You are on page 1of 156

T.C.

SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ


SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TARĠH ANABĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman
Prof.Dr.Mehmet Ali ÜNAL

Hazırlayan
Cabir DOĞAN

ISPARTA – 1998
ii

ĠÇĠNDEKĠLER

KISALTMALAR .................................................................................................... v

ÖNSÖZ .................................................................................................................. vi
ENVER PAġA'NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ..........viii

GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1

A- BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY ............................. 1

1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi .......................................................... 1

2- İlk Devlet Hizmetleri ................................................................................. 3

3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri .......................................................... 5

a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti .................................................................... 5

b) Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne Girmesi ve Faaliyetleri.... 6

4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey ............................................................. 8

5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey ................................................................. 9

6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey ................................ 11

7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey .......................................................... 14

8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey ....................... 18

9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması............................................ 22

B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA ENVER BEY (PAġA) ....... 24

1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi ............................................... 24

2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi ............................. 27

3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa ........ 30

4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden


Çekilmesi .............................................................................................. 33
iii

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ENVER PAġA‟NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ

A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)‟ NA KADAR ENVER


PAġA‟NIN FAALIYETLERI ..................................................................... 34

1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı....................... 34

2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası ......................................................... 36

3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 38

4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri .......................................... 39

5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 41

6- Enver Paşa Moskova’da ....................................................................... 43

a) Rusların Enver PaĢa‟dan Beklentileri ................................................... 43

b) Enver PaĢa‟nın Moskova‟daki Faaliyetleri ........................................... 46

7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa................................... 49

B – BAKÛ BĠRĠNCĠ DOĞU HALKLARI KURULTAYI .............................. 55

C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA‟NIN ANADOLU‟YA


GEÇME TEġEBBÜSLERĠ ......................................................................... 60

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ENVER PAġA‟NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ

A- TÜRKĠSTAN‟IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU ............................... 64

B- RUSYA‟NIN ASYA‟DA YAYILMASI..................................................... 67

1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması ................................................. 69

2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık) ................................... 71

C-ENVER PAġA'NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI........................................76

D- ENVER PAġA BUHARA‟DA ................................................................... 79

1- Buhara’da Siyasi Durum ...................................................................... 79

2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri ............................................. 82


iv

E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA‟DA ....................................................... 90

1- Enver Paşa’nın Esareti .................................................................... 90

2- Emircilerin Faaliyeti........................................................................ 98

3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini


Eline Alması ................................................................................... 100

4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu ........................................... 102

5- Emir’i Leşker-i İslâm-ı Buhara Enver Paşa ................................. 103

6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922) ................................................ 106

7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi ................................ 109

8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi ......... 111

9- Enver Paşa’nın Şehadeti ................................................................ 114

F- ENVER PAġA‟DAN SONRA TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ ................ 117

G- ENVER PAġA'NIN ġAHSĠYETĠ..............................................................120


H- ENVER PAġA‟NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN‟DAN TÜRKĠYE‟YE
NAKLĠ MESELESĠ ................................................................................... 123

SONUÇ .............................................................................................................. 125

BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................ 129

EK 1 .................................................................................................................... 138

EK 2 .................................................................................................................... 143

EK 3 .................................................................................................................... 144

EK 4 .................................................................................................................... 147
v

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı Geçen Eser

a.g.m. : Adı Geçen Makale

Ansk. : Ansiklopedi

Bkz. : Bakınız

B.O.A. : BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi

c. : Cilt

Çev. : Çeviren

No : : Numara

s. : Sayfa

T.T.K. : Türk Tarih Kurumu

V. : Vesika

Yay. : Yayınları
vi

ÖNSÖZ
Enver PaĢa, Ģüphesiz ki son dönem Osmanlı Tarihi içerisinde en çok
tartıĢılan Ģahsiyetlerden birisidir. Fakat, yine onun son dönem Osmanlı tarihindeki
o rolünün belirleyiciliği her türlü tartıĢmanın ötesindedir. Üstelik Enver PaĢa,
örgüt içerisinde yalnızca bu rolü ile sınırlı kalmamıĢ ve bir dizi önemli kararların
alınmasında etkili rol almıĢtır. TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın organize edilmesi,
hükümetin kararsız tutumuna karĢın Ġtalyanların Trablusgarb‟a yönelik
saldırılarına karĢı fiilen karĢı koyma giriĢimi, Balkan Harbi‟nin en kritik
noktasında Bulgar kuvvetlerine karĢı ileri harekâta giriĢmesi, Edirne‟nin
Bulgarlardan geri alınması için yapılan askeri harekâtta en önde yer alması,
Birinci Dünya SavaĢı‟na giriĢ kararının alınması gibi hepsi de birbirinden önemli
kararların tümünde Enver PaĢa en ön safta gözükmekte ve hatta bu fikirleri ortaya
atanda bizzat kendisidir.

Bununla beraber, Enver PaĢa‟nın 1918 yılında vatandan ayrılıĢı ile


baĢlayan gurbet hayatı ve 1922 yılında Orta Asya‟da, ölümüne kadar olan süreç
içerisindeki hayatı, mücadelesi, ideali ve fikirleri pek fazla bilinmemektedir.

Enver PaĢa‟nın 1881-1922 yılları arasındaki hayatını ve mücadelesini iki


bölüm halinde incelemeye çalıĢtık. Birinci Bölümde, 1860-1918 devresi ele
alınmıĢtır. Bu devir, 1908 ihtilâlini hazırlayan Ģartlar, Enver PaĢa‟nın bir hürriyet
kahramanı olarak tarih sahnesine çıkıĢı, Trablusgarb ve Balkan SavaĢları, 1914‟te
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun yine Enver PaĢa‟nın etkisi altında Birinci Dünya
SavaĢı‟na katılıĢı ve nihayet müttefikleriyle Osmanlı Devleti‟nin savaĢtan
çekilmesi gibi konular. Ġkinci bölümde, Birinci Dünya SavaĢı‟nın
kaybedilmesinden sonra, içlerinde Enver PaĢa‟nın bulunduğu Ġttihat Terakki ileri
gelenlerinin yurt dıĢına çıkıĢları, yurt dıĢındaki çok yönlü temasları,
Almanya‟daki ve Sovyet Rusya‟daki faaliyetleri, en sonunda Enver PaĢa‟nın Orta
Asya‟ya geçiĢi, Doğu Buhara‟daki Basmacı birliklerine katılması ve 4 Ağustos
1922‟de Pamir dağları eteklerinde dramatik sonu anlatılmaya çalıĢıldı.
vii

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivinde ise, kısıtlı da olsa Birinci Dünya SavaĢı


öncesine ait belgelerden yararlanma imkanımız oldu.

Eski ittihatçı bir gazeteci olar Hüseyin Cahit Yalçın‟ın idare ettiği “Tanın”
gazetesinde “Tarihi Mektuplar” baĢlığı altında 1944-1945 yıllarında, yurt dıĢına
çıkan ittihatçılarla Enver PaĢa arasındaki mektupların yayınlanması o devre ait
önemli belgeler hazinesi içinde yer alır.

T.T.K‟nın arĢivindeki Enver PaĢa‟ya ait belgeler arasında Enver‟in Ekim


1918‟de Ġstanbul‟dan ayrılıĢını müteakip maceralarının sırrını çözecek
yayınlanmamıĢ özel yazıĢmaya ulaĢma imkanına sahip olduk.

Böyle bir konuda çalıĢmaya teĢvik eden, yönlendiren ve çalıĢmalarım


esnasında yardımlarını esirgemeyen danıĢmam hocam Sayın Prof. Dr. M. Ali
ÜNAL‟a en içten teĢekkürlerimi sunarım. Bu arada her zaman yardım ve
teĢviklerini gördüğüm sayın hocam Prof. Dr. Bayram KODAMAN ve
Yrd. Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU‟na yakın ilgilerinden dolayı teĢekkür etmeyi
bir vazife kabul ederim. Ayrıca çalıĢmalarım esnasında maddi ve manevi
yardımlarını gördüğüm AraĢtırma Görevlisi Hasan BABACAN‟a da teĢekkür
ederim.

Cabir DOĞAN
Isparta-1998
viii

ENVER PAġA’NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ

Enver Bey, 13 Kasım 1881 yılında Ġstanbul‟da doğdu. Babasının adı


Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır. Tahsil hayatı (1889) yılında Manastır
Askeri RüĢtiye‟sinde baĢlar. (1893) yılında buradan mezun olur. Aynı yıl
Manastır Askeri idâresine girer. Ġdadi tahsili tamamladıktan sonra Ġstanbul‟da
Harp Okuluna devam eder. Buradaki eğitiminde baĢarılı bir grafik çizerek
Kurmak Okuluna girmeye hak kazınır. 23 Kasım 1902‟de Kurmay okulunu
bitirdikten sonra kurmay yüzbaĢı olarak ordudaki hizmetine baĢlar.

Enver Bey‟in aktif askeri ve siyasi hayatı onun 1906 Eylül‟ünde Osmanlı
Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. II. MeĢrutiyet‟in ilânı sırasında gösterdiği
faaliyetlerle birlikte Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki içindeki yıldızı yükselmeye
baĢlar.

Bir grub arkadaĢı ile birlikte Enver Bey 23 Ocak 1913‟te Bâb-ı Âli‟yi
basarlar.

4 Ocak 1914‟te Enver Bey‟in Harbiye Nazırlığına getirmesi ile birlikte


Birinci Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin kaderinde birinci derecede rol
oynar.

Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı‟nı kaybetmesi ve 30 Ekim


1918‟de Mondros Mütarekesini imzalaması üzerine 2-3 Kasım gecesi Ġttihat ve
Terakki‟li arkadaĢları ile birlikte bir Alman denizaltısı ile Kırım‟a gider. Oradan
daha sonra Almanya‟ya geçer.

Enver PaĢa‟nın amacı; Kafkasya‟ya geçerek burada bulunan “Ġslâm


Ordusu”, nun baĢına geçerek bu bölgede geçici bir hükümet kurmaktır.

Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerindeki sözde popülerliğinden


yararlanarak islâm alemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve arkadaĢları
vasıtasıyla Ġstiklâl e Hürriyet vereceğini vadederek onu bulunduğu Almanya‟dan
Moskova‟ya davet ederler. Sovyet hükümetinin izni dahilinde Enver PaĢa bir
takım faaliyetlerde bulunur. Fakat Moskova‟da bulunduğu günlerde Sovyet
liderlerinin gerçek niyetlerini anlar ve bunun üzerine Türkistan Milli
ix

Mücadele‟sine katılmak üzere Ekim 1921‟de Buhara‟ya gelir. Türkistan


müslümanları ile birlikte Ruslara karĢı girdiği mücadelelerde ilk dönemlerde bir
takım baĢarılar kazanmıĢsa da daha sonra düzenli Rus birlikleri karĢısında uzun
süre muvaffak olmayarak 4 Ağustos 1922 tarihinde Rus birlikleri ile girdiği
mücadele neticesinde Ģehit düĢer.
1

GĠRĠġ

BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY

1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi

Enver PaĢa yazmıĢ olduğu hatıratında, doğum tarihi ile ilgili bilgiyi Ģöyle
sunmaktadır: “Rumi 1297 senesi TeĢrin-i sâni (Kasım) bidâyetinde, Hicri 1299
senesi Muharrem ayının birinci salı günü sabahı saat on iki raddelerinde,
Ġstanbul‟da Divanyolu‟nda eski Lisan Mektebi karĢısındaki evimizde dünyaya
geldim”1. Buna rağmen bir çok araĢtırmacı doğum tarihi konusunda farklı tarihler
belirtmiĢlerdir. Bunlardan bazıları; 3 Kasım 1881 2, 23 Kasım 1881 3, 6 Aralık
1882 4, 6 Ocak 1882 5
Ģeklindedir. Bu tarihlerde de görüldüğü üzere gün, ay ve
hatta yıl bile birbirini tutmamaktadır.

Enver Bey, binbaĢı iken doğum gününü öğrenmek için babasına bir
mektup yazar. Babası da anasının hafızasına müracaat eder. Anası doğum gününü
hatırlar. Babası da oğlu Enver‟e bildirir. AnlaĢılıyor ki Enver, 12 kasım 1297
Rumi tarihinde doğmuĢtur 6.

1
Halil Erdoğan Cengiz, Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991, s. 29.
2
ġevket Sûreyya Aydemir, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, cilt I, Ġstanbul 1972,
s. 12.
3
Nezih Uzel, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, yıl 2, sayı 82, s. 16.
4
M. ġükrü Hanioğlu, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Ġstanbul 1989, s. 253; BeĢir
Ayvazoğlu, “Enver PaĢa”, Aksiyon, yıl 2, sayı 88, s. 56.
5
S. Yüksel Cebeci, “Bir Ġttihatçının öyküsü, Enver PaĢa” Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 12.
6
Cengiz, a.g.e., s. 30. Enver PaĢa bu tarihi ailesinden öğrendiğini belirttiğinden bizce de bu tarih
doğru olsa gerektir.
2

“12 Kasım 1297” rumi tarihi, hicri “1 Muharrem 1299” tarihine


rastlamaktadır. Bu tarih yani Enver PaĢa‟nın kesin doğum tarihi miladi olarak;
“13 Kasım 1881 ÇarĢamba” olarak tespit edilir.

Enver PaĢa‟nın babasının adı Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır.
Babası bayındırlık teĢkilatında (Manastır Vilayeti) kondüktör, yani Ģimdi ki tabirle
fen memuru olarak çalıĢıyordu. Kendisi ise babasının “yol ve inĢaat müdürü”7
olduğunu söyler. Annesi AyĢe Hanım‟ın bu evliliği ise ikinci evliliğidir8. Enver
PaĢa‟nın baba tarafı Gagavuz Türklerindendir9.

Enver Bey‟in tahsil hayatı henüz üç yaĢında iken, kendi isteği ile evlerinin
yakınında bulunan ibtidâi mektebine gitmesiyle baĢlar.10 Altı yaĢına kadar
Ġstanbul‟da çeĢitli ibtidâi‟lere devam eder. “Fatih Mekteb-i Ġbtidâisinin” ikinci
senesende iken babasının Manastır‟a tayini üzerine ibtidâi tahsili burada
tamamlar11.

Manastır Askeri RüĢtiyesi‟ne Mayıs 1306 (1889) da imtihanla kabul edilir.


Bu mektepten, “ 55 mevcutlu sınıfında on dokuzuncu” olarak 1309 (1893) yılında
mezun olur. Manastır Askeri RüĢtiyesinde Ģahadetname derecesi “kârib-î âlâ”
yani “iyiye yakın”12 olarak yazılır.

7
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 180; S. Yüksel Cebeci, “Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 8;
Orhan Koloğlu, “Her Yönüyle Enver PaĢa”, Milliyet, 2.8.1996, s. 13.
8
Mustafa Müftüoğlu, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994, s. 68, “Enver PaĢa‟nın ailesinin Enver
PaĢa‟dan baĢka beĢ çocuğu daha vardır. Bunlar: Hasena (1887-1963), Nûri PaĢa (1889-1949),
Mediha Orbay (1894-...), Kâmil (1898-1964), Ertuğrul (1907-1931)‟dur.” Cengiz, a.g.e., s. 33.
9
Aydemir, a.g.e., c. I, s. 182.
10
Hanioğlu, a.g.e., s. 253; Cengiz, a.g.e., s. 33.
11
Hanioğlu, a.g.e., s. 253.
12
Aydemir, a.g.e., c. I, s. 186.
3

Manastır Askeri idadîsine (1893) ders yılı baĢında on beĢinci olarak


girer13. Ġdadi tahsili normal geçer. Ama gene parlak bir öğrenci değildir. Bu
okuldan Mekteb-i Harbiye‟ye (Harb Okuluna) nakledilirken sınıf altıncısı olur14.

Mekteb-i Harbiye Ġstanbul‟da olduğu için bundan sonraki mekteb hayatını


burada devam ettirir ve Mekteb-i Harbiye‟de baĢarılı bir grafik çizer. Ġkinci sınıfa
on yedinci, üçüncü sınıfa on ikinci olarak geçer. Son sınıfı dördüncü olarak bitirir.
Üç senenin not ortalamasında dokuzuncu olur. Böylece erkân-ı harpliğe aday 40
talebe arasına girmeye hak kazanır 15.

O dönemde Harp okulunu ve Kurmay okulunu saran siyasi çalkantının


içine girmiĢ ve amcası Halil Bey‟le birlikte Yıldız Sarayı Mahkemesinde
sorgulamaya çekilmiĢtir 16.

Bütün bunlara rağmen 23 Kasım 1902‟de Enver, kurmay okulundan 12


erkân-ı harp öğrencisi arasından ikinci olarak mezun olur17.

2- İlk Devlet Hizmetleri

Kurmay okulunu bitirdikten sonra artık YüzbaĢı Enver olarak ilk vazifesi,
sekiz ay müddetle “Sınuf-ı Selâsede” yani ordunun üç sınıfını teĢkil eden piyade,
topçu ve süvari sınıflarında staj görmektir. Bunun için de iki sene müddetle III.
Ordu‟ya tayin edilir. Gerekli sınıf stajlarını tamamladıktan sonra III. Orduda 16 ay
hizmete devam eder.

O devirde stajlarını tamamlayan kurmaylar daha ziyade ordu kurmay


bürolarında vazife görürler. Enver 23 Ekim 1902‟de Manastırda 13. Topçu

13
Hanioğlu, a.g.e., s. 254.
14
Cengiz, a.g.e., s. 34, 35.
15
Hanioğlu, a.g.e., s. 255: Cengiz, a.g.e., s. 37.
16
Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 39-43; Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 191-195.
17
Hanioğlu, a.g.e., s. 259; Aydemir, a.g.e., cilt I, s.195.
4

alayının birinci bölüğüne verilir18. Makedonya‟da çetelerle mücadelesi ilk burada


baĢlar. 1903 Mayısında Napilhi köyünde, on sekiz kiĢilik Bulgar çetesiyle olan
müsademeye topçu subayı sıfatıyla iki topla iĢtirak eder19.

1903 yılı Eylülünde, yani Makedonya ihtilâfının en ateĢli günlerinde


“kendi ısrarı üzerine” Bulgaristan sınırında Koçana‟daki 20. Piyade Alayının
Birinci Taburuna, piyade hizmeti görmek ve çetelerle savaĢmak için gönderilir.
Bu olayı hatıratında Ģöyle anlatır:

“Maksadım Bulgaristan hududu civarlarını görmekti. Bu sırada pek çok


redif (yani birinci kademeden ihtiyat) kuvvetleri de askere çağrıldığından fiilen
harp halinden ve meydanlarından geri kalmamaktı. Bir ay sonra bu alayın
muhtelif birlikleri dağlara dağıldığından, ben de 19. Alay’ın Birinci Taburunun
Birinci Bölüğüne tayin olundum. Müstakil bir bölük kumandanı sıfatıyla çete
savaşlarına katıldım”20.

8 ay sonra (Nisan 1904)‟de 16. Süvari alayının Üsküp‟te bulunan bölüğüne


tayin olunur. Enver Bey çeĢitli hizmetler görür. Altı ay sonra ĠĢti‟ye tayin edilir ve
iki yıllık mecburi kıĢla hizmeti biter. Manastıra ordu merkezine döner. Ordu
Kurmay Heyetinde, evvelâ birinci Ģubede Refet Bey‟le (General Refet Bele),
sonra da 15 gün Albay Hasan Bey‟le çalıĢır. O zaman Manastır Askeri bölgesinde
yeni teĢkil edilmiĢ olan Ohri, Karacaova Askeri MüfettiĢliğine tayin edilir ve 24
ġubat 1321‟de (9 Mart 1905) Kolağalılığına (Ön yüzbaĢılığa) terfi eder21.

Enver Bey‟in yeni görevi Bulgar ve Yunan çetelerini takip ve bunlarla


mücadele etmektir. Çete ile yapılan mücadelelerin birinde Enver Bey, sağ
bacağından yaralanır. Ġki sene zarfında çetelerle elli dört ÇarpıĢmaya katılır.

18
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 195, 196.
19
Cengiz, a.g.e., s. 46; Hanioğlu, a.g.e., s. 260.
20
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 475; Cengiz, a.g.e., s. 48; Hanioğlu, a.g.e., s. 48.
21
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 482; Cengiz, a.g.e., s. 51.
5

Bu muvaffakiyetler neticesinde Dördüncü, Üçüncü Mecidi niĢanlarıyla


Dördüncü Osmani niĢânlarını ve altın liyâkat madalyasını alır22. Ön yüzbaĢı Enver
Bey yüzbaĢılığından ancak bir buçuk yıl sonra, 31 Ağustos 1322‟de (13 Eylül
1907) BinbaĢılığa23 terfi eder. Henüz 26 yaĢındadır.

3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri

a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti

1699 Karlofça barıĢından sonraki süreç içerisinde batı karĢısında askeri


alanda üstünlüğünü kaybeden Osmanlı Devleti bir takım reformlara giriĢti. Bu
reformların ağırlık noktasını askeri alanda yapılan ıslahatlar oluĢturmakta idi.
Osmanlı Devleti bu reformları III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde geniĢ
alanlara yayma neticesi de bir sonuç vermedi. Osmanlı Devleti‟ni içinde
bulunduğu kötü durumdan kurtarmak amacıyla ilân edilen Tanzimat
(3 Kasım 1839) ve Islahat Fermanı (ġubat 1856)‟nında ümit edilen netice
gerçekleĢmedi24.

(1789) Fransız Ġhtilâli‟nin yaymıĢ olduğu hürriyetçilik ve milliyetçilik


akımı önce Avrupa ülkelerini daha sonrada Osmanlı Devleti‟ni etkileyerek
himayesi altındaki gayri müslimleri de etkisi altına alarak ve bu topluluklar bağlı
oldukları Osmanlı Devleti‟ne karĢı isyan etmeye baĢlayacaklardır25.

22
Hanioğlu, a.g.e., s. 266; Cengiz, a.g.e., s. 56.
23
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 484.
24
Osmanlı Devleti BatılılaĢma hareketleri için bkz. Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin
DoğuĢu, (Çev. Metin Kıratlı), T. T. K. yay., Ankara 1991, s. 106-172; Ercüment Kuran,
“Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1977,
s. 1003-1013; Enver Ziya Karal,Osmanlı Tarihi, cilt V-VI, T.T.K. yay., Ankara 1993; Tevfik
Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1995, s. 25-79; Sina AkĢin,
Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ankara 1996, s. 15-36; Stanford J. Shaw-Ezel
Kural Shaw, Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern Türkiye, cilt II, Ġstanbul 1983.
25
Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih 1914-1980, cilt I, Ankara 1922, s. 55.
6

Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak için


Osmanlı aydınlarının meĢrutiyet yönetimine geçilmesi yolundaki muhalefeti
neticesinde Kanûn-i Esasi hazırlanarak meĢrutiyet yönetimine geçilmiĢti. 13
Aralık 1877 tarihinde II. Abdülhamid tarafından açılan Meclis-i Mebusan pek
fazla uzun ömürlü olmadı. 1977-1878 Osmanlı-Rus savaĢının çıkması üzerine
padiĢah Abdülhamid anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi
kapattı26.

Osmanlı Devleti‟nin birlik ve bütünlüğünün yabancı müdahalesine karĢı


korunmasını, 1876 Kanûn-i Esasi hükümlerinin yeniden uygulamaya konulmasını
amaç edinen o dönemin Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından ilk defa 1889
yılında “Ġttihad-ı Osmani Cemiyeti” kuruldu (21 Mayıs 1889)27. Bu cemiyetin
kurucuları ise; Makedonya‟dan Ohrili Ġbrahim Temo, Arapgirli Abdullah Cevdet,
Kafkasyalı Mehmet ReĢit, Azerbaycanlı (Bakülü) Hüseyin zade Ali‟dir 28.

b) Enver Bey’in Ġttihak ve Terakki Cemiyeti’ne Girmesi ve


Faaliyetleri

1906 yılının Eylül ayında Selânik‟te on arkadaĢ Mithat ġükrü‟nün (Bleda)


evindeki bir toplantının sonucunda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni kurdular.

26
Bu geliĢmeler için bkz. Lewis, a.g.e., s. 59-172; Bayram Kodaman, “1876-1920 Arası Osmanlı
Siyasi Tarihi”, Büyük Ġslam Tarihi Ansk., cilt XII, Ġstanbul 1993, s. 31-42; Aydemir, a.g.e.,
cilt I, s. 13-86; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 217-235; M.Ali Ünal-Ahmet Halaçoğlu,
Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri, Ġzmir, 1996.
27
Ġttihat ve Terakki‟nin kuruluĢu için bkz. Aydemir, Enver paĢa, cilt I, s. 163, 164; ġ. Süreyya
Aydemir, Suyu Arayan Adam, Ġstanbul 1965, s. 287; Necdet Yurdakul, Osmanlı
Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark Meselesi, Ġstanbul 1976, s. 91,92; AkĢin,
Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 37,38; Karal, a.g.e.,cilt VIII; Mustafa Sami, Tarih ve
Medeniyet, sayı 35, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33; Sina AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler ve
Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.
28
Bu cemiyetin kurucularının kısa biyografileri için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 163-
164.
7

MeĢrutiyetin ilânı konusunda hem fikir olan bu iki cemiyet daha sonra Mart
1907‟de Terakki ve Ġttihat Cemiyeti çatısı altında birleĢeceklerdir.

Enver Bey‟in Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesi ise amcası Halil


Bey‟in teĢviği neticesinde 1906 Eylül‟ünde Manastır‟dan Selânik‟e gelerek
cemiyete giriĢ Ģartı olan yemin merasiminden29 sonra bu cemiyete katılmıĢtır.
Bundan sonra cemiyetin en faal üyelerinden biri olacak olan Enver Bey, o günkü
duygularını Ģöyle dile getirir: “Artık kalbim vatanın kurtulacağına kuvvetle
inanarak ertesi gün Manastıra hareket ettim” 30.

Enver‟in artık Manastır‟daki vazifesi Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni


örgütlemektir. Kendisi Selânik merkezinin mensubu, daha sonra da bu gizli
merkezin yönetim kurulu üyesi olur. Cemiyete on ikinci üye olarak girmiĢtir.
Manastır da derhal faaliyete geçer. Enver Bey buradaki faaliyetlerini Ģöyle yazar:

“Evvela mıntıka Erkân-ı Harp Reisi Hasan Bey’e işi açtım. Derhal kabûl
etti. Sonra Erkân-ı Harp Yüzbaşısı Musa Kâzım Bey’le31 memleketin dertlerine
çare bulmak üzere, Bulgarlar gibi çalışacak bir komite teşkilini teklif ettim.
İkimizde bu komiteyi meydana getirecektik. Bütün kuvvetiyle çalışmaya hazır
olduğunu bildirdi. Elini sıktım. Üç kişi olmuştuk. Nihayet onlara bir gün Kâzım
Bey’in Manastır’da Karaköprü’deki Osman Paşa konukları selâmlığındaki
yerinde üçümüz birleştik. O zaman onlara, Selânik’te böyle bir cemiyetin
varlığından bahsettim. Her ikisi heyecanlıydı... Hatta Hasan Bey, hemen halkı
hükümet konağına toplayarak, umumi ihtilâl çıkarmaktan bile bahsetti...”

BinbaĢı Enver Bey Manastır‟da ciddi bir teĢkilatçılık vasfı gösterir.


Mümtaz Kolağası Servet, Selânik‟in tanınmıĢ adamlarından Konyalı Hüseyin,

29
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne giriĢ için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 61; Ziya ġakir, Yakın
Tarihimizin Üç Büyük Adamı, Talât, Enver, Cemal PaĢalar, Ġstanbul 1944, s. 77, 78;
AkĢin, Jön Türkler..., s.61, 62; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 9, 10.
30
Cengiz, a.g.e., s. 61.
31
Burada adı geçen ve Manastır Gizli Ġhtilâl Komitesi‟nin ikinci kurucusu olan Musa Kâzım,
Karabekir PaĢa’dır. Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Kâzım Karabekir, Ġttihat ve Terakki
Cemiyeti, Ġstanbul, 1993, s.105-111.
8

Avcı YüzbaĢısı Süleyman Cemiyete girenler arasındadır. ĠĢte Enver Bey‟le


beraber Hürriyet kahramanı olarak ün salacak olan Kolağası Resne‟li Niyazi
Bey‟de Enver tarafından cemiyete alınır32.

4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey

1906 yılından sonra Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ordu içerisinde


teĢkilatlanmaya baĢladı. Özellikle Rumeli‟deki askeri birliklerde görev yapan
subayların çoğu cemiyete üye oldular. Mektepli genç subaylar arasında zaten
mevcut olan hoĢnutsuzluklar hızla büyüdü ve bu durum ihtilâlin tohumlarının
yeĢermesini sağlandı.

1908 yılında Ġttihat ve Terakki mensupları Ġngiliz ve Rus hükümdarlarının


Reval‟de bir araya gelmelerini ve Osmanlı Devleti‟nin kaderiyle ilgili tartıĢmaları
bahane ederek harekete geçtiler33.

Ġhtilâl öncesinde Enver Bey, Manastır‟dan Selânik‟e gelir. Burada Selânik


Merkez TeĢkilat üyeleri ile görüĢür. Onların da görüĢlerini aldıktan sonra
hazırlıklarını tamamlar ve Selânik‟ten ayrılır. Enver Bey hatıratında Selânik‟ten
ayrılıĢını Ģöyle anlatır34.

“Vardar kapısından çıkarken nişanlarımı söktüm. Ufak bir teessür


hissettim. Artık belki eski hayallerim gibi, iyi bir asker olamayacaktım. Ve bu
andan itibaren bir hiçtim. Kim bilir hangi kurşunla ve nerede vurularak, bir yerde
kalacaktım. Bir asi diye cesedim, bir köşeye atılacaktır.

Ama bir gün gelecek, beni elbette, rahmetle ananlarda bulunacaktı. Artık
hayatla irtibatım kalmamış gibiydi...”

32
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 97, 98, 99; Cengiz, a.g.e., s. 61, 62, 63.
33
AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler..., s. 68-75; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 547-550;
Karabekir, a.g.e., s.312-330; Cengiz a.g.e., s. 77.
34
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 523 ; Cengiz a.g.e., s. 94,95.
9

Enver MeĢrutiyet‟in iadesi için yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar


ve buradan Saray‟a isyan bayrağını çeker. Aynı günlerde Kolağası Niyazi
Bey‟de35 Resne kıĢlasından 160 isyancı ile birlikte dağa çıkar ve Manastır‟da
ayaklanmayı baĢlatır. Sultan II. Abdülhamid isyanları bastırmak üzere harekete
geçer. Bu amaçla Niyazi Bey‟in hareketini bastırmakla görevli Arnavut ġemsi
PaĢa‟nın Ġttihat ve Terakki mensubu Teğmen Atıf tarafından öldürülmesi36,
ardından 22-23 Temmuz gecesi Manastır kumandanı MuĢir Tatar Osman PaĢa‟nın
dağa kaldırılması37 neticesinde 23 Temmuz‟da Manastır‟da MeĢrutiyet ilân edilir.
Aynı gün Enver Bey‟de Köprülü‟de Hürriyet‟i ilân eder. Dönemin PadiĢahı II.
Abdülhamid isyanları bastırmak yolunda çabaların sonuçsuz kalmasıyla 23-24
Temmuz gecesi MeĢrutiyet‟i38 ilân eder.

5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey :

II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra kurulan Hüseyin Hilmi PaĢa kabinesinde


Harbiye Nazırı olan Mahmut ġevket PaĢa ilk iĢ olarak II. MeĢrutiyetin getirdiği
yeni Ģöhretlerin politika sahasında uzaklaĢmasını ve devletin üzerinde görünür bir
kuvvet olmaktan çıkarak görevlerinin baĢına dönmelerini sağlamaya çalıĢtı.
Bunun için, genç subaylardan bazılarını karargâhlarına gönderirken bazılarını da
daha iyi yetiĢmeleri ümit ve arzusuyla yurt dıĢında görevler verdi. (1909) yılında

35
MeĢrutiyet‟in ilânı ile birlikte “Hürriyet Kahramanı” olarak temayüz eden Niyazi Bey,
MeĢrutiyet‟in ilânından sonra Ģahsi bir mesele yüzünden Arnavutlarca öldürülmüĢtür. GeniĢ
bilgi için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 492-497.
36
Karal, a.g.e., cilt IX, s. 33; Lewis, a.g.e., s. 206; Karabekir, a.g.e., s. 312-313; Samih Nafiz
Tansu, Ġttihat ve Terakki içinde Dönenler, Ġstanbul 1960, s. 42, 43.
37
AkĢin, Jön Türkler..., s. 77; . Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 538; Karal, a.g.e., cilt IX,
s. 34.
38
II. MeĢrutiyetin ilânı için bkz. Tarık Zafer Tuna‟ya, Hürriyetin ilânı, Ġstanbul 1996, s. 5-14;
AkĢin, 100 soruda jön Türkler..., s. 71-78; Çavdar, a.g.e., s. 95-99; Karabekir, a.g.e., s. 325-
330; Karal, a.g.e., s. 27-40; Yusuf Hikmet Bayur, Türk Ġnkılâbı tarihi, cilt I, T. T. K. yay.,
Ankara 1991, s. 59-172; Ali Canip Yöntem, Yakın Tarihimiz, cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.
10

Enver Bey‟i Berlin‟e, Hafız Hakkı Bey‟i Viyana‟ya ataĢemiliter olarak gönderdi.
Cemal Bey‟i Fransa‟ya yolladı. Ali Fethi Bey de tahtan indirilen II.
Abdülhamid‟in muhafızı olarak Selânik‟e gönderilir. Mustafa Kemal‟i karargâh
kurmaylığına memur etti. Sivil hayata geçmek isteyenleri ordudan ayırdı 39.

Enver Bey, Berlin ataĢemiliteri iken Almanlardan özel bir ilgi gördü. Onun
Alman ordusuna karĢı hayranlığı vardı. Zaten Almanlara ve Alman ordusuna karĢı
hayranlık, bizim harp okullarımızın geleneği idi. Çünkü bu okullarda daha Sultan
Mahmut zamanından beri ne zaman bir ıslah teĢebbüsüne giriĢilmek istense,
danıĢman veya hocalar Almanya‟dan getirilmiĢti. Ordunun silahları da Alman
silahları idi. Talim-terbiye esasları, yani kara ordusu talimatnameleri de
Almanca‟dan tercüme olunmuĢtu. Bu sebeplerdir ki aynı Ģekilde Hürriyet
Kahramanı olarak Ģöhrete kavuĢmuĢ Enver Bey‟de de Alman hayranlığının
oluĢmasında etken olmuĢtur. Nitekim onun 1909‟da diğer genç ittihatçı subaylar
arasında, kendisine ataĢemilterlik için Berlin‟i seçmesinde de bu hayranlık etkili
olmuĢtur.

Enver Berlin‟de Almanlardan hakikaten ve rütbesinin üstünde bir ilgi


gördü. Meselâ Amiral Atıf Büyüktuğral, bir inceleme serisinde Ģöyle yazar40:

“Enver Paşa yarbay rütbesinde iken, Berlin Büyükelçiliğimiz nezdinde


kura ataşesi atanmıştı. Onun İttihat ve Terakki ile yaptığı özel gayretlerde
imparatorun bilgisi içinde idi. Birinci Dünya Savaşı arifesinde imparator da
Enver’in gururunu okşayacak bir hareket hazırlamıştı: Berlin’de bulunan bütün
sefaretlere mensup kara ve deniz ataşelerine bir yemek vermiş ve bu ziyafette baş
misafir yerini Yarbay Enver’e ayırmıştı. Diğer ataşelere: Sizin rütbeleriniz
Enver’in rütbesinden daha büyük; fakat yakında büyük bir imparatorluğun başına
geçeceği için Enver’e baş yeri verdim, diyecekti... Bu da yetmeyecek, yemekten
sonra koluna girerek Enver’i özel bir odaya götürecektir. Burada “Enver

39
Cemal Kutay, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978, s. 38,39.
40
Aydemir a.g.e., cilt II, s. 542,543.
11

diyordu; sen başa geçtiğin zaman her istediğin yardımı yapacağım. İşte sana bir
askeri muşavirde buldum: General Makenzen...”

Korgeneral Makenzen‟in gelip Yarbay Enver‟in karĢısında topuk çakması


Osmanlı Devleti‟nin gelecekteki harbiye nazırını büsbütün gururlandırmıĢtı. Diğer
taraftan Ġmparator I.Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin adını değiĢtirmiĢ
ve “Enverland” yapmıĢtı.

6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey

MeĢrutiyet‟in ilânından hemen sonra, Bosna-Hersek gibi toprakların


kaybedilmesi ve bundan doğan itibar kaybı ile, beklenen refah günlerinin hemen
istikbalde görünmemesi; aksine siyasi keĢmekeĢliğe doğru gidilmesi halkın
gözünde Cemiyete karĢı itimatsızlık yaratmaya baĢladı.

Diğer taraftan Cemiyet‟in hükümeti perde arkasından yönetmeyi istemek


gibi bir yolu tutması kendisine karĢı öfkenin çoğalmasına neden oldu. Bunlar,
Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümet ve muhalefet arasındaki mücadeleyi
Ģiddetlendirdi.

MeĢrutiyetin ilânıyla basın hayatında bir patlama oldu. Bir çok gazete ve
dergi çıkmaya baĢladı. Herkes istediğini yazıp, fikrini savunuyordu. Çoğunluğu
elinde bulunduran Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin sertlik ve baskıya dayanan
politikası kısa zamanda basında muhalefete yol açtı. Muhalif bazı gazeteler bu
durumu büyük tepki gösterdi. Bir çok gösteriler yapıldı.

13 Nisan 1909‟da Selânik‟ten meĢrutiyeti korumak için getirilmiĢ olan


Avcı taburları ayaklandı. Ġsyanın belli bir lideri ve hedefi olmayıp, yalnızca
ayaklanan askerler meĢrutiyeti istemediklerini söylüyorlardı41.

41
Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 47.
12

31 Mart Vak‟asının meydana geliĢi ve bunun gelecekteki sonucu ve


kıĢlalarda bulunan askerlerin bu olaya hangi maksat ve vasıta ile alet edildiği halk
tarafından bilinmiyordu42.

Ayaklanma karĢısında Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti klasik Osmanlı


nasihat yolunu denediyse de baĢarılı olamaz. Tersine ayaklanma gittikçe yayılır.
Bu durumda Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti, Mebusan Meclis-i Reisi Ahmet Rıza,
I. Ordu Komutanı Mahmut Muhtar PaĢa istifa ettiler. Ġleri gelen Ġttihatçılar
saklanıp Rumeli‟ye kaçtılar. Asker‟in Sultan Ahmet‟te toplanması Mebusan
Meclisini muhatap kabul etmesi demekti. Oysa o gün Meclis‟te önde gelen
ittihatçılar kadar ortalama mebuslar da gelmeğe çekindiler. Ġsmail Kemal ve bazı
muhalifler mebuslar yetersiz olduğundan duruma egemen olamadılar. Ortaya
çıkan otorite boĢluğunu Saray, yani Abdülhamit doldurdu. Askere, yeni sadrazam
Tevfik PaĢa Harbiye Nazırının Gazi Ethem PaĢa olduğu, isyancıların affedildiği
müjdesi verildi. Onlar için en önemlisi affedilmekti. Asker affedilmenin
sevinciyle Yıldız Sarayında Abdülhamit lehine gösteri yaptı. O, burada da bir hata
yaptı ve balkona çıkıp isyancılara göründü. Bu hataydı, çünkü isyancı askerlerle
birlikmiĢ izlenimini verebiliyordu 43.

Nitekim Ġstanbul‟dan ittihatçı Canbolat Bey‟in çektiği telgraf üzerine


Selânik merkezi harekete geçer. Ve Selânik merkez heyeti, yeniden bütün
teĢebbüsleri elinde toplayan bir merkez olur. Bir taraftan orduya elinde tutmayı
baĢarır. Diğer taraftan Rumeli Ģehirlerinde gönüllü birlikler hazırlanır. Bu
teĢkilatlanmada, Rum, Bulgar komiteleri 10 Temmuz da olduğu gibi, MeĢrutiyetin
korunması kararında birleĢirler44.

42
B.O.A., Yıldız Esas Evrakı, Karton No: 86/38, Evrak No: 3795.
43
J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 339; AkĢin, Jön Türkler..., s. 127; Bu konuda geniĢ bilgi
için bkz. Mustafa Ġslamoğlu, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Ġstanbul 1997; Ġsmail Hamdi
DanîĢmend, 31 Mart Vak‟ası, Ġstanbul 1986; Mevlânzâde Rıfat, 31 Mart Ġhtilâlinin Hikayesi,
Ġstanbul 1996.
44
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 164.
13

31 Mart (13 Nisan) ayaklanmasından bir gün sonra, Selânik‟ten Ġstanbul


üzerine kuvvet gönderilmesi kararlaĢtırılır. Bu kuvvetin yüksek komutanlığını
Mahmut ġevket PaĢa, komutanlığını Hüseyin Hüsnü PaĢa, Kurmay baĢkanlığını
Kolağası Mustafa Kemal (Atatürk) üzerine alır. Selânik Redif Tümeni, sözü
edilen kuvvetin çekirdeği idi. Buna gönüllü olarak müslüman olan ve olmayan
erler de katılır. Bu suretle meydana gelen kuvvete Mustafa Kemal‟in uygun
gördüğü “Hareket Ordusu” adı verilir.

Hareket Ordusu‟nu öncü birlikleri 14 Nisan akĢamı trenle Ġstanbul yönüne


hareket ederler. Ordu kuvvetlerinin toplantı yeri olarak YeĢilköy gösterilir45.
BinbaĢı Enver Bey ise, 31 Mart ayaklanması patladığı zaman Berlin‟dedir. Orada
ataĢemiliterlik vazifesine henüz yeni baĢlamıĢtır. Ama olayı haber alınca hemen
harekete geçer. Berlin‟den Selânik‟e gelir, orada fazla eğlenmez. Ama Ġttihat ve
Terakki Merkezi ile gerekli temaslarını yapar ve buradan YeĢilköy‟e geçer. Ve
anlaĢıldığına göre daha Selânik‟te kararlaĢtırılmıĢ olan bir tertiple, Hareket
Ordusunda Mustafa Kemal‟in iĢgal ettiği kurmay baĢkanlığını alır. TeĢebbüs artık
Enver Bey‟in elindedir.

Enver Bey, YeĢilköy‟de manevralar arasında kendi hazırlıkları ile meĢgul


olur. Maksat Ġstanbul üzerine yürümektir. Nihayet 11 Nisan Cuma gününü 12
Nisan Cumartesiye bağlayan gece sabaha karĢı hareket ordusu yürüyüĢe geçer.
Sabahleyin öncüler Ġstanbul‟a yaklaĢırlar. Bu öncülerin baĢında Enver Bey, Ali
Fethi Bey (Okyar), BinbaĢı Ali Hikmet Bey (Ayırdan), BinbaĢı Muhtar (ġehit),
BinbaĢı Hafız Ġsmail Hakkı, ikinci ordudan Ġsmet (Ġnönü) ve Kâzım Bey‟ler
vardır. Kolağası Niyazi Bey, Resne gönüllülerinin baĢındadır46.

