Professional Documents
Culture Documents
Çifte Minareli Medrese kapılarının üs- işçiliğidir. Kapı ve bazısı Konya İnce Mi- BİBLİYOGRAFYA :
IObu a rasında büyük benzerlikler göze nare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi'nde Şerare Yetkin , A nadolu 'da Türk Çini Sana·
çarpmakta ve bu durum caminin taş iş sergilenmekte olan pencere kanatları. tın ın Ge lişmesi, istanbul 1972, s. 124- 127 ; Ok-
tay Aslanapa, Türk Sanatı, istanbul 1984, s. 133-
çiliğinde de Selçuklu geleneğinin devam minber ve hükümdar mahfıliyle Osmanlı
134 ; Ara Altun, Ortaçağ Türk Mimarisinin Ana-
ettiğini göstermektedir. Bazı araştırma dönemine ait müezzin mahfili camideki hatlan için Bir Özet, istanbul 1988, s. 53-54 ;
cılar bu eserin. Gökmedrese'nin kapısı ahşap işlerinin en fazla dikkat çekenle- V. Akyurt, "Beyşehir Kitabeleri ve Eşrefoğlu
nın iki yanında adı bulunan ve Konya'- ridir. Ceviz ağacından muhteşem min- Camii ve Türbesi", Tü rk Tarih Arkeologya ve
daki İnce Minareli Medrese'nin de mi- ber, kapı ve pencere kanatları gibi ha- Etnog rafya Dergisi, IV, istanbul 1940, s. 91 -129 ;
marı olduğu sanılan Konyalı mimar Ka- kiki kündekari tekniğinde imal edilm i ş Mahmut Akok, "Konya B eyşehirinde Eşrefoğ
lu Camii ve Türbesi" , Tü rk Etnogra{ya Dergi-
IOyan'ın yetiştirmelerinden biri tarafın tir ve Anadolu'daki sayılı örneklerden bi- si, sy. 15, istanbul 1976, s. 5 -34 ; A. Demir, "Eş
dan yapıldığını düşünmektedirler. ridir. Giriş kemerinin üzerindeki kitabe- refo ğlu Süleyman Bey Camii", ilgi, sy. 43, is-
Taçkapıdan . verev ön cephe duvarı ile sinde Eşrefoğlu Emir Süleyman Bey'in tanbul 1985, s. 18- 23; İrfa n Un utmaz, " Beyşe
kuzey duvarı arasında kalan firüze ve ve kapı kanatları üzerindeki kartuş için- hir'de Ahşab Direkli Eşrefoğlu Süleyman Bey
de de kOfi yazı ile yine Allah ve Muham- Camisi", TT, VIII / 47 ( 1987). s. 3 1-35.
mor renkli çinilerle kaplı ara mekana,
buradan da Türk çini sanatında tek ör- med lafızlarından başka dört halifenin li! D aGAN YAVAŞ
nek teş kil eden sırlı tuğla ve mozaik çi- isimleri kabartma olarak yazılmış, ke-
ni kaplı abidevi ikinci taçkapı ile harime merin iki yanında yer alan "amilehO isa "
EŞREFOGLU RÜMİ
girilir. ibaresi ile de usta adı belirtilmiştir. Gü-
(ö. 874/ 1469- 70 [?])
Son derece etkileyici bir mekan olan neybatı köşes i nde, başlıkları mukarnas-
harim, kırk sekiz adet ahşap direğin üze- lı iki ahşap sütun üzerine oturtulmuş Kadiriyye tarikatının
olan ve on üç basamaklı bir merdiven- Eşrefiyye kolunun kurucusu,
rindeki konsaliara oturan kirişlerin taşı
mutasawıf - şair .
dığı düz bir tavanla örtülüdür. Direk baş le çıkılan 2 m. yüksekliğindeki hüküm- L _j
lıkları. konsollar ve tavan kirişleri , bu- dar mahfili yer alır ; ceviz ağacından dan-
gün birçoğu dökülmüş olan kalem işle tel gibi işlenmiş şebekelerle çevrilidir. Asıl adı Abdullah, babasının adı Ah-
riyle süslüdür. Altı sıra halinde uzanan Eksen üzerinde kubbenin önüne yerleş med Eşref 'tir. Kaynaklarda künyesi Ab-
7,5 m. yüksekliğindeki başlıkları mukar- tirilen müezzin mahfili, 982 (1574 -75) dullah Rumi b. Seyyid Ahmed Eşref b.
