dil ve bel kelimelerinin ilk harflerinin EDB, yani EDEB kelimesini meydana getirmesi de bir tesadüf değil, bir tevafuktur. Çok güzel bir denk gelmedir. Eline, diline ve beline sahip olan kişi edeplidir. • Yunus ne diyor bir şiirinde: • “Dövene elsiz gerek, • Sövene dilsiz gerek, • Derviş gönülsüz gerek.” • AllahuZülcealin lütfü ve merhameti o kadar boldur ki, vakti geçmeden hakkıyla tevbe edenleri affettiği gibi günahlarını da sevaba çevirmektedir. • Allahu Zülcelal Furkan suresinde şöyle müjdelenmektedir: • “Ancak tevbe ve iman edip sâlih ameller işleyenler başkadır; • Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. • Kim tevbe edip sâlih ameller işlerse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.” (Furkân, 70-71) • Hatasız kul olmaz. Hatasız olmak Allah'a mahsustur. Günah işleyen bir insan, hatâ yapmış ve zarara uğramıştır, lâkin insanlığını büsbütün yitirmiş değildir. Nitekim şâir, • “Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr u kıymetten” der. • Dolayısıyla insan hatasını anlar, üzerindeki günah kirlerini tevbe ve istiğfar ile temizlerse yine eski değerini kazanır. • Dünyaya mağrur kişi, Bırak uygunsuz işi! Uçmadan ömür kuşu, Tevbeye gel tevbeye! • Gençliğine aldanma! Maksatlı homurdanma! Geç kalma, oyalanma! Tevbeye gel tevbeye! • Kötülere uymadan, Uçuruma kaymadan, Yarınlara koymadan, Tevbeye gel tevbeye! • Ebû Türab Nahsebi Hazretleri anlatir: • "Bir gün Nahseb caddelerinin birinden geçiyordum. Âniden kulagima sesler geldi. Dikkat ettim. Bir takim erkeklerin, bir kadinla münakasa ettiklerini anladim. Kendi kendime,"Buraya gitmeliyim, bir mazlum ise ona yardim etmeliyim" dedim. Yanlarina varinca kadin beni görüp, yanima geldi ve dedi ki: • -Ey ebâ Türab! fasik ve ömrünü kötü seylere harciyan bir oglum var, dün gece sarap içmek istedi. Aksamdan sonra, Allahü teâlâ ona bir hastalik gönderdi. • Simdi hasta yataginda yatiyor. Evimiz mescidin yanindadir. Cemâat sesleri duyup geldi. Onu mahalleden çikarin, dediler. Ben arz ettim ve simdi hastadir. Hastaligi da siddetlidir. Ölürse hepimiz ondan kurtuluruz, yahut tövbe eder, kendisi kurtulur. • Ölmeyip tövbe etmezse, o zaman onu sehirden de disari çikarin. Hemen giderek yardim ettim ve kalabalik dagildi. Sonra aklima genci görmek düsüncesi geldi. Evden içeri girince, genç beni görür görmez feryat edip aglayarak dedi ki:
-Yâ Rabbi! Ne kadar kerimsin ki, benim gibi ömrünü
bosa geçirmis bir günahkârin duâsini aninda kabul eyledin. • -Ey genç, ne duâ ettin? -Bugün, seher vaktinde iki duâ ettim. Birincisi, "Yâ Rabbi! sabahleyin bana Ebû Türab hazretlerinin yüzünü görmek nasip eyle!". Ikincisi, "Yâ Rabbi! Nasuh tövbesi ihsan eyle!". Duâmin birini, su anda kabul edilmis görüyorum. Umarim ki, ikincisi de kabul edilir. • Ey Ebâ Türab! çok günahkârim. Tövbem kabûl olur mu? -Ey genç! Allahü teâlânin rahmet denizleri dalga dalga geliyor. Allahü teâlâ ziyadesi ile tövbeleri kabul edici ve magfiret edicidir. Acizlere kâfidir. Düskünleri en iyi vekilidir. Bütün günahlardan tövbe makbuldür. Genç, gözyaslari içinde Allahü teâlâ tövbe etti.
