You are on page 1of 14

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TARİH BÖLÜMÜ

ORTAÇAĞ AVRUPASINDA VİKİNG İSTİLALARI

DENİZ ŞAHİN
21659664
PROSEMİNER
DERS HOCASI: DOÇ. DR. RESUL AY
ANKARA,2019
ORTAÇAĞ AVRUPASINDA VİKİNG İSTİLALARI

İçindekiler Tablosu

1- ORTA ÇAĞ AVRUPASINDA VİKİNG İSTİLALARI

A: VİKİNGLER KİMLERDİR?
B: İLK VİKİNG İSTİLALARI
C: VİKİNGLER İNGİLTEREDE
D: AVRUPA KIYILARINA YÖNELİK AKINLAR

2- VİKİNG DENİZCİLİĞİ

A: DENİZCİLİĞİN ÖNEMİ

B: SIĞ SULARDA HIZLA GİTMEK

3-VİKİNG TİCARETİ VE SAVAŞ TEKNOLOJİSİ

A: YAĞMACILARDAN TÜCCARLARA DÖNÜŞMEK


B: SAVAŞ TEKNOLOJİLERİ
1-ORTAÇAĞ AVRUPASINA VİKİNG İSTİLALARI

A- VİKİNGLER KİMLERDİR?

Vikingler İskandinavya merkezli, Cermen dil ailesine mensup, bağımsızlık ve


geleneklerini ön saflarda tutan, korsan ve tüccar bir kavim olarak ortaya çıkmışlardır. Viking
kelimesi ise Norveç, İsveç ve Danimarka topraklarında yaşayan topluluğa verilen isimdir.
Viking kelimesinin kökeni ise eski Norman dilindeki ‘Vikingr’ kelimesinden gelmektedir.1
Yaşamlarının büyük bir kısmı denizlerde geçen bu kavim oldukça savaşçı ve yağmacı bir
topluluktur. 8. ve 11. yüzyıllar arasında İngiltere ve diğer kuzeybatı ülkeleri başta olmak üzere
akınlarını yoğun bir şekilde sürdürmüşlerdir.

Kendilerine ait bir dini benimseyen bu topluluk birden fazla tanrıya sahiptir. Dinlerine çok
düşkün ve yürekten bağlı olan Vikingler, zamanla Hristiyanlaşsalar da İngiltere başta olmak
üzere gittiği yerlerde dinlerinin etkilerini diğer toplumlara aşılamışlardır. Yerleşik hayatta
çiftçilikle uğraşan bu topluluk yağma ve istilayı her şeyin önünde tutmuşlardır. Öncelikli
hedefleri yağmaladıkları yerlerden topladıkları ganimetlerle tekrar ülkelerine dönmekken
zamanla bu durum gittikleri yerlerde toprak sahibi olma ve fetih hareketine dönüşmüştür.

B- İLK VİKİNG İSTİLALARI

İlk Viking akınları belli bir düzeni takip etmiştir. Kıyıya yakın kolayca ulaşabilecekleri
yerlere saldırmayı tercih eden Vikingler bir seferde alabilecekleri tüm ganimeti alıp ülkelerine
dönmüşlerdir. İngiltere’ye ilk Viking saldırısı 793 yılında Lindisfarne Manastırı’na
yapılmıştır. 9.yy’da ise Britanya ve İrlanda’ya yapılan yağma hareketleri ile genel kimliğine
kavuşmuştur. Anglosakson inanışına göre İncil’de yazan kehanet gerçekleşmiş ve tanrı onlara
kuzeyden bir bela göndermişti. Vikingler büyük bir gemi teknolojisine sahipti ve bu gemiler
sayesinde açık denizlerde hızla ilerleyip hedeflerine liman ayırt etmeksizin ulaşabiliyorlardı.
Daha evvelinde ticaret için bu yolları kullanıp İngiltere’ye ayak basan Kuzeyliler bu sefer
yağma ve saldırı için gelmişlerdi. Manastırda bulunan keşişler ve yerel halk gelen gemileri

