Professional Documents
Culture Documents
LABORATUVARI
BÖLÜM 1 LABORATUVAR ALETLERĠ
1.1. Balonlar
1.2. Soğutucular
Bir reaksiyonda uçucu maddeleri reaksiyon kabına geri çevirmek (reflux)
veya bir damıtmada maddeyi gaz fazından, sıvı faza dönüştürmek için soğutma
işleminin yapıldığı ve aşağıda şekilleri gösterilen aletlerdir. Genel olarak hava
soğutucusu (basit bir cam boru) ve su soğutucusu olmak üzere iki çeşittir.
Genellikle kolay buharlaşan (zor yoğunlaşan) K.n' sı düşük sıvıların
yoğunlaştırılmasında güçlü bir soğutucu gerekir. Böyle durumlarda boyu uzun
su soğutucuları kullanılır. Aksine zor buharlaşan (kolay yoğunlaşan) K.n' sı
yüksek sıvıların yoğunlaştırılmasında ise hava soğutucusu yeterlidir.
2
1.3. Huniler
3
Şekil 1.5 Fraksiyon başlıkları
4
Şekil l.7 Su trompu
5
BÖLÜM 2. GENEL LABORATUAR ĠġLEMLERĠ
2.1. KarıĢtırma
2.2. Isıtma
100°C den yukarı ısıtmalar için genellikle yağ banyoları kullanılır. 140-
150°C ye kadar gliserin, 220°C ' ye kadar parafin banyosu kullanılır. 250°C için
hidrojenlenmiş yağlardan biri, en iyisi silikon yağı kullanılır.
Günümüzde elektrikle ısıtma daha çok kullanılır ve pek çok çeşidi vardır.
Elektrikle ısıtma daha kolay kontrol edilir, daha güvenli ve temizdir. Bu ısıtma,
dirençli (rezistanslı) ısıtıcılar, infrared (kırmızı ötesi) ışınlarla ısıtma, vb. ile
sağlanabilir. En çok kullanılan rezistanslı ısıtıcılar ise altı grupta toplanabilir.
Elektrik ocakları (İng. Hot plate), etüvler, fırınlar, daldırma-ısıtıcılar (İng.
İmmersion heater), cam elyaflı ısıtıcı mantolar(İng. Glass cloth heating mantle)
ve özel türler.
2.3. Soğutma
Organik kimyada pek çok maddenin sentezi için sıcaklığın 0°C den düşük
tutulması gerekir. Bu durumlarda reaksiyon kabı bir tuz-buz banyosunda
soğutulmalıdır. Ekzotermik reaksiyonun açığa çıkardığı ısı, reaksiyonun
verimini düşürebilir, bu yüzden gerekli ise dışarıdan soğutma yapılabilir. 0-5°C
arasındaki sıcaklıklar için iyice ufaltılmış buz yeterlidir. 0°C den daha düşük
sıcaklıklar için en çok kullanılan soğutucu karışım, 1 kısım tuz ve 3 kısım buz
karışımıdır. Bu yolla pratikte -5 ile -18°C arasındaki sıcaklıklar elde edilir.
Organik maddeler katı, sıvı veya çözelti halinde iken kurutulur. Organik
katılar süzüldükten sonra açık havada bırakılabilir veya erime noktasının
altında sabit sıcaklıkta tutulan bir etüve konabilir. Etüv sıcaklığı erime
noktasının 10-20 C altında olmalıdır.
o
6
kullanılmalıdır. Kurutucunun fazla kullanılması organik sıvıyı da absorblayıp
madde kaybına sebep olur. Organik sıvı kurutucudan süzülerek veya
dekantasyon (aktarma) ile ayrılır, zaman uygunsa yeniden kurutucu koyup bir
gece bekletilir. Madde damıtılacaksa kurutucudan ayrılmadan damıtılması
sakıncalıdır.
2.4.1. Kurutucular
2.5. Süzme
Bir karışımda sıvı fazı katı fazdan ayırmak için uygulanan işleme süzme
denir. İyi bir kristallendirme ile saflaştırma ancak süzme işleminin kusursuz
olarak yapılmasına bağlı olduğundan, süzme organik kimya laboratuarında en
çok dikkat edilmesi gereken işlemlerden biridir. Kristallendirme sırasında süzme
işlemi çoğunlukla iki kez uygulanır: Kristalleşme başlamadan önce hazırlanan
sıcak çözeltinin süzülmesi ve kristalleşme tamamlandıktan sonra kristallerin
ana çözeltiden süzülerek ayrılması. Bu işlemler sıra ile süzgeç kâğıdından
süzme ve emme ile süzme olarak incelenecektir.