naslı direkierin mihrap duvarına dik oluş yılında Mustafa Bey adlı bir Osmanlı ve- Seyyid Muhammed Süyüfi (M ı srT) şeklin
turdukları yedi neften ortada bulunanı zir oğlu tarafından yaptırılmıştır : kiriş de geçmektedir. İbnü ' l- Eşref, Eşrefza
diğerlerinden daha geniş ve daha yük- leri ve tabanının alt yüzü nakış ve oy- de, Eşref- i ROmT. Abdullah İznik! ve Ab-
sektir: merkezindeki dört direğin üstü malarla bezelidir. Bunlardan başka , çi- dullah - ı Rumi adlarıyla da tanınmıştır.
de benzeri ulucami planlı yapılarda ol- nilerle kaplı girişin üzerinde yer alan ka- Mısır'dan Suriye'nin Hama kasabasına,
duğu gibi açıktır. Binanın çatı örtüsü dınlar mahfilinin ahşap korkulukları ile daha sonra Anadolu 'ya göç edip önce
toprak dam iken 1941 ·de yapılan ona- mihrabın iki yanından yan duvarlara ka- Manisa'ya, ardından da İznik' e yerleşen ,
rım sırasında eğimli çatı haline getiril- dar uzanan parmaklıkla r da ahşap işçi aslen Mekkeli ve Hz. Peygamber soyun-
miş , 1956 yılında da bakır levhalarla kap- liği açısından dikkat çekicidir. dan geldiği rivayet edilen, alim ve şeyh
la nmıştır : mihrap önü kubbesinin üze- Caminin doğu duvarına bitişik içi kub- ler yetiştirmiş bir ailenin çocuğudur. Son
ri ise siluette kendini kuwetle gösteren be, dışı konik külah örtülü türbe Eşre dönemlerde bazı müelliflerin (mesela bk.
piramidal bir külahla örtülüdür. Tuğla foğlu Süleyman Bey'e aittir. İçi tamamen Çelebi, s. 7; iA, IV, 396) Eşrefoğlu Rumi'-
konstrüksiyonlu üç sivri kemere oturan çinilerle süslü olan kümbetin 701 ( 1301- yi 754'te ( 1353) İznik'te dünyaya gelmiş
mihrap önü kubbesi son derece alımlı 1302) tarihli kitabesinden, ölümünden olarak göstermelerine karşılık Emir Sul-
renklerde sırlı tuğla l arla ve çinilerle süs- birkaç yıl önce yine Süleyman Bey tara- tan (ö 833/ 1429) ve Hacı Bayram-ı Veli
lenmiş, göbeğine girift kOfi ile Allah. Mu- fından yaptınldığı anlaşılmaktadır. ile (ö 833 / 1429-30) münasebetini göz
hammed, Ebu Bekir. Ömer. Osman ve
Ali isimleri yazılmıştır.
Caminin 4,58 m. genişlik ve 6 ,17 m.
yüksekliğindeki mozaik çinili mihrabı Sel-
çuklu devri örnekleriyle yarışabilecek dü-
zeydedir ve üslüp yönünden Konya mih-
raplarına bağlanır. Tamamen çinilerle
kaplı olan mihrap çok zengin bir görü-
nüşe sahiptir. Mavi- beyaz renklerin de
kullanıldığ ı nişte hakim renk firüzedir.
