You are on page 1of 48

2021

ARALIK SAYI 11

Yeni Çalışma Rejimleri


ALİ ÖZKESEN Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri:
Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

AHMET GİRE & ESTER RUBEN Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak
yazılım emek süreçleri

Röportaj DİSK’e bağlı İletişim İş Sendikası Genel Başkanı


Levent Dokuyucu ile çağrı merkezi çalışanları üzerine röportaj

Söyleşi Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

1
SAV Katkı
Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın hakemli yayın organıdır.
Yayın türü: Yılda iki sayı çıkan hakemli e-dergi
ISSN 2587-1560

Sayı 11, Aralık 2021

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü


Serap Korkusuz

Yayın Kurulu
Adnan Avcı, Ahmet Önder, Ali Özkesen, Altan Alaybeyoğlu, Arif Arslan, Arif Koşar,
Aydın Ozan Ağcagül, Ayşe Evrim Donat, Azize Aslan, Can Deniz Eraldemir, Cansu Başak,
Çağın Erbek, Deniz Ulusoy, Ekin Değirmenci, Erdem Çevik, Güler Özdemir, Hale Çelebi,
Hasan Ateş, Onur Çetintaş, Özlem Erdal, Özlem Uluca, Seda Gönül, Selen Ertaş, Selin Pelek,
Selma Değirmenci, Serap Korkusuz, Sezen Çilengir, Sinan Araman, Suat Aksoy,
Yelda Altunal Gürgen

11. Sayı Danışma Kurulu


Adem Açar, Ahmet Haşim Köse, Armağan Öztürk, Asuman Türkün, Ateş Uslu, Atilla Göktürk,
Ayşe Cebeci, Benan Eres, Berna Güler, Besime Şen, Beyza Üstün, Bülent Duru,
Çağatay Edgücan Şahin, Deniz Parlak, Derya Keskin, Doğan Barış Kılınç, Egemen Yılgür,
Ester Ruben, Ferda Dönmez Atbaşı, Ferda Uzunyayla, Fuat Ercan, Fulya Atacan, Gökhan Demir,
Gülhan Türkay Hoştürk, Hakan Güneş, Hakan Koçak, Hatice Aztimur, Hatice Kurtuluş,
İdris Akkuzu, İzzettin Önder, Kurtar Tanyılmaz, Kuvvet Lordoğlu, Mehmet Penbecioğlu,
Mehmet Türkay, Melda Yaman, Miris Meryem Kurtulmuş, Nejla Kurul, Nihan Ciğerci Ulukan,
Nilay Etiler, Nuray Ergüneş, Nurcan Özkaplan, Olkan Senemoğlu, Örgen Uğurlu,
Özgün Akduran, Özgür Budak, Özgür Narin, Özgür Öztürk, Rana Gürbüz, Sinan Yıldırmaz,
Şebnem Oğuz, Şerif Gürçağ Tuna, Şükrü Aslan, Taner Timur, Tolga Tören, Ulaş Bayraktar,
Umut Ulukan, Uygar Dursun Yıldırım, Ümit Akçay, Yasemin Özgün, Yücel Demirer

11. Sayı Editör Kurulu


Can Deniz Eraldemir, Derya İnce, Sezen Çilengir

Kapak Uygulama ve Sayfa Düzeni


Ülkü Gündoğdu

Yönetim Yeri
Osmanağa Mahallesi General Asım Gündüz Cad. Üner Tan İş Merkezi No: 35 Kat: 4 Daire: 14
Kadıköy–İstanbul
Tel: 0 216 345 69 39-0 216 418 95 48

E-mail: sav@katki.org
Web: www.katki.org
E-mail: merhaba@savportal.org
Web: www.savportal.org

2
İçindekiler

Çerçeve sunuş ... 5

Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri:


Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme ... 6-17
Ali Özkesen

Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri ... 18-41
Ahmet Gire & Ester Ruben

Röportaj
DİSK’e bağlı İletişim İş Sendikası Genel Başkanı Levent Dokuyucu ile
çağrı merkezi çalışanları üzerine röportaj ... 42-43

Söyleşi
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi ... 44-48

3
Contents

Introduction ... 5

Precarious employment processes of student-workers:


An inquiry in the context of the reserve army ... 6-17
Ali Özkesen

Software labor processes as a field of domination, conflict and struggle ... 18-41
Ahmet Gire & Ester Ruben

Interview on call center employees with Levent Dokuyucu,


Head of the Communication Workers (Iletisim-is) Union affiliated to DISK ... 42-43

Rountable interview with freelancers ... 44-48

4
SAV Katkı, 2021 (11): Çerçeve Sunuş

Merhaba;

Sosyal bilimler alanında, eleştirel ve özgün çalışmalarla katkı sunmaya devam eden SAV Katkı dergisi, “Yeni
Çalışma Rejimleri” dosyası ile 11. sayıya ulaşmış bulunuyor. Kapitalizmde emeğin üretkenliği arttıkça işçi sı-
nıfı, giderek kendine yabancılaştığı çalışma rejimleriyle donatılmıştır. Bu yönüyle emek gücünün denetimi,
kapitalizmin devamlılığı için gelişen yeni çalışma biçimlerine de yön vermiştir. Pandemi sürecinde ise, çalış-
ma rejimlerinin bazı yönleriyle hem genişlediğine hem de çeşitlendiğine tanıklık ediyoruz ki, kapitalist emek
süreçlerinin bu açıdan nasıl dönüştüğü, her biri birer meta forma dönüşen toplumsal ilişkilerin ve artı değeri
gizleyen sömürü biçimlerinin anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu sayıda yeni rejimlerini, bu tartışmaları kapsaya-
cak tüm toplumsal düzeyleriyle ele almak mümkün olmasa da birlikte anlamaya ve tartışmaya devam etmenin
bir olanağı olarak sunuyor ve iki makale, bir yuvarlak masa söyleşisi ile bir de röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Ali Özkesen’in “Öğrenci-İşçilerin Güvencesizlik Süreçleri: Yedek İşgücü Ordusu Bağlamında Bir Değer-
lendirme” adlı makalesi güvencesizlik ile çevrelenen öğrenci-işçilerin emek piyasalarına eklemlenme biçimle-
rini araştıran nitel bir çalışma özelliği taşımaktadır. Bu makale, Çankırı’da lisans eğitimi gören öğrenci-işçilerle
gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakatların ışığında yaşanan güvencesizlik süreçlerini ortaya koymaya
çalışmaktadır.

Ahmet Gire, “Tahakküm, Çatışma ve Bir Mücadele Alanı Olarak Yazılım Emek Süreçleri” adlı makalesi ile
sayımıza katkıda bulunmuştur. Makale, 2000 sonrası yazılım üretiminde meydana gelen paradigma değişikliği-
nin izini sürerek emek süreci üzerindeki etkilerini etnografik bir yöntemle analiz etmiştir.

Çağrı merkezi ve posta hizmetleri alanında örgütlenme faaliyeti yürüten DİSK’e bağlı İletişim İş Sendikası
Genel Başkanı Levent Dokuyucu dergimizin sorularını yanıtlayarak çağrı merkezlerinde sürdürülen çalışma
koşullarını ve bu alanda ortaya çıkan sorunların neler olduğunu röportajında dile getirdi.

Son yıllarda yaygınlaşan çalışma biçimlerinden biri olarak karşımıza çıkan freelance çalışma, Covid-19 pande-
misi sürecinde evden çalışma ile daha da büyüme göstermiştir. Biz de bu sayıda freelance çalışma koşullarını
biçimini anlamak için bu çeviri alanında çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi gerçekleştirdik.

İyi okumalar diliyoruz.

11. Sayı Editörleri...

5
SAV Katkı, 2021 (11): 6-17

Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri:


Yedek işgücü ordusu bağlamında
bir değerlendirme*

Ali Özkesen**

Özet
Bu çalışmada, lisans eğitimi alan ve eğitimlerini devam ettirmek için bir işte çalışmak zorunda olan üniversite öğrencilerinin
çalışma koşulları ile iş gücü piyasası içerisindeki konumları incelenmektedir. Bu amaç doğrultusunda yirmi öğrenci-işçi ile
yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmış, onların çalışma yaşamları içerisindeki güvencesizlik süreçleri aşamalar halinde
ortaya konmuştur. Bu doğrultuda, teorik olarak Marx’ın yedek iş gücü ordusu kavramına başvurulmuş ve öğrenci-işçilerin
emek piyasası içerisindeki konumları bu bağlamda değerlendirilmiştir. Buna göre, öğrenci işçilerin güvencesizlik deneyimleri
henüz çalışma hayatına girmeden başlar ve çalışma sürecinde artarak devam eder. Bu sebeple öğrenci-işçilerin güvencesizlik
süreçlerini iş yerleriyle ve üretim süreciyle sınırlı görmeyip, onun daha gerisinde, iş aramaya karar verme süreçlerinden ve iş
aramalarına neden olan etmenlerin incelenmesiyle başlanmalıdır. Çalışmanın ilk amacı geniş bir çerçevede bu güvencesizlik
süreçlerini ortaya koymaktır. Çalışmanın bir diğer amacı ise, öğrenci-işçilerin emek piyasası içerisindeki konumlarını
anlamaya çalışmaktır. Bu araştırma neticesinde, öğrenci-işçilerin emek piyasalarına eklemlenme biçimleri ve emek süreçleri
göz önüne alındığında yedek iş gücü ordusunun üç biçimiyle de var olduğu görülür (akıcı, saklı ve durgun). Bu var oluş
biçimlerinin belirlenmesinde önemli olan öğrenci-işçilerin ortak özellikleri değil, işverenle kurdukları üretim ilişkileridir.

Precarious employment processes of student-workers: An inquiry in the context of the reserve army
Abstract
This study analyzes working conditions and the position in labor market of bachelor-degree student workers who needs to
work at a job in order to maintain their education. It is conducted by semi-structured interviews with twenty student-wor-
kers, in which precarious conditions in their working life are questioned. In theoretical base, Marx’s concept of reserve labor
army has been analysed in order to analyse student-workers in labor market. The study shows that precarious working
experiences have already started before their engagement with labor market, while work life has been triggered precarity
in time. Hence, it is argued that precarious conditions of student workers is not only limited to work places and production
processes but also decision-making processes to be employed and the reasons behind the need and search for employment.
The main research objectives of the study is, firstly, to shed light on these precarious conditions from a broad sense and then
to question the positions of student-workers in labor market. It argues that integration into the labor market processes of
student workers has been experienced in all three forms of reserve army (floating, latent and stagnant). What is important in
determining these forms of existence is not the common characteristics of student-workers, but the production relations they
have established with the employer.

Anahtar kelimeler: Öğrenci-işçi, güvencesizlik, yedek iş gücü ordusu.


Keywords: Capitalism, Labor, Surplus Populations, Labor Unrest, Social Movements

* Bu çalışma, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Politika Bilim Dalı Yüksek Lisans Programında hazırlanan tezden derlen-
miştir.
** Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi

6
Ali Özkesen

Giriş kentlerinde yaşadıkları sorunların bir kısmı ise onları


öğrenci-işçi olma yoluna itmiştir.
Eğitimlerini devam ettirebilmek için yeterli gelire sa-
Öğrenci-işçilerin sayısı artmakta ve artık top-
hip olmayan üniversite öğrencileri, gelir veya ek gelir
lumda daha görünür hale gelmektedirler. Saha araş-
elde edebilmek için çalışmaya karar verdikleri andan
tırmasının yapıldığı 2015 yılında, öğrenci-işçilerin
itibaren kendilerini güvencesizlik sarmalında bulur-
niceliksel büyüklüklerini resmi istatistikler üzerinden
lar. Üniversite eğitimleri devam ederken çalışmak du-
izleyebilmek mümkün değildi. Hatta onlarla ilgili ya-
rumunda kalan bu öğrenciler, ister yarı zamanlı ister
zılı ve sosyal medyada haber sayısı da sınırlıydı. An-
tam zamanlı olsun, gelir elde edebilmek için emek
cak şu anda öğrenci-işçilerin varlıklarıyla ve çalışma
güçlerini satmak durumundadır. Ücretlerini ve piya-
koşulları ile ilgili haberlere daha sık rastlıyoruz. Tür-
sadaki istihdam koşullarını belirleyebilmekten uzak
kiye İstatistik Kurumu (TÜİK) da son revizyonlarla
olan öğrenci-işçiler, iş gücü piyasasına eklemlendik-
birlikte öğrenci-işçileri niceliksel gözlemleyebilece-
leri andan itibaren tamamen işverene bağımlı bir ça-
ğimiz veriler sunmaya başladı. Çalışmanın birinci
lışma ilişkisi kurarlar. İşte bu bağımlı çalışma ilişkisi
bölümünde; yayınlanan bu resmi veriler incelenip,
öğrenci-işçilerin güvencesizliğinin en önemli neden-
Türkiye’deki ve dünyadaki öğrenci-işçilerin durumu
lerinden biridir.
ve öğrenci-işçi grubunun sınırları tartışılacaktır.
Öğrenciler bu süreç içerisinde çok yönlü olarak
İşçi sınıfını ya da alt konumlarını konu edinen
güvencesizlikle çevrelenmiş durumdadır. Bu durum
bir çalışmada, onların güvencesiz bir şekilde çalıştığı-
hem eğitimlerinin kalitesini etkilemekte hem de sos-
nı ve güvencesizlik süreçlerini açığa çıkarmak önemli
yo-ekonomik birçok soruna yol açmaktadır. Bu çalış-
olmakla birlikte yeterli değildir. Bu çalışmanın ikinci
mada Çankırı’da lisans seviyesinde eğitim alan ve kısmi
bölümünde saha çalışmasından elde edilen bulgula-
ya da tam zamanlı olarak bir işte çalışan öğrencilerin,
rın, yani öğrenci-işçilerin yaşadıkları güvencesizlik
öğrenci-işçilerin, çalışmaya karar verdikleri andan
süreçleri sunulacaktır. Bu güvencesiz çalışma ve ya-
itibaren maruz kaldıkları güvencesizlik halleri incele-
şama halinin sahadaki görünümü sunulduktan sonra
necek ve emek piyasasındaki var olma biçimleri tar-
bu görünümün ardında yatan kapitalist üretim iliş-
tışılacaktır. Çalışma, yalnızca öğrenci-işçilerin çalışma
kilerinin irdelenmesi ve işçi sınıfı içinde yer alan bu
koşullarının görünen bir portresini sunmamakta, aynı
grubun sınıfsal konumunun tartışılması ise üçüncü
zamanda bu portrenin arka planını oluşturan kapita-
bölümde yapılacaktır. İstatistiklere dayalı ampirik bul-
list istihdam biçimlerini de tartışmaya açmaktadır.
guların ortaya konması ve yorumlanması tek başına
Öğrenci-işçilerin hem niceliklerinin artması hem yeterli değildir. Tarihsel bağlamından kopuk ve teorik
de toplumda daha görünür hale gelmesinde kuşkusuz temele yaslanmayan incelemeler eksik hatta yanıltıcı
ki en önemli etmen üniversite sayılarına bağlı olarak sonuçların ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu açıdan
üniversite eğitiminin yaygınlaşmasıdır. Bu gelişme- işçi sınıfının bir parçası olarak kabul edebileceğimiz
de, Türkiye’nin 2006 yılından sonraki yükseköğre- öğrenci-işçilerin sınıfsal konumu anlayabilmek için
tim planlanmasındaki “her ile bir üniversite” söylemi Marx’ın yedek iş gücü ordusu kavramını kullanmak
önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten de 2000’li yıl- yerinde olacaktır. Böylelikle hem öğrenci-işçilerin gü-
larda Türkiye’de yüze yakın yeni üniversite açılmıştır vencesizlik süreçlerinin arka planını anlamış olacak
ve bunların büyük çoğunluğu Anadolu kentlerine hem de onların sınıfsal konumunu belirleyebileceğiz.
kurulan devlet üniversiteleridir. Böylelikle Türkiye’de
üniversitesiz kent kalmamıştır. Üniversite sayısındaki
artışla yetinilmemiş, her geçen yıl üniversiteye giriş 1. Öğrenci-İşçi Kimdir?
kontenjanları da hızlı bir şekilde arttırılarak üniver- Öğrenci-işçi ifadesi, eğitimleri devam ederken aynı
site öğrencisi sayısı hem mutlak hem de göreli olarak zamanda bir işte çalışan öğrencileri belirtir. Öğrenci-
zirveye çıkmıştır. Ancak bu hızlı genişleme süreci lik ve işçilik kavramı ayrı ayrı sınırları çok geniş olan
beraberinde birçok sorun getirmiştir. Kurulan yeni iki kavram iken, birleştiklerinde çok farklı biçimlerde
üniversitelerle birlikte öğrencilerin bu yeni üniversite tezahür edilebilir. Bu tezahür, kimi için örneğin ilko-

7
Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri: Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

kul sıralarında öğrencilik yapan ve okuldan sonra bir (2012: 68) İngiltere’de yaptığı 1992 sonrası kurulan
işte çalışan çocuk işçi olarak biçimlenirken, bir baş- üniversitelerde internet üzerinden 1827 kişi ile yap-
kasının gözünde bir şirkette çalışan ancak lisansüstü tığı araştırması sonucunda öğrencilerin %67’sinin
eğitimi devam eden biri olabilir. Bu açıdan çalışmada yarı zamanlı bir işte çalıştığını ve %12’sinin ise birden
öğrenci-işçi olarak adlandırılan grup, üniversitelerin fazla işte çalıştığını ortaya koymuştur. 2006 yılında
dört yıllık eğitim veren lisans bölümlerinde eğitim ABD’nin Teksas eyaletinde yapılan bir araştırmaya
alan ve bu eğitim süreleri sırasında çeşitli ihtiyaçlarını göre ise öğrencilerin %75’i yarı zamanlı bir işte ça-
gidermek için bir işte tam zamanlı veya yarı zamanlı lışırken, %35’i ise tam zamanlı olarak çalışmaktadır
çalışanları ifade etmektedir.1 (Webster, 2006). Çin’in Macau şehrinde yapılan öğ-
Öğrenci-işçi terimi akademik literatüre 1970’li renci-işçi araştırmasında ise öğrencilerin %64’ünün
yıllarda girmiştir. 1975 yılında Avustralya’da Dou- en az bir işte çalıştığı, çalışan öğrenci-işçilerin %24’ü
se tarafından yapılan “School Students at Work” adlı iki işte birden ve %8,9’u da üç ve daha fazla işte birden
çalışmada öğrenci-işçiler ilk kez ampirik olarak in- çalışmaktadır (Morrison, 2009). Susan Curtis (2002:
celenmiştir (Munro, 2011: 34). Özellikle Avustralya 133), Manchester’da yaptığı 2000 yılındaki çalışma-
ve İngiltere başta olmak üzere bu tarihten sonra öğ- sının devamı niteliğindeki çalışmasında 2001 yılında
renci-işçiler üzerine çalışmaların sayısı yavaş da olsa çalışan öğrencilerin oranını %55 olarak bulurken, bu
artmıştır. Öğrenci sayılarındaki artışa bağlı olarak oranın aynı departmanda 2000 yılında %43 olduğunu
öğrenci-işçilerin sayıları da artmış ve onların çalış- sadece bir yıldaki öğrenci-işçi artış oranın %28 olarak
ma nedenleri ve koşulları akademik bir merak haline hesaplamıştır. Öğrenci-işçilerin çalışma oranları dün-
gelmiştir. 1991 yılında Avustralya’da yapılan bir çalış- yanın birçok yerinde artış trendi gösterse de bazı ül-
mada 1980’li yıllar boyunca öğrenci-işçiliğin Güney kelerde diğerleri kadar yaygın değildir. Yunanistan’da
Avustralya’daki artışı %64’ü aştığı vurgulanmıştır yapılan bir araştırmada öğrencilerin %32’sinin ders
(TAFE, 1991). Ayrıca, öğrenci-işçi sayısındaki artışın döneminde bir işte çalıştığını, bunun %10’unun da
Avustralya’da ve diğer yerlerde öğrenci-işçilerin yaşam ailesiyle birlikte çalıştığı tespit edilmiştir (Dimtrios ve
alanlarında büyük problemler yaratacağı öngörül- Karaliopoulou, 2005: 35).
mektedir (Munro, 2011: 34). 2006 yılında Almanya’da Öğrenci-işçiler üzerine yapılan ilk akademik ça-
yapılan bir çalışmaya göre Almanya’da öğrenci-işçile- lışmalar öncelikle onların niceliksel varlıklarını orta-
rin tüm öğrenciler içerisindeki oranı %60 olarak be- ya koymak yönünde olsa da takip eden dönemlerde
lirlenmiştir (Issevedt 2007; akt. Winkler, 2011: 132). çalışma nedenleri ve koşulları ayrıca incelenmiştir.
Avrupa’da yapılan ve Avrupalı öğrencilerin sosyo-eko- Öğrenci-işçilerin çalışmaları üzerinde en önemli et-
nomik koşullarını inceleyen Eurostudent Report adlı ken ekonomik ihtiyaçlardır. Evans, Gbadamosi ve Ri-
çalışmada, seçilmiş bazı Avrupa ülkelerindeki öğren- chardson (2014) tarafından İngiltere’de yapılan araş-
ci-işçi oranları verilmiştir. Rapora göre öğrencilerin tırmaya göre, öğrenci-işçilerin çalışmasında en etkili
Hollanda’da %91’i, İngiltere’de %58’i, Fransa’da %47’si, faktör olarak ekonomik gereksinimler görülmüştür.
İtalya’da %30’u öğrenci-işçidir (HIS, 2005). Avustral- Ancak diğer çalışmalardan ve diğer ülke örneklerin-
ya’da 34,752 öğrenci ile yapılan nicel bir çalışmada ise den farklı olarak İngiltere’de çalışan öğrenci-işçiler
üniversitede okurken yarı zamanlı bir işe sahip olan üniversiteye gelmeden önce sahip oldukları yaşam
öğrencilerin oranı %72,5 olarak hesaplanmıştır (Long standartlarını korumak veya arttırmak için de ça-
ve Hayden 2001; akt Robotham, 2012: 66). Robotham lışırlar. Örneğin sürücü ehliyeti almak ve bir araba
sahibi olmak, İngiltere’de öğrenci-işçiler için önemli
1 Çalışmanın ilk safhasında, sahaya inmeden önce, yalnızca tam bir çalışma nedenidir (Evans vd, 2014: 84). İngiltere,
zamanlı çalışan öğrenci-işçilerin çalışmaya dahil edilmesi
planlanmıştı ancak sahadan elde edilen ilk bulgular sonucun- Manchester’da yapılan araştırmada David Robotham
da “yarı-zamanlı” çalışanların da dahil edilmesi uygun görül- (2012), öğrenci-işçilerin çalışma motivasyonunu ön-
müştür. Zira bu yarı zamanlılık hali yalnızca bir söylemden celikli olarak finansal nedenlere bağlarken, diğer şart-
ibarettir. Günlük 8 saate yaklaşan, haftalık 40 saati bulan süre-
lerin gerçek anlamda yarı zamanlı olarak görülmesi mümkün lar sabit kaldığında, merkezi destekleme (devlet bur-
değildir. su vs.) azaldıkça öğrenciler üzerinde artan ekonomik

