Professional Documents
Culture Documents
Kızılbayrak Yıl 2000 Sayı 33 9 Eylül
Kızılbayrak Yıl 2000 Sayı 33 9 Eylül
j i f r~ w ~ M Bl İl
İfu.m M n m ?
BS;
igş
. .
M ' « mmmi ■-v«ı*№.*• '
-
■| |
8 Q j| — '"'1*•# M ı 4■5: mk, J-•-;• ..•_•
eEjp
I JM
1i ..i l i l p 8
1 § i ]
8 8.i
i 8 ^S 1
r|j aeı ı1ı1ı ıi
1
] 8 s 1
il iHlI iI I
I l. Mi j I- H
Wı
AM a_1
jL |I i | i
il1 8"t\ 1* i I i i11 K
1 k ■
İ s i
■1
a
^pBİİMİMBM
İC İN D K K tT .K R Kızıl Bayrak’tan...
Kapitalist-emperyalist ablukayı
Kapitalist barbarlık MHP ki, binlerce faili meçhul
parçalamak için sınıf çalışmasını
sisteminin globalist sloganı cinayetin organizatörü ve
güçlendirelim!...........................................3 “birlik, beraberlik, kardeşlik” tetikçisi kontr-gerillanın
oldu. Her zeminde kol gezen potansiyel kadro kaynağıdır.
ÎMF’nin 2001 programında MHP ki, Kürtleri toplu
vahşetin sorumluları, her
yine yoksullaşma ve baskı v a r ............... 4 zeminde bu sloganı kırımlardan geçiren Özel
yükseltiyor. BM Milenyum Tim’in oluşturulmasında özel
Belediyelerde TÎS süreci yenilgiye evriliyor Zirvesi’nden, Türk yargısının ve öncelikli tercih merciidir.
Saldırılar, sorunlar ve sorumluluklar . . . 5 tatil sonu törenlerine kadar MHP ki, “inkar”ın teorisyeni,
her toplantıda bu sahtekarlık “imha”mn kışkırtıcısıdır. Kürt’ü
KHK saldırısının niteliği ve görevler. . . 6 boy gösteriyor. Türk ilan edebilmek için
Perde operasyonları devam e d iy o r.........7 Milenyum Zirvesi’ni; neredeyse dünyayı Türk ilan
Balkanlar, Kafkaslar, eden Türk Tarih Tezi ve Güneş
Saldırının yeni unsurları ve Ortadoğu ve daha dünyanın Dil teorilerinin uydurukçuları
işçilerin büyüyen ö fk e si............................8 dörtbir yanında halklar ve en hararetli savunucuları,
arasındaki kardeşliğin MHP’ye fikir babalığı yapacak
1 Eylül Dünya Barış Günü eylemleri fitillenmesi, birbirine olan Turancılar, Nazi yandaş ve
boğazlatılması ve sözde destekçileri değil miydi? Bugün
ve saldırılar................................................. 9
kurtarma operasyonu adı yine idam cezasının
Metal işkolunda TÎS’in altında emperyalist ordularca kaldırılmasını “Apo’nun idamı”
kırımı öncelemişti. şartına bağlayan bu aynı faşist
mücadele gündem i.................................. 10
TC’nin bu yönteme katiller değil midir?
Metal işkolunda azgın söm ürü...............11 bulduğu isim, cezaevleri özgünlüğünde “tredman” Kapitalist emperyalizmin bu teslim alma
oldu. Yani, önce öldür, sonra teslim al. Kürt halkına programına direnebilmenin pek de kolay olmadığ
Grevdeki belediye işçilerine ziyaret. .. 12
karşı yürütülen inkar ve imha savaşının temel görülüyor. Sadece Kürt ulusal siyaseti değil,
ÎMF tipi yaşama hayır!............................ 13 argümanlarından olan “ölü ele geçirme”nin diğer adı dünyanın dört-bir yanında ulusalcılıkla
oluyor tredman ve anafikrini PKK’nin teslimiyet teslimiyetçilik globalizm potasında eriyip
Siyasal durum ve süreçlerinden alıyor. Kürt siyasileri ise, sadece kaynaşıyor. Bu gelişmeler direniş mevzilerini
devrimci görevler/1 {Orta) ............... 14-16 TC’nin değil, emperyalizmin tredmamna da “cevap daraltmakla birlikte netleştiriyor da. Giderek iki
vermek” zorunda olduklarım kavramış görünüyorlar. sımf-iki dünya karşıtlığı daha belirgin hale geliyor.
Birinci yılında Utanç verici teslimiyetlerine rağmen süren şiddet Devrimci sınıf ve devrimci siyaset, kapitalist-
Ulucanlar katliamının gösterdikleri . . . 17 onlan zerrece etkilemiyor. Kürt halkının katillerini emperyalist barbarlığa karşı direnişin tek merkezi
her vesileyle kardeş ilan etme onursuzluğunu haline geliyor.
“Liberal hücre paketi” evresinde hücre sürdürüyorlar. Geldikleri noktayı artık onursuzluk
sözüyle de tanımlamak mümkün değildir. ***
karşıtı mücadelenin sorumlulukları . . . 18
HADEP’le MHP arasındaki “kardeşlik”in tanımına,
Yeni ölümler y aşanm asın!..................... 19 bırakın onursuzluğu, ihanet sözü bile yeterli Eksen Yayıncılık telefonu değişti.
olmayacaktır. Yeni tele-faks numarası: 0(212) 638 58 13
Örgütsüzleştirme saldırısı birleşik
mücadeleyle püskürtülebilir............ 20-21
Kapitalizm ve işsizlik..............................22
Reformist cenderenin
kırılması üzerine...................................... 23
a 2 (UJP(ü(U ç* Q»
K ızıl Bayrak
değildir yalnızca. Bu aynı zamanda, bu mücadelenin Ol
güçlerinin partimizin saflarında ve bu ülkenin toplam
devrimci birikimi içinde olduğunu bilebilmektir de...” Partinin adı ve amblemi
H a fta lık S o sy a list S iy asal G a z e te ^ ________________
Sayı: 2 0 0 0 /3 3 • 9 E ylül 2 0 0 0
"Partiyi kazandık! Gerçekte geleceğimizi,
gözbebeğimiz gibi korumamız gereken temel bir tarihsel
aracı kazandık Üzerine artık tereddütsüz Öleceğimiz bir
davayı kazandık Artık tereddütsüz Öleceğizt Çünkü parti
I
>
3>
Balina. Kartopu. Paraşüt. Şahin. Atmaca, vb... EKSEN YAYINCILIK KİTAP ÜSTESİ
2-
Devrimci Demokrasi ve Sosyalizm
(TDKP Eleştirisi) 2. Baskı
Modern Revizyonizmin Çöküşü
1.200.000 TL.
SB ve D. Avrupa Üzerine
(Tükendi) 2.600.000 TL.
3- Yakın Geçmişe Genel Bir Bakış ve
Platform Taslağı (Tükendi) 600.000 TL.
4- Devrimci Harekette
Reformist Eğilim 1.500.000 TL.
5- Teori ve Program Sorunları 2.200.000 TL.
6- Dünyada Yeni Düzen ve
Ortadoğu (Tükendi) 800.000 TL.
7- Siyasal Gelişmeler ve
işçi Hareketi 1.900.000 TL.
8- EKİM 1. Genel Konferansı,
D eğerlendirm eler ve Kararlar 2.400.000 TL.
9- ekimler-1, M arksist-Leninist
Teorik Siyasal Dergi (Tükendi) 4.000.000 TL.
10- ekimler-2, M arksist-Leninist
Teorik Siyasal Dergi 4.500.000 TL.
11- Solda Tasfiyeciliğin
Yeni Dönemi (Tükendi) 2.000.000 TL.
12- İç Yazışmalar/lç Çatışmalar,
Işık, Daha Ç ok Işık (Tükendi) 1.600.000 TL.
13- EKİM Olağanüstü Konferansı
(Tutanaklardan Seçmeler) Devrimci Politika ve
Ö rgütlenme Sorunlan (Tükendi) 2.750.000 TL.
14- Kürt Ulusal Sorunu-1
Teorik-Program atik Perspektifler ve
Sermaye düzeninin çivisi çıkmış, çürümüş, talan düzenlerini kimse inançla desteklemiyor. D eğerlendirm eler 2.500.000 TL.
kokuşmuş diyoruz. Son dönemde birbiri ardına Ellerindeki terör sopasının tepkileri bastırmada yeterli 15- Kürt Ulusal Sorunu-2
patlatılan operasyonlar bunun en açık kanıtı. Bu olmayacağını onlar da çok iyi biliyorlar. Makyaj Teorik-Program atik Perspektifler ve
operasyonlara orjinal isimler bulmakta üstlerine yok. tazeleyip, güven kazanmaya çalışıyorlar. Henüz Değerlendirm eler 3.500.000 TL.
Medya bu isimleri parlatıyor. Balina, kartopu, paraşüt, devrimci mücadeleden uzak duran işçi ve emekçilerin, 16- Tasfiyeciliğe Karşı Konuşma ve Yazılar,
Kopanlar ve K apılanlar (Tükendi) 1.900.000 TL.
şahin, atmaca, vb. Bu operasyonlann gerçek ismi ise sistemi sorgulamalarını engellemeye çalışıyorlar. Bu
17- Devrimci Gençlik Hareketi
ancak “perde operasyonları” olabilir. arada perde arkasında soygunlarını daha rahat Genişletilmiş 2. Baskı 2.000.000 TL.
Her köşeden bir kaçakçı, hayali ihracatçı, yapabilecekleri bir ortam hazırlıyorlar. 18- Gebze Direnişinin Ardından 500.000 TL.
uyuşturucu-mafya işleri çıkıyor. Üstelik bunlar küçük Sanki Koçlar, Sabancılar hayali ihracat yapıp 19- 20 Temmuz Dersleri (Tükendi) 500.000 TL.
çeteler, siyasilere, bürokratlara yeterince rüşvet devletten trilyonlarca vergi iadesi almıyorlar mı? 20- Dünya’da ve Türkiye’de
veremeyenler, büyük çetelerin, mafyanın alanını ihaleleri kapmak için rüşvet vermiyorlar mı? Yabancı Özelleştirme Saldırısı 500.000 TL.
daraltanlar. Yani küçük balıklar. Ya büyük balıklar, şirketler bile verdikleri rüşvetleri komisyon, lobi vb. 21- “İş-Ekmek-Özgürlük” sloganı üzerine,
Liberal Demokratizm in Politik Platform u
onlar ne yapıyorlar? Onlar çekilen perdenin arkasında giderleri olarak göstermek zorunda kalıyorlar. Çünkü
Genişletilm iş 2. Baskı 1.200.000 TL.
işlerini yürütmeye devam ediyorlar. çok büyük paralar dönüyor. Trafik polisine verilen 5- 22- EKİM 3. Genel Konferansı
Örneğin, bankaların içini boşaltanların hangisine 10 milyon değil ki bu. Trilyonlar konuşuyor bu işlerde. Siyasal ve
operasyon çekilebildi? Demirel’in yeğeni, özel uçaklar Peki bu paralar kimin cebinden çıkıp, kimlerin Örgütsel D eğerlendirm eler 2.400.000 TL.
ile askerlik yaptı. Hepsi lüks hayatlarına devam ediyor. kasalarını dolduruyor? 23- Küçük Burjuva Popülizmi ve
Madem bankaları iflas etti, battı, bu değirmenin suyu işçi ve emekçilere gelince devletin kasasında para Proleter Sosyalizmi
(Z. Ekrem 'e Cevap) 2.000.000 TL.
nereden geliyor? yok diyorlar, enflasyon artar diyorlar. Ama trilyonlan
24- EKİM 3. Genel Konferansı
Örneğin, Susurluk çetesi, açılan göstermelik hayali ihracatçılara, naylon faturacılara, batık Örgütsel ve Siyasal Tartışm alar
davalarla unutulmaya bırakıldı. Pek çok kanıt ve belge bankalara, ihale, çek, senet mafyasına tereddüt (Tutanaklar) 3.000.000 TL.
olmasına rağmen, bir tanesi bile tutuklu değil. Kirli ve etmeden veriyorlar. Ortaya çıkarıldığı kadarıyla bile, 25- Demokratizmi
kanlı işlerini yapmaya devam ediyorlar. A. Çarkın, yapılan soygunun boyutları çok büyüktür. Devlet Savunmanın Sınırları 800.000 TL.
