You are on page 1of 6

NOTA

Derviş Kemal İkiidi adlı Noktavl önderleri bi şairler yer almaktadır. Noktavller, Hin- leetual History of theMuslimsin Akbar's Reign,
tarafından "emin" payesi verildi. Safevi ta- distan'da Ekber Şah'ın hoşgörüsüyle kar- New Delhi 1975, s. 431; Ncıredd i n Müderrisi Çe-
hardihl, Seyri der Taşavvuf der Şerf:ı -i Hal-i Me-
rihçilerine göre Şah Abbas'ın Noktavtliğe şılaştılar ve ona destek oldular. Noktav'i
şayil]. ve A~!ab, Tahran 1361 hş ./ 1982 , s. 312-
meyletmesi onları kontrol altında tutmak müntesibi M'ir Şerif Arnürı "d'in-i ilahi" kül- 329; Abdülhüseyin ZerrinkGb. Dünbale-i Cüstü-
amacına yöneliktir. Noktav'iler, Şah Tah- tünü ayrıntılarıyla temeliendiren kişidir. cQ der Taşavvuf-i Iran, Tahran 1363 hş. , s. 237-
masb' ı mehdi ilan etmeye teşebbüs etti- Ekber Şah'ın baş sırdaşı Ebü'I-Fazl Alla- 239; Meryem Mir Ahmeöı, Din ve Me?heb der
'Aşr-ı Şafevi, Tahran 1363 h ş. , s. 93-99; Said
ler ve onun kimliğiyle zaman teorileri ara- ml'nin Noktavlliğe meyilli olduğu kaydedil-
Amir Arjomand, The Shadow of God and the
sında ilişki kurdular. Bu durum, Şah Ab- mektedir. Cihangir de Noktav'iler'e müsa- Hidden Imam, Chicago 1984, s. 198-199; B. S.
bas'ın Safevi Devleti'nin yeni ideolojik ilke- mahalı davrandı, ancak Noktav'ilik Hindis- Amoretti, "Religion in the Timurid and Safavid
lerini belirlerken fırkanın doktrinlerini kul- tan'da varlığını uzun süre devam ettire- Periods", CHir., vı , 644-646; M. İbrahim Basta-
lanmayı düşünmesine sebep oldu. Ancak medi. nl-yi Parizi, Siyaset ve i~tişad der 'Aşr-ı Şafevi,
Tahran 1367 hş./1988, s. 31, 46, 54-56; Farhad
Şah Abbas'la Derviş Hüsrev arasındaki iyi Noktav'ilik, İran'da Şah Safi devrinde kısa Daftary, The lsma'Ws: Their History and Doctri-
ilişkiler Luristan'da çıkan Noktavl isyanları süre de olsa yeniden bir canlılık kazandı. nes, Cambridge 1990, s. 455-456; Abbas Ama-
yüzünden bozuldu. isyanları bastırmak için Bu dönemde Kazvin'de Derviş Rıza adında nat, "The Nuqtavi Movement of Mahmud Pisik-
sefere çıkan hükümdar, fırka liderlerinden hani and his Persian Cycle of Mystical Materi-
bir Noktavl mehdi olduğunu iddia etti; ve- alist Thought", Mediaevallsma 'ili History and
tahttan inmesi konusunda kendisine gön- kili büyük bir taraftar kitlesini etrafında Thought (ed. Farhad Daftary). Cambridge- New
derilen uyarılar üzerine kumandanlarından topladı. isyan hareketi kanlı şekilde bastı­ York 1996, s. 281-297; K. Babayan. Mystics, Mo-
Malik Ali'ye Kazvin'deki Noktavller'i tutuk- rıldı ve Derviş Rıza'nın başı kesildi (ı 041/ narchs and M~siahs: Cultural Landscapes of
lamasını emretti. Derviş Hüsrev ve Derviş Early Modern Iran, Cambridge 2002, s. 57-117;
1631). Bu olay Noktav'iliğin sonunu getirdi.
Kfıçik'in de aralarında bulunduğu bütün
MenGçihr Minovi, " Salı;anat-ı Yüsufi-yi Terkiş­
Yaklaşık otuz yıl sonra Raphael du Mans, düz", Yagma, ll, Tahran 1328 hş., s. 310-314; K.
Kazvin Noktavı1eri tutuklanarak isyanların İsfahan'da kendilerine Mahmfıd'iler deni- K. Kutsiya, "Iz istorii sotsial'nykh dvizhenii v
önü alındı. Ulema tarafından sorgulanan len pejmürde kılıktı dervişler gördüğünü gorodakh sefevidskogo gosudastva: dvizhenie
Derviş Hüsrev üç gün boyunca halkın gö- (Estat de la Perse en 1660, s. 87-88), an- nuktaviev", f'IAA, ll (1966). s. 69-75; Aziz Ah-
zü önünde işkenceye uğradı ve idamından mad, "Safavid Poets and India" , Iran, XIV, Lon-
cak baskı altında olduklarını aktarmakta- don 1976, s. 131 ; Ali Rıza Zekaveti Karagöz!G,
sonra cesedi bir hafta boyunca darağacın­ dır. "Negah-i Taze'i be Menabi'-i Nol5ı;aviyye", TaJ:ı­
da teşhir edildi. ~i~at-ı islami, 11/2 (ı366 hş./ 1988 ) , s. 31-39; Ha-
Safeviliğin sonraki dönemlerinde de Nok-
Bu olayların ardından gökte beliren bir mid Algar, "Nui51;aviyya", Ef2 (İng.), VIII, 114-117.
taviyye'nin izleri görülmektedir. Babiliğin
kuyruklu yıldızı saray müneccimi Celaled- kurucusu Mirza Ali Muhammed Bab, Ma- li HAMİD ALGAR
din-i Yezd'i, Şah Abbas'ın 1002 yılının Zil- kfı'daki hapsi esnasında Noktav'i görüşle­
kade ayının 7'siyle 1o·u arasında ( 25-28 riyle tanışmış. Beyan'ına doğrudan bu r
Te mm uz 1594) ölüm tehlikesiyle karşıla­ NOTA
doktrinleri dahil etmiştir. XIX. yüzyılın ilk
şacağı şeklinde yorumtadı ve bu üç gün yarısında Ni'metullahiyye tarikatına men- Özel yazılı işaretlerle
müddetince tahta bir başkasının vekalet sup sfıfı Zeynelabid'in-i Şirvan'i kendilerini müziğin yansımasma verilen ad.
etmesini önerdi. Bunun üzerine Şah Ab-
L ~
sfıfı kılığında gizleyen Noktav'iler'le karşı­
bas, Derviş Yfısufı Tarkiş- dfız adındaki laştığını söylemektedir. Çağdaş müellifler- Latince olan nota kelimesi sözlükte "ya-
Noktavl bir esire kuyruklu yıldızın neye işa­ den NCıreddin Müderris'i Çehardih'i, Bih- zı, yazılı işaret" ,
müzik sanatında ise "se-
ret olduğunu sordu, yakında bir Noktav'i'- behan'da kendini Noktav'i olarak tanıtan sin grafiksel (görsel) temsili, müzik yazısı "
nin idareyi ele geçireceği cevabını aldı. Ya- Baba Muhammed adında münzevi biriyle anlamına gelmektedir. İngilizce ve Fran-
pılan müzakerelerden sonra Derviş Yfısu­ tanıştığını ifade etmektedir. sızca'da "nota yazısı" manasında kullanı­
fı'nin taht için en uygun kişi olduğu kara- Jan notation kelimesinin Türkçe çevirisin-
BİBLİYOGRAFYA :
rına varıldı, Derviş Yfısufı üç günlük sultan- de "yazının yazısı" veya "müzik yazısının
Abdülkadir BedaGn!, Müntel].abü 't-tevarfl]. (nşr.
lığının ardından tahttan indirilerek dara- Mevlevl Ahmed Ali- W. N. Lees). Calcutta 1864- yazısı" gibi bir anlamın ortaya çıktığı gö-
ğacına gönderildi. Kaşan'da şair M'ir Sey- 69, ll, 286-288; lll, 204-206, 378-379; İskender rülmektedir. Müzik sanatında nota keli-
yid Ahmed-i Kaş'i'nin evrakları arasında Bey Münşi. Tarif]., ı, 473-477; a.mıf., History of mesi ve nota anlayışı XVII. yüzyıldan itiba-
Shah 'Abbas The Great (tre. R. M. Savory), Bouı­
Noktavl ileri gelenlerinin ve mensuplarının ren Avrupa'da XIX. yüzyıldan itibaren de
der 1978, ll, 646-650; Zeynelabiöın-i Şirvanl. Bus-
adlarını bildiren bir listenin bulunması Şah Osmanlılar'da ve diğ er kültürlerde yaygın­
tfi.nü's-siyaf:ıa, Tahran, ts. (Kitabhane-i Senal). s.
Abbas'a Noktavller'in kökünü kazıma im- 181-182; Hidayet, Ravzatü 'ş-şafa, Yili , 273-278; laşmaya başlamıştır. Daha önceki dönem-
kanını sağladı . Şah Abbas devrinde idam MGbed Keyhüsrev-i İ sfendiyar, Debistan-ı Me?a- lerde uluslararası nitelikte bir nota yazısı
edilen son Noktavl bir müneccim olan Mol- hib (nşr. Rahlm Rızazade-i Melik). Tahran 1362 henüz bilinmiyor, onun yerine her kültü-
hş. , ı , 273-278; ll, 231-236; Raphaeı du Mans.
la Ayaz'dır (ö 1020/ 1611) rün icat ettiği çeşitli semboller, grafikler.
Estat de la Perse en 1660 (ed. Ch. Schefer), Pa-
Noktav'iler, ı. Şah Abbas'ı kendilerinden ris 1890, s. 87-88; Muhammed YGsuf. :feyl-i Ta- işaretler, çizgiler, harfler, imler kullanılı­

