You are on page 1of 10

MES NEVI

Pedem'i, Sirac-ı Evrengabadl'nin Bus- Urdu edebiyatının Kuzey Hindistan'da- modern dönemde mesnevi tarzı eser ve-
tôn-i Ijaydl'i ve Arifüddin Aciz'in La'l u ki ikinci büyük merkezi Eved (Oudh) Dev- ren şairler arasında sayılabilir. Bu şairler­
Gevher'i meşhurdur. leti'nin başşehri Leknev'dir. Şehirde refah den Pakistan milli marşının yazarı Hafiz
Kuzey Hindistan'da yazılan ilk Urduca seviyesinin yüksek olması edebi alana da Callendharl'nin Şdhndme-i İsldm adlı
mesnevi XVII. yüzyıl şairlerinden EmrQ- yansımıştır. Dekken'de Kulı Kutubşah 'tan eseri son dönemlerin en iyi tarihi mes-
havl'nin Vefdtndme adlı eseridir. Aynı itibaren şairlerin çoğu mesnevi türünde nevisi olarak kabul edilebilir.
yüzyılda Sadreddin Muhammed Faiz adlı eserler kaleme almışsa da mesnevi en üst BİBLİYOGRAFYA:
noktasına XIX. yüzyılda Leknev'de ulaş­ A. Hamid. Urdu Şi'r ki Dastan, Lahor, ts .,
bir şairin külliyatında mesnevi tarzı bir-
mıştır. Leknevli şairlerden Cur'et'in mes- tür. yer.; T. G. Bailey. A History of Urdu U tera·
kaç manzume bulunmaktadır. Kaynaklar-
nevileri arasında en hacimli olanları Dds- tu re, La hor, ts., b k. İnde ks ; Ram Babu Saksena,
da adları zikredilen Fezail Ali Bl-kayd ' ın
tôn-i Ültetve f:lasan-Ba]].şi'dir. Bu sa- A History o{ Urdu Uterature, Allahabad 1940,
f:lasb-i lfdl-i Ijod ve AbrQ'nun Mev'i- tür.yer.; Ebü'I·Leys Siddikl. Urdu ki Edebi Tarfl;
?a-i Ardyiş-i Ma'şQ~ mesnevileri de bu hada en tanınmış şair olan Diya Şankar
ka ljaka, Karaçi 1962, tür.yer.; Muhammad
döneme aittir. Yine Zuhürüddin Hatim'in Neslm'in Gülzdr-i Nesim adlı mesnevisi Sadiq, A History of Urdu Uterature, London
manzumeleri dışında Bezm-i 'İşret edebi sanatları. darbımesel ve deyimleri 1964, bk. İndeks; Gulam Hüseyin Zülfikar, Urdu
kullanışındaki ustalığı . sanatlı üslübuyla Şa'iri ka Siyasi aôr Semaci Pes-i Man?ar. La·
mesnevisi. Mlr Abdülhay Taban'ın Der
SiJ:ırü'l-beydn kadar beğeni kazanmış. hor 1966, tür. yer.; Seyyid Abdullah, Urdu Edeb:
MedJ:ı-i 'Umdetü'l-mülk Emir Ijdn En- 1857-1966, Lahor 1967, tür.yer.; Seyyid M. Akli
cdm adlı eseri Kuzey Hindistan'da mes- ancak daha sonraki dönemlerde hikaye
Rizvi. Urdu Meşnevi ka İrtik a, Le k nev 1983,
nevi yazıcılığının ilk örneklerinden sayıla­ kurgusunun karışıklığı ve düzensizliği se- tür. yer. ; Cemil Ahmed, Urdu Şa'iri par Ey k f'la·
bilir. bebiyle eleştirilere uğramıştır. Hace Esed ?ar. Karaçi 1985, tür.yer.; Mahmüd Birilvi. Mu/].·

XVIII. yüzyılda Kuzey Hindistan'da telif Ali Kalak Leknevl'nin Tılsım-i Ülfet adlı taşar Taril].-i Edeb·i Urdu, La hor 1985, tür. yer. ;

mesnevisi de önemlidir. XIX. yüzyılda Lek- Ebü'I-İ'caz Hafiz Siddikl. Keşşaf· i Tenkidi Iştı la·
edilen ilk önemli mesnevi süfi ve şair Ha- /:ıat, islamabad 1985 , tür.yer.; Selim Ahter. Ur·
ce Mlr Derd'in kardeşi Mlr Eser'in Ijdb u nev'in mesnevi sahasında en verimli şairi du Edeb ki Mul].taşar Terin Tari/]., Lah or 1986,
Ijaydl'idir. Bu eserde Mlr Derd'in de 300 Tasadduk Hüseyin Şevk'tir. Şevk. meşhur tür.yer.; Ekberüddin Sıddikl, Dekeni Meşnevi·
beyti yer almaktadır. Mlr Muhammed Ta- mesnevisi Zehr-i 'Iş~'ta kendi tutkularını yan, Dekeni Urdu (nşr. Abdüssettiir Del vi). Bom·
canlı bir biçimde yansıtmıştır. Eser genel bay 1987 , s. 273-282; Ce mil Calibi, Tari/]. · i
ki ve Sevda-yı Dihlevl aynı yüzyılın diğer
ahlaka aykırı olmakla suçlanarak yasak- Edeb-i Urdu , La hor 1987 , 1-11 , tür. yer.; Enver Se-
tanınmış mesnevi şairleridir. Mlr Muham- did, Urdu Edeb ki Mul].taşar Tari/], İsiamabad
med Takl birçoğu çok kısa otuz üç mes- lanmıştır. Onun Perib-i 'Iş~ ve Bahdr-i
1991, tür. yer.; Athar Raz, A Short History o{
nevi kaleme almıştır. Bunlardan Şu'le-i 'Iş~ mesnevileri de Leknev'in açık koz- Urdu Literature, London 1999, tür. yer.; Tebes·
'Iş~, Deryd-i 'Iş~, Mu'dmeldt-i 'Iş~ ve mopolit kültürel yapısının aynası olduğu s üm Kaşmiri. Urdu Edeb ki Tari/] İbtida sey
yönünde tenkitlere maruz kalmıştır. Lek- 1857 tek, Lahor 2003, tür.yer.; Munibur Rah-
şairin kendi hayatından kesitleri yansıt­
nev ekolünün önde gelen şairlerinden Sa- man, "Mathnawi" , EJ2 (ing .). VI, 837-839.
tığı Ijdb u Ijaydl ve Şikdrndme zikre
değerdir. Sevda-yı Dihlevl'nin de bazıları adet Yar Han Rengin Meşnevi-yi Dilpe- Iii HALİL TOKER
hiciv türünde yirmi beş mesnevisi vardır. ?,ir (Mahcibin ü Nazenin) adlı eserini Si]J.-
Delhi'nin önemli şairlerinden Mushafi de rü 'l -beydn'a nazlre olarak yazmışsa da
MESNEVI
BaJ:ırü '1-beydn, Ce?,be-i 'Işk ve Gülzdr-i başarılı olamamıştır. Bunun dışında onun
Ş eş Cihet-i Rengin ve Çdr Çemen-i
(ı.s~)
Şehddet adlı üç mesnevi kaleme almış­
tır. Urdu edebiyatının en meşhur mesne- Rengin adlı mesnevileri de bulunmakta- Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin
dır. Leknev'de mesneviyi ahlaki amaçlar- (ö. 672/ 1273)
visi. XVIII. yüzyılda Mlr Gulam Hasan Dih-
tasawuf anlayışını içeren
levl tarafından yazılan ve Bedr-i Münir la kullanan ender şairlerden biri ve belki
İslam kültürünün
adı da verilen SiJ:ırü'l-beydn'dır. Eser C. de en önemlisi olan Münlr Şükühabadl. en önemli eserlerinden biri.
W. Bowdler Beli (Ka 1küta 18 71 ) ve Henry Mi'rdcü'l-mezdmin adlı eserinde Hz. L _j

Court (Kalküta 1889) tarafından ingiliz- Peygamber'in mucizeleriyle Şla imamla-


ce'ye tercüme edilerek yayımlanmıştır. rının kerametierini anlatmış. f:licdb-i Ze- Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin altı cilt
Ayrıca kaynaklarda Mlr Hasan'ın on beş ndn'da ise kadınlara ahlaki öğütler ver- (defter) ve yaklaşık2S. 700 beyitten mey-
mesnevisinin daha bulunduğu kaydedil- meyi amaçlamıştır. Eved Devleti'nin şair dana gelen Farsça eserine Meşnevi adı­
mektedir. olan son padişahı Vacid Ali Şah Ahter'in nı vermesi, onun öncelikle kitabın nazım

XIX. yüzyılda Babürlüler'in son dönem- IjdMn-i Sürur, Deryd-yi Ta'aşşu~ ve şek1ine dayanarak bir isimlendirmede bu-

lerinde yetişen şairlerden Muhammed Ba]J.r-i Ülfet adlı mesnevileri bulunmak- lunduğunu göstermektedir. Meşnevi şa­

Mü'min Han'ın ikisi yarım kalmış sekiz tadır. Özellikle sürgündeki yıllarında yaz- rihleri, eserin "bir şeyi ikiye katlamak, çift
dığı f:lüzn-i Al]. ter yaşadığı sıkıntılı gün- yapmak" anlamlarına gelen adının, şekli­
mesnevisi vardır. Bunlardan Kavl-i Ga-
min, Şikdyet-i Sitem ve Kışşa-i Gam lerin aynası gibidir. nin yanı sıra mana ve muhtevasına da işa­
adlı mesnevileri önemlidir. Mü'min'in Modern Urdu edebiyatında da mesnevi ret ettiğini, birbiriyle mütekabil ilahi isim-
dışında Nevvab Mirza Dağ'ın Perydd-i yazan şairler vardır. Muhammed Hüse- lerin mazharları olmaları itibariyle şeha­
Ddg, Huşyar Ceng'in Tutdn-ı Mu]J.ab- yin Azad'ın f:lubb-i Vatan, Şibll Nu'ma- det alemindeki bütün varlıkların (sGret-
bet, Emir Minayi'nin din ve ahlaki öğüt­ nl'nin Şub]J.-i Ümmid, Muhammed İk­ mana, varlık-yokluk, gayb-şehadet, ışık­
leri içeren Ebr-i Kerem ve Nur-i Tecelli bal'in Sd~indme, GQristdn-i Şdhi, Vdli- karanlık gibi) çift çift veya ikili zıtlar halin-
mesnevileriyle RampOr nevvabının oğ­ de-i Merhume ki Ydd meyn manzume- de zuhur ettiğini, Meşnevfnin şehadet
lunun düğününü anlattığı Kdrndme-i leri bu türün seçkin örnekleridir. İsmail alemindeki eşya türlerinin hakikatlerine,
'İşret adlı eseri dönemin güzel örnekleri Merathl. Ekber Allahabadl. Simab Ekbe- duyulur şeylerden (mahsGsat) akledilen
arasında sayılabilir. rabadl. Şebblr Hasan Han gibi isimler de şeylere (ma'külat) kadar bütün çift ve zıt