1
Buradan hareketle bu kelimenin karşılığının ‘’Korsan, yağmacı’’ olduğu bilinmektedir.
gördüklerinde yine kuzeyden gelen ticaret adamları sandılar ancak bu sefer durum farklıydı.
Vikingler bu manastıra acımasızca saldırıp, din adamlarını ve halkı katledip toplayabildikleri
tüm ganimetlerle ülkelerine dönmüşlerdi. Çok savaşçı ve zeki bir topluluk olan Vikingler
8.yüzyılın sonundan başlayıp 11.yüzyılın ortalarına kadar Kuzey Avrupa’da kuşatılmadık
şehir alınmadık kale bırakmayacaklar ve zamanla buralarda toprak sahibi olacaklardı. İngiltere
ise ilk kuzeyli istilası ile karşılaştıklarında siyasal bir bütünlük içinde olmadıkları için direniş
göstermekte güçsüz kalmıştır.

Vikingler ezberledikleri ticaret yolları sayesinde nereye saldıracaklarını, orada kendilerini


neyin beklediğini ve savaş koşullarını gayet iyi biliyorlardı. Viking saldırıları o kadar
güçlüydü ki onlardan kurtulamayacağını anlayan topluluklar haraç vermek zorunda
kalıyorlardı.2 Lindisfarne saldırısından bir yıl sonra Aziz Paul Manastırı’na da bir saldırı
düzelendi. Buraya saldırı düzenlenmesinin en önemli sebebi ise önemli bir kültürel ve ticari
merkez olmasıdır. Ardından Northumbria kıyılarına saldıran Vikingler burada halka büyük
korku saldı ancak hava şartları her zaman istedikleri gibi olmadığı için bir çok gemi parçalandı
ve savaşta önemli Viking liderleri hayatını kaybetti. Fakat bu onlar için asla bir moral
bozukluğu yaratmadı ve yağma tüm hızıyla hatta artarak devam etti. Vikingler gittikleri
yerlerde müzakereler de yapmış ve Danegald ödemeleri almışlardır.3

C-VİKİNGLER İNGİLTERE’DE

Daha önce de belirttiğim gibi ilk Viking saldırıları İngiltere’ye ticaret yolları üzerinden
olmuştur. İki ticaret yolu vardı; bu yollardan birisi Northumbria ’ya diğeri ise East Anglia’ya
çıkıyordu ki ilk saldırılar da bu bölgelere gerçekleşiyordu. Northumbria Vikingler için
inanılmaz bir ganimet merkeziydi çünkü önemli manastır ve kiliseleri bünyesinde barındıran
bu bölge aynı zamanda ekonomik ve kültürel olarak Vikingleri tatmin edebilirdi. 793 senesine
geldiğimizde Vikingler Lindisfarne manastırına saldırı düzenlemişlerdir. Bu sayede ganimetin
ve zenginliğin farkına varan Vikingler yüzyıllar boyu sürecek istila ve fetih hareketleri için

2
Bkz. Gül, Muammer, Orta Çağ Avrupa Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayınevi, İstanbul, 2013, s.66
3
Danegald: Viking savaşçılarının topraklarını yağmalamasına karşı saldırıya uğrayan bölge yöneticileri tarafından
Vikinglere verilen vergidir.
iştahlanmışlardır. Bu seneden sonra Vikingler ele geçirdikleri bölgelerde kamplar kurup,
buralarda kalıcı hale gelerek yağma hareketlerini hızlandırmışlar, halihazırda 4 krallığa
bölünmüş olan İngiltere’yi yerle bir etmek için var güçleriyle saldırmışlardır. 4 Saldırılar, yıllar
geçtikçe daha kalabalık ve daha kararlı hale gelmiştir. Özellikle 830 ve 850 yılları arasında
akınların daha da sıklaştığı görülür.5 850 yılına geldiğimizde sadece yazın gelip, yağmalayıp
giden Vikingler, kış aylarını da burada geçirmeye başladılar.6 Vikingleri İngiltere’ye iten
sebepler vardı. Bunlardan biri İngiltere’nin parçalanmış durumundan haberdar olmalarıdır.
Bunu fırsata çevirebileceklerini düşünen Vikingler rotasını buraya çevirmekte hiç tereddüt
etmemişlerdir. 865 yılında 250-300 Viking gemisi East Anglia’ya çıkarma yaptılar ve yaklaşık
2000-3000 asker karaya indi. Bu sayı günümüzde az gözükse de o günün İngiltere şartlarını
göz önüne aldığımızda ürkütücü ve yeterli bir sayıdır.