7
2.6. Cam eĢyaların temizlenmesi ve kurutulması
8
BÖLÜM 3. ORGANĠK KĠMYA LABORATUVARINDA ÇALIġMA KURALLARI
Çözüm; Öncelikle etil alkol ve asetik asit için moller hesap edilirse;
9
3.3. Bazı Deney Kuralları
*Nuçe erleni hariç, dibi düz balon ve erlenler hiç bir zaman vakum altında
tutulmamalıdır; patlayabilir.
*Elinize bir madde döküldüğü zaman önce bol su ile yıkayınız. Derinizdeki
yara ve sıyrıklarla çalıştığınız bileşikleri temas ettirmeyiniz.
*Aseton, eter, alkol gibi yanıcı çözücüleri uçururken bek ile ısıtmayınız.
Su banyosu kullanınız.
10
*Isıtma ve karıştırma işlemleri sırasında kullandığınız cam kapları
yüzünüze yaklaştırmayın; tehlikeli olabilir.
*Bir kişinin kıyafetleri tutuşursa, alev altta kalacak şekilde yere yatması
gerekir. Böylece alev baştan uzakta kalmış olur. Yakınında bulunan birinin
yardımıyla nemli bir bez parçası veya yangın battaniyesi ile üstü örtülür.
3.4.5. Patlamalar
3.4.7. Zehirlenmeler
Hasta baygın değilse dört veya beş bardak sabunlu sıcak su veya tuzlu
ılık su gibi kusturucular verilerek mide boşaltılır. Zehir biliniyorsa hemen
11
antidotu verilir. Zehir bilinmiyorsa iki çay kaşığı aktif kömür, bir çay kaşığı
magnezyum oksit, bir çay kaşığı tannik asit bir bardak suda karıştırılıp içirilir.
Mide temizlendikten sonra süt, çiğ yumurta veya lapa verilir. Fosfor
zehirlenmelerinde süt verilmez.
Asitler: Kireç suyu, magnesya sütü veya karbonat bol suyla içirilir. Daha
sonra süt veya lapa verilir. Kusturma yapılmaz.
Bazlar: Sirkeli su, % 1 lik asetik asit, limon veya portakal suyu verilir. Bol
su içirilerek bazın seyrelmesi sağlanır, sonra lapa veya süt verilir.
Fenoller: Ağız alkolle çalkalanır ve biraz alkollü içki veya suda çırpılmış
çiğ yumurta içirilir.
12
BÖLÜM 4. SAFLAġTIRMA YÖNTEMLERĠ
4.1. KRĠSTALLENDĠRME
1. Çözeltinin hazırlanması
2. Sıcak çözeltinin süzülmesi
3. Soğutma ve kristallendirme
4. Süzme
13
5. Kurutma
4.1.3. Kristallendirmenin yapılıĢı
Bir erlen içine, katı maddeden bir miktar konur, sonra üzerini örtecek
kadar uygun çözücüden katılır. Su banyosu üzerinde kaynatılır. Kristallen-
dirilecek bu katı maddenin tamamı çözünmezse, çözelti içine katı madde
tamamı çözününceye kadar çözücü katılır. Böylece doymuş bir çözelti yapılmış
olur. Eğer çözelti berrak değilse, içinde katı safsızlıklar var demektir. O takdirde,
çözelti sıcakken süzülmelidir. Bu işlem şöyle yapılır: Su banyosu üzerinde
ısıtılan ve içinde bir kaç damla, çözücü bulunan bir erlenin üstüne süzgeç
kâğıtlı, kısa boyunlu veya boyunsuz huni konur. Çıkan çözücü buharları huniyi
ısıtır. Sonra kaynayan çözelti burada sıcakken süratle süzülür. Alttaki erlende
berrak bir çözelti ele geçmelidir. Erlendeki bu berrak çözeltinin üstü saat camı
ile kapatılır ve kendi haline soğumaya bırakılır. Küçük kristallerin yüzey
ölçümünün fazla olması safsızlıkları absorbe etmesine neden olabilir. İri
kristallerin ise, içinde çözücü kalabilir. Bu nedenlerden dolayı orta büyüklükte
kristaller oluştur-maya gidilmelidir. Kristallerin büyüklüğü kristallendirme
hızına bağlıdır. Hızlı soğutma küçük kristal, yavaş soğutma ise iri kristaller
oluşturur. Aşırı doygunluk, kristallenmenin başlamasını engellenebilir. Bunu
önlemek için, cam baget, kabın iç yüzeyine zaman zaman sürtülmelidir. Daha
iyisi, o bileşiğin kristallerinden bir parça çözeltiye atmaktır.
