You are on page 1of 3

ORTAÖĞRETİM 10.

SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ


1. ÜNİTE DERS NOTLARI
1. Allah'ın Varlığının ve Birliğinin Delilleri
ALLAH VARDIR
- Evrende atomdan galaksilere kadar bilinçli bir planlama ve tasarım vardır.
- Evrenin ezelden (önceden) beri var olduğunu düşünmek imkansızdır.
- Çünkü alem ve içindekiler, sonradan maddeten meydana gelmiş varlıklardır.
- Madde de kendi kendini var etme gücüne sahip değildir.
- Var olmak için başka bir güce ihtiyacı vardır. Bu durumda onu var edip yaratan bir gücün varlığı kendiliğinden ortaya
çıkmaktadır. İşte bu var edici, sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Allah’tır.
“O, gökleri ve yeri yoktan var edendir...” (En’am Suresi, 101. Ayet)
“Göğü kudretimizle bina ettik ve onu genişleten de biziz.” (Zariyat Suresi, 47. Ayet)
Sorular ve Örnekler;
 Şu anda üzerinde oturduğunuz sıra ve masa, tahtaya yazı yazdığımız kalem, duvarlarımızda asılı bulunan
haritalar, panolar vs. her şey acaba kendi kendine var olabilir mi?
 Yine giymiş olduğumuz elbiseler, takınmış olduğumuz saat, gözlük, kendiliğinden o hale dönüşebilir mi?
 Bir ağaç durup dururken bir masa, bir pano olabilir mi?
 Toprak durup dururken içindeki metalleri dışarıya çıkarıp, önce bir demir, daha sonra o demirde muazzam
şekilde çalışan bir saat haline dönüşebilir mi?
Bu saydığımız ve bize gayet sıradan gelen eşyalar bile kendi kendine var olamadığına ve de onların bir üreticisi, mühendisi
olduğuna göre, şu içinde yaşadığımız evrenin, gecenin-gündüzün, güneşin, ayın,yıldızların, dağların, bitkilerin, mevsimlerin,
böylesine mükemmel bir düzen içinde işleyen kainatın kendi kendine var olması mümkün müdür? Bu sorunun cevabı elbette
kocaman bir HAYIR’ dır.
Allah'ın varlığına inansın veya inanmasın hemen hemen herkes bunun farkındadır ve bilincindedir.
“O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik (iç içe kaynaşmış) iken, biz onları
ayırdık (parçalayıp dışarı çıkardık) ve her canlıyı sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı ?”
(Enbiya Suresi, 30. Ayet)
 Evrenin var oluşu Allah’ın varlığının en büyük delilidir.
 İnsanın Allah’ın varlığını anlaması için kendisine, yeryüzüne ve gökyüzüne bakması yeterlidir.
 Çünkü hiçbir şey tesadüfen, kendiliğinden meydana gelemez.
 İnsan aklı, hiçbir şeyin kendiliğinden meydana gelmeyeceğini, her şeyin bir yapıcısının var olduğunu kabul etmektedir.
ALLAH BİR’DİR
ÖRNEK : Bir sınıf düşünün. Ders Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi. Bu sınıfta da iki tane öğretmen var. Öğretmenlerden biri diyecek
ki bugünkü konumuz şu, diğeri diyecek ki yok efendim olur mu? Bu günkü konumuz bu? Şuydu buydu derken al sana bir gürültü,
patırtı. Bozuldu mu düzen? Elbette bozuldu. Sınıfta ders işlenemedi ve ortalık karıştı.
İşte içinde yaşadığımız evrende bu şekildedir.Eğer evrende iki tane Allah olsaydı düzen bozulur, ortalık karışır, dünya
yaşanılamaz bir hal alırdı. Allahlardan biri güneşi batıdan, diğeri doğudan doğdurmaya çalışır; birisi yağmur yağdırmak
ister,diğeri kar yağdırmak ister; birisi insanı iki kollu iki ayaklı yaratmak ister, diğeri üç kollu üç ayaklı
yaratmak isterdi. Bu nedenlerle dünya bozulur ve de artık insan için yaşanılamaz bir hal alırdı.Oysa biz biliyoruz ki, evrende
mükemmel bir düzen ve ahenk vardır. Evrendeki bu mükemmellik,sadelik, düzenlilik, ahenk ve uyum, Allah’ın bir olduğunun en
büyük delilidir.
“Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu.”(Neml Suresi, 88. Ayet)
ALLAH GÖZLE GÖRÜLMEZ
BİR HİKAYE: Geçmiş zamanlarda bir diyarda kendini beğenmiş, inançsız bir insan varmış. Bu kişi sürekli dolaştığı yerlerde
gözüyle görmediği şeylere inanmadığını, Allah’ın olmadığını, çünkü Allah’ın da görünmediğini, şayet var olsaydı onu
görebileceğimizi anlatır, bu şekilde sürekli etrafındakilerle görmedikleri şeye inandıkları için alay edermiş. Yine günlerden bir
gün, köy meydanında bu şekilde konuşmalar yaparken oradan geçmekte olan bir çocuk adamın söylediklerini işitmiş ve hemen
adamın bulunduğu yere gelmiş. Adama yönelerek ona şöyle demiş :
- Ben sana Allah’ı gösteririm. Bir anda orada bulunanlar çocuğa dönmüşler ve neler oluyor, bu çocukta ne diyor böyle diyerek
kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. Çocuk:
