Professional Documents
Culture Documents
Copyright ©2020
The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ
Aile Eğitimi
ISBN: 978-605-7638-54-0
ERZURUM, 2020
1. Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri 4
Doç. Dr. Mahmut Sağır
2. Aile Kuramları 24
Dr. Öğr. Üyesi Emre Er
Editör
sıralayabilecek,
•Aile eğitiminin tanımı yapabilecek,
• Aile eğitimini amaçlarını
açıklayabilecek,
•Aile eğitiminin önemini
söyleyebicek,
•Aile eğitiminin kapsamını ifade
edebilecek,
•Aile eğitim yaklaşımlarını
açıklayabilecek,
•Aile eğitimi ilkelerini ÜNİTE
sıralayabileceksiniz.
1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Ailenin tanımı
Ailenin Tanımı ve
Özellikleri
Ailenin özellikleri
hayatına girmesi
Aile eğitiminin önemi
Modernizim olgusunun
aileye olumsuz yansımaları
Ailenin kurulması
Aile hukuku
Aile ve medya
Genel ilkeler
Uygulama ilkeleri
5
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
GİRİŞ
İnsanın sosyal bir varlık olması onun başkaları ile birlikte yaşama
zorunluluğu ortaya çıkarmaktadır. Tek başına yaşayan insanın hayat kalitesi ve
standardı düşük, başkaları ile birlikte yaşayan insanın hayat kalitesi ve standardı
yüksek olması beklenir. Bu nedenle aile, insanların sosyal bir varlık olmasının bir
doğurgusu olarak diğer insanlarla birlikte daha kaliteli yaşama, çocuk sahibi olma,
cinsellik vb. ihtiyacından kaynaklanarak kurmuş olduğu en küçük toplumsal
yapıdır. Batılı toplumlarda farklı aile yapıları olsa da kültürümüzde aile, evlilik
bağıyla birbirine bağlı kadın ve erkek ve varsa çocuklardan oluşan birlik olarak
kabul edilmektedir. Türk hukuk sisteminde ailenin tanımı yapılmamış olsa da
Anayasamızın 41. Maddesinde; “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında
eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli
tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” hükmüyle ailenin korunması güvence altına
alınmıştır.
Dünyada aile eğitiminin başlangıcına ve ilk örneklerine sanayi devrimin
hızlandığı 1890’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde rastlamaktadır. Sanayi
devrimi ve onun en temel doğurgusu olan kentleşme sonucunda geniş ailelerin
yerini çekirdek aileler, yani modern aileler almaya başlamıştır. Geniş ailelerde
ebeveynler, aile içi sorumlulukların paylaşımında ve sorunların çözümünde daha
çok kendi ebeveynlerinden yararlanmaktayken, çekirdek aileye geçişle birlikte
İnsanların aile kurma
desteğe ihtiyaç duymaya başlamışladır. Çekirdek ailelerde ebeveynlerin aile içi
isteği sosyal bir varlık
olmasından sorunların çözümünde ihtiyaç duydukları bu desteği sağlamak amacıyla aile eğitimi
kaynaklanır. üzerine çalışmalara başlanmış ve aile eğitim programları tasarlanmıştır.
Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarında ebeveynlerin eğitimine ilişkin özellikle
Halk Mektepleri, Millet Mektepleri, Halkevleri ve askerlik yapan gençlere Ali
Okulları gibi bir takım uygulamalar olsa da bu çalışmalar okuma yazma öğretimi ile
sınırlı kalmıştır. Ancak ülkemizde de sanayileşmeyle birlikte köyden kente göçün
hızlandığı 1950’li yıllardan sonra hızla geniş aileler yerini çekirdek ailelere
bırakmaya başlamıştır. Bunun sonucunda ülkemizde de aile eğitimini önemi
anlaşılmaya başlanmış ve 1970’li yıllardan itibaren akademik çalışmalar başlamış
olsa da profesyonel anlamda aile eğitim programları ancak 2000’li yılların
başlarında hayata geçirilmiştir.
6
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Aile üyeleri arasında ortak amaçların olması: Aile üyeleri arasında amaç
birliği bulunması gerekir. Aile tek tek bireylerden oluşsa da aile üyeleri ortak bir
hayat yaşamaktadırlar. Dolayısıyla ortak hayat yaşayan ve birçok şeyi paylaşan
ailenin ortak bir amacı olmalıdır. Ailenin temel amacı mutlu bir şekilde varlığını
sürdürmesidir. Ortak amacı olmayan ailelerin varlıklarını sürdürmeleri
beklenemez.
Aile üyelerinin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını yerine getirilmesi: Aile,
her ne kadar ayrı ayrı bireylerden oluşsa da kolektif bir yapıdır. Bu nedenle her
kolektif yapı da olduğu gibi ailede de üyelerinin görevleri ve bu görevleri yerine
getirebilmek için bazı sorumlulukları vardır. Aile üyelerinin sahip oldukları
sorumlulukları yerine getirmesi aile bağlarını güçlendirici etkisi vardır.
Aile üyeleri arasında sevgi ve saygıya dayalı duygusal bir bağın bulunması:
Sevgi, aile üyelerini bir arada tutan temel olgudur. Aile kurmak farklı iki cinsin
7
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
8
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
9
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
10
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Örnek
• Mustafa Bey ile Sema Hanım Sivas'ın bir köyünde Mustafa
Bey'in anne ve babasıyla aynı evde yaşarken üç çocukları ile
birlikte İstanbul'a göç etmişledir. Böylelikle aile çekirdek
aileye dönüşmüştür.
11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
12
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
çocukların eğitimi, ailenin sağlığı, aile ekonomisinin yönetimi, aile içi iletişim, aile
hukuku ve aile ve medya konularını içermektedir. Bu yönüyle aile eğitimi, örgün
eğitime hiç girmemiş veya yarım bırakmış ya da tamamlamış bireylere, hayatlarını
kolaylaştırmak için birtakım bilgi, beceri ve davranış kazandırmak olarak
tanımlanan yaygın eğitim kapsamındadır.
Ailenin kurulması
Aile eğitimi henüz aile kurulmadan önce başlamaktadır. Ailenin karşılaşacağı
birtakım sorunların daha sorun ortaya çıkmadan önlenmesi ve çocukların sağlıklı
bir aile ortamında yetişmeleri aile kurmaya ilk adım olan nişanlılık ve sonrasında
evlilik ile mümkündür. Bu nedenle; sağlıklı aileler oluşturmak, evlenmeden önce
eşlerin birtakım şartların gözetilmesi gerekmektedir.
Evlilik kısaca kadın ve erkek arasında birlikte bir hayat sürme üzerine yapılan
sözleşme olarak tanımlanabilir. Toplumumuzda evlilik, cinsel yaşam ve çocuk
edinmede meşru yol olarak kabul edilmektedir. Bizim kültürümüzde aile evlilikle
başlamaktadır. Sağlıklı bir aile sağlıklı bir evliliğin sonucu ortaya çıkmaktadır.
Sağlıklı evliliğin ise iki temel şartı vardır. Bu şartlardan birincisi evlilik için yasal
gereklilikleri taşımak, ikincisi ise eşler arasında karşılıklı bazı uyuma dayalı şartların
karşılanmış olması gerekmektedir.
Evliliğin yasal şartları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtilmiştir. Adı
geçen kanunun 124. Maddesinde, “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça
evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı
yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak
bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” hükmü yer almaktadır.
Evlilik, kadın ve erkek Söz konusu hüküm gereği bir aile kurulması için çiftlerin en az 16 yaşında olması
arasında birlikte bir şartı vardır. On sekiz yaşın altında olanların evliliği yasal temsilcilerin iznine
hayat sürme üzerine bırakılmıştır. Benzer şekilde kısıtlı olanların yani;
yapılan sözleşmedir.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı,
Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı,
kötü yönetim,
Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olma
durumu,
İlgilinin geçerli nedenlere dayanan talebi olanların, evlilikleri yasal
temsilcilerinin iznine tabi tutulmuştur.
Bununla birlikte; aşağıda belirtilen şartlarda hiçbir şekilde evlilik olmayacağı
hükme bağlanmıştır.
Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile
yeğenleri arasında,
Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden
biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,
Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi
arasında,
Ayırt etme gücüne sahip olmayanların,
13
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Aile ekonomisi
Ekonomi, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanması için
uğraş veren bilim dalıdır. Günümüzde bireysel ihtiyaçların artmasıyla birlikte
ailelerin bu ihtiyaçları karşılayacak kaynaklarının sınırlı olması ev kadınlarını da
çalışma hayatına girmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, ekonomik şartlar ailenin
Aile bütçesinin sahip olduğu ekonomik kaynağın rasyonel kullanımı da gerektirmektedir. Aile
oluşturulması ve bu bütçesinin oluşturulması ve bu bütçenin etkili kullanımı aile eğitimi alanlarından
bütçenin etkili kullanımı biridir. Aile eğitimleri aile ekonomisine ilişkinin, ailenin ihtiyaç önceliklerini
aile eğitimi alanlarından
belirleme, bilinçli üretici ve tüketici olma, tasarrufta bulunma konularına
biridir.
yoğunlaşmaktadır.
Aile hukuku
Hukuk, toplumsal hayatı düzenleyen ve kamu gücüyle uygulanan çoğu
zaman yazılı olan kurallar bütünüdür. Bu bağlamda aile hayatını düzenleyen bir
takım hukuk kuralları da bulunmaktadır. Bu kapsamda 4721. Sayılı Türk Medeni
Kanununda nişanlılık, aile ve evlilik hukuku ve boşanmalarına ilişkin düzenlemeler
mevcuttur. Bununla birlikte aile üyelerinin birbirlerine karşı rol ve sorumlulukları
da aynı kanunda vurgulanmaktadır. Ayrıca 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkındaki Kanun ve bu kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikle şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların,
çocukların, aile bireylerinin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi
amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Her aile üyesinin
yasal haklarını bilmesi ve gerektiğinde kullanması gerekmektedir. Ancak hakkın
kullanımı kötü niyete dayanmamalıdır.
Aile ve medya
Medya iletişim sağlayan televizyon, radyo, gazete, dergi, internet ve sosyal
medya araçları gibi her türlü basın ve yayın öğelerini kapsayan içene alan kitle
iletişim araçlarıdır. Medyanın etkileme gücü günümüzde görmezden gelinemez bir
gerçekliktir. Medyanın birçok olumlu etkisinin yanı sıra pek çok ta olumsuz etkisi
bulunmaktadır. Aile eğitim programlarıyla ebeveynlere medyanın olumlu
yönlerinden maksimum düzeyde yararlanma ve buna karşılık olumsuz etkilerini de
minimum düzeye indirme konusunda bilgilendirilmektedir. Bu bağlamda medya ve
15
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Genel İlkeler
Aile eğitiminde karşılıklı beklenti ve sorumlulukların neler olduğu açıkça
belirtilmelidir.
Eğitimler ailelere uygun zaman dilimlerine göre düzenlenmelidir.
Aile eğitimi programından katılımcılar haberdar edilmelidir.
Katılımcılara aile eğitimi programından kendileri, aileleri ve çocukları için
sağlayabilecekleri yararlar açık bir dille anlatılmalıdır.
Aile bireylerinin kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak yollar gösterilmelidir.
Etik İlkeler
Aile eğitimlerinde hedef Aile eğitimlerinde hedef kitlenin sosyal ve kültürel özellikleri göz önünde
kitlenin sosyal ve bulundurulmalıdır.
kültürel özellikleri göz Aile eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için katılımda gönüllülük esastır.
önünde bulundurulur. Ailelerle çalışırken gizlilik esasına uygun davranılmalıdır.
Aile üyeleriyle insan haklarını dikkate alan, saygı çerçevesinde açık bir
biçimde iletişim kurulmalıdır.
Çalışmalarda sabırlı, dürüst, ilkeli ve adaletli davranılmalıdır.
Çocuk gelişimi ve eğitimi ilkelerinin ve disiplin anlayışının
oluşturulmasında çocuk haklarını dikkate alan ve şiddet karşıtı çocuk
eğitimi teşvik edilmelidir.
Ailelerin kendi güçlerini fark etmeleri hususunda yardımcı olunmalıdır.
Uygulama İlkeleri
Yapılacak toplantının konusu, amacı ve önemi vurgulanmalıdır.
Katılımcılara isimleri ile hitap edilmelidir.
Katılımcılara karşı güler yüzlü, hoşgörülü, saygılı ve sabırlı olunmalıdır.
Katılımcılara önyargılardan arınmış, duyarlı tepkiler verilmelidir.
Çalışılacak olan konuda önce ailelerin fikirleri alınmalı, sonra eksik kalan
kısımlar tamamlanmalıdır.
Katılımcılarla çalışılırken sorular sorulmalı, açıklayıcı örnekler verilmelidir.
Konu dışına çıkılmamalı ve bilgi hataları yapmamaya özen gösterilmelidir.
Zaman, konunun içeriğine uygun bir şekilde etkili kullanılmalıdır.
16
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
17
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
•AİLE EĞİTİMİ
• Ailenin Tanımı
Aile, insanların sosyal bir varlık olmasının bir doğurgusu olarak diğer
insanlarla birlikte daha kaliteli yaşama ihtiyacından kaynaklanarak
kurmuş olduğu en küçük toplusal yapıdır. Batılı toplumlarda farklı aile
Özet
yapıları olsa da kültürümüzde aile, evlilik bağıyla birbirine bağlı kadın
ve erkek ve varsa çocuklardan oluşan birlik olarak kabul edilmektedir.
•Ailenin Özellikleri
•Bir grubun aile olması için aşağıdaki şartları taşıması gerekir:
Aralarında evlilik bağı olan karı ve kocanın bulunması,
Aile üyeleri arasında sağlıklı bir iletişim ve etkileşimin varlığı,
Toplumun varlığını sürdürmesi ilenin varlığını sürdürmesine bağlıdır,
Aile üyeleri arasında ortak amaçların olması,
Aile üyelerinin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını yerine
getirilmesi,
Aile üyeleri arasında sevgi ve saygıya dayalı duygusal bir bağın
bulunması,
Aile üyelerinin aynı yaşam ortamını paylaşması gerekmektedir.
•Bununla birlikte ailenin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Aile evrenseldir,
Aile duygusal bir temele dayanır,
Aile, bireyleri birbirlerinden etkilenir,
Ailenin kapsamı sınırlıdır,
Aile toplumun çekirdeğidir,
Aile üyelerinin sorumlulukları vardır,
Aile sosyal kurallarla çevrilidir,
Aile geçici ve değişken bir yapıdır.
•Aile Eğitimi Tanımı, Amaçları, Önemi, Kapsamı ve İlkeleri
•Aile Eğitiminin Tanımı
Aile eğitimi, tüm aile üyelerinin; fiziksel, duygusal, sosyal
gelişimlerine sağlayacak bilgi, beceri ve davranışları kazandırma
sürecidir. Başka bir ifadeyle aile eğitimi, ailenin sağlıklı bir şekilde
kurulması, üyelerinin sağılığı ve gelişimi, çocukların eğitimi, aile
ekonomisinin yönetimi, aile içi iletişimin geliştirilmesi, aile hukuku ve
medyanın etkili kullanımını içeren ve ailenin güçlendirilmesine dönük
davranışlarını değiştirme sürecidir.
•Aile Eğitiminin Amacı
Ailelere yönelik uygulanan eğitim programları ailelerin; anne babalık
becerilerini ve bilgilerini geliştirme, çocuk gelişimiyle ilgili bilgilerini
geliştirme, yaşadıkları sorunlarla pozitif yollarla başa
çıkabilme, çocuğun bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimine nasıl katkıda
bulunabileceklerine ilişkin öğrenme deneyimlerini geliştirmeyi
amaçlamaktadır.
18
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
19
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
I. Aile toplumun en küçük birimidir.
II. Boşanma aile birliğini bozmaz.
III. Aile de karşılıklı ilişkiler olmalıdır.
IV. Aile üyeleri arasında kan bağı olması esastır.
V. Birey 18 yaşını geçince aile üyeliği sona erer.
1. Yukarıdaki yargılardan hangisi ya da hangileri aile tanımı içerisinde yer
almaz?
a) Yalnız I
b) Yalnız V
c) I ve III
d) II ve V
e) III, IV ve V
20
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
5. Aşağıda yer alan seçeneklerden hangisi aile eğitimin önemini ortaya koyan
olgular arasında yer almaz?
a) Ailenin evrenselleşmesi
b) Annelerin çalışma hayatına girmesi
c) Aile yapısının değişmesi
d) Ailenin karşılaştığı sorunların artması
e) Aile üyelerinin rollerindeki değişmeler
I. Aile hukuku
II. Aile içi iletişim
III. Aile planlaması
IV. Aile yaklaşımları
V. Aile ve medya
7. Yukarıda verilenlerden hangisi ya da hangileri aile eğitim programlarının
konuları içerisindedir?
a) Yalnız II
b) Yalnız V
c) I ve V
d) II, III ve IV
e) I, II ve V
21
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.c, 4.d, 5.a, 6.a, 7.e, 8.c, 9.e, 10.a
22
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitiminin Önemi, Hedefleri ve İlkeleri
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Algan, T. (2016). Aile danışmanlığı uygulaması: Dünü, bugünü ve yarını. İnsan ve
Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 5 (7), 2208-2217.
Alpaydın, Y. (2011). Eğitici el kitabı. Ankara: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Alpaydın, Y., Canel A.N. (2011). Aile Eğitim programı Üzerine Notlar. Ankara: Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Bayraklı, H., Sucuoğlu, B. (2017). Okul öncesinde kaynaştırma: Aile eğitimi. Ankara:
Pegem Akademi.
Er, O. (2017). Aile eğitimi/anne baba eğitimi:
https://erorhan.wordpress.com/2017/03/03/aile-egitimi-anne-baba-
egitimi/ 17.08.2019 tarihinde erişildi.
Genç, S.Z. (2016). Eğitim sürecinde aile okul ve toplum. Ankara: Pegem Akademi.
Gökçe, B. (1976). Aile ve aile tipleri üzerine bir inceleme. Hacettepe Sosyal ve
Beşeri Dergisi, 8(1-2), 46-77.
M.E.B. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü (2013). Okul öncesi eğitim programı ile
bütünleştirilmiş aile destek eğitim rehberi (OBADER) 17.08.2019 tarihinde
https://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/obader.pdf adresinden erişildi.
Sağlam. H.İ. (2017). Bir değer eğitim merkezi olarak aile. Ankara: Pegem Akademi.
Tezel Şahin, F., Özbey, S. (2007). Aile eğitim programlarına niçin gereksinim
duyulmuştur? Aile eğitim programları neden önemlidir? Sosyal Politika
Çalışmaları Dergisi, 9(3), 7-12.
Türk Dil Kurumu. (2019). http://sozluk.gov.tr/ 23.07.2019 tarihinde erişildi.
Türk Medeni Kanunu, (2001). 16 Temmuz 2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/ erişildi.
Öztap, H., Yılmaz, F. (2015). Aile yaşantısı eğitimi: amacı ve kapsamı. Hacettepe
Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar e-Dergisi. 1-19.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (2012). 20
Temmuz 2019 tarihinde 1.5.6284.pdf adresinden erişildi.
Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin
Uygulama Yönetmeliği (2013). 20 Temmuz 2019 tarihinde
http.tk.or.tr/apa.pdf adresinden erişildi.
http://anne-babaegitimi.blogspot.com/2016/12/anne-baba-egitimi-ve-
turkiyede.html 17.08.2019 tarihinde erişildi.
Ünal, S. (2009). Aile psikolojisi ve eğitimi. Malatya: İnuzem Yayını.
Yapıcı, Ş. (2010). Türk Toplumunda Aile ve Eğitim İlişkisi. Turkish Studies,
5(4),1544-1570.
23
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
AİLE KURAMLARI
• Aile Kuramları
• Yapısal İşlevsel Kuram AİLE EĞİTİMİ
• Sembolik Etkileşim Kuramı Dr. Öğr. Üyesi Emre ER
• Sosyal Çatışma Kuramı
• Aile Sistemleri Kuramı
• Aile Ekolojisi Kuramı
• Aile Gelişim Kuramı
ÜNİTE
ÜNİTE
12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Kuramları
Aile Kuramları
Yapısal İşlevsel
AİLE KURAMLARI
Kuram
Sembolik
Etkileşim Kuramı
AİLENİN
Sosyal Çatışma
KURAMSAL
Kuramı
ÖZELLİKLERİ
Aile Sistemleri
Kuramı
Aile Ekolojisi
Kuramı
Aile Gelişim
Kuramı
25
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Kuramları
GİRİŞ
Aile kavramı birçok bilim dalının araştırma alanına girmektedir. Bununla
birlikte aileni tanımlanması, kurulması, ailede yer alan bireylerin sorumluluklarının
belirlenmesi ve ailenin dağılması gibi konular bilimin farklı dallarının yanı sıra
devlet, hukuk ve din kurumlarının belirleyici etkilerinin olduğu alanlar arasında
gösterilebilir.
Bilimin mevcut durumu anlama ve açıklama getirme amacı düşünüldüğünde
ve özellikle hukuk dilinin normatif özelliği dikkate alındığında ailenin nasıl olması
gerektiği ve ailede neler yaşandığı iki ayrı inceleme sahası ortaya çıkarmaktadır. Bu
anlamda ailenin üzerinde biçimlendirici ve kural koyucu etkisi bulunan kurumlar
genellikle ailenin nasıl olması gerektiği ile ilgilenirken, bilimsel bir bakış açısı ile aile
içerisinde neler olduğu önem kazanmaktadır.
Aile kuramlarının oluşumunda sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinden
yararlanılmaktadır. Aile özellikle sosyolojinin doğrudan inceleme alanına
girmektedir. Aileyi içerisinde yer alan bireylerin özellikleri açısından ele almanın
mümkün olmasının yanı sıra ailede oluşan iletişim örüntülerinin bireyleri ve
toplumu etkileme potansiyelinin incelendiği disiplinler bulunmaktadır. Öncelikle
Aile kuramlarının insanların duygusal açıdan kendilerini tanıma, anlama ve başkaları ile ilişki
oluşumunda sosyal geliştirmelerinde aile başlatıcı rol oynamaktadır. Bu açıdan aile kavramı psikoloji,
bilimlerin farklı sosyoloji ve antropoloji gibi bilim dalları açısından üzerinde durulan kavramlar
disiplinlerinden arasında yer almaktadır. Herhangi bir aile teorisini incelerken aile kavramının nasıl
yararlanılmaktadır. Aile tanımlandığı, bir bakıma ailenin ne olduğu sorusu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda
özellikle sosyolojinin bir sosyal grup olarak ailenin nasıl tanımlandığından yola çıkılarak aile teorisinin
doğrudan inceleme
varsayımlarını ele almak mümkündür.
alanına girmektedir.
AİLENİN KURAMSAL ÖZELLİKLERİ
Bireyler diğer bütün sosyal gruplardan daha fazla zamanlarını aile içerisinde
geçirmektedir. Bir aile içerinde dünyaya gelen bireylerin genellikle uzun bir süre
aynı sosyal dinamiklerle hayatlarına devam etmeleri beklenir. Aynı zamanda anne
ve babanın dışındaki aile bireyleri istemsiz olarak aileye dâhil olmaktadırlar. Başka
bir anlatımla ailede yer alan fertler söz konusu ilişki örüntülerine gözünü
açmaktadır.
Aile, içindeki bireylerin oynadıkları rollerin zaman içerisinde değişime
uğramaması nedeniyle diğer sosyal gruplardan ayrılmaktadır. Söz gelimi kardeşler
arasındaki yaş farkı veya ebeveyn ve çocuk rolü süreklilik arz etmektedir. Bu
durum aile içi ilişkileri rol temelli olmaktan çok duygusal bir zemine taşımaktadır.
Duygular ile yürütülen aile içi ilişkilerde önem tutan bir diğer etmen ise aile
fertlerinin genellikle birbirlerini en iyi tanıyan insanlar olma özelliği taşımalarıdır.
Bununla birlikte aile içi ilişkiler zamanla değişen ihtiyaçlara uygun şekilde
dönüşüme uğramaktadır. Örneğin bir babanın 3 yaşındaki kızına karşı sergilemesi
beklenen tutum ve davranışları yaş ilerledikçe farklılaşmaktadır.
26
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Kuramları
27
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Kuramları
Aile Kuramları
Aile kuramları genellikle kökenleri itibariyle tarihi dinamiklerden ve evrensel
değerlerden etkilenmektedir. Ailenin bilimsel olarak ele alınma süreci 19.yüzyılın
sonlarında başlamıştır.
Ailenin bilimsel olarak Özellikle 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına denk gelen dönemde
ele alınma süreci 19. ailenin bilimsel bir nesne olarak ele alınması ve araştırılması konusunda artan
yüzyılın sonlarında ilgiden bahsetmek mümkündür. Bu süreçte aile kavramı ile genellikle çocukların iyi
başlamıştır. oluşlarının artırılması amacıyla aile üyelerinin sosyalleşmesini konu almaktadır.
Başka bir anlatımla ailenin varlık amacı çocuğun sağlıklı ve mutlu olmasının
sağlanmasıdır. Sanayi Devrimi ile başlayan ve toplumsal yapıları önemli ölçüde
dönüştüren olayların ardından ailenin sosyolojik anlamı da farklılaşmaya
başlamıştır.
Döneme damgasını vuran değişim kavramı ile ailenin de değişen koşullara
uyum sağlaması ve uyum sağlama kapasitesi gibi değerler öne çıkmaya
başlamıştır. 1920’lere kadar süren bu dönem ailenin bilimsel olarak ele alınması
bakımından ilerleme dönemi olarak tanımlanmaktadır.
28
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Kuramları
29
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Kuramları
Toplumsal yapıda en küçük birim olarak kabul edilen aile, kendisinden daha
büyük sistemlerin parçasıdır. Bireyler aileyi, aile ise toplumu etkileme potansiyeli
taşımaktadır.
Ailenin temel işlevleri arasında sayılan çocuğun sosyalleşmesi ve bireylerin
kişiliğinin dengede kalması aile ile toplumun sağlıklı ilişkileri ile açıklanmaktadır.
Bununla birlikte aile birey ve toplumun sorunlarını çözmesi bakımından ele
alınmaktadır. Yapısal işlevsel aile kuramında toplum ile aile arasındaki uyumun
üzerinde durulmaktadır.
Yapısal işlevsel aile
kuramında toplum ile Aile içerisinde birçok ilişkisel yapının eş zamanlı olarak etkileşim halinde
aile arasındaki uyumun olduğundan bahsedilmektedir. Eşler arasındaki ilişki, anne baba rolü ile birlikte
üzerinde ebeveyn ilişkisi, çocukların kendi aralarındaki ilişkiler, ailenin diğer üyeleri ile
durulmaktadır. gerçekleştirilen ilişkiler. Söz konusu ilişki örüntüsü birbirini etkileyen, karmaşık ve
bazen birbiriyle çelişen rollerin aynı anda yerine getirilmesini gerektiren bir yapıya
sahiptir.
Yapısal işlevsel aile kuramına göre çocuğun ailenin bir üyesi olma
sürecinden topluma birey ve devlete vatandaş olması önemli ölçüde ailenin
kurduğu ilişkilerin bir fonksiyonudur. Bu anlamda yapısalcı bir bakış açısının aileye
atfettiği roller arasında yer alan çocuk yetiştirme süreci ile çocuğun beslenme,
sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sosyal ve
psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasının üzerinde durulmaktadır. Aynı anda farklı
30
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Kuramları
sosyal grupların ve örgün eğitimin etkisiyle içerisinde yaşadığı toplumu ve ona ait
değerleri anlamaya çalışan çocuk öncelikle ailesinden etkilenmektedir. Bu
bağlamda aile çocuğun ilk defa toplum hakkında varsayımlarını geliştirdiği yer
olarak görülebilir.
Ailenin üyelerine sağladığı başka bir olanak ise ekonomik destektir. Aile
üyelerinden daha fazla gelire sahip olan genellikle diğerleri için buradan elde ettiği
faydayı paylaşır. Bununla birlikte çocuğun ihtiyaçlarının bir bölümü ekonomik
kaynaklar kullanılarak karşılanmaktadır. Öte yandan aile üyelerinin hastalık veya
başka bir nedenle ekonomik gelir elde edememeleri durumunda diğer üyeler
destek olmakta ve bireyin yaşadığı noksanlığı telafi etmektedir. Bu açıdan
değerlendirildiğinde yapısal işlevsel bakış açısına göre aile toplumda ekonomik
faaliyetlerin sürdürüldüğü en küçük birim olarak görülebilir.
Ailenin kendine has bütçesi, gelir ve gider kalemleri, üretime destek olan
yeni bireyleri gibi ekonomik bir faaliyet biriminde olması beklenen dinamikleri
mevcuttur. Yapısal işlevsel aile kuramında ailenin önemli bir sorumluluk alanı da
üyelerine sosyal ve duygusal güven sunmasıdır. İnsanları ilk samimi ilişkilerini,
kırgınlıklarını, çatışmalarını kısacası duygusal deneyimlerini ailede yaşarlar.
Bireyler, hiç tanımadıkları bir insana ne kadar güvenmeleri gerektiğini, yabancılarla
ilişkilerini, toplumda kabul görme arzularını genellikle ailede yaşanılan ilişki
dinamiklerine göre belirleme eğiliminde olurlar. Özellikle anne ve babanın kendi
aralarındaki, diğer aile üyeleri veya diğer insanlarla ve çocuklarıyla olan ilişkileri
çocuğun ideal bir ilişkiyi kavramsallaştırması bakımından önemlidir.
31
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Kuramları
Örnek
benzer durumlarla karşılaştıklarında ikilem yaşamalarına neden
olabilmektedir.
Aile üyelerinin davranış Aile içerisinde üyelerin birbirlerinin rollerine atfettikleri değer ve buna bağlı
ve tutumlarında diğer olarak ortaya çıkan aile içi statüler bağlamında bireyler arası güç mücadelesi,
üyelerle sürdürülen oluşturulan ittifaklar ve çatışmalar belirleyici etkiye sahiptir. Her sosyal grupta
iletişim büyük önem kendine özgü ilişki dinamikleri ve dolayısıyla çatışma potansiyeli bulunmaktadır.
taşımaktadır.
Sosyal gruplar içerisinde çatışma kaçınılmaz bir olgu olduğundan aile içi
ilişkilerin anlaşılması bakımından da önem taşımaktadır. Ailede eşler arasındaki
ilişkiler genellikle çatışma ve üstünlük kurma, uyum ve iş birliği ekseninde
şekillenmektedir. Bireylerin aile içerisindeki çatışma alanları daha çok kendi
çıkarları ile ailenin başka bir üyesinin veya ailenin tamamının çıkarı arasındaki
uyumsuzluk etrafında gelişmektedir.
İdeal bir aile düzeninde üyelerin birbirleriyle genellikle örtüşen hedef ve
beklentilerine bağlı olarak çıkarları uyumludur. Sosyal çatışma kuramında ise aile
içerisinde aynı anda birbirleriyle örtüşen ve çelişen çıkarlar bulunmaktadır. Aile içi
ilişki ve iletişim çelişen çıkarlar sonucunda ortaya çıkan çatışma üzerinden
değerlendirilmektedir. Aile üyeleri arasında kaynakların eşit paylaşılmaması ve
32
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Kuramları
aile içerisinde adaletin olmayışı gibi nedenler çatışmaya neden olabilmektedir. Öte
yandan aile içerisinde yaş, cinsiyet ve diğer demografik dinamikler üzerinden
bireyler arasında çatışma alanları oluşmaktadır.
Ailenin demokratik değerlerle olan uyumu arttıkça üyeleri arasında çatışma
yaşanma ihtimali artmaktadır. Sosyal çatışma yaklaşımına göre aile üyeleri bireysel
olarak kendilerini kabul ettirme mücadelesi içerisindedirler. Bu bağlamda
değerlendirildiğinde aile üyelerinin kendilik algılarının gelişmesi, diğer insanlardan
sosyal onay alma ve ailede değişen güç dinamiklerine uyum sağlama bakımından
çatışma yaşanmaktadır.
Rasyonel bir yol olarak çatışmayı yok saymak ve engellemek doğru değildir.
Bunun yerine aile içi ve dışı çatışmaların nedenlerinin tespit edilmesi ve ailenin güç
mücadelelerini etkili bir şekilde yöneterek düşünme ve etkileşim kurma
kapasitesinin artırılması sağlanabilir.
33
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Kuramları
aile diğer sistemlerle ve çevreyle ilişkisini aktif olarak belirleyen, çevreden kasıtlı
olarak bazı yönleriyle ayrışan ve benzerlik taşıyan yapılar olarak tanımlanmaktadır.
34
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Kuramları
Çocuğun psikososyal
gelişim üzerinde sadece
aile değil, yakın çevre,
toplum ve kültürün
belirleyici etkileri
olmaktadır.
35
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Kuramları
göre birinci aşamada genç yetişkin olarak evden ayrılan ve artık kendi sosyal ve
duygusal sorunlarını çözecek yetkinliğe sahip olan birey, aile dışından yakın ilişki
kurduğu bir sosyal çevreyle özdeşleşmeye başlar. Bu dönemde evliliğe ilişkin
fikirlerin oluşması, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanma, aile dışında bir merkez
oluşturma ve yakın arkadaşlarla ilişkilerini düzenleme davranışları beklenmektedir.
İkinci aşamada bireyin evlenmesi ve yeni bir hukuki ve sosyal duruma geçme yer
almaktadır. Bu yeni sosyal sürece uyum sağlama ve ileride beklenen çocuğa uygun
bir aile ortamı hazırlama bu dönemin özellikleri arasındadır. Üçüncü aşamada
çocuk sahibi olan ailede yeni katılan aile üyelerinin sisteme bağlanması
amaçlanmaktadır.
Büyük ebeveynlerin yeni rollerine uyum sağlamaları da söz konusu aile
yaşam döngüsü içerisinde ele alınabilir. Ekonomik, sosyal ve mesleki olarak
çocukla birlikte hayatını sürdürmeye alışma ve bu yeni durumu kabul etme
dönemin özelliklerindendir. Dördüncü aşamada hem çocukların büyümesi hem de
büyük ebeveynlerin yaşlarının ilerlemesi nedeniyle bir gerilim alanından
bahsedilmektedir.
Aile içi ilişkilerin düzenlenmesi, ergenlik çağına yaklaşan çocuklarla iletişim
ve ilişkilerin sürdürülmesi, ekonomik olarak dengelenme ve çocukların gençliğe
hazırlanması sürecin zorlu sayılabilecek adımlarından başlıcaları arasında
sayılabilir. Bir sonraki aşamada çocukların okul, iş veya evlilik gibi nedenlerle aile
dışına çıkmaya başlamaları, büyük ebeveynlerin hastalık veya ölümleri, bireysel
olarak hissedilen yaşlılık ve gerilemeyi kabul etme ve söz konusu duruma uyum
sağlama üzerinde durulabilir.
Son aşamada ise yaşlılık sürecine girilmesiyle birlikte, mesleki, duygusal ve
ailevi konularda yeni sürece hazırlanma, kuşak çatışması, yalnızlaşma ve yakın
akraba ve arkadaşların kaybedilmesi gibi sorunlar ile mücadele etme öne
çıkmaktadır.
Bireysel
Etkinlik
36
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Kuramları
37
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Kuramları
38
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Kuramları
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi yapısal işlevsel aile kuramı açısından ailenin temel
ihtiyaçlarından biri değildir?
a) Eğlenme
b) Rekabet
c) Ekonomik destek
d) İş birliği
e) İletişim
39
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Kuramları
Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.e, 4.a, 5.d, 6.e, 7.d, 8.b, 9.a, 10. b
40
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Kuramları
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Boss, P., Doherty, W. J., LaRossa, R., Schumm, W. R., & Steinmetz, S. K. (Eds.).
(1993). Sourcebook of family theories and methods: A contextual approach.
Springer Science & Business Media.
White, J. M., Martin, T. F., & Adamsons, K. (2018). Family theories: An
introduction. Sage Publications.
Hallaç, S., & Öz, F. (2014). Aile kavramına kuramsal bir bakış. Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 6(2), 142-153.
Kasapoğlu, A., & Karkıner, N. (2011). Aile sosyolojisi. TC Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi Yayını.
Fındıkoğlu, Z. F. (1945). Türk aile sosyolojisi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Mecmuası, 11(3-4), 252-282.
41
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
AİLE EĞİTİMİ VE AİLE İÇİ
İLETİŞİM
kavrayabilecek,
•İletişim ve iletişim türlerini
öğrenebilecek,
•Aile içi iletilşim, aile içi iletişimin
ilkeleri, aile içi iletişimi engelleyen
faktörler, farklı aile tutumları ve
aile içi iletişime engelleri hakkında
bilgi sahibi olabileceksiniz.
ÜNİTE
3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
AİLE EĞİTİMİ
43
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
GİRİŞ
İletişim, insanların ortak anlamlar yükledikleri sembolleri kullanarak
birbirleriyle paylaşma sürecidir. Etkili bir iletişimden bahsedilebilmesi için hem
kaynağın hem de alıcının bu süreçte etkin olması gerekmektedir. Kaynak
durumundaki gönderici, karşı tarafa vermek istediği mesajı uygun kanalları
kullanarak karşı tarafa ulaştırmalıdır. Alıcı ise gelen mesajı doğru bir şekilde
anlamalıdır. Mesajın alıcı tarafından eksik ya da hatalı anlaşılması, iletişim
problemlerinin baş göstermesine yol açar. Oysaki iletişim adı verilen sürecin temel
hedefi, göndericinin vermek istediği mesajı açık ve doğru bir şekilde alıcıya
ulaştırmakken alıcının da gelen mesajı doğru bir şekilde anlamlandırıp geri
bildirimde bulunmasıdır.
İletişim, kaynak ve alıcı olmak üzere en az iki taraf arasında
gerçekleşmektedir. Aile bağlamında ebeveynleri ve çocukları iki taraf olarak ele
aldığımızda kimi zaman ebeveynler kaynak, çocuklar alıcı konumunda olurken kimi
zaman da çocuklar kaynak ve ebeveynler alıcı konumunda olabilmektedir. İletişim
sürecinde önemli olan, tarafların, ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde birbirlerini
doğru anlayabilmeleridir. Bu nedenle aile içi iletişim konusu, aile eğitimi
kapsamında önemle değerlendirilmelidir.
İletişim sürecinde Çocukların sosyal, bilişsel ve kültürel olarak sağlıklı gelişmelerinde, aile
önemli olan, tarafların,
eğitiminin önemli bir rolü vardır. Aile eğitimi programlarıyla çocukların okulda
ihtiyaçlara cevap
verebilecek şekilde öğrendikleri okulda kalmamakta, uzmanlarla iş birliğinde olan ebeveynler
birbirlerini doğru sayesinde ailede de devam etmekte, öğrenilenler pekiştirilmekte ve öğrenilenlerin
anlayabilmeleridir. kalıcı olması sağlanmaktadır. Aile eğitiminin çocuğun gelişiminde işlevsel bir rol
alabilmesinde ise anne babaların aile içi iletişim konusunda bilinçli davranışlar
sergilemeleri büyük bir önem arz etmektedir.
AİLE EĞİTİMİ
Ailenin çocuk üzerindeki etki alanı oldukça geniş ve önemlidir. Özellikle 0-6
yaş arası çocukların gelişme süreçlerine bakıldığında, bu dönemdeki çocukların
tüm ihtiyaçlarının aile tarafından karşılandığı görülmektedir. Bu dönemde aileler
çocukların en yakınındaki kişiler olmakla birlikte çocukların ilk öğretmenleridir.
İnsan kişiliğinin 0-6 yaş arası dönemde şekillendiği de göz önünde
bulundurulduğunda, sağlıklı bireylerin yetiştirilmesinde anne baba eğitiminin rolü
daha iyi anlaşılmaktadır. Çocuğun aile içerisinde gördüğü değer, edindiği statü ve
kazandığı toplumsal roller, çocuğun geleceğe dönük inşa edeceği toplumsal
kimliğin de belirleyicisi durumundadır.
Anne babaların eğitimine dönük aile eğitim programları düzenlenmektedir.
Bu programlarla anne babaların ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun hizmetlerin
geliştirilmesi ve uygulanması planlanmaktadır. Aile eğitimi programları ile
ailelerin, çocuklarına beceri kazandırmada ve çocukların davranışlarını kontrol
etmede kullanabilecekleri etkili yöntem ve teknikler kazanmaları
hedeflenmektedir (Küçüker, 1990).
44
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
45
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
olarak tercih edilmesinin nedenleri ise şu şekilde sıralanabilir (Tavil, 2005; Varol,
1996):
Çocukların davranışları üzerinde diğer yaklaşımlara oranla daha güçlü bir
etkiye sahip olduğunun araştırma bulguları ile desteklenmesi,
Araştırma alan yazınında daha geniş bir yere sahip olması,
Doğal çevrede oluşan davranış sorunlarına uygulanabilmesi,
Birçok bireye aynı anda ve kısa sürede öğretilebilmesi,
Uzman olmayanların bile bu yaklaşımın ilke ve işlem süreçlerini kolayca
öğrenebilmesi ve uygulayabilmesi.
