You are on page 1of 2

SAHNÜN

rüşleri aktarılırkenbu adla anılan bir kay- Grundriss der Arabischen Philologie (ed. W. sir, hadis ve fıkıh kaynaklarının ortaklaşa
nağa sık sık atıftabulunulur. Ancak Nevô.- Fischer-H. Gaetje) , Wiesbaden 1987, II, 299-325; verdiği, başlangıçta oruç yasakları gece-
a.mlf., Dirasat If meşadiri'l-fıkhi'l-Malikf (tre.
zilü Saf:ınun, SahnOn'un telif ettiği bir den başladığı halde Bakara sOresinin 187.
Ömer Sabir Abdülceltl v.dğr.). Beyrut 1409/1988,
eser olmayıp öğrencilerinin sorularına ver- s. 165; Hasan Hüsn1 Abdülvehhab, Kitabü'l-'Ömr ayetiyle bu sürenin fecre kadar uzatıldığı
diği cevapların Utbl tarafından bir araya fi'l-muşannefat ve'l-mü'elli[fne't-Tünisiyyln yönündeki bilgi dikkate alındığında sahu-
getirilmesiyle oluşan bir fetva derlemesi- (nşr. Muhammed el-Arüsf el-Matv1- Beşir el-Bek- ra imkan veren temel meşruiyet delili bu
dir ve büyük ölçüde SahnOn'un rivayet ve küş). Beyrut 1990, I, 585-586; Cum'aŞeyha, "Na:(:-
ayetin, "Fecirden siyah ip beyaz ipten sizin
ra nal5diyye fi tercümeti SaJ:ınün", Buf:ıQş müh-
görüşlerini aktaran el-'Utbiyye içinde bu için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin
dat ila Mut:ıammed et-Talibf fi 'ldi mfladihi's-
başlık altında rivayet edilmiştir. Kaynak- ve için" mealindeki kısmı olup sahura kalk-
seb'in, Menübe 1993, s. 87-102; M. Muhtar ei-
larda SahnOn'a ayrıca Kitô.bü'z-Zühd ve Ubeydl, el-/fayatü'l-edebiyye bi'l-f<:ayrevan fi 'ah- manın dinen teşvik edildiğini gösteren da-
Menô.sikü'l-J:ıac adlı iki eser nisbet edilir. di'l-Egalibe, Tunus 1994; s. 75; Necmeddin el-Hen- yanak konuya ilişkin hadislerdir. Oruç tu-
Bunlardan ikincisi hacası Eşheb'in Kitô. - tat!, el-Me?hebü'l-Malikf bi'l-garbi'l-İslaml, Tunus tacak kişinin sahur yemeği yemesinin men-
2004, s. 29, 37-57, 94,97-106, 123-124, 139-
bü'l-lfacc'ı üzerine yaptığı bir ihtisar ol- d up olduğu hususunda İslam alimteri ic-
156; Ali Hakan Çavuşoğlu, Irak Malikl Ekolü
malıdır. Brockelmann'ın SahnQn'a izafe et- ma etmiştir (İbnü'l-Münz!r, S. 104)
(doktora tezi , 2004), MÜ Sosyal Bilimler Enstitü -
tiği Kitô.bü'l-Ecvibe ve Adô.bü'l-mu'al- sü, s. 10, 25, 75, 80, 84-86; a.mlf., "ei-Müdevve- "Sahura kalkın, zira sahurda bereket var-
limin (GAL Suppl., I, 300) İbn SahnOn'a netü'l-kübra", DİA, XXXI, 470-473; Hüneyde Haf-
dır" gibi sözleriyle sahur yemeğini teşvik
aittir. sa. " SaJ:ınün müctehiden fi'I-Müdevveneti'ı-küb­
ra: eı-AJ:ıkamü ' ı-müstedellü 'aleyha bi-naşşi'l­
eden Hz. Peygamber'in (Buhilrl, "Şavm",
BİBLİYOGRAFYA : 20; Nesa!, "Şıyam", ıs-19, 24; Tirmizi,
~uran enmüzecen", IBLA, sy. 191, Tunus 2003,