Balıkesir’de arazi mafyası ile iş bitiriyor, belinde silah bütçesinin %10’u hayali ihracatçılara peşkeş 26- EMEP Eleştirisi
Bir sosyal reform partisinin
sıradan insanları bile tehdit etmeye devam ediyor. En çekilmiştir. Ki bu paralar ile memur ücretlerinin %50
ideolojik, politik ve örgütsel
büyük uyuşturucu imalatçısı ve kaçakçısı ve katiller artınlması mümkün olabilirdi. Pek çok okul, hastane
temelleri üzerine 900.000 TL
Ağarlar, Bucaklar milletvekili maaşı almaya devam yapılabilirdi, işçi ve emekçilerin pek çok yaşamsal 27- Partileşme Süreci-1
ediyor. Bunlara gelince polisin eli kolu bağlı kalıyor? ihtiyacı karşılanabilirdi. Perspektif ve D eğerlendirm eler 2.800.000 TL
Neden peki? Çünkü bugünkü sermaye düzeni, Peki bu soyguncular bu paraları nerelere 28- Partileşme Süreci-2
yasal ya da yasadışı yollarla yapılan bir soygun ve kaçırdılar? Tabii ki İsviçre bankalarına, ya da eş dost, Polemikler:
talan düzenidir. Düşük ücretler, sosyal güvenliğin akrabalannın adına açılan hesaplara. Yapılan Devrimci Proletarya’ya yanıt 2.300.000 TL
29- Demokrasi ve Devrim
tasfiyesi, mezarda emeklilik, IMF programlan vb. ile yargılamalar sonunda hepimiz göreceğiz ki, çalınan
(Program sorunlan üzerine
yasal yoldan yaptıklan soygunlar sermaye sınıfına paraların bir kuruşu bile geri dönmeyecek. Yapanın konferanslar) 1.400.000 TL
yetmiyor. Daha fazlasını istiyorlar. Rüşvetini verdin yanına kâr kalacak. Ceza alsalar bile, el üstünde 30- Bağımsızlık ve Devrim
mi, adamını buldun mu, bütün kirli işlerin önünde de tutulacaklar ve ilk fırsatta affedilecekler. Geçmişte de (Program sorunları üzerine
hiçbir engel kalmıyor. Hayali ihracat yapıp trilyonları böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. konferanslar) 2.400.000 TL
götürüyorlar. Naylon fatura düzenleyip paralan Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? 31- Demokrasi,
Devrim ve Oportünizm 1.500.000 TL
ceplerine indiriyorlar. işçi ve emekçilerin insanca yaşamalan ve nihai
32- Ulusal Sorun ve Devrim
Küçük bir kısmı ortaya çıkarılan bu soygunlar, kurtuluştan olan sosyalizmi kurmak için mücadele (Program sorunlan üzerine
bugüne kadar nasıl yürüdü? Bunlan kim kollayıp, eden devrimciler, komünistler ise hücrelerde konferanslar) 1.800.000 TL
besledi? Devletin bir avuç asalağın çıkarlannı öldürülmeye çalışılarak, bizleri sindirmeye 33- Parti programı üzerine/1,
kolladığı apaçık meydana çıkınca, gözlere ve zihinlere çalışıyorlar. Program yöntem i ve yapısı 2.250.000 TL
yeni perdeler çekme ihtiyacı ortaya çıktı, işte bu Bu gözdağına pabuç bırakacak mıyız? Yoksa sınıf 34- Parti Tüzüğü Üzerine 1.750.000 TL
operasyonlann gerçek amacı budur. Soygun düzenine kardeşlerimizle birleşip, sınıf partimizin programı 35- Uluslararası Durum Üzerine
Değerlendirmeler 2.000.000 TL
karşı yükselen öfkeyi dindirmek, işçi ve emekçilere, altında örgütlenip, bu kokuşmuş düzeni yıkmak için
36- TKİP Program ve Tüzüğü (broşü r) 1.000.000 TL
devletin kanunsuz işler ile mücadele ettiği savaşacak mıyız? 37- Parti programı üzerine/2,
görüntüsünü vermek. Evet, sadece bu iki seçeneğimiz vardır. Teorik ve ilkesel bölüm 2.250.000 TL
Bugün sistem sürekli itibar kaybediyor. Soygun ve Kurtuluşumuzu sağlamanın tek yolu ise mücadeledir. 38- Partinin adı ve amblemi 1.750.000 TL
8 * Kızıl Bayrak Düzen cephesi Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000
İzmir:
İ№? tipi yaşama hayır! Öğrenci eylemi
İşçi-Emekçi Arkadaş! toplumsal muhalefete ket vurulmak istenmekte, kamu
içinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistem tüm emekçilerinin iş güvenceleri ellerinden alınarak, öıgütsüzlük
çürümüşlüğüyle, tüm yıkıcılığıyla egemenliğini sürdürüyor. dayatılmakta, eğitim tamamen paralı hale getirilerek fırsat
Servet sahibi bir avuç asalak lüks ve sefahat içerisinde eşitsizliğiyle, ÖSS’lerle, harçlarla, üniversite kapılan işçi-
yaşarken; milyarlar sefaletle, açlıkla, işsizlikle, kapitalist emekçi çocuklanna tamamen kapatılmakta, Kürt halkına
sistemin yapısal sorunlarıyla yüzyüze. Dünyada 800 milyon imha ve inkar dayatılmakta, eneıji projeleri ile doğa yok
insan açlık sınırında yaşıyor. Yetersiz beslenme yüzünden edilmekte ve tüm nüfus ciddi bir yıkımla tehdit edilmektedir.
her gün 30 bin çocuk ölüyor. Sokakta gördüğümüz her 6 Devrimci tutsaklar şahsında haklarını arayan her kesime
insandan birisi işsiz. Dünyanın en zengin 3 kişisinin geliri en hücreler dayatılarak tepkisiz, suskun, düşünmeyen,
yoksul 48 ülkenin toplam zenginliğine eşit. Ve sistem gene sorgulamayan bireyler haline getiriliyoruz. IMF’nin yeni
yapısından kaynaklanan bunalımlarını aşmak için, işçi- ziyaretiyle de, tam bir pervasızlıkla uygulanan sosyal yıkım
emekçileri gitgide derinleşen bir sefaletin içine itiyor. programı hızlandınlıp derinleştirilerek uygulanmaya devam
Türkiye ekonomik politikalarını IMF’nin belirlediği edecek, işçi-emekçiler iliklerine kadar soyulacaktır.
emperyalizme görece bağımlı ülkelerden biridir. IMF ve Unutmayalım ki; yağmalanan, tahrip edilen üretici
Dünya Bankası talimat veriyor; işbirlikçisi Türk burjuvazisi güçlerimiz, yeraltı-yerüstü zenginliklerimiz ve
istikrar programı, uyum süreci diyerek ülkeyi birikimlerimizdir. Havamız, suyumuz, toprağımızdır.
emperyalistlere peşkeş çekiyor. Uygulanmakta olan istikrar Emekçi sınıflanınız, emek gücümüz, toplumsal
programının; ücretlerin düşürülmesi, özelleştirmelerin değerlerimizdir, geleceğimizdir. Bizler 11 Eylül’de saat
(işsizleştirme-örgütsüzleştirme) hızlandırılması, 12:30’da İnönü Parkı’nda “IMF Defol, Kahrolsun
taşeronlaştırma ve esnek üretimin yaygınlaştırılması, sosyal Emperyalizm!” şiarlarını haykıracağız.
güvenliğin tasfiyesi, emeklilik hakkının gaspı, uluslararası Tüm bu saldınlara izin vermeyelim. Gerçek bağımsızlık,
tahkimle toplusözleşme düzeninin dağıtılması gibi öncelikli ancak emperyalist-kapitalist zinciri Türkiye halkasmdan
maddelerin, tümüyle ve öncelikle smıf hareketini hedeflediği kınp dışma çıkmakla mümkün olacaktır. Bu zinciri ise işçi-
ortadadır. emekçilerin birleşik, örgütlü mücadelesi kıracaktır.
Yanıbaşımızda Ortadoğu’nun en büyük entegre Kapitalizm barbarlık, baskı, sömürü, kölelik ve savaş
tesislerinden birisi olan Çukobirlik, birlikler yasasmm demektir. Çözüm sınıfsız, sömürüşüz bir dünyadır!
çıkarılmasıyla hedefe çakılıyor. Özelleştirme saldırısıyla, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya
1940 Çukobirlik işçisinin, ücretsiz toplu izinlere çıkarılarak hiçbirimiz! IZDLB tarafından, AOBP uygulaması
kapı dışan edilmeleri planlanıyor. Bununla birlikte esnek IMF saldırılarına karşı sokağa, eyleme! nedeniyle ÖSS sonuçlarında yaratılan
üretim saldırısı hayata geçiriliyor, işverenin istediği gibi at Genel grev genel direniş! adaletsizliğe tepki olarak, Konak Adliyesi’nde
koşturacağı, istediği zaman işçileri ücretsiz izne ayıracağı Hücre tipi yaşama, hücre tipi cezaevine hayır! ÖSYM aleyhine suç duyurusunda bulunuldu.
koşulların zemini hazırlanıyor. 80 gündür devam eden Parasız eğitim, parasız sağbk! Suç duyurusu öncesi Konak Adliyesi önünde
EXSA grevinde de işçilere “0” zam, sendikasızlaştırma Tüm Bel-Sen. BTS, HaberSen. Tarım GıdaSen. basın açıklaması yapıldı. “Eğitim hakkımız
dayatılarak, IMF politikalan uygulanıyor. ADLB/Girişim. ÇÜDER/Girişim. ÇÜ Koordinasyon. Ekim engellenemez!”, “Herkese eşit, parasız, yüksek
Gene bu program tanma ilişkin maddeleriyle yoksul Gençliği. Genç Umut. Halkevi. Alınterimiz. Atılım. Kızıl öğrenim hakkı!” sloganları atıldı.
köylülüğü bitirmekte, Kanun Hükmünde Kararname ile Bavrak. Vatan Kızıl Bav rak/İzmir
14 ★ Kızıl Bayrak ★ Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Siyasa durum ve I
Siyasal durum ve c
Siyasal sorunlar ve süreçler üzerine sık sık çerçevede gündeme getirilen düzenlemeler ve adımlarla, kısmi başanlar oluyor, genelde sonuç, yani faturanın işçi
değerlendirmeler yapıyoruz. Temel süreçleri ve sorunları, kapitalist ekonomiye, bu sayede de bir bütün olarak smıfma ve emekçilere ödetilmesi uygulaması
bunlara egemen eğilimleri, gelişme yönlerini saptamaya kapitalist düzene nefes aldırtılmaya çalışılıyor. değişmiyor.
çalışıyoruz. Süreçler aynı süreçler, sorunlar aynı Türkiye’de çok uzun yıllardır IMF ve Dünya Gerçekte şu son bir yılda işçiler ve emekçiler,
sorunlar; kısa dönem içinde esas yönünden bir değişim Bankası reçeteleri uygulanmaktadır. Resmen anlaşma geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak kitlesel hareketlilikler
sözkonusu değil. En fazla bu süreçler ya da sorunların olsun olmasm, fiilen bu hep böyleydi. Ama son bir yıldır, içindedirler. Türkiye’nin dört bir yanı her gün bir dizi
ortaya çıkardığı belli ek unsurlar, yeni görünümler, bazı kapsamlı ve ağır bir İMF reçetesi artık resmen de eyleme, direnişe, kitlesel tepkilere sahne oluyor, eylemler
yeni göstergeler sözkonusu. Değişiklik daha çok bu uygulamada. IMF ve Dünya Bankası’yla, onlann dayatıp sürekli biribirini izliyor. Ne var ki düzenin egemenlen
sınırlar içindedir, yönelimlerin kendisinde esasa ilişkin dikte ettirdiği çerçevede anlaşmalar imzalandı ve bunun artık bunu da kanıksamış dürümdalar. Birleşik, hedefti,
bir değişim sözkonusu değil. Beklenmedik gelişmeler ifadesi saldın reçeteleri tüm şiddetiyle uygulanıyor. IMF sonuca kilitlenen ve bunda kararlı ve ısrarlı olan bir sınıf
yaşanmadığı sürece de kısa dönemde olmaz zaten. üç ayda bir gelişmeleri kontrol ediyor ve reçete dayattığı ve kitle hareketi ile yüzyüze olmadıklan konusunda
Bunları, burada kapsamlı ve sistematik bir yeni şekliyle uygulanıyorsa, ufak kredi musluklarım açıyor ve fazlasıyla gerçekçiler. Nasılsa sonucu fazla
siyasal durum değerlendirmesinin çok özel bir ihtiyaç süreç böylece devam ediyor. değiştirmeyecek türden tepkiler sayıyorlar mevcut
olmadığım vurgulamak ve dolayısıyla yapılacak hareketliliği.
değerlendirmenin sınırlarına işaret etmek için Bugünkü pervasız saldın
hatırlatıyorum. İktisadi durum ve sınıflar cephesindeki bir durum değerlendirmesine dayanıyor Sendikal ihanet cephesinin paha
manzaranın bazı çizgileri üzerinde durduktan sonra, biçilmez hizmetleri
bunu Kürt sorunuyla bağlantılı bazı konulara ve hücre Burjuvazi saldın konusunda son derece pervasız ve
saldırısı alanındaki son duruma bağlamakla yetineceğim. bunun gerisinde, kabul etmek gerekir ki, soğukkanlı bir Bu arada sendikalan çok iyi kontrol ediyorlar,
Doğal olarak bütün bunları, dönemin devrimci durum değerlendirmesi var. Kitlelerin çok tepkili ve burdan da gelen bir rahatlıklan var. Artık ESK yoluyla
görevlerinin kısa bir sunuluşu tamamlayacak. hoşnutsuz olduğunu kuşkusuz biliyorlar. En az bizim bunu daha rahat bir biçimde yapıyorlar. Bilindiği gibi, 28
(“Partimizin Tüzüğü Üzerine” konulu konferansa ek kadar, hatta bizden de çok daha iyi bir biçimde, bunun Şubat’m meyvesidir ESK. Güya “irticaya karşı laik
olarak verilen “Siyasal Durum ” konulu bu konferansın farkındalar. Kitleler sık sık bu tepkilerini sokağa cumhuriyeti korumak” üzere, bir “sivil inisiyatif”
Kürt sorununa ilişkin alt bölümünü ekte ayrıca taşınyorlar, bunu da görüyor, izliyorlar. Ama buna kurdular. Burada sendika konfederasyonlan tekelci
sunuyoruz-Ekim) alıştılar, bir bakıma bunu kanıksadılar. Bunu basit bir buıjuvazinin çeşitli örgütleriyle birlikte aynı platformda
realite kabul ediyorlar ve bu boyutlar içinde kalındığı biraraya getirildi. Buna da “sivil inisiyatif” dendi.