868 yılında Nottingham’ı kuşatan Viking ordusu burada Mercia askerlerini dize getirip
bir zafer daha elde etmişlerdir. Bu zaferden sonra tekrar East Anglia’ya dönen Viking ordusu
burada ülkelerine dönmelerini isteyen Kral Edmund’u yakalayıp öldürmüşlerdir.7 Böylece
East Anglia’daki yerli Hristiyanlık ağır darbe almış hatta yok olma seviyesine gelmiştir.
Vikingler fetihlerinde başarılı oldukça ve bu başarıları yayıldıkça İskandinavya’dan bu orduya
katılmak için sürekli savaşçı akımı olmuştur. Böylece ordu git gide daha korkutucu ve
kalabalık bir hal almış ve karşısına çıkacak engellere daha hazırlıklı olmuştur. Vikingler East
Anglia ve Northumbria krallıklarını çok kısa sürede fethedip güçlerinin farkına varmışlar ve
diğer krallıklara korku salmışlardır. Bunu duyan Mercia kralı Roma’ya kaçıp hayatına orda bir
keşiş olarak hayatına devam etmiştir. Eşi ise Mercia’ da kalıp krallığı bir arada tutmaya
çalışmış ancak Viking istilasına dayanamamıştır. Böylece Vikingler Mercia krallığının da iç
kesimlerine kadar girmiş artık geriye sadece Wessex krallığı kalmıştır.

4
Anglosaksonlar, Viking çağı başladığında henüz bir siyasi birlik sağlayamamış durumdadırlar ve İngiltere
adasında 4 krallık halinde yaşamaktadırlar. Bunlar; Northumbria, Mercia, East Anglia ve Wessex krallıklarıdır.
5
Daha detaylı bilgi için bkz. Brink, Stefan, Viking dünyası: Vikingler İngiltere’de. Alfa yayınevi, İstanbul, 2015,
s.432.
6
Bunun anlamı ise Vikinglerin, İngiltere’de kalıcı olup fetih hareketlerine başlamak istemesidir.
7
Bkz. Karagöz, Selim, Vikingler ve Viking İstila Çağı, (Yüksek lisans tezi), Aksaray Üniversitesi, Aksaray,2014, s.47.
Vikingler Mercia’ da yaptıklarının aynısını Wessex krallığına da yapacaklardı ancak
bu sefer karşılarındaki ordu daha organize ve daha savaşçıydı. Önce I. Aethelred ordusu ile
Vikinglerle savaşmıştır.8 871 yılında da bir çok savaş gerçekleşmiş, bir sonuca ulaşılmamıştır.
Ancak Vikingler Wessex krallığına git gide daha çok yaklaşmışlardır. Bu savaşlar sırasında
Aethelred öldü ve yerine kardeşi Alfred geçti. Bu taht değişikliği İngiltere tarihini derinden
etkileyecekti. Alfred 9.yy’da karşılaştıkları en dişli rakip olmuştur. Zaferlerinden çok
yenilgileri bulunsa da Alfred her seferinde orduyu yeniden toplayıp daha güçlü ve inançlı bir
şekilde savaşmıştır. Yeri geldiğinde Vikinglere Danegald da ödemiş olan Alfred verdiği yüklü
miktarda vergi sayesinde Viking istilasından bir süreliğine kurtulmuş, Vikingler rotalarını
kuzeye çevirmişlerdir ancak bunun sonucu olarak East Anglia ve Northumbria tamamen
Viking yerleşkesi haline gelmiştir. 3 kez kuşattıkları Wessex Krallığını üçüncü denemelerinde
ele geçirdiler. Kral Alfred ellerinden son anda kaçtı ve bir bataklıkta saklanmaya başladı.
Yanındaki piskoposlar ile dağınık halde bulunan askerlerine haber gönderen Alfred tekrar bir
ordu toplayıp Wessex’ in kontrolünü ele aldı. Vikinglerle bir de anlaşma yapan Alfred onlara
vergi ödemeyi kabul etmiş ancak Wessex ’ten çıkmaları gerektiğini ve vaftiz edilmeleri
gerektiğini kabul ettirmiştir. Zamanla iyice güçlenen Alfred, Vikinglerin üstüne gitmiş ve
onları çoğu yerde yenilgiye uğratmıştır.9