biri olarak görmüş ve olgunlaşmama ala- rfl].-i 'Alemara-yı 'Abbasf (nşr. Süheyll Hansarl). yordu. Aynı durum, yani geleneksel nota
Tahran 1317 hş., s. 83-85, 240; Sadık Kiya. No~­ görüntüsünden farklı olan yazı yöntem-
m eti şeklinde değerlendirdikleri kendile-
(aviyan ya Pasil].anfyan, Tahran 1320 hş., s. 73-
rine yönelik düşmanlığına inanmamışlar­ leri XX. yüzyıldan itibaren çağdaş müziğin
132; Nasrullah-ı Felsefi, Zindeganf-yi Şah 'Ab-
sa da baskıların sürmesi üzerine Hindis- yazı sisteminde de görülmektedir. Bu se-
bas-ı Evvel, Tahran 1334 hş./1955 , ll, 338-344;
tan'a iltica etmek zorunda kalmışlardır. lll, 40-51 ; Ma'sGm Ali Şah. Tara'ik, lll, 136; Z. beple "n ota yazısı" yerine "müzik yazısı "
Mülteciler arasında Vukü'i-i N'işabfır'i, Ha- Kulizade, Khurufizm i ego predstaviteli v Azer- ifadesinin kullanılması daha uygun sayılır.
baydzhane, Bakü 1970, s . 249-255; MahmGd
yati-i Kaşan'i. Ali Ekber Teşb'ih'i-i Kaşan'i. Müzik diğer sanat dallarından farklı ola-
b. Hidayetullah AfGştal Natanzl. Nu~avetü 'l-ilşar
Molla Sfıfı Mazenderan'i (Amü!T). Hakim fi ?ikri'l-al].yar (nşr. İhsan i ş ra ki). Tahran 1350 hş., rak işitsel, zaman içinde ilerleyen, müzi-
İbadullah-ı Kaşan'i ve Abdülgaru-i Yezd'i gi- s. 507 -528; S. A. A. A. Rizvi. Religious and lntel- kal seslerle düşünceleri aktaran ve duygu-

205
NOTA

!ara hitap eden ruhsal bir sanattır. Zaman


sanatı olan söz sanatı ile benzerliği varsa
da sözün somut olması, belli bir şekli ve
anlayışı taşıması onunla müzik arasında­
ki önemli bir farkı göstermektedir. Çün-
kü bir müzik eseri dinleyicinin hafızasın­ L <--.) L<--r_, <:'--~ 4 t .. fr-
da kendine has, farklı bir hayal meydana ;s r • f f rr f <' f,.t ,rrr
getirir. Müziğin tabiatında mevcut olan
bu özelliklerle birlikte insan belleğinin ve
hatıriama gücünün yetersizliği , eserlerin
;;;ıt:.;j.;:__~~~~6;
" ' ~\ \ "' \ 1..? /
w'•• \

zamanla çoğalması (çeşitlilenmesi) ve zor- Safiyyüddin 2:. 1..- ~ L. r_J.,-- "-c::' __j~yı
ei-Urmevi'nin r "" .. .ı ı ı ı ! r ı
laşması ile meşk usulünün artık yetersiz ebced sistemi : - L: "--C: : L Lı:' r ~-~i
kalması, eserin unutulmaması, tekrar ic- ile ya zıl mış "' .. t'" 1 ' 1 1 t

ra edilmesi imkanı ve başkalarına da öğ­ bestesinden c"---- c'-~<- :,.. _,,_ı(ı;