23 Nisan‟da hareket ordusu kuvvetleri Sirkeci‟den, Aksaray‟dan, Edirne


Kapıdan ve Beyoğlu‟ndan olmak üzere dört kol halinde Ġstanbul‟a girmeye
baĢlarlar. Hareket Ordusu‟nun gelmesiyle isyancı askerler düzensiz bir gurup
halinde havaya ateĢ etmeye baĢlarlar. Hareket Ordusunun Beyoğlu üzerine
yürüyen kuvvetleri, Harp okulu önünde karĢılaĢtığı direnmeyi kısa zamanda

45
Karal, a.g.e., cilt IX, s. 98.
46
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 166-168.
14

geçtikten sonra, Enver Bey‟de yanındaki birliklerle birlikte TaĢkıĢla ve Taksim


üzerine yürür. ÇarpıĢma bütün gün sürer ve Enver Bey‟in çok değer verdiği bir
arkadaĢı olan Muhtar Bey o sırada Ģehit olur. Sirkeciden Bab-ı Âli‟ye yürüyen
kol, askeri kulübe sığınan isyancılarla Bab-ı Âli‟nin korunması ile
görevlendirilmiĢ karakol erlerinin Ģiddetli direniĢi ile karĢılaĢır. DireniĢi kırmak
ve isyancıları teslim alma için topçu kuvvetleri getirtilip top ateĢi açılır. O gün
akĢama kadar süren çarpıĢmalar sonunda Selimiye ve Yıldız kıĢlaları dıĢında
kalan direnme merkezleri tüm olarak yok edilir. Ertesi gün Selimiye ve daha sonra
Yıldız kıĢlalarındaki isyancılar teslim olmak zorunda bırakılarak Hareket Ordusu
tamamen Ġstanbul‟a hakim oldu47.

Ama asıl önemli karar, artık YeĢilköy‟den Ġstanbul‟a nakledilen ve


Ayasofya meydanındaki eski binasında toplantıya geçen Umumi Meclisindi.
ġeyhülislamın verdiği fetvaya dayanarak Abdülhamit tahttan indirildi, yerine V.
Mehmet ReĢat PadiĢah oldu48(1909-1918).

7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey

1870‟lerde Ġtalya birliğini tamamladığı zaman, dünyanın en önemli yerleri


Ġngiltere ve Fransa tarafından sömürge haline getirilmiĢti. Birliğini geç
tamamlayan Ġtalya, tarih sahnesine aynı zamanda bir hedef ile atılmıĢtı. Bu hedef
ise, Roma Ġmparatorluğu‟nu yeniden kurmaktı. Ġtalya‟nın bu amaçla seçtiği en
uygun hedef ise Trablusgarb ve Bingazi idi. Bu hedefini ve niyetini diğer
devletlerden gizlemeyen Ġtalya, onlardan destek arama çabasına giriĢti. 1902‟de
Avusturya ve Fransa ile, 1904‟de Ġngiltere ve 1909‟da Rusya ile sözleĢmeler
imzalayarak, bu Osmanlı toprak parçasının iĢgaline ses çıkarmamalarını sağladı.
Buna karĢılık da, Ġtalya, bu devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine
ses çıkarmadı.

47
Karabekir, a.g.e., s. 447-463; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 102.
48
Abdülhamit‟in hal fetva metni için bkz. Karal, a.g.e., cilt IX, s. 104- 107; Bayur, a.g.e., cilt II/I.
Kısım, s.214-217.
15

Ġtalya ortamın uygun hale geldiğini görünce daha fazla beklemeden


harekete geçti. 28 Eylül 1911‟de, Osmanlı Devleti‟ne 24 saatlik bir ültimatom
vererek Trablusgarb ve Bingazi‟yi iĢgal etmeye karar verdiğini, bu nedenle bu
yerlerin derhal boĢaltılmasını istedi49. Buna gerekçe olarak Trablusgarb ve
Bingazi‟nin Osmanlı Devleti tarafından uygarlık yönünden geri bırakıldığı,
buradaki Ġtalyanlara ve diğer yabancılara karĢı kötü davranıldığı gösterilmekteydi.
Osmanlı Devleti bu ültimatoma 29 Eylül 1911 günü cevap vererek, Ġtalya‟nın
iddialarını ve isteklerini reddettiğini, ancak görüĢmeye hazır olduğunu bildirdi.
Bunun üzerine Ġtalya, aynı gün (29 Eylül 1911 günü) Osmanlı Devletine savaĢ
açtığını ilân etti50. Böylece Trablusgarb savaĢı51 baĢlamıĢ oldu.

Ġtalya, ilk olarak Trablusgarb‟a saldırdı. Arkasından Tobruk, Derne ve


Bingazi‟ye asker çıkardı. Donanmasının gücü sayesinde denizleri kontrol altına
aldı.

Osmanlı Devletinin bu sıralarda Trablusgarb‟ta sadece 3.500 kadar askeri


vardı. Makedonya, Arnavutluk ve diğer yerlerde süregelen ayaklanmalar
dolayısıyla, Trablusgarb‟ta savaĢ için gerekli hazırlığı yapamamıĢtı. SavaĢın
baĢlamasından sonra ise, Ġngiltere‟nin Ġtalya‟yı gücendirmemek için, Mısırdaki
tarafsızlığını ilân etmesiyle, Trablusgarb ile Osmanlı Devleti‟nin karadan
bağlantısını da kesilmiĢti. Bu nedenle Osmanlı Devleti Trablusgarb‟a ancak Mısır
ve Tunus üzerinden gizli olarak yetersiz ölçüde yardım gönderebilme
durumundaydı52.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Ġtalya‟nın umduğunun aksine bir geliĢme


gösterdi. O günlerde ordunun genç ve önde gelen yıldızları, hep Trablusgarb
yolunu tutarlar. Paris ataĢemiliter Fethi Bey, Tunus üzerinden gider. Enver Bey‟in

49
Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih, Ġstanbul 1985, s. 353.
50
Bayur, a.g.e., cilt II/I. Kısım, s. 93-98.
51
Trablusgarb SavaĢı hakkında bkz. Karal, a.g.e, cilt IX, s. 255-287; J., Shaw-Kural Shaw, a.g.e,
cilt II, s. 348,349; AkĢin, Jön Türkler..., s. 187-195; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 215-
242.
52
Uçarol, a.g.e, s. 353.
16

amcası Halil Bey (PaĢa)‟de aynı yolu zorlar ve sonunda muvaffak olur. Enver
Bey‟in kardeĢi Nuri Bey (PaĢa) ilk fırsatta Halil Bey‟in yanında yerini alır.
Mustafa Kemal ve arkadaĢları Mısır üzerinde geçmeye çalıĢırlar ve bunu da
baĢarırlar. Hülasa devletin dahi sahiplenmediği Trablusgarb topraklarına gönüllü
kurmay subaylar sahip çıkar ve iç bölgelerde Ġtalyanlara karĢı savunma hareketi
kurarlar. Bir avuç vatansever Osmanlı subayı yerli halkın da yardımıyla üstün
Ġtalyan güçlerine baĢarıyla karĢı koydular ve Ġtalyanları çok güç duruma
düĢürdüler53.

Enver Bey, durumun vehametini önceden sezdiği için o da Trablusgarb‟e


gitmek üzere Eylül 1911‟in baĢlarında Berlin‟den ayrılır. Trenle Selânik‟e gelir.
Burada cemiyetin merkez komitesi azaları ile görüĢür ve Ġtalyanlara karĢı
yapılacak mücadele hakkında görüĢlerini bildirir54.

Enver Bey, 24 Eylülde Selânik‟ten Ġstanbul‟a geçer. Harbiye Nazırı ve


Sultan Mehmet ReĢat ile görüĢür. Amacı Ġtalyanlara karĢı yapılacak mücadele de
devletin desteğini sağlamaktı. Fakat bu konuda umduğunu bulamaz. Harbiye
Nazırı teĢebbüsünü lüzumsuz bulur55.

Bütün bu engellere rağmen Enver Bey, Mısır üzerinden Trablusgarb‟e


ulaĢmıĢtır. EĢi Naciye Sultan Enver Bey‟in yolculuğunu Ģöyle anlatır: 56 “Enver
Bey, Trablus’a güç varabilmiş, yanında Rauf (Orbay) ve Ömer Fevzi (Mardini)
Bey’ler varmış. Gazeteci gibi seyahat ediyorlarmış. Biri Tanin, diğeri Tercüman-ı
Hakikat gazetelerinin muhabirleri olarak görülüyorlarmış. Üçüncüsü de ajansın
harp muhabirleri ... Böyle pasaport almışlar. Hidiviye kumpanyasının İsmaili’ye
vapuruna binerek İskenderiye’ye kadar gidebilmişler. Ömer Fevzi Bey’in babası
orada Melek isminde bir Mısırlı hanımla evli olduğu için, Ömer Fevzi’nin Mısıra
gitmesi pek göze çarpmamış. Ama o sırada İstanbul’da kolera olduğu için,

53
Enver PaĢa..., cilt II, s. 225.
54
Haniğlu, a.g.e, s. 75.
55
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 228.
56
O. Gazi AĢiroğlu, Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları “Acı Zamanlar”,
Ġstanbul 1990, s. 33.
17

yolcuların Mısır’a çıkmalarına engel olunmuş. Enver Bey ve arkadaşları bu


yüzden çok sıkıntı çekmişler. Nihayet karantinadan kurtulmuşlar. Ve bir müddet
Kahire’de Arif Mardin’i Bey’in evinde misafir kalmışlar, daha sonra Bingazi’ye
geçebilmiş.”

Enver Bey, 24 Ekim‟de Derne önüne ulaĢarak Ġtalyanlara 15 km. mesafede


olan Ayn-el Mansur‟da karargâhını tesis etmiĢti57. Derne‟de cephe kumandanı
kolağası Mustafa Kemal Bey (Atatürk)‟dir. Daha sonra Enver Bey, cephe
kumandanlığını üzerine alacak ve Mustafa Kemal de onun himayesi altına
girecektir. Çünkü Enver Bey daha kıdemlidir. Ve birkaç noktanın kumandanıdır.
Enver Bey‟in Derne‟ye varıĢında asker ve sivil nihayet 500-600 kiĢi olan Türk ve
Arap direniĢ kuvveti bu cephede kısa zamanda 20.000 kiĢiye çıkacaktır. Bunlar
beslenecek, güçlenecek, silahlanacak ve Ġtalyanları iĢgal ettikleri siperlerden tam
bir yıldan fazla iç kesimlere ilerlemesini engelleyecekti.

Enver Bey‟e Derne Cephesi için her ay Osmanlı Devleti 15.000 altın tahsis
etmiĢtir. Fakat bu para yeterli değildir. Onun için paranın yetiĢmediği zamanlarda
Enver Bey ve cephe kumandaları kağıt para çıkarırlar. Bu para tutar, sonuna kadar
itibarını kaybetmez.

Mösyö Georges Remond “Türklerle Arapların Ordugâhında” adlı eserinde


Enver Bey kuvvetleri hakkında Ģu satırları yazmaktadır:58 “Ben daha bidâyetten
beri ordugâhta hüküm süren ve Arap memleketlerinde alışmış olduğumuz o
karışık, intizamsız ve garip gürültü ve kaynamadan büsbütün başka her şey
azimkâr ve teşkilatçı bir iradenin eserlerini hissettirmekte idi.”

Enver Bey, Trablusgarb‟de bulunduğu son zamanlarında halkın moralini


yükseltmek için büyük bir taarruz tertipler. Taarruz büyük bir sahada yapılacaktır.
Adeta yeni bir seferberlik düzenlenir. Gece atlarla çölde karargâh heyeti uzun
mesafeler alır. Sahrada güneĢ ıĢırken saldırı baĢlar. Ama netice beklenildiği gibi

57
Cemal Kutay, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963, s. 165, 166.
58
Kutay, Trablusgarb...,, s. 165, 166.
18

geliĢmez. Ġtalyanların sol kanatları iyi yerleĢmiĢlerdir, ister istemez geri çekilinir,
fakat zayiat olur.

Bu taarruz akabinde Ġtalyan kumandanı aracılığıyla Derne Cephesi


Kumandanı Enver Bey‟e 18 Ekim 1912‟de UĢi‟de Ġtalyanlarla yapılan
antlaĢmanın bir sureti verilir.

Bunun üzerine Enver Bey Trablusgarb‟de son hazırlıklarını yaparken de


kendileri gittikten sonra da yerli halkın Traplus topraklarında savaĢın devam
Ģartlarını sağlar. Enver Bey‟den sonrada bu mücadele 1919 yılına kadar sürer.

Enver Bey, Balkan Harbine iĢtirak etmek üzere 25 Kasım 1912‟de


Derne‟den memlekete dönmek üzere hareket eder. Takma bir isimle ve gerçek
ismini gizleyerek,Ġtalya‟dan geçip Ġstanbul‟a gelir59.

8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey

Osmanlı Devleti II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra siyasi bir kargaĢa


içerisine düĢmüĢtü. 31 Mart Olayı, Sultan II. Abdülhamid‟in tahttan indirilmesi,
Adana Ermeni isyanı, Trablusgarb‟ın Ġtalyanlarca iĢgali gibi hadiseler devleti
yıpratmıĢtı. Nitekim Avrupa devletlerinin isteği ile kurulmuĢ olan Sırbistan,
Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan, bu durumdan yararlanmak istediler. Bu
düĢünce doğrultusunda, kısa zamanda Osmanlı Devleti‟ni Balkanlar‟dan atmak ve
topraklarını paylaĢmak için aralarında anlaĢtılar. Balkan devletlerinin en küçüğü
olan Karadağ 8 Ekim 1912‟de kuzey Arnavutluk ve Yenipazar sancağına girerek
savaĢı baĢlattı. 15 Ekimde Yunanistan, 17 Ekimde Sırbistan ile Bulgaristan
Osmanlı Devleti‟ne karĢı savaĢa girdiler60.

59
AĢiroğlu, a.g.e., s. 37.
60
Karal , a.g.e., cilt IX, s. 298-304; Uçarol, a.g.e., s. 364-367; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 54,55.
19

Yapılan savaĢ sonunda Osmanlı Devleti Balkanlarda umulmadık bir


yenilgi aldı. Enver Bey, Kuzey Afrika‟dan döndüğünde Berlin ataĢemiliterlik
bürosuna değil hemen son mücadele alanına Çatalca cephesine koĢmuĢtu.
Cephedeki vazifesine atanma tarihi 19 Aralık 1324 ( 1 Ocak 1913)‟tür. Yeni
vazifesi X. Kolordu kurmay BaĢkanlığıdır61. Fakat artık Balkan harbi fiilen
kaybedilmiĢti. Rumeli de artık elde değildi.

3 Aralık 1912‟de mütareke imzalanmıĢtı. Osmanlı Devleti 16-17 Aralıkta


Londra‟da toplanan konferansta oldukça ağır Ģartları kabule zorlanıyordu.
Dönemin Sadrazamı Kâmil PaĢa da 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟de büyük
devletlere verilecek cevap notasını konuĢmak üzere toplanacaktı.

Enver Bey ve arkadaĢları, önceden hazırlanılan plan gereği Edirne‟nin


düĢmana bırakılmasını protesto için Bab-ı Âli‟yi basacaklar ve hükümeti
devireceklerdir. Bu plan için 23 Ocak PerĢembe günü saat 15.00 seçilmiĢti. Çünkü
bu saatte devletlerin verdiği notaya verilecek yanıt son Ģeklini alacaktı. Bakanlar
kurulu üyeleri ile Sadrazam o sırada makamında bulunacağı biliniyordu.

Hazırlanan plan uygulamaya konulur. Ġttihat ve Terakki Merkezi


Umumisinde beklemekte olan Enver kendisi için hazırlanan beyaz ata biner.
Ġzmitli Mümtaz ve Filibeli Hilmi Bey‟ler de korumayı sağlamak için atın
çevresinde yürürler. Grup Bab-ı Âli‟ye inen yola geldiği zaman Ömer Naci de
burada çevresine toplanan kalabalığı galeyana getirmeye çalıĢıyordu.

Enver, yanında Yakup Cemil, Sapancalı Hakkı, Mustafa Necip, Hilmi


Bey‟ler olduğu halde sadaret binasına doğru yönelir. Onları Talât Bey ve Mithat
ġükrü izler. Ġttihat ve Terakki‟nin baskını yapan ekibi, fazla bir engelle
karĢılaĢmadan sadaret binasına girerler.

Sadaret binasının giriĢindeki salonda gürültüler ve silah sesleri duyan


Harbiye Nazırı Nazım PaĢa, salona çıkarak, Enver Bey ve arkadaĢlarına “ Ne
oluyor? Aklınızca Sadareti mi basmaya geldiniz. Haddinizi biliniz.” diye

61
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 368.
20

azarlayıcı bir tonda bağırınca Yakup Cemil, Nazım PaĢa‟yı vurdu. Sonra Talât ve
Enver Bey‟ler sadrazam odasına girdiler, ondan istifa etmesini istediler. Bu sözleri
iĢitmemiĢ görünen Kâmil PaĢa niye geldiklerini sordu. Bunun üzerine Enver Bey,
halkın ve askerin galeyan halinde olduğunu, kendisinin sadaretten çekilmesini
istediklerini söyleyince, PaĢa biraz direnmek istedi. Fakat sonunda “cihet-i
askeriyeden vuku bulan talep üzerine...” diye baĢlayan istifasını yazdı.

Enver ve Talât cihet-i askeriye deyiminin yanına “ve ahaliden” ibaresinin


de konmasını istediler. Ġstifayı alan Enver Bey saraya giderek Kâmil PaĢa‟nın
istifa mektubunu PadiĢaha sundu62. “Müsaade-i şahaneleri olursa yerine Mahmut
Şevket Paşa kulunuzun tayinini ahali ve ordu namına istirham ediyorum. Hükümet
kuruluncaya kadar Dahiliye Nezareti işlerine vekil olarak Talât Bey’in bakmasını,
ordu başkomutanlık vekaletine Müşir İzzet Paşa’nın getirilmesinin münasip
olacağını takdirlerine arz ediyorum.” biçiminde konuĢtu63.

Bab-ı Âli baskını ile istifa ettirilen Kâmil PaĢa hükümeti yerine, Mahmut
ġevket PaĢa hükümeti kurmakla görevlendirildi. 15 safer 1331 (24 Ocak 1913)‟de
Mahmut ġevket PaĢa‟nın takdim ettiği hükümet üyeleri listesi 16 Safer 1331
(25 Ocak 1913)‟de onaylandı64.

Bab-ı Âli baskını Kâmil PaĢa hükümetinin Edirne‟yi Bulgarlara bıraktığı


için yapılmıĢtı. Edirne‟nin kurtarılması Ġttihat ve Terakki‟nin geleceği için
önemliydi. Yeni hükümet büyük devletlerin (Dûvel-i muazzama) 17 Ocak 1913‟te
tarihi notasına verilen cevap bu görüĢler çerçevesinde hazırlanırken Bulgarlar
Çatalca‟da saldırıya geçtiler. SavaĢ dört gün sürdü. Ve ilk kez düĢman büyük
kayıplar vererek geri püskürtüldü. Bu çatıĢma hükümeti uyardı. Edirne‟nin
kurtarılması için yeni planlar yapıldı. Hareket iki istikâmetten olacaktı. Bir

62
Kâmil PaĢa‟nın istifa metni için bkz. Ali Fuat Türkgeldi, Görüp ĠĢittiklerim, cilt II, Ankara
1949, s. 88,89; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 389.
63
Çavdar, a.g.e., s. 127-135; Türkgeldi, a.g.e., s. 77-86; Tansu, a.g.e., s. 104-115; Hüsamettin
Ertürk, Ġki Devrin Perde Arkası, Ġstanbul 1996, s. 78-82; ġeref ÇavuĢoğlu, Yakın Tarih, cilt
I, Yıl 1962, s. 193-196.
64
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 2604, s. 1.
21

taraftan Enver Bey, denizden sevk edilecek askerleri ġarköy‟e çıkarırken diğer
taraftan da Bolayır (Gelibolu) cephesine aynı istikâmette harekete geçilerek
Bulgarlar tam bir baskı altına alacaktı. Bu plan baĢarıya ulaĢtığı takdirde
Çatalca‟daki Bulgar kuvvetlerin arkasındaki ikmal yolları kesilmiĢ olacaktı. Ne
yazık ki Sarköy çıkartması65 vaktinde yapılamadı ve istenilen sonuç alınamadı. Bu
durumda barıĢ görüĢmeleri yeniden gündeme geldi.

66
30 Mayıs 1913‟de Londra‟da yapılan barıĢ görüĢmeleri sonunda Midye-
Enez hattı iki devlet arasında sınır olmak üzere barıĢ antlaĢması imzalanacaktır.
Bu anlaĢma ile Edirne Bulgarlara bırakılıyordu. Bu barıĢ Ġttihat ve Terakki‟nin
muhaliflerince yenilgi olarak yorumlandı.

Balkan devletleri Rumeli‟yi elimizden almak için birleĢtikleri halde,


ganimeti paylaĢma hususunda birbirleriyle anlaĢamadılar. Sırplar ve Yunanlılar,
Makedonya‟nın paylaĢılmasından dolayı Bulgarlarla savaĢa baĢladıkları gibi,
Romanya da Bulgar arazisini istilaya baĢladı. Zor durumda kalan Bulgar askeri
kuvvetlerini Edirne‟den geri çekmeye baĢladılar67. Bundan istifadeyi düĢünen
Ġttihat ve Terakki ileri gelenlerinden Enver Bey ve Talât Bey harekete geçtiler.
Enver Bey, kurmay baĢkanı olduğu kolordunun kumandanı HurĢit PaĢa‟yı, Talât
Bey de kabine üyelerini Edirne‟nin geri alınması için ikna etmeye çalıĢtı68.

20 Temmuzda hükümet elçileri vasıtası ile büyük devletlere Edirne üzerine


yürüyeceğini bildirdi. Osmanlı ordusu büyük bir direniĢle karĢılaĢmadan Doğu
Trakya‟yı içine alan Meriç Irmağı‟na kadar ilerledi69. Öncü kuvvetler Meriç‟i de
geçerek Garbi Trakya‟ya girdiler ve Dimetoka‟yı iĢgal ederler. Milis kuvvetleri
Gümülcine havalisine kadar sokuldular. Burada daha sonra merkezi Gümülcine

65
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 390-401; Çavdar , a.g.e., s. 129-131.
66
Londra AntlaĢması için bkz. Uçarol, a.g.e., s. 367-368; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 337-338; Mim
Kemal Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu” Büyük Ġslam Tarihi Ansk. cilt XII, s. 168.
67
Türkgeldi, a.g.e., s.105-106.
68
Metin Martı, Cemal PaĢa Hatırat, Ġstanbul 1996, s. 49-51; Türkgeldi, a.g.e., s. 106.
69
M. Hanefi Bostan, Said Halim PaĢa, Ġstanbul 1992, s. 37.
22

olmak üzere “Batı Trakya Muvakkat İslam Hükümeti” ismi altında bir hükümet
kuruldu70.

Enver Bey kumandasındaki birlikler de pek fazla bir engelle karĢılaĢmadan


21 Temmuz 1913‟de Edirne‟yi geri aldılar. Edirne‟nin geri alınıĢı ve bu harekât
sırasında Kaymakam Enver Bey‟in aktif davranıĢları halk arasında onun Ģöhretini
artırdı. Hatta bu arada onun için “Edirne‟nin ikinci fatihi” gibi övgülerde yazılır71.

9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması

Enver Bey‟in sarayda talip olduğu kız Naciye Sultan, ġehzade Süleyman
Efendi‟nin kızıdır. ġehzade Süleyman Efendi, Sultan Abdülmecid‟in yedi
evladından biridir. Annesi AyĢe Tarziter kadın babasının üçüncü hanımıdır72.

Enver Bey‟in yanında Naciye Sultan‟a bir takım talipliler daha vardır.
Fakat Naciye Sultan onlar arasından Enver‟i seçer. PadiĢah Mehmet ReĢat‟ın da
bu evliliği onaylamasıyla Enver Bey‟in validesi Dolmabahçe Sarayına gelir.
PadiĢahın yanında, getirmiĢ olduğu niĢan yüzüğünü Naciye Sultana takar. Enver o
dönemde Berlin ataĢemiliteridir (1911).

NiĢandan sonra Enver Bey ile Naciye Sultan mektuplaĢmaya baĢlarlar.


Daha önce birbirlerini görmemiĢlerdir. Fakat bu mektuplaĢmalar sayesinde
birbirlerini tanırlar.

Enver Bey, yine uzakta iken 1911‟de Dolmabahçe Sarayında nikahları


olur. Nikahlarını ġeyhülislam Musa Kâzım Efendi kıymıĢtır73.

70
Martı, a.g.e., s. 53-55.
71
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 55-56.
72
Halit Ziya UĢaklıgil, “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın Tarihimiz, cilt I,
Yıl 1962, s. 212, 213.
73
AĢiroğlu, a.g.e., s. 29-32.
23

Enver Bey, Balkan harbinden sonra apandisit krizi geçirir. Daha önce
apandisit ameliyatı geçirmiĢtir. Ġkinci defa apandisit ameliyatı olur74 (Aralık
1913). Ameliyattan sonra niĢanlısı kendisini hastahanede ziyarete gelir. Enver
Bey ve NiĢanlısı Naciye Sultan yüz yüze burada görüĢürler.

O sıralarda Enver Bey ( 4 Ocak 1914)‟te “Mirliva” Tuğgeneral rütbesiyle


PaĢa ve Harbiye Nazırı olmuĢtur. Düğün merasimleri 5 Mart 1914‟te 75 Ģimdiki
IĢık Lisesi binasında olur.

Enver PaĢa, böylece saraya damat olarak “Damad-ı Şehriyarı” ûnvanını


almıĢtır76.

74
Dr. Hüsrev Hatemi, Dr. Nil Sarı, “Enver PaĢa‟nın apandisit Ameliyatı”, Tarih ve Toplum, Yıl
1984,s. 281.
75
“Bu evlilikten Enver PaĢa‟nın Mâhpeyker ve Türkan adlı iki kızı ile bir oğlu olmuĢtur, ancak
29 Eylül 1921‟de doğan oğlu Ali‟yi Enver PaĢa hiç görmemiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türkistan‟da
ölümüyle 23 yaĢında dul kalan ve bir yıl sonrada Enver PaĢa‟nın kardeĢi Kâmil Bey ile evlenen
Naciye Sultan, 1952‟ye kadar yurt dıĢında kalmıĢ, bu arada Râ‟na adında bir kızı olmuĢtur.
Hânedanın kadın azalarının yurda dönmelerine müsaade edilmeleri üzerine 1952‟de Ġstanbul‟a
gelmiĢ, 5 Aralık 1957 tarihinde NiĢantaĢı‟nda vefat etmiĢtir.” AĢiroğlu, a.g.e., s. 45, 60, 68.
76
Cebeci a.g.m, Yeni Yüzyıl Gazetesi, 6 Ağustos 1986, s. 8.
24

B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA


ENVER BEY (PAġA)

1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi

Enver Bey, Bab-ı Âli baskınıyla, yaĢamın en önemli kavĢağına gelmiĢti.


Bu kavĢak, imparatorluğun da kaderini belirleyecekti. Enver Bey apandisit
ameliyatı için hastahanede yattığı günlerde, 18 Aralık 1913‟te Yarbaylıktan
Albaylığı yükseltildi. Enver‟e Harbiye Nazırlığı fikrini yerleĢtiren, yine hastahane
günlerinde parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarıdır77. Bunlar Enver Bey‟in
hastahanede yattığı sıralarda gelirler ve bu fikirlerini Enver Bey‟e açarlar. Yine
bunlar fikirlerinin gerçekleĢmesi için o dönemin Dahiliye Nazırı ve partinin
yetkili Ģahsı olan Talât PaĢa‟ya çıkarlar, fikirlerini söylerler. Fikirlerinin
gerçekleĢmesi için tehdit etmekten çekinmezler. Bu fikir Enver Bey‟inde hoĢuna
gider ve onu bir ideal olarak kabul eder.

Aynı günlerde Enver Bey, dönemin Sadrazamı Sait Halim PaĢa nezdinde
bir teĢebbüste bulunur ve ona78:

“-Balkan harbinden sonra ordunun yeniden ıslahı ve düzenlenmesi için


Harbiye Nazırı olmak mecburiyetinde olduğunu söyler...”

77
“SilâhĢor olarak adlandırılan bu kiĢiler, Ġttihat ve Terakki‟nin bir nevi muhafızları bir nevi
kanlı icra gücüdürler. Bunların hepsi asker kökenli olup daha sonra ordudan kopmuĢlar ve
askerlikten ayrılmıĢlardır. Bu kiĢilerin bazıları Ģunlardır: Yakup Cemil, Topçu Ġhsan, Sapancalı
Hakkı, Ġzmitli Mümtaz, Atıf Hilmi, Hüsrev Sami, Süleyman Askeri, Ömer Naci gibileri.”
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 417-421.
78
Ziya ġakir, a.g.e., s. 417-421; Cemal Kutay, Lavrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965,
s. 25-29.
25

Enver‟in ve arkadaĢlarının Harbiye Nazırlığı konusundaki kesin tavrı


üzerine Talât Bey ve ġuray-ı Devlet Reisi Halil MenteĢe, Harbiye Nazırı Ġzzet
PaĢa‟nın yanına giderler ve kendisine istifasını teklif ederler. Ertesi gün de Ahmet
Ġzzet PaĢa Harbiye Nazırlığından istifa eder79.

Harbiye Nazırı Ġzzet PaĢa‟nın istifa etmesi üzerine Said Halim PaĢa
tarafından hazırlanan tezkirede Enver Bey‟in Mirlivâlığa terfisi ve Harbiye
Nazırlığına teklifi isteniyordu. PadiĢaha sunulan tezkire Ģöyledir80.

“Atüfetlû Efendim Hazretleri, Harbiye Nazırı paşa Hazretlerinin vuku-ı


istifasına mebni Bingazi’deki hidemât-ı bergüzide ve fedâkârânesinden dolayı zam
olunan üç sene ile kıdemen mir-alâylığı ihrâz eden Enver Bey’efendi’nin Balkan
Muharebâtındaki fedâkârlığına mukâfeten üç sene daha kıdem zammıyla
rütbesine mahsus müddet-i asgariyi ikmâl etmiş olduğuna ve mir-alâylıktan
mirlivâlığa terfi nizâmnâmesi mucebince keyfiyet-i terfi intihâb ile icra
oluncağına göre, mir-i mumâileyhin mir-livâlıkla Harbiye Nezâretine tayini tensib
kılınmış ise de, ol bâbda her ne vech ile irâde-i seniye-i hazret-i padişahi şeref
mûte’allık buyurulursa mantık-ı münif-i mucebince mu’âmele ifâ edileceği
beyanla tezkire-i senâveri terkim kılındı efendim. Fi 4 Safer sene 332, fi 21
Kânûn-i evvel sene 329. Sadrazam Mehmet Sa’id”

Yukarıdaki tezkire Serkatib-i ġehriyari Ali Fuad imzası ile Ģu cevap


verildi:81

“Marruz-ı Çâker-i Kemineleridir, iş bu tezkire-i samiye-i sadâret


Penâhide melfuf irâde-i seniye lâyıhasıyla beraber manzur-ı âli olmuş ve lâyıha-i
mezkure imza-i humayûn-î cânib-i mûlük hâne ile tevşih buyurularak leffen irae
kılınmıştır. Ol babda emrû fermân hazret-i veliyû’l emrindir. Fi 5 safer sene 332,
fi 21 Kânun-ı evvel sene 329...”

79
Tansu, a.g.e., s. 227-230.
80
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.
81
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.
26

4 Ocak 1914 (5 Safer 1332 – 21 Kânun-î evvel 1329) tarihli irâde-i seniye
ile Enver Bey Mir-livâ (tuğgeneral) rütbesi ile Harbiye Nazırlığına tayin edildi82.
Enver PaĢa 6 Ocak 1914‟te Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye Reisliği‟ne tayin
edildi83.

Enver PaĢa, Harbiye Nâzırı olur olmaz, orduda kapsamlı yenilik


hareketlerine giriĢti. Ġlk planda Balkan harbinde yetersizlikleri sabit olan bu yaĢlı
subayları emekliye sevketti84. Askerin üniforması yeniden düzenlendi. Okur-yazar
sayısının artması için, eski Türkçe harfleri birleĢtirerek “Enveriye Yazısı”85 adıyla
yeni bir alfabe çıkardı. Yarbay ġerif Bey, Enver PaĢa‟nın ordudaki faaliyetlerini
Ģöyle anlatır.86

“Eski alışkanlıkla yeni tayinlere ayak sallayan her kumandan veya subay
derhal emekliye ayrıldı. İtiraz lakırdısı ağza alınmaz oldu. Herkese bir çeviklik,
bir sürat, bir askerlik geldi. Ordu, yeni bir dünya’ya doğdu. Harbiye Nezâreti’nin
kapıları kapandı. Ve içeriye iş sahiplerinden başka kimse giremez oldu. Alman
ıslahat heyeti görev başına geçti. Bu ıslahat heyeti’nin yardımıyla işlemler, fazla
formaliteden kurtularak, sade bir tarzda devam etmeye başladı. Ve ordumuz
orduya, subayımız subaya benzedi. Herkes gördü ki, akıl ve bilgi, kanun ve nizam
yolunda Türkler de, pekala yol arkadaşı olabilirmiş. Enver Paşa, Islahat
Heyeti’nin taşkınlıklarını önler ve itirazlara rağmen bildiği yolda giderdi. O
zaman ki Enver, Osmanlı tarihinin ilk kez gördüğü yenileştirici, çalışkan, kati ve
azimkâr bir Harbiye Nazırı idi”

82
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.6.
83
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 430.
84
Liman Van Sanders‟in SavaĢ Hatıraları, Hayat Tarih Mecmuası, (Çev. Osman ÖndeĢ), 1
Aralık 1967, Yıl 3, cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.
85
Cebeci, a.g.m., Yeni Yüzyıl, 7.8.1996, s. 8.
86
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402.
27

2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi:

Birinci Dünya SavaĢı, Avrupalı devletlerin sanayi inkılâbını


gerçekleĢtirdikten sonra dünyayı paylaĢmak üzere kendi aralarında baĢlattıkları bir
sömürgecilik savaĢıdır.

Almanya birliğini tamamladığı ve sanayiini kurduğu sırada dünya


hammadde kaynakları ve pazarları diğer devletlerce paylaĢılmıĢ bulunuyordu.
1894‟lerden sonra Almanya bazı sömürgeler elde etmiĢsede, bunlar onun için
yeterli değildi. Çünkü geliĢen Alman sanayii hem bol hammadde kaynaklarına,
hem de pazarlara muhtaçtı. Almanya‟nın güclü sömürgeci bir devlet halinde
yükselmesi diğer Avrupa devletlerinin elinde bulunan sömürgelere sahip
olmasıyla mümkündü. ĠĢte Almanya, bu durumu gözönüne alarak ordu ve
donanmasını gittikçe güçlendirmeye baĢladı.

Ġngiltere ve Fransa Almanya‟nın geliĢmesini endiĢe ile takip


etmekteydiler. Alman deniz gücü neredeyse tehdit eder hale gelmesi Ġngiliz ve
Fransız sömürgeleri için tehlike teĢkil ediyordu. Zira sömürgesiz Ġngiltere‟nin
ayakta kalması mümkün değildi. Bu geliĢmeler Avrupa‟yı XX. yüzyılın
baĢlarında iki ayrı bloklaĢmaya itti. Birisi Ġngiltere, Fransa ve Rusya diğeri
Almanya, Avusturya, Macaristan ve Ġtalya idi87.

Osmanlı Devleti Almanlarla ittifak yapmadan önce diğer büyük


devletlerlede ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtu. Osmanlı Devleti, Ġngiltere ile
giriĢtiği ittifak denemesinden bir sonuç alamamıĢtır88. Osmanlı Hükümeti Ruslara
yaklaĢma niyeti ile Talât Bey‟i Litvanya ve BükreĢ‟e gönderdi. Fakat Rusya ile

87
Sömürgeci faaliyetler için bkz. Yusuf Hikmet Bayur, XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve
Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri, T.T.K. yay., Ankara 1974, s. 61-66.
88
Martı, a.g.e., s. 111, 112.
28

yapılan bu ittifak giriĢimlerinden bir sonuç alınamamıĢtır89. Cemal PaĢa, Birinci


Dünya SavaĢı çıkmadan önce Fransa ile bir ittifak teĢebbüsünde bulunmak üzere
Fransa‟ya gitti ise de Fransızlar yüz vermediler90. Osmanlı Devleti Yunanistan ile
dahi ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtur91.

28 Haziran 1914‟te Avusturya-Macaristan veliahdı Froncois Ferdinand ve


eĢi Saray Bosna‟da bir Sırplı tarafından öldürülür. Bu olaydan sonra Avusturya-
Macaristan imparatorluğu Hükümeti, Osmanlı Devletini üçlü ittifaka çekmek
üzere çalıĢmaya baĢlar92. Almanya, 22 Temmuz 1914‟te Osmanlı Hükümetine
resmen ittifak teklifinde bulunur93. Almanya‟nın ittifak teklifini Said Halim PaĢa,
Enver PaĢa, Talât Bey ve Halil Bey kabul ettiler.

Bu teklifi kabul etmelerinin sebebi Rus korkusudur94. Almanya‟nın o


dönemde Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü bozacak veya devleti
zayıflatacak bir politikası söz konusu değildir. Zira Almanya o dönemde Osmanlı
Devletinin güçlü bir devlet olmasını istiyor. Çünkü Almanya‟nın menfaati
Osmanlı Devletinin kuvvetli olması ile gerçekleĢebilirdi95.

89
Bayur, Türk Ġnkilâbı..., cilt II/4. Kısım, s.565; Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi
(BaĢlangıçtan 1917’ye kadar), Ankara 1993, s. 417; A. Suat Bilge, Güç KomĢuluk (Türkiye
Sovyetler Birliği ĠliĢkileri 1920-1964), Ankara 1992, s. 1,2. “Said Halim PaĢa Hükümeti,
Almanya ile yapılan ittifaktan sonra diğer devletlerle de ittifak teĢebbüslerinde bulundu. 15
Ağustos 1914 (23 Ramazan 1332-2 Ağustos 1330) „te yayınlanan îrâde-i seniyede Talât Bey‟in
Edirne‟ye gittiğinden bahsedilir.” B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: s.11;
Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.12.
90
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.15; Martı, a.g.e., s. 115-121;
Bayur,Türk Ġnkılâbı..., cilt I, 14. Kısım, s. 549-558; Kutay, KuĢçubaĢı..., s. 83.
91
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s. 16.
92
Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt II/ 4. Kısım, s. 626-629.
93
Enver Bolayır, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Ġstanbul 1946, s. 223; Martı, a.g.e., s.121.
94
Martı, a.g.e., s.125-127; Nahid MenteĢe, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa
Notlar, Milas 1950, s. 14; Ali Ġhsan Sabis, Birinci Dünya Harbi, Ġstanbul 1990, cilt I, s. 31,
33, 40; Bayur Türk Ġnkılâbı..., cilt II/4. Kısım, s. 632-636 ; J. Shaw-K. Shaw, a.g.e., cilt II,
s. 327-373.
95
Martı, a.g.e., s.127.
29

2 Ağustos 1914‟te Almanya ile Osmanlı Devleti arasında ki ittifak


antlaĢması, Sadrazam Said Halim PaĢa ve Alman Büyükelçisi Wangenheim
tarafından imzalandı96. Akabinde Harbiye Nazırı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye
Reisi Enver PaĢa tarafından 2 Ağustos 1914 tarihinde genel seferberlik ilân edildi.
Aynı tarihte hükümet Meclis-i Mebusân‟ı süresiz olarak kapattı.

Ġttifak anlaĢmasının hemen sonra 10 Ağustos 1914‟te Almanların Goben


ve Breslaw gemileri Ġngiliz gemilerinin takibi üzerine Çanakkale Boğazına
geldiler. Çanakkale Boğazına sığınan bu gemiler bir Osmanlı kılavuz gemisi torpil
tarlaları arasından geçerek güvenli bölgeye getirildi. Almanya‟ya ait olan bu
gemilerin Enver PaĢa‟nın emriyle güvenli bölgeye alındığı ileri sürülmektedir97.
Bu olaydan ne Sadrazamın, ne Cemal PaĢa‟nın ne de diğer Nazırların haberi
vardır98. Said Halim PaĢa‟nın Yeniköy‟deki yalısında toplanan Heyet-i Vükelâ, bu
olup bitti karĢısında gemilerin satın alındığını ilân etti99.

Almanların Goben ve Breslaw gemileri satın alındıktan sonra Said Halim


PaĢa, Osmanlı Devleti‟nin tarafsız olduğunu ilân etti. Goben‟e Yavuz ve
Breslaw‟a Midilli adı verildi.

Almanya Osmanlı Devletini savaĢa sokmak için tertipler düzenlemektedir.


Karadeniz olayı bunlardan biridir. Osmanlı Donanmasının birinci komutanı
Amiral Souchon, Enver PaĢa tarafından 25 Ekim 1914‟te Karadeniz‟e çıkıp Rus
filosuna tecavüz emri verildiği ileri sürülmekle beraber, Halil MenteĢe, bu iddiayı

96
Söz konusu ittifak anlaĢmasının orijinal metni Türk hariciyesi tarafından ortaya
konulamamıĢtır. Akdes Nimet Kurat‟ın Türkiye ve Rusya (1789-1919), Ankara 1970 adlı
eserinde Fransızca aslı mevcuttur. S. (630-631), Kurat‟ın belirttiğine göre, metnin aslı Bonn‟da
Alman DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivindedir.
97
Martı, a.g.e., s.128; Bolayır, a.g.e., s. 25.
98
Bolayır, a.g.e., s. 27.
99
Martı, a.g.e., s.128, 129.
30

ileri sürenlerin bunu ispatlayamadıklarını ve hatta Enver PaĢa‟nın böyle bir emir
vermediğini kendisine söylediğini belirtmektedir100.

Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı Donanması, 27 Ekim akĢamı


Karadeniz‟e açıldı. 29 Ekim 1914‟te Sivastopol ve Novorossisk ve 30 Ekimde
Odesa limanları bombardıman edildi101.

2 Kasım 1914‟te Rusya, 5 Kasımda Ġngiltere ve Fransa, Osmanlı Devletine


savaĢ ilân ettiler. Buna karĢılık Osmanlı Devleti 11 Kasımda yayınlanan irâde-i
seniye ile bu devletlere cihat ilân etti102.