Bir atmosfer basınç altında, bir katının katı halden, sıvı hale
dönüşümünün olduğu sıcaklığa erime noktası denir. Saf bileşiklerde bu değişim
çok keskindir. Safsızlıklar, erime noktasını düşürür. Dolayısıyla, erime noktası
bir bileşiğin saflık derecesini de bulmaya yarar.
Bir katı bileşik ısıtılırsa, sıcaklığı önce yavaş yavaş artar, tam erime
sıcaklığına erişildiği zaman, madde çok az oranda erir ve bir katı-sıvı dengesine
gelir. Isı verilmeye devam edilirse, sıcaklık değişmez fakat katının eriyen kısmı
artar. Son parçada eridikten sonra verilen ısı, sıvının sıcaklığını arttırmaya
yarar. Katının ilk erimeye başladığı sıcaklık ile son parçanın eridiği sıcaklık
aralığına erime sıcaklığı aralığı denir. Bu aralık ne kadar küçükse madde o
kadar saftır.
14
Şekil 4.1 Erime noktasının Thiele tüp ile tayin düzeneği
Deneysel olarak gözlenen erime noktası bazı etkenlere bağlı olarak değişir.
Bunlar madde miktarı, ısıtma hızı, safsızlıklar, iyi kurutulmayan örneklerde ki
çözücüler ve termometre hatalarıdır. Bu etkenler erime noktasının gerçek
değerinden farklı çıkmasına sebep olur. Erime noktasına yaklaşıldığında ısıtma
hızlı yapılırsa, örnek ile ısıtma banyosu arasında termal bir denge kurulamaz ve
erime noktası gerçek değerinden fazla gözlenir. Kapiler içine konulacak örnek
kuru olmalı ve iyice toz haline getirilmelidir. Kapiler içine konulacak örnek de
termometrenin civa haznesinin yüksekliğini geçmemelidir.
Her sıvı veya katının bir buhar basıncı vardır. Sıvı sabit basınçta ısıtılırsa
buhar basıncı verilen ısı ile orantılı olarak artar. Sıvının buhar basıncı dış
atmosfer basıncına eşit olduğu zaman sıvı kaynamaya başlar. Buhar basıncının
dış atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa sıvının kaynama sıcaklığı veya
kaynama noktası denir. Kaynama noktasında bulunan bir sıvıya daha fazla ısı
verilirse sıvının sıcaklığı artmaz, verilen ısı sıvının buhar haline dönüşmesini
sağlar. Sıcaklık, sıvının tamamen buhar halinde uzaklaşmasına kadar sabit
kalır.
4.2 DAMITMA
*Normal damıtma
*Vakumda damıtma
*Su buharı damıtması
*Fraksiyonlu damıtma
16
4.2.1.1. Damıtmada Dikkat Edilecek Noktalar
17
4.2.1.2. Damıtmanın YapılıĢı
Bir sıvı, buhar basıncının dış basınca eşit olduğu sıcaklıkta kaynar. Dış
basıncın azalması ile sıvının kaynama noktasında düzgün bir şekilde düşer.
Bundan yararlanarak, bir organik madde bozunma sıcaklığının çok altındaki bir
sıcaklıkta damıtılarak saflaştırılabilir. Örneğin; su 760 mm Hg altında 100°C de
kaynarken 30 mm Hg altında 30°C de kaynar.
18
4.2.3. Su Buharı Damıtması
PT = P A + P B
19
Buna göre, brombenzenin buhar basıncı çok az olmasına rağmen,
molekül ağırlığı büyük olduğundan, neticede su' dan 1,6 defa daha hızlı
damıtılmış olacaktır.
20
Değişik şekillerde yapılan damıtma başlıklarının her bir parçası içinde
buhar, havanın soğutucu etkisiyle sıvı haline geçer. Böylece buhar ile dolgu
malzemelerinin üzerinde yoğunlaşan sıvı arasında denge oluşur. Aşağıdan gelen
yeni buharlar, yollan üstündeki bu sıvının içinden sıyrılarak ilerlemek zorunda
kalırlar. Bu sırada buharın daha az uçucu kısımlan başlığın alt kısımlarında
yoğunlaşıp geri dönerken kolay uçucu olanlar başlığın üst kısmına geçerler. Bu
olay fraksiyon başlığında bir çok defa tekrarlanır. Böylece fraksiyonları toplayıp,
yeniden damıtmaya gerek kalmadan yalnız bir kolonda bileşenleri ayırma
gerçekleşmiş olur. Başlık yanıcı olmayan yalıtkan bir malzeme ile sarılarak ısı
kayıpları en aza indirebilir. En basit fraksiyon başlığı, büyük bir cam boru içine
ufak parçalar halinde cam boru veya baget kırıkları koymak suretiyle yapılır.