Faturanın düzenli olarak emekçilere sürece, saldın programının uygulanması için çok bir Gerçekte ise sözkonusu olan dört dörtlük bir MGK
ödetilmesi sorun oluşturmadığım düşünüyorlar. organizasyonuydu, herşeyiyle generallerin denetiminde
İşçiler ve kamu emekçileri sık sık çıkar sokağa, ve güdümündeydi. Sonra bundan bildiğimiz ESK
Türkiye kapitalizminin yapısal ve dönemsel çok bağırır, çağırır, hak talebinde bulunur, bir şeyler talep çıkarıldı. Bilinçli devrimci işçilerin “beşli çete” olarak
ciddi sorunları var. Yapısal bunalım, artı dünya ederler; ama böylece öfkeleri de bir süre için yatışır, nitelediği sözde sivil, gerçekte MGK güdümlü bu
kapitalizminin sürmekte olan bunalımı, artı bunun sesleri orada öylece kaybolur gider, diye düşünüyorlar ve inisiyatif, sendikalar cephesinden bir ihanet platformu
dönemsel olarak ağırlaşmasının yarattığı ek yükler, saldın programını kesintisiz biçimde uygulamaya olan ESK için bir basamak oldu. Böylece işçi
Türkiye kapitalizmini sık sık nefes alamaz duruma bakıyorlar. Nasılsa hoşnutsuzluklanm sınırlı tepkiler konfederasyonlan, emek düşmanı politikaların merkezi
düşürüyor. Buna rağmen işlerin iyi-kötü halinde dışa vurmak dışmda, işçi ve emekçilerin bugün düzeyde onaylayıcılan durumuna resmen de düşürülmüş
götürülebilmesinin gerisinde, faturanın işçi sınıfına ve için ve bugünkü sınırlar içinde yapabilecekleri bir şey oldular.
emekçilere az-çok bir kolaylıkla ödetilebilmesi gerçeği yok, diye düşünüyorlar. Düzen adına, egemen sermaye DlSK, tabanının baskısı sonucunda ESK’dan
var. Türkiye kapitalizmi son 20 yıldır, 12 Eylül sınıfı adına devleti yönetenlerde bu kanaat net bir çekildi. Ama bu çekiliş biçimsel bir gözboyamanın
darbesinden bu yana, bu avantajı çok iyi kullanıyor. biçimde oluşmuş bulunuyor. Bu çerçevede saldın ötesine geçmiş değil. DÎSK’in de bugün farklı olarak
Bugün de bunalımın faturası, ağır ve çok yönlü bir reçetesini, sosyal yıkım programım, pervasızlıkla yaptığı birşey yok gerçekte. Kaç kez şaşaalı mücadele
iktisadi-sosyal saldın programı olarak, bir kez daha işçi uygulamayı sürdürüyorlar. programlan açıkladı, ama bunların hiçbirinin arkası
smıfma ve emekçilere ödetiliyor. Sınıf ve emekçi Özelleştirme saldınsımn bugün kazandığı boyutlar gelmedi. Ciddi görünümlü kampanyalar başlatıyorlar;
hareketi bunu “sosyal yıkım saldınsı” olarak niteliyor. ve bu saldırının uygulanmasındaki kolaylık buna bir ama sırf görüntüyü kurtarmak için, salt gözboyamak için,
Bu tanımlama bile yapılmaya çalışılalım kapsamım, örnek olarak verilebilir, işçiler özelleştirmelere karşı güya DlSK’in farklı olduğunu göstermek için, hepsi bu
ağırlığını ve boyutlarını göstermeye yetiyor. birçok kez mücadeleler verdiler. Belli yerlerde, termik kadar. Bu şaşırtıcı da değildir. Zira DÎSK yönetimi de
Buıjuvazinin bunalıma müdahalesi, ya da alışılmış santrallerde, SEKA’da, yer yer hükümete geri adım da asalak sendika bürokrasisinin bir parçasıdır, bu düzerin
tabirle “kriz yönetimi”, iki boyutludur. Bir yandan, attırdılar. Ama bunlar ancak kısmi ve ya da kısa süreli içindedir, işçi sınıfının sırtından geçinen aynı asalaklı r
bunalımın sürekli olarak ürettiği dolaysız fatura aynı sonuçlar yaratabildi. Genelde özelleştirme saldınsı takımındandır. (Rıdvan Budak haini, DlSK’in yeni
süreklilikle işçi sınıfına ve emekçilere ödettiriliyor. Öte bugün en hızlandınlmış biçimiyle uygulanıyor. Sınıf dönemde ne olduğunun bir bakıma aynası ve özetidir).
yandan ise, bunalım “yeniden yapılanma” için bir imkan hareketinin zayıflıklan, birleşik bir kuvvet Bu konumuyla da DlSK yönetimi sorunlara
olarak kullanılıyor. Butjuvazi, bizzat kendisinin sebep oluşturamaması, satılmış sendikacılar güruhunun açık ya düzenin içinden ve düzenin iç dengeleri üzerinden
olduğu, kendi düzeninin öz ürünü olan bunalımı, da sinsi ihaneti, yer yer korkaklığı ve teslimiyeti, genel bakıyor, işçileri aldatmak için lafta ne söylerse söylesin,
“yapısal reformlar” adı altmda emekçilere karşı kapsamlı nitelik taşıyan ve sermaye sımfı adma bizzat devlet gerçekte, bunalım karşısında düzenin IMF reçetesinden
bir saldırıya dönüştürme yoluna gidiyor. Zaten çok tarafından uygulanan bu saldırının püskürtülmesini başka bir alternatifi yok mantığıyla yaklaşıyor sorunl ara
güdük olan temel iktisadi-sosyal haklar gaspediliyor, bazı engelliyor. ve saldırılara. Emekçilerin yakınmalarına bir parça
sosyal kurumlar tasfiye ediliyor, KIT’ler özelleştiriliyor Öte yandan ücretler kısıtlanıyor. Karşılannda tek tek tercüman olmayı, onu samimiyetsizce seslendirmiş
vb. kapitalistlerin olduğu kimi durumlarda, işçiler yer yer olmayı, kendileri için yeterli sayıyorlar ve sorunu orada
Bugün dünya ölçüsünde de bu böyle yaşanıyor. Her geri adımlar artırabiliyorlar, %25 dayatmasını belli öylece bırakıyorlar.
tarafta bir “yeniden yapılanma”dır gidiyor; sosyal yerlerde aşabiliyorlar. Bu sınır aşılsa bile, gerçekte Sosyal yıkım saldmsı karşısında sendika
hakların gaspı, sosyal kuramların tasfiyesi ya da genellikle satış sözleşmeleri imzalanıyor, %25 yerine konfederasyonlarının rolü, işçi smıfma ve emekçilere
budanması, özelleştirmeler, esnek üretim, üretimin %35’le, %50’yle işçilerin geçmiş kayıplarını karşı tam bir ihanetten başka bir şey değildir. Saldırının
yeniden örgütlenmesi, taşeronlaştırma, giderebilmek bir yana, gerçek enflasyon oranına bile daha az kapsamlı, daha az parçalı olduğu dönemlerde,
sendikasızlaştırma vb. Tüm bunlar, dünya ölçüsünde yetişemeyen, bunun çok altmda kalan sözleşmelerle bu Türk-Iş, hava boşaltmak için de olsa, arada bir Ankara’da
“ekonomik reformlar” ya da “yeniden yapılanma” adı işler bağlamyor. Gene de işçiler bu noktada dayatılan merkezi eylemler yapardı. Kapsamlı ve çok yönlü bir
altmda uygulanan saldın programının birer halkası. sının, yer yer grevler sayesinde zorluyorlar. Tek tek saldırının ifadesi olan IMF reçetesi uygulanalı beri bunu
Bunlar hep bunalım fırsat bilinerek emekçilere bir de kapitalistler kendi firmalarının genel ihtiyaçlan bile yapmıyor. Tersine, sesi sedası çıkmıyor. Bunların
buradan bir saldın alanı açmak anlamına gelmektedir. çerçevesinde geri adım atmak, konulan sının aşan zamlar tümü sermayeye satılmış adamlar, kendi konumlarından
Doğal olarak, “yeniden yapılanma” saldınsıyla, bu vermek durumunda kalabiliyorlar. Bunlar kuşkusuz çok ve sefil çıkarlarından bakıyorlar sorunlara. Emekçilerin
îvrimci görevler/1 Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 ★ Kızıl Bayrak ★ 15
levrimci görevler/1 (Bu m etin TKİP M erkez Yayın O rganı E kim ’in E ylü l ‘00 ta rih li 218. sayısının başyazısıdır.)
çıkarlarını satışa çıkararak, kendi sefil geleceklerini bağlamış durumda. 28 Şubat süreciyle bu iş özellikle olduğu gibi, yağma ve paylaşımda bazı sorunlar çıkıyor
güvenceye almaya bakıyorlar. Emekçilerin tepkisi kolaylaştı. KESK, ÖDP ve HADEP ile bağlanmış arada bir. Yağmadan her biri daha büyük bir pay istiyor,
burada, bunların sermayeye kendilerini satacakları fiyatı bulunuyor. HADEP zaten kendini düzene kabul ettirmek buradan gelen bazı sorunlar yaşanıyor. Emek ve halk
yükseltmede bir pazarlık unsurundan başka bir şey değil. çabasmda, bu neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Emeğin düşmanı politikalara özü ve esası üzerinden ise egemen
sorunlan, sosyal sorunlar diye bir sorunu zaten hiç bir smıf içinde herhangi bir aynlık yok.
Kötürümleştirilen KESK zaman olmadı. Kürt burjuvazisinin güdümündeki bir Aynı şekilde bu saldın politikasına karşı gelişen
partiden bu beklenemezdi de. kitle hareketini dizginlemek, saptırmak, durdurmak,
KESK’in durumu da, biçim olarak farklı olsa bile, Düne kadar bir parça soldan bir PKK baskısı oyalamak, aldatmak konusunda da, kendi aralarında tam
özünde çok farklı değil. Belki bunlar henüz satış hissediyordu kendi üzerinde. Imralı’daki utanç verici bir birlik ve uyum halindeler. Ordu, partiler, parlamento,
platformunda değiller, henüz o duruma gelmediler. Zaten çöküşten sonra bu da tümden ortadan kalktı. Artık bütün bu konularda tam bir uyum ve koordinasyon halinde
bu tür bir pazarlık güçleri de yok halihazırda. Ama bir Kürt hareketi, egemen sınıflar içindeki bazı sözde çalışıyor ve bunun dizginlerini de bizzat generaller
birincisi, devlet yıldırıcı politikalarla bunları iyice geri çatlaklara bağlamış durumda tüm umudunu. AB tutuyor. Gerici, karşı-devrimci, emekçi düşmanı bu
teslimiyetçi-icazetçi bir çizgiye itiyor. Gelinen yerde normları üzenine yaratılan sahte toz-duman içinde, mutabakata gerisinde ordu, onun egemen kuvveti olarak
neredeyse tam bir hareketsizliğe gömülmüş dürümdalar. taraflardan birinden, örneğin Diyarbakır gezisinde generaller var.