Bu yaklaşıma göre davranışın ortaya çıkmasında etkili olan çevresel
koşulların kontrol edilmesi çok önemlidir. Davranışın öncesinde yer alan koşulların
kontrol edilmesiyle ailelerin çocuklarının davranışlarının öncesinde yer alan ve
davranışı izleyen tepkilerinin değiştirilmesinde olumlu sonuçlar doğuracağı
düşünülmektedir (Özyürek, 1996). Böylece öncesinde ve sonrasında gözetim
altında tutulan çocuk davranışlarının sağlıklı bir şekilde gelişim göstermesi de
Aile eğitimiyle ilgili pek sağlanmış olacaktır.
çok yaklaşım ileri
İletişim çeşitliğinin arttığı ve karmaşık bir hâle geldiği günümüz dünyasında,
sürülmüştür. Fakat bu
yaklaşımlar içerisinde ailelerin çocuklarının eğitimine her an müdahil olabilmeleri ve çocuklarının
en yaygın olarak gelişimini yakından takip etmeleri oldukça önemlidir. Özellikle 6 yaşından sonra
kullanılanın Davranışçı çocuğun aileden ayrılarak zamanının önemli bir kısmını okul ortamında geçirdiği
Yaklaşım olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ailelerin çocuklarının eğitimine katılım
görülmektedir. göstermesinin, çocuklara sunulan eğitimin daha etkili, kalıcı ve ekonomik
olmasında büyük faydası olacaktır.
İLETİŞİM
İletişim süreci toplum için yaşamsal bir öneme sahiptir (Atabek ve Dağdaş,
1998). Her toplum bilgi, inanç, sanat, hukuk, din, tarih, gelenek ve göreneklerden
yani insanın ortaya koyduğu maddi ya da manevi değerlerden oluşan bir kültüre
sahiptir. Toplumu oluşturan insanlar bu kültürü sosyalleşerek kazanır ve devam
ettirirler. Sosyalleşmenin sağlanması için ise bireyler ve gruplar arasında iletişim
bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
İletişim tarihi aynı zamanda insanlık tarihidir. Dil ve kültür başta olmak
üzere, insani etkinliklerin tamamı iletişimin tamamlayıcı unsurlarıdır. Onu belli
kalıplar içerisine sokmak ve sadece bir bilgi aktarma süreci olarak ele alıp
incelemek eksikliklere yol açacaktır. Çünkü iletişim olgusu insanla birlikte gelişen
ve değişen bir süreci içerir (Berk, 2007). İletişim tarihinde yaşanan gelişmeler ve
değişmeler, toplumsal hayatın da değişmesine ve gelişmesine etkide bulunmuştur.
İnsani etkinliklerin bir ürünü olarak ortaya çıkan iletişim, belli bir zaman sonra
insani etkinliklere yön vermeye başlamıştır.
İletişim, insanların varlıklarını sürdürmelerine ve toplumsallaşmalarına
yardımcı olan yaşamsal bir ihtiyaçtır. İnsanlık tarihi kadar eski olan iletişim,
toplumsal gelişmelere bağlı olarak sürekli bir değişim içerisinde olmuştur. Bu
46
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Sözsüz iletişim
İletişimin bir başka yönünü ise sözsüz iletişim oluşturur. Günlük hayatımızda
kurduğumuz iletişimlerde kullandığımız jestler, mimikler iletişimin sözsüz kısmıdır.
Çoğu zaman bunları bilinçsiz yaparak sözsüz iletişimde bulunmuş oluruz. İnsan
farkında olmadan konuşmalarında sözsüz iletişimi son derece etkili kullanır. Ancak
insan, bedenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez. Bunun sebebi
bedenin, olaylara karşı verdiği istemsiz tepkilerdir.
Sözsüz iletişim sözlü iletişime göre arka planda kalmış, çok
önemsenmemiştir. Oysaki sözsüz iletişim, sözlü iletişimin başarılı bir şekilde
gerçekleşmesi için çok etkin bir rol oynar. Kelimelere eşlik eden yüz ifadeleri,
mimikler, beden hareketleri, jestler; güçlü bir iletişim ögesi olan dilin iyi bir
destekçisi konumundadır.
47
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Yazılı iletişim
İnsanların yazılı kaynaklardan faydalanarak gerçekleştirdikleri iletişimdir.
Yazılı iletişim; notlar, mektuplar, faks mesajları, elektronik postalar ve diğer yazı
arayıcılığıyla iletilen kelime ve sembolleri içermektedir. Yazılı iletişim diğer iletişim
türlerine göre sıklıkla kullanılır. Daha çok kullanılmasının sebebi ise somut ve
kanıtlanabilir olmasıdır. Bu sayede gönderici ve alıcı arasında kurulan iletişim kayıt
altına alınabilmektedir. Ayrıca mesajın içeriği ile ilgili akla takılan bir soru
olduğunda yazılı mesaja yeniden ulaşılabilmektedir. Bu yüzden yazılı iletişimde
Çift yönlü iletişim kelime seçilirken sözlü iletişime göre daha dikkatli olunması gerekmektedir. Yazılı
sürecinde kaynak iletişim sözlü iletişime oranla mesaj üzerinde daha çok düşünmeye olanak
tarafından gönderilen
sağlamaktadır. Bu nedenle yazılı iletişimde iletilen mesajlar daha sistemli ve açık
bilgiler iletişime
dönüştüğü gibi bazen olmaktadır.
de iletişime Tek yönlü iletişim
dönüşmeyebilir.
Tek yönlü iletişim iki farklı şekilde görülmektedir. İlkinde kaynak bir iken alıcı
birden fazladır. İkincisinde ise kaynak birden fazla iken hedef birdir. Fakat bu
iletişim türünün en sık görüleni kaynağın tek, alıcının biden fazla olanıdır.
Tek yönlü iletişim, mesajın içeriği ya da alıcı tarafından nasıl algılandığıyla
ilgilenmez. Bu iletişim türünde esas olan iletinin alıcıya doğrudan gönderilmesidir
(Tutar, Yılmaz ve Erdönmez, 2002). Geri bildirimsiz bir iletişim türüdür.
Simgesel iletişim
Toplumsal kuralların, Simgesel iletişim, çeşitli simgesel göstergelerle yapılan, farklı kültür ve
değerlerin, tutum ve bağlamlarda farklı anlamlar taşıyan iletişim türüdür (Bıçakçı, 1998). Bu iletişim
genel davranışların
türü göstergeler üzerinden gerçekleştirilmektedir. Göstergenin ise iki temel
aktarımı aile ve onun
ortaya koyduğu iletişim unsuru bulunmaktadır. Bunlardan biri gösteren, diğeri gösterilendir. Gösteren,
ağı aracılığıyla göstergenin fiziksel ve şekil boyutu iken gösterilen, göstergenin zihinsel boyutunu
gerçekleştirilir. oluşturmaktadır.
48
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
kadar demokrat, eşitlikçi, adil, paylaşımcı ve uzlaşmacı değerler taşırsa aile içi
iletişim faaliyetleri de o kadar anlamlı ve sağlıklı olur. Aile fertlerinin sergilemiş
oldukları uzlaşmacı, paylaşımcı ve hoşgörülü davranışlar, aile içi iletişimin
sorunlardan uzak ve etkili olmasını sağlar.
Aile, çocuğun sosyalleşmesi sürecinde önemli işlevler yerine getirir.
Toplumsal kuralların, değerlerin, tutum ve genel davranışların aktarımı, aile ve
onun ortaya koyduğu iletişim ağı aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu bakımdan ailenin
sahip olduğu dünya görüşü, yaşam tarzı, iletişim kurma ve dili kullanma becerileri
çocuğun sosyokültürel kimliğinin oluşmasında oldukça etkilidir (Baran, 2013).
Çocuklarıyla doğru iletişim kurmayı başarabilen anne babalar, toplumsal
değerlerin çocukları tarafından özümsenmesini sağlamakla birlikte çocuklarının
etkili iletişim kanallarını kullanmaları konusundaki farkındalıklarını ve becerilerini
de geliştirirler.
Aile içi iletişim denildiğinde; anne baba iletişimi, anne baba ve çocuk
iletişimi, kardeşler arasındaki iletişim akla gelmektedir. Tüm bu iletişim türlerinin
sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için aile fertlerinin birbirlerini hem duygusal
hem de zihinsel olarak anlamaları, birbirlerine sorunu çözme amacıyla tepkide
bulunmaları, iletişim kurarken aile içerisindeki konumlarını ve rollerini de göz
önünde bulundurarak faaliyete geçmeleri beklenmektedir (Baran, 2004). Bu
süreçte bireylerin birbirlerinin rol ve sorumluluklarını bilerek iletişim kurmaları,
birbirlerinin bireysel alanlarına saygı duymaları, birbirlerine karşı empatik bir dil
kullanmaları; aile içi iletişimin etkinliğini artırır. Aksi hâlde ailede emir vermek,
gözdağı vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek, nutuk çekmek, yargılamak,
övmek, lakap takmak, yorumlamak, avutmak, sınamak ve sözünden dönmek
(Gordon, 2005) gibi iletişim engelleriyle karşılaşma ihtimali yükselir.
Aileyi diğer toplumsal kurumlardan ayıran en önemli özellik, aile fertlerinin
birbirlerine duymuş oldukları sevgidir. Ailenin temel yapı taşı, eşlerin evlenmeden
önce birbirlerine duydukları sevginin evlendikten sonra da aile sınırları içerisinde
korunmasıdır (Kara, 2006). Ailede sevginin öncelikli kılınması ve aile fertlerinin
birbirlerine duydukları saygı ve bağlılık, ailenin en temel özelliklerindendir.
Özellikle aile içerisinde anne babanın birbirlerine karşı kullanmış oldukları sevgi ve
saygı dili, çocuklar için etkili bir model olmakla birlikte sosyal iletişimin de
gelişmesine büyük katkı sunmaktadır. Çocukların ailelerinde gördükleri sevgi, saygı
ve hoşgörüye dayalı iletişim becerilerini aileden ayrıldıktan sonra da devam
ettirmeleri, günümüzde yaşanan iletişim sorunlarının çözümü için büyük bir adım
olacaktır.
49
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Aile içi iletişimin etkili olabilmesi için iletişim sürecinin bazı ilke ve özellikler
temelinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu ilke ve özellikler; kendini tanıma, aile
bireylerini tanıma, empati kurma, etkili dinleme, ben dilini kullanma, biz bilincine
sahip olma gibi değerlerden oluşmaktadır.
Kendini tanıma
İletişim sürecinde kişinin kendi özelliklerinin farkında olması iletişimin
başarılı olmasında büyük önem arz etmektedir. Bireyin hangi olaylar karşısında
nasıl tepkiler verebileceğinin bilincinde olması, iletişim sürecini de bu tepkiler
Aile içi iletişim; kişinin bağlamında geliştirmesine yardımcı olur.
benlik algısı, sosyal
İnsan, çevresiyle iletişim kurdukça kendini daha iyi tanımalıdır. Çünkü kişinin
rolleri, kendisiyle ve
başkalarıyla kurduğu iletişimde bulunduğu diğer insanlar, onun yalnız olmadığının farkına varmasını
ilişkilerdeki tutum ve sağlar, bu farkındalık ise ben ve diğerleri algısının oluşmasına vesile olarak ortaya
davranışları gibi pek çok koyduğu tepkileri sadece kendisi açısından değil, diğerleri açısından da görmesine
etkenden oluşmaktadır. yardımcı olur.
Aile içi iletişimde bireylerin birbirlerini anlamalarının öncesinde kendilerini
iyi tanımaları gerekmektedir. Kendini iyi tanıyan bireylerin aile içi iletişimde daha
sağlıklı ilişkiler kurabileceği söylenebilir.
Empati kurma
Empati; bireyin kendisini başkalarının yerine koyarak duygularını,
düşüncelerini, kaygılarını anlamaya çalışması, başkaları ile kendisi arasındaki
farklılıklara hoşgörü ile yaklaşması olarak tanımlanabilir. Bu tanım etkin iletişim
sürecinin de temel yapı taşlarından birini oluşturmaktadır.
Empati üç ögeden oluşmaktadır. Empatiden söz edebilmek için bu üç ögenin
de gerçekleşmesi gerekmektedir (Güven, 2013). Bunlardan ilki kişinin kendisini
iletişim kurduğu kişinin yerine koyması, olaylara onun penceresinden de
bakabilmesidir. Kişinin olaylara karşısındakinin penceresinden bakması yeterli
değildir. Önemli olan onu hakkıyla anlayabilmesidir. Bu sebeple ikinci öge empati
kurulan kişinin hem duygularının hem de düşüncelerinin doğru bir şekilde
anlaşılmasıdır. Üçüncü ve son öge ise karşıdaki insanın duygu ve düşüncelerinin
anlaşıldığının karşı tarafa yansıtılmasıdır. Bu üç ögenin de gerçekleşmesi, iletişim
sürecinin kolaylaşmasında önemli bir rol oynar.
50
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Etkili dinleme
İnsanlar arası iletişim daha çok yüz yüze gerçekleşir. Sağlıklı bir iletişim
sürecinin gerçekleşebilmesi için konuşan ve dinleyene ihtiyaç vardır. Aktaş ve
Gündüz (2009)’e göre iletişim sürecinin dört temel ögesi vardır. Bunlar; gönderen,
alıcı, gönderge (mesaj) ve kanaldır. İletişimin gerçekleşmesinde önemli bir role
sahip olan ögeler; gönderen ve alıcıdır. Burada göndereni konuşan, alıcıyı da
dinleyici olarak nitelendirebiliriz.
Bireyin kendini iyi ifade edebilmesi, anlaması ve anlaşılabilmesi için dinleme
becerilerini kazanmış olması gerekmektedir. Etkili bir iletişim sürecinde
dinlemenin rolü, başkalarına ilgi ve saygı duymak, sabırlı ve empatik olmaktır
(Cihangir, 2004). Doğru bir iletişim için alıcı konumunda olan dinleyicinin,
konuşmacıya odaklanması ve onu anlamaya çalışması gerekmektedir. İletişimin bu
yolla sağlanmaya çalışılması, iletişim yeterliliğini ve dinleyicinin karşısındaki kişiye
kendini kabul ettirmesini sağlamaktadır (Cihangir, 2004). İyi bir dinleyicide
bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir (Köknel, 1997):
Kaynağın aktarmak istediği ya da anlamak, bilmek, öğrenmek istenilen
temel ileti saptanmalı,
Bakışlar, baş sallama, jest ve mimiklerle dinler gibi gözükmemeli ya da
kaynaktan gelen iletilerin yüzeyinde kalınmamalı,
Kaynağın / konuşanın verdiği ileti; gözlerine, yüzüne bakarak izlenmeli;
sözleri, mimikleri, hareketleri bir bütün olarak algılamaya ve çözülmeye
Bireyin kendini iyi ifade
edebilmesi, anlaması ve çalışılmalı,
anlaşılabilmesi için Karşınızdakini dinlerken zaman zaman sözlü olarak, “Anlattıklarınızı
dinleme becerilerini dikkatle izliyorum.”, “Anlamak için dikkat ediyorum.”, “Evet.”, “Doğru”
kazanmış olması biçiminde geri dönütü kolaylaştıracak bilgiler verilmeli. Geri dönütler baş,
gerekmektedir. boyun, göz ya da el hareketleriyle de gösterilebilir.
Kaynağın bilgi aktardığı, ileti verdiği süre içinde dinleyici olarak kalınmalı,
İletilerin çözülmesinde (soru sorma, anlaşılanları belirtme gibi) yardımcı
olunmalı,
Kaynağın aktarımı bittikten sonra cevap verilmesi gerekiyorsa, o zaman
cevap için düşünmeye başlanmalı. Alınan ileti ile ilgili görüşler açık seçik
belirtilmeli,
Kaynağın / konuşanın aktardığı bilgi, verdiği iletinin nasıl anlaşılıp
çözüldüğünü önce dinleyici kendi kendine sormalı,
Alınan ileti / bilgilerin anlamına ilişkin olarak dinleyicide kuşku ve
duraksama olmamalı,
Karşıdakini dinlerken alay eden, küçümseyen, küçük düşüren, kötüleyen
mimikler, jestler ya da sözcükler kullanılmamalı,
Kaynağın / konuşanın açığını yakalamak, kendi kişiliğinizin gücünü,
üstünlüğünü göstermek amacıyla tuzak kuran bir dinleyici olunmamalı.
Konuşanın bir açığı, çelişkisi yakalandığında hemen üzerine gidilmemelidir.
Aile içi iletişimde aslında tüm ilişkiler dinleme ve dinlenileni doğru anlama
üzerine kurulmaktadır. Dinlenilenlerin doğru anlaşılıp anlaşılmadığının tespit
51
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Her iki cümle de öz olarak aynı mesajı vermeye çalışmasına rağmen mesajın
dile getirilmesindeki farklılık iletişim sürecinin seyrini değiştirmektedir. Ben diliyle
ifade edilen duygu ve düşünceler aile içerisinde daha samimi ve içten ilişkilerin
kurulmasına yardımcı olurken sen diliyle dile getirilen duygu ve düşünceler iletişim
sürecinde bir tarafın suçlanmasına ve iletişim sorunlarının daha da derinleşmesine
yol açmaktadır.
İyi bir dinleyici, iletişim
kurduğu kişinin yalnız Biz bilincini oluşturma
söylediklerini değil; Biz bilinci, aynı gaye ya da idealler uğrunda bir arada yaşama isteğinden
yüzü, eli, kolları ve
doğmaktadır. Sağlıklı ve etkili bir aile içi iletişimden söz edebilmek için biz
bedeniyle yaptıklarını
da duyar. bilincinin ailenin tüm fertleri tarafından içselleştirilmiş olması gerekmektedir.
Ailede oluşan biz bilinci, iletişim çatışmalarının ve engellerinin asgari düzeye
inmesine yardımcı olurken, daha makul ve yapıcı ilişkilerin ortaya çıkma ihtimalini
kuvvetlendirir.
Biz bilincinin oluşma yeri ailedir. Ailesinde biz olma şuurunu özümsemiş bir
çocuk; ileride kuracağı ailede, çalıştığı şirkette, mensubu olduğu sosyal gruplarda
da biz bilincini uygulayabilecektir. Fakat sen-ben anlayışının egemen olduğu bir
52
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Sessizlik,
Anlatılmak istenenin ne olduğunu anlamaya çalışmak,
Anlatılanın altında yatan duyguyu anlamaya çalışmak,
Koşulsuz kabulle ve dürüst olarak dinlemek.
Bu yöntem ve koşullar sağlandığında etkili bir iletişim ortaya çıkar. Bu
süreçte birey, muhatabını doğru anlamak ve ona doğru geri bildirimler vermek için
iletişim sürecini kolaylaştırıcı davranışlar sergiler. Bu davranışların aksi ise etkisiz
bir iletişimin doğmasına yol açar. Cihangir (2004) tarafından etkili ve etkisiz
iletişimde bulunan kişilerin davranış biçimleri Tablo 3.1.’de gösterilmiştir:
Tablo 3.1. Etkili ve etkisiz iletişimde bulunan kişilerin davranış biçimleri
53
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Aile içi iletişimin her zaman beklenen performansı sergilemesi zor bir
ihtimaldir. Zaman zaman aile fertleri arasında anlaşmazlıklar, tartışmalar ya da
kırgınlıklar söz konusu olabilir. Aile içi iletişimde bu tür sorunların çözümünü
zorlaştıracak iletişim engelleriyle karşılaşılmaktadır. Demiray (2007: 240)’a göre
bunlar; sahiplenme, egemen olma girişimi, saldırganlık, pasiflik, eleştiriye aşırı
duyarlılık, kıskançlık, öz güven eksikliği, güven tazeleme, alkol ve uyuşturucu
Aile içi iletişimin her bağımlılığı, sosyal ortama girme eksikliği, utangaçlık, küsme-surat asma, sık sık
zaman beklenen
sinirlenme, şiddet-intihar tehditleri, duygusal ve fiziksel uzaklaşma ve yalandır.
performansı sergilemesi
Sağlıklı ve etkili bir aile içi iletişimin nasıl olabileceğini anlayabilmek için bu iletişim
zor bir ihtimaldir.
engellerinden bahsetmekte yarar vardır. Aile içi iletişimde sıklıkla karşılaşılan bu
iletişim engelleri şu şekilde sıralanabilir (Mckay, Davis ve Fanning, 2010: 7-10):
Karşılaştırma
İletişim sürecini zorlaştıran önemli bir faktördür. İletişim sırasında yapılan
karşılaştırmalar, etkin ve objektif dinlemeyi engelleyeceğinden anlamayı da
güçleştirmektedir.
Zihin okuma
Dinlemek yerine kişinin aklından geçenleri tahmin etmeye yönelmektir.
Söylenen, kişi için pek bir şey ifade etmez. Daha çok ses tonu ve beden dilinden
kişinin asıl hissettiği anlaşılmaya çalışılır.
Zihin okuma aile içi iletişimde oldukça tehlikeli bir iletişim engelidir. Zihin
okuma, aile fertlerinin birbirlerini yanlış anlamalarına yol açarak iletişim
sürecinin en önemli ögesi olan geri bildirimin yapılmasına mani olur.
İletişim sürecindeki yanlış anlamaların düzeltilmesinde kullanılan en
önemli anahtar kavram olan geri bildirimin iptal edilmesi, iletişimi ciddi
derecede sekteye uğratır (Güven, 2013).
54
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Örnekte görüldüğü üzere bir zihin okuma hadisesi sonrasında gelişen yanlış
anlama ile baba ve çocuklar arasındaki iletişimin yönü hiç istenmedik bir yere
kayabilir.
Tekrarlama
İletişim sürecinde kişi, kafasında sürekli ne söyleyeceğini düşünüp tekrar
Bir kişi hakkında sahip ettiğinden söylenenlere dikkatini veremez ve anlayamaz. Etkili bir dinleme süreci
olunan ön yargılar, gerçekleşmediği için sağlıklı bir iletişimden de söz edilemez. Anlamadan tepki
onun ne söylediğinin
vermek, iletişim sorunlarına yol açar.
etkisinin azalmasına ve
dinlenmemesine sebep Süzgeçten geçirme
olmaktadır.
Sadece istenilen şeylerin dinlenip diğer anlatılanları dinlememektir. Duymak
istenmeyen şeylerden kaçınmak için de (tehdit, olumsuz, eleştirel düşünceler)
dinleme davranışı gerçekleştirilmeyebilir.
Ön yargı
Dinlemenin önüne geçen engellerden biridir. Bir kişi hakkında sahip olunan
ön yargılar, onun ne söylediğinin etkisinin azalmasına ve dinlenmemesine sebep
olmaktadır.
Ön yargılar iletişim sürecini engeller. Daha konuşmadan, konu hakkında bilgi
sahibi olamadan hüküm sahibi olan bir insan, iletişim kurmakta zorlanır. İletişim
kurabilmenin ön şartı, peşin hükümlerden vazgeçmektir (Vakkasoğlu, 2008). Peşin
hükümlü insanlar zihinlerinde tasarlamış oldukları tutum ya da inançlara
odaklandıkları için farklı bir düşüncenin varlığına katlanamazlar. Bu durum aynı
zamanda iletişim sürecinde tek taraflılığın doğmasına da neden olur.
Düşüncelere dalma
Öz saygısı düşük olan Dinlemeyi yarıda kesen engellerdendir. Kişilerin içinde bulundukları
bireyler kendi ayakları duygusal ve psikolojik durumlar onların derin düşünmelerine sebep olmaktadır. Bu
üzerinde durmaya
ise iletişimde kişilerin anlamasına engel veya dinlemek istemediğinin göstergesi
cesaret edemedikleri
için kendilerini olabilmektedir.
başkalarına bağımlı ve Tek yönlü iletişim
muhtaç hissetmeye
başlarlar. İletişim, kaynak ve alıcı arasındaki mesaj alışverişi olarak tanımlanmaktadır.
Taraflardan birinin sürekli anlatması, diğerinin bu anlatılanlara herhangi bir dönüt
vermemesi ya da bu anlatılanları bir direktifmiş gibi algılaması, iletişim sürecinin
verimini azaltır. İletişimin etkili olabilmesi için tarafların birbirlerine etkin geri
bildirimler vermeleri, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yüz yüze iletişim
kurmaları gerekir.
Özdeşleştirme
İletişim sırasında taraflardan biri bir problemini anlattığında, diğeri onun
sözünü keserek kendi benzer durumunu anlatmaya başlar. Bu süreçte dinlemek ve
anlamaya çalışmak söz konusu olamaz ve etkili kişiler arası iletişim gerçekleşemez.
55
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Öz saygı eksikliği
Öz saygı, bireyin kendini ne kadar değerli ve yeterli olarak gördüğüyle ilgili
düşüncelerinin toplamıdır. Öz saygısı yüksek olan birey, yaşadığı sorunlar
karşısında kendi değerinin ve yeterliliklerinin farkında olarak sorunu çözme
noktasında gereken iradeyi ortaya koyabilirken öz saygı eksikliği yaşayan birey
olumsuzluklar karşısında hemen kendisini diğerleriyle karşılaştırmaya kalkışarak
kendini başkalarından aşağı görüp hayatı kendine zindan eder (Doğan, 2013).
Öz saygı eksikliği zamanla yalvarıcı iletişim şeklinin doğmasına da yol açar.
Öz saygısı düşük olan bireyler kendi ayakları üzerinde durmaya cesaret
edemedikleri için kendilerini başkalarına bağımlı ve muhtaç hissetmeye başlarlar.
Olaylar karşısında kendi iradelerini bir kenara bırakarak karşı tarafın tüm
isteklerine “evet” derlerler (Özkan, 2008). Çocuğun hayatıyla ilgili tüm kararların
anne baba tarafından alınması, çocuğun zamanla “Annem babam olmasa ben bir
hiçim.” düşüncesine sahip olmasına yol açacaktır.
Öz saygının gelişmesinde aile içi iletişimin önemli etkisi bulunmaktadır.
Çünkü öz saygının iki temel bileşeni vardır. Bunlar, değerlilik ve yeterliliktir. Her
ikisinin de başlangıç noktası aile içi ilişkilerdir. Bu bakımdan anne ve babaların
çocuklarına yönelik davranışları öz saygının olumlu yönde gelişmesine katkı
sunacak şekilde olmalıdır.
Öğüt verme
Anlatıcı durumundaki kişiye dinlemeden yapılan öneriler ve nasihatlerdir.
Bu, kişinin anlaşılmadığını ve duygularına önem verilmediğini göstermektedir.
Anlatan kişi anlaşılmadığını anlayınca içe kapanık davranışlar sergileyebilir.
Haklı çıkma
Hatalı durumda olmamak için söylenenleri çarpıtmak, bahane bulmak,
suçlamak, bağırmak gibi savunma durumuna geçmedir. Karşı taraf dinlenmediği
için hataların düzeltilmesi söz konusu olmamaktadır.
Aile içerisinde yaşanan sorunlarda kişilerin hatalarını kabul etmemeleri,
aksine karşı tarafı suçlaması, bunu yapan kişiyi haklı kılmaya yetmemektedir. Bu
durum sadece iletişim engellerinden biri olan savunuculuğun ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Taraflardan biri eleştirdikçe, bir diğeri kendini savunma isteği
duyacaktır. Eleştirinin dozu arttıkça, savunmanın da dozu artacaktır. Yapılan
araştırmalar savunuculuğun arttığı durumlarda iletişim verimliliğinin düştüğünü,
azaldığı durumlarda ise iletişim verimliliğinin arttığını ortaya koymaktadır
(Cüceloğlu, 2005).
56
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Rahatlatma
Asıl söylenenlerle ilgilenmek yerine anlatan kişiyi rahatlatmaya yönelik
yapılan davranışlardır. Sadece genel anlamı anlayacak kadar dinleme yapılmakta,
gerçekte durumla ilgilenilmemektedir.
57
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
58
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Anne, baba ve çocuk ortak bir şeyler yapabilirler. Zaman zaman çocuğa
bireysel sorumluluklar verilir ve çocuğa bu sorumlulukları yerine
getirmede yardımcı olunabilir.
Çocuğun ebeveynlerine yönelttiği sorular yanıtsız bırakılmaz. Anne-baba
çocuğa öğrenmek istediği şeyleri özenle öğretirler. Böylelikle çocuk
amaçladığı şeyleri yapmada ebeveynlerinden destek alarak ilerler.
Demokratik ailelerin sergilemiş oldukları bu tavır, çocukların kendilerine
güven duymalarını, olaylar karşısında sorumluluk alabilmelerini, problemleri
çözmek için farklı stratejiler geliştirebilmelerini, kolayca sosyalleşebilmelerini ve
sağlıklı iletişim kurabilmelerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.
Bireysel
Etkinlik
59
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
• AİLE EĞİTİMİ
•Anne babaların eğitimine dönük aile eğitim programları düzenlenmektedir. Bu
programlarla anne babaların ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun hizmetlerin geliştirilmesi
ve uygulanması planlanmaktadır.
•İLETİŞİM
•İletişim tarihi aynı zamanda insanlık tarihidir. Dil ve kültür başta olmak üzere, insani
Özet
etkinliklerin tamamı iletişimin tamamlayıcı unsurlarıdır. Onu belli kalıplar içerisine
sokmak ve sadece bir bilgi aktarıma süreci olarak ele alıp incelemek eksikliklere yol
açacaktır.
•Sözlü iletişim: İnsanların bu iletişim şeklini gerçekleştirirken karşı karşıya olması
gerekir. Mesaj kelimeler aracılığıyla karşı tarafa gönderilir.
•Sözsüz iletişim: İletişimin bir başka yönünü ise sözsüz iletişim oluşturur. Günlük
hayatımızda kurduğumuz iletişimlerde kullandığımız jestler, mimikler iletişimin sözsüz
kısmıdır.
•Yazılı iletişim: İnsanların yazılı kaynaklardan faydalanarak gerçekleştirdikleri
iletişimdir.
•Tek yönlü iletişim: Tek yönlü iletişim iki farklı şekilde görülmektedir. İlkinde kaynak
bir iken alıcı birden fazladır. İkincisinde ise kaynak birden fazla iken hedef birdir. Fakat
bu iletişim türünde en sık görüleni kaynağın tek, alıcının biden fazla olanıdır.
•Çift yönlü iletişim: Çift yönlü iletişim, göndericinin mesajına alıcı tarafından geri
bildirim verildiğinde meydana gelen iletişim türüdür. Çift yönlü iletişimde gönderici ve
alıcılar, karşılıklı etkileşim içerisindedir.
•Simgesel iletişim: Simgesel iletişim, çeşitli simgesel göstergelerle yapılan, farklı kültür
ve bağlamlarda farklı anlamlar taşıyan iletişim türüdür. Bu iletişim türü göstergeler
üzerinden gerçekleştirilmektedir.
•AİLE İÇİ İLETİŞİM
•Aile içi iletişim; anne, baba ve çocuklar arasındaki iletişim faaliyetlerinin tamamını
ifade eden bir kavramdır.
•Aile İçi İletişimin İlkeleri
•Aile içi iletişim, kişiler arası iletişimin yanı sıra kişinin kendi iç dünyasını da kapsayan
bir süreçtir.
•Kendini tanıma: İletişim sürecinde kişinin kendi özelliklerinin farkında olması
iletişimin başarılı olmasında büyük önem arz etmektedir. Bireyin hangi olaylar
karşısında nasıl tepkiler verebileceğinin bilincinde olması, iletişim sürecini de bu
tepkiler bağlamında geliştirmesine yardımcı olur.
•Aile bireylerini tanıma: Aile fertlerinin birbirlerini tanımları, birbirlerinin hangi
tepkiler ışığında nasıl davranışlar sergileyebileceklerini çok iyi sezmek ve buna göre
davranışlar geliştirmek demektir.
•Empati kurma: Empati; bireyin kendisini başkalarının yerine koyarak duygularını,
düşüncelerini, kaygılarını anlamaya çalışması, başkaları ile kendisi arasındaki
farklılıklara hoşgörü ile yaklaşması olarak tanımlanabilir.
•Etkili dinleme: İnsanlar arası iletişim daha çok yüz yüze gerçekleşir. Sağlıklı bir iletişim
sürecinin gerçekleşebilmesi için konuşan ve dinleyenin de aktif olması gerekir.
•Ben dilini kullanma: Ben dili, sen dilinin karşıtıdır. Sen dilinde birey, karşı taraftan
olumsuz bir şekilde etkilendiği durumlarda bu etkinin karşı taraftan kaynaklandığını
ifade eden yaklaşımdır.
•Biz bilincini oluşturma: Biz bilinci, aynı gaye ya da idealler uğrunda bir arada yaşama
isteğinden doğmaktadır.
•Aile İçi İletişimi Engelleyen Faktörler
•Aile içi ilişkiler iletişim temelinde gerçekleşmektedir. Yine aile fertleri arasındaki
sorunların büyük çoğunluğu da iletişime dayanmaktadır.
•Karşılaştırma: İletişim sürecini zorlaştıran önemli bir faktördür. İletişim sırasında
yapılan karşılaştırmalar, etkin ve objektif dinlemeyi engelleyeceğinden anlamayı da
güçleştirmektedir.
60
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
•Zihin okuma: Dinlemek yerine kişinin aklından geçenleri tahmin etmeye yönelmektir.
Söylenen, kişi için pek bir şey ifade etmez. Daha çok ses tonu ve beden dilinden
kişinin asıl hissettiği anlaşılmaya çalışılır.
•Tekrarlama: İletişim sürecinde kişi kafasında sürekli ne söyleyeceğini düşünüp tekrar
ettiğinden söylenenlere dikkatini veremez ve anlayamaz. Etkili bir dinleme süreci
gerçekleşmediği için sağlıklı bir iletişimden de söz edilemez. Anlamadan tepki vermek,
iletişim sorunlarına yol açar.
Özet (devamı)
•Süzgeçten geçirme: Sadece istenilen şeylerin dinlenip diğer anlatılanları
dinlememektir. Duymak istenmeyen şeylerden kaçınmak için de (tehdit, olumsuz,
eleştirel düşünceler) dinleme davranışı gerçekleştirilmeyebilir.
•Ön yargı: Dinlemenin önüne geçen engellerden biridir. Bir kişi hakkında sahip olunan
ön yargılar onun ne söylediğinin etkisinin azalmasına ve dinlenmemesine sebep
olmaktadır.
•Düşüncelere dalma: Dinlemeyi yarıda kesen engellerdendir. Kişilerin içinde
bulundukları duygusal ve psikolojik durumlar onların derin düşünmelerine sebep
olmaktadır. Bu ise, iletişimde kişileri anlamasına engel veya dinlemek istemediğinin
göstergesi olabilmektedir.
•Tek yönlü iletişim: İletişim, kaynak ve alıcı arasındaki mesaj alışverişi olarak
tanımlanmaktadır..
•Özdeşleştirme: İletişim sırasında taraflardan biri bir problemini anlattığında diğeri
onun sözünü keserek kendi benzer durumunu anlatmaya başlar.
•Öz saygı eksikliği: Öz saygı bireyin kendini ne kadar değerli ve yeterli olarak
gördüğüyle ilgili düşüncelerinin toplamıdır.
•Öğüt verme: Anlatıcı durumundaki kişiye dinlemeden yapılan öneriler ve
nasihatlerdir. Bu, kişinin anlaşılmadığını ve duygularına önem verilmediğini
göstermektedir.
•Ağız kavgası yapma: İnsanların sözlü atışması ve tartışmasıdır. Her iki taraf dinlemek
yerine sadece kendi söyleyeceklerini düşünür. İletişim, küçümseme ve düşmanca
davranma şeklinde olmaktadır.
•Haklı çıkma: Hatalı durumda olmamak için söylenenleri çarpıtmak, bahane bulmak,
suçlamak, bağırmak gibi savunma durumuna geçmedir. Karşı taraf dinlenmediği için
hataların düzeltilmesi söz konusu olmamaktadır.
•Rahatlatma: Asıl söylenenlerle ilgilenmek yerine anlatan kişiyi rahatlatmaya yönelik
yapılan davranışlardır.
•Aile içi şiddet: Sağlıklı bir çocuk gelişimi ancak güvenli bir aile ortamında sağlanabilir.
Bu süreçte çocuğun başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biri hatta en
önemlisi, aile ortamında şiddete şahit olması ya da kendisinin uğramasıdır.
•Gürültü: Gürültü işitmeyi engeller. Seslerin alıcıya net bir şekilde ulaşamamasına
neden olur.
•Farklı Aile Tutumlarının Aile İçi İletişime Etkileri
•Çocuğun içine doğduğu ve karakterinin büyük oranda şekillendiği aile ortamında anne
baba tutumlarının çocuğun hayatı üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır.
•Koruyucu aile tutumu: Her anne baba çocuğuna karşı koruyucu olmalıdır fakat bu
koruyuculuğun da bir sınırı olmalıdır. Koruyuculuğun dengesi bozulduğunda bundan
en çok çocuğun gelişimi etkilenmektedir.
•Aşırı otoriter aile tutumu: Aşırı otoriter ailelerde korku kültürü hâkimdir. Çocuk ile
ebeveyn arasındaki ilişkide kesin kurallar söz konusudur.
•Demokratik aile tutumu: Demokratik tutumlar sergileyen ailelerde yetişen çocuklar
hayata bir adım önde başlamaktadırlar. Ailede yaşadıkları sevgi, saygı, güven ve
hoşgörü ortamı çocukların hayata bakışını önemli düzeyde etkilemektedir.
61
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
DEĞERLENDİRME SORULARI
Genellikle okul öncesi dönem ya da ağır derecede yetersizlikten etkilenmiş
çocuklar için uygulanmaktadır. Bu eğitim programında evde anne ve
babalara destek olacak bir ev öğretmeni belirlenir ve bu ev öğretmeni
rehberliğinde anne babaların çocuklarına bilgi, beceri ve uygun
davranışları nasıl kazandıracakları öğretilmeye çalışılır.
1. Paragrafta açıklanan aile eğitimi programı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Eve dayalı
b) Kuruma dayalı
c) Bire bir eğitim
d) Grup eğitimi
e) Uygulamalı davranış analizi
62
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
63
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.e, 5.a, 6.b, 7.d, 8.c, 9.b, 10.e
64
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aktaş, Ş ve Gündüz O. (2009). Yazılı ve Sözlü Anlatım. Ankara: Akçağ Yayınları.
Atabek, N. ve Dağdaş, E. (1998). Kamuoyu ve iletişim. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Balta, Ş. Z. ve Baltaş, A. (1994) . Bedenin dili. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Baran, A. (2004). Türkiye’de aile içi iletişim ve ilişkiler üzerine bir model denemesi.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. ISSN 1305-5992.1,
31-41
Baran, A. (2013). Genç ve gençlik: Sosyolojik bakış. Gençlik Araştırmaları Dergisi,
ISSN: 2147-8473.
Berk, E. (2007). Yazınsal iletişim ve halkla ilişkiler. İstanbul: Yeni İnsan
Yayınevi.
Bıçakçı, İ. (1998). İletişim ve halkla ilişkiler. Ankara: Media Cat.
Cihangir, Z. (2004). Kişilerarası iletişimde dinleme becerisi. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Cüceloğlu, D. (2005). Yeniden İnsan İnsana. (34.Basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Cüceloğlu, D. (2014). İçimizdeki biz. (49.Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Çağdaş, A. (2002). Anne baba çocuk iletişimi. Ankara: Nobel yayınları.
Demiray, U. (2007). Genel iletişim (2.Baskı). Ankara: Pegem Yayıncılık.
Demirci, E. E. (2002). İletişim becerileri eğitiminin merkezi eğitim merkezine
devam eden genç işçilerin iletişim becerilerini değerlendirmelerine etkisi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.
Doğan, C. (2013). Ailede iletişim sanatı. İstanbul: Kalbi Kitaplar.
Gordon, T. (2005). Aile iletişim dili. İstanbul: Sistem Yayınları.
Gültekin, E. (1999). Uygun olmayan davranışların azaltılmasında ebeveynler
tarafından uygulanan uyuşmayan davranışların ayrımlı pekiştirilmesinin
etkisi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Güven, A. (2013). Çocukta benlik gelişiminde aile içi iletişimin rolü: İslam dini
açısından bir inceleme. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Kara, G. (2006). Halkla ilişkiler fonksiyonunun aile içi iletişim olgusuna katkısı.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Kaya, Y. K. (1991). Eğitim yönetimi. Ankara: Bilim Yayınları.
