You are on page 1of 28

ISSN 1300-3585

j i f r~ w ~ M Bl İl

İfu.m M n m ?
BS;
igş
. .
M ' « mmmi ■-v«ı*№.*• '
-
■| |
8 Q j| — '"'1*•# M ı 4■5: mk, J-•-;• ..•_•
eEjp
I JM
1i ..i l i l p 8
1 § i ]
8 8.i
i 8 ^S 1
r|j aeı ı1ı1ı ıi
1
] 8 s 1
il iHlI iI I
I l. Mi j I- H

AM a_1
jL |I i | i
il1 8"t\ 1* i I i i11 K
1 k ■
İ s i
■1
a
^pBİİMİMBM

Kapitalist-emperyalist KHK Metal Siyasal Orgütsüzleştirme


ablukayı parçalamak için saldırısının işkolunda TİS’in durum ve saldırısı
Sınıf çalışmasını niteliği ve mücadele devrimci birleşik mücadeleyle
güçlendirelim görevler gündemi görevler/1 püskürtülebilir
(sayfa 3) (sayfa 9) (sayfa 10-11)\ (sayfa 14-16) (sayfa 20-21)1
2★ Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak'tan Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 5000

İC İN D K K tT .K R Kızıl Bayrak’tan...
Kapitalist-emperyalist ablukayı
Kapitalist barbarlık MHP ki, binlerce faili meçhul
parçalamak için sınıf çalışmasını
sisteminin globalist sloganı cinayetin organizatörü ve
güçlendirelim!...........................................3 “birlik, beraberlik, kardeşlik” tetikçisi kontr-gerillanın
oldu. Her zeminde kol gezen potansiyel kadro kaynağıdır.
ÎMF’nin 2001 programında MHP ki, Kürtleri toplu
vahşetin sorumluları, her
yine yoksullaşma ve baskı v a r ............... 4 zeminde bu sloganı kırımlardan geçiren Özel
yükseltiyor. BM Milenyum Tim’in oluşturulmasında özel
Belediyelerde TÎS süreci yenilgiye evriliyor Zirvesi’nden, Türk yargısının ve öncelikli tercih merciidir.
Saldırılar, sorunlar ve sorumluluklar . . . 5 tatil sonu törenlerine kadar MHP ki, “inkar”ın teorisyeni,
her toplantıda bu sahtekarlık “imha”mn kışkırtıcısıdır. Kürt’ü
KHK saldırısının niteliği ve görevler. . . 6 boy gösteriyor. Türk ilan edebilmek için
Perde operasyonları devam e d iy o r.........7 Milenyum Zirvesi’ni; neredeyse dünyayı Türk ilan
Balkanlar, Kafkaslar, eden Türk Tarih Tezi ve Güneş
Saldırının yeni unsurları ve Ortadoğu ve daha dünyanın Dil teorilerinin uydurukçuları
işçilerin büyüyen ö fk e si............................8 dörtbir yanında halklar ve en hararetli savunucuları,
arasındaki kardeşliğin MHP’ye fikir babalığı yapacak
1 Eylül Dünya Barış Günü eylemleri fitillenmesi, birbirine olan Turancılar, Nazi yandaş ve
boğazlatılması ve sözde destekçileri değil miydi? Bugün
ve saldırılar................................................. 9
kurtarma operasyonu adı yine idam cezasının
Metal işkolunda TÎS’in altında emperyalist ordularca kaldırılmasını “Apo’nun idamı”
kırımı öncelemişti. şartına bağlayan bu aynı faşist
mücadele gündem i.................................. 10
TC’nin bu yönteme katiller değil midir?
Metal işkolunda azgın söm ürü...............11 bulduğu isim, cezaevleri özgünlüğünde “tredman” Kapitalist emperyalizmin bu teslim alma
oldu. Yani, önce öldür, sonra teslim al. Kürt halkına programına direnebilmenin pek de kolay olmadığ
Grevdeki belediye işçilerine ziyaret. .. 12
karşı yürütülen inkar ve imha savaşının temel görülüyor. Sadece Kürt ulusal siyaseti değil,
ÎMF tipi yaşama hayır!............................ 13 argümanlarından olan “ölü ele geçirme”nin diğer adı dünyanın dört-bir yanında ulusalcılıkla
oluyor tredman ve anafikrini PKK’nin teslimiyet teslimiyetçilik globalizm potasında eriyip
Siyasal durum ve süreçlerinden alıyor. Kürt siyasileri ise, sadece kaynaşıyor. Bu gelişmeler direniş mevzilerini
devrimci görevler/1 {Orta) ............... 14-16 TC’nin değil, emperyalizmin tredmamna da “cevap daraltmakla birlikte netleştiriyor da. Giderek iki
vermek” zorunda olduklarım kavramış görünüyorlar. sımf-iki dünya karşıtlığı daha belirgin hale geliyor.
Birinci yılında Utanç verici teslimiyetlerine rağmen süren şiddet Devrimci sınıf ve devrimci siyaset, kapitalist-
Ulucanlar katliamının gösterdikleri . . . 17 onlan zerrece etkilemiyor. Kürt halkının katillerini emperyalist barbarlığa karşı direnişin tek merkezi
her vesileyle kardeş ilan etme onursuzluğunu haline geliyor.
“Liberal hücre paketi” evresinde hücre sürdürüyorlar. Geldikleri noktayı artık onursuzluk
sözüyle de tanımlamak mümkün değildir. ***
karşıtı mücadelenin sorumlulukları . . . 18
HADEP’le MHP arasındaki “kardeşlik”in tanımına,
Yeni ölümler y aşanm asın!..................... 19 bırakın onursuzluğu, ihanet sözü bile yeterli Eksen Yayıncılık telefonu değişti.
olmayacaktır. Yeni tele-faks numarası: 0(212) 638 58 13
Örgütsüzleştirme saldırısı birleşik
mücadeleyle püskürtülebilir............ 20-21
Kapitalizm ve işsizlik..............................22
Reformist cenderenin
kırılması üzerine...................................... 23
a 2 (UJP(ü(U ç* Q»

Semt çalışması üzerine........................... 24


E
Yılmaz Güney partili mücadelemizde “Bir iddiada bulunuyoruz* bir parti kurduk, Böylece « TKİP Kuruluş Kongresi Belgeleri
ortaya tarihi önemde bir iddia koyduk. Parti, sınıfın 3
siyasal temsili ve devrim hedefi demektir, ilk temel E
yaşıyor!..................................................... 25 ,
değerlendirmelerimizden bağlayarak devrimle aramızda a
parti dışında bir aşama tanımlamadık. Bizim için tüm
> Açılış ve kapanış
Perinçekler’in izinde yol alanlar............ 26
Mücadele P o sta sı.................................... 27
sorunlar parti ve devrim davasının sorunlarıydı. Bizim
için stratejik nitelikte olan bu iki hedeften birini,
partimizin kuruluşunu gerçekleştirmekle kazandık,
önümüzde devrim hedefi var. Ama bu sadece kağıt
1
E konuşmaları
E
üzerinde bir iddia olmayacaksa eğer, bilmemiz ve
anlamamız gereken şudur ki, bu bir "cüret etme ” t<0

K ızıl Bayrak
değildir yalnızca. Bu aynı zamanda, bu mücadelenin Ol
güçlerinin partimizin saflarında ve bu ülkenin toplam
devrimci birikimi içinde olduğunu bilebilmektir de...” Partinin adı ve amblemi
H a fta lık S o sy a list S iy asal G a z e te ^ ________________

Sayı: 2 0 0 0 /3 3 • 9 E ylül 2 0 0 0
"Partiyi kazandık! Gerçekte geleceğimizi,
gözbebeğimiz gibi korumamız gereken temel bir tarihsel
aracı kazandık Üzerine artık tereddütsüz Öleceğimiz bir
davayı kazandık Artık tereddütsüz Öleceğizt Çünkü parti
I
>
3>

öncesindeki bütün birikim güvenceden yoksundu. Parti


•j* İ /.S
Fiyatı: 5 D M . inşa süreci hep bir biçimde attığımız adımların
Sahibi ve Y. îşl. M d.: İbrahim G Ü M Ü Ş sallantılı olduğu, güvenceli olmadığı adımlardı. Şimdi S!
E K SE N B asım Yayın Ltd. Şti. tereddütsüz öleceğiz! Çünkü parti, her ne olursa olsun, £
bundan sonra bu birikimin yok edilemeyeceğinin maddi
bir karşılığıdır.
ݧ 1 ;
Yönetim Adresi; "Partiyi kazandık! önümüzde sınıfı partiye {S
kazanma, parti ve sınıfa dayanarak devrimi kazanma 1"
Eksen Yayıncılık Laleli Cad. No: 52/5 İstanbul fift <X;f,! }
sorumluluğu var!” 2
Tel-Fax: 0(212) 638 58 13 Tuna (ÜmitAltıntaş)yoldaşın
e-mail: kbl@turk.net Kongre Kapanış Konuşmasından... g .
Web: http://www.kizilbayrak.de Sili
http://www.kizilbayrak.org
Baskı: SERLER Matbaacılık Genel Dağıtım: EKSEN YAYI NCI LI K
İSTANBUL Fiyatı: 1 750 000 TL. (KDV dahil) İN
BİRYAY
Tel: 0 (212) 880 40 75
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Kapak Kızıl Bayrak ★ 3

Kapitalist-emperyalist ablukayı parçalamak için


on
штат m
IMF şefi yine Türkiye’de. Saldın programının bankaları boşaltanlar, banka kurtarma operasyonları ve hareketinde sağlıklı bir gelişme beklenemez. Oysa
gidişatını kontrol etmek ve “ince ayan”nı yapmak üzere teşvik kredileriyle ödüllendiriliyorlar. Deprem bölgesine önümüzdeki hafta ve aylar, hem siyasal ve hem de
incelemelerde bulunuyor. Hükümete vereceği yeni devlet kasasından destek şöyle dursun, toplanan iktisadi çatışmayı daha da derinleştirecek gelişmelerle
direktifleri hazırlıyor. Yönetme konusunda hiçbir karar yardımlar bile üç-beş soyguncuyu palazlandırmak için iç yüklüdür. Devlet her an hücre saldınsında atağa
verme yetkisine ve yeteneğine sahip olmayan gerici- edilerek, depremzedeler perişanlıktan kırılmaya geçebilir. Bu bekleniyor, fakat mücadelenin sınıf ve kitle
faşist koalisyon hükümeti ise, işçi-emekçi kitleler için terkediliyor. Bizzat devletin sergilediği bu “ahlaksızlığı” hareketiyle bağları henüz yeterince kurulabilmiş değil.
hayati önemdeki bu girişimlerin üstünü örtme unutturmak için, hayali ihracat operasyonları allanıp- Grev yasaklan belediyelerdeki sorunu içinden çıkılmaz
operasyonları düzenlemekle meşgul. Operasyonlar aynı pullanarak günlerce gündem tutuluyor, emekçiler hale getirmiş durumda. Metal ve tekstil sektörleri de çok
zamanda makyaj tazeleme amacı taşıyor, iktisadi uyutulmaya çalışılıyor. farklı olmayacak bir sürece girmiş bulunuyor. Sıfır zam
cephede, sözde hayali ihracat operasyonlarıyla; siyasal iMF-TÜSlAD yıkım programının, en azgın bir dayatmalarının bu sektörlerdeki TlS’leri de
cephede sözde şeriat karşıtlığı demagojileriyle; sermaye ideolojik-politik-militer saldın programıyla uzlaşmazlığa sürüklemesi, dolayısıyla grev ve grev
devleti ve hükümetinin, vurgun-soygun-kapkaç desteklenmeksizin uygulanabilmesi sözkonusu yasaklan neredeyse kaçınılmaz son olarak şimdiden
ekonomisinin koruyucu ve kollayıcı gücü olduğu olamayacağından, devlet terörü, her alanda ve giderek görülebiliyor. Böylesine yoğun gündemle yüklü bir
gerçeği gizlenmeye, yıpranan imajı tazelenmeye ilkelleşen ve kabalaşan biçimlerde azdınlıyor. Terör, süreçte, sınıf ve kitlelerin artan hoşnutsuzluğu
çalışılıyor. sadece sınıf ve kitle hareketine yönelik yasak ve şiddet örgütlenemez ve gerçek hedeflerine yöneltilemezse,
Gerçekte kamu emekçilerinin ekonomik-demokratik tedbirleri tarzında değil, ideolojik-politik saldınnın sadece bugüne dek harcanan çabalar boşa gitmeyecek,
hak mücadelesinin tasfiyesini hedefleyen KHK, “her argümanlarında da kendini gösteriyor. Adalet Bakanının sistemin saldınlannm gemi azıya almasına da neden
derde deva” şeriat tehlikesine karşı önlem gibi hücre karşıtı açıklamalar yapan barolardan tabip olacaktır. Dolayısıyla, saldınnın bugünkü dalgalarım
sunuluyor. Sözkonusu kararname üzerine, hükümetle odalanna kadar bir dizi demokratik kurumu “hücrelere püskürtmek, yeni saldınlann yolunu kesmek açısından
cumhurbaşkanı arasındaki anlaşmazlık bilinçli bir tarzda girmeye aday teröristler ve destekçileri” ilan etmesi, büyük bir önem taşıyor.
abartılarak, önce bir “devlet krizi”ne, oradan da “hukuk Ecevit’in Cumhurbaşkanı Sezer’i “terörü Sürece etkin bir hazırlık ve müdahale için,
abidesi” cumhurbaşkanı şahsında kamudaki tasfiyenin cesaretlendirmek”le itham etmesi, yöntemlerin ne kadar çalışmaların şu konu ve alanlarda yoğunlaştınlması
“yasal” yolunun onaylatılmasına ulaşılıyor. “Şeriata kabalaştığının göstergesi. Sermaye devletinin, sömürü, gerekiyor:
karşı”tlık söylemleriyle birlikte, bu “devlet krizi” oyunu soygun, hırsızlık, yolsuzluk, mafyacılık, çetecilik, * Ön plandaki hükümet-lMF-emperyalizm
öyle ustaca sahnelenmiştir ki, kamu emekçi sendikaları, işkence, eziyet düzeni demek olan kapitalizmin üçlüsünün ardına gizlenmeye çalışılan devlet-TÜSlAD-
cumhurbaşkanı-başbakan maçında cumhurbaşkanının koruyucusu-kollayıcısı olduğu öylesine teşhir olmuş kapitalizm gerçekliğinin açığa çıkanlması, gelişmekte
taraftarları haline getirilerek, kendi tasfiyelerinin durumda ki, artık daha incelikli yöntemler arama olan anti-emperyalist bilincin anti-kapitalizm zemininde
onaycısı yapılabilmişlerdir. Bunda elbette oyuncuların ihtiyacı bile duyulmuyor, kaba faşist argümanlara güçlendirilmesi için etkin bir propaganda-ajitasyon
ustalığı yamnda, sendika bürokratlarının kitlesine başvuruluyor. çalışması.
yabancılaşma/sınıf ihanetinde derinleşme süreçlerinin Hükümetin iMF’nin kuklası görüntüsüne fazlaca * Sınıf çalışmasında belediye, metal ve tekstil
de önemli payı var. Tabanın saldırıyı suskunlukla izleme müdahale edilmiyor; çünkü böylece şimşekler hükümet sektörlerine öncelik verilmesi, bu alanlarda giderek
pozisyonunda kalması ise, oyundaki ustalığın bir başka ve IMF üzerinde toplanarak, kapitalist smıf ve devlet yoğunlaşan huzursuzluğun örgütlü bir tepkiye
teyidi oluyor. geri planda tutulmuş oluyor. Işçi-emekçi kitlelerde dönüşebilmesi için müdahale araç ve yöntemlerinin
Hayali ihracat ve yolsuzluklara karşı düzenlenen giderek yayılan ve belirginleşen anti-emperyalist bilinç, geliştirilmesi.
operasyonlarla üç-beş küçük vurguncu teşhir edilirken, böylece, daha baştan kapitalizm karşıtlığından * Grev yasaklan başta olmak üzere kapitalist devlet
yolsuzluk ve hırsızlıkların en büyükleri devlet eliyle ya uzaklaştırılarak sakatlanmış oluyor. Grev yasaklan zorunun etkin bir teşhiriyle, işçi-emekçi kitlelerde “zora
da devlet desteği ve denetimiyle yürütülmektedir. Koca kapitalistlerin cebini şişiriyor. Ancak tepkiler yasağı karşı zor” bilincinin geliştirilmesi.
koca açıklayan hükümete yoğunlaşıyor. Ücretlerin * Iktisadi-sosyal haklarla siyasal haklann,
düşürülmesi Koç’lann, Sabancı’ların palazlanmasına yol dolayısıyla, iktisadi-sosyal saldırılarla siyasal saldınlann
açıyor, ancak tepkiler sadece zam yüzdelerinin bütünlüğünün daha etkin propagandası. Bugün hücre
direktifini veren iMF’de toplanıyor. saldınsının merkezine oturduğu siyasal saldınlarla, grev
Bu perdeleri yırtmadan, bilinçlerde yasaklarının merkezine oturduğu iktisadi saldınlann bir
çarpıklık yaratan bu ve aynı merkezden, bir ve aynı amaçla planlanıp
gelişmeleri kitleler yürütüldüğünün açığa çıkartılmasıyla, hücre saldmsına
nezdinde açıklığa karşı mücadelenin sınıf ve kitle ayaklannm
kavuşturmadan, güçlendirilmesi.
smıf ve * Ardarda gelen saldınlann kitlelerde yarattığı
kitle eziklik ve savunma ruh halinin kırılması için, taleplerin
ön plana çıkarılması. Sınıfa karşı sımf-düzene karşı
devrim, ya da, sermaye politikasına karşı sınıf politikası
fikrinin işçi-emekçi kitleler içinde yaygınlaştınlmasının
bir aracı olarak, sınıfın devrim programının etkin bir
tanıtımı/propagandası.
Sımf mücadelesinin ve siyasal çalışmanın
deneyimlerinden sonuna kadar yararlanmak büyük bir
önem taşıyor. Süreç açısından, özellikle metal işçilerinin
‘98 eylemlilikleri fazlasıyla ders vericidir. Sendikal
hareket ve örgütlenmelerin fazlasıyla güven zedelediği
de gözönüne alınırsa, sınıf hareketinin yeniden başım
doğrultabilmesi için, güven verici bir siyasal çalışmanın
önemi daha iyi anlaşılacaktır. Sınıfın güvenini kazanma
konusunda hiçbir eksiklik taşımayan devrimci parti
programı, etkin bir devrimci sınıf çalışmasıyla kitlelerle
buluş turulabilmelidir.
Siyasal önderlik sorunu, smıf hareketindeki
tıkanmayı çözebilecek kilit önemde sorun olmaya
devam etmektedir. Sorunun çözümü ise, öncü-devrimci
işçi ve emekçilerin devrimci parti çatısı altmda
örgütlenmesi ve eğitilmesi, önderlik düzeylerinin
yükseltilmesinde yatmaktadır.
4 ★ Kızıl Bayrak Gündem Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül i 000

IMF'nin 2001 programında


yine yoksullaşma ve baskı var
emekçilerinin işgüvencesini ortadan kaldıracak yasalar,
F (hücre) tipi cezaevleri, en küçük sokak muhalefetine
dahi tahammülsüzlük ve bu arada “irtica tehlikesi”
üzerinden kopanlan militarist yaygara bunu anlatıyor.
Daha fazla ücret istemekle, IMF karşıtlığının,
dolayısıyla da anti-emperyalizmin; daha fazla ücret
istemekle, “silahlanmaya hayır!” demeninin, dolayısıyla
da anti-faşist eylemin; daha fazla ücret istemekle,
sermayenin faşist devletinin yeniden yapılandırma
programına karşı çıkmanın, dolayısıyla da “yaşamın
hücreleştirilmesine hayır!” demenin, birbirine nesnel
olarak son derece yaklaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Faşist devletin çekirdeği MGK bunu görüyor ve bir
yandan daha fazla diş gösterirken, diğer yandan
muhtemel krizlerde subap görevi görebilecek
organlarını -cumhurbaşkanı gibi- hazırlamayı da ihmal
etmiyor.
Böylesi bir konjonktürde sınıfın örgütlü kesimle rini
temsil eden sendikaların hizaya çekilmesi büyük önem
taşıyor. Tescilli işbirlikçilerin yanında DlSK ve KESK
de tüm muhalif/direnişçi unsurlarından arındırılmaya
Cottarelli yeniden Türkiye’de. IMF heyetine göre, devletin emek piyasasma dönük müdahalesi açısmdan çalışılıyor. DlSK’e dönük baraj saldırısı, kamu
ekonomik program iyi gidiyor. Tek sorun dış ödemeler hayati önem taşıyor. Sermaye devleti, ülkedeki ücretleri emekçilerine dönük KHK saldırısı, bu hizalamayı
dengesindeki açık. Enflasyonun %40’lar dolayında genel olarak sınırlandırmak ve aşağı çekmek için, bunu anlatıyor. IMF programının kritik halkalarım bunlar
gerçekleşmesi tahmin ediliyor. Fakat IMF bunu ciddi bir önce kamu emekçilerinde yapıyor. Ve ardından işçilere oluşturuyor.
sapma olarak görmüyor. dönüp, “siz de bununla yetinin” diyor. 2000’de olan bu. Devrimcilerin bu döneme ne nesnel koşulların
Sosyal güvenlik reformunun ilk ayağı gerçekleşti. 2001’de de aynı politika uygulanmak isteniyor. Demek tahlilinden kopuk bir kötümserlikle, ne de özel zaaf lan
Tanmda destekleme alımları ve taban fiyat uygulaması ki 2001’de de sermayenin yoksullaştırma programı ilk görmezden gelen bir iyimserlikle, ama en küçük olanağı
sınırlandı. Emekçilerin ücret artışları enflasyonun en az adımlarını kamu emekçileri üzerinde atacak. Görünen dahi sınıfın kolektif eylemine katan bir çaba ve özen
15 puan altında tutuldu/tutuluyor. köy bu. içinde girmeleri gerekiyor. Türkiye halklannın üzerine
Mezarda emeklilik, tanmda yıkım, ücretlerin aşağı 2001 bütçesinin hazırlıkları ile eş zamanlı olarak 300 bir karabasan gibi çöken IMF patentli yoksullaştırma
çekilmesi gerçekleştirilmiş oldu. IMF bunlan takdir bin işçinin TlS görüşmeleri de başlıyor. Demek aynı programını, MGK patentli faşist yeniden yapılandırmayı
ediyor ama, “yetmez” diyor. Daha fazla yıkım, daha dönemde işçi sınıfının örgütlü kesimleri de yeni bir boşa çıkartmanın yolu işçi sınıfının bağımsız, kolektif,
fazla yoksullaşma dayatıyor. Sermaye devletinden bu sınamayla karşı karşıya kalacak. Kamu emekçileri ve kitlesel ve devrimci eyleminden geçiyor. Bunun yolunu
çizgiyi derinleştirerek sürdürmesini ve bu arada işçiler bu dönemde ya birbirlerine özgüven ve direniş, döşemek adına yapılan tüm girişimler, tüm çabalar
özelleştirmelere de hız vermesini talep ediyor. ya da teslimiyet ve yoksullaşma için örnek olacaklar. somut karşılıklarını yarattıkları, yani sınıfın önünü açıp
IMF’nin özelleştirmelerle ilgili talebi üç başlıkta Burjuva basının bütün göz boyamalarına rağmen, ona devrimci özgücünü kazandırdıkları ölçüde,
incelenebilir: Sosyal güvenliğin özelleştirilmesi, kârlı IMF programı kendi hedefleri açısından kesinlikle “devrimci politika” olarak nitelenmeyi hakediyor. Gerisi
KIT’lerin yerli tekeller ve onların uluslararası başarısız olmuş durumda. Programın en önemli laf-ı güzaf olmaktan öteye gitmiyor.
işbirlikçilerine satılması. propagandası
Yaşar Okuyan’m SSK’ya ilişkin KHK’larla sosyal durumundaki
güvenliği özelleştirme girişiminin arka planında da,
İMF’nin bu özelleştirme hesaplan yatıyor, ilk elden
“enflasyonla savaş”
argümanı suya düşmüş
İstanbul’da İMF’ye karşı kitlesel gösteri
sosyal güvenliğin özelleştirilmesi, ardından KIT’lerin bulunuyor. Dış ödemeler
satılması -daha doğrusu satılmaya devam etmesi- ve en dengesi -ihracatın ithalatı Cottarelli başkanlığındaki IMF heyeti bir kez daha Türkiye’de. Çalışan kesim ere
son olarak da kamu bankalarının özelleştirilmesi karşılama düzeyi- sürekli dönük sosyal yıkım programmm geldiği düzeyi teftiş etmek amacıyla ülkemizde
hedefleniyor. kötüye gidiyor. Türkiye bulunuyor. Sermaye ve hükümet çevresinde heyecan ve sevince vesile olan ziyaret,
IMF, 2000 bütçesindeki emek karşıtı uygulamalan sermayesinin dış işçi-emekçiler cephesinde ise IMF karşıtı protestolara sahne oldu.
yeterli görmüyor. Hatta 2000 bütçesindeki etkisini de piyasalardaki rekabet 31 Ağustos’ta İstanbul’da lEP’in çağrısıyla yapılan protesto gösterisinin
yeterli görmüyor ve 2000 bütçesine çok fazla müdahale gücünü artırıcı -ücretleri ardından, 1 Eylül’de İSŞP ve KESK Şubeler Platformu’nun çağrısıyla Bakırköy
etmedik, 2001 bütçesine müdahale edeceğiz! diyor. daha da aşağı çekmek Özgürlük Meydam’nda bir protesto gösterisi gerçekleşti. Eyleme kimi sendikalar
Cottarelli’nin söylemek istediği; 2000 bütçesindeki dışında- hiçbir gelişme, yönetim düzeyinde katılırken, özelleştirme kapsamında bulunan Bakırköy
girdilerin iyi olduğu ve bunun böyle sürdürülmesi (yani üretimde hiçbir artış Sümerbank işçileri kitlesel katılım sağladı.
deprem vergilerine 2001’de de devam!), fakat sözkonusu değil. Aslında Yürüyüş sırasmda “Kahrolsun IMF!”, “IMF’nin uşağı hükümet istemiyoruz!’ ,
harcamalann daha fazla kısılması gerektiğidir. başarı dedikleri, “IMF defol, Yaşasın bağımsız demokratik Türkiye!”, “iM F’ye karşı emek cephesi!”
Bütçede harcama kalemlerini asıl olarak faizler, sömürüyü gibi sloganlar atıldı. Taşınan dövizlerde ise, IMF karşıtı sloganların yanısıra, grev
silahlanma ve personel giderleri, yani kamu katmerleştirmekten başka yasaklan ve sermayenin diğer saldmlarıru teşhir eden şiarlar yer alıyordu.
emekçilerinin ücretleri oluşturuyor. Yatırım zaten yok. bir şey değil. Kararlı ve coşkulu bir ortamda geçen eylemde, Cottarelli’nin maketi yakıldı.
Faiz giderlerinden herhangi bir azaltmaya IMF programı bıçak Önlükleriyle eyleme katılan ve ilgi çeken Sümerbank işçilerinin maket yakılırken
gidilemiyeceğine göre, geriye iki kalem kalıyor: sırtı bir zeminde ilerliyor. söyledikleri IMF karşıtı marşlar coşkunun artmasını sağladı.
Silahlanma ve kamu emekçilerinin ücretleri. En küçük bir döviz Şubeler Platformu adına yapılan basın açıklamasında da IMF heyetinin derha
Cottarelli’nin emperyalist uşağı faşist devletin bölgedeki darboğazında umulmadık ülkemizi terketmesi istendi. Yine sermayenin işkolu barajı, grev yasaklamaları,
emperyalizmin koçbaşı rolü açısından olmazsa olmaz ölçüde ciddi bir kriz özelleştirmeler, KHK vb. saldırıları devreye sokarak örgütsüz bir toplum yaratmak
silahlanma harcamalarına da bir diyeceği olmayacağına sermayenin kapısını istediği, buna karşı ise çalışan kesimlerin mücadele etmesi gerektiği vurgulandı.
göre de, kalıyor geriye kamu emekçileri. çalabilir. Zaten buna Eylem basın açıklamasının ardından aynı coşku ile bitirildi. Eylemin bitiminde
Kamu emekçilerinin ücretlerinin daha daha aşağı dönük önlemler sürekli Sümerbank işçileri işyerine disiplin içinde yürüyerek gitti.
çekilmesi gerek bütçe değerleri açısından gerekse de artırılıyor: Kamu Kızıl ffavrak/İstanbul
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Sınıf hareketinin sorunlan Kızıl Bayrak ★ 5

Belediyelerde TİS süreci yenilgiye evriliyor...

Saldırılar, sorunlar ve sorumluluklar


Sermayenin kapsamlı yeni bir örneğini oluşturmuştur.
saldırılarım tüm şiddetiyle Bu durumda, yukarıda ifade ettiğimiz
sürdürdüğü bir dönemde birçok olumlulukların TlS süreci boyunca rolü ve etkisi ne
işkolunda ardarda başlayacak olmuştur? Bu soruya yanıt, sınıf mücadelesinde ara
TlS süreci büyük bir önem sınıf konumunun tuttuğu yer ve sınırlılıklar üzerinden
taşıyor. Belediyelerle açılmış verilebilir. Bu olumluluklar, devrimci bir sınıf
olan bu süreç tekstil ve metal önderliğiyle birleşemediği yerde, sınıf hareketinin
işkolundaki TlS Terle devam sermayenin saldırılan karşısında zayıf ve savunmasız
edecek. Sermayenin durumu aşılamamaktadır. Bu, niyetlerden bağımsız
saldırılarının geleceğini nesnel bir sonuç olarak yaşanmaktadır. Tam da bu
belirleyecek olan bu süreç, sınıf nedenle, objektif olarak ihanet (belli ilerici sendikal
ve kitle hareketinde bir dönüm mevziler şahsında) ve yenilgi kaçınılmaz olmaktadır.
noktası olabilme özelliğini Belediye TlS Teri vesilesiyle ortaya çıkan bu
taşıyor. Zira, kapsamlı saldırı durum, bir kez daha, ara kademe sendika
karşısında kazanılacak her yöneticilerinin zayıflık ve sınırlılıklannı göstermiştir.
mevzi, sınıf hareketinde yılları Önemli bir bölümü küçük-burjuva devrimci ve
bulan durgunluk ve tahrip edici reformist akımlann etkinliğinde olan bu
havanın bir nebze olsun yöneticiler, ilerici konumlarına karşın,
dağıtılması anlamına gelecektir. sendikal ihaneti aşacak, sermayenin
Bunun sınıf hareketi şahsında yaratacağı en büyük saldırılarına karşı sınıfsal bir karşı koyuşu
kazanım, sınıf ve öncüleri şahsında yaşanan yenilgi örgütleyebilecek bir iradeden yoksundurlar.
ruh halinin dağıtılması, örgütlenmeye ve mücadeleye Kullandıkları tüm politik ve direnişçi
yönelik güven olacaktır. Açılan gedikler yeni söyleme karşın, temel belirleyen,
mücadeleleri teşvik edecek ve güçlendirecektir. sendikalist ufuk ve sınıf hareketine karşı
Belediye TlSTeri böylesi bir sürecin ilk halkasıydı. alttan alta beslenen güvensizlik olmuştur.
Dolayısıyla bu işkolunda elde edilecek kazanım veya Sendikalist ufuk, sendika ağalarına karşı
yenilgi tekstil ve metal TlSTerinin seyrini de cepheden karşı koyuşu zaafa uğratmış,
belirleyecekti. Ancak belediye TİS Terinde yaşanan titrek bir duruşu ve sonuçta sık sık
son gelişmeler bu açıdan oldukça iç karartıcıdır. görüldüğü üzere bir boyun eğişi getirmiştir.
Sendikal ihanetle birleşen grev yasağı saldırısı, bu Aynı zaaf, çokça sözü edilen birleşik
işkolunda TlS’in yenilgiye doğru evrilmesi sonucunu eylem-direniş sözkonusu olduğunda da
doğurmuştur. Birçok işyerinde aynı zamanlarda kendisini göstermiştir. Zaman zaman
başlayacak grevler, sendika bürokratlarının tek tek gerçekleşen birleşik eylemliliklere karşın,
satış sözleşmeleriyle zayıflatılmış, bu ilk satışlar yeni sendikal bölücülük aşılamayan bir olgu
satışların önünü açmış ve bu zemin üzerinden devlet ilgisi vardır. Özellikle İstanbul’da birçok sendika olarak tüm TlS boyunca yaşanmıştır. Kazanana kadar
saldırısı hayata geçirilmiştir. şubesi devrimci yapıların şu veya bu düzeyde ortak eylemlilikten bahsedilmiş, ancak grevlerin
Şu an belediyelerde grevde bulunan işyeri sayısı etkinlikleri altındadır. Bu durum, diğer işkollarıyla başladığı süreçte birer birer sözleşmeler imzalanmıştır.
ikidir. Yeni başlayan bu grevlerin de satışla bitirilmesi karşılaştırıldığında, önemli bir farklılığı işaret TİS görüşmeleri devam ederken gerçekleştirilen
an meselesidir, işkolunda grev yasakları üzerine etmektedir. Denilebilir ki, belediyeler, devrimci- kitlesel ortak eylemlilikler, grevlerin başlamasıyla
verilen ilk tepkiler söndürülmüş, TtS’ler sermayenin demokrat hareketin bu kapsamda etkinliğinin sürdüğü beraber, etkinliklere katılmamaya ya da temsili
inisiyatifine terkedilmiştir. TlS görüşmeleri sürecinde tek işkolu olma özelliği taşımaktadır. katılmaya evrilmiştir. Grev yasağının geldiği işyerleri
ve grev yasakları sonrasında sendika yöneticileri TlS süreci boyunca çeşitli somut ifadeler kazanan dışındakiler, göstermelik basın açıklamaları ya da
tarafından edilen sözlerin hiçbir değeri yoktur. birleşik mücadele eğilimini ise bir başka olumluluk yapılan etkinliklere temsili düzeyde katılım dışında
Yöneticiler tarafından bol bol tekrarlanan, birleşik saymak gerekiyor. Sendikal bölünmüşlük tabandan suskun kalmışlardır.
mücadele, sonuna kadar grev, direne direne gelen basınçla yer yer aşılabilmiş, ortak eylemlilikler Ara kademe yöneticilerin bir diğer temel zayıflığı,
kazanacağız türünden sözler ortada kalırken, ileri örgütlenebilmiştir. Elbette bu henüz ihtiyaca yanıt sınıfa duyulan güvensizliktir. Sendikalist ufiık ile bu
işçiler tarafından harcanan son sınırlı çabalar da vermekten uzaktır ve sendika yönetimlerinin güvensizlik birbirini beslemektedir. Sonuçta, küçük-
yenilginin ağırlığını kaldıracak bir niteliğe ve kapsama ihanetlerinin üzerini kapama çabaları yönünde de burjuva devrimci ve reformist akımlann yapısal
ulaştırılamamıştır. kullanılmaktadır. Ancak sınıf hareketinin mevcut zayıflıklarından kök alan yaklaşımlar belediye TİS’leri
Yenilgi bugünkü haliyle, hem sınıf hareketinin durumu düşünüldüğünde, herşeye rağmen, belediye şahsında bir kez daha kendisini göstermiş, belediye
önümüzdeki süreci, hem de bu işkolundaki dinamikler TlS’leri için bir olumluluk sayılmalıdır. işçilerinde gözlemlenen tüm olumluluk ve olanaklar
için dağıtıcı bir rol oynayabilecektir. Bu sürecin Ancak tüm bunlar TlS’lerin kazanımla heba edilmiştir.
değiştirilmesi, sınıf devrimcilerinin ve ileri-öncü sonuçlanmasına yetmemiştir. Çünkü bu olumluluklar, Ara kademe sendikacılar şahsında yaşanan
işçilerin çabasına bağlıdır. Dolayısıyla, belediye sınıf hareketinin genelde yaşadığı zaaf ve zayıflıkların zayıflık, ileri-öncü işçiler üzerinde de zayıflatıcı ve
grevleri şahsında ortaya çıkan tablonun çok yönlü bir bu işkolunda aşıldığı anlamına gelmemektedir. Dahası, kötürümleştirici bir rol oynamıştır, ileri politik
değerlendirilmesinin yapılması ve gerekli derslerin bu olumluluklar temel zayıflıkların üzerini örtücü bir söylemlerle örtülerek sınıfa taşınan zayıflık, ileri-öncü
çıkarılması can alıcı bir sorundur. Yapılacak işlev de görebilmektedir. işçiler şahsında, bağımsız irade geliştirmede
dağerlendirme, saldırı ve yenilginin zeminini ortaya zayıflama ve bunun doğal sonucu olarak öncü kimliğin
koyabilmeli, bunu belediye işkolundaki olumluluklar, Sorunlar, zayıflıklar ve erozyona uğramasında ifadesini bulmuştur.
özgünlükler ve zayıflıklarla beraber ele alabilmelidir. sorumluluklar Sınıf hareketinin bugün en temel sorunu, kendisini
sermayenin saldırıları ve sendikal ihanet karşısında
TİS başlarken işkolunun taşıdığı Belediye TlS’leri için saydığımız olumluluklar bir savunmasız olmaktan çıkaracak pratik bir sınıf
olumluluklar ve olanaklar yana bırakılarak genel olarak TlS sürecine önderliğinden yoksunluğudur. Programatik ve politik
bakıldığında, bu TlS’lerin de klasik satış sözleşme cephelerden doldurulan boşluk, sınıfı savunmasız
Belediye işkolunda en temel olumluluk, ileri-öncü süreçlerinden farklı olmadığı görülür. Mücadele olmaktan çıkaracak pratik önderlik planında da
işçi birikimi ve bunun ürünü olarak örgütlü sendika vurgulu nutuklar, göstermelik eylemler, kapalı kapılar doldurulmak durumundadır. Belediye TlS sürecinin
şubelerinin görece ileri sendikal mevziler olma arkasında bağıtlanan TlS’ler, birleşik mücadele adına gösterdiği temel gerçeklerden biri budur ve
özelliğidir, ileri-öncü işçi birikimi bir mücadele biraraya gelen sendikaların zincirleme satışın yolunu komünistlerin görev ve sorumluluklarına işaret
deneyimine sahiptir ve devrimci mücadeleye belli bir düzlemeleri, tüm TlS’lerde yaşanan klasik tablonunun etmektedir.
6 * Kızıl Bayrak Kamu emekçileri hareketi Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