1. İyi bir ayrımsal damıtma yapabilmek için ayırım kolonunda ısı kaybının
en aza indirilmesi gerekir. Bunun için ayının kolonu asbest ile ya da
cam pamuğu ile sarılmalıdır.
21
Şekil 4.6 Fraksiyonlu damıtma düzeneği
22
Şekil 4.7 Ekstraksiyon işlemleri
23
2. Organik bir çözeltiden, asitler ve fenoller, sulu NaOH çözeltisiyle
çekilebilir.
4.4. SÜBLĠMLEġTĠRME
25
Şekil 4.9 TLC plakasının hazırlanması
26
Şekil 4.12 TLC plakalarının UV
27
Şekil 4.13 Kolon kromotografisi
28
DENEY 1: KRĠSTALLENDĠRME
Çözücünün Seçimi
29
Bu özelliklerin hepsini bir arada barındıran uygun kristallendirme çözücüleri az
sayıda bulunduğundan, ihtiyaca göre seçilen çözücüler gerekli önlemler altında
kullanılabilir.
Çözücü seçimi için bir kesin kural veya hesaplama tekniği mevcut değildir. Bu
nedenle deneme-yanılma yöntemi kullanılır. Fakat kristallendirilecek maddenin
yapısı düşünülerek bu yapıya yakın polaritede, genelde biraz daha az polar
çözücüler tahmin edilerek başlamak zaman kazandırıcıdır. Deneme işlemi için,
deney tüpüne az miktar (50-100 mg arası) madde konur. İçine biraz (3-5 mL)
çözücü katılır. Soğukta çözen çözücüler kristallendirme için uygun olmaz. Katı
çözünmezse tüp su banyosunda ısıtılır. Isı ile çözünürse çözelti soğutulur.
Soğutulduğu zaman kristallenme gözlenirse bu çözücü uygun kristallendirme
çözücüsüdür. Soğumayla düzgün kristallerin en fazla oluştuğu çözücü seçilir.
Soğuma yavaş olursa kristal büyüklüğü, fazla olur.
En fazla kullanılan çözücüler; saf su, di etil eter, aseton, kloroform, metil alkol,
petrol eteri, karbon tetra klorür, etil alkoldür. Bazen bir kristallendirme için
maddeyi soğukta çözmeyen sıcakta çözen çözelti bulunamayabilir. Bu durumda
çeşitli çözücü karışımları kullanılır, Genellikle, bu karışımdaki çözücülerden biri
maddeyi soğukta kolaylıkla çözer, diğeri ise çözmez. Yaygın olarak kullanılan
çözücü çiftleri aşağıda verilmiştir.
Aseton-su Dioksan-su
Kristallendirme ĠĢlemi
1) Çözeltinin hazırlanması
2) Sıcak çözeltinin süzülmesi
3) Soğutma ve kristallenme
4) Süzme ve yıkama
5) Kurutma
Bir erlen içine, katı maddeden bir miktar konur, sonra uygun çözücüden bir
miktar katılır (Not: burada çözücü miktarı katıya göre tahmini alınır. Çözelti çok
30
seyreltik veya çok derişik hazırlanmamalıdır)). Karıştırma için bir magnet erlene
bırakılır. Su banyosu üzerinde (yanıcı, parlayıcı ve çok düşük kaynama noktası
olan çözücülerde) veya doğrudan ısıtıcı üzerinde kaynatılır. Kristallendirilecek
katının tamamı çözünmezse biraz daha çözücü katılır. Böylece doymuş çözelti
hazırlanır. Eğer çözelti berrak değilse içinde katı çözünmeyen safsızlıklar var
demektir ve bu durumda, çözelti sıcakken süzülmelidir. Aslında çözelti berrak
görünse de sıcak süzme yapılmalıdır. Sıcak süzme işlemi şöyle yapılır: İkinci bir
erlen veya beher içine çok az sıcak uygun çözücü konur. Aynı zamanda süzme
için kullanılacak huni ve süzgeç kâğıdı yine sıcak uygun çözücü ile veya onun
buharıyla ıslatılarak ısıtılır. Bu ısıtma işlemi başka şekillerle de yapılabilir.
