You are on page 1of 227

ÖZET

2011 yılının sonlarına doğru Suriye’de başlayan eylemler kargaşaya dönüşmüş ve


birçok insanın Türkiye’ye göç etmesine neden olmuştur. Anadolu’nun pek çok şehri
gibi Şanlıurfa’nın Harran ilçesi de aşırı Suriyeli göçüne maruz kalmıştır. Bu çalışmanın
amacı Harran özelinden Türkiye’nin sosyo- ekonomik dönüşümünü anlamak ve göçün
sosyo- ekonomik perspektifini sunmaktır.

Araştırmanın kuramsal ve kavramsal tartışma çerçevesinde Harran’ın ilçe merkezindeki


mahallelerde ikamet eden 50 Suriyeli göçmene 25 sorudan oluşan görüşme formu
uygulanmıştır. Yerli haktan da 30 örnekleme 10 sorudan oluşan mülakat yapılmıştır.
TÜİK, Şanlıurfa Göç İdaresi Müdürlüğü, Harran Belediyesi, Harran İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü, Harran Emniyet Müdürlüğü Harran Devlet Hastanesi gibi kurumlardan da
veri analizi yapılmıştır.

Araştırma sonucunda Suriyelilerin Harran’a göç etmesiyle yerli halkla mülteciler


arasında sosyo- ekonomik etkileşimler meydana gelmiştir. Suriyeli göçmenlerin
Harran’ın nüfus, yerleşme, eğitim, sağlık, kültür, istihdam, ticaret ve ulaşım alanlarına
olumlu ve olumsuz etkileri saptanmıştır. Suriyelilerin geriye göç etme düşüncesiyle
Harran halkının beraber yaşama isteği arasında anlamlı ilişki belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Göç, Sosyo- ekonomik etkiler, Harran, Suriye, Geriye göç

1
ABSTRACT

İÇİNDEKİLER

HARİTALAR DİZİNİ

GÖRSELLER DİZİNİ

GRAFİKLER DİZİNİ

TABLOLAR DİZİNİ

ŞEKİLLER DİZİNİ

KISALTMALAR

ÖNSÖZ

2
GİRİŞ

Göç, medeniyetlerin kurulduğu kadim çağlardan beri insanoğlunun en sık karşılaştığı


olgulardan biridir. Toplumlar geçmişten günümüze geçirdikleri evrimsel değişikliklerle
beraber politik, sosyo-ekonomik, kültürel ve tabiat olayları nedeniyle sürekli göç
etmişlerdir. Sosyal varlık olan bireyin göç hareketleri eskilere dayansa da göç olgusu
19. yüzyılda önem kazanmıştır. II. Dünya Savaşından sonra ulusal devletlerin kurulduğu
süreçte göç hareketleri büyük bir ivme kazanmıştır. Modern öncesi toplumlarda göç
hareketleri sadece demografik yapıyı değiştirse de sanayi toplumlarıyla göç, uluslararası
bir nitelik kazanmıştır.

Türkiye, Asya ve Avrupa arasındaki coğrafi konumu sebebiyle kuruluşundan itibaren


pek çok göç hareketine maruz kalmıştır. 2000’li yıllardan sonra Türkiye’nin hızlı bir
şekilde siyasi ve iktisadi kalkınma yaşaması ve komşu ülkelerdeki kargaşa durumunun
ortaya çıkması Türkiye’yi göçe daha cazip bir konuma getirmiştir. 2010’da Tunus’ta
başlayan halk gösterileri Arap Coğrafyasına yayılmış Tunus’ta, Mısır’da ve Libya’da
rejim değişikliğinin yaşanmasına ortam hazırlamıştır. Ancak Suriye’de Arap Baharının
kaosa dönüşmesi sebebiyle birçok Suriyeli; Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e göç etmek
zorunda kalmıştır.

Türkiye’nin açık kapı politikasını uygulamasıyla birçok Suriyeli Türkiye’ye sığınmış ve


Cumhuriyet tarihinin en büyük kitlesel göç hareketiyle karşı karşıya kalınmıştır. On bir
yılı aşkın devam eden Suriye iç savaşı sebebiyle birçok Suriyeli mülteci Türkiye’nin
çeşitli kentlerine yerleşmişlerdir. Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde barınan Suriyeli
göçmenler birçok sosyal ve ekonomik değişimi meydana getirmişlerdir. Kırsal nüfusun
yoğun olduğu Harran’da da sosyo- ekonomik değişimler gözlenmiştir.

Şüphesiz ki göç eden bireyler sadece mekân değiştirmemekte göç ettikleri yere kendi
kültürünü taşıyıp sosyo-ekonomik olarak kentin yapısını değiştirebilmektedir. Suriyeli
nüfusun konu edinildiği çalışmalar genellikle büyük nüfuslu kentsel yerleşmelerde
yoğunlaşmıştır. Ancak bu çalışmada kent nüfus eşiği olarak kabul edilen sınırın
(genellikle 10 bin) altında kalan kasaba görünümlü bir yerleşme olan Harran’ın Suriyeli

3
sığınmacı nüfusun etkisiyle değişen sosyo-ekonomik durumu ve mekânsal değişimi ele
alınmıştır.

Harran merkez mahalleleri örneklemi üzerinden Suriyeli göçünün nüfus, yerleşme,


kültür, sağlık, eğitim, istihdam, ticaret ve ulaşım boyutlarına etkileri tahlil edilecektir.
Ayrıca Harran’daki merkez mahallelerinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların geriye
dönme düşünceleri de incelenecektir. Literatürde yer alacak bu çalışma göçün mekânsal
değişimi ve sosyo- ekonomik yapıya etkileri bakımından katkı sağlayacaktır. Bu
çalışmanın göçle ilgili yapılacak olan araştırmalara temel olacağı düşünülmektedir.

Çalışmanın ilk iki bölümünde araştırmanın kuramsal yapısı ve göçün kavramsal


çerçevesi ele alınacaktır. Üçüncü bölümde Harran’ın beşerî ve iktisadi coğrafi
özellikleri analiz edilecektir. Araştırmanın diğer bölümlerinde de göçmenlerin Harran’ın
sosyo-ekonomik yapısına olan etkileri incelenecektir. Bunun yanı sıra Suriyelilerin
geriye dönüş göçüyle ilgili ön görüde bulunulacaktır.

4
BİRİNCİ BÖLÜM

1.1. ARAŞTIRMA HAKKINDA

Bu bölümde çalışmanın konusu, kapsamı, amacı, yöntemi ve sınırlılıkları yer


almaktadır. Ayrıca araştırmanın problemi ele alınarak literatür incelemesi de
yapılmıştır.

1.1.1. Araştırmanın Konusu ve Kapsamı

Bu araştırmanın konusu Suriyeli göçmenlerin Harran’ın merkez mahallelerinin sosyo-


ekonomik yapısına ne tür etkilerinin olduğunu, göçün mekânsal etkileri, Suriyeli
göçmenlerin Harran’ı tercih etme nedenlerini, yerli halkın bu durumu nasıl karşıladığını
ve gelecekte bu durumun nasıl bir seyir izleyeceği nitel ve nicel araştırma desenleri
kullanılarak incelenmesi oluşturmaktadır.

Tez çalışması Şanlıurfa’nın Harran ilçesindeki kasaba nitelikleri taşıyan ve kırsalın


ağırlıklı olduğu merkez mahalleleri kapsamaktadır. Harran ilçesi birçok Suriyeli
göçmene kapılarını açmıştır. Harran nüfusuna oranlandığında Suriyeli sığınmacı
nüfusun önemli bir aglomerasyon taşıdığı ifade edilebilir. Harran’ın kırsal yapıda bir
yerleşme olmasına rağmen nüfus çekim sahası oluşu yerel ve ekonomik dinamiklerle
ilişkilidir.

Çalışma sahasındaki sosyo-ekonomik ve mekânsal değişimi ortaya koyabilmek için elde


edilen nicel verilerin yanında nitel verilere de ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple Suriyeli
sığınmacıya yönelik 26 maddeden oluşan anket uygulanmıştır. Anket formu 1-20
Haziran 2021 tarihleri arasında Haran’ın farklı mahallerinde yaşayan 50 Suriyeli
göçmene uygulanmıştır. Suriyeli göçmenler ile yerli halk arasındaki etkileşimi anlamak
bununla beraber sosyo-ekonomik ve mekânsal değişimi ortaya koyabilmek için yerli
halkla da derinlemesine görüşme yapılmıştır. Yerli halktan seçilen 30 kişiye 1- 20
Haziran 2021 tarihleri arasında 10 sorudan oluşan derinlemesine görüşme formu
uygulanmıştır.

5
1.1.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bu çalışmada Suriyeli göçmenlerin Harran’ın sosyo-ekonomik yapısına etkilerinin neler


olduğu ve sosyo-ekonomik yapının dönüşümünün anlaşılması amaçlanmaktadır. Genel
olarak Suriyeli göçmenlerle ilgili araştırmalar geniş bir çeşitlilik arz ederken daha
önceki çalışmalarda hep kentler üzerine yoğunlaşılmıştır. Suriyelilerin kırsal alanda
yoğun oldukları yerlerde sosyo-ekonomik yapı tam olarak incelenememiştir. Bu
çalışmalarda Harran, kırsalın yaygın olduğu bir yer özelliği gösterdiğinden dolayı
araştırma sahası olarak seçilmiştir.

Literatür incelemesi yapıldığında göçle ilgili pek çok araştırmanın yapıldığı göze
çarpmaktadır. Göç vakası Türkçe literatürde yeni olmamakla birlikte son yıllarda farklı
açılardan ele alınmıştır. Suriyeli göçmenlerin kırsal alanda da yaygın olması bu
çalışmanın yapılmasını teşvik etmiştir.

Suriyeli göçmenlerin yaygın olarak kaldıkları on bir yılda Türkiye’nin bazı şehirlerini
sosyo-ekonomik açıdan net bir biçimde etkiledikleri görülmesine rağmen buna yönelik
yeterince çalışmanın yapılmamış olması, literatürdeki en büyük eksikliklerden biri
olarak göze çarpmıştır. Çalışma bu alandaki önemli eksikliği tamamlama özelliği de
taşımaktadır.

Literatürde yer alacak bu çalışmanın göçün sosyo-ekonomik boyutuyla ilgili


araştırmalar için kavramsal ve uygulama açısından bir örnek teşkil etmesi
amaçlanmaktadır. Ayrıca literatüre; göç Türkiye’ye yapılan göçün niteliği, demografi,
kültür, ticaret, istihdam, ulaşım, sağlık, ulaşım, eğitim alanlarında göçün etkileri ve
geriye dönüş göçü hakkında da katkı sağlayacaktır.

1.1.3. Araştırmanın Problemi

Tarihin eski devirlerinden beri insanlar politik, sosyal, iktisadi ve dini gibi çeşitli
sebeplerden dolayı göç etmişlerdir. Göç olgusu toplumların kaderini önemli ölçüde
değiştirmiştir. Toplumlara bazı yararlar sağladığı gibi göçün iyi yönetilmemesi
sonucunda zararlar da oluşturabilmiştir. Bu sebeple ekonomik istikrar ve sosyal
bütünleşmeyi sağlayan göç olgusu son derece önemlidir.

6
Göç alan ve göç veren yerde sosyal ve ekonomik yapıda büyük dönüşümler meydana
gelir. Türkiye ekonomik olarak göçmenlerin maliyetlerini yüklenmiş ve kültürel
çatışma, sosyal dışlanma ve çok kültürlülük gibi sosyal faktörlerle karşı karşıya
kalmıştır. Göçün yarattığı sosyo-ekonomik sorunlar gün yüzüne çıkmıştır.

Bu çalışmada “Suriyeli göçmenlerin Harran sosyo-ekonomik ve mekânsal görünümünü


ne derecede etkilemektedir ?” sorusu çalışmanın temel problemini oluşturmaktadır.
Araştırmada Suriyeli göçmenlerin sosyal, ekonomik ve mekânsal etkilerinin boyutu
irdelenmeye çalışılacaktır.

Bu tez araştırmasında göçün kavramsal yapısı, Harran’ın beşerî ve coğrafi özellikleri ve


göçün sosyo-ekonomik yapısı izah edilmiştir. Türkiye’de yaşanan sosyo- ekonomik
sorunlar ve dengesizlikler açıklanarak var olan problemlere çözüm önerileri
sunulmuştur. Harran örneklemi üzerinden Türkiye’deki göçmenlerin sosyal ve
ekonomik problemlerinin doğru yorumlanarak gereken tedbirlerin alınması için çözüm
yolları üretilmiştir.

1.1.4. Araştırmanın Metodolojisi

Bir araştırmanın en önemli ayağı onun nasıl yapıldığıdır. Yani araştırmanın yöntemidir.
Bu şuurla böyle bir çalışmanın oluşması pek çok sosyal bilimcinin başvurduğu yöntem
olan alan çalışmasını yapmayı gerektireceği mutlaktır. Alan çalışmasında sosyal ve
ekonomik yapıyı anlamanın en iyi yolu mekânda gezi, gözlem ve incelemeler
yapmaktan geçmektedir. Araştırmanın ilk tekniğini gözlem tekniği oluşturmaktadır.
Araştırma sahasındaki Suriyeli sığınmacıların sosyo- ekonomik etkileri incelendi.

Araştırmanın ikinci tekniği ise derinlemesine görüşmedir. Yerli halkla Suriyeli


göçmenler arasındaki ilişkiyi anlamak için yerli halktan ve mahalle muhtarlarından
seçilen 30 örnekleme, 10 sorudan oluşan derinlemesine görüşmeler yüz yüze
gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Suriyeli göçmenlerle ve yerli kanaat önderleriyle
odak grup görüşmeleri yapılmıştır.

Çalışmanın üçüncü tekniği ise yerli halkın ve Suriyelilerin birbirleriyle olan ilişkilerini
ve algılarını anlamak, sosyo-ekonomik yapıyı irdelemek, çok kültürlülük, kültürel

7
çatışma, birlikte yaşama ve sosyal dışlanmaya ilişkin verilere ulaşmak için anket tekniği
uygulanmıştır. Anket tekniği de 25 sorudan oluşan ve Harran’ın çeşitli mahallelerinde
yaşayan 50 Suriyeli örneklemle yüz yüze gerçekleştirilmiştir.

Suriyelilere ilişkin istatistik verileri toplanırken Ş.Urfa İl Göç İdaresi Müdürlüğü,


AFAD ve UNHCR, Harran Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı gibi kurumlara
başvurulmuştur. Harran için demografik ve ekonomi verilerini elde etmek için de TÜİK,
Tarım ve Orman Müdürlüğü, Harran Nüfus Müdürlüğü, Harran Belediyesi, Harran İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğüne de müracaat edilmiştir.

Araştırma kapsamında geniş bir literatür taraması yapılarak, literatürden elde edilen
veriler ve önceki çalışımalar, Suriyeliler özelinde göçmenlerle ilgili basın ve haber
kanallarına yansıyan vb. veriler derlenerek çalışma kapsamında kullanılmıştır. Çalışma
ile ilgili, makale, kitap, rapor, dergi, sempozyum, panel ve internet gibi ikincil
kaynaklardan da yararlanılmıştır. Kuramsal ve kavramsal tartışma eşliğinde alan
çalışmasından elde edilen veriler tahlil edilerek çalışma tamamlanmıştır.

1.1.5. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi

Araştırmanın evrenini Harran’ın merkez mahallelerinde yaşayan Suriyeli göçmenler


oluşturmaktadır. Şanlıurfa Karaköprü Göç İdare Genel Merkezi’nin yayınladığı verilere
göre Harran ilçesinde 17 bin 573 Suriyeli göçmen bulunmaktadır. Harran’ın merkez
mahallelerinde barınan Suriyeli göçmenlerden 50 kişi ve yerli halktan 30 kişi ise
örneklem için seçilmiştir. Ulusal Literatürden yararlanarak anket ve derinlemesine
mülakat formları hazırlanmıştır. Anket Suriyeli göçmenlerin Harran’ın değişik
mahallelerinde baskın oldukları mekânlarda 25 kadın ve 25 erkek katılımcıyla yüz yüze
gerçekleştirilmiştir. Yine derinlemesine mülakat, Harran’ın merkez mahallelerinde yerli
halkla 15 kadın ve 15 erkek katılımcıyla yüz yüze olarak yapılmıştır. Anket formundan
ve derinlemesine mülakattan elde edilen veriler değerlendirilerek istatiksel tablolar
oluşturulmuştur. Ayrıca sahadan elde edilen veriler ve çeşitli kurumlardan elde edilen
nicel veriler coğrafi tekniklere uygun olarak haritalandırılarak ilişkisel ağlar ve
durumlar belirlenmiştir.

8
1.1.6. Veri ve Yöntem

Çalışmada kullanılan veri yöntemi rastgele/tesadüfi örneklemdir. Evrendeki her öğenin


örneklem içinde yer alması için eşit bir olasılık bulunmaktadır. Var olan sorunlar evrene
göre benzeyen bir yapıdadır (Baltacı, 2018;240). Harran’ın merkez mahallelerinden
yaşayan Suriyeli göçmenler nüfus dağılımına göre evrenin tüm öğelerini temsil
edebilecek bir biçimde seçilmişlerdir.

Araştırmada diğer kullanılan veri yöntemi ise amaçlı örneklemdir. Amaçlı örnekleme;
yargısal, tipik örnek seçme, keyfi örnekleme ve muhakemeli örneklem de
denilmektedir. Tüm bu görüşlerin ortak noktası popülasyondan örneklem seçme
işleminin araştırmacıya ait olmasıdır. Araştırmacı bilgisiyle, deneyimiyle kaç örneklem
seçeceği veya hangi birimleri örneğe seçeceği konusunda öncelik sahibidir. Aynı
çalışma farklı bireyler tarafından yürütüldüğünde her birinin kişisel kanaati ve daha
önceki deneyimleri örnek hacmini ve hangi birimleri seçileceğini etkilemektedir. Lakin
bu yöntemi uygulayacak araştırmacının, araştırma hakkında ve popülasyonun
özellikleriyle ilgili yeterli veriye ulaşmalı ve deneyim sahibi de olmalıdır (Çiçek ve
Erkan, 1996; 46).

Gayeli örnekleme yöntemi birçok araştırmacı tarafından kullanılmaktadır. Bazı özel


durumlarda bu araştırma kullanılır. Örneğin şeker pancarı tesliminde konunun
eksperleri tarafından toprak firesi ve ölçümü yapılmaktadır. Hatta toprak firesi gözleme
dayanmaktadır. Ölçme istisnai durumlarda başvurulmaktadır. Görevliler seçecekleri
birkaç pancar ile fire oranını saptamaktadırlar. Bu gibi vakalarda gayeli örnekleme tek
yöntem olarak kullanılır. Eğer belli bir sayıda nüfus azsa ancak çok değerli olanların
öne çıkma ihtimali az ise yine gayeli örnekleme tatbik edilir. Örneğin bir okuldaki
öğrencilerin problemlerinin saptanması ve bunların çözülmesi için daha detaylı
problemleri tespit edecek, makul çözümler yolu getirecek öğrenciler danışmanlar
tarafından seçilir (Çiçek ve Erkan, 1996; 47).

Çiçek ve Erkan’a (1996) göre bazı vakalarda belli bir şehirde veya belli bir köyde
üreticilerin bir kısmıyla görüşmek yeterli olabilir. Örnek vermek gerekirse meyve
yetiştirilen bir yerde üreticilerin sözleşmeli meyve yetiştiriciliği ile ilgi düşünceleri

9
öğrenilmek isteniyorsa anket yapmak yeterli olabilir ya da benzer bir çalışmada köydeki
lider olan tarım üreticileriyle görüşülebilir. Hatta belli bir yerdeki köylerin sosyo-
kültürel özellikleri meydana çıkarmak amaçlanmış ise köylerin gayeli olarak
belirlenmesi daha uygundur. Tarım ilaçları satan bir şirketin ilaçları mıntıkada azalmış
ise mıntıkayı bilen tecrübeli kişiler köyler üzerinde araştırma yapabilir. Araştırmacının
çalıştığı konuyla ilgili kaç örnek üzerinden gözlemde bulanacağı çalışmayı yapan
kişinin tamamen tecrübelerine bağlıdır. Hatta bir konu da örnek sayısının saptanması,
araştırma konusu, nüfus özellikleri, zaman ve maliyet verileri toplayacak elemanla
ilgilidir (Çiçek ve Erkan, 1996; 47-48).

Bu araştırmada veriler toplanırken varlık sayısı, çalışmanın konusu, evreni temsil


etmesi, zaman ve maliyet özellikleri göz önünde bulundurularak gayeli örnekleme
yönteminden yararlanılmıştır.

1.1.7. Literatür Taraması

1970’lerde gelişmeye başlayan göç çalışmaları disiplini, Türkiye’ye Suriyeli göçünün


yaşanmasıyla büyük bir ivme kazanmıştır. Sosyal bilimlerde göçün yer bulması ve Türk
toplumunu etkilemesi paralel olmuştur. Türkiye komşu devletlerdeki iç çatışmalar
sebebiyle birçok mülteciyi barındırmaya başlamıştır. Bu durum göçün geniş bir
yelpazeden araştırılmasına ortam hazırlamıştır. Son yıllardaki gelişmelere bağlı olarak
Türkçe literatürde göçle ilgili çalışmalarda belirgin artışlar olmuştur. Literatürdeki olan
bazı çalışmalar şunlardır:

Gözen (2011); “ Türkiye ve Arap Baharı: Değişimi Açıklamak ve Anlamak” adlı eserde
Türkiye, Ortadoğu’daki gelişmelere hazırlıksız yakalanmış ve gelişen olaylara bağlı
olarak dış politikasını şekillendirmiştir. Türkiye, Tunus’taki olaylara destek vermiş.
Ancak Mısır, Libya ve Suriye’deki olayların yıkıcı olması sebebiyle dengeli bir siyaset
izleyememiştir. Arap Baharının Ortadoğu’yu istikrarsızlığa sürüklemesinden Türkiye
çekinmiş fakat eski rejimlere destek vermemiş ve sorunların barışçıl yoldan çözülmesini
istemiştir. Suriye’deki ayaklanmaların rejim güçleri tarafından sert bir biçimde
bastırılması ise Türkiye’nin Suriye ile olan dostane ilişkilerin bozulmasına neden
olmuştur. Esad rejiminin reform çağrılarına cevap vermemesiyle muhalifler

10
desteklenmiş ve Türk dış politikası kurucu bir role soyunmuştur. Eserde Arap
Bahar’ından sonra gelişen durumlara bağlı olarak Türk dış politikasındaki değişim
açıklanmıştır.

Şen (2013); “Suriye’de Arap Baharı” adlı çalışmada Suriye’deki halk ayaklanmasının
siyasi ve sosyo-ekonomik etkileri sorgulanmıştır. Bir ülkede sosyal ve ekonomik
değişimler siyasi talepleri arttırmaktadır. Suriye’deki siyasi kurumların toplumsal
gelişmenin gerisinde kalması ve değişim taleplerine şiddetle yanıt verilmesi Suriye’deki
kaosun büyümesine yol açmıştır. Baas partisinin iktidarda kaldığı süre içerisinde ithal
ikameci ekonomik modelini benimsemiş. Ancak son yıllarda neo-liberal ekonominin
uygulanmasıyla toplumsal sınıflar arasındaki uçurum artmış ve kırsal kesim daha da
fakirleşmiştir. Art arda yaşanan siyasi, iktisadi ve sosyal nedenler toplumsal patlamayı
beraberinde getirmiştir.

Tekinkaya (2015); “Göç ve Etnik Ekonomi: İstanbul Bayrampaşa’da Boşnak


Göçmenler” adlı araştırmada, Türkiye’ye 1953 yılından sonra göç etmiş olan
Boşnakların ekonomiye dâhil olma süreci incelenmiş ve İstanbul’un Bayrampaşa semti
örneklem olarak seçilmiştir. Derinlemesine görüşmelerle veriler toplanmış. On yedi kişi
ile görüşülmüştür. Boşnaklar, Bayrampaşa ilçesinde baskın bir halde olduklarından
etnik bir ekonomik yapı oluşturmuşlardır. Ancak Boşnakların girişimci yönleri ağır
bastığından, Boşnakların kurduğu şirketlerde farklı etnik kökenden insanlar
çalıştırılmıştır. Boşnaklar dışlanmaya uğramadıklarından dolayı ekonomiye katkıları
olumlu olmuş ve Müslüman kimlikleri nedeniyle de sosyal ve ekonomik olarak
bütünleşme göstermişlerdir.

Doğan ve Karakuyu (2016); “Suriyeli Göçmenlerin Sosyoekonomik ve Sosyokültürel


Özelliklerinin Analizi: İstanbul Beyoğlu Örneği” adlı çalışmada Suriyeli göçmenler
Türkiye’ye göç ettikten sonra birçok şehirde yaygın olarak yaşamışlardır. Suriyeliler
yerleştikleri kentleri iktisadi ve kültürel yönden etkilemişlerdir. Araştırmada İstanbul’un
Beyoğlu ilçesi örneklem olarak seçilmiş. 243 Suriyeli göçmene anket, 30 kişiye de
mülakat yapılmıştır. Suriyeli göçmenlerin iktisadi ve kültürel problemleri incelenerek
farklı gruplar arasında karşılaştırma yapılmıştır. Suriyeliler, ekonomik hayatlarını farklı

11
etnik kökene bağlı olarak kısıtlı bir biçimde devam ettirmektedirler. Bu durum Suriyeli
göçmenlerin kültürel uyumda zorlandıkları ve etnik yapıya göre de yaşam tarzlarının da
değiştiği sonucuna varılmıştır.

Kaypak ve Bimay (2016); “Suriye Savaşı Nedeniyle Yaşanan Göçün Ekonomik ve


Sosyokültürel Etkileri: Batman Örneği” adlı araştırmada Suriyeli mültecilerin Batman
şehrine olan ekonomik ve sosyokültürel etkileri ele alınmıştır. Suriyeli sığınmacılar
yanlarına getirdikleri sıcak parayla ilk etapta şehrin ekonomisine canlılık getirmişlerdir.
Göçün oluşturduğu nüfus artışıyla perakende ve imalat sektöründe büyüme yaşanmıştır.
Fakat barınma sıkıntısının belirmesi, kira fiyatlarını yükseltmiş ve alt gelirli insanların
sıkıntıya düşmesine neden olmuştur. Yerel işletmelerde ucuz iş gücü çalıştırılmış;
işveren açısından olumlu olmakla birlikte bu durum işçilerde memnuniyetsizlik ve
istihdam sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Batmanlılar Suriyelilere yapılan olumlu
ayrıcalıklardan rahatsız olmuş ve piyasadaki işsizliğe tepki göstermişlerdir. Suriyeli
sığınmacılar kente ilk geldiklerinde uyum sağlamada pek bir sorunla
karşılaşmamışlardır. Ancak misafirliklerinin uzun sürmesiyle birçok sosyokültürel ve
ekonomik sorunla karşılaşmışlardır.

Yaman (2016); “Suriyeli Sosyal Sermayenin İnşası ve Yeniden Üretim Sürecinin Sivil
Toplum ve Ekonomik Hayat Alanlarında İncelenmesi” adlı çalışmada göçün yarattığı
sorunlar karşısında Suriyeliler birbirleriyle kurdukları sosyal ağlarla hayata
tutunmuşlardır. Araştırmada Suriyeli göçmenlerin Mersin şehrinde kurdukları 6 sivil
toplum örgütü, 6 şirketle ve 10 çalışanla mülakatlar yapılmıştır. Suriyelilerin barınma,
çalışma, dil eğitimi ve iş eğitimi gibi gereksinimlerine dernekler aracılık yapmışlardır.
Kurulan bu dayanışma ağlarıyla göçmenlerin kültürel uyum sağlamları kolaylaşmış ve
Suriyeli işletme sayısının artması bu ağlarla mümkün olmuştur. Suriyeliler, işletmelerin
ekonomik yükünü azaltmak ve yaşama tutunmak için akrabalık, arkadaşlık ve dernek
gibi ilişkiler ağı geliştirmişlerdir. Sosyal ağlar Suriyeli göçmenlerin ev ve iş bulma gibi
çeşitli sıkıntılarının başvuru kaynağı olmuştur. Suriyeliler kendi aralarındaki ayrımlara
rağmen sosyal sermaye oluşturmayı başarmışlardır.

12
Karadeniz (2016); “Kilis’te Yaşayan Suriyeli Sığınmacıların İl Ekonomisine Etkisi “
adlı araştırmada Suriyeli mültecilerin Kilis ekonomisine etkileri ve işverenlerin
Suriyelilerle ilgili düşünceleri ele alınmıştır. Kilis’teki 100 işletmeye 24 sorudan oluşan
anket uygulanmıştır. Suriyeli mülteciler; bankacılık, sağlık, seyahat hizmeti alma, kiracı
olma, döviz alım-satımı yapma gibi durumlarda Kilis ekonomisine olumlu katkılar
yapmışlardır. Suriyelilerin üretici ve tüketici olma pozisyonları da kent ekonomisini
canlandırmaktadır. Ancak Suriyelilerin ucuz işçi olarak çalıştırılmaları yerli halkın işsiz
kalmasına yol açmıştır. Geçici barınma merkezleri dışında kalan Suriyeliler; pahalı kira
ödeme ve geçinememe gibi ekonomik sorunlarla karşılaşmışlardır. Suriyeli
sığınmacıların maddi durumlarının iyi olmaması, çevre sağlığının kötü etkilenmesine
neden olmaktadır. Suriyeli göçmenlerin sosyal ve ekonomik sorunlarının düzeltilmesi
için de önemli kamu politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Öztürk (2017); “Suriye’den Adana İline Gelen Göçmenlerin Sosyo- Ekonomik


Durumunun Analizi” adlı eserde Adana şehrinde yaşayan Suriyeli göçmenlerin sosyo-
ekonomik özellikleri çözümlenmiş ve göç kuramları perspektifinden Suriyelilerin göçü
açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmada 25 sorudan oluşan anket formu Adana’da barınan
400 Suriyeli sığınmacıya uygulanmış ve göçmenlerin yaş, cinsiyet, çalışma durumu, göç
edilen yeri seçme ve tersine göç etme düşüncesi ile göç eylemi arasında olumlu bir ilişki
tespit edilmiştir. Adana’da iş olanaklarının iyi olması ve göçmenlerin akrabalarının
bulunması göç edilen yere tercihi arttırmıştır. Suriyeli göçmenlerin sosyo-ekonomik
sorunlarının büyümesi ile geriye dönme düşüncesinin belirginlik kazandığı sonucuna
ulaşılmıştır.

Yaşar (2019); “ Göçün Dini ve Sosyal Hayat Üzerindeki Etkisi: Suriye Göçü- Harran
Konteyner Kent Örneği “ adlı çalışmada Suriyeli göçmenlerin dini yaşamlarında oluşan
değişimlerin sosyal hayat üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Harran Konteyner
Kentteki 320 Suriyeli göçmene anket uygulanmış ve göçmenlerin sosyal ve psikolojik
olarak dini uygulamalarında düşüş meydana gelmiştir. Suriyelilerin çoğu savaş
nedeniyle travma yaşadıkları ve psikolojik olarak yıprandıkları saptanmıştır.
Göçmenlerin dini inanca bağlı kalma durumları sosyal hayata ve uyum sürecine olumlu
etkileri olacağı sonucuna ulaşılmıştır.

13
Kütükçü (2020); “Suriye Göçünün Türkiye Ekonomisine Etkisi” adlı eserde Suriyeli
mülteciler temel gereksinimlerini yerli firmalardan tüketici olarak karşıladıklarından
dolayı Türkiye ekonomisi olumlu yönde etkilenmiştir. Suriye göçü Türkiye’ye olan
etkisi makro ve mikro ölçekte değerlendirilmiştir. Kira fiyatlarının yükselmesi ve gıda
fiyatlarının artması Türk ekonomisine olumsuz şekilde yansımıştır. Düşük ücretle
Suriyelilerin çalışması iş gücü açığını kapatmış ve yerli halkın çalışmak istemediği
işlere Suriyeliler istihdam edilmiştir. Ancak göçle birlikte çocuk işçiliğin yaygınlaştığı
görülmüştür. Suriyelilerin işsizlik üzerindeki etkileri sınırlı ve olumuz olmakla birlikte
etkileri tam olarak tespit edilememiştir. Mal ve hizmetlerin karşılanmasında yeteri
üretimin sağlanamaması enflasyonun yükselmesine sebep olmuştur. Dış ticarette de
Suriye iç savaşına bağlı olarak ithalat ve ihracatta azalmalar olmuştur.

Çetiner (2020); “Suriye Krizinde Uluslararası Göç Sorunu, Yönetimi ve Uluslararası


Göç Sorununun Ev Sahibi Ülkeye Sosyo-Ekonomik Etkileri: Türkiye Örneği” adlı
araştırmasında Türkiye, Suriyeli sığınmacıların konaklama, eğitim, sağlık, beslenme
gibi birçok gereksinimlerini karşılamak zorunda kalmaktadır. Göçmenlerin Türkiye’ye
olan ekonomik etkileri iki farklı model ve sekiz parametre ile on il kapsamında nicel
araştırma metoduyla incelenmiştir. Suriye iç savaşından sonra başlayan göç, Türkiye’ye
pozitif ve negatif sosyo-ekonomik etkileri bulunmaktadır. Göçle birlikte kamu
harcamaların artmasıyla bütçe dengesi bozularak yerel yönetimler üzerinde bir yük
meydana gelmiştir. Türkiye sığınmacılar için birçok maddi harcamalar yapmıştır. Ancak
Suriyeliler şirket kurma, mal ve hizmet üretme yoluyla vergi gelirlerini arttırmışlardır.
Nitelikli olan Suriyelilerin de daha çok yurt dışına gitmişlerdir. Ayrıca Suriyeli
göçmenlerin eğitim hizmetlerinden yararlanması için çeşitli projeler geliştirilmelidir. On
ilde yaşanan göç hareketinin istihdam üzerinde açık bir etkisi bulunmamaktadır.
Suriyeliler kayıt dışı sektörlerde çalıştıkları için işgücü pazarı üzerindeki etkisi tespit
edilememiştir.

İncili ve Akdemir (2016); “Yerinden Edilmişliğin Coğrafi Analizi: Kilis’te Suriyeli


Sığınmacılar” adlı araştırmada Suriyeli göçünün Kilis’e yansımaları, göç eden kitlenin
demografik özellikleri, göç yollarının Kilis’le bağlantısı ve zorunlu göçün temel
sebeplerini incelemişlerdir. Kilis şehrinde yaşayan Suriyeliler olmak üzere Elbeyli

14
Beşeriye, Öncüpınar konteyner kentlerindeki 300 göçmene anket uygulanmıştır.
Suriyeli sığınmacıların geldikleri bölgeler tespit edilmiş ve Kilis’in göç almasında
coğrafi yakınlığın etkili olduğu görülmüştür. Suriyeli sığınmacılar sosyal ağları
kullanarak daha sonra Kilis’e göç edenlere yer açmışlardır. Kilis sınırının yapay olması,
akarsu ve doğal yolların bulunması göçü kolaylaştırmıştır. Araştırmada Kilis’teki göç
sonrası durum analiz edilerek tahminde bulunulmuştur. Suriyeli çocuk nüfusunun fazla
olması hane sayısının büyümesine yol açmıştır. Suriyeli göçünün Kilis’e olan sosyo-
ekonomik ve mekânsal etkileri belirtilmiştir. Suriyeli göçüyle beraber Kilis’te
demografik yapı iki kat artmıştır. Kilis’teki dükkânlar, caddeler gibi lokasyon mekânlar
Suriyeli sığınmacılarla yoğunlaşmıştır. Kilis halkı Suriyeli göçüne önce Ensar bakış
açısıyla olumlu yaklaşmış fakat orta vadede ekonomik sıkıntıların artmasıyla bakış açısı
olumsuz olmuştur. Suriyeli göçmenler Kilis’in ekonomisini önce canlandırmış ancak
sonra başka şehirlere göç yaşanmasıyla Kilis ekonomik canlılığını kaybetmiştir.
Çalışmada ekonomik durumu iyi olan Suriyelilerin geri dönmeyecekleri ve ileride
diaspora/kopuntu oluşturacakları ön görülmüştür. Suriyelilerin eğitim, yaş, meslek gibi
özellikleri göz önünde bulundurularak yerleştirilmelerine özen gösterilmelidir. Ayrıca
araştırmanın sonucunda Suriyelilerin kayıt altına alınarak şehirlerde sığınmacı kotasının
oluşturulmasının gerekliliği de açıklanmıştır.

Cengiz (2020); “ Antakya’daki Suriyeli Mültecilerin Mekânsal Toplanması/Ayrışması:


Örüntüler, Süreçler ve Sonuçlar” adlı doktora tezinde Antakya’daki Suriyeli
sığınmacıların mekânsal ayrışmasını analiz etmiştir. Antakya’daki Suriyeli göçmenler
yerli halkla etnisite ve kültürel olarak aynı özellikleri taşımasına rağmen mekânsal
dışlanma meydana gelmiştir. Bu çalışmada Antakya’daki Suriyeli göçmenlerin
mekânsal ayrışmanın görüntüsü ortaya çıkarılmıştır. Araştırmada nicel ve nitel
yöntemler kullanılmıştır. Hem Suriyeli mültecilere hem de yerli halka mülakat
uygulanmıştır. Suriyeli sığınmacıların farklı kültürel özelliklere sahip olması mekânsal
ayrışmayı kolaylaştırmakla beraber Suriyeli sığınmacıların yerli halkla aynı kültürel
özellikleri taşıması mekânsal ayrışmanın ortaya çıkmasında engelleyici bir faktör
olmamıştır.

15
1.1.8. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu çalışma 2011’deki Suriye iç savaşından Türkiye’ye sığınan ve Şanlıurfa İlinin


Harran’ın merkez mahallelerinde barınan Suriyeli sığınmacıları kapsamaktadır. Harran
merkez mahalleleri dışında yaşayan Suriyeli göçmenler araştırmaya dâhil edilmemiştir.
Suriyelilerle ilgili istatiksel verilere ulaşmanın zor olması araştırmanın sınırlılığını
oluşturmaktadır. Ayrıca Harran’ın önceleri bağlı oluşu ve sonrasında Şanlıurfa’nın
ilçesi haline gelerek idari yapının değişimi, sonrasında büyükşehir belediyesi yasasına
bağlı olarak köylerin mahalle yerleşmesine dönüşümü ilgili verilerin elde edilmesini ve
işlenmesini zorlaştırmıştır.

İkinci olarak Suriyelilerle yapılan anketlerde, göçmenler meselesinin hassas bir konu
olması sebebiyle görüşmeye katılmaya çekindikleri ve güven duymakta da zorlandıkları
görülmüştür. Yerli halkla yapılan derinlemesine mülakatlarda görüşmeye katılanların
çoğunun çalışıyor olması sebebiyle zaman ve mekân kısıtlaması yaşanmıştır. Ayrıca
araştırmaya katılan Suriyeli ve Harranlı kadınların ekonomik hayatta pek aktif
olmadıkları için onlara ulaşmada zorluklar yaşanmıştır.

Araştırmanın bir diğer sınırlılığı ise pandemi zamanına denk gelmesidir. Pandemi
sürecinde sokağa çıkma yasaklarının olmasından kaynaklı anket ve mülakatların biraz
geç bir tarihte tamamlanmasına neden olmuştur. Maske ve mesafe kurallarına uyularak
katılımcılarla yapılan görüşmeler titizlikle yürütülmüştür.

Anket uygulanırken dil sorunuyla karşılaşılmıştır. Suriyeli göçmenler Arapça


konuştukları için tercüman aracılığıyla iletişim kurulmuştur. Harran’ın merkez
mahallerinde Kürtçeyi konuşan göçmen olmadığı için Kürtçe iletişim kurulmamıştır

İKİNCİ BÖLÜM

2.1. GÖÇ TEORİLERİ VE KAVRAMSAL ÇEVÇEVE

Çalışmanın bu bölümünde göçün kavramsal yapısı, uluslararası göç ve çeşitleri ele


alınmıştır. Literatür araştırması yapılarak uluslararası göç teorilerinin boyutlarına yer

16
verilmiştir. Suriyeli sığınmacı göçünün nedenleri ve Türkiye’ye olan etkileri kavramsal
çerçevede incelenmiştir.

2.2. GÖÇ VE ULUSLARARASI GÖÇ

Göçün, gerek insanlık tarihi kadar kadim bir geçmişi olması, gerek çok boyutlu dinamik
bir süreç olması, gerekse de yer, vakit, sebep, sonuç gibi karmaşık düzlemlerde ele
alınıp birbirinden farklı iktisadi ve siyasi kuramlara konu olması nedeniyle göçü tarif
etmek pek kolay değildir. Göç fenomeni; iktisattan, sosyolojiye, sosyolojiden coğrafya
ve antropolojiye kadar birçok disiplin dalının konusuna girdiğinden her disiplin dalı
kendi penceresinden bir tanım ortaya koymuştur (Özyakışır, 2013; 5).

Göç kavramı, pek çok yabancı ve Türkçe literatürde ele alınmış olup konuya farklı bir
görünüm kazandırılmış ve geniş bir yelpazeden göç tanımları yapılmıştır. Alanyazında
yer alan kimi göç tanımları şunlardır:

Uluslararası Göç Örgütüne (2009) göre; devletlerarası bir sınırı aşarak mekân
değiştirmek. Zamanı, boyutu ve sebebi neyden kaynaklanırsa kaynaklansın bireylerin
mekân değiştirdikleri demografik devinimler göç olarak ifade edilir (IOM, 2009; 22).

Göç; toplumun sosyal, kültürel, ekonomik, politik vb. tüm bünyesiyle yakından ilişkili
ve etkileyici bir olaydır. Çok yönlü karaktere sahip oluşu sebebiyle sosyologlardan,
antropologlara, planlamacılardan idarecilere kadar herkesin ilgisini çeken bir konudur.
Göç coğrafi mahiyette bir seyyalite olup, sosyal ilim alanında çalışanların çeşitli
kriterler kullanarak saptadıkları köy ve şehir gibi iskân üniteleri arasında meydana gelen
nüfus alış-verişidir (Akkayan, 1979; 19-22).

Göç, bireylerin bir sonraki hayatlarının bir kısmını ya da hepsini sürdürmek üzere iskân
edildikleri yerden başka bir yere iskân edilmek gayesiyle meydana getirmiş oldukları
coğrafik mekân hadiseleridir. Evrensel bir olgu olan göç, günümüzde yeni bir vasıf
kazanmıştır; geçmişteki nüfus hareketlerinin yerine bugün giderek artan bir önemde
insan gücü hareketleri yaşanmaktadır (Demir, 1997; 85).

17
Göç insanların içinde yaşadıkları coğrafi ve sosyo-kültürel civarı terk ederek başka bir
coğrafi ve sosyo-kültürel etrafın içine girmesidir. Göç ve sosyal hareketler, sosyo-
kültürel ve iktisadi tarafları olan, sosyal değişmeye yol açan veya ona hız kazandıran
olgulardır. Diğer yandan sosyal değişme de hem göçe hem de sosyal hareketlere sebep
olabilmektedir (Durugönül, 1997; 95).

Karpat’a (2017) göre; göçler sosyal değişimin en güçlü öğesi olarak, değişik fiziksel
yapıya, dine, dile ve kültüre sahip cemiyetleri karşı karşıya getirmiş, bu cemiyetlerin
birlikte yaşamalarına ve sonuç olarak etkileşim içinde olmalarını sağlamıştır. Yeni
soylar, kültürler, değişik idare ve yaşam tarzı göçlerin tesiriyle oluşmuştur (Karpat,
2017; 9).

Göçler hızla süren küresel bütünleşmenin ana kaynağını yaratmaktadır. Göçler izole
olmamış bir fenomendir. Mal ve paranın dönüşümü daima bireylerin akışkanlığını
sağlamaktadır. Nakliyat imkânları ve iletişimin yaygınlaşması kültürün mübadele
göçünü oluşturmuştur (Catles ve Miller, 2008; 7).

Tarih boyunca insanlığın en büyük olgularından olan göç, geçmişten günümüze önemini
muhafaza ederek sosyal yaşamda da daha da kurumsallaşarak devam etmektedir. Göç,
ister gönüllülük ister zaruret şartların sonucu olarak meydana gelsin; bireylerin kendi
yaşam alanlarından veya tercihen bulundukları mekândan bir başka alana aktarılmasıdır.
Göç sebebi tarihsel süreçte farklı olgularla açıklanmıştır. Coğrafi etkenlerden bireysel
seçeneklere kadar oldukça farklı nedensellik gösteren olgulara sahiptir (Ayhan, 2019;
92).

Ekici ve Tuncel’e (2015) göre; göç, birey ile yer arasındaki ilişkiyi bozan önemli
faktörlerden biridir. İnsanlar ve toplumlar değişik sebeplerden dolayı barındıkları yeri
terk ederek diğer bir yere göç etmektedir. İnsanlar ve toplumlar için göç yer değişimine
mukabil gelmektedir. Bunun yanında göç bireylerin iç dünyalarını başkalaştırmakta ve
transformasyona da sebep olmaktadır. Bu başkalaşım ve transformasyon bırakılan yer
ile iskân edilen yerle beraber bireylere dair olan her şey yanlarında göç etmektedir
(Ekici ve Tuncel, 2015; 10).

18
İnsanlık var olduğu sürece çeşitli sebepten dolayı göç olgusu olacaktır. Yani göç ve
zorunluluk kavramlarının buluştuğu bir durum söz konusudur. Ayrıca göç hareket
demektir. Göç olmadığında donma, fosilleşme, çürüme, bir anlamda yok oluş başlıyor.
Bu nedenle göç insanların canlılığını yani değişkenliği ifade etmektedir. Göçün başka
bir sebebi, endişenin, zorluğun, politik sebeplerin, sertliğin yol açtığı göçtür. Zorbalık
ve haşinlik nüfusun değişimine yani göçe neden olur (Çandar, 2005; 30).

Bireylerin var oldukları yerden iktisadi, toplumsal, politik sebeplerden ötürü sair bir
mekâna doğru yola çıkması göç olayı olarak tarif edilir. Göç toplumların en eski
çağlarından beri devam eden ve gelecek yıllarda da sürecek olan devletlerin her
coğrafyasında rastlanacak bir vaziyettir (Koçak ve Terzi, 2012; 164).

Ortaylı’ya (2005) göre; insanların toplum olarak başlıca eylemi göçtür. Göç etmeyen
insan ve insan topluluğu olmuyor ve göç olgusu durduğu stabile kazandığı zaman da
toplumlar aslında ölmeye başlıyor. Ezelden beri göç ediliyor ve sonsuza kadar göç
edilecektir. Bir yerden göç sona ermişse, o toplum eriyor demektir. Göç olmayan bir
coğrafya sayfasında tarihin son sayfaları yazılıyor demektir. Göçler tarihte yıkıcı
kavimlerin gelip ortalığı altüst etmesiyle göze çarpar ama bu coğrafyada hareket böyle
başlar. Hiç şüphe yok ki aslında göçlerle yaşıyoruz ve göçlerin mahiyeti değişiktir
(Ortaylı, 2005; 19).

Birey içinde yaşadığı sosyal çevrede güdülerini en yüksek düzeyde gerçekleştirmek


ister. Bu nedenle göç bireylerin kullanabilecekleri fırsat sayısını arttırır. Göç mesleki ve
sosyal hareketliliği sağlayan geniş bir olgudur. İnsanların mekânda yer değiştirmesi hem
üretici hem de tüketici rolleri bakımından sosyal sistemi etkilemektedir. Fertler mekân
değiştirdikleri zaman sadece etken girdisi olarak değil, aynı zamanda tüketici olarak da
mekân değiştirmiş olmaktadır. Bu yüzden göç ile tüketicilerin mekândaki konumları ya
da pazarın mekânsal şekli değişmektedir (Tekeli, 2008; 18).

Akkayan’a (2003) göre; göçle ilgili birçok tanım mevcut olup tanım çeşitliliğin fazla
olmasının sebebi göçle ilgilenen bilim dallarının farklı derecelerden görmek
istemelerinden ortaya çıkmaktadır. Kısacası göç, insanların yaşamlarının hepsini veya
bir bölümünü sürdürmek için büsbütün ya da geçici bir zaman zarfında barınma

19
biriminden ötekine geçmek için yaptığı coğrafi mekân olaylarıdır. Göç değişik sürelerde
ve yerlerde gerçekleşmektedir (Akkan, 2003; 37).

Adıgüzel’e (2020) göre; göç, beşerî bir varlık olan insanların, politik, iktisadi, toplumsal
tabii ve yapay sebeplerden ötürü coğrafik rotasyona uğramasıdır. Bu rotasyona uğrama
yani mekân değiştirme olayı ülke içinde olabileceği gibi sınırlar arasında da ülke dışına
çıkılarak gerçekleşebilir. Bireyler isteğe bağlı veya mücbir olarak yaşadıkları yeri
bırakmakta aynı devlet içinde ya da farklı bir devletin sınırlarında yaşamlarını
sürdürmektedir. Bireyler farklı bir yere geçmekle kalmıyor bununla birlikte yaşamını
kapsayan tüm sosyal ağları baştan yapılandırmaktadır (Adıgüzel, 2020; 3).

Göçün çıkış noktası insanların devingenliğinden kaynaklanıyor olmasıdır. Ayrıca göç


bireylerin istek ve gereksinimlerinin tekabül etmesinden doğan değişkenliğin bir
neticesidir. Göçlerin etkileri hep yıkıcı olmakla beraber göçe maruz kalan devlet, politik
ve sosyal değişmeler yaşamıştır. Anadolu coğrafyası da insan hareketliliğinin en canlı
olduğu noktalardan biri olmuştur (Tekelioğlu vd., 2015; 5).

Göç ile ilgili yapılan tanımları birleştirdiğimizde kısaca şu tanım ortaya çıkmaktadır:
İnsanların çağlar boyunca hudutları belli olan bir mıntıkadan başka bir mıntıkaya
devamlı veya geçici olarak geçmesi ve orada iskân edilmesi göç olarak ifade edilir.
Göçün özünde çeşitli sebeplerden ötürü hareketlilik ve yer değiştirme öğeleri
bulunmaktadır. Eğer yer değiştirme olmuyorsa ve insan devinimi yoksa göçten
bahsetmek mümkün değildir. Göç, bir devletin hudutları içinde meydana geliyorsa iç
göç; ulusal devletlerin hudutları aşılıyorsa yani başka bir ülkeye göç ediliyorsa dış göç,
diğer bir deyişle uluslararası göç olarak isimlendirilir (Nas, 2018; 75).

Uluslararası göç ise, malum bir zaman diliminde sürekli şekilde hayata dayanmak, iş
bulmak veya barınmak için bir memleketten diğer memlekete gerçekleşen popülasyon
hareketidir. İç göç hareketinde iktisadi şartlar rol oynarken uluslararası göçte ise
devletlerin koşullarına göre iktisadi ve siyasal sebepler ağır basmaktadır. Ayrıca
uluslararası göçte dışardan nüfus kitlesi geldiği için bir ülkenin nüfus yapısı
değişebilmedir (Erdoğan vd., 2017; 23). Dış göçe uğrayan ülkede de nüfus kitlesine
bağlı olarak çeşitli politik ve ekonomik problemler yaşanabilmektedir.

20
Bugün küresel nüfusun büyük bir kısmı vatandaşı olduğu bir devlette hayatını
sürdürmekle beraber iş bulmak, öğrenim görmek ve emekli olduktan sonra farklı bir
memlekete yerleşenlerin sayısı hızla çoğalmaktadır. Günümüzde 7 milyar civarında olan
küresel nüfusun 250 milyonu farklı bir ülkede hayatlarını devam ettirmektedir.
Sanayileşmiş ülkelerin demografilerinde göçmen payı 1960 ile 2000 seneleri arasında
iki katını geçmiştir. Globalleşme, dış göçün (uluslararası göç) hem sanayileşmiş ülkeler
hem de az sanayileşmiş ülkeler açısından önemi giderek büyümektedir. Bu durumun
sebebi uluslararası göçün işçi hareketlerinden dolayı kaynaklanmasıdır. Uluslararası
mevcut iş gücü ve refah düzeyinin farklı olması dış göçün meşru ya da kanun dışı
hareketini yükseltmektedir (Aksoy, 2012; 294).

2.3. ULUSLARARASI GÖÇ VE ÇEŞİTLERİ

Uluslararası göçler, bir ulusal vatandan yabancı bir vatana doğru yapılan göçlerdir.
Uluslararası göçler, isteğe bağlı yapılacağı gibi irade dışı yani mücbir nedenden de
kaynaklanabilmektedir. Seyahat olanakları ve iletişim imkânlarının çoğalması
uluslararası/dış göçü kolaylaştırmaktadır. Hatta iç karışıklıklar, çatışmalar, kuraklık ve
tabi felaketler zorunlu uluslararası/dış göçlere daha iyi imkânlarda hayatlarını devam
ettirme isteği ise gönüllü uluslararası/dış göçlere yol açmaktadır (Koçak ve Terzi, 2012;
172).

Kolukırık’a (2014) göre; uluslararası göçler, globalleşme olgusuyla resmi çizilmeye


çalışılan sosyal değişimler meydana gelen olguların sadece bir kısmını görme olanağı
sunmaktadır. Çünkü meydana gelen değişimler toplumları ne kadar etkilediğini anlamak
için yeni görüşlere gereksinim duyulmaktadır. Örneğin; iş bulmak veya turizm
nedeniyle yapılan göçleri küreselleşmeyle açıklamak yapılacak tenkitlerden biridir.
Uluslararası göçleri belli sınırlara ve kalıplara hapsetmektense belli rotası olmayan tüm
dünyayı içeren ve her ülkenin maruz kalacağı göçler olarak değerlendirmek gerekir.
Ülkeler arasındaki kalkınma düzeyi, ekonomik fırsatların eşitsizliği, siyasi gelişme
talepleri durumundan bakıldığında uluslararası göçler gerçeklik kazanmaktadır. Yani
“karşılıklı bağımlılık” birçok insanın hayatını değiştirmekte ülkelerin ve ulusların alın
yazısını beraber biçimlenmektedir (Kolukırık, 2014; 38-39).

21
Yıldız’a (2018) göre ise; uluslararası göçler kalıcı bir zaman diliminde yaşama
tutunmak için bir yurttan başka bir yurda doğru yapılan demografik dinamizmdir.
Kişiler çeşitli nedenlerden ötürü istemli veya mecburi olarak ülke dışına göç kararını
alabilmektedir. İnsanlar iç karışıklıklar, iklim değişikliği, tabiat olayları ve zorbalıklar
yüzünden kaçarak başka devletlere göç edebilmektedir (Yıldız, 2018; 11).

Uluslararası göçte etkinliğe göre belli olan düşünce bireylerin daha iyi kazanç
sağlamaları ve ekonomik durumlarını iyileştirmek için az sanayileşmiş ülkelerden
sanayileşmiş ülkelere doğru gerçekleşmektedir. Uluslararası göçler günümüze kadar bu
döngü içinde meydana gelmekteydi. Sanayileşmiş ülkeler kalkınmalarını dünyanın her
yerine yaydıklarından dolayı sanayisini tamamlamamış ülkelere doğru da göç
yaşanmaktadır. Uluslararası göçler altı bölümde incelenmektedir. Bunlar:

1) Devamlı iskân edilenler.

2) Devamlı sözleşmeli çalışanlar.

3) Devamlı usta işçiler.

4) Kaçak veya kanun dışı işçiler.

5) Sığınmacılar.

6) Mültecilerdir.

Uluslararası göçün tam olarak gerçekleşebilmesi için BM’ye göre; memleketini terk
edip diğer bir devlette hayatının geri kalanını sürdürmeyi düşünen insanların bu eylemi
bir yıldan daha çok zamanla yapmış olması gerekmektedir (Aksoy, 2012; 294).

Uluslararası göç alanındaki yakın dönem genel eğilimleri şunlardır: Geleneksel göç alan
ülkelerin periferisinde kalan ülkelerin de son yıllarda göçleri hızla büyüdü. Göçmenlerin
orijin ülkeleri hızla çeşitlendi. Tarihsel ve coğrafi yakınlık modellerinin büyük ölçüde
azaldığı görülmektedir. Aynı zamanda geleneksel göç alan ülkelerde göç kontrol
edilemediği ölçüde ekonomik durgunlukta eş güdüm içinde göçmenler için göreceli
fakirlik artmaya başlamaktadır (Sirkeci, 2005; 33).

22
Günümüzde ülkeler göçle ilgili hassas davranmakla beraber bağımlı, vasıfsız ve
ihtiyar/yaşlı olan göçmenlerin sınırlarını geçmesini engellemeye çalışmaktadırlar.
Dünya göçmenleri, geçmiş yıllardaki vasıfsız işçilerden ayrı olarak kabiliyetli ve vasıflı
kişilerden meydana gelmektedir (Yaldız, 2014; 385).

Uluslararası göçün özü, bir devletten başka bir devlete doğru olarak yapılmasıdır. Göç
yönelimi bir devlete olabileceği gibi birden fazla devlete doğru da olabilmektedir.
Göçün tüm kademelerinde göçü gerçekleştiren birey, göçe uğrayan devlet ve gönderici
devleti açısından çeşitli faktörler söz konusudur. Bunun sonucunda göç sürecine katılan
tüm taraflar göçten fazlasıyla etkilenmektedirler. Bireyin göçün başında ayrıldığı ya da
bıraktığı ulusal devlete kaynak ülke göç sonucunda da varmak istediği ülkeye de “hedef
ülke” denilmektedir. Göç sürecinde başka bir yere geçilirse ya da üçüncü bir devlette
hedef ülkeye ulaşmak için geçici olarak kalınırsa “transit ülke” olarak tanımlanır.
Transit ülkede göç sürecini değişik faktörler biçimlendirmektedir (Naz, 2015; 18-19).

Stalker uluslararası göçün niteliğini şu şekilde belirtmektedir:

“ Göç etmeye karar vermiş biri, kabul edildiği herhangi bir ülkeye gidebilmektedir. Fakat uygulamada,
tarihteki göç hareketi ve göç ağlarınca daha önce çizilmiş rotaları tercih etmekte, bu yüzden göç akımları
genel olarak, önceden anavatan-sömürge olan ülkeler arasında ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında göç
edecek kişi aile bireylerinin bulunduğu yere gitmeyi tercih etmektedir. Kültürel faktörler (o ülkede kendi
kültüründen kişilerin çok olması) ve iki ülke arasındaki coğrafi yakınlık da hedef ülkeyi belirlemede
önemli etkenlerdir. Bununla birlikte acenteler ve insan kaçakçılığı ve ticareti organizasyonları vasıtasıyla

göç eden kişilerin hedef ülkeleri konusunda söz konusu organizasyonlar belirleyicidir “( akt.Naz,
2015; 19).

Sirkeci’ye (2005) göre; uluslararası göçün sirküler karakteri artan profesyonel göçleri,
transnasyonel ağların gelişmesi ve beyin göçü etkileriyle güçlendi. Geleneksel göç
ülkeleri de büyük ölçüde göç vermeye başladılar. Beyin göçü ve emekli göçü de bu
kapsamda değerlendirilir. Göçün görünürlüğünün çoğalmasıyla birlikte kontrol eden
ülke ve ajanlar arasında da daha geniş iş birliği görülmeye başlandı. (Sirkeci, 2005;
34).

23
Uluslararası göçler; tarih boyunca toplumların etkileşim içinde olduğu ve yıllar boyunca
devam edecek olan göçlerdir. Göçün yapılış şekline bağlı olarak uluslararası göçler
şunlardır:

İlkel/Yalın Göçler: Toplumlar tabii felaketlerle, açlıkla ve kuraklıkla karşılaştığında


umutsuzluk vakasından doğan göçlerdir. İlkel göçler basit göçler olarak da adlandırılır.
Doğal, çevresel etkenler bu göçlere neden olmaktadır. Tarım toplumunun verimli yerler
bulmak için başka bir yere göç etmesi ilkel göç boyutunu oluşturmaktadır (Cebeci,
2015; 140). Uzaklaştırıcı sebeplerden dolayı bu göçe fiziki ya da çevresel göçler de
denilmektedir (Naz, 2015; 19).

Sürgün veya Zorunlu Göçler: İnsanların iradeleri dışında hayatlarını devam ettirdikleri
coğrafyayı terk etmek durumunda bırakılmalarıdır. Mecburi göçe uğrayan bireyler,
zorunlu olarak hayata tutundukları yurtlarından, iç karışıklıklardan, çatışmalardan
etkilendiklerinden ve her türlü doğal felaketlerle karşı karşıya kaldıklarından dolayı
yaşadıkları yerlerden çabucak ayrılmaktadır. Hatta milletlerarası sınırları geçerek başka
bir devlete de kaçak veya yasal yollarla giriş yapabilmektedir (Tekin, 2011; 93).
Sürgünler de toplumlar için geniş bir dönemde yansıdığı için travma oluşturmaktadır.
Bu göç sürecinde göçmen ayrıldığı topraklardan ulaştığı topraklara doğru derin anıları
taşımaktadır (Sağır, 2012; 361-362). Osmanlı devletinin toprak kaybetmesiyle,
Rusya’nın egemenliği altına giren Çerkezler ve Kırım Türkleri çeşitli baskılar altında
kalarak göç etmeleri, sürgün ya da zorunlu göçlere örnek gösterilebilir (Efe, 2018; 21).

Palyatif/Geçici Göçler: İnsanların malum bir meslekle uğraştıkları ve belli bir süre
zarfında aleni bir hedefle iş bulmak için başka bir devlete göç etmesidir. Öncelikle
geçici göçler İşçi göçleri olarak görülse de sınırları daha kapsamlıdır. Başka bir ülkeye
göç eden kişi, misafir olma statüsünden dolayı iç kesimlere de göç edebilmektedir.
Geçmişte Batı Avrupa devletleri “Misafir İşçi” programını geçici göç kapsamında
yürütmüşlerdir. Amerika’da çalışan işçilerin “Bracero” planına tabi tutulması ve çeşitli
devletlerde çalışan göçmenlerin istihdam planları buna misal gösterilebilir (Naz, 2015;
20). Çeşitli ülkelerde çalışan göçmenlerin iç kısımlara doğru göç etmeleri ve devamlı
olarak aynı yerde kalmamaları geçici göç kapsamında değerlendirilebilir.

24
Daimî/Kalıcı Göçler: Kişiler, belirlenmiş bir zaman diliminin olmadığı, kalıcı iskân
edilme şevkiyle göç etme hadisesini gerçekleştirmektedir. Göç eden birey göç edilen
mekânda kesintisiz kalmayı hedeflemektedir (Yıldız, 2018;10). Karar aşamasından
itibaren süresi birey tarafından aşina olunan veya belirlenmiş göç çeşididir. Fakat bazı
istisnai durumlar olabilmektedir. Sürekli olarak kalmayı ya da yerleşmeyi baştan
planlayan birey, göç sonucunda karşılaştığı durumlara bağlı olarak göç ettiği mekândan
vazgeçebilmektedir. Dolayısıyla birey daha önce hayatta kaldığı eski yerleşim yerine
geri dönmeyi seçer yahut göç serüvenine devam eder (Erdoğan vd., 2017; 25-26).
Kafkaslardan milyonlarca Müslüman’ın, Osmanlı himayesine göç etmesi ve yaşam
boyu Anadolu’da kalması kalıcı göçlere örnek gösterilebilir (Yüksel, 2017; 405).

Beyin Göçü: Nitelikli eğitim görmüş bireylerin temel anlamda güzel hayat sürmek ve
iyi bir iş bulmak için bu imkânları sağlayan ülkelere gitmesi olarak tanımlanabilir.
Beyin göçünün son senelerde uluslararası göç içindeki payı artmıştır (Gökbayrak, 2008;
72). Ülkeler birbirine ihtiyaç içinde olduğundan gitgide kapalı halleri bırakıp, ilişkilere
dayandıklarından düzgün kalkınmanın sağlanması için Gelişme dışında yoları
bulunmamaktadır. Dolayısıyla ülkeler arasındaki beyin göçü alışverişi kaçınılmaz hale
gelmektedir (Başaran, 1972; 133). Sanayileşme hızı yavaş olan ülkelerde insan
kaynağının eksikliği gelişme hızının düşmesine neden olmaktadır. Bunun sonucunda
gelişmemiş ülkelerde bütçeden eğitime ayrılan pay azalmakla beraber kaynakların
verimliliği de düşmektedir (Erkal, 1980; 75).

Mübadele Göçleri: Mübadele, Osmanlıca‘da değiş tokuş manasını içermektedir. İki


devletin sözleşme yapıp, yurttaşlarının müşterek olarak yer değiştirmesidir.
Çatışmalardan sonra belirlenen sınırların içinde kalan etnik topluluğun ait olduğu
devletle bağlantılarının silinmemesi için uygulanmaktadır. İki devletin arasında göç
gerçekleştiği için sınırlar aşınmaktadır. Mübadele göçünün negatif yanı ise, etnik
topluluğun yaşadığı yerden göç etmesi uyum sorununu ortaya çıkarmaktadır (Sayın vd.,
2016; 3). 1923’ten sonra Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan nüfus değişimi,
mübadele göçlerine örnek verilebilir. Savaş durumu, sınırların değişmesi ve etnik
meseleler mübadeleye ortam hazırlamıştır (Yönlü, 2018; 106).

