Professional Documents
Culture Documents
HAFTA NOTU
02.03.21
Madde 222 – (1) Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp
yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir.
Delillerin serbestçe değerlendirilmesi, hakimin keyfi hareket edeceği anlamına gelmez. Hakimin keyfi
hareket etmesini, kararın gerekçelendirilmesini önler.
Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçekliği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeklik; iddia edilen olay
gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi, gerçekleşmişse o fail tarafından mı gerçekleştirilmiş yoksa başkası
tarafından mı gerçekleştirilmiş, bunun ispatıdır.
C. DELİLİN ÖZELLİKLERİ
1) Yargılama konusu olayın bütünü veya bir parçasını ispat edecek nitelikte olmalıdır.
2) Beş duyu organı ile algılanabilecek nitelikte olmalıdır. (Benim sezgilerim öyle söylüyor vs. delil
olmaz.)
3) Elde edilebilir olmalıdır.
1
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
4) Hukuka uygun yollar ile elde edilmiş olmalıdır. [Ceza muhakemesinde (hem soruşturma hem de
kovuşturma aşamasında) ‘kullanılan’ delilin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekiyor.]
5) Sağlam ve güvenilir olmalıdır.
6) Müşterek olarak değerlendirilmelidir. (Uyuşmazlık anlamında o delil mahkemeye getirilmeli ve
tarafların bilgisine, algısına sunulmalı, taraflar o delil ile ilgili olarak görüşlerini, iddia ve savunmalarını
dile getirmeli ve ondan sonra mahkemede kanaat oluşmalıdır.)
7) Akılcı olmalıdır. Bilimsel nitelikte olmalıdır.
‘Akılcı, bilimsel ve beş duyu organıyla algılanabilecek nitelikte olmalıdır’ özelliklerini bir örnek
üzerinde değerlendirelim. Adam rüya görüyor iki gün üst üste. Diyor ki falan kişiyi falan öldürmüştür,
iki gün hatta üç gün üst üste rüyamda ben bunu gördüm. İki gün derse delil değeri yok, üç gün üst üste
demesi lazım. (Hoca şaka yapıyor.) Bu vb. hukuki dayanağı olmayan beyanlar, delil oluşturmaz.
D. DELİL ÇEŞİTLERİ
Doğrudan delil; mahkemenin önüne gelen olayı kesin bir şekilde çözmesine yarayan delillerdir.
Dolaylı delil; asıl çözülmesi gereken olayı tek başlarına çözemeyen ve fakat asıl delillerle birlikte
değerlendirildiğinde olayın çözümüne katkı sağlayan delildir.
Ceza muhakemesinde ister doğrudan ister dolaylı olsun, hiçbir delil mutlak değildir. Her delilin gerçek
dışı olma ihtimali vardır.
Asıl delil; uyuşmazlığa konu olayı doğrudan temsil eden delildir. Doğrudan delil niteliğindedir.
Yan delil; uyuşmazlığa konu olayı dolaylı yönden temsil eden delili ifade eder. Dolaylı delil
niteliğindedir. Yan delile delil başlangıcı veya belirti delili de denilmektedir.
Bu sınıflandırmaya baktığımızda asıl delil ile doğrudan delilin, yan delil ile dolaylı delilin aynı anlama
geldiğini görürüz.
E. DELİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
1. BEYAN DELİLİ
Beyan delilini; 1) Tanık beyanı 2) Şüpheli ve sanık beyanı olarak ikiye ayırarak inceleyeceğiz.
Mağdur da beyanda bulunmaktadır ancak konunun çok genişleme ve dağılma ihtimalini düşünerek
mağdur beyanı üzerinde durmayacağız.
Bilirkişi açıklamalarını beyan delili içinde incelemeyeceğiz.
Delillerin sınıflandırmasını öğretide farklı şekilde sınıflandıranlar var. Özellikle ses ve görüntü
kayıtlarını dijital delil içinde sınıflandıranlar vardır. Biz ayrıca bir sınıf olarak ele alacağız.
a) TANIK BEYANI
Uyuşmazlığa konu olay hakkında beş duyusu ile bilgi sahibi olan kişiye ‘tanık’, bu kişinin ifadelerine
‘tanık beyanı’ denir. Tanığın beyanı delil, kendisi delil kaynağıdır.