D: AVRUPA KIYILARINA YÖNELİK AKINLAR

Vikingler gelişmiş gemi teknolojisi sayesinde limanı olmayan yerlere bile gemiyle
gidebiliyor, oraya yağma hareketi düzenleyebiliyorlardı. Vikinglerin, Fransa kıyılarına doğru
gerçekleştirdikleri ilk akın 799 yılına denk gelmektedir. Yağma amaçlı bu hareketin rotası
Akitanya kıyılarıdır.10 Şarlman ve Sofu Louis bu kıyıları güvenliği altına almaya çalışmış ve
rasyonel önlemler almaya başlamışlardır. Sofu Louis’in ölümünden sonra siyasal bir krize
giren kutsal imparatorluğun bu kıyıları savunması olanaksız hale gelmiştir. Viking akıncıları,
Kral Charles’ın 840 senesinde Batı Francia krallığına geçmesini takip eden süreçte Kuzey

8
Aethelred: 865-871 yılları arasındaki Wessex kralıdır.
9
Londra ve güney kısımlarının çoğunu kazanan Alfred yeni bir anlaşma imzalayıp Vikinglerle kesin sınırlarını
çizmiştir.
10
Akitanya: Fransa’nın güney ve batı kısımlarını içine alan bölgeye verilen isimdir.
Fransa kıyılarına da çıkarma yapmışlardır. Sen nehrini kullanarak Rouen şehrine ulaşan
Vikingler 842 yılı içerisinde de kuzeyde bulunan 4 büyük limanı yağmalamışlardır. 843
yılında, Atlantik kıyısında bulunan Nantes şehrini ele geçiren Vikingler tıpkı İngiltere’de
olduğu gibi burada da karşı konulmaz bir ilerleyiş göstermişlerdir. Sene 845’i gösterdiğinde
Vikingler yaklaşık 120 gemi ile Sen nehrini kullanarak Paris’e ulaştılar. Frankia ise 3 krallığa
bölünmüş ve taht mücadelesiyle uğraşan bir görünüme sahipti. Vikingler için bu iyi bir
haberdi çünkü zafer kolaylaşacaktı. Dönemin kralı Dazlak Karl ordusunu ikiye ayırıp nehrin
sağ ve sol tarafına yerleştirdi fakat bu strateji Vikinglere işlemedi. Orduları bozguna uğratan
Vikingler esir aldıkları 11 askeri de tanrıları Odin’e kurban olarak öldürdüler. Bunun üzerine
büyük bir paniğe kapılan Karl şehri terk etti ve böylece Paris kolaylıkla Vikinglerin eline
geçti. Ancak Karl, Vikinglere şehri yağmalamamaları için 7000 pound ağırlığında gümüş ve
Danegald teklif etti. Bunu duyan diğer Viking akıncıları ve toplulukları da sürekli Paris’e
saldırıda bulunmuş, Karl krallığı boyunca bu istilacılarla uğraşmıştır.

Karl Viking akıncılarını alt etmek için başka bir Viking topluluğuna para teklif
etmiş, Sen nehri ucuna konuşlanmış Björn’ün ordusuna saldırı emri vermiştir. 11
Fakat
Vikingler aralarında anlaşmıştır. Björn, Karl’ın verdiği paradan daha fazla para teklif etmiş ve
grubu kendine dahil etmiştir. Bu taktikte Karl’ın işine yaramamış ve 9.yy’da akınlar giderek
artmıştır. Akitanya civarı 845 ve 850 yılları arasında sürekli kuşatıldı ve Vikingler 851-852
yıllarında ilk defa Sen nehri etrafında kışı geçirdiler. 856 yılında Paris ikinci kez kuşatıldı ve
bundan sonraki 10 yıl boyunca sürekli akınlar devam etti.