L-
birbölüm "' ~ " ,r ı 1 ' ; 1 f /
retilmesi gereği müziğin bir tesbit aracı­ (Kitabü 'l- • cL-<:: . r. L.. c. c_~); 7
nın, dolayısıyla yazı sisteminin gerekliliği­ Edvar, .... ,...... 1 ı 1 1 1 J

ni ortaya koymuştur. Böylece değişik kül-


Nuruosmaniye Ktp. ,
nr. 3653/1,
c_ ~ 7'-" • ?' 7 ı ı ~~~
1 ~~ ı r ı
türlerde ve değişik çağlarda birbirinden vr. 4 7'-48')

farklı müzik yazıları geliştirilmiştir. Müzik


yazısının ilk defa ne zaman ve nerede or- rm faraziyeleri olarak tarih biliminde ka- nunda, Beethoven'ın piyano için besteledi-
taya çıktığı konusuyla ilgili kaynaklarda çe- bul edilmektedir. ği 14. sonat ("ay ışığında") cis moll (=do#
şitli bilgiler bulunmaktadır. Sumerler'in minör) tonunda yazılışı harf sistemiyle be-
Müzik yazısı tarihi incelendiğinde her
milattan önce 2000 yıllarında müziklerini kültürün ilkel döneminde aynı tip yazı aşa­ lirlenir. Burada "dur" kelimesi Latince'de
yazmayı başardıkları ; Fenikeliler. Babilliler, "sert", "moll" ise "yumuşak" anlamına gel-
masını geçirdiği ve ortak bir yöntem olan
Eski Mısırlılar, ibraniler ve daha sonra Ha- harf yazısı yöntemini kullandığı görülmek- mektedir. Bu kelimeler zamanla oluşan
beşler gibi diğer Sami kavimlerinin müzik tedir. Harf yazısının özelliği seslerin (perde- ses dizilerinin değişik yapı formüllerinden
yazısı kullandıkları; Uygurlar, Çinliler ve ler) her halkın diline, alfabesine özgü harf- ileri gelmiştir. Aynı zamanda "moll" keli-
Hintliler'in de miladın ilk yıllarında müzik ler veya harflerden türetilmiş imlerle gös- mesi pesleştirici (bemol) işaretinin oluşu­
yazılarını oluşturdukları; milattan önce V. terilmesidir. Bunlar arasında Avrupa'nın en munda da kullanılmıştır. Öyle ki ses dizisi-
yüzyılda Yunanlılar ve milattan önce ll. eski (m.ö. X . -ııı. yüzyıllar) Grek harf yazı­ nin ikinci sesi alfabenin ikinci harfiyle (B)
yüzyılda Romalılar'ın değişik birer müzik sını , Fransa'nın "notation alphabetique"ini, işaretlenmiştir. Fakat dönemin intonasyon
yazısı geliştirdikleri bilimsel araştırmala- Almanya'nın "buchstabennotation"unu, özelliğine göre bu tonun iki tür seslenişi

Doğu ve Osmanlı kültürlerinde Arap alfa- vardı: pest, "yumuşak" (mali) ve sert. Bu

besinden türetilmiş özel imler ve ebced iki farklı seslenişi yazıda göstermek için
punctum . (') sistemiyle diğer örnekleri göstermek müm- aynı sesin (b) iki tür im, çizim şekli uygula-
vlrga 1 r kündür. Harfler ve bunlardan sonra kulla- nırdı: İmierin yuvarlak şeklinde olanı pest.
tractulus
nıma giren heceler belirli bir ses yüksek- yumuşak sesi (b moll). "kare" (köşeli) şek­
pes lpodatüsl J ,J lindeki ise (b kare) daha sert naturel se-
liğini değil basamakları adlandırmak, ses-
flexa lclivisl rı fl si göstermek için kullanılıyordu. Zamanla
ler arasındaki oranları, aralıkları tesbit ede-
scandicus / t rek müziğin orüinaline yakın icra edilme- işaretierin yuvarlak ve kare olan çizimieri
cli macus /·. j. ;, hemen hemen değişmezken müzikteki
sini sağlamak için kullanılıyordu. Mesela
torculus J' s Jl
A harfi ile gösterilen herhangi bir başlan­ görevleri değişmiştir. Artık bunlar, belli
poorrectus llff(
bir sese bağlı olmadan günümüzün nota
trigon .,. gıç sesinin günümüzdeki la, re, sol veya
yazısında kullanılan pesleştirici "bemol" ve
do seslerine karşılık olarak kabul edilmesi
mümkündür. Burada önemli olan, ilk ses- değiştirici işaretini iptal eden "bekar" (na-
bi-virga ll türe!) imieri olarak müzik sanatında kulla-

h""''"-
le ardından gelen diğer sesler arasında iliş­
s praepunctis ·? nılmaktadır.
kileri, aralıkları koruyarak ezginin doğru
is subpu nctis ~
bir şekilde seslendirilmesidir. Zamanımız­ Doğuştan genel olarak tek sesli (mono-
elivis resupina tı
pes flexus ,/1 da da notalarla tesbit edilen müzik par- di) olan müzik Hıristiyanlığın gelişiyle çok
çaları bazan farklı icracıların farklı ses ge- sesliliğe doğru ilerledi. Dini temsil eden
v•
[ epiphonus nişliğine (diapazon) bağlı olarak farklı baş­ "kutsal üçlü" ilkesinin müzik vasıtasıyla et-
liquescens />1'
langıç sesinden (transpoze) uygulanmak- ken bir şekilde yaygınlaşmasını amaçla-
ancus />
tadır. Harf yazısının değişik yöntemleri gü- yarak kilise ve manastırlarda üçlüğü yan-
quilisma ..1 • ..1
nümüzde de kullanılmaktadır. Batı müzik sıtan üç sesli akar sal müziğin uygulama
oriscus rı r sanatında çok defa gam seslerini, eserin çalışmaları başladı. IX. yüzyılda Hıristiyan­
sallcus /
o bestelenmiş olan tonu (gam ı ) göstermek lığa özgü Gregoryenler'in icat ettiği "ne-
pes stratus .1-'
için eskiden olduğu gibi Latin harflerin- umatik'' müzik yazısı günümüzün nota sis-
apostrophe
den oluşan özel müzik alfabesi ve Latin- teminin temelini oluşturdu . Neumalar (nöm)
distropha " ce kelimeler kullanılır. Nitekim Mozart'ın Ortaçağ Avrupası'nda kullanılan müzik
trlstropha
"' Neumalar meşhur "Türk marşı" A dur (la major) to- yazısı sembolleridir. Ortaçağ kilise ve ma-

