You are on page 1of 3

MÜZÂRAA

Müzâraa akdini mutlak olarak lâzým ve- kadar tarlada kalýr; fakat o andan itibaren Mûsevî Harsân), Tahran 1944, VII, 195; Suðdî, en-
ya gayri lâzým diye niteleyenler bulunduðu arazi sahibi âmilin emeði, âmil de tarla Nutef fi’l-fetâvâ (nþr. Selâhaddin en-Nâhî), Bað-
dad 1976, II, 550-554; Serahsî, el-Mebsû¹, III, 5;
gibi ekim öncesi ve sonrasý arasýnda ayý- üzerinde hak sahibi sayýlmadýðýndan ta-
XXIII, 6-164; Kâsânî, Bedâßi £, IV, 200; VI, 175-
rým yaparak, yine tohumun hangi tarafça raflar geri kalan süre için üründeki payý nis- 185; Burhâneddin el-Mergýnânî, el-Hidâye, Ka-
saðlandýðýna bakarak deðerlendirme ya- betinde tarlanýn kirasýný veya âmilin eme- hire, ts., IV, 54-71; Ýbn Rüþd, Bidâyetü’l-mücte-
panlar da vardýr. Bazý Hanbelîler, Mâlikî- ðinin karþýlýðýný yekdiðerine vermek zorun- hid (nþr. Abdülmecîd Tu‘me el-Halebî), Beyrut
ler’den Ýbnü’l-Mâciþûn ve Sahnûn ile Ca‘- dadýr. Ýstihkak durumunda, yani arazinin 1418/1997, IV, 33-40; Muvaffakuddin Ýbn Kudâ-
me, el-Mu³nî, Beyrut 1984, IV, 649, 650; V, 93,
ferîler’e göre müzâraa iki taraf açýsýndan baþkasýna ait olduðu anlaþýlýp asýl sahibin-
265, 565-596; Muhakkýk el-Hillî, el-MuÅta½arü’n-
da baðlayýcýdýr. Diðer Mâlikîler’le Zâhirîler’e ce zaptedilmesi halinde de akid infisah nâfi £ fî fýšhi’l-Ýmâmiyye, Beyrut 1405/1985, s.
göre tarlaya tohum ekilmeden önce gayri eder. Ekim öncesi istihkak durumunda taz- 172-173; Nevevî, Rav²atü’¹-¹âlibîn, Beyrut 1991,
lâzým, ekildikten sonra lâzýmdýr. Hanefî- min söz konusu deðildir. Ekim sonrasýnda V, 158-170; Þehâbeddin el-Karâfî, el-Furûš, Bey-
ler’e göre tohum ekilmeden önce tohumu tarlanýn gerçek sahibi ekinlerin sökülme- rut, ts., III, 269; Ýbn Dakýkul‘îd, ݼkâmü’l-a¼kâm,
Beyrut, ts., III, 131; Ýbn Teymiyye, Mecmû£u fetâ-
verecek taraf açýsýndan gayri lâzým, diðeri sini isterse tohumun diðer tarafça veril-
vâ, XXIX, 11, 66, 109, 112; Ýbnü’l-Cüzey, el-Æa-
açýsýndan lâzýmdýr; tohum ekildikten son- miþ olmasý halinde âmil dilerse ekinin ya- vânînü’l-fýšhiyye, Beyrut, ts. (Dârü’l-kalem), s.