65
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Aile Eğitimi ve Aile İçi İletişim
66
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
AİLE EĞİTİMİNE YÖNELİK
YAKLAŞIMLAR
açıklayabilecek,
•Aile eğitimini amaç, kapsam ve
içeriğini açıklayabilecek,
•Aile eğitimi uygulamalarının
aşamalarını bilecek,
•Aile eğitimi yaklaşımlarını bilecek,
•Birey, aile ve toplum arasındaki
ilişkiyi kavrayabileceksiniz. ÜNİTE
4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Anlama Aşaması
Programlama Aşaması
Uygulama Aşaması
Değerlendirme Aşaması
68
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
GİRİŞ
Aile eğitimi kavramı, bir yetişkin eğitimi alanı olarak özellikle birey, aile ve
toplumun bilgi ve deneyime olan ihtiyacının artması ve ailelerde karşılaşılan
sorunların karmaşık bir hal almasıyla önem kazanmaya başlamıştır. Özgün bir
eğitim alanı olarak aile eğitimi genellikle konuya ilgi duyan bireylere, çiftlere,
Aile eğitiminin üç ebeveynlere ve ailelere çeşitli eğitim ortamlarında sunulmaktadır. Bununla birlikte
temel amacı önleme, üniversitelerde kurulan aile araştırmaları birimleri ve kamuya açık dersler ve
iş birliği kurma ve kurslar aracılığıyla ile de aile eğitimleri gerçekleşmektedir. Geleneksel eğitim
eğitimdir.
içeriklerinin aksine aile eğitimi genellikle uygulama, bireysel yaşantı ve beklenti ile
kuramsal temel arasında yoğun bağlantı gerektirmektedir.
Aile eğitiminin üç temel amacı önleme, iş birliği kurma ve eğitimdir. Bu
bağlamda gelecekte ailede karşılaşılabilecek sorunlara yönelik gerçekleştirilen
önleyici ve koruyucu faaliyetler, aile üyelerinin karşılaştıkları güçlüklerle mücadele
etmeleri ve üstlendikleri rollerini daha iyi yerine getirmeleri bağlamında iş birliği
ve eğitim faaliyetlerinin bütünü aile eğitimi olarak tanımlanabilir. Bu yönüyle aile
eğitiminde mevcut durumun analiz edilmesi gibi gelecek için bazı öngörülerinde
geliştirilmesi söz konusudur. Aile çalışmaları, nüfus projeksiyonları, doğurganlık
oranları, istihdam rakamları ve eğitim göstergeleri aile eğitimi açısından önemli
istatistikler arasında yer almaktadır.
Aile eğitimine ilişkin kuramsal ifadelerin kökeni geçmişe dayanmakla
birlikte, aile eğitimi görece oldukça yeni ve gelişmekte olan bir alandır. 19.
yüzyıldan itibaren anne olmak ve çocuk yetiştirmeye yönelik bilgi üretme çabaları
gözlense de aile eğitimi kavramının mevcut içeriğe ulaşması 20. yüzyılın sonlarına
denk gelmektedir. Aile eğitimi, genellikle yetişkinler ile gerçekleştirilen ve
bireylerin, çiftlerin ya da bütün ailenin aile içi ve dışı ilişkilerini geliştirmenin
amaçlandığı eğitimler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Aile eğitiminin odak
noktası ilişkileri geliştirmek olduğundan birçok farklı alanda eğitimlerin kapsamını
genişletmek mümkündür.
Bu bağlamda aile içinde öfke kontrolü, duyguların yönetimi ve etkili iletişim
gibi eğitim ve gelişim konuları olabileceği gibi anne-baba eğitimi, çocuk bakımı,
cinsellik eğitimi ve ergenlerle iletişim gibi alanları da içerebilir. Öte yandan evlilik
öncesi, evliliğin ilk dönemleri veya evlilikle yaşanılan bir soruna yönelik eğitim
planlanması mümkündür. Aile eğitiminde, katılımcıların ihtiyaçlarının dikkate
alınması, farklı uzmanlık alanlarından destek alınması, genellikle terapi amaçlı
olmaması, farklı değerlere saygılı olması ve aile eğitimi alanında uzmanlık bilgisi
gerektirmesi önemli özellikler olarak sıralanabilir.
Aile eğitimi programlarının bireyler, aile ve toplum açısından taşıdığı
potansiyel şu şekilde özetlenebilir:
69
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
70
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
71
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Önleme İşlevi: Aile eğitiminin mevcut ve olası sorunlara ilişkin çözüm bulma
işlevi yer almaktadır. Özellikle çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminde muhtemel
sorunların önlenmesi ve aile içerisinde yaşanılan kronik sorunlara çözüm
bulunması gibi aile içi sosyal dinamiklere henüz bozulmadan müdahale edilmesi
Aile eğitimi, belirli bir söz konusudur. Yaşam boyu öğrenme, değişim ve uyum gibi kavramların modern
zaman diliminde yaşam psikolojide önem kazanması düşünüldüğünde önleyici aile eğitimi ile bireysel
boyu öğrenme farklıklara ve aile içe dinamiklere duyarlı bir yaklaşımdan bahsetmek mümkündür.
kapsamında sunulan Pozitif psikoloji literatüründe önleyicilik ile iki temel konuya vurgu yapılmaktadır.
eğitimlerin yanında
Bunlardan ilki, herhangi bir sorun ortaya çıkmadan önce bazı değişiklikler
zaman içerisinde bir
uzmanlık alanına yapılması ile mevcut sorunların ortaya çıkaracağı olumsuzlukların azaltılmasıdır.
dönüşmüştür. İkinci olarak belirli risk grubu içerisinde oldukları değerlendirilen birey veya
grupların korunması amacıyla gerçekleştirilen etkinliklerdir.
İş Birliği İşlevi: Aile eğitiminde işbirliği, ailelerin karşılaştıkları sorunlara
ilişkin danışanlar ve eğitmenler arasında kurulan ilişkiler yoluyla müdahale
edilmesini ifade etmektedir. Ailenin dışsal bir kaynak yardımıyla yaşanan krizlere
tepki göstermesi ile aile içi ilişkilerin ve dolayısıyla aile üyelerinin rollerine
atfettikleri değerlerin yeniden ele alması beklenmektedir. İş birliği ile birlikte aile
üyeleri benzer sorunlarla karşılaştıklarında nasıl tepki vereceklerini öğrenmesi söz
konusudur.
Eğitim İşlevi: Aile eğitimin en önemli işlevleri arasında eğitim işlevi
gösterilebilir. Sürekli öğrenme ve gelişmeyi içeren bir süreç olması ve ailenin
değişme ve gelişme kapasitesine atıfta bulunması nedeniyle dinamik bir içeriğe
sahiptir.
Aile eğitim süreçleri evlilik öncesi-sonrası ve çocuk sahibi olma durumuna
göre farklılaşmaktadır. Buna göre aile terapisi ve aileye danışmanlık sağlanmasını
hedef alan programların yanında, ebeveyn ilişkilerinin düzenlenmesi, ebeveynliğe
hazırlık, evliliğe hazırlık ve aile içi krizlerin önlenmesi gibi geniş bir alanda aile
eğitim programları yürütülmektedir. Aile eğitimimin uygulanma şeklide maddi
olanaklar ve eğitimlerin veriliş biçimi ile doğru orantılı olarak farklılaşmaktadır.
Evde verilen aile eğitimleri, eğitim örgütleri içerisinde verilen eğitimler ve uzaktan
eğitim yoluyla sağlanan eğitimler en yaygın aile eğitimi uygulamaları arasındadır.
72
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
73
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
diğer kişilerin eğitilmesidir. Evde aile eğitimi daha fazla sayıda aileye eğitim imkânı
sunması ve aile tarafından uygulanması bakımından kurumlarda verilen eğitimlere
göre daha sürdürülebilirdir. Bu eğitimlerde evi ziyaret eden uzmanlar, ailelerin
ihtiyaçlarına uygun olarak belirledikleri konuları, belirli zamanlarda aktarmaları ve
ebeveynlerin bu uygulamaları sürdürmeleri şeklinde yürütülmektedir. Bu
çalışmanın başarılı olması, eve yapılan ziyaretlerde ailenin uygulamaları
benimsemesine bağlıdır.
Evde aile eğitiminde genellikle erken çocukluk döneminde yaşanan olumsuz
bir durum sonucunda çocuğun karşılaştığı sorunların çözümünde aileye destek
olunması hedeflenmektedir. Özellikle anne-çocuk etkileşiminin kurulması veya
geliştirilmesi ile evde öğrenme süreci başlatılmış olur. Evin etkili bir öğrenme
merkezi haline gelmesiyle çocuğun psikolojik ve bilişsel fayda sağlaması
öngörülmektedir. Aile ile çocuk arasındaki etkileşimlerin doğrudan
gözlemlenebilmesi nedeniyle iletişimde ve ilişkide yapılan hatalar gözlemlenebilir.
Bununla birlikte aile ortamı çocuk için doğal öğrenme alanı olduğundan eğitimlerin
amacına ulaşma olasılığı daha yüksektir.
Evde gerçekleştirilen aile eğitimleri ile ailenin ihtiyaç ve beklentilerine
uygun olarak belirlenen davranış, beceri ve tutum değişiklikleri sağlanmaktadır. Bu
davranışların evde tekrar edilmesi ile çocuğun üzerindeki etki kalıcı olmaktadır.
Ayrıca gelişim geriliği olan çocuklarda ailenin eğitim sürecinin bir parçası olması
çocuğun davranışlarını genellemesi açısından destekleyici bulunmaktadır. Bununla
birlikte çocuğun gelişim durumuna göre evde yürütülen aile eğitimi programının
bireyselleştirilmesi mümkündür.
74
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
75
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Bireysel
Etkinlik
•Öz farkındalık
•Duygusal denge
Aile eğitimi •Olgunluk
uygulamalarının •Empati
aşamaları, anlama, •Sosyal beceriler
programlama, •Öz güven
uygulama ve •Esneklik
değerlendirme olarak •Farklılıkları kabul etme
sıralanmaktadır. •Sözlü ve yazılı iletişim
•Farklı yaş grupları ile iletişim kurabilme
•Yukarıda ifade edilen kişisel yeterlik alanlarında ne kadar iyi
olduğunuzu düşünerek, en yakın arkadaşlarınızdan sizi bu konuda
değerlendirmelerini isteyebilirsiniz.
Anlama Aşaması
Bu aşamada danışanın ihtiyaçlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Aile
eğitiminin öncelikli amacı ailenin gereksinimlerini karşılamaktır. İhtiyaç analizi ile
başlanan bir aile eğitimi süreci programın içeriğinin belirlenmesi, önceliklerin
tespit edilmesi, hedef kitlenin ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve aile eğitiminin
beklenen amaçlara ulaşması bakımından oldukça önemlidir. Aile uygulamalarının
Aile eğitiminin anlama
aşaması ile diğer etki alanları yaklaşımına göre aile eğitimi motivasyon ve uygunluk olmak üzere iki
adımlara kaynaklık temel dinamik üzerinde tasarlanmalıdır. Aile eğitimi talep eden bireylerin bir kısmı
etmesi düşünülen bir yasal zorunluklar, büyüyen sorunlar, boşanma veya daha karmaşık problemler
planlama süreci ortaya sonucunda eğitime dâhil olmuşlardır. Bu gruptaki katılımcıların ortak özelliği
çıkmaktadır. “Daha iyi ebeveyn veya eş olmalıydım.” şeklinde yakınma ve pişmanlıklar etrafında
şekillenmektedir. İkinci grupta mevcut durumu analiz eden ancak hissettiği bazı
aksaklıklar veya daha iyi olmasını arzuladığı gündelik aile pratiklerini geliştirmek
amacıyla dâhil olan kişiler yer almaktadır. Bu grubun ortak özelliği ise “Daha iyi
ebeveyn veya eş olmalıyım.” ifadesi kapsamında mevcudun iyileştirilmesi
bağlamında kavramsallaştırılabilir.
Aile eğitiminde bireyin ihtiyaç ve beklentilerinin anlaşılması amacıyla
geliştirilen bir ihtiyaç analizi değerlendirme sürecinde öncelikle bireysel
özelliklerin anlaşılması ve ardından mevcut durum ile beklenen durum arasındaki
76
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Programlama Aşaması
Aile eğitiminde bireyin ihtiyaçlarının yanı sıra içinde yer alınan bağlam da
büyük önem taşımaktadır. İhtiyaç analizine dayalı olarak eğitimin tasarlanmasında
birey ve ihtiyaçların niteliğinin yanında kültürel öğeler, inançlar ve bireylerin
benimsediği değerler etkili rol oynamaktadır. Danışanların teorik bilgi ile
buluşturmalarının yanında başarılı bir eğitim programında önemli olan
uygulanabilir öğelerin yer almasıdır.
Çocuklu aileler açısından 0-3 yaş, 4-6 yaş, 7-11 yaş ve 12-18 yaş aralığındaki
çocuklara sahip olan ailelerin ihtiyaçlarına yönelik düzenlenen bir programda
teorik dersler, değerlendirme ve ev ziyareti olmak üzere üç adımlı bir eğitim
programı öngörülmektedir. Buna göre teorik bölümde çocuk, aile ve insanın
gelişim süreçlerine ilişkin akademik bilginin aktarılması hedeflenmektedir.
Eğitmenin süreçte
Değerlendirme aşamasında katılımcıların teorik içeriğe yönelik bilgi ve becerileri
izleyeceği rollerden en
önemlileri, uzman rolü, test edilmektedir. Son olarak ev ziyaretinde aile içi ilişkiler ve çocuğun gelişim
kolaylaştırıcı rolü, süreci uygulamalı olarak ele alınmaktadır. Aile eğitiminde en kritik öğe, söz konusu
eleştirel inceleme rolü, ziyaretlerde kullanılan dil ve ilişki biçimlerinin gözlemlenmesidir.
iş birliği rolü,
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü
müdahaleci rolü ve
eklektik roldür. bünyesinde aile eğitimi kurs programında bazı bölümleri ilgilendiren içerik şu
şekildedir. 0-3 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı Bölümünde:
77
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Uygulama Aşaması
İçerik yerine katılımcıya kazandırılacak yeni becerilere odaklanılması
beklenen aile eğitimi kapsamında öncelikle eğitmenin benimsediği roller
üzerinden danışanda bir uyarım oluşturulması beklenmektedir. Eğitmenin süreçte
izleyeceği rollerden en önemlileri, uzman rolü, kolaylaştırıcı rolü, eleştirel inceleme
rolü, iş birliği rolü, müdahaleci rolü ve eklektik rol olarak sıralanmaktadır.
Uzman rolünde eğitmen net ifadeler kullanmaya ve bilimsel çalışmalardan
elde edilmiş olan sonuçlara vurgu yapmaya çalışır. Bilgiye dayalı gücünü kullanarak
danışanın güvenini kazanmaya ve onu ikna etmeye çalışır.
Kolaylaştırıcı rol, daha çok uygulama esnasında karşı tarafla kurulan ilişki
etrafında şekillenmektedir. Aile eğitimi esnasında gelişen bir rol olduğundan
sürece duyarlı ve insani ilişkiler odaklıdır.
Eleştirel inceleme rolünde, eğitmenin katılımcılara kendi hayatlarına ilişkin
sorgulayıcı bir değerlendirme yapmalarına yardımcı olmaları amaçlanmaktadır.
Genellikle etkinliklerin sonunda katılımcılardan en son gerçekleştirdikleri bir
iletişimi veya aile içi ilişkiyi düşünmeleri beklenmektedir.
Aile eğitmenlerinin
mesleki, kişisel, İş birliği rolünde, eğitmen uzmanlık rolü ile kolaylaştırıcı rolü eş
toplumsal ve güdümleyerek kullanmaktadır. Bu rol kapsamında eğitmen katılımcıların bireysel
katılımcılara yönelik
deneyimlerini ve eğitim programında öngörülen etkinlikleri birleştirmektedir.
bazı sorumluluklarından
bahsetmek Müdahaleci rol, karşı tarafta tutum, davranış, eylem veya söylem düzeyinde
mümkündür. doğrudan ya da dolaylı ifadelerle değişiklik yapmayı amaçlamaktadır. Bu rol
genellikle katılımcının oldukça sakıncalı bir davranışı sergileme veya tekrar etme
eğiliminde olduğunun anlaşılması sonucunda kullanılabilir.
Son olarak eklektik rol kapsamında durumun niteliği, ilişkilerin gücü ve
eğitmen ile katılımcının iletişimine bağlı olarak her rolün gerektirdiği öncelikler bir
arada ele alınmaktadır. Bu bağlamda her durumda geçerli ideal bir rolün olmadığı
ancak farklı rollerin gerektirdiği becerilere sahip bir eğitmen tarafından uygun
rolün oynanması sonucunda eğitimin etkili olacağı söylenebilir.
Değerlendirme Aşaması
Aile eğitiminde diğer modern eğitim programlarında olduğu gibi
değerlendirme önem taşımaktadır. Bununla birlikte aile eğitiminde değerlendirme
her aşama esnasında gerçekleştirilen ölçme faaliyetleri ile birlikte
uygulanmaktadır. Bu yönüyle bir süreç değerlendirmesi yapıldığı ve katılımcıların
gelişim süreçlerinin karşılıklı olarak ele alındığı toplantılar da değerlendirme
faaliyetleri arasında sayılabilir.
78
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
79
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
Özet (devamı)
•Uygulama Aşaması: İçerik yerine katılımcıya kazandırılacak yeni becerilere
odaklanılması beklenen aile eğitimi kapsamında öncelikle eğitmenin
benimsediği roller üzerinden danışanda bir uyarım oluşturması
beklenmektedir. Eğitmenin süreçte izleyeceği rollerden bazıları, uzman rolü,
kolaylaştırıcı rolü, eleştirel inceleme rolü, iş birliği rolü, müdahaleci rolü ve
eklektik rol olarak sıralanmaktadır.
•Değerlendirme Aşaması: Aile eğitiminde diğer modern eğitim programlarında
olduğu gibi değerlendirme önem taşımaktadır. Bununla birlikte aile
eğitiminde değerlendirme her aşama esnasında gerçekleştirilen ölçme
faaliyetleri ile birlikte uygulanmaktadır. Bu yönüyle bir süreç değerlendirmesi
yapıldığı ve katılımcıların gelişim süreçlerinin karşılıklı olarak ele alındığı
toplantılar da değerlendirme faaliyetleri arasında sayılabilir.
80
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminin temel işlevleri arasında sayılabilir?
a) İş birliği
b) Rekabet
c) Ekonomik destek
d) Müdahale
e) İletişim
81
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
10. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitiminde etik ilkeler arasında yer almaz?
a) Saygı duyma
b) Azarlama
c) Kabul etme
d) Destek olma
e) Sır saklama
Cevap Anahtarı
1.a, 2.a, 3.c, 4.c, 5.a, 6.d, 7.b, 8.a, 9.a, 10.b
82
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimine Yönelik Yaklaşımlar
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Arcus, M. E., Schvanefeldt, J. D., Moss, J. J. (Eds.), Handbook of Family Life
Education Volumes I & II. Newbury Park, CA, Sage Publication, 1993.
Ballard, S. M., & Taylor, A. C. (Eds.). (2011). Family life education with diverse
populations. Sage.
Mahoney, G., Kaiser, A., Girolametto, L., MacDonald, J., Robinson, C., Safford, P.,
“Parent Education in Early Intervention: A Call for Renewed Focus”, Topics
in Early Childhood Special Education, 1999, 19, pp.131-140.
NCFL, (National Council on Family Literacy), What is “Family Literacy”?,
http://www.famlit.org/ncfl-and-family-literacy/what-is-family-literacy.
83
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
AİLE EĞİTİMİ KATILIM
ÇALIŞMALARI
açıklayabilecek,
•Aile eğitimine katılımı engelleyen
nedenleri belirtebilecek,
•Aile eğitiminde okul-aile
arasındaki iletişimin önemini
ifade edebilecek,
•Aile eğitimine yönelik
yapılabilecek iletişim
etkinliklerinin türlerini
açıklayabileceksiniz.
ÜNİTE
5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Konferanslar
Bireysel Görüşme
Toplantılar
85
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
GİRİŞ
İnsanın psiko-sosyal gelişiminde rol oynayan en önemli faktör, hiç şüphesiz
ailedir. Bu nedenle ailenin sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve kültürel durumu,
bireyin yaşamını ve gelişimini doğrudan etkilemektedir. İnsan yaşamında bu kadar
önemli bir yere sahip olan ailenin çocuğun eğitim sürecine istendik yönde etki
etmesini sağlamak, çocuk gelişiminde en akılcı ve ekonomik eğitim
yaklaşımlarından birisidir. Okullar başta olmak üzere birçok kamu kurum, kuruluş
ve dernekte yetişkin eğitimi niteliğinde kabul edilen aile eğitimine yönelik aile
eğitim programları düzenlenmektedir. Aile eğitimi, çocuğun yaşamında etkili olan
aile üyelerine çocuğun gelişimi ve eğitimi başta olmak üzere aile yaşamını
destekleyecek düzeyde bilgi, düşünüş, duyuş ve beceri kazandırmaktır.
Aileleri çocuk eğitiminin gereksinimlerine cevap verecek şekilde
bilinçlendirmek amacıyla yapılacak çalışmalar üzerinde dikkatle durulması
gerekmektedir. Yapılacak aile eğitimi çalışmalarının türü, niteliği, amacı, çocuğun
ve ailenin gereksinimlerine uygunluğu, çalışmalara katılımın sağlanması yönünde
alınacak tedbirler, çalışmaların uygulama süreci ve değerlendirilmesi aile eğitim
çalışmalarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır. Özellikle aile eğitiminde yapılacak
çalışmalar, çok yönlü, aktif katılımlı, sistematik ve sürdürülebilir olmalıdır. Bunun
için aile eğitimini çocuk gelişiminin vazgeçilmez bir ögesi olduğunu kabul etmek ve
aile üyelerini bu düşünüşe ortak etmek gerekmektedir. Bu amaçla bu ünitede aile
eğitim katılım çalışmalarının önemi, amaçları açıklanacak, aile iletişim etkinlikleri
ile aile eğitim katılım çalışmaları türleri hakkında detaylı bilgi verilecek ve aile
eğitimi etkinliklerine ailelerin katılımını sağlama yöntemlerine değinilerek ailelerle
görüşme türleri açıklanacaktır.
86
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
87
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Öğreten aile katılım Öğreten aile eğitimi katılım etkinlikleri, çocuğun okuldaki öğrenmelerini
etkinlikleriyle ailelere evde desteklemek amacıyla evde öğrenme etkinliklerinde ailenin görev ve
evde çocuğunun sorumluluk üstlendiği ve ev ödevlerinin düzenli şekilde organize edilerek öğrencinin
öğretmeni olarak onu evdeki öğrenmelerinin desteklendiği boyuttur.
nasıl destekleyeceği
konusunda eğitim
verilir. •Yap-götür: Çocuklar için evde etkinliklerin ve oyuncakların nasıl
yapıldığına dair katılım çalışmaları düzenlemek.
Örnek
88
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
89
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
90
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
91
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Örnek
•Aile okur yazar olmayabilir.
•Aile nasıl katılım sağlayacağını bilmiyor olabilir.
•Aile üyeleri arasında süreğen hastalığı olan olabilir.
•Küçük çocuğunu evde tek başına bırakamıyor olabilir.
•Dil ve kültürel farklılıklar olabilir.
Aileden, okuldan, •Okulun fiziki koşulları yetersiz olabilr.
çevreden ve eğitim
sürecinden
kaynaklanan bazı Aile eğitimi katılım çalışmalarında karşılaşılan sorunlar kaynağına göre şu
sorunlar aile eğitim şekilde sınıflandırılabilir (Şekil 5.1.):
çalışmalarını
engelleyebilir.
Aileden kaynaklanan sorunlar
92
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Anne-babaların aile
eğitiminin kendileri ve
Aile Eğitimi Katılım Çalışmalarında İletişim
çocukları için gerekli Aile eğitimi çalışmalarının amacına ulaşması, ailelerin istekli ve sürekli
olduğuna yönelik inanç
katılımlarına bağlıdır. Ailelerin aile eğitimine istekli katılımları öğrenmelerini kalıcı
ve tutumları okul-aile
iletişiminde önemli bir hale getirecektir. Bu istekli katılımın sağlanmasında anne-babaların aile eğitiminin
faktördür. kendileri ve çocukları için gerekli olduğuna yönelik inanç ve tutumları etkilidir.
Ailenin okula yönelik değer algısını etkiyen temel öge ise okul-aile arasındaki
iletişimin niteliğidir.
93
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
94
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Tanışma toplantısı
Okullar açılmadan aileleri bilgilendirmek, okula uyumlarını sağlamak,
çocuklarının eğitim ortamlarını görmelerini sağlamak amacıyla tanışma toplantısı
düzenlenir. Bu toplantıda öğretmen, öğretim programı ve yapılacak etkinlikler
hakkında bilgiler vererek, kendini tanıtır. Bu toplantıda ailelere güven verilmeli,
içlerindeki çelişki, şüphe ve kuruntulardan kurtulmaları sağlanmalıdır. Bunun için
ailelere de kendilerini tanıtmaları için fırsat verilmeli, istek ve önerileri
dinlenmelidir.
Ebeveyn/veli toplantısı
95
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Grup toplantısı
Yılın başında hazırlanan ‘İhtiyaç Belirleme Formu’nun verileri ışığında anne-
babaların gereksinimleri doğrultusunda küçük gruplar halinde çocuk eğitimi, anne-
baba-çocuk iletişim etkinlikleri, oyuncak yapımımı, materyal hazırlama gibi pek çok
konu ile ilgili grup toplantıları planlanarak uygulanabilir. Grup toplantılarında
ailelerin konuşmaları teşvik edilmeli, yapılacak değerlendirmelerde çocuklar
arasında kıyaslama yapmaktan uzak durulmalıdır.
Bireysel görüşme
Ailelerin sadece kendilerini ilgilendiren konularda yüz yüze yapılan
destekleyici görüşmelerdir. Sadece problemli öğrencilerin aileleriyle değil tüm
ailelerle yılda en az bir kez bireysel görüşme yapılmalıdır. Bireysel görüşmeler
öğretmen tarafından planlanabileceği gibi anne-baba talebiyle de gerçekleşebilir.
Bireysel görüşmeler ‘kabul, empati, dinleme’ çerçevesinde
gerçekleştirilmelidir. Bireysel görüşmelerde iyi bir dinleyici olan öğretmen,
96
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Ev ziyaretleri
Aileler, bilgi verme, paylaşma veya eğitim amaçlı evlerinde ziyaret
edilebilirler. Ev ziyaretleri, çocuğu tanımak ve aile yaşamı hakkında bilgi edinmek
açısından önemlidir. Çocuğu ev ortamında görmek ve okul öncesine nasıl uyum
sağladığını konuşmak amacıyla yapılan ev ziyaretlerinde aileler, okulda
Ev ziyaretleri, çocuğu
tanımak ve aile yaşamı konuşamadıkları birçok konuyu kendi ev ortamlarında rahatça paylaşma fırsatı
hakkında bilgi edinmek bulmaktadırlar.
açısından önemlidir. Sene başında ailelere yapılacak ev ziyaretleri ve amacı hakkında bilgi
verilerek ne şekilde gerçekleştirileceği açıklanmalıdır. Öğretmen ev ziyaretini, bir
grup çocukla veya rehber öğretmenle birlikte gerçekleştirebilir. Yapılacak ev
ziyareti öncesinde aileye mutlaka telefonla haber verilmelidir.
Ev ziyareti esnasında öğretmen tanımadığı bir evde bulunmaktan dolayı
rahatsız olabileceği gibi bazı aileler de evlerinin fiziksel koşullarından dolayı
huzursuz olabilirler. Bu durumda görüşme boyunca çocuk üzerine odaklanılırsa her
iki taraf için rahatlatıcı olacaktır. Aileyi rahatlatmak için ziyaret öncesinde ziyaretin
amacı, faydası açıklanmalı, bu ziyaretin sadece onlarla sınırlı olmadığı, görüşmenin
15-30 dakika süreceği, çocukları ile ilgili bazı şeyler paylaşılacağı söylenebilir.
Ev ziyaretine giderken çocuğun yaptığı bir ürün, etkinlik götürülebilir.
Ziyaret sırasında evdeki günlük işlerin çocuğun kavram gelişimi için nasıl
kullanılabileceği gösterilebilir, ev ortamının çocuğa uygun bir şekilde
düzenlenmesinde fikir verilebilir, çocukla olumlu ilişkiler geliştirmeleri için
rehberlik edilebilir. Ayrıca okulda verilen eğitimin evde verilme durumu kontrol
edilebilir, okulda yapılan etkinliklerin benzerlerinin anne-baba tarafından
97
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
98
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
olacağı belirlenerek, aile ile birlikte planlama yapılır. Öğretmen etkinlik öncesinde
etkinliğe katılacak anne-babaya etkinlikle ilgili neler yapılacağı konusunda dikkat
edecekleri hususlara ilişkin rehberlik etmeli, etkinlik boyunca sınıfta kendilerini
desteklemelidir.
Anne-babaların sınıf içi eğitim etkinliklerine katılımlarında aşamalı bir sıra
izlenmelidir. Buna göre ailenin ilk katılım etkinliği çocuklarla doğrudan etkileşim
halinde değil, öğretmene yardım şeklinde olmalıdır. Bu sayede anne-babalar
sonraki dönemlerde gerçekleştirilecek katılım etkinliklerine hazırlanmış ve uyum
sağlamış olurlar.
Yapılan katılım etkinliklerinde öğretmen-anne-baba değerlendirme yapmalı,
öğretmen gördüğü olumlu durumları ifade etmelidir. Edinilen tecrübelerin diğer
anne-babalarla paylaşılması sağlanmalı, öğretmen ve çocuklar veliye teşekkür
etmeli, bir sonraki katılım etkinliği planlanmalıdır.
Konferanslar
Anne-babaların sınıf içi
eğitim etkinliklerine Anne-babaların ebeveynlik becerilerinin geliştirmek, çocuk gelişimi ve
katılımında ilk aşama eğitimi konusunda bilgilerini ve farkındalıklarını artırmak amacıyla velilerin
öğretmene yardım gereksinimlerine uygun bir şekilde okulda konferanslar düzenlenebilir.
şeklinde olmalıdır. Konferanslar alanında uzman kişiler tarafından verilebilir, özellikle valilik, belediye,
üniversite, vakıflar gibi birçok sosyal kurum ve kuruluş okul ile iş birliği yapılabilir.
Bu konuda konferans verebilecek beceriye sahip anne-babalardan da yardım
alınabilir.
99
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
101
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi aile eğitimi katılım çalışmalarının amaçları
arasında yer almaz?
a) Aile üyelerine bilgi ve beceriler kazandırmak
b) Aileleri ekonomik yönden kalkındırmak
c) Ailelere duygusal ve sosyal destek vermek
d) Ailenin okul uygulamalarına katılmasını sağlamak
e) Ailenin sosyal kaynaklara erişimini kolaylaştırmak
102
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.a, 4.c, 5, e, 6.d, 7.c, 8.a, 9.d, 10.e
103
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Katılım Çalışmaları
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anne Çocuk Eğitim Vakfı /AÇEV (2019). Aile katılımı. 01.07.2019 tarihinde
https://www.acevokuloncesi.org/ogrenme-ortami/aile-katilimi
adresinden erişildi.
Epstein, J.L. (2011, July). Family and community engagement. 9th meeting of the
OECD Network on Early Childhood Education and Care, For Official Use
EDU/EDPC/ECEC/RD, France, Paris.
Güneş, H. (2016). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem Akademi.
Şahin, F. T. ve Özyürek, A. (2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile
katılımı. İstanbul: Morpa Yayınları.
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2018). Aile Eğitim Programı -Aile
eğitim programı üzerine notlar. 28.06.2019 tarihinde
http://www.aep.gov.tr/wp-content/uploads/2013/03/aep-uzerine-
notlar.pdf adresinden erişildi.
Üstün, E. Y. (2010). Etkili aile-okul-toplum İlişkileri. Z. Fulya Temel (Ed). Aile eğitimi
ve erken çocukluk eğitiminde aile katılım çalışmaları içinde ( s. 230-244).
Ankara: Anı Yayıncılık.
Yiğit, B. ve Bayrakdar, M. ( 2006). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
104
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINI
PLANLAMA, UYGULAMA VE
DEĞERLENDİRME
6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Hazırlık Aşaması
(örgütleme)
Çalışanları eş güdümleme
Etkinliklerin uygulanmasını
sağlama
Devam çizelgeleri
Değerlendirme Süreci
Öz değerlendirme formları
yansıtıcı günlükler
Gözlem ve davranış
değerlendirme formları
106
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
GİRİŞ
Çocuğun gelişimini ve okul eğitimini destekleyecek, ailelerin devamlı ve aktif
katılımını sağlayacak, ailelere işe yarar bilgi ve beceriler kazandıracak türde aile
eğitim programları tasarlamak üzerinde dikkatle durulması gereken bir husustur.
Çünkü aile eğitim çalışmalarının amacına ulaşması ancak iyi bir planlama,
uygulama ve değerlendirme süreciyle mümkün olabilir. İyi planlanmamış aile
eğitim çalışmaları, ilerleyen süreçlerde birçok sorunun ortaya çıkmasına sebep
olacaktır. Bu durum ailelerin aile eğitim çalışmalarına katılımlarını olumsuz yönde
etkileyecektir. Bunun için okul yönetimi ve öğretmenlerin aile eğitimi katılım
çalışmalarını yasal zorunluluğun ötesinde çocuk gelişimi ve eğitiminin tamamlayıcı
ögesi olarak kabul etmeleri gerekmektedir. Bu yaklaşımdan uzakta yapılacak her
türlü aile eğitimi katılım çalışması, kısa süreli, sığ bir çerçevede gerçekleşen, kâğıt
üzerinde kalan etkinlikler olacaktır.
Aile eğitiminin bir süreçler bütünü olduğu düşünülecek olursa her sürecin
kendi içinde gerçekleştirilmesi gereken işlem basamakları olduğu söylenebilir. Aile
eğitimi katılım çalışmalarını örgütleyebilmek için bu işlemlerin neler olduğunu
belirlemek ve gereklerini yerine getirmek sürecin ilerlemesini kolaylaştıracaktır.
Aile eğitim katılım çalışmalarının gerçekleştirilmesi amacıyla uygulanan formlar,
ölçekler, anketler, çocuk, aile ve okulun gereksinimlerinin belirlenmesi, aile
eğitimine yönelik kararlar alınması ve planlamanın yapılması bu işlem
basamaklarından sadece bir kaçıdır. Bu bağlamda aile katılımı etkinliklerini
planlamanın çok zaman aldığı yönündeki yaygın algı aslında öğretmenlerin bu
konudaki eksik beceri setlerinden kaynaklanabilir. Hâlbuki zaman aldığı düşünülen
planlama sürecindeki işlemler, dikkat edildiğinde aile eğitimi çalışmalarında
öğretmene ve ailelere zaman kazandırmakta, sürecin doğal akışını korumaktadır.
Bu ünitede aile eğitimi katılım çalışmalarında planlama, uygulama, değerlendirme
Her okul içinde süreçlerinin önemi açıklanacak, örnek etkinlikler üzerinden süreçlerle ilgili işlem
bulunduğu çevrenin
basamakları detaylı bir şekilde anlatılacaktır.
sosyokültürel yapısına
uygun aile eğitim AİLE EĞİTİMİ ÇALIŞMALARINI PLANLAMA, UYGULAMA
çalışmaları planlar.
ve DEĞERLENDİRME
Her okulun içinde bulunduğu çevrenin sosyokültürel yapısı farklıdır. Bu
durum yapılacak aile eğitimi çalışmalarını planlama sürecinde belirleyici bir
faktördür. Farklı sosyokültürel yapıdaki ailelerin gereksinimleri ve sorunları dikkate
alınarak hazırlanan aile eğitimi programları okula özgü bir değer kazanmaktadır.
Anne-babalara bilgi ve anlayış kazandıracak yaşantıları planlamak, aile
eğitim çalışmalarının uygulanmasını kolaylaştıracak, aile eğitim sürecinin daha
etkili olmasını sağlayacaktır. Yapılan uygulama çalışmalarının değerlendirilmesi,
yaşanan sorunların tespiti daha sonra uygulanacak aile eğitimi çalışmalarının
planlanmasında katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda aile eğitimi çalışmalarını
planlama, uygulama ve değerlendirme süreçlerinin doğru ve sağlıklı işletilmesi aile
eğitim çalışmalarının amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
107
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Aile eğitimi, yetişkin eğitiminin bir parçası olarak kabul edildiğinde aile
eğitimi çalışmalarını planlama, uygulama, değerlendirme sürecinde eğitimcilerin
göz önünde bulundurmaları gereken bir takım hususlar vardır. Bunlar:
Aile eğitimi çok sayıda farklı deneyime sahip katılımcının yer aldığı,
çeşitliliğin ve bireysel farkların ön plana çıktığı bir eğitim türüdür. Yetişkin
olmanın doğası gereği aileler, yılların getirdiği deneyimlerin sonucu köklü
alışkanlıklar veya ön yargılar edinmiş olabilirler. Bu nedenle bireysel
farklılıkları dikkate alan, daha çok uygulamalı yöntemlerin kullanıldığı
etkinlikler planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Ailelere hangi konularda bilgi edinmeye ihtiyaçları olduğu konusunda
farkındalık yaratılmalıdır.
Yetişkinlerin kendilerine yetebildiği, hayatlarını yönetebildikleri,
kararlarından sorumlu oldukları dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde kendi
görüşlerini benimsetmeye çalışan eğitimcilere direnç göstereceklerdir. Bu
nedenle ailelerin etkin katılımını sağlayan ve yetişkinlerin kendi kendilerine
öğrenmelerini destekleyen, ailelere farklı yaklaşımlar sunan öğrenme
yaşantıları planlanmalıdır.
Aileler çocuklarının gereksinimlerini karşılamada ve sorunlarıyla baş
etmede gerekli bilgi ve becerileri edinmeye hazırdırlar. Bu hazır oluş onları
aile eğitimi çalışmalarına güdüleyeceği için yapılacak aile eğitim
çalışmalarında anne-babalara kendi hayatlarında doğrudan
kullanabilecekleri bilgi ve beceriler kazandırılmalıdır.
Ailelerin eğitim seviyesi, sosyoekonomik düzeyi ne kadar yüksek olursa
olsun hepsinin ebeveynlik rolleriyle nasıl başa çıkacakları konusunda
eğitime ihtiyaçları olduğu ve diğer ebeveynlerle birlikteyken daha kolay ve
etkili öğrendikleri unutulmamalıdır.
Dinamik bir süreç olan aile eğitimini planlama, uygulama ve değerlendirme
süreçleri etkili aile eğitimi çalışmaları için büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda
Planlama sürecinde aile aile eğitim çalışmalarını planlama, uygulama ve değerlendirme süreçleri için
eğitiminde yapılacak
gerekli bilgiler aşağıda detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
katılım etkinliklerine
karar verilerek Aile Eğitim Çalışmalarını Planlama Süreci
uygulanacak yöntemler
belirlenir. Aile eğitim çalışmalarını planlama süreci, aile eğitiminin amaçlarının
gerçekleştirilmesine yönelik yapılacak işlerin ve yöntemlerin belirlenmesidir.
Planlama sürecinde aile eğitiminde yapılacak katılım etkinliklerine karar
verilerek uygulanacak yöntemler belirlenir. ‘Bir seçme ve karar verme eylemi’ olan
planlama süreci, aile eğitim çalışmalarının zamanında yapılması açısından önemli
bir süreçtir.
Öğretmenler ve okul yönetimi bu süreçte bir araya gelerek eğitim-öğretim
yılı boyunca uygulayacakları aile eğitim katılım çalışmalarını planlamaktadırlar. Aile
eğitim çalışmaları planlanırken özellikle ‘neleri, nasıl, nerede, ne zaman, ne
maliyetle yapılacak?’ sorularına yanıt aranmaktadır. Buna göre planlama sürecinde
yer alan işlem basamakları şu şekilde sıralanabilir:
108
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
109
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Örnek
gereçleri destek almadan kullanmasını teşvik eder. Hedefi
doğrultusunda öğrenen aile eğitim katılım alanı belirlenerek sınıf
ortamında, grupla görüşme etkinliği planlanabilir. Planda örnek
olay incelemesi, görsel-işitsel sunu teknikleri bir arada kullanılarak
sınıf ortamında öğretmen tarafından ailenin çocuğunu belirlenen
hedef doğrultusuna nasıl teşvik edebileceğine ilişkin ebeveyn
becerileri geliştirilebilir.