8
Ali Özkesen

baskının çalışma refleksini de arttırdığını belirtmiş, öğrenci-işçilerin sayısı hakkında daha net bilgilere
öğrenci-işçilerin yalnızca %15’inin ek gelir amacıyla ulaşmak mümkün olmadı. TÜİK tarafından gerçek-
çalıştığını saptamıştır. leştirilen bazı revizyonlar ile öğrenci-işçiler hakkında
Türkiye’de öğrenci-işçiler üzerine yapılan çalış- ilk defa resmi bir veriye ulaşma imkanımız oldu. İş
malar sınırlı olmakla birlikte giderek artan bir ilgi de gücü istatistikleri içerisinde “Genç nüfusun eğitimde
söz konusudur. Bazı çalışmalar Türkiye’deki öğren- ve istihdamda olma durumu” başlıklı tablonun altın-
ci-işçi varlığını inceleyebilmemiz için bize dolaylı bil- da eğitim ve istihdamda olanlar kategorisindeki veri-
giler sunar. Anadolu Üniversitesi (1999) öğrencileri ler öğrenci-işçilerin sayısı hakkında daha net bilgiler
ile yapılan araştırmada, öğrencilerden %5,2’si eğitim sunmaktadır. Veriler üç ayrı yaş grubuna ayrılmış: (i)
için gerekli kaynağı kendisinin çalışarak elde ettiğini 15-19, (ii) 20-24 ve (iii) 25-29. Bizim örneklemimiz
belirtmiş (Can vd. 1999). 2003 yılında ise yapılan baş- açısından 20-24 yaş grubu üniversiteli öğrenci-işçi-
ka bir üniversite gençliği araştırmasında ise bu oran leri gösterdiğini düşünebiliriz.3 Verilere göre 2014
%6,1 olarak hesaplanmıştır (Yazıcı vd. 2003). Türki- yılında Türkiye’de 20-24 yaş grubu içerisindeki öğ-
ye’deki bu oranların dünya geneline göre çok düşük renci-işçi sayısı 686 bin iken, öğrenci-işçiler bu yaş
olması Türkiye’de öğrenci-işçilerin az olduğu anla- grubu öğrencilerin %33,5’ini oluşturmaktadır. 2016
mına gelmez. Türkiye’de yapılan bu iki araştırmanın yılı içerisinde ise sırasıyla; 850 bin ve %40 civarıdır.
amacı Türkiye’de öğrenci-işçileri ortaya çıkarmaktan Unutmamak gerekir bu sayılar farklı yaş grubundan
öğrencilerin eklenmesiyle artabilir, istihdamda kate-
ziyade üniversite gençlerinin yaşamlarını nicel veri-
gorisi içerisinde yer alan stajyerlerin çıkartılmasıyla
lerle ortaya koymaktır. Araştırmalarda sorulan gelir
azalabilir. Ancak yine de genel eğilimi görmek açısın-
kaynağı soruları ise öğrenci-işçilerin oranını bulmak-
dan önemli bir gelişmedir. Verilerin yayınlanmasıyla
ta yetersiz kalabilir.
birlikte öğrenci-işçiler üzerine akademik ilginin daha
Öğrenci-işçilerin tüm çalışanlar içerisinde ora- da artacağı öngörülebilir.
nını daha net görebileceğimiz güncel bir çalışma ise
akademinin dışından bankacılık sektöründen gel- Tablo 1. Yılara Göre Öğrenci-işçiler (20-24 yaş)
mektedir. HSBC bankasının 2018 yılında yayınlamış Eğitim ve istihdamda Öğrenci-İşçi oranı
olanlar (bin kişi) (Yüzde) (EİO/Eğitimde
olduğu Eğitimin Değeri ve Başarının Fiyatı başlıklı Yıllar (20-24 yaş) olanlar)4
raporda Türkiye’ye ve diğer ülkelere ait eğitimle ilgili 2014 686 37
veriler paylaşılmaktadır. Rapor genel olarak üniver- 2015 713 38
site eğitiminin maliyetleri üzerine odaklansa da bu 2016 760 38
maliyetlerin nasıl karşılandığına ilişkin bilgiler de 2017 761 39
vermektedir. Rapora göre, Türkiye’deki öğrenci-işçile- 2018 754 39
rin, rapordaki ifadeyle eğitim masrafları için ücretli 2019 651 35
bir işte çalışan üniversite öğrencilerinin, araştırmaya 2020 552 29
katılan tüm üniversite öğrencilerine oranı %81 diğer Kaynak: TÜİK https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007
ülkelerin ortalama oranı ise %85’tir (HSBC, 2018).2 Genç nüfusun eğitimde ve istihdamda olma durumu; son erişim:
23.05.2021
Öğrenci-işçilerin Türkiye’deki üniversite öğren-
cileri arasındaki yaygınlığı çoğunlukla tahminler çı- 3 Veride gruplanan üç yaş grubu da esasen öğrenci-işçilerdir ancak
karsamalar üzerinden yapılmaktaydı. İleri Haber’den bu çalışmanın evrenini temsil öğrenci-işçiler ise lisans eğitimi
Irmak Ildır ve Anıl Bayraktar’ın haberine 2014 yı- alan öğrenci-işçilerdir. 20-24 yaş aralığı üniversiteli öğrenci-iş-
çilerin büyük bölümünü kapsadığı düşünülebilir ancak hepsini
lında öğrenci-işçilerin sayısının Türkiye’de 400 bin içermez. TÜİK veri seti ile ilgili ayrıntılı bir metaveri açıklama-
civarı olduğu tahmin edilmekteydi (2014, 22 Ekim). dığı için bu grubun içindeki ön-lisans öğrencilerini, açık öğ-
Başka haber kaynakları da aynı dönem için benzer retime kayıtlı öğrencileri ve ya istihdamda olarak adlandırılan
stajyer sayılarını bilemiyoruz. Yine de tüm bu eksikliklere rağ-
sonuçlara ulaşmaktaydı. Ancak son zamanlara kadar men, bu veriler önemlidir. Bize öğrenci-işçiliğin genel oranıyla
ve yıllara göre değişimiyle ilgili nicel bilgiler sunmaktadır.
2 Bu çalışmada Türkiye verileri için 502 aile ve 100 öğrenci ile 4 Eğitim ve istihdamda olanların 20-24 yaş grubundaki tüm öğ-
görüşüldüğü belirtilmektedir. rencilere oranı

9
Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri: Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

Akademik alanda ise öğrenci-işçiler üzerine ya- ya başlamadan önce diğer öğrencilerle ortaklaşa bir
pılan öncü çalışmalardan biri Özlem Irmak Balkız’ın şekilde, maruz kaldıkları ve onları öğrenci-işçi olma
(2015) Üniversite Öğrencileri İşgücü Piyasasında isim- yoluna iten birçok güvencesizlik haliyle çevrelenmiş-
li çalışmasıdır. Türkiye akademik literatüründeki öğ- lerdir. Çalışmaya başlamadan önce yaşadıkları gü-
renci-işçiler ile ilgili çalışmaların sınırlılığına dikkat vencesizlikleri iki grup altında inceleyebiliriz: (i) İşle
çeken yazar, çalışmasının bir sosyolojik tartışma baş- doğrudan ilgili olmayan ekonomik kaynaklı güvence-
latmasını amaçlamakla birlikte, yaptığı saha araştır- sizlikler (ii) çalışmaya karar verdikten sonra işe gire-
masının sonuçlarıyla hem öğrenci-işçilerin varlığını ne kadar yaşadıkları güvencesizlikler. Birinci gruptaki
göstermeye çalışmakta hem de onların çalışma ve güvencesizlik ister öğrenci-işçi olsun ister olmasın,
eğitim koşulları hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. aslında, tüm öğrencilerin karşılaştığı ekonomik ve
Üniversite eğitiminin tam zamanlı bir faaliyet olmak- sosyal zorlukları temsil eder.
tan giderek uzaklaşmakta olduğunu belirtirken emek
piyasası içerisinde “öğrenci-işi” olarak kavramsallaştı- 2.1 İş Öncesi Güvencesizlik
rılabilecek kayıt dışı, gündelik ve güvencesiz bir çalış-
Öğrencilerin baş etmek zorunda oldukları ekonomik
ma biçimiyle birlikte gizli bir emek kategorisi oluştu-
zorlukların başında genel yaşam gideri ve barınma so-
ğunu ileri sürmektedir (Balkız, 2015: 114). Doğrudan
runu gelmektedir. Genel yaşam giderleri hem üniver-
öğrenci-işçileri konu edinen bir diğer çalışma Nagi-
siteye başka şehirlerden gelen öğrencilerin sorunudur
han Durusoy Öztepe’den gelmektedir. Öztepe (2018),
hem de Çankırılı öğrencilerin sorunudur. Çankırı
Denizli İşgücü Piyasasında Üniversite Öğrencileri adlı
Karatekin Üniversitesi’ne gelen öğrencilerin yaklaşık
çalışmasında Pamukkale Üniversitesi’ndeki öğren-
%88’i Çankırı dışından gelmekte ve gelir seviyesi ola-
ci-işçileri incelemektedir. Çalışmada öğrenci-işçilerin
rak orta ve alt grubu temsil etmektedir (Arslan, 2014).
çalışmalarının ekonomik ihtiyaç temeli vurgulanır-
Barınma sorunu ise dışarıdan gelen öğrencileri daha
ken öğrenci-işçilerin iş gücü piyasasına güvencesiz
çok etkiler. Yurt olanaklarının kısıtlı olması ve şehirde
bir şekilde eklemlendiği vurgulanmaktadır (Durusoy
üniversitenin açılmasıyla birlikte artan emlak kiraları
Öztepe, 2018: 274). Türkiye’de öğrenci-işçilerin varlı-
öğrencileri ekonomik olarak zorlamaktadır.
ğından ve çalışma koşullarından bahseden bir başka
çalışma ise Gamze Yücesan Özdemir’in çağrı merkezi “Buraya ilk geldiğimde şeyde kaldım Otel’de kaldım
çalışanlarının çalışma koşulları araştırdığı çalışma- 1-2 ay falan. İlk gelenden 500 alıyorlar, sonra 300.
Orada zaten sadece yatak, sıcak su internetim vardı.
sıdır. Araştırmaları sonucunda 2014 yılında İnatçı
Hani yemek yoktu, kahvaltı yoktu, hiçbir şey yoktu ye-
Köstebek adıyla yayınlanan çalışmasının bir bölümde mek adına, dışarıdan yiyorduk sürekli. Ondan sonra
öğrenci-işçilere yer vermiştir: arkadaşımın yanına eve geçtim.” (Süha, Oto yıkama).5
“Öğrencilik yıllarında çalışma yaşamının içinde ol- Barınma sorunu, öğrencileri çalışmaya yönelten
mak, en değerli sosyalleşme mekanı olan kantinde
birincil faktörlerden biri. Eğitimine devam edebil-
vakit geçirememek, kapitalist hayatın üretim nokta-
sından azade tutup okumaya fırsat tanıdığı üniversite mek için zaten sınırlı bir gelire sahip olan öğrenciler
yıllarından vazgeçmek gibi kayıplara neden olmakla bu beklenmedik durum karşısında ek gelirlere ihtiyaç
birlikte, bu süreç, kapitalist üretim ilişkilerinin en acı- duymaktadır. Beklenmedik durumdan kasıt iki türlü-
masız ve sert yüzüyle gençlik ateşi içindeyken karşılaş- dür. Birincisi yurt kontenjanlarındaki sıkıntı (talebi
mak ve sınıf hareketinin gündemine dahil olabilmek karşılamaktan çok uzak olması), ikincisi konut kirala-
gibi dönüşümlere de sahiptir.” (Yücesan-Özdemir,
2014: 87).
rıdır. Yukarıda da bahsettiğim gibi, üniversitenin açıl-
ması ile birlikte konut kiraları çok yüksek oranlarda
artmış ve bu artıştan öğrenciler daha çok etkilenmiş-
2. Öğrenci-işçilerin Güvencesizlik tir. Ev sahipleri öğrenciye ev kiralamayı bir yandan
Halleri riskli olarak görüp istemezken, diğer yandan bu riski

Öğrenci-işçilerin güvencesizlik halleri yalnızca çalış- 5 Görüşmecilerin kişisel verilerinin korunması amacıyla onlara
ma koşulları ile ilgili değildir. Öğrenci-işçiler, çalışma- sahte isimler verilmiştir.

10
Ali Özkesen

karşı tarafa, yani öğrencilere yüklemeye çalışmakta- öğrencilere benzer bir şekilde barınma sorunu ve özel-
dır. Yapılan görüşmelerden ve kişisel gözlemlerden likle kredi kartı kullanımına bağlı öğrenci borçluluğu
görüldüğü üzere öğrenciler için aynı konutun kirası öğrencileri çalışmaya yöneltmektedir.
kişi sayısına göre farklılık arz etmektedir. İki öğrenci Kapitalist üretimin koşullarından biri, üretimde
ev tutmaya gittiğinde aynı evin kirası 600 TL iken, üç ücretli emek kullanımıdır. İş verenin emek gücünü
öğrenci söz konusu olduğunda aynı ev 750 TL’ye ki- satın alabilmesinin koşulu, işçinin bu metayı özgürce
ralanmak istenmektedir.6 Barınma sorunuyla birlikte kendi isteği ile satmasıdır. İşçiye bu istek, aslında zorla
genel yaşamsal giderler ve eğitim giderleri de önemli kabul ettirilmiştir; çünkü ihtiyaçlarının karşılanması-
bir zorluktur öğrenciler için. Barınma sorunun halle- nın tek yolu budur. Üretim araçlarının mülkiyeti tekel
dilmesiyle birlikte ona bağlı olarak başka masraflar ve bir şekilde kapitalistin elindedir ve işçinin buna erişimi
sorunlar da beraberinde gelmektedir. ancak emek gücünü satarak olur. Ekonomik koşullar-
“Ben normalde zaten buraya gelmeden önce de çalış- daki güvencesizlik diğer bütün güvencesizlikleri önce-
mayı seven bir insandım ama buraya geldiğimde ev, ler ve diğerlerinin oluşumuna uygun koşulları hazır-
okul sürekli bir harcaman oluyor. Okula gideceksin lar. İş gücü piyasasına bu ekonomik güvencesizlik ile
yol parası gerekiyor, evde yaşıyorsun elektrik, su, kira, eklemlenmeye çalışan öğrenciler diğer güvencesizlik
doğalgaz sürekli bir fatura geliyor. Aldığın burs bun-
lara yeterli gelmiyor. Ailenden de bir şeyler alıyorsun
karşısında kendini savunabilecek araçlardan ve güçten
ama onlar da bir yerden sonra yeterli gelmiyor. O yüz- yoksundur. Çalışma hayatında irade oluşturamama, is-
den en iyisi kendi paranı kazanarak kendi ayakların teklerini talep haline getirip onları işverene sunamama
üzerinde durman gerekiyor.” (Mine, Çağrı merkezi). hali olan irade güvencesizliği, çalışma başlangıcında
Mine’nin aktardıkları bir öğrencinin sözlü kısa bir olabildiği gibi bütün bir çalışma evresinde de olabilir.
bilançosu gibidir. Bir yanda masraflar ve bilançonun Mevcut olan bu irade yitimi ise itaatin ve boyun eğme-
giderleri gözükürken, diğer yanda da gelir kalemleri nin temel nedenidir (Yücesan-Özdemir, 2014).
gözükmektedir. Öğrencilerin çalışma haricindeki ge-
lirleri burs/kredi ve aile destekleri iken, giderler kalemi 2.2 İşle İlgili Güvencesizlikler
çok daha kalabalıktır. Bu sorunları çözmek için öğren- Öğrenci-işçiler hizmet sektörünün vasıf gerektirme-
cilerin birçoğu kredi kartı kullanımına başvurmakta- yecek işlerinde kariyer beklentisinden uzak, günü
dır. Bu ise sorunu çözmekten ziyade sorunu bir süre- kurtarır bir şekilde çalışırlar. Öğrenci-işçiler genellik-
liğine erteler ancak orta vadede daha da derinleştirir. le mağazalarda satış danışmanlığı, kafelerde garson-
“Elbise, zaten kredi kartını onun için kullanıyorum. luk, çağrı merkezlerinde satış elemanlığı ve fast food
Limiti onun işe girince tekrardan bir 500 olacak, ihti- restoranlarda dağıtımcı olarak çalışırlar. Öğrenci-iş-
yaç duydukça ihtiyacım olan şeyi oradan alacağım. El- çilerin işle ilgili güvencesizlikleri aslında çalışmaya
bisemi falan. Çünkü öğrencisin, ben bir anda alışveriş-
karar verdikleri andan itibaren ve özellikle iş arama
te 200-300 falan versem ben o ay aç kalırım. Ama kredi
kartına taksite böldürünce aylık 50 lira 100 lira neyse sürecinde başlar. Çankırı’nın ekonomik yapısı ve iş
adama çok koymaz yani.” (Adem, Satış Elemanı). gücü piyasasının kısıtlı imkânları öğrencilik halinin
getirdiği eğitime devam etme zorunluluğu ile birle-
Çankırı’da eğitim gören öğrencilerin maruz kal-
şince öğrenci-işçilerin genel çalışma alanı Çankırı
dıkları ve onları öğrenci-işçi olmaya yönelten güven-
Merkez’de hizmet sektörü ile ilgili işler olmaktadır.
cesizlikler diğer illerde yapılan araştırmalarla paralellik
göstermektedir. Durusoy Öztepe’nin (2018) Denizli’de Çankırı’nın iş olanakları hem Çankırılı gençler,
yaptığı araştırmada ve Balkız’ın (2015) Aydın ilini kap- hem de eğitim amaçlı Çankırı’ya gelmiş gençler için
sayan çalışmasında öğrencilerin çalışmalarına neden kısıtlıdır. Bölgenin Çankırılılar için istihdam yarata-
olacak derecede ekonomik güvenceden yoksun olduğu mayışı yüzünden bölge, büyükşehirlere sürekli olarak
göç vermektedir (Keser, 2013). Üniversitenin kurul-
görülmektedir. Ayrıca her iki örnekte de Çankırı’daki
masıyla birlikte Çankırı’nın, özellikle merkez ilçesinin
6 Ücret ve harcamalar ile ilgili bilgiler yorumlanırken saha araş- nüfusu artmış, ancak bu artışa bağlı olarak iş olanak-
tırmasının 2015 yılında yapıldığına dikkat edilmelidir. ları aynı oranda gelişmemiştir. Öğrencilerin ve üni-

11
Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri: Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

versite personelinin sayısındaki bu yükselme, şehirde “İlk olarak ücret, çalışma saatlerinden bahsettik. ‘Baş-
bazı taleplerin artmasına neden olmuştur. Bu talepler larsanız, saati 2 liradan sonradan zaten birkaç ay sonra
ücretiniz artıyor.’ dedi. ‘Biraz da çalışma şartlarınıza,
doğrultusunda şehre yeni kafeler, fast food restoranlar
gayretinize göre değişecek.’ dedi. ‘Kafe işi çok eğlence-
ve bir AVM açılmıştır. Öğrenciler bu açılan bu yeni li iş.’ dedi. ‘Sürekli yemek yapıyorsunuz. Ne telefonlar
yerlerin hem müşterileri hem de ucuz iş gücü olarak toplanıyor orda ne müzik dinlediğinde sana bir engel
potansiyel çalışanları olmuşlardır. var, arka tarafta gırgır şamata arkadaşlarınla eğlenerek
yemek yapıyorsun yorulduğunda oturup dinleniyor-
“Çankırı’da genel olarak hiç çalışma koşulu yok bence.
sun, telefonun sürekli elinde canın sıkıldığında açıp
Ben Çankırı’da yetişkinler için de düşünüyorum bir iş
bakabilirsin. Çok rahat bir ortam.’ dedi anlattı. ‘Seve-
arayan insanın gidip de kolayca iş bulabileceği bir yer
rek yaptığında çok güzel bir meslek.’ dedi.” (Mücella,
yok Çankırı’da. Ama öğrenciler için bu sıkıntı değil,
Kafe/Garson).
bol. On liraya da iş var, on beş liraya da iş var... Öğ-
renci açısından bol, çünkü öğrenciye vereceğin ücret Sigorta ve diğer sosyal haklarla birlikte tatillere
belli, az ücret verirsin.” (Şafak, Taşımacı). ilişkin düzenlemeler öğrenci-işçiler için yoğunluklu
İş görüşmesi süreci, genel olarak öğrenci-işçilerin olarak söz konusu değildir. Sigorta, işveren tarafından
koşullarını sunduğu yani ders saatleri ve sınav günleri teklif edilmemekle birlikte öğrenci-işçiler tarafından
gibi çalışamayacakları saatleri belirttiği ve belirtilen da istenmemektedir. Maliyet unsuru düşünüldüğün-
koşullar altında ne şekilde çalışacaklarının, ücretin de işverenin istememesi iş gücü piyasalarında sıklıkla
ve diğer çalışma koşullarının ise işveren tarafından karşılaştığımız bir durumdur. Öğrenci-işçilerin is-
belirlendiği bir süreçtir. Öğrenci-işçilerin içerisinde temeyiş nedeni ise tek düzenli gelir kaynakları olan
bulunduğu koşullar onların irade güvencesizliğine KYK kredi/burslarının kesilme riskini göze almak is-
neden olmakta ve görüşme süreci içerisinde çalışma tememeleridir.
koşulları hakkında pazarlık etme şanslarını ellerin- “Şu anda normal nakit ödeme şeklinde oluyor, kendi si-
den almaktadır. Bu da öğrenci-işçilerin ek talepleri bir gortam yok. Kredim olduğu için sigorta başlangıcı yap-
tırmadım, çünkü kredi kesilme durumu var. Babamın
yana, yasadan doğan haklarını dahi talep etmelerini
sigortasından normalde faydalanıyorum ama normal-
engellemektedir. Görüşmelerde çalışma koşulları iş- de 18 yaş üstünde bir işe başladığında kendi sigortanın
verence, piyasanın öğrenci-işçilere sunduğu koşullar başlaması lazım ama kredinin kesilme durumundan
üzerinden şekillenirken, öğrenci-işçilerin eski işleri başlatamıyorsun... Sigorta başlangıcı istiyor musun
ise bu yeni koşulların daha iyi ya da daha kötü olarak diye sordular ama ben kredi aldığım için kredim ke-
sınıflandırılmasında etkilidir. Ancak bir yandan da sileceği için sigorta başlangıcı yaptırmadım... Sigorta
başlangıcı istemiyorsan, evrak imzalaman gerekiyor
her türlü sömürü devam etmektedir. Bu yeni durum ben sigorta istemiyorum diye.” (Mine, Çağrı merkezi).
ve yeni “ideal” iş sadece öncekinin makyajlanmış ve
baskının biraz daha gevşetilmiş halinden başka bir şey
2.3 Çalışma Süreleri ve Ücretler
değildir. Görüşmecilerimizden Mücella, Çankırı’daki
ilk işinde AVM’nin çocuk bakım bölümünde çalışmış Araştırmayı planlama sürecinde, ön görüşmeler ya-
daha sonra arkadaşının önerisiyle kafenin patronun- pılmadan önce çalışmanın kapsamı, tam zamanlı ça-
dan kafede çalışması için teklif almıştır. Görüşmeci- lışan öğrenci-işçiler ile sınırlıydı ancak pilot çalışma
lerden, çocuk bakımında çalıştığı süre boyunca tür- ve ön görüşmeler gösterdi ki, öğrenci-işçiler için yarı
lü baskı ve güvencesizlikle mücadele etmek zorunda zamanlı ve tam zamanlı çalışma süreleri tahmin edi-
olan biri, çalışma koşullarını şöyle açıklıyordu: “Ama lenden ve literatürdeki sınırlardan çok farklıdır. İş hu-
oranın şartları çok ağırdı. Yani gerçekten, sabah 9.30 kukuna göre yarı zamanlı çalışma, iş yerinden çalışı-
akşam 10, telefonlarımız toplanıyor, yemek yok, kendi lan ortalama çalışma süresinin üçte ikisinden az süren
cebinden yiyorsun, aram yarım saat günlük, lavaboya işler için kullanılmaktadır. Çankırı’da öğrenci-işçile-
bile zor gidiyorsun.” Bu çalışma koşullarından sonra rin bahsettiği yarı zamanlı çalışma ise günde 8 saat ve
görüşmecinin, AVM’de bulunan bir kafeden aldığı iş daha azını, tam zamanlı çalışma ise günde 10-12 saat
teklifinin koşullarını, tamamen önceki çalışma koşul- arası çalışmayı temsil eder.
larının belirlediği görülür; “Güzel değil, çünkü çok fazla çalıştırıyorlar özellikle