KHK saldırısının niteliği ve görevler


KHK esas olarak kamu emekçilerini ilgilendirdiği olduğu, Hizbullahçı katillere maaş ödendiği vb. öncüsü onlardır. Sermaye devletinin denetiminin
kanısı uyandırsa da, gerçekte içinden geçtiğimiz argümanlarla, kamu emekçilerinin iş güvencesini yok pekişmesinin yolu, öncü kamu emekçilerinin
dönemde sermayenin ihtiyaçlarından bağımsız edecek KHK gündeme getirildi. biçilmesinden geçiyor. Öncü güçleri biçilmiş bir kamu
olmayan kapsamlı bir saldırı niteliği taşıyor. Gündemdeki KHK böyle bir düzenlemeye emekçileri hareketinin önemli oranda kötürümleşecek
dönüktür. Sermaye devletinin KHK’yı hazırlama olması, sermaye devletini pervasızlaştırıyor.
KHK: Kamu emekçilerini iş güvencesinden nedenlerinden biri, kamu emekçilerinin kitlesel işten
yoksun bırakmanın aracı çıkarılması planını uygulayabilmektir. Bir diğeri, KHK’yı boşa çıkarmanın yolu
tarihin en kapsamlı sosyal yıkım programına karşı fiili ve militan direniş hattından geçiyor
İMF’nin uluslararası düzeyde uygulamaya soktuğu gelişen kitle tepkisini, giderek birleşik yanı güçlenen
yapısal uyum programlarının temel hedeflerinden biri, işçi-emekçi hareketini bölmek, güçsüz bırakmak, Kamu emekçileri hareketi önemli bir sınavla karşı
bütçeden dış borç ödemelerini ayrılan payın zapturapt altına almaktır. Ve elbette, bu kapsamlı karşıya. Bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımlaıın
büyütülmesidir. IMF bütçe açıklarını asgari düzeye saldırının zamanlaması, işçi sınıfı ve emekçilerin hepsi hedef tahtasına çakılmış bulunuyor. Grevsiz-
düşürüp, dış borç ödemelerini toplusözleşmesiz sendika dayatılıyor. Sahte sendika
zamanında yapmayan ve dış yasası Ekim ayında yeniden gündeme getiriliyor.
borçlara daha fazla pay Kamu emekçilerinin kararlılığını bir kez daha
ayırmayan ülkelere kredi sınamak istiyorlar. Sefalet ücretleri saldırısındak
vermiyor. IMF reçetelerini kararlılıklarını, 2001 yılı için öngördükleri yüzde
eksiksiz uygulayan bağımlı 15 ’lik sefalet artışı gösteriyor. îş güvenliğini
ülkelerde bütçenin %60’ını iç yoketmenin adı olan Personel Yasa Tasarısı’m meclise
ve dış borç ödemelerine götürme zahmetine girmeksizin KHK ile çıkarmak
ayrılması bu politikanın istiyorlar. KHK ile kamu emekçilerinin ekonomik-
“doğal” sonucu. demokratik ve sosyal hak ve özgürlükler mücadelesini
Ödendikçe daha da artan boğmak istiyorlar.
dış borç yükünün altından KESK’in tepesindeki bürokratların kamu
kalkabilmek, emek emekçilerinin hayat damarlannı kesmeye dönük
sömürüsünün KHK’ye karşı gösterdikleri “tepki”, ehlileşmede
katmerleştirilmesinden aldıkları yolu göstermesi açısından çarpıcıdır.
geçiyor. Sefalet ücretleri, KESK’in şu ana kadar KHK’ya tepki gösterme adına
onlarca yıllık mücadeleyle gerçekleştirdiği tek “eylem”, cumhurbaşkanı ve
kazanılmış sosyal hakların başbakana faks çekilmesinden ibarettir. Bu bile birçok
gaspedilmesi, tüm temel yerelde örgütlenmemiştir.
işletmelerin ve hizmetlerin Kamu emekçileri meşruiyetlerine, özgüçlerine
haraç mezat özelleştirilmesi, dayanarak sendikalarını kurdular. “Hak verilmez
kitlesel işçi kıyımları ve kamu alınır” bilinciyle, fiili militan eylem hattıyla tüm
kurumlarında çalışan kamu saldırılara karşın sendikalarını ayakta tuttular.
emekçilerinin işten çıkarılması için, sosyal yıkım giderek büyüyen öfke ve tepkisiyle, yükselme eğilimi Yüzbinlerce kamu emekçisi defalarca Kızılay
programlarının hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. gösteren kitle hareketliliğinden duyulan kaygıyla Meydam’m sarstı, işçi sınıfı ve emekçilerin
ÎMF’nin stand-by anlaşmaları yapmak için öne doğrudan bağlantılıdır. tarihindeki en kitlesel iş bırakma eylemleri
sürdüğü önkoşullardan biri, hizmet kuramlarında gerçekleştirdiler. Sendikalarına yönelen kapatma
çalışan emekçilerin istihdamının daraltılmasıdır. Bu KHK: Kamu emekçilerine “kapıkulu” memur saldırılarını mühürleri sökerek yanıtladılar. Militan
dayatma, eğitim, sağlık, enerji başta olmak üzere tüm dayatmasının ifadesidir tutumlarıyla işçi ve emekçilerin sempatisini ve
kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi hedefiyle de desteğini kazandılar. Fiili ve meşru temeldeki
bağlantılıdır. Bundan dolayı IMF reçetelerini KHK saldırısı, “katillere maaş ödüyoruz, laik eylemler kamu emekçilerinin sendikalarının yasal
kararlılıkla uygulayan bağımlı ülkelerde (Şili, cumhuriyete yönelik tehdit çok büyük” sahte olup olmadığı tartışmalarını bitirdi.
Brezilya, Vietnam vb.) kamu emekçilerinin yaklaşık gerekçelerine dayanılarak gündeme getirildi. Daha ileri kazanımlar için mücadele eden kamu
%40’ı işini kaybetti. Bu ülkelerin tümünde saldırı KHK’nın birkaç yüz irticacı Hizbullahçı memuru emekçilerini ne polis copu, ne cezalar, ne kıyımlar, ne
öncesinde kamu emekçilerinin işgüvencesini ortadan işten atmakla sınırlı olduğu söylendi. İşine son sürgünler durdurabildi. Ancak, her defasında sermaye
kaldıran düzenlemeler yapıldı. verilecek 37 bin kamu emekçisinin listelerinin devletinin barikatını aşan kamu emekçilerinin
ÎMF’nin bütçede harcama kalemlerinin asgari başbakanlıkta hazır bekletildiği de sermaye medyasına mücadelesi, ne yazık ki reformist bürokratları
düzeye çekilmesi için dayattığı uygulamalardan biri yansıdı. Bu rakam bile, kitlesel işten atma aşamadı. 16-18 Haziran’da Kızılay Meydanı’nı işgal
olan kamu emekçileri istihdamının daraltılması, son operasyonunun ön hazırlıklarının tamamlandığını eden kamu emekçileri, grevli-toplusözleşmeli sendika
yıllardaki görüşmelerin tümünde gündeme getirildi. gösteriyor. hakkını almadan meydandan ayrılmayacaklarını ilan
Nitekim 7. beş yıllık kalkınma planı her dört kamu KHK ile sermaye devleti, kamu emekçilerinin ettiler. Sermaye devletinin imdadına yine sendika
emekçisinden üçünün işine son verilmesini içeriyor. kaderini amirin iki dudağı arasından çıkacak söze bürokratları yetişti. Kamu emekçileri bürokratların
Saldırı devletin hantal yapısından kurtulması bağlıyor. Işgüvencesinden yoksunluk, sermaye dağılma çağrısına büyük tepki duyarak, hayal kır kliği
üzerinden gerekçelendirildi. Oysa gerçek amaç, iktidarının ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük içinde illerine döndüler. Oysa 4 Mart direnişi,
bütçede iç ve dış borç ödemeleri sonrası en fazla haklara yönelik saldırılarının zeminini düzleyecek. sermaye devletini sahte sendika yasasını geri çekmek
harcama kalemini oluşturan maaş ödemelerini KHK kamu emekçilerinin geleceğini ipotek altına zorunda bıraktı. Direnişin devam etmesi durumunda,
minimum düzeye düşürmek. Bu yönde atılan almak için pervasızca kullanılacak. grevli toplusözleşmeli sendika hakkının
adımlardan biri olan sefalet ücretlerinin Sermaye devleti, kamu emekçilerinin yükselttiği kazanılmasına yol açacak bir dinamizmi taşıyordu.
süreklileştirilmesi tek başına yeterli olmuyor. onurlu mücadele ile yere çaldığı “memur kimliği”ni Ancak bürokratların bu direnişe önderlik etme
Sermayenin krizinin derinliği, kamu emekçilerinin yeniden hortlatmak istiyor. Bu, amirinin karşısında niyetleri, öncü devrimci kamu emekçilerinin ise
kitlesel kıyımını kaçınılmaz hale getiriyor. kölece boyun eğen, “olur efendimci”, edilgen, yeterli hazırlık ve etkileri yoktu.
En son 2003 yılına kadar uygulanacak stand-by jurnalci, kapıkulu memur tipidir. Sermaye devleti Örtülü de olsa grevsiz-toplusözleşmesiz sendikaya
anlaşmasına dönük olarak verilen “niyet mektubu”nda bunu başardığı ölçüde, kamu emekçileri hareketinin destek veren, sefalet ücretlerine karşı sonuç alıcı tepki
Personel Yasası reformunun yapılacağı belirtilmişti. dinamizmini önemli oranda darbeleyecek, saldırılara örgütlemeden özenle kaçınan KESK’in başına
Ancak bunun için saldırının gerçek niteliğini karşı mücadeleyi zayıflatacaktır. çöreklenmiş bürokratlardan KHK’ya karşı ciddi bir
perdelemeye uygun bir ortamın oluşması gerekiyordu. Kamu emekçilerine dönük kıyımın öncelikli tutum almaları beklenemez. Görev ve sorumluluk
Nitekim Hizbullah’ı tasfiye operasyonları sonrası hedefi, öncü ve devrimci kamu emekçileri olacaktır. öncü devrimci kamu emekçilerinin omuzlarındadır.
oluşan tabloyu kullanmakta gecikmediler. Laik Zira kamu emekçilerinin 11 yıldır kesintisiz devam Başarı, ortaya konulacak önderlik kapasitesine
demokratik cumhuriyetin geleceğinin tehlikede eden sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinin bağlıdır.
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Düzen cephesi Kızıl Bayrak ★ 7

Balina. Kartopu. Paraşüt. Şahin. Atmaca, vb... EKSEN YAYINCILIK KİTAP ÜSTESİ

Perde operasyonları devam ediyor 1-

2-
Devrimci Demokrasi ve Sosyalizm
(TDKP Eleştirisi) 2. Baskı
Modern Revizyonizmin Çöküşü
1.200.000 TL.

SB ve D. Avrupa Üzerine
(Tükendi) 2.600.000 TL.
3- Yakın Geçmişe Genel Bir Bakış ve
Platform Taslağı (Tükendi) 600.000 TL.
4- Devrimci Harekette
Reformist Eğilim 1.500.000 TL.
5- Teori ve Program Sorunları 2.200.000 TL.
6- Dünyada Yeni Düzen ve
Ortadoğu (Tükendi) 800.000 TL.
7- Siyasal Gelişmeler ve
işçi Hareketi 1.900.000 TL.
8- EKİM 1. Genel Konferansı,
D eğerlendirm eler ve Kararlar 2.400.000 TL.
9- ekimler-1, M arksist-Leninist
Teorik Siyasal Dergi (Tükendi) 4.000.000 TL.
10- ekimler-2, M arksist-Leninist
Teorik Siyasal Dergi 4.500.000 TL.
11- Solda Tasfiyeciliğin
Yeni Dönemi (Tükendi) 2.000.000 TL.
12- İç Yazışmalar/lç Çatışmalar,
Işık, Daha Ç ok Işık (Tükendi) 1.600.000 TL.
13- EKİM Olağanüstü Konferansı
(Tutanaklardan Seçmeler) Devrimci Politika ve
Ö rgütlenme Sorunlan (Tükendi) 2.750.000 TL.
14- Kürt Ulusal Sorunu-1
Teorik-Program atik Perspektifler ve
Sermaye düzeninin çivisi çıkmış, çürümüş, talan düzenlerini kimse inançla desteklemiyor. D eğerlendirm eler 2.500.000 TL.
kokuşmuş diyoruz. Son dönemde birbiri ardına Ellerindeki terör sopasının tepkileri bastırmada yeterli 15- Kürt Ulusal Sorunu-2
patlatılan operasyonlar bunun en açık kanıtı. Bu olmayacağını onlar da çok iyi biliyorlar. Makyaj Teorik-Program atik Perspektifler ve
operasyonlara orjinal isimler bulmakta üstlerine yok. tazeleyip, güven kazanmaya çalışıyorlar. Henüz Değerlendirm eler 3.500.000 TL.
Medya bu isimleri parlatıyor. Balina, kartopu, paraşüt, devrimci mücadeleden uzak duran işçi ve emekçilerin, 16- Tasfiyeciliğe Karşı Konuşma ve Yazılar,
Kopanlar ve K apılanlar (Tükendi) 1.900.000 TL.
şahin, atmaca, vb. Bu operasyonlann gerçek ismi ise sistemi sorgulamalarını engellemeye çalışıyorlar. Bu
17- Devrimci Gençlik Hareketi
ancak “perde operasyonları” olabilir. arada perde arkasında soygunlarını daha rahat Genişletilmiş 2. Baskı 2.000.000 TL.
Her köşeden bir kaçakçı, hayali ihracatçı, yapabilecekleri bir ortam hazırlıyorlar. 18- Gebze Direnişinin Ardından 500.000 TL.
uyuşturucu-mafya işleri çıkıyor. Üstelik bunlar küçük Sanki Koçlar, Sabancılar hayali ihracat yapıp 19- 20 Temmuz Dersleri (Tükendi) 500.000 TL.
çeteler, siyasilere, bürokratlara yeterince rüşvet devletten trilyonlarca vergi iadesi almıyorlar mı? 20- Dünya’da ve Türkiye’de
veremeyenler, büyük çetelerin, mafyanın alanını ihaleleri kapmak için rüşvet vermiyorlar mı? Yabancı Özelleştirme Saldırısı 500.000 TL.
daraltanlar. Yani küçük balıklar. Ya büyük balıklar, şirketler bile verdikleri rüşvetleri komisyon, lobi vb. 21- “İş-Ekmek-Özgürlük” sloganı üzerine,
Liberal Demokratizm in Politik Platform u
onlar ne yapıyorlar? Onlar çekilen perdenin arkasında giderleri olarak göstermek zorunda kalıyorlar. Çünkü
Genişletilm iş 2. Baskı 1.200.000 TL.
işlerini yürütmeye devam ediyorlar. çok büyük paralar dönüyor. Trafik polisine verilen 5- 22- EKİM 3. Genel Konferansı
Örneğin, bankaların içini boşaltanların hangisine 10 milyon değil ki bu. Trilyonlar konuşuyor bu işlerde. Siyasal ve
operasyon çekilebildi? Demirel’in yeğeni, özel uçaklar Peki bu paralar kimin cebinden çıkıp, kimlerin Örgütsel D eğerlendirm eler 2.400.000 TL.
ile askerlik yaptı. Hepsi lüks hayatlarına devam ediyor. kasalarını dolduruyor? 23- Küçük Burjuva Popülizmi ve
Madem bankaları iflas etti, battı, bu değirmenin suyu işçi ve emekçilere gelince devletin kasasında para Proleter Sosyalizmi
(Z. Ekrem 'e Cevap) 2.000.000 TL.
nereden geliyor? yok diyorlar, enflasyon artar diyorlar. Ama trilyonlan
24- EKİM 3. Genel Konferansı
Örneğin, Susurluk çetesi, açılan göstermelik hayali ihracatçılara, naylon faturacılara, batık Örgütsel ve Siyasal Tartışm alar
davalarla unutulmaya bırakıldı. Pek çok kanıt ve belge bankalara, ihale, çek, senet mafyasına tereddüt (Tutanaklar) 3.000.000 TL.
olmasına rağmen, bir tanesi bile tutuklu değil. Kirli ve etmeden veriyorlar. Ortaya çıkarıldığı kadarıyla bile, 25- Demokratizmi
kanlı işlerini yapmaya devam ediyorlar. A. Çarkın, yapılan soygunun boyutları çok büyüktür. Devlet Savunmanın Sınırları 800.000 TL.
Balıkesir’de arazi mafyası ile iş bitiriyor, belinde silah bütçesinin %10’u hayali ihracatçılara peşkeş 26- EMEP Eleştirisi
Bir sosyal reform partisinin
sıradan insanları bile tehdit etmeye devam ediyor. En çekilmiştir. Ki bu paralar ile memur ücretlerinin %50
ideolojik, politik ve örgütsel
büyük uyuşturucu imalatçısı ve kaçakçısı ve katiller artınlması mümkün olabilirdi. Pek çok okul, hastane
temelleri üzerine 900.000 TL
Ağarlar, Bucaklar milletvekili maaşı almaya devam yapılabilirdi, işçi ve emekçilerin pek çok yaşamsal 27- Partileşme Süreci-1
ediyor. Bunlara gelince polisin eli kolu bağlı kalıyor? ihtiyacı karşılanabilirdi. Perspektif ve D eğerlendirm eler 2.800.000 TL
Neden peki? Çünkü bugünkü sermaye düzeni, Peki bu soyguncular bu paraları nerelere 28- Partileşme Süreci-2
yasal ya da yasadışı yollarla yapılan bir soygun ve kaçırdılar? Tabii ki İsviçre bankalarına, ya da eş dost, Polemikler:
talan düzenidir. Düşük ücretler, sosyal güvenliğin akrabalannın adına açılan hesaplara. Yapılan Devrimci Proletarya’ya yanıt 2.300.000 TL
29- Demokrasi ve Devrim
tasfiyesi, mezarda emeklilik, IMF programlan vb. ile yargılamalar sonunda hepimiz göreceğiz ki, çalınan
(Program sorunlan üzerine
yasal yoldan yaptıklan soygunlar sermaye sınıfına paraların bir kuruşu bile geri dönmeyecek. Yapanın konferanslar) 1.400.000 TL
yetmiyor. Daha fazlasını istiyorlar. Rüşvetini verdin yanına kâr kalacak. Ceza alsalar bile, el üstünde 30- Bağımsızlık ve Devrim
mi, adamını buldun mu, bütün kirli işlerin önünde de tutulacaklar ve ilk fırsatta affedilecekler. Geçmişte de (Program sorunları üzerine
hiçbir engel kalmıyor. Hayali ihracat yapıp trilyonları böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. konferanslar) 2.400.000 TL
götürüyorlar. Naylon fatura düzenleyip paralan Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? 31- Demokrasi,
Devrim ve Oportünizm 1.500.000 TL
ceplerine indiriyorlar. işçi ve emekçilerin insanca yaşamalan ve nihai
32- Ulusal Sorun ve Devrim
Küçük bir kısmı ortaya çıkarılan bu soygunlar, kurtuluştan olan sosyalizmi kurmak için mücadele (Program sorunlan üzerine
bugüne kadar nasıl yürüdü? Bunlan kim kollayıp, eden devrimciler, komünistler ise hücrelerde konferanslar) 1.800.000 TL
besledi? Devletin bir avuç asalağın çıkarlannı öldürülmeye çalışılarak, bizleri sindirmeye 33- Parti programı üzerine/1,
kolladığı apaçık meydana çıkınca, gözlere ve zihinlere çalışıyorlar. Program yöntem i ve yapısı 2.250.000 TL
yeni perdeler çekme ihtiyacı ortaya çıktı, işte bu Bu gözdağına pabuç bırakacak mıyız? Yoksa sınıf 34- Parti Tüzüğü Üzerine 1.750.000 TL
operasyonlann gerçek amacı budur. Soygun düzenine kardeşlerimizle birleşip, sınıf partimizin programı 35- Uluslararası Durum Üzerine
Değerlendirmeler 2.000.000 TL
karşı yükselen öfkeyi dindirmek, işçi ve emekçilere, altında örgütlenip, bu kokuşmuş düzeni yıkmak için
36- TKİP Program ve Tüzüğü (broşü r) 1.000.000 TL
devletin kanunsuz işler ile mücadele ettiği savaşacak mıyız? 37- Parti programı üzerine/2,
görüntüsünü vermek. Evet, sadece bu iki seçeneğimiz vardır. Teorik ve ilkesel bölüm 2.250.000 TL
Bugün sistem sürekli itibar kaybediyor. Soygun ve Kurtuluşumuzu sağlamanın tek yolu ise mücadeledir. 38- Partinin adı ve amblemi 1.750.000 TL
8 * Kızıl Bayrak Düzen cephesi Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

Saldırının yeni unsurları ve işçilerin büyüyen öfkesi


B. Musa
Sermaye medyası ideolojik manipülasyonda ediyor sermaye. Sözkonusu skandal, bankacılık
ne kadar ustalaştığını, IMF denetimi olduğunda, Türkiye’de hemen hergün karşılaşılan
vesilesiyle bir kez daha göstermiştir. Önce yolsuzluklardan biraz daha farklı bir boyut kazanıyor
sıradan bir olay olarak lanse edilen yeni görünüm. Zira bankalar, kapitalizmin en temel
denetimin, tepkilerden sonra, 2001 bütçesi ve kurumlanndan birisidir. Ve politikada da oldukça
yeni dolaylı vergiler konusunda olduğu açığa etkindirler (tek başma Arnavutluk ve Kıbrıs örnekleri
vurulmuştur. Fakat meselenin “ince ayar” bile bunu göstermeye yeterlidir).
edebiyatıyla geçiştirilemeyeceği, kendi Cottarelli’nin denetimine denk getirilen Bankacılık
terimleriyle “makro-ekonomik düzeyde” bir Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), ÎMF’nin
hazırlık yapıldığı anlaşılmıştır. Deprem kardeş kuruluşu Dünya Bankası’nın talimatıyla kuruldu.
vergileri kabalaştırılacak ve diğer vergi BDDK’nm ilk işi, halkı milyarlarca dolar zarara sokacak
yükleri getirilecek, dolaylı vergiler olan batık bankaların içinin doldurulup, sonra da
arttırılacak, kamu harcamalan daha da özelleştirilmesi, yani tekellere peşkeş çekilmesidir' Batık
düşürülecek, faizlerin fırlamasına müsaade bankaların sekizinin birikmiş zararı bugün için şöyledir:
edilecek vs. denmekteydi. Şimdiyse bu rutin Interbank 1.9 milyar, Esbank 1.5 milyar, Egebank 1.3
politikaların dışında üçüncü bir “ek niyet milyar, Yaşarbank 1.1 milyar, Türkbank 700 milyon,
mektubu” açığa çıkmıştır. Sermaye iktidan Yurtbank 650 milyon, Sümerbank 450 milyon ve
iMF’ye verdiği raporda, gerekli talimatları Bankekspres 350 milyon dolar olmak üzere, toplam:
alabilmek için, işçi-emekçi sınıflara saldırıyı 7.950 milyar dolar.
katlayarak arttıracağını garanti etmektedir. BDDK’ya bağlanan kuruluşlar arasında Tasarruf
Üçüncü “ek niyet mektubu”nun omurgası Mevduatı Sigorta Fonu’nu görmemiz, üçüncü ek niyet
şöyle belirlenecektir: mektubuyla ilişkilendirdiğimizde bizi hiç
- GSMH’nin %60’ına yalanım borçlar şaşırtmamaktadır. Devlet gaspettiği nemalan sonunda
oluşturmasına rağmen, yeni borç ihaleleri hangi bahanenin arkasına sığınıp, nerelere aktardığım,
açılacaktır. Sermaye iktidan OsmanlI’nın son kimleri palazlandırdığını ele vermektedir. Suçüstü
dönemindeki Düyun-u Umimiye misyonunu yapmak ise, işçi-emekçi sınıfların bilinç ve örgütlülüğü
resmileştirecektir. 2000 yılı sonuna kadar ile dolaysızca ilişkilidir.
tam 25 milyar dolar, 2004 yılına kadar da 81 Batık bankalar ve IMF ilişkisini, Cottarelli’nin
IMF Türkiye Masası şefi C. Cottarelli’nin 30 milyar dolar borç ödemesi (burada, sadece denetiminden 15 gün kadar önceleyen bir gelişmeden de
Ağustos “Zafer Bayramı”na denk gelen “ziyareti”, dış borçlar kastediliyor, hemen hemen aynı hacimdeki çıkartmak mümkündür. Sermaye medyasının ekonomi
Cottarelli’nin şimdiye kadar yaptığı denetlemelerden iç-borç için bir şey söylenmiyor henüz!) yapılacaktır. sayfalarında güdük bir tartışmaya konu olan FS AL’ın
gözle görülür bir farklılıkla tartışmaya konu oldu. Yer - ihracatçıya Eximbank’tan 600 trilyon TL kaynak (Mali Sektör Uyum Kredisi) dondurulması, içeriğiyle
yer anti-emperyalist gösterilere evrilen tepkilere aktanlacak (demek oluyor ki artık yaşamımız “Balina” IMF talimatlarım öncelemektedir. Şöyle ki, FSAL-1 ve 2
geçmeden önce, Türkiye’de en az başbakan kadar sürüleriyle geçecek, hayali ihracatın rantını da IMF olarak ayrılan bu kredinin serbest bırakılması için
tanınan Cottarelli’nin teftişlerine bakmak gerekiyor. yiyecek). Ucuz elektrik, gümrük kolaylıklan vs. şeklinde (FSAL-1 için 390 milyon, FSAL’m toplamı 780 milyon
ihracatçılar aynca desteklenecek (12 Eylül’den beri zaten dolar), FSAL-l’de kamu bankalarının özelleştirilmesi
IMF ve sermayenin “makro-ekonomik” hedefleri öyleydi, demek ki artık sermayedarlara kullandıkları şart koşulmakta, FSAL-2 için ise mali sektördeki t üm
kamu hammaddeleri için üste para verilecek!) düzenlemeler!
iMF’nin yeni ziyaretinin şuadan bir denetleme - Telekom’un %34 hissesi 2001’de yabancı sermaye
olmadığı, sermaye iktidarının yaptığı ön hazırlıklardan konsorsiyumuna verilecek. Hükümet 2001’de bu İMF’ye/emperyalizme duyulan öfke, kapitalizme
da anlaşılıyordu. Nitekim basınımızda MGK-TÜSlAD konsorsiyumda yeralan şirketleri şimdiden kurtarma yönelmelidir!
hükümetinin verdiği ikinci ek niyet mektubu incelerken, planı hazırlıyor. İşbirlikçi iktidar, daha depremzedelerin
bu hazırlığa işaret edilmişti. acılan sımsıcak dururken, “kurtarma” kavramından Yaygm IMF protestoları, 30 Ağustos’ta İstanbul’da
Yılbaşından bugüne, kapsamlı özelleştirmeler, sadece sermayeyi palazlandırmayı anladığını bu kadar gençliğin tepkisiyle başladı. 31 Ağustos’ta İstanbul
sendikasızlaştırma saldırılan, MAl-MlGA-Tahkim pişkince kabul edemezdi. Adana ve Ankara’da gençliğin, 1 Eylül’de İstanbul’da
uygulamalanyla neo-liberal politikalar dolu dizgin - Enflasyon hedefi %12 gösterilip, ücret ve maaşlara ISŞP ve KESK İstanbul Şubeler Platformu’nun 1000
gitmektedir. Fakat sermayenin azami kâr hırsına ve kriz %15’ten fazla zam yapılmayacak. Yani sıfır zam kişiyi aşkm kitlesiyle örgütlediği tepkilerle sürdü.
yönetme politikalanna bu bile yetmemektedir. Servet- dayatması boyutlanarak sürecek önümüzdeki yıllarda. İstanbul’da belediye işçilerinin barış mitinginde ÎMF’yi
sefalet kutuplaşmasının “Öteki Türkiye” tartışmalanna - Zorunlu tasarruflar (nemalar) ödenmeyecek. protesto eden gösterileri de eklenirse, tüm bunlar hiç de
konu olduğu şu günlerde, tüm yoksulluk ve açlık - Kamu bankalarının özelleştirilmesi. 15 bin küçümsenmemesi gereken ilk tepkiler olarak karşımıza
birikimine rağmen, bugün dünü arar durumdadır işçi- emekçinin işten atılması. çıkıyor. Zira, belediye işçileri başta olmak üzere son 1
emekçi sınıflar. - Tarımda yıkım politikalanna paralel olarak aydır hemen tüm işçi, emekçi ve köylü mitinglerinde,
Buıjuvazinin günümüze kadar uyguladığı Çukobirlik’le başlayan tasfiye süreci, Tariş’le devam iMF’ye ve emperyalizme duyulan öfke haykırılmaktadır.
politikalara baktığımızda, ÎMF’nin sadece sermayenin edecek, Fiskobirlik ve diğerlerine de sırayla gelinecek. Fakat bu kadarı saldırıyı püskürtmek için henüz yeterli
yoğunlaşmasını derinleştirdiğini görürüz. Tek başına - Dolaylı ve dolaysız yeni vergiler getirilecek. Zamlar değildir.
İMF’ye “fatura kesmeye” çalışan kapitalist kurumlar, ve doğallığında enflasyon fırlayacak, sermaye iktidannın İşçiler, emekçiler, tüm ezilen ve yoksul kesimler
sinsice bir ikiyüzlülük içerisindedirler. ATO’nun ve maskesi bir kez daha düşecek! olarak bizler pozitif istemlerimizi yükseltip birleşik-
TÜSÎAD’ın yeni program hazırlıkları ve açıklamaları - Birçok işkolunda, krizin faturasını işçi-emekçi militan bir mücadele hattı örmediğimiz müddetçe, bu
{Hürriyet, 3 Eylül), uygulamaların içeriğini destekleyip sınıflara ödettirmek için yığınsal tensikata gidilecek. saldırıların ardı arkası kesilmeyecektir. Bu saldırıya karşı
ÎMF’yi “eleştirme” utanmazlığının örnekleridirler. Sol KHK krizine konu olan kamu emekçilerine yönelik en önemli ve öncelikli acil taleplerimizi 3 maddede
hareketten tP ve CHP gibi burjuva reformist akımlar da saldınsmın, bir dizi saldırının başlangıcı olduğunu şöyle sıralayabiliriz:
aynı tuzağı derinleştirmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. anlıyoruz buradan da. - IMF, Dünya Bankası vb. emperyalist mali
İşçi-emekçi sınıflar, bu sahte “ulusalcı” platforma - Batık bankalar meselesini bilerek sona bıraktık. kuruluşlarla kölece ilişkilere son.
düşmemelidirler. Koç’un, Sabancı’nın palazlanmasını, Zira bu konuyu biraz daha açarak, iMF’nin denetimini - Dış borç ödemeleri durdurulsun. Tüm dış borçlar
Banker Bako skandallanndan “Susurluk”a ve bugünkü önceleyen süreci de açıklayan bir biçimde değinmeliyiz. geçersiz sayılsın.
“operasyonlara” kadar, tüm bunların hangisi - Her türlü dolaylı verginin kaldırılması, artan oranlı
kapitalizmin içsel dinamiklerinden bağımsızdır ve tek Batık bankalar ve İMF ile ilişkisi gelir vergisi ve servet vergisi.
başına IMF ile açıklanabilir! Demek ki emperyalizmin Bu 3 maddeden yola çıkarak acil demokratik ve
küresel saldırılarına karşı direniş, anti-kapitalist dalgayı iMF’ye verilecek üçüncü ek niyet mektubunda, batık sosyal istemlerimizi öne sürmeli, tüm çalışan sınıflan
proletarya enternasyonalizmi ile örerek, kapitalizme bankalara şimdiye dek 2.6 milyar dolar harcandığım ve mücadeleye sevketmeliyiz. Krizin faturasını
karşı sosyalizm savaşımım yükseltmekle mümkündür. şimdi ise 7.5 milyar dolar daha aktarılacağını garanti kapitalistlere ödetmenin yolu buradan geçer.
Sayı:2000/33 * 9 Eylül 2000 1 Eylül Dünya Banş Günü Kızıl Bayrak ★ 9

1 Eylül Dünya Barış Günü eylemleri ve saldırılar: İzmir: Barış eylem i

Barış sosyalizmle gelecek!