ra ise her ikisi açýsýndan lâzým hale gelir. rýsýný olduðu þekliyle biçip alýr, dilerse eki- 185-186; Ahmed b. Muhammed el-Feyyûmî, el-
Ahmed b. Hanbel’e ve Hanbelî mezhebin- nin o günkü deðerinin yarýsýný ortaðýna taz- Mi½bâ¼u’l-münîr, Beyrut 1987, s. 96; Bâbertî, el-
deki hâkim kanaate göre tohum ekilmiþ min ettirir. Tohumu âmil saðlamýþsa sökü- £Ýnâye, Beyrut, ts., VIII, 388; Heysemî, Mecma£u’z-
zevâßid, III, 141; Ýbn Hacer el-Askalânî, Fet¼u’l-
bile olsa her iki taraf açýsýndan gayri lâzým- len ekinin yarýsýný alabileceði gibi ekinin ta-
bârî, Beyrut 1402, V, 7-9; Molla Hüsrev, Düre-
dýr. Akid kendisi açýsýndan baðlayýcý sayýl- mamýný ortaðýna býrakýp kendi payýný kýy- rü’l-¼ükkâm, Ýstanbul 1287, II, 686; Haccâvî, el-
mayan tarafýn münferit iradesiyle müzâ- metiyle tazmin etmesini de isteyebilir. Mâ- Ýšnâ£, Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), II, 277-281; Ýbn
raa feshedilebilir. Baðlayýcýlýðýn söz konu- likîler’e göre istihkak halinde asýl mâlik Hacer el-Heytemî, el-Fetâva’l-kübra’l-fýšhiyye,
isterse bahçesini alýp ürünü sahiplenir ve Kahire 1308, III, 141; Þirbînî, Mu³ni’l-mu¼tâc, II,
su olduðu durumlarda ancak taraflarýn ak-
âmile o âna kadar yaptýðý iþlerin ücretini 324-331; Þemseddin er-Remlî, Nihâyetü’l-mu¼-
di feshetme konusunda anlaþmasý veya tâc, Kahire 1938, V, 245-258; Abdurrahman Þey-
meþrû mazerete binaen tek taraflý fesih verir, isterse sözleþmede tarla sahibi ko- hîzâde, Mecma£u’l-enhur, Ýstanbul 1273, II, 777;
yoluyla akde son verilebilir. Âmilin hasta- numuna geçerek eski þartlarla ortaklýðý Ahmed b. Muhammed el-Hamevî, øamzü £uyû-
lanmasý, acze düþmesi, baþka yere göç- sürdürür. Bütün ürünün semavî bir âfet- ni’l-be½âßir, Beyrut 1405/1985, III, 118; Muham-
le telef olmasý da müzâraanýn infisah se- med b. Abdullah el-Haraþî, Þer¼u MuÅta½arý ƒa-
mesi gibi durumlar genellikle meþrû ma-
beplerindendir. Hanefîler’e göre taraflar- lîl, Beyrut, ts. (Dâru Sâdýr), VI, 63-68, 229-234;
zeret sayýlmýþtýr. Hanbelîler’de hastalýk ha- Ali b. Ahmed el-Adevî, ¥âþiye (Muhammed b.
linde âmile yardýmcý olmak üzere bir ele- dan birinin ölümü halinde kira akdinde ol- Abdullah el-Harâþî, Þer¼u MuÅta½arý ƒalîl için-
man verilmesi gerektiði yönünde de gö- duðu gibi müzâraanýn da infisah ettiði ka- de), VI, 63-68, 234; Tahtâvî, ¥âþiyetü’¹-ªa¼¹âvî
rüþ vardýr. Hanefîler’e göre ekin ekilmeden bul edilir; ancak ekim yapýldýktan sonra ve £ale’d-Dürri’l-muÅtâr, Beyrut 1395/1975, IV, 141-
ekin henüz yeþilken taraflardan biri ölür- 146; Ahmed b. Muhammed es-Sâvî, Bu³yetü’s-
veya ekilmiþ olsa bile henüz bitmeden mev-
se vârisleri iþe devam edebilir, bu durum- sâlik, Kahire, ts., IV, 649-650; Ýbn Âbidîn, Red-
cut olan bir borç sebebiyle ve baþka malý dü’l-mu¼târ (Kahire), VI, 274-276; Þevkânî, Ney-
da bulunmadýðý için arazisini satmak zo- da diðer taraf ekin yetiþinceye kadar akdi
lü’l-ev¹âr, V, 308; Mecelle, md. 1426, 1431-1440;
runda kalmasý arazi sahibi bakýmýndan bozamaz (bu konudaki deðiþik ihtimaller Ali Haydar, Dürerü’l-hükkâm, Ýstanbul 1330, III,
meþrû bir fesih sebebidir. Mâlikîler, arazi ve görüþler için bk. Ali Haydar, III, 771- 758-764, 771-773; Necîb el-Mutîî, et-Tekmile (Ne-
sahibi iflâs etse de âmil kabul etmedikçe 773). Þâfiî ve Mâlikîler’le Hanbelîler’den vevî, Mecmû£ içinde), XIV, 416 vd.; Abdürrezzâk