12
Ali Özkesen

öğrenciler çalışmak istese şey konumuna koyuyorlar, asgari ücret seviyelerine bile yaklaşamamaktadır. Sa-
hani enayi konumuna koyuyorlar. 9 saat 10 saat çalış- atlik ücret olarak kafelerde en fazla 3 lira alan öğren-
tırıyorlar, part time olarak... Çalışma saatleri 9 saat.
ci-işçiler, 12 saate varan çalışma günlerinde en fazla 36
Diğer kafelerde 9 saat partime olarak geçiyor. Fullde
de 12 saat.” (Deniz, Kafe). lira kazanabilmektedir. Bu durum, yani asgari ücretin
dahi altında çalışma durumu, yalnızca saatlik ücret
Öğrenci-işçilerin bu sürelerde çalışmaları ilk alan öğrenci-işçiler için geçerli değildir. Günlük ücret
görünüşte eğitimle birlikte mümkün olmayan afaki alan öğrenci-işçiler de çok uzun sürelerde çalışmaları-
süreler olarak görülebilir. Ancak abartıdan uzak ve na rağmen günlük kırk liranın altında bir ücret alırlar.
doğrudur. Öğrenci-işçiler her ne kadar eğitimleri ön
“Orada, 12 saat ayaktaydık hocam. Sabahları 9’da gi-
planda olarak görülse de çoğu zaman eğitimlerinden
diyordum akşam 9.30 10 gibi çıkıyordum. Günlüğü
fedakarlık yapıp bu çalışma sürelerine riayet etmek 30 lira veriyorlar. Onu da 2 hafta sonra veriyorlardı.
durumundadır. Bu durumun sonucu öğrenci-işçilerin Hatta 35 lira olan şeyler de vardı. Firmasına göre de-
her zaman derse katılmamaları sonucunu doğurma- ğişiyordu ama ben hep genelde 30 lira aldım.” (Elvan,
maktadır. Örgün öğretimde olan öğrenciler ders çıkı- Kafe/Garson).
şında akşam saatlerinde, ikinci öğretimdeki öğrenci- “Ücret olarak tam gün çalıştığımda 25 lira, 12 saat
ler ise ders öncesi gündüz saatlerinde çalışmaktadır. çalıştığımda, part gittiğim zamanda 6 saat gittiğimde
Çankırı’da çalışan öğrenci-işçilerin büyük ço- 12,5 lira diyelim, ona göre hesaplıyorlardı da ben altı
ğunluğu haftanın her günü çalışmak durumundadır. saat çalışsam bana 15 lira veriyordu yani 2-3 liranın
hesabını yapmıyordu.” (Adem, Satış Elemanı).
Hafta sonu ve hafta içi derslerinin olmadığı günlerde
çalışan öğrenci-işçilerin ise, işe gittikleri her gün 12 Öğrenci-işçilerin genel güvencesizlik deneyimle-
saati aşan sürelerde çalıştıklarını ifade etmiştik. Bu rini özetlemek gerekirse; bir kere öğrenci olarak Çan-
grup her gün çalışan öğrenci-işçilere nazaran daha kırı’ya geldikleri andan itibaren ekonomik bir güven-
küçük bir gruptur. Derslerinden arta kalan bütün cesizlik ile eğitim hayatlarına başlayan öğrenci-işçiler
zamanlarda işe giden öğrenci-işçiler grubu daha yo- barınma, eğitim ve genel yaşam giderlerini karşılamak
ğunluktadır. Bu öğrenci-işçiler, derslerinin olmadığı için çalışmak zorundadır. Bu zorunluluk hali onların
günler ve hafta sonları diğerleri gibi 12 saatlik süreler- iş gücü piyasası içerisinde irade güvencesinden yok-
de çalışırken, haftanın diğer günleri ise olabildiğince sun olarak atılmaları anlamına gelir. Çalışmaya karar
uzun sürelerde çalışmaktadırlar. Öğrenci-işçiler, hafta verdikleri andan itibaren hem iş arama sürecinde hem
içi okulda bulunmaları gereken ders saatleri dışında iş görüşmelerinde bu güvencesizliklerle mücadele et-
çoğunlukla iş yerlerinde bulunmaktadır. Derslerin- mek zorunda kalırlar. Çalışma dönemi ise ekonomik
den dolayı 12 saat yani tam zamanlı çalışamayan öğ- olarak bir nebze rahatlığı getirse de öğrenci-işçilerin
renci işçiler, bu günlerde yarı zamanlı denilen 4-8 saat kayıpları çok daha fazladır. Bu süreçte eğitim ve sos-
arası sürelerde çalıştırılmaktadır. Görüşmelerimizden yal hayatlarından kısıntılar yapmak zorunda kalırlar.
elde ettiğimiz verilere göre, görüşmecilerin yarıya ya- Bununla birlikte sahip oldukları çalışma koşulları da
kını haftalık olarak toplamda 45 saati geçen işlerde güvencesizlikle doludur. Neticede güvencesizlikle ku-
çalışmaktadır. 45 saatten az çalışan öğrenci-işçilerin, şatılmış iş gücü piyasası içerisinde hizmet sektöründe
ortalama 30-38 saat aralığında çalıştırıldıklarını ve bu esnek bir biçimde istihdam edilen bu öğrenci-işçiler,
sürelerin onlara yarı zamanlı olarak aktarılarak ücret- uzun çalışma süreleri ile çalıştırılıp, asgari ücretin çok
lendirildiğini vurgulamak gerekir. altında ücretlendirilirler.
Çalışma süreleri Türkiye ortalamasına yakın, an-
cak tanımlandığı gibi kısmi zamanlı olmayan öğren- 3. Yedek İş Gücü Ordusu Olarak
ci-işçilerin aldıkları ücretler de olması gerekenin çok
altındadır. Türkiye’de 2015 yılı için günlük asgari üc-
Öğrenci-işçiler
ret 40 lira 5 kuruştur. Çankırı’da saatlik ücretle çalışan Öğrenci-işçiler üzerine yapılacak bir çalışmada yal-
öğrenci-işçiler ise çok uzun sürelerle çalışmalarına nızca onların çalışma koşulları hakkında bilgi ver-
rağmen, düşük olması nedeniyle her zaman tartışılan mek, güvencesiz çalışma koşullarında çalıştıklarını

13
Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri: Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

belirtmek yeterli olmayacaktır. Özellikle Türkiye’de da değerlendirmeden önce Marx’ın yedek iş gücü or-
iş gücünün önemli bir bölümü, esnek çalışma biçim- dusu kavramını açıklamak gerekir.
leri içerisinde güvencesiz bir şekilde çalışmaktadır. Yedek iş gücü ordusu kavramı Marx’ın kapita-
Peki, sayıları gün geçtikçe artan bu öğrenci-işçilerin lizme özgü olarak adlandırdığı göreli artık nüfus te-
iş gücü piyasası içerisindeki konumlarını nasıl belir- orisinden gelir. Marx (2013), emek talebinin toplam
lememiz gerekir? Ana akım iktisat teorilerinde temel sermayenin büyüklüğü ile değil onun değişir kısmı-
olarak nüfus istihdamda, işsiz ve iş gücünün dışında nın büyümesiyle arttığını savunur. Hatta toplam ser-
olmak üzere üç grupta sınıflandırılır. Bu sınıflandır- mayenin genişlemesi emek talebinin artmasına değil
ma temel olarak nüfusun iş gücü olarak belirlenen azalmasına yol açar.
kısmının etkin kullanımına ve iş arayan kesime dair
“Değişir sermaye kısmında toplam sermayedeki bü-
öznel değerlendirmelere dayanır. Bu yönleriyle anlık yüme ile birlikte hızlanan ve bu büyümeden daha hızlı
ve sermayenin ihtiyacına göre yapılan bu sınıflandır- olan göreli küçülme, diğer tarafta, tam ters şekilde, işçi
ma ve ölçüm yöntemi üretim biçimine özgü tarihsel nüfusun sayısında, her zaman, değişir sermayedeki ya
koşullardan kopuk bir çerçeve çizer (Oğuz, 2016). Ay- da bu nüfusa iş vermeyi sağlayan araçların miktarın-
rıca çalışmamızın konusu olan öğrenci-işçilerin emek daki artıştan daha hızlı bir mutlak artış oluyormuş gibi
gözükür. Aslında, sahip bulunduğu enerji ve genişlik-
piyasası içerisindeki konumlarını ana akımın bu üç le doğru orantılı bir şekilde, sürekli olarak bir göreli,
kategorisi içerisinde belirlemek pratikte yakın zama- yani sermayenin ortalama değerlenme ihtiyaçları açı-
na kadar olanaklı değildi. Türkiye’deki öğrenci-işçi ol- sından aşırı, bu nedenle de fazla ya da artık işçi nüfusu
gusunu yukarıda tartışırken değindiğimiz gibi TÜİK yaratan, kapitalist birikimin kendisinden başka bir şey
öğrenci-işçileri kapsayan verileri yeni açıklamaya baş- değildir.” (Marx, 2015: 609)
ladı. Bu veriler henüz tatmin edici nitelikte değildir. Görüldüğü gibi Marx’ın ifadeleriyle bu durum
Eğitim ve istihdamda olan gençlerin sayısı yalnızca kapitalist birikim kaynaklıdır ve işçiler sermaye biri-
yaş aralıkları bazında açıklanmakta, dolayısıyla bu kimi için kapitaliste üretim yaparken aynı zamanda
yaş grubu içerisindeki öğrencilerin eğitim seviyeleri kendilerinin artık nüfus haline getirilmesinin koşulla-
bilinmemektedir. Ayrıca öğrenci-işçilerin istihdam rını da üretmiş olur. Bu yönüyle artık nüfusun varlığı
biçimleri düzensiz olduğu için aynı anket dönemin- kapitalizm için bir varlık koşuludur. Bu oluşturulan
de birkaç kere bu öğrenci-işçiler iş değiştirmiş veya artık nüfus da sermaye için bir yedek iş gücü ordusu-
işten ayrılmış olabilir. Bunun yanında, geleneksel iş nu oluşturur.
gücü istatistikleri anlayışı çerçevesinde üretilen bir
“İşçi sınıfının çalışmakta olan kısmının aşırı çalışması,
sınıflandırma içerisinde henüz öğrenci-işçi olmayan işçi sınıfının yedek kısmını büyütürken, diğer taraftan,
öğrenciler, genel olarak iş gücüne dahil edilmez, en yedekte bulunan kısmın rekabet yoluyla çalışmakta
iyi olasılıkla öğrenci-işçi olduklarında istihdam içe- olan kısım üzerinde yarattığı baskının artması, çalış-
risinde değerlendirilebilir. Ancak öğrenci olmaları makta olan işçileri aşırı çalışmak ve sermayenin dikta-
sına boyun eğmek zorunda bırakır.” (Marx, 2015: 614).
sebebiyle işsiz olarak değerlendirilmeleri, belirlenen
işsizlik kriterleri içerisinde mümkün değildir. Bu açı- Marx’tan alıntıladığımız son bölüm önemlidir,
dan öğrencilerin çalışma dönemlerinde istihdamda çünkü öğrenci-işçilerin iş gücü piyasası içerisinde var
değerlendirilip, çalışmadıkları dönemde ise iş gücüne oluş biçimini gösterir. Öğrenci-işçiler iş gücü piyasa-
dahil edilmemeleri tanımlama kriterlerine göre tutarlı sı içerisinde aktif iş gücü ordusu içinde var olamaz-
görünse de gerçekçi ve nesnel değildir. Bu bağlamda lar çünkü çalışma istekleri düzensizdir ve her şeyden
öğrenci-işçilerin emek piyasası içerisindeki konumla- önce öğrencilik kimlikleri ön plandadır. Bu şekilde
rını belirlemek için Marx’ın göreli artık nüfus teorisi olmasa dahi –diğer eğilim daha güçlü olmasına rağ-
ve yedek iş gücü kavramı kullanılacaktır. Bu teori içe- men- iş gücü piyasası içerisinde algılanış biçimleri
risinde nüfus üç temel kategori altında incelenebilir: hep öğrenci kimlikleri üzerinedir. Bu sebeple, dü-
(i) Üretim araçlarına sahip olanlar, (ii) aktif iş gücü zensiz, sigortasız ve geçici, günü kurtarmaya yönelik
ordusu ve (iii) yedek iş gücü ordusu. Öğrenci-işçilerin işlerde istihdam edilirler. Bu günü kurtarma olgusu,
iş gücü piyasası içerisindeki konumlarını bu bağlam- hem işveren hem de öğrenci-işçi için geçerlidir. Öğ-

14
Ali Özkesen

renci-işçi, acil ekonomik problemlerine fon sağlamak ne karşı kaybetme ihtimaliyle sonuçlanabilir. Bu se-
amacıyla bir işte çalışmaya başlar. Öğrenci-işçi, bir beple yedeklerin varlığı aktif çalışanlar için istihdam
gelecek tahayyül etmediği işinde gücünün ve sabrının tehdididir. İşçiler arasında oluşacak rekabet de en çok
yettiği ölçüde çalışmaya odaklanırken, işverenin ise işverenin lehine sonuçlanır.
bu süreçte böyle bir sabır ya da zorunluluk hissetme- Yedek iş gücü ordusu kavramı da kendi içerisinde
si gerekmez. İşveren için önemli olan, çalıştırabildi- üç farklı kategoriye sahiptir: (i) Akıcı, (ii) Saklı ve (iii)
ği kadar işçiyi olabildiğince ucuza çalıştırmaktır. Bir Durgun. İş gücü piyasasında akıcı bir biçimde var ol-
öğrenci-işçinin, işverenin istediği koşullarda çalış- duğu durumlarda işçiler ekonominin hızlı genişleme
madığı veya çalışmayı bıraktığı durumda yerine ye- dönemlerinde hızla istihdam edilirlerken, daralma
nisini bulması uzun sürmez. Ancak işverenin bütün dönemlerinde ise hızla ve kolaylıkla işlerine son ve-
emek-gücünü yedeklerden kurması mümkün değil- rilebildiği durumlarda görünürler. Saklı biçimde var
dir. Hem yedek iş gücü akımındaki aksaklıkları en aza olan işçiler de aslında sürekli akış halindedir ancak
indirmek hem de yasal olarak en az bir işçiyi sigortalı akıcılar kadar her zaman ihtiyaç duyulmazlar. Saklı
ve daimi olarak çalıştırdığını göstermesi işveren için biçimde var olan işçiler, normalde çalışması beklen-
gereklidir. Bu durum, yedek iş gücü ile aktif iş gücü meyen bir grubun, kapitalistin ihtiyacı ortaya çıktı-
arasında bir rekabete yol açar ve bundan da işveren ğında ve yedek ordunun akıcı kısmının da yeterli ol-
kârlı çıkar. madığı durumda kapitalist tarafından kullanabilecek
“Prim uyguladılar bize. Nasıl bir prim bilmiyorum bir kaynaktır. Durgun olarak gözlemlenebilir göreli
ama ekstra bir 100- 150 lira oynadı. Bir de saat olarak artık nüfusun bu bölümü ise, aktif ordu içerisinde var
fazla gittik... Artı altı saat çalışınca 6 çarpı 3,5’tan 20 olup onun bir bölümünü oluştururlar ancak tümüyle
lira artı bir gün oluyordu. Bir de tip alıyordum. Nasıl
düzensiz bir şekilde çalıştırılırlar. Çalışma sürelerinin
bir sorun oldu: Orada çalışan arkadaşlar illa birbirine
soruyorsun işte “ne kadar aldın”, “bu ay tip ne geldi” uzunluğu ve düşük ücret seviyeleri onların ayırt edici
baktılar biz fazla aldık. Dediler ki (Tam zamanlı ve si- noktalarıdır (Marx, 2015: 619-621).
gortalı çalışanlardan bahsediyor) “Ya siz part geliyor-
sunuz zaten nasıl oluyor bu” diye. Biraz da şey vardı:
Hani müdürün biraz sana iyi davranıyorsa diğerleri Sonuç Yerine
tarafından kıskanılırsın ya onu ben orada gördüm. Üniversite öğrenimine artan talep ve açılan yeni üni-
Cidden çok fazla şey öğrendim aslında orada. Biraz
versitelerin bu talebi karşılaması sonucunda 2000’li
da bunun etkisiyle direkt gidip müdüre söylediler
bunu. Ama haklılardı tabi nasıl fazla alıyoruz gerçek- yıllarda üniversite öğrenci sayısı hızla artmıştır. Bu ar-
ten. Müdür de söyledi saat olarak fazla çalıştılar bir de tışla birlikte ekonomik olarak orta ve alt gelir grubun-
patronun özel izniyle prim olarak fazla aldılar deyince da bulunan ailelerin çocukları da üniversiteye erişim
hiçbir şey diyemediler.” (Esra, Kafe çalışanı). imkânı bulmuştur. Ancak, üniversite eğitiminin getir-
Esra’nın çalışma deneyiminde de gösterdiği gibi diği ek maliyetler bu aileler ve öğrenciler tarafından
yedeklik-aktiflik durumu işçilerin tümü üzerinde bir kolaylıkla karşılanamaz ve karşılanmadığı durumda
baskı unsurudur. Tam zamanlı olarak aktif çalışanlar, öğrenciler için elde bulunan seçeneklerden biri, emek
kısmi zamanlı çalışan öğrenci-işçilerin aldıkları prim- güçlerini satmaktır. Artık, Türkiye’de üniversite öğ-
leri, ücretleri sorgulamakta ve takip etmektedir. Aktif rencisi istihdamı bir istisna olmayıp her şehirde bir
olarak çalışanlar bir yandan yedeklere göre avantajlı üniversite kurulmasıyla birlikte sayıları ve üniversite
koşullar talep edip daha yüksek gelir isterken, diğer öğrencileri içerisindeki oranları giderek artmakta-
yandan da yerlerini korumak için tavizler vermek zo- dır. Yapılan akademik çalışmalar da öğrenci-işçilerin
rundadır. İşveren farklı çalışma biçimlerine sahip bu çalışma koşullarının ve emek piyasasında bulunuş
iki gruba zaman zaman farklı davranarak iki grubu biçimlerinin ortaklaştığını göstermektedir. Bu öğren-
da daha fazla çalışmaya ve rekabeti arttırmaya çalı- ciler yedek iş gücü ordusunun gelişen, her geçen gün
şabilir. Bu rekabetin arka planında çoğu zaman işini büyüyen birer neferine dönüşmüştür.
kaybetme korkusu yatar. Aktif çalışanın prim gelirini Öğrenci-işçilerin iş gücü piyasası içerisindeki
kaybetmesiyle başlayabilecek olan süreç işini yedeği- konumlarını ana akım kategorilerle belirlemek müm-

15
Öğrenci-işçilerin güvencesizlik süreçleri: Yedek işgücü ordusu bağlamında bir değerlendirme

kün değildir. Ana akım kategorilerin sınıflandırması pitalist piyasaya yedek iş gücü ordusu pompalamak
ile oluşan istatistiksel kategorilerde öğrenci-işçiler, için öğrenci sayılarının arttırıldığı ve öğrenci-işçiler
çalışma dönemlerinde her ne kadar istihdama dahil kategorisinin oluşturulduğu düşünülmemelidir. Yeni
edilse de işsizlik dönemlerinde öğrenci olmalarından üniversitelerin kurulmasının ve üniversite öğrencisi
gelen hal ile iş gücünde sayılmazlar. Bu da tutarsız bir sayılarının arttırılmasının, ekonomiden ziyade ideo-
sonuçla karşılaşmamıza yol açar. Marksist terminolo- lojik ve politik birçok nedeni bulunmaktadır. Kapi-
jiden hareket ettiğimizde ise öğrenci-işçilerin yedek talist üretim ilişkileri ise bu çatlaktan olabildiğince
iş gücü ordusunun bir üyesi olduğu gerçeği karşımıza nemalanmaktadır. Öğrenci-işçiler olarak adlandır-
çıkar. Öğrenciler ve öğrenci-işçiler iş gücü piyasasının dığımız grup çalışmaya başladıkları andan itibaren
yedek ordusunu oluştururken üç biçimiyle de görü- iş gücü piyasalarında durgun biçimde de var olurlar.
nebilirler. Bu biçimleri öğrenci-işçiler ile eşleştirirken Çalışma koşulları göz önüne alındığında aktif ordu-
homojen ortak özelliklerinden yola çıkarak bir ta- ya ulaşabilmeleri mümkün olmayan öğrenci-işçiler,
nımlama yapmak tarihsel maddeci yaklaşıma uygun uzun çalışma sürelerine karşılık düşük ücretler alırlar.
olmaz. Bu sebeple öğrenci-işçilerin sınıfsal konum- Hatta günlük sekiz, haftalık kırk beş saate varan ça-
ları ve yedek iş gücü ordusu içerisindeki biçimleri lışmaları çoğu kez yarı zamanlı olarak aktarılır. Tam
belirlenirken üretim ilişkileri temelinde bir sınıflama zamanlı çalışma diye anılan çalışmalar günlük ortala-
önermemiz gerekir. Anadolu kentlerinde yeni açılan ma on saat ve üzeri mesaileri kapsar. Bu koşullar göz
üniversitelerin de etkisiyle hizmet sektörünün gide- önüne alındığında Çankırı’da çalışan öğrenci işçilerin
rek geliştiğini ifade etmiştik. Bu şekilde Çankırı’da büyük çoğunluğu yedek iş gücü ordusunun durgun
dahil pek çok kentte alışveriş merkezleri, kafeler ve biçimiyle karşımıza çıkar.
restoranlar açılmıştır. Bu dönemde öğrenciler hem bu
mekânların tüketici müşterileri olarak yer almış, hem
de üretim ve hizmet süreçlerinde var olmuşlardır.
Çankırı örneğinde özellikle alışveriş merkezinde zin-
cir marketlerde ve restoranlarda çalışan öğrenci-işçi-
ler, yedek iş gücü ordusunun akıcı biçimiyle karşımıza
çıkarlar. Bu yerlerde işlerin yoğun olduğu dönemler
üniversitelerin açık olduğu dönemler ile paralellik arz
eder. Böylece öğrenciler bu mekanların hem müşteri-
leri hem de işçileri olarak karşımıza çıkar. Bu dönem-
de artan istihdam olanakları ile öğrenci-işçiler geniş
biçimde istihdam edilir ve işlerin görece durgunlaştığı
dönem olan üniversitenin tatil zamanlarında ise işle-
rinden ayrılırlar.
Üniversite öğrencileri hem öğrencilik yıllarında
taşıdıkları öğrenci-işçi olma potansiyelleri ile hem
de mezuniyetleri sonrasında piyasaya eklemlenme
biçimleri nedeniyle kapitalist piyasa için saklı bir şe-
kilde var olurlar. Saklı nüfus, kapitalist birikimin ge-
nişleme dönemlerinde (bu genişleme ülke ölçekli ya
da yerel ölçekli olabilir) akıcı nüfusun yeterli olmadığı
durumlarda kapitaliste geniş bir iş gücü kaynağı sağ-
lar. Saklı nüfusun devreye sokulmasıyla birlikte, kapi-
talist, işçilerin ücret ve diğer çalışma koşullarındaki
iyileştirme taleplerini baskılayabilir. Böylelikle daha
fazla artığa el koyma amacına ulaşabilir. Buradan ka-

