You are on page 1of 3

KASI menl KasD

BİBLİYOGRAFYA : !edildiği için uzun bir süre dağınık halde bunun belirli bir sınırı yoktur. 100 beyti,
İ bnü ' I -Kütıyye , Tarfl]u iftita/:ıi 'l-Endelüs (n ş r. bulunan kasideler daha sonraki devirler- hatta İ bnü'l-Farız'ın et-Td'iyye'sinde ol-
Abdull ah Enis et-Tabba '). Beyrut 14 15/1 994, s. de belli bir yapı bütünlüğü kazanarak ge- duğu gibi 700 beyti aşan kasideler de
110, 130- 131 ; İbn Hazm. Cemhere, s. 502-503; mevcuttur. Arap şiirinde kasidelerin ge-
lenekleşmiştir. Arap şiirinde kasidelerin
İbn Hayyan. el-Mu~tebes, s. ı , 4-5, 16, 304, 307,
3 15-318, 326, 328, 332-333 , 403-406, 423 -
belli esaslara tabi olmaları . aynı başlangı­ nel beyit sayısı 30-120 arasında olmakla
424, 535-536, 616-617 ; a. e. (n ş r. İ s m a il el-Ara- ca sahip bulunmaları , klişeleşmiş tasvir birlikte beyit sayısı arttıkça uygun kafiye
bl) . Mağrib 1411/1990, s. 35, 141 -142,149- 150 ; unsurlarıyla benzer ifade tarzlarını içer- bulmak zorlaştığından kı rk- yetmiş beyit
İbnü'I-Esir. el-Kamil, VI, 117-118, 529; VII , 7-9, meleri, konu ve t ema seçiminde uyulma- arasındakiler daha makbul sayılmıştı r.
34-35, 80-81 , 265, 321 , 369, 411 , 416; İbn İza ­ Klasik Arap şiiri nde eski Yunan şiirinde
sı zorunlu bir geleneğin yerleşmiş olması
rı . ei-Bey anü ' l-mugrib , Il, 62, 87, 95, 96 , 97 ,
gibi özellikler onun uzun bir gelişme dö- olduğu gibi 1OOO'i aşan beyitlerle ifade
101, 139, 141 , 143, 169, 184; Makkar1.Nefl:ıu 't­
tfb, 1, 345-346 , 350; E. L. Provençal. Histoire nemi geçirdiğini göstermektedir. edilen destan teması bulunmadığından
de I'Espagne musulma n e, Paris 1950,1, 141 , Cahiliye şiirinde iki tür kaside görülür: bu hacim yeterlidir. İbnü 'l-Farız'ın et-
215-218, 224, 387 -394; n, 30-31; Halid es-SG- Birincisi en önemli örneklerini muallaka- Td'iyye'sinde gö r üldüğü gibi genellikle
fi, Tarif] u '1-'Arab fl'I-Endelüs, Bingazi 1980, ll, kasidelerin sanat düzeyi uzunluğu arttık­
ların oluşturduğu . birden çok konuyu
118, 189, 203-207, 258, 268, 272, 274, 323-
kapsayan uzun ve tam şiirlerdir ; kaside ça azalmaktadır. Seviyeyi düşürmeden
324; M. Abdullah İ n an . Deuletü ' /-İs la m fi'l-En -
delüs, Kahire 1408/1988, 1/ 1, s. 225, 259-261 , denince akla gelenler de bunlardır. İkin ­ 200 beytin üzerinde kaside yazan tek şa­
265-267, 294, 298-303, 336, 340-342; A. H. cisi ise içe doğduğu şekilde nazmedil- irin İbnü'r-Rumi olduğu kaydedilir.
Miranda. " Ibn ]5asi", EF(in g.), lll, 815 -816; P. miş , Cahiliye hayatını yansıtan, tek ko- Klasik Arap şiirinde kasideler genellik-
Chalmeta. "Banü ]5asi", a.e.,IV, 712 -713 .
nulu kısa kasidelerdir. Arap şiirinde ilk le ya ilk beyitleriyle veya kafiye harflerine
liJ CAsiM Avcı uzun kaside örnekleri miladi V. yüzyıl şa­ göre sonradan adlandırılır. Kafiyesi lam
irleri nden Mühelhil (Adi) b. Rebia et- Tağ­ olduğundan Ldmiyyetü'J-'Arab (Şen fe ­
r libi'de görülür. Kardeşi Küleyb'i Cessas ra). Ldmiyyetü'l-'Acem (Tu ğ ral) denil-
KAS İDE
b. Mürre'nin öldürmesi üzerine Mühel- mesi gibi. ~aşidetü'J-bürde, el-~aşide­
( ö~ l)
hil'in nazmettiği bu uzun kasideler, Be- tü'l-M ünferice gibi özel adlarla an ı lan
Arap, Fars ve Türk şiirinde kir ve Tağlib kabileleri arasında kırkyıl sü- veya el-Ijamriyye, et-Tardiyye gibi ko-
en çok kullanılan eski ren savaşlara yol açmıştır. Regis Blachere. nusuna göre isim verilen kasideler de
ve uzun bir form.
L buna dayanarak kaside formunun V. yüz- vardır.
yılın ortalarında Doğu Arabistan'da bu ka-
Klasik kaside, şa i rin çöl hayatını şiire
Sözlükte "kastetmek, azmetmek, bir bileler arasında geliştiğ i ni ve Hlre muhi-
yansıtı p onu şekillendi rmesinin bir teza-
şeye doğru yönelmek" gibi anlamlara ge- ti vasıt asıyla yayılma imkanı bulduğunu
hürü olarak nesib 1teşbib, tasvir. medih-