Sonra huni ikinci erlen üzerine yerleştirilir ve birinci erlen içindeki sıcak çözelti
hızla süzülür. Eğer sıcak süzme sırasında hunide kristalllenme başlarsa huni
yeterince sıcak değildir veya çözelti aşırı doygun hazırlanmıştır. Bu durum
giderilmelidir. Süzme sonunda alttaki erlene berrak çözelti geçer. Erlenin ağzı
bir saat camı ile kapalı şekilde bir kenara bırakılır. Soğuma kendiliğinden
gerçekleştirilir. Soğutma işlemleri ağzı geniş bir kapta yapılmalı ancak üstü saat
camı vb. bir kapakla örtülmelidir. Ağzı dar kaptan kristallerin alınması güçtür.
Kristal oluşumu sona erdiğinde süzme ile kristaller çözeltiden ayrılır. Çok az
soğuk çözücü kullanılarak kristaller yıkanır ve kurutulur. Gerekirse
kristallendirme işlemi ikinci kez tekrarlanarak daha saf kristaller elde edilebilir.
Ancak her kristallendirme de bir miktar madde kaybı olacağından bu konuda
dikkatli olunmalıdır.
Renk Giderme
31
Kristallenme Güçlüğü (Yağ Halinde Ayrılma)
Kristallenme sırasında bazen madde yağ halinde ayrılır. Bunun çabuk soğutma
ve çözeltinin derişik olması gibi çeşitli nedenleri vardır. Derişik çözeltiler
seyreltilirse bu defa madde kaybı olur. Madde yağ halinde ayrılmışsa ısıtılarak
çözünmesi sağlanır, tek fazlı ve berrak çözelti yavaş yavaş soğumaya bırakılır.
Yağ halinde ayrılmayı önlemek için soğumakta olan çözelti kuvvetle karıştırılır.
Böylece yağ taneleri oluşmuşsa bile bir araya gelmeleri önlenir.
Kristallenmenin BaĢlamaması
32
Deneyin YapılıĢı
3 adet deney tüpünden her birine küçük miktarlarda benzoik asit konur. Birinci
deney tüpüne 2 mL su, ikinci deney tüpüne 2 mL etil alkol ve üçüncü deney
tüpüne de 2 mL benzen ilave edilir. Benzoik asitler çözünene kadar her bir
deney tüpü su banyosunda ısıtılır ve oda sıcaklığına soğutularak sonuçlar
gözlenir. Kristal gözlenmemişse çözeltiye bir miktar aşı kristali ilave edilerek
tüpün içi bir baget ile sürtülür.
1 g benzoik asit tartılarak 100 mL lik bir behere alınır. Bunun üzerine 25 mL
soğuk su ve birkaç tane kaynama taşı konur ve amyant tel üzerinde kaynama
noktasına kadar ısıtılır. Benzoik asidin tamamı çözünmemişse 5 mL daha su
ilave edilir ve ısıtılır. Bu işlem tüm benzoik asit çözünene kadar tekrarlanır.
Çözelti bu anda renkli ise yaklaşık 0,5 g odun kömürü ekleyip hafifçe
ısıtıldıktan sonra rengin adsorplanması beklenir.
Süzgeç kağıdı huniye yerleştirilir ve bir miktar sıcak su dökülerek ıslatılır. Boş
bir beher huninin altına yerleştirilir. Sıcak benzoik asit çözeltisi huniye aktarılır.
Süzülecek çözelti çok fazla ise soğuyup kristallenmesini önlemek için ısıtılır veya
sıcakta tutulur. Çözelti tamamen süzüldüğünde temiz berrak ve renksiz
olmalıdır. Süzülen çözelti bekletilerek oda sıcaklığına soğutulur. Büchner hunisi
ile süzülür. Katı madde bir ya da iki kez soğuk su ile yıkanır. Kristaller bir
süzgeç kağıdına alınarak açık havada kurutulur. Kurutulmuş kristaller tartılır
ve saf benzoik asidin erime noktası tayin edilir.
3- β – Naftolün Kristallendirilmesi
4- Aspirinin Kristallendirilmesi
33
DENEY 2: ERĠME NOKTASI TAYĠNĠ
Bir katıya verilen ısı düzenli bir şekilde istiflenmiş moleküllerin hareket
(titreşim ve dönme gibi) etmesine neden olur. Belirli bir sıcaklığa kadar madde
katı halini korur fakat bir sıcaklıkta verilen ısı, molekülleri bir arada tutan
moleküller arası çekim kuvvetlerini yener ve katı madde sıvılaşır. Bir katının
erime noktası 1 atm basınçta katı ve sıvı fazların dengede bulunduğu sıcaklık
olarak tanımlanır ve erime sırasında sıcaklık sabit kalır. Bir katının erime
noktası o maddeye özgü bir fiziksel özelliktir.