müzâraa ve müsâkatý baðlayýcý sayanlara Ahmed es-Senhûrî, el-Vasî¹ fî þer¼i’l-Æånûni’l-me-
müzâraanýn feshedilemeyeceði kanaatin- denî el-cedîd, Kahire 1963, VI, 1366; Mustafa
dedir. Ca‘ferîler’e göre borç sebebiyle de göre ürünün hangi aþamasýnda olursa ol-
Ahmed ez-Zerka, el-Fýšhü’l-Ýslâmî fî ¦evbihi’l-ce-
olsa müzâraa hiçbir þekilde tek taraflý fes- sun sözleþme süresi dolmamýþsa bahçe sa- dîd, Dýmaþk 1965, I, 41; Kenan Tunçomað, Borç-
hedilemez. Hanefîler, âmilin hýrsýzlýk gibi hibinin ölmesi müzâraanýn devamýna en- lar Hukuku, Ýstanbul 1974, II, 357; M. Cevâd Mað-
ortaklýða ihanet niteliðindeki fiillerini ara- gel deðildir. niyye, Fýšhü’l-Ýmâm Ca£fer e½-Øâdýš, Beyrut 1404/
BÝBLÝYOGRAFYA : 1984, IV, 191-192; Bilmen, Kamus 2, VII, 122-
zi sahibi açýsýndan geçerli fesih sebebi sa- 136; Hüseyin Kayapýnar, Ýslâm Hukukunda Or-
yarlar. Þâfiîler ve Hanbelîler ise bu gibi du- el-Muva¹¹aß, “Müsâkat”, 2; Buhârî, “Harþ ve’l- taklýk ve Kira Yoluyla Arazinin Ýþletilmesi (dok-
müzâra.a”, 8, 18; Müslim, “Büyû.”, 114; Ýbn Mâ-
rumlarda hâkimin alacaðý bazý tedbirlerle tora tezi, 1993), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü,
ce, “Rühûn”, 7, 10; Ebû Dâvûd, “Büyû.”, 30-31; tür.yer.; Ali Bardakoðlu, “Ýslâm Hukukunda ve
akdin sürdürülmesine yönelik çözümler Nesâî, “Eymân”, 45; Ebû Yûsuf, Kitâbü’l-ƒarâc Modern Hukukta Beklenmedik Hal Nazariyesi”,
üretmiþlerdir. Müzâraanýn geçerli bir se- (nþr. Ýhsan Abbas), s. 218-223; Yahyâ b. Âdem, EÜ Ýlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 2, Kayseri 1985,
beple feshinde izlenecek usul kaynaklar- Kitâbü’l-ƒarâc (nþr. Ahmed M. Þâkir), Kahire II, 89; “Mupâbere”, Mv.F, XXXVI, 239; “Müzâra.a”,
da özel olarak incelenmemekle birlikte ki- 1381, s. 38; Sahnûn, el-Müdevvene, IV, 8-19; Ýbn
a.e., XXXVII, 49-85.
Zencûye, Kitâbü’l-Emvâl (nþr. Þâkir Zîb Feyyâz), ÿHüseyin Kayapýnar
ranýn feshine kýyasla bu konuda genel ka-
Riyad 1406/1986, II, 634; Müzenî, el- MuÅta½ar
bul gören görüþ þöyle ifade edilebilir: Fe- (nþr. M. Zührî en-Neccâr), Beyrut 1393/1973, s.
sih hakký fesih sebebinin açýk olduðu du- 128; Taberî, ÝÅtilâfü’l-fušahâß (nþr. F. Kern), Bey- – —
rumlarda ilgili tarafça doðrudan, bu sebe- rut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), s. 147-167; Ta- MÜZAYEDE
bin deðerlendirmeye açýk bulunduðu du- hâvî, Þer¼u Me£âni’l-â¦âr, IV, 114-115; Ýbnü’l- (  #‫) אא‬
Cellâb, et-Tefrî£ (nþr. Hüseyin b. Sâlim ed-Dehmâ- ˜ ™
rumlarda ise ancak mahkeme kararýyla nî), Beyrut 1408/1988, II, 202-203; Hattâbî, Me£â-
kullanýlabilir. limü’s-Sünen (nþr. Ýzzet Ubeyd ed-De‘‘âs – Âdil Sözlükte “artmak, çoðalmak; arttýrmak”
Kararlaþtýrýlan sürenin dolmasý veya örf Seyyid), Humus 1389/1969, III, 682-683; Ýbn anlamlarýndaki zeyd (ziyâde) kökünden tü-
Hazm, el-Mu¼allâ, VIII, 215- 226; Ebû Ca‘fer et-
gereði tarým mevsiminin sona ermesiyle Tûsî, el-Mebsû¹ fi’l-fýšhi’l-Ýmâmiyye (nþr. M. Bâ-
reyen müzâyede kelimesi “fiyat arttýrma-
müzâraa infisah eder. Bu durumda ürün kýr el-Behbûdî), Tahran 1387/1967, III, 253-254; da rekabet etmek” demektir. Fýkýh terimi
henüz olgunlaþmamýþsa olgunlaþýncaya a.mlf., Te×hîbü’l-a¼kâm (nþr. Seyyid Hasan el- olarak satýþ iþleminde açýk arttýrma yön-