16
Ali Özkesen

Kaynakça Winkler, I. (2011). Term-time employment. Education +


Training, 124-138.
Balkız, Ö. I. (2015), Üniversite Öğrencileri İşgücü Piyasa- Yazıcı, E. (2003 ). Türk Üniversite Gençliği Araştırması.
sında, Ankara, Detay Yayıncılık Ankara .
Can, G. (1999). Anadolu Üniversitesi Öğrencilerinin Yücesan Özdemir, G. (2014). İnatçı Köstebek Çağrı Mer-
Sosyo-Kültürel ve Sosya-Ekonomik Özellikleri kezlerinde Gençlik Sınıf ve Direniş. İstanbul:
ile Beklenti ve Sorunları. Eskişehir: Anadolu Yordam Kitap.
Üniversitesi.
Curtis, S. (2002). The Effect of Taking Paid Employment
During Term-time on Students’ Academic Stu-
dies. Journal of Further and Higher Education,
129-138
Dimtrios, M., & Karaliopoulou, K. (2005). Greek uni-
versity students: a discouraged workforce. Edu-
cation + Training, 31-39.
HIS. (2005). Social and Economic Conditions of Student
Life in Europe 2005. Hannover- Almanya.
HSBC, (2018). The Value of Education: Price of Success.
İleri Haber, https://ilerihaber.org/icerik/calismanin-go-
runmeyen-yuzu-ogrenci-isciler-3981.html, son
erişim: 15.05.2021
Keser, E. M. (2013). Çankırı Merkez İlçe Analizi. Çankırı:
KUZKA.
Marx, K. (2015). Kapital 1. cilt. Mehmet Selik ve Nail
Satlıgan (Çev.). İstanbul: Yordam.
Morrison, K. (2009). Higher education students in
part-time Work in a Chinese City. Evaluation &
Research in Education, 121-144.
Munro, L. (2011). ‘It’s a Lot of Hard Work’: The Ex-
periences of Student-workers in University
Term-time Employment. Australian Bulletin of
Labour, 33-50.
Oğuz, S. (2016). İşgücü İstatistiklerinden Yedek İşgü-
cü Ordusuna Nüfusu Yeniden Sınıflandırmak.
Mülkiye Dergisi, 40 (4), 31-68.
Öztepe N. D. (2018) “Denizli İş gücü Piyasasında Üni-
versite Öğrencileri”, Oğuz Karadeniz ve Nagi-
han Durusoy Öztepe (der), Denizli İşgücü Pi-
yasası ve Sosyal Koruma içinde, Gazi Kitapevi,
253-275.
Robotham, D. (2012). Student part-time employment:
characteristics and consequences. Education +
Training, 65-75.
TAFE. (1991). Part-Tıme Employment Growth And
‘Student-Workers’ In The South Australıan La-
bour Market. Youth Labour Market Issues.
Webster, J. (2006). How Financial Barriers Obstruct Bac-
helor-Degree Attainment in Texas. Texas: A Re-
port to the 80th Regular Session of the Texas
Legislature.

17
SAV Katkı, 2021 (11): 18-41

Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak


yazılım emek süreçleri*

Ahmet Gire** & Ester Ruben***

Özet
2000’li yılların başında yazılım üretiminde bir paradigma değişikliği yaşandı. Waterfall proje üretim metodolojisinden Agile
metodolojisine geçilmeye başlandı. Artık yazılım üretimi otonom takımların işi olacaktı. Böylece yaratıcı fikirlerin rahatlıkla
gelişip serpilebileceği ‘özgür’ bir çalışma ortamı kurulacaktı. Ancak proje yönetim metodolojisindeki bu değişiklik yalıtılmış
bir laboratuvar ortamında gerçekleşmedi. Zaten çalışan bir grup insan vardı ve aralarında sağlamlaşmış bir ilişki sistemi
bulunmaktaydı. Bu da emek süreci tasarımı ile işleyişi arasında bir farka neden oldu. Emek sürecinin tasarlanması ile emek
sürecinin gerçekleşmesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Bu iki alan arasındaki fark maddi olmayan emek hakkında ne
söyler? Bu çalışmada yazılım emeği masaya yatırılacak ve emek süreci tasarımı ile işleyişi arasındaki fark üzerinden maddi
olmayan emek ve emek sürecine dair teorik çıkarımlar yapılmaya çalışılacaktır. Bunun için emek süreci kuramlarından
faydalanılacaktır. Bu farkın nedeni olarak ofis içi güç ilişkileri vurgulanacaktır. Emek sürecine nihai şeklini veren bu
güç ilişkileri, maddi olmayan emeğin nasıl icra edildiğini göstermektedir. Bu çalışma proje yönetim metotları ile ofiste
uygulanması arasındaki farkı nedenleriyle göstermek niyetindedir. Emek sürecinde kaybolan strateji, taktik ve mücadele
unsurları, emek sürecine dahil edilebilir.

Software Labor Processes as a Field of Domination, Conflict and Struggle


Abstract
There was a paradigm change in software production in the early 2000s. The transition from Waterfall project production
methodology to Agile methodology has begun. Software production would now be the work of autonomous teams. Thus, a
“free” working environment would have been established where creative ideas could easily develop and flourish. However,
this change in project management methodology did not occur in an isolated laboratory environment. There was already a
group of people who work together and there was a solid relationship system between them. This caused a difference between
labor process design and its operation. What kind of relationship can be established between the design of the labor process
and the realization of the labor process? What does the difference between these two fields say about immaterial labor? In
this study, software development labor will be investigated also theoretical implications about immaterial labor and labor
process will be tried to be propounded on the difference between labor process design and its operation. For this aim, labor
process theories will be used. The power relations in the office will be emphasized as the reason for this difference. These
power relations, which give the labor process its final form, show how immaterial labor is performed. This study intends to
reveal the difference between project management methods and their implementation in the office. The elements of strategy,
tactics and struggle lost in the labor process can be included in the labor process.

Anahtar kelimeler: Agile, Waterfall, Yazılım, Emek, Sınıf.


Keywords: Agile, Waterfall, Software, Labor, Class.

* Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doktora programında hazırla-
nan tezin bir ürünüdür. Prof. Dr. Ester Ruben bu çalışmaya katkısının tez danışmalığıyla sınırlı olduğunu belirtmiştir.
** Yıldız Teknik Üniversitesi, ahmetgire@gmail.com
*** Prof. Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi, esterrub@gmail.com

18
Ahmet Gire & Ester Ruben

Giriş İkinci olarak da pratik yazılım emek süreci gös-


terilmeye çalışılacaktır. Bu emek süreçleri aktarılan
Yazılım üretiminde çalışan insan sayısı her geçen gün proje yönetim metodolojileri eşliğinde gerçekleştikle-
artmaktadır. 2017 yılında 14.7 milyon yazılımcı çalışır- ri halde bu metodolojilere tastamam uymazlar. Meto-
ken 2018’de 18.9 milyon yazılımcı yazılım üretiminde dolojiler canlı insanları belirli bir biçimde çalışmaya
görev almıştır (Shuermans & Voskoglou, 2019). Bu du- yönlendirirken, bu kişiler de metodolojilerin kimi ku-
rum daha çok insanın yazılım emek süreçlerini dene- rallarını ihlal ederek, kimi bakış açılarını görmezden
yimlediğini göstermektedir. Yazılım üretiminde çalışan gelerek metodolojileri dönüştürürler. Pratikteki emek
kişi sayısının artması, aynı zamanda yazılım üretimi-
süreci bu ilişki eşliğinde şekillenir.
nin kapitalist üretim dünyası içinde önemli alanlardan
birisi olduğunu göstermektedir. Özellikle neoliberaliz- Yazılımcılara eşlik eden proje yönetim metodolo-
min “bir yandan enformasyon yaratma teknolojileri di- jilerine dair bilgiler öncelikle bu metodolojilerle ilgili
ğer yandan küresel pazardaki kararları yönlendirmeye oluşturulmuş literatürden elde edilecektir. Sonrasında
yarayacak muazzam veri tabanları oluşturma, saklama, metodolojiye hâkim uzmanların bilgilerinden fayda-
kullanma, transfer ve analiz etme yeteneği” ihtiyacının lanılacaktır. Emek sürecinin pratik işleyişine dair bilgi
karşılanmasında yazılım sektörü önemli bir yol oyna- ise katıldığım 2 yıl 9 aylık yazılım üretimi deneyim-
maktadır (Harvey, 2015: 11). Yazılım emek süreçle- lerimden elde edilecektir. Bu deneyimler Ekim 2017
rinin incelenmesi, günümüz kapitalist ilişkilerindeki ile Mayıs 2018 tarihleri arasında Şirket-I’de ve Mayıs
stratejik bir alanın anlaşılması anlamına gelir. 2018 ile Temmuz 2020 yılları Şirket-III’de çalıştığım
süreçlerden oluşmaktadır.1
Bu çalışmanın amacı yazılım emek süreçlerini
emek süreçlerine dair kuramsal tartışmalar üzerinden Bu deneyimlerin anlaşılması için etnografi yön-
kavramaktır. Bunun için de yazılım emek süreçlerinin temi kullanılmıştır.
tasarımlarının ve pratikte işleyişlerinin anlaşılması Etnografi, araştırmacının incelediği topluluğun yaşa-
gerekir. Bu nedenle proje yönetim metodolojileri ve mına yoğun, etkin ve uzun süreli katılarak, yüz yüze
onların pratik emek süreçlerinde farklılaşmaları ince- görüşerek bu yaşamlara dair iktisadi, siyasi ve kültürel
boyutların derin ve ayrıntılı yansıtma çabasıdır. Et-
lenecektir.
nografi insanları kendi zaman ve mekânları ve günlük
Proje yönetim metodolojileri yazılım emek sü- yaşamları içinde inceler; dolayısıyla araştırma nesne-
reçlerini biçimlendirmesi beklenen evrensel hale lerini ‘doğal habitat’ları içinde inceleyen natüralist bir
gelmiş emek süreci tasarımlarıdır. Bu metodolojiler yaklaşımdır (Yücesan-Özdemir, 2001: 335).
yazılım üretiminde takip edilmesi gereken yolu belir- Bu yöntemle istatistiki veri setlerinin sağlayama-
lemeye yönelik çabanın ürünleridir ve yazılım emek dığı bilgiler de elde edilebilir (Erdoğan & Uyan-Se-
süreçlerinde bir norm işlevi görürler. Yazılım emek merci, 2021: 159). Bu bilgiler araştırmacının birey-
süreci ise yazılım ürününe dair fikirden o ürünün son sel konumuyla da alakalıdır (Bourdieu & Wacquant,
halini alıp kullanıcılar tarafından kullanılabilir hale 2014). Yazılımcı olarak çalıştığım işlerde yöneticilik
geldiği zamana kadar geçen süreçtir. Proje yönetim yapmadığım ve hiyerarşik olarak en alt katmanda
metodolojisi hangi aşamalarla son ürüne gidileceğini, olduğumdan dolayı performans görüşmelerine katıl-
düşüncenin yazılıma nasıl bir zaman planlaması eşli- dım, terfi bekledim ama alamadım. Kişisel konumum
ğinde dönüştürüleceğini belirler. araştırma nesnem ile olan ilişkimi de belirledi. Katıl-
Yazılım emek süreci tasarımını anlayabilmek dığım emek süreçlerindeki gözlemlerim üzerinden
için Waterfall ve Agile metotlarının incelenmesi ge- topladığım notlardan verilerimi elde ettim. Bu süreç-
rekmektedir. Bu amaçla bu metotların ideal düzlem- te dahil olduğum takımlar, bu takımlarla yapılan top-
de nasıl işlemesi gerektiği, ne için mevcut şekilleri ile lantılar ve proje yönetim metodolojisi eğitimleri bu
tasarlandıkları gösterilecektir. Aynı zamanda bu pro- çalışma için özellikle önemli veri kaynakları oldular.
je yönetim metodolojilerinin kendilerinden menkul Sonrasında farklı ülkelerdeki yazılım emeği üzerine
ortaya çıkmadıklarını göstermek için tarihsel olarak
başat hale gelmiş üretim biçimleri ile benzerlikleri 1 Şirket-II Şirket-I’in hizmet verdiği firmadır. Asıl olarak değil dış
vurgulanacaktır. kaynak olarak Şirket-II’de çalıştım.

19
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

yapılan çalışmalar incelendi ve tasarım olarak/pratik Marx emek süreçlerindeki farklı işleyiş biçimle-
olarak emek süreci arasındaki ayrım farklı ülkelerde rini tespit eder. Ayrıca Marx biçimsel boyunduruktan
de gösterilmeye çalışıldı. gerçek boyunduruğa yani el birliğinden makineye ge-
Çalışmanın kuramsal iddiası ise maddi olmayan çiş sürecini işçinin iş üzerindeki hakimiyetinin azal-
emek kuramsallaştırmasının kapitalist emek süreç- ması süreci olarak görür. Makineli üretimle işçi ger-
çek boyunduruk altına alınmıştır, öyle ki artık makine
lerinde bir kopuş yaşandığına dair iddiasının emek
olmadan emeği iş göremez.
süreçlerini incelemeden yapılmış bir tespit olduğudur
(Berardi, 2014). Bu nedenle emek süreçleri literatü- Braverman, Marx’ın bu analizini sahiplenir ve
ründen faydalanılacaktır. Özellikle Marx’ın çizdiği kaldığı yerden devam ettirir. Marx her ne kadar meta-
kapitalist üretim tarzına dair genel çerçevenin yanın- nın karşıladığı ihtiyacın “mideden mi yoksa hayaller-
den mi” kaynaklandığının önemsiz olduğunu vurgu-
da Braverman, Burawoy, Friedman ve Edwards’ın
lasa da emek süreci analizini kol emekçisi üzerinden
emek sürecine dair yaklaşımları incelenecek ve yazı-
geliştirmişti. Braverman, Marx’ın analizini zihin eme-
lım emek süreçleri bu yaklaşımlarla anlaşılmaya çalı-
ğini de içine alacak şekilde genişletir. Sermaye işçinin
şılacaktır. Bu kuramsal yaklaşımlarla kurulan paralel-
üretim üzerindeki hakimiyetini o kadar elinden alır
likler maddi olmayan emeğin diğer emek türlerinden
ki “zamanı beş kuruşluk değere” sahip olmayan bir yı-
kopuk bir biçimde anlaşılmasına bir itiraz olacaktır. ğın insan yaratır (Braverman, 2008: 103). Braverman
Bu makalenin güttüğü dolaylı amaç yazılım emek işçinin geleneksel bilgisinin sermaye tarafından te-
süreçlerinin sınıf mücadelesinin bir alanı olduğunun mellük edildiğini, bu bilginin teknolojik gelişmelerle
anlaşılmasıdır. Yazılım üretim süreci, kol emeğinin cihazlara ya da -bilimsel yönetimdeki gibi- süreçlere
üretim sürecinden farklılaşsa da sermaye ve işçi sı- aktarıldığını ve sonuç olarak pazarlık gücü elinden
nıfı arasındaki çatışmanın yaşandığı alandır. Yazılım alınmış vasıfsız işler yapan bir işçi sınıfı katmanı ya-
emekçisinin kontrol altına alınmaya çalışılması, de- ratıldığını öne sürer. Ancak Marx kapitalist üretimin
netlenmesi ve disipline edilmesi yazılım üretim sü- mutlak artık değerden -iş gününün uzatılmasıyla elde
recinin sınıf mücadelesinden azade olmadığının gös- edilen artık değer- göreli artık değere -birim zamanda
tergelerindendir. Artık çalışmada faydalanacak emek yapılan üretimin arttırılmasıyla elde edilen artık de-
süreçleri tartışmalarının incelenmesine geçilebilir. ğer- geçişin önemli nedenlerinden birisi olarak işçi sı-
nıfının mücadelesini görürken, Braverman (2008: 56)
işçi sınıfını “kendisi için sınıf olarak değil, kendinde
Emek Sürecine Dair sınıf olarak” değerlendirir. Bu nedenle emek sürecini
Kuramsal Tartışmalar sermayenin şekillendirdiği bir süreç olarak ele alır.
Emek sürecini kapitalist üretim ilişkileri temelinde Friedman’ın itirazı emek sürecinin gündelik iş-
leyişinin oluşmasında işçi sınıfının mücadelesinin de
açıklayan Marx şöyle der:
etkin olduğu yönündedir.
Emek gücünün kullanımı, çalışmanın kendisidir.
Braverman’ın kendisi, mevcut teknik ve örgütsel üre-
Emek gücünün alıcısı, onu, satıcısını çalıştırarak tüke-
tim yöntemlerinin gelecekteki herhangi bir sistem
tir. Emek gücü satıcısı, çalışarak, fiilen emek gücü, yani
için kaçınılmaz olmadığını kabul ederken, yanlış bir
işçi haline gelir; çalışmaya başlamadan önce o, sadece şekilde onları kapitalist sistem için kaçınılmaz olarak
potansiyel emek gücüdür. Emeğinin metalarda belire- ele alıyor. Bunu yaparken, işçi direnişine tepki olarak
bilmesi için, işçinin, her şeyden önce, emeğini kulla- kapitalist üretim tarzında değişiklik olasılığını gözden
nım değerlerine, yani herhangi bir ihtiyacı gidermeye kaçırır (Friedman, 1977: 44).
yarayan şeylere harcaması gerekir (Marx, 2011: 181).
Friedman işçi direnişlerinin emek sürecindeki et-
Emek süreci canlı emekten ölü emek üretme sü- kililiğini vurgularken emek sürecinin gündelik yaşa-
recidir. Emek sürecinde canlı insanların “çalıştırılma- mındaki etkilerine de vurgu yapar. Örneğin işçiler us-
sı” gerekir. Bu da işçinin denetimi sorununu doğurur. tabaşlarına ve denetçilerine meşgul olmadıkları halde
Çünkü emek gücünün bizatihi emeğe dönüştürülme- meşgulmüş gibi göstererek emek sürecinde üretilen
si değişen mevsimler gibi kendiliğinden olmaz. Bu da artık değeri azaltabilirler ve böylece iş yerindeki emek
farklı biçimde örgütlenmiş emek süreçlerini doğurur. sürecini şekillendirebilirler (Friedman, 1977: 51).

20
Ahmet Gire & Ester Ruben

Friedman’a göre sermaye işçi direnişleriyle tek 1979: 131). Edwards ayrıca bu üç kontrol biçiminin
bir biçimde mücadele etmez, farklı stratejiler uygu- iç içe geçebileceğinin, bunların keskin biçimde ayrıla-
lar. Friedman bunları sorumlu otonomi ve doğrudan mayacağının da altını çizer.
kontrol yönetim stratejileri olarak ayırır. Burawoy da Friedman ve Edwards gibi Braver-
Sorumlu otonomi türü strateji, işçilere hareket alanı man’ı eleştirir. Ancak onun eleştirisi Braverman’ın işçi
vererek ve onları teşvik ederek emek gücünün uyar- mücadelelerini hesaba katmamasıyla sınırlı değildir.
lanabilirliğinin değişen durumlarda firmaya faydalı Burawoy, Braverman’ı Taylorizmin ideolojik ve pra-
olacak şekilde gerçekleşmesini sağlamaya çalışır. Bunu tik yönlerini ayırmamakla da eleştirir. Burawoy’a göre
yapmak için üst düzey yöneticiler çalışanlara statü,
Taylorizm emek sürecini belirleyememiştir ancak “bi-
yetki ve sorumluluk verir. Üst düzey yöneticiler bağ-
lılıklarını kazanmaya ve organizasyonlarını firmanın limsel yönetim” bilimin artık değerin üretilmesinde
ideallerine uydurmaya çalışırlar. Doğrudan kontrol ve gizlenmesinde önemli bir araç olmasından dolayı
stratejisi türü zorlayıcı tehditlerle emek gücünün faali- ideolojik olarak başarılıdır. Yani Taylor’un yöntemi
yet alanını sınırlamaya çalışır, yakın denetimle birlikte pratik olarak işe yaramasa da bilime uygun yönetimin
bireysel çalışan sorumluluğunun en aza indirilmesini meşru kârın kaynağı olduğunu gösterme teşebbüsü
hedefler (Friedman, 1977: 78). açısından kullanışlıdır.
Braverman’a bir başka eleştiri ise Friedman’la Bir pratik olarak Taylorizm ile bir ideoloji olarak Tay-
benzer bir perspektife sahip Edwards’tan gelir. Edwar- lorizmi net bir şekilde birbirinden ayırmayı başara-
ds (1979: 12) iş yerini farklı çıkar gruplarının karşılaş- mayan Braverman sadece görünene ilişkin bir anlatım
tığı bir bir “çatışma alanı” olarak görür. Ancak Edwar- sunmaktadır. Ve bu da tamamen, halihazırda ifade
etmiş olduğum gibi, kapitalizmin incelenmesinde ide-
ds işçi ve sermaye arasındaki denetim meselesinde olojiyi dikkate almayan teorik çerçevesinin bir sonu-
daha farklı bir kavramsallaştırmaya gider. Ona göre cudur. Sözün özü, Braverman ideolojiyi görmezden
bu çatışmanın farklı biçimlerde yaşanması kapitalist geldiği için onun tutsağı olmuştur (Burawoy, 2015: 73).
üretim tarzı içinde üç farklı kontrol biçimiyle görüle-
Bunun yanında Burawoy (2015: 77) kendi sınıf
bilir. Bunlar basit kontrol, teknik kontrol ve bürokra-
çıkarlarının bilincinde bir sermayenin olduğu fikrini
tik kontroldür.
de reddeder ve “otomatik olarak gerçek çıkarlarının
Basit kontrol patronun emek süreçlerinin içinde farkında olan birleşik bir idari ve kapitalist sınıfın var-
olduğu, doğrudan işçileri kovduğu ya da kendisine sa- lığına hükmedilemez” der.
dık olanları ödüllendirdiği, işçilere doğrudan zorbalık Burawoy’un asıl vurgusu kamu düzenlemelerini
yaptığı yani bir egemen gibi işçiler üzerinde doğru- ve devleti üretimin politik aygıtı olarak analizine da-
dan tahakküm uyguladığı yönetim tarzıdır (Edwards, hil etmektir. Çünkü Burawoy’a göre:
1979: 19). Tarihsel olarak 19. yüzyılda daha yaygın
Üretimin politik aygıtlarını görmezden gelen Braver-
olan bu tarz bugünlerde küçük işletmelerde görül-
man’ın ve bunları emek sürecinin içine yıkan Edwards,
mektedir. Friedman, Litter ve Clawson’un aksine, ben bu aygıt-
Teknik kontrol ise üretim araçlarının tasarlan- ları emek sürecinden analitik olarak ayrı ve nedensel
ma biçimiyle ilgilidir (Edwards, 1979: 112). Edwards, olarak bağımsız ele alıyorum (Burawoy, 2015: 164).
Marx’ın işçilerin makinenin organik parçalarına dö- İşçinin iş yerindeki konumunu güçlendiren sos-
nüşmesine benzer bir süreci vurgular. Böylece sabit yal sigortalar gibi işgücünün yeniden üretimini kıs-
sermaye hem üretim aracı hem de denetim aracı olur. men üretimden ayıran ve sendikalar ve işten çıkar-
Böylece basit kontrolden farklı olarak işçinin denetlen- mayı zorlaştıran yasalar gibi işçinin elini güçlendiren
mesi gayri şahsileşmiştir ve makineye devredilmiştir. araçlar ortaya çıktıkça işçinin baskıyla denetim altına
Edwards’ın kavramsallaştırdığı ve denetim sü- alınması imkânı kalmamıştır. Artık sermaye tarafın-
recinin bir başka gayri şahsi biçimi olan bürokratik dan emek sürecinde rızanın da üretilmesi gerekir:
kontrol “firmanın sosyal ve organizasyonel yapısına, “İşçiler idare ile iş birliğine ikna edilmek zorundadır”
iş kategorilerine, çalışma kurallarına, terfi prosedür- (Burawoy, 2015, 165).
lerine, disipline, ücret skalalarına, sorumlulukların Emek süreci üzerine yürütülen tartışmalar sü-
tanımlarına ve benzerlerine gömülüdür” (Edwards, recin şekillenmesinin sadece sermayenin arzularına