325
MESNEVi

varlıkların hallerine dair bir kitap olmasın­ nal ve Ferldüddin Attar'ı zevkle okuduk- Hüsameddin Çelebi'nin otuz yedi yaşında
dan dolayı Mevlana' nın esere bu adı ver- larını söyleyerek müridierin irşadı için Ha- olduğuna dair bir rivayet aktarmaktadır
diğini ileri sürmüşlerdir (Ankaravl, Mec- kim Senal'nin ljadil_(atü'l-l}.al_fil_(a'sı gibi ( Mevlevflerin Tarihi, s. I 81 ). Abdülbaki
maatü'l-letaif, ı. 3) . Şarihlere göreMeş­ mesnevi tarzında ve Ferldüddin Attar'ın Gölpınarlı . Meşnevi'nin 1. cildinin sonla-
nevi adı hem kitabın şekline (sOret) hem Mantıl.fu 't-tayr'ı vezninde m arifet sırla­ rındaki beyitlere dayanarak eserin bu cil-
muhtevasına (mana) delalet etmektedir. rı ve sü!Ok konularında mesnevi türüne dinin 656'da (ı 258 ı Abbasi halifeliğinin
Mevlana eserine ayrıca Keşşafü'l-Kur­ yönelmesini rica etmiş. Mevlana da. "Bu ortadan kalkmasından önce tamamlan-
'an, Fıl_(h-ı Ekber, Şayl_(alü'l-erva]J. ve fikir sizin kalbinize gelmeden önce gayb mış olabileceğini ve ı. cilt ile ll. cilt arasın­
ljüsaminame gibi isimler vermiş . şarih­ aleminden bu manzum kitabın telifi kal- daki duraklama süresinin de altı yıl olma-
Ier bu isimlerin Meşnevi'nin özelliklerini bime ilham olundu" diyerek Meşnevi'­ sı gerektiğini belirtir (Meşnevf, ı . 358). Be-
yansıtan nitelemeler olduğunu belirtmiş­ nin. "B iş nev ez ney çü n hikayet mlkuned" d'iüzzaman FürOzanfer. 1. cildin 657-660
lerdir. mısraıyla başlayan ilk on sekiz beytini sa- (1259-1262) yılları arasında yazıldığını ile-
Kitabın Meşnevi adıyla yaygınlık ka- rığının içinden çıkarıp Hüsameddin Çele- ri sürerek Efiakl'nin rivayetini benimser
zan masından sonra kelimenin geçtiği bi'ye uzatmış. eserin kaleme alınma sü- (Mevlana Celaleddin, s. 2 ı 2). Farklı riva-
yerlerde çağrıştırdığı şey klasik şiirin reci bu olayın ardından başlamıştır (Arif- yetler değerlendirildiğinde Meşnevi'nin
mesnevi nazım şekli değil Mevlana ' nın lerin Menktbeleri, ll, 326). ı. cildinin 1258-1261 arasındaki bir tarih-
Meşnevi'si olmuştur. Mevlana ' nın seyrü Meşn evi' nin ne zaman yazılmaya te yazılmaya başlan ıp 1263 veya 1264 yı­
sü!Okte bulunanlar için irşad kitabı ola- başlandığı konusunda kesin bilgi bu- lında tamamlandığı söylenebilir ( Lew is,
rak tanıttığı Meşnevi bir metnin insan lunmamaktadır. Mevlana sadece ll. cil- s. 304). Diğer beş cilt ise ara verilmeden
ve toplumu nasıl dönüştürebileceğine ör- din yazımına 662 Recebinin 15. günün- telif edilmiştir. Efiakl ve Feridun Sipeh-
nek teşkil eder. Abdurrahman-ı Cami'nin den (ı 3 Mayıs ı 264 ) itibaren devam et- salar bu konuda herhangi bir tarih belirt-
Mevlana için söylediği. "Peygamber değil tiğini ve 1. cildin bitmesinden sonra memekte. Sahih Ahmed Dede ise her cil-
fakat kitabı vardır" sözü Meşnevi'nin bu yazılmasının bir süre durakladığını bil- din bitiş tarihinivererek (1. cilt 659 ı ı 261];
fonksiyonuna işaret etmektedir. Tasav- dirir ( Meşnevf, ll. beyit 6-7) . Efi akl. bu 11. cilt 663[1265ı: lll. cilt 664 ıı 266 ı: IV.
vufun bütün konularını didaktik bir üs- duraklamanın Hüsameddin Çelebi'nin ci lt 664 ; V cilt 665 ı 1267[ ; VI. ci lt 666
!Opla ele alan eser zengin bir şerh gele- hanımının ölümü üzerine yeniden ev- ı 12681) eserin 666 'da (1268) tamamlan-
neğine de zemin hazırlamıştır. lenmesi sebebiyle olduğunu ve iki yıl dığını kaydetmektedir. Bedlüzzaman Fü-
Ahmed Efiakl'nin anlatlığına göre Mev- sürdüğünü kaydeder (Ariflerin Menktbe- rOzanfer. Sahih Ahmed Dede'nin bu riva-
lana'nın katibi ve ilk halifesi Hüsameddin leri, ll , 329). Sahih Ahmed Dede, 1. cilde yetini doğru kabul eder (Mevlana Celaled-
Çelebi. Mevlana'ya Divan'daki gazelierin 659 Cemaziyelahirinde (Mayı s 126 ı) baş­ din, s. 2 ı 3). Farklı tarihler dikkate alınarak
epeyce bir yekün tuttuğunu. dostların Se- landığına . bu sırada Mevlana'nın elli beş. Meşnevi'nin yazımının sekiz on yıl sür-
düğü ve 666 (1268) tarihinde sona erdiği
söylenebilir (Safa, Il lll, s. 464). Eserin yedi
cilt olduğuna inanan İsmail Ankaravi ise
VII. cildin 670'te (ı 27 ı) kaleme alındığını
belirtir (Mecmuatü'l-letaif, VII, vr. 3b).
Meşnevfnin ilk iki sayfası (TSMK, Revan Köşkü, nr. 432)
Hüsameddin Çelebi'ye irticalen yazdı­
rılan Meşnevi'de muhteva ve şekil açı­
sından sistematik bir yöntem takip edil-
memiştir. Eserde Mevlana'nın telif süre-
cinde bazan sabaha kadar söylediği ve
Hüsameddin Çelebi'nin bu yüzden uyku-
suz kaldığı (r. bey it ı 807- ı 809). acıkıp bir
şeyler yediği sırada ilham kaynağının bu-
landığı (1, beyit 3990-4003) gibi hususlar
anlatılır (IV. beyit 1094, 1645,38 17) . Hüsa-
meddin Çelebi, Mevlana'nın Meşnevi'yi
yazdırırken hiçbir kitaba müracaat etme-
diğini, eline kalem almadığını . medresede,
Ilgın kaplıcalarında. Konya hamamında,
Meram'da aklına ne geldiyse söylediğini.
kendisinin de bunları hemen zaptettiği­
ni, hatta yazmaya yetişernediğini söyler.
Bazan geeeli gündüzlü birkaç gün hiç
durmadan söyled i ğini. bazan aylarca sus-
tuğunu belirtir. Bu durum. ilahi hakikat-
Iere dair manaların insan- ı kamilin ayna
mesabesinde olan kalbine daimi bir su-
rette tecelli edip bazı anlarda dilden taş­
masına (feyiz) işaret eder.

326
MESNE\11'

Meşnevi'nin her cildi tamamlandığın­ Mevlana, kendisini tasawufı mesnevi (suret) ibaret bulunmadığını, asıl amacın
da Mevlana'ya okunmuş (mukabele). Mev- geleneği içinde Senal ve Attar çizgisinin mananın muhataba ulaştırılması olduğu­
lana düzeltilecekyerleri bizzat Hüsamed- bir devamı olarak görür ve bu ikisi hak- nu söyleyerek(O m a nadır. faOiün failat
din Çelebi 'yeyazdırmış (Ahmed Efi akl, ll, kında övücü ifadeler kullanır. Mevlana'- değil ; VI, beyit 160) surete takılıp kalınma­
329 ), yaptığı hizmetten dolayı ciltlerin nın. sohbetlerinde Senal'nin Ifadi]fa'sın­ ması için uyarılarda bulunmuş , surete
muhtelifyerlerinde onu " Hakziyası. sami- dan sıkça iktibaslarda bulunan şeyhi Mu- takılanların manadan nasip alamayaca-
name, r uh cilası, nazlı ve nazenin varlık" hakk.ık-ı Tirmizi'nin yolunu takip ettiği ve ğını, manadan nasip alanların ise bunu
gibi lakaplarla anmış (i , beyit 42 8. ı 149. bu sebeple üzerindeki Senal etkisinin At- suret vasıtasıyla gerçekleştirdiğini be-
3998; ll, beyit 3; lll. beyit 14; IV. bey it 1; tar'a kıyasla daha fazla olduğu söylene- lirtmiştir.
VI, bey it ı 83 ) ve eseri kendisine ithaf et- bilir. Muhteva . Mevlana, her cildin başına
miştir (VI. beyit 3). Mevlana cilt başların­ Meşn evi'yi şiir söylemek amacıyla te- yazdırdığı dlbacelerde eserin konu ve
daki Arapça dlbaceleri her cildin bitimin- lif etmeyen Mevlana' nın poetikasında şiir, muhtevasını genel anlamda ortaya koy-
den sonra . kırmızı mürekkeple yazıldığı düşüncelerini anlatmak için bir aletten muştur. ı. cildin dlbacesinin ilk cümlesi
için "surh" denilen başlıkları da her cilt öteye geçmez; hatta şiiri küçümseyen ifa- olan, "Meşnevi di nin usulünün usulünün
bitimindeki okumalar esnasında yazdır­ deler kullanır, mananın şii re sığamayaca­ usulüdür" ifadesinde üç defa geçen "usul"
mıştır. Eflakl. Hüsameddin Çelebi dışın­ ğını . harfi n layıkıyla manaya su ret olama- kelimesini Meşnevi şarihlerinin çoğu şe­
da M e şn e vi yazmakla görevli katipierin yacağını belirtir. Şiiri manayı tasvir eden riat, tarikat ve hakikat olarak yorumla-
de bulunduğunu (Osman b. Isa ei -Mevle- suret olarak görür. ancak suretsiz ına­ mıştır. Meşn e vi bu asıllar zinciri içerisin-
vl, Sultan Veled) kaydeder. Sahih Ahmed nanın zuhur edemeyeceğini de vurgula- de ve asılların birbirini gerektirmesi üze-
Dede. Sultan Veled'in VI. cildin sonunda- yarak (1, beyit 296 , ı 528 ) tasawufi ma- rine temellendirilmiştir. Bu açıdan Meş­
ki üç kardeş hikayesinin yarım kaldığını naların şiir şeklinde söylenınesini uygun nevi'nin asıl konusu din ve dinin üç temel
Mevlana'ya hatıriattı ğını ve hikayeyi ken- bulur ve bu anlamdaki şiiri yüceltir (I V, dayanağı olan amel (şeriat) . hal (tarikat) ve
disinin tamamlayarak Meşn e vi'ye ek- beyit ı 188). hakikattir. Hakikati elde etmek amel ve
lediğini aktarır (Mevlevllerin Tarihi, s. M e şnevi aruzun remel bahriyle (fai- hali gerektirdiğ i gibi amel ve halde anla-
188 ). Ancak Sultan Veled'in zeylinde de latün fililatün failün) yazılmıştır. Mevlana mını hakikatten alır. Bu manada hakika-
hikayenin bitmediği görülmektedir. M eşnevi'nin lafız , vezin, şiir ve hikayeden ti elde etme aslının bilgisini konu edinen

Meş n evr nin Veledi nüsh as ının ilk iki sayfa s ı (Konya Mevlana Müzesi Ktp., nr. 51)