Hazırlık aşaması
Aile eğitimi çalışmalarına yönelik hedeflerin belirlenmesi ve gerekli
planlamanın yapılması hazırlık aşamasında yapılacak çalışmalara bağlıdır. Özellikle
planlama sürecinde kullanılacak hedeflerin belirlenmesinde ailelerin
gereksinimlerinin, ilgilerinin ve sorunlarının tespit edilmesi büyük önem
Ailelerin taşımaktadır. Ailelerin gereksinimlerinden uzakta uygulanan aile eğitim çalışmaları
gereksinimlerinden ailelerin ilgisini çekmeyecektir.
uzakta uygulanan aile
eğitim çalışmaları Ailelerin gereksinimlerini, ilgilerini ve sorunlarını tespit etmek amacıyla
ailelerin ilgisini kişisel görüşmeler yapılabilir, öneri kutuları oluşturulabilir, birtakım formlar, ölçek
çekmeyecektir. ve anketler kullanılabilir. En sık kullanılan anket, ölçek ve formlar aşağıda
sıralanmıştır:
Çocuk ve aile tanıma formu
Aile eğitimi ihtiyaç belirleme formu
Aile Katılımı Tercih Formu
Aile katılım değerlendirme ölçeği
Aile memnuniyet anketi
Aile eğitimine yönelik aile tutum ölçeği
110
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Örnek
bir liste dağıtılarak eğitim almayı istedikleri konuları işaretlemeleri
istenebilir.
•Az sayıda bir aile grubuyla beyin fırtınası yapılarak eğitim konuları
listelenebilir.
•Cümle tamamlama yöntemi kullanılarak ailelerin kaygıları, istek ve
beklentileri, problemleri, ebeveynlik becerilerinin durumuna ilişkin
yazılı ifadeleri değerlendirilebilir.
111
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Örnek
•'Hiperaktif çocukların sorunları' yerine, 'oldukça hareketli
çocuklarımızın değeri',
•'Çocukları disipline etmek' yerine, 'iyi ve mutlu çocuk yetiştirmek'
gibi olumlu ifadeler tercih edilebilir.
112
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
113
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
114
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
115
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
116
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
ÖRNEK ETKİNLİKLER
Aile eğitimi çalışmaları, okul öncesi kurumlarda uygulanan öğretim programı
dâhilinde zengin çeşide ve içeriğe sahip uygulamaların yapılabileceği bir alandır.
Aile eğitim çalışmalarının amacı, ailelerin tüm sorunlarına çözüm bulmaktan
ziyade okulun imkânları çerçevesinde hem aile yaşamını güçlendirerek hem de
117
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
118
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
119
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
120
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
121
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki işlem basamaklarından hangisi aile eğitim çalışmalarının
uygulama sürecine aittir?
a) Hedef listesini belirlemek
b) Aile eğitimi katılım alanlarını belirlemek
c) Ailelerin eğitim gereksinimlerini araştırmak
d) Öğretmenleri ve aileleri çalışmalara yöneltmek
e) Çalışma takvimi oluşturmak
123
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
Cevap Anahtarı
1.d, 2.e, 3.c, 4.a, 5.d, 6.b, 7.c, 8.b, 9.d, 10.a
124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Çalışmalarını Planlama, Uygulama ve Değerlendirme
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anne Çocuk Eğitim Vakfı /AÇEV (2019). Aile katılımı. 01.07.2019 tarihinde
https://www.acevokuloncesi.org/ogrenme-ortami/aile-katilimi adresinden
erişildi.
Ersay, E. (2010). Aile eğitim programlarının planlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi. Z.Fulya Temel (Ed.), Aile eğitimi ve erken çocukluk
eğitiminde aile katılım çalışmaları içinde (s.274-325). Ankara: Anı Yayıncılık
Epstein, J.L. (2011, July). Family and community engagement. 9th meeting of the
OECD Network on Early Childhood Education and Care, For Official Use
EDU/EDPC/ECEC/RD, France, Paris.
Güneş, H. (2016). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem Akademi.
M.E.B. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü (2013). Okul Öncesi Eğitim Programı.
28.06.2019 tarihinde http://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/ooproram.
pdf adresinden erişildi.
Şahin, F.T. ve Özyürek, A.(2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile katılımı.
İstanbul: Morpa Yayınları.
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2018). Aile Eğitim Programı -Aile
eğitim programı üzerine notlar. 28.06.2019 tarihinde
http://www.aep.gov.tr/wp-content/uploads/2013/03/aep-uzerine-
notlar.pdf adresinden erişildi.
Yiğit, B. ve Bayrakdar, M. ( 2006). Okul-çevre ilişkileri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK
DOSYASI
kavrayabilecek,
•Aile eğitimi etkinliklerinde kullanılan
yöntem ve teknikleri öğrenebilecek,
•Aile eğitimi etkinlik dosyasındaki
iletişim araçları hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.
ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
7
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Rol oynama
Konuşan resimler
Akvaryum
İstasyon
Balık kılçığı
Kartopu
Kullanılan Yöntem ve
Teknikler
Beyin fırtınası
Ağaç diyagramı
Yoklama kâğıtları
AİLE EĞİTİMİ ETKİNLİK DOSYASI
Konuşma halkası
Kavram haritası
Sıcak sandalye
İnrernet
Duyuru panoları
Haber mektupları
Kitapçıklar
Okul ziyaretleri
Portfolyo dosyaları
İletişim Araçları ve
Özellikleri
Toplantılar
Yazışmalar
Bülten
Dilek kutuları
Fotoğraflar
127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
GİRİŞ
Sevgili öğrenciler;
Teknoloji ve bilgi çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında toplumun
varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi, aile temelinde bireysel gelişimin yeni
nesil ihtiyaçlara ne kadar cevap verebildiğine bağlıdır. Bu nedenle günümüzde
bireysel eğitim kadar aile eğitimi de önemli bir konu hâline gelmektedir.
Aile bireyin düşünce dünyasıdır. Çağımızda bireysel ihtiyaçlara göre eğitim
ön plana çıkarken bu ihtiyaçlar doğrultusunda ailenin etkisi de gittikçe
artmaktadır. Çünkü bireyin öğrenme ve gelişme koşullarının önemli bir kısmı
aileye bağlıdır.
Bireysel ve toplumsal gelişimin ana unsurlarından biri olan aile, anne baba
ve çocuklardan oluşan maddi manevi sosyal bir kurumdur. Aile, birey ile toplum
arasında köprü görevi görmektedir. Aile, kişinin beslenme, bakım, sevgi, duygusal
ve psikolojik gelişimini, kültürel değerlerini edinmesini ve sağlıklı bir ruh hâline
sahip olmasını sağlayan ilk ortamdır. Aile, bireyler arasındaki ilişkileri psikososyal
Aile eğitimi yönden geliştirme rolünü üstlenmenin yanı sıra bireyin kendine güvenmesini,
programlarıyla anne sosyal kimlik ve roller edinmesini de sağlamaktadır.
babalara, çocuk
yetiştirme ve gelişimini Geçmişten günümüze önemini kaybetmeyen sosyal bir kurum olan ailenin,
sağlıklı bir şekilde bilgi çağındaki gelişmelere bağlı olarak bazı görevlerini yerine getirmede sorunlar
sürdürme konularında yaşadığı görülmektedir. Bunun temel nedeni bilgi ve teknolojinin sürekli ve kısa
destek verilmektedir. süre içerisinde hızla değişmesi ve insanların bu hıza ayak uyduramamasıdır. Bilgi
ve teknolojideki bu hızlı değişmeler, çağın taleplerine cevap verebilen aile
eğitimini bir ihtiyaç hâline getirmiştir.
Aile eğitimi, çağın ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilmiş eğitim programları
aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu aile eğitimi programlarıyla anne babalara,
çocuk yetiştirme ve gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürme konularında destek
verilmektedir. Dünyanın hızlı bir şekilde değişmesi, anne babaların eğitim
ihtiyaçlarının çeşitlenmesine yol açmıştır. Bu bağlamda aile eğitiminin birincil
görevi; çocukların sosyal, bilişsel, duygusal ve ruhsal olarak gelişmelerinin her
aşamasında ailenin gereken çağdaş bilgi ve becerilerle donanmasını sağlamaktır.
Aile eğitiminin diğer bir önemli görevi ise yakın çevre, okul ve diğer toplumsal
kurumlar gibi çocuk gelişimi üzerinde etkili olan paydaşlarla ortak hedefler
geliştirilmesi konusunda aileyi aktif rol alması için teşvik etmektir.
Aile eğitimi yalnızca anne babayı kapsamamakta, aynı zamanda ailenin
bütün bireylerinin eğitimini de içine almaktadır. Anne babalar kendi
sorumluluklarının bilincine vararak eksik oldukları konuları da bu eğitimler
sayesinde tamamlamaya çalışmaktadırlar. Ailenin diğer fertleri ise aile eğitimlerine
katılarak kendi konum ve yaşlarına göre sorumluluklar almaktadırlar. Diğer eğitim
kurumlarında olduğu gibi aile eğitiminde de bir program, bu programın amaçları
ve kazanımları bulunmaktadır.
128
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Rol oynama
Rol oynama, grup içerisinde, insanlar arasındaki ilişkinin bir benzeri
yaratılmaya çalışılarak öğrenme ortamının sağlanmasıdır. Rol oynama
yönteminde bir konu, problem, fikir ya da durum bir grup karşısında
canlandırılmaktır. Grup üyeleri sadece tartışmak ya da dinlemek yerine olayın nasıl
130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
oluştuğunu izleyerek konunun ayrıntısına inerler. Rol oynama özellikle bir sorunu
ortaya koymak veya grup üyelerinin bir duruma karşı duyarlılığını artırmak
amacıyla kullanılabilmektedir. Rol oynama tekniğinin etkili olabilmesi için grup
üyelerinin birbirlerini tanıdıktan sonra kullanılması gerekir (Küçükahmet, 2002;
Çekmecelioğlu, 2010).
Konuşan resimler
Yaratıcı öğrenme etkinlikleri kapsamında ve görsel algıyı temel alan bu
yöntemde grubun resim ya da karikatürler üzerinde düşünce üretmeleri ve sorun
çözmeleri hedeflenmektedir. Bu teknik uygulanmadan önce eğitimcinin konu veya
tartışılmasını istediği durumla ilgili resim, karikatür ya da görsel materyalleri
önceden hazırlaması gerekir. Eğitimci/ eğitmen hazırladığı materyalleri grup
üyelerine birer birer dağıtır ve grup üyeleri doğru veya yanlışları tartışırlar (Erginer,
2004).
Akvaryum
Rol oynama tekniğinin Akvaryum tekniğinde amaç, grup üyelerinin görüşlerini almaktır. Eğitimci/
etkili olabilmesi için eğitmen, tekniği uygularken eğitim ortamının uygun bir yerine çember çizip
grup üyelerinin
çemberin içerisine sandalye koymaktadır. Gönüllü bir grup üyesi çemberin
birbirlerini tanıdıktan
sonra kullanılması içerisindeki sandalyeye oturarak konu hakkında görüş ve düşüncelerini ifade
gerekir. etmelidir. Diğer grup üyeleri çemberin dışında not alarak konuşmacıyı
dinlemelidirler. Eğitimci/ eğitmen akvaryum tekniğinde tartışmayı yapılandırmak
ve sürdürmek amacıyla önceden soru listesi hazırlamalıdır. Konuşacak kişiler bu
liste doğrultusunda konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini anlatabilmektedirler.
Grubun her üyesine konuşma fırsatı verildikten sonra gruba tartışmanın özeti
yapılmalıdır. Akvaryum tekniğinde gruplar kendi içerisinde bölünerek daha küçük
tartışma grupları oluşturabilir. Gruplar 15 ile 20 dakika arasında tartışmalı ve
grubun başkanı/ temsilcisi grubun fikirlerini diğer gruplara açıklamalıdır (Güven,
2011).
İstasyon
İstasyon tekniği, grup üyelerinin uygulamanın her aşamasında, bir önceki
grubun yaptığı uygulamaya katkı sunarak bunu bir adım ileri götürmeyi, böylece
her durakta yarım kalan işi tamamlamayı amaçlayan bir yöntemdir. İstasyon
yönteminde üç ayrı masa bulunmakta ve masalar istasyon olarak
adlandırılmaktadır. Bu istasyonlar, “öykü”, “afiş”, ve “slogan” şeklinde
gruplandırılmaktadır. Yöntem uygulanmadan önce grupların hangi konu
üzerlerinde çalışacakları ve istasyon şefleri belirlenmelidir. İstasyon şefleri
bulundukları istasyondaki çalışmaları gözlemektedirler. Çalışmanın her
aşamasında 10 dakika süre verilmektedir. İlk 10 dakikalık sürede çalışma
başlatılmaktadır. İkinci 10 dakikalık sürede grupların yer değiştirmeleri istenerek
diğer istasyondaki çalışmaya devam etmeleri beklenir. Üçüncü 10 dakikalık sürede
gruplar tekrar yer değiştirerek diğer grubun çalışmasını tamamlamaktadırlar.
Çalışma sonunda ortaya çıkan ürün üzerinde tartışma yapılmaktadır (Gözütok,
2006).
131
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Balık kılçığı
Bu teknikle sorunların analitik bir yaklaşımla göz önüne serilmesi ve bu
doğrultuda fikir üretilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem uygulanırken öncelikle bir
sorun belirlenir ve sorunu ortaya çıkaracak nedenler kareler içerisine yazılarak ana
gövdeye bağlanmaktadır. Alt kılçıklarda sorunun çözümü için seçenekler
üretilmektedir. Uygulama sırasında beyin fırtınası tekniğinin kullanılması, sorunun
çözümü için farklı seçeneklerin artmasını ve uygulamayı daha nitelikli hâle
getirmeyi sağlar. Balık kılçığı yöntemi, grup üyelerinin sorun çözme ve yaratıcılık
becerilerini geliştirmekle birlikte sınıflandırma, gruplandırma, ögelere ayırma ve
kavramsal becerilerin gelişmesine de katkı sağlamaktadır (Küçükler, 2002; Enginer
2004).
Balık kılçığı,
katılımcıların sorun
çözme ve yaratıcılık
becerilerini
geliştirmekle birlikte
sınıflandırma,
gruplandırma, ögelere
ayırma ve kavramsal
becerilerin gelişmesine Şekil 7.1. Balık Kılçığı Diyagramı
yardımcı olur.
Kartopu
Çalışma sürecinde bir konu hakkında sonuca ulaşmak ve uzlaşmaya varmak
amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Kartopu tekniğinde grup lideri tarafından konu
belirlenerek katılımcıların tek başlarına düşünmeleri ve görüşlerini bir kâğıda
yazmaları sağlanmaktadır. Görüşlerin yazılımı tamamlanınca katılımcılar ikili
gruplara ayrılarak yazdıkları düşünceler üzerinde tartışarak ortak bir noktada
buluşurlar. İkili grup çalışması sonunda, gruplar dörtlü, sekizli olarak tartışmaya
devam eder. Tartışma sonuçları diğer gruplarla paylaşılır. Her grubun sunumu
tamamlanınca konu hakkında genel bir oturum yapılarak çalışma sonlandırılır.
Kartopu tekniğinin özelliği, çalışma gruplarının giderek büyümesidir (Gülseven,
2009; Tok, 2009).
Beyin fırtınası
Beyin fırtınası tekniği grup üyelerinin aktif katılımı ve belirlenen konu
üzerinde ayrıntılı düşünmelerini sağlayan bir grup çalışmasıdır. Beyin fırtınası,
belirli bir sürede, herhangi bir konu ya da probleme yönelik çözüm aramak için
konu hakkında olabildiğince farklı fikirler üretmek için kullanılan bir tekniktir. Bu
teknikte önemli olan grup üyelerinin hiçbir kısıtlama hissetmeden fikirlerini
kolayca ifade etmelerini sağlamaktır (Çekmecelioğlu, 2010).
Ağaç diyagramı
Ağaç diyagramı; gerçekleştirilmek istenen uygulamada ortaya çıkabilecek
sorunları ve bunların etkilerini en aza indirebilmek için neler yapılabileceğini
132
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Ağaç diyagramı
eğitimci/ eğitmen
tarafından belirlenen
amaca yönelik
izlenmesi gereken
bütün yolları sistematik
bir şekilde gösteren
grafiksel bir tekniktir.
Yoklama kâğıtları
Grup üyelerinin göz önünde bulundurmaları gereken konuya yönelik
eğitimci/ eğitmen tarafından hazırlanan formlardır. Grup üyeleri arasında seçilen
gönüllü bir kişinin belirlenen konu üzerinde konuşması ve grup üyelerinin form
üzerinde işaret koyarak değerlendirme yapması beklenmektedir. Yoklama
formları, tartışmayı güçlendirmek, asıl sebepleri araştırmak, bir çözümün veya
iyileştirmenin sonuçlarını ölçmek amacıyla kullanılmaktadır. Yoklama formları
çalışmaya başlamadan önce eğitimci/ eğitmenler tarafından hazırlanıp grup
üyelerine dağıtılmalıdır (Küçükler, 2002).
133
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Konuşma halkası
Konuşma halkası tekniği, grup üyeleri arasındaki fikir ayrılıklarını ortaya
koyma ve farklı görüşlere saygı duyma becerilerini geliştirmeye yönelik bir
tekniktir. Grup içerisinde güven ve saygı atmosferi sağlayarak grup üyeleri
arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Konuşma halkası tekniğinde
eğitimci/ eğitmen tarafından konu ile ilgili öykü, canlandırma, resim, olay vb.
durumlar gruba sunularak grup üyelerinin tartışması istenmektedir. Konuşma
halkası yöntemi uygulanmadan önce simge belirlenmesine, simgenin
konuşmacının elinde olmasına, grup üyelerinin birbirlerini görebilecek şekilde
halka oluşturarak oturma düzeninin hazırlanmasına dikkat edilmelidir. Tartışma
esnasında grup üyelerinin sıra ile söz alarak konu üzerinde fikirlerini söylemeleri
ve konuşmacının sözünün kesilmemesine özen gösterilmeye çalışılmalıdır
(Gözütok, 2006).
Konuşma halkası
tekniği, grup üyeleri Kavram haritası
arasındaki fikir Kavramlar arasındaki ilişkinin genelden özele doğru ele alınarak
ayrılıklarını ortaya görselleştirilmesiyle somut verilerin sunulmasını hedefleyen görsel ve örgütsel bir
koyma ve farklı
tekniktir. Grup üyelerinin fikir üretmek, karmaşık yapıları netleştirmek ve önceki
görüşlere saygı duyma
becerilerini geliştirmeye bilgileri ile yeni bilgileri arasında anlamlı bağlantı kurmalarını sağlamayı
yönelik bir tekniktir. amaçlamaktadır. Kavramların nasıl algılandığı ve sentezlendiği, ön kavramlar ve
alternatif kavramlar belirlenerek birbirine bağlanır. Haritanın değişik bölümleri
arasında çapraz bağlar kurulabilir (Tok, 2009; Tokdemir, 2010).
Sıcak sandalye
Görüşme, tartışma, soru sorma, danışma ve yaratıcığın geliştirilmesinde
kullanılan tekniktir. Uygulama kırmızı ve yeşil koltuk olmak üzere iki şekilde
yapılabilmektedir. Kırmızı koltuk, grup üyelerinin uzman kişiye sorular yönelterek
konuyu tartışabilmelerine; yeşil koltuk ise grup üyelerinin birbirlerini
tanılamalarını sağlamak, yaratıcı özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olmak
amacıyla kullanılır. Aile eğitiminde grup üyelerinin birbirlerini tanımalarının yanı
sıra bir konu hakkında grubun diğer üyelerinin tartışmasını sağlamak amacıyla
kullanılmaktadır. Sıcak sandalye tekniğinde grup üyelerinden biri belirlenen bir
konu ile ilgili konuşma yaparken diğerleri konuşmacıya konu ile ilgili sorular
sorarak tartışırlar (Erginer, 2004: 310-311 ).
134
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Kitapçıklar,
Okul ziyaretleri,
Portfolyo dosyaları,
Toplantılar,
Yazışmalar,
Bülten,
Geliş-gidiş zamanları,
Dilek kutuları şeklinde sıralanabilir.
Daha önce belirlenen kazanımlar doğrultusunda bu iletişim kanallarının
etkili bir şekilde kullanılmasıyla elde edilen veriler aile etkinlik dosyasında
biriktirilerek ailenin çocuk gelişimi konusundaki katılım durumu ve sürece sunduğu
katkı oranı daha somut bir şekilde takip edilmiş olur.
İnternet
Günümüzde internetin çok geniş ağlarla insanlara sağladığı büyük
imkânlardan aile eğitimi konusunda da yararlanılmalıdır. Mekânın insan
haberleşmesine koyduğu sınırları ortadan kaldıran internet aracılığıyla okul ile aile
arasında güçlü iletişim ağları kurulabilir, çocuğun gelişimi hakkında aileler
Öğretmen e-posta bilgilendirilebilir, aileden alınan geri bildirimler ile anne babaların, çocuklarının
aracılığı ile her aileye
gelişimiyle ilgili farkındalıkları artırılabilir. Fakat internet üzerinden yapılan tüm
doğrudan mesaj
yollayabilir, günün bilgilendirmelerde gizliliğe hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.
olayları ya da haber İnternet, sınıfın e-postası oluşturularak ve web sayfası tasarlanarak
mektuplarını dağıtım kullanılabilir. Öğretmen e-posta aracılığı ile her aileye doğrudan mesaj yollayabilir,
listesiyle sınıftaki
günün olayları ya da haber mektuplarını dağıtım listesiyle sınıftaki herkese
herkese gönderebilir.
gönderebilir. Ayrıca öğretmenler ailelerin sınıfta yapılan etkinliklerden haberdar
olabilmeleri için birlikte bakabilecekleri fotoğraflar, video kayıtları, etkinlik
resimlerini web sitesinde yayınlayabilirler (Güven, 2011: 46). Aile eğitim
etkinlikleri öncesi ve esnasında gerekli bilgiye ulaşmak için internetten
faydalanmak önemlidir.
Duyuru panoları
Duyuru panolarının ailelerin okul etkinlikleriyle ilgili olarak
bilgilendirmesinde önemli bir yeri vardır. Aileler çocuklarını okula bıraktıklarında
ya da almaya geldiklerinde okulun görünür yerlerinde sergilenen bu panolara
bakarak planlanan etkinlikler hakkında bilgi alabilir, tamamlanmış etkinliklerle ilgili
resim, yazı veya görselleri inceleyebilir, sınıf içi etkinliklerin nasıl yapıldığıyla ilgili
meraklarını giderebilirler. Burada önemli olan duyuru panolarının anne babaların
kolayca fark edebilecekleri yerlere konulması ve bu panolardaki bilgilerin güncel
olmasıdır.
Duyuru panolarında okul ve sınıf hakkında haberlere, öğretmenin hazırladığı
özel notlara, acil telefon numaralarına, güncel bazı bilgilere, çocukların etkinlik
örneklerine, etkinlik fotoğraflarına yer verilir (Tezel Şahin ve Özyürek 2010: 87;
Temel vd. 2010: 331; Aydoğan, 2010: 116). Aile eğitimi etkinlik dosyasında duyuru
135
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
panolarıyla ilgili bilgilerin taslak hâli olmalıdır. Okullardaki duyuru panolarının aile
eğitimi etkinlik dosyasında yer alması, aile bireyleri için önem arz etmektedir.
Haber mektupları
Okul ile aile arasındaki iletişim kanallarından biri de haber mektuplarıdır.
Öğretmen tarafından hazırlanan bu mektup ile okluda yapılacak etkinlikler
hakkında aileler bilgilendirilerek çocuğun okul dışında da sağlıklı bir gelişim
gösterebilmesi için aileye destek verilmeye çalışılır. Haber mektuplarında
bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir:
Sınıfta yapılacak etkinliklerde gerekli olan materyaller, bu mektuplarla
ailelerden istenebilir.
Öğretmenler ailelere haber mektupları göndererek onları okulda yapılacak
etkinliklere davet edebilirler.
Haber mektuplarında kullanılan görseller etkinlik ile ilgili öz ve dikkat
çekici şekilde düzenlenmelidir.
Haber mektupları öğretmenden aileye iletildiği gibi aileden öğretmene de
Haber mektupları
iletilebilir. Burada önemli olan gönderilen haber mektuplarının ailelere
ailelerin kendilerini
değerli hissetmelerini ulaşıp ulaşmadığının takip edilmesidir.
sağlar. Haber mektuplarında kullanılan dil ve üsluba dikkat edilmelidir.
Haber mektupları ailelerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlamaktadır
(Tezel Şahin ve Özyürek, 2010). Aile eğitimi etkinlik dosyasında, okul ve aile
arasında iletişimin sağlanmasında haber mektubunun önemli bir yeri vardır.
Kitapçıklar
Ailelerin okul ve çocuk hakkında bilgilendirilmelerinde kullanılan araçlardan
biri de kitapçıklardır. Eğitim kurumları çocuğun okulda geçen bir günü ya da
gelişim aşamalarını gösteren kitapçıklar hazırlayarak ailelerin çocuğun gelişimi
hakkında bilgi edinmesini sağlamaktadır. Bu kitapçıkların hazırlanması sürecinde
çocuklardan da destek alınabilir. Kitapçıklar hazırlanırken ailelerin bulunduğu
sosyoekonomik ortam, kültürel çevre, ilgi ve isteklerinin de göz önünde
bulundurulması, bu kitapçıkların etkisini artırmada önemli niteliklerdir.
Kitapçıklar, anne babaların günlük hayatlarında kullanabileceği ve ev
ortamında çocuğun gelişimine katkıda bulunabileceği, çocuk eğitimi ile ilgili yeni
bilgi ve gelişmeleri izleyebilecekleri, çocuklarının okulda yaptığı çalışmalardan
haberdar olabilecekleri pratik bilgiler içermektedir. Kitapçıkların içeriği ve türü
kullanım amacına göre farklılık gösterebilmektedir. Her çocuğa özgü bireysel
kitapçıklar hazırlanabileceği gibi bütün sınıfı ilgilendiren konularda da kitapçıklar
hazırlanabilir (Temel, 2001: 345; Aydoğan 2010: 118). Aile eğitim dosyasındaki
kitapçıkların anne babanın, çocuğun duygu ve düşünce dünyasına uygun olması
gerekmektedir.
Okul ziyaretleri
Hem anne babaların, çocuklarının okul ortamındaki durumlarını
gözlemlemeleri hem de öğretmenlerin aile ile çocuk arasındaki iletişimi
136
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
137
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Toplantılar
Toplantılar ailelerle öğretmenlerin bir araya gelerek çocuğun gelişimi
hakkında bilgi alışverişinde bulundukları önemli zaman dilimleridir. Bu tür
toplantılar belirli bir takvime bağlı olarak yıl içerisinde uygun zamanlarda
gerçekleştirilmelidir. Toplantı tarihinden önce anne babalar toplantı yeri, zamanı
Portfolyo, çocuğun tüm ve gündemi hakkında bilgilendirilmelidir. Yapılan toplantılarda çocuk ile ilgili
gelişim kayıtları, yapılan toplanan veriler ailelerle paylaşılarak teyit edilmeye çalışılmalıdır. Ailelerin
gözlemler kayıtlar ve
çocuğun gelişimiyle ilgili gözlemleri not edilmeli, bir sonraki toplantı için yeni bir
yaptığı etkinlikleri
kapsayan geniş bir gündem maddesi olmalıdır. Toplantılar her dönem yapılmak üzere senede en az iki
gelişim takip dosyasıdır. defa yapılmalıdır. Dönem başında yapılan toplantılar ailelerle tanışma fırsatını
sağlarken bu toplantılarda okul aile iş birliğinin önemi ve aile eğitimi kapsamında
yapılan çalışmaların neler olduğu, amaçlar ve program anne-babalara
anlatılmalıdır. Daha sonraki toplantılarda ise yapılan uygulamalarda hedeflere ne
kadar ulaşıldığı hakkında bilgi verilmelidir. Son toplantıda ise değerlendirme
yapılmalı ve önerilerde bulunulmalıdır (Tezel Şahin ve Özyürek, 2010: Köksal
Eğmez, 2008; Aydoğan, 2010). Aile eğitim etkinlik dosyasında toplantılarla ilgili
bilgiler verilmeli ve buna yönelik adımlar açıklanmalıdır.
Yazışmalar
Ailelerle öğretmenler arasındaki bilgi paylaşımının sağlandığı araçlardan biri
de yazışmalardır. Yazışmalar önceden hem velinin hem de öğretmenin birlikte
karar verdikleri bir mesaj kutusu üzerinden gerçekleştirilirken teknolojinin
gelişmesiyle birlikte artık internet üzerinden hızlıca ve topluca
gerçekleştirilebilmektedir. Bu yazışmalar ile çocuğun gelişimi ile ilgili tespit edilen
Bültenler çocuk sayısı hususlar ailelere e posta yoluyla iletilir. Öğretmenler yazışmalarda belirli bir
dikkate alınarak yazışma adresi kullanmalı, her iletişimde farklı bir e posta adresi kullanmamalıdır.
basılmalı ve mümkünse Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise ailelerle yapılan yazışmaların bir
ebeveynlere elden örneğinin çıktısı alınarak aile eğitim eğitimi etkinlik dosyasına konulmalıdır. Yazılı
teslim edilmelidir. iletişim kurulurken önemsenmesi gereken nokta yazıların iyi nitelikte olmasıdır.
Yazışma notları, kısa ve anlaşılır bir dille yazılmalı, metin ve dil bilgisi hataları
olmamasına özen gösterilmelidir. Karşılıklı yazışmalarda öğretmenin veya
ebeveynin adı soyadı ve yazışmanın tarihi yazılarak dosyalanmalıdır. Yazışmalarda
dikkat edilmesi gereken en önemli husus gizliliktir (Ömeroğlu ve Can Yaşar 2005;
Temel vd. 2010; Aydoğan, 2010). Aile etkinlik dosyasında bu gibi özelliklere dikkat
edilmesine özen gösterilmelidir.
138
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Bülten
Bültenler, anne babalar ile öğretmenler arasında bilgi paylaşımının
sağlandığı araçlardan biridir. Bültenler haftalık, aylık veya dönemlik olarak
çıkarılabilir. Bu bültenlerde ailelere evde yapabilecekleri etkinlik önerilerinde
bulunabilir, çocukların okulda yapmış olduğu etkinlikler hakkında resimlerle
zenginleştirilmiş bilgiler verilebilir, okulda yapılan gezi, gözlem, araştırma ve
deneylerle ilgili ebeveynlerin merakları giderilebilir. Bültenler çocuk sayısı dikkate
alınarak basılmalı ve mümkünse ebeveynlere elden teslim edilmelidir (MEB, 2013).
Aile eğitimi etkinlik dosyasında nelerin bülten olarak verileceği açıklanmalıdır. Bu
bültenlerden de aileler ve aile eğiticisi haberdar edilmelidir.
Fotoğraflar
Okul ile aile arasındaki iletişimde kullanılan materyallerden biri de
fotoğraflardır. Fotoğraf paylaşımı anlık olabildiği gibi bir dönem özetini sunacak
mahiyette bir akışa da sahip olabilir. Fotoğraflar şu niteliklere sahip olabilir:
139
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Örnek
•Müzeler Haftası dolayısıyla Erzurum'daki müzelerde gezi gözlem
çalışmaları yapılır. Bu süreçte öğrencilerin yaşadıkları önemli anlar
öğretmen tarafından fotoğraflanır ve bir albüm oluşturularak
okulun web sitesinden paylaşılır. Bu albüm daha sonra öğrenci
gelişim dosyasına da işlenir.
140
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
141
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
142
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
DEĞERLENDİRME SORULARI
I. Ailenin çocuk gelişimiyle ilgili konularda donanımlı olmasını sağlamak
II. Çocuk gelişimiyle ilgili etkinliklerde pasif davranan aileleri ilgili
kurumlara bildirmek
III. Çocuk gelişimi üzerinde etkili olan paydaşlarla ortak hedefler
geliştirilmesi konusunda aileyi teşvik etmek
1. Aile eğitiminin görevleriyle ilgili yukarıdaki bilgilerden hangisi ya da
hangileri doğrudur?
a) Yalnız I
b) Yalnız III
c) I ve III
d) II ve III
e) I, II ve III
143
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Sekiz kişilik bir aile eğitimi etkinliğinde aile içi iletişimle ilgili sorunlarla ilgili
olarak katılımcıların görüşlerini bireysel olarak bir kâğıda yazmaları istenir. Sonra
katılımcılardan ikili gruplar oluşturarak yazmış oldukları bu düşünceleri
birbirleriyle paylaşmaları beklenir. İkili gruplar görüşlerini birbirleriyle paylaştıktan
sonra dörtlü gruplar oluşturarak görüşler yeniden paylaşılır. Son olarak ise genel
bir oturum düzenlenerek etkinlik tamamlanır.
6. Paragrafta anlatılan etkinlikte kullanılan teknik aşağıdakilerden hangisidir?
a) Akvaryum
b) Kartopu
c) Beyin fırtınası
d) Ağaç diyagramı
e) Balık kılçığı
144
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.d, 4.a, 5.e, 6.b, 7.a, 8.d, 9.c, 10.e
145
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Alpaydın, Y. (2011). Eğitici el kitabı / Aile eğitim programı. Ankara: T.C. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Yayınları.
Arabacı, N. (2003). Okul öncesi eğitim kurumlarında sınıf içi etkinliklere katılan ve
katılmayan annelerin okul öncesi eğitim hakkındaki bilgilerinin incelenmesi.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Aral, N., Kandır, A. ve Can Y. M. (2002). Okulöncesi eğitim ve okul öncesi eğitim
programı. ( 2. Baskı), İstanbul: YA-PA Yayınları.
Aydoğan, Y. (2010). Okul öncesi eğitim programlarında aile katılımı. T. Güler (Ed.)
Anne-baba eğitimi (ss.104-140). Ankara: Pegem A Akademi.
Çağdaş, A. (2008). Anne-baba-çocuk iletişimi. (Birinci baskı) Ankara: Kök Yayıncılık.
Çekmecelioğlu, E. (2010). Aile eğitimi programlarının planlanması, uygulanması ve
değerlendirilmesi. Z.F. Temel (Ed.). Aile eğitimi ve erken çocukluk
eğitiminde aile katılımı (ss.159-217). Çalışmaları. Ankara: Anı Yayıncılık.
Erginer, E. (2004). Öğretimi programlama uygulama ve değerlendirme. Ankara:
PegemA Akademi.
Gözütok, D. (2006). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Ekinoks Eğitim
Danışmanlık Hizmetleri.
Gülseven, Ö. (2009). Takım çalışması ve problem çözme teknikleri.
http://www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/dfer%5cicerikdetaydh286.ppt^56
8,1 adresinden 16.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Güven, G. (2011). Farklı eğitim modelleri kullanılarak uygulanan aile eğitim ve aile
katılım programlarının okul öncesi öğretmenlerinin uygulamalarına ve
ebeveynlerin görüşlerine etkisinin incelenmesi. Yayımlanmamış doktora
tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Köksal Eğmez, F.C. (2008). Okul öncesi eğitim kurumlarında ailenin eğitime
katılımı/ Kocaeli’nde beş anaokulunda yapılan araştırma. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Kuzu, N. (2006). Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan aile katılım
çalışmalarının anne davranışları üzerindeki ve annelerin okul öncesi eğitime
yönelik görüşlerine ilişkin etkisinin incelenmesi. Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Küçükahmet, L. (2002). Öğretimde Planlama Ve Değerlendirme. Ankara: Nobel
Yayınları.
Küçükler, H. (2002). Toplam kalite yönetimi iyileştirme takım lideri yetiştirme
semineri. İstanbul Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü.
146
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Eğitimi Etkinlik Dosyası
MEB Komisyon, (2013). Okul öncesi okul programı ve bütünleştirilmiş aile eğitimi
destek rehberi (OBADER). Ankara: MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü.
Ömeroğlu, E., Can Yaşar, M. (2005). Okul öncesi eğitim kurumlarında ailenin
eğitime katılımı. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi,
<http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi62/omeroglu adresinden 17.07.
2019 tarihinde alınmıştır.
Temel, Z. F. (2001). Okul öncesi eğitimde aile katılımı. Gazi üniversitesi anaokulu-
anasınıfı öğretmen el kitabı. İstanbul:Ya-Pa Yayınları.
Temel, Z. F., Aksoy, A., ve Kurtulmuş, Z. (2010). Erken çocukluk eğitiminde aile
katılım çalışmaları. Z. F. Temel (Ed). Aile Eğitimi ve Erken Çocukluk
Eğitiminde Aile Katılımı Çalışmaları (ss. 328-357). Ankara: Anı Yayıncılık.
Tezel Şahin F. ve Özyürek A. (2010). Anne baba eğitimi ve okul öncesinde aile
katılımı. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Tok, T.N. (2009). Etkili öğretim için yöntem ve teknikler. A. Doğanay (Ed.) Öğretim
ilke ve yöntemleri. Ankara: Pegam Akademi.
Tokdemir, (2010). Yöntem ve teknikler
http://www.bursateftis.com/index2.php?option=com_docman&gid=25&ta
sk=doc_vie w&Itemid=1 16.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Tuğrul, B. (2003). Çocuğu tanıma ve değerlendirme. M. Sevinç (Ed). Erken
çocuklukta gelişim ve eğitimde yeni yaklaşımlar (s. 380-391). İstanbul:
Morpa Kültür Yayınları.
Ural, O. (2013). Dünden bugüne aile eğitimi. F. Temel (Ed.). Aile eğitimi ve erken
çocukluk eğitiminde aile katılım çalışmaları (s. 50-67). Ankara: Anı Yayıncılık.
147
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
AİLE SORUNLARI VE
ÇOCUKLARA YÖNELİK
HİZMETLER
• Aile Sorunları
•Evliliğin İlk Yılları
AİLE EĞİTİMİ
İÇİNDEKİLER
boşanma olgularını,
• Kitle iletişim araçlarının aile
üzerindeki olumsuz etkilerini,
• Kentleşmenin nedeniyle ortaya çıkan
ailevi sorunları, ÜNİTE
• Aile içi iletişim ve etkileşimden
8
kaynaklanan sorunları,
• Aile içi kuşaklar arası çatışmaları
tanımlayıp, nedenleri ve sonuçları
bağlamında açıklayabileceksiniz.
• Çocuklara yönelik hizmetleri genel
©
hatlarıyla ifade edebileceksiniz.
Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
8
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Aile ve Yoksulluk
AİLE SORUNLARI VE ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMETLER
Boşanma
AİLE SORUNLARI
Kentleşme ve Aile
Diğer Hizmetler
149
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
GİRİŞ
Bireyin ilk düşünce, duygu, davranış ve eğitimini kazandığı temel sosyal
kurum olan aile, toplumun en küçük sosyal örgütü ve eğitim kurumudur. Bireyin
ailesinde kazandığı davranışlar hayatı boyunca kültürel ve eğitimsel formasyonuna
şekil verecektir. Her dönemde aile kurumunun birtakım sorunlarının olduğunun
kabul edilmesine rağmen, günümüzdeki değişim ve dönüşümün çeşitliği ve hızının
aile kurumunu daha derinden etkilediği söylenebilir. Sanayileşme, kentleşme,
gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçları toplumun yapısını hızlı bir şekilde
değiştirmiş, ailelerin mevcut sorunlarına ilaveten çağa özgü birtakım sorunlarla da
baş etmesini gerektirmiştir.
Sanayileşmeyle birlikte ev ve tarla iş yeri olmaktan çıkmış, insanlar kitleler
halinde şehirlere göç etmiş, bu yeni yaşam tarzına uyum sağlama sürecinde birçok
problemle karşı karşıya kalmışlardır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile özellikle
televizyonlarda yayınlanan dizi, film, haber, kuşak programları tek yönlü etkileme
araçları olarak ailelerin yaşamlarını etkilemekte, özellikle öz denetimi gelişmemiş
bireylerin oluşturduğu toplumların yapısında tahribata yol açabilmektedir.
Birtakım olumlu etkilerine rağmen internet ve sosyal medyanın aile içi
iletişim, ahlaki değerler, aile güvenliği ve birliği gibi pek çok farklı açıdan aile
kurumuna olumsuz etkileri gündemi meşgul etmektedir. Benzer olarak ailenin
içinde yer aldığı ekonomik, sosyal ve kültürel çevrenin özelliklerine bağlı olarak
ortaya çıkan yoksulluk, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, kuşak çatışması vb.
gibi sorunlar günümüzde üzerinde düşünülmesi ve önlem alınması gereken
konuların başında gelmektedir.
AİLE SORUNLARI
Evliliğin İlk Yılları
Yapılan çalışmalar evliliğin ilk yıllarında çiftlerini harcadığı emeğin, sonraki
yıllarda evliliğin devam etmesinde çok önemli olduğunu göstermiştir. Evliliğin ilk
dönemlerinde çiftlerin birbirlerinden beklentileri yüksek olmasına rağmen,
sevgiden dolayı bir süre herhangi bir sorun yaşanmaz. Ama bir süre sonra
kişiliklerindeki sivrilikler, farklı eğilimler, değişik beğeniler dikkat çekmeye başlar.