D. Özgür Yılmaz
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlamaları, miting Kürdistan’ın birçok yerinde yapılmasına izin verilmişti.
yasaklamaları ve kontr-gerilla devletinin saldırılarıyla Barış Günü mitingleri ise her yerde yasaklandı. Bu
geçti. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana başta olmak üzere tutum, devletin yasaklamalarla istediği sonucu
birçok ilde yapılan miting başvuruları valilikler alabildiğini görmesinden geliyor, izin verme, devletin
tarafından yasaklandı. Yasaklamaları protesto etmek için izin vermezse daha kötü olabileceği kaygısından çok,
yapılan basın açıklamalarına ise birçok yerde saldırıldı. kitlelerin eğilimini tespit etme düşüncesinden ve içini
Yüzlerce kişi bu saldırılarda yaralandı, yüzlerce kişi de boşaltmanm verdiği rahatlıktan geldiği görülüyor. Banş
gözaltına alındı. Eylemlere günlerce önce hazırlık Günü eylemlerine katılımın düşüklüğü bu açıdan
yapılmış olmasına rağmen, yasaklamaların da etkisiyle sermaye devletine güven vermiştir. Daha önce Bornova Cumhuriyet Meydanı için miting
katılım düzeyi oldukça düşük oldu. Metropol iller PKK ve “demokratik cumhuriyet” çizgisinin bu başvurusu yapan HADEP, EMEP, ÖDP, SİP il
temsilcilikleri, 1 Eylül’de yapacakları barış eylemini Konak
dışında izinli mitinglerin yapıldığı Nevroz gidişatı emekçi kesimlerde giderek rahatsızlık
Meydanı’nda basın açıklaması yaparak gerçekleştirme
eylemlerindeki yüzbinlerce kişilik katılım bir tarafa, yaratmaktadır. Bunun belirtileri şimdiden görülmektedir. kararı aldılar. Valiliğin yasaklama kararı belediye
önceki yılların 1 Eylül eylemlerindeki katılım bile Yeni Gündem gazetesinin yazarları bile 1 Eylül işçilerinin grevlerini yasaklama kararıyla aynı nedene
alanlara yansımadı. dolayısıyla bir-iki yıllık gelişmeleri değerlendirmekte, dayanıyordu; kilometrelerce uzaklıktaki İzmir Fuarı... Bu
“Demokratik cumhuriyet”in en azgın saldırısı bu süreçte biz barış için her adımı attık, kitlemizi de keyfiyet kendisini, bir gün önce İHD'ye gelen sivil
polislerin, yapılacak basın açıklamasına İHD'nin
Diyarbakır’da gerçekleşti. Mitingin yasaklanmasını “demokratik cumhuriyet” çizgisine kazandık, ancak katılmamasına yönelik imzalı taahhüt istemesiyle ayrıca
protesto etmek için yürüyen ve “Biji Aşiti” sloganları devlet bugüne kadar bir tek adım atmadı, demektedir. gösterdi.
atan birkaç yüz kişilik kitleye polis cop ve kalaslarla Devletin adım atmaması, kafası “demokratik Bir gün önceden başlayan olağanüstü güvenlik
saldırdı. Çok sayıda yaralı ve yüzlerce gözaltı sadece cumhuriyet” çizgisiyle uyuşmuş yazarları bile huzursuz önlemleri, 1 Eylül günü doruğa ulaştı. 1 Eylül Barış
Diyarbakır’ın tablosu. İstanbul’da ise “Barış Anaları ederken, her gün sosyal yıkımın acılarını yaşayan Kürt Günü’nde, saat 17:00’de, Konak Meydanı'na henüz
giremeden Sümerbank’ın ilerisinde önü kesilen yaklaşık
Inisiyatifi”nin basın açıklaması yapmasına bile izin emekçi kesimlerinde nasıl tepkiler gelişmektedir acaba? 1000 kişi polis tarafından engellendi. Slogan atılmasına,
verilmedi. “Barış Anaları” güvercinlerini uçurarak Bu tepkiler son derece sınırlı olarak yasaklamalar hatta döviz açılmasına bile izin verilmeyen basın
dağılmak zorunda kaldılar. En kitlesel katılımlar Van ve karşısındaki eylemlerde kendisini ifade etmektedir. açıklamasının süresi birkaç dakikadan ibaretti. ÖDP İzmir
Muş’ta oldu: 2000’de Yeni Gündem gazetesine göre 2500 Ancak bu tepkilerin giderek artacağından şüphe etmek il başkanı Haluk Tekili'nin basın metnini okumasından
sonra, insanlardan sessizce dağılmaları istendi.
ve 1000 kişi. için bir neden yoktur. Ayrıca, güvenlik şubeye bağlı polisler, bir gün
Banş Günü eylemlerinin niteliği önceden belirlenmiş ***
öncesinden DKÖ’leri ve devrimci basın bürolarını
çerçeveyi aşamadı. En çok atılan sloganlar “Biji Aşiti!”, Barışın yolunun nasıl açılabileceği bugüne kadar kalabalık bir şekilde ziyaret ederek olağan önlemlerini
“Savaşa hayır, banş hemen şimdi!” gibi sloganlar oldu. komünistler tarafından defalarca ortaya konuldu. Teslim aldılar.
Özellikle Kürdistan’daki eylemlerde devletin tutumuna olarak, devletin icazetine sığınarak, emperyalistlere Kızıl Bayraklİzmir
karşı boyun eğmeyi değil tepkiyi ifade eden çıkışlar dayanarak bir barışın elde edilemeyeceği, barışın
oldu. HADEP’in inisiyatifinin dışına çıkan Kürt emekçi yolunun ancak mücadeleyle açılabileceği sürekli
dinamiğinin ifadesi olan bu tür çıkışlar da azgm bir polis vurgulandı. Mücadelenin yükseldiği dönemde sermaye Kırşehir: Dünya Barış
terörü ile bastınlmaya çalışıldı. sözcülerinin “çözüm” tartışmaları yapmaya bile
*** başladıkları, tersine bugün ise teslimiyetin bile yeterli Günü’nde basın açıklam ası
1 Eylül Barış Günü eylemleri, düzenin Kürt sorununa olmadığı, Kürt sorunu diye bir sorunun bile kabul
ilişkin yönelimlerinin, “demokratik cumhuriyetçi”lerin edilmediği bir noktaya gelindiği vurgulandı. Bugün bir
görmeye çalıştığından çok farklı olduğunu göstermiştir. milletvekilinin herhangi bir yerde Kürt sorunundan
Sermaye devleti, bazı demokratik adımlar atmak bir bahsetmesi bile sermaye medyasından orduya kadar
yana, basit anma etkinliklerine dahi izin vermemekte, bütün faşist odaklar tarafından topa tutulmasına neden
tam bir terör estirmektedir. Sermaye devletinin bu olmaktadır.
yönelimi, aslında aylardır sürdürdüğü sosyal güvenlik Barış mücadeleyle gelecek. Ancak mücadelenin
yasaları, grev ertelemeleri, KHK saldırısı, F tipi temel gücü işçi sınıfı ve emekçi sınıflardır. Ulusal
cezaevleri ve buna karşı yapılan eylemlere saldırılar çerçeveye sıkışan bir mücadelenin belli bir sınıra gelip
vb.’nin devamından başka bir şey değildir. Her türlü dayandığı onbinlerce şehit ve çekilen onca acıyla artık
demokratik çabayı faşist terörle ezmek rejimin temel bir ortaya çıkmıştır. Kürt halkı tüm ezilenlerin gerçek
yaklaşımıdır. öncüsü olan işçi sınıfıyla elele vermeli, onun
Ancak, faşist rejimin Kürt sorununa dönük özel bir yönlendiriciliğinde sosyalizme yürümelidir. Kalıcı ve
hassasiyeti olduğunu, teslim almanın yetmediğini, gerçek bir banş ancak bu koşulda gerçekleştirilebilir. Bu,
varolan örgütlenmelerin de dağıtılmasını istediğini programımızda net bir biçimde formüle edilmiştir:
bunlara eklemek gerekiyor. Genelkurmay Başkanı “Ulusal baskı ve eşitsizliğin sınıfsal baskı ve
Kıvnkoğlu’nun PKK’nin önce silahlı yapmak istediğini eşitsizliğin bir yansıması olduğunu gözönünde
şimdi politika adı altında yapmaya çalıştığı, buna izin bulunduran TKİP, ulusal sorunun köklü ve kalıcı 1 Eylül Dünya Barış Günü dolaylısıyla Kırşehir’de
vermeyecekleri şeklindeki açıklamaları, devletin çözümünün ancak proletarya devrimi tabanında olanaklı Eğitim-Sen, ÖDP, İHD, HADEP, SES, EMEP, Enerji Yapı
yöneliminin bizzat beyni olan ordu tarafından olduğu gerçeğine dayanır." (TKlP Programı/ Ulusal Yol Sen, Tarım-Sen'den oluşan Demokrasi Platformu bir
açıklanmasıdır. Ordunun mesajı çok açıktır: Teslim sorun, 2. madde) basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında, savaşların
olmanız karşılığında size bir şey verecek değiliz. Boşuna Programımızın bu pasajı anlatmaya çalıştığımızın insanlık üzerinde doğurduğu olumsuz sonuçlara; dünya
nüfusunun yarısının yoksulluk, açlık ve sefalet içinde
hayal kurmayın. Sizi ezeceğiz. çok daha ötesinde bir kapsama sahip, ancak konumuz yaşarken, devletlerin eğitime, sağlığa, üretime para
Kıvnkoğlu’nun mesajlarını sadece “demokratik açısından barış sorununa nasıl bakılması gerektiğini de ayırmazken, silahlanmaya gözü kapalı para
cumhuriyet”çilere yönelik vermediğini, Kürdistan’da ortaya koyuyor. harcayabildiklerine; ülkenin İMF, DB gibi kuruluşlara
ticaret büroları açarak Kürt burjuvazisiyle ilişkiye Barış sosyalizmle gelecek. Bu basit formülasyon, ipotek edildiğine; toplumsal muhalefeti susturmak için de
KHK, F Tipi Cezaevleri uygulaması gibi baskıcı
girmeye çalışan emperyalist güçlere de yönelik olduğunu bugün artık ulusal sorun çerçevesinde bir teorik gerçek yöntemlerin kullanıldığına işaret edildi. Sivil toplum
düşünmek gerekiyor. Emperyalizmden demokrasi değil, toplumsal pratiğin kanıtladığı basit bir gerçektir. örgütleri, sendikalar ve siyasi partiler, insanlığın
bekleyenlerin nasıl bir hezimete uğradıkları ise bugün Sosyalizm ekseninden kopan her türlü barış girişiminin kazanımlarının ve barışın ülkemizde de geçerli olması
tüm dünyanın gözleri önündedir. ABD bayraklarıyla nasıl bir hüsrana uğradığı PKK pratiği ile bir kez daha için göreve çağrıldı.
emperyalistlerin müdahalesini kutlayan Kosovalılar, çarpıcı bir biçimde görülmüştür. Sosyalizm işçi sınıfının Ayrıca Demokrasi Platformu adına açıklamayı yapan
Eğitim-Sen, eğitime hazırlık ödeneğinin net iki maaş
bugün NATO askerleri tarafından kadınlarının, kızlarının ideolojisidir ve barışın güvencesi işçi sınıfıdır. Kürt tutarında olması ve bunun memur, hizmetli, teknisyen ve
ırzlarına geçilmesini seyretmek zorunda kalıyorlar. Kaldı emekçi sınıflan, banşı elde etmek için işçi sınıfı diğer eğitim çalışanlarını da kapsaması için MEB’e faks
ki, PKK bugün bu “şans”ı bile yitirmiş durumda. önderliğinde sosyalizm mücadelesine sanlmak gönderme eylemi gerçekleştirdi.
Nevroz eylemleri metropollerde yasaklanırken, zorundadır. Kızıl Bayrak/Kırşehlr
10 ★ Kızıl Bayrak Sınıf hareketinin sorunlan Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

Metal işkolunda T IS in mücadele gündemi


Taşeronlaştırmaya hayır!
Ücret ve diğer sosyal haklar Taşeronlaştırma yasaklansın!
konusunda gasplan cebinde gören
metal patronları bu toplusözleşme Kapsam dışı personel
sürecinde esnek üretim saldınsına özel
bir ağırlık veriyorlar. Metal işkolunda taşeronlaştırmanın yanısıra, kapsam
Esnek üretim ile gaspedilmek istenen dışı personel, sözleşmeli işçi vb. uygulamalar adı altmda
haklar nelerdir? işçilerin sendika üyeliğinin ve TlS’ten yararlanmasının
Örneğin üretilen mallara talep biraz engellenmesi, diğer bir saldın alanını oluşturuyor.
azalmca, piyasa biraz durgunlaşınca, Patronlar bu uygulamalım yaygınlığı sayesinde hem
işveren işçileri günde 8 saat yerine 4 işçilerin birliğinin önüne geçiyorlar. Hem de istedilderi
saat çalıştıracak. Tabii işçinin ücretini zaman sendikayı işyeri yetki baraj inin altmda bırakma
de 4 saat üzerinden ödeyecek. Ya da silahını ellerinin altmda tutuyorlar. Burada işverenlerin
fabrikayı tatil ederek işçileri ücretsiz keyfi dayatması sözkonusudur. işten atma tehditlerine
izne çıkartacak. Ya da işçilerin yansmı boyun eğilmemelidir. Sendikalı olmak her işçinin yasal
işten çıkartacak. Ya da piyasada tekrar hakkıdır.
avantajlı konuma geçmek için işçilere Sendikal örgütlenmenin önündeki fiili ve yaı al
bir dönem ücretsiz çalışma dayatacak. engeller kaldırdsm!
Arkasından talep artınca, bu sefer Tüm çalışanlar için grevli-toplusözleşmeli sendika
işçileri 8 yerine gece-gündüz demeden hakkı!
12-14-16 saat çalıştıracak. Ama bu Sınırsız grev ve genel grev hakkı! Lokavt
çalışma karşılığında fazla mesai yasaklansın!
ödemeyecek. Çünkü bunun adı
çalışılmayan dönemlerin yerine geçen Ücrette iş gruplandırması
“telafi çalışması” olacak,
işveren bu sayede kapitalist rekabetin TlS’deki bölücü gruplandırma-puanlandırma sistemi
Metal işkolunda TİS süreci başladı. Sermaye cephesi ve krizin dalgalan karşısmda kendi ile işverenin işçileri keyfince sınıflandırması ve onlarca,
kârlarım en yüksek oranda korumuş olacak. Kapitalistler hatta yüzlerce farklı ücret kademelendirmesine giderek
bu dönemde izleyeceği stratejiyi çoktan belirlemişti.
Sermaye devletinin istikrar programına dayanarak yıkım arasındaki rekabetin ve krizin dalgalan en ağır şekilde işçileri yapay ayrımlarla bölmeye çalışması, bir başka
sözleşmelerini imzalatmak istiyorlar. Buna karşılık işçi işçileri vuracak, işçinin yaşam ve çalışma koşullan ise sorun ve mücadele alanını oluşturuyor.
sendikaları ne hazırlık yaptı? Bekle gör, oyala, yatıştır cehenneme çevrilecek, işçi normal aylık ücretinin ancak Prim, parça başı, akord vb. çahşma ve
değişmez politikalarını yine ortaya koydular. İşte yarısını alabilecek, işçinin ücreti yan yanya düşerken, ücretlendirme sistemi yasaklansın!
yumurta kapıya dayandı. kapitalistin kân iki kat yükselecek.
Metal işkolunda yapılacak sözleşmelerle ilgili ilk Hedeflenen, işçinin kazanılmış tüm haklanndan İş güvenliği sorunu can almaya devam ediyor
açıklamalar gelmeye başladı. DİSK ve Türk-lş yoksun bırakılarak amele pazanndaki gündelikçiye
istedikleri ücret zammını açıkladılar. Birisi refah+%10, dönüştürülmesidir. tş güvenliği ve sağlıklı çalışma koşullan alanında ise
Esnek üretim saldınsı en pervasız ve en vahşi tam bir pervasızlık hüküm sürüyor. Özellikle ana metal
diğeri; enflasyon+%5. Peki ya diğer sorunlar? Sözleşme
sadece ücret talebinden oluşmuyor ki. Diğer sorunlar ve biçimiyle sendikasız işyerlerinde uygulanıyor. Ama sanayimde, demir-çelik işyerlerinde patronlar, işçilerin
saldırılar hakkındaki taleplerini neden gizliyorlar? sendika ağalarının desteğiyle sendikalı işyerlerinde de sadece almteri ile değil kanıyla beslenmeyi de
gitgide hakim kılınmasının adımlan atılıyor. Ücretsiz olağanlaştırmış dürümdalar. Sendika ağalannm da,
Amaçlan geçmişte olduğu gibi sözleşme sürecini dar bir
ücret pazarlığına hapsederek, diğer hak gasplarını izinler, zamsız mesailer, telafi çalışmalan, stoklann ve Çalışma Bakanlığı’nm da bu konuda hiçbir denetimi
gözlerden kaçırmaktır, işçi ve emekçiler bir kez daha talebin durumuna göre işten çıkarma ve işe almalar, yok. Patronlar, iş kazalan adı altmda açıkça cinayet
aynı oyuna gelmemelidirler. Sözleşmede insanca keyfi maaş kesintileri, işçinin asıl işinin yanısıra diğer işlemeye devam ediyorlar. Devlet ise, İzmir-Habaş
yaşanabilecek bir ücret, yoksulluk smınmn üzerinde bir üretim birimlerine kaydınlarak sömürünün örneğinde olduğu gibi, her yıl bu katilleri “en fazla
ücret almayı başarmanın yolu, kazanımlanmızı yoğunlaştırılması, üç işçinin işinin bir işçiye yaptınlması ihracat yapan şirket” ünvanıyla madalyalar takarak
vb. ile şimdiden fiilen uygulanıyor. ödüllendiriyor.
korumayı başarmaktan geçiyor. Mevcut kazanmalara
sahip çıkmayı başaramazsak, yeterli ücret artışım da Esnek üretime hayır! Esnek üretim sistemi İşgüvenliği ve sağlıklı çahşma ortamı sağlansın!
sağlayamayız. yasaklansın! İşçiler ve sendikalar bunlan denetlesin!
Nedir diğer sorunlanmız? İşçilerden, teknik ve sağlık uzmanlarından oluşan
Taşeronlaştırma iş müfettişliği kurulsun!
İşgüvencesi sorunu İş katilleri cezalandınlsın!
Taşeronlaştırma saldırısı metal işkolunda yaygın
olarak uygulanıyor. Öncelikle hizmet birimlerinden İşçi işin kölesi haline getiriliyor
Işgüvencesi sorunu yakıcı bir önem taşıyor. Eğer TlS
(mutfak, temizlik vb.) başlayan taşeronlaştırma artık
sonrasında daha yaygın olarak gündeme getirilen
tensikat saldınsına karşı iş güvencesi barikatı birçok işletmede üretim birimlerine de girmiş durumda. Gece vardiyaları, zorunlu fazla mesailer, hafta içi
örülemezse, ücret zammı ve diğer hakların şu ya da bu Taşeronlaştırmanın yaygınlaşması; taşeron işçilerine tatilleri vb. uygulamalarla işçilerin iş dışı sosyal
düzeyde belirlenmesinin hiçbir kıymeti kalmıyor. Metal sigortasız ve asgari ücretle çalışma dayatması, tüm diğer yaşamlarının hiçe çevrilmesi, işçinin işin kölesi haline
işçilerinin işgüvencesi talebini ve mücadelesini “herkese sosyal hakların gaspedilmesi, bunun diğer işçiler ve tüm getirilmesi, diğer bir sorun alanım oluşturuyor.
iş!” talebiyle birlikte yükseltmeleri gerekiyor. haklar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılması, Gece çalışması (22.00- 06.00 arası) yasaklansın!
Ya işgüvencesi ya ücretler dayatmasını karşımıza emeğin alabildiğine ucuzlatılması, işçilerin mücadele Zorunlu durumlarda 4 saatlik işgünü ve artı
çıkarıyorlar. Sendika ağalan ise “işgüvencesini önplana birliğinin engellenmesi, grev kincilik ve nihayetinde ödeme yapılsın!
alıyoruz” diyerek MESS’in tüm diğer dayatmalanna adım adım sendikasızlaştırma anlamına geliyor.
boyun eğiyorlar. Sonuçta bu yolla TÎS sonrası Taşeron uygulamasının kaldınlması, bunun ilk adımı Ceza maddeleri
tensikatların da önünü açıyorlar. Talebimiz hem iş olarak taşeronda çalışan işçilerin de sendikaya üyelik ve
güvencesi hem de insanca yaşamaya yetecek bir ücret TlS’den yararlanma haklannın kazanılması için Sözleşmelerdeki disiplin adı altmda yeralan keyfi
olmalıdır. mücadele, TlS sürecinin diğer bir önemli görevi. ceza maddeleri işverenin işçiler üzerindeki baskısının ve
Herkese iş, tüm çalışanlara işgüvencesi! Taşeron işçilerinin sorunlarını çözmek için de TlS saldırısının bir diğer halkasını oluşturuyor. Bu maddeleri
İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari taslağına talepleri konulmalıdır. Çünkü bugün kadrolu ve uygulamak için ne kanıt arıyorlar, ne de tanık, işçileri
sendikalı olan işçinin yarın taşeron işçisi olmayacağının birbirlerine kırdırmak, birliklerini bozmak, kişiliklerini
ücret!
Esnek üretim saldırısı hiçbir garantisi yoktur. Sınıfın birliğini sağlamak için bu yok etmek amacıyla keyfi olarak uyguluyorlar.
adım önemsenmelidir. Sözleşmelerden ceza maddeleri kaldırdsm!
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Sınıf hareketinin sorunları Kızıl Bayrak ★ 11

Kıdem ve ihbar tazminatı, sosyal ödenek hakları

işsizlik sigortası aldatmacasıyla tensikatların yolunun


düzlenmesine, yamsıra kıdem-ihbar tazminatlarının hedef tahtasına
M etal işkolunda
konulmasına karşı mücadele bir diğer görev alamnı oluşturuyor.
Sosyal ödenek haklan alanındaki kazanımlanmız sürekli
tırpanlanıyor. Çocuk yardımı, yakacak, giyecek vb., ölüm, doğum
parası vb. sosyal ödemeleri ortadan kaldınlmasına karşı da mücadele
azgın söm ürü
Metal işkolunda yaklaşık 300-350 kişinin çeşitli yerlerinden yaralanıyorlar.
etmek gerekiyor.
*** bulunduğu bir fabrikada çalışıyorum. Uzun bir * işyerinde 20 kadar kadın işçi de benzer
geçmişi olan fabrika yurt içi ve yurtdışına mal koşullarda çalışıyor.
TÎS görüşmelerinde, en az ücret maddesi kadar bu her bir maddenin
üretiyor. Geçmiş yıllarda işçilerin verdikleri * izin almak büyük bir sorun. Çok acil
de önemli olduğunu görmek gerekiyor. Sendika bürokratlannın
mücadele sonucunda çalışma süresi 8 saate durumlarda bile zar zor izin alınabiliniyor.
“bunlann hepsini kazanamayız, patronu ürkütmeyelim” vb. söylemlerle
düşürülmek zorunda kalınmış. Hasta olup izin istendiğinde, “eve gitsen sanki
bu taleplerimizi görmezden gelmelerine izin vermeyelim. Bunlann ne
Patron işçilerin mücadeleyle kazandığı 8 hastalığın geçecek mi?” deniliyor. Eşi doğum
kadannın kazanılacağı tümüyle bizim mücadele kararlılığımıza
saatlik işgününü yükseltemediği için, sömürüyü yapan bir işçi normalde 10 gün izin
bağlıdır. Çünkü bunlar sadece insanca çalışmamız ve yaşamamız için
arttıracak farklı yollara başvuruyor. kullanabileceği halde, “2 gün neyine yetmiyor,
gerekli olan en temel isteklerdir. Bunlan kazanmayı başaramazsak
* Fabrikada üç vardiya uygulanıp 24 saat sanki sen mi doğurdun” gibi kaba sözlerle
eğer, elimizde olanların da gün be gün geri alındığına şahit olacağız.
kesintisiz üretim yapılıyor. Ayrıca haftada 6 gün karşılaşabiliyor.
Bugüne kadar yeterince şahit olmadık mı? Ücretimiz yüksek olsun
çalışıyoruz. Vardiyaların haftalık olarak * Patron tüm bu yöntem ve saldırılarla bir
yeter dedik, mezarda emekliliği dayattılar. Sigortam ödensin yeter
değişmesi herkesin yaşam düzenini altüst yandan sömürüyü had safhaya çıkarırken, diğer
dedik, SSK’yı batırdılar. Ek iş yaparak bari çocuklan kurtaralım dedik,
ediyor. yandan bizlerin yanyana gelmesinin, aramızdaki
esnek üretimi, ücretsiz çalışmayı dayattılar. Yeter ki enflasyon düşsün
* Sürekli işçi kıyımı yapılıyor ve yerlerine bağların güçlenmesinin önünü almaya çalışıyor.
diyerek boyun eğdik, batık banka, hayali vb. soygunları arttırdılar. Yeter
yenileri alınıyor. Geçen yıl yaklaşık 150 işçi Böylece birlikte hareket etmenin olanaklarını
ki ekonomi düze çıksın dedik, tasarruf paralarımızı gaspettiler.
işten atılmış. Yeni alman işçilerle ise ilk üç ay ortadan kaldırma çabasmda.
Biz daha azla yetinmeye çalıştıkça, onlar elimizdekilere,
asgari ücret üzerinden anlaşma yapılıyor. Iş işe başladığımdan bu yana fabrikayı ve
soframızdaki son kırıntılara da göz
işçileri tanımaya, sıcak bağlar kurmaya
diktiler. Biz daha azla yetinmeye çalışıyorum. Burada devrimci faaliyet yürütmek
çalıştıkça, onlar daha çok kâr hırsıyla noktasında belli dezavantajlar var. Birincisi, ağır
saldırdılar. Biz daha azla yetinmeye sanayi işçilerine kendini kabul ettirmek, güven
çalıştıkça, onlar lüks, israf ve duymalarını sağlamak uzun zaman istiyor.
sefahatlarını arttırdılar. Eskiden İkincisi, işçilerin sosyal ortamının olmaması ve
mercedesleri vardı, şimdi özel uçakları fabrikada kurulan ilişkilerin dışarıya
var. Eskiden sadece tatil için yurtdışına taşınamaması.
giderlerdi, şimdi buradaki kadar mal Geçen süre boyunca birçok işçiyle tanıştım.
mülk orada da var. Öncü ilerici işçilerin bir kısmım tanıma şansım
Yani biz boyun eğdikçe kaybettik, da oldu. TlS görüşmelerinin başlayacağı böylesi
onlar bize boyun eğdirdikçe kazandılar. bir dönemde, öncelikli görev öncü işçilerle
2000 yılı sözleşme sürecinde bu gidişe güçlü bağlar kurabilmek. Ancak bu
son verelim. Bu, işçilerin kaderi değildir, başanlabildiği oranda sürece müdahale etme
olamaz! olanakları yakalanabilir. Fabrikada birkaç eski
Mezarda emeklilik, tahkim yasası, ve deneyimli EMEP’li işçi var. Ancak böylesi
SSK’nın tasfiyesi, zorunlu tasarruf sıcak bir süreçte (işten atılmalar, TlS’ler, iş
birikimlerinin gaspedilmesi, sermaye kazaları vs.) ciddi bir çabalan gözlenmiyor.
iktidarının gelir dağılımındaki uçurumu Avantaj lanna rağmen işçileri ekonomik-sosyal
derinleştiren politikaları, bütçenin faiz güvencesinin olmaması, özellikle eski işçilerde talepleri noktasında bile harekete
soyguncularına peşkeş çekilmesi, dış borçlarla geleceğimizin ipotek her an atılabilecekleri psikolojisi yaratılarak bir geçiremeyenlerin, işçi sınıfının diğer
altına alınması, adaletsiz vergi düzeni, özelleştirmeler, eğitim, sağlık, basmca dönüştürülmüş durumda. 250 milyon ihtiyaçlarına cevap veremeyecekleri yeterince
belediye, ulaşım vb. alanlarda her türlü hizmetin paralı hale getirilmesi, civannda maaş alan eski işçileri tazminatlan açık.
sendikasızlaştırma, işsizliğin katlanarak artması; tüm bu ve benzeri fazla birikmeden atıp yerlerine 86 milyona Sermayenin artan saldırılan karşısında
alanları içeren saldırılar işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarım çalışacak işçi almak, patron açısından çok kârlı işçiler henüz ayağa kalkamasalar da, öfke her
doğrudan belirliyor. Bugünü ve çocuklarımızın geleceğini tayin ediyor. olmaktadır. geçen gün birikmektedir. Öfkeyi bilemek,
Tüm bu saldırıların geri püskürtülebilmesi, işçi sınıfı ve * Emek yoğunluğu arttınlarak sömürü örgütlemek ve sermayeye yöneltmek ise sınıf
emekçilerin işyeri ve işkolu sınırlarını aşan birleşik mücadelesinin arttınlıyor. 8 saatlik işgünü süresince her işçi en devrimcilerinin ve öncü işçilerin görevidir, işçi
örgütlenmesini gerektiriyor. Tüm bu saldırılar karşısında sessiz, az 10-12 saatlik iş çıkartıyor. Sürekli başımıza sınıfının yaşamak için mücadele etmekten
eylemsiz kalıp da, iyi bir TlS imzalayarak haklarımızı dikilen şefler, vardiya başına belirledikleri iş başka bir yolu yoktur. En önemlisi de, artık
koruyabileceğimizi, çalışma ve yaşam koşullarımızı adedi, bant sistemi uygulamalan, yemek altında birleşeceği bir bayrağa, uğruna
iyileştirebileceğimizi ummak ham bir hayaldir. Ama bir bütün olarak molasının 30 dakika tutulması (çay molası zaten savaşacağı bir programa kavuşmuş olmasıdır.
sınıf çıkarlarımız için birleşir ve mücadele edersek, kazanacağımız çok yok) vb. yollarla, daha hızlı çalıştırılıyoruz. Bugün işçi sınıfının buıjuvaziye karşı
şey vardır. Özellikle önümüzdeki günlerde her makina savaşındaki en güçlü silahı yaratılmıştır. Partiyi
Sendika bürokrasisine karşı mücadele başma bir vardiya süresince çıkarılması zorunlu etle tırnak gibi sınıfla bütünleştirmek, sınıfin
mal adetlerinin belirlenecek olması işçilerde parti silahıyla donanmasını sağlamak en acil
Yılların deneyimi gösteriyor ki, sendika ağalarına karşı tepki yaratıyor. Saniyeler bile hesaplanarak görevimizdir.
mücadelede, öncelikle taban örgütlenmeleri ve öncü işçi platformları belirlenecek sayılara ulaşmak için, kafamızı Herkese iş, tüm çalışanlara işgüvencesi!
yoluyla mesafe almadan, yukarıda sıralanan tüm diğer sorunlarda kaşıma vakti bile verilmeyecek. Belirlenen sayı 7 Saatlik iş günü, 35 haftalık çalışma
kazanımlar elde etmek de mümkün olmuyor. Meydanın sendika çıkartılamazsa, bunun hesabım vermek zorunda haftası, 2 günlük hafta sonu tatili!
ağalarına bırakıldığı koşullarda, TÎS süreci de peşinen kaybedilmiş kalacağız. Esnek üretime hayır!
oluyor. * Her işçiye en az bir makina düşerken, bazı insanca yaşamaya yeten vergiden muaf
Devrimci sınıf sendikalarının yaratılması mücadelesinin arkadaş lanmız 2-3 makinada birden asgari ücret!
ilerletilmesi, sendikalarda sınıf mücadeleci devrimci işçilerin yönetime çalıştırılıyorlar. Bu ise dikkati dağıtarak iş Gece çalışması yasaklansın, zorunlu gece
getirilmesi ve tabanın denetiminin sağlanması, bunun için taban kazalarına neden oluyor. çalışmalarında 4 saatlik işgünü ve artı ödeme
örgütlenmelerinin yaratılması; bunlara bağlı daha acil görevler olarak * Iş güvenliğimizi sağlayacak doğru dürüst yapılsın!
ise, işyeri temsilcilerinin işçiler tarafından seçilmesi, sendika bir önlem alınmaması kazaları arttırıyor. Kimi İşgüvenliği ve sağlıklı çahşma koşullan
yöneticilerinin işkolundaki ortalama işçi ücreti kadar maaş alması, işçilerin parmakları kopuyor, dökümhanede yaratdsın!
sendika gelir-gider defterlerinin işçilerin denetimine açılması, TlS çalışan işçilerin sıçrayan ateş sonucu (700-800 işçi sımfı savaşacak, sosyalizm
komitelerinin oluşturulması, bunlann sendika ayrımı gözetilmeksizin derece) vücutlarının bazı yerleri yanarken, kimi kazanacak!
ortaklaştınlması gerekiyor. işçiler makinadan fırlayan parçalar sonucu Kocaeli’nden partili bir metal işçisi
12 ★ Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül -’.000