327
MESNEVf

Meşnevi'de bu bilgiye ( keş f! bilgi) ulaşma kikat-i Muhammediyye mertebesinden ezell istidat belirleyicidir. Çift kanatlı kuş
yolları olan arneller (şer'i ilimler) ve halle- başlayıp bütün vücud mertebelerinden mecazıyla temsil edilen süret ve manayı
re dair bilgiler de (süiQk ilmi) hakikat bil- geçerek insan-ı kamilde son bulan vücu- birlikte kavrayan insanın hakikate ulaş­
gisi (ilm-i ilahi) bağlamında ele alınmış­ dun zuhuru keyfiyeti mecazi bir dille an- ması ancak ilm-i ilahi ile tahakkuk eder
tır. Abdest. namaz, oruç gibi arnelierin latılmıştır. Konu vücudun aslında bir ol- (lll, beyit 1510-1515) Bu açıdan bilginin
neticesinde kazanılan tasavvufi haller. duğuna , onun da Hakk'ın varlığından iba- mutlak anlamda kaynağı Allah'tır (V, be-
bunlar da hakikat denilen Hakk'ın bilgisi ret bulunduğu düşüncesine dayanmak- yit 2587-2588). Allah ' ın sOreti üzere ya-
ya da tahakkuk eden ilah! ilim bağlamın­ tadı r (VI , beyit 3773-3775). Hakk'ın vücudu ratılmış olmasından dolayı ilahi tabiata
da açıklanmıştır. Dolayısıyla Meşnevi, isim. sıfat ve fiilieri vasıtasıyla mertebe- sahip her insanın hem antolajik hem epis-
ilm-i ilahi olan tasawufun asıl konusu vü- ler halinde zuhur eder; zuhur süreci in- temolojik açıdan Allah 'la irtibatını sağla­
cGd ve vücudun zuhur mertebelerinden san-ı kamil mertebesinde kemale ulaşır. yan onun bu ilahi tabiatıdır. Fakat bu ilahi
(meratib-i vücGd). insan-ı kamil ve Hakk'a İnsan-ı kamil mutlak anlamda birdir ve o tabiatın insana kazandırdığı Allah'a dair
vuslat yollarından (sül Ok ve mertebe leri) da Hz. Muhammed'dir. Diğer peygam- bilgi izafidir (Il , bey it ı 720- ı 815)
bahseden bir eserdir. Nitekim Mevlana. berler ve veliler dereceleri ne olursa ol- Eserin on dokuzuncu beytinde , "Ey
Meşnevi'nin vuslat ve yakin sırlarını keş­ sun ona niyabeten insan-ı kamildir. Mev- oğul. bağı kopar" hitabıyla insan-ı kamil
fetme konusunda salike rehber (burhan) lana bu düşüncesini ney ( i nsa n - ı kam il ) olmanın ön şartının bir sOretten ibaret
olduğunu söyler. Meşnevi'nin tarikat yo- ve neyistan (kam ı ş lık) mec azlarına daya- sayılan dünyaya dair ilgileri terketmek
luna girenierin mürşidi olduğunu , salik- narak anlatır. (zühd) olduğu ifade edilir ve yola (tarikat)
Ierin bütün mertebelerinin onun içinde Meşnevi'dek.i tasawufi düşüncenin te- koyulmanın gerekliliği belirtilir. Mevla-
dercedildiğini , görünüşte şiir ise de baş­
melini sGret (zahir) ve mana (batı n ) ilkesi na'ya göre insanın yola başlaması. yolda
tan başa tevhidin sırrı. Kur'an ve hadisin oluşturur. Mevlana'ya göre dış görünüş­ olması ve hakikati bulunan a 'ya n-ı sabi-
tefsiri. hakikatierin özü olduğunu kayde- ler alemini meydana getiren bu dünyada- tesine vuslatı ancak aşk ile mümkündür
den Sipehsalar'ın ifadeleri (Mevlana ve ki şeyler (suver-i ilahiyye) ilahi isimlerden ( ı , bey it 19-34 ) Aşk bütün ilahi ve beşeri
Etrafındakiler; s. 22) ilk dönemde Meşne­ fiilierin kaynağı, saiki ve gayesidir (1, be-
ibaret olan hakikatierin tecelligahıdır
vi'nin nasıl değerlendirildiğini göstermesi (1, bey it 3330-3333; ll. bey it 1020-1026) yit ı O; V, beyit 2746-274 9). Asıl vatanın­
bakımından önemlidir.
Allah'ın isim ve sıfa tlarının tezahürleri dan uzaklaşan insanın tekrar vatanına
Mevlana'nın dini bir bütün olarak konu olan ilahi hakikatler sGret kazanarak bu dönüş yolculuğu (seyrü süiOk), bu yolcu-
edinmesi sebebiyle muhteva ve üsiGp ba- alem de taayyün eder. ilahi hakikatler ve- lukta karşılacağı haller, duraklar (maka-
kımından Meşnevi'yi Kur ' an-ı Kerim'e ya manalar Allah ' ın aleme olan nisbetle- mat). onu yolculuğundan alıkoyacak şer­
benzetmesi ve onu çeşitli Kur'an sıfatla­ ridir(Il, beyit 1103, 3679-3680; III , beyit rio kaynağ ı olan nefsin hileleri (ll, bey it
rıyla tavsif etmesi, bazı Meşnevi münek- 3635-3638; IV, beyit 1665-1 669, 3692-3696; 2603-2793), bu hileler karşısında kamil
kitlerinin yanlı ş anladığı gibi Meşnevi ile VI, bey it 73-83 , 3172- 3178). Mutlak- külll bir mürşidi yolda rehber edinmenin za-
Kur'an arasında lafzi boyutta bir müşte­ açıdan mana olan Allah (el-ma'na hüvallah) rureti ve her halükarda takınılacak tavır
reklik kurulduğu şeklinde değerlendiril­ alemdeki bütün cü z'l şeylerle irtibatını olarak edep (1, beyit 78-85; IV, beyit 771-
memelidir. Meşn evi, Kur'an ile ay nı kay- ilahi manalarla sağlar; her şeye manasını 778). hakiki ve sahte şeyhlik (lll, beyit
naktan gelen mutlak manayı açıklayan ve veren O'dur. Dolayısıyla şehadet alemin- 685-697). mürşid-mürid ilişkisi (ll, beyit
küllimanadan pay alan manadır ( m ağz- ı deki cüz'i şeylerin manalarını (a'yan-ı sa - 1462-1560) gibi konular bütün hikayeler-
Kur'a n) . Mevlana, Meşn evfyi Kur ' an ' ın bite) bilmek için sOretin ötesine geçmek de anlatılmıştır.
batın manalarını keşfeden remiz ve işa­ gerekir (I, beyit685-689). Süret-mana Hikayelerde konunun temel unsurları­
retleri te'vil ve tahkik eden (keşşafü ' I -Kur­ ikilisi eserde güneş - gölge (YI, beyit 4747 ), nı insanın fiil , tecrübe ve müşahedeleri
·an) bir kitap olarak da tanımlar. Eser bu deniz-köpük, MecnGn - Leyla (V, beyit oluşturur. Hakiki tililin Allah olduğu, ce-
açıdan manzum bir işari tefsir olarak gö- 3288). çiçek-meyve (1, bey it 2930) gibi bir- irade söz konusu edildiğinde insanın
rülebilir. içerdiği hikayelerin bir açıdan istiarelerle anlatılır. SGret ve mana irti- Allah ' ın isim, sıfat ve fiilierinden ibaret
muhtevasını yansıtan yaklaşık 9SO baş­ batı varlık-yokluk ilişkisine delalet eder ilahi hakikatierin zuhuru için bir mazhar
lığın elli küsurunu ayetlerin, elli üçünü (1, beyit602-603; ll , beyit 1280- 1282; V, be- sayıldığı, hayır-şer bağlamında hayrın
hadislerin oluşturması bu hikayelerin yit 350; VI, beyit 59, 3712) . Meşnevi'de mutlak, şerrin nisbi olduğu hükmü sık sık
naslarla temellendirildiğinin kanıtıdır. halk (şehadet) alemi SÖZ konusu olduğun­ vurgulanır (IV, beyit 65-69). Sosyal düz-
Mevlana, Meşnevi'nin " bişnev" (dinle) da varlık kelimesi mekanda bulunan sO- lemde Moğol saldırılarıyla karşı karşıya
hitabıyla başlayan ilk on sekiz beytinde ret. yokluk ise mekansız olan mana iken kalan insanın. şer olan nefsini tezkiye edip
varlığın zuhuru konusunu işleyerek kla- emir (gayb) aleminde varlık mana. yokluk hayır olan ruhuyla irtibat kurduktan son-
sik tasavvufi mesnevi geleneğini takip ise sürettir (1, bey it 602-603 ). Süret ile ra olayların mahiyetinin farkında olacağ ı
eder. Şarihler "bişnev" kelimesindeki "be" mana arasındaki bu çift kutuplu ilişki in- belirtilir.
harfinin öncelikle besmeleye ve varlığın sanın varlığa dair bilgi edinmesinde şüp­ Süret-mana ilkesi uyarınca sGret sGfi-
zuhurunun başladığı hakikat-i Muham- heye düşmesine sebep olabilir. Şüpheden lerinin zahiri alameti olan abayı giyme-
mediyye mertebesine işaret ettiğini . zu- kurtulma ise sadece sOrete yönelik olan diğini söyleyen Mevlana (Divan-ı Kebfr,
hur eden ilahi hakikatierin daha çok işit­ taklidl bilginin ve istidlall akla dayanan VII, 60 ı) sO ret süfilerini ve kendisini sGfi
mekle elde edileceğini, Meşnevi'de ay- felsefi bilginin ötesine geçilip manaya gösteren riya ehlini şiddetle kınar. SGfi-
rıntılı biçimde anlatılan tasavvufi düşün­ dair yakini bilginin (h akka ' i-yakin) tahki- lerin çok azının doğru yolda bulunduğu­
cenin ilk on sekiz beyitte özet olarak ifa- kiyle sağlanır (IV, beyit ı 960- ı 967; V, be- nu. geri kalanın tamah ehlinden olduğu­
de edildiğini belirtirler. Bu beyitlerde ha- yit 459-463). Tahkikte ruhun taallukettiğ i nu açıkça söyleyerek (Meş nevf, ll, beyit

328
MESNEvT

532-534) melameti neşveye sahip bulun- rektiğine dikkat çekilmiş, okuyucunun hi-
duğunu ifade eder. kaye veya beyitler arasında irtibat kura- ·:,·.,. -h~ı~frxiin{+irt:f{w(
rak hakikati bulması istenmiştir. Eserde . Oı~ -
Üslfıp ve Şekil Özellikleri. Meşnevi'­ . .

nin muhtevası bir bütünün küçük birer dilin ilahi hakikatleri aniatmadaki acziyeti
ve tahkiyenin gereği olarak mecazi bir dil
J AI:AJt l].·DDrN ~R(J~Ü.
parçası olan temsili hikayeler vasıtasıyla
kullanılır. Mesela taklidl bilgi seviyesini ı:.ı-~·n:i·. ı:ı~;J :-r - -_rı ı ı~· · )ı.ı lFP~T - ~L\ihı~cı;,ıı·-r~ ,, \' ,\ll .ı\J;ı,i~ .· ::: ·
muhataba aktarılır. Hikayeler insana için- w rn ı r: ı;. ıTı cı\1 . <'\ ııTı -:o.; , ·p~ .,,..s_ı :~,· n ox . Mm
de yaşadığı manevi gerçekliği kavrama aşıp hakikate ermemiş şeyh "köylü" (lll. ~:o:-::o.ıı-: :-::_r.-. ı ı.'ı_'

konusunda yol gösterir. Vakıaya uygun- beyit 522) , "padişah" istiaresi de genel
luk. olması gerekeni işaret (irşad) ve iti- olarak Tanrı anlamında kullanılmıştır. Bu- İ~EYNOJ.. D A NICHOLSON ,
barilik Meşnevi hikayelerinin üç temel nunla birlikte muhatabın kavrayış sevi- I.ITT. ı l l . , l.LD., F.ll.!\ ,
1 ~rıtıı~•- iı~ ı·~;,;, ,._ ! oı !h• . ~ ;.,;"!"'.Y ,,f • :.ıınl• u·lı:~. •
yesi dikkate alınıp somut örneklere baş­ .._. . .,_, .. .
özelliğidir. İlk hikayenin başında, "Ey dost-
ı :.-· ;...- ,ı 1 , r.ıı "~' • '"' ' r- c ıı- r.~. -

lar. bu hikayeyi dinleyin: gerçekte bizim vurulmuş ve açık hitap tarzı benimsen-

halimizi anlatır bu" denilerek hikayelerin miştir.

temsil olmakla birlikte ferdi ve içtimal va- Eserdeki bazı hikayeler XIII. yüzyıl kül-
kıaya uygun olduğuna dikkat çekilmiştir. türünü yansıtan mizahi veya hezeliyyat
İkinci özellik olan, olması gerekeni işaret türünden anlatımlardır. Mesela böyle bir
ise hikaye örgüsü silsilesinin kesintiye uğ­ hikaye olan kabak hikayesinde (V, beyit
ratılarak misalden hakikate geçilmesi su- 1333-1429) şehvete düşkünlük ve taklidl ı·.ı;ı;-;ı·ı-:ı ı \lY :.ı F.!\":-o ~;:-;, F.. ,1. lı ı't'\ı.ı., ı .j~ll ı\~~~:
ıoıı ı ı. Tl\ E Tıtrsn:ı~-; , ~ı: Ttt t~ F.. J. w. ı :ııq : · .. ~.n:ı..ıo ı~ı",\L".
retiyle gerçekleştirilir. Bununla irşad ko- bilginin zararları ele alınır. Muhatabın hi- ,\SU l' U.l~l.l S III·: ıı · lt Y :. ll ·"..~"i RS •. l •.l l].,\.ı; · ~\;'\n~;..,.,
nusunun açık biçimde anlatılması amaç- kayenin şekline takılıp kalması . mana se- .ır. , ı. :ımxr · ı;:ı: ~$ EI.I . ~:~~t:=: ~;:-r, .•.:~).N'I)I.:~:.;: . w.ı.;

lanır. Mesela değer probleminin ele alın­ viyesini yakalayamaması veya metne bü-
dığı "Yahudi padişah- hıristiyan vezir hi- tün olarak bakamaması yüzünden amaç
kayesi"nden önce süret-mana konusu- göz ardı edilebilir. Mevlana bu durumu. Nicholson'un sekiz ciltlik Jl1eşneu1nesri tercümesi ve ser-
nu içeren hakikatin kendisiyle görünüşü "Meşnevi'miz Kur'an gibidir; bazısına hinin ı. cildinin kapağ ı !London 19251

arasındaki farkın pekiştirilmesine dair doğru yolu gösterir. bazısını da sapıklığa


