You are on page 1of 6

CElALEDDiN KARATAY

bu sırada Keykavus ile Kılıcarslan


ara- medresesinin yanındaki (veya kerva nsa- ı ı
CElALEDDiN MEHMED DEDE
sında anlaşmazlık çıktı. Aralarındakisi- rayınd ak i)
türbede defnedildi.
lahlı mücadelede Kılıcarslan mağlüp ol- (b k. MEHMED CElALEDDiN DEDE).
Bütün kaynaklar. Moğol müdahale ve L _j
du, fakat kardeşi onu affetti. Celaled- baskılarının en yoğun olduğu bir dönem-
din Karatay, üç kardeşin birlikte salta- de devlete sahip çıkan. ülkede dirlik ve ı ı
nat sürmelerini temin ederek devletin CElALEDDiN-i RÜMİ
düzeni sağlamak için samirniyetle çalı­
parçalanmasını önledi. şan Karatay'ın dindarlığı. hayır severliği, (bk. MEVlANA CElALEDDiN-i RÜMİ ).
L _j
Celaleddin Karatay'ın, Keykavus'un ahlaki meziyetleri ve güçlü bir devlet
cülüsundan ortak hakimiyetin başladığı adamı olduğu üzerinde birleşmektedir.
647 ( 1249) yılına kadar yürüttüğü sal- ibn Bfbi Karatay'ın ibadetle meşgul ol- CElALEDDiN es -SÜYÜTİ
tanat naibliğini bırakarak atabeglik (ata- duğunu. her türlü maddi zevkten sakın­ (bk. SÜYÜTİ).
L _j
beg-i ROm) mevkiine geçtiği kaydedilmek- dığını, müslüman ve zimmi herkesin
tedir. Ölümüne kadar kaldığı bu makam- onun ihsan ve iyiliklerine nail olduğunu
da kardeşler arasında geçimsizliğe mey- yazar. Menakıbü'l- 'arifin'de de Kara- CEıALEYN
dan vermedi, devlet adamlarının onları tay' ın iyiliklerinden ve Mevlana'nın ona (bk. TEFSİRÜ ' I-CElALEYN).
menfaat ve ihtiraslarına vasıta kılmala­ saygı duyduğundan söz edilir. ibn Bibi
L _j

rını önledi. Nitekim bu mevkide bulun- ile Aksarayi, menşur ve fermanlarda ken-
duğu müddetçe kardeşlerin birlikte hü- disine "veliyyullah fi'l-arz" diye hitap edil- CEIALİ İSYANLARI
küm sürmeleri kabil olabilmiş ve ölü- diğini kaydederler. Mübarizüddin Erto- XVI ve XVII. yüzyıllarda
münden sonra tekrar dirlik ve düzen bo- kuş ' a ait 669 ( 1270) tarihli vakfiyede Ka- Osmanlı idaresine karşı
zulmuştur. Karatay' ın nüfuz ve kudreti ratay'dan "ei-Emirü'r-Rabbanf" diye bah- Anadolu'da meydana gelen
i syanların genel adı .
yalnız kendi mevkiinin verdiği yetkilerle sedilmektedir. Medresesi dışında yap- L _j
sınırlı kalmamış, diğer bütün önemli iş- tırdığı eserler üzerindeki kitabelerde adı-
!erin hallinde ve büyük mevkilere getiri- nı zikretmemesi tevazuunu gösterir. "Celal'e mensup" anlamına gelen Ce-
lecek kişilerin seçiminde de rol oyna- Ebü'I-Ferec de Anadolu'da halk ve yük- lali tabiri. XVI. yüzyıl başlarında isyan
mıştır. sek tabakanın ona büyük bir hürmet bes- eden Bozoklu Şeyh Celal'le ilgilidir. Ce-
lediğini yazar. lalf isyanları başlangıçta. Osmanlı idare-
Celaleddin Karatay, Moğol hükümda-
sinden memnun olmayan zümrelerin ve
rı Mengü Han'ın huzuruna çıkmak üze- ibn Bibf. Karatay'ın ülkenin her tara-
Şii eğilimli Türkmen gruplarının Safevf-
re Moğolistan· a hareket eden Keyka- fında mescid, medrese, hankah ve ker-
ler'in de tahrikiyle devlete baş kaldırma­
vus'u yolcu etmek için gittiği Kayseri'de vansaray gibi hayır eserleri yaptırdığını ları şeklinde ortaya çıkmış. XVI. yüzyılın
vefat etti. Sivas'ta iken durumu öğrenen belirtir. Ancak vakfiye ve kitabelerden sonlarından itibaren büyük bir mesele
Keykavus memleketin başsız kaldığını tesbit edilebilen eserleri, Türkiye- Suri- halini alarak değişik bir mahiyet kazan-
görerek geri döndü. Kendi yerine ise kü- ye arasındaki yol üzerinde, Kayseri'nin mıştır. Osmanlı devlet anlayışı, bu isyan-
çük kardeşi Alaeddin Keykubad'ı bazı Bünyan ilçesi yakınlarında bulunan Ka- ları "hurüc ale's-sultan" olarak değer­
devlet adamlarıyla birlikte gönderdi. Ka- ratay Kervansarayı, Konya'daki Karatay lendirmiş ve kaynaklarda bu ifade sık
ratay' ın cenazesi Konya 'ya getirilerek Medresesi ve Antalya· daki Darüssule- sık kullanılmıştır.

ha'dan ibarettir. ll. Bayezid zamanında ( 148 ı- ı 5 ı 2) Şah


BİBLİYOGRAFYA: ismail'in propagandası en çok Hamid ve
İbn Bibi. el-Euamirü 'l- 'ala' iyye, s . 226, 233, Teke illerinde kendini gösterdi. Şahkulu
297 , 462, 569, 594; Ebü' I-Ferec, Tarih, ll , 549, (Şeytanku l u) Baba Tekeli liderliğinde dev-
560; a.mlf.. Tarif]. u muf].taşa ri 'd-düuel (nş r . A. lete baş kaldıranlar "devlet ve saltanat
Karatay Medresesi'nin içinden bir görünüs - Konya Salhaııl), Beyrut 1890, s. 255, 257, 264 ; Aksa-
bizimdir" iddiasındaydılar. Yine I. Selim
ray!, Müsameretü 'l-af].bar, s. 36-38, 95; EfiakL
Menalcıbü 'l - 'ari{fn, ı, 121, 181 , 209, 218, 228, tahta çıktığı sıralarda Nur Ali adlı bir asi
292, 510, 558 ; Osman Turan. Selçuklula r Za- Tokat ve Amasya taraflarına hakim ol-
manında Türkiye Tarihi, istanbul 1971, s. 330, muştu. Çaldıran Zaferi (1514) Şah isma-
341 , 388-389, 471-479, 513, 518, 532, 534 ; il'in tesirini azaltmakla birlikte tama-
a.mlf.. Türkiye Selçukluları Ha kkında Resmr
Vesilcalar, Ankara 1980, s. 5, 18, 20, 37, 50,
men ortadan kaldıramadı. 1519'da Bo-
54, 80, 134; a.mlf., "Selçuk Devri Vaktiyeleri zoklu Şeyh Celal adında bir kişi mehdi-
III: Celaleddin Kar atay, Vakıfları ve Vakti- lik iddiasıyla Tokat civarında isyan edin-
yeleri", TTK Belleten, Xll / 45 ( 19481. s. 17-158; ce bundan sonraki'-isyanlar. hangi gaye
Cl. Cahen. Osmanlılardan Önce Anadolu 'da
ile ve ne türden olursa olsun. halk ara-
Türkler (tre. Yı ldı z Moran). istanbul 1979, s.
sında onun adına nisbetle Celali sıfatıy­
142, 153, 190, 202, 242, 252, 258, 266-268,
315, 326, 333. la anılmaya başlandı . Artık halk kendi-
ı;;iiAI AYDI N T AN ERi sine zarar veren her asiyi Celali olarak
görüyor, kaynaklarda da asi liderinin is-
CElALEDDiN el-MAHALLI mi Celali tabiriyle birlikte geçiyordu. Bo-
zoklu Şeyh Celal'in çıkardığı isyanın şid­
(bk. MAHALLI).
L _j detle bastırılmasından sonra Kanüni Sul-