Daha önceden tanışıp, birbirini tanıyarak evlenmiş çiftler bile bir bocalama dönemi
Bireyin ailesinde
kazandığı davranışlar yaşamadan uyum sağlayamazlar.
hayatı boyunca kültürel Beklenmeyen bir tepki, yadırganan bir huy eşlerde hayal kırıklığı oluşturur.
ve eğitimsel Çiftler birbirlerini hayallerinde yaşattıkları sevgili olarak değil de, etiyle ve
formasyonuna şekil
kemiğiyle insan olarak tanırlar. Zamanla eğlence, eş dost seçimi, akraba ilişkisi,
verecektir.
para harcama, ev döşeme, çocuk sayısı, çocuk eğitimi ve annenin çalışmasına
ilişkin birçok gerçek yaşam sorunu kendini göstermeye başlamaktadır. Bu ve
benzer konularda eşler anlaşarak, uzlaşma ihtiyacı hissederler. Uzlaşma yerine
eşlerden birinin kendi doğrusunu diğerine dayatması ya da diğerini kendine
uydurmaya çalışması durumunda sürtüşme ve bozuşma kaçınılmaz olacaktır.
150
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
151
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Örnek
•16 yaşındaki oğlunu da evden atarak hapse düşmesine sebep olan
E.U.’nun eşi Z.U. iki kez sığınma evine gitmiş ancak burada da
kocasından kurtulamamıştı. Anne Z.U. son olarak kızının babası
tarafından istismar edildiğini öğrendiğinde dava açmıştı. 1. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde geçtiğimiz gün görülen duruşmada sanık E.U.’ya 27 yıl
13 ay hapis cezası verildi.
Kadına yönelik şiddet, özellikle eş şiddeti ve cinsel şiddet büyük bir halk
sağlığı sorunu olarak, kadınların insan hakları ihlalidir. Dünya sağlık örgütünün
tahminlerine göre Dünya çapındaki kadınların yaklaşık üçte biri eşi veya eşi
olmayan insanlar tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Küresel
olarak, kadın cinayetlerinin % 38’i kocası tarafından işlenmektedir. Dünya sağlık
örgütü kadına yönelik şiddeti, cinsiyete bağlı olarak, kadını inciten ve onda fiziksel,
ruhsal ve cinsel olarak hasar yaratan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında
baskıya ve özgürlüklerinin keyfi olarak sınırlandırılmasına neden olan her türlü
davranış olarak tanımlamıştır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün 2014
verilerine göre Türkiye’deki kadınların % 25’i, kocasının belirli şartlar altında
karısını dövmede haklı olduğunu kabul etme yönünde tutuma sahiptir. Aynı
verilere göre Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin yaşam boyu yaygınlık oranı %
42’olarak belirtilmiştir.
Kadına yönelik şiddetin nedenleri arasında sosyoekonomik dinamikler,
erkeklerin üstünlüğüne olan inanç, aile içerisinde kadın aleyhine olan güç
dengesizliği, çocukların ve kadınların bağımsız olarak yasal statülerinin olması
gerekliliğini kabul etmeyen çeşitli yasal ve kültürel kısıtlamalar, ekonomik
Ailelerin yoksullaşması kaynakların zayıflığı olarak sıralanabilir. Çocukluk ve gençlik yıllarında aile içi
aile içi rolleri, ilişkileri şiddetin uygulandığı bir ailede yetişen insanların, şiddet gösterme eğilimine sahip
etkilemekte, eşler oldukları görülmüştür. Anti sosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruh hastalıkları,
arasında uyum ve kadınların fiziksel ve ekonomik açıdan yetersizlikleri, şiddetin toplum tarafından
ahenk bozulmakta, paylaşılan bir değer olarak kabul edilmesi, iletişim becerisinin yetersizliği, hatalı
hatta boşanma gibi
namus ve ahlak anlayışı, yoksulluk gibi özelliklerde aile içi şiddetin ortaya
büyük sorunlara yol
çıkmasında risk etmeni olabilmektedir.
açabilmektedir.
Kadınlarla birlikte çocukları da fiziksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkileyen
aile içi şiddet, toplum ruh sağlığı ve çocuk gelişimi açısından değerlendirildiğinde,
kişiliğin normal yapısında bozulma, psikopatolojiye yatkınlık ve intihar girişimi
riskinin artması gibi olumsuz etkilere sahiptir. Bunların yanı sıra özgüvende azalma,
kaygı ve depresyon, madde kullanımı, kendine zarar verme gibi duygusal sonuçları
da olabilmektedir. Şiddet bilişsel yetileri olumsuz etkileyerek dikkat problemleri,
öğrenme güçlükleri, okul başarısızlığına neden olabilir. Fiziksel açıdan yaralanma
ve ölümle sonuçlanabilecek aile içi şiddetin, kötü akran ilişkileri ve şiddet içeren
anti sosyal davranışlar gibi davranışsal sonuçları da bulunmaktadır.
152
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Aile ve Yoksulluk
Yoksulluk elde edilen kazancın, bir bireyin biyolojik olarak varlığını devam
ettirebilmesi için asgari düzeyde fiziksel ihtiyaçların karşılanmasına yetmemesi ya
da genel anlamıyla geçinmekte sıkıntı çekmek olarak tanımlanabilir. Yoksul aile
sınıf sıralamasında toplumda en alt sırada bulunan, gelir dağılımı, eğitim ve sağlık
hizmetlerinden ve olanaklardan genellikle en az yararlanan ailelerdir. Açlıktan
ölmeseler de sürekli darlık çeken bu ailelerin yoksunluğu sadece gelir azlığından
kaynaklanmaz. İş güvenceleri, hastalandıklarında dayanacakları kimseleri yoktur.
Yoksul aileler günü gününe yaşamaktadır. Yarının ne getireceği belli olmadığı için
geleceğe yönelik planlar bu ailede işe yaramaz. Karamsarlık, güçsüzlük,
dayanıksızlık, kaderlerine boyun eğiş genel ruhsal durumlarına egemen olan
duygulardır. Anne yorgun, şaşkın ve öfkeli, bezginlik ve tükenmişlik içinde; baba
genellikle yüzü gülmeyen, az konuşan, ev geçindirme sorumluluğu ile ezilmiş bir
profil çizmektedir.
İnsanlığın en eski, çağdaş toplumların en önemli toplumsal sorunlarından
birisi olan yoksulluk toplumun önde gelen sorunlarındandır. Gelir dağılımındaki
adaletsizlik, yüksek enflasyon, yaşanılan döneme uygun eğitim olanaklarından
mahrum olma, devlet düzeyinde aileye yönelik politikaların eksikliği gibi nedenler
ailenin ekonomik olarak zayıflamasına yol açmaktadır.
Ailelerin yoksullaşması, aile içi rolleri, ilişkileri etkilemekte, eşler arasında
uyum ve ahenk bozulmakta, hatta boşanma gibi daha büyük sorunlara yol
açabilmektedir. Yoksul ailelerde uygun şartlar sağlanamadığı için çocukların
gelişimi olumsuz etkilemekte, çocukları eğitim haklarından mahrum bırakarak çok
erken yaşlarda çalışma hayatına girmesine neden olabilmektedir.
Yoksulluk beden sağlığını etkilediği gibi ruh sağlığını da olumsuz
etkileyebilmektedir. Babanın katı cezaları, uyguladığı fiziksel şiddet, denetimsizlik,
tutarsızlık ve ev ortamındaki güvensizlik tedirginlik ve çaresizlik atmosferi çocuğun
sağlığını olumsuz yönde etkiler. OECD verilerine göre Türkiye’deki 18 yaş altındaki
çocukların % 25’i, Türk toplumunun % 17’si yoksulluk içinde yaşamaktadır. TUİK
verilerine göre ise yoksulluk sınırının altında yaşayan bireylerin oranı % 20’dir.
Boşanma
Boşanma, yasal olarak oluşturulmuş bir evlilik ilişkisinin, birlikte olma
arzusunun, aynı şekilde yine yasal olarak bitirilmesidir. Aile yapısını değiştirmesi
nedeniyle olumsuz sosyal vakaların başında gelmektedir. Son yıllarda tüm dünya
da olduğu gibi Türkiye’de de sayısı artan bir olgu olarak varlığını devam
Son yıllarda tüm dünya ettirmektedir. Evliliği sürdürme çabasıyla girişilen tüm eylemlerin istenilen
da olduğu gibi sonucun doğurmaması, son çare olarak boşanmayı akla getirmektedir. Çözüm
Türkiye’de de sayısı olarak görülen boşanma, bozulan yuva nedeniyle yeni sorunlara gebe olduğu için
artan bir olgu olarak çoğunlukla çözümsüzlüktür.
boşanma varlığını
devam ettirmektedir. Boşanma, bireyin kendisi ile ilgili olan kişilik özellikleri ve psikolojisine bağlı
kişisel nedenlere; toplum, hukuk ve aile kurumlarından kaynaklanan yapısal
nedenlere, genel ve özel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu deneyimi
153
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
154
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
özenerek benzer bir hayat yaşama gayesiyle evden kaçma vb. gibi hüsranla
sonuçlanan denemelere girişmesine neden olabilmektedir.
Özellikle çocukların ilgi alanına girmekte olan çizgi film ve animasyonlarda
kullanılan şiddet içerikleri, toplumun değerlerine uygun olmayan tema ve içerikler
şiddeti özendirmekle birlikte, yapımcıların kendi yaşam felsefelerini çocukların
benimsemesine neden olmaktadır. Hiçbir sınırlama ve planlama olmaksızın TV
programlarıyla karşı karşıya bırakılan çocuklar geceleri kâbuslar görebilmekte,
günlük yaşamda birtakım olumsuz duyguları daha çok yaşayabilecekleri ruhsal
sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. Yayınlanan kadın programları Türk aile
yapısının dayandığı temel değerleri zayıflatarak, aile bireylerinin ruh sağlığını
olumsuz etkileyebilmektedir.
Örnek
RTÜK’ün yaptığı bir araştırmaya göre, izleyicilerin hafta içi günlük ortalama
televizyon izleme süresinin 3 saat 30 dakika olarak bulunmasına rağmen 2006
yılından bu yana TV izleme sürelerinde belirgin bir azalma olduğu da
vurgulanmıştır. Son yıllarda TV izleme sürelerinin azalmasında internet
kullanımının yaygınlaşmasının etkisi de göz ardı edilmemelidir. Aynı çalışmada en
çok rahatsız olunan program türü sıralamasında “kuşak programları” birinci
sırada, “dizi filmler” ikinci sırada yer almaktadır.
Faydaları yadsınamayacak internet ve diğer kitle iletişim araçları, kontrolsüz
kullanıldığında daha çok zararıyla ön plana çıkabilmektedir. İnternet, sosyal
medya kullanımına çok fazla zaman ayrılması bireylerin kendi zihinsel, duygusal,
fiziksel sağlığını ve sosyal gelişimini tehdit etmesinin yanı sıra aile üyelerinin
İletişim becerisi zayıf ve birbirleriyle iletişiminin azalması, üyeler arasındaki bağların zayıflayabilmesi
öz güveni düşük açısından da tehlike saçmaktadır.
çocuklar sosyal
medyaya yönelmekte, Sağlıklı bir toplumun oluşması büyük ölçüde ailedeki iletişimin sağlıklı
gerçek hayatta olmasına bağlıdır. Sosyal medyanın aile içi iletişimi en çok etkilediği boyutlardan
doyumsuzluk birisi, aile üyelerinin birlikte geçirdikleri zamanın yerini sosyal medyanın alması,
yaşadıkları duyguları diğeri ise sanal ortamın sağladığı esneklik ve bilinmezliğin sanal flört ve
kendilerine tehlikeye aldatmalara zemin hazırlaması nedeniyle güven ve huzur kaybı oluşturmasıdır.
açık, sahte bir dünya
oluşturmaktadırlar. Güvenli internet kullanımı açısından farkındalık düzeyi düşük olan insanlar,
kendilerine ve ailelerine ilişkin özel bilgileri hiç tanımadığı, kim olduğunu bilmediği
insanlarla paylaşarak güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Ailesinde bilgisayar
başında saatlerce fiziksel olarak pasif bir şekilde vakit geçiren çocuklar, okulları
155
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Kentleşme ve Aile
Gelişmiş ülkelerde sanayileşme sonucu artan iş gücü talebi sonucunda kırsal
kesimdeki insanların kentlere göçmesi sonucunda kentleşme olgusu ortaya
çıkmıştır. Türkiye’deki kentleşme olgusu gelişmiş ülkelerinkinden farklılıklar
Gelişmiş ülkelerde taşımaktadır. 1950’li yıllarda sanayileşme sürecine giren Türkiye’de kentleşme
sanayileşme sonucu olgusu, tarımda teknoloji kullanımı ve kırsal kesimdeki yüksek nüfus artışının bir
artan iş gücü talebi sonucu olarak, kırsal kesimin nüfusunun kente itilmesiyle yaşanmıştır. Kentleşme
sonucunda kırsal olgusunun halen süregeldiği Türkiye’de kırsal kesimlerde nüfus iyice azalırken,
kesimdeki insanların kent merkezleri daha da kalabalıklaşmaktadır. TUİK 2018 verilerine göre 1927
kentlere göçmesi
yılında Türkiye nüfusunun % 24.2’si il ve ilçe merkezlerinde, % 75.8’i belde ve
sonucunda kentleşme
köylerde yaşarken, aradan geçen 85 yılda neredeyse durum tam tersine dönerek,
olgusu ortaya
2012 yılında nüfusun % 77.3’ü il ve içe merkezlerinde, % 22.7’si belde ve köylerde
çıkmıştır.
yaşamaktadır.
Göçün sanayi temelli olmaması, sanayinin göç eden insanların çok az bir
kısmına istihdam alanı sağlaması nedeniyle, kentlerde örgütsüz yeni istihdam
şekilleri ortaya çıkmaktadır. Kente göç eden köylünün en iyi olasılıkla işçiye
dönüştüğü, büyük bir kesiminin ise marjinal sektörlerde çalışmak zorunda kaldığı
kentleşme süreci aileleri etkilemekte, ailelerin yapısında bazı değişimlere yol
açmaktadır.
Örnek
156
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
157
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
158
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
duygular besleyen çocuklar yetiştirebilir. Baskıcı anne baba tutumuna maruz kalan
çocuklar nazik, dürüst, dikkatli davranmasına karşın, kolayca başkalarının etkisinde
kalabilen aşırı hassas bir kişiliğe sahip olabilir. Doğru olmayan bu anne baba
tutumlarına karşın ebeveynler çocuklarını sevgi ve sevecenlikle ele almalı,
Anne babanın çocuğa
aşırı koruyucu kontrol çocuğunun ilgilerini dikkate alarak, oyun yeteneklerini geliştirecekleri ortam
ve özen tutumu içinde hazırlamalıdır. Anne baba tarafından kabul edilen çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş
olması başkalarına aşırı birliği yapmaya istekli, arkadaş canlısı, duygusal olarak dengeli ve mutlu bir
bağımlı, güvensiz, bireydir. Anne babanın aşırıya kaçmayan hoşgörüsü çocuğun kendine güvenen,
duygusal kırıklıkları olan yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına, evine yönelmesine yardım eder.
bireylerin yetişmesine
neden olabilir. Kuşaklar Arası Çatışma
Tarihsel olarak aynı zamanda ve aralıklarda dünyaya gelen, ekonomik ve
sosyal hareketlerin oluştuğu zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba dahil
olanlara kuşak (jenerasyon) adı verilmektedir. Kuşaklar arasında, yetişme tarzları
ve dâhil oldukları ortam açısından farklılıklar bulunmaktadır. Bu ise karakter, iş
yaşamları, sosyal hayatları bakımından kuşaklar arasında önemli ayrışmalar
olduğunu göstermektedir. Kuşaklar yaşlanıp yerlerine yenileri geçtikçe kişilerin
tutum, davranış, inanç ve yaşam biçimleri de değişmektedir. Değişik yaş
gruplarının aynı zamanı ve mekânı paylaşmasından kaynaklanan problemlerin bir
kısmı kuşaklar arasındaki algı, iletişim, yöntem ve uygulama farklılıklarının sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır. İki kuşağın sosyalleşme biçimlerindeki farklılık,
kuşakların düşünce, inanç ve eylemlerin farklılaşmasını getirmektedir. Anne ve
babanın benimsediği sosyal ve kültürel davranış kalıpları çocuklarınınkinden az da
olsa farklılık gösterebilmektedir. İlerleyen yaşla birlikte sosyalleşmenin azalması
kuşaklar arasındaki boşluğu artıran başka bir nedendir. Kuşaklar arasında düşünce
ve duygu farklılıkları anne ve baba ile çocuklar arasında dostça bir ilişki
kurulmasına engel olmaktadır.
Değişim ve dönüşüm hızının, hiçbir zaman yaşadığımız dönemki kadar dikkat
çekmediği 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, bazı yazarlara göre yaş farkının 20 olarak
kabul edildiği kuşaklar arasında aile içerisinde birtakım anlaşmazlıkların,
çatışmaların yaşanması çok şaşırtıcı değildir.
“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele
alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere büyüklere karşı saygılı
olmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve
beklemesini bilmiyorlar…” sözlerini İsa’dan önce 800’lü yıllarda yaşamış olan
Hesiod adında bir düşünür söylemiştir. Tarih boyunca yetişkinler gençleri saygısız,
Gençler anlaşılmaya sorumsuz, büyüklere kulak asmayan, kendi doğrultusunda giden bireyler olarak
çalışılıp, onlarla tanımlarken, gençlerde yetişkinleri geri kafalı, tutucu, kendilerini anlamayan hatta
dayanışma içinde çıkarcı ve ikiyüzlü olmakla suçlamıştır. Gençlerle eski kuşaklar arasındaki bu
olunmalı, gençler ise ne anlaşmazlık çağımıza özgü bir olgu değildir fakat 20. yüzyıldaki toplumsal değişim
kadar yadsısalar da hızı, kuşaklar arasındaki bu ayrılığın daha da dikkat çekici bir hal almasına neden
yetişkinlerden
olmuştur.
öğrenecekleri çok şey
olduğunu Eski kuşaklar yeniliklere uyum sağlamakta zorlanınca, geleneklere ve
unutmamalıdır. mevcut yaşam anlayışına sıkıca tutunmayı tercih edip, çocuklarını da kendilerinin
159
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
160
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Eğitim tedbiri
Çocuğun gündüzlü ya da yatılı olarak bir eğitim kurumuna devam etmesine;
iş ve meslek sahibi olması amacıyla meslek ya da sanat edinme kurslarına
gitmesine ya da bir meslek edinmiş bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel
sektöre ait iş yerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirleri içermektedir.
Bakım tedbiri
Bakımından sorumlu kişilerin görevini yerine getirememesi nedeniyle
çocuğun resmi veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden
faydalandırılması, bu kurumlara yerleştirilmesine yönelik tedbirlerdir.
161
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Sağlık tedbiri
Çocukların ruhsal ve fiziksel sağlıklarının korunması ve tedavisi amacıyla
gereken sürekli veya geçici tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, madde bağımlısı
kişilerin tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirleri kapsamaktadır.
Barınma tedbiri
Barınma tedbirleri, Barınacak yeri bulunmayan çocuklu kimselere ya da hayatı yaşamı tehlikede
barınacak yeri
olan hamile kadınlara barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirlerdir.
bulunmayan çocuklu
kimselere ya da hayatı Çocuk Koruma Kanunun 6. maddesine göre adli ve idari merciler, kolluk
yaşamı tehlikede olan görevlileri, sağlık, eğitim ve sivil toplum kuruluşları korunma ihtiyacı olan çocuğu
hamile kadınlara Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle, kurum ise bildirilen
barınma yeri
olaylara ilişkin gerekli araştırmayı derhal yapmakla yükümlüdür.
sağlamaya yönelik
tedbirlerdir. Diğer Hizmetler
Sosyal yardım ve ekonomik destek hizmetleri
Temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar yoksulluk içinde olan ve
yaşamlarını sürdürmekte zorlanan kişi ve ailelere çocuklarının kendi yanlarında
bakımına imkân sağlaması için, kaynakların elverdiği ölçüde yapılan ekonomik
yardım hizmeti ve ailelere verilen psiko-sosyal destek hizmetidir.
162
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
163
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
•AİLE SORUNLARI
•Sanayileşme, kentleşme, gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçları toplumun
yapısını hızlı bir şekilde değiştirmiş, ailelerin mevcut sorunlarına ilaveten
çağa özgü birtakım sorunlarla da baş etmesini gerektirmiştir.
•Evliliğin İlk Yılları
Özet
•Evliliğin ilk dönemlerinde çiftlerin birbirlerinden beklentileri yüksek olmasına
rağmen, sevgiden dolayı bir süre herhangi bir sorun yaşanmaz. Ama bir süre
sonra kişiliklerindeki sivrilikler, farklı eğilimler, değişik beğeniler dikkat
çekmeye başlar. Daha önceden tanışıp, birbirini tanıyarak evlenmiş çiftler
bile bir bocalama dönemi yaşamadan uyum sağlayamazlar.
•Aile İçi Şiddet
•Gelişmekte olan ve gelişmiş tüm toplumlarda yerine getirdiği fonksiyonlar
açısından vazgeçilmez bir öneme sahip olan aile, insanların temel
ihtiyaçlarının karşılandığı, beden ve akıl sağlığının korunduğu ve geliştirildiği
bir birim olarak, zaman zaman şiddetin beslendiği ve uygulandığı bir alan
olabilmektedir.
•Aile ve Yoksulluk
•Yoksulluk elde edilen kazancın, bir bireyin biyolojik olarak varlığını devam
ettirebilmesi için asgari düzeyde fiziksel ihtiyaçların karşılanmasına
yetmemesi ya da genel anlamıyla geçinmekte sıkıntısı çekmek olarak
tanımlanabilir (Çimen, 2008). Yoksul aile sınıf sıralamasında toplumda en alt
sırada bulunan, gelir dağılımı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden ve genellikle
olanaklardan en az yararlanan ailelerdir.
•Boşanma
•Boşanma, yasal olarak oluşturulmuş bir evlilik ilişkisinin, birlikte olma
arzusunun, aynı şekilde yine yasal olarak bitirilmesidir. Aile yapısını
değiştirmesi nedeniyle olumsuz sosyal vakaların başında gelmektedir. Son
yıllarda tüm dünya da olduğu gibi Türkiye’de de sayısı artan bir olgu olarak
varlığını devam ettirmektedir. Evliliği sürdürme çabasıyla girişilen tüm
eylemlerin istenilen sonucun doğurmaması, son çare olarak boşanmayı akla
getirmektedir.
•Kitle İletişim Araçları ve Aile
•Faydası ve zararı değerlendirilmeden, günün büyük bir bölümünde takip
edilen tv programları, tek yönlü etkileme aracı olarak ailelerin yapısının
değişmesine neden olmakta, aileleri şekillendirmektedir.
•Kentleşme ve Aile
• Gelişmiş ülkelerde sanayileşme sonucu artan işgücü talebi sonucunda kırsal
kesimdeki insanların kentlere göçmesi sonucunda kentleşme olgusu ortaya
çıkmıştır.Kentleşme olgusu aile yapısının değişmesini ve şehirde birlikte
yaşama kültürünün gelişmesini gerektirmiştir.
•Aile İçi İletişim ve Etkileşim
•Eşler arasındaki iletişimin niteliği, aile bireylerinin mutluluğu, evliliğin
devamı, olumlu bir aile ikliminin oluşturulması, çocukların hayatı algılama ve
ona karşı oluşturdukları tutumlar açısından büyük önem taşımaktadır.
•Kuşaklar Arası Çatışma
•Tarihsel olarak aynı zamanda ve aralıklarda dünyaya gelen, ekonomik ve
sosyal hareketlerin oluştuğu zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba
dahil olanlara kuşak (jenerasyon) adı verilmektedir. Kuşaklar arasında,
yetişme tarzları ve dahil oldukları ortam açısından farklılıklar bulunmaktadır.
Bu ise karakter, iş yaşamları, sosyal hayatları bakımından kuşaklar arasında
önemli ayrışmalar olduğunu göstermektedir.
164
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
165
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisinin aile içi sorunlardan biri olduğu söylenemez?
a) Kuşak çatışması
b) Kadına yönelik şiddet
c) Boşanma
d) Kontrolsüz internet kullanımı
e) Kentten köye geri dönüş
166
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.e, 4.a, 5.d, 6.e, 7.c, 8.a, 9.c, 10.b
167
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adıgüzel, O. , Batur, H. Z. , & Ekşili, N. (2014). Kuşakların Değişen Yüzü ve Y Kuşağı
İle Ortaya Çıkan Yeni Çalışma Tarzı: Mobil Yakalılar. Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (19), 165-182.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2019). 10.07.2019 tarihinde
https://ailevecalisma.gov.tr/sss/cocuk-hizmetleri-genel-mudurlugu/cocuk-
destek-merkezleri-evleri-haklari/ adresinden erişildi.
Baygal, A. (2012). Şiddetin Aile İçi Görünümleri. N. Adak(Ed.) Değişen Toplumda
Değişen Aile, Ankara: Siyasal Kitabevi.
Canel, A. N. (2012). Evlilik ve aile hayatı. Marriage and family life]. İstanbul,
Turkey: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
Celkan, H. (1993). Egitim Sosyolojisi. Egitim Fakültesi Basimevi (3. Baskı), Erzurum.
Çimen, L. K. (2008). Türk töresinde kadın ve aile (Vol. 254). İstanbul: IQ Kültür
Sanat Yayıncılık.
Çocuk Koruma Kanunu (2005). 27.07.2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5395.pdf adresinden
erişildi.
Doğan, İ. (2000). Türk aile sosyolojisi: tarih-gelenek-modern zamanlar. Ankara:
Pegem Atıf İndeksi.
Emre, E. (2019) İğrenç adama 27 yıl. 05.08.2019 tarihinde
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/igrenc-adama-27-yil-41244601
adresinden erişildi.
Ersöz, A. G. (2003). Dünya konferansları belgelerinde aile ve yoksulluk: Saptamalar
ve öneriler. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 6(6).
Güleç, V. (2018). Aile İlişkilerinin Sosyal Medyayla Birlikte Çöküşü. Yeni Medya
Elektronik Dergisi, 2(2), 105-120.
İbiloğlu, A. O. (2012). Aile içi şiddet. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(2), 204-222.
Karadeniz, H. (2017). Boşanma ve nedenleri. Elmas N. (Ed.) Kadın ve aile hayatı
içinde. Ankara: Pegem Atıf İndeksi.
Keskin, E. (2016). Kentleşme sürecinde ailenin değişimi: Bursa’da bir alan
araştırması. Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, 12(Özel Sayı
1).
OECD (2019). Society at a Glance 2019: OECD Social Indicators, OECD Publishing,
Paris. https://doi.org/10.1787/soc_glance-2019-en
OECD (2019). Violence against women (indicator). doi: 10.1787/f1eb4876-en
(Accessed on 25 July 2019)
168
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile Sorunları ve Çocuklara Yönelik Hizmetler
169
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri
TÜRK AİLE YAPISI VE AİLE
HİZMETLERİ
ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
Atatürk
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, Üniversitesi
mekanik ya da fotokopi Açıköğretim Fakültesi
yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
9 1
dağıtımı yapılamaz.
Türk Aile Yapısı ve Hizmetleri
Köy Ailesi
TÜRK AİLE YAPISI VE AİLE HİZMETLERİ
Kasaba Ailesi
GÜNÜMÜZDE TÜRK AİLE
YAPISI
Kent Ailesi
TÜRK AİLE YAPISINDAKİ
DEĞİŞİKLİKLER
Korunmaya Muhtaç
TÜRKİYE'DE AİLE Çocuk
HİZMETİ OLARAK
KORUYUCU AİLE
HİZMETİ
Osmanlı Döneminde
Korunmaya Muhtaç
Çocuklara Aile
Hizmeti
KURUMSAL AİLE
HİZMETİ Kurtuluş Savaşı
Döneminde
Korunmaya Muhtaç
Çocuklara Aile
Hizmeti
GİRİŞ
Aile, insanlık var olduğundan beri süregelen en önemli kurumların başında
gelir. İnsanlığın var olduğu günden bu tarafa sayısız uygarlıklar, medeniyetler,
devletler yıkılırken aile kurumu hâlâ varlığını sürdürmektedir
Çocuğun yaşamında aile, ilk okulu; anne baba da ilk öğretmenleridir. Bu
süreç annenin hamilelik dönemine kadar götürülebilir. Bebek anne karnında
üçüncü aydan itibaren dışardan gelen sesleri ayırt edebildiği için çocuk eğitimine
bu dönemden başlanabilir. Türkiye’de aile eğitiminin önemsenmemesi, ailelerin
çocuk eğitimi konusunda donanımlı olmaması ya da kavram yanılgılarının
bulunması çocuk eğitiminin yetersiz olarak gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Yapılan birçok araştırmada anne eğitimi yetersizliğinden ya da bilinçsiz eğitimden
dolaylı öğrencilerde öğretim kademesinin her aşamasında sıkıntılar
yaşanabilmektedir.
Örnek
•Örnek olarak, bir veli gece yarısında bir akademisyeni arayıp dört
yaşındaki çocuğunun öğrenme güçlüğü olduğunu söyleyerek
yardım isteyebilmektedir. Oysaki okul öncesi dönemde çocuklara
öğrenme güçlüğü tanısının konulması doğru olmaz.
da köyde yaşayan bir ailenin yaşam biçimini şehirlerde, şehir aile yaşam biçimine
köylerde rastlanabilir. “Genel olarak yerleşim bölgelerine göre köy, kasaba, şehir
ve gecekondu ailesi olarak ortaya çıkmaktadır”. Aileler yerleşim bölgeleri
değiştirse de kendi yaşam biçimini gittiği bölgeye taşıyabilmektedir.
Köy Ailesi
Köy Kanunu’na göre nüfusu iki binden aşağı olan yerleşim birimlerine köy,
Büyükşehir Yasası’na göre mahalle denilmektedir. “ Cami, mektep, otlak, yaylak,
baltalık gibi ortak malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanlar,
bağ, bahçe ve tarlaları ile birlikte bir köy oluşturur.” Kanun’da yapılan tanıma göre
kısaca yukarıda belirtilen bölgelerde oturan ailelere de köy ailesi olarak
tanımlanabilir. Köy ailesinde tarım ve hayvancılığa dayalı kendi ihtiyaçlarını da
gideren tabii geçim kaynakları esastır. Köy ailesinde komşuluk ilişkileri daha
samimi ve dayanışma içinde, herkesin birbirini tanıdığı, maddi ve manevi yardım
güçlüdür.
“Köylerde aynı çatı altında birden daha fazla evli çiftin yaşadığı
bilinmektedir. Bunların genellikle baba tarafından akraba olduğu söylenebilir.
Ayrıca köylerde baba otoritesinin daha belirgin biçimde hissedildiği, evlilikte son
sözün çoğunlukla babaya ait olduğu ve evlenme yaşının daha düşük olduğu
kaydedilmektedir”.
Köy ailelerinde nüfus planlaması Türkiye’nin batı bölgelerindeki köylerde
etkili olurken Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde şehirlerdeki aileler ve batı
bölgelerinde şehir ya da köylerde yaşayan aileler gibi etkili olamamıştır. Doğu ve
Köy ailesi sayısı her Güneydoğu Anadolu bölgelerinde inanç boyutuyla birlikte çocuk sayısı aynı
geçen gün zamanda işçi sayısı anlamına gelmektedir. Bu nedenle okuldan uzaklaşan öğrenci
azalmaktadır. sayısının azımsanmayacak oranda olduğu söylenebilir. Çocuk aile için bir güç
oluşturmakta ve ailenin gücünü arttırmaktadır. Köylerde özellikle de Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sosyal güvenlik tedbirlerinin yetersiz oluşundan
dolayı çocuklar ebeveynlerin yarınlarının teminatı olarak görülebilmektedir.
“Anne-baba yaşlanınca herhangi bir çocuğunun yanında geri kalan ömrünü
geçirme ümidi ve isteği içerisindedir.” Hayat tarzı, dinî inançları, gelenek ve
görenekleri köy, mezra gibi yerleşim bölgelerindeki aile yapısında ailenin sayısını
etkileyebilen unsurlar olarak görülebilir.
Köy ailelerinde boşanma oranları şehirlere göre oldukça düşüktür.
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi erkek çocuklar kız çocuklarına göre biraz daha
pozitif ayrımcılık görmektedir. “Türk kültürünün, Türk gelenek ve göreneklerinin
kırsal bölgelerde daha çok hâkim olduğu buna bağlı olarak bu değerlerin kırsal
bölgelerde daha az ve yavaş değiştiği kabul edilmektedir.” Ancak teknolojinin
yaygın etkisi nedeniyle köy ailesinde yapısal değişikler, gelenek ve göreneklerde
farklılaşmalar gözlemlenmektedir. Ancak köy aile yapısının ana çatısının kendisini
koruduğu söylenebilir. Köy ailesinin hızla değişmesine sebep olan önemli etkenler
şöyle sıralanabilir:
“İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra köyden kente göçün önlenmez bir şekilde
artması,
1950’li yıllardan sonra tarımda insan gücünün yerini makinenin alması,
Kırsal bölgelerde gelenekler ile sosyal değerlerin zamanla zayıflaması ve
buna buna karşılık aile içi bireyci davranışların artması,
Ulaşım ve kitle iletişim araçlarının artması, sosyal medyanın ve medyanın
her yerde yaygınlaşması ve daha çok etkili olması, şehirdeki sosyal
yaşamın gençleri cezbetmesi.”
Değişik nedenlerden ötürü 1927’de Türkiye nüfusunun % 75.78’ini
oluşturan kırsal nüfus, 1990’da % 40,99 dolayına, 2012 yılında % 22,7’ye
gerileyerek azalmıştır. 2013 yılından itibaren büyükşehir kapsamına alınan illerin
köyleri mahalle olarak geçtiği için 2018 yılına gelindiğinde nüfusun yüzde 7,7’sinin
köylerde yaşadığı belirlenmiştir. Buna göre köylerde yaşayan insanların sayısının
şehirlerde yaşayan insanların sayısına göre her geçen yıl biraz daha azaldığı
görülmektedir. Kırsal bölgelerde göçü önleyici ekonomik teşvik, sosyal yaşamı
Kasaba ailesi, köy ailesi geliştirici tedbirler alınmadığı takdirde azalan kırsal kesim nüfusunu oluşturan
ile kent ailesi arasında köylerin büyük oranda boşalacağı söylenebilir. Köylerde ekonomik teşvik ve sosyal
geçiş özelliği iyileştirme politikalarının bir an önce uygulanması gereği ortaya çıkmaktadır.
taşımaktadır. Köyde gizli işsiz insanlar şehirlerde işsizler ordusu içinde yer alarak daha fazla
probleme sebebiyet verebilir.
Köy-şehir gelir düzey farkının sürekli şehirlerin lehine gözükmesi, buna
karşılık şehirdeki giderlerin hesaba katılmayışı, insanların daha iyi yaşama isteği,
genç neslin şehirlerdeki sosyal hayatı tercih etmesi, genç erkeklerin evlenebilme
isteği kırsal bölgelerden şehirlere doğru göçün artmasında rol oynayan etkenlerdir.
Köy ailesinin eğitim düzeyinin Türkiye ortalamasının altında olduğu
bilinmektedir. Eğitimin uzun zamana yayılması, eğitim maliyetlerinin yüksek olması
ve bu bölgelerde eğitim imkânlarının yetersizliği, eğitim seviyesinin düşük
olmasında önemli nedenler arasında gösterilebilir. Ancak zorunlu eğitim, köy
ailelerinin de eğitime önem vermesi nedeniyle bu farkın azaldığı söylenebilir.
Kasaba Ailesi
“Köy Kanunu’na göre nüfusu 2 bin ile 20 bin arasındaki yerleşim bölgelerimiz
kasaba olarak kabul edilmektedir.” Köy ailesi ile kent ailesi arasında geçiş özelliği
taşıyan kasaba aileleri küçük esnaf ve mesleki ustalık, küçük tüccar, toprağını
kendisi işlemeyen çiftçi, küçük memur ve kısmen de işçi ailelerinden oluşmaktadır.
Türkiye’de kasabaların tamamının aynı kategoride değerlendirilmesi yanlış bir
algıya götürebilir. Çünkü gelişmiş kent özelliği taşıyan turistik bölgelerimizdeki
kasabalarla (Antalya Side) gelişmemiş yörelerdeki köy görünümündeki kasabaların
farklı yapıya sahip olduğu söylenebilir. Gelişen ve gelişmeyen bölgelerde gerek aile
yapıları açısından gerekse sosyoekonomik ve kültürel açıdan farklılıklar söz konusu
olabilmektedir. Diğer yandan kasabalar hem köylerden hem de kent bölgelerinden
etkilenir. “Çevre köylerin pazar merkezi konumunda olan kasabalar, kentle köy
arasında bir köprü görevi yaparak, aracı durumunda bir merkez özelliği
taşıyabilmektedir.”
“Kasaba ailesinin büyüklüğü (hane halkı sayısı) kentlere göre daha yüksektir.
Ancak Türkiye’de aile büyüklüğüne paralel olarak kasaba ailesinin büyüklüğü de
giderek küçülmektedir.” Köy ailesi ile kent ailesi arasında bir geçiş özelliği gösteren
kasaba ailesi günümüzde giderek azalmaktadır. Bunda teknolojiyle birlikte
küreselleşmenin etkisinin olduğu söylenebilir.
Kasabalarda çekirdek ailenin yaygın olduğu kaydedilmiştir. Bunun yanında
geniş aileye de rastlanılabilir. Babanın, oğlunu yarının güvencesi olarak görmek
yerine sosyal güvenlik kurumlarına başvurular devletin de teşvik ve zorlamasıyla
her gün biraz daha artmaktadır.
Kasaba ailesinde akraba evliliğinin yüksek olduğu ancak birçok geleneksel
değer gibi bu durumun da yavaş değişmeye başladığı söylenebilir. Daha önceki
yıllarda (90’lı yılların ortasına kadar) üç gün olan düğün merasimi bir ya da iki güne
inmiştir. Bunda düğünlerin maliyetinin oldukça artması ve kültürel yapının
değişmeye başlaması etkili olmuştur. Kasaba yaşamında, teknolojinin ve
makineleşmenin üst seviyeye ulaşması insanların birbirine olan ihtiyacını
azaltmıştır. Bu nedenle kasaba ailesinde dayanışmanın zayıfladığı ve aile
bireylerinin ilişkisine indirgendiği buna karşılık dini tutum ve davranışların
bağlılığını koruduğu gözlemlenmiştir.
Eşler arasındaki aile içi kararlarda son söz erkeğe aittir. Çekirdek aile
yapılarında eşler arasındaki bağların daha sıkı, karşılıklı danışmaların ise arttığı
görülmektedir. Kadınlar aileyle ilgili kararlarda daha fazla söz sahibi olabilmiştir.
Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkisi bakımından köy ailesine yakın olmakla
beraber ilişkilerde çatışma yaşandığı gözlenmiştir. Çocuklarının geleceğiyle ilgili
kararları ve yaşama biçimi ebeveynlerle erkek çocuklar arasında bir çatışma
konusu olurken kız çocuklarıyla bu tür sorunlar daha az yaşanabilmektedir.
Bunlara bağlı olarak şehirlerde üretilen mal ve hizmetlerin her yere ulaşması
nedeniyle kasaba ailesinde hazır giyim ve yiyecek tüketiminin yaygınlaştığı, hizmet
üretmeye dayalı mesleklerin tercih edildiği, eğitime olan isteğin arttığı
gözlenmiştir. Bu gün kasabalarda bile eğitime şehirdekiler kadar önem
verilmektedir.
Tek kişilik hane halkı
sayısı artmaktadır. Kent Ailesi
İnsan ilişkileri bakımından kentler, “belirli nüfusa sahip toplumlarda
karşılanması mümkün olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların
belirli düzeylerde karşılandığı, her toplumun kendi özelliklerine göre kriterlerini
belirlediği fiziki yerleşme alanlarıdır”.
Kent ailesi daha çok anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan meydana gelen
çekirdek aile özelliğinin ağırlıklı olarak görüldüğü, aynı evde yaşayan bireyler
açısından en az sayıya sahip aile yapısıdır. 1990 nüfus sayımına göre hane
büyüklüğü 4.61 olarak belirlenirken 2014 yılında 3,6, 2018 yılında 3,4 olarak
belirlenmiştir. Çekirdek aileden oluşan oran 2014 yılında 67,4; 2018’de ise yüzde
65,3’e gerilemiştir. Geniş ailelerden meydana gelen hane halkı oranı 2014 yılında
yüzde 16,7; 2018 yılında ise yüzde 15,8 olarak belirlenmiştir. Tek kişilik hane halkı
sayısında ise 2017 yılında yüzde 15,4’e yükselmiştir. Bu sayının her yıl biraz daha
azaldığı görülmektedir. 2018 yılında aynı bina içinde farklı dairede yaşayan geniş
aile tipinde de artış olmuştur.