Mukarnaslar altındaki alında yer alan
motif! er. Konya Karatay Medresesi ·nin
kubbe içi motifleriyle büyük benzerlik
gösterir. Camideki çiniler g_enel üslüp
Esre fo ğ lu
açısından her yönüyle Selçuklu çini sa- Camii'nin
natının devamıdır. mihrab ile
mozaik çini
Eşrefoğlu Camii'nde çiniler kadar dik- süslemeli
kati çeken diğer
bir sanat dalı da ahşap harim kapıs t
480
EŞREFOGLU RÜM[
re göre Eşrefoğlu gördüğü bir rüya üze- melen 100 yaşlarında İznik'te vefat eder
rine medreseyi ve ilim yolunu terkeder. ve daha sonraları camiye çevrilen derga-
Abdal Mehmed adlı bir meczup kendisi- hın haziresine defnedilir. Kaynaklarda
ne batıni ilimlerden nasibi olduğunu söy- vefat tarihi hususunda farklı görüşler
leyince Emir Sultan' a başvurur. Emir Sul- bulunmakla beraber türbedeki kitabe-
tan ihtiyarlığından söz ederek onu der- sinde yazılı olduğu söylenen (Mehmed
vişlik ve tasawuf yolunda ileri bir mer- Şe m sedd i n, s. 50), "Eşrefzade azm-i ci-
haleye ulaştıracak olan Hacı Bayram-ı nan eyledi" mısraının gösterdiği 874 ta-
Eş ref oğ l u Rümi adına düzenlenen Ali Alparsl an h attıyl a
Veli'ye gönderir. Bunun üzerine Anka- rihi diğerlerinden daha doğ ru kabul edil-
bir levha (Abdullah Uçman koleksiyonu )
ra 'ya giden Eşrefoğlu , Hacı Bayram-ı miştir. Vefatından sonra vasiyeti üzer i-
Veli Dergahı ' nda on bir yıl kadar riyazet ne yerine, küçük yaştan beri yanında
ve mücahede ile en ağır hizmetlerde ça- bulunan ve kızı Züleyha ile evlenen hali-
lıştırılır. Hacı Bayram-ı Veli kabiliyetli der- fesi Abdürrahim Tirsi postnişin oldu.
önünde tutarak onun daha sonraki bir vişinin belli bir merhaleyi aşmış olduğu Kildiriler arasında Abdülkadir-i Gey-
tarihte doğduğu ileri sürülebilir. Nite- na kanaat getirerek onu önce dergaha lani'den sonra tarikatın ikinci piri sayı
kim Orhan Köprülü'nün özel kütüpha- imam, sonra da kızı Hayrünnisa ile ev- lan Eşrefoğlu Rümi daha hayatta iken
nesinde bulunan ve ilk defa madde ha- lendirerek kendisine damat yapar. Ayrı büyük bir veli kabul edilmiştir. Evliya Çe-
zırlanırken faydalanılan bir M endkıb-ı ca ona icazet vererek Bayramiyye tari- lebi, Eş refoğlu'nun içinde medfun bu-
Eşrefzdde nüshasının arkasında yer alan katını temsil etmek üzere İznik' e halife lunduğu İznik'teki cami ve dergahtan da
başka küçük bir menakıbnamede do- tayin eder. Eşrefoğlu İznik ' e dönünce bahsederek ondan "yetmiş bin müride
ğum tarihi 779 ( 1377) olarak kaydedil- halkı irşaddan ziyade kendi iç dünyası malik bir pişva-yı aşıkan" diye SÖZ et-
miştir. na çekilir. Bir müddet sonra ulaşmış ol- mektedir. O sırada Osmanlı tahtında
Eşrefoğlu'nun çocukluğu ve gençlik duğu halin zevkleriyle yetinmeyerek da- oturan Fatih Sultan Mehmed'in hanımı
yılları İznik'te ailesinin yanında , büyük ha ileriye varma arzusuyla tekrar Hacı Mükerreme Sultan ' ın ( Men a kıb - ı Eş ref
bir ihtimalle daha çok onların talim ve Bayram-ı Veli'ye başvuru r. Rivayete gö- zade'de Fatih'in annesi olarak geçiyor) di-
terbiyesi altında geçti. Daha sonra ileri re Hacı Bayram-ı Veli'ye, "Seyrü sülü- lindeki bir yarayı tedavi etmesi için ken-