Tacü'l-'arüs, "sJ:ın" md. ; Muvaıta'ü'l-İmam s. 45-69; Mustafa Hizmetli, "Sahnün Abdusselam "Şavm", ı 7) uygulamalarıyla da sahura
Malik: f<:ıt'a minhü bi-rivayet! İbn Ziyad (nşr. b. Said b. Habib et-Tenühi'nin Kaza ve Hisbe önem verdiği görülür. Bazı hadislerde sa-
M. eş-Şazell en-Neyfer). Beyrut 1984, neşredenin Faaliyetleri", AÜİFD, XLV/1 (2004), s. 191-202;
girişi, s. 44-45, 104-105; İbn Sahnün, Adabü'l- hurun tamamen terkedilmeyip bir yudum
F. Krenkow, "Sahnfın", İA, X, 67-69 ; G. Marçais,
mu'allimln (nşr. M. el-Arüsf el-Matvf). Tunus "Aghlabids", Ef2 (İng.), 1, 248; Muhammed Talbi,
su ile bile olsa yerine getirilmesi tavsiye
1392/1972, tür.yer.; Ebü'I-Arab, Tabakatü 'ule- "aı-~yrawan", a.e., IV, 827; a.mlf .. "SaJ:ınün", edilmiş, sahura kalkanların Allah ' ın rah-
ma'i İ{rlkıyye ve Tanis (nşr. Ali eş-Şabbt- N atm a.e. , Vlll, 843-845; Ali Bardakoğlu, "Abdullah b. metine ve meleklerin duasına mazhar ola-
Hasan el-Yaff). Tunus 1985, s. 184-188, 220- Nafi'", DİA, ı, 124; Cengiz Kallek, "Esed b. Fu- cağı belirtilmiş (Müsned, lll, ı 2). sahur ye-
223; a.mlf.. el-Mil:ıan (nşr. Yahya Vehtb el-Cübü- rat", a.e., XI, 366-367; a.mlf., "Hisbe", a.e., XVIII,
rf). Beyrut 1408/1988, s. 449-452, 465; Muham- meği "mübarek gıda" olarak nitelenmiştir
138-139; M. Yaşar Kandemir. "eı-Muvatta '" , a.e.,
med b. Haris el-Huşenf. J<:uçlatü J<:urtuba (nşr. iz- XXXI, 416. ı:iJ
(Ebu Davud. "Şavm", 17; Nesa!, "Şıyam",
zetAttarel-Hüseynl), Kahire 1372, s. 88,221, 236; 1!1!!! ALi HAKAN ÇAVUŞOGLU 25-26). Bütün bu delilleri dikkate alan fa-
İbnü'J-Cellab . et-Te{ri' (nşr. Hüseyin b. Salim ed-
kihler sahura kalkmanın hükmünün sün-
Dehmanl), Beyrut 1408/1987, neşredenin girişi, l,
92; Ebu Bekir ei-Ma!iki, Riyazü'n-nü{Qs (nşr. Be-
ı ı net olduğu sonucuna varmışlardır. Bu bağ ­
şir el-Bekküş- M. el-Arüsf el-Matvl), Beyrut 1401-
SAHR b. KAYS lamda mendup ve müstehap kelimeleri-
1403/1981-83, ı, 244, 262, 345-375; ll, 451; İbn (bk. AHNEF b. KAYS). nin kullanımının ise fıkıh usulündeki ge-
Hazm, el-Mut:ıallfı, XI, 402; Şiri'ızl, Tabakatü'l-fuka- L _j
niş anlamına göre olduğu anlaşılmaktadır.
ha' (nşr. Haltl el-Meys). Beyrut, ts . (Darü'l-kalem), Bazı hadislerde ifade edildiği gibi (İbn Ma-
s. 156, 160; İbn Mekk1, Teşkifü'l-lisan ve telkif:ıu'l­ ı ı
cenan (nşr. MustafaAbdülkadir Ata), Beyrut 1990,
ce, "Şıyam", 22) sahurun tutulacakoruca
S AH RE
s. 199; İbn Rüşd, el-Beyan ve't-taf:ışfl (nşr. Mu- güç yetirebilmek için vücuda besin sağla­
hammed Hacci v.dğr.), Beyrut 1404-1407/1984- (bk. KUBBETÜ's-SAHRE). ma amacı taşıdığı açık olmakla birlikte sa-
L _j
87, I-XX, tür.yer.; Kad1 İyaz, Tertfbü'l-medarik, h ura kalkan müminin asıl hedefi Hz. Pey-