- Evet, ben sana Allah’ı göstereceğim. Ancak bir şartım var. Sana Allah’ı gösterdikten sonra artık bu tür konuşmalar
yapmaktan vazgeçeceksin. Ve Allah’a inanacaksın.
Adam büyük bir şaşkınlık içinde ne olduğunu tam anlamadan ;
- Söyle bakalım çocuk bu iş nasıl olacak ? demiş.
Çocuk: Sen şartımı kabul ediyor musun? Onu söyle diyerek teklifini yinelemiş.
Adam: Tamam kabul ediyorum diyerek, çocuktan kendisine Allah’ı göstermesini istemiş.
Bunun üzerine küçük çocuk adama şöyle demiş: Yarın bu saatte burada buluşalım. Tüm ahali de davetlidir. Ancak yarın buraya
gelirken yanında bir tas süt getir? demiş.
Ertesi gün, herkes büyük bir heyecan içinde Allah’ı görecekleri düşüncesiyle köy Meydanına toplanmışlar.
İnançsız adamda onlarla beraber büyük bir heyecan içinde , elinde bir tas süt olduğu halde beklemeye başlamış.
Derken küçük çocuk herkesin şaşkın bakışları arasında çıkagelmiş. Bakmış ki her taraf insan seli.
Orada bulunanlar çocuğa:
- E hadi bakalım! Bize Allah’ı göster de bitsin bu iş.
Çocuk adama yönelerek şöyle demiş: Elindeki sütü masanın üzerine koy ve şimdi benim sorularıma cevap ver bakalım.
- Peynir neyden imal edilir ? Adam demiş “Sütten”.
- Peki yoğurt neyden imal edilir? Adam: “Sütten” demiş yine.
- Tereyağı neyden imal edilir? Adam yine “Sütten” demiş.
Bunun üzerine çocuk büyük soruyu sormuş. Öyleyse göster bakalım bana. Peynir, Yoğurt ve Tereyağı sütten
imal edildiğine göre bu sütün içinde nerede?
Adam, bir cevap verememiş. Ve sonunda şöyle deyivermiş: Şey, evet bunlar sütten imal edilir ama, biz sütün içinde direk
bakınca bunları göremeyiz. Bizim gözümüz bunu görmeye güç yetiremez.
Bunun üzerine çocuk: İşte demiş Allah’ta böyledir. Biz sütün içinde peynirin, yoğurdun, tereyağının olduğunu biliriz ama
bunları göremeyiz. Bu kadar basit şeyleri bile göremeyen insan gözü Allah’ı da bu nedenle göremez.
- Bunun üzerine çocuğun zekasına ve inancına hayran kalan adam, oracıkta Müslüman olmuş ve inanan bir insan olarak yaşamının
geri kalanını devam ettirmiş.
İnsan gözü her şeyi görebilecek nitelikte ve nicelikte yaratılmamıştır. Bu nedenle Allah’ı da göremez, ama O’nun varlığına
inanırız.
“Nuh dedi ki; “Ey Kavmim ! Peki şu söyleyeceğime ne diyeceksiniz ?Ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana
kendi katından bir rahmet bahşetmişse, size de Onu görecek göz verilmemişse biz, istemediğiniz halde Onu size zorla mı kabul
ettireceğiz? (Hud Suresi, 28. Ayet)
Allah’ın varlığını ve birliğini bilimsel ve mantıksal olarak ortaya koyacağımız ve İslam bilginlerinin uzun
çalışmalar ve araştırmalar neticesinde ortaya koydukları başka delillerde vardır.
Bunlar: Hudüs Delili, İmkan Delili, Gaye-Nizam Delili, Hareket (İlk Muharrik)Delili
Hudüs Delili:Bu delil şu şekildedir;
 Evrende bulunan her şey Hadis’tir. Yani sonradan var edilmiştir. Her sonradan var edilen şeyin bir var edicisi vardır.
 Evren (kainat) ’de sonradan var edildiğine göre; Evreninde bir var edicisi mutlak surette vardır.
 Ki O da; Yüce ALLAH’tır.
İmkan Delili:
 İmkân, olmanın da olmama kadar eşit ihtimale sahip olması demektir. Bu âlem, varlığı da, yokluğu da mümkün olan bir
varlıktır. Her mümkün, varlığını yokluğuna tercih eden bir kuvvete muhtaçtır.
 Bu âlem de, var olabilmek için böyle bir kuvvete muhtaçtır
 O kuvvet de bu âlemin dışında, vücudu zatından olan bir varlıktır. O da Allah'tır.
Gaye ve Nizam Delili:
 Kâinat ‘ta hiç bir şey gelişi güzel ve tesadüfi değildir. Her şey belirli bir plan ve proje dâhilinde yaratılmakta ve varlığını devam
ettirmektedir. Her şey de mükemmel bir düzen vardır.
 Bu âlemde bir plan ve proje dahilinde intizam içinde yaratılmıştır. Ve evrende de mükemmel bir düzen ve intizam vardır.
 Böylesine mükemmel bir düzen ve intizam kendi başına var olamaz.
 Her şey de olduğu gibi bu evrende de düzeni sağlayan bir güç vardır. O da Yüce Allah'tır.
İlk Muharrik (Hareket) Delili
 Alemde bulunan her şey bir hareket halindedir. Bu hareketliliğin kendi başına olması mümkün değildir. Çünkü hareket eden her
şeyi mutlak surette bir hareket ettiren vardır.
 Bu âlemde bir plan ve proje dahilinde hareket etmektedir. Evrende madde olduğu için kendi başına hareket
etmesi imkansızdır. Öyleyse bu evreni de hareket ettiren bir güç olmalıdır.
 Bu güç de evrenin dışında evrenden bağımsız olmalıdır ki; O da Yüce Allah'tır.