879 senesinde İngiltere’de savaşıyor olan büyük bir Viking ordusu denizi aşarak
Gent şehrine konuşlanmış, burayı bir üs olarak kullanmıştır. Günümüzde Belçika, Hollanda ve
Batı Almanya’nın bir bölümünü kapsayan yerleri yağmalamış ve büyük zararlar vermişlerdir.

Vikinglerin Avrupa kıyılarına yağmaları sadece Fransa’dan ibaret değildir. İber


yarımadasına da saldırılar düzenleniştir. Bu bölgede doğrulanan ilk Viking saldırısı 844 yılına
denk gelir. 44 gemilik bir filo ile güneye doğru yelken açmışlardır. Fakat ilk denemelerinde
Asturyas kralı I. Ramiro’nun savunmasına ve kötü hava şartlarına takılmışlardır. Buradan

11
Björn: Ünlü Viking savaşçısı Ragnar’ın oğlu, başarılı bir Viking komutanı.
yenilgiyle ayrılan Viking ordusu yönünü Müslüman topraklarına çevirmişlerdir. Emir 2.
Abdülrahman bu noktada Sevilla şehrinin Kordoba’ya yakınlığı dolayısıyla kuvvetlerini
12
seferber etti ve Vikinglerin üzerine büyük bir Endülüs ordusu gönderdi. Müslüman
kaynaklara göre 1000 İskandinav öldürüldü ve otuz civarında gemi ortadan kaldırıldı. 400’den
fazla akıncı esir alındığı ve Sevilla şehrinde asıldığı vakayinamelerde belirtilmiştir. Kısacası
İngiltere ve Frankia ’da gösterilen başarı güneye inildikçe azalmış, Viking akınları güneyde
kısmen karşılanmıştır. Zamanla İngiltere ve Frankia ‘da toprak sahibi olan Vikingler buralarda
tarım ve ticaretle uğraşmış yerleşik hayata geçmişlerdir.

2- VİKİNG DENİZCİLİĞİ

A: DENİZCİLİĞİN ÖNEMİ

İskandinavya coğrafyası gemi yapımı ve denizciliğin tarih boyunca onlar için


vazgeçilmez olmasını sağlamıştır. Deniz ve su yollarının, kara yollarına göre daha kolay
iletişim merkezleri olması dolayısıyla Vikingler bu konuda diğer Avrupalı kesime göre daha
öndedir. Gemilerin varlığı bu coğrafyada güvenlik açısından da önemliydi çünkü bir çok ada
ve kayalığa sahiplerdi ve buraların denetimi ve kontrolünü gemiler aracılığı ile saplamak
zorundalardı. Gemi için gerekli başlıca kaynaklar (ahşap, demir, yün) bu coğrafyada kolaylıkla
elde edilebiliyordu ve bu da kolayca gemi yapımı işini hızlandırıyordu. Gemiler hemen hemen
her yerde yapılabiliyordu ve nüfusun büyük bir bölümü bu işlerle uğraştığından İskandinavlar
tarihin erken bir döneminde bu güce sahip olabiliyorlardı. Baltık ve Kuzen denizi arasında
bulunan Güney İskandinavya’da ticaret çok önemli bir rol üstleniyordu. Ticaret yapmaları için
gemiden başka bir araç düşünülemezdi ve bu ticarette taşıma görevini gemiler üstlenmek
zorundaydı. Başlıca klasik Viking gemileri ise şunlardır:

Oseberg Gemisi: Viking çağından kalan en muhteşem gemi olan Oseberg gemisi
tamamen meşe ağacından yapılmıştır. Otuz kürekle ve ortasında bulunan iç omurganın üzerine
oturtulmuş bir yelken ile hareketlerini sağlamaktaydı. Kuzey Avrupa gemilerine ilham veren

12
Emir 2. Abdülrahman: 4. Endülüs Emevi kralı.
bu gemi Vikingler için hem adam taşımadan ganimet ve hayvan taşımaya kadar bir çok yönde
hizmet etmiştir.