İkincisi, düzen bunlara da siyasal ikbal zemini Kürtlere hoş görünmek için “AB yolu Diyarbakır’dan Böyle bir dönemde CHP’nin sosyal sorunlara dayalı
koklatıyor, onları buna özendiriyor, iştahlarını kabartıyor. geçer” dedi diye, ANAP gibi aşın gerici sermaye bir muhalefet yapmaktan özenle kaçınması da bu açıdan
Onlar da, konumlarını tutar ve devlet nezdinde yasal bir partilerinden medet umuyor. son derece anlamlıda-, işin mantığına uygundur. CHP’nin
meşruiyet kazanırlarsa, iyi bir siyasal rant alanına ÖDP’nin ise zaten mücadele diye bir sorunu yok, bu politikalara temelde herhangi bir itirazı yok; egemen
kavuşacaklarını düşünüyorlar, bunun ürünü olan bir hiçbir zaman da böyle bir sorunu olmadı. İyice geri, sınıflan rahatsız edecek, onlara kendisine duyduğu
hesaplılıkla yaklaşıyorlar sorunlara. Hele bir de sahte utanç verici bir çizgiye kaymış durumda. Gelinen yerde güveni sarsacak hiçbir şey yapmıyor, dahası yapmamaya
sendika yasası sayesinde sendika aidatları kaynağından işi kitle eylemlerinde siyaset yasakçılığına kadar çok özel bir özen gösteriyor. Bugün muhalefette
kesilirse, o zaman önemli bir ekonomik kaynağa da götürüyor. Geçtik devrimci siyasal akımlan, tutsak yıpranmayan bir parti olarak; bugün hükümette
hükmetmek, buradan beslenmek olanağına da kavuşmuş aileleri gibi bugün artık buıjuva basının dahi sayfalarını yıpranmakta olan partilerin y ara geri plana düşeceğini,
olacaklar. bir parça açmak zorunda kaldığı haklı çıkışlara bile meydanın kendisine kalacağım düşünüyor ve kendince
KESK bugün hiçbir ciddi direnme örgütlemiyor, kapılarım kapatmaya çalışıyor. SES ve Eğitim-Sen’nin sırasını bekliyor.
böyle bir sorunu da yok artık. Eneıji Yapı-Yol Sen gibi son mitinglerinde yaşananlar bunun örneğidir. Zamanında, ‘90’lı yıllara başmda, toplumsal
bir iki sendika, zaman zaman bir şeyler yapmaya Kısacası, toplumsal muhalefet bugün çok ciddi ve hoşnutsuzluğu istismar etti, oy desteği aldı ve hükümet
çalışıyorlar. Ama KESK’in böyle bir sorunu yok artık. çok yönlü tahribatlarla yüzyüzedir. oldu, sermayeye ve “özel savaş”a hizmette kusur etmedi,
Uzun zamandır ciddi hiçbir eylem örgütlemiyor. Arada Bugün bizlere çok ağır sorumluluklar yükleyen son süreç içinde yıprandı, emekçilerin desteğini kaybetti,
bir yasak savma türünden merkezi eylemler yapıyor, derece çelişkili bir tablo var orta yerde. Bir yandan, parlamentonun dışma düştü. Şimdi ötekiler kaybedecek,
havayı boşaltıyor, ardından geri çekiliyordu. Neredeyse emekçi hareketi dört bir tarafta döne döne kendini ortaya sıra yeniden bana gelecek diye düşünüyor. Ama burada
bir yıldır, geçen Aralık’taki Ankara eyleminden beri, koyuyor. Bazı yılgın aydınlara bile bir nebze olsun belirgin bir açmazı var. Bugünkü emek ve halk düşmanı
artık bunu da yapmıyor, yapamıyor da denebilir buna. yeniden umut verebilecek kadar bir hareketlilik, parçalı politikaya, emperyalizme uşaklık çizgisine en ufak bir
ÖDP-HADEP reformist çizgisinin KESK’i getirdiği da olsa sürekli bir hareketlilik var ortada. Toplumsal itiraz yöneltmiyor, buna karşı herhangi bir mücadele
yerdir bu. Şimdi yeni kongreler dönemi ve her yerde muhalefetin çok farklı kesimleri, kendilerine yönelen alanı açmıyor. Zira bu politikanın engelsizce
ÖDP ile HADEP birlikte hareket ediyorlar. Biraz olsun saldırılara karşı şu veya bu biçimde ve ölçüde seslerini uygulanması gerektiğine o da inanıyor ve dahası örtülü
direnme yanlısı bir eğilim gösteren EMEP türü reformist yükseltiyorlar. Eylemler için sokağa çıkıyor, yürüyüş ve destek veriyor. Bu onun açmazıdır, bu tutumla kitlelerin
akımlara bile artık katlanamıyorlar, onlan peşpeşe gösteriler yapıyorlar. desteğini nasıl kazanacağı sorusu orta yerdedir.
merkezi yönetimlerden atıyorlar. Ama öte taraftan, emekçi örgütlerinin sermaye Bugün Türkiye’de korkunç bir yoksullaşma var.
KESK, adım adım böyle icazetçi-teslimiyetçi bir tarafından tam denetim altına alınması ya da KESK Türkiye nüfusunun önemli bir dilimi yoksulluk sınırının
çizginin içine çekildi ve bugün neredeyse tümden örneğinde olduğu gibi felç edilmesi gerçeğiyle altına düşmüş durumda. Tekelci basındaki bir takım
kötürümleştirildi. Yüzbinlerce üyesi vardı, bu sayının yüzyüzeyiz. Bu devrim cephesi olarak, komünistler ve adamlar bile bunu yakın zamanda yazmak ve tartışmak
üçte-dörte birine, belki daha da aşağılara düştü, çok devrimciler olarak, kendi rolümüzü oynayamadığımızın, durumunda kaldılar. “İki Türkiye” üzerine kaygılı
büyük bir üye kaybı yaşadı. Öte tarafta Kamu-Sen var; kendi görevlerimizi başarıyla yerine getiremediğimizin tablolar çizdiler. Türkiye’de 60 milyon insan sadece
iki de bir demagojik çıkışlar yapıyorlar, Ankara’ya de bir göstergesidir. Bunu burada hatırlatmakla birkaç milyon asalak için çalışıyor; bu birkaç milyon
gidiyorlar, polis karşılarına çıkıyor, sahte kararlılık yetiniyorum, üzerinde ayrıca duracağım. insan har vurup harman savuruyor, sefa sürüyor, altmış
pozları takınarak tartışıyorlar, çekişiyorlar. Bu milyon insan şu veya bu düzeyde eziliyor; toplumun
görüntülerle mücadeleci bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Sınıfa ve emekçilere saldırıda yansı yoksulluk sınırının altında yaşıyor, demek
Birçok veri, Kamu-Sen’in giderek bir kitle tabanı tam mutabakat durumunda kaldılar.
edindiğini gösteriyor. Oysa tümüyle devlet güdümlü bu Doğal olarak bu; aman burada bir tehlike var, buna
san sendika, düne kadar gerçek bir tecriti yaşıyordu. İşçi sınıfına ve emekçilere saldın politikalan bir çözüm bulmak gerekir eksenine ve kaygısına dayalı
Kamu emekçileri kitlesi içinde açıkça devlet güdümlü çerçevesinde egemen smıf bünyesinde hiçbir görüş bir tartışma. Kendileri de bıujuvazinin sofrasından
olmakla şaibeliydi. Böylece KESK bürokratlarının aynlığı ya da çelişki yok. Ancak başmı Perinçekçi tP’in beslenen, sözünü ettikleri asalak takımına dahil olan bu
yarattığı boşluk sayesinde, kamu çalışanlan hareketine çektiği devlet solu, bu noktada gerici boş hayaller yayan adamlar, bu soruna da doğal olarak düzen adına
bir darbe de buradan vurulmuş oluyor. aldatıcı bir propaganda yürütüyor bugün. Orduyu, duyduklan kaygılar çerçevesinde işaret ediyorlar.
Kamu çalışanlan hareketi önemli bir mevziydi; bekçisi olduğu düzenle, bu düzenin egemen sınıfı ile, bu Faturayı ödetiyoruz, güzel, ama şöyle de sonuçlan var;
‘90’lar Türkiye’sinde kitle hareketi büyük ölçüde kamu sınıfın göbekten bağlı olduğu emperyalist odakla bu sorunlan bilelim ve buna bir çare düşünelim, bir
çalışanlan hareketi ile soluk aldı. Politik düzeyi en güçlü çelişkideymiş gibi gösteriyor. Aynı şekilde, “milli çözüm bulalım tartışması bu.
olan, dahası en kitlesel ve örgütlü hareketti. Zaman sanayici” yaftasını astığı işbirlikçi bıujuvazinin ana Kuşkusuz bu “çözüm” halkın yaşam koşullarını
zaman yüzbin-yüzellibin kişiyi bulan çok büyük gövdesini, “millici güçler” içinde olmakla onurlandınyor iyileştirmek olmuyor. Onlar aşın yoksullaşma sorununa
kalabalıklarla kaç kez Ankara’ya indiler, Kızılay’ı işgal ve emperyalist küreselleşmeye karşıt konumda başka “çözüm”ler bulurlar. CHP’yi hazırlarlar, ÖDP
etmeye kalktılar, 4 Mart türünden hafızalara kazınan tanımlıyor. vb.’lerini beslerler, reformist sosyalist akımlarla kitlelerin
militan direnişler gösterdiler. Oysa bugün bir perişanlık Gerçekte ise, ÎMF ve Dünya Bankası reçetelerinin en ileri kesimlerim dizginlemeye çalışırlar, bir süre
ve dağınıklık sergiliyor bu hareket. KESK’in reformist uygulanmasında, faturanın emekçilere ödetilmesinde, barikat olabilecek, oyalayabilecek yeni sahte alternatifler
bürokratlan, ÖDP ve HADEP’in teslimiyetçi-reformist özelleştirme politikalarında, emperyalist globaleşmeye çıkarırlar ortaya. Sanki bir çözüm getiriyormuş umutlan
çizgisi, yazık ki sonuçta bunu yaratmayı başardı. uyumda, tüm bu temel saldın cephelerinde, egemen sınıf yaratan bir sahte sol muhalefet, sendikalar vb. yollarla
bünyesinde herhangi bir görüş aynlığı ya da çelişki oyalamaya bakarlar. (Nitekim “iki Türkiye” ya da “öteki
Sonuç olarak, düzen sendikalar cephesini çok iyi sözkonusu değil. Yalnızca özelleştirme talanı örneğinde Türkiye” tartışmalanna, “CHP nerede, ne yapıyor böyle
16 ★ Kızıl Bayrak Siyasal durum ve devrimci görevler/1 Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2 000
bir dönemde?” sorulan, uyan ve eleştirileri, buna dayalı olarak tehlike olmaktan çıkaracak bazı adımların iyi açısından bile utanç vericidir. EMEP yapmıyor bunu
akıl vermeler eşlik ediyordu). Yapabilecekleri başka olacağına inanıyor. Bu işin bazı kırıntılarla pekala örneğin, egemen sınıfın bu iç tartışmalarında taraf
hiçbir şey yok. Bu politika yaratacağı sonuçlar olacağmı, PKK’nın düşürüldüğü durumun da bunun için olmuyor. ÖDP ile HADEP hararetle oluyorlar. Avrupa
bilinmeden uygulanmıyor ki. Yolaçtığı ve daha da bulunmaz bir vesile olduğunu düşünüyor. solu bunlar, Kopenhag solu da diyebiliriz. Avrupa
açacağı sosyal-kültürel yıkımı elbette çok iyi biliyorlar. Böyle düşünenler, bunlar savaştılar, ama emperyalizminden ciddi ciddi demokrasi ve ulusal
başaramadılar, yenildiler ve sonuçta teslimiyeti seçtiler, özgürlük bekliyorlar.
Emperyalizme uşaklıkta her türlü bu gerçeği kabul de etmiş dürümdalar; bu durumda Avrupa hiçbir yere demokrasi götürmüyor. Almanya
sınır aşılmış durumda bırakalım Kürtçe kamusal alanlar dışında kullanılsın, dil Kürt sorunu üzerinden Amerika'nın bu işi denetimine
serbest olsun, isteyen özel televizyon kursun, hatta özel aldığını görünce, tersine Kürt sorununu kaşıyor.
Ve temel bir nokta daha. Bu politikalar aynı okul bile kursun; ama kamu eğitimi ve yaşamında resmi Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi’nde PKK
zamanda tepeden tırnağa ulusal ihanet politikalan. Bir dil Türkçe’dir, devlet üniterdir, bu noktada hiçbir tartışma yasağı şu günlerde onaylandı. Alman emperyalizmi
ülkenin ekonomisini, mâliyesini, sosyal politikalarını olamaz, zaten yok da diyorlar. Bazılan bunu yapmanın Almanya’da PKK yasak iken, Türkiye’de PKK’nın
emperyalist finans çevrelerinin mali polisi olan IMF ve iyi olacağını, bu yapılmazsa, Kürt ulusal mücadelesinin siyasallaşmasına destek verir mi? Avrupa kimseye
Dünya Bankası’nın eline vermek zaten başlı başına bir biriktirdiği potansiyelin yarın yeniden kaynayabileceğim, demokrasi getirmez. Avrupa olsa olsa ezilen sosyal-
ihanet. Türkiye’de çoktandır işler artık olağan bunun çok anlamsız sorunlar yaratacağını düşünüyorlar. kültürel katmanların demokrasi özlemlerini istismar
hükümetlerle değil, emperyalist odakların emir ve Hazır Avrupa Birliği’ne giriyoruz, zaten “Kopenhag ederek, kendi emperyalist nüfuz politikalarının aleti,
reçeteleriyle iş gören IMF memurları tarafından Kriterleri”nin de bir gereği bu rötuşlar, diyorlar. dolgu malzemesi haline getirmeye çalışır.
yürütülüyor. Devletin ve kamu yaşamının her köşesini “insan haklan”, “demokratik haklar”, böyle şeyler
işbirlikçi-uşak takımı tutmuş. Düzen yardakçılığında reformist emperyalizmin zerre kadar ümranda değil.