Grevdeki belediye işçilerine ziyaret Kayısı üzerine


İMF’nin ekonomik ve sosyal yıkım Yaşanan tüm olumsuzluklar, sendikalarına
paketlerinin uygulanmasının aracına çevirilen
TÎS’ler ile işçilere sefalet içinde bir yaşam
sahip çıkmamalarından, tüm inisiyatifi
sendikacılara bırakmalarından oynanan oyunlar
dayatılıyor. Her madde işçi sınıfına birer kaynaklanıyordu. Medyadan da çok
saldırı haline getiriliyor. Belediye sektöründe şikayetçiydiler. Medyanın grevi yansıtmaması Bugünlerde özel sektör ve kooperatifler ortaklaşa olarak kayısı
başlayan TİS görüşmeleri de uzlaşmazlıkla ve özellikle çöp haberlerini vererek halkla üzerinde korkunç oyunlar oynamaktalar. Genel olarak ihracata
sonuçlanmış, binlerce Belediye işçisi greve grevcileri karşı karşıya getirmeye çalışması giden kayısının (kuru kayısı) ihracattan geri döndüğü ileri sürülerek
çıkmıştı. Sermayenin sefalet sözleşmesi onları öfkelendiriyordu. Taşeron işçilerinin oynanıyor bu oyunlar. Bu nedenle kilogram fiyatı geçen sene 700-
dayatmasına, işçiler üretimden gelen çöp temizliğini yapmaları ve bu haklı 900 bin arası iken, bu sene 300 binlerden alıcı bulamıyor.
güçleriyle yanıt vererek grev demişlerdi. davalarında onların yanında olmamaları Köylü tamamen şaşkın bir durumda. Tüm umudunu kayısıya
Kartal’dan bir grup işçi olarak, sınıf nedeniyle, tepkileri taşeron işçilere bağlayan ve borçlanan köylü ne yapacağını bilememekte. Borçlarını
dayanışmasını örmek ve bu haklı yöneltmişlerdi. faizle borç alarak ödemek zorunda kalacak olan köylü, bu senenin
mücadelelerinde onların yanında olduğumuzu Biz burada söz alarak, yaşanan sorunların çilesini 2-3 sene çekecek gibi görünüyor. Bazı köylülerse kayısı
işçilere göstermek için grev yerlerini ziyaret nasıl aşılması gerektiği üzerine ağaçlarını kesmeyi düşünmeye başlamış durumda.
ettik. Üsküdar’da bulunan ve Üsküdar düşüncelerimizi söyledik. Sendikaya sahip Devletin fındık ve patateste olduğu gibi kayısının da reklamını
Belediyesi’ne bağlı olan Fen İşleri çıkarak, sendikacıların elinden inisiyatifi yapmaya başlamasının çözüm getirmediği, en son patateste belli
Müdürlüğü’nde grevde olan işçilerle sohbet alarak ve kendi taban komitelerimizi kurarak oldu.
ettik. İşçiler yaşanan süreçlerden bahsederek, sorunların üstesinden gelebileceğimizi Bazı yerlerde çok bazı bölgelerde hiç kayısı olmaması ise, daha
grevin belediyenin uzlaşmaz tutumundan anlattık. İşçiler her önerimize olumlu içinden çıkılmaz sorunları beraberinde getiriyor. Kayısısı çok elan
kaynaklandığını söylediler. “Belediye’nin yaklaşıyorlardı. Özellikle taşeron işçilerle üreticinin işçi ücretlerini ödeyebilmek için ürünü elinden çıkarması
önerdiği ücretle insanca yaşama imkanımız birlikteliğin yakalanması konusundaki gerekiyor, ama alıcı bulamıyor. İşçilerse genelde mevsimlik
yoktu. Biz insanca yaşayacak bir ücret yaklaşımımızla hemfikirlerdi. çalıştığı ve bu sene iş bulamadıkları için, iş saatlerini 12 saate
istiyoruz. Belediye bu isteğimizi reddedince Yanısıra devletin tutumundan, çeşitli çıkarmış dürümdalar. Bir ayda 4 kişilik ailesi ile 100 milyon
tıkanma yaşandı ve greve gidildi” diyerek sorunlardan ve gündemlerden oluşan sıcak bir civannda para ancak kazanabilen aileler var. Üreticilerse işçi
grevde gelinen aşamayı anlattılar. sohbet ortamı yaratıldı. Yaklaşık bir saat parasını ödeyebilmek için faiz batağına saplanmaktadır.
Tartışma ve sohbetin büyük bir kısmı süren ziyaretimiz, kısa olmasına rağmen, özlü Devlet ise batık bankaları kurtarmak için çalışıyor. Seçim
sendika ve taşeronlaştırma üzerine geçti. ve nitelikliydi, işçiler bu ziyaretten moral dönemleri ahkam kesenler, şimdi ortalarda görünmüyor. Bölgenin
Sendikaların iş yapmamasından, buldular. Bundan sonra da haklı gelişmesinde çok önemli olan kayısının bu hale gelmesini sadece
sendikacıların bürokrat olmalarından, mücadelelerinin yanında olacağımızı seyrediyorlar.
koltuklara yerleşince işçileri unutmalarından söyleyerek, grevlerinin başarıya ulaşmasını Üreticilerle yaptığımız görüşmelerde, birçoğunun ellerindeki
bahsettiler. Bunlardan sözederken, aynı dileyerek, grev yerinden ayrıldık. satılabilir mallarını (inek, koyun gibi) satmaya başladıklarını
zamanda kendi özeleştirilerini de veriyorlardı. Kartal’dan komünist işçiler öğrendik. Konuştuğumuz üreticilerden biri bize sorunlarını şöyle
açıkladı:
“Yılın 12 ayı her şeyimizi kayısıya verdik. Üç-dört yıldır
Adana Anakent belediye işçilerinin (Beledive-İş’te yüzümüzü güldürür gibi olan kayısı bu sene bizi tamamen batırdı.
Evdeki ineklerin hepsini satmak zorunda kaldım. Beş torunum var,
örgütlüler) belediye binası önünde yapılan oturma 2 tanesi 2 aylık henüz. Bu kış ne yapacağımızı bilemez bir
durumdayız.
evlemi sonrasında. işyeri temsilcisiyle görüştük: “4 bine yakın kayısı ağacım var. Hepsi de yetişkin beş tane
oğlum var. Onların ve benim 20 yıllık uğraşımız sonucunda,
"Ancak hepimiz birlik halinde mücadele yemeden içmeden bu hale getirdik. Çocuklar dış ülkelerde çalıştı.
Kışları îstanbulda işportacılık yaptı, ikisi şimdi İstanbul dalar. Yani
edersek haklarımızı kazanabiliriz” tüm çalışmamazı bu bahçelere yatırdık. Kayısının işçiliği çok
zordur. Daha önce traktörümüz yoktu, atla sürüyorduk. Taşları
- Bize eylem ile ilgili bilgi verir misiniz? devam edecek. 13 Eylül’de tekrar oturma temizlemesi, budaması, yalak yapması, hepsi başlı başına bir sorun.
- Eylemi içerideki haklarımızdan dolayı eylemi yapacağız. Yetkililerin söylediklerine "En zoru kayısının toplanmaya başlanmasından sonra başlıyor.
yaptık. Her işçi arkadaşımızın içeride 3 göre boş durulmayacak. Tüm Adana bazında Kayısıyı toplayıp kasalarla islime atıyoruz (kayısının kükürtle
milyarın üzerinde alacağı var. Haklarımızı bildiri dağıtılacak. 13’ündeki oturma pişmesi işine islim deniyor). Daha sonra kuruması için yere
istiyoruz. 2. gün geldik, belediyenin önüne eyleminin nedeni, o gün belediyeye para seriyoruz. Ondan sonra toplayıp çekirdeğini çıkartıyoruz, sonra
oturduk. Katılım çok azdı. Daha sonra giriyor. Israrlı olacağız. yine çadırların üzerine serip harman ediyoruz. Havaların
yönetim ve temsilciler olarak partileri ziyaret - Eylemliliklerinizi özelleştirme ısınmasından sonra (mayıs ayı), tüm aile günde en az 16 saat
ettik. Eylemler yapacağız, boş durmayacağız. nedeniyle ücretsiz izine gönderilen ayaktayız.
Bu da arkadaşlarımızın vereceği karara bağlı. Çukobirlik ve grevdeki EXSA işçileriyle "Bu yıl 4 bin ağaçtan aldığımız ürün, 3 ton kuru kayısı. 70C-800
- İşçiler sendikaların duyarsızlığından ortaklaştırmayı düşünüyor musunuz? milyon civarında para, o da kayısıyı alan yok. Bizim bahçelere
şikayetçi. Ne düşünüyorsunuz? -Yukarıdan gelecek neyse biz de ona göre yaptığımız masraf 5 milyar civarında. Bankadan kredi aldık,
- Evet, doğrudur. Ama işçinin de sahip hareket ederiz. Daha önce Seyhan bakkaldan 6 aydır borç yiyoruz. Petrole mazot borcumuz var.
çıkması gerekiyor, değil mi? Bugün sendika Belediyesiyle yaptığımız gibi ortak llaççıya, gübreciye... Aldığımız faizli paralar ise işin cabası.
işçisiyle vardır. Gerçekten bugün işçi eylemlere seve seve katılırız. Yalnız işçi "Ne yapacağımızı bilmez durumdayız. 7-8 tane inek vardı,
sendikaya destek vermiyor, eyleme gittik, arkadaşlarımız faize boğulmuş, tefecinin onları sattım. Borçlara versek ne yiyeceğiz? Bu bahçelere yeniden
gördük. Katılım çok azdı. Bu da işçi eline düşmüş. Bundan dolayı aile içi masraf olacak, buna parayı nereden bulacağız? Bu sene esnaf da
arkadaşlardan kaynaklanıyor. kavgalar, boşanmaya varan sorunlar borç vermeye yanaşmıyor. Kayısıları sökelim diyoruz. Söksek, 20
İşçi arkadaşlara da bir yerde hak vermek yaşıyorlar. sene uğraştık, emek verdik, kolay değil yetişmesi. Yerine ne
lazım. Herkes kendi ekmeğinden korkuyor. Sözleşme bitti, yüksek hakem kurulunda. yapacağız, ne ekeceğiz? Başka bir meyve diksek, bir 20 sene de ona
Acaba çıkış olabilir mi, diye. Sendika işçi 1. yıl %20 ve %15; 2. yıl ise bu oranlar emek vermek gerekir. Buna da ne benim gücüm kaldı, ne de
arkadaşlarımıza güvence verdi. Kesinlikle %15, %15’miş. Bu onları hiç ilgilendirmiyor. çocukların. Devlet zaten her zamanki gibi yine bizi şaşırtmadı.
hiç kimseye birşey olmayacak, işyerleri hep Tek düşünceleri içerideki parada. Eskiden Batık bankalara trilyonlar harcıyorlar, çiftçilerin sesini dahi
dolaşıldı. Buna rağmen katılım çok azdı. işçiler devreye adam sokardı, işe girmek için; duymuyorlar. Bizleri faiz batağına gömüp tüm çalışmamızı almak
Grev oylaması için sandığa gidildi. 500 şimdi ise devreye adam sokuyor, işten istiyorlar.
işçi eyleme katılsaydı daha farklı olurdu. 200 ayrılmak için. İçerideki parasını kurtarmanın "Köyden gideyim diyorum, bu yaştan sonra nasıl giderim,
fire versek, 300 gibi bir rakamda, aileleriyle yolu olarak bireysel kurtuluşu seçiyor. Ancak gittiğim yerde ne yaparım? Devlet acil önlemler almazsa bu sene
birlikte iyi bir sayı yakalardık. Ama bu hepimiz birlik halinde mücadele edersek kayısıyı kesmeyen ya terkedecek, ya da seneye kesmek zorunda
katılımı sağlayamadılar. haklarımızı kazanabiliriz. kalacak."
Önümüzdeki günlerde eylemlerimiz Kızıl Bavrak/Adana Kızıl Bavrak/Ka'seri
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Sınıf hareketi Kızıl Bayrak ★ 13

“Çukobirlik p erd e arkasında başbakanlık yapan Cottarelli’nin babasının m alı değil!"

“Ç u ko b irlik işçisi ya ln ız değildir!”


IMF politikalarının bir sonucu olarak ziyaretlerin dışında
özelleştirilmek istenen Çukobirlik’te, 1940 işçi izne birşey yapmadığım
ayrıldı, izin süresinin bitiminden sonra işbaşı söyleyince, bir takım
yaptırılmayan işçiler bir ay ücretsiz izne çıkarıldılar. tartışmalar yaşandı.
Bunun da bitiminde yine işbaşı yaptırılmadı, ücretsiz Bu arada işçiler,
izin süresi bir ay daha uzatıldı, işletmenin dışında bütün taraflı haber
üniteleri taşeron şirketler çalıştırıyor. Çukobirlik yazdığını
sendikasızlaştınlmak isteniyor. Hiçbir hukuka söyledikleri yerel
sığmayan ücretsiz izinlerle, “esnek çalışma” çalışma basını yuhalayarak
yaşamına yerleştirilmek isteniyor. dışarı çıkardılar.
Sendika bu saldırılara karşı kamuoyu oluşturmak Bölge Başkanı ayın
amacıyla son dönemde çeşitli siyasi partilere ziyaretler 11 ’inde bütün
yaptı. 7 Eylül’de Seyhan Kültür Merkezi’nde işbaşı işçileri Çukobirlik’in
yaptırılmayan işçilerle birlikte bir salon toplantısı önünde oturmaya
yapıldı. Toplantıya 1000’e yakın işçi katıldı. MENSA çağırdı ve sonuç
işçileri kitlesel bir katılımla destek verdiler. Girerken alıncaya kadar
“Çukobirlik işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın işçilerin Çukobirlik’in önünü
birliği!” sloganlarını atarak salonda yerlerini aldılar. terk etmeyeceklerini Yaklaşık iki aydır maaş alamayan işçiler zor
Çukobirlik Şube Başkanı Ali Caymaz, toplantıda açıkladı. durumda olduklarını, okulların açılacağı şu günlerde
yaptığı konuşmada; “Çukobirlik'i bugün bu hale Çukobirlik’te çalışan işçiler adına konuşma yapan paraları olmadığı için çocuklarım okula gönderecek
getirenler biz işçiler değil, bugüne kadar bizi bir işçi ise; Çukobirlik’e hiçbir teknolojik yeniliğin durumlarının bulunmadığını söylüyorlar. Kürsüye çıkan
yönetenlerdir. İşçilerin bu saldırûar karşısında birlik ve getirilmediğini, hiçbir yardımın yapılmadığım, bu bir işçi çocuğunun taşıdığı dövizde, “Ben okumak
bütünlük içinde hareket etmeleri gerekir. Birliğimiz kurumun, ne Genel Müdür Yakup Şahin’in, ne de perde istiyorum. Babam işsiz kalmasın” yazıyordu. Kürsüye
gücümüz, gücümüz örgütlülüğümüzdedir. Bizim arkasında başbakanlık yapan Cottarelli’nin babasının çıkan çocuk uzun süre alkışlandı. DlSK Bölge Başkanı
vereceğimiz yanıt bu olmalıdır" dedi. malı olmadığını, öyle planladıkları gibi kendilerini Yusuf Yürekli, bütün işçileri ve duyarlı olan herkesi
DlSK Bölge Başkanı Yusuf Yürekli’nin konuşması işsizler ordusuna katmalarının da kolay olmayacağını, ayın onbirindeki eyleme çağırarak toplantıyı bitirdi.
sırasında ise bir işçi, sendikanın bugüne kadar söyledi. Kızıl Bavrak!Adana

İzmir:
İ№? tipi yaşama hayır! Öğrenci eylemi
İşçi-Emekçi Arkadaş! toplumsal muhalefete ket vurulmak istenmekte, kamu
içinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistem tüm emekçilerinin iş güvenceleri ellerinden alınarak, öıgütsüzlük
çürümüşlüğüyle, tüm yıkıcılığıyla egemenliğini sürdürüyor. dayatılmakta, eğitim tamamen paralı hale getirilerek fırsat
Servet sahibi bir avuç asalak lüks ve sefahat içerisinde eşitsizliğiyle, ÖSS’lerle, harçlarla, üniversite kapılan işçi-
yaşarken; milyarlar sefaletle, açlıkla, işsizlikle, kapitalist emekçi çocuklanna tamamen kapatılmakta, Kürt halkına
sistemin yapısal sorunlarıyla yüzyüze. Dünyada 800 milyon imha ve inkar dayatılmakta, eneıji projeleri ile doğa yok
insan açlık sınırında yaşıyor. Yetersiz beslenme yüzünden edilmekte ve tüm nüfus ciddi bir yıkımla tehdit edilmektedir.
her gün 30 bin çocuk ölüyor. Sokakta gördüğümüz her 6 Devrimci tutsaklar şahsında haklarını arayan her kesime
insandan birisi işsiz. Dünyanın en zengin 3 kişisinin geliri en hücreler dayatılarak tepkisiz, suskun, düşünmeyen,
yoksul 48 ülkenin toplam zenginliğine eşit. Ve sistem gene sorgulamayan bireyler haline getiriliyoruz. IMF’nin yeni
yapısından kaynaklanan bunalımlarını aşmak için, işçi- ziyaretiyle de, tam bir pervasızlıkla uygulanan sosyal yıkım
emekçileri gitgide derinleşen bir sefaletin içine itiyor. programı hızlandınlıp derinleştirilerek uygulanmaya devam
Türkiye ekonomik politikalarını IMF’nin belirlediği edecek, işçi-emekçiler iliklerine kadar soyulacaktır.
emperyalizme görece bağımlı ülkelerden biridir. IMF ve Unutmayalım ki; yağmalanan, tahrip edilen üretici
Dünya Bankası talimat veriyor; işbirlikçisi Türk burjuvazisi güçlerimiz, yeraltı-yerüstü zenginliklerimiz ve
istikrar programı, uyum süreci diyerek ülkeyi birikimlerimizdir. Havamız, suyumuz, toprağımızdır.
emperyalistlere peşkeş çekiyor. Uygulanmakta olan istikrar Emekçi sınıflanınız, emek gücümüz, toplumsal
programının; ücretlerin düşürülmesi, özelleştirmelerin değerlerimizdir, geleceğimizdir. Bizler 11 Eylül’de saat
(işsizleştirme-örgütsüzleştirme) hızlandırılması, 12:30’da İnönü Parkı’nda “IMF Defol, Kahrolsun
taşeronlaştırma ve esnek üretimin yaygınlaştırılması, sosyal Emperyalizm!” şiarlarını haykıracağız.
güvenliğin tasfiyesi, emeklilik hakkının gaspı, uluslararası Tüm bu saldınlara izin vermeyelim. Gerçek bağımsızlık,
tahkimle toplusözleşme düzeninin dağıtılması gibi öncelikli ancak emperyalist-kapitalist zinciri Türkiye halkasmdan
maddelerin, tümüyle ve öncelikle smıf hareketini hedeflediği kınp dışma çıkmakla mümkün olacaktır. Bu zinciri ise işçi-
ortadadır. emekçilerin birleşik, örgütlü mücadelesi kıracaktır.
Yanıbaşımızda Ortadoğu’nun en büyük entegre Kapitalizm barbarlık, baskı, sömürü, kölelik ve savaş
tesislerinden birisi olan Çukobirlik, birlikler yasasmm demektir. Çözüm sınıfsız, sömürüşüz bir dünyadır!
çıkarılmasıyla hedefe çakılıyor. Özelleştirme saldırısıyla, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya
1940 Çukobirlik işçisinin, ücretsiz toplu izinlere çıkarılarak hiçbirimiz! IZDLB tarafından, AOBP uygulaması
kapı dışan edilmeleri planlanıyor. Bununla birlikte esnek IMF saldırılarına karşı sokağa, eyleme! nedeniyle ÖSS sonuçlarında yaratılan
üretim saldırısı hayata geçiriliyor, işverenin istediği gibi at Genel grev genel direniş! adaletsizliğe tepki olarak, Konak Adliyesi’nde
koşturacağı, istediği zaman işçileri ücretsiz izne ayıracağı Hücre tipi yaşama, hücre tipi cezaevine hayır! ÖSYM aleyhine suç duyurusunda bulunuldu.
koşulların zemini hazırlanıyor. 80 gündür devam eden Parasız eğitim, parasız sağbk! Suç duyurusu öncesi Konak Adliyesi önünde
EXSA grevinde de işçilere “0” zam, sendikasızlaştırma Tüm Bel-Sen. BTS, HaberSen. Tarım GıdaSen. basın açıklaması yapıldı. “Eğitim hakkımız
dayatılarak, IMF politikalan uygulanıyor. ADLB/Girişim. ÇÜDER/Girişim. ÇÜ Koordinasyon. Ekim engellenemez!”, “Herkese eşit, parasız, yüksek
Gene bu program tanma ilişkin maddeleriyle yoksul Gençliği. Genç Umut. Halkevi. Alınterimiz. Atılım. Kızıl öğrenim hakkı!” sloganları atıldı.
köylülüğü bitirmekte, Kanun Hükmünde Kararname ile Bavrak. Vatan Kızıl Bav rak/İzmir
14 ★ Kızıl Bayrak ★ Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Siyasa durum ve I

Siyasal durum ve c
Siyasal sorunlar ve süreçler üzerine sık sık çerçevede gündeme getirilen düzenlemeler ve adımlarla, kısmi başanlar oluyor, genelde sonuç, yani faturanın işçi
değerlendirmeler yapıyoruz. Temel süreçleri ve sorunları, kapitalist ekonomiye, bu sayede de bir bütün olarak smıfma ve emekçilere ödetilmesi uygulaması
bunlara egemen eğilimleri, gelişme yönlerini saptamaya kapitalist düzene nefes aldırtılmaya çalışılıyor. değişmiyor.
çalışıyoruz. Süreçler aynı süreçler, sorunlar aynı Türkiye’de çok uzun yıllardır IMF ve Dünya Gerçekte şu son bir yılda işçiler ve emekçiler,
sorunlar; kısa dönem içinde esas yönünden bir değişim Bankası reçeteleri uygulanmaktadır. Resmen anlaşma geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak kitlesel hareketlilikler
sözkonusu değil. En fazla bu süreçler ya da sorunların olsun olmasm, fiilen bu hep böyleydi. Ama son bir yıldır, içindedirler. Türkiye’nin dört bir yanı her gün bir dizi
ortaya çıkardığı belli ek unsurlar, yeni görünümler, bazı kapsamlı ve ağır bir İMF reçetesi artık resmen de eyleme, direnişe, kitlesel tepkilere sahne oluyor, eylemler
yeni göstergeler sözkonusu. Değişiklik daha çok bu uygulamada. IMF ve Dünya Bankası’yla, onlann dayatıp sürekli biribirini izliyor. Ne var ki düzenin egemenlen
sınırlar içindedir, yönelimlerin kendisinde esasa ilişkin dikte ettirdiği çerçevede anlaşmalar imzalandı ve bunun artık bunu da kanıksamış dürümdalar. Birleşik, hedefti,
bir değişim sözkonusu değil. Beklenmedik gelişmeler ifadesi saldın reçeteleri tüm şiddetiyle uygulanıyor. IMF sonuca kilitlenen ve bunda kararlı ve ısrarlı olan bir sınıf
yaşanmadığı sürece de kısa dönemde olmaz zaten. üç ayda bir gelişmeleri kontrol ediyor ve reçete dayattığı ve kitle hareketi ile yüzyüze olmadıklan konusunda
Bunları, burada kapsamlı ve sistematik bir yeni şekliyle uygulanıyorsa, ufak kredi musluklarım açıyor ve fazlasıyla gerçekçiler. Nasılsa sonucu fazla
siyasal durum değerlendirmesinin çok özel bir ihtiyaç süreç böylece devam ediyor. değiştirmeyecek türden tepkiler sayıyorlar mevcut
olmadığım vurgulamak ve dolayısıyla yapılacak hareketliliği.
değerlendirmenin sınırlarına işaret etmek için Bugünkü pervasız saldın
hatırlatıyorum. İktisadi durum ve sınıflar cephesindeki bir durum değerlendirmesine dayanıyor Sendikal ihanet cephesinin paha
manzaranın bazı çizgileri üzerinde durduktan sonra, biçilmez hizmetleri
bunu Kürt sorunuyla bağlantılı bazı konulara ve hücre Burjuvazi saldın konusunda son derece pervasız ve
saldırısı alanındaki son duruma bağlamakla yetineceğim. bunun gerisinde, kabul etmek gerekir ki, soğukkanlı bir Bu arada sendikalan çok iyi kontrol ediyorlar,
Doğal olarak bütün bunları, dönemin devrimci durum değerlendirmesi var. Kitlelerin çok tepkili ve burdan da gelen bir rahatlıklan var. Artık ESK yoluyla
görevlerinin kısa bir sunuluşu tamamlayacak. hoşnutsuz olduğunu kuşkusuz biliyorlar. En az bizim bunu daha rahat bir biçimde yapıyorlar. Bilindiği gibi, 28
(“Partimizin Tüzüğü Üzerine” konulu konferansa ek kadar, hatta bizden de çok daha iyi bir biçimde, bunun Şubat’m meyvesidir ESK. Güya “irticaya karşı laik
olarak verilen “Siyasal Durum ” konulu bu konferansın farkındalar. Kitleler sık sık bu tepkilerini sokağa cumhuriyeti korumak” üzere, bir “sivil inisiyatif”
Kürt sorununa ilişkin alt bölümünü ekte ayrıca taşınyorlar, bunu da görüyor, izliyorlar. Ama buna kurdular. Burada sendika konfederasyonlan tekelci
sunuyoruz-Ekim) alıştılar, bir bakıma bunu kanıksadılar. Bunu basit bir buıjuvazinin çeşitli örgütleriyle birlikte aynı platformda
realite kabul ediyorlar ve bu boyutlar içinde kalındığı biraraya getirildi. Buna da “sivil inisiyatif” dendi.
Faturanın düzenli olarak emekçilere sürece, saldın programının uygulanması için çok bir Gerçekte ise sözkonusu olan dört dörtlük bir MGK
ödetilmesi sorun oluşturmadığım düşünüyorlar. organizasyonuydu, herşeyiyle generallerin denetiminde
İşçiler ve kamu emekçileri sık sık çıkar sokağa, ve güdümündeydi. Sonra bundan bildiğimiz ESK
Türkiye kapitalizminin yapısal ve dönemsel çok bağırır, çağırır, hak talebinde bulunur, bir şeyler talep çıkarıldı. Bilinçli devrimci işçilerin “beşli çete” olarak
ciddi sorunları var. Yapısal bunalım, artı dünya ederler; ama böylece öfkeleri de bir süre için yatışır, nitelediği sözde sivil, gerçekte MGK güdümlü bu
kapitalizminin sürmekte olan bunalımı, artı bunun sesleri orada öylece kaybolur gider, diye düşünüyorlar ve inisiyatif, sendikalar cephesinden bir ihanet platformu
dönemsel olarak ağırlaşmasının yarattığı ek yükler, saldın programını kesintisiz biçimde uygulamaya olan ESK için bir basamak oldu. Böylece işçi
Türkiye kapitalizmini sık sık nefes alamaz duruma bakıyorlar. Nasılsa hoşnutsuzluklanm sınırlı tepkiler konfederasyonlan, emek düşmanı politikaların merkezi
düşürüyor. Buna rağmen işlerin iyi-kötü halinde dışa vurmak dışmda, işçi ve emekçilerin bugün düzeyde onaylayıcılan durumuna resmen de düşürülmüş
götürülebilmesinin gerisinde, faturanın işçi sınıfına ve için ve bugünkü sınırlar içinde yapabilecekleri bir şey oldular.
emekçilere az-çok bir kolaylıkla ödetilebilmesi gerçeği yok, diye düşünüyorlar. Düzen adına, egemen sermaye DlSK, tabanının baskısı sonucunda ESK’dan
var. Türkiye kapitalizmi son 20 yıldır, 12 Eylül sınıfı adına devleti yönetenlerde bu kanaat net bir çekildi. Ama bu çekiliş biçimsel bir gözboyamanın
darbesinden bu yana, bu avantajı çok iyi kullanıyor. biçimde oluşmuş bulunuyor. Bu çerçevede saldın ötesine geçmiş değil. DÎSK’in de bugün farklı olarak
Bugün de bunalımın faturası, ağır ve çok yönlü bir reçetesini, sosyal yıkım programım, pervasızlıkla yaptığı birşey yok gerçekte. Kaç kez şaşaalı mücadele
iktisadi-sosyal saldın programı olarak, bir kez daha işçi uygulamayı sürdürüyorlar. programlan açıkladı, ama bunların hiçbirinin arkası
smıfma ve emekçilere ödetiliyor. Sınıf ve emekçi Özelleştirme saldınsımn bugün kazandığı boyutlar gelmedi. Ciddi görünümlü kampanyalar başlatıyorlar;
hareketi bunu “sosyal yıkım saldınsı” olarak niteliyor. ve bu saldırının uygulanmasındaki kolaylık buna bir ama sırf görüntüyü kurtarmak için, salt gözboyamak için,
Bu tanımlama bile yapılmaya çalışılalım kapsamım, örnek olarak verilebilir, işçiler özelleştirmelere karşı güya DlSK’in farklı olduğunu göstermek için, hepsi bu
ağırlığını ve boyutlarını göstermeye yetiyor. birçok kez mücadeleler verdiler. Belli yerlerde, termik kadar. Bu şaşırtıcı da değildir. Zira DÎSK yönetimi de
Buıjuvazinin bunalıma müdahalesi, ya da alışılmış santrallerde, SEKA’da, yer yer hükümete geri adım da asalak sendika bürokrasisinin bir parçasıdır, bu düzerin
tabirle “kriz yönetimi”, iki boyutludur. Bir yandan, attırdılar. Ama bunlar ancak kısmi ve ya da kısa süreli içindedir, işçi sınıfının sırtından geçinen aynı asalaklı r
bunalımın sürekli olarak ürettiği dolaysız fatura aynı sonuçlar yaratabildi. Genelde özelleştirme saldınsı takımındandır. (Rıdvan Budak haini, DlSK’in yeni
süreklilikle işçi sınıfına ve emekçilere ödettiriliyor. Öte bugün en hızlandınlmış biçimiyle uygulanıyor. Sınıf dönemde ne olduğunun bir bakıma aynası ve özetidir).
yandan ise, bunalım “yeniden yapılanma” için bir imkan hareketinin zayıflıklan, birleşik bir kuvvet Bu konumuyla da DlSK yönetimi sorunlara
olarak kullanılıyor. Butjuvazi, bizzat kendisinin sebep oluşturamaması, satılmış sendikacılar güruhunun açık ya düzenin içinden ve düzenin iç dengeleri üzerinden
olduğu, kendi düzeninin öz ürünü olan bunalımı, da sinsi ihaneti, yer yer korkaklığı ve teslimiyeti, genel bakıyor, işçileri aldatmak için lafta ne söylerse söylesin,
“yapısal reformlar” adı altmda emekçilere karşı kapsamlı nitelik taşıyan ve sermaye sımfı adma bizzat devlet gerçekte, bunalım karşısında düzenin IMF reçetesinden
bir saldırıya dönüştürme yoluna gidiyor. Zaten çok tarafından uygulanan bu saldırının püskürtülmesini başka bir alternatifi yok mantığıyla yaklaşıyor sorunl ara
güdük olan temel iktisadi-sosyal haklar gaspediliyor, bazı engelliyor. ve saldırılara. Emekçilerin yakınmalarına bir parça
sosyal kurumlar tasfiye ediliyor, KIT’ler özelleştiriliyor Öte yandan ücretler kısıtlanıyor. Karşılannda tek tek tercüman olmayı, onu samimiyetsizce seslendirmiş
vb. kapitalistlerin olduğu kimi durumlarda, işçiler yer yer olmayı, kendileri için yeterli sayıyorlar ve sorunu orada
Bugün dünya ölçüsünde de bu böyle yaşanıyor. Her geri adımlar artırabiliyorlar, %25 dayatmasını belli öylece bırakıyorlar.
tarafta bir “yeniden yapılanma”dır gidiyor; sosyal yerlerde aşabiliyorlar. Bu sınır aşılsa bile, gerçekte Sosyal yıkım saldmsı karşısında sendika
hakların gaspı, sosyal kuramların tasfiyesi ya da genellikle satış sözleşmeleri imzalanıyor, %25 yerine konfederasyonlarının rolü, işçi smıfma ve emekçilere
budanması, özelleştirmeler, esnek üretim, üretimin %35’le, %50’yle işçilerin geçmiş kayıplarını karşı tam bir ihanetten başka bir şey değildir. Saldırının
yeniden örgütlenmesi, taşeronlaştırma, giderebilmek bir yana, gerçek enflasyon oranına bile daha az kapsamlı, daha az parçalı olduğu dönemlerde,
sendikasızlaştırma vb. Tüm bunlar, dünya ölçüsünde yetişemeyen, bunun çok altmda kalan sözleşmelerle bu Türk-Iş, hava boşaltmak için de olsa, arada bir Ankara’da
“ekonomik reformlar” ya da “yeniden yapılanma” adı işler bağlamyor. Gene de işçiler bu noktada dayatılan merkezi eylemler yapardı. Kapsamlı ve çok yönlü bir
altmda uygulanan saldın programının birer halkası. sının, yer yer grevler sayesinde zorluyorlar. Tek tek saldırının ifadesi olan IMF reçetesi uygulanalı beri bunu
Bunlar hep bunalım fırsat bilinerek emekçilere bir de kapitalistler kendi firmalarının genel ihtiyaçlan bile yapmıyor. Tersine, sesi sedası çıkmıyor. Bunların
buradan bir saldın alanı açmak anlamına gelmektedir. çerçevesinde geri adım atmak, konulan sının aşan zamlar tümü sermayeye satılmış adamlar, kendi konumlarından
Doğal olarak, “yeniden yapılanma” saldınsıyla, bu vermek durumunda kalabiliyorlar. Bunlar kuşkusuz çok ve sefil çıkarlarından bakıyorlar sorunlara. Emekçilerin
îvrimci görevler/1 Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 ★ Kızıl Bayrak ★ 15

levrimci görevler/1 (Bu m etin TKİP M erkez Yayın O rganı E kim ’in E ylü l ‘00 ta rih li 218. sayısının başyazısıdır.)

