler
yapılabilir,
 Çocuğu okula hazırlama,
7-11 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı Bölümünde:
 Anne-babanın kendini doğru bir şekilde ifade etmesi ve etkin dinlemenin
çocuklarıyla ilişkilerine katkıları,
 Çocuklarda görülebilecek davranış ve uyum sorunları,
12-18 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı Bölümünde:

77
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

 Ergenlik döneminin gelişim özellikleri ve gelişim süreçleri içinde onlara


nasıl yardımcı olunabileceği,
 Geleceği planlamak olarak ifade edilmektedir.

Uygulama Aşaması
İçerik yerine katılımcıya kazandırılacak yeni becerilere odaklanılması
beklenen aile eğitimi kapsamında öncelikle eğitmenin benimsediği roller
üzerinden danışanda bir uyarım oluşturulması beklenmektedir. Eğitmenin süreçte
izleyeceği rollerden en önemlileri, uzman rolü, kolaylaştırıcı rolü, eleştirel inceleme
rolü, iş birliği rolü, müdahaleci rolü ve eklektik rol olarak sıralanmaktadır.
Uzman rolünde eğitmen net ifadeler kullanmaya ve bilimsel çalışmalardan
elde edilmiş olan sonuçlara vurgu yapmaya çalışır. Bilgiye dayalı gücünü kullanarak
danışanın güvenini kazanmaya ve onu ikna etmeye çalışır.
Kolaylaştırıcı rol, daha çok uygulama esnasında karşı tarafla kurulan ilişki
etrafında şekillenmektedir. Aile eğitimi esnasında gelişen bir rol olduğundan
sürece duyarlı ve insani ilişkiler odaklıdır.
Eleştirel inceleme rolünde, eğitmenin katılımcılara kendi hayatlarına ilişkin
sorgulayıcı bir değerlendirme yapmalarına yardımcı olmaları amaçlanmaktadır.
Genellikle etkinliklerin sonunda katılımcılardan en son gerçekleştirdikleri bir
iletişimi veya aile içi ilişkiyi düşünmeleri beklenmektedir.
Aile eğitmenlerinin
mesleki, kişisel, İş birliği rolünde, eğitmen uzmanlık rolü ile kolaylaştırıcı rolü eş
toplumsal ve güdümleyerek kullanmaktadır. Bu rol kapsamında eğitmen katılımcıların bireysel
katılımcılara yönelik
deneyimlerini ve eğitim programında öngörülen etkinlikleri birleştirmektedir.
bazı sorumluluklarından
bahsetmek Müdahaleci rol, karşı tarafta tutum, davranış, eylem veya söylem düzeyinde
mümkündür. doğrudan ya da dolaylı ifadelerle değişiklik yapmayı amaçlamaktadır. Bu rol
genellikle katılımcının oldukça sakıncalı bir davranışı sergileme veya tekrar etme
eğiliminde olduğunun anlaşılması sonucunda kullanılabilir.
Son olarak eklektik rol kapsamında durumun niteliği, ilişkilerin gücü ve
eğitmen ile katılımcının iletişimine bağlı olarak her rolün gerektirdiği öncelikler bir
arada ele alınmaktadır. Bu bağlamda her durumda geçerli ideal bir rolün olmadığı
ancak farklı rollerin gerektirdiği becerilere sahip bir eğitmen tarafından uygun
rolün oynanması sonucunda eğitimin etkili olacağı söylenebilir.

Değerlendirme Aşaması
Aile eğitiminde diğer modern eğitim programlarında olduğu gibi
değerlendirme önem taşımaktadır. Bununla birlikte aile eğitiminde değerlendirme
her aşama esnasında gerçekleştirilen ölçme faaliyetleri ile birlikte
uygulanmaktadır. Bu yönüyle bir süreç değerlendirmesi yapıldığı ve katılımcıların
gelişim süreçlerinin karşılıklı olarak ele alındığı toplantılar da değerlendirme
faaliyetleri arasında sayılabilir.

78
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

•Aile eğitimi uygulamalarının özünde aileyi anlama, mevcut sorunları


tanımlama ve çözüm üretme gibi üç temel aşaması mevcuttur. Danışanların
ihtiyaç duydukları destek veya çözülmesini bekledikleri sorunlar genellikle
birden çok kişinin karmaşık ilişkilerini içerdiğinden ailede gerçekleşen
olayların çoklu bakış açısıyla incelenmesi ve alternatif araçlar kullanılarak
Özet
değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Bu bağlamda aile eğitimi
uygulamalarının aşamaları, anlama, programlama, uygulama ve
değerlendirme olarak sıralanabilir.
• Aile eğitiminin üç temel amacı önleme, iş birliği kurma ve eğitimdir. Bu
bağlamda gelecekte ailede karşılaşılabilecek sorunlara yönelik
gerçekleştirilen önleyici ve koruyucu faaliyetler, aile üyelerinin karşılaştıkları
güçlüklerle mücadele etmeleri ve üstlendikleri rollerini daha iyi yerine
getirmeleri bağlamında iş birliği ve eğitim faaliyetlerinin bütünü aile eğitimi
olarak tanımlanabilir.
•Aile eğitimine ilişkin kuramsal ifadelerin kökeni geçmişe dayanmakla birlikte,
aile eğitimi görece oldukça yeni ve gelişmekte olan bir alandır. 19. yüzyıldan
itibaren anne olmak ve çocuk yetiştirmeye yönelik bilgi üretme çabaları
gözlense de aile eğitimi kavramının mevcut içeriğe ulaşması 20. yüzyılın
sonlarına denk gelmektedir. Aile eğitimi, genellikle yetişkinler ile
gerçekleştirilen ve bireylerin, çiftlerin ya da bütün ailenin aile içi ve dışı
ilişkilerini geliştirmenin amaçlandığı eğitimler bütünü olarak
tanımlanmaktadır. Aile eğitiminin odak noktası ilişkileri geliştirmek
olduğundan birçok farklı alanda eğitimlerin kapsamını genişletmek
mümkündür.
•Aile eğitimi uygulamalarının özünde aileyi anlama, mevcut sorunları
tanımlama ve çözüm üretme gibi üç temel aşaması mevcuttur. Danışanların
ihtiyaç duydukları destek veya çözülmesini bekledikleri sorunlar genellikle
birden çok kişinin karmaşık ilişkilerini içerdiğinden ailede gerçekleşen
olayların çoklu bakış açısıyla incelenmesi ve alternatif araçlar kullanılarak
değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Bu bağlamda aile eğitimi
uygulamalarının aşamaları, anlama, programlama, uygulama ve
değerlendirme olarak sıralanabilir.
•Anlama Aşaması: Bu aşamada danışanın ihtiyaçlarının belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Aile eğitiminin öncelikli amacı ailenin gereksinimlerini
karşılamaktır. İhtiyaç analizi ile başlanan bir aile eğitimi süreci programın
içeriğinin belirlenmesi, önceliklerin tespit edilmesi, hedef kitlenin
ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve aile eğitiminin beklenen amaçlara
ulaşması bakımından oldukça önemlidir.
•Programlama Aşaması: Aile eğitiminde bireyin ihtiyaçlarının yanı sıra içinde
yer alınan bağlam da büyük önem taşımaktadır. İhtiyaç analize dayalı olarak
eğitimin tasarlanmasında birey ve ihtiyaçlarının niteliğinin yanında kültürel
öğeler, inançlar ve bireylerin benimsediği değerler etkili rol oynamaktadır.
Danışanların teorik bilgi ile buluşturmalarının yanında başarılı bir eğitim
programında önemli olan uygulanabilir öğelerin yer almasıdır.

79
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

Özet (devamı)
•Uygulama Aşaması: İçerik yerine katılımcıya kazandırılacak yeni becerilere
odaklanılması beklenen aile eğitimi kapsamında öncelikle eğitmenin
benimsediği roller üzerinden danışanda bir uyarım oluşturması
beklenmektedir. Eğitmenin süreçte izleyeceği rollerden bazıları, uzman rolü,
kolaylaştırıcı rolü, eleştirel inceleme rolü, iş birliği rolü, müdahaleci rolü ve
eklektik rol olarak sıralanmaktadır.
•Değerlendirme Aşaması: Aile eğitiminde diğer modern eğitim programlarında
olduğu gibi değerlendirme önem taşımaktadır. Bununla birlikte aile
eğitiminde değerlendirme her aşama esnasında gerçekleştirilen ölçme
faaliyetleri ile birlikte uygulanmaktadır. Bu yönüyle bir süreç değerlendirmesi
yapıldığı ve katılımcıların gelişim süreçlerinin karşılıklı olarak ele alındığı
toplantılar da değerlendirme faaliyetleri arasında sayılabilir.

80
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin temel işlevleri arasında sayılabilir?
a) İş birliği
b) Rekabet
c) Ekonomik destek
d) Müdahale
e) İletişim

2. Aşağıdakilerden hangisi aile çalışmalarını doğrudan etkileme potansiyeline


sahiptir?
a) Nüfus
b) Üretim endeksi
c) Ekonomi
d) Eğitim sistemi
e) Sağlık hizmetleri

3. Aile eğitiminin temel odağı aşağıdakilerden hangisidir?


a) Aileyi değiştirmek
b) Ebeveynleri eğitmek
c) Ailenin mutluluğunu sağlamak
d) Çocuğu geliştirmek
e) Meslek edindirmek
4. Aile eğitimi ve araştırmalarına ilişkin ilk mesleki bildirge hangi yıl
yayımlanmıştır?
a) 1918
b) 1928
c) 1938
d) 1948
e) 1958

5. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitim programlarında çocukların yaşları


açısından gruplandırmada kullanılan bir yaş aralığı değildir?
a) 0-2 yaş
b) 0-3 yaş
c) 4-6 yaş
d) 7-11 yaş
e) 12-18 yaş

81
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

6. Aile eğitimi uygulamalarında anlama aşamasının odak noktası nedir?


a) Test uygulamak
b) Araştırma yapmak
c) Bireye müdahale etmek
d) Bireyi tanımak
e) Bireyi motive etmek

7. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin uygulama aşamasında eğitmenin


üstlendiği rollerden biri değildir?
a) Uzman
b) Öğretici
c) Kolaylaştırıcı
d) Eleştirel inceleme
e) İş birliği

8. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin uygulama boyutunda eğitmenin


kolaylaştırıcı rolünün en önemli özelliğidir?
a) İlişki temellidir.
b) Bilgi vericidir.
c) Müdahalecidir.
d) Eğitmen odaklıdır.
e) İş birliğini esas alır.

9. Aile eğitiminde değerlendirme için aşağıdaki ifadelerden hangisi


doğrudur?
a) Süreç odaklıdır.
b) Sonuç odaklıdır.
c) Eğitmen odaklıdır.
d) Ödül-ceza esasına dayanır.
e) Sürecin ilk adımıdır.

10. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminde etik ilkeler arasında yer almaz?
a) Saygı duyma
b) Azarlama
c) Kabul etme
d) Destek olma
e) Sır saklama

Cevap Anahtarı
1.a, 2.a, 3.c, 4.c, 5.a, 6.d, 7.b, 8.a, 9.a, 10.b

82
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Arcus, M. E., Schvanefeldt, J. D., Moss, J. J. (Eds.), Handbook of Family Life
Education Volumes I & II. Newbury Park, CA, Sage Publication, 1993.
Ballard, S. M., & Taylor, A. C. (Eds.). (2011). Family life education with diverse
populations. Sage.
Mahoney, G., Kaiser, A., Girolametto, L., MacDonald, J., Robinson, C., Safford, P.,
“Parent Education in Early Intervention: A Call for Renewed Focus”, Topics
in Early Childhood Special Education, 1999, 19, pp.131-140.
NCFL, (National Council on Family Literacy), What is “Family Literacy”?,
http://www.famlit.org/ncfl-and-family-literacy/what-is-family-literacy.

83
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
AİLE EĞİTİMİ KATILIM
ÇALIŞMALARI

• Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları


AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

• Aile Eğitimi Etkinlikleri


• Aile Eğitimi Çalışmalarına
Katılım Dr. Öğr. Üyesi Canan
• Aile Eğitimine Katılımı
Engelleyen Nedenler
ALBEZ
• Aile Eğitimi Katılım
Çalışmalarında İletişim
• Aile Eğitimi İletişim
Etkinlikleri

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile eğitim etkinliklerini
HEDEFLER

açıklayabilecek,
•Aile eğitimine katılımı engelleyen
nedenleri belirtebilecek,
•Aile eğitiminde okul-aile
arasındaki iletişimin önemini
ifade edebilecek,
•Aile eğitimine yönelik
yapılabilecek iletişim
etkinliklerinin türlerini
açıklayabileceksiniz.
ÜNİTE

5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Öğrenen Aile Katılım Etkinlikleri

Öğreten Aile Katılım Etkinlikleri

Bilgi Kaynağı Olarak Aile Katılım


Etkinlikleri
Aile Eğitimi Etkinlikleri

Gönüllü Aile Katılım Etkinlikleri


AİLE EĞİTİMİ KATILIM ÇALIŞMALARI

Karar Almada Aile Katılım


Etkinlikleri

Toplumla İş Birliğinde Aile


Katılım Etkinlikleri

Konferanslar

Özel davetler, törenler, sergiler

Telefon, internet görüşmeleri,


yazışmalar

Sınıf İçi Eğitim Etkinlikleri

Aile Eğitimi İletişim Etkinlikleri


Pano, Afiş, Broşür, Kitapçık,
Gazate, Dergi
Aile Eğitimine Katılımı
Engelleyen Nedenler
Ev Ziyaretleri

Bireysel Görüşme

Toplantılar

85
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

GİRİŞ
İnsanın psiko-sosyal gelişiminde rol oynayan en önemli faktör, hiç şüphesiz
ailedir. Bu nedenle ailenin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve kültürel durumu,
bireyin yaşamını ve gelişimini doğrudan etkilemektedir. İnsan yaşamında bu kadar
önemli bir yere sahip olan ailenin çocuğun eğitim sürecine istendik yönde etki
etmesini sağlamak, çocuk gelişiminde en akılcı ve ekonomik eğitim
yaklaşımlarından birisidir. Okullar başta olmak üzere birçok kamu kurum, kuruluş
ve dernekte yetişkin eğitimi niteliğinde kabul edilen aile eğitimine yönelik aile
eğitim programları düzenlenmektedir. Aile eğitimi, çocuğun yaşamında etkili olan
aile üyelerine çocuğun gelişimi ve eğitimi başta olmak üzere aile yaşamını
destekleyecek düzeyde bilgi, düşünüş, duyuş ve beceri kazandırmaktır.
Aileleri çocuk eğitiminin gereksinimlerine cevap verecek şekilde
bilinçlendirmek amacıyla yapılacak çalışmalar üzerinde dikkatle durulması
gerekmektedir. Yapılacak aile eğitimi çalışmalarının türü, niteliği, amacı, çocuğun
ve ailenin gereksinimlerine uygunluğu, çalışmalara katılımın sağlanması yönünde
alınacak tedbirler, çalışmaların uygulama süreci ve değerlendirilmesi aile eğitim
çalışmalarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır. Özellikle aile eğitiminde yapılacak
çalışmalar, çok yönlü, aktif katılımlı, sistematik ve sürdürülebilir olmalıdır. Bunun
için aile eğitimini çocuk gelişiminin vazgeçilmez bir ögesi olduğunu kabul etmek ve
aile üyelerini bu düşünüşe ortak etmek gerekmektedir. Bu amaçla bu ünitede aile
eğitim katılım çalışmalarının önemi, amaçları açıklanacak, aile iletişim etkinlikleri
ile aile eğitim katılım çalışmaları türleri hakkında detaylı bilgi verilecek ve aile
eğitimi etkinliklerine ailelerin katılımını sağlama yöntemlerine değinilerek ailelerle
görüşme türleri açıklanacaktır.

AİLE EĞİTİMİ KATILIM ÇALIŞMALARI


Çocuğun yaşamında ilk sosyal çevre aile ortamıdır. Bu ortamda yer alan
ebeveynler ve diğer aile üyeleri çocuğun hayatında birer doğal eğitimci olarak rol
oynamaktadır. Çocuğun doğal (informal) öğrenmelerinin büyük bir bölümü aile
ortamında gerçekleşmektedir.
Ailenin çocuğun yaşamındaki etkisi okul öncesinde olduğu gibi okul
sonrasında da devam etmektedir. Çocuğun okuldaki formal öğrenmelerinin
desteklenmesinde, yaşına göre değişen gelişim ödevlerini yerine getirmesinde aile
kritik bir öneme sahiptir. Öğrenci merkezli çağdaş eğitim anlayışı çerçevesinde
okul-aile eş güdümünde gerçekleşecek bir eğitim öğretim sürecinde çocuğun
gelişimini her yönden desteklemenin yolu aile yaşamını güçlendirmekten
geçmektedir. Bu da ancak aile eğitimiyle gerçekleşebilir.
Aile eğitiminin amacı,
öğrencinin gelişimini Aile eğitimi, öğrencinin gelişimini desteklemek amacıyla gereksinim duyulan
desteklemek, aile konularda aile üyelerine bilgi, duyuş, düşünüş ve beceri kazandırmaya yönelik
yaşamını güçlendirmek gerçekleştirilen bir eğitim türüdür. Aile eğitimi katılımı ise aile yaşamını
için gerekli bilgi, duyuş, güçlendirmek ve çocuğun çok yönlü gelişimini desteklemek amacıyla bir dizi
düşünüş ve becerileri
etkinlikten oluşan sürekli ve sistematik bir yaklaşımdır. Aile eğitimi katılım
ailelere kazandırmaktır.
çalışmalarının başlıca amaçları, aile üyelerine bilgi ve beceriler kazandırmak,

86
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

ailelere duygusal ve sosyal destek vermek, ailenin sosyal kaynaklara erişimini


kolaylaştırmak, ailenin okul uygulamalarına katılmasını sağlamak, okul
programlarını ailelerin katılım ve katkısıyla zenginleştirmek, okul-aile arasında bilgi
alışverişini sağlamaktır.
Aile eğitimi katılım çalışmalarının amacına ulaşması, aile üyelerinin istekli,
aktif ve özverili katılımlarına bağlıdır. Bu katılımı örgütleyecek, harekete geçirecek
temel öge ise kurum yöneticisi ve eğitimcilerdir. Uzman kitleyi temsil eden okul
yöneticisi ve öğretmenlerin ailelere ve aile eğitim sürecine yönelik algıları, değer
ve tutumları ile davranışları aile eğitimi katılım çalışmalarının amacına
ulaşmasında önemli bir etkendir.

Aile Eğitimi Etkinlikleri


Aile üyelerinin çocuğun yaşamında anne, baba, kardeş olarak oynadıkları
roller, çocuğun okul hayatıyla birlikte farklılaşmaktadır. Özellikle ebeveyn rolü
devam eden anne-babanın okulla etkileşimleri söz konusu olduğunda kendi
çocuğunun öğretmeni, okulda karar alıcı, sınıfta gönüllü, yetişkin öğrenen, bilgi
kaynağı olma gibi yeni rolleri üstlenmeleri beklenmektedir.
Okul öncesi eğitimde
anne-babalar, yetişkin Aile eğitiminin esas alındığı katılım etkinlikleri beş boyutta
öğrenen, evde öğreten, gerçekleştirilmektedir. Bunlar, öğrenen aile etkinlikleri, öğreten aile etkinlikleri,
okulda karar alıcı, aile iletişim etkinlikleri, gönüllü aile etkinlikleri, karar almada aile etkinlikleri,
sınıfta gönüllü, bilgi toplumla iş birliğinde aile etkinlikleri olarak sıralanabilir.
kaynağı olma gibi yeni
roller üstlenir. Öğrenen aile katılım etkinlikleri
Ailelere çocuk yetiştirme ve öğrencilerinin okul eğitimini destekleyecek ev
ortamını oluşturma konusunda bilgi ve beceri kazandırmak amacıyla yapılan
etkinlikler dizisidir. Bu etkinlikler planlanırken özellikle katılımcı ailelerin sosyolojik,
psikolojik, ekonomik ve kültürel durumları ile gereksinimleri belirlenip öncelikli
aile eğitim konularına ağırlık verilerek aile katılım süreci örgütlenmelidir.
Ailelerin yetiştirilmesine yönelik uygulanacak aile eğitimi katılım
etkinliklerinde okuldaki öğretim programlarının hedef ve içeriği, öğrenme
süreçleri, okulun politikası ve etkili ebeveynlik becerileri, çocuk gelişimi
konularında ailelerin bilgi ve etkililik düzeyini geliştirmesi amaçlanmaktadır. Anne
baba eğitimi çerçevesinde atölye çalışmaları yapılabilir, eğitim sınıfları açılabilir,
geziler düzenlenebilir, kitap ve materyal paylaşımı yapılabilir.

•Eğitim sınıfı: Ailelere eğitim programı uygulamak.


Örnek

•Bilgi kaynaklarına erişim: Her türlü basılı, görsel yayınların


ailelerin kullanımına sunmak.
•Gezi: Tarihi, kültürel geziler düzenlemek.
•Ev ziyaretleri: Ailelere ev ortamında ebeveynlik becerilerini
geliştirmelerine yardımcı olmak.
•Anketler: Aile beklenti formu, aile memnuniyeti formu, aile
tanıma formu, ebeveyn katılım formu kullanarak bilgi
toplamak.

87
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Öğreten aile katılım etkinlikleri


Aile ortamı, çocuğun bilişsel, duyuşsal ve psikomotor öğrenmelerinin ilk
gerçekleştiği yerdir. Çocuğun ilk sosyal çevresi olan aile ortamında anne-baba ve
diğer aile üyeleri bireyin örnek aldığı, taklit ettiği, ilişki kurduğu birer doğal
eğitimcidir. Bu düşünceden hareketle çocuğun yaşadığı ev ortamı, okuldaki sınıf
ortamının bir uzantısı olarak kabul edilebilir. Çünkü ailelerin kendi çocukları için
uzun dönem sorumlulukları vardır.

Öğreten aile katılım Öğreten aile eğitimi katılım etkinlikleri, çocuğun okuldaki öğrenmelerini
etkinlikleriyle ailelere evde desteklemek amacıyla evde öğrenme etkinliklerinde ailenin görev ve
evde çocuğunun sorumluluk üstlendiği ve ev ödevlerinin düzenli şekilde organize edilerek öğrencinin
öğretmeni olarak onu evdeki öğrenmelerinin desteklendiği boyuttur.
nasıl destekleyeceği
konusunda eğitim
verilir. •Yap-götür: Çocuklar için evde etkinliklerin ve oyuncakların nasıl
yapıldığına dair katılım çalışmaları düzenlemek.
Örnek

•İyi fikirler: Evin günlük işlerinin çocuk için birer öğrenme


etkinliğine dönüştürlmesi yönünde öneriler sunmak
•Evde öğretmenlik: İnteraktif ev ödevleri, aile-çocuk iş birliğine
dayalı etkinlikler
•Eğitici paket: Tatil dönemleri için hazırlanan eğitim paketleri,
aktiviteler
•Oku/oyna getir: Sınıf materyallerinin, kitaplarının evde kullanımını
sağlamak evde öğrenme etkinliklerine örnektir.

Bilgi kaynağı olarak aile katılım etkinlikleri


Aile eğitimi etkinliklerinin temeli anne- baba- öğretmen arasındaki iletişime
dayanmaktadır. Öğretmen için aile, çocuğun tanınmasında, gelişim sorunlarının
çözümünde, gereksinimlerinin karşılanmasında etkili bir bilgi kaynağıdır. Bu
nedenle okul aile arasında çocuğun gelişimini sağlayıcı iletişim kanallarının açık
tutulması yoluyla, sürekli bir paylaşım sağlanmalıdır. Bu noktadan hareketle, okul
ve ev arasında sürekli iletişimi sağlamaya yönelik etkinlikler düzenlenmektedir. Bu
sayede çocuğun eğitiminde rol oynayan kişilerin birlikte hareket etmeleri
sağlanacaktır. Eğitsel materyal hazırlama, öğrenci-ebeveyn ortaklığında grupla
etkinlik yapma, öğrencileri değerlendirmede destek etkinlikleri düzenlenebilir.

•Görüşmeler: Bireysel görüşmeler, sınıf toplantıları yapmak.


• Haber kanalları: İnternet, telefon, e-posta, mektup, broşür, bülten
Örnek

ve okul panalorını düzenli bir şekilde kullanmak.


•Ev ziyaretleri: Aileleri evlerinde ziyaret etmek.
•Özel günler: Özel davetler, geceler organize etmek.
•Anketler: Aile beklenti formu, aile memnuniyeti formu, aile tanıma
formu, ebeveyn katılım formu , istek, dilek, şikayet, öneri formları
gibi aileyi tanıma çalışmaları yapmak.

88
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Gönüllü aile katılım etkinlikleri


Gönüllü aile eğitimi etkinlikleri, okulların ailelerin gönüllü olarak okul
uygulamalarına katılımlarını sağlamak amacıyla eğitim, çalışma ve programlar
geliştirdiği bir boyuttur. Bu nedenle gönüllü aile etkinlikleri, okulun ekonomik,
politik ve manevi yönden desteklenmesi, okulun çeşitli gereksinimlerinin
karşılanması açısından önemli görülmektedir. Özellikle bu tür etkinliklerde
ailelerin sınıf annesi, okul-aile birliği, bilgi kaynağı olma gibi okul ve sınıf
etkinliklerinde görev almaları anne-babaların okulu, sınıfı destekleyici rol
oynamalarını sağlamaktadır.

•Kaynak öğretmen: Gereksinim duyulan konularda sınıfa gelip çocuklara


bilgi vermek vb.
Örnek

•Çocuk gözetimi: Okul gezilerinde öğretmene yardımcı olmak


•Okul çalışmalarını finanse etmek: okul için gelir getiren etkinlikler
düzenlemek vb.
•Doğrudan yardım: Okul-sınıf bakım ve tadilatına katılmak, şoförlük
yapmak vb.
•Sosyal-kültürel etkinlikler: Sanatsal, sportif, tören gibi etkinlikleri
düzenlemek.
•Politik destek: Okulun kamu kurum ve kuruluşlarıyla, çevredeki iş
kollaryla bağlantılar kurmasında yardımcı olmak.

Karar almada aile katılım etkinlikleri


Okul aile birlikleri ya da diğer aile organizasyonları yoluyla ailelerin okul
kararlarına dâhil edildiği etkinliklerdir. Bu tür etkinliklerde ailenin çocuğun
gelişimiyle ilgili temel konularda okul yönetimi ve öğretmenle görüş alışverişinde
Okulda karar alma bulunması, öneriler sunması ve karar verme sürecine etkin katılımı
etkinlikleriyle, ailelerin sağlanmaktadır. Ailelerin karar alma sürecine dâhil edilmesi, aileleri okul-aile iş
okulun yönetimine birliğinin bir ortağı haline getirmekte, alınan kararların uygulanmasını
katılımları sağlanır. kolaylaştırmakta ve ailelerin kararlardan doğan sonuçların sorumluluğunu
paylaşmalarını sağlamaktadır. Aileler bu tür etkinlikler sayesinde okul yönetimine
katılarak okul yönetimini demokratikleştirme sürecinin bir parçası haline gelmekte
ve okulu sahiplenmeleri sağlanmaktadır. Bu etkinliklerin amacına ulaşması için
aileleri okul-aile iş birliğinin bir ortağı olarak kabul etmek ve onların sesine kulak
vermek gerekmektedir.

•Ebeveyn komiteleri oluşturma: Kaynak yaratma komitesi,


Örnek

program komitesi, tanıtım komitesi, bütçe komitesi, sosyal


komite gibi farklı gereksinimlere uygun yapılarda ailelerin
örgütlenmesini sağlayarak çalışmalarına olanak sunmak.

89
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Toplumla iş birliğinde aile katılım etkinlikleri


Toplum, iş, dernek, üniversite ve diğer grupların okul programları
uygulamaları ile öğrencinin öğrenmesi ve gelişimini güçlendiren kaynak ve
çalışmaların koordine edildiği boyuttur. Okul-aile iş birliğini toplumsal katılım
çerçevesinde ele alan toplumla iş birliği katılım etkinlikleri, okul ve aileyi içinde
bulundukları sosyal çevrede buluşturan ve bu çevrenin sağladığı sosyal olanaklara
erişimi sağlayan, toplumla bütünleşmelerini kolaylaştıran etkinliklerdir.

•Sosyal kaynaklara erişim: Üniversite, vakıf, dernek, belediye vb.


kurum ve kuruluşlar bünyesinde alanında uzman kişilerle aileleri
Örnek

sempozyum, konferans, atölye çalışmaları kapsamında


buluşturmak.
•Belirli gün ve haftalar: Polis haftası, yaşlılar haftası, engelliler
haftası vb. özel haftalar kapsamında okul-aile toplum ilişkilerini
güçlendirmek.
•Sosyal sorumluluk: Ailelerin sosyal sorumluluk projelerinde yer
almalarını sağlamak.
Bireysel
Etkinlik

• Siz de aile eğitimine yönelik birkaç etkinlik örneği


oluşturunuz.

AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINA KATILIM


Aileler, okulların en yakın sosyal çevresidir. Bu nedenle ailelerle etkili
ilişkiler geliştirmek, okullar için her ne kadar bir zorunluluk olsa da aile eğitimi
çalışmalarını planlamak, düzenlemek, katılımı sağlamak büyük bir özveri, istek,
özen ve sabır gerektirmektedir.
Aile eğitimini esas alan her türlü katılım çalışmasının temel hedefi,
öğrencilerin psiko-sosyal gelişimlerini ve okul başarılarını desteklemektir. Bu
amaçla anne-baba ve öğretmenler arasında ortak bir anlayış çerçevesinde iş birliği
sağlanmalı ve etkili iletişim kurulmalıdır. Bu bağlamda birbirinden farklı etkinlikler
içeren aile katılım çalışmalarına ebeveynlerin katılımını belirlemek için ailelere
‘ebeveyn katılım formu’ dağıtılmaktadır. Katılım alanlarına göre listelenmiş
etkinliklerin yer aldığı bu formda anne-babalar, katılıp katkı sunabilecekleri katılım
etkinliklerini seçebilmektedirler. Daha sonra bu katılım formları değerlendirilerek
ailelere uygun katılım etkinlikleri planlanmalıdır.

90
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Aile eğitimi çalışmalarına katılan aileler, eğitim-öğretim süreçlerini, okulun


işleyişini, kendi çocuklarının yanı sıra diğer çocukları ve öğretmenleri gözlemleme
şansı bulmakta, ebeveyn becerilerini deneyimleme ve geliştirme olanağı elde
etmekte, toplumla ilişki kurmaları kolaylaşmaktadır. Bu da ailelerin okula daha
Aile eğitimi katılım fazla güven duymasını sağlamakta, okulu her yönden destekleme isteği
çalışmaları, çocuğun yaratmaktadır.
gelişimi için gerekli Aile eğitimi çalışmalarına katılımı sağlamada okulun ailelere yaklaşımı,
olduğu kabul edilmeli
tutumu, aile eğitimi algısı önemli bir etkendir. Buna göre aile eğitimi katılım
ve kapsamlı-
tamamlayıcı öğrenme çalışmaları, çocuğun gelişimi ve okul başarısı için gerekli olduğu kabul edilmeli ve
yaklaşımları içinde kapsamlı-tamamlayıcı öğrenme yaklaşımları içinde yerini almalıdır. Bu amaçla aile
yerini almalıdır. eğitimi katılım çalışmalarına toplumun farklı kesimleri içinden gelen birçok paydaş
arasındaki anlamlı ve paylaşılan bir sorumluluk olarak yaklaşılmalıdır. Ayrıca aile
eğitim katılım çalışmaları gelişimsel bir bakış açısıyla işletilmeli ve öğrenme
durumları boyunca katılımın sürekliliği teşvik edilmelidir. Bu nedenle aile katılım
çalışmaları sistematik ve sürdürülebilir olmalıdır.
Ailelerin aile eğitimine katılımlarını sağlamada aşağıdaki hususlara dikkat
edilmelidir:
 Ebeveyn katılım çalışmalarında anne-babalara asla küçük düşürücü ve
yapamayacağı görevler verilmemelidir.
 Aileleri katılım çalışmalarına dâhil ederken öncelikli olarak yapabilecekleri
etkinliklerden başlanarak ailelerin kendilerine güven duymaları
sağlanmalıdır.
 Aile katılım programı hazırlanırken ebeveynin pasif gözlemci olduğu
etkinliklerden başlanıp daha sonra aktif bir şekilde görev alabileceği
katılımlara yer verilmelidir.
 Sınıf içi etkinliklere düzenli olarak katılacak ebeveynlere kılavuzluk edecek
pratik bilgilerin yer aldığı bilgi kitapçığı verilerek rehberlik edilmelidir.
Aile-okul ortaklığı çerçevesinde uygulanan aile eğitimi katılım çalışmaları
birlikte hareket etmeyi gerektirdiği için aile-öğretmen-okul yönetimi arasında
yaşanacak olası görüş ayrılıkları uygulama sürecine engel teşkil edebilir. Aile
eğitimi katılım çalışmaları sürecinde tarafların karşılıklı sorunlar yaşaması insan
doğasından kaynaklanmaktadır. Bu sorunların üstesinden gelme ve çözüm
önerileri geliştirebilmek için sorunların kaynağını tespit etmek ve ussal karar alma
süreçlerini işletmek gerekmektedir.

Aile Eğitimine Katılımı Engelleyen Nedenler


Aile eğitimi katılım çalışmalarında gösterilen çabalara rağmen bazı
durumlarda tüm ailelere ulaşmak, geniş tabanlı, aktif ve sürekli katılımı sağlamak
zorlaşabilir. Bu tür durumlar karşısında pes etmek, aile eğitimi çalışmalarına ara
vermek durumu daha da kötüleştirecektir. Bunun yerine aile eğitimi katılım
çalışmalarında karşılaşılan sorunları bilmek, sorunların kaynağını tespit etmeyi,
sorunlar karşısında profesyonel davranmayı kolaylaştıracak ve akılcı yöntemlerle
çözüm stratejileri geliştirmeyi sağlayacaktır.

91
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Aile eğitimi katılım çalışmalarında karşılaşılan sorunlar aile, okul, çevre,


süreç kaynaklı olabilir.

Örnek
•Aile okur yazar olmayabilir.
•Aile nasıl katılım sağlayacağını bilmiyor olabilir.
•Aile üyeleri arasında süreğen hastalığı olan olabilir.
•Küçük çocuğunu evde tek başına bırakamıyor olabilir.
•Dil ve kültürel farklılıklar olabilir.
Aileden, okuldan, •Okulun fiziki koşulları yetersiz olabilr.
çevreden ve eğitim
sürecinden
kaynaklanan bazı Aile eğitimi katılım çalışmalarında karşılaşılan sorunlar kaynağına göre şu
sorunlar aile eğitim şekilde sınıflandırılabilir (Şekil 5.1.):
çalışmalarını
engelleyebilir.
Aileden kaynaklanan sorunlar

Aile Eğitimi Katılım Okul personelinden


Çevreden Çalışmalarında kaynaklanan sorunlar
kaynaklanan Karşılaşılan
sorunlar Sorunlar

Aile eğitimi sürecinden


kaynaklanan sorunlar

Şekil 5.1. Aile Eğitimi Katılım Çalışmalarında Karşılaşılan Sorunların Kaynağı

Aile eğitimi katılım çalışmalarında karşılaşılan sorunlar Şekil 5.2.’de


sıralanmıştır.

92
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

•Anne ve babanın ilgisizliği


•Aile içi şiddet
•Ailenin ekonomik koşulları
Aileden Kaynaklanan •Ailenin eğitim düzeyi
Sorunlar •Ailenin kültür yapısı
•Ailenin okulla ilgili geçmiş yaşantıları
•Anne ve babanın çalışıyor olması
•Eşlerin ayrı olması

• Okul yönetiminin ailelere yönelik


tutum ve davranışları
•Öğretmenlerin ailelere yönelik tutum
ve davranışları
Okul Personelinden
Kaynaklanan Sorunlar •Okuldaki diğer görevlilerin tutum ve
davranışları
•Okul Yönetiminin ve öğretmenlerin
aile eğitimine yönelik bilgi ve
becerilerindeki yetersizlik

•Okulun fiziksel ve sosyal çevresindeki


yetersizlikler
Çevreden Kaynaklanan
•Okula sürekli devamsızlık
Sorunlar
•Öğrencilerin bulunduğu çevresel
koşulların düzeyi

•Aile eğitim çalışmalarının ailelerin


gereksinimlerine uygun olmaması
•Tarafların karşılıklı beklentilerini
Aile Eğitimi Katılım karşılamaması
Sürecinden •Taraflar arasında etkili iletişimin
Kaynaklanan Sorunlar olmaması
•Aile eğitim çalışmalarında planlama,
örgütleme yetersizliği

Şekil 5.2. Aile Eğitimi Katılım Çalışmalarında Karşılaşılan Sorunlar

Anne-babaların aile
eğitiminin kendileri ve
Aile Eğitimi Katılım Çalışmalarında İletişim
çocukları için gerekli Aile eğitimi çalışmalarının amacına ulaşması, ailelerin istekli ve sürekli
olduğuna yönelik inanç
katılımlarına bağlıdır. Ailelerin aile eğitimine istekli katılımları öğrenmelerini kalıcı
ve tutumları okul-aile
iletişiminde önemli bir hale getirecektir. Bu istekli katılımın sağlanmasında anne-babaların aile eğitiminin
faktördür. kendileri ve çocukları için gerekli olduğuna yönelik inanç ve tutumları etkilidir.
Ailenin okula yönelik değer algısını etkiyen temel öge ise okul-aile arasındaki
iletişimin niteliğidir.

93
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Çocuğun okul öncesi eğitimiyle birlikte aileler, çocuklarında görüp


sezinledikleri değişimler sonrasında ebeveynlik rolleri farklılaşmaktadır. Okulun
aile yaşamına ortak olmasıyla anne babalar, öncesinden daha çok soru sormakta,
merak etmekte ve çocuklarını nasıl desteklemeleri gerektiği konusunda yardıma
ihtiyaç duymaktadırlar. Bu durum aile eğitimini onlar için bir gereksinim haline
dönüştürmektedir.
Aile eğitiminin aile üyeleri için bir ihtiyaca dönüşmesi, aileleri öğrenmeye-
eğitimlere katılmaya hazır hale getirmektedir. Burada önemli olan bu ihtiyacı diri
ve sürekli tutarak anne-babaları aile eğitimi katılımı çalışmalarına yönelik
güdülemektir. Bunu sağlamak ancak aileyle etkili ve çok yönlü iletişim kurmak,
Aile eğitiminin aile
iletişim kanallarını aktif bir şekilde kullanmakla mümkün olabilir.
üyeleri için bir ihtiyaca
dönüşmesi, aileleri Okul-aile işbirliğinin sağlanmasında esas olan anne-baba-öğretmen arasında
öğrenmeye-eğitimlere etkili iletişimin kurulmasıdır. Aristo’nun “İnsan ancak sevdiğinden öğrenir.”
katılmaya hazır hale sözünden hareketle aileler ile kurulacak, dürüst, samimi, açık iletişim anne-
getirmektedir.
babaların okula, öğretmene güven duymalarını ve aile eğitim çalışmalarına
severek, isteyerek katılmalarını sağlayacaktır.
Okul-aile iş birliğinde yaşanan birçok sorun iletişim problemlerinden
doğmaktadır. İletişim sorunlarının çözümünde işin uzmanı olarak öğretmene çok
büyük sorumluluk düşmektedir. Öğretmenin mesleki değer ve tutumu, ailelere
yönelik davranışlarını da etkilemektedir. Ailelere soğuk ve mesafeli davranmak,
aileler arasında ayrımcılık yapmak, anne-babaları yetersiz, çaresiz, sorunlu
görmek, çeşitli terimlerle etiketleyip aileleri kategorize etmek vb. olumsuz
davranışlar aile-öğretmen iletişimini olumsuz yönde etkileyecektir.
Her türlü ön yargı, olumsuz algı, tutum ve yaklaşımdan uzakta öğretmen
anne-babalara güven veren bir içtenlikle yaklaşarak iletişim kurmalıdır. Anne-
babalarla kurulan iletişimde esas olan çocuğun psiko-sosyal gereksinimlerini
karşılamada, okulda ve hayattaki başarısını artırmada ailelere neler yapacakları
konusunda rehberlik etmek ve bu konuda yetişmelerini sağlamaktır.
Öğretmenin anne-babalarla kuracağı iletişimde aileler arasında ayrım
gözetmeksizin şunlara dikkat etmesi beklenir:
 Ailelerle görüşürken son derece saygılı, nazik, sabırlı ve güler yüzlü
davranmak,
 Empati ve hoş görü çerçevesinde anne-babaları sonuna kadar
dinlemek,
 Ailelerden gelen istek, şikâyet ve önerileri dikkate almak,
 Aileleri çok yönlü tanımaya çalışmak ve gereksinimlerini tespit etmek,
 Yapılan görüşmelerde mahremiyete dikkat etmek ve görüşme
kayıtlarını gizli tutmak,
 Yapılan görüşmelerde mesleki etik ilke ve değerlere bağlı kalmak.

94
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

Aile Eğitimi İletişim Etkinlikleri


Aile eğitimi katılım çalışmalarının bir parçası olan iletişim etkinliklerinde
sözlü, yazılı, görsel birçok iletişim türü kullanılmaktadır. Bu iletişim türlerinde aile
eğitiminin amaçlarına uygun olacak şekilde belirlenecek yöntemlerle aile eğitim
iletişim etkinlikleri düzenlenebilir. Burada önemli olan tek bir yönteme bağlı
kalmadan birden fazla iletişim kanalını açık ve aktif hâle getirerek ailelerin okula
erişimini kolaylaştırmak ve katılımlarını artırmaktır.
Aile eğitimi iletişim etkinlikleri için kullanılmakta olan birçok yöntem
mevcuttur. Seçilen yöntemin aile eğitiminde etkili olması ancak yapılacak aile eğitim
çalışmasının amacına, içeriğine uygun olması ve doğru uygulanmasıyla mümkün
olabilir. Aşağıda aile iletişim katılım çalışmaları kullanılabilecek yöntemler detaylıca
Aile eğitimi iletişim açıklanmıştır.
etkinliği olarak
toplantılar, ev İlk görüşme
ziyaretleri, telefon,
Çocuğun bir okul öncesi eğitim kurumuna kayıt edilmesi amacıyla ailenin
internet görüşmeleri,
okula gelerek okul yönetimiyle iletişime geçmesi aile ile okul arasında gerçekleşen
mektuplaşma, yazılı-
görsel yayınlar, panolar, ilk görüşmedir. Bu ilk görüşmede anne-babanın mutlu, heyecanlı, endişeli ve
sınıf içi etkinlikler korkulu olabileceği unutulmamalı buna uygun davranılmalıdır. Okul-aile iş birliği
yapılmaktadır. sürecinin başlangıcı olan bu ilk görüşmede edinilen izlenim ailenin okula yönelik
tutumunda etkili olacaktır. Bu ilk görüşmede aileler son derece sıcak karşılanmalı
okula dair genel bilgiler (giriş-çıkış saati, çalışma planı) ve okulun olanakları
hakkında kısa bilgiler verilmelidir. Ayrıca okul yaşamı ve kuralları hakkında bilgi
veren okul el kitapçığı ailelere dağıtılabilir.

Tanışma toplantısı
Okullar açılmadan aileleri bilgilendirmek, okula uyumlarını sağlamak,
çocuklarının eğitim ortamlarını görmelerini sağlamak amacıyla tanışma toplantısı
düzenlenir. Bu toplantıda öğretmen, öğretim programı ve yapılacak etkinlikler
hakkında bilgiler vererek, kendini tanıtır. Bu toplantıda ailelere güven verilmeli,
içlerindeki çelişki, şüphe ve kuruntulardan kurtulmaları sağlanmalıdır. Bunun için
ailelere de kendilerini tanıtmaları için fırsat verilmeli, istek ve önerileri
dinlenmelidir.

Ebeveyn/veli toplantısı

Eğitim öğretim etkinliklerinin süreci hakkında velileri bilgilendirmek, alınacak


tedbirler hakkında görüş alış verişi yapmak amacıyla veli toplantıları yapılmaktadır.
Veli toplantıları her dönem birer kez yılda en az iki kez yapılma zorunluluğu vardır.
Gerekli görülen durumlarda toplantı sayısı artabilir.
Toplantılarda özellikle şunlara dikkat edilmelidir:
 Toplantının amacı, görüşülecek konular, toplantının günü, yeri, süresi iyi
planlanmalıdır. Bu amaçla velilerin uygun oldukları zaman, ulaşım gibi
durumları dikkate alınmalıdır. Yapılacak toplantı için bir davetiye

95
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

hazırlanmalı ve toplantı davetiyesi toplantıdan birkaç gün önce tüm


velilere ulaştırılmalıdır.
 Toplantıda veliler güler yüzle karşılanmalı, yargılayıcı dilden uzakta rahat
ve nazik bir dil ve üslup tercih edilmeli, toplantının amacına uygun bir
şekilde hareket edilmelidir. Öğretmen, toplantıda objektif ve tarafsız
olmalıdır.
 Yapılan toplantıda görüşülecek konular ve toplantının süresi hakkında bilgi
verilerek bu süreye uyulacağı velilere hatırlatılmalı ve görüşülecek
konulara yoğunlaşmaları sağlanmalıdır. Buna göre bir toplantı 1 saat 15
dakikayı geçmemelidir.
 Toplantıda velilerin de söz hakkı alması sağlanmalı, çekingen veliler
Öğretmen, toplantıda cesaretlendirilerek desteklenmeli, veliler dikkatle dinlemeli ve notlar
objektif ve tarafsız alınmalıdır.
olmalı, velilere söz  Veli toplantıları öğretmenin ihtiyaçlarından ziyade daha çok anne-
hakkı vermelidir.
babanın, öğrencinin gereksinimleri ve endişelerini giderecek yönde
planlamalıdır.
 Toplantıya getirilen form, broşür, bireysel planlar, çocuk gözlem notları,
öğrenci ürünleri vb. her türlü materyal velilerle paylaşılarak dağıtılmalıdır.
 Genel veli toplantılarında öğrencilerin özel problemlerine değinilmemeli,
bu tür problemler bireysel görüşmelerde ele alınmalıdır.
 Toplantı sonunda velilerin merak ettiklerini sormaları sağlanarak anket
dağıtılabilir ve değerlendirme yapmaları istenebilir.
 Süre bitiminde görüşülen gündem maddeleri özetlenerek gelecekte
yapılması planlanan çalışmalar ifade edilmeli ve ailelere katılımlarından
dolayı teşekkür edilmelidir. Toplantı belirtilen sürede bitirilmelidir.
Yapılan toplantılar sayesinde anne-babaların çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili
bilgileri artmakta, etkili anne-baba becerileri gelişmekte, anne-baba-öğretmen eş
güdümü kolaylaşmaktadır.

Grup toplantısı
Yılın başında hazırlanan ‘İhtiyaç Belirleme Formu’nun verileri ışığında anne-
babaların gereksinimleri doğrultusunda küçük gruplar halinde çocuk eğitimi, anne-
baba-çocuk iletişim etkinlikleri, oyuncak yapımımı, materyal hazırlama gibi pek çok
konu ile ilgili grup toplantıları planlanarak uygulanabilir. Grup toplantılarında
ailelerin konuşmaları teşvik edilmeli, yapılacak değerlendirmelerde çocuklar
arasında kıyaslama yapmaktan uzak durulmalıdır.

Bireysel görüşme
Ailelerin sadece kendilerini ilgilendiren konularda yüz yüze yapılan
destekleyici görüşmelerdir. Sadece problemli öğrencilerin aileleriyle değil tüm
ailelerle yılda en az bir kez bireysel görüşme yapılmalıdır. Bireysel görüşmeler
öğretmen tarafından planlanabileceği gibi anne-baba talebiyle de gerçekleşebilir.
Bireysel görüşmeler ‘kabul, empati, dinleme’ çerçevesinde
gerçekleştirilmelidir. Bireysel görüşmelerde iyi bir dinleyici olan öğretmen,

96
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

ailelerin çocuklarıyla ilgili sorunları rahatça paylaşmalarını sağlamalıdır. Gereksiz


sohbetlere zaman ayırmadan görüşme amacına uygun bir şekilde anne-babalara
güven telkin edecek şekilde görüşme yapılmalıdır. Görüşmeye çocuğun olumlu
davranışları ve özellikleri söylenerek başlanmalı, ön yargıdan uzakta konuşulmalı,
genellemeler yapmak yerine çocuğun özel becerileri üzerinde durulmalıdır.
Görüşülen konunun türüne göre ailenin çocuğu için ihtiyaç duyduğu psikolojik,
kültürel, ekonomik vb. destek sağlanmalıdır.
Bireysel görüşmelerde anne-babaların endişeli, ön yargılı ve savunmacı
olabilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Genelde çocuğun okulda yaşadığı her
sorunun ev yaşantısında da olduğu varsayıldığı için görüşme esnasında yapılacak
eleştirileri kendi anne-babalıklarına yapılmış bir eleştiri olarak algılayan aileler,
sorunların nedeni olarak görülmeyi istemeyebilir, çocuğunun tarafını tutarak
sorunu inkâr edebilir, eğitimcinin hatası olduğu konusunda ısrarcı olabilirler.
Çünkü anne-babalar, çocuklarının sorunlarını ihmal eden ilgisiz ebeveyn olarak
görülmeyi istemezler. Böyle bir durum karşısında daha anlayışlı davranılmalı,
empati kurulmalı, durumun doğal ve normal yönü vurgulanarak etkili iletişim
becerileri kullanılmalıdır.
Yapılan bireysel görüşmeler, sistemli ve düzenli bir şekilde kayıt altına
alınmalıdır. Görüşmeden sonraki gelişmelerde ilgiyle takip edilmelidir.

Ev ziyaretleri
Aileler, bilgi verme, paylaşma veya eğitim amaçlı evlerinde ziyaret
edilebilirler. Ev ziyaretleri, çocuğu tanımak ve aile yaşamı hakkında bilgi edinmek
açısından önemlidir. Çocuğu ev ortamında görmek ve okul öncesine nasıl uyum
sağladığını konuşmak amacıyla yapılan ev ziyaretlerinde aileler, okulda
Ev ziyaretleri, çocuğu
tanımak ve aile yaşamı konuşamadıkları birçok konuyu kendi ev ortamlarında rahatça paylaşma fırsatı
hakkında bilgi edinmek bulmaktadırlar.
açısından önemlidir. Sene başında ailelere yapılacak ev ziyaretleri ve amacı hakkında bilgi
verilerek ne şekilde gerçekleştirileceği açıklanmalıdır. Öğretmen ev ziyaretini, bir
grup çocukla veya rehber öğretmenle birlikte gerçekleştirebilir. Yapılacak ev
ziyareti öncesinde aileye mutlaka telefonla haber verilmelidir.
Ev ziyareti esnasında öğretmen tanımadığı bir evde bulunmaktan dolayı
rahatsız olabileceği gibi bazı aileler de evlerinin fiziksel koşullarından dolayı
huzursuz olabilirler. Bu durumda görüşme boyunca çocuk üzerine odaklanılırsa her
iki taraf için rahatlatıcı olacaktır. Aileyi rahatlatmak için ziyaret öncesinde ziyaretin
amacı, faydası açıklanmalı, bu ziyaretin sadece onlarla sınırlı olmadığı, görüşmenin
15-30 dakika süreceği, çocukları ile ilgili bazı şeyler paylaşılacağı söylenebilir.
Ev ziyaretine giderken çocuğun yaptığı bir ürün, etkinlik götürülebilir.
Ziyaret sırasında evdeki günlük işlerin çocuğun kavram gelişimi için nasıl
kullanılabileceği gösterilebilir, ev ortamının çocuğa uygun bir şekilde
düzenlenmesinde fikir verilebilir, çocukla olumlu ilişkiler geliştirmeleri için
rehberlik edilebilir. Ayrıca okulda verilen eğitimin evde verilme durumu kontrol
edilebilir, okulda yapılan etkinliklerin benzerlerinin anne-baba tarafından

97
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

yapılması konusunda bilgi verilebilir. Yapılacak ev ziyareti selamlaşma, etkileşim,


rutin etkinlikler çerçevesinde en fazla bir saat sürmelidir. Ev ziyaretinden sonra
öğretmen memnuniyetini dile getirerek, okulda yapılacak olan çalışmalara ailenin
katılımını rica ederek ayrılmalıdır.

Telefon, internet görüşmeleri, yazışmalar


Telefon görüşmeleri sadece acil durumlarda, öğretmenin veya ailenin ihtiyaç
duyduğu durumlarda, olumlu duyguların paylaşımında kullanılmalıdır. Telefon
görüşmelerinin yanı sıra internet görüşmeleri de ailelerin kendilerini rahat ve
özgürce ifade edebildikleri bir iletişim kanalıdır. Özellikle günümüzde teknolojinin
gelişmesiyle birlikte akıllı telefonlar üzerinden platformlar arası çalışan
mesajlaşma ve arama uygulamaları artık birçok öğretmen tarafından aktif
kullanılmaktadır. Öğretmen, sınıfında yer alan anne-babalar ile bir grup
oluşturarak duyuru, haberleşme, bilgilendirme amacıyla mobil uygulanmalardan
faydalanmaktadır. Burada özellikle yazılı iletişimde kullanılacak ifadelerin yalın,
kısa, net ve herkes tarafından anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir. Grup üyelerinin
karşılıklı mesajlaşmalarından dolayı yaşanabilecek yanlış anlaşılmaların önüne
geçmek için öğretmen, platformu grup üyelerinin kullanımına kapatarak sayfayı
sadece haber panosu gibi kullanabilir.
İnternet dışında öğretmen, velilere haber mektupları göndererek okuldaki
olaylar, etkinlikler, çocuk gelişimleri hakkında bilgi verebilir ve çocukların eğitim
Evlere günlük, haftalık
ihtiyaçlarına yardımcı olabilir. Evlere günlük, haftalık ve 15 gün arayla haber
veya on beş gün arayla
haber mektupları mektupları gönderilerek ailelere sınıfta yaşanan durumlardan, yapılacak
gönderilebilr. etkinliklerden haberdar olmaları sağlanmaktadır. Bu sayede aileler, okulun
kendilerine değer verdiğini ve saygı duyduğunu düşünmektedir.

Pano, afiş, broşür, kitapçık, dergi ve gazeteler


Okulda anne ve babaların gereksinimlerine uygun, yapılan toplantıları, sınıf-
okul etkinliklerini destekleyen, bilgilendirme, duyuru ve tanıtım amaçlı panolar,
afiş, broşür, kitapçık, dergi ve gazeteler gibi görsel ve yazılı araçlar hazırlanabilir.
Hazırlama aşamasında anne babaların en çok ihtiyaç duyduğu konular
belirlenmeli, konuyla bütünleşen resim ve yazılar kullanılmalıdır. Hazırlanan pano,
afiş, broşür, kitapçık, dergi ve gazeteler herkes tarafından okunur, anlaşılır, dikkat
çekici, görünür özellikte olmalıdır.

Özel davetler, törenler, sergiler


Özel davetler, törenler, sergiler okul aile iş birliğini teşvik etmede, ailelerin
toplumla bütünleşmesini sağlamada, gönüllü aile katılımının desteklenmesinde
büyük yararı vardır. Mili bayramların kutlanmasında, yılsonu sergi çalışmalarında,
anneler günü, yaşlılar haftası gibi özel günlerin organizasyonunda velilerin aktif
katılımı sağlanabilir. Bu sayede aileler kendilerini okulun birer parçası olarak
göreceklerdir.

Sınıf içi eğitim etkinlikleri


Ailelerin sene başında doldurdukları ‘Ebeveyn Katılım Formu’ndan hareketle
ailelerin yıl içinde hangi sınıf veya okul etkinliğinde yer alabileceği, katılımın nasıl

98
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

olacağı belirlenerek, aile ile birlikte planlama yapılır. Öğretmen etkinlik öncesinde
etkinliğe katılacak anne-babaya etkinlikle ilgili neler yapılacağı konusunda dikkat
edecekleri hususlara ilişkin rehberlik etmeli, etkinlik boyunca sınıfta kendilerini
desteklemelidir.
Anne-babaların sınıf içi eğitim etkinliklerine katılımlarında aşamalı bir sıra
izlenmelidir. Buna göre ailenin ilk katılım etkinliği çocuklarla doğrudan etkileşim
halinde değil, öğretmene yardım şeklinde olmalıdır. Bu sayede anne-babalar
sonraki dönemlerde gerçekleştirilecek katılım etkinliklerine hazırlanmış ve uyum
sağlamış olurlar.
Yapılan katılım etkinliklerinde öğretmen-anne-baba değerlendirme yapmalı,
öğretmen gördüğü olumlu durumları ifade etmelidir. Edinilen tecrübelerin diğer
anne-babalarla paylaşılması sağlanmalı, öğretmen ve çocuklar veliye teşekkür
etmeli, bir sonraki katılım etkinliği planlanmalıdır.

Konferanslar
Anne-babaların sınıf içi
eğitim etkinliklerine Anne-babaların ebeveynlik becerilerinin geliştirmek, çocuk gelişimi ve
katılımında ilk aşama eğitimi konusunda bilgilerini ve farkındalıklarını artırmak amacıyla velilerin
öğretmene yardım gereksinimlerine uygun bir şekilde okulda konferanslar düzenlenebilir.
şeklinde olmalıdır. Konferanslar alanında uzman kişiler tarafından verilebilir, özellikle valilik, belediye,
üniversite, vakıflar gibi birçok sosyal kurum ve kuruluş okul ile iş birliği yapılabilir.
Bu konuda konferans verebilecek beceriye sahip anne-babalardan da yardım
alınabilir.

• Siz de aile eğitimine yönelik bir konu belirleyiniz. Bu


Bireysel Etkinlik

konuyla ilgili yapacağınız iletişim etkinliğinde


aşağıdakilere yönelik bir durumu tespit ediniz.
• İhtiyaç duyulan bilgi,
• Kim ile görüşüleceği,
• Hangi tür görüşmenin yapılacağı,
• Görüşmenin yeri ve zamanı.

99
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

•AİLE EĞİTİMİ KATILIM ÇALIŞMALARI


•Öğrencinin gelişimini desteklemek amacıyla gereksinim duyulan konularda
aile üyelerine bilgi, duyuş, düşünüş ve beceri kazandırmaya yönelik
gerçekleştirilen eğitime aile eğitimi denir. Okullarda aile yaşamını
güçlendirmek ve çocuğun çok yönlü gelişimini desteklemek amacıyla bir dizi
etkinlikten oluşan aile eğitimi katılım çalışmaları yapılmaktadır.
•Aile Eğitimi Etkinlikleri
Özet
•Aile eğitiminin esas alındığı katılım etkinlikleri beş boyutta
gerçekleştirilmektedir. Bunlar, öğrenen aile etkinlikleri, öğreten aile
etkinlikleri, aile iletişim etkinlikleri, gönüllü aile etkinlikleri, karar almada
aile etkinlikleri, toplumla iş birliğinde aile etkinlikleri olarak sıralanabilir.
• Öğrenen aile katılım etkinlikleri: Ailelere çocuk yetiştirme ve
öğrencilerinin okul eğitimini destekleyecek ev ortamını oluşturma
konusunda bilgi ve beceri kazandırmak amacıyla ailelerin eğitimine yönelik
etkinliklerdir.
•Öğreten aile katılım etkinlikleri: Çocuğun okuldaki öğrenmelerini evde
desteklemek amacıyla evde öğrenme etkinliklerinde ailenin görev ve
sorumluluk üstlendiği ve ev ödevlerinin düzenli şekilde organize edilerek
öğrencinin evdeki öğrenmelerinin desteklendiği boyuttur.
•Bilgi kaynağı olarak aile katılım etkinlikleri: Okul aile arasında çocuğun
tanınması, gelişim sorunlarının çözümü, gereksinimlerinin karşılanması
amacıyla gerçekleştirilen ve aileden bilgi alınan etkinliklerdir.
•Gönüllü aile katılım etkinlikleri: Okulların ailelerin gönüllü olarak okul
uygulamalarını katılımlarını sağlamak amacıyla eğitim, çalışma ve programlar
geliştirdiği bir boyuttur.
•Karar almada aile katılım etkinlikleri: Okul aile birlikleri ya da diğer aile
organizasyonları yoluyla ailelerin okul kararlarına dâhil edildiği
etkinliklerdir.
•Toplumla iş birliğinde aile katılım etkinlikleri: Toplum, iş, dernek, üniversite
ve diğer grupların okul programları uygulamaları ile öğrencinin öğrenmesi ve
gelişimini güçlendiren kaynak ve çalışmaların koordine edildiği boyuttur.
•AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINA KATILIM
•Aile- okul ortaklığı çerçevesinde uygulanan aile eğitimi katılım çalışmaları
aile-öğretmen ve yönetimin birlikte hareket etmesini gerektirir. Aile eğitimi
çalışmalarına katılımı sağlamada tarafların birbirine yönelik değer algıları
son derece önemlidir. Buna göre aile eğitimi katılım çalışmaları, çocuğun
gelişimi ve okul başarısı için gerekli olduğu kabul edilmeli ve kapsamlı-
tamamlayıcı öğrenme yaklaşımları içinde yerini almalıdır. Bu amaçla aile
eğitimi katılım çalışmalarına toplumun farklı kesimleri içinden gelen birçok
paydaş arasındaki anlamlı ve paylaşılan bir sorumluluk olarak
yaklaşılmalıdır. Ayrıca aile eğitim katılım çalışmaları gelişimsel bir bakış
açısıyla işletilmeli ve öğrenme durumları boyunca katılımın sürekliliği teşvik
edilmelidir. Bu nedenle aile katılım çalışmaları sistematik ve sürdürülebilir
olmalıdır.
•Aile Eğitimine Katılımı Engelleyen Nedenler
•Aileden, öğretmen ve okul yönetiminden, çevreden, aile eğitimi sürecinden
kaynaklanan sorunlar aile eğitimine katılımı engellemektedir. Bu sorunların
kaynağını tespit etmek sorunların çözümünü kolaylaştırmaktadır.
•Aile Eğitimi Katılım Çalışmalarında İletişim
• Ailenin okula yönelik değer algısını etkileyen temel öge, okul-aile
arasındaki iletişim niteliğidir. Çocukların okula başlamasıyla birlikte ailelerin
de aile eğitimine olan gereksinimleri ortaya çıkmaktadır. Bu gereksinim
karşılamak ve aileleri katılım çalışmalarına güdülemek ancak etkili iletişimle
mümkün olabilir.

100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

•Aile Eğitimi İletişim Etkinlikleri


•Aile eğitimi katılım çalışmalarının bir parçası olan iletişim etkinliklerinde
sözlü, yazılı, görsel birçok iletişim türü kullanılmaktadır. Bu iletişim türlerinde
aile eğitiminin amaçlarına uygun olacak şekilde belirlenecek yöntemlerle aile
eğitim iletişim etkinlikleri düzenlenebilir.
•İlk Görüşme: Ailelerin okula ilk gelişleri çocuklarını bir okul öncesi eğitim
Özet (devamı)
kurumuna kayıt etme aşamasında gerçekleşir. Bu ilk görüşmede aileler son
derece sıcak karşılanmalı okula dair genel bilgiler ve okulun olanakları
hakkında kısa bilgiler verilmelidir.
•Tanışma Toplantısı: Okullar açılmadan aileleri bilgilendirmek, okula
uyumlarını sağlamak, çocuklarının eğitim ortamlarını görmelerini sağlamak
amacıyla tanışma toplantısı düzenlenir.
•Ebeveyn/Veli Toplantısı: Eğitim-öğretim etkinliklerinin süreci hakkında
velileri bilgilendirmek, alınacak tedbirler hakkında görüş alış verili yapmak
amacıyla veli toplantıları yapılmaktadır.
•Grup Toplantısı: Ailelerle küçük gruplar halinde çocuk eğitimi, anne-baba-
çocuk iletişim etkinlikleri, oyuncak yapımı gibi ailelerin gereksinim duydukları
konularla ilgili yapılan toplantılardır.
•Bireysel Görüşme: Ailelerle birebir yapılan destekleyici görüşmelerdir.
Sadece problemli öğrencilerin aileleriyle değil tüm ailelerle yılda en az bir kez
bireysel görüşme yapılmalıdır.
•Ev Ziyaretleri: Aileler, bilgi verme, paylaşma veya eğitim amaçlı evlerinde
ziyaret edilebilirler. Ev ziyaretleri, çocuğu tanımak ve aile yaşamı hakkında
bilgi edinmek açısından önemlidir.
•Telefon, İnternet Görüşmeleri, Yazışmalar: Bilgi vermek, duyuru yapmak ve
eğitim öğretim etkinliklerinden aileleri haberdar etmek amacıyla sözlü, yazılı
iletişim kaynakları kullanılabilir.
•Pano, Afiş, Broşür, Kitapçık, Dergi ve Gazateler:Okulda anne ve babaların
gereksinimlerine uygun, yapılan toplantıları, sınıf-okul etkinliklerini
destekleyen, bilgilendirme, duyuru ve tanıtım amaçlı panolar, afiş, broşür,
kitapçık, dergi ve gazeteler gibi görsel ve yazılı materyaller hazırlanabilir.
•Özel Davetler, Törenler, Sergiler: Özel davetler, törenler, sergiler okul aile iş
birliğini teşvik etmede, ailelerin toplumla bütünleşmesini sağlamada, gönüllü
aile katılımının desteklenmesinde büyük yararı vardır.
•Sınıf İçi Eğitim Etkinlikleri: Ailelerin yıl içinde hangi sınıf veya okul
etkinliğinde yer alabileceği, katılımın nasıl olacağı belirlenerek, aile ile birlikte
planlama yapılır. Öğretmen etkinlik öncesinde etkinliğe katılacak anne-
babaya etkinlikle ilgili neler yapılacağı konusunda dikkat edecekleri hususlara
ilişkin rehberlik etmeli, etkinlik boyunca sınıfta kendilerini desteklemelidir.
•Konferanslar: Anne-babaların ebeveynlik becerilerinin geliştirmek, çocuk
gelişimi ve eğitimi konusunda bilgilerini ve farkındalıklarını artırmak amacıyla
velilerin gereksinimlerine uygun bir şekilde okulda konferanslar
düzenlenebilir.

101
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitimi katılım çalışmalarının amaçları
arasında yer almaz?
a) Aile üyelerine bilgi ve beceriler kazandırmak
b) Aileleri ekonomik yönden kalkındırmak
c) Ailelere duygusal ve sosyal destek vermek
d) Ailenin okul uygulamalarına katılmasını sağlamak
e) Ailenin sosyal kaynaklara erişimini kolaylaştırmak

2. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitimi katılım etkinliklerinin yararlarından biri


değildir?
a) Ailelerin etkili ebeveynlik becerilerini geliştirmek
b) Çocuğun gelişimini ve okul başarısını desteklemek
c) Çocuğun okula devamsızlığını artırmak
d) Okul-aile arasındaki ilişkiyi güçlendirmek
e) Ailenin okulu desteklemesini sağlamak

3. Çocuk eğitimine yönelik ebeveynlik becerilerini geliştirmek, ailelere


farkındalık kazandırmak amacıyla yapılan katılım etkinlikleri aşağıdaki
seçeneklerden hangisinin içinde yer alır?
a) Öğrenen aile
b) Öğreten aile
c) Bilgi kaynağı aile
d) Gönüllü aile
e) Toplumsal iş birliği kuran aile

4. Aşağıdakilerden hangisi karar almada aile katılım etkinliklerinin


yararlarından birisi değildir?
a) Aileleri okul-aile iş birliğinin bir ortağı hâline getirmek
b) Alınan kararların uygulanmasını kolaylaştırmak
c) Yanlış kararların neticesini aileye yüklemek
d) Okul demokrasi kültürünün gelişmesine katkı sunmak
e) Ailelerin okul yönetimine katılmasını sağlamak

5. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitimi katılım çalışmalarında aileden


kaynaklanan sorunlar arasında gösterilmez?
a) Aile içi şiddet
b) Ailenin eğitim düzeyi
c) Anne-babanın ilgisizliği
d) Ailenin okula yönelik olumsuz değer algısı
e) Çocuğun yaşadığı çevrenin uygunsuz koşulları

102
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

6. Aşağıdakilerden hangisi aileyle iletişim etkinliklerinden biri değildir?


a) Ev ziyaretleri
b) Haber mektupları
c) Okul ve sınıf panoları
d) Dilekçeler
e) Toplantılar

7. Aşağıdakilerden hangisinin aile eğitim etkinliklerine faydası yoktur?


a) Ailelerin gereksinimlerini dikkate almak
b) Ailelere sıcak, saygılı ve nazik davranmak
c) Öğrenci kıyaslamalarına yer vermek
d) Aile eğitiminin yararlarını açıklamak
e) Çocuk eğitiminde ailelere somut ve pratik beceriler kazandırmak

8. Aşağıdakilerden hangisi ev ziyaretlerinde gözlemlenmesi gereken öncelikli


durumlardan biri değildir?
a) Ailenin varlık durumu
b) Anne-baba-çocuk ilişkisi
c) Çocuğun oyun ortamı
d) Çocuğun kardeş ilişkileri
e) Evde yapılan etkinlikler

9. Aşağıdakilerden hangisi ebeveynlerle telefon görüşmesi yapılırken dikkat


edilmesi gereken hususlar arasında sayılmaz?
a) Günün uygun saatlerinde aileler aranır.
b) Sadece acil veya gerekli görülen durumlarda kullanılır.
c) Yalın, net ve anlaşılır bir şekilde konuşulmalıdır.
d) Görüşme olabildiğince uzun tutulmalıdır.
e) Aileler kendilerine belirtilen saatlerde öğretmeni arayabilir.

10. Velilerle yapılacak toplantılarda aşağıdakilerden hangisinin toplantı


amacının gerçekleşmesine sağladığı katkı diğerlerine göre daha zayıftır?
a) Toplantının yapılacağı zamanı daha önceden ailelere duyurmak
b) Toplantının yapılacağı yeri toplantıya uygun hale getirmek
c) Yapılacak toplantıya ilişkin gündem maddeleri belirlemek
d) Katılımcılara olanaklar ölçüsünde söz hakkı vermek
e) Toplantıda baskın konuşmacı durumunda olmak

Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.a, 4.c, 5, e, 6.d, 7.c, 8.a, 9.d, 10.e

103
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anne Çocuk Eğitim Vakfı /AÇEV (2019). Aile katılımı. 01.07.2019 tarihinde
https://www.acevokuloncesi.org/ogrenme-ortami/aile-katilimi
adresinden erişildi.
Epstein, J.L. (2011, July). Family and community engagement. 9th meeting of the
OECD Network on Early Childhood Education and Care, For Official Use
EDU/EDPC/ECEC/RD, France, Paris.
Güneş, H. (2016). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem Akademi.
Şahin, F. T. ve Özyürek, A. (2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile
katılımı. İstanbul: Morpa Yayınları.
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2018). Aile Eğitim Programı -Aile
eğitim programı üzerine notlar. 28.06.2019 tarihinde
http://www.aep.gov.tr/wp-content/uploads/2013/03/aep-uzerine-
notlar.pdf adresinden erişildi.
Üstün, E. Y. (2010). Etkili aile-okul-toplum İlişkileri. Z. Fulya Temel (Ed). Aile eğitimi
ve erken çocukluk eğitiminde aile katılım çalışmaları içinde ( s. 230-244).
Ankara: Anı Yayıncılık.
Yiğit, B. ve Bayrakdar, M. ( 2006). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.

104
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINI
PLANLAMA, UYGULAMA VE
DEĞERLENDİRME

• Aile Eğitimi Çalışmalarını


Planlama, Uygulama ve
İÇİNDEKİLER

Değerlendirme AİLE EĞİTİMİ


• Aile Çalışmalarını Planlama
Süreci Dr. Öğr. Üyesi Canan
• Aile Eğitimi Çalışmaları ALBEZ
Uygulama Süreci
• Aile Eğitimi Çalışmaları
Değerlendirme Süreci
• Örnek Etkinlikler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile eğitim çalışmalarını planlama
HEDEFLER

sürecinin işlem basamaklarını


açıklayabilecek,
•Aile eğitim çalışmalarını uygulama
sürecinin aşamalarını
sıralayabilecek,
•Aile eğitim çalışmalarının
değerlendirme sürecinin önemini
açıklayabilecek,
•Aile eğitimine yönelik
yapılabilecek etkinliklere örnekler
verebileceksiniz. ÜNİTE

6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Hazırlık Aşaması

Aile eğitimi hedef listesinin


belirlenmesi

Aile ilgi ve gereksinimlerinin


Planlama Süreci
belirlenmesi

Aile eğitimi çalışmalarına


elverişli ortamın hazırlanması

Plan metninin oluşturulması

Çalışma düzeni oluşturma


AİLE EĞİTİM ÇALIŞMALARI

(örgütleme)

Çalışanları eş güdümleme

Öğretmen ve aileleri etkileme


Uygulama Süreci
İletişim kanallarını çalıştırma

Etkinliklerin uygulanmasını
sağlama

Çalışmaları kontrol etme

Eğitim toplantıları sonunda


yapılan değerlendirmeler

Devam çizelgeleri
Değerlendirme Süreci
Öz değerlendirme formları
yansıtıcı günlükler

Gözlem ve davranış
değerlendirme formları

106
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

GİRİŞ
Çocuğun gelişimini ve okul eğitimini destekleyecek, ailelerin devamlı ve aktif
katılımını sağlayacak, ailelere işe yarar bilgi ve beceriler kazandıracak türde aile
eğitim programları tasarlamak üzerinde dikkatle durulması gereken bir husustur.
Çünkü aile eğitim çalışmalarının amacına ulaşması ancak iyi bir planlama,
uygulama ve değerlendirme süreciyle mümkün olabilir. İyi planlanmamış aile
eğitim çalışmaları, ilerleyen süreçlerde birçok sorunun ortaya çıkmasına sebep
olacaktır. Bu durum ailelerin aile eğitim çalışmalarına katılımlarını olumsuz yönde
etkileyecektir. Bunun için okul yönetimi ve öğretmenlerin aile eğitimi katılım
çalışmalarını yasal zorunluluğun ötesinde çocuk gelişimi ve eğitiminin tamamlayıcı
ögesi olarak kabul etmeleri gerekmektedir. Bu yaklaşımdan uzakta yapılacak her
türlü aile eğitimi katılım çalışması, kısa süreli, sığ bir çerçevede gerçekleşen, kâğıt
üzerinde kalan etkinlikler olacaktır.
Aile eğitiminin bir süreçler bütünü olduğu düşünülecek olursa her sürecin
kendi içinde gerçekleştirilmesi gereken işlem basamakları olduğu söylenebilir. Aile
eğitimi katılım çalışmalarını örgütleyebilmek için bu işlemlerin neler olduğunu
belirlemek ve gereklerini yerine getirmek sürecin ilerlemesini kolaylaştıracaktır.
Aile eğitim katılım çalışmalarının gerçekleştirilmesi amacıyla uygulanan formlar,
ölçekler, anketler, çocuk, aile ve okulun gereksinimlerinin belirlenmesi, aile
eğitimine yönelik kararlar alınması ve planlamanın yapılması bu işlem
basamaklarından sadece bir kaçıdır. Bu bağlamda aile katılımı etkinliklerini
planlamanın çok zaman aldığı yönündeki yaygın algı aslında öğretmenlerin bu
konudaki eksik beceri setlerinden kaynaklanabilir. Hâlbuki zaman aldığı düşünülen
planlama sürecindeki işlemler, dikkat edildiğinde aile eğitimi çalışmalarında
öğretmene ve ailelere zaman kazandırmakta, sürecin doğal akışını korumaktadır.
Bu ünitede aile eğitimi katılım çalışmalarında planlama, uygulama, değerlendirme
Her okul içinde süreçlerinin önemi açıklanacak, örnek etkinlikler üzerinden süreçlerle ilgili işlem
bulunduğu çevrenin
basamakları detaylı bir şekilde anlatılacaktır.
sosyokültürel yapısına
uygun aile eğitim AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINI PLANLAMA, UYGULAMA
çalışmaları planlar.
ve DEĞERLENDİRME
Her okulun içinde bulunduğu çevrenin sosyokültürel yapısı farklıdır. Bu
durum yapılacak aile eğitimi çalışmalarını planlama sürecinde belirleyici bir
faktördür. Farklı sosyokültürel yapıdaki ailelerin gereksinimleri ve sorunları dikkate
alınarak hazırlanan aile eğitimi programları okula özgü bir değer kazanmaktadır.
Anne-babalara bilgi ve anlayış kazandıracak yaşantıları planlamak, aile
eğitim çalışmalarının uygulanmasını kolaylaştıracak, aile eğitim sürecinin daha
etkili olmasını sağlayacaktır. Yapılan uygulama çalışmalarının değerlendirilmesi,
yaşanan sorunların tespiti daha sonra uygulanacak aile eğitimi çalışmalarının
planlanmasında katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda aile eğitimi çalışmalarını
planlama, uygulama ve değerlendirme süreçlerinin doğru ve sağlıklı işletilmesi aile
eğitim çalışmalarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır.

107
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Aile eğitimi, yetişkin eğitiminin bir parçası olarak kabul edildiğinde aile
eğitimi çalışmalarını planlama, uygulama, değerlendirme sürecinde eğitimcilerin
göz önünde bulundurmaları gereken bir takım hususlar vardır. Bunlar:
 Aile eğitimi çok sayıda farklı deneyime sahip katılımcının yer aldığı,
çeşitliliğin ve bireysel farkların ön plana çıktığı bir eğitim türüdür. Yetişkin
olmanın doğası gereği aileler, yılların getirdiği deneyimlerin sonucu köklü
alışkanlıklar veya ön yargılar edinmiş olabilirler. Bu nedenle bireysel
farklılıkları dikkate alan, daha çok uygulamalı yöntemlerin kullanıldığı
etkinlikler planlanmalı ve uygulanmalıdır.
 Ailelere hangi konularda bilgi edinmeye ihtiyaçları olduğu konusunda
farkındalık yaratılmalıdır.
 Yetişkinlerin kendilerine yetebildiği, hayatlarını yönetebildikleri,
kararlarından sorumlu oldukları dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde kendi
görüşlerini benimsetmeye çalışan eğitimcilere direnç göstereceklerdir. Bu
nedenle ailelerin etkin katılımını sağlayan ve yetişkinlerin kendi kendilerine
öğrenmelerini destekleyen, ailelere farklı yaklaşımlar sunan öğrenme
yaşantıları planlanmalıdır.
 Aileler çocuklarının gereksinimlerini karşılamada ve sorunlarıyla baş
etmede gerekli bilgi ve becerileri edinmeye hazırdırlar. Bu hazır oluş onları
aile eğitimi çalışmalarına güdüleyeceği için yapılacak aile eğitim
çalışmalarında anne-babalara kendi hayatlarında doğrudan
kullanabilecekleri bilgi ve beceriler kazandırılmalıdır.
 Ailelerin eğitim seviyesi, sosyoekonomik düzeyi ne kadar yüksek olursa
olsun hepsinin ebeveynlik rolleriyle nasıl başa çıkacakları konusunda
eğitime ihtiyaçları olduğu ve diğer ebeveynlerle birlikteyken daha kolay ve
etkili öğrendikleri unutulmamalıdır.
Dinamik bir süreç olan aile eğitimini planlama, uygulama ve değerlendirme
süreçleri etkili aile eğitimi çalışmaları için büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda
Planlama sürecinde aile aile eğitim çalışmalarını planlama, uygulama ve değerlendirme süreçleri için
eğitiminde yapılacak
gerekli bilgiler aşağıda detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
katılım etkinliklerine
karar verilerek Aile Eğitim Çalışmalarını Planlama Süreci
uygulanacak yöntemler
belirlenir. Aile eğitim çalışmalarını planlama süreci, aile eğitiminin amaçlarının
gerçekleştirilmesine yönelik yapılacak işlerin ve yöntemlerin belirlenmesidir.
Planlama sürecinde aile eğitiminde yapılacak katılım etkinliklerine karar
verilerek uygulanacak yöntemler belirlenir. ‘Bir seçme ve karar verme eylemi’ olan
planlama süreci, aile eğitim çalışmalarının zamanında yapılması açısından önemli
bir süreçtir.
Öğretmenler ve okul yönetimi bu süreçte bir araya gelerek eğitim-öğretim
yılı boyunca uygulayacakları aile eğitim katılım çalışmalarını planlamaktadırlar. Aile
eğitim çalışmaları planlanırken özellikle ‘neleri, nasıl, nerede, ne zaman, ne
maliyetle yapılacak?’ sorularına yanıt aranmaktadır. Buna göre planlama sürecinde
yer alan işlem basamakları şu şekilde sıralanabilir:

108
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

 Hedef listesini belirlemek,


 Aile eğitimi çalışmalarının katılım alanlarını belirlemek,
 Katılım alanlarına uygun aile eğitim etkinliklerini belirlemek,
 Aile eğitim etkinliklerinde kullanılacak yöntem ve teknikleri belirlemek,
 Aile eğitim çalışmalarında kullanılacak insan ve madde kaynağını
belirlemek,
 Aile eğitim çalışmaları için uygun bir takvim belirlemek.
Planlama süreci, aile eğitim çalışmalarında pusula görevi görmektedir.
Pusulanın doğru çalışması esasen çalışma hedeflerinin açık bir şekilde
belirlenmesine bağlıdır. Planlama sürecinde ‘Neyi başaracağız?’ sorusuna verilecek
cevap, aile eğitim çalışmalarının hem yönünü belirlemekte hem de uygulama
sürecini kontrol etmede kullanılacak standartların oluşumuna hizmet etmektedir.

•Çocukların öz bakım becerilerinin gelişimini ev ortamında


Örnek

desteklemek amacıyla bir 'öğreten aile eğitimi' katılım çalışması


planlanacağı düşünülecek olursa böyle bir sürecin hedefi şu şekilde
ifade edilir:
•Aile, çocuğun günlük yaşam becerileri için gerekli olan araç-
gereçleri destek almadan kullanmasını teşvik eder.

Hedeflerin açık bir şeklide belirlenmesinin ardından, hedef listesinin nasıl,


Aile, çocuğun günlük gerçekleştirileceği konusunda eğitimciler hedeflere en uygun aile eğitim
yaşam becerileri için etkinliklerine ve kullanılacak yöntemlere karar vermektedirler. Aile eğitiminde
gerekli olan araç- aileler altı katılım alanında etkinliklere katılabilmektedir. Bunlar; öğrenen aile,
gereçleri destek öğreten aile, gönüllü aile, bilgi kaynağı olarak aile, karar almada ve toplumla iş
almadan kullanmasını birliğinde aile eğitim katılım etkinlikleridir (Bkz. Ünite 5).
teşvik eder.
Yapılacak çalışmalarının katılım alanına karar verilmesi uygulanacak etkinlik
türünün (görüşme, toplantı, ev ziyareti, kitapçık, internet görüşmesi, broşür
dağıtma, pano hazırlama vb.) ve kullanılacak yöntem-tekniğin seçimini de
kolaylaştıracaktır. Aile eğitiminde beyin fırtınası, yuvarlak masa, çalıştaylar, rol
oynama, münazara, söyleşi, örnek olay incelemesi, görsel-işitsel sunular, buz
kırma teknikleri, eş merkezli yuvarlaklar, hareketli bölüm gibi daha birçok bireysel
ve grup tekniklerinin kullanımı söz konusudur.
Belirlenen etkinliklerin kimler tarafından, nasıl bir ortamda, ne tür madde
kaynakları kullanılarak, ne kadar maliyetle gerçekleştirileceğinin belirlenmesi
uygulama sürecine ışık tutacaktır. Aile eğitimi çalışmalarında yer alacak
öğretmenler, okul yönetimi kullanılacak teknolojik araçlar, materyaller ve çalışma
ortamının mevcut durumu çalışmaların amacına ulaşmasına hizmet etmektedir.

109
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

•Aile, çocuğun günlük yaşam becerileri için gerekli olan araç-

Örnek
gereçleri destek almadan kullanmasını teşvik eder. Hedefi
doğrultusunda öğrenen aile eğitim katılım alanı belirlenerek sınıf
ortamında, grupla görüşme etkinliği planlanabilir. Planda örnek
olay incelemesi, görsel-işitsel sunu teknikleri bir arada kullanılarak
sınıf ortamında öğretmen tarafından ailenin çocuğunu belirlenen
hedef doğrultusuna nasıl teşvik edebileceğine ilişkin ebeveyn
becerileri geliştirilebilir.

Aile eğitimi çalışmalarını planlama sürecinde çalışmalar için uygun takvimin


belirlenmesi süreç boyunca zamanın kontrol edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu
nedenle iyi bir plan esnek olmalıdır. Çalışmaların yapılacağı tarih ve süre
belirlenirken özellikle yapılacak çalışmanın türü ve yoğunluğu dikkate alınmalıdır.
Anne-çocuk iletişimine yönelik planlanan bir etkinliğin anneler gününe denk
getirilmesi zamanın ruhuyla örtüşen aile eğitimi çalışmasının daha etkili olmasını
sağlayacaktır. Ayrıca yapılacak etkinliklere gereğinden daha uzun veya daha kısa
süre ayrılması hedeflerin gerçekleşme düzeyini düşürecektir.
Aile eğitimi çalışmaları planlanırken yukarıda bahsedilen işlem basamakları
iki aşamada gerçekleştirilir. Bunlar, hazırlık aşaması ve plan metninin oluşturulma
aşamasıdır. Aşağıda bu aşamalar detaylarıyla açıklanmıştır.

Hazırlık aşaması
Aile eğitimi çalışmalarına yönelik hedeflerin belirlenmesi ve gerekli
planlamanın yapılması hazırlık aşamasında yapılacak çalışmalara bağlıdır. Özellikle
planlama sürecinde kullanılacak hedeflerin belirlenmesinde ailelerin
gereksinimlerinin, ilgilerinin ve sorunlarının tespit edilmesi büyük önem
Ailelerin taşımaktadır. Ailelerin gereksinimlerinden uzakta uygulanan aile eğitim çalışmaları
gereksinimlerinden ailelerin ilgisini çekmeyecektir.
uzakta uygulanan aile
eğitim çalışmaları Ailelerin gereksinimlerini, ilgilerini ve sorunlarını tespit etmek amacıyla
ailelerin ilgisini kişisel görüşmeler yapılabilir, öneri kutuları oluşturulabilir, birtakım formlar, ölçek
çekmeyecektir. ve anketler kullanılabilir. En sık kullanılan anket, ölçek ve formlar aşağıda
sıralanmıştır:
 Çocuk ve aile tanıma formu
 Aile eğitimi ihtiyaç belirleme formu
 Aile Katılımı Tercih Formu
 Aile katılım değerlendirme ölçeği
 Aile memnuniyet anketi
 Aile eğitimine yönelik aile tutum ölçeği

110
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

•Ailelere ihtiyaç ve ilgi duyabilecekleri temel konuların yazılı olduğu

Örnek
bir liste dağıtılarak eğitim almayı istedikleri konuları işaretlemeleri
istenebilir.
•Az sayıda bir aile grubuyla beyin fırtınası yapılarak eğitim konuları
listelenebilir.
•Cümle tamamlama yöntemi kullanılarak ailelerin kaygıları, istek ve
beklentileri, problemleri, ebeveynlik becerilerinin durumuna ilişkin
yazılı ifadeleri değerlendirilebilir.