Görme direkt gözle olabileceği gibi dürbün vs. araçlarla da olabilir.
Doğrudan tanık beyanı; uyuşmazlığa konu olayı beş duyu organı ile doğrudan algılayan kişinin
beyanıdır.
Dolaylı tanık beyanı; uyuşmazlığa konu olay hakkında başkalarından bilgi alan kişinin beyanıdır.
Doğrudan tanık beyanlarının ispat gücü dolaylı tanık beyanlarına göre daha fazladır.
Tanığın her beyanı, beyan delili olarak kabul edilemez. Tanığın, tanıklık etmek amacıyla tanığı dinleme
yetkisine sahip olan; Cumhuriyet savcısı, hakim, naip hakim veya istinabe olunan hakim tarafından
dinlenmesi sırasındaki beyanları ‘tanık beyanıdır.’ Bu durumun dışındaki beyanlar ‘ifade’dir ve bu
ifadenin tutanağa geçirilmiş şekli belge delilini oluşturur.
Tanığın kişisel değerlendirmeleri, tahminleri, tecrübeleri tanık beyanı içinde değerlendirilemez.
Madde 43. (5) Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde
tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.
2
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Soruşturma evresinde kolluk, tanık dinleyemez. Her ne kadar PVSK md. 15’te kolluğun tanığın
ifadelerine başvurmak için tanığı çağırabileceği düzenlenmişse de buradaki dinleme ‘bilgi alma’dan
ibarettir.
Madde 180 - (5) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli
iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem
uygulanarak ifade alınır. Buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin
esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
Madde 209 – (1) Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe
yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak
belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı
belgeler, duruşmada anlatılır.
Madde 211 – (1) a) Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olur veya bulunduğu
yer öğrenilemezse,
b) Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya giderilmesi olanağı
bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse,
c) İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa, Bu kişilerin
dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanaklar ile kendilerinin yazmış olduğu
belgeler okunabilir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada belirtilenlerin dışında kalan
tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler.
Birden çok doğrudan tanık beyanının olması halinde, doğrudan tanıkların beyanlarının birbirleriyle öz
itibariyle farklılık, çelişki yoksa kanaat oluşturma bakımından güçlü bir kanaat sebebi olur.
Ancak doğrudan tanıkların beyanları kendi içerisinde çelişirse ve dolaylı tanıkların beyanı olayı iyice
karmaşık hale getirirse o tanık beyanları hükme esas alınmayacaktır. En son kanaat oluşturmada dikkate
alınacaktır.
Tanığın beyanı mümkün olduğunca sözlü alınmalıdır ancak mümkün değilse, daha önce tanıklık
beyanları yazıya geçirilmişse, belge üzerindeyse o belge okunmalıdır.
Katılanın beyanları CMK md. 236 kapsamında değerlendirildi. Tekrar değinilmeyecek.
b) ŞÜPHELİ VE SANIK BEYANI
1) ŞÜPHELİ BEYANI
Şüpheli beyanının beyan delili mi yoksa belge delili mi olduğu konusunda öğretide farklı görüşler ileri
sürülmüştür.
(a) ŞÜPHELİNİN İFADESİNİN ALINMASI
Şüphelinin ifadesinin alınması, şüphelinin Cumhuriyet savcısı tarafından veya Cumhuriyet savcısının
emri doğrultusunda kolluk görevlileri tarafından soruşturma konusu suç ile ilgili olarak dinlenmesini
ifade eder.
CMK md. 2/1-g’deki düzenlemeden de anlaşılabileceği gibi şüphelinin ifadesini Cumhuriyet savcısı ve
kolluk alabilmektedir.
Nitekim bu husus CMK md. 2/1-g’de ifade alma ‘Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı
tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi’ olarak ifade edilmiştir.
Şüphelinin ifadesinin alınması hem bir hak hem de bir yükümlülüktür.
3
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Madde 161 - (2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri
emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye
ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
Madde 164 - (2) Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda
öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere ilişkin
emirlerini yerine getirir.