Kent ailesinde akrabalık ve komşuluk ilişkileri devam ettirmesine rağmen her
geçen gün zayıflamıştır. Aynı apartmanda oturup da birbirini tanımayan insanların
sayısının fazla olduğu söylenebilir. İlişkilerde resmiyet ve bir sınırlılık söz
konusudur. Eş seçiminde kişisel tercihler öne çıkmıştır. Evlenme yaşı erkeklerde de
kızlarda da oldukça yüksektir. 2002 yılında erkeklerde 25.9 iken kadınlarda 22,7
olarak belirlenmiştir. 2016 yılında erkekler için 27,1’e kadınlar için 24’e
yükselmiştir. Hem kızlar hem erkekler kariyer edinmeden evlenmemektedir.
Evlenme yaşının artmasında eğitim, ekonomik sebepler ve meslek edinme gibi
faktörlerin etkili olduğu söylenebilir. Türkiye’de evlenme yaşının atmasıyla birlikte
boşanmada da artış görülmektedir. Boşanmalardaki artış ile birlikte parçalanmış
aile sayısı da özellikle Türkiye’nin batısında giderek artmaktadır.
Teknolojinin insan yaşamına doğrudan etki etmesi meslekleri
farklılaştırmıştır. “Ne iş olsa yaparım” söylemi yerini uzmanlaşma ve kalifiye
elemanlara bırakmıştır. Özellikle devletin de teşvik vermesiyle kentlerde, çeşitli iş
alanlarında girişimci kadın, çalışan kadın olarak kadınların toplum içindeki rolleri
değişmeye başlamıştır.
Kentlerde ailenin üstlenmiş olduğu birtakım önemli fonksiyonları çeşitli
Okul öncesi kurumlar
kurum ve kuruluşlar üstlenmiştir. Eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal hizmetleriyle
ailenin eğitim
birlikte, ev işleri, çocuk bakımı, yemek pişirme gibi işlevler ailenin dışına çıkarak
fonksiyonunu
üstlenmiştir. ticarileşmiştir. Temizlik şirketleri, eve gelen temizlik elemanları, hazır yemek
sektörü, kreş ve bakım hizmetleri oldukça yaygınlaşmıştır. Kadının iş yaşamına
katılma oranı arttıkça bu tip sektörlerin sayısı da artacaktır.
Bütün bu değişimlere karşılık kent ailesinde geleneksel değerlere dayalı
birtakım önemli faktörlerin değişmediği görülebilir. Çocuk edinme ve çocuk
edinme nedeni "Çocuğu ileride güvenilecek birinin varlığı" olarak
değerlendirenlerin oranı ise yüksek çıkmıştır. Türkiye’deki bu oran ABD'de ve
Almanya'da da yüksek oranda belirtilmiştir.
Yetiştirilme biçimine göre bireylerin aile içindeki görev ve rollerin dağılımı eşit
değildir. Erkekler daha çok ekonomi konusunda sorumluluk alırken kadınlar ev
işlerinin sorumluğunu üstlenmektedir. Ailenin görevlerinde meydana gelen
değişme ve gelişmeler ailenin işlevlerini yitirdiği anlamına gelmez. Bazı işlevler
bakımından özel bir yapıya kavuşarak ailenin daha çok önem kazandığı
söylenebilir.
Bireyin bir cenin olarak dünyaya gelme anından itibaren kişilik gelişimiyle
ilgili kazanımları ailede meydana gelmektedir. Erikson’un kişilik kuramına göre; 0-
1 yaş arasında güven duygusu, 1-3 yaş özerklik, 3-6 yaş arası girişimcilik, 6-12 yaş
arası üretkenlik ve çalışkanlık, 12-18 yaş arasında rol kazanımı ailede
gerçekleşmektedir. Ailenin, gençlerin kişiliklerini geliştirmede, toplumsal yapı
içerisinde ihtiyaç duyulan psikolojik ve eğitim desteği sağlamada, yaşam
becerilerini kazandırmada vazgeçilmez bir kurum olarak görülmesi gerekir.
Ailenin önemli işlevlerinden biri de çocuğa verilen duygusal destektir.
“İnsanların yeterli duygusal desteği ancak ailesinde bulabileceği, başka kurumların
yeterli duygusal desteği vermeyeceği görüşü yaygınlık kazanmaktadır.” Sevinci de
üzüntüsü de aile ile birlikte yaşanmaktadır. Mezuniyet törenlerine aileler
katılmakta, düğünler ailelerin organizasyonu ve desteği ile olmakta ve üzüntülü
zamanlarda aile hep bireyin yanında olmaya çalışmaktadır. Birey sıkıntılı günlerini
aile desteği ile aşabilmektedir.
Rehberlik ve deneyim ailenin çocuğu sosyalleştirmesi, ailenin en önemli
işlevlerinden birisi olarak bu gün daha çok önem kazanabilmiştir. Bu rehberlik ve
deneyimler çerçevesinde aileler çocukların eğitimlerinden, iş seçimleri ve kariyer
sahibi olmalarına kadar iyi yol göstericilik yapabilirler. Okul zamanında aileler kapı
Toplum merkezli aile
kapı dolaşarak çocuğunu nitelikli okullara göndermeye çalışmaktadır. Çocuğu
yapısından çocuk
merkezli aile yapısına sınava hazırlanıyor diye çocuğuyla birlikte eve kapanarak, eş dost gezmesini bir
geçiş olmuştur. kenara bırakarak kendi sosyal hayatından fedakârlık yapabilmektedir.
Aile yapısını etkileyen önemli diğer bir etken de, yakınlarının desteğini
sağlayamayan çekirdek aile yapısında yalnızlaşan eşlerin büyük ölçüde birbirlerine
muhtaç duruma gelmiş olmasıdır. “Gelişmiş toplumlarda giderek yalnızlaşan
(küçülen) çekirdek aile üyelerinin duygusal desteğe ve sığınmaya olan ihtiyacın
önem kazandığı kaydedilmiştir.” Aile birçok devlet kurumunun yaptığı görevleri
tek başına yapmaktadır. Korunma, adalet, eğitim, sağlık gibi daha birçok görevi
yapmaktadır.
Türk ailesinin bilinen fonksiyonlarında çeşitli değişme görülürken bazı
fonksiyonlarının da işlevini yitirdiği bilinmektedir. Meydana gelen bu değişikliklerle
beraber aynı aile mensubu olmasına rağmen aile bireylerinde birçok değişiklik
ortaya çıkabilmektedir. Meydana gelen değişiklikler bölgeden bölgeye değiştiği
gibi aynı bölgede de gözlenebilmektedir. Bir yerleşim biriminde aynı zamanda
şehir, kasaba ve köy ailesi özelliklerinin önemli bir kısmı görülebilmektedir.
Özellikle farklı bölgelerden göçlerin olduğu bölgelerde görülebilmektedir.
Çocuk Evleri
Çocuk evleri, korunmaya çocuk kapsamında bulunan çocukların koğuş
biçiminin yaygın olduğu yurt vb. yerlerden ziyade ev ortamında yetiştirilmesi
amacıyla faaliyet göstermektedir. Bulunduğu yerin sosyal, kültürel ve fiziksel
yapısını dikkate alarak il merkezinde ya da uygun görülen alt yerleşim birimlerinde
Sevgi evlerinde çocuğa Bu şartları taşıyan bireyler devlet kurumlarına eleman olarak yerleşmektedir.
ev ortamı ve aile Sevgi Evleri
sıcaklığı yaşatılmaya
çalışılmaktadır. Devlet 0-12 yaş arası çocukların sevgi evlerinde bakımını ve korumasını
sağlamaktadır. Sevgi evleri, öğrencilerin koğuş vb. toplu yaşadıkları yurt
binalarından, çocukların aile sıcaklığını yaşadığı aile yapısında, her ev ortamında
daha az sayıda çocuğun yetiştirilebileceği çocuk yuvaları ile ev kurumlarıdır. Sevgi
evleriyle korunmaya muhtaç çocukların yetiştirilmesinde bir model değişikliği
değildir. Kuruluşların toplu mekânlar yerine ev ortamına indirgendiği fiziksel bir
mekân değişikliğidir. “Bu doğrultuda sevgi evlerinin ayrı bir mevzuatı bulunmayıp
çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları mevzuatına göre hizmetleri
yürütülmektedir.” “İlde farklı yaş gruplarına ayrı ayrı binalarda hizmet veren
kuruluşların tek çatı altında birleştirilerek ayrı kuruluşlarda bulunan kardeşlerin
mümkün olduğunca bir araya getirilmesi böylece kardeş bağlarının
kuvvetlendirilmesi, çocukların yaşı büyüdükçe kuruluş değiştirmeden
korunma/bakım tedbir kararı kaldırılıncaya kadar aynı kuruluşta kalmasının
sağlanması, çeşitli travma ve yıpranma gelen çocukların sağlıklı bir birey olarak
toplumla bütünleşmesi amaçlanmaktadır.” “Sevgi evlerinin tercih edilmesinin
nedeni çocuklara yönelik temel hizmet politikası öncelikli olarak çocukların aile
odaklı hizmet modellerinde yararlandırılmasıdır.” Ailesinin yanında barınamayan
ve devlet korumasına muhtaç olan çocukların da aile ilişkilerini andıran bir
ortamda yetiştirilerek, korunmaya muhtaç çocuklara toplumun bir üyesi olarak
fiziksel, sosyal, kültürel, psikolojik geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaca
yönelik olarak toplu yetiştirmenin amaçlandığı kuruluşlar kapatılarak çocukların
sevgi evlerinde bakımlarının sağlanması tercih edilmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, sevgi evlerinin tercih edilme nedenini aşağıdaki şöyle açıklamıştır.
“Çocukların temel gereksinimleri daha sıcak ve samimi bir ortamda
karşılanmaktadır. Çocuklar aile ortamına benzer yapılar ve ilişki sistemi
içinde yetiştirildiğinden aynı evdeki diğer çocuklar ile kardeş ilişkisi
içerisinde ve sorumlu bakım elemanı ile daha sıcak iletişim hâlinde
paylaşımda bulunmaktadır.”
“Çocuklarla iletişim daha sıcak olduğundan ve az sayıda personel ile
karşılaştığından sağlam ve tutarlı davranış özelliği ile olası kişilik ve
davranış bozuklukları en aza indirilmektedir.”
“Çocuklar temel güven duygusunu kazanmaktadır.”
“Çocuklar ev hayatını öğrenerek büyümekte mutfakta yemek
pişirebilmekte, dolabını kendisi yerleştirip, acıktığında dolaptan yiyecek
alabilme imkânı olduğundan ev ortamına yakın yetişmekte ve hayata kolay
hazırlanmaktadır.”
“Çocuğa küçük birimler halinde yaşamasının sonucunda kazandırılan
olumlu tutum ve davranışlar toplum tarafından kabul edici bir tutum ile
karşılanmalarına yol açmaktadır.”
Sevgi evlerinde çocuğa ev ortamı ve aile sıcaklığı yaşatılmaya
çalışılmaktadır. Bu nedenle buralarda bakıcı olarak çalışacak kişilerde aşağıdaki
şartlar aranmaktadır.
“Kız meslek liselerinin çocuk gelişimi ve eğitimi, ev ekonomisi veya dengi
bölüm mezunu”,
“Sağlık meslek liselerinin hemşirelik, acil tıp teknisyeni alanı mezunu, ön
lisans/lisans mezunlarından ise sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve hemşirelik
bölümlerinden mezun” olması şartı aranır.
“Lise mezunu veya farklı bir branşta ön lisans/lisans mezunu olmaları
durumunda ise; Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel
Müdürlüğünün modüler HEM programları içerisinde yer alan Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi, Çocuk Bakım Elemanı modülünde yer alan evde çocuk
bakımı konusunda eğitim almış olması şartı aranır. Daha önceki yıllarda
çocuk bakım elamanı belgeli olarak çalışmış olanlarda bu şart aranmaz.”
Yüksekokul mezunu olup, pedagojik formasyonu olanlarda sertifika şartı
aranmaz.
“Çocuk Evlerinde bakım elemanı olacak kişilerde, 25 yaşını doldurmuş olma
şartı aranır. Geçmiş yıllar itibariyle fiilen çalışan kişilerde ise bu şart
Bireysel Etkinlik
• Köy ile kent insanı arasındaki belirgin yaşamsal farklılıkları
sıralayınız.
Özet (devamı)
•Koruyucu Aile Yönetmeliğine göre koruyucu aile, çeşitli nedenlerle öz ailesi
yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocuklarımızın kendi aile
ortamlarında eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu kısa veya uzun
süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan,
hissettikleri toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilerdir.
Koruyucu aile olabilmek için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, sürekli
Türkiye’de yaşamak, 25-65 yaş aralığında olmak, en az ilkokul düzeyinde
eğitime sahip olmak, düzenli bir geliri olmak, çocuğun öz anne babası veya
vasisi olmamak gibi şartlara sahip bireyler koruyucu aile olabilir
denilmektedir.
•Kurumsal Aile Hizmeti
•Korunmaya Muhtaç Çocuk
•Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği
tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen çocuk,” (ÇKK, 2005: madde 3/a).
Devlet korumayı kurumlar eliyle yürütmektedir. Bir başka tanımda
“korunmaya muhtaç çocuk veya çocuklar” ilgili yasal düzenlemelerin çizdiği
sınırlar içerisinde kalan ve devletin özel olarak koruması gereken çocuklar
olarak tanımlanmıştır. Bir çocuğun korunma altına alınıp alınmayacağına
mahkemeler karar verirler. Mahkemeler, çocuk hakkında, çocuk ve hukuk
konusunda uzman olan kişilere danışarak işlem yürütürler.
•Osmanlı Dönemi: 1863 yılında Niş Islahanesi açılmış, Müslüman ve
gayrimüslim çocukllar korunmaya muhtaç çocuk kapsamında yetiştirilmiştir.
1903 yılında II. Abdülhamit döneminde bugünkü yetiştirme yurdu güncel
haliyle sevgi evleri kurulmuş oldu. Osmanlının son dönemlerinde adı şefkat
yurdu anlamına gelen Darüşşafaka, bir derneğin himayesinde kurulan ilk
özel okul olarak bugün bile varlığını devam ettirmektedir. Bunların yanında
yetimlerin korunması ve gözetlenmesi için Eytam Kesleri mevcuttur. 1851
yılında Emval-i Eytam Nezareti kurulmuştur. Bu teşkilat Tanzimat
döneminde çocukların mallarını ve diğer haklarını korumak amacıyla
oluşturulan ilk kurumdur.
•Kurtuluş Savaşı Dönemi: Bu yıllarda ilk olarak Kazım Karabekir Paşa'nın
uygulamaları görülmektedir. Ankara'da 30 Haziran 1921 tarihinde
korunmaya muhtaç çocuk kapsamında Himaye-i Etfal Cemiyeti kurulmuştur.
•Cumhuriyet Dönemi: Cumhuriyet döneminde birçok kurum kurulmuştur.
Bu kurumlardan biri de Çocuk Esirgeme Kurumu'dur. 2011 yılında yapılan
düzenlemeyle çocukların ev ortamında yaşayabilmeleri amacıyla Çocuk
Evleri ve Sevgi Evleri kurulmuştur.
•Çocuk Evleri: Çocuk evi hizmeti, korunma altında bulunan çocukların daha
küçük birimlerde bakımının sağlanması amacıyla her ilin sosyal, kültürel ve
fiziksel yapısı, çocuk yetiştirmeye uygun bölgelerinde, tercihen il
merkezinde, okullara ve hastanelere yakın apartman dairesi veya müstakil
dairelerde verilen yatılı sosyal hizmet modelidir.
•Sevgi Evleri: Devlet 0-12 yaş arası çocukların sevgi evlerinde bakımını ve
korumasını sağlamaktadır. Sevgi evleri, toplu bakım hizmeti verilen kuruluş
binalarından farklı olarak, aile ortamına benzer yapı ve ilişki sisteminde, ev
tipi binalardan oluşan, her binada 10-12 çocuğun bakımlarının
sağlanabileceği çocuk yuvaları ile yetiştirme yurtlarını ifade etmektedir.
Sevgi evleri bir hizmet modeli değişikliği olmayıp kuruluşların fiziksel mekan
olarak değişikliğidir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aile ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) Aile sosyal bir kurumdur.
b) Aile çocuğun ilk okuludur.
c) Aile resmî bir birlikteliktir.
d) Aile bilişsel bir sürecin oluşumudur.
e) Aile Hz. Adem ve Hz. Havva’dan beri var olan bir kurumdur.
8. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın bitirilmesi ile ilgili sözleşme hangi
tarihte imzalanmıştır?
a) 1930
b) 1945
c) 1985
d) 2001
e) 2005
Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.b, 4.d, 5.e, 6.a, 7.b, 8.c, 9.d, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2006). Türkiye aile yapısı araştırması TAYA,
tuseb.gov.tr adresinden 18.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Akandere, O., Dalda, A. (2018) Türkiye’de Korunmaya Muhtaç Çocuk Yasal
Düzenlemeler ve Uygulanması (1923-2016) Konya: Eğitim Yayınevi
Başar, M., Tekin, A., Doğan, M. C., Şener, N. (2017). Özel öğrenme güçlüğü olan
öğrencilerin tanılama sürecinin incelenmesi, VII. Uluslararası Eğitimde
Araştırmalar Kongresi, 27-29 Nisan 2017 Çanakkale
Çocuk Koruma Kanunu (5395 S.K.), Resmi Gazete, 25876, Temmuz 2005.
Doğan, M. C. (2010). Ailenin Önemi ve Vazgeçilmez Fonksiyonları, M. F. Bayraktar
(Ed.), Aile ve Eğitim, İstanbul: Ensar Neşriyat, s. 19-29
Doğan, M. C. (1993). Gecekondu ailelerinin eğitim problemleri Ümraniye M.
Kemalpaşa örneği, Aile ve Toplum 3 (1) 24-30
Doğan, M. C. (1995). Sosyolojik açıdan günümüzde Türk ailesinin fonksiyonları,
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Sayı7
77-92
Doğan, M. C. (1996). Eski Türk ailesinin yapısı ve fonksiyonları, Marmara
Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Sayı 8 73-81
DPT (1988). Sosyal yapı-II, nüfusun sosyal ve ekonomik özellikleri araştırması,
Ankara
Güler, D., Ulutak N. (1992). Aile kavramının tarihsel gelişimi ve Türk toplum
yaşantısında aile, Kurgu Dergisi, 11 (19) 51-76 www.earsiv.anadolu.edu.tr
adresinden 30.07.2019 tarihinde alınmıştır.
Karataş, Z. (2015). Osmanlı devletinde korunmaya muhtaç çocuklara yönelik
sosyal hizmet uygulamaları, Manevi Temelli Sosyal Hizmet Araştırmaları
Dergisi 1 (1) 16-31
Karatay, A. (2017). Türkiye’de koruyucu aile: Kökenleri, gelişimi ve bu günü,
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 5 (1) 389-427
Özbek, M.M (2019). Korunmaya Muhtaç Öğrencilerin Öğrenme Ve Öğretme
Sürecinde Karşılaştıkları Sorunların Öğretmen Görüşlerine Göre
İncelenmesi, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi
Parin, S., Bilan, S (2007) Devlet ve çocuk ilişkisi bağlamında sosyal hizmetler ve
çocuk esirgeme kurumları üzerine bir analiz, Sosyoloji Dergisi, 3 (14) 119-
128
Resmi Gazete (2012) Koruyucu Aile Yönetmeliği sayı 28497
Resmi Gazete (2015) Koruyucu Aile Yönetmeliği sayı 29246
10
açıklayabilecek,
• Çocuk ihmalini ve istismar türlerini
ayırt edebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
Fiziksel İstismar
Duygusal istismar
Cinsel istismar
İhmal
ÜNİTE
10
192
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
GİRİŞ
İnsanoğlu hayata gözlerini açtığında genellikle kendisini bir aile içinde
bulmaktadır. Aile onun için bilgi, anlam, değer kaynağıdır. Hayatını dengeli bir
şekilde devam ettirmesi, uyum sağlamasına ve belirli durumlarda sergilenen
davranış kalıplarını öğrenerek, büyük ölçüde beklentiler doğrultusunda tutumlar
geliştirmesine bağlıdır. Çocuklar için hayat yolunun başlangıcında kendilerine
rehberlik edecek ilk bireyler, doğal olarak anne ve babalarıdır. Çocukların,
kişiliğinin temellerinin atıldığı yaşamının bu ilk yıllarında, anne ve babasının gözü
ile dünyaya bakması şaşırtıcı değildir.
Ebeveynlerin yaşam anlayışları, insanın doğasına ilişkin geliştirdikleri
inançlar, insani ilişkilere yükledikleri anlam, genetik mirasları ve edindiği kültürel
birikimlerin etkileşimi sonucu benimsemiş oldukları tutumlar, çocukları için bir
çerçeve, perspektif oluşturmaktadır. Ebeveynlerinin, aile üyelerine değer verdiğini
ve destek olduğunu, onların haklarını gözettiğini, gereksinimlerini ve
hassasiyetlerini dikkate aldığını, ailenin yönetimine ilişkin kararların alınmasında
birlikte hareket ettiğini deneyimleyen çocuklar, büyük oranda benzer tutumları
benimseyeceklerdir. Bu ise medeniyetin ulaştığı en iyi yönetim sistemi olduğu
iddia edilen demokrasinin, kuşaktan kuşağa ailelere ve dolayısıyla topluma
yerleşmesini sağlayacaktır.
Demokratik ailelerde, yetişkinlere göre tüm gelişim alanlarında daha zayıf
ve yetenekleri henüz gelişmemiş olan çocukların haklarına özenle saygı duyulur.
Bu tür ailelerde çocuğun, üzerinde baskı kurularak kendini değersiz ve yetersiz
hissetmesi, üzerinde hissettiği baskıya ve güce göre davranışına yön veren, sürekli
Demokrasi, insanın
başkaları tarafından yönetilen bir birey olması istenmez. Bunun yerine çocuk,
varlığına ve birbirlerine
hakları ve kendine has özellikleri ile farklı bir birey olarak tanınır. Çocuğun aile
anlayış göstermeleri,
böylece toplumun içerisinde seçimler yapması, olanaklar dâhilinde kendi kararlarını vermesi
menfaatini ön planda desteklenirken davranışları ile sonuçları arasında ilişki kurmasına imkân sağlanır.
tutarak yaşama Seçimlerine saygı duyulan çocukların, ortaya çıkabilecek olumlu ya da olumsuz
anlayışıdır. sonuçlardan ders çıkarması sağlanarak kendilerini yönetmeyi öğrenmesi beklenir.
Başkaları tarafından yönetilmeye değil, bilinçlendirilerek, kendini yönetmeye
yönlendirilen çocuk ise geleceğin yetişkinleri, anne ve babaları olarak ihmal ve
istismarın önüne geçip, çocuk ve yetişkin ayırmaksızın her bireyin haklarına saygı
duyacak, daha sağlıklı bir toplumun oluşumuna büyük katkılar sağlayacaktır.
Bu ünitede aile içi demokrasi, çocuk hakları konuları detaylı bir şekilde
açıklanıp, çocuğa kötü muamele (fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar
ve ihmal) nedenleri ve sonuçları bağlamında incelenmeye çalışılmıştır.
193
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
tanımlanmaktadır. Demokrasi aslında sadece bir yönetim biçimi değil bir bakış
açısı, seziş ve kavrayış biçimi olarak tanımlanabilir. İnsan için ve ancak insanla
mümkün olan demokrasi, tek tek bireylerin yaşama biçimidir. Demokrasi
insanların iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek varlıklar olduğu varsayımına ve insana
saygıya dayalı, insan hak ve özgürlüklerine önem veren bir yaşam felsefesidir.
Toplumsallaşma serüveni dünyaya gelişinden ölümüne kadar devam eden
insanoğlu, hayatı öğrenerek, değişerek, gelişerek sosyalleşmektedir. İçinde
Toplumun temeli olan
bulunduğu kültürün etkisiyle toplumsallaşan çocuk, zaman ilerledikçe kendini o
aile, millî ve manevi
değerlerin koruyucusu, kültürün ve toplumun bir parçası olarak görür. Bireyin sosyalleşmesinde çeşitli
geleceğin güvencesi grupların etkisi olmasına rağmen özellikle aile ilk ve yaşam boyunca devam eden
olarak en eski, sürekli, bir sosyalleşme kaynağı olması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bireyin
güvenli ve doğal bir yaşamının ilk döneminde ailede temelleri atılması beklenen bu sosyalleşme
sosyal kurumdur. sürecinde demokrasi, bireysel ve toplumsal düzeyde bir kültüre dönüşebilir.
Toplumun temeli olan aile millî ve manevi değerlerin koruyucusu ve geleceğin
güvencesi olarak en eski, sürekli, güvenli ve doğal bir sosyal kurumdur. Bu ise
ailelerin demokrasiyi bir yaşam tarzı olarak ne kadar benimsedikleri ile ilgilidir.
Demokratik aile; üyelerinin birbirlerine karşı güven ve saygı içinde olduğu,
birbirlerinin gelişmesini engellemediği, ihtiyaçların karşılanmasında yardımlaşan
bireylerin oluşturduğu ailedir. Aile üyeleri arasındaki karşılıklı hoşgörü, sevgi,
saygı, aile üyelerin haklarına gösterilen önem ve özen demokratik aile yapısının
oluşturulmasında ve sürdürülmesinde temel koşullardır.
194
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
ÇOCUK HAKLARI
Çocuk Haklarının Tarihsel Gelişimi
Zamanımıza kadar farklı biçimlerde algılanan ve bu algının köklü değişimler
gösterdiği çocuk ve çocukluk kavramının doğasının İlk Çağ’da yeterince
anlaşılmadığı, ailenin özellikle de babanın çocuk üzerinde mutlak bir velayet
hakkının olduğu, zamanla çocuk ve çocukluğun kabul gördüğü fakat çocuğun
önemsiz, çocukluğun boşa geçen zaman olarak düşünüldüğü anlaşılmıştır. Orta
Çağ’da Batı’da küçük yetişkinler olarak algılanan çocukların, ailelerin zor yaşam
koşullarının ve bu konulardaki farkındalıklarının gelişmemiş olması nedeniyle
çocuklara gereken özeni görmedikleri anlaşılmaktadır.
195
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
196
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
İlgili kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz
yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Çocuk hakları sözleşmesinde ifade edilen haklar hiçbir ayrım
gözetilmeksizin her çocuğa tanınır.
Çocuk ana-babasının, yasal vasilerinin veya diğer aile üyelerinin davranış
veya faaliyetleri nedeniyle herhangi bir ayrıma veya cezaya tabi
tutulamaz.
Kamu ve özel tüm kuruluşların çocukları ilgilendiren faaliyetlerinde
çocukların yararı esas alınır.
Çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin hak ve ödevleri dikkate alınarak,
esenlikleri için gerekli bakım ve koruma taraf devletler tarafından sağlanır.
Çocukların bakımı ve korunmasından sorumlu kurumlarının hizmet ve
faaliyetlerinin belirlenen standartlara uygun olacağı taahhüt edilir.
Sözleşmenin uygulanması için gerekli her türlü önlem alınacaktır.
Çocuğa tanınan haklar doğrultusunda ona rehberlik edecek olan ana-baba
veya öteki sorumlu kişilerin sorumluluk, hak ve ödevlerine saygı gösterilir.
Her çocuk yaşama hakkına sahiptir, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi
için olası en yüksek çaba sarf edilir.
Her çocuk doğumdan itibaren nüfus kütüğüne kaydedilme, isim alma,
İlgili kanuna göre daha vatandaşlık, ana-babasını bilme ve onları tanıma hakkına sahiptir.
erken yaşta reşit olma Çocukların kendilerine ilişkin özel bilgiler korunur, bu konuda yasa dışı
durumu hariç, on sekiz müdahalelerde bulunulamaz.
yaşına kadar her insan
Yetkili makamlar çocuğun yararına aksi bir karar vermedikçe hiçbir çocuk
çocuk sayılır.
ana-babasından onların rızası dışında alınamaz.
Çocukların yasa dışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi
halleri ile mücadele için önlemler alınır.
Görüşünü oluşturma yeteneğine sahip olan her çocuk, serbestçe ifade
etme hakkına sahiptir.
Her çocuk, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir.
Her çocuk, dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüğüne sahiptir.
Hiçbir çocuğun özel yaşantısına haksız bir şekilde müdahale edilemez, onur
ve itibarına haksız olarak saldırılamaz.
Çeşitli alanlarda gelişiminin sağlanması amacıyla ulusal ve uluslararası
kaynaklardan çocuğun bilgi ve belge edinmesi sağlanır.
Çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana-babanın
birlikte sorumluluk taşıdıklarının tanınması için gerekli çaba gösterilir.
Çocuğun her türlü istismar ve kötü muameleye karşı tüm önlemler alınır.
Aile çevresinden yoksun kalan çocuğa devlet tarafından özel koruma ve
yardım sağlanır.
Herhangi bir çocuğun evlat edinilmesine sadece yetkili makamlar karar
verir.
Mülteci statüsü kazanmayan çalışan ya da mülteci sayılan bir çocuğun
uluslararası sözleşmelerde tanınan haklardan yararlanması için her türlü
önlem alınır.
197
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
Örnek
birçok ilimizde Çocuk Hakları İl Komiteleri tarafından yürüyük
korteji, stand, materyal dağıtmı vb. bilinçlendirme etkinlikleri
yapılmıştır.
198
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
Her çocuk esenliğine zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı
korunur.
Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı
davranışa ve cezaya tabi tutulamaz.
18 yaşından küçük olanlara idam ya da ömür boyu hapis cezası verilemez.
Hiçbir çocuk özgürlüğünden mahrum bırakılamaz.
TUİK (2018) istatistiklerine göre 2015, 2016 ve 2017 yıllarında geliş
nedenine göre güvenlik birimlerine gelen ve getirilen çocukların sayısı Tablo
10.1.’de verilmiştir.
Tablo 10.1. Geliş nedenine göre güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklar
Geliş nedeni 2015 2016 2017
Suça sürüklenme 118 245 108 675 107 984
Kabahat işleme 485 2 582 2 345
Evden kaçma 3 010 2 686 2 315
Kayıp (Bulunan) 17 706 11 691 11 563
Mağdur 142 179 158 343 155 024
Bilgisine 13 217 41 167 46 040
başvurma
Kurumdan kaçma 1 216 1 102 1 410
Diğer 7 155 7 189 8 561
Toplam 303 213 333 435 335 242
Bir araştırmaya göre Tablo 1’de görüldüğü üzere TUİK İstatistiklerle Türkiye 2018 verilerine göre
Türkiye’de Birleşmiş güvenlik birimlerine gelen ve getirilen çocukların sayısı 2013 yılından 2017 yılında
Milletler Çocuk Hakları kadar sürekli bir artış göstermiştir. 2017 yılında bu birimlere gelen veya getirilen
Sözleşmesi’nden
335 bin 242 çocuğun % 46,2’sinin mağdur olarak, % 32,2’sinin kanunlarda suç
haberdar olanların
oranı % 67, bu olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla (suça sürüklenme), % 13,7’sinin
anlaşmanın içeriğini bilgisine başvurma amacıyla, % 3,4’ünün kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp
bilme oranı % 47’dir daha sonra bulunan) ve % 4,4’ünün başka nedenlerden dolayı geldiği ya da
getirildiği belirlenmiştir. Türkiye’de 27 ilde bulunan 30 Çocuk İzleme Merkezi’ne
2011 yılının Ocak ayı ile 2016 yılının Mayıs ayı arası 21068 olgu başvurmuştur.
2018 yılında Türkiye’de 700 katılımcı ile yapılan bir çalışmada Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden haberdar olanların oranı % 67 iken, bu
anlaşmanın içeriğini bilme oranı % 47’dir. Bu araştırmaya göre katılımcıların %
50’si Türkiye’nin bu sözleşmeyi imzalamadığını düşünmektedir. Katılanların % 83’ü
erkek çocukların ileride aile reisi olacağı için eğitimlerine daha fazla önem
verilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Katılımcıların % 89’u adalet sisteminin suça
sürüklenen çocukların geri kazandırılmasında etkili olmadığını, % 85’i onarıcı
hukuk sisteminin çocuğu topluma kazandırabileceği görüşünü savunmaktadır.
199
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
200
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
26 Mart 1987 tarih ve 3337 sayılı Kanun ile kabul edilen “Evlilik dışı
çocukların tanınmasına dair sözleşme, evlilik dışı dünyaya gelen çocukların
tanınmasını aynı kuralların kabulü suretiyle kolaylaştırmak ve bu tanımaların
anlaşan devletlerde aleniyet ve etkinlikle uygulanması amacıyla oluşturulmuştur.
03 Kasım 1999 tarihli 4461 sayılı Kanun ile onaylanan uluslararası çocuk
kaçırmanın hukuki veçhelerine dair sözleşme ile kanunsuz olarak götürülen veya
alıkonan çocukların geri dönmelerinin sağlanması, karşılıklı koruma ve ziyaret
haklarına riayet edilmesi amaçlanmıştır.
1 Şubat 2001 tarih 4620 sayılı Kanun ile onaylanan Çocuk Haklarının
Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, çocukların haklarını kullanma fırsatlarına
sahip olmaları, görüşlerinin usulüne uygun olarak ele alınması ve haklarının ve
yüksek çıkarlarının geliştirilmesi vb. amaçlarla oluşturulmuş sözleşmedir.
16 Ekim 2003 tarih ve 4991 sayılı Kanun ile onaylanan Çocuk Haklarına Dair
Sözleşme‘ye ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dâhil Olmaları Konusundaki İhtiyari
Protokol, silahlı çatışmaların doğrudan çocukları hedef almasını kınamak,
çocukların üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak, çocukların bu tür çatışmaların
dışında kalması için korunması gereği vb. sorunların engellenmesi için maddeleri
üzerinde anlaşılan protokoldür.
201
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklar ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri
düzenlemek amacıyla oluşturulmuştur. 5395 sayılı, 15/07/2005 tarihli “Çocuk
Koruma Kanunu”, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların
korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve
Fiziksel istismar, esasları düzenlemek amacıyla oluşturulan kanundur.
çocuğun bakımından
sorumlu kişi tarafından ÇOCUĞA KÖTÜ MUAMELE
bir çocuk veya ergenin Son yıllarda insan hakları, hukuk, adli tıp ve halk sağlığı alanındaki
fiziksel olarak
gelişmeler, çocuklara yönelik kötü muamele sorununun, yeterli düzeyde olmasa
yaralanması veya
çocuğa zarar verilmesi da, uluslararası düzeyde daha görünür hale gelmesine neden olmuştur. Yükselen
olarak tanımlanabilir. farkındalık süreçleri, mağdurlar için sağlanan hizmetlerde dâhil olmak üzere,
çocuğa yapılan kötü muameleye müdahalelerin daha sıkı değerlendirilmesi
gereksinimini ön plana çıkarmaktadır.
Çocuk istismarı ya da kötü muamelesi bir sorumluluk, güven ya da güç
ilişkisi bağlamında, çocuğun sağlık, yaşam, gelişim ya da saygınlığına fiilî ya da
potansiyel zararla sonuçlanan her türlü fiziksel ya da duygusal kötü davranış, cinsel
istismar, ihmal ya da ihmalkâr davranış, ticari ya da diğer sömürü türleri olarak
tanımlanmaktadır. Birçok farklı alanlarda ortaya çıkan çocuklara kötü muamelenin
failleri aşağıda ifade edilen kişiler olabilir:
Fiziksel İstismar
Fiziksel istismar, kaza sonucu olmayan, ebeveyn, bakıcı veya çocuktan
sorumlu başka bir kişinin neden olduğu dayak, tekme atma, ısırma, silkeleme,
bıçaklama, vurma, yanma veya başka türlü fiziksel hasara neden olan fiziksel bir
202
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
hasar olarak tanımlanabilir. Bir çocuğun fiziksel istismarı, makul olarak sorumluluk,
güç ya da güven konumundaki ebeveyn ya da kişinin kontrolünde ki bir etkileşim
veya etkileşim eksikliğinden kaynaklanan fiili veya potansiyel fiziksel zararlar
olarak ifade edilmektedir. Fiziksel istismar, çocuğun bakımından sorumlu kişi
tarafından bir çocuk veya ergenin fiziksel olarak yaralanması veya çocuğa zarar
verilmesi olarak tanımlanabilir. Tek sefer ya da defalarca olabilir.
kesikler,
•Sanki kötü bir şey olmasını bekliyormuş gibi daima uyanık ve
tetikte olması,
•El ve kemer izlerine benzer yapıdaki yaralanmalar,
•Dokunmaktan kaçınır, ani hareketlerde ürker, eve gitmekten
korkuyor görünür.
•Sıcak günlerde uzun kollu gömlek gibi uygun olmayan kıyafetler
giyer
Duygusal istismar
Duygusal istismar, birincil bağlanma figürünün varlığı da dâhil olmak üzere
çocuk için gelişimsel olarak uygun ve destekleyici bir çevrenin sağlanmasında
başarısız olunması anlamına gelmektedir. Çocuğun sağlığına, fiziksel, zihinsel,
ruhsal, ahlaki veya sosyal gelişimine zarar verme olasılığı yüksek aktiviteler de bu
Çocukların duygusal kapsamda değerlendirilebilir. Çocukların hareketlerinin kısıtlanması, küçümseme,
istismarı, duygusal ve aşağılama, tehdit etme, korkutma, ayrımcılık yapma, alay etme veya diğer fiziksel
fiziksel sağlıklarını,
olmayan düşmanlık veya reddetme biçimleri bu davranışlar arasında sayılabilir.
ayrıca sosyal ve bilişsel
gelişimlerini etkileyen,
en kötü muamele şekli
olabilir.
203
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
zihinsel sağlık sorunları vakalarına yol açabilecek, sıklıkla yanlış anlaşılan bir
travma şeklidir. Çocukların duygusal istismarı, duygusal ve fiziksel sağlıklarını,
ayrıca sosyal ve bilişsel gelişimlerini etkileyen, en kötü muamele şekli olabilir.
Cinsel istismar
İstismar türleri içerisinde saptanması en zor olan istismar türü olan cinsel
istismarın birçok tanımı bulunmaktadır. Cinsel istismar, bir çocuğa yönelik olarak,
cinsel olgunluktaki bir yetişkinin, cinsel içerikli bir eylemde bulunması veya bu
duruma göz yumması olarak tanımlanmıştır. Çocuklar hem yetişkinler, hem de
yaşları ve gelişim dönemleri itibariyle mağdur üzerinde sorumluluk, güven veya
yetki sahibi olan diğer çocuklar tarafından cinsel olarak istismar edilebilirler.
Türkiye Çocuk İstismarı ve İhmalinin Önleme Derneği (ÇİİODER) fiziksel,
duygusal ve cinsel istismarı önlemek için ailelere müdahale eğitimi, çocuklara da
kendini tanıma ve koruma eğitimleri vermektedir. Bu kapsamda öğretmenlerin
istismar süreci hakkında eğitilmeleri bir zorunluluk olarak değerlendirilmelidir.
sağlamasında eksiklik,
yetersizlik olarak •Yaşları için uygun olmayan cinsel bilgilerini, hatta baştan çıkarıcı
davranışlar sergiler.
tanımlanmaktadır.
•Görünürde bir sebep yokken, belirli kişilerden kaçınmak için aşırı
çabalar.
•Elbiselerini başkalarının önünde değiştirmek ya da fiziksel
aktivitelere katılmak istemez.
•14 yaş altı hamilelik
•Evden kaçmak
204
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
İhmal
İhmal, bir çocuğun sağlıklı gelişimi için tıbbi bakım, eğitim, barınma veya
İstismar ve ihmal, diğer temel gereksinimleri sağlama imkânlarına sahip olunmasına rağmen,
sıklıkla baskı altında bunların çocuğa sağlanmasında eksiklik, yetersizlik olarak tanımlanmaktadır.
olan ve desteksiz Ailenin veya bakıcılarının, ulaşabildiği kaynaklar bağlamında sağlık, eğitim,
ailelerde görülür.
duygusal gelişim, beslenme, barınma ve güvenli yaşam koşulları gibi alanlarda
çocuğun gelişimini sağlamada başarısız olmasıdır. Bu durum ise çocuğun sağlığına,
fiziksel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da sosyal gelişimine yüksek düzeyde zarar verme
olasılığına sahiptir. Sağlık hizmetinin vermiş olduğu tavsiyeleri yerine getirmeme,
uygun sağlık hizmetini araştırmama, açlıkla sonuçlanan gıdadan yoksun bırakma,
çocuğun fiziksel olarak gelişmemesi gibi çocuk ihmalinin birçok belirtisi
İhmal, çocuğun kötü
bulunmaktadır. Çocukların uyuşturucuya maruz kalması ve çevresel tehlikelerden
muamele görme
korunmada yetersizlik, vazgeçme, yetersiz denetim, kötü hijyen ve eğitimden
eğilimini artırmakta,
istismara karşı mahrum bırakılma ihmalin kanıtları olarak kabul edilmektedir. Duygusal istismar
savunmasını ve ihmal, çocukla fiziksel olarak temas etmeyi gerektirmeyen zararlı etkileşim
zayıflatmaktadır. kalıplarıyla karakterize olan bakıcı-çocuk ilişkisi olarak tanımlanmaktadır.