len kasd kökünden t üreyen kaside terim söyler ( Tarrtıu 'L-edeb, s. 42 1 vd.). Uzun ka- fahr adlı üç temel bölüme ayrılır. Kaside-
olarak "belli bir amaçla söylenmiş , üzerin- side formunun tekamül etmiş şekli im- nin g i riş kı sm ı nı oluşturan ve daha eski
de düşünülmüş , gözden geçirilmiş şiir" r uülkays b . Hucr'un şiirl erinde gör ülür.
bir dönemde nazmedilmiş aşk neşidele­
demektir. Bir tür olarak ilk defa Arap ede- Dostlar ve sevgililerle yaşanmış anılardan
rinden doğmuş olması ihtimalinden söz
biyatında or taya çı kmış , oradan da Fars izler taşıyan mekanlar ve kalıntıları önün-
edilen nesib 1 teşbib bölümünde sevgili-
ve Türk edebiyatıarına geçmiştir. içe doğ­ de hatıraların tazelendiği coşku ile kasi - ye duyulan özlem dile getirilir. Bu sebeple
duğu şekilde belli bir maksatla ve bilinçli deye başlamak (ne slb / te ş blb bölümü). sevgiliyle yaşanmış hatıralara yer veren .
olarak söylendikten sonra gözden geçiri- tasvir, medih ve fahr gibi değişik konu-
çöl ve vahalardaki terkedilmiş konak yer-
lip düzeltildiği . mısrala rı ve vezni sağlam ları ele almak, klişeleşmiş teşbih ve tas-
leriyle oralarda dağınık vaziyette bulu-
olduğu , on beşten fazla beyit ihtiva ettiğ i vir unsurları içermek ve belirli uzunluğu
nan. isli ocak taşları. küller, su kabı , testi
için türe bu adın verildiği kaydedilir (Ce- korumuş olmak gibi özellikler, onun ka-
kırığ ı , çadı r ve kazı k izleri gibi kalıntılar
vad Ali , IX, 170-1 82). Şarkiyatçıların birço- sideleriyle olgunlaşıp yerleşerek tür için aşk ve özlemle yoğrulmuş duygu seli ha-
ğu , bu türdeki şiirlerin daha sonraki dö- uyulması zorunlu gelenek durumunu al-
linde dile -getirilir. Şair bunları hatırlaya ­
nemlerde aldığı duruma bakarak kelime- mıştır. Ancak bu öğeler parçalar halinde
rak ağlar ve ağlatır ; tabiat tasvirleri ara-
nin " kasıt ve garaz" anlamıyla ilgili bu- daha önceki şai rle rde de mevcuttu. Ni-
sında sevgiliden ve onun fiziki güzellikle-
lunduğunu. "dilenme ve bağış talep et- tekim bizzat imruülkays, İbn Huzam adlı rinden söz eder. Bu hazin giriş çetin do-
me şiiri" demek olduğunu ileri sürmüş­ bir şairi örnek aldığını söyler. ğa şartlarının. çeşitli sıkıntılarla dolu çöl
lerdir. Mühelhil b. Rebia, imruülkays b. MilaöıVI ve VII. yüzyıllarda klasikdöne- hayatının şiire yansımasıdır. Ana temas ı
Hucr gibi kaside formunu ilk ortaya ko- mini yaşamış olan kaside aruzla yazılır ve methiye olan kasidelerin çoğu nesible
yan ve geliştiren şa i rlerin yüksek taba- iki mısralı k beyitlerden oluşur. Kasidenin başlamakla birlikte hamase. kahraman-
kadan şahsiyetler oldukları dikkate alın ­ musarra' adı verilen ilk beytinin her iki lık, savaş ve m ersiye türü kasideler nesi-
dığında bu izahın doğru olmadığı anlaşı­ mısraı ile diğer beyitlerin ikinci mısral arı be elverişsiz olduğundan bunlarda nesib
lır. Daha eski bir terim olan kasld ile kasi- aynı kafiyede (revT) olur (aa, ba , ca, da .. .). bölümü nadir olarak görülür. Yaptıkları
denin eş anlamlı sayı l dığın ı söyleyenler Her beyit cümle yapısı ve anlam bakımın­ yağma ve baskın l ar s ı rasındaki kahra-
bulunduğu gibi Ahfeş el-Evsat ile Nihad dan müstakil bir varlığa sahiptir. Bir be- manlıkları dile getiren Cahiliye devri yağ­
M. Çetin gibi bazı alimler de farklı özellik- yit içerisinde bir fikrin tam ifade edilerne- macı şairlerinin (su'! Ok / sa'allk) kaside-
lere sahip bu lu nduğunu ifade etmişlerdir yerek diğer beyitlerle mana ve i'rab ilgisi- lerinde de bu kısım görülmez. Nitekim
(Lisanü'L-'Arab, " l5şd" md.; Çetin . s. 66, 70) . nin bulunması bir kusur kabul edilmiştir. Amr b. KülsQm 'ün muallakas ı aşk ve
Şairleri tarafından ayrı zamanlarda Kasidede beyit sayısının yedi - dokuz be- hamriyyat karışımı bir giriş l e başlar. Ay-
parça parça söylendiği ve bu şekilde nak- yitten az olmaması şart koşulmuşsa da rıca İbn Reşl]5 el-Kayrevani, çöl hayatıyla