Madde 148 - (5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında,
bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
Madde 163 – (1) Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına
erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi
de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir.
(2) Kolluk âmir ve memurları, sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve araştırmaları
yerine getirirler.
Bu üç düzenlemeden şu sonuca varılabilir: Soruşturma evresinde ilk ve tam yetkili kişi, Cumhuriyet
savcısıdır. Bu nedenle kural olarak soruşturma aşamasındaki işlemleri Cumhuriyet savcısı yapar.
Ancak somut duruma göre, Cumhuriyet savcısı bu yetkisini bazı durumlarda adli kolluk vasıtasıyla
kullanmaktadır. Bu kuralın istisnası suçüstü halleridir.
Birkaç kez ifade alınabilir.
İkinci ifade sadece Cumhuriyet savcısı tarafından alınabilir.
(b) KOLLUĞUN İFADE ALMASI
Kolluk, CMK md. 161/2’ye göre el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri
emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bildirmek zorundadır. Bu bildirim üzerine
Cumhuriyet savcısı, kolluğa, şüphelinin ifadesini alma emri verirse adli kolluk şüphelinin ifadesini alır.
CMK’da kolluğun kendiliğinden şüphelinin ifadesini alma yetkisi kabul edilmemiştir. Mutlaka
Cumhuriyet savcısının emri gerekmektedir.
(c) KOLLUĞUN BİLGİ ALMASI
Bilgi alma, ifade ve sorgu anlamına gelmemekte, bu nedenle de ifade alma veya sorguya ilişkin kurallar
burada da geçerli olmaktadır.
Ancak bilgi alma kapsamında elde edilen bilgiler, delil değerine sahip olmamalıdır. Bu bilgiler ancak
şüphelinin haklarının hatırlatılarak şüpheli sıfatıyla tekrar verilirse delil değerine sahip olur.
Bilgi alma işlemini yapan kolluk, dolaylı tanık olabilir. Ancak olmamalıdır.
(iii) CUMHURİYET SAVCISI VE KOLLUK TARAFINDAN ALINAN İFADENİN HUKUKİ DEĞERİ
Madde 213 – (1) Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı
açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine
ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir.
İsteğe bağlı müdafilik durumlarında şüpheli, müdafi yardımından yararlanmak istemezse Cumhuriyet
savcısı veya emri üzerine kolluk, müdafi olmaksızın ifade alabilir.
Zorunlu müdafilik durumları var (istek üzerine zorunlu hale gelen ve doğrudan zorunlu müdafilik), bu
koşullar sağlanmamış ise bu ifadeler CMK md. 147 karşısında delil değeri taşımayacaktır.
4
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Cumhuriyet savcısı veya kolluk tarafından CMK md. 147’ye göre müdafi hazır olarak alınan ifade
tutanakları, kovuşturma aşamasında okunursa bu belge delili olur.
Cumhuriyet savcısı veya kolluk tarafından CMK md. 147’ye göre müdafi hazır olarak alınan ifade
tutanakları, sanık tarafından duruşmada sözlü olarak ifade edilirse ‘sanık beyanı delili’ olur.
Madde 148 - (4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda
şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
CMK md. 148/4’teki düzenleme, sanığın savunma hakkı bakımından son derece önemli bir
düzenlemedir. Bu düzenleme ile soruşturma evresinde zorunlu müdafilik katıksız bir şekilde
kurulmuştur.
Bu düzenleme, isteğe bağlı zorunlu müdafilik ile doğrudan zorunlu müdafilik durumlarında
uygulanmalıdır.
(b) ŞÜPHELİNİN SORGUSUNUN YAPILMASI
Şüphelinin sorgusunun yapılması, şüphelinin hakim tarafından soruşturma konusu suç ile ilgili
olarak dinlenmesini ifade eder.
(i) SULH CEZA HAKİMİNİN SORGUSU
Madde 2 – h) Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya
kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
Madde 162 – (1) Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine
gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi
istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine
getirir.
Madde 163 – (1) Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına
erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi
de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir.
Madde 91 - (7) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne
çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.