21
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

dayanan bir süreç olmadığını iddia etmektedir. Hatta


işçi sınıfı için kendi çıkarının bilincinde olması bir sü-
reç içinde olabiliyorsa (Thompson, 2015) sermayenin
de üretim ilişkilerine kendi çıkarının bilincinde bir
sınıf olarak girdiği doğrudan söylenemez. Bu nedenle
emek sürecinin şekillenmesi, farklı çıkar grubundaki
işçilerin, idarenin ve üretim araçları sahiplerinin ara-
sındaki ilişkiden etkilenir. Yani emek süreci ne kadar
kurgulanmaya çalışılsa da kişiler arasındaki ilişkiler
onu emek sürecinin gündelik işleyişinde farklı bir bi-
çime uyarlar. Şekil 1: Waterfall proje diyagramı
Kaynak: Özdemir, 2017
Bundan sonra bir “ideoloji” olarak yazılım emek
süreçleri tasarımı incelenebilir. Öncelikle geleneksel
proje yönetim metodolojisi ve ona yönelen eleştiriler Waterfall günümüzde popülerleşmiş proje yö-
incelenecek sonrasında onun yerine geçen metodoloji netim metodolojisine kıyasla uzun bir proje dönemi
özetlenecektir. kurgular, bu da harcanan emek gücünün sermayeye
dönüşme süresini geciktirir. Waterfall bu gecikmeden
dolayı eleştirilir.
Geleneksel Proje Yönetimi: Waterfall’u eleştirilerin hedefi yapan bir diğer
Waterfall unsur da ürünün üretimi ile ürünü talep eden arasın-
daki bağın zayıflığıdır. Talep eden, proje yönetim me-
Waterfall günümüzde ‘geleneksel’ olarak adlandırılan todolojisinin ilk adımında talebini dile getirir ve son-
proje yönetim metodolojisidir. Waterfall metodolojisi rasında bitmiş ürünü önünde bulur. Bu metodolojide
yazılım projesini iş bölümüne göre aşamalara ayırır ürünü talep edenle üreten arasında iletişim yoktur,
böylece önceki aşama sonraki aşama için başlangıç böyle bir ihtiyaç öngörülmemiştir.
zeminini üretir (Ajam, 2018: 5). Örneğin bitirilmiş bir
Böylece üç ana unsur göze çarpar; ilki biriken
analiz çalışması yazılımcının nasıl kodlama yapacağı-
emek gücünün yarattığı risktir. İkincisi iş bölümünün
nı gösterir, bir sistemin test edilmesi içinse kodlama-
birbirinden kesinkes ayrılması ve aynı ürün üzerinde
sının bitirilmesi, elde test edilebilecek bir programın
çalışan farklı uzmanlık alanlarındaki insanların bir-
olması gerekir. Metodoloji, bir yazılım projesinin biti-
birlerinden haberdar olmaması. Üçüncüsü ise yazılım
rilebilmesi için başlangıcından sonuna kadar gereken
emek türlerinin neler olduğunu ve hangi sırayla işe ürününü talep edenin üretim sürecinin içinde olma-
koşulmaları gerektiğini belirler. Waterfall’da tasarla- masıdır.
nan emek süreci, belirli uzmanlık alanlarında faaliyet İlk unsur üretim biçimlerindeki farklılaşmayla
gösteren kişilerin sırasıyla dahil oldukları ve çıktıkları ilgilidir. Waterfall’da emek gücü stoklamasının gü-
-beraber çalışmadıkları, sırayla çalıştıkları- bir süreç- nümüzde bir risk olarak algılanmasına karşın Wa-
tir. Bu nedenle uzmanların emeği, yaratılmaya çalışı- terfall’un baskın proje yönetim metodolojisi olduğu
lan üründe biriktirilir. Waterfall iş süreci diyagramı süreçte bir sorun olarak görülmemesinin tarihsel
aşağıdaki gibi sembolize edilebilir: nedenleri vardır. Waterfall yazılım geliştirme meto-
dunun ortaya çıkışı tarihsel olarak kitlesel üretimin
başat olduğu yıllardır:
Waterfall süreci, 1960’larda ABD savunma, uzay en-
düstrisi ve ticari uygulamalar için büyük ölçekli ya-
zılım sistemleri geliştiren firmalarda ortaya çıktı. Bu
şirketler, çok yıllık projeler üzerinde çalıştı ve nispeten
yavaş gelişen büyük bilgisayar (ana bilgisayar ve mini
bilgisayar) sistemleri için yazılım tasarladı (Cusuma-
no & Smith, 1997: 372).

22
Ahmet Gire & Ester Ruben

1945 ile 1970’lerin sonları arasında kapitalist pekiştirmişti. Şirketlerin bilişim ofislerinde yazılımcı,
üretimin boyutları ciddi biçimde artmıştı ve Fordizm analist, testçi ve entegrasyon mühendisi gibi uzmanlık
hem kitle üretiminin örgütlenmesinin hem de kitle alanları ortaya çıkmıştı. Bu da her uzmanlık alanının
tüketiminin mümkün kılınmasının bir yolu olarak kendine özgü çıkarlarının olduğu ve sorumluluğu
görülüyordu. İşçi kitle üretimi yapan fabrikalarda ça- diğer uzmanlara atmaya çalıştığı bir üretim süreci
lışırken belli miktarda alım gücü ve boş zaman elde yaratmıştı (Yitmen, 2020: 18). Uzmanlık alanlarının
etmeliydi ki tüketici de olabilsin (Harvey, 1997: 148). keskin biçimde ayrışması Burawoy’un da altını çizdiği
Fordizm, sınırlı seçeneği olan ve sınırlı tasarımla- gibi emek sürecinin farklı kısımlarıyla ilgilenen in-
ra sahip bir ürünün -örneğin Ford’un T Model ilk seri sanları var etmişti. Böylece kişilerin ana stratejisi işin
üretim otomobili gibi- oldukça kısıtlı rekabetin oldu- bitmesi değil, kendi işinin bitmesi olmuştu.
ğu ve talebin arttırıldığı bir pazara büyük miktarlarda Waterfall’un eleştirildiği son sorun müşteri ile
sürülmesi olarak işliyordu. Harvey’e göre Fordist üre- üretici arasındaki iletişim sorunudur. Metotta yazılımı
timin temelindeki sorunu bu katılıktı. Fordist üretim, talep eden kişiden istekleri tam olarak alınır ve sonra-
tek bir modelde anonim bir kitleye üretim yapıyordu. sında nihai ürün teslim edilirdi (Beerbaum, 2021: 3).
Fordizm şimdiden bakıldığında değişken ihtiyaçlara Bu da Fordizm’e yönelen müşteri taleplerine kör olma
karşılık verebilecek bir üretim modeli değildi, ancak eleştirisine benzerdir. Aradaki bütün süreç ürünü ta-
zaten ihtiyaçların değişken olması da tarihsel süreçle lep eden kişiden bağımsız işlemektedir (Davis & Ra-
oldu (Harvey, 1997: 373). dford, 2014: 148). Yazılım emek süreci sonunda talep
Fordizmin önemli bir sorunu emek gücünün de- eden kişi son ürünü kabul etmezse, bitmiş kocaman
bir yazılım ürünü çöpe gidebilir.
polanmasıdır. Bu emek aynı işleve sahip ve diğerle-
riyle tıpatıp aynı olan standart metalar yığınının içine Hatırlanacağı gibi Harvey, Fordist üretimi ka-
gömülmüştür. Metalarda birikmiş olan ancak henüz tılıkla suçlamıştı, günümüzde Waterfall da katılıkla
çevrimini tamamlamamış sermaye risk yaratır, ne suçlanmaktadır. Bu katılık, hem işlerin hangi sırayla
kadar emek -sermaye- birikmişse risk o kadar büyük yapılacağının katı düzeniyle hem uzmanların nasıl
olur. Emek, meta biçiminde asılı kalmıştır. çalışacağının katı biçimde belirlenmesiyle hem de
müşterinin süreç içerisinde emek sürecine müdahale
Waterfall’un krizi de biriken emek gücünün yarat-
edememesiyle ilgilidir. Ayrıca Waterfall katı bir hiye-
tığı risktir. Ancak Fordizm’de bu emek gücü Marx’ın
rarşik emek sürecini de koşullandırır, yönetici figürü
(2020: 47) meta-sermaye olarak kavramsallaştırdığı
merkezde bulunur:
biçimde stok yaratır. Yani emek gücü bitmiş satılmayı
bekleyen ürünlerde birikmiştir. Waterfall’da emek gü- Sürekli değişen bileşenler üreten çok sayıda insanın
yaptığı işin koordinasyonu yüksek dikkat ve senkroni-
cünün birikmesinin nedeni Marx’ın (2020: 222) çalış-
zasyon gerektirir. Waterfall metodunun basitleştirdiği
ma dönemi olarak tanımladığı dönemin uzunluğun- faaliyetler dizisinin bir yanı da budur. Bu koordinas-
dan kaynaklanır. Waterfall metodolojisinin çalışma yonun sıkı bir biçimde yapılması ve programcıların
dönemini uzun bir süreç olarak tasarlanması, ürünün yaratıcı olmaları için ihtiyaçları olan özgürlüğün sağ-
bitmiş hale tam ulaşılmadan ürünün piyasaya sürüle- lanması, yöneticilerin merkezi ikilemidir (Cusumano
memesi, üretim öncesinde biriktirilmiş sermaye mik- & Smith, 1997: 373).
tarının fazla olmasını gerektirir. 1980 sonrası döneme Çünkü Waterfall’da takımlaşma şu şekildedir:
kadar yazılım ürünleri demiryolları gibi ya büyük ka- Analist takımı, yazılımcı takımı, test takımı vb. gibi.
pitalistlerin ya da devlet gibi aktörlerin talep ettiği ya Bu takımlar arasındaki koordinasyonu sağlayacak
da bizatihi ürettiği ürünlerdi (Schwartz, 2011: 464). yöneticilerin bulunması elzemdir. Uzmanlaşmış ta-
Bu sebepten günümüzdeki gibi sürekli yeni işlerin kımlar arasındaki iş bölümünü yapacak, daha az
ve ürünlerin doğduğu bir pazardan ziyade az sayıda deneyimli yazılımcıların projenin nerelerinde çalışa-
müşterinin olduğu görece sakin bir piyasa mevcuttu. caklarının kararını verecek ve aynı zamanda projenin
Waterfall’un diğer özelliği olan emek sürecinin hangi hızda ilerlediğini gözlemleyecek bir yönetici fi-
farklı uzmanlıkların ayrı ayrı çalışacağı şekilde bö- gürüne ihtiyaç vardır.
lünmüş olması ise yazılım üretimindeki iş bölümünü Waterfall’un işi parçalama biçiminin katı olması,

23
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

riskli düzeyde emek birikimiyle çalışması ve iletişim tifle yaklaşıldığı konusunda bilgilendiricidir. Artık
teknolojilerinde gelinen gelişmişlik seviyesi sayesin- hikâye yayınlama, yorum yapma, beğenme, canlı ya-
de müşteriyle iletişimin sürekli sağlanabilir olmasına yın yapma gibi birçok özelliği olan bu uygulamanın
ilk zamanlarında fotoğraf paylaşmak, fotoğraflara
metodolojide bu imkânları değerlendirecek bir dü-
filtre eklemek ve fotoğraf beğenmek dışında başka bir
zenleme olmaması yazılım üretiminde de bir paradig- fonksiyonu yoktu. Çok daha az kapsamı olan bir ya-
ma değişikliğini mümkün kılmıştır. zılımdı. Süreç adım adım ilerledi. Instagramda bütün
fonksiyonları kodlandıktan sonra yayına çıkmak gibi
bir strateji izlenmedi. Her yeni eklenen yazılım parça-
Agile2 Metodolojisi ve Scrum sı, doğrudan kullanıcılara sunuldu (Agile koçu).
Metodu Düşünce biçimi sürekli çalışır parçalar üreterek
Agile da Waterfall gibi bir proje yönetim metodolo- projenin sürekli olarak kullanılabilecek bir ürün şek-
jisidir. Agile, “değişimin öngörülemeyen ve sürekli linde gelişmesini sağlar. Bunun için de yazılım geliş-
olduğu ortamlarda şirketlerin zorlu mücadelelerde tirme sürecini Waterfall gibi çizgisel olarak değil dön-
daha rekabetçi ve başarılı olmalarına yardımcı olmayı güsel olarak kurgular. Her döngüde Waterfall’daki 5
amaçlar” (Gunasekaran vd., 2019: 1). Bunu da 2001 aşama kısa bir proje için gerçekleştirilir ve her döngü
yılında bir grup yazılımcı tarafından yayımlanan ve sonunda kapsamı daha küçük bir ürün elde edilir.
Agile’ın temel ilkelerini belirleyen manifestodaki ilke- Agile proje geliştirme metodolojisini uygulamak
lere uyarak yapmaya çalışır. için yaygın olarak başvurulan yöntem Scrum3 meto-
Bizler daha iyi yazılım geliştirme yollarını uygulaya- dudur (Mollahoseini Ardakani, Hashemi, & Razzazi,
rak ve başkalarının da uygulamasına yardım ederek 2018: 5). Scrum ismi ragbi4 oyunundan esinlenerek
bu yolları ortaya çıkartıyoruz. Bu çalışmaların sonu-
koyulmuştur. Ragbi müsabakalarında bir oyuncunun
cunda:
yıldız olması, tek başına sayı kazanabilmesi imkansız-
- Süreçler ve araçlardan ziyade bireyler ve etkileşimlere,
dır. Ancak bir takım oyunu oynanarak başarıya ula-
- Kapsamlı dokümantasyondan ziyade çalışan yazılıma,
şılabilir:
- Sözleşme pazarlıklarından ziyade müşteri ile iş bir-
liğine, Scrum Agile yöntemleri arasında en sık kullanılanıdır.
Scrum, ragbi oyununun başlatılması sırasında yapılan
Bir plana bağlı kalmaktan ziyade değişime karşılık
mücadeleye verilen addır.5 Her iki tarafın oyuncuları
vermeye değer vermeye kanaat getirdik. Özetle, sol ta-
karşılıklı konumlanırlar, top iki tarafın arasında bir
raftaki maddelerin değerini kabul etmekle birlikte, sağ
konuma yerleştirilir, oyuncular topu ele geçirmek için
taraftaki maddeleri daha değerli bulmaktayız (Beck
mücadeleye başlarlar. Böyle bir mücadeleyi gerçekleş-
vd., 2001).
tirmek için takım üyelerinin organizasyonu ve iş bir-
Agile’da kısa zamanlı çalışan yazılım teslimleri liği önemlidir, her çaba da iş birliğine dayalı ve kendi
Waterfall’daki emek stoku soruna bir çözüm olarak kendini yönetebilir olmalıdır. Böylece takım amacına
geliştirilmiştir (Dingsøyr, Nerur, Balijepally, & Moe, ulaşabilir. Bu ilkeler, artırımlı ve iterasyonlu Agile ge-
liştirme projelerini gerçekleştirecek takımlar için de
2012: 1214). Genellikle iki haftada çalışan bir yazılım
geçerlidir (Adrialdo Azanha vd., 2017: 135).
parçasını teslim etmek, projenin türüne göre değiş-
mekle birlikte her iki haftada pazara yeni bir ürün Agile koçunun kaynak olarak bize önerdiği Res-
sürebilmektir. Agile’ın bu düşünce biçimini Agile ko- mi Scrum Kılavuzu’nda Scrum Teorisi’nin temelinde
çunun aktardığı örnek üzerinden değerlendirmek sü- “deneysel süreç kontrol teorisi (veya deneycilik)” yer
recin daha net anlaşılmasında işe yarayabilir. aldığı belirtilir (Schwaber & Sutherland, 2013: 3). Sc-
Son zamanlarda oldukça popüler olan Instagram uy-
rum, geleceği tahmin edebilmeyi ve projede alınan
gulamasının süreci yazılım ürünlerine hangi perspek- riskleri -Waterfall’da alınan emek gücü stoğu riski
gibi- minimize edebilmeyi sağlar.
2 Agile kelime anlamı olarak “çevik” demektir. Ancak bilişim sek-
töründe çalışan herkesin bu metodolojiyi Agile proje yönetim 3 Scrum hakkında detaylı bilgi için bkz. (Scrum.org, y.y.).
metodolojisi olarak adlandırması ve konu ile ilgili araştırma 4 On beşer kişilik iki takım arasında oval bir topla oynanan oyun
yapacaklara da kolaylık olması için çevik kelimesi kullanılma- (Türk Dil Kurumu, y.y.).
mıştır. 5 Futbolda santra vuruşu gibi düşünülebilir.

24
Ahmet Gire & Ester Ruben

Scrum yönteminde öncelikle iki takımdan bah- masında yardımcı olmaktır. Takım içindeki iletişimin
sedilir. Birincisi Scrum takımı, ikincisi ise “develop- izini sürerek takımın daha verimli çalışması için yol
ment team” yani geliştirme takımıdır. Scrum takımı gösterici olur. Başka ekiplerle yapılacak ortak çalış-
Scrum kılavuzunda (Schwaber & Sutherland, 2013: 4) malarda takımın iletişimini koordine eder.
şu şekilde tanımlanır: Ürün sahibi ürünün değerini maksimize etmek-
Scrum Takımı, bir Ürün Sahibi (Product Owner), Ge- ten sorumludur. Aynı zamanda yazılımı talep eden
liştirme Takımı (development team) ve bir de Scrum kişilerle koordinasyonu sağlar, bazen de doğrudan
Ustasından (Scrum Master) oluşur. Scrum Takımları, yazılımı talep eden kişi ürün sahibi olur. Ürün sahibi
kendi kendilerini yönetir (self-organized) ve çapraz
talep edilen işleri takıma ürün iş yığını (product back-
fonksiyonludur (cross-functional). Kendini yöneten
takımlar, takımın dışındaki birilerinden komut almak log) üzerinden iletir.
yerine işlerini en iyi nasıl başaracaklarına kendile- Geliştirme süreci ürün iş yığını üzerinden takip
ri karar verir. Çapraz fonksiyonlu takımlar, takımın edilir. Ürün iş yığını, paydaşlardan (stakeholders) top-
dışındaki kişilere bağımlı olmadan işi tamamlayacak lanan ve onların talep ettiği işlerin listesidir. Paydaşlar
tüm yetkinliklere sahiptir. Scrumdaki takım modeli
esnekliği; yaratıcılığı ve üretkenliği en iyi şekilde kul-
scrum takımının paydaşlarıdır, scrum takımının yap-
lanmak üzere tasarlanmıştır. tığı işten etkilenen herkestir. İş yığınının sorumluluğu
ürün sahibindedir, onu, öncelikli gördüğü işlere göre
Scrum ustası ve ürün sahibinin dışında kalan sc- listelemeli, paydaşlar bu listede değişiklik talep ederse
rum takımı üyeleri geliştirme takımını oluşturur. Ge-
bunu değerlendirmeli ve bu listedeki bütün maddele-
liştirme takımı kendi kendini yönetir, bir ürün par-
ri anlaşılır bir biçimde geliştirme takımına aktarma-
çasını üretebilmek için gereken bütün vasıfları içinde
lıdır. Scrum kılavuzuna göre ürün iş yığınının tanımı
barındırır, aralarında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Takı-
şudur: “Product Backlog (ürün iş yığını), üründe ol-
mın bir üyesi herhangi bir alanda daha yetkin olabilir
ması gereken tüm özelliklerin listelendiği, ihtiyaçları
ancak onun bundan dolayı bir unvanı olamaz, işlerin
açıklayan ve öncelik sırasını gösteren tek kaynaktır”
uzmanlık alanına uygun kısmından değil -sadece test
(Schwaber & Sutherland, 2013: 12).
kısmı gibi- tamamen bitirilmesinden sorumludur
(Schwaber & Sutherland, 2013: 5). Yani geliştirme ta- Scrum’da işler koşulara (sprint) göre bölünür,
kımında analiz, test ve yazılım gibi ayrı iş bölümleri planlanır. “Sprint” sporcuların belli bir mesafeyi mak-
önemsizdir.6 Böylece işin bitmemesi gibi durumlarda simum hızla ve olabildiğince kısa sürede tamamla-
sorumluluk analistlerde ya da yazılımcılarda değil ta- maya çalıştıkları kısa mesafeli bir koşu türüdür. Proje
kımda olur. Waterfall’daki tespit edilen ikinci zayıflık sonlandırılana kadar koşular devam eder. Aslında her
yani iş bölümünden doğan çıkar grupları böylece ber- koşuda mini bir proje tamamlanmış olur.
taraf edilmeye çalışılır. Teorik olarak geliştirme takı- Ürün sahiplerinin bir diğer önemli görevi bu iş-
mındaki herkes her işi yapabilmelidir. Agile koçunun leri tek bir koşuda bitebilecek şekilde parçalamaktır.
tabiriyle “Scrum ustası veya ürün sahibi gibi farklı Çünkü Scrum düşüncesi her koşu sonunda çalışan bir
‘şapka’lar vardır ve bu roller şapka gibi insanların ko- program parçası elde etmek üzerine odaklanmıştır.
laylıkla değiştirebilecekleri görevlerdir.” (Agile koçu). Paydaşlardan geri dönüş alabilmek için çalışan yazı-
Scrum takımında olup da geliştirme takımında lım parçası üzerinden ilişki kurulabilir, böylece pay-
olmayan iki rol vardır. Bunların ilki scrum ustasıdır. daşlar da anlayabilecekleri test edebilecekleri bir ürün
Scrum ustası daha çok hizmetkâr bir lider gibidir üzerinden geri bildirimde bulunabilirler. Böylece Wa-
(Holtzhausen & de Klerk, 2018: 880).7 Scrum ustası- terfall’un üçüncü zayıflığı, yani müşteri taleplerine
nın asıl görevi takımına Scrum kurallarının uygulan- körlüğün üstesinden gelinmiş olur.
Paydaşları üretim sürecine aktif biçimde katabil-
6 Gerçek hayatta yazılımın gerektirdiği teknik bilgi birikiminin menin bir diğer yolu da her an ürün iş yığını üzerinde
analistler tarafından edinilebilmesi oldukça zordur. değişiklik talep edebilmeleridir. Yukarıda vurgulanan
7 “Scrum master” rolü projelerin gerçekleştirilmesinde oldukça
Agile manifestosunun “Değişen gereksinimler yazı-
önemlidir. “Scrum master”ın nasıl bir liderlik gösterdiği proje-
lerin başarıya ulaşmasında ve takımın motivasyonunda oldukça lım sürecinin son aşamalarında bile kabul edilmeli-
etkilidir. Bu konuyla ilgili olarak bkz. (Srivastava & Jain, 2017). dir” ilkesi bu değişiklik taleplerinin sürece dahil ol-