Kayıt haftasında, uyum haftasında veya dönem sonunda yapılabilecek bu


çalışmaların verileri doğrultusunda ailelere verilecek aile eğitiminin genel
çerçevesine ilişkin okul yönetimi ve öğretmenler birlikte karar almaktadır. Alınan
kararlar arasında verilecek aile eğitiminin hedefleri, katılım alanı, katılım
etkinliklerinin türü yer almaktadır.
Planlama sürecinin hazırlık aşamasında bir diğer önemli husus, okul
ortamının aile eğitimi için elverişli hale getirmektir. Çünkü planlanan aile
eğitiminin uygulanabilir olması ancak elverişli okul ortamıyla mümkün olabilir. Bu
Planlama sürecinin amaçla okul ortamında yapılacak düzenlemeler, salonların kullanışlılığı, teknolojik
hazırlık aşamasında bir
donanım, panoların durumu gibi fiziki koşulların mevcut durumunun belirlenmesi,
diğer önemli husus,
okul ortamının aile gerekli düzenlemelerin ve iyileştirmelerin yapılarak okul ortamının hazırlanması
eğitimi için elverişli hâle gerekmektedir.
getirmektir. Okul ortamının yanı sıra aile eğitiminde yer alacak eğitimcilerin de yapılacak
aile eğitimi çalışmaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışa sahip olması için
yetiştirilmesi ve hazır hale getirilmesi gerekmektedir. Hazırlık aşamasında
öğretmenlerin özellikle aile eğitim çalışmalarında kullanılacak her türlü yöntem,
teknik, araç, materyal geliştirme, grup dinamikleri bilgi ve becerisini geliştirmesi
gerekmektedir. Bu amaçla öğretmenler okulda birbirlerinin bilgi ve
deneyimlerinden faydalanabilir, bireysel öğrenme yöntemini kullanabilirler.
Planlama sürecine ilişkin hazırlıkların tamamlanması için yapılması
gerekenler şunlardır:
 Aile eğitimi çalışmalarının geliştirilmesi, düzenlenmesinde eğitimcilere
liderlik edecek bir yönetici veya koordinatör belirlenmelidir.

 Ailelerde okula yönelik olumlu tutum değişikliği sağlamak için


kendilerini okulda rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturulmalıdır.

 Aile eğitimi çalışmalarına katılacak ebeveynlerin rolleri, kendilerinden


beklenen görev ve sorumluluklar açık ve net bir şekilde tanımlanarak,
ailelere bilgi verilmelidir.
 Aile eğitimi için seçilen konunun ailelerin dikkatini ve ilgisini çekecek
şekilde isimlendirmek için olumsuzluk içeren ifadeler yerine olumlu ve
umut verici başlıklar tercih edilmelidir.

111
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

•'Okul korkusuyla baş etmek' yerine, 'okulu sevdirmenin yolları',

Örnek
•'Hiperaktif çocukların sorunları' yerine, 'oldukça hareketli
çocuklarımızın değeri',
•'Çocukları disipline etmek' yerine, 'iyi ve mutlu çocuk yetiştirmek'
gibi olumlu ifadeler tercih edilebilir.

 Uygulanacak eğitim programını ailelere duyurmak ve tanıtmak


amacıyla pano, afiş, broşür, dergi, haber mektupları vb. hazırlanarak
ailelere dağıtımı sağlanmalıdır.
Ailelerle iletişimde
kullanılacak adres,  Aile katılımına engel teşkil edebilecek durumları ortadan kaldırarak
telefon bilgilerinin gerekli tedbirlerin alınması gereklidir.
güncelliği kontrol
edilmelidir.

•Küçük çocuklarını evde bırakamayan ailelerin durumu göz önünde


Örnek

bulundurularak okulda uygun bir ortam hazırlanabilir ve aile


eğitimi süresince aileye çocuk bakım hizmeti verilebilir.
•Çalışan anne ve babaların mesai saatleri dışında katılımları
planlanabilir

 Grup üyelerine gerektiğinde ulaşılabilmesi için kullanılacak ortak


iletişim kanalının belirlenerek aktif hale getirilmesi sağlanmalıdır.
Adres, telefon bilgilerinin güncelliği kontrol edilmelidir.
 Aile eğitimi boyunca ailelere rehberlik edecek yazılı, görsel
materyallerin, aile eğitim setlerinin ailelerin erişimine açmak, serbest
zamanlarda incelemelerini kolaylaştırmak amacıyla ödünç alma
sistemi oluşturulabilir.
 Eğitim toplantılarında başında veya aralarında sunulacak yiyecek ve
içeceklerin sağlanması, velilerin rahat edebileceği bekleme ortamının
hazırlanması planlama sürecinde unutulmaması gereken hazırlıklardır.
Aile eğitimi çalışmalarını planlarken hazırlık aşamasında üzerinde durulması
gereken bu detaylar, tedbirler ailelerin eğitime katılımını artıracaktır. Okulun
mümkün olduğunca çok sayıda aileye ulaşması ve onları ikna etmesi bu sayede
kolaylaşacaktır.

112
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Plan metninin oluşturulması


Aile eğitimi çalışmalarının planlama sürecinde yer alan işlem basamaklarına
ilişkin yapılacakların yazılı bir çerçevede ele alınması amacıyla plan metni
oluşturulur. Yıllık aile eğitim planı ve bu plana bağlı olarak eğitimcilerin
uygulayacakları aile eğitimi katılım etkinlik planları sürecin işletilmesinde büyük
önem taşımaktadır. Bu nedenle yazılı plan metninin herkes tarafından okunur,
anlaşılır, yalın-net, uygulanabilir olması beklenir. Okul öncesi eğitim kurumlarında
yıllık ve aylık öğretim planında Tablo 6.1.’de gösterildiği gibi ay ay aile katılımına
yönelik yapılacaklar ifade edilir.
Tablo 6.1. Okul Öncesi Kurumları Yıllık Plan Örneği
Yazılı plan metni herkes
tarafından okunur, YILLIK PLAN ÖRNEĞİ
anlaşılır, yalın-net, Okulun Adı:………………………………….. Yaş Grubu (ay):………………………………………
uygulanabilir olmalıdır. Amaç ve Kazanımlar
Çocukların gelişimsel özellikleri göz önünde bulundurularak o ay içinde
Aylar

ulaşılması beklenen kazanım ve göstergeler seçilir. Seçilen kazanım ve


göstergeler gelişim alanları belirtilerek açık olarak yazılır.
Kavramlar
…………………………………………………………

Kavramlar o ay için belirlenen kazanımlarla ilişkilendirilerek seçilir ve


kategorileriyle birlikte yazılır. Gerekli durumlarda kavram listesine yeni
kavramlar eklenebilir.
Belirli Gün Alan Aile Katılımı Değerlendirme
ve Haftalar Gezileri
…..

O ay için O ay için O ay için belirlenen Ay sonunda yapılacak


uygun olan uygun kazanımlara göre değerlendirmeler günlük
belirli gün ve yapılabilec evde ve okulda değerlendirmeler göz önüne
haftalar ek alan ailelerle birlikte alınarak çocuk, program ve
belirlenerek gezileri yapılacak etkinlikler öğretmen boyutlarında
yazılır. yazılır. yazılır. genel olarak yapılır.

Bunun dışında okulda uygulanacak aile eğitimi çalışmaları kapsamında aile


katılımı etkinlik planları oluşturulmaktadır. Buna göre aile katılım plan metninde;
 Etkinliğin adı, uygulayıcısı ve katılımcıları,
 Etkinliğin uygulanacağı tarih, süre ve yer bilgisi,
 Etkinliğin amacı, katılım alanı, etkinlikte kullanılacak yöntem ve
teknikler, materyaller,
 Etkinliğin aşamaları,

 Etkinliğin değerlendirmesi, kullanılacak formlara ilişkin bilgiler yer


almaktadır.
Hazırlanan plan metinleri elektronik ortamda kullanılabileceği gibi dosya
hâlinde de kullanılabilir.

113
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Aile Eğitim Çalışmalarını Uygulama Süreci


Aile eğitimi çalışmaları uygulama süreci, yapılan plandan hareketle aile
eğitim etkinliklerinin gerçekleştirildiği süreçtir. Daha çok yüz yüze eğitim modelinin
uygulandığı ailelerin aktif katılımını gerektiren aile eğitim çalışmaları, okullarda
eğitim, iletişim, bilgi sağlama, okulu destekleme ve toplumsal iş birliği etkinlikleri
şeklinde uygulanmaktadır. Katılımın niteliği ve niceliği, uygulama sürecinin
etkinliğini doğrudan etkilemektedir.
Uygulama sürecinde yer alan başlıca işlem basamakları şunlardır:

 Aile eğitim çalışmalarını ve çalışanlarını örgütlemek,


 Çalışanları ve aileleri koordine etmek,
 Çalışanları ve aileleri aile eğitim çalışmalarına yöneltmek, güdülemek,
 İletişim kanallarını kurmak ve çalıştırmak,
Aile eğitim  Öğretmenlerin aile eğitim çalışmalarını etkili uygulamalarını sağlamak,
çalışmalarında yüz yüze  Yapılan çalışmaları kontrol etmek.
eğitim modeli etrafında Uygulama sürecinde en önemli işlem basamaklarından biri, planların
uygulamalı etkinlikler içeriğine uygun bir çalışma düzeni oluşturmaktır. Buna aile eğitim çalışmalarının
gerçekleştirilmektedir.
örgütlenmesi denir. Örgütleme aşamasında aile eğitim çalışmalarının ‘kim, neyi,
hangi yetkilerle, hangi çerçevede yapacak?’ sorularına yanıt aranır. Bu süreçte aile
eğitimi çalışmalarının amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli faaliyetler ve bu
faaliyetleri yürütecek personel, kullanılacak araç gereçler, kurallar, yetki, görev ve
sorumluluklar belirlenir.

•Her ay için yapılmakta olan aile eğitim çalışmalarına göre okul


Örnek

panolarını uygun içerikte hazırlamaktan sorumlu öğretmenler


belirlenebilir.
•Aile eğitiminde çalışacak öğretmenler farklı katılım etkinlikleri
hazırlayabilir.
•Çocuk sağlığı, çocuk gelişimi, iletişim, beslenme gibi eğitim
Örgütleme aşamasında konularını işleyecek öğretmenler görsel-yazılı sunular
aile eğitim hazırlayabilir.
çalışmalarının ‘kim,
neyi, hangi yetkilerle,
Uygulama sürecinin bir diğer işlem basamağı aile eğitimi çalışmalarında
hangi çerçevede
yapacak?’ sorularına hareket birliğini ve bütünlüğünü yani eş güdümü (koordinasyon) sağlamaktır.
yanıt aranır. Çünkü aile eğitim çalışmalarının amaçlarının gerçekleşmesi ortak bir çabayı
gerektirmektedir. Bu nedenle yürütülen çalışmalardaki ahenk bütünlüğü başarıyı
da beraberinde getirecektir. Bunu sağlamak ancak çalışanların birbirlerinin
yaptıkları faaliyetler konusunda haberdar olmasıyla mümkündür. Bunun için aile
eğitim çalışmalarını uygulama süreci boyunca yapılacak faaliyetlerle ilgili
öncelikleri belirlemek, tüm kesimleri sürece dâhil ederek karşılıklı görüş alış
verişinde bulunmak, tartışmak, danışmak, fikir birliğinde olmak birlikte hareket
etmeyi kolaylaştıracaktır.

114
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Aile eğitimi çalışmalarını uygulama sürecinin etkili bir şekilde sürdürülmesi


öğretmenlerin ve ailelerin çalışmalara istekli ve aktif katılımı için güdülenmeleri,
etkilenmeleri gerekmektedir. Aileden, okuldan, öğretmenlerden kaynaklanabilecek
sorunları ve engelleri ortadan kaldırmak amacıyla taraflar arasında sevgi, saygı,
güven ve demokratik ilkeler etrafında buluşmalarını sağlayacak bir okul
atmosferine ihtiyaç vardır. Böyle bir okul ortamında çalışanların amaçları
gerçekleştirmeye yönelmesi kolaylaşacaktır. Yapılan çalışmaları takdir etmek,
ailelere teşekkür etmek, aileleri yarıştırmamak, herkese eşit davranmak aile
eğitimine olan ilgiyi sürdürecektir.
Aile eğitimi çalışmalarını uygulama süreci boyunca iletişim kanallarının
kurulması okuldaki sürekli ve sağlıklı bilgi akışı için çok kritik bir öneme sahiptir. Bu
nedenle okul-aile arasında, çalışanların kendi arasında ve öğretmen-aile arasında
iletişimin teşvik edilmesi gerekmektedir. Okul yönetmelikleri, okul uygulamaları ve
sonuçları, okulun işleyişi hakkında aileleri bilgilendirmek, ailelerin okul toplumuna
Aile eğitimi çalışmaları
ancak sevgi, saygı, olan bağlılıklarını güçlendirecektir. Okuldaki tüm çalışanlar arasındaki iletişimi
güven ikliminde ve desteklemek, çalışanların eş güdümünü, amaçlara yönelmelerini kolaylaştıracaktır.
demokratik ilkeler Anne-baba-öğretmen arasındaki etkili iletişim tarafların ortak bir anlayış etrafında
etrafında hareket etmelerini sağlayacaktır. Bu amaçla bu iletişim kanallarında kullanılan
gerçekleşebilir. yazılı-görsel, sözlü iletişim araçlarına, kullanım şekli ve sıklığına dikkat edilmelidir.
Aile eğitimi uygulama sürecinde en büyük sorumluluk uygulayıcı
konumunda olan öğretmenlere düşmektedir. Öğretmenlerin bilgi, beceri, tutum ve
davranışları aile eğitim çalışmalarını uygulama sürecini doğrudan etkilemektedir.
Aile eğitimine yönelik düzenlenen katılım etkinliklerini uygulayan öğretmenlerin
özellikle grup dinamikleri ve etkili iletişim sahasında yetişmiş olması, bazı olumlu
kişilik özelliklerine sahip olması beklenmektedir. Aile eğitimi veren bir öğretmen,
 Hoşgörülü, empati kurabilen, çabuk öfkelenmeyen, herkesi kabul
eden bir tutum sergiler.
 İyi bir dinleyicidir ve sürekli görüş bildirmek yerine sorular sormak
veya rehberlik yapmak amacıyla ön plana çıkar.
 Hızlı ve pratik düşünebilme yeteneğiyle olumsuz durumlarla baş
edebilir.

Öğretmenlerin bilgi,  Ön yargıdan uzakta ailelere yönelik duyarlı tepkiler verir.


beceri, tutum ve
Bunların yanında aile eğitimine yönelik etkinlikler düzenleyen ve uygulayan
davranışları ;aile eğitim
çalışmalarını uygulama öğretmenler, sahip oldukları olumsuz inançların farkına vararak bunları daha
sürecini doğrudan işlevsel olanla değiştirmeleri gerekmektedir. Aşağıda yer alan Tablo 6.2.’de
etkilemektedir. öğretmenlerin sahip olabilecekleri olumsuz düşünceler ve bunların yerine
geliştirebilecekleri olumlu düşünceler sıralanmıştır.

115
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Tablo 6.2. Öğretmenlerin ailelere yönelik olumlu-olumsuz varsayımları

Olumsuz varsayım Olumlu varsayım


Ebeveynler anne-babalık rollerini Birçok ebeveyn daha iyi anne ve baba olmak
önemsemiyor. ister.
Öğretmen çocuğu kendi Birçok ebeveyn kendi çocuklarını herhangi
ebeveynlerinden daha iyi tanır. bir kişiden çok daha fazla tanır.
Öğretmen birçok konu üzerinde Bir grup ebeveyn bir eğitimciden çok daha
ebeveynden daha çok şey bilir. fazla çözüm üretebilir.
Ebeveyn olmanın gereği olarak anne- Yalnızca çok az anne ve baba çocuk
babalar çocuk gelişimi hakkında çok iyi gelişimini çok iyi bilir.
bilgileri vardır.
Öğretmen eğitimli olduğu için aileler Ebeveynler öğretmenin söylediklerini kendi
Değerlendirme
öğretmenin her söylediğine inanır. deneyimlerini düşünerek test ederler.
sürecinin amacı, aile
eğitimi katılım Anne babaların en büyük isteği Anne babaların en büyük isteği bilgiden
çalışmalarının sorularına cevap bulmaktır. önce destektir.
geliştirilmesi, gerekli Ebeveynler eleştirileri kabul edecek Anne babaların birçoğu eleştiriyi acı bulur
düzenlemelerin ve kadar olgundur. ve olumlu karşılamaz.
tedbirlerin alınarak
sürecin iyileştirilmesini Aile eğitim çalışmalarını yürüten öğretmenin olumlu varsayımlardan hareket
sağlamaktır. etmesi yaklaşım tarzını, kullandığı kelimeleri ve seçtiği yöntemleri olumlu yönde
etkileyecektir. Bu durum aile eğitimi etkinliklerinin başarıyla uygulanmasını
kolaylaştıracaktır.
Aile eğitim çalışmalarının uygulama sürecinin işleyişi sürekli kontrol
edilmelidir. Bunun için ilgili yöneticinin veya koordinatörün çalışmaları izlemesi,
gözlem yapması gerekmektedir. Bu sayede uygulamalar esnasında
karşılaşılabilecek olası sorunların önüne geçilerek gerekli iyileştirmeler ve
düzenlemeler yapılabilir.

Aile Eğitim Çalışmalarını Değerlendirme Süreci


Aile eğitim çalışmalarının değerlendirme süreci, planlanan ve uygulanan aile
eğitim çalışmalarının amacına ulaşma derecesinin belirlenmesidir. Aile eğitim
çalışmalarının sürdürülmesinde değerlendirme süreci büyük önem taşımaktadır.
Değerlendirme sürecinin asıl amacı, aile eğitimi katılım çalışmalarının
geliştirilmesi, gerekli düzenlemelerin ve tedbirlerin alınarak sürecin iyileştirilmesini
sağlamaktır. Aile eğitimi çalışmaları yürüten okullar, sürekli değerlendirmeler
yaparak değerlendirme sonuçlarına göre planlarına yön vermektedirler.
Değerlendirme sürecinde okul yönetimi ve öğretmenler aile eğitiminde amaçlarına
ulaşma durumlarını, neleri geliştirmeleri gerektiğini öğrenmeye çalışırken, aileler
yapılan çalışmaların sonuçları hakkında bilgi almaya çalışmaktadır. Bu açıdan
bakıldığında aile eğitimi çalışmalarını değerlendirme süreci, sonuçları herkesi
yakından ilgilendiren ve çok yönlü değerlendirmelerin yapıldığı bir süreçtir.
Aile eğitim çalışmalarının sonuçlarını özellikle ailelerin ve çocukların
özellikleri, eğitim etkinliklerinin içeriği ve uygulanışı, aile-öğretmen etkileşimi,
ailelerin etkinliklere katılma ve devam etme durumu ve kullanılan değerlendirme
ölçeklerin özellikleri etkilemektedir. Bu nedenle aile eğitim çalışmaları

116
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

değerlendirme sürecinde bu değişkenlerin etkisini göz önünde bulundurmak ve


kontrol etmek için ebeveynlerin ve öğretmenlerin değerlendirme sürecine
katılmasını sağlamak, uzun süreli veri toplamak, çalışmaları yakından gözlemlemek
gereklidir.
Değerlendirme sürecinde basit yöntemler kullanılabileceği gibi, çok
Eğitim çalışmalarının kapsamlı yöntemler de kullanılabilir. Okullarda sıklıkla kullanılan bazı
sonunda ailelerin değerlendirme yöntemleri şunlardır:
geribildirimlerini
almak amacıyla birkaç  Eğitim toplantıları sonunda yapılan değerlendirmeler: Toplantı veya
açık uçlu soru etkinlik sonunda katılımcı ailelere değerlendirme formu veya anketi
sorulacak olsa dahi dağıtılarak toplantı sırasında nasıl hissettikleri, faydalı bulup bulmadıkları,
bir değerlendirme toplantının zayıf yanlarını, geliştirilmesi gereken durumları, uygulayıcı
planı mutlaka hakkındaki görüşlerini ifade etmeleri istenebilir. Uygulanması kolay ve
yapılmalıdır. etkili olan bu tür değerlendirmeler, eğitimin ve uygulayıcının etkinliği
hakkında bilgi verirken, ebeveynlere görüşlerinin önemsendiği mesajını da
verir.
 Devam çizelgeleri: Aile eğitimi çalışmalarında katılımın yoğunluğunu ve
ebeveynlerin daha çok hangi etkinliklere katılmayı tercih ettiklerini tespit
etmede devam çizelgelerinden yararlanılmaktadır.
 Öz değerlendirme formları-yansıtıcı günlükler: Aile eğitimi çalışmalarında
yer alan öğretmenlerin uygulama sürecinde kendilerini değerlendirmeleri
sağlanır. Ayrıca deneyimlerini kayıt altına aldıkları yansıtıcı günlükler
sayesinde karşılaştıkları sorunlar ve ürettikleri çözümler ele alınarak aile
eğitim sürecini değerlendirmeleri sağlanmaktadır.
 Gözlem ve davranış değerlendirme formları: Aile eğitim çalışmalarıyla
hedeflenen amaçların gerçekleşmesine yönelik ailelerin tutum ve
davranışları, çocukla ilişkileri gözlemlenerek ebeveynlik becerilerinin
Aile eğitim gelişme derecesi tespit edilebilir. Bu amaçla geliştirilmeye çalışılan
çalışmalarının amacı, ebeveyn becerilerine yönelik gözlem formları kullanılabilir. Ayrıca anne-
aile yaşamını babalara ebeveynlik becerilerine yönelik davranış değerlendirme formları
güçlendirmek ve aile dağıtılarak katıldıkları aile eğitiminin kendilerine etkisi değerlendirilebilir.
eğitimine katılımı en üst
 Veli memnuniyet anketi: Velilerin okul uygulamaları hakkında olumlu-
seviyeye çıkarmaktır.
olumsuz görüşlerini, istek ve önerilerini tespit etmede kullanılabilir.
Aile eğitim çalışmalarının çok yönlü ve kapsamlı değerlendirilmesi her ne
kadar zor ve zahmetli görünse de basit ve etkili yöntemler farklı zaman
dilimlerinde kullanılarak ailelerden gerekli dönüt alınabilir. Bunun için eğitim
çalışmalarının sonunda ailelerin düşüncelerini ve geribildirimlerini almak amacıyla
birkaç açık uçlu soru sorulacak olsa dahi bir değerlendirme planı mutlaka
yapılmalıdır.

ÖRNEK ETKİNLİKLER
Aile eğitimi çalışmaları, okul öncesi kurumlarda uygulanan öğretim programı
dâhilinde zengin çeşide ve içeriğe sahip uygulamaların yapılabileceği bir alandır.
Aile eğitim çalışmalarının amacı, ailelerin tüm sorunlarına çözüm bulmaktan
ziyade okulun imkânları çerçevesinde hem aile yaşamını güçlendirerek hem de

117
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

okulun koşullarını düzenleyerek aile eğitimine katılımı mümkün olan en üst


seviyeye çıkarmaktır.
Aşağıda Tablo 6.3’te aile eğitimine yönelik örnek etkinlikler verilerek ve
hangi katılım alanında gerçekleştirildiği gösterilmiştir. Verilen etkinlik örneklerin
çocuk, program, öğretmen açısından birçok yararı olabileceği gibi burada sadece
ailelere olan katkısı üzerinde durulmuştur.
Tablo 6.3. Örnek aile eğitimi çalışmaları

Etkinlik Örneği Katılım Alanı


Veli sınıfa gelerek mesleğini tanıtır. O Sınıf içi eğitim etkinliği olan çalışmada aile
meslekle ilgili bir drama yapılabilir. bilgi kaynağı olarak katılım sağlamıştır.
Çalışmada ebeveynlerin iletişim becerileri
gelişmektedir.
Mevsim meyvelerinden bahsedilir ve Sınıf içi eğitim etkinliği olan çalışmada aile,
çocukların yardımı ile meyve salatası öğretici olarak katılım sağlamıştır.
yapılır. Çalışmada ebeveynlerin çocuğunun
eğitimini destekleme becerileri
gelişmektedir.
Veliler ve çocuklarıyla birlikte ‘ailem beni Ailelerin bilgi kaynağı olarak katılım
ne kadar tanıyor?’ etkinliği yapılır. sağladığı bu etkinlikte velilerden çocukları
hakkında bilgi alınır ve çocukların
yanıtlarıyla karşılaştırılır. Çalışmada
velilerin ebeveyn olma becerileri güçlenir.
Velilerle birlikte ağaç dikme kampanyası Velilerin toplumsal iş birliği alanında
yapılır. katılım sağladığı bu etkinlikte ailelerin
çocuklarıyla birlikte sosyal sorumluluk
farkındalıkları artırılır.
Veli sınıfta çocukların yardımı ile yoğurt Öğretici olarak katılım sağlayan velilere
yapar ve çocuklarla birlikte yer, aynı evdeki rutin işlerin birer öğrenme
zamanda bu bir deneydir. yaşantısına nasıl dönüşebileceği
konusunda becerileri geliştirilir.
Veliler evde çocuklarıyla birlikte fasulye Velinin okuldaki öğrenmeleri evde
yetiştirme deney günlüğü tutar. çocuğunun öğretmeni olarak nasıl
destekleyeceği konusunda becerileri
geliştirilir.
Veliler, çocuklara iyi davranış Ailelerin öğrenen olarak katıldıkları
kazandırmanın yollarını öğrenir. etkinlikte çocuklara iyi davranış
kazandırmanın somut ve pratik yolları
anlatılarak ebeveyn becerileri geliştirilir.
Aileler, evde çocuklarıyla Ailelerin öğrenen olarak katıldıkları
oynayabilecekleri oyunları öğrenir. etkinlikte çocuklarıyla olan ilişkileri,
iletişim becerileri gelişirken aile yaşamı
güçlenmiş olur.
Aileler, evde çocuklarıyla sohbet etme Ailelerin öğrenen olarak katıldıkları grup
yöntemleri öğrenirler. etkinliğinde çocuklarına sorabilecekleri
eğlenceli, düşündürücü soru türlerini ve
soru sorma tekniklerini öğrenerek iletişim
becerileri geliştirilir.

Sınıf İçi Eğitim Etkinliği


Bu bölümde bir sınıf içi eğitim etkinliği olarak ‘Sınıfta Yoğurt Yapma Deneyi’
örneği Tablo 6.4’te açıklanmıştır.

118
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

Tablo 6.4. Örnek Aile Katılım Etkinliği

Aile Katılım Etkinliği Planı


Etkinliğin Adı Yoğurt Nasıl Yapılır? Etkinliğin Seviyesi: 60-72 ay çocuk
Tarih .../…/2019 Süre: 30 dakika
Etkinliğin Amacı Çocukların gelişimini desteklemede ebeveynlerin eğitimci
rol oynamasını sağlayarak annelerin ebeveynlik becerilerini
geliştirmek
Etkinliğin Veli  Günlük işlerin çocuk için öğrenme yaşantısına nasıl
Kazanımları dönüştüğünü fark eder.
 Çocuğun nasıl öğrendiğini gözlemler.

 Çocukla iletişimde soru sormanın önemini fark


eder.
Etkinliğin Öğrenci Bilişsel Gelişim: Sosyal ve Duygusal Gelişim:
Kazanımları Nesne/durum/olaya Bir olay veya durumla ilgili
dikkatini verir. olumlu/olumsuz duygularını uygun
Algıladıklarını hatırlar. yollarla gösterir.
Dil Gelişimi: Öz-Bakım becerileri:
Sözcük dağarcığını Yeterli ve dengeli beslenir.
geliştirir.

Araç-Gereç Cam kavanozlar, süt, yoğurt mayası, boş koli kutusu


Sözcük-Kavram Maya, mayalamak
Katılımcı Veliler Bu konuda gereksinimi olan velilerin isimleri yazılır.
Etkinliğin  Etkinlikte yer alacak velilere gerekli bilgiler ve
Aşamaları uygulama süreci hakkında bilgi verilir, uygulama
kartları dağıtılır.
 Etkinliğin yapılacağı hafta her öğrencinin etiketli
kavanoz getirmeleri sağlanarak sınıfta hazır tutulur.
 Etkinliğin yapılacağı gün sınıfa kaynamaya hazır süt
getirilir.
 Sütün pişirileceği yer hazırlanır, gerekli güvenlik
tedbirleri hazırlanır.
 Velilerin sütü pişirmesi, kavanozlara paylaştırmaları
ve öğrencilerle birlikte mayalamaları sağlanır.
 Mayalanmış yoğurtlar açılır ve öğrencilerin tadına
bakması sağlanır.
Etkinliğin  Etkinliğe başlamadan önce öğrencilerin dikkatini
Uygulanması çekmek ve ön bilgilerini harekete geçirecek sorular
sorulur.

 Etkinliğin aşamaları öğrencilerle paylaşılır. Her bir


aşamayla ilgili sorular yöneltilerek durumlar
arasında ilişki kurmaları sağlanır.

119
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

 Öğrencilerin gerektiği yerlerde etkinliğe katılımı


sağlanır.

Etkinliğin Çocuklara aşağıdaki sorular sorularak kazanımlara ulaşma


Değerlendirilmesi dereceleri tespit edilir.
 Ayran neden yapılır?
 Yoğurt nasıl yapılır?
 Yoğurt mayalamak için nelere ihtiyaç vardır?
 Yoğurdun faydası nelerdir?
Aile Katılımının Ailelere aşağıdaki sorular sorularak aile eğitim çalışmasının
Değerlendirilmesi amaçlarına ulaşma derecesi belirlenir ve katılım
değerlendirme anketi uygulanır.
 Etkinlik boyunca neler hissettiniz?

 Çocuklarda öğrenme nasıl gerçekleşti?

 Etkinliğin içeriği nasıl zenginleştirilebilir?

• Siz de aile-çocuk ilişkisini güçlendirmek amacıyla anne-


Bireysel Etkinlik

babaların evde çocuklarıyla birlikte oynayabilecekleri


oyunlar hakkında bir öğrenen aile eğitimi etkinliği
planlayınız.

120
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

• AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINI PLANLAMA, UYGULAMA ve


DEĞERLENDİRME
•Her okulun içinde bulunduğu sosyo-kültürel yapı birbirinden farklı olduğu
için aile eğitim çalışmaları da okulun içinde bulunduğu ortama göre
farklılaşmaktadır. Anne-babalara bilgi ve anlayış kazandıracak yaşantıları
planlamak, aile eğitim çalışmalarının uygulanmasını kolaylaştıracak, aile
Özet
eğitim sürecinin daha etkili olmasını sağlayacaktır. Yapılan uygulama
çalışmalarının değerlendirilmesi, yaşanan sorunların tespiti daha sonra
uygulanacak aile eğitimi çalışmalarının planlanmasında katkı sağlayacaktır.
Bu bağlamda aile eğitimi çalışmalarını planlama, uygulama ve
değerlendirme süreçlerinin doğru ve sağlıklı işletilmesi aile eğitim
çalışmalarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
•Aile Eğitim Çalışmalarını Planlama Süreci
•Aile eğitim çalışmalarını planlama süreci, aile eğitiminin amaçlarının
gerçekleştirilmesine yönelik yapılacak işlerin ve yöntemlerin belirlenmesidir.
Planlama sürecinde aile eğitiminde yapılacak katılım etkinliklerine karar
verilerek uygulanacak yöntemler belirlenir. Aile eğitim çalışmaları
planlanırken özellikle ‘neleri, nasıl, nerede, ne zaman, ne maliyetle
yapılacak?’ sorularına yanıt aranmaktadır. Buna göre aile eğitim çalışmaları
planlanırken aile eğitim çalışmalarının hedefleri, aile katılım alanları, uygun
etkinlikler, kullanılacak yöntem-teknik, araç ve gereçler ve yapılacak
çalışmalar için uygun takvim belirlenir. Aile eğitim çalışmaları planlama
süreci, hazırlık ve plan metninin oluşturulması aşamalarından oluşur.
•Hazırlık aşaması
•Aile eğitimi çalışmalarına yönelik hedeflerin belirlenmesi ve gerekli
planlamanın yapılması hazırlık aşamasında yapılacak çalışmalara bağlıdır.
Hazırlık aşamasında ailelerin katılım tercihleri, ihtiyaçları, aile-çocuk bilgileri,
daha önceki çalışmaların değerlendirmeleri kullanılarak aile eğitiminin
hedefleri, katılım alanı, katılım etkinliklerinin türü belirlenir. Okul ortamının
aile eğitimi için elverişli hale getirilir. Aile eğitiminde yer alacak eğitimcilerin
yapılacak aile eğitimi çalışmaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışa sahip
olması için yetiştirilmesi ve hazır hale gelmesi sağlanır. Ayrıca aile eğitim
çalışmalarını düzenleyecek ve yönetecek bir koordinatör belirlenerek ailelere
aile eğitimi hakkında bilgi verilir ve iletişim kanalları kurulur.
•Plan metninin oluşturulması
•Aile eğitimi çalışmalarının planlama sürecinde yer alan işlem basamaklarına
ilişkin yapılacakların yazılı bir çerçevede ele alınması amacıyla plan metni
oluşturulur. Yıllık aile eğitim planı ve bu plana bağlı olarak eğitimcilerin
uygulayacakları aile eğitimi katılım etkinlik planları sürecin işletilmesinde
büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle yazılı plan metninin herkes tarafından
okunur, anlaşılır, yalın-net, uygulanabilir olması beklenir.
•Aile Eğitim Çalışmalarını Uygulama Süreci
•Aile eğitimi çalışmaları uygulama süreci, yapılan plandan hareketle aile
eğitim etkinliklerinin gerçekleştirildiği süreçtir. Daha çok yüz yüze eğitim
modelinin uygulandığı ailelerin aktif katılımını gerektiren aile eğitim
çalışmaları, okullarda eğitim, iletişim, bilgi sağlama, okulu destekleme ve
toplumsal iş birliği etkinlikleri şeklinde uygulanmaktadır. Uygulama
sürecinde aileler ve çalışanlar örgütlenir, güdülenir, koordinasyonları
sağlanır, kurulan iletişim kanalları çalıştırılır, çalışmaların etkili bir şekilde
uygulanması sağlanır ve yapılan uygulamalar kontrol edilir.

121
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

•Aile Eğitim Çalışmalarını Değerlendirme Süreci


•Aile eğitim çalışmalarının değerlendirme süreci, planlanan ve uygulanan aile
eğitim çalışmalarının amacına ulaşma derecesinin belirlenmesidir.
Değerlendirme sürecinin asıl amacı, aile eğitimi katılım çalışmalarının
Özet (devamı)
geliştirilmesi, gerekli düzenlemelerin ve tedbirlerin alınarak sürecin
iyileştirilmesini sağlamaktır. Değerlendirme sürecinde okul yönetimi ve
öğretmenler aile eğitiminde amaçlarına ulaşma durumlarını, neleri
geliştirmeleri gerektiğini öğrenmeye çalışırken, aileler yapılan çalışmaların
sonuçları hakkında bilgi almaya çalışmaktadır. Eğitim çalışmaları sonunda
yapılan değerlendirmeler, velilerin çalışmalara katılımını gösteren devam
çizelgeleri, öz değerlendirme formları, yansıtıcı günlükler, gözlem, davranış
değerlendirme formları, veli memnuniyet anketleri değerlendirme sürecinde
sıklıkla kullanılmaktadır.
•ÖRNEK ETKİNLİKLER
•Aile eğitimi çalışmaları, okul öncesi kurumlarda uygulanan öğretim programı
dâhilinde zengin çeşide ve içeriğe sahip uygulamaların yapılabileceği bir
alandır. Aile eğitim çalışmalarının amacı, ailelerin tüm sorunlarına çözüm
bulmaktan ziyade okulun imkânları çerçevesinde hem aile yaşamını
güçlendirerek hem de okulun koşullarını düzenleyerek aile eğitimine katılımı
mümkün olan en üst seviyeye çıkarmaktır. Buna göre aile eğitim çalışmaları
kapsamında veli sınıfa gelerek mesleğini tanıtabilir, hikâye okuyabilir,
çocukken oynadığı oyunları anlatabilir, enstrüman çalabilir. Velilere evde
çocuklarıyla oynayabilecekleri oyunlar, sohbet etmede kullanabilecekleri
soru sorma tekniği hakkında eğitimler verilebilir. Velilerle toplumsal iş birliği
kapsamında ağaç dikme kampanyası yapılabilir, yaşlılar ziyaret edilebilir.
Çocuğun evdeki öğrenmelerini desteklemek amacıyla velilerle deney
günlükleri tutma, birlikte materyal hazırlama gibi aile eğitim çalışmaları
yapılabilir.

122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki işlem basamaklarından hangisi aile eğitim çalışmalarının
uygulama sürecine aittir?
a) Hedef listesini belirlemek
b) Aile eğitimi katılım alanlarını belirlemek
c) Ailelerin eğitim gereksinimlerini araştırmak
d) Öğretmenleri ve aileleri çalışmalara yöneltmek
e) Çalışma takvimi oluşturmak

2. Aşağıdaki çalışmalardan hangisi aile eğitim çalışmalarını planlama


sürecinde gerçekleşir?
a) Öğretmenleri ve aileleri güdülemek
b) İletişim kanallarını kullanmak
c) Çalışmaların vaktinde yapılmasını sağlamak
d) Çalışmaların sonuçlarını incelemek
e) Ebeveynlerin aile eğitimine katılım tercihlerini belirlemek

3. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitim çalışmalarının değerlendirme


amaçlarından biri değildir?
a) Yapılan çalışmaların etki düzeyini belirlemek
b) Yapılan çalışmaları geliştirmek, iyileştirmek
c) Yapılan plandan hareketle çalışmaları uygulamak
d) Velilere geri bildirimde bulunmak
e) Aile eğitimi amaçlarına ulaşma düzeyini belirlemek

4. Aile eğitim çalışmalarında uygulayıcı olan öğretmenin aşağıdakilerden


hangisini yapması beklenmez?
a) Eğitim toplantılarında sürekli görüş belirtir.
b) Ailelere rehberlik eder.
c) Empati kurar.
d) Ailelere karşı duyarlı tepki verir.
e) Ailelere karşı herkesi kabul eden bir tutum sergiler.

5. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitim çalışmalarını planlama ve uygulama


sürecinde eğitimcilerin göz önünde bulundurması gereken hususlardan
biri değildir?
a) Okulun sosyokültürel çevresi
b) Aile eğitimine katılan yetişkinlerin bireysel farklılıkları
c) Ailelere farklı yaşantılar sunan öğrenme ortamları hazırlamak
d) Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerle daha çok ilgilenmek
e) Aile eğitiminde daha çok uygulamalı etkinliklere yer vermek

123
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

6. Aşağıdaki formlardan hangisi aile eğitimi çalışmaları değerlendirilirken


kullanılmaktadır?
a) Aile katılım tercih formu
b) Aile eğitimi çalışmaları gözlem formu
c) Aile tanıma formu
d) Aile eğitimi ihtiyaç belirleme formu
e) Çocuk tanıma formu

7. Aile eğitim çalışmaları için en uygun çalışma düzeni oluşturmak, uygulama


sürecinin hangi işlem basamağını ifade etmektedir?
a) İletişim kanallarını kurma
b) Koordinasyonu sağlama
c) Aile eğitimi çalışmalarını örgütleme
d) Aile eğitim çalışmalarını planlama
e) Çalışanları ve ebeveynleri etkileme

8. Velilere çocuklarıyla iletişim becerilerini geliştirmek amacıyla soru sorma


tekniği hakkında eğitim verilmesi, aşağıdaki aile eğitimi katılım
alanlarından hangisine yönelik örnek bir etkinliktir?
a) Öğretici aile eğitimi
b) Öğrenen aile eğitimi
c) Gönüllü aile eğitimi
d) Toplumsal iş birliği
e) Karar almada aile eğitimi

9. Aşağıdaki örnek etkinliklerden hangisi, ailelerin çocuğun evdeki


öğrenmelerini desteklemek amacıyla gerçekleştirilmiştir?
a) Velinin sınıfa gelerek hikâye okuması
b) Velilerin öğrencilerle birlikte okul bahçesini yeşillendirmesi
c) Velinin sınıfta mesleğini tanıtması
d) Velinin çocuğuyla birlikte evde bitki yetiştirmesi
e) Velinin çocuğa iyi davranış kazandırma yöntemlerini öğrenmesi

10. Aşağıdaki varsayımlardan hangisiyle hareket edilmesi hâlinde öğretmenin


ailelere yönelik tutum ve davranışları olumsuz yönde etkilenir?
a) Öğretmen çocuğu kendi ebeveynlerinden daha iyi tanır.
b) Birçok ebeveyn daha iyi anne ve baba olmak ister.
c) Anne babaların en büyük isteği bilgiden önce destektir.
d) Anne babaların birçoğu eleştiriyi acı bulur ve olumlu karşılamaz.
e) Ebeveynler söylenenleri kendi deneyimlerini düşünerek test ederler.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.e, 3.c, 4.a, 5.d, 6.b, 7.c, 8.b, 9.d, 10.a

124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anne Çocuk Eğitim Vakfı /AÇEV (2019). Aile katılımı. 01.07.2019 tarihinde
https://www.acevokuloncesi.org/ogrenme-ortami/aile-katilimi adresinden
erişildi.
Ersay, E. (2010). Aile eğitim programlarının planlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi. Z.Fulya Temel (Ed.), Aile eğitimi ve erken çocukluk
eğitiminde aile katılım çalışmaları içinde (s.274-325). Ankara: Anı Yayıncılık
Epstein, J.L. (2011, July). Family and community engagement. 9th meeting of the
OECD Network on Early Childhood Education and Care, For Official Use
EDU/EDPC/ECEC/RD, France, Paris.
Güneş, H. (2016). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem Akademi.
M.E.B. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü (2013). Okul Öncesi Eğitim Programı.
28.06.2019 tarihinde http://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/ooproram.
pdf adresinden erişildi.
Şahin, F.T. ve Özyürek, A.(2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile katılımı.
İstanbul: Morpa Yayınları.
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2018). Aile Eğitim Programı -Aile
eğitim programı üzerine notlar. 28.06.2019 tarihinde
http://www.aep.gov.tr/wp-content/uploads/2013/03/aep-uzerine-
notlar.pdf adresinden erişildi.
Yiğit, B. ve Bayrakdar, M. ( 2006). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.

125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK
DOSYASI

• Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası


İÇİNDEKİLER

• Aile Eğitimi Etkinliklerinde


Kullanılan Yöntem ve
Teknikler
• Aile Eğitimi Etkinlik AİLE EĞİTİMİ
Dosyasındaki İletişim Araçları
ve Özellikleri Doç. Dr. Oğuzhan
• Aile Eğitimi Etkinlik Dosyasına SEVİM
Yönelik Değerlendirme

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile eğitimi etkinlik dosyasının işlevini
HEDEFLER

kavrayabilecek,
•Aile eğitimi etkinliklerinde kullanılan
yöntem ve teknikleri öğrenebilecek,
•Aile eğitimi etkinlik dosyasındaki
iletişim araçları hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
7
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Rol oynama

Konuşan resimler

Akvaryum

İstasyon

Balık kılçığı

Kartopu
Kullanılan Yöntem ve
Teknikler
Beyin fırtınası

Ağaç diyagramı

Yoklama kâğıtları
AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK DOSYASI

Konuşma halkası

Kavram haritası

Sıcak sandalye

İnrernet

Duyuru panoları

Haber mektupları

Kitapçıklar

Okul ziyaretleri

Portfolyo dosyaları
İletişim Araçları ve
Özellikleri
Toplantılar

Yazışmalar

Bülten

Geliş gidiş zamanları

Dilek kutuları

Fotoğraflar

127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

GİRİŞ
Sevgili öğrenciler;
Teknoloji ve bilgi çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında toplumun
varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi, aile temelinde bireysel gelişimin yeni
nesil ihtiyaçlara ne kadar cevap verebildiğine bağlıdır. Bu nedenle günümüzde
bireysel eğitim kadar aile eğitimi de önemli bir konu hâline gelmektedir.
Aile bireyin düşünce dünyasıdır. Çağımızda bireysel ihtiyaçlara göre eğitim
ön plana çıkarken bu ihtiyaçlar doğrultusunda ailenin etkisi de gittikçe
artmaktadır. Çünkü bireyin öğrenme ve gelişme koşullarının önemli bir kısmı
aileye bağlıdır.
Bireysel ve toplumsal gelişimin ana unsurlarından biri olan aile, anne baba
ve çocuklardan oluşan maddi manevi sosyal bir kurumdur. Aile, birey ile toplum
arasında köprü görevi görmektedir. Aile, kişinin beslenme, bakım, sevgi, duygusal
ve psikolojik gelişimini, kültürel değerlerini edinmesini ve sağlıklı bir ruh hâline
sahip olmasını sağlayan ilk ortamdır. Aile, bireyler arasındaki ilişkileri psikososyal
Aile eğitimi yönden geliştirme rolünü üstlenmenin yanı sıra bireyin kendine güvenmesini,
programlarıyla anne sosyal kimlik ve roller edinmesini de sağlamaktadır.
babalara, çocuk
yetiştirme ve gelişimini Geçmişten günümüze önemini kaybetmeyen sosyal bir kurum olan ailenin,
sağlıklı bir şekilde bilgi çağındaki gelişmelere bağlı olarak bazı görevlerini yerine getirmede sorunlar
sürdürme konularında yaşadığı görülmektedir. Bunun temel nedeni bilgi ve teknolojinin sürekli ve kısa
destek verilmektedir. süre içerisinde hızla değişmesi ve insanların bu hıza ayak uyduramamasıdır. Bilgi
ve teknolojideki bu hızlı değişmeler, çağın taleplerine cevap verebilen aile
eğitimini bir ihtiyaç hâline getirmiştir.
Aile eğitimi, çağın ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilmiş eğitim programları
aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu aile eğitimi programlarıyla anne babalara,
çocuk yetiştirme ve gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürme konularında destek
verilmektedir. Dünyanın hızlı bir şekilde değişmesi, anne babaların eğitim
ihtiyaçlarının çeşitlenmesine yol açmıştır. Bu bağlamda aile eğitiminin birincil
görevi; çocukların sosyal, bilişsel, duygusal ve ruhsal olarak gelişmelerinin her
aşamasında ailenin gereken çağdaş bilgi ve becerilerle donanmasını sağlamaktır.
Aile eğitiminin diğer bir önemli görevi ise yakın çevre, okul ve diğer toplumsal
kurumlar gibi çocuk gelişimi üzerinde etkili olan paydaşlarla ortak hedefler
geliştirilmesi konusunda aileyi aktif rol alması için teşvik etmektir.
Aile eğitimi yalnızca anne babayı kapsamamakta, aynı zamanda ailenin
bütün bireylerinin eğitimini de içine almaktadır. Anne babalar kendi
sorumluluklarının bilincine vararak eksik oldukları konuları da bu eğitimler
sayesinde tamamlamaya çalışmaktadırlar. Ailenin diğer fertleri ise aile eğitimlerine
katılarak kendi konum ve yaşlarına göre sorumluluklar almaktadırlar. Diğer eğitim
kurumlarında olduğu gibi aile eğitiminde de bir program, bu programın amaçları
ve kazanımları bulunmaktadır.

128
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Bu tanımsal çerçeveden hareketle aile eğitiminin hedefleri şu şekilde sıralanabilir


(Alpaydın, 2011):
 Ailenin yaşantı kalitesini artırmak,
 Aile fertlerinin ruhsal sağlıklarını desteklemek ve güçlendirmek,
 Aile üyelerinin yaşam boyu öğrenme becerilerini geliştirmek,
 Aileyi oluşturan bireylerin zamanla değişen toplumsal ilgilere, rollere ve
görevlere uyum sağlamalarını kolaylaştırmak,
 Bireylerin aile içerisinde üstlendikleri rollerle ilgili bilgi ve yeteneklerini
Aile eğitimi, çocuklara
geliştirmek,
daha faydalı olma ve
onların gelecekleri için  Aile fertlerini bilgi ve tecrübelerini kullanabilmeleri konusunda
daha sistemli hedefler cesaretlendirmek,
belirlemede  Aile bireylerinin birbirlerine bağlılıklarını olumlu yönde geliştirmek.
ebeveynlere yol Aile eğitimi, çocuklara daha faydalı olma ve onların gelecekleri için daha
gösterici bir nitelik arz sistemli hedefler belirlemede anne babalara yol gösterici bir nitelik arz
etmektedir.
etmektedir. Ural (2013)’a göre aile/anne baba eğitimi olarak kullanılan terimden
genel olarak kastedilen; anne babalara veya bu rollerden birini üstlenen
yetişkinlere çocuk veya çocuklarıyla birlikte iyi bir yaşam sürdürmeleri için daha
bilgili, ilgili, sorumluluk sahibi, mutlu, sağlıklı aileler olmak üzere bilgi vermeyi,
bunun için gerekli becerileri kazanmaları için yol göstermeyi, rehberlik etmeyi
içeren çeşitli eğitim programlarıdır. Bu tanımla paralel olarak Brillinger ve
Brundage (1989), aile eğitimini bir “halk hareketi” olarak tanımlamışlar ve ailenin
ve aileye yönelik hazırlanan aile eğitimlerinin toplumdan kopmadan, topluma yol
gösterici olması gerektiğine dikkat çekmişlerdir (Akt. Ural, 2013)

AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK DOSYASI


Çocuğun hem bilişsel hem de duygusal olarak gelişiminde anne baların rolü
büyüktür. Çocuk gelişimi konusunda bilinçli anne babalar, üzerlerine düşen
sorumlulukları yerine getirerek çocuğun hayata sağlıklı bir şekilde hazırlanmasını
sağlarlar. Bu konuda anne babanın bilinçlendirilmesinde ise eğitim kurumlarının
etkisi çok büyüktür. İster özel ister resmî olsun, eğitim kurumlarında görev yapan
eğitmenler/öğretmenler ile ailenin, çocuğun gelişimi konusunda iş birliği içerisinde
olmaları gerekir.
Aile eğitimi ister ebeveynlik becerilerine yönelik olsun, isterse ailenin sağlık,
okuryazarlık gibi yönlerden eğitimini kapsayacak şekilde daha genel olarak ifade
edilsin, buradaki ortak nokta ailenin değişim ve gelişimine yönelik planlı ve sistemli
bir süreç olmasıdır. Planlı ve sistemli hazırlanan bu süreçte eğitimci ve
katılımcıların sürece katılımları, eğitim yöntem ve teknikleri, eğitimde kullanılan
araç, gereç ve materyaller, zaman, ipucu, dönüt pekiştireç gibi birçok değişken ele
alınır. Anne babaların sürece aktif olarak katılmalarını sağlayan etken ise
öğretmenlerin konuya yönelik ilgi ve anlayışlarıdır. Bunun için liderlik, iletişim,
eğitim konusuna hâkimiyet, görünüş gibi birçok açıdan eğiticiler hazırlanmalıdır.
Bunun için de öğretmenlerin yalnızca özel eğitim müfredatları bağlamında değil,
aile eğitimi konusunda da yetiştirilmesini sağlayacak eğitim programları
hazırlanmalıdır.

129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Aile eğitim etkinlik dosyası, aile eğitiminin kazanım ve amaçları


doğrultusunda bu eğitimin programının aşamalarını gösteren ve neyin, ne zaman,
nerede, nasıl, kimlerle ve hangi kazanımdan sonra verilmesi gerektiğini içeren bir
yönergedir. Aile eğitimi programlarında yer alan kazanım ve amaçların kalıcı olarak
öğrenilmesi/edinilmesi için aile eğitimcileri tarafından programlar hazırlanmakta
ve bu programlar çerçevesinde etkinlikler düzenlenmektir. Programdaki
kazanımlar, amaçlar ve etkinlikler aile eğitiminin ilke ve yöntemlerine göre
hazırlanmış bir etkinlik dosyasıdır. Aile eğitimi etkinlik dosyasında aşağıdaki
hususlara dikkat edilmelidir:
 Aile eğitimi etkinlik dosyası hazırlanmadan önce ailelerin eğitim ihtiyacını
belirlenmeye yönelik adımlar belirlenmeli,
 Aile eğitimi etkinlik dosyasının hazırlanmasındaki amaç ve kazanımlar
belirlenmeli ve bu doğrultuda etkinlik örneklerine yer verilmeli,
 Aile eğitimi etkinlik dosyasında ailelerin durumuna göre uygun
Aile eğitim etkinlik etkinliklerin neler olduğu sınıflandırılmalı,
dosyası, aile eğitiminin  Aile eğitimi etkinlik dosyasında etkinliklerle ilgili bir program/izlence
kazanımları
olmalı,
doğrultusunda bu
eğitimin programının  Aile eğitimi seminerlerinde aile eğitimi uzmanlarının/eğitmenlerinin neler
aşamalarını gösteren ve yapmaları gerektiği adım adım açıklanmalı,
nasıl verilmesi  Aile eğitimi etkinlik dosyasındaki faaliyetlerin ne zaman ve nasıl
gerektiğini içeren bir uygulanacağıyla ilgili bilgiler verilmeli.
yönergedir. Aile eğitimi etkinliklerinden sonra yapılan etkinlikler aile eğitimi etkinlik
dosyası bağlamında raporlaştırılmalıdır.

Aile Eğitimi Etkinliklerinde Kullanılan Yöntem ve Teknikler


Aile eğitimi etkinlikleri teorik ve uygulama olmak üzere iki temel başlığa
ayrılmaktadır. Teorik kısımda eğitim programlarının hangi yaklaşım bağlamında
hazırlanacağı üzerinde durulurken uygulama kısmında, dikkate alınan teori
bağlamında hazırlanan aile eğitimi etkinliklerinin nasıl uygulanacağı konusu ele
alınmaktadır. Bu etkinlikler farklı yöntem ve tekniklere başvurularak
gerçekleştirilmektedir. Eğitimlerde kullanılan yöntem ve teknikler aile eğitimi
etkinlik dosyasının ana bölümünü oluşturmaktadır. Çünkü aile eğitimi programının
genel çerçevesi aile eğitimi etkinlik dosyasında belirlenen yöntem ve teknikler
bağlamında şekillenmektedir.
Aile eğitimi etkinliklerinde pek çok yöntem ve teknik kullanılmaktadır.
Bunlar; rol oynama, konuşan resimler, akvaryum, istasyon, balık kılçığı, kartopu,
beyin fırtınası, ağaç diyagramı, yoklama kâğıtları, konuşma halkası, kavram
haritası, sıcak sandalye gibi yöntem ve tekniklerden oluşmaktadır.

Rol oynama
Rol oynama, grup içerisinde, insanlar arasındaki ilişkinin bir benzeri
yaratılmaya çalışılarak öğrenme ortamının sağlanmasıdır. Rol oynama
yönteminde bir konu, problem, fikir ya da durum bir grup karşısında
canlandırılmaktır. Grup üyeleri sadece tartışmak ya da dinlemek yerine olayın nasıl

130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

oluştuğunu izleyerek konunun ayrıntısına inerler. Rol oynama özellikle bir sorunu
ortaya koymak veya grup üyelerinin bir duruma karşı duyarlılığını artırmak
amacıyla kullanılabilmektedir. Rol oynama tekniğinin etkili olabilmesi için grup
üyelerinin birbirlerini tanıdıktan sonra kullanılması gerekir (Küçükahmet, 2002;
Çekmecelioğlu, 2010).

Konuşan resimler
Yaratıcı öğrenme etkinlikleri kapsamında ve görsel algıyı temel alan bu
yöntemde grubun resim ya da karikatürler üzerinde düşünce üretmeleri ve sorun
çözmeleri hedeflenmektedir. Bu teknik uygulanmadan önce eğitimcinin konu veya
tartışılmasını istediği durumla ilgili resim, karikatür ya da görsel materyalleri
önceden hazırlaması gerekir. Eğitimci/ eğitmen hazırladığı materyalleri grup
üyelerine birer birer dağıtır ve grup üyeleri doğru veya yanlışları tartışırlar (Erginer,
2004).

Akvaryum
Rol oynama tekniğinin Akvaryum tekniğinde amaç, grup üyelerinin görüşlerini almaktır. Eğitimci/
etkili olabilmesi için eğitmen, tekniği uygularken eğitim ortamının uygun bir yerine çember çizip
grup üyelerinin
çemberin içerisine sandalye koymaktadır. Gönüllü bir grup üyesi çemberin
birbirlerini tanıdıktan
sonra kullanılması içerisindeki sandalyeye oturarak konu hakkında görüş ve düşüncelerini ifade
gerekir. etmelidir. Diğer grup üyeleri çemberin dışında not alarak konuşmacıyı
dinlemelidirler. Eğitimci/ eğitmen akvaryum tekniğinde tartışmayı yapılandırmak
ve sürdürmek amacıyla önceden soru listesi hazırlamalıdır. Konuşacak kişiler bu
liste doğrultusunda konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini anlatabilmektedirler.
Grubun her üyesine konuşma fırsatı verildikten sonra gruba tartışmanın özeti
yapılmalıdır. Akvaryum tekniğinde gruplar kendi içerisinde bölünerek daha küçük
tartışma grupları oluşturabilir. Gruplar 15 ile 20 dakika arasında tartışmalı ve
grubun başkanı/ temsilcisi grubun fikirlerini diğer gruplara açıklamalıdır (Güven,
2011).

İstasyon
İstasyon tekniği, grup üyelerinin uygulamanın her aşamasında, bir önceki
grubun yaptığı uygulamaya katkı sunarak bunu bir adım ileri götürmeyi, böylece
her durakta yarım kalan işi tamamlamayı amaçlayan bir yöntemdir. İstasyon
yönteminde üç ayrı masa bulunmakta ve masalar istasyon olarak
adlandırılmaktadır. Bu istasyonlar, “öykü”, “afiş”, ve “slogan” şeklinde
gruplandırılmaktadır. Yöntem uygulanmadan önce grupların hangi konu
üzerlerinde çalışacakları ve istasyon şefleri belirlenmelidir. İstasyon şefleri
bulundukları istasyondaki çalışmaları gözlemektedirler. Çalışmanın her
aşamasında 10 dakika süre verilmektedir. İlk 10 dakikalık sürede çalışma
başlatılmaktadır. İkinci 10 dakikalık sürede grupların yer değiştirmeleri istenerek
diğer istasyondaki çalışmaya devam etmeleri beklenir. Üçüncü 10 dakikalık sürede
gruplar tekrar yer değiştirerek diğer grubun çalışmasını tamamlamaktadırlar.
Çalışma sonunda ortaya çıkan ürün üzerinde tartışma yapılmaktadır (Gözütok,
2006).

131
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Balık kılçığı
Bu teknikle sorunların analitik bir yaklaşımla göz önüne serilmesi ve bu
doğrultuda fikir üretilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem uygulanırken öncelikle bir
sorun belirlenir ve sorunu ortaya çıkaracak nedenler kareler içerisine yazılarak ana
gövdeye bağlanmaktadır. Alt kılçıklarda sorunun çözümü için seçenekler
üretilmektedir. Uygulama sırasında beyin fırtınası tekniğinin kullanılması, sorunun
çözümü için farklı seçeneklerin artmasını ve uygulamayı daha nitelikli hâle
getirmeyi sağlar. Balık kılçığı yöntemi, grup üyelerinin sorun çözme ve yaratıcılık
becerilerini geliştirmekle birlikte sınıflandırma, gruplandırma, ögelere ayırma ve
kavramsal becerilerin gelişmesine de katkı sağlamaktadır (Küçükler, 2002; Enginer
2004).

Balık kılçığı,
katılımcıların sorun
çözme ve yaratıcılık
becerilerini
geliştirmekle birlikte
sınıflandırma,
gruplandırma, ögelere
ayırma ve kavramsal
becerilerin gelişmesine Şekil 7.1. Balık Kılçığı Diyagramı
yardımcı olur.
Kartopu
Çalışma sürecinde bir konu hakkında sonuca ulaşmak ve uzlaşmaya varmak
amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Kartopu tekniğinde grup lideri tarafından konu
belirlenerek katılımcıların tek başlarına düşünmeleri ve görüşlerini bir kâğıda
yazmaları sağlanmaktadır. Görüşlerin yazılımı tamamlanınca katılımcılar ikili
gruplara ayrılarak yazdıkları düşünceler üzerinde tartışarak ortak bir noktada
buluşurlar. İkili grup çalışması sonunda, gruplar dörtlü, sekizli olarak tartışmaya
devam eder. Tartışma sonuçları diğer gruplarla paylaşılır. Her grubun sunumu
tamamlanınca konu hakkında genel bir oturum yapılarak çalışma sonlandırılır.
Kartopu tekniğinin özelliği, çalışma gruplarının giderek büyümesidir (Gülseven,
2009; Tok, 2009).

Beyin fırtınası
Beyin fırtınası tekniği grup üyelerinin aktif katılımı ve belirlenen konu
üzerinde ayrıntılı düşünmelerini sağlayan bir grup çalışmasıdır. Beyin fırtınası,
belirli bir sürede, herhangi bir konu ya da probleme yönelik çözüm aramak için
konu hakkında olabildiğince farklı fikirler üretmek için kullanılan bir tekniktir. Bu
teknikte önemli olan grup üyelerinin hiçbir kısıtlama hissetmeden fikirlerini
kolayca ifade etmelerini sağlamaktır (Çekmecelioğlu, 2010).

Ağaç diyagramı
Ağaç diyagramı; gerçekleştirilmek istenen uygulamada ortaya çıkabilecek
sorunları ve bunların etkilerini en aza indirebilmek için neler yapılabileceğini

132
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

belirlemede kullanılır. Bu teknikle genel amaçlar, özel uygulama detaylarına


indirgenerek fikirlerin açığa kavuşturulması sağlanır. Ağaç diyagramı şu işlemler
takip edilerek gerçekleştirilir (Güven, 2011):
 Problem ve amacın belirlenmesi,
 Panonun sol kenarından başlayarak sağa doğru konu ile ilgili ayrıntıların
yazılması,
 Ayrıntıları tanımlayan ana başlıkların oluşturulması,
 Ana başlıklarla ilişkili alternatif sebepler, taktikle veya ilişkinin
belirlenmesi,
 Ağaç diyagramının oluşturulması.
Ağaç diyagramı eğitimci/ eğitmen tarafından belirlenen amaca yönelik
izlenmesi gereken bütün yolları sistematik bir şekilde gösteren grafiksel bir
tekniktir. Grup üyeleri belirlenen amaç doğrultusunda görüşlerini ayrıntılı bir
şekilde ortaya koymak için eğitimci/ eğitmen tarafından yönlendirilmektedirler.
Grup üyelerinin konu ile ilgili söyledikleri fikirler eğitimci/eğitmen tarafından
tahtaya grafik olarak çizilir.

Ağaç diyagramı
eğitimci/ eğitmen
tarafından belirlenen
amaca yönelik
izlenmesi gereken
bütün yolları sistematik
bir şekilde gösteren
grafiksel bir tekniktir.

Şekil 7.2. Ağaç Diyagramı Örneği

Yoklama kâğıtları
Grup üyelerinin göz önünde bulundurmaları gereken konuya yönelik
eğitimci/ eğitmen tarafından hazırlanan formlardır. Grup üyeleri arasında seçilen
gönüllü bir kişinin belirlenen konu üzerinde konuşması ve grup üyelerinin form
üzerinde işaret koyarak değerlendirme yapması beklenmektedir. Yoklama
formları, tartışmayı güçlendirmek, asıl sebepleri araştırmak, bir çözümün veya
iyileştirmenin sonuçlarını ölçmek amacıyla kullanılmaktadır. Yoklama formları
çalışmaya başlamadan önce eğitimci/ eğitmenler tarafından hazırlanıp grup
üyelerine dağıtılmalıdır (Küçükler, 2002).

133
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Konuşma halkası
Konuşma halkası tekniği, grup üyeleri arasındaki fikir ayrılıklarını ortaya
koyma ve farklı görüşlere saygı duyma becerilerini geliştirmeye yönelik bir
tekniktir. Grup içerisinde güven ve saygı atmosferi sağlayarak grup üyeleri
arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Konuşma halkası tekniğinde
eğitimci/ eğitmen tarafından konu ile ilgili öykü, canlandırma, resim, olay vb.
durumlar gruba sunularak grup üyelerinin tartışması istenmektedir. Konuşma
halkası yöntemi uygulanmadan önce simge belirlenmesine, simgenin
konuşmacının elinde olmasına, grup üyelerinin birbirlerini görebilecek şekilde
halka oluşturarak oturma düzeninin hazırlanmasına dikkat edilmelidir. Tartışma
esnasında grup üyelerinin sıra ile söz alarak konu üzerinde fikirlerini söylemeleri
ve konuşmacının sözünün kesilmemesine özen gösterilmeye çalışılmalıdır
(Gözütok, 2006).
Konuşma halkası
tekniği, grup üyeleri Kavram haritası
arasındaki fikir Kavramlar arasındaki ilişkinin genelden özele doğru ele alınarak
ayrılıklarını ortaya görselleştirilmesiyle somut verilerin sunulmasını hedefleyen görsel ve örgütsel bir
koyma ve farklı
tekniktir. Grup üyelerinin fikir üretmek, karmaşık yapıları netleştirmek ve önceki
görüşlere saygı duyma
becerilerini geliştirmeye bilgileri ile yeni bilgileri arasında anlamlı bağlantı kurmalarını sağlamayı
yönelik bir tekniktir. amaçlamaktadır. Kavramların nasıl algılandığı ve sentezlendiği, ön kavramlar ve
alternatif kavramlar belirlenerek birbirine bağlanır. Haritanın değişik bölümleri
arasında çapraz bağlar kurulabilir (Tok, 2009; Tokdemir, 2010).

Sıcak sandalye
Görüşme, tartışma, soru sorma, danışma ve yaratıcığın geliştirilmesinde
kullanılan tekniktir. Uygulama kırmızı ve yeşil koltuk olmak üzere iki şekilde
yapılabilmektedir. Kırmızı koltuk, grup üyelerinin uzman kişiye sorular yönelterek
konuyu tartışabilmelerine; yeşil koltuk ise grup üyelerinin birbirlerini
tanılamalarını sağlamak, yaratıcı özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olmak
amacıyla kullanılır. Aile eğitiminde grup üyelerinin birbirlerini tanımalarının yanı
sıra bir konu hakkında grubun diğer üyelerinin tartışmasını sağlamak amacıyla
kullanılmaktadır. Sıcak sandalye tekniğinde grup üyelerinden biri belirlenen bir
konu ile ilgili konuşma yaparken diğerleri konuşmacıya konu ile ilgili sorular
sorarak tartışırlar (Erginer, 2004: 310-311 ).

Aile Eğitimi Etkinlik Dosyasındaki İletişim Araçları ve Özellikleri


Aile eğitiminde iletişimin sağlıklı olabilmesi için belli başlı araç gereçlerin
duruma ve amaca uygun şekilde seçilmesi gerekmektedir. Aile eğitimi sürecinde
iletişim kanallarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu iletişim kanalları
vasıtasıyla aileye ulaşacak ve aileyi çocuk gelişimi konusunda paydaş kılacak etkili
adımlar atılmalıdır. Okul ile aile arasındaki iletişimi sağlayacak iletişim araç ve
gereçleri;
 İnternet,
 Duyuru panoları,
 Haber mektupları,

134
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

 Kitapçıklar,
 Okul ziyaretleri,
 Portfolyo dosyaları,
 Toplantılar,
 Yazışmalar,
 Bülten,
 Geliş-gidiş zamanları,
 Dilek kutuları şeklinde sıralanabilir.
Daha önce belirlenen kazanımlar doğrultusunda bu iletişim kanallarının
etkili bir şekilde kullanılmasıyla elde edilen veriler aile etkinlik dosyasında
biriktirilerek ailenin çocuk gelişimi konusundaki katılım durumu ve sürece sunduğu
katkı oranı daha somut bir şekilde takip edilmiş olur.

İnternet
Günümüzde internetin çok geniş ağlarla insanlara sağladığı büyük
imkânlardan aile eğitimi konusunda da yararlanılmalıdır. Mekânın insan
haberleşmesine koyduğu sınırları ortadan kaldıran internet aracılığıyla okul ile aile
arasında güçlü iletişim ağları kurulabilir, çocuğun gelişimi hakkında aileler
Öğretmen e-posta bilgilendirilebilir, aileden alınan geri bildirimler ile anne babaların, çocuklarının
aracılığı ile her aileye
gelişimiyle ilgili farkındalıkları artırılabilir. Fakat internet üzerinden yapılan tüm
doğrudan mesaj
yollayabilir, günün bilgilendirmelerde gizliliğe hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.
olayları ya da haber İnternet, sınıfın e-postası oluşturularak ve web sayfası tasarlanarak
mektuplarını dağıtım kullanılabilir. Öğretmen e-posta aracılığı ile her aileye doğrudan mesaj yollayabilir,
listesiyle sınıftaki
günün olayları ya da haber mektuplarını dağıtım listesiyle sınıftaki herkese
herkese gönderebilir.
gönderebilir. Ayrıca öğretmenler ailelerin sınıfta yapılan etkinliklerden haberdar
olabilmeleri için birlikte bakabilecekleri fotoğraflar, video kayıtları, etkinlik
resimlerini web sitesinde yayınlayabilirler (Güven, 2011: 46). Aile eğitim
etkinlikleri öncesi ve esnasında gerekli bilgiye ulaşmak için internetten
faydalanmak önemlidir.

Duyuru panoları
Duyuru panolarının ailelerin okul etkinlikleriyle ilgili olarak
bilgilendirmesinde önemli bir yeri vardır. Aileler çocuklarını okula bıraktıklarında
ya da almaya geldiklerinde okulun görünür yerlerinde sergilenen bu panolara
bakarak planlanan etkinlikler hakkında bilgi alabilir, tamamlanmış etkinliklerle ilgili
resim, yazı veya görselleri inceleyebilir, sınıf içi etkinliklerin nasıl yapıldığıyla ilgili
meraklarını giderebilirler. Burada önemli olan duyuru panolarının anne babaların
kolayca fark edebilecekleri yerlere konulması ve bu panolardaki bilgilerin güncel
olmasıdır.
Duyuru panolarında okul ve sınıf hakkında haberlere, öğretmenin hazırladığı
özel notlara, acil telefon numaralarına, güncel bazı bilgilere, çocukların etkinlik
örneklerine, etkinlik fotoğraflarına yer verilir (Tezel Şahin ve Özyürek 2010: 87;
Temel vd. 2010: 331; Aydoğan, 2010: 116). Aile eğitimi etkinlik dosyasında duyuru

135
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

panolarıyla ilgili bilgilerin taslak hâli olmalıdır. Okullardaki duyuru panolarının aile
eğitimi etkinlik dosyasında yer alması, aile bireyleri için önem arz etmektedir.

Haber mektupları
Okul ile aile arasındaki iletişim kanallarından biri de haber mektuplarıdır.
Öğretmen tarafından hazırlanan bu mektup ile okluda yapılacak etkinlikler
hakkında aileler bilgilendirilerek çocuğun okul dışında da sağlıklı bir gelişim
gösterebilmesi için aileye destek verilmeye çalışılır. Haber mektuplarında
bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir:
 Sınıfta yapılacak etkinliklerde gerekli olan materyaller, bu mektuplarla
ailelerden istenebilir.
 Öğretmenler ailelere haber mektupları göndererek onları okulda yapılacak
etkinliklere davet edebilirler.
 Haber mektuplarında kullanılan görseller etkinlik ile ilgili öz ve dikkat
çekici şekilde düzenlenmelidir.
 Haber mektupları öğretmenden aileye iletildiği gibi aileden öğretmene de
Haber mektupları
iletilebilir. Burada önemli olan gönderilen haber mektuplarının ailelere
ailelerin kendilerini
değerli hissetmelerini ulaşıp ulaşmadığının takip edilmesidir.
sağlar.  Haber mektuplarında kullanılan dil ve üsluba dikkat edilmelidir.
Haber mektupları ailelerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlamaktadır
(Tezel Şahin ve Özyürek, 2010). Aile eğitimi etkinlik dosyasında, okul ve aile
arasında iletişimin sağlanmasında haber mektubunun önemli bir yeri vardır.

Kitapçıklar
Ailelerin okul ve çocuk hakkında bilgilendirilmelerinde kullanılan araçlardan
biri de kitapçıklardır. Eğitim kurumları çocuğun okulda geçen bir günü ya da
gelişim aşamalarını gösteren kitapçıklar hazırlayarak ailelerin çocuğun gelişimi
hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır. Bu kitapçıkların hazırlanması sürecinde
çocuklardan da destek alınabilir. Kitapçıklar hazırlanırken ailelerin bulunduğu
sosyoekonomik ortam, kültürel çevre, ilgi ve isteklerinin de göz önünde
bulundurulması, bu kitapçıkların etkisini artırmada önemli niteliklerdir.
Kitapçıklar, anne babaların günlük hayatlarında kullanabileceği ve ev
ortamında çocuğun gelişimine katkıda bulunabileceği, çocuk eğitimi ile ilgili yeni
bilgi ve gelişmeleri izleyebilecekleri, çocuklarının okulda yaptığı çalışmalardan
haberdar olabilecekleri pratik bilgiler içermektedir. Kitapçıkların içeriği ve türü
kullanım amacına göre farklılık gösterebilmektedir. Her çocuğa özgü bireysel
kitapçıklar hazırlanabileceği gibi bütün sınıfı ilgilendiren konularda da kitapçıklar
hazırlanabilir (Temel, 2001: 345; Aydoğan 2010: 118). Aile eğitim dosyasındaki
kitapçıkların anne babanın, çocuğun duygu ve düşünce dünyasına uygun olması
gerekmektedir.

Okul ziyaretleri
Hem anne babaların, çocuklarının okul ortamındaki durumlarını
gözlemlemeleri hem de öğretmenlerin aile ile çocuk arasındaki iletişimi

136
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

incelemeleri açısından okul ziyaretleri oldukça önemlidir. Planlanan zaman


dilimlerinde anne babaların okula yaptıkları ziyaretler çocukların kendilerini yalnız
hissetmelerinin önüne geçer. Aynı zamanda bu ziyaretlerle ebeveynler okul
ortamını ve öğretmenlerin çocuklara davranışlarını doğrudan inceleme fırsatı
bulurlar. Okul ziyaretlerinde önemli olan hususlar, ziyaretlerin belirlenen
zamanlarda yapılması ve ailelerin bu ziyaretlere katılım sağlamalarıdır. Bu konuda
hem okul yönetiminin hem de öğretmenlerin aileleri teşvik edici uygulamalar
geliştirmeleri gerekir (MEB, 2013). Aile eğitimi etkinliklerine yönelik okul
ziyaretlerinde dikkat edilmesi gerekenler belirtilmeli ve buna yönelik bir takvim
oluşturulmalıdır. Bundan hem aile hem de aile eğitimcisi haberdar olmalıdır.
Okul ziyaretlerine hem annelerin hem de babaların katılımları sağlanmalıdır.
Çünkü babaların düzenli aralıklarla okulu ziyaret etmeleri zordur. Bu nedenle
babaların da katılım sağlayabilmeleri için uygun zamanları tespit edilip okul
ziyaretleri öyle planlamalıdır. Özel günlerde de okul ziyaretleri planlanabilir.
Bunlar; aile çocuk kahvaltısı, tohum ekme, şiir okuma, kardeşler günü, büyükanne/
Okul ziyaretlerinde büyükbaba günü vb. olabilir. Özel ziyaret günleri, anne babalar ve çocuklar için
önemli olan hususlar,
birlikte daha fazla zaman geçirme, kendilerini değerli hissetme ve paylaşımda
ziyaretlerin belirlenen
zamanlarda yapılması bulunma fırsatı sunmaktadır (Temel vd. 2010: 349; Tezel, Şahin ve Özyürek 2010).
ve ailelerin bu
Portfolyo dosyaları
ziyaretlere katılım
sağlamalarıdır. Portfolyo, çocuğun tüm gelişim kayıtları, yapılan gözlemler kayıtlar ve
yaptığı etkinlikleri kapsayan geniş bir gelişim takip dosyasıdır. Portfolyo dosyaları
çocuğun gelişimi hakkında bizlere bilgiler sunar. Özellikle duygusal gelişimini
gözlemleyebileceğimiz önemli bir yoldur. Bu dosyalardaki etkinlikler aile
paylaşılmalıdır hatta çocuğun bir sonraki okuluna gönderilerek çocuk hakkında
bilgi sahibi olmaları sağlanmalıdır. Dosyaya bırakılacak etkinlikler anında not
alınmalı, tarihi ve yapılan etkinliğin içeriği yazılmalıdır.
Portfolyonun diğer bir adı öğrenci gelişim dosyasıdır. Portfolyo dosyaları
içerisinde çocukla ilgili gelişim kayıtları, çocuğun okulda yapmış olduğu etkinlikler,
çocukla ilgili gözlem kayıtları gibi pek çok bilgi yer almaktadır. Portfolyo dosyaları
içerisinde çocuğun gelişim aşamaları hakkında ayrıntılı bilgi verecek şekilde;
 Gözlem kayıtları,
 Görüşme kayıtları,
 Kontrol listeleri,
 Dereceli ölçekler,
 Test verileri,
 Bilgi formları,
 Raporlar,
 Öğretmenin gözlem ve görüşleri,
 Çocuğun çalışma örnekleri yer almalıdır (Tuğrul, 2003; Temel vd. 2010).
Çocuğun okul sürecinde yapmış olduğu tüm etkinlikler bu dosyaya tarih
düşülerek kaydedilmeli, tutulan tüm kayıtlar çocuğun sonraki öğretim
aşamalarında kullanılmak üzere ilgili mercilerle paylaşılmalı, hatta bunların bir
örneklerinin de ailelere gönderilmesi gerekmektedir. Böylece hem öğretmenler

137
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

hem de aileler çocuğun gelişimini yakından takip ederek gerekli zamanlarda


müdahale etme şansı bulurlar.
Aile etkinlik dosyasındaki portfolyosunda bulunması gereken özellikler ile
aile eğimi etkinliklerinin uygulanması esnasındaki durumların dikkate alınması
gerekir.

Toplantılar
Toplantılar ailelerle öğretmenlerin bir araya gelerek çocuğun gelişimi
hakkında bilgi alışverişinde bulundukları önemli zaman dilimleridir. Bu tür
toplantılar belirli bir takvime bağlı olarak yıl içerisinde uygun zamanlarda
gerçekleştirilmelidir. Toplantı tarihinden önce anne babalar toplantı yeri, zamanı
Portfolyo, çocuğun tüm ve gündemi hakkında bilgilendirilmelidir. Yapılan toplantılarda çocuk ile ilgili
gelişim kayıtları, yapılan toplanan veriler ailelerle paylaşılarak teyit edilmeye çalışılmalıdır. Ailelerin
gözlemler kayıtlar ve
çocuğun gelişimiyle ilgili gözlemleri not edilmeli, bir sonraki toplantı için yeni bir
yaptığı etkinlikleri
kapsayan geniş bir gündem maddesi olmalıdır. Toplantılar her dönem yapılmak üzere senede en az iki
gelişim takip dosyasıdır. defa yapılmalıdır. Dönem başında yapılan toplantılar ailelerle tanışma fırsatını
sağlarken bu toplantılarda okul aile iş birliğinin önemi ve aile eğitimi kapsamında
yapılan çalışmaların neler olduğu, amaçlar ve program anne-babalara
anlatılmalıdır. Daha sonraki toplantılarda ise yapılan uygulamalarda hedeflere ne
kadar ulaşıldığı hakkında bilgi verilmelidir. Son toplantıda ise değerlendirme
yapılmalı ve önerilerde bulunulmalıdır (Tezel Şahin ve Özyürek, 2010: Köksal
Eğmez, 2008; Aydoğan, 2010). Aile eğitim etkinlik dosyasında toplantılarla ilgili
bilgiler verilmeli ve buna yönelik adımlar açıklanmalıdır.

Yazışmalar
Ailelerle öğretmenler arasındaki bilgi paylaşımının sağlandığı araçlardan biri
de yazışmalardır. Yazışmalar önceden hem velinin hem de öğretmenin birlikte
karar verdikleri bir mesaj kutusu üzerinden gerçekleştirilirken teknolojinin
gelişmesiyle birlikte artık internet üzerinden hızlıca ve topluca
gerçekleştirilebilmektedir. Bu yazışmalar ile çocuğun gelişimi ile ilgili tespit edilen
Bültenler çocuk sayısı hususlar ailelere e posta yoluyla iletilir. Öğretmenler yazışmalarda belirli bir
dikkate alınarak yazışma adresi kullanmalı, her iletişimde farklı bir e posta adresi kullanmamalıdır.
basılmalı ve mümkünse Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise ailelerle yapılan yazışmaların bir
ebeveynlere elden örneğinin çıktısı alınarak aile eğitim eğitimi etkinlik dosyasına konulmalıdır. Yazılı
teslim edilmelidir. iletişim kurulurken önemsenmesi gereken nokta yazıların iyi nitelikte olmasıdır.
Yazışma notları, kısa ve anlaşılır bir dille yazılmalı, metin ve dil bilgisi hataları
olmamasına özen gösterilmelidir. Karşılıklı yazışmalarda öğretmenin veya
ebeveynin adı soyadı ve yazışmanın tarihi yazılarak dosyalanmalıdır. Yazışmalarda
dikkat edilmesi gereken en önemli husus gizliliktir (Ömeroğlu ve Can Yaşar 2005;
Temel vd. 2010; Aydoğan, 2010). Aile etkinlik dosyasında bu gibi özelliklere dikkat
edilmesine özen gösterilmelidir.

138
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

Bülten
Bültenler, anne babalar ile öğretmenler arasında bilgi paylaşımının
sağlandığı araçlardan biridir. Bültenler haftalık, aylık veya dönemlik olarak
çıkarılabilir. Bu bültenlerde ailelere evde yapabilecekleri etkinlik önerilerinde
bulunabilir, çocukların okulda yapmış olduğu etkinlikler hakkında resimlerle
zenginleştirilmiş bilgiler verilebilir, okulda yapılan gezi, gözlem, araştırma ve
deneylerle ilgili ebeveynlerin merakları giderilebilir. Bültenler çocuk sayısı dikkate
alınarak basılmalı ve mümkünse ebeveynlere elden teslim edilmelidir (MEB, 2013).
Aile eğitimi etkinlik dosyasında nelerin bülten olarak verileceği açıklanmalıdır. Bu
bültenlerden de aileler ve aile eğiticisi haberdar edilmelidir.

Geliş gidiş zamanları


Anne babalarla ders öncesinde ya da ders sonrasında yapılan ayaküstü
görüşmelerdir. Bu görüşmelerin zamanı öğrenci hakkında özet bilgi verebilecek
kadar kısa olmalıdır. Çünkü öğretmenlerin sorumluluklarından birinin de
öğrencilerin okula sağlıklı giriş ve çıkış yapabilmelerini sağlamak olduğundan uzun
görüşmeler işlerin aksamasına neden olabilir. Okula geliş gidiş zamanlarında
önemli bir sorun yok ise günün programı, çocuğun bir gün önceki evde ya da
okulda göstermiş olduğu performans olabilir. Hem öğretmen hem de ebeveynler
bir gün öncesine ait gözlemlerini iki üç cümleyle birbirleriyle paylaşırlar. Geliş gidiş
zamanlarında öğretmenin ebeveynlerle etkili iletişim kurabilmesi için çocuklarla
ilgilenecek bir personele ihtiyaç duyabilir. Ayrıca ebeveynlerle yapılan bu kısa
görüşmelerde, çocuğun da konudan haberdar olmasına gerek yok ise çocuğun
Fotoğraflar ve önünde yapılmamasına dikkat edilmelidir (Aral vd., 2002, Arabacı, 2003, Temel vd.
aktivitelerin yazılı 2010,).
açıklamaları
eklendiğinde, Dilek kutuları
çocukların öğrenim Ailelerin kurum, kurum hizmetleri, eğitim programı ve çocuklarıyla ilgili her
durumu ve sınıftaki konuda görüş ve düşüncelerini, isteklerini, arzularını, öneri ve eleştirilerini
yaşamları hakkında yazmaları için kurumun uygun bir yerine dilek kutusu konur. Dilek kutusundaki
aileler daha fazla bilgi
yazılar belli aralıklarla değerlendirilmeli, ebeveynlerin görüşlerine değer
sahibi olmaktadırlar.
verilmelidir (Kuzu, 2006; Temel vd. 2010; Aydoğan 2010).
Ailelerin kurum hizmetleri, eğitim etkinlikleri, çocuklarıyla ilgili özel ya da
gözlemledikleri konularla ilgili isteklerini, öneri veya şikâyetlerini okul yönetimine
iletebilmek için kullanabilecekleri dilek kutuları, okulların uygun yerlerine konur.
Ebeveynlerin okul yönetimiyle paylaştıkları bu değerlendirmeler düzenli aralıklarla
incelenmeli ve kesinlikle ailelerin talepleri dikkate alınmalıdır. Aile eğitimi etkinlik
dosyasında ailelerin, aile eğiticisine veya aile eğitimini veren kurumdan ne gibi
dileklerde bulunabileceği belirtilmelidir.

Fotoğraflar
Okul ile aile arasındaki iletişimde kullanılan materyallerden biri de
fotoğraflardır. Fotoğraf paylaşımı anlık olabildiği gibi bir dönem özetini sunacak
mahiyette bir akışa da sahip olabilir. Fotoğraflar şu niteliklere sahip olabilir:

139
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

 Çocuğun ilk sınıf başkanı oluşu ya da ilk sanat etkinliği fotoğraflanabilir.


 Öğrencilerin başından geçen bir deneyim ya da özel bir gezide yaşanan
ilginç anlar fotoğraflanabilir.
 Öğrencilerin aileleriyle yaşadıkları güzel anlara dair fotoğrafları da etkinlik
dosyasında paylaşılabilir.

Örnek
•Müzeler Haftası dolayısıyla Erzurum'daki müzelerde gezi gözlem
çalışmaları yapılır. Bu süreçte öğrencilerin yaşadıkları önemli anlar
öğretmen tarafından fotoğraflanır ve bir albüm oluşturularak
okulun web sitesinden paylaşılır. Bu albüm daha sonra öğrenci
gelişim dosyasına da işlenir.