"Şeyh -Şaşı Öğrenci" adlı kısa hikaye an- götürür. Benim şiirim şiir değildir. iklim-
latılır (1 . beyit 326-335 ). Bu hikayenin an- dir. Benim mizahiarım mizah değildir, ta-
latılma sebebi, bir sonraki hikayede ele limdir" beytiyle ifade etmiştir. Meşne­
alınacak hayır- şer probleminin çözüm- vi'deki hikayelerin kaynağı başta Kur'an
lenmesine dayanak teşkil etmesidir. Bu kıssaları olmak üzere tasawufi menkı­
Eserin eski nüshalardaki vezin aksaklık­
açıdan Meşnevi'de bir önceki hikaye son- beler ve geniş bir tarihi rivayet kültürü- ları geç dönem yazmalarında görülme-
rakinin kurucu unsurudur. Ardından ikin- dür. Hikayeler XIII. yüzyılın örf ve adetle- mektedir. Bu durum. vezin aksaklıkları­
ci başlık olan "Vezirin Padişaha Hile Öğ­ riyle ilgili birçok unsuru da barındırır. Bu
nın müstensihler tarafından zaman içe-
retmesi " gelir ve hikaye devam eder. Hi- bakımdan eser sosyal tarih çalışmalarına
risinde giderildiğini göstermektedir. Öte
kaye kesintiye uğratılır ve verilmek iste- da kaynaklık etmiştir.
yandan Mevlana'nın kısaca anlattığı hika-
nen mesaj. "Dinin kokusu çıkmaz, misk Nüshaları ve Neşirleri. Dünya kütüpha- yeterin bazı ilavelerle uzatılması nüsha-
ve öd ağacı değildir. Yüz tane kılıf içinde nelerinde çok sayıda yazma nüshası bu- lardaki beyit sayısını etkilemiştir. Meşne­
gizli sırdır. Dışı sana malum ama içi ak- lunan Meşnevi'nin (Önder v.dğr., ll, 1-91) vi nüshalarındaki beyit sayısı 2S.S8S ile
sine" beyitleriyle ortaya konur (1, beyit Konya Mevlana Müzesi Kütüphanesi'nde-
340-341). Hikayelerdeki süreklilik araya 26.660 arasında değişmektedir. Hindis-
ki (n r. 5 ı ) Yeledi yazması en eski Meşne­
giren bu türden mesajlarla sağlanır (Ha- tan bölgesindeki yazmalarda sayı 32.000
vi nüshası kabul edilir. Sultan Veled'in beytekadar çıkar (Lewis, s. 304-307) . Yele-
midDabashi ,s. ll2-1 35). dervişlerinden Muhammed b. Abdullah
di nüshası 25.668, Nicholson neşri 2S.6SO
Meşnevi'de tasawufi manaların ele el- Konevi tarafından Hüsameddin Çelebi
beyti ihtiva eder (1. cilt 4003 beyit; 11. ci lt
alınışı hikayenin şeklini de belirler. Hika- ile Sultan Veled'in nezareti altında Mev-
38 10 beyit; lll. ci lt 4810 beyit; IV. cilt 3855
yedekonu başka bir hikaye aniatmayı ge- lana'ya okunup düzeltilen asli nüshanın
bey it; V. ci lt 4238 bey it; VI. ci lt 49 ı 6 beyit).
rektiriyorsa anlatılmakta olan hikaye ter- müsveddelerinden istinsah edilen bu nüs-
Meşnevi şarihleri beyitlerdeki her bir ke-
kedilip yeni hikayeye geçilir. Böylece tah- ha Mevlana'nın vefatından beş yıl sonra
kiye sarmal bir şekilde devam eder. Dola- tamamlanmıştır. Kültür Bakanlığı bu nüs-
limeye. hatta harfe dayanarak tasawufi
anlamı tesbit etme gayretinde oldukla-
yısıyla hikaye şeklinden hareket ederek hanın iki farklı boyutta (49 x 32 ve 32 x
Meşnevi metnin i edebi çözümlerneye ta-
rından nüshalardaki farklılıklar muhtelif
33 cm.) tıpkıbasımını yaptırmıştır (Anka-
bi tutmak sOretin görülüp mananın ih- ra 1993). Meşnevi neşirlerinde genellikle te'villere ve manaların keşfine imkan sağ­
mal edilmesine sebebiyet verebilir. Mana Yeledi nüshası esas alınmıştır. Meşnevi'­ lamıştır. Osmanlı şarihlerinin çoğu. is-
ise hikayelerde çeşitli teorik problemierin nin Konya'da bulunan nüshalarıyla İran mail RusOhl Ankaravl'nin Meşnevi nüs-
açıklanmasıyla zuhur eder. Hikayelerin ve Hindistan kütüphaneterindeki nüsha- halarını karşılaştırarak oluşturduğu ve

üçüncü özelliği anlam açısından itibari ol- ları arasında büyük farklılıklar vardır. Ab- eserin şerhinde kullandığı metni güveni-
malarıdır. Eserde, " Manayı şii re sığdırma­ düllatlf b. Abdullah, bu farklılıkları tesbit lir kabul etmiştir. Mevlana'ya aidiyeti tar-
ya çalışmak hapsolmakla müsavi. Şiirde etmek amacıyla 1032'de ( 1623) seksen tışmalı olup ilk defa Ankaravl tarafından
manasapan gibi ... istenen yere gitmesi- kadar nüshayı karşılaştırarak Nüs{J.a-i şerhedilen VII. cilde şarihler genellikle
ne imkan yok" beytiyle (1, beyit 1528) hi- Nasi{J.a-i Meşneviyydt-i Sa]fime adlı Mevlana'ya ait olmadığı gerekçesiyle iti-
kayelerde söylenenle yetinilmemesi ge- bir eser hazırlamıştır. bar etmemiştir.

329
MESNEVf

!inen tek nüshası Süleymaniye Kütüpha-


nesi'ndedir (Hasan Hüsnü Paşa, nr. 693).
Meşn evi' nin ilk tam Türkçe manzum
tercümesi XVIII. yüzyılda Süleyman Nahl-
fi tarafından yapılmıştır. Am il Çelebioğlu
bu çeviriyi sadeleştirerek metni ve Meş­
nevi'nin Bulak baskısının tıpkıbasımıy­
la birlikte yayımiarnıştır (İ s tanbul 1967-
1972) Mehmed Şakir Efendi, 12S1 'de
( 18 3 5) Meşnevi'yi VII. cildiyle beraber
Mesnevi-i Şerit Ma'a Terceme-i Man-
zume-i Türki adıyla tercüme etmiş ve ll.
Mahmud'a sunmuştur. Süleyman Hayri
Meşnevfden
Bey, Yenişehirli Avni Bey. İbnü 's-Seyyid
minyatürlü Galib, Kara Şemsi Dede, Fazlullah Rahl-
iki sayfa ml ve Yenişehirli Hasan Nazif Dede XIX.
(TSMK,
Revan Köşkü. yüzyıl sonunda Meşnevi'yi kısmen tercü-
nr. 432, me eden müelliflerdendir (Önder v.dğr.,
vr. 269', 320')
1, 3-9; ll, 94-200).
Feyzullah Sacit Ülkü'nün hece vezniyle
Meşnevi ilk olarak 1221'de (I 806) İs­ mıştır (I-VI, Tahran 1987). Yeledi nüshası­ yaptığı manzum tercüme Meşnevi'nin
mail Ankaravl'ninMecmuatü '1-letô.if adlı na dayanan Tevfik Su b hani (Tahran 1373/ 1. cildini kapsar (İstanbul 1945). M. Hulusi
şerhiyle birlikte Kahire'de basılmıştır. Bu ı 994) ve Abdülkerlm Sün1ş neşirleri de Koner. eserden yaptığı seçmeleri Mes-
baskıda VII. cildin şerhi yer almamakta- (Tahran 1375/1996, 1376/ 1997) diğer yay- nevi'nin Özü adıyla Türkçe'ye çevirerek
dır. Eserin Mısır (Bulak 1241). İran (Teb- gın Meşnevi neşirleridir. açıklamıştır (Konya 196 ı) . Bu eser M eş­
ri z 1264 ) ve Hindistan'da (Bombay 1266- Muhammed Cevad-ı Şeriat'ın Keşfü 'l­ nevi' deki konuların vahdet-i vücCıd pers-
1267) yapılan baskılarının ardından XIX. e byô.t-ı Meşnevi'si (isfahan ı 363) Nichol- pektifinde tahlili açısından önemlidir. M.
yüzyılda yirmiyi aşkın baskısı gerçekleşti­ son neşrindeki beyitlerin alfabetik fihris- Faruk Gürtunca, İbrahim Hakkı Konyalı
rilmiştir. Bunların bazıları çeşitli şerhleri tini, Muhammed Takl-i Ca'ferl'nin Ez - ile birlikte hazırladığı Mesnevi Mecmu-
de içermektedir. VII. cilt, ilk defa İsmail Deryô. be-Deryô. adlı kapsamlı çalışması ası'nda Meşnevi'nin I. cildinin ilk 213
Ferruh Efendi'nin 1234'te ( 1819) yaptığı (I-IV. Tahran 1364-1365) beyit ve kelime- beytini nazmen tercüme etmiş . Konyalı
tercümesiyle birlikte Nahlfi tercümesi- lerin indeksini içerir. Meşn evi üzerine ya- çeşitli şerhlerden faydalanarak açıklama­
nin sonunda yayımlanmıştır (Bulak 1268) . pılmış sözlük türü diğer çalışmalar şun­ lar yapmıştır (İstanbul 1963). Abdullah
Bu cilt daha sonra Mirza Muhammed ŞI­ lardır: Bedlüzzaman FürCızanfer, EJ:ıô. ­ Öztemiz Hacıtahiroğlu'nun Mesnevi:
razi tarafından Defter-i Heltum-i Meş­ diş-i Meşnevi(Tahran 1955). Me'ô.l].i?;-i Kendi Vezniyle Manzum Tercüme adlı
nevi-i Ma<nevi adıyla neşredilmiş (Bom- K,ışaş ve Temşilô.t-ı Meşnevi (Tahran eseri (İstanbul 1972)M eşn evi' nin I. cildi-
bay 13 I 0/ I 892), diğer bir neşri de 2001 1333 ); Ali Rıza Mansur Müeyyed, İrşô.­ nin 21 08 beytinin tercümesi olup olduk-
yılında Tahran'da gerçekleştirilmiştir. dü '1-Meşel der Meşnevi (Tahran i 986 ); ça başarılı bir çalışmadır. Bunun dışında
Eserin ilk tenkitli neşrini Reynold Alley- MahdCıt Pürhi!ı1egl, Ferheng-i Kışşa­ Eyüp Necati Perhiz, Feyzi Halıcı, Veysel
ne Nicholson yapmıştır. Meşnevi'yi İngi­ hd-yı Peyamberô.ni (Meşhed 1992). Öksüz. Rüştü Şardağ. A. Yağmur Tunalı,
lizce'ye çevirip şerheden Nicholson. çeşitli Anadolu Sahası. Tercüme1er. Gülşehrl, O. Mevlevi, Mehmet Önder gibi şahısla­
Meşnevi nüshalarına ve eserin ilk basım ­ Anadolu sahasında M eşnevi'nin ilk Türk- rın kısmi Meşnevi çevirileri bulunmakta-

Iarına dayanarak I ve Il. ciltleri yayımla­ çe mütercimi kabul edilir. Gülşehrl. Fe- dır. Hasan Ali Yücel'in Meşnevi'yi man-
mı ş, Hellmut Ritter'in uyarısıyla d i ğer leknô.me ve Mantılw't-tayr'ında Meş­ zum olarak tercümeye başladığı, ancak -
ciltlerde Yeledi nüshayı esas alıp neşri ta- nevi'deki "Mumla Pervane", "Tavukla tamamlayamadığı kaydedilmektedir.