Birçok kristalli organik bileşik basit bir cihaz kullanılarak belirlenebilecek
kadar düşük (50-3000 C) karakteristik birer erime noktasına sahiptir. Erime
noktası rutin olarak:
a) Kristalli organik bileşiklerin saf olup olmadıklarının belirlenmesi ve
b) Organik bileşiklerin tanımlanmaları için kullanılırlar. Saf kristalli bileşikler
genellikle kesin ve net birer erime noktasına sahiptirler. Fakat, kesin ve net bir
sıcaklık derecesi yerine bir erime sıcaklık aralığından bahsetmek daha yerinde
olur.
Erime Sıcaklık Aralığı, bir katının erimeye başladığı sıcaklık ile tamamen
eridiği sıcaklık arasındaki genellikle derece santigrat cinsinden belirtilen aralık
olarak tanımlanır. Genellikle, bu aralık saf bileşikler için 5 0C „den daha dardır.
Bir bileşiğe az miktarda bile olsun karışmış safsızlıklar (eğer bileşikte
çözünebiliyorlarsa ve onunla karışabiliyorlarsa) erime aralığının 5 0C den daha
fazla genişlemesine ve erime aralığının bileşiğin normal erime noktasından daha
düşük sıcaklıklara inmesine neden olurlar. Erime noktasındaki bu düşüşün
nedeni, madde içine karışan safsızlığın maddenin kendi molekülleri arasındaki
çekim kuvvetlerini zayıflatmasıdır. Örneğin, normalde 90-94°C aralığında eridiği
bilinen saf bir bileşiğin, kendisi ile karışabilen az miktarda başka bir madde ile
kirlendiğinde 87-95°C arasında erimesi mümkün olabilir. Bununla birlikte eğer
bir bileşik 0.5-2 0C‟lik dar bir sıcaklık aralığında eriyorsa, bileşiğin oldukça saf
olduğu kabul edilebilir.
Bir bileşiğin erime noktası ( ya da erime aralığı), daha önce o bileşik için
belirlenmiş ve referans olarak kabul edilen erime noktasından 4-5 °C‟ye kadar
farklı ölçülebilir. Bu farklılık genellikle ölçümü yapan kişinin gözlem yeteneğine,
ölçüm için kullanılan cihazın hassasiyet ve kalibrasyonundan
kaynaklanmaktadır. Ayrıca kristallendirme yapılan çözücünün de etkisi
bulunmaktadır. Bu nedenle erime noktaları verilirken çözücünün belirtilmesi
gereklidir.
35
DENEY 3: ÇAYDAN KAFEĠN ELDESĠ
36
DENEY 4: ETĠLEN SENTEZĠ
Deneyin YapılıĢı: 500 ml lik kuru bir balona 50 ml etanol konulur. Balonu
soğutarak ve aynı zamanda karıştırarak 100 ml derişik H2SO4 yavaş yavaş ve
sıcaklık fazla yükseltilmeden ilave edilir. Tepkime esnasında köpürme
olmaması için balona 7 g susuz AlCl3 ilave edilir. Deney düzeneği aşağıdaki
gibi hazırlanır. Balondaki karışım yaklaşık 180 oC ye ısıtıldığında etilen
oluşur. Oluşan etilen şekilde de görüldüğü gibi bir ölçü kabında toplanabilir.
Eğer miktar tayini yapılmayacaksa, etilen gazı doğrudan seyreltik KMnO 4
çözeltisinden geçirilir. Bu esnada KMnO4 ün menekşe rengi zamanla
kaybolacaktır. Bu reaksiyonun E2 mekanizması şöyledir;
Toplam reaksiyon:
37
38
DENEY 5 LUCAS TESTĠ
Alkoller, bir tane hidroksil (-OH) grubu taşıyan R-OH genel yapısında
bileşiklerdir.
LUCAS TESTĠ:
Deney tüpleri, Lucas ayıracı, etil alkol, izopropil alkol, ter-bütil alkol, fenol, su
banyosu
39
Deneyin YapılıĢı
40
DENEY 6 ESTER HĠDROLĠZĠ (YAĞLARIN SABUNLAġMASI)
Yağlar (trigliserid), gliserinin uzun zincirli yağ asitleri ile yaptığı triesterlerdir.
Karboksilli asitteki R grupları doymuş veya doymamış olabilir. Eğer R grupları
doymuş ise bu asitlerden oluşan yağlar oda sıcaklığında katıdırlar. R
gruplarının yapısında çift bağların olması erime noktasını düşürür ve bunlar
sıvı yağları oluşturur. Bu çift bağların hidrojenlendirilmesi ile margarin adı
verilen katı yağlar elde edilebilir. Yağların bazik hidrolizinden gliserin ve uzun
zincirli karboksilli asitlerin tuzları elde edilir. Bu tepkimeye sabunlaşma denir
ve karboksilli asitlerin sodyum tuzlarına sabun denir. Yağlar NaOH ile hidroliz
edildiğinde katı sabunlar elde edilirken KOH ile hidroliz edildiğinde yumuşak
sabunlar yani Arap sabunu elde edilir. Ayrıca yağ asidinin cinsi de sabunun
yumuşaklığını etkiler.