Çocuk için öncelikli olarak gerçekleşen gelişimsel olaylar ve diğer tüm


anımsanması gerek olaylar fotoğraf makinesiyle kaydedilmelidir. Fotoğraflar ve
aktivitelerin yazılı açıklamaları eklendiğinde, çocukların öğrenim durumu ve
sınıftaki yaşamları hakkında aileler daha fazla bilgi sahibi olmaktadırlar (MEB,
2006: 82). Aile eğitiminde çocuklar için ön plana çıkan unsurlar görsellerdir.
Aile eğitimi etkinlik
dosyasındaki araç Dolayısıyla aile eğitiminde etkinlik dosyasında hangi fotoğraflara yer verilmesi
gereçlerin uygunluğu, gerektiği açıklanmalıdır. Bu, hem ailelere hem de aile eğitimcisi tarafından
ailelerin eğitim ihtiyacı bilinmelidir.
ile aile eğitim etkinlik
dosyasında yer alan Aile Eğitimi Etkinlik Dosyasına Yönelik Değerlendirme
ilkeler sürekli gözden
Aile eğitimi etkinlik dosyası yapılması gereken hususların belirtilmesi
geçirilmelidir.
açısından bir yönerge dosyası niteliğindedir. Bunun yanı sıra aile etkinliklerinde
yapılanların kaydedilmesi, not edilmesi, bu etkinliklerde kullanılan araç gereçlerin
aile eğitimcisi tarafından raporlaştırılması ise aile eğitimi etkinlik dosyasına sonuç
dosyası olma niteliği kazandırır.
Her gün teknoloji gelişmekte ve teknolojiye bağlı olarak insan ihtiyaçları
değişmektedir. İnsan ihtiyaçlarının değişmesine bağlı olarak eğitim anlayışı da
değişmektedir. Dolayısıyla aile eğitimi etkinlik dosyasındaki araç gereçlerin uygun
olma durumuna, ailelerin eğitim ihtiyacı ile aile eğitim etkinlik dosyasında yer alan
ilkelerin yıldan yıla gözden geçirilmesine özen gösterilmelidir. Aile eğitimi
etkinliklerinden sonra yapılanlar raporlanmalı ve buna yönelik ileriye dönük
çıkarımlar belirtilmelidir.
Aile eğitimi etkinlik dosyasında, aile eğitimine yönelik yapılması gerekenler
adım adım açıklanmalı ve bu doğrultuda aile eğitimine yönelik yapılacakların
tarihinin verilmesine özen gösterilmelidir.

•Taslak bir aile eğitimi etlinlik dosyası hazırlayınız.


Bireysel Etkinlik

•Dosyada yer alacak etkinlik ve iletişim araçlarına siz karar veriniz.


•Hazırlamış olduğunuz dosyayı sosyal medya ortamında
arkadaşlarınızla paylaşınız.

140
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

• AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK DOSYASI


•Aile eğitim etkinlik dosyası, aile eğitiminin kazanım ve amaçları
doğrultusunda bu eğitimin programının aşamalarını gösteren ve neyin, ne
zaman, nerede, nasıl, kimlerle ve hangi kazanımdan sonra verilmesi
gerektiğini içeren bir yönergedir.
Özet
•Aile Eğitimi Etkinliklerinde Kullanılan Yöntem ve Teknikler
•Aile eğitimi etkinlikleri teorik ve uygulama olmak üzere iki temel başlığa
ayrılmaktadır. Teorik kısımda eğitim programlarının hangi yaklaşım
bağlamında hazırlanacağı üzerinde durulurken uygulama kısmında, dikkate
alınan teori bağlamında hazırlanan aile eğitimi etkinliklerinin nasıl
uygulanacağı konusu ele alınmaktadır.
•Rol oynama: Rol oynama, grup içerisinde, insanlar arasındaki ilişkinin bir
benzeri yaratılmaya çalışılarak öğrenme ortamının sağlanmasıdır. Rol
oynama yönteminde bir konu, problem, fikir ya da durum bir grup karşısında
canlandırılmaktır. Grup üyeleri sadece tartışmak ya da dinlemek yerine
olayın nasıl oluştuğunu izleyerek konunun ayrıntısına inerler.
•Konuşan resimler: Yaratıcı öğrenme etkinlikleri kapsamında ve görsel algıyı
temel alan bu yöntemde grubun resim ya da karikatürler üzerinde düşünce
üretmeleri ve sorun çözmeleri hedeflenmektedir.
•Akvaryum: Akvaryum tekniğinde amaç, grup üyelerinin görüşlerini almaktır.
Eğitimci/eğitmen, tekniği uygularken eğitim ortamının uygun bir yerine
çember çizip çemberin içerisine sandalye koymaktadır. Gönüllü bir grup
üyesi çemberin içerisindeki sandalyeye oturarak konu hakkında görüş ve
düşüncelerini ifade etmelidir.
•İstasyon: İstasyon tekniği, grup üyelerinin uygulamanın her aşamasında, bir
önceki grubun yaptığı uygulamaya katkı sunarak bunu bir adım ileri
götürmeyi, böylece her durakta yarım kalan işi tamamlamayı amaçlayan bir
yöntemdir.
•Balık kılçığı: Bu teknikle sorunların analitik bir yaklaşımla göz önüne
serilmesi ve bu doğrultuda fikir üretilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem
uygulanırken öncelikle bir sorun belirlenir ve sorunu ortaya çıkaracak
nedenler kareler içerisine yazılarak ana gövdeye bağlanmaktadır.
•Kartopu: Çalışma sürecinde bir konu hakkında sonuca ulaşmak ve uzlaşmaya
varmak amacıyla kullanılan bir yöntemdir.
•Beyin fırtınası: Beyin fırtınası tekniği grup üyelerinin aktif katılımı ve
belirlenen konu üzerinde ayrıntılı düşünmelerini sağlayan bir grup
çalışmasıdır.
•Ağaç diyagramı: Ağaç diyagramı; gerçekleştirilmek istenen uygulamada
ortaya çıkabilecek sorunları ve bunların etkilerini en aza indirebilmek için
neler yapılabileceğini belirlemede kullanılır.
•Yoklama kâğıtları: Grup üyelerinin göz önünde bulundurmaları gereken
konuya yönelik eğitimci/eğitmen tarafından hazırlanan formlardır.
•Konuşma halkası: Konuşma halkası tekniği, grup üyeleri arasındaki fikir
ayrılıklarını ortaya koyma ve farklı görüşlere saygı duyma becerilerini
geliştirmeye yönelik bir tekniktir.
•Kavram haritası: Kavramlar arasındaki ilişkinin genelden özele doğru ele
alınarak görselleştirilmesiyle somut verilerin sunulmasını hedefleyen görsel
ve örgütsel bir tekniktir.

141
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

• Sıcak sandalye: Görüşme, tartışma, soru sorma, danışma ve yaratıcığın


geliştirilmesinde kullanılan tekniktir.
•Aile Eğitimi Etkinlik Dosyasındaki İletişim Araçları ve Özellikleri
•Aile eğitiminde iletişimin sağlıklı olabilmesi için belli başlı araç gereçlerin
duruma ve amaca uygun şekilde seçilmesi gerekmektedir. Aile eğitimi
Özet (devamı)
sürecinde iletişim kanallarının çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu
iletişim kanalları vasıtasıyla aileye ulaşacak ve aileyi çocuk gelişimi
konusunda paydaş kılacak etkili adımlar atılmalıdır.
•İnternet: İnternet, sınıfın e-postası oluşturularak ve web sayfası tasarlanarak
kullanılabilir. Öğretmen e-posta aracılığı ile her aileye doğrudan mesaj
yollayabilir, günün olayları ya da haber mektuplarını dağıtım listesiyle
sınıftaki herkese gönderebilir.
•Duyuru panoları: Aileler çocuklarını okula bıraktıklarında ya da almaya
geldiklerinde okulun görünür yerlerinde sergilenen bu panolara bakarak
planlanan etkinlikler hakkında bilgi alabilir, tamamlanmış etkinliklerle ilgili
resim, yazı veya görselleri inceleyebilir, sınıf içi etkinliklerin nasıl yapıldığıyla
ilgili meraklarını giderebilirler.
•Haber mektupları: Öğretmen tarafından hazırlanan bu mektup ile okluda
yapılacak etkinlikler hakkında aileler bilgilendirilerek çocuğun okul dışında da
sağlıklı bir gelişim gösterebilmesi için aileye destek verilmeye çalışılır.
•Kitapçıklar: Eğitim kurumları çocuğun okulda geçen bir günü ya da gelişim
aşamalarını gösteren kitapçıklar hazırlayarak ailelerin çocuğun gelişimi
hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır.
•Okul ziyaretleri: Planlanan zaman dilimlerinde anne babaların okula
yaptıkları ziyaretler çocukların kendilerini yalnız hissetmelerinin önüne
geçer. Aynı zamanda bu ziyaretlerle ebeveynler okul ortamını ve
öğretmenlerin çocuklara davranışlarını doğrudan inceleme fırsatı bulurlar.
•Portfolyo dosyaları: Portfolyo, çocuğun tüm gelişim kayıtları, yapılan
gözlemler kayıtlar ve yaptığı etkinlikleri kapsayan geniş bir gelişim takip
dosyasıdır.
•Toplantılar: Toplantılar ailelerle öğretmenlerin bir araya gelerek çocuğun
gelişimi hakkında bilgi alışverişinde bulundukları önemli zaman dilimleridir.
•Yazışmalar: Yazışmalar önceden hem velinin hem de öğretmenin birlikte
karar verdikleri bir mesaj kutusu üzerinden gerçekleştirilirken teknolojinin
gelişmesiyle birlikte artık internet üzerinden hızlıca ve topluca
gerçekleştirilebilmektedir.
•Bülten: Bültenler haftalık, aylık veya dönemlik olarak çıkarılabilir. Bu
bültenlerde ailelere evde yapabilecekleri etkinlik önerilerinde bulunabilir,
çocukların okulda yapmış olduğu etkinlikler hakkında resimlerle
zenginleştirilmiş bilgiler verilebilir.
•Geliş gidiş zamanları: Anne babalarla ders öncesinde ya da ders sonrasında
yapılan ayaküstü görüşmelerdir. Bu görüşmelerin zamanı öğrenci hakkında
özet bilgi verebilecek kadar kısa olmalıdır.
•Dilek kutuları: Ailelerin kurum, kurum hizmetleri, eğitim programı ve
çocuklarıyla ilgili her konuda görüş ve düşüncelerini, isteklerini, arzularını,
öneri ve eleştirilerini yazmaları için kurumun uygun bir yerine dilek kutusu
konur.
•Fotoğraflar: Fotoğraf paylaşımı anlık olabildiği gibi bir dönem özetini
sunacak mahiyette bir akışa da sahip olabilir.

142
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

DEĞERLENDİRME SORULARI
I. Ailenin çocuk gelişimiyle ilgili konularda donanımlı olmasını sağlamak
II. Çocuk gelişimiyle ilgili etkinliklerde pasif davranan aileleri ilgili
kurumlara bildirmek
III. Çocuk gelişimi üzerinde etkili olan paydaşlarla ortak hedefler
geliştirilmesi konusunda aileyi teşvik etmek
1. Aile eğitiminin görevleriyle ilgili yukarıdaki bilgilerden hangisi ya da
hangileri doğrudur?
a) Yalnız I
b) Yalnız III
c) I ve III
d) II ve III
e) I, II ve III

2. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitimi etkinliklerinin görevlerinden biri


değildir?
a) Aile fertlerinin ruhsal sağlıklarını desteklemek ve güçlendirmek
b) Aile üyelerinin yaşam boyu öğrenme becerilerini geliştirmek
c) Aile fertlerini bilgi ve tecrübelerini kullanabilmeleri konusunda
cesaretlendirmek
d) Aile bireylerinin birbirlerine bağlılıklarını olumlu yönde geliştirmek
e) Aileyi kurmadan önce eşlerin psikolojik destek almalarını sağlamak

I. Grup üyelerinin, sorunlarını iç dünyalarında çözebilmelerini sağlamak


II. İnsanlar arası ilişkilerin bir benzeri oluşturularak konunun
öğrenilmesini sağlamak
III. Grup üyelerinin bir sorun ya da konuyla ilgili duyarlılıklarını artırmak
3. Aile eğitimi etkinliklerinde kullanılan rol oynama tekniğiyle ilgili
yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
a) Yalnız III
b) I ve II
c) I ve III
d) II ve III
e) I, II ve III

4. Uygulama sırasında sorunun çözümü için farklı seçeneklerin artırılması ve


uygulamanın daha nitelikli hâle getirilmesi için beyin fırtınası tekniğinin
kullanıldığı yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
a) Balık kılçığı
b) Akvaryum
c) Kartopu
d) Rol oynama
e) Yoklama kâğıtları

143
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

I. Ailelerin eğitim ihtiyaçları belirlenmelidir.


II. Dosyada yer alacak kazanımlar belirlenmelidir.
III. Dosyada yer alacak etkinliklerle ilgili bir izlence olmalıdır.
5. Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri aile eğitimi etkinlik dosyası
hazırlanırken dikkat edilmesi gereken hususlardandır?
a) Yalnız II
b) Yalnız III
c) I ve III
d) II ve III
e) I, II ve III

Sekiz kişilik bir aile eğitimi etkinliğinde aile içi iletişimle ilgili sorunlarla ilgili
olarak katılımcıların görüşlerini bireysel olarak bir kâğıda yazmaları istenir. Sonra
katılımcılardan ikili gruplar oluşturarak yazmış oldukları bu düşünceleri
birbirleriyle paylaşmaları beklenir. İkili gruplar görüşlerini birbirleriyle paylaştıktan
sonra dörtlü gruplar oluşturarak görüşler yeniden paylaşılır. Son olarak ise genel
bir oturum düzenlenerek etkinlik tamamlanır.
6. Paragrafta anlatılan etkinlikte kullanılan teknik aşağıdakilerden hangisidir?
a) Akvaryum
b) Kartopu
c) Beyin fırtınası
d) Ağaç diyagramı
e) Balık kılçığı

7. Çocukların gelişimiyle ilgili olarak ailelerin bilgilendirilmesinde ve okul-aile


iş birliğinin geliştirilmesinde pek çok imkân sunmasına rağmen gizlilik
konusunda hassas olunması gereken iletişim aracı aşağıdakilerden
hangisidir?
a) İnternet
b) Duyuru panoları
c) Bülten
d) Kitapçıklar
e) Okul ziyaretleri

8. Portfolyonun diğer adı aşağıdakilerden hangisidir?


a) Gelişim ve değerlendirme formu
b) Öğrenci değerlendirme dosyası
c) Öğrenci bilgi formu
d) Öğrenci gelişim dosyası
e) Genel izlenim dosyası

144
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

9. Haftalık, aylık veya dönemlik çıkarılabilen ve aileyle öğretmenler arasında


bilgi paylaşımının sağlanmasına yardımcı olan iletişim aracı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Gidiş geliş zamanları
b) Dilek kutuları
c) Bülten
d) Yazışmalar
e) Toplantılar

Aile etkinliklerinde yapılanların kaydedilmesi, not edilmesi, bu


etkinliklerde kullanılan araç gereçlerin aile eğitimcisi tarafından
raporlaştırılması, aile eğitimi etkinlik dosyasına …………….. dosyası olma
niteliği kazandırır.
10. Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a) öneri
b) belgelendirme
c) eleştiri
d) karar
e) sonuç

Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.d, 4.a, 5.e, 6.b, 7.a, 8.d, 9.c, 10.e

145
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Alpaydın, Y. (2011). Eğitici el kitabı / Aile eğitim programı. Ankara: T.C. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Yayınları.
Arabacı, N. (2003). Okul öncesi eğitim kurumlarında sınıf içi etkinliklere katılan ve
katılmayan annelerin okul öncesi eğitim hakkındaki bilgilerinin incelenmesi.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Aral, N., Kandır, A. ve Can Y. M. (2002). Okulöncesi eğitim ve okul öncesi eğitim
programı. ( 2. Baskı), İstanbul: YA-PA Yayınları.
Aydoğan, Y. (2010). Okul öncesi eğitim programlarında aile katılımı. T. Güler (Ed.)
Anne-baba eğitimi (ss.104-140). Ankara: Pegem A Akademi.
Çağdaş, A. (2008). Anne-baba-çocuk iletişimi. (Birinci baskı) Ankara: Kök Yayıncılık.
Çekmecelioğlu, E. (2010). Aile eğitimi programlarının planlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi. Z.F. Temel (Ed.). Aile eğitimi ve erken çocukluk
eğitiminde aile katılımı (ss.159-217). Çalışmaları. Ankara: Anı Yayıncılık.
Erginer, E. (2004). Öğretimi programlama uygulama ve değerlendirme. Ankara:
PegemA Akademi.
Gözütok, D. (2006). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Ekinoks Eğitim
Danışmanlık Hizmetleri.
Gülseven, Ö. (2009). Takım çalışması ve problem çözme teknikleri.
http://www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/dfer%5cicerikdetaydh286.ppt^56
8,1 adresinden 16.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Güven, G. (2011). Farklı eğitim modelleri kullanılarak uygulanan aile eğitim ve aile
katılım programlarının okul öncesi öğretmenlerinin uygulamalarına ve
ebeveynlerin görüşlerine etkisinin incelenmesi. Yayımlanmamış doktora
tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Köksal Eğmez, F.C. (2008). Okul öncesi eğitim kurumlarında ailenin eğitime
katılımı/ Kocaeli’nde beş anaokulunda yapılan araştırma. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Kuzu, N. (2006). Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan aile katılım
çalışmalarının anne davranışları üzerindeki ve annelerin okul öncesi eğitime
yönelik görüşlerine ilişkin etkisinin incelenmesi. Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Küçükahmet, L. (2002). Öğretimde Planlama Ve Değerlendirme. Ankara: Nobel
Yayınları.
Küçükler, H. (2002). Toplam kalite yönetimi iyileştirme takım lideri yetiştirme
semineri. İstanbul Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü.

146
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası

MEB Komisyon, (2013). Okul öncesi okul programı ve bütünleştirilmiş aile eğitimi
destek rehberi (OBADER). Ankara: MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü.
Ömeroğlu, E., Can Yaşar, M. (2005). Okul öncesi eğitim kurumlarında ailenin
eğitime katılımı. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi,
<http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi62/omeroglu adresinden 17.07.
2019 tarihinde alınmıştır.
Temel, Z. F. (2001). Okul öncesi eğitimde aile katılımı. Gazi üniversitesi anaokulu-
anasınıfı öğretmen el kitabı. İstanbul:Ya-Pa Yayınları.
Temel, Z. F., Aksoy, A., ve Kurtulmuş, Z. (2010). Erken çocukluk eğitiminde aile
katılım çalışmaları. Z. F. Temel (Ed). Aile Eğitimi ve Erken Çocukluk
Eğitiminde Aile Katılımı Çalışmaları (ss. 328-357). Ankara: Anı Yayıncılık.
Tezel Şahin F. ve Özyürek A. (2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile
katılımı. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Tok, T.N. (2009). Etkili öğretim için yöntem ve teknikler. A. Doğanay (Ed.) Öğretim
ilke ve yöntemleri. Ankara: Pegam Akademi.
Tokdemir, (2010). Yöntem ve teknikler
http://www.bursateftis.com/index2.php?option=com_docman&gid=25&ta
sk=doc_vie w&Itemid=1 16.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Tuğrul, B. (2003). Çocuğu tanıma ve değerlendirme. M. Sevinç (Ed). Erken
çocuklukta gelişim ve eğitimde yeni yaklaşımlar (s. 380-391). İstanbul:
Morpa Kültür Yayınları.
Ural, O. (2013). Dünden bugüne aile eğitimi. F. Temel (Ed.). Aile eğitimi ve erken
çocukluk eğitiminde aile katılım çalışmaları (s. 50-67). Ankara: Anı Yayıncılık.

147
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
AİLE SORUNLARI VE
ÇOCUKLARA YÖNELİK
HİZMETLER

• Aile Sorunları
•Evliliğin İlk Yılları
AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

•Aile İçi Şiddet


•Aile ve Yoksulluk Dr. Öğr. Üyesi İsa
•Boşanma
•Kitle İletişim Araçları ve Aile YILDIRIM
•Kentleşme ve Aile
•Aile İçi İletişim ve Etkileşim
•Kuşaklar Arası Çatışma
• Çocuklara Yönelik Hizmetler
•Çocukların Eğitimine Yönelik
Hizmetler
•Korunma İhtiyacı Olan veya Suça
Sürüklenen Çocuklara İlişkin
Hizmetler
•Diğer Hizmetler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Aile içi şiddet, ailede yoksulluk ve
HEDEFLER

boşanma olgularını,
• Kitle iletişim araçlarının aile
üzerindeki olumsuz etkilerini,
• Kentleşmenin nedeniyle ortaya çıkan
ailevi sorunları, ÜNİTE
• Aile içi iletişim ve etkileşimden

8
kaynaklanan sorunları,
• Aile içi kuşaklar arası çatışmaları
tanımlayıp, nedenleri ve sonuçları
bağlamında açıklayabileceksiniz.
• Çocuklara yönelik hizmetleri genel

©
hatlarıyla ifade edebileceksiniz.

Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
8
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Evliliğin İlk Yılları

Aile İçi Şiddet

Aile ve Yoksulluk
AİLE SORUNLARI VE ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMETLER

Boşanma

AİLE SORUNLARI

Kitle İletişim Araçları ve Aile

Kentleşme ve Aile

Aile İçi İletişim ve Etkileşim

Kuşaklar Arası Çatışma

Çocukların Eğitimine Yönelik


Hizmetler

Korunma İhtiyacı Olan veya


ÇOCUKLARA YÖNELİK
Suça Sürüklenen Çocuklara
HİZMETLER
İlişkin Hizmetler

Diğer Hizmetler

149
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

GİRİŞ
Bireyin ilk düşünce, duygu, davranış ve eğitimini kazandığı temel sosyal
kurum olan aile, toplumun en küçük sosyal örgütü ve eğitim kurumudur. Bireyin
ailesinde kazandığı davranışlar hayatı boyunca kültürel ve eğitimsel formasyonuna
şekil verecektir. Her dönemde aile kurumunun birtakım sorunlarının olduğunun
kabul edilmesine rağmen, günümüzdeki değişim ve dönüşümün çeşitliği ve hızının
aile kurumunu daha derinden etkilediği söylenebilir. Sanayileşme, kentleşme,
gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçları toplumun yapısını hızlı bir şekilde
değiştirmiş, ailelerin mevcut sorunlarına ilaveten çağa özgü birtakım sorunlarla da
baş etmesini gerektirmiştir.
Sanayileşmeyle birlikte ev ve tarla iş yeri olmaktan çıkmış, insanlar kitleler
halinde şehirlere göç etmiş, bu yeni yaşam tarzına uyum sağlama sürecinde birçok
problemle karşı karşıya kalmışlardır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile özellikle
televizyonlarda yayınlanan dizi, film, haber, kuşak programları tek yönlü etkileme
araçları olarak ailelerin yaşamlarını etkilemekte, özellikle öz denetimi gelişmemiş
bireylerin oluşturduğu toplumların yapısında tahribata yol açabilmektedir.
Birtakım olumlu etkilerine rağmen internet ve sosyal medyanın aile içi
iletişim, ahlaki değerler, aile güvenliği ve birliği gibi pek çok farklı açıdan aile
kurumuna olumsuz etkileri gündemi meşgul etmektedir. Benzer olarak ailenin
içinde yer aldığı ekonomik, sosyal ve kültürel çevrenin özelliklerine bağlı olarak
ortaya çıkan yoksulluk, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, kuşak çatışması vb.
gibi sorunlar günümüzde üzerinde düşünülmesi ve önlem alınması gereken
konuların başında gelmektedir.

AİLE SORUNLARI
Evliliğin İlk Yılları
Yapılan çalışmalar evliliğin ilk yıllarında çiftlerini harcadığı emeğin, sonraki
yıllarda evliliğin devam etmesinde çok önemli olduğunu göstermiştir. Evliliğin ilk
dönemlerinde çiftlerin birbirlerinden beklentileri yüksek olmasına rağmen,
sevgiden dolayı bir süre herhangi bir sorun yaşanmaz. Ama bir süre sonra
kişiliklerindeki sivrilikler, farklı eğilimler, değişik beğeniler dikkat çekmeye başlar.
Daha önceden tanışıp, birbirini tanıyarak evlenmiş çiftler bile bir bocalama dönemi
Bireyin ailesinde
kazandığı davranışlar yaşamadan uyum sağlayamazlar.
hayatı boyunca kültürel Beklenmeyen bir tepki, yadırganan bir huy eşlerde hayal kırıklığı oluşturur.
ve eğitimsel Çiftler birbirlerini hayallerinde yaşattıkları sevgili olarak değil de, etiyle ve
formasyonuna şekil
kemiğiyle insan olarak tanırlar. Zamanla eğlence, eş dost seçimi, akraba ilişkisi,
verecektir.
para harcama, ev döşeme, çocuk sayısı, çocuk eğitimi ve annenin çalışmasına
ilişkin birçok gerçek yaşam sorunu kendini göstermeye başlamaktadır. Bu ve
benzer konularda eşler anlaşarak, uzlaşma ihtiyacı hissederler. Uzlaşma yerine
eşlerden birinin kendi doğrusunu diğerine dayatması ya da diğerini kendine
uydurmaya çalışması durumunda sürtüşme ve bozuşma kaçınılmaz olacaktır.

150
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Yeni evli çiftlerin yaşadıkları romantizm ve yakınlıkta azalma duygusu,


yaşadıkları çatışmalarını oluşturduğu hayal kırıklığı, birlikte geçirdikleri vakitten
yeterince zevk almamak, eşler arasındaki bencillik, aralarındaki saygının azalması,
çiftlerin aileleri arasındaki sorunlar, eşin ailesinin kültürüne uyum sağlamada
güçlük, bütçeyi dengeleme güçlükleri, aşırı harcama yapmak, eşlerden birinin
ailesine aşırı bağlılığı, cinsel yaşama ilişkin sorunlar, alkol ve madde bağımlılığı,
eşler arasında duygusal ve fiziksel istismar, evlilikten aşırı ve gerçekçi olmayan
beklentiler, evlilikten pişmanlık duymak, evliliğin gerektirdiği rolleri
benimsememek birtakım tehlike sinyalleri olarak algılanabilir. Bu gibi durumlar
eşler arasında en kısa sürede konuşulup çözüm aranma yoluna gidilmezse evliliğin
geleceği açısından sorun oluşturabilir.

Aile İçi Şiddet


Gelişmekte olan ve gelişmiş tüm toplumlarda yerine getirdiği fonksiyonlar
açısından vazgeçilmez bir öneme sahip olan aile, insanların temel ihtiyaçlarının
karşılandığı, beden ve akıl sağlığının korunduğu ve geliştirildiği bir birim olmasının
yanında zaman zaman şiddetin beslendiği ve uygulandığı bir alan olabilmektedir.
Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü tarafından bireyin fiziksel güç veya gücünü kendisine,
başka birine, gruba veya topluluğa karşı, tehdit ederek veya gerçek olarak,
yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu veya mahrumiyetle
sonuçlanacak şekilde kasıtlı kullanımı şeklinde tanımlanmıştır.
Eşlerin birbirlerine, çocuklarına ya da aile bireylerinin birbirlerine
uyguladıkları farklı şiddet türlerini içeren aile içi şiddet, çok yönlü bir olgu olarak
birçok nedenden kaynaklanabilmektedir. Toplumsal alanda var olan şiddetten
bağımsız olmayan aile içi şiddet, ortaya çıkış biçimine ve nedenlerine bağlı olarak
fiziksel, psikolojik, duygusal, ekonomik, cinsel şiddet olmak üzere dört grupta
incelenebilir.
Fiziksel şiddet hafif düzeyde yaralanmalara yol açan eylemlerden cinayete
varan geniş bir yelpazede gerçekleşebilir. Psikolojik şiddetin başka bir boyutunu
oluşturan duygusal şiddet korkutmak, tehdit etmek, kadının akrabaları ve
Kadının psikolojik arkadaşları ile iletişim kurmasına engel olmak, telefon kullanmasına izin
bütünlüğünü ciddi bir vermeyerek tecrit etmek, öfkesini çocuklardan çıkarmak, eşyalara ve evcil
şekilde tehdit eden
hayvanlara zarar vermek, küfretmek, alay etmek, küçümsemek biçimlerinde
psikolojik şiddet, en
yaygın şiddet türüdür. davranışlara yansımaktadır. Kadının psikolojik bütünlüğünü ciddi bir şekilde tehdit
eden psikolojik şiddet en yaygın şiddet türüdür. Ekonomik şiddet kadının kaynak ve
hizmetlere erişimine, iş hayatına katılımına engel olmak veya kadının ekonomik
bağımsızlık kazanmasını engellemek amacıyla gelirini ve emeğini kontrol altında
tutmak, oluşturduğu değerlere el koymak olarak tanımlanmıştır. Cinsel şiddet ise
her türlü cinsellik içeren şiddet biçimlerini ifade eder ve genellikle fiziksel şiddeti
de içinde barındırır.

151
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Örnek
•16 yaşındaki oğlunu da evden atarak hapse düşmesine sebep olan
E.U.’nun eşi Z.U. iki kez sığınma evine gitmiş ancak burada da
kocasından kurtulamamıştı. Anne Z.U. son olarak kızının babası
tarafından istismar edildiğini öğrendiğinde dava açmıştı. 1. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde geçtiğimiz gün görülen duruşmada sanık E.U.’ya 27 yıl
13 ay hapis cezası verildi.

Kadına yönelik şiddet, özellikle eş şiddeti ve cinsel şiddet büyük bir halk
sağlığı sorunu olarak, kadınların insan hakları ihlalidir. Dünya sağlık örgütünün
tahminlerine göre Dünya çapındaki kadınların yaklaşık üçte biri eşi veya eşi
olmayan insanlar tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Küresel
olarak, kadın cinayetlerinin % 38’i kocası tarafından işlenmektedir. Dünya sağlık
örgütü kadına yönelik şiddeti, cinsiyete bağlı olarak, kadını inciten ve onda fiziksel,
ruhsal ve cinsel olarak hasar yaratan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında
baskıya ve özgürlüklerinin keyfi olarak sınırlandırılmasına neden olan her türlü
davranış olarak tanımlamıştır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün 2014
verilerine göre Türkiye’deki kadınların % 25’i, kocasının belirli şartlar altında
karısını dövmede haklı olduğunu kabul etme yönünde tutuma sahiptir. Aynı
verilere göre Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin yaşam boyu yaygınlık oranı %
42’olarak belirtilmiştir.
Kadına yönelik şiddetin nedenleri arasında sosyoekonomik dinamikler,
erkeklerin üstünlüğüne olan inanç, aile içerisinde kadın aleyhine olan güç
dengesizliği, çocukların ve kadınların bağımsız olarak yasal statülerinin olması
gerekliliğini kabul etmeyen çeşitli yasal ve kültürel kısıtlamalar, ekonomik
Ailelerin yoksullaşması kaynakların zayıflığı olarak sıralanabilir. Çocukluk ve gençlik yıllarında aile içi
aile içi rolleri, ilişkileri şiddetin uygulandığı bir ailede yetişen insanların, şiddet gösterme eğilimine sahip
etkilemekte, eşler oldukları görülmüştür. Anti sosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruh hastalıkları,
arasında uyum ve kadınların fiziksel ve ekonomik açıdan yetersizlikleri, şiddetin toplum tarafından
ahenk bozulmakta, paylaşılan bir değer olarak kabul edilmesi, iletişim becerisinin yetersizliği, hatalı
hatta boşanma gibi
namus ve ahlak anlayışı, yoksulluk gibi özelliklerde aile içi şiddetin ortaya
büyük sorunlara yol
çıkmasında risk etmeni olabilmektedir.
açabilmektedir.
Kadınlarla birlikte çocukları da fiziksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkileyen
aile içi şiddet, toplum ruh sağlığı ve çocuk gelişimi açısından değerlendirildiğinde,
kişiliğin normal yapısında bozulma, psikopatolojiye yatkınlık ve intihar girişimi
riskinin artması gibi olumsuz etkilere sahiptir. Bunların yanı sıra özgüvende azalma,
kaygı ve depresyon, madde kullanımı, kendine zarar verme gibi duygusal sonuçları
da olabilmektedir. Şiddet bilişsel yetileri olumsuz etkileyerek dikkat problemleri,
öğrenme güçlükleri, okul başarısızlığına neden olabilir. Fiziksel açıdan yaralanma
ve ölümle sonuçlanabilecek aile içi şiddetin, kötü akran ilişkileri ve şiddet içeren
anti sosyal davranışlar gibi davranışsal sonuçları da bulunmaktadır.

152
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Aile ve Yoksulluk
Yoksulluk elde edilen kazancın, bir bireyin biyolojik olarak varlığını devam
ettirebilmesi için asgari düzeyde fiziksel ihtiyaçların karşılanmasına yetmemesi ya
da genel anlamıyla geçinmekte sıkıntı çekmek olarak tanımlanabilir. Yoksul aile
sınıf sıralamasında toplumda en alt sırada bulunan, gelir dağılımı, eğitim ve sağlık
hizmetlerinden ve olanaklardan genellikle en az yararlanan ailelerdir. Açlıktan
ölmeseler de sürekli darlık çeken bu ailelerin yoksunluğu sadece gelir azlığından
kaynaklanmaz. İş güvenceleri, hastalandıklarında dayanacakları kimseleri yoktur.
Yoksul aileler günü gününe yaşamaktadır. Yarının ne getireceği belli olmadığı için
geleceğe yönelik planlar bu ailede işe yaramaz. Karamsarlık, güçsüzlük,
dayanıksızlık, kaderlerine boyun eğiş genel ruhsal durumlarına egemen olan
duygulardır. Anne yorgun, şaşkın ve öfkeli, bezginlik ve tükenmişlik içinde; baba
genellikle yüzü gülmeyen, az konuşan, ev geçindirme sorumluluğu ile ezilmiş bir
profil çizmektedir.
İnsanlığın en eski, çağdaş toplumların en önemli toplumsal sorunlarından
birisi olan yoksulluk toplumun önde gelen sorunlarındandır. Gelir dağılımındaki
adaletsizlik, yüksek enflasyon, yaşanılan döneme uygun eğitim olanaklarından
mahrum olma, devlet düzeyinde aileye yönelik politikaların eksikliği gibi nedenler
ailenin ekonomik olarak zayıflamasına yol açmaktadır.
Ailelerin yoksullaşması, aile içi rolleri, ilişkileri etkilemekte, eşler arasında
uyum ve ahenk bozulmakta, hatta boşanma gibi daha büyük sorunlara yol
açabilmektedir. Yoksul ailelerde uygun şartlar sağlanamadığı için çocukların
gelişimi olumsuz etkilemekte, çocukları eğitim haklarından mahrum bırakarak çok
erken yaşlarda çalışma hayatına girmesine neden olabilmektedir.
Yoksulluk beden sağlığını etkilediği gibi ruh sağlığını da olumsuz
etkileyebilmektedir. Babanın katı cezaları, uyguladığı fiziksel şiddet, denetimsizlik,
tutarsızlık ve ev ortamındaki güvensizlik tedirginlik ve çaresizlik atmosferi çocuğun
sağlığını olumsuz yönde etkiler. OECD verilerine göre Türkiye’deki 18 yaş altındaki
çocukların % 25’i, Türk toplumunun % 17’si yoksulluk içinde yaşamaktadır. TUİK
verilerine göre ise yoksulluk sınırının altında yaşayan bireylerin oranı % 20’dir.

Boşanma
Boşanma, yasal olarak oluşturulmuş bir evlilik ilişkisinin, birlikte olma
arzusunun, aynı şekilde yine yasal olarak bitirilmesidir. Aile yapısını değiştirmesi
nedeniyle olumsuz sosyal vakaların başında gelmektedir. Son yıllarda tüm dünya
da olduğu gibi Türkiye’de de sayısı artan bir olgu olarak varlığını devam
Son yıllarda tüm dünya ettirmektedir. Evliliği sürdürme çabasıyla girişilen tüm eylemlerin istenilen
da olduğu gibi sonucun doğurmaması, son çare olarak boşanmayı akla getirmektedir. Çözüm
Türkiye’de de sayısı olarak görülen boşanma, bozulan yuva nedeniyle yeni sorunlara gebe olduğu için
artan bir olgu olarak çoğunlukla çözümsüzlüktür.
boşanma varlığını
devam ettirmektedir. Boşanma, bireyin kendisi ile ilgili olan kişilik özellikleri ve psikolojisine bağlı
kişisel nedenlere; toplum, hukuk ve aile kurumlarından kaynaklanan yapısal
nedenlere, genel ve özel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu deneyimi

153
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

yaşamış bireyler üzerinde yapılan çalışmalar ve incelenen hukuk kararları


boşanmanın çoğunlukla sorumsuz ve ilgisiz davranış, dayak ve kötü muamele,
aldatma, içki ve kumar, ekonomik etkenler, eşlerin ailelerinin aile içi meselelere
karışması ve çok çeşitli etmenlere bağlı olarak şiddetli geçimsizlik gibi nedenlerle
başvurulan bir olgu olduğu bilinmektedir.
Boşanmanın kadın, erkek ve çocuklar açısından çeşitli etkileri olduğu
görülmektedir. Boşanma süreci duygusal, yasal, ekonomik, ebeveyn, toplumsal ve
psikolojik olmak üzere altı evrede incelenebilir. Boşanmanın ilk aşamasında güçlü
duygusal bağ ve iletişimin yerini soğuk davranışlar almaya başlamaktadır. İkinci
aşama çiftlerin evliliklerini yasalar önünde sonlandırması sürecini içermektedir.
Üçüncü aşama, ekonomik bir birim olarak algılanan ailenin çözülme süreci olarak
görülmektedir. Dördüncü aşamada eş rolünü bitiren çiftler ebeveynlik rolünü
devam ettirmektedir. Beşinci aşama çiftleri toplumsal rol ve statülerindeki
değişimi kapsamaktadır. Son aşama ise çift olarak yaşamaya alışmış bireylerin
boşanma süreci ve sonrasında yaşadıkları ruhsal değişimleri içermektedir.
Boşanma, çocukların karşılaşabileceği en sarsıcı olaylardan birisidir. Onların
gelişimini etkileyebilecek bir dizi değişikliğe neden olmasından dolayı en çok
çocukları etkilemektedir. Anne ve babası boşanan çocuklarda ilk olarak suçluluk
duygusu ortaya çıkmaktadır. Çocuk anne ve babasının kendisi yüzünden ayrıldığını
düşünmektedir. Sonrasında küçük yaştaki çocuklar, birlikte yaşadıkları
ebeveynlerinin de bir gün kendisini terk edebileceği korkusunu yaşarlar. Her çocuk
anne babasının boşanmasına farklı tepki göstermesine rağmen özellikle erkek
çocuklar öfkelerini öğretmenlerine karşı gelerek, sıklıkla kavga ederek, anne ve
babalarına bağırarak kırıp dökerek ortaya koymaktadırlar. Çocukların en fazla
gösterdikleri diğer bir tepki ise üzüntüdür. Bunların yanı sıra çocuklarda yemek
yeme ve uyku sorunları, yalnızlık, reddetme, gerileme, okul başarısızlığı, fiziksel
sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu 2016 verilerine göre Türkiye’de en az bir kez
boşanan bireylerin boşanma nedenleri arasında birinci sırada % 51’lik oranla
sorumsuz ve ilgisiz davranma, ikinci sırada % 30’luk oranla evin ekonomik geçimini
sağlayamama, % 24 ile üçüncü sırada eşlerin birbirlerinin ailelerine karşı saygısız
davranması yer almıştır. Yine TUİK 2018 verilerine göre boşanmaların % 38’i
evliliğin ilk 5 yılı içerisinde gerçekleşmiştir. 2008 yılından 2018 yılına kadar kaba
evlenme hızı sürekli bir düşüşe sahipken, son üç yılda kaba boşanma hızında sürekli
bir artış görülmektedir.
Faydası ve zararı
değerlendirilmeden, Kitle İletişim Araçları ve Aile
takip edilen televizyon
programları, tek yönlü Faydası ve zararı değerlendirilmeden, günün büyük bir bölümünde takip
etkileme aracı olarak, edilen TV programları, tek yönlü etkileme aracı olarak ailelerin yapısının
ailelerin yapısını değişmesine neden olmakta, aileleri şekillendirmektedir. Reklamlar, bilinçsizce
etkilemektedir. tüketimi teşvik etmekte, ailelerde kanaatkârlık değerinin zayıflamasına neden
olmaktadır. Özellikle genç insanlara hitap eden zenginlik, konfor, rahatlığı
özendiren, Türk ailesinin milli ve manevi değerlerini aşındıran diziler, çocuk ve
gençlerin gerçekleri olduğundan farklı algılayarak ailesine beğenmeme, dizilere

154
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

özenerek benzer bir hayat yaşama gayesiyle evden kaçma vb. gibi hüsranla
sonuçlanan denemelere girişmesine neden olabilmektedir.
Özellikle çocukların ilgi alanına girmekte olan çizgi film ve animasyonlarda
kullanılan şiddet içerikleri, toplumun değerlerine uygun olmayan tema ve içerikler
şiddeti özendirmekle birlikte, yapımcıların kendi yaşam felsefelerini çocukların
benimsemesine neden olmaktadır. Hiçbir sınırlama ve planlama olmaksızın TV
programlarıyla karşı karşıya bırakılan çocuklar geceleri kâbuslar görebilmekte,
günlük yaşamda birtakım olumsuz duyguları daha çok yaşayabilecekleri ruhsal
sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. Yayınlanan kadın programları Türk aile
yapısının dayandığı temel değerleri zayıflatarak, aile bireylerinin ruh sağlığını
olumsuz etkileyebilmektedir.
Örnek

•Türk PDR-DER'in RTÜK'e sunduğu rapora göre (2005) "Aile ve


kadın eksenli programlar kapsamında toplumun yoksulluk
durumunun ve duygularının kötüye kullanıldığı, aile içi olumsuz
ilişkilerin teşhir edildiği, böylece çocukların ve gençlerin ruh
sağlığının olumsuz etkilendiği, bu programların çocuk ve gençlerin
aile kurumuna ilişkin olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden
olduğu ifade edilmiştir.

RTÜK’ün yaptığı bir araştırmaya göre, izleyicilerin hafta içi günlük ortalama
televizyon izleme süresinin 3 saat 30 dakika olarak bulunmasına rağmen 2006
yılından bu yana TV izleme sürelerinde belirgin bir azalma olduğu da
vurgulanmıştır. Son yıllarda TV izleme sürelerinin azalmasında internet
kullanımının yaygınlaşmasının etkisi de göz ardı edilmemelidir. Aynı çalışmada en
çok rahatsız olunan program türü sıralamasında “kuşak programları” birinci
sırada, “dizi filmler” ikinci sırada yer almaktadır.
Faydaları yadsınamayacak internet ve diğer kitle iletişim araçları, kontrolsüz
kullanıldığında daha çok zararıyla ön plana çıkabilmektedir. İnternet, sosyal
medya kullanımına çok fazla zaman ayrılması bireylerin kendi zihinsel, duygusal,
fiziksel sağlığını ve sosyal gelişimini tehdit etmesinin yanı sıra aile üyelerinin
İletişim becerisi zayıf ve birbirleriyle iletişiminin azalması, üyeler arasındaki bağların zayıflayabilmesi
öz güveni düşük açısından da tehlike saçmaktadır.
çocuklar sosyal
medyaya yönelmekte, Sağlıklı bir toplumun oluşması büyük ölçüde ailedeki iletişimin sağlıklı
gerçek hayatta olmasına bağlıdır. Sosyal medyanın aile içi iletişimi en çok etkilediği boyutlardan
doyumsuzluk birisi, aile üyelerinin birlikte geçirdikleri zamanın yerini sosyal medyanın alması,
yaşadıkları duyguları diğeri ise sanal ortamın sağladığı esneklik ve bilinmezliğin sanal flört ve
kendilerine tehlikeye aldatmalara zemin hazırlaması nedeniyle güven ve huzur kaybı oluşturmasıdır.
açık, sahte bir dünya
oluşturmaktadırlar. Güvenli internet kullanımı açısından farkındalık düzeyi düşük olan insanlar,
kendilerine ve ailelerine ilişkin özel bilgileri hiç tanımadığı, kim olduğunu bilmediği
insanlarla paylaşarak güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Ailesinde bilgisayar
başında saatlerce fiziksel olarak pasif bir şekilde vakit geçiren çocuklar, okulları

155
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

enerjilerini atabilecekleri yerler olarak görmektedirler. Sanatsal, sportif ve sosyal


aktivitelerin sınırlı, akademik çalışmaların yoğun olduğu eğitim sisteminde derse
odaklanmakta güçlük çekmekte, sürekli hareketli ve huzursuz davranışlar
sergilemektedirler.
İletişim becerisi zayıf ve özgüveni düşük çocuklar sosyal medyaya
yönelmekte, gerçek hayatta doyumsuzluk yaşadıkları duyguları kendilerine
tehlikeye açık, sahte bir dünya oluşturarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Bu durum
sanal ortamda geçirilen süre ve maruz kalınan içeriğe bağlı olarak aile yapısını,
çocukların gelişimini ve okul başarısını olumsuz etkilemektedir. Çocuk ve gençlerin
anne baba denetiminden uzak, her türlü içeriğe ulaşabildiği güvenli olmayan
internet kullanımı, gelişim dönemlerine hiç de uygun olmayan cinsellik ve
saldırganlık içeren içeriklerle karşılaşmalarına neden olabilmekte ve tüm alanlarda
gelişimlerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Hanelerden bilişim teknoloji kullanımına ilişkin TUİK 2019 verilerine göre
bilgisayar kullanımı % 59,6, internet kullanımı % 72,9, hanelerde internet erişimi %
83,8’e ulaşmıştır. 16-24 yaş gurubun yüzde % 90,7’ sinin internet kullandığı
anlaşılmıştır.

Kentleşme ve Aile
Gelişmiş ülkelerde sanayileşme sonucu artan iş gücü talebi sonucunda kırsal
kesimdeki insanların kentlere göçmesi sonucunda kentleşme olgusu ortaya
çıkmıştır. Türkiye’deki kentleşme olgusu gelişmiş ülkelerinkinden farklılıklar
Gelişmiş ülkelerde taşımaktadır. 1950’li yıllarda sanayileşme sürecine giren Türkiye’de kentleşme
sanayileşme sonucu olgusu, tarımda teknoloji kullanımı ve kırsal kesimdeki yüksek nüfus artışının bir
artan iş gücü talebi sonucu olarak, kırsal kesimin nüfusunun kente itilmesiyle yaşanmıştır. Kentleşme
sonucunda kırsal olgusunun halen süregeldiği Türkiye’de kırsal kesimlerde nüfus iyice azalırken,
kesimdeki insanların kent merkezleri daha da kalabalıklaşmaktadır. TUİK 2018 verilerine göre 1927
kentlere göçmesi
yılında Türkiye nüfusunun % 24.2’si il ve ilçe merkezlerinde, % 75.8’i belde ve
sonucunda kentleşme
köylerde yaşarken, aradan geçen 85 yılda neredeyse durum tam tersine dönerek,
olgusu ortaya
2012 yılında nüfusun % 77.3’ü il ve içe merkezlerinde, % 22.7’si belde ve köylerde
çıkmıştır.
yaşamaktadır.
Göçün sanayi temelli olmaması, sanayinin göç eden insanların çok az bir
kısmına istihdam alanı sağlaması nedeniyle, kentlerde örgütsüz yeni istihdam
şekilleri ortaya çıkmaktadır. Kente göç eden köylünün en iyi olasılıkla işçiye
dönüştüğü, büyük bir kesiminin ise marjinal sektörlerde çalışmak zorunda kaldığı
kentleşme süreci aileleri etkilemekte, ailelerin yapısında bazı değişimlere yol
açmaktadır.
Örnek

•Köylerden kentlere göç eden insanlar barınacak yer bulamadıkları


için gecekondulaşma artmakta, iş bulamadıkları için geçim sıkıntısı
çekmektedirler. Bu ise aile içi stresi ve şiddeti, sokakta çalışan
çocuk sayısını ve çocuk suçluluğunu, ihmal ve istismar vakalarının
yaşanma sıklığını etkilemektedir.

156
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Kentleşme olgusu aile yapısının değişmesini ve şehirde birlikte yaşama


kültürünün gelişmesini gerektirmiştir. Önceleri aile kurumunun yerine getirdiği
birçok işlevi şehirlerde farklı örgütler üstlenmiştir. Kadınların iş yaşamına girmesi
ekonomik özgürlüklerini kazanmalarını sağlamış, toplumdaki rol ve statülerini
artırmış, şehirlere göç eden tüm insanların modern yaşam tarzına uyum
sağlamaları gerekmiştir. Çeşitli yaşam kültürlerine sahip insanların şehirlerde
birlikte yaşayabilmesi farklılıklara saygı duyabilmeyi, birlikte yaşama kültürünün
gerektirdiği yaşam becerilerini geliştirmeyi, özgürlük ve demokrasi gibi değerlerin
önem kazanmasını zorunlu hale getirmiştir. Şehir yaşamının koşuşturma, karmaşa
ve stresi, çiftlerin her ikisinin de iş yaşamına katılması nedeniyle çocuklarına ve
İnsanların şehirlerde
eğitimlerine ayrılan zamanın azalması, akraba ilişkilerinin zayıflaması aileye ilişkin
birlikte yaşayabilmesi
toplumsal problemlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
farklılıklara saygı
duyabilmeyi, birlikte Aile İçi İletişim ve Etkileşim
yaşama kültürünün
gerektirdiği yaşam Eşler arasındaki iletişimin niteliği, aile bireylerinin mutluluğu, evliliğin
becerilerini devamı, olumlu bir aile ikliminin oluşturulması, çocukların hayatı algılama ve
edinmelerini hayata karşı oluşturdukları tutumlar açısından büyük önem taşımaktadır. Her birisi
gerektirmiştir. farklı kişilik özelliklerine, değerlere, tutum ve yaşantılara sahip, farklı kültürel
çevrede yetişmiş iki insanın anlaşması, ortak anlamlar oluşturması, birlikte
yaşamaktan mutlu olması onların birbirlerini anlama ve birbirlerinin beklentilerini
karşılama çabalarına, emeklerine bağlıdır.
Çiftlerin evlenmeden önce edindikleri alışkanlıklar, olaylara bakış açıları,
yaşadıkları zorluklar, çocukluk ve gençlik yılları yaşantıları, mizaç ve karakter
özellikleri aynı olaya karşı verdikleri tepkileri farklılaştırmaktadır. Bu süreç iyi
yönetildiğinde ortak bir bakış açısı oluşmakta, iyi yönetilemediğinde ise evliliğin
sonlanmasıyla sonuçlanabilmektedir. Bireyler öncelikle kendilerini iyice tanımalı,
zayıf ve güçlü yönlerinin farkında olmalıdır. Sonrasında ise karşısındaki kişiyi
dinlemeye, anlamaya, tanımaya çalışmalı, onu olduğu gibi kabul edebilmelidir.
Eşler rahatsız oldukları konuları ifade ederken birbirlerini suçlayıcı bir dili değil,
ben dilini kullanmalıdırlar. Anlaşamadıkları konularda medeni bir şekilde
tartışabilmeli, dayatma olmaksızın birbirlerini ikna etme yolunu seçmelidirler.
Eşlerin bencilliği, çatışmacı kişilik yapıları, sorumluluk duygularının eksikliği, aile
üyelerine yeterince zaman ayırmaması, birbirlerini dinlemeye ve anlamaya
çalışmaması, sürekli olarak birbirlerinin eksikliklerini ve olumsuz özelliklerini
vurgulama alışkanlıkları, birbirlerine değer verip saygı duymaması ailede
huzursuzluk oluşturarak aralarının açılmasına neden olabilmektedir.
Yukarıda ifade edilen birçok beceri eşler arası iletişim kapsamında yer
Ancak iyi aile ilişkileri
almaktadır. Etkili iletişim becerileri edinilerek bu olumsuzluklar azaltılıp, tüm aile
içinde yetişmiş çocuklar
başarılı bir gelişme için daha uygun bir iklim oluşturulabilir. Sözlü iletişimin sağlıklı iletişim, çatışmacı
süreci yaşarlar. iletişim ve iletişimsizlik olmak üzere üç şekli bulunmaktadır. Bunların en kötüsü
olan iletişimsizlik, sorunların uzatılıp, biriktirilerek ertelenmesi anlamına
gelmektedir. Sağlıklı iletişimde sözlü iletişimin yanı sıra iletişimin % 80’ini
oluşturan sözsüz iletişimde büyük önem taşımaktadır. İletişimin % 20’sini
oluşturan sözlü iletişimde bilgi aktarımı mevcutken, sözel olmayan iletişimde

157
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

beden dili kullanılmaktadır. Sözel olmayan iletişimde sözlerdeki vurgular, söyleyiş


tarzı, seçilen kelimeler ve eşlik eden mimikler, beden dili önem taşımaktadır.
Eşlerin sağlıklı iletişim kurabilmeleri, her iki tarafında birbirine üstünlük
sağlamadan kuracağı eşitler arası iletişimle mümkün olabilir. Eşitler arası iletişimde
karşısındaki insanı kontrol altına almaya çalışan, eşini kendi uzvu gibi gören bakış
açılarına, emir ve nasihat verir gibi tutumlara yer yoktur. Eşitler arası iletişimde
bunun yerine tevazu gösteren, karşısındaki kişinin fikirlerine önem veren, istişareyi
ön planda tutan, bencil olmayan, gerektiğinde fikir veren, seçenekler sunan, farklı
bakış açıları geliştirmeye çalışan, karşısındaki kişinin elinden kararını almadan, onu
zorlamadan fikir vererek onu yönlendirme çabaları vardır.
Örnek

•Aile Mahkemesi'ne başvuran M.Y., eşi Ş.Y.'nin sürekli kendisine


'şizofren' diyerek hakaret ettiğini, ciddi tartışmalar yaşadığı eşinin
evliliğe alışamadığını, aralarında kişilik uyuşmazlığı ve kültür
farklılığı olduğunu ileri sürerek boşanma davası açtı. Davacı adam,
velâyet hakkının kendisine verilmesini, eşinden 20 bin lira manevî,
20 bin lira da maddî olmak üzere 40 bin lira tazminat talep etti
(Takvim Gazetesi, 2019).

Diğer taraftan annelerin çalışma hayatına katılımıyla ebeveynlerin çocuklara


ayırdığı zaman diliminin azalması, çocuğun gelişimi açısından birtakım riskleri
beraberinde getirmiştir. Çalışan anneler çocuğa yeterli zaman ayıramadıkları için
Ebeveynlerin çocuklara suçluluk hissetmektedirler. Bu ise annelerin zamanını iyi yöneterek, hedeflerini ve
ayırdığı zaman
önceliklerini iyi planlamasıyla, işine ve çocuğuna ayırdığı zamanı verimli bir şekilde
diliminin azalması,
çocuğun gelişimi kullanma alışkanlığı kazanmasıyla üstesinden gelinebilecek bir problemdir.
açısından birtakım Ailede eşler arasındaki ilişki çocuklara takınılan tavrı da etkilemektedir.
riskleri beraberinde Eşiyle sorunlar yaşayan mutsuz bir anne, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla
getirmektedir.
aşırı bütünleşebileceği gibi, tam tersine çocuğuna karşı saldırgan bir tutuma da
bürünebilmektedir. Ancak iyi aile ilişkileri içinde yetişmiş çocuklar başarılı bir
gelişme süreci geçirirler. Aile içindeki başarılı ilişkiler, mutlu, arkadaşça,
bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin yetişmesini sağlar. Başarısız bir anne baba
çocuk ilişkisi, genellikle uyum problemi yaşayan çocukların yetişmesine neden
olmaktadır.
Anne babanın çocuğa gereğinden fazla kontrol ve özen göstererek aşırı
koruyucu tutum sergilemesi başkalarına aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları
olan bireylerin yetişmesine neden olabilir. Yetişkinlik yaşamına kadar sürebilecek
bu bağımlılık kişinin aynı koruma duygusunu eşinden beklemesine neden olabilir.
Çocuğuna karşı aşırı hoşgörü ve düşkün olan anne babalar çocuğun bencil
olmasına, ev içinde ve dışında çok zayıf bir sosyal uyuma sahip olmasına neden
olabilecektir. Çocuğunun bedensel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamayarak, ona
düşmanca duygular besleyen reddedici tutum sergileyen anne babalar yardım
duygusundan uzak, sinirli, duygusal kırılmalar yaşayan, başkalarına karşı düşmanca

158
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

duygular besleyen çocuklar yetiştirebilir. Baskıcı anne baba tutumuna maruz kalan
çocuklar nazik, dürüst, dikkatli davranmasına karşın, kolayca başkalarının etkisinde
kalabilen aşırı hassas bir kişiliğe sahip olabilir. Doğru olmayan bu anne baba
tutumlarına karşın ebeveynler çocuklarını sevgi ve sevecenlikle ele almalı,
Anne babanın çocuğa
aşırı koruyucu kontrol çocuğunun ilgilerini dikkate alarak, oyun yeteneklerini geliştirecekleri ortam
ve özen tutumu içinde hazırlamalıdır. Anne baba tarafından kabul edilen çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş
olması başkalarına aşırı birliği yapmaya istekli, arkadaş canlısı, duygusal olarak dengeli ve mutlu bir
bağımlı, güvensiz, bireydir. Anne babanın aşırıya kaçmayan hoşgörüsü çocuğun kendine güvenen,
duygusal kırıklıkları olan yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına, evine yönelmesine yardım eder.
bireylerin yetişmesine
neden olabilir. Kuşaklar Arası Çatışma
Tarihsel olarak aynı zamanda ve aralıklarda dünyaya gelen, ekonomik ve
sosyal hareketlerin oluştuğu zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba dahil
olanlara kuşak (jenerasyon) adı verilmektedir. Kuşaklar arasında, yetişme tarzları
ve dâhil oldukları ortam açısından farklılıklar bulunmaktadır. Bu ise karakter, iş
yaşamları, sosyal hayatları bakımından kuşaklar arasında önemli ayrışmalar
olduğunu göstermektedir. Kuşaklar yaşlanıp yerlerine yenileri geçtikçe kişilerin
tutum, davranış, inanç ve yaşam biçimleri de değişmektedir. Değişik yaş
gruplarının aynı zamanı ve mekânı paylaşmasından kaynaklanan problemlerin bir
kısmı kuşaklar arasındaki algı, iletişim, yöntem ve uygulama farklılıklarının sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır. İki kuşağın sosyalleşme biçimlerindeki farklılık,
kuşakların düşünce, inanç ve eylemlerin farklılaşmasını getirmektedir. Anne ve
babanın benimsediği sosyal ve kültürel davranış kalıpları çocuklarınınkinden az da
olsa farklılık gösterebilmektedir. İlerleyen yaşla birlikte sosyalleşmenin azalması
kuşaklar arasındaki boşluğu artıran başka bir nedendir. Kuşaklar arasında düşünce
ve duygu farklılıkları anne ve baba ile çocuklar arasında dostça bir ilişki
kurulmasına engel olmaktadır.
Değişim ve dönüşüm hızının, hiçbir zaman yaşadığımız dönemki kadar dikkat
çekmediği 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, bazı yazarlara göre yaş farkının 20 olarak
kabul edildiği kuşaklar arasında aile içerisinde birtakım anlaşmazlıkların,
çatışmaların yaşanması çok şaşırtıcı değildir.
“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele
alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere büyüklere karşı saygılı
olmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve
beklemesini bilmiyorlar…” sözlerini İsa’dan önce 800’lü yıllarda yaşamış olan
Hesiod adında bir düşünür söylemiştir. Tarih boyunca yetişkinler gençleri saygısız,
Gençler anlaşılmaya sorumsuz, büyüklere kulak asmayan, kendi doğrultusunda giden bireyler olarak
çalışılıp, onlarla tanımlarken, gençlerde yetişkinleri geri kafalı, tutucu, kendilerini anlamayan hatta
dayanışma içinde çıkarcı ve ikiyüzlü olmakla suçlamıştır. Gençlerle eski kuşaklar arasındaki bu
olunmalı, gençler ise ne anlaşmazlık çağımıza özgü bir olgu değildir fakat 20. yüzyıldaki toplumsal değişim
kadar yadsısalar da hızı, kuşaklar arasındaki bu ayrılığın daha da dikkat çekici bir hal almasına neden
yetişkinlerden
olmuştur.
öğrenecekleri çok şey
olduğunu Eski kuşaklar yeniliklere uyum sağlamakta zorlanınca, geleneklere ve
unutmamalıdır. mevcut yaşam anlayışına sıkıca tutunmayı tercih edip, çocuklarını da kendilerinin

159
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

birer kopyası olarak görme eğiliminde olduklarından, gençlerdeki farklılıkları


yadırgama yolunu seçmişlerdir. Ancak değişim ve dönüşüme daha çabuk uyum
sağlayan gençler gelişim dönemlerinin de etkisiyle başkaldırmaya ve
bağımsızlaşmaya çabaladıkları için işe, eskilerin tüm değerlerini yadsımakla
başlamışlardır. Kendi kanatlarıyla uçma ve toplumda bir yer edinme çabası onları
aşırı uçlara itmektedir. Yetişkinlerin de gençlere tepeden bakmaları, onların ilerici
düşünce ve amaçlarını kuşku ile karşılamaları kutuplaşmayı hızlandırarak anne
babalarla çocuklar arasındaki iletişimin kopmasına yol açmıştır.
Her şeye rağmen gençlerle barış içinde yaşamak zorunlu ve mümkündür.
Gençler anlaşılmaya çalışılıp, onlarla dayanışma içinde olunmalı, gençler ise ne
kadar yadsısalar da yetişkinlerden öğrenecekleri çok şey olduğunu unutmamalıdır.
Yetişkinler, gençlik çağının fırtınalı ve çetin bir dönem olduğunu dikkate alarak
gencin iniş çıkışları ve bocalamaları karşısında soğukkanlı olmalıdırlar.
Kuşaklararası çatışmaların azalması için devlete ve anne babalara birtakım
görevler düşmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır;
 Toplumda ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan kalkınmanın sağlanması,
 Yetişkinlerin ergenlere yönelik tutum ve davranışlarını gözden geçirerek
düzenlemeleri,
 Ergen başkalarının önünde eleştirilmemeli, başkaları ile kıyaslanmamalı,
 Ergenin karşısındaki yetişkin güçlü ve tarafsız olmalı,
 Ergenin sorumlulukları ile hakları arasında bir denge kurmalı,
 Anne babanın fikirlerine saygı duyma gencin görevi olduğu kadar, onların
fikirlerinde tam bir anlaşmaya varmış olmalarını beklemekte gencin
hakkıdır.
 Anne babalar gencin kendilerinden kopacağı endişesiyle, ergeni kültüre
özgü toplumsal değerleri yaşayarak öğreneceği arkadaş grubundan
ayırmaya çalışmamalıdır.
 Yetişkinler, yaygın eğitim ve konferanslar yardımıyla bilgilenerek
ergenlerle olan eğitim farkını gidermeye çalışmalıdır.
 Karşılıklı sevgi ve saygı yaklaşımıyla kuşaklar arasında iyi bir iletişim
kurulmalıdır.
 Her iki kuşağında sahipleneceği değerler oluşturularak değer çatışması
azaltılmalıdır.

ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMETLER


Çocukların Eğitimine Yönelik Hizmetler
Kuşaklararası Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesine göre hiç kimse, eğitim ve
çatışmaların azalması öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar
için devlete ve anne için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. Devlet maddi imkânı olmayan
babalara birtakım
öğrencilerin öğrenimlerini devam ettirebilmeleri için burs ve başka yollarla gerekli
görevler düşmektedir.
yardımları yapar, özel durumları nedeniyle özel eğitime gereksinim duyanları
topluma yararlı hale getirecek önlemleri alır. Anayasa’nın bu maddesi
doğrultusunda tüm çocuklara Devlet tarafından eğitim hizmetleri parasız olarak

160
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

sunulmakta, maddi durumu iyi olmayan öğrencilere parasız yatılılık ve burs


imkânları sağlanmaktadır.
573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre özel eğitim gerektiren tüm
bireyler ilgi, istek ve yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel
eğitim hizmetlerinden yararlandırılmaktadır. Özel eğitime erken başlamak esastır.
Bu doğrultuda özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimlerinin aksamaması için
rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapılmaktadır. Erken
çocukluk aşamasında özel eğitim gereksinimli bireylerin eğitimi ailelerin
bilgilendirilmesi ve desteklenmesi esasına bağlı olarak evlerde ve kurumlarda
yürütülmektedir.
Özel eğitim gereksinimli bireylerin eğitimleri, hazırlanan bireysel eğitim
planları doğrultusunda akranları ile birlikte kaynaştırma yoluyla; yetersizlikleri
benzer olan akranları ile birlikte ayrı bir okul veya kurum olan özel eğitim
okullarında sürdürülür. Bunların dışında özel eğitim gereksinimli bireylere devam
ettiği eğitim programlarının amaçlarını gerçekleştirmek üzere bireysel ve grupla
eğitim imkânları hazırlanarak özel eğitim desteği hizmetleri de sunulmaktadır.
Eğitim kurumlarına devam edecek durumda olmayan zorunlu eğitim çağındaki
özel eğitim gereksinimli bireylere, temel yaşam becerilerini geliştirme ve öğrenme
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik eğitim programları uygulanmaktadır.

Korunma İhtiyacı Olan veya Suça Sürüklenen Çocuklara İlişkin


Hizmetler
Korunmaya ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunması,
haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınması amacıyla hazırlanan 5395 sayılı
Korunma ihtiyacı olan
Çocuk Koruma Kanunu’na göre sunulan koruyucu ve destekleyici tedbirleri içeren
veya suça sürüklenen
çocukların ne şekilde hizmetler aşağıda ifade edilmiştir;
korunacağı, 5395 sayılı Danışmanlık tedbiri
Çocuk Koruma
Kanunu’nda yer Danışmanlık tedbiri ile çocuğun bakımından sorumlu bireylere çocuk
almaktadır. yetiştirme konularında yol göstermekle kalınmaz, aynı zamanda eğitimi ve gelişimi
ile ilgili problemlerine çözüm bulabilmesi için çocuklara rehberlik hizmeti sunulur.
Danışmanlık tedbir kararları, Millî Eğitim Bakanlığınca rehberlik ve araştırma
merkezleri ile okul rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde görevli rehber
öğretmen/psikolojik danışmanlar tarafından yerine getirilmektedir.

Eğitim tedbiri
Çocuğun gündüzlü ya da yatılı olarak bir eğitim kurumuna devam etmesine;
iş ve meslek sahibi olması amacıyla meslek ya da sanat edinme kurslarına
gitmesine ya da bir meslek edinmiş bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel
sektöre ait iş yerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirleri içermektedir.

Bakım tedbiri
Bakımından sorumlu kişilerin görevini yerine getirememesi nedeniyle
çocuğun resmi veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden
faydalandırılması, bu kurumlara yerleştirilmesine yönelik tedbirlerdir.

161
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Sağlık tedbiri
Çocukların ruhsal ve fiziksel sağlıklarının korunması ve tedavisi amacıyla
gereken sürekli veya geçici tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, madde bağımlısı
kişilerin tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirleri kapsamaktadır.

Barınma tedbiri
Barınma tedbirleri, Barınacak yeri bulunmayan çocuklu kimselere ya da hayatı yaşamı tehlikede
barınacak yeri
olan hamile kadınlara barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirlerdir.
bulunmayan çocuklu
kimselere ya da hayatı Çocuk Koruma Kanunun 6. maddesine göre adli ve idari merciler, kolluk
yaşamı tehlikede olan görevlileri, sağlık, eğitim ve sivil toplum kuruluşları korunma ihtiyacı olan çocuğu
hamile kadınlara Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle, kurum ise bildirilen
barınma yeri
olaylara ilişkin gerekli araştırmayı derhal yapmakla yükümlüdür.
sağlamaya yönelik
tedbirlerdir. Diğer Hizmetler
Sosyal yardım ve ekonomik destek hizmetleri
Temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar yoksulluk içinde olan ve
yaşamlarını sürdürmekte zorlanan kişi ve ailelere çocuklarının kendi yanlarında
bakımına imkân sağlaması için, kaynakların elverdiği ölçüde yapılan ekonomik
yardım hizmeti ve ailelere verilen psiko-sosyal destek hizmetidir.

Evlat edindirme hizmetleri


Aile, çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığı çalışmaları kapsamında durumu
evlat edindirilmeye müsait olan çocuklar ile evlat edinmeye uygun kişi/eşler
arasında hukuki bağlar kurularak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulması hizmetidir.

Koruyucu aile hizmeti


Bir süre için öz ailesi tarafından bakımı sağlanamayan çocukların, eğitimi,
bakılması ve yetiştirilmesi yükümlülüğünün, kendi aile ortamlarında belirli bir süre,
ücretli veya gönüllü olarak, devlet denetiminde paylaşan, duyduğu toplumsal
sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilere verilmesi hizmetidir.

Çocuk evi hizmeti


Korunmaya alınan çocukların daha küçük birimlerde bakımlarının
sağlanması için illerin çocuk yetiştirmeye müsait bölgelerinde, okul ve hastanelere
yakın apartman dairesi ya da müstakil dairelerde sunulan yatılı sosyal hizmet
şeklidir. Bu uygulamanın amacı, çocukların toplumun gelenek, görenekler ve
değerlerini yaşamalarını sağlayarak toplumun içinde gerekli yaşam becerilerini
edinmeleri, etkin bir şekilde toplumsal yaşama katılarak kendine güvenli, umut
dolu çocuklar yetiştirmektir.

Çocuk destek merkezi


Suça sürüklenen, suç mağduru olan ya da sokakta birtakım sosyal
tehlikelerle karşı karşıya kalıp haklarında bakım tedbiri ya da korunma kararı çıkan
çocuklardan psikososyal desteğe ihtiyacı olanların temel ihtiyaçlarını karşılamak,

162
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

fiziksel, psikolojik ve sosyal gereksinimleri doğrultusunda gerekli müdahaleler


gerçekleştirmek, ailelerine ve yakın çevrelerine geri dönmelerini ve farklı sosyal
hizmet modellerine hazır hale gelmeleri için verilen hizmet türüdür.

Koruyucu ve önleyici hizmetler


Bir süre için öz ailesi
tarafından bakımı Bu hizmet kapsamında çocuklara yönelik şiddet ve istismar, ihmal
sağlanamayan vakalarının bildirildiği Alo 183 hattına gelen çağrılardan alınan detaylı bilgiler, eş
çocukların, eğitimi, zamanlı olarak emniyet, jandarma birimlerine ve o ildeki Aile, Çalışma ve Sosyal
bakılması ve
Hizmetler İl Müdürlüklerinde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlularına
yetiştirilmesi koruyucu
iletilmektedir. Böylelikle Kolluk birimleri ile birlikte Acil Müdahale Ekip Sorumluları
aile hizmeti ile
sağlanabilmektedir. vakaya acil müdahale etmeleri sağlanmaktadır. Sonraki aşamada vaka hakkında
toplanan detaylı bilgiler incelenerek çocuğun en uygun sosyal hizmet modelinden
yararlanması için gerekli önlemler alınmaktadır.

Özel kreş, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüpleri


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak açılan Kreşler 0-24
aylık çocuklara, gündüz bakımevleri ise 25-66 aylık çocuklara hizmet veren
kuruluşlardır. Çocuk kulüpleri ise ilköğretime devam eden çocukların serbest
zamanlarında eğitim ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesi amacıyla faaliyette
bulunan kurumlardır. Bu kulüplerde çocukların ders çalışmalarına, ödev
yapmalarına yardımcı olunarak ilgi ve yetenekleri doğrultusunda sosyal, kültürel
ve sportif etkinlikler yapılır.
Bireysel Etkinlik

• Çevrenizde kentleşme sonucunda uyum sorunları yaşayan


aileleri var mı? Varsa ne tür sorunlar yaşamaktadırlar?
• Çevrenizde hangi aile içi şiddet türlerini gözlemliyorsunuz?
Sizce aile içi şiddeti önlemek için neler yapılmalı?
• Aile kurumunun gerekliliğini tartışınız.

163
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

•AİLE SORUNLARI
•Sanayileşme, kentleşme, gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçları toplumun
yapısını hızlı bir şekilde değiştirmiş, ailelerin mevcut sorunlarına ilaveten
çağa özgü birtakım sorunlarla da baş etmesini gerektirmiştir.
•Evliliğin İlk Yılları
Özet
•Evliliğin ilk dönemlerinde çiftlerin birbirlerinden beklentileri yüksek olmasına
rağmen, sevgiden dolayı bir süre herhangi bir sorun yaşanmaz. Ama bir süre
sonra kişiliklerindeki sivrilikler, farklı eğilimler, değişik beğeniler dikkat
çekmeye başlar. Daha önceden tanışıp, birbirini tanıyarak evlenmiş çiftler
bile bir bocalama dönemi yaşamadan uyum sağlayamazlar.
•Aile İçi Şiddet
•Gelişmekte olan ve gelişmiş tüm toplumlarda yerine getirdiği fonksiyonlar
açısından vazgeçilmez bir öneme sahip olan aile, insanların temel
ihtiyaçlarının karşılandığı, beden ve akıl sağlığının korunduğu ve geliştirildiği
bir birim olarak, zaman zaman şiddetin beslendiği ve uygulandığı bir alan
olabilmektedir.
•Aile ve Yoksulluk
•Yoksulluk elde edilen kazancın, bir bireyin biyolojik olarak varlığını devam
ettirebilmesi için asgari düzeyde fiziksel ihtiyaçların karşılanmasına
yetmemesi ya da genel anlamıyla geçinmekte sıkıntısı çekmek olarak
tanımlanabilir (Çimen, 2008). Yoksul aile sınıf sıralamasında toplumda en alt
sırada bulunan, gelir dağılımı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden ve genellikle
olanaklardan en az yararlanan ailelerdir.
•Boşanma
•Boşanma, yasal olarak oluşturulmuş bir evlilik ilişkisinin, birlikte olma
arzusunun, aynı şekilde yine yasal olarak bitirilmesidir. Aile yapısını
değiştirmesi nedeniyle olumsuz sosyal vakaların başında gelmektedir. Son
yıllarda tüm dünya da olduğu gibi Türkiye’de de sayısı artan bir olgu olarak
varlığını devam ettirmektedir. Evliliği sürdürme çabasıyla girişilen tüm
eylemlerin istenilen sonucun doğurmaması, son çare olarak boşanmayı akla
getirmektedir.
•Kitle İletişim Araçları ve Aile
•Faydası ve zararı değerlendirilmeden, günün büyük bir bölümünde takip
edilen tv programları, tek yönlü etkileme aracı olarak ailelerin yapısının
değişmesine neden olmakta, aileleri şekillendirmektedir.
•Kentleşme ve Aile
• Gelişmiş ülkelerde sanayileşme sonucu artan işgücü talebi sonucunda kırsal
kesimdeki insanların kentlere göçmesi sonucunda kentleşme olgusu ortaya
çıkmıştır.Kentleşme olgusu aile yapısının değişmesini ve şehirde birlikte
yaşama kültürünün gelişmesini gerektirmiştir.
•Aile İçi İletişim ve Etkileşim
•Eşler arasındaki iletişimin niteliği, aile bireylerinin mutluluğu, evliliğin
devamı, olumlu bir aile ikliminin oluşturulması, çocukların hayatı algılama ve
ona karşı oluşturdukları tutumlar açısından büyük önem taşımaktadır.
•Kuşaklar Arası Çatışma
•Tarihsel olarak aynı zamanda ve aralıklarda dünyaya gelen, ekonomik ve
sosyal hareketlerin oluştuğu zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba
dahil olanlara kuşak (jenerasyon) adı verilmektedir. Kuşaklar arasında,
yetişme tarzları ve dahil oldukları ortam açısından farklılıklar bulunmaktadır.
Bu ise karakter, iş yaşamları, sosyal hayatları bakımından kuşaklar arasında
önemli ayrışmalar olduğunu göstermektedir.

164
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

•ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMETLER


•Çocukların Eğitimine Yönelik Hizmetler
•Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesine göre hiç kimse, eğitim ve
öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim, kız ve erkek bütün
vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.
Özet (devamı)
•573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye göre özel eğitim gerektiren tüm
bireyler ilgi, istek ve yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde
özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılmaktadır.
•Korunma İhtiyacı Olan veya Suça Sürüklenen Çocuklara İlişkin Hizmetler
•Danışmanlık Tedbiri
•Danışmanlık tedbiri ile çocuğun bakımından sorumlu bireylere çocuk
yetiştirme konularında yol göstermekle kalınmaz, aynı zamanda eğitimi ve
gelişimi ile ilgili problemlerine çözüm bulabilmesi için çocuklara rehberlik
hizmeti sunulur.
•Eğitim Tedbiri
•Çocuğun gündüzlü ya da yatılı olarak bir eğitim kurumuna devam etmesine;
iş ve meslek sahibi olması amacıyla meslek ya da sanat edinme kurslarına
gitmesine ya da bir meslek edinmiş bir ustanın yanına yahut kamuya ya da
özel sektöre ait iş yerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirleri içermektedir.
•Bakım Tedbiri
•Bakımından sorumlu kişilerin görevini yerine getirememesi nedeniyle
çocuğun resmi veya özel bakı yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden
faydalandırılması, bu kurumlara yerleştirilmesine yönelik tedbirlerdir.
•Sağlık Tedbiri
•Çocukların ruhsal ve fiziksel sağlıklarının korunması ve tedavisi amacıyla
gereken sürekli veya geçici tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, madde
bağımlısı kişilerin tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirleri kapsamaktadır.
•Barınma Tedbiri
•Barınacak yeri bulunmayan çocuklu kimselere ya da hayatı yaşamı tehlikede
olan hamile kadınlara barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirlerdir.
•Diğer Hizmetler
•Sosyal yardım ve ekonomik destek hizmetleri
•Evlat edindirme hizmetleri
•Koruyucu aile hizmeti
•Çocuk evi hizmeti
•Çocuk destek merkezi
•Koruyucu ve önleyici hizmetler
•Özel kreş, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüpleri

165
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisinin aile içi sorunlardan biri olduğu söylenemez?
a) Kuşak çatışması
b) Kadına yönelik şiddet
c) Boşanma
d) Kontrolsüz internet kullanımı
e) Kentten köye geri dönüş

2. Aşağıdakilerden hangisi yoksulluğun sebepleri arasında yer almaz?


a) Gelir dağılımındaki adaletsizlik
b) Yüksek enflasyon
c) Yaşanılan döneme uygun eğitim olanaklarından mahrum olma
d) Sportif etkinliklere yeterince önem vermeme
e) Devlet düzeyinde aileye yönelik politikaların olmayışı

3. Aşağıdakilerden hangisi boşanma sonucunda çocukların olumsuz


etkilendiğinin belirgin bir göstergesidir?
a) Çiftlerin duygusal olarak birbirinden kopması
b) Çocuğun babasının eve geç geldiğine şahit olması
c) Çiftler arasında soğuk davranışlar
d) Çocuğun sadece anne ya da babayla yaşamaya başlaması
e) Çocuğun birlikte yaşadığı ebeveynin evi terk edeceği korkusunu
yaşaması

4. TUİK (2018) verilerine göre boşanmaların % 38’i evliliğin hangi dönemi


içerisinde gerçekleşmiştir?
a) 5 yıl
b) 10 yıl
c) 15 yıl
d) 2 5 yıl
e) 30 yıl

5. Aşağıdakilerden hangisinin kitle iletişim araçlarının kontrolsüz kullanımının


sonucunda ortaya çıktığı söylenemez?
a) Çocukların kâbuslar görmesi
b) Türk aile yapısının bozulması
c) Sosyal gelişimin zayıflaması
d) Kişisel web sitesinin kurulması
e) Aile üyeleri arasındaki bağların zayıflaması

166
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

6. Aşağıdakilerden hangisi çocukların kitle iletişim araçlarını kontrolsüz ve


denetimsiz kullanımının oluşturduğu bir tehlike değildir?
a) Gerçeklik algılarının bozulması
b) Özel bilgilerin yabancılarla paylaşımı
c) Yaşa uygun olmayan içeriklerle karşılaşma
d) Okul başarısızlığı
e) Aldatma vakalarının artması

7. Aşağıdakilerden hangisi çiftlerin ortak bir bakış açısı, anlayış oluşturma


zorunluğunu doğuran etkenlerden biri değildir?
a) Alışkanlıklarındaki farklılıklar
b) Farklı kişilik özelliklerine sahip olmaları
c) Aynı yaşta olmaları
d) Yetiştikleri kültürel çevre
e) Yaşantılarının farklılığı

8. Bir süre için öz ailesi tarafından bakımı sağlanamayan çocukların, eğitimi,


bakılması ve yetiştirilmesi yükümlülüğünün, kendi aile ortamlarında belirli
bir süre, ücretli veya gönüllü olarak, devlet denetiminde paylaşan,
duyduğu toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilere
verilmesi hizmetine ne ad verilir?
a) Koruyucu aile hizmeti
b) Çocuk evi hizmeti
c) Evlat edinme hizmeti
d) Sosyal yardım ve ekonomik destek hizmeti
e) Koruyucu ve önleyici hizmetler

9. Aşağıdakilerden hangisinin sağlıklı iletişimi oluşturan unsurlardan olduğu


söylenemez?
a) Çiftlerin birbirine üstünlük taslamamaları
b) Eşitler arası iletişim
c) Karşısındaki insanı kontrol altına almaya çalışma
d) Tevazu gösterme
e) Çiftlerin birbirlerinin fikirlerine önem vermesi

10. Korunmaya alınan çocukların daha küçük birimlerde bakımlarının


sağlanması için illerin çocuk yetiştirmeye müsait bölgelerinde, okul ve
hastanelere yakın apartman dairesi ya da müstakil dairelerde sunulan
yatılı sosyal hizmet şekline ne ad verilir?
a) Koruyucu aile hizmeti
b) Çocuk evi hizmeti
c) Evlat edinme hizmeti
d) Sosyal yardım ve ekonomik destek hizmeti
e) Koruyucu ve önleyici hizmetler

Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.e, 4.a, 5.d, 6.e, 7.c, 8.a, 9.c, 10.b

167
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adıgüzel, O. , Batur, H. Z. , & Ekşili, N. (2014). Kuşakların Değişen Yüzü ve Y Kuşağı
İle Ortaya Çıkan Yeni Çalışma Tarzı: Mobil Yakalılar. Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (19), 165-182.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2019). 10.07.2019 tarihinde
https://ailevecalisma.gov.tr/sss/cocuk-hizmetleri-genel-mudurlugu/cocuk-
destek-merkezleri-evleri-haklari/ adresinden erişildi.
Baygal, A. (2012). Şiddetin Aile İçi Görünümleri. N. Adak(Ed.) Değişen Toplumda
Değişen Aile, Ankara: Siyasal Kitabevi.
Canel, A. N. (2012). Evlilik ve aile hayatı. Marriage and family life]. İstanbul,
Turkey: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Celkan, H. (1993). Egitim Sosyolojisi. Egitim Fakültesi Basimevi (3. Baskı), Erzurum.
Çimen, L. K. (2008). Türk töresinde kadın ve aile (Vol. 254). İstanbul: IQ Kültür
Sanat Yayıncılık.
Çocuk Koruma Kanunu (2005). 27.07.2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5395.pdf adresinden
erişildi.
Doğan, İ. (2000). Türk aile sosyolojisi: tarih-gelenek-modern zamanlar. Ankara:
Pegem Atıf İndeksi.
Emre, E. (2019) İğrenç adama 27 yıl. 05.08.2019 tarihinde
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/igrenc-adama-27-yil-41244601
adresinden erişildi.
Ersöz, A. G. (2003). Dünya konferansları belgelerinde aile ve yoksulluk: Saptamalar
ve öneriler. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 6(6).
Güleç, V. (2018). Aile İlişkilerinin Sosyal Medyayla Birlikte Çöküşü. Yeni Medya
Elektronik Dergisi, 2(2), 105-120.
İbiloğlu, A. O. (2012). Aile içi şiddet. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(2), 204-222.
Karadeniz, H. (2017). Boşanma ve nedenleri. Elmas N. (Ed.) Kadın ve aile hayatı
içinde. Ankara: Pegem Atıf İndeksi.
Keskin, E. (2016). Kentleşme sürecinde ailenin değişimi: Bursa’da bir alan
araştırması. Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, 12(Özel Sayı
1).
OECD (2019). Society at a Glance 2019: OECD Social Indicators, OECD Publishing,
Paris. https://doi.org/10.1787/soc_glance-2019-en
OECD (2019). Violence against women (indicator). doi: 10.1787/f1eb4876-en
(Accessed on 25 July 2019)

168
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler

Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1997). 25.07.2019 tarihinde


https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2012_10/10111011_ozel_egit
im_kanun_hukmunda_kararname.pdf adresinden erişildi.
Şener, E. B. (2011). Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Önlemede 4320 Sayılı Ailenin
Korunmasına Dair Kanun ve Değerlendirilmesi. TC Başbakanlık Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara.
Takvim Gazetesi (2019) 05.08.2019 tarihinde
https://www.takvim.com.tr/yasam/2019/06/24/esine-bu-hakaret-
bosanma-sebebi-sayildi adresinden erişildi.
Tarhan, N. (2010). Son sığınak aile. İstanbul: Nesil Yayın Grubu.
Timurturkan, M. (2012). Aile Birliğinin Bozulması: Boşanma ve Yeniden Evlenme. N
Adak(Ed.), Değişen Toplumda Değişen Aile Sosyolojik Tartışmalar içinde.
Ankara: Siyasal Kitabevi
Türkarslan, N. (2007). Boşanmanın çocuklar üzerine olumsuz etkileri ve bunlarla
baş etme yolları. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 11(11), 99-108.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1982). 26.07.2019 tarihinde
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2709.pdf adresinden
erişildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (2019). 16.07.2019 tarihinde
http://www.tuik.gov.tr/Start.do adresinden erişildi.
WHO, (2002). World report on violence and health. 25.07.2019 tarihinde
https://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/42495/9241545615_e
ng.pdf;jsessionid=6E7D0B896290B82CE9F47FAF23CF5550?sequence=1
adresinden erişildi.
WHO, (2017). Violance against women. https://www.who.int/news-room/fact-
sheets/detail/violence-against-women adresinden 24.07.2019 tarihinde
erişildi.
Yavuzer, H. (2004). Çocuk eğitimi el kitabı. Remzi Kitabevi.
Yavuzer, H. (2005). Çocuk psikolojisi (28. Baskı). İstanbul: Altın Kitaplar Yayın
Yörükoğlu, A. (1997). Değişen toplumda aile ve çocuk. İstanbul: Özgür Yayınları.
Yörükoğlu, A. (2006). Çocuk ruh sağlığı. İstanbul: Özgür Yayıncılık.