252
CELAL! iSYANLARI

tan Süleyman'ın saltanatının ilk yılların­ le uğraşmaları da halkın hoşnutsuzlu­ rupa tüccarına hububat satılması kıtlık
da da dini eğilimli bir dizi isyan çıktı. Sa- ğunu ve şikayetle rini arttırdı (Turan, s. tehlikesini bir kat daha arttırıyordu. Ay-
fevi tahrikleri yanında hükümetin ve 37-41) rıca Avrupa'da yeni yeni gelişen ticari
mahalli idarecilerin mali uygulamaların­ Diğer taraftan XVI. yüzyılda Anadolu'- anlayış çerçevesinde Avrupalı tüccarların
dan şikayetçi olanlarla bir kısım Türk- da önemli bir nüfus artışı olmuş (Cook, Osmanlı Devleti'ni tek taraflı bir pazar
men grupları devlet için oldukça büyük s. 33, 37). fakat zirai alanlardaki artış bu- haline getirme çabaları da ticaret den-
bir tehlike haline geldiler. na cevap verememişti. Bu nüfus artışı gesinin bozulmasına ve önemli ölçüde
Alevilik davasıyla isyan eden Sülün, Anadolu 'da yersiz yurtsuz bir kalabalı­ iktisadi sarsıntılara yol açtı.
Baba Zünnun, Domuzoğlan. Yekce (Ye- ğın meydana gelmesine yol açtı. Toprak- Öte yandan devlet görevlilerinin bas-
nice). Karaisalı cemaatinden Veli Halife ların yetmemesi sonucu çiftbozan olan kıları, devlet düzeninde bozulmaya se-
çevrede büyük tahribat yaptılar. Asi Ka- bu gruplar için devlet ve ümera kapısın ­ bep olan bir başka önemli husustu. Taş­
lender ise Hacı Bektaş-ı Veli sülalesin- da "kapı halkı" olmak tek çıkar yoldu. radaki idarecilerin çoğu görevleri para
den olduğunu iddia ederek etrafına ab- Bunların bazıları sınır kalelerine azeb, karşılığında satın alıyorlar, bunların bü-
dallar, dervişler ve müridier toplamıştı. yeniçeri, donanınada levent ve gönüllü yük bir kısmı da kısa bir süre için tayin
Onun isyanı ile Celalilik hareketi yeni bir de olabiliyorlardı. İş bulamayıp boşta ka- edildiklerinden bu süre içinde çeşitli "sal-
şekil alıyo rdu. Artık hedef sadece mez- lanlarsa "garip-yiğit" adları altında ço- gun"lar salarak fazla mal ve vergi top-
hep davası olmayıp saltanat davası şek­ ğunluğu teşkil ediyordu. Bunların bir kıs­ lamaya çalışıyorlardı. Nitekim bu durum
line dönüşmüş, hatta Kalender de şah mı medreselere giriyor, ancak çoğu is- Kitab-ı Müstetab'da, ".Aşikare bey' ider-
unvanıyla anılmaya başlanmıştı. Şehza­ tihdam edilemedikleri için imaretierin ler kahbe-zenler mansıbı 1 Niçe kopma -
de Mustafa'nın idamından ( 155 3) sonra etrafında başı boş gruplar oluşturuyor­ sun eelali nice olmasun kıta!" beytiyle
ortaya çıkan Düzmece Mustafa isyanı lardı. Bütün bunlar bazı sosyal karışık­ belirtilir (s 5). Bu da halkın devlet mer-
da kaynaklarda Celalilik olarak geçmek- Iıkiara zemin teşkil ediyordu. kezine haklı şikayetlerine yol açıyordu.
tedir (Peçuylu İbrahim, 1, 341) Şehzade ll. Selim devrinde bu başı boş
kalaba- "Ehl-i örf" denilen taşradaki idareci züm-
Mustafa'nın idamından sonra Rumeli'- lık grupların zararları yavaş yavaş görül- renin bu çeşit zulmü daha Kanuni'nin
de Şehzade Mustafa olduğunu iddia eden meye başlandı. Bunun üzerine henüz son zamanlarında başlamış ve bu du-
bir asi. etrafına halinden şikayetçi ti- büyümemiş bu tehlikeye karşı mahallin- rumla ilgili bir adaletname 1565 yılında
mar*lı ları, çiftbozan reaya ve suhte*le- de müdafaa tedbirleri düşünüldü . Hü- imparatorluğun her köşesine gönderil-
ri topladı. Bu isyanı Kanuni'yi istemeyen kümet, köylüler arasından seçilen bir mişti. Bir taraftan idarecilerin zulmüne,
bir zümrenin desteklediği anlaşılmakta­ yiğitbaşı ile onun idaresinde köy deli- diğer taraftan eşkıya saldırılarına gö-
dır. Düzmece Mustafa teşkilatlanıp ken- kanlılarından meydana gelen otuz kırk ğüs germek zorunda kalan ahalinin ço-
disine bir veziriazam tayin etmiş ve doğ­ kişilik mahalli koruma birliklerinin ku- ğu ya yurt ve köylerini terkederek (ce la-
rudan doğruya devlet idaresini ele geçir- rulmasını teşvik etti. Köy halkı bir yiğit­ yi vatan) daha emin yerlere gidiyor veya
meyi hedef almıştı. başı ve onun emrinde il erleri* seçmek eşkıya (CeıaJf) gruplarına katılıyordu. Özel-
Düzmece Mustafa hadisesinin ardın­ suretiyle bu grupların saldırılarından ko- likle 1596'dan sonra binlerce insan Ce-
dan Kanuni'nin diğer oğulları Selim ve runmaya çalıştı. İl erieri teşkilatı eelali lali saldırılarından kurtulmak için civar-
Bayezid'in mücadeleleri yeni bir karışık­ mücadelesinde önem kazandı. Ancak bu da emniyetli şehir ve kasabalara, İstan­
lığa yol açtı. Bu devirde yüksek görevle- teşkilat aynı zamanda karşı tarafın güç- bul'a, hatta Rumeli'ye kaçtı. Bunlardan
rin Enderun'dan yetişeniere verilmeye lenmesine de sebep oldu. Nitekim taş­ bir kısmı "murabahacılık" kurbanı olmuş­
başlanması Anadolu'daki istikrarın da- radaki beyler levent bölüklerini himaye tu. lll. Mehmed döneminde ( 1595-1603)
ha da bozulmasına sebep oldu. Seferle- ederken kadılar da il erieri teşkilatını yayımlanan adaletname. reayayı ehl-i

re katılmaktan başka bulundukları böl- geliştirmeye çalışıyorlardı. Bu rekabet örfe karşı himayeyi ve Celalller'e karşı
genin asayişini temin etmekle de görev- iki taraf arasında zamanla nefreti art- korumayı esas almıştı. ı. Ahmed'in 1609'-

li olan bir kısım tirnar erbabı asi Şehza­ tırdı ve bu nefret Celallliği güçlendirdi. da çıkardığı adaletname ise reayayı doğ­
de Bayezid'in etrafında yer almıştı. İs­ Bunların bir kısmı Celali gruplarına ka- rudan doğruya tefecilerden, ehl-i örfün
yanın bastırılmasından sonra başı boş tıldı. Nitekim Celali reisierinden Neslioğ­ baskı ve haksız salgunlarından koruma-

kalan bu tirnar erieri işi eşkıyalığa döke- lu bir yiğitbaşı idi. yı amaçlıyordu.