206
NOTA

nastırlarındaki koro şefleri elleriyle yaptık­ kıları ise şarkı kelimesinden oluşturulan "şa­
ları hareketlerle tempoyu, ezginin hareke- raknots" mecmuasında toplanmıştır (şarkı
tini, vurgularını ve ezginin özelliklerini gös- kelimesinin eski Ermenice şekli "şara ­
teriyorlardı. Aynı hareketler şarkıcıların el- kan"dır). Bazı eski Göktürk-Orhan-Uygur
lerinde bulunan kağıda yazılmış sözlerin harflerinin khaz (neuma) şekilleriyle olan
üzerinde taklit edici çizgilerle, virgül ve benzerlikleri dikkat çekicidir. Bu benzer-
noktatarla işaretlenmiştir. Eski Yunan ti- Iikierin daha önce tesbit edilmemesi ve in-
yatro ve koro sanatından kaynaklanan bu celenmemesi, müzik yazısının menşei ve
yöntem "kheyronomie" (el kanunu) adıyla genel olarak müzik tarihindeki etkileşim
da bilinirdi. Xl. yüzyılda neumalar dizeğin problemlerinin henüz yeterince araştırıl­
üzerine yazılmaya başlandı. Aynı dönem- mamış olduğunu göstermektedir.
de İtalyan müzik teorisyeni, Benedietine XIII -XVI. yüzyıllarda çok sesliliğin geliş­
Manastırı rahibi Guido d'Arezzo dört çiz- mesiyle seslerin süresini, müziğin ritmi-
gili porteyi ve okumayı kolaylaştıran renk- ni gösteren "menzural" (ölçeksel) nota ya-
li çizgileri kullandı, bu da açkılı dizekyazı­ zısı gelişti. 1496 yılında Franchino Gafo-
sının başlangıcı oldu . Arezzo'nun diğer ri, "semibrevis" (bugünkü sekizli) olarak
önemli bulgularından biri günümüzde de adlandırılan ritim biriminin uzunluğunu
öğretilen "sol-fa" (solfeggio. solmization) oku- "dinlenmiş adamın nabzı" (60-80 atış) ola-
ma metodudur. Altı basamaklı dizinin (he- rak tesbit etti. Zamanla gelişen çok ses-
xachord) kilise ilahisinin sözlerinin ilk he- Iilikle XVII. yüzyıl müzikyazısında ses yük-
celeri ve sesleriyle okunması onun müzik sekliğini gösteren "kare", "baklava", da-
ve nota sisteminin temelini oluşturdu . Dizi ha sonra "yuvarlak" şeklinde olan imler- Abdülkadir-i Meragi'nin ebced sistemi ile yazılmış 12 makam
(gam) basamaklarının adları şu sözlerin he- le nota gözleri oluşmaya başladı. Günü- ses dizileri (Risale-i Feva'id-i 'Aşere, Nuruosmaniye Ktp. ,
celerinden türetilmiştir: Ut (sonradan do) müzde kullanılan uluslarası nota yazısı
nr. 3651/2, vr. 70")

queant laı<is, resonare fibris, mira gesto- tarih boyunca kullanılan en gelişmiş mü-
rum, famuli tuorum, solve polluti, tabii zik yazılarındandır. içerdiği imler, rakam-
reatum. Yedinci satırda kullanılan Sanete lar, kelimeler vb. öğelerle seslerin süresi-
iohannes (Johannes) isminin ilk harfleri ba- ni, yüksekliğini, eserin hızını, gürlüğünü,
zı kaynaklara göre gamın sonradan icat her türlü anlatımsal özelliği belirleyebil-
edilen yedinci sesin si olarak adiandıni­ mektedir. Batı müziğinin dini, tarihi se- sıtamayan gölgeli bölgeleri kalmaktadır; bu
masına sebep olmuştur. Müzik tarihinde beplerle giderek tek sesliden akorsal, ar- ise müziğin tabiatından ileri gelmektedir.
birkaç neuma sistemi mevcuttu, bunların monizeli, melodi ve biçim açısından daha Doğu, Türk Müziğinde Kullanılan Yazı­
farklı kültürlerde müzik yazılarının icadın­ yoğun şeklini alması müzik yazısının çe-
lar. Tarihi kaynaklar müzik sanatının Türk-
da ve gelişmesinde etkileyici rolü bilin- şitli yapıtsal işievlerin taşımasını da bera-
mektedir. Ermeniler'de "khaz", Ruslar'- ler'in yaşamında daima önemli bir yer
berinde getirmiştir. Notalama sistemi mü-
da "kryuk", Osmanlılar'da "Hamparsum" tuttuğunu gösterir. İslam öncesi ve İsla­
zik eserinin tasarianma ve biçimleştirme­
notası ve diğer müzik yazıları bunların mi dönemde Türk mOsikişinasları, icracı­
sini, müziğin dinleyiciye ulaşmasını, eseri
arasındadır. ları, bestecileri ve bilginleri çeşitli devlet
"belgelendirerek" incelenmesini sağlayan
Ermeni müziği icadı olarak tanıtılan işlevlerinde büyük rol oynar. XX. yüzyılda
ve imparatorluklarda faaliyet göstermiş­
"khaz" (baz) yazısının adı tesbitierimize gö- gelişen çağdaş müzik türleri uluslararası
ler, müzik sanatının gelişmesinde önem-
re Arap kökenli hat (çizgi) kelimesinden tü- nota yazısının sınırlarını aşmış ve yeni ya- li katkılarda bulunmuşlardır. Farabl, Sa-
retilmiştir. Bu ad khaz yazısının özelliğini zılar belirleme yöntemlerini geliştirmiştir. fiyyüddin ei-Urmevl, Abdülkadir-i Meragi
(çizgiler üzerinde kurulmasını) yansıtmak­ Fakat bütün bunlara rağmen müzikyazısı­ gibi müzik bilginleri olağan üstü yetenek-
tadır. Khazlarla tesbit edilmiş Ortaçağ şar- nın bütün tarihi aşamalarında müziği yan- leriyle yaşadıkları dönemin sınırlarını aşan
bir ün kazanmışlardır. Doğu geleneksel
müzik sanatı tarihinde müzik yazısının ye-
ri, önemi ve türlerinin açıklanmasından
önce Afrika'dan Çin- Hindistan'a kadar
uzanan alanın müzik niteliğine değinmek
gerekir. Geleneksel müzik eserleri, ma-
kam üzerinde bestelerren parçalar, ezgi
ve ritim açısından tamamlanmış eser-
ler ve belli kurallara dayanan, fakat ser-
best ölçülü, icranın her bir seferinde yeni
Ali Ufki Bey'in ezgi oluşturan, dağaçiama tarzında bes-
MecmQa-i
telerren bölümler olmak üzere iki unsura
Saz u Söz'ünden
bir sayfa dayalıdır. Eserlerin büyük ölçüde doğaç­
(British Museum, Iama kısımlarını içermesi müzik yazısının
Sloane,
nr. 3114, s. 19) özelliklerine de yansımıştır. Diğer doğaç-