neşredenin girişi, I, 10-11, 54; a.e. (nşr. Muham-
ı ı
gamber'in sünnetini yerine getirerek bu
med b. Tavft et-Tand v.dğr), Rabat 1981-83, I,
25-26; III, 3, 80-84, 141, 298; IV, 45-88, 197- SAHTİYANI vaktin feyiz ve bereketinden yararlanma-
198, 294, 384; V, lll; VI, 187-188; İbn Hayr, Feh- ya ve neticede Allah'ın hoşnutluğunu ka-
(bk. EYYÜB es-SAHTiYANi)_
rese (nşr. M. Fuad Mansür). Beyrut 1419/1998, L _j zanmaya çalışmak olmalıdır.
s. 236; Muvaffakuddin İbn Kudame, !;emmü't-
te'vfl (nşr. Bedr b. Abdullah Bedr). Küveyt 1416/
Sahurun, müslümanların orucunu EhH
1995, s. 24; İbn Hallikan, Vefeyat, III, 181; Ab- kitabın orucundan ayıran bir özellik oldu-
SAHUR
durrahman b. Muhammed ed-Debbağ- İbn Ni'ıct, ğunu ifade eden hadis (Müslim. "Şıyam",
Me'alimü'l-fman (nşr. Muhammed el-Ahmed! ()~!)
46; Ebu DavOd, "Şavm", 16; Nesa!, "Şı­
Ebü'n-Nür- Muhammed Madür). Kahire 1972, ll, Oruca hazırlık amacıyla yam", 27; Tirmizi, "Şavm", 17) açıklanır­
77-104, 144-145, 233-234; a.e. (nşr. Muhammed
L imsak vaktinden önce yenen yemek. _j ken bu durumun müslümanlara önceki
Madür), Tunus 1978, III, ll O; Zehebl, Tarfi]u 'i-İs­
lam: sene 191-200, s. 277; a.e.: sene231-240, s. ümmetiere göre sağlanan bir kolaylık ol-
249; a.mlf., A'lamü'n-nübela', VIII, 88; IX, 122; Sözlükte "sabah olmadan önceki vakit, duğu, dolayısıyla Ehl-i kitap'tan farklı dav-
XII, 67; İbn Kes1r, el-Bidaye ve'n-nihaye, Beyrut gecenin son üçte biri" anlamındaki seher ranarak sahura kalkmanın bu nimetin şük­
1981, X, 323; İbn Ferhün, ed-Dibacü'l-m~heb
kelimesiyle aynı kökten gelen sahur (sehür, rü anlamına geleceği belirtilir. Sahuru son
(nşr. Me'mün b. Muhyiddin el-Cennan). Beyrut
1417/1996,s.263-268,292,342,348,355;Ah- sühür) , dini bir terim olarak oruç tutma- vaktine kadar uzatma, iftarı ilk vaktinde
med b. Guneym en-Nefrav1, el-Fevakihü'd-de- ya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasın­ yapma ve namazda sağ eli sol el üzerine
vanl, Beyrut, ts. (Darü'l-ma'rife). I, 10; el-lfule- dan önce yenen yemeği ifade eder. Bazı koymanın peygamberlerin özelliklerinden
lü's-sündOsiyye, I, 237, 307; Brockelmann, GAL hadislerde bunun için "ekletü's-sehar 1 ek- olduğuna dair rivayet (el-Muuatta', ".1\aş­
Suppl., I, 300; Muhammed ei-Hudar1, Tarfi]u 't-
letü's-sühOr" tabiri kullanılmıştır. Sahur rü'ş-şalat", 46; Abdullah b. Yusuf ez-Zey-
teşri'i'l-İslaml, Beyrut 1400/1980, s. 202; Abdü-
Jazlz Binabdullah, Ma' lemetü'l-fıkhi'l-Malikf, kelimesi çok sayıda hadiste geçmektedir lal, ll, 470) önceki hadiste çelişir görün-
Beyrut 1403/1983, s. 305; M. Muranyi, "Fiqh", (Wensinck, el-Mu'cem, "şvm" md.). Tef- mekle birlikte, -muhtemelen birinci hadi-