236
MÜZAYEDE

temini ifade eder. Bu usulle yapýlan satým týcýnýn belli bir fiyattan satýþa muvafaka- nündeki mezhep görüþüne aykýrýdýr- o
akdine bey‘u’l-müzâyede, bey‘u men ye- ti ise kabulü oluþturur. Diðer mezhepler- müddetin sonuna kadar rücû hakkýný kul-
zîd, bey‘u’d-dilâle, bey‘u’l-münâdât gibi den meydana gelen çoðunluk ise satýcýnýn lanamaz. Hanefî ve Mâlikîler’e göre karþý-
isimler de verilmektedir. Çünkü belli yer- onayýný ertelenmiþ icap, alýcýlarýn teklifle- lýklý icap ve kabul gerçekleþtikten sonra ta-
lerde mezat kurma uygulamasý baþlama- rini kabul sayar. Genelde Ýslâm ülkelerinin raflar ayný mecliste bulunmayý sürdürseler
dan önceki açýk arttýrma geleneði bir me- çaðdaþ medenî kanunlarýnda Hanefî yak- bile satýcýnýn daha yüksek bir teklif geldi-
zatçýnýn (dellâl) satmaya vekil kýlýndýðý mal- laþýmý benimsenmiþtir. ðinde rücû hakký yokken Þâfiî ve Hanbelî-
la birlikte pazarý dolaþýp müzayede duyu- Mâlikî mezhebindeki kuvvetli görüþe gö- ler’e göre vardýr. Bu görüþ ayrýlýðýnýn se-
rusunda bulunarak en yüksek fiyatý vere- re müzayede meclisinde her müþterinin bebi ikinci gruptakilerin satýcýya meclis
cek müþteriyi aramasý þeklinde cereyan et- teklifi, satýcý malýný verilen bir fiyattan sat- muhayyerliði tanýmasý, birincilerin tanýma-
miþtir. Bu yöntemin karþýtýna münâkasa mayý kararlaþtýrdýðý takdirde mezat daðý- masýdýr. Müzayedenin ayýp muhayyerliði-
(eksiltme) adý verilir. lýncaya kadar baðlayýcýdýr. Ayrýca artýþ bek- nin geçerli olduðu diðer alým satým türle-
Fakihlerin çoðunluðu, Bakara sûresinin lentisi yeni bir pey sürülse bile öncekinin rindekinden farký yoktur (bk. MUHAYYER-
275. âyetini ve Hz. Peygamber’in fakir bir baðlayýcýlýðýný düþürmez. Mâlikîler’den Ýb- LÝK). Mâlikîler’e göre ayýp muhayyerliðin-
sahâbîye ait bazý þeyleri bu yöntemle sat- yânî’ye göre ise baþka bir teklif gelince de sorumlu merci mal sahibidir; ücretli iþçi
masýný (Buhârî, “Büyû.”, 59; Ýbn Mâce, baðlayýcýlýk öncekinden düþer ve yenisine konumundaki mezatçýnýn tazmin sorum-
“Ticârât”, 25; Ebû Dâvûd, “Zekât”, 27; Tir- geçer. Hattâb, kendi zamanýnda Mekkeli- luluðu bulunmaz. Ayrýca çoðunluk, açýk art-
mizî, “Büyû.”, 10; Nesâî, “Büyû.”, 22) de- ler’in örfünde de baðlayýcýlýðýn süreðen ol- týrma sýrasýnda malýn kasýtsýz ve kusursuz
lil göstererek bey‘ ve icâre gibi ivazlý iþlem- madýðýný söylemektedir. Zürkanî, müzaye- telefi halinde de onu tazminle yükümlü kýl-
lerde müzayedeyi mubah saymýþtýr. Halife dede satýcýnýn -bizzat þart koþmasý veya maz.
Hz. Ömer’in de zekât develerini ayný usul- örfün mezat meclisi daðýlana kadar malý- Mâlikî mezhebinin meþhur görüþüne gö-
le sattýðý rivayet edilmektedir (Ýbn Hazm, ný tutmasýna imkân vermesi hâlinde- iþti- re þu þartlar dýþýnda gabn iddiasý alýnan
VIII, 448). Ancak Resûl-i Ekrem’in müza- rakçilerden dilediðini alýmla ilzam edebi- malý iade hakký saðlamaz. 1. Aldanan kiþi
yedeyi yasakladýðýna dair zayýf bir hadise leceði kanaatindedir. onun piyasa fiyatýndan habersiz olmalýdýr.
(Þevkânî, V, 271) dayanan Ýbrâhim en-Ne- Mâlikîler’e göre esasen örf taraflar ayrýl- 2. Sözleþmenin üzerinden geçen süre bir
haî bu yöntemin kerâhetine kanaat getir- dýktan sonra bile teklifin baðlayýcýlýðý yö- yýlý aþmamalýdýr. 3. Gabn fâhiþ olmalýdýr.
