You are on page 1of 18

Dini Grubun Genişlemesiyle

Ortaya Çıkan Sorunlar


A. Bireysel ve Toplumsal Değişim
• Toplum tarih içerisinde devamlı bir değişim geçirmektedir.
• Bu değişimler toplumsal kriz dönemleri haricinde oldukça
yavaş bir şekilde ilerlemektedir.
• Toplumsal değişimi birkaç yıllık kesitlerde görmek çoğu zaman
mümkün değildir. Ama on/yüz yıllık kesitlere baktığımızda bu
değişim açık bir şekilde oraya çıkmaktadır.
• Bu değişimler dinin karşılaştığı ve cevap bulmak zorunda
olduğu yeni toplumsal durumlar oluşturmakta, dinler de
bunlara cevap verebildikleri ölçüde varlıklarını devam
ettirebilmektedirler.
B. Şartların Değişmesi
• 1. İlmi, teknik ve teknolojik gelişmeler
• 2. İktisat, maliye ve iş hayatındaki gelişmeler
• 3. Medeni ve sosyal şartların değişmesi
• 4. Siyasi ve idari değişmeler
• 5. Milletler arası ilişkilerde değişmeler
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
• Osmanlı Devleti’nde 1868-1876 yılları arasında hazırlanan ve
daha çok borçlar, eşya ve yargılama hukuku esaslarını içeren
kanun.

Tanzimat’tan itibaren Osmanlı Devleti’nde gerek adlî teşkilât


gerekse kanunlaştırma alanında köklü reformların yapıldığı
bilinmektedir. Bu çerçevede önce borçlar, kısmen eşya ve şahıs
hukuku hükümleri 1868-1876 yıllarında Mecelle-i Ahkâm-ı
Adliyye, daha sonra aile hukuku hükümleri 1917’de Hukūk-ı Âile
Kararnâmesi adıyla kanunlaşmıştır. Her ikisi de İslâm hukukuna
dayalı olarak hazırlanan ilk kanunlar olması dolayısıyla sadece
Osmanlı hukuk tarihi bakımından değil İslâm hukuk tarihi
bakımından da dikkate değer bir öneme sahiptir ve İslâm ülkeleri
tarafından hazırlanan kanunlara öncülük ve örneklik etmiştir.
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
• Tanzimat ve sonrası dönemlerinin siyasî şartları, devletin içte
ve dışta çözmek zorunda olduğu problemler, yenileşme ve
Batılılaşma çabaları Osmanlı Devleti’ni Batı’nın etkisine ve
müdahalesine çok açık hale getirmiş, bu durum, hem bir
medenî kanun hazırlama hem de bu kanunun alacağı şekil
konusunda Osmanlı devlet adamlarını etkilemiştir.