169
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri
TÜRK AİLE YAPISI VE AİLE
HİZMETLERİ

• Günümüzde Türk Aile


Yapısı
İÇİNDEKİLER

• Türk Aile Yapısındaki AİLE EĞİTİMİ


Değişiklikler
• Türkiye'de Aile Hizmeti
Doç. Dr. Murat
Olarak Koruyucu Aile BAŞAR
Hizmeti
• Kurumsal Aile Hizmeti

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


HEDEFLER

• Aile kavramını açıklayabilecek,


• Köy, Kasaba ve Kent Ailesinin
özelliklerini kavrayabilecek,
• Türk aile yapısındaki değişiklikleri
ve nedenlerini kavrayabilecek,
• Koruyucu Aile Hizmeti
uygulamasını tanıyabileceksiniz.

ÜNİTE

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
Atatürk
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, Üniversitesi
mekanik ya da fotokopi Açıköğretim Fakültesi
yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
9 1
dağıtımı yapılamaz.
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

Köy Ailesi
TÜRK AİLE YAPISI VE AİLE HİZMETLERİ

Kasaba Ailesi
GÜNÜMÜZDE TÜRK AİLE
YAPISI

Kent Ailesi
TÜRK AİLE YAPISINDAKİ
DEĞİŞİKLİKLER

Korunmaya Muhtaç
TÜRKİYE'DE AİLE Çocuk
HİZMETİ OLARAK
KORUYUCU AİLE
HİZMETİ
Osmanlı Döneminde
Korunmaya Muhtaç
Çocuklara Aile
Hizmeti
KURUMSAL AİLE
HİZMETİ Kurtuluş Savaşı
Döneminde
Korunmaya Muhtaç
Çocuklara Aile
Hizmeti

Cumhuriyet Çocuk Evleri


Döneminde
Korunmaya Muhtaç
Çocuklara Aile
Hizmeti Sevgi Evleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


171
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

GİRİŞ
Aile, insanlık var olduğundan beri süregelen en önemli kurumların başında
gelir. İnsanlığın var olduğu günden bu tarafa sayısız uygarlıklar, medeniyetler,
devletler yıkılırken aile kurumu hâlâ varlığını sürdürmektedir
Çocuğun yaşamında aile, ilk okulu; anne baba da ilk öğretmenleridir. Bu
süreç annenin hamilelik dönemine kadar götürülebilir. Bebek anne karnında
üçüncü aydan itibaren dışardan gelen sesleri ayırt edebildiği için çocuk eğitimine
bu dönemden başlanabilir. Türkiye’de aile eğitiminin önemsenmemesi, ailelerin
çocuk eğitimi konusunda donanımlı olmaması ya da kavram yanılgılarının
bulunması çocuk eğitiminin yetersiz olarak gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Yapılan birçok araştırmada anne eğitimi yetersizliğinden ya da bilinçsiz eğitimden
dolaylı öğrencilerde öğretim kademesinin her aşamasında sıkıntılar
yaşanabilmektedir.
Örnek

•Örnek olarak, bir veli gece yarısında bir akademisyeni arayıp dört
yaşındaki çocuğunun öğrenme güçlüğü olduğunu söyleyerek
yardım isteyebilmektedir. Oysaki okul öncesi dönemde çocuklara
öğrenme güçlüğü tanısının konulması doğru olmaz.

Ailenin tutum ve davranışları, değer ve inanışları, yaşantı biçimi, çocuğun


kişilik yapısını ve eğitimini etkileyen en önemli faktörlerdendir. Mutlu bireyler,
mutlu yarınlar için aile bireylerinin eğitimi her açıdan önem taşımaktadır. Bilinçli
anne-babalar, bilinçli yarınlar ve bilinçli Türkiye demektir. Bu nedenle okul öncesi
Ailenin tutum ve dönemde aile eğitiminin önemi ortaya çıkmaktadır.
davranışları, değer
Türk toplumu sağlam aile yapısı ile bilinmektedir. Bunda Türk toplumunun
ve inanışları, yaşantı
millî kültürü, kültürel genetiği, duygusal yapısı ve inanç yapısı da etkili olmuştur.
biçimi çocuğun kişilik
yapısını ve eğitimini Ancak son zamanlarda köyden kente göç, teknolojik gelişmeler, kadının iş
etkileyen en önemli yaşamına katılması gibi nedenler aile ile ilgili yeni durumları ortaya koymuştur.
faktörlerdendir. Geniş ailenin yerini çekirdek aile, toplum merkezli ailenin yerini çocuk merkezli
aile almıştır. Annenin iş yaşamına katılması okul öncesi eğitim kurumlarına olan
ihtiyacı artırmıştır. Öğrencilerin eğitimi kadar velilerin eğitimi de önem
kazanmıştır.

GÜNÜMÜZDE TÜRK AİLE YAPISI


Türkiye'de aile yapısı değişik kriterlere göre sınıflandırılmıştır. Değişik
kriterler içinde en fazla yapılan sınıflandırmada “çekirdek aile, destekli çekirdek
aile, geleneksel geniş aile, biraz daha küçülmüş olan geçici aile ve çözülen aile
olarak” sınıflandırılmaktadır. Sosyal bilimlerde kesin çizgilerle sınıflama yapmak
oldukça zor bir süreçtir. Aile yapısı değişik kriterlere göre sınıflandırılmaya çalışılsa

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


172
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

da köyde yaşayan bir ailenin yaşam biçimini şehirlerde, şehir aile yaşam biçimine
köylerde rastlanabilir. “Genel olarak yerleşim bölgelerine göre köy, kasaba, şehir
ve gecekondu ailesi olarak ortaya çıkmaktadır”. Aileler yerleşim bölgeleri
değiştirse de kendi yaşam biçimini gittiği bölgeye taşıyabilmektedir.

Köy Ailesi
Köy Kanunu’na göre nüfusu iki binden aşağı olan yerleşim birimlerine köy,
Büyükşehir Yasası’na göre mahalle denilmektedir. “ Cami, mektep, otlak, yaylak,
baltalık gibi ortak malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanlar,
bağ, bahçe ve tarlaları ile birlikte bir köy oluşturur.” Kanun’da yapılan tanıma göre
kısaca yukarıda belirtilen bölgelerde oturan ailelere de köy ailesi olarak
tanımlanabilir. Köy ailesinde tarım ve hayvancılığa dayalı kendi ihtiyaçlarını da
gideren tabii geçim kaynakları esastır. Köy ailesinde komşuluk ilişkileri daha
samimi ve dayanışma içinde, herkesin birbirini tanıdığı, maddi ve manevi yardım
güçlüdür.
“Köylerde aynı çatı altında birden daha fazla evli çiftin yaşadığı
bilinmektedir. Bunların genellikle baba tarafından akraba olduğu söylenebilir.
Ayrıca köylerde baba otoritesinin daha belirgin biçimde hissedildiği, evlilikte son
sözün çoğunlukla babaya ait olduğu ve evlenme yaşının daha düşük olduğu
kaydedilmektedir”.
Köy ailelerinde nüfus planlaması Türkiye’nin batı bölgelerindeki köylerde
etkili olurken Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde şehirlerdeki aileler ve batı
bölgelerinde şehir ya da köylerde yaşayan aileler gibi etkili olamamıştır. Doğu ve
Köy ailesi sayısı her Güneydoğu Anadolu bölgelerinde inanç boyutuyla birlikte çocuk sayısı aynı
geçen gün zamanda işçi sayısı anlamına gelmektedir. Bu nedenle okuldan uzaklaşan öğrenci
azalmaktadır. sayısının azımsanmayacak oranda olduğu söylenebilir. Çocuk aile için bir güç
oluşturmakta ve ailenin gücünü arttırmaktadır. Köylerde özellikle de Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sosyal güvenlik tedbirlerinin yetersiz oluşundan
dolayı çocuklar ebeveynlerin yarınlarının teminatı olarak görülebilmektedir.
“Anne-baba yaşlanınca herhangi bir çocuğunun yanında geri kalan ömrünü
geçirme ümidi ve isteği içerisindedir.” Hayat tarzı, dinî inançları, gelenek ve
görenekleri köy, mezra gibi yerleşim bölgelerindeki aile yapısında ailenin sayısını
etkileyebilen unsurlar olarak görülebilir.
Köy ailelerinde boşanma oranları şehirlere göre oldukça düşüktür.
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi erkek çocuklar kız çocuklarına göre biraz daha
pozitif ayrımcılık görmektedir. “Türk kültürünün, Türk gelenek ve göreneklerinin
kırsal bölgelerde daha çok hâkim olduğu buna bağlı olarak bu değerlerin kırsal
bölgelerde daha az ve yavaş değiştiği kabul edilmektedir.” Ancak teknolojinin
yaygın etkisi nedeniyle köy ailesinde yapısal değişikler, gelenek ve göreneklerde
farklılaşmalar gözlemlenmektedir. Ancak köy aile yapısının ana çatısının kendisini
koruduğu söylenebilir. Köy ailesinin hızla değişmesine sebep olan önemli etkenler
şöyle sıralanabilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


173
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

 “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra köyden kente göçün önlenmez bir şekilde
artması,
 1950’li yıllardan sonra tarımda insan gücünün yerini makinenin alması,
 Kırsal bölgelerde gelenekler ile sosyal değerlerin zamanla zayıflaması ve
buna buna karşılık aile içi bireyci davranışların artması,
 Ulaşım ve kitle iletişim araçlarının artması, sosyal medyanın ve medyanın
her yerde yaygınlaşması ve daha çok etkili olması, şehirdeki sosyal
yaşamın gençleri cezbetmesi.”
Değişik nedenlerden ötürü 1927’de Türkiye nüfusunun % 75.78’ini
oluşturan kırsal nüfus, 1990’da % 40,99 dolayına, 2012 yılında % 22,7’ye
gerileyerek azalmıştır. 2013 yılından itibaren büyükşehir kapsamına alınan illerin
köyleri mahalle olarak geçtiği için 2018 yılına gelindiğinde nüfusun yüzde 7,7’sinin
köylerde yaşadığı belirlenmiştir. Buna göre köylerde yaşayan insanların sayısının
şehirlerde yaşayan insanların sayısına göre her geçen yıl biraz daha azaldığı
görülmektedir. Kırsal bölgelerde göçü önleyici ekonomik teşvik, sosyal yaşamı
Kasaba ailesi, köy ailesi geliştirici tedbirler alınmadığı takdirde azalan kırsal kesim nüfusunu oluşturan
ile kent ailesi arasında köylerin büyük oranda boşalacağı söylenebilir. Köylerde ekonomik teşvik ve sosyal
geçiş özelliği iyileştirme politikalarının bir an önce uygulanması gereği ortaya çıkmaktadır.
taşımaktadır. Köyde gizli işsiz insanlar şehirlerde işsizler ordusu içinde yer alarak daha fazla
probleme sebebiyet verebilir.
Köy-şehir gelir düzey farkının sürekli şehirlerin lehine gözükmesi, buna
karşılık şehirdeki giderlerin hesaba katılmayışı, insanların daha iyi yaşama isteği,
genç neslin şehirlerdeki sosyal hayatı tercih etmesi, genç erkeklerin evlenebilme
isteği kırsal bölgelerden şehirlere doğru göçün artmasında rol oynayan etkenlerdir.
Köy ailesinin eğitim düzeyinin Türkiye ortalamasının altında olduğu
bilinmektedir. Eğitimin uzun zamana yayılması, eğitim maliyetlerinin yüksek olması
ve bu bölgelerde eğitim imkânlarının yetersizliği, eğitim seviyesinin düşük
olmasında önemli nedenler arasında gösterilebilir. Ancak zorunlu eğitim, köy
ailelerinin de eğitime önem vermesi nedeniyle bu farkın azaldığı söylenebilir.

Kasaba Ailesi
“Köy Kanunu’na göre nüfusu 2 bin ile 20 bin arasındaki yerleşim bölgelerimiz
kasaba olarak kabul edilmektedir.” Köy ailesi ile kent ailesi arasında geçiş özelliği
taşıyan kasaba aileleri küçük esnaf ve mesleki ustalık, küçük tüccar, toprağını
kendisi işlemeyen çiftçi, küçük memur ve kısmen de işçi ailelerinden oluşmaktadır.
Türkiye’de kasabaların tamamının aynı kategoride değerlendirilmesi yanlış bir
algıya götürebilir. Çünkü gelişmiş kent özelliği taşıyan turistik bölgelerimizdeki
kasabalarla (Antalya Side) gelişmemiş yörelerdeki köy görünümündeki kasabaların
farklı yapıya sahip olduğu söylenebilir. Gelişen ve gelişmeyen bölgelerde gerek aile
yapıları açısından gerekse sosyoekonomik ve kültürel açıdan farklılıklar söz konusu
olabilmektedir. Diğer yandan kasabalar hem köylerden hem de kent bölgelerinden
etkilenir. “Çevre köylerin pazar merkezi konumunda olan kasabalar, kentle köy
arasında bir köprü görevi yaparak, aracı durumunda bir merkez özelliği
taşıyabilmektedir.”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


174
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

“Kasaba ailesinin büyüklüğü (hane halkı sayısı) kentlere göre daha yüksektir.
Ancak Türkiye’de aile büyüklüğüne paralel olarak kasaba ailesinin büyüklüğü de
giderek küçülmektedir.” Köy ailesi ile kent ailesi arasında bir geçiş özelliği gösteren
kasaba ailesi günümüzde giderek azalmaktadır. Bunda teknolojiyle birlikte
küreselleşmenin etkisinin olduğu söylenebilir.
Kasabalarda çekirdek ailenin yaygın olduğu kaydedilmiştir. Bunun yanında
geniş aileye de rastlanılabilir. Babanın, oğlunu yarının güvencesi olarak görmek
yerine sosyal güvenlik kurumlarına başvurular devletin de teşvik ve zorlamasıyla
her gün biraz daha artmaktadır.
Kasaba ailesinde akraba evliliğinin yüksek olduğu ancak birçok geleneksel
değer gibi bu durumun da yavaş değişmeye başladığı söylenebilir. Daha önceki
yıllarda (90’lı yılların ortasına kadar) üç gün olan düğün merasimi bir ya da iki güne
inmiştir. Bunda düğünlerin maliyetinin oldukça artması ve kültürel yapının
değişmeye başlaması etkili olmuştur. Kasaba yaşamında, teknolojinin ve
makineleşmenin üst seviyeye ulaşması insanların birbirine olan ihtiyacını
azaltmıştır. Bu nedenle kasaba ailesinde dayanışmanın zayıfladığı ve aile
bireylerinin ilişkisine indirgendiği buna karşılık dini tutum ve davranışların
bağlılığını koruduğu gözlemlenmiştir.
Eşler arasındaki aile içi kararlarda son söz erkeğe aittir. Çekirdek aile
yapılarında eşler arasındaki bağların daha sıkı, karşılıklı danışmaların ise arttığı
görülmektedir. Kadınlar aileyle ilgili kararlarda daha fazla söz sahibi olabilmiştir.
Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkisi bakımından köy ailesine yakın olmakla
beraber ilişkilerde çatışma yaşandığı gözlenmiştir. Çocuklarının geleceğiyle ilgili
kararları ve yaşama biçimi ebeveynlerle erkek çocuklar arasında bir çatışma
konusu olurken kız çocuklarıyla bu tür sorunlar daha az yaşanabilmektedir.
Bunlara bağlı olarak şehirlerde üretilen mal ve hizmetlerin her yere ulaşması
nedeniyle kasaba ailesinde hazır giyim ve yiyecek tüketiminin yaygınlaştığı, hizmet
üretmeye dayalı mesleklerin tercih edildiği, eğitime olan isteğin arttığı
gözlenmiştir. Bu gün kasabalarda bile eğitime şehirdekiler kadar önem
verilmektedir.
Tek kişilik hane halkı
sayısı artmaktadır. Kent Ailesi
İnsan ilişkileri bakımından kentler, “belirli nüfusa sahip toplumlarda
karşılanması mümkün olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların
belirli düzeylerde karşılandığı, her toplumun kendi özelliklerine göre kriterlerini
belirlediği fiziki yerleşme alanlarıdır”.
Kent ailesi daha çok anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan meydana gelen
çekirdek aile özelliğinin ağırlıklı olarak görüldüğü, aynı evde yaşayan bireyler
açısından en az sayıya sahip aile yapısıdır. 1990 nüfus sayımına göre hane
büyüklüğü 4.61 olarak belirlenirken 2014 yılında 3,6, 2018 yılında 3,4 olarak
belirlenmiştir. Çekirdek aileden oluşan oran 2014 yılında 67,4; 2018’de ise yüzde
65,3’e gerilemiştir. Geniş ailelerden meydana gelen hane halkı oranı 2014 yılında

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


175
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

yüzde 16,7; 2018 yılında ise yüzde 15,8 olarak belirlenmiştir. Tek kişilik hane halkı
sayısında ise 2017 yılında yüzde 15,4’e yükselmiştir. Bu sayının her yıl biraz daha
azaldığı görülmektedir. 2018 yılında aynı bina içinde farklı dairede yaşayan geniş
aile tipinde de artış olmuştur.
Kent ailesinde akrabalık ve komşuluk ilişkileri devam ettirmesine rağmen her
geçen gün zayıflamıştır. Aynı apartmanda oturup da birbirini tanımayan insanların
sayısının fazla olduğu söylenebilir. İlişkilerde resmiyet ve bir sınırlılık söz
konusudur. Eş seçiminde kişisel tercihler öne çıkmıştır. Evlenme yaşı erkeklerde de
kızlarda da oldukça yüksektir. 2002 yılında erkeklerde 25.9 iken kadınlarda 22,7
olarak belirlenmiştir. 2016 yılında erkekler için 27,1’e kadınlar için 24’e
yükselmiştir. Hem kızlar hem erkekler kariyer edinmeden evlenmemektedir.
Evlenme yaşının artmasında eğitim, ekonomik sebepler ve meslek edinme gibi
faktörlerin etkili olduğu söylenebilir. Türkiye’de evlenme yaşının atmasıyla birlikte
boşanmada da artış görülmektedir. Boşanmalardaki artış ile birlikte parçalanmış
aile sayısı da özellikle Türkiye’nin batısında giderek artmaktadır.
Teknolojinin insan yaşamına doğrudan etki etmesi meslekleri
farklılaştırmıştır. “Ne iş olsa yaparım” söylemi yerini uzmanlaşma ve kalifiye
elemanlara bırakmıştır. Özellikle devletin de teşvik vermesiyle kentlerde, çeşitli iş
alanlarında girişimci kadın, çalışan kadın olarak kadınların toplum içindeki rolleri
değişmeye başlamıştır.
Kentlerde ailenin üstlenmiş olduğu birtakım önemli fonksiyonları çeşitli
Okul öncesi kurumlar
kurum ve kuruluşlar üstlenmiştir. Eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal hizmetleriyle
ailenin eğitim
birlikte, ev işleri, çocuk bakımı, yemek pişirme gibi işlevler ailenin dışına çıkarak
fonksiyonunu
üstlenmiştir. ticarileşmiştir. Temizlik şirketleri, eve gelen temizlik elemanları, hazır yemek
sektörü, kreş ve bakım hizmetleri oldukça yaygınlaşmıştır. Kadının iş yaşamına
katılma oranı arttıkça bu tip sektörlerin sayısı da artacaktır.
Bütün bu değişimlere karşılık kent ailesinde geleneksel değerlere dayalı
birtakım önemli faktörlerin değişmediği görülebilir. Çocuk edinme ve çocuk
edinme nedeni "Çocuğu ileride güvenilecek birinin varlığı" olarak
değerlendirenlerin oranı ise yüksek çıkmıştır. Türkiye’deki bu oran ABD'de ve
Almanya'da da yüksek oranda belirtilmiştir.

TÜRK AİLE YAPISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER


Ailenin birtakım temel fonksiyonları kendi neslinin devamını sağlamak,
çocuğun yetiştirilmesi, aile üyelerinin bakımı, sevgi, gelişme ve disiplin sağlamak ve
destekleyici bir çevre temini olarak gösterilebilir. Birbirine değişik bağlarla bağlı
güçlü yapıları ile aileler bir arada tutunmaktadır. Ailenin yerel şartlar, kültür ve
ailenin yapısı, gelişme aşaması gibi unsurlara bağlı çeşitli fonksiyon ve ilişkileri
bulunmaktadır. Bu ilişkiler ailenin kendi içinde olabildiği gibi kendi dışındaki
kişilerle etkileşimiyle gerçekleşmektedir. Bunlar ev işleri, sosyal ve kültürel
değerleri, üretim faaliyetleri, eğitim sağlık ve beslenme ve diğer sosyal
etkinliklerdir. Bunlarla birlikte değerlerin yeni kuşaklara aktarılması, yaşatılması ve
değişmesi, problem çözümleme ve iletişim vb. etkinlikleri de içermektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


176
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

Yetiştirilme biçimine göre bireylerin aile içindeki görev ve rollerin dağılımı eşit
değildir. Erkekler daha çok ekonomi konusunda sorumluluk alırken kadınlar ev
işlerinin sorumluğunu üstlenmektedir. Ailenin görevlerinde meydana gelen
değişme ve gelişmeler ailenin işlevlerini yitirdiği anlamına gelmez. Bazı işlevler
bakımından özel bir yapıya kavuşarak ailenin daha çok önem kazandığı
söylenebilir.
Bireyin bir cenin olarak dünyaya gelme anından itibaren kişilik gelişimiyle
ilgili kazanımları ailede meydana gelmektedir. Erikson’un kişilik kuramına göre; 0-
1 yaş arasında güven duygusu, 1-3 yaş özerklik, 3-6 yaş arası girişimcilik, 6-12 yaş
arası üretkenlik ve çalışkanlık, 12-18 yaş arasında rol kazanımı ailede
gerçekleşmektedir. Ailenin, gençlerin kişiliklerini geliştirmede, toplumsal yapı
içerisinde ihtiyaç duyulan psikolojik ve eğitim desteği sağlamada, yaşam
becerilerini kazandırmada vazgeçilmez bir kurum olarak görülmesi gerekir.
Ailenin önemli işlevlerinden biri de çocuğa verilen duygusal destektir.
“İnsanların yeterli duygusal desteği ancak ailesinde bulabileceği, başka kurumların
yeterli duygusal desteği vermeyeceği görüşü yaygınlık kazanmaktadır.” Sevinci de
üzüntüsü de aile ile birlikte yaşanmaktadır. Mezuniyet törenlerine aileler
katılmakta, düğünler ailelerin organizasyonu ve desteği ile olmakta ve üzüntülü
zamanlarda aile hep bireyin yanında olmaya çalışmaktadır. Birey sıkıntılı günlerini
aile desteği ile aşabilmektedir.
Rehberlik ve deneyim ailenin çocuğu sosyalleştirmesi, ailenin en önemli
işlevlerinden birisi olarak bu gün daha çok önem kazanabilmiştir. Bu rehberlik ve
deneyimler çerçevesinde aileler çocukların eğitimlerinden, iş seçimleri ve kariyer
sahibi olmalarına kadar iyi yol göstericilik yapabilirler. Okul zamanında aileler kapı
Toplum merkezli aile
kapı dolaşarak çocuğunu nitelikli okullara göndermeye çalışmaktadır. Çocuğu
yapısından çocuk
merkezli aile yapısına sınava hazırlanıyor diye çocuğuyla birlikte eve kapanarak, eş dost gezmesini bir
geçiş olmuştur. kenara bırakarak kendi sosyal hayatından fedakârlık yapabilmektedir.
Aile yapısını etkileyen önemli diğer bir etken de, yakınlarının desteğini
sağlayamayan çekirdek aile yapısında yalnızlaşan eşlerin büyük ölçüde birbirlerine
muhtaç duruma gelmiş olmasıdır. “Gelişmiş toplumlarda giderek yalnızlaşan
(küçülen) çekirdek aile üyelerinin duygusal desteğe ve sığınmaya olan ihtiyacın
önem kazandığı kaydedilmiştir.” Aile birçok devlet kurumunun yaptığı görevleri
tek başına yapmaktadır. Korunma, adalet, eğitim, sağlık gibi daha birçok görevi
yapmaktadır.
Türk ailesinin bilinen fonksiyonlarında çeşitli değişme görülürken bazı
fonksiyonlarının da işlevini yitirdiği bilinmektedir. Meydana gelen bu değişikliklerle
beraber aynı aile mensubu olmasına rağmen aile bireylerinde birçok değişiklik
ortaya çıkabilmektedir. Meydana gelen değişiklikler bölgeden bölgeye değiştiği
gibi aynı bölgede de gözlenebilmektedir. Bir yerleşim biriminde aynı zamanda
şehir, kasaba ve köy ailesi özelliklerinin önemli bir kısmı görülebilmektedir.
Özellikle farklı bölgelerden göçlerin olduğu bölgelerde görülebilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


177
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

Çeşitli değişmelerle beraber, aile yapısında demokratikleşme ve modernliğin


yaygınlaştığı söylenebilir. Modern ve demokratik aile yapısının en önemli
özellikleri arasında sevgi, arkadaşlık ve birbirine uyum esaslarına dayanarak, eşin
serbestçe seçilmesi imkânı gösterilebilir. Bununla birlikte evli gençlerin bağımsız
hareket imkânı söz konusudur. Aile içinde tüm üyelerin söz sahibi olduğu ve ortak
karar alma hakkı vardır. Aile düzeninin bozulmaması şartıyla aile bireyleri kendi
iradesine göre hareket etme hakkına sahiptir
Kadınlara Karşı Teknolojinin hızlı gelişimi, kitle iletişim araçlarının önemini artırarak bu
Ayrımcılığın Kaldırılması araçların yaygınlaşmasını sağlamıştır. Dolayısıyla ekonomik, sosyal ve kültürel
Sözleşmesi, kadınlar için şartlardaki değişim, aile kurumunda rol ve statünün değişmesinde önemli bir etken
önemli bir aşamadır. olmuştur. “Bunlara bağlı olarak aile otorite yapısı, eşlerin rolleri, çocuk ebeveyn
ilişkileri, evli kadının ekonomik ve sosyal fonksiyonu gibi rol ve statülerin eski
geleneksel durumlardan farklılaştığı bilinmektedir.” 1839 Tanzimat Fermanı’yla
başlayan kadına yönelik hakların verilmesi, 1985 yılında kadınlara karşı ayrımcılığın
kaldırılması ile kadınların statü ve sosyal fonksiyon farklılaşmasının günümüzde de
devam ettiği söylenebilir.
Bütün sayılan değişmelerle birlikte, aile kurumunda sorun yaşanmasına
neden olabilecek bazı olumsuz problemlerde görülmektedir. Aile
bölünmüşlüğünün giderek yaygınlaşması, boşanma oranlarının sürekli artması,
hatta bazı yerlerde evlenme oranıyla eşit hale gelmesi, kuşaklararası kopukluk ve
iletişim yetersizliği aileler arası dayanışma ve yardımlaşma duygusunun azalması
gibi sorunlar gösterilebilir. Çocuk sayısının azalması ile birlikte toplum merkezli aile
yapısından çocuk merkezli aile yapısına geçiş olmuştur. Bu nedenle her istediği
yerine getirilen, idealleştirilmiş kimliğe büründürülmüş çocuklar sorumluluk almak
yerine herkesin kendisine hizmet etmek zorunda olduğu düşüncesiyle her şeyi
karşı tarafın yapmasını beklemektedir. Bu nedenle bir sorumluluk gerektiren
evliliği yürütememektedir. Bu durum gelecek yıllarda Türkiye’nin en önemli
sorunlarından birisi olarak aileyi tehdit edeceği söylenebilir.

TÜRKİYE’DE AİLE HİZMETİ OLARAK KORUYUCU AİLE


HİZMETİ
Koruyucu Aile Hizmeti Yönetmeliği 14.12.2012 tarih ve 28497 sayılı Resmî
Koruyucu aile sayısı her
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra 24.01.2015 tarih ve 29246
geçen yıl artmaktadır.
sayısında ise bazı değişiklerle devam etmektedir. Bu Yönetmelik’e göre “koruyucu
aile, çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakımları bir süre için sağlanamayan
çocuklarımızın kendi aile ortamlarında eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu
kısa veya uzun süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde
paylaşan, hissettikleri toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da
kişilerdir.” Son rakamlara göre 2019 yılında Türkiye’de koruyucu aile sayısı 5289
olarak belirlenmiştir. Koruyucu aile olabilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmak, sürekli Türkiye’de yaşamak, 25-65 yaş aralığında olmak, en az ilkokul
düzeyinde eğitime sahip olmak, düzenli bir geliri olmak, çocuğun öz anne babası
veya vasisi olmamak gibi şartlara sahip bireyler koruyucu aile olabilir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


178
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

denilmektedir. Koruyucu Aile Hizmetinde amaç, çocuk için karmaşık ve sorunlu


olan bir dönemde özenli davranılarak çocuğun bu dönemi örselenmeden
geçirmesini ve normal hayatını devam ettirmesini sağlamaktır.
Çocukların sağlıklı gelişim göstermeleri için kendilerini koruyacak, sevecek,
destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini
karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları bulunur. Çocukların yeterli sevgi
alabildikleri, gereksinimlerinin düzenli olarak karşılandığı bu aile ortamında
yetiştirildiklerinde sağlıklı bireyler olabildikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak
bazı aileler zihinsel, bedensel, ya da psikolojik sorunları veya ekonomik
yetersizlikleri, boşanma, ölüm gibi sosyal sorunları nedeniyle bütünlüklerini devam
ettiremeyerek çocuklarının gereksinimini karşılayamaz hale gelebilmektedirler. Bu
gibi durumlarda, çocuklara yardım edebilmenin en iyi yolu, öz ailesinin koşulları
iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanmasıdır. Bu
nedenle, tüm dünyada korunmaya muhtaç çocuklar için en çok tercih edilen bakım
şekli, ülkemizde de olduğu gibi koruyucu aile bakımıdır. Geçen yüzyıllarda
savaşların çok olması, babalarının şehit olması, annelerinin olmaması gibi
nedenlerle Türk toplumunda koruyucu ailelik resmi olarak değil ama gayri resmi
olarak etkin bir şekilde uygulandığı görülebilir. Koruyucu aile bakımının, çocuğa
sağladığı aile ortamı çocuğun psikososyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Koruyucu aile çocukların öz aile,
okul ve çevreyle ilişkilerini devam ettirmelerini sağlayarak yardımcı olur. Koruyucu
ailenin Türkiye’de gelişiyor olması sağlıklı nesillerin gelişmesine imkân
sağlamaktadır.

KURUMSAL AİLE HİZMETİ


Bir çocuğun korunma
Altına alınıp Korunmaya Muhtaç Çocuk
alınmayacağına
mahkemeler karar Kurumsal aile hizmetinin verildiği çocuklar “korunmaya muhtaç çocuklar”
verir. olarak tanımlanmaktadır. Korunmaya muhtaç çocuk iki farklı kanun içerisinde ve
birbirine benzer şekilde tanımlanmıştır.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’na göre:
 “Beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olan,
 Ana veya babasız, ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan, ana
veya babası veya her ikisi tarafından terk edilen,
 Ana veya babası tarafından ihmal edilip, fuhuş, dilencilik, alkollü içkiler
veya uyuşturucu maddeler kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve
kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen
çocuk” (SHK, 2005: madde 3/b).
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, korunmaya muhtaç çocukları “Bedensel,
zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan,
ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuklar ” şeklinde
tanımlanmaktadır (madde 3/a-1). Bir başka tanımda “korunmaya muhtaç çocuk
veya çocuklar, ilgili yasal düzenlemelerin çizdiği sınırlar içerisinde kalan ve
devletin özel olarak koruması gereken çocuklar olarak tanımlanmıştır.” Bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


179
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

çocuğun korunma altına alınıp alınmayacağına mahkemeler karar verirler.


Mahkemeler, çocuk hakkında, çocuk ve hukuk konusunda uzman olan kişilere
danışarak işlem yürütürler.

Osmanlı Döneminde Korunmaya Muhtaç Çocuklara Aile


Hizmeti
Darüşşafaka
korunmaya muhtaç Osmanlı devletinde çocuklara yönelik sosyal hizmet uygulamaları; savaşların
çocuklar için açılmış ilk kaybedilmesi, savaş, hastalık ve göçler gibi nedenlerle vakıflar eliyle
eğitim kurumudur. yürütülemeyecek duruma gelmiştir. Bu amaçla II. Mahmut dönemiyle birlikte
devletin vakıflara çok fazla müdahalesi sonucu bu hizmetler devlet memurları
eliyle yürütülmeye başlanmıştır. Bu kapsamda ilk olarak 1863 yılında Niş
Islahhanesi açılmıştır. Çocuk rehabilitasyon merkezi kapsamında açılan
ıslahhanede Müslüman ve gayrimüslim çocuklar korunmaya muhtaç çocuk
kapsamında yetiştiriliyordu. Bu çocukların aynı zamanda meslek edinmeleri de
sağlanıyordu. 1903 yılında II Abdülhamit döneminde bugünkü yetiştirme yurdu
güncel hâliyle sevgi evleri kurulmuş oldu. Osmanlı’nın son dönemlerinde adı
“şefkat yurdu” anlamına gelen Darüşşafaka, bir derneğin himayesinde kurulan ilk
özel okul olarak bugün bile varlığını devam ettirmektedir. Darüşşafaka; öksüz ve
yetimler için kurulan bir eğitim kurumu olarak ilk kayıtlarda öğrencilerinde
aşağıdaki şartları aramıştır.
 “10 yaşından aşağı, 12 yaşından yukarı olmamak,
 Ana –baba veya yalnız birinden mahrum olmak (imtihanda eşit puan alırsa
anası‐babası olmayana öncelik verilir),
 İlk mekteplerin en az dördüncü sınıfına kadar okumuş olmak veya o
derece tahsil gördüğü imtihan neticesinde sabit olmak,
 Herhangi bir hastalığı olmamak ve bünyesi tahsile uygun olmak,
 Müslüman evladı olmak ve ailesi namus erbabından olmak.”
Emval-i Eytam Nezareti, Osmanlı devleti zamanında yine yetimlerin korunması ve gözetlenmesi için
Tanzimat döneminde kurulan “Eytam Kesleri” mevcuttur. Yetimlere ait gayrimenkuller bu bez torba
kurulmuş ilk aile keseye konularak saklanırdı. Çocuk reşit olduğunda malları kendisine teslim
hizmeti kurumudur. edilirdi. Osmanlı sadece çocuğu gözetip kollamamış onun geleceğini de garanti
altına almaya çalışmıştır. 1851 yılında Eytam Nizamnamesi ile kanuni bir özelliğe
bürünmüştür. Eytam nizamnamesi ile yetim mallarına bakacak olan teşkilat
anlamındaki “Emval‐i Eytam Nezareti” kurulmuştur. Bu yapı, Tanzimat döneminde
çocukların mal ve diğer haklarını korumak amacıyla oluşturulan ilk kurum olma
özelliğine sahiptir. Ayrıca bu kurumun yanında köylerde babası ölen ve yetim kalan
her çocuğun Eytam İdaresi’ne bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
93 Harbi, Balkan Savaşları derken İstanbul’a çok sayıda göçmen gelmişti. Bu
göçlerle birlikte yetim ya da bakılamayan çok sayıda çocuk mevcuttu.
Yetimhanelere yerleştirilemeyen ve aileleri tarafından bakılamayan çocuklar,
sokakta çalışan çocuklar ve dilenen çocuklar olarak kentsel asayişle ilgili sorunların
kaynağı olmaya başlayınca tek başına vakıfların baş edemeyeceği kadar büyük bir
‘savaş yetimleri, kimsesizler ve korunmaya muhtaç çocuklar’ topluluğu ortaya

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


180
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

çıkmıştır. Dolayısıyla bu dönemde yönetim, bütçesini doğrudan devletin karşıladığı


ve yönetimini devlet adına partiye bağlı bir genel müdürlük seklinde düzenlediği
yaygın ‘yetimhaneler’ (darüleytamlar) örgütlenmesine girişmek durumunda
kalmıştır. Süreç içinde bu yapılanmanın iyi yönetilememesi çok sayıda çocuğun
bakımsızlık, açlık ve sefaletten ölmesine neden olmuştur. Savaş sonrası İstanbul’un
işgali ile işgal askerlerinin bu kurumlara yerleşmesi, kalan öğrencilerin Anadolu’da
bulunan illere dağıtılmasına neden olmuş ve yetimler yurdu (Darüleytam)
kapanmıştır.

Kurtuluş Savaşı Döneminde Korunmaya Muhtaç Çocuklara Aile


Milli Mücadele Hizmeti
yıllarında kurumsal aile
hizmetinde Kazım Osmanlı devletinin I. Dünya savaşı sonrasında Osmanlı Devletinin yenik
Karabekir vardır. sayılmasıyla birlikte işgal yılları başlamıştır. İşgalle birlikte Millî Mücadele Dönemi
olarak tanımlanan Kurtuluş Savaşı yıllarında da korunmaya muhtaç çocuklara
yönelik aile hizmetleri verilmiştir. Bu yıllarda ilk olarak Kazım Karabekir Paşa’nın
uygulamaları görülmektedir. Kazım Kara Bekir Paşa Doğu Cephesi Komutanı olarak
görev yaptığı yıllarda Ermeniler tarafından katledilen ailelerin yetimlerine adeta
baba olmuş, 4.000 erkek 2.000 kız çocuğunu sahiplenerek vatana faydalı meslek
sahibi bireyler olarak yetiştirme çabasına girişmiştir.
30 Haziran 1921’de Ankara’da korunmaya muhtaç çocuk kapsamında
“Himaye-i Etfal Cemiyeti” kurulmuştur. Fevzi Çakmak Paşa, Millî Mücadele’de
savaş sahası köylerde kimsesiz çocukların çokluğunu görerek Himaye-i Etfal
Cemiyeti’ne bir telgraf çekmiştir. Bu telgrafa binaen Çocuk Esirgeme Kurumu
kurulmuştur.

Cumhuriyet Döneminde Korunmaya Muhtaç Çocuklara Aile


Hizmeti
Cumhuriyet dönemiyle birlikte birçok yeni kurum kurulmuştur. Bu
Yetiştirme yurtları,
Çocuk Evleri ve Sevgi kurumlardan biri de Çocuk Esirgeme Kurumu’dur. Bu kuru, cumhuriyet dönemi ile
Evlerine birlikte yeni bir toplum yaratma idealinin bir uzantısı olmuştur. Türkiye Çocuk
dönüştürülmüştür. Esirgeme Kurumu 1980 yılındaki askerî ihtilalden sonra Millî Güvenlik Konseyi
kararıyla kapatılmış ve yarı özerk bir kurum olma statüsü kaldırılarak
“devletleştirilmiştir”. 1983’te, 2828 sayılı Kanun ile kurulan Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu adı altında yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. “Yetiştirme
Yurdu” ve “Yuva” olarak da adlandırılan Sosyal Hizmet Çocuk Esirgeme Kurumu
yürütmüştür. Ancak Yetişme Yurdu maliyetlerinin artması, çocukların koğuş ve
yatakhane yerine ev ortamında yaşayabilmesi için 633 Saylı KHK ile 2011 yılında
SHEÇEK kapatılmış olup yerine “Çocuk Evleri”, “Sevgi Evleri” kurulmuştur.

Çocuk Evleri
Çocuk evleri, korunmaya çocuk kapsamında bulunan çocukların koğuş
biçiminin yaygın olduğu yurt vb. yerlerden ziyade ev ortamında yetiştirilmesi
amacıyla faaliyet göstermektedir. Bulunduğu yerin sosyal, kültürel ve fiziksel
yapısını dikkate alarak il merkezinde ya da uygun görülen alt yerleşim birimlerinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


181
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

eğitim ve sağlık kurumlarına yakın ev ortamında çocukların yetiştirildiği bir sosyal


hizmet modelidir. “Çocuk evleri 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu uyarınca
Bakanlığımızca açılmakta olup Bakanlığımıza bağlı yürütülen bir hizmet modelidir.
Gerçek ve tüzel kişiler sadece iş birliği protokolü kapsamında destek vermektedir.”
SHEÇEK’ten çocuk evi hizmetine geçişin ilk uygulaması 2005 yılında Ankara’da
uygulanmaya başlanmıştır. Uygulamanın olumlu sonuç vermesiyle çocuk evleri
2005 yılından itibaren de Türkiye geneline yaygınlaştırılmıştır
“Çocuk evlerinde, arkadaşlık, komşuluk, mahalle gibi kavramlar ile
toplumsal örf ve adetlerimizi, ahlak ve değerlerimizi yaşayarak toplumla iç içe
yaşamın gereklerinin öğrenilmesi ve toplumsal hayata etkin katılımının sağlanarak
kendine güvenen, geleceğe umutla bakabilen çocukların yetiştirilmesi
amaçlanmaktadır.” Bu kapsamda “çocuk evlerinde 0-18 yaş grubu çocuklar ile
korunma kararının devamını gerektiren şartları taşıyan gençlere hizmet
verilmektedir.” Devlet koruması altında olan çocukları 18 yaşından sonra da
korumaya devam etmektedir. Bu kapsamda 2828 sayılı Kanun’un Ek 1 maddesi
kapsamında “korunma ve bakım altındayken reşit olan gençler, kamu kurum ve
kuruluşlarında işe yerleştirilmektedir.” Bu kişilerin belirtilen şartları taşıyor
olmaları gerekmektedir.

 “Hakkında alınmış olan korunma/bakım tedbiri kararının reşit oluncaya


kadar devam etmesi”,
 “Kendisinin de reşit oluncaya kadar kurum bakımı, koruyucu aile veya
sosyal ekonomik destek hizmet modellerinin birisinden yararlanması”,
 “Korunma ve bakım altında olduğu sürenin 2 yıldan az olmaması”,
 “Reşit olduktan veya korunma kararı kalktıktan sonra 5 yıl içinde bu
haktan yararlanmak üzere Bakanlığa başvurması gerekmektedir.”

Sevgi evlerinde çocuğa Bu şartları taşıyan bireyler devlet kurumlarına eleman olarak yerleşmektedir.
ev ortamı ve aile Sevgi Evleri
sıcaklığı yaşatılmaya
çalışılmaktadır. Devlet 0-12 yaş arası çocukların sevgi evlerinde bakımını ve korumasını
sağlamaktadır. Sevgi evleri, öğrencilerin koğuş vb. toplu yaşadıkları yurt
binalarından, çocukların aile sıcaklığını yaşadığı aile yapısında, her ev ortamında
daha az sayıda çocuğun yetiştirilebileceği çocuk yuvaları ile ev kurumlarıdır. Sevgi
evleriyle korunmaya muhtaç çocukların yetiştirilmesinde bir model değişikliği
değildir. Kuruluşların toplu mekânlar yerine ev ortamına indirgendiği fiziksel bir
mekân değişikliğidir. “Bu doğrultuda sevgi evlerinin ayrı bir mevzuatı bulunmayıp
çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları mevzuatına göre hizmetleri
yürütülmektedir.” “İlde farklı yaş gruplarına ayrı ayrı binalarda hizmet veren
kuruluşların tek çatı altında birleştirilerek ayrı kuruluşlarda bulunan kardeşlerin
mümkün olduğunca bir araya getirilmesi böylece kardeş bağlarının
kuvvetlendirilmesi, çocukların yaşı büyüdükçe kuruluş değiştirmeden
korunma/bakım tedbir kararı kaldırılıncaya kadar aynı kuruluşta kalmasının
sağlanması, çeşitli travma ve yıpranma gelen çocukların sağlıklı bir birey olarak
toplumla bütünleşmesi amaçlanmaktadır.” “Sevgi evlerinin tercih edilmesinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


182
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

nedeni çocuklara yönelik temel hizmet politikası öncelikli olarak çocukların aile
odaklı hizmet modellerinde yararlandırılmasıdır.” Ailesinin yanında barınamayan
ve devlet korumasına muhtaç olan çocukların da aile ilişkilerini andıran bir
ortamda yetiştirilerek, korunmaya muhtaç çocuklara toplumun bir üyesi olarak
fiziksel, sosyal, kültürel, psikolojik geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaca
yönelik olarak toplu yetiştirmenin amaçlandığı kuruluşlar kapatılarak çocukların
sevgi evlerinde bakımlarının sağlanması tercih edilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, sevgi evlerinin tercih edilme nedenini aşağıdaki şöyle açıklamıştır.
 “Çocukların temel gereksinimleri daha sıcak ve samimi bir ortamda
karşılanmaktadır. Çocuklar aile ortamına benzer yapılar ve ilişki sistemi
içinde yetiştirildiğinden aynı evdeki diğer çocuklar ile kardeş ilişkisi
içerisinde ve sorumlu bakım elemanı ile daha sıcak iletişim hâlinde
paylaşımda bulunmaktadır.”
 “Çocuklarla iletişim daha sıcak olduğundan ve az sayıda personel ile
karşılaştığından sağlam ve tutarlı davranış özelliği ile olası kişilik ve
davranış bozuklukları en aza indirilmektedir.”
 “Çocuklar temel güven duygusunu kazanmaktadır.”
 “Çocuklar ev hayatını öğrenerek büyümekte mutfakta yemek
pişirebilmekte, dolabını kendisi yerleştirip, acıktığında dolaptan yiyecek
alabilme imkânı olduğundan ev ortamına yakın yetişmekte ve hayata kolay
hazırlanmaktadır.”
 “Çocuğa küçük birimler halinde yaşamasının sonucunda kazandırılan
olumlu tutum ve davranışlar toplum tarafından kabul edici bir tutum ile
karşılanmalarına yol açmaktadır.”
Sevgi evlerinde çocuğa ev ortamı ve aile sıcaklığı yaşatılmaya
çalışılmaktadır. Bu nedenle buralarda bakıcı olarak çalışacak kişilerde aşağıdaki
şartlar aranmaktadır.
 “Kız meslek liselerinin çocuk gelişimi ve eğitimi, ev ekonomisi veya dengi
bölüm mezunu”,
 “Sağlık meslek liselerinin hemşirelik, acil tıp teknisyeni alanı mezunu, ön
lisans/lisans mezunlarından ise sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve hemşirelik
bölümlerinden mezun” olması şartı aranır.
 “Lise mezunu veya farklı bir branşta ön lisans/lisans mezunu olmaları
durumunda ise; Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel
Müdürlüğünün modüler HEM programları içerisinde yer alan Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi, Çocuk Bakım Elemanı modülünde yer alan evde çocuk
bakımı konusunda eğitim almış olması şartı aranır. Daha önceki yıllarda
çocuk bakım elamanı belgeli olarak çalışmış olanlarda bu şart aranmaz.”
 Yüksekokul mezunu olup, pedagojik formasyonu olanlarda sertifika şartı
aranmaz.
“Çocuk Evlerinde bakım elemanı olacak kişilerde, 25 yaşını doldurmuş olma
şartı aranır. Geçmiş yıllar itibariyle fiilen çalışan kişilerde ise bu şart

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


183
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

aranmayacaktır.” Bu şartlara bakıldığında devletin aile hizmetini işin ehline


vermeye çalıştığı, korunmaya muhtaç çocukları önemsediği söylenebilir.

Bireysel Etkinlik
• Köy ile kent insanı arasındaki belirgin yaşamsal farklılıkları
sıralayınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


184
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

•TÜRK AİLE YAPISI ve AİLE HİZMETLERİ


•Aile, insanlık var olduğundan beri süregelen en önemli kurumların başında
gelir. Özellikle de Türkiye’deki çocuklar için aile en önemli değerdir. Çocuğun
yaşamında aile ilkokulu, anne baba da ilk öğretmenleridir.
•Aile ile ilgili tanımlar incelendiğinde aile, insanlığın var olduğu günden bu
Özet
yana bütün medeniyetler açısından vazgeçilmez olma özelliği kazanmıştır.
Ailenin toplumsal yapı içinde üstlenmiş olduğu biyolojik, ekonomik,
psikolojik ve toplumsal görev ve sorumlulukların diğer toplumsal kurumlar
tarafından yerine getirilmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır.
GÜNÜMÜZDE TÜRK AİLE YAPISI
•Türkiye'de aile yapısının sınıflandırılması, farklı ölçütlere bağlı olarak farklı
şekillerde yapılmaktadır. Ancak aile yapılarınn sınıflandırılması konusunda
keskin çizgilerle bir ayrıma gidelememektedir. Aile yapıları genellikle
yerleşim bölgelerine göre köy, kasaba ve kent ailesi olarak
sınıflandırılmaktadır.
•1. Köy Ailesi: Köyde oturan ailelere de köy ailesi diyebiliriz. Köy ailesinde
çiftçilik, şahsı ihtiyaçları da karşılayan tabii geçim kaynakları esastır.
Komşuluk münasebetlerine, devamlı şahsi temaslara, maddi ve manevi
yardım şekillerine vücut veren topluluk modelidir.
•2. Kasaba Ailesi: Köy kanununa göre nüfusu 2 bin ile 20 bin arasındaki
yerleşim bölgelerimiz kasaba olarak kabul edilmektedir. Kasaba ailesinin
küçük esnaf ve mesleki ustalık, küçük tüccar, toprağını kendisi işlemeyen
çiftçi, küçük memur ve kısmen de işçi ailelerinden oluşmuştur.
•3. Kent Ailesi: Kent ailesi daha çok çekirdek aile yapısında olup, ana-baba ve
evlenmemiş çocuklardan oluşmaktadır. Ülkemizde hane halkı sayısı
bakımından en az sayıya sahiptir.
•TÜRK AİLE YAPISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
•Günümüzde Türk ailesinin bazı önemli fonksiyonları çeşitli değişme
gösterirken bazılarının da işlevini yitirdiği bilinmektedir. Bu gelişme ve
değişmeye paralel olarak aile üyeleri arasında birçok farklılık
görülebilmektedir. Bu farklar bölgeden bölgeye değiştiği gibi aynı bölgede de
gözükebilmektedir.
•Son yıllarda teknolojinin hızlı gelişmesi, kitle iletişim araçlarının önem
kazanması ve yaygınlaşması, çeşitli sosyal, kültürel ve ekonomik şartların
değişmesi gibi faktörlerin aile kurumundaki rol ve statünün değişmesinde
önemli rol oynadığı söylenebilir. Bunlara bağlı olarak aile otorite yapısı,
eşlerin rolleri, çocuk ebeveyn ilişkileri, evli kadının ekonomik ve sosyal
fonksiyonu gibi rol ve statülerin eski geleneksel durumlardan farklılaştığı
bilinmektedir.
•Bütün sayılan değişmelerle beraber, aile kurumunun sıkıntıya sokabilecek
bazı olumsuz problemlerde ortaya çıkmıştır. Parçalanmış aile sayısının
giderek yaygınlaşması, boşanma oranlarının katlanarak artması, hatta bazı
yerlerde evlenme oranıyla eşit hale gelmesi, kuşaklararası kopukluk ve
iletişimsizliğin görülmesi aileler arası dayanışma ve yardımlaşma geleneğinin
zayıflaması gibi problemler sayılabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


185
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

•TÜRKİYE'DE AİLE HİZMETİ OLARAK KORUYUCU AİLE HİZMETİ

Özet (devamı)
•Koruyucu Aile Yönetmeliğine göre koruyucu aile, çeşitli nedenlerle öz ailesi
yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocuklarımızın kendi aile
ortamlarında eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu kısa veya uzun
süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan,
hissettikleri toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilerdir.
Koruyucu aile olabilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, sürekli
Türkiye’de yaşamak, 25-65 yaş aralığında olmak, en az ilkokul düzeyinde
eğitime sahip olmak, düzenli bir geliri olmak, çocuğun öz anne babası veya
vasisi olmamak gibi şartlara sahip bireyler koruyucu aile olabilir
denilmektedir.
•Kurumsal Aile Hizmeti
•Korunmaya Muhtaç Çocuk
•Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği
tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen çocuk,” (ÇKK, 2005: madde 3/a).
Devlet korumayı kurumlar eliyle yürütmektedir. Bir başka tanımda
“korunmaya muhtaç çocuk veya çocuklar” ilgili yasal düzenlemelerin çizdiği
sınırlar içerisinde kalan ve devletin özel olarak koruması gereken çocuklar
olarak tanımlanmıştır. Bir çocuğun korunma altına alınıp alınmayacağına
mahkemeler karar verirler. Mahkemeler, çocuk hakkında, çocuk ve hukuk
konusunda uzman olan kişilere danışarak işlem yürütürler.
•Osmanlı Dönemi: 1863 yılında Niş Islahanesi açılmış, Müslüman ve
gayrimüslim çocukllar korunmaya muhtaç çocuk kapsamında yetiştirilmiştir.
1903 yılında II. Abdülhamit döneminde bugünkü yetiştirme yurdu güncel
haliyle sevgi evleri kurulmuş oldu. Osmanlının son dönemlerinde adı şefkat
yurdu anlamına gelen Darüşşafaka, bir derneğin himayesinde kurulan ilk
özel okul olarak bugün bile varlığını devam ettirmektedir. Bunların yanında
yetimlerin korunması ve gözetlenmesi için Eytam Kesleri mevcuttur. 1851
yılında Emval-i Eytam Nezareti kurulmuştur. Bu teşkilat Tanzimat
döneminde çocukların mallarını ve diğer haklarını korumak amacıyla
oluşturulan ilk kurumdur.
•Kurtuluş Savaşı Dönemi: Bu yıllarda ilk olarak Kazım Karabekir Paşa'nın
uygulamaları görülmektedir. Ankara'da 30 Haziran 1921 tarihinde
korunmaya muhtaç çocuk kapsamında Himaye-i Etfal Cemiyeti kurulmuştur.
•Cumhuriyet Dönemi: Cumhuriyet döneminde birçok kurum kurulmuştur.
Bu kurumlardan biri de Çocuk Esirgeme Kurumu'dur. 2011 yılında yapılan
düzenlemeyle çocukların ev ortamında yaşayabilmeleri amacıyla Çocuk
Evleri ve Sevgi Evleri kurulmuştur.
•Çocuk Evleri: Çocuk evi hizmeti, korunma altında bulunan çocukların daha
küçük birimlerde bakımının sağlanması amacıyla her ilin sosyal, kültürel ve
fiziksel yapısı, çocuk yetiştirmeye uygun bölgelerinde, tercihen il
merkezinde, okullara ve hastanelere yakın apartman dairesi veya müstakil
dairelerde verilen yatılı sosyal hizmet modelidir.
•Sevgi Evleri: Devlet 0-12 yaş arası çocukların sevgi evlerinde bakımını ve
korumasını sağlamaktadır. Sevgi evleri, toplu bakım hizmeti verilen kuruluş
binalarından farklı olarak, aile ortamına benzer yapı ve ilişki sisteminde, ev
tipi binalardan oluşan, her binada 10-12 çocuğun bakımlarının
sağlanabileceği çocuk yuvaları ile yetiştirme yurtlarını ifade etmektedir.
Sevgi evleri bir hizmet modeli değişikliği olmayıp kuruluşların fiziksel mekan
olarak değişikliğidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


186
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aile ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) Aile sosyal bir kurumdur.
b) Aile çocuğun ilk okuludur.
c) Aile resmî bir birlikteliktir.
d) Aile bilişsel bir sürecin oluşumudur.
e) Aile Hz. Adem ve Hz. Havva’dan beri var olan bir kurumdur.

2. Aşağıdakilerden hangisi Türk aile yapısının güçlü olmasının nedenleri


arasında gösterilemez?
a) Kültürel genetik
b) Duygusal yapı
c) İnanç yapısı
d) Millî kültür
e) Göç kültürü

3. Aşağıdakilerden hangisi yanlış bir yargıdır?


a) Türkiye’de farklı aile tipleri görülmektedir.
b) Çekirdek aile şehirlerde görülmektedir.
c) Geniş aile tipi giderek azalmaktadır.
d) Ailelerde çocuğun kendisine bakacağı beklentisi vardır.
e) İdealleştirilmiş kimlik çocuğu yüceltmektedir.

4. Türk kadınına eşit haklar aşağıdakilerden hangisi ile verilmeye


başlanmıştır?
a) Türk Medeni Kanunu
b) İkinci Meşrutiyet
c) Birinci Meşrutiyet
d) 1839 Tanzimat Fermanı
e) Kadınlarda seçme ve seçilme hakkının verilmesi

5. Aşağıdakilerden hangisi köy ailesinin giderek azalması, kent ailesinin


çoğalmasının nedenleri arasında yer almaz?
a) Tarımda makineleşmesinin artması
b) Toplumun daha bireyci hale gelmesi
c) Şehirdeki eğitim imkânları
d) Şehirde iş bulma imkânı
e) Evlilik işlemlerinin kolaylaşması

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


187
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

6. Türkiye’de aşağıdaki gelişmelerden hangisi Türk aile yapısının


değişmesinde en az etkilidir?
a) Babanın oğlunu güvence olarak görmek yerine sosyal güvenlik
kurumuna kaydolması
b) Kadının iş yaşamına doğrudan katılması
c) Şehir yaşamının ve maliyetlerinin artması
d) Bireylerin daha özgürlükçü bir yapıya bürünmesi
e) Toplum merkezli aile yapısından çocuk merkezli aile yapısına
geçilmesi

7. Teknolojinin doğrudan yaşamamızı etkilemesi Türk aile yapısında nasıl bir


değişikliğe yol açmıştır?
a) Her istenilene internet yoluyla ulaşılabilmektedir.
b) Kadın girişimciliği ve istihdamı artmıştır.
c) Evde herkeste cep telefonu bulunmaktadır.
d) İnternet her yere yaygınlaşmıştır.
e) Teknoloji yaşamın değişmez bir parçası olmuştur.

8. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın bitirilmesi ile ilgili sözleşme hangi
tarihte imzalanmıştır?
a) 1930
b) 1945
c) 1985
d) 2001
e) 2005

9. Korunma altında bulunan çocukların daha küçük birimlerde bakımının


sağlanması amacıyla tercihen il merkezinde, okullara ve hastanelere yakın
apartman dairesi veya müstakil dairelerde verilen yatılı sosyal hizmet
modeline ne ad verilir?
a) Yurt
b) Pansiyon
c) Yetiştirme yurdu
d) Çocuk evi
e) Yuva

10. Aşağıdakilerden hangisi koruyucu aile olma şartlarından değildir?


a) En az lise mezunu olmak
b) 25-65 yaş aralığında olmak
c) Sürekli Türkiye’de yaşıyor olmak
d) T.C vatandaşı olmak
e) Düzenli bir gelire sahip olmak

Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.b, 4.d, 5.e, 6.a, 7.b, 8.c, 9.d, 10.a

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


188
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2006). Türkiye aile yapısı araştırması TAYA,
tuseb.gov.tr adresinden 18.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Akandere, O., Dalda, A. (2018) Türkiye’de Korunmaya Muhtaç Çocuk Yasal
Düzenlemeler ve Uygulanması (1923-2016) Konya: Eğitim Yayınevi
Başar, M., Tekin, A., Doğan, M. C., Şener, N. (2017). Özel öğrenme güçlüğü olan
öğrencilerin tanılama sürecinin incelenmesi, VII. Uluslararası Eğitimde
Araştırmalar Kongresi, 27-29 Nisan 2017 Çanakkale
Çocuk Koruma Kanunu (5395 S.K.), Resmi Gazete, 25876, Temmuz 2005.
Doğan, M. C. (2010). Ailenin Önemi ve Vazgeçilmez Fonksiyonları, M. F. Bayraktar
(Ed.), Aile ve Eğitim, İstanbul: Ensar Neşriyat, s. 19-29
Doğan, M. C. (1993). Gecekondu ailelerinin eğitim problemleri Ümraniye M.
Kemalpaşa örneği, Aile ve Toplum 3 (1) 24-30
Doğan, M. C. (1995). Sosyolojik açıdan günümüzde Türk ailesinin fonksiyonları,
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Sayı7
77-92
Doğan, M. C. (1996). Eski Türk ailesinin yapısı ve fonksiyonları, Marmara
Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Sayı 8 73-81
DPT (1988). Sosyal yapı-II, nüfusun sosyal ve ekonomik özellikleri araştırması,
Ankara
Güler, D., Ulutak N. (1992). Aile kavramının tarihsel gelişimi ve Türk toplum
yaşantısında aile, Kurgu Dergisi, 11 (19) 51-76 www.earsiv.anadolu.edu.tr
adresinden 30.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Karataş, Z. (2015). Osmanlı devletinde korunmaya muhtaç çocuklara yönelik
sosyal hizmet uygulamaları, Manevi Temelli Sosyal Hizmet Araştırmaları
Dergisi 1 (1) 16-31
Karatay, A. (2017). Türkiye’de koruyucu aile: Kökenleri, gelişimi ve bu günü,
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 5 (1) 389-427
Özbek, M.M (2019). Korunmaya Muhtaç Öğrencilerin Öğrenme Ve Öğretme
Sürecinde Karşılaştıkları Sorunların Öğretmen Görüşlerine Göre
İncelenmesi, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi
Parin, S., Bilan, S (2007) Devlet ve çocuk ilişkisi bağlamında sosyal hizmetler ve
çocuk esirgeme kurumları üzerine bir analiz, Sosyoloji Dergisi, 3 (14) 119-
128
Resmi Gazete (2012) Koruyucu Aile Yönetmeliği sayı 28497
Resmi Gazete (2015) Koruyucu Aile Yönetmeliği sayı 29246

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


189
Türk Aile Yapısı ve Aile Hizmetleri

T.C. Aile, Çalıma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2019). Koruyucu aile


https://koruyucu.ailevecalisma.gov.tr/ adresinden 30.08.2018 tarihinde
alınmıştır.
Tolan, B. (1991). Geleneksel Aileden Çağdaş Aile Yapısına Doğru Ankara: Aile
Araştırmaları Kurumu
TÜİK (2018) 2018 Yılı İstatistikleri www.tuik.gov.tr adresinden 25.07.2018
tarihinde alınmıştır
Ünal, V. (2015). Dünden bugüne kültürümüzde koruyucu aile hizmetleri üzerine
bazı değerlendirmeler, Turkish Studies 10 (6) 875-900
Yaşar Ekici, F. (2014). Türk aile yapısının değişim ve dönüşümü ve bu değişim ve
dönüşüme etki eden unsurların değerlendirilmesi The Journal of Academic
Social Science Studies 30 Kış 209-224
Yazıcı, E. (2012) Korunmaya muhtaç çocuklar ve çocuk evleri, Mustafa Kemal
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9 (2) 499-525
Yılmaz, M. (2012). Türkiye’de kırsal nüfusun değişimi ve illere göre dağılımı, Doğu
Coğrafya Dergisi 33 161-188

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


190
AİLE İÇİ DEMOKRASİ, ÇOCUK
HAKLARI, İSTİSMAR VE
İHMAL

• Aile İçi Demokrasi


• Çocuk Hakları
AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

•Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi


•Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
(ÇHS)
Dr. Öğr. Üyesi
•Çocuk Haklarına İlişkin Bazı İsa YILDIRIM
Uluslararası Sözleşmeler
•Türkiye’de Çocuk Haklarına İlişkin
Bazı Yasalar
• Çocuğa Kötü Muamele
•Fizisel İstismar
•Duygusal İstismar
•Cinsel İstismar
•İhmal
•İhmal ve İstismarın Nedenleri
•İhmal ve İstismarın Sonuçları

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Aile içi demokrasiyi tanımlayabilecek,
HEDEFLER

• Çocuk haklarının tarihsel gelişimini


öğrenebilecek,
• Çocuk haklarına dair sözleşmenin
maddelerini özetleyebilecek,
• Çocuk haklarına ilişkin bazı
uluslararası sözleşmeleri ve
Türkiye'deki bazı yasaları ifade
edebilecek. ÜNİTE
• Çocuğa kötü muamelenin türlerini

10
açıklayabilecek,
• Çocuk ihmalini ve istismar türlerini
ayırt edebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

Çocuk Haklarının Tarihsel


Gelişimi
AİLE İÇİ DEMOKRASİ, ÇOCUK HAKLARI, AİLE İÇİ DEMOKRASİ
Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme (ÇHS)
ÇOCUK HAKLARI
Çocuk Haklarına İlişkin Bazı
Uluslararası Sözleşmeler
İSTİSMAR VE İHMAL

Türkiye’de Çocuk Haklarına


İlişkin Bazı Yasalar

Fiziksel İstismar

Duygusal istismar

Cinsel istismar

ÇOCUĞA KÖTÜ MUAMELE

İhmal

İhmal ve İstismarın Nedenleri

İhmal ve İstismarın Sonuçları

ÜNİTE

10
192
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

GİRİŞ
İnsanoğlu hayata gözlerini açtığında genellikle kendisini bir aile içinde
bulmaktadır. Aile onun için bilgi, anlam, değer kaynağıdır. Hayatını dengeli bir
şekilde devam ettirmesi, uyum sağlamasına ve belirli durumlarda sergilenen
davranış kalıplarını öğrenerek, büyük ölçüde beklentiler doğrultusunda tutumlar
geliştirmesine bağlıdır. Çocuklar için hayat yolunun başlangıcında kendilerine
rehberlik edecek ilk bireyler, doğal olarak anne ve babalarıdır. Çocukların,
kişiliğinin temellerinin atıldığı yaşamının bu ilk yıllarında, anne ve babasının gözü
ile dünyaya bakması şaşırtıcı değildir.
Ebeveynlerin yaşam anlayışları, insanın doğasına ilişkin geliştirdikleri
inançlar, insani ilişkilere yükledikleri anlam, genetik mirasları ve edindiği kültürel
birikimlerin etkileşimi sonucu benimsemiş oldukları tutumlar, çocukları için bir
çerçeve, perspektif oluşturmaktadır. Ebeveynlerinin, aile üyelerine değer verdiğini
ve destek olduğunu, onların haklarını gözettiğini, gereksinimlerini ve
hassasiyetlerini dikkate aldığını, ailenin yönetimine ilişkin kararların alınmasında
birlikte hareket ettiğini deneyimleyen çocuklar, büyük oranda benzer tutumları
benimseyeceklerdir. Bu ise medeniyetin ulaştığı en iyi yönetim sistemi olduğu
iddia edilen demokrasinin, kuşaktan kuşağa ailelere ve dolayısıyla topluma
yerleşmesini sağlayacaktır.
Demokratik ailelerde, yetişkinlere göre tüm gelişim alanlarında daha zayıf
ve yetenekleri henüz gelişmemiş olan çocukların haklarına özenle saygı duyulur.
Bu tür ailelerde çocuğun, üzerinde baskı kurularak kendini değersiz ve yetersiz
hissetmesi, üzerinde hissettiği baskıya ve güce göre davranışına yön veren, sürekli
Demokrasi, insanın
başkaları tarafından yönetilen bir birey olması istenmez. Bunun yerine çocuk,
varlığına ve birbirlerine
hakları ve kendine has özellikleri ile farklı bir birey olarak tanınır. Çocuğun aile
anlayış göstermeleri,
böylece toplumun içerisinde seçimler yapması, olanaklar dâhilinde kendi kararlarını vermesi
menfaatini ön planda desteklenirken davranışları ile sonuçları arasında ilişki kurmasına imkân sağlanır.
tutarak yaşama Seçimlerine saygı duyulan çocukların, ortaya çıkabilecek olumlu ya da olumsuz
anlayışıdır. sonuçlardan ders çıkarması sağlanarak kendilerini yönetmeyi öğrenmesi beklenir.
Başkaları tarafından yönetilmeye değil, bilinçlendirilerek, kendini yönetmeye
yönlendirilen çocuk ise geleceğin yetişkinleri, anne ve babaları olarak ihmal ve
istismarın önüne geçip, çocuk ve yetişkin ayırmaksızın her bireyin haklarına saygı
duyacak, daha sağlıklı bir toplumun oluşumuna büyük katkılar sağlayacaktır.
Bu ünitede aile içi demokrasi, çocuk hakları konuları detaylı bir şekilde
açıklanıp, çocuğa kötü muamele (fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar
ve ihmal) nedenleri ve sonuçları bağlamında incelenmeye çalışılmıştır.

AİLE İÇİ DEMOKRASİ


Yunanca “demos” halk, “kratos” idare, güç anlamına gelen ve bu iki
kelimenin birleşiminden oluşan demokrasi; “insanın varlığına ve birbirlerine
anlayış göstermeleri, böylece toplumun menfaatini ön planda tutarak yaşama
anlayışı”; “halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi”; “insanların
liderlerini seçtiği bir hükümet sistemi veya bu sisteme sahip bir ülke” olarak

193
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

tanımlanmaktadır. Demokrasi aslında sadece bir yönetim biçimi değil bir bakış
açısı, seziş ve kavrayış biçimi olarak tanımlanabilir. İnsan için ve ancak insanla
mümkün olan demokrasi, tek tek bireylerin yaşama biçimidir. Demokrasi
insanların iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek varlıklar olduğu varsayımına ve insana
saygıya dayalı, insan hak ve özgürlüklerine önem veren bir yaşam felsefesidir.
Toplumsallaşma serüveni dünyaya gelişinden ölümüne kadar devam eden
insanoğlu, hayatı öğrenerek, değişerek, gelişerek sosyalleşmektedir. İçinde
Toplumun temeli olan
bulunduğu kültürün etkisiyle toplumsallaşan çocuk, zaman ilerledikçe kendini o
aile, millî ve manevi
değerlerin koruyucusu, kültürün ve toplumun bir parçası olarak görür. Bireyin sosyalleşmesinde çeşitli
geleceğin güvencesi grupların etkisi olmasına rağmen özellikle aile ilk ve yaşam boyunca devam eden
olarak en eski, sürekli, bir sosyalleşme kaynağı olması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bireyin
güvenli ve doğal bir yaşamının ilk döneminde ailede temelleri atılması beklenen bu sosyalleşme
sosyal kurumdur. sürecinde demokrasi, bireysel ve toplumsal düzeyde bir kültüre dönüşebilir.
Toplumun temeli olan aile millî ve manevi değerlerin koruyucusu ve geleceğin
güvencesi olarak en eski, sürekli, güvenli ve doğal bir sosyal kurumdur. Bu ise
ailelerin demokrasiyi bir yaşam tarzı olarak ne kadar benimsedikleri ile ilgilidir.
Demokratik aile; üyelerinin birbirlerine karşı güven ve saygı içinde olduğu,
birbirlerinin gelişmesini engellemediği, ihtiyaçların karşılanmasında yardımlaşan
bireylerin oluşturduğu ailedir. Aile üyeleri arasındaki karşılıklı hoşgörü, sevgi,
saygı, aile üyelerin haklarına gösterilen önem ve özen demokratik aile yapısının
oluşturulmasında ve sürdürülmesinde temel koşullardır.

•Ayşe odasında masa başında okuduğu kitaba bir türlü


Örnek

odaklanamıyordu. Salonda izlenilen televizyonun sesinin, anne


ve babasının kahkahalarıyla karışması sonucu iyice dikkati
dağılmıştı. Odasından çıkarak anne ve babasına, onları rahatsız
etmek istemediğini fakat seslerden dolayı ödevlerine
odaklanamadığını ifade etti. Anne ve babası onu rahatsız
ettiklerinden dolayı üzüldüklerini ifade ederek televizyonun
sesini kısıp, Ayşe'ye rahatsız olup olmadığını sordular. Ayşe ise
artık rahatsız olmadığını söyleyerek onlara teşekkür etti..

Demokratik ailelerin yönetimine, yeterli olduğu konularda çiftlerin birlikte


aldığı kararlar yön vermektedir. Bu ailelerde eşler yalnız başlarına karar vermek
zorunda kaldıklarında birbirlerinin hassasiyetlerini dikkate alır, erken yaşlardan
başlayarak çocuklarının sorumlu, aile içindeki yerini bilen ve bağımsız bireyler
olarak yetişmesi için uygun ortam hazırlarlar. Yapılan bir çalışmada ebeveynlerin
sergilemiş oldukları demokratik tutumların ergenlerin demokratik tutumlara sahip
olmasında etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Anne ve babaların çocukları ile saygı,
sevgi, hoşgörü temelinde kuracakları ilişkiler çocukların demokratik bir kişilik
oluşturmasını sağlarken, ailede sevgi ve saygı görmeyen, hakları çiğnenen
çocuklar, demokratik olmayan davranış örüntüleri edinebilir. Çocukların
başkalarının haklarına saygı duymayı, doğruyu yanlıştan ayırt etmeyi
öğrenmesinde temelde ebeveynlerin sorumluluğu vardır.

194
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

ÇOCUK HAKLARI
Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi
Zamanımıza kadar farklı biçimlerde algılanan ve bu algının köklü değişimler
gösterdiği çocuk ve çocukluk kavramının doğasının İlk Çağ’da yeterince
anlaşılmadığı, ailenin özellikle de babanın çocuk üzerinde mutlak bir velayet
hakkının olduğu, zamanla çocuk ve çocukluğun kabul gördüğü fakat çocuğun
önemsiz, çocukluğun boşa geçen zaman olarak düşünüldüğü anlaşılmıştır. Orta
Çağ’da Batı’da küçük yetişkinler olarak algılanan çocukların, ailelerin zor yaşam
koşullarının ve bu konulardaki farkındalıklarının gelişmemiş olması nedeniyle
çocuklara gereken özeni görmedikleri anlaşılmaktadır.

•Çocuklara uygun özel giyeceklerin söz konusu olmadığı Orta


Örnek

Çağ'da, saç modellerinden ayakkabılarına kadar çocukların giyim


kuşamına yetişkinlerin beğenisi yön verirdi.

Aynı dönemde Türk İslam toplumlarının Avrupa’dan farklılaştığı, bu


toplumlarda çocuklara buluğ çağına kadar özel bir önem verildiği, ilk yedi yaşa
kadar masumiyetlerinin öne çıkarıldığı, çocukların eğitilmesi gerektiği fikrinin ön
plana çıkarılarak, her türlü kötü muameleden korunmaya çalışıldığı, çocuklara
değer verilerek olumlu ilişkilerin kurulmaya çalışıldığı, bunun yanında çocuğun
üzerinde ailenin otoritesinin devam ettiği görülmektedir. Aydınlanma Çağı ile
karanlıktan çıkan Avrupa’nın insana ve çocuğa bakış açısı değişmiş, çocukluk
döneminin değerli ve kritik bir süreç olarak algılanmasının önü açılmıştır. Son
yüzyıllarda ise sanayi ve dünya savaşlarının çocuklara olan etkisi ile çocuğa yönelik
bakış açısında önemli farklılaşmalar yaşanmıştır. Çocuğun kimliği ve kişiliğinin öne
çıktığı bu anlayış, bu konuda yeni araştırmaların yapılmasına buna bağlı olarak yeni
fikir ve değerlendirmelerin üretilmesine neden olmuştur. Tüm bu süreç
Orta Çağ Avrupası’ndan değerlendirildiğinde çocuk üzerinde mutlak otorite kurulmasıyla kendini gösteren
farklı olarak aynı anlayıştan çocuk odaklı, farklı bir birey olarak saygı duyulan bir çocukluk anlayışına
dönemde yaşayan Türk
ulaşıldığı görülmektedir.
İslam toplumlarında,
çocuklara buluğ çağına İnsanın insanca yaşama hakkı kazanabilmesi için büyük mücadeleler
kadar özel bir önem verilmiştir. Fakat günümüzde bile bu hakkı edinememiş milyonlarca insan
verilirdi. bulunmaktadır. Çocuklar ise kendini tam olarak anlatıp, savunma yeteneğinin
gelişmemiş olması nedeniyle daha çok haksızlıklara maruz kalabilmektedirler.
Yoksulluk içerisinde, çatışmalar ve hassas koşullar altında yaşayan çocuklar, engelli
ve özgürlüğünden mahrum bırakılmış veya kanunla ihtilafa düşmüş çocuklar,
göçmen ve mülteci çocuklar, refakatsiz ve ailesi olmayan çocuklar gibi korunmasız
durumlardaki çocuklar kırılgan durumlarına özgü risklerle karşılaşmakta,

195
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

ayrımcılığa, ötekileştirmeye ve dışlanmaya maruz kalmakta ve kurum bakımına


verilebilmektedir.
Çocuk hakları, insan hakları arasında yer alır. İnsanın doğumundan itibaren
birey olma hakkını tanıyan, ek olarak 18 yaşına kadar yaşama, gelişme, korunma
ve katılma haklarına özel önem ve öncelik veren, çocuğun özel hak ve
gereksinimlerinin uluslararası ortamda kabul edilmesi ve korunmasını sağlayan,
insan hakları hukuku bünyesinde kendine özgü yapısı nedeniyle insan hakları
içinde oluşan haklardır. Çocuk hakları, her çocuğun onurlu, saygın, özgür, eşit ve
adil bir hayat yaşamasını sağlamak, bunu korumak ve güvence altına almak için
insan hakları içinde yer alan çok önemli ve ayrılmaz bir alandır.
Çocuk haklarının uluslararası hukuk planında tanınmasında Eglantyne Jebb
isimli İngiliz kadın büyük bir rol oynamıştır. Jebb, büyük bir yıkıma sebep olan 1.
Dünya Savaşından hemen sonra tüm Avrupa’daki çocukların yaşadıkları sefalete
karşı Çocuk Esirgeme Vakfı’nı kurmuştur. Uzak görüşlülüğü ivedi yardımların çok
ötesine geçen Jebb, 1920 yılında Cenevre’ye geçerek Uluslararası Çocuk Esirgeme
Birliği’ni (Uluslararası Çocuk Refahı Birliği) kurmuştur. 26 Eylül 1924 tarihinde
Milletler Cemiyeti, Uluslararası Çocuk Refahı Birliği tarafından hazırlanan “Çocuk
Hakları Cenevre Bildirgesi’ni kabul etmiştir. Bu bildirge uluslararası alanda
çocukların korunmasına yönelik yapılan ilk sözleşme niteliğini taşımaktadır.
1948 yılında BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi’nin 25. Maddesinde çocukluğun “özel bakım ve yardım gerektiren” bir
dönem olduğunu ifade edilmiştir. 1959 yılında BM Genel Kurulu tarafından
ayrımcılıktan korunma, isim ve vatandaşlık hakkı gibi hakları tanıyan, çocukların
eğitim, sağlık ve özel korunma haklarına da yer veren “Çocuk Hakları Bildirgesi”
kabul edilmiştir. Ardından 1979 yılını “Uluslararası Çocuk Yılı” olarak ilan eden BM
Genel Kurulu, 20 Kasım 1989 tarih, 44/25 sayılı kararıyla “Çocuk Hakları
Sözleşmesini” (ÇHS) kabul ederek onay ve katılıma açmıştır. Sözleşme yaklaşık bir
yıl sonra 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmeyi 14 Eylül 1990
tarihinde imzalayan Türkiye 9 Aralık 1994 tarihinde ihtirazi kayıtla onaylamıştır.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS)


Birleşmiş Milletler Üyesi ülkelerin tamamına yakınının taraf olduğu ÇHS 54
maddeden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler ÇHS, çocukları çaresizlik ve
bağımlılıktan kurtararak toplumsal, siyasal ve sosyal haklara sahip olan birer
ÇHS’ni14 Eylül 1990
tarihinde imzalayan yurttaş ve birey konumuna getirmekte, onların iyi ve kaliteli bir yaşam
Türkiye, 9 Aralık 1994 sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü olanakların, sürdürebilirlik anlayışı içinde
tarihinde ihtirazi kayıtla sağlanmasını üye devletlere önermektedir. Devletlerin vatandaş olarak çocuklara
onaylamıştır. sağladığı en temel sağlık, eğitim ve sosyal haklarını inceleyip, izlemekte ve
Sözleşmenin maddelerinin uygulanması konusunda taraf ülkelerden periyodik
aralıklarla ilerleme raporu istemektedir. Bu sözleşmenin bazı maddeleri aşağıdaki
gibi özetlenmiştir:

196
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

 İlgili kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz
yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
 Çocuk hakları sözleşmesinde ifade edilen haklar hiçbir ayrım
gözetilmeksizin her çocuğa tanınır.
 Çocuk ana-babasının, yasal vasilerinin veya diğer aile üyelerinin davranış
veya faaliyetleri nedeniyle herhangi bir ayrıma veya cezaya tabi
tutulamaz.
 Kamu ve özel tüm kuruluşların çocukları ilgilendiren faaliyetlerinde
çocukların yararı esas alınır.
 Çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin hak ve ödevleri dikkate alınarak,
esenlikleri için gerekli bakım ve koruma taraf devletler tarafından sağlanır.
 Çocukların bakımı ve korunmasından sorumlu kurumlarının hizmet ve
faaliyetlerinin belirlenen standartlara uygun olacağı taahhüt edilir.
 Sözleşmenin uygulanması için gerekli her türlü önlem alınacaktır.
 Çocuğa tanınan haklar doğrultusunda ona rehberlik edecek olan ana-baba
veya öteki sorumlu kişilerin sorumluluk, hak ve ödevlerine saygı gösterilir.
 Her çocuk yaşama hakkına sahiptir, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi
için olası en yüksek çaba sarf edilir.
 Her çocuk doğumdan itibaren nüfus kütüğüne kaydedilme, isim alma,
İlgili kanuna göre daha vatandaşlık, ana-babasını bilme ve onları tanıma hakkına sahiptir.
erken yaşta reşit olma  Çocukların kendilerine ilişkin özel bilgiler korunur, bu konuda yasa dışı
durumu hariç, on sekiz müdahalelerde bulunulamaz.
yaşına kadar her insan
 Yetkili makamlar çocuğun yararına aksi bir karar vermedikçe hiçbir çocuk
çocuk sayılır.
ana-babasından onların rızası dışında alınamaz.
 Çocukların yasa dışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi
halleri ile mücadele için önlemler alınır.
 Görüşünü oluşturma yeteneğine sahip olan her çocuk, serbestçe ifade
etme hakkına sahiptir.
 Her çocuk, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir.
 Her çocuk, dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüğüne sahiptir.
 Hiçbir çocuğun özel yaşantısına haksız bir şekilde müdahale edilemez, onur
ve itibarına haksız olarak saldırılamaz.
 Çeşitli alanlarda gelişiminin sağlanması amacıyla ulusal ve uluslararası
kaynaklardan çocuğun bilgi ve belge edinmesi sağlanır.
 Çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana-babanın
birlikte sorumluluk taşıdıklarının tanınması için gerekli çaba gösterilir.
 Çocuğun her türlü istismar ve kötü muameleye karşı tüm önlemler alınır.
 Aile çevresinden yoksun kalan çocuğa devlet tarafından özel koruma ve
yardım sağlanır.
 Herhangi bir çocuğun evlat edinilmesine sadece yetkili makamlar karar
verir.
 Mülteci statüsü kazanmayan çalışan ya da mülteci sayılan bir çocuğun
uluslararası sözleşmelerde tanınan haklardan yararlanması için her türlü
önlem alınır.

197
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

•"12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü" kapsamında

Örnek
birçok ilimizde Çocuk Hakları İl Komiteleri tarafından yürüyük
korteji, stand, materyal dağıtmı vb. bilinçlendirme etkinlikleri
yapılmıştır.

 Zihinsel ve bedensel engelli çocukların toplumsal yaşama uyumlarını


kolaylaştıran, eksiksiz bir yaşama sahip olmaları sağlanır.
 Engelli çocukların özel bakımdan yararlanma hakkı vardır. Bu bakım
olanaklar ölçüsünde ücretsiz sağlanır.
 Engelli çocukların en iyi sağlık düzeyine kavuşmak, tıbbi bakım ve
rehabilitasyon hizmetlerini alabilecekleri kuruluşlardan faydalanma hakkı
vardır.
 Her çocuğun sosyal güvenlikten yararlanma hakkı vardır.
 Her çocuğun farklı gelişim alanlarında gelişimini sağlayacak yeterli bir
hayat seviyesine hakkı vardır.
 Her çocuğun fırsat eşitliği temelinde eğitim hakkı vardır.
 İlköğretim zorunlu ve parasızdır.
 Çocuğun eğitimi çocuğun kişiliği ve yeteneklerini mümkün olduğunca
geliştirme amacına yöneliktir.
 Çocuğun eğitimi insan haklarına ve temel özgürlüklere ve BM
Hiçbir çocuk, işkence
anlaşmasında benimsenen ilkelere saygısını geliştirme amacına yöneliktir.
veya diğer zalimce,
 Çocuğun eğitimi kendi ailesi ve ülkesine ilişkin değerlere ve
insanlık dışı, aşağılayıcı
kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısını geliştirme amacına yöneliktir.
davranışa ve cezaya
 Çocuğun eğitimi doğal çevreye saygısını geliştirme amacına yöneliktir.
tabi tutulamaz.
 Soya, dine ya da dile dayalı bir azınlığa mensup ya da yerli halktan olan bir
çocuk kendi kültüründen faydalanma, kendi dini inancını yaşama ve kendi
dilini kullanma hakkından mahrum bırakılamaz.
 Her çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme ve yaşına uygun
etkinliklerde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma
hakkı vardır.
 Her çocuk bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişimine
zarar verecek şekilde çalıştırılmasına karşı korunur.
 Her çocuk uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasa dışı kullanımına,
çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında
kullanılmasına karşı korunma hakkına sahiptir.
 Her çocuk her türlü cinsel sömürü ve suiistimale karşı korunur.
 Çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhşa konu olmalarına karşı her
türlü önlem alınır.

198
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

 Her çocuk esenliğine zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı
korunur.
 Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı
davranışa ve cezaya tabi tutulamaz.
 18 yaşından küçük olanlara idam ya da ömür boyu hapis cezası verilemez.
 Hiçbir çocuk özgürlüğünden mahrum bırakılamaz.
TUİK (2018) istatistiklerine göre 2015, 2016 ve 2017 yıllarında geliş
nedenine göre güvenlik birimlerine gelen ve getirilen çocukların sayısı Tablo
10.1.’de verilmiştir.
Tablo 10.1. Geliş nedenine göre güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklar
Geliş nedeni 2015 2016 2017
Suça sürüklenme 118 245 108 675 107 984
Kabahat işleme 485 2 582 2 345
Evden kaçma 3 010 2 686 2 315
Kayıp (Bulunan) 17 706 11 691 11 563
Mağdur 142 179 158 343 155 024
Bilgisine 13 217 41 167 46 040
başvurma
Kurumdan kaçma 1 216 1 102 1 410
Diğer 7 155 7 189 8 561
Toplam 303 213 333 435 335 242

Bir araştırmaya göre Tablo 1’de görüldüğü üzere TUİK İstatistiklerle Türkiye 2018 verilerine göre
Türkiye’de Birleşmiş güvenlik birimlerine gelen ve getirilen çocukların sayısı 2013 yılından 2017 yılında
Milletler Çocuk Hakları kadar sürekli bir artış göstermiştir. 2017 yılında bu birimlere gelen veya getirilen
Sözleşmesi’nden
335 bin 242 çocuğun % 46,2’sinin mağdur olarak, % 32,2’sinin kanunlarda suç
haberdar olanların
oranı % 67, bu olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme), % 13,7’sinin
anlaşmanın içeriğini bilgisine başvurma amacıyla, % 3,4’ünün kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp
bilme oranı % 47’dir daha sonra bulunan) ve % 4,4’ünün başka nedenlerden dolayı geldiği ya da
getirildiği belirlenmiştir. Türkiye’de 27 ilde bulunan 30 Çocuk İzleme Merkezi’ne
2011 yılının Ocak ayı ile 2016 yılının Mayıs ayı arası 21068 olgu başvurmuştur.
2018 yılında Türkiye’de 700 katılımcı ile yapılan bir çalışmada Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden haberdar olanların oranı % 67 iken, bu
anlaşmanın içeriğini bilme oranı % 47’dir. Bu araştırmaya göre katılımcıların %
50’si Türkiye’nin bu sözleşmeyi imzalamadığını düşünmektedir. Katılanların % 83’ü
erkek çocukların ileride aile reisi olacağı için eğitimlerine daha fazla önem
verilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Katılımcıların % 89’u adalet sisteminin suça
sürüklenen çocukların geri kazandırılmasında etkili olmadığını, % 85’i onarıcı
hukuk sisteminin çocuğu topluma kazandırabileceği görüşünü savunmaktadır.