2. Allah Her Şeyi Yaratandır


 Yaratmak, yok olan bir şeyi varlığa çıkarmak, hiç yokken meydana getirmek demektir.
 Yoktan var etmek sadece Allah'a mahsustur.
 Allah'ın dışında hiçbir varlık, hiçbir şeyi yoktan var edemez ve yaratamaz. Çünkü bütün varlıkların yaratıcısı Allah'tır.
"...Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur Yüce Allah’ın yaratması , O'nun "kudret" sıfatına sahip
olmasıyla mümkün olmaktadır. Allah, her şeye kadirdir, O'na hiçbir şey zor ve ağır değildir. Dilediğini yapabilme
gücüne sahiptir. Bir şeyi yaratmak istediği zaman, dilemesi yeter. “
 Allah'ın dışındaki tüm varlıklar “yaratılmış” varlıklardır. Kendisi yaratılan bir varlık, asla başka bir şeyi
yaratamaz. Eğer yaratacak olsa, o zaman kendisinin de “yaratıcı” olması gerekir. Oysa hem “yaratılmış”
olmak hem de “yaratıcı” olmak asla mümkün değildir.
 Allah’ın yaratması, Onun Tekvin ve Hâlık sıfatlarının bir sonucudur.
“O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır… Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur.”
(Enam Suresi, 101. Ayet)
“Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar?....”(Tur Suresi, 35-36. Ayetler)
“Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar
sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde)
semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara Suresi, 28-29. Ayetler)
“(O), Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.(Yasin Suresi, 101. Ayet
“O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.”(Secde Suresi, 7. Ayet)
“İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah‘dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz! (Başka
şeylere inanıyorsunuz)” (Mü’min Suresi, 62. Ayet)