• Ahmet Cevdet Paşa nezaretinde ilk 100 madde hazırlanarak


1869 yılında yürürlüğe girdi.
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
• Mecelle bir mukaddime ve on altı kitap içinde 1851 maddeden
meydana gelmektedir. 100 maddeden oluşan mukaddime
kısmında fıkhın tanımının yapıldığı birinci madde ile doksan
dokuz küllî kaide yer alır. Bunlar, meseleci metoda göre oluşan
İslâm hukuk literatürü içinde zamanla çıkarılmış genel hukuk
prensipleri olup diğer normatif hükümlerin fıkhın bütünlüğü
içinde daha iyi anlaşılmasına yardımcı olurlar. Bu sebeple tek
başlarına herhangi bir hükme dayanak teşkil etmezler
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye
• On altı kitap esas itibariyle borçlar, kısmen eşya ve yargılama
hukukunu kapsamakta olup tam bir medenî / borçlar kanunu
özelliğine sahip değildir; aile ve miras hukuku bölümleri yoktur.
Öte yandan bir medenî kanunda bulunmaması gereken
kısımları da içerir. Yargılama hukukuyla ilgili olan sulh ve ibrâ,
ikrar, dava ve beyyinât ile kazâ kitapları buna örnektir. Bu
şekilde düzenlenişi bir yandan İslâm hukukunun klasik
sistematiği, öte yandan dönemin ihtiyaçlarıyla ilgilidir.
Mecelle, 1-10 md.
• İlm-i fıkh, mesâil-i şer’iyye-i ameliyeyi bilmektir.
• Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir.
• Ukutta itibar mekasıd ve meaniyedir; elfaz ve mebaniye
değildir.
• Şekk ile yakin zail olmaz.
• Bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.
• Kadim, kıdemi üzerine terk olunur.
• Zarar kadim olmaz.
• Beraet-i zimmet asıldır.
• Sıfat-ı arızada asl olan ademdir.
• Bir zamanda sabit olan şeyin -hilafına delil olmadıkça-
bekasıyla hükmolunur.
Mecelle, 11-20 md.
• Beka, ibtidâdan esheldir.
• Bir emr-i hâdisin akreb-i evkatına izafeti asıldır.
• Zarar ve mukabele bi’z-zarar yoktur.
• Zarar izale olunur.
• Zarar kendi misli ile izale olunamaz.
• Zarar-ı âmmı def’ için, zarar-ı hâs ihtiyar olunur.
• Zarar-ı eşed, zarar-ı ehaf ile izale olunur.
• İki fesat tearuz ettiğinde ehaffı irtikab ile a’zamının çaresine
bakılır.
• Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur.
• Def-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır.
Mecelle, 21-30 md.
• Zarar, bi kaderi’l-imkân def olunur.
• Meşakkat teysiri celb eder.
• Bir iş dıyk oldukta, müttesa’ olur.
• Zaruretler, memnu olan şeyleri mübah kılar.
• Zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunurlar.
• Bir özür için caiz olan şey, o özrün zevali ile batıl olur.
• Mani zayi olunca memnu avdet eder.
• Hacet umûmî olsun, husûsî olsun, zaruret menzilesine tenzil
olunur.
• Iztırar gayrın hakkını iptal etmez.
• Alınması memnu olan şeyin, verilmesi dahi memnu olur.
Mecelle, 31-40 md.
• İşlenmesi memnu olan şeyin istenmesi dahi memnu olur.
• Adet muhakkemdir.
• Nâsın istimali bir hüccettir ki, anınla amel vacip olur.
• Adeten mümteni olan şey, hakikaten mümteni gibidir.
• Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz.
• Âdetin delaletiyle mana-yı hakikî terk olunur.
• Âdet ancak, muttarit yahut galip oldukta muteber olur.
• İtibar gaalib-i şayia olup nadire değildir.
• Örfen maruf olan şey, şart kılınmış gibidir.
• Beynettüccar maruf olan şey, aralarında meşrut gibidir.
Mecelle, 41-50 md.
• Örf ile tayin nass ile tayin gibidir.
• Vücudda bir şeye tabi olan, hükümde dahi ona tabi olur.
• Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilmez.
• Bir şeye malik olan kimse, o şeyin zarûriyyatından olan şeye