562
KASiDE

ilgisi bulunmayan şehirli şair! erin sırf ge- gösterir. Buna tehallus 1hüsn-i tehallus 1 yu Arap şiirine damgasını vurmuştur. Da-
leneğe uyarak çöllerdeki eski konak yer- beraat-i tehallus denir. Ancak Cahiliye ha sonraki dönemlerde bu tarzın dışına
leri ve kalıntılarından. oralarda yaşanmış şairlerinin çoğu . ("de':(:a, fede'ha" ş imdi çıkan şairler olmuşsa da çoğunluk gele-
aşklardan söz ederek kasideye başlama­ bunları bırak da ... ) gibi ifadelerle kaside- neğe bağlı kalmıştır. ibn Kuteybe, kadim
larını anlamsız bulur('Umde, ı. 226). Mu- nin giriş kısmını keserek asıl konuya sürp- kaside geleneğini anlatıp buna uymanın
allakaların hemen hemen tamamı gibi riz bir şekilde intikal yolunu (iktizab üs- zorunluluğuna dikkat çekerken aynı za-
Ka'b b. Züheyr'in Hz. Peygamber'i met- !Qbu) seçmişlerdir. manda değişen şartlarla. gelişen zevkle-
hetmek için yazdığı Banet sü'ad kaside- Zihinlerde kalan en son mana olduğun­ rin tesiriyle doğan bir eski-yeni ihtilatı­
si de nesible başlar. dan edebiyat eleştirmenleri kasidenin so- nın hareket noktalarını da aksettirmiştir.