Artık globalleşmenin gerekleri adı altında tahkim solun iki ucu Emperyalizmin uyguladığı ekonomik ve sosyal
yasaları çıkarılıyor, ulusal egemenlik hukuksal açıdan politikalar geniş insan yığınlannı işsizliğe, açlığa,
bile bir yana bırakılıyor. Büyük işletmeler ve ulaşım, Ama bu konular ekseninde tam bir rezalet yaşamyor sefalete, fuhuşa, sokağa, ahlaki ve kültürel dejenerasyona
iletişim ve eneıji gibi en kritik sektörler, peşpeşe yabancı bugün reformist solda. Bu rezaletin bir ucunda HADEP mahkum ediyor. Türkiye’deki yoksullaşma, gelir
tekellere peşkeş çekiliyor. Emperyalist tarım tekellerinin ve ÖDP, öteki ucunda İP var. HADEP ve ÖDP diyorlar uçurumu nereden doğuyor? IMF ve Dünya Bankası nm
mal fazlasına pazar açmak için ülkenin tanmı ki; Avrupa Birliği’ne giriyoruz; “Kopenhag Kriterleri” emperyalist devletlerin ve tekellerin çıkarları
çökertiliyor, emekçi küçük köylülük acılar içinde yıkıma çerçevesinde demokratikleşmek bir ihtiyaç, Avrupa doğrultusunda uyguladığı politikalardan değil mi? Geniş
itiliyor. Birliği bunu istiyor, kaldı ki Helsinki Antlaşması’na göre sosyal katmanlan yıkıma sürükleyen en büyük insanlık
Bu, tepeden tırnağa emperyalizme uşaklık de bunun olması gerekiyor; ama Türkiye’deki savaş suçu değil mi bu? Çalışan sınıflara karşı işlenen en
politikası. Ve bu politika, “ulusal” temaları istismar eden, rantçıları buna karşı; AB’ye katılmaktan yana güçlere büyük insanlık suçu değil mi bütün bunlar? Çalışan ve
şoven milliyetçilikle oy alan DSP ve MHP eliyle destek olursak, demokrasi sorununun çözümünü de üreten emekçilere karşı işlenen bütün bu kapsamlı sosyal
uygulanıyor. Olayların sıradan kitlelere bile açıkça böylece kolaylaştırmış oluruz, vb., vb... suçların gerisinde demokrasi için umut bağlanan o aynı
gösterdği gibi bunların hepsi emperyalizmin yeminli Tersinden de, generallerin bu rötuşlara bile emperyalistler yok mu?
uşakları, hepsi işbirlikçi buıjuvazinin ve arkasındaki tahamülsüzlüğü, ordu dalkavuğu IP tarafından ulusal Emperyalistler kim, insan haklan kim! insan haklan
emperyalist odakların tam hizmetinde. bağımsızlığın korunması, ulusal devletin savunulması emperyalistlerin umurunda mı? Ecevit’in Amerikana
Burada devlet solunun yaydığı gerici hayallere karşı olarak sunulabiliyor. ÖDP ve HADEP egemen smıf gittiği sabah saatlerinde 10 devrimci Ulucanlar’da
önemle vuıgulanması gereken nokta, ordunun bu kliklerinden ve emperyalistlerden demokrasi bekliyor, IP katledildi, onlarcası ağır biçimde yaralandı. Peki bu sıcak
politikalara hiçbir itirazının olmadığı gerçeğidir. Böyle ise emperyalizme göbekten bağlı düzenin bekçisi olay hakkında Amerika’da Ecevit’e tek bir laf söylerdi
bir itiraz bir yana, ordu tüm bu politikaların engelsizce generalleri ulusal bağımsızlığın koruyucusu ve güvencesi mi, gazeteciler bir sora olsun sordular mı? Ama Heybeli
uygulanmasının planlayıcısı ve kolluk gücü durumunda. ilan ediyor. O generaller ki NATO’nun tam Ada’daki papaz okulu niye açılmıyor; Antakya’daki
IMF reçeteleri onun nezareti altmda, onun sağladığı hizmetindedirler, Balkanlarda ABD hesabma savaş kiliseye bilmem ne niye takılmıyor; Alevilerin haklan
asayiş ortamında uygulanıyor. Ordunun bir şeye itiraz yürütmekle övünürler, Bosna’da ve Kosova’da işgalci niye verilmiyor? Bu türden sorular ve sorunlar hararetle
ettiği zaman bunu nasıl kabul ettirdiği biliniyor. MGK birlik bulundururlar, ABD güdümünde siyonist İsrail ile gündeme getiriliyor. Bunlar üzerine niye politika
tartışmaları, “Kopenhag Kriterleri”, vb. sorunlar buna birlikte Ortadoğu halklarına karşı askeri pakt kurarlar, iç yapılmasın ki? Örneğin böylece Alevi kitlesinin desleği
güncel örnekler. Gerektiğinde Refah Partisi gibi meclisin toplumsal muhalefetin ezilmesinde baş rolü oynarlar, kazanılmak, buradan gidilerek bir politik nüfuz alanı
en büyük partisini kapattırıyor, ona dayalı hükümeti IMF ve Dünya Bankası’nın sosyal yıkım politikalarının yaratılmak isteniyor. Bunun emperyalistlere hiçbir
düşürüyor. Bu kadar kuvvetli bir egemenliği günlük engelsizce uygulanması için ne gerekiyorsa onu yaparlar, iktisadi ya da sosyal faturası yok, ama sağladığı büyıik
siyasal yaşamda. Ama IMF ve Dünya Bankası Kürt halkının en ufak bir ulusal hak talebine bile politik nüfuz alam var.
politikalarına hiçbir itirazı yok, bunlara ilişkin en ufak bir katlanamazlar, vb., vb. Dikkat edin, sosyal haklar sözkonusu olduğunda,
tartışması yok. Niye olsun ki? Bu ordu zaten düzenin has Bu düzen yalakalarının konumu özünde birbirinden emekçilerin ekmek sorunu sözkonusu olduğunda, konut
bekçisi, buıjuvazinin sınıf çıkarlarının baş kollayıcısı. farksızdır. Her iki reformist grubun da halka, onun hakkı sözkonusu olduğunda, çocuğuna ilaç sözkonusu
Devlet solu işte bu gerçeğe bile bile gözlerini kapıyor, bu gücüne, mücadelesine dayalı değişimlere zerre kadar olduğunda, iş-geçim aracı sözkonusu olduğunda, “insan
konularda ordunun kritik ve belirleyici rolünü gözlerden inancı yoktur. Bu nedenle tüm umutlarım bazı egemen hakkı” yok. Bunun için heyetler geliyor mu Türkiye’ye,
gizlemeye çalışıyor. Bu tam bir halka ihanet tutumudur. sınıf kliklerine, onların dayandıkları emperyalist bunun için baskı yapılıyor mu? Tam tersine, bu
odaklara, ya da sermaye düzeninin temel egemenlik politikaların uygulanması, IMF, Dünya Bankası
Sosyal yıkım saldırısını siyasal kuramlarına bağlamışlardır. üzerinden bizzat onlar tarafından dayatılıyor. Ve bu
saldın tamamlıyor politikalar uygulandıkça, aynı emperyalistlerce Türkiye
Emperyalistlerden demokrasi bekleyenler kapitalizminin “kredi notu” yükseltiliyor.
Siyasal cepheye bakıyoruz; uygulanan sistematik Emperyalizm gericilik demektir, emperyalizm
faşist baskı ve terör konusunda da herhangi bir sorun yok “Genişletilmiş Anayasal Vatandaşlık” aldatmacası köleci bir egemenlik demektir, hak ve özgürlüklerin
aralarında. Emekçilerin demokratik hak ve Kürtlere gerçekte hiçbir şey getirmiyor. Kürtlere bugüne boğulması demektir. Emperyalizmden demokrasi
özgürlüklerinin gaspedilmesi konusunda bir sorun yok. kadar fiilen kazandıklarının kırıntıları bile verilmiyor. beklemek tam bir gaflettir, daha da ötesi bir uşaklıktır, bu
iller idaresi Yasası’nm, Anti-Terör Yasası’nm Bu, egemen sınıf içerisinde, eğer bazı yumuşatıcı sol değerlere tümden ihanettir. Emperyalizm etnik,
uygulanmasında, F tipine geçişte bir sorun yok. Kültlerin adımlar atılmazsa, bu çelişkileri keskinleştirir, tepkileri kültürel, mezhepsel, dinsel çelişkileri kullanarak,
haklarının inkar edilmesi konusunda bir sorun yok. arttırır kaygısmm getirdiği bir şey. Ama ordu ağırlığım toplundan paralize edip cemaatlere bölerek, onlar
Egemen sınıfın bu sosyal yıkım politikasının siyasal koyar koymaz geri adım atıyorlar. Hükümet açıklama üzerinden kendine etki alanlan yaratıyor. Ve bunu aynı
düzleminde de kendi içinde bir birliği var. Yalnızca bazı yapıyor, ordu içinde hiçbir görüş ayrılığı yoktur diyor. zamanda sosyal çelişkiyi geri plana itmek için yapıyor.
aldatıcı, gözboyayıcı rötuşlar üzerine arada bir çıkan Mesele salt ordu meselesi de değil. Ecevit Kürt sorunu Hala solcu geçinebilen birileri de buna kendi
tartışmaları var. “Genişletilmiş Anayasal Vatandaşlık” ve yoktur diyor, MHP Kürt sorunu yoktur diyor. ANAP, cephelerinden omuz vermiş oluyorlar, uşaklık ve ihanet
daha genel planda “Kopenhag Kriterleri” üzerine büyük zaman zaman Avrupa ve ABD’nin bazı reformlar buradadır.
bir hızla geride bırakılan tartışma buna taze bir örnek. yapılsın propagandasına uygun bir söylem kullanıyor,
Ordu bu türden rötuşları bile lüks sayan bir tutum buna yatırım yapıyor. Ama generaller ağırlığım koyar Amerikancı generalleri bağımsızlığın
içerisinde. koymaz da ötekilerle aynı konuma aynı hızla çark ediyor. güvencesi sayanlar
Bu çerçevede sorun ne peki? Kürt sorunu 15 sene Bir tartışma var, ama bu nüanslara ilişkin bir
bu memleketi sarstı. Buljuvazinin bir kesimi, Kültlerin tartışma. Sosyal reformistlerin bu tartışmada kendilerine Bugün devlet solunun, somutta iP’in, istismar eltiği
büyük bir bilinç ve artık kolayca yokedilemeyecek ulusal politika alanı araması veya burda bir “politik çözüm” noktalardan biri de budur. HADEP ve ÖDP’nin bu
bir kimlik kazandığını biliyor. Bunu daha uzun vadeli olanağı bulması utanç vericidir. Reformist konum liberal buıjuva hayallerini kullanarak, kendi şoven-
1,1 ........................................................................................ — ■ ....................- - ..............- ■ m m ..................................- ...........................— ■■■—............... ........................................................... ..................... .......................... ■ ............ ................................................................................................................................. ............................
Sorun, bugüne değin ifade edilmiş olan kararlılığın gösterilmesi değildir. Buca Cezaevi tutuklu ve hükümlü ailelerinin açıklaması:
Bu kararlılık gösterilmiş (gerek devrimci tutsaklar, gerekse de hücre karşıtı
devrimciler tarafından) ve gösterilmeye de devam edecektir. İhtiyacımız olan
güçleri kazanmadan kendimizi kararlılık gösterisiyle sınırlayan bir eylem
hattı, etrafımıza örülmeye çalışılan toplumsal tecrit duvarlarını aşmaya
Yeni ölümler yaşanmasın!
yetmeyecektir. Bugün daha fazla kararlılık, daha yeni güçler anlamına
Bizler Bergama Cezaevi'nde “tünel söylenmektedir. Kısıtlı olanakları bulunan
gelmemektedir. Kararlılığımız dışında, bu kararlılığa dayanarak gerekçesi” ile yapılan operasyonlardan sonra kantinden fahiş fiyatla alışveriş yapmaya
oluşturduğumuz araçları kullanarak, etki alanımızı genişletmeliyiz. Bir Buca Cezaevi’ne sevkedilen, Buca Cezaevi zorlanan yakınlarımız bu uygulama ile
sonraki adım olan ‘ölümüne kararlılık’ adımını atmamız gerektiğinde ya da girişinde en ağır şekilde dövülen ve bir aydır tedavisizlik, yanı sıra besin alamama sorunu
attığımızda, hücre karşıtı cepheyi sağlamlaştırmış, cepheye emekçileri tecrit-abluka-işkence koşullarında yaşayan, ile de karşı karşıyadır.
