You are on page 1of 3

NESiR

başlamıştır. Bu dönemde seeili nesir ya- dilini kullandığı görülür. Bedayi'nigar adıy­ tinlerinin tercümesidir. B u nların Mani ve
nında sade nesir de varlığını korumuştur. la tanınan Mirza Muhammed Newab-ı Budist düşüncesine bağlı dil özellikleri ya-
Hatta Şems-i Kays el-Mu'cem'inde oldu- Tahranl. Mecdülmülk lakabıyla meşhu r nında simetrik cümleler. ses unsurları ve
ğu gibi her iki üslubu da kullanmaktan çe- Hac Mirza Muhammed-i Sineki gibi XIX. tekrarlarla Orhan yazıtlarından farklı bir
kinmemiştir. Bu devirde seeili nesirle ya- yüzyıl tarihçi ve münşlleri klasik nesir üs- anlatım özelliği taşıdığı görülmekte, ayrı­
zılmış eserler arasında Ata Melik Cüvey- IObuna ve tarih yazıcılığı geleneğine bağ­ ca pek çok Budist kavramının Türkçe'de
ni'nin Tarib--i Cihangüşa'sı, Vassaf'ın Ta- lı kalmışlardır. Buna karşılık gerek meş­ karşılıklarının arandığı dikkati çekmekte-
riJ;-i Vaşşafı, sade nesirle yazılan eserler rutiyet düşüncesinin ortaya çıkması ve bu dir. örnekleri oldukça bol olan bu eserle-
arasında Avfi'nin Cevô.mi'u'l-J:ıikayat'ı , konuda halkı aydınlatma ihtiyacının belir- rin en ünlüleri arasında Maytrısimit, Kal-
Reşldüddin Fazlullah'ın Cami'u't-tevariJ;'i, mesi gerekse Batı'dan yapılan tercüme- yanamkara Papamkara, Sekiz Yükrnek
Hamdullah el-Müstevfi'nin Tarib--i Güzi- lerin de etkisiyle Şeyh Ahmed-i Ruhi, Mir- ve Altun Yaruk bulunmaktadır.
de'si, Sa'dl-i Şlrazl'nin Gülistdn ' ı ve Ah- za Aga Han-ı Kirmanl, Mirza Melkum Han Elde en çok metin bulunan dönem ise
med Efiakl'nin Mena]fıbü '1- 'arifin'i zik- ve Talibof gibi yazarlarla İran nesrinde sa- Türkler'in İslamiyet'i kabulünden XIX. yüz-
redilebilir. deleşme yolunda önemli adımlar atılm ı ş­ yıl ortalarına kadar devam eden İslami de-
İran nesri, Timur'un 1380-1381 'de Ho- tır. XX. yüzyılda Cemalzade, Sadık Hidayet, virdir. Bu dönemin ilk nesir metinleri Or-
rasan ve Sistan'da ayaklanışı ile başlayıp Büzürg-i Alevi, Muhammed-i Hicaz!, Sa- ta Asya coğrafyasında kaleme alınm ı ştır.