205
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
206
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
Cinsel istismar aile içinde meydana geldiğinde, çocuk diğer aile üyelerinin
öfkelenmesinden, kıskançlığından veya utancından veya bu sırrı söylediğinde
ailesinin parçalanacağından korkabilir. Uzun süreli cinsel istismarın kurbanı olan
bir çocuk genellikle düşük öz güven, değersizlik hissi ve anormal veya çarpık bir
cinsel bakış açısı geliştirir. Cinsel istismar mağdurları gerçeklerden kaçamama ve
inancını kaybetmeden dolayı ciddi bir şekilde acı çekerler. Çocuk mağdurlar çoğu
zaman tecrit edilmiş hissedip toplumun farklı damgalanmış düzeylerine çekilirler.
Küçük çocuk mağdurlarda sık sık cinsel rahatsızlıklar, tekrarlayan cinsel
davranışlar gözlenebilmektedir. Bazı çocuklar ise yaşlarına uygun olmayan bilgi ve
ilgi alanları sergileyebilirler. Mağdur olmuş bazı çocuklar cinsel olarak saldırgan
davranışlar sergileyerek, yaşıtlarını veya daha küçük çocukları mağdur edebilirler.
Cinsel istismara uğrayan çocuklar arasında çok defa kâbuslar, fobiler, aşırı duyarlık,
tutunma davranışları ve kaygı ile ilgili somatik şikâyetler raporlanmıştır. Bu korku
ve kaygıları yetişkinliğe kadar uzanabilir.
Çocuğun fiziksel istismarı, çocuğun bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal
gelişimini etkileyen bir travma şekli olarak fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki
etkileri çok geniş kapsamlı ve çoğu zaman ömür boyu sürmektedir. Bu istismar
türüne maruz kalmış çocukların intihar düşünceleri, öğrenme ve davranış
bozukluğu, düşük bir öz saygı, uyuşturucu veya alkol kullanımı, cinsel davranışlar,
ya da depresyon belirtileri göstermesi daha olasıdır. Yetişkinlik yaşamlarında
samimi ilişkiler kurmada zorluk çeken bu mağdurlar anksiyete, depresyon, madde
bağımlılığı, tıbbi istismar, tıbbi hastalık ve okul veya işle ilgili sorunlar açısından
daha yüksek risk altındadırlar. Çocukluğunda istismara uğrayan yetişkinlerin
çocuklarını istismar ederek istismar döngüsünü devam ettirme riskleri yüksektir.
Çocuk ihmali en yaygın kötü muamele şekli olarak bazen yaşamı tehdit edici
olsa da, tanımlanması güçtür. Çocukların fiziksel, zihinsel sağlığına ve sosyal ve
bilişsel gelişimine zarar verebilecek olan ihmal birtakım sağlık komplikasyonları,
yaralanmalar, rahatsızlıklar ve hatta ölüme bile yol açabilir. Düşük benlik saygısı,
depresyon ve madde bağımlılığı gibi ruh sağlını olumsuz etkileyen sonuçları ile
öğrenme güçlüğü, düşük akademik başarıya neden olabilir. İhmal edilen çocukların
çocuk suçluluğu ve yetişkinlerin cezalandırıcı davranışları açısından risk altında
oldukları söylenebilir.
Bireysel Etkinlik
207
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
208
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
209
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi “demokrasi” kavramıyla örtüşmez?
a) Güçlü olanın hâkimiyetine dayanan bir yönetim şeklidir.
b) İnsan hak ve özgürlüklerine önem veren bir yaşam felsefesidir.
c) İnsana saygıya dayalı bir hayat anlayışıdır.
d) İnsanların iyi ile kötüyü ayırt edecekleri varsayımına dayanır.
e) Halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçimidir.
210
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
8. Çocuk haklarını ihlal eden, çocuğun en iyi düzeyde sağlık, yaşama veya
gelişmesini tehlikeye atan her eylem ya da eylemsizlik nasıl
tanımlanmaktadır?
a) Duygusal istismar
b) Çocuk istismarı
c) Çocuk ihmali
d) Fiziksel istismar
e) Cinsel istismar
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.a, 5.c, 6.d, 7.e, 8.b, 9.d, 10.d
211
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adli sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü (2018). 02.07.2019 tarihinde
http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2018/istatistik2018.pdf
adresinden erişildi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2017). 01.07.2019 tarihinde
https://ailevecalisma.gov.tr/uploads/chgm/uploads/pages/yayinlar-ana-
baslik/cocuk-hizmetleri-genel-mudurlugu-2017-bulteni.pdf adresinden
erişildi.
American Academy of Child Adolescent Psychiatry (2019). Physical Abuse.
01.07.2019 tarihinde
https://www.aacap.org/aacap/families_and_youth/Glossary_of_Symptoms
_and_Illnesses/Physical_Abuse.aspx adresinden erişilmiştir.
American Academy of Child Adolescent Psychiatry (2014). Sexual Abuse.
01.07.2019 tarihinde
https://www.aacap.org/AACAP/Families_and_Youth/Facts_for_Families/FF
F-Guide/Child-Sexual-Abuse-009.aspx adresinden erişilmiştir.
Asuma & İmdat (2018). Türkiye’de Çocuk İstismarı Raporu 2. 02.07.2019 tarihinde
http://imdat.org/wp-content/uploads/2018/05/RAPOR-%C3%87OCUK-
%C4%B0ST%C4%B0SMARI-tam.pdf adresinden erişildi.
Bıçakcı, M. Y., Er, S., & Aral, N. (2016). An overview of child neglect and abuse:
types, causes, impact and prevention. Studies on ethno-medicine, 10(2),
221-228
Bilge, F.(2012). Aile içi Demokrasi, Çocuk Hakları, istismar ve ihmal. A. S. Türküm
(Ed.) Anababa Eğitimi İçinde (s. 199-225). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Web Ofset.
Bolay, S. H. (2013). Felsefe doktrinleri ve terimleri sözlüğü. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Butchart A., Phinney Harvey A., Kahane T., Mian M., Furniss T. (2006) Preventing
child maltreatment: a guide to action and generating evidence. Geneva:
World Health Organization and International Society for Prevention of Child
Abuse and Neglect.
Büyükkaragöz, S. (1992). Aile içi demokrasi ve eğitim. Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, (1), 143-151.
Cambridge (2019). Cambridge Dictionary. 17.06.19 tarihinde
https://dictionary.cambridge.org/dictionary/turkish/democracy
adresinden erişilmiştir.
Child Welfare Information Gateway (2019). What is child abuse and neglect?
Recognizing the signs and symptoms. 02.07.2019 tarihinde
https://www.childwelfare.gov/pubpdfs/whatiscan.pdf adresinden erişildi.
212
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
213
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Aile İçi Demokrasi, Çocuk Hakları, İstismar ve İhmal
214
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
ÖZEL GEREKSİNİMLİ
ÇOCUKLARA SAHİP
AİLELERİN EĞİTİMİ
•Özel Eğitim
•Özel Gereksinimli Çocuklar
• Aile Dr. Öğr. Üyesi
•Ailenin İşlevleri
•Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Muhammed ÇİFTÇİ
Ailelerin Gösterdikleri Tepkiler
•Ailelerle İş Birliğinin Önemi
• Özel Eğitimde Aile Katılımı
•Aile Katılımının Önündeki Engeller
• Özel Eğitimde Aile Eğitimi
•Aile Eğitimi Programları
©
programlarını sınıflayabileceksiniz.
Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
11 1
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi
Özel Eğitim
Özel Eğitim ve Özel
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARA SAHİP AİLELERİN
Gereksinimli Çocuklar
Özel Gereksinimli Çocuklar
Ailenin İşlevleri
ÜNİTE ÜNİTE
11 11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
216
Özel Gereksinimli Çocuklara Sahip Ailelerin Eğitimi
GİRİŞ
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanının 2019 yılında
yayınladığı “Dünya Nüfusu Beklentileri” konulu raporuna göre dünyada 7 milyar
713 milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Dünya nüfusunu oluşturan 7 milyar
713 milyon bireyin her biri tektir, bu bireyler arasında birbirine benzeyen bireyler
olabilir ama bu benzeyen bireyler birbirinin aynısı değildir. Her bir birey kendine
özgü özelliklere sahiptir. Bu durum bireyler arasındaki farklılığa işaret etmektedir.
Dolayısıyla her birey, kendine özgü ve onu diğerlerinden ayırt edilebilecek bireysel
Her birey, kendine özgü farklılıklara sahiptir. Bedensel, bilişsel, duyuşsal, sosyal ve öğrenme alanlarına
ve onu diğerlerinden ilişkin bireysel farklılıklar belli sınırlar içerisinde olursa bireyin yaşamsal işlevlerini
ayırt edilebilecek ve genel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmesini engellemeyeceğini
bireysel farklılıklara söyleyebiliriz. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz alanlara ilişkin bireysel farklılıkların
sahiptir. boyutu büyük olduğunda bireylerin günlük yaşamsal işlevleri yerine
getirebilmeleri, genel eğitim hizmetlerinden gereği gibi yararlanabilmeleri
güçleşmektedir. Dolayısıyla bu bireyler için özel eğitim hakkının sağlanması ve özel
eğitim hizmetlerinin sunulması gerekebilir. Bu durumda olan bireyler için, özel
gereksinimli bireyler veya özel eğitime ihtiyacı olan bireyler, çocuklar için de özel
gereksinimli çocuklar veya özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar ifadeleri
kullanılmaktadır.
Bu bölümün bundan sonraki sürecinde özel eğitimin ve özel gereksinimli
çocukların çeşitli tanımları, aile kavramı, ailenin işlevleri, özel gereksinimli çocuğa
sahip ailelerin gösterdikleri tepkiler, ailelerle iş birliğinin önemi, aile katılımı ve aile
eğitimi konularında bilgi verilmektedir.
Özel Eğitim
Özel eğitim “bilişsel, davranışsal, sosyal-duygusal, fiziksel, duyusal alanlarda
yetersizlikleri ya da üstünlükleri olan öğrencilere kapsamlı, araştırma temelli
değerlendirme ve öğretimin ve destek hizmetlerinin özel hazırlanmış programlar
dâhilinde sunulması” olarak tanımlanmaktadır (Bryant, Smith & Byrant, 2008;
Salend, 2008; akt.; Diken ve Batu, 2013).
Millî Eğitim Bakanlığının 07 Temmuz 2018 tarihinde yayınlamış olduğu “Özel
Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nin dördüncü maddesinin “ş” bendinde “özel
eğitim; bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından
anlamlı düzeyde farklılık gösteren bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını
karşılamak üzere geliştirilmiş eğitim programları ve özel olarak yetiştirilmiş
personel ile uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” olarak tanımlanmaktadır (MEB,
2018).
AİLE
Normal ya da özel gereksinimli çocukların yaşamlarında özerk hareket
edebilecekleri yaşam becerilerini öğrendikleri ilk eğitim ortamı ailedir.
Ebeveynlerde çocuklarının ilk öğretmenleridir. Bu amaçla aile başlığı altında aile
kavramının alan yazında yer alan bazı tanımlara, ailenin işlevlere, özel gereksinimli
Toplumsal yapının en küçük birimi olan aile ile ilgili alan yazında birçok
tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan bazılarına burada yer verilmiştir. “Aile, biyolojik
veya psikolojik bağları olan ve aralarında tarihsel, duygusal ve ekonomik bir
birliktelik olan ve kendilerini aynı evin üyeleri olarak hisseden bireylerin
oluşturduğu birliktir” (Gladding, 2012).
Aile, akraba
bağlantılarıyla doğrudan Giddens (2008)’e göre aile, “akraba bağlantılarıyla doğrudan doğruya
doğruya bağlanan, bağlanan, yetişkin üyelerin çocuklara bakma sorumluluğunu üstlendiği bir insanlar
yetişkin üyelerin topluluğudur.”
çocuklara bakma
Özgüven (2000)’e göre ise “aile, karşıt cinsten iki yetişkin kişinin yasal ve
sorumluluğunu
üstlendiği bir insanlar törel bağlara uyarak kurdukları biyolojik, psikolojik ve sosyolojik işlevleri olan bir
topluluğudur. kurumdur. Aile toplumsal hayatın en küçük temel birimidir”.
Ailenin İşlevleri
Aile kurumu bir arada bulunan bireylerin oluşturduğu bir yapı olmasının
yanı sıra aynı zamanda sosyal yönü olan bir kurumdur. Aileyi oluşturan bireylerin
tek tek kimliklerinin yanında bir bütün olarak aile kurumunun kendisinin de bir
kimliği vardır. Aile kurumu üyelerinin birbirleriyle etkileşimde bulunduğu dinamik
bir yapıyı ifade eder. Aile kurumunun varlığını sürdürebilmesi için yerine getirmesi
gereken bazı işlevleri vardır (Gökçe, 1976; Avşaroğlu, 2012; Kandemir Çelik, 2017):
Biyolojik işlev: Neslin devamının sağlanması ailenin en temel işlevlerinden
biridir.
Ekonomik işlev: Ailenin gelir-gider dengesini dikkate alarak mali durumunu
sarsmayacak şekilde aile üyelerinin gereksinimlerinin karşılanması.
Koruyuculuk işlevi: Maddi ve manevi her türlü zarardan aile üyelerinin
korunması ve güvenliğinin sağlanması.
Psikolojik işlev: Aile üyelerinin karşılanması gereken sevgi, saygı, şefkat, ilgi
görme, güven, aidiyet duygusu vb. gibi psikolojik ihtiyaçlar aile bağlarının
oluşmasında rol oynayan temel psikolojik ihtiyaçlardır.
Kültürel işlev: Toplumları bir arada tutan, uzun ömürlü kılan kültürel
Ailede özel gereksinimli
değerlerin ilk öğrenildiği yer aile olup çocuklara aktarılması ailelerin en
bir bireyin olması ailenin
işlevselliğini olumsuz önemli işlevlerinden biridir.
yönde Ailede özel gereksinimli bir bireyin olması ailenin işlevselliğini olumsuz
etkileyebilmektedir. yönde etkileyebilmektedir. Anne baba bunun sebebi olarak birbirlerini
suçlayabilmekte ve bu da ev ortamında olumsuzluklara neden olabilmektedir. Özel
gereksinimli bir çocuğun varlığı, bakımı, çocuğun sağlık ve eğitim gereksinimleri,
ailenin sürekli yardımına gereksinim duyması, aile içi ve akraba ve komşulardan
yeterli sosyal desteğin alınamaması, toplumun özel gereksinimli bireye sahip
ailelere yönelik olumsuz tutumları ve davranışları vb. birçok sebep ailenin
ekonomik, sosyal ve psikolojik yönden yıpranmasına yol açmakta ve ailenin
işlevselliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmak ekonomik, sosyal ve psikolojik bazı
zorlukları da beraberinde getirmektedir. Tunalı & Power (1993), özel gereksinimli
çocuğa sahip ailelerin yaşadıkları zorlukları aşağıdaki gibi kategorize etmiştir (Akt.
Canarslan, 2014):
Ailelerin yaşadıkları zorlukların başında maddi problemler söz konusudur.
Özel gereksinimli bir Bunlar; tıbbi bakım, iletişim, özel fiziki düzenlemeler, araç ve gereçler,
çocuğa sahip olmak
yiyecek, ev kirası, giyim, ulaşım, özel gereksinimli çocuğun ihtiyacı olan
ekonomik, sosyal ve
oyuncakları satın alma.
psikolojik bazı zorlukları
da beraberinde
getirmektedir.
Aile üyeleri ve uzmanlar arasındaki başarılı bir iş birliği sürecine ilişkin temel
özellikler şunlardır (Gürgür, 2013):
İş birliği süreci, aile üyelerinin ve uzmanların gönüllü katılımını gerektirir.
İş birliği sürecinde aile üyeleri ve uzmanların her biri eşit ve katkıları
önemlidir.
İş birliği sürecinde aile üyeleri, öğretmenler ve uzmanların ortak bir
hedeflerinin olması gerekmektedir.
İş birliği süreci tüm kararlar için sorumluluğun paylaşılmasını gerektirir.
İş birliği yapan aile üyeleri, öğretmen ve uzmanların zaman, çalışma alanı,
ekipman, bilgi kaynakları ve ders araç ve gereçleri olarak belirtilen ortak
kaynaklarla sürece katkı sunmalıdır.
İş birliği sürecine katılan her bir birey, kendisini ve grup olarak düzenli
şekilde gerçekleştirdikleri süreçleri ortak olarak değerlendirmeleri
gerekmektedir.
Örnek
• Örneğin, özel gereksinimli çocukların aileleri eğitsel tanılama
hizmetleri için bulunduğu ildeki Rehberlik ve Araştırma
Merkezine başvurmalıdırlar.
gelişmeler aile eğitim hizmetlerinin öneminin fark edilmesine yol açmış, 1990’lı
yıllara gelindiğinde ise aile iş birliğinin, aile katılımının ve aile merkezli hizmetlerin
yasal düzenlemelerle güvence altına alındığını ve böylece aile eğitimi özel eğitimin
vazgeçilemez bir parçası olmuştur (Özdemir, 2013).
Alan yazı incelendiğinde aile eğitimi kavramının birçok tanımının yapıldığını
görmekteyiz. Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği (2018)’nde
aile eğitim hizmetleri, “Aile eğitimi, her tür ve kademedeki özel eğitim ihtiyacı olan
öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak amacıyla aileye verilecek her türlü rehberlik
ve eğitim hizmetlerini içerir. Bu hizmetler bakanlıkça hazırlanan aile eğitim
Aile eğitimi, her tür ve
programı doğrultusunda okul ve kurumlarda yürütülür.” şeklinde ifade
kademedeki özel eğitim
ihtiyacı olan öğrencilerin edilmektedir. Bir başka tanımda aile eğitimi; “yetersizliği olan çocuklarla ilgili özgül
eğitimine katkı için amaçların belirlenmesi ve bu amaçların sonuca ulaşabilmesi için, ana babaların
aileye verilecek rehberlik uzmanlar tarafından gerçekleştirilen sistematik etkinliklerle desteklenmesi” olarak
ve eğitim hizmetlerini tanımlanmaktadır (Mahoney ve Bela, 1998; akt., Doğan, 2014). Diğer bir tanımda
içerir. ise aile eğitimi; “anne babalar başta olmak üzere aile bireylerini bilgi sahibi
yapmak, çeşitli becerileri öğretmek üzere geliştirilen uygulamalardır” (Özdemir,
2013).
Aile eğitimi, anne babaları güçlendiren bir çeşit etkili müdahale yoludur. Bu
müdahale sonucunda; anne babaların yeterliliği artmakta, aile bireylerinin özel
gereksinimli çocuğun durumunu anlamasına yardımcı olmakta, aile bireylerinin
çocuğa karşı tutumlarının olumlu gelişmesine katkı sağlamakta, aile bireylerine
olumlu başa çıkma ve etkili işlevde bulunma becerileri kazandırmaktadır (Kaner,
2015).
Aile eğitiminin genel amaçları; aile bireylerinin bilgilendirmek,
bilinçlendirmek, beceri kazandırmak, aile bireylerinin yaşayabilecekleri
başarısızlıkları azaltmak, aile yaşamını güçlendirmek, aile bireylerinin özel
gereksinimli çocuğu kabulünü sağlamak, ailenin haklarını ve sorumluluklarını
anlamasını sağlamak, aile ile etkili bir iş birliği yapmak, ailenin ihtiyaç duyacağı
kaynaklar hakkında bilgilendirmek, özel gereksinimli çocuğun ev ortamında
desteklenmesini sağlamak, çocuğun gelişimine ve öğrenme ortamına katkıda
bulunmak, öğretimi etkili kılmak ve olumlu değişimleri sürekli kılmak, olarak ifade
edilebilir (Özdemir, 2013; Kaner, 2015).
Örnek
Öğrenme kapsamında geliştirilen Gelişimsel Destek Programı
(GEDEP) hem ev hem de kuruma dayalı uygulanan bir eğitim
programıdır (Gözün Kahraman, 2017).
Özet (devamı) •Etkili bir okul-aile iş birliği, çocuğun akademik başarısının artmasında, aile-çocuk
ve öğretmen-çocuk ilişkisini güçlenmesinde, çocuğun bir bütün olarak olumlu
gelişim göstermesinde önemlidir.
•ÖZEL EĞİTİMDE AİLE KATILIMI
• Aile katılımı, anne babaların çocukların gelişim ve eğitimlerine katkıda
bulunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütünüdür.
• Özel gereksinimli çocukların eğitimi konusunda alınacak kararlarda ailelerin
önemli rolleri bulunmaktadır. Aileler özel eğitim hizmetlerinin sürecine ilişkin
aşağıdaki hususlarda katılım sağlayabilirler: Belirleme / Aday Gösterme,
Ölçümleme, Program Hazırlığı, Öğretme ve Değerlendirme.
•Dokümanlar arşivlenmiş kayıt veya belgeler, kitap, makale, kanun ve yönetmelik
olabilir. Araştırmalarda dokümanlar, probleme açıklık getirmek, araştırmanın
çerçevesini belirlemek ve çözüme yönelik veri olarak kullanılmaktadır.
• Aile Katılımının Önündeki Engeller
• Ebeveyn katılımının önündeki önemli bir engelin zaman yetersizliği olduğu,
ikinci bir engelin okula erişim sağlamanın zor olduğu, üçüncü bir engelin
ailelerin finansal kaynak eksikliğinin olması ve son olarak ebeveynlerin okul
politikalarına ve bilgilendirilme konularında farkındalık düzeylerinin yetersiz
olması sayılmaktadır.
• Aile katılımı engelleri kategorize edildiğinde aileden, öğretmenlerden,
yasalardan ve okuldan kaynaklanan engeller olduğunu görülmektedir.
• ÖZEL EĞİTİMDE AİLE EĞİTİMİ
• Aile eğitimi, aile bireylerini bilgilendirmek ve çeşitli becerileri öğretmeye dayalı
uygulamalardan oluşmaktadır. Aile eğitim programları uzmanlar eliyle
hazırlanan ve uygulanan bilimsel temellere dayalı, sistematize edilmiş aile
bireylerine yönelik eğitim etkinlikleri olarak ifade edilmektedir.
• Aile Eğitimi Programları
• Özel eğitim alanında aile eğitimi, farklı türde destek hizmetleri ve müdahale
programlarını içermektedir. Bu uygulamalar; anne-babalara yönelik olması,
ailelerin gereksinimlerini belirleme, ailelere günlük bakım hizmetleri verme,
ailelere danışmanlık ve terapi hizmetleri sunma, aile bireylerine bilgi ve beceri
kazandırma, özel gereksinimli çocukların davranışlarını değiştirmeye dönük
becerilerin öğretimi, anne-babaları özel eğitim alanındaki yasal düzenlemeler
konusunda bilinçlendirmeye dönük eğitimleri şeklinde pek çok destek hizmetleri
ve müdahale programları bulunmaktadır.
• Alan yazın incelendiğinde özel gereksinimli çocukların aileleri için genelde aile
eğitim programlarının; kurum/okul merkezli aile eğitim programları, gruba
dayalı aile eğitim programları, eve merkezli aile eğitim programları ve uzaktan
eğitime dayalı aile eğitim programları olarak sınıflandırılmaktadır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından
akranlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren birey” olarak tanımlanan
kavram hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
a) Özel eğitim
b) Aile eğitimi
c) Normal çocuk
d) Özel gereksinimli çocuk
e) Aile katılımı
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akkök, F. (2006). Farklı özelliğe sahip çocuk aileleri ve ailelerle yapılan çalışmalar.
A. Ataman (Ed.), Özel gereksinimli çocuklar ve özel eğitime giriş içinde (4.
Baskı, ss. 119-137). Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık.
Aral, N.,& Gürsoy, F. (2007). Özel eğitim gerektiren çocuklar ve özel eğitime giriş.
(1. Baskı, ss. 24-25). İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Avşaroğlu, S. (2012). Aile içi ilişkiler ve iletişim. A. Kaya (Ed.), Kişilerarası ilişkiler ve
etkili iletişim içinde (4. Baskı, ss. 250-270). Ankara: Pegem Akademi.
Birkan, B. (2002). Erken özel eğitim hizmetleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 3(02).
Canarslan, H. (2014). Engelli çocuğa sahip ailelerin yaşam kalitesinin incelenmesi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Trakya Üniversitesi, Edirne, Türkiye.
Diken, İ. H., & Batu, S. (2013). Kaynaştırmaya giriş. İ. H. Diken (Ed.), İlköğretimde
kaynaştırma içinde (2. Baskı, ss. 2). Ankara: Pegem Akademi.
Doğan, M. (2015). Yetersizliği olan çocuklar, aile ve aile eğitimi: Kavramsal ve
uygulamaya dönük gelişmeler. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 15(Özel Sayı), 111-127.
Giddens, A. (2008). Sosyoloji (C. Güzel, çev.; 1. Baskı, ss. 246). İstanbul: Kırmızı
Yayınları.
Gladding, S. T. (2012). Aileleri ve aile dinamiklerini anlama (İ. Keklik, çev.). Aile
terapisi tarihi kuram ve uygulamaları içinde (İ. Keklik ve İ. Yıldırım, çev,
ed.). Ankara: Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. (Çalışmanın
orijinali 2011’de yayımlanmıştır.)
Gökçe, B. (1976). Aile ve aile tipleri üzerine bir inceleme. Hacettepe Sosyal ve
Beşeri Bilimler Dergisi, 8(1-2), 47-67. https://www.academia.edu/
19495155/Aile_ve_Aile_Tipleri_Üzerine_Bir_İnceleme adresinden
edinilmiştir.
Günyazı İlkokulu (2019).Haberler.30 Ağustos 2019 tarihinde http://gunyaziilkokulu
.meb.k12.tr/icerikler/icerikler/listele_325700_Haberler adresinden
erişildi.
Gürgür, H. (2013). İşbirliği süreci. İ. H. Diken (Ed.), İlköğretimde kaynaştırma içinde
(2. Baskı, ss. 232-247). Ankara: Pegem Akademi.
Kandemir Çelik, Ö. (2017). Engelli bir çocuğa sahip ailelerin sosyodemografik
özellikleri ve aile işlevsellikleri ile ebeveynlerin uyuşturucu madde alkol ve
sigara kullanım davranışları arasındaki ilişki (Yayımlanmamış yüksek lisans
tezi). İstanbul Gelişim Üniversitesi, İstanbul, Türkiye.
Kaner, S. (2015). Aile katılımı ve iş birliği. B. Sucuoğlu (Ed.), Zihin engelliler ve
eğitimleri içinde (5. Baskı, ss. 355-402). Ankara: Kök Yayıncılık.
• Yükseköğretim Kurumlarının
Hizmetleri Dr. Öğr. Üyesi
• Aile Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının Muhammed ÇİFTÇİ
Hizmetleri
• Belediyelerin Hizmetleri
12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar
Rehberlik ve araştırma
merkezi müdürlükleri
Kaynaştırma eğitimi
Millî Eğitim Bakanlığının
Hizmetleri
Özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezleri
Yükseköğretim Kurumlarının
Hizmetleri
Evde eğitim hizmetleri
Aile Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının
Hizmetleri
Hastanede eğitim hizmetleri
Belediyelerin Hizmetleri
İlköğretim ve ortaöğretimde
özel eğitim hizmetleri
GİRİŞ
Özel gereksinimli bireylere verilen özel eğitim ve destek hizmetlerinin
temelinde, bireyin yetersizliğinin engele dönüşmesini önleme ve yaşam kalitesini
arttırma amacı yatmaktadır. Bu amaca ulaşmada özel gereksinimli bireye ve
ailesine yönelik resmi ve özel kurum ve kuruluşlarca sunulan hizmetler vardır. Özel
gereksinimli bireye ve ailesine sunulan hizmetler, disiplinler arası çalışmayı ve
çeşitli kurum ve kuruluşların iş birliğini gerektirmektedir.
Özel gereksinimli bireyin ve ailesinin gereksinimlerinin karşılanmasında
farklı meslek uzmanları hizmet vermektedir. Özel gereksinimli bireyin engel tür ve
derecesine göre başta özel eğitim öğretmeni, sınıf ve branş öğretmenleri, çocuk
gelişimi ve eğitimi öğretmeni, psikolojik danışman, dil ve konuşma terapisti,
doktor, hemşire, fizyoterapist, sosyal çalışmacı, psikolog, diyetisyen gibi farklı
Özel gereksinimli meslek uzmanlarının eğitim, destek ve bakım hizmetlerini sunması söz konusudur.
bireye ve ailesine Özel gereksinimli bireye sunulan hizmetlerin hem çocuğu hem de ailesini
sunulan hizmetler, destekleyecek hizmetlerden oluşmasına dikkat edilmelidir.
disiplinler arası
çalışmayı ve çeşitli Özel gereksinimli bireye ve ailelerine yönelik sunulan hizmetler arasında;
kurum ve kuruluşların eğitim, sağlık, sosyal hizmet, fizik tedavi, psikolojik danışmanlık, aile eğitimi, aile
iş birliğini rehberliği ve danışmanlığı, dil ve konuşma terapileri, rehabilitasyon, iş-uğraşı
gerektirmektedir. terapisi, odyoloji, yardımcı ve teknolojik cihazlar ve ulaşım gibi hizmetler
verilmektedir (Gözün Kahraman, 2017).
Bu bölümde özel gereksinimli bireylere ve ailelerine hizmet sunan kurumlar
olarak; Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Yükseköğretim Kurumları’nın, Aile çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ve Belediyelerin sunduğu hizmetler ele alınmıştır.
ÜNİTE
12
Şekil 12.1. Millî Eğitim Bakanlığı Logosu (MEB, 2019).
Kaynaştırma Eğitimi
Kaynaştırma eğitimi yoluyla öğrencinin işlevsel yönü güçlendirilmekte,
yaşadığı sosyal ve fiziksel çevresine uyum sağlaması, toplumun beklentileri
doğrultusunda uygun davranış kodlarını geliştirmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla
yetersizliğinden dolayı toplum tarafından itilen, hor görülen, acınan bir birey
olmaktan kurtulacaktır. Özel gereksinimli çocukların normal okullarda, normal
yaşıtlarıyla bir arada eğitim görmeleri, tüm alanlardaki gelişimleri açısından yani
bedence ve ruhça sağlıklı gelişebilmeleri için oldukça önemlidir. Kaynaştırma
eğitiminin amacı; çocuğu normalleştirmek yerine, onun ilgi ve yeteneklerini en
uygun şekilde kullanmasına yardımcı olmak ve toplum içindeki yaşamını
kolaylaştırabilmektir (MEB, 2011).
Özel eğitim uygulamalarından biri olan kaynaştırma yoluyla eğitim; özel
gereksinimli çocukların okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve yaygın eğitim
kurumlarında normal akranlarıyla birlikte sürdürmesi esasına dayanmaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 4. maddesinin “ö”
bendinde kaynaştırma yoluyla eğitim, “Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin her tür
ve kademede diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını ve eğitim
amaçlarını en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla bu bireylere
destek eğitim hizmetleri de sunularak akranlarıyla birlikte tam zamanlı ya da özel
eğitim sınıflarında yarı zamanlı olarak verilen eğitim.” olarak tanımlanmaktadır.
Kaynaştırma uygulamalarında istenilen, özel gereksinimli çocuğun normal
okulda normal akranlarıyla birlikte tam zamanlı kaynaştırma eğitimi alması
olmasına rağmen, çocuğun özel eğitim sınıfında yer alması bazı dersleri ise normal
akranlarıyla alması ya da ders dışı etkinliklere katılması şeklinde uygulanan yarı
zamanlı kaynaştırmaya da tabi olabilirler. Kaynaştırma uygulaması yapılan eğitim
kurumlarında çocuğun yetersizliğine uygun ortam düzenlemelerinin yapılması
gerekir.
Sosyal hizmet
uygulamalarında amaç,
özel gereksinimli
bireylerin sosyal
yaşama daha aktif ve
etkin katılımlarını
sağlamaktır.
Bakım hizmetleri,
bağımsız yaşama “Özel gereksinimli ailelerinin sosyal ve ekonomik statüsünün
becerilerini yükseltilmesine dönük programlar geliştirmek ve uygulamak”
kazanamayan veya Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
rehabilitasyondan Müdürlüğünün “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
yararlandığı hâlde özel
Özürlülerin Bakımı, Rehabilitasyonu ve Aile Danışmanlığı Hizmetlerine Dair
ilgi, destek ve
korunmaya gereksinim Yönetmelik” çerçevesinde bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere yönelik
duyan bireylere verilen sunduğu hizmetler şunlardır:
hizmetlerdir. Bakım hizmeti: İlgili yönetmelikte bakım hizmetleri, “Durumları gereği
bağımsız yaşama becerilerini kazanamayan veya rehabilitasyondan
yararlandığı hâlde özel ilgi, destek ve korunmaya gereksinim duyan
bireylere verilen hizmetler” olarak tanımlanmaktadır.
Evde bakıma destek hizmeti: İlgili yönetmelikte evde bakıma destek
hizmeti, “Meslek elemanlarının önerileri doğrultusunda, engelliye bakıcı
personel tarafından ikametgâhında bakım hizmeti verilmesi ile engelliye ve
ailesine psiko-sosyal destek hizmetleri sunulmasını” içermektedir.
Rehabilitasyon hizmeti: İlgili yönetmelikte rehabilitasyon hizmetleri,
“Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan engeli ortadan
kaldırmak veya engelliliğin etkilerini mümkün olan en az düzeye indirmek,
engelliye yeniden fiziksel, zihinsel, psikolojik, ruhsal, sosyal, mesleki ve
ekonomik yararlılık alanlarında başarabileceği en üst düzeyde yetenekler
kazandırarak; evinde, işinde ve sosyal yaşamında kendine ve topluma
yeterli olabilmesi ve engellinin toplum ile bütünleşmesi, ayrımcılığa karşı
tüm tedbirlerin alınması amacıyla verilen psiko-sosyal hizmetler
bütünü”nden oluşmaktadır.
BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
İnsana, özellikle de çocuk, kadın, yaşlı ve engelli bireylerin yaşamlarına
dokunabilmek, onların yaşamlarını kolaylaştırabilmek merkezi yönetimden çok
yerel yönetimlerin yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütecekleri sosyal
belediyecilik anlayışı içerisinde çok daha kolay olacaktır. Birleşmiş Milletler’in
“engelli kişilerin topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin
katılımını” bir hak olarak gördüğü “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme”nin
uygulamaya konulmasını kolaylaştırmak adına yerel yönetimlere de önemli
sorumluluklar düşmektedir. Yerel yönetimlerin genişleyen hizmet alanları özellikle
de engellilere yönelik sunulan hizmetleri her geçen gün daha çok toplumun
dikkatini çekmektedir.
Belediyelerin engelli Karataş (2002) “Engellilerin Toplumla Bütünleşme Sorunları Bir Sosyal
merkezleri, engellilerle Politika Yaklaşımı” konulu makalesinde, ülkemizde engellilerin topluma diğer
ilgili bilgilendirme, bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımı yani engellilerin toplumla
bilinçlendirme, bütünleşmesi yönünde yoğun sorunlar içinde yaşadıklarını vurgulamaktadır.
yönlendirme, Araştırma sonuçlarına göre engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki
danışmanlık, sosyal ve
engeller; yoksulluk, eğitim, ulaşım, fiziksel çevre ve konut, rehabilitasyon ve
mesleki rehabilitasyon
engellilerin gereksinim duydukları araç-gereçlerin yeterince karşılanamaması,
hizmetleri vermektedir.
engellinin aile yaşamı / özel yaşamı, engellinin istihdam sorunu olarak ifade
edilmektedir.
Sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, başta merkezi yönetim olmak üzere
ülkemizdeki tüm yerel yönetimlerin yaşlıların ve bakıma ihtiyaç duyan diğer
kesimlerin gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik farklı sosyal politika
geliştirmeleri gerekmektedir. Bu çerçevede ülkemizdeki çeşitli yerel yönetimlerin
sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda engelli kişilerin topluma diğer bireyler
ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını sağlamak amacıyla engelliler
yönelik yürüttükleri bazı hizmetlerin neler olduğunun ele alındığı bir derleme
çalışmasında belediyelerin hizmetleri aşağıdaki ana ve alt başlıklar halinde
sınıflandırılmıştır (Fırat, 2008):
Örnek
• Servis hizmeti görme
• Temizlik ve bulaşıkçılık eğitimi
• Bilet satışı ve takı tasarımı
• Engelli kariyer danışmanlığı
sivil toplum örgütü özel eğitim alanında hizmet vermektedir. Bu yapıların özel
gereksinimli bireye ve ailelerine yönelik yürüttükleri faaliyetlerle alana önemli
katkılar sağladığını söyleyebiliriz.
Özet (devamı) • Zorunlu öğrenim çağındaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerden sağlık
problemi nedeniyle en az on iki hafta süreyle örgün eğitim kurumlarından
yararlanamayacağı ya da yararlanması durumunda sağlığı açısından risk
oluşturacağı en az birisi ilgili daldan olmak üzere üç uzman tabip tarafından
düzenlenmiş Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu’nda belirtilen öğrencilere
velinin yazılı talebi ve Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ile il veya ilçe
özel eğitim hizmetleri kurulunun planlaması doğrultusunda ders yılı içinde evde
eğitim hizmeti verilebilir.
• Hastanede Eğitim Hizmeti
• Sağlık problemi olan ve bu probleminden dolayı sağlık kuruluşlarında yatarak
tedavi görmek zorunda kalan özel gereksinimli öğrencilerin yararlandığı
hastanede birleştirilmiş sınıf uygulaması şeklinde sunulan eğitim hizmetidir.
• İlköğretimde ve Ortaöğretimde Özel Eğitim Hizmetleri
• Özel gereksinimli bireyler zorunlu eğitim olan ilköğretim ve ortaöğretim
süreçlerine ilişkin eğitimlerini yetersizlik durumlarına göre Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu’nun raporu ve il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde
oluşturulan Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu’nun kararı ile öncelikli olarak
yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte kaynaştırma yoluyla almaları esastır.
• YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARININ HİZMETLERİ
• Yükseköğretim Kurumları Engelliler Danışma ve Koordinasyon
Yönetmeliği’nden de anlaşılacağı üzere; “Yükseköğretim Kurulu Engelli
Öğrenciler Komisyonu” ve “Engelli Öğrenciler Danışma ve Koordinasyon Birimi”
Yükseköğretim Kurulu bünyesinde, “ÖSYM Engelli Öğrenciler Danışma ve
Koordinasyon Birimi” ÖSYM bünyesinde ve son olarak da “Yükseköğretim
Kurumları Engelli Öğrenci Birimleri” ise üniversite rektörlüklerinin bünyesinde
oluşturulan komisyon ve birimlerdir.
• AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞININ HİZMETLERİ
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı özel gereksinimli bireylere sunmuş
olduğu hizmetlerin başında sosyal hizmete ilişkin uygulamaları gelmektedir.
Sosyal hizmet uygulamalarının gerçekleştirilmesi, özel gereksinimli bireylere ve
ailelerine yönelik ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde koruyucu,
önleyici, geliştirici, destekleyici ve danışmanlık merkezli sosyal hizmetlerin, il ve
ilçe merkezlerinde oluşturulan sosyal hizmet merkezlerinde görevli sosyal
hizmet uzmanlarıyla yürütülmektedir. Sosyal hizmet uygulamalarında amaç,
özel gereksinimli bireylerin sosyal yaşama daha aktif ve etkin katılımlarını
sağlamaktır.
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün bakıma muhtaç özel gereksinimli bireylere yönelik sunduğu
hizmetler şunlardır: Bakım hizmeti, evde bakıma destek hizmeti, rehabilitasyon
hizmeti ve aile danışmanlığı hizmeti.
• BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
• Belediyeler engelli bireylere yönelik hizmet vermek üzere yasal düzenleme
gereği engelli merkezleri oluşturmaktadırlar.
• Belediyelerin bünyesinde oluşturulan bu engelli merkezlerinin faaliyetleri
arasında “engellilerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme,
danışmanlık, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek” sayılabilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi özel gereksinimli bireylere ve ailelerine sunulan
hizmetler arasında yer almaz?
a) Psikolojik danışmanlık
b) Dil ve konuşma terapileri
c) Odyoloji
d) Teknik servis
e) Yardımcı ve teknolojik cihazlar
3. Kaç aylık özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için erken çocukluk dönemi
eğitim hizmetleri verilir?
a) 0-66 aylık
b) 36-66 aylık
c) 36-71 aylık
d) 0-72 aylık
e) 0-36 aylar arası
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.e, 4.a, 5.c, 6.d, 7.a, 8.b, 9.e, 10.e
268
Özel Gereksinimlilere Hizmet Veren Kurumlar
kavrayabilecek,
•Çözüm odaklı aile danışmasını
öğrenebilecek,
•Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma göre
aile danışmasınını anlayabilecek,
•Stratejik aile danışmasını
kavrayabilecek,
•Bowen Aile Sistemleri Yaklaşımı
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.
