You are on page 1of 8

MEVLANA CELALEDDIN-i RO Mf

BİBLiYOGRAFYA : Mevlana'nın eserlerinde soyuna dair bil- Razi ve Zeyn-i Kişi gibi alimlerle onların
Ragıb el-isfahani, el-Müfredat, "v1y" md.; ib- gi bulunmamaktadır. Risale-i Sipehsa- görüşlerine uyan Harizmşah Alaeddin
nü'I-Esir, en-Nihaye, "v1y" md. ; Lisanü 'l-'Arab, ldr'da Mevlana ' nın babası Bahaeddin Ve- Muhammed'i vaazlarında ağır şekilde
"v1y" md .; M. F. Abdülbaki, el-Mu'cem, "mev- led'in Hz. EbO Bekir soyundan geldiği be- eleştiren Bahaeddin Veled'in (Ma'arif, ı.
1a" md.; Müsned, n, 182, 225; IV, 293; Buhari.
"Cihad", 14, "Megazi", 17; Müslim, "E1fa:('. lirtilmekte ve el-Cevahirü'l-mu<;lıyye' ­ 82) yöneticiler ve ulema ile arasının açıl­
14; ibn Mace, "Fera'iz", 9; Tirmizi. "Fera'iz" , de Hz. EbO Bekir' e varan şecere kaydedil- masını fırsat bilen karşıtları onun siyasi
12; Abdülkahir ei-Bağdadi, el-Esma' u e 'ş -ş ı{at, mektedir. Eflaki ve sonraki müelliflerden gaye güttüğünü. taraftarlarıyla isyan ha-
Kayseri Raşid Efendi Ktp ., nr. 497, vr. 206 '; Abdurrahman-ı Cami ile Devletşah da zırlığı içinde bulunduğunu ileri sürmüş­
Ebu Bekir ibnü'I-Arabi, e l-Emedü'l-afi:şa, Ha c ı
onun Hz. Ebu Bekir soyundan geldiğini ler, bunun üzerine Harizmşah Alaeddin
Selim Ağa Ktp. , nr. 499, vr. 86 ' -87'; Bekir To-
paloğlu, "Esrna-i hüsna" . DiA , Xl, 408. kaydeder. Öte yandan Eflaki, Bahaeddin Muhammed ondan ülkeyi terketmesini
Veled'in bir sözüne dayanarak onun soyu- istemiş (Menai!:ıbü'L-'arif[n, ı. ı 2-13). o da
li! BEKiR TOPALOGLU
nun anne tarafından Hz. Ali'ye ulaştığını ailesiyle birlikte Belh'ten ayrılmak zorun-
söyler (Mena~ıbü'L-'a rif[n, ı . 75) . Türklüğü da kalmıştır. Feridun-i Sipehsalar. Saha-
ı MEVLANA CELALEDDiN-i RÜMi i ile ilgili tartışmalar ise son döneme ait eddin Veled'in hükümdarla arasının aç ı l­
( ı.s".9J ..:y..N fJ~ Li~,.,)
olup büyük ölçüde. "Beni yabancı sanma- masından sonra ülkeden çıkarılması ka-
yınız. ben bu mahalledenim. Sizin mahal- rarında Fahreddin er-Razi'nin hususi gay-
(ö. 672/1273) lenizde evimi arıyorum . Her ne kadar düş­ retleri olduğunu belirtmekteyse de (Ri-
Mevleviyye tarikatının kurucusu, man görünüyorsam da düşman değilim . safe-i Sipehsalar, s. ı 2- 13) Efiakl'nin kay-
mutasavvıf, alim ve şair. Her ne kadar Hintçe söylüyorsam da as- dettiğine göre Bahaeddin Veled, Belh'-
L _j
lım Türktür" şeklindeki rubaisi çerçeve- ten Fahreddin er-Razi'nin vefatından en
sinde cereyan etmiş. şiirdeki Türk keli - az üç yıl sonra 609'da (ı 212-13) ayrılmış­
6 Rebiülewel604'te (30 Eylül1 207) Ho-
mesiyle ırki mensubiyetin kastedildiğini tır (Mena~ıbü'L-'arif[n , ı. 16) . Mevlana bu
rasan'ın Belh şehrinde dünyaya geldi (Fe-
savunanların yanında bazıları kelimenin
ridun-i Sipehsa lar, s. 22; Eflakl, 1. 73). öte sırada beş yaşındadır. Sultan Veled ise
burada farklı anlamlara geldiğini. bir kıs­ Bahaeddin Veled'in ülkeden çıkarılması
yandan Divan-ı Kebir'deki bir şiirinden
mı da bununla Türk ırkına ruh yakınlığı­
hareketle (lll, 49) Şems-i Tebriz! ile buluş­ kararına temas etmeksizin Belh halkın­
nın kastedildiğini ileri sürmüştür.
tuğunda (642/ 1244) altmış iki yaşında ol- dan ineindiği için aldığı manevi işaretle
Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled, Hicaz'a gitmek üzere şehri terkettiğini
duğu, dolayısıyla doğum tarihinin 580
(1184) olması gerektiği ileri sürülmüşse Belh'e yerleşmiş bir ulema ailesine men- ve henüz yolda iken Belh'in M oğallar tara-
de (G ö lpınarlı , ŞM, lll [ı 9591. s. 156-161). suptu ve "sultanü'J-ulema" unvanıyla ta- fından istila edildiğini belirtir (İbtidana­
nınmıştı. Sipehsalar'a göre tarikat silsilesi me, s. 240). Reynold Alleyne Nicholson ve
Hellmut Ritter bu iddiayı geçerli bulma-
mıştır (E/2 [ing ı. ıı . 393) Mevlana, Meş­ Ahmed ei-Gazzali'ye ulaşan Bahaeddin Hellmut Ritter. Bahaeddin Veled'in sırf
nevfnin girişinde adını Muhammed b. Veled'in Kübreviyye tarikatının kurucusu Moğollar'dan kaçmak için Belh'i terket-
Muhammed b. Hüseyin ei-Belhi diye kay- Necmeddin-i Kübra'nın müridi olduğu da tiğini ileri sürmüşlerse de (Mevlana Ce-
detmiştir. Lakabı Celaleddin'dir. "Efendi-
kaydedilmektedir. Eflaki'ye göre Sahaed- Laleddin RCımf, s. 16; İA, lll, 54) kaynaklar-
miz" anlamındaki "Mevlana" unvanı onu din Veled'in annesi Harizmşahlar hane- da bu yönde bir kayıt yoktur.
danından Alaeddin Muhammed Harizm-
yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. "Sul- Bahaeddin Veled'in Hicaz yolculuğuyla
şah ' ın kızıdır (a.g.e., I, 7-9) . Daha eski bir
tan" manasma gelen Farsça "hudavendi- ilgili olarak Feridun-i Sipehsalar ile Efia-
kaynak olduğu halde Risale-i Sipehsa-
gar" unvanı da kendisine babası tarafın­ kl'nin verdiği bilgiler birbiriyle uyuşma­
ldr'da yer almayan bu rivayetin Efiakl'-
dan verilmiştir. Ayrıca doğduğu şehre nis- maktadır. Mevlana'nın babası müridieri
nin hayal ürünü olduğu ileri sürülmüş ve
bet! e "Belhi" olarak anıldığı gibi hayatını ve ailesiyle birlikte yol üzerinde bulunan
müellifin daha sonra Bahaeddin Veled'in
geçirdiği Anadolu'ya nisbetle "Rumi, şehirlerde bir müddet konaklayıp so-
Sultan Alaeddin Harizmşah ' ın tarunu ol-
Mevlana-i ROm, Mevlana-i Rumi" ve mü- nunda Bağdat ' a ulaşmış. orada Şeha­
duğuna dair hiçbir şey söylemediğine dik-
derrisliği sebebiyle "Molla Hünkar, Mol- beddin es-Sühreverdi tarafından karşı­
kat çekilmiştir (a.g.e. , ll, 1252 [ neş redenin
la-yı ROm" gibi unvanlarla da zikredilmek- lanmış. Bağdat' tan Küfe yoluyla Hicaz'a
notu J ). Yine Efiakl'ye göre, Yunan felse-
tedir. gitmek üzere iken M oğoll ar'ın Belh'i iş ­
fesini benimsedikleri için Fahreddin er-
Eserlerinde verdiği bazı bilgiler dışında gal ettiği haberini almıştır (Mena~ıbü 'L­
Mevlana ve çevresiyle ilgili bilgiler büyük 'arifin, 1, 15-20) . Horasan şehirlerinin Mo-
ölçüde oğlu Sultan Veled'in İbtidana­ ğollar tarafından 617 (1220) yılında istila
m e'si (Veledname), müridierinden Feri- edildiği bilindiğine göre Bahaeddin Ve-
dun-i Sipehsalar ' ın Risale'si ve tarunu led'in Bağdat'ta bu tarihte bulunduğu an-
Ulu Arif Çelebi'nin müridi Ahmed Efiilki'- laşılmaktadır. Ancak Efiakl'nin yolculu-
nin Mena~ıbü '1-'aritin'ine dayanır. Efia- ğun daha sonraki safhaları hakkında ver-
kl'nin çağdaşı Abdülkadir el- Kureşi de el- diği tarihler bu bilgiyle çelişmektedir. Ef-
Cevahirü'l-mw;tıyye adlı Hanefi ulema- laki, Bahaeddin Veled'in Hicaz'dan döner-
sına dair eserinde onunla ilgili kısa bilgi ken Şam ' a uğradığını. 614'te (1217) Ma-
yer alır (III , 343-346 ). İbtidaname' deki Jatya'ya, 616'da ( 1219) Sivas'a geldiğini,
bilgiler birinci elden olmakla birlikte kısa daha sonra Erzincan üzerinden Akşehir'e
ve özlüdür. Birçok hususta en ayrıntılı bil- geçerek kendi adına yaptırılan medrese-
Mevlana
gileri içeren Efiakl'nin eserinde ise bazı Celaleddin-i de dört yıl ders o kuttuğunu, oradan La-
abartı. çelişki ve hatalar mevcuttur. ROmi rende'ye (Karaman) gittiğini, burada da