tedavi ve bakımları yapılmayan tutuklu- Cezaevi girişinde dövülen, hiçbir insani
kazanmış olmalıyız. hükümlülerin aileleriyiz. Burada yakınlarımızın talepleri karşılanmayan, elektronik aletle
Bugün, bunun için zamammız ve araçlarımız mevcut. Açıklanan liberal bir ayı aşkın süredir yaşadıklarını kamuoyuna aranmasına rağmen koğuş kapısından çıktığı
hücre paketinin TBMM’de yasalaştırılma girişimleri başlayana kadar geçecek aktarmak için bulunuyoruz. anda üç ayrı yerde taciz edici ve onur kırıcı
süreyi bu gözle değerlendirmeliyiz. Bunu sağlamadan atacağımız her adım Burdur Cezaevi’nde 5 Temmuz 2000 arama dayatılan yakınlarımız, bu uygulamayı
(‘ölümüne kararlılık’ adımları, yani kitlesel açlık grevleri vb.) ancak ve ancak tarihinde “mahkemeye çıkarılma” gerekçesi ile protesto ettikleri için, bir aydır görüşe
yapılan operasyonda işkence gören tutuklu- çıkmamaktadırlar. (Bir kişi temsilen biz aileleri
mevcut güçlerimizin nicel artışına neden olabilir. İhtiyacımız olan nitel hükümlülerden 6 tanesinin Bergama bilgilendirmek için görüşe gelmektedir.) Bu
gelişmeyi sağlamaya yetmeyecektir. ‘96 deneyimine bir de bu gözle Cezaevi’ne gelmesi ve gördükleri işkenceyi uygulama ile tecrite maruz kalan,
bakılmalıdır. fotoğraflamaları ile başlayan gerginlik tünel yalnızlaştırılan yakınlarımızdan iyi haberleri
bulunması üzerine adeta öç almaya almak için görüşe gittiğimizde, biz aileler de
Nesnel koşullar birçok bakımdan uygundur dönüştürülmüş ve sorunu hukuk kuralları taciz ve tehditle karşılaşmaktayız. “Burası
içinde çözme talebinde bulunan tüm kurumlar Buca cezaevi, işinize gelirse...” diye başlayan
reddedilerek, her zamanki gibi şiddet içeren cümlelerle, bizlere her türlü taciz edici arama
Başta da belirttiğimiz gibi, devlet yeni bir istikrarsızlık zeminine doğru çözüme başvurulmuştur. Dört gün süren ve hakaretler yapılmaktadır. Kimi gün bir
ilerlemektedir. Bu zeminde devrimciler için bolca olanak mevcuttur. Bu operasyon boyunca sürekli gaz bombaları na- annenin üstüne ring sürülmekte, kimliklerimiz
olanakları değerlendirebilmeliyiz. Önümüzdeki dönem, IMF patentli tazyikli suya maruz kalan, aç ve susuz cezaevi dışında kontrol edilmekte, görüş günü
bırakılan (kalorifer borusundan paslı su içmek bir otobüs çevik kuvvet cezaevi önünde
yoksullaştırma politikalarının işçi sınıfı ve kamu emekçilerinin bilinç ve
zorunda bırakılan) yakınlarımız-evlatlarımız, bekletilmekte, kimi gün ise görüş kabini
pratiğinde sarsıcı etkilerinin ortaya çıkacağı dönemdir. Faşist devlet açısından 29.07.2000 tarihinde Buca Cezaevi’ne sevk bizlerin üzerine kilitlenmektedir.
sorun bu etkilerin bastırılabilmesidir. F tipi hücreler de bu politikaların edilmiştir. Buca Cezaevi girişinde asker ve içeride tecrit koşullarında ve bütün insani
organik bir parçasıdır. gardiyan saldırılarında ağır şekilde olanaklardan yoksun bırakılan,
F tipi hücre saldırısı iki güce dayanarak boşa çıkarılabilecektir. Sürdürülen yaralanmıştır. mektuplaşmaları engellenen, dilekçeleri
Bergama Cezaevi’nde 4 gün gaz dikkate alınmayan yakınlarımızın tek dayanağı
yoksullaştırma ve baskı politikaları karşısında oluşacak emekçi direniş ve
bombası na-tazyikli suya maruz kalan, Buca olan biz aileler de bu yöntemle sindirilmek ve
devrimci kararlılık. Fakat burada hücre saldırısının ertelenmesi değil de girişinde dövülerek darp edilen yakınlarımızın susturulmak isteniyoruz.
tamamen boşa çıkarılması perspektifine sahip isek, asıl belirleyici kertenin insani talepleri karşılanmamakta, tedavi- Yine biz aileleri en çok endişelendiren
emekçi direnişi olduğunu görmeliyiz. Devrimci kararlılık etkisini bu direniş bakımları yapılmamakta, kendilerine gerekli diğer bir konu da : 21 Eylül katliamında yer
üzerinden, bu direnişin sağlamlığı ve yaygınlığı ölçüsünde gösterecektir. ilaçlar verilmemekte, bizlerin getirdiği ilaçlara alan bazı gardiyanların halen cezaevinde olup
da sınırlama getirilmektedir. Yakınlarımızın siyasi koğuşların aramalarına provokasyon
Başta öncü-ileri işçiler/kamu emekçileri olmak üzere yeni güçleri hücre tedavi edilmeleri için yaptığımız tüm girişimler amaçlı katılmasıdır.
karşıtı cepheye kazanma perspektifi ile ilerleyen ve bunu sağlayan bir faaliyet cevapsız kalmıştır. Cezaevinde şu anda Bizler tutuklu-hükümlü aileleri olarak Buca
açısından bakıldığında, zaman lehimize işlemektedir. Bu zamanı iyi onlarca tutuklu-hükümlü hastalık pençesinde Cezaevi’nde yeni Ulucanlar-Burdurlar
kullanabilmeliyiz. Çünkü bu zamanı biz kazandık. Heba etmemeli, “sessiz imha” ile karşı karşıyadır. Bedenlerinde yaşanacağı endişesi içindeyiz.
değerlendirebilmeliyiz. ve giysilerinde gaz bombasından kaynaklı Tüm insanları, demokratik kurumlan, ülke
kimyasal madde bulunan yakınlarımıza ilk bir yöneticilerini ve konu ile ilgili yetkilileri giderek
Kapitalizm çağında, hiçbir talep kendisini işçi sınıfının ya da burjuvazinin hafta sabun dahi verilmemiş, biz ailelerin çözümsüz hal alan Buca Cezaevi sorunlarına
sınıfsal taleplerine eklemleyemedikçe toplumsallaşma şansına sahip değildir. getirdiği temizlik maddeleri de alınmamıştır. duyarlı olmaya ve yeni bir katliam
Bunlar dışında kalan, örneğin küçük-burjuvazinin toplumsal taleplerine Günlük üç öğün yemek bedelinin 700 bin yaşanmadan, sorunları insan hak ve
eklemlenmiş bir talep, bir süre için bir takım mevziler de elde edebilir, ama olduğu cezaevinde bizlerin getirdiği hiçbir gıda özgürlükleri temelinde çözmek için acilen
bu mevziler asla kalıcı olamaz, her an kaybedilme tehlikesi ile yüzyüze kalır. maddesi cezaevine alınmamakta, gerekçe harekete geçmeye çağırıyoruz.
olarak da, “cezaevi görevlilerinin o kadar Sessiz kalmayın, göz yummayın!..
Bu bilimsel gerçek ciddiye alınmalıdır. yiyeceği aramaya vakitleri olmayacağı” 31.08.2000
Politika güçlerle yapılır. Bir gücü bir yerden alıp bir başka yere
götürmeyen faaliyet, politik faaliyet değildir. Devrimci politika ise işçi sınıfı
temelinde yapılır. Aynı biçimde, gerici politika da burjuvazi temelinde.
Kapitalizmdeki iki temel sınıf güçlerini -daha önceki biçimlerinde olduğu
gibi- üretimdeki konumlarından alırlar. Her toplumsal talep bu konumlarla
İzmir. Hücre Karşıtı Platformdan
ilişkilenecektir, başka türlü toplumsallaşamaz. Biz, devrimcileri işçi sınıfı
içindeki güçlerini ciddiye almaya çağırıyoruz. Bu güçleri hücre karşıtı
mücadelenin hayatiyetine yakışır bir ciddiyetle hareket etmeye çağırıyoruz.
oturma
Hücre karşıtı mücadelenin içinde bulunduğu evre, bu güçlerin kendilerini Buca Cezaevi’nde
işyerleri ve sendikaları temelinde ifade etmeleri ve buradan mücadelenin yaşanılan sorunları ve
merkezine ilerlemeleri gereken bir evredir. Bugüne değin ortaya konan Aydın Cezaevi’nde
tutsaklara yapılan
kararlı-inatçı çabalar bu güçlerin önünü açmıştır. Şimdi sıra, devrimci saldırıyı protesto
işçilerin ve kamu emekçilerinin çabalarıyla, emekçilerin öncü-ileri unsurları etmek için 2 Eylül
temelinde hücre karşıtı mücadelenin merkezine ilerlemelerindedir. günü Konak
Bu adımı atmadan atılacak başka adımlar, istenen ve beklenen etkileri, Meydanı’nda bir basın
açıklaması yapıldı.
nicel ve nitel anlamda yaratamayacaktır.
Yaklaşık 50 kişinin
katıldığı eylemde
Sınav günleri yaklaşıyor basın metnini
sendikacı-yazar
Liberal hücre paketinin TBMM’de yasama adımlarının atılacağı günler, Hacay Yılmaz okudu.
Basın açıklamasına
hücre karşıtı cephenin de faşist devlet tarafından sokakta birebir sınanacağı
eylemciler sloganlarla
günler olacaktır. katıldılar.
Bu evrede yapacağımız en iyi şeyi anlattık. En kötü şeyi de söyleyelim: Buca Cezaevi’nde
Hücre karşıtı cepheyi bölmek, parçalamak. Hele de bizzat devrimcilerin kendi yaşanan sorunların
içlerinde oluşabilecek en küçük çatlak dahi, bedelleri son derece ağır tarihsel çözüm yerine gittikçe
kritikleştiği, Aydın vurgulandığı basın açıklamasında ayrıca, bu
bir yanlış ve sorumsuzluk olacaktır.
Cezaevi’nde ise 18 Ağustos’ta tutsaklara saldırı sırasında F tipi cezaevlerinde
Ödün verilmez temel ilkeler bellidir: Hücrelere girmeyeceğiz! Hücre yönelik saldırı yapıldığı, bu saldırı sırasında görevlendirilmek üzere özel eğitilmiş 5
pazarlığına girmeyeceğiz! Bunlara sıkı sıkıya bağlı bir cephede ve durumda, Hepatit-C hastası Gökhan Tamer’in gardiyanın aktif rol oynadığı ifade edilerek,
diğer tartışmalar talileşmiş demektir, herhangi bir bölünmenin nedeni bayılıncaya kadar dövüldüğünün, Ahmet cezaevlerindeki uyarı sinyalleri verilmektedir,
olamazlar. Gür’ün elinin yaralandığı ve 5 dikiş atıldığının denildi.
20 ★ Kızıl Bayrak Sınıf hareketinin sorunları Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000
Örgütsüzleştirme saldırısı
birleşik mücadeleyle püskürtülebilir Çağıl Boran
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kemal Türkler’in ölüm yıldönümünün baraj saldırısına ederlerse, işçi sınıfının kayıpları daha da derinleşecektir.
istatistiklerle oynayarak 10 sendikayı %10 barajının tepki vermenin vesilesine dönüşmesi ve TÜMTÎS üyesi İpler bürokrasinin elinde durdukça, sermaye yolunu
altına düşürdü. Bu sendikalar 6 ay içinde işkolu barajını işçilerin basın açıklaması türünden eylemleri dışta engelsizce yürümeye devam edecektir.
geçecek kadar üye edinemezlerse, toplusözleşme tutulursa, ortaya konulan tepkiler “sendika Bürokratların baraj saldırısı konusundaki
yapma yetkilerini kaybedecekler. Bu olay Türkiye’deki yöneticileri”nin açıklamalarından ibaret. Bu feveranlarına aldanılmasın. %10 barajı neredeyse 20
sendikal örgütlülüğün durumunu apaçık gözler önüne açıklamalarda ise, "hakkımızı hukuksal yollardan yıldır sınıf hareketi üzerinde demoklesin kılıcı gibi
seriyor, bir anda 150 bin işçi TlS hakkından mahrum aramak, yasalar çerçevesinde hareket etmek" vb. sallanıyorken, bu efendiler kıllarını mı kıpırdattılar ?
bırakılıyor. vurgular öne çıkmaktadır. Sendikal örgütlülüklerin özelleştirmeler, işçi kıyımı,
Sınıfı örgütsüzleştirme, bunun bir ayağı olarak da Sermayenin baraj saldırısının esas muhataplarından taşeronlaştırma, sözleşmeli-geçici işçi çalıştırma
sendikasızlaştırma saldırısı, öteden beri sürüyor. Yeni olan DİSK, saldırıya derhal sert yanıt vermek taktikleri ve esnek üretim politikalarıyla gün gün
olan, bu işin artık bu kadar kolay yapılabilmesi. zorunluluğu orta yerde duruyorken, Başkanlar Kurulu eritilmesinin başlıca sorumlularından biri de sendika
Tarihsel süreçte ağır bedeller ödenerek buıjuvaziye toplantısından; Ecevit’le görüşme ve "eylemlerin ilk bürokrasisinin kendisi değil midir? "Çalışma yaşamının
kabul ettirilmiş sendikal örgütlülük dağıtılmak aşamada sadece sendika yöneticileri ve temsilcilerin demokratikleştirilmesine, İLO normlarının eksiksiz
isteniyor. Buna karşı sınıf cephesinden yükselen ses katılımıyla gerçekleştirilmesi", ancak "sonraki uygulanmasına, sendikal hak ve özgürlüklere saygı
oldukça zayıf. Sınıflar mücadelesinin gerekleri bu aşamalarda (yani iş işten geçmişken) tüm DİSK gösterilmesine kadar mücadele kararı" aldıklarını
durumu kaldırmaz. Türkiye işçi sınıfı, hafızasını üyelerini kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması" söylüyorlar. Yıllardır tepkileri dizginlemenin yolu
canlandırmak, tarihsel deneyimlerinden ders çıkarmak kararlan çıkarılmıştır. Bu kararlar alınalı birbuçuk ayı olarak yaşama geçirilmeyen kararlar alıyorlar, işçi sınıfı
zorundadır. aşkın bir süre geçmesine ve konu DİSK Kongresinde de ve emekçiler artık lafa değil, yapılan işe bakmalıdırlar.