25
Emekli Göçü: Sanayileşmiş devletlerden hayat koşulları açısından olumlu çevre ve
havaya sahip ülkelere doğru yapılan göç hareketidir. Günümüzde 60 yaşını aşan ve
emekli olan bireyler denizel iklimin olduğu orta kuşak ülkelerine yönelmektedir.
Geçmişte emekli göçüne pek rastlanmamakla beraber emekli olunca hayatını farklı
yerlerde geçirme isteği çoğalmaktadır. Anadolu’da da Güney Ege ve Akdeniz kıyılarına
yoğun emekli göçü rastlanmaktadır (Abadan- Unat, 2017; 353). Emekli olanlar
Türkiye’nin güney kıyılarında gayrimenkul alımları yaparak bölgeye yerleşmektedir
(Tuna ve Özbek ; 51).

İşçi Göçleri: Diğer göçlerle kıyaslandığında işçi göçleri anlaşılır bir olgudur. Birçok
bireyin göçmenlerin diğer ülkede (genellikle zengin olanlara) ekonomik şartlarını
geliştirme ümidiyle motive olduklarını düşündükleri varsayılan uluslararası göç
kavramına sahiptir. Geleneksel anlamda işçi göçü çalışanların zengin ülkelerdeki
insanların kabul etmedikleri düşük nitelikli, düşük maaşlı işleri yapmak için fakir
ülkelerden zengin ülkelere yaptığı hareketleri içermektedir. Misafir işçi programı da bu
çeşittin belli bir örneğidir. Lakin işçi göçü kalıcı da olabilir. Misafir işçi programlarını
nitelendiren sınırlamalar olmadan aynı zamanda geçici de olabilir (Bartram vd., 2019 ;
197-198). İşçi göçlerinde genellikle yabancı devlete gidip daha sonra anavatanlarına
dönecekleri zannediliyordu. Vakit uzadıkça işçiler müşterek geri dönüşlerden caydılar.
İşçi göçünün yabancı ülkelerdeki ekonomiye katkısı sebebiyle her alanda yaygın hale
gelmiştir (Gezgin, 1991; 32). 1960’tan sonra Batı Almanya’ya çalışmak için giden Türk
işçileri belli aralıktan sonra kalıcı olarak oraya yerleşmişlerdir (Abadan- Unat, 2017;
84). Batı Avrupa’ya birçok ülkeden göçmen gitmiştir. Göçmen işçiler, boş olan sanayi
dallarında ve kötü iş olanaklarında çalışmak zorunda kaldıklarından ötürü devletlerarası
yapılan antlaşmalarla, işçilerin çalışma koşulları ve sağlık durumları da yer almıştır
(Toksöz, 2006; 17).

Yatırım Yapan Göçmenler: Sermayesi olup refah seviyesi yüksek ülkelerden gelen ve
başka ülkelere yatırım yapmayı amaçlayan göçmenlerdir. Amerika, Kanada, Finlandiya,
İsviçre gibi devletler yatırım için bol sermaye getiren ve yeni iş yolları yaratan
girişimcilere yerleşme ve çalışma izni vermektedir. Yatırım alanları alınmışsa parasal ve

26
bürokratik imkânlar sağlanmaktadır (Abadan- Unat, 2017; 353). Son senelerde yatırım
için dış ülkelere müracaat edenlerin sayısı hızla yükselmektedir.

Harran’da ekonomik faaliyet olarak tarım yaygın olduğundan dolayı Harran, mevsimlik
tarım işçileri için çekim alanıdır. Yılın belli zamanlarında çevre il ve ilçelerden pamuk
toplamak için birçok insan Harran’a göç etmektedir. Pamuk mevsimi sona erince de
mevsimlik tarım işçileri geri dönmektedirler. Bu nedenle Harran’da sıklıkla geçici işçi
göçünün yaşandığı görülmektedir.

İşçi göçlerinden sonra Harran’da en çok rastlanan göç türü sığınmacı göçüdür.
2012’den sonra Suriye iç savaşıyla Suriye’den Harran’a Suriyeli sığınmacı göçü
yaşanmıştır. Savaşın yıkımından kaçan birçok Suriyeli Türkiye’nin farklı yerlerine
olduğu gibi Harran’a da göç etmek zorunda kalmıştır. Suriyeli göçmenlerin bir kısmı
Harran’da yaşamını sürdürmeye devam etmektedirler.

2.3.1. Düzenli Göç ve Düzensiz Göç

Göçmenlerin; öğrenim görmek, çalışmak ve diğer hedefler için diğer devlete vize veya
oturma izni alarak göç etmeleri düzenli göç olarak adlandırılmaktadır (Erdoğan, 2017;
19). Türkiye göç tarihi boyunca kısıtlı olmakla birlikte düzenli göç akınına
uğramaktadır. Düzenli göçmenler Balkanlardan ve Rusya topraklarından gelen insanları
içermekteydi. Ancak 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren aynı etnik kimliğe sahip
olmayan bireylerin göçü yaşanmıştır. İşte bu göç türünde Avrupa’dan ve Sovyet eski
coğrafyasından gelen yurttaşlar vize alarak ya da yasal olarak ülkeye giriş yapmışlardır
(İçduygu, 2015; 287). Bireyler daha iyi bir yaşam seviyesine ulaşmak ve gelirlerini
yükseltmek için çalışma izni alarak gelişmiş ülkelere göç etmesi düzenli göç açısından
önemli yer tutmaktadır (Güzel, 2020; 66).

Düzenli göçte varılmak istenen ülkeye kişi başvurduğu gibi devletin tasdik etmesiyle
birey o ülkeye giriş yapabilmektedir. Amerika’da her sene binlerce işçiyi kontenjan
sistemiyle ülkeye kabul etmektedir. Almanya işçi açığını kapatmak için misafir işçi
sitemini uygulamıştır (Naz, 2015; 26).

27
İçduygu’ya (2015) göre “Bir Emniyet Genel Müdürlüğü tahmini 2005 yılında Türkiye’de neredeyse
180. 000 yabancının ikamet izniyle ikamet ettiğini gösterir. Yüzde 12’si çalışma izniyle, yüzde 14’ü ise

öğrenci vizesiyle kalmaktadır.” İçduygu, 2015; 287). Vize muafiyeti sağlayan göçmenlerin
sayısı gittikçe artmaktadır. Düzenli göçlerde esas olan kıstas iki devlet arasında yapılan
antlaşmalar ve yasal yolla gerçekleşen göçlerdir. Göçler ister baskıyla olsun isterse de
gönüllü olsun Türkiye’nin müsaadesiyle yapılmaktadır (Adıgüzel, 2020; 81).

Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’ye yapılan göçler 1923-45 arası, 1945-80 arası 1980
sonrası olmak üzere üç dönemde incelenmiştir (Adıgüzel, 2020; 81). 1990 yılına kadar
Türkiye’ye Türk ve Müslüman göçmenler akın etmiştir. Ancak Sovyetlerin
dağılmasından sonra Doğu Avrupa ve BDT ülkelerinden çalışmak üzere gelenler için
Türkiye hedef ülke olmuştur (Adıgüzel, 2020; 87).

Devletler kalifiye elemanı ülkelerine çekmek ve düzenli göçü sağlamak için çeşitli vize
muafiyetleri ve oturma kolaylığı sağlamışlardır. Bunlardan biri de AB’nin yürürlüğe
soktuğu Mavi kart uygulamasıdır. AB sıkıntı çektiği sektörlere yüksek vasıflı eleman
ihtiyacını bu uygulamayla karşılamaktadır. Ayrıca çalışanların sosyal hakları
düzenlendiği için AB düzenli göç stratejini de bu sayede kolaylaştırmıştır. Ancak
uygulamanın iyi bir sonuç vermemesi üzerine AB çalışanlar için etraflı ve değişken
yöntemler oluşturmuştur. Kalifiyeli elemanların ülkeye giriş şartları ve uyumlarıyla
ilgili birtakım iyileştirmeler yapılmıştır (Özdal ve Vardar, 2018; 18-19).

Dünya’da göçmen etkileri ve dağılımında eşit olmayan bir denge söz konusudur. Bugün
birçok göç düzensiz olmakta ve ülkeye yasadışı göçmen olarak girenler bu ülkede
yasadışı kalmayı tercih etmektedirler. Düzenli göçün yani yasal göçün olanaksız olduğu
gerçeği büyük bir etkendir. Yasal göç kanallarının çok sınırlı ve teşvikler açısından
yetersiz olduğu gerçeği yasadışı göçe teşvik etmiştir ve sonuç olarak göç hareketleri
düzensiz/yasadışı hale gelmiştir (Özgöker ve Doğan, 2019; 6).

Düzensiz göç ise en genel tanımıyla sınırları aşan beşerî hareketliliğin devletler
tarafından kontrol edilemeyen ve gözetlenemeyen kısmıdır. Düzensiz göç sadece insan
kaçakçılığından ibaret değildir. İnsan ticaretini sınırdan girip vize süresini geçirenleri

28
kanuni ve yasadışı göçmenlerin kaçak veya zorla çalışması gibi birçok olguyu içeren
çatı bir kavramdır (Topçuoğlu, 2018; 501).

Göç eden birey ülkesini terk ederken kavşak bir ülkeye girdiğinde veya ulaşmak istediği
hedef ülkeye vardığında bu devletlerin yasalarına itaat edip etmediğine göre kanun veya
kanun dışı olarak betimlenebilmektedir. Bugün ne yapacağı belli olmayan bir nüfus
kitlesinin siyasi ve toplumsal yapısı biçim değiştirdiğinden dolayı bünyesinde transit ve
sığınmacı akınlarını taşıyan göçlere düzensiz göç denilmektedir (Şanlıöz, 2016; 140).

Alakuş ve Uzan’a (2020) göre; Düzensiz göç sadece sınırların yasal geçilmesi veya
yasadışı bir şekilde sınırdan çıkmak değildir. Ülkeler arası sınırlardan aşılırken beli bir
süre geçtikten sonra birey düzensiz göçmen olabilmektedir. Dolayısıyla birey ülkede
kalırken sığınma başvurusunda bulunsa da statüsü değişmemektedir. Düzensiz
göçmenlerin bir kısmı firari durumlara düştüğü için insan ticareti yapan kişilerle
karşılaşmaktadırlar (Alakuş ve Uzan, 2020; 96).

Naz’a (2015) göre; düzensiz göç üç aşamada gerçekleşmektedir. İlk olarak kişi suç
şebekesine ilgisi olmaksızın kaçak göçe başvurmaktadır. Son zamanlarda suç şebekeleri
tarafından düzenlenen “insan kaçakçılığı” veya “insan ticareti” ülkeye girişin meşru
olmayan şeklindeki yöntemi olmuştur. Önemli sorunlardan biri olan insan kaçakçılığı
yüzünden 800.000 bireyin sınırı geçtiği tahmin edilmektedir (Naz, 2015; 27).

Kontrol temelli düzensiz göç politikaları, göçün düzensizliğinin azalmasından çok


çoğalmasına, göçmenlerin ise hem kaçakçılarla işbirliğine maruz kalmalarına hem de
(göç öncesinde ve sonrasında) insan ticareti, zorla çalıştırma gibi suçlardan zarar
görmelerine sebep olmuştur. Bu göç hareketini sadece küreselleşmenin sunduğu ulaşım
ve iletişim olanaklarından faydalanarak, kaynak devletlerde olmayan daha iyi yaşam
elde etmek için açıklamak, göç olgusunun çok boyutlu ve karmaşık yapısı
düşünüldüğünde, pek kâfi olmamaktadır. Özellikle Soğuk Savaşın ardından yaşanan
askeri güvenlik konsepti yerini alan toplumsal güvenlik nedeniyle düzensiz göç
hareketleri azami derecede artış göstermiştir (Karaçay, 2005; 302-303).

29
İnsanlar üçüncü bir ülkeye giriş yapıp orada barınmak ve vize engelini aşmak için çeşitli
durumları denemektedirler. Sınır kontrollerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bireyler insan
kaçakçılığı yapan şebekelerin hedefi oldukları için çoğu insan sınırı aşarken canından
olmaktadır. Binlerce insan göç rotalarının güvenli olmadığını bildiği halde kaçak yollara
başvurmaktadır.

Kayıt dışı göçleri tespit etmek güç olsa da yasa dışı olarak sınırı geçmeye çalışanlar en
çok deniz yolunu tercih etmektedirler. 2015’te AB’ye kaçak olarak geçmeye çalışan 1,8
milyon kişinin, 1 milyonu deniz yolunu seçtiği saptanmıştır. Düzensiz göçün yüksek
olması AB’nin yeni önlemlere sevk etmiştir. Göçmenlerin Anadolu’yu transit ülke
olarak kullanması, Türkiye’nin alınacak önlemlerden doğrudan etkilenmesine neden
olmuştur (Aydın, 2016; 120).

Drammeh (2017) ise olağan dışı olan düzensiz göçün artışını şu şekilde belirtmektedir:

“2010 yılında 214 milyon olan tüm uluslararası göçmenlerin yüzde 10-20’sinin düzensiz bir statüye
sahip olabileceği tahmin edilmektedir. Bir diğer veriye göre ise, 214 milyon kişinin uluslararası göçmen
olduğu, bu oranın dünyanın nüfusunun yaklaşık %3’ünü oluşturduğu, dünyanın dört bir yanındaki
insanların büyük çoğunluğunun yurtdışına göç ettiği, bunun yaklaşık 10 milyonu 2007’de sığınma statüsü
alındığı ve yüzde 30-40’nın düzensiz olduğu ortaya konmaktadır. En son küresel olamayan göç tahminine
göre 2010 yılında yaklaşık 50 milyon düzensiz göçmen vardır ve bu göçmenlerin önemli bir kısmı varış

yerine ulaşmak için kaçakçılık hizmetini kullanmaktadır.” (Drammeh, 2017; 11-12) .

Zengin ülkelerin karşılaştıkları zorluklardan biri olarak düzensiz göç, akla yoksul
ülkelerden gelen göçmenlerin hedef ülkeyi istila edeceği düşüncesidir. Ancak bu fikir
eksiktir. Fakir ülkeler arasında da azımsanmayacak göç akımlarının olduğu ve çoğu
akımlar geniş sayıda düzensiz göçmen içermektedir. Zengin ülkelerdeki kişiler de aynı
zamanda yasa dışı göçmen olabilirler fakat aynı riski almaz ve aynı şekilde
damgalanmazlar. Diğer AB ülkelerinde yaşayan Avrupalılar yeni ikamet yerlerini
kaydettirmeleri gerekmektedir. Lakin bunu yapmadıklarında yasa dışı göçmen olarak
görülmezler (Bartram vd., 2019; 315).

Avrupa devletleri düzensiz göçe maruz kalırken AB ile sınırı olan Türkiye gibi
ülkelerde hem hedef ülke hem de transit ülke olarak düzensiz göç akışına uğramışlardır.

30
Günümüzde göç alan/veren bölgeler içinde Türkiye düzensiz göç dalgalarının nicel ve
nitel özelliklerinde değişen eğilimler olmaktadır (İçduygu, 2015; 279).

İçduygu’ya (2015) göre 2000’li yıllarda Türkiye’ye gelen göçmen sayısı 225.000
civarındadır. Bu rakamın yaklaşık 150 bininin kanuna uygun olarak giriş yaptığı,
70.000’inin kanun dışı girdiği için düzensiz göçmen olduğu tahmin edilmektedir.
2010’lu yıllarda ise gelen göçmen sayısı 235.000’dir. Göçmenlerden 175.000’i düzenli
göçmen olarak kabul edilirken ortalama 50.000’i ise düzensiz göçmen kategorisinde
değerlendirilmektedir (İçduygu, 2015; 280). Geyik’in de belirttiği gibi Düzensiz
göçmenlerin sayısı 2015’te 146.485; 2016’da 174.466; 2017’de 175.752 olmuştur.
Dolayısıyla Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmenler nüfusun önemli bir kesimini
oluşturmuştur (Geyik, 2018; 145).

Batılı devletlerin son yıllarda iştahını çeken nitelikli insanların, ABD, Kanada ve
Avustralya gibi geleneksel göç alan ülkelere uzun zamandır ilgi göstermektedirler.
Ekonomik büyüme sancılı olsa da nitelikli insanları Türkiye’ye kazandırmak ve yurt
dışında olan bireylerin geri dönmesi için çekici politikalar geliştirilmektedir.
TÜBİTAK, TÜBA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi kurumlar
düzensiz göçün maliyetlerini azaltmak için eş güdüm içinde hareket etmektedirler.
2013’te yürürlüğe giren 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile ülke
içinde yaşayan göçmelerin ve öğrencilerin Türkiye’de kalmasının önünü açan
düzenlemeler yapıldığı bilinmektedir (Kaya, 2015; 21).

Günümüzde göçmenler hedef ülkeye kayıtsız bir şekilde giriş yaptıkları için bu ülkeler
tarafından korkuyla karşılanmaktadır. Özellikle istikrarsız bölgede çoğalan terör
grupları neticesinde sınırlardan kayıtsız bir biçimde geçiş yapan kitleler güvenlik
kapsamında değerlendirilmektedir. Sınırda katı tedbirler uygulanmakta ve böylesine
uygulamalar sığınmacı ve mültecileri hedef ülke toplumundan uzaklaştırarak onların
daha fazla radikalleşmelerine ve toplumsal entegrasyona karşı olmalarıyla
sonuçlanmaktadır. Böylece ulusal ve bireysel güvenlik endişesi düzensiz göçle kısır
döngü halini almıştır (Aytaç, 2020; 47).

31
Suriye iç savaşından sonra Suriye’deki çatışmalar derinleştiği için birçok göçmen
Şanlıurfa’nın Akçakale sınırından vizesiz olarak geçiş yapmıştır. Dolayısıyla Harran
düzensiz göç akınıyla karşı karşıya kalmıştır. Ancak daha sonra 2013 yılında çıkarılan
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) ile Suriyeli sığınmacılara geçici
koruma belgesi verilerek düzensiz göç kontrol altına alınmaya çalışılmıştır (Şeker vd.,
2014;109). Ayrıca Harran’ın Akçakale sınır kapısına yakın olması göçmenlerin yasadışı
olarak geçişlerini kolaylaştırmıştır. Göçmenlerin bir bölümü sınırı geçmek, sınırdan geri
dönmek veya kolluk kuvvetlerine yakalanmamak için Harran’ı kavşak noktası olarak
kullanabilmektedir (Urfa.com, 2021).

2.3.2. Bireysel Göç ve Kitlesel Göç

Göç hareketini, katılanların sayısı dikkate alınarak münferit/bireysel göçler veya kitlesel
göçler diye bir ayrıma tabi tutmak mümkündür (İpek, 2006; 17). İnsanların tek başlarına
şahsi olarak veya ailelerini yanlarına alarak göç etmeleri bireysel göç olarak
adlandırılmaktadır (Çağlar, 2018; 37). Bireysel göçlerde, bir alandan diğer alana doğru
göç edildiğinde yoğunluk fazla olmamaktadır (Yıldız, 2018; 14).

Bireysel göçler ferdi durumlardan kaynaklanan göçlerdir. Bu göç türünde insanlar,


bireysel nedenlerle rasyonel olarak tercih ettikleri başka bir mekâna göç ederler. Göç
öncesinde varılacak yer hakkında bilgi sahibi olurlar. Yoksulluk dışındaki sebeplerle
eğitim, yeni iş kurma, iyi iş bulmak için bu göç türüne rastlamak mümkündür. 19.
yüzyılda Avrupa’da gerçekleşen dış göç devinimleri, bu göçe örnek gösterilebilir. Bu
göç türü, bireysel arayışlardan/tercihlerden doğmaktadır. Bazı kişilerde macera arama,
değişik yerde ve kültürde yaşama isteği, hayatını sürdürdüğü yerden duyulan bıkkınlık
gibi nedenlerle yer değiştirmektedir. Gençler bireysel olarak göç etmeye daha
yatkındırlar (Erdoğan, 2017; 24).

Göç literatüründe; kitlesel göçün açık bir tarifi olmamakla beraber ansızın çok sayıda
fertlerin mekân değiştirme akımıdır (Efe, 2019; 5). Kişilerin, iç karışıklık, ayaklanma,
salgın hastalık ve doğal afetler ardından kitleler halinde yer değiştirmesine kitlesel göç
denilmektedir (İpek, 2006; 17). Kitlesel göçte asıl hedef iyi bir hayata sahip olmaktır.
Bireyler, kitlesel göçlerle meşru olarak sınırları geçerken bazen de kanuna aykırı olarak

32
da sınırı aşabilmektedir. Kitlesel göç; düzenli-düzensiz göçün de temelini
oluşturabilmektedir. Kitlesel göçte asıl kriter kısa zaman içinde birden çok mülteci veya
göçmenin aynı bölgeden gelmesidir (Efe, 2019; 5-6).

Kitlesel göçlerin topluluklara önemli tesirleri olmaktadır. Kitlesel göçler çatışmalardan


kaynaklanabileceği gibi beşerî ve tabii afetlerden de kaynaklanabilmektedir. Nüfusun
kümeler halinde konum değiştirmesiyle iktisadi ve sosyo-kültürel düzeydeki dağılma
zoraki ve ciddi problemlere neden olmaktadır. İnsanların yaşama tutunabilmeleri
kitlesel göçün önemli sorunudur. İnsani yaklaşımların sürdürülmesinin altında kitlesel
göçle zorlayıcı göçün birbirini tamamlaması yatmaktadır (Özgüler, 2018; 80).

Kitlesel göçün zeminini her coğrafi bölgeden ve sosyal katmandan insanlar meydana
getirmektedir. Sosyal, siyasi ve ekonomik erozyon bu göçü tetiklemektedir. Bu göç
türü, İnsanların irade dışı zorlama sebebiyle olan zorunlu göç ile de kesişmektedir.
Bireysel göçler bazen de kitlesel göçe tahavvül edebilmektedir. Serbest göçle az sayıda
önder insanın ayrı bir alana göç ederek ülkeleriyle bir çeşit bağ kurmalarıyla o ülkeden
göç edenlerin sayısı çabucak artar ve kısa zamanda çekici faktörlerle bu göç kitlesel bir
yapıya dönüşür. Batı Avrupa’ya giden Türk işçilerinin göçü önce az sayıda
gerçekleşmiş ancak daha sonra büyüyerek kitlesel göç halini almıştır (Erdoğan, 2017;
24-25).

Kitlesel göçlere Osmanlı’nın geri çekilmesiyle Balkanlardan ve Kafkaslardan yaşanan


göçler örnek verilebilir. Balkan Savaşları sırasında Marmara Sahillerinden ve bilhassa
Tekirdağ’dan karayolu ile İstanbul’a çok sayıda göçmen gelmiştir. Lüleburgaz, Çatalca,
Ahtapolu ve Midye’den gelen göçmen sayısı 100.000’i bulmuştur. Göçmenler kitleler
halinde manda arabalarıyla 17-18 günde İstanbul’a ulaşabilmişler. Balkan Harbi’nin ilk
günlerinde Mudanya’ya sevk edilen göçmen sayısı 1.500’ü bulmuştur. Çoğu kadın ve
erkek olmak üzere 500 göçmen kara yolu ile sınırdan geçmiştir (Halaçoğlu, 1994; 48-
49).

Göç tarihi boyunca Türkiye’de çeşitli kitlesel göçlere tanık olunmuştur. Kitlesel
göçlerin ana kaynağı Bakanlar olmuştur. Cumhuriyet’in kuruluşundan 1939’a kadar
384. 000 kişi Yunanistan’dan, 200.000’e yakın Türk, Pomak ve Roman Bulgaristan’dan

33
Anadolu’ya çeşitli gruplar halinde göç etmiştir. 121.881 Türk, Tatar ve Çerkez yeniden
Türkiye’ye yerleşmiş ve 116.881 Türk, Boşnak ve Arnavut da Yugoslavya’dan
gelmiştir. Savaştan sonra da Balkanlar kitlesel göçlerin merkezi olmaya devam etmiştir
(Yönlü, 2018; 175-176).

1989’da Bulgaristan’da Komünizmin çöküşünden hemen önce, Türk ve Pomak kökenli


300 binden fazla kişi Türkiye’ye göç etmiştir. Bu kitlesel göçü Saddam Hüseyin’in
eziyet etmesiyle dağlardan Türkiye’ye geçmeye çalışan çoğunluğu Kürt kökenli
vatandaşın ve tahmini olarak yarım milyon Iraklının kitlesel sığınması izlemiştir. Türk
ulusu her üç kitlesel akının mağduru olan mültecilere insani yardım etmiş ve empati
duygusuyla yaklaşmıştır (Kirişçi ve Karaca, 2015; 297).

Kitlesel göçte nüfus alan/yerleşilen bölgede kendine özgü göç kültürünü oluşturmuştur.
Anadolu’ya göç edenlerin etnik-dini kimlikleri gibi bazı önemli özelliklerine göre
isimlendiren “göçmen mahalleleri” oluşmuştur. Buna Tatar Mahallesi, Çerkez
Mahallesi, Boşnak Mahallesi örnek verilebilir. Bu isimlendirme geleneği büyük
şehirlere göç edenler için devam etmiştir. Adanalılar, Konyalılar, Trabzonlular
Mahallesi gibi (Erdoğan, 2017; 25). Günümüzde de Suriyelilerin Türkiye’ye kitlesel
akınla Ankara’nın Altındağ İlçesinde Suriye Mahallesi oluşmuştur. Suriyeli
sığınmacıların yoğun olduğu semtlerde de benzer “Suriyeli Mahallelerin” oluştuğu
gözlenmiştir (Dilek, 2018; 105).

Harran bireysel göçlere ve kitlesel göçlere sahne olmuştur. Ekonomik şartları kötü olan
mevsimlik tarım işçilerinin Harran’a göç etmeleri bireysel göçlere örnek gösterilebilir.
Tarım işçileri ekonomik durumlarını düzeltmek için bireysel olarak Harran’a göç
etmektedirler. Kitlesel göçler ise Harran’da Arap baharından sonra görülmüştür. Suriye
savaşıyla birlikte Akçakale sınır kapısından giriş yapan göçmenler kitleler halinde
Harran’a sığınmışlardır. Böylece Harran’da tarihinde ilk defa kitlesel göçle tanışmış
oldu.

34
2.3.3. Zorunlu Göç ve Gönüllü Göç

İrade ve Gönüllülük Esasına Göre Göçler: Zorunlu göç ve serbest (gönüllü) olmak üzere
ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu göçler ise; insanın arzusu dışında gerçekleşen göçlerdir.
Terör, iç karışıklık, savaş tehlikesi, etnik, dini çatışmalar ve kargaşa gibi etkenler
yüzünden insanların yaşadıkları yerden zorunlu olarak ayrılıp daha güvenli olduğunu
düşündükleri bir başka yere bölgeye göç etmeleridir (Erdoğan, 2017; 23).

Bireylerin yaşamlarını devam ettikleri yurttan ve etnik kimliğe bağlı oldukları devleti
terk etmeleri zorunlu göçün oluşmasında ana etmenlerdir. Siyasi olaylar ve kaos
zorunlu göçe sebebiyet hazırlamaktadır. Her sene ortalama dokuz milyonun üzerinde
birey; açlık, fakirlik ve kıyım sebebiyle zorunlu göçe tabi olmaktadır. Globalleşmeyle
beraber zorunlu göçler ülkeler arasında birçok sınırın aşılmasıyla gerçekleşerek devam
etmektedir (Bostan, 2018; 45).

Şiddet içeren anlaşmazlıklardan büyük iktisadi zorluklara kadar uzanan farklı şartlardan
doğan, ferdin hayatta kalması ve mutluluğuna yönelik olan baskı ve tehdit olgularının
sonucunda zorunlu göç gerçekleşmektedir. İlk olarak zorunlu göç kavramı özgür olarak
tercih edilmemiş bunun yerine bir zorlama sonucu olarak gerçekleşen göç örneklerine
atıfta bulunarak kısmen açık bir kavram olarak görülebilir. Bununla beraber, zor olan,
söz konusu durumda neyin zorlama olarak nitelenebileceğidir. Bu zorluğun açıklığa
kavuşması ve zorunlu göç konseptinin genişletilmesi gerekmektedir (Bartram vd., 2019;
151).

İlkel zamanlarda meydana gelen doğal afetler, kaynak yetersizliği, iklim değişikliği ve
başka uygarlıkların saldırıları zorunlu göçü etkili kılmaktadır. Tarihsel boyutta
bakıldığında kitlesel göç hareketlerinin çoğunluğu belirli bir zorunluluk sonucunda
gerçekleşmektedir. Tarihteki ilk kitlesel göç olayı Çin’in baskısından kaçan Hunların
Karadeniz’e göç etmesiyle buradaki kavimleri kovmasıyla gerçekleşen Kavimler Göçü
sayılmaktadır (Özyakışır, 2013; 11).

İkinci Dünya Savaşını önlemek bir yana savaş kayıplarının iki katı artmasıyla göçler de
savaşlar gibi bukalemun misali değişti ve yeniden adlandırıldı. Demokrasiyi ve

35
özgürlüğü yadırgayan ”seç” veya “terk et!” başka yol sunmayan iktidarsızlıkları
gizleyecek bir temizlik deterjanına ihtiyaç vardı. Bu da zorunlu göçten başkası değildi
(Özgür, 2018; 199-200).

Rusların Kafkasları işgal etmesiyle, Müslüman toplulukların Anadolu’ya göç etmesi


zorunlu göçlere örnek verilebilir. Rusya, Kafkas halkını ilk kademede
Hristiyanlaştırmaya ve ikinci kademede ise, Ruslaştırmaya çalışmıştır. Karşı çıkanlar ise
terör ve sürgün yoluyla sindirilmiştir. Ayrıca asimilasyon ve soykırıma da
başvurulmuştur. Rusya bu politikada başarılı olmak için çeşitli yolları denemiş ve bu da
zorunlu göçü teşkil etmiştir (İpek, 2006; 31-32).

2011’in Haziran ayında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği


(BMMYK) tarafından açıklanan rakamlara göre, 2010 yılı sonu itibariyle dünyada
yerinden edilmiş olan 43,7 milyonun 15,4 milyonunu sığınmacılar oluştururken en
büyük grubu ise 27, 5 milyon ile ülke içinde zorunlu göçe maruz kalmış kişiler meydana
getirmektedir (Hazan, 2018; 183).

2018 yılına gelindiğinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)


istatistiksel verilerine göre ise, zorla göçe uğramış birey sayısı 70,8 milyona ulaşmıştır.
Bu rakam İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en yüksek rakamdır. Bu rakamlardan 25,9
milyonu mülteci, 3,5 milyonu sığınmacı, 41,3 milyonu ise ülke içinde zorunlu şekilde
göç etmiş kişilerdir (Adıgüzel, 2020; 9).

Devlet yönetimindeki karar vericiler zorunlu göçmenleri üç boyutta


sınıflandırmaktadırlar. Bunlardan ilki yerinden edilme durumunun oluşturduğu
mekândır. Mekân ölçüt alındığında mülteciler, sığınmacılar ve uluslararası göçmenler
olarak ortaya çıkmaktadır. Kendi bölgesinin sınırında kalanlar ise ülke içinde yerinden
edilmiş kişiler veya ülke içi göçmenler olarak adlandırılmaktadır. İkinci boyut ise,
zorunlu akın etme sebepleridir. Eğer yerinden edilenlerin gerekçeleri onları iltica
talebinde bulundukları ülkede mültecilerle ilgili 1951 Sözleşmesi kapsamına giriyorsa
fertler mülteci olarak tabir edilirler. Üçüncü boyut da yerinden edilmenin zamanıdır.
Yerinden edilmenin oluştuğu ilk evrede hem mülteciler hem de ülke içinden yerinden
edilmiş insanlar korunma, barınma ve diğer ihtiyaçlarına acil olarak çözüm bulunması

36
gerekenler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ayrıca zorunlu olarak uzun zaman önce
yerlerinden edilmiş ve senelerdir kamplarda barınmak durumunda kalan pek çok kişi
uzun süren mülteci durumu olarak tarif edilmiştir (Hazan, 2018; 184-185)

Özyakışır’ın (2013) değindiği gibi zorunlu göçün önemli aktörü olan mülteci ve
sığınmacıların göç sürecinde karşı karşıya kaldıkları durum aşağıda zorunlu göç
modelinde ortaya çıkmaktadır (Özyakışır, 2013; 12-13). Wood’un zorunlu göç modeli
şekil 1’de gösterilmiştir.

Şekil 1. Zorunlu göç modeli (Özyakışır, 2013)

Wood’un zorunlu göç modeli çalışmasında Şekil 1’de görüldüğü üzere; savaş, siyasi
buhranlar, ekolojik krizler, etnik ve dini arbedeler gibi etkenler zorunlu göçe neden
olmaktadır. Göçün uluslararası sonucu ise; mültecilik, yasal göçmenlik ve yasadışı

37
göçmenlik olmaktadır. Son kısımda ise birey iki seçenekle karşı karşıya kalmaktadır:
Ulusal sınırlara geri dönüş ya da sınır dışı edilmedir (Özyakışır, 2013; 13).

Zorunlu göçün en tipik örneği olarak şiddet içeren uyuşmazlıklardan, zulümden ya da


mahsus sınır dışından kaynaklanan yerinden edilme veya mülteci akımları gösterilebilir.
Bazı hususlarda ise göçmenler aslında bir silahın veya parça tesirli bombanın eşliğinde
göçmen olurlar ve bu durumlar kişileri terk etmeye zorlayan açık zülüm
düşünüldüğünde kolay anlaşılır. Bu yüzden birçok mülteci durumunun esas unsuru, üstü
kapalı bir şekilde kalabilir (Bartram vd.,2019; 152). Günümüzde dünya üzerinde 1
milyardan fazla insan kendi memleketinden uzakta yaşamaktadır. Bunlardan 250
milyon kişi başka ülkelere göç ederken; 25 milyondan fazla kişi ise mülteci olarak
yaşamaktadır (Adıgüzel, 2018; 17).

Gönüllü göç ise insanlar hayatlarını sürdürdükleri mekânda iradeye bağlı olarak
isteyerek göç etmeleridir. Bireylerin değişik yerleri görmek, yeni bölgeleri gezmek,
pozitif yaşam sürdürmek, ekonomik şartları iyileştirmek, iyi çalışma olanaklarına
ulaşmak için bireysel isteklerden doğan göç hareketleridir. İktisadi göçler ve beyin
göçleri gönüllü olarak sayılabilmektedir. Kişiler dış ülkelere gittikleri zaman iyi iş
imkânına sahip olup mali durumlarını düzeltme amacına sahip oluyorlar. Gönüllü
göçlerin sebebi siyasi kaynaklı olmayıp daha çok iktisadi ve toplumsal kaynaklıdır
(Adıgüzel, 2020; 21-22).

Göç, ister zorunlu olsun isterse de gönüllü olsun bilinen ve aşina olunan bir yerden
ayrılma ve bilinmeyen yabancı bir ortamda yeniden kök salmak için bir uyum ve
uyumsuzluk sorununa dönüşebilmektedir. Ayrıca göç kişisel ve ailevi boyutlarda
dramatik bir tecrübe zemini oluşturmaktadır (Taştan, 2018; 11).

Harran’da hem gönüllü göçler hem de zorunlu göçler görülmektedir. Yılın belli
dönemlerinde mevsimlik tarım işçileri ekonomik durumlarını iyileştirmek için olarak
Harran’a göç etmektedirler. Dolayısıyla tarım işçilerinin Harran’a göçü gönüllü göç
olarak değerlendirilir. 2011’den sonra birçok Suriyelinin Türkiye’ye sığınması ve
Harran’a yerleşmesi zorunlu göç kapsamındadır. Birçok Suriyeli olarak güvenlik
gerekçesiyle irade dışı olarak Harran’a göç etmiştir.

38
2.4.ULUSLARARASI GÖÇ TEORİLERİ

19. yüzyılın göç akınlarını tek bir kuramla açıklama çabalarına rağmen 20. yüzyılın
sosyal bilimcileri farklı eğilim, farklı hipotez ve farklı referans kalıpları kullanmak
suretiyle çeşitli kuramsal modeller geliştirmeye başlamışlardır. Bu araştırmalar
sonucunda üretilen kuramlar –birey, hane halkı, yerel ve uluslararası pazarlar- gibi
farklı nedensellik süreçlerine ve farklı çözümleme süreçlerine dayandıkları için bunları
birbirleriyle bağdaşmaz şekilde değerlendirmek yanlış olur. Mesela kişi bir yandan
gelirini arttırmak isterken, öte yandan hane halkının rizikosunu azaltmak isteyebilir. Bu
kararın alınmasında hem ulusal hem de uluslararası piyasaların rolü etkili olmuştur.
Farklı kuramsal modeller değişik araştırma hedefleri, mihrakları ve ilgileri yansıttıkları
için kuramlar arasında saptayabilmek üzere her birinin mantığını, hipotezini ve savını
açıklamak gerekir (Abadan- Unat, 2017; 53).

Göçü açıklamaya yönelik ilk kuramsal çabalar, ekonomistler ve coğrafyacılarda


görülmüştür. Daha sonraki süreçte toplumbilimciler ve siyaset bilimciler de bu sürece
katılmışlardır. Modern göç olgusuyla ilgili yapılan ilk değerlendirmeler Adam Smith’in
iktisadi çözümlemelerinde görülmektedir. Demografi bilimiyle ilgilenen Thomas R.
Malthus’ta göçle ilgili çalışmalarda bulunmuştur. Ancak göçle ilgili ilk sistematik
açıklama Ravenstein’in “Göç Kanunları” adlı eseri olmuştur. Bu öncü çalışmayı takip
eden süreçte bu kanunların eleştirisi, açıklanması, genişletilmesi anlamında birçok göç
çalışmasına kaynaklık etmiştir (Şimşek, 2018: 16).

2.4.1. Ravenstein Göç Kanunları

Ravenstein 1885 yılında yayınladığı “Göç Kanunları” (The Laws of Migration) adlı
çalışmasında yedi maddelik göç kanunu tavsiye etmiştir (Adıgüzel, 2020; 25-27).
Ravenstein’in ortaya attığı göç kanunları şunlardır:

1. Göç ve Mesafe: Göç edenlerin önemli kısmı yalnıza kısa mesafeli bir yere göç
etmektedirler. Kısa aralıklı hareketler gidilen yerde göç dalgalarını meydana
getirmektedir. Göç dalgalarıyla birlikte sanayi ve ticaret şehirlerine doğru hareketlilik
artmaktadır. Kalabalık şehirlere doğru yönelen ve göçün yapısını tayin eden sanayi

39
şehirlerindeki nüfusun yaygın olmasıdır. Göç edilen yerde iş olanaklarının baskın
olması o kentte yaşayan demografik oranın, göçün yapısını belirlemektedir.

2. Göç Basamakları: Kentte sanayi ve ticaretin büyümesiyle beraber, şehirde ivme


kazanan iktisadi kalkınma, kente uzak olmayan bireyleri hızla şehre çekmektedir. Kırsal
bölgede meydana gelen seyrelme, uzak bölgelerden gelen göçmenlerle
doldurulmaktadır. Uzak yerlerden göç edenler hayatlarını devam ettirdikleri yerde
oluşan azalma yakın yerden göç eden kişiler tarafından doldurulacaktır. Kentin
ayrıcalıklı yönü fark edildikçe göç, tüm bölgeye basamak şeklinde yaygınlaşacak ve
tüm ülkeyi etkileyecektir.

3. Yayılma ve Emme Süreci: Göç olgusunda yayılma ve emme boyutu, birbirini


destekleyip iç içe geçmektedir. Yayılma ve emme boyutunda hedef beraberliği vardır.
İnsanlar yalnız göç etmek için mekân değiştirmezler. Göçte amaç, şehirde gelişen
iktisadi ve ticari etkinliklere katılmaktır. Şehirdeki ekonomik pastadan pay almak
yayılmayı sağlamaktadır. Emme süreci ise kentteki iş gücü ihtiyacı gelen göçmenler
tarafından emilmektedir. Yayılma ve emme süreci beraber bütünleşmektedir.

4. Göç Zincirleri: Göç, zincirleme olayı şeklinde gerçekleşmektedir. Göç alan bölge
benzer şekilde göç de vermektedir. Her göç dalgası tetikleyici etki göstererek, bir diğer
göç dalgasını yaratmaktadır. Ravenstein’e göre göç art arda gelişen dinamik bir
boyuttur.

5. Doğrudan Göç: Ravenstein’in beşinci yasası doğrudan, uzun mesafeli ve basamaksız


bir göç türüdür. Diğer dört madde ise basamaklı göçü içermektedir. Uzun süreli göçler,
büyük sanayi şehirlerine doğru basamaksız ve dolaylı olmayan yoldan
gerçekleşmektedir. Göç kanunlarında ortak görüş, büyük endüstri şehirlerine göç
yönelimi olmaktadır.

6. Kır Kent Yerleşimcileri Farkı: Şehirde hayatını sürdürenler, köyde hayatını


sürdürenlere göre daha az göç etmeye yatkındırlar. Şehirlere yapılan göçler, kentleri pek
etkilememektedir. Ancak köyden köye doğru oluşan göçler, köydekileri yerinden
hareket ettirdiği için göç dalgaları ve basamaklı bir göç yaratmaya elverişlidir.

40
7. Kadın Erkek Farkı: Ravenstein’e göre kadınlar, erkeklere göre daha çok göç etmeye
meyillidirler. 1889’da Ravenstein, kadınlar iç göçlerde ve kısa mesafeli göçlere
erkeklerden daha fazla isteklidirler. Erkekler ise ülke dışı göçlere ve uzun mesafeli
yerlere dâhil olmaktadırlar (Adıgüzel, 2020; 25-27).

Ravenstein’in savunduğu fikirler Castles ve Miller tarafından tenkit edilmiştir. Castles


ve Miller’e göre; Ravenstein’ın dile getirdiği yasalar tarihsel bir özellik taşımadığı gibi,
kişisel tercihlere göre biçimlenmiştir. İnsanların seçmiş oldukları göç serüveni tamamen
fayda/maliyet hesabına dayanmaktadır (Akbaş, 2020; 32).

Ravenstein ‘in göç teorisi Harran’a gerçekleşen Suriye göçü için de geçerlidir. Suriye iç
savaşından sonra Harran daha çok komşu Suriye şehirlerinden göç almıştır. Suriyeli
göçmenler mesafe olarak kısa ve sınıra yakın olan yerleri tercih ettiklerinden dolayı kısa
aralıklara Harran’a göç etmişlerdir. Harran’a göç basamaklar şeklinde gerçekleşmiştir.
Suriyeliler Harran’a göç ettikten sonra bazıları büyük kentlere doğru yöneldikleri için
meydana gelen boşluk başka Suriyeli göçmenler tarafından doldurulmuştur. Harran’a
göç eden Suriyeli sığınmacılardan tarımla geçimini sağlayanlar Harran’da kalarak
ekonomik faaliyete katılmışlardır. Sanayi ve ticaretle uğraşan göçmenler ise büyük
kentleri tercih ederek Harran’dan göç etmişlerdir. Böylece Suriyeli göçü Ravenstein’in
teorisinde belirttiği gibi yayılma ve emme şeklinde oluşmuştur.

2.4.2. Everett Lee İtme- Çekme Kuramı

İtme- çekme kuramı, Lee tarafından 1966’da Bir Göç Teorisi (A Theory of Migration)
adlı araştırmada geliştirilmiştir. Lee, araştırmasında göçmene odaklanmış ve göçün itici-
çekici etkenini belirlemiştir. Bu etkenler şunlardır:

Yaşanılan Yerle İlgili Faktörler,

Gidilmesi Düşünülen Yerle İlgili Faktörler,

İşe Karışan Engeller,

Bireysel Faktörler (Çağlayan, 2006; 72)

41
Lee ‘ye göre insanları göç ederken oraya çeken ya da oradan iten birçok faktör vardır.
Şekil 2’de bu faktörler pozitif olanlar (+) sembolü ile negatif olanlar ise (-) sembolüyle
gösterilmiştir. Kişilerin hiçbir fikir açıklamadıkları veya etkilenmedikleri değişkenler de
(0) sembolüyle belirtilmiştir (Özyakışır, 2013, s. 51).

0+-0++-0 0+-0++-

-+-0--++ ++--+-+--

+0+-0++- +0+-0++-

Arada Olan Engeller

Yaşanılan Yer Göç Edilecek Yer

Şekil 2. Lee’nin itme- çekme teorisindeki engeller (Özyakışır, 2013).

Lee’nin itme-çekme kuramı şekil 2’de görüldüğü gibi yaşanılan yer; göç edilecek yer;
bu ikisi arasında da var olan engeller olmak üzere üç aşamada şekillenmektedir. Burada
esas olan yaşanılan yerden hareketi sağlayacak itici değişkenler ile göç edilecek yerdeki
çekici etkenlerin mevcut olmasıdır. İtme ve çekme unsurları bireyleri benzer şekilde
etkilerken, büyük bir kısmını da farklı seyirlerde etkilemektedir. Örnek olarak iklim tüm
insanlar için çekici faktörken, kötü iklim koşulları herkese itici gelmektedir. İyi eğitim
sistemi çocuklu aile için çekici olmaktadır. Ancak çocuğu olmayan aileye itici
gelmektedir. Bu nedenle göç alan ve göç veren bakımından itici ve çekici unsuru kişinin
algısına göre farklılık göstermektedir (Özyakışır, 2013; 51).

Kuramda belirtilen yaşanılan yer ile göç edilecek yer arasında olan engelleyici etmenler
önemli sayılmaktadır. Göç edildiğinde tüm unsurlar değişmediğinde yaşanılan yer ile
göç edilecek yer arasında bulunan engeller belirleyici olmaktadır. Kuramda olan
engelleyici etkenler mikro ve makro şeklinde ayrılmaktadır. Mikro değişkenler; bireyin
olduğu pozisyonla ilişkilendirilebilir. Toplumsal ve yasal bulanıklık, göçün mesafesi,

42
ulaşımın erişiminin pahalı olması ve ulaşım olanakları vb. mikro değişkenlerdir. Makro
etkenler ise sert göç yasası, milli aidiyete vurgu yapan göç modelleri ve göç
gerçekleştiğinde meydana gelen geniş seviyedeki öğelerdir (Çağlayan, 2006; 74).

Lee’nin ortaya attığı kuramdaki itici ve çekici etkenler ülke içi ve ülke dışı göçlerde
halen devam etmektedir. Bugün artık göç olayları, Lee’nin söz ettiğinden daha
bütünleşik ve karışık bir yapıya bürünmüştür. Göçün kompleks boyutu, itici ve çekici
değişkenlerin dış göç için basit olmadığını göstermektedir. Çünkü itme ve çekme
etmenlerin her grup için ayrı ayrı değerlendirilmesi daha güç olmuştur (Çağlayan, 2006;
75).

Harran’daki Suriyeli göçü Lee’nin itme- çekme kuramı çerçevesinde açıklanabilir.


Kurama göre göç kararı bireyler tarafından alındığında itici ve çekici faktörler göz
önünde bulundurulmaktadır. Suriyeli göçmenlerin de Harran’a göç etmelerinde olumlu
faktörlerden çok olumsuz faktörler (can güvenliği) baskın gelmiştir. Ancak göçten
sonraki süreçte Suriyelilerin Harran’da yaşamlarını devam ettirmelerinde ya da büyük
şehirlere göç etmelerinde yaşanılan yerdeki pozitif ve negatif faktörler etkili olmuştur.
Tarımla geçinen göçmenler için Harran cazipken sanayi ve ticaretle uğraşan göçmenler
için Harran cazip olmamaktadır.

2.4.3. Petersen’in Göç Çeşitleri

Petersen 1958’de “Genel Bir Göç Tipolojisi” (A General Typology) adlı eserinde Henry
Pratt Fairchild’e atıfta bulunarak göçü çeşitli sınıflandırmalara ayırdı. Petersen göçü
ulusal göç ve uluslararası göçü, ferdi ve sosyal etmenlere bağlı olarak tek bir analiz
çerçevesinde genel bir göç teorisi ortaya koymuştur (Şimşek, 2018; 20). Teorisinde beş
göç tipini meydana getirmiştir;

İlkel (Primitive) Göç: Ekolojik zorlamadan doğan göçlerdir. Bireylerin ekolojik


şartların meydana getirdiği itici faktörlerin neticesiyle kaynaklanan akınları ifade eder.
İlkel göçler; kötü iklim şartları, kıtlık gibi tabiatın sebep olduğu reaksiyona bağlı olarak
gelişmektedir. Bu göçler eski dönemlerde benzer hayat sahalarını kapsarken,
günümüzde köyden şehirlere doğru gerçekleşmektedir.

43
Zorunlu (Forced) Göç: Hükümetlerin ya da toplumsal kurumların çıkardığı zorlamalar
bağlamında meydana gelmektedir. İlkel göçlerde insanların kendi istekleri ön
plandayken; zorunlu göçlerde ise istek dışı bir karar ön planda olmaktadır.

Yöneltilmiş (İmpelled) Göç: Göçmenler gitme veya kalma konusunda karar verme
kuvvetini ellerinde bulundurabildikleri ve gidecekleri yeri kendilerinin seçebildiği
göçlerdir.

Serbest (free) göç: Göç hükmünü bireylerin kendi iradeleriyle verebildikleri göç
türüdür. İlkel göçlerde tabii, mücbir ve yöneltilmiş göçlerde toplumsal baskı yaygınken
serbest göçlerde bireylerin kararı söz konusudur.

Kitlesel (Mass) Göç: Bir devletten ya da bir memleketten başka bir yere doğru birçok
insanın zincirleme şeklinde göç etmesiyle oluşan göç çeşididir. İletişim ve ulaşım
teknolojisinin gelişmesi göçün kitleleşmesinde rolü olmuştur. Göç sosyal bir model
olarak geliştiğinde, bireysel güdüleri aşarak kitleselleşir (Şimşek, 2018; 20-21).

Teoride göç tiplerinin, itici ve çekici değişkenlere bağlı kalmalarının yanında, reformcu-
muhafazakâr olmaları ve göç arzularını dikkate alan bir şema geliştirmiştir (Şimşek,
2018; 21). Petersen araştırmasını göçlerle ilgili sınıflamanın elde edilen verilerin
değerlendirilmesi ve göç tiplerinin biçimlenmesi üzerine kurmuştur. Ayrıca göçle ilgili
en genel yargının kanun değil tipoloji olabileceğini belirtmiştir (Özcan, 2017; 194).

Petersen’in göç çeşitleri teorisini Harran’daki Suriye göçüyle ilişkilendirildiğinde


Suriyelilerin Harran’a göçü zorunlu göç, yöneltilmiş göç ve kitlesel göç şeklinde
açıklanabilir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerindeki kargaşalık nedeniyle göç etmeleri
zorunlu göçe tabidir. Suriyelilerin göç kararını oluşturmaları, Harran’ı ve Harran
dışındaki yeri tercih etmeleri yöneltilmiş göç olarak değerlendirilir. Yöneltilmiş göçte
esas olan Suriyeli göçmenlerin Harran’ı seçmelerinde göç karar mekanizmasını
oluşturmalarıdır. Ayrıca Suriye’den Harran’a göç akının oluşması ise kitlesel göç
kapsamındadır.

44
2.4.8. Davranışsal Kuram (Önem Eşiği Modeli)

Wolpert’in “Göç Etme Kararının Davranışsal Özellikleri” (Behavioral Aspect of the


Decision to Migrate) isimli araştırmasında 1965 yılında oluşturduğu kuram, göç
kararında bir yerin başka yerlere göre çekicilik ya da iticiliklerin kişisel değerlendirmesi
neticesinde ‘yer kararlılığı’ umudunun tayin edici olduğunu öne sürmektedir. Bu teoriye
göre insanın bir yerden beklentilerin öne çıktığı fayda eşiği göçün ortaya çıkmasında
saptayıcı olmaktadır (Şimşek, 2018; 31).

Kişiler göç kararı verirken bilgi düzeyleri öznel ve eksik olduğundan, rasyonalite
seviyesi dardır. Göç yargısının akılcı ve harika bilgi düzeyinde meydana getirilmiş en
uygun bir karar olması icap etmemektedir. Davranışsal kuramın varsayımına göre
insanların göç etmek istediği mekân memnuniyetsizlik eşiği olarak tarif edilmiştir.
Memnuniyetsizlik eşiğinin geçilmesi göç hareketinin ilk işaretidir. Sınanması güç bir
kavram olduğu için teorinin göç araştırmalarında işlevselliği tartışmalıdır (Şimşek,
2018; 31).

Suriyelilerin Harran’a göç etmeleri iticiliklerin ve çekiciliklerin kişisel olarak


değerlendirilmesiyle meydana gelmiştir. Suriyeli göçmenlerin yaşadıkları şehirlerin
savaş ortamında yıkılması mekân memnuniyetsizliğini oluşturmuştur. Suriyeli
sığınmacılar tarafından mekân memnuniyetsizlik eşiği aşıldığı için çekici faktörlerin
baskın olduğu Harran’a göç etmişlerdir. Dolayısıyla Suriyelilerin Harran’a göçünde
mekân memnuniyetsizliği ve yer kararlılığı etkili olmuştur.

2.4.9. Dünya Sistemleri Kuramı

1974’te “Wallerstein’in Modern Dünya- Sistemi Kapitalist Tarım ve 16. Yüzyıl’da


Avrupa Dünya- Ekonomisinin Kökenleri ” adlı araştırmasında göçün kaynağına ilişkin
bir model geliştirmiştir (Şimşek, 2018; 33). Bu kurama dayanarak birçok sosyal bilimci
göçün ortaya çıkış noktasını dünya pazarının gelişmesinde görmektedir. Chicago
Üniversitesinden Saskia Sassen’de kurama dair çalışmalar yapmıştır (Abadan- Unat,
2017; 61).

45
Teoriye önermesine göre merkezdeki kapitalist örgütlenmeler, kapitalist olamayan
sosyal çevrenin dokularına girmeye çalısınca, çevredeki nüfus yer değiştirmeye başlar.
Bu süreç sömürgecilik olgusuyla yakından ilişkilidir. Sömürgeci rejimler kolonyal
ülkelerin çıkarlarını korumak için zamanında sömürgelerin yoksul bölgelerini ele
geçirmişlerdi. Günümüzde de neo-kolonyal devletler ve çok uluslu işletmeler dünya
ekonomisi kapitalistlerin yapmış oldukları ulusal seçkinlerin iktidarına yardımcı
olmaktadır (Abadan- Unat, 2017; 61).

Dünya ekonomisi küçük parçalara bölünerek yarı çevre, çevre ve çekirdek ayrımı
kuramın temel yapısını oluşturmaktadır. Marksist politikadan etkilenen kurama göre
dünya politik ve iktisadi kuvvet dengesiz bir şekilde yayılmıştır. Göç, sermayenin
toplanmasıyla ucuz emeğin sermaye için harekete geçmesinin neticesi olarak ortaya
çıkmıştır. Sermayenin bulunduğu yerde, emeğin arz-talep dengesi arz yönünde
bozulursa ya da emek gereğince düşük ve değişken değilse sanayileşmiş ülkeler göçmen
işçileri talep etmektedirler. Çevre ve yarı çevre bölgelerin kontrolünde bulunan
hammadde ve işgücü merkez devletlerin denetimine geçmektedir. Merkez devletlerdeki
personel açığı çevre ülkelerden merkez ülkelere yönelik göç hareketliliğini
doğurmaktadır (Özyakışır, 2013; 58).

Gelişmekte olan bölgelerde yapısal düzenlemelerin sonucunda tarımla uğraşan


insanların topraklarını kaybetmesiyle temelsiz kalmalarına sebep olmuştur. Bunun
neticesinde köyden şehre doğru geniş göç akınları gerçekleşmiş ve modern olmayan
sektörlere doğru yoğunlaşma başlamıştır. Bu nedenle birçok insan ucuz işgücü olan
yerlerde çalışmak için endüstrileşmiş ülkelere göç etmiştir. Sassen’in araştırmaları
göstermektedir ki globalleşmeyle beraber tarımdaki reformlar kuvvetli biçimde etkin
kılınıp büyük olmayan işletmeler kapanarak endüstrileşmenin çalışan açığı göç yoluyla
kapatılmaktadır. Amerika ve Avrupa kalifiyeli işlerde çalışmak için göçmen istihdam
ederken, ulusal işçilerin yapmak istemediği işlerde de kalifiyeli olmayan göçmeleri
istihdam etmektedir. Göçün yaygın olması gelişmiş devletler tarafından sınırlayıcı
engellere fazlaca başvurulmasına neden olmaktadır. Kabaca yapılan bir benzetmeyle
göç vanası bir kere basit bir şekilde kapatılamamaktır (Toksöz, 2006; 19-20).

46
Dünya sistemleri kuramının ana sorunu, uluslararası göçü biçimlendirmede
küreselleşmenin yapısal öğelerine çok fazla önem vermesidir. Yapısal şartların önemli
olduğu doğrudur; fakat göç, kişisel karar, aile veya hane halkının tercihiyle gerçekleşir.
Temel olarak göç insana bağlıdır. Bu kuram göçü, kendi hayatlarının kuvvetli bir öğesi
olan insanların deviniminden çok bir süreç olarak görmektedir (Sert, 2018; 37

Harran’daki Suriyeli göç akını ekonomik sebeplerle başlamasa da göç sürecinde yer
değiştirme ve yerleşme ekonomik etkenlerle gerçekleşmiştir. Harran’daki tarım ve
inşaat sektöründe ekonomik denge arz yönünde bozulduğu için emek ihtiyacı ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla Harran’daki emek ihtiyacı Suriyeli sığınmacılar tarafından
karşılanmıştır. Kalifiyeli olan ve ucuz işgücü olmak isteyen Suriyeli göçmenler ise
Harran dışına sanayileşmiş şehirlere göç etmişlerdir.

2.4.10. Göçmen İlişkiler Ağı (Network) Kuramı

Bu kuram göçün başka bir noktasına odaklanmakta göçün başladıktan sonra sürmesinde
önemli rol oynayan göçmenlerin geride kalanlarla kurdukları ilişkilerin, ağların etkisine
dikkat çekmektedir. Önce giden göçmenler, göç veren ve alan toplumları birbirine
bağlayan bir alt yapı oluştururlar. Bu irtibat şekli göç eden toplumdaki başka kişilere
göç etme imkânını oluşturur. Yepyeni göç dalgaları oluşan ağı tetikleyerek daha sonra
gelenler ilk göç edenlerin deneyimlerinden faydalanırlar. Geçen süre zarfında göç
kendini sürdüren bir vaziyet alır (Şimşek , 2018; 34-35).

Ağ kuramına göre göçü harekete geçiren ilkeler daha çok çevresel etmenlerdir.
Ekonomik şartlar, rejim politikaları, sosyal değerler ve ulaşım olanakları göç
tecrübesinin başlamasında rol oynamaktadır. Göçmenler ise ağ bağlantılarını kullanarak
hareket ederler. Bu ağlar tarihsel süreç içinde oluşurlar ve göçmenler kendilerinden
önce göç eden akraba, aile ve dostlarının adımlarını takip ederek, toplumsal sermayenin
mümkün kıldığı sınırlar içinde hareketlilik gösterirler. Göç sürecinde kimin gidip kimin
kalacağına karar veren birtakım sosyal, kültürel ve geleneksel denetim sistemleri olduğu
iddia edilir. Göç edenlerin ve geride kalanların yeni şartlara uymalarını kolaylaştıracak
destek mekanizmanın varlığından söz eden bu teori geri dönenlerin aktardıkları

47
tecrübelerin göçün sürmesini veya bitmesini sağlayan önemli geri bildirimler olduğunu
söyler (Kaya, 2014; 20-21).

Teorinin varsayımları şunlardır:

1. Göçmen ağları, göç akımını teşvik etmek üzere göç etme arzusunu kamçılamaktadır.

2. Göçmen ağlarının işleviyle ücret farklılığının değeri azalmakta göçün riskini ve


maliyetini düşmektedir.

3. Göçmen ilişki ağları, kalıcı hale geldiği sürece sosyal ve ekonomik bakımından daha
az ihtiyari olmakta ve göç eden insanların camiası daha fazla ülke yönetimine
katılmaktadır.

4. Devletler göçmen ilişki ağları başladıktan sonra kontrol altına almakta güçlük
duymaktadır. Ülkelerin politikası nasıl şekillenirse şekillensin göçmen ağları sürecektir.

5. Ülkelerin aile birleşimi hedefleri göçmen ağlarını pekiştirmektedir. Göçmen ilişki


ağlarıyla göç eden bireylerin ailelerine kolaylıklar sağlanmaktadır (Abadan- Unat, 2017;
65).

Anadolu’daki memleketlilik ve akrabalık duygusu göçmen ağlarının önemli


versiyonudur. Hemşehrilik ya da dostluk ilişkileri göçmen ağlarının kurulmasını
kolaylaştırdığı için göçmenlerin gidecekleri ve iş bulabilecekleri ülkeler artmaktadır.
Yabancı devlete ilk kez göç edenler, yararlanabilecekleri ilişkilerin olmaması nedeniyle
insan ticareti yapanların eline düşebilmektedirler. Dolayısıyla kurulan sosyal ilişkiler
göçmenlerin faydalanabilecekleri kanallar olduğu için önem taşımaktadır (Adıgüzel,
2020; 33).

Arkadaşlık ve akrabalık irtibatının olması, konaklama, çalışabilme, kırtasiyecilik


sorunlarının çözülmesini sağlar. Göçmenlerin kurdukları dernek, vakıf gibi sivil toplum
kuruluşları bireysel ve toplumsal sorunlara çözüm üretir. Göç sosyal ilişkiler sayesinde
kendini yenileyerek güvenli hale gelir (Güllüpınar, 2019; 118).

48
Suriyeli sığınmacıların Harran’a göç etmeleri kendi aralarında kurdukları ilişki ağlarıyla
sayesinde mümkün olmuştur. Harran’a ilk göç eden Suriyeli vatandaşlar barınma,
çalışma olanakları bakımından kendilerinden sonra gelenlere yer açmışlardır. Harran’a
ilk gelen göçmenler Suriye’de kalan göçmenlere Harran’la ilgili bilgi aktarmışlardır.
Dolayısıyla bu bilgi aktarımı sonucunda Harran’a Suriyeli göç dalgası meydana
gelmiştir. Ayrıca Harran’daki Suriyelilerin kurdukları dernekler ve sosyal kurumlar
gelen sığınmacıların barınma, istihdam, yerleşme problemlerinin çözülmesini
kolaylaştırmıştır.

2.4.11. Sosyal Sermaye Kuramı

Göçü oluşturan etkenler, göç meydana geldikten sonra sürmesini sağlayan etkenlerden
farklıdır. Göçlerin daha baskın hale gelmesi öncü göçlerin daha sonraki göçlere menşe
olmasından kaynaklanmaktadır. Bu değerlendirme yeni teorilere ışık tutmaktadır. Farklı
ilişki ağları ve örüntü içinde olan başka sermaye çeşidine evirilebilen göç olgusu
perspektifinden açıklanabilmektedir. Göç kararına tesir eden sosyal sermaye kuramı,
göçün başlamasında ve uyum sağlamada aile, dostluk, hemşerilik ve hısımlık gibi
biçimsel rolleri ön plana çıkarır. Sosyal sermaye kişilerin ve toplumların göçe
katılmasını kolaylaştırdığı gibi, göç bittikten sonra da kaynaştırıcı bir görev üstlenir
(Şimşek, 2018; 36).

Sosyal sermaye veya ilişkiler gibi değişik kavramların kullanılması makro boyuttaki
kararları etkileyen ve yönelten bir yapıyı meydana getirerek faktör mekanizmasının
etken bir hal almasını hazırlamaktadır. Göçün parçası olan toplum içindeki sosyal
bağlar ve ilişki ağları sosyal sermaye teriminin uygulamadaki karşılığı olmaktadır. Göç
eden bireyler iletişim ağlarını yapılandırdıkları için uyum sağlamları uzun
olmamaktadır. Sosyal sermeyenin göçe etkisi pozitif olmaktadır.

Suriyeli göçmenlerin aile, akrabalık, hemşerilik bağları Harran’a göç etmelerini ve


Harran’da tutunmalarını sağlamıştır. Harran’a göç eden Suriyelilerin kurdukları sosyal
ağlar ve iletişim kanalları uyum sürecini hızlandırmıştır. Aile, arkadaşlık, akrabalık,
hemşerilik gibi roller Suriyelilerin Harran’a göç etmelerini kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla
Suriyelilerin sosyal sermayeleri Harran’daki göçe olumlu etki yapmıştır.

49
Suriyeli sığınmacıların göç süreci ekonomik dinamiklerle başlamadığı için neo- klasik
makro/mikro ekonomik kuramı, yeni ekonomi göç kuramı ve ikili emek piyasası göç
kuramına çalışmanın bu kısmında yer verilmemiştir.

2.5. TÜRKİYE’DE SURİYELİ SIĞINMACI GÖÇLERİ VE YAŞANAN


GELİŞMELER

2011 senesinde Suriye’de hükümet karşıtı başlayan protestolar ciddi bir kaosa
dönüşerek iç savaş halini almasıyla komşu ülkelere doğru son yüzyılın en büyük göç
akını gerçekleşti (Erdoğan, 2015; 317). Suriye’deki protestolardan önce yaşanan Arap
Baharı, Ortadoğu ülkelerinin kaderini etkileyerek bir dizi gelişmelere sahne oldu.