Daha sonra genç, annesine dedi ki:
• -Annecigim senden bir şey istiyorum -Evlâdim, ne istersen yapmaya hazirim. -Beni bu yataktan, yumusak yastiktan, mezellet topragina indir. Bu hastalik beni iyice sardi. Anliyorum ki, ben bundan ölecegim. Annesi, vasiyetini yerine getirdi ve onu yataktan yere indirdi. Genç yüzünü topraga sürdü ve kalbinin,rûhunun derinleklerinden gelen bir sesle söyle duâ etti: • "Yâ Rabbi! Yaptiklarima pisman oldum. Tövbe ettim. Senin dergâhindan baska kapim yok. Dertlilerin dayanagi, muhtaçlarin siginagi sensin! Toprakla bir olmus, zamanini bos geçirmis ben kuluna rahmet et!" Onu topraktan kaldirip, yataga yatirdilar. Gece olunca, genç vefât etti. • O gece Resûlullah Efendimizi rüyada gördüm. Yaninda iki yasli kimse vardi. Onlarla beraber kalabalik bir topluluk geldi. • Birisi bana,"Bu Muhammed aleyhisselâm'dir. sag tarafindaki Ibrahim aleyhisselâmdir, diger tarafindaki ise, Musa aleyhisselâmdir. Bu kalabalik topluluk ise yüzyirmi bin küsûr peygamberdir"dedi. Ileri kostum. Selâm verdim. Resûlullah Efendimiz selâmima cevap verip benimle müsafeha etti. Sordum: • -Yâ Resûlallah! Siz, Nahsebe gelmis miydiniz? Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: -Ey ebâ Türab! Dün senin yaninda tövbe eden genç, bu gece vefât etti. Hak teâlâ onu saâdete kavusturdu. Benimle beraber yüzyirmibin küsûr peygamber, onun ziyaretine gönderildi. Ey Ebâ Türab! o gence izzet gözü ile bakin. Cenazesinde hazir bulunun! • Hemen uyandim. Bu halden kalbime bir incelik geldi ve "Yâ Rabbi! Ne kadar kerimsin ki, daha dün kötülügü yüzünden, mahalleden çikarmak istedikleri bir günahkâri, bir aglama, bir inleme ile tövbe ve pismanlik ile bu dereceye kavusturdum!" diye duâ ettim. • Bu zevk ve halde iken, diger odadan küçük kizimin feryadini duydum. Agliyordu. Kendisine sordum: -Yavrucugum, seni aglatan nedir? -Babacigim, rüyada gördüm ki, filân mahallede tövbe eden bir genç vefât etmis, her kim onun cenazesine bakarsa, Allahü teâlâdan her istedigi kendisine verilir. Babacigim evden disari çikmagi asla istemezdim, ama simdi müsâade edersen, gidip o gencin cenazesini göreyim ve Allahü teâlâdan kendim ve diger kullari için duâ edeyim. • Ona izin verdim. İnsanlara gencin halini anlatmak için evden çiktim. Yetmis sene Hakka ibâdet eden yasli bir saliha hanima rastladim. • Elinde bastonu yavas yavas yürüyordu. Beni görünce dedi ki: . • -Ey Ebâ Türab! Hakkin rahmetinin neler yaptigini gördün mü? Günahi yüzünden mahalleden çikarmak istedikleri genç bu gece vefât etti. Rüyada bana cenazesinde bulunan magfiret olunur diye söylediler. Bütün sehir bir anda disari çikip, gencin cenaze namazini kildik. Tam bir izzet ve ikram ile onu defnettik. • Günah vadisinden hata dağından tövbe kapısından geçerek bizlere düzelme imkanı sunan Rabb''imize hamdolsun
Şükürler olsun Rabb''imize tövbe ederken
bize iki damla gözyaşı verdiği için. • Hz. Ali (r.a.) de günahlarının çokluğundan ötürü ümitsizliğe düşen ve bunun derdini çeken ve bir kurtuluş çaresi arayan birine hep tevbe ve istiğfar et” diye öğüt verirmiş. O kimse de: Sen bana durmadan tevbe ve istiğfar et diyorsun. Bu tevbe ve istiğfar ne zamana kadar sürecek?” diye sormuş. Hz. Ali (r.a.) şöyle cevap vermiş • İşlediğin günahlarını tümüyle terk edinceye kadar” • Evet işlediğimiz günahları tümüyle terk edinceye ve her halimizle istikamet çizgisinde oluncaya kadar tevbe ve istiğfar edeceğiz • Allahu Zülcelalin engin rahmetinden hiç bir zaman ümitsizliğe düşmeden tevbe edeceğiz • Hem, şair ne diyor • Yakup gibi ağlasan, sular gibi çağlasan Ciğergahı dağlasan; Mevla halini sormaz mı? • Hem, şimdiye kadar o kapıya müracaat edip de eli boş olarak geriye dönen var mı hiç? • Hatta içeriye alınıp izzet ve ikram görmeyen bir kimse var mı? • Yeter ki müracaat et yeter ki Müşteri ol.