Nesib bölümünde şair anılar diyarından nunun (hatime) okuyucu üzerinde önemli ibn Kuteybe yeni şairlerin. kadim kaside
ayrılarak devesinin veya atının üzerinde bir etkisi olduğuna dikkat çekmişlerdir. geleneğine harfiyen uymalarını zorunlu

çöl yolculuğuna çıkar. Tasvir bölümünde Genellikle Cahiliye şairleri kasidelerini ha- görürken ( eş-Şi'r ue'ş-şu'ara', s. 18-19)
bu yolculuğu ayrıntılarıyla anlatır. Deve- yat tecrübelerinin bir özeti mahiyetinde- ibn Reşi)5. şehirli şairlerin mecazi ifade-
sini veya atını bütün özellikleriyle tanıtır; ki hikmetli sözlerle bitirmişlerdir (b k. iN- ler dışında şiirlerinde bu geleneği sürdür-
yolculuğu sırasında rastladığı yaban hay- TiHA). Konunun devam ettiği izlenimi melerini anlamsız bulur (el-'Umde, 1, 226) .
vanlarını tasvir eder. Bazan yolculukta içinde ansızın kesiliveren hatimeler de ibn Kuteybe gibi eleştirmenlerin gelene-
maruz kaldığı aşırı sıcaklık, kızgın çöl, su- vardır. Başta muallakalar olmak üzere Ca- ği sürdürme konusundaki sert hükümle-

suzluk. sıkıntılar. baştan geçen olaylar, hiliye kasidelerinin ana bölümlerinin te- rine rağmen Ebu Nüvas, Ebü'l-Atahiye ve
içki alemi , şimşek, yıldırım. fırtına ve mel çizgileri bu şekildedir. Diğer Cahiliye Mütenebbi gibi kasidenin iç yapısını arzu
sağanaklar gibi tabiat hadiseleri. hayvan kasideleri edep, tasvir, kahramanlık gibi ve mizaçiarına göre değiştirenler de ken-
otlakları , vahalar, avcılarla av köpekleri- genellikle tek konulu müstakil parçalar dilerini kabul ettirebilmişlerdir (Çetin, s.
nin yaban hayvanlarıyla mücadelesi ve bu halindedir. 7 4) _ Memlükler dönemi şairlerinden ba-
sırada karşılaşılan tehlikeler dile getirilir. Cahiliye döneminde kasidelerini uzun zıları geleneğin dışına çıkarak kasideleri-