miþtir. Hasan-ý Basrî, Ýbn Sîrîn, Evzâî, Ýbn nünde oluþmuþsa veya satýcý bunu þart koþ- Bunun ölçüsü emsâl bedelin en az üçte
Râhûye ise bir baþka rivayetten hareket- muþsa iþtirakçi, teamülün gerektirdiði ve- biri, üçte birinden fazlasý veya alýþýlmamýþ
le (Müsned, II, 71; Dârekutnî, III, 11) bunu ya satýcýnýn þartýnda belirttiði süre dolma- miktardýr. Ancak mezhep mensuplarý ara-
ganimetlerin ve miraslarýn satýmý dýþýnda dýkça malý satýn almakla mükelleftir. Mâ- sýnda, bu noktada müzayede ile diðer alým
mekruh saymýþtýr. Velâyet sahibinin veli- zerî bazý kadýlarýn, icapsýz daðýlmalarýn satým türleri arasýnda ayýrým yapmayan-
si bulunduðu kiþiye veya devlet yetkilile- âdet haline geldiði pazarlardaki müzaye- larýn yaný sýra birçok teklif sahibinin ve ilâ-
rinin kamuya ait olan ya da mahkemenin delerde tekliflerin taraflarýn ayrýlmasýndan nýn bulunmasý sebebiyle gabn iddiasýnýn
haczedilen malý satarken müzayede usulü- sonra dahi baðlayýcýlýðýný korumasýna hük- geçersizliðine hükmedenler de vardýr. Di-
nü uygulamasý müstehap kabul edilmiþ- mettiklerini, halbuki müþterinin -örfe ayký- ðer mezhepler taðrîrle (aldatma) birlikte
tir. rý düþse bile- teklifinin baðlayýcýlýðýnýn me- olmayan salt gabn iddiasýna itibar etmez;
Bir önceki teklif sahibiyle satýcý arasýn- zat meclisinin sonuna kadar geçerli olma- ikisinin beraberliði durumunda ise müza-
da anlaþma eðilimi belirmeden sürdürül- sýný þart koþabileceðini belirtir. Ýmam Mâ- yedeyi diðer alým satým türlerinden ayýr-
düðü için müzayede hadislerle yasaklan- lik, haczedilmiþ mallar veya ölünün tere- maz. Mâlikîler, özel kiþilere veya kamuya
mýþ olan pazarlýk üzerine pazarlýktan ay- kesi içindeki taþýnýrlarýn mezadýnýn üç gün, ait mallarýn resmî makamlarca satýldýðý
rýlmaktadýr. Satýcý veya vekili mala kýyme- taþýnmazlarýnkinin vasýflarý duyurularak iki müzayedede önceden þart koþulmasa bile
tine denk bir teklif gelmediði için ilâný dur- üç ay kadar sürdürülmesini müstehap di- müþteriye ayýp muhayyerliði tanýmaz; çün-
durduktan sonra da arttýrmada bulunma- ye niteler. Ýbnü’l-Kasým, bu tür mallarýn sa- kü ayýbýn varlýðý bilinmeyebilir.
nýn câizliði hususunda ittifak vardýr. An- týþa çýkarýldýðý mezattaki teklifleri resmî sa- Ýbnü’l-Kasým’a göre iki kiþi ayný teklifi
cak taraflarýn mutabakat saðlamasýnýn ar- týþ onayý alýnýncaya kadar baðlayýcý sayar. verir ve baþka arttýran çýkmazsa malý or-
dýndan bilerek yapýlan arttýrma pazarlýk Zamanýmýzda genellikle kapalý zarf usulü taklaþa alýrlar. Îsâ b. Dînâr ise önce sürü-
üzerine pazarlýk kapsamýna girer (bk. MÜ- arttýrmalarda teklifler deðerlendirmenin len peye denk baþka bir teklifin kabul edil-
SÂVEME). Mezatçýnýn tekliflerden biriyle il- sonuçlandýrýlacaðý muayyen tarihe kadar, memesi gerektiði, dolayýsýyla malýn ilk iþ-
gili olarak mal sahibinin fikrini almak üzere açýk arttýrma (alenî müzayede) uygulamasýn- tirakçinin hakký olduðu kanaatindedir; an-
duyuruya ara vermesi sýrasýnda da -satýþ da ise mezat tamamlanýncaya kadar bað- cak ona göre de ayný fiyatýn eþ zamanlý
emri gelmedikçe- arttýrmada bulunulabi- layýcýlýðýný korumaktadýr. olarak iki kiþi tarafýndan verilmesi duru-
lir. Fakat Mâlikî ve Hanefîler, satýcýnýn ka- Teklifin geri çekilmesi baþkasýnýn daha munda paylaþýrlar. Bu hükmün yetimin ve-
týlýmcýlardan birinin teklifini kabule mey- yüksek fiyat vermesinden önce gerçekle- lisi, sultan ve vekil gibi baþkasýnýn malýný
ledip ilâný durdurmasýndan sonraki arttýr- þirse bu durumda icaptan rücûun diðer sa- satanlar için söz konusu olduðu, kendi me-