25
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

duğunu vurgulamak için yazılmıştır (Beck vd., 2001). ci sayı dizisi kullanıldığını aktarmıştır (Agile koçu).
Waterfall’da paydaşların talepte bulunabildiği tek yer Hikâye puanları hem işlerin küçük görevlere dö-
“gereklerin belirlenmesi” safhasıydı. Agile’da paydaş- nüştürülmesi için önemlidir hem de ölçüm sistemi-
lar her an talepte bulunabilirler. nin temel kıstaslarıdırlar. Her koşu sonunda bitirilmiş
Ürün iş yığını, ürün iş yığını maddelerinden işlerin toplam hikâye puanlarının değerlerinden yola
(ÜİYM) (PBI, Product Backlog Item) oluşur. Her ta- çıkılarak belirli istatistiki bilgilere ulaşılabilir. Bu ista-
lep bir ÜİYM olarak ürün iş yığınına dahil edilir. Bir tistiki bilgilere genel olarak metrik denir.
ÜİYM’nin başka ÜİYM’lerine bağımlılığı olmamalı- Koşuda alınan bütün işler belirli statülere sahip-
dır. ÜİYM’leri mümkün olduğunca küçük parçalara tir. Planlama toplantısında belirlenen bu işler koşu
bölünmüş olmalı ve test edilebilir olmalıdır. Her bir başlangıcında “ready” (hazır) statüsünde olurlar. Üze-
ÜİYM paydaşlar için de anlamlı ve işe yarar olmalı- rinde çalışılmaya başlandığında bu işler “in progress”
dır. ÜİYM net olmalı ve hikâye puanı (story point) (çalışma sürecinde) statüsüne geçerler.9 Sonrasında
kestirilebilir olmalıdır. ÜİYM’leri tekrar yazılabilir, takım içinde test edilen çıktılar kullanıcının onayına
değiştirilebilir formatta olmalıdır (Taşkıran, y.y.). sunulur. Bütün bu aşamaların sonunda işler “done”
ÜİYM’nin tamamlanabildiğinin kararını ürün sahibi (yapıldı) statüsüne geçerler. Artık o iş bitmiştir, ürün
verir. O onay vermediği sürece bir iş, ürün iş yığının- iş yığınından kaldırılabilir.
dan çıkarılamaz, tamamlandı kabul edilemez. Günlük scrum (daily scrum) adından da anlaşıla-
Ayrıca koşu içerisinde iletişimin sürekliliği için cağı gibi günlük yapılan toplantıdır ve koşunun ama-
periyodik toplantılar yapılır. Bunlardan ilki koşu cına ne kadar yakınsandığını günlük olarak ölçmeyi
planlama toplantısıdır. Koşu planlama toplantısın- mümkün kılar. Koşu boyunca, genellikle her sabah
da, hangi işlerin başlatılacak olan koşuda yapılacağı- yapılan bu toplantı, ayakta yapılmalı; işlerin, üzerine
na karar verilir ve bu işlerin ne kadar efor8 tutacağı statüleriyle beraber asıldığı bir tahtanın önünde ol-
yani kaç hikâye puanlık zorluk değerlerinin olduğu malı ve 15 dakikayı geçmemelidir. Bu toplantıda ge-
tahmin edilmeye çalışılır. Agile koçunun önerisi “bu liştirme takımının her üyesi tarafından şu üç sorunun
hikâye puanlarını verirken işlerin ne kadar süreceğini yanıtı verilir: “Geliştirme Takımının Koşu Hedefine
düşünmeden, işlerin karmaşıklığından ve başka bir ulaşması için dün ne yaptım? Geliştirme Takımının
ekibe (örneğin veri tabanı ekibine) bağımlılığı olup Koşu Hedefine ulaşması için bugün ne yapacağım?
olmadığından yola çıkılması gerektiği” yönündedir Beni veya Geliştirme Takımını Koşu hedefine ulaş-
(Agile koçu). İş karmaşıksa ve bağımlılığı varsa daha maktan alıkoyacak bir engel görüyor muyum?” (Agi-
yüksek puana sahip olmalı, bu unsurlardan azade ise le koçu). Takım üyeleri kendi yoğunluk durumlarına
daha düşük puan verilmelidir. göre yardım talep edebilir ya da başkalarına yardım
Puanlar verilirken açıkça tanımlanmış ve puan edebileceklerini belirtebilirler.
atanmış bir iş referans alınmalı ve diğer bütün işler İşler bitse de bitmese de her koşu belirli bir zaman
bu referans işle kıyaslanarak düşünülmelidir (Agile aralığında sonlandırılır.10 Sonrasında koşu boyunca
koçu). Hikâye puanları Fibonacci sayı dizisine göre yapılan işlerin muhasebesi yapılır. Bu hesaplaşmaya
verilir. Çünkü bu sayı dizisinde birbiri ardına gelen paydaşlar çağrılır. Böylece gözden geçirme (review)
sayılarda ihmal edilemeyecek niceliksel farklılıklar toplantılarında takım bir koşu boyunca yaptığı işlerin
vardır. Böylece takımın yapılan hikâye puanı tahmin- altını çizer. Bu bir nevi geçen zamanın dolu geçirildi-
lerinde netleşmesi gerekmektedir. Agile koçu “ya ha 8 ğinin ispatı gibidir. Diğer yandan paydaşların bitiril-
ha 9 arada pek bir fark yok” denmemesi için Fibonac- miş işler hakkında geri bildirimleri alınır ki böylece

8 Önceki çalıştığım iş yerinde bu tahminler insan/saat ölçü biri- 9 Bizim kullandığımız tahtada fazladan test ve “UAT” (User Ac-
mine göre yapılırdı, şimdi ise referans bir iş seçiliyor, bu işe bir ceptance Test) olarak adlandırılan kullanıcı kabul testi statüleri
puan veriliyor. Bunun sonunda ise bu işin puanı düşünülerek vardı. Aslında bu iki statü zaten “in progress”in içindedir.
diğer işler puanlanıyor. İlk “sprint”lerde sağlıklı bir eforlama 10 Bu durumun kendisi bir stres unsuru yaratır. Yazılım proje-
olması beklenmiyor, 3 sprintten sonra takımın iş bitirme hızı lerinde her kapanış, her sonlanış fazla mesaiye koşulmak de-
istatistiki olarak ortaya çıkmış kabul ediliyor. mektir.

26
Ahmet Gire & Ester Ruben

işlerin taleplere uygun olarak yapılıp yapılmadığı gö- üst yönetim dâhil olmak üzere hem yönetici hem işçi-
rülebilir. Eğer işler istenilen gibi yapılmamışsa emek nin katılımı sağlanmalıdır (Öğünç & Doğru, 2017: 2).
maliyeti artmadan paydaşların istediği şekilde tekrar Kaizen, üretimi sabit bir süreç olarak görmez. Ki-
gözden geçirilebilir. şilerin üretme biçimi sürekli değiştirilebilir, Scrum’ın
Son olarak da retrospektif toplantısı yapılır. Bu deneysellik vurgusu burada da vardır. Waterfall’un
toplantıda kapanışı yapılan koşudaki insanlar, ilişki- bir kere gereksinimlerin belirlenmesine izin verdiği
ler, süreç ve araçlar üzerine konuşulur. Koşu boyunca yazılım emek süreci Kaizen’e benzer biçimde Agile’da
insanları mutlu eden ya da üzen veya kızdıran olaylar sürekli değiştirilebilir.
masaya yatırılır ve mutlu edenlerin devamlılığının na- Sürekli iyileştirme için de üretilen ürünün sü-
sıl sağlanacağı, insanları üzen ve kızdıran meselelerin rekli müşteri ile buluşması gerekir. Diğer yandan
nasıl giderileceği hakkında konuşulur. Bu toplantıda Fordizm’in zayıf noktası olan meta stoku sorunu da
scrum ustası geliştirme takımını cesaretlendirmeye ürünün sürekli müşteri ile buluşturulması sayesinde
çalışır, sonraki koşuların daha keyifli ve etkili olması çözülmüş olur. Kaizen tam zamanında (Just-in-time)
için takıma önerilerde bulunur. Takımdan gelen öne- üretimle ürünlerin üretilmeleri ile tüketilmeleri ara-
rileri toplar, bunları bütün takım üyelerine tartıştırır. sındaki zamanı kısaltır (Frigon & Jackson, 2008: 416).
Agile koçuna göre “sprint retrospektifi toplantı- Fordist üretimin tüketime olan sağırlığı yerine tüketim
sı scrum takımının aile toplantısıdır ve bu toplantıda ile üretim arasında sürekli bir iletişim devreye girmiş
konuşulanlar takım dışına çıkarılmamalıdır” (Agi- olur ve sermaye çevrimini yavaşlatan unsurlar ortadan
le Koçu). Ürün sahipleri ve paydaşlar bu toplantıya kaldırılmaya çalışılır (Negri & Hardt, 2003: 302).
girmemelidir. Bu toplantı takım olma duygusunun Aynı zamanda işin organize edilme biçimi de sta-
önemli ayaklarından birisidir. Takım içindeki geri- tik değil dinamiktir, görev ve sorumluluklar hızlıca
limlerin çözüleceği, kişisel ilişkilerin de masaya yatı- değişebilir. Kaizen, Fordizmdeki tasarım ve uygulama
rılacağı yer olarak bu toplantı işaret edilir. ayrımını ortadan kaldırdığını iddia eder. Mottosu şu-
Agile metodolojisinin sürekli çalışan yazılım dur: “Her bir çift elin yanında, bedava bir beyin de
parçası üretme hedefiyle döngüsel olarak tasarladığı vardır” (Brunet & New, 2003: 1427).
üretim sürecini Scrum planlama-koşu-gözden geçir- (1) Kaizen süreklidir - bu, hem gömülü pratiğin do-
me-retrospektif şeklinde kurgular. Her döngünün so- ğası hem de kalite ve verimliliğe doğru bitmeyen bir
nunda çalışan bir ürün elde edilmeye çalışılır. Scrum yolculuk anlamına gelir; (2) yeniden yapılanmalar
bu döngüsellik üzerinden sürekli iyileştirme yapmayı veya teknolojik yenilikler (örneğin yeni teknoloji veya
hedefler: makinelerin kurulumu) başlatan merkezi yönetimin
aksine kendi doğası gereği genellikle artırımlıdır; ve
Scrum, mevcut uygulamaları toparlar veya bazılarını (3) katılımcıdır, iş gücünün iş süreçlerine katılımını
gereksiz görüp dışarıda bırakır. Scrum, mevcut yöne- ve işte zekâsını kullanmasını mümkün kılar, çalışanlar
timin, ortamın ve çalışma tekniklerinin göreceli etki- için kaliteli bir iş yaşamının faydalarını ve psikolojik
liliğini görünür kılar. Bu sayede iyileştirmeler yapıla- tatminini üretir (Brunet & New, 2003: 1427-1428).
bilir (Schwaber & Sutherland, 2020: 2020).
Agile’ın Kaizen’le ortaklaştığı bir diğer unsur da
Kaizen üretim tarzında da sürekli iyileştirme he-
düzenliliktir, çalışan kendisini zamansal ve mekânsal
defi vardır. Agile’daki döngüsellik Kaizen’deki sürekli
olarak düzenli bir atmosferin içinde bulmalıdır ki ka-
kalite döngülerine benzerdir.
fası karışmasın. Bu yüzden Agile’da her gün yapılan
İyi yönde ve sürekli gelişmeyi ifade eden kaizen te- Günlük Scrum toplantıları her gün aynı yerde ve sa-
riminden yola çıkan kaizen felsefesinde temel çıkış atte yapılmak zorundadır. Buradaki amaç belirsizliğin
noktası, hiçbir şeyin mükemmel olmadığı ve her za-
kaybolmasıdır. Kaizen’de de benzer bir amaç bulunur:
man daha iyisinin gerçekleştirilebileceğidir. Değişime
odaklanan kaizen felsefesinde, hayatın tüm alanında Düzenli bir çalışma ortamı isteniyorsa, “5S Kaizen”
küçük adımlarla sürekli iyileştirme amaçlanmaktadır. yönteminin uygulanması, oldukça faydalı olacaktır.
Bu iyileştirmeler evde, işte, özel yaşamda, kısaca her Bu teknikte, çalışanların kullanacağı tüm aletler, ol-
yerde gerçekleştirilebilmektedir. Söz konusu iyileştir- ması gereken yerde ve düzenli bir şekilde durmakta-
me faaliyetinin işyerinde uygulanması amaçlanıyorsa dır. Çalışmayı olumsuz etkileyebilecek unsurlar orta-

27
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

dan kaldırılmış, artık malzemeler ayrı ayrı kutularda hızla değişen bir ilçesindeki plazada bulunan ofisiydi.
biriktirilmiştir (Öğünç & Doğru, 2017: 5). 1990’lara kadar kentsel çöküntü alanı olan ilçe, kente
Böylece endüstrinin çok daha geçmişte yaşadığı göçün artışıyla gözde yerleşim yerlerinden birisi hali-
bir dönüşümü yazılım sektörünün daha yeni yaşadı- ne gelmiştir. Kentin genişlemesi ve ulaşım güzergahla-
ğını söylemek yanlış olmaz. Artık yazılım sektöründe rındaki değişiklikler neticesinde konumu son derece
de hiyerarşilerin değiştiği, Fordizmin katı iş bölümü- merkezileşen bu bölge seneler içerisinde sermayenin
nün dağıldığı, “müşteri” odaklılığın ön plana çıktığı yerleştiği alanlardan birisine dönüşmüş, alternatif bir
bir döneme geçildiği söylenebilir. Ancak bunların merkezi iş alanı (MİA) statüsüne ulaşmıştır.
yazılım emek süreci tasarımında olduğunun altı çizil- Şirket-I’de çalışan yaklaşık 600 kişi bulunmakta-
melidir. dır. Bu çalışanların çoğunluğu İstanbul’da teknoparkta
Son olarak Waterfall ve Agile arasındaki değişim bulunan ofislerde istihdam edilmekle birlikte Ankara,
Sennett’in şu cümleleriyle özetlenebilir: İzmir, Amsterdam ve Kiev’de de çalışanların olduğu
bilinmektedir. Kanada’dan alınan bir proje sebebiyle
Modern kurumsal yapılardaki değişime, kısa süreli,
sözleşmeli ya da dönemlik işlerin ortaya çıkışı eşlik
Kanada’ya da az sayıda çalışan gönderilmiştir.
ediyor. Şirketler bürokrasi katmanlarını azaltmaya, İnsan kaynakları tarafından işe başlarken verilen
daha düz ve esnek organizasyonlar haline gelmeye bilgilerde, bir yazılım firmasına göre kadın çalışan
uğraşıyor. Yönetimler organizasyonları birer pira- oranının fazla olduğu belirtilmiştir. Bu bilgiye göre
mit şeklinde değil, birer network olarak düşünüyor.
çalışan insanların %33’ü kadınlardan oluşmaktaydı
Sosyolog Walter Powell, piramit biçimli hiyerarşilere
kıyasla, “network türü düzenlemeler daha çeviktir,”11 (İnsan Kaynakları Uzmanı). Kadınlar daha çok ana-
diyor; “bunlar hiyerarşinin sabit yapılarına kıyasla list12 olarak çalışmaktadır.
daha çabuk değiştirilip, yeniden şekillendirilebilir.” Bu Şirket-II Türkiye’de bilişim sektörünün en önem-
durum, atama ve işten çıkarmaların net ve sabit kural- li şirketi sayılabilecek konumdaydı. Şirket-II sürekli
lara bağlı olmadığı ve işteki görevlerin de pek tanımlı
işlerini dış kaynağa yaptırma stratejisi gütmekteydi.
olmadığı anlamına geliyor; network kendi yapısını sü-
rekli değiştiriyor (Sennett, 2011a: 22). Böylece taşeron firmalara sermaye transferi yapılmış
olmaktaydı. Şirket-II’nin bilişim sektöründe faaliyet
Bu çalışmayı bu noktada sonlandırmış olsaydık gösteren birçok firmaya iş vermesiyle bilişim sektörü-
Sennett’in özetlediği bu dönüşümü sadece proje yöne- nü besliyordu. Şirket-II öncesinde bir kamu kurulu-
tim metodolojilerinden yola çıkarak ispatlayabilirdik. şuyken sonrasında skandallarla dolu bir özelleştirme
Ancak sonraki bölümde ofiste Agile metodolojisine süreci geçirmişti. Hala devlet kurumlarıyla sıkı bağ-
geçildiğini ancak uygulamaya ya konmadığını ya da ları bulunan Şirket-II ihaleleri de patronaj ilişkileri
dönüştürülerek sürece dâhil edildiğini göstereceğiz. aracılığıyla dağıtmaktadır.13
Şirket-II’nin kullandığı bir yazılım sisteminin
Şirket-I: geliştirilmesinden sorumlu Orion isimli bir takımda
Tek Yazılımcı, İki Ofis, İki Proje altı ay boyunca çalıştım. İki şirket arasında hizmet se-
viyesi anlaşması (SLA, Service Level Agreement) im-
Bu bölümde dış kaynak olarak çalışan scrum takımı- zalanmıştı. Anlaşmaya göre Şirket-I belirli koşullarda
nın Agile çalışma biçimini inceleyeceğiz. Bordrolu hizmet vermeyi taahhüt ediyor ve verdiği hizmetten
personeli olarak çalıştığım firmaya Şirket-I ve Şir-
ket-I’den hizmet alan şirkete de Şirket-II diyeceğim. 12 Analist, müşteriden gelen geliştirme talebinin nasıl yapılaca-
Çoğunlukla haftanın dört günü Şirket-I’in ve haftanın ğına dair planlamayı yapmaktan sorumludur. Genellikle müş-
bir günü Şirket-II’nin ofisinde çalışmıştım. Ancak bu terinin talebinin teknik olarak nasıl yapılabileceğine dair fikir
verici dokümanları hazırlayanlar analistlerdir.
durum yoğunluğa göre değişebiliyordu. Bu ofislerden 13 Şirket-II 2005 yılına kadar kamuya aitti. 2005’te özelleştirilen
birincisi Şirket-I’in bir üniversitenin teknoparkında şirketin özelleştirilmesi sırasında kullanılan kredilerin firmayı
bulunan ofisiydi. Diğeri ise Şirket-II’nin İstanbul’un devralan sermaye grubu tarafından geri ödenmediği ve şirke-
tin tekrar kamuya alınıp yeniden özelleştirileceği konusunda
söylentiler artmaktadır. Yaşanacak olan mekân değişikliği de
11 Agile’ın Türkçesinin “çevik” olduğu akılda tutulmalıdır. bu söylentileri doğrular niteliktedir.

28
Ahmet Gire & Ester Ruben

kaynaklanan sorunların sorumluluğunu alıyordu. sahiplenmedi.