Kasidenin şiir değeri taşıyan zengin kı­ süre bitirmeyip tekrar tekrar gözden ge- ne Allah'a hamd ve Peygamber'e salatü
sımları nesib ve tasvir bölümleri olmakla çiren, üzerinde düşünen . eksik bulduğu selamla başlamış. birçokları kasidelerini
birlikte esas amaç medih kısmıdır. Bura- yerleri tamamlayan. beğenmediği kısım­ Peygamber'in adıyla bitirmişlerdir.
da kasidenin kendisine takdim edildiği ları düzelten. böylece onları eksiksiz bir Modern Arap edebiyatında Matran, Ta-
kişi cömertlik, asalet, dürüstlük. vefakar- şekilde dinleyicilere sunmak için uzun sü- ha Hüseyin. Ahmed Zeki Paşa. Muham-
lık. kahramanlık gibi doğuştan sahip olu- re bekleten şairler de vardır. Bu tür kasi- med Hüseyin Heykel, Akkad. ibrahim Ab-
nan erdemlerle övülür. Bu vesileyle ba- delere "havliyyat. mukalledat, münekka- dülkadir el-Mazini gibi özellikle Batı ' da
zan memdühun düşmanları da bu vasıf­ hat, müntekayat, muhkemat" gibi adlar tahsil görmüş edebiyatçılar. eski kaside
ların zıtlarıyla hicvedilir. Ancak bazı şair­ verilmiştir. Arap edebiyatının en meşhur yapısına baş kaldırarak Ahmed Şevki gibi
ler. övdükleri kimselerin kahramaniıkia ­ kasideleri el-Mu'alla~dt, el-Mufacjcja- eski geleneği sürdürenleri eleştirmişler­
rını daha iyi yansıttığını düşünerek düş­ liyyat, el-Aşma'iyyat ve Cemheretü dir. Bu çağrı yeni şairler üzerinde de et-
manlarını da korkaklıkla değil cesaretle eş'ari'l- 'Ara b gibi şiir mecmualarında kili olmuştur. Arap edebiyatında günü-
nitelerler. Bu şairlere "şuaraü'J-insat" adı toplanmıştır. müz anlayışına göre ister eski şiirde oldu-
verilir. Genellikle methiye bölümünü ta- islam'ın ortaya çıkışı kasidelerin nazım ğu gibi aynı aruz vezniyle yazılmış ve tek
mamlayıcı nitelikte olan fahriyye kısmın ­ biçiminde ve özellikle ele alınan temalar bir kafiyeye sahip olsun, ister farklı vezin
da şair kendisinin ve kabilesinin erdem- bakımından bazı değişikliklere sebep ol- ve kafiyelerden oluşsun ya da tamamen
lerin den , şiir sanatındaki ustalığından du. islamiyerten sonra daha çok dini- vezin ve kafiyeden yoksun bulunsun sa-
söz eder, dilini keskin kılıçiara benzetir. ahlaki şiirlerle gaza ve kahramanlık kasi- nat değeri olan her şiir bir tür kaside ka-
Şairler, dinleyicilerin ilk karşılaştıkları delerine ağırlık verildi. Cahiliye tarzı ka- bul edilmektedir.
kısmın onların üzerinde güzel bir etki bı­ side geleneği de Emeviler ve Abbasiler BİBLİYOGRAFYA :
rakmasını istediğinden kasidelerin mat- zamanında bazı yeniliklerle birlikte he- Lisanü'l-'Arab, "~d" md .; Kamus Tercüm e-
la' denilen başlangıç beytine çok önem men hemen aynen devam etti. Bu devir- si, 1, 671; Tehanevi. Keşşaf, II, 1175-1176 ; Cu-
vermişlerdir. Edebiyat eleştirmenleri ka- lerde "recez"le musanna kasideler yazan- mahi. Taba~atü 'ş-ş u'ara' (nş r. Muhammed Sü-
sidenin ilk beytinin birinci mısraı (şatr) ile lar, bedevi kasidesini taklide çalışanlar, veyd). Beyrut 1998, s. 29; ibn Kuteybe. eş-Şi'r
ve 'ş-şu'ara' (n ş r. Müfid M. Kum eyha) . Beyrut
ikinci mısraı arasında uyum ve anlam bir- Ebü'I-Atahiye gibi nesibleri de fazlaca kı­
1981, s. 17 vd .; ibn Reş115 ei-Kayrevanı. el-'Um-
liği olmasına. matlam kasidenin konusuy- saltanlar, hükümdarların savaşlarını ve de (nşr. M. Muhyiddi n Abdülhamid), Kahire 1383/
la münasebetine dikkat etmişlerdir. Ka- av şölenlerini tasvir edenler, mübalağa 1963, ı, 226; Ziyaeddin İbnü'I-Es!r, e/-Meşelü 's-
side bir üzüntüyü anlatmak için yazılmış­ yapan mersiyeciler, dini. hakimane yahut sa'ir(n ş r. Ah med el-HGfi -BedeviTaba ne). Riyad
sa bu hususun ilk beyitten itibaren haber tamamıyla süfiyane bir vadiye yönelen-
1404/1984, 111, 96 vd., 121 vd.; Nec!b M. ei-Beh-
b!t!, Tarltı u 'ş -şi'ri ' l-'Arab1, Beyrut, ts. (Darü 'l-
verilmesini daha uygun görmüşler, teb- ler, Ebü'J-Aia'nın Lüzumiyyat'ında oldu- fikr). s. 47-55; Blachere, Taril] u '/- edeb, s. 421-
rik ve övgü için ise uğursuzluk çağrıştı­ ğu gibi edep, zühd ve hikmet konularına 427 ; Ahmed Bed evi. Üsüsü 'n-na~di ' l-edebi,
racak ifadelerle şiire başlanılmasını iyi bağlı kalanlar, siyasi veya ferdi hicivciler, Kahire 1964, s. 296-345; Cevad Ali, el-Mu{aş­
karşılamamışlardır. büyük milli felaketler yahut zaferler hak- şa/, IX, 169-189; Nihat M. Çetin. Eski Arap Şi·
iri, İstanbul 1973, s. 66, 70 vd. ; Mustafa Sadık
Usta bir şair. nesibden methe geçiş ya- kında mersiye veya destan tarzında ka-
er-Rtıfil. Ta rif:ıu adabi 'l-'A rab, Beyrut 1394/
parken okuyucuya konunun değiştiğini side tertip edenler oldu . Bu tür yeniliklere 1974 , lll, 27-29; Yahya ei-Cüburı , eş-Şi'rü '/-ca­
sezdirmez; her iki konu arasında bir iç rağmen imruülkays'ın muallakasıyla şe­ hi/1, Beyrut 1982, s. 241-258 ; Ömer Ferruh ,
içeliğin ve uyurnun bulunmasına özen killenen klasik kaside geleneği asırlar bo- Tarltı u '1-edeb, ı , 84-85; Brockelmann. GAL (Ar.) ,