Şah İsmail' e kadar geçen dönemde aynı dık-ı Çubek, Ali Muhammed-i Efganl, Sa- Bunların başında Divanü lugati't-Türk'-
özelliklerini sürdürmüştür. Hükümdarla- Id-i Nefisl, Seyyid Celal AI-i Ahmed, Gu- teki örneklerle Kutadgu Bilig'in sonra-
rın Türk olması, idari ve askeri teşkilatta lamhüseyn-i Saldi gibi hikaye, roman ve dan ilave edildiği anlaşılan mukaddimesi
Türkler'in bulunması sebebiyle Farsça'ya tiyatro yazarl arının eserleriyle sağlam ze- sayılabilir. Bu eserleri Rabgüzi'nin, iç içe
Türkçe kelimelerin girdiği, hatta Türkçe min üzerine oturan Farsça nesir aynı çiz- geçmiş kıssalar halinde ve yer yer tasvir-
eserlerin kaleme alındığı bu dönemde ya- gide gelişimini sürdürmektedir. lerin de bulunduğu Kısasü'l-enbiya'sı
zılan eserlerin dilinin genellikle sade ve akı­ BİBLİYOGRAFYA : (ı 3 11), Mahmud b. Ali Ker derl'nin sade
cı olduğu görülmektedir. Gr.!Ph., 1-11; Browne, LHP, IV; Ethe, Tarfb-i bir dille yazılmış olan Nehcü'l-feradis'i ile
Edebiyyat; Rypka, !LG; Bozorg Alavi , Geschich- ( 1358) yine XIV. yüzyıla ait, yazarları bilin-
Safeviler devrinde Farsça nesir Timur-
te und Entwicklung der Modernen Persischen meyen Bahtiyarname ve Tezkiretü '1-ev-
lular dönemindeki çizgisini sürdürememiş , Literatur, Berlin 1964; Nefisi, Tarfb-i f'ia?m u
Azerbaycan ' ın merkez bölgelerinde Türk- Neşr, 1-11; Bahar, Sebkşinasf, Tahran 1349 hş. ,
liya gibi eserler takip eder. Bu arada Kur-
çe en çok konuşulan dil özelliğini kazan- I-lll; Yahya Aryanpür. Ez Şabfı ta Nfma, Tahran 'an tercümeleriyle tefsirler ve Farsça'dan
maya başlamıştır. Safeviler devri nesrinin 1350 hş. / 1971 , 1-11; a.mlf .. Ez Nfma ta Rüzgar-i yapılan çevirilerle Türkçe'de Arapça ve
M a, Tahran 1374 hş . ; Rızazade-i Şafak, Tarfb-i Farsça' nın etkilerinin arttığı görülmekte-
bir başka özelliği de Timurlular dönemine
Edebiyyat-ılran, Şiraz 1352/1973; Zebihullah
nazar an daha çok mensur halk hikayesi dir.
Safa, Mubtaşar1 der Tarfb-i Taf:ıauuül-i f'ia?m u
yazılmış olmasıdır. Dastan-i İskender, Tıl ­ Neşr-i Parsf, Tahran 1353/1974; Muhammed is- İslami dönem Türk nesir edebiyatının
tiname, Rezmname, Hint destanı Rama- ti'lami, Berresf-yi Edebiyyat-ı İmrD.z-i lran, Tah- en zengin örneklerini Anadolu'da gelişen
yana ve M ahabaharat tercümeleri, KJş­ ran 2535 şş . ; Mahmud Keyanüş. Berresf-yi Şi'r Batı Türkçesi'yle yazılmış eserler oluştu­
u Neşr-i Farsf-i Mu'aşır, Tahran 2535 şş. ; Hüse-
şa-i Hezar Gisu, Kışşa-i Talib-i Padi- rur. Türkler'in Anadolu'ya gelişinden sonra
yin Rezmcü. Enua'- ı Edebi ue Aşar-ı An der Ze-
şah z ade ve MatlUb, Kışşa-i Erşed ü Ra- Anadolu 'da yeni bir yazı dili teşekkül et-
ban-ı Farsf, Meşhed 1372 hş . , s. 153-267; Abbas-
şi d, Kışşa-i Eşref ü Piruz-i Ve zirzade, pOr. "Neşr", Ferhengname-i Edebf-i Farsf ( n ş r. miştir. Anadolu'nun fethinden XIV. yüzyıla
Şirinname, Kışşa-i Çehar Derviş, Nu- Has an E n Oş e ), Tahran 1376 hş., ll, 1337-1338; kadar özellikle nesir alanında kayda de-
şaferinname gibi mensur hikayelerin di- Mehmet Kanar, Çağdaş İran Edebiyatının Do- ğer eserler bulunmamaktadır. Hikayeler-
ğuşu ue Gelişmesi, istanbul 1999; a.mlf .. "İran" ,
li sade ve akıcıdır. le desteklenmiş dini ve ahlaki öğütl er içe-
DİA, XXII, 424-427; E. Berthels- [Ahmed Ateş].