3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa

SavaĢa 1 Kasım 1914‟te sınırı geçen Ruslar baĢladı. Osmanlılar Rus


birliklerini durdurup birkaç gün sonra püskürttüler. 21 Aralıkta Enver PaĢa,
Rusların Kafkaslar‟da ana üstleri olan Kars‟la haberleĢme hatlarını kesmek103,
Güney Kafkasya‟ya ve kuzey Ġran‟a girip Rusların arkasını çevirmek için üçüncü
orduyu saldırıya geçirtti104. Parlak sonuç vermesi gereken SarıkamıĢ harekâtı
10 Ocak 1915‟te feci bir fiyaskoyla sonuçlandı. Katılan Osmanlı birlikleri
neredeyse yok oldular. Bu savaĢta ölü sayısı 60.000‟den az olmadığı tahmin
edilmektedir. Ölenlerin bir çoğu soğuk, hastalık ve açlıktan ölmüĢlerdir. Sonuç
belli olmaya baĢladığı sıralarda dahi Enver PaĢa taarruz da ısrar ediyordu105.

100
Bu meselelerle ilgili olarak bkz. Sabis, a.g.e., cilt II, s. 40, 41; Bayur, Türk Ġnkılâbı..., cilt III/
1. Kısım, s. 233, 234; Bolayır, a.g.e., s. 29; Martı, a.g.e., s.128-133; Liman Von Sanders Hayat
Tarihi Mecmuası, (çev. Osman ÖndeĢ), 1 Ocak 1968, Yıl 3, cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 43.
101
Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 238; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 392, 393.
102
Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 260.
103
Kurat, a.g.e., s. 420, 421; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 378.
104
Armaoğlu, a.g.e., cilt I, s. 112.
105
AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi, s. 87; Fahri Çeliker, Askeri Tarih Bülteni, 11-20 ġubat
1986, s. 97.
31

Yenilginin kesinleĢmesi üzerine Enver PaĢa III. Ordu Kumandanlığına Hafız


Hakkı PaĢa‟ya tayin ederek Ġstanbul‟a döndü106.

Cemâl PaĢa‟da büyük hayallerle Kanal harekâtına giriĢti. Bahriye Nazırlığı


görevi devam etmekle birlikte ġam‟daki Dördüncü Ordu üzerine aldı. 21 kasım
1914‟te beyan olan Ġrâde-i Seniye ile Harbiye Nâzırı Enver PaĢa, Bahriye
Nezâretini de vekâleten yürütmekle görevlendirildi107. Bahriye Nâzırı ve
Dördüncü Ordu Komutanı Cemâl PaĢa hazırlıklarını yaptıktan sonra, 14 Ocak
1915‟de kanalı geçmek için yaptığı harekât baĢarısızlıkla sonuçlandı. Bundan
sonra bu cephedeki savaĢ önemini kaybetti108.

Ruslar SarıkamıĢ muharebesi sırasında Osmanlı Devletinin baĢka bir


yönden sıkıĢtırılmasını istemesi üzerine Ġngiltere, Çanakkale harekâtını planladı.
Fransızların da yardımıyla 19 ġubat 1915‟te Çanakkale‟ye karĢı denizden taarruza
baĢladı109. 18 Mart 1915‟de Ġtilaf donanmasının Çanakkale‟ye girmek giriĢimi
baĢarısızlıkla neticelendi110. Bunun üzerine 25 Nisanda Gelibolu Yarımadası‟na
yapılan çıkarma baĢarısızlıkla neticelendi. Donanma toplarının bombardıman
desteğine ve kanlı muharebelere rağmen Ġtilaf devletleri Aralık 1915 ve Ocak
1916 tarihleri arasında Gelibolu‟yu terk etmek zorunda kaldılar111. Türklerin
Çanakkale‟de sağlam olduklarına kanaât getiren Bulgarlar da 6 Eylül 1915‟te
Alman ittifakına katıldılar.

29 Nisan 1916‟da Türk ordusu bir baĢarı daha elde eder. Irak‟ta Kut-ül
amare‟de bir süredir Ġngiliz Generali Townshed komutasındaki bir orduyu
kuĢatmıĢ bulunan Osmanlı ordusu, bunları teslim olmak zorunda bırakır. Bu
olayın da Türk maneviyatını ne kadar kuvvetlendirdiği tahmin edilebilir. Fakat bu

106
Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, a.g.e., cilt XII, s. 181.
107
Uçarol, a.g.e., s. 386, 387.
108
Kanal harekâtı hakkında geniĢ bilgi için bkz. Martı, a.g.e., s. 156-188; Aydemir, Enver paĢa...,
cilt III, s. 164-180; Karal a.g.e., cilt IX, s. 24-29.
109
J. Shaw-K,Shaw, a.g.e., cilt II, s. 380.
110
Uçarol, a.g.e., s. 387.
111
Karal, a.g.e., cilt IX, s. 460-476.
32

baĢarı geçici olacaktır. Burada ki birliklerin bir kısmının Enver PaĢa tarafından
Ġran‟a kaydırılması üzerine Ġngilizler toparlanır ve 11 Mart 1917‟de Bağdat‟ı
alırlar112. Doğu Anadolu‟da da durum hiç parlak değildir. 11 Ocak 1916‟da Rus
taarruzu baĢlar. Bir kaç ay içinde Erzurum (16 ġubat), Rize (8 Mart), Trabzon (18
Nisan), Erzincan (25 Temmuz) düĢer113. Öte yandan Ġngilizlerle anlaĢmıĢ olan
Mekke Emiri ġerif Hüseyin, 1-2 Haziran 1916‟da gizlice isyan eder. Mekke‟yi ele
geçirir. Böylece Arapların bir bölümüyle yolların ayrılmıĢ olduğu, Ġttihat ve
Teraki‟nin ise Türk ulusçuluğunun örgütü olduğu daha da vurgulanmıĢ olur114.

Gittikçe kötüleĢen bu tablo da birden bire bir ıĢık parlar. Rusya‟da


7 Kasım 1917‟de BolĢevikler yaptıkları bir darbeyle, iktidara gelirler. BolĢevikler,
ilhaksız, tazminatsız barıĢ istediklerini ve Ġtilaf devletlerinin gizli paylaĢma
antlaĢmalarını reddettiklerini duyururlar. Bununla da kalmazlar, gizli antlaĢmaları
yayınlayıp hemen mütareke görüĢmelerine baĢlarlar115. 15 Aralıkta Ruslarla
mütareke yapılır. 3 Mart 1918‟de Müttefiklerle Rusya arasında (3 Mart 1918) de
anlaĢması yapıldı. BolĢevik Hükümeti ile Osmanlı Devleti arasında Erzincan‟da
18 Aralık 1917‟de bir barıĢ anlaĢması daha imzalandı116.

Rusya‟nın savaĢtan çekilmesi Müttefiklere derin bir nefes aldırdığı


Ģüphesizdir. Ne var ki bu geçici rahatlamaydı. Çünkü büyük bir Ġtilaf devleti
savaĢtan ayrılırken, çok daha güçlü bir devlet, A. B. D‟de savaĢa girmiĢtir.

Bir süre olsun Ġttifakın doğu cephelerinde Ģenlik vardı.12 ġubat 1918‟de
Türk ordusu ilerlemeye baĢlar ve o ay Erzincan ve Trabzon, Mart‟ta Erzurum,
Ardahan, Nisan‟da SarıkamıĢ, Van, Batum, Kars alınır. Ġmzalanan Brest-Litovsk
BarıĢı AntlaĢmasıyla 93 harbinde kaybedilen Kars, Ardahan, Batum sancakları
geri alınmıĢtır.

112
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 190-208.
113
Kurat, a.g.e., s. 421.
114
AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 89.
115
Kurat, a.g.e., s. 433, 434.
116
Nâsır Yüceer, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan
Harekâtı, Ankara 1996, s. 14-17; B.O.A., Bab-ı Âli Evrak Odası, No: 25103.
33

28 Mayıs 1918‟de Azerbaycan bağımsızlığını ilân eder. Kurulan hükümet


kendini Ermeniler, Ruslar ve Ġngilizler yönünden tehdit altında gördüğü için,
Osmanlı Hükümetinden yardım ister. Osmanlı Ordusu Azerbaycan yönünde
ilerlemeye devam eder. 15 Eylülde Bakû, Ġngiliz iĢgalinden kurtarılır. Osmanlı
ordusu bununla yetinmez. Daha Kuzeye Dağıstan‟a müdahale edip 6 Ekim‟de
Derbent‟e geçer117.

4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden


Çekilmesi

Doğu cephemizdeki kazanılan bu baĢarılar savaĢın kaderi üzerinde önemli


değiĢmeler yapmamıĢtı. SavaĢtan, önce Bulgaristan çekildi. Bulgaristan 29
Eylül‟de barıĢ istemesiyle Ġstanbul‟un batıdan iĢgal edilmesi tehlikesi ile karĢı
karĢıya kalmıĢtı. AnlaĢma devletlerinin silah ve malzeme üstünlüğü karĢısında
Almanya ve Avusturya-Macaristan Ġmparatorlukları da daha fazla dayanamadılar.
Onlar da ateĢkes anlaĢması önerisinde bulundular (4 Ekim 1918).

Dönemin Harbiye Nazırı Enver PaĢa ise savaĢın son günleri içerisinde
Kafkasya ve Bakü‟de bulunan amcası Halil PaĢa ve kardeĢi Nuri PaĢa‟ya çektiği
telgraflarda bu bölgede bağımsız bir Türk hükümeti kurmalarını ve Ġngilizlere
karĢı bir cephe tesis etmelerini istiyordu118.
13 Ekim 1918‟de Ġttihat ve Terakki kabinesi istifasını sunarak hükümetten
çekildi119. 14 Ekim‟de Ahmet Ġzzet PaĢa hükümeti kuruldu. Yeni hükümet ilk iĢ
olarak mütareke talebinde bulundu. 30 Ekim 1918 tarihinde Ġngiliz Amirali
Calthorpe ile yapılan görüĢmeler sonunda Osmanlı Devleti açısından ağır
hükümler taĢıyan Mondros Mütarekesi imzalandı120.

117
Yüceer, a.g.e., s. 9-17.
118
Mondros mütarekesinden yaklaĢık bir ay önce Enver PaĢa‟nın Halil ve Nuri PaĢalara çektiği
telgraflar ve aldığı cevablar için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., s. 366-374.
119
Cemâl Kutay, “Talât, Enver ve Cemal paĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl TerketmiĢlerdi?”,
Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22.
120
Ali Fuat Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara 1948, s. 6-10.
34

BĠRĠNCĠ BÖLÜM
ENVER PAġA’NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ

A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)’ NA KADAR ENVER


PAġA’NIN FAALĠYETLERĠ
1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı

Mondros Mütarekesi‟nin imzalandığı günden sonra ne Enver PaĢa‟nın ne


Talât PaĢa‟nın, ne de Cemal PaĢa‟nın memlekette kalmalarına imkan vardı. Çünkü
Ġstanbul‟a en kısa zamanda düĢman donanması gelebilir, bir numaralı harp
suçlularını yerinde tevkif edebilirdi. Kaldı ki Ġttihat ve Terakki ile arası pek iyi
olmayan son padiĢah VI. Mehmet Vahideddin‟den de yardım görmeleri mümkün
değildi.121. Enver PaĢa KuruçeĢme‟deki yalısında son toplantıda, Mondros
Mütarekesi imzalanmasından sonra baĢlayan ve “savaĢın ikinci safhası” olarak
tanımladığı dönem için savaĢmaya kararlı olduğunu göstermiĢti. “Unutmayın,
daha önce Balkan SavaĢı‟nı ikinci safhasından kazanmıĢtık” diye bağırmıĢtı.
Enver PaĢa bu savaĢtaki yenilgiyi sadece geçici bir çekiliĢ olarak
yorumlamaktaydı. Fakat daha sonra Ġzmir Valisi Rahmi ve Talât PaĢa, yurt dıĢına
çıkma konusunda Enver‟i ikna ettiler.122

Almanların yardımı ile yolculuk hazırlığı tamamlandı. Enver PaĢa,


Ġstanbul‟dan ayrılmadan önce Sadrazam Ġzzet PaĢa‟ya bir mektup gönderdi. Bu
mektup Ģu Ģekildedir.123

“Mâruzdur,

121
Tansu, a.g.e., s. 386; Cemal Kutay, Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26;
“Tarih Mektuplar”, Tanin, 15 Ekim 1944, s.1.
122
Masayuki Yamauchi, HoĢnut OlamamıĢ adam-Enver PaĢa Türkiye‟den Türkistan‟a, Ġstanbul
1995, s.19
123
ġakir, a.g.e., s. 141, 142.
35

Mütareke-i münferide dolayısıyla vatanımın şimdilik alacağı şekil, yakın


zamanlarda bu topraklarda nâfi bir iş göremeyeceğime âyan bir alâmettir.
Binanaleyh zaten mevcut olan mezuniyet zamanında faydalı bir sürette iş
göreceğimi ümit ettiğim Kafkasya’ya hareket ediyorum. Bu süretle bütün hayat ve
mevcudiyetimi, iyiliğine vakfettiğim memleketimde kalarak dinime, milletime,
Padişahıma hizmet edememekten mütevellit teessürüm pek büyüktür. Fakat
Kafkasya’da bir İslam İstiklâlinin husül bulmasına yardım edebilmek ümidi,
teessürümü biraz tâdil ediyor. İlerde hizmet edebilmek imkanı hasıl olunca
herhalde gelip burada aynı maksatla çalışmayı tercih edeceğim. Şu müşkülat
zamanında deruhte buyurduğunuz vazifede muvaffakiyetinizi Allah’tan diler, arz-ı
hürmet ederim.”

3 TeĢrin-i sâni 1334

Enver

2 Kasımı 3 Kasıma bağlayan 3 TeĢrin-i sâni 1334 (1918) gecesi124 boğazın


muhtelif noktalarından muhtelif kimseler harekete hazır idiler. Bir motor Enver
PaĢa‟yı yalısından alarak U-67 Alman denizaltısına ulaĢtırmıĢtır125. Bu Alman
denizaltısı ile memleketi terk edecek ittihatçılar sekiz kiĢiydiler. Bunlar; Enver,
Talât, Cemal, Beyrut Valisi Azmi, Ġstanbul eski Polis Müdürü Bedri, Dr Nazım,
Dr. Bahaeddin ġakir ve Umumi Katip Mithat ġükrü. Fakat Talât PaĢa‟nın
tavsiyesi üzerine Mithat ġükrü Ġstanbul‟da kaldı.

124
Enver PaĢa ve arkadaĢlarının bindikleri gemi ve yola çıkıĢ tarih üzerinde nakiller birbirleriyle
çeliĢir. Bunlardan ġ. S. Aydemir, hareket tarihini 7-8 Kasım olarak yazmıĢtır. O günlere
arkadaĢlarıyla birlikte yaĢayan ittihatçı Emir ġekip Arslan ise 1918 yılının ikinci teĢrin ayının
birinci haftasında Ġstanbul‟dan ayrıldıklarını yazmaktadır. Bindikleri gemi konumunda ise
bazen bir denizaltı, bazen bir torpidodan söz edilir. Hatta bir Alman nakliye gemisinin adı bile
geçer. Ama Karadeniz‟de Alman torpidosu yoktu. Ruslardan alınan bir torpidonun kullanılmıĢ
olması akla gelir. Fakat (U) iĢareti Underwater alınarak Almanların genellikle denizaltı
anlamında kullandıkları bir iĢarettir Birinci ve Ġkinci Dünya harplerinde Almanlar bu iĢareti
kullandılar. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.
125
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.
36

Gemide ise ilerde ne yapılacağı konuĢuluyordu. Bu konuda ise Enver PaĢa;


“Rusya’ya geçmek, Ruslarla anlaşarak Türkistan’ı ayaklandırmak. Kafkaslarda
teşkilat vücuda getirmek, düşmana karşı çıkmak, Allah takdir etmişse burada
zafer sağlamak, etmemişse bu yolda ölmek”ten bahsediyordu. Fakat Talât
PaĢa‟nın görüĢü ise Ģuydu:126

“-Bizim siyasi ömrümüz artık sona ermiştir. İster haklı, ister haksız yere
olsun, bir kere üstümüze milletin kin ve gazap yüzü döndü. Bizim yürüyeceğimiz
en kısa ve münasip yol Avrupa’ya giden yoldur.”

Enver PaĢa ve arkadaĢları bindikleri Alman denizaltısı ile, ertesi gün Kırım
yarımadasında ve Sivatopol‟un yakınında Gözleve‟ye (Eupatorya‟ya) vardı.
Buradan bir Alman askeri treni ile Gözleve‟den hareket edilir. Hedef Akmescit
yolu ile batıya Berlin‟e ulaĢmaktır. Gözleve‟den hareket eden askeri tren,
Akmescit istikâmetinde ve ilk istasyonda bir gece bekler127. Enver PaĢa bu
istasyonda arkadaĢlarına hiçbir haber vermeden onlardan ayrılır128.

2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası

Rusya‟da kurulan yeni BolĢevik Hükümeti ile 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan
Brest-Litovsk AnlaĢması ile 1878 Berlin AnlaĢması ile bu bölgede kaybedilen
yerler tekrar ele geçirilmiĢ ve buna hukuki bir nitelik kazandırılmıĢ oldu.

Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa‟nın kardeĢi Nuri PaĢa
Kafkaslarda birlikleri “Ġslam Ordusu” olarak teĢkilatlandırmıĢtı. Amcası Halil

126
Emir ġekip Arslan , ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, (Çev. Aziz Akpınarlı), Samsun 1948,
s. 7-9.
127
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 498-499.
128
Bu konuda bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 507-509.
37

PaĢa‟yı da ġark Orduları Grup kumandanlığına getirmek sûretiyle bu bölgede ki


etkinliğini artırmak suretiyle ileriye yönelik planlar düĢünmekteydi129.

Enver‟in amcası Halil PaĢa ve genç kardeĢi Nuri PaĢa, milli kahramanlar
olarak gömüldükleri Azarbeycan ve Dağıstan‟da ünlerinden yararlanmaya devam
etmekteydiler. Halil ve Nuri, kendilerin “Türkistan Cumhuriyeti” ve “Batum-
Kars-Ardahan‟dan oluĢan Cumhuriyetin” yeni liderleri olarak hayal
etmekteydiler. Mütarekeden hemen önce Enver PaĢa, çok büyük bir miktar olan
700.000 liranın Azarbeycan‟a gönderilmesi emretmiĢ ve burada direniĢ için silah
ve mühimmat toplamaya çalıĢmıĢtır.130

ġark Cephesi‟nde yaĢanan bu geliĢmeler savaĢın genel gidiĢatı üzerinde


pek fazla etkili olamamıĢtı, Enver PaĢa ise bu bölgede bulunan amcası Halil PaĢa
ve kardeĢi Nuri PaĢa‟lara çektiği telgraflarda mücadelenin kesinlikle
bırakılmamasını, savaĢın kaybedilmesinden sonra kendisinin de oraya geleceğini,
yeni bir mukavemet hareketi oluĢturmalarını söylüyordu131.

Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢtığı takdirde kardeĢi Nuri PaĢa‟nın yanındaki


bu birliklerle birlikte Azerbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki müslüman halkı
ayaklandırabileceğine inanmakta idi132.

Enver PaĢa, bu amaç için Kafkasya‟da anlaĢma dıĢı bir mücadeleyi idare
etmek üzere Bakü‟yü ziyaret etmek istemekteydi. Kafkasya‟da birlikler 1918‟deki
gücüne ulaĢmıĢ bulunmaktaydı. Bu hazırlıklar saldırıyı püskürtmek için alınmıĢ
tedbirlerdi. Enver PaĢa daha sonra Moskovada‟ki ilk elçi Ali Fuat PaĢa‟ya bunu
Ģöyle açıklamıĢtır133.

“Kafkasya’daki ordularımızın gücüne güvenerek merkezi Bakü’de olmak


üzere geçici bir hükümet kurabilirdim. Uygulanan baskıya ve sunulan barış

129
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 381-383.
130
Yamauchı, a.g.e., s. 44
131
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 461-476.
132
Arslan, a.g.e., s. 9,10.
133
Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Ġstanbul 1955, s. 13, 14.
38

şartlarına bağlı olarak, güçlerimle anayurdun yeniden yapılanmasına


sarfedebilirdim.”

ĠĢte Enver PaĢa ve ittihatçı liderlerin yurt dıĢına çıkma teklifini kabul ettiği
zaman kendisinin Kafkaslara geçerek orada çalıĢacağını, TeĢkilât-ı Mahsusa‟yı
devrettiği Albay Hüsamettin Ertürk‟e de söylemiĢti134.

3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri

Enver PaĢa, arkadaĢlarından ayrıldıktan sonraki düĢüncesi bir yolunu


bulup Kafkaslara ulaĢmaktı. Fakat karayolu BolĢevizm aleyhine teĢkil edilmiĢ
kuvvetlerle kapatılmıĢtır. ġu halde yalnız deniz yolu kalıyordu. Bunun için de bir
müddet karada yol aldıktan sonra Kırım limanlarından birine vardı. Uzun müddet
uğraĢtıktan sonra nihayet küçük bir yelken gemisi kiralamaya muvaffak oldu. Bu
gemiyle Karadeniz‟i aĢacak ve Kafkasya sahiline ulaĢacaktı. Bu yelkenli ile
Kırım‟dan ayrıldıktan bir süre sonra Ģiddetli bir fırtına oldu ve geminin yelkenleri
parçalandı. Üç gün üç gece Enver PaĢa gemiyle dalgalara karĢı mücadele ettikten
sonra fırtına yolculuk ettikleri gemiyi Kırım sahiline attı. Bu olaydan sonra Enver
PaĢa hastalandı ve bir müddet istirahat etmek durumunda kaldı135.

Geçirdiği bu büyük tehlikeye rağmen Enver PaĢa Kafkasya‟ya ulaĢma


teĢebbüsünden vazgeçmez. Bu defa kara yolunu tercih eder. Halbuki o sırada
Denikin orduları Kafkasya-Rusya hududunda BolĢeviklere karĢı mücadele
ediyordu. Bu sebeple kara yoluyla Kafkasya‟ya ulaĢmanın imkanı yok idi. Enver
PaĢa bunu bilmekle beraber bir çaresini bularak Denikin ordusu arasından
geçmeye iki defa teĢebbüs etti. Ġkinci defada Denikin askerleri tarafından
tutuklandı ise de bir müddet sonra da kaçmaya muvaffak oldu136.

134
Ertürk, a.g.e., s.164-170.
135
Arslan, a.g.e., s.10; Arif Cemil (Denker), Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul
1992, s. 16.
136
Denker, a.g.e., s. 16, 17; ġakir, a.g.e., s. 143.
39

Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢma konusunda olumsuz neticelenen bu


giriĢimlerden sonra trenle Almanya‟ya gitti.

4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri

Kafkasya‟yla ilgili projelerin suya düĢmesi ve Enver PaĢa‟nın da Berlin‟e


dönmesi üzerine bütün ittihatçılar bir araya gelmiĢ bulunuyorlardı. Enver PaĢa ve
arkadaĢlarının fiilen siyasi temas ve faaliyetleri 1919 yılında baĢlar. Bu konuda en
hareketli en sıkı çalıĢmalar da Enver PaĢa‟ya düĢer.

Batılılarla ilk görüĢme Berlin‟deki Ġtalyan delegesi ile olur. Fakat Ġtalyan
delegesi öyle pek iĢe giriĢmeyerek yalnız görüĢmelere vasıta olacağını söyleyip iĢi
kısa kesmiĢ ve konuĢmalar pek akademik cereyan etmiĢ.

Enver PaĢa, Ġngilizlerle de temas halindedir. 26 ġubat 1920 tarihinde


Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı mektubunda Ġngilizlerle yapılan
görüĢmelerle ilgili Ģu bilgileri vermektedir.137

“...Bilmem Pazartesi günü tayyaremiz parçalanarak kimseye zarar


olmaksızın yine eve döndüğümüzü yazmışmıydım kardeşim? Fakat daha garibi
eve gelince İngilizlerle müzakereye vasıta olan zat bu, sabah malüm İngilizin
telefonla benimle veya vekilimle görüşmek istediğini bildirdi. Kızgın olduğumdan
ciddi bir şey varsa görüşeyim, dedim. Nihayet akşam görüştüm.Mumaileyh ilk
müzakerelerin kesilmesine İngiliz nazırlarının pek müteessif olduklarını mamafih
şimde gerek nazırların fikri ve gerekse İngiltere’nin artık Fransızlardan ayrı
politika takibinde serbest olduklarını, saniyen İngilizler eski fikirlerini terkederek
ekseriyetini temsil eden milliyetçilerle beraber çalışmak istediklerini ve bu
münasebetle İstanbul’u bizde bıraktıkları gibi Boğazlarda muvakkâten kalacak
askerlerin de iki sene sonra çekileceği ve Kafkas Cumhuriyetlerinin istiklâlini
tanıdıklarını ve İzmir’de dahil olduğu halde bütün Suriye ve Irak’ın gayrisinin

137
“Tarihi Mektuplar”, Tanin, 17 Ekim 1944, s. 6; T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 26 ġubat
1920, Klasör 32.
40

bizde kalacağı, Irak hakkında ki kararında tamamıyle kati olmadığını, binaenalyh


bunlara mukabil bizimde İngilizler aleyhinde çalışmaktan sarfınazar etmemezi ve
Mısır’a şimal kısmına istiklâl vereceklerini söyledi. Ben sonunda böyle azar azar
alıp vermekten ise bizim İngilizlerin bizimle ciddi ve ebedi dost olup, olmamak
istediklerini bilmek istediğimiz eğer böyle olacaklarsa o halde beraber
çalışabileceğimizi söyledim. Bunun üzerine dün Paris'’ Uyod George'’a
görüşmeye gitti. Beş gün sonra cevap verecektir. Eğer muvafık cevap gelirse
niyetim İstanbul üzerinden Kafkasya’ya ve Türkistan’a geçmektir. tâbii, seyahat
gizli olacak ve arkadaşlarla görüşüp kararlaştırdıktan sonra yine Türk ve İslâm
aleminin kurtulması hususunda çalışacağım. Şimdilik bu garip değil mi?
Gözlerinden öper, Allah’a emanet ederim kardeşim.”

Enver PaĢa batılılarla yapılan temaslardan umduğunu bulamaz. Batılı


güçlerin Enver PaĢa ve diğer Ġttihat ve Terakki, ileri gelenleri ile görüĢmeleri daha
çok bir karara varmaktan ziyade oyalama Ģeklinde geçecektir. Batılılarla yapılan
bu temasların bir netice vermemesi üzerine BolĢeviklerle temasa geçmek için
yollar arayacaktır.138

Enver PaĢa‟nın BolĢeviklerle ilk münasebeti Berlin‟de baĢlayacaktır. Bu


iliĢki, Rus Komünist Partisi Merkez komitesi üyesi olup, daha çok dıĢ ülkelerde
faaliyet gösteren Karl Radek139 ile baĢlamıĢtır. Radek te Enver PaĢa‟yla tanıĢtığı
dönemde Alman hapishanesindedir. Fakat Enver PaĢa, Alman ordusunun baĢı
olan Hans Voon Seect‟in140 kendisine karĢı olan güveninden faydalanmasını
bilmiĢ ve Radek‟in hapishaneden kurtarılmasını sağlamıĢtır141.

138
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt 111. s. 529
139
Karl Radek, Parti Merkez Komite üyesiydi. 1919‟da faaliyetini geniĢleten III.
Entarnasyonal‟de faaldi. Musevi asıllı olup daha ziyade dıĢ temaslarla gazeteler ve basın
sahasında çalıĢdı. Rus partiler ve örgütlerler temaslar daha ziyade onun üstündeydi. Ġdari iĢlerle
uğraĢmadı. Ve Stalin iktidarı zamanın da diğer Ģeflerle bereber o da tasfiyeye uğradı ve
hayatını kaybetti.
140
Hans Voon Seect :Birinci Dünya SavaĢı sırasında Ġstanbul‟da Türk Orduları kurmay baĢkanlığı
yapmıĢ ve Enver PaĢa ile iyi münasebetler kurmuĢ bir insandır.
141
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 520-522.
41

Moskova‟ya gitme hazırlıkları içerisinde bulunan Enver BaĢa‟da


muhtemelen 1919 yılı Nisan142 ayında Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı
mektubunda istikbâle yönelik düĢüncelerini Ģu Ģekilde açıklamaktadır.143

“...Burada Bolşevik arkadaşımız hapisten çıktı. (Karl Radek’i kastediyor)


Beraber uçacaktık. Fakat Polonya’dan geçmesine müsade edildiği için o, yolu
tercih etti, ben doktorla uçacağım, inşallah varırız. Burada Bolşevik arkadaşlarla
muhaverede her türlü fikrim dahilinde muaveneti kabul ediyorlar. Şimdilik umumi
fikrim

1) İslâm milletlerinin hâlâsı,

2) Hedefimiz müştereken, Avrupa emperyalist kapitalizm olduğuna göre


sosyalistlerle teşrik-i mesai,

3) Kurtarılan memleketlerin idare-i dahiliyesinde esasat-ı diniyye ye


tevakkuf ettirmek şartıyla sosyalizm prensiplerini kâbûl.

4)İstihlas-ı İsâm için, ihtilâl’de dahil olmak üzere bilcümle vesaiti


tazyikiye istimali,

5) İslâm’ın heyet’i camiası içinde her unsurun harsının inkişafına müsade


etmek, bu hususta islâmın gayri mahkum milletleriyle de teşrik-i mesai”

5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri

Enver PaĢa Nisan 1919 ve Mart 1920 tarihleri arasında üç defa Alman
uçakları ile Moskova‟ya ulaĢmayı denemiĢtir. Bütün bu denemeler için gerekli
hazırlıklar Seeckt tarafından yapılmıĢ oluduğu bilinmektedir. Enver PaĢa‟nın
uçakla ilk Moskova yolculuğunu 31 Aralık 1919‟da yapar. Fakat uçak

142
Mektubun tarihi yoktur. Sadce 1919 tarihi yıl olarak sonradan eklenmiĢtir. Ancak
anlatılanlardan Nisan ayı olması kuvvetle muhtemeldir.
143
“Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.
42

havalandıktan on dakika sonra bir bahçeye düĢer ve uçak altı parçaya ayrılır.
Fakat Enver PaĢa‟ya hiç bir Ģey olmamıĢtır144.

Ġkincisinde Ekim ayı baĢında Enver PaĢa ve Dr. Bahattin ġakir‟le beraber
bindikleri uçağın arıza yapması üzerine Litvanya‟ya mecburi iniĢ yaparlar.
Resimleri alınır ve haklarında tahkikata baĢlanır. Kovno cezaevine kapatılırlar.
Enver PaĢa hapishanede resim çizme iĢine sarılır. Bu arada hapishane müdürünün
ve ailesi fertlerinin resimlerini yapar. Onlarla dost olur.

Burada yapılan tahkikatlarda yolculuk sebeplerini Ģu Ģekilde gösterirler:


Dr. Bahattin ġakir, Rusya‟daki Türk esirlerini vatana iade için giden bir Kızılay
mensubudur. Enver PaĢa‟da onun yanında bir sıhhiyeci. Alınan resimler Paris‟teki
Müttefikler Ġstihbarat TeĢkilatına‟da gönderilir. Enver ve Dr. Bahattin ġakir‟in bir
taraftan da kendilerinin Almanya‟da eski ordu mensuplarının yönettikleri Alman
gizli ve askeri bir teĢekkülle bağları vardır. Enver PaĢa ve Bahattin ġakir bu
Alman askeri gizli teĢkilatından Hans Von Seeckt‟in yaver subayı BinbaĢı
Fisher‟in yardımıyla uçakla Berlin‟e dönerler145.

Enver PaĢa‟nın üçüncü uçak yolculuğu yine Moskova‟ya uçan uçağın


Estonya‟da mecburi iniĢ yapmasıyla neticelenir. ArkadaĢı bir Rus‟tur. Tevkif
edilirler ve Riga‟da hapishaneye sokulurlar. Ġlgililer her ikisini de komünist
propagandacıları olarak alırlar. PaĢa burada da hakiki hüviyetini gizler ve Malessa
ismi altında seyahat eder. Yine hapishane günlerinde resim yapar ve resmini
yaptığı kimselerden buna karĢılık para alır, geçimini bu Ģekilde temin eder.

O sırada Almanya ile Estonya arasında bir anlaĢma yapılır. Alman


vatandaĢı sanılan Malessa (Enver) da böylelikle serbest bırakılır146.

144
“Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.
145
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544, 545; AĢiroğlu, a.g.e., s. 58, 59; Arslan, a.g.e., s. 11, 12.
146
AĢiroğlu, a.g.e., s. 56, 57; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544.
43

BaĢarısız geçen bu hava yolculuklarından sonra nihayet Enver PaĢa‟nın


Rusya‟ya geçmesini sağlayacak bir fırsat doğmuĢtu. BolĢevikler Lehistan‟a karĢı
icra ettikleri taarruzlarında bir aralık Alman hududuna kadar gelmiĢler ve bu
suretle Almanya ile Rusya arasında kısa bir müddet için de olsa sınırdan geçiĢ
imkanı doğmuĢtu.

BolĢevik idaresi Alman hududuna yanaĢmadan Enver PaĢa hemen fırsattan


istifade edebilmek için Berlin‟den hareketle Doğu Prusya‟ya geçer ve ilk
BolĢevik birlikleri hudutta gözükür gözükmez hududu geçerek BolĢevik askerleri
arasından ve BolĢevik ordusu nakliye birlikleri vasıtasından istifade ederek
nihayet Moskova‟ya ulaĢır147.

6- Enver Paşa Moskova’da


a) Rusların Enver PaĢa’dan Beklentileri

Rus Sovyet Hükümeti, o sıralarda Berlin‟de bulunan üçüncü enternasyonel


azasından meĢhur siyasi muharrir Radek ve arkadaĢları yoluyla Talât, Enver ve
Cemal PaĢalarla temasa geçmiĢ ve Osmanlı Devleti‟nin bu eski üç temsilci ile
anlaĢmak için her çareye baĢvurmuĢtu. Acaba Ruslar, neden Anadolu ile doğrudan
doğruya temas aramamıĢlar ve Ankara‟nın ilk resmi heyeti kendiliğinden
Moskova‟ya geldiği halde onlarla bir anlaĢma yapmayı istememiĢlerdi? Bütün
bunlar elbette sebepsiz değildi. Çünkü MeĢrutiyet ve Birinci Dünya harbi devrini
idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki erkânı harbin kaybedilmesi üzerine memleketin
haricine çıkmak zorunda kalmıĢlardı. Talât, Enver ve Cemal PaĢa‟nın o tarihlerde
Türkiye‟ye dönerek iĢ baĢına geçmelerine ihtimal yoktu. Fakat Osmanlı
hükümetini idare ettikleri vakit Pan Ġslâm ve Turanizm siyasetini güttüklerinden
Ġslâm âleminde ve ġark milletleri üzerinde Ģöhretleri ve nüfuzları vardı.

147
Denker, a.g.e., s. 73.
44

Komünist Enternasyonel Sekreteri Radek‟in Ġttihat ve Terakki erkanı ile


Berlin‟de yapmıĢ olduğu görüĢmelerden elde ettiği sonuç ise Osmanlı
Ġmparatorluğunu idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki yöneticilerinin
birleĢtirilmesinin faydalı olacağı Ģeklindeydi. Sekreterin görevi Ġttihat ve
Terakki‟nin üstlendiğinden farklı bir görev değildi, çünkü Anadolu, Irak, Ġran,
Afganistan, Hindistan ve Doğu Türkistan‟ı da içine alan Orta Asya‟da anti-
emperyalizm ve özellikle anti-Ġngiliz propagandası oldukça yayılmıĢtı.

Enver PaĢa‟nın ortak düĢmana ve Ġngiliz emperyalizmine karĢı, Sovyet-


Müslüman müttefiki fikrini savunmak üzere Moskova‟ya gitmesini tavsiyede
bulunan da Radek idi. Böyle bir müttefik ancak BolĢevizm, Pan-Ġslâmizm ve Pan-
Türkizm arasında yapılacak bir antlaĢma sonucunda gerçekleĢebilirdi. Radek,
Türklerin müslüman dünyasının anti-Ġngiliz emperyalist mücadelede destek
vermesi yolunda etkilemesi Ģartıyla Sovyet hükümetinin Türk milli özgürlük
direniĢi desteklemesi için tavsiyede bulunmayı kabul etmiĢ görünmekteydi.
Radek, Osmanlı göçmenlerinden önemli iki kiĢiyi Sovyet Rusya‟ya davet etmiĢti;
bunlardan Talât daveti reddederken, Enver kabul etmiĢti.148 Sovyet Rusya
hükümeti, Enver PaĢa‟dan ve arkadaĢlarından iki yönden istifadeyi düĢünmüĢtü.

Biri, tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ile doğu milletlerine Enver
PaĢa ve arkadaĢları vasıtasıyla istiklâl ve hürriyet vereceğini vaadederek hem Orta
Asya‟da ve Hindistan‟da Ġngiliz emperyalizmi ile mücadeleyi temin ve hem de
Rusya ülkesinde kurulan BolĢevik rejimini takviye etmekti149.

Diğeri ise, Enver PaĢa ve arkadaĢlarının Türk ordusunun takviye


maksadıyla Anadolu‟ya götürecekleri Azerbaycan piyadeleri ile Kafkas
süvarilerinin arkasında Üçüncü Enternasyole bağlı ve kendilerinin vücuda
getirdikleri Türk Komünist Partisi‟nin teĢkilatını Anadolu‟ya sokarak Ankara
hükümeti ile Enver PaĢa taraftarları arasında çıkması muhtemel ihtilâfdan

148
Yamauchı, a.g.e., s. 23.
149
Cebesoy, a.g.e., s. 159; Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943, s. 6;
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 559.
45

faydalanmak, Anadolu‟da da Kafkaslar da ve Ukrayna‟da olduğu gibi bir Türk


ġûralar hükümeti kurmaktı. Bu hükümet tabiatıyla Moskova‟nın nüfuzu altına
girecekti. Bu suretle Anadolu‟nun milli mukavemetini Ġngiliz emperyalizmine ve
bütün Avrupalılara karĢı kendi kozu gibi kullanacak ve gösterecekti150.

Sovyet liderleri, Enver‟in Ġngiltere‟ye duyduğu nefretten


yararlanmıĢlardır. Müslümanlar arasında sözde popülerliğini, Doğu halkı üzerinde
müspet bir tesir yaratmak için kullanmayı ümit etmiĢlerdir. Rus ve Türkistan
basınında, Enver sıkça Müslüman dünyasının kurtarıcısı olarak yüceltilmiĢ ve
“silahsız Napolyon” ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Buna karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi
itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte ve bu durumu Rusya
müslümanlarının fikirlerini öğrenmek için özel bir fırsat olarak düĢünmekteydi.
Enver‟in güvenilir olma sebebi, müslümanlar arasındaki hatırı sayılır popülerliği
ve Sovyet Rusya‟nın korkunç rakibi ve baĢ düĢmanı Ġngiltere‟ye karĢı intikam
almak isteğiydi. Enver‟in birazda gururlanarak müslüman halkın durumunu ve
mali meselelerini konuĢmak için 18 Ağustos 1920‟de Lenin‟le bir zirve
görüĢmesinde bulunacağını söylemesine rağmen bu hususta Lenin‟den gelen rapor
hiç de müspet değildi.151

Enver PaĢa ve arkadaĢları, Rus Sovyet hükümeti ile çok iyi niyetle
anlaĢmak isterlerken, onların gizli maksatlarını ilk anda anlayamamıĢlardı.
Bununla beraber Ġslâm âlemindeki ve ġark milletleri üzerindeki Ģöhretlerine ve
Alman askeri erkânından bazılarının dostluğuna güvenerek ve o tarihlerde
dünyaya hakim olmak isteyen Ġngiliz emperyalizmine karĢı Ruslardan istifade
ederek bir cihat açmayı düĢünmüĢlerdi. Böylece ana vatana hizmet edeceklerine
inanıyorlardı.

150
Cebesoy, a.g.e., s. 159.
151
Yamauchı, a.g.e., s. 37.
46

b) Enver PaĢa’nın Moskova’daki Faaliyetleri

Enver PaĢa, 14 Ağustosta Moskova‟ya ulaĢır. Moskova‟da bulunduğu


günlerde yeni Sovyet hükümeti tarafından büyük ilgi görür. Enver PaĢa‟nın
Moskova‟da misafir edildiği yer ise Kremlin‟in karĢısındaki Moskova çayı
kenarındaki Hariciye misafirhanesidir. Kendisinden önce Moskova‟ya gelmiĢ olan
Cemal PaĢa da burada kalmıĢ olup, Enver PaĢa geldiği günlerde TaĢkent‟e hareket
ettiği için görüĢemezler. Yine bu misafirhanede amcası Halil PaĢa, Azmi Bey ve
yeni kurulan Ankara hükümetini temsilen Türk heyeti de bulunmaktadır. Kaldığı
bu yerde Enver PaĢa, Ankara‟dan gelmiĢ olan Hariciye Vekili Bekir Sami Bey‟le
birlikte Hariciye Komiseri yardımcı Karahan‟a giderler. Enver PaĢa bu konuyla
ilgili olarak:152

“Bugün Hariciye Komiseri yardımcısı Karahan’a Bekir Sami Beyi de


alarak gittik. Maksadım; heyetin bana karşı vaziyetini göstermek, M. Kemal’le
aramızda bir şey olmadığını anlatmaktı.” diye yazar.

Yeni Ankara hükümetinin tam yetkili temsilcileri ise askeri ve mali yardım
konusunda yeni Sovyet hükümeti ile bir anlaĢma yapmak için Moskova‟ya
gelmiĢtir. Arada bir dostluk baĢlatılmasına karĢılık diplomatik görüĢmeler
Sovyetler‟in Van ve MuĢ bölgelerinin Ermenistan‟a devredilmesini talep etmesi
üzerine çıkmaza girmiĢti. DıĢiĢleri Halk Komiseri Çiçerin Anadolu'ya yardım,
Ģartlarının kabulüne bağlıdır der. DıĢiĢleri Komiseri Vekili Karahan ise, Ankara
hükümetinin Ģartları kabulü halinde, 500 milyon altın rubleyi hibe etmeyi söz
vermiĢti.

Bu anlaĢmazlık üzerine Enver, Moskova ile Ankara arasındaki anlaĢmaya


engel olan çıkmazı çözmeye teĢebbüs etmiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türk-Sovyet
görüĢmelerinde oynadığı kesin rol bilinmemektedir. Seeckt‟e yazdığı
26 Ağustos 1920 tarihli mektupta Ģöyle demiĢtir. “Önceki gün Türkiye ve Rusya
arasında ki dostluk anlaşmasını sonuçlandırdık. Rusya bizi altın ve diğer

152
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 568,569.
47

araçlarla destekleyecektir.” Enver görüĢmelerin hızlandırılması ve baĢarılı bir


sonuca ulaĢmasını, zamanında kendisinin yaptığı aracılık sayesinde olduğunu
söylemekte ve bundan kendi adına pay çıkartmakta idi153.

Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde M. Kemal‟e de bir mektup


yazar. 26 Ağustos 1920 tarihini taĢıyan mektup Ģöyle baĢlıyordu154.