Şirket-II ve Şirket-I arasında senelik olarak im- Orion takımı, Scrum etkinliklerini direnişlerinin
zalanan bu anlaşma emek sürecinde önemli bir yer araçları olarak kullanmaya çalıştı. Ekinliklerde Scrum
tutmaktadır. Agile proje yönetim metodolojisine bu kılavuzunda tanımlanan amaçlar gözetilmedi. Bu et-
anlaşma eşlik etmektedir. Bu anlaşmanın emek süreci kinlikler, yazılım ürününün daha iyi bir biçimde ge-
için ön plana çıkan maddesi her koşuda sekiz parça liştirilmesinden ziyade takımın ürün geliştirme tem-
işin teslimini şart koşan maddeydi. posunu düşük seviyede tutma hedefine hizmet etti.
Planlama toplantıları en önemli çatışma sahasıy-
Şirket-I, Takım-I: Orion dı. Takım teknik hakimiyetinin de avantajıyla önüne
gelen işlerin büyük olduğunu iddia etti, bir işi iki işe
Agile metodolojisini kullanarak çalıştığım ilk iş de-
böldü ve böylece Şirket-I’in vermeyi taahhüt edip ver-
neyimimdi. Ancak Şirket-I’de Agile’a yönelik hiçbir
mediği kaynağa olan ihtiyacı azalttı. Aslında takım
eğitim verilmemişti. Nitekim Agile ile ilgili çalışmalar
üyeleri kalacakları fazla mesai sürelerini azaltmaya
Agile eğitiminin, Agile proje yönetim metodolojisi-
çalışıyordu.
nin takım üyeleri tarafından kavranması hususunda
önemli faktörlerden birisi olduğunu göstermektedir Buraya kadar Orion takımının üretim üzerindeki
(Gandomani, Zulzalil, Abdul Ghani, Abu, & Parizi, hakimiyetini koruduğunu ve işçilerin bu hakimiyeti
2015; Jovanovic vd., 2020). Eğitim olmamasından kendi lehlerine kullandığını gördük. Böylece, Braver-
dolayı altı ay boyunca yapılan Agile etkinliklerinin man’ın işçilerin üretim üzerindeki hakimiyetini kay-
(toplantılar, hikâye puanı atamalar) ne için yapıldığını bettiği tespiti Orion için açıklayıcı değildir. Şirket-II
anlamamıştım. ile yazılım emekçileri arasındaki ilişki yazılımcıların
kontrolündeydi ancak takımın bu kontrolden elde et-
İlk Agile deneyimimin yanında ilk kez dış kay-
tiği kazancı Şirket-I kendisine mal etti.
nak olarak faaliyet gösteren bir takımda çalışıyordum.
Bu da Şirket-I’deki çalışma sürecini daha karmaşık Takım iş yükünü azaltabilse de Şirket-I onları faz-
kılmaktaydı. Takımın iş bitirme performansı sadece la mesaiye zorluyordu. Bir yöneticinin attığı mail buna
takımın değil Şirket-I’in de performansını belirliyor- önemli bir örnektir, yazılımcıları ek bir projeden daha
du ve Şirket-I bu performans notuna göre ertesi sene sorumlu kılmak istiyordu, hâlbuki Scrum’a göre bir
ihaleyi alabilme imkânı buluyordu. yazılımcı ancak bir geliştirme takımında çalışabilir:
Ancak Şirket-II emek sürecinin dışında kalmıştı. Selam, “X” projesi kapsamında eksik kalan işler için
sizden geçen hafta destek almıştık. Elinize sağlık ol-
Şirket-I’in performansını niteliksel olarak ölçebileceği
sun. Gelecek hafta için de destek gerekecek. Şirket için
araçları yoktu. Şirket-I, Şirket-II için ayırdığını söy- çok önemli bir proje olduğu için ve development ekibi
lediği kaynağı ayırmamıştı. Bu yüzden eksik üyeyle hakikaten çok zor durumda olduğu için önümüzdeki
çalışan Orion takımı işler için gereken zamanı ayırıp hafta da desteğiniz gerekecektir. Normal mesai saatleri
kalıcı çözümler bulmak yerine “work around” denilen dışında çalışmanız taraftarı değilim ama şirket normal
günü kurtaracak çözümlere çok çabuk meylediyordu. olmayan bir süreçten geçiyor ve herkesin desteği ge-
rekiyor. Bu noktada katkılarınızı esirgemeyin lütfen
Çünkü dış kaynak olarak çalıştıkları için yazılımcı-
(23.04.2018 tarihli e-posta).
ların işle ilişkisi geçiciydi, seneye aynı projede çalı-
şacaklarını düşünmüyorlardı -takımın iki üyesi Şir- Takımın direnişten elde ettiği kazanç Şirket-I ta-
ket-I’in değil başka bir şirketin kadrolu personeliydi, rafından temellük edildi. Kendi örneğimde aynı anda
yani dış kaynağın dış kaynaklarıydılar- ve en önemlisi iki projeyle ilgilenmem istendi, halbuki Şirket-II be-
Şirket-II’de ulaştırılan çözümlerin niteliğini denetle- nim sadece tek bir projede çalıştığımı zannediyordu.
yebilecek bir mekanizma yoktu, kontrol amacı için Şirket-I beni iki farklı proje için kiraladı ancak bana
bile üzerinde çalıştığımız projede Şirket-II tarafında tek maaş ödüyordu. Böylece bir “ben” kirası bilanço-
görevli yazılımcı bulunmuyordu. Şirket-II, teknik eği- lara kâr olarak kaydediliyordu.
timi olmayan bir kişiyi ürün sahibi olarak görevlen- Orion takımı Şirket-I’in bu uygulamalarından
dirmişti ancak bu kişi üç ay gibi kısa bir süre sonra rahatsızdı. Bu nedenle Scrum etkinliklerini düzenli
istifa edip Almanya’ya gitti. Ürün sahibi de projeyi uygulasalar da işleri tamamlamak için motivasyonla-

29
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

rı olmadı. Günlük scrum toplantılarının kurallarına kurallar etrafında örülmüştü. Yazılımcılar şirkette eri-
riayet edildi. Toplantılar 15 dakika ile sınırlı tutuldu, şebilecekleri kişisel ödüller için Şirket-I’in baskılarına
toplantıya geç gelenlere para cezası kesildi. Ancak bu katlanıyorlardı, çünkü sürecin gayrişahsi olması bir
toplantılar işlerin nasıl bitirileceği hakkında olma- meşruiyet zemini sağlıyordu.
lıyken Şirket-II’de çalışan ürün sahibinin nasıl ikna Ancak metodolojiyle emek süreci arasındaki far-
edileceğinin konuşulduğu toplantılar oldu. Scrum kı- kın temel nedeni Şirket-I’in kârının kaynağının emek
lavuzunda geliştirme takımının üyelerinin birbirleri- sürecinde üretilen değerden kaynaklanmamasıdır.
ne karşı “profesyoneller olarak sorumlu” olduğu söy- Şirket-I yazılım ürününün kalitesiyle ilgilenmiyordu.
lenmektedir (Schwaber & Sutherland, 2020: 4). Buna Şirket-II durumundan memnunsa Şirket-I için bir so-
rağmen kimse işle ilgili etik kaygılar gütmüyordu. run yoktu. Şirket-I kendi satın aldığı emek gücünün
Orion takımı, Şirket-I’in fazla mesai uygulamasından ne kadarının emeğe dönüştüğü ile ilgileniyordu, bu
dolayı Şirket-II’nin projesini sahiplenmedi. emek gücünün ne kadarının Şirket-II’nin ürününde
Bunun bir örneği takımın yapılmış bir işi yeni soğrulduğu Şirket-I için önemsizdi.
yapılmış olarak göstermesiydi. Projeye yabancı ürün Şirket-I’in artık değeri arttırma stratejisi yazılım-
sahibi takımın yapması için ürün iş yığınına bir iş ek- cıları daha fazla projeden sorumlu tutmaktı. Bir pro-
lemişti ve takım bu işi koşuya aldı. Ancak takım üye- jede işleri bittiğinde hemen başka bir projenin işine
leri işin kendilerinden önceki takım tarafından zaten koşmaları hem birim zamanda yapılan üretimi arttı-
yapılmış olduğunu gördüler. Bu gibi durumlarda ta- rıyor hem de yazılımcıları fazla mesaiye zorluyordu.
kımın bu işi koşudan çıkarması benzer büyüklükte Ancak emek süreci tasarımı ile emek sürecinin
bir işi koşuya alması gerekirdi. Ancak takım gözden farklılaşmasının farklı şirketlerde farklı nedenleri var-
geçirme toplantısında, o işi değerlendirmesi yapılan dır. Şirket-III’te bunun nedeni belirli bir çıkar grubu
koşuda yapmış gibi sundu. Gözden geçirme toplantı- olan, belirli statüye sahip çalışanların direnişi olacaktı.
larını da takım yönetiyordu.
Orion takımının retrospektif toplantıları da eğer Şirket-III:
ürün sahibi gözden geçirme toplantısında ikna edile-
bilmişse sakin, edilememişse çatışmalı geçerdi. Çatış- Tek Yazılımcı, Tek Ofis, Tek Proje
ma nedenleri ürün sahibinin ikna edilmesi için kulla- Şirket-I’den istifa edip maaşımı %50 oranında art-
nılan stratejinin uygun seçilmemesinden doğardı. tırarak Şirket-III’te işe başladım. Şirket-III’te Mayıs
Orion takımında yazılımcıların takım lideri aynı 2018’den Temmuz 2020’ye kadar yaklaşık 2 yıl 2 ay ça-
zamanda geliştirme takımının üyesiydi. Terfi me- lıştım. Şirket-III Şirket-I’den daha büyük bir firmaydı.
kanizması kıdemle ilgiliyken performans kararları Yaklaşık 10000 çalışanı olan firma Avrupalı bir şirket-
takım liderinin inisiyatifindeydi. Ancak dış kaynak le 2011 yılında birleşme süreci yaşamıştı. Bu sebeple
olarak çalışan yazılımcılar iş değiştirmelerine gerek şirketin yönetiminde Avrupalı büyük ortağın önemli
olmadan sadece proje değiştirerek farklı takım lider- derecede söz sahibi olduğu biliniyordu.
leriyle çalışabilecekleri için takım liderinin otorite- Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren Şir-
sinden fazla etkilenmiyorlardı. Proje değişikliği talep ket-III’ün tüm Türkiye’de şubeleri bulunmaktadır.
eden yazılımcıyı Şirket-I başka bir müşterisiyle yürüt- Genel müdürlüğü Şirket-II’nin kiraladığı plaza ile
tüğü projeye gönderdiğinde, yazılımcı artık başka bir aynı bölgedeydi. Genel müdürlük binasında insan
yöneticiye bağlanmış demekti. Bu da takım liderinin kaynakları, muhasebe ve bankacılık faaliyetlerinde
otoritesinin gelip geçici olduğunu gösteriyordu. çalışan müdürlükler bulunmaktaydı.
Bu nedenle Edwards’ın tanımladığı bürokratik Ancak bilişim teknolojileri departmanı birkaç
kontrol Şirket-I’deki emek süreçlerini anlamak için bankacılık iş koluyla birlikte farklı bir ofisi kullanı-
daha kullanışlı görülebilir. Yazılımcılar kendi iş yükle- yordu. Çalıştığım ofis beyaz yakalıların çalıştığı bir iş
rini yönetemiyorlardı ve Friedman’ın sorumlu otono- yeri olmasına rağmen İstanbul’un önemli bir organize
misindeki gibi bir özerklikleri de yoktu. Yazılımcılara sanayi bölgesindeydi. Eski bir fabrika binasından be-
belirli bir kariyer çizgisi sunuluyordu bu da gayrişahsi yaz yakalı ofislerine çevrilmiş binanın yapısı da masa

30
Ahmet Gire & Ester Ruben

başı çalışan insanlar için tasarlanmadığından oldukça ödenmemesi durumunda ödeyemeyen müşterileri
karmaşıktı. izlemeye alan takımdı. Takımın ismi TheNightWat-
chers’tı (Gece Gözcüleri) ve sloganları da “Bankayı
Şirket-III, Takım-I: TheNightWatchers14 koruyan kalkan ol”du.
Takımın yedi üyesi vardı. Bu üyelerin dördü yazı-
Şirket-III’te Agile’a geçiş sürecini TheNightWatchers
lımcı üçü analistti. Analist üyelerden birisi de scrum
takımında yaşadım. Şirket-III‘ün üst yönetimi, bili-
ustasıydı. Ayrıca takımda biri analist diğeri yazılım
şim teknolojileri ofisinin daha hızlı çözümler üretme-
kökenli iki ürün sahibi bulunmaktaydı. Takımın şir-
si gerektiğini ve yazılım üretiminde ‘değişen dünya’ya
ket içinde sekiz farklı alanda faaliyet gösteren paydaşı
ayak uydurmanın zorunlu olduğunu öne sürmüştü.
vardı.
Bu dönüşüm, şirketin önemli meblağları Agile da-
nışmanlık firmalarına ödemesiyle satın aldığı danış- Mekânın düzenlenmesi, takımların ayarlanması,
manlık hizmeti ve bu firmaların şirketlere gönderdiği temaların ve takım isimlerinin belirlenmesi sonrasın-
Agile koçlarının yol göstericiliyle gerçekleştirildi. da koşulara başlandı. Ancak organizasyon dönüşümü
hâlâ devam ediyordu. Mevcut yetkiler, unvanlar ve so-
Bu geçiş sürecine “kick-off süreci” de denmekte-
rumluluklar Agile metodolojisine uygun değildi. Çok
dir. “Kick-off ” süreci şu şekilde tanımlanabilir: “Sc-
geçmeden şirket organizasyonu da değişti. Artık yazı-
rum geliştirme takımının birinci sprint ile birlikte ça-
lım takımları ve analist takımları yoktu sadece Scrum
lışır durumdaki yazılım parçacıklarını üretebilir hale
takımları vardı. Bu takımlarda hem analistler hem
gelmesi için gerekli hazırlıklarını tamamladığı proje
yazılımcılar bulunuyordu. Scrum kılavuzundaki gibi
başlangıç süresi.” (Yitmen, 2020: 42). kendi kendine yeten takımlar kurulmaya çalışılmıştı.
Bu geçiş sürecinde orta düzey yöneticiler tedir- Bu değişikliğin kazananları ve kaybedenleri
gindi. Şirket-III’te orta düzey yönetici sayısı fazlaydı oldu. İlk başta dönüşüm yönetici olmayanların lehi-
ve bu yöneticilere Scrum takımında hiyerarşik bir ne -emek süreçlerinde karar mekanizmalarına dahil
rol vaat edilmiyordu, bu nedenle bu yöneticiler hoş- olma, takım olarak otonom çalışma ve en önemlisi iş
nutsuz oldu. Yeni işe başlayanlarsa kartların yeniden yükünü yönetebilme gibi- orta düzey yöneticilerin de
karılmasını şevkle beklediler. Bu kişilerin yeni meto- aleyhine olacak gibiydi. Ancak sürecin sonunda orta
doloji hakkında derinlemesine bilgileri yoktu ancak düzey yöneticiler bürokratik yetkilerle donatılmış
kaybedecekleri bir şey de yoktu. En azından Agile’ın ürün sahipleri oldular.
vaat ettiği otonomiden faydalanabileceklerine dair
Bu direnişin en belirgin göstergesi iki organizas-
umutları vardı. Bu umutlarını da Agile koçuyla ittifak
yon şemasının duyurulmasıydı. İlk organizasyon şe-
yaparak gerçeğe dönüştürmek istiyorlardı. Takımın
masında orta düzey yöneticilerin ayırt edici konum-
otonomisinin ihlal edildiğinden dem vuruyorlar, Agi-
ları yoktu, hepsi geliştirme takımlarının üyeleri olarak
le koçunun “genel müdür arkamızda” gibi sözlerinin
konumlandırılmışlardı. Ancak aradan geçen iki hafta
emek sürecinde de karşılığının olmasını umuyorlardı
sonunda yeni bir organizasyon şeması yayınlanmıştı.
(Agile koçu).
Bu şemada orta düzey yöneticilerin ürün sahibi ola-
Dönüşüm ofis mekânının da değişmesine yol rak konumları da gösteriliyordu.
açtı. Agile yüz yüze iletişime önem verdiği için yeni Orta düzey yöneticilerin gücü yazılım sistemi-
kurulan takımların oturacağı masalar yan yana yer- nin eskiliği ve bu çalışanların eski sisteme hakimiye-
leştirildi. Önceden ayrı oturan analist ve yazılımcılar tinden kaynaklanmaktadır. Güncel bir örnek vermek
artık yan yana oturuyorlardı. gerekirse bir özel bankanın yaklaşık iki gün boyunca
Mekân düzenlemelerinin yanı sıra bir takım kim- hizmet verememesinin nedeni “mainframe” denilen
liği de inşa edilmeye çalışıldı. Bunun için sloganlar ve eski teknolojiyle kodlanmış ana sistemlerinde yaşa-
takım isimleri üretildi. Taht Oyunları dizisini tema nan sorundan kaynaklanmıştı (Sol - Haber Merkezi,
olarak seçen takım, bankanın verdiği kredilerin geri 2021). Orta düzey yöneticiler bu gibi eski ama çekir-
dek sistemler üzerinde adeta tekel olmuşlardı ve bu
14 Şirket-III’te çalıştığım ilk Scrum takımının adıdır. yüzden direnişleri başarılı oldu.

31
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

Bu durum Scrum etkinliklerinin yapılış biçim- geliştirilen yazılım programında işler kişilere ata-
lerine de yansıdı. Şirket-I’deki gibi Scrum etkinlikleri nıyordu ve işlere takımın işi olarak değil bireyin işi
düzenli yapılmadı. Ürün sahiplerinin takvimlerine muamelesi yapılıyordu. Halbuki Scrum kılavuzu, işin
göre ayarlanmaya çalışıldı. Koşu sürelerine dahi bu sahibinin takım olduğunu kesin bir biçimde ifade et-
kişiler karar verdi. Koşular bazen iki haftalık bazen mektedir. Yönetim, koşu içindeki bir işin hangi analis-
de üç haftalık yapıldı. Planlama toplantılarında ürün tin ve hangi yazılımcının sorumluluğunda olduğunu
sahiplerinin istedikleri kadar iş alındı, takım kimi iti- görmek istedi.
razlarda bulunsa da bu itirazlar göz ardı edildi. Bu sadece yöneticilerin arzusu da olmadı, takım
Günlük scrum toplantılarında ürün sahipleri ge- olarak çalışmadığını ve bireysel kariyer fırsatlarının
liştirme takımı üyesiymiş gibi katıldılar ancak takım devam ettiğini bilen yazılımcılar ve analistler de bu
üyesinden ziyade hesap soran pozisyonuna sahipler- geliştirmeyi istediler. Onlar da kendilerinin ne ka-
di. Takımın geri kalan üyelerine karşı herhangi bir dar iş yaptıklarının ‘nesnel’ biçimde ölçülmesini ve
sorumlulukları yoktu takımın onlara sorumluluğu ödül-ceza mekanizmalarının sadece bu sayısallaştı-
vardı. rılmış ölçüm sisteminin gösterdiği veriler üzerinden
Gözden geçirme toplantılarında ise takımın her- yapılmasını arzuluyorlardı. Edwards’ın bürokratik
hangi bir fonksiyonu olmadı. Toplantılar ürün sahip- kontrolünün tam olarak uygulanmadığından şikayet-
leri ile paydaşlar arasında yapıldı. Bu toplantılarda çiydiler (Edwards, 1979: 150). İş tanımları kesin değil-
ürün sahipleri takımın fikrini almadan kimi sözler di ve kurallardan ziyade ürün sahipleri etkiliydi.
verdi, yazılımcıların iş yükünü bu sözler belirledi. Geçişle birlikte orta düzey yöneticiler emek sü-
Retrospektif toplantılarında da olumsuz bir du- reçlerindeki merkezi konumlarını devam ettirmeyi
rumdan bahsedildiğinde ürün sahipleri kendilerine başardılar. Üst yönetime direnişleri sonunda Scrum
yönelik bir eleştiriyle karşılaştıklarını düşündüler. takımlarında ürün sahibi rolüyle eski takım liderliği
Bundan dolayı birkaç retrospektif toplantısı sonra- rollerini kesiştirdiler. Aynı zamanda bireysel ödül-ce-
sında takımdaki kişiler konuşmaktan çekindiler. Sc- za mekanizmalarının hala yürürlükte olması nedeniy-
rum’ın “sürekli iyileştirme” hedefi ürün sahiplerinin le altlarında çalışanlar üzerindeki yaptırım güçlerini
sansürü ile rafa kaldırıldı. de devam ettirdiler.
Görünen o ki; Sennett’ten (2011a: 22) yapılan
alıntıdaki “Şirketler bürokrasi katmanlarını azaltma- Şirket-III Takım-II: Lendersons15
ya, daha düz ve esnek organizasyonlar haline gelmeye Agile geçişi sonrası kurulan bir diğer takım Lender-
uğraşıyor” tespitinin aksine Şirket-III’teki süreç daha sons’tı. 10 üyesi olan takımda beş yazılımcı beş de
çok takım liderinin ortaya çıkması ile sonuçlandı. analist vardı. Çünkü ekibin ilgilendiği yazılım sis-
Yataylık ve çeviklik sağlayacağı iddia edilen değişim temlerinin boyutu daha büyüktü. TheNightWatchers
süreci, Şirket-III’teki hiyerarşik yapıyı değiştiremedi takımındaki gibi analist bir üye scrum ustasıydı ve ya-
(Dyer-Witheford, 2019: 178). zılım ve analist kökenli iki ürün sahibi vardı.
Önceleri yazılım takımında bir lider, analist ta- Takımdaki üye sayısı arttıkça üyeler arasındaki
kımında bir lider varken şimdi bir takımda iki lider koordinasyonun sağlanması konusunda sorun ya-
olmaya başladı. Çünkü Scrum kılavuzu tek bir ürün şanabilir. Basit bir örnek vermek gerekirse Scrum
sahibi olması gerektiğini belirtirken Şirket-III’teki kılavuzunun 15 dakika ile sınırladığı günlük scrum
dönüşümde her takıma biri analist diğeri yazılım yö- toplantılarında 15 üyesi olan bir takımda bir kişi or-
neticisi olmak üzere iki ürün sahibi atandı. Önceden talama bir dakika konuşabilirken yedi üyesi olan bir
tek bir yöneticinin gözetimindeki yazılım emekçisini takımda bir kişi ortalama iki dakika konuşabilir. Len-
artık iki yönetici gözetiyordu. dersons takımının üye sayısı TheNightWatchers’tan
Scrum kılavuzunun üretim birimi olarak takı- daha fazla olduğu için üyeler arasındaki iletişim de
mı işaret etmesine rağmen bireyin denetlenmesine daha sınırlı oldu.
devam edildi. Bireysel performans sisteminin yanın-
da bireysel gözetim de devam ettirildi. Şirket içinde 15 Şirket-III’te çalıştığım ikinci Scrum takımının adıdır.

32
Ahmet Gire & Ester Ruben

Lendersons’ta hız baskısı daha fazlaydı. The- Ancak “yasal olmayan” işlerin koşuya alınma-
Nightwatchers’a benzer biçimde ürün sahiplerinin sı o işlerin biteceği anlamına gelmedi, her bitmeyen
zorlamasıyla planlama toplantılarında takımın ka- işle birlikte takım daha borçlu duruma düştü. Zorla
pasitesinin üstünde iş alınıyordu ancak ben Lender- imzalatılan bir senedin bedelini ödemedikçe biriken
sons’a katıldığımda bu iş yükü yönetilebilir olmaktan faizi gibi, başarısız koşulardan kalan hikâye puanla-
çıkmıştı. Bu nedenle yazılımcılar çoğu zaman isteme- rı biriktikçe takımın daha çok borç ödemesi gerekti.
dikleri çözümlerle günü kurtarmaya çalışıyorlardı. Öyle ki bir noktadan sonra koşu planlama toplantıları
Orion’dan farklı olarak bu yazılımcılar bunu yapmak anlamsız hale geldi çünkü geçmişten gelen bitirilme-
istemiyordu çünkü uzun süre çalışmayı planladıkla- miş işler zaten birkaç koşuluk zaman alacak hale gel-
rı ve kadrolu çalışanı oldukları bu şirkette geçiştiri- mişti. Planlama toplantısı bir süre sonra sadece borç
len sorunlar ileride onların başını ağrıtacaktı. Aynı hatırlatma toplantısı oldu. Bunun bir nedeni takımın
zamanda günü kurtaracak yöntemler kendi yazılım otonom biçimde değil ürün sahiplerinin altında ça-
becerilerini de geliştirmemekteydi. Şirket-III’teki ya- lışmasıydı ikinci nedense paydaşların sürekli işlerinin
zılımcılar bu konuda yalnız da değillerdi. Sennett’in acil olduğunu iddia ederek takımı zorlamalarıydı.
de vurguladığı gibi yazılım sektöründe çalışan birçok Gözden geçirme toplantılarının aldığı hal de bu
yazılımcının işlerini iyi yapmak istedikleri ve mevcut durumun çarpıcı bir göstergesidir. Toplantıda farklı iş
çalışma koşullarından rahatsız oldukları bilinmekte- kollarının müdürleri takıma daha fazla iş yaptırmak
dir (Sennett, 2011: 70). için çatışırdı. Takım da yapamadığı işlerin mahcu-
biyeti ile bu toplantılarda iş biriminin gönlünü hoş
Yazılımcılara işlerini iyi yapmak için gereken za-
etmeye uğraşırdı. Scrum kılavuzunda beyin fırtınası
man verilmiyordu. Ürün sahibi çoğu planlama toplan-
için yapılması salık verilen toplantı, yaptırım gücü
tısına “bu iş için iş birimine söz verdik, almamız la-
olanın diğer grubu tehdit ettiği bir etkinlik oldu. Bu
zım” diyerek başlardı (Ürün sahibi). Halbuki takım bu
tehdit edilen grup çoğu zaman takım oluyordu.
işlerden planlama toplantısında haberdar olurdu. Ta-
kım üyeleri ne kadar iş alacağına karar veremez, ürün Ürün sahipleri sorunu çözmek için daha baskıcı
sahibi onlara işleri dayatırdı. Bunu da şirketin kendi- oldular. Günlük scrum toplantılarında herkes sorguya
sine verdiği yöneticilik pozisyonu üzerinden yapardı. çekilir hale geldi. Ürün sahiplerinin hem takım üyesi
olması hem de bürokratik yetkilerle donatılmaları bir
Yaklaşık üç koşu -bir buçuk ay- sesini çıkarmayan
mikro yönetim mekanizması doğurdu. Mikro yöne-
takım retrospektif toplantılarının uygulama üzerin-
tim yoğun kontrol ve yakın gözetimle tanımlanan bir
den yapılmasıyla itirazlarını dile getirdi. Uygulamada yönetim tarzıdır (Sulphey & Upadhyay, 2019: 194). Bu
kimin yorum yazdığını ürün sahipleri göremiyordu, yönetim tarzının mümkün olabilmesi için bir yöneti-
yorum yazanlar anonimleştirilmişti, bütün takım cinin daha az çalışandan sorumlu olması gerekir ki
üyeleri iş yüklerinin fazlalığından yakınıyordu. Geç mikro yönetimin gereklerini yerine getirecek zamanı
saatlere kadar mesai yaptıklarını söyleyen bu üyeler olabilsin. Yaşanan Agile dönüşümüyle yazılımcıların
yine de işlerin yetişmediğini vurguladılar. Planlama kendi kendilerini yönetmesinden ziyade mikro yöne-
toplantısının yapılış biçimine itiraz ettiler. time imkân sağlayabilecek daha çok yöneticinin daha
Ancak değişen bir şey olmadı. Bunun en önemli az çalışandan sorumlu olduğu bir düzenleme hayata
nedenlerinden birisi Lendersons takımının “yasal iş” geçirilmiş oldu.
denilen devletin bizzat talep ettiği ve son tarihini be- Ancak bu da sorunu çözemedi çünkü yazılım-
lirlediği işlerinin diğer takıma göre fazla olmasıydı. cılardan talep edilen imkânsız bir görevdi. Bunun en
O iş bitirilmediği takdirde Şirket-III kamu cezalarına önemli nedeni sermayenin çıkarı için çalıştığını iddia
çarptırılıyordu, işin son tarihi müzakere edilemiyor- eden üst düzey yönetici olan paydaşların arasındaki
du. Üst yönetim bu gerçeği bilmesine rağmen aynı anlaşmazlığın yarattığı maliyetti. Bilişim departma-
yazılım sistemiyle ilgili iki takım kurma ya da takımı nına gönderilecek işlerin sırasının değişmesi, aylarca
genişletme gibi bir uygulamaya gitmedi. Yazılımcılar üzerinde çalışılan bir projenin güç ilişkilerinden dola-
“yasal işler” için hafta sonları ve akşamları çalıştılar, o yı bir anda önceliğini yitirmesi anlamına geliyordu ve
işleri bir şekilde yetiştirdiler. harcanan onca emeğin boşa gitmesi demekti.