Afşarlar, Zendler ve Kaçarlar dönemin- "İran" , İA, V/2, s. 1041-1053; A. Naci Tokmak.
ren Behcetü'l-hadaik ii mev'i zati'l-ha -
de Farsça nesir kısmen XII, Xlll ve XIV. "İran ", DİA, XXII, 4 ı 6-424; Dihhuda, Luğatna ­ laik XII I. yüzyılın tek önemli nesir eseri-
yüzyılların nesrine dönmeye başlamıştır. me (Muin), Xlll , 19746. r;,ı,:ı dir. Bir kısmını Arapça ve Farsça'dan çevi-
tJll!l!!l M EHMET K ANAR
XIX. yüzyılda tarihçi İbrahim Vekayi'nigar rilerin oluşturduğu XIV. yüzyıl nesir edebi-
XII. yüzyıl nesir üslubunu kullanmış , "Ben- yatın ın başlıca eserleri Kul Mesud'un Ke-

de" m ahlasıyla Türkçe. Arapça ve Farsça D TÜRK EDEBİYATI. Türk nesrinin ta- me ve Dimne'si, Şeyhoğlu Sadreddin Mus-
şiirler yazan Mirza Razi, tarihçi Vassaf ile rihi Türk edebiyat tarihi gibi üç dönemde tafa' nın Merzübanname'si, Darlr'in sade

Sa'dl-i Şlrazl'nin üslUbu arasında bir üs- ele alınmaktadır. Türkler'in İslamiyet'i ka- bir üslupla yazılmış Siretü'n-nebi'si, Ham-
lUp benimsemiş. Abdürrezzak Blg-i Dün- bulünden önceki döneme ait en eski Türk- zavl'nin yine sade ve sürükleyici üslubuyla
büll aynı üslUbu devam ettirmiştir. İyi bir çe metin olan Orhun abideleri aynı zaman- yüzyıllar boyu halk arasında okunan H am-

devlet adamı olduğu kadar iyi bir nasir ve da Türk nesir sanatının da ilk örnekleridir. zaname'si sayı labilir. XV. yüzyılda Dede
şair olan Mirza Ebü ' l- Kasım Kaimmakam-ı Özentisiz, açık ve anlaşılır bir dille yazılmış Korkut Kitabı, Battalname, Danişmend­
Perahani ise makale, mektup ve ferman- olan yazıtlar atasözleri ve halk tabirleriyle name gibi halk tarafından okunan eser -
larında Sa'dl-i Şlrazi'nin Gülistan'ındaki zenginleştirilmiş , yer yer lir ik ve romantik lerin yanında resmi yazışmaları ve mek-
üslubu izlemiştir. Kaimmakam'ın nesirle- ifadeler taşıyan metinlerdiL Orhun abide- tupları içine alan klasik Osmanlı inşasının
rinde eski nesirdeki uzun ve tumturaklı leri, daha önceki yüzyıllarda işlenerek ge- da teşekkül ettiği görülür.
cümlelerin yerini kısa, tam ve nisbeten sa- liştirilmiş bir nesir dilinin varlığını düşün­ XV. yüzyıldan
itibaren inşa tarzının ge-
de cümlelerin aldığı, mektuplarında eski dürmektedir. Maniheizm'i ve Budizm'i be- lişmesi dikkate alına rak Tanzimat'a ka-
nesir tarzına uyarak Farsça ve Arapça şi­ nimseyen Uygur Türkleri'nden kalma ne- dar Osmanlı dönemi nesri üç kategori-
irlere yer verdiği, idari yazılarında ise halk sir yazılarının çoğu bu dinlerin kutsal me- de incelenmiştir (İz , s. V-XVII) : a) Sade ne-

9
NESiR

sir. Halk diline dayanan, yer yer inşadan liflerden bahsedilirken kullanılan. "İnşa ile veli Hazine-i Mekdtib ydhud Mükem-
bazı kelime, deyim ve klişeleşmiş ibarete- ziyade aşinalığı var idi"; "N azım ve inşada mel Münşedt (Ahmed Rasim, istanbul
rin girdiği bu nesirle tefsir, hadis, fıkıh, mevall-i asrın hünerveri idi" gibi değer ı 3 ı 8) bunlardan birkaçıdır.