207
NOTA

Yegah Asiran Acem-asiran ı rak. Gevest gm olmadığı için hakkında mevcut kay- gösteren çeşitli imierin hepsi birer müzik
o .;. e ..; .:...:. nak ve belgeler de çok kısıtlıdır. III. yüzyıl­ yazısı aracıydı . Bu çeşitliliğin kullanılması ,
Rast ZengUie Dügöh Kürdi segah dan itibaren Sasani İranı'nda geliştirilmiş müzikyazarlarının yaşadığı döneme, mü-
) )!j , ,r oJ' bir sistem olan Mani müzik yazısını Bü- zik nazariyatçısının geliştirdiği veya kabul
Büselik cargah Saba Hicaz Neva
yük Türk Hakanlığı'na geçen Uygurlar' ın ettiği yönteme, hedeflenen amaca bağlıy­
y ~ ..:P." j .:ı
kullandığı söylenmektedir. dı. Ses sistemini oluşturan kısımların (dizi-
Sü ri Hlsa r Hüseynl Acem Eve
)"'> c e Ortaçağ Uygur müzik medeniyetinin ge- lerin, aralıkların ı veya bütün sistemin açık­
'
Mahur Gerdaniye Sehnaz Muhayyer Sünbüle
' lişmesi hakkındaki bilgiler günümüze ka- lanması , ritim teorisi, usullerin genel şe­
ı. ç ..:. J" ..ı
kilde veya ayrıntılarla belirtilmesi, parça-
dar ulaşan ender yazılı kaynaklarda bulun-
nz
segah
nz nz 1iz nz
Nayiosman maktadır. XII. yüzyılda meçhul bir müter- lardan örneklerin aktarılması için farklı
büselik ca rgah saba hicaz
oJ' y ~ ..:P." j Dede'nin cim tarafından Çağatayca'dan Farsça'ya yöntemler kullanılırdı. Ortaçağ Doğu mü-
llz neva Tiz sOri Tiz hlsar Tiz hüseyni müzik ziğinin gözde çalgısı ve IX-X. yüzyıllardan
vaz ı sı
çevrilen ve XIII. yüzyılda Tebriz'de istin-
.:ı )"'> c itibaren müzik nazariyatında görsel ör-
' sistemi sah edilen Tanksukname adlı eserde (s.
24) Hıtay Türkleri'nin icat ettiğinota hak- nek olarak kullanılan dört-beş telli ud şe­
lama türlerinde (caz, uzun hava) olduğu kında bilgi verilerek Hıtaylı müzisyenlerin ması, telleri üzerinde nokta ve harflerle

gibi burada da müziğin gelişmesine dair daha önce hiç duymadıkları bir müziği gösterilen perdeler Batı müziğinde son-
sadece bazı ip uçlarını belirten imler, an- her ses için kabul edilmiş bir şekil, bir çe- raları kullanılan dört beş hatlı porte çizgi-

latımlar kullanılmaktadır. Müzik yazısının şit nota gibi özel işaretlerle tesbit edilm iş sini hatırlatmaktadır.
bu tarzda oluşu Doğu geleneksel sanat yazıya bakarak üç defa çalıp tamamen İbn Miscah (ö. 961715 [?])ilk defa ud çal-
felsefesinden ileri geliyordu. Ortaçağ mü- öğrendikten sonra ezbere ve düzgün bi- gısının perdelerini parmakların (pozisyon)
zik kitaplarının yazarları bir müzik kura- çimde icra ettiklerinden bahsedilir. Ay- adıyla isimlendirmiş (mut lak: açık tel per-
mını anlattıktan sonra bazan kısa bir ör- rıca Divanü lugdti't-Türk'te ve diğer eski desi , sebbabe: i şaret pa rm ağ ı , vusta: or-
nek verirler, devamını -bir gelenek olarak- Türk diyalekt sözlüklerinde Çin-Uygur dil- t a parmak, hın s ır : yüzük pa rm ağı , bın s ır :
icracının kendi yetenek, istek ve zevkine lerinden gelen "neuma" kelimesi çeşitli küçük parmak perdele ri ) ve sonradan dört
bırakırlardı. Ortaçağ müziğinin öğ retim anlamlan yanında "yazı , kural" olarak da telin adlarıyla (bam , m asna, mesles, zir)
metodu uzun yıllar hoca-talebe ilişkisi , ya- ifade edilmiştir. Bu da Avrupa'nın neuma birleştirerek sekiz makamın dizilerini tes-
ni defalarca tekrarlanan, hafızaya alınan kelimesini çağrıştırarak Ortaçağ Türk bit etmeyi başarmıştır. Parmak isimleriyle
eserlerin meşk yoluyla sonraki kuşaklara müzik sanatında sadece ustanın ağzın­ belirlenen perdeler XV. yüzyıla kadar mü-
intikal ettirilmesi şeklindeydi , bu da mü- dan /elinden işitip görerek değil aynı za- zik yazısında kullanıldı. Ancak müziğin ge-
ziğin özelliklerinden kaynaklanıyordu . Di- manda yazıp okuyarak da farklı bir öğre­ lişmesiyle ses ve makam dizilerine yeni
ğer taraftan hafızanın ve eseri bilen insan- nim/icra yönteminin uygulandığın ı gös- perde isimleri eklendi. IX. yüzyılda yaşa­
ların ömrünün yetersizliği, bazan da dö- termektedir. mış İslam filozofu Ya'küb b. İshak el-Kin-
nemin sanata bakışının yaziaşması veya Türk müzik yazısıyla ilgili bazı yayınlar­ di harfiere dayalı olan ve ondan sonraki
başka sebepler yüzyıllar içinde binlerce da, Mir Haydar Meczub'un (XIV-XV. yüz- dönemde müzik sanatında yüzyıllar bo-
eserin değişmesine veya unutulup yok ol- y ıl) ve Ali Şir Nevai'nin (XV. yü zy ıl) Çağa­ yunca uygulanan özel ebced yazısını icat
masına yol açmıştır. Bu durum (gelenek ve tayca şiirlerinde "güzel ses, şarkı/ türkü, etti. Ebced sisteminde her harf veya harf
zaman çeli şki s i ) müzisyenlerin çoğunun sa- hoş avaz" gibi anlamlara gelen "ayalgu" ke- grubu bir sese karşılık gelmektedir. Ses-
natta daha kolay ve sathi yolu seçerek iler- limesinin yanlış biçimde "nota" olarak yo-
lemesi dönemin önemli sanatçılarını kay- rumlanmış/çevrilmiş olduğu görülmekte-
gılandırmıştı. Mesela XIV-XV. yüzyılların dir. XVI. yüzyılda yazılan Abuşka Lugatı
ünlü müzik bilgini Abdülkadir-i Meragi adlı Çağatayca sözlükte bu kelime "şar­
kendisinin bestelediği birçok eserin icr a kı/türkü, güzel ses" manalarında kulla-
edilmesi için seviyeli, bilgili müzisyenleri nıldığı gibi kelimeye " makamın kalıp/ka­ Kantem iroğlu 'nun müzik yazısından bir örnek (KWibü ilmi'l-
artık bulamadığım , bazı icracıların ise zor rar sesleri" anlamında bir yorum da ka- masfkr alil vechi'/-huru{at, iü Türkiyat Araştırmalan Enstitü-
sü Kip., Hüseyin Sadeddin Arel Arrnaganı , nr. Y. 2768, s. 129)
parçaların öğrenilmesi karşısında aciz kal- tılabilir. Daha sonra Şeyh Süleyman el-
dıkları için onun müzik eserlerinin giderek Buhari, Radloff ve Gazimihal gibi müel-
unutulup yok olduğunu belirtmiştir (Ca- lifler kelimeye "nota" manası da ekie-
mi'u 'l-e ll:ıan, vr. 135•-bJ. Bu örnek meşk m i şler ve günümüzde rast lanan, müzi-
metodunun zayıf taraflarını da göstermek- kal sesle o sesin görsel yazı sembolü olan
tedir. Meragi, bu problemin kısmen çö- notanın eş anlamlı kelimeler gibi yorum-
Jit--· .~·~·~,/.;,
e ı..;-.;. .._r .,. ..; _ .; r .,/' -.)..r ~ -:-...ı..r ;,ı.o ..,.~;,~_,­
züme kavuşturulması için bütün müzik lanması şeklinde bir terim karışıklığına
b \.1- o -...~ O ~ v ./ w - ..,/ .,. v ' - o.~ v · .,) v- ~ ..,. ..r '-" o -....~ " ~
eserlerini K enzü '1-elJ:ıan adlı kitabında sebebiyet vermişlerdi r. r r 1" 1'" • \
, ,.:';. ~- ~ "-"' L: L· ..: · - -.i - .._. ~- ~ ..; 1 ~ • -= ;,....,. ) :.,). '{ Y