Çocuk Haklarına İlişkin Bazı Uluslararası Sözleşmeler


Türkiye, 2011 yılında imzaladığı “Çocukların Cinsel İstismara ve Cinsel Tacize
Karşı Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme” ile çocuğun yüksek yararı temel
alınarak önleyici ve koruyucu birtakım düzenlemelerin yapılması mağdur çocuk ve

199
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

ailesine yardım edilmesi, çocuk cinsel istismarı ve sömürüsünün suç haline


getirilmesi vb. konularda esaslar belirlenmiş ve uluslararası iş birliğinin ve bir
izleme mekanizmasının kurulmasının önemi dile getirilmiştir.
5 Mayıs 2002 tarih ve 4755 sayılı kanun ile uygun bulunan “Çocuk Haklarına
Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Fahişeliği ve Pornografisine İlişkin İhtiyari
Protokol” ile taraf devletlerin çocuk satışı, fahişeliği ve pornografisi ile ilgili fiilleri
suç haline getirme ve kovuşturma hususunda gerekli önlemleri alması
kararlaştırılmıştır.
24 Ekim 1936 tarihinde kabul edilen “Deniz işlerinden çalıştırılacak
çocukların asgari yaş haddinin tespiti hakkında sözleşme” ile münhasıran aynı aile
efradının çalıştığı gemiler hariç, diğer gemilerdeki işlerde on beş yaşından aşağı
çocukların çalıştırılamayacağı kabul edilmiştir.
21 Mart 2016 tarihinde onaylanan “Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı
Eylem Sözleşmesi” ile çocuk olarak kabul edilen 18 yaşın altındaki bireylerin
istismar amaçlı temini, bir yerden başka bir yere taşınması, devredilmesi,
barındırılması veya teslim alınması insan ticareti kapsamına alınmıştır.
27 Eylül 1972 resmi gazete ilanıyla yürürlüğe giren “Çocuklara Karşı Nafaka
Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey
Sözleşmesi” ile evlenmemiş ve 21 yaşını doldurmamış olan nesebi sahih ve gayri
sahih veya evlat edinilmiş olan bir çocuğun uluslararası veya ulusal nitelikteki
talebi üzerine verilen kararların Akit Devletler tarafından karşılıklı olarak tanınması
ve tenfizinin sağlanmasıdır.
04 Ocak 1977 tarihinde 2029 sayılı Kanun ile kabul edilen “Küçüklerin
korunması konusunda makamların yetkisine ve uygulanacak kanuna dair
sözleşme” kabul eden devletlerin, küçüklerin korunmasına ilişkin ilgili makamların
yetkisi ve uygulanacak kanunlara ilişkin hükümleri belirlemek amacıyla oluşturmuş
oldukları sözleşmedir.
14 Ocak 2004 Tarihinde 5049 sayılı Kanun ile kabul edilen “Çocukların
korunması ve ülkelerarası evlat edinme konusunda işbirliğine dair sözleşme”,
Engelli çocukların özel Çocuğun aile ortamında mutluluk, sevgi ve anlayışla uyumlu bir kişilik geliştirmesi,
bakımdan yararlanma devletlerin çocuğun asıl ailesinde kalmasına ilişkin önlemleri alması, menşe
hakkı vardır. Bu bakım devletinde çocuğa uygun bir ailenin bulunmadığı çocuklara ülkeler arası evlat
olanaklar ölçüsünde edinmesi, çocuğun yüksek yararı dikkate alınarak ülkeler arası evlat edinmeye izin
ücretsiz sağlanır. verilmesi, çocuğun temel hakları güvence altına alınarak kaçırılmasının, satımının,
ticaretinin önlenmesine ilişkin birtakım koruyucu tedbirlerin alınması amacıyla
yapılan bir sözleşmedir.
15 Ocak 1976 tarihinde 1931 sayılı Kanunla kabul edilen “Küçüklerin Vatana
İadesine dair Avrupa Sözleşmesi” özellikle çocukların herhangi bir ülkede
bulunmalarının kendi ya da söz konusu ülkenin menfaatleriyle uyuşmadığı hallerde
bazı sorunların ortaya çıkması nedeniyle, bu çocukların mecburi olarak bir ülkeden
başka bir ülkeye nakledilmelerini sağlamak amacıyla yapılan bir sözleşmedir.

200
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

26 Mart 1987 tarih ve 3337 sayılı Kanun ile kabul edilen “Evlilik dışı
çocukların tanınmasına dair sözleşme, evlilik dışı dünyaya gelen çocukların
tanınmasını aynı kuralların kabulü suretiyle kolaylaştırmak ve bu tanımaların
anlaşan devletlerde aleniyet ve etkinlikle uygulanması amacıyla oluşturulmuştur.
03 Kasım 1999 tarihli 4461 sayılı Kanun ile onaylanan uluslararası çocuk
kaçırmanın hukuki veçhelerine dair sözleşme ile kanunsuz olarak götürülen veya
alıkonan çocukların geri dönmelerinin sağlanması, karşılıklı koruma ve ziyaret
haklarına riayet edilmesi amaçlanmıştır.
1 Şubat 2001 tarih 4620 sayılı Kanun ile onaylanan Çocuk Haklarının
Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, çocukların haklarını kullanma fırsatlarına
sahip olmaları, görüşlerinin usulüne uygun olarak ele alınması ve haklarının ve
yüksek çıkarlarının geliştirilmesi vb. amaçlarla oluşturulmuş sözleşmedir.
16 Ekim 2003 tarih ve 4991 sayılı Kanun ile onaylanan Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme‘ye ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dâhil Olmaları Konusundaki İhtiyari
Protokol, silahlı çatışmaların doğrudan çocukları hedef almasını kınamak,
çocukların üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak, çocukların bu tür çatışmaların
dışında kalması için korunması gereği vb. sorunların engellenmesi için maddeleri
üzerinde anlaşılan protokoldür.

Türkiye’de Çocuk Haklarına İlişkin Bazı Yasalar


Türkiye’de Anayasa’nın 41. maddesi, devletin çocukların korunması için
gerekli tedbirleri almasına dair gerekliliği ifade etmektedir. 6284 sayılı 08/03/2012
Türkiye’de Anayasa’nın tarihli “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” ile
41. maddesi, devletin aile içerisinde çocuğa karşı şiddet uygulanmasının önüne geçilmeye
çocukların korunması çalışılmaktadır. 5651 sayılı İnternet Yoluyla İşlenen Suçlar Kanunu’nun 3. ve 8.
için gerekli tedbirleri maddesi internet ortamlarında çocukların korunması ile çocuk istismarının
almasına dair gerekliliği önlenmesine ilişkindir.
ifade eder.
TCK 232/1 maddesine göre aynı konutta birlikte yaşayan insanlardan birine
karşı kötü muamele sayılabilecek bir davranış sergilenmesi halinde
cezalandırılacakları ifade edilmektedir. Basın Kanunu’nun 21. maddesine göre
süreli yayınlarda on sekiz yaşından küçük olan suç faili ya da mağdurlarının
kimliklerini açıklayacak şekilde yayın yapanlara ağır para cezası verileceği ifade
edilmiştir.
TCK’nin 103. maddesi on beş yaşını tamamlamamış ya da tamamlamış olsa
bile fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş ise, yapılan her
türlü cinsel davranış cinsel istismar kapsamında ele alınmaktadır. Aynı Kanun’un
104. maddesinde ise on beş yaşını bitirmiş bir çocukla cebir, tehdit ve hile
olmaksızın cinsel ilişkide bulunmak fiili şikâyete bağlı olarak cezaya tabi
tutulmuştur. TCK’nin 226. maddesinde “çocuk pornografisi” diye bir suç tipi
düzenlenmiştir.
2828 sayılı, 27/05/1983 tarihli “Sosyal Hizmetler Kanunu” korunmaya,
bakıma veya yardıma ihtiyacı olan aile, çocuk, engelli, yaşlı ve diğer kişilere
götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan teşkilatın

201
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklar ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri
düzenlemek amacıyla oluşturulmuştur. 5395 sayılı, 15/07/2005 tarihli “Çocuk
Koruma Kanunu”, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların
korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve
Fiziksel istismar, esasları düzenlemek amacıyla oluşturulan kanundur.
çocuğun bakımından
sorumlu kişi tarafından ÇOCUĞA KÖTÜ MUAMELE
bir çocuk veya ergenin Son yıllarda insan hakları, hukuk, adli tıp ve halk sağlığı alanındaki
fiziksel olarak
gelişmeler, çocuklara yönelik kötü muamele sorununun, yeterli düzeyde olmasa
yaralanması veya
çocuğa zarar verilmesi da, uluslararası düzeyde daha görünür hale gelmesine neden olmuştur. Yükselen
olarak tanımlanabilir. farkındalık süreçleri, mağdurlar için sağlanan hizmetlerde dâhil olmak üzere,
çocuğa yapılan kötü muameleye müdahalelerin daha sıkı değerlendirilmesi
gereksinimini ön plana çıkarmaktadır.
Çocuk istismarı ya da kötü muamelesi bir sorumluluk, güven ya da güç
ilişkisi bağlamında, çocuğun sağlık, yaşam, gelişim ya da saygınlığına fiilî ya da
potansiyel zararla sonuçlanan her türlü fiziksel ya da duygusal kötü davranış, cinsel
istismar, ihmal ya da ihmalkâr davranış, ticari ya da diğer sömürü türleri olarak
tanımlanmaktadır. Birçok farklı alanlarda ortaya çıkan çocuklara kötü muamelenin
failleri aşağıda ifade edilen kişiler olabilir:

 Ebeveynler ve diğer aile üyeleri,


Yükselen farkındalık  Bakıcılar,
süreçleri, mağdurlar  Arkadaş,
için sağlanan hizmetleri  Tanıdıklar,
dâhil olmak üzere,
 Yabancı insanlar,
çocuğa yapılan kötü
 Yetkili makamlar (öğretmenler, askerler, polisler vb.),
muameleye
 İşverenler,
müdahalelerin daha sıkı
 Sağlık çalışanları,
değerlendirilmesi
 Diğer çocuklar.
gereksinimini ön plana
Dünya sağlık örgütüne göre istismar çocuğun ticari olarak veya başka
çıkarır.
şekillerde sömürülmesi, işyerinde veya başkalarının yararı için başka faaliyetlerde
çocuğun kullanılması anlamına gelir. Çocuk istismarının, sağlığı olumsuz yönde
etkileyen ciddi fiziksel ve psikososyal sonuçları bulunmaktadır. Çocuk haklarını
ihlal eden, çocuğun en iyi düzeyde sağlık, yaşama veya gelişmesini tehlikeye atan
her eylem ya da eylemsizlik bu kapsama girmektedir. Çocuk işçiliği ve çocuk fuhşu
bu kapsamdadır, fakat istismar bunlarla sınırlı değildir. Çocuk istismarı
kapsamındaki bu faaliyetler çocuğun fiziksel veya zihinsel sağlığı, eğitimi veya
manevi, ahlaki veya sosyal-duygusal gelişimine zarar vermektedir. Çocuğa kötü
muamele fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar ve ihmal olmak üzere
dört başlıkta ele alınabilir;

Fiziksel İstismar
Fiziksel istismar, kaza sonucu olmayan, ebeveyn, bakıcı veya çocuktan
sorumlu başka bir kişinin neden olduğu dayak, tekme atma, ısırma, silkeleme,
bıçaklama, vurma, yanma veya başka türlü fiziksel hasara neden olan fiziksel bir

202
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

hasar olarak tanımlanabilir. Bir çocuğun fiziksel istismarı, makul olarak sorumluluk,
güç ya da güven konumundaki ebeveyn ya da kişinin kontrolünde ki bir etkileşim
veya etkileşim eksikliğinden kaynaklanan fiili veya potansiyel fiziksel zararlar
olarak ifade edilmektedir. Fiziksel istismar, çocuğun bakımından sorumlu kişi
tarafından bir çocuk veya ergenin fiziksel olarak yaralanması veya çocuğa zarar
verilmesi olarak tanımlanabilir. Tek sefer ya da defalarca olabilir.

•Fiziksel istismarın belirtileri:


•Sıklıkla yaralanmalar, açıklananmayan morluklar, sıcaklıklar veya
Örnek

kesikler,
•Sanki kötü bir şey olmasını bekliyormuş gibi daima uyanık ve
tetikte olması,
•El ve kemer izlerine benzer yapıdaki yaralanmalar,
•Dokunmaktan kaçınır, ani hareketlerde ürker, eve gitmekten
korkuyor görünür.
•Sıcak günlerde uzun kollu gömlek gibi uygun olmayan kıyafetler
giyer

Duygusal istismar
Duygusal istismar, birincil bağlanma figürünün varlığı da dâhil olmak üzere
çocuk için gelişimsel olarak uygun ve destekleyici bir çevrenin sağlanmasında
başarısız olunması anlamına gelmektedir. Çocuğun sağlığına, fiziksel, zihinsel,
ruhsal, ahlaki veya sosyal gelişimine zarar verme olasılığı yüksek aktiviteler de bu
Çocukların duygusal kapsamda değerlendirilebilir. Çocukların hareketlerinin kısıtlanması, küçümseme,
istismarı, duygusal ve aşağılama, tehdit etme, korkutma, ayrımcılık yapma, alay etme veya diğer fiziksel
fiziksel sağlıklarını,
olmayan düşmanlık veya reddetme biçimleri bu davranışlar arasında sayılabilir.
ayrıca sosyal ve bilişsel
gelişimlerini etkileyen,
en kötü muamele şekli
olabilir.

•Duygusal istismarın belirtileri:


•Sürekli aşağılama, utandırma ve küçük düşürücü davranmak
Örnek

•Lakap takmak ve başkaları ile olumsuz karşılaştırmalar yapmak


•Bir çocuğa iyi olmadığını, değersiz, kötü ve bir hata olduğunu
söylemek
•Sıklıkla bağırmak, tehdit etmek, zorbalık yapmak
•Bir çocuğu ceza olarak görmezden gelmek veya reddetmek, onlarak
karşı tepki vermemek
•Çocukla fiziksel teması sınırlandırmak, sarılma, öpme ve diğer sevgi
belirtilerini göstermemek
•Bir çocuğu diğerlerine şiddet uygulamaya maruz bırakmak

Çocuğun duygusal istismarı, çocuğun gelişmekte olan beynine zarar


verebilecek, uzun süreli öğrenme güçlüğü, sorunlu davranışlar ve artan fiziksel ve

203
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

zihinsel sağlık sorunları vakalarına yol açabilecek, sıklıkla yanlış anlaşılan bir
travma şeklidir. Çocukların duygusal istismarı, duygusal ve fiziksel sağlıklarını,
ayrıca sosyal ve bilişsel gelişimlerini etkileyen, en kötü muamele şekli olabilir.

Cinsel istismar
İstismar türleri içerisinde saptanması en zor olan istismar türü olan cinsel
istismarın birçok tanımı bulunmaktadır. Cinsel istismar, bir çocuğa yönelik olarak,
cinsel olgunluktaki bir yetişkinin, cinsel içerikli bir eylemde bulunması veya bu
duruma göz yumması olarak tanımlanmıştır. Çocuklar hem yetişkinler, hem de
yaşları ve gelişim dönemleri itibariyle mağdur üzerinde sorumluluk, güven veya
yetki sahibi olan diğer çocuklar tarafından cinsel olarak istismar edilebilirler.
Türkiye Çocuk İstismarı ve İhmalinin Önleme Derneği (ÇİİODER) fiziksel,
duygusal ve cinsel istismarı önlemek için ailelere müdahale eğitimi, çocuklara da
kendini tanıma ve koruma eğitimleri vermektedir. Bu kapsamda öğretmenlerin
istismar süreci hakkında eğitilmeleri bir zorunluluk olarak değerlendirilmelidir.

İhmal bir çocuğun


bakımından sorumlu
kişilerin, imkânlara
sahip olmasına rağmen,
•Cinsel istismarın belirtileri:
bu imkânları çocuğa
•Yürüme ve oturma sorunu
Örnek

sağlamasında eksiklik,
yetersizlik olarak •Yaşları için uygun olmayan cinsel bilgilerini, hatta baştan çıkarıcı
davranışlar sergiler.
tanımlanmaktadır.
•Görünürde bir sebep yokken, belirli kişilerden kaçınmak için aşırı
çabalar.
•Elbiselerini başkalarının önünde değiştirmek ya da fiziksel
aktivitelere katılmak istemez.
•14 yaş altı hamilelik
•Evden kaçmak

Türkiye’de son üç yılda çocukların cinsel istismarı suç sayıları Tablo


10.2.’de verilmiştir.
Tablo 10.2. Çocukların Cinsel İstismarı Suç Sayıları(2016-2018 Yılları)

Yıllar Açılan TCK Uyarınca Açılan


davalardaki Davalardaki Toplam Suç Sayısı
Suç Sayısı

2016 15 051 2 304 512

2017 16 348 2 321 788

2018 18 290 2 436 666

204
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden elde edilen 2018 istatistiklerine


göre Türkiye’de çocukların cinsel istismarına ilişkin açılan dava sayısının 2016
yılında 15051, 2017 yılında 16348, 2018 yılında 18290 olduğu, son üç yılda sürekli
bir artış eğilimine girdiği görülmektedir.

İhmal
İhmal, bir çocuğun sağlıklı gelişimi için tıbbi bakım, eğitim, barınma veya
İstismar ve ihmal, diğer temel gereksinimleri sağlama imkânlarına sahip olunmasına rağmen,
sıklıkla baskı altında bunların çocuğa sağlanmasında eksiklik, yetersizlik olarak tanımlanmaktadır.
olan ve desteksiz Ailenin veya bakıcılarının, ulaşabildiği kaynaklar bağlamında sağlık, eğitim,
ailelerde görülür.
duygusal gelişim, beslenme, barınma ve güvenli yaşam koşulları gibi alanlarda
çocuğun gelişimini sağlamada başarısız olmasıdır. Bu durum ise çocuğun sağlığına,
fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da sosyal gelişimine yüksek düzeyde zarar verme
olasılığına sahiptir. Sağlık hizmetinin vermiş olduğu tavsiyeleri yerine getirmeme,
uygun sağlık hizmetini araştırmama, açlıkla sonuçlanan gıdadan yoksun bırakma,
çocuğun fiziksel olarak gelişmemesi gibi çocuk ihmalinin birçok belirtisi
İhmal, çocuğun kötü
bulunmaktadır. Çocukların uyuşturucuya maruz kalması ve çevresel tehlikelerden
muamele görme
korunmada yetersizlik, vazgeçme, yetersiz denetim, kötü hijyen ve eğitimden
eğilimini artırmakta,
istismara karşı mahrum bırakılma ihmalin kanıtları olarak kabul edilmektedir. Duygusal istismar
savunmasını ve ihmal, çocukla fiziksel olarak temas etmeyi gerektirmeyen zararlı etkileşim
zayıflatmaktadır. kalıplarıyla karakterize olan bakıcı-çocuk ilişkisi olarak tanımlanmaktadır.

•Çocuk ihmalinin belirtileri:


•Çocuğun iklim koşullarına uygunsuz, kirli ve kötü giyinmesi
Örnek

•Hijyenin kötü olması (keçeleşmiş ve yıkanmamış saçlar, belirgin


vücut kokusu)
•Tedavi edilmeyen hastalık ve fiziksel yaralanmalar
•Çocuğun sıklıkla kontrol edilmemesi, yalnız bırakılması veya
güvenli olmayan ortamlarda oynamasına izin verilmesi
•Çocuğun sıklıkla okula geç kalması ya da okuldan kaçması

İhmal ve İstismarın Nedenleri


Çocuk istismarı tek bir nedenden ziyade, genellikle risk faktörlerinin bir
arada olduğu ailelerde ortaya çıkmaktadır. İstismar ve ihmal, sıklıkla baskı altında
olan ve desteksiz ailelerde görülmektedir. Ailelerin sosyoekonomik düzeyinin
düşüklüğü, genç yaş, eğitim düzeyinin düşük olması, çocukluk döneminde ihmale
ve istismara maruz kalma, olgunlaşmamış ve saldırgan kişilik yapısı ve kişilik
bozuklukları, madde bağımlılığı, işsizlik, sorumluluk duygusunu ve adalet gibi
değerlerin yeterince gelişmemiş olması vb. birçok bireysel, toplumsal ve kültürel
nedenler ebeveynlerin veya bakıcıların çocuğu ihmal ve istismar etmesine neden
olabilmektedir.

205
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

İhmal, çocuğun kötü muamele görme eğilimini artırmakta, istismara karşı


savunmasını zayıflatmaktadır. Sıklıkla ihmal edilen çocuklar, ihtiyaç duydukları
şeyleri yanlış yerlerde, yanlış zamanlarda ve yanlış insanlarda ararlar. İhmal,
çocukların özgüvenlerini sarstığı için ebeveynlerinin yetişemediği veya
besleyemediği iddiasıyla yüzleşemezler. Onlar daha iyi bir çocuk olmaları veya
ebeveynlerini daha çok sevmeleri ile tüm sorunları düzeltebileceklerini
düşündükleri için kendilerindeki bazı kusurlardan dolayı kötü muamele
gördüklerine inanırlar.
Dört yaşın altında ya da bir ergen olmak, istenmeyen çocuk olmak ya da
ailenin beklentilerini yerine getirememek, özel ihtiyaçlara sahip olmak, sürekli
ağlayan çocuk veya anormal fiziksel özelliklere sahip olmak istismar riskini artıran
çocuğa ilişkin unsurlardır. Yeni doğan çocuk ile bağlanmada zorluk yaşama, çocuğu
beslememek, çocukluğunda kötü muamele görmek, gerçekçi olmayan beklentilere
sahip olma ya da çocuk gelişiminin konusunda farkındalık eksikliği, hamilelik
Cinsel istismar ailede dönemi de dâhil olmak üzere alkol ya da uyuşturucu kullanımı, suç eylemlerinde
meydana geldiğinde,
bulunmak ve maddi sıkıntı yaşamak istismar riskini artıran aileye ilişkin
çocuk diğer aile
üyelerinin unsurlardır. Aile üyelerinden birinin fiziksel, gelişimsel veya zihinsel sağlık
öfkelenmesinden, sorunları, aile üyeleri arasındaki şiddet ve sorunlar, topluluktan tecrit edilmek ya
kıskançlığından veya da bir destek ağının olmaması, geniş aileden gelen çocuk yetiştirme desteğinin
utancından veya bu sırrı bozulması gibi ilişkisel faktörler çocuk istismarı riskini artırmaktadır.
söylediğinde ailesinin
parçalanacağından Cinsiyet ve sosyal adaletin eksikliği, aile ve kurumların ihtiyacı olan
korkabilir. destekten mahrum kalmaları, işsizliğin ve yoksulluğun yüksek düzeyde olması,
alkol ve uyuşturucuya ulaşabilme kolaylığı, çocuklara kötü muamele, çocuk
pornografisi, çocuk fuhuşu ve işçiliğini önleyen politika ve programların
yetersizliği, başkalarına yönelik şiddeti, kurumsal cezanın kullanılmasını teşvik
eden, katı cinsiyet rolleri talep eden, ana baba çocuk ilişkisinde çocuğun statüsünü
düşüren sosyal ve kültürel normlar toplum ve sosyal faktörlere dayalı çocuk
istismarı riskini artıran faktörlerdir.

İhmal ve İstismarın Sonuçları


Çocukların duygusal istismara maruz kalmaları, yaşam boyu süren bir
depresyon örneği, yabancılaşma, kaygı, düşük özgüven, uygunsuz ve sorunlu
ilişkiler veya artan empati eksikliği risklerinin artması gibi yıkıcı ve uzun ömürlü
sonuçlar doğurabilir. Mağdurlar, çocuklukları boyunca gelişimsel süreçlerinde bir
gecikme yaşayabilirler. Yapılan çalışmalar duygusal istismarın, psikolojik, duygusal
ve davranışsal bozulma ve travmalar üzerinde, fiziksel istismardan daha güçlü bir
belirleyici olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Cinsel istismarın uzun vadeli duygusal zararı çocuk için çok yıkıcı olabilir.
Cinsel istismar gerçekleştiğinde, bir çocukta birçok üzücü duygu, düşünce ve
davranış gelişebilir. Suistimali bilen ve umursayan beş yaş ve üstündeki çocuk, kişi
için şefkat ya da sadakat ile cinsel faaliyetlerin çok yanlış olduğu duygusu arasında
sıkışıp kalır. Çocuk cinsel ilişkiden uzaklaştığında tacizci, çocuğu şiddet veya sevgi
kaybıyla tehdit edebilir.

206
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

Cinsel istismar aile içinde meydana geldiğinde, çocuk diğer aile üyelerinin
öfkelenmesinden, kıskançlığından veya utancından veya bu sırrı söylediğinde
ailesinin parçalanacağından korkabilir. Uzun süreli cinsel istismarın kurbanı olan
bir çocuk genellikle düşük öz güven, değersizlik hissi ve anormal veya çarpık bir
cinsel bakış açısı geliştirir. Cinsel istismar mağdurları gerçeklerden kaçamama ve
inancını kaybetmeden dolayı ciddi bir şekilde acı çekerler. Çocuk mağdurlar çoğu
zaman tecrit edilmiş hissedip toplumun farklı damgalanmış düzeylerine çekilirler.
Küçük çocuk mağdurlarda sık sık cinsel rahatsızlıklar, tekrarlayan cinsel
davranışlar gözlenebilmektedir. Bazı çocuklar ise yaşlarına uygun olmayan bilgi ve
ilgi alanları sergileyebilirler. Mağdur olmuş bazı çocuklar cinsel olarak saldırgan
davranışlar sergileyerek, yaşıtlarını veya daha küçük çocukları mağdur edebilirler.
Cinsel istismara uğrayan çocuklar arasında çok defa kâbuslar, fobiler, aşırı duyarlık,
tutunma davranışları ve kaygı ile ilgili somatik şikâyetler raporlanmıştır. Bu korku
ve kaygıları yetişkinliğe kadar uzanabilir.
Çocuğun fiziksel istismarı, çocuğun bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal
gelişimini etkileyen bir travma şekli olarak fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki
etkileri çok geniş kapsamlı ve çoğu zaman ömür boyu sürmektedir. Bu istismar
türüne maruz kalmış çocukların intihar düşünceleri, öğrenme ve davranış
bozukluğu, düşük bir öz saygı, uyuşturucu veya alkol kullanımı, cinsel davranışlar,
ya da depresyon belirtileri göstermesi daha olasıdır. Yetişkinlik yaşamlarında
samimi ilişkiler kurmada zorluk çeken bu mağdurlar anksiyete, depresyon, madde
bağımlılığı, tıbbi istismar, tıbbi hastalık ve okul veya işle ilgili sorunlar açısından
daha yüksek risk altındadırlar. Çocukluğunda istismara uğrayan yetişkinlerin
çocuklarını istismar ederek istismar döngüsünü devam ettirme riskleri yüksektir.
Çocuk ihmali en yaygın kötü muamele şekli olarak bazen yaşamı tehdit edici
olsa da, tanımlanması güçtür. Çocukların fiziksel, zihinsel sağlığına ve sosyal ve
bilişsel gelişimine zarar verebilecek olan ihmal birtakım sağlık komplikasyonları,
yaralanmalar, rahatsızlıklar ve hatta ölüme bile yol açabilir. Düşük benlik saygısı,
depresyon ve madde bağımlılığı gibi ruh sağlını olumsuz etkileyen sonuçları ile
öğrenme güçlüğü, düşük akademik başarıya neden olabilir. İhmal edilen çocukların
çocuk suçluluğu ve yetişkinlerin cezalandırıcı davranışları açısından risk altında
oldukları söylenebilir.
Bireysel Etkinlik

• Ailenizi aile içi demokrasi açısından değerlendiriniz.


• Ailenizde aile içi demokrasiyi güçlendirmek için ne tür
uygulamalara yer verilebilir? Aile üyeleriyle tartışınız.
• Son bir ay izleyeceğiniz haber bültenlerinde geçen çocuk
ihmali ve istismarı vakalarını not ederek, arkadaşlarınızla
nedenleri ve sonuçları hakkınta tartışınız.

207
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

•AİLE İÇİ DEMOKRASİ, ÇOCUK HAKLARI, İSTİSMAR VE İHMAL


•Demokratik ailelerde, yetişkinlere göre tüm gelişim alanlarında daha
zayıf ve yetenekleri henüz gelişmemiş olan çocukların haklarına özenle
saygı duyulur.

Özet •AİLE İÇİ DEMOKRASİ


•Demokratik aile; üyelerinin birbirlerine karşı güven ve saygı içinde
olduğu, birbirlerinin gelişmesini engellemediği, ihtiyaçların
karşılanmasında yardımlaşan bireylerin oluşturduğu ailedir. Aile üyeleri
arasındaki karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı, aile üyelerin haklarına
gösterilen önem ve özen demokratik aile yapısının oluşturulmasında ve
sürdürülmesinde temel koşullardır.
•ÇOCUK HAKLARI
•Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi
•1948 yılında BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi’nin 25. maddesinde çocukluğun “özel bakım ve yardım
gerektiren” bir dönem olduğunu ifade edilmiştir. 1959 yılında BM
Genel Kurulu tarafından ayrımcılıktan korunma, isim ve vatandaşlık
hakkı gibi hakları tanıyan, çocukların eğitim, sağlık ve özel korunma
haklarına da yer veren “Çocuk Hakları Bildirgesi” kabul edilmiştir.
Ardından 1979 yılını “Uluslararası Çocuk Yılı” olarak ilan eden BM Genel
Kurulu, 20 Kasım 1989 tarih, 44/25 sayılı kararıyla Çocuk Hakları
Sözleşmesini (ÇHS) kabul ederek onay ve katılıma açmıştır.
•Çocuk Haklarına Dir Sözleşme (ÇHS)
•Birleşmiş Milletler Üyesi ülkelerin tamamına yakınının taraf olduğu ÇHS
54 maddeden oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler ÇHS, çocukları çaresizlik
ve bağımlılıktan uzaklaştırıp toplumsal, siyasal ve sosyal haklara sahip
olan birer yurttaş ve birey konumuna getirmekte, onların iyi ve kaliteli
bir yaşam sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü olanakların,
sürdürebilirlik anlayışı içinde sağlanmasını üye devletlere
önermektedir. Devletlerin vatandaş olarak çocuklara sağladığı en temel
sağlık, eğitim ve sosyal haklarını inceleyip, izlemekte ve Sözleşmenin
maddelerinin uygulanması konusunda taraf ülkelerden periyodik
aralıklarla ilerleme raporu istemektedir (TBMM, 2019).
•Çocuk Haklarına İlişkin Bazı Uluslararası Sözleşmeler
•Çocukların Cinsel İstismara ve Cinsel Tacize Karşı Korunmasına Dair
Uluslararası Sözleşme
•Deniz işlerinden çalıştırılacak çocukların asgari yaş haddinin tespiti
hakkında sözleşme
•Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi
•Çocuklara Karşı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması
Ve Tenfizine İlişkin Lahey Sözleşmesi
•Küçüklerin Korunması Konusunda Makamların Yetkisine ve
Uygulanacak Kanuna Dair Sözleşme

208
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

•Türkiye’de Çocuk Haklarına İlişkin Bazı Yasalar


•Türkiye’de Anayasa’nın 41. maddesi devletin çocukların korunması için
gerekli tedbirleri almasına dair gerekliliği ifade etmektedir. 6284 sayılı
08/03/2012 tarihli “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun” ile aile içerisinde çocuğa karşı şiddet
Özet (devamı)uygulanmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. 5651 sayılı İnternet
Yoluyla İşlenen Suçlar Kanunu’nun 3. ve 8. maddesi internet
ortamlarında çocukların korunması ile çocuk istismarının önlenmesine
ilişkindir.
•ÇOCUĞA KÖTÜ MUAMELE
•Çocuk istismarı ya da kötü muamelesi bir sorumluluk, güven ya da güç
ilişkisi bağlamında, çocuğun sağlık, yaşam, gelişim ya da saygınlığına fiilî
ya da potansiyel zararla sonuçlanan her türlü fiziksel ya da duygusal
kötü davranış, cinsel istismar, ihmal ya da ihmalkâr davranış, ticari ya da
diğer sömürü türleri olarak tanımlanmaktadır.
•Fiziksel İstismar
•Fiziksel istismar, çocuğun bakımından sorumlu kişi tarafından bir çocuk
veya ergenin fiziksel olarak yaralanması veya çocuğa zarar verilmesi
olarak tanımlanabilir.
•Duygusal istismar
•Duygusal istismar, birincil bağlanma figürünün varlığı da dahil olmak
üzere çocuk için gelişimsel olarak uygun ve destekleyici bir çevrenin
sağlanmasında başarısız olunması anlamına gelmektedir.
•Cinsel istismar
•Cinsel istismar, çocuğun, tam olarak kavramadığı, bilinçli olarak rıza
gösteremediği ya da gelişimsel olarak hazır olmadığı ve izin veremediği,
toplumun yasalarını ve sosyal tabularını ihlal eden cinsel aktiviteye
katılımı olarak tanımlanmaktadır.
•İhmal
•İhmal bir çocuğun sağlıklı gelişimi için tıbbi bakım, eğitim, barınma veya
diğer temel gereksinimleri sağlama imkânlarına sahip olunmasına
rağmen, bunların çocuğa sağlanmasında eksiklik, yetersizlik olarak
tanımlanmaktadır.
•İhmal ve İstismarın Nedenleri
•Çocuk istismarı tek bir nedenden ziyade, genellikle risk faktörlerinin bir
arada olduğu ailelerde ortaya çıkmaktadır. İstismar ve ihmal, sıklıkla
baskı altında olan ve desteksiz ailelerde görülmektedir.
•İhmal ve İstismarın Sonuçları
•Çocukların duygusal istismara maruz kalmaları, yaşam boyu süren bir
depresyon örneği, yabancılaşma, kaygı, düşük öz güven, uygunsuz ve
sorunlu ilişkiler veya artan empati eksikliği risklerinin artması gibi yıkıcı
ve uzun ömürlü sonuçlar doğurabilir.
•Çocuk ihmali en yaygın kötü muamele şekli olarak bazen yaşamı tehdit
edici olsa da tanımlanması güçtür. Çocukların fiziksel, zihinsel sağlığına
ve sosyal ve bilişsel gelişimine zarar verebilecek olan ihmal birtakım
sağlık komplikasyonları, yaralanmalar, rahatsızlıklar ve hatta ölüme bile
yol açabilir.

209
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi “demokrasi” kavramıyla örtüşmez?
a) Güçlü olanın hâkimiyetine dayanan bir yönetim şeklidir.
b) İnsan hak ve özgürlüklerine önem veren bir yaşam felsefesidir.
c) İnsana saygıya dayalı bir hayat anlayışıdır.
d) İnsanların iyi ile kötüyü ayırt edecekleri varsayımına dayanır.
e) Halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçimidir.

2. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde aile içi demokrasiden söz edilebilir?


a) Ev hanımının kendi kararıyla odaların yerini değiştirmesi
b) Eşinin hasta olduğunu bilen Musa’nın eve misafir getirmesi
c) Ebeveynlerin bir filmi zorla çocuklarına izlettirmeye çalışması
d) Ebru’nun kardeşinin, odasına girmeden önce kapıya vurması
e) TV sesinden dolayı çalışma odasında Ayşe’nin ders çalışamaması

3. Aşağıdakilerden hangisi İlk Çağ’da çocuğa yüklenen anlam ile örtüşmez?


a) Çocukluk kavramının doğası yeterince anlaşılmamıştır.
b) Özellikle babanın çocuk üzerinde mutlak bir velayet hakkı vardır.
c) Bu çağda çocuk çok önemsenirdi.
d) Bu çağda çocukluk boşa geçen zaman olarak düşünülürdü.
e) Ailenin çocuk üzerinde mutlak bir velayet hakkı vardır.

4. Hangi bildirge uluslararası alanda çocukların korunmasına yönelik yapılan


ilk sözleşme niteliği taşımaktadır?
a) Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi
b) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
c) Çocuk Hakları Bildirgesi
d) Çocuk Hakları Sözleşmesi
e) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme

5. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni hangi tarihte onaylamıştır?


a) 26 Eylül 1924
b) 20 Kasım 1989
c) 9 Aralık 1994
d) 14 Eylül 1992
e) 2 Eylül 1990

210
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

6. Aşağıdakilerden hangisi BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin içeriği ile


uyuşmayan bir maddedir?
a) İlköğretim zorunlu ve parasızdır.
b) Her çocuğun fırsat eşitliği temelinde eğitim hakkı vardır.
c) Her çocuk düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir.
d) Yalnızca 15 yaşından büyük çocuklara idam cezası verilebilir.
e) Her çocuk her türlü cinsel sömürü ve suistimale karşı korunur.

7. Aşağıdakilerden hangisi çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerden


biri değildir?
a) Çocukların Cinsel İstismara ve Cinsel Tacize Karşı Korunmasına Dair
Sözleşme
b) Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi
c) Evlilik Dışı Çocukların Tanınmasına Dair Sözleşme
d) Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşme
e) Çocukların Bulaşıcı Hastalıklara Karşı Aşı Olmasına Dair Sözleşme

8. Çocuk haklarını ihlal eden, çocuğun en iyi düzeyde sağlık, yaşama veya
gelişmesini tehlikeye atan her eylem ya da eylemsizlik nasıl
tanımlanmaktadır?
a) Duygusal istismar
b) Çocuk istismarı
c) Çocuk ihmali
d) Fiziksel istismar
e) Cinsel istismar

9. Aşağıdakilerden hangisi belirgin olarak duygusal istismarın belirtisidir?


a) Çocuğun iklim koşullarına uygunsuz, kirli ve kötü giyinmesi
b) Hijyenin kötü olması
c) Sıklıkla yaralanmalar, açıklanamayan morluklar ve kesikler
d) Sürekli aşağılama, utandırma ve küçük düşürücü davranmak
e) Sanki kötü bir şey olmasını bekliyormuş gibi uyanık ve tetikte olmak

10. Aşağıdakilerden hangisi ihmal ve istismarın sonuçlarından biri olamaz?


a) Yaşam boyu sürecek bir depresyon numunesi
b) Düşük öz güven
c) Birçok üzücü, duygu, düşünce ve davranış
d) Yüksek öz saygı
e) İntihar düşünceleri

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.a, 5.c, 6.d, 7.e, 8.b, 9.d, 10.d

211
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adli sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü (2018). 02.07.2019 tarihinde
http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2018/istatistik2018.pdf
adresinden erişildi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2017). 01.07.2019 tarihinde
https://ailevecalisma.gov.tr/uploads/chgm/uploads/pages/yayinlar-ana-
baslik/cocuk-hizmetleri-genel-mudurlugu-2017-bulteni.pdf adresinden
erişildi.
American Academy of Child Adolescent Psychiatry (2019). Physical Abuse.
01.07.2019 tarihinde
https://www.aacap.org/aacap/families_and_youth/Glossary_of_Symptoms
_and_Illnesses/Physical_Abuse.aspx adresinden erişilmiştir.
American Academy of Child Adolescent Psychiatry (2014). Sexual Abuse.
01.07.2019 tarihinde
https://www.aacap.org/AACAP/Families_and_Youth/Facts_for_Families/FF
F-Guide/Child-Sexual-Abuse-009.aspx adresinden erişilmiştir.
Asuma & İmdat (2018). Türkiye’de Çocuk İstismarı Raporu 2. 02.07.2019 tarihinde
http://imdat.org/wp-content/uploads/2018/05/RAPOR-%C3%87OCUK-
%C4%B0ST%C4%B0SMARI-tam.pdf adresinden erişildi.
Bıçakcı, M. Y., Er, S., & Aral, N. (2016). An overview of child neglect and abuse:
types, causes, impact and prevention. Studies on ethno-medicine, 10(2),
221-228
Bilge, F.(2012). Aile içi Demokrasi, Çocuk Hakları, istismar ve ihmal. A. S. Türküm
(Ed.) Anababa Eğitimi İçinde (s. 199-225). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Web Ofset.
Bolay, S. H. (2013). Felsefe doktrinleri ve terimleri sözlüğü. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Butchart A., Phinney Harvey A., Kahane T., Mian M., Furniss T. (2006) Preventing
child maltreatment: a guide to action and generating evidence. Geneva:
World Health Organization and International Society for Prevention of Child
Abuse and Neglect.
Büyükkaragöz, S. (1992). Aile içi demokrasi ve eğitim. Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, (1), 143-151.
Cambridge (2019). Cambridge Dictionary. 17.06.19 tarihinde
https://dictionary.cambridge.org/dictionary/turkish/democracy
adresinden erişilmiştir.
Child Welfare Information Gateway (2019). What is child abuse and neglect?
Recognizing the signs and symptoms. 02.07.2019 tarihinde
https://www.childwelfare.gov/pubpdfs/whatiscan.pdf adresinden erişildi.

212
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

Çelik, C. (2005). Çocuk Kavramı ve Medeni Hukuk Açısından Çocuk Haklarının


Tarihi Gelişimi. E-Akademi, Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet
Dergisi, 36.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2017). 01.07.2019 tarihinde
https://ailevecalisma.gov.tr/media/2500/cocuk-hizmetleri-genel-
mudurlugu-2017-bulteni.pdf adresinden erişildi.
EU Guidelines (2017). EU Guidelines for the Promotion and Protection of the
Rights of the Child Leaveno child behind. 23.06.2019 tarihinde
file:///C:/Users/Asus/Downloads/2017_eu_guidelines_rights_of_child_1.pd
f adresinden erişildi.
Finkelhor, D., Browne, A. (1985). The traumatic impact of child sexual abuse: A
conceptualization. American Journal of orthopsychiatry, 55(4), 530-541.
Finkelhor, D. (2009). The prevention of childhood sexual abuse. The Future of
Children, 19(2): 169-194. https://futureofchildren.princeton.edu
adresinden erişildi.
Genç, S. Z. (2016). Eğitim sürecinde aile okul ve toplum. Pegem Atıf İndeksi, 001-
197.
Glaser, D. (2002). Emotional abuse and neglect (psychological maltreatment): a
conceptual framework. Child Abuse & Neglect, 26, 697-714.
Gündüz, M. (2004). Türkiye'nin toplumsal sorunları. Ankara: Anı yayıncılık.
Derelioğlu, K. M. (2018). Fiziksel ve Duygusal İstismar Mağduru Olan ve Olmayan
Çocukların Sosyal Destek Algılamaları ve Bağlanma Stillerinin
Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Erzurum
Milli Eğitim Bakanlığı (2011). Çocuk Hakları ve Hukuku. 23.06.2019 tarihinde
http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/%C3%87ocu
k%20Haklar%C4%B1%20Ve%20Hukuku.pdf adresinden erişildi.
Meyers-Walls, J. A. (2001). How families teach their children about the
world. Families as educatots for global citizenshi, 3-12.
Miklikowska, M., Hurme, H. (2011). Democracybegins at home: Democratic
parenting and adolescents' support for democratic values. EuropeanJournal
of DevelopmentalPsychology, 8(5), 541-557.
Ney, P. G., Fung, T., & Wickett, A. R. (1992). Causes of child abuse and neglect. The
Canadian Journal of Psychiatry, 37(6), 401-405.
Özpolat, A. (2010). Ailede demokratik sosyalleşme. Aile ve Toplum Eğitim Kültür
ve Araştırma Dergisi, 5(20), 9-24.
Prevent Child Abuse America (2019). Preventing Child Emotional Abuse.
03.07.2019 tarihinde http://preventchildabuse.org/wp-
content/uploads/2016/02/6c-Position-Paper-on-Preventing-Emotional-
Abuse.pdf adresinden erişildi.

213
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal

Prevent Child Abuse America (2019a). Preventing Physical Abuse. 03.07.2019


tarihinde http://preventchildabuse.org/wp-content/uploads/2016/02/6b-
Position-Paper-Preventing-Physical-Abuse.pdf adresinden erişildi.
Prevent Child Abuse America (2019b). Preventing Child Neglect. 03.07.2019
tarihinde http://preventchildabuse.org/wp-content/uploads/2016/02/6d-
Position-Paper-on-Preventing-Neglect.pdf adresinden erişildi.
Runyan D, Wattam C, Ikeda R, Hassan F, Ramiro L (2002). Child abuse and neglect
by parents and other caregivers. In: Krug EG Dahlberg LL, Mercy JA, Zwi AB,
Lozano R, editors. World report on violence and health. Geneva: World
Health Organization
Sağlam, M., Aral, N. (2017). Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk
Kavramları. Çoçuk ve Medeniyet Dergisi, 1(2).
Smith M., Robinson L., & Segal, J.(2019). Child Abuse and Neglect. 02.07.2019
tarihinde https://www.helpguide.org/articles/abuse/child-abuse-and-
neglect.htm adresinden erişilmiştir.
TBMM, Türkiye Büyük Millet Meclisi (2019). Türkiye Çocuk Zirvesi. 01.07.2019
tarihinde https://anayasa.tbmm.gov.tr/docs/turkiye-cocuk-zirvesi.pdf
adresinden erişildi.
TDK, Türk Dil Kurumu (2019). Türk Dil Kurumu Sözlükleri. 17.06.19 tarihinde
http://sozluk.gov.tr/ adresinden erişildi.
TUİK, Türkiye İstatistik Kurumu (2018). İstatistiklerle Türkiye 2018. 01.07.2019
tarihinde https://biruni.tuik.gov.tr/yayin/views/visitorPages/index.zul
adresinden erişildi.
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı (2019). Çocuk Hakları. 22.06.2019 tarihinde
http://www.magdur.adalet.gov.tr/cocuk-haklari-0199 adresinden
erişilmiştir.
UNİCEF, (2004). Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. 23.06.19 tarihinde
https://www.unicefturk.org/public/uploads/files/UNICEF_CocukHaklarinaD
airSozlesme.pdf adresinden erişildi.
UNİCEF, (2005). Dünya çocuklarının durumu. 23.06.19 tarihinde
http://www.unicef.org.tr/files/bilgimerkezi/doc/Dunya%20Cocuklarinin%20
Durumu%20Raporu%20-%202005.pdf adresinden erişildi.
World Health Organization. (2006). Preventing child maltreatment: a guide to
taking action and generating evidence.

214
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
ÖZEL GEREKSİNİMLİ
ÇOCUKLARA SAHİP
AİLELERİN EĞİTİMİ

• Özel Eğitim ve Özel Gereksinimli


Çocuklar
AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

•Özel Eğitim
•Özel Gereksinimli Çocuklar
• Aile Dr. Öğr. Üyesi
•Ailenin İşlevleri
•Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Muhammed ÇİFTÇİ
Ailelerin Gösterdikleri Tepkiler
•Ailelerle İş Birliğinin Önemi
• Özel Eğitimde Aile Katılımı
•Aile Katılımının Önündeki Engeller
• Özel Eğitimde Aile Eğitimi
•Aile Eğitimi Programları

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Aile kavramını tanımlayabilecek,
HEDEFLER

• Ailenin işlevlerinin neler olduğunu


açıklayabilecek,
• Özel gereksinimli çocuklara sahip
ailelerin gösterdikleri tepkilerin
neler olduğunu söyleyebilecek,
• Ailelerle iş birliğinin önemini
açıklayabilecek,
• Özel eğitimde aile katılımını ve aile
katılımının önündeki engelleri
belirtebilecek, ÜNİTE
• Özel eğitimde aile eğitiminin ne
olduğunu öğrenecek ve aile eğitim

©
programlarını sınıflayabileceksiniz.

Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
11 1
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Özel Eğitim
Özel Eğitim ve Özel
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARA SAHİP AİLELERİN

Gereksinimli Çocuklar
Özel Gereksinimli Çocuklar

Ailenin İşlevleri

Özel Gereksinimli Çocuğa


EĞİTİMİ

Aile Kavramı Sahip Ailelerin Gösterdikleri


Tepkiler

Ailelerle İş Birliğinin Önemi

Aile Katılımının Önündeki


Özel Eğitimde Aile Katılımı
Engeller

Özel Eğitimde Aile Eğitimi Aİle Eğitimi Programları

ÜNİTE ÜNİTE

11 11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
216
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

GİRİŞ
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanının 2019 yılında
yayınladığı “Dünya Nüfusu Beklentileri” konulu raporuna göre dünyada 7 milyar
713 milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Dünya nüfusunu oluşturan 7 milyar
713 milyon bireyin her biri tektir, bu bireyler arasında birbirine benzeyen bireyler
olabilir ama bu benzeyen bireyler birbirinin aynısı değildir. Her bir birey kendine
özgü özelliklere sahiptir. Bu durum bireyler arasındaki farklılığa işaret etmektedir.
Dolayısıyla her birey, kendine özgü ve onu diğerlerinden ayırt edilebilecek bireysel
Her birey, kendine özgü farklılıklara sahiptir. Bedensel, bilişsel, duyuşsal, sosyal ve öğrenme alanlarına
ve onu diğerlerinden ilişkin bireysel farklılıklar belli sınırlar içerisinde olursa bireyin yaşamsal işlevlerini
ayırt edilebilecek ve genel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmesini engellemeyeceğini
bireysel farklılıklara söyleyebiliriz. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz alanlara ilişkin bireysel farklılıkların
sahiptir. boyutu büyük olduğunda bireylerin günlük yaşamsal işlevleri yerine
getirebilmeleri, genel eğitim hizmetlerinden gereği gibi yararlanabilmeleri
güçleşmektedir. Dolayısıyla bu bireyler için özel eğitim hakkının sağlanması ve özel
eğitim hizmetlerinin sunulması gerekebilir. Bu durumda olan bireyler için, özel
gereksinimli bireyler veya özel eğitime ihtiyacı olan bireyler, çocuklar için de özel
gereksinimli çocuklar veya özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar ifadeleri
kullanılmaktadır.
Bu bölümün bundan sonraki sürecinde özel eğitimin ve özel gereksinimli
çocukların çeşitli tanımları, aile kavramı, ailenin işlevleri, özel gereksinimli çocuğa
sahip ailelerin gösterdikleri tepkiler, ailelerle iş birliğinin önemi, aile katılımı ve aile
eğitimi konularında bilgi verilmektedir.

ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLAR


Bu kısımda özel eğitim ve özel gereksinimli çocuklar kavramlarına ilişkin
çeşitli tanımlara yer verilmiştir.

Özel Eğitim
Özel eğitim “bilişsel, davranışsal, sosyal-duygusal, fiziksel, duyusal alanlarda
yetersizlikleri ya da üstünlükleri olan öğrencilere kapsamlı, araştırma temelli
değerlendirme ve öğretimin ve destek hizmetlerinin özel hazırlanmış programlar
dâhilinde sunulması” olarak tanımlanmaktadır (Bryant, Smith & Byrant, 2008;
Salend, 2008; akt.; Diken ve Batu, 2013).
Millî Eğitim Bakanlığının 07 Temmuz 2018 tarihinde yayınlamış olduğu “Özel
Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nin dördüncü maddesinin “ş” bendinde “özel
eğitim; bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından
anlamlı düzeyde farklılık gösteren bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını
karşılamak üzere geliştirilmiş eğitim programları ve özel olarak yetiştirilmiş
personel ile uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” olarak tanımlanmaktadır (MEB,
2018).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


217
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Şekil 11.1. Özel Çocuklara Özel Eğitim (Günyazı İlkokulu, 2019).

Özel Gereksinimli Çocuklar


Gelişimsel özellikleri açısından normal çocuklardan farklılık gösteren,
ayrıcalıkları nedeniyle normal eğitim-öğretim hizmetlerinden yeterince
yararlanamayan çocuklara özel gereksinimli çocuklar denilmektedir (Aral &
Gürsoy, 2007).
Özel gereksinimli çocuk,
Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin dördüncü
bireysel ve gelişim
özellikleri ile eğitim maddesinin “t” bendinde özel gereksinimli çocuklar “özel eğitim ihtiyacı olan
yeterlilikleri açısından birey” olarak ele alınmakta ve “bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri
akranlarından anlamlı açısından akranlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren birey” şeklinde
düzeyde farklılık tanımlanmaktadır (MEB, 2018).
gösteren birey olarak
tanımlanmaktadır. Yine Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin dördüncü
maddesinde özel eğitim ihtiyacı olan bireyleri; ağır düzeyde otizmi olan birey, orta
düzeyde otizmi olan birey, hafif düzeyde otizmi olan birey, çok ağır düzeyde
zihinsel engelli birey, ağır düzeyde zihinsel engelli birey, orta düzeyde zihinsel
engeli olan birey, hafif düzeyde zihinsel engelli birey, bedensel engelli birey, görme
engelli birey, işitme engelli birey ve özel yetenekli birey olarak tanımlamaktadır
(MEB, 2018).
Özel gereksinimi olan çocuklar çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Tüm
sınıflandırmaları göz önünde bulundurularak özel gereksinimi olan çocuklar
aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir (Aral & Gürsoy, 2007): Konuşma ve dil
bozukluğu olan çocuklar, işitme engelli olan çocuklar, zihinsel engelli olan çocuklar,
ortopedik engelli olan çocuklar, görme engelli olan çocuklar, öğrenme güçlüğü
gösteren çocuklar, uyum güçlüğü gösteren çocuklar, üstün zekâlı ve üstün
yetenekli olan çocuklar.

AİLE
Normal ya da özel gereksinimli çocukların yaşamlarında özerk hareket
edebilecekleri yaşam becerilerini öğrendikleri ilk eğitim ortamı ailedir.
Ebeveynlerde çocuklarının ilk öğretmenleridir. Bu amaçla aile başlığı altında aile
kavramının alan yazında yer alan bazı tanımlara, ailenin işlevlere, özel gereksinimli

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


218
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

çocuğa sahip ailelerin gösterdikleri tepkilere ve ailelerle iş birliğinin önemine dair


konularda bilgilendirme yapılmaktadır.

Şekil 11.2. Aile (Kaynak: http://www.guzelguzelsozler.net/2016/05/aile-ile-ilgili-sozler.html).

Toplumsal yapının en küçük birimi olan aile ile ilgili alan yazında birçok
tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan bazılarına burada yer verilmiştir. “Aile, biyolojik
veya psikolojik bağları olan ve aralarında tarihsel, duygusal ve ekonomik bir
birliktelik olan ve kendilerini aynı evin üyeleri olarak hisseden bireylerin
oluşturduğu birliktir” (Gladding, 2012).
Aile, akraba
bağlantılarıyla doğrudan Giddens (2008)’e göre aile, “akraba bağlantılarıyla doğrudan doğruya
doğruya bağlanan, bağlanan, yetişkin üyelerin çocuklara bakma sorumluluğunu üstlendiği bir insanlar
yetişkin üyelerin topluluğudur.”
çocuklara bakma
Özgüven (2000)’e göre ise “aile, karşıt cinsten iki yetişkin kişinin yasal ve
sorumluluğunu
üstlendiği bir insanlar törel bağlara uyarak kurdukları biyolojik, psikolojik ve sosyolojik işlevleri olan bir
topluluğudur. kurumdur. Aile toplumsal hayatın en küçük temel birimidir”.

Ailenin İşlevleri
Aile kurumu bir arada bulunan bireylerin oluşturduğu bir yapı olmasının
yanı sıra aynı zamanda sosyal yönü olan bir kurumdur. Aileyi oluşturan bireylerin
tek tek kimliklerinin yanında bir bütün olarak aile kurumunun kendisinin de bir
kimliği vardır. Aile kurumu üyelerinin birbirleriyle etkileşimde bulunduğu dinamik
bir yapıyı ifade eder. Aile kurumunun varlığını sürdürebilmesi için yerine getirmesi
gereken bazı işlevleri vardır (Gökçe, 1976; Avşaroğlu, 2012; Kandemir Çelik, 2017):
 Biyolojik işlev: Neslin devamının sağlanması ailenin en temel işlevlerinden
biridir.
 Ekonomik işlev: Ailenin gelir-gider dengesini dikkate alarak mali durumunu
sarsmayacak şekilde aile üyelerinin gereksinimlerinin karşılanması.
 Koruyuculuk işlevi: Maddi ve manevi her türlü zarardan aile üyelerinin
korunması ve güvenliğinin sağlanması.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


219
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

 Psikolojik işlev: Aile üyelerinin karşılanması gereken sevgi, saygı, şefkat, ilgi
görme, güven, aidiyet duygusu vb. gibi psikolojik ihtiyaçlar aile bağlarının
oluşmasında rol oynayan temel psikolojik ihtiyaçlardır.

•Örneğin sevgi gören çocuklar sevebilen ve çevresiyle uyumlu,


Örnek sağlıklı arkadaşlıklar geliştirirken, sevgisiz büyüyenler ilişkilerinde
kavgacı, saldırgan bir ilişki yolu sergileyebilir.

 Eğitim işlevi: Eğitim ailenin temel bir sorumluluğudur. Dolayısıyla


çocukların hayata ve mesleğe hazırlanmalarında gerekli eğitim desteğinin
aile tarafından karşılanması gerekir.
 Dinî işlev: Aile, üyelerinin doğru dinî bilgileri edinmelerinde ve sağlıklı bir
tutum geliştirmelerinde destek olmalıdır.
 Toplumsal işlev: Ailenin; üyelerinin içinde yaşadıkları toplumun bir parçası
olduğu, yani toplumsal aidiyet duygusunun kazandırılması gerektiği,
çocukların sosyalleşme sürecinin de saygınlık kazandırma görevi ile birlikte
ele alınması gerektiği, aile üyelerinin boş zamanlarının değerlendirilerek
uygun ortamların hazırlanması toplumsal işlevleri arasında yer alır.
Örnek

•Örneğin aileler çocuklarına toplumsal ve ahlaki kuralları, toplumsal


cinsiyet rollerini öğretmeleri toplumsal işlevlerinin bir gereğidir

 Kültürel işlev: Toplumları bir arada tutan, uzun ömürlü kılan kültürel
Ailede özel gereksinimli
değerlerin ilk öğrenildiği yer aile olup çocuklara aktarılması ailelerin en
bir bireyin olması ailenin
işlevselliğini olumsuz önemli işlevlerinden biridir.
yönde Ailede özel gereksinimli bir bireyin olması ailenin işlevselliğini olumsuz
etkileyebilmektedir. yönde etkileyebilmektedir. Anne baba bunun sebebi olarak birbirlerini
suçlayabilmekte ve bu da ev ortamında olumsuzluklara neden olabilmektedir. Özel
gereksinimli bir çocuğun varlığı, bakımı, çocuğun sağlık ve eğitim gereksinimleri,
ailenin sürekli yardımına gereksinim duyması, aile içi ve akraba ve komşulardan
yeterli sosyal desteğin alınamaması, toplumun özel gereksinimli bireye sahip
ailelere yönelik olumsuz tutumları ve davranışları vb. birçok sebep ailenin
ekonomik, sosyal ve psikolojik yönden yıpranmasına yol açmakta ve ailenin
işlevselliğini olumsuz yönde etkilemektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


220
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmak ekonomik, sosyal ve psikolojik bazı
zorlukları da beraberinde getirmektedir. Tunalı & Power (1993), özel gereksinimli
çocuğa sahip ailelerin yaşadıkları zorlukları aşağıdaki gibi kategorize etmiştir (Akt.
Canarslan, 2014):
 Ailelerin yaşadıkları zorlukların başında maddi problemler söz konusudur.
Özel gereksinimli bir Bunlar; tıbbi bakım, iletişim, özel fiziki düzenlemeler, araç ve gereçler,
çocuğa sahip olmak
yiyecek, ev kirası, giyim, ulaşım, özel gereksinimli çocuğun ihtiyacı olan
ekonomik, sosyal ve
oyuncakları satın alma.
psikolojik bazı zorlukları
da beraberinde
getirmektedir.

•Özel gereksinimli bireylerin ihtiyaç duydukları bazı malzemeler;


Örnek

tekerlekli sandalye, beyaz baston, sesli kol saati, işitme cihazı...

 Ailelerin yaşadıkları duygusal zorluklar vardır. Bunlar arasında; özel


gereksinimli çocuğun bakım güçlükleri, durumu kabul etmeme, diğer aile
bireylerine yeteri kadar zaman ayıramama, çocuğun durumundan dolayı
suçlanma, eşlerin birbirlerini genetik açıdan suçlaması, ailede yaşanan
çatışmalar ve gerginlikler ifade edilebilir.
 Özel gereksinimli çocuk, ailenin rutin veya planlı etkinliklerinde kaçınılmaz
değişikliklere sebep olur. Bunlar; boş zaman faaliyetleri, mesleki fırsatlar,
ailenin zamanının çoğunluğunu çocuğa harcaması, aile bireylerine düşen
görevlerin miktarındaki artış, ebeveynlerin özellikle annelerin iş
yaşamlarına devamını güçleştirmektedir.
 Ailelerin sosyal yaşamlarında karşılaştıkları güçlükler; akrabaların,
arkadaşların ve komşuların ön yargılı tutumlarına bağlı olumsuz tepkileri,
özel gereksinimli çocuğun görünüş ve davranışından dolayı kardeşlerinin
utanması, evde ve dışarıda olabilecek kazalardan korkma, ailenin sosyal
yaşamlarındaki hareketliliğin azalması sıralanabilir.
 Özel gereksinimli çocuğun günlük terapi ve eğitimlerinin sorumluluğu, özel
diyetler, ek olarak tıbbi imkanlar sağlamanın getirdiği zorluklar
bulunmaktadır.
 Ailelerin okul, tıbbi kurumlar gibi kurumlarla yaşadıkları bağlantısal
sorunlar yer almaktadır.

Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ailelerin Gösterdikleri Tepkiler


Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduklarını öğrendikleri zaman,
ebeveynlerin psikolojisinde bazı değişiklikler meydana gelmektedir. Bu durumda
aileler bazı tepkiler gösterirler. Ailelerin bu tepkilerini genel olarak dört modelle
açıklanmaktadır. Bu modeller (Akkök, 2006): Sürekli Üzüntü Modeli, Çaresizlik,
Güçsüzlük ve Anlamsızlık Modeli, Bireysel Yapılanma Modeli, Aşama Modelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


221
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Bu modellerden sadece en yaygın olarak bilinen “Aşama Modeli”


açıklanacaktır. Aşama modeli, “çocuğun yetersizliği karşısında ailelerin çeşitli
aşamalardan geçerek kabul ve uyum aşamasına geldiklerini varsayan bir
Aşama modeli, çocuğun modeldir”. Aşama modeline göre, özel gereksinimli çocuğu olduğunu öğrendiğinde
yetersizliği karşısında ebeveynler, karışık duygular yaşarlar, davranışları, düşünceleri karmaşıktır ve
ailelerin çeşitli aileler, aşama aşama; şok, kafa karışıklığı, duygusal karmaşa, şaşkınlık, yas, yoğun
aşamalardan geçerek üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, ret, suçluluk ve savunma mekanizmalarının yoğun
kabul ve uyum
yaşandığı bir süreç içine girerler. Bu durumu uyum ve duruma alışma süreci takip
aşamasına geldiklerini
varsayan bir modeldir. eder. Daha sonra aileler bilgi ve becerilerini geliştirme, birtakım planlar yapmaya
ve geleceği düşünmeye başlarlar (Akkök, 2006).

•Herhangi bir yetersizliğe sahip bir kardeşi olduğunu öğrenen


Örnek

normal bir çocuğun gösterdiği bazı tepkiler; görmezen gelme,


ilgilenmeme, kıskançlık, saldırganlık, korku, utanma gibi
olumsuz duyguların yaşamasının yanında insan ilişkilerine ve
bireysel farklılıklara duyarlığın artması, sorumluluk bilincinin
gelişmesi, daha toleranslı olma gibi olumlu duygularında
gelişmesi mümkündür.

Aşama modeline göre ailelerin yaşadıkları tepkiler aşağıda kısaca


açıklanmıştır (Özen, 2013; Metin, 2018):
 Şok: Özel gereksinimli çocuğa sahip olduklarını öğrendikleri zaman aile
üyelerinin gösterdiği ilk tepki şok olmalarıdır. Şok, hissizlik ve hareketsiz
kalma, ağlama, kendini çaresiz hissetme, şaşkınlık, mantıksız konuşmalar
şeklinde görülür.
 İnkâr: Bilinmeyene karşı duyulan korku ve tedirginlik kaynaklanan
gerçeklerden kaçmaya ve durumu görmezden gelmeye çalışma, çocuğun
engeli yokmuş gibi davranma biçiminde gösterdikleri inkâr tepkisi ortaya
koyarlar.
 Acı çekme ve Depresyon: Ebeveynler durumun gerçek olduğunun yani özel
gereksinimli bir çocukları olduğu gerçeğinin bilincine varmaya başlarlar.
Hayallerinde yaşattıkları ideal çocuğun yok olması durumunda acı
çekmeleri söz konusudur. Acı çekme, gerçeğin kabullenilmesini
kolaylaştıran bir duygudur. Acı çekme duygularının sonunda depresyon
ortaya çıkmaktadır. Ebeveynler artık her şeye gücü yetmeyeceklerini
görürler ve depresyona girerler.
 Suçluluk: Suçluluk duygusu ebeveynlerin yenmekte en çok zorlandıkları
duygudur. Ebeveynler özel gereksinimli çocuğa sahip olmanın kendi
hatalarından kaynaklandığını ve bu yüzden cezalandırıldıklarını düşünebilir
ve suçluluk hissedebilirler. “Keşke sigara içmeseydim, keşke ona daha çok
yardım etseydim” gibi cümlelerin kurulduğu suçluluk davranışları
gözlenebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


222
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

 Kızgınlık: Suçluluk duygusunu takip eden süreçte ebeveynler “Neden ben /


biz?” sorusunu sorar ve öfkelerini kendileri dışındaki kişilere ya da
nesnelere yöneltebilirler. Ebeveynler öfkelerini birbirlerine, diğer
çocuklarına, uzmanlara ya da evdeki eşyalara yöneltebilirler.
 Utanma: bazı ebeveynler özel gereksinimli çocuklarının yetersizliklerini
kendi kusuru gibi görüp bu durumdan utanç duyabilirler. Hatta bazen bu
utanç duygusu o kadar yoğun yaşanabilir ki evden dışarı bile çıkamayacak
derecede olabilir. Utanç duygusu özel gereksinimli çocuğun toplum
tarafından onay görmemesi durumunda yaşanan bir duygudur. Toplumun
acıma, reddetme, alay etme davranışlarının yarattığı endişeler sonucunda
utanç duyguları görülebilir.
Utanç duygusu, özel
 Pazarlık: Nadir görülen bu aşamada ebeveynler, çocuğun yetersizlik
gereksinimli çocuğun
toplum tarafından onay durumunu ortadan kaldırmak için konunun uzmanları, din görevlileri,
görmemesi durumunda doğaüstü güçleri olan kişiler ya da başka herhangi biriyle pazarlık
yaşanan bir duygudur. edebilirler.
 Kabul ve Uyum: Son aşamada ebeveynler çocuklarını oldukları gibi kabul
etmeye, benimsemeye hazırdırlar. “Şimdi ne yapabiliriz?” sorusuna yanıt
aramaya başlarlar. Ebeveynler enerjilerini çocukları ile olan ilişkilerine,
gereksinimlerini karşılama doğrultusunda harcarlar ve bunun için yeniden
düzenleme yoluna giderler. Önceki olumsuz duygular tamamen ortadan
kalkmaz ancak ebeveynler bu olumsuz duygularla baş ederek gelişirler ve
kendilerini ve çocuklarını zayıf ve güçlü yönleriyle kabul etmeyi öğrenmeye
başlarlar.

Ailelerle İş Birliğinin Önemi


Özel gereksinimli çocukların özellikle eğitim yaşamlarında ailenin rolü
yadsınamaz. Bu çocukların eğitiminde aile desteğinin alınması önemlidir (Batu,
2013). Aileler eğitim, sosyal ve sağlık hizmetleri alanında çalışan pek çok resmi ve
gönüllü profesyonel ve kuruluşlarla çocuğun ve kendilerinin gereksinimlerini
karşılamak, haklarını korumak, bağımsız yaşamalarını sağlamak ve yaşam
kalitelerini yükseltmek için iş birliği ve etkileşim içerisinde olmak durumundadırlar.
(Kaner, 2015). Öğretmenler ve diğer uzmanlar özel eğitim hizmetleri konusunda
Etkili bir okul-aile iş ailelerden daha bilgili, ancak ailelerde çocuğun gelişmesinde daha önemli role
birliği, çocuğun
sahiptirler. Bu durumda özel gereksinimli çocukların özellikle eğitiminde aile-
akademik başarısının
artmasında, aile-çocuk profesyonel iş birliğinin önemini göstermektedir (Sönmez, 2013).
ve öğretmen-çocuk Etkili bir okul-aile iş birliği, çocuğun akademik başarısının artmasında, aile-
ilişkisini güçlenmesinde,
çocuk ve öğretmen-çocuk ilişkisini güçlenmesinde, çocuğun bir bütün olarak
çocuğun bir bütün olarak
olumlu gelişim olumlu gelişim göstermesinde önemlidir. Bu nedenle etkili bir okul-aile iş birliğini
göstermesinde geliştirmek ve aile üyelerinin aktif katılımını sağlamak için bir takım etkinlikler
önemlidir. düzenlenebilir. Bu kapsamda grup toplantıları, bireysel görüşmeler, tanışma,
bilgilendirme ve veli toplantıları, bülten, afiş, broşür, kitapçıklar, dilek kutusu,
makale kutusu, sınıf gazetesi gibi haberleşme araçları, iletişim defterleri, ev
ziyaretleri, telefon görüşmeleri, mail yoluyla haberleşme, aile ve öğretmenlerin bir
araya gelmelerini sağlayacak fuarlar, kermesler, geziler, akşam yemekleri, okul

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


223
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

geceleri, hafta sonu sabah kahvaltıları, piknik vb. etkinlikler düzenlenebilir


(Sönmez, 2013; Sani Bozkurt, 2014; Yılmaz Bolat, 2017).

Şekil 11.3. Okul-Aile İş Birliği (http://www.yoret.org.tr/c/okul-aile-is-birligiaile-atolyeleri/180/).

Aile üyeleri ve uzmanlar arasındaki başarılı bir iş birliği sürecine ilişkin temel
özellikler şunlardır (Gürgür, 2013):
 İş birliği süreci, aile üyelerinin ve uzmanların gönüllü katılımını gerektirir.
 İş birliği sürecinde aile üyeleri ve uzmanların her biri eşit ve katkıları
önemlidir.
 İş birliği sürecinde aile üyeleri, öğretmenler ve uzmanların ortak bir
hedeflerinin olması gerekmektedir.
 İş birliği süreci tüm kararlar için sorumluluğun paylaşılmasını gerektirir.
 İş birliği yapan aile üyeleri, öğretmen ve uzmanların zaman, çalışma alanı,
ekipman, bilgi kaynakları ve ders araç ve gereçleri olarak belirtilen ortak
kaynaklarla sürece katkı sunmalıdır.
 İş birliği sürecine katılan her bir birey, kendisini ve grup olarak düzenli
şekilde gerçekleştirdikleri süreçleri ortak olarak değerlendirmeleri
gerekmektedir.

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE KATILIMI


“Eğitim ailede başlar” sözü dikkate alındığında ebeveynler, çocukların ilk
öğretmenleridir. Ebeveynler söyledikleriyle ve davranışlarıyla çocuklarına rol
model olurlar. Ebeveynlerin doğru ve bilinçli bir rol model olabilmeleri okul-aile iş
birliğini daha özelde ise öğretmen-aile iş birliğini, bu iş birliğinin daha profesyonel
ve resmî düzeyi olan aile katılımı ve eğitimi hususlarını dikkate almayı
gerektirmektedir.
Hem normal çocukların hem de özel gereksinimli çocukların eğitim
süreçlerinde ailelerin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve okul yöneticilerinin birlikte
yer alması önemlidir. Okulun hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, çocukların okulda
öğrendikleri bilgi ve becerilerin evde ebeveynler tarafından pekiştirilmesinde
ailelerin, eğitimin önemli bir parçası olduğunu göstermektedir. Epstein (2011), bir
okul, hedef ya da süreç odaklı yaklaşım kullanıyor olsa da hedeflerine
ulaşmasında, aileleri ve toplumu kapsayan faaliyetlerin önemine vurgu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


224
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

yapmaktadır. Ayrıca bazı çocukların öğrendikleri bilgileri işlemelerinde,


arttırabilmelerinde, geliştirebilmelerinde, okuldaki öğrenmelerine ilişkin
motivasyonlarını veya olumlu okul davranışlarını sürdürmelerinde ebeveynlerin
üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerektiğini ifade etmektedir.
Alan yazın incelendiğinde yapılan çalışmalar, aile katılımının çocukların
gelişimlerinde, okul başarılarında önemli rol oynadığını göstermektedir (Kohn,
1990; akt. Ketelaar & et al., 1998; Sucuoğlu, 1996; Pena, 2000; Keçeli-Kaysılı,
2008).
Aile katılımı, “anne babaların çocukların gelişim ve eğitimlerine katkıda
bulunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütünüdür” (Yılmaz Bolat, 2017). Bir
başka tanımda Epstein (2011) “ebeveyn katılımını; öğretmenlerin, yöneticilerin,
ebeveynlerin, öğrencilerin ve okulda görevli diğer kişilerin çabaları ve hedeflerine
yönelik plan yapmayı, uygulamayı ve derinlemesine düşünmeyi gerektiren bir
süreç” olarak ele almaktadır. Chavkin & Williams (1985)’ın yaptığı tanımda “aile
katılımı; anne-babaların ev ve okul ortamındaki eğitim süreçlerine çeşitli etkinlikler
Aile katılımı; anne- aracılığıyla dahil olma sürecidir” (Akt.; Erkan, 2018). Ebeveyn katılımı;
babaların ev ve okul ebeveynlerin çocuklarının eğitimini geliştirmek için çok sayıda okul temelli ve ev
ortamındaki eğitim temelli etkinliklere katılımı anlamına gelir (Maluleke, 2014). Myeko (2000)
süreçlerine çeşitli ebeveynlerin katılımını, ebeveynlerin çocuklarının çeşitli eğitim faaliyetlerine
etkinlikler aracılığıyla
anlamlı bir şekilde katıldığı bir süreç olarak ifade eder. Nye ve arkadaşları (2006),
dâhil olma sürecidir.
ebeveyn katılımını “akademik performansını arttırmaya odaklanan bir faaliyette
çocuklarıyla günün dışındaki etkin katılımı” olarak tanımlamaktadır. Örneğin;
çocuğun bir şey öğrendiği hayvanat bahçesine yapılacak geziler veya ebeveynlerin
çocukları ile oyun oynadığı okullar dışındaki faaliyetleri vurgulamaktadır (Akt.,
Maluleke, 2014).
Aile katılımına ilişkin tanımlardan hareketle şu söylenebilir; çocukların
gelişimlerinde ve eğitimlerinde okul ve aile arasında bir iş birliğinin önemine,
ailenin eğitim sürecindeki rolüne vurgu yapılmaktadır.
Özel gereksinimli çocukların eğitimi konusunda alınacak kararlarda ailelerin
Özel gereksinimli önemli rolleri bulunmaktadır. Aileler özel eğitim hizmetlerinin sürecine ilişkin
çocukların eğitimi aşağıdaki hususlarda katılım sağlayabilirler (McLoughlin & Lewis, 2002):
konusunda alınacak  Belirleme / Aday Gösterme: Bilinçli bir anne-baba, çocuğundaki herhangi
kararlarda, ailelerin
bir yetersizliğin erken belirtileri hususunda daha dikkatlidir. Dolayısıyla
önemli rolleri
bulunmaktadır. özel eğitim hizmetleri ile ilgili, nasıl bir yol izleyeceği ve hangi kurumlarla iş
birliğine girmesi gerektiği konusunda daha duyarlıdır. Dolayısıyla bilinçli
anne-babalar özel eğitimde erken müdahalenin öneminin farkında olarak
en kısa zamanda gerekli yerlere başvuruda bulunacaktır.
 Ölçümleme: Tıbbi ve eğitsel tanılama sürecinde ailenin etkin katılımı ve
çocuğuyla ilgili bilgileri uzmanlarla paylaşması için gerekli iş birliğine
girmeleri oldukça önemlidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


225
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Örnek
• Örneğin, özel gereksinimli çocukların aileleri eğitsel tanılama
hizmetleri için bulunduğu ildeki Rehberlik ve Araştırma
Merkezine başvurmalıdırlar.

 Program Hazırlığı: Tıbbi ve eğitsel tanılama sonuçlarının ilk kez tartışılacağı


toplantıda ve bireyselleştirilmiş eğitim programının (BEP) geliştirilmesi
sırasında ebeveynlerin tam katılımına gereksinim duyulur. BEP’in kısa ve
uzun dönemli hedeflerinin belirlenmesinde ve çocuk için en uygun
yerleştirme kararının alınması sürecinde anne-babaların katılımı çok
önemlidir.
 Öğretme: Anne-babalar gerek sınıfta çocuklarının daha iyi öğrenebilmesi
için öğretim etkinliklerine katılımda yardımcı bir öğretmen rolü
üstlenebilirler ve gerekse de BEP’in evdeki uygulamalarında yardımcı
olabilirler. Bu katkılarının bir yan ürünü olarak da çocuklarının öğrenme
stratejileri ve çalışma alışkanlıkları konusunda değerli bilgileri derleyip
öğretmenleriyle paylaşabilirler. Bu durumda çocuğun eğitim sürecine
olumla katkı sağlayacaktır.
 Değerlendirme: Anne-babalar, BEP’in daha iyi bir hâle getirilmesinde
Aile katılımı, özel uzmanlara geri bildirimlerde bulunabilirler, derslik ortamı dışındaki
gereksinimli çocuğun çevrelerde çocuğun gelişimiyle ilgili kanıtların toplanmasında katkı
okul başarısını ve sağlayabilirler.
topluma uyumunu
olumlu yönde Aile katılımının hem aileye hem de özel gereksinimli çocuk için pek çok
etkilemektedir. yararı bulunmaktadır. Aile katılımının yararlarından bazıları şunlardır (Kaner,
2015):
 Anne-babalar çocuklarının ilk ve doğal öğretmenleri oldukları için onlara
pek çok bilgi ve beceri kazandıran kişilerdir.
 Anne-babalar çocuklarıyla geçirdikleri zaman dilimleri içerisinde öğretim
etkinlikleri için pek çok fırsata sahiptirler.
 Anne-babaların yardımcı öğretmen rolü, öğretmen ve uzmanlara zaman
kazandırdığı için ekonomiklik sağlar.
 Aile katılımı, özel gereksinimli çocuğun okul başarısını ve topluma
uyumunu olumlu yönde etkilemektedir.
 Aile katılımı, anne-babaların çocuğun öğretmenleriyle daha fazla iletişime
Aile katılımı,
ebeveynlerin çocuklarına ve iş birliğine girmesini sağlar.
ilişkin tutumlarının  Ailelerin eğitim sürecine katılımı, ailelerin güçlenmesine, hem kendileri
olumlu yönde hem de çocukları için uygun hedefler belirlemelerine, kapasitelerini
gelişmesine yol açar. çocuklarının haklarını savunmak için daha fazla kullanmalarına, kendi
kapasitelerine daha çok güvenmelerine, stres ve kaygılarının azalmasına
ve diğer ebeveynlere destek olmalarına neden olmaktadır.
 Aile katılımı, ebeveynlerin çocuklarına ilişkin tutumlarının olumlu yönde
gelişmesine yol açar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


226
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

 Aile katılımı, ev-okul arasındaki tutarsızlıkların azalmasına, karşılıklı


güvenin artmasına ve anlayışa dayalı ilişkilerin gelişmesine yol açar.
 Aile katılımı, okulun özel gereksinimli çocuk için belirlediği eğitsel hedeflere
daha kolay ulaşmasına yardımcı olur.

Aile Katılımının Önündeki Engeller


Uluslararası ve ulusal düzeydeki çalışmalarda, çocuğun eğitime dair
gelişiminde aile katılımının önemine gerekli vurgular yapılsa da aile katılımını
engelleyen bazı durumların olduğunu ifade edilmektedir. Williams ve Sanchez
(2011) aileler ve okul personeli üzerinde yaptıkları nitel bir çalışmada aile katılımı
engelleri olarak dört tema belirlemişlerdir. Ebeveyn katılımının önündeki önemli
bir engelin zaman yetersizliği olduğu, ikinci bir engelin okula erişim sağlamanın zor
olduğu, üçüncü bir engelin ailelerin finansal kaynak eksikliğinin olması ve son
olarak ebeveynlerin okul politikalarına ve bilgilendirilme konularında farkındalık
düzeylerinin yetersiz olması sayılmaktadır.
Aile katılımı engelleri kategorize edildiğinde aileden, öğretmenlerden,
yasalardan ve okuldan kaynaklanan engeller olduğunu görülmektedir (Yılmaz
Bolat, 2017):

 Aileden kaynaklı engeller: Aile ve öğretmen arasındaki kültürel farklılıklar,


dil engelleri, toplum ve aile yapısındaki değişimler, ebeveynlerin okulu
otorite olarak görmesi, ebeveynlerin olumsuz okul deneyimlerine sahip
olmaları, ebeveynlerin eğitim düzeyleri, aileye ilişkin sosyal ve duygusal
sebepler, ailenin sosyoekonomik düzeyi, iletişim engelleri.
 Öğretmenlerden kaynaklı engeller: Aile katılımı konusunda öğretmenlerin
isteksizliği, öğretmenlerin rol karmaşası yaşamaları, anne-babayı rakip ve
tehdit olarak algılamaları, ebeveynlere karşı olumsuz duyguları ve ön
yargıları, öğretmenlerin aile katılımı konusundaki eğitim ve bilgi eksikliği,
yaşanabilecek çatışmalardan çekinmeleri.
 Yasalardan ve okuldan kaynaklanan engeller: Yasal düzenlemelerin
olmaması ya da yetersiz olması durumu, bürokratik engeller, okul
yönetiminin tutumu, kaynak yetersizliği, araç-gereç yetersizliği, tutarsız
politikalar.

•Öğretmen ve aile arasındaki ilişkiyi olumsuz etkileyecek bazı


Örnek

davranışlar; yerine getirilemeyecek sözler verme, anlamsız şekilde


sürekli motive etmek ve moral vermek, gönüllülük yerine yapmak
zorunda olduğu hissini yaşatmak, alay etmek, azarlamak, öğüt
vermek

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


227
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Ebeveynlerin çocuklarının evde ya da okuldaki eğitimlerine katılım düzeyleri


farklılık gösterebilmektedir. Bunun nedenleri arasında; ebeveynlerin sahip
oldukları özel gereksinimli çocuklarının yetersizlik durumlarına ilişkin düşünceleri,
çocuğun yetersizliğinin türü ve şiddeti, çocuğu kabul edip etmemeleri, çocuğun
sorumluluğunun diğer ebeveynden beklenmesi, toplumsal etkinliklere çocukları ile
birlikte katılıp katılmamaları, finansal durumları, bilgi ve beceri konusundaki
eksiklikler sayılabilir. Ailelerin katılım düzeylerini arttırmak için bazı yollar
izlenebilir (Kaner, 2015; Sönmez, 2013):
 Ebeveynlerle etkili, düzenli ve devamlı ilişki hâlinde olmak,
 Özel gereksinimli çocuğa sahip her aileye yönelik ev ziyaretleri
düzenlemek,
 Ebeveynlere çocukları hakkında olumlu mesajlar göndermek,
 Bardağın dolu tarafından bakarak çocuğun ve ailenin güçlü taraflarına
vurgu yapmak,
 Aile bireyleriyle güvene ve saygıya dayalı insancıl ilişkiler kurmak,
 Aile bireylerini etkin dinlemek ve onların görüş ve düşüncelerini
önemsemek,
Aile katılım düzeyini  Ailelerin ihtiyaçlarını belirlemek,
arttırmak için aile  Ailelerin ve okul personelinin ihtiyacı olan eğitimleri sağlamak,
bireyleriyle güvene ve  Aile bireylerini rahat ve güvende hissedecekleri davet edici bir okul ve
saygıya dayalı insancıl
çevresi oluşturmak,
ilişkiler kurmak gerekir.
 İhtiyacı olan okul personeline yönelik etkili iletişim beceriler kazandırmak,
 Çocuğun eğitiminde aile ve okul eşit haklara sahip ortaklar anlayışı
doğrultusunda iş birliğini ve ortaklığın nasıl geliştirileceğine ilişkin
toplantılar düzenlemek,
 Karar alma mekanizmalarına, program oluşturma aşamalarına,
değerlendirme süreçlerine ve yapılacak diğer etkinliklere aileleri de
katmak,
 Aile bireylerinin bilgi, beceri, uzmanlık alanları ve deneyimlerinden
yararlanmak,
 Ailelerin kültürel ve etnik farklılıklarına karşı duyarlı olmak,
 Okulun bulunduğu çevredeki özel ya da devlete ait kurumlar, gönüllü
kuruluşlardan maddi ve manevi destek almak için teşvik etmek,
 Düzenlenecek etkinliklerde başta katılımı düşük ancak başarı şansı yüksek
olanları düzenlemek,
 Aile bireylerinin etkinliklere katılabileceği uygun zaman dilimlerini
belirlemek,
 Aile üyelerini çocuğun sınıfında zaman geçirmesi için davette bulunmak,
 Aileye çocuğun başarılı yaşantılarını içeren videolar göndermeyi teklif
etmek,
 Okul toplantıları ve rehberlik hizmetleri konularında aile üyelerini
bilgilendirmek.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


228
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE EĞİTİMİ


Ülkemizde yürürlülükte olan yasal düzenlemelere baktığımızda özel
gereksinimli çocuğa sahip ailelere birçok hak ve sorumluluklar verildiğini
görmekteyiz. En başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesinde “Kimse,
eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” ve “Devlet, durumları sebebiyle
özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır” ifadeleri yer
almaktadır. Buna göre her tür ve kademedeki eğitim kurumlarının hizmetlerinden
yararlanmak, özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin anayasal hakkı olduğu
aşikârdır. Devlet, ebeveynlerin çocuklarının eğitimlerinde okul kadar eşit hakka
sahip olduklarını, tanılama, değerlendirme, yerleştirme, eğitim ve izleme
süreçlerinde yer almaları gerektiğini, ailelerin eğitim ihtiyaçları doğrultusunda
eğitimden yararlanmaları gerektiğini yasal düzenlemelerle (5378 sayılı Engelliler
Kanunu, 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Millî Eğitim
Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği vs.) teminat altına almıştır. Buna göre
yasal düzenlemelerle, ebeveynlerin eğitim sürecine nasıl katılacaklarına ilişkin
rolleri, hak ve sorumlulukları belirlenmiştir.