441
MEVLANA CELALEDDIN-i RO Mf

adına yaptırılan medresede en az yedi yıl müderrislik yaptıktan sonra 18 Rebiüla- Şam'da Muhyiddin İbnü'I-Arabi, Sa'ded-
müderrislik yaptığını, ardından Sultan hir 628 (23 Şubat 1231) tarihinde vefat din-i Hammuye, Osman-ı Rumi, Evhadüd-
Alaeddin Keykubad'ın daveti üzerine Kon- etti. Bu sırada yirmi dört yaşında olan din-i Kirmani ve Sadreddin Konevi ile
ya'ya yerleştiğini belirtir. Ayrıca Mevla- Mevlana (Eflakl, ı. 29, 32, 48) babasının uzun müddet sohbet ettiğini belirtir (Ri-
na'nın on yedi veya on sekiz yaşında iken yerine geçip müderrislikyapmaya başla­ sa/e-i Sipehsalar, S. 24-25, 30) .
Larende'de Semerkantlı alim Şerefeddin dı . Ertesi yıl Mevlana'nın çocukluğu sıra­ Eflaki', Mevlana ' nın Şam'dan Kayseri'ye
Lala'nın kızı Gevher Hatun'la evlendiğini , sında terbiyesiyle meşgul olan , Sahaed- döndüğü sırada Sahib İsfahanl'nin ken-
623'te ( 1226) Sultan Veled'in, bir yıl son- din Veled'in müridierinden Seyyid Burha- disini sarayında misafir etmek istediğini,
ra da diğer oğlu Alaeddin'in dünyaya gel- neddin Muhakkık-ı Tirmizi şeyhini ziyaret ancak Seyyid Burhaneddin'in buna razı
diğini kaydeder (a.g.e., ı. 22-29,48, 303). etmek için Konya'ya geldi, ancak burada olmadığını, ilirnde babasını geçtiğini söy-
Efiakl'nin ifadesinden, Mevlana'nın La- şeyhin öldüğünü öğrendi (Sultan Veled, leyip "ledün ilminden inciler saçması için"
rende'deki medresede yedi yıldan fazla s. 244-246) Seyyid Burhfıneddin ' in daha halvete girmesi gerektiğini belirterek onu
süren eğitimini tamamlayıp evlendiği an- önce şeyhinin vefatından haberdar oldu- hazırladığı bir hücreye koyduğunu ve peş
laşılmaktaysa da bu onun hem evlilikya- ğu, rüyasında Bahfıeddin Veled'in kendi- peşe üç erbain çıkarttırdığını, ardından
şı hem de çocuklarının doğum tarihiyle sine oğlunu irşad etmesini söylediği için birlikte Konya'ya gittiklerini, Seyyid Bur-
uyuşmamakta, verdiği tarihler La ren de'- Konya'ya geldiği de kaydedilmektedir (Fe- haneddin'in burada ona irşad için icazet
ye yerleştikten bir ya da iki yıl sonra ev- ridun-i Sipehsalar. s. 120; Efi akl, ı. 56-57). verdikten sonra Kayseri'ye döndüğünü ve
lendiğini göstermektedir. Mevlana'nın Seyyid Burhaneddin Konya'ya gelince La- burada vefat ettiğini, Mevlana'nın onun
annesi Mümine Hatun Larende'de vefat rende'de bulunan Mevlana'ya mektup ya- kabrini ziyaret edip tekrar Konya'ya git-
etmiş, defnedildiği yere daha sonra Ka-
zarak onu Konya'ya çağırmış . buluştukla­ tiğini kaydeder (Menalqbü'l-'arif[n, ı. 81-
raman Mevlevlhanesi inşa edilmiştir. Fe- rında babasının hem zahir hem hal ilim- 84) . Sultan Veled ise Mevlana'nın Seyyid
ridun-i Sipehsalar ise Mevlana'nın Kon- lerinde kamil bir şeyh olduğunu , kendisi- Burhaneddin'e dokuz yıl hizmet ettiğini,
ya'ya geldiğinde on dört yaşında olduğu­ nin zahir ilimlerinde elde ettiği üstün mana aleminde gönüllerinin birleştiğin­
nu belirtmiştir (Risale-i Sipehsalar, s. 14-
dereceyi hal ilimlerinde de kazanması ge- den dolayı sözde, özde ve sırda bir olduk-
15) . Buna göre Bahaeddin Veled'in 618
rektiğini söylemiş. bunun üzerine Mevla- larını , Burhaneddin'in bu dünyadan göç-
(1221) yılında Konya'ya geldiği anlaşılmak­
na, Seyyid Burhaneddin'e mürid olup do- ınesiyle Mevlana'nın tek başına kaldığını,
tadır. Sultan Veled ise hiçbir ayrıntıya gir-
kuz yıl ona hizmet etmiştir (a.g.e., I, 57) Allah'a yönelip yanıp yakılarak, dertlere
meden Bahaeddin Veled'in Hicaz'dan Rum
EfiakL Seyyid Burhaneddin'in, buluştuk­ düşerek beş yıl riyazet çektiğini , sayısız
diyarına geldiğini ve Sultan Alaeddin Key-
larından bir yıl sonra Mevlana'yı zahir ilim- kerametleri zuhur ettiğini, bu arada irşad
kubad'ın onu Konya'da ziyaret ettiğini
lerinde daha da ilerlemesi için Şam'a gön- faaliyetinden geri durmayıp halka vaaz
kaydetmekle yetinmiştir (İbtidaname, s.
derdiğini söyler. 630 (1233) yılında ger- vermeyi, çoğu ulema ve yönetici kesimin-
241-242). öte yandan Mevlana'nın Fihi
çekleştiği anlaşılan bu seyahat sırasında den olan müridleriyle sohbet etmeyi sür-
md tih adlı eserinden Harizmşah'ın Se-
Seyyid Burhaneddin Konya'dan Kayseri'- dürdüğünü anlatır (İbtidaname, s. 247-
merkant'ı kuşatması sırasında orada ol-
ye kadar Mevlana'ya refakat etmiş, Mev- 248).
duklarının anlaşılması yolculuk sırasında
önce Semerkant'a gittiklerini göstermek- lana buradan Halep'e gitmiş, Seyyid Bur- Mevlana. Seyyid Burhaneddin'in vefa-
tedir. Ayrıca Bahaeddin Veled'in yol üze- haneddin ise geri dönmeyip Kayseri'nin tından beş yıl sonra Konya'da Şems-i Teb-
rinde bulunan Nişabur şehrine uğradığı, yöneticisi Sahib İsfahfıni'nin yanında kal- riz! ile karşılaştı (a.g .e., s. 249) . Dönemin
mıştır. Mevlana Halep'te Hallaviyye Med- pirleri tarafından "Tebrizli Kamil" olarak
burada Feridüddin Artar'ın kendilerini zi-
yaret ettiği ve tasawufi mesnevisi Esrar- resesi'nde aynı zamanda şehrin yönetici- isimlendirilen ve birçok yer dolaştığı için
name'yi Mevlana'ya hediye ettiği belirtil- si olan Kemaleddin İbnü'I-Adlm'den ders "Şems-i Perende" (uçan Şems) diye anılan
mektedir (Cami, s. 460; Devletşah. s. 193 ). almıştır (a.g.e. , ı. 77). Sipehsalar onun bu zat ilk önce Tebriz'de Şeyh Ebu Bekr-i
Devletşah'a göre bu görüşmede Feridüd- İbnü'I-Adim'den birkaç medresede ders Selebaf'ın hizmetinde bulunmuş, ardın­
din Attar Mevlana için babasına. "Bu se- okuduğunu belirtmiş (Risale-i Sipehsa- dan birçok mutasawıfla sohbet etmişti.
nin oğlun çok zaman geçmeyecek, alem- lar, s. 30). ancak bunların adını zikretme- Bir görüşe göre Rükneddin-i Sücasl'ye ,
de yüreği yanıkiarın yüreğine ateşler sa- miştir. Ardından Şam ' a geçerek Mukad- bir başka görüşe göre ise Baba Kemal
lacaktır" demiştir. Hellmut Ritter, Feri- demiyye Medresesi'neyerleşen Mevlana'- Cendl'ye de mürid olmuştu. Cami adı ge-
düddin Artar'ın o tarihlerde muhteme- nın (Efi akl, ı. 81) Halep'te ne kadar kaldı­ çen şeyhlerin hepsiyle görüşmüş olma ih-
len hayatta olmadığını belirterek bu bu- ğı bilinmemektedir. Efiakl onun Şam ' da timalinden söz etmektedir ( Nefei).at, s.
luşmayı şüpheli görmüşse de (İA, lll, 53) dört ya da yedi yıl ikamet ettiğinin söylen- 464-465). Eflaki'. Şems'in Konya 'ya 26 Ce-
Attar'ın 618 (1221) yılına kadar yaşadığı diğini belirtmişse de (a.g.e., ı. 77, 8 ı) Be- m aziyelahir 642 (29 Kasım 1244) tarihin-
bilinmektedir (DİA, IV, 95) dlüzzaman Füruzanfer, Şam'dan döndük- de geldiğini söyler ki (Mena/f.:ıbü'l-'arif[n,
Mevlana, ilk hanımı Gevher Hatun'un ten sonra Seyyid Burhfıneddin'in (ö. 639/ ı. 84; ll, 618) bu, Sultan Veled'in verdiği
ölümünden sonra Konyalı izzeddin Ali'- ı 24 ı ) henüz hayatta olmasını dikkate ala- bilgiyle hemen hemen aynıdır. Efiakl'nin
nin kızı Kira (Kerra, Gera) Hatun'la evlendi. rak Mevlana'nın bu şehirde dört yıldan kaydettiği tarih Şems-i Tebrizl'nin sözle-
Dul olan ve Şemseddin Yahya adında bir fazla kalmasının mümkün olamayacağını rinden derlenen Ma]falô.t'ta da bulun-
de çocuğu bulunan bu hanımdan Emir ileri sürmüştür (Mevlana Celaleddin, s. maktadır (Konuşmalar, I, 132) . Ma]fa-
Muzafferüddin Alim Çelebi ve Melike Ha- 60) . Mevlana'nın Arap dili ve edebiyatı, lô.t'ta, "Beni velilerinle tanıştır " diye dua
tun dünyaya geldi. lugat, fıkıh, tefsir ve hadis gibi ilimler etmesi üzerine rüyasında, "Seni bir veli-
Bahaeddin Veled, Konya'da Altınapa başta olmak üzere akli ve nakli ilimlerden ye yoldaş edelim" denildiğini, onun nere-
(Altun-aba 1 Altunpa) Medresesi'nde iki yıl icazet aldığını söyleyen Sipehsalar onun de olduğunu sorduğunu , ertesi gece o ve-