“Kardeşim Efendim,

Bundan on gün evvel Moskova’ya vasıl oldum. Burada tesadûf ettiğim


murahhaslarınızla görüştüm. Memleketin menafiına müteallik bazı meselelerin
halline muvafık olduklarını görerek memnun oldum. Sovyet hükümet erkânıyla
görüşerek kendilerini fikrime muvafık buldum. Esasen Ruslar komünizm
şeklinde olmasa bile İngiltere aleyhindeki harekât-ı ihtilâli’ye muavenet etmesini
kabûl etmişlerdir. Burada ki teşebbüs ve icraatımdan ve Avrupa ahvâli
umumiyesinden size malümat vermeyi faideli görerek arz ediyorum...”

Enver PaĢa bu uzun mektubunda Avrupa hükümetlerinin vaziyetleri


hakkında bir takım bilgiler vermeye çalıĢır.

M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya 4 Ekim 1920 tarihli cevabı kısa ve sade cevap;

“Kardeşim,

Avrupa Umumi ahvaline ve şarkta icrasını tasmim ve tasavvur ettiğiniz


teşkilât ve teşebbusata dair Moskova’dan gönderdiğiniz mektubu aldım.” Ģeklinde
baĢlamaktadır. Görüldüğü üzere Avrupa ahvali ve ġarkta milli hareketlerin
birleĢtirilmesi hususunda anlaĢıktırlar. Fakat M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya bir de
tavsiyesi vardır:155

153
Yamauchı, a.g.e., s. 34.
154
Kâzım Karabekir, Ġstiklam Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki Erkânı, Ankara
1990, s. 26-30; Cebesoy, a.g.e., s. 50, 51; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 546, 547.
155
Karabekir, Ġstiklal Harbimizde Enver PaĢa...,s. 40-43; Cebesoy, a.g.e., s. 55-57.
48

“... Üzerinde durulması gereken bir nokta Afganistan ve Acemistan gibi


İslâm memleketlerinde henüz rüşeym (tohum) halinde bulunan mesai ve icraatın
ve bu hususta ittihaz edilecek emellerin ve maksatların Rusları şüpheye
sevketmemesi için, Panıslâmizmin meydana vurulmasından çekinmek icabedeceği
hususudur. Ankara hükümeti, muvaffakiyetlerinize ait teşebbüsat ve icraat
hakkında muntazaman verilecek malûmat ve tafsilata her zaman intizar eder....”

M. Kemal‟in bu mektubu, Enver PaĢa‟nın hareket ve teĢebbüsatına bir


destek vadetmez. Enver PaĢa ve M. Kemal yazıĢmaları daha sonra da devam eder.
Ama Enver PaĢa‟nın sert eleĢtirileri Ģeklinde.

Çünkü, Ankara Hükümeti Halil PaĢa‟yı Trabzon‟dan ayrılmaya mecbur


edince Enver PaĢa‟nın bu harekete karĢı tepkisi ve hiddeti en son haddine
varacaktır. Bu hadise üzerine M. Kemal‟e yazdığı mektubun baĢlangıcındaki
nezaket daha aĢağı satırlarda sertleĢecek ve Mektubun sonu:156

“... Siz ne yaparsanız yapınız, geleceğiz, oradayız...”

Ģeklinde bitmektedir. Yine bu vesile ile Enver PaĢa, M. Kemal‟e kısa bir mektup
daha yazar, daha ağır cümleler taĢır, bu ikisinin son mektuplaĢmasıdır.

Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın


önde gelen ajanlarından ve Türkistan‟da bulunan Hacı Sami Bey‟e157 telgraf

156
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 549, 550.; “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 28 ġubat 1945, s. 6.
157
TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli elamanlarından biri olan Hacı Sami, Birinci Dünya SavaĢında
Orta Asya‟ya ve Uzak Doğu‟ya gönderildi. Bu bölgelerde Rusya‟yı içten karıĢtırmak ve bazı
mahalli isyanları geniĢletmek maksadıyla faaliyet gösterecektir. Enver PaĢa‟nın Moskova‟ya
gelmesi üzerine onlarla buluĢtu. Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine sürüklenmesinde
büyük rolü vardır. 1927‟da Yunanistan‟dan gizlice Türkiye‟ye geçerek Atatürk‟ü öldürmeyi
planlamıĢsa da jandarmalar tarafından vurularak öldürülmüĢtür. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt
III, s. 622,623. Hacı Sami‟nin Türkistan‟daki faaliyetleri hakkında geniĢ bilgi için bk; Cemal
Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280; Kutay,
Lawrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965.
49

göndermiĢtir. Hacı Sami Bey Türkistan ve Çin‟de casusluklarıyla ünlü olup, savaĢ
yıllarını Orta Asya ve Hindistan‟da saklanarak geçirmiĢti. Hacı Sami, Enver
PaĢa‟nın Moskova daveti üzerine gizlice Moskova‟ya gelir. Türkistan‟daki son
durum hakkında Enver PaĢa‟ya bilgi verir158. Bu görüĢme Enver PaĢa‟da
Türkistan mücadelesi fikrinin aksiyon haline geçmesini sağlayacaktır.

7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa

Enver PaĢa, uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra 15 Ağustos 1920‟de


Moskova‟ya ulaĢır159. Moskova‟ya geliĢinden beĢ gün sonra 20 Ağustos 1920
tarihinde Cemâl PaĢa'‟a yazdığı mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı'‟ı
kuracağını ve mümkün olduğu takdirde, Rusya‟daki islâmlardan teĢkil edeceği bir
fırka ile ilkbaharda, Anadolu‟daki Yunanlıları ummadıkları bir cepheden vurmayı
plânladığını yazmaktadır. BeĢ gün sonraki bir diğer mektubunda da söz konusu
cemiyetin kuruluĢuna iliĢkin olarak Çiçerin ile anlaĢtığı ve bunun üzerine
Berlin‟de bulunan Abdulaziz ÇaviĢ‟i Mehmed BaĢ Hempa‟yı ġekip Arslan‟ı ve
Dr. Nazım‟ı Moskova‟ya davet ettiğini yazmaktadır160.

Enver PaĢa Moskova‟ya geldikten sonra BolĢevik liderlerden Karahan ve


Çiçerin ile görüĢür. BolĢevik liderlerinin Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın
kurulması yolunda desteğini aldıktan sonra cemiyetin kuruluĢ çalıĢmalarına
baĢlar.

158
Cemal Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280.
159
Yamauchı, a.g.e., s. 33
160
“Tarihi Mektuplar” Tanin, 18 Ekim 1944, s. 6.
50

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı adlı teĢkilâtın mali kaynağının tamamen


Ruslar tarafından finanse edilmiĢtir. Bundan sonra cemiyetin ve Ġttihatçı
faaliyetlerin merkezi Moskova161 olacaktır

Enver PaĢa, her ülkedeki Müslüman kardeĢlerin fikrini öğrendikten sonra,


aĢağıdaki üyelerden oluĢan birliği kuracak ve çalıĢabilecek duruma getirecektir.

Merkez Komite (Politik büro)


Temsilci Enver PaĢa
Sekreter Ziya Bey
Veznedar Ġbrahim Tali Bey
Üye Halil PaĢa, Azmi Bey, Seyfi Bey
DenizaĢırı Kolların Temsilcileri
Mısır Dr. Fuad Bey
Suriye ġekib Arslan Bey
Kuzey Afrika BaĢhempa Bey
Hindistan Bereketullah Efendi ve Cemal PaĢa
Roma Mısırlı Abdülhamid Said Bey
Berlin Talât PaĢa‟ya
Anadolu‟ya gönderilen üyeler Küçük Talât ve Nail Bey

Bundan baĢka Enver, üç önemli ve özerk merkezi, birliğin yapısı içinde


denetlemeyi planlamıĢtır.

161
Cemiyetin merkezinin Moskova olmasının nedeni Enver PaĢa Ģöyle açıklar: Moskova’da
bulunan bu cemiyet aracılığıyla amacımız Anadolu’daki mücadeleye insan ve silah yardımı
yapmaktı. Azerbaycanlılardan teşkil ve teslih edilecek piyade kuvvetleri ve Dağıstanlılardan
tutulacak süvari kuvvetleriyle Anadolu’ya yardımı düşünmüştük. Bu teklifime muvafakat eder
gibi göründüler. Fakat bir türlü tahakkuk ettirilemedi. Bundan sonra dünya tahakkümüne
başlayan İngiliz emperyalizmi müşterek düşman olarak kabul edilir. Bu emparyalizmin bir
taraftan Şarkın bekçisi olan Türkiye’yi diğer taraftan Şark milletlerini ve islâm memleketlerini
esaret altında inletmeğe devam etmek istiyordu. İngiliz emperyalizmi, yeni Rus rejimini
amansız düşman olarak belirtmişti. Bu müşterek düşmana karşı esaslı bir suretle harekete
geçmek fikrinden İslâm İhtilâl Cemiyetleri fikri merkez, Moskova oldu.” Cebesoy, a.g.e.,
s. 180, 181.
51

Anadolu M. Kemal PaĢa


Doğu Türkistan (KaĢgar) Halil PaĢa ve Hacı Sami Bey

Afganistan Cemal PaĢa

Üç kiĢi hakkında Ģu enterasan söylenti dağılmıĢtır.

“Sonuç olarak Hindistan‟a gidecek ordu teĢkilatlandırılacaktır ve bu ordu


BolĢeviklerin finansman, askeri ve maddi yardımlarıyla Cemal PaĢa tarafından
organize edilecektir.

Pan-Ġslâm hareketlerin esas karargâhı ise Münih‟te mevcuttur.


Türkiye‟deki Kemal PaĢa Moskova‟daki Enver PaĢa ve Kâbil‟deki Cemal PaĢa
hepsi bir kiĢiden baĢka bir Ģey değil.162

ġunu açıkça belirtmek gerekir ki; M. Kemal böylesine bir birliğe katılmayı
bir an bile düĢünmemiĢtir. O sürgündeki ittihatçıların Almanya ve Sovyet
Rusya‟nın aletleri olduğuna inanmaktaydı163.

Halil‟in Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Birliği‟ne bağlı olan Çin


Türkistan‟ındaki KaĢgar‟da tek bir Ģube bile açmakta baĢarılı olduğuna dair
yeterli delil bulunmamaktadır. Birliğin Ġhtilalci stratejisi herhangi bir somut planı
olmayan tutarsızlıklarla doluydu. Ġran ve Irak cephesinden sorumlu olarak liderlik
gücünü gösteren Hali PaĢa, Doğu Türkistan (KaĢgar) da bağımsız bir Müslüman-
Türk Cumhuriyeti kurma çalıĢmaları hakkındaki fikrini değiĢtirmiĢti. Halil, Cemal
PaĢa ile birlikte Afganistan ve Hindistan‟da görev almayı istemekteydi ve
Osmanlı esirlerinin kendi memleketlerine iadesi için kalmıĢtır.

Bununla beraber, bir çok Asya ihtilâlcisi, Ġttihat tarafından teĢvik


edilen Pan-Ġslâmizme bağlı harekatın geliĢeceğini ümit ediyordu. Muhammed
Bereketullah, Ġngiliz boyunduruğundan kurtulmayı gaye edinmiĢ Hintli

162
Yamauchı, a.g.e., s. 47.
163
Yamauchı, a.g.e., s. 47, 48.
52

müslümanlardan biriydi. Bu kimse ġubat 1919 baĢında TaĢkent‟e varan ve


Hindistan-Türk-Almam misyonu olarak adlandırılan gurubun idarecisiydi.

Bereketullah Efendi 1 Aralık 1920 tarihli bir mektupta, Enver PaĢa‟ya


hemen harekte geçmesinin uygun olacağını Ģu sözlerle ısrar etmekteydi.
“Hindistan’daki ihtilâlin gerçekleştirilmesi için şu andaki durum bizim
lehimizedir. Birbirlerine karşıt olanlar, İngilizlere karşı ortak bir cephe
sergilemektedir. Zaman gelmiştir. Fakat merkezleri organize etmek ve kurmak
artık kaçınılmazdır.”164

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın gayesi kendi programında Ģu Ģekilde


izah edilmektedir:

“Emperyalistler ve kapitalistler tarafından taht-ı tahakkum ve esarete


alınarak köle gibi kullanılmakta olan İslamlar başta Türkiye olduğu halde,
esaretten tahlis ile kendi milli medeniyetleri dahilinde hür ve müstakil olarak
teşekküllerini temin etmek ve mukadderatlarını sahip ve hakim kılmaktır. Bu
gayenin temini için İslâmları manen ve maddeten yükseltip birleştirerek istihsal-i
maksat için teşkilât-ı lâzıme vücuda getirmek cemiyetin gayesidir. İslâmların
ekalliyette bulundukları mahallerde hukuk-u medeniyelerinin teminine çalışır”.165

Enver PaĢa, 5 Temmuz 1921 tarihinde Moskova‟dan Cavit Bey‟e yazmıĢ


olduğu mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟na ait Ģu bilgileri
vermektedir.166

“Bakü’de Şark milletler içtimaından beri geçen zaman bir seneye


yaklaşıyor. Bahrimuhiti Atlasi’den Afrika şimalini geçerek tâ Çin’e kadar
Bahrimuhiti Kebire muhaddit beşte dört ekseriyeti müslümanlık gibi insanları

164
Yamauchı, a.g.e., s. 48.
165
Karabekir, Enver PaĢa..., s. 129; Ġbrahim Olgun, Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya
Sızma TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı, VIII. Türk Tarih Kongresi, Bildiriler
III, Ankara 1983, s. 1969.
166
“Tarihi Mektuplar”, Tanin, 24 Ocak 1945, s. 6.
53

hürriyete teşne kılan bir akide ile bağlı beş yüz milyondan fazla olan bu halkın
istihsali hürriyete doğru olan bu harekâtını nazarı memnuniyetle görüyoruz.

İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı’na dahil olan Fas, Cezayır, Tunus,


Trablusgarb, Mısır, Arnavutluk, Yemen, Suriye, Irak, İran, Hindistan ihtilâl
teşebbüslerinin faaliyeti ve elde edilen netayiç ümidinimizi süratle
kuvvetlendiriyor...”

Sovyetler tarafından sağlanan sermaye ile, sürgündeki Ġttihatçılar, ittihat


için nasıl propaganda yapacaklardı. Enver, baĢlangıç olarak iki dilde Arapça ve
Türkçe haftalık 5.000 tirajlık bir gazete çıkarmayı planlanmıĢ, fakat bu fikir bir
süre sonra terkedilmiĢtir. Yerine daha küçük iki dilde “Liva-i Ġslâm” isminde 4
sayfalık, iki aylık bir gazete yayınlanmıĢtır. Ġttihatçılar gazeteyi sadece Türkiye‟de
değil Suriye, Kuzey Afrika, Hindistan, Arnavutluk ve Romanya‟yı kapsayan
bütün Ġslâm ülkelerine göndermeye karar vermiĢtir167.

Berlin‟deki Türk Ġttihatçılarının “Livâ-i Ġslâm” ın basımı için her hafta


buluĢmaları kararlaĢtırılmıĢ ve düzenli olarak buluĢmaya devam etmiĢlerdir.
Ayrıca Enver‟in yazılarını Almanya‟daki etkili gazetelere yazı olarak vermeyi
düĢünmüĢlerdir.

“Livâ‟ı Ġslâm” ın baĢlangıç sayıları taĢ basmaydı, fakat daha sonra normal
olarak dizilip basılmıĢtır. Gazete dağıtımının baĢlamasından hemen önce, ünlü bir
Mısırlı Pan-Ġslamist yazar olan Abdülaziz ÇaviĢ, Arapça basım üzerinde ısrar
etmiĢ, fakat Türk meslektaĢları ile Türkçe‟nin yanısıra ikinci bir dil üzerinde
anlaĢmaya varmıĢtır. Gazetenin dili üzerinde böyle bir anlaĢmazlığın olması,
Ġttihat için olumsuz bir geliĢme olacak olan Araplar ile Türkler arasındaki hizipçi
mücadelenin ilk sebebidir.168

167
Yamauchı, a.g.e., s. 4-9; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III,s. 551.
168
Yamauchı, a.g.e., s. 48.
54

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihatı‟nın ikinci kongresi her ne kadar küçük bir
toplantı ise de 27 Haziran 1921’de Moskova‟da açıldı. Kongre hazırlıkları için
“Müslüman Âlemi ve Emperyalist Avrupa” baĢlıklı bir baĢvuru, Enver PaĢa
tarafından tasarlanmıĢtı. Gerçekte Moskova Kongresi, Batı Avrupa‟da yaĢayan
müslüman ülkelerden gelen bir düzine mültecinin katıldığı küçük bir toplantı
olmuĢtur. Hem Türklerin hem de Arapların çoğunluğu Orta Doğu‟daki Fransız ve
Ġtalyan kolonilerden seçilmiĢ delegeler olup, hakikatte TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın
eski ajanları idiler. Kongre, Müslüman Dünyasına hitaben bildirilerin
yayınlanmasıyla sona ermiĢtir. Kongre hakkında maalesef çok az Ģey
bilinmektedir, fakat rivayete göre, tutanaklar Türkçe konuĢan ve Arapça konuĢan
katılımcılar arasında gerginliğe sebeb olmuĢ ve sonuçtan; “ne Ruslar ne Türkler
ve ne de Araplar memnun kalmışlardır”169.

Enver PaĢa‟nın liderliğinde oluĢturulan cemiyet sayesinde yurt dıĢındaki


ittihatçı çalıĢmaları, ilk defa, bir merkezi teĢkilata oturtulmuĢ idi. Bu cemiyetin
Türkiye bölümü için, “Mesai” programının hazırlanması da aynı günlere
rastlamaktadır. Ancak, daha ileride, bu programdan, “Halk ġüralar Fırkası”
programı kaleme alınacak ve bu esas program olacaktır.

169
Moskova Kongresi, Ġttihat üyeleri arasında ki dayanıĢmada çatlaklar yaratmıĢtı. Kongrenin sona
ermesinden sonra Arap üyeler, organizasyondan çekilmeye karar vermiĢti. Onlar, Türk
milliyetçiliğine eğilimler gösterilmesini ve Türk ağırlıklı isteklerin Ġttihadın Pan-Ġslamist
idealleriyle tutarsız olduğunu düĢünmekteydiler. Örneğin Dr. Nazım, Türklerin müslümanları
kurtaracağını, fakat asla tersinin olamayacağını ve Pan-Türkist inançlarından dolayı gurur
duymaktaydı. Enver, Türk olmayan milletlerin seviyesizliğinden yakınmakta ve en genç ve
seviyesiz bir Türk‟ün dahi diğerlerinden daha seviyeli ve güvenilir olduğunu söylemekteydi.
Yamauchı, a.g.e., s.50-51.
55

B – BAKÛ I. DOĞU HALKLARI KURULTAYI

1920 Eylülüne doğru BolĢevikler, Rusya‟da vaziyete hakim olmuĢlardı. Bu


hakimiyet ve zaferde Batı devletleri ile, içeride ayaklanarak bütün Rusya içinde
bir iç harp açmıĢ olan Çar Generallerinin, Rusya‟da baĢlayan olayların ve
geliĢmelerin tarihi ve sosyal temelleri ile atmosferi hakkında, yeteri kadar fikir ve
anlayıĢ sahibi olamamaları, küçük, fakat aktif BolĢevik Partisi‟nin duruma hakim
olmasını kolaylaĢtırır. Bu zafer sağlanırken partinin ancak 17.000 kadar üyesi
vardı. Ancak, idarenin iktisadı buhran konusunda karĢılaĢtığı güçlükler ile
Kapitalist Batı Dünyası ile uyuĢamaması, BolĢeviklerin Doğuyu ön plana
almalarını gerektirmiĢ ve buna baĢlangıç olması gayesiyle Bakü‟de bir kongre
toplanmasını kararlaĢtırmıĢtı170.

Üçüncü Enternasyonal‟ın ikinci kongresinde Bakü‟de, ġark Milletleri


Kurultayının 1 Eylül 1920‟de toplanmasına karar verilmiĢ ve üyeler çağrılmıĢtı.

Bu kurultayda ġark milletlerini (Türkiye, Ġran, Hindistan, Bülücistan,


Afganistan, Çin, Gürcistan, Ermenistan, Dağıstan, Buhara, Hive, Türkistan,
TaĢkent, Fergana Semerkant, Türkmenistan, Çeçenistan, Kuban, Kırgız, ġimâli
Kafkasya, Terek, Ukrayna, Kırım ġarlı Yahudileri, Azerbaycan, BaĢkırdistan,
Tataristan, Kazakistan ve Kalmuk Cumhuriyetleri) temsilen partili, partisiz 1891
delege katıldı. Tabii bu üyeler, komünistlerin arzu ettiği Ģekilde seçilmiĢti.
Üçüncü Enternasyonal namına icra komitesini Zinovyef, Pavloviç, ile Stasova
Beynelminel komünist firkasında Radek, Belakon, Kinov ve Orjanikidze ile
Staçkov temsil ediyorlardı. Üçüncü Enternasyonel nezdinde bulunan Avrupa,
Amerika ve Japonya delegeleri de kongreye katılmıĢlardı171.

170
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 570.
171
Cebesoy, a.g.e., s. 18.
56

Kurultay, Bakû‟deki Büyük Tiyatro‟da 1 Eylül 1920 günü, Azerbaycan


Halk Cumhuriyeti baĢkanı Dr. Neriman Nerimanov‟un konuĢması ile açıldı.
Kurultaya Türkler bağımsız delegeler ve Ankara hükümetine bağlı resmi
delegeler olmak üzere iki farklı grub katılmıĢlardır172. Enver PaĢa, bu kurultaya
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri adına Tunus, Cezayir, Fas ve Tarblusgarp delegeleri
adına eski polis müdürü Azmi Bey ve Dr. Bahaddin ġakir Bey‟lerle birlikte
katılıyorlardı173.

Kurultayın görünüĢteki amacı, Doğu milletlerinin sömürge ve yarı


sömürge durumundan kurtarılması ve bu milletlerin Avrupa kapitalizmine karĢı
ayaklandırılması idi. Bu durum BolĢevikler açısından Avrupalı emperyalizmine
karĢı geniĢ bir cephe oluĢturacağı için önemliydi. Bunun içindir ki her ülkedeki
milliyetçi hareketleri desteklemek ve Sovyetlerin dünya ihtilâlinin
gerçekleĢebilmesi için bir ideolojik baĢlangıç kabul edilebilirdi. Bu noktada
Rusların Kapitalist Bloka karĢı geniĢ bir cephe oluĢturmada bir takım avantajlar
sağlayabilmek için Ġslâmiyet‟e ve Milli Mücadele hareketine karĢı ideolojik
anlamda bir takım tavizler vermiĢlerdir174.

Enver PaĢa‟nın Bakû Kurultayına katılması, Enver ve BolĢevikler


açısından farklı bir durum arzetmektiydi. BolĢevik liderlerin amacı onun islâm
ülkeleri ve doğu milletleri üzerindeki nüfuzundan faydalanmaktı. Enver PaĢa ise,
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nı temsilen katılmıĢ olduğu kurultayda Doğu
Milletleri temsilcileri tarafından çok iyi karĢılanmıĢtı175.

Enver PaĢa Kurultay bildirgesinde, bu kurultayı düzenleyenlere teĢekkür


cümlesinden sonra “ArkadaĢlar” hitabı ile baĢlar ve Avrupa emperyalizminin

172
Mahmut Goloğlu, Üçüncü MeĢrutiyet, Ankara 1970, s. 268-270.
173
Kurultay hakkında geniĢ bilgi için bkz. Cebesoy, a.g.e., s.19-21; Aydemir, Suyu Arayan...,
s. 197; Enver PaĢa, cilt III, s. 570-572; ayrıca kurultayın tam metinleri için bkz. Ali Alev,
Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Bakû 1-8 Eylül (Stenoyla TutulmuĢ Tutanak), Ġstanbul
1990.
174
Alev, a.g.e., s. 49-51.
175
Vâlâ Nurettin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, Ġstanbul 1980, s. 229.
57

gayesine değinir. Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı sırasında Almanlarla


müttefik olmasının sebebini Ģu Ģekilde izah eder:

“... Türkiye Harb-i Umumi’ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmış idi.
Birisi emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya’sı ve müttefikleri, diğeri de
emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki grubtan bizi
doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya’sı ve İngiltere
dostlarına karşı; yalnız hayâtımızı bağışlamaya râzı olan Almanlarla yan yana
harb ettik. Fakat biz her vakit Emperyalizmin aleyhinde bulunduk...”

KonuĢmasının devamında ise Ģu anda emperyalizmle mücadele eden


Rusya‟nın o zamanda aynı emeller için savaĢsaydı Osmanlı Devleti‟nin muhakkak
onun yanında yer alacağını belirtir ve nutkunu;

“Yaşasın ezilenlerin birliği,

Kahrolsun, bu birliğin titrettiği ezenler.”

sözleriyle bitirmektedir176.

Her Ģeye rağmen Enver, Bakü kongresinin kapanıĢından sonraki günlerde,


BolĢeviklerle olan yakın münasebetini değiĢtirmemiĢtir. Enver, kongrenin
Sovyetler için düĢündüğü üç amacı geliĢtirmiĢ olduğunu söylemiĢtir.

Birincisi, Müslüman ve doğu ülkelerdeki anti-Ġngiliz hareketin özerk


hareketlerine itibar etmek ve desteklemek.

Ġkincisi, ihtilâlin Müslüman ve doğu ülkelerine zorla ihracı ve oradaki


demokratik organlarla iĢbirliği.

Üçüncüsü, Müslüman dünyasında, Müslümanlar dıĢında herhangi bir


hükümet yapısının kabul edilmemesi.

176
T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.
58

Bakü Kongresinde, komünist vekillerin çoğu ve özellikle de Müslüman


olmayanlar tarafından, Enver‟e pek iltifat edilmemiĢtir. Ġlerideki siyasi iĢler için
ona platform teklif edilmemiĢtir. Bu da BolĢevik destekleyicileri olan Zinoviev ve
Radek‟nin amaçlarını tamamıyla baĢarısız olduğunu göstermektedir177.

Bakü Kongresi, Enver‟in hırsını gerçeğe yaklaĢtıramazken, psikolojik


olarak onun ve BolĢeviklerin Müslüman doğuda sahip oldukları çıkar
çatıĢmalarından haberdar olması açısından yararlı olmuĢtur. Enver‟in Bakü
Kongresinde yer alması BolĢeviklerle iĢbirliğinin zirvesini temsil etmiĢ fakat bu
baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır.

GeliĢmelere önemli bir katkı yapmasına rağmen Bakü‟de Enver‟in varlığı


Sovyet yetkilileri arasında bir hayli huzursuzluk konusu olmuĢtur. BolĢevikler,
kalabalık silahlı Müslümanların Bakü‟ye hareketlerini bir dereceye kadar normal
karĢılamıĢ ancak Enver‟in oldukça popüler olması onlarda Sovyetlere karıĢ darbe
teĢebbüsünün olabilirliği korkusuna yol açmıĢtır. Enver itibarını yükselterek her
Ģeyi kendi menfeatine çevirmiĢ gibi görünmekte ve bir çok etnik unsuru
temsileden delege yanında, Türkistan‟ın seçkin müslümanlarıyla kiĢisel
görüĢmelerde bulunmaktaydı. Bu bakımdan yetkililer, uygun bir zamanda, derhal
Moskova‟ya dönmesi için ona tavsiyelerde bulunmaktaydı178.

Enver, Moskova‟ya dönüĢünden kısa bir süre sonra, 17 Eylül 1920‟de


Radek ile konuĢmasında Sovyet aydınlarının, Kafkasya‟yı stratejik anahtar
pozisyonunda düĢündüğünü ve kesin olarak kontrol etmeye kararlı olduklarını
öğrenmiĢtir. Bu, Enver‟in 1921 bahar seferi öncesinde, Anadolu kuvvetlerini
güçlendirmek umuduyla talep etmiĢ olduğu müslüman birliklerin sağlanmasında,
Moskova‟nın isteksizliğini göstermiĢtir. Enver, bu birliklerin, Azerbaycan
Müslümanlarından veya kendi komutası altındaki birkaç süvari tümeninden
oluĢmasını istemiĢtir. Moskova‟nın karĢı teklifi ise, Kızılordunun, Anadolu
ordusunu güçlendirmek için gerekli gücü sağlayacağıydı. Enver, bu fikri kabul
etmemiĢ ve Sovyet liderlerinden aslı astarı olmayan vaatler almıĢtır.

177
Yamauchı, a.g.e., s. 39.
178
Yamauchı, a.g.e., s. 39.
59

En son, Halil PaĢa‟ya hiçbir müslüman müfrezesi vermeyeceğini kesin


olarak ifade etmiĢtir. Enver, Sovyetlerin dava için yardım etmeyeceğini anladıktan
sonra, Anadolu arenasına yalnız olarak yapacağı maceralı giriĢin hazırlıklarına
baĢlamıĢtı. Sanki kıyafet değiĢtirmiĢ gibiydi179.

179
Yamauchı, s. 40; Cebesoy, a.g.e., s. 53-55; Feridun Kandemir, ġehit Enver PaĢa
Türkistan’da, Ankara 1945, s. 90, 91.
60

C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA’NIN


ANADOLU’YA GEÇME TEġEBBÜSLERĠ

Bakü kongresi sonrası Enver PaĢa, Ekim 1920 baĢında Moskova‟dan


ayrılır ve Petrograd ve Reval (Tulin) yoluyla Berlin‟e geçer. Burada kaldığı 8 ay
süresince pek de kolay olmayan bir denge siyaseti takip etmeye çalıĢmıĢtır. Bu
siyasetinde, Mustafa Kemal‟in Ģüphesini uyandırmamaya ve Kemalist davasının
sadık bir destekcisi gibi görünmeye çalıĢmıĢ, aynı zamanda Anadolu‟ya Sovyet
ordusu desteğinde yapılacak muhtemel bir sefer hakkında bolĢevik aydınlarının
fikrini almaya çalıĢmıĢtır. Bu gaye için Enver kendini, Mustafa Kemal‟den daha
güvenilir bir solcu olarak tanıtmaktaydı.

Bu son kısa kalıĢı suresince, Enver ailesiyle Ġsvicre ve Ġtalya‟da güzel bir
tatil geçirmiĢtir. Bu arada, Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın kuruluĢu ve
Sovyetler adına hükümet idaresinde Ġtalyan ve Alman tüccarları ile silah ev
muhimmat alım satımı için iyi bir hazırlık yapmıĢtır. BolĢevik aydınları, Enver‟in
gerekli techizat maddeleri sağlaması halinde Sovyetler‟in Anadolu‟ya askeri
yardım göndermesini teklif etmiĢtir. Bu arada Enver, Berlin‟de “Paraya bağlı
olarak her Ģeyi yapmaya hazır, gizli küçük bir komite” kurmuĢtu. Komite, Ziya
Bey‟in Enver adına bağlantı kurduğu Alman subaylardan Kress Von Kressenstein,
Tchunke ve Fischer‟den oluĢmaktaydı. Enver, Roma‟dan ayrılarak, 23 Ekim 1920
de BudapeĢte‟ye varmıĢtır. Avrupa ziyaretinin görünüĢteki amacı, Almanya ve
Ġtalya‟daki Ġttihat taraftaralrı ile ihtilâl stratejisi ve programı üzerinde
tartıĢmaktı.180

180
Yamauchı, a.g.e., s. 65.
61

Sovyet yetkililerin isteği üzerine Enver PaĢa tekrar Moskova‟ya döner181.


Enver PaĢa‟nın Sovyet yetkilileriyle konuĢmasının ana konusunu kendisinin
kumandasında Anadolu‟ya gönderilecek birliklerin verilip idi182. Fakat Enver PaĢa
gerek kendisi gerekse amcası Halil PaĢa‟nın Çiçerin ve Karahan ile
görüĢmelerinde önceleri kendileri bu konuda vaatte bulunmalarına rağmen daha
sonra Anadolu‟da ikilik yaratır düĢüncesiyle vazgeçildiğini ve bu amaçla Sovyet
Hariciye Komiser yardımcısı Karahan‟ın 11 Ocak 1921‟de Halil PaĢa kanalıyla
Enver PaĢa‟yı uyarmıĢtır183.

1921 yılı ilkbaharında Yunanlılar karĢısında Batı Cephesininin gerilemesi


ve Sakarya‟nın doğusuna çekilmesi üzerine bu defa Enver PaĢa ve arkadaĢları
Anadolu‟ya geçme zamanlarının geldiğine inanarak Trabzon‟da ki Ġttihatçı tabaka
ile iliĢki kurabilmek amacıyla Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a gönderir.

Halk ġûrâlar Fırkası 1921 yılında Anadolu‟da teĢkilâtlanmaya çalıĢmakta


idi. Enver PaĢa‟nın birinci amacı “Halk ġûrâlar Fırkası” aracılığıyla Anadolu‟da
ideolojik bir sol birlik yaratmak. Ġkincisi ise Batum‟a gelen Enver PaĢa ve
arkadaĢları Anadolu‟daki Ġttihatçılarla irtibat kurarak Türk Ordusu‟nun Yunanlılar
karĢısında yenilmesi halinde Anadolu‟ya geçerek yönetime hakim olmaktır. Fakat
Ankara Hükümeti bu yönde oluĢabilecek herhangi bir giriĢime karĢı Trabzon ve
ġark Cephesinde gerekli tedbirleri almıĢ, gerek yurt içinde gerekse yurt dıĢındaki
Ġttihatçı faaliyetleri yakından takip ediyordu 184.

Enver PaĢa kendisi de Batum‟a geldikten sonra Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri


Ġttihadı‟nın Türkiye Bölümünün kongresini toplar (5-8 Eylül 1921). Bu kongrenin
aldığı kararlar ise Ģunlardır.

181
Halil PaĢa ile mektuplaĢmaları için, Sami Sabit Karaman, Ġstiklâl Mücadelesi, ve Enver PaĢa,
Ġzmit 1952, s. 104-120; Sâmi Sabit Karaman, Enver PaĢa ile Nasıl Mücadele Ettim, Yakın
Tarihimiz Dergisi, cilt I, Ġstanbul 1962, s. 340, 341.
182
Halil PaĢa‟nın, Karahan ile yaptığı görüĢmeyi anlattığı mektubu bu hususta oldukça önemli
görünüyor. Karaman, a.g.e., s. 108, 109.
183
Karaman, a.g.e., s. 108, 109.
184
Mete Tuncay,Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara, 1978, s. 130, 131, 132.
62

“ A) Mütarekeden beri tahaddüs eden memleket ahvaline umumi bir nazar,

B) Anadolu Mücadelesi ve İttihat ve Terakki’nin bu mücadeleye nispeti,

C) Vatan haricindeki mesai ve İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Sovyet


Rusya ve bilhassa III. Entarnasyonal ile irtibat,

D) İttihat ve Terakkinin tekrar faaliyet-i siyasiyeye geçmesine saik olan


esbap ve ittihat ve Terakkinin İslâm İhtilâl Cemiyetlerinin hâlâ bir
şubesi durumundadır.

E) Garpta sınıfı mübareze, siyasi ve iktisadı buhran,

F) Duvel-i Mutelife siyasetine ve ahval-i dahiliyesine bir nazar ve buna


nazaran Türkiye’nin vaziyeti,

G) Sovyet Rusya ve Şark memleketlerinin ahval-i hazırası,

H) İslâm memleketlerindeki mücadele ve buna nazaran İttihat ve Tarz-ı


hareketi,

I) Aslı teceddüt ve ıslahat-ı esasiyenin lüzum ve ehemmiyeti,

J) İttihat ve Terakkinin memlekette tek anasır ve sınıflara karşı tarz-ı


hareketi,

L) Umumi teşkilât ve program meselesi,

M) Anadolu hareketinin İttihat ve Terakkiye karşı vaziyeti ve cemiyetin


şimdiye kadar ittihaz ettiği tarz-ı hareket ve milli mücadeleye muavenet,

N) Maksadın vusul için cemiyetin bundan sonra intihap edeceği vesait ve


tarz-ı hareket,
63

O) Şühedaya Fatiha ve Talât Paşa merhumi tebcil” 185.

Enver PaĢa Kongre‟nin aldığı bu kararları Anadolu Hükümetine bildirir.


Fakat tam bu sırada Enver PaĢa‟nın planlarını altüst edecek bir haber duyulur. Bu
da Sakarya SavaĢı‟nın Anadolu Hükümeti tarafından kazanılmasıdır186. Bu zafer
üzerine Enver PaĢa Anadolu‟nun kendisine ihtiyacı kalmadığını düĢünerek kısa
bir süre sonra hayatının son günlerini geçireceği Türkistan mücadelesine
giriĢecektir.

185
Karabekir, Enver PaĢa..., s. 157, 158.
186
Yamauchı, a.g.e., s. 66.
64

ĠKĠNCĠ BÖLÜM
ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ

A- TÜRKĠSTAN’IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU

Türkistan, Türklerin yaĢadığı topraklara verilen genel addır. Esas


itibariyle, Türkistan; Orta Asya‟yı içine alır.Batıda Güney Ural dağları, Yayık
(Ural) ırmağı, idil‟in (Volga) denizine döküldüğü yer olan Bökey-Ordu (Orda =
Bölüm kısım)‟dan, doğda Sucav yakınlarına ve Altay dağlarında Burucan Altay
geçidinden, kuzeyde Çungarya ve Kazakistan EĢiğine, güneyde Kopet ve Hint
dağlarına kadar uzanan çok büyük bir Türk yurdu bulunur. Yüzölçümü itibariye,
5.828.000 Km2 yi kaplayan bu geniĢ topraklara “Uluğ Türkistan” denilir.
Türkistan, bu kadar geniĢ sahayı içine almasına rağmen, XIX. Asrın baĢlarında
nüfusu 10 milyon civarında idi. Bugün ise bu topraklarda 80 milyon insan
yaĢamaktadır. Bu insanaların 60 milyonu Türkler, 20 milyonu ise baĢta Ruslar ve
Çinliler olmak üzere diğer milletler teĢkil eder.187

Türkistan, siyasi yönden karıĢıklıklara sahne olmuĢtur. Selçuklular


önderliğinde Türklerin Ön-Asya‟ya yayılmalarından sonra meydana gelen Moğol
istilası ve onu takibeden dönemde ülke halkı büyük sıkıntılar çekmiĢ,
Timurlularla, geliĢen kültür ve sanat hayatı iktisadî durumun bir dereceye kadar
düzeltilmesine fırsat vermiĢti. Timurluları ortadan kaldırarak Türkistan‟a hakim
olan Özbekler çok geçmeden parçalanarak üç hanlık haline gelmiĢlerdi. Bu üç
hanlık, Batı Türkistan‟da uzun süre bağımsız olarak varlığını devam ettirmeye
muvaffak olmuĢtur. Bu hanlıklardan Buhara 1500‟de, Hive 1511‟de ve Hokand

187
Ramazan Özey, dünya Platformunda Türk Dünyası,Ġstanbul 1997, s. 103; Mehmed Saray, Rus
iĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler.
(1775-1875), Ankara 1994, s. 1.
65

ise 1700‟de kurulmuĢtur188. Hanlıkların içinde en eski olan Buhara‟nın 3,


Hive‟nin 2 ve Hokand‟ın 1 milyon civarında nüfusu vardı. Zaman zaman Çin‟in
istilâsına uğrayan Doğu Türkistan‟da ise kurulan bağımsız KaĢgar Devletinin
nüfusu da 3 milyon civarında bulunuyordu.

XIX. asrın ortalarında Rus iĢgalinden önce, Türkistan Hanlıklarının


sınırları Ģöyle idi. Buhara Emirliği: ZerafĢan Vâdisi baĢta olmak üzere KaĢgar,
Karatekin, Andican, Semerkand, Buhara, KarĢı, Hisar, Kerki ve Çızak
vilâyetlerinden meydana geliyordu. Hive Hanlığı: Harezm vadisi baĢta olmak
üzere, Aral Gölünün güneyinden Merv‟e kadar uzanan sahayı içine alıyordu. Belli
baĢllı Ģehirleri: Hive, Kongrad, Ürgenç Gazavat ve Hazerasp idi. Hokand Hanlığı:
Fergana vadisi esas olmak üzere, geniĢ bir sahayı içine alan bu hanlık doğuda
Issık Göl‟den, batıda Sirderya‟ya kadar, güneyde Pamir dağlarından, kuzeyde
Kazakistan bozkırlarına kadar uzanıyordu. En önemli Ģehirleri Ģunlardı: Hokand,
TaĢkent, Evliya Ata,BiĢkek, Namangan,Türkistan (Yesi) ve Akmescid 189. KaĢgar
devleti esas olmak üzere, Tarım havzasında kurulan bu devletin vilâyetleri Ģunlar
idi: KaĢgar, Yarkent, Aksu, Hoten, Turfan, Balusagun, BeĢbalık ve Urumci190.