Arap devletlerinde yıllardan beri devam eden diktatöryel hükümetlerin millet üstündeki
tahakküm, işsizlik, yoksulluk, politik bozulma, düşünce özgürlüğünün önündeki
güçlükler ve kötü hayat koşulları halkın isyan etmesini doğurmuştur. 17 Aralık 2010’da
Tunus’ta Sid’in Bozuid kentinde Bilgisayar Mühendisi Muhammed Bouazizi arabaya
doldurduğu meyve sebzeyi satarken zabıtalara yakalanması zabıtalar tarafından
arabasına el konularak gencin hakarete uğraması üzerine Bouazizi eylem yaparak
kendini yakmış ve 4 Ocak’ta yaşamını yitirmiştir. Üniversiteli işsiz Muhammed
Bouazizi tarafından gerçekleştirilen ilk eylem kıvılcım şeklinde devam etmiş ve
neticesinde 24 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali iktidardan düşmüştür
(Koyuncu, 2014; 17).

Tunus’ta yaşanan bu gelişmelerin sınırlı kalmayacağı düşünüldüğünden Yasemin


Devrimi olarak isimlendirilmiştir. İsyan hareketinin Mısır, Libya ve Suriye’ye
yayılmasıyla Arap coğrafyasında yaşanan domino etkisi yaratan halk protesto gösterileri
Arap Baharı denilmiştir. Arap Baharı olayları, Libya’da Kaddafi’nin ölümüyle, Mısır’da
Hüsnü Mübarek hükümetinin devrilmesiyle, Suriye’de iç savaşın uzun süre devam
etmesiyle ve Cezayir, Ürdün, Bahreyn ve Yemen’de yüzlerce insanın sokaklara
dökülmesi ve bazı iyileştirmeler elde etmesiyle sonuçlanmıştır (Koyuncu, 2014; 17-18).

Tunus, Yemen ve Libya’da rejim değişikliğine yol açan Arap Baharı, Arap devrimi,
Arap uyanışı gibi terimlerle söz edilen değişim rüzgârı, 2011 yılının Mart ayında

50
Suriye’de de etkisini gösterdi. Önce Şam’da başlayan olaylar Dera şehrindeki
gösterilerle hız kazanmıştı. Muhalif öbeklerin şiddete başvurmamaya dikkat etmelerine
karşın Esad yönetiminin halka ateş açması üzerine gösteriler tüm Suriye’ye yayılmıştır.
Muhalifler 2011’in Haziran ayında ilk toplantılarını “Suriye Değişim Konferansı”
adıyla Antalya’da, ikinci toplantılarını da “Suriye için İstanbul Buluşması” adıyla
2011’in Temmuz ayında İstanbul’da yaparak örgütlendiler (Arı, 2017; 489).

Esad rejimi reform talepleri üzerine yasal platformda bazı düzenlemeler gerçekleştirmiş
ancak bu düzenlemeleri uygulamaya koymamıştır. Reform taleplerin dikkate
alınmaması, Suriye’deki kargaşalığı daha da arttırmıştır. Rejim gösterileri şiddete
başvurarak bastırmaya çalışmasının ardından, muhalif öğeler silahlı mücadeleye
yönelmişlerdir. Kitle protestoları şeklinde ortaya çıkan muhalefet hareketi Baas rejimine
karşı silahlı bir ayaklanmaya dönüşmüştür. Rejim ve muhalefet arasındaki çatışma ülke
geneline yayılarak iç savaşa evrilmiştir (Bostancı, 2017; 163).

Esad hükümetinin saldırıları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 2012’nin


sonlarında 40 bine ulaşmıştır. Suriye dışına göç edenlerin sayısı ise 3 milyona
yaklaşmıştır. Rejimin sert politikası karşısında Arap ülkelerinin yanı sıra ABD, Türkiye,
İtalya, İngiltere ve Fransa büyükelçiliklerini kapatırken Suriye büyükelçisini ise sınır
dışı ettiler (Arı, 2012; 159).

Uluslararası toplumun baskıları sonucunda Esad rejimin düşeceği tahmin edilirken


beklentilerin ötesinde Suriye’de iktidar değişikliği olmadı. Bunun iki önemli sebebi
vardır: Birincisi Suriye’ye Çin, Rusya ve İran gibi ülkelerin sağladığı dış destek ve
ikincisi Suriye’nin sosyolojik yapısından kaynaklı iç destektir. Uluslararası camiada
Rusya ve Çin’in Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıkmaları ve BM nezdindeki tüm
girişimleri durdurmaktadır. Bölgenin önemli aktörlerinden İran da politik güvenliği için
Esad rejiminin devamını istemektedir. Esad iktidarı kendine yakın insanları önemli
devlet mevkiine getirmiş ve Nusayriler, azınlıklar ve Sünni burjuvanın desteğini alarak
iç dinamiği sağlamıştır (Koyuncu, 2018; 156-157).

51
Güvenlik kuvvetlerinin gösterileri bastırmak için uyguladığı sert önlemler ve çatışmalar
sonucunda 10 binlerce Suriyeli yaşamını yitirmiş ya da yaralanmış, 10 milyondan fazla
yurttaş ülke içinde zorla yerinden edilmiş ve 100 binlerce insan Suriye dışına göç
etmiştir (Bostancı, 2017; 163).

Suriyeli sığınmacılar için açık kapı politikası izleyen Türkiye, Suriyelileri sınır
alanlarına yakın yerlerde sığınmacı kampları kurarak kabul etti. İlk Suriyeli sığınmacı
grubu, nisan ayında Türkiye topraklarına girdi. 252 kişiden oluşan Suriyeli sığınmacı
takımı “misafir” olarak adlandırıldı. 2012 yılında çıkarılan yasayla Suriyelilere geçici
koruma statüsü verildi. Ardından 4 Nisan 2013’te kabul edilen Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu ile Suriyelilerin barınması için hukuki yapı şekillendirildi.
Birleşmiş Miletlere göre 2015’in ilk aylarında Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki
sayısının 1.662.839 olduğu ve 1.450’sinin ise kayıt altına alındığı tespit edildi. Suriyeli
mülteciler kamplarda yaşıyorken, misafirliğin uzun sürmesi sebebiyle yüzde 90’nı
şehirlere dağılmışlardır (Şimşek, 2015; 56-57).

Türkiye 2 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacılara kapılarını açarken, bu oran %42


civarında olmakla birlikte Avrupa ülkeleri ise sadece %5 oranında -220 bin kişiye- ev
sahipliği yapmıştır. Türkiye’nin mali yükü her geçen zaman diliminde artmasına
karşılık Birleşmiş Milletler yardım taleplerinin sadece %10’unu karşılamıştır. 2015
yılının sonlarına doğru Türkiye’nin yaptığı harcalar 5.5 milyar dolara ulaşmıştır.
Birleşmiş Milletlerin yaptığı harcamalar ise 233 milyon dolarla sınırlı kalmıştır. Türkiye
uluslararası kamuoyunun duyarsız kalmasıyla daha fazla riskle karşı karşıya kalmıştır.
(Erdoğan, 2015; 318-319).

Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri içinde en fazla Suriyeli vatandaşa ev sahipliği yapan


Türkiye sığınmacı oranında da en fazla yükselişi yaşamıştır (Erdoğan, 2015; 319).
Tablo 1’de UHNCR’nin verilerine göre 2022 yılı mart ayında komşu ülkelerdeki
Suriyeli sığınmacı sayısı gösterilmiştir.

52
Tablo 1. Suriyeli sığınmacıların ülkelere göre dağılımı

Ülkeler Suriyeli Sığınmacı Sayısı Oran

Türkiye 3.763.448 %65.7


Lübnan 839.086 %14.7
Ürdün 627.295 %11.8
Irak 257.974 %4.5
Mısır 140.789 %2.5
Orta Afrika 48.548 %0.8
Toplam 5.677.140 %100

Kaynak: (UNHRC, 2022)

Tablo.1’de görüldüğü gibi 2022 yılı Mart ayında komşu ülkelerdeki Suriyeli
sığınmacıların oranı şöyledir: Türkiye’de %65,7, Lübnan %14,7, Ürdün %11,8, Irak
%4,5, Mısır %2,5, Orta Afrika ise %0,8’dir. Yine tablo 1’e göre Suriyeli sığınmacı
miktarı şöyledir: Türkiye 3.763.565, Lübnan 839.089, Ürdün 627.295, Irak 257.974,
Mısır 140.789 ve Orta Afrika’da ise 48.548’dir (UNHCR, 2022).

2011’de başlayan Suriye iç savaşı ile 22 milyon ülke nüfusunun yarısı vatanını terk
etmek zorunda kalmıştır. 5 milyona yakın Suriyeli sığınmacı durumuna düşmüştür.
2017 yılının Kasım ayı itibariyle Türkiye’de hayatını sürüdüren Suriyelilerin sayısı 3
milyon 360 bine ulaşmıştır (Adıgüzel, 2018; 19). Göç İdaresi Genel müdürlüğünün
(GİG) verilerine göre 2019 yılının sonlarına doğru ise Suriyeli mülteci sayısı 3.576.
370 kişi olmuştur. 2013’ten bu yana Türkiye en çok göçmen barındıran ülke durumuna
gelmiştir (Erdoğan, 2020: 2). 2022 yılının mart ayında ise Suriyeli sığınmacı sayısı 3
milyon 763 bin 448’e ulaşmıştır (UNHRC, 2022). Harita 1’de Suriyeli sığınmacıların
komşu ülkelere dağılımına yer verilmiştir.

53
Harita 1. Suriyeli sığınmacıların komşu ülkelere dağılımı (UNHCR, 2022)

Harita 1’de görüldüğü üzere 2022 yılının başlarından itibaren Suriyeli sığınmacılara en
fazla ev sahipliği yapan ülke Türkiye’dir. Ravenstein’in belirttiği gibi göç süreci kısa
mesafeden uzak mesafeye doğru meydana gelmektedir (Adıgüzel, 2020; 25).
Dolayısıyla Suriyelilerin komşu ülkelerde toplanması göçün mesafesiyle ilişkilidir.
Suriyeli göçmenler kısa mesafeli olan komşu ülkeleri tercih etmişlerdir.

Türkiye’deki Suriyeliler geçici koruma statüsüne sahip oldukları için mülteci


haklarından yararlanmamaktadırlar. Bu nedenle Suriyeli sığınmacılar beslenme,
barınma ve güvenlik sorunları gün yüzüne çıkmaktadır. Son zamanlarda Türkiye hedef
ülke olarak Avrupa’ya gitmek isteyenlerin sayısının artması bu durumun bir belirtisidir.
Çadır evlerde kalan Suriyeliler dışında göçmenlerin çoğu Türkiye’nin batı şehrilerinde
yoğunlaşmışlardır. Sığınmacıların pek çoğu Avrupa’ya gitmek için Türkiye’yi geçiş
olarak kullanamaktadır (Koç vd., 2015;64-65). 2012’ten 2022’ye kadar mültecilerden
Suriye’ye geri dönüş yapanlar olsa da sayıları 3 milyonun altına inmemiştir. Grafik
1’de Suriyeli sığınmacıların yıllara göre dağılımına yer verilmiştir.

54
3,762,889
Suriyeli Sığınmacılar 3.641.3703.713.344
3.623.1923.576.370
3.426.786

2.503.5492.834.441

1.519.286

224.655
14.237

...

Grafik 1. Türkiye’deki Suriyeli sığınamcı sayısı (GİB, 2022)

Grafik 1’de görüldüğü üzere Göç İdaresi Başkanlığının 2022 yılı mayıs ayı verilerine
göre Türkiye’deki geçici koruma statüsündeki Suriyeli toplam sığınmacı sayısı
3.762.889 kişi olmuştur (GİB, 2022). Türkiye açık kapı politikasını uyguladığı için
Suriyeli sığınmacı sayısındaki artış 2012’den 2018’e kadar hızlı bir şekilde
gerçekleşmiştir. 2016’dan sonra Suriyeli göçmen sayısı 3 milyonun üzerinde olmuştur.
Türkiye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarıyla güvenli bölge
oluşturulduğu için Suriyeli sığınmacı sayısı 2019 yılında azalış göstermiştir (Demir,
2021; 572). Ancak Suriye’deki çatışmaların devam etmesi nedeniyle Suriyeli göçmen
sayısında 2020 yılından itibaren tekrar artış eğimi meydana gelmiştir.

55
2.6. SURİYELİ SIĞINMACILARIN TÜRKİYE’DEKİ DAĞILIM
ÖZELLİKLERİ

Geçici koruma statüsüne sahip Suriyelilerin dağılımı kayıtlı oldukları yer ile
bilinmektedir. Şehirlerde var olan kayıtlı Suriyeli sayısıyla o illerde oturan Suriyelilerin
sayısı değişmektedir. Ankara, İzmir, Adana, İstanbul gibi büyük kentlerde olan Suriyeli
sayısı, ikamet eden Suriyelerin sayısından çok fazladır. Gaziantep, Hatay, Kilis, Mardin,
Şanlıurfa gibi sınıra yakın kentlerde ise kayıtlı olan sayının altında Suriyeli hayatını
sürdürmektedir (Erdoğan, 2020; 63).

Grafik 2’de Suriyelilerin en fazla yaşadıkları şehirlerin dağılımına yer verilmiştir. Buna
göre 2022 yılının mayıs ayında Suriyelilerin en fazla yaşadıkları ilk üç kent İstanbul,
Gaziantep ve Hatay’dır. Bu şehirleri Şanlıurfa, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Konya ve
Kilis takip etmektedir (GİB, 2022).

Türkiye'deki Suriyelilerin Şehir Dağılımı


542,782

600,000
462,893

433,061

429,963

500,000

400,000
256,452

243,014

300,000
184,371

149,834

123,648

107,271

200,000

100,000

0
İstanbul Gaziantep Hatay Şanlıurfa Adana Mersin Bursa İzmir Konya Kilis

Grafik 2. Suriyelilerin en fazla yaşadıkları şehirler (GİB, 2022)

56
Grafik 2’ye göre 2022 yılı mayıs ayında Suriyelilerin şehirlere göre nüfus miktarı
şöyledir: İstanbul 542.782, Gaziantep 462.893, Hatay 433.061, Şanlıurfa 429.963,
Adana 256.452, Mersin 243.014, Bursa 184.371, İzmir 149.834, Konya 123.648, Kilis
107.271’dir.

Tablo 2’ de 2022 yılının mayıs ayına göre il nüfusu ile Suriyeli nüfusun dağılımına yer
verilmiştir. Buna göre İstanbul 542.782 kişi ile en fazla Suriyeli barındırmaktadır.
İstanbul’un Suriyelilerin nüfusa oranı %3.43’tür.

Tablo 2. İl nüfusu ile Suriyelilerin dağılımı

No İller Kayıtlı Suriyeli İl Nüfusu Karşılaştırma


Sayısı Yüzdesi

1. Kilis 107.271 145.826 %73,56


2. Hatay 433.061 1.670.712 %25,92
3. Gaziantep 462.892 2.130.432 %21,73
4. Şanlıurfa 429.963 2.143.020 %20,06
5. Mersin 243.014 1.891.145 %12,85
6. Adana 256.452 2.263.373 %11,33
7. Mardin 91.814 862.757 %10,64
8. Osmaniye 42.674 553.012 %7,72
9. Kahramanmaraş 95.974 1.171.298 %8,19
10. Kayseri 83.513 1.434.357 %5,82
11. İstanbul 542.762 15.840.900 %3,43
79. Tunceli 74 83.645 %0,09
80. Bayburt 144 85.042 %0,17
81. Artvin 72 169.543 %0,04
Kaynak: (GİB, 2022)

57
Tablo 2’ye göre İstanbul’dan sonra en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Gaziantep’te
462.893 Suriyeli bulunmaktadır. Nüfusa oranı % 21,73’tür. Hatay’da 433.061 Suriyeli
olup nüfusa oranı %25,92’dir. Şanlıurfa’da 429.963 Suriyeli yaşamaktadır. Nüfusa oranı
%20,06’dır. Kilis’te ise 107.271 Suriyeli mevcuttur. Demografik oran bakımından en
fazla Suriyeli Kilis’te hayatını sürdürmektedir. Kilis’te Suriyelilerin nüfusa oranı
%73,56’dır. Suriyeli sığınmacı nüfusu il nüfusuna göre oranlandığında nüfusun 4’te
3’üne denk gelmektedir Tunceli, Bayburt ve Artvin Suriyeli sığınmacı sayısı en az olan
illerdir. Artvin’de Suriyelilerin nüfusa oranı %0,04’tür (GİB, 2022). Harita 2’de
Suriyeli sığınmacıların illere göre dağılımı yer almaktadır.

Harita 2. Suriyeli sığınmacıların illere göre dağılımı (GİB, 2022)

58
Harita 2’ ye göre Suriyeliler sınıra yakın Güneydoğu illeri ile İstanbul, Bursa ve Konya
gibi büyük şehirlerde yoğun olarak yaşamaktadırlar. Suriyeli sığınmacılar Doğu
Anadolu’da ve Karadeniz’de ise daha seyrek olarak hayatlarını sürdürmektedirler. Bu
bölgelerde Suriyeli nüfusunun az olmasının nedeni bu bölgelerin iklim koşullarının
farklı olması ve iktisadi çekim gücünün az olmasından kaynaklanmaktadır. Lee’nin
itme- çekme teorisinde itici ve çekici faktörler Suriyelilerin bölgeler arasında yoğun
veya seyrek dağılmalarında etkili olmuştur.

Türkiye’de Suriye’den gelen ilk kafile için Hatay’ın Yayladağı ilçesinde çadırlar
kurulmuştur. Ancak Suriye krizi derinleştikçe 2012’de 7 olan barınma merkezi sayısı,
2014’te 22’ye yükselmiştir (Koyuncu, 2014; 31-32). Geçici barınma merkezlerinin
sayısı 7’ye düşürülmüştür. Tablo 3’te 2022 yılı mayıs ayında Suriyelilerin geçici
barınma merkezlerine göre dağılımı gösterilmiştir.

Tablo 3. Suriyelilerin geçici barınma merkezlerine göre dağılımı

İl GBM Adı GBM Mevcudu Toplam


Mevcut
Adana (1) Sarıçam 16.564 16.564

Hatay (3) Altınözü 2.422 8.153


Yayladağı 3.294
Apaydın 2. 437
Kahramanmaraş (1) Merkez 9.560 9.560
Kilis (1) Elbeyli 8.200 8.200
Osmaniye (1) Cevdetiye 8.137 8.137
Toplam (7) 50. 614
Geçici Barınma 3.712.275
Merkezi Dışında
Olan Suriyelilerin
Sayısı

Kaynak: (GİB, 2022)

59
Tablo 3’e göre 2022 yılı mayıs ayında Geçici Barınma Merkezlerinde hayatını sürdüren
Suriyelilerin sayısı 50.614 kişidir. Kamp dışında ikamet eden Suriyeli sayısı toplam
3.712.275’tir. Geçici Barınma Merkezleri Adana, Hatay, Kahraman Maraş, Kilis ve
Osmaniye’de bulunmaktadır. Adana’nın Sarıçam GBM mevcudu 16.564 ile en fazla
kapasiteye sahiptir.

Mülteciler Derneğinin istatistiklerine göre 21 Nisan 2022 tarihine göre geçici barınma
merkezlerinde 50.507 Suriyeli mülteci kalmaktadır. Bu rakam mart ayında 50.873, 2021
yılının ilk aylarında 58.752, 2020 yılının ilk aylarında 63.247, 2019’da 143.558,
2018’de ise 228.251 kişiden oluşmaktadır. Suriyelilerin sadece %1,4’ü barınma
merkezlerinde hayatlarını sürdürmektedirler. Nisan ayının verilerine göre illerde barınan
Suriyeliler 3.711.683 kişidir. Kentlerde hayatını devam ettiren Suriyelilerin sayısı mart
ayına göre 7.695 kişi olarak artmıştır. Suriyelilerin %98,7’si illerde ikamet etmektedir
(Mülteciler Derneği, 2022). Yabancıların yoğun olduğu İstanbul, Hatay, Ankara,
Çanakkale, İzmir, Kırklareli, Muğla, Sakarya, Düzce ile diğer illerdeki toplam 800
mahalle yabancı başvurularına kapatılmıştır. Yabancı sayısı çoğaldığı için bu yerlerde
hiçbir yabancı kabul edilmemektedir (Mülteciler Derneği, 2022).

İçişleri Bakanlığının 31 Mart 2022 tarihindeki açıklamasına göre Suriyeli


sığınmcılardan 200.950 kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. Vatandaşlık
verilen Suriyelilerin 86.296’sı 18 yaşın altında, 113.654 Suriyeli ise 18 yaşın
üstündedir. Oy kullanabilecek Suriyeli sığınmacı sayısı 113. 654’tür (Milliyet, 2022).
İçişleri Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre nisan ayının başında 492.983 Suriyeli
sığınmacı ülkesine geri dönmüştür. Bu rakam şubat ayında 484.400 kişi olarak
açıklanmıştı.(Mülteciler Derneği, 2022).

Mülteciler Derneğinin 2022 yılının mart ayındaki verilerine göre Suriyelilerin


1.734.202’si kadın nüfusu, 2.020.389’u ise erkek nüfusu meydana getirmektedir.
Suriyeli nüfusun oransal dağılımına baktığımızda ise %53,8’ini erkekler, %46,2’sini
kadınlar oluşturmaktadır (Mülteciler Derneği, 2022). Tablo 4’te Suriyeli sığınmacıların
2022 yılı mart ayındaki yaş dağılımına yer verilmiştir.

60
Tablo 4. Suriyeli sığınmacıların yaş dağılımı

Yaş Aralığı Erkek Kadın Toplam

0-4 259.953 242.653 502.606


5-9 296.171 278.491 574.662
10-14 229.424 215.783 445.207

15-18 141.340 121.875 263.215

19-24 274.124 206.822 480.946

25-29 233.233 166.574 399.807


30-34 166.992 122.801 289.793

35-39 130.159 100.167 230.326

40-44 88.275 74.694 162.969


45-49 61.050 59.486 120.536

50-54 46.105 45.127 91.232

55-59 36.343 36.579 72.922

60-64 23.520 24.518 48.038


65-69 15.412 16.635 32.047

70-74 9.378 10.350 19.728

75+ 8.910 11.647 20.557

Toplam 2.020.389 1.734.202 3.754.591

Kaynak: (Mülteciler Derneği, 2022)

Tablo 4’e göre Suriyelilerin 1.785.690’ı 0-18 yaş arası çocuklardan meydana
gelmektedir. 0- 18 yaş arası kadınlarla çocukların toplamı ise 2.661.090 kişidir. Erkek
sığınmacıların nüfusu kadın sığınamcıların sayısından 286.187 kişi daha fazladır. Şekil
3’te 2022 yılı mart ayına göre Suriyelilerin nüfus piramidi gösterilmiştir.

61
Şekil 3. Suriyelilerinin nüfus piramidi (Mülteciler Derneği, 2022)

Şekil 3’e göre Suriyeli sığınmacıların 15-29 yaş aralığını 1.143.254 kişi
oluşturmaktadır. Suriyeli nüfusun büyük bir bölümünü genç nüfus meydana
getirmektedir. 2022 yılı mart ayına göre kayıtlı Suriyeli göçmenlerin yaş ortalaması
22,3’ür. Suriyeli genç nüfusun toplam Suriyeli nüfusa oranı %19,8’dir. 10 yaşın altında
toplam 1.77.268 Suriyeli mevcuttur. Erkek nüfus ile kadın nüfus arasındaki en büyük
fark 19-24 yaş aralığında, 67.302 kişiyle meydana gelmiştir. 55-59 yaş aralığından
sonra kadınların sayısı, erkeklerin sayısını geçmektedir. 75 yaş üstü erkek ve kadın
nüfusun azaldığı görülmektedir (Mülteciler Derneği, 2022). Şekil 3’te görüldüğü üzere
nüfus piramidinde Suriyelilerin doğum oranlarında azalış meydana gelmiştir.
Suriyelileri doğum oranlarındaki azalış, Suriye iç savaşının başlangıcına ve göç
dönemine denk gelmiştir.

62
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1.HARRAN’IN BEŞERİ VE İKTİSADİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

Bu bölümde Harran’ın beşeri ve iktisadi coğrafya özellikleri yer almaktadır.


Çalışmanın bu kısmında Harran’ın coğrafi konumu, nüfusu, yerleşmesi, göçü ve
ekonomik faaliyetleri ele alınmıştır. Suriyeli sığınmacıların Harran’ın sosyo- ekonomik
yapısına etkilerini tam olarak anlamak için çalışma sahasının beşeri ve iktisadi coğrafya
özellikleri önem göstermektedir.

3.2. Beşerî Coğrafya Özellikleri

Beşerî bir varlık olan insan evrendeki canlıların içinde önemli bir popülasyonu meydana
getirmektedir. Coğrafyanın alanına giren doğa ve doğa içindeki karmaşık ilişkiler,
insanın doğal çevreyle teması coğrafyanın konusunu teşkil etmektedir. İnsanlar günlük
hayatlarında coğrafyayla iç içe olarak yaşamaktadırlar. İnsanın doğasında merak olduğu
için coğrafya bilimi insanın yeni yerleri tanıma isteğini kamçılamaktadır (Şahinalp,
1998; 63).

Coğrafya insanın yeryüzündeki faaliyetlerinin dağılışını neden- sonuç ilişkisi içerisinde


eleştirel bir bakış açısıyla inceleyen bilim dalıdır. Dolayısıyla insanı fiziki ve beşeri
ortam bağlamında ele alır. Coğrafya; beşerî coğrafya ve fiziki coğrafya olmak üzere iki
temel dala ayrılmaktadır. Ancak literatür taraması neticesinde coğrafya; beşerî ve
ekonomik coğrafya, fiziki coğrafya ve bölgesel coğrafya olmak üzere üç
sınıflandırmanın yapıldığı görülmektedir. “Fiziksel, siyasi ve idari” bir alanın dağılışı
yapıldığı için bölgesel coğrafya da beşerî coğrafyanın içinde değerlendirebilir (Altunok,
2020; 11).

Harran, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Orta Fırat Bölümünde Şanlıurfa ilinde


bulunmaktadır. Harran ilçesinin sınırları Şanlıurfa ilinin güneydoğusundan başlayıp
Suriye sınırına kadar uzanmaktadır. Çalışma alanı ise Harran’ın merkez mahaleleri
oluşturmaktadır. Harita 3’te Harran ve merkez mahallerinin lokasyonu gösterilmiştir.

63
Harita 3. Harran ve merkez mahallelerinin lokasyonu (CBS’de hazırlanmıştır)

64
Harita 3’e göre Harran 37 ̊ 10̕ ve 36 ̊ 40̕ kuzey paralelleri ile 38 ̊ 50̕ ve 39 ̊ 10̕ doğu
meridyenleri arasında yer almaktadır. Harran’ın kuzeyinde Eyyübiye, doğusunda
Ceylanpınar ve güney batısında da Akçakale ilçeleri bulunmaktadır. Harran ilçe
merkezinin tamamı Harran Ovası üzerinde kurulmuştur.

Harran ilçesinin büyük bir kısmını Harran Ovası oluşturmakla beraber doğudan-batıya
doğru ovanın çevresi dağ kütleleriyle sıralanmıştır. Dağ kütlelerinin en büyüğünü
Germüş Dağları meydana getirmiştir. Fatik ve Tektek Dağları ise güneye doğru yükselti
değeri azalmıştır. Harran Ovasının ise kuzey ve güney doğrultusunda eğimi artmaktadır
(Şahinalp, 1998; 3).

Harran köklü bir medeniyete sahip olmakla birlikte kentin kuruluşu uygarlığın ilk
evrelerine dayanmaktadır. Fırat Nehrinin yer alması ve verimli toprakların bulunması
ilk yerleşmenin burada olmasını sağlamıştır (Kardoğan, 2021; 7). Tarihi dokusu zengin
olan Harran, Emevi Devleti’nin Şamdan sonra ikinci büyük şehri sayılmış ve II. Mervan
döneminde Emeviler’e başkentlik yapmıştır. Anadolu’da ilk üniversite Harran şehrinde
kurulmuş ve gökyüzü incelemeleri bu üniversitede yapılmıştır. Ancak Haçlıların ve
Moğolların Harran’ı tahrip etmesi sebebiyle kentsel gelişme süreci duraksamış ve
Memlüklüler zamanında toparlanma yaşamıştır (Durmuş, 2020; 563). Osmanlı Devleti
döneminde Harran hem hac kafilesinin konakladığı mekân oldu hem de Halep şehrine
yakınlığından dolayı kervansarayların geçiş güzergâhı durumundaydı. Cumhuriyet
döneminde de Harran’ın sınır şehri olması ve Halep ile bağlantısının kesilmesinden
ötürü iktisadi faaliyetlerin bir kısmı pasif kalmıştır (Durmuş, 2020; 573-574).

Harran tarihi dönemlerden beri ticaret yolları üzerinde bulunmuş ve göç süreçleri
açısından hareketli bir yer olmuştur. Bölgedeki diğer tarihi şehirler gibi varoluşu ve
potansiyeli Halep’e göre şekillenmiş bir yer olmuştur. Ancak yakın zamanda sınırların
çizilmesi sebebiyle Halep bağlantısı kesilmiş olan yerleşmede bir potansiyel kaybı
meydana gelmiştir. Harran iktisadi çekim gücünü kaybettiği için göç süreçleri açısından
eski önemi zayıflamıştır.

65
3.3. İktisadi Coğrafya Özellikleri

Harran’ın beşerî olarak gelişmesinde verimli tarım arazileri, hayvancılık, ulaşım ve


ticaret fonksiyonları önemli rol oynamıştır. Harran Ovası’nın geniş olması, iklim ve
sulama koşullarının elverişliliği, tarım ürünlerinin çeşitliğini arttırmıştır. GAP projesiyle
beraber geleneksel ürünlerin yanında diğer ürünlerin de yetiştirilmesi olanaklı hale
gelmiştir. Harran’da en fazla tarım ürünü olarak pamuk yetiştirildiği için çırçır
fabrikaları kurulmuştur. Ayrıca sanayi ürünlerinin üretilmesiyle yağ fabrikalarının da
açılması gerçekleşmiştir. Geniş otlakların Harran Ovası’nda bulunması büyükbaş ve
küçükbaş hayvancılığın gelişmesinde etkili olmuştur. Yoğun tarımsal ve hayvancılık
faaliyetleri kırsal nüfusun, kent nüfusundan daha fazla olmasına neden olmuştur. Harran
Türkiye’deki kırsal nüfusun baskın olduğu ender yerlerden biridir.

Harran’ın büyümesinde ve nüfusun yoğunlaşmasında ulaşım ağları önemli olmaktadır.


Tarihsel süreç içerisinde Harran’ı diğer şehirlere bağlayan ulaşım noktalarının varlığı
iktisadi faaliyetleri canlandırmıştır. Suriye sınırına kadar uzanan Şanlıurfa-Akçakale
yolunun Harran’a komşu olması, Harran’daki ticareti arttırmıştır. Yerli halkın Suriye
savaşından önce yaptığı sınır ticareti savaştan sonra Harran’a yönelen göç sürecini
olumlu etkilemiştir. Özellikle yerli halkla Suriyeli sığınmacılar arasında savaştan önce
kurulan ilişki ağları Suriyelilerin Harran hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamıştır.
Şanlıurfa-Harran ve Şanlıurfa-Akçakale ulaşım ağları son yıllarda kentsel yayılma
sürecini kuzeye doğru taşımıştır. Son yıllarda Harran’a Suriyeli sığınmacıların
gelmesiyle yeni mesken sahaları yerleşmeye açılmıştır. Akçakale- Harran ulaşım
güzergâhının işlek olması Suriyeli sığınmacıların göç etme sürecini kolaylaştırmıştır.

3.2.1.Nüfus özellikleri

Nüfus, ülkelerin önemli zenginlik depolarıdır. Ülkelerin iktisadi olarak gelişmesi için
çeşitli üretim faaliyetlerindeki iş yerlerinde iş gücü olarak insanlara gereksinim
duyulmaktadır. Nüfus yoğunluğu fazla olan ülkeler iş gücü açığını sağlamakta zorluk
çekmezler. Dünya’nın gelişmiş ülkeleri nüfusu fazla ve ekonomisi güçlü devletlerdir.
İyi eğitim görmüş kişilerden oluşan fazla nüfuslu ülkelerde; bankacılık, sağlık, turizm,
eğitim gibi hizmet sektöründe iş gücü bulmak kolaydır. Buna karşın iyi eğitim almamış

66
insanlardan meydana gelen kalabalık nüfus, ülke için güç kaynağı değil; çeşitli
problemlerin kaynağıdır. Bundan ötürü kalabalık nüfus ülkelerin gelişmesi için olumlu
değil engelleyici bir faktördür (Şahin vd., 2005; 286).Ancak Harran’a yönelen Suriyeli
sığınmacı göçü olumlu olarak değerlendirilirse iktisadi kalkınma için faydalı olacağı
düşünülmektedir. Özellikle Harran’daki bazı iş kollarındaki boşluklar Suriyeli
sığınmacılar tarafından doldurulursa iktisadi kalkınma gerçekleşebilir.

Kentler küçük bir alanda, geniş nüfus kütlelerinin olduğu, insanların gelirini kazandığı
yerleşme sahalarıdır. Fakat kentler dış dünyadan yalıtılmış yerler değildirler. Uzak
olmayan civardaki iç bölgelerle iktisadi faaliyetleri olan toplumun yayıldığı
mekânlardır. Herhangi bir kentin gelişmişliğini ve değerini, o şehrin etki alanı ve
ekonomik etkenlerin bolluğu belirlemektedir. Bunun yanı sıra kentler, kırsal
yerleşmelerin gereksinimlerini gideren mal ve hizmetlere sahiptirler. Kent tek başına
yeterli olmamakla birlikte diğer şehirlerin de çekim alanı haline gelmiştir. Mal ve
hizmetlerin diğer kentlere iletilmesi vasıtalı veya aracısız olmaktadır. Hizmetler şehir
dışında ne kadar yaygınsa o derece büyümektedir (İncili, 2020; 1963). Suriyeli
sığınmacılar Harran’a ekonomik nedenlerden dolayı göç etmemişlerdir. Ancak Kasaba
görünümlü Harran’ın çekim gücü diğer şehirlere göre az olsa da tarım faaliyetleri ve boş
meskenlerin varlığı Suriyeli sığınmacıların göçüne olumlu etki yapmıştır.

Tablo 5’te Şanlıurfa nüfusunun ilçelere göre dağılımı görülmekledir. Buna göre
Harran’ın etki alanının geniş olmaması nüfusun az olmasından kaynaklanmaktadır.
Ancak mal ve hizmetlerin çevre şehirlere yayılmamasına rağmen doğum oranları fazla
olduğu için Harran’ın nüfus miktarı Şanlıurfa’nın bazı ilçelerinden fazladır. TÜİK 2021
yılının verilerine göre Şanlıurfa’nın ilçelerine göre nüfus dağılımı incelendiğinde nüfus
miktarı en yoğun ilçenin Haliliye olduğu görülmektedir. Mal ve hizmet dağılımı fazla
olduğu için nüfus yoğunluğu bakımından Haliliye ilk sırada yer almaktadır. Dolayısıyla
diğer ilçelere göre Haliliye cazibe merkezi konumundadır. Harran ise 94.207 kişi ile
nüfus miktarı bakımından 9. sırada yer almaktadır (Tablo 4).

67
Tablo 5. Şanlıurfa ili nüfusunun ilçelere göre dağılımı.

Sıralamalar Şanlıurfa’nın İlçeleri 2010 2015 2021

1. Haliliye - 364.946 392.661

2. Eyyübiye - 368.293 386.852

3. Siverek 215.988 245.385 266.971

4. Karaköprü - 132.530 252.151

5. Viranşehir 162983 184.604 205.380

6. Akçakale 84.406 102.350 120.834

7. Suruç 100.082 101.964 101.178

8. Birecik 89.435 92.852 94.608

9. Harran 65.697 81.870 94.207

10. Ceylanpınar 73.305 89.826 89.871

11. Bozova 58.230 54.775 53.878

12. Hilvan 40.688 41.644 42.766

13. Halfeti 39.835 37.930 41.663

14. Şanlıurfa Merkez 732.722 - -

Kaynak: (TÜİK, 2021)

Tablo 5’e göre Harran’da doğum oranları çok yüksek olduğu için nüfus miktarı
bakımından Birecik’ten sonra 9. sırada yer almaktadır. Harran nüfus miktarı olarak
Ceylanpınar, Bozova ve Hilvan ilçelerinden daha kalabalıktır. Harran ile Akçakale’nin
nüfusu kıyaslandığında: Akçakale Harran’a en yakın ilçe olmasına karşılık nüfus olarak
ve kentsel çekim sahası bakımından Harran’dan ön sıralardadır.

Harran’daki nüfusun büyük bir kısmı tarım arazilerine yakın yerlere yerleşmiştir.
Hububat ve endüstri ürünlerinin yetiştirilmesi ve insanların geçim kaynağının tarım
olması sebebiyle Harran’da gerçeğe en yakın nüfus verileri tarımsal nüfus
yoğunluğudur (Şahinalp, 1998; 68).

68
2020 TÜİK istatistiğine göre Harran’ın nüfusu 92 bin 549’dur. Merkezdeki mahallerin
nüfus miktarı ise 9 bin 620 kişiden meydana gelmektedir. Kırsal alan nüfusu ise 82 bin
929’dur. İlçenin merkez konumunda yer alan kasaba görünümlü Harran’ın ilçe nüfusuna
oranı %10,3, geri kalan %89,3’lik oranı ise tamamen kırsal nüfusu temsil etmektedir.
Kent eşiği çalışmalarında kır- kent ayrımında 10.000 veya 20.000 nüfus göz önüne
alındığında ilçede kentsel bir yerleşmenin olmadığı tamamen kırsal yapıda bir nüfus
kitlesinin varlığı ifade edilebilir. Ancak TÜİK’in kullanmış olduğu idari yapıya göre il
ve ilçe merkezlerinin kent olarak kabul edilmesi söz konusu olduğunda Harran ilçenin
tek kentsel yerleşme birimi olarak var olmaktadır. Diğer bir kent eşiği kriteri ise
tarımsal sektörün nüfus içerisindeki öneminin azalması, hizmet ve sanayi sektörlerinin
ön plana geçmesidir. Bu kriter açısından da Harran ilçe merkezini kent olarak
nitelendirmek mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla kasaba görünümlü Harran kırsalın
cazibe merkezi halini alabilmekten uzak bir merkezdir. Bu durumda kırsallığın yüksek
kalışı kentleşmenin zayıflığından ve oturmuş zirai yapının etkisinden
kaynaklanmaktadır. Ancak statüdeki değişim bir yeri coğrafi olarak kırsallıktan
çıkarmaya yetmeyecektir. Dolayısıyla sadece yerel sınıflama açısından bir değişim
olmuş, ancak yerleşmenin asli fonksiyonunda bir değişim oluşmamıştır.

Suriyeli sığınmacıların Harran’a göç etmeleriyle bağımlı nüfus olarak adlandırılan 0 -14
yaş aralığı ile 65 yaş üzeri nüfusun oranı yükselmiştir. Bağımlı nüfus oranı yüksek
olduğu için sosyal yardımlardan yararlanan Suriyelilerin sayısında artış olmuştur.
Çalışma çağındaki 15 yaş ve üzerindeki Suriyeli nüfusun Harran nüfusuna dâhil
olmasıyla bazı iş kollarında işsizlik yaşanmıştır. Çalışmanın bulgular kısmında Suriyeli
nüfusun Harran’ın nüfus yapısına etkilerine ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

3.2.1.1. Nüfusun gelişimi

Harran nüfusunun gelişimini çeşitli dönemlere ayırarak incelemek mümkündür. Tarihi


zenginliklere sahip Harran ilçesi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı
öncesi nüfus verileri sınırlı olmakla beraber, nüfus verileri sistematik olarak
incelenmiştir.

69
Harran Hz. Ömer döneminde fethedilerek İslam devletinin topraklarına dâhil olmuştur.
Sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Selçuklular hâkimiyetine girmiştir. Haçlıların baskısı
nedeniyle Harran önce Mardin sultanı Necmettin Ilgazi ’ye daha sonra da Musul
Atabeyi Zengiler’in egemenliğinde kalmıştır. Harran, Anadolu Selçukluların eline
geçtikten sonra Eyyübiler’in egemenliğine girmiştir. 1260’ta Moğol Sultanı Hülagü Han
kenti kuşatarak tahrip etmiştir. Harran, göçebeler tarafından verimli topların
bulunmasından dolayı köy haline getirilmiştir. Karakoyunlular, Akkoyunlular ve
Memluklerden sonra 1516’da Osmanlı Devleti Harran’ı topraklarına katmıştır (Şeşen,
1997; 238).

Osmanlı öncesi Harran nüfusu tam olarak bilinmemektedir. Ancak 1518’de Osmanlı
egemenliğinde, tapu defterinde Harran 52 haneden oluşmakla beraber nüfusu yaklaşık
250- 280 kişi arasında değişmekteydi. Harran, Osmanlı devrinde köy statüsünde
gösterilmekte ve Urfa’nın has arazileri arasında yer almaktaydı. Vergi geliri yıllık
olarak 25.006 akçeydi (Şeşen, 1997; 238-239). Harran, Urfa sancağının en büyük
nahiyesiydi. 1523’te 17 köy, 1540’ta ise 24 köy tahrir defterinde kayıt altına alınmıştır
(Turan, 2005; 32).

Osmanlı Devleti vilayet sistemini benimsedikten sonra 1847’de Urfa livası ve Birecik
kaza meclisleri meydana getirilmiştir. 16. yüzyıldan beri Rakka Eyaletine bağlı olan
Urfa 1867 Vilayet Nizamnamesiyle Halep Vilayetine sancak olarak bağlanmıştır. Urfa
sancağı, Birecik, Rumkale ve Suruç kazalarından meydana getirilmiştir. 1889 yılında
Urfa liva statüsünü almasıyla Birecik, Rumkale ve Suruç kazalarının yanında 1903’te
Harran kazası Urfa sancağının içinde yer almıştır. Urfa, Halep vilayetinden ayrıldıktan
sonra Urfa merkez kazası, Birecik ve Harran şeklinde üç kaza şeklinde kurulmuştur.
1918 yılında da Rakka ve Suruç kazalarıyla birlikte Urfa’nın 5 kazası oluşturulmuştur
(Karasu, 2014; 182-183).

Cumhuriyet’in ilanından sonra ilk kez 1927 yılında geniş nüfus sayımı yapılmıştır.
Tablo 6’da 1927 yılının nüfus sayımının Urfa ilçelerine göre dağılımına yer verilmiştir.
Buna göre Harran ilçesinin nüfusu 6 bin 813 erkek ve 6 bin 376 kadın olmak üzere
toplam 13.189 kişiden oluşmaktadır. Urfa’nın genel nüfusu ise 203 bin 595’tir.

70
Tablo 6. 1927 Nüfus sayımının Urfa ilçelerine göre dağılımı.

Şehir ve İlçe Erkek Nüfus Kadın Nüfus Toplam

Urfa 29.501 29.132 58.633

Harran 6.813 6.376 13.189

Birecik 15.415 16.057 31.472

Suruç 9.447 9.185 1.230

Siverek 20.590 22.532 43.122

Hilvan 6.040 6.118 12.158

Yaylak 8.643 8.643 17.286

Viranşehir 4.613 4.490 9.103

Toplam 101.062 102.533 203.595

Kaynak: (DİE, 1927; 16).

1927’de Urfa nüfusunun ilçelere göre dağılımı farklılık göstermiştir. Urfa’nın merkez
nüfusu 58.633 kişidir. Haran nüfusu Cumhuriyet’in ilk yıllarında savaş koşulları
nedeniyle fazla artış göstermemiştir. Savaş koşullarının geride kalması, beslenme ve
sağlık koşullarının değişmesiyle beraber Cumhuriyet’in ilk yıllarından sonra nüfus
artışında olumlu gelişmeler meydana gelmiştir.

Tablo 7’de 1927-2020 yılları arasındaki Harran nüfusunun dağılımı yer almaktadır.
1927 ile 1975 yılları arasında Harran nüfusunun çok artış göstermediği için 1. Durağan
dönem olarak izah edilir. 1975-2000 yılları arasında nüfus artış hızının fazla olmasına
bağlı olarak bu döneme 1.Dinmaik dönem denilebilir. 2000- 2008 yılları 2. Durağan
dönem ve 2008 yılı sonrası 2. Dinamik artış dönemi olarak adlandırılabilir.

71
Tablo 7. 1927- 2020 Yılları arasındaki Harran nüfusunun durumu.

Yıllar Erkek Kadın Toplam Nüfus Artış Yıllık Nüfus


Nüfus Dönemleri Artış Hızı %

1927 6.813 6.376 13.189 -


1935 6.291 6.092 12.383 1927-1935 -0,78
1940 2.956 3.104 6.060 1935-1940 -14,29
1945 3.534 3.571 7.105 1940-1945 3,18
1950 - - 7.739 1945-1950 1,71
1955 5.011 4.715 9.726 1950-1955 4,57
1960 5.322 5.206 10.528 1955-1960 1,58
1965 6.102 5.911 12.013 1960-1965 2,64
1970 6.993 6.957 13.950 1965-1970 2,99
1975 5.763 5.674 11.437 1970-1975 -3,97
1980 6.254 6.175 12.429 1975-1980 1,66
1985 9.524 9.538 19.062 1980-1985 8,55
1990 15.035 14.557 29.592 1985-1990 8,80
2000 28.972 27.286 56.528 1990-2000 6,47
2007 29.090 29.644 58.528 2000-2007 0,50
2008 30.643 30.644 58.734 2007-2008 0,35
2009 31.372 31.617 62.989 2008-2009 7
2010 32.702 32.995 65.697 2009-2010 4,21
2011 33.881 34.611 68.492 2010-2011 4,16
2012 36.287 36.652 72.939 2011-2012 6,29
2013 37.535 38.207 75.742 2012-2013 3,77
2014 39.127 39.554 78.681 2013-2014 3,80
2015 40.802 41.068 81.870 2014-2015 3,97

72
2016 41.466 41.606 83.072 2015-2016 1,45
2017 42.646 42.673 85.319 2016-2017 2,67
2018 43.933 43.910 87.843 2017-2018 2,91
2019 44.954 44.844 89.798 2018-2019 2,20
2020 46.388 46.161 92.549 2019-2020 3,02

Kaynak: (DİE, 1927- 2000; ADNKS, 2007- 2020).

Tablo 7’de görüldüğü üzere çalışma alanı Harran ilçesinde 1927-2020 yılları arasında
nüfus artış hızı tablosuna baktığımızda Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1927 yılında
yapılan ilk sayımda Harran ilçesinin nüfusu toplam 13.189 kişidir Bu dönem
Cumhuriyet tarihini ilk nüfus sayımı olduğu için nüfus artış hızını tespit edilememiştir.
Ancak Harran’da kültürel ağalık sisteminden dolayı doğurganlık oranı yüksektir.

1927- 1975 yılları arasındaki 1. Durağan dönemde Harran ilçesinin nüfus artışı eksi
değerler göstermektedir. Nüfus artısının eksi değere düşmesi Harran’ın dışarıya göç
vermesinden kaynaklanmaktadır. Çalışma çağındaki nüfus sosyo- ekonomik şartların
yetersizliğinden dolayı büyük şehirlere göç etmiştir.1. Dinamik dönemde (1975-2000)
ise Harran ilçesinin nüfus artışı pozitif yönde sürekli artış göstermiştir Bu durumun
sebebi beslenme koşullarının iyileşmesi, GAP ile birlikte ekonomik değişim, bebek
ölümlerinin azalması doğal nüfus artışını olumlu etkilemiştir. 2000- 2008 yılları
arasındaki 2. Durağan dönemde nüfus artış hızında bir düşüş gözlemlenmiş bu
dönemdeki nüfus artış hızının düşmesindeki nedenler eğitim seviyesindeki yükselmeler,
aile planlamasının oluşturulması, genç nüfusun Harran dışına göç etmesidir. 2008 yılı
sonrası 2. Dinamik dönemde tarım reformları nüfus artışına neden olmuştur. Ancak
2010 yılından sonra Suriyeli göçmenlerin gelişiyle nüfus artış hızı yavaşlamıştır.
Suriyelilerin çalışma hayatına katılması ücretleri düştüğü için yerel halk göç etmiştir.
Grafik 3’te Harran nüfusunun gelişim süreci yer almaktadır

73
100,000

90,000

80,000

70,000

60,000

50,000

40,000

30,000

20,000

10,000

0
40

07

11

15

19
27

50

60

70

80

90

09

13

17
19

20

20

20

20
19

19

19

19

19

19

20

20

20
Grafik 3. Harran nüfusunun gelişim süreci (DİE, 1927- 2000; ADNKS, 2007- 2020)

Grafik 3’ te Harran nüfusunun ivedi bir biçimde artış gösterdiği 1975- 2000 (Durağan
artış dönem) arası olduğu görülmektedir. 1985 yılında tarımsal sulama alanında
Güneydoğu Anadolu Projesinin (GAP) hayata geçirilmesiyle ekonomik büyüme nüfusa
yansımış ve doğum oranları ölüm oranlarını geçtiği için Harran nüfusu 2020’de en
yüksek seviyeye ulaşmıştır.

Çalışma alanı 1946 yılına kadar İlçe iken, o tarihte Bakanlar Kurulu Kararı ile şimdiki
Akçakale İlçesine Bucak Merkezi olarak bağlanmıştır. Bakanlar Kurulu Kararı ile 1987
yılında 3392 sayılı Kanunla tekrar İlçe statüsüne dönüştürülmüştür. Bucak merkezi
olduğu dönemlerde hem sınır değişimi hemde sosyal yatırımların azalmasına bağlı
olarak nüfus azalmıştır.

3.2.1.2. Nüfus Hareketleri

Doğum, göç ve ölüm vakaları demografik akımın bileşenleridir. Nüfus hareketlerini


doğum, göç ve ölümler oluşturmaktadır. Göç kapsam dışında tutulursa bir yerdeki
doğum ve ölüm oranları doğal nüfus artışını meydana getirmektedir. Doğum ve ölüm

74
olayları nüfusun azalışında veya artışında ana faktördür. İlaveten doğum döneminde
olan kadın demografisi, toplam doğum rakamı ve doğum hızı nüfus hareketlerinde
belirleyici olmaktadır. Nüfusun göçlerle beslenmesi bazı yerlerde nüfusun
kalabalıklaşmasına bazı yerlerde ise nüfusun seyrek olmasına yol açmaktadır. Doğum
ve ölüm olayları hariç göçlerle nüfusun değişmesine ‘genel nüfus değişimi’
denilmektedir (İncili, 2020; 1967).

Tablo 8’de Harran’ın doğum, ölüm ve doğal nüfus artış oranı mevcuttur. Çalışma sahası
Harran’ın merkezde bulunan mahalleleri olsa da bu mahallelere özgü verilere
ulaşılmaması sebebiyle tamamen kırsal özellikte bulunan ilçe nüfusu verileri
kullanılmıştır. Buna göre 2014’te 15-49 yaş arası kadın nüfus 16 bin 850 kişiyken
2019’da artış göstererek 18 bin 826 kişi olmuştur. 2014’te doğum sayısı 3.714 iken
2019 yılında 3.751 olmuştur.

Tablo 8. Harran’ın doğum, ölüm ve doğal nüfus artış oranı.

Yıllar 15-49 Toplam Doğum Ölüm Doğurganlık Kaba Kaba Doğal


Kadın Nüfus Sayısı Sayısı Hızı ‰ Doğum Ölüm Nüfus
Nüfus Hızı‰ Hızı‰ Artış
Sayısı Oranı

2014 16,850 78,681 3,714 238 7,28 48,1 3,1 41,9

2015 17,438 81,870 3,776 249 7,24 47,0 3,1 39,7

2016 17,616 83,072 3,868 267 7,16 46,9 3,2 36,5

2017 17,938 85,319 4.028 252 7,30 47,8 3,0 34,7

2018 18,416 87,843 3,931 242 6,93 45,4 2,8 32,7

2019 18,826 89,798 3,751 250 6,45 42,2 2, 8 30,2

Kaynak (TÜİK, 2014-2019)

Tablo 8’e göre Harran’da doğurganlık hızı en fazla 2017 yılında olmuştur. 2017 yılı
hariç 2014’ten 2019‘a kadar doğurganlık hızında düşüş görülmektedir. Kadınların

75
eğitim seviyelerinin yükselmesi ve iş hayatına atılmalarıyla birlikte aile planlaması
dikkate alınmaktadır. Böylece kadınlar bakabilecekleri kadar çocuk sahibi
olabilmektedirler. Harran’ın doğum rakamının düşmesine bağlı olarak doğal nüfus artış
oranında da düşüş gözlenmektedir. Son zamanlarda Harran’da kentleşme eğilimleri,
demografik döngü aşamaları ile kadınların çalışmasıyla çekirdek aile dönüşümü
gerçekleşmektedir. İlerleyen yıllarda da çekirdek ailenin yaygınlaşmasıyla doğum
oranlarının azalması beklenmektedir. Doğum ve ölüm olaylarının yanında nüfusun
artışında-azalışında göçün önemli etkisi bulunmaktadır.

Tablo 9’da 2012-2020 yılları arasında Harran’ın göç dağılımına yer verilmiştir.
2017’de Harran’ın nüfusunun doğal artış oranı ‰34,7’yken bu oran daha da düşerek
2018’de ‰32,7; 2019’da ise ‰30,2 olmuştur. Bu tabloya göre Harran’ın dışarıya göç
verdiği anlaşılmaktadır.

Tablo 9. Harran’ın 2012- 2020 yılları arasında göç dağılımı

Yıllar Nüfus Aldığı Göç Verdiği Net Göç Net Göç


Göç Hızı

2012 72.939 2.309 1.965 344 4,73


2013 75.742 700 914 -214 -2,82
2014 78.681 763 1.148 -385 -4,88
2015 81.870 2.220 2.574 -354 -4,31
2016 83.072 2.010 2.740 -730 -8,75
2017 85.319 2.034 2.761 -727 -8,48
2018 87.843 2.288 3.366 -1,078 -12,20
2019 89.798 2.275 3.825 -1,550 -17,11
2020 92.549 1.970 2.693 -723 -7,78

Kaynak: TÜİK, 2020

Grafik 4’te Harran’ın göç eğilimi dalgalı bir seyir izlemiştir. 2012 yılından sonra net
göç oranı ve net göç hızı negatif olmuştur. Bu da 2012’den sonra Harran’ın çok fazla

76
göç vermesinden kaynaklanmaktadır. Harran’ın verdiği göçle aldığı göç arasındaki en
büyük fark 2019‘da meydana gelmiştir.

10

0
2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

-5 Net Göç Hızı

-10

-15

-20

Grafik 4. Harran’ın 2012- 2020 yılları arasında net göç hızı ( TÜİK,2020)

Göçler nüfusun temel yapısını önemli ölçüde etkilemektedir. Harran’da uzun yıllar
boyunca göç, nüfusun azalışına ya da artışına katkısı olmuştur. İşsizliğin yaygın olması
ve tarım sektöründeki insanların ekonomik sıkıntıları yüzünden Harran her zaman göç
vermiştir. Son 8 yılda net göç hızının eksiye düşmesi Harran’ın nüfus tutma
kapasitesinin düşüklüğünü göstermektedir. Ancak Harran’ın aldığı göç miktarının belli
seviyede yüksek olması kamu sektöründe çalışan insanların çoğalmasına
bağlanmaktadır. Harran’daki kamu istihdamının yüksek olması dışarıdan gelen göç
miktarını arttırmıştır. Son yıllarda Harran’daki ağalık sistemin etkisini kaybetmesi göç
mobilizasyonunu arttırmıştır. Sistemin zayıflamasıyla yerli halkın yer değiştirmesi
kolaylaşmıştır. Özellikle tarımdaki gelişmeyle beraber mevsimlik işçi ihtiyacının ortaya
çıkması göç hareketlerini olumlu olarak etkilemiştir.

77
Harran’da genç nüfusun işsiz olması sebebiyle başka şehirlerde çalışmak amacıyla
giden nüfusun miktarı oldukça fazladır. 2018’de Harran’ın verdiği göç ilk kez 3.366
sayısına ulaşmıştır. Suriyeli sığınmacıların Harran’a yerleşmesiyle işsiz kalan yerli halk
göç etmek zorunda kalmıştır. Dolaysıyla Suriyeli sığınmacı göçü yerli halkın göçünü
tetiklemiştir. Çalışma çağındaki nüfus Antep, Adana, Hatay, İstanbul, Antalya gibi
büyük şehirleri tercih etmektedir. Mevsimlik işçi olarak Karadeniz ve İç Anadolu
bölgelerin tercih edenlerin sayısı da artmaktadır. Ayrıca 2011’den sonra Harran’a göç
eden Suriyeliler ucuz iş gücü olarak istihdam edildikleri için yerel halkın işsiz
kalmasına yol açmıştır. Dolayısıyla bu durum Harran halkının dışarıya göç etmesine
neden olmuştur. Harran’da yeterli istihdam yaratılmazsa insanların başka şehirlere göç
etmesi ilerleyen yıllarda da kaçınılmaz olacaktır. Tablo 10’da ikamet edilen ilçeye göre
nüfusa kayıtlı olunan il yer almaktadır.

Tablo 10. İkamet edilen ilçeye göre nüfusa kayıtlı olunan il

İl Nüfus İl Nüfus

Adana 77 Batman 6
Adıyaman 67 Bayburt 3
Afyonkarahisar 27 Bilecik 3
Ağrı 6 Bingöl 5
Aksaray 27 Bitlis 3
Amasya 10 Bolu 9
Ankara 25 Burdur 9
Antalya 11 Bursa 21
Ardahan 1 Çanakkale 4
Artvin 1 Çankırı 21
Aydın 5 Çorum 23
Balıkesir 8 Denizli 23
Bartın 2 Diyarbakır 53

78
Düzce 4 Kütahya 11
Edirne 3 Malatya 27
Elazığ 16 Manisa 28
Erzincan 5 Mardin 53
Erzurum 24 Mersin 47
Eskişehir 7 Muğla 12
Gaziantep 43 Muş 8
Giresun 5 Nevşehir 15
Gümüşhane 5 Niğde 17
Hakkâri 8 Ordu 19
Hatay 118 Osmaniye 31
Iğdır 2 Rize 9
Isparta 15 Sakarya 3
İstanbul 10 Samsun 28
İzmir 17 Şanlıurfa 92691
Kahramanmaraş 69 Siirt 8
Karabük 5 Sinop 6
Karaman 14 Şırnak 3
Kars 5 Sivas 35
Kastamonu 20 Tekirdağ 3
Kayseri 34 Tokat 28
Kilis 15 Trabzon 15
Kırıkkale 8 Tunceli 1
Kırklareli 0 Uşak 10
Kocaeli 2 Van 16
Konya 93 Yalova 3

79
Yozgat 32
Zonguldak 6

Kaynak (TÜİK, 2021)


Türkiye İstatistik Kurumu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ikamet edilen ilçeye göre
Harran nüfusuna kayıtlı olunan il verilerine göre çalışma alanında 118 kişi ile en fazla
Hatay iline kayıtlı kişi yaşamaktadır. Onu 93 kişi ile Konya nüfusuna kayıtlı kişi takip
etmektedir. Göç eden bu nüfus Harran’da memur olarak çalışmaktadır. İş imkânlarının
diğer bölgelere göre az olması, sosyal kültürel ve ekonomik imkânların yetersiz olması
çalışma alanının diğer illerimizden göç almasını engellemiştir. Harita 4’te ikamet edilen
ilçeye göre nüfusa kayıtlı olunan il verileri gösterilmiştir.

Harita 4. İkamet edilen ilçeye göre nüfusa kayıtlı olunan il

Türkiye İstatistik Kurumu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nüfusa kayıtlı ilçeye göre
ikamet edilen il verilerine göre Harran ilçesi nüfusa kayıtlı 23.585 kişi ülkemizin farklı

80
illerinde ikamet etmektedir. Tablo 11’de nüfusuna kayıtlı olunan ilçeye göre ikamet
edilen il verilerine yer verilmiştir.

Tablo 11. Nüfusuna kayıtlı olunan ilçeye göre ikamet edilen il verileri

İl Nüfus İl Nüfus

Adana 7368 Çanakkale 72


Adıyaman 156 Çankırı 44
Afyonkarahisar 72 Çorum 94
Ağrı 36 Denizli 59
Aksaray 74 Diyarbakır 62
Amasya 41 Düzce 9
Ankara 791 Edirne 37
Antalya 910 Elazığ 23
Ardahan 4 Erzincan 25
Artvin 10 Erzurum 24
Aydın 61 Eskişehir 232
Balıkesir 63 Gaziantep 651
Bartın 24 Giresun 20
Batman 4 Gümüşhane 26
Bayburt 21 Hakkâri 19
Bilecik 44 Hatay 926
Bingöl 29 Iğdır 23
Bitlis 34 Isparta 35
Bolu 9 İstanbul 1790
Burdur 38 İzmir 602
Bursa 252 Kahramanmaraş 58
Karabük 6 Osmaniye 3901

81
Karaman 83 Rize 92
Kars 18 Sakarya 52
Kastamonu 17 Samsun 28
Kayseri 110 Şanlıurfa 111085
Kilis 33 Siirt 25
Kırıkkale 54 Sinop 6
Kırklareli 43 Şırnak 59
Kırşehir 116 Sivas 51
Kocaeli 752 Tekirdağ 40
Konya 493 Tokat 49
Kütahya 30 Trabzon 71
Malatya 243 Tunceli 5
Manisa 98 Uşak 30
Mardin 87 Van 40
Mersin 1000 Yalova 682
Muğla 71 Yozgat 91
Muş 19 Zonguldak 22
Nevşehir 61
Niğde 111
Ordu 24

Kaynak: (TÜİK, 2021)

Tablo 11’deki verilere göre bu illerimiz içerisinde 7.368 kişi ile Adana ile ilk sırada yer
almaktadır. Harran nüfusunun Adana’yla organik bağı bulunmaktadır. Adana’da pamuk
ürünün tarımı yapıldığı için eski zamanlarda Harran’dan Adana’ya göç vardı. Harran
ilçesinde ekonomik ve sosyal imkânların yetersiz olması tarımda makineleşmenin
artmasıyla işsizliğin artması Harran ilçesinin göç vermesine sebep olan nedenlerdendir.
Özellikle Güneydoğu Anadolu projesi ile birlikte bu göç oranı nispeten azalmış olsa da

82
günümüzde halen varlığını sürdürmektedir. Harita 5’te nüfusa kayıtlı olunan ilçeye göre
ikamet edilen il verileri gösterilmiştir.

Harita 5. Nüfusa kayıtlı olunan ilçeye göre ikamet edilen il (TÜİK,2021)

Harita 5’tegörüldüğü üzere Harran nüfusunun büyük bir kısmı büyük şehirlere göç
etmiştir. Özellikle Suriyelilerin iç savaştan sonra Harran’ da istihdam edilmeleri yerli
halkın dışarıya olan göçünü arttırmıştır. Suriyelilerin dış göçü, yerli halkın iç göçünü
etkilemiştir.

3.2.1.3. Nüfusun dağılışı ve yoğunluğu

Nüfusun dağılışı ve bu dağılışın doğurduğu sorunlar ve dağılışı etkileyen faktörler nüfus


coğrafyasının başlıca konularıdır. Nüfus coğrafyası, coğrafyanın iki bölümünden biri
olan beşerî ve iktisadi coğrafyanın alt bölümü olan beşerî coğrafyanın bir koludur
(Şahin vd., 2005; 311). Bir yerin nüfus analizinde nüfusun mekânda dağılımı ve
göstermiş olduğu yoğunluğu ortaya koymak önem arz etmektedir. Bu sebeple Nüfusun

83
dağılışını analiz etmek için demografi-yer ilişkisini doğru yorumlamak gerekir. (İncili,
2020; 1973).

Buna göre Çalışma sahamız olan Harran, tarımsal faaliyetlerin yoğun yapıldığı bir yer
olması sebebiyle nüfusun karakteri kırsal yapıdadır. Bu yapı da nüfusun çok sayıda
köylerde ve kasaba görünümlü Harran’da toplu dokuda nüfusun yaşadığı görülmektedir.
İnsanlar tarımla uğraştıkları için nüfusun tamamına yakını kırsal alanda iskân
etmektedir. Tarihsel süreç içinde Harran’ın kasaba formu büyüse de kırsal nüfus
kentsel nüfustan sürekli daha baskın olmuştur. Harran’ın en yoğun nüfusunu İlçe
merkezinde iş ve ticaret alanları yoğunlaşmasına bağlı olarak 6 mahalle
oluşturmaktadır: Süleyman Demirel Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi, Hz. Yakup
Mahallesi, Şeyh Hayati Harran Mahallesi, İmam Bakır Mahallesi ve İbn-i Teymiye
Mahallesi.