Sabunun en önemli özelliği, yapısında hem çok polar (iyonik kısmı) hem de
apolar kısmı bir arada bulundurmasıdır. Bu yapısından dolayı sabunlar
41
temizleme özelliğine sahiptir. Polar kısım suda çözünür apolar kısım da yağda
çözünür.
250 ml'lik bir behere veya balona 25 g (yaklaşık 30 mL) yağ alınır, üzerine 15 ml
alkol konur. 6 g NaOH 25 ml saf suda çözünür. Bu hazırlanan baz çözeltisi
reaksiyon karışımına ilave edilir. Karışım su banyosunda 80-90 oC de sık sık
karıştırılarak 1 saat tutulur. Beherdeki karışım ısıtılırken aşırı köpürme olursa
ya da karışım yoğunlaşırsa üzerine %50'lik etanol-su karışımından azar azar
ilave edilir. Isıtma bittikten sonra karışım önceden hazırlanmış soğutulmuş 200
ml doymuş tuz çözeltisi üzerine karıştırılarak katılır. Soğutulur. Çöken sabun
süzülür ve yaklaşık 50 mL soğuk su ile yıkanır. Açık havada kurumaya bırakılır.
Kuruduktan sonra tartılır ve verim hesabı yapılır.
Şilifli bir balona 5 g yağ, 3 g KOH ve 40 ml alkol konur ve üzerine bir geri
soğutucu takılarak su banyosunda yarım saat kaynatılır. Balondan alınan bir
iki damla karışıma çok az miktarda su katıldığında yüzeyde yağ damlacıkları
görülürse, kaynatmaya devam edilir.
42
Hidroliz tamamlandıktan sonra karışımdaki alkol fazlası damıtılarak
uzaklaştırılır. Damıtma, karışım iyice yoğunlaşınca (katılaşma başlamadan)
kesilir. Geriye kalan sabun 75 ml sıcak suda çözülür ve kıvamlı Arap sabunu
ele geçer.
43
DENEY 7: BĠSFENOL-A SENTEZĠ
44
Deneyin YapılıĢı
5 gram fenol 100 mL lik behere tartılır. Üzerine 1,6 mL aseton eklenip iyice
çözünmesi sağlanır. Çözünme olunca bir yandan soğutarak azar azar 1,8 mL
derişik sülfürik asit eklenir. Yarım saat karıştırılır. Yarım saat sonunda 50 mL
saf soğuk su(buzlu su) üzerine karışım alınır. Çöken kristaller Nuçe erleni ile
süzülür. Su ile yıkanır. Kurutulur. Erime noktası belirlenir ve % verim hesabı
yapılır.
45
DENEY 8: PĠKRĠK ASĠT SENTEZĠ
NĠTROLAMA REAKSĠYONLARI
Aromatik bileşikler, derişik nitrik asit ve sülfürik asit karışımı ile kolayca
nitrolanırlar. Bu bir elektrofilik aromatik sübstitüsyon tepkimesidir.
Aromatik halkaya bağlı bir grup varsa, bu grubun yapısına göre sübstitüsyon
kolaylaşır ya da zorlaşır. Elektron çekici gruplar (örneğin : -N02, -SO3H, -COOR)
sübstitüsyonu zorlaştırır ve m- yönlendirir. Elektron veren gruplar ise (örneğin :
46
-OH, - NHCOCH3, -R) nitrolamayı daha kolaylaştırır ve sübstitüsyonu o- ve p-
yönlendirirler.
DENEYĠN YAPILIġI
Reaksiyon Denklemi
47
100 mL lik bir beher içinde 0,94 g (10 mmol) fenol, 3 mL derişik H2SO4 de
çözülür. Çözelti soğutulup 5 mL su içine dökülür. Sonra 3 mL derişik HNO3
ilave edilerek azot oksitleri çıkana kadar (yaklaşık 30 dakika) çeker ocak
içindeki su banyosunda ısıtılır. Soğuyunca hacmi kadar su katılır ve ayrılan
kristaller trompta süzülür. Sarı ham ürün alkol-su (1:2) den kristallendirilir.