mamlamışt ı r (I-VII, London 1925- I 940 ). Kaz Palazları " hikayelerini tercüme ede- Günümüzde en yaygın kullanılan Meş­
Çalışmanın 1. cildi Meşnevi'nin ilk iki cil- rek kullanmış. XV. yüzyılda Dede Ömer nevi tercümesi Veled Çelebi İzbudak'ın
dinin metnini ( 1925). Il. cildi bu iki cildin RCışenl Neyname adlı mesnevisinde ese- Yeledi nüshasına dayanan çevirisidir. Ab-
tercümesini ( 1926). III. cildi lll ve IV. cilt- rin ilk on sekiz beytini nazmen tercüme dülbaki Gölpınarlı'nın gözden geçirip açık­
lerinin metnini ( 1929), IV. cildi bu ciltle- edip kısmen şerhetmiştir. Dede ömer'in lamalar ekiediği eser Maarif Vekaleti'nce
rin tercümesini ( 1930). V. cildi V ve VI. Çobanname'si Meşnevi'deki "Musa- basılmıştır (I-VI. İsta nbull942-1946) . Şe­
ciltlerin metnini ( 1933 ). VI. cildi bu ciltle- Çoban" hikayesinin serbest bir çevirisidir. fik Can ' ın Konularına Göre Açıklamalı
rin tercümesini ( 1934 ). VII. cildi ilk iki cil- İbrahim TennCırl. Gülzô.r-ı Ma'nevi'sinin Mesnevi Tercümesi'nde (l-ll, istanbul
din ( 1937 ), VIII. cildi lll-VI. ciltlerin ( 1940) "Ney ve Çeng" bölümlerinde Meşnevi'­ 1997) iç içe geçen hikayeler tasnif edilip
şerhini ihtiva etmektedir. Meşnevi'nin nin ilk on sekiz beytini yeniden uyariaya- kısaltılarak çevrilmiştir. Şefik Can'ın Ce-
modern dönemde yapılan neşir. tercüme rak tercüme etmiştir. XVII. yüzyılda Hal- vô.hir-i Mesneviyye: Mesnevi'den Seç-
ve şerhlerinde Nicholson metni esas alın­ vet! şeyhlerinden Mehmed Nazmi Efendi meler adlı bir antolojisi de bulunmakta-
mıştır. Nicholson metnini eksik bulan Mu- Meşnevi'nin 1. cildini Sırr-ı Ma'nevi is- dır (l-ll , İ sta nbul2001 ).
hammed İsti'laml en eski dört nüshayı miyle nazmen Türkçe'ye çevirmiştir. Bu Şerhler. Anadolu sahasında ilkMeşne­
esas alarakMeşnevi'yi yeniden yayımla- açıdan ilk olma özelliğine sahip eserin bi- vi şerhleri XV. yüzyılda yapılmıştır. Mev-

330
MESNEVT

..._,.._
• a

......

...
'"''"'
'>'~
Ktp., Hasa n Hüsnü Paşa, nr 686). Beyitle-
rin gramer tahlilleri ve hikayelerin açık­
ne dayanır (I-VI, istanbul 1303- ı 326) . Ah-
met Avni Konuk'un 1937 yılında tamam-
lanmasıyla sınırlı kalan eser tasawufi açı­ ladığı şerhi tam şerh olup otuz dört def-
~-,

""'""
~""
...... ,...
,.....
'"""'
'lV'>'
......
'>''lV dan zayıftır. Sudi Bosnevl'nin Meşnevi terden meydana gelmektedir (Konya
~~
...... ..._
""'..._,..,
~~
.........
.""""
A-...0:..
"9"'+: ·

,... ""
,..,
,,....,..
üzerine Türkçeşerhive Risale-i Müşki­
lfıt -ı ve Istılfıhat-ı Mesnevi adlı eserleri
Mevlana Müzesi Ktp. , nr. 4740) . Birçok bey-
ti Fihi Ma Fih ile açıklayan Konuk genel-
-+...+.~o ..).# Y. ~ _.,. .,.,.,. o~.._~ vardır. Mustafa Şem'l Efendi'nin 995- likle Fuşuşü'l-J:ıikem ve el-FüWJ:ıfıtü'l­
· !!!o
.
;~~,
~
~~J" \ ., ~'+'~
~O,.o.._q..r,._ 1oo1 ( 1587-1592) yılları arasında telif et- Mekkiyye'den faydalanmıştır. Kenan Ri-
'+'~'+'o
, o'7'+''->
+-...t-..~ • • ........... .-4
~'+""Voc •• _....... ı...,........ ,....,.. o~'+'"+' tiği tam Türkçe şerh bu iki şerhten daha fal'nin Meşnevfnin 1. cildi üzerine yaptığı
~.,::..~.~~o ~1, ~ IS:lt_s·~ ,~~, r..uo ,y·~'it ~''w· f"'~ fazla tanınmıştır (müellif nüsha s ı ı. ci lt, şerh ilk defa şarihin oğlu Kazım Büyükak-
•.:ı.,..ilı~'ı.S"j J l.. i_, ,,;ı.~..~~~,)_,~ .~\.._, .:.ı~ ~_,:-,l.jt(~ )~­
L~c:_I.Jj'i\ ~b. .s l_I\.Jt.ı:' •<.u)~ fl.'.J:':'.Jj L:;b. "ıi-Jr..J"-' Beyazıt Devlet Ktp., nr. 3393; IL cilt, Be- soy tarafından Me sn evi Hatıralan adıy­
~~<Jt .J..... ~ "':li J" J.... ı_, • .:ı,\·! w, r.f-&.1,.:,., J->;'Yt.:..;i.i.t'
is.l)~'v.; .:ı t..~:_...ı.-~l;f\..., ı:ıı_,_uı ~l;.;.\1,.. ~~;!\ ,..l.t_, ~ı;1ı;.•·,
yazıt Dev let Ktp ., Ve liyyü ddin Efendi, nr la (İstanbul ı 968). ardından Kenan RifaT-
t~,ı, ..;,_.,..u..ıı ~L"''' ~~ J"J •.:ı,ı.v.ıı ·.F.)~P. J~, • .:ı_,f\.J.II 172 I; llL ci lt, Süleymaniye Ktp., ismihan nin talebelerinden bir grup tarafından
~·\.oli~LJt Jı:o, e.:,,~ .. ,,~··'( '-"'_,.:.•L ...J,ı. ıJ_.JJ\ u;Jı,ıı
• .:ıJ..ı.::.. r•;I:T J--ı=._, 0.,-;.:.._r•;l..f"l ;ı-.,. .:ı_.:ı.....ıı v.'JLII v.u-n_,
Su ltan, nr. 272 ; IV cilt. Süleymaniye Ktp., eserin müsveddeleri yeniden gözden ge-
~!..f'_,':;.,._,/;;iı_,ı, O J,.:ı:.llr.~l~o;~' Jo ;)4\'.,0.J:;-(l\ j JI .int.ı;ı-. O.ı.aı \..1 Darülmesnevl, nr. 204; V ci lt. Süleymani- çirilerek Şerhli Mesnevi-i Şerif ismiyle
vr·5.~_ıJ . .,;;,J;; .:ı~ı.ı!:tl}_.t;~r)ll"!l.-::.:..._,.:;.;..t•.~:;_, J,t o~ı
.,J~--1 u"l::J ~;...:"J_,I~..JIJl~· .... ;U>d•ı,;>I;I.J'.J~ Ja-! •.U~\
ye Ktp., Darülme snevl , nr. 204; VI. ci lt, (Ankara I 973; istanbul 2000) yayımlan­
o ~u..ı, ı'r- 1;.}, • ~;'-J d'- ;;J J,ıo-.{~~11.:. ..c..t":"-'.1.:.' Sü leymaniye Ktp., M. Arif- M. Mu rad, mıştır. Hacası Mehmed Esad Efendi'nin
.;L::I ·~-~ u;Jı o ~.iJ-' ~u..:_.. ~IS.1. j . ı..'I.J c;ı .ıl:J..l "J. ,;si ı.!U ...
..
ı.J.~. ,1;,ı {..}J\0~ J~ .:--:.'i'·- .:ı_,ı.:,ı~,ı~i\_, ,JI..l=..I~S..ı~ ~-Jj~c _,..:. nr. 38). ölümüyle yerine geçtiği Fatih Camii'ndeki
f>):..ıl;i !,....ı._: ... \..J. J.J4b.:.ı: •..ı.~, .:ı 'Y,_,I o.ı,s4•\..,o):.J;Ibl,5.,ı:'""
Türkçe şerhler arasında en muteber Meşnevi kürsüsünde Ankaravl şerhine
-:>~~.'J•i .:ı"'" ..t;~ ..sPı •+'-'~; cı _...:: )1.; swıt.ı. o.sJ;•t..;.
o.!.L"V' .:ı~_,ı.:p..;. . ._;...! .j-.ı,d~\, J~• I.J'/Jie ı, ...._,:.:.ıSI..ı..:._l kabul edileni ismail Rusuhl Ankaravl'nin dayanarak Meşnevi takrirlerine başla­
.J.i.:../' 'U;~J•-'•! t.ı.l: _, ...,ı;~-"' .:..l::~le_'\; ~L1_;., r~IE.J_,.!. ,.::,.. ~ Mecmuatü '1-letait adlı şerhidir. Mukad- yan Tahirülmevlevl'nin (Tahir Olgun)
ı...-,.:ıl:l;t..J:ft'".r!U..f'I.J'i,tr,ı.;.,-:>,f:'cr •.ıj,ı &:rj .:.t.ı~-~ ..
ıS .:ı;.ı.,c:ı~( ı.~•t• r~ ~,.l_ı . ..ı.:_,._j:u..ı.ı..&._, J luJJ-' .:ıl:l.:ı_J•J..I;i dirnede zikrettiği. temel islami ilimiere Şerh-i Mesnevi'sinin aslı bu takrirlere
.(.JJ .ı.!" l o..ı_y ..:.~-l_: • .j-.ı ,. .. r~ :ı )1.:)1. .:.:~ıt.,o .dJ1.t;-! ~U. dair kırkı aşkın kaynağa dayanarak eseri dayanır. Şarih ilk dört cilt ile V. ciltten

tasawufi açı dan şerheden Ankaravl'nin 1000 beyit kadarını şerhedebilmiş. vefatı
en fazla yararlandığı kaynaklardan biri üzerine V. cildin geri kalan kısmıyla VI. cil-
Muhyiddin ibnü'I-Arabl'nin el-FüWJ:ıQ ­ din şerhi öğrencisi Şefik Can tarafından
is mail Ankaravi'nln Meşnevi serhi ı. cildinin ilk sayfası (İs­
tü '1-Mekkiyye'sidir. Kah i re (ı 22 ı , ı 24 ı. yapılmıştır. On sekiz cilt halinde basılan
tanbul 1280)
ı 25 ı) ve istanbul'da ( 1257, ı 289) basılan eserin (İstanbul 200 ı) on dört cildi Tahi-
eser, Şam Mevlevlleri'nin talebi üzerine rülmevlevl'ye, son dört cildi Şefik Can'a
Çengl Yusuf Dede tarafından Menhe- aittir. ilk on cilt Tahirülmevlevl hayattay-
cü'l-]favi li-tullô.bi'l-Meşnevi adıyla ken basılmış . XI-XIV. ciltler Şefik Can ta-
Arapça'ya çevrilmiştir (Kah ire 1289). rafından der l emiştir. Kendinden önceki

Abdülmecid Sivas(. M eşnevi'nin ilk cil- Meşn evi şerhlerini çeşitli açılardan eleş­

levi ibrahim Bey on yedi Meşnevi hika- dinden 1328 beyti Şerh u Cezireti'l-Mes- tiren Abdülbaki Gölpınarlı'nın şerhi gele-
yesini nazmen şerhetmiştir (Hacı Selim nevi adıyla şerhetmiştir (Süleymaniye neğin son halkası olup hikayelerin kay-