çıkarlarını satışa çıkararak, kendi sefil geleceklerini bağlamış durumda. 28 Şubat süreciyle bu iş özellikle olduğu gibi, yağma ve paylaşımda bazı sorunlar çıkıyor
güvenceye almaya bakıyorlar. Emekçilerin tepkisi kolaylaştı. KESK, ÖDP ve HADEP ile bağlanmış arada bir. Yağmadan her biri daha büyük bir pay istiyor,
burada, bunların sermayeye kendilerini satacakları fiyatı bulunuyor. HADEP zaten kendini düzene kabul ettirmek buradan gelen bazı sorunlar yaşanıyor. Emek ve halk
yükseltmede bir pazarlık unsurundan başka bir şey değil. çabasmda, bu neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Emeğin düşmanı politikalara özü ve esası üzerinden ise egemen
sorunlan, sosyal sorunlar diye bir sorunu zaten hiç bir smıf içinde herhangi bir aynlık yok.
Kötürümleştirilen KESK zaman olmadı. Kürt burjuvazisinin güdümündeki bir Aynı şekilde bu saldın politikasına karşı gelişen
partiden bu beklenemezdi de. kitle hareketini dizginlemek, saptırmak, durdurmak,
KESK’in durumu da, biçim olarak farklı olsa bile, Düne kadar bir parça soldan bir PKK baskısı oyalamak, aldatmak konusunda da, kendi aralarında tam
özünde çok farklı değil. Belki bunlar henüz satış hissediyordu kendi üzerinde. Imralı’daki utanç verici bir birlik ve uyum halindeler. Ordu, partiler, parlamento,
platformunda değiller, henüz o duruma gelmediler. Zaten çöküşten sonra bu da tümden ortadan kalktı. Artık bütün bu konularda tam bir uyum ve koordinasyon halinde
bu tür bir pazarlık güçleri de yok halihazırda. Ama bir Kürt hareketi, egemen sınıflar içindeki bazı sözde çalışıyor ve bunun dizginlerini de bizzat generaller
birincisi, devlet yıldırıcı politikalarla bunları iyice geri çatlaklara bağlamış durumda tüm umudunu. AB tutuyor. Gerici, karşı-devrimci, emekçi düşmanı bu
teslimiyetçi-icazetçi bir çizgiye itiyor. Gelinen yerde normları üzenine yaratılan sahte toz-duman içinde, mutabakata gerisinde ordu, onun egemen kuvveti olarak
neredeyse tam bir hareketsizliğe gömülmüş dürümdalar. taraflardan birinden, örneğin Diyarbakır gezisinde generaller var.
İkincisi, düzen bunlara da siyasal ikbal zemini Kürtlere hoş görünmek için “AB yolu Diyarbakır’dan Böyle bir dönemde CHP’nin sosyal sorunlara dayalı
koklatıyor, onları buna özendiriyor, iştahlarını kabartıyor. geçer” dedi diye, ANAP gibi aşın gerici sermaye bir muhalefet yapmaktan özenle kaçınması da bu açıdan
Onlar da, konumlarını tutar ve devlet nezdinde yasal bir partilerinden medet umuyor. son derece anlamlıda-, işin mantığına uygundur. CHP’nin
meşruiyet kazanırlarsa, iyi bir siyasal rant alanına ÖDP’nin ise zaten mücadele diye bir sorunu yok, bu politikalara temelde herhangi bir itirazı yok; egemen
kavuşacaklarını düşünüyorlar, bunun ürünü olan bir hiçbir zaman da böyle bir sorunu olmadı. İyice geri, sınıflan rahatsız edecek, onlara kendisine duyduğu
hesaplılıkla yaklaşıyorlar sorunlara. Hele bir de sahte utanç verici bir çizgiye kaymış durumda. Gelinen yerde güveni sarsacak hiçbir şey yapmıyor, dahası yapmamaya
sendika yasası sayesinde sendika aidatları kaynağından işi kitle eylemlerinde siyaset yasakçılığına kadar çok özel bir özen gösteriyor. Bugün muhalefette
kesilirse, o zaman önemli bir ekonomik kaynağa da götürüyor. Geçtik devrimci siyasal akımlan, tutsak yıpranmayan bir parti olarak; bugün hükümette
hükmetmek, buradan beslenmek olanağına da kavuşmuş aileleri gibi bugün artık buıjuva basının dahi sayfalarını yıpranmakta olan partilerin y ara geri plana düşeceğini,
olacaklar. bir parça açmak zorunda kaldığı haklı çıkışlara bile meydanın kendisine kalacağım düşünüyor ve kendince
KESK bugün hiçbir ciddi direnme örgütlemiyor, kapılarım kapatmaya çalışıyor. SES ve Eğitim-Sen’nin sırasını bekliyor.
böyle bir sorunu da yok artık. Eneıji Yapı-Yol Sen gibi son mitinglerinde yaşananlar bunun örneğidir. Zamanında, ‘90’lı yıllara başmda, toplumsal
bir iki sendika, zaman zaman bir şeyler yapmaya Kısacası, toplumsal muhalefet bugün çok ciddi ve hoşnutsuzluğu istismar etti, oy desteği aldı ve hükümet
çalışıyorlar. Ama KESK’in böyle bir sorunu yok artık. çok yönlü tahribatlarla yüzyüzedir. oldu, sermayeye ve “özel savaş”a hizmette kusur etmedi,
Uzun zamandır ciddi hiçbir eylem örgütlemiyor. Arada Bugün bizlere çok ağır sorumluluklar yükleyen son süreç içinde yıprandı, emekçilerin desteğini kaybetti,
bir yasak savma türünden merkezi eylemler yapıyor, derece çelişkili bir tablo var orta yerde. Bir yandan, parlamentonun dışma düştü. Şimdi ötekiler kaybedecek,
havayı boşaltıyor, ardından geri çekiliyordu. Neredeyse emekçi hareketi dört bir tarafta döne döne kendini ortaya sıra yeniden bana gelecek diye düşünüyor. Ama burada
bir yıldır, geçen Aralık’taki Ankara eyleminden beri, koyuyor. Bazı yılgın aydınlara bile bir nebze olsun belirgin bir açmazı var. Bugünkü emek ve halk düşmanı
artık bunu da yapmıyor, yapamıyor da denebilir buna. yeniden umut verebilecek kadar bir hareketlilik, parçalı politikaya, emperyalizme uşaklık çizgisine en ufak bir
ÖDP-HADEP reformist çizgisinin KESK’i getirdiği da olsa sürekli bir hareketlilik var ortada. Toplumsal itiraz yöneltmiyor, buna karşı herhangi bir mücadele
yerdir bu. Şimdi yeni kongreler dönemi ve her yerde muhalefetin çok farklı kesimleri, kendilerine yönelen alanı açmıyor. Zira bu politikanın engelsizce
ÖDP ile HADEP birlikte hareket ediyorlar. Biraz olsun saldırılara karşı şu veya bu biçimde ve ölçüde seslerini uygulanması gerektiğine o da inanıyor ve dahası örtülü
direnme yanlısı bir eğilim gösteren EMEP türü reformist yükseltiyorlar. Eylemler için sokağa çıkıyor, yürüyüş ve destek veriyor. Bu onun açmazıdır, bu tutumla kitlelerin
akımlara bile artık katlanamıyorlar, onlan peşpeşe gösteriler yapıyorlar. desteğini nasıl kazanacağı sorusu orta yerdedir.
merkezi yönetimlerden atıyorlar. Ama öte taraftan, emekçi örgütlerinin sermaye Bugün Türkiye’de korkunç bir yoksullaşma var.
KESK, adım adım böyle icazetçi-teslimiyetçi bir tarafından tam denetim altına alınması ya da KESK Türkiye nüfusunun önemli bir dilimi yoksulluk sınırının
çizginin içine çekildi ve bugün neredeyse tümden örneğinde olduğu gibi felç edilmesi gerçeğiyle altına düşmüş durumda. Tekelci basındaki bir takım
kötürümleştirildi. Yüzbinlerce üyesi vardı, bu sayının yüzyüzeyiz. Bu devrim cephesi olarak, komünistler ve adamlar bile bunu yakın zamanda yazmak ve tartışmak
üçte-dörte birine, belki daha da aşağılara düştü, çok devrimciler olarak, kendi rolümüzü oynayamadığımızın, durumunda kaldılar. “İki Türkiye” üzerine kaygılı
büyük bir üye kaybı yaşadı. Öte tarafta Kamu-Sen var; kendi görevlerimizi başarıyla yerine getiremediğimizin tablolar çizdiler. Türkiye’de 60 milyon insan sadece
iki de bir demagojik çıkışlar yapıyorlar, Ankara’ya de bir göstergesidir. Bunu burada hatırlatmakla birkaç milyon asalak için çalışıyor; bu birkaç milyon
gidiyorlar, polis karşılarına çıkıyor, sahte kararlılık yetiniyorum, üzerinde ayrıca duracağım. insan har vurup harman savuruyor, sefa sürüyor, altmış
pozları takınarak tartışıyorlar, çekişiyorlar. Bu milyon insan şu veya bu düzeyde eziliyor; toplumun
görüntülerle mücadeleci bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Sınıfa ve emekçilere saldırıda yansı yoksulluk sınırının altında yaşıyor, demek
Birçok veri, Kamu-Sen’in giderek bir kitle tabanı tam mutabakat durumunda kaldılar.
edindiğini gösteriyor. Oysa tümüyle devlet güdümlü bu Doğal olarak bu; aman burada bir tehlike var, buna
san sendika, düne kadar gerçek bir tecriti yaşıyordu. İşçi sınıfına ve emekçilere saldın politikalan bir çözüm bulmak gerekir eksenine ve kaygısına dayalı
Kamu emekçileri kitlesi içinde açıkça devlet güdümlü çerçevesinde egemen smıf bünyesinde hiçbir görüş bir tartışma. Kendileri de bıujuvazinin sofrasından
olmakla şaibeliydi. Böylece KESK bürokratlarının aynlığı ya da çelişki yok. Ancak başmı Perinçekçi tP’in beslenen, sözünü ettikleri asalak takımına dahil olan bu
yarattığı boşluk sayesinde, kamu çalışanlan hareketine çektiği devlet solu, bu noktada gerici boş hayaller yayan adamlar, bu soruna da doğal olarak düzen adına
bir darbe de buradan vurulmuş oluyor. aldatıcı bir propaganda yürütüyor bugün. Orduyu, duyduklan kaygılar çerçevesinde işaret ediyorlar.
Kamu çalışanlan hareketi önemli bir mevziydi; bekçisi olduğu düzenle, bu düzenin egemen sınıfı ile, bu Faturayı ödetiyoruz, güzel, ama şöyle de sonuçlan var;
‘90’lar Türkiye’sinde kitle hareketi büyük ölçüde kamu sınıfın göbekten bağlı olduğu emperyalist odakla bu sorunlan bilelim ve buna bir çare düşünelim, bir
çalışanlan hareketi ile soluk aldı. Politik düzeyi en güçlü çelişkideymiş gibi gösteriyor. Aynı şekilde, “milli çözüm bulalım tartışması bu.
olan, dahası en kitlesel ve örgütlü hareketti. Zaman sanayici” yaftasını astığı işbirlikçi bıujuvazinin ana Kuşkusuz bu “çözüm” halkın yaşam koşullarını
zaman yüzbin-yüzellibin kişiyi bulan çok büyük gövdesini, “millici güçler” içinde olmakla onurlandınyor iyileştirmek olmuyor. Onlar aşın yoksullaşma sorununa
kalabalıklarla kaç kez Ankara’ya indiler, Kızılay’ı işgal ve emperyalist küreselleşmeye karşıt konumda başka “çözüm”ler bulurlar. CHP’yi hazırlarlar, ÖDP
etmeye kalktılar, 4 Mart türünden hafızalara kazınan tanımlıyor. vb.’lerini beslerler, reformist sosyalist akımlarla kitlelerin
militan direnişler gösterdiler. Oysa bugün bir perişanlık Gerçekte ise, ÎMF ve Dünya Bankası reçetelerinin en ileri kesimlerim dizginlemeye çalışırlar, bir süre
ve dağınıklık sergiliyor bu hareket. KESK’in reformist uygulanmasında, faturanın emekçilere ödetilmesinde, barikat olabilecek, oyalayabilecek yeni sahte alternatifler
bürokratlan, ÖDP ve HADEP’in teslimiyetçi-reformist özelleştirme politikalarında, emperyalist globaleşmeye çıkarırlar ortaya. Sanki bir çözüm getiriyormuş umutlan
çizgisi, yazık ki sonuçta bunu yaratmayı başardı. uyumda, tüm bu temel saldın cephelerinde, egemen sınıf yaratan bir sahte sol muhalefet, sendikalar vb. yollarla
bünyesinde herhangi bir görüş aynlığı ya da çelişki oyalamaya bakarlar. (Nitekim “iki Türkiye” ya da “öteki
Sonuç olarak, düzen sendikalar cephesini çok iyi sözkonusu değil. Yalnızca özelleştirme talanı örneğinde Türkiye” tartışmalanna, “CHP nerede, ne yapıyor böyle
16 ★ Kızıl Bayrak Siyasal durum ve devrimci görevler/1 Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2 000

bir dönemde?” sorulan, uyan ve eleştirileri, buna dayalı olarak tehlike olmaktan çıkaracak bazı adımların iyi açısından bile utanç vericidir. EMEP yapmıyor bunu
akıl vermeler eşlik ediyordu). Yapabilecekleri başka olacağına inanıyor. Bu işin bazı kırıntılarla pekala örneğin, egemen sınıfın bu iç tartışmalarında taraf
hiçbir şey yok. Bu politika yaratacağı sonuçlar olacağmı, PKK’nın düşürüldüğü durumun da bunun için olmuyor. ÖDP ile HADEP hararetle oluyorlar. Avrupa
bilinmeden uygulanmıyor ki. Yolaçtığı ve daha da bulunmaz bir vesile olduğunu düşünüyor. solu bunlar, Kopenhag solu da diyebiliriz. Avrupa
açacağı sosyal-kültürel yıkımı elbette çok iyi biliyorlar. Böyle düşünenler, bunlar savaştılar, ama emperyalizminden ciddi ciddi demokrasi ve ulusal
başaramadılar, yenildiler ve sonuçta teslimiyeti seçtiler, özgürlük bekliyorlar.
Emperyalizme uşaklıkta her türlü bu gerçeği kabul de etmiş dürümdalar; bu durumda Avrupa hiçbir yere demokrasi götürmüyor. Almanya
sınır aşılmış durumda bırakalım Kürtçe kamusal alanlar dışında kullanılsın, dil Kürt sorunu üzerinden Amerika'nın bu işi denetimine
serbest olsun, isteyen özel televizyon kursun, hatta özel aldığını görünce, tersine Kürt sorununu kaşıyor.
Ve temel bir nokta daha. Bu politikalar aynı okul bile kursun; ama kamu eğitimi ve yaşamında resmi Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi’nde PKK
zamanda tepeden tırnağa ulusal ihanet politikalan. Bir dil Türkçe’dir, devlet üniterdir, bu noktada hiçbir tartışma yasağı şu günlerde onaylandı. Alman emperyalizmi
ülkenin ekonomisini, mâliyesini, sosyal politikalarını olamaz, zaten yok da diyorlar. Bazılan bunu yapmanın Almanya’da PKK yasak iken, Türkiye’de PKK’nın
emperyalist finans çevrelerinin mali polisi olan IMF ve iyi olacağını, bu yapılmazsa, Kürt ulusal mücadelesinin siyasallaşmasına destek verir mi? Avrupa kimseye
Dünya Bankası’nın eline vermek zaten başlı başına bir biriktirdiği potansiyelin yarın yeniden kaynayabileceğim, demokrasi getirmez. Avrupa olsa olsa ezilen sosyal-
ihanet. Türkiye’de çoktandır işler artık olağan bunun çok anlamsız sorunlar yaratacağını düşünüyorlar. kültürel katmanların demokrasi özlemlerini istismar
hükümetlerle değil, emperyalist odakların emir ve Hazır Avrupa Birliği’ne giriyoruz, zaten “Kopenhag ederek, kendi emperyalist nüfuz politikalarının aleti,
reçeteleriyle iş gören IMF memurları tarafından Kriterleri”nin de bir gereği bu rötuşlar, diyorlar. dolgu malzemesi haline getirmeye çalışır.
yürütülüyor. Devletin ve kamu yaşamının her köşesini “insan haklan”, “demokratik haklar”, böyle şeyler
işbirlikçi-uşak takımı tutmuş. Düzen yardakçılığında reformist emperyalizmin zerre kadar ümranda değil.
Artık globalleşmenin gerekleri adı altında tahkim solun iki ucu Emperyalizmin uyguladığı ekonomik ve sosyal
yasaları çıkarılıyor, ulusal egemenlik hukuksal açıdan politikalar geniş insan yığınlannı işsizliğe, açlığa,
bile bir yana bırakılıyor. Büyük işletmeler ve ulaşım, Ama bu konular ekseninde tam bir rezalet yaşamyor sefalete, fuhuşa, sokağa, ahlaki ve kültürel dejenerasyona
iletişim ve eneıji gibi en kritik sektörler, peşpeşe yabancı bugün reformist solda. Bu rezaletin bir ucunda HADEP mahkum ediyor. Türkiye’deki yoksullaşma, gelir
tekellere peşkeş çekiliyor. Emperyalist tarım tekellerinin ve ÖDP, öteki ucunda İP var. HADEP ve ÖDP diyorlar uçurumu nereden doğuyor? IMF ve Dünya Bankası nm
mal fazlasına pazar açmak için ülkenin tanmı ki; Avrupa Birliği’ne giriyoruz; “Kopenhag Kriterleri” emperyalist devletlerin ve tekellerin çıkarları
çökertiliyor, emekçi küçük köylülük acılar içinde yıkıma çerçevesinde demokratikleşmek bir ihtiyaç, Avrupa doğrultusunda uyguladığı politikalardan değil mi? Geniş
itiliyor. Birliği bunu istiyor, kaldı ki Helsinki Antlaşması’na göre sosyal katmanlan yıkıma sürükleyen en büyük insanlık
Bu, tepeden tırnağa emperyalizme uşaklık de bunun olması gerekiyor; ama Türkiye’deki savaş suçu değil mi bu? Çalışan sınıflara karşı işlenen en
politikası. Ve bu politika, “ulusal” temaları istismar eden, rantçıları buna karşı; AB’ye katılmaktan yana güçlere büyük insanlık suçu değil mi bütün bunlar? Çalışan ve
şoven milliyetçilikle oy alan DSP ve MHP eliyle destek olursak, demokrasi sorununun çözümünü de üreten emekçilere karşı işlenen bütün bu kapsamlı sosyal
uygulanıyor. Olayların sıradan kitlelere bile açıkça böylece kolaylaştırmış oluruz, vb., vb... suçların gerisinde demokrasi için umut bağlanan o aynı
gösterdği gibi bunların hepsi emperyalizmin yeminli Tersinden de, generallerin bu rötuşlara bile emperyalistler yok mu?
uşakları, hepsi işbirlikçi buıjuvazinin ve arkasındaki tahamülsüzlüğü, ordu dalkavuğu IP tarafından ulusal Emperyalistler kim, insan haklan kim! insan haklan
emperyalist odakların tam hizmetinde. bağımsızlığın korunması, ulusal devletin savunulması emperyalistlerin umurunda mı? Ecevit’in Amerikana
Burada devlet solunun yaydığı gerici hayallere karşı olarak sunulabiliyor. ÖDP ve HADEP egemen smıf gittiği sabah saatlerinde 10 devrimci Ulucanlar’da
önemle vuıgulanması gereken nokta, ordunun bu kliklerinden ve emperyalistlerden demokrasi bekliyor, IP katledildi, onlarcası ağır biçimde yaralandı. Peki bu sıcak
politikalara hiçbir itirazının olmadığı gerçeğidir. Böyle ise emperyalizme göbekten bağlı düzenin bekçisi olay hakkında Amerika’da Ecevit’e tek bir laf söylerdi
bir itiraz bir yana, ordu tüm bu politikaların engelsizce generalleri ulusal bağımsızlığın koruyucusu ve güvencesi mi, gazeteciler bir sora olsun sordular mı? Ama Heybeli
uygulanmasının planlayıcısı ve kolluk gücü durumunda. ilan ediyor. O generaller ki NATO’nun tam Ada’daki papaz okulu niye açılmıyor; Antakya’daki
IMF reçeteleri onun nezareti altmda, onun sağladığı hizmetindedirler, Balkanlarda ABD hesabma savaş kiliseye bilmem ne niye takılmıyor; Alevilerin haklan
asayiş ortamında uygulanıyor. Ordunun bir şeye itiraz yürütmekle övünürler, Bosna’da ve Kosova’da işgalci niye verilmiyor? Bu türden sorular ve sorunlar hararetle
ettiği zaman bunu nasıl kabul ettirdiği biliniyor. MGK birlik bulundururlar, ABD güdümünde siyonist İsrail ile gündeme getiriliyor. Bunlar üzerine niye politika
tartışmaları, “Kopenhag Kriterleri”, vb. sorunlar buna birlikte Ortadoğu halklarına karşı askeri pakt kurarlar, iç yapılmasın ki? Örneğin böylece Alevi kitlesinin desleği
güncel örnekler. Gerektiğinde Refah Partisi gibi meclisin toplumsal muhalefetin ezilmesinde baş rolü oynarlar, kazanılmak, buradan gidilerek bir politik nüfuz alanı
en büyük partisini kapattırıyor, ona dayalı hükümeti IMF ve Dünya Bankası’nın sosyal yıkım politikalarının yaratılmak isteniyor. Bunun emperyalistlere hiçbir
düşürüyor. Bu kadar kuvvetli bir egemenliği günlük engelsizce uygulanması için ne gerekiyorsa onu yaparlar, iktisadi ya da sosyal faturası yok, ama sağladığı büyıik
siyasal yaşamda. Ama IMF ve Dünya Bankası Kürt halkının en ufak bir ulusal hak talebine bile politik nüfuz alam var.
politikalarına hiçbir itirazı yok, bunlara ilişkin en ufak bir katlanamazlar, vb., vb. Dikkat edin, sosyal haklar sözkonusu olduğunda,
tartışması yok. Niye olsun ki? Bu ordu zaten düzenin has Bu düzen yalakalarının konumu özünde birbirinden emekçilerin ekmek sorunu sözkonusu olduğunda, konut
bekçisi, buıjuvazinin sınıf çıkarlarının baş kollayıcısı. farksızdır. Her iki reformist grubun da halka, onun hakkı sözkonusu olduğunda, çocuğuna ilaç sözkonusu
Devlet solu işte bu gerçeğe bile bile gözlerini kapıyor, bu gücüne, mücadelesine dayalı değişimlere zerre kadar olduğunda, iş-geçim aracı sözkonusu olduğunda, “insan
konularda ordunun kritik ve belirleyici rolünü gözlerden inancı yoktur. Bu nedenle tüm umutlarım bazı egemen hakkı” yok. Bunun için heyetler geliyor mu Türkiye’ye,
gizlemeye çalışıyor. Bu tam bir halka ihanet tutumudur. sınıf kliklerine, onların dayandıkları emperyalist bunun için baskı yapılıyor mu? Tam tersine, bu
odaklara, ya da sermaye düzeninin temel egemenlik politikaların uygulanması, IMF, Dünya Bankası
Sosyal yıkım saldırısını siyasal kuramlarına bağlamışlardır. üzerinden bizzat onlar tarafından dayatılıyor. Ve bu
saldın tamamlıyor politikalar uygulandıkça, aynı emperyalistlerce Türkiye
Emperyalistlerden demokrasi bekleyenler kapitalizminin “kredi notu” yükseltiliyor.
Siyasal cepheye bakıyoruz; uygulanan sistematik Emperyalizm gericilik demektir, emperyalizm
faşist baskı ve terör konusunda da herhangi bir sorun yok “Genişletilmiş Anayasal Vatandaşlık” aldatmacası köleci bir egemenlik demektir, hak ve özgürlüklerin
aralarında. Emekçilerin demokratik hak ve Kürtlere gerçekte hiçbir şey getirmiyor. Kürtlere bugüne boğulması demektir. Emperyalizmden demokrasi
özgürlüklerinin gaspedilmesi konusunda bir sorun yok. kadar fiilen kazandıklarının kırıntıları bile verilmiyor. beklemek tam bir gaflettir, daha da ötesi bir uşaklıktır, bu
iller idaresi Yasası’nm, Anti-Terör Yasası’nm Bu, egemen sınıf içerisinde, eğer bazı yumuşatıcı sol değerlere tümden ihanettir. Emperyalizm etnik,
uygulanmasında, F tipine geçişte bir sorun yok. Kültlerin adımlar atılmazsa, bu çelişkileri keskinleştirir, tepkileri kültürel, mezhepsel, dinsel çelişkileri kullanarak,
haklarının inkar edilmesi konusunda bir sorun yok. arttırır kaygısmm getirdiği bir şey. Ama ordu ağırlığım toplundan paralize edip cemaatlere bölerek, onlar
Egemen sınıfın bu sosyal yıkım politikasının siyasal koyar koymaz geri adım atıyorlar. Hükümet açıklama üzerinden kendine etki alanlan yaratıyor. Ve bunu aynı
düzleminde de kendi içinde bir birliği var. Yalnızca bazı yapıyor, ordu içinde hiçbir görüş ayrılığı yoktur diyor. zamanda sosyal çelişkiyi geri plana itmek için yapıyor.
aldatıcı, gözboyayıcı rötuşlar üzerine arada bir çıkan Mesele salt ordu meselesi de değil. Ecevit Kürt sorunu Hala solcu geçinebilen birileri de buna kendi
tartışmaları var. “Genişletilmiş Anayasal Vatandaşlık” ve yoktur diyor, MHP Kürt sorunu yoktur diyor. ANAP, cephelerinden omuz vermiş oluyorlar, uşaklık ve ihanet
daha genel planda “Kopenhag Kriterleri” üzerine büyük zaman zaman Avrupa ve ABD’nin bazı reformlar buradadır.
bir hızla geride bırakılan tartışma buna taze bir örnek. yapılsın propagandasına uygun bir söylem kullanıyor,
Ordu bu türden rötuşları bile lüks sayan bir tutum buna yatırım yapıyor. Ama generaller ağırlığım koyar Amerikancı generalleri bağımsızlığın
içerisinde. koymaz da ötekilerle aynı konuma aynı hızla çark ediyor. güvencesi sayanlar
Bu çerçevede sorun ne peki? Kürt sorunu 15 sene Bir tartışma var, ama bu nüanslara ilişkin bir
bu memleketi sarstı. Buljuvazinin bir kesimi, Kültlerin tartışma. Sosyal reformistlerin bu tartışmada kendilerine Bugün devlet solunun, somutta iP’in, istismar eltiği
büyük bir bilinç ve artık kolayca yokedilemeyecek ulusal politika alanı araması veya burda bir “politik çözüm” noktalardan biri de budur. HADEP ve ÖDP’nin bu
bir kimlik kazandığını biliyor. Bunu daha uzun vadeli olanağı bulması utanç vericidir. Reformist konum liberal buıjuva hayallerini kullanarak, kendi şoven-
1,1 ........................................................................................ — ■ ....................- - ..............- ■ m m ..................................- ...........................— ■■■—............... ........................................................... ..................... .......................... ■ ............ ................................................................................................................................. ............................

Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Ulucanlar katliamının 1. yılı Kızıl Bayrak ★ 17

milliyetçi-devletçi çizgisine, o gerici burjuva


politikalarına meşruiyet alanı yaratmaya
çalışıyor. IP, ordu “Kopenhag Kriterleri”ne karşı B irin ci yılın d a
çıkarak Türkiye’nin bağımsızlığını savunuyor,
ulusal devleti koruyor, diyor. Gerçekte ise, ordu
yalnızca Kürtlere aldatıcı bazı kırıntılar vermeye
U lucanlar k atliam ının gösterd ik leri
bile yanaşmıyor. Kürtlere aldatıcı haklar Ali İ. Çelik
verilmesine bile katlanamayan bir orduyu bu
On devrimcinin işkence ile katledilişinin üzerinden bir katliam günü ayaklandıklarım söyleyerek, dosyayı DGM’ye
davranışından dolayı ulusal bağımsızlıkçı ilan
yıl geçti. Devlet katliamın temel amaçlarından olan F tipi gönderdiler. Ne var ki yaptıklan bu gülünç hamle sonuç
etmek, en büyük utanmazlıktır. Bu generallere en
cezaevlerini meşrulaştırmayı henüz başaramadı. Diğer alıcı olmadı ve dosya yeniden önlerine geldi. Bu çabayı
bayağı bir dalkavukluktur, onlara yaranmak
yandan devrimciler ve ilerici kamuoyu katliamın teşhirini gösteren Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, dosya kendisine
adına en temel ilerici değerleri bile ayaklar
yeterince yapamadı. geldikten sonra aylar sonrasına gün vererek bu kez elini
altında çiğnemektir. Bu, halk kitlelerine karşı en Bu durumdan yararlanan katliamcıların Burdur ağırdan aldı. Şimdi nasıl bir yargılama yapacaklarını, bunca
büyük ihanettir, tamı tamına gerici karşı- örneğinde olduğu gibi yeni vahşetler sergilemekten teşhir olan katliamı nasıl aklamaya çalışacaklarım birlikte
devrimci bir tutum ve konumdur. kaçınmadığı ve kaçınmayacağı anlaşılıyor. göreceğiz.
Bu ordu “ulusal piyasa”yı savunuyor da, Katliamdan tutsaklan sorumlu tutmaya çabalayan devlet Savcı timi, katliamcılar hakkında ise, yargılanmalarına
özelleştirmelere ve IMF reçetelerine neden buna ilişkin ilk girişimlerini henüz sonuçlandıramadı. gerek olmadığı yönünde karar alınmasını sağladı. Memurun
herhangi bir itirazı yok? Ulusal devleti savunuyor Bugün yeniden süreci gözden geçirmek, olumlu ya da yargılanması yasasma girdiği gerekçesiyle, dosyayı Ankara
da, neden uluslararası tahkime bir itirazı yok? olumsuz yönlerini kısaca hatırlatıp değerlendirmekte yarar Valisi’ne gönderdiler. Katliamla sonuçlanan operasyonun
Özelleştirmeler onun süngüsünün gölgesinde var. Önümüzdeki mücadele sürecinde hücre tipi cezaevi kararım veren dört yetkiliden biri olan vali, hemen beklenen
uygulanıyor. Emekçi halk kitlelerinin ezilmesine, ekseninde gelişecek olan çalışmalarımızda bu yargılanmama kararım aldı. Ne var ki bu süreç içinde
bu ülkenin ulusal ihanet içerisinde emperyalizme deneyimlerden yararlanılmalıdır. Nitekim Ulucanlar katliam belli ölçülerde teşhir de oldu. Katliamı yaptıran
peşkeş çekilmesine itiraz eden devrimci genç katliamını bu projenin ilk büyük kanlı ayağı olarak herkes kişinin bizzat yargılama yapılıp yapılmayacağına karar
insanlar generallerin komutasındaki bu aynı ordu kabul etmektedir. vermesi gibi mizahi bir hukuk sürecinin sonunda, itirazlar
tarafından kurşunlanıyorlar. Ordunun görevi, üzerine Danıştay bu karan kaldırdı. Bugün aradan aylarca
temel işlevi işte tamı tamına bu. Bu sadece genç Katliam karşıtı girişimlerin sonucu süre geçmiş olmasına rağmen bir dava açmayan savcılar,
devrimci insanlar meselesi de değil. Toplumsal olayı örtbas etmenin yeni yollarım anyor olsa gerek.
muhalefetin, işçinin, emekçinin, köylünün nefes Bilindiği üzere Ulucanlar Katliamı başlangıcı, yapılışı Hukuken katliamcılar hakkında bir dava açılmasının
almasını ve bir çıkış yolu bulmasını da bu ordu ve sonrası bakımından ayrıntıları ile planlıydı. Katliamın zorunlu olduğu bu halde bile dava açmamakta direniyorlar,
engelliyor. Bu, bir NATO ordusu, İsrail siyonizmi yapılacağı günden tutun da sonrasında kimin nereye sevk işte açılacak bu davanın sahiplenilmesi de, katliamcılan
ile kolkola bulunan, Ortadoğu’da emperyalizmin edileceğine, hangi savcıların delillerin ve suçluların cübbelilerce değilse bile kamuoyu tarafından mahkum
gizlenmesi işini üsleneceğine, ne gibi yalan haberlerle etmenin biricik yoludur.
bekçisi olan bir ordu... Ülkenin dört bir yanının
kamuoyunun yanıltılacağına kadar, her ayrıntı ince bir Sanık konumuna düşürülen tutuldular ise,
ABD ve NATO üsleriyle donatılmasına,
şekilde hazırlanmıştı. Medyanm bu göreve dünden hazır yargılandıklan davada sistemi ve katliamcılan yargılamasını
Incirlik’ten günü birlik Irak’ın bombalanmasına
olduğu da düşünüldüğünde, katliamın “devlete karşı bir elbette bileceklerdir.
tek kelime itirazı olmayan bir ordu...
isyanın bastırılması ve teröristlerin hak ettikleri cezayı
Balanız Kürt sorunu sözkonusu olduğunda almaları” çerçevesinde propagandasının yapılması zor Yargılamanın olası sonuçlan
ABD’ye ters düşmeyi göze alabiliyor. Bunu hiç olmadı. İlerici demokrat kamuoyunun konjonktürel
de ulusal bağımsızlık adma değil, fakat Kürt geriliğinin de katkısıyla, ilk hamlede katliamcı devlet Davaların sonucunda katliamcılan mahkum eden bir
halkının en sıradan demokratik haklarına nispeten başarılı bir sonuç aldı. karar çıkmasını beklemek bugünün koşullarında hayalcilik
tahammülsüzlüğünden dolayı yapıyor. Kendi Ne var ki devrimci çevrelerin ve duyarlı kesimlerin olur. Ne var ki buna tüm gücümüzle çalışmak, yargılamalım
devlet sınırları içindeki ezilen bir ulusa bir parça ısrarlı çabalan, ailelerin dar ama etkili girişimleri, bu her adımmda yeterli sahiplenmeyi göstermek, her adımı
olsun bazı demokratik haklar tanınmasına bile kuşatmayı sınırlı da olsa yarmada etkili oldu. Özellikle katliamcıların, düzenin ve F tipi saldınsının teşhirine
tahammülü yok. Öylesine ki bu noktada ABD katledilenlerin fotoğraflarının sergilediği gerçek, en dönüştürmek, olanaklı ve gereklidir. Cübbeli timden bir
politikaları ile yeri geldiğinde ters düşebiliyor. acımasız yüreklere bile vahşeti gösterdi. Bunların da beklenti içinde olmadan bu alandaki son olanağı da
Ama özelleştirmeye itirazı yok, yarattığı ivme ile katliamın gerçek boyudan nispeten geç de kullanmayı bilerek, bu davalan hücre saldınsının
özgürlüklerin boğulmasına itirazı yok, IMF olsa kamuoyuna mal edilebildi ve sonuç olarak büyük püskürtülmesi için de bir zemin olarak değerlendirmek
reçetelerinin uygulanmasına ve tahkime itirazı ölçüde pasif de kalsa, geniş kesimlerin sahiplendiği bir olay gerekiyor. Davalann asıl amacı burada yatıyor.
yok. Tersine, bu politikaların uygulanmasının oldu. Bu tür bir çaba ise ancak devrimci çevrelerin hiç bir
koruyucusu ve kollayıcısı, işçi sınıfına, işte bu tepkiler ve çabalar neticesinde artık katliam gerekçeyi engel görmeden bir arada hareket etmesi ve
emekçilere, gençlere soluk aldırmayan, tüm bu gizlenemez olunca, Meclis insan Haklan Komisyonu’ndan duyarlı kamuoyunu çevresine alarak hareket edebilmesi ile
kesimleri bir baskı ve terör cenderesi içinde tutan tutun çeşitli düzen çevrelerince katliam çeşitli düzeylerde mümkün olacaktır. Bu açıdan mevcut zaaflı durum
tüm faşist yasalar, ordu ve MGK patentlidir. itiraf edildi. Bu süreç, dar bir çevre ile de olsa ısrarlı ve aşılmalıdır/aşılabilir.
Anti-Terör Yasası’ndan iller idaresi Yasası’na, donanımlı bir çabanın, demokratik talepler için yapılacak
Kriz Yönetim Merkezi’nden F tipi’ne kadar çalışmalarda etkili bir sonuca ulaşmayı sağlayabileceğini Katliama dair yapılması gerekenler
hepsi generallerin kendi öz ürünleridir. Tüm bu göstermesi açısından iyi bir örnektir.
Bugün unutturulmaya yüz tutmuş gibi görünse de, Ulucanlar katliamına ilişkin yapılacak çalışmaların yeni
yasaların ve yasakların, bu baskının ve terörün
Ulucanlar katliamının F tipi cezaevlerinin meşrulaştınlması katliamlan engellemede önemli bir rolünün olacağı
arkasında hep ordu durmaktadır. Planlama,
amacıyla organize edilmiş bir katliam olduğu geniş kesimler unutulmamalıdır. Bu çalışmanın başlı başma konusu, içeriği
yönetme, uygulamaya sokma, uygulamayı
tarafından artık bilinmektedir. Bu bilginin tepki olarak ve muhatapları bakımından önemli bir siyasi mücadele
denetleme, tüm bunlar hep generallerin elindeki
dışarıya yansıması konusunda büyük zayıflık olduğu zemini olduğu da unutulmamalıdır.
MGK merkezlidir. gerçeği, ilerki aşamada bu zaafm aşılamayacağı anlamına Diğer yandan Ulucanlar katliamından hareketle işçi
Ordu kurumu ile ilgili halk kitleleri gelmiyor. Bu açıdan bugüne değin gelinen aşamanın bir ileri sınıfının olaya sahip çıkması yönünde çabalar
içerisinde en ufak bir hayal yaratmak, devrime ve boyuta sıçratılmasında, yürüyen ya da açılması beklenen yükseltilmelidir. Bugün için sınıfın ilerici unsurlarının bile
halka ihanettir. Aynı şekilde, emperyalistlerle davaların sahiplenilmesi temel bir rol oynayacaktır. hücre tipi saldırısına ve bu katliamlara yeterli tepkiyi
ilgili en ufak bir hayal yaratmak, devrime ve göstermediği bilinen bir durum. Ancak bu tutumun
halka ihanettir. Reformist solun karşı karşıya Katliam senaryosuna uygun yargılama aşılamayacağını düşünmek de yanlış olur. Bu alanda ısrarlı
duruyormuş gibi görünen iki ucu, demokrasi ve bir propaganda çalışması yürütülmelidir, işçilere kendi
özgürlük mücadelesine, bağımsızlık Senaryoya uygun olarak görevlendirilen üç savcı, benimseyecekleri dil ve üslupla cezaevlerinin kendi
mücadelesine, devrim mücadelesine ihanet delillerin yok edilmesini sağladıktan sonra, verilen göreve sorunları olduğu mutlaka anlatılmalı ve benimsetilmelidir.
çizgisinde birleşiyorlar. Admı andığımız uygun olarak, cezaevindeki tüm siyasi tutuklulan sanık Bugün için harekete geçmeleri olası görülmese de, somut
reformist sol çevreler izledikleri politikalarla yaparak bir dava açtılar. Katledilen beş kişinin ölümünden olaylardan yola çıkılarak yapılacak çalışma, ilerde mutlaka
ihanetin batağındadırlar. tutuklulann sorumlu olduğunu ileri sürdüler. Hiç bir hukuk meyvelerini verecektir.
Bu ihaneti her adımda teşhir etmek, sol ölçüsü tanımayan cübbeli tim, katliam günü cezaevinde Bu çerçevede, nerede olursak olalım yapılacak bir şeyler
adma yayılan sahte hayallerin içyüzünü olmayan siyasi tutuklulara bile dava açmıştı! olduğunu unutmadan, herkesin çaba sarfetmesi gerekir. En
sergilemek, komünistlerin en temel Yargıç rolündekiler ise bir ileri adım daha attılar. ufak bir katkı bile önemlidir; bunun bilinciyle hareket
görevlerinden biridir. Yargıtayın yerleşik kararlarına rağmen, tutuklulann edilmeli, saldırıya karşı en geniş güçlerin birleştirilmesi için
(Devam edecek...) cezaevinde örgüt kurarak anayasal düzeni değiştirmek için çalışılmalıdır.
18 ★ Kızıl Bayrak Hücre karşıtı mücadelenin sorunlan... Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