mayý pazarlýk üzerine pazarlýkla özdeþleþ- týþlardakinden farký yoktur; çünkü iþtirak- tâýný pazarlayanýn ikisinden dilediðine ve
tirerek haram sayar. çinin kabul edilmeden önce icabýndan dön- hatta daha düþük pey sürene bile verebi-
Müzayede yöntemiyle gerçekleþtirilen me muhayyerliði vardýr. Ancak bazý Mâli- leceði de söylenmiþtir. Fakat en son icabýn
satýþýn sýhhat þartlarý genelde bey‘ akdi- kîler’e göre müþteri icabýnýn geçerliliðini öncekileri düþüreceði görüþünü savunan-
ninkilerle aynýdýr. Hanefîler’e göre meza- belli bir süreyle kayýtlamýþsa -ki bu bütün lara göre daha düþük teklif sahibine iha-
da katýlanlarýn teklifleri farklý icaplarý, sa- iþtirakçilerin tekliflerinin baðlayýcýlýðý yö- le mümkün deðildir. Genellikle günümüz-

237
MÜZAYEDE

deki kapalý zarf usulünde mal veya ihale liði vardýr. Neceþ iþleyen kiþi satýcýyla an- teminat alýnabileceði, ancak mezat sonun-
en yüksek teklif sahibinden baþka bir iþ- laþmalý ise günahta ona ortaktýr. Sahâbî da bunun alýcýnýn / yüklenicinin ödeyeceði
tirakçiye devredilebilmektedir. Abdullah b. Ebû Evfâ neceþ yapaný “hain bedelden düþülüp diðerlerine geri öden-
Mâlikîler’e ve Hanbelîler’den Takýyyüddin faiz yiyici” þeklinde niteler (Buhârî, “Bü- mesi icab ettiði, kayýt ücreti talebine bir
Ýbn Teymiyye’ye göre iki iþtirakçiden biri- yû.”, 60; “Þehâdât”, 22). Neceþli satým iþ- mani bulunmadýðý ve neceþin çeþitli türle-
nin malýn daha ucuza kapatýlmasý için ra- lemlerini Hanefîler dýþýndaki üç mezhebin rinin haram kýlýndýðý kanaatine ulaþmýþtýr
kibiyle belli bir pay veya maktû bedel kar- mensuplarý ve Zâhirîler haram sayar. Ha- (Mecelletü Mecma£i’l-fýšhi’l-Ýslâmî, VIII/2
þýlýðýnda anlaþarak müzayededen çekil- nefîler’e göre malý kýymetine eriþtiren tek- [1994], s. 169-170).
mesini istemesinde baþka tekliflerin gel- liften sonraki neceþ tahrîmen mekruhtur; BÝBLÝYOGRAFYA :
mesi ihtimali varsa sakýnca yoktur. Kalan önceki ise aldatma içermediðinden mek-
Wensinck, el-Mu£cem, “ncþ” md.; Müsned, II,
iþtirakçi, arttýrmadan ayrýlan tarafa ara- ruh deðildir. 71; Buhârî, “Büyû.”, 58-60, 64, 70, “Þehâdât”,
larýndaki anlaþma karþýlýðýnda borçlandý- Ancak hadislerdeki yasaðýn, erkân ve 22, “Þurût”, 8, 11, “Hiyel”, 6, “Edeb”, 81; Müs-
ðý bedeli malý satýn almasa bile ödemek- þartlarý tamam olan akdin özüne veya aslî lim, “Nikâh”, 51-52, “Birr”, 30, 32, “Þurût”, 11,
“Büyû.”, 11-13; Ýbn Mâce, “Ticârât”, 14, 25; Ebû
le mükelleftir. Söz konusu payýn mal üze- unsurlarýna deðil mücâvir ya da hâricî vas-
Dâvûd, “Zekât”, 27, “Ýcâre”, 10; Tirmizî, “Büyû.”,
rindeki gizli ortaklýk sebebiyle deðil ödül fýna taalluk ettiði gerekçesiyle neceþli sa- 10, 65; Nesâî, “Nikâh”, 20, “Büyû.”, 16-17, 19,
olarak belirlenmesi durumunda çekilme tým iþlemi fukahanýn çoðunluðunca hu- 21-22; Sahnûn, el-Müdevvene, IV, 353; Tahâvî,
talebi câiz sayýlmaz. Ayrýca daha sonra pay- kuken (kazâen) geçerli görülmüþtür. Ýlgili MuÅta½aru ÝÅtilâfi’l-£ulemâß (nþr. Abdullah Nezîr
laþmak maksadýyla ihtiyaç duyduklarý ma- hadislerin zâhirine itibar edenlere göre ne- Ahmed), Beyrut 1416/1995, III, 47; Dârekutnî,
es-Sünen (nþr. Abdullah Hâþim Yemânî el-Mede-
lý yahut ihaleyi ucuza kapatmak için biri ceþ yasaðý bu usulle gerçekleþtirilen akdin
nî), Kahire, ts. (Dârü’l-mehâsin), III, 11; Ýbn Hazm,
hariç bütün veya çoðu iþtirakçilerin ya da fesadýný gerektirir. Ýmam Mâlik’ten ve Ah- el-Mu¼allâ, VIII, 447-449; Bâcî, el-Müntešå, Ka-
tüccarbaþý gibi çoðunluðu peþinden sürük- med b. Hanbel’den de böyle bir görüþ riva- hire 1332, V, 101; Serahsî, el-Mebsû¹, XV, 76; Ýbn