• İhtiyar Kadının Yusuf’a müşteri olması
• Bir sabah sahabelerden birisinin şiddetle kapısını vurup uykudan uyanması sağlanır Güneşin doğmasına az kalmıştır Sahabe, “sen kimsin? Bu saatte benden ne istiyorsun?” diye sorar Kapıyı vuran, “ben inanmayacaksın ama şeytanım, senin güneş doğmadan önce sabah namazını kılmanı istiyorum Hemen acele et! ” der • Sahabe, “sen hep şer peşinde koşarsın, niçin böyle bir hayra sebeb olmak istiyorsun?” diye sorunca: -“Evet doğru…ama hatırlayacaksın geçen, seni bir defa meşgul ettim, gaflete boğdum ve sabah namazına kalkmanı engelledim Fakat sen öyle bir pişmanlık gösterdin, öyle bir tevbe istiğfar ettin ki, sabah gafletinle beraber daha pek çok günahlarını da affettirdin Bu işten ben zararlı çıktım Onun için şimdi kurnazlık yapıp, bir daha öyle bir dua ve yalvarmayla tövbe etmemen için sana iyilik yapıyormuşum gibi davrandım Fakat sen acele et, yeni geç kalıp başıma iş açacaksın,” diye cevap verir • davrandım Fakat sen acele et, yeni geç kalıp başıma iş açacaksın,” diye cevap verir • Tövbe ve İki Damla Gözyaşı İki damla gözyaşı tövbenin süsüdür İki damla gözyaşı tövbesinin belgesidir Gecenin koyu karanlığı içinde açılan avuca damlayan iki damla gözyaşı duanın kanadıdır demişler ''Affeyle ALLAH''ım sen bildirdin; ben bilemedim! Affeyle ALLAH''ım sen öğrettin; ben unuttum!''demesidir Beşer olmanın insanlığın insanın; insanı düşürdüğü yerde insanın kendini görmesinin adıdır tövbe • Gözyaşı yakıcıdır Hele tövbe için dökülen gözyaşı daha bir yakıcıdır Pişmanlık vadisini boydan boya geçmiş tövbe vadisine gelip Rabb''ine el açmıştır kul Yanmış yakılmış pişmiş ve ''olmuş''tur İnsan tövbe vadisine geldiği zaman şeytanın iplerinden kurtulmuş melek kanatlarının gölgesine sığınmıştır İnsan dergâha üzerindeki kirli kaftanı atıp beyazlara bürünmek için gelmiştir • EN ÖENMLİSİ TÖVBEYİ ERTELEYİP GECİKTİRMEYECEĞİZ • GENÇLİĞİMİZE GÜVENMEYECEĞİZ
• Şairin dediği gibi "Ecel, pir yerine bazen civan
gözetiyor." • Aşık Reyhani • Yaşlanmış İki büklüm bastona mahkum durumdaki Sümmani babaya görünce şöyle demiş
"Baba senin hükm-i halin kalmadı
Söndü peteklerin, balın kalmadı Bir yana gidecek yolun kalmadı Şimdi seni bir Kabristan gözetir.“ • Sümmani baba Şöyle bir bakmış • "Böyle ham fikri sokma araya Çam sakızı ilaç olmaz yaraya Âzrail gelirse bakmaz sıraya Bazen pir yerine civan gözetir.“ • Defter BABA • Orkinoz • Yağlıkçının Kızı • İsmet Efendi