Ağa Ktp., Kem a nke ş Emir Hoca, nr. 250, Ktp., Antalya ITekelioğluJ. nr. 39 ı). Kadiri- nakları ve beyitler arası ilişki açısından

vr. 22' - ı 07b). Meşnevi'nin ilk mütercim Eşrefi Pir Muhammed Mevlevl'nin Ijazi- faydalıdır (i-VI, istanbul 1973).
ve şarihlerinden biri de Şeyh Mulnüddin netü '1-ebrar adlı eseri ilk dört cildin şer­ Meşnevi'deki dil ve mana açısından
b. Mustafa ' dır. Eserin 1. cildini içeren hini içerir (!IL cildin şerh i Süleymaniye anlaşılması zor beyitlere dair şerhler ya-
14.404 beyitlik manzum tercüme- şerh Ktp .. Halet Efendi, nr. ı 79; IV cildin şerh i nında eserden yapılan çeşitli derlemeler
840'ta (ı 436-37) tamamlanmış ve ll. Mu- TSMK, Reva n Kö şk ü, nr. 440). Sarı Abdul- üzerine de şerhler yazılmıştır. Yusuf Sl-
rad'a sunulmuştur. Ma'nevi-i Muradiy- lah Efendi'nin Cevahir-i Bevahir-i Mes- neçak'in Cezire-i Meşnevi'si ve şerhle­
ye adı verilen bu iki ciltlik eserde Meşne­ nevfsi 1. cildin şerhidir (I-V, istanbul 1287- riyle ismail Ankaravl'nin Hall -i Müşki­
vfnin 1. cildi aynı vezinde şerhedilmiştir 1288). ismail Hakkı Bursevl'nin ı. cildin ilk lfıt-ı Mesnevive Camiu'l-aydt'ı bunlar
(Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., 738 beytini kapsayan Ruhu'l-Mesnevi arasında sayılabilir.
Ulucami. nr. 1664-1665). Kemal Yavuz, adlı oldukça geniş Türkçe şerhi Meşne­ Sürurl ve Şeml şerhleri gibi Osmanlı
eserin 755 beytinin tercümesini ve şer­ vi'nin Ekberl- Konevi perspektifinden yo- Meşnevi şerhlerinin bazıları lafzl yorum
hini oluşturan yaklaşık 3000 beytini ya- rum unun önemli bir örneğidir (l-ll, istan- düzeyini geçemediği halde ismail Anka-
yımlamıştır (Mesneuf-i Muradiye, Ankara bul 1287) Bursevl.1116'da(l704)ta- rm/ı şerhiyle birlikte tasawufi düşüneeye
ı 982) . Şahidi ibrahim Dede, Farsça Gül- mamladığı eserinin sonunda 738 beytin ait literatür ve islami ilimiere ait kaynak-
şen-i TevJ:ıid'inde Meşnevi'nin (İstanbu l şerhedilmesinin Meşnevfdeki mananın lar metin yorumunda kullanılmaya baş­
ı298) her cildinden seçtiği toplam 600 anlaşılması için yeterli olacağını söyler. lanmıştır. Bu açıdan Osmanlı Meşnevi
beyti beşer beyitle manzum olarak açık­ Nakşibendl şeyhi Mehmed Murad Efen- şerhi geleneği Ankaravl öncesi ve sonra-
lamıştır. Bu eser Midhat Baharl Beytur di'nin Hulasatü'r-ruh adlı şerhi Meşne­ sı şeklinde ikiye ayrılabilir. Ankaravl'nin
tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir ( istan- vi'nin tamamını içermektedir (İÜ Ktp ., şerhi iran'da ve Batı dünyasında da etkili
bul 1967) TY, nr. 6309-6314) . olmuştur.
Anadolu sahasında Meşnevi'nin ilk Son dönemdeki meşhur Türkçe şerh­ Abdülbaki Gölpınarlı, Ahmet Ateş ve
tam şerhi XVI. yüzyılda Gelibolulu Sürurl lerden Abidin Paşa şerhi Meşnevi'nin 1. Bedlüzzaman Füruzanfer gibi araştırma­
Muslihuddin Mustafa Ef.endi tarafından cildini ihtiva eder ve daha çok Ankaravl, cıların Osmanlı Meşnevi şerh geleneğini
Farsça olarakyapılmıştır (Süleymaniye Sarı Abdullah Efendi ve Bursevl şerhleri- vahdet-i vücud çizgisinde bir şerh faali-

331
MESNEVf

yeti olarak görmeleri, şarihleri kendi dü- lar da yetiştirmiştir. Sultan Veled 'in rad Efendi tarafından kurulan darülmes-
şüncelerini Me§nevi'ye mal edenler şek­ oğlu Ulu Arif Çelebi, zamanının çoğunu nevinin açılışında devrin padişahı Sultan
linde tanıtıp özellikle An karavi ve sonrası tarikatı yaymak amacıyla seyahatlerde Abdülmecid de bulunmuştur (bk. MES-
şerhleri bu açıdan eleştiriye tabi tutma- geçirdiği için Konya Asitanesi'nde Meş­ NEVIHANE TEKKESİ).
ları, tasavvufi düşüncenin kaynağını ve nevi takrirleri için Siraceddin Mesnevi- İran ve Hint Alt Kıtasında Mesnevi.
Osmanlı tasawuf düşüncesinin seyrini göz han'ı veya Menô.]fıbü'J- 'ô.rifin'i Türkçe'ye Hint kıtasında yapılan ilk Me§nevi şerhi
ardı etmelerinden kaynaklanmaktadır. çeviren Mahmud Dede'yi vekil tayin et- olarak bazı yazarlarca Ahmed-i RCıml'nin
Muhyiddin İbnü'I-Arabi ile Mevlana ara- miştir. Daha sonraki dönemlerde Konya 725'te (ı 325) tamamladığı De~ii 'i]fu'1 -
sında meşrep ve üsiCıp açısından farklar çelebileri, halife olmayan bazı kimselere ]J.a~ii'i~ ve re]fii'i]fu't-tarô.'i]f adlı Farsça
bulunmakla birlikte tasawufi düşüncenin Me§nevi akutmak üzere beyaz destar kitabı (Tahran 1354 hş.) kabul edilir. Eser
asıl konusu olan varlık anlayışında müş­ sarmaya izin verip mesnevihanlık icazet- seksen fasla ayrılmış olup her fasıl bir
terektirler. Nitekim bazılarınca Me§ne- nameleri göndermişlerdiL Tarikat gele- ayet veya hadisle başlamaktadır. Daha
vi Farsça Fütü]J.ô.t olarak nitelenmiştir. neğinde mesnevihanlık için icazetname sonra konuyla ilgili destaniara yer verilir
İbnü'I-Arabi'nin fikirlerinin özeti sayılan almak şart olsa da icazet için Me§nevi'yi ve her konu Me§nevfden beyitlerle des-
Fuşuşü'1-l).ikem, vahdet-i vücCıd anlayı­ bir mesnevihandan okumak zorunlu de- teklenir. Kitap. Mevlana'nın tasavvufi dü-
şını entelektüel seviyede incelerkenMeş­ ğildir. İbrahim Şahidi'nin Tul).fe'sini oku- şüncesini içermesi ve beyitlerdeki nasla-
nevi bu anlayışı hissi seviyeye indirip hi- yup Me§nevi dilini aniayacak kadar Fars- ra telmih bakımından sistematik bir hü-
kaye örgüsüyle her kesimden muhatabın ça'ya vakıf olan kimse bir mesnevihanın viyete sahiptir. XV. yüzyıla kadar İran sa-
zihnine yaklaştırıp ele alır. Çoğu aynı za- kendisine verdiği icazetle mesnevihanlık hasında Me§nevi üzerine şerh çalışmala­
manda Fuşuş şarihi olan Me§nevi şarih­ yapabilir (Gölpınari ı. Mev levf Adab ve Er- rı nadirdir. Fars edebiyatında Abdurrah-
leri. eserlerinde Mevlana'nın mecaza da- kanı, s. ı 50- ı 5 ı) . Osmanlı mesnevihanlık man-ı Cami. Ya'küb-ı Çerhi ve Hüseyin
yalı düşünce dünyasını yorumlarken Ek- icazetnameleri An karavi şerhinin tahkiki- Vaiz-i Kaşifi Me§nevi'nin ilk şarihleridir.
beri- Konevi metinlerinden faydalandık­ ne uyulması şartıyla verilmiştir. XIX. yüz- Molla Cami'nin Meşnevi'nin ilk iki beyti-
ları gibi diğer şerh geleneklerini de dikka- yılın sonlarından itibaren mesnevihanlık ne yazdığı şerh Fars ve Hint şarihleri üze-
te almışlardır. camilere taşınınca Me§nevi dersleri hal- rinde etkili olmuştur. Eser. Hoca Süley-
Mesnevi Lugatları. Me§nevi'deki anla- ka yönelik vaazlar halini almıştır. Nitekim man Neş'et tarafından bazı menkıbe ve
şılması zor kelimeler ve tasawuf kavram- Fatih Camii'nde Mehmed Esad Dede'den tasavvufi açıklamalarla birlikte Tercü-
ları için sözlükler hazırlanmıştır. Anado- sonra Karahisarlı Ahmed Efendi, onun me-i Dü Beyt-iMesnevi adıyla Türkçe'-
lu'daki ilkMe§nevi lugatı Abdülmecid Si- ölümünün ardından Tahirülmevlevi haf- ye çevrilmiştir (İstanbul 1273). Şerhinin
vasi tarafından yazılmıştır. Meyô.dinü '1- tada bir gün Me§nevi okutmuştur. başında hazerilt- ı hamse bilinmeden
fursô.n adlı kitap 1070 fiilin manasını ve XIX. yüzyılda Mevleviler'in yanı sıra İs­ Me§nevi'nin anahtarı olan bu beyitlerin
Farsça gramer bilgilerini içerir (Sü leyma- tanbul'da yaşayan önemli Nakşi şeyhleri­ aniaşılamayacağını söyleyen Cami, Mev-

niye Ktp .. Aşir Efendi, nr. 3935/1 ). Abdül- nin aynı zamanda mesnevihan oldukları lana'yı Muhyiddin İbnü'l-Arabi ile aynı ta-
latif b. Abdullah el-Gucerati'nin 1031'de görülmektedir. Mevievi- Nakşi kaynaşma­ savvufi düşünce geleneği içerisinde de-
( 1622) kaleme ald ığı , Me§nevi'de geçen sıyla birlikte Nakşiler'den "mesnevihan-ı ğerlendirmiştir.
3325 kelimenin anlamını ve 300 kadarı­ şehir " ıakabıyla ün kazanan Hoca Hüsa- İran kültür muhitinde ilk kapsamlı
nın tasavvuf terimi açısından açıklama­ meddin Efendi. Hoca Neş'et, darülmes- Me§nevi şerh i Kübreviyye tarikatı men-
sını içeren Letô.'ifü '1 -1ugiit'ı en önemli nevinin kurucusu Mehmed Murad Efen- suplarından Kemaleddin-i Harizml'ye (ö.
Me§nevi sözlüklerinden biridir (Leknev di, Nakşibendi şeyhi olmalarına rağmen 840/14 36) aittir. Müellifin mensur Cevô.-
1292/1875). 1113'te (ı 701- ı 702) Şabanza­ Me§nevi a kutmuşlar ve destarh Mevievi hirü'1-esrô.r ve zevô.hirü'1-envô.r ile
de Mehmed Muhteşem b. Hürrem'in te- sikkesi giymişlerdir. manzum Künuzü'1-l).a]fii'i]f ii rumuzi'd-
lif ettiği Muzhirü'1-işkô.J'de ZOOO'e ya- Mesnevihanlığın icra edildiği yerler baş­ de]fii'i]f adlı Farsça şerhleri bulunmakta-
kın Arapça- Farsça kelime Türkçe olarak ta Mevlevi tekkeleri olmak üzere selatin dır. Cevahir lll. ciltteki "Merg-i Bilal" kıs­
açıklanmış. menkıbe ve hikmetli sözlere cam ileri. darülmesneviler ve padişah sa- sasında sona erer (İsfahan 1360 hş.). Hü-
yer verilmiştir (Süleymaniye Ktp .. Şehid rayıdır. Me§nevi okutulması için vakfiye- seyin Vaiz-i Kaşifi'nin Lübb-i Lübô.b-i
Ali Paşa. nr. 2690). Diğerlerine oranla da- ler düzenlenmiştir. Damad İbrahim Paşa. Me§nevi adlı bir eseriyle (Tahran ı 362)
ha kapsamlı bir sözlük Sadık Gevherin'in yaptırdığı medresede tasavvuf ilminin ve Cevô.hirü'1-esrô.r ve Zevô.hirü'1-envô.r
Ferheng-i Lugiit ve Ta'birô.t-ı Me§ne- Me§nevi'nin okunmasını da vakıf şart­ adlı iki Me§nevi antolojisi bulunmakta-
vi'sidir(l-IV. Tahran 1958-ı975) . ları arasında zikretmiş . bu şekilde Meş­ dır. Hüseyin Baykara'ya takdim edilen
Mesnevihanlık ve Darülmesnevi. Me§- nevi tekke ve camilerden sonra medre- Lübb-i Lübô.b'da Me§nevi, konularına
nevi'yi okuyan, nadiren teganni eden ve seye de girmiştir (Türkiye MaarifTarih i, ı. göre üç kısımda (şeriat, tarikat ve hakikat)
şerh mahiyetinde birtakım açıklamalar­ ı56). sistemleştirHip bunlarla ilgili beyitler der-

da bulunanlara "mesnevihan" denilmiş­ XIX. yüzyılda M evievi olmayanlar için lenmiştir.