rek Celaliliğin kaynağını teşkil ettiler. Ay- Osmanlı iktisadi hayatındaki bozulma- Bütün bu iktisadi ve sosyal sebepler
rıca Bayezid'in isyanı sonrasında, maaş lar da Celali isyanlarının ortaya çıkıp ge- eşkıyalığın giderek yayılmasına yol açtı.
karşılığı top la dığı "yevmlü" adı verilen nişlemesinde önemli rol oynadı. XVI. yüz- ll. Selim devrinde genişlemeye başlayan
silahlı askerlerin takibata uğrayanları da yılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti'nin medreseli (suhte) isyanları lll. Murad dev-
Celalller'e katıldı. Asayişi sağlamak için içine düştüğü iktisadi bunalım , artan rinde yoğunluk kazandı ve bunlar gide-
Anadolu'da birçok merkeze yeniçeri bö- enflasyon halk üzerinde oldukça men- rek mahiyet değiştirip XVI. yüzyıl sonla-
lükleri yerleştirilmesi de problemlere yol fi bir tesir yaptı. Çarşı ve pazarlar ayarı rı ile XVII. yüzyıl başlarındaki büyük Ce-
açtı. Zira herhangi bir sebeple takibata düşük parayla (züyGf akçe) doldu ve pi- lali karışıklıkianna zemin hazırladı. Suh-
uğrayan ve tirnarları ellerinden alınan yasadaki denge altüst oldu. Reayanın teler "baş ve buğ" olarak tayin ettikleri
sipahilerin dirlikleri bunlara ve diğer ka- bir kısmının ziraatı terketmesi kıtlık teh- reisieri etrafında teşkilatlanmışlardı. Os-
pıkullarına veriliyordu. Kapıkullarının dir- likesini de beraberinde getirmişti. Ya- manlı - İran savaşlarında suhte hareketi
likler almaları yanında ziraat ve ticaret- sak olmasına rağmen sahillerden Av- Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Ardın -