bir yaşta Bursa'ya giderek buradaki Çe- kün tamamı şimdi ki makamımız mıdır. disine başvurulan Eşrefoğlu , davetin bir-
lebi Sultan Mehmed Medresesi'nde tah- yoksa daha var mıdır?" diye sorunca Ha- kaç defa tekrarlanması üzerine İstan
sile başladı. Medresenin tanınmış mü- cı Bayram-ı Veli, "Bir velinin bin sene öm- bul'a giderek hastayı tedavi etmiştir. Yi-
derrislerinden Mevlana Hocazade ile Mev- rü olsa. enva-ı mücahedat ve riyazet ey- ne Men dkıb-ı Eşrefzdde' de, Eşrefoğ
lana Tüsi'den büyük ölçüde istifade et- lese henüz enbiyadan bir nebinin kade- lu'nun İznik' e döndükten sonra padişa
tiği . tahsilini tamamladıktan sonra aynı mi vardığı yere velinin başı varmak mu- hın onun arkasından tebdili kıyafetle ge-
medresede Alaeddin Ali'ye muid olduğu haldir" cevabını verir (Abd ul lah Veliyyüd- lerek kendisini dervişliğe kabul etmesi
şeklinde öteden beri tekrarlanan riva- din Bursevi, Men a k ıb ·ı Eşre{zade, vr. 4•) . için ıs rar ettiği, Eşrefoğlu'nun ise uzun
yet ise Mecdi'nin Şekaik Tercümesi'nin Hacı Bayra m-ı Veli damadını dinledik- nasihatlerden sonra padişahı İstanbul'a
ulema kısmında (s. 225) zikredilen Eşref ten sonra onu seyrü sülükte daha ileri geri dönmeye razı edebildiği rivayeti de
zade Muhyiddin Muhammed adlı başka bir merhaleye ulaştırması için Suriye'- yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmed'in
bir kişiyle karıştırılmasından kaynaklan- nin Hama kasabasında oturan Abdülka- sad razaını Mahmud Paşa ' nın da Eşre
mıştır. Faydalandığı kaynağı zikretme- dir-i Geylani'nin beşinci göbekten toru- foğlu ' nun müridieri arasında bulundu-
den küçük bazı ilavelerle Şekaik Tercü- nu Şeyh Hüseyin ei-Hamevi'nin yanına ğu . hatta Fatih tarafından Yedikule Zin-
mesi'ndeki bilgileri tekrarlayan Gelibo- gönderir. Bunun üzerine İznik' e geri dö- dam'na hapsedildiği zaman duasıyla pa-
lulu Ali Mustafa Efendi, Eşrefoğlu ' nun nen Eşrefoğlu derhal erbain • e girer ve dişahın gazabını hafifletmesi için adam-
şöhretinin kendi devrinde bile çok yay- bu sırada gördüğü rüyaları yazarak ya- la rından birini Eşrefoğlu'na gönderdiği
gın olduğunu , hatta Hocazade ile Ali et- nında hanımı ve kı z ı olduğu halde uzun nakledilmektedir (Menak ı b · ı Mahm ud Pa·
Tüsi 'nin hall e de m e d iği ba zı meseleleri ve çileli bir yolculu ğ a çıkar. Anadolu'yu şa-yı Veli, s. 22-24)
onun hallettiğini söyler (Künhü 'l -ahbar, bir baştan bir başa yaya olarak aşan Eş E şrefoğlu ' nun edebi ş ahsiyeti tasav-
vr. 124• ). Ş ekaik Tercümesi'nde adı ge- refoğlu Hama 'ya varır varmaz Hüseyin vufi inançları doğrultusunda gelişip şe
çen Eşrefzade ' nin Eşrefoğlu Rümi olma- ei -Hamevi'ye intisap eder ve şeyhi tara- killenmiştir. Şiirlerinde daha çok Yunus
dığına doktora tezinde ilk defa Orhan fından erbainde gördüğü rüyaların yazı Emre tesiri hakim olmakla beraber ken-
Köprülü dikkat çekmiş (bk bibll. fakat lı olduğu kağıda bakılarak adeta ayağı
çalışması neşredilmediği için eski riva- nın tozuyla tekrar erbaine sokulur. Eş
yetler bugüne kadar aynen tekrarlana- refoğlu kırk gün içinde çilesini tamam-
gelmiştir. lar ve Kildiri hilafetnamesi alarak İznik' e
Eşrefoğlu ' nun tarunu Şeyh Harndi Efen- geri döner.