ÜNİTE
13
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve 1
dağıtımı yapılamaz.
Aile Danışmanlığının Kuramsal Ve Tarihsel Temelleri
Amaç
Yapısal Aile
Kavramlar
Danışmanlığı
Danışmada Kullanılan
Teknikler
Amaç
Kavramlar
Danışmanlığı
Danışmada Kullanılan
Teknikler
Amaç
Bilişsel Davranışçı
Yaklaşıma Göre Kavramlar
Aile Danışmanlığı
Danışmada Kullanılan
Teknikler
Amaç
Temel Kavramlar
Zihinsel Araştırma
Stratejik Aile Enstitüsüne Göre Aile
Danışmanlığı Danışmanlığı
Haley ve Madanes'a
Göre Aile
Danışmanlığı
Amaç
Bowen Aile
Sistemleri Kavramlar
Yaklaşımı
Danışmada Kullanılan
Teknikler
GİRİŞ
Aile danışmanlığı, aile üyelerinin sorunları anlamalarına ve yaşamlarında
olumlu değişiklikler yapmalarına yardımcı olmak için etkili bir yoldur. Aile
danışmanlığı kavramı özel bireyler seçmekten ziyade, aileyi bir bütün olarak tedavi
eden bir dizi terapötik yaklaşım için kullanılan bir terimdir. Aile danışmanlığı ayrıca
evlilikte yaşanan ilişki sorunlarını tedavi eden çift danışmanlığını da içerebilir. Ele
alınan genel sorun türleri arasında; ayrılık ve boşanma, ebeveynlik becerileri,
ebeveyn-çocuk çatışması gösterilebilir. Aile danışmanlığında tüm ailenin iletişim
becerileri geliştirilmeye çalışılır. Kısacası aile danışmanlığı, çeşitli biyo-psiko-sosyal
Aile danışmanlığı, aile zorlukları olan ailelerle çalışmak için çeşitli yöntemlere verilen geniş bir terimdir.
üyelerinin sorunlarını
Aile danışmanlığı kavramı içerisinde aile danışmanı tarafından hangi tür
anlamalarına ve
yaşamlarında olumlu problemlerin uygun bir şekilde ele alınacağına dair çeşitli sorulara cevap aranır. Bu
değişiklikler sorular şu şekilde gösterilebilir: “Aile sorunlarını kim tanımlar?”, “Aile danışmanlığı
yapmalarına yardımcı uygulamalarını neler oluşturur?”, “Ne tür bir teorik rasyonel bu uygulamaları
olur. desteklemektedir?” ve “Ne tür araştırmalar bu uygulamaların geçerliliğini
desteklemektedir?”.
Aile danışmanlığı ile ilgili birçok yaklaşım bulunmaktadır. Bazı aile
danışmanlığı yaklaşımları; aileleri, insanları problem geliştirmeye yatkınlaştırmada
veya onların zorluklarını azaltmada rol oynamasına dikkat çekmektedir. Diğer aile
danışmanlığı yaklaşımları ise ailenin problem hakkındaki rolüne odaklanmaktadır.
Ancak tüm aile danışmanları yaklaşımları ailenin problem çözmedeki rolünü
vurgulamaktadır.
Bu ünitede, aile danışmanlığı ile ilgili olan yapısal, çözüm odaklı, bilişsel
davranışçı, stratejik ve Bowen’ın aile sistemleri teorisinin amaçları, temel
kavramları ve terapötik sürecin nasıl işlendiğine dair bilgiler verilecektir. Bir diğer
ifade ile aile danışmanlığında kullanılan beş teorinin açıklaması sunulacaktır.
Gruplaşma ve güç
Gruplaşma bir ailenin aktivitelerini yerine getirirken birbirleriyle olan
etkileşimlerini ifade eder. Aile içerisinde güç, otorite ve sorumluğu yerine getirme
anlamı taşır (Nazlı, 2014).
Sınır geçirgenliği
Davranışların ilişkilerde nereye kadar gidileceğini belirleyen kuralları sınır
olarak kabul edilmektedir. Bir ailede belirgin, katı ve belirsiz olmak üzere üç sınır
bulunmaktadır. Belirgin sınırda aile üyelerinin özerkliği kısıtlanmamıştır ve ait olma
duygusuna önem verilir. Katı sınırda aile üyeleri ve alt sistemler birbirinden ayrılır.
Alt sistemler arasında etkileşim olmaz. Belirsiz sınırda ise aile üyeleri veya alt
sistemler farklılıklarını koruyamaz. Belirsiz sınırda bağımlılık teşvik edilir ve aile
üyeleri, tüm ihtiyaçlarının aile tarafından karşılanmasını bekledikleri için evlerine
yakın kalma eğiliminde olabilirler. Bu üyeler, ailenin dışında yakın ilişkiler
kurmakta tereddütlüdür. Bu sistem stres altında değişmek için gerekli
kaynaklardan yoksundur ve aile içindeki küçük olaylara bile duyarlıdır.
Ayrılma
Ayrılma, ailelerin aşırı katı sınırları olduğu zaman meydana gelir. Esnek
olmayan sınırlar insanları birbirinden ayırmaya devam eder.
Üyelerin önemli bir bağımsızlığı var ama aile sistemleri içinde çok az karşılıklı
bağımlılık bulunmakta ve aile sisteminde var olan ve alt sistemler arasında çok az
iletişim var. Sonuç olarak, aile üyeleri birbirleriyle yetersiz bir ilişki içindedir ve
diğer aile üyeleriyle bağlantısı kesilir.
Bireysel
Etkinlik
Koruma
Danışmanın aile yapısını veya bireysel üyelerinin özelliklerini analiz etmesi
ve doğru algılaması gerekir. Örneğin, üç kuşak bir ailenin katı bir hiyerarşik yapıya
sahip olması durumunda, danışman önce büyükbabaya yaklaşmayı ve daha sonra
aşağı doğru ilerlemesini tavsiye edebilir. Danışman, aile sisteminin kurallarına
saygı göstererek terapötik bir etki yaratmada daha iyi bir şans olabilir. Bununla
birlikte, danışmanın aile üyelerinin güçlü yönlerini ve potansiyellerini vurgulamak
için bu tekniği kullanması ve aynı zamanda sisteme meydan okuma gücünü elinde
tutması gerekir.
İzlemek
İzlemede, danışman aile üyeleri tarafından sunulan konuları yakından takip
eder. Terapi seansının içeriğini izlerken, danışman aile yapısında olumlu iletişim
biçimlerini onaylamak ve güçlendirmek için bireysel üyelerin sözlü mesajlarını
netleştirir ve güçlendirir.
Taklit/ Benzeme
Danışman, zaman zaman belli bir üyeyle daha yakın bir ilişki kurmayı gerekli
görecektir. İlişki kurma sözlü müdahaleler veya taklit yoluyla yapılabilir. Bu durum
danışmanın diğer kişinin ruh hâlini, ses tonunu veya duruş tonunu benimsediği
veya davranışını taklit ettiği sözsüz bir sorumluluktur. Örneğin, neşeli bir ailede
Aile yapısını danışman ailenin iletişim tarzına uygun olarak neşeli ve geniş bir yaklaşım
belirleyebilmek için benimseyebilir veya hızını yavaşlatabilir. Birleştirme eylemi, danışmanın aile
yapısal harita sistemine girmesine yardımcı olur. Ancak benzeme aynı zamanda bir tanılama
çıkartılabilir. eylemidir. Danışman aile haritasını geliştirir ve ilk seanslarda geçici bir yapısal tanı
koyar.
ilişki içinde değişim şansını arttırır. Bu nedenle, eğer danışman belirli üyelere karşı
koordine etmek zorundaysa, aile her zaman üç aşamalı uyumun bütün aile
sisteminin en iyisi için olduğunu anlamalıdır.
Görev atamaları: Yapısal aile danışmanı, bireysel üyeler veya tüm alt
sistemler tarafından tamamlanacak görevler de verebilir. Yapısal danışmanlar,
ailenin işleyişinin belirli bir alanını keşfetmek veya vurgulamak için görevleri
kullanır. Bu görevlerin temel işlevi, aile üyeleri arasındaki yakınlığı teşvik etmek
veya ebeveynlere, çocuklarını disipline etmeyle ilgili olumlu ebeveynlik becerileri
kazanmalarında yardımcı olmak olabilir. Örneğin danışman, bir aile üyesine
“Annenin yanındaki sandalyeye oturduğunu hayal et” şeklinde bir ifadede
bulunabilir. Ya da danışman oturumda bir eylem önerebilir: “Lütfen şu an karınıza
açıkça söyleyin” ya da bir ev ödevi olarak “Bugün çocuğunuzun akşamları bir saat
dışarı çıkmasına izin verin”.
Destek, eğitim ve rehberlik: Son olarak, yapısal bir aile danışmanının bir
aileye verebileceği en önemli müdahalelerden biri, kendi problemlerinde onlara
yardım etmek için destek, eğitim ve rehberlik yapmaktır. Müdahale sürecinin bu
kısmı ailenin her üyesine destek sağlamayı ve iyileşmelerini sağlamayı
amaçlamaktadır. Danışmanın rolü, tedavinin hangi yönleriyle kendileri için iyi
gittiği konusunda sistemin her üyesini teşvik etmektir.
Bireysel
Etkinlik
Örnek
•Bu gece bir mucize olsa ve sabah uyandığımızda problem
çözülmüş olsa, farklı olarak ne yapardınız?
Atıflar: Atıflar daha önce meydana gelen ilişki olayları veya davranışları için
nedensel ve sorumluluk açıklamalarıdır. Aile üyeleri, birbirlerine hem olumlu hem
de olumsuz özellikler hakkında atıfta bulunurlar. Örneğin, "Annem kız kardeşimi
daha çok sevdiği için söylemem gerekenleri dinlemiyor" veya "Ailem genellikle
Bilişsel davranışçı aile
benim düşüncemi soruyor çünkü söyleyeceklerime değer veriyorlar". Atıflar, aile
danışmanlığının amacı,
üyelerinin kendileri veya başkaları hakkında sahip oldukları inançlardan veya
aile üyeleri arasındaki
temel sorunu şemalardan kaynaklanmaktadır.
çözebilmek için belirli Beklentiler: Bunlar gelecekteki ilişkide ne olacağını gösteren tahminlerdir.
davranış kalıplarını
Bunlar, bir bireyin ve diğer aile üyelerinin duygusal tepkilerini ve davranışlarını
değiştirmektir.
etkileyebilir. Örneğin, kocasının onunla zaman geçirmekten hoşlanmadığına
inanan bir kadın, yaptığı herhangi bir talebi reddedeceğini ve bu yüzden onunla
iletişimden çekileceğini tahmin edebilir. Bu, çiftin etkileşimini daha da azaltabilir
ve böylece eşin ilk olumsuz inancını pekiştirebilir.
Varsayımlar: Her aile üyesinin diğer aile üyeleri ve ilişkiler hakkında sahip
olduğu inancıdır. Bu inanç, kendi ve diğerlerinin davranışlarının nedenleri hakkında
İşte bu yüzden insanlar yıkılır, elden ayaktan düşer ve hem başkaları için
bir yük hem de kendileri için birer tehlike hâline gelirler.
Terapötik değerlendirme
ZAE’nin terapötik modeli, insanların bir sorunu hafifletmek için
kullandıkları çözümlerin çoğu zaman sorunun bakımına ve hatta alevlenmesine
katkıda bulunduğunu vurgulamaktadır. Bir diğer ifade ile insanlar değişime zor
değil ya da dirençli değil, uygunsuz ve işlenemez çözümleri tekrarlarken “sıkışmış”
durumdadır. Bu görüşe göre, belki de bir bebeğin doğumu ya da ilk kez okula
giden daha büyük bir çocuğun doğumu gibi bir geçişle başa çıkabilmek gibi sıradan
hayattaki zorluklardan ortaya çıkabilir. Çoğu aile bu tür geçişleri nispeten kolay bir
şekilde ele alır. Ancak ara sıra zorluklar, özellikle yanlış kullanım veya çözülmeden
kalmalarına izin verildiğinde aile, zorlukları gidermek için önceki başarısızlığına
rağmen aynı “çözümü” uygulamaya devam ederken bir soruna dönüşür.
Bu yaklaşımda, görev ailenin tekrarlayan fakat olumsuz bir şekilde kendini
sürdüren döngüsünü kırmaktır. Terapötik müdahale de ilk olarak danışman sorunu
açık ve somut bir şekilde dikkatli bir şekilde tanımlamalıdır. Daha sonra, ailenin
İlk görüşme
Haley (1976), bütün ailenin katılması için ısrar ettiği ilk görüşmenin, tüm
tedavi sürecine zemin hazırladığını iddia eder.
Haley’e göre aile danışmanlığında ilk görüşme beş evreden oluşur.
Sosyal Evre: Danışman aile üyelerinin birbiriyle olan iletişim tarzını inceler.
İş birliği kurmaya çalışır. Aile üyeleri arasında yaşanan sorunlar hakkında
geçici hipotezler kurar.
Problem Evresi: Danışman aile üyelerine sorular yöneltir. Örneğin; “Şimdi
neden yardım arıyorsunuz?”, “Aile içerisinde nelerin olduğunu fark
etmemi istiyorsunuz?”, “Neyin değişmesini istiyorsunuz?”, “Değişim için
istekli misiniz?”
Etkileşim Evresi: Aile üyeleri sorun hakkında konuşurlar. Danışmanın aile
içindeki işlevsiz iletişim dizileri, koalisyonlar, sorunlu hiyerarşileri
gözlemler.
•Direktif örneği:
Örnek
•Anksiyetini yaşa.
•Ebeveynlerine karşı gelmeye devam et.
Paradoksal direktif
Danışma sürecinde, danışan, direktiflere karşı gelirse ya da direnç gösterirse
danışman paradoksal direktifleri kullanır. Paradoksal direktifler genellikle tavsiye
verici veya betimleyici olmak üzere iki şekilde yapılır. Tavsiye verici paradoksal
direktifler, danışanın semptomatik davranışının aileye sağladığı ikincil kazancı
gizlice ortaya koyar. Gizli olarak değişimin hem mümkün hem de arzu edilen
olduğunu öne sürer. Örneğin işlerini zamanında tamamlamayan danışana, işlerini
zamanında tamamlanması istenmez. Bunun yerine boşa harcadığı zamanları ve ne
Direktiflerin kadar sürdüğünü not etmesi istenir. Betimleyici paradoksal direktifte danışandan
kullanımında zor ve zevksiz bir şey yapmasını istenir. Örneğin sürekli elleri terleyen bir danışana
danışanın davranışlarını gecenin bir yarısı mutfak tabanlarını cilalamak görevi verilebilir. Böylece sıkıntı
değiştirmek için veren davranıştan daha büyük bir sıkıntı verici davranışın yapılması semptomun
danışman tarafından azalmasını sağlayabilir (Nazlı, 2014).
direktifler verilir.
Genelde bunlar emir
olarak da ifade
edilebilir.
Bireysel
Etkinlik
Beşinci aşamada, sorunla ilgili mevcut otorite (bir doktor veya ebeveyn gibi)
durumu doğru şekilde ele almamaktan diskalifiye edilir. Altıncı aşamada,
danışman yönergeyi yayınlar. Yedinci ve son aşamada, danışman yanıtı gözlemler
ve paradoksu korumak için olağan problem davranışını teşvik etmeye devam eder.
Ortak paradoksal müdahale örnekleri Tablo 13.1.’de sunulmuştur.
Tablo 13.1. Ortak Paradoksal Müdahale Örnekleri
Milan sistem modeli, Reçete (yönerge) “Gün boyunca sizi endişelendirebilecek her
Selvini-Palazzoli, teklif etmek şeyin bir listesini tutun ve her gece onları geçip
Boscolo, Cecchin ve yetkin bir endişe hâline gelmek için bir saat
Prata tarafından
ayırın.”
geliştirilmiştir.
Kaynak: Weeks & L’abate, 1982; Seltzer, 1986
Bireysel
Etkinlik
• İnsanlar çift olduklarında ne gibi öncelikler ve uzlaşmalar
ortaya çıkar? Çifte bir de çocuk katıldığında neler yaşanır?
Genogramın temel
işlevi, değerlendirme
evresinde verileri
Duygusal üçgenler: Üçgenler kavramı, üçüncü bir kişi duygusal yoğunluğun
düzenlemek ve danışma
süresince ilişki yüksek olduğu iki kişi arasında bir ilişkiye girdiğinde oluşturulan örgütsel bir yapıyı
süreçlerinin ve önemli tanımlar (Bowen 1966). Bu üçgen, iki kişi arasındaki gerginliği azaltmaya yardımcı
üçgenlerin izini olur. Çünkü üçüncü kişiye daha fazla önem verilir. Bir şekilde, üçüncü kişi, iki kişi
sürmektir. arasında meydana gelen çatışmanın dikkatini dağıtıcı ya da tamponu olarak hizmet
eder. Bu örüntü, ilişki sırasında kaygı arttıkça ve azalırken oluşmaya devam
edebilir.
Çok kuşaklı duygusal/aktarım süreç: Bu durum aileleri etkileyen duygusal
güçler olarak ifade edilebilir. Bowen bu süreçte kaynaşma kavramını kullanmıştır.
Eşlerin birbirine duygusal yakınlığı, evlilikteki geçim sorunlarının çocuklara
yansıtılmaması evlilikte kaynaşmaya örnek olarak gösterilebilir. Eşine duygusal
açıdan tepkisel olan bir adamın, ona duygusal açıdan uzak olması sık görülen bir
durumdur. Bu da annede çocuklarına odaklanma eğilimi yaratır. Sonuçta kaygılı bir
bağlanma süreci oluşabilir.
Kardeş konumu: Kardeş pozisyonu kavramı, Bowen (1966)’in bir çocuğun bir
Kardeş konumu
ailedeki pozisyonunun, geliştirdiği kişilik tipini nasıl etkileyebileceğini anlamasıyla
kavramı, bir çocuğun bir
ailedeki pozisyonunun, ilgilidir. Beş çocuklu bir ailede, en büyük çocuğun, ailedeki çocuk sayısı nedeniyle
geliştirdiği kişilik tipini ebeveynlerin dikkatini korumak için fazladan çalışmaya zorlanması muhtemeldir.
nasıl etkileyebileceğini Öte yandan, daha sonra doğmuş çocukların ezilenlerle özdeşleşmeye, ailevi ve
anlamasıyla ilgilidir. toplumsal beklentileri sorgulamaya meyillidirler. Küçük çocuklar esnek olma, farklı
deneyimlere açık olma ve yaşamdaki kendi alanlarını bulma konusunda kararlılar.
Duygusal kesilme: Duygusal kesilme insanların nesiller arasında kaygıyı
yönetme şeklini açıklar. Anne baba ve çocuklar arasındaki duygusal kaynaşma ne
kadar fazlaysa, kesilme olasılığı o da o denli artar. Ebeveynler ve çocuklar
arasındaki daha güçlü duygusal füzyon, bir veya iki ailenin duygusal olarak kesilme
şansını arttırır. Bireyler, uzaklaşarak, samimi sohbetlerden kaçınarak veya aile
üyeleriyle bağlantı kurma baskısını tamponlamaya yardımcı olmak için üçüncü bir
tarafın varlığını getirerek mesafe arayabilirler.
Özet (devamı) •Milan sistem modeline göre seans öncesinde, ekip ailenin temel
sorunu üzerine bir hipotez ortaya atar. Seans sırasında ekip bu
hipotezi değerlendirir, günceller ya da değiştirir. Daha sonra
müdahale aşamasına geçilir. Son olarak seans sonrasında bir araya
gelen ekip ailenin verdiği tepkileri tartışarak çözümler ve bir sonraki
seansı planlar. Varsayım/hipotez, tarafsızlık ve dairesel sorgulama
paradokslar, karşı paradokslar seanslarda kullanılan bazı tekniklerdir.
•BOWEN’IN AİLE SİSTEMLERİ YAKLAŞIMI
•Bowen’in aile sistemleri yaklaşımının amacı, ailenin kaygısını
azaltmak, aile üyelerinin bağımsız çalışabilme yeteneklerini
geliştirmelerini sağlamak vesemptomatik davranışlarını azaltmak
şeklindedir. Bununla birlikte, duygusal olarak yoğun olan durumlara
her bireyin daha etkili cevap vermesini sağlamak da danışmada
hedeflenmektedir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Çözüm odaklı aile danışmanlığında danışmanın danışana “kendini çok
güzel ifade ediyorsun”, “sorumluluklarını yerine getirmen harika” gibi
tepkileri aşağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanabilir?
a) Mucize soru
b) İpucu
c) Hedef belirleme
d) Başa çıkma soruları
e) İltifat
2. “Her aile üyesinin diğer aile üyeleri ve ilişkiler hakkında sahip olduğu
inanç” bilişsel davranışçı aile danışmanlığının hangi kavramıyla
açıklanabilir?
a) Aile şeması
b) Atıf
c) Varsayım
d) Beklenti
e) Standart
10. Bir tartışmadan sonra eşlerden birinin "Bu evliliği kurtarmak için çok geç"
ya da eve eşin geç gelmesinden sonra diğer eşin "Eşim yine eve geç kaldı,
beni umursamıyor.” şeklinde düşünmesi bilişsel davranışçı aile yaklaşımın
hangi temel kavramıyla açıklanabilir?
a) Standart
b) Otomatik düşünme
c) Varsayım
d) Atıf
e) Aile şemaları
Cevap Anahtarı
1.e, 2. c, 3. a, 4.d, 5.b, 6.a, 7. c, 8.e, 9.d, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Bowen, M. (1966). The use of family theory in clinical practice. Comprehensive
Psychiatry, 7, 345-374.
Madanes, C. (1981). Strategic family therapy. San Francisco, CA, Jossey-Bass.
Minuchin, S., & Nichols, M. P. (1993). Family healing: Talesof hope and renewal
from family therapy. New York: Free Press.
Minuchin, S. (1974). Families andfamily therapy. Cambridge, MA: Harvard
University Press.
Nazlı, S. (2014). Aile danışmanlığı. Ankara: Anı yayıncılık
Nichols, M.P. (2013). Aile terapisi. (Çev. Gündüz, O). İstanbul: Kaknüs Psikoloji
Nichols, M. (2010). Family therapy: Concepts and methods. Boston, MA: Pearson
Özgüven, İ.E. (2000). Evlilik ve aile terapisi. Ankara: PDRREM Yayınları
Prevatt, F. F. (1999). Milan systemic therapy. In D. M.Lawson & F. F. Prevatt (Eds.),
Casebook in family therapy. Pacific Grove, CA: Brooks/Cole
Seltzer, L. F. (1986). Paradoxical strategies in psychotherapy: A comprehensive
overview and guidebook. New York: Wiley.
Weeks, G. R., & L’abate, L. (1982). Paradoxical psychotherapy: Theory and
technique. New York: Brunner/Mazel.
• Aile Danışmanlığında
Danışmanların Temel
İÇİNDEKİLER
Nitelikleri
• Aile Danışmanlığında
Danışmanların Terapötik AİLE EĞİTİMİ
Becerileri
• Aile Danışmasında Kullanılan
Doç. Dr. Adem PEKER
Özel Teknikler
• Aile Danışmasında Terapötik
Süreç
Aile Danışmanlığında
Danışmanların Temel Nitelikleri
AİLE DANIŞMANLIĞINDA
DANIŞMAN NİTELİKLERİ
UYGULAMA SÜRECİ VE
Aile Danışmanlığında
Danışmanların Terapötik
Becerileri
ÜNİTE
14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
302
Aile Danışmanlığında Uygulama Süreci ve Danışman Nitelikleri
GİRİŞ
Aile temelli psikolojik danışma uygulamasına, psikolojik danışma sürecine
ailenin fiziksel olarak dâhil edilmesi ile başladığı kabul edilmektedir. Bu
danışmanlık türünde; eşler, çocuklar ve gerektiği takdirde diğer kişiler de tedavi
edilebilir. Aile temelli psikolojik danışmada kilit unsur ailenin fiziksel danışma
sürecine katılmasıdır. Aile danışmanları, aileyi danışan olarak görür ve odak
noktası, danışanların öznel varoluş biçimlerini tecrübe ettiği, tanımladığı ve
yarattığı ilişkisel kalıplar ve etkileşimleri incelemektir.
Aile danışmanlığında ilk aşamada, aile ile çalışma ilişkisi kurulur. Ayrıca
ailenin tedaviyi kabul etmesi için motive edilmesini ve ailenin danışmayla ilgili
olabilecek yanlış anlamaları netleştirmesini de içerir. Danışman, ilk görüşmeden
sonra aile üyelerinin soruna bakış açısını değiştirmeye çalışır. Başka bir deyişle,
danışmanlığın ilk basamağı, ailenin ne istediğini, sorunu nasıl gördüklerini ve aile
içerisinde sorumluluğun nasıl alınması gerektiğini anlamayı içermektedir. Daha
sonra, başlangıç aşamasında, danışma boyunca değiştirilebilen veya daha kesin
olarak tanımlanabilen geçici hedefleri tanımlamayı içerir. Hem danışman hem de
aile üyeleri, başlangıç aşaması için hedeflerin belirlenmesinde rol oynamaktadır.
Aile danışmanlığının orta evrelerinde aile üyelerinin sorunları çözüme
kavuşturulmaya çalışılır. Aile üyeleri bu aşamada etkin katılım gösterirler.
Sonlandırma evresinde ise amaçlara ne kadar ulaşıldığı incelenir.
Bu ünitede, aile danışmanlığında psikolojik danışmanların temel nitelikleri,
Aile danışmanında;
terapötik beceriler, özel teknikler ve terapötik süreç ile ilgili konular ele
empatik anlayış,
alınacaktır. Bir diğer ifade ile aile danışmanlığında uygulama süreci ve danışman
koşulsuz olumlu saygı
ve doğru iletişim nitelikleri hakkında bilgiler yer alacaktır.
bulunması gereken AİLE DANIŞMANLIĞINDA DANIŞMANLARIN TEMEL
niteliklerdir.
NİTELİKLERİ
Terapötik Beceriler
Terapötik beceriler, psikolojik danışma veya aile danışmanlığı uygulayan
kişiler arasında bulunması gereken özelliklerdir. Bu özelliklerin/becerilerin
çoğunun, uyguladıkları teoriye veya teorik yönelimlerine bakılmaksızın, aile
danışmanları tarafından uygulanması gerekir. Rogers (1957) ve Truax ve Crakhuff
(1967), danışmanlar arasında empatik anlayış, koşulsuz olumlu saygı ve doğru
iletişimin gerekli olan beceriler olduğunu belirtmiştir. Daha sonra Carkhuff (1969),
danışmanlar arasında gerekli olan dört beceriye; somutluk, kendini açıklama,
yüzleşme ve anlık olmayı da eklemiştir.
Ev ödevi, danışan Seçici Dikkat: Danışmanın konuşmanın herhangi bir bölümüne yaptığı vurgu,
değişime hazır danışanı bu yönde konuşmaya yönlendirebilir. Bu durum seçici dikkat olarak
göründüğünde adlandırılır.
verilmelidir.
Örnek
•Yansıtma Örneği
•Danışan: Eşimle bu aralar çok tartışıyorum, bundan dolayı
dalgınım.
•Danışman: Eşinizle son zamanlarda iletişiminiz iyi değil ve
dikkatinizi toplayamıyorsunuz.
Günlük Tutma
Günlük tutma, uyaran ve cevap ilişkilerini gösterebilen kullanışlı bir
tekniktir. Güçlendirmenin uyarıcı davranış üzerindeki etkisi de görülmektedir.
Daha sonra davranışta geçiş veya değişimin değerlendirilmesi ve bu belirli
davranışlarda danışanda ortaya çıkan iyileşme görülür.
Gevşeme Tekniği
Gevşeme teknikleri özellikle solunum şeklinde veya doğada meditasyon
şeklindedir. Danışanın soluk verme işlemine yoğunlaşması öğretilir. Danışana
karından nefes almak tavsiye edilir. Rahatlama için derin nefes teşvik edilir.
Cathartik Çalışma
Cathartic çalışması oldukça zordur. Bu konuda danışman, danışanı acı verici
duygularıyla temas kurmak ve ifade etmekle meşgul etmek zorundadır. Geçmişin
zor, sert, acı veren iskeletlerini ya da yüzleşmesi zor olan sorunları içeren bir
kutuyu açmak gibidir. Bu görevler danışan için üzücü olabilir. Burada, danışanın o
dönemde yaşadığı duygusal sıkıntının, geçmişte hissedilen orijinal duygularla aynı
yoğunlukla yeniden yaşanması ve hissedilmesi istenmektedir.
Rol Oynama
Rol oynama, bireysel ve ailevi sorunları çözmek için kullanılır. Başlangıçta ilk
rol oyunu genellikle iyi gitmez, ancak bazı uygulama ve pekiştirmelerle beceri
öğrenilir. Danışan, aile üyeleriyle etkileşime girme, iletişim becerilerini öğrenme,
saldırganlığı çözme, öfke ve derin duygular vb. konularda beceriler kazanabilir.
Psikodrama
Psikodrama, Moreno tarafından geliştirilen ve bireyin bir danışman
varlığında ve genellikle de bir danışma grubunun bir parçası olan diğer kişilerin
olaylarda belirli roller üstlendiği bir psikoterapötik tekniktir. Prosedürler not alma
Hipotez aile
danışmanlığı işleminin yapıldığı ve iyileştirmenin daha fazla uygulama ile gerçekleştirileceği
sürecinde danışmana, varsayımlarına dayanmaktadır. Danışanlar duygusal olan ve derin çatışmalarla
klavuzluk etme, elde karşı karşıya kalan sorunları ifade eder. Bireysel psikodrama, tüm aktörlerin
ettiği bilgileri danışma grubunda ve zor ev sahnelerinin sergilendiği aile gruplarında ortak grup
toparlama ve psikodrama değişkenine sahip olabilir. Psikodrama sırasında, yönetmen çıkarılacak
yönlendirmede destek dramayı ana hatlarıyla belirtir. Tipik durumlar iç üçgen, karı koca arasındaki ilişki,
olur. ebeveynlerin çocuk çatışmaları, işveren ve çalışanların sorunları ve komşularla
olan çatışmalardır. Psikodrama sırasında, bazen kendiliğinden oyunun tüm planı
özetlenmiştir. Diğer durumlarda, danışanlara belirli durumlar atanır ve rol kısaca
açıklanırken, diyaloğun icadı ve durumun evrimi katılımcılara veya izleyicilere
bırakılır.
Sosyodrama
Sosyodrama, kişilerin bireysel ve grup davranışlarını etkileyen sosyal,
çevresel ve kültürel güçleri netleştirmek ve anlamak için rol üstlendikleri bir rol
yapma sahnesi veya oyunudur. Sosyodrama, sosyometrik tekniklerden biridir.
Sosyometrik testler ve cihazlar, kişiler arası seçimleri ve grup birlikteliği
modellerini veya yapısını ortaya çıkarma yöntemleridir. Sosyodrama, bir grup
içindeki atraksiyonları ve atılımları değerlendirmenin bir yoludur. Her kişi gruptaki
diğer kişileri özel olarak değerlendirir. Sosyodramada psikodramada olduğu gibi
bir bireyle ilgilenilmez. Sosyodrama her zaman bütün bir grupla yapılır ve grup
katılımcılarını tartışma ve analizde kullanır.
Hayalleri Kullanmak
Aile danışmanı
danışanlarla iletişime Danışanlar, danışma sırasında hayallerini tartışmayı ve önemli, dikkate
geçmeden önce değer olduklarını düşünmek isterler. Hayaller, arzular ve yerine getirilmeyen
sekreter aracılığıyla dilekler gibi bilinçsiz bir materyal olarak ve aynı zamanda bir yaratıcılık eylemi
elde edilen bilgilerden olarak kabul edilir. Her iki durumda da danışman danışanın hayallerini dinlemeli ve
ilk hipotezi danışana dikkat etmelidir. Hayaller, danışanların daha önce kendileriyle ilgili
oluşturmaya başlar. bilmedikleri düşünceleri fark etmlerini sağlar. Hayallerini en iyi şekilde hatırlamak
için, danışandan hemen uyanma üzerine yazılmış bir rüya günlüğü oluşturması
istenebilir. Hayaller danışanın hayatına entegre edilebilir ve ele alınan
problemlerin görselleştirilmesini sağlayabilir.
Değerlendirme Sözleşmesi
Değerlendirme sözleşmesi, danışman ve danışanların beklentilerini açıklığa
kavuşturmak ve birlikte çalışmaları üzerine bir anlaşmaya varmalarıdır.
Danışmanın ilk görevi, danışana sevk yolunu açıklamaktır. Örneğin:
“Merhaba, ben XYZ. Burada nasıl yönlendirildiğinize dair anlayışımı
açıklayacağımı ve bunun sizin anlayışınıza uygun olup olmadığını kontrol
Gönüllü katılım
Terapistlerin nitelikleri
İlk randevular
Diğer randevular
Ücretler ve iptaller
Gizlilik
İmza
Yapılandırma
Bu aşamada vurgu, aileye 'katılmak' ve tüm aile ile bir ilişki kurmak üzerine
kuruludur. Danışman rahatlarken, kendinden emin, sohbet ederken, göz teması,
vücut dili aracılığıyla sıcaklık gösterdiğini ve ailenin tüm üyelerinin konuşmasına
izin verirken seans üzerindeki kontrolü göstermelidir. Danışman aileye seansların
haftada bir veya iki defa olacağını ve her seansın yaklaşık bir saat süreceğini
açıklamalıdır. Danışman, tüm ailenin oturumlara katılması ve aynı konuya
odaklanması gereğini vurgulamalıdır. Ayrıca gizlilikle ilgili bilgiler de verilmelidir.
Hedeflerinin tanımlanması
Hedefler, “Bu tedavinin sonunda ne elde etmek isterim?” ve "Aile
içerisindeki sorunları gidermek için ailede yapılması gerekenler nelerdir?" gibi
soruların cevabıdır. Aileler ve çiftler, aile danışmanlığına olumsuz hedeflerle
gelebilirler. Ebeveynler, çocuklarının birbirleriyle kavga etmeyi bırakmasını veya
bir eş, eşinin tartışmayı bırakmasını isteyebilir. Yine ebeveynler, çocuklarının
arkadaşlarıyla bu kadar zaman geçirmeyi bırakmasını isteyebilir. Bunlar tedaviye
gelmenin geçerli nedenleri olsalar da, aile danışmanın ailenin hedeflerini olumlu
yönde tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir. Örneğin, çocukların kavga edip
etmeyecekleri, anlaşmazlıklarla nasıl başa çıkmaları gerektiği sorulabilir.
Genogram, bir
ailedeki insanlar ve •İlişkilerinde yakınlığı yitirdiklerini söyleyen bir çift, danışmaya gelmişti.
Örnek
örgütlenme biçimleri Ortada çatışmalı bir durum yoktu. Yalnızca birlikte hiç zaman
geçirmiyorlardı.
hakkında klinik •Bu çift için birlikte zaman geçirmek danışma amacı olarak belirlenebilir.
bilgiler içeren bir aile
ağacıdır.
Bireysel Etkinlik
• Birinci evre kontrol listesi
• Temel sorunlar saptandı mı?
Aile üyelerinin
• Ailenin sorunları hakkında hipotez oluşturuldu mu?
çabalarının olumlu bir
• Danışma amaçları oluşturuldu mu?
şekilde pekiştirilmesi,
sorunları çözme • Ev ödevi veriliyor mu?
yeteneklerine dair
umut ve inanç yaratır. Aile danışmanlığının orta evreleri
Aile danışmanlığının orta evreleri değişimin yaşandığı bölümlerdir.
Danışmanın etkili olması için ailenin değişimler geçirmesi gerekmektedir. Bu
evrede değişimler birinci dereceden ve ikinci dereceden olmak üzere ikiye
ayrılabilir. Birinci dereceden değişimler daha çok yüzeyseldir. Çocuğun eve geliş
saatinin bir saat geriye alınması buna örnek olarak gösterilebilir. İkinci dereceden
değişimler daha çok davranışlarda görülen köklü değişimlerdir. Katı ve otoriter bir
ailenin demokratik hale gelmesi, aile üyelerinin rol ve fonksiyonlarının
yapılandırılması ve aile içi iletişimde değişime gidilmesi örnek olarak verilebilir
(Nazlı, 2014).
Bu evrede aile üyelerinin birbirleriyle yapıcı bir şekilde ilişki kurması
hedeflenir. Orta evrede danışman daha az etkin rol oynar ve aile üyelerini
birbiriyle daha fazla etkileşime girmesini destekler. Bu etkileşim sırasında
danışman bir adım geri çekilir ve süreci gözlemler. Konuşmalar açmaza girdiğinde
danışman neyin yanlış gittiğini söyler ve aile üyelerini konuşmaya teşvik eder
(Nichols, 2013).
Bu aşamada, aile üyelerinin işlevsel olmayan düşünce ve duygularını
değiştirmek, iletişim, uyuşmazlık çözümü ve problem çözme gibi konularda
Aile danışmanlığı sistematik çalışma yapılır.
sonlandırılırken
başlangıçtaki amaçlara
ne kadar ulaşıldığı
incelenir. • Orta Evre Kontrol Listesi
Bireysel Etkinlik
Özet (devamı)
•Aile danışmasının ilk evreleri
•Aile danışması, aile ile danışman arasında ilk iletişimin olduğu anda başlar.
Genellikle ilk bağlantı bir aile üyesinin danışman’a telefon etmesiyle başlar.
Telefonda aileden kısa bilgiler alınarak tüm ailenin katılacağı bir randevu
ayarlanır (Nazlı, 2014). İlk oturumlarda öncelikle aile üyeleriyle ilişki kurma
ve terapötik ittifak oluşturmaya özen gösterilmelidir.
•Yapılandırma
• Danışman aileye seansların haftada bir veya iki defa olacağını ve her seansın
yaklaşık bir saat süreceğini açıklamalıdır. Danışman, tüm ailenin oturumlara
katılması ve aynı konuya odaklanması gereğini vurgulamalıdır. Ayrıca
gizlilikle ilgili bilgilerde verilmelidir.
•Hedeflerinin tanımlanması
•Hedefler, “Bu tedavinin sonunda ne elde etmek isterim?” ve "Aile
içerisindeki sorunları gidermek için ailede yapılması gerekenler nelerdir?"
gibi soruların cevabıdır. Aileler ve çiftler, aile danışmasına olumsuz
hedeflerle gelebilirler.
•Genegram
•Genogram, bir ailedeki insanlar ve örgütlenme biçimleri hakkında klinik
bilgiler içeren bir aile ağacıdır. Genogram yapım süreci, ilk aile
değerlendirme oturumlarına rutin olarak dâhil edilebilir. Tüm aile üyelerinin
çizildiği gibi görmelerini sağlayacak şekilde bir genogram oluşturmak
faydalıdır.
•Aile danışmasının orta evreleri
•Aile danışmasının orta evreleri değişimin yaşadığı bölümlerdir. Danışmanın
etkili olması için ailenin değişimler geçirmesi gerekmektedir. Bu evrede
değişimler birinci dereceden ve ikinci dereceden olmak üzere ikiye ayrılabilir.
•Aile danışmasının sonlandırılması
•Aile danışmanın sonlandırma aşamasında amaçlara ne kadar ulaşıldığı, aile
üyelerinde görülen değişimler, ileride beklenilen sorunlar, izleme çalışmaları
hakkında bilgi verilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi danışma sürecinde danışanların gösterebileceği
direnç belirtilerinden biri olarak gösterilemez?
a) Seanslarda sessiz kalma
b) Zamanında seanslara gelme
c) Konuyu değiştirme
d) Seansta başka şeylerle meşgul olma
e) Farklı taleplerde bulunma
Cevap Anahtarı
1.b, 2.a, 3.e, 4.d, 5.c, 6.b, 7.e, 8.a, 9.d, 10.c
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Cormier, S. ve Hackney, H. (2005). Counselling strategies and interventions. 6th
Edition. Boston: Pearson Education, Inc.
Crakhuff, R. R. (1969). Helping and human relation. Vol. 2, New York: Holt,
Rinehait & Winston.
Egan, G. (1990). The skilled helper. Pacific Grove, CA: Brooks/Cole.
Ivey, A., E. (1988). Intentional interviewing and counselling. Pacific Grove, CA:
Brooks/Cole.
Nazlı, S. (2014). Aile danışmanlığı. Ankara: Anı yayıncılık
Nichols, M. P. (2013). Aile terapisi. (Çev. Gündüz, O). İstanbul: Kaknüs Psikoloji
Rogers, C. R. (1957). The necessary and sufficient conditions of therapeutic
personality change. Journal of Consulting Psychology, 21, 95-103.
Truax, C.B. ve Carkhuff, R.R. (1967). Toward effective counselling and
psychotherapy: Training and practice. Chicago: Aldine.