253
CELALTiSYANLARI

dan başlayan Osmanlı- Avusturya savaş­ ağası Gazanfer ile kızlar ağası Osman Bu temizlik harekatı ile sağlanan süku-
ları isyanların daha da artmasına sebep mesut tutuldular (Katib Çelebi, Fezleke, net bir müddet daha devam etti. Ancak
oldu. Her türlü eşkıyalık hareketinden I, 185-186). Bu tarihten 1608 yılına ka- ll. Osman'ın kanını dava ederek Erzu-
yılmış bulunan halk bu gruplara da Ce- dar Anadolu'da "büyük kaçgunluk" dev- rum'da isyan eden Abaza Mehmed Pa-
tali demeye başladı. Bu şekilde suhte ri yaşandı. Halk perişa n bir vaziyette ye- şa bu sükuneti bozdu. Abaza'nın Ana-
ayaklanmaları Celalilik hareketlerine dö- rini yurdunu terkederek daha emniyet- dolu'da kolayca taraftar bulmasının bir
nüştü . Bundan sonra Celalfler eskiye gö- li gördüğü mahallere, bilhassa müstah- sebebi de Kuyucu Murad Paşa tarafın ­
re daha güçlü reisler etrafında toplan- kem şehi r ve kasabalara kaçtı. Anado- dan sindirilmiş olan Celall kalıntılarının
maya başladılar. Artık daha iyi teşkilat­ lu adeta bir harabe haline geldi (Akdağ, kendisine katılmasıdır. Bu i sya nın bas-
lanabiliyorlar ve devleti daha rahat teh- TAD, 11/2-3, s. 1-50) tırılmas ından sonra Anadolu'da devleti
dit edebiliyorlardı. Bu liderler genel ola- Diğ er büyük bir asi lideri olan Tavil meşgul edecek büyük çapta CelalTiik ha-
rak aziedilmiş veya gadre uğramış hü- Ahmed de sekbanlıktan yetişmeydi. Üze- reketi bir müddet için meydana gelme-
kümet mensupları ile reaya arasında iti- rine gönderilen kuwetleri mağlup ede- di. IV. Murad'ın 1632'de devlet işlerini
bar kazanmış şahıslardı. Uzun süren Os- rek büyük güç kazanması üzerine (1605) bizzat ele a l masıyla Anadolu'da daha hu-
manlı - Avusturya savaşları döneminde ilk Deli Hasan örneğinde o l duğu gibi ona da zurlu bir dönem yaşandı. Sultan İbra­
büyük Celall isyanını başlatan Karayazı­ Şehrizor beylerbeyiliği teklif edildi. An- him devri de (1640- 1648) IV. Murad za-
cı Abdülhalim de sekbanbaşı lık ve suba- cak Tavil isyana devam ederek Harput manında (1623-1640) sağ l anan disiplin
ş ılı k gibi görevlerde bulunduktan sonra Kalesi'ni kuşattığı gibi oğullarından biri sayesinde kısmen sakin geçti. Sivas Va-
Malatya taraflarında eşkıyalarla müca- de sahte fermanla Bağdat valiliğini ele lisi Varvar Ali Paşa'nın isyanına ise Sul-
dele eden il erlerine yiğitbaşı olmuş, ar- geçirdi. Daha sonra bunların kuwetleri tan İbrahim 'in yersiz talepleri sebep ol-
dından çevresine topladığı levent ve sek- zorlukla da olsa dağıtılabildi. muştu . Ali Paşa 'nın etrafına topladığı
banlarla Urfa civarını yağmalamıştı. Ci- Celall isyanlarındaki benzer özellikler levent ve sekbanlar tıpkı Celalfler gibi
galazade Sinan Paşa· nın yoklaması sı ­ Canbulatoğlı..i isyanında daha açık şekil­ hareket ettiler. Kara Haydar da Isparta
rasında (1596) Anadolu'ya kaçan zea- de görülmektedir. Canbulatoğl u Hüse- ve Uluborlu civarında yol kesip kervan
met ve tirnar sahipleri ile kapıkulundan yin Paşa İran seferine katılmakta geci- sayan tipik bir Celalf reisiydi.
30.000 kişi Karayazıcı 'n ın yanındaki asi- kince Cigalazade Sinan Paşa tarafından IV. Mehmed'in saltanatının Köprülü
lerin sayılarının artmasına yol açtı. Hü- idam edildi ( 1604) . Bunun üzerine yeğe ­ Mehmed Paşa'nın sadrazamlığına kadar
kümete küskün mazul beylerle alt bö- ni Ali, Kilis ve civarında isyan edip etra- olan ilk sekiz yıllık devresinde Anadolu
lük ha lkın a mensup birçok elebaşı Kara - fa hakim oldu. Kendisine Halep eyaleti yine karışıklıklar içine düşerek birçok
yazıcı'nın maiyetine girdiler. Asiler kapı­ valiliği verilerek isyanın büyümesi ön- yerde mahalll asiler türedi, bunların ara-
kulu teşkilatma benzer bir askeri teşki­ lenmek istendi. Bir müddet sonra Şam sında en azılısı Haydaroğlu idi. Bu Celall
lat da kurdular. Urfa 'yı zapteden Kara- ve Halep'e de hakim olan Canbulatoğlu lideri Kara Haydar'ın oğluydu ve baba-
yazıcı rivayete göre hükümdarlığını ilan Ali, Osmanlı ordusundaki gibi piyade ve sının intikamını almak maksadıyla isyan
edip etrafa "Halim Şah muzaffer bada" atlı teşkilatı kurarak a d ına hutbe oku- etmişti. Asi Katırcıoğlu ile birlikte hare-
ibareli fermanlar göndermeye başladı. tup sikke kestirdi ve bağımsızlığını ilan ket eden Haydaroğlu üzerine gönderi-
Üzerine gönderilen bir orduyu Kayseri ederek Avrupa .devletleriyle de temasa len kuwetleri mağlüp etti. Afyonkarahi-
civarında mağlup ettiyse de Malatya ya- geçti. Çok tehlikeli bir hale gelen bu is- sa r'ı basıp Isparta 'yı haraca bağ ladıysa
kınlarında Sokulluzade Hasan Paşa 'ya ye- yan ancak 1607 yılında Kuyucu Murad da Abaza Hasan Ağa tarafından yakala-
nildi. Karayazıcı'nın maiyetinden arta- Paşa tarafından bastırılabildi. nıp cezalandırı ld ı. "Celall oğlu Celall" olan
kalan Celalf toplulukları ise yeni liderle- Celall Kalenderoğlu da diğerleri gibi H aydaroğlu'nu diğer liderlerden ayıran
rin emrinde eskisine göre daha teşki­ devlet hizmetinde bulunmuş, beylerbeyi taraf daha önce devlet hizmetinde bu-
latlı olarak faaliyetlerini sürdürdüler. kethüda sı ve mütesellim olmuş, hatta lunmamış olmasıdır. Ardından Katırcıoğ ­
Karayazıcı'nın yerine geçen kardeşi De- Kuyucu Murad Paşa Canbulatoğlu isya- lu bir müddet etrafı yağma ve talan et-
li Ha sa n'ın emrinde Şahverdi, Yularkap- nını bastırmaya giderken ona Ankara tiyse de sonra vazgeçip affını istedi. Bun-
tı ve Tavil gibi Celall liderleri de bulunu- sancak beyiliğini vermişti. Fakat Kalen- dan sonra Karaman beylerbeyi olarak