Eşrefo ğ l u
di'nin müridierinden Abdullah Veliyyüd- Eşrefoğlu İznik'e döndükten sonra bir
Rümi'nin
din Bursevi'ııin kaleme aldığı , Eşrefoğ süre yine uzlet halinde yaşamaya devam ken di adıyl a
lu'nun hayatı hakkında en eski ve ilk el- eder. Bir müddet sonra İznik'te kurdu- an ı la n
481
ESREFOGLU ROM!
dine has söyleyişlerin bulunduğu man- miştir. Divan eski harflerle birkaç defa lerden Fütüvvetname Orhan Bilgin ta-
zumelerinin sayısı da az değildir. Hece yayımianmış (İstanbul ı 286, ı 30 1, 1307). rafından, elde açık bir delil bulunma-
ve aruz veznini başarıyla ku llanmış , lirik yeni harflerle de Eşrefoğlu Rumi'nin ha- makla birlikte Eşrefoğlu'nun babası Eş
şiirler yanında didaktik manzumeler de yatı ve şahsiyetiyle ilgili geniş bir ince- ref b. Ahmed'e ait olabileceği kanaatiy-
yazmıştır. Şiirlerinde bilhassa tasawufi leme ile birlikte Asaf Halet Çelebi tara- le yayımlanmıştır (İstanbul ı 992). Yeni
remizlere büyük ölçüde yer vermiş, bu fından neşredilmiş (İstanbul 1944). bu- bilgiler elde edilineeye kadar bu eserle-
çerçevede yeni mazmunlar oluşturmuş nu daha sonraki baskılar takip etmiştir rin Eşrefoğlu'na mı, yoksa babasına mı
tur. Yer yer halk deyişlerine ve atasöz- (1967, 1972). 2. Müzekki'n-nüfüs*. Ana- ait olduğunu tesbit etmek oldukça güç
lerine mal olmuş ayet mealierine de yer dolu'da XIII. yüzyıldan beri gelişen tasav- görünmektedir. Öte yandan eseri yayım
verdiği şiirleri tekke edebiyatının muh- vuf cereyanının en önemli eserlerinden layan O. Bilgin'in. "Bu küçük mesnevi,
teva bakımından en samimi örnekleri biridir. Eşrefoğlu kitabın mukaddime- uzun asırlar boyu Türk iktisadi ve içti-
arasında yer alır. Şiirlerin bazı l arı vah- sinde eserini halkı doğru yola sevketmek ma! hayatı üzerinde büyük tesir icra et-
det-i vücQd neşvesiyle yazılmıştır. için bilhassa Türkçe olarak yazdığım be- miş olan fütüwet zihniyetinin XIV. asır
Genellikle ilahi aşkı terennüm ettiği lirtir. Eşrefoğlu RQmf özellikle bu eseriy- ile XV. asrın ilk yarısındaki şeklini orta-
şiirlerininbir kısmı bestelenmiştir. Sa- le, Orta Asya 'dan gelip Anadolu toprak- ya koymaktadır " şeklindeki ifadesi de
dettin Nüzhet Ergun, Eşrefoğlu'nun şi larını yurt edinen Türkler'in tasawufl eserin muhtevasına uymamaktadır.
irler! en çok bestelenen mutasawıf şair ahlaki benimsernesinde asırlar boyunca Menaklb- ı Eşrefzade Abdullah Uçman
lerden biri olduğunu söyler ve MOsta- önemli bir rol oynamıştır. Çeşitli kütüp- ve Önder Akıncı tarafından yayımlanmış
kimzade Süleyman Sadeddin ·den nak- hanelerde pek çok yazma nüshası bulu- tır (İstanbul ı 976).
len kendisinin de bazı besteler yaptığını nan Müzekki'n -nüfiis (mesela bk. Sü- BİBLİYOGRAFYA:
belirtir (Türk Şairleri, lll. 1368). Bugün de leymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2070 ; İÜ Ktp., Şeyh Eşref b. Ahmed, Fütüvvet· name (haz.