Soruşturma evresinde sulh ceza hakimi tarafından yapılan sorgu beyanları, kovuşturma evresinde
duruşmada tekrarlanıp tekrarlanmamasına bakılmaksızın belge delili olarak doğrudan okunabilir.
(c) İFADESİ ALINACAK VEYA SORGUSU YAPILACAK ŞÜPHELİNİN ÇAĞIRILMASI
Madde 145 – (1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça
belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır.
Çağrı kağıdı kişinin adresine gönderilir. Çağrı kağıdında işlenen suç için ifade vermeye ya da
tanıklık yapmaya çağırılır. Çağrı kağıdının sonuna, ifade vermeye veya tanıklık yapmaya
mazeretsiz gelmemesi halinde bir sonraki aşamada zorla getirme kararının verilip kişinin zorla
getirileceği yazılır.
(d) İFADESİ ALINACAK VEYA SORGUSU YAPILACAK ŞÜPHELİ HAKKINDA ZORLA
GETİRME KARARI VERİLMESİ
Madde 146 – (1) Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli
nedenler bulunan veya 145 inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla
getirilmesine karar verilebilir.
5
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Madde 146 - (2) Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu,
gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.
(3) Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
(4) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en
geç yirmidört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve
sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
Sorguya çekmek için zorla getirme kararını sulh ceza hakimi verecektir. Tutuklama nedeninin
varlığı gerekçesiyle zorla getirme kararını sulh ceza hakimi verecektir.
CMK md. 146/4’te şüpheli yirmi dört saat içinde Cumhuriyet savcısının önüne götürülmek
zorundadır. Cumhuriyet savcısının ifade almayı ne kadar süre içinde yapacağı belirtilmemiştir.
CMK md. 91/1-ikinci cümle, 91/4-son cümle ve 91/7’deki düzenlemeye göre ise, Cumhuriyet
savcısı, yirmi dört saat içinde şüphelinin ifadesini almak zorundadır. CMK md. 91/4- son cümlede
yer alan dört günlük istisnai gözaltı süresi hariç yirmi dört saatlik süre, hem göz altı hem de ifade
alma süresidir. Cumhuriyet savcısı yirmi dört saatin bitiminde şüpheliyi ya serbest bırakacak ya da
sulh ceza hakiminin huzuruna çıkaracaktır.
Madde 146 - (5) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya
Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.
(6) Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk
görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.
667 sayılı KHK md. 6/1-a’ya göre; ‘Gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hakim
veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren otuz günü
geçemez.’
(2) SANIĞIN SORGUSUNUN YAPILMASI
Sanığın duruşma aşamasında sorgusundaki açıklamaları, beyan delili niteliğindedir. Sanığın ikrarının
özgür iradeyle alınmış olması, ikrara dayalı beyan delilinin güvenilirliğini güçlendirir.
Madde 191 – (3) a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden
bilgi alınır
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci
maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,
6
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Madde 147 – (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki
hususlara uyulur:
a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak
cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.
c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade
veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir
müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi
görevlendirilir.
d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı
derhâl bildirilir.
e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.
f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine
var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır.
i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:
1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.
2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya
sorguya çekilen kişinin açık kimliği.
3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu
işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.
4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve
imzalarının alındığı.
5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri
(b) ŞÜPHELİNİN İFADESİ VEYA SANIĞIN SORGUSU YAPILIRKEN YASAK OLAN İFADE
VE SORGU YÖNTEMLERİ
Esas olan, şüphelinin ifadesinin özgür iradeye dayanmasının sağlanmasıdır.
CMK md. 148’deki yasak ifade ve sorgu yöntemleri hem şüphelinin ifade ve sorgusu hem de sanığın
sorgusunda geçerlidir.
Madde 148 – (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte
kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları
kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya
sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
Madde 148 - (5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında,
bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
7
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Kötü davranma mutlaka bedensel bir zararın meydana gelmesi şeklinde anlaşılmamalıdır. Manevi bir
zararı doğurucu davranış da kötü davranma olabilir.
Kötü davranma salt davranış ile sınırlı tutulmamalıdır. Söz ve mimik hareketleri ve söz ile
desteklenmeyen salt davranış biçimleri de kötü davranma olabilir.