563
KASiDE

ı, 58-61; Hanna ei-Fahüri. el-Cami' fi taril)i'l- Hakani-i Şirvani bu üsiGbun en önemli arasında değişmekle birlikte yetmiş -sek-
edebi'l-'Arabi, Beyrut 1986, I, 137 -140; Ahmed temsilcileri dir. sen beyit. hatta daha uzun kasideler de
Fevzi. el-Hareketü 'ş-şi'riyye zemene'l-Memalik,
Selçuklular devrinde Muizzi. Enverl. vardır. Mesela Perruhi'nin SGmenat se-
Beyrut 1986, s. 403-413; 1. Goldziher. Klasik
Arap Literatürü (tre. Azmi Yü ksel- Ra hmi Er) . Hakani. Nizarni-i Gencevi: Harizmşahlar ferini anlatan meşhur kasidesi 175 beyit.
Ankara 1993, s. 19-20; Süleyman Tülücü , "Arap sarayında Senai, Reşidüddin Vatvat. Ce- Kaani'nin Hz. Ali'nin menkıbeleri ve Hay-
Edebi ya tında Kaside ", islam Düş ünces i, 11/ 6, maleddin-i İsfahanl. Zahir-i Paryabi gibi ber'in fethi hakkındaki kasidesi 337 be-
istanbul 1968, s. 363-366; G. J . H. Van Gelder. şairler devri n üstatları olarak öne çıkmış­ yit uzunluğundadır. Kasidede beyit sayı­
"B id ayatü'n-n a~a r fi'l-~aşlde" (tre. i sa m Be-
lardır. Daha sonra Moğol ve Tımurlular sının azami haddi için bir sınır yoktur. Bu
hiy). Fu ş ul, Vl/2, Kahire 1986, s. 11-33; Hüseyin
döneminde Mecdüddin-i Hemger-i Şlra­ şekildeki uzun kasidelere kaside-i mutav-
Cum'a, "el-intima' ve ~ahiretü'l-~ıyam fı ' l -~a­
şlde ti'l- Cahiliyye" , Ara ku 'ş-şeka{e ve 't-türaş , zi. Sa'di-i Şirazl. Emir Hüsrev-i Dihlevi ve vel denir. Uzun kasidelerde kafiye bulma
111/11, Dübey 1995, s. 37 -53 ; Abdurrahman is- Selman-ı Saveel bu vadide ün kazanmış­ zorluğu . kaside şairlerini bir kelimeyi iki
mail. "el-"U nvan fı'l-~aşldeti'l-<Arabiyye", Me- tır. Safeviler devrinde Hint üsiGbunun ge- ya da üç defa kafiye olarak kullanmak zo-
celletü Külliyy eti'l-a dab: Cami'atü Melik Su- lişmesi yanında muhteva. konum ve şiir­ runda bırakmıştır. Ancak usta şairler aynı
'ud, VIII, Riyad 1416/ 1996, s. 37-59; F. Kren-
de kullanılan kelimeler yönünden birta- kelimeyi tekrarlamamaya özen göster-
kow. " Kaslde" , İA , VI , 388-389; a.mlf. - [G.
kım yenilikler görülür. Urfi-i Şirazi . Ke- mişlerdir. Uzun kasidelerde ahengi can-
Lecomte] . "\5aşida", EJ2 (İng.).IV, 713-714.
lim-i Kaşani ve Saib-i Tebrizi bu dönemin landırmak ve başka bir konuya geçmek
!iii!~ HüSEYiN ELMALI
ünlü kasideellerinden sayılmaktadır. Irak-ı amacıyla kasidenin matla' beytiyle kafi-
Acem'de yeni bir hüviyete bürünen kasi- yeli bir ya da birkaç beyit söylenmiştir ki