442
MEVLANA CELALEDDIN-i ROMI

linin Anadolu'da bulunduğunu, ancak ta- Sürekli susuzl uğunu dile getiriyor, her Efiakl'nin çağdaşı Abdülkadir el-Kureşl
nışma vaktinin henüz gelmediğinin söy- gün Allah'a daha çokyakın olmak istiyor- karşılaşmanın Mevlana'nın evinde ger-
lendiğini anlatan Şems ile Mevlana arasın­ du" diye cevap vermiş, Şems bu cevabı çekleştiğini belirtir. Mevlana öğrencileriy­
da ilk karşılaştıkları sırada geçen konuş­ duyunca kendinden geçmiş , bir müddet le birlikte bir meseleyi müzakere ederken
manın mahiyeti hakkında farklı rivayetler sonra birlikte yaya olarak medreseye git- Şems içeriye girer ve yanlarına oturur. Bir
vard ır. Sipehsalar. bir gece Konya'ya gelip mişlerdir (Mena~ıbü 'l-'ari{in, ı. 86-87; ll. müddet sonra kitapları işaret ederek
Pirinççiler Hanı'na yerleşen Şems-i Teb- 6 18-620) Mevlana'ya, "Bunlar nedir?" diye sorar. O
rlzl'nin sabahleyin hanın önündeki sedir- Olayı Efiakl'nin kaydettiği gibi anlatan da, "Sen bunları bilmezsin" diye cevap ve-
de otururken oradan geçmekte olan Mev- Abdurrahman-ı Cami ayrıca şöyle bir ri- rir. Ardından kitapların arasında bir ateş
lana ile göz göze geldiğini, ilk manevi et- vayet aktarır: Mevlana havuz başında ki- belirir. Mevlana telaşlanarak, "Bu ne hal-
kinin bu şekilde gerçekleştiğini, Mevla- taplarını açmış çalışırken Şems gelerek, dir?" deyince Şems, "Sen de bunu bilmez-
na'nın hemen karşısındaki bir sedire otur- "Bunlar nedir?" diye sormuş, Mevlana. sin" diyerek çıkıp gider (el-Ceuahirü '1-mu-
duğunu. uzun müddet hiç konuşmadan " Bunlar kil ü kaldir" diye cevap verince, çtıyye, III. 345). öte yandan yukarıdaki
birbirlerine baktıklarını . ardından Şems'in "Senin bunlarla ne işin var?" diyerek ki- kaynaklardan tamamen farklı olarak İbn
söze başlayarak Bayezld-i Bistaml'nin, Hz. Battüta'nın kaydettiği, tasawufi hiçbir
tapları havuza atmış. ardından Mevlana'-
Peygamber'in kavunu nasıl yediğini bil- nın tepkisi üzerine onları tekrar topla- incelik taşımayan olayın gerçek dışı oldu-
mediği için ona bağlılığı sebebiyle ömrü mış . suyun kitaplara zarar vermediğini ğu söylenebilir (Seyahatname, I. 323).
boyunca hiç kavun yemediği halde, "Ken- gören Mevlana. "Bu nasıl sırdır?" diye so- Efiakl'ye göre bu karşılaşma Mevlana'-
dimi tes bi h ederim, şanım ne yücedir"; runca Şems. "Bu zevktir. haldir, senin ise nın Şems ile ilk karşılaşması değildir. Da-
"Cübbemin içinde Allah'tan başka kimse bundan haberin yoktur" demiştir ( Nefe- ha önce tahsil için gittiği Şam'da dolaşır­
yoktur" gibi sözler ettiğini, Hz. Muham- f:ıat, s. 465-467) ken Şems-i Tebriz! başında külahı ve ke-
med'in ise. "Bazan gönlüm bulanır da o Devletşah ' ın Te~kire'sinde (s. ı 96- ı 97) çeden siyah elbisesiyle Mevlana'nın yanı­
sebeple ben Allah'a her gün yetmiş defa Şems'in sorusu. "Mücahede, riyazet, ilim na gelip elini öpmüş ve. "Dünyanın sarra-
istiğfar ederim" dediğini ve bunları nasıl tahsili ve tekranndan maksat nedir?" fı. beni anla" dedikten sonra kalaba lı ğa
yorumlamak gerektiğini sorduğunu kay- şeklindedir. Mevlana buna. "Sünnet ve şe­ karışıp gitmiştir (Mena~ıbü'l-'arifin, ı. 82).
deder. Mevlana. cevap olarak Bayezld'in riat edeplerini bilmektir" cevabını verince Efiakl bir başka yerde bu olayı Şems ile
kamil velilerden olmakla birlikte çıktığı Şems. "Bunların hepsi zahire müteallik- Mevla na' nın yerlerini değiştirerek anlatır
tevhid makamının yüceliği kendisine gös- tir" demiş . Mevlana'nın. "Bunun üstünde (a.g.e., ll. 618) .
terilince bunu yukarıdaki sözlerle ifade daha ne vardır?" şeklindeki sorusuna da, Mevlana. Şems-i Tebriz! ile karşılaştık­
etmeye çalıştığını, Resul-i Ekrem'in ise "ilim odur ki insanı ma!Gma ulaştırır" di- tan sonra halkla tamamen alakasını kes-
her gün yetmiş makam geçtiğini. ulaştığı yerek Senal'nin. "Cehalet seni senden al- miş. medresedeki derslerini ve müridieri
makamın yüceliği yanında bir önceki ma- mayan bir ilimden daha kıymetlidir" an- irşad işini bir yana bırakıp bütün zama-
kamın küçüklüğünü görünce daha önce lamına gelen beytini okumuştur. Mevla- nını Şems ile sohbet ederek geçirmeye
o kadarla yetindiğinden dolayı istiğfar na bundan çok etkilenmiş ve bu olayın ar- başlamış, bu durum müridierin şeyhlerini
ettiğini söylemiş, bu cevabı çok beğenen dından kitap mütalaa etmekten ve ders kendilerinden ayıran, kim olduğunu bil-
Şems-i Tebriz! ayağa kalkarak Mevlana akutmaktan vazgeçip sürekli Şems ile medikleri Şems ' e karşı kin beslemeleri-
ile kucaklaşmıştır (Risale-i Sipehsalar, s. birlikte olmuştur. ne sebep olmuştur. Mevlana'nın vaazla-
ı 26- ı 27) . rından mahrum kalan halk arasında da
Efiakl'ye göre ise Şems-i Tebriz! Konya'- çeşitli dedikoduların yayılması üzerine

ya geldiğinde Şekerciler Hanı ' na yerleş­ Şems'in ansızın şehri terkettiği, Mevla-

miş. Mevlana. ders verdiği dört medrese- na'yı çok üzen bu olayın ardından duru-

den biri olan Pamukçular Medresesi'nden mun daha da kötüleştiğini farkeden mü-
talebeleriyle birlikte ayrılıp katır üzerin- Ham it Aytaç' ın celi taıik ' HO Hazret-i Mevlana Semseddin ridlerin Mevlana'dan özür diledikleri kay-
de giderken Şems ansızın önüne çıkmış Muhammed Tebrizi' istifli levhası (Konya Mevlana Müzesi, nr. dedilmektedir. Bir müddet sonra gönder-
2119) diği mektuptan Şems' in Şam'da olduğunu
ve kat ı rı n gemini tutarak, "Ey dünya ve
mana nakitlerinin sarrafı, Muhammed öğrenen Mevlana dönmesi için ona çok

hazretleri mi büyüktü yoksa Bayezld-i içli mektuplar yazmıştır (gazel tarzında


Bistaml mi?" diye sormuş . Mevlana. "Mu- yazılmış manzum Arapça ve Farsça dört
hammed Mustafa bütün peygamberle- mektup metni içi n bk. Eflakl. ll, 701-703)
rin ve velllerin başıdır" diye cevap verince Bu mektuplardan ilkinin tarihi 21 Şewal
Şems, "Peki ama o. 'Seni tesbih ederim 643 (11 Mart 1246) olduğuna göre (a.g.e.,
Allahım. biz seni Iayıkıyla bilemedik' de- Il, 630) Şems Konya'da on altı ay kadar
diği halde Bayezld, 'Benim şanım ne yü- kalmıştır.
cedir. Ben sultanların sultanıyım' diyor" Eflakl, Mevlana'nın bu ayrılık sırasında
demiş. bunun üzerine Mevlana, "Baye- matem tutanların giydiği, "hindibarl" de-
zld'in susuzluğu az olduğu için bir yudum nilen kumaştan bir ferecl (önü açık hırka)
su ile kandı; idrak bardağı hemen dolu- yaptırdığını, başına bal renginde yünden
verdi. Halbuki Hz. Muhammed'in susuz- bir külah geçirip üzerine şekeraviz tarzın­
luğu arttıkça artıyordu. Onun göğsü Al- da sarık sardığın ı ve öteden beri dört ha-
lah tarafından açılmıştı (el-inşirah 94/l ). neli olan rebabı altı haneli yaptır ar ak se-