yordu. Avusturya savaşlarının bütün şid­ deroğlu Ankara'ya bilfiil sahip alamayın ­ Celalller üzerine sefere gidecek kadar
detiyle sürmesi, Celalfler'in daha serbest ca yeniden isyan etmiş, Manisa ve çev- devlete sadakat gösterdi, hatta Fazı! Ah-
hareket etmelerine ve Anadolu'nun bun- resini nüfuzu altına almıştı (1607). Kara med Paşa'nın Girit seferine dahi katıldı.
lara karşı müdafaasız kalmasına yol aç- Said, Meymun ve Ağaçtan PirT gibi meş ­ Bu devredeki diğer bir asi, Gürcü Ab-
tı. Fırsatı kaçırmayan Deli Hasan Kütah- hur Celall reisieri de kendisine katıldı. dünnebl adlı kapıkul u süvarisiydi. Kapı­
ya'yı istila ederek Afyonkarahisar üze- Üzerine gönderilen kuwetleri mağlup cılar kethüdalığına kadar yükselip Niğ­
rine yürüdü. Bu zor durum karşısında eden, şehirleri yakıp yıkan Ka l enderoğ­ de ve Bor taraflarında çiftlikler elde ede-
mesele tatlılıkla halledilerek Deli Hasan lu daha sonra Kuyucu Murad Paşa kar- rek nüfuzunu arttıran ve Safed vayva-
Bosna beyle rbeyiliğine tayin edildi (1603) şısında tutunarnayıp iran'a kaçtı. dalığını elde eden Abdünnebl, saltanat
Avusturya ve İran seferleri yüzünden Anadolu halkı üzerindeki Celall baskı ­ değişikliğinden dolayı İstanbul'a gön-
CelalTier'e karşı bir varlık gösterilemiyor- sı bilhassa Kuyucu Murad Paşa'nın sert derdiği paranın hükümet tarafından ye-
du. Bu sırada Kapıkulu sipahileri lll. Meh- ve kanlı tedbirleri sonucu tesirini kay- niden talep edilmesi üzerine mağdur du-
med'den ayak divanı talep ederek padi- betti. Binlerce Celall'nin ortadan kaldı ­ ruma düşmüştü. Ayrıca İstanbul'da Sul-
şaha Anadolu'da reayanın Celalf elinde rılmasıyla sükunet sağ lanmış, isyana me- tan Ahmed Vak'ası'nda öldürülen sipa-
çektiği eziyeti arzettiler. Bundan kapı yilli olanlar da can korkusuyla sinmişti. hilerin kanlarını da dava ediyordu. is-

254
CELAL! iSYANLARI

tanbul üzerine yürüyen Abdünnebl Üs- Fatih'in imparatorlukta yerleştirmeye kavemet ediyordu. Ancak Celalf takibi
küdar'da Bulgurlu civarında yenilgiye çalıştığı merkeziyetçi idare, gittikçe ge- için devlet tarafından gönderilen kuv-
uğratıldı; daha sonra, "Anadolu bizim, nişleyen topraklarda hakimiyetin deva- vetlerin de halka çeşitli zulümler yaptı ­
Kütahya'da otururuz, Rumeli sizin olsun" mını zorlaştırmış, bilhassa Kananı dev- ğı oluyordu. Bu maksatla gönderilen bir
diyerek çekiidiyse de Kırşehir mutasar- rinde peşpeşe gelen seferler dolayısıyla liderin asilere katıldığı veya bizzat Celall
rıfı İshak Paşa tarafından Karapınar'da bütün imkanlar bu yöne tahsis edilmiş­ reisi olduğu da vaki idi.
yakalanıp idam edildi. En büyük Celall ti. Devlet idaresi askeri ve siyasi gaye- eelalllik hareketlerini kolaylaştıran ve
isyanını başlatan Abaza Hasan Paşa da lerle Rumeli'de daha tedbirli ve dikkatli asilere cesaret veren bir diğer önemli
bir mansıb mağduru idi. İktidara hakim davranırken Anadolu'ya karşı ilgisiz kal- husus, bir ateşli silah olarak tüfeğin her
olan ocak ağaları tarafından mansıbı dı. Bu da Anadolu'da halkın bazı keyfi yerde bol miktarda bulunmasıydı. KanO-
elinden alınmış, adeta isyana itilmişti. uygulamalarla karşı karşıya bırakılma­ ni'nin oğlu Bayezid Anadolu'da "yevmlü "
Bu yüzden Abaza hükümet merkezine sına ve dolayısıyla infialine zemin hazır­ adıyla asker kaydederken bunların için-
karşı büyük bir düşmanlık besliyordu. lamıştı. Buna göre XVI. yüzyılda Celall- de tüfekli gruplar da yer almıştı. Baye-
Hatta kendisini İran şahından daha güç- liği, merkeziyetçi i dareye adem -i mer- zid bunlardan Tüfengciyan adı altında
lü bir düşman olarak tanıtıyor ve, "Ru- keziyetçi Türkmen topluluklarının karşı bir sınıf teşkil etmişti. Anadolu'da asi-
meli onların, Anadolu bizim olsun" diye koyması şeklinde düşünmek mümkün- ler arasında tüfeğin yayılması bu tarih-
istanbul'a haberler gönderiyordu. Ancak dür. Bu devirde Türkmenler daha ser- ten itibaren başlamış ve süratle artmış­
o da halka diğer asiler gibi davrandı. Et- best ve büyük topluluklar halindeydiler. tır. Kaynaklarda "tüfeng bais-i fesad" ,
rafı yağmalayıp tahribatta bulundu. Köp- Onları merkeziyetçi idarenin gereği ola- "tüfeng eelall zuhOruna bais ve badl ol-
rülü Mehmed Paşa'nın gayretleriyle bu rak kontrol altında tutma çabaları ve mağın " , "tüfeng eşkıya eline düşüp Ce-
isyan da güçlükle bastırılabildi. Bundan idarecilerin hatalı davranışları eşkıyalı­ lall zuhQruna ve memleket ihtilaline ba-
sonra Anadolu'da yer yer mahalli isyan ğa yol açan sebeplerden birini teşkil et- is olduğu" ifadelerine de sık sık rastlan -
hareketlerine rastlanmakla beraber bü- mişti. Diğer taraftan Kanuni'den sonra maktadır. Celali baskınlarından zarar gö-
yük bir isyan çıkmadı. Bu döneme ait tedricl bir otorite boşluğunun meydana ren halk da kendilerini müdafaa etmek
kaynaklarda Celall kelimesine tesadüf gelmesi. tirnar rejiminin iyi işlernemesi durumunda kalınca silahlanınayı tercih
edilmekle birlikte daha çok " eşkıya" ve- ve kapıkulu ocaklarının eski gücünü kay- ediyordu. Müellifi meçhul Ahval-i CelCi-
ya "türedi eşkıyası" tabirleri kullanılmış­ betmesi Celallliğin yayılmasına sebep liyan adlı eserde halkın çiftini çubuğu­
tır. oldu. Devlet otoritesinin zedelendiği bir nu dağıtıp , öküzünü satıp at aldığı , sa-
Bir mezhep mücadelesi şeklinde ve devir de IV. Murad'ın ölümünden Köprü- pan demiri yerine tüfek kullanmaya baş­
dış tahriklerle başlayan Celalllik daha lü Mehmed Paşa'nın sadaretine kadar ladığı ifade edilir (vr. Sb). Diğer taraftan
sonra hükümete karşı olan zümreleri geçen on yedi yıla yakın zamandır. Ocak şehir ve kasabaları işgal eden Celall top-