Türkistan‟da kurulmuĢ olan bu bağımsız Türk devletleri iktisadî ve


kültürel hayatları oldukça zayıf idi. Bunun en büyük sebebi, XVI. Asrın
baĢlarından itibaren Avrupa‟lıların deniz yoluyla Hindistan‟a ve Çin‟e
girebilmeleri ve ġii Ġran‟ın Türkistan‟ı Orta Doğuya bağlayan ticaret yollarını
191
kapatması idi . Bu Hind ve Çin mallarının Karadeniz ve Akdeniz limanlarına
ulaĢtırılmasında büyük ticari kazançlar temin etmiĢ olan Türkistan halkının
gittikçe fakirleĢmesine, neticede kültür ve medeniyet sahasında geri kalmasına
sebep olmuĢtur. Bu fakirlik çok geçmeden Türkistan‟ın askeri gücüne de tesir

188
Türkistan hanlıkları hakkında geniĢ bilgi için bkz. Baymirza Hayit,Türkistan Devletlerinin
Milli Mücadele Tarihi, T.T.K. yay., Ankara 1995, s. 23-28; Ekrem MemiĢ-Nuri Köstüklü,
Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi, Konya 1995, s. 42-50.
189
Rus iĢgalinden önce Türkistan hanlıklarının yüzölçümleri hakkında bilgi edinmek mümkün
olmamıĢtır.
190
Saray, a.g.e., s. 1,2.
191
Togan, a.g.e., s. 113-122.
66

etmiĢ ve bilhassa ateĢli silahlar sahasında geri kalmasına yol açmıĢtır. Bu arada
Türkistan hanlıklarının iyi geçinmeleri için Osmanlı Devleti‟nin yaptığı ilânlara
rağmen birbirleriyle kıyasıya mücadele etmeleri kendilerini daha çok yıpratmıĢtır.
Bu hanlıkları, bu vaziyette iken, iktisadî ve askeri yönden çok üstün durumda olan
Rusya‟nın tehdidi ile karĢı karĢıya gelmiĢlerdir.
67

B- RUSYA’NIN ASYA’DA YAYILMASI

Avrupa yönüne açılamayan Çarlık Rusya‟sı, XVI. Asrın ortalarından


itibaren Asya‟ya doğru yayılmaya baĢlamıĢtı192. XVI. Asrın ortalarında Kazan ve
Astarhan‟ı alan Ruslar XVII. asırda da Kazakistan bozkırlarını iĢgal etmiĢlerdir.
Rusya‟yı büyük bir imparatorluk haline getirmek ve sıcak iklimlere açılmak
hayaliyle yaĢayan Çar I. Petro, (1689-1725) Orta Asya‟ya hâkim olmak ve oradan
Hindistan‟a inmek istemiĢti193. Onun bu isteği halefleri tarafından da
benimsenince Ruslar adım adım güneye doğru yayılmaya baĢlamıĢlar, önce
Kırım‟ı ve sonra da Kafkasları ele geçirerek bu sahada büyük bir mesafe
kaydetmiĢlerdi. Fakat Ruslar, I. Nikola (1825-1855) Avrupa ve Orta ġark
meselelerini de korumaya kalkınca kendileri (1854-1856) Kırım harbi ile
durdurulmuĢlardı. Kırım mağlûbiyetinden sonra Ruslar, iktisadî ve askeri
alanlarda bir takım reformlar yaparak, yeniden yayılma siyasetine
dönmüĢlerdir194. Ruslar, Orta Asya‟da kendilerinden ekonomik ve askeri alanlarda
geri durumda olan Türkistan hanlıkları yönünde yayılmaya devam etmiĢlerdi.
Ruslar, Türkistan hanlıklarını, istila hareketine baĢlamadan önce Hıristiyan
Avrupa‟nın ileri gelen devletlerine, devletlerarası hukuka riayet etmeyen

192
Bu hususta geniĢ bilgi için bkz. Mehmet Saray, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması”, Tarih
Enstitüsü Dergisi, Ankara 1993, Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.
193
Hayit, a.g.e., s. 41-45.
194
Mehmet Saray,Özbek Türkleri Tarihi, Ankara 1993, s. 18, 19.
68

müslüman Orta Asya Hanlıklarını “Sivilizasyona”195 (medeniyete) sokacağız


propagandası yaparak, kendilerine karĢı yükselebilecek itirazları bertaraf etmeyi
büyük çapta baĢarmıĢlardır.

Ruslar tarafından Orta Asya‟nın istilasında önemli rol oynayacak


Orenburg Kalesi, Or ile Ural nehirlerinin birleĢtikleri yerde yapıldı. Burası Kazak
topraklarına en hakim olan yerdi. Orenburg kalesinin inĢası (1734-1735) yıllara
arasında istenen Ģekillerde tamamlandı. Böylece Ruslar‟ın Kazakistan‟a ve
Türkistan‟a doğru yayılma siyasetinde merkezi rol oynayacak ve müstahkem
mevkinin inĢası tamamlanacaktı.

1734‟te Kazak (Türklerinin) Küçük Yüzü ( Küçük Orda) Rus hakimiyetini


tanıdı. Daha sonra “Büyük Yüz” (Büyük Orda)‟da 1847 yılında Rus tâbiiyetine
girmiĢlerdi196. Bu suretle XIX. Yüzyılın ortalarında, Issık Göl‟den Sirderya‟ya
kadar uzanan Kazak-Kırgız bozkırları, Rusların eline geçmiĢ ve Türkistan
içlerinde Rus ilerleyiĢi baĢlamıĢ bulunuyordu.

195
Rus Hükümeti, Rusya‟nın Türkistan istikâmetindeki yayılıĢ sebeplerini dünya umumi efkârına
3 Aralık 1864‟de Ģöyle açıklama ihtiyacını hissetmiĢti: “Rusya‟nın orta Asya‟da karĢılaĢtığı
durum, hiçbir sosyal organizasyonu olmayan, yarı vahĢi ve göçebe halklar karĢısındaki bütün
medeni devletlerin problemleriyle aynıdır. Bu tip durumlarda daha medeni olan devletler kendi
sınırlarını ve medeniyetlerini müdafaa etmek zorunda kalmıĢlardır. Hudut bölgesinde
huzursuzluğu yaratan gruplar cezalandırıldıktan sonra kuvvetlerimizi geri çekmek mümkün
olmamıĢtır. Verilen ceza çabuk unutulmuĢ ve geri çekilmemiz bir nevi zayıflık addedilmiĢtir.
Çünkü Asyalılar görünür ve hissedilen kaba kuvvetin haricinde hiç bir Ģeye kuvvet
göstermemiĢlerdir. Onun içindir ki, biz bu iki Ģıktan birini seçmek durumunda kaldık: Ya
verdiğimiz bütün bu emekler, elde ettiğimiz ticari menfaatler ve sınır boylarında kurduğumuz
emniyet tertibatlarını unutup, ya her Ģeyden vazgeçecektik veya bu vahĢi Orta Asya
memleketlerinin derinliklerine inecektik.
Rusya, bu ikinci Ģıkkı tercih mecburiyetinde kaldı, Tıpkı A.B.Devletlerinin Kuzey
Amerika‟da, Ġngiltere‟nin Hindistan‟da, Fransa‟nın Cezayir‟de Hollanda‟nın kolonilerde
yaptığı gibi.”
196
GeniĢ bilgi için bkz. Hayit, a.g.e., s. 51-62; Togan, a.g.e., s. 159-168; Mehmet Saray, Kazak
Türkleri Tarihi, Ġstanbul 1993;Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, Rus Ġdaresi Altında Türkistan
ve DeğiĢen GörüĢler, Sayı, 21, Temmuz 1964, s. 87-88.
69

Hokand üzerine 1853 yılında baĢlayan Rus saldırıları, 1865 yılında


TaĢkent‟in de Rusların himayesine girmesiyle sonuçlanmıĢ oldu.

Buhara Emiri Muzaffer Han, Zivebolak Ruslarla yaptığı savaĢta yenildi ve


Ruslardan barıĢ istemek zorunda kaldı. Yapılan antlaĢma ile Buhara iç iĢlerinde
kısmen serbest kalarak, 1868‟de 12 maddelik Zivebolak anlaĢması ile Rusya
himayesi altına girdi197.

Rus birlikleri Türkistan‟a ilerlemelerine devam ederek (Mart 1873) de


General Kaufman kumandasında, dört koldan Hive üzerine yürüyüĢe geçtiler.
Ruslar üstün topçu ateĢi ve ağır bombardımandan sonra Hive Ģehrini zaptettiler198.
Ruslar, Hive Hanlığı ile de (1883) de 12 maddelik bir anlaĢma yaptılar199.

1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması

Ruslar, Türkistan‟da kurdukları adaletsiz ve terör saçan idarelerine devam


ede dururlarken, I. Dünya harbi baĢladı. Fakat harbin ilk yıllarında Ruslar
beklenmedik bir yenilgiye uğradılar.

Bunun üzerine Çarlık Rusya‟sı, Orta Asya Türk hanlıklarına yönelik bir
ferman çıkardı. Çar II. Nikola‟nın harpte geri hizmetlerde çalıĢtırmak ve kanal
kazdırmak için yaĢları 19-43 arasında olan Türkistanlılardan 250.000 amele

197
Yapılan bu anlaĢma demiryolları, posta telgraf ve telefon; Amuderya gibi büyük nehirlerde
vapur iĢletmek, gümrük iĢleri iktisadî müesseseler ve bütün Endüstri hudut muhafazası,
Ruslar‟ın eline geçti. Buhara Emiri ancak 12 bin milis asker besleme hakkına sahipti. Abdullah
Recep Baysun, Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943, s. 6.
198
Türkistan hanlıkları ile Rus mücadeleleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. Saray, Türkistan
hanlıkları..., s. 66-103; Togan, a.g.e., s. 254-259; Kâmuran Gürun, Türkler ve Türk
Devletleri Tarihi, Ankara 1981, s. 445-455.
199
Buhara ve Hive hanlıkları Ruslarla yapılan bu anlaĢmalar ile iktisadî, mali, ticari ve harici
serbestisini kaybetti. Baysun, a.g.e., s. 6.
70

istiyordu200. 25 Haziran 1916 tarihini taĢıyan Çar II. Nikola‟nın bu fermanına, Rus
memurlarının daha önceki kanunsuzlukları da eklenince201 daha ilk andan itibaren
Türkistan‟ın her tarafında bomba tesiri yaptı. “Türkistanlılarda Türkiye ve hilafete
bağlılık hisleri çok kuvvetli idi. Cepheye iĢçi gönderilmesinin, Türkiye‟ye karĢı
harpte Ruslara yardım telakki edilmesi de Ruslara karĢı galeyanda büyük rol
oynuyordu202.

1916 Temmuzunda baĢlayan isyan, kısa zamanda bütün Türkistan‟a


yayıldı. Köylü, kasabalı ve Ģehirli, bütün halkın katıldığı “Çar ve Ruslar defolsun!
Müslümanlara hürriyet isteriz!... Biz İslâm devleti kurmak istiyoruz”. Parolası ile
baĢlayan isyan tam bir mahalli ayaklanma haline döndü.203

Fakat ne var ki, böyle bir ayaklanma teĢkilatsız ve lidersiz kalmıĢtı. Bir
ayaklanma halinde ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğini görüĢmek üzere
Münnevver Kââri, Pehlivan Niyaz, Osman Hoca; Kââri Kâmil ve Abidcan
Mahmud‟un daha önce yaptıkları toplantıdan hiç bir netice çıkmamıĢ, bu ise
büyük bir talihsizlik teĢkil etmiĢtir204. Lidersiz, teĢkilâtsız ve üstelik silahsız bir
Ģekilde isyana katılanlar çok geçmeden Rus topları ve makinalı tüfekleri
karĢısında erimeye baĢladılar. Ruslar o kadar gaddar davranıyorlardı ki,
ayaklanmaya katılanların hepsini öldürdükleri gibi mal ve arazileri de müsadere
ediyorlardı205. Ayaklanma buna rağmen altı aydan fazla sürdü.

200
Togan, a.g.e., s.337; Ġsmail Kayabalı-Cemender Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve
Bugünkü Durumu, Ankara 1978, s. 56; Nadir Devlet, Rusya Türkleri’nin Milli Mücadele
Tarihi (1905-1917), Ankara 1985.
201
Togan, a.g.e., s.336.
202
Ġbrahim Yarkın, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü, Sayı 68,
Ankara 1968, s. 565.
203
Hayit, a.g.e., s. 208.
204
Hayit, a.g.e., s. 206.
205
Saray, Özbek..., s. 33.
71

1917 baĢlarında ayaklanma bastırıldığı zaman, 673.000‟e yakın Türk hayatlarını


kaybetmiĢ ve 168.000 Türk Sibirya‟ya sürülmüĢ ve 300.000‟e yakın Türk te Doğu
Türkistan‟a kaçmak zorunda kalmıĢtır206.

1916 isyanı göstermiĢti ki, Türkler hürriyetleri uğruna ne kadar cesurane


mücadele ederse etsinler-Rus Ġmparatorluğunun parçalanması haricinde-kendi
kendilerine istiklâllerini elde etmeleri oldukça zor olacaktı.

2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık)

1917 ihtilâli ile Rus Ġmparatorluğunda yaĢayan bütün milletlere eĢitlik ve


kendi kendilerini idare etme hakkı vaad eden yeni Sovyet rejiminin de, sözlerinde
samimi olmadığı ve Çarlık‟tan daha katı bir dikta idaresi kurarak sömürgecilik
siyasetine devam etmek emelinde olduğunu kısa zamanda bütün Türklerce acı bir
Ģekilde öğrenilmiĢtir. Her türlü maddi varlıkları ellerinden alınan ve ezilen Türk
halkı, Ruslara karĢı büyük bir nefret hissiyle doldu. Milli Muhtariyet
teĢebbüslerinin Sovyetler tarafından kanlı bir Ģekilde boğulması, onlarda ki istiklâl
ve hürriyet aĢkını söndürememiĢti.

Nitekim Hürriyet ve Ġstiklâl aĢkıyla yanan halktan birçok kiĢi, silahını alıp
mücadele için dağlara çıkmıĢtır. Bu silahlı kiĢilere halkın da katılmasıyla Ruslara
karĢı yeni bir istiklâl mücadelesi Sovyetler tarafından dünya milletlerine önemsiz
bir alay gibi Basmacılık207 (basan-haydutluk edenlerin) harekâtı olarak tanıtılmak
istendi. Sovyet iddialarının gülünçlüğünü Türkistan‟daki Kızıl-ordu birliklerinin
komutanı Frunze‟nin askerlerine verdiği Ģu emirden anlamak mümkündür.

“Yoldaşlar, Türkistan’ın incisi olan Fergana, iki yıldan fazla bir


zamandır, kanlı bir savaş meydanı halindedir... Türkistan’daki Sovyet iktidarı, ilk
kuruluşu zamanında, Avrupalı (Rusyalı demek istiyor) ve yerli geniş işçi köylü

206
Hayit, a.g.e., s. 209-211.
207
Saray Özbek..., s. 45.
72

kitlelerini kendine çekecek yerde, emekçi halkı kendinden uzaklaştırmak için


elinden geleni yaptı...İstihsalin millileştirilmesi yerine sadece Burjuva’nın malları
değil orta halli köylülerin malları bile yağma edildi.

Burada faaliyet gösteren kızıl-ordu birlikleri ihtilâli savunan önderlerin


bazıları ve emekçi halk tarafından istibdat aracı olarak kullanıldı... Basmacı
Harekâtı olarak bilinen o hareket, bu temel üzerine meydana geldi. Basmacılar
basit haydutlar değildiler. Böyle olsalardı onların çoktan bertaraf edilecekleri
aşikârdır"208.

Bu hareketin siyasi temellere dayandığını, yalnız milliyetçi ve Rus


olmayanlar değil, Sovyet kaynaklarıda kabul etmektedirler. Gingsburg adlı bir
Sovyet yazarı Ģunları yazmaktadır:

“Fergana ahalisi 1877-1882, 1886, 1892 ve 1916 yıllarında defalarca


Rusya’ya karşı ayaklanmıştır...Ekim inkılâbından sonra, Sovyet iktidarı pratik
olarak, Rus sömürgecileri elinde idi ve bunlar silahlı yağmacılık siyaseti
uyguluyorlardı. Bu durumlar 1916 isyanını daha unutmamış olan halkı,
başlangıçta Sovyetlere düşman duruma getirmişlerdir.Bu hareket Türkistan ile
Rusya arasındaki düşmanlığı kuvvetlendirmiştir. Hokand Milli Hukümetinin
Sovyetler tarafından yok edilişi Türkistan halkı tarafından yeniden istila şeklinde
hisedildi, ve buna karşı korunma mahiyetinde bir hareket başladı” diyor.
Türkistan iĢlerini iyi bilen bir Sovyet idaresi olan Georgi safarov Ģunları yazar:

208
Hayit, a.g.e., s. 277, 277.
“Boşaya Sovetskaya Enstsiklopediya” ise Basmacılar Hareketi üzerinde şu kanıya vardı:
“...Basmacı Hareketinin mantıklı olarak yönetilen, politik ve anti-Sovyet bir karakteri vardır.
Bu hareket, üç Cumhuriyette (Türkistan, Buhara ve Harezmide,) köylü halkın kitle hareketine
dönüşmüştür...”
Basmacı harekâtı sırasında bölge politik komiseri olan Skalov Ģu kanıdadır:
“...Basmacı Hareketi, Türkistan halkının yabancı egemenliğine karşı milli ayaklanması olarak
ortaya çıktı”
S. Urazaev, 1961‟de Ģunları yazdı:
“Basmacı Hareketi bir halk ayaklanmasıdır”
Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 50.
73

“Basmacılık hareketi bir taraftan Hokand muhtariyetinin ortadan


kaldırılması ve geniş sömürgecilik karışıklıkları sonucunda meydana gelen milli
egemenlik mücadelesi şeklinde ve öte yandan, iktisadi kriz ve açlık dolayısıyle
gelişmiştir”209

Gerçekteyse, Basmacı Hareketinin tüm amacı Türkistan‟ı bağımsızlığına


kavuĢturmaktı. Basmacı Hareketinin parolası Ģu idi:

“Türkistan Türkistanlılarındır. Türkistan’ı Ruslardan kurtarmak gerekir.


Müstebitlerden arınmış bir Türkistan”210.

Türkistan‟daki bu milli ayaklanma gücünü köylüler teĢkil ediyordu.


Bunlara esnaf ile sanatkarlar, din adamları, reformistler de katılmıĢlardı.
Ayaklanmanın yeteri kadar lideri olduğu halde maalesef merkezi bir
teĢkilatlanmadan yoksun idi. 1918 yazına kadar ayaklanmanın liderliğini ErgaĢ
KorbaĢı yaptı. ErgaĢ‟tan sonra liderliğe getirilen ġir Mehmed Bey Hacı
KoĢukoğlu‟nun kontrolünde. sekiz bölge komutanlığı kurularak teĢkilat
geniĢletilmeye çalıĢıldı211.

Milli ayaklanma, Fergana‟dan sonra Buhara-Harezm (Hive)‟de yayıldı.


Eskiden olduğu gibi, Ruslar bu ayaklanmaları da küçük çapta askeri birliklerle
bastırıp ayaklanmanın elebaĢlarını cezalandıracaklarını ümit etmiĢlerdi. Bu
maksatla Buhara ve Harezm‟e gönderilen birlikler baĢarıya ulaĢamadıkları gibi,
kendilerine duyulan nefretten dolayı daha çok halkın ayaklanmaya iĢtirak
etmesine sebep oldular212.

209
Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, “Muhtar Türkistan ve AaĢ Orda Hükümetleri ile Basmacılık
Hareketi”, Eylül 1964, sayı 23, s. 42.
210
Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 58.
211
Hayit a.g.e., s. 278; Basmacı liderleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. A. Bademci, KorbaĢılar
1917-1918 Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Ġstanbul 1975.
212
Saray, Özbek Tarihi, s. 46.
74

Bu esnada Cüneyd Han ile diğer liderlerden Harezm‟de Sovyet


hakimiyetine karĢı silahlı mücadeleler hızla geliĢirken, Buhara‟da da milliyetçi
reformistler, Ruslara karĢı silahlı mukavemete baĢladı213. Türkistan‟daki milli
mücadelenin bu üç merkezde hızla geliĢmesi Sovyetlerin Türkistan‟daki
hakimiyetlerini tehlikeye soktu. Ne var ki kızıl ordu birlikleri, Ağustos 1919‟da
Komünist aleyhtarı Beyaz-Ordunun Orenburg hattını yararak duruma mûdahele
etmiĢtir. Buna rağmen Sovyetler bu milli ayaklamayı Türkistan‟daki kuvvetleriyle
bastırmakta yine aciz kalınca hakimiyetlerini yeniden tesis maksadıyla Türkistan
Cephesi açtılar214. Cephe komutanlığına tayin edilen Frunze 3 Eylül 1919‟da,
Türkistan‟ın tekrar iĢgali için hazırlıkların tamamlama emrini verdi. Kendisi de
maiyeti ile birlikte TaĢkent‟e gelerek, milli ayaklanmayı bastıracak planlar
üzerinde çalıĢmaya baĢladı (22 ġubat 1920)215.

Türkistan Türklerinin giriĢtikleri milli ayaklanma, bütün engellere rağmen


baĢarıyla devam etmiĢ, ancak yeterli derecede silah olmayıĢı ve merkezi bir
idareden mahrumiyet sebebiyle kızıl-ordu birlikleri karĢısında ağır kayıplar
vermiĢlerdi. Otorite eksikliğini gidermek üzere Fergana‟daki kurtuluĢ savaĢı
liderleri, 24 Eylül 1917‟de Mehmed Emir Bey baĢkanlığında Fergana hükümetini
kurdular216. Bu arada silah temini için Afganistan ve Hazar Denizi‟nin
doğusundaki komünist aleyhtarı Ruslara yardım etmek isteyen Ġngiliz birlikleri
komutanına elçiler gönderildi ise de Ġngilizler ile Afganlıların tereddütlü tutumları
dolayısıyla bir netice alınamadı217.

Fergana Hükümeti‟nin teĢekkülüne rağmen, milli ayaklanmayı idare eden


liderler arasında bir birlik temin edilememiĢ ve her liderin kendi bölgesinin
hükümdarıymıĢ gibi hareket etmelerinin önüne geçilememiĢtir. Üstelik iĢin içine

213
Joseph Castagne, (ç. M. ReĢat Üzmen), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980,
s. 120-128.
214
Kayabalı-Aslanoğlu, a.g.e., s. 60.
215
Saray, Özbek Tarihi, s. 47.
216
Hayit, , a.g.e., s. 281.
217
Togan, , a.g.e., s. 422, 423.
75

birde kâbilecilik ve bölgecilik davaları karıĢtırılmıĢ idi. Bunlardan da anlaĢılıyor


ki Türkistan mücahitleri geçmiĢin acı hadiselerinden ders almadan mücadelelerini
birlik ve organizasyondan uzak bir Ģekilde yürütüyorlardı.
76

C- ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI

Birinci Dünya SavaĢı‟nın baĢından itibaren Enver PaĢa‟nın Orta Asya Türk
Dünyası‟na bilâkis önem verdiğini görmekteyiz. Bunun için hem bu bölgede ki
Türk insanının bağımsızlığını kazanması hem de Çarlık rusyası‟na karĢı bölge
halkını isyana teĢvik etmek amacı ile TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli ajanlarını
bu bölgeye gönderildiğini görmekteyiz.

Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa tarafından Kafkas


Ġslâm Ordusu‟nun kurulmasında ki neden ise; önce Kafkas müslümanlarının
bağımsızlıklarını kazanmasını sağlamak ve akabinde Orta Asya Türkü halkları ile
irtibat kurmak idi.

Enver PaĢa, Birinci Dünya SavaĢı‟nda tâkip ettiği politikada uğradığı


talihsizliklere rağmen, Türk dünyasının birliği davasına samimiyetle inanan ve bu
hususta plânları olan bir Ģahsiyet idi218. Enver PaĢa‟nın harbin sonunda Rusya‟ya
gidiĢi ve bilâhere Sovyetlerle temasları hakkında her ne kadar çeĢitli tefsirlerde
bulunulmuĢ ise de, hakkında söylenen ve yazılanların çoğunun bir “spekülasyon”
dan ibaret oludğu devrin Ģartları incelendiği ve hadiseler değerlendirildiğ zaman
ayrıca O‟nun Türkistan‟da tâkip ettiğ siyaset incelendiğinde iyice anlaĢılacaktır.
Enver PaĢa, komünizmi, bütün dünyaya hâkim kılmak ihtirasıyla yanan Sovyet
idarecilerinden, Türkistan müslümanlarını teĢkilâtlandırarak Ġngilizleri Hindistan
sömürgesinden atacağı vaadi ile sıyrılıp Türkistan‟a gelmiĢtir. Daha önce, Eylül
1920‟de, Bakü‟deki “Doğu Milletleri Kongresi”nde kâfi derecede malümat
edindiği Türkistan milli ayaklanmasının Buhara‟ya vardığında çok kritik bir
safhada olduğuna gören Enver PaĢa, hiç tereddüt etmeden mücadeleye girmiĢtir.
Muntazam ordulara kumanda etmiĢ ve harp sanatından anlayan tecrübeli bir
Ģahsiyet olarak, Türkistan‟daki milli ayaklanmayı yönetmeye karar vermesi bütün
mücahitler arasında sevinçle karĢılanırken, maalesef buna bir kısım liderlerin
iĢtirak etmedikleri görülür. Enver PaĢa‟nın liderliğine muhalefet edenlerin baĢında

218
Y.H. Bayur, Türk Ġnkılâbı Tarihi, cilt III/4, Ankara 1983, s. 210.
77

Zeki Velidi, eski Buhara Emiri ile Veziri ve bir kısım muhafazakar kabile liderleri
ile bazı Sovyet taraftarı Ģahsiyetler bulunuyordu.

Bilhassa Zeki Velidi‟nin “BolĢevikler, milli bir kızıl-ordu esası üzerine


milli bir Türkistan Sovyet Cumhuriyeti‟nin kurulmasına razı olursa, Sovyetlerle
birleĢebiliriz” demesi219 bütün acı tecrübelere rağmen Rusya‟da komünist rejimi
kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını gösteriyordu. Türklük davasına
büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin binbir emekle kurduğu ve sonunda
Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi muhakkak ki, Enver
PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son milli
mücadelede menfi bir rol oynamıĢtır.

Enver PaĢa, Basmacı birliklerinin baĢına geçtikten sonra, diğer Basmacı


birlikleri temsilciler göndererek: “Büyük Ġslâm Devleti” teĢkil etmek için
birleĢmenin ve hemen bütün “Orta Asya Müslümanları Birliği”nin kurulması
gerektiğinin üzerinde durmuĢtur220.

Enver PaĢa, ne zaman ve nerede olursa olsun Sovyet karĢıtı ayaklanmaları


yaymak ve Sovyet rejimiyle rekabet eden Pan-türkist ve Pan-Ġslâmist ideolojiyi
gerçekleĢtirmek için bütün sancakların harekete geçirilmesini tasarlamıĢtır. Bu
mücadele Enver PaĢa‟nın hayatının sonuna kadar BolĢevik yetkililerle olan
iliĢkilerini ve bununla beraber diğer faaliyetlerini etkilemiĢtir. Enver PaĢa‟nın bu
idaellerini gerçekleĢtirmek için gösterdiği samimiyete rağmen, yerli müslüman
kitleler genelde söz konusu Pan-Türkist ve Pan-Ġslâmist planlarına aĢırı ilgi
göstermemiĢlerdir221.

Enver PaĢa, Türkistan‟ın siyasi geleceğini Afganistan Kralı Emanullah


Han‟a yazdığı 1922 ilkbaharı tarihli metubunda kısaca Ģöylece özetlemiĢtir:

219
Z. Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Ġstanbul 1981, s. 235
220
Joseph Costagne (Çev. M.ReĢat UZMEN), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980, s.
133.
221
Yamauchı, a.g.e., s. 73.
78

“Rus idaresine ara vererek, bizim gözetimimiz altında, doğu islâm


hükümetlerinin konfederasyonu gerçekleşecektir. Majestelerinizin yardımına çok
teşekkür ederiz. Bu bağlamda dünyada tek başına ayakta duracak ve Alman
Federasyonu’na benzeyecek bu devlet, kısa bir süre içinde ortaya çıkacaktır.”

Bu ellbette muhteĢem bir projeydi. Seneryonun arkasındaki gerçek amaç


ise, eski gücüne ulaĢmıĢ ve Türkiye sınırlarına dayanmıĢ Türk Ġmparatorluğu‟nun
çekirdeğini yaratmaktı.

Enver PaĢa, Doğu Türkistan ve dahası Afganistan‟daki müslümanları


kapsayan böyle bir Pan-Ġslâmist ve Pan-Türkist devlet içinde önemil rol aynamak
istemekteydi222.

Birinci Dünya SavaĢının baĢlamasından sonra o hep; Ġslâmlık, Ġslâm


Birliği Kutsal Cihat ve dünya Müslümanları ile liĢkiler, onun düĢünce ölçülerinde
daima ön plandaydı. Güney Kafkasya‟da bile yalnız Azarbeycan Türkleri için
değil, Kuzey Kafkas müslümanları iççinde çalıĢıyordu. Bütün Birinci Dünya harbi
boyunca Kuzey Afrika‟da bir müslüman cephesi yaĢattı. Günün birinde
Türkistan‟a gelipte buradaki Basmacı Birliklerinin baĢına geçtiğinde de
“Müslümanların Halifesinin Damadı” mührünü imzasının baĢına koyacaktır ve
ölümüne kadar Müslüman Türk dünyası için çalıĢacaktır.

Enver PaĢa, büyük bir idealistti ama bu yeterli değildi. Çünkü idealist aynı
zamanda ideolojisini gerçekleĢtirebilmek için dönemin Ģartlarını ve realitelerini en
iyi Ģekilde değerlendirmelidir. Enver PaĢa‟nın sahip olduğu görüĢ ve ideoloji hiç
bir zaman tam olarak anlaĢılamadı.

222
Yamauchı, s. 74.
79

D- ENVER PAġA BUHARA’DA

1- Buhara’da Siyasi Durum

Mangıtlar hanedanından 7. Buhara Emiri Adülahad Han‟ın ölümünden


sonra, 4 Ocak 1911‟de aynı hanedandan hükümdar olan Seyyid Mir Âlim Han
tahta çıktı.

Emir Âlim Han, millete hitaben neĢrettiği beyanname ile her sahada
memleketin muhtaç olduğu ıslahatı yapacağını vadettiyse de bunda yeterince
baĢarılı olamadı. Rusya‟da tahsil gören Âlim Han‟ın, asrın yeniliklerinden uzak
kalan memleket ve hükümetin muhtaç olduğu iĢleri kavrayamadı. Sefih yaradılıĢta
olan insanları etrafında toplayarak zevk ve sefaya daldı223.

1904-1905 Rus-Japon harbinin neticesinde Rusya‟nın mağlup oluĢu Rus


hükümetinin azametine karĢı Türkistan halkının fikrinde bir değiĢiklik
uyandırmıĢtı. 1908‟de Türkiye‟de ve Ġran‟da olan inkılâplar halkın ruhi ve fikri
uyanıklığına yeni heyecanlar veriyordu224.

Bütün gençliği yeni kültür ve cereyan ile temasa getirmek, bir ideal
vermek gayesiyle kurulmuĢ olan “Terbiye-i Etfal” cemiyeti,225 yeni usulde gizli

223
Bademci , a.g.e., cilt I, s. 468; Togan, a.g.e., s. 257.
224
Baysun, a.g.e., s. 15.
225
Buhara‟da Ahmed Can Mahdum (Mahdum: Âlim oğullarına verilen isim): Sadreddin Aynı,
Osman Hoca (Hoca: Türklerin Oğuz devrinden beri münevver Ģahıslara verdiği sıfat);
Abdülvahid Rafi Mahdum, Abdülkadir Mahdum ile birleĢerek Terbiye-i Etfal namıyla gizli bir
cemiyet açmağa Karar verdiler. 1908 senesinin nisan ayında Buhara‟da Gazyan mahallesinde
Osman Hoca‟nın evinde toplanarak cemiyetin programı Ģu iki esas üzerinde hazırlanmıĢtı.
1-Metafizik zihniyete ve onun teĢkilatına karĢı mücadele yapmak;
2- Metafizik zihniyetten halkı kurtarıp asrın icaplarına göre Ģekillendirmek. Baysun, a.g.e.,
s. 15.
80

mektepler açıldığı gibi, Türkistan‟ın muhtelif yerlerinden Ġstanbul‟a talebe


göndermeğe baĢladı.

Buhara‟da gizli olarak açılan mektepler 1912‟de alenen açılmaya


baĢlamıĢtı. Ruzname-i Buhara-i ġerif ve Turan adları ile gazeteler çıkıyordu.
Kültür sahasında sarf edilen bu gayretlerin verimleri, Türkistan‟ın her tarafında
yankılar uyandırdı. Ġlerleyen fikir hareketleri mektep ıslahatı, bilhassa Ġstanbul‟a
talebe gönderilmesi Rusların iĢine gelmiyordu226.

Ruslar, Emir Âlim Han‟a gazetelerin intiĢarı, yeni usul mekteplerin devamı
inkılâpçı bir halk yetiĢtirecek sizinde Ģahsi hakimiyetiniz sarsılacak gibi kuvvetli
telkinler yapmağa baĢladılar. Birkaç defa mektepler kapatmaya teĢebbüs eden
emir, nihayet 1913‟de gazeteleri, 1914‟de mektepleri kapatmağa muvaffak
olmuĢtur. Bunun için her iki teĢebbüsün önderliğini yapan Genç Buhara‟lılara
karĢı korkunç bir savaĢ açtı. YavaĢ yavaĢ dahili harbe sebep olan bu karar
karĢısında halk ta “Cedidi” ve “kadimi” diye iki kampa ayrılarak kıyasıya
mücadeleye baĢladı. Emir bu mücadelede yakalanan Cedidileri çok ağır
cezalandırdı. Canlarını kurtarabilenler Semerkant ve TaĢkent‟e kaçarak emir
aleyhinde mücadeleye baĢladılar227.

Genç Buhara‟lılar Buhara‟da milli bağımsız bir Cumhuriyet kurmayı gaye


edinerek temeli Türkçülük ve Türk milliyetçiliğine dayanan Genç Buhara‟lılar
fırkasını kurdular228.

23 Ağustos 1920 günü, Genç Buhara‟lılar Buhara istikâmetinde harekete


geçtiler. Ġlk hamlede Carcöy‟ü ele geçirdiler. Ardından Kermine ve ġehr-i Sebz de
harekete baĢladı229. Genç Buharalılar Buhara üzerine yürümeye devam ederken
kızıl BolĢevik kuvvetler fırsatı ganimet bilerek 28Ağustos 1920‟de saldırıya

226
Baysun, a.g.e., s. 15, 16.
227
Bademci, a.g.e., cilt I, s. 449-470; Baysun, a.g.e., s. 16, 17.
228
Hayit, a.g.e., s. 263.
229
Ġbrahim Yarkın “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan Kaldırılması” Türk
Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.
81

geçtiler230. Sovyet kuvvetleri görünüĢte Genç Buhara‟lılara yardıma gidiyordu. Bu


arada Genç Buhara‟lılar 29 Ağustos 1920 günü Kağan‟da bir toplantı yaptılar:
Feyzullah Hoca, Abdülhamid Arif, Osman Hocaoğlu, Mirza Rahim,
Mükemmeliddin, Ata Hoca, Kâri YoldaĢ, Hasan Bey, Muhtarcan olmak üzere 9
kiĢiden meydana gelen Buhara Geçici Hükümetini kurdular. Geçici Hükümetin
Nazırlar reisi Feyzullah Hoca, Emire bir ültimatom vererek hükümeti milli
komiteye devretmesini bildirdi. Bunu emrindeki kuvvetlerle savaĢa baĢlamakla
cevap veren Emire tâbi kıtalar, her tarafta mağlûp edildi. Buhara ġehrisebz, Kerki,
KarĢı, Kerime, Hatırcı, Ģehirlerine aynı zamanda taarruz edildi. ġehirler milliyetçi
kuvvetlere teslim oldu231.

1 Eylül 1920‟de Emir Âlim Han, Sitera Mahı Hassa adlı sarayından
beraberinde millete ait hazine ve mücevherlerle külliyetli altın stoku olduğu halde
Gicdıvan‟a kaçtı. Oradan ġarki Buhara‟nın merkezi olan Hisâr vilâyetine, daha
sonra yazlık Ģehir olan DuĢanbe‟ye gitti. Buradan da 18 ġubat 1921‟de maiyetiyle
birlikte Afganistan‟a iltica etti232.

Bağımsız Buhara Cumhuriyetinin istiklâlini ebedileĢtirmek için, 23 Eylül


1921‟de toplanan II. Kurultay Buhara‟da ilk adım olarak Cumhuriyeti ilân etti.
Osman Hocayı Cumhurreisi olarak seçti. O‟da Feyzullah Hoca‟yı Buhara
Cumhuriyetinin ilk hükümetini kurmaya memur etti233.

230
Yarkın, a.g.m., Türk Kültürü, s. 47; Hayit, a.g.e., s. 264.
231
Cemal Kutay, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,
s. 120-122.
232
Baysun, a.g.e., s. 42; Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 15, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,
s. 122.
233
Togan, a.g.e., s.405, 406; Hayit, a.g.e., s. 265.
82

2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri

Enver PaĢa 1921 teĢrin-i evvel (1921 Ekim) tarihinde Hacı Sami
(KuĢcuzade Selim), ihtiyat subayı Bartınlı Muhittin Bey‟lerle beraber Batum‟dan
Tiflis Bakû, Keresnabat, AĢkâbat, Merv, Bayramali, Carcöy yolu ile Buhara‟ya
gelir234. Enver PaĢa‟nın Buhara‟ya geliĢinde burada genç ve istiklâlci bir zümre,
bir Cumhuriyet idaresinin baĢındadır. Bu iktidar biraz da BolĢevik veya sol
güçlerin desteği ile sağlandığı için, mutlak veya garantili sayılamıyordu. Osman
Hocaoğlu, Buhara CumhurbaĢkanıydı. Kabine üyeleri yerliydi. Ruslar Buhara‟da
bir temsilcilik bürosu ile çalıĢıyordu. Orta Asya‟da BolĢevik milisler ve Kızıl
Birlikler hakimdi. TaĢkent gibi önemli bir merkez Rusların elindeydi235.
Enver PaĢa, Buhara‟ya geldiği ilk günlerde Türkistan‟ın durumu
hakkındaki daha geniĢ bilgi almak için o sırada Semerkant‟da bulunan BaĢkırt
lideri Z. Velid‟i Buhara‟ya çağırır, Velidi o günleri Ģöyle anlatır:

“Enver Paşa maiyetinde Hacı Sami ve yaveri Muhiddin Bey’ler olduğu


halde, Bakû-Aşkabâd yolu ile Buhara’ya geldi. Ben ve komite merkezi Semerkant
civarında bulunuyorduk. Paşa tarafından davetçi geldi. 2 ilk teşriin ( 2 Ekim) de
Buhara’ya geldim ve ömrümde ilk defa olarak o akşam Enver Paşa ile görüşüp
kendisinin isteği veçhile Türkistan’ın bilhassa teşkilâtın Şarki Buhara tarafında ki
faaliyeti ile alakadar olduğundan o tarafta emircilik ruhiyatı, hakim olmasından
ileri gelen bütün müşkülatı ve o güne kadar henüz bir iş yapma imkanı hasıl
olmadığını bir bir anlattım. O da kendisinin bunlardan artık haberdar olduğunu
Türkistan’daki Buhara kuvvetlerini teşkilat vasıtasıyla yeknesak bir şekle sokmak
için uzun vakit lazım olacağını, onunla uğraşılırsa fırsat kaybedileceğini ve
kendisi bizzat Şarki Buhara’ya oradan da Fergana’ya geçip bütün basmacı
hareketine başka bir şekil vereceğini söyledi.

234
Baysun, a.g.e., s. 53.
235
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 629, 630.
83

Enver Paşa’nın Buhara’ya gelmesi, bilhassa planları, bizim için


beklenilmeyen bir işti. Birkaç ay evvel Cemal Paşa ve diğer arkadaşları ile
beraber “livâ-yı islâm” ve diğer varakâları vasıtasıyla islâmların emperyalizme,
karşı bolşevikler ile birleşmesi lüzumuna dair propaganda yapan bu zat,
bolşeviklere düşman olmakla kalmayıp, onlara karşı taaruz plânları ile gelmiş
bulunuyordu.

Paşa, bolşeviklerin çok alçak insanlar olduğunu ve Sovyet Rusya’da bir


seneden fazla bulunup, islâmları herhangi bir emperyalizmden evvel kızıl
emperyalizmden kurtarmanın zaruri olduğu fikrine geldiğini söylüyordu. Bu bizim
için bir kazançtı. Fakat Paşa’nın basmacı içerisine bilhassa Şarki Buhara’ya
geçmesi de katiyen matlüp değildir. Basmacıların yanına geçmesine, hepsi 14
kadar mahzur sayarak yazıp kendisine gönderdim ki bazıları şunlardı:

“Rusya’nın harici müşkilâttan eli boşalmak üzeredir. Bütün gayretini


Türkistan’a hasredebilir; teşkilâtımız işin büyüklüğüne nispeten çok zayıftır.
Türkistan bu sene kıtlık geçiriyor; Fergana, basmacılığı beslemek müşkülâtı
yüzünden bir buhran devresine girmiştir. Basmacılar arasına girdikten sonra
cephe halinde harp etmemiz icap edecektir. Halbuki Türkistan ovalarında şimdiki
vaziyette 5-6 binden fazla bir ordu bulundurmak ve beslemek kâbil değil, yalnız
çete muharebesi mümkündür. Şarki Buhara basmacılarına gelince Afganistan ve
Buhara emirleri ile anlaşmadan bunlarla iş yapmak mümkün değildir; evvelâ,
emir tarafından tanıtılmazsanız, onlar sizi tanımazlar, tanısalar bile belki emirin
entrikalarına maruz kalırsınız. Bu güne kadar Türkistan harekâtı, basmacılık ve
gizli siyasi teşkilat Rusya’nın dahili meselelerinden biri şeklini muhafaza
etmektedir. Bizim bunlara da lüzum olursa Bolşevik muhalifi olan Rus ihtilâlci
fırkaları mesela, es-erler ile de işbirliği yapmağa hazırız. Bir büyük mecburiyet
karşısında kaldıkları takdirde metâlibimizi kabul eden milli kızıl orduya
müstenit Milli Türkistan Sovyet Hükümeti teşkiline râzı olurlarsa, Bolşeviklerle de
84

barışabiliriz. Bu mücadeleye siz karıştıktan sonra Türkistan hareketi artık bir


Panislâmizm hareketi ve Rus milletinin, umumi cihan harbindeki büyük
düşmanlardan birinin hareketi şeklini alıp, Türkistan’daki Rusların milli gayeleri
yolunda Bolşevikler etrafında birleşmelerine sebep olabilir. Sizin için en muvaffak
olan Afganistan’a geçmek ve Türkistan harekâtına oradan yardım etmektir.
Cemal Paşa bir seneden beri Afganistan’da bulundu, sizin şimdi anladığınız
hakikâti ona anlatmağa hiçbir yolla muvaffak olamıyorduk.
236
Afganistan’da sâyleriniz elbette çok semereli olacaktır” .

Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde Basmacıları birleĢtirmek için


harekete geçer. Bu bakımdan Enver PaĢa konuĢtuğu Türk boylarının baĢkanlarına
Ģunları söyler:

“Türklerin bolşevik zulmü altında inlediğini, mallarının talan edildiğini,


özgürlükten yoksun boyunduruk altında ki hayatınızı duyduğum için geldim.
Türklerin kurtuluşunu gerçekleştirmek tek amacımdır. Bütün Türkler bu sözlere
inanmalıdır”237.

Enver PaĢa, teĢrini evvelin 27 (Ekim 27) sinde Buhara‟daki bolĢevik


mümessili Yurinef ile görüĢmüĢ ve bu esnada Cemal PaĢa‟nın ne zaman
Afganistan‟a döneceğini sormuĢ; aldığı cevap ise Ģu olmuĢ: “Cemal Paşa’nın
tekrar bu taraflara geçmesi mi? Siz hele şimdi bu işi unutunuz. Zira biz sizin

236
Togan, a.g.e., s. 434, 435. “Zekî Velidi‟nin “BolĢevikler milli kızıl-ordu esası üzerine milli bir
Türkistan Sovyet Cumhuriyetinin kurulmasına razı olursa birleĢebiliriz.” Demesi bütün acı
tecrübelere rağmen Rusya‟da Komünist rejimi kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını
gösterir. Türklük davasına büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin bin bir emekle kurduğu ve
sonunda Sovyetlere vermek mecburiyetinde kaldığı, BaĢkırt ordusunu Enver PaĢa‟nın emrine
tahsis edeceği yerde ona tekrar Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi
muhakkak ki, Enver PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son
mücadele de menfi bir rol oynamıĢtır. Saray, Özbek Tarihi, s. 48; Hayit, a.g.e., s. 282, 283.
237
Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 94.
85

burada ne işle meşgul olduğunuzu pek iyi biliyoruz”238.