Aile eğitimi, aile


bireylerini bilgilendirmek
ve çeşitli becerileri
öğretmeye dayalı
uygulamalardan
oluşmaktadır.

Şekil 11.4. Aile Eğitimi (MEB, 2019).

Özel gereksinimli çocukların eğitimleri ve bakımlarını sağlamak için ailelerin


gerek formal gerekse informal desteklere ihtiyaç duymaktadırlar. Özel gereksinimli
çocuğa sahip olma aile bireylerinin günlük yaşamlarını her açıdan etkilemektedir.
Bu nedenle çocuğun ilk ve doğal öğretmeni olarak aile bireylerinin çocuklarına bir
takım yeni bilgi ve becerileri öğretme ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. Bu durumda
aile eğitiminin önemine işaret etmektedir. Aile eğitimi, aile bireylerini
bilgilendirmek ve çeşitli becerileri öğretmeye dayalı uygulamalardan oluşmaktadır.
Aile eğitim programları uzmanlar eliyle hazırlanan ve uygulanan bilimsel temellere
dayalı, sistematize edilmiş aile bireylerine yönelik eğitim etkinlikleri olarak ifade
edilmektedir.
Özel gereksinimli çocukların eğitiminin, uzun yıllar uzmanların denetiminde
sürdürüldüğünü, ebeveynlerin sürece anne-baba rolü ile sınırlı katılım
gösterdiklerini söyleyebiliriz. 1960’lı yıllardan itibaren özel eğitim hizmetlerinin
erken müdahaleye yoğunlaşması ve aile merkezli yaklaşımları içermesi gibi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


229
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

gelişmeler aile eğitim hizmetlerinin öneminin fark edilmesine yol açmış, 1990’lı
yıllara gelindiğinde ise aile iş birliğinin, aile katılımının ve aile merkezli hizmetlerin
yasal düzenlemelerle güvence altına alındığını ve böylece aile eğitimi özel eğitimin
vazgeçilemez bir parçası olmuştur (Özdemir, 2013).
Alan yazı incelendiğinde aile eğitimi kavramının birçok tanımının yapıldığını
görmekteyiz. Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği (2018)’nde
aile eğitim hizmetleri, “Aile eğitimi, her tür ve kademedeki özel eğitim ihtiyacı olan
öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak amacıyla aileye verilecek her türlü rehberlik
ve eğitim hizmetlerini içerir. Bu hizmetler bakanlıkça hazırlanan aile eğitim
Aile eğitimi, her tür ve
programı doğrultusunda okul ve kurumlarda yürütülür.” şeklinde ifade
kademedeki özel eğitim
ihtiyacı olan öğrencilerin edilmektedir. Bir başka tanımda aile eğitimi; “yetersizliği olan çocuklarla ilgili özgül
eğitimine katkı için amaçların belirlenmesi ve bu amaçların sonuca ulaşabilmesi için, ana babaların
aileye verilecek rehberlik uzmanlar tarafından gerçekleştirilen sistematik etkinliklerle desteklenmesi” olarak
ve eğitim hizmetlerini tanımlanmaktadır (Mahoney ve Bela, 1998; akt., Doğan, 2014). Diğer bir tanımda
içerir. ise aile eğitimi; “anne babalar başta olmak üzere aile bireylerini bilgi sahibi
yapmak, çeşitli becerileri öğretmek üzere geliştirilen uygulamalardır” (Özdemir,
2013).
Aile eğitimi, anne babaları güçlendiren bir çeşit etkili müdahale yoludur. Bu
müdahale sonucunda; anne babaların yeterliliği artmakta, aile bireylerinin özel
gereksinimli çocuğun durumunu anlamasına yardımcı olmakta, aile bireylerinin
çocuğa karşı tutumlarının olumlu gelişmesine katkı sağlamakta, aile bireylerine
olumlu başa çıkma ve etkili işlevde bulunma becerileri kazandırmaktadır (Kaner,
2015).
Aile eğitiminin genel amaçları; aile bireylerinin bilgilendirmek,
bilinçlendirmek, beceri kazandırmak, aile bireylerinin yaşayabilecekleri
başarısızlıkları azaltmak, aile yaşamını güçlendirmek, aile bireylerinin özel
gereksinimli çocuğu kabulünü sağlamak, ailenin haklarını ve sorumluluklarını
anlamasını sağlamak, aile ile etkili bir iş birliği yapmak, ailenin ihtiyaç duyacağı
kaynaklar hakkında bilgilendirmek, özel gereksinimli çocuğun ev ortamında
desteklenmesini sağlamak, çocuğun gelişimine ve öğrenme ortamına katkıda
bulunmak, öğretimi etkili kılmak ve olumlu değişimleri sürekli kılmak, olarak ifade
edilebilir (Özdemir, 2013; Kaner, 2015).

Aile Eğitimi Programları


Çocuğun içinde büyüdüğü ilk sosyal ortamı, onun ailesidir. Çocuk kendini ve
dış dünyayı tanımaya dönük davranışlarını ilk önce aile içinde sergiler. Böylece
çocuğun ilk eğitim yeri ailesidir. Çocuğun bedenen ve ruhen sağlıklı bir gelişim
gösterebilmesinde, kendisi ve dış dünyayla barışık mutlu, üretken ve kendine yeter
bir birey olarak yetişmesinde aile bireylerinin özellikle de anne ve babanın rolü çok
önemlidir.
19. yüzyılın ortalarından itibaren ve günümüzde içinde yaşadığımız dünyada
sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel, teknolojik, düşünce ve insan hakları
alanlarında birçok değişim ve gelişmeler yaşanmış ve yaşanmaya devam

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


230
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

etmektedir. Doğal olarak da toplumların eğitimden beklentileri de birey lehine


olacak şekilde değişim göstermiştir. Eğitim alanında birey lehine yaşanan
değişimler toplumların aileye ve çocuk yetiştirmeye dönük bakış açılarında da
değişimler yaşanmasına yol açmıştır. Anne babalar artık geleneksel çocuk
yetiştirme alışkanlıklarından uzaklaşarak çocuğun bedenen ve ruhen daha sağlıklı
gelişebilmesi için onu her alanda desteklemeye ve daha iyi bir anne-baba olma
konusunda kendilerini geliştirmeye gereksinim duymaktadırlar. Ailelerin tüm bu
Özel eğitim alanında aile beklenti ve gereksinimleri uzmanlarla olan ilişkilerinin gelişmesine neden
eğitimi, farklı türde olmuştur. Anne-babaların çocuklarının eğitimi için okulla olan ilişkileri artmış, aile-
destek hizmetleri ve
okul iş birliğinin artmasına, eğitimde aile katılımının ve eğitiminin önemini
müdahale programlarını
içermektedir. artmıştır.
Günümüzde gerek dünyada gerekse ülkemizde aile katılımının ve eğitiminin
önemi giderek çok daha iyi anlaşılmaktadır. Alan yazında aile katılımı ve eğitiminin
önemini ortaya koyan birçok çalışma bulunmaktadır. Aileleri bilinçlendirme, çocuk
gelişimi ve eğitimi, olumsuz davranışlarla nasıl baş edilebileceği, eğitime yönelik
olumlu tutumların geliştirilmesi gibi birçok konuda sistemli bir şekilde programlar
yapılmaktadır.
Özel eğitim alanında aile eğitimi, farklı türde destek hizmetleri ve müdahale
programlarını içermektedir. Bu uygulamalar; anne-babalara yönelik olması,
ailelerin gereksinimlerini belirleme, ailelere günlük bakım hizmetleri verme,
ailelere danışmanlık ve terapi hizmetleri sunma, aile bireylerine bilgi ve beceri
kazandırma, özel gereksinimli çocukların davranışlarını değiştirmeye dönük
becerilerin öğretimi, anne-babaları özel eğitim alanındaki yasal düzenlemeler
konusunda bilinçlendirmeye dönük eğitimleri şeklinde pek çok destek hizmetleri
ve müdahale programları bulunmaktadır. Aile eğitim programlarının
belirlenmesinde, ulaşılacak aile sayısı, kazandırılması düşünülen beceriler,
çocukların gereksinimleri, ailelerin sosyal kültürel yapıları gibi birçok faktörün
Aile eğitiminde amaç, dikkate alınması gerekmektedir (Özdemir, 2013; Kaner, 2015).
ebeveynlerin
çocuklarının öğretmeni
olması değil, çocuklarına
gerekli becerileri doğal
bir süreç içinde nasıl
öğreteceklerini
kazandırmaktır.

Şekil 11.5. Aile Eğitim Programları (Kaynak: http://www.animarapha.com/aile-egitimi).

Alan yazın incelendiğinde özel gereksinimli çocukların aileleri için genelde


aile eğitim programlarının; kurum/okul merkezli aile eğitim programları, gruba
dayalı aile eğitim programları, ev merkezli aile eğitim programları ve uzaktan
eğitime dayalı aile eğitim programları olarak sınıflandırılmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


231
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

 Gruba dayalı aile eğitim programları: Özel gereksinimli çocuklara sahip


ailelerin bir araya gelerek, hem çocukların okuldan aldıkları eğitimlerden
daha fazla yararlanmasını sağlamak hem de çocukların eğitimlerini evde
desteklemek, çocuklarının davranışlarını kontrol edebilmek, çocukların
ihtiyaç duydukları kavram ve becerileri kazandırabilmek üzere uzmanlarla
yapılan aile eğitim programlarıdır. Aile eğitiminde amaç, ebeveynlerin
çocuklarının öğretmeni olması değil, çocuklarına gerekli becerileri doğal
bir süreç içinde nasıl öğreteceklerini kazandırmaktır. Aile eğitiminde
genellikle davranışçı yaklaşım kullanılmaktadır. Çünkü geleneksel sağaltım
yöntemleri konusunda çak az ya da hiç bilgisi olmayan bireylere kolaylıkla
öğretilebilmekte, aynı anda çok kişiye ve kısa sürede öğretilebilmekte,
doğal ortamlarda uygulanabilmekte, çocukluk dönemine ilişkin çoğu
davranışlara uygulanabilmekte ve deneyselliğe dayalı olması gibi sebepler
yer almaktadır (Varol, 2016).
 Uzaktan eğitime dayalı aile eğitim programları: Televizyon ve internet
üzerinden yürütülen uzaktan eğitime dayalı aile eğitim programları,
fiziksel koşullar veya zaman kısıtlamaları nedeniyle diğer aile eğitim
programlarına katılamayan aileler için faydalı olan ve çok fazla sayıda
aileye ulaşabilme imkânı sağlayan programlardır. Televizyon üzerinden
yürütülen programlar, ülkemizde genellikle TRT bünyesinde kamu yararı
gözetilerek yapılmakta olup hem normal çocukların ailelerine dönük anne-
babalık becerileri ve çocukların gelişimlerinin izlenmesi ve desteklenmesi
üzerine hazırlanan programlar hem de gelişim geriliği riski olan çocuklara
yönelik hazırlanmış programlar mevcuttur. İnternet üzerinden aileler bilgi
edinebilme, yasal düzenlemeler, anne babalık becerileri konularda görsel,
işitsel ve yazılı bilgi içeriğine erişebilmekte, internetin etkileşimli yapısı
sayesinde aileler uzmanlarla görsel ve işitsel temas kurabilmekte ayrıca
internet ortamında oluşan gruplar üzerinden aileler birbirlerine sosyal
destek saylayabilmektedirler (Özdemir, 2013).
 Eve dayalı aile eğitim programları: Özel gereksinimli çocukların bazılarının
yetersizlikleri hafif ve orta düzeyde olabilirken bazılarının yetersizlikleri
Eve ve kuruma dayalı ağır ve çok ağır düzeyde olabilir. Ağır ve çok ağır düzeyde yetersizliğe sahip
programların amacına olma veya başka sebeplerle bir eğitim kurumuna devam edebilme imkânı
yönelik genişletilmiş olmayan özel gereksinimli çocukların aileleri için eve dayalı eğitim
programlar, programları uygulanabilmektedir. Eve dayalı eğitim programlarında amaç
genelleştirme çocukların eğitiminde aile katılımını arttırmanın yanında özel gereksinimli
programları,
çocukların ihtiyaçlarını belirlemek, anne babalara çocuğun davranışlarını
özelleştirilmiş
programlar ve davranış denetleyebilme ve çocukların ihtiyacı olan zihinsel ve psiko-motor
değiştirme programları becerilerin nasıl öğretilebilecekleri konusunda eğitilmelerini sağlamaktadır
olarak dörde ayrılır. (Varol, 2016). Eve dayalı aile eğitim programlarında öğretmenler ve
uzmanlar, çocukların anne babalarıyla ev ortamında beraber
çalışmaktadırlar. Öğretmenler ve uzmanlar genellikle planlanan program
doğrultusunda hazırlanan etkinlikleri ailelere canlandırma, rol model olma
gibi farklı tekniklerle öğretmekte ve ailelerin uygulamalarını
gözleyebilmektedirler (Özdemir, 2013). Ülkemizde eve dayalı eğitim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


232
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

programı kapsamında en yaygın kullanılan erken özel eğitim programları;


Portage Aile Eğitim Programı ve Küçük Adımlar Gelişimsel Geriliği Olan
Çocuklara Yönelik Erken Eğitim Programıdır (Birkan, 2002).
 Kurum/okul merkezli aile eğitim programları: Bu tür programlar, okul ya
da benzeri kurumlarda, ailelerin oluşturduğu grupların katıldığı eğitim
hizmetlerini içeren uygulamalardır. Eğitimler genellikle seminerler şeklinde
verilmekte olup önceden belirlenmiş belli bir plan dâhilinde uzmanlar ya da
öğretmenler tarafından sunulmaktadır. Bu seminerlerde ya da
toplantılarda aileler çocuklarının özelikleri hakkında, özel eğitimle ilgili
yasal düzenlemeler konusunda ve kurum ya da okulun işleyişi gibi pek çok
konu hakkında bilgilendirmeler yapılmaktadır Özdemir, 2013).
 Eve ve kuruma dayalı aile eğitim programı: Eve ve kuruma dayalı aile
eğitim programları, bir eğitim kurumuna devam eden çocukların okulda
öğrendikleri becerilerin ev ortamı ve yakın çevrede de sürdürülmesi ve
genellenmesini veya okulda üzerinde durulmayan becerilerin öğretilmesini
hedefleyen uygulamalardır. Eve ve kuruma dayalı programların amacına
yönelik olarak genişletilmiş programlar, genelleştirme programları,
özelleştirilmiş programlar ve davranış değiştirme programları olmak üzere
dört gruba ayrılmaktadır (Varol, 2016):
 Genişletilmiş programlar: Okulda uygulanmakta olan eğitim programının
benzerinin, okulla eş zamanlı olarak ve aynı araç gereçler kullanılarak evde
anne-babalar tarafından çocuğa uygulanmasını sağlayan programlardır.
 Genelleştirme programları: Okulda uygulanan eğitim programında
kazanılan kavram ve becerilerin ev ortamında sürdürülmesi ve çocuğa
kazandırılan kavram ve becerilerin başka kişilerin yanında, sınıfta
kullanılan araç gereçlerden farklı araç gereçlere ve sınıf ortamı dışındaki
ortamlara genellenmesini sağlayan programlardır.
 Özelleştirilmiş aile eğitim programları: Çocuğun gereksinimi olduğu
düşünülen ancak okulun eğitim programında yer almayan ya da okul
ortamında kazandırılması uygun olmayan becerilerin ebeveynler
tarafından evde çocuğa öğretilmesini hedefleyen programlardır.
 Davranış yönetimi programları: Anne-babalara çocukların davranışlarını
kontrol edebilme becerilerini kazandırmak amacıyla hazırlanan bu
programlar, anne-babalara çocuğun daha çok ev ortamında görülen uygun
olmayan davranışlarını azaltma ve uygun davranışları arttırma becerilerini
kazandırmaya dönüktür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


233
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

•Örneğin, Anadolu Üniversitesi tarafından 2014 yılında Hayat Boyu

Örnek
Öğrenme kapsamında geliştirilen Gelişimsel Destek Programı
(GEDEP) hem ev hem de kuruma dayalı uygulanan bir eğitim
programıdır (Gözün Kahraman, 2017).

Ailenin eğitimi programları, belli hedef ve amaçları olan, aile


gereksinimlerine dayalı içeriği olan, uygulamalarında pek çok öğrenme öğretme
sürecinin bir arada kullanılabileceği ve değerlendirme süreçlerini içeren sistemli
program uygulamalarıdır. Bu programlardan bazıları;
 Portage Erken Müdahale Programı,
 Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı (KAEEP),
 Özel Eğitimde Anne Baba Eğitim Programları,
 Zihin Engellilere Özbakım ve Ev İçi Becerilerinin Öğretiminde Bir Aile
Programların Eğitimi Programı (ÖZEBÖP),
hazırlanmasında,  Baba Destek Programı (BADEP),
ailelerin gereksinimleri  Anne Destek Programı (ADEP),
doğrultusunda esnek ve
 Erken Çocuklukta Etkinlik Temelli Aile Eğitim Programı.
yaratıcı olmasına dikkat
etmek gerekir. Aile eğitim programları hazırlanırken daha etkili olabilmesi için programı
hazırlayanların aşağıdaki özellikleri dikkate almaları gerekir (Akkök, 2006):
 Ebeveynlerin çocuklarının eğitimi, gelişimi ve eğitim yöntemleri ile ilgili
olduğunu göz ardı etmemek,
 Ebeveynlerin becerilerinin ve özelliklerinin farklı olduğunu dikkate almak,
 Programların, ailelerin gereksinimleri doğrultusunda esnek ve yaratıcı
olmasına dikkat etmek,
 Ailelerle programa ilişkin beklentilerini, rol ve sorumluluklarını paylaşmak,
 Çocukların gelişimine ve eğitim ortamına ailelerin katkısını belirtmek,
 Anne-babaların çocuklarına ilişkin gözlem, düşünce ve deneyimlerinin
öğretmenlerle paylaşmasının önemini vurgulamak,
 Aileleri alınacak kararlara katmak ve kararlardan haberdar olmalarını
sağlamak,
 Aile katılımının zaman, çaba ve enerji gerektirdiğini göz önünde
bulundurmak,
 Sorunlardan çok çözümlere odaklanmak,
 Programları planlarken; anne-baba ve çocuk ilişkisinin çok özel, yakın ve
uzun süreli olduğunu, öğretmen ve öğrenci ilişkisinin daha az özel ve kısa
süreli olduğunu akılda tutmak.
Aile eğitim programlarına tüm ailelerin katılımını beklemek gerçekçi bir
bakış açısı değildir. Ailelerin bu programlara katılımında yaşanan bazı güçlükler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


234
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

vardır. Aile eğitim programlarına katılmada yaşanan güçlüklerden bazıları şunlardır


(Akkök, 2006):
 Ailelerin yeteri kadar zaman sahip olmamaları,
 Aile bireylerinden kaynaklanan duygusal nedenler,
 Aile bireylerinin okul ortamına ya da sistemine ilişkin olumsuz yaşantıları
veya düşünceleri,
 Aile bireylerinin aile eğitimi ve bu programların önemini bilmemeleri,
 Aile bireylerinin yapabilirliklerine ilişkin güvensizlik duygularına sahip
olmaları.
Özel gereksinimli Toplumu oluşturan tüm bireylerin özel gereksinimli bireyler hakkında belli
bireyler bilişsel, bir bilince sahip olabilmesi ancak o bireyleri ve ailelerini tanıdıkça mümkündür.
duygusal, sosyal ve diğer
İnsanlar birbirlerini tanıdıkları ölçüde daha anlamlı ilişkiler kurabilirler ve ortak
özellikleri hakkında bilgi
sahibi oldukça onlar yaşantılar sürdürebilirler. Özel gereksinimli bireylerin bilişsel, duygusal, sosyal ve
hakkında daha sağlıklı diğer özellikleri açısından bilgi sahibi oldukça onlar hakkında daha sağlıklı bakış
bakış açısı geliştirebiliriz. açısı geliştirebilir ve ona göre etkileşime girebiliriz. Böylece onlara acımak yerine
onlarla bütünleşebiliriz. Özel gereksinimli bireylerin durumlarının erken teşhis
edilmesi eğitim denen uzun soluklu yola erken başlamaları anlamına gelmektedir.
Bu konuda da anne-babaların, diğer aile bireylerinin, öğretmenlerin ve çocukla
ilişkili diğer toplum üyelerinin, devlet yetkililerinin, sivil toplum örgütlerinin sahip
olacağı duyarlılık bu çocuklarımızın daha erken yaşlarda sorunlarının belirlenmesi
ve gerekli tedbirler çok önceden alınması anlamına gelmektedir. Bu çocuklarımıza
evde, okulda, var oldukları her yerde çeşitli rol ve sorumluluklar yükleyerek
ötekileştirmeden normal akranlarıyla bir arada olma fırsatları sunarak, öz
güvenlerini geliştirici, özerk hareket edebilecekleri ve başarılı olabilecekleri
ortamlar hazırlamak ve sunmak gerekir. Bunu da özel gereksinimli bireylerin
yetersizlik durumlarını dikkate alarak çocuğun ve ailenin gereksinimleri
doğrultusunda uzmanlarca hazırlanan aile eğitim programlarının hazırlanması ve
bu programlara ailelerin katılımının sağlanması gerekmektedir. Çocuğun
eğitiminde aile katılımı ve eğitiminin öneminin toplumun her kesimine
duyurulması ve bireylerin bilgilendirilmesi için devlete ve özele ait her kurum ve
kuruluşun, sivil toplum örgütlerinin gayret içerisinde olması ve çalışması çok
önemlidir.
Bireysel Etkinlik

• Yaşadığınız çevrede özel gereksinimli çocuğa sahip aileler


var mı? Sizin ve çevrenizin onlara bakış açılarını
değerlendirin.
• Aile eğitim programları içerinde ülkemizde daha sık
kullanılanları hangileridir? Araştırınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


235
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

• ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLAR


•Özel Eğitim
•Millî Eğitim Bakanlığı’nın "Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nde “özel
eğitim; bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından
akranlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren bireylerin eğitim ve sosyal
ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmiş eğitim programları ve özel olarak
Özet
yetiştirilmiş personel ile uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” olarak
tanımlanmaktadır.
• Özel Gereksinimli Çocuklar
• Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde özel gereksinimli
çocuklar “özel eğitim ihtiyacı olan birey” olarak ele alınmakta ve “bireysel ve
gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından anlamlı
düzeyde farklılık gösteren birey” şeklinde tanımlanmaktadır.
• Özel gereksinimi olan çocuklar çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Tüm
sınıflandırmaları göz önünde bulundurularak özel gereksinimi olan çocuklar
aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir: Konuşma ve dil bozukluğu olan çocuklar,
işitme engelli olan çocuklar, zihinsel engelli olan çocuklar, ortopedik engelli
olan çocuklar, görme engelli olan çocuklar, öğrenme güçlüğü gösteren
çocuklar, uyum güçlüğü gösteren çocuklar, üstün zekalı ve üstün yetenekli
olan çocuklar.
•AİLE
•Aile, biyolojik veya psikolojik bağları olan ve aralarında tarihsel, duygusal ve
ekonomik bir birliktelik olan ve kendilerini aynı evin üyeleri olarak hisseden
bireylerin oluşturduğu birliktir.
• Ailenin İşlevleri
• Ailede özel gereksinimli bir bireyin olması ailenin işlevselliğini olumsuz yönde
etkileyebilmektedir. Anne baba bunun sebebi olarak birbirlerini
suçlayabilmekte ve bu da ev ortamını olumsuz etkileyebilir. Özel gereksinimli
bir çocuğun varlığı, bakımı, çocuğun sağlık ve eğitim gereksinimleri, ailenin
sürekli yardımına gereksinim duyması, aile içi ve akraba ve komşulardan
yeterli sosyal desteğin alınamaması, toplumun özel gereksinimli bireye sahip
ailelere yönelik olumsuz tutumları ve davranışları vb. birçok sebep ailenin
ekonomik, sosyal ve psikolojik yönden yıpranmasına yol açmakta ve ailenin
işlevselliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
• Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ailelerin Gösterdikleri Tepkiler
• Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduklarını öğrendikleri zaman,
ebeveynlerin psikolojisinde bazı değişiklikler meydana gelmektedir. Bu
durumda aileler bazı tepkiler gösterirler. Ailelerin bu tepkilerini genel olarak
dört modelle açıklanmaktadır. Bu modeller: Sürekli Üzüntü Modeli, Çaresizlik,
Güçsüzlük ve Anlamsızlık Modeli, Bireysel Yapılanma Modeli, Aşama
Modelidir. Aşama modeli, çocuğun yetersizliği karşısında ailelerin çeşitli
aşamalardan geçerek kabul ve uyum aşamasına geldiklerini varsayan bir
modeldir.
• Aşama modeline göre, özel gereksinimli çocuğu olduğunu öğrendiğinde
ebeveynler, karışık duygular yaşarlar, davranışları, düşünceleri karmaşıktır ve
aileler, aşama aşama; şok, kafa karışıklığı, duygusal karmaşa, şaşkınlık, yas,
yoğun üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, red, suçluluk ve savunma
mekanizmalarının yoğun yaşandığı bir süreç içine girerler. Bu durumu uyum ve
duruma alışma süreci takip eder. Daha sonra aileler bilgi ve becerilerini
geliştirme, bir takım planlar yapmaya ve geleceği düşünmeye başlarlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


236
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

• Ailelerle İş Birliğinin Önemi

Özet (devamı) •Etkili bir okul-aile iş birliği, çocuğun akademik başarısının artmasında, aile-çocuk
ve öğretmen-çocuk ilişkisini güçlenmesinde, çocuğun bir bütün olarak olumlu
gelişim göstermesinde önemlidir.
•ÖZEL EĞİTİMDE AİLE KATILIMI
• Aile katılımı, anne babaların çocukların gelişim ve eğitimlerine katkıda
bulunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütünüdür.
• Özel gereksinimli çocukların eğitimi konusunda alınacak kararlarda ailelerin
önemli rolleri bulunmaktadır. Aileler özel eğitim hizmetlerinin sürecine ilişkin
aşağıdaki hususlarda katılım sağlayabilirler: Belirleme / Aday Gösterme,
Ölçümleme, Program Hazırlığı, Öğretme ve Değerlendirme.
•Dokümanlar arşivlenmiş kayıt veya belgeler, kitap, makale, kanun ve yönetmelik
olabilir. Araştırmalarda dokümanlar, probleme açıklık getirmek, araştırmanın
çerçevesini belirlemek ve çözüme yönelik veri olarak kullanılmaktadır.
• Aile Katılımının Önündeki Engeller
• Ebeveyn katılımının önündeki önemli bir engelin zaman yetersizliği olduğu,
ikinci bir engelin okula erişim sağlamanın zor olduğu, üçüncü bir engelin
ailelerin finansal kaynak eksikliğinin olması ve son olarak ebeveynlerin okul
politikalarına ve bilgilendirilme konularında farkındalık düzeylerinin yetersiz
olması sayılmaktadır.
• Aile katılımı engelleri kategorize edildiğinde aileden, öğretmenlerden,
yasalardan ve okuldan kaynaklanan engeller olduğunu görülmektedir.
• ÖZEL EĞİTİMDE AİLE EĞİTİMİ
• Aile eğitimi, aile bireylerini bilgilendirmek ve çeşitli becerileri öğretmeye dayalı
uygulamalardan oluşmaktadır. Aile eğitim programları uzmanlar eliyle
hazırlanan ve uygulanan bilimsel temellere dayalı, sistematize edilmiş aile
bireylerine yönelik eğitim etkinlikleri olarak ifade edilmektedir.
• Aile Eğitimi Programları
• Özel eğitim alanında aile eğitimi, farklı türde destek hizmetleri ve müdahale
programlarını içermektedir. Bu uygulamalar; anne-babalara yönelik olması,
ailelerin gereksinimlerini belirleme, ailelere günlük bakım hizmetleri verme,
ailelere danışmanlık ve terapi hizmetleri sunma, aile bireylerine bilgi ve beceri
kazandırma, özel gereksinimli çocukların davranışlarını değiştirmeye dönük
becerilerin öğretimi, anne-babaları özel eğitim alanındaki yasal düzenlemeler
konusunda bilinçlendirmeye dönük eğitimleri şeklinde pek çok destek hizmetleri
ve müdahale programları bulunmaktadır.
• Alan yazın incelendiğinde özel gereksinimli çocukların aileleri için genelde aile
eğitim programlarının; kurum/okul merkezli aile eğitim programları, gruba
dayalı aile eğitim programları, eve merkezli aile eğitim programları ve uzaktan
eğitime dayalı aile eğitim programları olarak sınıflandırılmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


237
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından
akranlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren birey” olarak tanımlanan
kavram hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
a) Özel eğitim
b) Aile eğitimi
c) Normal çocuk
d) Özel gereksinimli çocuk
e) Aile katılımı

2. Aşağıdakilerden hangisi ailenin işlevlerinden biri değildir?


a) Biyolojik
b) Teknolojik
c) Psikolojik
d) Kültürel
e) Toplumsal

3. Ailede özel gereksinimli bir bireyin olması ailenin işlevselliğini olumsuz


yönde etkileyebilmektedir. Aşağıdakilerden hangisi ailenin işlevselliğini
olumsuz etkileyen sebeplerden biri değildir?
a) Özel gereksinimli çocuğun bakımı
b) Özel gereksinimli çocuğun sağlık ve eğitim gereksinimleri
c) Aile içi ve akraba ile komşulardan yeterli sosyal desteğin alınamaması
d) Çocuğun ailenin sürekli yardımına gereksinim duyması
e) Çocuğun bağımsız hareket edebilme becerilerine sahip olması

4. Özel gereksinimli çocuğa sahip olduklarını öğrendikleri zaman aile


üyelerinin gösterdiği ilk tepki aşağıdakilerden hangisidir?
a) Şok
b) İnkâr
c) Suçluluk
d) Kızgınlık
e) Utanma

5. “Anne babaların çocukların gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunmaları


için organize edilmiş etkinlikler bütünü” olarak ifade edilen kavram
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Aile eğitimi
b) Özel eğitim
c) Aile katılımı
d) Aile
e) Ailenin işlevleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


238
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

6. Aşağıdaki maddelerden hangisi aile katılımının hem aile hem de özel


gereksinimli çocuğa sağladığı yararlardan biri değildir?
a) Aile katılımı, anne-babaların çocuğun öğretmenleriyle daha fazla
iletişime ve iş birliğine girmesini sağlar.
b) Aile katılımı, ebeveynlerin çocuklarına ilişkin tutumlarının olumlu
yönde gelişmesine yol açar.
c) Aile katılımı, okulun özel gereksinimli çocuk için belirlediği eğitsel
hedeflere daha kolay ulaşmasına yardımcı olur.
d) Ailelerin eğitim sürecine katılımı, diğer ebeveynlere destek
olmalarında rol oynamaz.
e) Aile katılımı, özel gereksinimli çocuğun okul başarısını ve topluma
uyumunu olumlu yönde etkilemektedir.

7. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin genel amaçlarından biri değildir?


a) Özel gereksinimli çocuğun sadece okul ortamında desteklenmesini
sağlamak
b) Aile bireylerinin yaşayabilecekleri başarısızlıkları azaltmak
c) Aile ile etkili bir iş birliği yapmak
d) Aile bireylerini bilgilendirmek
e) Beceri kazandırmak

8. “……………………….., her tür ve kademedeki özel eğitim ihtiyacı olan


öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak amacıyla aileye verilecek her türlü
rehberlik ve eğitim hizmetlerini içerir.” Cümlede boş bırakılan yere
aşağıdaki kavramlardan hangisi gelebilir?
a) Aile katılımı
b) Aile eğitimi
c) Aile işlevleri
d) Özel eğitim
e) Özel gereksinimli çocuk

9. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitim programlarının sınıflandırılmasında yer


almaz?
a) Gruba dayalı aile eğitim programları
b) Ev merkezli aile eğitim programları
c) Bireye dayalı aile eğitim programları
d) Uzaktan eğitime dayalı aile eğitim programları
e) Eve ve kuruma dayalı aile eğitim programı

10. Aşağıdakilerden hangisi, aile eğitim programlarının hazırlanmasında


yaşanan güçlüklerden biri değildir?
a) Ailelerin yeteri kadar zamana sahip olmamaları
b) Aile bireylerinden kaynaklanan duygusal nedenler
c) Aile bireylerinin aile eğitimi ve bu programların önemini bilmemeleri
d) Aile bireylerinin yapabilirliklerine ilişkin güvensizlik duygularına sahip
olmaları
e) Aile bireylerinin okul ortamına ya da sistemine ilişkin olumlu
yaşantıları veya düşünceleri
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.e, 4.a, 5.c, 6.d, 7.a, 8.b, 9.c, 10.e

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


239
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akkök, F. (2006). Farklı özelliğe sahip çocuk aileleri ve ailelerle yapılan çalışmalar.
A. Ataman (Ed.), Özel gereksinimli çocuklar ve özel eğitime giriş içinde (4.
Baskı, ss. 119-137). Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık.
Aral, N.,& Gürsoy, F. (2007). Özel eğitim gerektiren çocuklar ve özel eğitime giriş.
(1. Baskı, ss. 24-25). İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Avşaroğlu, S. (2012). Aile içi ilişkiler ve iletişim. A. Kaya (Ed.), Kişilerarası ilişkiler ve
etkili iletişim içinde (4. Baskı, ss. 250-270). Ankara: Pegem Akademi.
Birkan, B. (2002). Erken özel eğitim hizmetleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 3(02).
Canarslan, H. (2014). Engelli çocuğa sahip ailelerin yaşam kalitesinin incelenmesi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Trakya Üniversitesi, Edirne, Türkiye.
Diken, İ. H., & Batu, S. (2013). Kaynaştırmaya giriş. İ. H. Diken (Ed.), İlköğretimde
kaynaştırma içinde (2. Baskı, ss. 2). Ankara: Pegem Akademi.
Doğan, M. (2015). Yetersizliği olan çocuklar, aile ve aile eğitimi: Kavramsal ve
uygulamaya dönük gelişmeler. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 15(Özel Sayı), 111-127.
Giddens, A. (2008). Sosyoloji (C. Güzel, çev.; 1. Baskı, ss. 246). İstanbul: Kırmızı
Yayınları.
Gladding, S. T. (2012). Aileleri ve aile dinamiklerini anlama (İ. Keklik, çev.). Aile
terapisi tarihi kuram ve uygulamaları içinde (İ. Keklik ve İ. Yıldırım, çev,
ed.). Ankara: Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. (Çalışmanın
orijinali 2011’de yayımlanmıştır.)
Gökçe, B. (1976). Aile ve aile tipleri üzerine bir inceleme. Hacettepe Sosyal ve
Beşeri Bilimler Dergisi, 8(1-2), 47-67. https://www.academia.edu/
19495155/Aile_ve_Aile_Tipleri_Üzerine_Bir_İnceleme adresinden
edinilmiştir.
Günyazı İlkokulu (2019).Haberler.30 Ağustos 2019 tarihinde http://gunyaziilkokulu
.meb.k12.tr/icerikler/icerikler/listele_325700_Haberler adresinden
erişildi.
Gürgür, H. (2013). İşbirliği süreci. İ. H. Diken (Ed.), İlköğretimde kaynaştırma içinde
(2. Baskı, ss. 232-247). Ankara: Pegem Akademi.
Kandemir Çelik, Ö. (2017). Engelli bir çocuğa sahip ailelerin sosyodemografik
özellikleri ve aile işlevsellikleri ile ebeveynlerin uyuşturucu madde alkol ve
sigara kullanım davranışları arasındaki ilişki (Yayımlanmamış yüksek lisans
tezi). İstanbul Gelişim Üniversitesi, İstanbul, Türkiye.
Kaner, S. (2015). Aile katılımı ve iş birliği. B. Sucuoğlu (Ed.), Zihin engelliler ve
eğitimleri içinde (5. Baskı, ss. 355-402). Ankara: Kök Yayıncılık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


240
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Keçeli-Kaysılı, B. (2008). Akademik başarının arttırılmasında aile katılımı. Ankara


Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 9(01), 69-83.
Ketelaar, M., Vermeer, A., M. Helders, P. J., & Hart, H. T. (1998). Parental
participation in intervention programs for children with cerebral palsy: A
review of research. Topics in Early Childhood Special Education, 18(2),
107-117.
Maluleke, S. G. (2014). Parental involvement in their children's education in the
Vhembe District, Limpopo (Doctoral dissertation).
McLoughlin, J. A. & Lewis, R. B. (2002). Özel gereksinimli öğrencilerin
ölçümlenmesi (F. Gencer, çev.; 4. Baskı, ss. 403-413). Ankara: Gündüz
Yayınevi.
MEB (2019). Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Aile Eğitimi Programı. 30
Ağustos 2019 tarihinde http://aileegitimi.meb.gov.tr/detay.php?id=8
adresinden erişildi.
Metin, N. (2018). Özel gereksinimli çocuğun aileye katılımı. N. Metin (Ed.), Özel
gereksinimli çocuklar içinde (2. Baskı, ss. 15-35). Ankara: Anı yayıncılık.
Özdemir, O. (2013). Ailelerin danışmanlık, rehberlik ve eğitim gereksinimlerinin
karşılanması. A. Cavkaytar (Ed.), Özel eğitimde aile eğitimi ve rehberliği
içinde (3. Baskı, ss. 178-204). Ankara: Vize Yayıncılık.
Özen, A. (2013). Ailelerle işbirliği ve iletişim. A. Cavkaytar (Ed.), Özel eğitim içinde
(1. Baskı, ss. 37-51). Ankara: Vize Yayıncılık.
_______ (2017). Aile eğitimi. İ. H. Diken (Ed.), Özel eğitime gereksinimi olan
öğrenciler ve özel eğitim içinde (14. Baskı, ss. 127-148). Ankara: Pegem
Akademi.
Özgüven, İ. E. (2000). Evlilik ve aile terapisi. Ankara: PDREM Yayınları.
Pena, D. C. (2000). Parent involvement: Influencing factors and implications. The
Journal of Educational Research, 94(1), 42-54.
Resmî Gazete. (2018). Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği. 21
Temmuz 2019 tarihinde http://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_
07/09101900_ozel_egitim_hizmetleri_yonetmeligi_07072018.pdf”
adresinden erişildi.
Sani Bozkurt, S. (2014). Ailelerle iletişim ve işbirliğini geliştirelim. A. Cavkaytar
(Ed.), Özel eğitimde uygulamalaı aile eğitimi içinde (2. Baskı, ss. 67-83).
Ankara: Vize Yayıncılık.
Sönmez, M. (2013). Okul-öğretmen.aile işbirliği. A. Cavkaytar (Ed.), Özel eğitimde
aile eğitimi ve rehberliği içinde (2. Baskı, ss. 216-238). Ankara: Vize
Yayıncılık.
Sucuoğlu, B. (1996). Kaynaştırma programlarında anne baba katılımı. Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 2(02), 25-43.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


241
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi

Güzel güzel sözler. Aile. 30 Ağustos 2019 tarihinde http://www.guzelguzelsözler.


net/2016/05/aile-ile-ilgili-sözler.html adresinden erişildi.
Anima rapha. Aile Eğitim Programları. 30 Ağustos 2019 tarihinde
http://www.animarapha.com/aile-egitimi adresinden erişildi.
United Nations (2019). World Population Prospects 2019. 23 Ağustos
2019https://population.un.org/wpp/Publications/Files/WPP2019_Highlig
hts.pdfadresinden erişildi.
Varol, N. (2016). Aile eğitimi. (5. Baskı, ss. 49-95). Ankara: Kök Yayıncılık.
Williams, T. T., & Sánchez, B. (2011). Identifying and decreasing barriers to parent
involvement for inner-city parents. Youth & Society, 45(1), 54-74.
Yılmaz Bolat, E. (2017). Okul öncesi eğitimde aile eğitimi ve katılımı. Ankara: Eğiten
Kitap.
Yöret Vakfı (2012). Okul Aile İşbirliği-Aile Atölyeleri Projesi. 30 Ağustos 2019
tarihinde http://www.yoret.org.tr/c/okul-aile-is-birligiaile-atolyeleri/180/
adresinden erişildi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


242
ÖZEL GEREKSİNİMLİLERE
HİZMET VEREN KURUMLAR

• Millî Eğitim Bakanlığının


Hizmetleri AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER

• Yükseköğretim Kurumlarının
Hizmetleri Dr. Öğr. Üyesi
• Aile Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının Muhammed ÇİFTÇİ
Hizmetleri
• Belediyelerin Hizmetleri

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Millî Eğitim Bakanlığının
HEDEFLER

hizmetlerinin neler olduğunu


açıklayabilecek,
•Yükseköğretim kurumlarının
hizmetlerini tanıyabilecek,
•Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının hizmetlerini
kavrayabilecek,
•Belediyelerin hizmetlerini ifade
edebileceksiniz.
ÜNİTE

12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

Rehberlik ve araştırma
merkezi müdürlükleri

Erken çocukluk döneminde


özel eğitim hizmetleri

Okul öncesi dönemde özel


eğitim hizmetleri
ÖZEL GEREKSİNİMLİLERE HİZMET VEREN KURUMLAR

Kaynaştırma eğitimi
Millî Eğitim Bakanlığının
Hizmetleri
Özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezleri
Yükseköğretim Kurumlarının
Hizmetleri
Evde eğitim hizmetleri
Aile Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının
Hizmetleri
Hastanede eğitim hizmetleri

Belediyelerin Hizmetleri
İlköğretim ve ortaöğretimde
özel eğitim hizmetleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


244
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

GİRİŞ
Özel gereksinimli bireylere verilen özel eğitim ve destek hizmetlerinin
temelinde, bireyin yetersizliğinin engele dönüşmesini önleme ve yaşam kalitesini
arttırma amacı yatmaktadır. Bu amaca ulaşmada özel gereksinimli bireye ve
ailesine yönelik resmi ve özel kurum ve kuruluşlarca sunulan hizmetler vardır. Özel
gereksinimli bireye ve ailesine sunulan hizmetler, disiplinler arası çalışmayı ve
çeşitli kurum ve kuruluşların iş birliğini gerektirmektedir.
Özel gereksinimli bireyin ve ailesinin gereksinimlerinin karşılanmasında
farklı meslek uzmanları hizmet vermektedir. Özel gereksinimli bireyin engel tür ve
derecesine göre başta özel eğitim öğretmeni, sınıf ve branş öğretmenleri, çocuk
gelişimi ve eğitimi öğretmeni, psikolojik danışman, dil ve konuşma terapisti,
doktor, hemşire, fizyoterapist, sosyal çalışmacı, psikolog, diyetisyen gibi farklı
Özel gereksinimli meslek uzmanlarının eğitim, destek ve bakım hizmetlerini sunması söz konusudur.
bireye ve ailesine Özel gereksinimli bireye sunulan hizmetlerin hem çocuğu hem de ailesini
sunulan hizmetler, destekleyecek hizmetlerden oluşmasına dikkat edilmelidir.
disiplinler arası
çalışmayı ve çeşitli Özel gereksinimli bireye ve ailelerine yönelik sunulan hizmetler arasında;
kurum ve kuruluşların eğitim, sağlık, sosyal hizmet, fizik tedavi, psikolojik danışmanlık, aile eğitimi, aile
iş birliğini rehberliği ve danışmanlığı, dil ve konuşma terapileri, rehabilitasyon, iş-uğraşı
gerektirmektedir. terapisi, odyoloji, yardımcı ve teknolojik cihazlar ve ulaşım gibi hizmetler
verilmektedir (Gözün Kahraman, 2017).
Bu bölümde özel gereksinimli bireylere ve ailelerine hizmet sunan kurumlar
olarak; Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Yükseköğretim Kurumları’nın, Aile çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ve Belediyelerin sunduğu hizmetler ele alınmıştır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ HİZMETLERİ


Millî Eğitim Bakanlığı kendisine bağlı rehberlik ve araştırma merkezleri,
erken çocukluk ve okul öncesi eğitim kurumları, üç kademeden oluşan özel eğitim
merkezleri (okulları), ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki eğitim
kurumları ve yaygın eğitim kurumları aracılığıyla özel gereksinimli bireylere yönelik
özel eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yürütmektedir.

ÜNİTE

12
Şekil 12.1. Millî Eğitim Bakanlığı Logosu (MEB, 2019).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


245
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlükleri (RAM)


Özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin alacakları eğitim hizmetlerinin ilk
ayağı olan Rehberlik ve Araştırma Merkezleri, Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik
Hizmetleri Yönetmeliği’nin (2018) 17. maddesinde “İl veya ilçelerdeki rehberlik
hizmetleri ile özel eğitim hizmetlerinin planlanması, koordineli bir şekilde
yürütülmesi, sunulan hizmetlerin izlenmesi ve değerlendirilmesinin sağlanması
amacıyla faaliyet yürüten rehberlik ve araştırma merkezleri; rehberlik hizmetleri
bölümü ile özel eğitim hizmetleri bölümünden oluşur.” denilmektedir.
Tanımlamadan da anlaşılacağı gibi bu merkezler iki alanda hizmet vermektedir;
biri rehberlik hizmetleri diğeri özel eğitim hizmetleridir.
Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Bölümü özel gereksinimli
bireylere ve ailelerine yönelik aşağıdaki görevleri yerine getirir (MEB, 2018):

 Özel eğitim ihtiyacı olan bireylere yönelik tarama faaliyetlerini yürütür.


 Eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetlerinden yararlanabilmeleri için
merkeze gelen özel gereksinimli bireylere randevu tarihi ve saati verilir,
dosya oluşturulur ve eğitsel rapor düzenlenir.
 Ailelerin gereksinimleri doğrultusunda aile eğitim programları hazırlanır ve
uygulanır, sonuçları izleme ve değerlendirmeye alınır.
 Özel eğitim hizmetleri konularında okul veya kurumlardaki veli, idareci ve
öğretmenlere yönelik gerekli destek hizmetleri sunulur.
 Okulların bünyesinde açılan özel eğitim sınıfları ve destek eğitim
odalarında yapılan çalışmalara yönelik izleme faaliyeti yürütür.
 Okul öncesi eğitimi gören özel gereksinimli öğrencilerin öğretmen ve
velilerine yönelik eğitim faaliyetleri yapılır.
 Okul öncesi eğitimi gören özel gereksinimli öğrencilerin okula uyum süreci
izlenir.
 Özel gereksinimli öğrencilerin gelişimleri izlenir.
 Özel eğitim hizmetlerine ilişkin yayınlar oluşturulur ve ilgililere dağıtılır.
Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 7. maddesinde
RAM’ların bünyesinde oluşturulan “Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu” tarafından
RAM’a gelemeyecek
özel gereksinimli bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılama ile izleme sürecine
durumda olan bireyler
eğitsel değerlendirme ilişkin işlemlerden bazıları şunlardır (MEB, 2018):
ve tanılanmasıyla ilgili iş  “Özel gereksinimli bireyin RAM’daki eğitsel değerlendirmesi ve
ve işlemler bireylerin
tanılanmasıyla ilgili ilk başvurusunu ya okul yönetimi, ya veli ya da 18
bulunduğu yerlerde
yapılır. yaşından büyük zihinsel engelli olmayan bireyin kendisi yapar.”
 “Eğitsel değerlendirme ve tanılama için uygun bir ortam ve uygun ölçme
araçları kullanılır. Sağlık sebebiyle RAM’a gelemeyecek durumda olan
bireyler eğitsel değerlendirme ve tanılanmasıyla ilgili iş ve işlemler
bireylerin bulunduğu yerlerde yapılır.”
 “İnceleme sonucunda özel eğitim ihtiyacı olduğu belirlenen bireyler için
“Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu” düzenlenir ve bireyler resmi
özel eğitim okuluna, özel eğitim sınıfına ya da tam zamanlı kaynaştırma

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


246
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

yoluyla uygun eğitim ortamına ve özel eğitim kurumlarında destek eğitim


alması uygun görülenler de özel eğitim hizmetine yönlendirilir.”
 “Destek eğitimi alacaklar için en fazla bir yıllık eğitim planı hazırlanır.
İhtiyaç durumunda süresi dolan planlar yenilenebilir.”
 “Eğitsel değerlendirme ve tanılama, eğitimin her tür ve kademesindeki
geçişlerde yapılır.”
 “Yurt dışındaki Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Türk okullarında eğitim gören
özel gereksinimli bireyler için Türkiye’deki rehberlik ve araştırma
merkezlerinde eğitsel değerlendirme ve tanılama hizmetleri
sunulmaktadır.”
Eğitsel değerlendirme
 “Türkiye’de eğitimine devam eden veya edecek olan yabancı uyruklu
ve tanılama, eğitimin
her tür ve bireylere rehberlik ve araştırma merkezlerinde eğitsel değerlendirme ve
kademesindeki tanılama hizmetlere verilmektedir.”
geçişlerde yapılır.  “Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecine ilişkin işlemlerde, bireyin
veya velinin görüşü alınır.”
Kısaca özetlemek gerekirse rehberlik ve araştırma merkezleri, özel
gereksinimli bireylerin tespiti, eğitsel değerlendirme ve tanılaması, izlenmesi ve
ilgili okul ve kurumlara yönlendirilmesi, birey ve ailesine gerekli destek hizmetleri,
etkinlikler ve psikolojik yardım hizmetleri vermektedirler. Rehberlik ve araştırma
merkezinin özel gereksinimli bireye ilişkin hazırladığı teknik dosya doğrultusunda
özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından bireylerin gereksinimleri doğrultusunda
uygun olan özel eğitim uygulamalarından öncelikli olarak yetersizliği olmayan
akranlarıyla aynı sınıfta kaynaştırma eğitimine, özel eğitim sınıfına, gündüzlü veya
yatılı özel eğitim okuluna/kurumuna yerleştirilirler ve eğitimlerini burada
sürdürürler.

Erken Çocukluk Döneminde Özel Eğitim Hizmetleri


Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre erken
çocukluk dönemindeki özel eğitim hizmetleri, 0-36 aylık özel gereksinimli
çocuklara yönelik ve ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesini de içerecek
şekilde yürütülen bir hizmettir. Bu konuda Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin
12. maddesinin birinci fıkrasında erken çocukluk dönemi eğitimi ilgili olarak “0-36
aylık özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için erken çocukluk dönemi eğitim hizmetleri
il veya ilçe özel eğitim hizmetleri kurul kararı ile özel eğitim okulları, okul öncesi
eğitim kurumları, bünyesinde ana sınıfı bulunan eğitim kurumları ile çocuk ve
ailenin ihtiyaçları doğrultusunda evlerde de yürütülür.” ibaresi yer almaktadır.
Erken çocukluk dönemi eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki
hususlara dikkat edilmesi gerekir;
 “Erken çocukluk dönemi eğitim hizmeti velinin yazılı talebi üzerine
Rehberlik ve Araştırma Merkezinin bünyesinde oluşturulmuş olan Özel
Eğitim Değerlendirme Kurulu’nun raporuna göre il ve ilçe millî eğitim
müdürlükleri bünyesinde olan özel eğitim hizmetleri kurulunca planlanır.”
 “Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP) hazırlanırken Millî Eğitim
Bakanlığının hazırladığı eğitim programı temel alınır. Erken çocukluk

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


247
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

dönemi özel eğitim hizmeti, aile eğitimi ve özel gereksinimli çocuk ve


ailesinin gereksinimleri göz önünde bulundurularak yürütülür.”
 “Erken çocukluk dönemi eğitim hizmetleri, ailelerin katılımı yoluyla
kurumda veya evde sürdürülür.”
 “Eğitim etkinlikleri her çocuk için haftada iki gün, 40 dakikadan oluşan
ikişer eğitim saati olacak şekilde, okulun ders saatleri içinde veya dışında
ihtiyaç hâlinde hafta sonu da yürütülebilir.”
 “Erken çocukluk dönemi özel eğitim hizmetlerini, özel eğitim öğretmenleri,
okul öncesi öğretmenleri, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmenleri
yürütürler.”
Her ne kadar Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde 0-36 aylık çocukların
eğitimlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmesine rağmen bu konuda tam
anlamıyla bir kurumsallaşma olmadığı için erken çocukluk dönemi eğitim
hizmetlerinin zorunluluğundan söz edemeyiz. Dolayısıyla pek çok özel gereksinimli
çocuk ve aileleri eğitim hizmetlerini okul öncesi dönemde daha çok da ilkokul
döneminde almak durumunda kalmaktadırlar.

Okul Öncesi Dönemde Özel Eğitim Hizmetleri


Gelişim kuramcıları yetişkin insanın temel kişilik özelliklerinin 0-6 yaş
döneminde kazanıldığını belirtmektedirler. Bu dönemdeki yaşantılar kişiliğin
gelişiminde önemli rol oynar. Okul öncesi dönem, bireyin yetişkinlikte sağlıklı,
mutlu ve üretken olmasında önemli bir zaman dilimidir. Okul öncesi dönem 36-66
arası ayları kapsamaktadır. Okul öncesi eğitim kurumları; anaokulu, anasınıfı ve
uygulama sınıflarından oluşur. Okul öncesi eğitim, özel gereksinimli çocuklar için
Okul öncesi eğitim çok daha önemlidir. Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 11. maddesinin “b”
kurumlarına bendinde özel gereksinimli çocuklar için özel eğitimin önemine ilişkin, “okul öncesi
yönlendirilen 36-71
eğitim, okullara kayıtların yapıldığı eylül ayı itibarıyla 36 ayını tamamlayan özel
aylık özel gereksinimli
çocuklar tam zamanlı gereksinimli çocuklar için zorunludur.” denilmektedir.
kaynaştırma eğitimi Rehberlik ve araştırma merkezince hazırlanan rapor doğrultusunda okul
yoluyla bu öncesi eğitim kurumlarına yönlendirilen 36-71 aylık özel gereksinimli çocuklar tam
kurumlardaki
zamanlı kaynaştırma eğitimi yoluyla bu kurumlardaki eğitimlerini sürdürürler. Okul
eğitimlerini sürdürürler.
öncesi eğitim kurumlarındaki sınıflardaki özel gereksinimli çocukların sayısı; sınıf
mevcudu 10 çocuk ise iki, 20 çocuk ise bir özel gereksinimli çocuk olacak şekilde
düzenlenir. Okul öncesi eğitim kurumlarında tam zamanlı kaynaştırma yoluyla
eğitimlerini sürdüren özel gereksinimli öğrenciler için özel eğitim hizmetleri
kurulunun teklifi doğrultusunda destek eğitim odası açılabilir. Çocuklar destek
eğitim odasında bire bir eğitimler alabilirler.

Kaynaştırma Eğitimi
Kaynaştırma eğitimi yoluyla öğrencinin işlevsel yönü güçlendirilmekte,
yaşadığı sosyal ve fiziksel çevresine uyum sağlaması, toplumun beklentileri
doğrultusunda uygun davranış kodlarını geliştirmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla
yetersizliğinden dolayı toplum tarafından itilen, hor görülen, acınan bir birey
olmaktan kurtulacaktır. Özel gereksinimli çocukların normal okullarda, normal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


248
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

yaşıtlarıyla bir arada eğitim görmeleri, tüm alanlardaki gelişimleri açısından yani
bedence ve ruhça sağlıklı gelişebilmeleri için oldukça önemlidir. Kaynaştırma
eğitiminin amacı; çocuğu normalleştirmek yerine, onun ilgi ve yeteneklerini en
uygun şekilde kullanmasına yardımcı olmak ve toplum içindeki yaşamını
kolaylaştırabilmektir (MEB, 2011).
Özel eğitim uygulamalarından biri olan kaynaştırma yoluyla eğitim; özel
gereksinimli çocukların okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve yaygın eğitim
kurumlarında normal akranlarıyla birlikte sürdürmesi esasına dayanmaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 4. maddesinin “ö”
bendinde kaynaştırma yoluyla eğitim, “Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin her tür
ve kademede diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını ve eğitim
amaçlarını en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla bu bireylere
destek eğitim hizmetleri de sunularak akranlarıyla birlikte tam zamanlı ya da özel
eğitim sınıflarında yarı zamanlı olarak verilen eğitim.” olarak tanımlanmaktadır.
Kaynaştırma uygulamalarında istenilen, özel gereksinimli çocuğun normal
okulda normal akranlarıyla birlikte tam zamanlı kaynaştırma eğitimi alması
olmasına rağmen, çocuğun özel eğitim sınıfında yer alması bazı dersleri ise normal
akranlarıyla alması ya da ders dışı etkinliklere katılması şeklinde uygulanan yarı
zamanlı kaynaştırmaya da tabi olabilirler. Kaynaştırma uygulaması yapılan eğitim
kurumlarında çocuğun yetersizliğine uygun ortam düzenlemelerinin yapılması
gerekir.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri


Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nin 3. Maddesinin
“o” bendinde özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, “Özel eğitim değerlendirme
kurulları tarafından yapılan eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda destek
eğitimine ihtiyacı olduğu belirlenen engelli bireylere destek eğitimi hizmeti veren
özel öğretim kurumu” biçiminde tanımlanmaktadır.

Özel eğitim ve Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, engelli bireylerin yetersizlik


rehabilitasyon durumlarına ilişkin engellilik hâlini ortadan kaldırmak ya da etkisini azaltmak, sahip
merkezlerinde, özel olduğu yeteneklerini kullanma seviyesini yeniden en üste çıkarmak, sosyal yaşama
gereksinimli bireylere uyumlarını gerçekleştirmek, temel öz bakım becerileri ve mesleki becerilerini
bireysel eğitim, bireysel
geliştirmek ve böylece mümkün olduğu kadar bağımsız yaşayabilmeleri amacıyla
ve grup eğitimi veya
yapılan çalışmalar yürütülmektedir.
grup eğitimi
verilmektedir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, özel gereksinimli bireylere
bireysel eğitim, bireysel ve grup eğitimi veya grup eğitimi verilmektedir. Ayrıca,
ailelerin merkezdeki eğitimlere aktif katılımını sağlamak için aile eğitimi ve
danışmanlığı hizmeti de sunulmaktadır.
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde gruplar oluşturulurken
bireylerin; engel türü ve derecesi, bireyin yaşı, eğitim performansı ile öncelikli
eğitim ihtiyacı gibi durumları dikkate alınır. Grup eğitimleri, destek eğitim
programlarına uygun olarak verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


249
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde Millî Eğitim Bakanlığınca


belirlenen aşağıdaki alanlardaki destek eğitim programları uygulanmaktadır:
 “Bedensel engelli bireyler destek eğitim programı”
 “Dil ve konuşma güçlüğü destek eğitim programı”
 “Görme engelli bireyler destek eğitim programı”
 “İşitme engelli bireyler destek eğitim programı”
 “Özel Öğrenme Güçlüğü destek eğitim programı”
 “Yaygın gelişimsel bozukluklar destek eğitim programı”
 “Zihin engelli bireyler destek eğitim programı”

Evde Eğitim Hizmetleri


Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 14. maddesinde
evde eğitim hizmetleri ile ilgili olarak “Zorunlu öğrenim çağındaki özel eğitim
ihtiyacı olan öğrencilerden sağlık problemi nedeniyle en az on iki hafta süreyle
örgün eğitim kurumlarından yararlanamayacağı ya da yararlanması durumunda
sağlığı açısından risk oluşturacağı en az biri ilgili daldan olmak üzere üç uzman
tabip tarafından düzenlenmiş Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu’nda belirtilen
Öğrencinin evde eğitim
hizmeti alabilmesi için öğrencilere velinin yazılı talebi ve Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ile il
bir eğitim kademesinde veya ilçe özel eğitim hizmetleri kurulunun planlaması doğrultusunda ders yılı
kayıtlı olması içinde evde eğitim hizmeti verilebilir.” ibaresine yer verilmektedir. Evde eğitim
gerekmektedir. hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir:
 “Öğrencinin evde eğitim hizmeti alabilmesi için bir eğitim kademesinde
kayıtlı olması gerekmektedir.”
 “Özel eğitim programını takip eden öğrenciler için okutulacak derslere
ilişkin bir planlama yapılırken öğrencilerin eğitim ihtiyaçları ve özellikleri
dikkate alınmalıdır.”
 “Evde eğitim hizmetlerini özel eğitim öğretmenleri, okul öncesi
öğretmenleri, sınıf ve branş öğretmenleri yürütür.”
 “Evde eğitim hizmeti hafta içi ve/veya hafta sonları yürütülebilir.”
 “Evde eğitim hizmeti, mesleki ve teknik eğitim okullarının sadece
dokuzuncu sınıf öğrencileri için yürütülür.”
 “Evde eğitim hizmeti süresince bu öğrencilerin okula devam zorunluluğu
aranmaz.”

Hastanede Eğitim Hizmetleri


Sağlık problemi olan ve bu probleminden dolayı sağlık kuruluşlarında
yatarak tedavi görmek zorunda kalan özel gereksinimli öğrencilerin yararlandığı
hastanede birleştirilmiş sınıf uygulaması şeklinde sunulan eğitim hizmetidir.
Hastanede yatarak tedavi gören, bu nedenle okuluna gidemeyen okul öncesi,
ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim çağındaki özel gereksinimli öğrenciler bu
hizmetten yararlanabilir. Bu eğitim hizmetinden yararlanmak için öğrencinin
velisinin talebi ve çocuğa bakan hekimin yazılı görüşü gerekir. Hastane eğitim
hizmeti valiliklerce uygun görülen hastanelerin bünyesinde açılan sınıflarda

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


250
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

sunulur. Hastane sınıfına gelmesi mümkün olmayan öğrencilere yattıkları


odalarında eğitim hizmeti verilir. Hastane sınıfının mevcudu en fazla; okul öncesi,
ilkokul, ortaokul ve lisede 10 öğrenciden oluşur. Bu hizmet, öğrenci tedavi gördüğü
sürece devam eder. Hastanede eğitim hizmeti gören öğrencilere kayıtlarının
olduğu okulda uygulanan eğitim programları uygulanır. Hastanede eğitim
hizmetini, yararlanacak öğrencilerin özelliği ve öncelikli eğitim ihtiyacına göre özel
eğitim öğretmenleri, okul öncesi, sınıf ve diğer branş öğretmenleri yürütür.
Hastanede eğitim hizmetine öğrencinin tedavisi bittiğinde velinin talebi hekimin
ya da hekimlerin görüşü doğrultusunda son verilir.

İlköğretimde ve Ortaöğretimde Özel Eğitim Hizmetleri


Özel gereksinimli bireyler zorunlu eğitim olan ilköğretim ve ortaöğretim
süreçlerine ilişkin eğitimlerini yetersizlik durumlarına göre Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu’nun raporu ve il/ilçe millî eğitim müdürlüklerinde
oluşturulan Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu’nun kararı ile öncelikli olarak yetersizliği
Hastane sınıfının olmayan akranlarıyla birlikte kaynaştırma yoluyla almaları esastır. Özel
mevcudu en fazla; okul gereksinimli bireyler eğitimlerini ilgili kurulların uygun görmesi halinde özel eğitim
öncesi, ilkokul, ortaokul uygulama merkezleri ya da okullarında da sürdürebilirler. Örnek tablosunda bu
ve lisede 10 öğrenciden okullardan bazıları verilmiştir.
oluşur.

•Özel eğitim uygulama merkezi ve özel eğitim okulları:


Örnek

•İşitme Engellilerin İlkokulu ve Ortaokulu


•İşitme Engelliler Meslek Liseleri
•Ortopedik Engelliler Meslek Liseleri
•Görme Engelliler İlkokulu ve Ortaokulu
•Özel Eğitim Uygulama Merkezleri (1. ve 2. Kademe)
•Özel Eğitim Uygulama Merkezleri (3. Kademe)
Birinci, ikinci ve üçüncü kademe özel eğitim uygulama merkezleri (okulları)
orta veya ağır düzeyde zihinsel engelliler ve otizmi olan çocuklara ve ailelerine
yönelik eğitim hizmeti vermektedir. Özel eğitim uygulama merkezlerinin her üç
kademesinde de öğrencilerin ihtiyaçları ve performanslarına göre
"Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı" (BEP) hazırlanarak uygulanır. Bu merkezlerde
öğrencilere Türkçe, matematik, okuma-yazma, hayat bilgisi, günlük yaşam
becerileri, iletişim becerileri, sosyal beceriler, din kültürü ve ahlâk bilgisi,
beslenme, sağlık ve güvenlik, görsel sanatlar ve el becerileri, müzik ve oyun, oyun,
spor ve fiziki etkinlikler, kültürel ve sosyal etkinlikler gibi zorunlu dersler
okutulmaktadır. Üçüncü kademe özel eğitim uygulama merkezlerinde öğrencilere,
“iş ve beceri uygulamaları” dersi kapsamında iş edindirmeye yönelik; el sanatları,
yiyecek içecek hizmetleri, konaklama ve seyahat hizmetleri, matbaa, tarım
teknolojileri, mobilya dekorasyon, hayvancılık alanlarına ilişkin atölye dersleri
verilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


251
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HİZMETLERİ


Yükseköğretim kurumları olan üniversiteler, alanında uzman ya da meslek
elemanı yetiştiren kurumlardır. Ülkemizde “Özel Eğitim” alanında devlet
üniversiteleri ve vakıf üniversiteleri lisans ve lisansüstü seviyesinde eğitim
vermekte olup özel eğitim alanında sahada ve üniversitelerde görev yapabilecek
özel eğitim uzmanı ve akademisyen yetiştirmektedir.
Bununla birlikte yükseköğretim kurumları özel gereksinimli üniversite
öğrencilerinin öğrenim hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik uygun akademik
ortamın oluşturulması ve bu öğrencilerin eğitim-öğretim süreçlerine tam
katılımlarını sağlamak amacıyla kendi bünyelerinde gerekli tedbirleri almakta ve
ihtiyaç halinde gerekli düzenlemeleri yapabilmektedirler. Üniversiteler bu
eğitimleri ile özel gereksinimli bireylere ve ailelerine önemli hizmetler
Yükseköğretim sunmaktadır.
kurumları olan
üniversiteler, alanında Burada yükseköğretim kurumlarının özel eğitim alanında verdikleri
uzman ya da meslek hizmetler iki boyutta değerlendirilecektir. Bilgi verilecek birinci boyut
elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumları bünyesinde oluşturulan komisyon ve birimler, ikinci
kurumlardır. boyut ise üniversiteler bünyesinde kurulan özel eğitim alanında hizmet sunan
uygulama ve araştırma merkezleridir.

Şekil 12.2. Yükseköğretim Kurulu logosu (YÖK, 2019).

Yükseköğretim Kurumları Engelliler Danışma ve Koordinasyon


Yönetmeliği’nin birinci maddesinde başta Yükseköğretim Kurulu olmak üzere tüm
üniversitelerde oluşturulması gereken komisyon ve birimler bulunmaktadır.
Dolayısıyla engelli üniversite öğrencilerinin öğrenim hayatlarını kolaylaştıracak
uygun akademik ortamın oluşturulması ve engelli öğrencilerin eğitim-öğretim
süreçlerine tam katılımlarını sağlamak amacıyla alınması gereken tedbirler ve
yapılması gereken düzenlemeler için aşağıdaki komisyon ve birimlerin
oluşturulması gerekmektedir (YÖK, 2014):
 Yükseköğretim Kurulu Engelli Öğrenciler Komisyonu; ilgili yönetmelikte
“Yükseköğretim Kurulu bünyesinde yükseköğrenim aşamasına gelen veya
yükseköğrenim gören engelli öğrencilerin ihtiyaçlarını belirlemek,
belirlenen ihtiyaçlara göre yapılması gereken idari düzenlemeleri
planlamak ve gerekli alt yapı standartlarını oluşturarak ilgili yükseköğretim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


252
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

kurumları arasında koordinasyonu sağlamak üzere Yükseköğretim Kurulu


Engelli Öğrenciler Komisyonu oluşturulur.” denilmektedir.
 Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi; ilgili yönetmelikte
“Yükseköğretim Kurulu bünyesinde; Yükseköğretim Kurulu Engelli
Öğrenciler Komisyonu’na destek hizmetleri vermek, raportörlük yapmak,
engelli üniversite öğrencilerine destekleyici ve iyi kaynaklarla donatılmış
bir akademik ortam sağlamak için yükseköğretim kurumları engelli öğrenci
birimleri ile koordinasyon halinde çalışmak üzere kadrolu Engelli
Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi kurulur.” denilmektedir.
 ÖSYM Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi; ilgili
yönetmelikte “Çalışma usul ve esasları ÖSYM Başkanlığınca belirlenen ve
ÖSYM bünyesinde Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi
oluşturulur.” ibaresi yer almaktadır.
 Yükseköğretim Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri; ilgili yönetmelikte
“Yükseköğretim kurumları tarafından eğitim öğretim işlerinden sorumlu
bir rektör yardımcısı başkanlığında ve sorumluluğunda, engelliler alanında
uzmanlaşmış veya özel eğitim alanına yakın alanda uzmanlaşmış
koordinatör öğretim elemanları veya yardımcıları ile ilgili daire
Ülkemizdeki birçok başkanlıkları, fakülte, yüksekokullar ve enstitülerin görevlendireceği
devlet ve vakıf yönetici veya akademik kişilerden seçilmiş temsilcilerden oluşan, engelli
üniversitelerinin öğrencilerin idari, fiziksel, barınma ihtiyaçları ile sosyal ve akademik
bünyesinde kurulmuş alanlarla ilgili ihtiyaçlarını tespit etmek ve bu ihtiyaçların karşılanması için
olan engellilere yönelik yapılması gerekenleri belirleyip, yapılacak çalışmaları planlamak,
uygulama ve araştırma uygulamak, geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını değerlendirmek
merkezleri üzere, doğrudan rektörlüğe bağlı engelli öğrenci birimleri oluşturulur.”
bulunmaktadır. denilmektedir.
Yükseköğretim Kurumları Engelliler Danışma ve Koordinasyon
Yönetmeliği’nden de anlaşılacağı üzere; “Yükseköğretim Kurulu Engelli Öğrenciler
Komisyonu” ve “Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi”
Yükseköğretim Kurulu bünyesinde, “ÖSYM Engelli Öğrenciler Danışma ve
Koordinasyon Birimi” ÖSYM bünyesinde ve son olarak da “Yükseköğretim
Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri” ise üniversite rektörlüklerinin bünyesinde
oluşturulan komisyon ve birimlerdir.
İkinci boyutta ise üniversite öğrencilerine öğrenim gördükleri alana ilişkin
uygulama olanakları sunmak, özel gereksinimli bireylere ve ailelerine özel eğitim
ve destek hizmeti vermek, özel eğitim alanında ulusal ve uluslararası düzeyde
bilimsel araştırmalar yapmak, çeşitli bilimsel etkinliklere katılmak ve düzenlemek
amacıyla kurulan özel eğitim alanındaki uygulama ve araştırma merkezlerinin
çalışmaları kısaca ele alınmıştır.
Ülkemizdeki birçok devlet ve vakıf üniversitelerinin bünyesinde kurulmuş
olan özel gereksinimli bireylere yönelik uygulama ve araştırma merkezi
bulunmaktadır. Bu merkezlerin amaçları arasında; üniversite öğrencilerinin eğitim
gördükleri alana ilişkin uygulama yapabilme fırsatı sunması, özel gereksinimli
öğrencilere, personele ve dışarıdan gelen çocuk ve ailelerine yönelik özel eğitim,
destek ve rehberlik hizmetleri sunmak, özel eğitim alanında ulusal ve uluslararası

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


253
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

alanda kuramsal ve uygulamaya yönelik araştırmalar yapmak, özel eğitime dair


etkinlikler düzenlemek, özel eğitim konusunda planlamalar yapmak, stratejiler ve
politikalar geliştirmek sayılabilir.

•Örnek uygulama ve araştırma merkezleri:


Örnek •Anadolu Üniversitesi İşitme Engelli Çocuklar Eğitim, Araştırma ve
Uygulama Merkezi
•Anadolu Üniversitesi Üstün Yetenekliler Eğitimi Uygulama ve
Araştırma Merkezi
•Ankara Üniversitesi Otizm Uygulama ve Araştırma Merkezi
•Atatürk Üniversitesi Engelli, Yaşlı ve Gazi Araştırma ve
Mükemmeliyet Uygulama ve Araştırma Merkezi
•Üsküdar Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Uygulama ve
Araştırma Merkezi

Örnekte de görüldüğü gibi özel eğitim, dil ve konuşma bozuklukları, işitme


engelli çocuklar, üstün yetenekliler, otizm gibi alanlarda devlet ve vakıf
yükseköğretim kurumlarının bazılarının bünyesinde uygulama ve araştırma
merkezleri bulunmaktadır.

AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞININ


HİZMETLERİ

Sosyal hizmet
uygulamalarında amaç,
özel gereksinimli
bireylerin sosyal
yaşama daha aktif ve
etkin katılımlarını
sağlamaktır.

Şekil 12.3. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı logosu

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı özel gereksinimli bireylere


sunmuş olduğu hizmetlerin başında sosyal hizmete ilişkin uygulamaları
gelmektedir. Sosyal hizmet uygulamalarının gerçekleştirilmesi, özel gereksinimli
bireylere ve ailelerine yönelik ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde
koruyucu, önleyici, geliştirici, destekleyici ve danışmanlık merkezli sosyal
hizmetlerin, il ve ilçe merkezlerinde oluşturulan sosyal hizmet merkezlerinde
görevli sosyal hizmet uzmanlarıyla yürütülmektedir. Sosyal hizmet
uygulamalarında amaç, özel gereksinimli bireylerin sosyal yaşama daha aktif ve
etkin katılımlarını sağlamaktır. Sosyal hizmet uzmanları özel gereksinimli birey ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


254
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

ailesiyle bazen bireysel çalışmalar, bazen de özel gereksinimli grup ve aileleriyle


grup çalışmaları şeklinde uygulamalar gerçekleştirmektedirler. Sosyal hizmet
merkezlerinde özel gereksinimli bireylere yönelik yürütülen görevlerden bazıları
şunlardır:
 “Evinde engelli olan aileler ile evde bakım hizmeti alan ailelere gereksinim
duydukları konularda rehberlik hizmeti sunmak”
 “Ailelerin ve bireylerin problem çözme becerilerinin geliştirilmesi için
rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunmak”
 “Özel gereksinimli birey ve ailelerinin bilgi ve bilinç düzeylerini ve sosyal
yaşama katılımlarını arttırmaya dönük sosyal, kültürel ve sanatsal
etkinlikler düzenlemek”
 “Özel gün ve haftalarda toplumun özel gereksinimli bireylere yönelik bilgi
ve bilinç düzeyini arttırmaya dönük etkinlikler yapmak”

• Örneğin; 3 Aralık Dünya Engelliler Günü


Örnek

• 0-16 Mayıs Engelliler Haftası

Bakım hizmetleri,
bağımsız yaşama  “Özel gereksinimli ailelerinin sosyal ve ekonomik statüsünün
becerilerini yükseltilmesine dönük programlar geliştirmek ve uygulamak”
kazanamayan veya Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
rehabilitasyondan Müdürlüğünün “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
yararlandığı hâlde özel
Özürlülerin Bakımı, Rehabilitasyonu ve Aile Danışmanlığı Hizmetlerine Dair
ilgi, destek ve
korunmaya gereksinim Yönetmelik” çerçevesinde bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere yönelik
duyan bireylere verilen sunduğu hizmetler şunlardır:
hizmetlerdir.  Bakım hizmeti: İlgili yönetmelikte bakım hizmetleri, “Durumları gereği
bağımsız yaşama becerilerini kazanamayan veya rehabilitasyondan
yararlandığı hâlde özel ilgi, destek ve korunmaya gereksinim duyan
bireylere verilen hizmetler” olarak tanımlanmaktadır.
 Evde bakıma destek hizmeti: İlgili yönetmelikte evde bakıma destek
hizmeti, “Meslek elemanlarının önerileri doğrultusunda, engelliye bakıcı
personel tarafından ikametgâhında bakım hizmeti verilmesi ile engelliye ve
ailesine psiko-sosyal destek hizmetleri sunulmasını” içermektedir.
 Rehabilitasyon hizmeti: İlgili yönetmelikte rehabilitasyon hizmetleri,
“Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan engeli ortadan
kaldırmak veya engelliliğin etkilerini mümkün olan en az düzeye indirmek,
engelliye yeniden fiziksel, zihinsel, psikolojik, ruhsal, sosyal, mesleki ve
ekonomik yararlılık alanlarında başarabileceği en üst düzeyde yetenekler
kazandırarak; evinde, işinde ve sosyal yaşamında kendine ve topluma
yeterli olabilmesi ve engellinin toplum ile bütünleşmesi, ayrımcılığa karşı
tüm tedbirlerin alınması amacıyla verilen psiko-sosyal hizmetler
bütünü”nden oluşmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


255
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

 Aile danışmanlığı hizmeti: İlgili yönetmelikte aile danışmanlığı hizmeti,


“Engelliyi ve ailesini engelli hakları konusunda bilgilendirmek ve aile içi
iletişimi güçlendirmek amacıyla engelliye ve ailesine yönelik hizmetlerin
tümünü” kapsamaktadır.
Özel gereksinimli bireylerin gereksinimlerine göre bakımı, rehabilitasyonu
aile rehberliği ve danışmanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli
ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü sorumluluk alanında yer alan bakıma muhtaç
engellilerin bakımı için yatılı, gündüzlü, yatılı ve gündüzlü olarak hizmet veren
resmi kurum ve özel kuruluşlar tarafından yürütülmektedir. Bu kuruluşlar:
 Özel Bakım Merkezleri,
 Umut Evleri,
 Genel Müdürlüğe bağlı Bakım, Rehabilitasyon ve Aile Danışma
Merkezleridir.
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı resmi bakım hizmeti
sunan kurumlardan yararlanabilecek olan özel gereksinimli bireylerin durumları
“Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Özürlülerin Bakımı
Rehabilitasyonu ve Aile Danışmanlığı Hizmetlerine Dair Yönetmelik” çerçevesinde
ele alınmakta ve değerlendirilmektedir. Özel gereksinimli bireylerin bakım
merkezlerine yerleştirilmesi için sosyal hizmet uzmanlarının düzenlediği sosyal
Özel gereksinimli birey, inceleme raporu ve Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerce düzenlenen “Engelli
yaşına, cinsiyetine,
Sağlık Kurulu Raporu” ile belirlenmekte ve özel gereksinimli birey yaşına,
yetersizlik durumuna
göre uygun bir bakım cinsiyetine, yetersizlik durumuna göre uygun bir bakım merkezine
merkezine yerleştirilmektedir. Bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere hizmet veren bakım
yerleştirilmektedir. ve rehabilitasyon merkezleri yatılı hizmet veren bakım ve rehabilitasyon merkezleri
ile gündüzlü hizmet veren aile danışma ve rehabilitasyon merkezlerinden
oluşmaktadır. Ülkemizde her ilde bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl
Müdürlüklerine bağlı bakım merkezleri bulunmaktadır.
Özel gereksinimli bireylerin bakım hizmetleri, sadece kamu kurumlarında
verilmemektedir. Bakım hizmetleri, “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl
Müdürlüklerine bağlı özel gereksinimli bireylerin bakımı için yatılı veya gündüzlü
hizmet veren, gerçek kişi ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından açılan sosyal hizmet
kuruluşu statüsündeki özel bakım merkezleri” tarafından da verilmektedir. Özel
bakım merkezlerinde; sosyal çalışmacı, psikolog, psikolojik danışman, gerontolog,
çocuk gelişimci, fizyoterapist ve ergoterapist özel eğitim öğretmeni, doktor,
hemşire ve hemşire yardımcısı, acil tıp teknisyeni/teknikeri, sağlık memuru, ebe ve
ebe yardımcısı, sağlık teknisyeni/teknikeri, bedensel engellilere hizmet veren
merkezlerde fizik tedavi teknisyeni/fizyoterapi teknikeri hizmet verebilir. Bu özel
bakım merkezlerinde bakıma muhtaç özel gereksinimli bireyler yaş ve
cinsiyetlerine göre yapılan planlama doğrultusunda yerleştirilirler:

 “0-12 yaş kız ve erkek”


 “13-18 yaş kız”
 “13-18 yaş erkek”
 “19 ve üzeri yaş kadın”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


256
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

 “19 ve üzeri yaş erkek”


Bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere ilişkin sunulan bakım hizmetleri,
kişisel bakım ve psiko-sosyal destek hizmetlerini içerir. Kişisel bakım hizmetleri;
“banyo yaptırılması, tuvalet ihtiyacını gidermede yardım edilmesi ve gerektiğinde
temizliğinin yapılması, tırnaklarının kesilmesi, dişlerinin temizlenmesi, yiyecek ve
içecek ihtiyacının giderilmesi, saçlarının taranması, el, yüz ve ayak temizliğinin
yapılması, saç ve sakal tıraşının yapılması, istenmeyen tüylerin temizlenmesi,
Bakıma muhtaç özel elbiselerinin giydirilmesi ve çıkarılması, burun ve kulak temizliğinin yapılması,
gereksinimli bireylere
yatağının temizlenmesi ve düzeltilmesi, odasının temizlenmesi, çamaşırlarının
ilişkin sunulan bakım
hizmetleri, kişisel bakım yıkanması, tehlikelere karşı korunması ve gözetilmesi” gibi hizmetleri
ve psiko-sosyal destek kapsamaktadır.
hizmetlerini içerir. Bakıma muhtaç özel gereksinimli bireye bireysel ve grup çalışması yoluyla
sunulabilecek psiko-sosyal destek hizmetleri:

 Ailelere engelli bireyin durumunu kabullenmesine ve engeli konusunda


bilgilendirilmesine ilişkin hizmetleri,
 Engelli bireyin kendi durumunu ve yerleştirildiği ortamı kabullenmesine,
bilgilenmesine ve gelişim alanlarında desteklenmesine ilişkin hizmetleri,
 Engelli birey ve ailesinin sosyal haklarını ve mevcut kaynaklarını etkin
kullanmasına ilişkin hizmetleri,
 Engelli bireyin terk edilme, reddedilme, engellilik durumunu
kabullenememe, ümitsizlik, intihar etme, yalnızlık ve sevgisizlik gibi
olumsuz duygulardan kurtarılmasına, depresyon ve stres gibi durumların
yaşanmasının engellenmesine ilişkin hizmetleri,
 Engelli bireyin bağımsız yaşama, sosyal hayata uyumuna ve katılımına
yönelik sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile bu tür etkinliklere
katılabilmesi için gerekli refakat hizmetlerini içermektedir.

BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
İnsana, özellikle de çocuk, kadın, yaşlı ve engelli bireylerin yaşamlarına
dokunabilmek, onların yaşamlarını kolaylaştırabilmek merkezi yönetimden çok
yerel yönetimlerin yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütecekleri sosyal
belediyecilik anlayışı içerisinde çok daha kolay olacaktır. Birleşmiş Milletler’in
“engelli kişilerin topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin
katılımını” bir hak olarak gördüğü “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme”nin
uygulamaya konulmasını kolaylaştırmak adına yerel yönetimlere de önemli
sorumluluklar düşmektedir. Yerel yönetimlerin genişleyen hizmet alanları özellikle
de engellilere yönelik sunulan hizmetleri her geçen gün daha çok toplumun
dikkatini çekmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


257
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

Şekil 12.4 Şehr-i Erzurum (Kaynak: https://www.erzurum.bel.tr/).

Engelliler yönelik uluslararası ve ulusal yasal düzenlemeler belediye


kanunlarında da bu konuda düzenlemelere gidilmiştir. Bu doğrultuda belediyelere
yönelik yasal düzenlemeler olan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 39. maddesi ile
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 18. maddesi belediye başkanlarının
ve büyükşehir belediye başkanlarının görev ve yetkilerini tanımlamaktadır. Buna
göre 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 39. maddesinin “n” bendi ve 5216 sayılı
Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18. maddesinin “m” bendi doğrultusunda
belediye başkanları ve büyükşehir belediye başkanlarının görev ve yetkileri
arasında “Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, engellilerle
ilgili faaliyetlere destek olmak üzere engelli merkezleri oluşturmak.” ibaresi yer
almaktadır.
Belediyelerin bünyesinde oluşturulan bu engelli merkezlerinin faaliyetleri
arasında “engellilerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, danışmanlık,
sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek” sayılabilir. Bu engelli
merkezleri faaliyetlerini engellilere hizmet amacıyla kurulmuş vakıf, dernek ve
bunların üst kuruluşlarıyla iş birliği hâlinde sürdürürler.

Belediyelerin engelli Karataş (2002) “Engellilerin Toplumla Bütünleşme Sorunları Bir Sosyal
merkezleri, engellilerle Politika Yaklaşımı” konulu makalesinde, ülkemizde engellilerin topluma diğer
ilgili bilgilendirme, bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımı yani engellilerin toplumla
bilinçlendirme, bütünleşmesi yönünde yoğun sorunlar içinde yaşadıklarını vurgulamaktadır.
yönlendirme, Araştırma sonuçlarına göre engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki
danışmanlık, sosyal ve
engeller; yoksulluk, eğitim, ulaşım, fiziksel çevre ve konut, rehabilitasyon ve
mesleki rehabilitasyon
engellilerin gereksinim duydukları araç-gereçlerin yeterince karşılanamaması,
hizmetleri vermektedir.
engellinin aile yaşamı / özel yaşamı, engellinin istihdam sorunu olarak ifade
edilmektedir.
Sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, başta merkezi yönetim olmak üzere
ülkemizdeki tüm yerel yönetimlerin yaşlıların ve bakıma ihtiyaç duyan diğer
kesimlerin gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik farklı sosyal politika
geliştirmeleri gerekmektedir. Bu çerçevede ülkemizdeki çeşitli yerel yönetimlerin
sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda engelli kişilerin topluma diğer bireyler
ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını sağlamak amacıyla engelliler
yönelik yürüttükleri bazı hizmetlerin neler olduğunun ele alındığı bir derleme
çalışmasında belediyelerin hizmetleri aşağıdaki ana ve alt başlıklar halinde
sınıflandırılmıştır (Fırat, 2008):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


258
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

 Engelli merkezleri kurmak; belediyeler engelli bireylere yönelik hizmet


vermek üzere yasal düzenleme gereği engelli merkezleri
oluşturmaktadırlar. Birim ilgili kurum ve kuruluşlarla, üniversitelerle,
meslek odalarıyla veya sivil toplum kuruluşlarıyla engellilere yönelik
yapılacak bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, eğitim, danışmanlık,
bakım, sosyal ve mesleki iyileştirme hizmetleri ile engellilerin yaşamlarını
kolaylaştırıcı çalışmaları organize eder.