de içine alarak genişlemiş, mezhep mü- ağalarının bir müddet devlet idaresine lulukları kalelerde bulunan toplara el ko-

cadeleleri geri planda kalarak XVII. yüz- hakim olmaları ve Kösem Sultan ile Tur- yarak bunları da kullanmışla rdır.
yılın ilk yarısından itibaren tamamen ida- han Sultan'ın nüfuz mücadeleleri otori- Ancak devlet eşkıyalığa sebep olarak
reye karşı bir hareket mahiyetini kazan- te boşluğu meydana getirdi. Sadarete gördüğü tüfeğin halk arasında yayılma­
mıştır. Bu dönemin Celall liderleri idari gelenlerin makamlarında fazla kalama- sını hoş karşılamıyordu. Bu yüzden XVI.
teşkilatın içinden geliyo rlardı. Hemen maları da devlet teşkilatındaki düzeni yüzyılın başından itibaren halkın elinde
hemen hepsi devlet teşkilatında görevli bozdu. Köprülü Mehmed Paşa· nın pazar- tüfek bulunması yasaklanmıştı. Zaman
iken haklı veya haksız azledilmişlerdi. lıkla sadarete getirildiği 1656 yılı , devlet zaman da Anadolu'ya müfettişler gön-
Bazı hallerde idareye hakim olan ocak otoritesinin tekrar yerleştirilmeye baş­ derilip teftiş yaptırılıyordu. Yüzyılın ikin-
ağalarının müdahaleleri de buna sebep landığı tarih kabul edilir. ci yarısında bu teftişler arttırılmış ve eş­
oluyordu. isyanlarını bir hak arama da- Celalllik faaliyetleri bozuk ortam do- kıya takibini de içine alacak şekilde da-
vas ı şe klin d e gösteren Celall liderlerinin l ayı s ıyla
her zaman pek çok taraftar bu- ha pla nlı hale g etiril mi şti. Tefti ş l e r ge-
etrafında bulunan ikinci sınıf reisler, ge- luyor, bölgenin eşkıyası ile asi ruhlu iş­ nellikle isyanlar bastırıldıktan sonra Ce-
nellikle beylerin maiyetindeki gayri mem- siz güçsüz taifesi ve çift bozan reaya bu lall bakiyelerini temizlemek için yapılıy­
nun görevlilerden oluşuyordu. Mansıb kalabalığa katılİyordu. Devleti tehdit ordu. Sancak beyleri ve subaşılar bu iş­
mağduru olup can korkusuyla bir lide- eden, katliam yapan, geçtiği yerleri yağ­ le vazifelendirildiği gibi bazan da İs­
rin etrafında toplananlar, çok defa veri- ma ve tahrip eden bu korkutucu kala- tanbul'dan özel olarak görevliler gönde-
len görevi yerine getirmernek veya gö- balık şehirleri ve kaleleri de işgal edebi- riliyordu. Bazı geniş çaplı Celall teftişle­
rev mahalline gitmemekle itharn edilen- liyordu. Nitekim kaynaklarda "kati-i nefs, rinde binlerce kişinin Celall töhmetiyle
ler. sefere katılmakta gecikmiş veya hiç garet-i emval" ifadelerine sık sık rastlan- katiedildiği de oluyordu. Vezlriazam Ku-
katılmamış tirnar sahipleri Celall grup- maktadır. Bu sırada perişan olan köylü- yucu Murad Paşa ' nın yaptığı teftişle Sad-
l arını teşkil ediyorlardı. Bundan başka ler şehirler!;! kaçtıkları gibi zenginler de razam Köprülü Mehmed Paşa ' nın Müfet-
alınan yenilgilerin sorumlusu olarak gös- İstanbul'a, hatta Rumeli'ye göç ediyordu. tiş İsmail Paşa'ya yaptırttığı teftişlerde
terilen veya cepheden kaçmış ve taki- Celall tehdidi altında bunalan şehir ve binlerce insan Celall oldukları gerekçe-
bata uğramış tirnar sahiplerinin de ça- kasaba halkı ise kendilerini korumak için siyle katledilmişti. Bu arada Celalf baki-
reyi CelaiTier'e katılmakta buldukları bi- ya bunlara para, yiyecek ve giyecek veri- yeleriyle reayanın elinden alınan tüfek
linmektedir. yor ya da şehir etrafını surla çevirip mu- sayısı ise büyük miktarlara ulaşmıştı.