akaid, ilmihal ve tasavvuf kitapları yanın­ yargılarında geçen inşa kavramı daha çok XIX. yüzyılın sonlarına doğru Edebiyat-ı
da bazı İslam tarihleriyle fütüwetname. nesir sanatına işaret etmektedir. Osman- Cedlde mensupları, şiirde olduğu gibi ne-
menakıbname gibi dini karakterli eserler, lılar'da nesre oranla şiir sanatının büyük sirde de gelişmeyi farklı bir yöne sürükle-
halk hikaye ve masalları, cenknameler. ga- gelişme göstermesi ve daha çok rağbet yen bir hareket oluştu rmuştur. Kısa sü-
zavatnameler, ahlak kitapları gibi eserler görmesi bir gerçek olmakla beraber tez- ren fakat oldukça etkili olan bu hareket-
yazılmıştır. Bu nesirde devrik cümleler de kirelerdeki değer yargılarında her iki sa- te Türk nesri Fransızca'nın cümle yapısın­
kullanılmış , Farsça tamlamalara ise nisbe- natta başarılı olanların takdir edildiği dik- dan etkilenmiş. Arapça ve Farsça'dan ye-
ten az yer verilmiştir. b} Süslü nesir. Söz kati çekmektedir. Eski nesri ve özellikle ni kelime ve terkipler alınmış. hatta icat
varlığı ağırlıklı biçimde Arapça ve Farsça süslü nesri oluşturan unsurlar arasında el- edilmiştir. Bu hareketin öncüleri Halit Zi-
kelime ve terkiplerden oluşan . ayrıca bu faz (uygun kelime ve kelime gruplarının ya Uşaklıgil, Cenab Şahabeddin ve Meh-
dillerin kurallarının uygulandığı süslü ne- seçimi), selaset (akıcılık), mebadl (usu lü- med Rauf'tur. Yine bu dönemde başlayan
sirde cümleler sıfat-fıil ve zarf-fıillerle ba- ne uygun bir giriş) ve mebanl (sağlam bir ve uzun süre etkisini devam ettiren farklı
zan sayfalarca uzatılıyor. simetrik terkip- kuruluş) gibi kavramların arandığı bilin- bir nesir tipine "mensur şiir" (mensQre) adı
ler ve cümleler tekrar ediliyordu. Çok de- mektedir. verilmiştir. Fransız kaynaklı bir tür olan
fa eş anlamlı ve seeili kelimelerin kullanıl­ mensur şiir, şiirle ifade edilebilecek te-
Tanzimat'tan sonra Batı ile temas ne-
masına da özen gösteriliyordu. Şiirdeki maların şiir diliyle ve şiir sanatıyla fakat
ticesinde nesir sanatının değişime uğra­
belagat kuralları bu nesir için de geçerliy- nesir cümleleriyle ifadesidir. Servet-i Fü-
dığı görülür. Roman, hikaye, tiyatro gibi
di. Sade nesre göre daha dar bir çevrede nfin devrinde naif temaların işlendiği bu
yeni türterin girmesiyle bu türlerin özelli-
itibar gören süslü nesir kelime kadrosu ve tarz felsefi fikir ve tahlillerle gelişerek ll.
ği gereği nesirde de farklılıklar ortaya çık­
gramer kurallarıyla gittikçe halktan uzak- Meşrutiyet'ten sonra devam etmiştir.
maya başlar. Bilhassa gazetelerde halkın
laşarak yüksek zümrenin rağbet ettiği tarz ll. Meşrutiyet yıllarında bir fıkir hareke-
anlayabileceği bir dil kullanılmaya çalışılır.