dahi malik olur.
• Asıl sakıt oldukta, fer’i dahi sakıt olur.
• Asıl sabit olmadığı halde fer’in sabit olduğu vardır.
• Mâni ve muktezi tearuz edince mâni takdim olunur.
• Sakıt olan şey avdet etmez.
• Bir şey bâtıl oldukta anın zımnındaki şey de batıl olur.
• Aslın ibkâsı (veya îfası) kabil olmadığı hâlde bedeli îfâ olunur.
Mecelle, 51-60 md.
• Bizzat tecviz olunmayan şey, bittebâ tecviz olunabilir.
• İbtidaen tecviz olunamayan şey bakâen tecviz olunabilir.
• Teberru’ ancak kabz ile tamam olur.
• Raiyye, yani teb’a üzerine tasarruf maslahata menuttur.
• Velâyet-i hâssa velâyet-i amme’den akvâdır.
• Kelamda asl olan mana-yı hakikidir.
• Manayı hakiki, müteazzir olduğunda mecaza gidilir.
• Kelamın i’mali, ihmalinden evlâdır.
• Bir kelamın i’mali mümkün olmazsa ihmal olunur.
• Mütecezzî olmayan bir şeyin bazısını zikretmek, küllünü
Mecelle, 61-70 md.
• Mutlak ıtlakı üzere cari olur. Eğer nassen yahut delaleten
takyid delili bulunmazsa.
• Hazırdaki vasıf lağv, gaibdeki vasıf, muteberdir.
• Sual cevabda iade olunmuş addolunur.
• Sâkite bir söz isnad olunmaz. Lakin maraz-ı hacette sükût
beyandır.
• Bir şeyin umuru batınada delili, o şeyin makamına kaim olur.
• Mükâtebe, muhâtebe gibidir.
• Dilsizin işaret-i ma’hudesi, lisan ile beyan gibidir.
• Tercümanın kavli her hususta kabul olunur.
• Tasrih mukabilinde delalete itibar yoktur.
• Mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur.
Mecelle, 71-80 md.
• Ala hilafil kıyas sabit olan şey saire makîsun aleyh olamaz.
• İctihad ile diğer ictihad nakz olunmaz.
• Hatası zahir olan zanna itibar yoktur.
• Senede müstenid olan ihtimal ile hüccet yoktur.
• Tevehhüme itibar yoktur.
• Burhan ile sabit olan şey, ayanen sabit gibidir.
• Beyyine müddeî için ve yemin münkir üzerinedir.
• Beyyine, hilafı zahiri isbat için, yemin aslı ibkâ içindir.
• Beyyine, hüccet-i müteaddiye ve ikrar, hüccet-i kâsıradır.
• Kişi ikrarı ile muaheze olunur.
Mecelle, 81-90 md.
• Tenakuz ile hüccet kalmaz. Lakin mütenakızın aleyhine olan
hükme halel gelmez.
• Her kim ki kendi tarafından tamam olan şeyi nakz etmeğe sa’y
ederse sa’yi merduttur.
• Şartın sübutu indinde ona muallak olan şeyin sübutu lazım
olur.
• Bi kaderi’l-imkan şarta riayet olunmak lazım gelir.
• Vaadler sureti taliki iktısa ile lazım olur.
• Bir şeyin nef’i zamanı mukabelesindedir.
• Ücret ile zaman müctemî olmaz.
• Cevaz-ı şer’i, zamana münafî olur.
• Mazarrat menfaat mukabelesindedir.
• Külfet ni’mete ve ni’met külfete göredir.
Mecelle, 91-100 md.
• Bir fiilin hükmü failine muzaf kılınır ve mücbir olmadıkça amirine muzaf
kılınmaz.
• Mübaşir, yani bizzat fail ile mütesebbib müctemî oldukta hüküm, faile muzaf
kılınır.
• Mübaşir, müteammid olmasa da zâmin olur.
• Mütesebbib müteammid olmadıkça zâmin olmaz.
• Hayvanatın kendiliğinden olarak cinayet ve mazarratı hederdir.
• Gayrın mülkünde tasarrufla emretmek bâtıldır.
• Bir kimsenin mülkünde onun izni olmaksızın ahar bir kimsenin tasarruf
etmesi caiz değildir.
• Bilâ-sebeb-i meşru’ birinin malını bir kimsenin ahz eylemesi caiz olmaz.
• Bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü o şeyin tebeddülü makamına
kâimdir.
• Kim ki; bir şeyi vaktinden evvel isti’cal eyler ise mahrumiyetle muateb olur.
Kaynaklar
• Aydın, Mehmet Akif ( ). Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye. Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
• Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye.

You might also like