Sermaye iktidarı, ‘70’li yılların başında da sınıfın tartışılmasına rağmen, bugüne kadar hiçbir somut işkolu barajının örgütsüzleştirme saldırısının
sendikal örgütlülüğüne saldırmıştı. ‘60’larda gelişen girişim ya da eylem gerçekleştirilmedi. sadece bir parçası olduğu düşünüldüğünde, sendika
sınıf hareketinin ve mücadelesinin ürünü olan DlSK, Sınıf tabanı, özellikle de öncü, sınıf bilinçli işçiler bürokrasisinin riyakarlığı daha iyi anlaşılır. Madem
çıkarılan sendika yasasıyla kapatılmak istenmişti. İşçi dizginleri ele almaz da sendika bürokrasisinin tepkileri "mevcut yasal sistem toplusözleşme yapma hak ve
sınıfının tek tip sendika dayatamasına ve DİSK’in bloke etme manevralarına seyirci kalmaya devam özgürlüğünüfiilen ortadan kaldırıyor” (DlSK Genel
kapatılmasına yanıtı, 15-16 Haziran direnişi oldu. O
görkemli direniş sayesinde faşist sendika yasası iptal
edildi. Ne var ki, şimdi 12 Eylül faşizminin borusu
ötüyor. 12 Eylül, en başta her tür sınıfsal örgütlülüğe
yönelik bir saldırıydı. Sınıfın bugünkü örgütlülük
IMF politikalarıyla h a lkla r
düzeyi, burjuvazinin bu saldırıda oldukça büyük bir
mesafe katettiğini gösteriyor. acı çekm eye devam ediyor!
10 milyon ücretliden 8.8 milyonu sendikasız (...) Bay Cottarelli tekrar Türkiye’de! IMF Türkiye şefi bir yandan hükümeti denetlemeye, diğer yandan yeni
talimatlarını bildirmeye geldi. Ancak Cottarelli kaygılanmasın, 57. Hükümet onun en parlak öğrencilerinden
"Nisan ‘99 itibarıyla Türkiye 'de 9 milyon 824 bin biri.
ücretlinin %>90.1 ’ini oluşturan, 8 milyon 853 bin Sermayenin yeni sağ politikalan, bütün dünyada emekçilere ve yoksul halka yönelik saldırılarına hız verdi.
çalışan sendikasız durumdadır." "Kayıt dışı yaklaşık 5 Sermaye, IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar eliyle kendi ihtiyaçları doğrultusunda
milyon işçi bir yana, yalnızca istatistiklere yansıyan 10 politikalar dayatırken; bunun faturası emekçilere ve geniş halk kesimlerine çıkarılıyor. Bugün dünyada
milyona yakın ücretlinin ancak %10 " civarındaki bir çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 1,5 milyar insan açlık sınırında yaşarken; sefalet, işsizlik,
kesimi sendikalıdır. (Petrol-lş ‘97-99 Yıllığı’ndan...) yoksulluk ve insan hakları ihlalleri giderek büyüyor!
Bu tablo, meselenin %10 işkolu barajından öteye, Kendisini, demokrasinin kurum ve kurallarının üzerinde gören, hiçbir yaptırım tanımayan, hiç kimseye k ırşı
çok geniş bir kapsamı olduğunu gösteriyor. îşkolu sorumluluk hissetmeyen bu ekonomi cambazları, başta emekçileri hedef alıyor! IMF eliyle, ülkeler derin bir
barajı dayanak yapılarak, sendikalann yetkilerinin borç batağına itiliyor ve ekonomik bağımlılığı pekiştiriliyor. Yapısal uyum programlarının yarattığı azgm bir
düşürülmesi, konjonktürel olarak elbette daha özel bir rekabet ortamı, özelleştirmeleri ve sosyal hakların geri alınmasını hedefliyor ve bütün dünyada emeğin
anlam taşımaktadır. IMF-TÜSÎAD hükümeti, sömürüsü, işsizlik, yoksulluk artıyor.
“ekonomik ve siyasi istikrar”, “enflasyonun Ülkemizde de özellikle son yıllarda sermayenin, ekonomik ve siyasal alandaki yeniden yapılanması;
düşürülmesi”, vb. argümanlarla gündemleştirdiği yıkım IMF’nin direktifleri ile gerçekleşiyor. “Mezarda Emeklilik Yasası”, tahkim, özelleştirmeler, kamu emekçilerine
programını sorunsuz uygulamak niyetinde. Meclisinden dayatılan sefalet ücretleri, kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimleri, eğitim ve sağlığa ayrılan payın
yargısına, sendika bürokrasisinden medyasına ve tüm sürekli düşürülmesi bunun örnekleri. Ne dövizde bir istikrar, ne de ödemeler bilançosunda olumlu bir gelişme
faşist baskı ve terör kurumlarına kadar herşeyiyle yaşanıyor! IMF reçeteleri öncesinde var olan dengeler bile alt-üst oluyor. “Uluslararası ticaretin” geliştirilmesi
kilitlendiği yıkım programının ufak da olsa aksamasını, adı altında, sınırlarımız güçlü tekellere açılıyor.
güdük de olsa bir muhalefetle karşılaşmasını istemiyor.
Emekçiler her geçen gün biraz daha yoksullaşırken; hükümet, batık bankaları kurtarıyor, eğitimde, sağlıkta,
Yanm ağızlı bir karşı duruşu hoşgörmek bir yana, bütün sosyal güvenlik haklarında adım adım özelleştirme girişimlerini sürdürüyor. Karanlık ekonominin çeteleri,
güçlerin yıkım programı için çalışmasını dayatıyor.
trilyonlara varan miktarda devleti soyarken, hükümet dayattığı sefalet ücretleriyle, enflasyonla, zorunlu
Yetki düşürülmesi konusunda Ecevit’le görüşmeye
tasarruflarla emekçiyi, halkı soyuyor!
giden DİSK yöneticileri, ESK’da yer almadıkları için,
57. Hükümet, bütün bu emek ve halk karşıtı politikaları IMF direktifleriyle yerine getirirken; dikensiz gü
“ikide bir” Ecevit tarafından azarlanıyorlar. Ecevit
bahçesi istiyor, işte bu nedenle emek örgütlerini, toplumsal muhalefeti susturmak, etkisizleştirmek istiyor! işte
sermayenin mesajını net olarak vermiştir; “ÎMF-
bu nedenle lastik işkolunda, belediye işkolunda grevleri erteliyor! işte bu nedenle yüzde 10 işkolu barajı
TÜSİAD programı için çalışmayanı, işte böyle
şantajıyla sendikaları kıstırmak istiyor! işte bu nedenle Kanun Hükmündeki Kararnameyle “hak arayan,
yakarız.” Sermaye iktidarı, gerektiğinde sendika
demokratik tepkilerini ifade eden” kamu emekçilerini işten atmak istiyor! işte bu nedenle siyasi kadrolaşmaya
bürokrasisini bile zorda bırakacak katılıkla
gidiyor! işte bu nedenle Cumhurbaşkanına gözdağı verebiliyor!
gerçekleştiriyor saldırısını. “Yolunu şaşıranlar”a açıkça
Hükümetin Şefi, IMF’nin ekonomi tüccarı Cottarelli yeniden Türkiye’de! Eminiz ki; hükümete övgüler
şantaj yaparak hizaya getirmeye çalışıyor.
sıralayacak ve yeni direktifler verecek! Ancak unutulmasın ki; övgüler dizilen hükümete tasdiknameyi
emekçiler verecek!
Hain bürokratlardan yasak savma çıkışlar
Ve Bay Cottarelli’ye sesleniyoruz: Bütün dünyada IMF’nin politikalarıyla halklar çok acılar çekti, çekmeye
devam ediyor! insanlık tarihi, IMF’yi ve acı reçetelerini unutmayacak! Ve IMF’yi tarihin karanlık çöplüğüne
Baraj altına düşürülenler, daha çok kendince
sendikal mücadele vermeye çalışan sendikalardır. atacak! Halkları ve özgürlükleri yok eden, insanlığı tahrip eden bir kurumun Türkiye Şefisiniz! Programlarınızı
Sermaye devleti, hem birkaç “diken”i budamakta, hem ve önerilerinizi geri çekin, ülkenize geri dönün!
de topluma gözdağı vermektedir. Şimdiye kadar işçi- İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu
emekçi cephesinden anlamlı bir tepki ortaya konulmadı. Kamu Emekçileri Sendikaları İstanbul Şubeler Platformu
Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000 Sınıf hareketinin sorunları Kızıl Bayrak ★ 21
Sekreteri Murat Tokmak’ın sözleri), o halde bu yasalara özelleştirilmesi, tarımda yıkım, devlet terörünün bulunuyor. Programı, dolayısıyla da partiyi sınıf
yıllardır neden seyirci kalınıyor? Yasalar çerçevesinde dozunun arttırılması, F tipleriyle yaşamın tümden kitleleri ile buluşturmak, sınıfı devrime ve sosyalizme
bir “hukuksal mücadele”yle hak kazanmak ya da mevzi hücreleştirilmesi, Kürt halkının özgürlük istemini kazanmak, sınıf devrimcilerinin tüm enerjilerini
korumak mümkün müdür? Bu ülkede en küçük bir hak boğmada fütursuz ısrar vb., gibi belli başlı ayaklardan hasrettikleri en acil hedef durumundadır. Sermayenin
savunusu ya da “yasal güvenceye alman” sendikalaşma oluşan topyekûn saldırının püskürtülmesi, gelip işçi örgütsüzleştirme saldırısına en anlamlı yanıt, işçi
hakkı için bile, fiili-militan bir mücadele ile devletin sınıfı ve emekçi kitlelerin birleşik-militan bir mücadele sınıfının Partisi’ni sahiplenmesi ve program ışığında
baskı ve terörünü göze almak gerekiyor. Sendika hattına çıkıp çıkmamasına bağlanmıştır. mücadele etmesi olacaktır. Sınıfa politik önderlik ve
bürokratlarının ise, bunu yapmak bir yana, mücadelenin Öncü-bilinçli işçiler ve genel planda işçi sınıfı sınıfın politik önderliği, partinin sınıf kitleleri içinde
gerekleri doğrultusunda hareket eden öncü-bilinçli büyük bir tarihsel sorumlulukla yüzyüzedir. İşten ete-kemiğe büründürülmesiyle sağlanacaktır.
işçileri, sımf devrimcilerini ısrarla engelledikleri atılma, devlet zulmü ve diğer bir dizi bedel göze Parti ile sınıf arasındaki mevcut mesafe, sendikal
biliniyor. alınarak mücadeleye girilirse, bu sorumluluğun örgütleri doğal olarak önplana çıkarıyor. “Sendikalar
Dolayısıyla, sermayenin örgütsüzleştirme saldırısı, başarıyla omuzlanmaması için hiçbir neden kalmaz. işçi sınıfının sermayeye karşı hergünkü mücadelesini
bunun bir parçası olarak işkolu barajı uygulaması, Kitlelerdeki öfke birikimi bizzat sermaye tarafından yürüttüğü ve kendini disipline ettiği sınıf örgütleri”
sendika bürokrasisi tarafından püskürtülemez. Sermaye dillendirilmekte, düzen sözcüleri “sosyal patlama” olarak her zaman büyük bir önem taşımışlardır. "Fakat
bunca pervasız davranıyorken beklemenin anlamı uyarısı yapmaktadır. Derinleşen sefaletin, pervasız geniş ayrıcalıklarla donatılmış sendika bürokrasisi
yoktur. Beklemek kadar, sorunu yukarıdaki bililerine sömürünün, azgınlaşan faşist terörün, gelecek umudunu tarafından bu işlevlerinden büyük ölçüde
havale etmek de kaybettirir. Sermayeye ya hemen yanıt karartmanın kitlelerde mayaladığı öfke, kendini bir uzaklaştırılmışlardır.” (TKİP Programı'nâzın...)
verilecektir, ya da iş işten geçmiş olacaktır. şekilde dışa vurmaktadır. Halihazırda hareketin Bugün sermayenin topyekûn saldırışım sorunsuz
parçalılığı, yerelliğe sıkışıp kalması ve dağınıklığı, uygulayabilmesi bundandır. %10 işkolu barajı
İşçi sınıfı büyük bir tarihsel sorumlulukla sermaye iktidannın korkularını hafifletmekte, ona nedeniyle TlS hakkının bu kadar kolay gaspedilmesi de
yüzyüzedir cesaret vermektedir. Politik önderlik boşluğu, sendikal sendika bürokrasisi sayesindedir. Türk-Iş yönetimi,
bürokrasi barikatı, acımasız devlet zulmü, medya sendikal örgütlülüğe yönelik son saldırıyı destekleyen
işçi sınıfı, soruna böyle bakabilmeli, öncü-bilinçli tekellerinin ideolojik bombardımanı nedeniyledir ki, bir tutum içindedir.