(ii) İŞKENCE
Sistematik (uzun süreli ve tekrarlara dayalı) bir şekilde kişiye fiziksel veya ruhsal acı verici davranışlar
işkencedir.
Bu davranışlar aynı zamanda işkence suçunu oluşturur.
(iii) İLAÇ VERME
Şüphelinin direncini kıracak ve istemediği halde ifade vermeye yöneltecek her türlü ilaçlar bu
kapsamdadır.
Gerek maddi veya manevi zorlama gerekse hile veya aldatma ile ilaç verme durumları bu kapsamda
değerlendirilecektir.
İlaç vermenin yasak yöntem sayılma sebebi, şüphelinin irade özgürlüğünü ihlal edici özellik gösteren,
irade özgürlüğüne etki ederek bilincini zayıflatmak veya azaltmak amacıyla verilmesidir. Bu amaç ve
özellik taşımayan, sağlık nedeniyle verilen ilaçlar veya kahve, sigara vb. maddeler bu kapsamda
değerlendirilemez.
İlaç vermenin şekli veya yönteminin bir önemi yoktur.
(iv) YORMA
Buradaki yorma, ifade ve sorgunun özü ile bağdaşmayan normalin üzerinde bir yorucu ifade ve sorgu
işlemidir.
Şüpheli öyle bir durumdadır ki iradi olarak karar verme veya konuşma gücünden yoksun kalmıştır.
Örneğin aralıksız on iki saat, sabaha kadar ifade ve sorgu işleminin yapılması, uzun süre sıcakta ifade
alınması vb.
(v) ALDATMA
Aldatma, gerçek olmayan durumların var olduğunu ifade ederek ifade veren şüphelinin beyanını
almaktır. Şüpheli, gerçeği bilseydi bu şekilde ifade vermeyecekti.
Aldatma olaya ilişkin olabileceği gibi hukuki soruna ilişkin de olabilir.
Aldatma genellikle etken şekilde olur.
Bir hareketi aldatıcı olma özelliği bu harekete maruz kalan kişinin kişilik özellikleri ile doğrudan
ilgilidir.
İfade alan her doğruyu söylemek zorunda olmasa da ifade alanın her söylediği doğru olmalıdır. Bazı
gerçeklerin söylenmemesi aldatma sayılmaz.
Şüpheli veya sanığı aldatmaya yönelik harekette bulunmak yasak iken şüpheli veya sanığın aldanmaya
meyilli davranışı veya kendi yanlış algılamasını düzeltmemek aldatma sayılmaz.
Şüpheli veya sanığın kendi kusuru ile düştüğü hatadan yararlanılabilir. Şüpheli veya sanığı yanılgıya
düşürecek, bilseydi gerçeği söylemezdi denilebilecek tuzağa düşürücü sorular aldatma sayılmaz.
Tuzağa düşürücü sorular aldatma sayılmaz ancak şüpheli veya sanık tuzağa düşürüldüğünü bilseydi
söylediği sözleri söylemezdi denilebiliyorsa, şüpheli veya sanığın iradesinin etkilenmesi nedeniyle
tuzağa düşürme yöntemi ile elde edilen deliller aldatma sonucu elde edilmiş sayılmalı ve
kullanılmamalıdır.
İfade alan veya sorguya çeken kişinin, her şeyi biliyor görüntüsü veya havası oluşturarak şüphelinin
ikrarda bulunmasına veya aleyhe delil göstermesine neden olması durumu da aldatma kapsamında
değerlendirilmelidir.
Aldanmaya meyilli olan, yanlış bilgi ya da kanaate sahip olup aldanma yönünde iradesi oluşmaya
müsait olan ya da iradesi aldanma yönünde harekete geçmiş olan kişinin uyarılmaması, aldatma
sayılmamalıdır. Ancak tutum ve davranışlar ile aldanma eğilimi artırılmamalı veya
hızlandırılmamalıdır.
Kolluğun şüpheliyi kandırarak elde ettiği ifadeler, hukuka aykırı olup kullanılamaz.