Enver paĢa notlarında bu sözlerden:

“Bu bir tehdittir, bu bir tehdittir!...”

diye bahseder239.

Enver PaĢa, Basmacılara iltihak ederek isyan bayrağını açma konusunda,


Yurinef ile görüĢmeye gittiği güne kadar kat-i kararını vermiĢ değildi, tereddütlû
idi. PaĢa bu görüĢmeden sonra ertesi akĢamı Z.V. Togan‟ı çağırır ve ondan kat-i
bir ifade ile: “Ne olursa olsun mutlaka Şarki Buhara’ya gideceğim. Artık bu
kararımdan dönmeme imkan yoktur. Orada evvela bütün münevverleri ve
Basmacıları toplayarak bir kongre akdedeceğim. Siz bu kararımı Hive’ye
Kazakistan’a Fergana ve Türkistan’a adamlar göndererek halka bildiriniz ve
kongreye azalar göndermelerini temin ediniz”240 dedi.

Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde, Buhara Cumhurreisi Osman


hoca o tarihte Baysun Ģehrinde bulunuyordu. Nazırlar ġurası Feyzullah Hoca‟da
Kerki çevresine “tetkik seyahati” adı altında bir inceleme gezisinde bulunuyordu.
Basmacılara Enver PaĢa‟nın Manastır Askeri RüĢdiyesinden arkadaĢı olan Tirmiz

238
Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, s. 20; Baysun, a.g.e., s. 54; Kutay, Ana
Vatanda Son BeĢ..., s. 157. “Cemal PaĢa, Enver paĢa Berlin‟de iken Afganistan‟a ilk
seyahatini yapmıĢ ve Afgan hükümetinin resmi müĢaviri olmuĢtur. Bu seyahat imkanının
BolĢevik Rusya üzerinde tesir ve nüfuzunu kullanarak temsil edildiği kanaatı vardı. Fakat
Cemal PaĢa Buhara veya TaĢkent‟e görüĢeceklerdi. Ruslar Cemal paĢa‟nın Buhara‟da ancak üç
saat kalmasına müsaade edip TaĢkent‟te de bırakmayıp kendisinin, güya gayet müstacel
meseleler hakkında görüĢmek için, Moskova‟ya çağrılacağı bahanesi ile Moskova‟ya
göndermiĢlerdi.” Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ ..., s. 157; ġakir, a.g.e., s. 150, 151; Togan,
a.g.e., s. 434, 435.
239
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 633.
240
Togan, a.g.e., s. 436; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 21.
86

Garnizon Kumandanı BinbaĢı Hasan Bey‟le Enver PayaĢa “HoĢ geldiniz”


mektubu gönderdi241.

Enver PaĢa Buhara‟da geçen günlerini kendi el yazması notlarında günü


gününe Ģöyle anlatır:

“Cuma namazını camide kıldım. Camiden sonra, halk avluda toplanmıştı.


Beni huşûla selâmladılar. Kapıda arabaya bindim. Biraz ileride bir set üstünde,
Buhara Müftüsü Damla Kiramettin’in arkasında üç dört ulemâ ile beklediğini
gördüm. İndim, elini öptüm, duasını aldım...

1 teşrinisanı (kasım):

Harekete hazırız. Kararımın bir tarihi an olduğnu söyleyerek, muvaffakiyet


için dua ettik. Tahminen 15 kişi kadar oluyoruz. Rusların Moskova’ya daveti,
biraz neşemizi kaçırdı.

2 teşrinisani:

Dün gece bir rüya gürdüm. Bir dere boyunca yüksele yüksele tâ kaynağa
kadar gittim. Buirada, yeşil bir çimenlik ortasında, bir saray vardı. Bunun önünde
bir havuzun ortasında, fıskiyeden çıkan su, nehrin menbasını teşkil ediyordu.
Diğer tarafı büyük bir parktı. Uyandım, kalbim atıyordu...

Sabah Rus Sefareti tercümanı geldi. Cemal Paşa’dan bir telgraf getirdi.
Bunda benim, Moskova’ya avdetim isteniyordu. Fakat tarih tuhaf? Telgraf
Moskova’dan dün çekilmiş. Halbuki buraya geliş kaydı, iki gün evveli gösteriyor...

Ruslar, Buhara ve Hive’de serbest kalmak şartı ile, Afgan ve Hind’i


İngilizlere birakacaklar. Bütün hırsları ile Türkistan ve Kafkasya’ya sarılıyorlar.

241
Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 37. 38; Baysun, a.g.e., s. 54, 55.
87

4 teşrinisani:

Artık ve katiyyen pazara harekete karar verdik. Bakalım hak ne


gösterecek? Seni ve yavrularımı Allah’a emanet ederek öperim. Benim için ve
İslâm için dua et...

5 teşrinisani:

Ertesi gün harekete karar verdik. Artık sana mektup yazmak imkânı
azalıyor. Bundan sonra bu deftere senin için yazacağım. Rus Sefaretinin
tercümanı gene geldi. Cemal paşa’dan iki ve Çiçerin’den bir telgraf getirdi. Ve
hemen Moskova’ya hareketimi söyledi. Ben, Çarşamba’ya gidebileceğimi
söyledim.Ondan sonra da Hacı Sami’nin gene uzun uzun hikayelerini dinlemeye
mahkum olarak oturdum.Hareket, Salı sabahı...

7 teşrinisanı:

Bolşeviklerin ihtilâl günü idi. Meydanda hatipler nutuk söylüyorlardı. Ben


de iki yerde söyledim. Buhara’nın 24 yaşındaki genç Hükümet Reisi de konuştu.
Gururla, söyleye söyleye sözlerini bitiremedi:

Dün, Buhara ve Hive merkezlerine yazdım. Bu yazıların altına:

“Ulu Turan İhtilâl Orduları Kumandanı

Merkezler Merkez: Reisi”

diye imza attım. Artık ok yaydan çıktı. Dua et! Artık ancak tam muvaffakiyetten
sonra dönerim. Allah bu büyük işte utandırmasın. Sen bu biçare Türklük ve İslâm
âlemi için dua et Naciyem...”242

Enver PaĢa, eski Buhara Emirine ait olan saraylardan Setâre-i Mâh
sarayında misafir edilmekteydi. Enver PaĢa‟nın Buhara‟da son gecesinde Zeki
Velidi, onun Ģu sözlerini nakleder:

242
Aydemir, a.g.e., cilt III, s 639-642.
88

“Şu anda kendimi, öz vatanımda hissediyorum. Başlayacağımız mücadele,


mukaddes bir mücadeledir. Göreceksiniz ki, halk beni yalnız bırakmayacaktır.
Esasen Kafkasya’da da yardımcı arkadaşlarımız az değildir. Bundan zerre kadar
şüphem yoktur...” 243

Yaveri Muhiddin Bey‟de PaĢa‟nın Buhara‟dan hareket esnasında Ģu sözleri


söylediğini nakleder: “Türkistan için mücadele lâzım. Zaten mukadder olan
ölümden korkarsak köpek gibi yaşamaya ihtiyar edersek hem geçmişlerimizin,
hem de geleceklerimizin lanetlerine müstahak oluruz. Halbuki kurtuluş için ölümü
göze alırsak hem kendimizin hem de bizden sonrakilerin hür ve bahtiyar olmasını
temin etmiş oluruz.”244

Enver PaĢa, 8 teĢrinisâni 1921 (8 Kasım 1921) Cuma sabahı beraberinde


Hacı Sami, Sûvari BinbaĢı Hasan, ihtiyat zabiti yaveri Bartınlı Muhittin,
Manastırlı mülâzımevvel Nâfi Bey‟ler ve otuz kadar Özbek milisi olduğu halde
Buhara‟nın on iki kapısından birisi olan namazgâh kapısından ceylan avı
bahanesiyle çıkar245.

Enver PaĢa‟nın Basmacı hareketine yakınlık duymaya baĢladığı tarih hâlâ


açıklığa kavuĢmamıĢtır. Buhara‟dan yazdığı 16 Ekim 1912 tarihli ilk mektubunda,
Kamil‟e “silahlı devrimcilerin kampı”na gidip durumları hakkında yerinde
incelemeler yapacağını açıkça itiraf etmiĢtir246.

Buhara‟dan yazdığı 29 Ekim 1921 tarihli ikinci mektubunda ise,


BolĢeviklerden tamamen ayrılma kararını açıkça bildirmiĢ ve Ģöyle demiĢtir;

243
Togan, a.g.e., s. 437; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 634.
244
Kandemir, Enver PaĢa..., s. 22; Togan, a.g.e., s. 437.
245
Baysun, a.g.e., s. 54, 55; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 39; Yamauchı, a.g.e., s. 72; Cebesoy,
a.g.e., s. 317.
246
T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 16 Ekim 1921, Klasör 29/Fihrist 19.
89

“Artık hiç biriniz Rusya‟ya gelmemeli. Aynı Ģekilde babam da gelmemeli.


Allah‟ın izniyle buradaki hayatım tatlılıkla noktalanmıĢ durumda. Mutlu olmak
için tekrar birleĢeceğiz”247.

Berlin‟deki arkadaĢlarına yazdığı 30 Ekim 1921 tarihli mektubunda ise


tahammül sınırına değinerek, Batum, Hive ve Türkistan‟dan gelecek yoldaĢları,
ancak 15 Kasım‟a kadar bekleyebileceğini söylemiĢtir248.

4 Kasım 1921 tarihli mektubunu acele yazdığı anlaĢılmaktadır; “zaman


daralıyor. Burada daha fazal bekleyemeyeceğim”249.

247
T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 29 Ekim 1921, Klasör 32/Fihrist 695.
248
Yamauchı, a.g.e., s. 72.
249
T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 4 Kasım 1921, Klasör 2/Fihrist 699.
90

E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA’DA

1- Enver Paşa’nın Esareti

Enver PaĢa ve maiyetinin ilk yolculuğu Termuz-ġirâbad yolu ile


Kabadiyan civarına kadar devam etmiĢtir. Enver PaĢa Buhara‟dan ayrıldıktan
sonraki yolculuğu ve yaĢadıklarını kendi notlarında Ģöyle anlatır:
“8 teşrinisani (kasım) sabahı.
Kaleden (Buhara’dan) atlara binmiştik. Son talimatı vermiştim. Evvelâ,
Emirin şehir dışındaki sarayı yakınında milis kışlağına gittik. Bir Rus tüfeği ve
100 mermi aldım. Yola düzüldük. Nihayet çöle çıktık. Asıl yola ulaştık. Gece saat
sekizde bir hana vardık. Çay içip pilav yedik, yattık...
9 teşrinisani. Kargapazarı:
Buranın hanı olan bir binada ocak başındayım. Bana tahta bir kerevet
verdiler. Dizlerim, yûrümükten sızlıyor...
10 teşrinisani:
Bayramcı, yahut Bardakçı, saat 1,30’da Kirteşehir kışlağındaki hanlara
vardık. Ahali, askerlik, savaş taraftarı değil. Halk Türkmen,Mangut Türmenleri.
12 teşrinisanı. Yeni Mezar köyü:
Burada ahali, kim olduğumu anladılar. Ata binince, el ayak öpüyorlar.
Harami kente hareket ediyoruz...
13 teşrinisani. Yaylak yaylağı, Rus noktalarında hareket var. Fakat
kendilerine, Enver Paşa’nın Afganistan’a gitmekte olduğu ve etrafı telaşa
vermemeleri, şehirlere uğramaları söylenmiş...
14 teşrinisan. Koşan kışlağı: Afanistan’a kaçan Bahara Emirine ait bir
kırgaz çadırındayız. Halk (Halifenin damadı Enver Canın Buhara’ya geldiğini
duyduklarını ve inşallah bundan bir hayır geleceğini) söylüyor.Ama bütün obada
hiç okuma yazma bilen yok. Kur’ân okumayı dahi bilen yok...
91

Bu köyden sonra doğuya, sarp geçitlere vurduk. Keçi etinden


rahatsızlandım. Halk, Enver Canın Halifenin damadı, leşkerbaşısı (Kumandanı)
olduğunu biliyorlar. Onlara, Halifenin beni buraya, islâmın ahvalini anlamak için
gönderdiğini söylüyorum.
17 teşrinisani. Sitâre kışlağı: Saat birde, boş bir Rus menzil binasına
indik.Fişeklerimi çıkarmadım, büzülerek uyudum.Sitâre köyüne 12’de vardık.
Hedefim olan isyan (yani basmacılık) bölgesine girmeye az kaldı. Şimdiye kadar
Ruslarda bir hareket yok. Üç aydır Sultanımdan (Eşi Naciye Sultan) haber
alamıyorum...
19 teşrinisani. Ak Bulağ’a vardık. Baltay’ın hanına iniyoruz. Kar var. artık
bizden bahsetmemelerini halka tenbih ediyoruz. Artık ben de koyunu askerle
beraber aynı karavanadan yiyorum. Çok soğuk
Halk bizi Afganistan’a gidiyor biliyor. Kokayti’ye 600 mevcutlu bir Rus
birliği gelmiş. Halk, Ruslardan çok korkuyor...
21 teşrinisani. Başçardak kışlağı: Kâfirnihan suyuna vardık. Bu suyun
karşısındaki bölge, Basmacılar, yani isyan sahası. Oradaki Basmacılar Reisine
bir mektup yazdım. O tarafa geçeceğimi bildirdim. Kurgan-tûbe’deki isyan
Reisinden cevap geldi”250
Enver PaĢa‟nın girdiği Doğu Buhara, yani eski BedahĢan veya bugünkü
idari taksimata göre Tacikistan, Pamir dağlarının muazzam kütlesi ile, bu kûtlenin
batı eteğinde, Afganistan sınırına kadar inen sulak Kâfirnihan vadisinden teĢekkül
eder. Bu vadinin doğu dağ ve tepeleri arkasında VahĢ suyu vadisi vardır. BaĢlıca
Ģehir ve kasabalar bu vadi üzerindedir. Bunların hepsinde BolĢevik askerleri vardı.
DuĢanbe, Baysun, ġirabad, Termez‟de o sırada mahalli hükümetle iĢbirliği
durumunu sürdüren Rus askereleri bulunuyordu. Enver PaĢa harekâtı boyunca
DuĢanbe‟nin geçici tahliyesinden baĢka, bu Ģehirlerin hiç biri iĢgal edilemeyeceği
için, Enver PaĢa‟nın bütün harekât sahası Kâfirnihan ve VahĢ Sularının dağlık
doğu mayaçlarına bağlı kalacaktır.Bu süretle de kati netice almak mümkün
olmayacaktır251.

250
Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.
251
Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.
92

Enver PaĢa Buhara‟dan çıktıktan (8 Kasım 1921) 14 gün sonra, Basmacılar


bölgesini Rusların bulundğu bölgeden ayıran Kâfirnihan Suyu kenarına varır. Bir
ihtilâl emri olarak nitelediği kendi notlarında Ģunlar yazılıdır:

“Böylece, ilk ihtilâl emrini, Başçardak’ta bir kamış kulübede yazdım. Gece
saat birdi. İnşallah utanmayız. Şimdiye kadar her iş yolunda gidiyor. Bu günü
köyde, iki metre genişliğinde, üç metre uzunluğunda, üzeri saz örtülü bu çamur
kulübe’de geçirdim...”

23 kasım Çilli Göl :

Kâfirnihan kanalını geçtik. Osman Efendinin gönderdiği haber ile, Çilli


Göl’deki asilerden bir Vekil bizi subaşında karşıladı. Suyu geçerken, karşı
taraftan bir çok atlılar görüyorduk. Kubadyan’daki müfrezeye, bize katılmalarını
yazdım. Nihayet Vahş Suyunu da geçtik.Artık sergerdelerin arasındayız.
Musafaha ettik, sarmaştık. Burada, Afganistan’dan iki gün evvel gelen
Abdülhakim Bey’in evine misafir olduk. Kazak ve Türkmen Vekilleri de var. Saray
Türkmenlerine de, Kurgan-tübe’ye gelmelerini yazdım...”252

Kabadiyan civarında ġirabad milis kuvvetleri kumandanı Osman ÇavuĢ ile


Fergana‟lı Sabit Hoca ve Semerkantlı Mirza Muhiddin ile diğerleri PaĢa‟ya iltihak
ettiler253.

Enver PaĢa Çilli Göl‟de bulunduğu ilk gece Toğay Sarı sergerdelerinden
Astanakul Toksaba askerlerini bırakarak paĢa‟nın yanına gelir ve silahların
teslimini ister. Bu hareketin misafirlere karĢı çok çirkin olacağını anlatan ev sahibi
Abdülhakim Toksaba‟nın isteği ile çekilip giderler254.

252
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 645.
253
Kandemir, ġehit EnverPaĢa..., s. 14; Toğan, a.g.e., s. 438.
254
Baysun,a.g.e., s. 58.
93

Ertesi sabah verilen emir üzerine PaĢa‟nın misafir olduğu Abdülhakim


Toksaba‟nın evinin avlusunda toplanan asker ve milislere Hasan Bey, Damad
Halifetûlmüslimin Enver PaĢa hazretlerinin Çill Göl‟de bulunduğunu
müjdeleyerek Ģimdi kendileriyle tanıĢmaya çıkacaklarını bildirir. Nafi Bey
kumandasında askeri kıt‟a hazırlık vaziyeti alır. PaĢa, Türkiyeli Hacı Sami, Hasan,
Bartınlı Muhittin, Nafi, Ġsmail Hakkı Bey‟lerle beraber balkona çıkarak askeri
selamlar ve Ģöyle hitap eder:

“Arkadaşlar! Türkistan’ın mukaddes davası uğrunda yapılan mücadeleye


ben de karışmağa geldim. İçinizde bizimle beraber çalışmak isteyen varsa teklif
edeceğim yemini kabul etsin! Fakat yine içinizde çoluk çocuğu Rusların eli
altında olduğunu düşünerek endişe ve tereddüt gösteren varsa açıkça söylesin.
Emrediyorum!. Elindeki silahı bırakmak şartıyla istediği gibi hareket etmekte
serbesttir”255.

Esasen bu topluluğun ekseriyete milli mücadeleye hazır olduklarından


hiçbir ses çıkarmazlar.

Nihayet PaĢa ve maiyeti üç gün sonra 160 kadar askerle buradan hareket
ederek Kurgantepe‟deki Lakay Ġbrahim‟in dostlarından 3.000 kiĢilik bir (çete)
basmacı reisi 80 yaĢındaki Togay Sarı ile görüĢür256.

PaĢa, Togay Sarı‟nın hazırlattığı eski zekathâne binasında askeriyle


beraber misafir olurlar. Bu civar tamamıyla Lakay Ġbrahim gibi Emir taraftarı olan
Togay Sarı‟nın emri altında bulunuyordu. Togay Sarı PaĢa‟ya çok hürmet ve
misafirperverlik gösterir. PaĢa‟nın Ģerefine ziyafetler verir. Enver PaĢa; Buhara
Milli Hükümetine; Emir taraftarlığı güderek engel olan bu çetecilerle Buhara
Hükümeti lehine anlaĢmak ister. Fakat verilen ziyafet esnasında Enver PaĢa‟nın
Emir Âlim Han‟ın Buhara‟yı Ġngiliz boyunduruğu altına sokacağını anlatarak

255
Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 162, 163; Cemal Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, Ġstanbul
1967, s. 232, 233; Baysun, a.g.e., s. 58.
256
Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 42; Feridun Kandemir, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa,
s. 142; Baysun, a.g.e., s. 58.
94

Emir‟in aleyhinde bulunması Emir taraftarı olan halkı gücendirir. Halk Enver
PaĢa‟yada “Ceditlik” damgasını vurur. Osmanlı Devleti‟nin padiĢahlarından
Abdülhamit‟i tahtan atmıĢ bahanesiyle gizli propagandaya baĢlar. Bu suretle PaĢa
yirmi bin nüfusun reisi olan Emir taraftarı Ġbrahim Lakay‟ın itimadını
kaybeder257.

Enver PaĢa, Togay Sarı‟ya DuĢanbe‟nin karĢısındaki yine Basmacı


reislerinden Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmek istediğini söyler. Bunlar, PaĢa‟nın bu
arzusuna itiraz ettiler. Zira Lakay Ġbrahim, Buhara Emir‟in Ģiddetli bir taraftarı ve
son derece mutaassıp bir bendesi idi. PaĢa‟nın onun yanına gitmesi feci akibetler
doğurabilirdi. Gerek Cilli Göl Türkmen ve Özbekleri, gerek Togay Sarı, PaĢa‟ya:
“Sakın Lakay İbrahim’in yanına gitmeyiniz. Şimdilik Belcivan taraflarında
258
kalınız. İbrahim nezdinde eziyet ve cefa görürsünüz, yazık olur” . dedilerse de
PaĢa bunların sözlerine karĢılık Ģu cevabı vermiĢtir:

“Siz bana Emir namına vazifelendirildiğinizi söylüyorsunuz. Amma yapacağınız


hareketin kötülüğünü, beni gördükten ve gayemi anladıktan sonra pişmanlık
duygusu içinde itiraf ediyor ve Lakay’lara gitmememi tavsiye ediyorsunuz.
Buraya öz vatanımızı, her türlü düşmandan kurtarmak için geldim. Lakay’ların
otuz bin atlı ile çevrenin en esaslı kuvveti olduğunu biliyorsunuz. Başbuğları
İbrahim beni tanımadığı ve kendisine söylememe inandığı için otuz bin yiğidi
düşman karşısından uzak tutmam doğru mu?”259

Enver PaĢa, Kurgantepe ile ilgili kendi notlarında Ģu bilgileri vermektedir:

“25 teşrinisani Kurgan-tübe (Kurgantepe):

Harap bir camide Cuma namazı kıldık. Lakay uluları, Türkmen ve Kırgız
uluları geldiler. Kendimi tekrar tanıtmamı ve Buhara’ya nasıl geldiğimi
anlatmamı istediler.Halife Damatlığından başlayarak, her şeyi söyledim. İnandık

257
Baysun, a.g.e., s. 59.
258
Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 142; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 232; Kutay, Enver
PaĢa Lenin..., s. 42, 43.
259
Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 230.
95

dediler. Ve benden ekmekle Kur’ân üstüne, islâmiyet namına yemin ettiğim


takdirde, kedilerinin de benim emrime itaat edeceklerini, kendilerine Ulu (Baş)
bileceklerini, bunun için, kendilerinin de yemin edeceklerini söylediler. Bunun
üzerine, kur’ânı çıkararak, evvela üç defa öptüm. Elimi ekmek ve Kur’ân
üzerine koyarak yemin ettim. Eğer dinin ve milletin fenalığına, bilerek bir iş
emredecek olursam, sizlere (Eşime ve Yavrılarıma) kavuşmamamı söyledim.
Bunun üzerine gene gözlerim doldu. Göz yaşlarımı tutamayarak ağlamaya
başladım. Karşımdakiler de ağlıyorlardı. Onlar da aynı süretle Kur’ânı öperek,
ekmeğe el koyarak, yemin ettiler.

Sabah, Kurgantepe’den hareket ettik...”260

Enver PaĢa Kurgantepe‟den sonra Lakay Ġbrahim‟le görüĢmek üzere


Karamendi‟ye hareket eder. Ziyaeddin Mahdum, Yâr Muhammed ve birkaç Lakay
Sergerdesi köy dıĢında PaĢa‟yı karĢılarlar.Hazırlanan Abdurahman Toksaba‟nın
evinde misafir edilirler. Askerler de diğer evlere yerleĢtirilirler. PaĢa ve maîyeti
geceyi Karamendi‟de geçirir261.

Enver PaĢa Karamendi‟ye geliĢini ve Lakay Ġbrahim‟le karĢılaĢmasını


kendi notlarında Ģöyle anlatır:

“30 teşrinisani Göktaş:

Lakay İbrahim Beyin adamları bizi karşıladılar. Göktaş geçidin ağzında,


bir dere içinde, bir Tacik köyü, Taşlık. Oradan da hareketle Karamendi köyüne
vardık. Burada Belcuvanlı Toksa Bey (Basmacılara karşı mukavemetin Reisi) bizi
karşıladı. Gece Lakay İbrahim Bey’e, buraya vardığımıza dair kâğıt yazdık.
Dokuzda geldi. Biz de atlanıp çıktık. Oldukça tuhaf bir adam. Önünde bir kaç atlı
tüfekli. Sonra İbrahim Bey, siyah çuhadan pantolon ve setre giymişti. Omuzunda
iki sıra fişeklik. Bir Kazak beygirinde. 35’lik bir adam. Kuzu derisinden kalpak.
İbrahim Beyin önünde bir zurnacı. Durmadan çalıyor. Sonra da sopalı, kılıçlı

260
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 646, 647.
261
Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 47.
96

Lakaylar. 2.000 kadar var. Ancak 150 kadar silahlı. Ötekiler sopalı. İbrahim Bey
Yaklaşınca atında indi. Ben de indim. kucaklaştık, oturduk, konuştuk...”262

Bir müddet sonra Molla Ziyaeddin Mahdum, Âlimcan Toksaba, Abdül


Kâyyum Toksaba, Molla Egemberdi, Yar Muhammed Bey‟lerden oluĢan bir heyet
PaĢa‟nın yanına gelir. Ġbrahim Lakay‟ın emriyle yanlarındaki silahları geçici
olarak teslim almağa geldiklerini bildirirler. Enver PaĢa:

“Silahlarımızı niçin istiyorsunuz,” deyince;

onlarda

“Siz bizi Buhara Hükümeti ile barıştırmak istiyorsunuz. O halde aramızda


niçin müsellâh bulunacaksınız? Bize itimat etmiyorsunuz? Bize karşı tam bir
itimat beslediğinizi anlamak için silahlarınızı muvakkaten teslim etmenizi
263
istiyoruz...” derler. PaĢa ve maiyeti de silahlarını teslim etmekten baĢka çare
bulamazlar. Silahları teslim muamelesinden sonra PaĢa ve maiyeti Ġbrahim Lakay
ile beraber GöktaĢ‟a doğru hareket ederler. Yolda bir gece kaldıkları Ġhsaniye
köyünde Ġbrahim Lakay PaĢa‟dan ayrılarak karargâhına gider. Ertesi gün GöktaĢ‟a
yaklaĢan PaĢa ve maiyetini Ortayüz tepesinde davul, zurnalar ile karĢılayan
Ġbrahim Lakay karargâhından, evine bitiĢik iki odalı bir evde muhafaza edilir
Silâhları alınmıĢ olan PaĢa‟nın askerlerini de toplu olarak köyde iaĢelerin
temininin güç olduğunu bahane ederek civar köylerde ki sergerdelerine dağıtır 264.

Enver PaĢa, bir buçuk aylık esaret devresini geçireceği GöktaĢ‟ta


yaĢadıklarını kendi günlük notlarında Ģöyle anlatır:

“ 1 kanunuevvel (aralık):

Göktaş’ta sabah namazından sonra senin ve yavrularımın fotoğraflarını


yakarak ağladım.Bura halkı çok müteassıp. Aleyhimde boyuna propagandalar

262
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 650.
263
Baysun, a.g.e., s. 60.
264
Baysun, a.g.e., s. 61.
97

yapılıyor. Taassuba dokunan her şeyi ortadan kaldırmak için, yanımda bulunan
eserleri de yaktım. Sizin resimlerinizde böylece yandı...

3 kanunevvel Göktaş:

Tuhsa Bey geldi. Bütün mülkdarları toplayarak, halka benim kendilerine


büyük olmamı teklif ettiğini, yarın ikişer seçilmiş vekil gelerek, bana aht ve biat
edeceklerini söyledi. Kur’ân-ı Kerim’e el basacaklarmış. Sonra silah teslimi
meselesini hoş görmeyen Devletment Bey ve Molla Allahverdi geldiler. Ağladılar.
Ekmek getirdiler...

4 kanunuevvel Göktaş:

Mülkadarların hepsi gelmedi. 18 Mülkdardan 10’u Abdülkasım Tuhsa


Beye vekâlet vermişler.

5 kanunuevvel.

Ancak üç kişi topladık. Gene yeminler, Şeriat üzere hareket edeceğimiz


gene söz verdi...

9 Kanunuevvel Göktaş:

Timurlenk zamanında ve Timur’un Anadolu’dan topladığı hayvanları


sürmek için Ankara, Sivas taraflarında getirilmiş Türklerden iki kişi, bugün
geldiler.bunların simaları tıpkı bizim Türkler gibi. Şive de öyle. Duşanbe
civarında 1.000 kadar varmışlar. Devhev civarında da 3.000 kadar.

Biz artık bir takım değersiz, akılsız kimselerin daha doğrusu; Ruslara
hizmet ettiklerine kâni olduğum Mehmet Yar Beyle, Molla Allahverdi gibilerin
eğlencesi olduk...
98

12 kanunuevvel.

Böyle giderse, çekilip Afganistan’a gideceğim. Oradan da, büsbütün işten


çekilip, senin yanına geleceğim. Ama muvaffakiyetsiz gelince, sen beni nasıl kabul
edeceksin? Fakat muvaffak olmak istedim Naciye?..

14 kanunuevvel.

Buhara Emirine debir mektup yazdım. Buraya, bizi koruyucu bir şeyler
yazmasını rica ettim...

16 kanunuevvel.

Lakaylar tuhaf. Bir taraftan bana Padişah derler. Diğer taraftan da


“Ceditler geliyor!” diye kaçırmak ve beni götürmek isterler. Dûn gece de aynı
hal. Bu gece de imam ve ben boş bir mumun etrafındayız. çünkü benden başka hiç
kimse yok. karşımda hitabedecek kimse yok. Bana heybem yastıklık etmektedir.
Yani, ben, bunların, Padişahımız dedikleri! İşte iş ve yatak odam. Çalınan
battaniye vesairem hâlâ bulunamadı...

27 kanunuevvel.

Eğer Ruslar, buradan çekilirlerse fikrim, burada vilayetlerin vekillerini


toplayarak bir Maslâhat Meclisi kurmak. Sonra Fergana, Kırgız ve vesaire
taraflarına yazarak, onların vekilleri ile burada “Turan İhtilâl Askeri Teşkilâtı”
vucuda getirmek istiyorum. Ne dereceye kadar muvaffak olacağımı bilmiyorum.
Ama şimdi etrafımdaki adamların tesiriyle çok küskünüm...”265

2- Emircilerin Faaliyeti

Bu dönemde DuĢanbe‟de Marazof kumandasında birkaç yüz BolĢevik


askeri ile, Türkiyeli Ali Rıza Bey kumandasında 600 Özbek askeri vardı. Ali Rıza

265
Aydemir, a.g.e., cillt III, s. 652-659.
99

Bey, GöktaĢ‟ta esir vaziyetinde bulunan Enver PaĢa ile irtibat temin edebilmiĢ,
hatta bir aralık gidip kendisini ziyaret etmeğe de muvaffak olabilmiĢti.

Enver PaĢa‟nın BolĢeviklere karĢı cephe dıĢında ilk fiili hareketi, Ali Rıza
Bey‟le birlikte Osman Hoca‟nın 10 Kanun-u Evvel 1921 (10 Aralık 1921) akĢamı
DuĢanbe‟deki Rus kumandanlarını davet ettikleri bir ziyafet sonunda yakalayıp
hapsetmeleri ve tam vaktinde yetiĢen Hacı Sami‟nin de yardımı ile bunlardan 250
tüfekle 16 mitralyöz ele geçirmiĢlerdi266.

DuĢanbe hastahane binasında bulunan diğer bir kısım Rus askerleri teslim
olmayarak mücadeleyi tercih ettiklerinden çarpıĢmalar devam etti. Emir‟in
adamları Lakaylar onlara yardıma koĢtular, bunlara yiyecek içecek, koyun ve
erzak yetiĢtirdiler. Rus Konsolosu, kendiside GöktaĢ mahalline gelip, Ġbrahim
Lakay ile görüĢtü. Ali Rıza Bey üç gün mücadeleden sonra 12 Ġlkkânunun
(12 Aralık)da DuĢanbe‟yi terketti; Bu esnada Lakaylar tarafından takip edile edile
Leteben köyüne geldi. Askerin bir kısmı Lakaylar‟a teslim oldular ve onlarda
Lakaylar tarafından öldürüldüler. Takip eden Lakaylar‟a karıĢ harp ilân edilirse
onlar Enver PaĢa‟yı öldürecekler, etmezlerse silahlarından tecrit edileceklerdi. 14
Ġlkkânunun (14 Aralık) da Hacı Sami kızıp, Lakaylardan birisine tabancası ile ateĢ
etmiĢ, o münasebetle Lakaylar da PaĢa‟yı az kalsın öldürecek olmuĢlardı. Netice
de Ali Rıza Bey Fırkasının askerleri, Lakaylar tarafından yağma edildi. 600 kiĢilik
maiyetinden ancak 150 kiĢi kalabilmiĢti. Yurçi yanında Seksentepe mevkiinde
ellerine geçerlerse Lakaylar tarafından muhakkak öldürülecek olanlardan Ali
Rıza, Hacı Sami ve Osman Hoca tekbaĢlarına KarĢı‟ya oradan da Afganistan‟a
Danyal ve Abdül Resül Bey‟ler ve maiyetlerinde bulunan genç Buharalı Kâri
Abdullah ise bir kısım askerler ile ġehr-i Sebz taraflarında savaĢtılar267. Bu suretle
Enver PaĢa nezdindeki kuvvet hem de Ali Rıza Bey‟in “cedit” ordusu imha
edilmiĢ oldu.

266
Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 143; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 23.
267
Kandemir, Enver PaĢa..., s. 13; Togan, a.g.e., s. 438, 439.
100

ĠĢte bu sırada Kâbil‟de bulunan Buhara Emir‟inden Lakaylara hitaben


gelen bir mektup: “Enver Paşa’ya saygı gösterilmesini hakkında misafir
muamelesi yapılmasını” istiyordu. Emir‟in Hanabât‟ta oturan adamı Togay bu
mektubu değiĢtirerek Ġbrahim Lakay‟a “Enver Paşa bizim elimizde rehinedir.
Olmaya ki onu elimizden bir tarafı kaçırasınız! Hele faaliyet göstermesine ve
işlere karışmasına katiyen meydan vermeyesiniz. Düşününüz ki Sultan Hamid’i
tahtından atan adam ve Türkiye’de ceditliği kuran işte bu Enver’dir. Eğer
Afganlar Enver’i istiyorlarsa Emirimiz Âlim Han’ın Buhara’ya dönmesine
müsaade etsinler onlara Enver’i verelim!” 268 Ģeklinde haberler gönderdi.

PaĢa, Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmesini bildiren tavsiyeleri dinleyipte


Çilli Göl yolu ile Seriasya ve Hisar tarafına geçseydi oradan da Ali Rıza Bey‟in
oldukça muntazam 600 kadar silahlısı ile birleĢmiĢ olsaydı böylece teĢkil edeceği
yedi-sekizyüz kiĢilik maiyeti ile bir hayli iĢ görebilir, belki de Semerkand Buhara
yoluna kadar bütün Buhara ülkesine hakim olabilirdi269.

3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini


Eline Alması

Enver PaĢa esaret günlerinde de boĢ durmamıĢ ve bir takım giriĢimlerde


bulunmuĢtu. Bunun için Karatekin mücahit kumandanı ġir Mehmed, Belcivan
mücahit kumandanı Devletmend Bey‟lerle, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan
Sultan‟a kendileriyle görüĢmek isteğini bildiren mektuplar göndermiĢtir.
Devletmend Bey, Lakay Togay Sarı‟dan korkusu olduğu için memleketini bırakıp
gelemeyeceğini hürmetlerle bildirir. PaĢa‟nın davetini kabul eden ĠĢan Sultan 250
kadar askeriyle DuĢanbe civarında bir köye geldiğini bildirir270.

268
Togan, a.g.e., s. 439; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s.145.
269
Togan, a.g.e., s. 439.
270
Baysun, a.g.e., s. 77.
101

Ġbrahim Lakay, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan Sultan‟ın PaĢa‟yı ziyarete


geleceğini bildirir. PaĢa, ĠĢan Sultan‟ı kabul eder, uzun bir görüĢmeden sonra ĠĢan
Sultan askerlerinin bulunduğu köye döner. PaĢa ve Ġbrahim Lakay‟da Rahati
köyüne gider.

Ġbrahim Lakay bir sabah PaĢa‟ya haber vermeden altmıĢ askeri ile beraber
GöktaĢ karargâhına gider. Bu suretle bir buçuk ay kadar süren esaret hayatından
PaĢa kurtulur. Ġki hafta kadar kaldığı Rahati kıĢlağından Muin kıĢlağına gelen,
PaĢa‟yı ĠĢan Sultan büyük tezahüratla karĢılayarak askerleriyle beraber emrine
hazır olduğunu bildirdi271.

Enver PaĢa artık kendini tüm mücahitlerin komutanı saymağa baĢlar ve


bunu bildiriyle Ģu Ģekilde ilân edecektir:

“Küffarın barışmaz düşmanı olan ben; size muhafaza-i din ve vatan için
mücahede eden gazilere selam ve bundan sonra bildiririm ki; Bu andan itibaren
Buhara-i Şerif ve bütün Türkistkan’ı istila eden Ruslardan tathir etmek üzere,
Ruslara ilân-ı cihad ile bütün islâm kuvvetlerinin kumandasını Biiznillâhi Teâlâ
deruhte ettim. Fergana ve Hive ve bütün Türkistan mücahitleriyle bütün bu
taraflarda ki İslâm alaylarına bildiririm ki, Buhara’daki bütün kuvvetlere ve
sizlere hâli muharebe’den fariğ olarak birlikte Livâ-i Muhammedi’nin Ruslara
karşı nusratına çalışmak emrini verdim. Bunun için size de malûm olmak üzere ve
öz müslüman kardeşler arasında kan dökülmeğe nihayet vermenizi talep eder,
emin bir adamını bu kâğıdın vüsuluyla beraber göndermenizi isterim...”272

Enver PaĢa, Ruslara karĢı fiili mücadeleye atılmadan önce silah ve


malzeme darlığı çekeceklerini biliyordu. Bunun için Batılı merkezlerin Ġngiltere
üzerine tazyik yaparak Türk istiklâl mücadelesine silah ve malzeme
gönderilmesine imkan vereceklerine umuyordu. Bu maksatla Buhara Cumhuriyeti
Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey‟i Hindistan üzerinden Berlin‟e gönderdi273.

271
Baysun, a.g.e., s. 78.
272
Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 51, 52; Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 68.
273
Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 240, 241.
102

4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu

Enver PaĢa‟nın esaret devresinden sonra elinde hiçbir askeri kuvveti


yoktur. 18 son kânun (18 ocak) da ĠĢan Sultanla beraber DuĢanbe‟yi kuĢatmaya
gelir. Fakat bu ĠĢan‟ın maiyetindeki birlikler bir koyun sürüsünü teĢkil eden 200
tacikten ibarettir274.

ĠĢte kendi milleti olan Lakay Türklerinin esaretinden kurtulan Enver PaĢa,
Ġran unsuru olan Taciklere dayanarak sonkânun (Ocak) da DuĢanbe‟deki Rus
garnizonunu kuĢatmaya baĢlar. KuĢatmaya baĢladığı zaman 200 asker sayılan bu
Taciklerin ancak 13 tanesi Rus tüfeğine sahip olup, kalanları çakmaklı eski usûl
av tüfekleri ile donatılmıĢ veya büsbütün silahsızdır. Etraftaki Türk ve Tacik
köylerinden birkaç adam daha toplayıp yaptığı ilk hücumda Ruslardan 50 asker
esir alınır. Bundan baĢka 180 tüfek, iki mitralyöz Enver PaĢa‟nın eline geçer. 20-
22 Ocak çarpıĢmalarında Ruslar büyük zayiata maruz kalıp çekilirler. DuĢanbe
deki Ruslar; “Enver PaĢa‟ya mukavemet mümkün olmadığını” belirterek
kendilerine DuĢanbe‟den çekilmeğe müsaade isterler. 8 ġubat taarruzunda Ruslar
100 asker zayiat verirler, bunlardan baĢka 82 asker Enver PaĢa‟ya katılır. Kalan
Ruslar topları meydanda bırakıp kaçarlar. Fakat o topları kendi karargâhlarına

274
Mustafa ġahkulu, ĠĢan Sultan‟a refakat eden Darvazlıları Ģu Ģekilde anlatılmaktadır: “Bunlar
Ģeyhin müritlerinden ve mahdumlarından ibarettir. Halkı aldatıp, yiyip yürümeğe alıĢmıĢlardır.
Tacik‟te ĢiĢman adam az bulunursa da, bunların hepsi ĢiĢmandır. Bunları hiçbir zaman nizam
ve intizam altına almak kâbil değil, harpte hiçbir iĢe yaramazlar. Ayaklarında büyük ağaç
takunya (baĢmak)ları, atlarında (eyerleri üzerinde) büyük yorgan (körpecaları) her birinin eğer
kaĢında bir çaydanlığı olur, harp falan olup kaçmağa baĢlarsa bunların hemen hepsi düĢüp
kalır, ağaç takunyaları ise pek büyük olup, ölçüleri 5 santimden fazladır. Takunyaların burnu
çok kalın ve yüksek olduğundan üzengiye sığmaz, o sebepten evvel önce ökçe tarafını
üzengiye geçirirler. Bu sebepten at kaçıp takunyaları düĢerse kendileri de takunyaları ile
beraber düĢüp kalırlar. Yurçi‟den DuĢanbe‟ye gelen Rus müfrezesine tesadûf edip firarlardan
son ilgitay ahalisi Taçik baĢmağı ile bir ay çay ve yemek piĢirmiĢtir. Bu sebepten Lakay
Kongırat ve diğer Özbekler bunlarla daima alay ederler ve hiç adam sırasına koymazlar.
Togan, a.g.e., s. 440; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 154, 155.
103

getirecek nakil vasıtaları bulunmaz. Nihayet Ruslar 14 ġubat‟ta DuĢanbe‟yi


terkettiler275.

DuĢanbe‟den 45 km. ötede, Mirtuba denilen yerde Enver PaĢa, Rusları


takip edip arkalarından yetiĢti. Seriasya civarında 19 ġubatta Ruslarla çarpıĢırken
ayak topuğundan yaralandı276. Ganimet çoğalmak üzere olduğundan Lakaylar da
kendi teĢkilâtlarının istiklâlini muhafaza ederek PaĢa‟ya katıldılar277.

5- Emir’i Leşker-i İslâm ve Buhara Enver Paşa

Enver PaĢa, DuĢanbe zaferinden sonra Pul Hakiyan köyünü kendisine


karargâh seçti. PaĢa bu askeri zaferinden sonra, mukavemet hareketini bütün Ana-
Vatana yaymak ve teĢkilâtını gerek askeri, gerek idari bakımlardan tanzim etmek
ihtiyacını duydu.

DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra, Buhara Emiri Âlim Han daha çok
Emanullah Han‟ın tesiriyle Emirliğin askeri gücünü Enver PaĢa‟ya bıraktığını bir
mektup ile bildirdi. PaĢa‟nın emrindeki kuvvetler durmadan artıyordu. Kendisi de
bunları bir tek ûnvan altında toplamanın uygun olacağını düĢündü ve “Emir-i
LeĢker-i Ġslâm ve Buhara = Ġslâm ve BuharaAskeri Kumandanı” ûnvanını aldı.
PaĢa bu ûnvan ile maiyetindeki Türk subaylarını ve itimat ettiği Türkistanlı
subayları Ana Vatanın değiĢik bölgelerine göndererek milli cihadın baĢladığını
bildirdi278.

Enver PaĢa, DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra Afgan Kralı
Emanullah Han‟a yazdığı (Nisan 1922) tarihli mektubunda Türkistan‟daki
çarpıĢmalar ve geliĢmeler hakkında Ģu bilgileri vermektedir:

275
Togan, a.g.e., s. 440; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 54-56; Baysun, a.g.e., s. 78-81.
276
Kandemir, Enver PaĢa..., s. 25; Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ.., s. 179.
277
Togan, a.g.e., s. 441.
278
Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 246, 247; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 58-60.
104

“Gâzi Kardaşım Şevket-Me’âb Efendim

...Buharave Türkistan vaz’iyeti tamâmiyle lehimize dönmüştür. Mart’ın


25’inde Buhara Harbiye Nâzırı Ârifof da bir mitralyöz ve ma’iyet-i efrâdı ile
Buhara’dan çıkıp askerlerimize karışmıştır. Karsan’dan olan muhârebede
Ruslardan 245 nefer katledilmiş ve 3 makineli tüfek alınmıştır. Baysun’da 2 gün 1
gece karakollarımıza ta’arruz eden 400 Rus, 2 top ve 4 makineli tüfekler olduğu
hâlde, kahraman asker evlâdınızdan 40 nefer öğlende 80 maktül bırakarak
kaçmağa mecbur olmuşlardır. Her günkü ufak tefek müsademeleri tafsil
etmiyorum. Fakat hepsi askerlerimizin muvafakiyetiyle neticelenmektedir. Şimdi
Şark vilayetleri kuvvetlerini Lakayların ta’aruzuna karış devlet Hindli Belcivan
beğ kumandasında tevhid ettim. Bu süretle Kolap, Darvaz,Karatekin, Belcivan
Kurgan da tamâmiyle emrinize muti bir hâle gelmiştir...”279.

Enver PaĢa‟nın ilk muvaffakiyetleri Afganistan‟da da büyük ilgi uyandırır.


Bilahare Amanullah Han‟ın yerine Afgan PadiĢahı olan Harbiye Nazırı Mehmet
Nadir Han, Katgan BedahĢan valisi ġah Veli Han‟ı Enver PaĢa‟ya bağlı Doğu
Buhara hududuna gönderir.

Hacı Sami ve Osman Hoca Kâbil‟de bulunup Ġslâm mücahit gönüllüleri


toplarlar ve silah satın alıp gönderirler. Afgan hükümeti buna mani olmuyordu.
Nisan içinde Afganistan‟dan Efdaliddin Han adında birisinin idaresin de 300
kadar gönüllü Afganlı gelir ve PaĢa‟ya iltihak ederler280.

Evvelce KaĢgar ve Fergana‟da bulunan Ġsmail Hakkı Bey‟i PaĢa daha


DuĢanbe‟nin geri alındığı günlerde ġir Mehmed ve diğer Bey‟lere mektuplar
vererek Fergana‟ya gönderdi. Ġsmail Hakkı Bey orada da emircilerin ve
köhneperestlerin Ģiddetli propaganda faaliyetlerini gördüyse de, nisan ortasında
Afgan gönüllüleri geldiği zaman ġir Mehmed Bey ve diğerleri de Enver PaĢa‟ya
“biat”281 gönderdiler. ġir Mehmed Bey ve Mehmed Ruzi korbaĢı idaresinde 100

279
Yamauchı, a.g.e., s. 268, 269.
280
Togan, a.g.e., s. 441; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26, 27.
281
Togan, a.g.e., s. 441.
105

kadar asker ve hediyeler gönderdi. Enver PaĢa‟nın emriyle oradaki “mir” leri
Enver PaĢa‟ya itaat ettirdi. Karategin‟den Fuzayıl Mahdum bin kadar askeri ile
Pul-ı Hakiyan‟da Enver PaĢa‟nın yanına geldi282.

Fuzayıl Muhdum‟a tabi olan Karatekin Tacikleri ve Alay Kırgızları önceki


hanlar zamanında da Fergana siyasi hayatına karıĢmıĢ bir topluluk olduklarından,
Doğu Buhara‟nın diğer halklarına göre açıkgözdüler, kendilerinde nizam ve
intizam vardı. Bu arada Çilli Göl, Kazak ve Türkmenlerden 300 kadar silahlı
geldi283.

Mayıs nihayetinde ġehr-i Sebz‟den Cabbar, Danyal, Evliya Kul ve Abdül


Resûl Bey‟ler 1200 kadar askerle gelip PaĢa‟ya katıldılar284.

Ferganalılardan önceki Hokand Milli ġurası Reisi Adil Can ve


Türkmenlerden Hudaynazar, evvelce KaĢgar‟da Yakup Bey nezdinde bulunan 80
yaĢındaki ihtiyar Hacı Hakem, Moğal Katgan kâbilesinin reisi PaĢa Han, Belcivan
Karluklarının reisi Abdülkadir ve Molla Niyaz kuvvetleriyle gelerek PaĢa‟ya
iltihak ettiler285.

Mayıs 1922‟de Doğu Buhara‟da Enver PaĢa‟nın etrafında bulunan


Basmacı birliklerini oluĢturan leĢkerbaĢıların (kumandanların) sayıları ve
bulundukları bölgeler Ģöyle idi:

“Kerki-Bassağa güneyinde 800 kişi, Surhan ve Yusuf Mirahur


yönetiminde, Yeni Arık kuzeyinde 500-700 kişi, Baysun bölgesinde 2.000-4.500
kişi, Enver Paşa ve İbrahim Bey’in etrefında Yurçi ve Dehnay etraflarında 400-
1.000 kişi, Hasan Tuhsaba yönetiminde, Fuzar ve Derbent arasında 200 kişi,
Danyal Bey yönetiminde Karşı şehrinin kuzeydoğusunda 100 kişi, Behram
Baybara yönetiminde Karşı şehri kuzeyinde 300 kişi, Hurata’da, Osman Bey
yönetiminde 100 kişi, Katta Kurgan’ın kuzeyinde Payşanbe’de, Sultan Bey’in

282
Baysun, a.g.e., s. 91; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 59.
283
Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26.
284
Togan, a.g.e., s. 442.
285
Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 248; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 178.
106

yönetiminde 800 kişi, Karakulbey, Nusratbey yönetiminde, Duşanbe etrafında


875-1.000 kişi, Feyzabad’da İşan Sultan yönetiminde 200-500 kişi, Belcivan
etrafında, Kayyum Tuhsaba yönetiminde 750-2.000 kişi, Kulâp-Belcivan
arasında, Devletmend Bey yönetiminde Kızılsu’da 100-300 kişi ve Togaysarı
yönetiminde diğer bir kuvvet...”286

Bu rakamlara göre bütün Doğu Buhara‟da Basmacılar 12.400-7.465


arasında hesaplanmaktadır. Rakamların oynak olması doğaldır. Çünkü, hepsi de
mahalli sergerdelerin kendi aĢiret veya bölgelerinden topladıkları insanlardır.
PaĢa‟nın etrafında toplanan bu muazzam kuvvet Türkistan halkının hürriyet ve
istiklâli için yeni bir güç ve kuvvet kaynağı olmuĢtur.

6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922):

Enver PaĢa, milli mücadeleyi mevzii durumundan kurtararak bütün


Türkistanlılara ve halk kütlelerine ulaĢtırmak için, uzak illerden gelen
temsilcilerle kumandanların iĢtirakiyle yeni karargâhı Kâfirun‟da bir kongre
toplandı. Kongre de eski Buhara Emiri Âlim Han‟ın da temsilcisi iĢtirak
etmiĢti287.

Kongrenin kararları:

1- Doğu Buhara‟nın düĢmandan temizlenen yerlerinde muntazam ve


düzenli askeri kuvvetler vücuda getirilecek ve bunlara muharebe usülleri
getirilecek.

2- Henüz ihtilâl çıkmayan yerlere seyyar kuvvetler gönderilerek, orada


halkın harekete gelmesine çalıĢılacak.

286
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 664.
287
Cebesoy, a.g.e., s. 322; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 70, 71.
107

3- Her vilâyette ihtilâl hareketlerini idare etmek için bir leĢkerbaĢı


(kumandan) tayin olunacak.

4- Askeri kuvvetlerin iaĢesi için zekât ve haraç kâfi gelmediği takdirde


ahalinin servetine göre bir vergi alınacak.

5- Bu para iĢleri için de bir zekâtçı tayin edilecek.

6- Her vilâyette düĢmandan temizlenen mahallelerde, mahalli bir hükümet


kurulacak ve idaresi düzenlenecek.

7- Kumandan ve Bey‟ler tayin edilmemiĢ yerlere tarafımızdan kumandan,


vali ve zekâtçı tayin edilecek, kendi kendini idare edebilmek duruma gelen
yerlerde bunların tayini için sergerdeler tarafından bize vaktiyle haber verilecek.

8- Kumandanlar bütün, askeri iĢlerle meĢgul olacaklardır. Bey‟ler ve sair


levazım-ı askeriyenin izharıyla meĢgul olacaklardır. Ve kumandanlara asker ve
sair tedarikinde yardımda bulunacaklardır. Halkı zulüm ve cefadan muhafaza ile
beraber memleketin idaresine memur olan zekâtçılar zekatın toplanmasından
mesuldür.

9- Her vilâyet kumandanı ve Bey‟leri her gün merkeze birer rapor


göndereceklerdir. Eğer vaziyette asayiĢ hakim ise haftada iki defa rapor
gönderebilirler.

10-Vilayetlerde merkez tarafından gönderilen vekiller baĢkumandan


namına resmi evraka imza edecekler.

11- Merkez kumandanlığı tarafından iĢ‟ar vukuunda veyahut bir birine


yakın olan kumandanlardan birinin düĢman tarafından sıkıĢtırılması halinde imdat
isterse oraya en yakın olan kumandanlar derhal mümkün olduğu kadar çok
kuvvetlerle imdada koĢmalıdırlar.
108

12- DüĢmanın bulunduğu Ģehirlerde ve mahallelere eğer düĢman kuvveti


çoksa yalnız muhasara ederek düĢmanı mahrum bir hale sokmak, düĢmanın
bulunduğu yerlere daima göz altında bulundurmak, yoldan geçen düĢman kıtaları
üzerine baskın yapmak.

13- DüĢmanın muhabere aleti olan telgraf, telefon, tellerini tahrip etmek.

14- DüĢman casus teĢkilatına karĢı pek kuvvetli davranarak onları Ģiddetli
suretle cezalandırmak. Buna mukâbil bize edeceklerin günahları da varsa af ile
muamele edilmesi.

15-Alınacak esirlere karĢı hoĢ muamele yapmak.

16- Bütün askerî ve siyasî harekâtın idaresi Enver PaĢa‟nın emir ve


idaresine verilmesi288.

Bunun üzerine bütün askerî ve siyasî hareketlerin idaresi “Damad-ı


Halife-i Müslimin, Emir LeĢker-i Ġslâm ve Seyit” ûnvanı ile Enver PaĢa‟ya verildi
ve kendisine bir de mühür verildi289.

Bundan sonra Buhara Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey, Avrupa‟ya


gitmek üzere Afganistan‟a, Azarbeycanlı Yusuf Ziya Bey de Batı Buhara
vilâyetlerine PaĢa‟nın birer mektubu gönderildi. Hive mücahitleri kumandanı Han
Cüneyd290 Doğu Türkistan ile vazifelendirildi.

288
Baysun, a.g.e., s. 92, 93.
289
Cebesoy, a.g.e., s. 322.
290
Hive, Ürgenç, Dörtgöl taraflarının mücahidin baĢkumandanı olan Han Cüneyd Eylül 1928‟de
elinde kalan bin yüz askerleriyle Ġran Asterabadına iltica etti. Silahların teslimini isteyen Ġran
hükümetinin talebini kabul etmeyerek Afganistan‟a geçmiĢtir. Seksen yaĢında Hive‟yi iĢgal
eden Ruslarla baĢladığı savaĢa yılmadan uzun zaman devam etmiĢti.
109

7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi

DuĢanbe vak‟ası üzerine Ruslar TaĢkent‟ten gönderdikleri üç kiĢilik bir


heyetle Buhara hükümetine elçileri Yurinef vasıtası ile üç maddelik bir ultimatom
verdiler:

1- Buhara Hükümetinin derhal Cumhur Reisi Osman Hoca‟yı hain ilân


etmesi.

2- DuĢanbe vak‟âsı üzerine Sovyetler ile bozulan münasebetlerin yeniden


tanzim edilmesi.

3- Buhara ordusunun Türk-Rus kumandası altına verilmesi291.

Buhara kabinesi toplanarak bu istekleri müzakere eder. Nazırlar ġürası


Reisi, Feyzullah Hoca : “Rus baskısına mukavemetin imkansız olduğu tezini
savunarak hiç olmazsa şeklen bu teklifin kabulünü ister” ve kabine azaları da bu
fikri kabul ederler 292.

Sovyet Rusya ile Enver PaĢa arasında Türkistan konusundaki temaslar


DuĢanbe savaĢından da önce baĢlar. 12 Ocak 1922‟de Sovyetlerin DuĢanbe
konsolosu Nagorny, Enver PaĢa‟ya bir mektup gönderir ve Buhara‟nın iç iĢlerine
karıĢmamasını rica eder. 14 Ocak 1922‟de Nagorny, Enver PaĢa‟ya tekrar
yazarak; “Rus Hükümetinin Buhara’dan askerlerini çekmek istediğini, fakat
Osman Hoca’yı himaye etmek için, bir miktar askerini Duşanbe’de bıraktığını
bildirir.” 16 Ocak 1922‟de Enver PaĢa, Nagorni‟ye verdiği cevabında;
“Rusya’nın beklemekte olan büyük bir felâketten mağdur olmamasını istiyorsanız,
işgal edilmiş toprakları boşaltmanızı ve Türkistanlılarla, Buhara’lılara kendi

291
Baysun, a.g.e., s. 85; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 249.
292
Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 183.
110

işlerini, düzenlemeleri için fırsat vermenizi tavsiye ederim.” Ģeklinde ikazda


bulunur293.

Muvaffakiyetlerin günden güne arttığını gören Sovyet Hükümeti Enver


PaĢa ile sulh yapmak ister. Bu maksatla Rus ve Kazanlı Türklerden oluĢan on bir
kiĢilik heyeti Baysun‟a gönderir. Bu heyet; Moskova hariciyesinin ġarki
Buhara‟dan PaĢa‟ya terkedilmek istenen Darvaz, Karatekin, Kulâb, DuĢanbe
(Hisar) gibi bir kısım yerlerin krokisi ile; Polonya ile harp halinde bulundukları
için Ģimdilik belirtilen yerleri, kabul etmesini ileride esaslı görüĢmelere
giriĢileceğini bildirir.

Enver PaĢa, bu tekliflere karĢı Ģu cevabı verir: “Sulh Türkistan


topraklarında bulunan Rus askerlerinin çekilmesi ile kâbildir. Kumandanı
bulunduğum mücahitler istiklâl ve hürriyet için dövüşmeğe yemin etmişlerdir”294.

Bu cevabı götüren zat, on beĢ günlük bir mühlet ister. Fakat Sovyetlerden
herhangi bir cevap gelmez.

Enver PaĢa, 19 Mayıs 1922 tarihinde Sovyet Azerbaycan‟ı Konsey


BaĢkanı Nerimanov aracılığı ile Moskova Hükümeti‟ne bir ültimatom yollar. Bu
ültimatom da “Hive, Buhara ve Türkistan topraklarında bulunan Kızıl Ordunun
15 günlük mühlet içinde ülkeyi terketmesini ister”295.

293
Hayit, a.g.e., s. 283.
294
Baysun, a.g.e., s. 94, 95; Cebesoy, a.g.e., s. 323; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 68, 69.
295
Enver PaĢa 19 Mayıs 1922 tarihli bu ültimatomda Sovyet Hükümetinden bir takım isteklerde de
bulunur. Bunlar: “Türkistan’da bulunan Sovyet Hükümetine ait idari teşkilatlar aynı mühlet
içinde feshedilmeli, bu kararlar Halk Komiserleri Konseyi’nin eline geçtiği andan itibaren
siyasi tutuklular ve rehineler serbest bırakılmalıdır...” Joseph Castagne, Türkistan Milli
KurtuluĢ Hareketi, s. 135-137.
111

8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi

Enver PaĢa‟nın kendi ordugâhında iĢleri yine, emirciler tarafından


bozulmağa baĢlandı. Karatekin‟li Fuzayl Mahdum az çok açık fikirli bir adam
olup emiri tanımazdı. Emircilerle, ĠĢan Sultan ve Lakay Ġbrahim onun düĢmanı
olup kendisine “Cedit” damgasanı vurmuĢlardı. ĠĢan Sultan onu ortadan kaldırıp,
topraklarını elinden almak istiyordu. Fuzayıl Mahdum, vilâyetini ĠĢan Sultandan
korumak için PaĢa‟nın müsaadesi ile Karaktekin‟e dönerken yanında ki 1000
kadar askeri Ġbrahim Lakay tarafından bir hile ile dağıtılıp Ģurada burada
silahsızlandırıp Fuzayl‟ın kendisi de esir edildi. Fuzayl‟a karĢı yapılan bu hareket,
Enver PaĢa‟nın iĢini bozmak isteyen Buhara Emirinin Hanabât‟taki Togay
Sarı‟nın emri ile oldu296.

Yine Emirci olan Evliya Kul Toksaba, ġehr-i Sebz‟li Cabbar‟ın askerini
bozup, kendisi PaĢa‟dan ayrılarak 400 askeri ile ġehr-i Sebz‟e gitti ve Ruslara
teslim oldu ve entrikalarla Cebbar Bey‟i katlettirdi297. Bu sırada Belcivan Vali ve
kumandanı Devletmend Bey, köylerinin Lakaylar tarafından baskına uğradığı
haberini aldı. O ana kadar Belcivan cephesinde Ruslara karĢı mücadele eden
Emirciler de, Ģimdi cepheden ayrılmıĢlardı. Fergana mücahidi ġir Mehmed
Bey‟de Rus baskısı karĢısında PaĢa‟nın maiyetinde bulunan süvarilerden bir
kısmını istedi.

Böylelikle PaĢa‟nın emrindeki kuvvet gittikçe azalıyordu 298. Bütün bu


tertibatın bizzat Emir tarafından yapıldığını paĢa da artık iyice anlamıĢtı ve 19
Haziran tarihli Kâbil‟de bulunan emire yazdığı mektupta da, bunlardan güya
emirin haberi olmadan yapılan iĢler gibi, bahsederek Ģikayetlerde bulundu299.

296
Togan, a.g.e., s. 451; Baysun, a.g.e., s. 100-110; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 132.
297
Togan, a.g.e., s. 451.
298
Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 207, 208; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 451.
299
Baysun, a.g.e., s.98, 99; Kutay, Enver PaĢa Lenin...,s. 78.
112

15 Mayıs 1922‟de, PaĢa, kumandanlardan Danyal ve Bori Bey‟lerle


Afganlı Efdaliddin Han kumandasındaki askerlerle beraber; Hasan Bey de
kumandanlardan Faruk, Abdülresul, Türe, Behram ve ġeref Bey‟lerle ayrı ayrı
istikâmetlerde Baysun üzerine hücum ettiler. Kumandan Faruk ve Abdülresul
Bey‟ler askerleriyle Rus avcı hatları içine kadar girdiler. Yalnız karĢı tepelerden
Ruslar‟ın açtıkları makinalı tüfek atıĢı dolayısıyla at zayiatı fazla olduğundan
Hasan Bey cephesi bu ateĢin altından kurtulabilmek için biraz geri çekilerek tüfek
muharebesi yapmağa mecbur oldu.

Çok çetin, fakat muvaffakiyetli hücumlar yapan PaĢa da Rus avcı hatlarına
kadar ilerleyerek düĢmana büyük zayiat verdirdikten sonra bir çok ganimet
almıĢtı. Fakat Baysun Harekâtında burada bulunan Rus birliklerine karĢı daha
fazla mukavemet edemeyerek geri çekilinecektir.

Buna karĢın Ruslar, 19 Haziran da Enver PaĢa‟ya karĢı ciddi biçimde


harekâta geçmeye hazırlanır. Bölgeyi yatıĢtırmadan önce onu ortadan kaldırmayı
düĢünüyorlardı. Enver PaĢa ve Basmacılara karĢı ordunun baĢkomutanı olarak
(sonra MareĢal olan) General Kamanev‟i; ona yardım etmek üzere ġurin tayin
olunmuĢtu. Ġki ayrı grub kumandanlıklarına da aynı komiteden Kakurin ve M.
Baturin atanmıĢlardı300.

25 Haziranda Enver PaĢa, Güzar‟la, ġehr-i Sebz arasında bulunuyordu.


Silah ve mermileri oldukça azalan 25. 000 kiĢilik bir güce komuta ediyordu.
Ruslar Enver ile Basmacıların Afganistan‟a çekilmelerini önlemek amacıyla
onları iki yandan saldırmayı tasarlıyorlardı. Baysun, Dehay, Hisar, DuĢanbe,
Kafirnihan ırmağı ve Feyzabat doğrultusunda ilerleyen Rus gücüne Melnukov;
ġirabat, Kokayti, Termez, Kabadyan, Kurgan-tübe, Külyap ve Belcivan
doğrultusunda ilerleyen güçlere Nikotin komuta ediyordu301.

300
Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 672.
301
Bak Salâhi R. Sonyel, Belleten, “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akım”,
cilt IV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1197.
113

28 Haziran 1922 sabaha karĢı Ruslar, büyük kuvvetlerle Kâfirun


karargâhına taarruz etmeğe baĢlarlar. On iki gün kadar devam eden ciddi
muharebelerden sonra Enver PaĢa Kâfirun karargâhını terke mecbur olur ve artçı
muharebeleri zayiat vere vere DuĢanbe‟ye gelir302. Bu durumu 2 Temmuzda eĢine
gönderdiği mektupta Ģöyle yazar:

“Gerisin geri Duşanbe’ye gidiyorum. Zergerden beri her gün çarpışma


oluyor. Geri çekiliyoruz.”

Dört gün sonra gönderdiği mektupta Ģöyle der:

“Ruslar Çilli-Göl ve Kurgan-tübe’yi işgal etmişler. 30 atlı ve 290 piyade


ile ben, dağlar kayalar arasında yatıyorum. Nehirler üzerinde, ancak 30 kilometre
ötede köprü var. Bana iki sandık içinde Afganistan’dan para vesaire getiren iki
Afganlı, Rusların eline düşmüşler. Bilmem bu yardımlar için Ruslar Afganistan’a
harp açarlar mı? Ruslar Karadağ’a da varmışlar. Duşanbe’den hareketten altı
gün sonra, artık toprak haline gelmiş olan Duşanbe’ye tekrar geldim.”303

Lakay Ġbrahim, bu müĢkül durumda PaĢa‟ya yardım etmek Ģöyle dursun,


sanki Rus‟un müttefiki imiĢ gibi, PaĢa‟nın askerlerini at ve nakliyatını yağma
ettiriyordu. Fakat Rus birlikleri geldiğinde kendileri de bozuldular304.

Tam o vakit Kâbil‟de siyasi nüfuz, Moskova ve Avrupadan yeni dönüp


gelmiĢ olan Mehmed Veli Han‟ın eline geçmiĢti. Bu zat, Sovyet dostluğu fikrinde
idi. PaĢa‟nın nezdinde bulunan Afganlıların reisi Efdaliddin‟e mektup yazıp,
bütün Afganlıların Afganistan‟a çekilmesini emretti. Bunun üzerine Temmuz‟un
5-6‟sında Afganlılar çekildiler. Kâbil‟den gelen emir gereği olarak bunlar, PaĢa‟yı
zorla kendileri ile beraber götürmek istedilerse de PaĢa kesin olarak reddetti305.

302
Cebesoy, a.g.e., s. 324.
303
Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 670.
304
Togan, a.g.e., s. 452.
305
Baysun, a.g.e., s. 106; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 222, 223.
114

PaĢa üstün Rus birlikleri karĢısında daha fazla mukavemet edemeyerek


DuĢanbe‟yi de bırakarak Belcivan ve Kûlâb taraflarına doğru çekildi306. Burada
da ĠĢan Sultan, PaĢa‟dan müsaade alarak askerleriyle beraber memleketi olan
Darvaz‟a gitmek üzere ayrıldı307.

9- Enver Paşa’nın Şehadeti

Enver PaĢa, Ağustos baĢında Hisar‟dan Devletmend Bey‟in idaresinde


bulunan Belcivan‟a çekilmiĢ idi. Bu zat Belcivan Külâb Taciklerine, Karluk,
Moğol-katganlarının reisi ĠĢan PaĢa, Danyal Bey ve diğerleri hep onun maiyetinde
bulunuyorlardı308.

Ruslar, Baysun‟un 120 kilometre doğusunda bulunan Belcivan kasabasını,


uzun bir direniĢten sonra, 18 Temmuzda iĢgal ettiler. Bu iĢgal, Enver PaĢa‟ya son
darbeyi vuruyor ve onun gücünü ikiye ayırıyordu. Enver PaĢa Belcivan‟a takriben
80 kilometre uzakta bulunan Afganistan hududuna doğru geri çekilmekte olduğu
tahmin ediliyordu309. 25 Temmuzda SatılmıĢ kıĢlağında gönderdiği mektupta
Ģunları yazıyordu: “Afgan Emirine, askerin ve muavenetinin çekilmesinin iyi
olmadığını ve Bolşeviklere emniyet caiz bulunmadığını bildirdim...” Enver PaĢa
yazısını Ģöyle bitiriyordu:

“İşte efendiciğim, bu son satırlarımı yazarak mektubumu kapıyorum. İçine


her gün sana yolladığım yabani çiçeklerinden maada, kaç gecedir, altında
yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı gönderiyorum... Seni Hüda’nın
birliğine yavrularımla beraber emanet ederim, ruhum efendiciğim. Karaağaca
çakımla ismini yazdım... Enver’in”310

306
Baysun, a.g.e., s. 104, 105; Cebesoy, a.g.e., s. 324; Togan, a.g.e., s. 452.
307
Cebesoy, a.g.e., s. 324.
308
Togan, a.g.e., s. 452.
309
Sonyel, Belleten, a.g.m., cilt LIV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1199.
310
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 674, 675.
115

Bu mektup, Enver PaĢa‟nın eĢine yazdığı bilinen son mektubudur. Artık


her yer Ruslarca iĢgal edilmiĢtir. Enver PaĢa‟nın gücü sürekli olarak
dağıtılmaktadır. Kendisi ise, Pamir‟in aĢılmaz dağları doğrultusunda ve Abiderya
suyu vadisinde gerileyerek karargâhına Abiderya köyünde kurmuĢtur. Onun,
Buhara ve Afganistan sınırını oluĢturan Penç ırmağını aĢamaması ve Afganistan‟a
geçememesi Kûlâb ve Belcivan doğrultusunda Pamir dağlarının doğusuna dalıĢı,
kurtulma imkânlarını ortadan kaldırmıĢtır311.

Devletmend Bey‟in; bayram namazını beraber kılmak için PaĢa‟yı


arkadaĢları ile beraber Hâvâlin civarında olan karargâhına (Belcivan‟a 7-8
kilometre mesafede) davet eder. PaĢa bu daveti kabul eder. 3 Ağustos 1922
312
PerĢembe günü kılınacak olan bayram namazına gitmek üzere 30 kiĢilik bir
grubla hareket eder. PaĢa ve eĢrafını Devletmend Bey askerleri ve eĢrafı
karĢılar313.

Devletmend Bey‟in takdim ettiği Tartug‟u314 PaĢa büyük bir memnuniyetle


kabûl eder. PaĢa‟ya verilen bu Tartuk‟da altın ve gümüĢ iĢlemeli bir cübbe ve
sarıktan ibarettir315. Aynı gün akĢam üzeri Enver PaĢa maiyetiyle beraber
Devletmend Bey‟in yanından ayrılır ve karargâhına döner.

4 Ağustosta yani Kurban Bayramının ikinci günü askerleriyle yaptığı


bayram töreni sırasında doğudaki vadinin Dere-i Hâkiyan bölümüyle Çegen
Tepesi doğrultusundan sesler duyulur. Bu bir Rus baskınıdır. Tam bu sırada,
Enver PaĢa süratle atına atlar, bir kaçı Türk olmak üzere 25‟e yaklaĢık atlı onu
izler. Rus birlikleri ise Çegen tepesine mevzilenmiĢtir. En önde bulunan Enver
PaĢa kılıcını çeker; yanındakilerde onu izler; Çegen Tepesinde, Kalikov
311
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 683.
312
Bir takvim yanlıĢlığı sebebiyle o yıl Türkistan‟da bayram bir gün evvel yapılmıĢtır. Bunun için
Enver PaĢa‟nın Ģehadeti bayramın ikinci günü olarak bilinir. Bu tarih yanlıĢtır. Ġlk günü Ģehit
olmuĢtur. Bademci, a.g.e., s. 396.
313
Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 96, 97.
314
Tartug; Türkistan‟da Emir ve Hanlara halk tarafından verilen hediyeler Tartug denirdi. Baysun,
a.g.e., s. 108.
315
Baysun, a.g.e., s. 108; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48.
116

komutasında ki birliklere saldırır; bu saldırı, Rus askerlerini kısa bir süre ĢaĢırtırsa
da Enver PaĢa mitralyöz ateĢi önünde atından düĢerek son nefesini verir; PaĢa‟nın
Çegen Tepesine saldırdığını öğrenen Belcivan Bey‟i Devletmend PaĢa‟ya yardım
amacıyla Çegen tepesine gelir fakat o da bu çarpıĢmada ölür316.

Bu olaydan sonra, Rus askerleri cesetleri arayarak tüm eĢyaları ele


geçirirler. Enver PaĢa‟nın cesedini soyarlar ama kanlı çamaĢırlarını üzerinde
bırakarak ve cesetlerini kaldırmayarak savaĢ sahasından çekilirler. Enver‟in cesedi
iki gün Dere-i Hâkiyan üzerinde Çegan topraklarında kalır; iki gün sonra
dağlardan inen bir imam Enver PaĢa‟nın cesedini tanır; koĢarak Abiderya‟dakilere
bilgi verir; bunun üzerine Enver PaĢa‟nın ve Devletmend Bey‟in naaĢları 25-30
bin kiĢilik bir alay ve merasimle Çegan‟de Abiderya köyünde bir pınarın
baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür317.

316
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 684-488; Baysun, a.g.e., s. 110; Yamauchı, a.g.e., s. 76;
Togan, a.g.e., s. 453; Castagne, a.g.e., s. 150.
317
Saray, Özbek..., s. 49; Togan, a.g.e., s. 453.
117

F- ENVER PAġA’DAN SONRA TÜRKĠSTAN


MÜCADELESĠ

Enver PaĢa‟nın kahramanca Ģehadeti, Türkistan‟daki kurtuluĢ savaĢı


meĢalesinin söndüğü manasına gelmemektedir. Bununla beraber bu meĢalenin
zayıflayacağı muhakkaktır. Enver PaĢa‟nın ölümüne rağmen büyük bir telaĢa
kapılan Sovyetler durmadan kızıl-ordu birliklerini takviye ettiler318. 1923‟de
Kızıl-ordu baĢ komutanı Kamanev bizzat Türkistan‟a gelerek milli ayaklanmayı
temelden yok edecek planlar hazırladı319.

1923 yılı mart ve mayısında basmacılık yeniden ateĢlendi. 27 Martta


müslüman kızıl askerlerden bir takımları basmacılara iltihak etti ve demiryolu
amelesi de ihtilâlcilere yardım etti. 7 Nisan ve 9 Mayısta TaĢkent-Orenbug hattı
kesildi. Bu hareket Buhara, Semerkant ve Türkmenistan‟a yayıldı. BolĢevikler
ancak vaziyete haziranda hakim olabildiler320. 1923 yılı Haziran 11‟inde
BolĢevikler Fergana‟da basmacılıkla mücadele için, Andican‟da mahsus bir
“inkılâb Ģürası” (Reu-voyen Sovyet) teĢkil etmek mecburiyetinde kaldılar321. Bu
sırada BolĢevikler ellerine geçen yahut af vaadine inanıp teslim olan basmacı
öncülerini hep idam ediyorlardı322.

318
Hayit, a.g.e., s. 284.
319
Saray, Özbek..., s. 50.
320
Togan, a.g.e., s. 470.
321
Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 182.
322
BaĢkurdistan Harbiye Nazırı muavini Evhadi ÎĢmurzin, esir edildikten sonra, TaĢkent
hapishanesinden Moskova‟ya nakledilmiĢti. Esaretinden bir yıl sonra 6 Ağustos‟ta Moskova‟da
idam edildi. Alayda ele geçen Tohtamet ve Nurmet Beyler, Semerkant‟ta ele geçen Karakul,
Açıl Toksaba ve diğerleri, Nemengan civarında ele geçen Aman Pehlivan (Nemangan‟da
KorbaĢılar (hokand‟da); Fergana‟nın büyüğü Muhiddin Bey (Ağustos‟ta) ele geçirilerek idam
edildiler. Togan, a.g.e., s. 469.
118

1924 yılı baĢlangıcında Han Cüneyd, Hive‟yi iĢgal etti. BolĢevikler


bu Ģehri ancak 31 Ocak‟da geri alabildiler323. 1925 yılına gelindiğinde
Türkistan‟daki Basmacı birlikleri Ģu fırkalardan oluĢmakta idi. Fergana‟da Quba
civarında Ömer Ali LeĢkerbaĢı (300 kiĢi ile), Hokand Altıarık civarında Karabay
LeĢkerbaĢı (200 kiĢi), Esfere‟de Turdu Bek (200), Özkent‟te ve Alaygul‟da
Otuzoğul Kurguzlarından Canibek Kadı, Belcivan‟da KörĢirmetin kardeĢi TaĢ
Mehmed (500 kiĢi ile), VahĢ havzasında Pursug‟da Ġbrahim Lakay (200 kiĢi ile),
Karatağ‟da Temür Bey (100 kiĢi ile), KarĢı ve Güzar‟da Harrem Bey (200 kiĢi),
Karategin‟de Mahdumcan (50 kiĢi), Hive‟de Han Cüneyd fırkaları324.

Doğu Buhara‟nın değerli mücahitlerinden Kongrat Molla Rahman Berdi,


Baba Dağlı TaĢ Mehmed Dadkoh, Kabadyan kongratlarından Üten Bey ve
Karabek‟ler ile nihayet 1926 yılı haziran 21‟inde kurban bayramı gününde
Rusların taarruzları karĢısında Lakay Ġbrahim Bey Afganistan‟a iltica ettiler.
Enver PaĢa‟nın maiyetinden “Pülemita: (mitralyözcü) Mehmet Ali Toksaba”,
ġehr-i Sebz civarında kuvvetli bir fırkaya sahipti. 17 Haziran muharebesinde
Rusların eline esir düĢtü. 26 Haziran Semerkant Pençkent nahiyesinde Kurban
KorbaĢı, kahramanca bir mücadele neticesinde bütün maiyeti ile beraber Ģehit
oldu. Bunun kafasını bolĢevikler ortaçağın barbarlığıyla Pençkent‟te günlerce
teĢhir ettiler. Ruslar ġarki Buhara‟ya ġerafeddinof adlı biri kazanlı komünistlerin

323
Castagne, a.g.e., s. 171.
“Han Cüneyd 1924 Mayısında Hive‟ye taarruz etmiĢti 1927 yılına kadar mücadelesine devam
edip, o yılın Eylül‟ünde eski Ürgenç civarında, ziraatla meĢgul olmak Ģartı ile sulh akdetti.
Fakat BolĢeviklerin kendisini ele geçirmek istediğini görünce tekrar silaha sarılıp Almed Bey
ve ġaltay batır çeteleri ile birleĢerek Akbundof idaresi altında harbi inkilâp sürası teĢkil edip,
bu hareketin cidden tenkiline çalıĢarak Türkmenlerden bir çok silahsız ahaliyi kestiler. Ancak
bir yol sonra 1928 Eylül‟ünde Han Cüneyd, fazla mukabeleyi faydasız bulup, 600 kadar askeri
ile Astarâbad hududa gelip Ġran‟a iltica etti ve Ġran hükümetine silahını teslim etmeyip, 1929
yılında Ruslar Hive‟yi iĢgal ettiklerinde, bile harbetmiĢ ve hiçbir zaman Rus tâbiyetini kabül
etmemiĢ olan bir Türktü” Togan, a.g.e., s. 470.
324
Togan, s. 470.
119

idaresi altında “fevkalâde tribinal” göndererek, bir basmacı için bütün kâbilenin
katliam edileceğini ilân ettiler ve bunun tatbikatına da geçtiler325.

Sabık Buhara Emirliğindeki Lakay hükümdarı Ġbrahim Bey, 1920‟de Rus


birliklerin memlekete girdiği günden beri, onlarla mücadele ediyordu. 1927‟de
Afganistan‟a kaçtı. 30 Mart 1931‟de sekiz korbaĢı ile birlikte vatanına döndü.
3 Nisandan 19 Nisan 1931‟e kadar onun birlikleri ile Rus kuvvetleri arasında
birkaç çarpıĢma oldu. Bundan sonra, VahĢ ırmağının sağ kıyısına çekildi.
10 Mayısa kadar 974 askerini kaybetti. Kafirnihan ırmağı istikâmetinde,
Babadağ‟a doğru çekildi. En yakın çevresi ile, 23 Haziran 1931‟de Kâfirnihan
ırmağını geçmek isterken hemĢehrilerinin ihaneti üzerine Rusya tarafından
tutuklandı ve aynı yıl, ölüme mahkûm edildi326.

325
Togan, s. 471.
326
Hayit, a.g.e., s. 285, 286.
120

G- ENVER PAġA’NIN ġAHSĠYETĠ

Tarihin seyri içerisindeki Enver PaĢa ile çocukluk “öğrencilik” yıllarındaki


Enver PaĢa‟nın karakterlerinin çok farklı çizgilerde bulunduğunu görmekteyiz.
Okul hayatında hiç bir taĢkınlığa katılmayan içine kapanık, kendi halinde, mazbut
bir insandır. OkumuĢ olduğu okullarda genellikle yaĢ ortalamasının altında
kalması ve sempatikliği sayesinde, en büyükten en küçüğe herkes tarafından
sevilen bir insan olmuĢtur.

Hürriyet‟in ilânından sonraki süreçte ise; aktif, hırslı, gözüpek inandığı


doğrular için gözünü hiç bir budaktan esirgemeyen bir insan tiplemesi olarak
karĢımıza çıkmaktadır.

Enver PaĢa, hiç bir zaman bir kürsü adamı, kalabalıklara hitap eden ve
kalabalıklara sözleriyle etki yapan bir hatip olmamıĢtır. Fakat elde bulunan hatıra,
belge, not ve mektuplarından anlaĢılacağı üzere, içli, duygulu bir insandır. Donuk
ve her zaman içine kapalı görünen hallerine rağmen!... Bütün bu yazılarında,
duygusal tasvirlere kaçmayan, süslü kelimeler kullanmayan, sâde ama iç âlemini
tam ifade edici bir üslup vardır. 1908-1918 arasındaki resmi görev ve iktidarını
ilgilendiren emir, direktif ve kumanda tebliğleri ise, açık, kısa ve kesindir.

Enver‟i Harp Okulundan tanıyanlarından Fahrettin Altay (Orgeneral) Ģöyle


bahseder327:

“Sakin, çalışkan fakat vasat zekâlı bir öğrenci...”

General Ali Fuat Cebesoy‟un onun hakkındaki görüĢleri ise biraz


etraflıdır328:

327
Aydemir, a.g.e., s. 190.
328
Aydemir, s. 190.
121

“...Benim hatırımda kaldığına göre Enver, çalışkan, mazbut, ciddi sözünde


durur bir öğrenciydi. Fakat büyük bir zeka değildi.

Ama Enver için şunları da ilâve edebilirim:

vekârlı ve müteşebbis...”

Birinci Dünya SavaĢı sırasında uzun müddet Enver PaĢa‟nın yanında


Umumi Karargâh‟ta emrinde çalıĢan Ġsmet Ġnönü‟nün Enver PaĢa hakkındaki
izlenimleri ise Ģöyledir329:

“Enver Paşa, şahsi meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay, iyi bir insan
olarak, cemiyetin kusur bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar
nasibi olmayan bir tiptir. Asker vasıfları bakımından vazifesever, çalışkan ve
korku nedir bilmez müslüman bir kahraman olarak, askerliğin aradığı ölçülerin
en yukarı seviyesinde yer almıştır.

Kumandan olarak, Enver Paşa’nın görüşü, kavrayışı ve sevk ve idaresi


muayyen bir hududa kadar işlemiş, o hududa eriştikten sonra kendi hayal
ölçülerinin seviyesinde kalmıştır. Baş Kumandan olduğu halde, kendisinin
doğrudan doğruya vazifesi dahilinde değilken, Sarıkamış Muharebesi gibi büyük
bir hareketi bizzat idare etmeye heves etmiş, büyük başarılar kazanacağını
sanmıştır.

Sonunda, kendi adına da, memleketin ordusunu da bu seferin akıbetini de


büyük felâketlere uğratmıştır. Müteakip seferlerde de, anlayış ve sevk-ü idare
bakımından yüksek bir seviye göstermez.”

Enver PaĢa‟nın Almanya‟da bulunduğu günlerde tanıĢtığı ve aynı zamanda


Komünist Parti Genel Sekreteri olan Karl Radek‟in Enver PaĢa hakkındaki
düĢünceleri Ģu Ģekildedir330:

329
Aydemir, s. 431, 432.
330
Yamauchı, a.g.e., s. 23.
122

“...Enver Paşa, Fransızca ve Almanca’yı rahatça kullanmakta, mizaç


olarak sinirli ve ülkesinden çok kendi özel durumu için mücadele eden tamamıyla
kontrolünü kaybetmiş adam imajını vermiştir.”
123

H- ENVER PAġA’NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN’DAN


TÜRKĠYE’YE NAKLĠ MESELESĠ

Enver PaĢa‟nın Tacikistan‟daki Ģehadetinden 74 yıl sonra Türkiye‟ye


getirilmesi gündeme geldi. CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in 1995
Eylül ayında Tacikistan ziyareti sırasında mezarın Türkiye‟ye nakil imkanlarının
araĢtırılması talimatını verdiği ve yapılan çalıĢmalar sonunda mezar yeri tespit
edilmiĢtir331.