Gokstad Gemisi: MS. 900-905 senelerinde aktif kullanımı ile dikkat çeken bu gemi,
Oseberg gemisine göre güçlü ve daha hızlı yol alan tam bir savaş gemisiydi. Görünüş olarak
sade olan bu gemi Viking gemi ustacılarının en önemli eserlerinden birisidir. Gemilerin ikisi
de aynı yapım tekniği ile yapılmıştır. Bu teknik Oseberg ve Gokstad gemilerinin sığ sularda
ilerleyebilmesini sağlamıştır ki bu konuya diğer alt başlıkta detaylıca değinmek istiyorum.
Fakat Gokstad gemisi Kuzey denizini hatta Atlantik okyanusunu başarıyla geçmesinden dolayı
gücünü kanıtlamış açık denizde de sağlamlığını kanıtlamıştır.

B: SIĞ SULARDA HIZLA GİTMEK

Vikinglerin Avrupa içlerine kadar girip oraların nehir ağlarını kullanıp ilerleyebilmelerinin
en önemli nedeni gemileridir. Bu gemiler öyle bir dizayna sahipti ki derinliğin 1 metreye
kadar indiği yerlerde bile yol alabiliyordu. Gerek Fransa içleri gerek ise İngiltere içlerine
kadar bu gemiler sayesinde girmişlerdir. Gemilerin ön dizaynında kullanılan parçaları çıkarılıp
takılan türden yapan Vikingler bunun sayesinde limansız şehirlerde rahatlıkla durup gemilerini
karaya çıkartabiliyorlar ve yağma hareketlerine tüm hızlarıyla devam edebiliyorlardı. Bu
dizaynın diğer artıları ise hem insan yerleştirebiliyorlar hem de topladıkları ganimetleri
koyabiliyorlardı. Karşılarına bir engel çıktığında gemilerini engelin etrafından taşıyorlar ve
yollarına devam edebiliyorlardı.13 Bu gemiler Avrupalılar için görülmemiş teknolojide ve
şaşırtıcılıkta olmuştur çünkü nehirlerinde bu kadar fazla gemi görmemişlerdi. Vikingler için
hayati bir önem taşıyan bu gemiler öyle dizayn edilmişlerdi ki hem büyük fırtınalara, devasa
dalgalara rağmen ayakta kalıyor, hem de sadece insan ve kendi ağırlığı ile 20 tonluk olan
ağırlığını ganimetler ve esirlerle iki katına çıkarmasına rağmen yoluna hızla devam
edebiliyordu. Bu avantajı en güzel şekilde kullanan Vikingler bir çok bölgeye ve ülkeye
ulaşmada hiç sıkıntı yaşamamışlar ve Avrupalı kavimlere örnek olmuşlardır.

13
Bkz. Hırst, John, Kısa Avrupa Tarihi, Say Yayınları, İstanbul, 2018, s.78.
3-VİKİNG TİCARETİ VE SAVAŞ TEKNOLOJİSİ

A: YAĞMACILARDAN TÜCCARLARA DÖNÜŞMEK

Vikingler günümüzde bile yağmacı, vahşi ve barbar özellikleri ile bilinir ancak onların en
önemli özelliklerinden birisi de ticaretle yoğun şekilde uğraşmalarıdır. İskandinavya dışına
istilaya çıkmadan önce bile bir çok ülke ile ticaret ilişkisi içinde olan Vikingler zamanla elde
ettikleri topraklarda yaptıkları köle ticareti ile de ön plana çıkmıştır.

Viking çağı, ticaret ve savaşın el ele gittiği bir dönem olarak adlandırılabilir çünkü
savaşmakta onlar için aslında ticaretin kılıç ve kalkanla yapılmış haliydi14 Vikinglerin
Britanya ve Fransa’da kalıcı olarak yaşamalarının ardından ticaretin merkezi bu bölgelere
kaymış buralardan Avrupa’nın iç kısımlarına kadar ulaşmıştır. Güney Britanya ve Akitanya
bölgesinde çok yoğun şekilde gerçekleşen ticaret Vikinglere büyük bir kazanç kapısı
sağlamıştır. İngiltere’de York, İrlanda’da ise Dublin şehirlerinin aslında kurulma amaçları
yerel halkın Vikinglerle ticari alışveriş yapmalarıdır. Zamanla Avrupa’da kalıcı yerleşke
sahibi olan Kuzeyliler burada yaptıkları tarım sayesinde elde ettikleri mahsulleri de ticaretleri
içine dahil etmiş, onlardan da kazanç sağlamışlardır.