8
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
9
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Uzlaşma kurumunun uygulanmasında, şüpheli veya sanığın suçu işlediğini ikrar ederek uzlaşma
talebinde bulunması üzerine taraflar uzlaşamazsa, şüpheli veya sanığın suçu işlediğine ilişkin ikrarı,
hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.
Madde 253 – (20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve
kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
Televizyon programlarında bir kişinin suçu işlediğini itiraf etmesi, ceza soruşturması ve
kovuşturmasında delil olarak kullanılamamalıdır. Çünkü bu gibi durumlarda bir ceza soruşturması ve
kovuşturması başlatılarak ilgili ve yetkili merciler önünde bir ikrar bulunmamaktadır. Bu tür ikrarlar
delil başlangıcı sayılmalıdır.
İkrarın özgür iradeye dayalı olması gerekir. Bu nedenle gizli kamera kayıtlarındaki ikrar veya gizli
kameranın olmadığı bilinci altındaki ikrar, ikrara dayalı beyan delili olarak kullanılamamalıdır.
c) KATILAN (MAĞDUR VEYA SUÇTAN ZARAR GÖRENİN) BEYANLARI
Katılanın beyanı da delildir ve ispat gücüne sahiptir. Ancak tanık beyanı kadar güçlü delil değerine
sahip değildir.
2. BELGE DELİLİ (YAZILI AÇIKLAMALAR)
Bir ceza uyuşmazlığında insan tarafından oluşturulan ve delil olabilecek her türlü sözlü açıklamaların
yazıya dökülmüş şekline belge denilir. Bu belge, uyuşmazlığın ispatı bakımından belge delili özelliğine
sahip olmaktadır.
Belge delili, beyan deliline göre ispat bakımından daha güçlü sayılabilir.
Belge delilinde önemli olan belgenin aslıdır. Ancak suret veya fotokopi de belge delili niteliği taşır.
Ancak suret veya fotokopinin sahte olmaması gerekir.
Bir uyuşmazlıkta konuya ilişkin hem tanık hem de belge delili varsa hakim hangisini kullanacağına
karar verecektir.
Belge delili: a) yazılı belge b) şekil tespit eden belge c) ses ve görüntü tespit eden belge olarak üç farklı
şekilde bulunmaktadır.
Ses ve görüntü tespit eden araçların incelenmesi sonucu seslerin yazıya dökülmesi belge delili olur.
Eğer görüntüler yazıya dökülmüşse bu ifadeler de belge delili olur.
Parmak izi incelemesi sonuçlarının yazıya dökülmüş hali de belge delili niteliğindedir.
a) YAZILI BELGE
Belge delilinin esasını yazılı belge oluşturur. (Kambiyo senetlerindeki sahtecilik vs.)
aa) RESMİ OLUP OLMAMASINA GÖRE AYRIM
Resmi belge; kamu görevlisi tarafından hukuka uygun şekilde düzenlenmiş belgedir.
Özel belge; özel kişiler tarafından düzenlenmiş belgedir.
Resmi belgenin özel belgeye göre ispat gücü fazladır.
ab) SAHTELİĞİNİN İSPAT EDİLMESİNE GÖRE AYRIM
Adi belge (sahteliği her zaman ispat olunabilen belge): kanunda hakkında herhangi bir karinenin kabul
edilmediği belgedir. Hakim, genel tecrübesine göre delil değerini takdir eder. (Örneğin adi borç senedi)
Aksi ispat olunana kadar gerçek olduğu kabul edilen belge: kanun tarafından gerçeği ifade ettikleri
kabul edilmiştir. Gerçeği ifade etmedikleri her zaman ispat olunabilir. Sahtelik tespitine gerek yoktur.
10
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
Sadece içeriğindeki bilgi veya beyanın sahte olduğu/ gerçek olmadığı tespit edilecektir. (Karayolları
Trafik Kanunu vb. kapsamında yetkililer tarafından tutulan belgeler gibi)
Sahteliği ispat olunana kadar gerçek olduğu kabul edilen belge: kanun koyucu bazı durumlarda bazı
belgelerin gerçekliğini o kadar güçlü bir karine ile kabul etmiştir ki bu karinenin ispatı ancak sahte
olduğunun ispatı ile mümkün olmaktadır. Bu belgelerde ilk önce belgenin sahte olduğu tespit edilecek
daha sonra ise içeriğindeki bilgi veya beyanın sahte olduğu/gerçek olmadığı tespit edilecektir.