haline gelmiştir. Dursun Bey'in tarihinden ti olarak ortaya çıkan ve daha sonra Milli
Bu arada resmi kitabette eski inşa kırıl­
başlayarak Kemalpaşazade, Hoca Saded- Edebiyat hareketinin doğmasında rolü olan
malara uğrar, seeiter azalır, cümleler kısa­
din, Karaçelebizade Abdülaziz. Raşid Meh- Türkçülüğün nesir sanatının gelişmesinde
tır. belagat ihmal edilir. Bu yeni inşanın ön-
med Efendi gibi tarihçilerle Sehl Bey, La- önemli yeri vardır. Ziya Gökalp ve arkadaş­
cüleri Mustafa Reşid Paşa, Fuad Paşa. Ed-
tlfl, Aşık Çelebi gibi tezkire ve münşeat larının başlattığı bu çığır Ömer Seyfeddin,
hem Pertev Paşa. Akif Paşa. Cevdet Paşa
mecmuaları kaleme alanların çoğu bu nes- Ahmed Hikmet Müftüoğlu. Refik Halit Ka-
ve Ahmed Vefik Paşa gibi bürokratların
ri kullanmıştır. Süslü nesrin ilk örneği sa- ray, Ruşen Eşref Ünaydın, Yakup Kadri Ka-
kalemiyle gerçekleşmiştir. Bunların dışın­
yılan Sinan Paşa'nın Tazarru'ndme'si se- raosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat
da edebiyatçılar da eserlerinde giderek
cileri ve simetrik cümleleriyle bu katego- Nuri Güntekin gibi şahsiyetlerle devam et-
bir sadeliğe yönelmişlerdir. Bu konuda ilk
miştir. Bu akımın. Cumhuriyet'ten sonra
riye girse de kısa ve açık cümleleriyle bu önemli hamleyi Şinasi başlatmış. onu "ifa-
nesirden ayrı düşünülmelidir. c} Orta ne- yeni Türk nesrinde özellikle ilmi ve fikri
de-i meram ve rabt-ı ketarn şivelerinin ta-
sir. Osmanlı yazı tarzı içinde en çok rağ­ metinterin ve deneme tarzı yazıların este-
blat-ılisana tatblkan tadil ve tecdldi" fik-
bet gören bu nesir de halkın dilinden ol- tik bir üslfip kazanmasında yazarlar üze-
rini ileri süren Namık Kemal ile eski inşa
dukça uzaklaşmış, hüner gösterme özen- rinde farklı seviyelerde etkisi olmuştur.
tarzını ağır biçimde eleştiren "Şiir ve İnşa"
Yahya Kemal, Fuad Köprülü, Fatih Rıfkı
tisiyle lafız sanatiarına başvurularak seeili makalesiyle Ziya Paşa takip etmiştir. Cev- Atay, Peyami Safa, Ahmet Harndi Tanpı­
ibareler kullanılmıştır. Arapça ve Farsça det Paşa belli ölÇüde Osmanlı nesrine bağ­ nar, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Top-
kelime ve terkipiere yer verilmekle birlikte lı kalmakta beraber tarih dilini geliştirip
çu ve Cemil Meriç şahsi üslfipları ile yeni
asıl maksat bilgilerin ve düşüncelerin ak- sadeleştirmiş. Mecelle'de kısa ve sağlam
Türk nesrinin önemli yazarlarındandır.
tarılması olduğundan süslü nesre oranla cümlelerle hukuk dilinde önemli bir çığır
BİBLİYOGRAFYA :
anlaşılması daha kolay olan bir üslfiba yer açmış, Kısas-ı Enbiya'da ise sade, akıcı ve
Yahya b. Mehmed ei-Katib, Menahicü'l-inşa
verilmiştir. Alim ve sanatkarların çoğu bu kolay anlaşılır bir üslfip kullanmıştır. Ne- (nşr. Şinasi Tekin). Roxbury 1971, s. 5-17; Mu·
nesir tarzını tercih etmiştir. Vak'anüvis ta- sir dilinin sadeleşmesinde ve yeni edebi hammed b. Hamza, XV. Yüzyıl Başlarında Yapti·
rihlerinin çoğu, Evliya Çelebi'nin Seyahat- türlerin halk tarafından benimsenmesin- mış "Satır-Arası " Kur'an Tercümesi (haz Ah-