Türk tarihine nasıl bir etki yapmıĢ olursa olsun, tarihe mal olmuĢ ve
Osmanlının kaderinde büyük rol sahibi olmuĢ olan Enver PaĢa‟nın Türkiye‟ye
getirilmeli mi idi? Bu soruya CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel güzel
bir cevap vermiĢtir: “Enver PaĢa, hatasıyla sevabıyla yakın tarihimizin önemli bir
simasıdır... Enver PaĢa‟nın naaĢı kendi arkadaĢlarının yanına getirilecek”332.

Enver PaĢa‟nın naaĢını tespit için Tacikistan‟a bir heyet gönderilmiĢtir.


CumhurbaĢkanlığı BaĢdanıĢmanı Münif Ġslamoğlu baĢkanlığındaki uzmanlar ve
bilim adamları heyetince, mezar açılmıĢtır. Ġslamoğlu, Enver PaĢa‟nın diĢ
yapısından teĢhis edilerek baĢkent DuĢanbe‟ye getirildiğini ve Türk bayrağına
sarılı tabuta konarak Ġstanbul‟daki tören için hazırlandığını belirtti333.

Enver PaĢa‟nın naaĢını almak için Türkistan‟a giden Türk Hava


kuvvetlerine ait C-130 tipi nakliye uçağı, gıda maddeleri ve tıbbi malzemeden
oluĢan 10 tonluk Kızılay yardımıyla DuĢanbe‟ye indi. Enver PaĢa‟nın naaĢı 3
Ağustos Cumartesi günü, DuĢanbe‟den Ġstanbul‟a getirildi.

Enver PaĢa için Abide-i Hürriyet Parkı, içinde yer alan, Ġttihat ve Terakki
liderlerinden Talât PaĢa, Mithat PaĢa ve Mahmut ġevket PaĢa‟nın kabirlerinin de

331
Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11.
332
Milliyet Gazetesi, 3.8.1996, s. 12.
333
Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12. Türkiye Gazetesi,
s. 3.8.1996, s. 1.
124

bulunduğu Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟nde anıt mezar hazırlandı. Kültür


Bakanlığı‟nın mali katkılarıyla, Bayındırlık ve Ġskan Müdürlüğü tarafından
yaptırılan anıt mezar için, çevre ve bahçe düzenlenmesi de yapıldı. Büyük Ģehir
Belediyesi tarafından yapılan çevre ve bahçe düzenlemesi yaklaĢık 7 milyar liraya
mal oldu. Talât PaĢa‟nın mezarıyla aynı hizada mermerden hazırlanan kabrin 8‟er
metre en ve boyunda 4 metre yüksekliğinde olduğu ve yaklaĢık 35 milyar liraya
mal olduğu öğrenildi334.

3 Ağustos 1996‟da askeri bir uçakla Türkiye‟ye gönderilen Enver PaĢa‟nın


4 Ağustos 1996 günü, öğle saatlerinde GümüĢsuyu Askeri Hastahanesinden ġiĢli
Camiine getirilerek cenaze namazı kılındı335.

Törene CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel, Milli Savunma


Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım
Aktuna, milletvekili Ġlhan Kesici ve Ġstanbul Valisi Rıdvan YeniĢen‟le Enver
PaĢa‟nın torunu Osman Mayatepek‟le diğer yakınları katıldı.

334
Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Türkiye Gazetesi, 3.8.1996, s. 15.
335
Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12.
125

SONUÇ :

Enver Bey‟in aktif siyasi ve askeri hayatı, onun Osmanlı Hürriyet


Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. Onun cemiyete girmesi amcası Halil (Kut)
PaĢa‟nın teĢviği neticesinde gerçekleĢmiĢtir. 1906 Eylülünde Manastır‟dan
Selânik‟e gelerek on ikinci üye olarak cemiyete katılmıĢtır. Bundan sonra,
cemiyetin en faal üyelerinden biri haline gelir. Enver Manastır‟a döndükten sonra
Osmanlı Hüryiyet Cemiyeti‟nin buradaki örgütlenmesini yapar.
Ġngiltere Kralı ile Rus Çarı‟nın 9 Haziran 1807‟de Reval‟de buluĢmaları ve
görüĢtükleri konunun Makedonya meselesi olduğunun anlaĢılması Ġttihat ve
Terakki mensubu subayları ihtilâl gayesiyle dağa çıkmak ve meĢruti yönetimi
yeniden kurdurmak yolunda harekete geçmeye sevk etti. Enver Bey de
yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar ve buradan Saray‟a isyan bayrağını
çeker. Saray, Makedonya‟da meydana gelen bu isyanları bastırmada baĢarısız
kalır. Arkasından, 23 Temmuz günü, Enver Bey, Manastır ve Köprülü‟de
Hürriyet‟i ilân eder. 23-24 Temmuz gecesi Abdülhamid‟in Hürriyet‟i ilânı ile
birlikte Enver Bey‟in artık Hürriyet Kahramanı Enver Bey olarak Ġttihat ve
Terakki içindeki yıldızı yükselmeye baĢlar.
Enver Bey, bir grup arkadaĢı ile birlikte Edirne‟nin düĢmana bırakılmasını
protesto için 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟yi basarlar. Kâmil PaĢa‟yı sadaretten
indirerek yerine Mahmut ġevket PaĢa‟yı sadarete getirir.
Parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarının hükümete baskısı neticesinde Enver
Bey, 4 Ocak 1914‟te Harbiye Nazırlığına, 6 Ocak‟ta da Erkân-ı Harbiyye-i
Umumiye Reisliği‟ne tayin edildi. Birinci Dünya SavaĢı öncesinde Harbiye
Nazırlığına getirilen Enver PaĢa, artık bundan sonraki süreçte Osmanlı Devleti‟nin
kaderinde birinci derecede rol oynayan Ģahsiyet olacaktır.
Birinci Dünya SavaĢı sırasında kendi vazifesi olmadığı halde sırf bir an
önce zafer kazanma ihtirası yüzünden zamansız olarak giriĢtiği SarıkamıĢ
harekâtında Enver PaĢa, III Ordu birliklerinin büyük bir kısmının soğuk, açlık ve
hastalıklardan ölmesine neden olur. Osmanlı ordusunun savaĢ sırasında, Alman
126

Umumi Kârargâh‟ının hizmetine verilmesi ve ordunun Alman menfaatleri


doğrultlusunda yönlendirilmesi Enver PaĢa‟nın savaĢ sırasındaki en büyük
hatasıdır. Bütün harp boyunca onun stratejik fikirleri birinci derecede rol oynamıĢ,
harbin sevek ve idaresine hakim olmuĢtur.
Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin aleyhine savaĢın sonucunun
kesinleĢmesi üzerine Ġttihat ve Terâkki Hükümeti 13 Ekim 1918‟de istifasını
sunar, 30 Ekim 1918‟de Osmanlı Devleti kendisi açısından çok ağır hükümler
taĢıyan Mondros Mütarekesi‟ni imzalamak zorunda kalır. Sonraki günlerde, artık
ne Enver PaĢa‟nın neden Ġttihat ve Terâkki ileri gelenlerinin Ġstanbul‟da
kalmalarına imkan yoktur.
2-3 Kasım gecesi Enver PaĢa ve arkadaĢları bir Alman denizaltısı ile
birlikte Ġstanbul‟dan Kırım‟a gider. Ekibin niyeti Kırım‟dan askeri bir trenle
Berlin‟e geçmektir. Fakat Enver PaĢa, burada arkadaĢlarından gizli olarak ayrılır
ve Kırım‟da kalır. Amacı Kafkasya‟ya geçerek burada Birinci Dünya SavaĢı‟nın
son dönemlerinde kurdurduğu ve baĢına da kardeĢi Nuri PaĢa‟ya getirmiĢ olduğu
“Ġslam Ordusu” nun baĢına geçerek Azarbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki
müslüman halkı ayaklandırarak geçici bir hükümet kurmaktır. Fakat Enver PaĢa,
ne kara yolu ile ne de deniz yolu ile Kafkasya‟ya ulaĢamaz.Kafkasya‟yla ilgili
projelerinin suya düĢmesi üzerine arkadaĢlarının bulunduğu Berlin‟e gider.
Berlin‟de bulunduğu günlerde Ġtalya ve Ġngiliz temsilcileri ile bir takım
görüĢmeler yapar. Fakat bu görüĢmelerden bir sonuç çıkmaz. Burada iken
BolĢevik temsilcisi Karl Radek ile tanıĢır. Onun kendisini Moskova‟ya davetini
kabul eder. Uzun süren Moskova yolculuğu giriĢimlerinden sonra 14 Ağustos
1919‟da Moskova‟ya ulaĢır.
Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerinde sözde popülerliğini Doğu
halkları üzerinde olumlu bir tesir yaratmak için kullanayı ümit etmiĢlerdi. Bunun
için tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve
arkadaĢları vastısıyla istiklâl ve hürriyet vereceklerini vadediyorlardı. Buna
karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte
ve bu durumu Rusya müslümanlarının fikrini öğrenmek için bir fırsat olarak
düĢünmekteydi.
127

Moskova‟da bulunduğu günlerde BolĢevik liderlerden Karahan ve Çiçerin


ile görüĢür. Bunların desteğinı alarak burada “Ġslâm Ġhtilâl Çemiyetleri Ġttihadı”nı
kurar. Dana sonra bu cemiyetin temsilcisi sıfatıyla Bakü Kurultayı (1-8 Eylül
1920)‟na katılır. Bu kurultayda Asya milletlerinin temsilcileri tarafından çok iyi
karĢılanır.
Bundan sonra Enver PaĢa, Anadolu iĢleri ile daha yakından ilgilenmeye
baĢlar ve Sovyet yetkilileri ile müslüman kıtalar teĢkil ederek, Anadolu‟nun
yardımına gitmek konusunda ki giriĢimlerini sıklaĢtırır. 1921 yılı ilkbaharında
Batı Cephesinin gerilemesi ve nihayet temmuz ayından itibaren Yunan ileri
harekâtı üzerine Enver PaĢa ve arkadaĢları, kendilerinin Anadolu‟ya geçme
zamanının geldiğine inanırlar. Bu arada daha önce Trabzon‟daki Ġttihatçılarla
iliĢkilerini geliĢtirmek isteyen Enver PaĢa, Mayıs 1921‟de Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a
gönderir. Kendisi de daha sonra Batum‟a gelerek burada Halk Süralar Fırkası (5-8
Eylül 1921)‟nı kurar. Fakat Sakarya SavaĢı‟nı Türk birliklerinin kazanması
üzerine, Enver PaĢa‟nın bütün plânları altüst olur. Çünkü Sakarya SavaĢı‟nı
kazanmıĢ bir iktidara karĢı Ruslar, Enver PaĢa‟yı desteklemekten vazgeçerler,
bunun üzerine Ener PaĢa kısa bir süre sonra, son günlerini geçireceği Türkistan
mücadelesine atılmak üzere Batum‟dan ayrılır.
Ekim 1921‟de Enver PaĢa Buhara‟ya gelir.Türkistan milli ayaklanması ise
bu dönemde çok kritik bir safhadadır. Burada bulunduğu süre içerisinde Türkistan
Milli Mücadelesi hakkında bilgi edinir. Daha önce büyük ve muntazam ordulara
kumanda etmiĢ Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine katılması mücahitler
arasında büyük sevinçle karĢılanırken malesef buna bir kısım liderler ve Emir
taraftaralrı iĢtirak etmemiĢlerdir.
8 Kasım‟da Doğu Buhara‟ya geçerek buradaki Emir taraftarlarının
kendisine karĢı düĢmanca tutumlarına ve muhalefetine rağmen Enver PaĢa,
mücahitlerin arzusuna uyarak; bütün Türkistan Türklerini içine alan bir “Orta
Asya Ġslâm Devleti” kurmak emeli ve gayesiyle mücadeleyi baĢlatır. 16 Ocak
1922‟de Sovyet hükümetine bir ültümatom vererek Kızıl-Ordu‟nun Türkistan‟ı
terketmesini ister. Fakat Ruslar tarafından bu isteklerin savsaklanması üzerine top
ve makinalı tüfeklerden yoksun kırık dökük silahlara sahip Enver PaĢa, bir avuç
mücahit ordusu ile 18 Ocak‟ta DuĢanbe‟yi kuĢatır ve Ruslardan alır. Fakat Enver
128

PaĢa, Türkistan‟lı liderlerin kendisine yardımı reddetmeleri dolayısıyla her türlü


modern silahlarla donatılmıĢ ve takviye edilmiĢ Kızıl-Ordu birliklerine karĢı 15
Haziran 1922‟de yaptığı ikinci savaĢı kaybederek, Rus ileri harekâtı karĢısında
sürekli geri çekilir. DuĢanbe yakınlarındaki Belcivan köyüne karargâhını kurar.
Belcivan‟da bulunan Enver PaĢa ve askerleri 4 Ağustos 1922 tarihinde
Kurban Bayramı‟nın ikinci günü Kızıl-Ordu birliklerinin baskınına uğrarlar.
Enver PaĢa burada Ruslarla girdiği mücadelede Ģehit düĢer.
Enver PaĢa‟nın naaĢı 30 bin kiĢinin katıldığı merasimle Çegan‟da
Abiderya köyünde bir pınarın baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür.
Türkistan Türklerinin bu milli kurtuluĢ savaĢının baĢarısızlıkla sona
ermesinde üç büyük faktör rol oynamıĢtır: Birinci faktör, Türkistanlı liderlerin
birlik ve beraberlik içinde Enver PaĢa‟yı desteklememeleridir. Enver PaĢa‟nın
milli ayaklanmaya önderlik ediĢi Sovyet yöneticilerini endiĢelendirmiĢti. Enver
PaĢa için “Ġngiliz Casusudur”, “Doğu milletlerinin DüĢmanıdır”, “Onu takip
etmezseniz her Ģeyi vereceğiz” diye Sovyetlerin yaptıkları bütün propagandalar
halk üzerinde çok az tesir yapmıĢtı. Ġkinci faktör, Enver PaĢa‟nın kumanda ettiği
mücahitler odusunun modern silâhlara sahip olan Kızıl-Ordu ile mukayese kabul
edemeyecek derecede zayıf oluĢu idi. Üçüncü faktör ise, Enver PaĢa‟nın Ģehadeti
ile mücahit kuvvetlerinin lidersiz kalıĢıdır. Mücahitlerin halk tarafından
desteklenmesini önlemek için Sovyetlerin daha önce zorla iĢgal ettikleri vakıf
topraklarını geri vereceğini, yasaklanan müslüman okulları ile Ģer‟i mahkemelerin
tekrar açılacağını ve iç ticaretin serbest olacağını vaad ve bu vaadlerin, bir taktik
icabıda olsa, bir müddet tutmuĢ olmasıdır.
CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in giriĢimleri neticesinde Enver
PaĢa‟nın naaĢı 3 Ağustos 1996 günü bulunduğu Tacikistan‟dan Ġstanbul‟a getirilir.
Abide-i Hürriyet Parkında yeralan Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟ndeki anıt mezara
devlet töreni ile defnedildi.
129

BĠBLĠYOGRAFYA

I- ARġĠV BELGELERĠ

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢiv Belgeleri

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 6.

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 11.

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 12.

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 15.

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 16.

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 260, s. 1.

Yıldız Esas Evrakı, Belge No: 3795.

Bab-ı Ali Evrak Odası, Belge No: 25103.

Türk Tarih Kurumu ArĢivi

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 29/Fihrist 19.

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 695.

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 2/Fihrist 699.

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32.

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 1168.


130

II- GÜNLÜK GAZETELER

Tanin Gazetesi : 1944-1945

Sabah Gazetesi : 1996

Milliyet Gazetesi : 1996

Türkiye Gazetesi : 1996

Yeniyüzyıl Gazetesi : 1996


131

III- KĠTAP VE MAKALELER

AKġĠN Sina, 100 Soruda Jön-Türkler ve Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.

AKġĠN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ġmaj yay., Ankara
1996.

ALEV Ali, Birinci Doğu Halkları Kurultayı Bakü 1-8 Eylül (Stenoyla
TutulmuĢ Tutanak), Koray yay., Ġstanbul 1980.

ARMAOĞLU Fahir, Siyasi Tarih 1914-1980, Cilt I, Türkiye ĠĢ Bankası yay.,


Ankara 1992.

ARSLAN Emir ġ., ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, Çev. Aziz Akpınarlı,
Samsun 1948.

AġĠROĞLU Orhan G., Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları, “Acı
Zamanlar”, Ġstanbul 1990.

ATATÜRK Mustafa K., Nutuk, Cilt III, T. T. K. yay., Ġstanbul 1969.

AYDEMĠR ġevket S., Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, Cilt I-II-III,
Ġstanbul 1972.

AYVAZOĞLU BeĢir, “Enver PaĢa”, Aksiyon, Yıl 2, Sayı 88, s.56.

BADEMCĠ Ali, Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Cilt I, Ġstanbul 1975.

BAYSUN Abdullah R., Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943.

BAYUR Yusuf H., Türk Ġnkılâbı Tarihi, Cilt I, T. T. K. yay., Ankara 1991.

BAYUR Yusuf H., XX. Yüzyılda Türklüğün Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri,
T. T. K. yay., Ankara 1974.
132

BĠLGE A. Suat, Güç KomĢuluk (Türkiye Sovyetler Birliği iliĢkileri


1920-1964), ĠĢ Bankası yay., Ankara 1992.

BOLAYIR Enver, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Güven yay., Ġstanbul 1946.

BOSTAN M. Hanefi, Said Halim PaĢa, Ġrfan yay., Ġstanbul 1992.

CASTAGNE Joseph, Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Çev. M. ReĢat


Uzmen, Ġstanbul 1980.

CEBECĠ S. Yüksel, “Bir Ġttihatçının Öyküsi, Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996,
s.12.

CEBESOY Ali F., Moskova Hatıraları, Vatan yay., Ġstanbul 1955.

CENGĠZ Halil E., Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991.

ÇAVDAR Tevfik, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1996.

ÇAVUġOĞLU ġeref, “Bab-ı Âli Baskını”, Yakın Tarih, Cilt I, Yıl 1962.

ÇELĠKER Fahri, Birinci Dünya Harbinde Türk BaĢkomutanlığının Kendi


Hükümeti ve Alman BaĢkomutanlığı Ġle ĠliĢkileri, Askeri
Tarih Bülteni, 11-20 ġubat 1986, s. 97.

DANĠġMEND Ġsmail H., 31 Mart Vak’âsı, Fatih yay., Ġstanbul 1986.

(DENKER) Arif Cemil, Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul 1992.

DEVLET Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917),


Ankara 1985.

ERTÜRK Hüsamettin, Ġki Devrim Perde Arkası, Sebil yay., Ġstanbul 1996.

GÜRÜN Kâmuran, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, Bilgi yay., Ankara 1981.

HANĠOĞLU M. ġükrü, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Der yay., Ġstanbul


1989.

HATEMĠ Dr. Hûsrev-SARI Dr. NĠL, “Enver PaĢa‟nın Apandisit Amaliyatı”,


Tarih ve Toplum, Yıl 1984, s. 281.
133

HAYĠT Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadele Tarihi,


T. T. K. yay., Ankara 1995.

ĠSLAMOĞLU Mustafa, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Denge yay., Ġstanbul


1997.

KANDEMĠR Feridun, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943.

KANDEMĠR Feridun, ġehit Enver PaĢa Türkistan’da, Ankara 1945.

KANDEMĠR Feridun, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa, (?).

KARABEKĠR Kâzım, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, Ġstanbul 1993.

KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki


Erkânı,Tekin yay., Ankara 1990

KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimiz, Ġstanbul 1962.

KARAL Enver Z., Osmanlık Tarihi, Cilt V-VI, T. T. K. yay., Ankara 1993.

KARAMAN Sâmi S., Ġstiklâl Mücadelesi ve Enver PaĢa, Ġzmit 1952.

KAYABALI Ġsmail-CEMENDER Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve


Bugünkü Durumu, Ankara 1978.

KOCABAġ Süleyman, II. Abdülhamit’in ġahsiyeti ve Politikası, Ġstanbul 1995.

KOCABAġ Süleyman, Jön Türkler Nerede Yanıldı, Vatan yay., Ġstanbul 1991.

KODAMAN Bayram, 1876-1920 Arası Osmanlı Siyasi Tarihi” Büyük Ġslâm


Tarihi Ansk., Cilt XII, Çağ yay., Ġstanbul 1993.

KOLOĞLU Orhan, “Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları”, Milliyet, 2.8.1996,


s. 13.

KURAT Akdes N., Rusya Tarihi (BaĢlangıçtan 1917’ye Kadar) T.T.K. yay.,
Ankara 1993.
134

KURDAKUL Necdet, Osmanlı Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark


Meselesi, Ġstanbul 1976.

KUTAY Cemal, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964.

KUTAY Cemal, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978.

KUTAY Cemal, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963.

KUTAY Cemal, Lawrens’e KarĢı KuĢçubaĢı, Ġstabul 1965.

KUTAY Cemal, “Talât, Enver ve Cemal PaĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl


TerketmiĢlerdi?” Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat
1967, s. 22.

KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22-26.

KUTAY Cemal, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955.

KUTAY Cemal, Tarih Sohbetleri, Cilt IV, Ġstanbul 1967.

KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26.

LEWĠS Bernard, Modern Türkiye’nin DoğuĢu, Çev. Metin Kıratlı, T.T.K. yay.,
Ankara,

MARDĠN ġerif, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908), ĠletiĢim yay.,


Ġstanbul 1994.

MARTI Metin, Cemal PaĢa Hatırat, Arma yay., Ġstanbul 1996.

MEMĠġ Ekrem-KÖSTÜKLÜ Nuri,Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi,


Konya 1995.

MENTEġE Nahid, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa Notlar, Milas


1950.

MÜFTÜOĞLU Mustafa, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994.


135

NURETTĠN Vâlâ, Bu Dünyandan Nazım Geçti, Ġstanbul 1980.

OLGUN Ġbrahim, “Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya Sızma


TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı”, VIII. Türk
Tarih Kongresi, Bildiriler III, Ankara 1983, s. 1969.

ÖKE Mim. K., “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, Büyük Ġslâm Tarihi
Ansk., Cilt XII, Çağ yay.,

ÖZEY Ramazan, “Dünya Platformunda Türk Dünyası”, Ġstanbul 1997.

RIFAT Mevlânzade, 31 Mart ihtilâlinin Hikayesi, Ġstanbul 1996.

SABĠS Ali Ġ., I. Dünya Harbi, Nehir yay., Ġstanbul 1990.

SÂFĠ Muhammed, “Tarih-i Mâtem”, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul,


s. 35.

SAMĠ Mustafa, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33.

SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman
ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.

SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman
ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 42.

SARAY Mehmed, Rus ĠĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan


Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetleri (1775-1875),
Nesil yay., Ankara 1994.

SARAY Mehmed, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması” Tarih Enstitüsü Dergisi,


Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.

SARAY Mehmet, Kazak Türkleri Tarihi, Nesil yay., Ġstanbul 1993.

SHAW J. Stanford-SHAW Ezel K., Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern


Türkiye, Cilt II, E yay., Ġstanbul 1983.
136

SONYEL Salâhi R., “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akımı,
Cilt LIV, Nisan 1990, s. 1197.

ġAKĠR Ziya, Yakın Tarihimiz Üç Büyük Adamı, Talât Enver ve Cemal


PaĢalar, Ġstanbul 1944.

TANSU Samih N., Ġttihat ve Terakki Ġçinde Dönenler, Ġstanbul 1960.

TOGAN Zeki V., Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Enderun yay.,
Ġstanbul 1982.

TUNAYA Tarık Z., Hürriyetin Ġlânı, Arba yay., Ġstanbul 1996.

TUNCAY Mete, Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara 1978.

TÜRKGELDĠ Ali F., Görüp ĠĢittiklerim, Cilt II, Ankara, 1949.

TÜRKGELDĠ Ali F., Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara


1948.

UNAT Faik R., Hicri Tarihleri Miladi Takvime Çevirme Kılavuzu, T.T.K.
yay., Ankara 1984.

UġAKLIGĠL Halit Z., “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın
Tarihimiz, Cilt I, Yıl 1962, s.212, 213.

UZEL Nezih, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, Yıl 2. Sayı, 82, s. 16.

ÜNAL M.Ali-HALAÇOĞLU Ahmet, Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri,


Ġzmir 1996.

YÜCEER Nâsır, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve


Dağıstan Harekâtı, Ankara 1996.

YAMAUCHI Masayukı, HoĢnut OlmamıĢ Adam-Enver PaĢa Türkiye’den


Türkistan’a, Bağlam yay., Ġstanbul 1995.
137

YARKIN Ġbrahim, “Rus Ġdaresi Altında Türkistan ve DeğiĢen GörüĢler”, Türk


Kültürü, Sayı 21, Temmuz 1964, s. 87, 88.

YARKIN Ġbrahim, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü,


Sayı 68. Ankara 1968, s. 565.

YARKIN Ġbrahim, “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan


Kaldırılması” Türk Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.

YÖNTEM Ali C., “Bab-ı Âli Baskınının Bilinmeyen Tarafları”, Yakın


Tarihimiz, Cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.
138

EK 1
Enver PaĢa tarafından Bakû Kongresi‟nde yapılan konuĢmanın orijinal
metni.*
Târihsiz (Ağustos-Eylül 1920)
Nutkun aslıdır

ArkadaĢlar Bugün Bakû Ģehrinde Dünyâ Emperyalizm ve Kapitalizmine


karĢı harbeden ġarkın ihtilâlci âlemi vekîlleri olan bizlerin burada toplanmasına
vesîle olan Üçüncü Enternasyonal‟e ve bunun azimkâr re‟îslerine umûm
arakadaĢlarım nâmına teĢekkür ederim.
ArkadaĢlar.
Bugün bizi asırlardanberi ezen ve çırılçıplak soymakla kalmayarak,
kanımızı emen, öldüren Dünya Emperyalist ve Kapitalistlerine karĢı
mücâdelemizde elini tutacak ve Avrupa politikacılarının yalancılığının büyüklüğü
nisbetinde hak yolunda doğru ve sözüne inanılır ve milletlerin hukûk ve
hürriyetini tanımağı programına yazmıĢ olan üçüncü Enternasyonal gibi bir
müttefikin yanında mevkî almakla mübâhi olduğumuzdan birbirimizi tebrik
edelim.
ArkadaĢlar.
Türkiye Harb-i Ümûmî‟ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmıĢ idi. Birisi
emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya‟sı ve müttefikleri, diğeri de yine
emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki gruptan bizi
doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya‟sı ve Ġngiltere
dostlarına karĢı: yalnız hayâtımızı bağıĢlamaya râzı olan Almanlarla yan yana
harb ettik.Fakat biz her vakit Emperyalizm aleyhinde bulunduk. Alman
Emperyalizmi de bizden kendi mektûbuna göre istifâde etmek istemiĢ olabilir.
Fakat biz istiklâlimizi muhâfazadan baĢka bir hedef ta‟kîb etmedik.

*
T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.
139

ArkadaĢlar.
Bizleri Berlin‟in müreffeh hayatından Trablus‟un kızgın çöllerine, fakir
Bedevî çadırlarına sevk eden ve onlarla hayatın en sıkıĢık ve ağır günlerini
yaĢattıran his hiç bir zaman emperyalizm hissi değil idi. Biz nasıl Trablus‟u ve
Trabluslular için kurtarmağa çalıĢtık ve nihayet tam dokuz sene mücadeleden
sonra Ġtalya Emperyalistlerini tardettiklerini görmekle mübâhî olduk ise,
Azerbaycan‟da baĢka bir emel beslemedik. Biz Azerbaycan‟ı zararlara pek
müte‟essifiz.
ArkadaĢlar.
Ben Harb-i Ümûmî‟de en mühim bir mevkî‟de bulundum. Fakat sizi
te‟mîn ederim ki, bu harbte yanyana harbettiğimiz Almanlar içerisinde
emperyalist düĢüncelerin bulunmuĢ olmasına müte‟essifim. Ve Alman
Emperyalizm ve emperyalistlerine de aynı Ġngiliz Emperyalizm ve Emperyalistleri
derecesinde hasımım. Bence bilâ-emel halkın kesesinden zengin olmayı düĢünen
her beyin parçalanmaya lâyıktır. ĠĢte benim emperyalizm hakkındaki
düĢüncelerim.
ArkadaĢlar.
Sizi te‟min ederim ki, eğer bugünkü Rusya o zaman mevcûd olarak
Ģimdiki gaye ile harbetsiydi, biz muhakkak bugün olduğu gibi Rusya‟nın
yanıbaĢında bize has olduğunu emsâliyle gösterdiğimiz hulûs ile ahz-i mevki‟
ederdik. Bu maksadımızı biraz daha izâh için Ģunu söylemek isterim ki, Rus
ġûrâlar Hükümeti ile berâber çalıĢmaya karâr verip teĢebbüs ettiğimiz zaman
Yudeniç Ordusu Petersburg civârına kadar yaklaĢmıĢ, Kolçak Uralları aĢmıĢ,
Denikin Moskova cenûbuna doğru takarrüb etmiĢ idi. Bu kuklaları oynatan
Avrupa Emperyalistleri de bu oyunu kazanılmıĢ sayarak yırtıcı diĢlerini
göstererek ellerini sevinçle oğuĢturuyorlardı. Biz bu vaziyetle Rusya ile hemhâl
olmaya çalıĢmıĢtık. Eğer Karadeniz‟in kasırgaları bindiğim geminin direklerini
kırarak beni geri atmamıĢ ve Kovno, Riga hapishanelerinin demir parmaklıkları
ve bindiğim tayyârelerin düĢüp parçalanması gibi mevâni yoldan alıkoymamıĢ
bulunsaydı, ben Rusya'‟ın en sıkıĢmıĢ bir zamanında aranızda bulunarak bu
lüzûmsuz hikâyeleri size söyleyerek bazı arkadaĢları tenvîre lüzûm
görmeyecektim.
140

ArkadaĢlar.
Bildiğiniz gibi Cihân Harbi‟nin ilk emperyalistleri mücâdelesinde maglûb
olduk. Fakat ben mazlûmlar mücâdelesi nokta-i nazarından mağlûb olduğumuz
kabûl etmiyorum. Çünkü Türkiye Boğazları kapamakla ceberûti ve dünyayı
yutmakla doymak bilmeyen Çarlık Rusya‟sının yıkılmasındaki ve yerine bugün
dünyâ ezilenleri için tabi‟î bir müttefik hâline geçen Rusya ġûrâlar Hükûmetinin
gelmesindeki âmillerden biri oldu. Ve böylece mâzlûmlar âleminin kurtuluĢ
yolunun açılmasına yardım etti. Ben bunu Dünyâ mazlûmları için bir gâlibiyet
addederim.
ArkadaĢlar.
Bugün bütün Emperyalist Dünyâsına arĢı meydân okuyacak kadar cesâret
gösteren ve kuvvetini Türkiye köylülerinden alan mücâhidler ordusu dediğim
gibi mağlûb olmadı idi. Yalnız bir ân için silâhını bırakmıĢtı. ĠĢte hele son onbeĢ
senedenberi mütemâdi harbettiği bu düĢmânlara karĢı, iki senedir, en büyük
mâhrûmiyetler içinde yeniden uğraĢıyor. Fakat bugünkü uğraĢma bundan
evvelkilere makîs değildir. Bâ-husûs böyle ġark âleminin üçüncü Enternasyonal
ile birlikte ya‟ni dünyânın mazlûm halkı ile mazlûm sınıflarının kendi mühlik
da‟vâsına iĢtirâkini görünce kat‟î ümîd-i muzafferiyet ile çalıĢacaktır.
ArkadaĢlar.
Transval Huhârebesinden baĢlayan Cihân-ı Harbin büyük meydân
muhârebesi 1914‟den 1918‟e kadar devâm ve emperyalistler arasında idi. Fakat
Ģimdi harb asıl kat‟î devresine girmiĢ bulunuyor. Ve herhâlde bizim ya‟ni
mazlûmların gâlibiyetiyle emperyalizmin değil teslim-i silâh fakat mahvıyla
neticelenecektir.
Bu kongrenin ictimâ‟î mazlûmlar müdâfa‟asında elindeki bayrağı kanla
boyayan Kızıl Ordu ile Türk muhâriblerine yeni bir i‟timâd-ı nefs bahĢedecek ve
herhâlde bu mücâdelenin bizim tarafın gâlibiyetiyle neticelenmesine yardım
edecektir. Bizi üçüncü Enternasyonale sevkeden sebeb yalnız girdiğimiz
mücâdelede kendimize dayanacak bir yer bulmak değildi. Belki aynı zamânda
prensiplerinde birbirine yakınlığıdır. Biz her vakit ihtilâl kuvvetimizi
halktan,halkın ezilen kısmı olan köylüden aldık. Belki bizim fabrika amelemiz de
141

kuvvetli olsaydı onları baĢta sayardım. Ma‟mâfih onlar da bizimle idi. Bunlar
istedikleriyle ruhlarıyla berâber çalıĢtılar. ġimdi de öyledir. binâ‟en-aleyh iĢte bu
sûretle halkın ezilmiĢ kısmına dayanarak onun dertlerini biliyoruz.Onunla
yaĢıyoruz. Onunla öleceğiz.
ArkadaĢlar.
Biz halkın arzusunu dinlediğimize göre onu da karârını vermekte serbest
bırakmak taraftârıyız. Biz bizi isteyenle birlikte yaĢar, onunla birlikte ölürüz.
Ġstemeyen halkın da kendi iĢini kendisinin düzmesi taraftarıyız. ĠĢte bizim
milletler hakkındaki nokta-i nazarımız bu.
ArkadaĢlar.
Biz harb ya‟ni insânların tecebbür için birbirini boğazlaması aleyhindeyiz.
Ve iĢte ebedî bir sulha varmak için de üçüncü Enternasyonal ile birlikte gidiyoruz.
Buna binâendir ki, biz bugün her türlü mevâni‟e rağmen en kanlı mücâdelelerde
bulunuruz ve devâm edeceğiz.
ArkadaĢlar.
Biz çalıĢan halkın refâhı taraftârıyız. Ya‟ni gerek Avrupalı ve gerek yerli
murabahacı ve muhtekirlerin emeklerini gasbetmesi aleyhindeyiz.
Memleketimizin büyük mikyâsta zirâ‟at ve sanâyi‟in inkiĢâfında müĢterek sâ‟inin
neticesinden istifâde taraftârıyız. Vergilerin müterakkî sûrette tevzî’ ile çalıĢan
fukarâ’nın menâfi’ini muhâfazayı hedef edinmiĢizdir. ĠĢte bugünkü iktisâdî
düĢüncelerimiz.
ArkadaĢlar.
Biz çalıĢan halkın ancak benliğini tanımasıyla refâh ve hürriyet bulacağı
kanâ‟atindeyiz. Bunun için de sâ‟î ile birlikte giden ve halkın mukaddesâtına
hürmet ederek hürriyet-i hakîkiyeyi te‟mîn eden esâslı bir ma‟ârifin memleketi
tenvîr etmesi taraftârıyız. Bu yolda ve amelde erkek ve kadın farkı bilmeyiz. ĠĢte
ictimâ‟î düĢüncelerimiz.
ArkadaĢlar.
Size Ģunu tebĢîr ederim ki, bu mücâdelemizde beni vekîl olarak buraya
göndermiĢ olan Cezâyir, Tunus, Trablusgarb, Mısır ve Arabistan‟la Hindistan
Ġhtilâl Cemi‟yetleri Ġttihâdı bu maksadda tamâmiyle bizimle müĢterektirler. Ve o
sûretle azmetmiĢlerdir ki, kullanacağı her türlü vâsıta-i ihtilâlîye ile üzerlerine
142

çöküp benliklerini kemiren vahĢî hayvânların en nihâyet diĢlerini kırarak, onları


önlerinde yere serilmiĢ göreceklerine imânları tamdır.
ArkadaĢlar.
Bu maksad etrafında birleĢen azimkâr rûhların tahrîk ettiği eller burada
birbirine uzatılmıĢ bulunuyor. Ben arkadaĢlarım nâmına bu uzun ve ancak
galabemizle neticeleneceğine tamâmiyle îmân ettiğim mücâdelede sonuna kadar
berâber eĢleyecek olan elleri sıkar, hepiniz için Hak‟tan muvaffakıyetler temennî
ederim. YaĢasın mazlûmlar ittifâkı. Kahrolsun bu ittifâk karĢısında titreyen
zâlimler.
(Enver paĢa‟nın Bakû‟de üçüncü Enternasyonal Kongeresi‟nde söylediği
nutkun aslıdır.)
143

EK 2
144

EK 3

ENVER PAġANIN RESMĠ SĠCĠL ÖZETĠ

BABASI : Ahmet
DOĞUM YERĠ : Ġstanbul
DOĞUM TARĠHĠ : 1295 (1880)
SINIFI : Piyade
DUHULÜ : 2 Mart 1313
YÜZBAġI NASBI : 23 TeĢrinisani 1318
KOLAĞASI NASBI : 24 ġubat 1320
BĠNBAġI NASBI : 30 Ağustos 1322
KAYMAKAM NASBI : 18 Mayıs 1328
MĠRALAY NASBI : 2 Kânunuevvel 1329
MĠRLĠVA NASBI : 21 Kânunuevvel 1329
FERĠK NASBI : 19 Ağustos 1331
BĠRĠNCĠ FERĠK NASBI: 22 TeĢrinievvel 1333

3 Kânunuevvel 1318 Sekiz ay sunuf-ı selâsede, bölük idare ve kumanda etmek


üzere, 2 sene müddetle, Üçüncü Orduya tayin edildi.
23 Kânunuevvel 1318 13. Topçu alayının birinci bölüğüne memur edildi.
16 Eylül 1319 Üsküp‟te nizamiye 14. Alayın birinci taburuna, Manastır
mıntıkasında, ipkaen istihdamı, 8 Ağustos 1322‟de
iradeye iktiran etti.
1 Kânunuevvel 1323 Rumeli‟de eĢkıya takip heyetine, 500 kuruĢ maaĢ
zammıyle tayin olundu.
10 Ağustos 1324 Rumeli vilâyetleri müfettiĢliği refakatine verildi.
20 ġubat 1324 5.000 kuruĢ maaĢla, Berlin ataĢemiliterliğine verildi.
12 Ağustos 1325 Almanya‟da yapılan manevralarda bulundu.


Aydemir, a.g.e., cilt III.
145

29 Eylül 1326 Birinci ve Ġkinci Ordu manevralarında, hakem olarak


bulunmak üzere Ġstanbul‟a geldi.
17 Temmuz 1327 Muvakkaten ĠĢkodra karargâhına memur edildi.
11 Kânunuevvel 1327 Umum Bingazi mıntıkası kumandanı tayin edildi.
4 Mart 1328 Umum Bingazi mıntıkası kumandanlığına ilâveten,
Bingazi mutasarrıfı tayin edildi.
28 Mayıs 1328 Bingazi‟deki hizmetine devam etmek üzere, kaymakam
oldu.
19 Kânunuevvel 1328 X. Kolordu erkânı harbiye riyasetine tayin edildi. Bu
kolordu 31. Ve 32. Nizamiye fırkalarıyle. Mamuretülaziz
redif fırkasından mürekkepti.
2 Kânunuevvel 1329 Miralay oldu.
21 Kânunuevvel 1329 Mirlava (tuğgeneral) ve Ahmet Ġzzet PaĢa‟nın yerine
Harbiye Nazırı oldu.
26 Kânunuevvel 1329 Erkân-ı harbiye-i umumiye reisi oldu.
21 Temmuz 1330 BaĢkumandan vekili oldu.
12 TeĢrinisani 1330 Bahriye Nazırı vekili oldu.
13 Nisan 1331 Yaver-i Has-ı PadiĢahî oldu.
19 Ağustos 1331 Ferik (Tümgeneral) oldu.
23 Kânunuevvel 1332 Harbiye Nazırlığı ve BaĢkumandanlık vekâletine ipka
edildi.
26 Kânunusani 1332 Bahriye Nazırı vekili oldu.
19 Nisan 1333 Sadrazam vekili oldu.
Maliye Nazır vekili oldu.
22 TeĢrinievvel 1333 Birinci Ferik oldu (o zaman korgenerallik yoktu. Bu
rütbe son rütbedir. Korgeneralliğe ve orgeneralliğe
tekabül eder.)
29 Kânunuevvel 1333 Bahriye Nazır vekili oldu.
8 Temmuz 1334 Ġpkaen Bahriye Nazır vekili ve ipkaen BaĢkumandan
vekili oldu.
10 Ağustos 1334 BaĢkumandanlık vekilliği, BaĢkumandanlık erkân-ı
harbiye-i umumiye reisliğine çevrildi.
146

8 Eylül 1334 Sadrazam vekili oldu (son vazife).


1/2 TeĢrinisani 1334 Gecesi evinden kayboldu (resmi kayıt budur).
1 Kânunusani 1335 Ġzinsiz mevkiiden tebaür(uzaklaĢmak) ve izinsiz
Memalik-i Osmaniye hududunu tecavüz etmekle
maznunünaleyh (sanık) müĢarunileyhin, seferberlik
esnasında, bir günâ salâhiyet ve mezuniyet-i resmiyeye
mebni olmayarak, Memalik-i Osmaniye hududunu
tecavüz eylediğine binaen, fiil ve harekâtına tevafuk
eden, kanun-ı cezanın (askerî) 132‟nci maddesinin fakra-
i ahiresine tevfıkan, silk-i askeriyeden tardı ile beraber,
bir sene müddetle kalebent edilmesine ve kanun-ı
umumî-ı cezanın 32‟nci maddesi mucibince, hukuk-ı
medeniyeden iskatına ve usul-i muhakemat-ı cezaiye
kanununun 371‟nci ve müteakip maddeleri iktizasınca
emvalinin haczine ve usulü dairesinde idare ettirilmesine
dair, Erkân Divan-ı Harb-i mahsusundan verilen karar,
ele geçtiğinde tekrar muhakeme edilmek üzere tasdik-i
mahsusuna, 1 kânunusani 1335‟te irade-i seniye
Ģerefsâdır olmuĢtur.
147

EK 4

“ġEHĠD-Ġ MUHTEREM*
ENVER PAġA
HAZRETLERĠ”

Pek mukaddes ve âli bir maksat


peĢinde Buhara-yi ġerifin “Belh-i
Cevan” vilayetinin “Çegan” nam
mahalde Milâdî 4 Ağustos 1922 ve Rumî
21 Temmuz 1338 ve Kamerî 11 Zilhicce
1340 senelerinin Kurban bayramının
ikinci Cuma günü gündüz öğle vaktine
kârip bir zamanda hun-i pakini mahall-i
mezkûr toprakları üstüne akıta akıta
kahramanane ve merdane bir surette
rütbe-i Ģahadete nail olmuĢtur.

(Mühür ve imza)
Turan Ġhtilâl Ordusu
Türkistan Cephesi Kumandanı
Ve Emir-i LeĢker-i Ġslâm-ı Buhara
Enver PaĢa‟nın Naibi Miralay
ALĠ RIZA

*
Aydemir, a.g.e., cilt III.

You might also like