2000’de Harran İlçe merkezi merkezinde Harran Kasabası’nı oluşturan Cumhuriyet


Mahallesi, İmam Bakır Mahallesi ve Şeyh Hayati Harran Mahallesi olmak üzere üç
mahalle olduğu görülmektedir. 2010’da bu sayı 6’ya yükselmiştir. Süleyman Demirel
Mahallesi, Hz. Yakup Mahallesi ve İbn-i Teymiye Mahalleleri daha sonra kurulmuştur.

Tablo 12’ye göre 2000 yılında Harran’ın merkez mahallelerin nüfusu 8 bin 784 kişiden
meydana gelmektedir. 2010’da bu rakam 6 bin 195’e düşmüştür. Ancak 2015’te nüfus
miktarı tekrar 8 bin 295’e yükselmiştir. 2000’den sonra Cumhuriyet, İmam Bakır ve
Şeyh Hayati Harrani yüz ölçümleri daralmış ve nüfus miktarları azalmıştır. 2010- 2015
ve 2020’de Süleyman Demirel Mahallesinin nüfusu diğer mahallere göre kalabalık
olmakla birlikte hastanenin ve merkez okullarının bu mahallede olması nüfus artışına
olumlu katkı sağlamıştır. Kentsel form olarak Süleyman Demirel Mahallesi iç kısma
doğru büyümektedir. 2015’te en fazla nüfus artışı Hz. Yakup Mahallesinde
gerçekleşmiş. Hz. Yakup Mahallesi kırsal alanla komşu olduğu için o yöne doğru
gelişme göstermiştir. Konut arzı bakımından Süleyman Demirel ve Hz. Yakup
Mahalleri elverişli oldukları için konutlar bu mahallerde daha çok yapılmıştır. 2014’te
TOKİ konutlarının inşa edilmesiyle Hz. Yakup Mahallesi önemli nüfus kütlesini
çekmiştir.

84
Tablo 12. Harran’daki mahallerin nüfusun dağılımı.

Mahalleler 2000 2010 2015 2020

Cumhuriyet Mah. 3.083 1.213 1.395 1.344

İmam Bakır Mah. 2.518 1.075 1.089 1.443

Şeyh Hayati Harran 3.183 877 1.075 1.196


Mah.
Süleyman Demirel - 1.363 2.408 2.705
Mah.
İbn-i Teymiye Mah. - 821 787 776
Hz. Yakup Mah. - 846 1.579 2.156

Toplam 8.784 6.213 8.333 9.620

(Kaynak: TÜİK, 2020)

1990 yılında Harran’da 63 kırsal yerleşme mevcutken 2012’de bu sayı 105’e


yükselmiştir. 2012’de Şanlıurfa, büyükşehir belediyesi olunca kırsal yerleşmeler
mahalle statüsüne dönüşmüştür. 2020’de Harran’daki toplam mahalle sayısı 123
olmuştur. Ancak çalışma sahasını oluşturan merkezdeki 6 mahallede uygulamalar
yapılmıştır. Harran ilçesinde yer alan kırsallığı yansıtan diğer mahalleler ise kırsallığın
baskınlığını ortaya koyabilmek için sadece haritalar üzerinde gösterilecektir.

2010 yılında Harran’da merkez mahallelerin nüfusu 6 bin 213 kişidir. Tamamen
kırsallığı ifade eden eski köy yerleşmelerin nüfus miktarı 59 bin 484’tür. Nüfusun
tamamına yakını kırsal alanda yaşadığı için köylerin sayısı ve nüfus miktarı hep baskın
olmuştur.

Harran’ı diğer ilçe merkezleri ile karşılaştırdığımız zaman Türkiye’deki merkez mahalle
sayısı en az olan ilçedir. Yine Harran’da nüfusun kan davaları gibi sosyal olayların
varlığı yeni mahallelerin kuruluşunda etkili olmuştur. Ayrıca Harran’ın geleneksel
yapısı olan ağalık sisteminin zayıflaması ve GAP ile zirai reformlarının yapılması yeni
mahallelerin kurulmasında da rol oynamıştır.

85
Harita 6’da görüldüğü üzere Harran’da nüfus dağılımı sürekli artış göstermekle birlikte
Süleyman Demirel Mahallesi merkez mahaller içinde nüfusu en yoğun olan yerdir. 2014
yılında Harran’daki tüm köyler mahalle statüsünü alınca kırsal yerleşmeleri, merkeze
uzak mahaller olarak gruplandırırsak merkezden uzak mahallerin yine nüfus
bakımından kalabalık olduğu görülmektedir. 2020 yılında Harran’daki merkez
mahallerin nüfusu 9 bin 620 iken merkeze uzak mahallerin toplam nüfusu 82 bin
929’dur (TÜİK,2021). Yine kasaba-kırsal arasındaki nüfus farkının devam ettiği
görülmektedir. İlerleyen yıllarda merkeze mahallelerin nüfusunun 20 bini aşması
beklenmektedir.

Harita 6. Harran ilçesi mahalle nüfus yoğunluğu haritası (TÜİK, 2021)

Suriyeli sığınmacıların nüfusu Harran’ın hem merkez mahallerine hem de uzak


mahallelerine yayılmıştır. Suriyeli sığınmacılar çalışma sahası olan Hz.Yakup,

86
Süleyman Demirel ve Cumhuriyet mahallerinde yoğun olarak yaşamaktadırlar. Suriyeli
sığınmacılar yerli halk gibi sosyo- ekonomik yapının gelişmiş olduğu mahalleri mesken
tutmuşlardır. Çalışmanın bulgular kısmında Suriyeli sığınmacıların Harran’ın merkez
mahallere göre dağılımı daha detaylı olarak ele alınmıştır.

3.2.1.4. Nüfusun sosyal ve ekonomik özellikleri

Nüfusun sosyo-ekonomik özellikleri, sosyal ve ekonomik başkalaşımını ifade eder.


Nüfusun niceliğinin yanı sıra, sosyo-ekonomik hedefler belirlenmesi açısından nüfusun
niteliği ön plana çıkmaktadır. Demografinin yaş ve cinsiyet yapısı, eğitim, sağlık
özellikleri ve ekonomik faaliyetlere göre dağılımı, nüfusun özelliklerini ortaya
çıkarmaktadır (Özpay, 2007; 84). Herhangi bir coğrafi mekânda yaş ve cinsiyet
yapısının vaziyeti nüfus oranı kadar önemli bir faktördür. Yaş ve cinsiyet yapısı sosyal
ve ekonomik değişkeni etkilemekte ve karar vericilerin politika üretmesine olanak
sağlamaktadır. Belli bir yerde kadın başına düşen erkek sayısının bilinmesi, nüfusun
bağımlılık oranın, insan gereksinimlerinin ve toplumsal fonksiyonelliğin saptanması
bakımından önem sunmaktadır (İncili, 2020; 1975-1976). Özellikle nüfus piramitleri
belli bir mekândaki yaş ve cinsiyet durumu hakkında bilgi sunmaktadır. Şekil. 4’te 2007
yılı Harran’ın yaş ve cinsiyet yapısının nüfus piramidi yer almaktadır. Çalışma sahamız
Harran ilçesinin merkezi olup TÜİK’le yapılan yazışmalarda merkezler mahallelerdeki
nüfusun cinsiyet ve yaş dağılımı elde dilmiştir.

Şekil 4’te görüldüğü üzere nüfus piramidi iyi analiz edildiğinde nüfusunun geçirdiği
evreler saptanabilmektedir. 2007 yılındaki nüfus piramidine göre doğurganlık oranına
bağlı olarak Harran merkez mahalle nüfusunun genç ve dinamik olduğu görülmektedir.
Hızlı doğum artışına bağlı olarak 0-4 ve 5-9 yaş grubu diğer yaş gruplarından daha
kalabalıktır. 20-24 yaş grubundan sonra da nüfus piramidi daralmaya başlamıştır. Bu
durum Harran’daki genç nüfusun hızla göç vermesinden kaynaklanmaktadır.

87
Ş
ekil 4. Harran merkez mahallerin yaş ve cinsiyet yapısı (TÜİK, 2020)

2020 yılı Harran’ın nüfus piramidine göre doğum sayıları fazla olmakla birlikte 2007
yılına göre yüksek seyir izlemektedir. Yine doğum sayılarının artışına bağlı olarak
Harran’da çocuk ve genç nüfusun artışı devam etmiştir. 2007 ve 2020 yıllarındaki nüfus
grafiğinde tabanın genişliği görülmektedir. Doğum sayıları yüksek olması, son yıllarda
Güneydoğu Anadolu Projesi ile birlikte eğitim olanaklarının artması ve bu projeye bağlı
olarak sağlık ve beslenme imkânlarının yükselmesi bebek ölümlerinin azalmasından
kaynaklanmaktadır. Ayrıca Harran gelenek ve göreneklerinin çok çocuklu aile yapısını
ortaya çıkarmıştır bu durumlar doğumların artmasında etkili olmuştur. 15-19 yaş
grubunun tabanı genişlemekle birlikte ortalama yaşam süresi 2007 yılındaki nüfus
piramidine göre uzamıştır. Ayrıca her iki nüfus piramidinde de cinsiyet oranları
birbirine çok yakın bir seyir izlemiştir.

Belli bir yerdeki nüfus yaş gruplarına göre ayrılmaktadır. 15-64 arası yaş grubunda yer
alan nüfus çalışma çağında bulunduğundan dolayı aktif/faal nüfus olarak adlandırılır.
15-64 yaş nüfus grubunun dışında kalan 0-14 yaş ve 65 yaş üstü nüfus faal olmayan
nüfus, pasif nüfus veya bağımlı nüfus denilmektedir. Bağımlı nüfus ve aktif nüfus belli

88
bir mekândaki nüfus miktarına ve artışına, doğurganlık oranına, eğitim durumuna,
şehirleşme ve göçe bağlı olarak değişebilmektedir (İncili, 2020; 1977). Tablo 13’te
2007-2020 yılları arasındaki Harran nüfusunun yaş aralığı ve bağımlı nüfus oranı yer
almaktadır.

Tablo 13. Harran nüfusunun yaş aralığı ve bağımlı nüfus oranı

Yıllar Toplam 0-14 % 15-64 % 65+ Yaş % Bağımlı


Nüfus Yaş Yaş Grubu Nüfus
Grubu Grubu Oranı %

2007 58734 28175 %49 28446 %48,4 1573 %2,6 51,7

2020 92549 45751 %49,4 44255 %47,8 2543 %2,8 52,1

(Kaynak: TÜİK, 2020)

Tablo 13’e göre Harran şehrinin nüfusunda 0-14 yaş aralığı grubunda 2020 yılında 2007
nüfus oranına göre %49’dan %49,4’e yükseldiği görülmektedir. 2020 yılındaki
doğumlardaki artışa karşın 15- 64 yaş grubunda azalış görülmüştür. 15-64 yaş grubu
%48,4’ten %47,8’e gerilemiştir. 0-14 yaş grubundaki artışa rağmen 15- 64 yaş
grubunun düşüş göstermesi şehirden göç eden kişi sayısının fazla olmasından
kaynaklamaktadır. Yaşlı nüfus oranı ise ortalama yaşam süresi uzadığı için %2,6’dan
%2,8’e yükselmiştir. Bağımlı nüfus oranı da 2007’de %51,7’iken 2020’de %52,1’e
yükselmiştir. Bağımlı nüfus oranın yükselmesinde doğum oranın ve ortalama yaşam
süresinin artmasının payı vardır.

Nüfusun sosyo-ekonomik özellikleri arasında olan eğitim önemli bir yer tutar. Nüfusun
niteliği ülkelerin gelişmesinde en etkili unsurlardan biridir. Her alanda yetişmiş insan
gücü ülkelerin kalkınmasında önemli bir güç kaynağıdır. Yetişmiş birey, o ülkenin
sosyal sermayesini oluşturur. Bu sebeple bir yerin nüfusu değerlendirilirken, bazı
nitelikleri yanında eğitim üzerinde özenli durulur (Şahin vd., 2005 ;298). Harran
kasabasının eğitim durumu çözülmesi gereken sorunlar arasındadır. İlçede genel olarak

89
okuma-yazma bilmeyenlerin sayısı fazladır. 2010’da Harran’ın 6 merkez mahallesinde
okul bitirmeyip okur-yazar olanların oranı yüksekken temel eğitim kademesi (ilkokul,
ortaokul) lise ve üniversite bitirenlerin oranı düşüktür. Tablo 14’te 2010 yılı Harran’ın
eğitim durumuna yer verilmiştir.

Tablo 14. 2010 yılı Harran ilçesinin eğitim durumu.

2010 Yılı Cumhuriyet Hz. İbn-i İmam Süleyman Şeyh Toplam


Eğitim Yaku Teymiye Bakır Demirel Hayati
p Harrani

Okur Yazar 101 60 94 143 29 44 471


Olmayan

Okul 406 332 238 363 458 346 2143


Bitirmeyen
Okuryazar

İlkokul 79 71 68 90 115 59 482

İlköğretim 202 141 156 165 197 140 1001

Ortaokul 17 0 0 0 0 17 34

Lise 114 28 70 56 138 66 472

Önlisans/ 27 26 0 0 78 0 131
Lisans

Toplam 946 658 626 817 1015 672 4734

(Kaynak: TÜİK, 2010)

Tablo 14’te görüldüğü üzere 2010 yılı Harran’ın eğitim durumuna bakıldığında okur-
yazar olmayan miktarı her mahallede çoğunluğu oluşturmaktadır. Yine okul
bitirmeyenlerin oranı bir hayli fazladır. Lise ve lisans mezunlarının miktarı her
mahallede düşüktür. Ayrıca 2010 yılında hiçbir mahallede lisansüstü mezunu
bulunmamaktadır.

Tablo 15’te 2020 yılı Harran’ın eğitim durumuna yer verilmiştir. Buna göre 2020
yılında Harran’ın eğitim durumunda bazı iyileşmeler görülmüştür. 2020 yılında üst
eğitim kademesini bitirenlerin miktarında artış olmuştur. Mahalle bazında lise ve lisans

90
mezunlarının sayısı yükselmiştir. Ancak 2010 yılına göre okuma-yazma bilmeyenlerin
sayısı azalış göstermekle beraber her mahallede okuma yazma bilmeyenler mevcuttur.

Tablo 15. 2020 yılı Harran ilçesinin eğitim durumu.

2020 Yılı Cumhuriyet Hz. İbn-i İmam Süleyman Şeyh Toplam


Eğitim Yakup Teymiye bakır Demirel Hayati
Harran

Okuryazar 30 34 27 43 40 15 189
Olmayan

Okul 179 255 109 214 382 180 1319


Bitirmeyen
Okuryazar

İlkokul 97 248 112 215 335 143 1150

İlköğretim 112 102 49 88 108 62 521

Önlisans/Lisans 94 214 50 54 398 69 879

Lisansüstü 0 0 0 0 29 0 29

Toplam 512 853 347 614 1292 469 4087

(Kaynak: TÜİK, 2020)

2010 yılında Harran merkez mahallelerinde %9,9’u okur- yazar değildir. Ancak 2020
yılında bu sayı düşerek %2.4 olmuştur. 2020’de Okur-yazar olup okul bitirmeyenlerin
oranı %17,1; ilkokul bitirenlerin oranı %14,9; ilköğretim mezun olanların oranı %6,7;
ortaokul mezunların oranı %32,5; lise mezunları oranı %14,2; üniversite mezunları
oranı %11,’4 yüksek lisans ve doktora mezunları oranı ise %0,3’tür. Eğitim durumu
değerlendirildiğinde lise ve üniversite bitirenlerin oranının az olduğu görülmektedir.
Ayrıca lisansüstü mezunların oranı %0,3 ile diğer eğitim kademelerine göre en düşük
grubu oluşturmaktadır. 2010 yılına kadar gelenek göreneklerden dolayı kız çocuklarının
okutulmasının hoş karşılanmaması ve tarımda ihtiyaç duyulan işgücünün fazla olması
eğitim seviyesinin düşük olmasına sebep olmuştur. Harran’da yaşayan yaşlı nüfusun
genellikle eğitim seviyesinin çok düşük olması etkilidir. 2010 yılından sonra ise

91
devletin ve sosyal kuruluşların teşviki ve kampanyaları ile kız çocuklarının eğitim
katılma oranı artmıştır. Ayrıca Suriyeli sığınmacılarla birlikte kalabalık öğrenci sayıları
atanan öğretmen sayılarını arttırdığı için lisans mezunu olanların sayısı yükselmiştir.

Harran’ın eğitim durumunu gösteren istatistiklere bakıldığında 2010 ve 2020 yıllarında


Süleyman Demirel, Cumhuriyet ve Hz. Yakup Mahallelerinde eğitim kademelerinden
mezun olanların oranı diğer mahallelere göre daha fazladır. Lisansüstü eğitimde mezun
olanların oranı ise sadece Süleyman Demirel mahallesinde bulunmaktadır. İmam Bakır
ve İbn-i Temiyye mahallerinde de eğitim kademelerinden mezun olanlar az olduğu için
eğitim seviyesi düşük kalmıştır.

Harran’a yerleşen Suriyeli sığınmacıların genel olarak eğitim seviyesi düşük olmakla
beraber eğitim seviyesi yüksek olanların daha çok Süleyman Demirel Mahallesinde
ikamet ettiği görülmektedir. Diğer mahallerde ise ilkokul ve lise mezunu olan Suriyeli
sığınmacıların yaşadıkları görüşmelerde tespit edilmiştir. Ayrıca Suriyeli sığınmacıların
doğum sayıları yüksek olduğu için eğitim ihtiyacı olan bir nüfus kitlesi ortaya çıkmıştır.

Harran şehrinin sağlık durumu ise yine yatırım yapılması gereken önemli alanlar
arasındadır. İlçe genelinde hastane sayısı ve poliklinik sayısı yetersiz olup hasta başına
düşen ortalama doktor sayısı ve sağlık personeli sayısı azdır. Harran’da tek hastanenin
bulunması kırsalda uzakta olan insanlar için ulaşım problemi teşkil etmektedir. Ayrıca
kırsal alanda sağlık birimlerinin yeterli olmaması sebebiyle uzak mesafeden gelen
insanlar hastaneye ulaşmakta güçlük çekmektedirler. Tablo 16’da Harran’daki sağlık
kurumlarının dağılımı verilmiştir.

Tablo 16. Sağlık kurumlarının Harran’daki dağılımı

Sağlık Kurumları ve Personel Sayısı 2010 Sayıları 2020 Sayıları

Hastane Sayısı 1 1
Aile Sağlık Merkezi Sayısı 4 8
Sağlık Kurumu Sayısı 5 9
Hastanedeki Doktor Sayısı 12 25

92
Aile Sağlık Merkezi Doktorları 20 30
İlçedeki Toplam Doktor Sayısı 32 45
Hastane Poliklinikleri 3 7
Hastane Yatak Sayısı 21 40
Eczane Sayıları 8 16
Doktor Başına Düşen Hasta Sayısı 2053 2059

(Kaynak: Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü)

Tablo 16’da görüldüğü gibi Harran şehrindeki hastane sayısının 2010 ve 2020 yıllarında
değişmemiştir. Ancak hastanedeki doktor sayısı ve poliklinik sayısı 2020 yılında arttığı
görülmektedir. Aynı şekilde 2020 yılında Aile Sağlık Merkezi (ASM) ve eczane sayısı
da yükselmiştir. 2010 yılında doktor başına düşen hasta sayısı 2053 iken, 2020’de bu
sayı 2059 olmuştur. Doktor sayısındaki artışa bağlı olarak doktor başına düşen kişi
sayısı da yükselmiştir.

2010’da Harran devlet hastanesinin yatak sayısı 21 iken 2020’de yatak sayısı 40
olmuştur. Ancak hastane yatak sayısı ve kişi başına düşen doktor sayısı hala istenilen
düzeyde değildir. Yine poliklinik sayısı da oldukça yetersizdir. 2020’de sadece 6
poliklinik hizmet vermektedir. Harran’da özel hastane ve tıp merkezi gibi kurumlar
bulunmamaktadır. İlçenin sağlık sorunlarının çözülmesi için sağlık kurum sayısı ve
personel sayısı arttırılmalıdır. Suriyeli sığınmacıların Harran’a yerleşmesiyle hasta
sayısı daha fazla arttığından dolayı sağlık sisteminde yer yer bazı sorunlar yaşanmıştır.
Artan sağlık hizmetleri talepleri kurumların az olmasından dolayı yeterince
karşılanamamaktadır.

Tablo 17’ye göre 2000 yılı Harran’ın sosyo-ekonomik yapısında tarım, hayvancılık ve
ticaret fonksiyonları ön plana çıkmıştır. Verimli tarım arazilerinin sulama kanallarıyla
desteklenmesi ve tarım reformlarının yapılması yetiştirilen ürün sayısını arttırmıştır.
Ayrıca Harran ilçesi Şanlıurfa- Akçakale ulaşım güzergâhında bulunduğundan dolayı
yetiştirilen tarım ürünleri dış pazara kolaylıkla sevk edilmektedir. Yine Harran ilçesi
Akçakale sınır kapısına yakın olduğu için Suriye iç savaşından önce ticaretle uğraşan

93
önemli bir kesim de bulunmaktaydı. Ticaretle uğraşanlar Akçakale sınır kapısında
ithalat ve ihracat yapıp gelir elde etmekteydiler. Tablo 17’ye göre 2000 yılında yerel
halkın önemli bir kısmı da perakendecilik ve imalat sektörünün ticaretiyle geçimini
sağlamaktadır.

Tablo 17. 2000 yılı Harran nüfusunun ekonomik faaliyetlere göre dağılımı

Ekonomik Faaliyetler Cumhuriyet İmam Şeyh Hayati


Bakır Harran

Ziraat, Hayvancılık 572 314 88


İnşaat 8 5 6
Gıda 4 9 15
İmalat Sanayi - 3 15
Ulaştırma 5 3 3
Elektrik - 2 2
Sigortacılık 3 3 12
Hizmet Sektörü 93 57 65
Toplam 685 396 206

Kaynak (TÜİK’ten elde edilmiştir)

Tablo 17’de görüldüğü üzere tarım, inşaat, ulaştırma ve kişisel hizmetlerde Cumhuriyet
Mahallesinde uğraşanların sayısı en fazladır. Şeyh Hayati Harran Mahallesinde gıda,
sigortacılık ve imalat sanayisinden geçimini sağlayanlar fazlayken; İmam Bakır
Mahallesinde ise inşaatla uğraşanların sayısı fazla olmuştur.

2020 yılı ekonomik faaliyetlerin dağılımında tarım, hayvancılık ve hizmet sektörü


diğerlerine göre daha baskındır. 2020 yılında tarımla geçinen nüfusun azalma gösterdiği
görülmekle birlikte teknoloji ve ulaşımın gelişmesi, tarihi yapıların turizme
kazandırılması, ihtiyaçların değişmesi ile birlikte perakende, sigortacılık, ulaştırma ve
hizmet sektöründe uğraşanların sayısında artış meydana gelmiştir. Ayrıca Suriyeli

94
sığınmacıların Harran’a yerleşmesi gıda, ulaşım ve hizmet sektörlerine olan talebi daha
çok arttırmıştır.

Mahallelerin idari bölünmesinin değişmesiyle Süleyman Demirel, İbn-i Teymiyye ve


Hz. Yakup Mahalleleri kurulmuştur. Hz. Yakup Mahallesinde inşaatla uğraşanların
sayısı diğer mahallere göre daha fazladır. Ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı
Süleyman Demirel mahallesinde ise merkezi iş ve ticaret sahalarının küçük ölçekte
varlığı etkili olmuştur. Tablo 18’de 2020 yılı Harran nüfusunun ekonomik faaliyetlere
göre dağılımına yer verilmiştir.

Tablo 18. 2020 yılı Harran nüfusunun ekonomik faaliyetlere göre dağılımı

Ekonomik Cumhuriyet Hz. Yakup İbn-i İmam Süleyman Hayati


Faaliyetler Teymiye Bakır Demirel Harran

Ziraat, 250 196 56 170 40 20


Ormancılık,
Hayvancılık
İnşaat 25 32 14 10 22 8

Gıda 36 25 9 13 32 16

İmalat - 12 - 3 5 25
Sanayi
Ulaştırma 10 5 - - 20 -

Elektrik 5 2 - - 5 4

Sigortacılık 4 5 - - 25 15

Hizmet 43 36 24 18 150 56
Sektörü

95
Toplam 373 313 103 196 299 144

(Kaynak TÜİK, 2020)

2000 yılında Harran halkının % 75,70’ i tarım, % 3,18’ i sanayi ve % 21,12’si de


hizmet sektörüyle uğraşmaktadır. 2020 yılında ise yerel halkın % 51,22’si tarım,
%10,92’si sanayi ve %37,86’sı da hizmet sektöründe geçimini sağlamaktadır. Yerel
halkın %50’sinden fazlasının tarımla uğraşması Harran’ın kent olmadığını
kanıtlamaktadır. Çünkü kent sayılan yerde tarım sektörü oranları geride kalmalıdır.
Tablo 19’da Harran halkının ekonomik faaliyetlere göre dağılım oranlarına yer
verilmiştir.

Tablo 19. Harran halkının ekonomik faaliyetlerinin dağılım oranı

Ekonomik Faaliyetleri 2010 % 2020 %

Tarım 75,70 51,22

Sanayi 3,18 10,92

Hizmet 21,18 37,86

Araştırma sahasındaki Suriyeli sığınmacıların çoğunluğu tarım, inşaat, imalat sanayi ve


hizmet sektörlerinde çalışmaktadırlar. Nitelikli olmayan Suriyeli sığınmacıların büyük
bir kısmı Harran’dan göç etmiştir. Harran’dan göç etmeyen nitelikli Suriyeli
sığınmacılar ise çeşitli iş kollarında istihdam edilmişlerdir. Özellikle de üniversite
mezunu olan Suriyeli göçmenler Harran’da doktor, öğretmen ve tercüman gibi
mesleklerde çalışmaktadırlar.

3.3.1. Yerleşme özellikleri

Yerleşme, insanların belirli bir mekânda yaşamaya başlama eylemidir. Bu eylem


neticesinde ortaya çıkan ve mesken topluluklarının yerleşim birimleri de yerleşme
olarak nitelendirilmektedir. Yerleşmeye katılanların çokluğuna göre bir yerleşim birimi
ortaya çıkar. Buna göre en küçük insan topluluğu aile, yerleşim birimi ise meskendir.

96
Meskenler toplu olarak bulunduğu zaman mahalle, mezra, kom, köy ve daha büyük
yerleşim birimlerini meydana getirirler (Şahin, 2005; 324).

Yerleşmeyi sınırlandıran birçok fiziki ve beşerî faktör olmakla beraber Harran


kasabasının yerleşmeye uygun olmasında fiziki faktörlerden iklim, yeryüzü şekilleri, su
kaynakları, verimli topraklar etkili olmuştur. Yine Harran’ın yeryüzü şekillerinin dağlık
ve engebeli olmaması nüfusun düz topoğrafyada toplanmasını sağlamıştır. Verimli
toprakların ve su kaynaklarının bulunması yerleşmenin tarım arazilerinin çevresinde
yoğunlaşmasına ve su kaynaklarının etrafında yayılımına neden olmuştur.

Tarım, ticaret, turizm ve ulaşım ise Harran’daki yerleşmeyi etkileyen beşerî ve


ekonomik faktörlerdir. Harran genelinin tarıma elverişli olması, halkın ekonomik
kazancının tarımsal faaliyetlerden sağlamasına yol açmıştır. Yine Harran’ın ulaşım,
ticaret ve turizm koşullarının uygun olması yerleşmeyi olumlu yönden etkilemiştir.

Genel olarak Harran kentindeki yerleşmeler Karadeniz bölgesindeki gibi dağınık bir
özellik göstermez. Harran arazisinin engebeli olmaması nedeniyle yerleşme dağınık
şekilde meydana gelmemiştir. Topografyanın yerleşmeye uygun olması konutların
birbirine yakın ve toplu biçimde olmasını sağlamıştır. Konutların neredeyse %96’sı
Harran Ovası çevresinde mevcutken, yaklaşık %4’ü de dağlık alanda bulunmaktadır
(Şahinalp, 1998; 77-78).

Yerleşme coğrafyası açısından yerleşmeler: Kentsel, kırsal ve köy altı yerleşmeleri


olarak sınıflandırılmaktadır (Şahin vd., 2005; 330). Türkiye’deki en büyük iskân tipi
kentlerdir. Harran’ın ilçe merkezi, kasaba yerleşmesini meydana getirmektedir.
Dolayısıyla Harran nüfusunun tamamı kırsal olarak kabul edilmektedir. Köylerin büyük
bölümü Harran Ovası etrafında mevcut olup dağ kenarlarında da sayısı az olan köyler
bulunmaktadır.

Harran kasabasında yerleşmesi Cumhuriyet, Süleyman Demirel, Hz. Yakup, İmam


Bakır, İbn-i Teymiyye ve Şeyh Hayati Harran Mahalleleri yer almaktadır. Kasaba
fonksiyonlarının görüldüğü Harran’da bu mahalleler nüfusun kısmen aglomera olduğu
ve küçük işletmelerin yer aldığı bir merkez olarak belirmiştir. Harran’daki köyler

97
ekonomik faaliyet olarak tarıma dayalı köyler ve hayvancılığa dayalı köyler olmak
üzere iki gruba ayrılmaktadır. Harran Ovası çevresinde mevcut olan köyler tarıma
dayalı köyler, dağ eteklerinde sıralanan köyler ise hayvancılığa dayalı köyler
sınıflandırmasında yer almaktadır.

3.3.2.1. Yerleşmenin kuruluş ve gelişimi

Harran, uygarlığın ilk geliştiği Mezopotamya çevresinde olan Bereketli Hilal üzerinde
yer aldığından yerleşme tarihi eski devirlere dayanmaktadır. Tevrat’ta, Hz. İbrahim’in
hayat sürdüğü yer yani Mezopotamya havalisi Harran alanı olarak tarif edilmiştir
(Tuğalan, 2020; 56). Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’ te Hz. Yakub’un Harran’da izdivaç
yaptığı ve Hz. Musa’nın da ismen bu kenti andığından bahsedilmektedir. İncil’de de Hz.
Musa Harran’dan konuşurken Hz. İbrahim’in küçük olan erkek kardeşinin adından söz
ettiği sanılmaktadır. Hz. İbrahim’in kardeşinin ölümünden sonra bu kent anısı olarak
kalmış ve Harran kenti manasını İncil’e göre Hz. İbrahim’in kardeşinden almaktadır
(Erdemir, 2017; 2).

Harran etrafında; Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç ve Demir tarihi çağlardan


Helenistik devirden ve İslam uygarlığına kadar çeşitli tarihi devirlerden eserler ve
miraslar bulunmaktadır. Harran şehrinin güneyinde yer alan Tek Tek Dağları civarında
Paleolitik dönemle ilgili çakmaktaşı yataklarında verilere rastlanılmıştır. Harran’daki ilk
yerleşmenin Göbeklitepe kazılarından tahmin yürütülerek Harran Ovası’nın yüksek
eteklerinde Neolitik devirde olduğu varsayılmaktadır. Höyük çevresinde süren
arkeolojik çalışmalarda seramik parçacıklarıyla Harran’da yerleşimin olup olmadığı
ilerleyen yıllarda kesinlik kazanacaktır (Tuğalan, 2020; 57).

Harran, adından ilk kez M.Ö. 2000 yıllarında Kültepe ve Mari tabletlerinden söz
edilmiştir. Kültepe ve Mari tabletlerinde Harran’ın Tunç çağında Ebla Krallığı
tarafından yönetildiği anlaşılmaktadır. M.Ö 2000’li yıllardan sonra Harran’a Aramiler
göç etmiş ve kültürlerini yerli halka yaymışlardır. Harran şehri Sabilerin memleketi
olduğu bilinmekte ve Hz. Nuh’un zamanındaki Büyük Tufan’dan sonra kurulduğu iddia
edilmektedir.

98
Harran ve çevresi M.Ö. 1000’li yıllarda Urfa’ya Arap kökenli olan Arami göçlerine
maruz kalmış ve bu göçler sonucunda Arami Krallığı kurulmuştur. Arami Krallığı
Harran ve Orta Fırat’a kadar olan toprakları kendine bağladı. M.Ö. 912 yılına kadar
Mezopotamya bölgesine hâkim olan Asurlular 857’de Harran’ı ele geçirdi. Asurlular
zamanında Harran, Anadolu ile Mezopotamya arasında kültürel alışverişin sağlandığı
yerdi (Durmuş, 2020; 559).

Harran Ovası, Asurlulardan sonra Pers ve Helenistik Uygarlığın egemenliği altına


girmiş ve Tunç çağında Asurlular Harran’da koloniler meydana getirmişlerdir.
Asurluların kral yolu Harran’dan geçtiği için etkileşim bakımından oldukça önemli bir
şehir olmuştur. Harran, M.Ö. 611’de Asurluların son döneminde başkent olmuş ve
yerleşim olarak gelişme göstermiştir. ‘’Ehulhul Tapınağı’’ gibi birçok tapınak Asurlular
ve Babiller döneminde yapılarak dini ayinler yapılmıştır. Ayrıca Soğmatar’daki, Sin
Tapınağı’nda Part Devri’nin simgesi olan kıyafetlerin kullanılması Part Kültürü’nün
önemini ortaya koymaktadır (Tuğalan, 2020; 58).

Arapların, Harran’a ne zaman yerleştiği kesin bilinmemekle birlikte İslam’dan önce de


Harran Arapların en eski vatanlarından biri olmuştur. Habur’un güney taraflarında
göçebe Arapların yaşadığı bilinmekte ve Arami Krallığından sonra el-cezire alanına
başka Araplar göç etmiştir. İslamiyet’in doğuşundan sonra Arap devleti Abgarlar
kurulunca Arapların Urfa’ya göçü daha da hızlanmış ve Harran’ın Hz. Ömer devrinde
fethedilmesinden sonra Batınlar ve Şehbanlar bölgeye yerleşmişlerdir (Önel, 2018;
212).

Hz. Osman Arap askerlerini Bizans sınırına yerleştirince Mudar ve Kureyş kabileleri
Harran’ı kapsayan Diyar-ı Mudar’a bölgesine iskân ettiler. Sıffin Savaş’ından sonra
Kaysî sülalesi de Diyar-ı Mudar’a göç etti. Kaysî aşiretinin yerleşmesinden sonra
Harran’a Diyar-ı Mudar ismi verildi. Arap dili Harran’da yaygınlık kazandı ve Emeviler
zamanında da birçok Arap kabilesi Harran’a yerleşti. Emevi hükümdarı Mervan
Harran’ı başkent ilan etti. Bu devirden sonra Harran, Moğol istilasına maruz kalmış ve
12. yüzyılda göçebe aşiretlerin Harran’ı yağmalamalarıyla köye dönüşmüştür (Önel,
2018; 212-213).

99
Osmanlı Devleti Harran’ı Memluklerden aldıktan sonra tahrir defterine köy olarak
kaydetmiştir. Osmanlı zamanında Harran’ı göçebe aşiretlerden korumak için Türkmen
grupları yerleştirilerek iskân politikası uygulanmıştır. 17. yüzyılın sonlarında bölgeye
gelen Evliya Çelebi Harran harabelerinin göçebeler tarafından kışlak olarak kullandığını
belirtmektedir. Cumhuriyet’in ilk döneminde Harran, Urfa vilayetine kaza olarak
bağlıydı. Ancak daha sonra Akçakale ilçesine köy olarak bağlandı. 1987’den sonra
Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan kanunla tekrar ilçe yapılmıştır (Şeşen, 1997).
(Şeşen, 1997) Tarih boyunca Harran göç rotaları üzerinde olduğundan dolayı birçok
uygarlığın mücadele ettiği bir alan olmuştur. Ayrıca Harran ticaret yollarının kesiştiği
yerde yer aldığı için ekonomik gelişmesi bundan etkilenmiştir (Turan, 2010).

3.3.2.2. Mesken yapı malzemesi ve inşa tarzı

Mesken oturulan; yaşanılan ve barınılan yer anlamını taşımaktadır. Meskenler en küçük


yerleşim birimidir. Aynı zamanda meskenler toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik
özelliklerini yansıtmaktadır (Şahin vd., 2005; 348). Yapı malzemesi olarak meskenler
coğrafi şartlara göre değişerek ahşap, taş, kerpiç ve betonarme tarzında inşa
edilmektedir.

Harran ilçesinin mesken yapısı; kentsel ve kırsal mesken olmak üzere iki gruba
ayrılmaktadır. Harran’ın kentsel ve kırsal bölgelerin iktisadi faaliyetleri, sosyo-kültürel
özellikleri farklılık gösterdiğinden, mesken yapıları da değişiklik göstermektedir
(Şahinalp, 1998; 78).

Kentsel meskenler betonun içerisine demirin konulmasıyla inşa edilen betonarme


binalar, çok katlı olarak da yapılabilmektedir. Ekonomik imkânların giderek gelişmesi,
bilgi ve görgünün artması, yeni inşaat tekniklerinin yaygınlaşması nedeniyle betonarme
evler giderek yaygınlaşmaktadır (Şahin vd., 2005; 349). Harran ilçesinin merkez
mahallelerinde betonarme tarzında binalar sık olarak görülmektedir. Aynı zamanda
betonarme meskenler Şanlıurfa’nın diğer ilçelerinde de yaygınlaşmıştır. Şanlıurfa’nın
genelinde betonarme meskenler dikey mimari tarzında çok katlı yapılmaktayken,
Harran’da betonarme meskenler iki katı geçmemektedir. Betonarme meskenlerin

100
avluları geniş olup, bazen de bağımsız şekilde yapılan binalar gecekondu tarzına
benzemektedir (Birinci vd., 2017; 101)

Harran’ın kendine özgü geleneksel kubbe meskenleri vardır. Bunlar topraktan ve


kerpiçten yapılan kümbet evlerdir. Tarihsel olarak 100- 250 yıl geçmişi olan kümbet
evler kişilerin tabiattan faydalanmasına en iyi örnek olarak verilebilir. Eski mimaride
“tholos’’ sözcüğüyle adlandırılan “yuvarlak yapı geleneği’’ Irak’ta, Kafkasya’da, Doğu
Akdeniz’de ve Anadolu’da rastlanılmaktadır. “Külahlı”, “Konik” ya da “Kümbet”
şeklinde isimlendirilen bu meskenler Harran dışında Irak’tan Gürcistan’a, İspanya’dan
İtalya’ya, Afganistan’dan Çin’e kadar pek çok ülkede bulunmaktadır (Birinci vd., 2017;
101-102).

Resim 1’de görüldüğü üzere Harran Kümbet evleri birbirine bitişik bir biçimde
yapılmıştır. Harran kubbeleri külah şeklinde “konik kubbeli” meskenler tarzında inşa
edilmiştir. Kubbelerin birbirine birleşik yapılmasının nedeni geleneksel olarak aşiret
kültürünün olmasıdır. Yatay şekilde sıralanmış olan bu meskenler, iç taraftan kemer ile
bağlanmıştır. Evler İslam anlayışına uygun olarak kadın ve erkek şeklinde iki odaya
ayrılmaktadır.

Resim 1. Harran kümbet evleri.

101
Harran Kubbeleri iklime uygun olarak sıcaklığı düşürmek için tavanı geniş ve yüksek
olarak yapılmıştır. Yaz aylarında sıcaklığın fazla hissedilmemesi için kümbet formu 5-6
metre yükseltilmiştir. Kubbelerin fanus biçimine benzememesi için küçük delikler de
bırakılmıştır (Birinci vd., 2017; 102).

Harran ve çevresinde yer alan kırsal meskenlerin yapısal özellikleri çevrenin fiziki
koşullarına oldukça elverişlidir. Harran topoğrafyasının alüvyon olması nedeniyle kırsal
yerleşmelerin binaları da alüvyal malzemenin yapısı olan topraktan yapılmıştır.
Harran’ın bir ova olması doğal yapı malzemesinin kırsal alanlarda da toprak olmasını
beraberinde getirmiştir. Ancak son yıllarda toprak malzeme yerine betonarme tarzı
binalarda daha çok tercih edilmektedir. Harran ilçesinin kırsal bölgelerinde de kerpiç
evler yaygın görülmektedir (Şahinalp, 1998; 79). Kerpiç evler Harran’da ev yapımı için
taşlardan mahrum olan kırsal yerlerde yapılmaktadır. Kerpiç, killi toprakların samanla
karıştırılarak çamur şekline getirilip kalıplara dökülüp güneşte kurutulmasıyla meydana
getirilir. (Şahin vd., 2005; 348).

Harran’da kırsal bölgelerde görülen bir diğer mesken yapısı da taş evlerdir. Taş evlere
Şanlıurfa platosu civarında rastlanılmaktadır. Kalker ve bazalttan yapılan bu evler için
yapı malzemesi olarak da beton ya da çamur da kullanılabilir. Evlerin damları direkle
desteklenip üzerinin kapatılıp çamur dökülmesiyle taş evler oluşturulur. Taş evlerin
suyu dışarıya atması için dam eğim yönüne doğru yapılmıştır (Şahinalp, 1998; 79).

Kırsal alanda kerpiç ve taş evlerin dışında yine evlerin devamı sayılan eklentiler de
vardır. Ahırlar ve ağıllar bu eklentilere örnek verilebilir. Ahırlar küçükbaş ve büyükbaş
hayvanların barınmaları için taştan ya da kerpiç malzemeden yapılmıştır. (Şahinalp,
1998; 79-80).

Suriyeli göçmenler Harran’da boş arazileri mesken olarak tuttukları yapı malzemesi
olarak kerpiç, taş, beton ve çamuru kullanmaktadırlar. Hz. Yakup Mahallesinde kerpiç,
çamur ve taştan yaptıkları gecekondu tarzı evler mevcuttur. Suriyeli sığınmacılar evlerin
duvarını daha çok kerpiç ya da çamurdan inşa etmektedir. Bazı sığınmacılar da evlerin
damlarını, kapı ve pencerelerini çadır bezle örtmektedirler. Bu tarz evler hem soğuğa
hem de sıcağa karşı dayanıksız olduğu gibi yaşam için elverişli değildir.

102
3.3.2.3. Fonksiyon alanları

Harran ilçe merkezindeki mahalleler kırsal alandaki köylerden sosyo-ekonomik olarak


daha gelişmiştir. Ancak Harran ilçe merkezi Şanlıurfa’nın diğer ilçeleriyle
kıyaslandığında sosyo-ekonomik olarak gelişme göstermemiştir. 2000 yılında
Harran’da; Cumhuriyet, İmam Bakır ve Şeyh Hayati Harran Mahalleleri mevcutken
2010’da ise; Süleyman Demirel, Hz. Yakup ve İbn-i Teymiyye Mahalleri de
kurulmuştur. 2012’den sonra da Harran’ın kırsal alanları mahalle statüsüne dönüşerek
Harran’ın merkez yüzölçümü genişlemiştir. Ancak konut alanları ve sosyal, kültürel
alanlar sadece Harran’ın merkez mahallelerinde toplanmıştır.

Kırsal kesimde ise konut alanları seyrek olup iş alanları sosyal ve kültürel alanlar yok
denecek kadar azdır. Harran’da çeşitli dönemlerde görülen idari değişimler iş ve ticaret
alanlarının değişim ve dönüşümünü etkilemiştir. 1987 yılında Akçakale’den ayrılarak
yeniden ilçe statüsü alan Harran’da devlet kurumlarının artışıyla birlikte iş ve ticaret
alanlarında da kısmi bir canlanma görülmüştür.

Tablo 20’de görüldüğü üzere Harran’daki konut ve iş yeri sayısı 2010’dan 2020’ye
kadar artış göstermiştir. 2010’da iş yeri sayısı 881 iken, 2020’de 1806 olmuştur. Yine
konut sayısının toplamı 2010’da 800 iken 2020’de bu sayı 1580 olmuştur. İş yeri
sayısında ve konut sayısında belirgin bir artışın olduğu görülmektedir. Harran’da dikey
konut büyümesini sınırlandıran faktör ise ilçe merkezinde var olan sit alanıdır. Harran
sit alanı olduğu için ilçe genelinde sadece 2 katlı binaya izin verilmektedir. 3 katlı ve
daha yüksek binalar inşa edilememektedir. Konut inşaatı en çok Yeni oluşturulan
mahallelerden olan Süleyman Demirel ve Hz. Yakup Mahallelerinde olmuştur. Tarımda
çalışan Nüfusun ilçe merkezinde azalmasına bağlı olarak sanayi ve hizmet sektörüne
kaymalar olmuş ve bunun sonucunda birçok iş yeri açılmıştır.

103
Tablo 20. Harran merkezindeki konut ve iş yeri daire.

Bina Sayıları 2010 2015 2020


İş Yeri Daire 381 443 1806
Sayısı

Konut Daire 800 1300 1580


Sayısı
Kaynak (TÜİK,
2020)
Tablo 21’de Harran’daki kullanım amaçlarına göre binalar verilmiştir. Tabloda
görüldüğü üzere kullanım amaçlarına göre binalar çeşitlilik arz etmektedir. Harran ilçe
merkezindeki mahallelerde bulunan yapı stoklarına bakıldığında. Tek katlı meskenlerin
ağırlıklı olduğu görülmektedir. Bu meskenlerin varlığı geniş aile tipinin ve kültürel
yapının baskınlığından kaynaklanmaktadır. 2010’dan 2020’ye giden süreçte daire
sayılarındaki artış nüfus artışıyla açıklanabilir. Diğer taraftan geniş aile tipinden
çekirdek aileye doğru yönelim konut sayısının artışını beraberinde getirmiştir.

Suriyeli sığınmacı göçlerinin de etkisiyle yapı stoku artış göstermiştir. Suriyeli


sığınmacıların Harran’a yerleşmeleri barınma için yeni evlerin yapılmasına neden
olmuştur. Ayrıca Suriyeliler inşaatla uğraştıkların için konutlaşma eğilimini olumlu
yönde etkilemişlerdir (Tablo 21).

Tablo 21. Kullanım amaçlarına göre binalar.

Kullanım Amaçlarına Göre Binalar 2010 2015 2020

Bir Daireli Binalar 10 75 74


İki ve Daha Fazla Daireli Binalar 4 9 16
Halka Açık İkamet Yerleri 1 2 3
Sanayi Depoları ve Binaları 3 1 1
Toptan ve Perakende Binaları 3 5 7
Kamu, Eğitim, Hastane veya Bakım 5 3 6
Kuruluş Binaları

104
Otel vb. Binalar 1 1 1
İkamet Amaçlı Olmayan Diğer Binalar 3 1 1

(Kaynak: TÜİK, 2020)

İki ve daha fazla daireli binalar 2010’da 4 iken 2015’te 9, 2020’de ise 16 olmuştur. Bu
artışta konut ihtiyacına olan artışı önemli bir nedendir. Çalışma alanı hem sit alanı
olduğu için hem de dışarıya göç verdiği için sosyo- ekonomik yapı gelişmemiştir.
Sosyo- ekonomik yapı gelişmediğinden dolayı iki katlı ve daha fazla katlı binaların
inşaatında artış görülmemiştir. Ayıca Harran Ovası’nın zemin yapısı jeolojik olarak
yumuşak yapılı olması da iki katlı binaların artışı da engellemiştir. Topoğrafya zeminin
sağlamlaştırılmasına yönelik yapılacak çalışmalar ilerleyen zamanlarda iki katlı
binaların sayısında artışa yol açacaktır.

Kamu binalarının sayısı 2010’da 5 iken, 2015’te 3 olmuştur. 2015’te kamu binalarının
inşaatı devam ettiği için kamu binalarının sayısında düşüş olmuştur. 2020’de ise kamu
binalarının sayısı 6’ya yükselmiştir. Adalet Sarayı ve ek hastane binasının yapılması
planlanmaktadır. Yine Harran’da sanayi binaları, otel binaları ve halka açık ikamet
yerleri az olup konaklama ve sosyo-kültürel alanların çoğaltılması gerekmektedir.

Suriyelilerin Harran’a yerleşmeleriyle eğitim, sağlık, adalet alanlarındaki kamu


binalarına olan ihtiyacı artmıştır. Özellikle Suriyeli çocukların eğitim görmeleri için
yeni okulların yapılması gerekmektedir. Harran’daki öğrenci sayıları nedeniyle
kalabalık olan okullar eğitim talebini tam karşılayamamaktadır. Ayrıca Suriyeli
sığınmacıların sağlık alanından yararlanmaları için de yeni hastane ve ASM’lerin de
yapılması önem taşımaktadır. Konut sayıları da yetersiz olduğu için hem Suriyeli
sığınmacıların hem de yerli halkın barınma olanaklarını geliştirilmelidir. Harita 7’de
Harran ilçe merkezinin fonksiyon alanları gösterilmiştir.

105
Harita 7. Harran ilçe merkezinin fonksiyon alanları haritası ( CBS’de yapılmıştır)

3.4.1. Ekonomik Özellikler

Bireylerin varoluş olarak türlü gereksinimleri bulunmaktadır. Bu nedenle bireyler


gereksinimlerini sağlamak için tüketici konumundan üretici konumuna geçmektedirler.
İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları iktisadi etkinliklerin geçmişi,
âdemoğlunun tarih sahnesine çıkışı kadar eskidir. İlk zamanlar insanoğlu tabiattaki
kaynakları avcılık ve toplayıcılık şeklinde tüketiyordu. Daha sonra ekonomik etkinlikler
tarımcılık, hayvancılık, ormancılık ve sanayi şeklinde çeşitlenerek sürmektedir
(Şahinalp, 1998; 81).

106
Ekonomi faaliyetleri iktisadi/ekonomik coğrafyanın çalışma alanını kapsamaktadır.
İktisadi coğrafya ise ekonomik etkinliklerin muhtelif mekânda veya şehirde dağılımının
altındaki nedenleri sorgulamaktadır. İktisadi canlılığının niçin seyrek olduğu ve
ekonomi faaliyetlerinin şehirlerde birikme sebebi son zamanlarda iktisat uzmanlarının
yanıt bulmaya çalıştığı sorular arasındadır. Bu aşamada iktisadi coğrafya gereksinimden
ortaya çıkan kurumsal yöntemlerle mekân-ekonomi bağlamında açıklamalar yapan
bilim alanıdır (Kum, 2011; 237).

Harran Ovası’nda tarım, hayvancılık, turizm ve ulaşım önemli ekonomik faaliyetlerdir.


Zengin tarım topraklarının barajlar kurularak yeni yeni su olanaklarının geliştirilmesi
tarım ve hayvancılığın canlanmasını sağlamıştır. Harran ilçesinin kadim bir kültüre
sahip olması tarihi yerlerin ziyaret edilmesine ve turizm etkinliklerinin yapılmasını
kolaylaştırmıştır. Ulaşım bakımından Harran’ın kavşak noktalara bağlantısının olması
karayolunun gelişmesini sağlamıştır. Harran’da ulaşım faaliyetleri geçmişe kıyasla yeni
karayollarının yapılmasıyla hızlanmıştır.

Tarım, turizm, ulaşım ve hayvancılık Harran ilçesinin ekonomik faaliyetlerinin


bileşenlerini oluşturmaktadır. Her ne kadar ekonomik yapısı, Şanlıurfa’nın diğer
ilçelerine göre çok çeşitlilik arz etmese de tarım ve hayvancılık bakımında Harran
önemli bir potansiyele sahiptir. Harran ilçesindeki ekonomik faaliyetlerin yapısını
çözümlemek ve buna göre uygun politikalar geliştirmek ilçe ekonomisine önemli katkı
sağlayacaktır. Çalışmanın bu kısmında Harran’daki ekonomik faaliyetler sırasıyla analiz
edilecektir.

3.4.1.1. Tarımsal faaliyetler

İnsan hem kendini hem de hayvanlarını beslemesi açısından tarım yapmak


mecburiyetindedir. İlk zamanlarda toplayıcılıkla geçimini sağlayan birey, yerleşik
hayata geçmesiyle beraber tarım yapmaya, hayvanlarını evcilleştirmeye ve nadiren
balıkçılık faaliyetlerine başlamıştır. Tarımcılık faaliyetleri Anadolu, Mezopotamya
Hindistan ve Çin gibi kadim coğrafyada ortaya çıkmıştır (Atalay, 2001; 67).

107
İlk tarımsal faaliyetler yaklaşık 9-10 bin yıl önce elle, ucu sivri değnek, ya da ağaç
malzeme ile toprağı işleyerek tohum ekmek ve çeşitli bitkileri dikmekle doğmuştur. Bu
şekilde yapılan tarım uzun zaman sürmüştür. İlk olarak yabani tahıl ürünleri, fiğ ve
mercimek ekilmiştir. Daha sonra toprağı işleme yöntemleri gelişerek daha çok ürünün
yetiştirilmesi sağlanmıştır. Tarımdaki gelişmeleri, tarımsal makinelerin devreye girmesi,
bölgeye göre hibritleme, çeşitli tarım ürünlerine göre toprağı işleme tekniklerinin
saptanması, tarımsal ilaç kullanılması, kurak koşullarda da bitki türlerinin gelişmesine
olanak sağlamıştır. Tarımdaki ilerlemeler özellikle kurak, yarı kurak alanlarda
gerçekleştirilen sulamalar tarımda üretimin eskiye göre artmasına neden olmuştur
(Atalay, 2001; 67-68). Ayrıca Suriyeli sığınmacılardan tarımla uğraşanların bulunması,
farklı üretim tekniklerinin uygulanmasına olanak sağlamıştır.

Tarımsal faaliyetler ülkemizin büyük bir kısmının geçim kaynağıdır. Özellikle


Harran’da yaşayan insanlar geçimlerini tarımdan sağlamaktadır. Tarihteki ilk yerleşim
yerlerinden olan Mezopotamya’nın bir parçası olan Harran ilçesi, tarihte ilk tarım
yapılan yerlerden biridir. Harran Ovası’nda tarımsal etkinlikler iklim, sulama, arazi
şartları ve toprak faktörüne bağlı olarak şekillenmektedir (Şahinalp,1998;81).

Resim.2’de görüldüğü üzere Harran Ovası’nda pamuk üretimi yörenin çoğunluğunda


yapılmaktadır. GAP ile tarımsal sulama yaygınlaştığı için pamuk üretimi önemli geçim
kaynağı haline gelmiştir. Harran Ovası’nda toprak ağaları mevcut olduğu için tarım
toprağı olmayan aileler çocuklarıyla birlikte mevsimlik işçi olarak çalışmak zorunda
kalmaktadır. Özellikle pamuk üretimine duyulan işgücü ihtiyacı için birçok ailenin
Harran Ovasına göç etmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla yaz aylarında mevsimlik işçi
göçü daha fazla olmaktadır.

Harran’da mevsimlik iş gücü ihtiyacından dolayı Suriyeli sığınmacılar da


çalışmaktadırlar. Suriyeli sığınmacılar pamuk tarımının yoğun yapıldığı Cumhuriyet
Mahallesinde boş arazilerde barınmaktadırlar. Yoğun iş gücünü gerektiren
mevsimlerde, yüzlerce Suriyeli işçinin çalışmak üzere bölgeye gelişiyle geçici ikamet
yerindeki barınma sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu sorunun iki yönü vardır; birincisi,
geliş ve gidişlerde; ikincisi, iş yerlerinde barınmadır. Her iki durumda da aileler

108
barınma orunlarını genellikle kendilerine ait olan savan, plastik örtü veya bezden
yapılmış çadırlarda kalarak çözerler. Çok ender durumlarda işveren işçilere barınacak
yer imkânı sağlayabilmektedir. Bu imkân genellikle büyük çiftlik sahipleri tarafından
verilir. Suriyeli sığınmacılara çiftçi tarafından barınabilecekleri boş arazi verilmektedir.
Suriyeli sığınmacılar pamuk tarımın yapıldığı yerde boş arazilerde bir köşesine basit
kerpiç evler ya da çadır evleri yapmışlardır. Ancak bu barınakların da sağlıklı oldukları
söylenemez. Çünkü uzun dikdörtgen bir plandan teşekkül bu barınaklarda, kapasitenin
üstünde işçi, yerde yan yana ve sıkışık bir şekilde yatabilmektedir. Dolayısıyla Suriyeli
sığınmacılar zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmektedirler. (Resim 2).

Resim 2. Harran’daki mevsimlik işçiler

3.4.1.2. Hayvancılık

Hayvancılık, tarımın bir kolu sayılmaktadır. Çeşitli evcil hayvanları besleme, onların
ürünlerinden ve gücünden yararlanma işini kapsamaktadır. İnsanın en kadim ekonomik

109
etkinliklerinden biri olan avcılıkla başlayan hayvancılık çok yönlü rasyonalitedir.
Yaygın bir tüketim alanına sahip olan hayvansal ürünler, besin sanayisi için de önemli
bir yeri bulunmaktadır. Ayrıca bu ürünlerin ticaretinin de insanların geçimindeki
durumu dikkate alınırsa, hayvancılığın ülke ekonomisinde önemli bir yeri olduğu
meydana çıkar. Anadolu’da hayvancılık Hititliler zamanından beri genel olarak
tarımcılık faaliyetleriyle yapılagelmiştir (Şahin vd., 2005; 382). Hayvancılığın bir kısmı
Anadolu’da kırsal kesimde olduğu gibi yalnızca yerel tüketime ve özellikle ailenin
gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir (Atalay, 2001; 100).

Anadolu’da her ne kadar hayvancılık tarihi süreçte yaygın şekilde yapılmış olsa da ve
Harran Ovası’nın step bitki örtüsü hayvancılık için uygun olsa da yerli halk geçim
koşulları sebebiyle tarıma daha çok yönelmiştir. Yeryüzü şekillerinin sade olması geniş
tarım alanlarının varlığını ortaya çıkarmıştır. Yerel halkın tarıma fazlaca önem vermesi
hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesini yavaşlatmıştır. Hane halkının genel olarak iki ya
da üç tane ineği, birkaç tane koyun ve keçisi mevcuttur. Hayvancılık hem geçim
amacıyla hem de ticari amaçla yapılmakla beraber bu faaliyetler bakım maliyetleri
dolaysıyla azalma göstermektedir. Hayvancılık faaliyetleri merkez mahallerinde en çok
İmambakır Mahallesi, Hz. Yakup Mahallesi, Şeyh Hayati Harrani Mahallesi ve
Cumhuriyet Mahallesinde yapılmaktadır. Bu mahallelerde tarımın uygun olmadığı
yerde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. (Şahinalp, 1998; 95).

Çalışma alanında Bozkır bitki örtüsünün egemen olması küçükbaş hayvancılığın


yetiştirilmesine olumlu etki yapmaktadır. Küçükbaş hayvanlardan yerli koyun ve keçi
ırkının yanı sıra kıl keçisi ve merinos ırkı görülmektedir. Büyükbaş hayvanlardan da at,
manda, deve ve sığır (yerli, melez, kültür) bulunmaktadır.

Çalışma alanında yaygın ekonomik faaliyet tarımdır. Tarım ile uğraşan halk aynı
zamanda evlerinin küçüklü büyüklü ahırlarda hayvancılık ile de uğraşmaktadır. Arazisi
olan insanlar ektikleri tarım ürünlerini doğrudan veya bu ürünlerin kalıntılarını,
artıklarını hayvanlarına yem olarak kullanmaktadır. Harran ovasında tarım ile
hayvancılık birbirinden bağımsız asla ele alınamaz. Tarımda çalışan kişi sayısının son
yıllarda artan maliyetler gibi olumsuz durumlardan dolayı azalma göstermiş olsa da

110
mevsimlik göçler tarım ve hayvancılığı terkeden yerli halkın açığını kapatmaktadır.
Çalışma sahasının topografyasının sade olması göçebe hayvancılığın bölgede
yapılmasına engel olmaktadır ve buna oluşacak nüfus hareketinin de oluşmamasını
sağlamaktadır.

Harran İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde Suriyeli göçmenlerin
hayvancılık verilerine ulaşılmamıştır. Ancak sahada yapılan gözlemler sonucunda
Harran’ın merkez mahallerinde hayvancılık eski önemini kaybetse de önceki meslekleri
hayvancılık olan Suriyeli sığınmacıların koyun, keçi, manda, at ve sığır yetiştirdikleri
görülmektedir. Suriyeli göçmenlerin küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkla uğraşmaya
başlamaları bölgede hayvancılığın canlanmasını sağlamıştır.

3.4.1.3. Turizm

İnsanların gezmek, görmek, dinlenmek gibi çeşitli amaçlar ile yaptığı seyahatlere
turizm denir. İnsanların geliri ve kültür düzeyi arttıkça Dünya’nın diğer ülkelerini
görme, orada yaşayan insanları ve onların kültürlerini tanıma istekleri çoğalmaktadır.
Bütün bunların yanında tatil yapmak, gezip görmek, tedavi olmak ve dini bakımdan
kutsal sayılan yerleri ziyaret etmek için daha fazla istek duymaktadır. Dolayısıyla
insanlar, yaşadıkları bölgelerden ayrılarak belli bir zaman zarfında başka yerlere
gitmektedirler. İşte çeşitli amaçlarla yapılan gezi ve konaklamalara turizm
denilmektedir (Şahin vd., 2005; 448).

Turizmin gelişmesinin en önemli etkeni ise eğitim seviyesinin yükselmesi, dünyanın


çeşitli yerleri hakkında bilgilerin artması, ulaşım araçlarının gelişmesi ve gelir
seviyesinin yükselmesidir. Yeni kara yollarının yapılması, çeşitli ulaşım araçlarının
özellikle otomobillerin artması, turizm firmalarınca otobüslerle tur seferlerinin
yapılması turizmin gelişmesinde etkili olmuştur. Günümüz dünyasında turizm hacmi
100 milyar doları geçmiştir (Atalay, 2001; 245).

Turizm insan odaklı emek yoğunluğu fazla olan bir iş koludur. Ancak turizm, geçmiş
yıllarda hep arka planda kalmış ve iktisadi etkileri göz ardı edilmiştir. Oysaki turizmin
başladığı yerde doğa ve kültür bakımından zengin bir alan mevcut olup, bu yerden

111
insana hizmet sunulmakta ve para kazanılmaktadır. Dolayısıyla yüksek gelir elde etmek
için turistik bölgelerin iyi işletilmesi gerekmektedir (Soykan, 1999; 67).

Harran ve çevresinin kadim bir uygarlığa sahip olması sebebiyle zengin bir kültürel
turizmi barındırmaktadır. Dolayısıyla yıl içinde yerli ve yabancı birçok turist tarihi
mekânları görmek için Harran’a gelmektedir. Harran bölgesinde dini yapıların mevcut
olması sebebiyle inanç turizmi ve tarihi mekânları ziyaret etmek için de kültürel turizm
yaygınlık kazanmıştır.

Suriyeli sığınmacılar Harran’da turizmin yaygın olduğu; Cumhuriyet, Süleyman


Demirel ve Şeyh Hayati Harrani Mahallelerinde seyyar satıcılık yaparak geçimlerini
sağlamaktadırlar. Araştırma sahasında Şeyh Hayati Harrani Camisi çevresinde tuhafiye,
gıda, kozmetik, hediyelik eşya vb. ürünler satan Suriyeli satıcılara rastlanmıştır. Ayrıca
mevsimlik tarım işçisi ve inşaat işçisi olarak iş arayan Suriyeli sığınmacıların Hayati
Harrani Camisinin çevresinde bekledikleri gözlenmiştir.

3.4.1.4. Ulaşım

Geniş manasıyla ulaşım; yolcu, yük, haber ve enformasyon taşımacılığı işlerini


kapsamaktadır. İktisadi kaynakların değerlendirilmesinde ve ürünlerin pazarlara ve
tüketicilere götürülmesinde gerekli olan yollar, ülkelerin ekonomisinde aktif rol
oynamaktadır. Herhangi bir ülkenin sınırlarında üretim ve tüketim noktaları arasında ve
ülkeler arasında ilişki yollar vasıtasıyla yani ulaşımla sağlanır. Ulaşım, mal ve
hizmetlerin Dünya’nın her tarafına dağılmasında etkili olur (Şahin vd., 2005; 438).

Harran şehri ulaşım bakımından elverişli koşulları barındırmaktadır. Harran’ın,


Eyyübiye ve Akçakale ilçelerine yakın konumunda olması ulaşımın gelişmesini
sağlamıştır. Ancak Harran’daki ulaşım fiziki etmenler olan iklim koşulları ve araziden
önemli ölçüde etkilenmektedir (Şahinalp, 1998; 102). Harita 9’da Harran ilçe merkezi
ulaşım haritası yer almaktadır.

112
Harita 8. Harran ilçe merkezi ulaşım haritası

Harita 8’de görüldüğü üzere Harran topoğrafyasının dağlık ve engebeli olmaması


ulaşımın rahat bir şekilde gerçekleşmesini kolaylaştırmıştır. Arazinin yalın olması demir
yolunun ve kara yolunun gelişmesini sağlayabilir. Dolayısıyla saha içerisinde yeni kara
yolları ve demir yolları yapılabilir.

Şanlıurfa’nın Suriye sınırına yakın olması, Harran’ın da Akçakale’ye yakınlığı


sebebiyle Akçakale-Harran karayolu oldukça işlektir. Şanlıurfa-Akçakale-Harran
karayoluna uluslararası karayolu da denilmektedir. Suriye iç savaşından önce Harran’da
ticaretle uğraşan kesim Akçakale karayolunu kullanarak ürünlerin ithalat ve ihracatını
yapmaktaydı. Ancak Suriye’deki kaosun başlamasıyla Harran-Akçakale-Suriye
karayolu eski önemini kaybetmiştir.