“ Liberal hücre paketi” evresinde


hücre karşıtı mücadelenin sorumlulukları
“Liberal hücre paketi” evresinde olacağı ayrıca tartışılır. Ama
yeni devrimci taktikler ihtiyacı Kopenhag Kriterleri’nde anılan kadar
dahi kimi siyasal açılımlar yapmanın
“TMY’nin 16. maddesi değişecek, infaz hakimliği hükümet açısından son derece güç
sistemi kurulacak, cezaevlerini emekli kamu olduğu da ortada.
görevlilerinden oluşturulan bağımsız kurullar Koalisyonun bir kanadının ve
denetleyecek”. Paket bu. Böylece F tipi hücrelerimiz devletin çelik çekirdeğinin ‘Kürt
liberalleşecek! yoktur, Kürtçe yoktur’ demeye
Devleti böylesi bir paketi açıklamaya iten nedenleri devam ettiği bir zeminde, bireysel
biliyoruz. Devrimcilerin, devrimci tutsakların ve tutsak haklar adı altında da olsa “Kürtçe
yakınlarının kararlılığı-inatçılığı temelinde geliştirilen yayın, Kürtçe eğitim vb.”
hücre karşıtı cephe, devleti böylesi bir paketi serbestilerin (asla özgürlük değil!)
açıklamaya ve bu arada F tipi saldırısını da (devrimci sağlanmasını bir hükümet
tutsakların hücrelere şevki anlamında) ertelemeye itti. mutabakatı haline getirmek,
Devrimciler bugün gelinen noktada, açılan bu mutabakatın ayrıntılandırılması
paket, paketin hücre karşıtı saflarda yarattığı etki ve ölçüsünde bir iç gerilimi de göze
mücadelenin içinde seyrettiği politik konjonktür almak anlamına geliyor hükümet
açısından, taktik planlarını gözden geçirmelidirler. açısmdan. Örneğin koalisyonun
MHP kanadı idamın kaldırılmasına
Rejimin sıkışma alanları evet diyor, ama TCK’nin 125.
ve bunun sunduğu olanaklar maddesinin (yani Öcalan’m
yargılanarak idama mahkum
2001 bütçesinin hazırlıklarına başlandı. Bu edildiği maddenin) idam
hazırlıklar bağlamında IMF heyeti Bay Cottarelli kapsamında kalması koşuluyla.
başkanlığında Türkiye’ye geldi. Kasım’da AB ile bir Siyasal iktidar, bir yandan
“katılım ortaklığı belgesi” hazırlanması gerekiyor. ekonomik olarak daha fazla teşhir
Hükümetin “enflasyonu düşürme” hedefi üzerinden olduğu, emekçilerin gözünde her
propaganda ettiği ekonomik hedeflerinin akıbeti geçen gün daha fazla prestij
meçhul. Yaklaşık 350 bin işçiyi kapsayan TÎS kaybettiği bu zeminde, hem
görüşmeleri başlıyor. Başka başlıklar da eklenebilir, kendi siyasal çelişkilerini
fakat tüm bunlar siyasal iktidar açısından önemli bir keskinleştirecek hem de emekçi
dönemeci işaret ediyor. düşmanı kimliğini daha da
İktidarın enflasyon hedefinin tutmayacağı netleşti. belirginleştirecek bir
Bu tam bir sermaye saldırısı olan IMF patentli konjonktüre giriyor.
programın emekçilere dönük temel propaganda işte hücre karşıtı mücadelenin bugüne kadar süreci mücadelede
aracının da büyük ölçüde zayıflayacağını gösteriyor. taşıyan güçlerinin kararlılığı ve inatçılığı ile bu yer alan devrimci kadroların ve tutsak yakınlarının
Sermayenin sömürüyü katmerleştirme programı, konjonktür birleşiyor. Bu birleşme, faşist devleti kararlılığının süreci kotarmaya yetmeyeceği açık.
siyasal iktidar ve sermayenin ideologlarınca büyük liberal bir hücre paketi açmaya ve hücre saldırısını da Çünkü zaten sınama cephenin bu bölümüne dönük
ölçüde bir ‘enflasyonla savaş’ iddiasına dayandırıldı ve ertelemeye itiyor. Devrimcilerin de bunu görerek olmayacak.
böyle propaganda edildi. Önümüzdeki günlerde bu taktik planlarını yeniden ele almaları gerekiyor. Fakat sınamanın muhatabı olacak bölmede yer ilan
propagandanın büyük ölçüde güç kaybetmesine tanık unsurlarda ortaya çıkabilecek kararsızlık, tüm hücre
olacağız. Hücre karşıtı cepheyi bölme hesabı karşıtı mücadeleye maledilebilecek. Hücre
Bay Cottarelli’nin 2001 bütçesinde daha ciddi bir karşıtlığının meşruiyet alanı daralarak yeniden başa
disiplini hedeflediklerini belirtmesi, siyasal iktidara Devrimciler açısından mücadelenin kararlılık dönülebilecektir. En azından devletin bu liberal hücre
nasıl bir görev verileceğini anlamamız için yeterli. Bay gösterisi evresinin sonuna gelinmiştir. Ulucanlar’daki paketinden muradı budur.
Cottarelli emekçilerin 2001 yılında yaşadığı başeğmez tavır bir yıllık hücre karşıtı faaliyetlerle
yoksullaşmayı yeterli bulmuyor, “daha da” diyor. devam ettirilmiş ve bu faaliyetler kapsamında harekete Bizim şimdiki sorunumuz,
Bu arada her geçen gün büyüyen cari işlemler açığı geçirilebilecek güçler harekete geçirilmiştir. Yeni devletin bu adımına nasıl hazırlanacağımızda
(ithalat ve ihracat arasındaki fark), bir döviz hücre paketini buna bir cevap olarak da anlamak
darboğazını da işaret ediyor. Açığın, örneğin petrol gerekir. Bugün görev, başta öncü-ileri işçiler olmak üzere,
fiyatlarındaki yükselme eğiliminin sürmesi, ya da Bu paket sayesinde faşist devlet, hücre karşıtı emekçilerin hücre karşıtı mücadeleye kazanılmasıdır.
dünya borsalarındaki bir dalgalanma gibi hesap cepheyi bölmeyi ve ayrıştırmayı hedeflemektedir. Ancak bu sayede, hücre karşıtı cephede
edilmemiş olgularla birleşmesi, tam bir ekonomik Fakat bölme-ayrıştırma işleminin kendi maddi oluşan/oluşabilecek tereddüt ve çözülmelerin önü
krize, ciddi bir devalüasyona ve dolayısıyla, güçleriyle buluşacağı dönem, açıklanan paketin alınabilir; ancak bu sayede, hücre karşıtı mücadele
“enflasyonu düşürme” propagandasının tamamen yasama adımlarının TBMM’de atılacağı dönemdir. geniş halk kesimleriyle buluşabilir. Güncel görev
çökmesine yol açabilir. Enflasyonla ilgili iddiaların Liberal hücre paketi asıl etkisini hücre karşıtı saflarda budur.
böylesi bıçak sırtı bir zeminde ilerlediği bu dönemde, o zaman gösterecektir. Faşist devlet TBMM’de bu Hücre karşıtı eylemlilikler, vakit geçirilmeden
300 bini aşkın işçinin TİS görüşmelerine başlanması paketin yasalaşacağı günleri azgın bir devlet terörüyle emekçilerin bu noktadaki sorumluluğunu gösteren bir
ve bu arada kamu emekçilerinin 2001 yılı ücret de birleştirerek, hücre karşıtı cepheyi cephe olmaktan biçim ve içeriğe kavuşturulmalıdır. Hücre karşıtı
artışlarının belirlenecek olması, durumu daha da çıkarıp tutsak yakınları ve devrimci kadrolardan ibaret cephenin unsurlan, bir an önce kendilerini üretim
nazikleştiriyor. bir hale getirmeyi planlamaktadır. birimleriyle ya da sendikal örgütlülükleriyle ifade
Ekonomik açıdan gayet nazik bir zeminde ilerleyen Devlet bugüne kadar devrimci kadrolan sınadı. etmeye başlamalıdırlar. Açıktır ki bu noktada devrimci
siyasal iktidar, yine bu dönemde AB ile “katılım Liberal hücre paketini yasalaştıracağı dönemde ise, işçilere ve devrimci kamu emekçilerine büyük görev
ortaklığı belgesi” imzalamayı hedefliyor. Yani hücre karşıtı cephenin reformist sol ve demokratik düşmektedir. Sorun bugüne değin ifade edilen
Kopenhag Kriterleri olarak anılan AB’nin kitle örgütleri (DKÖ’ler) ayakları sınanacak. Ve kararlılıkla oluşmuş bulunan olumlu havanın
standartlarına uygun kimi “demokratik açılımlar” aslında bu hücre karşıtı cephenin sınıfsal niteliğinin, emekçilere yayılmasıdır. Oluşan meşruiyet, başta işçi
yapmayı bir hükümet taahhütü altına alma sözkonusu. yani kent küçük-burjuvazisi ağırlığının da sınanması sınıfı olmak üzere toplumun tüm ezilen kesimleri ile
Bunların emekçiler açısından ne menem sonuçları anlamına gelecek. Böylesi bir sınamada hücre karşıtı birleşebilmenin aracı haline getirilmelidir.
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Hücre karşıtı mücadelenin sorunları.. Kızıl Bayrak * 19

Sorun, bugüne değin ifade edilmiş olan kararlılığın gösterilmesi değildir. Buca Cezaevi tutuklu ve hükümlü ailelerinin açıklaması:
Bu kararlılık gösterilmiş (gerek devrimci tutsaklar, gerekse de hücre karşıtı
devrimciler tarafından) ve gösterilmeye de devam edecektir. İhtiyacımız olan
güçleri kazanmadan kendimizi kararlılık gösterisiyle sınırlayan bir eylem
hattı, etrafımıza örülmeye çalışılan toplumsal tecrit duvarlarını aşmaya
Yeni ölümler yaşanmasın!
yetmeyecektir. Bugün daha fazla kararlılık, daha yeni güçler anlamına
Bizler Bergama Cezaevi'nde “tünel söylenmektedir. Kısıtlı olanakları bulunan
gelmemektedir. Kararlılığımız dışında, bu kararlılığa dayanarak gerekçesi” ile yapılan operasyonlardan sonra kantinden fahiş fiyatla alışveriş yapmaya
oluşturduğumuz araçları kullanarak, etki alanımızı genişletmeliyiz. Bir Buca Cezaevi’ne sevkedilen, Buca Cezaevi zorlanan yakınlarımız bu uygulama ile
sonraki adım olan ‘ölümüne kararlılık’ adımını atmamız gerektiğinde ya da girişinde en ağır şekilde dövülen ve bir aydır tedavisizlik, yanı sıra besin alamama sorunu
attığımızda, hücre karşıtı cepheyi sağlamlaştırmış, cepheye emekçileri tecrit-abluka-işkence koşullarında yaşayan, ile de karşı karşıyadır.
tedavi ve bakımları yapılmayan tutuklu- Cezaevi girişinde dövülen, hiçbir insani
kazanmış olmalıyız. hükümlülerin aileleriyiz. Burada yakınlarımızın talepleri karşılanmayan, elektronik aletle
Bugün, bunun için zamammız ve araçlarımız mevcut. Açıklanan liberal bir ayı aşkın süredir yaşadıklarını kamuoyuna aranmasına rağmen koğuş kapısından çıktığı
hücre paketinin TBMM’de yasalaştırılma girişimleri başlayana kadar geçecek aktarmak için bulunuyoruz. anda üç ayrı yerde taciz edici ve onur kırıcı
süreyi bu gözle değerlendirmeliyiz. Bunu sağlamadan atacağımız her adım Burdur Cezaevi’nde 5 Temmuz 2000 arama dayatılan yakınlarımız, bu uygulamayı
(‘ölümüne kararlılık’ adımları, yani kitlesel açlık grevleri vb.) ancak ve ancak tarihinde “mahkemeye çıkarılma” gerekçesi ile protesto ettikleri için, bir aydır görüşe
yapılan operasyonda işkence gören tutuklu- çıkmamaktadırlar. (Bir kişi temsilen biz aileleri
mevcut güçlerimizin nicel artışına neden olabilir. İhtiyacımız olan nitel hükümlülerden 6 tanesinin Bergama bilgilendirmek için görüşe gelmektedir.) Bu
gelişmeyi sağlamaya yetmeyecektir. ‘96 deneyimine bir de bu gözle Cezaevi’ne gelmesi ve gördükleri işkenceyi uygulama ile tecrite maruz kalan,
bakılmalıdır. fotoğraflamaları ile başlayan gerginlik tünel yalnızlaştırılan yakınlarımızdan iyi haberleri
bulunması üzerine adeta öç almaya almak için görüşe gittiğimizde, biz aileler de
Nesnel koşullar birçok bakımdan uygundur dönüştürülmüş ve sorunu hukuk kuralları taciz ve tehditle karşılaşmaktayız. “Burası
içinde çözme talebinde bulunan tüm kurumlar Buca cezaevi, işinize gelirse...” diye başlayan
reddedilerek, her zamanki gibi şiddet içeren cümlelerle, bizlere her türlü taciz edici arama
Başta da belirttiğimiz gibi, devlet yeni bir istikrarsızlık zeminine doğru çözüme başvurulmuştur. Dört gün süren ve hakaretler yapılmaktadır. Kimi gün bir
ilerlemektedir. Bu zeminde devrimciler için bolca olanak mevcuttur. Bu operasyon boyunca sürekli gaz bombaları na- annenin üstüne ring sürülmekte, kimliklerimiz
olanakları değerlendirebilmeliyiz. Önümüzdeki dönem, IMF patentli tazyikli suya maruz kalan, aç ve susuz cezaevi dışında kontrol edilmekte, görüş günü
bırakılan (kalorifer borusundan paslı su içmek bir otobüs çevik kuvvet cezaevi önünde
yoksullaştırma politikalarının işçi sınıfı ve kamu emekçilerinin bilinç ve
zorunda bırakılan) yakınlarımız-evlatlarımız, bekletilmekte, kimi gün ise görüş kabini
pratiğinde sarsıcı etkilerinin ortaya çıkacağı dönemdir. Faşist devlet açısından 29.07.2000 tarihinde Buca Cezaevi’ne sevk bizlerin üzerine kilitlenmektedir.
sorun bu etkilerin bastırılabilmesidir. F tipi hücreler de bu politikaların edilmiştir. Buca Cezaevi girişinde asker ve içeride tecrit koşullarında ve bütün insani
organik bir parçasıdır. gardiyan saldırılarında ağır şekilde olanaklardan yoksun bırakılan,
F tipi hücre saldırısı iki güce dayanarak boşa çıkarılabilecektir. Sürdürülen yaralanmıştır. mektuplaşmaları engellenen, dilekçeleri
Bergama Cezaevi’nde 4 gün gaz dikkate alınmayan yakınlarımızın tek dayanağı
yoksullaştırma ve baskı politikaları karşısında oluşacak emekçi direniş ve
bombası na-tazyikli suya maruz kalan, Buca olan biz aileler de bu yöntemle sindirilmek ve
devrimci kararlılık. Fakat burada hücre saldırısının ertelenmesi değil de girişinde dövülerek darp edilen yakınlarımızın susturulmak isteniyoruz.
tamamen boşa çıkarılması perspektifine sahip isek, asıl belirleyici kertenin insani talepleri karşılanmamakta, tedavi- Yine biz aileleri en çok endişelendiren
emekçi direnişi olduğunu görmeliyiz. Devrimci kararlılık etkisini bu direniş bakımları yapılmamakta, kendilerine gerekli diğer bir konu da : 21 Eylül katliamında yer
üzerinden, bu direnişin sağlamlığı ve yaygınlığı ölçüsünde gösterecektir. ilaçlar verilmemekte, bizlerin getirdiği ilaçlara alan bazı gardiyanların halen cezaevinde olup
da sınırlama getirilmektedir. Yakınlarımızın siyasi koğuşların aramalarına provokasyon
Başta öncü-ileri işçiler/kamu emekçileri olmak üzere yeni güçleri hücre tedavi edilmeleri için yaptığımız tüm girişimler amaçlı katılmasıdır.
karşıtı cepheye kazanma perspektifi ile ilerleyen ve bunu sağlayan bir faaliyet cevapsız kalmıştır. Cezaevinde şu anda Bizler tutuklu-hükümlü aileleri olarak Buca
açısından bakıldığında, zaman lehimize işlemektedir. Bu zamanı iyi onlarca tutuklu-hükümlü hastalık pençesinde Cezaevi’nde yeni Ulucanlar-Burdurlar
kullanabilmeliyiz. Çünkü bu zamanı biz kazandık. Heba etmemeli, “sessiz imha” ile karşı karşıyadır. Bedenlerinde yaşanacağı endişesi içindeyiz.
değerlendirebilmeliyiz. ve giysilerinde gaz bombasından kaynaklı Tüm insanları, demokratik kurumlan, ülke
kimyasal madde bulunan yakınlarımıza ilk bir yöneticilerini ve konu ile ilgili yetkilileri giderek
Kapitalizm çağında, hiçbir talep kendisini işçi sınıfının ya da burjuvazinin hafta sabun dahi verilmemiş, biz ailelerin çözümsüz hal alan Buca Cezaevi sorunlarına
sınıfsal taleplerine eklemleyemedikçe toplumsallaşma şansına sahip değildir. getirdiği temizlik maddeleri de alınmamıştır. duyarlı olmaya ve yeni bir katliam
Bunlar dışında kalan, örneğin küçük-burjuvazinin toplumsal taleplerine Günlük üç öğün yemek bedelinin 700 bin yaşanmadan, sorunları insan hak ve
eklemlenmiş bir talep, bir süre için bir takım mevziler de elde edebilir, ama olduğu cezaevinde bizlerin getirdiği hiçbir gıda özgürlükleri temelinde çözmek için acilen
bu mevziler asla kalıcı olamaz, her an kaybedilme tehlikesi ile yüzyüze kalır. maddesi cezaevine alınmamakta, gerekçe harekete geçmeye çağırıyoruz.
olarak da, “cezaevi görevlilerinin o kadar Sessiz kalmayın, göz yummayın!..
Bu bilimsel gerçek ciddiye alınmalıdır. yiyeceği aramaya vakitleri olmayacağı” 31.08.2000
Politika güçlerle yapılır. Bir gücü bir yerden alıp bir başka yere
götürmeyen faaliyet, politik faaliyet değildir. Devrimci politika ise işçi sınıfı
temelinde yapılır. Aynı biçimde, gerici politika da burjuvazi temelinde.
Kapitalizmdeki iki temel sınıf güçlerini -daha önceki biçimlerinde olduğu
gibi- üretimdeki konumlarından alırlar. Her toplumsal talep bu konumlarla
İzmir. Hücre Karşıtı Platformdan
ilişkilenecektir, başka türlü toplumsallaşamaz. Biz, devrimcileri işçi sınıfı
içindeki güçlerini ciddiye almaya çağırıyoruz. Bu güçleri hücre karşıtı
mücadelenin hayatiyetine yakışır bir ciddiyetle hareket etmeye çağırıyoruz.
oturma
Hücre karşıtı mücadelenin içinde bulunduğu evre, bu güçlerin kendilerini Buca Cezaevi’nde
işyerleri ve sendikaları temelinde ifade etmeleri ve buradan mücadelenin yaşanılan sorunları ve
merkezine ilerlemeleri gereken bir evredir. Bugüne değin ortaya konan Aydın Cezaevi’nde
tutsaklara yapılan
kararlı-inatçı çabalar bu güçlerin önünü açmıştır. Şimdi sıra, devrimci saldırıyı protesto
işçilerin ve kamu emekçilerinin çabalarıyla, emekçilerin öncü-ileri unsurları etmek için 2 Eylül
temelinde hücre karşıtı mücadelenin merkezine ilerlemelerindedir. günü Konak
Bu adımı atmadan atılacak başka adımlar, istenen ve beklenen etkileri, Meydanı’nda bir basın
açıklaması yapıldı.
nicel ve nitel anlamda yaratamayacaktır.
Yaklaşık 50 kişinin
katıldığı eylemde
Sınav günleri yaklaşıyor basın metnini
sendikacı-yazar
Liberal hücre paketinin TBMM’de yasama adımlarının atılacağı günler, Hacay Yılmaz okudu.
Basın açıklamasına
hücre karşıtı cephenin de faşist devlet tarafından sokakta birebir sınanacağı
eylemciler sloganlarla
günler olacaktır. katıldılar.
Bu evrede yapacağımız en iyi şeyi anlattık. En kötü şeyi de söyleyelim: Buca Cezaevi’nde
Hücre karşıtı cepheyi bölmek, parçalamak. Hele de bizzat devrimcilerin kendi yaşanan sorunların
içlerinde oluşabilecek en küçük çatlak dahi, bedelleri son derece ağır tarihsel çözüm yerine gittikçe
kritikleştiği, Aydın vurgulandığı basın açıklamasında ayrıca, bu
bir yanlış ve sorumsuzluk olacaktır.
Cezaevi’nde ise 18 Ağustos’ta tutsaklara saldırı sırasında F tipi cezaevlerinde
Ödün verilmez temel ilkeler bellidir: Hücrelere girmeyeceğiz! Hücre yönelik saldırı yapıldığı, bu saldırı sırasında görevlendirilmek üzere özel eğitilmiş 5
pazarlığına girmeyeceğiz! Bunlara sıkı sıkıya bağlı bir cephede ve durumda, Hepatit-C hastası Gökhan Tamer’in gardiyanın aktif rol oynadığı ifade edilerek,
diğer tartışmalar talileşmiş demektir, herhangi bir bölünmenin nedeni bayılıncaya kadar dövüldüğünün, Ahmet cezaevlerindeki uyarı sinyalleri verilmektedir,
olamazlar. Gür’ün elinin yaralandığı ve 5 dikiş atıldığının denildi.
20 ★ Kızıl Bayrak Sınıf hareketinin sorunları Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

Örgütsüzleştirme saldırısı
birleşik mücadeleyle püskürtülebilir Çağıl Boran
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kemal Türkler’in ölüm yıldönümünün baraj saldırısına ederlerse, işçi sınıfının kayıpları daha da derinleşecektir.
istatistiklerle oynayarak 10 sendikayı %10 barajının tepki vermenin vesilesine dönüşmesi ve TÜMTÎS üyesi İpler bürokrasinin elinde durdukça, sermaye yolunu
altına düşürdü. Bu sendikalar 6 ay içinde işkolu barajını işçilerin basın açıklaması türünden eylemleri dışta engelsizce yürümeye devam edecektir.
geçecek kadar üye edinemezlerse, toplusözleşme tutulursa, ortaya konulan tepkiler “sendika Bürokratların baraj saldırısı konusundaki
yapma yetkilerini kaybedecekler. Bu olay Türkiye’deki yöneticileri”nin açıklamalarından ibaret. Bu feveranlarına aldanılmasın. %10 barajı neredeyse 20
sendikal örgütlülüğün durumunu apaçık gözler önüne açıklamalarda ise, "hakkımızı hukuksal yollardan yıldır sınıf hareketi üzerinde demoklesin kılıcı gibi
seriyor, bir anda 150 bin işçi TlS hakkından mahrum aramak, yasalar çerçevesinde hareket etmek" vb. sallanıyorken, bu efendiler kıllarını mı kıpırdattılar ?
bırakılıyor. vurgular öne çıkmaktadır. Sendikal örgütlülüklerin özelleştirmeler, işçi kıyımı,
Sınıfı örgütsüzleştirme, bunun bir ayağı olarak da Sermayenin baraj saldırısının esas muhataplarından taşeronlaştırma, sözleşmeli-geçici işçi çalıştırma
sendikasızlaştırma saldırısı, öteden beri sürüyor. Yeni olan DİSK, saldırıya derhal sert yanıt vermek taktikleri ve esnek üretim politikalarıyla gün gün
olan, bu işin artık bu kadar kolay yapılabilmesi. zorunluluğu orta yerde duruyorken, Başkanlar Kurulu eritilmesinin başlıca sorumlularından biri de sendika
Tarihsel süreçte ağır bedeller ödenerek buıjuvaziye toplantısından; Ecevit’le görüşme ve "eylemlerin ilk bürokrasisinin kendisi değil midir? "Çalışma yaşamının
kabul ettirilmiş sendikal örgütlülük dağıtılmak aşamada sadece sendika yöneticileri ve temsilcilerin demokratikleştirilmesine, İLO normlarının eksiksiz
isteniyor. Buna karşı sınıf cephesinden yükselen ses katılımıyla gerçekleştirilmesi", ancak "sonraki uygulanmasına, sendikal hak ve özgürlüklere saygı
oldukça zayıf. Sınıflar mücadelesinin gerekleri bu aşamalarda (yani iş işten geçmişken) tüm DİSK gösterilmesine kadar mücadele kararı" aldıklarını
durumu kaldırmaz. Türkiye işçi sınıfı, hafızasını üyelerini kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması" söylüyorlar. Yıllardır tepkileri dizginlemenin yolu
canlandırmak, tarihsel deneyimlerinden ders çıkarmak kararlan çıkarılmıştır. Bu kararlar alınalı birbuçuk ayı olarak yaşama geçirilmeyen kararlar alıyorlar, işçi sınıfı
zorundadır. aşkın bir süre geçmesine ve konu DİSK Kongresinde de ve emekçiler artık lafa değil, yapılan işe bakmalıdırlar.
Sermaye iktidarı, ‘70’li yılların başında da sınıfın tartışılmasına rağmen, bugüne kadar hiçbir somut işkolu barajının örgütsüzleştirme saldırısının
sendikal örgütlülüğüne saldırmıştı. ‘60’larda gelişen girişim ya da eylem gerçekleştirilmedi. sadece bir parçası olduğu düşünüldüğünde, sendika
sınıf hareketinin ve mücadelesinin ürünü olan DlSK, Sınıf tabanı, özellikle de öncü, sınıf bilinçli işçiler bürokrasisinin riyakarlığı daha iyi anlaşılır. Madem
çıkarılan sendika yasasıyla kapatılmak istenmişti. İşçi dizginleri ele almaz da sendika bürokrasisinin tepkileri "mevcut yasal sistem toplusözleşme yapma hak ve
sınıfının tek tip sendika dayatamasına ve DİSK’in bloke etme manevralarına seyirci kalmaya devam özgürlüğünüfiilen ortadan kaldırıyor” (DlSK Genel
kapatılmasına yanıtı, 15-16 Haziran direnişi oldu. O
görkemli direniş sayesinde faşist sendika yasası iptal
edildi. Ne var ki, şimdi 12 Eylül faşizminin borusu
ötüyor. 12 Eylül, en başta her tür sınıfsal örgütlülüğe
yönelik bir saldırıydı. Sınıfın bugünkü örgütlülük
IMF politikalarıyla h a lkla r
düzeyi, burjuvazinin bu saldırıda oldukça büyük bir
mesafe katettiğini gösteriyor. acı çekm eye devam ediyor!
10 milyon ücretliden 8.8 milyonu sendikasız (...) Bay Cottarelli tekrar Türkiye’de! IMF Türkiye şefi bir yandan hükümeti denetlemeye, diğer yandan yeni
talimatlarını bildirmeye geldi. Ancak Cottarelli kaygılanmasın, 57. Hükümet onun en parlak öğrencilerinden
"Nisan ‘99 itibarıyla Türkiye 'de 9 milyon 824 bin biri.
ücretlinin %>90.1 ’ini oluşturan, 8 milyon 853 bin Sermayenin yeni sağ politikalan, bütün dünyada emekçilere ve yoksul halka yönelik saldırılarına hız verdi.
çalışan sendikasız durumdadır." "Kayıt dışı yaklaşık 5 Sermaye, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar eliyle kendi ihtiyaçları doğrultusunda
milyon işçi bir yana, yalnızca istatistiklere yansıyan 10 politikalar dayatırken; bunun faturası emekçilere ve geniş halk kesimlerine çıkarılıyor. Bugün dünyada
milyona yakın ücretlinin ancak %10 " civarındaki bir çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 1,5 milyar insan açlık sınırında yaşarken; sefalet, işsizlik,
kesimi sendikalıdır. (Petrol-lş ‘97-99 Yıllığı’ndan...) yoksulluk ve insan hakları ihlalleri giderek büyüyor!
Bu tablo, meselenin %10 işkolu barajından öteye, Kendisini, demokrasinin kurum ve kurallarının üzerinde gören, hiçbir yaptırım tanımayan, hiç kimseye k ırşı
çok geniş bir kapsamı olduğunu gösteriyor. îşkolu sorumluluk hissetmeyen bu ekonomi cambazları, başta emekçileri hedef alıyor! IMF eliyle, ülkeler derin bir
barajı dayanak yapılarak, sendikalann yetkilerinin borç batağına itiliyor ve ekonomik bağımlılığı pekiştiriliyor. Yapısal uyum programlarının yarattığı azgm bir
düşürülmesi, konjonktürel olarak elbette daha özel bir rekabet ortamı, özelleştirmeleri ve sosyal hakların geri alınmasını hedefliyor ve bütün dünyada emeğin
anlam taşımaktadır. IMF-TÜSÎAD hükümeti, sömürüsü, işsizlik, yoksulluk artıyor.
“ekonomik ve siyasi istikrar”, “enflasyonun Ülkemizde de özellikle son yıllarda sermayenin, ekonomik ve siyasal alandaki yeniden yapılanması;
düşürülmesi”, vb. argümanlarla gündemleştirdiği yıkım IMF’nin direktifleri ile gerçekleşiyor. “Mezarda Emeklilik Yasası”, tahkim, özelleştirmeler, kamu emekçilerine
programını sorunsuz uygulamak niyetinde. Meclisinden dayatılan sefalet ücretleri, kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimleri, eğitim ve sağlığa ayrılan payın
yargısına, sendika bürokrasisinden medyasına ve tüm sürekli düşürülmesi bunun örnekleri. Ne dövizde bir istikrar, ne de ödemeler bilançosunda olumlu bir gelişme
faşist baskı ve terör kurumlarına kadar herşeyiyle yaşanıyor! IMF reçeteleri öncesinde var olan dengeler bile alt-üst oluyor. “Uluslararası ticaretin” geliştirilmesi
kilitlendiği yıkım programının ufak da olsa aksamasını, adı altında, sınırlarımız güçlü tekellere açılıyor.
güdük de olsa bir muhalefetle karşılaşmasını istemiyor.
Emekçiler her geçen gün biraz daha yoksullaşırken; hükümet, batık bankaları kurtarıyor, eğitimde, sağlıkta,
Yanm ağızlı bir karşı duruşu hoşgörmek bir yana, bütün sosyal güvenlik haklarında adım adım özelleştirme girişimlerini sürdürüyor. Karanlık ekonominin çeteleri,
güçlerin yıkım programı için çalışmasını dayatıyor.
trilyonlara varan miktarda devleti soyarken, hükümet dayattığı sefalet ücretleriyle, enflasyonla, zorunlu
Yetki düşürülmesi konusunda Ecevit’le görüşmeye
tasarruflarla emekçiyi, halkı soyuyor!
giden DİSK yöneticileri, ESK’da yer almadıkları için,
57. Hükümet, bütün bu emek ve halk karşıtı politikaları IMF direktifleriyle yerine getirirken; dikensiz gü
“ikide bir” Ecevit tarafından azarlanıyorlar. Ecevit
bahçesi istiyor, işte bu nedenle emek örgütlerini, toplumsal muhalefeti susturmak, etkisizleştirmek istiyor! işte
sermayenin mesajını net olarak vermiştir; “ÎMF-
bu nedenle lastik işkolunda, belediye işkolunda grevleri erteliyor! işte bu nedenle yüzde 10 işkolu barajı
TÜSİAD programı için çalışmayanı, işte böyle
şantajıyla sendikaları kıstırmak istiyor! işte bu nedenle Kanun Hükmündeki Kararnameyle “hak arayan,
yakarız.” Sermaye iktidarı, gerektiğinde sendika
demokratik tepkilerini ifade eden” kamu emekçilerini işten atmak istiyor! işte bu nedenle siyasi kadrolaşmaya
bürokrasisini bile zorda bırakacak katılıkla
gidiyor! işte bu nedenle Cumhurbaşkanına gözdağı verebiliyor!
gerçekleştiriyor saldırısını. “Yolunu şaşıranlar”a açıkça
Hükümetin Şefi, IMF’nin ekonomi tüccarı Cottarelli yeniden Türkiye’de! Eminiz ki; hükümete övgüler
şantaj yaparak hizaya getirmeye çalışıyor.
sıralayacak ve yeni direktifler verecek! Ancak unutulmasın ki; övgüler dizilen hükümete tasdiknameyi
emekçiler verecek!
Hain bürokratlardan yasak savma çıkışlar
Ve Bay Cottarelli’ye sesleniyoruz: Bütün dünyada IMF’nin politikalarıyla halklar çok acılar çekti, çekmeye
devam ediyor! insanlık tarihi, IMF’yi ve acı reçetelerini unutmayacak! Ve IMF’yi tarihin karanlık çöplüğüne
Baraj altına düşürülenler, daha çok kendince
sendikal mücadele vermeye çalışan sendikalardır. atacak! Halkları ve özgürlükleri yok eden, insanlığı tahrip eden bir kurumun Türkiye Şefisiniz! Programlarınızı
Sermaye devleti, hem birkaç “diken”i budamakta, hem ve önerilerinizi geri çekin, ülkenize geri dönün!
de topluma gözdağı vermektedir. Şimdiye kadar işçi- İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu
emekçi cephesinden anlamlı bir tepki ortaya konulmadı. Kamu Emekçileri Sendikaları İstanbul Şubeler Platformu
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Sınıf hareketinin sorunları Kızıl Bayrak ★ 21