D FARS EDEBiYATI. İlkeve kuralları de İsfahan ve Hemedan'da Kıvami-i Razi, buna tecdid-i matla' denir. Tecdid-i mat-
bakımından büyük ölçüde Arap edebiya- Refiuddin-i Lünbani. Kemaleddin-i İsfa­ lam bir kasidede birkaç defa yapılması da
tının etkisi altında bulunan İran edebiya- hanl. Şerefeddin - i Şefreve gibi şairlerle uygun görülmüştür. Kaani ve Hakani'nin
tında kaside, İslami dönemde doğan yeni birlikte yeni konular. yeni düşünce ve kasidelerinde bunun dört beş örneğine
İran edebiyatıyla birlikte lll. (IX.) yüzyılın teşbihler kazanmıştır. rastlanmaktadır. Pars edebiyatında kasi-
sonlarında ortaya çıkmış . lirik yanı daha Moğollar devrinde gerileyen kasideci- deler teşbib bölümünde ele alınan konu-
ağır basan bir şiir türü olarak VI. (XII.) lik daha çok ikinci derecedeki saraylarda ya göre bahariyye. hazaniyye. şairin kasi-
yüzyılda en parlak dönemine ulaşmıştır_ tutunmaya çalışmış ve Pars'ta Salgurlu- dede işlediği konuya göre methiyye. şek­
İran kasidesi Tahiriler ve Saffariler gibi lar, Kertler. Celayirliler gibi küçük devlet- vaiyye, hicviyye gibi adlar alır.
İran kökenli devletlerin saraylarında ge- lerde itibar görmüştür. Bu dönem kasi- BİBLİYOGRAFYA :
lişti. özellikle SamEmiler döneminde ol- decileri arasında Mecdüddin-i Hemger-i Şems-i Kays. el-M u' cem {f me'ayiri eş'ari'l­
gunluk çağına erişti. Arap hakimiyetin- Şirazi, Emir Hüsrev-i Dihlevi gibi şairleri 'Acem, Tahran 1327 hş. , s. 419-420; Safa. Ede-
den henüz kurtulan ve eski geleneklerini anmak gerekir. Kasidenin yeniden parla- biyyat, V/1, s. 606-610; a.mlf.. Genc-i Sül)an,
yaşatmak isteyen bu hükümdarlar. hatta ması Kaçarlar dönemine rastlamaktadır. Tahran 1339 hş ., I, 48-59; Melikü'ş-şuara Ba-
har. Şi' r der Iran, Tahran 1333 hş. , s. 47; İhsan
emir ve vezirler kendilerini etrafa tanı­ Kaçar hükümdarlarının özel kasidecileri
Yarşatır. Şi' r-i Ffı rsi der 'A hd-i Şa hru/:ı , Tahran
tacak şairlere ihtiyaç duyduklarında Erne- arasında Saba-yı Kaşani. Mahmud Han-ı
1334 hş ., s. 197 -200; Zeynelabidin Mütemmen.
vi ve Abbasi hükümdarlarının yaptıkları Meliküşşuara Kaşani gibi isimler sayıla­ Te/:ıavvül-i Şi'r-i Farsi, Tahran 1339 hş ., s. 7-16;
gibi saraylarında şair bulundurmaya baş­ bilir. Bu şairler eskilerin izinden giderek Zehra-yi Hanleri [Kiya]. Ferheng-i Edeb iyya t- ı
ladılar. kasidelerinde Moğol istilasından önceki Ffırsi, Tahran 1348 hş ., s. 398; Celaleddin Hü-