(duruşma tutanakları, noter belgeler, seçim tutanakları vs.)
Bize göre yazılı belgeler, eğer bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra gerçekliği bilimsel olarak
saptanmışsa ve olayı bir bütünlük içinde tamamlıyor, ek delile ihtiyaç duyulmuyorsa tek başına hükme
esas alınabilmelidir.
b) ŞEKİL TESPİT EDEN BELGE
Belirli bir olayı temsil etmek bakımından şekil tespit eden belgelerdir. (fotoğraf, resim vb.)
Şekil tespit eden belgeler duruşmada okunmaz, görülür.
Bize göre şekil tespit eden belgeler, eğer bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra gerçekliği bilimsel
olarak saptanmışsa ve olayı bir bütünlük içinde tamamlıyor, ek delile ihtiyaç duyulmuyorsa tek başına
hükme esas alınabilmelidir.
3. BELİRTİ DELİLLERİ
Uyuşmazlığa konu olaydan geriye kalan ve uyuşmazlığa konu olayı dolaylı olarak ispat etmeye
yardımcı olan her türlü iz veya eser belirtidir.
Failin iradesi dışında olay yerinde bulunan uyuşmazlığa konu olayın bir parçası olan iz ve eserlere
(kan izleri, mermi kovanları vb.) doğal belirti denilir.
Failin iradesiyle olay yerine bırakılan iz ve eserler suni belirtidir.
Doğal belirti delillerinin tek başına ispat kuvveti bulunmamaktadır.
Suni belirti delillerinin tek başına ispat gücü bulunmamaktadır ve doğal belirti deliline göre daha az
ispat gücüne sahiptir.
Belirti delilleri, olayı doğrudan çözmezler. Diğer delillerin değerlendirilmesinde araç görevi görürler.
Bu nedenle dolaylı delil niteliğindedirler.
Belirti delili de diğer deliller ile eş değerde ispat gücüne sahiptir.
Bilirkişi, delil değerlendirme aracı; bilirkişi değerlendirmesi, delilin ürünü; bilirkişinin değerlendirdiği
nesne, delildir.
4. SES VE GÖRÜNTÜ TESPİT EDEN ARAÇLARIN KAYDI
Ses ve görüntü kaydeden araçların tespitlerinin somutlaşmış şekli, belge delili niteliğinde olup delil
değerindedir.
İletişimin dinlenmesi ve teknik takiplerdir. Kamera kayıtları, ses ve görüntü kaydeden her türlü araçlar
bu kapsamdadır.
Okuma ile çözümlenebilecek deliller belge delili, ses veya görüntü taşıyan deliller ise keşfe konu belirti
delili olarak kabul etmek gerekir.
Ses ve görüntünün kendisi dijital delildir. Görüntünün somutlaşmış şekli, şekil tespit eden belgedir.
CMK’da bazı durumlarda ses ve görüntü alınması zorunlu hale getirilmiştir.
Madde 147 – (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki
hususlara uyulur:
h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır.
Yargıtay 4. CD; yeni tarihli bir kararında, ses ve görüntü kayıtlarının gerçek olup olmadığının
denetlenmesi gerektiğini belirttikten sonra dolaylı olarak, sadece ses ve görüntü kayıtlarına
dayanılarak hüküm kurulabileceğini ima etmiştir.
Bize göre eğer ses ve görüntü kayıtları hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş, uyuşmazlığı bir bütün
olarak kesintisiz bir şekilde aydınlatmış, konuyu tamamlamış ve somut olayda hakim veya mahkemede
11
CMK 2. HAFTA NOTU
02.03.21
mahkumiyet kararı vermek için vicdani kanaat oluşturmuş ise bu kayıtlar tek başına hükme esas
alınabilmelidir.
Hukuka aykırı yöntemler ile elde edilen ses ve görüntü kayıtları, yasak delil kapsamındadır. Hiçbir
şekilde kullanılamaz.
SAĞLIKLA KALIN
ZEHRA BETÜL DEMİR
12