Sekreteri Murat Tokmak’ın sözleri), o halde bu yasalara özelleştirilmesi, tarımda yıkım, devlet terörünün bulunuyor. Programı, dolayısıyla da partiyi sınıf
yıllardır neden seyirci kalınıyor? Yasalar çerçevesinde dozunun arttırılması, F tipleriyle yaşamın tümden kitleleri ile buluşturmak, sınıfı devrime ve sosyalizme
bir “hukuksal mücadele”yle hak kazanmak ya da mevzi hücreleştirilmesi, Kürt halkının özgürlük istemini kazanmak, sınıf devrimcilerinin tüm enerjilerini
korumak mümkün müdür? Bu ülkede en küçük bir hak boğmada fütursuz ısrar vb., gibi belli başlı ayaklardan hasrettikleri en acil hedef durumundadır. Sermayenin
savunusu ya da “yasal güvenceye alman” sendikalaşma oluşan topyekûn saldırının püskürtülmesi, gelip işçi örgütsüzleştirme saldırısına en anlamlı yanıt, işçi
hakkı için bile, fiili-militan bir mücadele ile devletin sınıfı ve emekçi kitlelerin birleşik-militan bir mücadele sınıfının Partisi’ni sahiplenmesi ve program ışığında
baskı ve terörünü göze almak gerekiyor. Sendika hattına çıkıp çıkmamasına bağlanmıştır. mücadele etmesi olacaktır. Sınıfa politik önderlik ve
bürokratlarının ise, bunu yapmak bir yana, mücadelenin Öncü-bilinçli işçiler ve genel planda işçi sınıfı sınıfın politik önderliği, partinin sınıf kitleleri içinde
gerekleri doğrultusunda hareket eden öncü-bilinçli büyük bir tarihsel sorumlulukla yüzyüzedir. İşten ete-kemiğe büründürülmesiyle sağlanacaktır.
işçileri, sımf devrimcilerini ısrarla engelledikleri atılma, devlet zulmü ve diğer bir dizi bedel göze Parti ile sınıf arasındaki mevcut mesafe, sendikal
biliniyor. alınarak mücadeleye girilirse, bu sorumluluğun örgütleri doğal olarak önplana çıkarıyor. “Sendikalar
Dolayısıyla, sermayenin örgütsüzleştirme saldırısı, başarıyla omuzlanmaması için hiçbir neden kalmaz. işçi sınıfının sermayeye karşı hergünkü mücadelesini
bunun bir parçası olarak işkolu barajı uygulaması, Kitlelerdeki öfke birikimi bizzat sermaye tarafından yürüttüğü ve kendini disipline ettiği sınıf örgütleri”
sendika bürokrasisi tarafından püskürtülemez. Sermaye dillendirilmekte, düzen sözcüleri “sosyal patlama” olarak her zaman büyük bir önem taşımışlardır. "Fakat
bunca pervasız davranıyorken beklemenin anlamı uyarısı yapmaktadır. Derinleşen sefaletin, pervasız geniş ayrıcalıklarla donatılmış sendika bürokrasisi
yoktur. Beklemek kadar, sorunu yukarıdaki bililerine sömürünün, azgınlaşan faşist terörün, gelecek umudunu tarafından bu işlevlerinden büyük ölçüde
havale etmek de kaybettirir. Sermayeye ya hemen yanıt karartmanın kitlelerde mayaladığı öfke, kendini bir uzaklaştırılmışlardır.” (TKİP Programı'nâzın...)
verilecektir, ya da iş işten geçmiş olacaktır. şekilde dışa vurmaktadır. Halihazırda hareketin Bugün sermayenin topyekûn saldırışım sorunsuz
parçalılığı, yerelliğe sıkışıp kalması ve dağınıklığı, uygulayabilmesi bundandır. %10 işkolu barajı
İşçi sınıfı büyük bir tarihsel sorumlulukla sermaye iktidannın korkularını hafifletmekte, ona nedeniyle TlS hakkının bu kadar kolay gaspedilmesi de
yüzyüzedir cesaret vermektedir. Politik önderlik boşluğu, sendikal sendika bürokrasisi sayesindedir. Türk-Iş yönetimi,
bürokrasi barikatı, acımasız devlet zulmü, medya sendikal örgütlülüğe yönelik son saldırıyı destekleyen
işçi sınıfı, soruna böyle bakabilmeli, öncü-bilinçli tekellerinin ideolojik bombardımanı nedeniyledir ki, bir tutum içindedir.
işçiler bunun üzerine düşünmelidirler. Baraj sınıf ve kitle hareketi birleşik-militan bir hatta Öncü, devrimci, sımf bilinçli işçiler, Parti’nin
keyfiyetinin son bulması, sıçrayamamaktadır. "sermaye sınıfının bir parçası haline gelen ve işçi sınıfı
sendikasızlaştırma/örgütsüzleştirmenin durdurulması, işçi sınıfının düzen barikatlarını aşabilmesinin en hareketi içerisinde sermayenin ajanı rolünü üstlenen bu
örgütlenme, grev, toplusözleşme, söz ve basın temel koşulu örgütlülüktür. Zaten düzenin başlıca ihanet şebekesine (sendika bürokrasisine) karşı"
özgürlüğünün sağlanması vb. tümü, gelip meşru-fiili bir avuntu kaynağı da sınıfın örgütsüzlüğüdür. yürüttüğü sistematik mücadeleye omuz vermeli, "işçi
çıkışa, militan mücadele alamna çıkmaya bağlanmıştır. sınıfını devrimcileştirme sürecinin temel bir boyutu
Bunların da ötesinde, sefalet ücreti dayatması, KIT’lerin Sendikaları devrimcileştirmek görevi olarak sendikaları devrimcileştirmek" için tüm
emperyalist tekellerin ve yerli işbirlikçilerinin talanına enerjilerini ortaya koyabilmelidirler.
açılması, emperyalist tahkim, sosyal güvenliğin Politik örgütlülüğün köşe taşları, komünistler Örgütsüzleştirme/sendikasızlaştırma saldırısına
tasfiyesi, eğitim-sağlık ve ulaşımın tümüyle tarafından parti ve program üzerinden oluşturulmuş verilecek yanıtın temel bir ayağı da budur.

Yeni Kitaplarımız

TKÎP Kuruluş Kongresi Belgeleri


lurkiye Komünist I
Partici Açılış ve kapanış
konuşmaları

Partinin adı ve amblemi

E K S E N Y A Y I N C I L I K

EKSEN YAYINCILIK

Laleli Cad. Çim Apt. 52/5 Aksaray/ISTANBUL


Tel/Fax: (0 212) 638 28 83
22 ★ Kızıl Bayrak Kapitalizmin felaketleri... Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2800

zorunda bırakmaktadır. Elbette

Kapitalizm ve işsizlik kapitalistlerin sorunu çözmek gibi bir


dertleri yoktur. Onlar bunu ya yeni bir
saldın aracı (esnek üretim vb.) olarak
kullanmak için gündeme getirirler ya da
M. Dağlı sisteme tepkisini ifade etmeye başlayan
kitleleri yanıltmak, beklentiye sokmak
İşsizlik gittikçe ivme kazanarak, amacıyla. Zira kapitalizm koşullarında
yüz milyonlarca insanı üretim sorunun çözümü bir yana, tersine,
dışında bırakarak, onları fiziki ve derinleşen kriz sorunu gittikçe
moral yozlaşma tehditi altında büyütmektedir. Tekellerin her evliliği
bırakıyor. Bu sorun, toplumların onbinlerce işçiyi yedek sanayi ordusuna
değişik smıf ve örgütlenmelerinin katmaktadır. Yine özelleştirilen her
gündemlerine aldığı ve tartıştığı bir işletmenin işçilerinin en az yansı sokağa
sorundur. Ancak her sınıfın olaya atılmaktadır.
bakışı ve çözüm önerileri farklıdır ve Bu soruna düzen cephesinden eğilen
farklı olmaya da devam edecektir. bir başka kesim ise yazar, çizer ve
uzman takımından oluşmaktadır.
Sorunun tarihsel kökeni Bunlann tepkileri daha çok ağıt yakmak
ve devleti uyarmak şeklindedir. Zira bu
Yedek sanayi ordusu, yaygm kesimin en büyük korkusu toplumsal
ifadesiyle işsizlik olgusu, Marks’ın başkaldındır. Görüntüde sözde bir
kapitalizm tahliliyle beraber, duyarlılık yansısa da, ufiıklan hiçbir
nedenleriyle birlikte ortaya zaman kapitalizmi aşamaz ve bundan
konulmuştur. “Ama makinelerin dolayı da olmayacak dua olan
yetkinleşmesi, insan emeğini “toplumsal banş” hayalleriyle yaşarlar.
gereksiz kılıyor. Makinelerin Reformist sol partiler de kimi denem
kullanılması ve çoğalması, bu sorunu gündemlerine almakta ve
birkaç makine işçisinin politika üretmeye çalışmaktadırlar.
milyonlarca el işçisini uğraşmaktadırlar. Milyonlarca işçinin Sorunu toplum gündemine sınırlı
yerlerinden etmesi demekse, sigortasız çalıştırılması, asgari ücretin düzeyde sokabilseler bile, taleplerinin
makinelerin geliştirilmesi, dayatılması, iş saatlerinin uzatılması vb. düzen içine ve reform hedefine
gittikçe artan sayıda makine uygulamaları yaşama geçirme olanağım kilitlenmiş olması, sorunun asıl
işçisinin kendi kendilerini kapitalistlere sağlayan, işsizliğin yaygm kaynağına yönelinmemesi nedeniyle,
yerlerinden etmesi demektir. olması ve işçilerin öıgütsüzlüğüdür. gerçek çözümü konusunda herhangi bir
Bu, sonunda, kullanılmaya Marks ve Engels’in 130 yıl önceki ciddiyet taşımamaktadır.
hazır ücretli işçilerin, tahlillerinin sonuçlan günlük Doğal olarak, sorunun kaynağına
sermayenin ortalama yaşamımızda somut olarak karşımıza inen ve gerçek çözümünü ortaya koyan
ihtiyacını aşan sayıda ortaya çıkmaktadır. her zaman komünistler olmuşlardır. 150
çıkması "dır. (Engels, Ütopik yıldır komünist parti programlarında,
ve Bilimsel Sosyalizm, s. 87) İşsizler ordusundaki mücadele emeğin korunması, işçi sınıfının fiziki
Marks’ın deyişiyle: dinamiği ve moral yozlaşmasının önüne
“Makinelerin, sermayenin egemenleri ürkütüyor geçilmesi, özel bir kaygı olmuştur. 2'ira
işçi sınıfına karşı savaşında bir sorunun çözümü, ancak o sorunu
en zorlu silahı haline gelmesi, iş başlamıştır. işsizlik, salt Türkiye gibi yaratan nedenlerin ortadan
avadanlıklarının işçinin elindeki geçim Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde emperyalizme bağımlı ülkelerin sorunu kaldırılmasıyla mümkündür.
araçlarını sürekli olarak zorla çekip sınırlı sayıda sanayi işletmeleri olmakla değildir. Emperyalist ülkelerin tümünün Komünist işçi partisi bu perspek :ifle,
alması; işçinin öz ürününün, işçiye boyun beraber, asıl gelişim ikinci Emperyalist de kronik bir sorunudur. Resmi rakamlar, programının “Acil Demokratik istemler”
eğdiren bir araca dönüşmesi, işte böyle Savaş’tan sonra hızlanmıştır. Bu dönem Avrupa ülkelerinde 15 milyon işsiz ve “Emeğin Korunması” bölümlerinde,
olmaktadır. (...) İş süresini kısaltmak için emperyalist sermayenin Türkiye’ye olduğunu göstermektedir. Avrupa işsizlik sorunuyla bağlantılı olarak;
en güçlü araç olan makinaların, işçinin yoğun olarak aktığı bir dönemdir. ülkelerinde işsizlik sigortasının olması “7 saatlik işgünü, 35 saatlik
ve ailesinin zamanının her anını, Dolayısıyla Türkiye kapitalizmi baştan sorunu hafifletmiyor. Bu ülkelerdeki sımf çalış ma ha f tası! ”
sermayesinin değerini arttırması için beri emperyalizme bağımlı gelişmiştir. savaşlan tarihinin zengin deneyimleri, “Sağlığa zararlı ve tehlikeli işlerde
kapitalistin buyruğuna sokan en şaşmaz Kapitalizmin tanma girişiyle başlayan işsizlerin kendi inisiyatifleriyle örgütlenip azami 5 saatlik işgünü!”
araçlar olması işte böyle gerçekleşmiştir." kentlere yoğun nüfus akımına istihdam hak arama eylemleri yapmalarına olanak “Herkese iş, tüm çalışanlara
(Aktaran Engels, age., s.88) alanları yetersiz kalmış ve işsiz nüfusun sağlıyor. Nitekim son yıllarda Fransa, işgüvencesi!” taleplerini formüle
Görüldüğü gibi, kapitalizmin iktisadi yurtdışma akmasına neden olmuştur. Almanya vb. ülkelerde işsizler kitlesel etmiştir.
yasaları, kapitalisti ya iflas etmeye ya da Buna rağmen yedek sanayi ordusu olarak alanlara çıkmakta ve seslerini Komünistler bu talepler uğruna
üretim araçlarını yenileyip üretim kalabalıklaşmaya devam etmiştir. yükseltmektedirler. Bu tepkileri Avrupa mücadele ederlerken, hiçbir zaman
tekniğine ayak uydurmaya zorluyor. Bağımlı Türkiye kapitalizmi, baştan burjuvazisini tedirgin ediyor ve kimi kendilerini bu taleplerin kazanılmasıyla
Anarşik üretim ve rekabete dayalı üretim beri yapısal krizler içinde debelenmiş ve zaman saldırılarını ertelemesine neden sınırlamazlar. Tersine, işçi sınıfının
biçimi, kaçınılmaz olarak yedek sanayi krizin faturasını işçi ve emekçilere olabiliyor. (Sovyetler Birliği’nin fiziki ve moral yozlaşmadan
ordusunun kalıcılaşmasını sağlıyor. Oysa ödetmek için ne gerekiyorsa yaparak dağılmasından sonra emperyalist Avrupa, korunmasını, tam da kendi kurtuluşu
makinelerin gelişimi, iş zamanının günümüze kadar gelişimini sürdürmüştür. işsizlik sigortası gibi ödemeleri yük uğruna verdiği mücadelede savaşma
kısaltılıp işçilerin serbest zamanlarının 1970’li yıllarda Ortadoğu’ya yoğun işçi saymaya başlamıştır ve sınırlandırma, gücü ve yeteneğini yükseltmesi
artmasında temel koşuldur. Ancak göçüne rağmen, işsizlik sorununda giderek kaldırma çabasındadır.) hedefine bağlı olarak ele alırlar.
kapitalizmde bu tam tersi bir sonuç niteliksel bir değişim olmamıştır. Gelinen Türkiye’de işsizler henüz seslerini Sonuç olarak, işsizlik kapitalizmin
doğurmaktadır, işçilerin bir kısmı aşamada ise bu sorun dev boyutlara yükseltmeseler de, Avrupa’daki işsizler ayrılmaz bir parçasıdır. Bu işsizliğin
işsizliğe mahkum edilirken, çalışan kısmı ulaşmıştır. Düzen savunucuları dahi işsiz hareketinin gelişmesi ileride Türkiye’de kader olduğu anlamına gelmiyor.
da işsiz kalanlarla tehdit edilir. Böylece sayısının 15 milyonu aştığını kabul yankı uyandırabilir. Bu gerçekler ışığında Kapitalizmin kendisi nasıl kader
kapitalist işçileri daha uzun süre ve daha etmektedirler, işsizlik oranındaki bu artış işsizler, düzenin tuzaklarına düşmedikleri değilse, işsizlik de kader değildir.
ucuz ücretle çalıştırma olanağı elde eder. özellikle büyük holdingler ve KIT’lerde oranda, sisteme muhalif potansiyel bir Kapitalizmi tarih sahnesinden silme
Bu yönüyle kapitalizm, ne işsizlik taşeronlaştırmayı; orta ve küçük güçtür. mücadelesini yürütürken, iş saatlerini
sorununu çözebilir, ne de çözmek ister. işletmelerde ise kayıt dışı çalışmayı düşürmek, yeni istihdam alanları açmak
beraberinde getirmiştir. Küçük ve orta Soruna farklı yaklaşımlar/ farklı için burjuvazi zorlanmalıdır. Bu
Türkiye’de işsizlik boy işletmelerin kapitalistleri öyle bir çözüm önerileri aşamada bunun en somut alanı,
noktaya gelmişlerdir ki, en ufak bir taşeronlaştırma, esnek üretim,
Türkiye’de kapitalizmin gelişimi, sorunda işçileri işten atmakta ve işçilik işsizlik sorununun ulaştığı boyut, sendikasızlaştırma, özelleştirme vb.
emperyalist metropollere göre geç maliyetlerini düşürmek için kapitalistleri de bu konuya eğilmek saldırılan püskürtmektir.
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Kızıl Bayrak ★ 23

Reform ist cenderenin kırılm ası üzerine


İlhan İnan
Kapitalizmin yığınlar üzerindeki maddi ve manevi sağlamlık arzederse etsin; bunu dönemsel-yerel-kısmi- beraberinde getirmektedir. Devrim partisinin, günlük
tahribatından, yığınların kendini savunma refleksi kendiliğinden vb. süreçlerin ‘mücadele yönünde önünü mücadelelere paralel yürüteceği “ayaklanmacı” pratik;
çerçevesinde, şu veya bu düzeyde mücadelelerin açacak” bir politika ile birleştirmeden, devrim çizgisini kitle psikojisini olumlu yönde etkileyecek ve
doğması kaçınılmazdır. Bu mücadelelerin ve bu kitleleştirmek yine de mümkün olmayacaktır. Zira bu reformistleri mazaretsiz bırakacaktır.
mücadeleleri besleyen özlem ve taleplerin, değişik çizgi, yığınlann gündelik yaşamına pratik bir etkide Parti merkez yayın oıganınm işçi kitleleri içindeki
muhalefet akımlarına siyasal bir alan açması da aynı bulunmalı ve siyasal çatışmalarda tuttuğu mevziyi, yaygm ve istikrarlı varlığım oluşturmak, bunun
biçimde kaçınılmazdır. Böylece, kapitalizmi iyileştirme/ yığınların pratik deneyimlerinden güç alarak oluşturulmasını engellemeye çalışan “müdahillere”
sömürüyü sınırlama eksenli ve tasfiye eksenli siyasal ilerletmelidir. Dönemsel tutum ve çabalar, ya da başka dersini verebilmek vb. olgulara dayanacak olan,
anlayışların birbirleri ile çatıştığı bir atmosfer oluşur. ifadeyle “taktiğin unsurlarını” oluşturan faaliyetler; “mücadelenin temel yönü”; taktik tutumlarımızın
Kapitalizmle şu veya bu düzeyde mücadele içinde devrim partisinin şu saat üzerinden hesap yapabilmesini üzerindeki “koruyucu hayalet” olacaktır. Bu koşullarda
olan tüm siyasal akımlar, yığınların kapitalizme karşı ve yığın hayatının her yönü üzerinden güç reformistlerin en küçük mücadeleci tutumu dahi,
kendiliğinden mücadeleleri içinde örgütleme ve alabilmesini sağlar. Devrim partisinin tüm ideolojik- “hayalete” hizmet edecektir.
geliştirmeye yönelirler. Devrim partisi, kendiliğinden politik hasımlan; kendi faaliyetlerini bu gündelik alana Bu durumda da istediklerini yapmakta özgürdürler:
mücadeleler ile devrimci bir program ve burjuvazinin yöneltmekte ellerinden geleni artlarına koymayacakları Ya mücadele ederler ve parti-program anlayışını
tasfiyesi eksenli siyasal bir hat arasında bağ kurmaya, bu için ve egemen ideolojinin etkisi bakımından bu alanda yaygınlaştırmamıza ister istemez yardımcı olurlar; ya da
mücadeleleri devrimci bir politik-örgütsel gelişmeye avantajlı oldukları için, mücadelenin bu boyutunda elde büsbütün mıymıntılaşarak, yığınlann gözünde bir
kanalize etmeye çalışır. Bunu yaparken, her türden edilecek başarı ya da başarısızlıkların, tayin edici önem paçavraya dönüşürler. Yakalayacağımız halka budur.
sistem içi arayış ve çabalan, en başta temsü ettiği taşıdığı ortadadır. Reformist cenderenin bugünkü “yumuşak kamı”
sınıfın saflarından tecrit etmek gibi, buna dayab Yığınları zaptetmiş “reformist cenderenin kırılması”, buradadar.
kapsamlı ve karmaşık bir süreci başarıyla geçmek işte bu anlamda bir “çok yönlülük”-üretkenlik ve farklı Görevimiz kesindir: İhtilalci faaliyetin güven yayan
zorundadır. türde kazanından “bir potada eritme” ile mümkün rüzgan altında, herkese, reformistlere de, tutacaklan bir
Burjuvazi bu süreci, satm almalar yoluyla ve işçi olacaktır. Öyleyse yığınların kendiliğinden hareketini, mücadele mevzisi göstermek. En katı tutumla, en esnek
aristokrasisi/sendika bürokrasisi gibi bizzat yarattığı her dönem, dönemin şartlanna uygun bir noktadan ve hareketleri birleştirmek. Farklı zeminlerdeki farklı
gerici dayanaklar üzerinden, kendi karşı devrimci dönemin şartlanna uygun yöntemlerle tutup kendimize çabalanmızı, aynı potada, parti güçlerinin oluştuğu
amaçlarına kanalize etmeye çalışır. Bu durum, doğru çekmeyi başarabilmeliyiz. Bu tutum, yığınlann potada eritmek.
sözkonusu siyasal çatışmaları devrim partisi açısından kendiliğinden hareketinin koşullarından esas olarak Tüm parti örgütlerimiz ve parti militanlanmız, şunun
daha da zorlaştırır. Bu nedenle, maddi ve manevi üretim bağımsız bir hatta sahip “temel faaliyetlerimizi” bilincinde olmalıdırlar ki; partinin geometrik
araçlarını elinde bulunduran egemen sınıfın ideolojik besleyen ve daha geniş zemine taşıyan bir işlev büyümesini hazırlamak için, aritmetik büyüme
hegemonyasından güç alan, yığınlardaki binbir çeşit görecektir. döneminden geçmek, birikim yapmayı öğrenmek, uzun
tutucu eğilim ve alışkanlıklar üzerinden kendini sürekli Gelelim bu perspektifi günün somutluğu üzerinden soluklu bir hattı geçebilmek gerekmektedir. Bu koşullar,
yeniden üretme imkanına sahip olan reformizmi geniş belirlemeye. Yığınlann kendiliğinden hareketinin birçok başka örneğe göre; son derece elverişli
yığınlardan tecrit etmeyi başarmak, çok yönlü bir çabayı bugünkü şartlan, saldırılara karşı bir mevzide koşullardır. Konjonktür, “ayakta kalma” koşullarından
gerektirir. Bu, çeşitli aşamaları içeren, farklı mücadele tutunabilmeyi başarma, buıjuvazinin hedeflerine giden bir aşama daha ileridedir. Yeter ki konjonktürü ileriye
yöntemlerini farklı dönemlerde yerinde kullanabilmeye yolu bir noktada tıkayan bir savunma hattı oluşturabilme dönük yönünden sıkıca yakalayalım. Yeter ki bunu
dayanan, zorlu ve uzun bir süreçtir. gereksinimi ile karakterize olmaktadır. Bu koşullarda yaparken ayaklarımızı yerden kesecek bir şövalyeliğe
Bu noktada komünistlerin, artık iktidar sorununun reformizmi zayıflatmak, ilk bakışta paradoksal görünse sapmayalım.
eşiğine gelmiş koşulların ifadesi bir tarza göre hareket de, reformist eneıjiyi mücadele yönünde istismar Partimiz; devrimin imkanlarını sabırla “ilmek ilmek”
etmesi büyük yanılgı olur. Örneğin, Şubat Devrimi’nden edebilmeye dayanacaktır. Zira her zeminde bir siyasal örme dönemini başanyla geçecek, “çanların buıjuvazi
sonra Lenin’in partiye gönderdiği ilk talimat olan, aynşmanın körüklenmesi, yığınların saldın konumunda için çaldığı” mevziyi tutacaktır!
“geçici hükümete hiçbir destek yok...” talimatım ele olduğu koşullara fazlasıyla bağlıdır ve bu
alalım. Burada artık “geçici hükümet”e dönüşmüş koşullara geçebilmek için, önce “direnişin
reformizmin hiçbir biçimde devrimci amaçlarla istismar örgütlenmesi” gerekmektedir.
edilebilecek bir özelliğinin kalmaması sözkonusudur. Bu Her zaman ve her yerde böyle olur anlamında
noktada “hiçbir destek” tutumu, temel politik tutum değil elbet; ama kendiliğinden hareketin şu veya
haline gelmiştir. Yine de Lenin’in bu talimatmda, bu düzeyde bir saldın konumunda bulunmadığı ve
reformist partiler ile bu partilerin kitlesi arasında bir “vuruşarak çekilme” tarzında seyrettiği bugünün
ayrım gözetilmeye devam edilir ve “yığınları koşulları, mücadelenin geniş bir zeminde
aydınlatma”nın temel görev olduğu belirtilir. planlanmasını gerektirmektedir. Daha da kötüsü
Açıktır ki, bugün komünistler çok daha farklı olabilirdi. Yığınlar, hiçbir direnç göstermeden,
koşullarda mücadele etmektedirler. Bu nedenle,
bugünün koşullarında, reformizme karşı mücadelenin
buıjuvaziye tek tek mevzileri terketme sürecinde
bulunabilirlerdi. O zaman belki en “dar” faaliyet
Devrimci
hangi yöntemlerle yürütüleceği sorununu ciddi biçimde
irdelemek gerekir. Dönemsel ve geçici olamn üzerinde
durmadan önce, ilkesel ve stratejik olamn altını bir kez
biçimleri ekseninde, “gerillavari” pratiklere
dayanmak elzem olabilirdi. Böylesi, “ayakta
kalma” şartlarını oluşturmaya tekabül edebilirdi.
Harekette
daha çizmekte yarar var. Zira bu anlamda sağlamlık
içermeyen “dönemsel tutumlar”, oportünizm üretmekten
Ama bugün için halen, durum farklıdır. Yığınlar
“vuruşarak çekilmekte”; hatta bu süreç, “patlama”
Reformist
başka bir sonuç vermez.
Devrim partisinin siyasal çalışması, herşeyden önce
dinamiklerini bağımda taşımaktadır. Bu
koşullarda yığınlann daha fazla geri gitmesini Eğilim
istikrarlı-hedefli ve güçlenerek yaygınlaşan bir “devrimi durduracak “duvan çekmek”, yığınların sırtını
örgütleme” çabasıdır. Buna uygun içerikte bir buraya dayamasını sağlamak gerekmektedir.
propaganda-ajitasyon-örgütlenme faaliyetini gereksinir. Doğal olarak bu, en iğreti mücadele unsurlarım
Bu faaliyet; araç ve yöntem bakımından da, dahi bir toplama katarak, enerji yaratma çabasına
“ayaklanmacı” bir karaktere sahip olmalıdır. Devrim tekabül edecektir. Bunun aktif öznesi olabilmek,
partisi, daha da aynntılandınlması mümkün olan bugün için siyasal bir prestij kazanmaya açüan
çalışmanın bu yönü üzerinden, kendi devrimci kapıdır.
çizgisini kitleleştirmeye çalışır. Bu elbette temel yöndür Reformizmin bugünkü tezahür edişi, saldınlar
ve bu da istikrara sahip olmadan girişilecek “çok karşısındaki mıymıntılıktır! Öyleyse reformizme
yönlülük” çabalan, bir potada erime imkanı olmayan, bugün, buradan vurulmalıdır! Devrimci bir
omurgasız çabalara tekabül edecektir. programın verdiği güçten yoksun olması,
OT E K S E N Y A Y I N C I L I K
Öte yandan, çalışmasının temel yönü ne derece reformizmin “dayak yemekten bıkmasını”
24 ★ Kızıl Bayrak Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

Semt çalışması üzerine Tahir Solmaz


Semt çalışması her zaman siyasal çalışmanın sınırlı kalması, bunun yerel ve somut bir çalışmaya Bu gençlik kesimi ülkemizde hiç de
önemli bir parçası olmuştur. Bu önem, işçi ve dönüşememesi olmuştur. Çünkü fabrika azımsanmayacak bir niceliktedir. Bu kesimler çalışsa
emekçilerin yaşamına doğrudan müdahaleyle çalışmasında olduğu gibi, semt çalışmasında da da, istikrarlı bir çalışmadan sürekli kaçarlar.
ilintilidir. Komünistler açısından semt çalışması, birebir işçi ilişkileri yaratmak, buna kafa yormak, Günübirlik çalışmayı ve tüketmeyi severler. Bu
proletaryanın örgütlenmesinin bir parçası olduğu çaba sergilemek, sabırlı olmak gereklidir. Bu kesimleri örgütleme çabaları, onları üretimle bağ
gibi, onu her alandan kuşatmanın da önemli bir zorluklardan dolayı çalışmanın sonuçlarına hemen kurdurma (işçileştirme) ve kimi pratik faaliyetlerde
mevzisidir. Fabrika ve semt çalışması, bu açıdan ulaşamamak, alana yönelik bir mesafe yaratmış, yer almalarını sağlayarak teması güçlendirme
karşı karşıya getirilemez. Proletaryanın geniş semtlerde yürütülecek çalışmayı yalnızca genel bir biçiminde gerçekleşmelidir.
yığınlar halinde oturduğu semtlerde faaliyet propaganda çalışmasından ibaret görmeye Geleneksel küçük-burjuva akımların semt
yürütmenin önemi yeterince açıktır. yolaçabilmiştir. pratiklerinde önemli bir yer tutan bu kesimlerin,
Fabrika ve sınıf çalışmasından yalıtık, sınıfın Semt çalışmasına yalnızca işçi ilişkilerinin (semtlerdeki tüm gençliğin) dinamizm ve enerjisini
ideolojisinden bağımsız bir çalışma, olsa olsa küçük- yaratılacağı bir alan gözüyle de bakılmamalıdır. “anti-faşizm” adı altında çarpık bir anlayışla heba
burjuva devrimciliğinin bildik çalışma tarzının bir Grev ya da direnişe çıkan işçilerle fabrika önünde edildiğini biliyoruz. Semtleri semt olarak
tekrarı olur. Burada sorun yalnızca semtlerde oturan kuracağımız ilişkiler ne kadar “derinlikli” olursa örgütlemek, “faşist bir gencin bıyıklarını yolmak”,
kesimlerin sınıfsal kimliği ve bileşimi ile ilgili ya da olsun, bu işçilerin bir kısmının (özellikle öncü mahallede adam dövmek gibi pratiklerin, siyasal
sınırlı da değildir. Alana yaklaşım, çalışma tarzı, işçilerle) evlerinde geliştireceğimiz ilişkiler (onların ciddiyetini tartışmak bir yana, küçük-burjuva
bakıştaki tutarlılık vb., bunların hepsi ayırdedici sosyal ve özel yaşamlarına girmek) bizim grev ve devrimciliğinin aynı zamanda bu potansiyelleri nasıl
birer farklılıktır. Küçük-burjuva devrimci örgütler de direniş alanlarının doğal birer parçası haline heba ettiğini ya da bu gençliğin işçi sınıfının bir
pekala semtlerde bir “sınıf” çalışması yürütebilirler. gelmemizi hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır. parçası haline gelmesini nasıl engellediğini,
Birçok işçiyle siyasal ilişki kurabilirler. Ama mesele Ayrıca grevci ya da direnişçi işçinin semtinde yeni kötürümleştirdiğini biliyoruz. Bu herhangi bir
hiç de bu değildir. ilişki alanlarının açılması anlamına da gelecektir. çevrenin değil, geleneksel küçük-burjuva akımların
Semt çalışmasının kuşkusuz kendine özgü Çünkü insanların evleri özel ortamlardır. Oraya ortak pratiğidir.
yönleri vardır. Bu ifadesini sınıfı değişik alanlar girmek, dahil olmak, karşılıklı güven ve dostluk Komünistlerin semt çalışmasına bakışları ve
üzerinden örgütlemekte bulur. Kullanılan araçlardan ilişkilerinin gelişmesi anlamına da gelecektir. örgütlenme tarzları, ideolojik-sınıfsal doğaları gereği
tarza kadar da kendisini gösterir. Üretim birimleri Fabrikaların semtlerle içiçe olduğu yerlerde farklıdır. Bu farklılık, doğal köken ve alandan çok
olan fabrikalarda işçilerle ilişki kurmanın ya da fabrikaya dönük somut müdahaleyi her iki taraftan daha önemli olarak, bu kadroların nasıl kazanıldığı
sınıfın acil ihtiyaçları üzerinden pratik bir faaliyet zorlamak, işçileri daha hızlı etkilemek anlamına ve hangi sınıfın ihtiyaçlarına cevap verdiği ile
yürütmenin kendine has (doğrudan üretim alanına gelecektir. ilintilidir. Küçük-burjuvaziyi küçük-burjuvazi olarak
yönelik olduğu için) özellikleri vardır. Fabrikaya Her alan çalışması, kendine uygun kadrolar örgütlemek, işçi sınıfı devrimciliğine dönüşümü
girip siyasal çalışma yürütmek, sendikasız olan yaratır ya da şekillendirir. Eğer semt çalışması, gereksiz kılar. Bu gereksizlik, semt emekçilerinin ve
işyerinde sendikalaşma faaliyetini başlatmak ya da yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, üretim alanlarından gençliğini verili durumunu teorize eden,
içinde yer almak, grev ve direnişlerin doğrudan yalıtık, daha doğrusu orayla bağ kurmanın, kendiliğindenci bir sürüklenişe tekabül eder. Küçük-
içerisinde olmak, sınıf dayanışmasının örgütlenmesi geliştirmenin bir alanı olarak görülmediğinde, burjuva ideolojisine dayalı anlayış tüm pratiklere
için diğer fabrikalarda etkin bir çalışma yürütmek, kendiliğinden kaymalar yaratır. Bu, yalnızca semt damgasını vurur. Tarihte bireyin rolünü, onun
fabrika gazetesi çıkartmak, vb. bir dizi ihtiyaca çalışması için değil, örneğin öğrenci gençlik “kahramanlıklarını” abartmaktan özneyi maddi-
yönelik çalışma biçimleri sözkonusudur. çalışması için de geçerlidir. Semtler yalnızca sınıfsal ilişkilerden bağımsız algılamaya ve bireysel
Semtler ise, tam da fabrikaya yönelik işçilerin değil, işçi sınıfına “en yakın” kesimlerin de teröre kadar, bir dizi pratik ve kavrayışın kendisini
yürütülmesi gereken çalışmanın bir diğer alanıdır. oturduğu yerlerdir, işsiz gençlik ya da marjinal en özgün ürettiği yer daha çok semt çalışması
Semtler ilgili sektör ya da fabrika işçilerinin “toplu” “serbest meslek” gruplarının da içiçe yaşadığı bu olagelmiştir.
şekilde yerleştiği alanlardır. Öyle anlar olur ki, yerlerde, onlara yönelik bir çalışmayı Sınıf çalışmasının bütünlüğü gözönüne
fabrikalarda fiili müdahale içerisinde kuramadığınız küçümseyemeyiz. Yani semtler, barındırdığı alındığında, grev ve direnişlere müdahalenin bir
işçi ilişkisini semtten kurabiliriz. Bu kimi zaman okullarıyla, kitle örgütleriyle (halkevleri, köy ayağı, işçileri her yönden kuşatmanın alanı olarak
akraba ilişkileri üzerinden, kimi zaman doğrudan dernekleri, lokal, parti) ve diğer uğraklarıyla birlikte semtler karşımıza çıkmaktadır. Grevci işçilerin toplu
gazete satışından ya da işçilerin uğrak yerlerinden bir biçimiyle faaliyet götürmeye çalıştığımız yerler oturduğu semtlerde ilişkileri genişletmek, yaygın
olur. Ama bizim işimiz tesadüflere bağlı olamaz. olabilmelidir. Buralara gelen kesimlerin sınıfsal propagandayı örgütlemek, yalnızca grevci işçileri
Hedefli bir çalışma yürütmek zorundayız. Genel kimlikleri farklı olmakla birlikte, içiçelik, birbirine değil, aynı semtte diğer fabrikalardan işçileri de
propagandanın semtlerdeki etkisi ise “genel” olur. yakınlık, çalışma alanlarımızın genişlemesine de etkilemenin, ilişki geliştirmenin bir biçimidir.
Bu genel etkiyi somut ilişkiye dönüştürebilmek için olanak tanımaktadır. Bir biçimiyle ilişki Çeşitli illerde işçilerin oturduğu semtlerin
gerekli istikrar ve yaratıcılık yoksa, semt kurduğumuz bir fabrika işçisinin oğlu ya da kızı dağılımı sürekli bir değişim göstermektedir. Sanayi
çalışmasından sınıf adına yararlanmamız pek işsiz ya da öğrenci olabilir. Ya da bunun tersi. kentlerinde bile kimi fabrika işçilerinin oturduğu
mümkün değildir. Tanıştığımız işsiz bir gencin ablası, abisi ya da yerler, site ve lojmanlar haline gelmektedir. Mesala
Mesela, gazete satışları ilişki kurmanın, ilişki babası işçidir. Ankara’da gecekondu semtleri işçilerin toplu şekilde
alanını genişletmenin önemli bir aracıdır. Gazete Yalnızca gazete üzerinden ilişki kurmak ya da oturduğu yerler olmaktan çıktığı için, bu semtlerde
satışı sırasında tek bir evden alacağımız davet, yaratmak tek başına asla yeterli değildir. Doğrudan yürütülecek çalışmalar, hem farklı hem de daha
birçok işçi ilişkisi ile tanışmamızın olanağına politik kimlikle ilişki kurmak, bazen kimi olumlu zorludur. Ama diğer illerde semtlerin içiçeliği ve
dönüşebilir. Bunun geçmişte birçok olumlu örneği gelişmelerin önünü de kesebilir. Önceden yaratılan fabrika işçilerinin gecekondu semtlerinde yoğunluğu
vardır. Gazete satışı üzerinden davet edildiğimiz politik düzey, ilişkinin yataylaşmasını ve halen geçerliliğini korumaktadır. Özellikle İstanbul,
evde fabrikada çalışan hiçbir fert olmayabilir de. doğallığında farklı kesimlere sıçramasını zora Adana, Mersin, İskenderun, Zonguldak, Bursa bu
Ama aynı kişilerin mahallelerinde işçi tanıdıkları, sokabilir. “Yataylaşmak”tan kastımız, ilişkinin daha açıdan fazlasıyla avantajlara sahiptir.
akraba ilişkileri niye olmasın? Semtlerde doğal bir gelişim içerisinde yaratılması ile ilintilidir, Fabrika ve semt diyalektiği, yukarıda da
karşılaşacağımız işçilerin öncü işçiler olması da işçi ve emekçi semtlerinde bulunan “işsiz gençlik”, vurguladığımız gibi, birbirini tamamlayan,
gerekmiyor. Bizim fabrikaya ulaşmamız, fabrikayı yalnızca iş bulamadığı için işsiz değildir. “Lümpen” geliştiren, partinin nüfuz alanlarını derinleştiren bir
tanımamız, fabrikadan başka işçilerle tanışmamız ilişkiler çalışmayı sevmemeyi, anne ve babanın işleve sahiptir. Yeter ki, fabrika ve semt çalışmasının
için bir olanaktır. Yeter ki, bu tek tek ilişkiler parasıyla yaşamayı, çalışmayı hakimiyet ilişkisi bağlarını pratikte kurmakta, ilişkileri geliştirmede
üzerinden hedef fabrikalarla bağlarımızı görmeyi, kolayından kazanmayı da beraberinde yaratıcı ve zengin deneyimleri içselleştirmede, hız
güçlendirmeyi başarabilelim. getirir. “Emir” altında çalışmayı sevmez, ama aile ve ve motivasyonu yükseltmekte parti bilinci ve
Bizim geçmişte en büyük eksikliğimiz, semtlere arkadaş çevresinin yardımlarıyla yaşamaktan da ruhuyla hareket edebilelim. Oblomovluğa,
dönük yaygın bir propaganda faaliyetinin kendisiyle vazgeçmez. kendiliğindenciliğe, amatörlüğe prim vermeyelim.
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Mücadele tarihimizden Kızıl Bayrak ★ 25