443
MEVLANA CELALEDDIN-i ROMT

ma meclislerini başiattığını söyler (a.g.e., damla kandan başka bir şey görülmemiş­ Şam'da yaklaşık bir yıl kaldığını, Rum sul-
ı , 88-89). Sipehsalar onu sema yapmaya tir (Mena~ıbü'l-'arifin, ll, 684 ). Eflaki sui- tanı başta olmak üzere ileri gelen alim
Şems'i n teşvi k ettiğini belirtmektedir (Ri- kastçıların içinde Mevlana ' nın oğlu Alaed- ve yöneticilerin Anadolu'ya dönmesi için
sa/e-i Sipehsalar, S. ı 28). Sultan Veled, da- din'in de olduğunu . bu sebeple diğerleri mektup yazmaları üzerine geri geldiğini
ha sonra babasının kendisini Şam ' a gön- gibi onun da bir belaya uğrayıp öldüğü­ kaydeder (Mena ~ıbü 'l-'ari{fn, ll, 698-699).
derdiğini, ısrarlı davet karşısında Şems ' in nü ve Mevlana'nın oğlunun cenazesine Eflaki'nin aktardığı diğer rivayete göre
Konya'ya dönmeyi kabul ettiğini ve birlik- katılmadığını belirtir. Sipehsalar ise Mev- Şems suikast sırasında öldürülüp cesedi
te Konya'ya döndüklerini belirtir (İbtida­ lana ve Şems'in Sultan Veled'e daha fazla bir kuyuya atılmıştır. Şems bir gece Sul-
name, s. 59-6 0; ayrıca bk. Feridun-i Sipeh- ilgi göstermeleri sebebiyle Alaeddin 'de tan Veled'e rüyasında atıldığı kuyuyu bil-
salar, s. 131- 132; Efl akl , ll , 695-696). Mev- kıskançlık başladığını. ayrıca Şems Kim- dirmiş . Sultan Veled müridleriyle onu ku-
lana ile Şems arasındaki ilişkiyi Hz. MG- ya Hatun'la evlendiği sırada kış olduğu yudan çıkarıp Mevlan a' nın medresesine,
sa - Hızır ilişkisine benzeten Sultan Veled, için Mevl a na ' nın kendilerine mutfağın se- medresenin mimarı Emir Bedreddin'in
Hz. Musa' nın peygamber olmasına rağ­ fasını tahsis ettiğini , Alaeddin babasının yan ına defnetıniştir (a.g.e., ll, 700-70 1) .
men Hızır' ı araması gibi Mevlana ' nın da yanına geldiğ i nde buradan geçmek zo- Ef!aki'nin kaydedip daha sonra Cami'nin
zamanında ulaştığı makama ulaşmış hiç- runda kaldığından dikkatli ve saygılı ol- de zikrettiği diğer bir r ivayete göre ise
bir kimse bulunmadığı halde Şems'i ara- ması hususunda Şems'in onu uyardığım . Şems'in kabri BaMeddin Veled'in yanın­
dığını söyler (İbtida na me, s. 48 ). bunu hazmedemeyip tepki gösteren Ala- dadır. Devletşah . Şems ' i Mevlana'nın oğlu

Mevlana ile Şems , bu defa Mevlana'nın eddin'in durumu halka anlatmasının de- Alaeddin'in öldürdüğüne dair halk arasın­
medresesindeki hücresinde altı ay bo- dikoduların artmasına sebep olduğunu da bir söylentinin yayıldığını. ancak bunun
yunca marifetullaha dair sohbet ettiler. belirtmekle yetinmiştir (Risale·i Sipehsa- kesinlikle doğru olmadığını ifade eder.
Yanlarına Sultan Veled ile Şeyh Selahad- lar, s. 133). Sultan Veled . Mevlan a 'nın daha sonra
din-i ZerkQb'dan başkası giremiyordu (Ef- Eflaki, Şems-i Tebrizi'yi hiçbir yerde kendisini çağırarak Selahaddin-i Zerklıb 'a
lakl, ll , 69 1). Bu arada Şems , Mevlana ' nın bulamayan Mevlana ' nın kırk gün sonra tabi olmalarını istediğini. kendisinin şeyh­
evlatlığı Kimya Hatun'la evlendi (FerTdOn-i başına beyaz sarık yerine duman renkli lik sevdasında bulunmadığını söylediğini
Sipehsa lar, s. 133 ). Müridier ve halk tek- bir sarık sardığını. Yemen ve Hint kuma- anlatır ( İbtida na me, s. 79-8 1). Kuyumcu-
rar dedikodu yapmaya başlayınca Şems , şından bir fereci yaptırdığını ve ömrünün lukla meşgul olan Selahaddin gençliğinde
Sultan Veled'e ilim ve irfanda eşi benzeri sonuna kadar bu kıy afeti k ullandığım Seyyid Burhaneddin Muhakkık- ı Tirmizi'-
olmayan Mevlana'dan kendisini ayırmak söyler (Menakıbü'l-' ari{fn, ll , 687). Sultan ye, ardından Mevlana'ya intisap etmiş
istediklerini. bu defa ortadan kaybolduk- , Veled, Şems ' in ikinci defa kaybolmasının (Efl akl , Il , 705) , Şems- i Tebrizi geldikten
tan sonra kimsenin izini bulamayacağını ardından babasının aşkla şiirler söyleme- sonra da onun sohbetlerine katılmıştı
söyledi ve bir gün ansızın kayıplara karıştı ye başladığını ve gece gündüz hiç ara ver- (Feridun-i Sipehsa 1.3r, s. ı 34- 135) . Mevla-
(Sultan Veled, s. 62, 64) . Şems-i Tebrizi'nin meden sema yaptığını belirtmektedir (İb­ na bu defa Selahaddin-i Zerkub ile soh-
bu ikinci kayboluşunun 645 (1247) yılın ­ tidanam e, s. 65 , 69). Mevlana bir müddet bet etmeye başladı . Selahaddin'in cahil
da olduğu belirtilmektedir. Eflaki, Şems sonra Şems ' i bulmak umuduyla Şam ' a olduğunu ve şeyhlik için ehil sayılmadığını
kaybolmadan önce kendisine suikast te- gitm iş. ancak bulamadan geri dönmüş. söyleyen bir kısım müridier daha da ile-
şebbüsünde bulunulduğunu söyler. Şems , birkaç yıl sonra tekrar gitmiş , aylarca ara- riye gidip onu gizlice öldürerek bir yere
Mevlana ile sohbet ederken yedi kişilik dığı halde yine bulamamıştır (a. g .e., s. gömmeyi planladılarsa da suikast önlerı­
bir grup hücrenin önüne gelmiş , içlerin- 71 , 73-76 ). Bediüzzaman FürQzanfer'e gö- di (Sultan Veled, s. 87-88, 9 2; Fe r'idOn-i
den biri Şems ' in dışarıya çıkmasını iste- re Mevlana bu dönemde tam dört defa Sipehsa lar, s. ı 37- 138). Mevlana da Şeyh
miş, Şems de Mevlana'ya, "Beni öldür- Şam ' a yolculuk yapmıştır (Mev lana Cela- Selahaddin hilafet makamına geçtikten
mek için çağırıyorlar" deyip çıkmış, o anda leddin, s. 117). Eflaki, onun üçüncü gidişi sonra eski dostlarından Çavuşoğlu'nun
Şems'e bir bıçak saplanmış. Şems şiddetli sırasında müridlerle ilgilenmesi için ye- ona düşman olduğunu belirtmek suretiy-
bir nara atıp kaybolmuş, ardından birkaç rine Hüsameddin Çelebi'yi bıraktığını ve le müridierin kıskançlığına işaret etmek-
tedir (Ffhi ma fih , S. 89). Mevlana, Sela-
haddi n-i ZerkQb'un kı zı Fatma Hatun'u
oğlu Sultan Veled'e alarak aralarında ak-
rabalık bağı oluşturdu . Selahaddin-i Zer-
ku b on yıl sonra vefat edince Mevlana.
hilafet makamına müridierinden İbn Ahi
Türk diye de tanınan Urmiyeli Hüsamed-
din Çelebi'yi geçirdi. Sultan Veled baba-
sının Şems-i Tebr'iz'i'yi güneşe . Selahad-
din-i Zerkub'u aya, Hüsameddin Çelebi'yi
de yıldıza benzettiğini ve onu meleklerle
aynı mertebede gördüğünü kaydeder (İb­
tidana m e, s. 143). M e şn evi'nin ortaya
çıkması Hüsameddin Çelebi'nin teşvikiy­
le olmuştur. Mevlana. Hüsameddin Çele-
Mevlana
oerga hı ­ bi'nin hilafet makamına geçişinden Sul-
Konya tan Veled'e göre on (a.g. e., s. 15 3). Sipeh-