Şekil 12.5. Engelli Hizmetleri (Kaynak: https://www.erzurum.bel.tr/).

 Bakım ve destek hizmetleri;


 Evde sağlık hizmetleri; engellilerin ulaşılabilirlik sorunları düşünüldüğünde
hizmetin engellinin bulunduğu yere götürülmesi daha doğrudur. Bazı yerel
yönetimler bu anlamda evde bakım hizmetleri çerçevesinde hasta, yaşlı ve
engellilere yönelik evde sağlık hizmeti sunmaktadır.
 Günlük hizmetlerin götürülmesi; bazı yerel yönetimler bünyesinde; ulaşım
sorunları ve engellinin yeteneğindeki hareket kısıtlılığı nedeniyle engelli
Bazı yerel yönetimler vatandaşların yaşadıkları ev dışındaki fatura ödemek, kira yatırmak, devlet
evde bakım hizmetleri dairesinde bir işlemin yapılması, evin temizliği, ulaşım, badana-boya ve
çerçevesinde hasta,
onarım gibi işlerini özel ekiplerce yerine getirmek üzere “Alo Engelliyim
yaşlı ve engellilere
yönelik evde sağlık Destek Hattı” kurulmuştur.
hizmeti sunmaktadır.  Akşam bakım hizmeti; bazı yerel yönetimlerce yürütülen örnek
çalışmalardan biri de, engelli çocuğa sahip ailelerin kendilerine serbest
zaman oluşturabilmelerine, sosyal-kültürel etkinliklere katılabilmelerine
destek olmak amacıyla, haftanın bazı günleri akşamları belli saatler
arasında uzmanlar, üniversite öğrencileri ve gönüllü anneler eşliğinde
akşam bakım hizmeti verilmesi söz konusudur.
 Yaşamı kolaylaştırıcı araç desteği; yerel yönetimlerce en sık
gerçekleştirilen hizmetlerden biri de imkânlar nispetinde engelli bireylerin
yaşamlarını kolaylaştıran araç desteği vermektir. Birçok belediye bu
kapsamda hizmet verdiği bölgedeki birçok engelli bireye akülü ya da
aküsüz tekerlekli sandalye dağıtmıştır ve dağıtmaya devam etmektedir.
 Ulaşım hizmetlerinde kolaylık; yerel yönetimler engelli bireylerin toplu
ulaşımdan ücretsiz yararlanabilmeleri için “engelli kartı” uygulamasını
hayata geçirmişlerdir. Ayrıca engellilerin resmi kurumlardaki işlerini
kolayca halledebilmeleri, hastanelere rahatça gidip gelebilmeleri, engelli
merkezlerince düzenlenen etkinliklere rahatça katılabilmeleri için otobüs
seferleri ve randevulu minibüs uygulamalarını hizmete sunmuşlardır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


259
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

 Kentsel düzenlemeler kapsamında;


 Üst geçitler; birçok yerel yönetim üst geçitlerde estetik görünümü de
dikkate alarak tasarlanmış engellilerin kullanımına yönelik asansörler
yaptırmışlardır.
 Bina düzenlemeleri; belediyelerce yürütülen denetim işlevi sırasında
gözetilecek konulardan biri de yasal düzenlemeler doğrultusunda
apartmanlarda engellilerin yaşamını kolaylaştıran asansör, engelli
rampaları, bina içi engelliler için tutamaçlar gibi düzenlemelerin yapılması
ve denetimi gibi hizmetler sunulmaktadır.
 Yeşil alanlar; yerel yönetimlerin bazıları engelli çocukların kimsenin
yardımı olmadan oynayabileceği şekilde tasarlanmış olan ve diğer
çocukların da kullanabileceği özel oyun gruplarının yerleştirildiği özel
parklar yapmışlardır.
 Teknolojik destek sunumları; birçok resmi dairede engellilerin yaşamını
kolaylaştıran asansör ve elektronik merdiven gibi hizmetler verilmektedir.
Yerel yönetimlerin  Kültürel etkinlikler; bazı yerel yönetimlerce engellilerin sosyal
bazıları hem engelli rehabilitasyonu çalışmaları kapsamında tamamı engellilerden oluşan koro,
çocukların yardım
uzman müzisyenler tarafından eğitilmekte ve bu korolar kültürel
almadan oynayabileceği
etkinliklerde görev almaktadır. Bazı yerel yönetimler periyodik zamanlarda
hem de diğer çocukların
kullanabileceği özel özel eğitim okullarında engelli öğrenci ve ailelerine yönelik sanatsal
oyun gruplarına sahip etkinliklere götürülmektedir.
özel parklar  Eğitim seminerleri; bazı yerel yönetimlerce engeli ailelerine yönelik
yapmışlardır. engellilerin eğitimi ve rehabilitasyonu, sağlık, eğitim, hukuk, istihdam
alanlarında danışmanlık ve sosyal destek hizmetleri vermek, engellilerin
sorunlarına çözüm üretmek, yaşam kalitelerini arttırmak, toplumsal
yaşama daha aktif katılımlarını sağlamak, engellilik konusunda toplumsal
duyarlılığı arttırmak üzere çeşitli bireysel eğitim, grup eğitimi, aile eğitimi
ve danışmanlığı, fizyoterapi, günlük yaşam becerileri programları, spor ve
yaratıcı drama etkinliklerini içeren eğitimler sunulmaktadır.
 Görme engelliler için okuma ve bilgisayar kullanımı ve üniversiteye hazırlık
ve lise destek eğitimi kursları; bu kapsamda görme engellilerin kullanımına
sunulmak üzere cd kitaplar, görme engellilerin yararlanabileceği
bilgisayarların olduğu internet evleri, sesli kütüphaneler, engelliler için
üniversiteye hazırlık ve lise destek eğitim kursları düzenlenmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


260
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

 Meslek / iş edindirme kursları; engellinin çalışma yaşamına katılımını


sağlamaya dönük yerel yönetimler ve Türkiye İş Kurumu iş birliği ile
engellilere meslek / iş edindirme kursları düzenlemektedir. Bu kapsamda;

• Örneğin; Bedensel engelliler bilgisayar programcılığı eğitimi

Örnek
• Servis hizmeti görme
• Temizlik ve bulaşıkçılık eğitimi
• Bilet satışı ve takı tasarımı
• Engelli kariyer danışmanlığı

 Doğrudan ekonomik yardım yapmak; bazı yerel yönetimler 5393 sayılı


Belediye Kanunu ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu
doğrultusunda engellilere yönelik belediye bütçesinden nakdi yardım
yapmaktadır.
 Engelli spor takımları; bazı yerel yönetimler tamamen engellilerden oluşan
çeşitli spor alanlarına ilişkin takımlar kurmakta ve çeşitli ulusal ve
uluslararası yarışmalara katılmaktadır.
Örnek

• Örneğin; 2004 Temmuz ayında 11 tekerlekli sandalye


basketbol oyuncusu ile kurulan Çankaya Belediyesi Tekerlekli
Sandalye Basketbol Takımı

 Engelliler dans grubu; yerel yönetimlerce tamamen engelli bireylerden


oluşturulan dans grupları söz konusudur.
 Ortak gezi ve benzeri programlar; bu kapsamda bazı yerel yönetimlerce
engelli bireyler ve aileleri için çeşitli piknik ve şenlikler düzenlemektedir.
Sonuç olarak günümüzde engellilere yönelik sunulan hizmetler sosyal
gelişmişliğin bir göstergesi olarak görülmekte ve bu düşüncenin bir yansıması
olarak yerel yönetimlerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, sivil toplum
örgütlerinde her geçen gün engellilere yönelik hizmet ağlarını genişletmekte ve
çeşitlendirilmekte olduğunu görmekteyiz.
Günümüzde engellilere Ayrıca özel eğitim hizmetleri yukarıda açıklamaya çalıştığımız sadece kamu
yönelik sunulan kurum ve kuruluşlarınca yürütülen hizmetler değildir. Kamu kurum ve
hizmetler, sosyal
kuruluşlarının yanında özel eğitim alanında gönüllü olarak faaliyet yürüten sivil
gelişmişliğin bir
toplum örgütleri olan dernekler, vakıflar, federasyonlar ve konfederasyonlar
göstergesi olarak
görülmektedir. bulunmaktadır. Örneğin Türkiye Sakatlar Konfederasyonu, Görme Engelliler
Federasyonu, Tohum Otizm Vakfı, Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği vb. birçok

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


261
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

sivil toplum örgütü özel eğitim alanında hizmet vermektedir. Bu yapıların özel
gereksinimli bireye ve ailelerine yönelik yürüttükleri faaliyetlerle alana önemli
katkılar sağladığını söyleyebiliriz.

Son olarak gerek kamu kurum ve kuruluşlarının gerekse de sivil toplum


örgütlerinin düzenledikleri toplumu eğitici programların katkısıyla toplumun
engellilere bakış açısının değiştiğini ve geliştiğini, bilinçlilik düzeyinin gün geçtikçe
arttığını söyleyebiliriz.
Bireysel Etkinlik

• Siz de bir kamu kurumu ya da sivil toplum örgütü


belirleyierek engelli bireylere yönelik ne tür hizmetler
verildiğini araştırınız.
• Bulunduğunuz çevrede engellilere yönelik eğitim, bakım
ve rehabilitasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşların
olup olmadığını araştırınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


262
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

•MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞININ HİZMETLERİ


•Millî Eğitim Bakanlığı kendisine bağlı rehberlik ve araştırma merkezleri, erken
çocukluk ve okul öncesi eğitim kurumları, üç kademeden oluşan özel eğitim
merkezleri (okulları), ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretim düzeyindeki
eğitim kurumları ve yaygın eğitim kurumları aracılığıyla özel gereksinimli
Özet
bireylere yönelik özel eğitim ve danışmanlık hizmetlerini yürütmektedir.
• Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlükleri
•Özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin alacakları eğitim hizmetlerinin ilk
ayağı olan Rehberlik ve Araştırma Merkezleri İl veya ilçelerdeki rehberlik
hizmetleri ile özel eğitim hizmetlerinin planlanması, koordineli bir şekilde
yürütülmesi, sunulan hizmetlerin izlenmesi ve değerlendirilmesinin
sağlanması amacıyla faaliyet yürüten rehberlik ve araştırma merkezleri;
rehberlik hizmetleri bölümü ile özel eğitim hizmetleri bölümünden oluşur.
• Erken Çocukluk Döneminde Özel Eğitim Hizmetleri
• Erken çocukluk dönemindeki özel eğitim hizmetleri, 0-36 aylık özel
gereksinimli çocuklara yönelik ve ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesini
de içerecek şekilde yürütülen bir hizmettir.
• 0-36 aylık özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için erken çocukluk dönemi
eğitim hizmetleri il veya ilçe özel eğitim hizmetleri kurul kararı ile özel eğitim
okulları, okul öncesi eğitim kurumları, bünyesinde ana sınıfı bulunan eğitim
kurumları ile çocuk ve ailenin ihtiyaçları doğrultusunda evlerde de yürütülür.
• Okul Öncesi Dönemde Özel Eğitim Hizmetleri
• Okul öncesi dönem 36-66 arası ayları kapsamaktadır. Okul öncesi eğitim
kurumları; anaokulu, anasınıfı ve uygulama sınıflarından oluşur.
• Okul öncesi eğitim, okullara kayıtların yapıldığı eylül ayı itibarıyla 36 ayını
tamamlayan özel gereksinimli çocuklar için zorunludur.
• Okul öncesi eğitim kurumlarına yönlendirilen 36-71 aylık özel gereksinimli
çocuklar tam zamanlı kaynaştırma eğitimi yoluyla bu kurumlardaki
eğitimlerini sürdürürler.
• Kaynaştırma Eğitimi
• Kaynaştırma eğitimi, Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin her tür ve kademede
diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını ve eğitim amaçlarını
en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla bu bireylere destek
eğitim hizmetleri de sunularak akranlarıyla birlikte tam zamanlı ya da özel
eğitim sınıflarında yarı zamanlı olarak verilen eğitimdir.
• Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri
• Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi, özel eğitim değerlendirme kurulları
tarafından yapılan eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunda destek
eğitimine ihtiyacı olduğu belirlenen engelli bireylere destek eğitimi hizmeti
veren özel öğretim kurumudur.
• Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, özel gereksinimli bireylere
bireysel eğitim, bireysel ve grup eğitimi veya grup eğitimi verilmektedir.
Ayrıca, ailelerin merkezdeki eğitimlere aktif katılımını sağlamak için aile
eğitimi ve danışmanlığı hizmeti de sunulur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


263
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

•Evde Eğitim Hizmetleri

Özet (devamı) • Zorunlu öğrenim çağındaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerden sağlık
problemi nedeniyle en az on iki hafta süreyle örgün eğitim kurumlarından
yararlanamayacağı ya da yararlanması durumunda sağlığı açısından risk
oluşturacağı en az birisi ilgili daldan olmak üzere üç uzman tabip tarafından
düzenlenmiş Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu’nda belirtilen öğrencilere
velinin yazılı talebi ve Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ile il veya ilçe
özel eğitim hizmetleri kurulunun planlaması doğrultusunda ders yılı içinde evde
eğitim hizmeti verilebilir.
• Hastanede Eğitim Hizmeti
• Sağlık problemi olan ve bu probleminden dolayı sağlık kuruluşlarında yatarak
tedavi görmek zorunda kalan özel gereksinimli öğrencilerin yararlandığı
hastanede birleştirilmiş sınıf uygulaması şeklinde sunulan eğitim hizmetidir.
• İlköğretimde ve Ortaöğretimde Özel Eğitim Hizmetleri
• Özel gereksinimli bireyler zorunlu eğitim olan ilköğretim ve ortaöğretim
süreçlerine ilişkin eğitimlerini yetersizlik durumlarına göre Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu’nun raporu ve il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde
oluşturulan Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu’nun kararı ile öncelikli olarak
yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte kaynaştırma yoluyla almaları esastır.
• YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HİZMETLERİ
• Yükseköğretim Kurumları Engelliler Danışma ve Koordinasyon
Yönetmeliği’nden de anlaşılacağı üzere; “Yükseköğretim Kurulu Engelli
Öğrenciler Komisyonu” ve “Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi”
Yükseköğretim Kurulu bünyesinde, “ÖSYM Engelli Öğrenciler Danışma ve
Koordinasyon Birimi” ÖSYM bünyesinde ve son olarak da “Yükseköğretim
Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri” ise üniversite rektörlüklerinin bünyesinde
oluşturulan komisyon ve birimlerdir.
• AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞININ HİZMETLERİ
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı özel gereksinimli bireylere sunmuş
olduğu hizmetlerin başında sosyal hizmete ilişkin uygulamaları gelmektedir.
Sosyal hizmet uygulamalarının gerçekleştirilmesi, özel gereksinimli bireylere ve
ailelerine yönelik ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde koruyucu,
önleyici, geliştirici, destekleyici ve danışmanlık merkezli sosyal hizmetlerin, il ve
ilçe merkezlerinde oluşturulan sosyal hizmet merkezlerinde görevli sosyal
hizmet uzmanlarıyla yürütülmektedir. Sosyal hizmet uygulamalarında amaç,
özel gereksinimli bireylerin sosyal yaşama daha aktif ve etkin katılımlarını
sağlamaktır.
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere yönelik sunduğu
hizmetler şunlardır: Bakım hizmeti, evde bakıma destek hizmeti, rehabilitasyon
hizmeti ve aile danışmanlığı hizmeti.
• BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
• Belediyeler engelli bireylere yönelik hizmet vermek üzere yasal düzenleme
gereği engelli merkezleri oluşturmaktadırlar.
• Belediyelerin bünyesinde oluşturulan bu engelli merkezlerinin faaliyetleri
arasında “engellilerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme,
danışmanlık, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek” sayılabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


264
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi özel gereksinimli bireylere ve ailelerine sunulan
hizmetler arasında yer almaz?
a) Psikolojik danışmanlık
b) Dil ve konuşma terapileri
c) Odyoloji
d) Teknik servis
e) Yardımcı ve teknolojik cihazlar

2. Aşağıdakilerden hangisi “Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu” tarafından


özel gereksinimli bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılama ile izleme
sürecine ilişkin işlemlerden biri değildir?
a) Sağlık sebebiyle RAM’a gelemeyecek durumda olan bireylerin eğitsel
değerlendirme ve tanılanmasıyla ilgili iş ve işlemler bireylerin
bulunduğu yerlerde yapılır.
b) Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecine ilişkin işlemlerde bireyin
veya velinin görüşüne gerek yoktur.
c) İnceleme sonucunda özel eğitim ihtiyacı olduğu belirlenen bireyler
için “Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu” düzenlenir.
d) Eğitsel değerlendirme ve tanılama, eğitimin her tür ve kademesindeki
geçişlerde yapılır.
e) Destek eğitimi alacaklar için en fazla bir yıllık eğitim planı hazırlanır.

3. Kaç aylık özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için erken çocukluk dönemi
eğitim hizmetleri verilir?
a) 0-66 aylık
b) 36-66 aylık
c) 36-71 aylık
d) 0-72 aylık
e) 0-36 aylar arası

4. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde Millî Eğitim Bakanlığınca


belirlenen aşağıdaki alanlardaki destek eğitim programlarından hangisi
uygulanmaz?
a) Üstün zekâlı bireyler destek eğitim programı
b) Bedensel engelli bireyler destek eğitim programı
c) Yaygın gelişimsel bozukluklar destek eğitim programı
d) Özel öğrenme güçlüğü destek eğitim programı
e) Dil ve konuşma güçlüğü destek eğitim programı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


265
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

5. Aşağıdaki komisyon ya da birimlerden hangisi üniversitelerin


rektörlüklerine bağlı engelli üniversite öğrencileriyle ilgili bir birimidir?
a) Yükseköğretim Kurulu Engelli Öğrenciler Komisyonu
b) Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi
c) Yükseköğretim Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri
d) ÖSYM Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi
e) Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu

6. Aşağıdakilerden hangisi Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının


bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere yönelik sunduğu hizmetlerden
biridir?
a) Ulaşım hizmetlerinde kolaylık “engelli kartı”
b) Yaşamı kolaylaştırıcı araç desteği hizmeti
c) Engelli çocuklar için özel parklar
d) Aile danışmanlığı hizmeti
e) Engelli bireylerin kullanımı için uygun üst geçitlere yapılan asansörler

7. Aşağıdakilerden hangisi engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki


engellerden biri değildir?
a) İnanç
b) Yoksulluk
c) Eğitim
d) Ulaşım
e) İstihdam

8. Hasta, yaşlı ve engellilerin ulaşılabilirlik sorunları düşünüldüğünde


belediyelerin hizmeti engellinin bulunduğu yere götürmesi hangi bakım ve
destek hizmetidir?
a) Ulaşım hizmetlerinde kolaylık
b) Evde sağlık hizmetleri
c) Yaşamı kolaylaştırıcı araç desteği
d) Teknolojik destek sunumları
e) Günlük hizmetlerin götürülmesi

9. Aşağıdakilerden hangisi bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylerin özel


bakım merkezlerine yerleştirilmelerinde yaş ve cinsiyetlerine göre yapılan
yanlış bir planlamadır?
a) 0-12 yaş kız ve erkek
b) 13-18 yaş kız
c) 13-18 yaş erkek
d) 19 ve üzeri yaş kadın
e) 19 ve üzeri yaş kadın ve erkek

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


266
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

10. “Eğitsel değerlendirme ve tanılama” hizmetlerini veren kurum


aşağıdakilerden hangisidir?
a) Yükseköğretim Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri
b) Sağlık Bakanlığı Psikiyatri Polikliniği
c) Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri
d) Özel Bakım Merkezleri
e) Rehberlik ve Araştırma Merkezleri

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.e, 4.a, 5.c, 6.d, 7.a, 8.b, 9.e, 10.e

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


267
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aslan, S., & Bal, E. (2014). Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin Örgütsel
Analizi. Eğitim ve Bilim, 39(174).
Engelli Hizmetleri. (2019). 05 Eylül 2019 tarihinde https:// www. erzurum.bel.tr/
adresinden erişildi.
Fırat, S. (2008). Belediyelerin engellilere dönük sosyal hizmet projeleri. Toplum ve
Sosyal Hizmet, 19(1), 89-100.
Gözün Kahraman. Ö. (2017).Özel gereksinimli çocuklar ve ailelerinin
desteklenmesi. A. Arıkan ve B. Dinç (Ed.), Aile eğitimi içinde (1. Baskı, ss
222-252). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Hilal, O. N. U. R., Babaoğlu, C., & Akkaya, A. Y. (2016). Belediye hizmetleri ve
engelli vatandaşların beklentileri üzerine ampirik bir araştırma 1. Nevşehir
Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 6(2). s. 86-109
Karataş, K. (2002). Engellilerin toplumla bütünleşme sorunları bir sosyal politika
yaklaşımı. Ufkun ötesi Bilim Dergisi,2(2),43-55.
Komisyon (2013). Bakım hizmeti uygulama rehberi. Aile Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara.
Korkut, A. (2017). Engelli bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan bakım
elemanlarının bağlanma yönelimleri, stresle başa çıkma tarzları, sosyal
destek algıları, psikolojik belirtiler ve bazı demografik özelliklerin
tükenmişlik ile ilişkisi (Yüksek lisans tezi). Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez
Merkezi’nden edinilmiştir. (Tez No. 480387)
MEB (2011). Okullarımızda neden niçin nasıl kaynaştırma yönetici öğretmen ve
aile kılavuzu. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel
Müdürlüğü. Ankara.
MEB (2015). Hastanede eğitim hizmetleri kılavuz kitapçığı. Özel Eğitim Rehberlik
ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Ankara.
MEB (2018). Rehberlik ve araştırma merkezi kılavuzu. Özel Eğitim ve Rehberlik
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanlığı. Ankara.
Logo (2019). Millî Eğitim Bakanlığı Logosu. 05 Eylül 2019 tarihinde
http://meb.gov.tr adresinden erişildi.
Logo (2019). Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı logosu. 05 Eylül 2019
tarihinde https://ailevecalisma.gov.tr/ adresinden erişildi.
Logo (2019). Yükseköğretim Kurulu logosu. 05 Eylül 2019 tarihinde
http://yok.gov.tr adresinden erişildi.
Nur, Ş. A. T., & Göver, T. (2017). Engelliler için belediyelerin erişilebilirlik
sorumlulukları: çorum engel haritası projesi. Hitit Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(1), 521-541.

268
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar

Resmi Gazete (2016). Engelli Bireylere Yönelik Özel Bakım Merkezleri


Yönetmeliği.03 Eylül 2019 tarihinde http://www.resmigazete.gov.tr/
eskiler/2016/11/20161104-2.htm adresinden erişildi.
Resmî Gazete. (2018). Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği. 03
Eylül 2019 tarihinde http://orgm.meb.gov.tr/meb _ iys_ dosyalar/2018_
07/09101900_ozel_egitim_hizmetleri_ yonetmeligi_07072018. pdf”
adresinden erişildi.
Resmî Gazete. (2014). Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim
Kurumları Yönetmeliği. 03 Eylül 2019 tarihinde http://mevzuat.
meb.gov.Tr/dosyalar/1703.pdf” adresinden erişildi.
Resmî Gazete. (2005). 5378 Sayılı Engelliler ve Bazı kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun. 03 Eylül 2019
tarihinde http://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar /2015_10/ 08020617_
engellilervebazkanunvekanunhkmnde Kararnamelerdedeiiklik
yaplmashakkndakanun.pdf”adresinden erişildi.
Resmî Gazete. (2010). Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü Özürlülerin Bakımı, Rehabilitasyonu ve Aile Danışmanlığı
Hizmetlerine Dair Yönetmelik. 03 Eylül 2019 tarihinde https://ailevecalisma.
gov.tr/eyhgm/mevzuat/ulusal-mevzuat/ adresinden erişildi.
Şehr-i Erzurum (2019). 05 Eylül 2019 tarihinde https://www.erzurum.bel.tr/
adresinden erişildi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


269
AİLE DANIŞMANLIĞININ
KURAMSAL VE TARİHSEL
TEMELLERİ

• Yapısal Aile Danışmanlığı


İÇİNDEKİLER

• Çözüm Odaklı Aile


Danışmanlığı
• Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma
AİLE EĞİTİMİ
Göre Aile Danışmanlığı Doç. Dr. Adem
• Stratejik Aile Danışmanlığı
• Bowen Aile Sistemleri
PEKER
Yaklaşımı

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Yapısal aile danışmasını
HEDEFLER

kavrayabilecek,
•Çözüm odaklı aile danışmasını
öğrenebilecek,
•Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma göre
aile danışmasınını anlayabilecek,
•Stratejik aile danışmasını
kavrayabilecek,
•Bowen Aile Sistemleri Yaklaşımı
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.
ÜNİTE

13
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve 1
dağıtımı yapılamaz.
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Amaç

Yapısal Aile
Kavramlar
Danışmanlığı

Danışmada Kullanılan
Teknikler

Amaç

Çözüm Odaklı Aile


Aile Danışmanlığının Kuramsal ve Tarihsel Temelleri

Kavramlar
Danışmanlığı

Danışmada Kullanılan
Teknikler

Amaç

Bilişsel Davranışçı
Yaklaşıma Göre Kavramlar
Aile Danışmanlığı
Danışmada Kullanılan
Teknikler

Amaç

Temel Kavramlar

Zihinsel Araştırma
Stratejik Aile Enstitüsüne Göre Aile
Danışmanlığı Danışmanlığı
Haley ve Madanes'a
Göre Aile
Danışmanlığı

Milan Sistem Modeli

Amaç

Bowen Aile
Sistemleri Kavramlar
Yaklaşımı
Danışmada Kullanılan
Teknikler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


271
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

GİRİŞ
Aile danışmanlığı, aile üyelerinin sorunları anlamalarına ve yaşamlarında
olumlu değişiklikler yapmalarına yardımcı olmak için etkili bir yoldur. Aile
danışmanlığı kavramı özel bireyler seçmekten ziyade, aileyi bir bütün olarak tedavi
eden bir dizi terapötik yaklaşım için kullanılan bir terimdir. Aile danışmanlığı ayrıca
evlilikte yaşanan ilişki sorunlarını tedavi eden çift danışmanlığını da içerebilir. Ele
alınan genel sorun türleri arasında; ayrılık ve boşanma, ebeveynlik becerileri,
ebeveyn-çocuk çatışması gösterilebilir. Aile danışmanlığında tüm ailenin iletişim
becerileri geliştirilmeye çalışılır. Kısacası aile danışmanlığı, çeşitli biyo-psiko-sosyal
Aile danışmanlığı, aile zorlukları olan ailelerle çalışmak için çeşitli yöntemlere verilen geniş bir terimdir.
üyelerinin sorunlarını
Aile danışmanlığı kavramı içerisinde aile danışmanı tarafından hangi tür
anlamalarına ve
yaşamlarında olumlu problemlerin uygun bir şekilde ele alınacağına dair çeşitli sorulara cevap aranır. Bu
değişiklikler sorular şu şekilde gösterilebilir: “Aile sorunlarını kim tanımlar?”, “Aile danışmanlığı
yapmalarına yardımcı uygulamalarını neler oluşturur?”, “Ne tür bir teorik rasyonel bu uygulamaları
olur. desteklemektedir?” ve “Ne tür araştırmalar bu uygulamaların geçerliliğini
desteklemektedir?”.
Aile danışmanlığı ile ilgili birçok yaklaşım bulunmaktadır. Bazı aile
danışmanlığı yaklaşımları; aileleri, insanları problem geliştirmeye yatkınlaştırmada
veya onların zorluklarını azaltmada rol oynamasına dikkat çekmektedir. Diğer aile
danışmanlığı yaklaşımları ise ailenin problem hakkındaki rolüne odaklanmaktadır.
Ancak tüm aile danışmanları yaklaşımları ailenin problem çözmedeki rolünü
vurgulamaktadır.
Bu ünitede, aile danışmanlığı ile ilgili olan yapısal, çözüm odaklı, bilişsel
davranışçı, stratejik ve Bowen’ın aile sistemleri teorisinin amaçları, temel
kavramları ve terapötik sürecin nasıl işlendiğine dair bilgiler verilecektir. Bir diğer
ifade ile aile danışmanlığında kullanılan beş teorinin açıklaması sunulacaktır.

YAPISAL AİLE DANIŞMANLIĞI


Yapısal Aile Danışmanlığının Amacı
Yapısal aile danışmanlığının amacı; aile yapısını yeniden organize etmek,
işlevsel olmayan ilişki ve davranış kalıplarını ortadan kaldırmaktır. Aile yapısını
yeniden organize etmek için değişiklik yapılması gerekmektedir. Bu değişikliklerin
Yapısal aile eşlerinin birbirini desteklemesi, aile üyelerinin sınırlarını belirlemesi ve
danışmanlığının amacı; güçlendirmesi, aile içi alt sistemlerin sağlıklı bir şekilde işlemesinin sağlanması
aile yapısını yeniden konularında olması beklenmektedir (Özgüven, 2000). Temel olarak, yapısal aile
organize etmek, işlevsel
danışmanlığının merkezî önermesi, aile yapısını değiştirmeye yöneliktir, böylece
olmayan ilişki ve
davranış kalıplarını aile sorunlarını çözebilir. Teorinin terapötik yönü, değişimi teşvik etmek ve
ortadan kaldırmaktır. etkilemek için aile üyelerinin etkileşimlerini değiştirmeye odaklanır. Danışmanın
temel amacı yapısal değişimdir ve problem çözme, bu sistemik amacın bir yan
ürünü olarak görülmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


272
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Yapısal Aile Danışmanlığında Temel Kavramlar


Aile yapısı
Minuchin (1974) tarafından tanımlandığı gibi aile yapısı, aile
üyelerinin hangi yollarla organize edildiğinin görünmeyen işlevsel talepler
kümesidir. Bir aile, işlem modelleriyle çalışan bir sistemdir. Tekrarlanan
işlemler, nasıl, ne zaman ve kiminle ilişki kuracağına dair modeller oluşturur ve bu
modeller sistemin temelini oluşturur.
Aile yapısının iki prensip tarafından yönetildiği belirtilmektedir. Birincisi,
aileler ebeveynlerin çocuklardan daha fazla yetkiye sahip olduğu hiyerarşik bir
yapıya sahiptir. İşlevsel ailelerin, net bir hiyerarşiye sahip olduğuna "kimin neyin
Aile içinde eş, ebeveyn sorumlu olduğuna dair tutarlı kurallar". İkincisi, aile üyeleri her biri birbirleriyle
ve kardeş alt sistemleri
etkileşimde bulunan ve kendine özgü etkileşim yolları geliştirir. Tüm aileler stresle
çok önemlidir.
Fonksiyonel bir ailede mücadele eder. Ancak açık ve organize bir yapıya sahip olanlar, uzun vadede
bu üç alt sistemin işlevsiz yapılara sahip olan ailelere göre daha hızlı iyileşir ve daha iyi çalışırlar.
bütünlük içinde hareket
etmesi gerekir.
Alt sistemleri:
Alt sistemler, aile sisteminin daha küçük birimleridir. Örneğin, eş alt sistemi,
ebeveyn alt sistemi, kardeş alt sistemi ve genişletilmiş aile alt sistemi gibi. Bu alt
sistemlerin her birinin birbirinden farklı olması önemlidir. Böylece tüm üyeler
yaşam için sağlıklı bir çevreyi teşvik eden hem aidiyet hem de ayrılık hissederler.
Alt sistemler arasındaki ilişkiler sözlü ve sözsüz kurallara tabidir. Eş alt sistemi en
iyi şekilde, eşler rollerini müzakere ettikleri ve karşılıklı bağımlılıklarını kabul
ettikleri zaman çalışır. Çiftin çocuğu olduğu için ebeveyn alt sistemi oluşur. Bazı
ailelerde ebeveyn alt sistemi genişletilmiş aile veya bekâr ebeveynlerden
oluşabilir. Yetişkinler, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumludur. Aynı
zamanda bu otorite konumunda hakları vardır. Çocuklar büyüdükçe, ebeveyn alt
sistemi de değişmeli ve iyi büyümelidir.
Örnek

•Alt sistemler farklı sosyal becerilerin gösterilmesine izin verir.


Örneğin kardeş alt sisteminde çocuklar eşittir ve yetenekleri
ölçüsünde görüşürler, iş birliği yaparlar

Gruplaşma ve güç
Gruplaşma bir ailenin aktivitelerini yerine getirirken birbirleriyle olan
etkileşimlerini ifade eder. Aile içerisinde güç, otorite ve sorumluğu yerine getirme
anlamı taşır (Nazlı, 2014).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


273
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Sınır geçirgenliği
Davranışların ilişkilerde nereye kadar gidileceğini belirleyen kuralları sınır
olarak kabul edilmektedir. Bir ailede belirgin, katı ve belirsiz olmak üzere üç sınır
bulunmaktadır. Belirgin sınırda aile üyelerinin özerkliği kısıtlanmamıştır ve ait olma
duygusuna önem verilir. Katı sınırda aile üyeleri ve alt sistemler birbirinden ayrılır.
Alt sistemler arasında etkileşim olmaz. Belirsiz sınırda ise aile üyeleri veya alt
sistemler farklılıklarını koruyamaz. Belirsiz sınırda bağımlılık teşvik edilir ve aile
üyeleri, tüm ihtiyaçlarının aile tarafından karşılanmasını bekledikleri için evlerine
yakın kalma eğiliminde olabilirler. Bu üyeler, ailenin dışında yakın ilişkiler
kurmakta tereddütlüdür. Bu sistem stres altında değişmek için gerekli
kaynaklardan yoksundur ve aile içindeki küçük olaylara bile duyarlıdır.

Ayrılma
Ayrılma, ailelerin aşırı katı sınırları olduğu zaman meydana gelir. Esnek
olmayan sınırlar insanları birbirinden ayırmaya devam eder.
Üyelerin önemli bir bağımsızlığı var ama aile sistemleri içinde çok az karşılıklı
bağımlılık bulunmakta ve aile sisteminde var olan ve alt sistemler arasında çok az
iletişim var. Sonuç olarak, aile üyeleri birbirleriyle yetersiz bir ilişki içindedir ve
diğer aile üyeleriyle bağlantısı kesilir.
Bireysel
Etkinlik

• Kendi ailenizdeki alt sistemlerin yapısını belirleyiniz.

Birleştirme, yapısal aile


danışmanlığının temel Yapısal Aile Danışmanlığında Kullanılan Teknikler
ilkelerinden biridir.
Birleştirme/ dâhil olma
Birleştirme, yapısal aile danışmanlığının temel ilkelerinden biridir. Birleşme
sürecinin bir kısmı, danışmanın ailenin sorunlarını anlamasını ve ailenin güçlü
yanlarını vurgulamasını gerektirir.
Yapısal aile danışmanlığında birleşme sürecinin üç ana aşaması vardır. Bunlar
aşağıda verilmiştir:

Koruma
Danışmanın aile yapısını veya bireysel üyelerinin özelliklerini analiz etmesi
ve doğru algılaması gerekir. Örneğin, üç kuşak bir ailenin katı bir hiyerarşik yapıya
sahip olması durumunda, danışman önce büyükbabaya yaklaşmayı ve daha sonra
aşağı doğru ilerlemesini tavsiye edebilir. Danışman, aile sisteminin kurallarına
saygı göstererek terapötik bir etki yaratmada daha iyi bir şans olabilir. Bununla
birlikte, danışmanın aile üyelerinin güçlü yönlerini ve potansiyellerini vurgulamak
için bu tekniği kullanması ve aynı zamanda sisteme meydan okuma gücünü elinde
tutması gerekir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


274
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

İzlemek
İzlemede, danışman aile üyeleri tarafından sunulan konuları yakından takip
eder. Terapi seansının içeriğini izlerken, danışman aile yapısında olumlu iletişim
biçimlerini onaylamak ve güçlendirmek için bireysel üyelerin sözlü mesajlarını
netleştirir ve güçlendirir.

Taklit/ Benzeme
Danışman, zaman zaman belli bir üyeyle daha yakın bir ilişki kurmayı gerekli
görecektir. İlişki kurma sözlü müdahaleler veya taklit yoluyla yapılabilir. Bu durum
danışmanın diğer kişinin ruh hâlini, ses tonunu veya duruş tonunu benimsediği
veya davranışını taklit ettiği sözsüz bir sorumluluktur. Örneğin, neşeli bir ailede
Aile yapısını danışman ailenin iletişim tarzına uygun olarak neşeli ve geniş bir yaklaşım
belirleyebilmek için benimseyebilir veya hızını yavaşlatabilir. Birleştirme eylemi, danışmanın aile
yapısal harita sistemine girmesine yardımcı olur. Ancak benzeme aynı zamanda bir tanılama
çıkartılabilir. eylemidir. Danışman aile haritasını geliştirir ve ilk seanslarda geçici bir yapısal tanı
koyar.

Aile haritalaması ve yapısal tanı


Aile haritalaması; danışmanlara önerilen yapısal değişiklikleri ve müdahale
planını, tedavi ettikleri ve formüle ettikleri her ailenin dinamikleri ve yapısının
geniş bir resmini sunduğu için hayati ve gerekli bir araçtır. Bu haritalar iki temel
kavram kullanılarak değerlendirilir. Bunlar; aile şekli ve aile gelişimi. Aile şekli,
ailenin demografik yapısını ele almaktadır (bir diğer ifade ile iki kişilik, tek
ebeveynli, geniş aile). Aile gelişimi, her ailenin kabul edilebilir davranışlar için
standartları olan kendine özgü kültürel bir ortama sahip olduğu gerçeğini ifade
eder. Danışman, aileye katılmalı ve daha sonra aile yapısının en doğru haritasını
çizebilmek için gözlemci rolü üstlenmelidir (Minuchin ve Nicahols, 1993).

Yeniden yapılanma teknikleri


Yeniden yapılandırma tekniklerinden bazıları aşağıdaki gibidir:
Yeniden çerçeveleme: Yeniden çerçeveleme, mevcut sorunu ailenin
getirdiklerinden farklı ve daha uygulanabilir bir bakış açısıyla ortaya koymaktır.
Tipik olarak bu, orijinal şikâyetin tanımını, bir kişinin sorunundan tüm ailenin
sorununa yapısal bir bakış açısıyla değiştirmeyi içerir. Örneğin, "kontrol
edilemeyen" bir çocuğun sorunları, etkisiz bir anne, disiplinsiz bir çocuk ve otoriter
bir baba arasındaki işlem kalıpları açısından yeniden sorgulanabilir. Yeniden
çerçevelemek, bir bireyin davranışının başkasının davranışına bağlı olarak
sunulmasıdır. Örneğin, çocuğun kontrol edilemezliği, annenin babanın
davranışının etkisizliği ile ilgili olabilir. Diğer taraftan, annenin çocuğu kontrol
etmedeki etkisizliği ile çocuğun kontrolsüz davranışları tetiklenebilir. Bu nedenle,
tüm aile bireyleri, birbirlerinin zorluklarına karşılıklı olarak katkıda bulunan
bireyler olarak tanımlanabilir.
Kural oluşturma: Aile üyeleri arasındaki işlevsiz işlemlerin yürütüldüğü
durumlarda yeni kuralların oluşturulması, ailenin olumlu bir yapıya dönüşmesine

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


275
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

yardımcı olur. Danışmanın ilerleyen aşamalarında, danışman aile üyelerini


birbirleriyle ilişkili olarak farklı davranmaya yönlendiren kurallar yazabilir. Bu
şekilde, danışman kimin kiminle, neyin, ne zaman ve ne kadar süreyle etkileşime
gireceğini düzenleyen kurallara müdahale eder. Örneğin, danışman, eşi ile oğluyla
konuşma eğiliminde olan bir babaya söyleyebilir. "Oğlunuzla endişeleriniz
hakkında konuşun, ne hissettiğinizi anlıyor mu bilmiyorum". Böylece danışman
anneyi işlemden uzak tutabilir. Bu basit hareketlilik aileye farklı bir gerçeklik
deneyimi sağlayabilir.
Sınır oluşturma: Sınır oluşturma, ailenin sınırlarını belirleme veya
aileyi tanımlamaya yardım etmeyi amaçlar. Bu, danışmanın, ailenin bazı üyelerine
hangi etkileşimlerin açık olduğunu, ancak diğerlerine kapalı olduğunu
tanımlamasında yardımcı olur. Bir bakıma sınır oluşturma, yeniden yapılanma
manevrasıdır, çünkü ailenin işleyiş kurallarını değiştirir. Fiziksel sınır oluşturma ile
danışman, oturma düzenini ayarlayabilir veya diğer aile üyelerini susturmak için el
hareketlerini kullanabilir.
Sözel sınır oluşturma, aileye özel talimatlar vermeyi ve kesintileri
yasaklamak için sözlü hatırlatmalar vermeyi içerir. Örneğin, bir danışman, bir
oğlunun babası tarafından alınması gereken kararları vermesini engellemek
Yapısal danışmanlar, istiyorsa, bu sözlü olarak yapılabilir. "Siz babanız için kararlar almaktan
ailenin işleyişinin belirli hoşlanırsınız, peki ya bunu yapmasına izin verirseniz?" diyerek veya fiziksel olarak
bir alanını keşfetmek oğlundan odanın diğer tarafında bir sandalyeye oturmasını isteyerek,
veya vurgulamak için ebeveynlerinden uzakta veya her ikisinin bir kombinasyonu ile yapabilir. Başka bir
görevlerini kullanır. sınır tanımayan sınırlandırma ve bireyselleşmeyi teşvik etme, ayrı oturumlar için
belirli alt sistemleri veya bireyleri görmek olabilir. Tek yönlü ayna, danışmanın aile
içinde gerçekleşen işlemleri işaret etmek için yapışık veya verimsiz bir aile üyesini
ayırdığı yerde kullanılabilir.
Semptoma yoğunlaşma: Semptoma yoğunlaşma, danışmanın amaçlarına
uygun olarak bir işlemin seçici açıklamasıdır. Oturumda belirli bir etkinliğin
önemini vurgulayan bir teknik olan çeşitli noktalamalar yoğunluğu uygulanır.
Genellikle, danışman, sistemin gerçekliğine meydan okumanın bir başka yolu
olarak ailenin görmezden geldiği ya da kabul ettiği bir şeyi büyütür. Yoğunluk
bazen tekrarlama yoluyla elde edilir. Örneğin, defalarca ailesinden, evinden
ayrılmaya karar veren ve bunu yapmayan bir aile üyesine “Neden taşınmadın?"
diye sorulabilir. Diğer zamanlarda, danışman "Babanızın şu anda yaptığı şey çok
büyük bir saygısızlık" gibi duygusal olarak yüklenen müdahaleler veya yüzleşmeler
yoluyla yoğunluk yaratır. Önemli olarak, yapısal aile danışmanının terapötik
sürecin yoğunluğunu izlemesi gerekir. Böylece sisteme uygulanan stres seviyesi ya
dayanılmaz ya da çok rahat hâle gelmez.
Dengeleri değiştirme: Dengeleri değiştirme, danışmanın ailenin geri kalanına
karşı bireyi veya alt sistemi desteklediği bir tekniktir. Bu, herhangi bir üyeye
saldırmak yerine sisteme bir meydan okuma olarak görülmelidir. Örneğin, bir
danışman, ailenin geleneğine uymamakla suçlanan bir kızın yanında oturabilir. Bu
teknik, aile sistemindeki bireyi desteklemek için kullanıldığında, toplam hiyerarşik

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


276
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

ilişki içinde değişim şansını arttırır. Bu nedenle, eğer danışman belirli üyelere karşı
koordine etmek zorundaysa, aile her zaman üç aşamalı uyumun bütün aile
sisteminin en iyisi için olduğunu anlamalıdır.
Görev atamaları: Yapısal aile danışmanı, bireysel üyeler veya tüm alt
sistemler tarafından tamamlanacak görevler de verebilir. Yapısal danışmanlar,
ailenin işleyişinin belirli bir alanını keşfetmek veya vurgulamak için görevleri
kullanır. Bu görevlerin temel işlevi, aile üyeleri arasındaki yakınlığı teşvik etmek
veya ebeveynlere, çocuklarını disipline etmeyle ilgili olumlu ebeveynlik becerileri
kazanmalarında yardımcı olmak olabilir. Örneğin danışman, bir aile üyesine
“Annenin yanındaki sandalyeye oturduğunu hayal et” şeklinde bir ifadede
bulunabilir. Ya da danışman oturumda bir eylem önerebilir: “Lütfen şu an karınıza
açıkça söyleyin” ya da bir ev ödevi olarak “Bugün çocuğunuzun akşamları bir saat
dışarı çıkmasına izin verin”.
Destek, eğitim ve rehberlik: Son olarak, yapısal bir aile danışmanının bir
aileye verebileceği en önemli müdahalelerden biri, kendi problemlerinde onlara
yardım etmek için destek, eğitim ve rehberlik yapmaktır. Müdahale sürecinin bu
kısmı ailenin her üyesine destek sağlamayı ve iyileşmelerini sağlamayı
amaçlamaktadır. Danışmanın rolü, tedavinin hangi yönleriyle kendileri için iyi
gittiği konusunda sistemin her üyesini teşvik etmektir.
Bireysel
Etkinlik

• Ailenizdeki görev dağılımı nasıl? Aile üyelerinin


Çözüm odaklı aile sorumulukları neleridir?
danışmanlığının amacı,
aile üyeleri arasında
görülen temel
yakınmaları ÇÖZÜM ODAKLI AİLE DANIŞMANLIĞI
olabildiğince hızlı bir
şekilde çözüme Çözüm Odaklı Aile Danışmanlığının Amacı
ulaştırmaktır.
Çözüm odaklı aile danışmanlığının amacı, aile üyeleri arasında görülen
temel yakınmaları olabildiğince hızlı bir şekilde çözüme ulaştırmaktır. Bu tür kısa
süreli bir danışmada ailelerin nasıl yapılandırılması gerektiği yerine aile üyelerinin
yaşantılarında nelerin değişmesi gerektiğine odaklanılır. Aile üyelerinin
davranışları değiştirilerek problem çözüme ulaşır. Bir ailenin hedeflerinin oluşumu,
çözüm odaklı modelin çok önemli bir bileşenidir ve ilk oturumda başlar. Hedefler
somut, ölçülebilir, ulaşılabilir ve kolay olmalıdır.

Çözüm Odaklı Aile Danışmanlığında Temel Kavramlar


Hedef tanımı: Danışan genellikle problemlerini ve hedeflerini geniş
terimlerle tanımlayarak başlar ve net bir hedef belirlenmeden önce dikkatli ve
aktif bir dinleme ve netlik kazanmaları gerekir. Bir danışan birkaç hedef belirlerse,
danışana hangisiyle başlayacağını sorar. İlk hedef, oturumdaki konuyu problem
konuşmasından çözüm konuşmasına değiştirmektir. Hedef belirleme sırasındaki
soru örnekleri şunlar olabilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


277
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

 Seni bugün buraya ne getirdi?


 Buraya gelmenin değerli olduğunu nasıl bileceksin?
 Farklı olarak ne yapacaksın?
 Diğer insanlar sende ne fark edecek?
 Artık buraya gelmek zorunda olmadığını nereden biliyorsun?
İstisna soruları: Çözüm odaklı aile danışmanlığı savunucuları, sorunun
danışan için daha az şiddetli veya hiç olmadığı zamanlar olduğunu ısrarla
belirtmeye çalışır. İstisnalar, işlerin sorunsuz bir şekilde ilerlediği zamanlardır.
Danışman, danışanı bu durumda hangi farklı koşulların mevcut olduğunu veya
müşterinin farklı şekilde ne yaptığını tanımlamaya teşvik eder.

•İstisna sorularuna örnek:


•Böyle zamanlarda neler fakrlı oluyor?
Örnek

•Başkaları sizde ne gibi farklılıklar görür?


•Bu sorunu yaşamadığınz zamanlar var mı?

Mevcut kaynak soruları: Çözüm odaklı aile danışmanlığında kilit görev,


danışanın becerilerini, yeteneklerini ve dış kaynaklarını (örneğin sosyal ağları)
belirleme ve bunlara katılmalarında yardımcı olmaktır. Bu süreç sadece
müşterinin/danışanın dikkatini yetkin bir birey olarak kendisine çekmesine
yardımcı olmaz. Aynı zamanda müşterinin/danışanın, problemle başa çıkmak için
bu kaynakları kullanmanın yeni yollarını belirlemesine yardımcı olmayı
amaçlamaktadır. Bu tür sorular, müşterilerinin/danışanın dayanabilecekleri güçlü
yönleri ve kaynakları belirlemeyi amaçlamaktadır:
Mucize soru: Mucize soru, danışmanın danışana, sorun artık mevcut
olmadığında geleceğin nasıl farklı olacağını öngörmesi için yardımcı olmak adına
kullandığı bir sorgulama yöntemidir. Bu aynı zamanda hedeflerin belirlenmesinde
yardımcı olabilir. Bu soru veya varsayımsal bir çözüm hakkında soru soran
Çözüm odaklı aile
herhangi bir soruya genellikle danışanın herhangi bir istisna düşünemediğinde
danışmanlığında kilit
görev, danışanın veya bir amacı tanımlamakta güçlük çektiği sorusu sorulur. Aileye, eğer bir mucize
becerilerini, meydana gelirse ve sorun çözülürse, olayların nasıl farklı olacağı sorulur. Bu soru
yeteneklerini ve dış aileyi değişim hakkında düşünmek ve gerçekleşirse tam olarak ne olacağını
kaynaklarını belirleme düşünmeye teşvik eder.
ve bunlara
katılmalarında yardımcı Mucize soru örnekleri:
olmaktır.  Bunların bazıları zaman zaman oldu mu? ... az bir parça bile?
 Bunun daha fazla olmasına ne izin verecek?
 Siz ve diğerlerinin bunu mümkün kılmak için ne yapmanız gerekiyor?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


278
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

•Mucize soru örneği:

Örnek
•Bu gece bir mucize olsa ve sabah uyandığımızda problem
çözülmüş olsa, farklı olarak ne yapardınız?

Soruları ölçeklendirme: Soruları ölçeklendirme, danışanı için faydalı


farklılıkları tanımlamak için kullanılan ve aynı zamanda hedeflerin belirlenmesinde
yardımcı olabilecek araçlardır. Müşteriden/danışandan mevcut konumlarını ölçek
üzerinde derecelendirmesi istenir ve müşteriye/danışana kaynakları, istisnaları
tanımlaması ve tercih edilen bir geleceği tanımlaması için ilgili sorular kullanılır. Bu
soru ayrıca oturumdan oturuma ilerlemeyi izlemek için istenir. Örneğin; 0'dan 10'a
kadar bir ölçekte, 0 tamamen kabul edilemez ve hayal edebileceğiniz kadar 10
olmakla, ilişkinizi bu noktada nereye koyacaksınız?
Avantaj soruları: Danışanların olumsuz cevaplar vermeye devam etmeleri
durumunda bu tür bir soru sorulur: örneğin; “Bu garip bir soru gibi görünebilir ve
bu sorunun sizin için ne kadar ciddi olduğu konusunda endişeli olmadığımı
düşünmenizi istemiyorum ama bu sorunu yaşamanın bir avantajı var mı? ... Bu
olumsuz durum hakkında olumlu bir şey var mı?”
Başa çıkma soruları: Başa çıkma soruları, danışan kaynakları hakkında bilgiyi
ortaya çıkarmak için tasarlanmıştır. En umutsuz hikâye bile, içinde çizilebilecek baş
etme örneklerine sahiptir. Örneğin, danışman danışana şöyle bir bir cümle
söyleyebilir: “İşlerin sizin için gerçekten zor olduğunu anlayabiliyorum, ancak bu
zorluklara rağmen, her sabah kalkmayı başarabilmeniz ve çocukları okula
hazırlamak için ne gerekiyorsa yapabildiğinizden çok etkilendim. Bunu nasıl
yaptınız?".
Aralar ve geri bildirim: Çözüm odaklı terapide danışman seansın sonlarına
Çözüm odaklı aile doğru on dakikalık bir ara verir. Bu sürede danışman (ekip ile birlikte ya da yalnız
danışmanlığında genel başına) danışanlara yönelik bir özet mesaj hazırlar.
tedavi süreci değişime
izin verir ve Çözüm Odaklı Aile Danışmanlığında Kullanılan Teknikler
yapılandırılmış bir
rotayı izler. Çözüm odaklı aile danışmanlığında genel tedavi süreci değişime izin verir ve
yapılandırılmış bir rotayı izler. İlk oturumda danışanın şikâyeti dinlenir. Daha sonra
her aile üyesinden belirli bilgiler toplanır. Ailenin şikâyetinde açıklanan
problemleri yaşamadığında neler olup bittiği hakkında bir tartışma başlatılır.
Aşağıdaki strateji ve teknikler kullanılır:
Belirsizlik tanıtımı: Danışman, sorunların tanımlanmasında “Size işlerin
zorlaştığı izlenimini veren nedir?” sorusunu sorarak belirsizlik getirebilir.
Çerçeveleme soruları: Bazı sorular güçlü yönler, yetenekler ve kaynaklar
hakkında bilgi ortaya çıkarabilir. Sorun algıları bu bağlamda önemli ölçüde değişir.
Yeniden sorunu tanımlama: Danışmanlar, danışanın ve danışmanın çözme
yetkisi dâhilinde yeni ve daha uygulanabilir problem tanımları sunar. Genellikle

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


279
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

danışanın problem tanımını daha olumlu bir ifadeyle yeniden çerçevelendirmesine


veya danışmanın müşterinin/danışanın şikâyetinde çözülebilecek bir ipucunu
dinlemesini sağlamasına yardımcı olur.
Problem çözme teknikleri: Problem çözme teknikleri, danışanın durumlarını
yeni yollarla görmelerine yardımcı olmaktadır. Bu, teknik sorun olduğu fikrini
ortadan kaldırmakta ve sorunun boyutunu azaltarak çözülebilir bir durum hâline
gelmesine yardımcı olmaktadır.
İpucu, ailenin davranış Danışanın dilini eşleştirmek: Danışanın sorunu tanımlamak için kullandığı
tepkilerini yansıtan bir kelimeleri kullanın, daha önce ne yaptıkları, çok ciddi bir problem olmadığı
müdahaledir. durumlarda sorular sormak vb.
Danışanın dilini kanalize etmek: Danışman, danışanın her gün dilde
kullanılan jargondan hareket tanımlarına geçmesi için bilinçli bir çaba göstermesini
bekleyebilir. Bu, danışanın durumunun normalleştirilmesine katkıda bulunur.
Danışman danışana: “Yavaş yavaş terminolojinizi daha az ciddi, daha olumlu
kelimelerle değiştirin.” Danışmanın bu tepkileri, müşteriye/danışana bir sorunun
geçici olduğunu ve geleceğe yönelik beklentilerinin şekillendirilmesinde yardımcı
olur.
Normalleştirme ve patolojiyi kaldırma: Danışman danışana sorunlarının
"anlaşılabilir" olduğunu söyler ve durumu günlük bir referans çerçevesi içine
sokmaya çalışır. "Tabii ki", "elbette", "kulübe hoş geldin", "yani yeni olan", "tanıdık
geliyor" veya "evet, ben de" gibi şeyler söyleyebilir.
Hedef belirleme: Danışmada danışanın hedefleri net olarak belirlenir.
Hedefler somutlaştırılır. "İşlerin doğru yönde ilerlemesinin ilk işareti ne olacak?"
gibi küçük hedeflerle başlanabilir.
Hızlı yönlendirme soruları: Hızlı yönlendirme soruları, danışan, istisnalar
veya geçmiş çözümler tanımlayamadığında yararlıdır. Danışandan problemsiz bir
gelecek öngörmeleri ve neye benzediğini açıklamaları istenir. Örneğin, mucize
sorusu veya sihirli bir değnek sorusu. “Ne olacak” değil “ne farklı olurdu?”
Yapısızlaştırma: Bu, ailenin şikâyetle ilgili referans çerçevesinde bir şüphe
yaratma anlamına gelir. Bu da bir ihtiyaç ve bir değişim beklentisi doğurarak yeni
davranışların dikkate alınmasını mümkün kılar.
İpucu: İpucu, ailenin davranış tepkilerini yansıtan bir müdahaledir. Eğer aile
çift bağlar veya paradokslar kullanıyorsa, müdahale bir karşı paradoks olur. Eğer
aile basit bir şekilde davranırsa ve iyi idare ederse, tamamlanacak bir görevin
reçetesi ipucunu oluşturur.
Karışıklık: Her aile üyesine, özellikle danışmadaki hedeflerle ilgili oldukları
için, aile farklılıkları hakkında ayrıntılı bir soru sorulur ve danışman, farklılıkların
herhangi bir çözümüne ulaşmadan kafa karışıklığını kabul eder.
İltifat: Danışman danışana belirli geçmiş başarılar için iltifat eder, ancak
bunları doğrudan mevcut sorunun çözümüne bağlamaz. Örnek iltifatlar: “Vay
canına”, “Bunu nasıl başardınız?”, “Süpersiniz”.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


280
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMA GÖRE AİLE


DANIŞMANLIĞI
Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma Göre Aile Danışmanlığının Amacı
Bilişsel davranışçı aile danışmanlığının amacı, aile üyeleri arasındaki temel
sorunu çözebilmek için belirli davranış kalıplarını değiştirmektir. Aile üyeleri
arasında görülen istenmeyen davranışları ortadan kaldırarak yerine olumlu
davranışlar yerleştirmeye çalışılır. Örneğin öfke nöbetleri geçiren bir çocuğun anne
Beklentiler, gelecekteki
babasına, bu nöbetleri görmezden gelip çocuğun duygularını sözcüklerle
ilişkide ne olacağını
gösteren tahminlerdir. anlatmasını ödüllendirmeleri öğretilebilir (Nichols, 2013).
Bunlar, bir bireyin ve Bilişsel Davranışçı Aile Danışmanlığının Temel Kavramları
diğer aile üyelerinin
duygusal tepkilerini ve Aile şemaları: Şema, Beck (1976) tarafından önerildiği gibi bilişsel
davranışlarını danışmada merkezî bir konuma sahiptir. Epstein ve ortakları (1988), bu şemaların,
etkileyebilir. “dünyanın nasıl çalıştığı, onun içindeki yeri hakkında sahip olduğu uzun süredir ve
nispeten istikrarlı temel varsayımlar” olduğunu öne sürmektedir. Örneğin, bir
çocuğun yalnızca belirli davranışlarına ebeveynlerden sevgi ve ilgi gösterilmesi
durumunda, çocuk “sevgi ve dikkat şartlı” olan bir şema geliştirebilir. Bireylerin
kendileriyle, başkalarıyla, dünyalarıyla ve gelecekleriyle ilgili temel şemaları
olmasına rağmen, aileler birlikte, etkileşimli yıllar boyunca oluşan bilişsel inanç
veya varsayımları birlikte düzenlediler.

• Aile üyelerine ilişkin şemalarınız nelerdir?


Etkinlik
Bireysel

Atıflar: Atıflar daha önce meydana gelen ilişki olayları veya davranışları için
nedensel ve sorumluluk açıklamalarıdır. Aile üyeleri, birbirlerine hem olumlu hem
de olumsuz özellikler hakkında atıfta bulunurlar. Örneğin, "Annem kız kardeşimi
daha çok sevdiği için söylemem gerekenleri dinlemiyor" veya "Ailem genellikle
Bilişsel davranışçı aile
benim düşüncemi soruyor çünkü söyleyeceklerime değer veriyorlar". Atıflar, aile
danışmanlığının amacı,
üyelerinin kendileri veya başkaları hakkında sahip oldukları inançlardan veya
aile üyeleri arasındaki
temel sorunu şemalardan kaynaklanmaktadır.
çözebilmek için belirli Beklentiler: Bunlar gelecekteki ilişkide ne olacağını gösteren tahminlerdir.
davranış kalıplarını
Bunlar, bir bireyin ve diğer aile üyelerinin duygusal tepkilerini ve davranışlarını
değiştirmektir.
etkileyebilir. Örneğin, kocasının onunla zaman geçirmekten hoşlanmadığına
inanan bir kadın, yaptığı herhangi bir talebi reddedeceğini ve bu yüzden onunla
iletişimden çekileceğini tahmin edebilir. Bu, çiftin etkileşimini daha da azaltabilir
ve böylece eşin ilk olumsuz inancını pekiştirebilir.
Varsayımlar: Her aile üyesinin diğer aile üyeleri ve ilişkiler hakkında sahip
olduğu inancıdır. Bu inanç, kendi ve diğerlerinin davranışlarının nedenleri hakkında

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


281
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

atıfta bulunmak ve yol göstermek için kullanılır. Örneğin, "Değerim başkalarının ne


olduğuna bağlı olarak beni düşün".
Standartlar: Bireyin, insanların ve ilişkilerin nasıl olması gerektiğine ilişkin
inançlarını içerir. Örneğin, ebeveynlerin çocuklarına ne kadar yakın olması
gerektiği ya da affedilme şeklinin nasıl olması gerektiği gibi. “Aile anayasasının” bir
parçasını oluşturan aile yaşamıyla ilgili çeşitli standartları tanımlamıştır. Bunlar
aşağıdakileri içerir:
 Aile üyeleri arasındaki ilişkilerde standartlar,
 İş bölümleri için standartlar,
 Çatışmayla mücadele standartlarını,
 Sınırlar ve mahremiyet standartları,
 Aile biriminin dışındaki bireyler için standartlar.

Otomatik düşünceler: Genellikle kısacık bir şekilde olan ve çoğunlukla bilinçli


ve kolay erişilebilir, kendiliğinden ortaya çıkan bilişlerdir. Bunlar olumlu veya
olumsuz olabilir. Ancak çatışma durumlarında olumsuz olma eğilimindedir. Bir
tartışmadan sonra bir eşin "Bu evliliği kurtarmak için çok geç" ya da eve eşin geç
gelmesinden sonra diğer eşin "Eşim yine eve geç kaldı, beni umursamıyor”
şeklinde düşünmesi, eşler arasında görülen olumsuz otomatik düşüncelere örnek
gösterilebilir. Genellikle şemalar veya inançlar, bireyin otomatik düşünceleriyle
ortaya çıkarılabilir.
Örnek

•Otomatik düşünce örnekleri:


•Eşim bana ilgi göstrmiyor.
•Canım çok sıkılıyor, bir şey yemek istemiyorum.

Yanlış anlamalara veya


hatalı varsayımlara yol
açan mantıksal akıl Bilişsel çarpıtmalar: Yanlış anlamalara veya hatalı varsayımlara yol açan
yürütme yolları veya mantıksal akıl yürütme yolları veya mantık hataları olarak tanımlanır. Olumsuz
mantık hatalarına otomatik düşünceler, bilişsel çarpıtmalar, çeşitli bireysel ve aile şemaları, yaşam
bilişsel çarpıtmalar adı olayları ve deneyimleri ile ilgili duygusal ve davranışsal tepkiler arasındaki
verilmektedir. etkileşimi açıklamak için bilişsel davranışçı aile danışmanlığının kavramsal
temelleri birleştirilmiştir.

Bilişsel Davranışçı Aile Danışmanlığında Kullanılan Teknikler


Bilişsel müdahale teknikleri
Bilişsel davranış modeli hakkında çiftleri veya aileleri eğitmek: İlk adım,
planlanan müdahalenin temel kavramlarını ve yapısını tartışır. Aile üyeleri,
düşüncelere ve davranışlara odaklanan ev işleri görevlerinin tedavinin önemli bir
bölümünü oluşturacağının farkındadır. Danışma için temel kurallar belirlenmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


282
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Örneğin, bireylerin diğer aile üyeleriyle paylaşılamayan danışman sırlarını


anlatmaması ve sözlü ve fiziksel olarak kötü niyetli davranışlara izin verilmemesi
gerektiği gibi.
Otomatik düşüncelerin tanımlanması ve değiştirilmesi: İlk olarak, danışman
Otomatik düşüncelerin otomatik düşünceler kavramını ve olumsuz duygusal ve davranışsal tepkilerle
ve bilişsel çarpıtmaların
ilişkili olanları izleme ihtiyacını ortaya koymaktadır. Aile üyelerinin, ilişki sıkıntısı
geçerliliğini
değerlendirmek üzere veya çatışma ile bağlantılı otomatik düşüncelerin sistematik bir kaydını tutmaları
kanıtları incelemek için teşvik edilir. Bu ödev ödevi, bu düşünceler ile etkileşimlerindeki olumsuz duygular
çeşitli bilişsel yeniden ve davranışlar arasındaki bağlantıları tanımlamalarına yardımcı olur.
yapılandırma müdahale
stratejileri kullanılabilir. Çarpık bilişlerin tanımlanması: Danışman, aile üyelerinin, otomatik
düşüncelerinde yer alan çarpık bilişleri tanımlamasına ve günlük işlevsiz
düşünceleri belirler. Danışman, aile üyelerini düşünce kaydını kullanmaya
yönlendirir ve kendilerine "Şimdi aklımda neler oluyor?" sorusuna cevap
vermelerini ister. Verilen cevaplar forma yazılır. Böylece danışanın hangi çarpıtları
kullandığını fark etmesi sağlanır.
Bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri: Otomatik düşüncelerin ve bilişsel
çarpıtmaların geçerliliğini değerlendirmek üzere kanıtları incelemek için çeşitli
bilişsel yeniden yapılandırma müdahale stratejileri kullanılabilir.
Sokratik sorgulama: Bu teknik, bilişsel davranışsal yaklaşımın ayırt edici
özelliğidir ve 'doğru' bir cevap gerektirmeyen, hukuki olmayan bir şekilde
sorgulama yöntemini içerir. Bu diyalog, aile üyelerinin sorunları netleştirmelerine
ve tanımlamalarına, belirli düşünce ve davranışların sonuçlarını
değerlendirmelerine, önceki sonuçları yeniden değerlendirmelerine ve yeni fikirler
geliştirmelerine yardımcı olur. Amaç, aile üyelerinin bu sorgulama yaklaşımını
kendileri kullanmayı öğrenmesidir.
Sokratik sorulara bazı örnekler: “Bu fikri destekleyen kanıt nedir? Bu fikre
karşı kanıt nedir? Ailemin üyesinin davranışına dair alternatif bir açıklama var mı?
Düşüncelerimin mantıklı ve uygun olup olmadığını yargılamama yardımcı olacak ek
bilgileri nasıl alabilirim? En gerçekçi sonuç nedir? Bu konuda ne yapayım?”
Aşağı doğru ok tekniği: Bilişsel davranışsal yaklaşımda en kritik ve güçlü
tekniklerden biri "aşağı ok" yöntemidir. Aşağı doğru ok tekniği ile danışanların
daha derindeki düşünce bulunmaya çalışılır. “Eğer bu olursa, senin için anlamı ne?”
ya da “Bundan sonra ne çıkacak?”. Bu tür sorular, bireyin gerçek kaygılarını ve
temel inançlarını ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir veya gerçekte gerçekleşmesi
muhtemel olmayan felaket bir beklentiyi ortaya çıkarabilir.
Şekil 13.1.’de örnek bir aşağı ok tekniği uygulaması gösterilmiştir.
Hayatta zayıflığa yer yok

Ailemdeki insanlar zayıfsa, yaşamın ağırlığı altında ezilirler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


283
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

İşte bu yüzden insanlar yıkılır, elden ayaktan düşer ve hem başkaları için
bir yük hem de kendileri için birer tehlike hâline gelirler.

Bu da insanı kolaylıkla ölüme ya da intihara sürükleyebilir.

Zayıf olursam ölürüm.

Öyleyse her türlü zayıflık belirtisinden kaçınmamız gerekir.


Şekil 13.1. Aşağı Doğru Ok Tekniği (Kaynak, Nichols, 2013).

Davranışçı Müdahale Teknikleri


İletişim becerileri eğitimi: Bilişsel davranışsal yaklaşımlar, her ailenin
birbirleriyle sözsüz ve sözlü iletişimine odaklanır. Danışman hem ifade edici hem
de dinleme becerilerinde rehberlik eder. Bazı etkileyici beceri örnekleri şunlardır:
Olumlu yanı sıra sorunlara dikkat çekmek, küresel terimlerden ziyade spesifik
konuşmak, kişinin duygularını ve düşüncelerini tanımlamak. Dinleme becerisinin
örnekleri arasında göz teması, diğerinin bakış açısı ile anlamaya ve empati
kurmaya çalışmak gibi sözsüz yönler vardır.
Problem çözme becerileri eğitimi: Problem çözmedeki ana adımlar şunlardır:
i) Problemin zor veya eksik davranışlar açısından net bir şekilde tanımlanması, ii)
Stratejik aile kendi veya aile üyelerinin yanıtlarını değerlendirmeden olası davranışsal çözümler
danışmanlığının amacı, üretmek, iii) her bir çözümün avantaj ve dezavantajlarını tartmak, iv) tüm üyeler
probleme neden olan
için uygulanabilir ve kabul edilebilir görünen çözümü seçmek, v) çözümün
davranışları
etkinliğini uygulamak ve değerlendirmek için bir zaman çerçevesi üzerinde
değiştirmektir. Bir diğer
ifadeyle şu anki anlaşmak.
problemi çözmektir. Davranış değişikliği anlaşmaları: Bunlar, danışmanın davranış değişikliğini
kolaylaştırmak için aile üyeleriyle sözlü veya yazılı bir anlaşma görüşmesi yaptığı
müdahalenin önemli bir bileşenidir. Temel odak noktası, her aile üyesinin,
başkalarının inisiyatif almasını ve değişimi göstermesini beklemeden bir değişim
taahhüdünde bulunmasıdır. Bu sözleşmeler, haftanın belirli günlerinde belirli bir
süre için ailedeki olumlu davranışları veya ortak faaliyetleri eş zamanlı olarak
arttırırken, belirli olumsuz davranışları azaltmak için özel anlaşmalar içerebilir.

STRATEJİK AİLE DANIŞMANLIĞI


Stratejik aile danışmanlığı, 1952-1962'deki Palo Alto araştırma grubunun
aile iletişimi konusundaki çalışmaları ile Bateson’un iletişim kuramı sonucu ortaya
çıkmıştır. Luigi Boscolo, Don Jackson, Jay Haley, John Weakland, Paul
Watzlawick’in fikirleri, stratejik aile danışmanlığı alanını şekillendirmeye yardımcı
olmuştur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


284
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Stratejik Aile Danışmanlığının Amacı


Stratejik aile danışmanlığının amacı, probleme neden olan davranışları
değiştirmektir. Bir diğer ifade ile şu anki problemi çözmektir. Bunun için aile
üyeleriyle birlikte amaç belirlenir. Sorunla ilgisi olan aile üyeleri, arkadaş grupları,
iş hayatındaki kişiler de danışma sürecine katılırlar. Danışma sürecinde iç görü ve
yorumlama yerine problemli davranış değiştirilmeye çalışılır.

Stratejik Aile Danışmanlığının Temel Kavramları


Sistem olarak aile veya organizasyon: Sistem, geri bildirim üzerine
yapılandırılmış olan herhangi bir ilişkili parça grubudur. Sistemik aile
danışmanlığında aile, o ailenin bir parçası olan insanlardan oluşan bir 'sistem'
olarak görülür. Bu aile üyelerine sistemin parçaları denilebilir. Bu ayrı parçaların
her birinin tüm sistem için bir işlevi vardır. Her kısım birbiriyle etkileşime geçer ve
onu etkiler. Odak noktası, parçaların kendisinden ziyade parçalar arasındaki ilişki
üzerinedir. Bir sistemin parçaları, geri bildirim döngüleri ile etkileşime girer ve
değişir.
Sistemin bileşenleri: Sistemin bölümleri, birbirleriyle ilişki içinde olan
bireyleri, bağlı oldukları genişletilmiş, nesiller arası aile üyelerini, ailenin sınıf, kast,
ırk, etnik, dini, profesyonel gibi bağlı olduğunu iddia ettiği diğer grupları içerir.
Kültürel, politik, sosyal vb. yapılar aynı zamanda aileyi etkileyen kurumlar arasında
gösterilebilir. Ailenin toplumla ilişkisi de sistemin bir parçasıdır. Aileler,
düşüncelerini ve seçimlerini etkileyen farklı inanç sistemlerinde yaşar. Örneğin,
herhangi bir topluluktaki cinsiyet ilişkileri hakkındaki farklı inanç sistemleri, kızlar
ve erkekler için uygun davranış olarak kabul edilenleri etkileyecektir.
Bağlam: Bağlam, davranış, sözlü ve sözsüz mesajların anlamlı hâle geldiği
çerçevedir. Bir cümlenin anlamı, içine yerleştirildiği metinden geliyorsa, davranışın
bağlamından etkilendiği anlaşılmalıdır. Belirli kural ve işlevlere göre farklı
bağlamlarda farklı davranış kuralları mevcuttur. Örneğin, bir kardeş ilişkisi için
kurallar, bir arkadaşlık kurallarından farklıdır ve kardeşlerin evli veya bekâr
olmasına bağlı olarak aynı kardeş ilişkisi için kurallar yine farklıdır. Bireyin ve çiftin
davranışı aile ve daha geniş sosyal sistem için anlamı bağlamında görülmelidir.
Sorunun tanımı: Aile içerisinde sorun, ilişkilerden kaynaklanan zorluklar
olarak kabul edilir. Psikodinamik tedavilerden farklı olarak, stratejik aile
danışmanları, bireyin içsel durumlarında, duygusal, bilişsel veya davranışsal olarak
veya kişilikleri veya bireysel tarihlerinde sorunları tespit etmez. Örneğin, öfke
problemi olan bir kişide stratejik aile danışmanları 'öfkeli' ve 'öfkeli değil' olarak
adlandırdıkları davranışların bir tanımını almak için dairesel sorgulama tekniğini
kullanır. Danışman danışana 'ailede başka kiminle kavga etmeyi ve kiminle barışçıl
Stratejik aile
danışmanlığının amacı, olmayı sevdiğini' sorar. Ayrıca “Hangi durumlarda ve hangi kişilerle barışçıl olmaya
probleme neden olan daha fazla tercih ettiği” sorulur.
davranışları Semptomun işlevi: Sorun ya da belirti, sistem için bir işlevsellik olarak
değiştirmektir.
görülür. Semptom taşıyıcısı genellikle bazı zorluklar gösteren ve ailenin
'iyileştirilmesi' için getirildiği kişidir. Aile danışmanı, bu kişiyi, aile sisteminin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


285
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

semptom taşıyıcısı olan 'tanımlanmış hasta/danışan' olarak düşünür. Belirti,


ailenin bağlamı hakkında bir iletişim olarak görülüyor. Örneğin, bir üyedeki
üzüntü, ailenin birisinin kaybına yas tuttuğuna ya da okuldan ayrılma sınavlarında
başarısızlığa uğradığı, ailenin aile yaşam döngüsünün bir sonraki aşamasına
girmeye hazır olmadığı bir iletişim olabilir. Aile danışmanı, aile ilişkileri ve tespit
edilen hastanın gösterdiği semptomun amacı hakkında çok meraklanır hâle gelir.
Stratejik aile danışmanlığı üç ayrı biçimde değerlendirilebilir.

Zihinsel Araştırmalar Enstitüsüne Göre Stratejik Aile


Danışmanlığı
Zihinsel Araştırmalar Enstitüsü (ZAE) 1959 yılında Don Jackson, Virginia
Satir ve psikiyatr Jules Riskin tarafından kurulmuştur. ZAE’ye göre aile üyeleri
arasındaki sorunları çözmek için bu sorunlarla ilişkili davranışların değiştirilmesi
gerekir. Tüm davranış bir düzeyde iletişimdir. İnsanın davranamaması gibi, iletişim
Haley’e göre aile kurmaması da mümkün değildir. İletişim, söylenenlerin içeriğine ek olarak, birçok
problemlerinin çoğu seviyede jest, beden dili, ses tonu, duruş, yoğunlukta eş zamanlı olarak
aile hiyerarşisindeki gerçekleşebilir. Her iletişimin bir içerik (rapor) ve bir ilişki (komut) yönü vardır.
bozukluktan ve
İlişkiler komut mesajları ile tanımlanır.
fonksiyonelsizlikten
kaynaklanır. Zihinsel araştırmalar enstitüsüne göre aile danışmanlığında
kullanılan teknikler
Paradoksal iletişim
İnsanlar sürekli olarak çok sayıda ileti gönderip alırlar. Hem sözel hem de
sözel olmayan kanallar ve her mesaj başka bir soyutlama düzeyinde başka bir
mesajla nitelendirilebilir veya değiştirilebilir. Söylenen tonla veya jestle ifade
edilen arasındaki çelişkiler göründüğünde, alıcının kafası karışabilir. Çiftler
arasında da bazen mesajlar, böyle paradoksal bir tahrifatın yıkıcı bir şeklinde
yansıması şeklinde görülebilir.

Terapötik değerlendirme
ZAE’nin terapötik modeli, insanların bir sorunu hafifletmek için
kullandıkları çözümlerin çoğu zaman sorunun bakımına ve hatta alevlenmesine
katkıda bulunduğunu vurgulamaktadır. Bir diğer ifade ile insanlar değişime zor
değil ya da dirençli değil, uygunsuz ve işlenemez çözümleri tekrarlarken “sıkışmış”
durumdadır. Bu görüşe göre, belki de bir bebeğin doğumu ya da ilk kez okula
giden daha büyük bir çocuğun doğumu gibi bir geçişle başa çıkabilmek gibi sıradan
hayattaki zorluklardan ortaya çıkabilir. Çoğu aile bu tür geçişleri nispeten kolay bir
şekilde ele alır. Ancak ara sıra zorluklar, özellikle yanlış kullanım veya çözülmeden
kalmalarına izin verildiğinde aile, zorlukları gidermek için önceki başarısızlığına
rağmen aynı “çözümü” uygulamaya devam ederken bir soruna dönüşür.
Bu yaklaşımda, görev ailenin tekrarlayan fakat olumsuz bir şekilde kendini
sürdüren döngüsünü kırmaktır. Terapötik müdahale de ilk olarak danışman sorunu
açık ve somut bir şekilde dikkatli bir şekilde tanımlamalıdır. Daha sonra, ailenin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


286
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

daha önce denediği çözümler araştırılabilir. Danışman şimdi, değişime ulaşmak


için bir strateji veya terapötik plan uygulamadan önce, tam olarak ne gibi bir
değişimin gerekli olduğunu tam olarak ve somut olarak ifade etmelidir.

Birinci sıra ve ikinci sıra değişiklikleri


Birinci dereceden değişiklikler, sistemin yapısını değiştirmeyen bir sistem
içindeki yüzeysel davranış değişiklikleridir. Bu değişiklikler doğrusal olmayan ve
sadece bir çiftin iyi niyetlerinin bir yansımasıdır. Örneğin, seslerini yükseltmek ve
artık tartışmamak gibi. Bu birinci dereceden değişikliklerin kısa ömürlü olması
muhtemeldir. Belirti ortadan kalksa bile -çift kavga etmeyi kontrol etmeye çalışır-
aralarındaki etkileşimi düzenleyen temel sistemik kurallar değişmemiştir ve
ateşkes er ya da geç ihlal edilebilir.
İkinci dereceden değişiklikler, sistemin yapısının ve fonksiyonunun temel
bir revizyonunu gerektirir. Burada danışman, yalnızca belirtiyi gidermeye yardım
etmez, aynı zamanda ailenin sadece sistematik etkileşim düzenini değiştirmesine
Haley ve Madanes
yaklaşımına göre aile yardım etmeye çalışır. Ancak aile sisteminin kurallarını değiştirmek ve dolayısıyla
danışmanlığının amacı, sistemi farklı bir işleyiş seviyesine ulaşması için yeniden düzenleme yapmak
aile üyeleri arasında gerekmektedir. Danışma başarılı olursa, eski kurallar geçersiz sayılır. Sonuç olarak,
doğrudan gözlenmeyen aile geçici olarak karışıklık olabilir. Ancak daha sonra kendisini yeni bir şekilde
problemleri ortaya yeniden kurmaya çalışacaktır.
çıkartmaktır.
Terapötik çift bağlama
ZAE’ye göre aile danışmanları aileye, üyelerin birbirleriyle ve dış dünyayla
ilişkileriyle ilgili kurallarını değiştirmelerini sağlayacak bir deneyim sağlamak için
sorumluluklarının olduğunu iddia ederler. Çiftlerin, her birinin bir etkileşimi nasıl
noktaladığını (her birinin neye karşı sorumlu olduğunu düşünen) ve bu algılardaki
farklılıklar çatışmaların nasıl sıkça takip edildiğini öğrenmesi gerekir. Aileler iletişim
kalıplarını ve özellikle iletişimin gerçekleştiği bağlamı incelemeleri gerekmektedir.

Haley ve Madanes Yaklaşımına Göre Stratejik Aile Danışmanlığı


Bu yaklaşımı benimseyenler aile danışmanlığının amacının aile üyeleri
arasında doğrudan gözlenmeyen problemleri ortaya çıkartmak olduğunu
belirtmişlerdir. Haley’e göre aile üyeleri arasında görülen semptomların danışma
sürecinde azaltılması gerekmektedir. Danışma sürecinde iç görü kazandırılmaya
çalışılmaz. Haley ve Madanes yaklaşımına göre aile sibernetik bir sitemdir.
Haley’e göre aile üyeleri Sibernetik sistem, aile üyelerinden herhangi birisinin davranışlarındaki bir
arasında görülen
değişikliğin ailedeki diğer kişinin davranışlarına da etki etmesi durumudur (Nazlı,
semptomların danışma
sürecinde azaltılması 2014).
gerekmektedir.
Haley ve Madanes yaklaşımına göre aile danışmanlığında kullanılan
teknikler
Güç savaşı
Aile üyelerinin de psikolojik sorunların görülmesinin altında aile içerisinde
yaşanan güç savaşı yatmaktadır. Aile içindeki ilişkiler güç savaşı yoluyla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


287
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

şekillenmektedir. Haley aile sistemi içinde hangi davranışların güç dengesinin


devam etmesini sağladığını öğrenmeye çalışır. Haley'e göre, semptomları olan
insanlar dolaylı yöntemlere başvurmaktadır. Örneğin aile üyeleri arasındaki
iletişimde bir kişinin ses tonunun çok yüksek bir yoğunlukta kullanması gibi.

Üçgenler, diziler ve hiyerarşiler


Haley-Madanlar yaklaşımında, problemler en az üç kavramın etkileşimini
içermektedir. Elbette bir ailede daha büyük sayılar mevcut olsa da, üçgenin aile
etkileşiminin tanımlanmasında tercih edilen yol olduğunu iddia ederler.
Dolayısıyla, bir evlilik çatışması vakasıyla sunulan stratejik danışman, bu sunum
sorununu sadece eşler arasında bir sorun olarak görmeme; aksine, başkalarının
(çocuklar, kanunlar, çalışma ortakları) çift üzerindeki etkisine bakacaktır. Stratejik
danışmanlar, elbette dairesel olması muhtemel olan olayların etkileşimli dizilerini
de izlerler.

Terapötik stratejiler geliştirme


Stratejik aile danışmanları müdahalelerini belirli bir problemine yöneltirler,
problemin sürdürüldüğü mevcut yöntemleri ele alırlar, problemli etkileşimli diziyi
takip ederek ve nihayetinde değiştirmek için tasarlanan stratejileri (basit veya
dolaylı yönergeler) uygulamaya geçerler. Yorumlama veya iç görü sağlamak ve
ailenin genel ilişkilerini yeniden düzenlemesini istemek yerine, stratejik
danışmanlar, aile sisteminin yalnızca sorunlu veya semptomatik davranışı
Haley’e göre ilk
sürdüren yönlerini değiştirmeye çalışırlar. Madanlar (1981)’a göre stratejik
görüşmenin sosyal,
problem, etkileşim, danışmada vurgu, tüm vakalara uygulanabilir bir tedavi yöntemi değil, her spesifik
hedef belirleme ve problemi göstermek için benzersiz bir strateji tasarlamaya odaklanmıştır. Odak
görev oluşturma noktası, mevcut problemi ustaca hafifletmek, köklerini veya gömülü anlamları
evreleri bulunmaktadır. araştırmamaktır. Bu nedenle, Haley-Madanes'in stratejik danışmanlığının kısa
vadeli olması muhtemeldir, çünkü belirli problemlerle sınırlı ve çözümlere
uyarlanmıştır.

İlk görüşme
Haley (1976), bütün ailenin katılması için ısrar ettiği ilk görüşmenin, tüm
tedavi sürecine zemin hazırladığını iddia eder.
Haley’e göre aile danışmanlığında ilk görüşme beş evreden oluşur.
 Sosyal Evre: Danışman aile üyelerinin birbiriyle olan iletişim tarzını inceler.
İş birliği kurmaya çalışır. Aile üyeleri arasında yaşanan sorunlar hakkında
geçici hipotezler kurar.
 Problem Evresi: Danışman aile üyelerine sorular yöneltir. Örneğin; “Şimdi
neden yardım arıyorsunuz?”, “Aile içerisinde nelerin olduğunu fark
etmemi istiyorsunuz?”, “Neyin değişmesini istiyorsunuz?”, “Değişim için
istekli misiniz?”
 Etkileşim Evresi: Aile üyeleri sorun hakkında konuşurlar. Danışmanın aile
içindeki işlevsiz iletişim dizileri, koalisyonlar, sorunlu hiyerarşileri
gözlemler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


288
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

 Hedef Belirleme: Bu aşamada danışman aileye birlikte çözmek ya da


ortadan kaldırmak istedikleri problemi tam olarak belirleme fırsatı verir.
Açık bir şekilde amaçlar belirlenir.
 Görev Oluşturma: Görev belirleme aşamasında, danışman, aile üyelerine
Milan grubu
ev ödevleri veya direktiflerle verir. Böylece aile içindeki etkileşimin
danışmanlarına göre
tarafsızlık, tüm aile dizilimini değiştirme sürecini başlatılır.
bireyleriyle müttefik Direktiflerin kullanımı
olma, aile
koalisyonlarına veya Danışanın davranışlarını değiştirmek için danışman tarafından direktifler
ittifaklarına kullanılır. Genelde emir olarak da ifade edilebilir. Direktifler danışma oturumları
yakalanmaya engel dışında yerine getirilir. Yönergeler veya terapötik oturumun dışında
olma çabalarını ifade gerçekleştirilecek görevlerin atanması, aile danışmanlığında kilit bir rol oynar.
eder.

•Direktif örneği:
Örnek

•Anksiyetini yaşa.
•Ebeveynlerine karşı gelmeye devam et.