538
SAl MUSTAFA ÇELEBi

sin genel kabul görmesine karşılık ikinci- gulamalarıyla ilgili rivayetler de bunu des-
sinin rivayetiyle ilgili sorunların bulunması tekleyici nitelikte olup hemen hepsinden SN MUSTAFA ÇELEBİ
sebebiyle- konuya ilişkin eserlerde bunla- onun sahur yaptıktan sonra uzun bir süre (ö. 1004/1595-96)
rın uzlaştırılması üzerinde durulmamak-
geçmeden (elli ayet kadar okunabilecek bir Mimar Sinan hakkındaki
tadır. Mesela Tahavi ikinci hadise yer ver-
zaman geçince) sabah namazını kıldırdığı an- L eserleriyle tanınan şair ve nakkaş. _j
mezken (Şerl:ıu fvlüşkili'l-aşar, I, 4 I 7-42!)
laşılmaktadır (Buhar!, "Şavm", 20, "Tehec-
Kasani açıklama yoluna girmeksizin her
ikisini nakleder (Beda'i', Il, !05). Bu du- cüd", 8; Müslim, "Şıyam", 47; Nesa!, "Şı­ Sal hakkında en geniş bilgiyi çağdaşı Kı­
yam", 20-22). Bu konudaki delilleri değer­ nalızade Hasan Çelebi vermektedir (Tezki-
rumla ilgili İbn Abidin'in aktardığı yorum-
dan da yararlanarak (Reddü'l-mu/:ıtar, Il, Iendiren fakihler sahuru son vaktine bırak­ re, ı, 44!). Sal'yi belagat sahibi ve hicivde
manın müstehap olduğu sonucuna var- başarılı olarak tanımlayan, beş beyitlik bir
420) önceki ilahi dinlerde sahur uygulama-
mışlardır. Ancak bu hüküm imsak vakti- şiirini örnek veren Hasan Çelebi'nin onun
sı varken bir süre sonra terkedilmiş oldu-
nin girmesiyle sınırlıdır; vaktin girip gir- şairliğinden çok nakkaşlığını övmesi Sal'-
ğu , dolayısıyla ikinci hadiste asli haliyle ila-
hi dinlerdeki hükme işaret edildiği söyle- mediğinde tereddüt ediliyorsa yiyip içmek nin asıl mesleğinde başarılı olduğunu gös-
nebilir. Buna göre birinci hadiste ResCıl-i rnekruh olur (bu hususta karşılaşılabile­ termekte, henüz genç yaşta bulunduğunu ,
Ekrem'in kendi dönemindeki yahudi ve hı­ cek bazı durumların hükümleri için bk. iM- çok çalışması halinde ilerleyip olgunlaşa­
SAK; ORUÇ) . Fakihlerin çoğunluğuna göre cağını söylemesi de onun yaşıyla ilgili bir
ristiyanları kastetmiş olması muhtemeldir.
Şah Veliyyullah'ın sahurda bereket olduğu­ -oruç tutmama kastı yoksa- sahur yemeği ipucu vermektedir. Hasan Çelebi'nin tezki-
na dair hadisten hareketle sahurun fayda- oruca niyet yerine geçer; Şafii mezhebin- resini 994 (1586) yılında tamamladığı göz
larını açıklarken ortaya koyduğu düşünce de ise sahura kalkmak niyet yerine geç- önüne alınırsa Sal'nin Sinan'ın ölüm tari-