444
MEVLANA CELALEDDIN-i RÜMI

salar'a göre dokuz (Risale-i Sipehsalar, s. Konyalı Kadı İzzeddin. Emir Bedreddin belirtilmektedir. Mevlana, babasının ölü-
190, 197) yıl sonra rahatsızlanarak S Ce- Gevhertaş. IV. Kılıcarslan, Muinüddin Per- münden sonra herkesin gönlünden ge-
maziyelahir 672 (17 Aralık 1273) tarihin- vane. Mecdüddin Atabeg. Eminüddin Mi- çenleri bildiği veya Şems-i Tebrlzi'nin ge-
de vefat etti. Cenazesinde ağlayıp feryat kail, Taceddin Mu'tez. Sahib Fahreddin, leceğini bildirdiği için "Seyyid-i Sırdan"
edilmemesini vasiyet etmesi ve öldüğü Alemüddin Kayser. Celaleddin Müstevfi, diye anılan halifesi Seyyid Burhaneddin
günü kavuşma vakti olarak tanımlaması Atabeg Arslandoğmuş. Kırşehir hakimi Muhakk.ık- ı Tirmizi tarafından irşad edil-
sebebiyle ölüm gününe "şeb-i arüs" (dü- Cacaoğlu Nüreddin, doktoru Reisületib- miştir. Sipehsalar'ın "Fahrü'l-meczübin"
ğün gecesi) denmiş ve ölüm yıl dönümleri ba Ekmeleddin en-Nahcuvani kendisine diye kaydettiği lakabından coşkun bir süfı
bu adla anılagelmiştir. Sultan Veled, Mev- büyük saygı ve bağlılığı olan kimselerdi. olduğu anlaşılan Seyyid Burhaneddin'in
lana'nın cenazesine her din ve mezhep- Muinüddin Pervane'nin eşi Gürcü Hatun, ardından Şems-i Te b rizi ile karşılaşması
ten çok kalabalık bir insan topluluğunun IV. Kılıcarslan'ın eşi Gömeç (Gumaç) Hatun Mevlana'nın hayatında bir dönüm noktası
katıldığını. müslümanların onu Hz. Mu- da onun müridieri arasında bulunuyordu. oluşturur. Mevlana Şems'in Konya'ya gel-
hammed'in nuru ve sırrı, hıristiyanların Moğallar'la ilgili bazı açıklamaları sebe- mesinden sonra vaazlarını, medresedeki
kendilerinin Isa'sı. yahudilerin de kendi- biyle Mevlana'nın Moğol sempatizam ol- dersleri, müridieri irşadı bir yana bırak­
lerinin Musa'sı olarak gördüklerini söyler duğu yönünde iddialar ileri sürülmüştür. mış. ilahi aşk ve vecdi terennüm eden asıl
(ibtidaname, s. 153). Efiakl'ye göre Mev- Halbuki Mevlana' nın Moğollar'la ilgili gö- Mevlana bu dönemde doğmuş. önceleri
lana cenaze namazını Sadreddin Konevi'- rüşleri olayları tasawufı perspektiften ele aşkı takvasında gizli iken takvası aşkında
nin kıldırmasını vasiyet etmiştir (Mena- alıp yorumlamasından ibarettir. Mevla- gizlenmiştir. Dünya şiirinin zirvelerinden
l).ıbü 'l-'ari{in, ll, 593) . Sipehsalar. namazı Divan-ı Kebir'deki şiirlerin büyük bir kıs­
na bu çerçevede bir yandan dönemin bu
kıldırmak için tabutun önüne geldiği sı­ büyük gücünün yükselişini izah etmekte. mını bu devirde söylemiş, Divan-ı Ke-
rada Sadreddin Konevi'nin hıçkırıklarla öte yandan yaptıkları zulümleri dile ge- bir'in tamamlanmasının ardından gelen
kendinden geçtiğini, bu sebeple namazı tirerek uzun ömürlü alamayacaklarını sükün döneminde bunu İslam kültürü-
Kadı Siraceddin'in kıldırdığını belirtmek- nün en yaygın ve en önemli eserlerinden
söylemektedir. Onun bütün hadiseleri yo-
tedir (Risale-i Sipehsalar, s. 116) . Mevla- rumlayışının temelinde en olumsuz du- biri olan Meşnevi takip etmiştir.
na'nın ardından Hüsameddin Çelebi on yıl rumlarda bile olumlu yönlerin ve geliş­ Mevlana'daki dini-tasawufı düşünce­
daha hilafet görevini sürdürmüş. onun melerin olabileceği anlayışı yatmaktadır. nin kaynağı Kur'an ve Sünnet'tir. "Canım
vefatından sonra yerine Sultan Veled geç- Nitekim Mevlana'nın öngördüğü şekilde tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim ben.
miştir. Seçilmiş Muhammed'in yolunun toprağı­
Konya'yı kuşatan Moğol kumandanı Bay-
Mevlana'nın müridieri çoğunlukla halk cu şehre saldırmamış ve Moğollar daha yım ... " beytiyle bunu dile getirmiş, "Per-
tabakasındandı; her sanat ve meslekten sonra müslüman olmuştur. gel gibiyim; bir ayağımla şeriat üstünde
insanlar sema meclislerine katılıyordu. Mevlana'nın Fahreddln-i lraki ile yakın sağlarnca durduğum halde öbür ayağım­
Bununla birlikte onun dönemin yönetici- dostluğu vardı. lraki. Konya'da Sadreddin la yetmiş iki milleti dolaşıyorum" diyerek
leriyle de yakın ilişkisi vardı. Ancak Mev- Konevi'nin derslerini takip ettiği sırada bir müslüman olarak insanlığı kucaklaya-
lana bu ilişkiyi genellikle nasihat çerçeve- Mevlana'nın sema törenlerine katılmak­ bildiğini belirtmiştir.
sinde sürdürmüş. yöneticilerin araların­ taydı. Mevlana'nın Sadreddin Konevi ile Rıza Kulı Han'ın 1863 yılında Tahran'da
daki çekişme ve rekabete dayalı siyasi ilişkilerinin ilk zamanlar iyi olmamakla bastırdığı divan da (Divan-ı Şemsü '1-/:ıa­
mücadeleleriniçine girmemeye özen gös- birlikte giderek d üzeldiğ i, başlangıçta se- l).a'il).; bu eser M id hat Bahar! Beytur tara-
termiştir. Selçuklu devlet adamlarından maa muhalif olan Sadreddin Konevi'nin fından Divan-ı Kebir'den Seçme Şiirler
ll. İzzeddin Keykavus, Celaleddin Karatay, daha sonra bu tavrından vazgeçtiği ve adıyla Türkçe'ye çevrilerek üç ci lt halinde
Mevlana ile dost olduğu görülmektedir. yayımlanmıştır ]Ankara 1965]) ve 1884'-
Mevlana'nın onun bazı derslerine katıldığı te Hindistan'da yayımlanan Külliyyfıt-ı
rivayeti kesin değildir. Mevlana ile görü- Şems-i Tebrizi'de bulunan bazı şiirler do-
şüp sohbet edenler arasında Kübreviy- layısıyla Mevlana ' nın gulat-ı ŞYa'dan oldu-
ye'nin kurucusu Necmeddin-i Kübra'nın ğu ileri sürülmüştür. Ancak BedYüzzaman
Mevlana Türbesi'nin içinden bir görünüş halifesi Necmeddln-i Daye, Haydariyye'nin Fürüzanfer'in. matbu ve yazma bütün di-
kurucusu Kutbüddin Haydar'ın halifesi vanları inceleyip yedi cilt halinde neşret­
Hacı Mübarek Haydar. Sa' di-i Şlrazi, Kut- tiği divanda bu şiirlerin yer almadığı gö-
büddin-i Şlrazi. Hümamüddin Tebrizi ve rülmektedir.
Hoca Reşidüddin de vardır. Mevlana üzerinde Muhyiddin İbnü'I­
Düşüncesi. Mevlana kamil manada Arabl'nin etkisi olup olmadığı tartışılmış­
alim, süfı ve şairlik özelliklerine sahip bir tır. Bazı araştırmacılar Mevlana ile İbnü'I­
şahsiyettir. Çocukluğunda babasının ya- Arabl'nin düşünce sistemini iki zıt kutup
nında başladığı öğrenimini gittiği Halep şeklinde takdim ederken bazıları İbnü'I­
ve Şam'da sürdürmüştür. İlk tasawufı Arabl'nin yüksek irfan sahiplerine hitap
eğitimini de yine babasından almıştır. eden görüşlerini Mevlana'nın anlaşılır kıl­
Sultanülulema lakabıyla tanınan babası dığını. böylece halkın seviyesine indirdi-
Bahaeddin Veled'in Kübreviyye'nin kuru- ğini belirtmiş, bir kısmı da kısmen etkisi

cusu Necmeddin-i Kübra'nın halifesi oldu- olduğundan söz etmiştir.


ğu söylendiği gibiAhmed ei-Gazzali'den Mevlana'ya göre her ne kadar görünüş­
gelen tarikat silsilesin den hilafet aldığı da te ayrılık olsa da varlıktabirlik (vahdet-i vü-