toplamış, ancak müzik tarihi ve yazısı için ~ ~ ...) ~V" e ç,J;~


İslamiyet'in kabulüyle birlikte Arap alfa- "' • .Do \4t e
1" ı- r
C.: ol:-,.. .:> ..: - v._,

çok değerli olan bu kitap günümüze ulaş­ besi çeşitli halkların yazı ve müzik yazı sı­ ;: .._, ..:- ..;, ...~· - ~...~ ..... .,; - · o ....; ..,; ""' ~ " ....; o .., . .:J oJ o ..:ı ..,. ~ ..r
,... • t"' ,.. .... r" ,. ""' ,....
mamıştır.
nın temelini oluşturdu . Bu döneme ait
u 'J'! cJ~ ": .J .. ..r ~ ~ o \o) "f ,/ ~ . -.' r-- . . . ,_~ .ol ;:; .:ı ~-

Türkler'de müzik yazısının ilk defa ne müzik risaJelerinde zamanın müzik kuram- ..:.'; .: , _.. . ~" r ~ ~ ..- _:-.: . - . r- a ·e • c o .tJ ~ ..:
e } { ' ./ ..;..J \j! ,..\:J-:. ı_. {- -;' ~ r '-"e-· r ; - .~
zaman ve nerede kullanıldığına dair kesin larını ve müzik örneklerini yansıtan çeşitli
....- ....... _ ..-- _ ..:<~ .· " c: e • - e- " ,_. -· .:~ ::: ..: .. c -.r~ e 1J <"

bir tesbit bulunmamaktadır. Müzik yazı­ harf yazıları , çizgi, hat. daire, tablo, şema­ "' r r
~ ._, ._ ,_;<J ;;,..., ; V
r
, r
sı Doğu Türk müzik çevrelerinde pek yay- lar. perde ve usul adları , ritim ve sesleri

208
NOTA

lı XVII. yüzyıl , müzikyazısı tarihinde önem-


li bir aşama sayılabilir. Polanya asıllı Ali
Ufki Bey (Aibert Bobowski), 1650 yılında yaz-
dığı MecmCıa-i Sdz ü Söz adlı eserinde

lı J J r r" r( r' sağdan sola doğru yazılan özel bir Batı mü-
ziği nota sistemiyle 550 civarında eseri
(türkü, varsağı, yelteme vb) yayımlamış­
tır. Bu çalışma Batı notasının Türk müzi-
ğinde kullanıldığı ilk örnek olmuştur. Fa-
/'ı i kat bu yöntem de diğer müzik yazıları gibi
Hamparsum Türk müziğinde yaşamadı. XVII. yüzyılın
notası diğer önemli müzik bilgini Maldava Pren-
si Dimitri Kantemir'dir (Kantemiroğlu).
!erin uzatılına kıymetleri ise harflerin al- tik müzikte 1icrada mevcut olan yirmi dört Kantemiroğlu, geliştirdiği nota sistemiy-
tına konulan rakamlarla gösterilirdi. Eb- şubeyi bir sistem olarak ebced yöntemiyle le 350 dolayında peşrev ve saz semaisinin
ced yazısını Risdle ii l;]ubri te'lifi'l-elJ:ıdn açıklamış, ebced yazısı dışında diğer yazı belgelenmesini sağlamış, Kitdbü İlmi'l­
adlı eserinde kullanan Kindl, tabulatur yöntemlerini de kullanmıştır. Ezgilerin ha- mCısiki ald vechi'l-hurufdt adlı eseriyle
(perde-tel isimleri) metodunu da uygula- reketlerini harf, mızrap vuruşlarının çe- dönemine ait makam ve usuller hakkında
yarak ud çalgısı üzerinde icra edilen ve şitliliğini ise özel çizgi imieriyle açıklamış­ geniş bilgi vermiştir. Kantemiroğlu ezgi-
çalışma niteliğini taşıyan ritmik melodile- tır. Müziğin gerçek seslendirilmesine ya- leri harflerle, süreleri ise rakamlarla gös-
rin örneklerini vermiş, ayrıca müzik usul- kınlığını sağlamak için ezgi örneklerinde termiştir. Onun müzik yazısını ebced ya-
lerinin adlarını yazarak bu çalışmaların rit- birkaç saptama yöntemini bir araya getir- zısından ayıran önemli özellik, harflerin
mik şeklini göstermeye çalışmıştır. Bu ça- miştir. Sesleri ebcedle, her bir sesi simge-
ebced düzenine göre değil perde adlarını
lışma örneklerinin başka çeşitleri sonra- çağrıştıracak biçimde seçilmiş olmasıdır.
leyen harfin üzerinde parçada kullanılan
ları Farabi ve Abdülkadir-i Meragi'nin ki- sözlerin hecelenmiş şeklini ve aralıkların Bu sebeple Kantemiroğlu'nun müzik ya-
taplarında kaleme alınmıştır. Ses sistemi- zısını bir çeşit ebced notası diye adlandır­
adlarını kısaltılmış şekilde harflerle, ayrıca
nin gelişip genişlemesiyle ebced siste- mak yanlıştır, onun notası bir harf ya da
rakamlarla oranları göstermiştir. Harf-
minde de kullanılan harfler çoğalmaktay­ kısaltılmış perde adlarıdır. Bu arada Gala-
seslerin altındaki rakamlar sesin süresini,
dı. Farabi ve İbn Sina ses dizileri üzerine ta Mevlevihanesi şeyhi Nayi Osman Dede,
usulün adını ve ritmini belirleyen sözcük-
yaptıkları denemeleri ve icatlarını yeni Kantemir yazısına benzer bir çeşit harf ya-
ler ise (atanin) uygulanan ritmi ve tempo-
imler, çeşitli şema, ebced, harf ve ra- zısını geliştirmiştir.
yu göstermektedir. Bütün bu ayrıntılar
kamlarla göstermişlerdir. Türk mGsiki yazısı tarihinde lll. Selim
daha önce meşk usulüyle müziği öğren­
XIII. yüzyılda sisternci ekolün kurucusu döneminin önemli bir yeri yardır. lll. Se-
miş icracı için faydalı bir hatırlatmaydı.
Safiyyüddin el-Urmevl, Doğu müzik dün- lim'in emriyle Abdülbaki Nasır Dede ve
Doğu Türk müziğinde önce eser kulaktan
yasında büyük önem taşıyan buluşlarını. Hamparsum Umanciyan birer müzik ya-
meşkedilerek öğrenilir, sonra yazıya ba-
geliştirilmiş ebced sistemiyle Kitdbü'l-Ed- zısı sistemi geliştirerek hükümdara sun-
karak hatırlanır; Batı müziğinde ise daha
vdr ve Şerefiyye adlı eserlerinde açıkla­ muşlardır. Abdülbaki Nasır Dede ebced
önce hiç duyulmayan bir eser notaya ba-
mıştır. Bir sekizliyi on yedi sese bölerek yazısını gününe uyarlamış ve bazı beste-
karak öğrenildikten sonra ezbere çalınır.
bunların her birini ayrı harf ya da harf bir- leri Tahririyye adlı eserinde toplayarak
leşimiyle tesbit etmiş, müzik sanatına ait
XV. yüzyılda müzik yazısında yeni yön- bunların yok olmasını önlemiştir. Ancak