bu yorumu destekleyici niteliktedir: Sahur mez. hinde (996/1588) otuz yaşlarında olduğu
yemeğiyle bir yandan vücuda oruca da- BİBLİYOGRAFYA : söylenebilir. Sal'nin ölüm tarihini veren en
yanmasına yardımcı olacak enerji sağla­ Usanü'l-'Arab, "sl:ır" md.; Müsned, lll, 12; İb­ güvenilir kaynak Riyazl'nin tezkiresidir. Sal
nır, diğer yandan insanların daha dindar nü'I-Münzir en-NisabGrl. el-icma' (nşr. Fuad Ab- hakkında kısa bilgilerle divanından on iki
dülmün 'im Ahmed), İskenderiye 1411/1991, s. beytin yer aldığı eserde onun ölümü üze-
olma çabasıyla dini zorlaştırmaya ve dinin
104; Tahavi. Şerl:ıu Müşkili'l-i'ı.şar (nşr. Şuayb ei-
getirdiği yükümlülüklerde değişiklik yap- rine şair Haşiml'nin yazdığı mısra (Gitti
ArnaOt), Beyrut 1415/1994, I, 417-421; Hattabi,
maya yeltenmeleri önlenmiş olur. Nitekim Me'alimü's-Sünen (nşr. Ahmed M. Şakir-M. Ha-
Sa! re h-i fenaya bugün [ı 004]) kaydedil-
Hz. Peygamber bizim orucumuzla Ehl-i ki- mid ei-Fıki), Beyrut, ts. (Darü'l-ma'rife), lll, 229- mekte ve İstanbul'da Silivrikapı dışında gö-
tabın orucu arasındaki temel farkın sahur 233; İbn Hazm. el-Mu/:ıalla, VI, 240; Ki'isi'ini, Be- müldüğü belirtilmektedir (Riyazü'ş-şuara,
da'i', II, 105; İbn Kudame, el-Mugnf (nşr. Abdul- vr. 57a-b). Buna göre Sal'nin kırk yaşların­
yemeği olduğunu belirtmiştir. Bu ifadede
lah b. Abdülmuhsin et-Türki- Abdülfettilh M. ei-
Ehl-i kitabın dinlerinde tahrifat yaptığına da öldüğünü söylemek mümkündür. Bu
Hulv), Kahire 1412/1992, IV, 432-434; Nevevi. el-
işaret vardır. Onların bu tutumuna aykırı Mecmü', Beyrut, ts. (Darü'l-fikr), VI, 359-362; İb­ iki kaynakyanında Rıza'da Sal'ye birkaç sa-
davranmak dinin asli haliyle korunmasına nü'l-Mutahhar el-Hilli, Mutıtele{ü'ş-Şi'a ff a/:ıka­ tırlık yer ayırmaktadır ( Tezkire, s. 51). İb­
katkı anlamı taşır (lfüccetullahi'l-baliga,
mi'ş-şeri'a, Kum 1423/1381 hş., Ili, 370-372; Ab- rahim Alaeddin Gövsa'nın Sal hakkında ver-
dullah b. Yusuf ez-Zeylai, f'laşbü'r-raye, [baskı ye- diği bilgiler arasında , "Mimar Sinan'ın tür-
Il , 52). İki hadisin anlamını uzlaştırmak
ri yok[ 1393/1973 (el-Mektebetü'l-islamiyye), II,
üzere, Resul-i Ekrem'in kendi ümmetin- besindeki kitabesi Tezkiretü'l-bünyan'da
4 70; İbnü'I-Murtaza. el-Baf:ırü 'z-zetıtıar, San'a
den ayrıldığı durumlar (ona has olmak üze- 1409/1988, II, 239-240; Muhammed b. Abdul- yazılıdır" şeklindeki ifadesinin (Türk fvleş­