Vikinglerin en karlı ticaretlerinden birisi ise köle ticaretiydi. İstila sırasında tüm
düşmanlarını öldürmeyip canlı yakaladıkları askerleri ya da sıradan halkı ellerinde tutup, köle
pazarları kurup, satıyorlar ve buradan elde ettikleri gelir ile akınlarını finanse ediyorlardı. Bu
köleler aslında kendi işlerine de yarıyordu çünkü ülkelerinde zaten çiftçilikle uğraşan bu
topluluk köleleri kendilerine yardım için götürüyorlar ve çiftliklerinde çalıştırıyorlardı.

14
Viking çağı genel olarak 800 ve 1050 yılları arasındaki yoğun Norman istilalarını ifade eden döneme verilen
isimdir.
B: SAVAŞ TEKNOLOJİLERİ

Vikinglerin savaşlardaki başarıları mükemmel gemileri ile ilişkilidir fakat bir unsur daha
vardır ki o da güçlü silahlarıdır. Bunların içinde en önemlisi ve en yaygın kullanılanı da
kılıçlarıdır. Vikinglerin ağır kılıçlarını kullanmak için büyük bir güç ve çeviklik
gerektiriyordu. Fakat Vikingler zaten bu özelliklere sahiptiler ve kılıçları kullanışlarındaki
ustalık gözden kaçacak gibi değildi. Bu kılıçları kullanmak için Vikingler çocuklarını
küçüklükten itibaren eğitip onları birer kılıç ustası haline getiriyorlardı. Viking çağında kılıç
en pahalı silahtı ve ata yadigarı olarak kabul ediliyordu. Savaşçıların kılıçlarını kaybetmesi söz
konusu bile olamazdı. Bir elinde kılıç olan savaşçıların diğer elinde de kalkan olduğu için
kılıçların yapımı da çok önemliydi. Kabzaları ve topuz kısımları kılıçların dengesini
sağlıyordu.

Vikingler çeliği, demiri işlemede oldukça ustalardı ve bu sayede bir çok savaş aletini
kolaylıkla yapabiliyorlardı. Fakat Viking çağında kullanılan çoğu kılıcın da Frank kılıçları
olduğu saptanmıştır bu kılıçlara ise yaptıkları ticari faaliyetler ile ulaştıklarını söyleyebiliriz.
Kılıçlar genelde saplamak için değil kesmek için kullanıldığı için iki tarafı da keskin dizayn
ediliyordu. Zamanla Franklardan kılıç alamayan Vikingler kendi kılıçlarını onlar gibi yapmaya
çalışmış sonrasında ise istila ile istedikleri kılıçlara ulaşmışlardır.

Viking çağı düşünüldüğünde bir diğer önemli savaş gereci ise baltadır. Vikinglerin
sıklıkla başvurduğu bir silah olan baltalar hafif, ölümcül silahlardı. Avrupa’da eski olduğu için
pek kullanılmayan baltalar Vikingler için vazgeçilmez bir gereçti. Viking çağında en fakir
çiftçinin bile sürekli yanında taşıdığı, günlük işlerde de kullandığı bir baltası mutlaka
bulunurdu. Yani balta Vikingler için kolay bulunabilir bir savaş aracıydı. Tabi ki her balta bir
değildi ve statülere göre süslemelere ve değere sahipti.

Kılıç ve baltadan sonra en sık kullanılan silah mızraktır. Baş kısımlarının yapımı hızlı ve
kolay olduğundan sık kullanılmıştır. Düşmanı uzak tutmak, caydırmak ve kendini savunmak
için o zamanın şartlarına göre etkili bir silahtı. Mezarlarda kılıçtan sonra en çok mızraklara
rastlanmıştır ve bu da dönem savaşçılarının mızrağa da sık sık başvurduğu gerçeğini bizlere
aktarmıştır.