dili kullanmaya çalıştılar. Bu tür, İran'da mai. Fünun, Belaga t ve Şanfı'fıt-ı Edebi, Tah-
İran edebiyatında kasidesi günümüze ran 1354 hş. , s. 102-115; F. Krenkow. "Kas! de",
kadar gelen en eski şair Samani sarayında meşrutiyetin ilanından sonra Meliküşşu­
İA, VI, 388-389; C. -H. de Fouchecour. "\5aşida " ,
yaşayan. şekil ve muhteva bakımından ara Bahar tarafından devam ettirilmiş. EJ2 (in g.), IV, 714-715; Dihhuda. Lugatnfım e,
kasideyi olgunlaştırdığı kabul edilen RO- daha sonra giderek önemini yitirmiştir. xxxvııı. 333.

deki' dir (ö. 329/940-41) Onu Dakiki, Le- İran edebiyatında övgü amacıyla yazı­ Iii MEHMET VANLIOGLU

bibi-i Horasanl, Gazneli Mahmud ve oğlu lan kasidenin kuruluş şekli genel olarak
Mesud döneminin şairlerinden Zeynebi-i şöyledir : Aşk ve sevgiliden bahsediliyorsa D TÜRK EDEBiYATI. Anadolu'da XIV.
Alevi. Behrami-i Serahsl. MenşOri-i Se- nesib veya tegazzül. bunun dışında baş­ yüzyılda oluşmaya başlayan divan edebi-
merkandl. Perruhi-i Sistani, Mes'Gdi-i ka bir konu işleniyorsa teşbib adı verilen yatı Arap ve İran edebiyatlarının nazım
Gaznevi. Unsüri, MinGçihri-i Dameganl giriş bölümüyle başlanır. Şair bazan teş­ şekillerini kabul ederken konu yönünden
takip eder. Gazneliler devri şiir üs!Gbu VI. bib veya tegazzül bölümü olmadan doğ­ eski koşuklara benzeyen kasideyi de ko-
(XII. ) yüzyıl şairlerinin üslGbunu etkilemiş. rudan methe geçer. Bu tür kasideye ka- laylıkla benimsemişti. Türkler'in müslü-
zamanla konular da çeşitlenmiştir. Nite- side-i mahdüd denir. Medih kasidesinde man olmadan önceki ozanlarının . hakan-
kim Gazneli Mahmud'un Hint fetihlerine şiiri memdüha dua ihtiva eden beyitlerle ları yahut beyleri övmek için kopuz eşli­
katılan Perruhl. kasidelerine konu olarak bitirmek adettendir. Kasidenin bu bölü- ğinde söyledikleri koşuklarla kaside ara-
ordunun haşmeti ve hareketini parlak bir müne de şerita (hüsn-i makta') adı verilir. sında muhteva yönünden fazla fark gö-
şekilde tavsir ettiği seferleri almıştır. Ev- Kasidenin en güzel beytine beytü'l-kasid rülmüyordu. Türk edebiyatında ilk örnek-
hadüddin-i Enveri üslGbuyla daha önceki denir. Nesib veya teşbib bölümünden asıl leri XIV. yüzyılda yazılmaya başlanan ka -
şairleri geçmeyi başardı. Ayrıca kasidenin konuya geçiş yaparken söylenen beyte de sidelerin Türk beyliklerinin ileri gelenleri
içine dönemin ilimleri de girmeye başladı tehallus ya da güriz adı verilmektedir. hakkında düzenlenmiş olmasıyla ilk mü-
ve böylece yeni bir üs!Gp doğdu. Kuzey- Kasidenin beyit sayısı konunun önemi- kemmel örneklerin ortaya çıktığı yüz- xv_
batı İran'da yetişen Katran-ı Tebrizi, Pe- ne, seçilen kafiyeye ve şairin sanat gü- yılda sultanlar ve devlet büyüklerine itha-
leki-i Şirvani, Mücirüddin-i Beylekani ve cüne bağlıdır. Seyit sayısı yedi-yirmi beş fen yazılmaya başlanması koşuk gelene-

564

You might also like