ndme'si, Katib Çelebi'nin Mizdnü'l-hak de Ahmed Midhat Efendi'nin önemli rolü met Topaloğlu). istanbul 1976, hazırlayanın giri·
ve Düstarü'l-amel gibi eserleri başta ol- ş i , I, 1-5, 21; Ragıp Hulusi Özdem, "Tanzimattan
olmuştur. Onun meddah geleneğinden ge-
Beri Yazı Dilimiz Fikri Nesir Dilimizin Gelişme­
mak üzere siyasetnameler. nasihat ve ah- len sohbet tarzındaki nesir üslfibu ileriki si", Tanzimat/, istanbul 1940, s. 859-931; Fahir
lak kitapları. sefaretnameler daha çok bu yıllarda biraz daha edebi değer kazanarak iz, Eski Türk Edebiyatında Nesir, istanbul 1964,
nesirle kaleme alınmıştır. Ahmed Rasim'in eserlerinde devam et- s. V-XVII; Abdülkadir Karahan, Eski Türk Edebi-
yatı incelemeleri, İstanbul 1980, s. 258, 260-
Resmi yazışma ve mektupları içine alan miştir. Bu dönemde öğretim kurumlarına
262, 265; Kaya Bilgegil, Edebiyat Bilgi ve Teori·
inşa kavramı (bk. iNŞA) aynı zamanda ge- konan "usGI-i kitabet ve inşa" dersleri de leri, Ankara 1980, tür.yer.; Harun Tolasa, Sehf,
nel nesir türleri için de kullanılmaktadır. bu gelişmenin sonucunda ortaya çıkmış­ Latf{i, Aşık Çelebi Tezkire/erine Göre 16. Yüzyıl­
Belagat kitaplarında lafız sanatlarını ve se- tır. Buna paralel olarak nesir sanatını öğ­ da Edebiyat Araştırma ve Eleştirisi, İzmir 1983,
ciyi ön planda değerlendiren yazı tarzına retmek üzere birtakım eserlerin yazılmaya s. 350-351; Agah Sırrı Levend, Türk Edebiyatı
Tarihi, Ankara 1984, I, 113-116; Ahmed Harndi
"nesr-i müsecca'", bunlara önem verme- başlandığı görülmektedir. İnşd-yı Cedid
Tanpınar, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstan­
yen yazı tarzına da "nesr-i mürsel" denil- (istanbul ı 269), Usul-i İnşa ve Kitdbet bul1985, s. 110-127, 181 , 191, 433-444; Orhan
diği kaydedilmektedir. Tezkirelerde müel- (Mehmed Tevfik, İstanbul 1307- ı 308). İla- Şaik Gökyay, Güçlük Nerede? Seçme Makaleler,

10
NESTA'LiK

İstanbul1995, I, 219-230; a.mlf., "Tanzimat Dö- lı,VIII, 355-356), fakat bu putların Arap duğunu göstermektedir (JE, V, 26; EJ2
nemine Değin Mektup", TDI., XXX/27 4 { 1974). yarımadasına nakledildiği fikrinden ziyade [İng J, VII, I O12; ERE, l, 662-663)
s. 17 -19; Mustafa Özkan, "Erken Dönem Osman-
aynı isimle yeni putların yapıldığı görüşü BİBLİYOGRAFYA :
lı Türkçesi" , Osmanlı, Ankara 1999, IX, 399-411;
Namık Açıkgöz, "Nesir {Orta Klasik Dönem)", üzerinde durulmuştur. Nuh kavminin ya- Tacü 'l-'arus, "nsr" md .; Buhar!, "Tefslr", 71;
Türk Dünyası Edebiyat Tarihi, Ankara 2004 , V, şadığı bölgenin (Irak) Arap yarımadasının İbnü'l-Kelb1. Kitabü'l-Eşnam {nşr. Ahmed Zeki
415-442; Mustafa isen, "İlk Dönem N esir'', a.e., yukarısında yer aldığı belirtilerek, tufan- Paşa). Ankara 1969, s. 32-34; Yaküt, Mu'cemü'l-
V, 200-221; a.mlf., "N esir {Klasik Dönem)", a.e., büldan {nşr. F Wüstenfeld), Leipzig 1869 -+ Frank-
dan önceki dönemde ya da tufandan son-
V, 331-354; a.mlf .. "Nesir'', Türk Edebiyatı Ta- furt 1994, IV/2, s. 780-781; Ebü'l-Fida İbn Kes1r.