tir. Mevlana'nın halifesi Hüsameddin Çe- "darülmesnevi" (m es nevlhane) adıyla Hintli Muhammed Rezavi'nin Mükô.şe­
lebi'nin Mevlana'dan sonra Me§nevi'yi Meşnevi akutmaya yönelik müesseseler fat-ıRezavi adlı Farsça şerhi Meşnevi'­
salikieri irşad edecek kitap olarak belirle- açılmış, mevlevihanelere gelemeyenler bu deki anlaşılması zor beyitlerin açıklama­
mesi onu ilk mesnevihan ve mesnevihan- kurumlarda Me§nevi kültüründen isti- sından ibarettir(Leknev 1294/1877). Şah
lık müessesesinin banisi yapmıştır. Hü- fade etmişlerdir. Fatih Çarşamba'da bir Veli Muhammed Ekberabadl'nin 1140-
sameddin Çelebi özel olarak Sirilced- Nakşi tekkesi olan Murad Molla Dergahı 1151 (1727-1738) yılları arasında yazdığı
din Mesnevihan gibi bazı mesnevihan- civarında Nakşibendi şeyh i Mehmed Mu- şerh Şerl).-i Me§nevi ( Leknev ı 3 ı 2/1894)

332
MES NEvi

veMa{ızenü'1-esrar(Leknev 1899ı ad- rifet'tir ( Leknev I 927ı. M evievi Flruzed- lerden biri olarak görülmüş ve tasawuf
larıyla basılmıştır.Abdülali Muhammed din'in de İ1ham-ı Man;ç;um adıyla Urdu- açısından temellendirilmeye çalışılmıştır.
Leknevl'nin Molla Cami'nin şerh anlayışını ca bir tam tercümesi vardır (La hor 1348/ Ancak bu çalışmalar, yine de klasikMeş­
devam ettiren Bal;rü '1- 'uJUm'u Farsça ı 929ı. nevf şerh geleneğindeki çok boyutlu an-
tam şerhtir (Leknev 1290/1873; Bombay Hindistan'da Meşnevi'nin modern dö- layışı dikkate almaktan uzak kalmıştır.
I294/I877ı. Hintli Hace Eyyub Parsa'nın nemde etkilediği iki büyük şahsiyet Şibll Halen Meşnevi Batı toplumlarında üze-
1120'de (ı 708ı yazdığı Esrarü'1-guyub Nu'manl ve Muhammed ikbal'dir. Nu'- rinde en çok çalışılan. en yaygın okunan
Meşnevi'nin anlaşılması zor beyitlerine Doğu eserlerinden biridir. Bununla bir-
manl Meşnevi'deki tekamül fikriyle ev-
dairdir. Şah Mlr Muhammed Nurullah Ah- rim teorisini karşılaştırmış. fizik ve biyo- likte Batılılar'ın Meşnevi'yi teosofik bir
rarl Ekberabadl, Muhammed Salih Kaz- loji alanındaki bilimsel teorilerle Mevlana'- eser olarak okuyucuya sunmaları bazı
vlnl Ruganl, Muhammed b. Nizameddin nın görüşlerini uzlaştırmaya çalışmıştır. çarpık anlayışiara yol açabilmektedir.
Muhammed Rahmetullah ve Kadı Telem- Meşnevi'yi Kur'an'dan sonra en önemli Avrupa'da Meşnevi'yi ilk tanıtanlardan
muz Hüseyin Hindistan'da yetişen önemli ikinci kitap olarak niteleyen ve bütün biri Sir William Jones'tır (ö. ı 794ı. Meş­
Meşnevi şarihleridir.
müslüman aydınlar tarafından okunma- nevi'nin ilk on sekiz beytini tercüme eden
XIX. yüzyıl i ran düşünürlerinden Hakim sını tavsiye eden Muhammed ikbal, Bdl-i Jones'ın bu çalışması eserin bir Avrupa di-
Molla Hadl-i Sebzevarl'nin Şerl;-i Meşne­ Cibril adlı eserini Meşnevi'nin vezniyle line yapılan ilk çevirisi olarak görülebilir.
vi adlı eseri (Tahran I 285 hş. /1868, I 374 yazmış ve çalışmalarında Meşnevibeyit­ Sir James William Redhouse, The Mes-
hş. [nşr. Mustafa BurCıcirdT[).Meşnevi'nin lerine dayanarak düşünceler geliştirmiş­ nevi of Mevlclna Jeldlu'd-din Muham-
ilk iki cildindeki anlaşılması güç bazı be- tir. Günümüzde yayımlanan Urdu ca Meş­ med er-Rumi adlı I. cilde ait manzum
yitlerin açıklamasını içerir. Özellikle Hik- nevi şerh ve derlemelerinden bazıları çevirisiyle (London ı 88 I ı ingilizce Meş­
met-i ilahi ve i rfan ekolünün felsefi anla- şunlardır: Feyz Ahmed Üveysl'nin Se- nevi literatürünün öncülerinden biri ol-
yışının hakim olduğu eser iran coğrafya­ da-ye navi adlı ll. cilt şerhi (l-ll, Bahavel- muştur. Ardından Charles Edward Wilson
sında en fazla tutulan şerhlerdendir. Ke- pCır I 976- I 979). Pakistanlı tıp doktoru Mu- eserin Il. cildinin kelime kelime tercüme
rim Zamani'nin Şerl;-i Cami-i Meşne­ hammed Nezir Arşi'nin on yedi ciltlikMif- ve şerhini yayımiarnıştır (l-ll, London
vi-i Ma'nevi'si Meşnevi'nin ilk dört cil- td]J.u '1- 'u ](im adlı geniş kapsamlı şerh i ı 9 ı o ı. Wilson'ın başlatıp Nicholson'ın sür-
dini ihtiva eder (1-111, Tahran ı 372- I 374/ (Lahore-Karaçi 1925, 1977). Mevlana Mu- dürdüğü Meşnevi'nin Ankaravl bağla­
ı 993- ı 995 ı. Mevlana ve Meşnevi üzeri- hammed Abdüsselam Han ' ın Urduca Et- mında yorumu ingilizce Meşnevi litera-
ne çalışmalarıyla tanınan Bedlüzzaman kar-ı Rumi'si (New Del hi ı 98 ı ı Bu eser türünde önemli bir yere sahiptir. Edward
Füruzanfer'in şerh i ilk cildin 3012 beytini Meşnevi'yi vahdet-i vücud anlayışına gö- Henry Whinfield'in 3500 beyti içeren
açıklar (l-ll, Tahran I 349ı. Şeyh Muham- re açıklayan önemli bir çalışmadır. Urdu- Masnavi-i Ma'navi adlı çevirisi (London
med Takl-i Ca'ferf'nin Telsir ü Nakd u ca son Meşnevf şerhlerinden biri Kadı ı 887) çeşitli baskılarının ardından son
Tal;1il-i Meşnevi adlı eseri oldukça kap- Seecad Hüseyin'e aittir (l-ll, Meşnevl-yi olarak Rumi: The Mathnawi adıyla ya-
samlı bir şerhtir (I-XV, Tahran I 349- I 354 Ma' nevi, Lah o re I 974, I 978; Urdu dilinde- yımlanmıştır (London 2002ı. ingilizce'de
h ş. 1 ı 970- ı 975ı. Musa Nasrl'nin Neşr ü ki tercümeler için bk. Arberry, ll, 30 I -304ı Meşnevf'nin tam metin neşir, tercü-
Şerl;-i Meşnevi'si (I-VI, Tahran 197oı ve Batı Dünyasında Mesnevi. Meşnevi me ve şerhi, hacası Edward Granville
Seyyid Ca'fer Şehldl'nin Şerl;-i Meşne­ geleneği. Batı dünyasına öncelikle Os- Brown'un teşvikiyle Reynold Alleyne
vi'si (I-IV, Tahran I 373/1 994ı diğer Meş­ manlı topraklarına gelip Mevlevl semaı­ Nicholson tarafından yapılmıştır. Ahmet
nevi şerhleri arasında zikredilebilir. Mu- nın etkisinde kalan seyyah ve diplomat- Avni Konuk kendi şerhinin mukaddime-
hammed isti'Iaml, Meşnevi'nin tenkit- lar vasıtasıyla taşınmış, daha sonra din sinde Nicholson'ın çalışmasını takdir et-
Ii metnini yayımladıktan sonra bir de adamları ve birinci kuşak Avrupalı şarki­ miş, ancak Meşnevfyi salt bir şiir ve hi-
şerh kaleme almıştır (Tahran I 369/1990ı. yatçıların çalışmalarıyla geliştirilmiştir. kaye kitabı gibi görmes~ni eleştirmiştir.
Nicholson'un şerhi son olarak Hasan La- Şarkiyatçılar ilk planda Meşnevi'yi Doğu Konuk'un tenkitleri şarkiyatçılardan et-
hutl tarafından Farsça'ya aktanımıştır şiirinin zirvesi kabul edip ona edebi bir kilenen ve Meşnevi'yi bu şekilde algıla­
(Tahran ı 995ı i sm et Settarzade ve Ekber metin olarakyaklaşmışlardır. KlasikMeş­ yanlarada uzanmaktadır. Nicholson'dan
Behruz. Ankaravl şerhini Farsça'ya çevir- nevf şerh geleneğinin lafız-anlam ilişki­ sonra öğrencisi Arthur John Arberry,
m işlerdir. iran sahasında Bedlüzzaman sine dayanan felsefi bakışın Batılılar'ın Meşnevf'nin birçok hikayesini Tales
Füruzanfer, Musa Nasrl, Abdülhüseyin Meşnevi etütlerinde temel aldığı filolojik from the Ma sn avi (London I 96 I ı ve
Zerrinkub, Celaleddin Hümal Meşnevi yaklaşım içinde kaybolduğu görülmekte- More Tales from the Masnavi (London
üzerine çalışmalarıyla ön plana çıkan dir. Alman ekolünde esere hıristiyan ila- 1963 ı adıyla tercüme etmiştir. ingilizce'-
isimlerdir. Mandana Sadık Behzad, iran hiyatı açısından yaklaşılırsa da Meşnevi de son dönemde yapılan Meşnevi çalış­
sahası başta olmak üzere çeşitli dillerde
tasawuf kaynaklı bir metin olarak değer­ malarında esere farklı yaklaşımlar görü-
yapılan Meşnevi çalışmalarının bibliyog-
lendirilmemiştir. XX. yüzyılın ilk yarısına lür. Ray C. DeLamotte'nin Jalaluddin
rafyasını Kitabname-i Mev1evi adıyla kadar Batı'da yapılan Meşnevi'ye dair Rumi: Songbird of Sufism adlı eserinde
hazırlamıştır (Tahran 1351 hş.ı çalışmalardaki hakim eğilimin eseri pozi- Meşnevf'deki lafız figürlerinin delalet et-
Hint alt kıtasında Meşnevi Urduca'ya tivizm ve bilimsel ilerlemecilik temelinde tiği mistik tecrübenin ana karakteristik-
ilk defa Muhammed Yusuf Ali Şah Çiştl açıklamak olduğu görülmektedir. Meş­ leri incelenmiştir. Annemarie Schimmel'in
Nizarni Gülşenabadl tarafından çevrilmiş nevi, XX. yüzyılın ikinci yarısından itiba- The Triumpha1 Sun isimli çalışması
ve Pirahen-i Yusufi adıyla şerhedilmiştir ren yapılan çalışmalarda Batı'da yaygın­ (London I 978ı özellikle Meşnevf'deki
(I-VI, Leknev I 889ı. Urdu ca ikinci şerh Ab- laşan çok kültürlü anlayış çerçevesinde is- imajiara fenomonolojik bir yaklaşım açı­
dülmecid Han Pilifitl'ye ait Bostan-ı Ma'- lam kültürünü yansıtan en önemli eser- sından değerlidir. William Chittick The