makam, ritim, telierin ve dizilerin düzen- temin kullanıldığı görülür. Önceleri ses di- Abdülbaki Nasır Dede'nin müzikyazısı bek-
lemesi, sözlü parçaların özellikleri gibi bir- zileri ve telierin üzerindeki perdeler par- lenen rağbeti görmemiş, Hamparsum'un
çok konuyu çeşitli görsel yazım metotla- mak adıyla ya da ebced harfleriyle şerna­ kendi adıyla anılan yazı sistemi, gerek öğ­
rıyla ayrıntılı biçimde ve örnekleriyle gös- larda gösterilirdi. Sonra ise. perdeler sa- renimde gerek uygulamadaki kolaylığı se-
termiştir. Urmevl'de perdelerin adları yi- dece makam adıyla isimlendirilmeye baş­
ne eski tarzda Farabi'de olduğu gibi par- landı. Bu yöntemin başl angıcı XIV. yüzyıl­ Pest Pest Acem-
Yegah bayati hisar Asiran asiran
mak baskıları şeklindedir. Günümüz mü- da kaleme alınan Kenzü't-tuJ:ıaf'ta gö- 1 .,.. , c
zikoloji biliminde, Urmevl'nin müzik yazı­ rülmektedir. Fakat XV. yüzyıldan itibaren
"'
ıra k Gevest Rast Süri Zengü!e
larını çağdaş makam sistemine uyarlama Yusuf Kırşehrl, Bedr-i Dilşad, Hızır b. Ab- j j <: .b ıS

çalışmaları mevcuttur. Bu arada çeşitli ki- dullah, Seydl, Lactikli Mehmed Çelebi ve oügah Kürdi segah Büselik çargah
4 ("! -'! "!
taplarda bu müziğin farklı makam düze- diğer edvar yazarları teori ve icra kuram- ""'
saba Hicaz Neva Bayati Hisar
ni çerçevesinde açıklandığı görülmektedir. larını "makam, avaz 1 avaze, terkib" adla- ~
)!
Bu farklılık, Ortaçağ bilginlerinin müzik ya- rını kullanarak açıkladılar. Bu döneme ait "'
Hüseyni Acem
1?-
""'
Eve Mclhur Gerdaniye
zısında belli bir ses yüksekliğini değil, ses- diğer değişiklik, edvar kitaplarında ma- Ir ...,.r ıÇ
"'
.)$'

ler arasındaki aralıkları göstermek iste-


melerinden kaynaklanmaktadır.
kam dizilerinin aralıklarının matematiksel
tarzda nadiren gösterilmesi, makamların
Sehnaz Muhayyer Sünbüle segah büselik
;r
"'.w "'
1?
Abdülkadir-i Meragi, Safiyyüddin el-Ur- sadece ağırlıklı sesleriyle kabaca anlatıl­
Abdülbaki
1iz"'
carga h
1iz
saba "'
hicaz
1iz
neva
J
1iz
bayati
mevi'nin teorisini esas alarak müzik yazısı ması veya hiç anlatılmaması, yine makam-
'1 ..,.ı ı,<} .>J
alanında çeşitli yöntemleri kullanmıştır. ların duygusal 1 estetik yönlerine ağırlık
Nasır
Dede'nin ıız nim-hisar nz hüseyni
"'
Meragi, Urmevi'nin sistemini geliştirip pra- ,ı jJ
verilmesiydi. nota alfabesi