Yüce Allah’ın yaratması yukarıda ki ayetlerden de anlaşıldığı üzere 3 şekilde ortaya çıkar.
Her şeyi yoktan var etmek. Yüce Allah her şeyi yok iken var etmeye güç yetirebilendir. O'ndan başka hiçbir varlık bu güce ve
kudrete sahip değildir. Yüce Allah ezelidir. O'nun varlığının başlangıcı yoktur. Ezelde sadece O vardı. Allah'ın yaratması zaman
ve mekanla sınırlı değildir. Yaratması her an devam etmektedir
Var olan maddeden başka bir şeyi yaratır. Yani mevcut olandan yenilerini de yaratabilir. Tohumdan bitkinin, çekirdekten
ağacın, spermden insanın, buluttan yağmurun vs. oluşması, Yüce Allah’ın bu tür yaratma kudretine örnektir. Bu yaratma da
süreklidir.
Var olan her şeyi yok eder. Canlı bir varlığı cansız hale dönüştürür. insanın ölmesi, bedenin çürümesi, bir bitkinin kuruyup
yok olması buna örnektir. Allah'ın bu yaratıcılığı da süreklidir

3. Allah Yaşatandır
“(O öyle lütufkâr) Allah‘tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler
çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.
Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi. O size istediğiniz her
şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür! .”
(İbrahim Suresi, 32-34 Ayetler)
 Bütün varlıkları yaratan Allah, aynı zamanda onları yaşatandır. Onlara hayat verendir.
 Allah, evrendeki canlı cansız tüm varlıkları yaratmakla kalmamış, onların bu dünyada iken yaşamlarını sağlıklı bir
şekilde sürdürebilmeleri için her türlü nimeti vermiştir.
 Yüce Allah’ın sıfatlarından biri de “Hayat”tır. Yani Allah; diridir, canlıdır, hayattadır.
 Bu nedenle, Evren ve içinde bulunan her şey, canlılığını veya hayatta kalışını, onlara hayat veren Allah'a
borçludur.“Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek daneler bitirdik. Kullara rızık olması için birbirine
girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata
yeniden çıkış da böyledir. “(Kaf Suresi, 9-11. Ayetler)

4. Allah Gözetendir
Yüce Allah, insanı her zaman gözettiğini şu ayette bildirmektedir: “İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı
sanır?”(Kıyame Suresi, 36.Ayet) Buna göre, insan sürekli Allah’ın gözetimi altındadır. Başka bir ayette ise Allah, gözetlediği
insana çok yakın olduğunu şöyle bildirmektedir: "Andolsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz.Biz insana
şah damarından daha yakınız.“(Kaf Suresi, 16. Ayet) Dinimize göre Allah, insanı sadece maddeten değil mana (manevi) olarak ta
gözetmektedir. Bu nedenle insanlara peygamberler ve kutsal kitaplar göndererek, insanlara iyiyi, güzeli ve doğruyu göstermiştir.
Şeytana uymamamızı ve onun yolunda gitmememizi istemiştir. Bir ayette; “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin.
Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde
Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir
ve bilir.”
(Nur Suresi, 21. Ayet)
 Tarihin hiçbir döneminde Allah’ın kendisine vahiy göndermediği, emir ve yasaklarını bildirmediği bir topluluk
olmamıştır.
 Allah dilediği sürece, insanların kutsal kitap ve peygamber ihtiyacını karşılamıştır.
 Bu da insanların hiçbir zaman yaratıcı tarafından boş bırakılmadığını ve onların sürekli gözetlendiğini ortaya
koymaktadır.
 Ayrıca, dünyada bir sıkıntıya düştüğümüz veya kötü bir durumla karşılaştığımız zaman, Yüce Allah kendisine
sığınmamızı istemektedir. Yani bugün bile maddi veya manevi olumsuz bir durum başımıza geldiğinde, Allah'ın bizi gözettiğini,
koruduğunu ve o olumsuzluğu bizden uzaklaştıracağını söylemektedir. Nitekim Kur'anı Kerim'in son iki suresi olan Felak ve Nas
surelerinde bunu açık bir şekilde bildirmektedir.
(Felak Suresi) “De ki: "Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöktüğü zaman gecenin
şerrinden, Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden, Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın
Rabbine sığınırım!”
(Nass Suresi); “De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine), insanların ilâhına. O
sinsi vesvesenin şerrinden, O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler)fısıldar. Gerek cinlerden, gerek
insanlardan(olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım!”

You might also like