Ölümünün TKP’nin kuruluşunun 80. yılı...


........ ............ . 16.
< — «ipvılında büvük devrimci
*.....................jr............. ■—
—— sanatçı
......... .......—
(TKP Mustafa Suphi önderliğinde 10 Eylül
ve eylem adamını saygıyla anıyoruz 1920’de kuruldu)

“Memleketimizin
son ümidi
Bolşevizmdedir!”
Mustafa Su phi’nin TKP Kuruluş Kongresi
Yılmaz Güney’in açılış konuşmasından...
genellikle sanatçı kişiliği
üzerinde durulur. Oysa “Türkiye Komünist Örgütü’nün birinci kongresini
o, herşeyden önce açmakla kendimizi bahtiyar addediyoruz.
sosyalist dünya Arkadaşlar, bir zamanlar bir hayal halinde telakki
görüşüne sahip. Onun olunan komünizm, bugün, Rusya’da meydana getirdiği
gereğini yapan militan hayat ile, kurduğu yeni hükümet biçimi ile, Kızıl Ordusu
bir aydın, yürekli ve ile işçi, köylü halk içerisinde kuvvetlendirdiği
inançlı bir siyasal dava örgütlenmesiyle şarkın ve bütün dünyanın mazlum millet
(kavga) adamıydı. ve sınıflarına pek büyük ümit veriyor. Son aylar
Düzene karşı derin zarfında, bize görünen iki büyük manzara bu ümitlerin
bir kin, sürekli mücadele ne kadar esaslı olduğunu gösteriyor. Bu manzaralardan
ve öğrenme çizgisi, her
biri, Üçüncü Enternasyonal’in ikinci kongresidir ki
yol ayrımında kendini
orada şark ile garbın muhtelif bölgelerinden gelmiş 37
yenilemesi, ileriden ve
millete mensup işçi ve köylü vekilleri toplanmıştı. Bu
doğrudan yana tavır
toplantı proletarya hareketlerinin yeryüzünde ne derece
alması, gerçek bir
kuvvetli olduğunu gösteren aşikar ve maddi bir delildir.
sanatçı kişiliği onu
Diğer taraftan, toplantısını henüz bitiren Beynelmilel
karakterize eder.
Şark Kongresi’nde doğunun m uhtelif milletleri,
Onun gericilikle
Hintliler, Cavalılar, tranlılar, Türkistanlılar, Buharalılar,
çatışması 1950’lerde
Dağıstanlılar, Kırımlılar, Türkiyeliler ile Gürcistan ve
başlar. Dönem anti-
Ermenistan mazlum milletleri tarafından gönderilen
komünizmin şaha
kalktığı McCarthy’cilik binlerce vekiller bir yerde toplanarak aynı hedefe doğru
dönemidir. Bir öyküsü nedeniyle komünizm propagandası yapmakla, TKP’lilikle suçlanır, hapse atılır. istek ve iradelerini ilan etmiş olmakla Avrupa
Bu dikbaşlı genç daha sonra TKP’yi arasa da bulamaz. cihangirlerine karşı azim ve maksatlarını anlatmış
‘60’lardan sonra sinema dünyasında büyük bir üne ulaşır. Ama onun planı başkadır. Elde ettiği oldular. Üçüncü Enternasyonal’in kongresi son
imkanları ve ünü devrimci amaçlarla kullanacaktır. Yeşilçam batağındaki krallığa dönüp bakmaz bile. oturumunu kapatırken, Rusya’nın muzaffer Kızıl
Bu yıllarda gelişen devrimci gençlik hareketiyle bağ kurar, destekler. Bu nedenle ‘71’den sonra Ordusu’nu dünya proletaryasının ve şark mazlum
tekrar hapse girer. milletlerinin hizmet eden ve savunan bir ordu ilan
Yılmaz bu hapislik döneminde pek moda olan yılgınlığa ve küçük-burjuva devrimciliğinden etmiştir.
revizyonizme savrulmaya karşı koydu. Marksizmi kavramaya çalıştı, kendini eğitti, devrimci kişiliğini Bakü’de toplanan Beynelmilel Şark Kongresi de
geliştirdi. Avrupa ve Amerika’nın zalim ve hunhar emperyalizmine
Kısa bir özgürlük döneminden sonra bir provokasyonla tekrar hapse atıldı. Pek kolay kaçabilirdi. karşı kutsal savaş ilan etti. İşte bu iki misal karşısında
Ama o, burjuvaziye demagoji fırsatı, kendine gönül vermiş milyonların güvenini sarsma fırsatı bolşevizmin yeryüzündeki toplumsal devrime nasıl esaslı
vermemek; yığınlara en geniş olanaklardan yararlanarak seslenme imkanını kaybetmemek için uzun bir dayanak olduğu meydana çıkıyor. Türkiye’deki son
yıllar gönüllü hapiste kaldı. Ancak yeni cezalarla ömrünü dört duvar arasında geçirmesi planlanınca vak’aları tetkik etseniz, gelen arkadaşları dinleseniz,
kaçtı. partimize gönderilen mektupları görseniz,
Sadece bu tutumu bile, onun devrimi ilerletme, ezilen ve sömürülen yığınlara karşı büyük bir memleketimizin son ümidinin bolşevizmde olduğu
bağlılık ve sorumluluktan başka bir şeye tapmadığının en iyi göstergesidir. kanaatini anlarsınız. Arkadaşlar, büyük Rus devrimi son
Yılmaz politikayı -o günkü kötü örneklerde olduğu gibi- sınıf hareketinin gerçek sorunlarından üç sene zarfında olağanüstü örnekler görmüştü. Hiç
kopuk moda meselelerde anlamsız kavram tartışmaları ve yığınların mücadelesinin dışında gürültü kimsenin ümit etmediği halde Rusya proletaryası evvela
çıkarmak olarak anlamadı. Kişilikli ve eleştirici bir gözle öğrenmeye, üretmeye çalıştı. Hiçbir zaman bir devrim ordusu vücuda getirdi ki cihanı hayran
da, pek yerinde olarak, yaptıklarını yeterli bulmadı, sahip olduğu yetenekler ve haklı saygınlığıyla bıraktı. İşte bu devrim şimdi demir ellerini şarka
kendinden hoşnutluğun sarhoşluğuna düşmedi. O, gözünü hiçbir zaman yapılması gerekenden, uzatıyor. Şark siyaseti Üçüncü Enternasyonal’in
ihtiyaçtan ayırmadı. İşte onun gerçek devrimci ve sanatçı kişiliğinin, bitmek bilmeyen öğrenme ve gündeminde birinci maddeyi teşkil ediyor. Bu meselede
yaratma azminin, vurduğu yerden ses getirmesinin sırrı burada yatar. en ziyade alakadar olanlar şüphesiz bizleriz. Biz Türk
Yine bu nedenledir ki, Yılmaz Güney, sanatı siyasal mücadelenin bir aracı olarak ele almış ve kaba komünistleri bu hareketin kıymetini bilmeli, tarihin
slogancılığa, suniliğe, zorlamacılığa, kuruluğa, gösterişe, abartmaya düşmemiş; sanatçı yeteneğiyle kaydedeceği bu fırsatı iyi takdir etmeliyiz. Biz de kendi
ezilenlerin dünyasını kendine özgü zengin bir dille beyaz perdeye aktarmıştır. memleketimizde Avrupa emperyalizminin ve harici ve
47 yıllık ömrünün en verimli 12 yılı zindanlarda geçti. Bu, Yılmaz’ın toplumsal ve siyasal dahili düşmanların haddini bildirmeliyiz. Bütün bu
gelişmeleri izlemesini, çalışmalarını zorlaştırdı. Buna rağmen o, milyonları etkiledi, gericiliğe karşı arzularımızı tasavvur ve temenniden hakikat haline
mücadeleye çekti. Böylesi bir şeref pek az insana nasip olmuştur. koyacak, bu kongredir. Türkiye komünist kongresi
Eğer Yılmaz daha elverişli koşullarda yaşasaydı (örneğin güçlü bir sosyalist işçi hareketi) veya Rusya’dan uzanan bu demir elleri tutabilecek kuvvetler
ömrü bu kadar kısacık olmasaydı, her yönüyle devleşecekti. Bu bakımdan, belki de yaptıklarından çok yetiştirecek ve partimiz yalnız Türkiye’de değil, bütün
yapacakları açısından o, özgürlük ve sosyalizm kavgasında devrimci aydınların, sanatçıların önemini şarkta devrimin bayraktarı olacaktır. Onun için, Yaşasın
anlatıyor. Türkiye Komünist Partisi, Yaşasın bütün partilerini sıcak
Kimileri kendilerine karşıt bir kampta olduğundan, kimileri de ideolojik düşüncelerindeki bazı bünyesinde toplayan Üçüncü Enternasyonal, Yaşasın
yetersizliklerini ya da anlaşmazlıklarını neden göstererek, onun siyasal kişiliğini ve eylemini yok şarkta ilk devrim ocağını kuran Azarbaycan Sovyet
sayıyorlar. Cumhuriyeti.”
Yılmaz Güney proletaryaya ve sosyalizme aittir. (Konuşma kısmen bugünkü Türkçeye göre
(Bu metin, Ekim 'in Ekim 1987 tarihli 1. sayısından alınmıştır.) sadeleştirilmiştir.)
26 ★ Kızıl Bayrak Reformist hareket Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000

Perinçekler’in izinde yol alanlar


Tahir Solmaz
MGK’cı ÎP’in, kemalizmin kokuşmuş çöplüğünden Yine bahse konu olan yazının son paragrafında
topladığı argüman artıklarını tüm rahatlıklarıyla nasıl söylenenlerin, ÎP’in ve kemalizmin savunageldiklcrini,
kullandıklarını biliyoruz. En azından İP’in “gizlisi ne de güzel tekrarladıklarını gösteriyor: “Zafer Bayramı
saklısı” yok. EMEP de, artık bu yolda hızlı adımlar ile Cottarelli 'nin gelişinin aynılaşması! Hem bu çelişkiyi
atmaktan çekinmiyor. Susurluk sürecinde ordunun ortaya koydu, hem de emekçilerin atıldığı IMF'ye karşı
demokratikleştirilmesini savunanlar, bugün ÎP’ten kopya gibi görünen mücadelenin, aslında çok daha kapsamlı,
çekerek, hatta ÎP’e taş çıkarırcasına, kraldan daha kralcı ülkenin bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesi olduğunun
geçinmeye çalışıyorlar. Evrensel’’in 30 Ağustos görülmesinin vesilesi o ld u ”
sayısında baş sayfaya çıkarılan, “Zafer Bayramında, IMF Hiçbir çürüme, başladığı yerde kalmıyor. Kuşkusuz
Çıkarması” ve altında daha küçük puntolarla yazılan bugün EMEP’in geldiği noktanın bugünden yarını bir
“kurtuluşu simgeleyen 30 Ağustos’un yıldönümü” değişim ve dönüşüm biçiminde olmadığım, tersine
vesilesiyle söyledikleri, tam anlamıyla utanç vericidir: devrimci demokrasi nezdinde, TDKP’nin ideolojik
“Kurtuluş ve bağımsızlık mücadeleleri vermiş tüm dünya konumlanışının ve yapısal zayıflıklarının, zorunlu
halkları için, bağımsızlığı simgeleyen günler sonuçlarını ürettiğini gösteriyor. Dünün devrimci
tarihsel bir önem taşır. Kurtuluş Savaşı 'nın demokratlarının bugün liberal demokratlara
sonucunu belirleyen Büyük Taarruz'un son dönüşümünde birçok neden sayılabilir. Reformizmde
günü yapılan Başkumandanlık Meydan kendi içinde çeşitli tonlara ayrılıyor ve o da durduğu
Savaşı ’nın yıldönümü olan 30 yerde durmuyor.
Politik duruş ya da Ağustos 'un Türkiye’de her yıl ulusal
politika yapma tarzı ne ise, bir bayram olarak kutlanması da bu
sonuçları birebir olmasa da nedenledir.”
en yakın bir biçimde Orta dereceli okullarda yıllardır
gerçekleşir. Sürekli tekrarlanagelen bu “veciz” sözler,
dillendirdiğimiz ideolojik- kemalist solcuların içine girdikleri
politik duruşun, “niyetlerden girdapta gönül rahatlığıyla
bağımsız olarak”, kendine uygun derinleştiklerini gösteriyor. “Anti-
bir açılım ve pratiği zorunlu olarak emperyalizm”i nereye çekerseniz oraya
üretmesi gerçeği, bize materyalizmin gider: Küçük-burjuva milliyetçiliğine de, Gün doğdu
en basit önermesini hatırlattığı gibi, kapitalizmin devrilmesine de. “Ordu Akşam oldu
çürümenin ya da dibe vuruşun da “sonsuzluğunu” demokratikleşmeli”, “devlet demokratikleşmeli”
Ve biz başladık koyulmaya yollara
göstermektedir. Küçük-buıjuva devrimci-demokrasisinin diyenlerin 30 Ağustos’u, “her yıl kutlanan ulusal bir
ideolojik konumlanışı, nesnel sımfsal ilişkiler bayram” olarak lanse etmelerinin ve sahiplenmelerinin Bu yaşam bunu gerektirir
cephesinde tuttuğu yer, görüntünün tersine, her zaman aynı zamanda, “Süper Nato”ya karşı, cumhuriyetin zinde gece mi dersin gündüz mü farketmez
reformizmi bağrında taşır. Bu kapı aralamanın kuvvetlerini çıkaran ÎP’in platformundan ne farkı vardır? gerektirir bu yaşam bunu
nesnelliğini ise, aşılarım yeniden icadı, yeni olanm, “Cottarelliler, işgalcilerin torunlarıdır” başlığı altında
aşılan platformun ve sistemin içerisinde formüle edilmiş Evrensel’in aynı tarihli sayısmda, ibret verici şu
olması belirlemektedir.
Yani yaşamak için aç kalmamayı
sözlerine bakın: “30 Ağustos, Türkiye’nin Kürt, Türk,
Devrimci demokrasinin ve reformizmin ideolojik Çerkez her milliyetten emekçi halklarının birleşip, direnmek için yaşamayı
platformları üzerine yazınımız fazlasıyla zengindir. emperyalistlerin kışkırtmasıyla Anadolu ’y a çıkan birkaç asalak yükselsin
Devrimci demokrat yapılanmaların sınıfsal karakteri, saldırganı denize dökmek üzere son darbeyi vurduğu sürekli gaspetsin alınterimizi diye
programatik yaklaşımları, örgütlenme ve kadro günün yıldönümüdür.”
anlayışları, güncel politik değerlendirmelerimizin de bir însan kendisini bir an resmi tarihin arasında
Gün doğdu
parçası olagelmiştir. Reformizmin işçi sınıfı içerisindeki buluveriyor. “Yunanlılar denize dökülürken” ahlan
temsilcisi olan EMEP’in, özellikle geçmiş yazınımızda naraları duymaya başlıyorsunuz birden. Kemalettin Akşam oldu
tuttuğu özel yerin nedenleri bilinmektedir. Yaşam Tuğcu’nun hikayelerini aratmayan bu vurgularda Ve biz başladık koyulmaya yollara
gücünü tüketen TDKP’nin düzene yedeklenmesiyle milleyetçiliğin, kemalizmin ve doğrudan başka herşeyin üretmek için yaşamak için
ortaya çıkan EMEP’in, işçi sımfı içerisinde ve politik içinde bulunduğu resmi tarihin kokulan geliyor Ne var ki bunca sömürülmeyle
arenada oynadığı rol, hızla düzene yaklaştığını ve burnunuza. “Bağımsızlığı simgeleyen bir günde”,
Perinçek partisinin platformuna evrildiğini
doyamadığımız açık
Cottarelli’nin çatkapı gelmesi şaşırtıcı görünebilir.
göstermektedir. Bu yakınlaşmanın yeni olmadığı da “Bağımsızlığı simgeleyen bir günde gelmesinin” Göz dikmiş asalaklar ekmeğimize
bilinmektedir. abartılması, smıfsal görüngü altında, ÎP’in ve Bilirim babadan kalmadır bu miras bize
“Bağımsız Demokratik Türkiye” sloganına, “denize kemalizmin gizli bir tekrarının, üzerinin örtülmeye
düşenin yılana sarıldığı” gibi sanlanların, bunu formüle çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Buna göz yumarsak
ederken gösterdikleri rahatlık, bugün çok daha “Bağımsız Türkiye”den, EMEP’in ne anladığına
çekincesiz şekilde sonuçlarını üretiyor. Dün ÎP’e karşı en
ve görmemezlikten gelirsek
gelince, demokratik kapitalizmin ufkunu aşmayan,
radikal eleştirilerde bulunanların, hatta devrimci buıjuva demokrasisine hayranlığın ifadesi karşımıza daha çok sürer bu zulüm
hareketleri, ÎP’le aynı görenlerin, “zenciler birbirine çıkar. Bağımsızlık! Ne menem bağımsızlık bu? Hangi seni bilmem ama ben yummayacağım
benzer” deyiminde olduğu gibi, bugün aynı politik ilişkilerden, hangi sınıflardan bağımsızlık? Kapitalizme yani haksızlığa
platformu paylaşmaları, “politikanın” cilvelerinden olsa rağmen, bağımsızlıkçılık, küçük-buıjuva biribirimizle boğazlaşmaya yani
gerek. Perinçek partisinin yıllardır dillendirdiği gerçeği demokratizminin tekrarından başka bir şey değildir.
g e l ka tıl aram ıza kardeş
sürekli pekiştiren EMEP’e, yıllar önce Perinçek’in “İkinci Kurtuluş Savaşı”nın dillendirilmesi, kemalist
sevinç naralarıyla söylediği şu sözler, bu gerçeği nasıl da solculardan, aydınlardan, çeşitli sol akımlara kadar, yoksa yarın çocukların
gözler önüne seriyor: “Özgürlük Dünyası, İşçi Partisi 'yle tonları farklı olmakla beraber, sürekli şöyle ya da böyle hesap sorar senden
aynı proleter devrimci mecra içindedir. Bunu küçük- gündemde kalmaya devam ediyor. Düne kadar, Kürt sorar da veremezsin hesabı
burjuva kibirine sığdırmadığı için kabul etmeyen bir tek ulusal mücadelesi karşısında sosyal şovenist bir söylem onurlu bir yaşam için
Özgürlük Dünyası var. O da öbürlerini eleştiriyor, asıl tutturanlar, bugün, ulusal hareketin yaşadığı teslimiyete
gel katıl sen de
Aydınlıktan etkilenen sizsiniz diye. Aralarında böyle bir destek vermekten oldukça hoşnut bir tavır sergiliyorlar.
tartışma var. Bizden iyi hakem mi olur? Kimi “Denize döken ve dökülenler” nezdinde sahibinin sesine hep birlikte insanlığı kurmaya
etkilediğimizi en iyi biz görürüz. Bu konuda en iyi kulak verdiğimizde, “Bağımsızlık ve kurtuluş Bir metal işçisi
yargıya varacak olan herhalde İşçi Partisi dir. Olgular, mücadelesini” telaffuz ederlerken hiç rahatsız (Fabrikada patronun uyguladığı baskı ve
bugün İşçi Partisi’y le aynı safta duran o 'dar kümeler’ olmuyorlar. Özellikle burjuvazinin kimi kesimlerinin sömrüye karşı en sade duygularla
değil, ‘Özgürlük Dünyası d’ ır” {Teori, sayı 70, s. 11, kulağına hoş gelebilecek fısıltılarla onlara yaranmaya
aktaran EMEP Eleştirisi, Eksen y., sf. 92 ) çalışmaktan başka bir anlamı yoktur söylenenlerin.
yazılmıştır...)
Kölece çalışmaya karşı
Silahlanmayla övünen Türkiye,
birleşelim, örgütlenelim!
aç kalarak dövünen Türkiye! Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan
bir tekstil işçisiyim. Sermayenin işçi sınıfını
yoğunluk ve kolaylıkla sömürdüğü bir
Yıllardır askeri sektördür tekstil. Ben de sömürünün had
gücüyle övünen safhada olduğu bir fabrikadayım. Size
Türkiye, zenginlik öncelikle insana verilen önemden bahsetmem
ve refah yönünden gerekiyor.
dünya Bütün işçiler yemeğe çıkmış yemek
sıralamasında 90. yiyorduk. Bayanın biri fenalaşarak
sıralarda sandalyeden yere düştü. Durumu hemen
bulunmaktadır. ustaya bildirdik. Fakat adamın ilk verdiği
Oysa silah alımında tepki gülmek oldu. Buna, benzer durumlara
dünya alışık olduğunu tereddüt etmeden söyledi. Bu
dördüncüsüdür. durum karşısında parmağını bile oynatmayan
Uluslararası Barış usta, yerinde oturmaya ve yemeğini yemeye
Enstitüsü’nün 1998 devam etti.
rakamlarına göre, Bayanın arkadaşları bayam dışarı
dünya genelinde çıkararak hava almaşım sağlamaya çalıştılar,
silahlanmada sonra yetkili birine bildirdiler. Fakat işveren
azalma görülürken, elinde naneli şekerle 15 dakika içinde ancak
Türkiye’de gelebildi. Bu durumun çirkefliği ve acısıyla,
silahlanmada artış olmakta. Uzmanlar Türkiye’nin silah devletinin güçlü olduğu ve hiçbir gücün ona karşı bu komik davranışa gülmekten kendini
pazarına yılda ortalama 6-7 milyar dolar akıttığını koyamayacağı kanaatini emekçilerde oluşturmaktır. alamadı işçi arkadaşlar. Nefes alamayan,
söylüyorlar. Türkiye’nin dış borçlarının büyük bir Diğer bir gerçek ise, elindeki bu askeri gücü dışandan mosmor kesilen, sürekli eli kolu titreyen
bölümü de silah alımında kullanılan borçlanmaların çok içeriye karşı kullanacak olmalandır. 60-70-80 bayana bu naneli şeker tedavisi, gerçekten
ürünüdür. Emperyalist ülkeler, borçlandırmayı para cuntalan, Kürt halkının ulusal mücadelesinin iğrenç olduğu ölçüde komikti de.
yerine askeri malzeme ve silah olarak yapmaktadır çoğu bastınlması, grev ve gösterilerde işçi-emekçilere 45 dakikalık bir zaman kaybından sonra,
durumda. uygulanan terör, bunun bugünkü kanıtlandır. kadında hareketsizlik gözlendi. Hasta
55 yıldır ABD’nin mutlak güdümünde olan Türkiye, Türkiye’de silaha yapılan harcamanın onda biri arkadaşımızı orda tesadüfen misafir olan bir
NATO ilişkileri çerçevesinde, silah çeşitlerinden sağlığa yatınlmış olsa, sağlık imkanları geniş olurdu ve adam hasteneye götürdü. Herhangi bir acil
sayısına kadar tüm bilgileri ABD’ye bildirmek önlenebilir hastalıklardan ölümlerin önü büyük ölçüde durum için hiçbir araç bulunmayan bu
zorundadır. Almanya’dan tank alması için de, 145 alınırdı. Bakımsızlıktan ölen ve çeşitli kalıcı işyerinin rezillikleri bitmiyor.
saldın helikopteri için de (her kimden alırsa alsın), hastalıklara yakalanan çocukların sayılan bu denli Hafta içi günlerin yanında cumartesi ve
ABD’den izin almak zorundadır. F-16 savaş uçaklan çoğalmazdı. Aynı biçimde silaha yapılan harcamalar pazar günleri de çalışmaya gidilen bu sömürü
üretiyoruz diye övündükleri, gerçekte F-16 motorunun kadar kaynak eğitime ayrılsaydı, ayrımsız olarak tüm cehenneminde, yıllık işçi bulamazsınız. Bir
binlerce parçasından, 20-30 parçasının içerde işçi-emekçi çocuklan gönül rahatlığıyla okullarına gün içerisinde 5 işçinin işine son verildiği
üretiminden ibarettir. Üretilen silahlar ve askeri gider, istedikleri okulda okuma imkânlan bulurlardı. durumlar görülmüş. Çalıştığımız artı mesai
malzemelerin hangi emperyalist ülkenin ortaklığında Konut sorunu, ulaşım sorunu, memur ve işçi olan her ay 12 saatimiz kesiliyor. Sebep
yapıldığı önemli değildir, önemli olan Türkiye’nin ücretleri sorunu, emekliler sorunu gibi sorunlarla dolu olarak gösterilen ise şu: vergi ödüyorlarmış,
kendi silahını ve uçağını kendi başına yapamadığıdır. bir ülkede, devletin askeri gücüyle bu denli övünmesi, mesainin vergisi varmış. Yaklaşık 200 kişinin
Silah üretimi ABD denetimindedir. Türkiye’ye giren onun sallantıda olan iktidarını ayakta tutma kaygısı ve çalıştığı bu fabrikada, ağzını açana-kolunu
silahların bir sının vardır. Belli bir kota ABD tarafından çabasının bir ifadesidir. Elbette bu denli silahlanmanın kıpırdatana, tepki ve hakaretlerle kapı
uygulanmaktadır. ABD emperyalizminin bölgesel jandarması olma gösteriliyor. Hiçbir insani değerleri olmayan,
Askeri gücüyle övünen, bu alanda hiçbir hevesleri ve planlarıyla da bir ilişkisi vardır. Fakat asıl tamamen çirkefleşen bu asalak takımının
harcamadan çekinmeyen Türk devletinin, geçen yılki kaygı ve hazırlık içe karşıdır. kuklası olan hanım, kendini yeterince yırtıp
askeri harcaması 9,6 milyar dolardır. En son saldırı Batık bir ekonomiye ve çözümsüz sosyal ve kültürel bağınp çağırıyor.
helikopterleri için dört milyar dolar ödenecektir. sorunlara sahip olan, işsizliği ve yoksulluğu çığ gibi Bizi her türlü sefalete terkeden, insani
Yapılan göstermelik ihale sonucunda sipariş ABD’ye büyüyen bir ülkeye hükmedenler, askeri planda ne değerlerini tamamen yitirmiş asalak
verilmiştir. Bu taktik ve taarruz helikopterleri her türlü kadar güçlü olurlarsa olsunlar, günü gelecek işçi takımından oluşan sermaye sınıfına karşı
teknik donanıma sahip, saldın mahiyetli kullanılan sınıfının örgütlü gücü karşısında ezilip gideceklerdir. örgütlenelim.
helikopterlerdir. Ne işkenceleri, ne sokak infazlan, ne F (hücre) tipi İnsanca yaşam ücretleri için birleşelim,
Bu kadar güçlü askeri kuvvete sahip olduklarını hapishaneleri, ne de güçlü orduları onları kurtarmaya bilinçlenelim!
söyleyip duranların, tüm teknik savaş hazırlıkları yetmeyecektir. Sermaye sınıfını devirelim!
gerçekte bir yutturmacadır. Asıl amaçları, sermaye K. Oğuz İzmir'den bir tekstil işçisi

E K S E N Y a y ın c ılık B ü r o l a r ı
I —--ı
| G a z e te n e s a h i p ç ı k ! A b o n e o l! A b o n e b u l! \
Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakaş tşham No: 13/22,
Adı : ...................................................................... 1
853. Sok. Bilen tşham No: 27/510
Soyadı : ........................ j
Karta1/İSTANBUL Tel: 0 (216) 488 67 05 Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 445 21 50 Adresi :................ ı
Karanfil Sok. No:17/17 Kızılay/AN KARA Tel ; ...................................................................... I
Tel: 0(312) 419 18 32 Mimar Sinan Cad. Mimar Sinan İş Merkezi
Final ders, üstü No: 108 KAYSERİ | 6 Aylık Yurt içi 5 OOO OOO TL Yurtdışı 200 DM
Ahi Evran Mahallesi Okatanlar Sokak Kent Apt. 1 Yıllık Yurtiçi 10 000 000 TL Yurt dışı 400 DM
No: 1 K IR ŞEH İR Tel: 0 (386) 214 08 05 { Fatma ÜNSAL adına,
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf lşham Kat: 3 * Yapı Kredi Bankası İSTANBUL/Aksaray Şb. * DM İçin: * TL için: l
ismet Paşa Cad. Beşıroğlu Altın Han Kat: 5 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 28 78 3002991-8 0079219-2 İ
No:89 Gebze/KOCAELİ | * İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. * DM için:
Hürriyet Cad. Namık Kemal Sok. Kaçar lşham 1002 30100 1051039
Esenbey Bankalar Cad. Uyanal lşham No: 61 NİĞDE Kat: 3 No: 3 ANTAKYA ! No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
I----------------------------------------------------------------------------------------- 1
Çin Halk DevrimVnin büyük önderi
Mao Zedung’u ölümünün
24. yıldönümünde saygıyla anıyoruz

“Bütün gericiler kağıttan kaplandır.


Görünüşte korkunçturlar. Uzun
vadede gerçekten güçlü olan gericiler
değil', halktır.”
“... Uzun vadeli bakış açısından,
strateji açısından sorunun özüne
bakıldığında, emperyalizm ve bütün
gericiler gerçekte neyseler öyle görülmeli,
yani kağıttan kaplanlar olarak
görülmelidirler. Stratejik düşüncemizi bu
temel üzerine inşa etmeliyiz. Öte yandan,
onlar aynı zamanda insanları parçalayabilecek
canlı kaplanlar, demirden kaplanlar, gerçek
kaplanlardır. Taktik düşüncemizi de bu temel
üzerinde inşa etmeliyiz”
“Bütün dünya halkları birleşiniz, Amerikan
saldırganlarını ve bütün uşaklarını yenilgiye
uğratınız! Bütün dünya halkları yürekli
olsunlar, savaşmaya cesaret etsinler,
güçlüklerden korkmasınlar ve birbirinin
ardından ilerlesinler, o zaman bütün
dünya muhakkak halkların olacaktır.
İblislerin hepsi yok edilecektir.”

You might also like