You are on page 1of 2

T.C.

YARGITAY

17. Ceza Dairesi

Esas No: 2019/4539

Karar No: 2019/14659

Karar Tarihi: 25.11.2019

YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ: Hırsızlık

HÜKÜM: Mahkumiyet

Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükümler temyiz edilmekle,
başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;

1- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin
incelenmesinde;Mahkemece her ne kadar sanığın sıcak takip neticesinde yakalandığı kabul edilmişse
de temyize konu hırsızlık suçunun 01/03/2014 tarihinde işlendiği, sanığın ise bir başka hırsızlık olayı
ile ilgili olarak 12/04/2014 tarihinde yakalandığı, kamera görüntülerine göre 01/03/2014 tarihli temyize
konu olayda faillerin üzerinde bulunan çantalar ile 12/04/2014 tarihinde ele geçen çantaların aynı
olduğunun kolluk tarafından düzenlenen 21/04/2014 tarihli Araştırma ve CD İnceleme Tutanağı'nda
belirtildiği, beyanlarına göre çantalardan birinin sanık ...'ya diğerinin ise hakkında kovuşturmaya yer
olmadığına dair ek karar verilen ...e ait olduğu, aynı tutanakta kamera görüntülerindeki şahsın eşkal,
fizik ve yürüş şekli itibarıyla sanık ...'ya benzediği belirtilmişse de Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı
Müdürlüğünün 13/06/2014 tarih, SGD-14-01576 Uzmanlık sayılı Uzmanlık Raporu'nda görüntülerin
teşhise elverişli olmadığının belirtildiği, sanığın tüm aşamalarda atılı suçu inkar ettiği gözetildiğinde
tüm dosya kapsamına göre sanığın eşkali ile taşıdığı iddia edilen çantanın kamera görüntülerindeki fail
ve çantası ile benzer oluşu dışında atılı suçu işlediği dair her türlü şüpheden uzak, kesin delilin
bulunmadığının anlaşılması karşısında;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas 2015/35 Karar sayılı kararında
yer alan "Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili
cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek
olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada;
"suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in
dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında
sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi
bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama
alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip
işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın
bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal
bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak
aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat,
toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve
açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 /2


Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı
olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir." şeklindeki ifadelerde de belirtildiği üzere
şüphe sanığın lehine yorumlanarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine
karar verilmesi,

2- Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin
incelenmesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/04/2018 tarih, 2014/851 Esas - 2018/144 Karar
sayılı kararında, aynı yargı çevresindeki Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak
bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas - 2018/536 Karar sayılı
kararında farklı yargı çevresindeki Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan,
asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmalardan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan
sanığın hükmün açıklandığı son duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak
karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğunun belirtildiği, UYAP'ta yer alan
bilgilere göre hükmün açıklandığı duruşmanın yapıldığı 06/05/2015 tarihinde başka bir suçtan dolayı...
L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi
bulunmayan sanığın, duruşmaya getirilmesi ya da SEGBİS aracılığıyla bağlanılması suretiyle
duruşmaya katılımının sağlanması gerekirken yokluğunda mahkumiyetine karar verilerek 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili, sanık ... müdafii ile sanık ... müdafiinin temyiz talepleri bu
bakımdan yerinde görüldüğünden, sanık ... Kolcak yönünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin
açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25/11/2019 tarihinde oy birliğiyle
karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 2 /2

You might also like