rihi, Ankara 2006, 1, 536-550; a.mlf.. "Estetik
ra Nuh kavmi içinde tekrar putperestliğin Te{sfrü'l-Kur'ani'l-'ii?fm, Beyrut 1385/1966, VII,
Nesir'', a.e., ll, 81-90 ; Menderes Coşkun. "Este- baş göstermesi ve sonraki kuşaklara geç- 127; Aıüs1, RCıl).u'l-me'anf, XXIX, 132-133; Keş­
tik Nesir'' , a.e., ll, 565-575 ; a.mlf.. "Son Klasik mesi suretiyle benzer tapınmanın civar m1r1. Feyzü 'l-barf 'ala Şai).ii).i'l-Bul].ari, Karaçi
Dönem: Nesir'', Türk Dünyası Edebiyat Tarihi, bölgelere, bu arada Arap yarımadasına ta- 1352/1933, IV, 251-252; Elmalılı, Hak Dini, Vlll,
V, 552-590; a.mlf., "Geç Dönem Nesir", a.e., VI, 355-356; Süleyman Ateş. Yüce Kur'an 'ın Çağ­
şınmasının mümkün olduğu ileri sürülmüş­
354-404; C. Woodhead, " Estetik Nesir", Türk daş Te{siri, İstanbul 1991 , X, 81; Mevdfıd1, Tef/ıi­
Edebiyatı Tarihi, ll, 317-326; a.mlf .. "Ottoman tür (Keşmlr1, IV, 251-252; Elmalılı, VIII, mü'l-Kur'an {tre Ahmed Asrar), İstanbul 1997,
inşa and Art of Letter- Writing: Influences U po n 356; Ateş, X, 81; krş . İbnü ' l -Ke lb!, s. 33-34) VII, 75-76; E. G. Hirsch - H. Hyvernat, " Eagle",
the Career of the Nişancı and Prose Stylist Okçu- Nitekim söz konusu putların ilk ikisinin in- JE, V, 26; T. Fahd, "Nasr" , EJ2 {İng . ). VII, 1012; T.
zade {d. 1630)", Osm.Ar., sy. 7-8 {1988), s. 143- san (Ved-erkek, Süva'-kadın), diğer üçü- Nöldeke, "Arabs {Ancient)", ERE, 1, 662-663 .
159; Fevziye Abdullah Tansel. "Türk Edebiyatın­
da Mektup", Tercüme, XVI/77-80, Ankara 1964,
nün birer hayvan (Yegils-aslan, Yeuk-kıs­ ~ FUATAYDIN
s. 387; Şerife Yağcı, "Klasik Edebiyatunızda Ne- rak, Nesr-kartal) şeklinde olması da bu gö-
sir Geleneği" , Dokuz Eylül Üniversitesi Buca rüşü desteklemektedir (Elmalılı, VIII, 356;
Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 11/3, krş . AI Os!, XXIX, ı 32- ı 33) islam kaynakla- NESTA'LİK
İzmir 1993, s. 101-109; Ali Rıza Özuygun, "XVI.
rında Arabistan'a putperestliği sokan ve ( ~ )
ve XVII. Yüzyıl Divan Edebiyatında Nesir", Yedi
İklim, Vll/52, İstanbul 1994, s. 11-16; Müzahir diğer putların yanı sıra bu putlara tapın­ İslam dünyasında
Kılıç, "XVIII. ve XIX. Asırlarda Divan Nesri", a.e., ma geleneğini başlatan kişi olarak Amr b. altı çeşit yazı (aklam-ı sittel dışında
Vll/53 { 1994). s. 56-58; Lidia Bettini, "N esir'', EJ2 Luhay zikredilir. yaygın olarak kullanılan
Suppl. { İng .). s. 662-667; Mustafa Uzun. "İnşa", yazı türü.