333
MESNEvT

Sufi Path of Love adlı eserinde (New bourg'un tercümesini istanbul'da ta- Ma'navi: The Spiritual Couplets of Ma u la na Ja-
York ı 983) Meşnevfyi varlık, bilgi ve sü- mamladığı, ancak eserin 1799'da çıkan lalud-din Muhammad-i Rumi, London 1898,
s. XXVII-XXXIX; R. Nicholson, Tales of My s tic
lük halleri açısından incelemiştir. Eserin Pera yangınında kayb o lduğu belirtilmek-
Meaning, London 1931, s. Xl -XXVlll; a.mlf .,
günümüzde Avrupa ve özellikle Ameri - tedir. Meşnevfden yapılan ilk Fransızca The Mathnawi of Jalalu 'ddin Rümi, London
ka'da tanınmasında "new age" ya da çeviri F. Baudry'in 1857'de yayımlanan 1925-40, 1- Vlll; A. J. Arberıy, Catologue of the
"new spritiualism" akımına mensup Ro- Musa- Çoban hikayesinin tercümesidir. Library of lndia Office, London 1937, ll, 301-
bert Bly, Co leman Barks, John Abel Moy- Eva de Vitray-Meyerovitch ile iranlı Mur- 304; Türkiye MaarifTarih i, I, 133, 156; Ahmet
Avni Konuk. Şerh-i Mesnevf, Konya Mevlana Mü-
ne, Andrew Harwey ve Deepak Chopra tazavi'nin ortak çalışmasının ürünü olan zesi Ktp., nr. 4740, s. 1-21; Safa. Edebiyyat, lll/
gibi popüler mistik şairlerin Meşnevi Fransızca ilk tam Meşnevi tercümesi 1, s. 464; Ahmet Ateş. "Mesnevi'nin Onsekiz
uyarlamalarının büyük etkisi vardır. Bu Masnavi as Mathnawi: la quete de Beytinin Manası" , 60. Doğum Yılı Münasebe-
uyarlarnalardan Ka bir ve eşi Camille Hel- l'absolu adıyla yayımlanmıştır (Monaco tiyle Fuad Köprü lü Armağanı, İstanb u l 1953,
s. 38-50; M. Hulusi Koner. Mesneuf'nin Özü,
minski'lerin çalışmaları tasawufi görüş­ 1990) . En son tercüme Christer Gabriel
Konya 1961, s. I-LXVII; Abdülbaki Gölpınarlı,
leredaha sadıktır (Lewis. s. 578-612). Oxenstierna'ya aittir (1-111, Kazı Publica- Mevlevf Adab ve Erkanı, İstanbul1963, s. 150-
Meşnevfnin George Rosen tarafından tions 2002) . Ahmet Kutsi Erguner ile Pier- 151; a.mlf., Mesnevf Şerh i, İstanbul 1973, I, s.
yapılan ilk Almanca tercümesi l. ciltten re Maniez'in hazırladığı Meşnevi anto- I-XXXIX; a.mlf .. Mevlana'dan Sonra Mevleuflik,
lojisi Le Mesn evi: 150 cantes soufis adlı İstanbul 1983, s. 18-150; a.mlf., "Konya Mev-
1371 beytin manzum çevirisini ihtiva
lana Dergahı'nın Arşivi", iFM, XVII/1-4 (ı 956).
etmektedir (Leipzig 1849) . Eseri oğlu kitap Fransızca'daki en son tercümeler-
s. 156-178; a.mlf., "M es nevi'nin YU. Cildi", ŞM,
Friedrich Rosen, bir giriş ilave ederek den biridir. sy. 6 ( 1966). s. 11-18; A. Schimmel, Zwei Ab-
Mesnevi ader Dopelverse des Scheich Meşnevi'nin hemen bütün dünya dil- handlungen Zur Mystik und Magie des lslams
Mevlana Dschalal ad Din-Rumi (Mün- lerinde tercüme veya antolojileri bulun- von Josef Hammer- Purgstall, Wien 1971, s. 5-
maktadır. ispanyolca'da Oscar Zorilla An- 23; a.mlf. , The Triumphal Sun, London 1980,
chen ı 9 ı 3) adıyla yayımlamıştır. Alman s. 37 -58; Mehmet Önder v.dğr.. Meu lana Bibli-
tarih felsefecisi Johann Gottfried Herder, tonia Lopez Ruiz ve Juon Vivanco, ital- yografyası, Ankara 1974, 1-11; W. Chittick, The
Avrupa'da Hafız ve Sa'di çevirileriyle ara- yanca'da A. Bausani, Felemenkçe'de R. Sufi Path of Loue, New York 1983, s. 6; Cela-
lanan Doğu kapısının Joseph von Ham- Van Brakell Buys, isveççe'de Alex Eric leddin Hümiii. Meuleuf Çem i Güyed 1-11, Tahran
mer- Purgstall'in Meşnevi çalışmalarıyla Hermelin ve UIla Olsson. Çek dilinde Jiri 1362; Salih Trako, "Sarayevo'da MesneviDers-
leri ve Mesnevlhanlar Üzerine", 1. Milletlerara-
ardına kadar açıldığını söyler. Annemarie Becka ve Josef Hirsal, Rusça'da Naum
sı Mevlana Kongresi, Konya 1987, s. 143-146;
Schimmel'e göre Batı dünyasına Meşne ­ Grebnev'in, Grekçe'de Gregoriou D. Zia- Yakup Şafak. "Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet
vi'yi yüzeysel de olsa başta Hammer ol- ka, Japonca'da 1bshihiko lzutsu ve ibra- Dönemlerinde Hz. Mevlana ve Eserleri üzerine
mak üzere üç Avusturyalı (diğerleri Hus- nlce'de Hanah Ginguld'un kısmi çevirileri Çalışma Yapanlar" , Konya 'dan Dünya 'ya Mev-

bulunmaktadır (Lewis, s. 612-615). lana ue Meuleuflik, Konya 1989, s. 249; İsken­


sard, Rosenz Weig) ve iki Prusyalı (Thol uek
der Muzbeğ. "Mevlana'nın Sarayeova'da Yayın­
ve George Rosen) tanıtmıştır. Hammer'in Son devirde Saraybosna mesnevihan- lanan Mesnevi'sine (1. ve ll . Cilt) Çeviri Açısın­
çevirileri XIX. yüzyıl Alman düşüncesi ve larından Mehmed Cemaleddin Çauşeviç, dan Genel Bir Bakış", ll. Milletlerarası Mevlana
hıristiyan ilahiyatında Doğu'nun varlık an- Muyaga Merhem iç ve Kadiri Şeyhi Hacı Kongresi, Konya 1990, s. 169-173; Bediüzza-
layışının kavramlmasında etkili olmuştur. Feyzullah Hacıbayriç Meşnevfyi Boşnak­ man Fürüzanfer. Meulana Celaleddin(trc. Feri-
dun Nafiz Uzluk). İstanbul1990, s. 211-223; M.
Alman Protestan papazı Tholuck, Meşne­ ça'ya çevirmişlerdir (Trako, s. 143-146;
G. Gupta. Maulana's Masnawi, Agra 1990, s.
vfyi panteistik teosofi düşüncesi içeri- M uzbeğ, s. 169-173). Hacıbayriç. gelenek- 2-17; Hamid Dabashi, "Rumi and the Problems
sinde konumlandırmış ve Maniheist ya- sel Osmanlı Meşnevi çalışmalarının Batı of Theodicy: Moral Imagination and Narrative
ratılış teorisini yansıtan bir metin olarak dünyasındaki son temsilcilerinden biri Discourse in a Story of the Masnavi", Poetry
değerlendirmiştir. Meşnevi'yi Tholuck ve olup Meşnevfnin ilk iki cildini tercüme and Mysticism in Islam: The Heritage of Rümi
(ed. Amin Banani v.dğr. ), New York 1994, s. 112-
Hammer'in öğrencisi Friedrich Rückert'in etmiştir (1-11, Sarajevo 1985-1987).
135; F. Lewis, Rumi: ThePastand Present, Bos-
çevirileri vasıtasıyla tanıyan Hegel, Felse- BİBLİYOGRAFYA : tan 2000, s. 304-307, 466-615; Tahirülmevlevl.
fi Bilimler Ansiklopedisi'nin "Panthe- Mevlana, Meşnevf (tre. Veled izbudak). İstan­ Şerh-i Mesneuf, İstanbul2001, 1, 22-25; Ahmed
ism" maddesinde Rückert'in çevirisinden bul 1990, I-VI; a.e. (n ş r. Muhammed isti'laml), Güner Sayar, Hasan Ali Yücel'in Tasavvu{i Dün-
Tahran 1370-71/1990-91, neşredenin önsözü, yası ve Meulevfliği, İstanbu l 2002, s. 45, 96;
alıntılarda bulunmuştur. Almanca'da
ı, 93 -94; a.mlf .. Mektübfı.t (tre. Abdülbaki Göl - Sezai Küçük, Meulevfliğin Son Yüzy ı lı, İstanbul
Meşnevi çalışmaları Hellmut Ritter'in
pınarlı). İstanbul 1963, tercüme edenin girişi, s. 2003, s. 371; İsmail Güleç, "Türk Edebiyatında
istanbul'da keşfettiği Meşnevi yazma- I-XII ; a.mlf., Dfuan-ı Kebfr (tre. Abdülbakl Gölpı­ Mes nevi Tercüme ve Şerhleri", TUBA, XXVII/2
larını toplaması ve kısmi çevirileriyle de- narlı). Ankara 1992; Sipehsalar, Mevlana ue Et- (2003). s. 161-176; Pakalın. ll, 490.
rafındakiler (tre. Tahsin Yazıcı). İstanbul 1977,
vam etmiştir. XX. yüzyılın ikinci yarısın­
s. 22, 139-141; Ahmed Eflakl, Ari{lerinMenkı­ li! SEMİH CEYHAN
da Martin Buber, W. von der Porten. Jan
beleri(trc. Tahsin Yaz ıcı). İstanbul 1995, ll, 325-
Rypka, Hanns Meinke, Cristoph Bürgel, 333; Muinüddin b. Mustafa. Mesnevf-i Muradiy-
Fritz Meier'in Meşnevi üzerine inceleme- ye (haz. Kemal Yavuz). Ankara 1982, hazı rlaya­ MESNEviHANE TEKKESİ
lerinin yanı sıra Almanca'da en önemli nın giri şi, s. Vli-XXlll; Hüseyin Viiiz-i Kaşifi. Lüb-
İstanbul Çarşamba'da
Meşnevi çalışmaları Annemarie Schim- bü Lübab-i Meşneuf(nşr. Said Nef!sl). Tahran ı!feşnevi öğrenimi için kurulmuş tekke.:J
1362, s . 5-15; Ankaravl, Mecmüatü '1-letaif ve
mel tarafından yapılmıştır. Meşnevfnin
matmüretü'l-maarif, İstanbu l 1289, I-VIl; a.e.,
Almanca'ya tam tercümesi Kaveh Dalir VII, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1563, Kaynaklarda Darülmesnevi Tekkesi ola-
Azar'a aittir (1-11, Köln 1999; lll-IV, 2000; V- vr. 3'-15'; İsmail Hakkı Bursevl, Şerh-i Mesne- rak da anılır. istanbul'un Fatih ilçesi Çar-
VI, 2001) . vf, İstanbul 1287, 1, 2, 46; Sahih Ahmed Dede,
şa mba semti Tevkii Cafer mahallesinde
Meuleuflerin Tarihi (n ş r. Cem Zorlu). İstanbu l
Fransızca'da Meşnevi çalışmaları batıda Tevkii Cafer Mektebi sokağı, gü-
2003, s. 181-184, 188; Abidin Paşa. Tercüme ve
Avusturyalı diplomat Jacques van Wal- Şerh-i Mesneuf-i Şerif, İstanbul 1305, I, 3-8; Cev- neyde Mesnevihane caddesi, doğuda San-
lenbourg (ö . 1806) ile başlar. Van Wallen- det, Tezakir, IV, 17; E. H. Whinfield, Masnavi-i caktar Yokuşu, kuzeyde Fener Rum Erkek

334

You might also like