Şanlıurfa’nın, Gaziantep, Mardin ve Diyarbakır’a komşu olması, Şanlıurfa’ya uzak


olmayan Akçakale ve Harran ilçelerinin önemini arttırmıştır. Yine Harran’ın
Şanlıurfa’nın merkezine 40 km uzaklıkta bulunması Şanlıurfa-Gaziantep-Mardin ve
Diyarbakır bağlantısının Harran üzerinden yapılmasını da sağlamıştır. Harran’da
yetiştirilen pamuk ve diğer ürünler Harran-Şanlıurfa karayolu vasıtasıyla Gaziantep,

113
Mardin ve Diyarbakır şehirlere aktarılmaktadır. Akçakale-Harran karayolu aynı
zamanda Harran’ın dışarıya açılan kapısı konumundadır.

Karayolu eskiye göre daha kullanışlı olmakla beraber kırsal alanda köy yolları stabilize
hale getirilmiştir. Şanlıurfa’nın Büyükşehir Belediyesi statüsüne dönüşmesiyle
Harran’daki birçok mahalleye asfalt çalışması yapılmış olup 85 mahallenin yolu asfalt;
15 mahalleninki stabilize yol, 5 mahallenin ise topraklı yolu bulunmaktadır. Ayrıca
sahada tarım arazilerinin fazlaca olması ve parçalanmak istenmemesi karayollarının
eğimli ve virajlı olmasına neden olmuştur.

Eski çağlardan günümüze Harran elverişli ulaşım kavşağı üzerinde yer almaktadır.
Suriyeliler ile Harranlılar arasında süregelen ticaret ilişkileri aralarında kültürel bir
bağın oluşmasını sağlamıştır. Dolayısıyla Suriyelilerin iç savaştan sonra Harran’ı tercih
etmelerinde kültürel doku etkili olmuştur. Akçakale- Harran ulaşım yolunun işlek
olması Suriyeli sığınmacıların Harran’a göç etmelerini kolaylaştırmıştır. Ayrıca
Akçakale- Harran kara yolu sınıra yakın olduğu için bayramlarda sınıra gitmek isteyen
sığınmacılar tarafından da çok sık kullanılmaktadır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.1.SURİYELİ GÖÇMENLERİN HARRAN’IN SOSYAL YAPISINA ETKİLERİ

Çalışmanın bu bölümünde Harran’daki Suriyeli göçmenlerin sosyal yapıya etkileri ele


alınmıştır. Suriyeli sığınmacıların Harran’ın demografisine, göçüne, yerleşmesine,

114
eğitimine, sağlığına ve kültürel yapısına etkileri konu edinilmiştir. Bu bağlamda
Suriyeli göçmenlere ve yerli halka görüşme soruları yöneltilmiş ve göçmenlerle yerli
halk arasındaki sosyal doku analiz edilmiştir.

4.2. Suriyeli Göçmenlerin Harran Nüfusuna Etkileri

Harran nüfus miktarında on yıllık zaman zarfında belirgin bir artış gözlenmekle beraber
Suriyeli göçmenlerin iç savaştan sonra Harran’a göç etmeleri mevcut nüfus miktarının
yükselmesine sebep olmuştur. 2012 yılından sonra başlayan göç süreci Suriye iç
savaşının en şiddetli olduğu yıllarda daha fazla artmıştır. Tablo 25’te Suriyeli nüfusun
Harran’daki merkez ve uzak mahallerin yıllara göre dağılımı yer almaktadır. Tablo
25’te görüldüğü gibi merkez ve uzak mahallerin nüfusu 2017 yılına kadar sürekli
artmıştır. Tarım faaliyetleri yaygın olduğu için Harran’ın uzak mahallelerinde Suriyeli
nüfus yoğunluğu daha fazladır. Türkiye’nin güvenli bölge oluşturmasıyla Suriyeli nüfus
2017 yılından sonra azalış göstermiştir. 2017 yılından 2021 yılına kadar merkez
mahallerde Suriyeli nüfus %27,74 azalmıştır. Bu durum Harran’daki iş imkânlarının
yeterli olmaması sebebiyle yerli halk gibi Suriyelilerin de göç etmekte olduğunu
göstermektedir.

Tablo 25. Harran’daki Suriyeli nüfusun yıllara göre dağılımı

Yıllar Merkez Uzak Toplam


Mahallerde Mahallerde
Nüfus Nüfus

2012 5.986 7.303 13.289

2013 6.114 8.493 14.607

2014 6.358 9.182 15.540

2015 7.253 10.608 17.861

115
2016 7.482 12.393 19.875

2017 7.216 12.894 20.110

2018 6.932 12.828 19.760

2019 5.970 12.582 18.552

2020 5.460 12.373 17.833

2021 5.214 12.339 17.553

Kaynak (Şanlıurfa GİG’den alınmıştır)

Harran’daki göç süreci Ravenstein’ın belirttiği gibi yayılma ve emme şeklinde


gerçekleşmiştir. Suriyeli sığınmacılar savaşın ilk zamanlarında sınıra yakın yerlerde
bulunmuşlardır. Savaşın uzamasıyla birlikte sınırdan iç kesimlere doğru göç etmişlerdir.
Savaşın ilk yıllarında farklı yerlerde bulunan Suriyeliler Harran’a sonradan göç
etmişlerdir. Bu durum göçün basamaklı olduğunu göstermektedir. Harran’ın ekonomik
faaliyetlerinden yeterli pay alamayan sığınmacılar büyük şehirlere yönelmişlerdir. Göç
süreci Harran’dan büyük kentlere yayılmıştır.

Harran’ın merkez mahallerindeki muhtarlarla yapılan görüşme sonucunda Suriyeli


nüfusun mahallere göre dağılışı tespit edilmiştir. Tablo 26’da görüldüğü üzere Suriyeli
nüfus en çok Hz. Yakup, Süleyman Demirel ve Cumhuriyet Mahallelerinde
yoğunlaşmıştır.

Tablo 26. Suriyeli nüfusun mahallelere göre dağılımı

Mahalleler Suriyeli nüfusun dağılımı

Hz. Yakup Mah. 2.101


Süleyman Demirel Mah. 1.650

116
Cumhuriyet Mah. 632
Şeyh Hayati Harrani Mah. 321
İmam Bakır Mah. 274
İbni- Teymiye Mah. 291
Toplam 5.269

Kaynak ( Mülakat sonucunda elde edilmiştir)

Hz. Yakup mahallesinde göçmen ilişki ağlarının, Süleyman Demirel mahallesinde de iş


imkânlarının yüksek olması Suriyeli sığınmacılar tarafından tercih edilmesinde etkili
olmuştur. Suriyeliler barınma, beslenme gibi temel sorunlarını ilişki ağıyla çözdükleri
için Hz. Yakup mahallesinde Suriyeli nüfus yoğunluğu daha fazladır. Süleyman
Demirel mahallesinde de barınma, iş bulma, ucuz kira gibi imkânların varlığı Suriyeli
nüfusun burada da yoğun olmasına yol açmıştır. İmam Bakır ve İbn-i Teymiye
mahallelerinde iş bulma ve konut sorunu olduğu için Suriyeli nüfus seyrektir.

Süleyman Demirel ve Hz. Yakup Mahallelerindeki itici faktörler var olsa da çekici
faktörler daha ağır basmaktadır. Süleyman Demirel Mahallesi iş olanakları nedeniyle
sığınmacılar tarafından tercih edilse de pahalı kira sebebiyle tercih edilmemektedir. Hz.
Yakup Mahallesi ise iş olanakları az olmasına rağmen göçmen ilişki ağları mevcut
olduğundan Suriyeliler için daha çekicidir. Cumhuriyet Mahallesinde tarım, Hayati
Harrani Mahallesinde sanayi Suriyeli nüfusun buralarda toplanmasında etkili olmuştur.
Harita 9’da Suriyeli nüfusun Harran’ın mahallelere göre dağılımına yer verilmiştir.

117
Harita 9. Suriyeli nüfusun mahallelere göre dağılımı (CBS’de yapılmıştır)

2021 yılı Harran’daki Suriyeli nüfusun yaş dağılımına göre en kalabalık aralığı 18-64
yaş nüfus meydana getirmektedir. Tablo 27’ye göre Suriyeli nüfusun yaş dağılımı
oransal olarak ise şu şekildedir: 0-4 yaş %15, 5-17 yaş %37, 18-64 yaş % 45 ve 65 yaş
üstü %,1,4 kişilerden oluşmaktadır. Suriyeli sığınmacıların büyük bir kısmını 0-17 yaş
grubu aralığındaki bağımlı nüfus meydana getirmektedir. Harran’daki bağımlı nüfusun
varlığı sosyal yardımlardan yararlananların daha fazla artmasına neden olmuştur.

Tablo 27. 2021 yılı Suriyelilerin yaş dağılımı

118
Yaş 0-4 Yaş 5-17 Yaş 18-64 65 Yaş + Toplam
Dağılımı Yaş

Kaynak
Toplam 2.709 6.668 7.940 256 17.573
(Şanlıurfa
GİG’den alınmıştır)

Göç itici ve çekici faktörlerle ortaya çıkan bir harekettir. Dolayısıyla Suriyeli göçünü
kaynak ülkede başlatan itici güçler var olmuş; aynı zamanda hedef bölgelerdeki
avantajlı durumlar ise çekici faktörleri meydana getirmiştir. Tablo 28’de Suriyeli
sığınmacıların göç etme nedenlerine yer verilmiştir.

Tablo 28. Suriyelilerin göç etme nedenleri

Göç Etme Frekans Yüzdelik


Nedenleri

Savaş ve 45 %90
Güvenlik Kaygısı
Ekonomik 3 %6
Sıkıntılar
Terör Faaliyetleri 3 %4
Toplam 50 100

Kaynak ( mülakat sonucu)

Suriyelilerin göç kararına bakıldığında katılımcılar savaş ve güvenlik kaygısını


öncelikli olarak belirtmişlerdir. Güvenlik sorunundan sonra Suriyeli sığınmacılar
ekonomik sıkıntılar ve terör faaliyetlerini göçün sebepleri arasında saymışlardır. Grafik
5’e göre Suriyelilerin göç sebeplerinin %90’ı savaş ve güvenlik kaygısı, % 6’sı
ekonomik sıkıntılar ve % 4’ünü ise terör faaliyetleri meydana getirmektedir.

119
4%
6%

Savaş ve Güvenlik Kaygısı


Ekonomik Sıkıntılar
Terör Faaliyetleri

90%

Grafik 5. Suriyelilerin göç etme nedenleri (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriye mültecilere “Türkiye’ye gelme kararını nasıl aldınız? Bu kararı almanızda hangi
durumlar etkili oldu? Göç için sizi yönlendiren kişiler oldu mu?’’ soruları sorulduğunda
verdikleri bazı yanıtlar şu şekildedir:

S-2- “Suriye savaşının ilk başladığı yıllarda Şam’dan uzakta yani Halep’te olduğum için çok fazla
etkilenmemiştim. Dükkânım olan torna atölyesinde çalışıp geçimimi sağlıyordum. Olayları da temkinli bir
şekilde izliyordum. Çatışmalar şehrimize sıçrayınca dükkânımı açık tutmakta zorlandım. İşe gidemez
oldum. Can güvenliğim tehlikeye girdi. Sokak çatışmaları evime kadar yayıldı. Bir gün dükkânım
yağmalanarak içindeki makine ve eşyalar çalındı. Günlerce moralim bozuldu ve üzüntüm arttı. Göçü hiç
düşünmüyordum ama dükkânım yağmalanınca göç etme isteği bende de oluştu. Göçe beni kimse

yönlendirmedi. Türkmen olduğum için de bu kararı aldım. “(S-2, Erkek, Yaş 44, 01.06.2021)

S-5- “Suriye’deyken normal bir hayatımız vardı. Bir gün Arap Baharı gösterileri başladı. Suriye’ye
yayılmaz diye düşünüyordum. Ancak yanıldığını gördüm. Gösteriler büyük bir savaşa dönüştü. Köyde
kaynakçılık yapıyordum. Köyümüz savaş sebebiyle tamamen yok oldu. Ailemin yaşama umudu
kalmamışken kardeşlerimin yardımıyla önce Halep’e sonra da Türkiye’ye göç ettik. Karımın ve

120
çocuklarımın savaş seslerinden korkması göç etmemde çok etkili oldu. Kardeşlerimin yönlendirmesiyle de

ailemle birlikte kendi isteğimizle Hatay’dan giriş yaptık.”(S-5, Erkek, Yaş 27,02.06.2021)

S-15- “Göç etmemin en önemli nedeni savaş ortamıdır. Savaş durumu beni ve ailemi çok etkiledi. Silah
seslerinden karım ve ben çok korkuyorduk. Evimizin kapıları ve pencereleri patlamalardan hasar gördü.
Bir gün şehrin sokağında çarşıya doğru gidiyordum. Uçağın uzak yere attığı bomba beni tedirgin etti.
Savaşın yıkıcı etkisi psikolojimi çok bozdu. Her gün ölüm korkusuyla iç içeydim. Arkadaşlarımın komşu
ülkelere göç ettiğini görünce karımla göç etme kararı aldık. Özellikle de karım göç etmeyi çok istedi. Yeni
evliydik ve çocuğumuz yoktu. Arkadaşlarım Türkiye’yi överek anlatıyorlardı. Karımla yeni bir yaşam

kurmak için Türkiye’ye göç ettik. “(S-15, Erkek, Yaş,30, 05.06.2021)

S-20- “Suriye savaşında çok zor günler geçirdim. Savaş başladığında güvenliğimiz kalmadı. Her
sokaktan silah sesleri duyuluyordu. Kocam muhaliflere katılarak rejim askerleriyle savaştı ve şehit oldu.
Kocam öldükten sonra çocuklarımın yanına yerleştim. Çocuklarım ve torunlarımla beslenemez olduk.
Bazı geceler ise aç yattık. Halep’teyken yaşam çok güçleşti. Çocuklarımla göç kararı aldık. Çünkü
Suriye’de kalmaya devam etseydik açlıktan ölebilirdik. Türkiye’de akrabalarımız vardı ve bize kucak
açmaya hazırdılar. Köyümüz rejim askerlerinin eline geçince köyden hızlıca ayrıldık. Tüm değerli
eşyalarımız ve hatıralarımız köyde kaldı. Can güvenliğimizden başka bir şey düşünemedik. Türkiye’ye
geldiğimizde ise akrabalarımız bize evlerini açtılar. Onlar olmasaydılar çocuklarım ve torunlarımla şu

an hayatta olamazdık.” (S-20, Kadın, Yaş 60,06.06.2021)

S-22- “Suriye’deyken öğrenciydim. Savaş Halep’e sıçradığı için okulumu bitiremedim. Eğitimim yarıda
kaldı. Günlerce evden dışarı çıkamadık. Korkuyla olan biteni izlemeye çalışıyorduk. Annem ve babam da
çok tedirgindiler. Bir gün halamlara gitmişken evimizin yakınlarında patlama sesini duydum. Koşarak
evimize doğru geldiğimde evimizin yandığını gördüm. Annem ve babamı o korkunç patlamada kaybettim.
O günden sonra erkek kardeşlerimle dayımların yayında yaşamaya başladık. Savaşın daha da
şiddetlendiği yıllarda ihtiyaçlarımız kesildi. Gıda ve yemek gibi temel ihtiyaçlarımızı gideremez olduk.
Erkek kardeşlerimle Türkiye’ye göç ettik. Akrabalarımız Türkiye’ye bizden önce göç etmişlerdi. Bize
Türkiye’yi anlattıklarından yaşamın Suriye’den daha rahat olacağını düşündüğümüz için göç ettik. Erkek

kardeşlerimle akrabalarımızın yanına geldik.”(S-22, Kadın, Yaş 32,07.06.2021)

S-26- “Göç etmeden önce devlet dairesinde çaycılık yapıyordum. Ancak karışıklık ortamı yüzünden
devlet dairesi kapandı ve işsiz kaldım. Kardeşlerimin yanında tarlada çalışmaya başladım. Savaşın daha
da uzaması sebebiyle bu işimi de yürütemedim. Bakmak zorunda olduğum teyzelerim de vardı. İşsizlik
yüzünden cebimde para kalmamıştı. Eşimi ve teyzelerimi ikna ederek iş bulabileceğim ümidiyle
Türkiye’ye göç ettim. Savaştan kurtulmak için göç etsem de parasızlık ve işsizlik göç etmem için nedendi.

121
Göç için beni yönlendiren olmadı aksine çevremdekileri göç için ben yönlendirdim.” (S-26, Erkek,
Yaş 49, 08.06.2021)

S-31- “Savaş olduğu zaman on yaşlarında falandım. Bomba ve silah sesleri yüzünden ablamla
uyuyamazdık. Dışardaki seslerden çok korkardık. Savaş yüzünden ortaokula gidemedim. Okul
arkadaşlarımın çoğunu ve öğretmenimi göremedim. Hepsinin komşu ülkelere göç ettiğini duydum.
Mahallemizde yaşayanlar da evlerini terk ederek göç ettiklerini görüyordum. Anneme ve babama
korkularımı her gün anlatıp ağlıyordum. Akrabalarımız bizden önce göç edip bize kalacak yer buldular.
Göç etmemde annem ve babam bu kararı aldılar. Savaş sebebiyle göç etmek zorunda kaldık. Türkiye’ye

geldikten sonra da akrabalarımızın mahallesine yerleştik.” (S-31, Kadın, Yaş 20,09.06.2021)

S-33- “Savaş beni ve ailemi çok yıprattı. Göç etmeden önce hastanede temizlikçi olarak çalışıyordum.
Küçük bir evimiz, bir de tarlamız vardı. Savaşta evimiz harabeye döndü. Ektiğimiz ürünleri de kaybettik.
Terörist gruplar tarlamıza el koyarak başka bölgeye göçe zorladılar. Tarlamızı ve servetimizi bırakıp
önce şehir merkezine göç ettik. Ancak burada da olaylar durulmuyordu. Birçok terörist grup tarafından
şehirde abluka altındaydık ve hiçbir yere gitmemize izin verilmiyordu. Kendi şehrimizde esir
durumdaydık. Terör grupları nedeni bilmediğim halde şehri terk etmemizi istediler. O anda eşimle

beraber yakınlarımızın göç ettiği Türkiye’yi tercih ettik.”(S-33, Kadın, Yaş 40, 09.06.2021)

Göçmenlerin verdikleri cevaplarda görüldüğü üzere göçün en önemli nedenini savaş


oluşturmaktadır. Ayrıca güvenlik kaygısı, ekonomik sorunlar ve terör baskısı göçün
diğer nedenleri arasındadır. Suriyeli göçmenlerin yaşadıkları sosyo- ekonomik ve
psikolojik sorunlar onları göç etmeye ve güvenli bir yerde yaşamaya itmektedir.
Literatürde yapılan çalışmaların çoğunda Suriyeli sığınmacıların göç etmelerinde savaş
ve güvenlik sorunu önemli etkenlerdir. İncili ve Akdemir (2016); “Yerinden
Edilmişliğin Coğrafi Analizi: Kilis’te Suriyeli Sığınmacılar” adlı çalışmada
Suriyelilerin çatışma ve kargaşalık nedeniyle zorunlu olarak göç ettikleri saptanmıştır.
Suriyeli göçmenler “ yerinden edilmiş nüfus” olarak tanımlanmıştır. Şen (2013) “
Suriye’de Arap Baharı” adlı çalışmada Suriye’deki protestoların ayaklanmaya
dönüşmesi, şiddet sarmalının genişlemesi beraberinde güvenlik sorununu meydana
getirmiştir. Suriyeli sığınmacıların göç etmelerinde güvenliğin sağlanamaması etkili
olmuştur.

122
Suriye iç savaşının başladığı ilk zamanlarda Türkiye’ye yönelen göç hareketleri fazla
değilken savaşın şiddetlendiği sonraki yıllarda göç hareketleri artmıştır. Tablo 29’da
araştırma sahasında uygulanan görüşme formlarından hareketle Suriyeli sığınmacıların
Türkiye’ye giriş yaptıkları yıllar gösterilmiştir. Buna göre Suriyeli göçmenler en fazla
girişi 2013 yılında yapmışlardır. Suriye iç savaşının ilk zamanlarında yoğun göç
meydana gelmiştir. Türkiye’nin Kuzey Suriye’de güvenli bölgeyi oluşturmasıyla
2016’dan sonra giriş yapanların sayısında azalmalar olmuştur.

Tablo 29. Harran’daki Suriyelilerin sınırdan giriş yaptıkları yıllar

Yıllar Frekans Oran (%)

2012 7 14
2013 11 22
2014 9 18
2015 7 14
2016 6 12
2017 5 10
2018 4 8
2019 1 2
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Tablo 29’da görüldüğü üzere Suriyeli sığınmacılar sınırdan farklı yıllarda giriş
yapmışlardır. Suriyeliler farklı yıllarda giriş yaptıkları için Harran’dan başka yerlerde
bulunmuşlardır. Dolayısıyla göç süreci doğrudan değil basamaklı şekilde meydana
gelmiştir. Ayrıca Lee’nin itme- çekme kuramına göre Suriyelilerin göç etmelerinde itici
ve çekici faktörler etkili olmuştur. Suriye’deki savaş ortamı, güvenlik kaygısı ve
ekonomik sıkıntılar itici faktörlerken Türkiye’deki güvenlik ortamı ve yeni hayat kurma
düşüncesi çekici faktörlerdir. Yine kesişen fırsatlar kuramına göre Suriyelilerin

123
Harran’a göç etmesinde mesafe ölçütü ve imkânlar belirleyici olmuştur. Mesafenin kısa,
imkânların ise fazla olması göç sürecini kolaylaştırmıştır.

Tablo 30’a göre Harran’a giriş yapan Suriyeli göçmenlerin %48’i Hatay/Cilvegözü sınır
kapısından giriş yapmışlardır. Hatay’dan sonra Suriyeliler en fazla Öncüpınar ve
Akçakale sınır kapılarından giriş yapmışlardır. Göçmenlerin %16’sı Akçakale,
Öncüpınar ve %14’ü de Karkamış sınır kapısını kullanarak Türkiye’ye gelmişlerdir.

Tablo 30. Harran’daki Suriyelilerin giriş yaptığı yerler

Sınır Kapıları Frekans Oran (%)

Hatay/ Cilvegözü 24 48
Kilis/ Öncüpınar 8 16
Şanlıurfa/ Akçakale 8 16
Şanlıurfa/ Suruç 1 2
Şanlıurfa/ Ceylanpınar 1 2
Gaziantep/ Karkamış 7 14
Mersin 1 2
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Ravenstein’ın kuramına göre göçmenler yakın yerlerden gelmektedirler. Ancak tablo


30’da görüldüğü üzere Suriyeli sığınmacılar uzak yerlerden giriş yaparak gelmişlerdir.
Bu durum göç- mesafe ilişkisine ters düşmektedir. Suriyeli sığınmacıların Harran’a göç
ettikleri dönemde PYD - İŞİD çatışması meydana geldiği için Akçakale, Suruç ve
Ceylanpınar sınır kapıları güvenli değildi. Bu nedenle Suriyeli sığınmacılar göç rotasını
güvenli yerlerden gerçekleştirmişlerdir.

Suriyeli göçmenlerin Harran’a geldikleri yılların dağılımı genel olarak farklılık


göstermekle beraber Suriye iç savaşının tüm sahaya yayıldığı senelerde Harran’a göçün
arttığı görülmektedir. Tablo 31’de Suriyeli sığınmacıların Harran’a geldikleri yılların

124
dağılımı verilmiştir. Buna göre Suriyelilerin Harran’a en fazla göç gerçekleştirdiği yıl
2016 iken en az göç gerçekleştirdiği yıl 2020’dir.

Tablo 31. Harran’a yerleşen Suriyelilerin dağılımı

Yıllar Frekans Oran (%)

2012 2 4
2013 5 10
2014 6 12
2015 6 12
2016 11 22
2017 5 10
2018 10 20
2019 4 8
2020 1 2
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Harran’daki Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye girişleri en fazla 2013- 2014 yıllarında


olmuştur. Ancak tablo 31’de görüldüğü üzere Suriyeli sığınmacıların Harran’a
yerleşmeleri en fazla 2016- 2018 yıllarında meydana gelmiştir. Bu durum yine göçün
basamaklı bir şekilde gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır. Uzak yerlerden gelen
Suriyeli sığınmacılar tarafından oluşan boşluk başka sığınmacılar tarafından
kapatılmıştır. Göç mobilizasyonu yüksek olan sığınmacılar ülke içinde tek bir yere göç
etmemişlerdir. Göç döngüsü ikame şeklinde gerçekleşmiştir. Dolaysıyla Harran’a
yerleşen Suriyeli sığınmacılar başka yerlerde de bulunmuşlardır. Harran’a ilk yerleşen
Suriyeli sığınmacılar sonraki yerleşenlere yer açmışlardır. Harran’daki Suriyeli

125
sığınmacıların kurdukları sosyal ağlar diğer göçmenlerin iş bulma, barınma gibi
ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştırmaktadır.

Tablo 32’ye göre göçmenler %48 oranıyla en fazla Halep’ten gelmişlerdir. %22 Rakka,
%12 İdlip ve %4 Lazkiye Halep’ten sonra Suriyelilerin geldikleri yerlerdir. Humus,
Haseke, Hama ve Deryizor’dan gelenlerin oranı %2’dir.

Tablo 32. Suriyelilerin geldikleri yerlerin dağılımı

Yerler Frekans Oran (%)

Rakka 11 22
Halep 24 48
Şam 3 6
İdlip 6 12
Lazkiye 2 4
Humus 1 2
Haseke 1 2
Hama 1 2
Deryizor 1 2
Toplam 50 100
Kaynak (Görüşme sonucu elde edilmiştir)

Grafik 6’ya göre Suriyelilerin göç etmeden önce yaşadıkları yerler genel olarak
Harran’a yakın olup iklim koşulları ve sosyo-ekonomik etmenler bakımından geldikleri
yerlerden farklılık göstermektedir. Ravenstein’ın göç- mesafe ilişkisine göre Suriyeli
sığınmacılar Harran’a uzak olmayan mekânlardan gelmişlerdir. Suriyeli sığınmacılar
yakın yerlerden göç etmeleri beraberinde göç dalgasını meydana getirmiştir. Bu göç
dalgası Harran’dan büyük kentlere doğru zamanla yayılmıştır. Özellikle Harran’daki
sosyo- ekonomik yapının itici olması sığınmacıların büyük kentlere göçünü daha çekici
hale getirmiştir.

126
2% 2%
2% 2%

4%
22%
Rakka
12% Halep
Şam
İdlip
6% Lazkiye
Humus
Haseke
Hama
Deryizor
48%

Grafik 6. Suriyelilerin geldikleri yerlerin dağılımı

Göçün bireyselliği veya kitleselliği bakımından Suriyeli göçmenler kendi aileleriyle


veya birden fazla aileyle geldikleri görülmektedir. Tek başına gelen mültecilerin sayısı
oldukça azdır. Bu da Suriyeli göçünün daha çok kitlesel olduğu gerçeğini yansıtmıştır.
Petersen‘ın teorisindeki göçün zorunluluğuna ve kitleselliğine Suriye iç savaşı örnek
verilebilir. Savaşın yarattığı güvenlik sorunu ve kaos ortamı Suriyelileri zorunlu olarak
kitlesel şekilde göç etmeye sevk etmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle sığınmacıların
birbirinden haberdar olması güvenlik kaygısına karşı birlikte hareket etme duygusunu
geliştirmiştir. Öncü göçmenlerin kurdukları iletişim ağları sayesinde göç sürecine
katılmayan Suriyeli sığınmacılar teşvik edilmiş ve böylece kitlesel göç daha fazla
artmıştır. Özellikle Harran’a ilk yerleşen Suriyelilerin yerli halkla kurdukları ilişkiler
barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştırmıştır. Harran’a
ilk göç eden Suriyelilerin hayatta kalmaları geliştirdikleri sosyal ilişkiler ağlarıyla
mümkün olmuştur. Öncü Suriyeli sığınmacıların sonraki sığınmacılara deneyimlerini
aktarmalarıyla Harran’daki göç dalgası devingen bir hal almıştır.

127
Tablo 33’te Suriyelilerin giriş yaptıkları aile sayıları yer almaktadır. Buna göre
Suriyelilerin %50’si kendi aileleriyle Harran’a gelirken %48’i de birden çok aileyle
sınırdan giriş yapmışlardır. Tek başına gelen sığınmacıların oranı ise %2’dir. Tablo
31’de görüldüğü üzere Harran’a yönelen Suriyeli sığınmacı göçü kitlesel göçü meydana
getirmektedir.

Tablo 33. Harran’daki Suriyelilerin giriş yaptıkları aile sayıları

Göçün Bireyselliği ve Kitleselliği Frekans Oran (%)

Ailesiyle Gelenler 25 50
Birden Çok Aileyle Gelenler 24 48
Tek Başına Gelenler 1 2
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Tablo 34’te görüldüğü gibi Harran’daki iş sahalarının varlığı hem Suriyeli genç nüfusun
hem de yerli halkın istihdamını yeteri kadar karşılayamamaktadır. Suriyeli sığınmacılar
ucuz iş gücü olarak çalıştıkları için yerli halkın işsiz kalmasına yol açmışlardır.
Dolayısıyla iş bulamayan yerli halkın bir kısmı Harran’dan göç etmiştir.

Tablo 34. Harran’ın merkez mahallelerinden göç eden yerli halk

Yıllar İkametgâhını Aldıranların sayısı

2010 400

2015 870

2020 1110

Kaynak (Harran ilçe nüfus müdürlüğünden alınmıştır)

128
4.2 Suriyeli Göçmenlerin Harran Yerleşmesine Etkileri

Suriyeli sığınmacılar, iklim ve topoğrafya şartlarına bağlı olarak daha çok Harran Ovası
etrafında iskân edilmişlerdir. İklimin karasal olması ve topoğrafyanın engebeli
olmaması yerleşmeyi olumlu etkilemiştir. Tarım arazilerinin varlığı ve su kaynaklarının
dağılımı yerleşmenin düzensiz olmasına yol açmıştır. Harran Ovası’ndaki tarım
faaliyetlerinden dolayı bölge halkı gibi Suriyeli göçmenler de kırsal bölgelerde
yoğunlaşmışlardır. Ekonomik faaliyetlerin değişiklik göstermesi Merkez mahaller ve
uzak mahallelerde de Suriyeli göçmenlerin nüfuslarının farklı olmasına neden olmuştur.
Uzak mahallerde yaşayan Suriyeliler, hayvancılık ve tarımla uğraşırken merkez
mahallelerde yaşayanlar ise ticaret, perakendecilik, inşaat, imalat ve tercümanlık gibi
mesleklerle uğraştıkları için ekonomik yapının karakterine göre yerleşim biriminde
nüfus dağılımı değişmektedir.

Tablo 35’te Suriyeli sığınmacıların hane sayısına yer verilmiştir. Suriyeli nüfusun Hz.
Yakup, Süleyman Demirel ve Hayati Harrani Mahallerinde diğer mahallelere göre
yoğun olduğu görülmektedir. İmam Bakır ve İbn-i Temiyye Mahallerinde ise Suriyeli
nüfus seyrektir. Süleyman Demirel ve Hz. Yakup mahalleleri sosyo-ekonomik
bakımından diğer mahallere göre gelişmiş olduğu için buralarda Suriyeli nüfus daha
fazladır. Ayrıca Yerli halkta Suriyeli sığınmacılar gibi Süleyman Demirel ve Hz. Yakup
mahallerini tercih etmiştir. Yine Hz. Yakup Mahallesinde göçmenlerin hane sayısı
fazlayken yerli nüfusun hane sayısı ise Süleyman Demirel Mahallesinde fazla olmuştur.

Tablo 35. Harran merkez mahallelerdeki hane sayısı

Harran Merkez Suriyelilerin Yerli Halkın


Mahalleleri Hane Sayısı Hane Sayısı

Cumhuriyet Mah. 92 225


Hayati Harrani Mah. 111 179
Hz. Yakup Mah. 131 309
İbn-i Teymiye Mah. 38 129
İmam Bakır Mah. 38 221
129
Süleyman Demirel Mah. 111 506
Toplam Hane Sayısı 521 1569
Kaynak ( Harran SYDV’den alınmıştır)

Grafik 7’ye Suriyeli mültecilerin mahallere göre oransal dağılımı değişkenlik


göstermektedir. Göçmenler özellikle Hz. Yakup, Süleyman Demirel ve Hayati Harrani
yerleşim birimlerini tercih etmektedir. Hz. Yakup Mahallesi %25 oranıyla Suriyelilerin
en kabalık olduğu mahalledir. Ayrıca Suriyeli göçmenlerin oranı Süleyman Demirel ve
Hayati Harrani Mahallelerinde eşit olmakla birlikte, İmam Bakır ve İbn-i Teymiye
alanlarında konut sayısı yeterli olmadığı için daha az barınmaktadırlar.

17%
21%

Cumhuriyet Mah.
Hayati Harrani Mah.
Hz. Yakup Mah.
7%
İbni Teymiye Mah.
21% İmam Bakır Mah.
Süleyman Demirel Mah.
7%

25%

Grafik 7. Suriyelilerin mahallelerdeki nüfus oranları (Harran SYDV’den alınmıştır)

Suriyeli sığınmacıların Hz. Yakup mahallesinde sosyal ilişki ağları güçlü olduğu için
diğer mahallelere göre daha fazla tercih edilmiştir. Suriyeliler kurdukları sosyal ağlarla
konaklama, beslenme ve iş bulma gibi sorunlarını çözerek göç sürecine aktif olarak
katılmışlardır. Süleyman Demirel Mahallesi konut sayısı ve iş imkânları açısından cazip
olduğu için Suriyeli hane sayısı fazladır. Hayati Harrani Mahallesinde sanayinin,
Cumhuriyet Mahallesinde de tarımın mevcut olması Suriyeli sığınmacıların
yerleşmesinde etkili olmuştur. Harita 10’da Suriyeli nüfusun hane dağılımına yer
verilmiştir.

130
Harita 10. Suriyeli nüfusun hane dağılımı ( CBS’de yapılmıştır)

Suriyeli nüfusun dağılımda olduğu gibi yerli nüfusun dağılımında Süleyman Demirel ve
Hz. Yakup Mahalleri ön plana çıkmaktadır. Harita 11’de görüldüğü üzere yerli halkın
çoğunluğu iş imkânları ve konut sayıları nedeniyle Süleyman Demirel Mahallesinde
konaklamaktadır. Hz. Yakup Mahallesinde de yeni konutlar yapılarak yerleşim alanı
genişlediği için Harranlıların nüfusu artmıştır. Cumhuriyet ve Hayati Harrani
Mahalleleri tarım ve sanayi fonksiyondan dolayı yerli halk tarafından tercih edilirken
İbni- Teymiye ve İmam Bakır Mahalleleri konut sayıları az olduğu için pek fazla tercih
edilmemiştir (Harita 11).

131
Harita 11. Yerli nüfusun hane sayısının dağılımı ( CBS’de yapılmıştır)

Suriyeli sığınmacılardan önce Harran’ın fonksiyon alanları gelişme göstermemiştir.


Harran’daki konut ve iş yeri sayıları fazla değildi. 2011 yılında Harran’da Süleyman
Demirel, Cumhuriyet ve İmambakır Mahalleri mevcuttu. Ancak Suriyeliler Harran’a
göç ettikten sonra yerleşim alanının genişlemesiyle Hz. Yakup, İbn-i Teymiye ve Hayati
Harrani Mahalleleri kurulmuştur. 2011 yılından sonra Suriyeli nüfusun artmasına bağlı
olarak Cumhuriyet ve İmam Bakır Mahallerinin sınırları değişmiştir. Süleyman Demirel
Mahallesinde Suriyeli sığınmacılar yeni iş yerleri açtıkları için dükkânlara yakın
konutların yapılmasına yol açmışlardır. Yeni konutlar ve iş imkânları Suriyeli
sığınmacıyı daha çok çekmiştir. Özellikle de Gıda, perakendecilik, giyim, imalat,
kuaför, kırtasiye ve sağlık hizmetleri bu mahallede kümelenmiştir. Hz. Yakup Mahallesi
ise perakendecilik ve gıda sektörünün gelişmesiyle nüfusu artmıştır. Harita 12’de 2011
yılı Harran’ın merkez mahallelerinin uydu görüntüsüne yer verilmiştir.

132
Harita 12. 2011 yılı Harran’ın uydu görüntüsü (Google earth )

2011 yılından sonra on yılı aşkın sürede Suriyeli sığınmacıların Harran’a


yerleşmeleriyle boş sahalar meskene açılmıştır. Özellikle de Suriyeli nüfusun etkisiyle
tarım arazilerinin yerleşmeye açılması Harran’ın dış kesime doğru genişlemesine neden
olmuştur. Harita 13’te görüldüğü üzere ilerleyen zamanlarda da yerleşim alanlarının
daha da genişleyeceği tahmin edilmektedir.

Harita 13. 2022 yılı Harran’ın uydu görüntüsü (Google earth)

133
Suriyelilerin göç etmeden önce yaşadıkları yerler Harran’a yakın olup iklim koşulları ve
sosyo-ekonomik etmenler bakımından geldikleri şehirler pek farklılık
göstermemektedir. Sığınmacıların göç sürecinde uzak olmayan mesafeleri tercih
ettikleri ve sosyo- ekonomik olarak uyum sağlayanların yaşamaya devam ettiği
görülmektedir.

Göçmenler gidecekleri yerin kentsel ve kırsal karakteristik özelliğini göz önünde


bulundurarak göç kararını vermektedirler. Kırsal ve kentsel yerleşmeden aynı yerleşim
yeri tercih edildiğinde sosyo-ekonomik olarak uyum sağlamak kolaylaşmaktadır. Tablo
36’ya göre Suriye’deki karışıklıklar başlamadan önce sığınmacıların %62’si kırsal
yerleşmede %38’i ise kentsel yerleşmede hayatlarını sürdürmektedirler. Göç eden
Suriyelilerin yarısından fazlası kırsal yerleşme özelliğine sahip olan mekânı yani
Harran’ı seçmişlerdir. Suriyeli göçmenlerin yerleşim yeri sınıflandırılmasında daha
önce kırsal bölgede yaşayanlar ağır basmakta olup seyrek de olsa kentsel alanlardan
gelenler de mevcuttur (Tablo 36)

Tablo 36. Suriyelilerin yerleşim yeri sınıflandırılması

Yerleşme Birimi Frekans Oran (%)

Kentsel 19 38
Kırsal 31 62

Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

İtme ve çekme kuramında belirtildiği gibi Suriyeli sığınmacılar göç ettikleri yerin
olumlu ve olumsuz etkisini değerlendirdikleri için Harran’ın kırsal görünümü, sosyal
yapısı ve ekonomik faaliyetleri daha ağır basmıştır.

Suriyeli sığınmacıların yer değiştirme hareketliliği yüksek olduğu için Harran’a


yerleşmeden önce Türkiye’nin değişik illerinde bulunmuşlardır. Suriyeli sığınmacılar
farklı yerlerde bulundukları için Harran’a doğrudan göç etmemişlerdir. Suriyelilerin
Harran’a göçü yakın illerden veya komşu ilçelerden basamaklı bir şekilde

134
gerçekleşmiştir. Tablo 36’da görüldüğü üzere Harran’a yerleşmeden önce
sığınmacıların % 60’şı yer değiştirmiş, % 40’i ise Harran dışına çıkmamıştır.

Tablo 36. Harran’a yerleşmeden önce başka bir şehirde bulunanlar

Göçün Mobilizasyonu Frekans Oran (%)

Şehir Değiştiren 30 60
Suriyeliler
Harran Dışına 20 40
Çıkmayan Suriyeliler
Toplam 50 100 Kaynak (Mülakat
sonucu elde edilmiştir)

Harran’a yerleşmeden önce başka illerde bulunan Suriyeli göçmenler genel olarak yakın
yerlerde ikamet etmişlerdir. Suriyeli sığınmacılar Türkiye’ye göç ettiklerinde ise çeşitli
sebeplerden dolayı ülke sınırları içinde de göç hareketine katılmaktadırlar. Uzak
yerlerden gelen Suriyeli sığınmacı dalgasının yarattığı boşluk başka bir kitle tarafından
doldurulmaktadır. Böylece Suriyeli göçü basamaklı şekilde ülke genelinde yayılmıştır.
Tablo 37’e göre Suriyelilerin Harran’a yerleşmeden önce bulundukları yerlerin dağılımı
farklılık göstermektedir.

Tablo 37. Harran’a yerleşmeden önce Suriyelilerin bulundukları iller

135
Şehirler 2012 2013 2014 2015 201 2017 2018 Toplam
6

Şanlıurfa - 1 - 1 - - 1 3
Gaziantep 1 1 1 3 1 - 2 9
Sivas - - - - 1 - - 1
Mersin - - - 1 - - - 1
Osmaniye - 1 - - - - - 1
Adıyaman - - - - 1 - - 1
Hatay - - 1 3 2 - - 6
İzmir - - - - - - 1 1
Malatya - 1 - - - - - 1
Konya - 1 - - - - - 1
İstanbul - - - 1 - - - 1
Bursa - - - 1 - - - 1
Ankara - - - - - 1 - 1
Isparta - - - 1 - - - 1
Antalya - 1 - - 1 - 1 1
Toplam 1 6 2 11 6 1 5 30
Kaynak ( Mülakat sonucunda elde edilmiştir)

Tablo 37’de görüldüğü üzere Suriyelilerin Harran’dan önce bulundukları yerler farklılık
göstermekle beraber en çok Gaziantep’te bulundukları görülmektedir. Gaziantep’ten
sonra Suriyeli göçmenlerin en çok bulundukları il Şanlıurfa’dır. Yer değiştirenlerin
oranı yıllara göre dağılımında Suriye savaşının en şiddetli olduğu 2013 ve 2016 yılları
arasına denk gelmektedir. PYD- İŞİD gibi terör örgütleri arasındaki çatışmanın artması
ve rejimin tekrar güçlenerek alan kazanması yeni göç dalgasını tetiklemiştir. Suriyeli
göç dalgası önceki göç dalgalarının yerini alarak tüm ülkeye göç zinciri şeklinde
yayıldığı için yer değiştirenlerin oranı fazla olmuştur.

136
Suriyeli göçmenlere “Neden farklı şehirde bulundunuz?” sorusu sorulduğunda
verdikleri bazı cevaplar şu şekildedir:

S-10- “2015 yılında Gaziantep’te bulundum. Türkiye’de sınırdan geçtikten sonra Suriye’den
getirdiğimiz parayla Antep’te baklavacı dükkânı açtık. Geçimimizi sağlamak için önce Antep’teydim.
Ancak kiralar pahalı olduğu için dükkânı kapatmak zorunda kaldım. Arkadaşım Antep’te başka bir işte

çalışmaya başladı. Ben ise daha sonra Harran’a gelip baklavacılığı devam ettirdim.” (S-10, Erkek,
Yaş 27, 03.06.2021).

S-14- “Harran’dan önce Osmaniye ve Hatay’da bulundum. 2014 yılında Yayladağı’ndan Türkiye’ye
geçtim. Hanımla birlikte Türkiye’ye geldik. Önce Hatay’da kampta kaldım. Edebiyat öğretmeni olduğum
için Osmaniye’de kampta Suriyelilere ders vermeye başladım. Uzun süre Osmaniye’de öğretmenlik

yaptım. 2018’de de Harran’a göç sağlığı merkezinde tercüman olarak çalışmak amacıyla geldim.” (S-
14, Erkek, Yaş: 66, 04.06.2021).

S-15- “2013 yılında çalışmak için Antalya’ya gittim. Orada tarlalarda çalıştım. Eşim ve çocuklarımla
birlikte tarlalarda yetişen meyve ve sebzeleri topladık. Yazında pamuk toplayıp Antalya’nın değişik
ilçelerinde yaşadım. Çadırlarda ve zor koşullarda ailece hayata tutunmaya çalıştık. Çocuklarım ve eşim
çok yoruluyorlardı. Akrabalarım beni çağırınca da 2014’te Harran’a eşim ve çocuklarımla hep birlikte

buraya gelip pamuk toplamaya başladık.” (S-15, Erkek, Yaş 30, 04.06.2021).

S-18- “2013 yılında savaş olduğu için Türkiye’ye giriş yaptım. Kardeşlerim Antakya’da oldukları için 2
ay orada kaldım. Kocamı savaşta kaybettiğim için kardeşlerim bana Antakya’da destek oldular. Ancak
tek bir evde kalabalık olarak kaldığımız için onlara yük oluyordum. Sonra çocuklarımı alıp Akçakale

kampına gittim. İş bulmak için Harran’a gidince orda ikinci evliliğimi yaptım.” (S-18, Kadın, Yaş
40. 05.06.2021).

S-21- “2012’de Suriye savaşında annemi ve babamı kaybettim. Cerablus’tan sınırından geçiş yaptım.
2013’te amcamla birlikte Malatya’ya geldik. Bir süre orada oturdum. Malatya’da kayısı toplamaya
başladım. Geçimimi zor şartlarda sağlıyordum. Bazı günler yarı tok yarı aç bir halde yaşıyordum. Abim
Harran’da olduğu için 2015’te Harran’a geldim. Ablam Harranlı biriyle evlendi. Bende hastanede

tercümanlık işini buldum.” (S-21, Kadın, Yaş 38, 06.06.2021).

S-23- “ 2018 yılında 1 sene ailemle birlikte Gaziantep’te kaldım. Babam inşaat ustası olduğu için
geçimini inşaatlarda sağlıyordu. Antep’te önce derme çatma bir evde kalıyorduk. Kiralar ve yiyecekler
pahalı olduğu için geçinemedik. 2019 yılında Harran’a geldik. Akrabalarımız bizi buraya çağırdı.

137
Babam akrabalarımızla ev tutup inşatlarda çalışmaya devam etti. Ben ise üniversiteyi kazanıp okuluma

devam ettim.” (S-23, Kadın, Yaş 22, 07.06. 2021).

S-27- “2017’de Annem ve babamdan ayrılarak amcamla birlikte Türkiye’ye giriş yaptık. İlk olarak
Harran’daydım. 2018’de hem kimlik çıkarmak için hem de iş bulmak amacıyla İzmir’e gittim. Amca
çocukları da gelince değişik işlerde çalıştık. Tesisatçılık, temizlikçilik ve çaycılık işlerini yaptım. Bir süre
çalıştıktan sonra İzmir’de göç idaresinden kimlik aldım. Ancak yaptığımız işlerde kazanamıyorduk. Ev

sorunumuz olduğu için bir süre sonra Harran’a geri dönüş yaptım.” (S-27, Erkek, Yaş:22,
08.06.2021).

S-32- “2012 yılında kocam ve çocuklarımla Hatay’dan giriş yaptık. Önce kampta kalıyorduk ancak
akrabalarımız gelince kamptan çıktık. İki aileyle beraber 2013’te Konya’da tarım işlerinde çalıştık.
Konya’daki işimiz bitince 2014’te İstanbul’da iş buldum. Kocamın tanıdığı iş bulmamızı sağladı.
Gündelik olarak evleri temizlemeye gidiyordum. 2017’de de Kayseri’ye gidip şeker pancarı topladık.”

(S-32, Kadın, Yaş 27, 09.06.2021).

S-39- “İş bulmak için Türkiye’nin değişik şehirlerine gittim. Harran’dan önce 2017’de Ankara’ya
gittim. 2018’de Rize’ye gittim. Rize’de çay topladık. Türkiye’nin değişik şehirlerinde bulundum. Bu sene
de Konya’ya gitmeyi düşünüyorum. Mevsimlik işçi olduğum için her sene iş bulmak için farklı şehirlere

gidiyorum.”(S-39, Kadın, Yaş 34,10.06.2021).

S-43- “Harran’a gelmeden önce Türkiye’nin değişik şehirlerinde bulundum. 2015’te karım ve
çocuklarımla Suriye’yi terk ederek Reyhanlı’ya geldik. Suriye’deki tüm tarlalarımızı bırakıp göç ettik.
2016’da Hatay’ın değişik ilçelerinde pamuk topladım. 2017’de karımı ve çocuklarımı alarak Denizli’de
bulundum. Denizli’de haşhaş tarlasında ve mısır tarlalarında ürün topladım. Daha sonra Antalya’da

dayılarım iş bulunca ailece 2018’de Antalya’da seracılıkta çalıştık.” (S-47, Erkek, Yaş 45,
11.06.2021).

S-48- “Harran’dan önce Akçakale ve Şanlıurfa’da bulundum. Mevsimlik işçi olarak pamuk toplamak
için farklı şehirlere gittim. Yanımda ailemi de götürdüm. Yazın ailece pamuk topluyoruz. Kış mevsiminde
sadece ben tarlada çalışıyorum. Şanlıurfa ve Akçakale’den başka Kayseri ve Antalya’ya gittik. Orada da
mevsimlik işçi olarak çalıştık. Bunun dışında Osmaniye’ye gittik. Yer fıstığı topladık. Isparta’ya gittik.

Orda gül topladık.” (S-48, Erkek, Yaş 27,13.06.2021).

Yukarıdaki bazı mülakatlarda görüldüğü gibi Suriyeli sığınmacıların başka şehirlerde


bulunma sebepleri genel olarak farklılık göstermektedir. Suriyeli göçmenler gerek iş

138
bulmak amacıyla gerekse de göçmen ağı yoluyla akrabalarının ya da bir tanıdığının
yanına yerleşebilmektedir. Göç devingenliği çok yüksek olan Suriyelilerin ekonomik
olarak hayata tutunmak ve sosyal sermaye kanallarıyla güven içinde olma hissi önem
taşımaktadır. Özellikle gelişmiş kentlerin ilk etapta tercih edilmesi sosyo-ekonomik
bütünleşme eğiliminin bir sonucudur.

Suriyeli sığınmacıların Harran’a yerleşme nedenleri sorulduğunda; iş bulmak, Arap


kültünün olması, aile ve akrabaların etkisi en çok verilen cevaplar arasındadır. Tablo
38’de Suriyelilerin Harran’a yerleşme nedenlerinden %16 Arap kültürü, %30 iş bulmak
ve % 38 aile, akrabaların olması en çok etkili olmuştur.

Tablo 38. Suriyelilerin Harran’a yerleşme sebepleri

Yerleşme Frekans Oran (%)


Sebepleri

Aile ve Akrabalar 19 38
İş Bulmak 15 30
Arap Kültürü 8 16
Ekonomik Durum 3 6
Tayin 3 6
Kiralık Ev 2 4
Toplam 50 100
Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Tablo 38’de görüldüğü üzere Suriyeli sığınmacıların Harran’a yerleşmelerinde aile ve


akrabalık bağları yani ilişki ağları etkili olmuştur. Harran’daki öncü göçmenlerin
kurdukları sosyal ağlar, sonraki sığınmacıların göç etmesini kolaylaştırmıştır. Öncü
göçmenler birçok problemini çözmeyi öğrendikleri için sonraki göç eden Suriyelilere
rehberlik etmişlerdir. Böylece Harran’a göç eden Suriyeliler yerleşme, iş bulma gibi
sorunlarını çözebilecekleri akrabalarının yanına göç etmişlerdir. Ayrıca Suriyeli

139
sığınmacıların Harran halkıyla benzer kültürel yapıya sahip olması göç etmelerinde
etkili olmuştur.

Suriyeli mültecilere “Sizi Harran’a yerleşmeye yönelten şeyler neler olmuştur?” sorusu
sorulduğunda verdikleri yanıtların bazıları şunlardır:

S-1- “Suriye’deki savaştan kaçtıktan sonra değişik şehirlerde kampta veya göç sağlığı merkezinde
mesleğim olan doktorluğu sürdürdüm. Türkiye’ye göç ettikten sonra Şanlıurfa’da çalışıyorken daha sonra
tayinim Ceylanpınar’a çıktı. Ceylanpınar’da göç sağlığı merkezinde ortopedi uzmanıydım. 2018’de
tayinim Harran’a çıktığı için buraya geldim. Üç senedir Harran Göç Sağlığı Merkezinde çalışmaya

devam ediyorum. Tayinim başka yere çıkmazsa burada devam edeceğim.” (S-1, Erkek, Yaş 67,
01.06.2021).

S-7- “Harran’a 2017 yılında geldim. Akrabalarım çağırdığı için geldim. Akrabalarım çağırmasaydılar
Antep’te kalmaya devam edecektim. Akrabalarımla birlikte Hz. Yakup Mahallesinde oturuyorum. Onlarla
inşaatlarda iş bulup çalışıyorum. Akrabalarım buraya geldiğim zaman bana kerpiçten ev yaptılar.
Eksikliklerimi karşıladılar. Akrabalarım sayesinde kendimi daha güvende ve huzurlu hissediyorum”

(S-7, Erkek, Yaş 27, 02.06.2021).

S-10- “Harran’a iş bulmak amacıyla geldim. Harran’daki kiralar Gaziantep’teki kiralara göre daha
ucuz olduğu için baklavacı dükkânı açtım. Daha önce Antep’te dükkânım vardı. Ancak kiralar pahalı
olduğu için dükkânı kapatmak zorunda kaldım. Şimdi ise Harran’da daha ucuz kira verip daha çok

kazanıyorum.” (S-10, Erkek, Yaş 27, 03.06.2021).

S-15- “ 2014’te Harran’a geldim. Burayı seçmemde en çok Arapçanın konuşulması etkili oldu. Hem
Harran’da hem de değişik şehirlerde akrabalarım vardı. Ancak Harran halkı Arap olduğu için yabancılık
çekmiyorum. Çünkü konuşup derdimi anlatabiliyorum. Hatta rahat rahat sohbet ediyorum. Arapçaları

farklı olsa da birbirimizi anlayabiliyoruz. Kültürel benzerlik Harran’ı tercih etmem de etkili oldu.” (S-
15, Erkek, Yaş 30, 05.06.2021).

S-28- “Harran’a eşim ve çocuklarımla birlikte 2016 yılında geldim. Harran Arap kültürüne yakın
olduğu için kalmaya karar veriyoruz. Çünkü başka yerde Arapça konuşulmadığı için derdimi
anlatamıyorum. Arapça konuşup rahat iletişim kurabiliyorum. Harran’ın kültürel olarak yakın olması
hayatımı kolaylaştırmaktadır. Ayrıca aynı dili konuştuğumuzdan dolayı arada bir komşulara kahve

içmeye gidiyorum.” (S-28, Kadın, Yaş 30,08.06.2021).

140
S-30- “Suriye’den savaştan kaçtıktan sonra 2014 yılında Harran’a kocam ve çocuklarımla geldik.
Kocamın kardeşleri ve akrabalarım bizden önce Harran’a yerleşmişlerdi. Savaş büyüdüğü zaman bizi
Harran’a çağırdılar. Onun için Harran’a göç ettik. Akrabalarımız biz gelmeden önce evimizi
hazırladılar. Tüm eksiklerimizi karşıladılar. Eğer akrabalarımız bu mahallede kalmaya devam ederlerse

bizde kalmaya devam edeceğiz.” (S-30, Kadın, Yaş 41, 09.06.2021).

S-34- “2018 yılında Harran’a geldik. Fakat Harran’a gelmeden önce başka şehirlerde iş arıyorduk.
Kocamın Suriye’den arkadaşları Harran’da çalışıyorlardı ve kocama pamuk toplama işini buldular.
Önce, Bellitaş Mahallesinde kalıyorduk. Tarla sahibi bize arazisinin kullanılmayan kısmını vermişti. Biz
de bir kısmına çadır ev yapmıştık. Daha sonra kocam tesviyecilerin yanında iş bulduktan sonra Harran

merkeze yerleştik.” (S-34, Kadın, Yaş 36, 09.06.2021).

S-39- “İş bulduğumuz için Harran’a ailece geldik. 2019 yılında Harran’a yerleştim. Kaldığımız
mahallenin sakinleri tarlada çalıştıkları bize boş araziyi verdiler biz de arazine üzerine ev kurduk.
Akrabalarım da yanımızda ev kurdukları için onlarla aynı mahallede yaşıyoruz. Kocam tarlada pamuk
topluyor. Çocuklarla birlikte yazın ona yardım ediyoruz. Kocam tarlada iş bulduğu için Harran’da

oturuyoruz.” (S-39, Kadın, Yaş 34, 10.06.2021).

S-44- “Harran’a kardeşimle aynı zamanda geldik. Amcalarım bizden önce Harran’a göç etmişlerdi.
Kardeşimle ben mevsimlik tarım işçisiyiz. Gündelik olarak tarlalarda çalışıyorduk. Amcalarım bana ve
kardeşime önce müstakil ev yaptılar sonra bize tarlada iş buldular. Amcalarım yardım ettikleri için
eşlerimizi ve çocuklarımızı alarak Harran’da kalmaya başladık. Amcalarım yardım etmeseydiler başka

şehirde olacaktım.” (S-44, Erkek, Yaş 50, 11.06.2021).

Mülakatlara verilen cevaplara göre Suriyeli göçmenler aile, akrabalık ve arkadaşlık


ilişkilerini kullanarak Harran’da kendilerine yeni bir alan açmışlardır. Göçmen ilişki
ağı teorisinde belirtildiği gibi sığınmacılar sosyal ağları kurarak hem barınma ve iş
bulma sorununu çözmüşlerdir. “Hemşehrilik” ya da dayanışma duygusunun güçlü
olması göçmenlerin mekânda uyum sağlamalarını kolaylaştırmıştır. Ayrıca Harran’ın
Arap kültürüne sahip olması Suriyelilerin yerleşmesinde önemli bir diğer etken
olmuştur. Çünkü kültürel benzerlik yerleşmenin tercih edilmesinde ana öğelerden biri
olmuştur. Ayrıca Suriyelilerin yabancılık duygusunu hissetmemelerinde Arap
kültürünün varlığı göz ardı edilemez.

141
Suriyeli göçmenlerin Harran’a yerleşmesinde yakınlarının önemli bir etkisi olduğu
görülmektedir. Akrabalık ve aile duygusu göçmenlerin Harran’ı tercih etmelerinde
önemli bir belirleyici olmuştur. Tablo 39’a göre Suriyeli sığınmacıların %76’sının
Harran’ı seçmesinde yakınlarının tesiri olmuştur. Ankete katılan %28’lik kesim ise
yakınların herhangi bir etkisinin olmadığını belirtmişlerdir.

Tablo 39. Suriyelilerin Harran’a yerleşmesinde yakınlarının belirleyici rolü

Yerleşmede Frekans Oran (%)


Yakınların Etkisi

Yakınlarının 36 72
Etkisi Var
Yakınlarının 14 28
Etkisi Yok
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriyeli sığınmacılar Harran’a yerleştikten sonra barınma, iş bulma ve akrabaların etkisi


sebebiyle yer değiştirmişlerdir. Tablo 40’ta göçmenlerin ilk yerleştikleri mahallelere yer
almaktadır. Buna göre Suriyelilerin ilk olarak en fazla yerleştikleri mahalle %30
oranıyla Süleyman Demirel Mahallesidir. Bu durum mahallenin iş bulma, barınma gibi
sosyo- ekonomik yapısından kaynaklamaktadır.

Tablo 40. Suriyelilerin Harran’a ilk yerleştikleri mahalleler

Mahalleler Frekans Oran (%)

Süleyman Demirel 15 30
Mah.
Hz. Yakup Mah. 13 26
Cumhuriyet Mah. 8 16
Hayati Harrani Mah. 6 12
İmam Bakır Mah. 5 10 142
İbn-i Teymiyye Mah. 3 6
Toplam 50 100
Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Grafik 8’de görüldüğü üzere Harran’daki öncü Suriyeli sığınmacılar Süleyman Demirel
Mahallesinden sonra en fazla Hz. Yakup Mahallesine yerleşmişlerdir. Suriyeli
sığınmacıların bu mahalleye yerleşmelerinde boş arazileri mesken tutmaları ve sosyal
ilişki ağları etkili olmuştur. Göçmen ilişki teorisinde belirtildiği gibi yeni göç edenler
sonraki göçmenlere alt yapı oluşturdukları için Harran’daki Suriyeli sığınmacılar Hz.
Yakup Mahallesini tercih etmişlerdir.

35%

30%
30%
26%
25%

20%
16%
15%
12%
10%
6% 6%
5%

0%
Cumhuriyet Hayati Harrani Hz. Yakup Mah. İbn-i Teymiye İmam Bakır Süleyman
Mah. Mah. Mah. Mah. Demirel Mah.

Grafik 8. Suriyelilerin Harran’a ilk yerleştikleri mahalleler

Suriyeli göçmenlerin ülke içindeki hareketliliği yüksek olmakla beraber Harran’daki


mahalleler arasında da yer değiştirmeleri oldukça fazladır. Özellikle de Suriyelilerin
mahalleler arasında sıklıkla rotasyon yaptıkları mahalle sakinlerince de bilinmektedir.
Göçmenlerin mahalleler arasında yer değiştirmeleri kendi aralarındaki karmaşık ilişki

143
ağının da oluştuğunun bir belirtisidir. Tablo 41’de Suriyelilerin, mahaller arasındaki
devingenliğinin yüksek olduğu görülmektedir. Sığınmacıların %88’i mahalleler
arasında yer değiştirmişlerdir. Özellikle mahalleler arasındaki sosyo- ekonomik yapı,
göçmen ilişki ağı ve kültürel benzerlik Suriyeli sığınmacıların yer değiştirmesine neden
olmuştur.

Tablo 41. Suriyelilerin mahalleler arasındaki hareketlilik durumları

Mahalleler Arası Hareketlilik Frekans Oran

Yer Değiştirenler 44 88
Sabit Kalanlar 6 12
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriyelilerin Harran’ın mahallerinde devamlı oturmaya veya yer değiştirmeye iten bazı
faktörler vardır. Bu faktörler şöyle sıralanabilir: Akrabaların olması, iş yerine yakınlık,
ucuz kiralar ve gecekondu yapısının mevcut olmasıdır. Suriyelilerin bir mahalleye
yerleşmesinde bu etkenler önemlidir. Özellikle Suriyelilerin akrabalarının o mahallede
var olması mahallenin tercih edilmesinde belirleyici olmuştur. Suriyelilerin mahallede
kurdukları ilişki ağları göç sürecini şekillendirmekte ve sığınmacıların yeni yere
alışmalarını kolaylaştırmaktadır. Tablo 42 görüldüğü gibi Suriyelilerin Harran’ın
mahallelerine yerleşmelerinde % 42 oranıyla en çok akrabaların etkisi olmuştur.
Akrabalardan sonra ise % 32 ucuz kira ve % 14 gecekondu yapılması mahallenin
seçilmesinde rol oynamıştır.

Tablo 42. Suriyelilerin Harran’ın mahallelerini tercih etme nedenleri

Faktörler Frekans Oran

İş Yerine Yakınlık 6 12
Ucuz Kira 16 32
Akrabaların Olması 21 144 42
Gecekondu Yapılması 7 14
Toplam 50 100
Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriyeli göçmenlere “Harran’ın içinde yer değiştirdiniz mi? Bu değişim hangi


mahalleler arasında olmuştur? Sizi bu mahalleye teşvik eden faktör ne olmuştur?”
sorularına verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

S-4- “Harran’a ilk geldiğimde Süleyman Demirel Mahallesinde kalıyordum. Süleyman Demirel
Mahallesinde kiralar çok pahalıydı. Maaşım kira ödemeye yetmiyordu. Uygun bir ev bulunca daha sonra
Hayati Harrani Mahallesine taşındım. Çünkü orada kiralar daha ucuzdu. Ucuz kira bulmasaydım
taşınmayacaktım. Sanayide oto-elektrikçi olarak çalışıyorum. Maaşımın çoğunu kiraya versem ailemi

geçindiremem o yüzden Hayati Harrani Mahallesi daha uygun.” (S-4, Erkek, Yaş 39, 01.06.2021).

S-6- “Harran merkeze gelmeden önce Ünlü köyünde yaşıyordum. Tarlada çalışıp para kazanıyordum.
Türkçedeki karşılığı bir nevi ırgatlık yapıyordum. Sonra tanıdıklarım bana inşaatta iş buldular. İş
bulduktan sonra Hz. Yakup Mahallesine taşındım. Köyden şehre geçmiş oldum. İnşaatta daha çok para

kazandığım için artık Hz. Yakup Mahallesinde kalıyorum.”(S-6, Erkek, Yaş 40, 02.06.2021).

S-12- “İlk olarak Hz. Yakup Mahallesinde yaşıyordum. Hastanede çalıştığım için gidiş geliş yapmakta
çok zorlanıyordum. Çünkü işe başlayınca çok zamanım gidiyordu. Daha sonra hastaneye yakın olduğu
için Süleyman Demirel Mahallesine taşındım. Bu mahallede hem ev bulduğum için hem de işe yakın
olduğum için buraya yerleştim. Süleyman Demirel Mahallesine taşındıktan sonra akrabalarımla komşu

olduk.” (S-12, Erkek, Yaş 32, 04.06.2021).