'JY, nr. 6200, 6387; Beyaz ıt Devlet Ktp., nr. Orhan Bilgin), İstanbul 1992, ayrıca bk. hazırla·
Ka diri dergahlarında kıyamf zikir Eşrefoğ
yanın g iri şi, s. V, VII·VIII; Abdullah Veliyyüddin
Iu'nun, "Cem' olmuş dervişleri pfrim Ab- 3642) eski ve yeni harflerle birçok de-
Bursevi, Menaktb ·t Eşre{zade, İÜ Ktp., TV, nr.
dülkadir' in " ilı=.ihisiyle başlamaktadır. fa basılmıştır (İstanbul ı 269, 128 ı, ı 298, 270; a.mlf.. Eşrefoğlu Rumf·Hayatı ve Menkt·
ı 322, 1966, 1968, 1977) 3. Tarikatname. beleri (haz. Abdullah Uçman - Önder Akıncı),
Sadettin Nüzhet Türk Şairleri'nde,
Eserde daha çok tarikat adabıyla müel- İstanbul 1976 (Orhan Köprülü'nün özel kütüp-
Gelibolulu Aif Mustafa Efendi'nin Kün-
lifin Ehl-i beyt'e olan muhabbet ve bağ hanesi nde bulunan diğer bir Menaklbname
hü '1- ahbar'ı gibi bazı kaynaklarda, bü- nü shas ı XVII. yüzyı lın başların a ait olup gerek
lılığı anlatılmakta , Hz. Ali'nin üstünlüğü
yük bir ihtimalle Şekaik Tercümesi'n- dil ve ifade özellikleri gerekse muhteva bak ı
de Eşrefzade Muhyiddin Mehmed ile ka - nü gösteren deliliere yer verilmektedir mından öbü ründen önemli farklılıklar göster·
(İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Os- mektedir); Ali, Künhü' l·ahbar, İÜ Ktp., TV, nr.
rıştırılmasından dolayı Eşrefoğlu'nu Ka-
man Ergin, nr 389, 428, 44 ı , ı Oı 7; Süley- 5959, vr. 124'; Menaktb·t Mahmud Ptişa·yt
lender! ve Bektaşiler zümresine dahil
maniye Ktp., Hac ı Mahmud, nr. 4667; Bur- Velf, iü Ktp., TV, nr. 2425, s. 22·24; Menaktb·t
imiş gibi göstermeye çalışan bir cere- Mahmud Paşa, Süleymaniye Ktp. , Ayasofya, nr.
yan bulunduğundan bahsetmektedir. An- sa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Ge- 1940, vr. 82'; Mecdi, Şekilik Tercümesi, s. 225 ;
cak onun yaşadığı devirden iki asır son- nel, nr. 4894). Sarı Abdullah Efendi. Semeratü'l·{uad, İstan·
ra gelen Bektaşi şairi Hasan Dede'nin. Menaklb-ı Eşrefzade'nin istanbul Üni- bul 1288, s. 145; Evliya Çelebi, Seyahatname,
lll, 8-10; Beliğ. Güldeste-i Riyaz·t ir{an, Bursa
" Eşrefoğlu al haberi 1 Bahçe biziz gül versitesi Kütüphanesi'ndeki nüshasında 1302, s. 180, 182, 229; A. Sabri, Menaktb·t Eş·
bizdedir" mısralarıyla başlayan ünlü taş ('IY, nr. 270) Eşrefoğlu'nun eserleri ola- re{zade, Bursa 1318; Sicill-i Osman[, ı, 388·
laması da bu iddianın isabetsiz olduğu rak sadece Müzekki'n-nüfiis ile Tari- 389; Mehmed Şemseddin, Yadiga.r-ı Şemsf, Bur·
nu göstermektedir. Eşrefoğlu'nun diva- katname 'nin adları geçtiği halde, ilk de- sa 1332, s..47·51; Osmanlt Müelli{Ieri, 1, 17;
nında, "Tecellf şevk-i dfdarın beni mest
Tomar·Kiidiriyye, s. 48-49 ; Köprülü, ilk Muta·
fa Mehmed Şemseddin Yadigar-ı Şem