Kurutulur ve verim hesabı yapılır. En:122 oC; Verim 2 g (%80)
48
DENEY 9: DĠAZOAMĠNO BENZEN SENTEZĠ
BOYAR MADDELER
Anilin tipi aminler için, 1 mol amin ve 1 mol sodyum nitrit başına 2,5-3 mol asit
kullanılmalıdır. Zayıf bazik aminler kullanıldığında asit derişimi daha yüksek
olmalıdır. Aşırı miktarda asit kullanılmasının nedeni henüz reaksiyona
50
girmemiş olan serbest amin ve diazonyum tuzunun reaksiyonuna engel
olmaktır. Zayıf asidik ortamda primer amin ve diazonyum tuzu arasındaki
reaksiyon diazoamino bileşiğinin oluşması ile sonuçlanır. Fazla asidik ortamda
diazoamino bileşiği diazonyum tuzu ve amin tuzuna parçalanır.
51
Azo bileşikleri, yapılarındaki -N=N- çift bağının iki aromatik halka ile
konjugasyonu sonunda renkli görünürler. Bir başka deyişle delokalize
elektronları sayesinde görünür bölgede ışık absorpsiyonu yaparlar. Ayrıca diazo
bileşiğinde, eğer –SO3Na gibi suda çözünen gruplar varsa boyarmadde suda
çözünür.
52
Deneyin YapılıĢı
100 mL lik bir beherde 1,4 g(1,4 mL, 15 mmol) anilin, 7,5 mL su ve 2 mL derişik
HCl karıştırılır ve 5 g kırılmış buz ilave edilir. Yavaşça 0,52 g (7,6 mmol) NaNO2
in 1,5 M sudaki çözeltisi katılır. 15 dakika sonra 2 g (24,4 mmol) CH 3COONa‟ın
4 mL sudaki çözeltisi katılır ve devamlı karıştırılarak sıcaklığın 20 oC yi
geçmemesine dikkat edilir. Bu sürede sarı renkli diazoamino benzen çökerek
ayrılır. Ham ürün nuçe erleninde süzülür ve soğuk suyla yıkanır. Açık havada
kurutulur. E.n: 91 oC; Verim 1.5 g (%98)
53
DENEY 10: ĠYODOFORM ELDESĠ
HALOFORM REAKSĠYONLARI
Bir karbonil bileşiğinin, keto şeklinden enol şekline geçişinde, hem asit hem de
bazlar katalizör etkisi gösterir. Yani α-hidrojenle ilgili reaksiyonlarda hem asit
hem de baz katalizör olarak kullanılabilir.
Bazik veya asitli ortamda keto -enol dengesine gelmiş bir karbonil bileşiğinde α -
yerindeki hidrojenin yerine halojen kolayca bağlanır.
Reaksiyon, bazik ortamda enolat anyonu, asidik ortamda ise enol yapısı
üzerinden gerçekleşir.
54
DENEYĠN YAPILIġI
55
56
DENEY 11 : ASPĠRĠN ELDESĠ
Fenolik bileşik olarak salisilik asit, uygun bir asetilleyici reaktif ile reaksiyona
sokulduğunda çok yaygın bir analjezik olan aspirin adıyla bilinen asetil salisilik
asit elde edilir. Tepkime asit katalizlidir ve salisilik asidin fenolik grubunun
asetillenmesinden ibarettir. Salisilik asit fenolik ve karboksilli asit grubu taşıyan
çift fonksiyonlu bir bileşik olduğundan iki çeşit esterleşme reaksiyonu verir.
Tepkimede polimerik yapıda bir bileşikte oluşabilir. Aspirin bu polimerik
üründen, sodyumkarbonat çözeltisi ile tuzu oluşturularak ayrılır. Sulu çözelti
süzüldükten sonra sıvı kısım yeniden asitlendirilerek aspirin ele geçer.
100 ml' lik şilifli bir balonda 1,3 g salisilik asit 5 ml kloroform içinde
çözülür. Ayrı bir kapta 10 ml kloroformda 2 g asetilklorür çözülür, bu karışım
diğer çözeltinin üzerine yavaşça sık sık karıştırılarak ilave edilir. Balonun
üzerine su soğutucusu takılarak karışım sıkça çalkalanarak su banyosunda 50-
60°C' de ısıtılır. Karışım soğutulduktan sonra içine 15 ml petrol eteri katılır.
Çöken katılar süzülür. Katı kısım 50 ml doymuş NaHCO3 çözeltisinde çözülür.
Yeniden süzülür ve süzüntü 6 M HCl çözeltisi ile asitlendirilir. Çöken katılar
süzülür. 1/1‟ lik Etanol-su karışımından kristallendirilir. Pratik verim 1.5 g.
E.N' sı 138-l39° C' dir.
57