S-17- “Harran’da sağlık ocağında çalıştığım için Süleyman Demirel Mahallesinde oturuyorum. Başka
herhangi bir mahalleye taşınmadım. Sağlık ocağına yakın olduğu için bu mahallede oturmaya devam
ediyorum. Zaten tayinim çıktığı için başka şehirden Harran’a geldim. Süleyman Demirel Mahallesinde
kolaylıkla ev bulduğum için eşimle beraber hemen bu mahalleye yerleştik. Yürüyerek her gün sağlık

ocağına gidiyorum.” (S-17, Kadın, Yaş 32, 05.06.2021).

S-22- “Harran’da önce Hz. Yakup Mahallesindeydim. Ailem orada oturduğu için onlarla yaşıyordum.
Daha sonra Harranlı biriyle evlendiğim için Cumhuriyet Mahallesine taşındım. Kocamın ailesi ve evi bu

145
mahallede olduğu için Cumhuriyet Mahallesinde yaşamaya başladım. Başka bir mahalleye taşınmayı

düşünmüyorum.” (S-22, Kadın, Yaş 32,07.06.2021).

S-32- “Kocamla birlikte önce Süleyman Demirel Mahallesine yerleştik. Bu mahallede ev sıkıntısı vardı.
Kiralar da çok yüksekti. Hz. Yakup Mahallesinde akrabalarımız vardı. Akrabalarımız bize evlerinin
yanında taşlardan ve kerpiçlerden bir katlı ev yaptılar. Kocamla beraber Süleyman Demirel
Mahallesinden Hz. Yakup Mahallesine geçtik. Hz. Yakup Mahallesine geçtikten sonra ne kira sıkıntımız

kaldı ne iş sıkıntımız kaldı. Çünkü kocam burada iş buldu.” (S-32, Kadın, Yaş 27, 09.06.2021).

S-34- “Süleyman Demirel Mahallesinde kiralık evde oturuyorduk. Sonra akrabalarımız İmam Bakır
Mahallesinde oldukları için oraya yerleştik. Süleyman Demirel Mahallesindeki evler çok pahalıydı. Şimdi
ise akrabalarımızla aynı mahallede kalıyoruz. Pahalı evde kalmaya devam edebilirdik. Fakat
akrabalarımız bizi bu mahalleye çağırınca onların yanlarına geldik. İmam Bakır Mahallesinde aynı

aşiretten akrabalarımız da olduğu için kendimizi daha güvende hissediyoruz.” (S 34, Kadın, Yaş 36,
09.06.2021).

S- 40- “Suriye’den Harran’a göç ettikten sonra Cumhuriyet Mahallesinde kalıyordum. Çadır evlerde
kaldığımız için ısınamıyorduk. Ancak daha sonra ailem İbn-i Teymiyye Mahallesinde Kümbet Evlerin
yanında toprak ve çamurdan ev yaptılar. Cumhuriyet Mahallesinden İbn-i Teymiyye Mahallesine göç
ettik. İbn-i Teymiyye Mahallesini mesken tuttuğumuz için oraya yerleştik. Akrabalarım ve ailem bu

mahalleye geldikleri için bu mahalleye göç ettik.” (S-40, Erkek, Yaş 18, 11.06.2021).

S-44- “Harran’a geldiğimizden beri Cumhuriyet Mahallesinde oturuyorum. Cumhuriyet Mahallesine


geldiğimde önce tarlada iş buldum. Sonra tarla sahibi, ağa, bize boş bir arazi verdi. Bende çadırdan ev
yaptım. Geldiğimden beri bu mahallede oturuyorum. Hiç yer değiştirmedim. Başka bir mahalleye de
taşınmadım. Oturduğumuz ev tarlaya çok yakın bu nedenle başka bir mahalleye gitmek istemedim. Ev

bulmam bu mahallede kalmamda mühim oldu. “ (S-44, Erkek, Yaş 50,11.06.2021).

Suriyelilerin görüşme sorularına verdikleri cevaplardan anlaşıldığı üzere mahalleler


arasındaki yer değiştirme hareketliliği çeşitli sebeplerden kaynaklanmıştır. Akrabaların
ve ailenin aynı mahallede olması göçmenlerin yalnızlıktan kurtulma ve güvende olma
güdülerini pekiştirmektedir. Mahallenin iş yerine yakın olması ve ucuz ev bulunması ya
da barınma sorunun giderilmesi yer değiştirme hareketliliğini çoğaltmıştır. Suriyelilerin
yer değiştirme hareketliliğinin yüksek olması mahalleler arasındaki yerleşme
sınırlarının ve nüfus miktarının sürekli değişmesine yol açmıştır. Nüfus miktarı sürekli

146
değiştiği için göçmenlerin takip edilmesi ya da hangi mahallede ne kadar göçmen
olduğunun tespit edilmesini de zorlaştırmıştır. Aynı zamanda düzensiz yerleşme ve
gecekondu sayısı göçmenlerin yer değiştirme canlılığına bağlı olarak da artmıştır.
Özellikle de mekân değiştirme devingenliği mahaller arasındaki sosyo-ekonomik
farklılığın iyice hissedilmesine neden olmuştur. Suriyeli sığınmacıların sürekli mekân
değiştirmeleri aralarındaki etkileşim düzeyinin de güçlü olduğunu göstermektedir.

Yerli halka göre Suriyelilerin herhangi bir mahalleyi tercih etme nedenleri yerleşme
açısından elverişli şartlar taşınmasındandır. Boş arazinin olması, tarım arazisine
yakınlık, ucuz kira, barınma olanağı ve iş yerine yakın olması Suriyelilerin mahalleyi
tercih etme nedenleridir. Tablo 43’e göre yerli halka göre Suriyelilerin Harran’daki
mahalleleri seçme nedenleri gösterilmiştir. Yerli halka göre %30 boş arazinin varlığı,
% 27 tarım arazisine yakınlık ve %23 barınma olanağı sığınmacıların yerleşmesinde
etkili olmuştur.

Tablo 43. Yerli halka göre Suriyelilerin mahalleleri seçme nedenleri

Tercih Sebebi Frekans Oran

Boş Arazi 9 30
Ucuz Kira 3 10
Tarım Arazisine Yakınlık 8 26,66
Barınma Olanağı 7 23,33
İş Yerine Yakınlık 3 10
Toplam 30 100

Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Tablo 44’e göre Suriyeli sığınmacıların barındıkları konutların biçim ve mülkiyet


durumlarına yer verilmiştir. Buna göre Suriyeli göçmenlerin %58’i kiralık
meskenlerde, %24’ü çadır meskenlerde ve %18’i gecekondular da kalmaktadır.
Harran’daki Suriyeli göçmenlerin daha çok kiralık evlere yöneldikleri bunun yanı sıra
kiralık evde kalamayanların gecekondu ve çadır evleri tercih ettikleri görülmektedir.

147
Suriyeli sığınmacıların ekonomik durumları iyi olmadığı için gecekondu ve çadır
meskenleri tercih edilmiştir. Ayrıca Suriyelilerin ilişki ağları güçlü olduğu için bir arada
olma isteği mesken yapısını etkilemiştir (Tablo 44).

Tablo 44. Harran’daki Suriyelilerin barındıkları meskenlerin biçimleri

Evlerin Mülkiyeti Frekans Yüzdelik

Kiralık 29 %58
Çadır Ev 12 %24
Gecekondu 9 %18
Toplam 50 %100

Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Yerli halka “Suriyeliler en çok hangi mahallerde yaşıyorlar? Neden oraları tercih
ediyorlar?” soruları sorulduğunda verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

Y-3- “Suriyeliler Harran’da en fazla Hz. Yakup ve Süleyman Demirel Mahallelerinde yaşıyorlar. Kira
ucuzluğu ve konut fazlalığından dolayı orasını tercih ediyorlar. Zaten her iki mahalleye de yeni inşaatlar
yapılıyor. Süleyman Demirel Mahallesinde maddi durumu daha iyi olan Suriyeliler ev tutuyorlar. Maddi
durumu kötü olanlar ise Hz. Yakup Mahallesinde gecekondu yaparak yaşıyorlar. Zaten o mahallede

sayıları daha hızlı artıyor.” (Y-3, Erkek, Yaş 34, 14.06.2021).

Y-7- “Suriyeliler en çok Hz. Yakup, Süleyman Demirel ve İmam Bakır Mahallelerinde yaşıyorlar. Kimi
bu mahallede rahat ve temiz bir yaşam olduğu için orasını seçiyor. Kimisi de mecburiyetten veya iş
olanakları iyi olduğu için o mahalleleri tercih ediyor. Hz. Yakup Mahallesinde sayıları o kadar çoğalmış
ki mahallenin çıkışına doğru yeni bir mahalle kurulmuş gibi bir hava var. Hz. Yakup Mahallesinde bence

daha çok kalabalıklar.” (Y-7, Erkek, 32, 15.06.2021).

Y-10- “Suriyeliler her mahalleye dağılmakla birlikte en çok Hz. Yakup Mahallesinde hayatlarını
sürdürüyorlar. Hz. Yakup Mahallesinde yeni binalar yapıldığı için ucuz kira ödeyen Suriyeliler
bulunuyor. Suriyeliler akrabaca geldikleri için boş meskenlere yeni evler inşa ediyorlar. Hz. Yakup
Mahallesinde boş araziler çok fazla olduğu için Suriyeliler oraya gecekondu, çadır ev, kerpiç veya

topraktan ev yapıp orasını değerlendiriyorlar.”(Y-10, Kadın, Yaş 39, 16.06.2021).

148
Y-14- “Bence Suriyeliler Cumhuriyet Mahallesinde veya Hz. Yakup Mahallesinde daha çok oturuyorlar.
Ayrıca Süleyman Demirel mahallesinde kirada oturanların sayısı da fazladır. Cumhuriyet Mahallesi ve
Hz. Yakup Mahallesinde bulunanlar tarımda fazla çalıştıkları için hem boş arazileri var hem de tarlaya
yakın oluyorlar. Boş araziye ev yapıp oraya oturuyorlar. Esnaf olan Suriyeliler de dükkânlarına yakın

olmak için Süleyman Demirel Mahallesinde ev tutuyorlar.” (Y-14, Erkek, Yaş, 26, 16.06.2021).

Y-21- “Suriyeliler en fazla Hz. Yakup ve İbn-i Teymiye Mahallelerinde hayatlarını sürdürüyorlar.
Suriyeli nüfus fazla olduğu için oraya yerleşiyorlar. Ancak o mahalleleri tercih etmelerinin nedeni
barınmayla ilgili bence. Yani eski, terk edilmiş evler çok fazla ve kira fiyatları diğer mahallere göre daha

ucuz olduğu için bu iki mahallede daha çok kalıyorlar.” (Y-21, Kadın 24, Yaş 18.06.2021).

Y-28- “Suriyeliler her mahallede eşit dağılmamakla birlikte en çok boş arazilerin olduğu ve tarım
arazilerinin çok olduğu yerde yaşıyorlar. Hz. Yakup Mahallesi ve Şeyh Hayati Harrani Mahallesinde
yoğun bir şekilde yaşıyorlar. Çünkü buralarda boş arazilere ev yapıyorlar bundan dolayı gece kondular
bu mahallelerde eskiye göre çok fazla arttı. Harran’da gecekondu yokken Suriyelilerin gelmesiyle
gecekondular arttı. Tarımda çok fazla çalıştıkları için tarlalara yakın olma ihtiyacı hissediyorlar. Onun

için tarlaya yakın boş arazide ev yapıyorlar.” (Y-28, Kadın, Yaş 24, 20.06.2021).

Yerli halkın sorulara verdikleri yanıtlara bakılırsa Suriyeli mülteciler, mahalleleri


seçerken özellikle kullanılmayan arazilerin bulunmasına ve barınma imkânlarının
bulunmasına dikkat etmektedirler. Hz. Yakup Mahallesi ve Cumhuriyet Mahallesinde
kullanılmayan araziler fazla olduğu için Suriyeliler tarafından bu araziler iskâna
açılmaktadır. Barınma sorunu gecekondu inşa edilerek çözülmektedir. Dolayısıyla
göçmenler araziler üzerinde müstakil evler yaptıkları için mahalleler içinde gecekondu
sayısı da artmıştır. Göçmenlerin büyük bir kısmı tarımla uğraştıkları için tarım
arazilerinin çevresinde de yeni gecekondu tarzı evler inşa etmişlerdir. Boş arazilerin
tarım alanlarına yakın olması Suriyeli sığınmacılar için cazip gelmektedir.

Suriyeli sığınmacılar Harran’a yerleştikten sonra Hz. Yakup, Cumhuriyet, Hayati


Harrani Mahallelerinde yeni inşa edilen konutların boş arazilerin / tarım arazilerinin
üzerine inşa edilmesiyle gevşek yapılı konut dokuları meydana getirilmiştir. Harran’da
görülen gevşek yapılı konut tipleri çamur, kil ve kerpiçten inşa edilmiştir. Genellikle bu
meskenlerde damın üstü geniş çadırla kaplanırken kapı ve pencereler ise bezle
örtülmektedir. Ayrıca bu konut tipleri hem iklim hem de sağlık açısından da uygun

149
değildirler. Resim 3’te çalışma alanındaki gevşek yapılı mesken dokulara yer
verilmiştir.

Resim 3. Hz. Yakup Mahallesindeki gevşek yapılı konutlar

Resim 4’te görüldüğü üzere gevşek yapılı konutlar Harran’ın yerleşim alanından uzak
mahallelerinin dışına sürüklenmiştir. Bu yapılarla beraber tarım arazileri yerleşmeye
açıldığı için amaç dışı kullanılmıştır. Ayrıca Harran’da görüntü kirliği de meydana
gelmiştir. İlerleyen yıllarda gevşek yapılı konutların çoğalması gecekondulaşmayı ve
tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını arttıracağı beklenmektedir.

150
Resim 4. Cumhuriyet Mahallesindeki gevsek yapılı konutlar

Duman (2019) “Göçün Sosyal ve Mekânsal Etkileri: Antakya Ovakent Örneği ” adlı
çalışmada Antakya’nın Ovakent Mahallesine yerleşen Afgan kökenli öncü göçmenlerin
de derme çatma konutlarda oturduklarını saptamıştır. Dolayısıyla göçün ilk
zamanlarında Ovakentteki Afgan göçmenler de Harran’daki Suriyeli sığınmacılar gibi
elverişli olmayan mesken tiplerinde barınmışlardır. Duman’a (2019) göre Afgan
göçüyle birlikte Antakya’daki yerleşmeler sosyo- ekonomik açıdan büyüyerek yeni
mesken sahalarına doğru kaymıştır (Duman, 2019). Göçün mekânsal etkisine örnek
olarak Suriyeli sığınmacıların göçüyle Harran’daki boş alanlar meskene açılmıştır.

Cengiz (2020) “Antakya’daki Suriyeli Mültecilerin Mekânsal Toplanması/ Ayrışması:


Örüntüler ve Sonuçlar” adlı çalışmada Suriyeli sığınmacıların barınma ve iş bulma
imkânları uygun olması sebebiyle şehir merkezine yakın mahalleleri tercih ettiklerini
belirtmiştir. Cengiz’e (2020) göre Antakya’nın şehir merkezinden uzak bazı
mahallelerinde barınma ve iş imkânları az olduğu için Suriyeli göçmenler tarafından
tercih edilmemiştir. Ayrıca halkın etnik ve mezhep farklılığı bazı yerleşim alanlarında
Suriyeli sığınmacıların kabul edilmemesine yol açmıştır. Suriyeli nüfusun Antakya’nın
mahallelerinde farklılık göstermesinde istihdam imkânları, kültürel benzerlik, mezhep
farklılığı ve sosyal ağlar etkili olmuştur (Cengiz, 2020).

Başka mahalleye göç etmek istemeyen Suriyelilerin sayısına bakıldığında oranın yüksek
olduğu görülmektedir. Harran’ın çeşitli mahallelerine yerleşen Suriyelilerin büyük bir
bölümü aralarındaki sosyal ağlar güçlü olduğu için o mahalleyi terk etmek
istememektedirler. Ayrıca sığınmacıların büyük bir kısmı barınma ve istihdam sorununu
çözdükten sonra mahalleye kalıcı olarak yerleşmektedir. Tablo 45’te başka mahalleye
göç etmek istemeyenler %90 iken göç etmek isteyenler ise %10’dur.

Tablo 45. Suriyelilerin başka mahalleye göç durumları

Göç Düşüncesi Frekans Oran (%)

Göç Etmek İstemeyenler 45 90

151
Göç Etmeyi isteyenler 5 10
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriyeli göçmenlere “Bulunduğunuz başka bir mahalleye göç etmeyi düşünür müsünüz?
Evet, ise nereye ve neden? ” soruları sorulduğunda verdikleri bazı cevaplar şu
şekildedir:

S-6- “Şu an Hz. Yakup Mahallesinde oturuyorum. Daha iyi bir iş bulursam Süleyman Demirel
Mahallesine göç etmek isterim. Hastane taraflarında yeni evler yapıldığı için orada daha kolay iş
bulabilirim. Süleyman Demirel Mahallesi olmazsa yeni evler nerede yapılıyorsa iş bulmak için oraya

gidebilirim.” (S-6, Erkek, Yaş 40, 02.06.2021).

S-22- “Harran’da oturduğumuz mahalle çalıştığım yere çok uzakta bulunuyor. Yeni evlendiğim için
Cumhuriyet Mahallesinde oturuyordum. Çalıştığım yere daha kolay gitmek için Süleyman Demirel

Mahallesine taşınabilirim. Tabi öncellikle eşimin de fikrini aldıktan sonra taşınmayı düşünüyorum” (S-
22, Kadın, Yaş 32, 07.06.2021).

S-25- “Hz. Yakup Mahallesinde kalıyorum. Evimiz çok küçük ve korumasız durumdadır. Kışın ısınma
sorunu yaşıyorum. Karım ve çocuklarım mağdur oluyorlar. Eğer daha iyi ve uygun bir ev bulursam
Süleyman Demirel Mahallesi, Hayati Harrani Mahallesi veya İmam Bakır Mahallelerinden birine
taşınmak istiyorum. Tabi şartım her şeyden önce uygun bir ev bulabilmek. Bunun içinde mahalleleri

gezmeye başladım.” (S-25, Erkek, Yaş 33,07.06.2021).

S-34- “İmam Bakır mahallesindeki çadır bir evde kalıyorum. Güzel bir ev bulursam eğer Hz. Yakup
Mahallesine göç edebilirim. Hz. Yakup Mahallesinde akrabalarım, amcalarım ve dayılarım var. Bana
yardımcı olabileceklerini düşünüyorum. Kiralık evde kalmayı düşünüyorum. Kiralık evde kalamazsak

akrabalarım bana küçük bir ev yapacaklar.” (S-34, Erkek, Yaş 36, 09.06.2021).

S-45- “Şu an İmam Bakır Mahallesinde kalıyorum. Tarım işçisi olduğum için Cumhuriyet Mahallesine
göç etmeyi düşünüyorum. Orada tarlada iş bulacağımı sanıyorum. Tarlada çalışan Suriyelilerin çoğu
Cumhuriyet Mahallesinde kalıyorlar. Daha iyi bir iş bulursam Cumhuriyet Mahallesine giderim. Zaten

oturduğumuz yerde tarla sahibinin mülkünde ve tarlanın satılma ihtimali de var.” (S-45, Erkek, Yaş
55,12.06.2021).

152
Suriyelilerin verdikleri cevaplardan anlaşıldığı üzere katılımcılardan beş kişi daha cazip
bir iş bulmak ve daha iyi bir evde oturmak için başka mahalleye göç etmeyi
düşünmektedirler. Genel olarak Suriyelilerin yerleştikleri mahalleyi benimsedikleri ve
başka bir mahalleye göç etmek istemedikleri görülmektedir. Bu da değişik mahallelere
dağılan Suriyelilerin ilerleyen zamanda sürekli oturmaya devam edecekleri ve kalıcı
olacakları beklenmektedir.

4.3. Suriyeli Göçmenlerin Harran Eğitim Yapısına Etkileri

İç savaştan dolayı Suriyelilerin Harran’a yerleşmesiyle eğitime ihtiyaç duyan kitlede


niceliksel olarak artış meydana gelmiştir. Kayıp kuşağın oluşmaması için Suriyeli genç
nüfusun yarıda kalan eğitimlerini tamamlamaları zorunluluk taşımaktadır. Öncelikle
çalışma sahasındaki ankete katılan Suriyelilerin eğitim durumu incelenmiştir. Tablo
44’e göre Suriyelilerin %12’si okuma-yazma bilmezken %14’ü ise okur-yazar
durumundadır. Suriyeli göçmenlerin %34’ü ilkokul mezunuyken %10’u ortaokul %8’i
lise ve %22‘si ise ön lisans/lisans mezunudur.

Tablo 44. Suriyeli göçmenlerin eğitim durumları

Öğrenim Durumu Frekans Oran (%)


Okuma-Yazma Yok 6 12
Okur-Yazar 7 14
İlkokul 17 34
Ortaokul 5 10
Lise 4 8
Önlisans 2 4
Lisans/Üniversite 9 18
Toplam 50 100
Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

153
Suriyelilerin mezun oldukları eğitim kademesiyle istihdam edildikleri sektör benzerlik
göstermektedir. İlkokul ve ortaokul mezunu olan Suriyelilerin tarım, ticaret ve sanayi,
inşaat ve gıda sektörlerinde çalıştıkları görülmektedir. Lise ve üniversite mezunu olan
sığınmacılar ise tercümanlık, hemşirelik ve öğretmenlik gibi mesleklerde çalışmakla
birlikte kalifiye eleman olarak istihdam edilmişlerdir.

Suriyelilerin Harran’a göç etmesiyle eğitim ihtiyacı olan bir kitle ortaya çıkmıştır.
Doğurganlık oranı yüksek olan Suriyelilerin çocuk nüfusu fazla olduğu için okula
kayıtlı öğrenci sayısı yükselmiştir. Tablo 45’ te 2015- 2018 ve 2021 yıllarında okula
kayıtlı olan Suriyeli öğrenci sayısı verilmiştir. Yıllara göre öğrenci sayısında artış
meydana gelmekle beraber 2021 yılında öğrencilerin 3’te 2’si uzak mahallelerde eğitim
görürken 3’te 1’i de merkezde eğitim görmektedir.

Tablo 45. Suriyeli öğrencilerin yıllara göre dağılımı

Yıllar Uzak Mah. İlçe Toplam


Öğrenci Merkezindeki
Sayısı Öğrenci
Sayısı

2015 991 446 1437

2018 1014 542 1556

2021 1156 614 1770

Kaynak ( İlçe e-okul sisteminden alınmıştır)

Tablo 46’ya göre görüşmeye katılan Suriyeli göçmenlerin çocuklarının %60’ı okula
devam etmektedir. Buna göre Suriyeli çocukların %16’sı okul çağına gelmemişken
%24’ünün de çocuğu bulunmamaktadır. Suriyelilerin yarısından fazlası okula devam
etmektedir. Okula devam eden Suriyeli çocukların ailelerinin çoğunun SYDV’den
yardım aldıkları tahmin edilmektedir.

154
Tablo 46. Suriyeli çocukların eğitim durumları

Çocukların Eğitim Durumu Frekans Oran (%)

Çocuğu Okula Giden 30 60


Çocuğu Olmayan 12 24
Çocuğu Okul Çağında 8 16
Olmayan
Toplam 50 100

Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Görüşmeye katılan Suriyeli çocukların okula katılım oranlarının yüksek olduğu


görülmektedir. Tablo 47’ye göre Suriyeli velilerin %40’ı çocukların geleceğinden
endişeliyken %26,66’sı ise çocuklarının okulda uyum sorunu yaşadığını düşünmektedir.
Araştırma sonuçlarına göre Suriyeli velilerin %10’u çocuklarını okula göndermeyi
istemektedir.

Tablo 47. Suriyeli velilerin çocuklarının eğitimle ilgili düşünceleri

Eğitimle İlgili Frekans Yüzdelik


Düşünceler

Geleceğinden 12 %40
Endişeliyim
Okulda Uyum Sorunu 8 %26,66
Yaşıyor
Eğitimden Geri Kaldı 7 %23,33
Okutmayı 3 %10
Düşünüyorum
Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

155
Suriyeli göçmenlere “Çocuklarınızın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Okula
gidiyorlar mı? ” soruları sorulduğunda verdikleri bazı yanıtlar şunlardır:

S-4- “Benim 3 tane çocuğum var üçü de okula gidiyor. Üç çocuğum da ilkokula gidiyor. Atatürk
İlkokuluna gönderiyorum. Her gün sabah erken çıkıp yürüyerek okula gidiyorlar. Çocuklarımın iyi
yerlere geleceğini umuyorum. Bizler okumadığımız için elektrikçi olduk sonra da savaştan dolayı
hayatımız mahvoldu çocuklarımın iyi yerlere gelmesi için okumalarını istiyorum. Şu an sadece

çocuklarım için çabalıyorum.” (S-4, Erkek, Yaş 39, 01.06.2021).

S-9- “Altı tane çocuğum var. Üç tanesi ilkokula iki tanesi de ortaokula gidiyor. Bir oğlumda büyük
olduğu için okula gitmiyor. Çocuklarımı elimden geldiğince okula göndermeye çalışıyorum. Ancak bazen
kitap ve defter ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorum. Büyük oğlumla ben kazandığımız parayı
çocuklarım için harcıyoruz. Okulu bitirmelerini istiyorum. Okulu bitirdikten sonra meslek sahibi

olacaklarını düşünüyorum.” (S-3, Erkek, Yaş 40, 03.06.2021).

S-11- “İkinci evliliğimi yaptığım için yedi çocuğum var. Yedi çocuğumun hepsi okula devam ediyorlar.
Eğer okulda başarılı olurlarsa hepsini okutacağım. Ancak yedi çocuğumun hepsi başarılı değil.
Geleceklerinden çok endişe ediyorum. Okulda uyum sorunu yaşıyorlar. Çocuklarım Harranlı çocuklarla
Arapça iletişim kursalar da pek anlaşamıyorlar. Bazen de çocuklarım kendilerini yabancıymış gibi

hissediyorlar. Çocuklarım için hem kararsızlık hem de endişe taşıyorum.” (S-11, Kadın, Yaş 51,
04.06.2021).

S-17- “Okula giden dört tane çocuğum var. Okulda önce uyum sorunu yaşadılar. Okula alışmakta
güçlük çektiler hatta çoğu zaman okula gitmediler. Bu da beni çok rahatsız etti. Öğretmenleri çocukları
okula götürmek için çok yardımcı oldular. Öğretmenlerinin çabası ve arkadaşlarının iletişimiyle
çocuklarım Türkçeyi öğrendiler. İlk başta çocuklarımın geleceği hakkında olumlu düşünüyordum. Fakat
pandeminin gelmesiyle evimizde bilgisayar ve internet olmadığı için çocuklarım derslerden geride

kalmaya başladılar. Pandemiden sonra endişelerim arttı.” (S17, Kadın, Yaş 32, 05.06.2021).

S- 24- “Altı tane çocuğum var. Bunların 4 tanesi okula gidiyor. En küçük çocuğum ana sınıfına gidiyor.
İki çocuğum ilkokula bir çocuğum da ortaokula gidiyor. Çocuklarım okulda uyum sorunu yaşıyorlar. Ana
sınıfına giden daha Türkçeyi öğrenemedi. İlkokula gidenler ise tam Türkçe bilmiyorlar. Okulda dersleri
anlamakta zorluk yaşıyorlar. Bu yüzden de derslerden zayıf alıyorlar. Çocuklarımın geleceği için onları

okutmak ve daha güzel bir yaşam sunmak isterim.” (S-24, Erkek, Yaş 37, 07.06.2021).

156
S-30- “İki çocuğum liseye gidiyor. Üç çocuğum da ortaokula başladı. Ancak çocuklarım Türkçeyi daha
öğrenemediler ve Türkçeyi öğrenemedikleri için eğitimlerinden geri kaldılar. Üç çocuğum okula gitmekte
sıkıntı yaşıyorlar ve arkadaşlık da pek kuramıyorlar. Fakat liseye giden çocuklarımda yavaş yavaş
toparlanma görüyorum. Savaşın en kötü yanı çocuklarımın eğitimden mahrum kalmalarıdır. Bu
durumdan ötürü çok üzüntü duyuyorum. Çocuklarımın ödev yapamadıklarını gördüğüm zaman daha çok

üzülüyorum.” (S-30, Kadın, Yaş 41, 09.06.2021).

S- 34- “Dört erkek ve bir kızım okula gidiyor. Çocuklarım Türkçeyi öğrendiler fakat başarıları çok
düşük bunu da eğitimden geri kalmalarına bağlıyorum. Çocuklarım savaş nedeniyle üç dört sene okula
ara verdiler. Türkiye’ye geldikten sonra uyum sorunu yaşadılar. Büyük oğlum burada okula başladığı
zaman Harranlı çocuklarla kavga ettiğini gördüm. Çocuklarımda uyum sorunu olduğu için derslerinde

başarısızlıkta çok fazla oldu.” (S- 34, Kadın, Yaş 36, 09.06. 2021).

S-36- “Sekiz çocuğum var. Beş çocuğum okula gidiyor. Diğer üç çocuğum küçük oldukları için okula
gitmiyorlar. Savaştan ötürü çocuklarım iki senedir okula gitmediler. Okula gitmedikleri için de okuma
yazmayı unuttular. Türkiye’de de okula başladıklarında zamanlarını Türkçe öğrenmeye harcadıkları için
yaşıtlarından oldukça geride kaldılar. Hem Türkçe okuma yazma hem de Arapça okuma yazma birbirine
karışmış durumdadır. Bu durumu yavaş yavaş toparlasak da çocuklarımın geleceğinden kaygı

duyuyorum.” (S-36, Kadın, Yaş 36, 10.06.2021).

S-41- “İki çocuğum ilkokula yeni başladılar. Türkçeyi birinci sınıfta öğrendiler. Okuma ve yazmayı da
söktüler. Daha başarılı olacaklarını zannediyorum. Çocuklarımın eğitimi yarıda kalırsa veya bir aksaklık
olursa çocuklarımın eğitimi için başka şehre göç edebilirim. Çocuklarımın okulu bitirip iyi bir eğitim

alacaklarını düşünüyorum.” (S-41, Erkek, Yaş 26, 11.06.2021).

Suriyeli sığınmacıların verdikleri yanıtlarda görüldüğü gibi göç eden çocukların savaşın
ağır yükünü hissettikleri için uyum sorunu yaşadıkları ve eğitimden geri kaldıklarıyla
karşılaşılmıştır. Kayıp yıllardan sonra okula devam eden Suriyeli çocukların Türkçe
öğrenmeleri güçleşmiş ve başarı durumları düşmüştür. Suriyeli çocuklar okula uyum
sağlayamadıklarından dolayı velileri çocuklarının geleceğinden karamsarlık
duymaktadırlar. Suriyeli çocukların eğitimleri açısından okula adapte sorununun
çözülmesi ve Türkçe öğrenmeleri önem taşımaktadır.

Suriyelilerin Harran’a gelmesiyle eğitim alanında olumlu gelişmelerde olmuştur.


UNİCEF gibi uluslararası kurumlar Suriyelilerin yoğun olduğu Süleyman Demirel VE

157
Hz. Yakup Mahallelerindeki okullara finansal yardımda bulunmuşlardır. PİKTES gibi
uluslararası projelerle Harran’daki okulların malzeme ve donatım ihtiyaçları
karşılanmıştır.

Harran’da okullaşma oranı en fazla Suriyelilerin göç ettikleri yıllarda olmuştur. İlçe
merkezindeki okullar ve kırsal alandaki okullar en fazla 2010 ile 2015 yılları arasında
hizmete açılmıştır. 2021’de toplam 179 okul açılmıştır. Tablo 48’de Harran’da açılan
okulların sayısı gösterilmiştir

Tablo 48. Harran’daki okulların yıllara göre sayısı

Yıllar 2010 2015 2021

Merkezdeki Okul Sayısı 4 7 12


Kırsaldaki Okul Sayısı 91 136 167
Toplam 95 143 179

Kaynak ( İlçe MEM’den alınmıştır)

Suriyeli çocukların Harran’daki eğitime katılmasıyla nicelik olarak artış meydana


gelmiştir. Öğrenci artışına bağlı olarak yapılan yeni derslikler sayesinde ise derslik
başına düşen öğrenci sayısı azalış göstermiştir. Tablo 4.49’a göre derslik başına düşen
öğrenci sayısının ortalaması 2010’da 48.68, 2015’te 41,69 ve 2021’de ise 37,65
olmuştur.

Tablo 49. Derslik başına düşen öğrenci sayısı

Yıllar Derslik Öğrenci Derslik Başına Düşen


Sayısı Sayısı Öğrenci Sayısı

2010 698 33983 48,68

2015 856 35694 41,69


2021 996 37501 37,65

158
Kaynak ( E-okuldan alınmıştır)

Tablo 49’da derslik başına düşen öğrenci sayısının ortalaması azalış gösterse de henüz
istenilen düzeyde değildir. Son yıllarda UNİCEF ve PİKTES gibi uluslararası
kuruluşların yardımlarıyla Harran’da yeni derslik sayıları yapılmış ve Suriyelilerin
kırtasiye ihtiyaçları karşılanmıştır. Yeni yapılan derslikler öğretmen sayılarını arttırdığı
için eğitim seviyesinde belli yükselmeler meydana gelmiştir. Yerli halkla yapılan
görüşmelerde Suriyelilerden sonra eğitimin geçmiş yıllara göre ilerlediğini fiziki
yatırımların yapıldığını, öğretmen sayılarının arttığını ve daha fazla öğrencinin mezun
olduğunu düşülmektedir.

4.4. Suriyeli Göçmenlerin Harran Sağlık Yapısına Etkileri

Suriyeli sığınmacılar Harran’a göç ettikten sonra niceliksel olarak nüfus kitlesinin artışı
sağlık sistemindeki talebin yükselmesine yol açmıştır. Doğum oranın yüksek olması
sağlık sisteminden faydalanmak isteyen göçmenlerin çoğalmasına neden olmuştur.
Suriyeli göçmenlerin Harran’a gelişiyle beraber sağlık sisteminde birtakım gelişmeler
meydana gelmiştir.

Tablo 50’de 2015-2020 ve 2021 yıllarında Harran Devlet Hastanesine başvuran Suriyeli
göçmen sayısı gösterilmiştir. Buna göre göçmenlerden 2015 yılında 79.954 kişi 2020
yılında 43.728 kişi 2021 yılında da 53.128 kişi hastaneye başvurmuştur.

Tablo 50. Hastaneye başvuran Suriyelilerin dağılımı

Birim İsmi 2015 2020 2021

Acil Tıp 61816 16304 21730


Aile Hekimliği 7044 9467 9845
Çocuk Sağlığı ve Hatalıkları 2290 8031 9129
Diş Hastalıkları 0 1389 1364
Genel Cerrahi 232 0 0
İç Hastalılar 7626 4148 5391

159
Kadın Hastalıkları ve Doğum 946 4343 5614
Nefroloji 0 46 55
Toplam 79.954 43.728 53.128

Kaynak (İlçe sağlık müdürlüğünden alınmıştır)

Tablo 4.50’de görüldüğü üzere Harran’a gerçekleşen Suriyeli göçü basamaklı olduğu
için hastaneye başvuran Suriyelilerin sayısında dalgalanmalar meydana gelmiştir. Yıllar
itibariyle en fazla artış miktarı çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğinde olmuştur. Bu
da çocuk nüfusun ve doğum oranının yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Suriyeli
göçmenler her üç yılda da en fazla acil tıp birime başvurmuşlardır. Suriyeli nüfusun
yoğun olması ve bazı polikliniklerin hastanede mevcut olmaması sığınmacıların acil tıp
polikliniğine yönelmelerinde etkili olmuştur. Suriyeli sığınmacılardan sonra talebin
artması nedeniyle diş hastalıkları ve nefroloji gibi yeni poliklinikler de açılmıştır.
Suriyeli göçmenlerin hastaneye talep sayıları yüksek olmakla birlikte hastanenin hizmet
kapasitesinin arttırılması için eksik olan polikliniklerin de açılması gerekmektedir.

Suriyeli sığınmacılar Harran’da en çok hastaneye başvurmakla beraber Aile Sağlığı


Merkezi (ASM) ve Göç Sağlığı Merkezine de başvurmaktadırlar. Tablo 51’de Suriyeli
göçmenlerin yararlandıkları sağlık kurumlarının 2010-2020 ve 2021 yıllarındaki yatak,
poliklinik ve personel sayıları yer almaktadır.

Tablo 51. Sağlık kurumlarının yatak, poliklinik ve personel sayıları

Kurum İsmi 2010 2020 2021

Hastane Sayısı 1 1 1
Aile Sağlığı Merkezi (ASM) 4 8 8
Göç Sağlığı Merkezi Sayısı - 1 1
Hastane Doktor 12 25 25
Hastane Hemşire 20 37 42
Hastane Sağlık Teknisyeni 14 17 21

160
Hastane Yatak Sayısı 21 40 40
Hastane Poliklinik 3 7 7
ASM Doktor 20 30 30
ASM Hemşire 11 29 30
ASM Teknisyen - 3 3
Göç Sağlığı Doktor - 3 6
Göç Sağlığı Hemşire - 3 9
Göç Sağlığı Poliklinik - 3 3

Kaynak ( İlçe sağlık müdürlüğünden alınmıştır)

Tablo 51’e göre 2021 yılında Harran’daki sağlık kurumlarının yatak, poliklinik ve
personel sayıları bakımından en üst seviyeye ulaşıldığı görülmektedir. Harran’daki
sağlık kurumları yatak, poliklinik ve personel sayıları bakımından istenilen düzeyde
olmasa da Suriyeli göçmenlerin Harran’a geldikleri yıllarda sağlık kurumları gelişme
göstermiştir. 2010 yılında hastanedeki doktor sayısı 12 iken 2021 yılında 25 olmuştur.
2021’de hastane hemşire sayısı 21’den 42’ye yükselmiştir. Yine 2021’de ASM’deki
doktor sayısı 20’den 30’a, ASM hemşire sayısı da 11’den 30’a artmıştır. Hastanedeki
yatak sayısı ise 2020 yılında 40 kapasiteye ulaşmıştır. 2021 yılında ilçedeki toplam
doktor sayısı Suriyeli nüfus oranına kıyaslandığında doktor başına 366 hasta
düşmektedir. Harran’daki sağlık kurumlarında belli gelişme olsa da toplam nüfus
dikkate alındığında göçmenlerin ve yerli halkın sağlık hizmetlerine tam olarak
erişebilmeleri için daha çok yatırımın yapılması gerekmektedir. Suriyeli sığınmacıların
diğer sosyal alanlara da aktif olarak katılabilmeleri için sağlık hizmetlerine kolay
erişebilmeleri gerekmektedir.

4.5. Suriyeli Göçmenlerin Harran Kültürel Yapısına Etkileri

Suriyeli göçmenlerin Harran’ın kültürel dokusuna hem etkileri olmuş hem de kültürel
olarak Harran’ı etkilemişlerdir. Suriyelilerin yerli halkla kültürel etkileşimi savaştan
önceki yılların çok ötesinde yani Cumhuriyet kurulmadan önceki yıllara kadar

161
dayanmaktaydı. Halep- Harran arasındaki ulaşım bağlantısı ticareti geliştirdiği için
kültürel ilişkileri de etkiliyordu. Yerli halkla sığınmacılar arasındaki dostluk ve
akrabalık ilişkileri savaştan önce de mevcuttu. Tablo 52’de Suriyelilerin Harranlılarla
akrabalık ilişkilerine yer verilmiştir. Buna göre Harran’da akrabası olan Suriyelilerin
oranı %72’dir. Akrabası bulunmayanların oranı ise %28’dir.

Tablo 52. Suriyelilerin Harranlılarla akrabalık ilişkileri

Akrabalık İlişkileri Frekans Oran (%)

Akrabası Olanlar 36 72

Akrabası Olmayanlar 14 28

Toplam 50 100
Kaynak (Mülakat sonucu elde
edilmiştir)

Suriyelilerin yerli halkla ilişki düzeyi pozitiftir. Bununla beraber yerli halkın da
Suriyelilere sıcak davrandıkları görüşmelere yansımıştır. Tablo 53’e göre Suriyelilerin
%44’ü yerli halkın olumlu davrandığını belirtmiştir. Buna göre sığınmacılar yerli halkın
%20’sinin misafirperver, %14’ünün yardımsever ve samimi olduğunu düşünmektedir.
Göçmenlerin %8’i ise çeşitli yerli halkla sorunlar yaşadığını ifade etmiştir.

Tablo 53. Suriyelilerin Harranlılarla ilişki düzeyi

İlişki Düzeyi Frekans Oran (%)

Olumlu İlişki 22 44

Misafirperver 10 20

Samimi İlişki 7 14

Yardımsever 7 14

162
Sorunlu İlişki 4 8

Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Berry’nin ‘İki Boyutlu Kültürleşme Modelin ‘de belirttiği gibi sığınmacılar Harran’daki
toplumsal ilişkilerini sürdürüp yerel halkın kültüründen etkilenirken kendi kültürel
kimliklerini korumaya devam etmektedirler. Dolaysıyla kültürleşme sürecinde
sığınmacıların uyum sorunları ortaya çıkmaktadır. Asimilasyon, entegrasyon ve çok
kültürlük göçmenlerin toplumsal kabulüyle ilişkiliyken uyum sorunu ise barınma,
beslenme, iş bulma gibi sosyal hayata adapte olamama durumlarını kapsamaktadır
(Taşçı ve Kara, 2019; 274).

Tablo 54’e göre Suriyelilerin %92’si Harranlılarla herhangi bir problem yaşamamıştır.
Suriyelilerin %8’i ise problem yaşadığını ifade etmiştir. Buna göre Suriyelilerin her 10
kişiden 9’u problem yaşamamıştır. Tablo 54’te görüldüğü üzere yerli halkla olumlu
ilişkileri olan Suriyelilerin uyum süreci daha kolay olmuştur.

Tablo 54. Suriyelilerin Harranlılarla ilişki probleminin durumu

İlişkinin Problem Durumu Frekans Oran (%)

Problem Yaşamayanlar 46 92

Problemi Yaşayanlar 4 8

Toplam 50 100

Kaynak (Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Suriyelilere “Harran’a geldiğinizde yerli halkla nasıl bir ilişkiniz oldu? Hiç problem
yaşadınız mı? ” sorularına verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

S-1- “Harran’a geldiğimde yerli halkla herhangi bir sorun yaşamadım. Tayinim Harran’a çıktığı zaman
Harranlılar çok yardımcı oldular. İlk geldiğim zaman kalacak yerim yoktu. Ev tutmam için yol
gösterdiler. Hatta bir iki gün evlerinde misafir ettiler. Hem yemek yedirdiler hem de misafir ettiler. O

163
yüzden Harranlıları çok seviyorum. Onların sayesinde barınacak yer buldum. İlişkilerimiz her zaman iyi

oldu. Sorunum olduğunda hep yol gösterdiler.” S-1, Erkek, Yaş 67, 01.06.2021).

S-5- “Yerli halkla hep olumlu ilişkilerimiz oldu. Hiçbir problem yaşamadım. Yerli halk ilk geldiğimizde
bize çok yardımcı oldular. Bize evlerini açtılar. Birkaç gün bizleri misafir ettiler. Onlarla aynı ekmeği
paylaştık. Hz. Yakup Mahallesinde ev yapıncaya kadar her türlü ihtiyacımızı karşıladılar. Hatta inşaat
işinde çalıştığım için akrabalarımla birlikte iş bulmamıza yardım ettiler. Harranlılarla hep güzel

konuşmalarımız oldu.” (S-5, Erkek, Yaş 27, 02.06.2021).

S-10- “Harranlılarla iletişimimiz hep iyi oldu. Bize çok samimi ve sıcak davrandılar. Dükkânı açtığım
zaman Harranlılar bana kiralık ev buldular. Suriyelilerden daha fazla Harranlılar dükkânıma geliyorlar.
Onlarla sohbet edip kahve içiyoruz. Harranlılar geldikleri zaman onlara baklava ikram ediyorum.
Yaptığım dondurma ve baklavaları da çok beğeniyorlar. Birbirimize hep samimi davrandık. Harranlılar

kardeş gibi yaşıyoruz.” (S-10, Erkek, Yaş 28, 03.06.2021).

S-19- “Harranlılarla ilişkimiz önce çok sıkıntılı oldu. Önce dil sıkıntısı oldu. Arapça konuşulsa da
dilleri çok farklı olduğundan ben dillerini anlayamıyordum. Suriye’deyken öğrenciydim. Burada
hastanede tercümanlık işi buldum. Hastanede Suriyeli çalıştırıyorlar diye önce hor görüldüm. Hastanede
çalışıp tercümanlık yaptığım için çok tepki aldım. Zaman zaman da bu tepkilere denk geldim. Ama
elimden bir şey gelmedi. Burada çalışmasam belki çok tepki almazdım ama çalışmak zorundayım. Benim

de para kazanmaya ihtiyacım var.” (S-19, Kadın, Yaş 29,06.06.2021).

S-32- “İlişkilerimiz genel olarak mesafeli oldu. Yani pek sıcak ve samimi davranmadılar. İlk geldiğimiz
yıllarda hastanede bize kötü davrandılar. Sıramızı aldılar. Ayakta kaldığımda kimse yer vermiyordu. Bir
tane vatandaş önüme geçti ona bağırdım sonra benimle tartışmaya başladı. Tercüman araya girince
sorun çok uzamadı. Ama Harranlılarla karşılaştığımda yüzlerindeki öfkeyi sanki görebiliyorum. Çoğu

geri dönmemizi istiyor sanki.” (S-32, Kadın, Yaş 27, 09.06.2021).

S-45- “Maalesef buradaki halkla kötü bir anım oldu. Harran’a geldikten sonra değişik işlerde
çalışmaya başladım. Tarla sahibinin yanında çalışıyordum. Yaz mevsiminin sonunda pamuk topluyorduk.
Çalıştığım parayı vermedi. Patronun çevresi olunca korktum ve şikâyet de edemedim. Paramı alamayınca
başka yere taşındım. Harranlılarla ilişkim bu yüzden kötü oldu. Bu olaydan sonra Harranlılara güvenim

kalmadı.” (S-45, Erkek, Yaş 55,12.06.2021).

Suriyeli göçmenlerin verdikleri cevaplardan da anlaşıldığı üzere büyük bir kısmının


yerli halkla iyi ilişkileri olduğu görülmektedir. Suriyelilerin çoğu yerli halkla ilişkilerini

164
misafirperver, yardımsever ve samimi olarak nitelendirmiştir. Yerli halkla sorun
yaşayan Suriyelilerin olmasına rağmen kültürel yapının benzer olması pozitif ilişki
ağının örülmesinde önemli bir etkendir.

Yerli halkla olumlu ilişkileri olan Suriyelilerin kültürel bütünleşme sağladıkları


görülmektedir. Berry’nin belirttiği gibi kültürel bütünleşme, asimilasyon, ayrılma ve
marjinalleşmeden farklılık göstermektedir. Asimilasyonda sığınmacı göç ettiği ülkenin
kültürünü tamamen benimsemektedir. Ayrılma ve marjinalleşmede ise göçmen göç
ettiği ülkenin kültürüne karşı tamamen mesafeli durduğu için kültürel bütünleşme
gerçekleşememektedir (Taşçı ve Kara, 2019; 273). Yerli halkla Suriyeliler arasındaki
ilişki düzeyinin misafirperver, yardımsever ve samimi olması iki kültürün bütünleşme
sürecini hızlandırmaktadır. Yerli halkla sorun yaşayan Suriyeliler ise sosyo- kültürel ve
psikolojik uyum sorunu yaşamaktadırlar. Harran’daki Suriyelilerin bir kısmının günlük
hayattaki ilişkileri, ekonomik sorunları ve kimlik bunalımı nedeniyle sosyo- kültürel
uyum sorunu mevcuttur. Ayrıca bulundukları yere adapte olamayan psikolojik uyum
sorunu yaşayan Suriyeli sığınmacıların destek almaları gerekmektedir.

Yerli halkın Arapça konuşması Suriyelilerin kültürel uyumunu olumlu etkilemiştir.


Tablo 55’e göre Suriyelilerin %96’sı yerli halkla iletişim kurarken en çok Arapçayı
kullandığını ifade etmiştir. Göçmenlerin %4’ü Arapça-Türkçe karışık iletişim
kurduğunu belirtmiştir. Kürtçe iletişim kuran sığınmacı bulunmamaktadır. Harran’da
yerli halkın Arapça konuşması Suriyeli sığınmacılar için çekici bir etken olmuştur.
Lee’nin itme ve çekme teorisinde belirttiği gibi göçmenler göç edilecek yerdeki pozitif
ve negatif etkenleri değerlendirilip karar vermektedirler. Nitekim Suriyeli sığınmacılar
da göç sürecinde Harran’da Arapça konuşulmasını olumlu olarak değerlenirmişlerdir.
Çünkü Suriyeli sığınmacılar için iletişim problemi uyum sağlamak için önemli bir engel
teşkil etmektedir. Aynı dilin konuşulması göç sürecinde birçok sorunun çözülmesine
zemin hazırlamaktadır.

Tablo 55. Suriyelilerin yerli halkla iletişim kurduğu diller

Diller Frekans Oran(%)

165
Arapça 48 96
Arapça- Türkçe 2 4
Toplam 50 100
Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Yerli halkın Suriyelilerle aynı mekânı paylaşma konusundaki düşünceleri genel olarak
olumlu yansımıştır. Tablo 56’ya göre yerli halkın %50’si Suriyelilerle aynı yeri
paylaşma konusuna olumlu bakmaktadır. Yerli halkın %30’u Suriyelilerin zor durumda
olduğunu, %13,33’ünün zorunluluktan aynı yeri paylaştığını ve %6,66’sının memnun
olmadığını belirtmiştir.

Tablo 56. Harranlıların Suriyelilerle aynı kenti paylaşma konusundaki düşünceleri

Yerli Halkın Düşünceleri Frekans Oran (%)

Olumlu Bakıyorum 15 50

Suriyeliler Zor Durumdalar 9 30

Zorunluluktan Aynı Yeri Paylaşıyorum 4 13,33


Suriyelilerden Memnun Değilim 2 6
Toplam 30 100

Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Tablo 56’da görüldüğü üzere yerli halkın yarısı Suriyeli sığınmacılara olumlu baktığı
için entegrasyonun gerçekleşmesine katkı sağlamıştır. Entegrasyonun farklı tanımları
bulunmakla birlikte genel olarak uyum ve bütünleşme süreçlerini içermektedir. Göç
Terimleri sözlüğünde entegrasyon göçmenlerin ev sahibi toplum tarafından
benimsenmesi olarak tanımlanmaktadır (IOM, 2009; 18). Yusuf Adıgüzel’e göre ise
entegrasyon sığınmacı ya da mültecilerin “yeniden sosyalleşerek” yaşadıkları toplumla
birleşmesidir (Adıgüzel, 2016; 175). Hem yerli halkın hem de Suriyeli sığınmacıların
birbirleriyle olumlu ilişki sürdürmeleri ve iletişim dilinin Arapça olması entegrasyonun
gerçekleşmekte olduğunu göstermektedir.

166
Yerli halka “ Suriyeli mültecilerden tanıdığınız veya komşunuz var mı? Ya da geçmişte
oldu mu? Onlarla aynı mahalleyi, aynı kenti, aynı ülkeyi paylaşma konusunda neler
düşünüyorsunuz? ” soruları sorulduğunda verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

Y-2- “Suriyeli tanıdığım komşum vardı. Eski oturduğum yerde ve şimdiki yerde Suriyeli komşum var.
Savaştan sonra Suriyeli tanıdığım çok kişi oldu. Aynı kenti paylaşma konusundaki düşüncem insanlar zor
durumda kalmasalardı bence gelmezlerdi. Suriyeliler zor durumdalar bunun için onlara kucak açmalıyız.
Savaştan dolayı göç etme herkesin başına gelebilir. Onların yerinde biz olsaydık acaba ne yapardık? diye

bazen düşünüyorum.”(Y-2, Erkek, Yaş 30, 14.06.2021).

Y-3- “Suriyeli mülteci tanıdığım bir sürü insan var. Geçmişte de tanıdığım çok kişi oldu. Suriyelilerle
çok münasebetim oldu. Aynı mahalleyi, aynı kenti de kardeşçe paylaşıyoruz. Suriyelilerle aynı mekânı
isteyerek paylaşıyorum. Herhangi bir rahatsızlık da duymuyorum. Suriyelilerin bana, şehrimize ve
ülkemize herhangi bir zararlarını görmedim. Suriyelilerden memnunuz elimizden geldiğince onlara

yardım ediyoruz.” (Y-3, Erkek, Yaş 34, 14.06.2021).

Y-7- “Suriyeli tanıdığım birçok arkadaşım var. Geçmişte de oldu. Onlarla aynı kenti paylaşma konusuna
olumlu bakıyorum. Suriyeliler savaş mağduru oldukları için bakış açım olumsuz değildir. Kendi
vatanlarını isteyerek terk etmediler. Onlara misafir gözüyle bakıyorum. Türkiye’de olduğu gibi

Harran’da olumsuz durumlar var ama genelleme yapmamak lazım.” (Y-7, Erkek, Yaş 32,
15.06.2021).

Y-10- “Tanıdığım bir sürü Suriyeli göçmen var. Geçmişte tanıdığım olmadı. Suriyelilerin hepsini
savaştan sonra tanıdım. Suriyelilerle aynı mahalleyi paylaşma konusunda olumsuz düşünüyorum.
Suriyelilerin gelmesiyle ekonomik sıkıntılar yaşamaya başladık. İş gücüne olan ihtiyaç azalmaya başladı.
Millet işsiz kalmaya başladı. Hastaneye gittiğimde Suriyeliler yerimi alıyorlar. Devlet dairesinde yerime
geçiyorlar. Suriyelilerin gelişi kentte yoğunluğu arttırdı. Bu yüzden onlar hakkında olumsuz

düşünüyorum.” (Y-10, Kadın, Yaş 39, 16.06.2021).

Y-13- “Suriyeli mültecilerden tanıdığım pek çok arkadaşım vardır. Suriyeli kiracılarım da mevcuttur.
Geçmişte yani savaştan önce de tanıdığım oldu. Suriyelilerle aynı mahalleyi aynı kenti paylaşma
konusunda sıkıntılarımız olmadı. Kendileriyle aynı kültürü paylaşıyoruz. Bu yüzden farklılık
görmüyorum. Sonuç olarak aynı devlet çatısı altında yaşayan milletleriz. Suriyelilerde kendilerine düşen

yükümlülükleri yapıyorlar.” (Y-13, Erkek, Yaş, 20, 16.06.2021).

Y-16- “Tanıdığım pek çok Suriyeli var. Geçmişte de tanıdığım oldu. Suriyelilerin bazen mahalle
aralarında olay çıkardığını görüyorum. Bazen mahallenin huzurunu da bozuyorlar. Mahallede dolaşırken

167
Suriyeliler nargile içtiklerinde rahatsız oluyorum. Aynı kenti paylaşma konusunda mutlu değilim.
Suriyeliler geldikten sonra ucuz iş gücü arttı. Suriyeliler düşük ücretlerle çalıştıkları için aldığımız

maaşlar düştü. Ekonomimiz bozuldu. Geçim sıkıntımız arttı.” (Y-16, Kadın, Yaş 27, 17.06.2021).

Y-20- “Harran’da çok Suriyeli arkadaşım var. Geçmişte de tanıdığım oldu. Aynı kenti paylaşma
konusunda benim için herhangi bir sorun olmadı. Arap oldukları için Suriyelilere kardeş gözüyle
bakıyoruz. Pek çok konuda anlaşabiliyoruz. Yemek tarzlarımız farklı olsa da aynı dili konuşmamız

anlaşmamızı sağlıyor. Suriyelilere alıştık sayılır. Kardeşçe yaşıyoruz.” (Y-20, Erkek, Yaş 43,
18.06.2021).

Y-24- “Evet Suriyeli tanıdığım var. Komşularım da var. Aynı mahalleyi kenti paylaşma konusunda
memnunum. Onlar hakkında iyi şeyler düşünüyorum. Suriyelilere ilk başta farklı gözle bakıyordum.
Ancak düşüncem zamanla değişti. Suriyelilere mağdur gözüyle bakıyorum. Onlarla ortak paydada
buluşuyoruz. Bazen bir araya gelip sohbet ediyoruz. Şehir dışına pamuk toplamaya gittiğimde

Suriyelilerle karşılaşıyorum. Suriyelilere acıma duygum oluyor.” (Y-24, Kadın, Yaş 29,19,
06,2021).

Y-27- “Tanıdığım çok Suriyeli göçmen var. Komşularım Suriyeli onlarla sürekli etkileşim halindeyiz.
Ülkemiz yıllardan beri çoğu ülkelere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde de Suriyelilere ev sahipliği
yapmaktadır. Ben şahsen çok mutsuz ve umutsuz değilim. Kültürlerimiz aynı olduğu için beraber dostça

ve kardeşçe hayatımızı sürdürüyoruz.” (Y-27, Kadın, Yaş 22, 19.06.2021).

Y- 30- “Mahallenin muhtarı olduğum için Suriyeli tanıdığım pek çok insan vardır. Hepsini savaştan
sonra tanıdım. Onlarla yaşamaktan memnunum. Savaştan kaçtıkları için Suriyelilere yardım ediyoruz.
Ülkesini bırakıp kaçmak çok zor bir şeydir. Aynı dili konuşup aynı ekmeği paylaştığımız için herhangi bir
sorunumuz yoktur. Mahalle Suriyelilerin gelişiyle kalabalık olduğu için yeni konutlara ihtiyacımız

vardır.” (Y-30, Erkek, Yaş 51, 20.06.2021).

Yerli halkın aynı mahalleyi, kenti ve ülkeyi paylaşma konusundaki düşünceleri verilen
cevaplara genel olarak olumlu yansımıştır. Yerli halk Suriyeli göçmenlerden ekonomik
sıkıntılar nedeniyle rahatsız olsa da Suriyelilere misafirperver gözüyle bakmış ve
göçmenlerin her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için yardım etmiştir. Yerli halkın
sığınmacılara karşı olumlu davranması sosyo- kültürel uyumun oluşmasına ortam
hazırlamıştır. Berry’nin belirttiği gibi iki farklı toplumun bir araya gelmesi ve kendi

168
kültürlerini koruması sosyo- kültürel uyumun gerçekleşmesiyle mümkün olmaktadır
(akt.Adıgüzel, 2016; 184).

Tablo 57’ye göre yerli halkın %66,66’sı Suriyelileri sosyo- kültürel olarak yakın
hissetmektedir. Yerli halkın %33,33’ü ise göçmenleri sosyo- kültürel olarak uzak
hissetmektedir. Buna göre Harranlıların Suriyelileri sosyo- kültürel olarak yakın
hissetmesinde %40 Müslüman olmaları, %30 Arapça konuşmaları, %20 kültürel
benzerlik ve %10 Arap olmaları etkili olmuştur.

Tablo 57. Harranlıların Suriyelileri sosyo-kültürel olarak yakın hissetmesinde etkili


olan faktörler

Etkili Olan Faktörler Frekans Oran (%)

Müslüman Olmaları 8 40
Arapça Konuşmaları 6 30
Kültürel Benzerlik 4 20
Arap Olmaları 2 10
Toplam 20 100
Yakın Hissedenler 20 66,66
Uzak Hissedenler 10 33,33
Toplam 30 100 Kaynak ( Mülakat sonucu
elde edilmiştir)

Harranlılara “Suriyeli sığınmacılar ile sosyal ve kültürel olarak kendinizi ne kadar yakın
hissediyorsunuz? Kendinizi onlara yakın ya da uzak hissetmenizde hangi faktörlerin
etkili olduğunu düşünüyorsunuz? ” sorularına verdikleri bazı yanıtlar şunlardır:

Y-4- “Kendimi Suriyeli göçmenlerle sosyo-kültürel olarak yakın hissediyorum. Her ne kadar farklı
coğrafyadan da gelmiş olsalar da Arap kökenli olmaları ve Arapça konuşmaları yakın hissetmemde etkili
olmuştur. Arapçaları bizim konuştuğumuz Arapçadan farklı olsa da kültürel olarak birbirimize uyum
sağlıyoruz. Gelenek ve göreneklerimiz de hemen hemen aynı olduğu için kendimi onlara yakın

hissediyorum.” (Y-4, Kadın, Yaş, 33, 14.06.2021).

169
Y-7- “Harran’da yaşadığımız için Suriyelilerle kültürlerimiz çok uzak sayılmaz. Suriyelilerle aynı
kültürü paylaştığımız için kendimi yakın hissediyorum. Arapçaları biraz farklı ancak bazı kelimeler yakın
olduğu için anlaşabiliyoruz. Yemek kültürümüz ve giyim kuşamımız Suriyelilerden farklı olsa da Arapça

konuştukları için aynı memlekettenmiş gibi hissediyorum.” (Y-7, Erkek, Yaş 32, 15.06.2021).

Y-9- “Suriyelilerle kültürel olarak biraz yakın hissediyorum. Suriyeliler geldikleri yer farklı olsa da dil
konusunda onlarla uyuşuyoruz. Konuştukları Arapça kelimeleri kullanmaya başladık. Aşağı yukarı yeme
içme ve yaşam tarzımız da aynı. Kısaca kendimi Suriyelilere yakın hissetmemde dil faktörü ve Arap
olmaları etkili oldu. Arapça konuştukları için Suriyelilerle anlaşabiliyoruz. İkinci bir faktörde Müslüman

olmaları etkili oldu. Suriyelilerle aynı dinden olmamız adetlerimizin de benzer olmasını sağlamıştır.” (Y-

9, Erkek, Yaş 56, 15.06.2021).

Y-13- “Kendimi sosyal ve kültürel olarak Suriyelilere çok yakın hissediyorum. Aynı kültürden
geliyoruz. Sosyal aktivitelere birlikte katılıyoruz. Beraber etkinlikler yapıp zaman geçiriyoruz. Onları
farklıymış gibi görmüyorum. Beraber düğün, taziye gibi etkinlikler yapıyoruz. Genellikle düğünlerimizde
çıkan sanatçılar Suriyeli oluyor. Aynı dili, aynı dini kısaca aynı kültürü paylaştığımız için kendimi çok

yakın hissediyorum.” (Y-13- Erkek, Yaş 20, 16.06.2021).

Y-16- “Suriyeliler kültürel olarak bana çok uzak gibi geliyor. Onların kültürüyle bizim kültürümüz çok
farklıdır. Biz çayı çok severiz onlar kahveyi çok severler. Biz sigarayı çok severiz onlar nargileyi çok
severler. İki halkında dili aynıdır. Davranış biçimimiz ve yaşam tarzımız biraz farklıdır. Ancak bazı
Harranlılarında çay yerine kahveyi daha çok içmeye başladığını sigara yerine de nargileyi
kullandıklarını görüyorum. Bu da Suriyeliler kültürümüzü etkilemeye başladıklarını gösteriyor. İlerde

Suriyelilerle pek bir farkımız kalmaz.” (Y-16, Kadın, Yaş 27, 17.06.2021).

Y-19- “Suriyeliler Müslüman olduğu için kendimi yakın hissediyorum. Bazen Suriyelilerle fikir
ayrılıklarımız oluyor. Ancak Suriyelilerle çoğu kültürümüz aynı ve bu da aynı dinden olmamızdan
kaynaklanıyor. Suriyelilerle yemek kültürümüz farklı olsa da gelenek ve göreneklerimiz aynıdır.

Suriyelilerle yemek yiyoruz, çay içiyoruz. Birlikte namaz kılıp ibadet ediyoruz.” (Y-19, Kadın, Yaş
28,18.06.2021).

Y-21- “Suriyeliler sosyo-kültürel olarak bana çok yakınlar. Suriyeliler Müslüman oldukları için kendimi
onlara çok yakın hissediyorum. Bazen Suriyelilerin evlerine gittiğimizde kahve içip sohbet edebiliyoruz.
Evlerinde de namaz kılıyoruz. Geçenlerde de Suriyelilerle beraber mevlit yapmıştık. Suriyelilerin
Müslüman olmaları pek çok şeyi de kolaylaştırıyor. Suriyelilerin de Arapça konuşmaları bu yakınlığı

pekiştirmiştir.” (Y-21, Kadın, Yaş 24, 18.06.2021).

170
Y-26- “Kendimi ilk başlarda yakın hissetmiyordum. Ancak daha sonra yakın hissetmeye başladım. Önce
yemekleri çok farklıydı. Kültürleri de bana farklı geliyordu. Bayanlar sürekli bir araya gelince
kültürlerine alıştık diyebiliriz. Evlerine gittiğimizde ikram ettikleri şekerlemeleri sevmeye başladım.
Halep ekmeği lezzetli geldiği için ilgimi çekmeye başladı. Suriyelilerden artık hem Halep ekmeği
alıyorum hem de Şam tatlısının tarifini öğrenmeye başladım. Kısaca yakın hissetmem de Arapça

konuşmaları ve aynı kültürümüzün benzer olması rol oynadı.”(Y-26, Kadın, Yaş 18,19.06.2021).