savvt{Iar (Ankara 1966). s. 248, 295; Mehmet
eyledi hayran 1 Enelhak sırrını candan si'de kaynak zikretmeksizin Eşrefoğlu' Kaplan. Eşrefoğlu Rumf (travay, İ stan bul 1937 -
anunçün kılmazam pinhan" matla ' lı man- nun Tarikatname, Delailü'n-nübüvve, 38). Türkiyat Araştırma Merkezi, nr. 30; Asaf
zume gibi şathiyyat türünde yazılmış ba- Fütüvvetname, İbretname, Ma'zeret- Halet Çelebi, Eşrefoğlu Divant, İstanbul 1944,
_ zı şiirler bulunmakla beraber onda şe name (Hediyyetü'l·fukara) , Elestname, s. 5·56 ; Ergun, Türk Şairleri, lll, 1367-1370;
a.mlf., Antoloji, ı, 15 ; Orhan Köprülü, Tarihi
riatın zahirine ters düşecek herhangi bir Nasihatname, Hayretname, Münacat-
Kaynak Olarak XIV. ve XV. Astrlardaki Bazt
ifade yoktur. Bu sebeple daha yaşarken name, Esrarü 't- talibin adlı risalelerinin Türk Menaktbnameleri (doktora tezi, ı 95 ı). iü
büyük bir kitlenin teveccühünü kazanan bulunduğunu söyler. Bu bilgi daha son- Ktp. , nr. 1939; Abdülbaki Gölpınarlı. Türk Ta·
Eşrefoğlu "eazım -ı evliyaullah"tan sayıl ra konuyla ilgili hemen bütün eserlerde savvuf Şiiri Antolojisi, İstanbul 1972, s. 63· 77;
mış ve türbesi asırlarca bir ziyaretgah aynen tekrarlanmıştır. Delailü'n-nübüv- a.mlf., "Eşrefoğlu", TDL (Halk Ed e biyatı Özel
Sayısı). XIX/207 (1968). s. 390·393; İlber Or-
olmuştur. ve ve Esrarü 't- talibin dışında kalan ri- taylı, "Osmanlı Toplumunda Yönetici Sınıf
Eserleri. 1. Divan. Yirmiden fazla nüs- sal eler, M. Fuad Köprülü'nün Yapı Kredi Hakkında Kamuoyunun Oluşumuna Bir Ör-
hası tesbit edilmiş olup bunlardaki şiir Bankası'na intikal eden kitapları ara- nek : Menakıb-ı Mahmud Paşa-yı V el!", Tah·
sayısı birbirinden farklıdır. Divanın Süley- sında bulunan bir mecmuada (nr. 133) sin Bekir Balta'ya Armağan, Ankara 1974, s.
459·481 ; Mehmed Halid [Bayrı]. "Eşrefoğlu",
maniye Kütüphanesi'ndeki nüshaları (La- yer almaktadır. 856 ( 1452) yılında istin-
Dergah, sy. 2, İstanbul 1337, s. 26·28; sy. 15
leli, nr. 1732 ; Esad Efendi, nr. 2590) baş sah edilen bu mecmuadaki eserler mes- (1337), s. 9 ·11; Kasım Kufralı, "Eşrefiye", iA,
ka şairlerii-ı şiirlerinin en az karıştığı nüs- nevi tarzında olup hiçbirinde müellifinin N, 396-397 ; Abdullah Uçman, "Eşrefoğlu Ru-
halardır. Necla Pekolcay'ın kütüphane- adı geçmemektedir. Ancak her eserin mi, Abdullah", TDEA, lll, 116·117 ; Süleyman
sirı,de'· bir: mecrrıua- içinde bulunan nüs- başında müstensih NasQh b. Ahmed'in, Uludağ. "Abdal Mehmed", DiA, 1, 63 ; Nuri Öz-
Jı~- ışe: eski bir y(izm'a. oımakia beraber risalenin Eşref b. Ahmed'e ait olduğuna
can. "Abdürrahim Tirsi", a.e., 1, 293.
daha 'sonraki bir dÖnemde harekelen- dair kaydı bulunmaktadır. Bu mesnevi- liJ A. NEcL.4. PEKOLCAY - AlıDULLAH UçMAN
482