255
CELAL1 iSYANLARI
Celali isyanlarının kesif bir hal aldığı ları üzerindeki köy, kasaba ve şehirleri nın Haçova firarTierini cezalandırmasına
devirlerde Anadolu adeta bir savaş ala- yağmalıyor, direnmeler olursa buraları bağlaması doğru değildir. Binlerce insa-
nı halini almıştı. Devlet isyanı bastırmak­ ateşe veriyordu. lrza tecavüz ve kadın­ nın asi olmasının sebeplerini başı boş Jec
ta çaresizliğe düşünce çeşitli yollara baş­ ların dağa kaldırılması olağan hadiseler- ventlerde, mağdur timarlı sipahilerde,
vurmak zorunda kalıyordu. Bu durum- dendi. Küçük gruplar süratle büyüyerek işsiz suhtelerde ve sahipsiz reayada ara-
da ilk akla gelen şey eelali liderlerini af- halk üzerinde dehşet ve korku meyda- mak gerekir. Bu derin yarayı tedavi et-
fetmekti. Affedilen lideriere genellikle na getiriyordu. Celaliler'in yağmadan ve mek için yapılan teşebbüsler ise başarı ­
Rumeli'de serhad bölgelerinde görev ve- soygundan başka tek düşünceleri bir Ii- lı olamam ı ş, ı. Ahmed'in yenilik getiren
riliyordu. Ancak çok defa devlet bunları der etrafında teşkilatlanmaktı. Ancak fermanlarından bir sonuç alınamamış­
affedip tuğ ve sancak teslim etmekte bunu gerçekleştirmek şuursuz kalaba- tır. Reform mahiyetindeki yeniliklerde
gönülsüz davranmıştır. Çünkü bunların Iıklar için kolay olmuyordu. Çok defa bir kapıkulunun gücünün azaltılması ve bu
çok azı itaatkar davranıyor, birçoğu es- lider etrafında kolayca toplanabilmişler. şekilde reayanın himayesi esas alınmış­
ki adetlerini tayin edildikleri bölgelerde fakat birliği uzun süre devam ettireme- tır. Fakat yapılacak yenilikler ancak eya-
de sürdürüyordu. Ayrıca devlet eski Ce- mişlerdir. Binlerce insanın iaşesini temin let askerleri sayesinde uygulanabilirdi.
Iali liderlerinin emrindeki şahısları ka- etmek ve kışın barınak bulmak en önem- Nitekim ll. Osman 'ın bu yoldaki ilk te-
nuna aykırı olarak kapıkuluna kaydedi- li sıkıntı idi. Bu yüzden şehir ve kasaba- şebbüsü yanında Erzurum Valisi Abaza
yor, bu da müessesenin bozulmasına se- larta köyler konak yeri olurdu. Celali bö- Mehmed Paşa'nın yeniçeri düşmanlığı ile
bep oluyordu. Ancak yine de bu af ve lük! eri çeşitli yerlerde yerleştirilir ve halk sekbanlara dayanması bu gerçeği orta-
istihdam siyaseti sayesinde bazı Anado- zulüm ve yokluktan inlerdi. eelaliler eğer ya koymakla birlikte meselenin halli an-
lu şehirleri Celali kuşatmasından kurtul- mağiOp edilirse ağır şekilde cezalandı­ cak iki üç asır sonra gerçekleşecektir.
d uğu gibi sınır boylarında yapılacak as- rılmala rı mukadderdi. Kaçabilenler ge- BİBLİYOGRAFYA:
keri harekatları ve faaliyetleri daha hız­ nellikle İran'a sığınınayı tercih ediyorlar- Telhisler (1597·1607) (haz. Cengiz Orhon-
lı, rahat ve kesif bir şekilde sürdürme dı. Fakat burada teşkilatlanıp Anadolu'- lu). İstanbul 1970, s. 5, 16, 86·87, 120; Hoca
fırsatı veriyor, endişelerin dağılmasını ya dönebilen olmamıştır. Ancak İran bu Sadeddin, Tacü't-tevarrh, ll, 382-383 ; Selani-
sağlıyordu. Zira Celali karışıklıkları yü- sayede Anadolu'nun durumunu daima kf. Tarih (İpşirli), ı , 215 -216 ; ll, 581 , 816-817,
827-828; Mustafa Safi, Zübdetü 't-tevarfh, Be-
zünden yeterli kuwet ve malzeme tah- takip etmiş ve uygun bir fırsat kollamış­
yazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2429,
sis edilemediğinden istenilen harekat tır. Nitekim Şah Abbas'ın 1603'teki ani ll, vr. BOb; Ahual-i Ce/aliyan, Süleymaniye Ktp. ,
gerçekleştirilemiyor, zaman zaman düş­ taaruzu Anadolu· daki karışıklıktan isti- Esad Efendi, nr. 2236, vr. 5' -15', 18'-22b, 23'-
man karşısında bu sebeple yenilgilere fade etmek içindi. 25'; Ataı. Zeyl-i Şekaik, s. 478-480, 609-610;
dahi uğranılıyordu. Öte yandan eelali ka- Mehmed b. Mehmed. Nuhbetü't-teuarfh ue'l-
eelaliler arasında "yalancı kapık ulları" ahbar, İstanbul 1276, s. 60 -62, 207-208, 210 -
rışıklıkları sırasında yerini yurdunu ter- adı verilen bölükler de bulunuyordu. Bun- 213, 234-236; Polanya/ı Simean'un Seyahat-
ketmiş insanları eski yurtlarına döndür- lar kanuna aykırı olarak alınıp daha son- namesi 1608-1619 (tre. H. D. Andreasyan), İs­
mek için de çok gayret sarfedilmiştir. ra ocaktan uzaklaştırılan leventler veya tanbul 1964, s. 4, 17, 45, 87, 88, 93, 106, 158,
Bunlara birkaç yıl vergi muafiyeti tanı­ 159; Hasan Beyzade, Tarih (haz. Nezihi Aykut ,
ümera kapılarındaki devriye bölükleri
mak, bulundukları yerleri şenlendirmek doktora tezi, 1980), İÜ Ed. Fak., Tarih Seminer
mensuplarıydı. Bu yüzden eski leventler
K.itaplığı , nr. 3277, s. 240-243; Topçular Katibi
yine devlete düşüyordu . kapıkulu tarzında altı bölüğe ait sarı, kır­ Abdülkadir Efendi, Tarih (haz. Ziya Yılmazer,
eelaliler üzerine gönderilen askerlere mızı ve yeşil bayrak açıyorlardı. eelaliler doktora tezi, 1990). iü Ed. Fak, Genel Kitaplık,
şevk vermek, bunları menfi propagan- kendilerine göre kabaca bir bölük dü- nr. TE, 80, s. 259-264, 392-414, 415-417, 419-
420, 422-439; Peçuylu İbrahim. Tarih, ı, 311,
dadan uzak tutmak ve ha lkı n da deste- zeni de kurmuşlardı. Her bölüğün bir
341; ll, 154, 204-205, 252, 335; Katib Çelebi,
ğini sağlamak için bu isyanların şer'i yön- zorbabaşısı bulunuyor, bunlar da birer
Fezleke, 1, 185-186, 270, 289-290, 310-311; ll,
den i za hı önem kazanıyordu . Fetva ma- bayrak taşıyorlardı. Her bayrakta celi 339, 343-344, 348, 372; a.mlf., Düstarü'l-amel
kamı Celaliliği "hurüc ale's-sultan" ve hattıyla zorbabaşının adı yazılı idi. Cela- li-LSlahi'l-halel, İstanbul 1280, s. 127; Solakza-
"sa'y bi'l -fesad" şeklinde değerlendiri­ li gruplarının bayraklarının kesin sayıla­ de, Tarih, s. 662-664; Karaçelebizade Abdüla-
ziz Efendi, Zeyl-i Rauzatü'l-ebrar (haz. Nevzat
yor ve asilerin devlet başkanının emriy- rını tayin etmek şimdilik mümkün de-
Kaya, doktora tezi, 1990), İÜ Ed. Fak., Genel
le katledilebileceğine cevaz veriyordu. Bu ğildir. Bazı kaynaklarda 70.000'e varan K.itaplık, TE, nr. 81 , s. 132-133, 200, 293; Ki-
bakımdan nefir-i am* ilan edilerek hal- Celali gruplarından söz edilmekteyse de tab-ı Müstetab (nşr. Yaşa r Yücel). Ankara 1974,
kın desteği sağlanıyordu. Ha lkın deste- bunlar mübalağalı rakamlar olmalıdı r. s. vıı- xıı, 5, 9, 17-23, 26, 36-41; Evliya Çelebi.
ği, mukavemet gücünün sağlamlığı ve- Celali zorbabaşıları reaya arasında ga- Seyahatname, ll, 383-456, 474; ırı , 74-84; N,
264-268; V, 235-254; Behceti. Tarih-i Sülale-i
ya zayıflığı eelaliler için hayati önem ta- rip isimlerle şöhret bulmuşlardı. Bunlar-
Köprülü, Köprülü Kütüphanesi, Hafız Ahmed
şıyordu. dan bazıları Ağaçtan Piri, Tanrıbilmez, Paşa, nr. 212, vr. 38b; Vecihi Hüseyin, Tarih,
Birkaç istisna dışında Celali reisierin- İnciryemez, Kabresığmaz, Kafir Murad, Süleymaniye Ktp. , Hamidiye, nr. 917, vr. 29b-
de Anadolu'yu Osmanlı hakimiyetinden Şeklaz Ahmed, Deli İ lahi, Domuzoğlan, 33b, 38b·41 ', 59b·62 ' , 63'-64'; Abdurrahman
isaoğlan, Günuğrusu, Dağlardelisi, Rum Abdi Paşa, Vekayi'name, TSMK, Koğuşlar, nr.
çıkarma hevesi olmadığı gibi esasen bu
915, vr. 4b, 5b, 10b, 12b, 34 ' ; Naima. Tarih, ı,
güçte bir lider de bulunmuyordu. Diğer Mehmed, Yularkıstı, Kilindiruğrusu gibi 165, 223-225, 236 -238, 281-284; ll, 1-22, 26 -
taraftan Celalilik hareketleri yalnızca in- adlar taşıyorlardı. 39, 238, 245, 296, 303-316, 325, 418; lll, 187,
safsızca yağma ve katliam esasına da Sosyal bir buhran sonucu ortaya çı­ 213-220; N, 328, 367-369, 405-407; V, 83-87,
dayanmıyordu. Büyük ve kalabalık grup- kan Celali isyanları, devlet teşkilatında 91, 96-97, 158-162, 276-277; VI, 50, 72, 100,
115-120, 261-263; Silahdar. Tarih, ı, 19, 47,
ların meskün yerlere taarruzları çok de- bozulma ve otoritenin zayıflaması ile gi- 67, 132-139, 144 -157 ; Hammer (Ata Bey). Vlll ,
fa iaşe temini içindi. Ancak Celali grup- derek büyümüştür. Bazı kaynakların Ce- 14-16,85-87, 104; X, 199,202-203, 235; Mus-
ları disiplinden mahrum olduğundan yol- tali isyanlarını Cigalazade Sinan Paşa·- tafa Nüri Paşa. Netayicü'l-vuküat (nşr. Seyyid