re farz, haram veya mubah kılınanlar) bu- lah el-Haraşi, Şer/:ıu Mul]ta.şan ljalfl, Beyrut, ts. hurları, s. 338) yanlış olduğuna işaret et-

lunduğu gibi diğer peygamberlerin sahur


(Daru Sad ır), II, 240; Şah Veliyyullah ed-Dihlevi, mek gerekir. Sal Mustafa Çelebi, Ahdl ve
ljüccetullahi'l-baliga, Beyrut, ts . (Darü'l-ma'rife), Faizi'nin tezkirelerinde geçen Sat adlı diğer
hususunda kendi ümmetierinden ayrıldı­
Il , 52; İbn Abidin, Reddü'l-muf:ıtar (Kahire), II,
ğı şeklinde bir izah yapılabilir. bir şairle karıştırılmıştır ( İpekten v.dğr., s.
420; MübarekfGri, Tuhfetü'l-af:ıve~f (nşr. Abdur-
rahman Muhammed Osman), Kahire 1384/1964, 414)
Sahur vakti fakihlerin çoğunluğuna gö-
II, 85-86; Ettafeyyiş, Şerh u Kitabi'n-i'lU ve şifa'i'l­ Eserleri. 1. Tezkiretü'l-ebniye. Mimar
re gecenin son yarısının , bazı Hanefi ve Şa­
'alfl, Beyrut 1392/1972, lll, 336-337, 429; Hüse-
filler'e göre son altıda birinin başlangıcıy­ Sinan'ın ağzından nazım ve nesir olarak
yin Atay. "Sahur Vakti", iTED, VII/3-4 ( 1979), s.
la tan yerinin ağarması arasındaki zaman 87-137; "SeJ:ıür", Mv.F, XXIV, 269-272. kaleme alınan bu eserde Mimar Sinan'ın
dilimidir. Şafak sökmesi veya tan yerinin hayatı ve yapılarının adları çeşitlerine gö-

ağarmasıyla kastedilen ise sabah namazı


~ İBRAHiM KAFi DöNMEZ re on üç bölüm halinde verilmektedir. Ki-
ve orucun başlangıç vaktinin girmesidir (bu tap önce İbrahim Edhem Paşa'nın Usul-i
vakit! e ilgili hadisler ve yorumları için bk. SAHV Mi'mari-i Osmani (ı 873) adlı eserinin için-
FECİR). Hz. Peygamber, kendi döneminde ( ~ 1) de yer almış. daha sonra Ahmed Refik Al-
İbn Ümmü Mektüm'un okuduğu sabah tınay Mimar Sinan adlı eserinde (İstan­
Cezbe, vecd ve aşk ile
ezanından önce Bilal-i Habeşl'nin teheccüd bul !93!) nesir bölümünü yayımlamıştır.
kendinden geçen salikin ayılıp
narnazına veya oruç için sahura kalkacak- Ardından çeşitli nüshaları karşılaştırılarak
his ve şuur alemine dönmesini
ları uyandırmak üzere okuduğu ezanın sa- ifade eden tasavvuf terimi tam metin halinde Rıfkı Melül Meriç ta-
h ur yemeğine engel olmadığını ifade eden (bk. SEKR). rafından neşredilmiştir (Mimar Sinan: Ha-
hadisi (Buhar!, "Şavm", !7; Ebu Davüd, L _j
yatı, Eseri, Ankara 1965, s. 53-!29). Türk
"Şavm". !8), sahura kalkmayı özendirme Tarih Kurumu'nun hazırlattığı bir proje çer-
yanında sahur yemeğinin olabildiğince ge- SN çevesinde 1939 yılında hazırlanınakla bir-
ciktirilmesinin uygun olduğu anlamını da likte ancak 1965'te gerçekleştirilen bu ya-
(bk. AMiL).
içermektedir. ResCıl-i Ekrem'in sahur uy- L _j yın titiz bir çalışma olmakla birlikte Meriç

539

You might also like