445
MEVLANA CELALEDDIN-i RÜMI

cO d) esastır. iman - küfür, hayır- şer gibi oldum. Artık ölüp yok olmaktan ne diye and West: The Life Teachings and Po-
ayırımlar bize göredir, Allah'a nisbetle korkayım? Bir hamle daha edeyim de in- etry of Jalal al-Din Rumi isimli eserinin
hepsi birdir. Kötülük iyilikten ayrılmaz. sanken öleyim, melekler alemine geçip (Oxford 2000) oldukça geniş bir bölümün-
Kötülük olmadan kötülüğü terketmek kol kanat açayım. Melek olduktan sonra de (s. 467-643) İran. Hindistan, Pakistan,
imkansızdır. Yine küfür olmadan din ol- da ı rm ağa atlamak, melek sıfatını terket- Afganistan, Arap ülkeleri, Osmanlı, Tür-
maz. çünkü din küfrü bırakmaktır. Bun- mek gerek" şeklindeki ifadeleri evrimi de- kiye ve Batı ülkelerinde tesiri ele alınmış­
ların yaratıcısı da birdir. Ona göre ikilik- ğil tasawuftaki "devir" anlayışını yansıt­ tır.
ten kurtuluş (gerçek tevhid) kulun kendi maktadır. Ölümle birlikte beden yine top- Mevlana'nın hayatı. eserleri ve görüş­
varlığından soyulmasıyla gerçekleşir. Bir- rağa, ruh ise mutlak varlığa kavuşacaktır. leriyle ilgili yazma kaynakları ve araştır­
lik ittihat ya da h ulu! değil kulun kendi Dolayısıyla bunun evrim teorisiyle ve te- maları bir araya getiren çalışmalar da ya-
izafi varlığından geçmesidir. Allah'ın ya- nasühle alakası bulunmamaktadır. pılmıştır. Bunların ilki, Hellmut Ritter'in
nında iki "ben" söz konusu olamaz. Bu ko- Mevlana'nın düşüncesiyle ilgili Doğu'da Türkiye kütüphanelerindeki yazma eser-
nuyla ilgili olarak, "Sen 'ben' diyorsun, O ve Batı'da pek çok çalışma yapılmıştır. leri ve diğer araştırmaları topladığı çalış­
da 'ben' diyor. Ya sen öl ya da O ölsün ki Bunlar arasında Celaleddin Hümal'nin masıdır ("Philologika, XI, Mavlana Ga-
bu ikilik kalmasın . O'nun ölmesi imkansız Mevleviname: Mevlevi Çe Miguyed: laladdin Rumi und sein Kreis", Isi. ı ı 940 ı ,
olduğuna göre ölmek sana düşer" de- 'AMyid ve Efkar-ı Mevlana Celaled- s. 127-135; bunun muhtasar şek li için b k.
mekte ve tasawufun hedefi olan "ölme- din MuJ:ıammed Mevlevi (l-ll, Tahran TM, Vll-Vlll ı I 940- I 942J, s 278 vd.). Bu ko-
den önce ölme" ilkesine vurgu yapmakta- ı 362 hş ) ve Rahlm Nejad Selim'in }ju- nudaki en kapsamlı çalışma ise Türkiye
dır. Mevlana'ya göre kul benliğinden sıy­ dud-i Azadi-i İnsan ez Didegah-ı Mev- içinde ve dışında u I aşıiabilen bütün kü-
rılmakla gerçek anlamda irade hürriye- l evi: Ce br ve İ]]tiyar (Tahran I 364 hş.). tüphanelerin katalogları, ayrıca ansiklo-
tine kavuşmaktadır. Çünkü ferdiyetten Halife Abdülhaklm'in The Metaphysics pediler, dergiler, yıllıklar, gazeteler ta-
kurtulup mutlak varlığa kavuşan kimse- ot Rumi: A Critica] and Histarical ranmak suretiyle Mehmet Önder. İsmet
nin iradesi tıpkı varlığı gibi Allah'ta fani Sketch (Lahare ı 965). Annemarie Schim- Binark ve Nejat Sefercioğlu tarafından iki
olmuştur. Onun irade ve ihtiyarı Allah'ın mel'in The Triumphal Sun: A Study ot cilthalinde gerçekleştirilmiştir (Mevlana
irade ve ihtiyarıdır. Bu mertebede kul ce- the Works ot Jalaloddin Rumi (London Bibliyogra(yaslf, Ankara , ts.; ll, Ankara
birden de ihtiyardan da söz edebilir. An- I 980). William C. Chittick'in The Sufi ı 97 4). Adnan Karaismailoğlu da Mevlana
cak ferdiyetinden kurtulmadan yaptıkla­ Doctrine ot Rumi: An Introduction (ts.) kongrelerinde sunulan tebliğleri bir ara-
rını Allah'a isnat etmekyalancılıktır. ve The Suti Path ot Love: The Spiritual ya getirmiştir (Mevlana Kongrelerine Su-
Yalnız akla önem verdikleri için filozof- Teachings ot Rum i (Albany 1983). K. nulmuş Tebliğler Bibliyografyasl, Konya
larıve onların etkisinde kalan kelamcıları Khosla'nın The Sutism ot Rumi (Great ı 996). Ayrıca iran'da Mandana Sadık Beh-
noksan gören Mevlana kıyasın ve istidla- Britain 1987), John Renard'ın All the zad tarafından kaleme alınan Kitdbna-
lin insanı hatalara düşüreceğini belirtir. King's Falcons: Rumi on Prophets and me-i M evlevi adlı eserde (Tahran 13 51
Ona göre dünyevl işlerde yararlı olan akıl Revelation (Albany I 994) adlı eserleri h ş.) ve Kitdbşinasi-yi iran'ın (Tahran
mahiyeti icabı ilahi hakikatiere ulaşma­ örnek olarak zikredilebilir. 1366 h ş. ı VII. cildinde (s. 959-968) Mevla-
da ve Hakk'a vuslatta ayak bağı olabilir. Onun görüşleri, hakkındaki çalışmalar na ile ilgili çeşitli dillerde yapılan çalışma­
Manevi yolculuk için ilahi aşk gereklidir. ve eserlerinden yapılan tercümeler vası­ lar derlenmiştir. Bunlardan başka Müfide
Aklın yetersiz kaldığı alanlardan biri de H. Başarır'ın The New York Public Library,
tasıyla bugün dünyada geniş bir kitleyi
aşk ve ahvalidir. Kur'an'da, "Allah onları The Research Libraries'de bulunan eser-
etkilemiştir. Biyografisi ya da düşünce­
sever. onlar da Allah'ı sever" buyurulmuş­ leriyle ilgili araştırmalarda görüşlerinin lerin tanıtıldığı makalesiyle ( 1. Milletlera-
tur. Dolayısıyla aşkın kaynağı ilahldir. dünyanın her yanına nasıl ulaştığı, farklı rasi Mevlana Kongresi: Tebliğler, s. 307-
insanın yaratılışıyla ilgili açıklamaların­ kültür ve inançtan insanları nasıl etkile- 312) Gabriel Mandel Han ei-Afganl'nin
dan dolayı Mevlana'yı Charles Darwin'in diği üzerinde de durulmuştur. Bu çerçe- bir makalesi ("La bibliographie italienne
evrim nazariyesinin ilk habercisi olarak vede Efdal İkbal'in The Impact ot Mow- sur Mevlana", a.g.e., s. 123-129) vardır.
tanıtanlar olmuştur. Onun insana dair. lana Jalaluddin Rumi on Islamic Cul- Eserleri. Mevlana'nın şiirleri
ve mek-
"O göklerden unsurlara, unsurlardan can- ture adlı eserinde (Tahran ı 974) Mevla- tupları arasında Arapça olanlar bulun-
sızlara. nebatlara ve canlılara geçmiş. na'nın Hindistan ve Pakistan üzerindeki makla birlikte eserleri Farsça'dır. 1. Di-
nihayet babası ve annesi onun dağılmış tesiri, Annemarie Schimmel'in The Tri- van-ı Kebir* (Divan-1 Şems-i Tebrizi). Ga-
olan maddesini mevalid aleminden topla- umphal Sun: A Study ot the Works ot zel ve ruballerden meydana gelen eser
mıştır. insan mevalid aleminden önce Jaldloddin Rumi isimli eserinin (Lon- çok geniş bir hacme sahip olduğundan
unsurlarda. unsurlardan önce göklerde, don 1980) son bölümünde (s. 367-396) Divan-ı Kebir, gazellerde genellikle
göklerden önce de Allah sıfatındaydı. Sı­ Doğu ve Batı 'ya etkisi, Şefik Can'ın Mev- Şems, Şems-i Tebriz! mahlasları kullanıl­
fat ise zatın aynıdır. insan suretine gelip lana: Hayatı Şahsiyeti Fikirleri'nin (is- dığından Divan-ı Şems, Divan-ı Şems-i
bu alemde olgunluğa erişenler bu suret- tanbul ı 995) genişçe bir bölümünde (s. Tebrizi adıyla anılmaktadır. Şiirlerin
ço-
ten çıkınca suretsizlik alemine varacak- 202-262) Türk. İran ve Hint edebiyatları ğu Mevlana'nın Şems ile buluşmasından
lar, mutlak varlığa kavuşacaklardır" şek­ ile Batılılar üzerindeki tesiri, Emine Ye- sonraki döneme aittir. Gazellerde mahlas
lindeki açıklamaları ve yine, "Cansızdım, niterzi'nin Mevlana Celaleddin Rumi olarak Selahaddin (Selahaddin-i ZerkQb),
bu suretten ölüp kurtuldum, yetişip ge- adlı çalışmasının (Ankara I 995) bir bölü- Hüsameddin Çelebi isimlerine de rastla-
lişen bir varlık haline geldim. nebat ol- münde (s. 93-110) Türk, Doğu ve Batı ede- nır. Ayrıca "HamOş" mahlasının kullanıl­
dum. Nebattan öldüm, hayvan suretinde biyatlarındaki etkisi, son olarak Franklin dığı şiirler de vardır. Bunlardan daha çok
göründüm. Hayvanlıktan da öldüm, insan D. Lewis'in RumiPastand Preseni East zahidane olanlarının ilk dönemde söylen-