Y-28- “Suriyelileri sosyo-kültürel olarak kendime orta düzeyde yakın hissediyorum. Yemek kültürümüz
ve günlük yaşam kültürümüz birbirine benziyor. Suriyelilerin yemeklerini sevmeye başladım. Suriye
döneri Harranlılara lezzetli gelmeye başladı. Zaten Harran’da da Suriyeli dönerciler açılmaya başlandı.
Ayrıca Suriyeli mülteciler Müslüman oldukları için kendime yakın hissediyorum. Yakın coğrafyadan

geldikleri için hem dinleri hem de kültürleri birbirimize benziyor.” (Y-28, Kadın, Yaş 24,
20.06.2021).

Y-30- “Mültecilerle sosyo-kültürel olarak kendimi baya yakın hissediyorum. Dinimizin İslam, dilimizin
de Arapça olması yakın hissetmemde önemli oldu. Suriyeli göçmenler kendilerine yakın buldukları
alanlara göç ediyorlar. Mesela Suruç’ta Kürtlerin; Akçakale ve Harran’da da Arap halkının olması

Suriyelileri bu bölgeye yakın hissettiriyor.” (Y-30, Erkek, Yaş 51, 20.06.2021).

Harran halkının verdiği cevaplara göre yerli halkın büyük bir çoğunluğu Suriyeli
mültecileri sosyo-kültürel olarak yakın hissetmektedir. Suriyelilerin aynı dine ve aynı
dile sahip olmaları sosyo-kültürel yakınlığın sağlanmasında rol oynamıştır. Yerli halkın
bir kısmı Suriyelileri kendilerine sosyo-kültürel olarak yakın bulmamaktadır.
Suriyelilerin konuştukları Arapçanın farklı olması ve bazı kültürel öğelerin
benzememesi etkili olmuştur. Yerli halkın bazıları Suriyelilerin kültürel öğelerine
mesafeli olsa da kültürel öğelerden etkilenmiştir. Harran halkının Suriye yemeklerini
yemeye başlaması, Arapça konuşurken Suriye Arapçasından kelimelerin kullanılması
kültürel özümsemenin varlığına işaret etmektedir. Suriyeli göçmenler Harran halkının
kültürel yapısını yemekleriyle ve şiveleriyle etkilemeye başlamışlardır.

Gordon’un belirttiğine göre kültürleşmenin oluşması için sığınmacı ya kültürünü devam


ettirecek ya da göç ettiği yerin kültürünü benimseyecektir. Ancak Harran’da tek boyutlu
kültürleşme meydana gelmemiştir. Berry’nin “İki Boyutlu Kültürleşme Modeli” ise
göçmenler kendi kültürlerini korudukları gibi göç edilen mekânın kültürünü de

171
etkilemişlerdir (Taşçı ve Kara, 2019; 272). Dolayısıyla Harran’da karşılıklı etkileşim
olduğu için “İki Boyutlu Kültürleşme Modeli” söz konusudur. Çünkü Suriyeliler ile
yerli halk arasında kültürel alışveriş meydana gelmiştir.

Suriyelilerin Harran’a göç ettikten sonra çoğunun Harranlılarla akrabalık kurduğu


görülmektedir. Göçmenlerin yerli halkla akrabalık kurmaları iki toplumun da kültürel
olarak kaynaşmasına zemin hazırlamaktadır. Tablo 58’e göre Suriyelilerin %62’si
Harranlılarla akrabalık kurmuştur. Sığınmacıların %38’i ise yerli halkla akrabalık
kurmamıştır.

Tablo 58. Suriyelilerin yerli halkla akrabalık durumları

Akrabalık Durumları Frekans Oran (%)

Yerli Halkla Akrabalık 31 62


Kuranlar
Yerli Halkla Akrabalık 19 38
Kurmayanlar
Toplam 50 100

Kaynak ( Mülakat sonucu elde edilmiştir)

Evliliğin kaynaştırma işlevi tarihsel süreçte devletlerarası ilişkileri güçlendirmek için


kullanıldığı bilinmektedir. Çetin’e (2016) göre evlilik sonucunda ortaya çıkan akrabalık
bağları yerli halkla Suriyelilerin kaynaşmasına ortam hazırlamıştır. Bu durum yerli
halkla Suriyelilerin entegrasyonunu kolaylaştıracağı ileri sürülür. Ayrıca Suriyelilerin
evlilik yoluyla vatandaşlık almaları sosyo- kültürel uyumun da önemli bir parçası
sayılmaktadır (Çetin, 2016, s. 209).

Çetin (2016); “Türkiye’de Suriyeli Sığınmacıların Sosyal ve Kültürel Entegrasyonu”


adlı araştırmada Adana ve Mersin örneklem grubundaki sığınmacıların %12’sinin göç
ettikten sonra evlendiklerini tespit etmiştir. Suriyeli sığınmacıların %6’sı Türk
vatandaşlarıyla evlenirken %6’sı da evlilikleri kendi aralarında gerçekleştirmişlerdir.
Çalışma sahasındaki Suriyelilerle yerli halkın akrabalık kurması sosyo- kültürel uyumun
gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır.

172
Suriyeli sığınmacıların Harran’a gelişiyle birlikte kültürel özümsemeye bağlı olarak pek
çok kişinin alışkanlıkları değişmiştir. Göçmenlerin Suriye’deki alışkanlıklarıyla
Harran’daki alışkanlıklarının farklı olduğu görülmektedir. Tablo 59’da Suriyelilerin
alışkanlıklarıyla ilgili bilgilere yer verilmiştir. Buna göre Suriyelilerin %62’sinin günlük
alışkanlıkları değişmiştir. Göçmenlerin %38’inin ise alışkanlıkları değişmemiştir.

Tablo 59. Suriyelilerin alışkanlıklarıyla ilgili bilgiler

Günlük Alışkanlıklar Frekans Oran (%)

Alışkanlığı Değişenler 31 62

Alışkanlığı 19 38
Değişmeyenler
Toplam 50 100
Kaynak ( Mülakat sonucu elde
edilmiştir)

Suriyeli sığınmacılara “Günlük hayatınızda Suriye’deki alışkanlıklarınız ile Harran’daki


alışkanlıklarınız farklılık gösteriyor mu?” sorusu sorulduğunda verdikleri bazı yanıtlar
şunlardır:

S-4- “Suriye’deki günlük alışkanlıklarımla buradaki günlük alışkanlıklarım farklılık gösteriyor.


Suriye’deyken sosyal hayat daha canlıydı. Harran’da ise sosyal hayat yok denecek kadar azdır.
Suriye’deyken zaman çok çabuk geçerdi. Yemek yeme alışkanlıklarım değişti. Suriye’deyken pek acı
yemezdim. Burada ise acı yemeğe başladım. Harran yemeklerini sevmeye başladım. İsot ve baharat

çeşitlerine Harran’da alıştım.” (S-4-, Erkek, Yaş 39, 01.06.2021).

S-8- “Göç etmeden önceki yaşamımda da köyde kaldığım için alışkanlıklarım pek farklılık göstermiyor.
Ancak Harran’da daha çok düğüne katılıyoruz. Düğün olduğu zaman Harranlılar beni çağırıyorlar.
Bazen onlara yardım ediyorum bazen de düğünlerde Arapça şarkı söylüyorum. Suriye şarkılarını
söylediğim için Harranlılar beğeniyorlar. Düğün olmadığı zamanda arkadaşlarla bir araya geliyoruz.
Suriye’deyken çok fazla serbest gezmezdik. Harran’a geldikten sonra daha fazla gezmeye başladım.

Burada serbestlik önceki yaşama göre daha fazladır.” (S-8, Erkek, Yaş 23, 03.06.2021).

S-12- “Alışkanlıklarım büyük ölçüde değişiklik gösterdi. Burada imkânlar biraz daha az gibi.
Şam’dayken sosyal hayat daha uzun sürüyordu. Harran’da ise çok aktif olamıyorum. Hayat erkenden

173
bitiyor. Ancak iş yaşamı sebebiyle çalışma saati çok erken başlıyor. Eskiden daha çok kahve ve nargile
tüketirdim. Burada çay ve sigarayı daha çok tüketiyordum. Lahmacun ve Harran kubbesi yemeklerini

bilmezdim. Buraya gelince öğrendim.” (S-12, Erkek, Yaş 32, 04.06.2021).

S-16- “Alışkanlıklarım pek bir fark göstermiyor. Suriye’deyken evden işe gidiyordum. Burada da evden
işe gidiyorum. Fakat iş yerinde çalışırken daha fazla yoruluyorum. Siparişleri yetiştirmekte biraz
zorlanıyorum. Burada Suriye dönerine ve tavuk yemeklerine çok talep var. Özellikle mezelerim ve
yemeklere koyduğum baharatları halk daha çok seviyor. Alışkanlıklarım arasında malzeme getirmek için

daha çok şehir dışına çıkıyorum. Onun dışında hayatımda çok bir farklılık olmuyor.” (S-16, Erkek,
Yaş 29,05.06.2021).

S-19- “Harran’a geldikten sonra alışkanlıklarım çok değişti. Suriye’deyken öğrencilik yaşamı
sürüyordum. Bazen de arkadaşlarla çok gezerdim. Harran’a geldikten sonra ise çalışmaya başladım.
Boş zamanım çok olmuyor. Suriye’deyken denize giderdim. Harran’da ise deniz olmadığı için
gidemiyorum. İklim olarak Harran çok sıcak olduğu için daha çok çay ve su tüketiyorum. Yemek
alışkanlıklarım da çok değişti. Halep’teyken vejetaryendim. Yumurta bile yiyemezdim. Harran’a göç
ettikten sonra et çeşitlerini ve baharat yemeklerini yemeye başladım. Suriye’deyken öğrenci olduğum için

rahat giyinirdim. Harran’da ise daha kapalı olan yerel kıyafetleri giyiyorum.” (S-19, Kadın, Yaş,
29,06.06.2021).

S- 25- “Günlük alışkanlıklarım pek farklılık göstermedi. Sadece çalıştığım iş değişti. Eskiden Suriye’de
elektrikçiydim. Şimdi ise temizlikçi oldum. Zamanım evden çıkıp işe gitmekle geçiyor. Başka yaptığım
sosyal aktivitede pek yok. Bunun dışında çocuklarımla zaman geçiriyorum. Komşulara sohbete

gidiyorum.” (S-25, Erkek, Yaş 33, 07.06.2021).

S-36- “Zamanımın çoğu evde geçmekle birlikte alışkanlıklarım biraz değişti diyebilirim. Eskiden sadece
kendi yemeklerimizi yapardım. Şimdi ise Harran yemeklerini de yapıyorum. Suriye’deyken geleneksel
kıyafet pek giymezdim. Harran’a geldikten sonra buradaki kadınlar gibi giyinmeye başladım.
Suriye’deyken çok gezerdik. Arada sırada da kuaföre giderdim. Burada ise çok sık gitmiyorum.

Harran’da komşulara daha çok gidiyorum. Geçmiş yıllarda pek gitmezdim.” (S-36, Kadın, 36,
10.06.2021).

S-41- “Alışkanlıklarım pek değişmedi. Suriye’de evden işe gidiyordum. Harran’da da evden işe
gidiyorum. Zamanımın çoğu çalışarak geçiyor. Sadece Harran’da istediğim yere gidebiliyorum. Şehir
dışına daha rahat çıkabiliyorum. Burada da Arapça konuşulduğu için yabancılık hissetmiyorum. Günlük

hayatımı olduğu gibi sürdürüyorum.” (S-41, Erkek, Yaş 26,11.06.2021).

174
Suriyeli göçmenlerin belirtiği gibi büyük bir kesimin günlük alışkanlıklarında değişiklik
meydana gelmiştir. Görüşme cevaplarında görüldüğü üzere günlük alışkanlıkların
değişmesi kültürel yapının başkalaşıma uğramasına bağlanmaktadır. Suriyeli
sığınmacıların kültürel yapısı entegrasyondan asimilasyona doğru evrilme söz
konusudur. Chicago Okuluna göre; “Asimilasyon kişilerin ve grupların diğer kişi veya
grupların anılarını, duygularını ve tutumlarını edindikleri ve deneyimlerini ve
tarihlerini paylaşarak onlarla birlikte bir kültür yaşamına dâhil edildiği bir iç içe
geçme ve kaynaşma sürecidir.” Her ne kadar asimilasyon kaynaşma süreci olarak
öngörülse de etnik kültürün tamamen değiştiği süreci içermektedir (Şan ve Tzampaz,
2021; 66). Suriyelilerin sosyal aktivitelerin değişmesi ve Harran yemeklerinin ve
kıyafetlerinin de benimsenmesi kültürel asimilasyonun zaman içinde oluşmaya
başladığının bir göstergesidir.

İncili ve Akdemir (2016) “Yerinden Edilmişliğin Coğrafi Analizi: Kilis’te Suriyeli


Sığınmacılar” adlı çalışmada Suriyelilere göçün ilk evresinde hoşgörüyle davranılmış.
Ancak zaman geçtikçe misafirlik süresi uzadığı için Suriyeli sığınmacılara karşı tepki
oluşmuştur. Kilis’teki ekonomik sorunlar sebebiyle sığınmacılara karşı “ötekileştirme”,
“biz” ve “onlar” şeklinde bakış açısı ortaya çıkmıştır. Suriyeli sığınmacılara karşı
gelişen “ötekileştirme” olumsuz bakış açısı gittikçe büyümektedir.

Cengiz (2020) Antakya’daki “Suriyeli Mültecilerin Mekânsal Toplanması/Ayrışması:


Örüntüler, Süreçler ve Sonuçlar” adlı çalışmada Suriyeli sığınmacıların büyük bir kısmı
etnik köken ve dil benzerliği nedeniyle Antakya’yı tercih etmiştir. Ancak bazı Suriyeli
göçmenler “ötekileştirme” ile karşılaşmışlardır. Bu durum Suriyeli sığınmacıların
asimilasyona karşı kendi kimliklerini koruyacakları mekânlara yerleşmelerine yol
açmıştır. Dolayısıyla kültürel dışlanma ve ötekileştirme mekânsal ayrışmaya neden
olmuştur.

Çetin (2016) “Türkiye’de Suriyeli Sığınmacıların Sosyal ve Kültürel Entegrasyonu adlı


çalışmada” Adana ve Mersin’in mahallelerinde görüşmeye katılan Suriyeli
sığınmacıların %26’sı dışlandıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca Suriyeli sığınmacıların
büyük bir kısmı “istenmedikleri” türden konuşmaları duyduklarını belirtmişlerdir. Yerel

175
halkın çoğunluğu kiraların yükselmesi, işsizliğin artması gibi ekonomik sorunlardan
kaynaklı Suriyelileri sorumlu tutmaktadır.

Çalışma sahasında da yerli halkla problem yaşayan Suriyeli sığınmacıların % 8’i de


ekonomik sorunlar nedeniyle olumsuz algının geliştiğini dile getirmişlerdir. Yerli halkla
problem yaşayan Suriyeli sığınmacıların bir kısmı da istenmediklerini hatta
dışlandıklarını da söylemişlerdir. Ekonomik problemlerin çözülmesi dışlanma ve
ötekileştirme gibi olumsuzlukların azalmasına etki edecektir.

Suriyelilerin bir kısmı Harran’ın mimarisinden etkilenmiştir. Göçmenlerin bir bölümü


evlerini Harran’ın geleneksel kümbet evleri biçiminde yapmışlardır. Resim 4’te Suriyeli
göçmene ait olan kümbet ev yer almaktadır.

Resim 4. Suriyeli göçmene ait kümbet evden görünüm

Resim 4’te görüldüğü üzere İbn-i Teymiye Mahallesindeki Suriyeli göçmen evinin dış
görünümünü kümbet ev şeklinde yapmıştır. Suriyeli mülteci geleneksel Harran mimari
tarzından etkilenmekle beraber evinin ön yüzünde Suriyeli evler gibi asma bahçe inşa

176
etmiştir. Böylece Suriyeli mülteci, Suriye mimarisiyle Harran mimarisini birleştirerek
yeni bir tarz ortaya çıkarmıştır. Eski kültürle yeni kültürün birleşimiyle kültürlenme
meydana gelmiştir. İlerleyen zamanda Suriye kültürünün ve Harran kültürünün
birleşimine ait farklı yapıların oluşması beklenmektedir.

5. BÖLÜM: SURİYELİ GÖÇMENLERİN HARRAN’IN EKONOMİK


YAPISINA ETKİLERİ VE GERİYE DÖNÜŞ GÖÇÜ

Araştırmanın bu bölümünde Suriyeli mültecilerin Harran’ın ekonomik yapısına etkileri


ve geriye dönüş göçü incelenecektir. Suriyeli göçmenlerin Harran’ın ekonomisine olan
olumlu ve olumsuz etkilerinin boyutu analiz edilecektir. Çalışmanın bu kısmında önce
Harran’ın ekonomik göstergeleri ele alınacaktır. Harran’ın Suriyeli göçmenlerden
önceki ve sonraki ekonomik durumu ve geriye dönüş göçü değerlendirilecektir.

5.2.1. Suriyeli Göçmenlerin Harran’da İstihdama Etkileri

Ankete katılan Suriyeli mültecilerin ekonomik faaliyetlere göre dağılımı incelendiğinde


birincil ekonomik faaliyet ve üçüncü ekonomik faaliyetle uğraşanların ağırlıklı olduğu
görülmektedir. Grafik 5.1’de Suriyeli göçmenlerin ekonomik faaliyetlere göre dağılımı
yer almaktadır. Buna öre göçmenlerin %28’i birincil ekonomik faaliyet (Tarım,
ormancılık, hayvancılık), %16’sı ikincil ekonomik faaliyet (sanayi, inşaat), %36’sı

üçüncül ekonomik faaliyet (Hizmet, turizm, ulaşım, sigortacılık) grubuna dâhildir.

177
28%

36% Birincil Ekonomik Faaliyet


İkincil Ekonomik Faaliyet
Üçüncül Ekonomik Faaliyet

16%

Grafik 5.1. Suriyelilerin mesleklerinin ekonomik faaliyetlere göre dağılımı

Savaştan önce Suriyeli göçmenlerin meslek gruplarında ise; ev hanımı, çiftçi, öğrenci,
esnaf ve hemşire öne çıkmaktadır. Tablo 5.18’de Suriyelilerin savaştan önceki
meslekleri verilmiştir. Buna göre Suriyelilerin %22’si çiftçi, %20’si öğrenci, %16’si ev
hanımı, %12’si hemşire, %10’u esnaf, %6’sı öğretmen, %4’ü doktor, %2’si tamirci ve
%1’i temizlik görevlisidir.

Tablo 5.18. Suriyeli göçmenlerin savaştan önceki meslekleri

178
Meslek Grupları Frekans Yüzdelik

Doktor 2 %4

Esnaf 5 %10

Ev Hanımı 8 %16

Hemşire 6 %12

Temizlik Görevlisi 1 %2

Öğrenci 10 %20

Öğretmen 3 %6

Tamirci 2 %4

Tarım İşçisi 13 %26

Toplam 50 100

Suriye’de iç savaşı başlamadan önce öğrenci, ev hanımlığı ve çiftçilik göçmenlerin en


kalabalık meslek gruplarını oluşturmaktadır. Suriyelilerin büyük bir kısmının savaştan
önce nitelikli olmayan işlerde çalıştıkları görülmektedir. Savaştan önce sadece doktor,
öğretmen, hemşirelik mesleklerinde çalışan göçmenler kalifiyeli işlerde istihdam
edilmişlerdir.

Ankete katılan Suriyeli mülteciler Harran’da farklı meslek gruplarında çalışmakla


beraber en çok tarım işçisi ve ev hanımı olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Tablo
5.19’a göre Suriyeli göçmenlerin %22’si ev hanımı, %20’si tarım işçisi, %12’si inşaat
işçisi, %8’i hemşire, öğretmen, %6’sı tercüman, esnaf, %4’ü kâğıt toplayıcı, temizlik

179
işçisi, tamirci, doktor ve %2’si ise öğrencidir. Savaştan sonra Suriyeliler kâğıt
toplayıcılığı, inşaat işçiliği ve tercümanlık gibi yeni işlerde çalıştıkları görülmektedir.
Ayrıca öğrenci olan Suriyeli mülteciler, Harran’a göç ettikten sonra eğitimleri yarıda
kaldığı için çalışma hayatına erken atılmışlardır.

Tablo Meslek Grupları Frekans Yüzdelik 5.19.


Suriyeli göçmenlerin
savaştan sonraki
Doktor 2 %4
meslekleri

Esnaf 3 %6

Ev Hanımı 11 %22

Hemşire 4 %8

İnşaat İşçisi 6 %12

Kâğıt Toplayıcısı 2 %4

Öğrenci 1 %2
Savaştan sonra
Suriyelilerin Öğretmen 4 %8

Tamirci 2 %4

Tarım İşçisi 10 %20

Temizlik İşçisi 2 %4

Tercüman 3180 %6

Toplam 50 %100
sürdürdükleri esnaf, öğrenci, hemşirelik mesleklerinde azalma; ev hanımlığı, inşaat
işçiliği, tercümanlık, temizlik görevlisi mesleklerinde artış meydana gelmiştir.
Doktorluk mesleğinde ise artış ve azalış olmamıştır

Suriyeli mültecilerin savaştan önceki ekonomik durumlarına bakıldığında gelirleri


düşüktür. Bunun yanı sıra Suriyeli göçmenlerin yarısından fazlasının ekonomik kazancı
800 TL’nin altında olduğu görülmektedir. Tablo 5.20 ve grafik 5.2’ye göre Suriyelilerin
Harran’a göç etmeden önceki ortalama gelirleri yer almaktadır. Buna göre Suriyeli
göçmenlerin %56’sı 0-400 TL, %32’si 401-800 TL, %8’i 801-1200 TL ve %2’si 1201-
1400 TL arasında gelire sahiptir.

Tablo 5.20 Suriyelilerin savaştan önceki TL cinsinden gelirlerinin dağılımı

Gelir Dağılımı Frekans Yüzdelik

0-400 TL 28 %56

401-800 TL 16 %32

801-1200 4 %8

1201- 1400 2 %4
Grafik 5.2. Suriyelilerin
savaştan önceki Toplam 50 %100 TL cinsinden
gelirlerinin dağılımı

Suriyeli mültecilerin savaştan önceki gelirleri dolar cinsine dönüştürüldüğünde gelirleri


yine düşük çıkmaktadır. Tablo 5.21’e göre mültecilerin %56’sı 0-46 dolar, %32’si
46.12- 92 dolar, 92.13-138 dolar ve %4’ü 138.14-161 dolar arasında geliri mevcuttur.
Suriyeli göçmenlerin %88’i 92 doların altında ücret almaktadır.

181
Tablo 5.21. Suriyelilerin savaştan önceki gelirlerinin dolar cinsinden
dağılımı
Dolar Cinsi Frekans Yüzdelik

0-46 Dolar 28 %56

46.12-92 Dolar 16 %32

92.13- 138 Dolar 4 %8


Suriyeli
138.14- 161 Dolar 2 %4

Toplam 50 %100

mültecilerin Harran’a geldikten sonra da gelirlerinin gene düşük olduğu görülmektedir.


Tablo 5.21 ve grafik 5.3’e göre Suriyeli göçmenlerin %32’si 501-1000 TL, %24’ü 0-
500 TL, % 20’si 1001-2000 TL, %18’i 2001-3000 TL, % 4’ü 3001-4000 TL ve % 2’si
4001- 5000 TL arasında gelir elde etmektedirler. Suriyelilerin %56’sının 1000 Türk
lirasının altında geliri olduğu tespit edilmiştir. Suriyeliler kalifiyeli olmayan işlerde
çalıştıkları için çoğunun geliri yüksek değildir. Doktor, hemşire, öğretmen, hemşire,
esnaf işlerinde
Gelir Dağılımı Frekans Yüzdelik
çalışan Suriyelilerin
gelirleri orta düzeydedir.
0-500 12 %24

501-1000 16 %32
Tablo 5.21.
Suriyelilerin savaştan
1001-2000 10 %20
sonraki gelir dağılımı

2001- 3000 9 %18

3001- 4000 2 %4

4001- 5000 1 182 %2

Toplam 50 %100
2%

4%

24%
18%

0-500
501-1000
1001-2000
2001-3000
3001-4000
4001- 5000

20%

32%

Grafik 5.3. Suriyelilerin savaştan sonraki gelir dağılımı

Suriyeli göçmenlere ‘’ Harran’da geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz? Hangi işlerde


çalışıyorsunuz? Ortalama geliriniz ne kadardır?’’ sorularına verdikleri bazı cevaplar
şunlardır:

S-5- ‘’ İnşaat işlerinde günlük yevmiye kazanarak geçimimi sağlıyorum. İnşaat işleri genel olarak bazen
çok yorucu oluyor. İşler çok yoğun olduğu için farklı zamanlarda farklı yerlerde çalışabiliyoruz.
Kazancımız ona göre değişiyor. Genel olarak 1500 Türk lirasına kadar para kazanıyorum. Bazen az
kazandığımız zamanlarda oldu. Kazancım 500TL’nin altına da düştüğü oldu. İnşattan başka pek bir iş

yapmıyorum. İnşaat işi olduğu zaman çalışıyorum. İş olmadığı zaman da oturuyorum.’’ (S-5, Erkek,
Yaş 27, 02.06.2021).

S-8- ‘’Harran’da değişik işlerde çalışıyorum. İnşaat işlerinde çalışıyorum. Genel olarak yevmiyecilik
yaprak geçiniyorum. Sıvacılık yapıyorum. İnşaat işi olmadığı zaman da ailemizin hayvanlarına
bakıyoruz. Komşulara süt satıyoruz. Yazlarında mevsimlik işçi olarak tarlalarda çalışıyorum. 1500 TL

183
civarında para kazanıyorum. İnşaat işleri çok yorucu ve tehlikeli oluyor. Asıl mesleğim tarımcılık olsa da

geçinmek için inşaatlarda çalışıyorum.’’ (S-8, Erkek, Yaş 23,03.06.2021).

S-14- ‘’Harran’da ücretli olarak Arapça öğretmenliği yapıyorum. Suriye’deki mesleğimi burada da
sürdürüyorum. Harran’daki İmam Hatip okullarında derslere giriyorum. Eskiden Harran kampında
Suriyelilere ders veriyordum. Kamp kapanınca Harran’daki lise ve ortaokullarda derslere girmeye
başladım. Günlük kazancım asgari ücret düzeyinde yani üç bin Türk lirası civarında kazanıyorum. Yaz
aylarında ise okul kapanınca bazen tercümanlık yapıyorum. Oğlum ise Harran pazarında meyve ve sebze

satarak geçimini sağlıyor.’’ (S-14, Erkek, Yaş 66, 04.06.2021).

S-16- ‘’Harran’a geldikten sonra amca çocuklarımla lokanta açtık. Dönercilik yaparak geçimimi
sağlıyorum. Suriye usulü dönerler yapıyorum. Kebap, kavurma ve tavuk türlerini de satıyoruz. Harran’a
geldiğimden beri dönercilik yapıyorum. Ortalama kazancım 4 bin ile 5 bin arasında değişiyor.
Geçinebilecek düzeyde kazanıyorum. Suriye usulüyle yaptığım tavuk dönere biraz ilgi var. Harranlılar

yaptığım döneri beğeniyorlar.’’ (S-16- Erkek, Yaş 29, 05.06.2021).

S-19- ‘’ Hastanede tercümanlık yaparak geçiniyorum. Suriye’deyken öğrenciydim. Akrabalarım bana


hastanede iş buldular. 3 bin TL civarında kazanıyorum. Ailemle birlikte oturuyorum. Hemşirelik
mesleğim yarıda kaldığı için geçinmek için tercüman olarak çalışmak zorunda kaldım. Okula tekrar

devam edip hem hemşirelik hem de tercümanlık işimi yapmaya devam edeceğim.’’ (S-19, Kadın, Yaş
29,06.06.2021).

S-20- ‘’Göç etmeden önce ev hanımıydım. Kocam çalışıyordu. Ancak Suriye’de savaş çıktıktan sonra
Harran’a geldim. Kocam hasta çalışamıyor. Paraya ihtiyacım olduğu için kâğıt topluyorum. Aldığım
ücret pek yetmediği için geçinemiyorum. Ama kâğıt toplayarak yiyecek ihtiyacımı karşılıyorum. Aylık

500- 800 arasında kazancım oluyor.’’ (S-20, Kadın, Yaş 60, 06.06.2021).

S-25- ‘’Harran’a ilk geldiğim senelerde tarım işçisi olarak farklı yerlerde çalışıyordum. Daha sonra
PİKTES projesine başvurdum. Son iki yıldır okulda temizlik görevlisi olarak çalışıyorum. Maaşım asgari
ücret düzeyinde yani 3000 TL civarındadır. Daha önce geçinmekte zorlanıyordum. Ama temizlik görevlisi

olunca biraz rahatladım.’’ (S-25, Erkek, Yaş 33,07.06.2021).

S-28- ‘’Tarlalarda kocamla beraber pamuk toplayarak para kazanıyoruz. Ortalama kazancımız 300-500
TL arasındadır. Harran’da bazı zamanlar eşimle saman toplayarak da geçimimizi sağlıyoruz. Tarlada
işimiz bitince kocam inşaatlarda amelelik yapıyor. Aldığımız para yetmeyince başka işler bulmak için
uğraşıyoruz. Paramızın bittiği günler de oldu. Kocamla bazı günler sürekli aynı yemekleri yedik. Bazı

184
günler de aç yattık. Harran’ın başka köylerinde mevsimlik işçi olarak da çalışıyoruz. Ailemle zamanımın

çoğu tarlada çalışarak geçiyor.’’ (S-28, Kadın, Yaş 30, 08.06.2021).

S-35- ‘’Ev hanımı olduğum için hiçbir işte çalışmıyorum. Kocam çalışıyor. Onun kazandığı parayla
geçiniyoruz. Kocam genellikle tarlada çalışıyor. Tarlada ürün topluyor. Bazen de Harranlıların
hayvanlarına bakıyor. Çobanlık yaparak para kazanıyoruz. Kazandığımız para çok az olduğu için kocam
farklı işlerde de çalışıyor. Kocam inşaat işinde çalışıyor. Hamallık yapıyor. Bazen de gıda kolilerini

taşıyor. Evin tüm geçimini kocam sağlıyor.’’ (S-35, Kadın, Yaş 23, 10.06.2021).

S-38- ‘’Mevsimlik işçi olarak tarlalarda çalışıyorum. Ailece pamuk toplamaya gidiyoruz. Şehir dışına da
çıkıyoruz. Değişik şehirlerde ailece gül, pamuk, şeker pancarı, fıstık ve fındık topladık. Kazancımız
gittiğimiz yere göre ve topladığımız ürüne göre değişiyor. Aylık 1000-1500 TL arasında para alıyordum.
Suriye’den geldiğimizden beri ailece birçok şehirde mevsimlik işçi olarak çalışmaya devam ediyorum.’’

(S-38, Kadın, Yaş 40, 10.06.2021).

S- 40- ‘’Suriye’deyken dükkânım vardı. Berberlik yapıyorum. Dükkân açtığım için kazancım fena değil.
Günlük tıraş sayısına göre kazancım değişiyor. Müşteri sayısı fazla geldiği zaman aylık 4 bin TL
kazanıyorum. Ama müşteri çok gelmediği zaman kazancım 2 bin TL’nin altına düşüyor. Tabi çoğu
zamanda müşteri gelmiyor. Müşteri az geldiği zamanlarda çalışanlarımın maaşını ödemekte

zorlanıyorum. Ama genel olarak bazı zamanlar paramı iyi kazanıyorum.’’ (S-40, Erkek, Yaş 40,
11.06.2021).

S-49- ‘’Kâğıt toplayıcılığı yaparak para kazanmaya çalışıyorum. Topladığım kâğıtlar geri dönüşüm
kutusuna konuluyor. Aldığım ücret çok düşük, aylık 800 ile 1000 TL arasında değişiyor. Kazandığım para
kendime yetmiyor. Kâğıt bulmak için çöp kutularında çok zaman geçiriyorum. Çocuğum da çalışıyor.

İkimiz para kazanarak geçiniyoruz.’’ (S-49, Kadın, Yaş 51, 13.06.2021).

Suriyelilerin yukarıda verdikleri cevaplarda görüldüğü üzere göçmenlerin büyük bir


kısmı tarım, hayvancılık, tercümanlık, inşaat ve hizmet sektörlerinde faaliyet
göstermektedirler. Görüşme sorularına verilen cevapların çoğunda Suriyelilerin çok
düşük ücretlerle ve sigortasız çalıştıkları görülmektedir. Ayrıca düşük ücretle çalışan
göçmenlerin bazılarında da ekonomik problemler, geçim sıkıntısı ve beslenme sorunları
tespit edilmiştir. Her ne kadar yetişmiş eleman statüsündeki göçmenler hizmet alanında
istihdam edilse de büyük bölümü kalifiyeli olmayan işlerde çalışmaktadırlar.

185
Tablo 5.22’ye göre ankete katılan Suriyelilerin %30’u Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfından yardım almaktadır. Suriyeli göçmenlerin %40’ı 801- 1200 TL,
%33,33’ü 401- 800 TL ve %13,33’ü ise 1200-1400 TL ve 0- 400 TL arasında yardım
almaktadır.

Tablo 5.22. SYDV’den yardım alan Suriyelilerin dağılımı

Yardım Miktarı Frekans Yüzdelik


0-400 TL 2 %13,33
401-800 TL 5 %33,33
801-1200 TL 6 %40
1200-1400 TL 2 %13,33
Tablo 5.23 ve grafik
Toplam 15 %100
5.4’te Suriyelilere
göre Harran’daki hemşehrilerinin en fazla çalıştıkları meslekler yer almaktadır. Buna
göre Suriyeli mültecilerin %38’i tarım işçisi, %34’ü inşaat işçisi, %10’u kâğıt
toplayıcısı ve hayvancılık, %6’sı esnaf ve %2’si de tercümanlık işlerinde daha çok
çalıştığını belirtmiştir. Görüşmeye katılan mülteciler de Suriyelilerin en fazla tarım
işçiliği, inşaat işçisi, kâğıt toplayıcılığı işlerinde çalıştıkları savını güçlendirmektedir.
Suriyelilere göre memleketlileri, tercümanlık ve esnaf işlerinde daha az çalıştıklarını
düşünmektedirler. Ankete katılan Suriyeli göçmenlerin de belirttiği gibi mültecilerin
%92’si birincil sektörde nitelikli olmayan işlerde geçimlerini sürdürmektedirler. (Tablo
5.23 ve grafik 5.4)

Tablo 5.23. Suriyelilere göre Harran’daki hemşehrilerinin en fazla çalıştıkları meslekler

186
Meslek Grupları Frekans Yüzdelik

Tarım İşçisi 19 %38

İnşaat İşçisi 17 %34

Kâğıt Toplayıcısı 5 %10

Hayvancılık 5 %10

Esnaf 3 %6

Tercüman 1 %2

Toplam 50 %100

40% 38%

35% 34%

30%

25%

20%

15%
10% 10%
10%
6%
5%
2%
0%
Tarım İşçisi İnşaat İşçisi Kağıt Toplayıcısı Hayvancılık Esnaf Tercüman

Grafik 5.4.Suriyelilere göre hemşehrilerinin en fazla çalıştıkları meslekler

Suriyeli göçmenlere ‘’Harran’da yaşayan Suriyeliler daha çok hangi işlerde çalışıyorlar?
‘’ sorusu sorulduğunda verdikleri bazı yanıtlar şunlardır:

S-2- ‘’Suriyeliler daha çok tarlalarda işçi olarak çalışıyorlar. Bundan başka Suriyeliler Harran’da işçi
olarak yevmiye karşılığında çalışıyorlar. Tarımda, hayvancılıkta, inşaatta ve serbest mesleklerde daha
çok iş buluyorlar. Belli bir üniversite eğitimi alan Suriyeliler ise tercüman, öğretmen, hemşire veya

doktor olarak çalışıyorlar.’’ (S-2, Erkek, Yaş 44, 08.06.2021).

187
S-7- ‘’ Harran’da sanayi olmadığı için Suriyeliler en çok tarımda çalışıyorlar. Suriyeliler pamuk ekip
biçiyorlar. Samanla uğraşan, koyun ve keçileri otlatan, süt ve peynir satanları da tanıyorum. Daha çok
tarım ve hayvancılıkla geçinenleri biliyorum. Mesleği olan veya usta olan Suriyeliler büyük şehirlere
sanayi bölgesine gidiyorlar. Bazıları da Harran’da dükkân açarak çalışıyorlar. Berber, lokanta, oto-

tamir ve market açan Suriyelileri görüyorum.’’ (S-7, Erkek, Yaş 60, 02.06.2021).

S-11- ‘’Harran’daki Suriyeliler tarımda, hayvancılıkta ve terzilikte çalışıyorlar. Parası olan Suriyeliler
gıda ve lokanta işlerinde dükkân açıyorlar. Harran’ın köylerinde olan Suriyeliler mevsimlik işçi olarak
tarlalarda iş buluyorlar. Harran’ın merkezinde olanlar ise daha çok inşaat işinde sıvacı, boyacı olarak

çalışmaktadırlar.’’ (S-11, Kadın, Yaş 51, 04.06.2021).

S- 23- ‘’Harran’ın tarım şehri olması sebebiyle Suriyeliler en çok tarımda çalışıyorlar. Tarlalarda
ailece çalışmaktadırlar. Sığır ve koyun hayvancılığıyla uğraşan tanıdıklarım ve komşularım da vardır.
Tarlada pamuk toplayıp çapa yapan Suriyeliler de bulunmaktadır. Bazı Suriyeliler ise inşaatlarda ve

sanayide işçi olarak çalışıyorlar.’’ (S-23, Kadın, Yaş 22, 07.06.2021).

S-30- ‘’Suriyeliler Harran’da birçok yerde farklı işlerle uğraşmaktadırlar. Ama genel olarak Suriyeliler
işçi olarak çalışmaktadırlar. Tarlada farklı şehirlere gidip mevsimlik işçi olarak çalışıyorlar. Belli bir işi
olmayan Suriyeliler inşaatlara gidiyorlar. Her gün iş bulmak için Hayati Harrani Camisinin çevresinde
sabah saatlerinde ve akşam zamanı bekliyorlar. Hamallık, inşaat, tarla işlerinde Harranlılar çağırınca iş

alıyorlar.’’ (S-30, Kadın, Yaş 41,09.06.2021).

S-48- ‘’Suriyeliler Harran’a geldikten sonra en çok tarımda çalışıyorlar. Günlükçü olarak tarlalarda
pamuk topluyorlar. Suriyeliler uzak köylerde pamuk tarlalarında çalışıyorlar. Mevsimlik işçi olarak
başka şehirlerde de gittikleri oluyor. Erkekler en fazla inşaatta çalışırken kadınlar da kâğıt topluyor veya
tarlada çalışıyorlar. Suriyeliler en fazla mevsimlik işçi, sıvacı, tamirci, duvar kalıpçılığı gibi işlerde para

kazanıyorlar.’’ (S-48, Erkek, Yaş, 27, 13.06.2021).

Suriyeli göçmenlerin, hemşehrilerinin en fazla çalıştıkları işlerle ilgili verdikleri


cevaplara bakıldığında; Suriyeliler tarım işçisi, inşaat işçisi, tamirci ve günlük
yevmiyeci gibi işlerde herhangi bir iş güvencesi olmadan düşük ücretlerle
çalışmaktadırlar. Suriyelilerin düşük ücretlerle ve iş güvencesi olmadan çalışmaları
geçim sıkıntısını ve sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir.

Suriyeli göçmenler Harran’da birçok iş kolunda çalışmakla beraber en çok problem


gördükleri konuların başında ekonomik sıkıntılar gelmektedir. Tablo 5.24 ve grafik

188
5.5’te Suriyelilerin Harran’da problem gördükleri olgulara yer verilmiştir. Buna göre
Suriyelilerin %30’u ekonomik sıkıntıları, %12’si ucuz iş gücünü ve işsizliği, % 10’nu
beslenme sorununu, %8’i ulaşım problemini ve sigortasız çalışmayı, %6’sı sosyal
imkânların yetersizliğini, kira pahalılığını ve uyum sorununu, %2’si de iklime uyum
sağlamamayı problem olarak belirtmiştir.

Tablo 5.24. Harran’daki Suriyelilerin problemleri

Problemler Frekans Yüzdelik


Beslenme Sorunu 5 %10
Ekonomik Sıkıntılar 15 %30
İklime Uyum Sağlamak 1 %2
İşsizlik 6 %12
Kira Pahalılığı 3 %6
Sigortasız Çalışmak 4 %8
Sosyal İmkânların Yetersizliği 3 %6
Ucuz İş Gücü 6 %12
Ulaşım Problemi 4 %8
Uyum Sorunu 3 %6
Toplam 50 %100

189
35%
30%
30%

25%

20%

15% 12% 12%


10%
10% 8% 8%
6% 6% 6%
5% 2%
0% ik


ı

nu
i
lığ
u

izl

lem
lar

ma
un


ma

liğ

ru
İşs

alı
ıntı

ob
or

lış

siz

So
ah
ğla

İş
Sık
eS

Ça

Pr
ter
aP

uz

um
Sa
nm

Uc

ım
ız

Ye
Kir
ik

Uy
tas
om


sle

yu

ın
or

Ul
r
eU
Be

on

nla
Sig
Ek

im

ka
İkl

İm
al
sy
so

Grafik 5.5. Harran’daki Suriyelilerin problemler

Suriyeli mültecilere ‘’Harran’da en çok zorlandığınız şeyler nelerdir? Açıklar mısınız?’’


sorusuna ilgili verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

S-5- ‘’Harran’da çalışırken çok zorlanıyorum. Aldığım ücret ailemi geçindirmeye yetmiyor. Çok zor
şartlar altında çalışıyorum. İnşaat işçiliği bana çok ağır geliyor. Günlerce işsiz kaldığımız zamanlar
oldu. İnşaatta iş bulunca da kazandığım para çok düşük oluyor. İş çıkışı kendimi çok yorgun
hissediyorum. Birkaç gündür sırt ve boyun ağrısı çekiyorum. Düzenli işimiz olsaydı. İyi bir ücretle

geçinmekte zorlanmazdım.’’ (S-5, Erkek, Yaş 27,02.06.2021).

S-7- ‘’Harran’da ekonomik olarak güçlük çekiyorum. Ailemi geçindirmekte zorlanıyorum. Günlük
masraflar çok fazla oluyor. Birçok yerde çalışmama rağmen düzenli bir işim olmadı. Ekonomik olarak
birçok sıkıntılarım var. İyi bir gelirim olmadığı için ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum. Beslenmede de
sıkıntı yaşıyorum. Bu yaşta birçok yerde işçi olarak çalıştım. Başka bir yerde iyi bir iş bulmak isterim.’’

(S-7, Erkek, Yaş 60,02.06.2021).

S-15- ‘’Harran’da hayat pahalılığı çok fazla. Ucuz olarak inşaatlarda çalıştığımız için maaşımız
geçinmeye yetmiyor. İnşaatlarda çok yorulmamıza rağmen az kazanıyoruz. Günler geçtikçe her şey daha
da pahalı oluyor. Gıda fiyatları çok yükseliyor. Ailemi rahat geçindirmem için Harranlıların bizi ucuz

çalıştırmamaları gerekiyor.’’ (S-15, Erkek, Yaş 30, 05.06.2021).

190
S-20- ‘’ Kâğıt toplayarak geçimimi sağlamakta güçlük çekiyorum. Kâğıtlardan kazandığım para az
olduğu için geçinemiyorum. Yaşamımı bile zor şartlar altında sürdürüyorum. Zamanım her gün
Harran’da kâğıt toplayarak geçiyor. Bazen de hiç para alamadığım günler de oluyor. Beslenme sorunu
yaşıyorum. Para olmadığı günlerde komşularımız bize yardım ediyorlar. Düzenli gelirimiz olmadığı için

aynı evde sağlıksız koşullarda kalıyor.’’ (S-20-Kadın, Yaş 60, 06.06.2021)

S- 26- ‘’Harran’da yeterli çalışma olanakları olmadığı için düzenli bir işim yok. İnşaatlarda yevmiye ile
çalışıyorum. İnşaat işleri ağır olmasına rağmen aldığımız para çok düşük. Sanki çok ucuza
çalışıyormuşuz gibime geliyor. Gıda ve kira fiyatları pahalı olduğu için paramız hemen bitiyor. İnşaattan
kazandığım paranın bu nedenle çok az olduğunu düşünüyorum. Eşim hasta ve tedavi masraflarını

karşılayamıyorum.’’ (S-26, Erkek, Yaş 49, 08.06. 2021).

S- 28- ‘’Kocam işsiz olduğu için ben çalışıyorum. Tarlalarda pamuk topluyorum. Pamuk toplama
zamanı geldiğinde Harran’ın değişik köylerine gidiyorum. Kazandığım para çok az. Sıcağın altında
pamuk topladığımdan dolayı ellerim nasır oluyor. Çocuklarım da benimle pamuk topluyorlar. Geçinmek

için çocuklarım da çalışıyorlar.’’ (S-28, Kadın, Yaş 30,08.06.2021).

S-30- ‘’Evimizi sadece kocam çalışarak geçindiriyor. Kocam inşaatlarda çalışıyor. Kazandığı para ise
çok az. Geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Elektrik, su faturası çok fazla geliyor. Meyve ve sebze fiyatları da çok
yüksek hemen her gün aynı yemekleri yaparak besleniyoruz. Harran’da çalışacak iş olmadığı için eve

destek olmak için iş bulamadım.’’ (S-30, Kadın, Yaş 41, 09.06.2021).

S-32- ‘’Kocam işsiz olduğu için ekonomik sıkıntılar çekiyoruz. Kocam önce inşaatta çalıştı.
Kazandığımız para yetmeyince geçen yaz pamuk toplamak için büyük türbe köyüne gittik. Kocam bazen
inşatta çalışıyor, bazen işsiz kalıyor. Bir sürü borcumuz var. Borçlarımızı ödeyemiyoruz. Onları ödemek

için kocam çalışıyor. Ancak yaşamakta ve geçinmekte sıkıntı yaşıyoruz.’’ (S-32, Yaş 27, Kadın,
09.06.2021).

S-34- ‘’Kocam yevmiyeci olarak çalışıyor. Hamallık yapıyor. İnşaatta çalışıyor. Tarla sürmeye gidiyor.
Çobanlık yapıyor. Ancak kocam bir sürü işte çalışmasına rağmen çok düşük ücret kazanıyor. Yapacak iş
olmadığı zaman kocam işsiz kalıyor. Geçim sıkıntısı çoğu Suriyelide olduğu gibi bizde de var. Pahalılık
çok fazla olduğu için gıda alacak para bulamıyoruz. Çocuklarıma çok fazla süt ve yiyecek alamıyorum.

Bazen de karınlarını doyuramıyorum.’’ (S-34, Kadın, Yaş, 36, 09.06.2021).

S-36- ‘’ Kocamın kazandığı parayla hayatımızı sürdürüyoruz. Kocamın çalıştığı iş çok tehlikeli ve
sigorta güvencesi yok. Kocam geçen ay işsizdi bize bakabilmek için sanayide elektrik işini kabul etti.

191
Beş çocuğumla beraber geçinemiyoruz. Kocamın aldığı para çok az ve bize yetmiyor. Gıdalar pahalı
olduğu için çocuklarıma iyi yemekler yediremiyorum. Elektrik ve su faturaları da pahalı geliyor. Ne

yapacağız bilmiyorum.’’ (S-36, Kadın, Yaş 36, 10.06.2021).

S-45- ‘’Harran’da yaşamak bana zor geliyor. Tarım işçisiyim ve geçinemiyorum. Sadece yaz
mevsiminde çalışıyorum. Diğer aylarda işsiz kalıyorum. Aileme bakmakta zorlanıyorum. Yemek
yiyemiyoruz. Param olmayınca aileme bir şey alamıyorum. Vakıftan yardım alıyorum ama bu pahalılıkta
geçinmeye yetmiyor. Düzenli bir işim olmadığı için sıkıntılar yaşıyorum. İyi bir iş bulursam inşaatta

çalışacağım.’’ (S-45, Erkek, Yaş 55,12.06.2021).

S-49- ‘’Çok ucuza çalışıyorum. Topladığım malzemeler geri dönüşüm kutusuna çok ucuza gidiyor. O
yüzden çok az para kazanıyorum. Bu yaşta bu işte çalışmak çok güç oluyor. Başka çalışabileceğim daha
iyi bir işim de yok. Gelirim düşük olduğu için bazen yiyecek yemek bulamıyorum. Gıda malzemeleri çok

pahalı oldu.’’ (S-49, Kadın, Yaş 51, 13.06.2021)

Suriyelilerin verdikleri cevaplara göre mültecilerin Harran’da en çok ucuz iş gücü,


düzenli bir iş ve gelir elde edememe, sigortasız çalışma, işsizlik, beslenme ihtiyaçlarının
karşılanamaması gibi ekonomik sorunları mevcuttur. Her ne kadar Suriyeli mülteciler
Harran’da farklı işlerde çalışsalar da istihdamın ve düzenli gelirin yeterli olmaması
sebebiyle ekonomik sıkıntılar artmaktadır.

Yerli halkın çalıştığı meslek gruplarının ise Suriyeli göçmenlerin çalıştığı meslek
gruplarına göre statüsü biraz daha yüksektir. Özellikle meslek gruplarında yerli halkın
tarım ve hizmet alanlarında daha fazla yoğunlaştıkları görülmektedir. Tablo 5.25 ve
grafik 5.6’da yerli halkın meslek grupları yer almaktadır. Buna göre yerli halkın
%23,33’ü esnaf, %20’si muhtar ve ev hanımı, %13,33’ü tarım işçisi ve öğretmen,
%6,66’sı bulaşıkçı, 3,33’ü ise serbest meslektir.

Tablo 5.25. Yerli halkın çalıştığı meslek gruplarının dağılımı

Meslekler Frekans Yüzdelik


Bulaşıkçı 2 %13,33

192
Esnaf 7 %23,33
Ev Hanımı 6 %20
Muhtar 6 %20
Öğretmen 4 %13,33
Serbest Meslek 1 %3,33
Tarım İşçisi 4 %13,33
Toplam 30 %100

25.00%
23.33%

20.00% 20.00%
20.00%

15.00% 13.33%
13.33% 13.33%

10.00%

5.00%
3.33%

0.00%
Bulaşıkçı Esnaf Ev Hanımı Muhtar Öğretmen Serbest Tarım İşçisi
Meslek

Grafik 5.6. Yerli halkın çalıştığı meslek gruplarının dağılımı

Yerli halkın gelir dağılımı da Suriyeli mültecilerin gelir dağılımına göre daha yüksektir.
Yerli halkın %60’ı 2003 - 4004 TL arasında para kazanmaktadır. Tablo 5.26 ve grafik
5.7’de yerli halkın gelir dağılımı gösterilmiştir. Buna göre yerli halkın %30’u 2003-
3003 TL ile 3004-4004 TL, %20’si 0-500 TL, %10’u 1002-2002 TL, %6’sı 4005- 5005
TL, %3,33’ü ise 501-1001TL arasında gelire sahiptir.

193
Tablo 5.26. Yerli halkın gelir dağılımı

Gelir Dağılımı Frekans Yüzdelik

0-500 TL 6 %20

501-1001 TL 1 %3,33

1002-2002 TL 3 %10

2003-3003 TL 9 %30

3004-4004 TL 9 %30

4005-5005 TL 2 %6,66

Toplam 30 %100

35%

30.00% 30.00%
30%

25%

20.00%
20%

15%

10.00%
10%
6.66%
5% 3.33%

0%
0-500 TL 501- 1001 TL 1002- 2002 TL 2003- 3003 TL 3004- 4004 TL 4005- 5005 TL

Grafik 5.7. Yerli halkın gelir dağılımı

Yerli halka göre Suriyeliler Harran’a geldikten sonra mahalleyi en fazla işsizlik ve ucuz
iş gücü yönünden olumsuz etkilemiştir. Harran halkı özellikle kira fiyatları ve istihdam
bakımından Suriyeli göçmenlerin Harran’ı olumlu etkilemediğini düşünmektedir. Tablo
5.27 ve grafik 5.8’de yerli halka göre Suriyeliler Harran’a geldikten sonra mahalleyi

194
etkileyen faktörler mevcuttur. Buna göre Yerli halkın %30’u ucuz iş gücü, %26,66’sı
işsizlik, %20’si kira fiyatları, 10’u nüfus artışı, %6,66’sı ise inşaat artışı ve
gecekondulaşma bakımından Suriyelerin mahalleyi etkilediğini belirtmiştir.

Tablo 5.27. Yerli halka göre Suriyelilerin mahalleye olan etkileri

Artan Faktörler Frekans Yüzdelik

Gecekondulaşma 2 %6,66

Kira Fiyatları 6 %20

Nüfus Artışı 3 %10

İnşaatlar 2 %6,66

Grafik 5.8. Yerli


İşsizlik 8 %26,66
halka göre Suriyelilerin
mahalleye olan etkileri
Ucuz İş Gücü 9 %30
Yerli halka ‘’Sizce
Suriyelilerin Toplam 30 %100 gelişi
yaşadığınız kenti,
mahalleyi, hangi yönden etkiledi? Onlar geldikten sonra ne değişti? ‘’ sorularına
verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

Y-2- ‘’Suriyeliler geldikten sonra yaşadığımız mahallede şu etkiler oldu: Kira ücretleri pahalı oldu.
Harranlılar iş bulmakta sıkıntı yaşamaya başladılar. Suriyeliler gelmeden önce tarım ve inşaatta
çalışanlar pahalıya çalışıyordu. Suriyeliler geldikten sonra ucuz iş gücüyle çalıştıklarından dolayı
halkımız da tarım ve inşaatta ucuza çalışmaya başladı. İnsanımız da Suriyeliler sebebiyle ucuz işgücü
oldular. Dükkân sayısı Harran’da arttı. Ancak gıda tüketimi nüfus çoğaldığı için eskiye oranla daha çok

arttı.’’ (Y-3, Erkek, Yaş 30, 14.06.2021).

Y-5- ‘’Yaşadığım kentte ve mahallede kiralar çok yükseldi. Yerleşim alanları da çoğalmaya başladı.
Suriyelilerden sonra doğum sayısı ve çocuk sayısı da arttı. Bazı Suriyelilerin kaçak elektrik ve su

195
kullanmaları sebebiyle memnuniyetsizlik yaşıyorum. Onlar geldikten sonra işsizlik arttı. Harran gençleri
iş bulmak için şehir dışına gitmeye başladılar. Ucuz iş gücü meydana geldi. İnşaat işlerinde çok ucuza
çalışıyorlar. Beton işçisi oldukları için sürekli geziniyorlar. Her yerde süreli görüyorum. Taşıt sayıları da

bana arttı gibi geliyor.’’ (Y-5, Kadın, Yaş 33,15.06.2021).

Y-7- ‘’Bana göre Suriyelilerin gelişiyle ekonomide olumlu şeyler oldu. Şehirleşme bakımından seviye
atladık. İnşaat yönünden evler ucuz maliyetle yapıldığından birçok kişi evlerini ucuza yaptırdı. Bunu
avantaj olarak değerlendiriyorum. 2013’ten sonra inşaatlarda canlanma meydana geldi. Esnaf olarak
Suriyelilerden etkilendik, alışverişler arttığı için kazançlar da arttı. Alışverişlerle beraber ekonomi
hareketlik kazandı. Ekonomik olarak kaynaşma olduğunu düşünüyorum ancak sosyal anlamda halk

Suriyelilerle tam kaynaşamadı.’’ (Y-7, Erkek, Yaş 32, 15.06.2021).

Y- 11- ‘’Suriyelilerin gelişi bizi olumsuz etkiledi. Onlar geldikten sonra iş imkânları azaldı. Harranlılar
işsiz olmaya başladılar. Ucuz iş gücü sebebiyle Suriyeliler birçok işe alınıyorlar. Bu durum halkı maddi
ve manevi yönden etkiledi. İş bulamayan çoğu Harranlının göç ettiğini zannediyorum. Suriyeliler
geldikten sonra kiralar çok yükseldi. Ekonomimiz bozuldu. Geleneksel lokanta yemekleriyle rekabet
edemez olduk. Nüfus ve doğum oranı da çok arttı. Suriyelilerin bazı mahallelerde toplanması bize

yabancı gelmeye başladı.’’ (Y-11, Kadın, Yaş 26, 16.06.2021).

Y-13- ’Suriyelilerin gelişiyle Harran’da biraz canlanma oldu diyebilirim. Ekonomik çeşitlilik arttı.
Suriyeliler imalattan, dükkâna kadar birçok iş yeri açtılar. Suriyelilerle esnaf olarak alışverişlerimiz
oldu. Suriyeliler geldikten sonra Harran’da iş gücü çoğaldı. Suriyeliler duvar ustası, sıvacı gibi işlerde
ağırlıklı olarak çalıştılar. Fakat Suriyeliler ucuza çalıştıkları için birçok işi Harranlıların elinden aldılar.

Bundan dolayı Harranlılar işsiz kaldı. Çoğu farklı işlere yöneldi. Bazısı da göç etti.’’ (Y-13, Erkek,
Yaş 20, 16.06.2021).

Y-15- ‘’Suriyeliler Harran’a geldikten sonra işsizlik oranı epeyce arttı. Mesela ben iş bulamadığım için
şehir dışına gitmek zorunda kalıyorum. Tarım işçiliği yetmediği için inşaatlarda çalışmak durumunda
kalıyorum. Suriyeliler geldikten sonra da gıda fiyatlarında artış hissettim. Ancak inşaat sektörü
Suriyeliler sayesinde canlandı. Tüm işleri Suriyeliler aldıkları için insanlar iş bulmaz durumdalar. Ucuz
işçilik çoğaldı. Suriyeliler ekonomiye katıldıkları için yerli halkla giyim, gıda, tuhafiye, zücaciye ve

inşaatta rekabet etmeye başladılar.’’ (Y-15, Erkek, Yaş 35,17.06.2021).

Y-22- ‘’Suriyeliler geldikten sonra ucuz iş gücü ortaya çıktı. Bir sürü işe Suriyeliler alınmaya başlandı.
Tanıdığım komşum ve akrabalarım işsiz kaldılar. Bu durumda bazıları şehre göç ettiler. Suriyeliler
inşaat, gıda gibi yeni iş yerleri açmaya başladılar. Onlar geldikten sonra inşaat işlerini çok iyi yaptılar.

196
Tarım işlerini de çok iyi yapıyorlar. Bununla birlikte hastanede çalışan ve okullarda yani kamu
hizmetinde çalışan Suriyeliler bulunduğu için yerli halkın zaman zaman rahatsızlık duyduğunu

düşünüyorum.’’ (Y-22, Kadın, Yaş 26,18.06.2021).

Y-25- ‘’Suriyelilerin bize hem olumlu hem de olumsuz etkileri oldu. Suriyelilerin ekonomik külfetleri
arttı. Ucuz iş gücü ortaya çıktı. Beden işçisi çoğaldığı için ücretler iyice düştü. Türk vatandaşları iş
bulamaz duruma geldiler. Türk vatandaşları iş bulsalar bile düşük ücretle çalışmak durumunda
kalıyorlar. Bunun yanında çoğu pamuk toplama gibi çoğu tarla işini Suriyeliler aldılar. Olumlu etkisi ise
inşaatlar çoğaldı. Tüketim arttığı için ekonomik alışveriş arttı. Suriyelilerin açtıkları lokantalar

Harran’da tutuldu.’’ (Y-25, Erkek, Yaş 28, 19.06.2021).

Yerli halkın görüşme sorularına verdiği cevaplara göre Suriyeli göçmenler Harran’ın
ekonomik yapısını ve istihdamını pozitif ve negatif yönde etkilemişlerdir. Suriyeli
göçmenlerin Harran’a gelmesiyle iş gücü çoğalmış, alışverişin artmasıyla ekonomide
canlanma yaşanmıştır, Bunun yanı sıra ticaretin artması, yeni iş yerlerinin açılması,
tüketimin artması, inşaat ve tarım sektörünün ivme kazanması ve yeni konutların
yapılması istihdamı pozitif yönde etkilemiştir. Kira fiyatlarının artması, ucuz iş gücünün
ortaya çıkması, işsizliğin çoğalması, yerli halkın başka şehre göç etmesi ise Suriyelilerin
Harran istihdamına olan negatif etkileridir. Ucuz iş gücünün üreticiler yönünden
olumlu, tüketiciler yönünden de olumsuz tesiri olmuştur. Suriyelilerin gelmesiyle ucuz
iş gücü üreticiler tarafından maliyetlerin azalmasına katkı sağlasa da tüketicilerin işsiz
kalmalarına ve ücretlerin düşmesine yol açmıştır. Suriyelilerin gelmesiyle istidamda
oluşan pozitif ve negatif faktörleri dengelemek hatta olumsuz etkenleri azaltmak Harran
ekonomisinin ve istihdamının gelişmesini sağlayacaktır.

5.2.2.Suriyeli Göçmenlerin Ticarete Etkileri

197
Suriyeli göçmenlerin Harran’ın ticaretine etkisi ilk zamanlarda pek olmasa da son
yıllarda etkileri hissedilmeye başlanmıştır. Harran şehrinin ekonomik potansiyelinin
daha çok tarım ve hayvancılık olması ticari faaliyetlerin biraz geri planda kalmasına
neden olmuştur. Genellikle Harran şehrinde giyim, zücaciye, tuhafiye, imalat sanayi,
perakende, gıda ve inşaat malzemelerinin ticareti yapılmaktadır. Yerli halkın ve Suriyeli
göçmenlerin kurdukları işletmeler bu alanlarda faaliyet göstermektedir.

Tablo 5.28 ve grafik 5.7‘de savaştan sonra parasal sermayesini getiren Suriyelilerin
dağılımına yer verilmiştir. Buna göre Suriyelilerin %32’si sermayesini getirmiş, %68’i
ise herhangi bir sermaye getirmemiştir. Göçmenlerin %20’si Suriye parası, %8’i döviz,
%4’ü kıymetli maden getirmiştir.

Tablo 5.28. Parasal sermayesini getiren Suriyelilerin dağılımı

Parasal Sermaye Frekans Yüzdelik

Suriye Parası Getirenler 10 %20

Döviz Getirenler 4 %8

Kıymetli Maden Getirenler 2 %4

Grafik 5.7.
Hiçbir Şey Getirmeyenler 34 %68
Parasal

Toplam 50 %100

sermayesini getiren Suriyelilerin dağılımı

Suriyeli mültecilere ‘’Suriye’den göç ederken parasal sermaye getirdiniz mi?


Getirdiyseniz nerede kullandınız? ‘’ sorularına verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

S-1- ‘’Suriye’ den göç ederken yanımda biriktirdiğim bir miktar dolarım vardı. Doları bozdurup kalacak
yer ayarladım. Kira ödedim. Ev eşyaları aldım. Hanımın istediği şeyleri aldım. Doktor olarak Türkiye’de

198
mesleğime devam edince amca çocuklarıma iş kurmaları için biriktirdiğim paranın bir bölümünü verdim.

Onlarda perakendecilik açtılar.’’ (S-1, Erkek, Yaş 67, 01.06.2021).

S-10- ‘’Suriye’den gelirken kazandığım birikmiş param vardı. Paramı göç ettikten sonra Türkiye’de
dükkân açarak harcadım. 2015 yılında Antep’te bulundum. Orda baklavacı dükkânı açtım. Başarılı
olamayınca Harran’a döndüm. Harran’da baklavacı dükkânı açtım. Kiralar ucuz olduğu için burasını

seçtim.’’ (S-10, Erkek, Yaş 27, 03.06.2021).

S-11- ‘’Türkiye’ye göç ederken 500 dolarım vardı. Paramı bozdurup temel ihtiyaçlarımı karşıladım. Ev
tuttum. Kiramı ödedim. Meyve ve sebze aldım. Mutfak malzemeleri, ev eşyaları yorgan ve battaniye

aldım. Barınmak için paramı harcadım.’’ (S-11, Kadın, Yaş 51, 06.06.2021).

S-16- ‘’Şam’dayken akrabalarımla dükkânımız vardı. Harran’a göç ettiğim zaman biriktirdiğimiz parayı
yanımızda getirdik. Önce Suriye parasını bozdurup ufak bir lokanta açtık. Borçlarımız önce fazlaydı.
Sonra döner satarak yavaş yavaş borçlarımızı ödedik. 2016’dan beri geçimizi lokantadan sağlıyoruz.’’

(S-16, Erkek, Yaş 29, 05.06.2021).

S-19- ‘’Suriye’den göç etmeden önce evimizi sattık. Yanımıza getirdiğimiz parayla bilgisayar gibi
elektronik aletler de aldık. Göç ettikten sonra babam komşularımıza tarlamızı sattı. Tarlamızı sattıktan

sonra Harran’da ev aldık. Kalan parayla da babam Harran’da market açarak geçimizi sağlıyor.’’ (S-
22, Kadın, Yaş 32,07.06.2021).

S-26- ‘’Suriye’yi terk ederken yanımda biraz param vardı. Ancak ihtiyaçlarımı karşılamak için
kullandım. Sonra param bitince amca çocuklarımdan borçlandım. Yaklaşık üç bin Türk lirası borç aldım.
O parayı da düzenimi kurmak için harcadım. Hala çalışarak akrabalarıma olan borcumu ödemeye devam

ediyorum.’’ (S-26, Erkek, Yaş 49, 08.06.2021).