leyebilecek konumdakinin danýþýklý çekil- yet edilmiþtir. Fukahanýn genel tavrý nece- Rüþd, el-Beyân ve’t-ta¼½îl (nþr. Ahmed eþ-Þerkâvî
mesi satýcýya zarar vereceðinden câiz gö- þin rýzayý zedelediði gerekçesiyle müþteri- Ýkbâl – Muhammed Haccî), Beyrut 1404/1984,
ye bazý kayýtlarla akdi iptal hakký verilme- VIII, 474-476; Ýbn Rüþd, Bidâyetü’l-müctehid, II,
rülmemiþtir. Mâlikîler bunu müþteri açýsýn-
145-147; Ýbn Kudâme, el-Mu³nî (Herrâs), IV,
dan neceþe (muvâzaalý arttýrma) kýyasla- si yönündedir (Mustafa Ahmed ez-Zerka, 234-237; V, 117-119; Abdülkerîm b. Muhammed
makta ve satýcýnýn rýzasýný zedelediðini dü- I, 378-379). Bazý Mâlikîler, satýcýnýn neceþ er-Râfiî, el-£Azîz þer¼u’l-Vecîz (nþr. Ali M. Muav-
þünmektedir. Gerçekleþmesi durumunda yapýldýðýný bildiði gabn-i fâhiþ durumun- vaz – Âdil Ahmed Abdülmevcûd), Beyrut 1417/
akid sahihtir, fakat satýcý fesih muhayyer- da akdi hüküm bakýmýndan ayýbýn / kusu- 1997, IV, 130, 131-132; Nevevî, el-Mecmû£, XIII,
run gizlendiði satýþ gibi görüp müþteriye 17-19; Ýbn Teymiyye, Mecmû£u fetâvâ, XXIX, 304-
liðine sahiptir. Mal yok olmuþsa kýymetini
305; XXX, 97-99; Þemseddin Ýbn Müflih, Kitâbü’l-
veya muvâzaalý satýþ bedelinden yüksek malý iade muhayyerliði tanýr. Þâfiîler’den
Fürû£ (nþr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc), Beyrut
olanýný talep hakký vardýr. Ayrýca vekil ko- Mâlikîler’e katýlanlar varsa da diðerleri bu- 1405/1985, IV, 96-97, 402; Ýbnü’l-Mülakkýn, Tu¼-
numundaki mezatçýnýn iþtirakçilerden bi- nun için satýcýnýn neceþten haberi bulun- fetü’l-mu¼tâc ilâ edilleti’l-Minhâc (nþr. Abdullah
riyle gizlice ortaklýk yapmasý -malý daha masý kaydýný koymazlar. Zâhirîler, muhay- b. Saâf el-Lihyânî), Mekke 1406/1986, IV, 314,
yerlik hakkýný malýn satýþ fiyatýnýn neceþ 315-316; Ýbnü’l-Hümâm, Fet¼u’l-šadîr, VI, 476-
pahalýya pazarlamaya çalýþmayabileceði
477, 479; Hattâb, Mevâhibü’l-celîl, Beyrut 1398,
için- Hanefî, Mâlikî ve Hanbelîler’ce satýcý- sebebiyle kýymetini aþmasý þartýna bað-
IV, 237-239; Buhûtî, Keþþâfü’l-šýnâ£, III, 183, 198-
ya hýyanet sayýlmýþtýr. Þâfiîler buna mal sa- lar. Bir rivayette Ahmed b. Hanbel ve bazý 199, 212, 432-433; Muhammed b. Abdullah el-
hibinin onaylamasý kaydýyla, bir rivayete Hanbelîler, müþterinin alýþýlmamýþ gabn-i Haraþî, Þer¼u MuÅta½arý ƒalîl, Bulak 1318, V,
göre Ahmed b. Hanbel de piyasa fiyatýnýn fâhiþ (bedelin üçte veya altýda biri) halin- 82-83; Muhammed b. Ahmed ed-Desûký, ¥âþiye
üzerine çýkýlmasý durumunda cevaz ver- de akdi feshedebileceði kanaatindedir. £ale’þ-Þer¼i’l-kebîr, [baský yeri ve tarihi yok] (Dâ-
rü’l-fikr), III, 5, 67-68, 159, 170; IV, 26, 27; Þev-
miþtir. Takýyyüddin Ýbn Teymiyye’ye göre Osmanlý Devleti’nden bu yana kamu iha- kânî, Neylü’l-ev¹âr, V, 268-271; Mustafa Ahmed
yetkili merciler, kendilerine müzayede usu- le sisteminin özel yasalarla düzenlenme- ez-Zerka, el-Fýšhü’l-Ýslâmî fî ¦evbihi’l-cedîd, Dý-
lüyle satmalarý için emanet edilen mallarý si zorunluluðu 1857 tarihli nizamnâme ile maþk 1967-68, I, 377-379; Ali Muhyiddin el-Ka-
ortaklaþa almakta anlaþan mezatçýlara töv- baþlamýþ, devlet ihtiyaçlarýnýn karþýlanma- radâðî, Mebdeßü’r-rý²â fi’l-£uš†d, Beyrut 1406/
bekâr oluncaya kadar meslekten men da- 1985, I, 633-640; M. Revvâs Kal‘acî, el-Mu£âme-
sýyla ilgili iþlemler 22 Nisan 1925 tarihin-
lâtü’l-mâliyyetü’l-mu£â½ýra fî Šavßi’l-fýšh ve’þ-
hil ta‘zîr cezasý uygulamalýdýr (Mecmû£u den itibaren 661 sayýlý Müzayede, Müna- þerî£a, Beyrut 1420/1999, s. 142-149; Necâtî M.