446
MEVLANA CELALEDDIN-i RÜMT

Yedi Öğüdüdür [tashih: Ahmed Remzi Ak- Ez kar-i Mevlana, istanbu l ı 283) . Mevla-
yürek[, istanbul1937) Eserin Muhammed na'ya izafe edilen Tıraşname, 'Aş~na­
Ramazan! tarafından İran'da yayımlanan me, Risale-i Ata~ u Enfüs gibi manzum
Me§nevi ciltlerinin kenarında yapılan eserlerle Risô.le-i 'Aifii'id, Atô.~ u Enfüs,
baskısında (Külali-yi ljaver, Tahran ı 3 ı 5- lf.abname gibi mensur eserlerin üslüp ve
1319 hş.) birçok hata vardır. Kitabı Tevfik muhteva açısından ona aidiyetinin şüp­
Sübhanl de Konya Mevlana Müzesi'ndeki heli olduğu belirtilmektedir.
(nr. 79) 753 (1352) tarihli en eski nüsha- BİBLİYOGRAFYA :
sını esas alarak neşretmiştir (Mecalis-i Mevlana, Mesnevf(trc. Veled izbudak). İstan­
Seb'a: [Heft /jitabe], Tahran 1365 hş.). Ab- bul 1988; a.mlf., Külliyyat-ı Şems ya Dfvan-ı
dül baki Gölpınarlı Konya nüshasını esas Kebfr (nş r. 8edlüzzaman FürOzanfer). Tahran
1337 hş . ; a.mlf., Ffhi ma fih (tre. Ahmed Avni
alıp eseri Türkçe'ye çevirmiştir (Mecalis-i
Konuk. nşr. Selçuk Eraydın). İstanbul 1994, s. 89,
Seb'a [Yedi Meclis], Konya 1965; 2. bs., is- 157, 195; Bahaeddin Veled, Ma'arif(nşr. Bedlüz-
tanbul 1994). Kitabın ayrıca Türkçe kısmi zaman FürOzanfer). Tahran 1352 hş. , 1, 82; Şems-i
tercümeleri de vardır (mesela b k. "Meca- Tebriz!, Konuşmalar: Makalat (tre. M. Nuri Gen-
cosman). İstanbul 1974, 1, 132; Sultan Veled,
lis-i Seb'a'dan Seçmeler", Mevlana Gül-
İbtidaname (tre. Abdülbaki Gölpınarlı). Ankara
destes i, 1970, s. 45-49; Ffhi ma {ih, Mek- 1976, tür.yer.; Feridun-i Sipehsalar, Risale-i
tuplar ve Mecalis-i Seb'a'dan Seçme/er, Sipehsalar (nşr. Sald-i Neflsl), Tahran 1325,
Ha mit Aytaç'ın ce li sülüs "Ya Hazret-i Mevlana Muhammed tre. Abdü lbaki Gölpınarlı, istanbul 1972) tür. yer.; Alaüddevle-i Simnanl. Resa'il (nşr. w. M.
Celaleddin" istifli levhası (Konya Mevlana Müzesi, nr. 2134) Thackston). Cambridge 1988, s. 235; Müstevfi,
s. MektCıbfıt. Mevlana'nın değişik sebep-
Tarff:ı-i Güzlde (Neval). s. 672; Eflaki, Menakı­
lerle çeşitli kimselere yazdığı mektuplar- bü '1-'ari{in, 1-11, tür. yer.; İbn Battüta, Seyahat-
dan oluşmaktadır. Bunların arasında ya- name, 1, 322-323; Kureşi, el-Cevahirü'l-mw;iıy­
kınlarına, çocuklarına ve müridierine gön- ye, lll , 343-346; Vilayet-name (haz. Abdülbaki
derilenler bulunmakla birlikte çoğu yö- Gölpınarlı). İstanbul 1958, s. 4, 6-8, 10, 93-98;
Cami, Nefef:ıii.t, s. 435, 457-472; Devletşah, Te?-
neticilere ihtiyaç sahiplerinin taleplerini
diği sanılmaktadır. Eserdeki rubiH!er ayrı kire, s. 192-201; Sahih Ahmed Ded e, Mevlevf-
bildirmek maksadıyla kaleme alınmıştır. lerin Tarihi(nşr. Cem Zorlu). İstanbul 2003, s.
bir kitap olarak da derlenmiştir. 2. Meş­ Eser, Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki bir 118-200; Osman Behcet, Mevlana Celaleddin
nevı'*. Tasawufi düşüncenin bütün ko- nüshası (N §fiz Paşa, nr. ı 055) esas alına­ Rumf, İstanbul 1336; Fuad Köprülü , İlk Muta-
nularını içermekte ve İslam kültürünün savvıflar(İstanbul 1919). Ankara 1966, s. 185-
rak Feridun Nafiz Uzluk tarafından yayım­
en önemli eserleri arasında sayı lmaktadır. 197; Sadettin Nüzhet Ergun, Mevlana, İstanbul
lanmış ( Mekto.bat-ı Mevlana Celaleddin,
1932, s. 5-37; Asaf Halet Çelebi, Mevlana Ha-
Diğer m es nevilerden ayırt edilmesi için istanbul 1937), ardından bu matbu eser- yatı-Şahsiyeti, İstanbul 1940; a.mlf., Mevlana
Me§nevi-i Mevlevi, Me§nevi-i Ma'ne- le Konya Mevlana Müzesi'ndeki (nr. ll 02/ ve Mevlevflik, İstanbul 1957, tür. yer.; Abdülbaki
vi ve Me§nevi-i Şerif gibi isimlerle de 52) nüshası karşılaştırılıp farklılıklar ese- Gölpınarlı, Mevlana Celaleddin, İstanbul 1952;
anılan eser müellifi tarafından "Keşşafü'l­ rin sonuna eklenmiştir. Ancak bu neşir­ a.mlf., "Mevlana Şems-i Tebrizi ile Altmış iki
~ur"an", "Fıkh-ı Ekber", "Şay~5alü'l-ervat:ı" Yaşında Buluştu", ŞM, lll (ı 959). s . 156-161;
de birçok hata vardır. Kitap, İran'da Feri-
a.mlf.. "Bir Yazı Üzerine" , Tarifı-Coğrafya Dün-
ve "f:lüsamlname" gibi lakaplarla da ad- dun Nazif Uzluk'un neşri esas alınıp hata- yası, 11/12 (ı 959). s. 465-469; M . Mu h !is Koner,
landırılmıştır. 3. Fihi ma
fih*. Mevlana'- ların bir kısmı düzeltilerek Yusuf-i Cem- Mesnevf 'nin Özü, Konya 1961 , s. XXlll-L; Bedi-
nın sağlığında oğlu Sultan Veled veya bir şldipür ve Gulam Hüseyin Emin ile (Tah- üzzaman FürOzanfer, Mevlana Celaleddin (tre.
başka müridi tarafından kaydedilen soh- ran 1335 hş.) Hüseyin Daniş (Tahran 1984) Feridun Nafiz Uz! u k). İstanbul 1963; Midhat Ba-
hari Beytur, Mesnevf Gözüyle Mevlana, İstan­
betlerinin vefatından sonra derlenme- tarafından bastırılmıştır. Son olarak İran'­
bul 1965; Seyyed Hossein Nasr. "Rüm i and the
sinden meydana gelmiştir. 4. Mecfılis-i da Tevfik Sübhanl'nin Konya Mevlana Mü- Süfı Tradition", The Scholar and the Sa int (ed.
Seb'a. Mevlana'nın vaaz ve sohbetlerin- zesi'ndeki 751 (1350) tarihli nüshayı (nr. P. 1. Chelkowski). New York 1975, s. 169-185; R.
de yaptığı konuşmalardan oluşmaktadır. 79) esas alıp yaptığı neşir (MektO.bat-ı A. Nicholson, Mevlana Celaleddin RCımf (tre.
Bu konuşmalarda konuyla ilgili ayet ve Ayten Lermioğlu). İstanbul, ts. (Tercüman Gaze-
Mevlana Celaleddin-i Rumi, Tahran 137 ı
tesi). s. 15-25; 1. Melikoff, " Batı Humanizması­
hadislerin açıklanmasının yanı sıra Senal. h ş. ı en güvenilir alanıdır. Eseri Abdülba- nın Karşısında Mevlana ' nın Humanizması",
Attar gibi şairlerin şiirlerine , Me§nevi'de ki Gölpınarlı muhtelif kütüphanelerdeki Mevlana: Yirmi Altı Bilim Adamının Mevlana
anlatılan bazı hikayelereve Divan-ı K e- altı nüshasına dayanarak Türkçe'ye çe- Üzerine Araştırmaları (haz Feyzi Hal ıcı). Kon-
bir' den şiiriere de yer verilmiştir. Eser, virmiştir (Mektuplar, istanbul 1963). ya 1983, s. 64-67; Zebihullah Safa, Genelne-i
Süf:ıan, Tahran 1363 hş., IV, 37 -48 ; Mehmet Ön-
Feridun Nafiz Uzluk tarafından Üsküdar Mevlana'ya nisbet edilen küçük ve bü- der, Mevlana Celaleddin-i Rumf, Ankara 1986;
Selim Ağa Kütüphanesi'ndeki 788 (1386) yük olmak üzere iki evrad bulunmaktadır. A. Schimmel, Rumi: /ch bin Wind und du bist
tarihli nüshası esas alınarak iki defa neş ­ Bazı dua ve sürelerin belli tertip üzere Feuer, Köln 1986, tür.yer.; a.mlf., 1 am Wind
redilmiştir. İlkinde bir giriş yazısı ile Türk- bir araya getirilmesinden oluşan bu ev- You are Fire: The Life and Work of Rumi, Bos-
tan -London 1992, tür. yer.; a.mlf., "Mewlana
çe tercümesi bulunmakta (Ankara ı 355). radlar Evrô.d-ı K e bir ve Evrô.d-ı Şagir-i
Riimi: Yesterday, Taday and Tomorrow", Poetry
ikincisinde Uzluk'un 108 sayfalık notu ve lfairet-i Mevlana adıyla bir arada ba- and Mysticism in Islam: The Heritage of Rumf
M. Hulusi'nin Türkçe tercümesi yer al- sılmıştır (İstanbul 1302) lf.aM'i~-i E~ ­ (ed. Amin Bana ni v.dğr.). Cambridge 1994, s. 5-
maktadır (Mevlana'nın Yedi Öğüdü, is- kar-ı Mevlô.nô. ismiyle de anılan evrEıd­ 27; a.mlf., "Riimi, )ala! al-Din", ER, XII, 482-
tanbul 1937). Daha sonra Uzluk neşrinin ların Ali Feyzi b. Osman ile Muhammed
486; İsmail Yakıt , "Mevlana'ya Göre Hayatın
Evrimi", 2. Mi lif Mevlana Kongresi (Tebliğler),
İran'da ayrı basımı yapılmıştır (Tahran Fazı! ei-Mevleıfı tarafından yapılan iki ayrı
Konya 1987, s. 41-56; a.mlf .. "Mevlana ve
1984). Kitabı ayrıca Rizeli Hasan Efendi- Türkçe tercüme ve şerhi de basılmıştır Ölüm Felsefesi", 3. Mi/if Mevlana Kongresi
oğlu Türkçe'ye çevirmiştir (Mevlana 'nın (Şerh u '1-evradi'l-müsemma bi-Hakaik-i (Tebliğler), Konya 1989, s. 73-96; Eva de Vitray-