S-38- ‘’ Göç ederken yanımıza kocamla biraz para getirdik. Yaklaşık 40 bin Suriye parası getirdik.
Onunla da ihtiyaçlarımızı karşıladık. Paranın bir bölümüyle de evimizi yaptık. Bir bölümüyle ise yiyecek,

içecek ve birazda ev eşyaları aldık.’’ (S-38, Kadın, Yaş 40, 10.06.2021).

Suriyelilerin görüşme sorularına verdikleri yanıtlara göre Harran’a göç ederken


sermayesini getiren göçmenlerin bir bölümü iş yeri kurmak için, bir bölümü ise temel
ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmışlardır. İşletme kuran Suriyeli sayısı az olsa da
genel olarak göçmenlerin çoğu yanlarında getirdikleri sermayeyi barınmak için
harcamışlardır.

199
Tablo 5.29’da 2021 yılına ait Harran’daki şirket sayıları yer almaktadır. Buna göre adi
ortaklık 1.233, limited şirketi 159, anonim şirket ve kooperatif sayısı ise 7‘dir. 2022
yılına ait Harran’da toplam 1.432 şirket faaliyet gösterirken terk sayısı ise 3.250’dir.
Terk olan şirketler faaliyet gösteren şirketlerden 2,26 kat daha fazladır.

Tablo 5.29. 2021 yılı Harran’daki şirket dağılımı (Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi
Odasından alınmıştır.)

Şirket Türü Faaliyet Terk


Gösteren

Adi Ortaklık 1233 3107

Limited Şirket 159 21

Anonim Şirket 7 84

Kooperatif 7 12

İş Ortaklığı 0 15

Diğer 26 5

Toplam 1432 3250

Harran’da Suriyeli göçmenlerin kurduğu şirket sayıları çok az olmakla beraber bu


şirketler 2019 yılından sonra faaliyet göstermişlerdir Tablo 5.30’a göre Suriyeli
göçmenlerin Harran’da sadece üç tane limited şirketi mevcuttur. Buna göre Suriyeliler
2019 yılında 1 perakende şirketini, 2020 yılında ise 2 inşaat şirketi kurmuşlardır.

Tablo 5.30. Suriyeli göçmenlerin Harran’daki şirket sayıları (Şanlıurfa Ticaret ve


Sanayi Odasından alınmıştır.)

200
Kurulduğu Faaliyet Alanı Şirket Şirket
Yıl Türü Sayısı

2019 Perakendecilik Limited 1

2020 İnşaat Limited 1

2020 İnşaat Limited 1

Toplam 3

Harran’daki Suriyeli göçmenlerin işletme sayısı Şanlıurfa Esnaf ve Sanatkârlar Odası


ile Harran Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifine kayıtlı olmadığından
mevcudu sıfır gözükmektedir. Ayrıca bazı Suriyelilerin işletme ruhsatını yerli halkın
üzerine yaptığı tahmin edilmektedir. Harran Belediyesinin işyeri ruhsatı verilerine göre
Suriyeli göçmenlerin işletmeleri tespit edilmiştir. Tablo 5.31’de 2021 yılı Harran’daki
Suriyeli göçmenlerin işletme sayıları ve türleri yer almaktadır.

Tablo 5.31. 2021 yılı


İşletme Türleri İşletme Sayıları
Harran’da Suriyelilerine
Bayan Kuaförü 1
işletme sayıları ve türleri
Berber 4
Beyaz Eşya Tamircisi 2
Giyim 4
Kuru Yemiş 1
Lokanta 3
Market 3
Pastane 2
Terzi 3
201
Torna Atölyesi 2
Tuhafiye 4
Toplam 29
Tablo 5.30 göre 2021 yılı Suriyelilerin Harran’daki işletme sayılarının toplamı 29‘dur.
Buna göre işletme türlerinin dağılımı şöyledir: berber, tuhafiye, giyim sayısı 4; lokanta,
market, terzi sayısı 3; beyaz eşya tamircisi, torna atölyesi, pastane sayısı 2; kuruyemiş
ve kuaför sayısı ise 1’dir. Genel olarak Suriyeli mültecilerin Harran’da kurduğu
işletmeler hizmet alanında faaliyet göstermektedir. İlerleyen yıllarda Suriyeli
göçmenlerin Harran’daki işletme faaliyetlerinin artacağı ve ticarete etkisinin daha fazla
olacağı tahmin edilmektedir.

5.2.3. Suriyeli Göçmenlerin Harran’da Ulaşıma Etkiler

Harran’daki ulaşım faaliyetleri fazla gelişme göstermese de on yıllık zaman zarfında


önemli aşamalar kaydedilmiştir. Akçakale-Harran ve Şanlıurfa-Harran kara yollarının
bağlantısı sağlanmış ve kırsal alanda da asfaltı olmayan mahalle kalmamıştır. Ayrıca
Suriyeli göçmenlerin Harran’a gelmesiyle de yolcu yük taşımacılığı ile sefer sayısında
artışlar olmuştur.

Tablo 5.31’de Suriyeli göçmenlerden sonra Harran-Şanlıurfa arası günlük ve aylık sefer
sayıları gösterilmiştir. Buna göre Harran-Şanlıurfa arasında 2010’da 20, 2015’te 50 ve
2021’de 35 sefer düzenlenmiştir. Harran-Şanlıurfa arasındaki aylık sefer sayıları ise
2010’da 600, 2015’te 1500 iken 2021’de 1200’dür. Harran-Şanlıurfa arasında en fazla
sefer 2015 tarihinde yapılmıştır.

Tablo 5.31. Harran-Şanlıurfa arasındaki günlük ve aylık sefer sayları (Harran


kooperatifinden alınmıştır.)

202
Yıllar Günlük Sefer Sayısı Aylık Sefer Sayısı

2010 20 600
2015 50 1500

Tablo 5.31’de 2021 35 1200 görüldüğü


üzere Suriyeli Toplam 115 3300 göçmenler
Harran’a geldikten sonra Harran-Şanlıurfa arasındaki günlük sefer sayısı 50’ye
yükselmiştir. Özellikle mülteci kampının Harran’a yakın olması sefer sayısının
artmasında etkili olmuştur. Kamp kapatıldıktan sonra ise günlük sefer sayısı 35’e
düşmüştür.

Suriyeli göçmenlerin Harran’a gelişinden sonra mültecilerin araç sayılarında artış


olmuştur. Tablo 5.32’de Suriyeli mültecilerin araç sayısı yer almaktadır. Buna göre
2012 yılında Suriyelilerin araç sayısı 58, 2015 yılında 165 ve 2021 yılında ise 238’e
yükselmiştir. Harran İlçe Emniyet Müdürlüğünün verilerine göre Suriyeli mültecilerin
bir kısmının araçları kayıt altına alınmadığından kaçak olduğu tahmin edilmektedir.

Tablo 5.32. Suriyeli göçmenlerin araç sayıları (Harran Emniyet Müdürlüğünden


alınmıştır).

Yıllar Araç Sayıları

2012 58
2015 165
2021 238
Toplam 402
Tablo 5.32’ye göre Suriyeli mültecilerin araç
sayısında en fazla artış 2012 ile 2015 yılları arasında olmuştur. Suriyelilerin araç
sayısının artmasına rağmen Harran’daki ulaşım faaliyetleri tam olarak aktif değildir.
Harran’da şehir içi ulaşım seferleri yapılmamaktadır. 2019 yılında şehirlerarası otogarı

203
açılmış ancak henüz faaliyete tam olarak geçmemiştir. Şehir içi ulaşım seferlerinin
mevcut olmaması özel araçlara ve taksilere olan talebi arttırmaktadır. Özel aracı
olmayan mülteciler ve yerli halk için belli bir yere varmak güçlük teşkil etmektedir.

Suriyeli göçmenlerin Harran’a gelişiyle birlikte nüfus kalabalıklaştığı için ulaşımın


etkin sağlanması önem arz etmektedir. Ulaşım faaliyetlerine yatırım yapılması mal ve
hizmetlerin taşınmasını kolaylaştırdığı için bölge ekonomisinin kalkınmasına da olumlu
etkisi olacaktır. Harran’daki ulaşımın tam olarak gelişmesi için Suriyeli göçmenlerin de
ulaşım projelerine dâhil edilmesi gerekmektedir. Yakın zamanda şehir içi ulaşım
seferlerinin başlatılması hem yerli halkın hem de mültecilerin ulaşım hizmetinden daha
fazla faydalanmalarına olanak sağlayacaktır.

5.3.SURİYELİ GÖÇMENLERİN GERİYE DÖNÜŞ GÖÇÜ

Görüşmeye katılan Suriyeli göçmenlerin terk ettikleri yerdeki akrabalık bağları ve


Suriye’ye gidiş–dönüş durumları tespit edilmiştir. Tablo 5.32 ve grafik 5.8’de Suriyeli
göçmenlerin terk ettikleri yerdeki akrabalık bağları yer almaktadır. Buna göre
göçmenlerin %92’sinin akrabası Suriye’de kalmıştır. Göçmenlerin %8’inin de Suriye’de
akrabası yoktur.

Tablo 5.32. Suriyelilerin terk ettikleri yerdeki akrabalık bilgileri

204
Suriyelilerin Akrabalıkla İlgili Frekans Yüzdelik
Bilgileri

Akrabası Suriye’de Kalan %46 %92


Göçmenler

Akrabası Suriye’de Olmayan %4 %8


Göçmenler

Toplam 50 100

8%

Akrabası Suriye'de Kalan Göçmen-


ler
Akrabası Suriye'de Olmayan
Göçmenler

92%

Grafik 5.8. Suriyelilerin terk ettikleri yerdeki akrabalık bilgileri

Mültecilerin büyük bir kısmının Harran’a göç ettikten sonra Suriye’ye gidiş-dönüş
yaptığı belirlenmiştir. Tablo 5.33 ve grafik 5.9’a göre Harran’daki göçmenlerin %74’ü
Suriye’ye gidiş-dönüş yapmıştır. Harran’daki göçmenlerin %26’sı ise Suriye’ye bir
daha gidiş-dönüş yapmamıştır.

Tablo 5.33. Harran’daki Suriyelilerin gidiş-dönüşle ilgili bilgileri

205
Gidiş- Dönüş Bilgileri Frekans Yüzdelik

Suriye Gidiş-Dönüş Yapan 37 %74


Göçmenler

Suriye’ye Gidiş-Dönüş Yapmayan 13 %26


Göçmenler

Toplam 50 %100

26%

Suriye'ye Gidiş- Dönüş Yapan


Göçmenler
Suriye'ye Gidiş- Dönüş Yapmayan
Göçmenler

74%

Grafik 5.9. Harran’daki Suriyelilerin gidiş-dönüşle ilgili bilgileri

Suriyeli göçmenlere ‘’Suriye’den geldiğiniz yerde hala akrabalarınız var mı? Harran’a
yerleştikten sonra hiç gidiş-dönüş yaptınız mı?’’ sorularına verdikleri bazı yanıtlar
şunlardır:

206
S-1- ‘’Suriye’de akrabalarım yok. Hepsi savaş nedeniyle farklı yerlere göç edip yeni bir yaşam kurdular.
Harran’a geldikten beri hiç Suriye’ye gitmedim. Burada yaşıyorum. Kendime yeni bir yaşam kurdum.’’

(S-1-Erkek, Yaş 67,01.06.2021).

S-3- ‘’Rakka’da halamın oğlu kaldı. Teyzemin kızları da Rakka‘da yaşıyorlar. Türkiye’ye gelmediler.
Harran’a geldikten sonra eşimle beraber Rakka’ya gittik. Teyzemin kazlarını ziyaret ettik. Rakka
doğumlu olduğum için kimliğimi Kürtlere göstererek geçtim.’’ (S-3, Erkek, Yaş 68,01.06.2021).

S-4- ‘’Suriye’de hala akrabaları var. Annem ve babam Suriye’de kaldılar. 2 tane benden küçük kız
kardeşim de orda annem ve babamın yanında yaşıyorlar. Harran’a yerleştikten sonra Suriye’ye hiç geri

dönüş yapmadım. Akrabalarımı da görmeye gidemedim.’’ (S-4-Erkek, Yaş 39,01.06.2021) .

S-12- ‘’Suriye’de akrabalarım var. Annem, babam ve kardeşlerim Şam’da kaldılar. Harran’a geldikten
sonra iki sefer gidiş-dönüş yaptım. Annem ve babamı görmeye gittim. Önce normal zamanda yanlarına
gittim. İkinci kere de bayramda yanlarına gittim. Sonra Harran’a geri döndüm. Tekrar bayramda gitmeyi

düşünüyorum.’’ (S-12, Erkek, Yaş 32,04.06.2021).

S-15- ‘’Evet, Suriye’de akrabalarım var. Annem, kardeşlerim Suriye’de hayatlarına devam ediyorlar.
Suriye’ye iki defa gittim. Bir sene önce ailemi görmeye gittim. Sonra bayramda Suriye’ye gittim. 2 ay

orada kaldım. Fırsat olursa tekrar gideceğim.’’ (S-15, Erkek, Yaş 30,05.06.2021).

S-20- ‘’Harran’a yerleştikten sonra tüm akrabalarım Suriye’den göç ettiler. Kimi Türkiye’ye, kimisi de
Lübnan ve Ürdün’e gittiler. Suriye’de hiçbir akrabam kalmadı. Harran’a geldikten sonra Suriye’ye hiç

gitmedim. Çünkü Suriye’de akrabam kalmadı.’’ (S-20, Kadın, Yaş 60,06.06.2021).

S-25- ‘’Suriye’de pek çok akrabam var. Kardeşlerim, halam, teyzem ve kuzenim Suriye’de kaldılar.
Bayramlarda Suriye’ye gidiyorum. Karımla beraber arada sırada Deyrizor’a gitmiştik. Suriye’ye
günübirlik ziyaretlerde bulundum. Bir aydan fazla akrabalarımın yanında kaldığım zamanlarda oldu.’’

(S-25, Erkek, Yaş 33, 07.06.2021).

S-29- ‘’Amcalarım, dayılarım, kaynanam, abilerim Suriye’de kaldılar. Türkiye’ye veya başka bir yere
göç etmediler. Akrabalarımın yanına geçen bayramda bir kere gitmiştim. Bu bayram da kocamla

Suriye’ye gittik.’’ (S-29, Kadın, Yaş 37, 08.06.2021).

S-32- ‘’Babam, kardeşlerim ve abilerim Suriye’de kalmaya devam ettiler. Harran’a geldikten sonra bir
kere Suriye’ye gittim. Babamı ve abilerimi ziyaret ettim. Gelecek ay Suriye’ye tekrar gidip dönmeyi

düşünüyorum.’’ (S-32, Kadın, Yaş 27, 09.06.2021).

207
S- 38- ‘’Annem, babam ve kardeşlerim Rakka ‘da kalıyorlar. Harran’a geldikten sonra kocamla
Suriye’ye hiç gidemedik. Çünkü ekonomik sıkıntı yaşıyoruz. Yol parası bulamıyoruz. Yol parası bulsak

bile dönecek paramız yok.’’ (S-38, Kadın, Yaş 40, 10.06.2021).

S-41- ‘’Dayılarım, amcalarım, kayınbabam Suriye’de, Halep’te kaldılar. Memleketlerini terk etmek
istemediler. Kayınbabam hastalandı. Ziyaretine geçen ay gittim. Kayın babam iyileşmezse tekrar

gideceğim.’’ (S-41, Erkek, Yaş 26, 11.06.2021).

S-45- ‘’Suriye’de kocamın ailesi yaşıyor. Teyzelerim ve halalarımda ordalar. Birkaç kere Suriye’ye
gittim. Kayınbabam hasta olduğu için ziyaretine eşimle gitmiştik. 1 yıl sonra da kayınbabam vefat edince

cenazesine gittik. Akrabalarımızı ziyaret etmek için tekrar gidebiliriz.’’ (S-45, Yaş 55, 12.06.2021).

S-48- ‘’Suriye’de çok akrabalarımız var. Kardeşlerim, kuzenlerim Suriye’de hayatlarına devam
ediyorlar. Harran’a geldikten sonra bir kereliğine Suriye’ye gitmiştim. Bayramda kuzenlerimi ve

kardeşlerimi ziyaret ettim. Bir daha da geri gitmedim.’’ (S-48, Yaş 27,13.06.2021).

Göçmenlerin verdikleri yanıtlara göre genel olarak akrabası olanların Suriye’ye gidiş-
dönüş yaptığı görülmektedir. Suriye’de akrabası olmayanların ise memleketlerine bir
daha gitmedikleri saptanmıştır. Suriyelilerin terk ettikleri yerde akrabalarının bulunması
gidiş-dönüşte önemli bir faktördür.

Tablo 5.34 ve grafik 5.10’da Suriyeli göçmenlerin geriye dönüşle ilgili düşünceleri yer
almaktadır. Buna göre göçmenlerin %70’i Suriye’ye geri dönmeyi düşünmemektedir.
Mültecilerin %30’u ise geriye dönmeyi istemektedir.

Tablo 5.34. Suriyelilerin geriye dönüşle ilgili düşünceleri

Geriye Göç Frekans Yüzdelik

Geri Dönmeyi İstemeyenler 35 %70

Geri Dönmek Düşünenler 15 %30

Toplam 50 %100

208
30%

Geri Dönmeyi Düşünenler


Geri Dönmeyi Düşünmeyenler

70%

Grafik 5.10. Suriyelilerin geriye dönüşle ilgili düşünceleri

Tablo 5.35 ve grafik 5.11’de Suriyelilerin hangi şartlar altında geriye dönebileceklerine
yer verilmiştir. Buna göre geriye dönmek isteyen Suriyelilerin %47’si güvenliğin
sağlanmasını, %33’ü rejimin değişmesini ve %20’si ekonomik yardımın yapılmasını
istemektedir. Suriye’de güvenliğin sağlanması ve rejimin değişmesi geriye dönüş
yapmak isteyen göçmenlerin en önemli şartlarını meydana getirmektedir.

Tablo 5.35. Geriye dönmek isteyen Suriyelilerin şartları

Geriye Dönüşle İlgili Frekans Yüzdelik


Şartlar

Güvenliğin Sağlanması 7 %47

Rejimin Değişmesi 5 %33

Ekonomik Yardımın 3 %20


Yapılması
209

Toplam 10 %100
20%

47% Güvenliğin Sağlanması


Rejim Değişmesi
Ekonomik Yardımın Yapılması

33%

Grafik 5.10. Geriye dönmek isteyen Suriyelilerin şartları

Suriyeli göçmenlere ‘’ Ülkenize tekrar dönmeyi düşünüyor musunuz? Hangi şartlar


altında dönüş yapmayı düşünürsünüz?’’ sorularına verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

S-3- ‘’Ülkeme geri dönmeyi düşünmüyorum. Türkiye’de şartlar daha iyi. Burada doktorluk da
yapıyorum. Geçimimi sağlayıp para kazanıyorum. Özgür bir şekilde de yaşıyorum. Suriye’ye dönersem
buradaki özgürlüğümü kaybederim. Ülkeme geri dönmeyi düşünmüyorum. Ancak güvenlik sağlanırsa

bazen ziyaretler yapmak isterim.’’ (S-3, Erkek, Yaş 68,01.06.2021).

S-4- ‘’Hayır, Suriye’ye geri dönmek istemiyorum. Buranın halkı bana daha güzel geliyor. Suriye’ye
dönersem beni nelerin beklediğini bilmiyorum. Ayrıca savaş Suriye’yi yıktı. Harran’da belli bir işim ve

düzenim var. Tekrar bir düzen kurmak bana çok zor geliyor. Onun için dönmeyi düşünmüyorum.’’ (S-4,
Erkek, Yaş 39,01.06.2021).

S-6- ‘’Suriye rahat olursa ve orada güvenlik sağlanırsa dönmeyi düşünebilirim. Tabi öncelikli koşulum
Suriye’de güvenliğin sağlanmasıdır. Güvenlik sağlanmazsa dönmek istemem. Suriye’de güvenliğin

210
sağlanması da kolay değil. Doğduğum topraklardan ayrı yaşamak istemem. O yüzden dönmek isterim.’’

(S-6, Erkek, Yaş 40, 02.06.2021).

S-9- ‘’Hayır, dönmeyi düşünmüyorum. Suriye baştan kurulsa bile dönmek istemiyorum. Yakınlarımın
çoğunu savaşta kaybettim. Dönmek bana çok acı verecek. Yıkılmış binaları ve eski yaşadığım yeri görmek

bana acı gelecektir.’’ (S-9, Erkek, Yaş 40, 03.06.2021).

S-13- ‘’Suriye’ye tekrar dönmeyeceğim. Harran, Suriye’den daha rahat bir yer. Suriye’de can
güvenliğim yok. Suriye’de güvenli hale dönüşse bile rejim değişmez. Rejim değişmediği için geri
dönersem hayatım tehlikeye girer. Suriye’ye dönersem can korkusuyla yaşayacağım. Onun için can

korkusuyla yaşamayı hiç istemem.’’ (S-13, Erkek, Yaş 50. 06.06.2021).

S-16- ‘’Eğer zorunlu herhangi bir durum olmazsa Suriye’ye dönmeyi düşünmüyorum. Ama Esad
değişirse belki dönebilirim. Ancak Esad’ın düşeceğini zannetmiyorum. 10 yıldır devam eden savaş bir

türlü bitmedi. Çünkü Esad tekrar güçlendi. Türkiye bizi zorlamazsa dönmek istemem.’’ (S-16, Erkek,
Yaş 29. 05.06.2021).

S-20- ‘’Evet, güvenlik sağlanırsa Suriye’ye dönerim. Suriye’ye dönmem için can güvenliğimin olması
gerekiyor. Harran’da ekonomik sıkıntılar çekiyorum. Suriye’ye dönersem en azından rahat yaşayabilirim.
Savaş biterse ve güvenlik sağlanırsa geri dönerim. Kendi memleketimde yaşamak daha bana daha çok

mutluluk veriyor.’’ (S-20, Kadın, Yaş 60, 06.06.2021).

S-22- ‘’Hayır, geri dönmeyi pek düşünmüyorum. Türkiye’ye geldikten sonra bambaşka bir hayat kurdum
kendime. Türk vatandaşıyla evlendim. Kocamla mutlu bir hayatımız var. O yüzden Suriye’ye artık

dönmem. Benim için Suriye geçmişte kaldı.’’ (S-22, Kadın, Yaş 32, 07.06.2021).

S-25- ‘’Suriye’ye gitmeyi düşünmüyorum. Eskiden geri dönmeyi düşünüyordum. Ancak Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığını aldım. Artık geri dönmeyi düşünmüyorum. Kalıcı olarak Türkiye’ye yerleştim.
Suriye’ye geri dönmek bana pek cazip gelmiyor. Suriye zaten harap oldu. Tekrar toparlanması çok zaman

alır.’’ (S-25, Erkek, Yaş 33, 07.06.2021).

S-29- ‘’Evet, Suriye düzelirse dönmeyi düşünebilirim. Suriye’deki akrabalarımı çok özledim. Doğduğum
memleketimin her yerini de çok özledim. Güvenlik sağlanırsa tabi ki dönerim. Ancak güvenlik
sağlandıktan sonra her şey bitmiyor. Suriye’deki ekonomin de düzelmesi gerekiyor. Ekonomi iyi olmazsa

yaşamak zor olabilir.’’ (S-29, Kadın, Yaş 37, 08.06.2021).

211
S-32- ‘’Suriye düzelse de dönmeyi düşünmüyorum. Suriye’ye dönersem acılarımı hatırlarım. Bu yüzden
dönmek istemiyorum. Ayrıca Suriye’nin düzeleceğini pek zannetmiyorum. Çünkü Esad gitmez. Esad
gitmediği için Suriye düzelmez. Türkiye’de kalmak daha iyi geliyor. Buraya alıştığım için Suriye’ye

dönmek istemiyorum.’’ (S-32, Kadın, Yaş 27,09.06.2021).

S- 38- ‘’Suriye’de rejim değişirse ailemle beraber geri dönebilirim. Fakat rejim değişmese geri
dönemem. Çünkü Suriye’ye geri dönersek Esad güçleri bizi hapse atabilirler. ‘Niye Türkiye’ye gittin’
sorusunu sorup bizi hapse atabilirler. Suriye’ye dönersem hayatım tehlikeye girer. Hapishaneye

düşersem de rejim polisleri kolay kolay bırakmazlar. ‘’ (S-38, Kadın, Yaş 40, 10.06.2021).

S-47- ‘’Suriye’ye dönmeyi çok istiyorum. İnşallah bir gün dönerim. Suriye’ye dönmem için güvenliğin
olması lazım. Suriye güvenli olmazsa ben dâhil kimse dönmek istemez. Suriye güvenliğin sağlanması her

şeyden önce çok gereklidir.’’ (S-47, Erkek, Yaş 36, 12.06.2021).

S- 50- ‘’Suriye’ye geri dönmeyi asla istemiyorum. Suriye’ye dönsem de kendimi asla güvende
hissetmem. Onun için dönmeyi düşünmüyorum. Harran’da kendimi daha çok güvende hissediyorum.

Güvende hissettiğim bir yeri terk etmek istemiyorum.’’ (S-50, Kadın, Yaş 34, 13.06.2021).

Suriyelilerin geriye dönüşle ilgili verdikleri cevaplara göre göçmenlerin çoğu Suriye’ye
geriye dönmeyi istememektedirler. Vatandaşlık alınması, Türkiye’de yeni bir yaşam
kurulması, Suriye’de istikrarın sağlanmaması ve belirsizliğin olması, can ve mal
güvenliğinin tehlikede olması göçmenlerin dönmek istememelerinin başlıca
sebeplerindendir. Mültecilerin çok az bir kısmı ise güvenlik sağlanırsa ve Esad rejimi
değişirse Suriye’ye geri dönüş yapmayı düşünmektedirler. Suriye’de istikrar sağlansa
bile Harran’daki göçmenlerin büyük bir kısmının geriye dönüş göçünü
gerçekleştirmeyecekleri tahmin edilmektedir. Harran’daki Suriyeliler yeni bir yaşama
başladıkları için kalıcı olacakları düşünülmektedir.

Görüşmeye katılan yerli halk Suriyelilerin vatandaşlık verilmesine karşı çıkmaktadır.


Tablo 5.36 ve grafik 5.11’e göre yerli halkın %50’si göçmenlerin vatandaşlık almalarını
olumsuz değerlendirmektedir. Yerli halkın %40 vatandaşlık haklarının kısıtlandığını
düşünmekteyken %10’u ise nitelikli olan göçmenlerin vatandaşlık almasına sıcak
bakmaktadır. Genel olarak yerli halkın %90’ı Suriyelilere vatandaşlık verilmesini
istememektedir.

212
Tablo 5.36. Yerli halkın Suriyelilerin vatandaşlık almaları hakkındaki görüşleri

Vatandaşlık Alma Düşünceleri Frekans Yüzdelik

Olumsuz Bulanlar 15 %50


Vatandaşlık Haklarım Kısıtlanıyor 12 %40
Nitelikli Olanlar Vatandaşlık Alabilirler 3 %10
Toplam 30 100

10%

Olumsuz Bulanlar
50% Vatandaşlık Haklarım Kısıtlanıyor
Nitelikli Olanlar Vatandaşlık Al-
abilirler
40%

Grafik 5.11. Yerli Halkın Suriyelilerin vatandaşlık almaları hakkındaki


görüşleri

Yerli halka ‘’ Suriyelilerin vatandaşlık almaları sizin için ne anlama geliyor?’’ sorusu
sorulduğunda verdikleri bazı cevaplar şunlardır:

Y-1- ‘’Suriyeliler vatandaş oldukları sürece bizim buradaki iş imkânlarımız kısıtlanıyor. Vatandaşlık
almaları siyaseten söz hakkı almalarını da doğurmaktadır. Bu durum ülkemizin vatandaşları açısından
kötü bir durum ortaya çıkarmaktadır. Vatandaşlık almalarına karşıyım. Savaş bittikten sonra geri
dönmelidirler. Suriyeliler bizim için misafir statüsündeler. Misafirlikleri bitince geri dönmelidirler.’’

(Y-1 Erkek, Yaş 30. 14.06.2021)

213
Y-4- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almaları bizim iş olanaklarımızı kısıtlıyor. Vatandaşlık alınması
niteliksiz nüfusun ve iş gücünün artmasına ve refah seviyesinin düşmesine neden oluyor. Ayrıca
Suriyeliler vatandaşlık aldıklarında siyasi hakları da oluyor. Bu durum muhtarlık seçimlerinde güçlü
olmalarına yol açıyor. Böyle gidere Suriyeliler, Harran genelinde tüm seçimleri kazanabilirler.

Vatandaşlık almalarını istemiyorum.’’ (Y-4, Kadın, Yaş 33, 14.06.2021).

Y-7- ‘’Vatandaşlık almaları iyi bir şey değildir. Vatandaşlık almalarına olumsuz bakıyorum. Bu bizim
haklarımızın kısıtlanması anlamına da geliyor. Siyasi ve ekonomik haklarımız daha çok kısıtlanıyor.
Ancak Suriyelilerin gidecekleri zamana kadar onlara tahammül edilebilir. İşçilikte ve ticarette onlar
kullanılabilirler. Azınlığın çoğalması belli seviyede olumsuz durumlar ortaya çıkarır. Vatandaşlık hepsine

verilmemelidir.’’ (Y-7- Erkek, Yaş 32, 15.06.2021)

Y-10- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almalarını istemiyorum. Olumsuz olarak etkileniyoruz. Kötü yönden
etkileniyoruz. Haklarımız kısıtlanıyor. Sıra beklediğimizde Suriyeliler önümüze geçiyorlar. Olumsuz
olarak birçok yönden etkileniyoruz. Suriyeliler bizim için yük oluyorlar. Vatandaşlık almalarına
karşıyım. Vatandaşlık aldıklarında kendimi değersiz hissedebiliyorum. Vatandaşlık kolay kolay

verilmemelidir.’’ (Y-10, Kadın, Yaş 39, 16.06.2021).

Y-13- ‘’Vatanımıza faydası olabilecek kişilerin vatandaşlık almalarını olumlu buluyorum. Doktor,
mühendis gibi nitelikli işlerde çalışanlar vatandaşlık alabilirler. Ülkeme faydası dokunacaksa bazı
Suriyeliler vatandaş olabilirler. Vatandaşlık alan Suriyelilerin de belli görevlerini yapmak zorundadırlar.

Beni ne bağlıyorsa vatandaşlı alan Suriyelileri de bağlamaktadır.’’ (Y-13, Erkek, Yaş 20,
16.06.2021).

Y-15- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almasını yanlış bir politika olarak görüyorum. Eğer vatandaşlık
alırlarsa Harran’da yaşamak imkânsız olur. Harran’ın nüfusu 90 bin civarındadır. Suriyeliler de Harran
nüfusuna eklenince 110 bin oluyor. Eğer Suriyeliler vatandaşlık alırlarsa geri dönmezler. Ülke

ekonomisine yük olurlar’’ (Y-15, Erkek, Yaş 35, 17.06.2021).

Y-18- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almaları yanlış bir uygulamadır. Bana göre Suriyelilerin vatandaşlık
almalarının tek amacı Avrupa’ya geçmektir. Bizi de geçiş ülkesi olarak kullanıyorlar. Ayrıca Suriyeliler
vatandaşlık aldıklarında haklarımın kısıtlandığını hissediyorum. Ekonomik ve sağlık haklarım

kısıtlanıyor. Suriyeliler ayrıcalıklı oluyorlar.’’ (Y-18, Erkek, Yaş 22, 17.06.2021).

Y-21- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almalarını yanlış bir uygulama olarak buluyorum. Bu duruma olumlu
bakmıyorum. Kendimi ikinci sınıf vatandaş olarak hissediyorum. Hastanede öncelikli oluyorlar.

214
Eczaneden bedava ilaç alıyorlar. Üniversiteye sınavsız giriyorlar. Suriyeliler ayrıcalık elde ediyorlar.

Bu durumdan rahatsız oluyorum. Vatandaşlık kolay verilmemelidir.’’ (Y-21, Kadın, Yaş 24,
18.06.2021).

Y-24- ‘’Suriyelilerden üniversite mezunu olanlar vatandaşlık alabilirler. Suriyelilere olan bakış
açım normal olduğu için üniversite mezunu olan kişilere vatandaşlık verilebilir. Nitelikli olan kişilere
vatandaşlık verilirse ülkemizin yararına olur. Nitelikli olan kişilerin iş gücünden faydalanabiliriz.
Sonuçta ülkemizin nitelikli insanlara da ihtiyacı var.’’ (Y-24, Kadın, Yaş 29, 19.06.2021).

Y-28- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almalarına karşıyım. Vatandaşlık kolay bir şekilde veriliyor.
Vatandaşlık alma süreci son zamanlarda arttı. Bu durumu ilerde tehlike oluşturacağını zannediyorum.
Üstelik Suriyelilerin vatandaşlık almaları ekonomiye ağır bir yük getirmektedir. Suriyelilere vatandaşlık

verilmemelidir.’’ (Y-28, Kadın, Yaş 24, 20.06.2021).

Y-30- ‘’Suriyelilerin vatandaşlık almasını istemiyorum. Çoğu hakkımın kısıtlandığını görüyorum. Nüfus
dairesine gittiğimde Suriyelilerle karşılaşıyorum. Hastanede her yerde önüme geçiyorlar. İş bulmadıkları
zaman ise devlet onlara yardım ediyor. Sosyal yardımlaşma vakfından para alıyorlar. Bizim
ekonomimize ve ülkemize yük olduklarını düşünüyorum. Böyle giderse kalıcı olacaklarını düşünüyorum.’’

(Y-30- Erkek, Yaş 51, 20.06.2021)

Harranlılara cevaplarında görüldüğü üzere yerli halkın çoğunluğu Suriyelilerin


vatandaşlık almalarını olumlu bulmamaktadır. Yerli halkın çok az bir kesimi
Suriyelilerin vatandaşlık almalarını olumlu bulsa da sadece nitelikli olan Suriyelilere
vatandaşlık verilmesini doğru bulmaktadır. Harran halkı vasıflı olmayan Suriyelilere
ise vatandaşlık verilmesini istememektedir.

Görüşmelere katılan yerli halkın çoğunluğu Suriyelilerin geriye dönmelerini


istemektedir. Tablo 5.37 ve grafik 5.12’de yerli halkın Suriyelilerin geriye göçle ilgili
düşüncelerine yer verilmiştir. Buna göre Harran halkının %93,33’ü Suriyelilerin geriye
dönmeleri yönünde eğilim göstermektedir. Yerli halkın %6,66’sı ise Suriyelerin
savaştan sonra geriye dönmeleri gerektiğini belirtmiştir.

Tablo 5.37. Yerli halka göre Suriyelilerin geriye dönüş göçü

215
Geriye Dönüş Göçü Frekans Yüzdelik

Suriyeliler Geriye Dönmelidirler 28 %93,33

Savaştan Sonra Suriyeliler Geriye 2 %6,66


Dönmelidirler

Toplam 30 %100

6.66%

Suriyeliler Geri Dönmelidirler


Suriyeliler Savaştan Sonra Geri
Dönmelidirler

93.33%
Grafik
5.12. Yerli halka göre Suriyelilerin geriye dönüş göçü

Tablo 5.39 ve grafik 5.13’te yerli halkın Suriyeli göçmenlerle birlikte yaşamaya ilişkin
düşünceleri yer almaktadır. Buna göre yerli halkın %46’sı Suriyelilerle asla birlikte
yaşayamayız, %30’u Suriyeliler dönmezlerse beraber yaşarız, %23,33’ü ise Suriyelilerle
zorunluluktan yaşarız şeklinde düşünce belirtmişlerdir.

216
Tablo 5.39. Yerli halkın Suriyelilerle birlikte yaşama düşüncesi

Birlikte Yaşama Düşüncesi Frekans Yüzdelik

Suriyeliler Dönmezlerse Birlikte 9 %30


Yaşarız

Suriyeliler Dönmezlerse 7 %23,33


Zorunluluktan Yaşarız

Suriyelilerle Asla Beraber 14 %46,66


Yaşayamayız

Toplam 30 %100

30.00%

Suriyeliler Dönmezlerse Birlikte


Yaşarız
46.00%
Suriyeliler Dönmezlerse Zorunlu-
luktan Yaşarız
Suriyelilerle Asla Beraber
Yaşayamayız

23.33%

Grafik 5.13. Yerli halkın Suriyelilerle birlikte yaşama düşüncesi

217
Yerli halka ‘’Sizce Suriyeliler ülkelerine geri dönmeliler mi? Yoksa dönmeseler de
birlikte yaşar mısınız?’’ sorusu sorulduğunda verdikleri bazı yanıtlar şunlardır:

Y-2- ‘’Suriye’de şu an savaş durmadığı sürece insanları savaş içerisine sürüklemenin bir faydası
olmadığını düşünüyorum. Savaş durumu olduğu için Suriyelilerin dönmeleri beklenemez. Eğer savaş
biterse Suriyeli göçmenlerin dönmeleri gerekiyor. Savaş bittikten sonra dönseler daha iyi olur. Fakat geri

dönüş olmazsa Suriyelilerle yaşayabiliriz.’’ (Y-2, Erkek, Yaş 30, 14.06.2021).

Y-4- ‘’Suriyeliler ülkelerine geri dönmelidirler. Suriyeliler geldikten sonra pek çok sıkıntı ortaya çıktı.
Suriyeliler kalabalık oldukları için kamu hizmetinde sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlar iş bulamıyorlar. Ülke
ekonomisine yük oluyorlar. Suriyelilerle mecburiyetten yaşıyoruz. Geri dönmezlerse mecburiyetten

yaşarız.’’ (Y-4, Kadın, Yaş 33, 14.06.2021).

Y-6- ‘’Her ne kadar Suriyelilerle aynı kültürü paylaşsak da ülkelerine dönmeleri gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü Harran’ın daha çok kalabalıklaşması birçok soruna yol açıyor. Hastanede ve vergi
dairesine gittiğimizde kendimize yer bulamıyoruz. Sonra ucuz iş gücü olduğu için birçok Harranlı işsiz
kalıyor. Bu durum gençlerin göç etmelerine neden oluyor. Suriyeliler dönmezlerse Harran’da yaşamak

daha çok zor olur. Hatta birlikte yaşayamayız.’’ (Y-6, Kadın, Yaş 34, 15.06.2021).

Y-8- ‘’Suriyeliler geri dönmelidirler. Zaten Suriyeliler bayramda memleketlerine gidiyorlar. Arada
sırada gittikleri de oluyor. Sonra Türkiye’ye geri dönüyorlar. Suriye’de savaş varsa bunlar nereye
gidiyorlar? Kesinlikle Suriyelilerin dönmeleri gerektiğini düşünüyorum. Herkes kendi memleketinde
yaşamalıdır. Suriyelilerle mecburiyetten birlikte yaşayabiliriz. O da zorunluluk halinden kaynaklanır.

Gönüllülük olsa yaşamak istemem.’’ (Y-8, Erkek, Yaş 45, 15.06.2021).

Y-11- ‘’Suriyeliler geri dönmelerini arzu ediyorum. Toplumda tekrardan güven duygusunun oluşması
için Suriyeliler geri dönmelidirler. Harran’da rahat gezmemiz ve rahat dolaşmamız için Suriyeliler geri
dönmelidirler. Fakat Suriyeliler geri dönmezlerse birlikte hayatımızı sürdüremeyiz. Bu çok zor bir durum

olur.’’ (Y-11, Kadın, Yaş 26, 16.06.2021).

Y-14- Bence Suriyeliler geri dönmelidirler. Çünkü herkes kendi doğduğu topraklara aittir. Suriyeliler
memleketlerinde yaşamalıdırlar. Üstelik Suriyeliler fırsat buldular mı kendi memleketlerine gidiyorlar.
Lakin Suriyeliler geri dönmezlerse beraber yaşayabilir. Savaş zamanı 10 seneyi geçtiği için alıştık

diyebilirim.’’ (Y-14, Erkek, Yaş 26, 16.06.2021).

218
Y-16- ‘’Suriyelilerin ivedilikle dönmelerini istiyorum. Geri dönüş olmazsa birlikte yaşayamayız.
Suriyeliler plajlarda eğleniyorlar. Türkiye’de de çok rahatlar. Bizim askerimiz vatan toprağı dışında
savaşıyor. Suriyelilerin yardımlarının Birleşmiş Milletlerden geldiği zannediliyor. Hâlbuki onlar en çok

yardımı Türkiye yapıyor.’’ (Y-16, Kadın, Yaş 27,17.06.2021).

Y-19- ‘’Sadece yaşlılar, engelliler, çocuklar hariç devletimizin yanında ya da kendi ordularının yanında
yurtlarını savunmalarını öngörüyorum. O yüzden yukarıda saydığım gruplar hariç Suriyeliler geri
dönmelidirler. Geri dönmezlerse birlikte yaşayabiliriz. Şu an Suriyelilerle yaşamak zor gelmiyor. Çünkü

kendi kültürümüze ayak uydurduklarını düşünüyorum.’’ (Y-19, Kadın, Yaş 28, 18.06.2021).

Y-21- ‘’Savaş sürdüğü sürece ve rejim değişmedikçe Suriyeliler geri dönmemelidirler. Savaş bitince
isteyen geri dönebilir. Dönmezlerse beraber yaşayabiliriz. Ancak belirttiğim gibi savaş bitmeden ve rejim
değişmedikçe dönerlerse can ve mal güvenlikleri tehlikeye girer. Şartlar oluşmadan dönmemelidirler.’’

(Y-21, Kadın, Yaş 24 18.06.2021)

Y-23- ‘’Suriyeliler geri dönmelidirler. İş sıkıntısı Harran’da olduğu için geri dönmeleri şehri
rahatlatabilir. Çünkü Harran kapasitesinin çok üstünde insan var. Kalabalık ve taşmak üzere olan bir
şehre dönüştü. Ayrıca Suriyelilerin gitmeleri Harran’ı ekonomik açıdan da rahatlatır. Fakat Suriyeliler
dönmezlerse beraber yaşayabiliriz. Ekonomik açıdan zorlansak da Suriyelilerle kültürel açıdan

benzeştiğimiz için birlikte yaşarız.’’ (Y-23, Kadın, Yaş 29, 18.06.2021)

Y-25- ‘’Suriyeliler ülkelerine geri dönmeliler. Geri dönmezlerse de zorla gönderilmeleri gerekir. Dış
güçler, onların zenginliklerinden faydalandığını düşünüyorum. Suriyeliler ülkelerine geri döndüklerinde
yeni gelecek planları yapmalıdırlar. Dönmezlerse beraber yaşarız. Ancak uzun süreçte sosyal ve

ekonomik uyum hazırlıkları yapılmalıdır.’’ (Y-25, Erkek, Yaş 28, 19.06.2021).

Y-27- ‘’Suriyeliler memleketlerine geri dönmelidirler. Geri dönmezlerse ülkemiz artık ekonomik
sorunları kaldıramaz hale gelir. İşsizliğin artması, ucuz iş gücü yüzünden işsizlik sayısının çoğalması ve
geniş ailelerin artması ülkemiz için ileride ciddi sorunlar yaratacaktır. Eğer geri dönmezlerse beraber

yaşayamayız. Çünkü onlar yüzünden ekonomik sorunlar her geçen gün daha da artıyor.’’ (Y-27,
Kadın, Yaş 22, 19.06.2021).

Y-29- ‘’Suriyeliler geri dönmelidirler. Dönerlerse daha iyi olur. Eğer geri dönmezlerse onlarla
yaşayamayız. Mevcut nüfusla sadece yaşayabiliriz. Ancak nüfus çoğalırsa sıkıntılar olur. Onun için
Suriyeler yurtlarına gitmelidirler. Suriyelilerin geri dönmemeleri ülkemiz için güvenlik sorunu teşkil

eder.’’ (Y-29, Erkek, Yaş 48, 20.06.2021).

219
Yerli halkın görüşme sorularına verdiği yanıtlara göre Harran halkının büyük bir kısmı
Suriyeli göçmenlerin geriye dönmelerini istemektedir. Özellikle yerli halk, Suriyelilerle
aynı kültürü paylaşsa da dönmelerinin daha uygun olacağını düşünmektedir.
Harranlıların bir bölümü Suriyelilerle beraber yaşamaya olumlu bakarken bir kısmı ise
zorunluluktan yaşayabileceğini belirtmiştir. Yerli halkın çoğunluğu sosyo-ekonomik
problemlerin doğuracağı sonuçlar nedeniyle Suriyelilerle beraber yaşamayı
istememektedir. Uzun süreçte Suriyeli göçmenlerin kalıcı olduğu düşünülürse
Harran’da beraber yaşamaya yönelik uyum politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir.

Tablo 5.40 ve grafik 5.14’te yerli halkın Harran’dan göç etmeye yönelik görüşlerine
yer verilmiştir. Buna göre yerli halkın %80’i Harran’dan göç etmeyi istemezken %20’si
ise Suriyeliler yüzünden göç etmeyi düşünmektedir.

Tablo 5.40. Yerli halkın Harran’dan göç etme düşüncesi

Göç Etme Düşüncesi Frekan Yüzdelik


s
Göç Etmeyi Düşünmeyenler 24 %80
Suriyeliler Nedeniyle Göç Etmek 6 %20
İsteyenler
Toplam 30 %100

20%

Göç Etmeyi Düşünmeyenler


Suriyeliler Nedeniyle Göç Etmek
İsteyenler

80%

220
Grafik 5.14. Yerli halkın Harran’dan göç etmeye yönelik düşüncesi

Yerli halka ‘’Harran’dan göç etmeyi hiç düşünür müsünüz? Eğer bu düşünceniz var ise
Suriyeli mülteciler bu kararı almanızda etkili olmuş mudur?’ soruları sorulduğunda
verdikleri bazı yanıtlar şunlardır:

Y-1- ‘’Harran’dan göç etmeyi düşünmüyorum. Kendi memleketimde yaşamak bana daha iyi geliyor.
Zaman zaman Suriyeli mülteciler beni bu duruma zorlasalar da gideceğim yerde yine Suriyeli

mültecilerle karşılaşacağım. Buradan masraf yapıp gitmeyi düşünmüyorum.’’ (Y-1, Erkek, Yaş 30,
14.06.2021).

Y-4- ‘’Harran’dan göç etmeyi düşünüyorum. Suriyeliler yüzünden Urfa’nın Haliliye veya Karaköprü
ilçelerine taşınacağım. Bu kararı almamda Suriyelilerin çok etkisi oldu. Çünkü Suriyeliler Harran’a
geldikten sonra şehirlerde rahat rahat dolaşamıyoruz. Her tarafımızda Suriyeliler var. Ayrıca kocam iş
bulamıyor. İş imkânları yüzünden göç etmeyi düşünüyorum. Kocam iyi bir iş bulursa yakında Urfa’ya

taşınmayı düşünüyorum.’’ (Y-4, Kadın, Yaş 34, 14.06.2021).

Y-7- ‘’Yaşadığım yerden memnunum. O yüzden Harran’dan göç etmeyi düşünmüyorum. Bu düşüncemde
Suriyelilerin etkisi yoktur. İnsan kendi memleketinin havasını solumazsa yaşamak çok zor gelir. İş

olanakları iyi olmasa da Harran’ı seviyorum.’’ (Y-7, Erkek, Yaş 32, 15.06.2021).

Y-14- ‘’Harran’dan istemesem de göç etmeyi düşünüyorum. Ancak iyi bir iş bulursam göç etmeyi
düşünüyorum. Böyle giderse Suriyeliler yüzünden göç etmeyi düşünüyorum. İş bulmadığım için mecburen

göç edeceğim. İstanbul’a göç etmeyi düşünüyorum.’’ (Y-14, Erkek, Yaş 26, 16.06.2021).

Y-17- ‘’Doğduğum şehirden başka bir yerde yaşamak istemediğim için Harran’dan göç etmek
istemiyorum. Göç etmek istemememin nedenin ise Suriyelilerin herhangi bir etkisi yoktur. Kardeşçe

Harran’da yaşayabiliriz.’’ (Y-17, Erkek, Yaş 31, 17.06.2021).

Y-19- ‘’Harran’dan göç etmeyi düşünmedim. Harran’ın kent yapısı olarak apartman tarzı yerleşim yeri
olmadığından ve komşuluk ilişkileri iyi olduğundan dolayı göç etmeyi düşünmüyorum. Göç etmek
istemiyorum. Suriyelilerin de herhangi bir etkisi yoktur. Harran’daki Suriyeliler işçi olarak çalıştıkları

için Harran için pek sorun olmuyorlar.’’ (Y-19, Kadın, Yaş 28, 18.06.2021).

Y-22- ‘’Evet, göç etmeyi istiyorum. Sosyo-ekonomik bakımdan daha iyi bir şehir düşünüyorum. Göç
etmeyi düşünmemde Suriyelilerin etkisi olmuştur. Suriyelilerin gelmesiyle ekonomik açıdan

221
geçinemiyoruz. Suriyelilerin gelmesiyle geçim sıkıntımız arttı. Ülkemizin ekonomisi de bozulmaya

başladı. Suriyelilerin bize olumsuz etkileri daha çok oldu.’’ (Y-22, Kadın, Yaş 26, 18.06.2021).

Y-26- ‘’Göç etmeyi düşünmüyorum. Yaşadığım şehir küçük ancak herkes yardımlaşmayı çok seviyor.
Ayrıca Harran’da beraber yaşama kültürü edindik. Bu yüzden yaşadığım yeri bırakmak istemiyorum.

Zaten göç etmek istemediğim için fikirlerimde Suriyelilerin de herhangi bir etkisi mevcut değildir.’’ (Y-
26, Kadın, Yaş 18, 19.06.2021).

Y-28- ‘’Harran’dan göç etmeyi düşündüm. Suriyelilerin gelmesiyle Harran’daki alt tabaka çoğaldı. Alt
tabaka çoğaldığı için eğitim görmüş insanları etkilemeye başladılar. Sokağa çıktığımda her yer
Suriyelilerle dolu. İşsiz veya dilencilik yapan pek çok Suriyeliyle karşılaştım. Suriyeliler geldikten sonra

Harran’dan göç etmeyi çok düşündüm. Onların etkisi oldu.’’ (Y-28, Kadın, Yaş 24, 20.06.2021).

Yerli halkın verdiği cevaplara bakıldığında Harranlıların çoğunluğu yaşadığı yerden


başka bir yere göç etmeyi düşünmemektedir. Suriyelilerin Harran’a gelişiyle yerli
halkın çok az bir kısmı Harran’dan göç etmeyi düşündüğü görülmektedir. Harran’dan
göç etmeyi istemeyen yerli halkın vatanseverlik ve aidiyet duygularının güçlü olduğu
görülmektedir. Harran’dan göç etmek isteyen yerli halkın ise Suriyelilerin gelmesiyle
oluşan sosyo-ekonomik problemlerin ve uyum sorunlarının etkili olduğunu
düşünmektedir. Suriyeli göçmenleri sosyo-ekonomik problemlerin kaynağı olarak
gören kesim göç etmeye daha çok elverişlidir. Suriyeli göçmenlerin misafirliklerinin
uzun olacağı ya da kalıcı olabilecekleri düşünüldüğünde uyum sürecine yönelik sosyo-
ekonomik politikalar geliştirilmelidir.

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

2012 yılından sonra Türkiye’nin diğer şehirleri gibi Harran da Suriye’deki iç savaş
nedeniyle göç dalgasına maruz kalmıştır. Harran halkı Suriyeli göçmenlere
misafirperver davranmış, onların her türlü ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmiştir. İlk
göç dalgasıyla Suriyelilerin geçici oldukları zannedilmiş. Fakat zaman geçtikçe
Suriyelilerin misafirliği uzun sürmüş ve beraber yaşamaya ilişkin problemler ortaya

222
çıkmıştır. Suriyeli göçmenlerin ve yerli halkın farklı beklentilerinin olması uyum
sürecini zorlaştırsa da aynı kültürü paylaşmak ortak bir paydanın oluşmasını
kolaylaştırmıştır. Suriyeli göçmenlerin kentteki varlığı Harran’a sosyo- ekonomik
yönden tesir etmiştir. Özellikle Suriyeli göçmenler Harran şehrini nüfus, yerleşme,
eğitim, sağlık, kültür, ulaşım, istihdam alanlarında pozitif ve negatif olarak
etkilemişleridir.

Harran, ilçe olduktan sonra GAP ile tarımsal istihdam sağlandığı için 20 yıllık süre
zarfında Harran’ın nüfus miktarı artmıştır. Doğum oranı yüksek olan Harran’da,
Suriyeli göçmenlerin de gelişiyle nüfus miktarında belirgin bir artış gözlenmiştir.
Karaköprü Göç İdaresinin verilerine göre 2022 yılında Harran’daki Suriyeli sayısı
17.573’tür. Bu sayı 92 bin olan Harran nüfusuna eklendiğinde gerçek nüfus miktarı 109
bini geçmektedir. Çocuk ve genç nüfus miktarı yüksek olan Harran’da Suriyelilerin de
dâhil edilmesiyle bağımlı nüfus miktarı ciddi bir şekilde artış göstermiştir. Bunun
sonucunda da bağımlı nüfusun giderlerini karşılamak için harcamaları büyütmek icap
etmektedir. Bu durum bağımlı nüfusun ekonomiden daha fazla pay almasına neden
olmaktadır. İlerleyen yıllarda yapılacak olan yatırımlarda istikrar sağlamak için
Harran’daki Suriyeli göçmen nüfus miktarının da göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.

Harran’daki Suriyelilerin yerleşme dağılımı düzensizlik göstermekle beraber tarım


arazilerinin ve su kaynaklarının bol olduğu yerlerde nüfus dağılımının düzenli olduğu
görülmektedir. Suriyeli göçmenlerin nüfusu yerli halk gibi tarımsal faaliyetler nedeniyle
kırsal alanda yoğunlaşmıştır. Harran’daki yerleşmenin karakteristik özelliği ekonomik
yapının şekillenmesine de etki etmiştir. Kırsal sahada yaşayan Suriyeliler tarım ve
hayvancılıkla uğraşırken kentsel sahada yaşayanlar ise ticaret, perakendecilik, imalat,
inşaat ve tercümanlıkla uğraşmaktadırlar.

Kentsel alanda Suriyeli göçmenler Hz. Yakup, Süleyman Demirel, Cumhuriyet ve


Hayati Harrani Mahallelerinde daha kalabalık yaşamaktadırlar.. Suriyeli mülteciler Hz.
Yakup ve Cumhuriyet Mahallelerini tercih ettikleri için her iki mahallede de mekânsal
dışlanma oluşmuştur. Sosyolojide gettolaşma olarak tabir edilen mekânsal dışlanma

223
göçmenlerle yerli halk arasında sosyal problemlere neden olmaktadır. Süleyman
Demirel, Hz. Yakup ve Cumhuriyet Mahallelerinde boş araziler Suriyeliler tarafından
iskâna açıldığı için plansız kentleşme görülmektedir. Plansız kentleşme: doğa kirliği,
tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması, ulaşım sorunu, kaynakların savrulması ve
belediye hizmetlerinin yetersiz olması sonuçlarını doğurmaktadır. Aynı zamanda
Harran’da plansız kentleşmeyle beraber gecekondu ve çadır ev sayısında da artış
meydana gelmiştir.

Suriye iç savaşından sonra Harran’a göç eden çocuk mültecilerin eğitimleri yarıda
kaldığı için ‘’kayıp nesil’’ oluşmuştur. Harran’daki Suriyeli öğrencilerin eğitimlerini
tamamlamaları için Türk öğrencilerle aynı okullarda eğitim almaları sağlanmıştır.
Ancak Suriyeli öğrencilerin dil sorunu sebebiyle kendilerini ifade edemedikleri ve
derslerden geride kaldıkları görülmüştür. Suriyeli öğrencilerin Türk öğrenciler ile aynı
sınıflarda eğitim görmeleri özellikle dil sorunu, uyum sağlayamama, devamsızlık
yapma, arkadaşlık ilişkilerinde dışlanma ve derslerden başarısız olma gibi pek çok
soruna yol açmıştır. Her ne kadar Harran’da nicelik olarak derslik başına düşen öğrenci
sayıları artsa da Suriyeli öğrencilerin dil problemi ve uyum sorunu eğitimde istenilen
verimin alınmamasına neden olmaktadır.

Suriyeli göçmenlerin Harran’a gelişiyle niceliksel olarak nüfus yığının artışı sağlık
sisteminde de talebin artmasına yol açmıştır. Son yıllarda Harran’da hastane personeli
sayısında artış olmasına rağmen sağlık hizmetleri yeterli düzeyde değildir. Harran
Devlet Hastanesinin yatak kapasitesi ve poliklinik sayısı az olduğu için sağlık
sistemindeki talebi karşılayamamaktadır. Her ne kadar göçmenlerin gelişiyle sağlıkta
bazı iyileşmeler olsa da Harranlıların ve göçmenlerin sağlık hizmetlerinden tam olarak
yararlanmaları için var olan kapasitenin içindeki sağlık personeli ve tıbbi malzemenin
daha fazla arttırılması gerekmektedir. Ayrıca göçmenlerle ilgili sağlık kayıtları yeni
tutulduğu için kronik hastalıklar henüz bilinememektedir. Önleyici sağlık hizmetlerinin
gelişmesi için göçmenlere ait tüm sağlık bilgilerin kayıt altında tutulması icap
etmektedir.

224
Suriyeli göçmenlerin kültürüyle yerli halkın kültürü benzer öğeleri taşımaktadır.
Suriyelilerle Harranlıların aynı ırk, dil ve dine sahip olmaları ortak bir yaşam alanın
oluşmasını sağlamıştır. Yerli halkın da Arapça konuşması Suriyeli göçmenlerin
Harran’ı tercih etmelerinde önemli bir etkendir. Suriyeliler Harran halkını yemek
çeşitleri, giyim tarzları, şivelerinden, örf ve adetleriyle etkilemişlerdir. Özellikle
Harran’da Suriye lokantalarının açılması yemek kültürünün benimsenmeye
başlandığının göstergesidir. Suriyeli göçmenlerde Harranlıların yöresel yemeklerinden,
giyim tarzlarından, düğün geleneklerinden ve geleneksel mimariden etkilenmişlerdir.
Suriyeli mültecilerle Harranlılar arasında akrabalık bağları eskiye dayanmakla birlikte
göçten sonra da akrabalık bağları kurulmuştur. Suriyelilerin göç etmesinden sonra yerli
halkın bazıları kültür şoku, kültür çatışması yaşamıştır. Ancak kültürel öğelerin benzer
olması yerli hakla Suriyeliler arasındaki etkileşim düzeyini arttırmıştır.

Harran’daki Suriyelilerin büyük bir kısmı tarımcılık, hayvancılık, inşaat, tercümanlık,


perakendecilik ve hizmet sektörlerinde geçimlerini sağlamaktadırlar. Yetişmiş eleman
statüsündeki göçmenler tercümanlık ve hizmet alanlarında istihdam edilirken kalifiyeli
olmayanlarda tarım, hayvancılık ve inşaat alanlarında çalışmaktadırlar. Özellikle
Suriyelilerin inşaat sektöründe iş bulmaları sektörde canlanmayı sağlamıştır. Düşük
ücretlerle çalışan göçmenlerin geçim sıkıntısı ve beslenme sorunları da mevcuttur.
Suriyeliler Harran’a göç ettikten sonra kira fiyatları, ucuz iş gücü sayında artış
olmuştur. Göçmenlerin gelişiyle var olan konutlar talebi karşılayamadığı için konut
fiyatları yükselmiştir. Düşük ücretlerle çalışan göçmenlerin ekonomik sıkıntıları ve
beslenme sorunları mevcuttur. Ayrıca Suriyeli mültecilerin ucuz iş gücü olmaları bazı
kişilerin işsiz kalmasına yol açtığı için yerli halk tarafından olumsuz karşılanmaktadır.
Harran’da tam istihdamın sağlanamamasından kaynaklanan ekonomik sorunlar ilerleyen
zamanda sosyal travmalara neden olabilir.

Haran’da tarım ve hayvancılık faaliyetleri ön planda olduğu için Suriyeli göçmenlerin


ticaretle uğraşmaları geri planda kalmıştır. Harran’daki Suriyeli mültecilerin ticaret
faaliyetlerini sürdürmeleri son yıllarda hız kazanmıştır. Göçmenlerin ticarete etkileri
yeni hissedilmeye başlanmıştır. Savaştan sonra parasal sermayesini getiren Suriyelilerin
bir kısmı işletme kurmuşlardır. Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odasının verilerine göre

225
Harran’daki Suriyelilerin kurdukları 3 limited şirket mevcuttur. Yine Şanlıurfa Esnaf ve
Sanatkârlar Odasının verilerine göre Suriyeli göçmenlerin Harran’daki işletme sayıları
kayıt altına alınmamıştır. Harran Belediyesinin verdiği ruhsata göre Suriyeliler lokanta,
berber, giyim, zücaciye, terzi, lokanta, berber, giyim, zücaciye, terzi, alanlarında işletme
kurmuşlardır. Ekonomik sıkıntılardan dolayı Suriyelilerin bazı işletmelerin ruhsatını
yerli halkın üzerine yaptıkları tahmin edilmektedir. Harran’daki ticaretin gelişmesi için
girişimci olan Suriyelilerin desteklenmeleri gerekmektedir. Suriyelilerin kurdukları
işletmelerin desteklenmesi ticareti olumlu etkileyecektir.

Harran’daki ulaşım faaliyetleri sınırlı olup son yıllarda yeni gelişmeler meydana
gelmiştir. Akçakale- Harran, Şanlıurfa- Harran kara yolu bağlantısı sağlanmış ve
mahallelerin çoğuna asfalt yol yapılmıştır. Suriyelilerin gelişiyle Şanlıurfa- Harran kara
yolu sefer sayısında artış meydana gelmiştir. Özellikle Harran’da mülteci kampının
kurulmasıyla yolcu yük taşımacılığı artmıştır. Harran’da şehir içi belediye otobüsü
seferlerinin yapılmaması mahalleler arasındaki ulaşımın sağlanamamasına neden
olmuştur. Göçmenler ve yerli halk mahaller arasındaki ulaşımı özel araçlarıyla
sağlamaktadır. Suriyeli göçmenlerin gelişiyle araç sayısında artış olsa da şehir içi
seferlerinin yapılmaması ulaşım için önemli bir eksikliktir. Şehir içi ulaşımın
sağlanması için kısa zaman içerisinde belediye otobüs seferlerinin yapılması
gerekmektedir.

Yapılan mülakatların sonucunda Harran’daki Suriyeli göçmenlerin çoğu geriye dönüş


göçünün gerçekleşmesini istemektedirler. Geriye dönmek isteyenler savaş ortamının
bitmesini ve rejimin değişmesini istemektedirler. Yerli halk ise Suriyeli göçmenlerin
geriye dönmelerinin daha doğru olacağını düşünmektedir. Yerli halk, Suriyeli
mültecilere vatandaşlık verilmesine karşı çıkmaktadır. Ancak genel olarak Harran halkı
Suriyelilerle yaşamaya olumlu bakmaktadır. Suriyeli göçmenlerin geriye dönmelerinin
kısa sürede mümkün olmadığından uzun süreçte beraber yaşamaya ilişkin stratejiler
geliştirilmelidir.

226
Literatürde Suriyeli mültecilerle ilgili yapılan çalışmalarda göçmenlerin kent
ekonomisine olan etkileri araştırılırken Suriyelilerin ulaşıma olan etkileri
araştırılmamıştır. Bu çalışmada Suriyeli göçmenlerin ulaşıma olan etkileri Harran
özelinde incelenmiştir.

Yine literatürde Suriyeli göçmenlerin sosyo-ekonomik yapıya etkileri araştırılırken


geriye dönüş göçüyle ilgi pek bir çalışma yapılmamıştır. Bu araştırmada Suriyelilerin
Harran özelinde geriye dönüş göçü de analiz edilmiştir.

Bu çalışmanın sonucunda Suriyeli göçmenlerin uyum içinde yaşamaları için yapılması


gereken öneriler şunlardır:

 Ülke genelinde göçü yönetmek ve göç politikaları oluşturmak için ‘’Göç ve Uyum
Bakanlığı’’ kurulmalıdır.

 Göçü fırsata çevirmek ve göçten dolayı oluşabilecek tehlikeleri ortadan kaldırmak için
‘’Ulusal Eylem Planı’’ hazırlanmalıdır.

 Suriyeli göçmenlerin uyum ve entegrasyon sorunlarının çözülmesi için stratejiler


geliştirilmelidir.

 Suriyelilerin etkin oldukları ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi için çalışmalar


yapılmalıdır.

 Suriyeli göçmenlerin iletişim ağları kullanılarak Türkiye’nin tanıtımı için halkla


ilişkiler faaliyetleri yürütülmelidir.

 Suriyeli mültecilerle ilgili politikalar oluşturulurken tersine göç ( Geriye dönüş göçü)
olgusu da göz önünde bulundurulmalıdır.

 Literatürde Suriyelilerin kentlere olan sosyo–ekonomik etkileri araştırılırken yerleşim


alanındaki ekonomik fonksiyona göre etkileri de araştırılabilir. Suriyelilerin (Tarım,
ticaret, sanayi, ulaşım, turizm) gibi alanların kentlere olan etkileri araştırılabilir.

227

You might also like