256
CELALT TAKVİMi

Mustafa Efendi), istanbul 1294-96, 1, 15-31; min başlangıcı hicri 9 Ramazan 471 Cu-
CELALİTAKVİMİ
Amasya Tarihi, lll, 253-267, 328-338, 350; ma (15 Mart 1079), yıl başı güneşin Koç
Pertev Naili Boratav, Köroğlu Destanı, istanbu l Büyük Selçuklu Sultanı burcuna giriş günü, yani ilkbahar ılınımı
1931, s . 99, 120; Uluçay, XVII. Asırda Saruhan, Melikşah tarafından hazırlatılan
s. 140-146; a.mlf., XVlll. ve XIX Asırlarda Sa-
günüdür. Ayları bazı bilgintere göre gü-
güneş takvimine verilen ad. neşin on iki burca girişi günlerinde baŞ­
ruhan, s. 43, 50, 63 -68; a.mlf. , "Celaliler", TA, L _j
X, 117-120; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, ııı;ı , lar; bazılarına göre ise -eski Mısır takvi-
s. 110 - ıl3, ı49-168, 386-399; Danişmend , Sultan Melikşah'ın Iakabı olan Celalüd- minde olduğu gibi- her biri otuzar gün-
Kronoloji, ll, 49-50, ı2ı - ı25, 25ı; lll, 204,
devle'den dolayı bu adı alan takvim ay- lük on iki ay, artı beş ya da altı ekleme
208, 2ı2, 2ı6-2ı7, 245-246, 250-253, 255-
256; Şerafettin Turan, Kanuninin Oğlu Şe h- rıca Meliki olarak da adlandırılır. Başlan­ günlüdür. Ay adları eski Pars takvimin-
zade Bayezid Vak'ası, Ankara ı961, s. 37-4ı, gıç günü 9 Ramazan 471 Cuma'dır (15 deki gibidir; ancak sonlarına "kadim" ye-
ı59-173, ı 75-179; Mustafa Akdağ, Büyük Mart 1079, Greenwich zamanına göre 21 rine "celali'' kelimesi getirilmektedir. Bu
Celalf Karışıklıklarının Başlaması, Erzurum takvimde yılbaşı gününü ilkbahar ılını­
Mart)
1963; a.mlf., Celalf isyan/arı, 1550-1603, An-
Selçuklu idaresinde yer alan bugünkü mı gününde tutmak için dört yılda bir
kara ı 963; a.mlf., "Türkiye Tarihinde icti -
mai Bulıranlar Serisinden Medreseli isyan- İran'da kullanılan Yezdicerd takvimi, es- gün artıklama getirilir, ancak altı yedi
ları", İFM, ll/ı4 (1950), s. 36ı -378; a.mlf., "Ce- defa dört yılda bir artıklamanın ardın ­
ki Mısır takviminden alınma, her biri otu-
lali isyanlarında Büyük Kaçgunluk 1603- dan bir defa S. yıl artıklanır. Güneş Koç
1606: I" , TAD, 11/2-3 (1964), s. 1-50; Mustafa
zar gün çektirilen on iki ay, artı beş gün
eklemeli, toplam 36S tam günlü bir tak- burcu başlangıcına geldiği zaman yeni
Cezar, Osmanlı Tarihinde Levendler, istanbul
1965, s . 78-142, 196-215; M. A. Cook, Popula· vimdi. Başlangıcı, lll. Yezdicerd'in tahta yıl girer ve dolayısıyla Ce la li yılı ilkbahar
tion Pressure in Rural Anatolla (1450-1600), çıkış yılının yıl başı olan 16 Haziran 632 ılınımı noktasında (miladi 21 Mart) baş­
Cambridge 1972, s. 33, 37; Bemard Lewis, Ot· lar. Takvim yılının ilk günü veya yeni yı ­
(yaz gün dönümü günü) idi. Bu takvim,
toman Observers of Ottoman Decline, Islam in lın ilk günü, öğle vakti güneşin Koç bur-
History ldeas, Men and Events, London 1973, 36S 1/4 günlü İskender (Jülyen) takvi-
s. 199-213; Mücteba ilgürel, Abaza Hasan Pa· mine göre yılda 1/4 gün hesabıyla dört cu noktasına geldiği zamandır.
şa İsyanı (doçentlik tezi, 1976), iü Ed. Fak., yılda bir gün gerilemekteydi. Böylece yıl­ Zfc-i Uluğ Bey'de mevsimler yılı or-
Genel Kitaplık, nr. TE, 34; a.mlf. , "Osmanlı im- başı olan 1 Perverdin, 636 yılında 1S Ha- talama süresi 36S, 242, S34, 876, S43,
paratorluğunda Ateşli Silahların Yayılışı",
ziran'a, 640'ta 14 Haziran'a, 644'te 13 209, 876 ... gün olup 36S,2S olan İsken­
TO, sy. 32 ( 1979), s. 30ı
-308; a.mlf., "Abaza
Hasan", DİA, 1, ı o- ı 1; a.mlf., "Abaza Paşa", Haziran'a ... 1064'te 29 Şubat'a, 106S'te der yılının söz konusu yıl süresine göre
a.e., 1, 11·12; H. D. Andreasyan, "Celiililerden 28 Şubat'a, 1069'da 27 Şubat'a, 1073'- yanılgı payı, 134 yılda bir gün olarak
Kaçan Anadolu Halkının Geri Gönderilme- te 26 Şubat'a ve 1077'de 2S Şubat'a düş­ verilmektedir. Celalf takvimi için başlan­
si", İsmail Hakkı Uzunçarşılı 'ya Armağan, An- gıç olan 1079 yılı ilkbahar ılınımı ölçü-
m üştü . Yine bu yıllarda ilkbahar ılınımı
kara 1979, s. 45-53; a.mlf., "Bir Ermeni Kay-
nağına Göre Celiili isyanları" , TO, sy. 17- günü olan 1S Mart, Perverdin'in 1S, 16, münün karşılaştırma için hangi ölçüme
18 (1963), s. 27 -42; William J. Griswold, The 17, 18 ve 19. günlerine gelir olmuştu. dayandınldığı adı geçen zicde belirtilme-
Great Anato/ian Rebellion 1000-1020/ 1591- Jülyen takviminin adı değiştirilmiş bir miştir. Ancak bunun için 1079' dan 134' er
1611, Berlin 1983; a.mlf. , "illaliili", EF Suppl. yıl gerilere gidilirse 7 X 134 ~ 938 yıl­
şekli olan İskender takvimi de bu ölçü-
(İng.), s. 238-239; Fernand Braudel, Akdeniz
de olmamakla birlikte yanılgılı idi; me- da 141 yılına varılır ki bu yıl (1391 140
ve Akdeniz Dünyası (tre. Mehmet Ali Kılıç­
bay), İstanbul 1989, 1, 273 ; Feridun M. Eme- sela ilkbahar ılınımı 632 ' de 18 Mart'a yılı), İlkçağ'ın ünlü gökbilimci- matema-
cen, XVI. Asırda Manisa Kazası, Ankara 1989, gelirken 134 (veya 128) yılda bir gün ge- tikçisi Batlamyus'un ılınımlar ve gün dö-
s. 12ı, 154, 158, 2ı3; Ahmed Refik, "Osmanlı rileyerek 17, 16 ve Melikşah dönemin- nümü ölçümleri yılına çıkmaktadır.
Devrinde Rafizilik ve Bektaşilik (1558-1591)",
de de 1S Mart'a düşmüştü. Buna karşı­ Osmanlı döneminde devletin resmi tak-
DEFM, sy. 2 (1932), s . 21-59; Ömer Lütfi Bar-
kan, "Tarihi Demografi Araştırmaları ve Os- lık yılbaşının her yıl mevsimler yılının vimi demek olan "müneccimbaşı takvim-
manlı Tarihi", TM, X (1953), s. 1-27; a.mlf., belli bir gününe denk düşmesi ve bin- leri" Celali takvimi düzeninde hazırlanır­
"Timar", İA, Xli/ı, s. 286-333; Halil inalcık, yıllar boyunca da değişmeksizin böyle dı. Bunlarda her bir sayfa otuz günlük
"Adaletnameler", TTK Belgeler, 11/3-4 (1967),
kalması, gökbilimcilerin en çok istedik- Celali ayiarına ayrılmış, on iki aydan ar-
s. 49-145; a.mlf., "The Heyday and Decline
of the Ottoman Empire", CH/s., 1/A, s. 324- leri bir şeydi. Geçmişte bilginterin bu is- takalan beş ya da altı ekleme gün de en
353; Şahabettin Tekindağ, "Şah Kulu Baba teği gerçekleştirmeye yönelik çalışma­ sonda ayrı bir sayfaya alınmıştır. Yılba ­
Tekeli isyanı", BTTD, 1/3 (1967), s. 34·39; 1/4 ları hep başarısızlıkla sonuçla nmıştı. Bu şı, ilkbahar ılınımı günü olan "nevrüz-i
(1968), s. 54-59 ; M. Münir Aktepe, "İpşir Mus - defa Selçuklu Sultanı Celaleddin Melik- sultani" idi. Mesela 374 Celati ( 1452 rO-
tafa Paşa ve Kendisil e İlgili Bazı Belgeler",
şah'ın takvimin düzeltilmesi yolundaki mf) yılı takvimi, 1 Perverdin mah-ı Cela-
TD, sy. 24 (1970), s. 45-58; Yaşar Yücel, "Os-
manlı İmparatorluğunda Desantrilizasyona emri üzerine ömer Hayyam'ın başkanlı­ li ~ 19 Safer 8S6 hicrf ~ 11 Mart 1764
(Adem-i Merkeziyet) Dair Genel Gözlemler", ğında Ebü'I-Muzaffer İsfızari, Meymün İskender 114S2 Jütyen ~ 19 Tir mah - ı
TTK Belleten, XXXVIII/152 (1974), s. 657-708; b. Necib el-Vasıti, Abdurrahman Haris kadim 821 eski Pars- Yezdicerd ~ 20
Suraiya Faroqhi, "Rural Society in Anatolia
ve Muhammed Hazin'den teşekkül eden Aram ay ( ~ birinci ay) maymun yılı , Türk
and the Balkans During the Sixteenth Cen-
tury", Turcica, IX / 1, Paris 1977, s. ı63, 190- bir kurul oluşturuldu. Kurul Yezdicerd ve günüyle başlamaktadır. Celali yıllarının
191; Mehmet İpşirli, "Hasan Killi el -Akhisar! İskender takvimlerini inceledikten sonra rumi 1 miladiye çevrilebilmesi için söz ko-
ve Devlet Düzenine Ait Eseri Usülü'l-Hikem bunları düzeltmek yerine yeni bir tak- nusu olan yıla 1078 rakamının eklenme-
fi Niziimi'l-Aıem", TED, X-XI (1981), s . 239- vim tertibine karar verdi ve sonuç ola- si gerekmektedir. Mesela 374 Celali yılı~
278; Jean-Louis Bacque-Grammont, "Notes
et documents sur la revolte de Şiih Veli b.
rak Celali takvim i ortaya çıktı. 14S2 rümf yılına denk gelmektedir. RO-
Şeyh Celiil", Ar. Ott., VII ( 1982), s . 5-69; a.mlf., Celalf takvimi konusunda en eski kay- mi 1 miladi yılından Celali'ye geçmek için
"1527 Anadolu İsyanı Hakkında Yayınlanma­ naklardan biri olan Zfc-i Uluğ Bey'den de verilecek yıldan 1078 çıkarılmalıdır.
rnış Bir Rapor", TTK Be Ileten, LI /199 ( 1987),
(düzenlenişi 1436'dan sonra) edinilen bil- Celali takviminde yılbaşı, müneccim-
s. 107-ı17 .
~ MücTEBA İLGÜREL gilere göre (1. konu, bölüm 5), bu takvi- başı takvimlerinde olduğu gibi ya her

257

You might also like