447
MEVLANA CELALEDDIN-i ROM!

Meyerovitch. Rumi and Su{ism [tre. S. Fattal). hanesi ile (1210/1795-96) muvakkithane
California 1987, tür.yer.; M. Korger. "The Sig- MEVLANA KÜLLİYESİ
( 1290/1873) XIV. yüzyıla ait Türbeönü Ha-
nifıcance of Mevlana for Philosophia Perennis",
Konya'da mamı ile birlikte tamamen ortadan kaldı­
1. Milletlerarası Mevlana Kongresi: Tebliğler,
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin rılmıştır. Bu çifte hamamın her iki bölü-
Konya 1988, s. 91-98; Mehmet Aydın . "Muhid-
türbesi etrafında oluşan mü dört eyvanlı ve köşe hücreli olup der-
din-i Arabi ve Hz. Mevlana Yaklaşımı", a.e., s .
bir tarikat külliyesi.
299-306; Mevlana ez Didegah-ı Türkan ve İra­ L _j gahta ikamet eden dervişler yanında hal-
niyan, Ankara 1369 hş. , tür.yer. ; Afzallqbal, ka da hizmet verdiği ve keçeliğinde Mev-
The Life and Work of Jalal-ud-din Rumi, İs­
Şehrin merkezinde Karatay ilçesinde levi sikkelerinin yapıldığı bilinmektedir.
lamabad 1991, tür.yer.; a.mlf .. "Mevlana Rumi
on the Perfect Man" , XXX/3 ( 199 ı). s . 353- Sultan Selim Camii'nin doğusunda yer Sultan ll. Selim tarafından XVI. yüzyılın
384; Ahmet Yaşar Ocak, "Bir XIII. Yüzyıl Mu- alır. Geniş. bir bahçe duvarı içerisindeki ya- ikinci yarısında yaptırılan , dergaha gelen
tasavvıfı ve Sufısi Olarak Mevlana Celaleddin-i pıların çekirdeğini Mevlana Celaleddin-i ziyaretçiler. yolcular ve bir kısım fakirie-
Rumi", 4 . Milli Mevlana Kongresi (Tebliğler) ,
Rumi'nin türbesi oluşturmakta; sema- rin misafir edildiği Selimiye imareti aşevi,
Konya 1991, s. 139--146; Yaşar Nuri Öztürk,
Mevlana ve insan, İstanbul 1992, s. 189-199;
hane. mescid, matbah-ı şerif, meydan-ı menzilhane, ahır ve tabhanelerden olu-
W. C. Chittick, "Rümi and the Mawlawiyyah", şerif, derviş hücreleri, avlu ve haziredeki şuyo rdu. Dergahın kuzey ve doğu tara-
lslamic Spirituality : Manifestations(ed . Sey- binalar büyük bir külliye meydana getir- fından çelebi konak.larıyla, güneyden Üç-
yed Hossein Nasr), NewYork 1991, s. 105-126; mektedir. Kuruluşundan Cumhuriyet'e ler Mezarlığı ile çevrili olduğu eski fotoğ­
a.mlf .. "Rumi and Wahdat al-Wujüd", Poetry kadar geçen sürede b uranın geliştirilme­
and Mysticism in Islam: The Heritage of Rumi, raflardan anlaşılmaktadır. Günümüze
s. 70-111 ; Muhammad Este'lami, "The Cansept si, bakımı. onarımı, dergahtaki tarikat ulaşan eski mutfak külliyenin kuzeybatı
of Knowledge in Rumi's Mathnawi", Classical hizmetlerinin yürütülmesi için yapılan va- köşesinde yer almakta olup XVI. yüzyıla
Persian Su{ism: from its Origins to Rumi (ed. kıflar bizzat sultanlar tarafından destek- tarihlenen tek katlı bir yapıd ı r. Bir müd-
L. Lewi s ohn). London-New York 1993, s. 401- lenmiş, Evkaf-ı Celaliyye istisnai vakıflar det çamaşırhane. ardından Etnografya
408; Şefik Can. Mevlana Hayatı Şahsiyet! Fi-
arasında yer almıştır. Ayrıca hazire du- Müzesi olarak kullanılan binanın içi tadil
kirleri, İstanbul 1995; Sezai Karakoç. Mevlana,
İstanbul 1996; Mehmet Demirci, Mevlana'dan
varlarının dışındaki ll. Selim İmareti. Tür- edilerek bugün de yemekhane olarak
Düşünceler, İzmir 1997 , s. 23-59; lmtiaz Ah- beönü Hamamı, çelebi konaklarıyla etra- hizmet vermektedir. Çelebi dairesi XIX.
mad, "The Place of Rumi in Muslim Thought", fında bir mahalle kurulmuş ve dergah yüzyıl sonlarında yapılmış iç safalı plan-
Encyclopaedic Survey of lslamic Culture (ed. adeta küçük bir şehrin ortasında kalmış­ da bir evdir. Sofa tavanlarında meydan-ı
Mohamed Taher). New Delhi 1998, XII, 45-56;
tır. şerif tavanında olduğu gibi hayali man-
Sadeddin Kocatürk. "Mevlana'nın Manevi Şah­
siyetinin Oluşumu ve Mevlana'nın Şiirinde Aşk, Dergahın yakın çevresinde vaktiyle yer zara resimleri bulunmaktadır. Buradaki
Milneviyat ve Yeniden Doğuş ", Uluslararası alan tarihi yapılardan. dışarıdan derviş eski çamaşırhane ve helalar yıkılmış. yer-
Mevlana Bilgi Şöleni 15-17 AraiLk 2000, Anka-
hücrelerine bit i şik olan kuzeybatıdaki lerine yeni hela yapılmıştır. Yıkılan çelebi
ra 2000, s. 4i7-497; Ziyaeddin Fahri Fındıkoğ­
Iu. "Mevlana ' nın Türklüğü Meselesi", Konya Sultan Veled Medresesi yıkılınca yerine konaklarını rı yeri gül bahçesi haline geti-

Halkevi Kültür Dergisi, sy. 53-56 (Mevlana özel 1306 ( 1888-89) yılında postnişin Vahid rilmiş, içerisindeki XIV. yüzyıla tarihlenen
sayısı). Konya 1943, s. 29-31; M. Zeki Oral," Ma- Çelebi tarafından Sultan Veled Mektebi eyvan tipli Efiakl Türbesi ile (mezar taşı
der-i Mevlana: Prenses Mümine Camii, Türbe- inşa edilmiştir. Bina 1913'te yandığında 761/1360 tarihlidir) Tt.ızcu Baba Türbesi
si ve Hayatı", a.e., sy. 53-56 [ı 943). s. 121-125; iki katlı olarak yeniden yapılmış , 19SS'te ( 1233/18 ı 7-18) ve civar çeşmesinin etrafı
Sait Sungur. "Molla Hünkar Hayatı Şahsiyeti
ve Eserleri" , a.e. , sy. 53-56 (ı 943), s. 130-136; meydan açılırken Sultan Selim Camii'nin ( 1327/1909) Hüsnü Yusuf Bey'in Mevlana
F. Nafiz Uzluk. "Mevlana'nın Doğum Yılı üstü- batı duvarına bitişik Yusuf Ağa Kütüp- Külliyesi'ni gösteren tablosundan esinle-
ne Bir Araştırma", Türk Düşüncesi, VJIJ, İstanbul
1957, s. 11-15; Resuhi Baykara. "Mevlana ' nın
Türklüğü Meselesi", Tarih-Coğrafya Dünyası,
11/12, İstanbul 1959, s. 433-434; A. J. Arberry,
")aHil al-Din Rümi" , IS, I (ı 962). s. 89-1 05; Ra-
sih Güven. "Mawlana Djalal al-Din al-Rumi and Mevlana Külliyesi'nin kuş bakışı görünüşü
Shams-i Tabrizi", DDI., 1/2 (ı 966). s . 223-239;
Mikail Bayram. "Ahi Evren-Mevlana ihtilafının
Mahiyeti ve Boyutları", Kelime, sy. 4, Konya
1986, s. 26-28; M. Kimball. "jalalo'd-Din Ru-
mi's Views on the Shari'at", Su{i, sy. 17, Lon-
don 1993, s. 25-31; Osman Nuri Küçük, "Mev-
lana'nın Yöneticilerle İlişkileri ve Moğol Casus-
luğu iddiaları", Tasavvu(, sy. ll, Ankara 2003,
s . 259 -322; sy. 12 (2004). s. 173-195; Hellmut
Ritter, "Celaleddin Rumi" , iA, lll, 53-59; a.mlf.,
"Qjalal al-Din Rümi", EJ2 [İng . ). ll, 393-396; E.
Berthels, "Necmeddin Kübra" , iA, IX, 163-165;
Alessandro Bausani. "Qjalal al-Din Rümi", EJ2
(İng.). ll, 396-397; Hamid Algar, "Kubra", a.e.,
V, 300-301 ; J. A. Williams. "jalal al-Din al-Ru-
mi", New Catholic Encyclopedia, Washington
1981, VII, 802-803; M. NazifŞahinoğlu, "Mev-
lana Celaleddin-i Rumi", TDEA , vı , 298-311;
a.mlf .. "Attar, Feridüddin", DiA, IV, 95; a.mlf.,
"Bahaeddin Veled" , a.e., IV, 460-462.
!il REŞAT ÖNGÖREN
448

You might also like