Vikinglerin savunma amaçlı kullandıkları araçlara gelecek olursak ilk aklımıza gelen obje
kalkan olur. Kalkanları genelde ahşaptan yapılır ve orta kısmında eli korumak için demirden
bir bölge vardır. Savaşlardaki en önemli taktiklerini bu kalkanlarla sağlıyorlardı. Kalkan
dışında vücut zırhlarına da büyük önem veren Vikingler, 10.yüzyıldaki tüm akınlarında el
örmesi zırhlar giymiş ve darbelerden büyük ölçüde korunmuşlardır. Örme zırhlarda genelde
kollar ve bacakların bir kısmı açıkta kalıyordu fakat vücudun hayati kısımları korunuyordu.

Vikingler hakkında bilinen en yanlış bilgi ise boynuzlu miğfer kullandıklarıdır. Vikingler
savaşta hiçbir zaman boynuzlu miğfer kullanmamışlardır. Bu algının oluşması ise Hristiyan
Avrupa’sının bir ürünüdür. Çünkü betimlemelerinde onları boynuzlu göstermekteki amaç
şeytanla bağlantılı olduklarını göstermektir. Oysa ki savaşlarda boynuz olmayan, sadece göz
kısmını dışarda bırakacak şekilde tasarlanmış miğferler kullanmışlardır.

Vikingler ok kullanımında da başarılı bir topluluktu. Özellikle deniz savaşlarında


kullandıkları okların menzili diğerlerine göre daha düşüktü. Mızraklarda olduğu gibi oklar da
avlanma için kullanılmıştır. 11.yüzyılın sonuna kadar bu ilkel okları kullanan Vikingler,
sonrasında Çin’den gelen Tatar yayını kullanıp oklarını geliştirmişlerdir.

Viking savaş gemileri, Avrupa’nın diğer halklarıyla kıyaslanamayacak kadar öndeydi.


Viking çağında ise silah teknolojisindeki üstünlük bakımından sadece Bizans ve İslam
dünyasına yetişememişler, diğer krallıklardan ise daha iyi duruma geçmişlerdir. Halihazırda
savaşa ve yağmaya çok yatkın olan bu topluluğun savaşa ve savaşçılarına verdiği değeri
kullandıkları silahlardan anlayabiliyoruz.

Her zaman bir adım ötesini ve daha iyisini isteyen Vikingler, ilk istilalardan son akınlara
kadar hep daha fazlasını istemiş ve Avrupa üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Avrupalılar
onlardan bir çok savaş taktiği, çiftçilik önerileri ve tarım teknikleri öğrenmişler ve
kullanmışlardır. Zamanla halkların ve dillerin karışması da gerçekleşmiş, İngilizceye bir çok
kelime hediye etmişlerdir. Tabii Vikingler de Avrupa halklarından etkilenmiş ve onlardan çok
şey öğrenmişlerdir. En önemli belirtisi ise din değiştirmeleridir. Kendi dininden zamanla
uzaklaşan Vikingler yavaş yavaş Hristiyanlığa geçmiş olsa da atalarının rüyalarını
gerçekleştirmiş ve Avrupa’nın çoğu yerinde yerleşik hayata geçip tarım ve ticaretle
uğraşmışlardır. MS. 8 ve 11. yüzyıllar arasında fırtına gibi esen bu kavim zamanla etkisini
yitirmiş, İngiliz krallıklarına yenilmiştir ancak bir döngüye giren istilalar silsilesi sona
ermemiş, bir şekilde İngiltere’de ve diğer Avrupa ülkelerinde uzun süre yaşamışlardır.
KAYNAKÇA

Batchelor, Stefan, Orta Çağ Tarihi, Nobel Yaşam Yayınevi, İstanbul, 2018.

Brink, Stefan, Viking Dünyası, Alfa Yayınları, İstanbul, 2015.

Çıvgın, İzzet, Orta Çağ Tarihi, Maya Akademi Yayınevi, Ankara, 2008.

Gül, Muammer, Orta Çağ Avrupa Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayınevi, İstanbul, 2013.

Hırst, John, Kısa Avrupa Tarihi, Say Yayınları, İstanbul, 2018.

Karagöz, Selim, Vikingler ve Viking İstila Çağı, (Yüksek Lisans Tezi), Aksaray Üniversitesi, Aksaray, 2014.

You might also like