işçiler bunun üzerine düşünmelidirler. Baraj sınıf ve kitle hareketi birleşik-militan bir hatta Öncü, devrimci, sımf bilinçli işçiler, Parti’nin
keyfiyetinin son bulması, sıçrayamamaktadır. "sermaye sınıfının bir parçası haline gelen ve işçi sınıfı
sendikasızlaştırma/örgütsüzleştirmenin durdurulması, işçi sınıfının düzen barikatlarını aşabilmesinin en hareketi içerisinde sermayenin ajanı rolünü üstlenen bu
örgütlenme, grev, toplusözleşme, söz ve basın temel koşulu örgütlülüktür. Zaten düzenin başlıca ihanet şebekesine (sendika bürokrasisine) karşı"
özgürlüğünün sağlanması vb. tümü, gelip meşru-fiili bir avuntu kaynağı da sınıfın örgütsüzlüğüdür. yürüttüğü sistematik mücadeleye omuz vermeli, "işçi
çıkışa, militan mücadele alamna çıkmaya bağlanmıştır. sınıfını devrimcileştirme sürecinin temel bir boyutu
Bunların da ötesinde, sefalet ücreti dayatması, KIT’lerin Sendikaları devrimcileştirmek görevi olarak sendikaları devrimcileştirmek" için tüm
emperyalist tekellerin ve yerli işbirlikçilerinin talanına enerjilerini ortaya koyabilmelidirler.
açılması, emperyalist tahkim, sosyal güvenliğin Politik örgütlülüğün köşe taşları, komünistler Örgütsüzleştirme/sendikasızlaştırma saldırısına
tasfiyesi, eğitim-sağlık ve ulaşımın tümüyle tarafından parti ve program üzerinden oluşturulmuş verilecek yanıtın temel bir ayağı da budur.
Yeni Kitaplarımız
E K S E N Y A Y I N C I L I K
EKSEN YAYINCILIK
“Memleketimizin
son ümidi
Bolşevizmdedir!”
Mustafa Su phi’nin TKP Kuruluş Kongresi
Yılmaz Güney’in açılış konuşmasından...
genellikle sanatçı kişiliği
üzerinde durulur. Oysa “Türkiye Komünist Örgütü’nün birinci kongresini
o, herşeyden önce açmakla kendimizi bahtiyar addediyoruz.
sosyalist dünya Arkadaşlar, bir zamanlar bir hayal halinde telakki
görüşüne sahip. Onun olunan komünizm, bugün, Rusya’da meydana getirdiği
gereğini yapan militan hayat ile, kurduğu yeni hükümet biçimi ile, Kızıl Ordusu
bir aydın, yürekli ve ile işçi, köylü halk içerisinde kuvvetlendirdiği
inançlı bir siyasal dava örgütlenmesiyle şarkın ve bütün dünyanın mazlum millet
(kavga) adamıydı. ve sınıflarına pek büyük ümit veriyor. Son aylar
Düzene karşı derin zarfında, bize görünen iki büyük manzara bu ümitlerin
bir kin, sürekli mücadele ne kadar esaslı olduğunu gösteriyor. Bu manzaralardan
ve öğrenme çizgisi, her
biri, Üçüncü Enternasyonal’in ikinci kongresidir ki
yol ayrımında kendini
orada şark ile garbın muhtelif bölgelerinden gelmiş 37
yenilemesi, ileriden ve
millete mensup işçi ve köylü vekilleri toplanmıştı. Bu
doğrudan yana tavır
toplantı proletarya hareketlerinin yeryüzünde ne derece
alması, gerçek bir
kuvvetli olduğunu gösteren aşikar ve maddi bir delildir.
sanatçı kişiliği onu
Diğer taraftan, toplantısını henüz bitiren Beynelmilel
karakterize eder.
Şark Kongresi’nde doğunun m uhtelif milletleri,
Onun gericilikle
Hintliler, Cavalılar, tranlılar, Türkistanlılar, Buharalılar,
çatışması 1950’lerde
Dağıstanlılar, Kırımlılar, Türkiyeliler ile Gürcistan ve
başlar. Dönem anti-
Ermenistan mazlum milletleri tarafından gönderilen
komünizmin şaha
kalktığı McCarthy’cilik binlerce vekiller bir yerde toplanarak aynı hedefe doğru
dönemidir. Bir öyküsü nedeniyle komünizm propagandası yapmakla, TKP’lilikle suçlanır, hapse atılır. istek ve iradelerini ilan etmiş olmakla Avrupa
Bu dikbaşlı genç daha sonra TKP’yi arasa da bulamaz. cihangirlerine karşı azim ve maksatlarını anlatmış
‘60’lardan sonra sinema dünyasında büyük bir üne ulaşır. Ama onun planı başkadır. Elde ettiği oldular. Üçüncü Enternasyonal’in kongresi son
imkanları ve ünü devrimci amaçlarla kullanacaktır. Yeşilçam batağındaki krallığa dönüp bakmaz bile. oturumunu kapatırken, Rusya’nın muzaffer Kızıl
Bu yıllarda gelişen devrimci gençlik hareketiyle bağ kurar, destekler. Bu nedenle ‘71’den sonra Ordusu’nu dünya proletaryasının ve şark mazlum
tekrar hapse girer. milletlerinin hizmet eden ve savunan bir ordu ilan
Yılmaz bu hapislik döneminde pek moda olan yılgınlığa ve küçük-burjuva devrimciliğinden etmiştir.
revizyonizme savrulmaya karşı koydu. Marksizmi kavramaya çalıştı, kendini eğitti, devrimci kişiliğini Bakü’de toplanan Beynelmilel Şark Kongresi de
geliştirdi. Avrupa ve Amerika’nın zalim ve hunhar emperyalizmine
Kısa bir özgürlük döneminden sonra bir provokasyonla tekrar hapse atıldı. Pek kolay kaçabilirdi. karşı kutsal savaş ilan etti. İşte bu iki misal karşısında
Ama o, burjuvaziye demagoji fırsatı, kendine gönül vermiş milyonların güvenini sarsma fırsatı bolşevizmin yeryüzündeki toplumsal devrime nasıl esaslı
vermemek; yığınlara en geniş olanaklardan yararlanarak seslenme imkanını kaybetmemek için uzun bir dayanak olduğu meydana çıkıyor. Türkiye’deki son
yıllar gönüllü hapiste kaldı. Ancak yeni cezalarla ömrünü dört duvar arasında geçirmesi planlanınca vak’aları tetkik etseniz, gelen arkadaşları dinleseniz,
kaçtı. partimize gönderilen mektupları görseniz,
Sadece bu tutumu bile, onun devrimi ilerletme, ezilen ve sömürülen yığınlara karşı büyük bir memleketimizin son ümidinin bolşevizmde olduğu
bağlılık ve sorumluluktan başka bir şeye tapmadığının en iyi göstergesidir. kanaatini anlarsınız. Arkadaşlar, büyük Rus devrimi son
Yılmaz politikayı -o günkü kötü örneklerde olduğu gibi- sınıf hareketinin gerçek sorunlarından üç sene zarfında olağanüstü örnekler görmüştü. Hiç
kopuk moda meselelerde anlamsız kavram tartışmaları ve yığınların mücadelesinin dışında gürültü kimsenin ümit etmediği halde Rusya proletaryası evvela
çıkarmak olarak anlamadı. Kişilikli ve eleştirici bir gözle öğrenmeye, üretmeye çalıştı. Hiçbir zaman bir devrim ordusu vücuda getirdi ki cihanı hayran
da, pek yerinde olarak, yaptıklarını yeterli bulmadı, sahip olduğu yetenekler ve haklı saygınlığıyla bıraktı. İşte bu devrim şimdi demir ellerini şarka
kendinden hoşnutluğun sarhoşluğuna düşmedi. O, gözünü hiçbir zaman yapılması gerekenden, uzatıyor. Şark siyaseti Üçüncü Enternasyonal’in
ihtiyaçtan ayırmadı. İşte onun gerçek devrimci ve sanatçı kişiliğinin, bitmek bilmeyen öğrenme ve gündeminde birinci maddeyi teşkil ediyor. Bu meselede
yaratma azminin, vurduğu yerden ses getirmesinin sırrı burada yatar. en ziyade alakadar olanlar şüphesiz bizleriz. Biz Türk
Yine bu nedenledir ki, Yılmaz Güney, sanatı siyasal mücadelenin bir aracı olarak ele almış ve kaba komünistleri bu hareketin kıymetini bilmeli, tarihin
slogancılığa, suniliğe, zorlamacılığa, kuruluğa, gösterişe, abartmaya düşmemiş; sanatçı yeteneğiyle kaydedeceği bu fırsatı iyi takdir etmeliyiz. Biz de kendi
ezilenlerin dünyasını kendine özgü zengin bir dille beyaz perdeye aktarmıştır. memleketimizde Avrupa emperyalizminin ve harici ve
47 yıllık ömrünün en verimli 12 yılı zindanlarda geçti. Bu, Yılmaz’ın toplumsal ve siyasal dahili düşmanların haddini bildirmeliyiz. Bütün bu
gelişmeleri izlemesini, çalışmalarını zorlaştırdı. Buna rağmen o, milyonları etkiledi, gericiliğe karşı arzularımızı tasavvur ve temenniden hakikat haline
mücadeleye çekti. Böylesi bir şeref pek az insana nasip olmuştur. koyacak, bu kongredir. Türkiye komünist kongresi
Eğer Yılmaz daha elverişli koşullarda yaşasaydı (örneğin güçlü bir sosyalist işçi hareketi) veya Rusya’dan uzanan bu demir elleri tutabilecek kuvvetler
ömrü bu kadar kısacık olmasaydı, her yönüyle devleşecekti. Bu bakımdan, belki de yaptıklarından çok yetiştirecek ve partimiz yalnız Türkiye’de değil, bütün
yapacakları açısından o, özgürlük ve sosyalizm kavgasında devrimci aydınların, sanatçıların önemini şarkta devrimin bayraktarı olacaktır. Onun için, Yaşasın
anlatıyor. Türkiye Komünist Partisi, Yaşasın bütün partilerini sıcak
Kimileri kendilerine karşıt bir kampta olduğundan, kimileri de ideolojik düşüncelerindeki bazı bünyesinde toplayan Üçüncü Enternasyonal, Yaşasın
yetersizliklerini ya da anlaşmazlıklarını neden göstererek, onun siyasal kişiliğini ve eylemini yok şarkta ilk devrim ocağını kuran Azarbaycan Sovyet
sayıyorlar. Cumhuriyeti.”
Yılmaz Güney proletaryaya ve sosyalizme aittir. (Konuşma kısmen bugünkü Türkçeye göre
(Bu metin, Ekim 'in Ekim 1987 tarihli 1. sayısından alınmıştır.) sadeleştirilmiştir.)
26 ★ Kızıl Bayrak Reformist hareket Sayı:2000/33 ★ 9 Eylül 2000
E K S E N Y a y ın c ılık B ü r o l a r ı
I —--ı
| G a z e te n e s a h i p ç ı k ! A b o n e o l! A b o n e b u l! \
Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakaş tşham No: 13/22,
Adı : ...................................................................... 1
853. Sok. Bilen tşham No: 27/510
Soyadı : ........................ j
Karta1/İSTANBUL Tel: 0 (216) 488 67 05 Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 445 21 50 Adresi :................ ı
Karanfil Sok. No:17/17 Kızılay/AN KARA Tel ; ...................................................................... I
Tel: 0(312) 419 18 32 Mimar Sinan Cad. Mimar Sinan İş Merkezi
Final ders, üstü No: 108 KAYSERİ | 6 Aylık Yurt içi 5 OOO OOO TL Yurtdışı 200 DM
Ahi Evran Mahallesi Okatanlar Sokak Kent Apt. 1 Yıllık Yurtiçi 10 000 000 TL Yurt dışı 400 DM
No: 1 K IR ŞEH İR Tel: 0 (386) 214 08 05 { Fatma ÜNSAL adına,
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf lşham Kat: 3 * Yapı Kredi Bankası İSTANBUL/Aksaray Şb. * DM İçin: * TL için: l
ismet Paşa Cad. Beşıroğlu Altın Han Kat: 5 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 28 78 3002991-8 0079219-2 İ
No:89 Gebze/KOCAELİ | * İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. * DM için:
Hürriyet Cad. Namık Kemal Sok. Kaçar lşham 1002 30100 1051039
Esenbey Bankalar Cad. Uyanal lşham No: 61 NİĞDE Kat: 3 No: 3 ANTAKYA ! No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
I----------------------------------------------------------------------------------------- 1
Çin Halk DevrimVnin büyük önderi
Mao Zedung’u ölümünün
24. yıldönümünde saygıyla anıyoruz