209
NOTA

işlerlegörevli olan noterin işl evini yerine


getiren kimseler için fıkıh literatüründe
katib-i adi, katibü'l-adl. kat ibü'l-vesaik,
müvessik gibi terimler kullanılmıştır. Ka-
tib-i adlin temel görevlerini, "yazılı bir bel-
geyi yazım kurallarına ve hukukun aradığı
şart ve niteliklere uygun biçimde tanzim
etme" ve "ispat vasıtası olarak mahkeme-
ye sunulan bir belgenin içeriği hakkında
şahitlik etme" şeklinde iki noktada topla-
mak mümkündür.
İslamiyet'ten önce okuma yazma bilen-
lerin sayısının az olduğu Arap toplumun-
V Ic da sınırlı da olsa yazı dini ve edebi hayat-
ta, kabileler arası antlaşmalarda ve gün-
Çağdaş lük muamelelerde kullanılıyordu. Kur'an-ı
Y· c.
müzik Kerim'in (el-Bakara 2/282 ; el-Kalem 68/1;
[PP] yazısı
el-infitar 82/1 ı; ei-Alak 96/1-5) ve Hz. Pey-
gamber'in tavsiye ve teşvikleri neticesin-
bebiyle geniş ölçüdebenimsenmiş ve Batı tanbul 1298, s. 45; Radloff, Versuch, 1, 213 -214; de İslam toplumunda kısa zamanda oku-
notası yerieşineeye kadar XIX. yüzyıl bo- Ahmet Caferoğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlü- ma yazma bilenlerin sayısında büyük bir
ğü, İstanbul 1968, s. 137; Mahmut Ragıp Gazi-
yunca kullanılmış, bu yüzyıldan itibaren artış meydana geldi. İslamiyet'in başlan­
mihal, Musıki Sözlüğü, İstanbul 1961 , s. 25-26;
yaygınlaşarak binlerce Türk müziği eseri- gıcından itibaren yazı, müslümanlar tara-
Tanksuknamei İlhan der Fünunu Ulümu Hatai
nin zamanımıza intikalini sağlamıştır. Gü- Mukaddimesi (tre. Abdülbaki Gölpınarlı), İstan­ fından dini bildirimierin ve ilmi birikimin
nümüzde de bilinen ve kullanılan bu sis- bul 1939, s. 24; Safıyyüddin ei-Urmevl, Kitfibü'l- tesbit ve neşir vasıtası olması yanında si-
tem, Ortaçağ Avrupası ' nda kilise ve ma- Edvar, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3651, vr. 47b; Ab- yası ve idari tasarrufların disiplin altına
dülkadir-i Meragi, Risale-i Feva'id-i 'Aşere, Nuru-
nastırlarda müzik icra edilirken ezginin alınması ve hukuki muamelelerden doğan
osmaniye Ktp ., nr. 3651/2, vr. 70b; a.mlf., Cami-
iniş- çıkışlarını göstermek amacıyla güfte- kişisel hakların korunması amacıyla geniş
' u '1-elf:ıan, Bodleian Library, Marsh, nr. 282, vr.
lerin üzerlerine konulan işaretiere (neu- 135•·b; Ali Ufk1 Bey, Mecmüa-i Sfiz ü Söz (nşr. biçimde kullanılmıştır. Resül-i Ekrem za-
ma) benzeyen yedi i şaret üzerine kurul- Şükrü Elçin), İstanbul 1976, s. 19; Kantemiroğlu. manından beri hukuki işlemleri yazıyla bel-
muştur. Kitabü İlmi'l-müs1k1 ala vechi'l-hurüfat: Müsi- gelerne geleneğinin bulunduğunu ifade
k1yi Harflerle Tesbit ve İcra ilminin Kitabı (haz.
Türk müziğinin yazımında Avrupa nota eden Serahsl, Resülullah ' ın siyasi, idari,
Yalçın Tura), İstanbul 2001, II, 463; ayrıca bk. ha-
yazısına geçiş ll. Mahmud dönemine rast- zırlayanın girişi, 1, s. XLI-LVI; H. Rieman. Diction- hukuki vb. alanlarda katipierine kaydettir-
lar. Bu geçiş geleneksel müziğin yazım so- naire de musique, Paris 1931, s. 928-929; Suphi diği bazı yazılı belgeleri bu konuda örnek
Ezgi, Nazan"-Amel1 Türk Musikisi, İstanbul 1953, olarak göstermektedir ( el-Mebsut, XXX,
runlarının yok edilmesi anlamına gelme-
V, 526-535; Mahmut Gazimihal, Ülkelerde Ko-
miştir. Türk müziğinin yeni notalama sis- 168- ı 69). Yine tabakat kitapları başta ol-
puz ve Tezene/i Sazlanmız, Ankara 1975, s. 19-
temine uygulanması RaufYekta Bey, Hü- 20, 23; Murat Bardakçı, Maragalı Abdülkadir,
mak üzere ilgili kaynaklarda Hulefa-yi Ra-
İstanbul 1986, s . 55-86; a.mlf., "Ayalgu", Focus, şidln döneminde idari tasarrufların ve hu-
seyin Sadeddin Are!, Mehmet Suphi Ez-
gi, Salih Uzdilek, Mustafa Nezih Albayrak sy. 3, İstanbul 1995, s. 89; Mehmet Nuri Uygun, kuki muamelelerin yazıyla tesbit edildiği
Sa{lyyüddin Abdülmü'min Urmev1 ve Kitfibü'l- belirtilmekte ve Medine'de akidleri yazıya
Gültekin Oransay, Ekrem Karadeniz ve di- Edvarı, İstanbul 1999, s . 216 -247; Gülay Kara-
ğer müzikologların yeni Türk müziği siste-
geçirip belgelendiren Abdullah b. Erkam,
mahmutoğlu, "Hamparsum Limonciyan ve Nota-
Ala b. Ukbe, Mugire b. Şu'be , Husayn b.
mi üzerindeki çalışmaları ile bağlantılıdır. (Jama) Sistemi" , Müzik ve Bilim, sy. 1 (2004)
(http://www.muzikbilim.com); Öztuna, TMA, ll, Nümeyr, Harice b. Zeyd , Talha b. Abdul-
Avrupa müziğine has olan on iki eşit per-
96-100; Suraya Agayeva, "Not Yazısı", Azerbay- lah gibi kimselerin isimleri zikredilmekte-
deli sekizlinin çerçevesine 24, 41 (diğer ra- can Sovet Ensiklopediyası, Bakü 1983, VII, 297- dir.
kamlar da mevcut) eşit olmayan perdeli 298; "Müzik Yazılan", Müzik Ansiklopedisi, An-
dizilerio sıralanması, yeni sistemlerin Türk kara 1991, III, 876, 890-948; Muzıkalnıy Entsıklo­ Kur'an-ı Kerim'de haksız kazanç elde et-

müziğini ne derecede gerçeğe yakın bir pediçeskiy Slovar, Moskova 1990, s. 130,281, mekten kaçınılması , borç ilişkisinde dürüst
376, 386, 594. davranılması, verilen söze uymada hassa-
şekilde yansıttığı, makamların özel sesle- Iii SüREYYA AGAYEVA
siyet gösterilmesi istenmiş (ei-Bakara 2/
rini gösteren yeni imierin eklenmesi ve
ı 77 ; el-Maide 511; el-isra ı 7/34-35), bu-
şekilleri, geleneksel müziğe özgü aralık­ ı
ların yazıda doğru saptanması, müzik ya-
nunla birlikte yükümlülüğünCı yerine ge-
NOTER
zısını etkileyen ve yazım türünden etkile- L _j tirmeyen, borcunu inkar eden veya araya
zaman girdiği için borcunun miktarını, va-
nen birçok diğer Türk müziği problemleri
Bazı Batı dillerinde ve günümüz Türk- desini unutan borçluların bulunabileceği
günümüzde de araştırma ve tartışma ko-
çe'sinde kullanılan noter (Fr. notaire) keli- ihtimaline binaen borç ilişkisinin ispatını
nusudur.
mesinin aslı "not tutan, süratli yazı yazan" kolaylaştıran tedbirlerin alınması üzerin-
BİBLİYOGRAFYA :
anlamındaki Latince notariidir. Hukuk gü- de önemle durulmuştur. Bir bakıma no-
D1vanü lugati't-Türk Tercümesi, III, 137;
venliğini sağlamak ve anlaşmazlıkları ön- terlik müessesesinin esaslarını ortaya koy-
Abuşka LOgatı veya Çağatay Sözlüğü (haz. Be-
sim Atalay) , Ankara 1970, s. 31-33; Süleyman lemek amacıyla belirli işlemleri belgelen- duğu görülen Bakara süresinin 282. aye-
Efendi, Lugat-ı Çağatay ve Türkl-i Osman1, İs- dirme, belgelerin suretlerini onaylama vb. tinde, ileride meydana gelebilecek ihtilaf-

210

You might also like