Paradoksal direktif
Danışma sürecinde, danışan, direktiflere karşı gelirse ya da direnç gösterirse
danışman paradoksal direktifleri kullanır. Paradoksal direktifler genellikle tavsiye
verici veya betimleyici olmak üzere iki şekilde yapılır. Tavsiye verici paradoksal
direktifler, danışanın semptomatik davranışının aileye sağladığı ikincil kazancı
gizlice ortaya koyar. Gizli olarak değişimin hem mümkün hem de arzu edilen
olduğunu öne sürer. Örneğin işlerini zamanında tamamlamayan danışana, işlerini
zamanında tamamlanması istenmez. Bunun yerine boşa harcadığı zamanları ve ne
Direktiflerin kadar sürdüğünü not etmesi istenir. Betimleyici paradoksal direktifte danışandan
kullanımında zor ve zevksiz bir şey yapmasını istenir. Örneğin sürekli elleri terleyen bir danışana
danışanın davranışlarını gecenin bir yarısı mutfak tabanlarını cilalamak görevi verilebilir. Böylece sıkıntı
değiştirmek için veren davranıştan daha büyük bir sıkıntı verici davranışın yapılması semptomun
danışman tarafından azalmasını sağlayabilir (Nazlı, 2014).
direktifler verilir.
Genelde bunlar emir
olarak da ifade
edilebilir.
Bireysel
Etkinlik

• Eşiyle sürekli tartışan bir danışana paradoksal direktif nasıl


verirsiniz?

Stratejik paradoksal yaklaşım, birkaç aşamayı kapsamaktadır. İlk olarak,


danışman değişimin beklendiği aile ile ilişki kurmaya çalışır. İkincisi, düzeltilmesi
gereken sorun açıkça tanımlanmıştır. Üçüncüsü, hedefler açıkça belirtilmiştir.
Dördüncü aşamada, danışman somut bir plan sunmalıdır. Plan paradoksal görevin
makul görünmesini sağlayan bir gerekçenin dâhil edilip edilmeyeceği yararlıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


289
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Beşinci aşamada, sorunla ilgili mevcut otorite (bir doktor veya ebeveyn gibi)
durumu doğru şekilde ele almamaktan diskalifiye edilir. Altıncı aşamada,
danışman yönergeyi yayınlar. Yedinci ve son aşamada, danışman yanıtı gözlemler
ve paradoksu korumak için olağan problem davranışını teşvik etmeye devam eder.
Ortak paradoksal müdahale örnekleri Tablo 13.1.’de sunulmuştur.
Tablo 13.1. Ortak Paradoksal Müdahale Örnekleri

Yeniden “Kıskanç olduğu için değil, her zaman seni


çerçevelemek düşündüğü için, günde birkaç kez nerede
olduğunu kontrol ediyor.”

Yeniden “Eşiniz, evdeki bitmemiş görevleri size


etiketlenmesi hatırlatarak yardımcı oluyor. Çünkü sizin için
güzel bir ev yapmak istiyor.”

Semptom “Uyanır uyanmaz birbiriyle kavga etmeyi


kısıtlamalarını deneyin.”
reçete etmek
“Bu hafta sorunla ilgili hiçbir şey yapma, bu
yüzden ne kadar kötü olduğunu görebilelim.”

Milan sistem modeli, Reçete (yönerge) “Gün boyunca sizi endişelendirebilecek her
Selvini-Palazzoli, teklif etmek şeyin bir listesini tutun ve her gece onları geçip
Boscolo, Cecchin ve yetkin bir endişe hâline gelmek için bir saat
Prata tarafından
ayırın.”
geliştirilmiştir.
Kaynak: Weeks & L’abate, 1982; Seltzer, 1986

Milan Sistemi Modeli


Milan sistem modeli, Selvini-Palazzoli, Boscolo, Cecchin ve Prata tarafından
geliştirilmiştir. Selvini-Palazzoli ve Prata, yıkıcı aile oyunlarını engellemeye yönelik
araştırmalara devam ederken, Boscolo ve Cecchin, yeni bir sistemik epistemoloji
geliştirmek isteyen eğitim modellerinin geliştirilmesine devam etmiştir. Bu grubun
çalışması, birçok aile danışmanı için tedavinin odağını etkileşimli dizileri ve kalıpları
gözlemlemekten ve aile inanç sistemlerini sorgulamaya yöneltmiştir.

Milan sistemi modeline göre aile danışmanlığında kullanılan


teknikler
Sean öncesinde, Milan sisteminde yer alan ekip ailenin temel sorunu üzerine
bir hipotez ortaya atar. Seans sırasında ekip bu hipotezi değerlendirir, günceller ya
da değiştirir. Yaklaşık kırk dakika sonra yalnızca bütün ekip üyelerinin yaptığı
toplantıda hipotez tartışılır ve bir müdahale biçimine karar verilir. Daha sonra
danışmanlar müdahaleye geçer. Son olarak seans sonrasında bir araya gelen ekip
ailenin verdiği tepkileri tartışarak çözümler ve bir sonraki seansı planlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


290
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Paradokslar, karşı paradokslar, ritüeller ve olumlu çağrışımlar


Stratejik tekniklerin düşünceleri üzerindeki güçlü etkilerini, özellikle katı aile
işlemlerini gevşetmeyi amaçlayan paradoksal reçetelerin kullanımını gösteren
Selvini-Palazzoli ve arkadaşları, başlangıçta aile üyelerinin mücadele ettiği psikotik
ailelerde oyunun kurallarına odaklanmıştır. Aile üyeleri birbirlerine karşı,
birbirlerinin davranışlarını kontrol etmek için, kabul edilmeyen aile “oyunlarını”
sürdürmek için farklı davranışlar gösterebilirler. Bir diğer ifadeyle aileyi, bir
deneme-yanılma süreci ile zaman içinde oluşturduğu kurallara göre “kendini
kontrol eden” ve “kendi kendini düzenleyen bir sistem” olarak kavramlaştırılabilir.
Danışmanın görevi, o zaman, tüm aile üyelerinin bir araya geldiği yıkıcı “oyunların”
bozulmasına, ortaya çıkmasına ve sonuçta kesintiye uğramasına yardımcı olmaktır.

Varsayım/hipotez, tarafsızlık ve dairesel sorgulama


Milan yaklaşımını benimseyenler, aile durumu hakkında sürekli
spekülasyonlar ve varsayımlar yapan sürekli bir etkileşimli süreç olan
hipotezleşmenin sistematik bir görüşme yapmak için bir rehber oluşturduğunu
iddia etmişlerdir. Aile sistemine böyle bir kılavuz doğru ya da yanlış değildir.
Danışmanlar tarafından formüle edilen hipotezler tipik olarak tüm aile üyelerini
birbirine bağlayan sistemik veya ilişkisel ifadeler biçimini alır ve böylece aile
kuralları ve etkileşimli davranışlarla ilgili dairesel bir yapı sunar. Danışmanlar
aileden gelecek bilgileri düzenlemesine yardım eder ve semptomatik davranışın
neden bu ailede kendini gösterdiğini anlamaya başlar. Hipotezler, ailenin
semptom etrafında nasıl organize edildiğine ya da problemi ortaya koyduğuna dair
bir resmi ortaya çıkarmak için dikkatlice inşa edilmiştir.
Tarafsızlık, danışmanın her üyenin sorunu algılayışına ilgi duyduğu ve
Dairesel sorgulama, her
zorluk çekmeden kabul ettiği anlamına gelir. Hiç kimse bir aile üyesinin görüşü
bir aile üyesine,
farklılığın ele alınmasına diğerlerinden daha doğru görülmemektedir. Bu nedenle, her aile üyesi danışmanı
veya ailenin diğer iki bir kişinin ya da başka bir üyeyle müttefik olarak, o kişinin görüşleri ortaya çıktıkça,
üyesi arasındaki bir ancak hiçbir zaman herhangi bir katılımcıyla birleştiği gibi görmeyebilir. Aile
ilişkinin tanımlanmasına üyelerinin tüm algılarının meşru olduğu ve danışman tarafından yargılanmadan
yardımcı olan sorular kabul edildiği kabul edilir. Aile, bütün görüşlerini duyarak, tüm üyelerini etkileyen
sorulmasını içerir.
sorunu tespit etmek ve bir dizi alternatif çözüm geliştirmeye başlamak için daha iyi
bir konumdadır. Milan grubu danışmanlarına göre tarafsızlık, tüm aile bireyleriyle
müttefik olma, aile koalisyonlarına veya ittifaklarına yakalanmaya engel olma
çabalarını ifade eder.
Dairesel sorgulama, her bir aile üyesine, farklılığın ele alınmasına veya
ailenin diğer iki üyesi arasındaki bir ilişkinin tanımlanmasına yardımcı olan sorular
sorulmasını içerir. Bu farklılıklar, farklı aile bireylerinin çoklu bakış açılarını ortaya
koymak ve öz yinelemeli aile kalıplarını ortaya çıkarmak için tasarlanmıştır. Burada
danışman, aile üyeleri arasındaki ara bağlantıların bir haritasını oluşturmaya
çalışmakta ve algıdaki farklılıklar hakkında sorular sormanın böyle bir haritayı
yaratmanın en etkili yolu olduğunu varsaymaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


291
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Genel dairesel soru türlerinden örnekler Tablo 13.2.’de sunulmuştur.


Tablo 13.2. Genel Dairesel Soru Türlerinden Örnekler

Kategori Tanım/İşlev Örnekler

İlişkideki Kişiler arası ilişkiler kurmak, Ailede kime en yakınsın?


Farklılıklar alt sistemler ve ittifaklar
En çok kime güveniyorsun?

Derecedeki Bir problem az ya da çok Kim oğlun için daha çok


Farklılıklar yoğun olabiliyorsa, o zaman endişeleniyor?
ortadan kalkma potansiyeli
Savaşmak mı yoksa kaçmak
de vardır.
mı daha kötü?

Zamanda Bir sorunun bir başlangıcı İlk kim fark etti?


Farklılıklar varsa, bir sonu olabilir.
Eskiden olduğundan daha
mı yakınsın?

Varsayım/Gelecek Eylemler üzerinde kontrol Gitseydin ne yapardın?


duygusu oluşturun.
Kızınız üniversiteye
gittiğinde, eşiniz nasıl tepki
verecek?

Kaynak: Prevatt, 1999.

BOWEN’IN AİLE SİSTEMLERİ YAKLAŞIMI


Bowen’in Aile Sistemleri Yaklaşımına Göre Aile Danışmanlığının
Temel Amacı
Bu yaklaşımdaki danışmanın amacı; ailenin kaygısını azaltmak, aile
Bowen’in aile sistemleri üyelerinin bağımsız çalışabilme yeteneklerini geliştirmelerini sağlamak ve
yaklaşımında semptomatik davranışları düşük düzeye indirgemek. Bununla birlikte her bir aile
danışmanın amacı;
üyesinin temel farklılaşma seviyesini arttırmak, duygusal olarak yoğun olan
ailenin kaygısını
azaltmak, aile üyelerinin durumlara her bireyin daha etkili cevap vermesini sağlamak da diğer bir amaçtır.
bağımsız çalışabilme
Bowen’ın Aile Sistemleri Teorisinin Temel Kavramları
yeteneklerini
geliştirmektir. Benliğin farklılaşması: Benlik ayrımı, “içsel veya dışsal duygusal baskılara
otomatik olarak cevap vermeme, düşünme ve yansıtma kapasitesi” olarak
tanımlanabilir. Aile sistemleri teorisi, tüm insanların dünyaya, yaşamı
sürdürebilmeleri için diğerlerine tamamen bağımlı olduklarını göstermektedir
(Kerr ve Bowen, 1988). Çoğu durumda, bu güven birincil bakıcıya bağlıdır. Bebek,
ilk bakıcıyla birlikte duygusal bir füzyon veya simbiyoz durumunda yaşama başlar.
Hem birincil bakıcı hem de bebek, birbirlerine otomatik olarak kolayca yanıt verir.
Öyle ki, birincil bakıcının bebeğe nasıl bakılacağı hakkında çok fazla şey öğrenmek
zorunda olmadığı ya da bebek bakıcıdan bir yanıt almayı öğrenmek zorundadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


292
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Bireysel
Etkinlik
• İnsanlar çift olduklarında ne gibi öncelikler ve uzlaşmalar
ortaya çıkar? Çifte bir de çocuk katıldığında neler yaşanır?

Genogramın temel
işlevi, değerlendirme
evresinde verileri
Duygusal üçgenler: Üçgenler kavramı, üçüncü bir kişi duygusal yoğunluğun
düzenlemek ve danışma
süresince ilişki yüksek olduğu iki kişi arasında bir ilişkiye girdiğinde oluşturulan örgütsel bir yapıyı
süreçlerinin ve önemli tanımlar (Bowen 1966). Bu üçgen, iki kişi arasındaki gerginliği azaltmaya yardımcı
üçgenlerin izini olur. Çünkü üçüncü kişiye daha fazla önem verilir. Bir şekilde, üçüncü kişi, iki kişi
sürmektir. arasında meydana gelen çatışmanın dikkatini dağıtıcı ya da tamponu olarak hizmet
eder. Bu örüntü, ilişki sırasında kaygı arttıkça ve azalırken oluşmaya devam
edebilir.
Çok kuşaklı duygusal/aktarım süreç: Bu durum aileleri etkileyen duygusal
güçler olarak ifade edilebilir. Bowen bu süreçte kaynaşma kavramını kullanmıştır.
Eşlerin birbirine duygusal yakınlığı, evlilikteki geçim sorunlarının çocuklara
yansıtılmaması evlilikte kaynaşmaya örnek olarak gösterilebilir. Eşine duygusal
açıdan tepkisel olan bir adamın, ona duygusal açıdan uzak olması sık görülen bir
durumdur. Bu da annede çocuklarına odaklanma eğilimi yaratır. Sonuçta kaygılı bir
bağlanma süreci oluşabilir.
Kardeş konumu: Kardeş pozisyonu kavramı, Bowen (1966)’in bir çocuğun bir
Kardeş konumu
ailedeki pozisyonunun, geliştirdiği kişilik tipini nasıl etkileyebileceğini anlamasıyla
kavramı, bir çocuğun bir
ailedeki pozisyonunun, ilgilidir. Beş çocuklu bir ailede, en büyük çocuğun, ailedeki çocuk sayısı nedeniyle
geliştirdiği kişilik tipini ebeveynlerin dikkatini korumak için fazladan çalışmaya zorlanması muhtemeldir.
nasıl etkileyebileceğini Öte yandan, daha sonra doğmuş çocukların ezilenlerle özdeşleşmeye, ailevi ve
anlamasıyla ilgilidir. toplumsal beklentileri sorgulamaya meyillidirler. Küçük çocuklar esnek olma, farklı
deneyimlere açık olma ve yaşamdaki kendi alanlarını bulma konusunda kararlılar.
Duygusal kesilme: Duygusal kesilme insanların nesiller arasında kaygıyı
yönetme şeklini açıklar. Anne baba ve çocuklar arasındaki duygusal kaynaşma ne
kadar fazlaysa, kesilme olasılığı o da o denli artar. Ebeveynler ve çocuklar
arasındaki daha güçlü duygusal füzyon, bir veya iki ailenin duygusal olarak kesilme
şansını arttırır. Bireyler, uzaklaşarak, samimi sohbetlerden kaçınarak veya aile
üyeleriyle bağlantı kurma baskısını tamponlamaya yardımcı olmak için üçüncü bir
tarafın varlığını getirerek mesafe arayabilirler.

Süreç soruları insanları


sakinleştirmeye,
•Bazı insanlar uzağa taşınarak diğerleriyle arasına mesafe
Örnek

tepkisel kaygıyı koymaya çalışır; bazıları ise kişisel konuşmalardan kaçınarak ya


azaltmaya ve da üçüncü tarafların varlığı söz konusu olduğunda kendini
düşünmeye sevk yalıtarak sanki orada yokmuş gibi davranırlar. Bütün bu
davranışlar, duygusal kesilmenin işareti olarak kabul edilir.
etmeye yönelik
tasarlanmıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


293
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Toplumsal duygusal süreç: Toplumsal duygusal süreç kavramı, sosyal


baskıların aile gelişimini nasıl etkilediğini içermektedir. Bowen, cinsiyetçilik, sınıf
ve etnik önyargıların zehirleyici sosyal duygusal süreçler olduğunu ifade
etmektedir. Ancak farklılaşma düzeyine sahip bireylerin ve ailelerin bu yıkıcı sosyal
etkilere daha iyi dayanabilirler.
Normal aile gelişimi: Minuchin (1974), sağlıklı aile gelişimi için gerekli iki
faktörün konaklama ve sınır yapımı olduğunu iddia etmiştir. Konaklama
zorunludur, çünkü aile mücadeleleriyle uğraşmanın doğası, çocukların gelişim
aşamaları ve durumsal krizle birlikte değişir. Bir çift, bir bebeğin artan stresini
günlük yaşamlarına yerleştirmeyi ve ergenlerin artan özerkliğini yönetmeyi
öğrenmelidir. Ailede farklı alt sistemler geliştikçe, sınır yapımı normal aile gelişimi
için çok önemlidir. Nichols (2010), bir çocuğun doğumunun, yeni ailenin yapısını
bir ebeveyn alt sistemine ve çocuk alt sistemine dönüştüreceğini belirtmektedir.

Bowen’ın Aile Sistemleri Yaklaşımının Temel Teknikleri


Süreç soruları: İnsanların kendi içlerinde ve aralarında olup bitenleri
keşfetmeye yönelik olarak tasarlanmıştır. “Karınızın eleştirilerinde sizi en çok
sinirlendiren ne oluyor?”, “Erkek arkadaşınız sizi ihmal ettiğinde tepkiniz ne
oluyor?” örnek olarak verilebilir. Süreç soruları insanları sakinleştirmeye, tepkisel
kaygıyı azaltmaya ve düşünmeye sevk etmeye yönelik tasarlanmıştır (Nichols,
2013).
İlişki deneyi: Danışanların duyguların yönlendirdiği tepkilerin tersi yönde
davranmanın nasıl bir şey olduğunu yaşamalarını sağlamak amaçlanır (Nichols,
2013).
Kişiden kişiye ilişki: Danışman, diğer aile üyelerini gözlemlerken, kişisel
düşüncelerini ve duygularını doğrudan danışmanla paylaşmasına izin veren her bir
kişiyle ilişki kurar. Bu şekilde eşler, duygusal bir boşalma yaratmak yerine,
evliliklerinde kişiden kişiye bir ilişki geliştirmeye başlarlar.
Duygusal tarafsızlık: Danışman duygusal olarak tarafsız kalır ve taraf
tutmaktan kaçınır. Danışman ayrıca, modelleme, sözsüz davranış ve uygun mizah
kullanımı yoluyla oturumlarda tarafsızlığı korur. Danışman, diğer aile üyelerinin
reaksiyonlarına cevap olarak sakin kalmalıdır.
Genogramlar: Aile üyelerini ve birbirleriyle ilişkilerini içeren şematik
çizgilerdir. Genogram, bir ailenin en az üç nesline ait süreci ve yapıyı temsil eden
bir şemadır. Genogramlar aile bilgilerini düzenlemek ve bir ailenin danışmanın
ilerlemesini izlemek için kullanılır.
Bireysel
Etkinlik

• Genogramın ailenin değerlendirmesinde ne gibi katkıları


bulunmaktadır?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


294
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

•YAPISAL AİLE DANIŞMASI


•Yapısal aile danışmasının amacı, aile yapısını yeniden organize etmek,
işlevsel olmayan ilişki ve davranış kalıplarını elemektir. Aile yapısını
yeniden organize etmek için değişiklik yapılması gerekir. Bu
değişikliklerin eşlerinin birbirini desteklemesi, aile üyelerinin
Özet
sınırlarını belirlemesi ve güçlendirmesi, aile içi alt sistemlerin sağlıklı
bir şekilde işlemesinin sağlanması konularında olması
beklenmektedir.
•Bu yaklaşımın en önemli özelliği her ailenin bir yapısı olduğu ve bu
yapının aile eyleme geçtiği zaman kendini ortaya koyduğu görüşüdür.
Bu anlayışa göre ailenin bütün yapısı göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapısal aile teorisi, ailenin kendini nasıl örgütlediğine odaklanır.
Özellikle, ailenin alt sistemleri, sınırları gibi yapısı anlamaya çalışılır.
•Danışanın tüm davranışları, aile yapısı bağlamında değerlendirilir.
Yapısal müdahaleler katı, modası geçmiş veya işlenemez yapıları
değiştirmek için aktif, dikkatlice hesaplanmış, hatta manipülatif
çabalardır. Yapısalcılar, aileye katılarak ve kendi tarzlarına uyum
sağlayarak, üyelerin problemlerle ve birbirleriyle başa çıkma
yöntemlerini değerlendirmek için bir adım atarlar ve sonuçta
değişmelerine yardımcı olurlar.
•ÇÖZÜM ODAKLI AİLE DANIŞMASI
•Çözüm odaklı aile danışmasının amacı, aile üyeleri arasında görülen
temel yakınmaları olabildiğince hızlı bir şekilde çözüme ulaştırmaktır.
Bu tür kısa süreli bir danışmada ailelerin nasıl yapılandırılması
gerektiği yerine, aile üyelerinin yaşantılarında nelerin değişmesi
gerektiğine odaklanılır. Aile üyelerinin davranışları değiştirilerek
problem çözüme ulaşır.
•BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMA GÖRE AİLE DANIŞMASI
•Bilişsel davranışçı aile danışmasının amacı, aile üyeleri arasındaki
temel sorunu çözebilmek için belirli davranış kalıplarını
değiştirmektir. Aile üyeleri arasında görülen istenmeyen davranışlar
ortadan kaldırılarak yerine olumlu davranışlar yerleştirilmeye çalışılır.
•STRATEJİK AİLE DANIŞMASI
•Stratejik aile danışmasının amacı, probleme neden olan davranışları
değiştirmektir. Bir dğer ifade ile şu anki problemi çözmektir. Bunun
için aile üyeleriyle birlikte amaç belirlenir.
•Haley ve Madanes’in yaklaşımını benimseyenler aile danışmasının
amacının aile üyeleri arasında doğrudan gözlenmeyen problemleri
ortaya çıkarmaktır. Haley’e göre aile üyeleri arasında görülen
semptomların danışma sürecinde azaltılması gerekmektedir. Danışma
sürecinde içgörü kazandırılmaya çalışılmaz. Üçgenler, direktifler ve
paradoksal direktif danışma orurumlarında kullanılan bazı
tekniklerdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


295
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

Özet (devamı) •Milan sistem modeline göre seans öncesinde, ekip ailenin temel
sorunu üzerine bir hipotez ortaya atar. Seans sırasında ekip bu
hipotezi değerlendirir, günceller ya da değiştirir. Daha sonra
müdahale aşamasına geçilir. Son olarak seans sonrasında bir araya
gelen ekip ailenin verdiği tepkileri tartışarak çözümler ve bir sonraki
seansı planlar. Varsayım/hipotez, tarafsızlık ve dairesel sorgulama
paradokslar, karşı paradokslar seanslarda kullanılan bazı tekniklerdir.
•BOWEN’IN AİLE SİSTEMLERİ YAKLAŞIMI
•Bowen’in aile sistemleri yaklaşımının amacı, ailenin kaygısını
azaltmak, aile üyelerinin bağımsız çalışabilme yeteneklerini
geliştirmelerini sağlamak vesemptomatik davranışlarını azaltmak
şeklindedir. Bununla birlikte, duygusal olarak yoğun olan durumlara
her bireyin daha etkili cevap vermesini sağlamak da danışmada
hedeflenmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


296
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Çözüm odaklı aile danışmanlığında danışmanın danışana “kendini çok
güzel ifade ediyorsun”, “sorumluluklarını yerine getirmen harika” gibi
tepkileri aşağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanabilir?
a) Mucize soru
b) İpucu
c) Hedef belirleme
d) Başa çıkma soruları
e) İltifat

2. “Her aile üyesinin diğer aile üyeleri ve ilişkiler hakkında sahip olduğu
inanç” bilişsel davranışçı aile danışmanlığının hangi kavramıyla
açıklanabilir?
a) Aile şeması
b) Atıf
c) Varsayım
d) Beklenti
e) Standart

3. Aşağıdakilerden hangisi Bowen’in aile sistemler teorisinin amaçlarından


biridir?
a) Ailenin kaygısını azaltmak, aile üyelerinin bağımsız çalışabilme
yeteneklerini geliştirmelerini sağlamak ve semptomatik
davranışlarını azaltmak
b) Aile üyelerinin bilişsel çarpıtmalarını bulmak
c) Aile üyelerinin yaşadıkları ortamı düzenlemek ve birbirleriyle rahat
iletişim kurmalarını sağlamak
d) Aile üyelerinin inanç sistemlerini değiştirmek
e) Ailenin organizasyonunda veya yapısında bir değişiklik yapmak

4. Yapısal aile danışmanlığında, mevcut sorunu ailenin getirdiklerinden


farklı ve daha uygulanabilir bir bakış açısıyla ortaya koymak için
kullanılan teknik aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak
belirtilmiştir?
a) Yasa
b) Sınır oluşturma
c) Görev atamaları
d) Yeniden çerçeveleme
e) Dengesizlik

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


297
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

5. Stratejik aile danışmanlığında “semptom taşıyıcısı” kavramı ne anlama


gelmektedir?
a) Aile üyeleri arasında arabuluculuk yapan kişi
b) Aile ilişkilerinde bazı zorluklar gösteren ve iyileştirilmesi için getirilen
kişi
c) Aile içerisinde saygı duyulan kişi
d) Aile üyelerinin en çok sevdiği kişi
e) Aile üyeleri içerisinde fiziksel sağlık sorunları olan kişi

6. Aşağıdaki kişilerden hangisi, Milan stratejik modelinin öncüleri arasında


gösterilemez?
a) Perls
b) Selvini-Palazzoli
c) Boscolo
d) Cecchin
e) Prata

7. Aşağıdakilerden hangisi Zihinsel Araştırmalar Enstitüsüne göre aile


danışmanlığında kazandırılmaya çalışılan birincil sıra değişiklikleri
arasında gösterilemez?
a) Eşlerin birbirlerine ses yükseltmemesi
b) Eşlerin birbirlerini eleştirmemesi
c) Eşlerin birbirlerini suçlaması
d) Eşlerin birbirlerinin kararlarına saygı göstermesi
e) Eşlerin ev ile ilgili alınan kararlarda birbirlerine yardımcı olması

8. Aşağıdakilerden hangisi çözüm odaklı aile danışmanlığına göre hedef


belirlemede kullanılabilecek bir soru olarak gösterilemez?
a) Seni bugün buraya ne getirdi?
b) Buraya gelmenin değerli olduğunu nasıl bileceksin?
c) Farklı olarak ne yapacaksın?
d) Diğer insanlar sende ne fark edecek?
e) Geçmişte benzer problemlerle nasıl başa çıktınız?

9. Neşeli bir ailede danışman ailenin iletişim tarzına uygun olarak


neşeli ve geniş bir yaklaşım benimsemesi yapısal aile danışmanlığı
tedavisinde kullanılan hangi teknikle açıklanabilir?
a) İzlemek
b) Korumak
c) Birleştirme/dâhil olma
d) Taklit/benzeme
e) Genegrom

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


298
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

10. Bir tartışmadan sonra eşlerden birinin "Bu evliliği kurtarmak için çok geç"
ya da eve eşin geç gelmesinden sonra diğer eşin "Eşim yine eve geç kaldı,
beni umursamıyor.” şeklinde düşünmesi bilişsel davranışçı aile yaklaşımın
hangi temel kavramıyla açıklanabilir?
a) Standart
b) Otomatik düşünme
c) Varsayım
d) Atıf
e) Aile şemaları

Cevap Anahtarı
1.e, 2. c, 3. a, 4.d, 5.b, 6.a, 7. c, 8.e, 9.d, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


299
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Bowen, M. (1966). The use of family theory in clinical practice. Comprehensive
Psychiatry, 7, 345-374.
Madanes, C. (1981). Strategic family therapy. San Francisco, CA, Jossey-Bass.
Minuchin, S., & Nichols, M. P. (1993). Family healing: Talesof hope and renewal
from family therapy. New York: Free Press.
Minuchin, S. (1974). Families andfamily therapy. Cambridge, MA: Harvard
University Press.
Nazlı, S. (2014). Aile danışmanlığı. Ankara: Anı yayıncılık
Nichols, M.P. (2013). Aile terapisi. (Çev. Gündüz, O). İstanbul: Kaknüs Psikoloji
Nichols, M. (2010). Family therapy: Concepts and methods. Boston, MA: Pearson
Özgüven, İ.E. (2000). Evlilik ve aile terapisi. Ankara: PDRREM Yayınları
Prevatt, F. F. (1999). Milan systemic therapy. In D. M.Lawson & F. F. Prevatt (Eds.),
Casebook in family therapy. Pacific Grove, CA: Brooks/Cole
Seltzer, L. F. (1986). Paradoxical strategies in psychotherapy: A comprehensive
overview and guidebook. New York: Wiley.
Weeks, G. R., & L’abate, L. (1982). Paradoxical psychotherapy: Theory and
technique. New York: Brunner/Mazel.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


300
AİLE DANIŞMANLIĞINDA
UYGULAMA SÜRECİ VE
DANIŞMAN NİTELİKLERİ

• Aile Danışmanlığında
Danışmanların Temel
İÇİNDEKİLER

Nitelikleri
• Aile Danışmanlığında
Danışmanların Terapötik AİLE EĞİTİMİ
Becerileri
• Aile Danışmasında Kullanılan
Doç. Dr. Adem PEKER
Özel Teknikler
• Aile Danışmasında Terapötik
Süreç

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Aile danışmanlığında,
HEDEFLER

danışmanların temel niteliklerini


öğrenebilecek,
•Aile danışmanlığında
danışmanlarda olması gereken
terapötik becerileri kavrayabilecek,
•Aile danışmasında kullanılabilecek
özel tekniklerin neler olduğunu
anlayabilecek,
•Aile danışmasında terapötik
sürecin nasıl olması gerektiğini
öğrenebileceksiniz.
ÜNİTE

kları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan


smının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı
14
1
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Aile Danışmanlığında
Danışmanların Temel Nitelikleri
AİLE DANIŞMANLIĞINDA

DANIŞMAN NİTELİKLERİ
UYGULAMA SÜRECİ VE

Aile Danışmanlığında
Danışmanların Terapötik
Becerileri

Aile Danışmasında Kullanılan


Özel Teknikler

Aile Danışmasında Terapötik


Süreç

ÜNİTE

14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
302
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

GİRİŞ
Aile temelli psikolojik danışma uygulamasına, psikolojik danışma sürecine
ailenin fiziksel olarak dâhil edilmesi ile başladığı kabul edilmektedir. Bu
danışmanlık türünde; eşler, çocuklar ve gerektiği takdirde diğer kişiler de tedavi
edilebilir. Aile temelli psikolojik danışmada kilit unsur ailenin fiziksel danışma
sürecine katılmasıdır. Aile danışmanları, aileyi danışan olarak görür ve odak
noktası, danışanların öznel varoluş biçimlerini tecrübe ettiği, tanımladığı ve
yarattığı ilişkisel kalıplar ve etkileşimleri incelemektir.
Aile danışmanlığında ilk aşamada, aile ile çalışma ilişkisi kurulur. Ayrıca
ailenin tedaviyi kabul etmesi için motive edilmesini ve ailenin danışmayla ilgili
olabilecek yanlış anlamaları netleştirmesini de içerir. Danışman, ilk görüşmeden
sonra aile üyelerinin soruna bakış açısını değiştirmeye çalışır. Başka bir deyişle,
danışmanlığın ilk basamağı, ailenin ne istediğini, sorunu nasıl gördüklerini ve aile
içerisinde sorumluluğun nasıl alınması gerektiğini anlamayı içermektedir. Daha
sonra, başlangıç aşamasında, danışma boyunca değiştirilebilen veya daha kesin
olarak tanımlanabilen geçici hedefleri tanımlamayı içerir. Hem danışman hem de
aile üyeleri, başlangıç aşaması için hedeflerin belirlenmesinde rol oynamaktadır.
Aile danışmanlığının orta evrelerinde aile üyelerinin sorunları çözüme
kavuşturulmaya çalışılır. Aile üyeleri bu aşamada etkin katılım gösterirler.
Sonlandırma evresinde ise amaçlara ne kadar ulaşıldığı incelenir.
Bu ünitede, aile danışmanlığında psikolojik danışmanların temel nitelikleri,
Aile danışmanında;
terapötik beceriler, özel teknikler ve terapötik süreç ile ilgili konular ele
empatik anlayış,
alınacaktır. Bir diğer ifade ile aile danışmanlığında uygulama süreci ve danışman
koşulsuz olumlu saygı
ve doğru iletişim nitelikleri hakkında bilgiler yer alacaktır.
bulunması gereken AİLE DANIŞMANLIĞINDA DANIŞMANLARIN TEMEL
niteliklerdir.
NİTELİKLERİ
Terapötik Beceriler
Terapötik beceriler, psikolojik danışma veya aile danışmanlığı uygulayan
kişiler arasında bulunması gereken özelliklerdir. Bu özelliklerin/becerilerin
çoğunun, uyguladıkları teoriye veya teorik yönelimlerine bakılmaksızın, aile
danışmanları tarafından uygulanması gerekir. Rogers (1957) ve Truax ve Crakhuff
(1967), danışmanlar arasında empatik anlayış, koşulsuz olumlu saygı ve doğru
iletişimin gerekli olan beceriler olduğunu belirtmiştir. Daha sonra Carkhuff (1969),
danışmanlar arasında gerekli olan dört beceriye; somutluk, kendini açıklama,
yüzleşme ve anlık olmayı da eklemiştir.

Kişisel Nitelikler ve Beceriler


İnsanı iyi bir danışman yapan bazı ortak özellikler vardır. İyi bir danışmanın
kişisel özellikleri; anlayış, sempatik tutum, samimiyet, mizah anlayışı, istikrar,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


303
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

sabır, objektiflik, dokunma, adalet, hoşgörü, temizlik, sakinlik, ferahlık, nezaket,


hoşluk, sosyal zekâ ve duruş içermektedir.
Steffler ve Stewart'a göre, bir aile danışmanın temel özellikleri şunlardır:
 Etik davranış: Danışman arasındaki etik değerler birincil öneme sahiptir.
 Entelektüel yetkinlik: Danışman, mantıklı düşünmeye sahip olmalı,
entelektüel olarak yetkin olmalı ve bireyin davranışını ve mevcut olayları
bağlayabilmelidir.
 Esneklik: Danışman, danışanın değişen düşünce süreçleriyle esnek
olmalıdır.
 Duyarlılık: Danışman, işlerine karşı duyarlı ve içten olmalıdır. Dürüst olmalı
ve sorumluluğunun farkında olmalıdır.
 Kabul: Danışman, danışan tarafından anlatılanları kabul etmelidir.
 Anlama: Danışman, danışanı kabul ederek onun kendini kabullenmesine
yardımcı olur.

Kişiler Arası Beceriler


Kişiler arası beceriler, danışmanların danışanla olan ilişkilerini belirleyen
özelliklerdir. Egan (1990) empati, saygı, gerçeklik ve danışanın güçlenmesinin ve öz
Kişiler arası sorumluluğunun teşviki gibi nitelikleri sıralamıştır. Kişiler arası becerilerin
becerilerin içerisinde içerisinde ayrıca iyi bir iletişim kurmak da yer almaktadır.
iyi bir iletişim Nesnellik Becerileri
kurmak da yer
almaktadır. Danışmanın, danışanın hayatının ve dünyasının bir parçası olduğunda bile
nesnel olması gerekir. Cormier ve Hackney (2005)'e göre, bir danışma oturumu
süresince danışana tepki vermek, desteklemek ve empati kurmak için danışmanın
dinleme, anlama, ilişki kurabilme, düşünebilme, bağlantıları ve çelişkileri
tanımlayabilme becerilerinin olması gerekmektedir. Onlara göre, bu
kavramsallaştırma becerileri, yardımcının, işi ve danışanla ilgili sorunları hakkında
bir yansıtıcı ve sorgulama ruhuna sahip olmasını içerir.

Kültürel Yeterlilik Becerileri


Danışmanlar kültürel meselelerle ilgilenebilecek ve puanları
değerlendirebilecek ve kültüre özel danışma sağlayabilecek beceriler
geliştirmelidirler. Belirli bir kültür için kültürel yetkinlik, birinin başka bir kültürde
de başarılı olacağı anlamına gelmez. Burada, kişinin ailesini daha iyi anlayabilmesi
için danışanın kültürünü daha iyi anlaması gerekir. Bir danışman olarak, danışanın
içgörü sahibi olmadığını bilmeden onun kültürel geçmişiyle ilgili bilginin yüksek
olması gerekmektedir. Gerekirse, danışanla görüşmeden önce kültürel değerleri
hakkında daha fazla bilgi edinmek için görüşme ertelenebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


304
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

AİLE DANIŞMANLIĞINDA DANIŞMANLARIN TERAPÖTİK


BECERİLERİ
Empati: Empati, danışanın yaşadığı hem ifade edilen hem de ifade
edilmeyen duygulara ve anlamlara odaklanan aktif dinlemeyi içerir. Empati,
araştırmacılar tarafından kilit bir unsur olarak kabul edilmiştir. Empati; içeriği,
duygusal tonu ve üslubu ile danışanı etkiler.
Ivey (1988) empatiyi, çıkarımsal, temel ve eklemeli/katkılı empati olmak
üzere üçe ayırmıştır. Çıkarımsal empati, danışmanın verdiği yanıtların alt çıkartma
veya danışandan bir şey almasıdır. Temel empati, psikolojik danışmanın yanıtının
danışanın ifadelerine paralel olduğu ifadesidir. Eklemeli/katkılı empati, danışmanın
danışanın fikir ve düşüncelerini genişlettiği veya eklediğidir.
Saygı: Danışman, danışanlara saygı göstermeli ve onların davranışlarını
eleştirmemelidir.
İlgilenme: Danışman, danışana hem benden hareketleriyle hem de söz ile
onunla ilgilendiğini göstermelidir.
Sıcaklık ve Kabul: Danışman, danışanı olduğu gibi kabul etmeli ve değişmesi
için zorlamamalıdır.
Gerçeklik: Danışman, danışanıyla olan gerçek duygusunu söylemeli ve ifade
Empati, çıkarımsal, etmelidir. Gerçek fikirleri, deneyimleri veya duyguları danışanla paylaşabilir.
temel ve Etki: Danışman, danışanı etkileyebilmelidir. Danışanın değişimi düşünmesini
eklemeli/katkılı olmak sağlamak için ona yardımcı olmalıdır.
üzere üçe ayrılır.
Olumlu Düşünceler: Danışman, danışana karşı olumlu bakmalıdır. Danışana,
görüş ve fikirlerinin takdirle karşılandığı ve her danışanın sorununun benzersiz ve
faydalı olduğunu gösterilmelidir. Danışanlara gerçek sıcaklık, pozitif tutum
gösterilmesi, onun kendisini değerli hissetmesine yardımcı olur.
Kendini Açıklama: Danışman, danışanın önünde kendini ifşa etmeye açık
olmalıdır. Kendisini ifade etmek için istekli olmalıdır. Burada kendi kendini ifşa
etme, danışanla ilgili konulardan, danışmadaki rolünüzden, danışana geri
bildirimde bulunmaktan, tepkilerinizden ve kendi kendine odaklanmamaktan
bahsetmek anlamına gelir.
Merak: Bir danışmanın, danışana yardım edebilmesi için meraklı olması
gerekir. Danışanıyla ilgisiz görünebilecek, ancak danışma açısından çok önemli
olan çeşitli ilişki sorunlarını, aile dinamiklerini araştırmak zorundadır. Genel olarak,
danışan sizi ilgilendiren sorunlu noktaların /alanların etrafında hareket ettirme
alışkanlığına sahip olacaktır.
Yorum Yapma: Danışanın sorunları hakkında içgörü kazandırmak için bazen
elde edilen veriler yorumlanabilir.
Güçlendirme: Danışanlardaki olumlu davranışlar güçlendirilebilir. Örneğin
danışanın kaygı uyandıran sorunlara ilişkin zor soruları yanıtlaması için ona, "Bu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


305
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

durumla yüzleşmenin/ bu soruyu cevaplamanın sizin için ne kadar zor olduğunu


anlıyorum" şeklinde bir tepkide bulunulabilir.
Aktif Dinleme: Aile danışmanı aktif bir dinleyici olmalıdır. Açık uçlu soruları
mümkün olduğu kadar açık bir şekilde sunması gerekir. Böylece danışanın
konuşma fırsatı daha fazla olur ve danışman daha fazla dinler ve danışanın
yansıttığı ipuçları, duygular ve ifadeleri bulur.
Yansıtma: Aile danışmanı aynı soruyu tüm aile üyelerine sormalıdır. Bir aile
üyesinin duygularını diğerine yansıtan sorular sormalı ve bunun tersi de geçerlidir.
Yüz İfadelerine Sahip Olmak: Danışmanın yüz ifadesi, danışana ne kadar alıcı
olduğunuzu söylemenin anahtarıdır. Danışanın anlatılarında yüz animasyonlarıyla
gösterilen dikkatlilik, danışanı daha fazla konuşmaya teşvik edebilir.
Göz Teması Kurma: Danışanla özellikle konuşurken göz teması kurulması
gerekir. Danışanla sabit göz teması kurmak doğru değildir. Sabit göz teması
kurmak danışanda direnç oluşmasını sağlayabilir.
Vücut Pozisyonu: Danışmanın vücut pozisyonu veya nasıl oturduğu,
danışana danışmanın tüm sürece olan ilgisini artırmasına yardımcı olur. Özellikle
danışmanın, danışanı nasıl selamladığı, konuşmaya nasıl başladığı, cümlelerin
söylenmesi için verilen zamanın danışanlar üzerinde etkisi olduğu belirtilmektedir.
Danışman ve danışan arasındaki boşluğun nasıl olması gerektiği her toplumun
kültürel yapısına göre değişiklik gösterebilir.

Ev ödevi, danışan Seçici Dikkat: Danışmanın konuşmanın herhangi bir bölümüne yaptığı vurgu,
değişime hazır danışanı bu yönde konuşmaya yönlendirebilir. Bu durum seçici dikkat olarak
göründüğünde adlandırılır.
verilmelidir.
Örnek

•Yansıtma Örneği
•Danışan: Eşimle bu aralar çok tartışıyorum, bundan dolayı
dalgınım.
•Danışman: Eşinizle son zamanlarda iletişiminiz iyi değil ve
dikkatinizi toplayamıyorsunuz.

AİLE DANIŞMANLIĞINDA KULLANILAN ÖZEL TEKNİKLER


Aile danışmanlığını kolaylaştıran çeşitli müdahale teknikleri vardır. Bu
teknikler aşağıda belirtilmiştir.

İçgörüden Aksiyona Geçiş


Danışman, danışana problemleri ve bununla ilgili nedenleri hakkında fikir
verip, sorunun nedenlerini anlamasına yardımcı olabilir. Danışan sorunları
hakkında içgörü kazanabilir. Daha sonra da değişim için eyleme geçilmesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


306
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

gerekmektedir. Öğrenilenleri gerçek hayata dâhil etmek başlangıçta danışan için


biraz zor olabilir. Ancak danışmana olan güven, danışanın değişim için doğru
adımlar atmasını sağlayabilir. Danışman, danışanların bu geçişi
gerçekleştirmelerine yardımcı olmak için sürekli destek vermeye devam etmelidir.

Modelleme, Prova ve Güçlendirme


Modelleme, prova ve güçlendirme, danışman tarafından danışanın
iddialılığını, sosyal becerilerini geliştirme, korkularını ve durumlarıyla yüzleşme
davranışlarını değiştirmek için kullandığı bir tekniktir. Bu teknik, aile üyeleri
arasında iletişim ve etkileşim gibi ailevi durumlarda, iş yerinde iddialılık göstermek
gibi sorunların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir. Modelleme, rol yapma, prova
kullanımı ile danışman, danışanın istenen yeni davranışı öğrenmesine yardımcı
olabilir. Danışan, değişen davranışı gerçek hayattaki durumlara dâhil etmek için
çok fazla takviyeye ihtiyaç duyar.
Etkili ev ödevleri veya
ödevleri tasarlamak, Etkili Ödev Görevleri
danışmaya devam
Etkili ev ödevleri veya ödevleri tasarlamak, danışmaya devam etmenin etkili
etmenin etkili bir
yoludur. bir yoludur. Etkin bir şekilde ev ödevi yapabilen danışanlar, tedavinin sona
ermesinden sonra bile danışma uygulamalarını izlerler. Ödev genellikle önemli
kişilerle çalışmayı içerir. Ev ödevleri basit ve karmaşık olmamalıdır. Danışan
değişime hazır göründüğünde verilmelidir. Ödev vermek için, esas olarak danışan
ile danışman arasında bir ilişki kurulmalıdır. O zaman onlar (hem danışman hem
de danışan) birlikte görevlendirme için hedefler koymalı ve evde görevi kabul
etmelidirler. Ev ödevi başlangıçta küçük olmalı, açık bir gerekçeye veya ulaşılacak
bir amaca sahip olmalı ve ayrıca danışman, uygulanacak bir yedekleme planı ile
hazırlanmalıdır.

Danışan Direnci ile Başa Çıkmak


Danışma sırasında danışanlar zaman zaman direnç gösterebilir. Danışmada
danışanın sıkıntısından kurtulmasına yardımcı olmak için bu direncin üstesinden
gelinmesi gerekmektedir. Danışanların danışma seanslarında sessiz kalması,
seansta başka bir şey ile meşgul olması, konu değiştirmesi, farklı taleplerde
bulunması ve uygunsuz davranışlar göstermesi dirence örnek olarak gösterilebilir.
Danışman, çalışma tarzlarını değiştirerek, sınırları belirleyerek, yaklaşımda tutarlı
olmayı, sorumluluk kullanma direncini kabul etmeyi, bunun için bir yol bulmak
yerine tartışma konusu olarak kabul edebilir.

Danışanlarla Hedef Belirleme


Danışman, danışanın problemini anladıktan sonra, hedefler belirlenmelidir.
Bu hedeflere değişime yardımcı olmak için danışan ile birlikte karar verilmelidir.
Hem danışman hem de danışan, belirlenen hedeflere karşılıklı olarak uymalı ve
iyileşme sürecine yardımcı olmak için onlarla iş birliği içinde çalışmalıdır.
Danışman, hedef belirlemeyi danışana açıklamalıdır. Bu hedefler ana hedefler ve
küçük hedefler olabilir. Küçük hedefler önce danışanın yapması için hazırlanır ve
daha sonra ailenin bir sonraki hedefine geçmesi teşvik edilir. Seanstan sonra,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


307
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

danışman, danışana seansın faydasını, ne öğrenildiğini ve kendileri için hangi


hedeflere karar verdiğini sormalıdır. Bu hedefler başlangıçta bir hafta içinde takip
edilebilecek nitelikte ve küçük olmalıdır ve daha sonra hedefler değiştirilebilir veya
zaman aralığı arttırılabilir.

Aşamalı Maruz Bırakma


Aşamalı maruz bırakma, danışanda endişe uyandıran durumla, danışanın
yavaşça yüzleşmesi anlamına gelmektedir. Danışman, danışanı tek seferde kaygı
uyandıran duruma aktarmak yerine küçük adımlarla onun durumla ilgili bir
endişesi ile başa çıkması için kademeli olarak yüzleştirme yapar. Bunun sonucunda
kaygının, yönetilebilecek bir seviyeye düşmesi beklenmektedir.

Tepki Gecikmesi veya Önleme


İstenmeyen davranışın sunulma süresini geciktirmek veya arttırmak için
müdahale gecikmesi veya önleme kullanılmalıdır. Bu teknik en yaygın olarak
spesifik uyarıcının varlığında danışanda bir yanıtın tetiklendiği obsesif-kompulsif
bozukluğu olan kişiler için uygulanır. Müdahale gecikmesi ya da önlenmesi
sırasında, uyarıcıya cevap, danışanın istenmeyen davranışların kontrolünü ele
geçirmesine yardımcı olmak için artan sürelerde ertelenir.

Günlük Tutma
Günlük tutma, uyaran ve cevap ilişkilerini gösterebilen kullanışlı bir
tekniktir. Güçlendirmenin uyarıcı davranış üzerindeki etkisi de görülmektedir.
Daha sonra davranışta geçiş veya değişimin değerlendirilmesi ve bu belirli
davranışlarda danışanda ortaya çıkan iyileşme görülür.

Gevşeme Tekniği
Gevşeme teknikleri özellikle solunum şeklinde veya doğada meditasyon
şeklindedir. Danışanın soluk verme işlemine yoğunlaşması öğretilir. Danışana
karından nefes almak tavsiye edilir. Rahatlama için derin nefes teşvik edilir.

Cathartik Çalışma
Cathartic çalışması oldukça zordur. Bu konuda danışman, danışanı acı verici
duygularıyla temas kurmak ve ifade etmekle meşgul etmek zorundadır. Geçmişin
zor, sert, acı veren iskeletlerini ya da yüzleşmesi zor olan sorunları içeren bir
kutuyu açmak gibidir. Bu görevler danışan için üzücü olabilir. Burada, danışanın o
dönemde yaşadığı duygusal sıkıntının, geçmişte hissedilen orijinal duygularla aynı
yoğunlukla yeniden yaşanması ve hissedilmesi istenmektedir.

Rol Oynama
Rol oynama, bireysel ve ailevi sorunları çözmek için kullanılır. Başlangıçta ilk
rol oyunu genellikle iyi gitmez, ancak bazı uygulama ve pekiştirmelerle beceri
öğrenilir. Danışan, aile üyeleriyle etkileşime girme, iletişim becerilerini öğrenme,
saldırganlığı çözme, öfke ve derin duygular vb. konularda beceriler kazanabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


308
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Psikodrama
Psikodrama, Moreno tarafından geliştirilen ve bireyin bir danışman
varlığında ve genellikle de bir danışma grubunun bir parçası olan diğer kişilerin
olaylarda belirli roller üstlendiği bir psikoterapötik tekniktir. Prosedürler not alma
Hipotez aile
danışmanlığı işleminin yapıldığı ve iyileştirmenin daha fazla uygulama ile gerçekleştirileceği
sürecinde danışmana, varsayımlarına dayanmaktadır. Danışanlar duygusal olan ve derin çatışmalarla
klavuzluk etme, elde karşı karşıya kalan sorunları ifade eder. Bireysel psikodrama, tüm aktörlerin
ettiği bilgileri danışma grubunda ve zor ev sahnelerinin sergilendiği aile gruplarında ortak grup
toparlama ve psikodrama değişkenine sahip olabilir. Psikodrama sırasında, yönetmen çıkarılacak
yönlendirmede destek dramayı ana hatlarıyla belirtir. Tipik durumlar iç üçgen, karı koca arasındaki ilişki,
olur. ebeveynlerin çocuk çatışmaları, işveren ve çalışanların sorunları ve komşularla
olan çatışmalardır. Psikodrama sırasında, bazen kendiliğinden oyunun tüm planı
özetlenmiştir. Diğer durumlarda, danışanlara belirli durumlar atanır ve rol kısaca
açıklanırken, diyaloğun icadı ve durumun evrimi katılımcılara veya izleyicilere
bırakılır.

Sosyodrama
Sosyodrama, kişilerin bireysel ve grup davranışlarını etkileyen sosyal,
çevresel ve kültürel güçleri netleştirmek ve anlamak için rol üstlendikleri bir rol
yapma sahnesi veya oyunudur. Sosyodrama, sosyometrik tekniklerden biridir.
Sosyometrik testler ve cihazlar, kişiler arası seçimleri ve grup birlikteliği
modellerini veya yapısını ortaya çıkarma yöntemleridir. Sosyodrama, bir grup
içindeki atraksiyonları ve atılımları değerlendirmenin bir yoludur. Her kişi gruptaki
diğer kişileri özel olarak değerlendirir. Sosyodramada psikodramada olduğu gibi
bir bireyle ilgilenilmez. Sosyodrama her zaman bütün bir grupla yapılır ve grup
katılımcılarını tartışma ve analizde kullanır.

Hayalleri Kullanmak
Aile danışmanı
danışanlarla iletişime Danışanlar, danışma sırasında hayallerini tartışmayı ve önemli, dikkate
geçmeden önce değer olduklarını düşünmek isterler. Hayaller, arzular ve yerine getirilmeyen
sekreter aracılığıyla dilekler gibi bilinçsiz bir materyal olarak ve aynı zamanda bir yaratıcılık eylemi
elde edilen bilgilerden olarak kabul edilir. Her iki durumda da danışman danışanın hayallerini dinlemeli ve
ilk hipotezi danışana dikkat etmelidir. Hayaller, danışanların daha önce kendileriyle ilgili
oluşturmaya başlar. bilmedikleri düşünceleri fark etmlerini sağlar. Hayallerini en iyi şekilde hatırlamak
için, danışandan hemen uyanma üzerine yazılmış bir rüya günlüğü oluşturması
istenebilir. Hayaller danışanın hayatına entegre edilebilir ve ele alınan
problemlerin görselleştirilmesini sağlayabilir.

AİLE DANIŞMANLIĞINDA TERAPÖTİK SÜREÇ


Hipotez Kurma
Aile danışmanı danışanlarla iletişime geçmeden önce sekreter aracılığıyla
elde edilen bilgilerden ilk hipotezi oluşturmaya başlar. Hipotez, aile danışmanlığı
sürecinde danışmana, kılavuzluk etme, elde ettiği bilgileri toparlama ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


309
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

yönlendirmede destek olur. Hipotezler aileden elde edilen bilgilerden, aile


danışmanlığına ilişkin kuramlardan ve danışmanın deneyimlerinden oluşur.
Başlangıçta oluşturulan hipotezler özneldir, aile ile ilgili bilgiler elde edildikçe
Aile danışmanları, tekrar düzenlenir.
hizmetlerini,
kendilerine sevk Hipotez oluşturulurken aşağıda belirtilen sorulara cevap aranır.
edilebilecek vaka  Niçin bu aile bugün bu sorunla başvurmuştur?
türleri ve sundukları  Ne gibi olaylar ya da davranışlar sorunun ortaya çıkmasına ve sürmesine
değerlendirme, neden olmuştur?
danışma hizmetleri
 Aile, sorununu ortadan kaldırabilmek için ne tür baş etme yöntemleri
türleri hakkında
geliştirmiştir?
kullanmalarını
sağlamak için  Eğer bu sorun gelecekte devam ederse aileye neler olabilir? (Nazlı, 2014).
sorumluluk üstlenir.
Bireysel Etkinlik

• Aşağıdaki ailenin sorunları için hipotez oluşturun.


• Ayşe, Ahmet’in sürekli onu denetlediğinden, bu davranışı
nedeniyle eşinin kendisine güvenmediğinden yakınıyordu.
Ahmet eşinin kendisiyle ilgilenmesini istiyordu. Ahmet eşini
denetlemediğini yalnızca bir şeyler paylaşmak istediğini
belirtti.

Psikolojik Danışma Sürecinde Soru Sorma


İlk oturumda hangi soruların sorulacağını planlamak, referans mektubunda
ortaya konan soruna, danışman veya danışma ekibinin vaka hakkında sahip olduğu
ön varsayım ve bu gibi durumlar için kullanılan rutin görüşme prosedürlerine bağlı
olacaktır. Aile danışmanları, hizmetlerini, kendilerine sevk edilebilecek vaka türleri
ve sundukları değerlendirme, danışma hizmetleri türleri hakkında kullanmalarını
sağlamak için sorumluluk üstlenir. Yönlendirme sorularını açıklığa kavuşturmak, bu
konular hakkında yönlendirme, eğitmenin bir yoludur.
 Doğrusal sorular: Bu sorular aile içindeki problemin tanımlanmasına
odaklanır. Örneğin:
 Danışma almaya nasıl karar verdiniz?
 Bu problemler ne kadar süredir devam ediyor? (Nazlı, 2014).
 Döngüsel sorular: Bu tür sorular ailenin birbirlerine bağlılıklarını ve iletişim
şekillerini belirlemek için kullanılır. Örneğin:
 Eşinizle çocuğunuz arasındaki tartışmayı izliyorsunuz.
Gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz?
 Aile içerisinde seninle ilgili olarak en çok kim endişelenir?
Nedenini açıklayabilir misin?
 Babanın seni sevip sevmediğini ne zamandan beri test ediyorsun?
 Eşinize tam destek verdiğinizde neler olabilir?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


310
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

 İstisna sorular: Bu sorular aile içerisinde problemin olmadığı zamanların


olduğunu fark ettirmek için sorulur. Örneğin:
 Aile içerisinde kavga etmediğiniz zamanlar oluyor mu?
 Ne zaman aile üyelerine öfke tepkilerinde bulunmazsınız?
 Başa çıkma soruları: Sorunlu durumlarda aile üyelerinin başa çıkma
tarzlarını fark etmesi sağlanmaya çalışılır. Örneğin:
 Hangi durumda eşinizle tartışmaya girmezsiniz?
 Eşinizle durumun daha kötüye gitmemesi için neler yapıyorsunuz?
Açıklar mısınız?
Aile danışmanlığının ilk  Çocuğunuzla ilişkilerin neden kötüye gitmediğini anlatabilir misiniz?
oturumlarında  Mucizevi sorular: Bu sorular aile üyelerinin gelecekle ilgili problemsiz bir
öncelikle aile yaşantının olduğunuı fark etmeleri için sorulur. Danışanlardan, sorun
üyeleriyle ilişki kurma çözüldüyse günlük faaliyetlerini tam olarak nasıl yapacaklarını
ve terapötik ittifak görselleştirmelerini istemek, danışanın tedavi hedeflerini ifade etmelerine
oluşturmaya özen yardımcı olmanın etkili bir yoludur. Örneğin:
gösterilmelidir.  Farz edin ki, yarın uyandığınızda bir mucizenin olduğunu
görüyorsunuzuz. Her şey düzelmiş. Eşinizle artık sorun
yaşamıyorsunuz. Sizce bu nasıl gerçekleşmiş olabilir?
 Yarın uyandığında çok mutlusunuz. Sizce mutlu olmanızın sebebi ne
olabilir?
 Hayal edin, bundan bir yıl sonra yaşadığınız sorunlar çözüldü.
Evinizde bir pazartesi sabahı. Ne oluyor? Bana herkesin ne yaptığını
Değerlendirme anlatabilir misiniz?
sözleşmesi, danışman  Yarın bir mucize olsaydı ve problemin çözülseydi, hayatınızda ne
ve danışanların olurdu?
beklentilerini açıklığa  Ölçeklendirme soruları: İdeal olarak hedeflere doğru ilerleme
kavuşturmak ve birlikte gözlemlenebilir veya nicel bir şekilde değerlendirilmelidir. Pek çok
çalışmaları üzerine bir problem için, örneğin kavgaların sayısı, ıslak yatakların sayısı, iltifatların
anlaşmaya sayısı veya başarıların sayısı gibi sıklık sayıları kullanılarak ilerleme
varmalarıdır. değerlendirilebilir. Örneğin:

 Diyelim ki 1-10 arasında bir ruh hâli şimdi 3 civarında. İyileşmeye


başladığınızı bilmeniz için ölçeğe ulaşmak için kaç puan gerekir?
 İyileşirseniz, ruh hâliniz çoğu gün 10 puanlık bir ölçekte olur mu?
 Bana şu anda nerede olduğunuzu ve durumunuzla başa çıkmanın bir
yolunu bulduğunuzda nerede olmak istediğinizi gösterebilir misiniz?
 Geçen hafta 1-10 arası bir ölçekte, XYZ'ye olan inancınızın 4
olduğunu söylemiştiniz. XYZ'ye şimdi ne kadar kuvvetle
inanıyorsunuz?

Değerlendirme Sözleşmesi
Değerlendirme sözleşmesi, danışman ve danışanların beklentilerini açıklığa
kavuşturmak ve birlikte çalışmaları üzerine bir anlaşmaya varmalarıdır.
Danışmanın ilk görevi, danışana sevk yolunu açıklamaktır. Örneğin:
“Merhaba, ben XYZ. Burada nasıl yönlendirildiğinize dair anlayışımı
açıklayacağımı ve bunun sizin anlayışınıza uygun olup olmadığını kontrol

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


311
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

edeceğimi düşündüm. Dr PQR bana yazdı ve hepinizin ABC hakkında


endişelendiğini söyledi. Ailedeki herkesin bundan etkilendiği ve bu sorunu çözmede
yardımcı olabileceği görüşündeydi. Bu yüzden sizi buraya yönlendirdi.
Yönlendirmenin nasıl gerçekleştiğine dair bir problem var mı?”
Bir sonraki aşamada öncelik, değerlendirmenin neler içerdiğini özetlemek ve
ilgili aile üyelerine değerlendirmeyi tamamlama fırsatını kabul etme veya
reddetme şansı sunmaktır. Örneğin:
“Kliniğimizde, birden fazla danışman varsa ailelerin sorunları çözmelerine
yardımcı olmanın yararlı olduğunu bulduk. Ancak, eğer görüşme odamızda birden
fazla kişi varsa, dikkat dağıtıcı olabilir. Bu yüzden pratiğimiz ekipler hâlinde
çalışmak ve ekibin geri kalanı için röportajı ekranın diğer tarafından sessizce
izlemek. Aynaya benziyor ama ekip bizi diğer odadan görebiliyor. Görevleri, her
bireyin durum hakkındaki farklı görüşlerini takip etmek ve sorunu en iyi nasıl
çözebileceğini düşünmektir. Sizin için uygunsa moladan sonra (veya şimdi) sizi
onlarla tanıştıracağım.”
Video/kaset kullanılıyorsa, aile üyeleri tarafından yazılı bir onay formu
imzalanmalıdır. Sözlü bir açıklama yapmak da yararlı olabilir. Örneğin:
“Kliniğimizde, her bir seansı izleyip daha sonra gözden geçirirsek, her bireyin
durumu hakkındaki farklı görüşlerini daha iyi anlayabileceğimizi gördük. Bu, bir
kemiğin ne kadar kötü bir şekilde kırıldığını veya ne kadar iyi iyileştiğini görmek
için bir X-ışını kullanmak gibidir. Bu hizmeti almak için bir onay formu imzalamanız
gerekir. Formda, video inceleme hizmetini istediğinizi ve videonun gizli olduğunu
anladığınızı ve buradaki Aile Merkezi'ndeki klinik ekip dışında kimseye
gösterilmeyeceğini anlamanızla ilgili bilgiler bulunmaktadır.”
Bu sözleşme noktalarının çoğunu kapsayan bilgi ve onay formu Tablo
14.1.'de verilmiştir.
Tablo 14.1. Hizmet Bilgileri ve İzni Formu

Lütfen aşağıdaki bilgileri okuyun ve ardından bu hizmet koşullarına onay


verdiğinizi belirtmek için formu imzalayın.

Gönüllü katılım

Terapistlerin nitelikleri

İlk randevular

Diğer randevular

Ücretler ve iptaller

Gizlilik

Terapi seanslarının rutin video kaydı

İmza

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


312
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Aile Danışmanlığının Evreleri


Aile danışmanlığının ilk evreleri
Aile danışmanlığı, aile ile danışman arasında ilk iletişimin olduğu anda
başlar. Genellikle ilk bağlantı, bir aile üyesinin danışmana telefon etmesiyle başlar.
Telefonda aileden kısa bilgiler alınarak tüm ailenin katılacağı bir randevu ayarlanır
(Nazlı, 2014). Terapötik hedefler belirlendiğinde ve bunlara yönelik çalışmak için
bir sözleşme oluşturulduğunda, tedaviye başlamak uygun olacaktır. Tedavi,
problem sürdürme davranış kalıplarını değiştirmeyi amaçlayan müdahaleleri
içerebilir.
İlk oturumlarda öncelikle aile üyeleriyle ilişki kurma ve terapötik ittifak
oluşturmaya özen gösterilmelidir. Ayrıca ailenin tedaviyi kabul etmesi için motive
edilmesi ve ailenin danışmayla ilgili olabilecek yanlış anlamaları netleştirmesini de
içerir. Danışman ilk görüşmeden sonra, bireyin/ailenin soruna bakış açısını
değiştirmeye çalışır. Başka bir deyişle, danışma, bireyin/ailenin ne istediğini,
sorunu nasıl gördüklerini ve danışmanın her aile üyesine bunun sorumluluğunu
üstlenmesinde nasıl yardımcı olabileceğini anlamayı kapsar. Daha sonra, başlangıç
aşaması danışma boyunca değiştirilebilen veya daha kesin olarak tanımlanabilen
danışma için geçici hedefleri tanımlamayı da içerir.

Yapılandırma
Bu aşamada vurgu, aileye 'katılmak' ve tüm aile ile bir ilişki kurmak üzerine
kuruludur. Danışman rahatlarken, kendinden emin, sohbet ederken, göz teması,
vücut dili aracılığıyla sıcaklık gösterdiğini ve ailenin tüm üyelerinin konuşmasına
izin verirken seans üzerindeki kontrolü göstermelidir. Danışman aileye seansların
haftada bir veya iki defa olacağını ve her seansın yaklaşık bir saat süreceğini
açıklamalıdır. Danışman, tüm ailenin oturumlara katılması ve aynı konuya
odaklanması gereğini vurgulamalıdır. Ayrıca gizlilikle ilgili bilgiler de verilmelidir.

Hedeflerinin tanımlanması
Hedefler, “Bu tedavinin sonunda ne elde etmek isterim?” ve "Aile
içerisindeki sorunları gidermek için ailede yapılması gerekenler nelerdir?" gibi
soruların cevabıdır. Aileler ve çiftler, aile danışmanlığına olumsuz hedeflerle
gelebilirler. Ebeveynler, çocuklarının birbirleriyle kavga etmeyi bırakmasını veya
bir eş, eşinin tartışmayı bırakmasını isteyebilir. Yine ebeveynler, çocuklarının
arkadaşlarıyla bu kadar zaman geçirmeyi bırakmasını isteyebilir. Bunlar tedaviye
gelmenin geçerli nedenleri olsalar da, aile danışmanın ailenin hedeflerini olumlu
yönde tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir. Örneğin, çocukların kavga edip
etmeyecekleri, anlaşmazlıklarla nasıl başa çıkmaları gerektiği sorulabilir.

Genogram, bir
ailedeki insanlar ve •İlişkilerinde yakınlığı yitirdiklerini söyleyen bir çift, danışmaya gelmişti.
Örnek

örgütlenme biçimleri Ortada çatışmalı bir durum yoktu. Yalnızca birlikte hiç zaman
geçirmiyorlardı.
hakkında klinik •Bu çift için birlikte zaman geçirmek danışma amacı olarak belirlenebilir.
bilgiler içeren bir aile
ağacıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


313
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Aile danışmanlığında hedefler her zaman aile ve aile danışmanı tarafından


ortaklaşa yaratılır. Bir aile danışmaya geldiğinde, aile üyelerinin değişmek
istedikleriyle ilgili kendi gündemleri vardır. Bazen ailenin istediği şey onların
çıkarlarına uygun olmayabilir. Diğer zamanlarda, aile danışmanı, ailenin sağlıklı
çalışması için ele alınması gereken önemli alanları tanımlayabilir. Bu, danışma
hedefi olarak ifade edilebilir. Örneğin, aile, çocukların (kavga eden)
davranışlarındaki değişimi danışma hedefi olarak tanımlayabilir. Bununla birlikte,
bir aile danışmanı olarak, çocukların ebeveynlerini iyileştirme davranışlarının bir
birim olarak daha iyi çalışması gerektiğinin ve iletişim ve disiplin stillerinin
iyileştirilmesi gerektiğinin belirlenmesi mümkündür. Danışman daha sonra bunu
danışma hedefi olarak ortaya koyar ve çiftin bu hedefe kendileri veya aileleri için
ulaşmanın önemini görmesine yardımcı olur.

Kısa dönemli hedefler


 Aile üyelerinin güvensizlik duygularıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak,
 Ebeveynlik becerilerini geliştirmek,
 İletişim becerilerini geliştirmek,
 Farklı çatışmalarla mücadele etme yöntemlerini belirlemek,
 Öfke yönetimi becerisini kazandırma,
 Aile içerisindeki sorumlulukları netleştirme.
Uzun süreli hedefler
 İlişkiden beklentilerde netlik kazandırma,
 Duygusal ihtiyaçların karşılanması,
 Aile üyelerinin özerkliği ve bireyselleşmeyi geliştirmelerine yardımcı olma,
 Ailenin önemli daha büyük sosyal sistemlerle etkili bir şekilde
etkileşimde bulunma yeteneğinin geliştirilmesi.
Genogram
Genogram, bir ailedeki insanlar ve örgütlenme biçimleri hakkında klinik
Aile danışmanlığında bilgiler içeren bir aile ağacıdır. Genogram yapım süreci, ilk aile değerlendirme
hedefler her zaman oturumlarına rutin olarak dâhil edilebilir. Tüm aile üyelerinin çizildiği gibi
aile ve aile danışmanı görmelerini sağlayacak şekilde bir genogram oluşturmak faydalıdır. 'Aile haritası'
tarafından ortaklaşa olarak da adlandırılan bir genogram, hem değerlendirme aşamasında hem de
yaratılır. tedavinin müdahale aşamasında yararlı bir araçtır. Aile hakkında bilgi, aileden
genogram ve süre ya da zaman çizelgesi yardımı ile toplanabilir. Evlilik, çocuğun
doğumu ve bir ebeveynin ölümü gibi yaşam olaylarının tarihleriyle ilgili bilgi
toplayarak başlamak yararlı bir nokta olabilir. Bu bir referans noktası sağlar ve
diğer bilgiler onun etrafında toplanabilir. Ayrıca aile üyelerinin ilişkileri, yaşları,
cinsiyetleri, sağlık sorunları, güçlü yönleri, zayıf yönleri ve diğer ilgili detaylar
hakkında bilgi alınması gerekmektedir. Bununla birlikte genegram, danışmanın aile
işleyişi hakkındaki bakış açılarını anlamasına yardımcı olur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


314
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Danışanla genogram oluşturulurken aşağıdaki ifadeler kullanılır.


“Sorununuzdan etkilenen veya sorunu çözmeye yardımcı olan diğer aile
üyelerinden, arkadaşlarınızdan, öğretmenlerden ve profesyonellerden bahsettiniz.
Bir aile ağacı çizersek, katılan herkesin rolünü anlamamıza yardımcı olur. Bugün
burada kimin olduğunu gösteren bir harita çizerek başlayalım.”
Şekil 14.1.’de Genogram sembolleri, Şekil 14.2.’de genogram örneği, Şekil
14.3.’te ise genogram şekillerinin sembolleri verilmiştir:

Şekil 14.1. Genogram Sembolleri

Şekil 14.2. Genogram Örneği

Şekil 14.3. Genogram Şekillerinin Sembolleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


315
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

Bireysel Etkinlik
• Birinci evre kontrol listesi
• Temel sorunlar saptandı mı?
Aile üyelerinin
• Ailenin sorunları hakkında hipotez oluşturuldu mu?
çabalarının olumlu bir
• Danışma amaçları oluşturuldu mu?
şekilde pekiştirilmesi,
sorunları çözme • Ev ödevi veriliyor mu?
yeteneklerine dair
umut ve inanç yaratır. Aile danışmanlığının orta evreleri
Aile danışmanlığının orta evreleri değişimin yaşandığı bölümlerdir.
Danışmanın etkili olması için ailenin değişimler geçirmesi gerekmektedir. Bu
evrede değişimler birinci dereceden ve ikinci dereceden olmak üzere ikiye
ayrılabilir. Birinci dereceden değişimler daha çok yüzeyseldir. Çocuğun eve geliş
saatinin bir saat geriye alınması buna örnek olarak gösterilebilir. İkinci dereceden
değişimler daha çok davranışlarda görülen köklü değişimlerdir. Katı ve otoriter bir
ailenin demokratik hale gelmesi, aile üyelerinin rol ve fonksiyonlarının
yapılandırılması ve aile içi iletişimde değişime gidilmesi örnek olarak verilebilir
(Nazlı, 2014).
Bu evrede aile üyelerinin birbirleriyle yapıcı bir şekilde ilişki kurması
hedeflenir. Orta evrede danışman daha az etkin rol oynar ve aile üyelerini
birbiriyle daha fazla etkileşime girmesini destekler. Bu etkileşim sırasında
danışman bir adım geri çekilir ve süreci gözlemler. Konuşmalar açmaza girdiğinde
danışman neyin yanlış gittiğini söyler ve aile üyelerini konuşmaya teşvik eder
(Nichols, 2013).
Bu aşamada, aile üyelerinin işlevsel olmayan düşünce ve duygularını
değiştirmek, iletişim, uyuşmazlık çözümü ve problem çözme gibi konularda
Aile danışmanlığı sistematik çalışma yapılır.
sonlandırılırken
başlangıçtaki amaçlara
ne kadar ulaşıldığı
incelenir. • Orta Evre Kontrol Listesi
Bireysel Etkinlik

• Ailenin birbirleriyle yeni ilişki kurma biçimlerini öğrenebiliyor


mu?
• Danışman empatik davranışlar gösteriyor mu?
• Gündem belirlemede danışman etkin bir rol oynuyor mu?

Aile danışmanlığının sonlandırılması


Aile danışmanın sonlandırma aşaması aşağıdaki adımları içerir:

 Seansların sonlandırılması hakkında bilgi vermek: Seansların azalması bir


sonlandırma göstergesi olmasına rağmen, aile danışmanı aileye

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


316
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

sonlandırmaya gerekçe olabilecek nedenlerini açıklar. Aile danışmanı


aileye, amaçlarının az ya da çok tam olduğu ya da çok az ilerleme olduğu
ya da hiç ilerleme olmadığı ve bu nedenle seansların sonlandırması
gerektiği konusunda bilgi verebilir.
 Hipotezi, amaçları ve danışmada neler olduğunu özetleme: Tüm danışma
süreci, ailenin sunduğu sorunlardan, ortaya konulan hedeflerden, ortaya
çıktığından, ele alındığından veya danışmada öğrenildiğinden, özetlenir ve
konsolide kazanılır. Her üyenin aile ilişkilerini anlamasına odaklanır.
Başlangıçtaki amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığı gözden geçirilir.
 Değişiklikleri inceleme: Her üye ve aile ilişkileri için nelerin değiştiğini
gözden geçirir. İnanç, davranış, duygu ve aile yapısındaki ve işleyişindeki
değişiklikler, danışmadaki tüm üyelerden onlara yansıtmalarını isteyerek
incelenir. Her ailenin bu değişikliklere olan güveni ve bu değişiklikleri
sürdürme yetenekleri tartışılır.
 Beklenen sorunlar: Ailenin gelecekte karşılaşabileceği zorlukları
belirlemesine yardımcı olmak ve bu zorlukları karşılamak için güçlü
yönlerini ve kaynaklarını nasıl kullanabileceklerini bilmek faydalıdır. Bu,
aileyi olması muhtemel olana hazırlar. Yeteneklerine olan güvenlerini
arttırmaya yardımcı olur ve aynı zamanda aile danışmanına ailenin
sonlandırma için hazır olup olmadığına dair bir fikir verir.
 Güçlendirme ve umut oluşturma: Aile danışmanı, aile üyelerinin danışma
sırasında gördüğü değişikliklerin bir özetini de sağlayabilir. Aile ve
bireylerin güçlü yanlarının tanınması yararlıdır. Aile üyelerinin çabalarının
olumlu bir şekilde pekiştirilmesi, sorunları çözme yeteneklerine dair umut
ve inanç yaratır.
 İzleme seansları: Aile danışmanı seanslar bittikten sonra kontrol amaçlı
olarak aile üyeleriyle ayda bir, üç ayda bir ve yılda bir olmak üzere izleme
çalışması için planlar yapar. İzleme oturumunun ne zaman
programlanabileceği ve takip oturumunun amacı aileye açıklanır.
Bireysel Etkinlik

• Sonlandırma seansı kontrol listesi oluşturunuz

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


317
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

•AİLE DANIŞMANLIĞINDA PSİKOLOJİK DANIŞMANLARIN TEMEL NİTELİKLERİ


•Terapötik Beceriler
•Rogers (1957) ve Truax ve Crakhuff (1967), danışmanlar arasında empatik
anlayış, koşulsuz olumlu saygı ve doğru iletişimin gerekli olan beceriler
olduğunu belirtmiştir. Daha sonra Carkhuff (1969) danışmanlar arasında
gerekli olan dört becerilere somutluk, kendini açıklama, yüzleşme ve anlık
Özet
olmayı da eklemiştir.
•Kişisel Nitelikler ve Beceriler
•İnsanı iyi bir danışman yapan bazı ortak özellikler vardır. İyi bir danışmanın
kişisel özellikleri anlayış, sempatik tutum, samimiyet, mizah anlayışı, istikrar,
sabır, objektiflik, samimiyet, dokunma, adalet, hoşgörü, temizlik, sakinlik,
ferahlık, nezaket, hoşluk, sosyal zeka ve duruş içermektedir.
•Kişiler Arası Beceriler
• Egar (2002) empati, saygı, gerçeklik ve danışanın güçlenmesinin ve öz
sorumluluğunun teşviki gibi nitelikleri sıralamıştır.
•Nesnellik Becerileri
•Danışmanın, danışanın hayatının ve dünyasının bir parçası olduğunda bile
nesnel olması gerekir. Cormier ve Hackney (2005)'e göre, bir danışma
oturumu süresince danışana tepki vermek, desteklemek ve empati kurmak
için danışmanın dinleme, anlama, ilişki kurabilme, düşünebilme, bağlantıları
ve çelişkileri tanımlayabilme becerilerinin olması gerekmektedir.
•Kültürel Yeterlilik Becerileri
•Danışmanlar kültürel meselelerle ilgilenebilecek kültüre özel danışma
sağlayabilecek beceriler geliştirmelidirler. Belirli bir kültür için kültürel
yetkinlik, birinin başka bir kültürde de başarılı olacağı anlamına gelmez.
Burada, kişinin ailesini daha iyi anlayabilmesi için danışanın kültürünü daha iyi
anlaması gerekir.
•AİLE DANIŞMANLIĞINDA DANIŞMANLARIN TERAPÖTİK BECERİLERİ
•Aile danışmanlığında psikolojik danışmanlarının terapötik becerileri arasında
empati, saygı, ilgilenme, sıcaklık ve kabul, gerçeklik, etki, olumlu düşünceler,
merak, yorum yapma, güçlendirme, aktif dinleme, yansıtma, yüz ifadeleri, göz
teması kurma, vücut pozisyonu ve seçici dikkat yer almaktadır.
•AİLE DANIŞMANLIĞINDA KULLANILAN ÖZEL TEKNİKLER
•Aile Danışmasında içgörüden aksiyona geçiş, modelleme, prova ve
güçlendirme, etkili ödev görevleri, danışanın direnci ile başa çıkmak,
danışanlarla hedef belirleme, aşamalı maruz bırakma, tepki gecikmesi veya
önleme, günlük tutma, gevşeme tekniği, cathartik çalışma, rol oynama,
psikodrama, sosyodrama ve hayalleri kullanma kullanılan özel tekniklerdir.
•AİLE DANIŞMASINDA TERAPÖTİK SÜREÇ
•Hipotez Kurma
•Aile danışmanı danışanlarla iletişime geçmeden önce sekreter aracılığıyla elde
edilen bilgilerden ilk hipotezi oluşturmaya başlar. Hipotez süreçte danışman’a
klavuzluk etme, elde ettiği bilgileri toparlama ve yönlendirmede destek olur.
•Psikolojik Danışma Sürecinde Soru Sorma
•Aile danışmasında, danışman aile üyelerine ilişkin doğrusal, döngüsel,
stratejik, istisnai başa çıkma, mucizevi ve ölçeklendirme soruları sorabilir. Bu
sorular ile aile üyelerinin sorunlarına ilişkin farkındalık kazanması amaçlanır.
•Değerlendirme Sözleşmesi
•Değerlendirme sözleşmesi, danışmanı ve danışanları beklentileri açıklığa
kavuşturmak ve birlikte çalışmak üzere bir anlaşmaya varmaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


318
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

•Aile Danışmasının Evreleri

Özet (devamı)
•Aile danışmasının ilk evreleri
•Aile danışması, aile ile danışman arasında ilk iletişimin olduğu anda başlar.
Genellikle ilk bağlantı bir aile üyesinin danışman’a telefon etmesiyle başlar.
Telefonda aileden kısa bilgiler alınarak tüm ailenin katılacağı bir randevu
ayarlanır (Nazlı, 2014). İlk oturumlarda öncelikle aile üyeleriyle ilişki kurma
ve terapötik ittifak oluşturmaya özen gösterilmelidir.
•Yapılandırma
• Danışman aileye seansların haftada bir veya iki defa olacağını ve her seansın
yaklaşık bir saat süreceğini açıklamalıdır. Danışman, tüm ailenin oturumlara
katılması ve aynı konuya odaklanması gereğini vurgulamalıdır. Ayrıca
gizlilikle ilgili bilgilerde verilmelidir.
•Hedeflerinin tanımlanması
•Hedefler, “Bu tedavinin sonunda ne elde etmek isterim?” ve "Aile
içerisindeki sorunları gidermek için ailede yapılması gerekenler nelerdir?"
gibi soruların cevabıdır. Aileler ve çiftler, aile danışmasına olumsuz
hedeflerle gelebilirler.
•Genegram
•Genogram, bir ailedeki insanlar ve örgütlenme biçimleri hakkında klinik
bilgiler içeren bir aile ağacıdır. Genogram yapım süreci, ilk aile
değerlendirme oturumlarına rutin olarak dâhil edilebilir. Tüm aile üyelerinin
çizildiği gibi görmelerini sağlayacak şekilde bir genogram oluşturmak
faydalıdır.
•Aile danışmasının orta evreleri
•Aile danışmasının orta evreleri değişimin yaşadığı bölümlerdir. Danışmanın
etkili olması için ailenin değişimler geçirmesi gerekmektedir. Bu evrede
değişimler birinci dereceden ve ikinci dereceden olmak üzere ikiye ayrılabilir.
•Aile danışmasının sonlandırılması
•Aile danışmanın sonlandırma aşamasında amaçlara ne kadar ulaşıldığı, aile
üyelerinde görülen değişimler, ileride beklenilen sorunlar, izleme çalışmaları
hakkında bilgi verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


319
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi danışma sürecinde danışanların gösterebileceği
direnç belirtilerinden biri olarak gösterilemez?
a) Seanslarda sessiz kalma
b) Zamanında seanslara gelme
c) Konuyu değiştirme
d) Seansta başka şeylerle meşgul olma
e) Farklı taleplerde bulunma

2. Kişilerin bireysel ve grup davranışlarını etkileyen sosyal, çevresel ve


kültürel güçlerini netleştirmek ve anlamak için rol üstlendikleri bir rol
yapma sahnesi veya oyunu olarak aile danışmanlığında kullanılan özel
teknik aşağıdaki hangi kavramla açıklanabilir?
a) Sosyodrama
b) Günlük tutma
c) Gevşeme tekniği
d) Psikodrama
e) Aşamalı maruz bırakma

3. Aile danışmanına danışma sürecinde kılavuzluk etme, elde ettiği bilgileri


toparlama ve yönlendirmede destek olan terapötik süreç aşağıdakilerden
hangisiyle açıklanabilir?
a) Danışma sürecinde soru sorma
b) Değerlendirme sözleşmesi
c) Empati
d) Yorum yapma
e) Hipotez kurma

4. Aşağıdakilerden hangisi Rogers, Truax ve Crakhuff’e göre aile


danışmanlığında, danışmanda olması gereken terapötik bir beceri
değildir?
a) Empatik anlayış
b) Koşulsuz olumlu saygı
c) Doğru iletişim
d) Eleştirme
e) Somutluk

5. Aşağıdakilerden hangisi Steffler ve Stewart'a göre, bir aile danışmanın


temel özelliklerinden biri değildir?
a) Etik davranış
b) Entelektüel yetkinlik
c) Taraf tutma
d) Duyarlılık
e) Anlama

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


320
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

6. Bir ailedeki insanlar ve örgütlenme biçimleri hakkında klinik bilgiler içeren


bir aile ağacı olarak ifade edilen kavram aşağıdakilerden hangisinde doğru
olarak verilmiştir?
a) İçgörü
b) Genogram
c) Cathartik çalışma
d) Saygı
e) Değerlendirme sözleşmesi

7. Aşağıdakilerden hangisi aile danışmanlığında kısa dönemli hedefler


arasında gösterilemez?
a) Ebeveynlik becerilerini geliştirmek
b) İletişim becerilerini geliştirmek
c) Farklı çatışmalarla mücadele etme yöntemlerini belirlemek
d) Öfke yönetimi becerisini kazandırma
e) Duygusal ihtiyaçların karşılanması

8. Aile danışmanlığında değişimin yaşandığı evre aşağıdakilerden hangisinde


doğru olarak verilmiştir?
a) Orta evre
b) İlk evre
c) İlk görüşme
d) Sonlandırma
e) Yapılandırma

9. Danışanlardan, sorun çözüldüyse günlük faaliyetlerini tam olarak nasıl


yapacaklarını görselleştirmelerini istemek, danışanın tedavi hedeflerini
ifade etmelerine yardımcı olmak için kullanılan soru sorma tekniği
aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
a) Doğrusal sorular
b) Döngüsel sorular
c) Stratejik sorular
d) Mucizevi sorular
e) Başa çıkma soruları

10. Aile danışmanlığının sonlandırma evresinde aşağıdaki konulardan hangisi


yer almaz?
a) Değişiklikleri inceleme
b) Beklenen sorunlar
c) Yapılandırma
d) Güçlendirme ve umut oluşturma
e) İzleme seansları

Cevap Anahtarı
1.b, 2.a, 3.e, 4.d, 5.c, 6.b, 7.e, 8.a, 9.d, 10.c

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


321
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Cormier, S. ve Hackney, H. (2005). Counselling strategies and interventions. 6th
Edition. Boston: Pearson Education, Inc.
Crakhuff, R. R. (1969). Helping and human relation. Vol. 2, New York: Holt,
Rinehait & Winston.
Egan, G. (1990). The skilled helper. Pacific Grove, CA: Brooks/Cole.
Ivey, A., E. (1988). Intentional interviewing and counselling. Pacific Grove, CA:
Brooks/Cole.
Nazlı, S. (2014). Aile danışmanlığı. Ankara: Anı yayıncılık
Nichols, M. P. (2013). Aile terapisi. (Çev. Gündüz, O). İstanbul: Kaknüs Psikoloji
Rogers, C. R. (1957). The necessary and sufficient conditions of therapeutic
personality change. Journal of Consulting Psychology, 21, 95-103.
Truax, C.B. ve Carkhuff, R.R. (1967). Toward effective counselling and
psychotherapy: Training and practice. Chicago: Aldine.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


322

You might also like