fetâvâ, XXIX, 305). kasa ve Ýhalât Kanunu hükümleri çerçeve- Ýlyas Kavkâzî, Bey£u’l-müzâyede: el-Mezâdü’l-
Fukahanýn çoðunluðu, üçüncü kiþilerce sinde yürütülmüþ, 2 Haziran 1934 tarihli £alenî, a¼kâmühû ve ta¹bîšåtühü’l-mu£â½ýra:
ve 2490 sayýlý Arttýrma, Eksiltme ve Ýhale Dirâse fýšhiyye mu£â½ýra, Amman 1424/2004,
alým kastý bulunmaksýzýn pazarlýk sýrasýn-
s. 36-196; M. Osman Þübeyr, “.Akdü bey.i’l-mü-
da araya girilerek yapýlan, mala raðbeti art- Kanunu ile resmî alým, satým, yapým ve
zâyede beyne’þ-þerî.a ve’l-kanûn”, Mecelletü’þ-
týrýcý, göstermelik, yanýltýcý yüksek fiyat tek- hizmet gibi ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnda þerî£a ve’d-dirâsâti’l-Ýslâmiyye, V/11, Küveyt
liflerini hadislerde yasaklanan (Wensinck, uygulanacak nizam ve esaslar belirlenmiþ- 1988, s. 331-380; M. Muhtâr es-Selâmî, “Bey.u’l-
el-Mu£cem, “ncþ” md.) neceþ kapsamýnda tir. müzâyede”, Mecelletü Mecma£i’l-fýšhi’l-Ýslâmî,
VIII/2, Cidde 1415/1994, s. 9-52; Abdülvehhâb
deðerlendirir. Mütekaddim Þâfiîler’e gö- Ýslâm Konferansý Teþkilâtý’na baðlý Ýs-
Ýbrâhim Ebû Süleyman, “.Akdü’l-müzâyede bey-
re böyle bir iþleme neceþ hükmü verilme- lâm Fýkýh Akademisi 1994 yýlýnda Bruney’- ne’þ-þerî.ati’l-Ýslâmiyye ve’l-kanûn: Dirâse mu-
si için aldatma kastýnýn bulunmasý dahi de gerçekleþtirdiði sekizinci dönem toplan- kabele ma.a’t-terkîz .alâ ba.çi’l-kaçâya’l-mu.â-
gerekmez. Müzayede sýrasýndaki neceþin týsýnda bey‘, icâre vb. iþlemlerin müzaye- sýra”, a.e., s. 53-133; “Karâr rakm: 77/4/8d bi-
hüküm bakýmýndan diðer alým satým yön- deye konu olabileceði, ihtiyarî ve cebrî gi- þe,ni .akdi’l-müzâyede”, a.e., s. 169-170; “Bey.
temlerindeki neceþten farký yoktur. Nece- bi kýsýmlara ayrýlan bu akdin / tanzim þekli- menhiyyün .anh”, Mv.F, IX, 219-222; “Müzâye-
de”, a.e., XXXVII, 86-93; “Neceþ”, a.e., XL, 118-
þin önlenmesinin gerekliliði ve neceþ ya- nin, kayýt, kural ve þartlarýnýn þer‘î ahkâm- 120.
panýn günahkârlýðý hususunda görüþ bir- la çatýþmamasý gerektiði, iþtirakçilerden ÿCengiz Kallek

238

You might also like