DİA, XXII, 338-339; a.mlf.. "Münşeat", a.e. ,
öte yandan Nesr'e Yemen'in Himyer böl- L _j
XXXII, 18-20; Mustafa Kutlu, "Nesir'', TDEA, VII, gesinde yaşaya n ve aynı adı taşıyan kabi-
26-33. IA;l lenin AI-i Zülkela' kolu da bir süre tapmış Ta'lik yazının okuma ve yazma güçlük-
M MusTAFA UzuN
ve muhtemelen Yemen'in Zünüvas (5 ı 7 lerinin. harf bünyelerinde görülen aşırı. gi-
[?J-525) tarafından yahudileştirilmesinin rift ve karmaşık çizgilerin ortadan kalclırılıp
ı
ardından bundan vazgeçilmiştir. Mevdü- nesih yazısı ile birleşmesinden doğan bir
NESR
dl, Sebe'de (Belha) ortaya çıkarılan kitabe- yazı çeşididir. Önceleri nesh ü ta'llk, daha
( _,..ı ) sonra nesh-i ta'llk şeklinde yazılırken nes-
Ierde Nesr'in adının Nesur olarak geçtiğini
Kur 'an- ı Kerim'de ve Sebeliler'in Nesur kahinierini "ashfıb-ı ta'lik olarak yaygınlaşmıştır. Nesh-i ta'llk,
Nuh kavminin taptığı belirtilen Nes ür" olarak isimlendirdiklerini zikreder
putlardan biri.
L _j (Tefhfmü 'l-Kur'a n, VII, 75-76) Fakat o dö-
neme ait kaynaklarda Abdünesr (N esr'in
Sözlükte "karta! veya akbaba cinsinden kulu) şeklindeki adlandırmanın yer alma-
kuş" manasma gelen nesr kelimesi Kur'an'- masından ve Yaküt'un zikrettiği bir şiir ha- Abdülkerim-i Harizmi'nin nesta' lik mail k ıta sı (İÜ Ktp., FY,
da Nüh peygamberin gönderildiği kavmin riç (Mu'cemü'l-büldan, IV/2, s. 780-781) nr. 1426)

taptığı beş puttan sonuncusunun adı ola- içinde bu putun isminin geçtiği fazla şiir
rak geçer (Nuh 71/23) islam literatürün- bulunmamasından hareketle Zunüvas'tan
de, söz konusu putlarla (Ved, Süva', Yegils, sonra ya da Hz. Peygamber'in gelişine ya-
Yeuk, Nesr) ilgili olarak bunların aslında kın zamanlarda Araplar arasında Nesr'e
Hz. Adem'in çocuklarının veya Kabil'in so- yönelik yaygın bir tapınmanın artık mev-
yundan gelenler zamariında ya da Nuh dö- cut olmadığı ileri sürülmüştür. Bununla
nemi öncesinde yaşamış beş salih kişinin birlikte Nesr'in ibran!ce karşılığı olan Ne-
adları olduğu şeklindeki rivayetlere yer ve- şer'in yahudi kutsal metinlerinde Tanrı'nın
rilmiştir (ibnü'l-Kelb!, s. 32; Ebü'l-Fida İbn tahtını simgeleyecek biçimde kullanılması
Kes!r, VII, 127). Bu şahısların putlaştıni­ (Hezekiel 1/10; 10/ 14), kelimenin Aram!ce
ması da ölümlerinin ardından hatıralarını şekli olan Niştra'nın Araplar'a ve yine bu-
yadetmek için heykellerinin yapılması ve nunla bağlantılı Nisrok kelimesinin Asur-
birkaç nesil sonra bu kişilerin tanrılaştı­ lular'a ait tanrı isimleri olarak Eski Ahid'-
rılması hadisesiyle açıklanmıştır (Buhar!, de (ll. Krallar, ı 9/37; i şaya, 37/38), Talmud'-
"Tefslr", 71; ibnü'l-Kelb!, s. 32-33). da (Abodah Zara, I ı bl ve Neşra biçimiyle N.
Söz konusu putların daha sonra Arap yüzyıla ait bir hıristiyan risalesinde (Syriac
yarımadasına ve oradan Hindistan'a geç- Doctrine of Addai) zikredilmesi, ayrıca
tiği kabul edilmiş, Araplar'ın tanrı olarak Neşer kelimesinin Süryan!ce bir isim olan
benimsendiği Ved ve Yegüs ile Hintliler'in Neşryabh içerisinde geçmesi. söz konusu
Veda ve Vüyasa 'sı arasındaki benzerliğe kültün eski dönemlerde Sami toplumları
dikkat çekilmiş (Keşm1r1, IV, 251; Elma! ı- arasında geniş uygulama alanına sahip ol-

11

You might also like