33
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

Bu emek sürecinde sermayenin tek bir iradeymiş Farklı Ülkelerdeki Tasarım


gibi sürece müdahale ettiğini düşünmemek gerektiği-
ni gösterir. Sermayenin ortaklaşmış kâr arzusunu gör- ve Pratik Arasındaki Farklılıklar
mek ile sermayenin ortak bir akılla emek süreçlerini 2000’li yılların sonrasında Agile metodolojisinin yay-
düzenlediğini iddia etmek arasında fark vardır. Bu gınlaşması Türkiye’den ibaret değildir. Dünyanın bir-
varsayım tam da kapitalizmin dünyayı ve dolayısıyla çok ülkesinde yakın zamanlarda yazılım geliştirme
sermayeyi ‘en rasyonel olacak’ şekilde kurguladığını alanında Waterfall metodolojisinden Agile metodolo-
zihinlere empoze eden ideolojik kabuldür (Ruben, jisine geçiş yapıldığı gözlemlenmektedir.
2017: 24). Emek sürecinin şekillenmesinde sermaye- Agile uygulanmasının iyi bir örneği olarak adı
nin yönetim mantığı da çelişkili olabilir. geçen Spotify üzerine bir alan araştırmasından bah-
Bunun kriz çıkaran en bariz örneklerinden birisi setmek iyi olabilir (Bäcklander, 2019). Bu çalışmada
iki farklı uzmanlık alanına sahip iki direktörün emek Agile koçlarının liderlik biçimleri aktarılmıştır. On-
sürecinde başka unsurları önemsemesinden dolayı ların takım üyeleri ve bu yöneticiler arasında nasıl
sürecin kesintiye uğramasıyla yaşandı. 07.03.2020 ta- bir denge unsuru olabilecekleri araştırılmıştır. Yö-
rihli saha notlarına bu olay aşağıdaki gibi yansımıştır: netici ile takım üyeleri arasında yaşanan zor konuş-
Analist kökenli direktör iş birimlerini memnun etmek malarda Agile koçunun yöneticiye yardım ettiğinden
için gün içinde sistemde değişiklik yapılmasını istemiş- bahsedilmiştir (Bäcklander, 2019: 49). Ancak bu zor
ti. Çünkü sistemde bazı ufak sorunlar vardı ve yazılım- konuşmaların nedeni, çatışma durumunda yönetici-
cılar iyileştirmeler yapmışlar ancak bunu ana sisteme nin iktidar silahları ve zor konuşmayı yapan takım
gönderememişlerdi. Analist kökenli direktör kodların üyesinin iş yerindeki konumu boş bırakılmıştır. Ofis
gönderilmesini istemişti, yazılım kökenli yönetici buna
esasen bir ‘gül bahçesi’ gibi tasvir edilmiştir. Yerel iliş-
itiraz etmişti ancak geç kalmıştı (Saha Notları).
kiler -özellikle çatışma içerenler- dışarıda bırakılınca
Yazılımcı direktörün muradı sistemin çalışır va- analiz Agile koçunun herhangi bir şirketteki herhangi
ziyette tutulmasıydı. Emek sürecindeki bu kişilerin bir bilişim teknolojileri ofisindeki görevlerine odak-
kişisel tarihleri ve güncel çıkarlarının farklılaşması lanmıştır. Böylece yapılan alan araştırması, evrensel
ana sistemin kapanıp Şirket-III’ün hizmet verememe- bir mottoya dönüşmüş gibi görünür. Yazarın olması
sine neden oldu. gerekene dair yaptığı önermeler nasıl İsveç’teki bir
Görünen o ki emek sürecinin şekillenmesinde müzik dağıtım şirketi için geçerliyse Türkiye’deki bir
sadece orta düzey değil üst yönetim katmanındaki banka ofisi için de geçerli sayılabilir.
çıkar farklılıkları da etkiliydi. Burawoy’un altını çizdi- Kanada’da oyun sektöründe faaliyet gösteren Vi-
ği gibi tek vücut olmuş sermaye ve idare sınıfının var deocorp isimli şirkete çalışan bir geliştirme takımıyla
olduğunu düşünmek test edilmemiş bir ön kabuldür. yapılan saha çalışması ofis içi çatışmaları da analizine
Farklılıklar sadece sermayenin farklı boyutlarında dahil etmiştir (Hodgson & Briand, 2013). Bu çalışma
değil, aynı zamanda firmanın kendi içinde de ortaya aynı zamanda oyun üretiminin özgül koşullarını he-
çıkabilmektedir. Bu nedenle, idarenin farklı kademe- saba katmaya çalışır. Aktarılan Agile deneyimi bizim
lerinin emek sürecinin farklı yönleriyle ilgileneceği aktardığımız Agile deneyimimden biçimsel olarak iki
yönünde bir spekülasyon yapmak mümkündür (Bu- noktada farklılaşmaktadır: Koşu uzunlukları 3 hafta-
rawoy, 2015: 76).
dır ve retrospektif toplantıları yapılmamaktadır. Ay-
Lendersons’ta emek süreci tasarımı ile emek sü- rıca oyun alanında çalıştığı için yazılımcılar daha çok
recinin pratikteki işleyişindeki farklılığı doğuran iki sanatçılarla birlikte çalışmaktadır. Çalışmanın odak
unsur ön plana çıkmaktadır. Birincisi TheNightWatc- noktası yaratıcı emeğin kontrolü sorunudur. Agile’de
hers’taki gibi ürün sahibinin bürokratik yetkilerle do- takımlar halinde örgütlenen yaratıcı emeğe sınırları
natılmış olması -TheNightWatchers’ta gözlemlenen oldukça geniş bir otonomi verilmesi söz konusudur.
orta düzey yönetici direnişi Lendersons’taki yapıyı da Ancak çalışmanın da altını çizdiği gibi biçimsel ola-
belirlemişti- ikinci nedense yasal ve acil iş kavramının rak tanımlanan otonomi emek süreçlerinde gözlem-
yarattığı hız baskısı ve yazılımcıların iş yükünün ken- lenmemektedir. Hodgson ve Briand bu konuda iki
dilerinden bağımsız biçimde belirlenmesiydi. unsurun altını çizmektedir: İlk olarak takım liderinin

34
Ahmet Gire & Ester Ruben

görüşleri diğer takım üyelerinin görüşlerini bastır- Yazarların dönüşümde gözlemledikleri ve sorun ola-
maktadır (Hodgson & Briand, 2013: 319). Aslında rak aktardıkları unsurlar: Takımların Agile metodo-
kıdemli yazılımcıların sözü yeni başlayanlara baskın lojisini kullanmak için çok büyük olması, planlanan
geldiği için kararlar kıdemlilerin talepleri doğrultu- işlerin takım üyelerine atanması alışkanlığının devam
sunda şekillenmektedir. ettirilmesi, scrum ustası ve ürün sahibi rollerinin icra-
İkinci neden ise asıl işveren olan Videocorp’un sında yaşanan sorunlar, Agile eğitiminin yeteri kadar
takıma sınırlı bir özerklik alanı tanımasından kaynak- sağlanamaması ve Agile koçunun desteğinin yetersiz
lıdır. Videocorp’taki koordinasyon sağlayan ofis Agile olması. Yazarlara göre bu sorunların çoğunun kayna-
metodolojisiyle çalışmadığı için “yarına bitmiş olsun” ğı Agile dönüşümünü yapan şirketteki yönetimin hala
gibi takım üzerinde baskı mekanizmaları kullanarak eski iş yapma biçimiyle düşünmesi ve geleneksel şir-
takımın planlama yapma yetkisini aşındırmaktadır ket anlayışı içinde Agile takımlarının oluşturulmaya
(Hodgson & Briand, 2013: 320). çalışılmasıdır. Bu nedenle iş atama gibi uygulamalar
Agile geçişine rağmen devam edebilmektedir ve ya-
Bu çalışmanın altını çizdiği en önemli sorunlar-
pılan Agile seremonilerinin çoğu insanlar tarafından
dan biri de yazılımcıların sanatçılarla olan ilişkisinde
zaman kaybı olarak görülmektedir.
metodolojinin kullanılmaz hale gelmesidir. Çünkü
sanatçılar daha fazla özerklik talep etmekte üç hafta Agile’ın geniş ölçekli şirketlerde uygulanma-
sonra bir iş yetiştireceklerine dair taahhütte bulun- sı hakkında yapılmış bir literatür taramasında Agile
mamaktadırlar. Ancak işin ortaklaşa planlanabilmesi tasarımı ile uygulanması arasındaki farklılıklar akta-
için sanatçıların da takvime uyması gerekmektedir. rılmıştır (Dikert, Paasivaara, & Lassenius, 2016). Bu
literatür taraması, takımların fazla iş alma, Agile hak-
Yazılımcılarla diğer iş birimleri arasındaki ileti-
kında eğitim eksikliği gibi birçok eksiklikten bahse-
şim sorununa başka makalelerde de değinilmektedir.
der. Ayrıca makale, orta düzey yöneticilerin konumu-
More ve Mikalsen’in enerji ve denizcilik endüstrisi
nun belirsizliğini de sorun olarak aktarmaktadır. Soru
gibi alanlarda faaliyet gösteren bir şirketin dijital dö-
şudur: Eğer takımlar otonom olacaksa, öncesinde
nüşüm hikayesini aktardıkları çalışmalarında Agi-
takım yöneten yöneticilerin konumları ne olacaktır?
le metodolojisinin başlıca sorunu paydaşların Agile
Bizim örneklerimizde bu insanların ürün sahibi oldu-
metodolojisini kullanmamasıdır (Moe & Mikalsen,
ğunu görmüştük. Ancak scrum ustasının da hiyerar-
2020). Ancak Kanada örneğinden farklı olarak bu şir-
şik bir konum olarak kullanıldığı örnekler mevcuttur
ket büyük ölçekli bir şirkettir. Yani şirket içinde ope-
(Dikert vd., 2016: 98).
rasyon, finans, satış, pazarlama gibi birçok farklı de-
partman bulunmaktadır. Dijital dönüşümden bütün Aynı zamanda ödül ve ceza mekanizmasının bi-
bu departmanlar etkilenmektedir. Ama bu depart- reyselliği korunması da Agile dönüşümüne rağmen
manlar hala ödül ve ceza mekanizmaları ile faaliyet devam ettirilmektedir (Dikert vd., 2016: 99). Bu da
gösterdikleri için geliştirme takımlarına baskı yapma- Türkiye’deki gibi takım olma halinin ödül kazanmada
yı ödülü kazanmak için gerekli bir faaliyet olarak gör- öneminin olmamasına neden olur.
mektedirler. Ayrıca her departman farklı bir iş yapma Thorgen ve Caiman’ın aynı şirkete bağlı ve aynı
kültürüne sahiptir (Moe & Mikalsen, 2020: 123). Agi- proje üretim metodolojisiyle çalışan iki farklı ülkede-
le dönüşümü öncesinden gelen hiyerarşik yapının dö- ki iki farklı ofis üzerine yaptıkları araştırma özellikle
nüştürülmemesi tam otonom takımların hayata geçi- dikkat çekicidir (Thorgren & Caiman, 2019). Yazar-
rilmesinin önünde önemli bir engel olarak kalmıştır. ların kurum kültürü ile açıkladıkları farklılığa göre
İspanya’da konaklama rezervasyonları için gelişti- Almanya’daki ofiste orta düzey yöneticilerin ağırlığı
rilen bir uygulamanın geliştiricisi olan bilişim şirketi- zaten yoktur ve Agile geçişi sonrası bu ofis için pek de
nin Agile deneyimi farklı veriler sunmaktadır. Şirket- değişen bir şey olmamıştır. Ancak Agile, Brezilya’daki
teki bilişim teknolojileri departmanında rezervasyon, ofiste orta düzey yöneticilerin yoğun direnişi ile kar-
gelir, müşteri, rezervasyon arama motoru, entegras- şılanmıştır (Thorgren & Caiman, 2019: 37).
yon ve platform adı altında beş farklı ekip bulunmak- Bizim aktardığımız örnek ve farklı ülkelerde ya-
tadır (Jovanović, Mas, Mesquida, & Lalić, 2017: 6). şanan Agile deneyimleri emek sürecinin tasarlanması

35
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

ile emek sürecinin gerçekteki işleyişi arasındaki fark- Bu keskin dönüşümün yazılım sektöründeki yan-
lılığı göstermektedir. Bu çalışmalardan farklı olarak sıması Agile manifestosuyla oldu. Agile manifestosu
bu ayrımın ‘arızi’ değil tam da ofis içinde yaşanan güç 2000 yılının Mart ayında patlayan dot-com balonu
mücadelelerinin eseri olduğunu iddia ettik. Bu çalış- sonrasında ortaya atıldı (Jones, 2013: 248). Bilişim
malar, aynı sorunun altını çizseler de çoğunda Agile sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin NASDAQ
hakkındaki bilgi eksikliği gibi emek sürecine dışsal bir borsa endeksinde değer kaybetmeleri ve bilişim sek-
nedeni ya da kurum kültürü gibi çatışmaların üstü- törü çalışanlarının işlerinden olmaları yazılım emek
nü örten bir kavramsallaştırmayı öne sürdüler. Bu da süreçlerinin de neoliberal ideolojiye uyumlu bir bi-
ofis içinde farklı çıkarları olan farklı grupların olduğu çimde dizayn edilmesini gerektirdi. Böylece emek
gerçeğinin üstünü örttü. Lakin yazılım emek süreci sürecindeki üretim birimi hiyerarşisiz, otonom, kendi
ancak bu ilişkilerle beraber anlaşılabilir. kendini yöneten ve üyelerinin birbirine karşı sorum-
luluklarının olduğu takımlar oldu. Agile manifesto-
Yazılım Üretiminde suyla yaygınlaşan Scrum yöntemi yazılım üretiminin
ancak yazılımcıların otonomisiyle mümkün olabile-
İdeoloji Olarak Agile ceğini söylüyordu. Nasıl Taylorizm’in “bilime uygun
Çalışmanın ilk tespiti yazılım emek süreci tasarımı ile yönetiminin” artık değerin üretimini ve temellükünü
emek sürecinin pratikte işleyişi arasındaki farklılıktı. gizleyen bir işlevi varsa Agile da neoliberalizmin öz-
Burawoy Taylorizm’i, bilimin ideolojik işleviyle açık- gürlük mitini yazılım sektörüne taşıyarak benzer bir
lar ve bu konuda aşağıdaki yorumu yapar: işlevi yerine getirmeye çalıştı. Pratikteki emek süre-
... bilimin emek süreçlerine tatbiki “üretici güçlerin cinde ne olursa olsun Agile ile görünür olan özgür,
genişlemesine” yol açmakla kalmamış, aynı zamanda takımlar halinde çalışan, hiyerarşisiz ve kendi kendi-
kapitalist ilişkilerin korunmasının politik söylemden ne karar verebilen yazılımcıların üretim yaptığı iddi-
kaldırılarak teknik bir mesele olarak sunulduğu yeni
bir ideolojinin de zeminini hazırlamıştır (Burawoy,
asıdır. Agile’ın emek süreci tasarımı neoliberalizmin
2015: 73). meşruluk zeminini paylaşır ve bu yüzden şirketler
uygulamasa bile büyük bütçelerle Agile danışmanlık
Neoliberal ideoloji bürokratik devlet aygıtının
hizmetleri satın alırlar, artık değerin üretimini ve te-
sorgulandığı, hiyerarşilerin ve yapıların eleştirildiği
mellükünü gizleyen birey mitinin yazılım ofislerine
özellikle 68 öğrenci hareketiyle öne çıkan özgürlük
uyarlanması şirketlerin çağın ruhunu yakaladığının
gibi taleplerin oluşturduğu zemin üzerine yükseldi
göstergesi olarak sunulur.
(Harvey, 2015: 49). Neoliberalizmin topluma ilk vaadi
özgürlüktü ancak bu özgürlük sadece girişimcilik öz-
gürlüğüydü. Neoliberal toplum da herkesin girişimci Yazılım Üretiminde
olduğu yani otonom olduğu öznelerin oluşturduğu Pratik Olarak Agile ve Yazılım
toplum oldu (Foucault, 2015: 201). Sosyal devlet uy-
gulamalarının ortadan kaldırılışına eşlik eden söylem, İşçisinin Denetimi Sorunu
bireyler özgürlüğünün bedeli olarak kendi hayatların- Agile proje yönetim metodolojisinin pratik emek
dan da devletin -toplumun- değil kendilerinin oldu- süreçlerinde tastamam uygulandığı kabul edilseydi
ğuydu. Bu söylemin iş yerlerindeki yansımasıysa hi- Friedman’ın sorumlu otonomi kavramında yapılacak
yerarşilerin ortadan kaldırılması ve çalışanların kendi kimi değişikliklerle yazılım üretimindeki denetim so-
sorumluluklarını alabilecekleri üretim biçimlerinin runu açıklanabilirdi. Scrum’daki otonomi de “işçile-
kurumsallaştırılması oldu. Artık şirketlerin yönetim re hareket alanı vererek ve onları teşvik ederek emek
biçimleri de değişiyordu: gücünün uyarlanabilirliğinin değişen durumlarda fir-
Güçlü, büyük şirketlerin çöküşüne değil, dikey bir ya- maya faydalı olacak şekilde gerçekleşmesini” amaçlı-
pılanmaya, hiyerarşik, işlevsel bir yönetime sahip, şir- yordu (Friedman, 1977: 78).
ket içinde katı bir teknik ve sosyal işbölümüne dayalı
“personel ve üretim hattı” sistemini benimsemiş gele- Ancak Scrum’daki sorumlu otonomi Friedman’ın
neksel şirket modelinin bir krizde olduğuna tanıklık sorumlu otonomisinden farklıdır. Friedman (1977:
ediyoruz (Castells, 2008: 213). 78) bir sonraki cümlesinde üst yönetimin bunun için

36
Ahmet Gire & Ester Ruben

işçiye “statü, yetki ve sorumluluk” verdiğini vurgular Şirket-III’teki iş yükü üzerindeki denetim bürok-
ancak Scrum statüleri iptal ederek bunu yapar. Sc- ratik, hiyerarşik ilişkilerin devamlılığı ve paydaşların
rum’la olan şey bunun tam tersidir, sorumluluk alanı üretim sürecine müdahaleleri üzerinden gelişti. An-
statülerden ve yetkilerden arındırılmış bir ofis düze- cak Şirket-III’te nasıl Agile kuralları ihlal edilebiliyor-
ninde verilir. sa şirketin kurumsallaştırdığı, Edwards’ın kişilerden
İncelediğimiz örneklerde ise emek sürecindeki bağımsızlaştığını belirttiği kurallar da ihlal edilebili-
otonominin söylem alanında kaldığı ve bu otono- yordu. Bu nedenle basit kontrol ve bürokratik kontrol
miden sapıldığını görmüştük. Çünkü yazılımcının iş iç içe geçmişti. Yönetici bir patron gibi zorbalık ya-
yükü yazılımcı tarafından belirlenemiyordu, yazılımcı pabiliyor, işten atmasa bile mobbing uygulayarak ya-
üzerinde sürekli bir hız baskısı vardı. Hız baskısı da üç zılımcıları istifaya zorlayabiliyordu. Ürün sahibi olan
türlü örgütleniyordu. Şirket-I’deki bürokratik kontro- yöneticiler performans notunu keyfi olarak dağıtıyor-
lün kurallara gömülmüş denetimi, Şirket-III’de hiye- lar ve terfi gibi ödülleri şirket kurallarının etrafından
rarşik farklılaşmayla birlikte basit kontrolün yarattı- dolanarak veriyorlardı. Bu nedenle yazılımcılar, için
ğı zor yani yöneticinin patronlaşması üçüncü olarak otonomi gibi vaatler gerçekleşmese de hikâye puanı
devletin ve paydaşların baskısı yoluyla yazılımcıların sistemiyle en azından yöneticilerin keyfiliğinin önüne
daha hızlı ve daha uzun çalışmaya zorlanmasıdır. geçileceğini umdular ancak süreçte bu da olmadı.
Bu maddeler yazılımcının iş yükünün belirlen- Şirket-III’te ön plana çıkan bir diğer faktör de pay-
mesindeki mekanizmaları gösterir. Sennett’in altını daşların ve devletin baskı gücüydü. Şirket-III’te olan
çizdiği gibi (2002: 61), çalışan çalışma saatlerini ken-
şey Edwards’ın (1979: 131) “olağanüstü koşullar hariç”
di belirleyebilse bile iş yükü üzerinde kontrol sahibi
diyerek paranteze aldığı süreçlerin süreklileşmesiydi.
olmadığı sürece sürekli fazla çalışmak zorunda ka-
Paydaşlar, ürün sahipleri ve devlet, Şirket-III’ün emek
lır, çünkü işlerin yetiştirilmesi sıklıkla normal mesai
sürecinde sürekli olağanüstü haller ilan ediyorlardı,
saatlerinin ötesine taşar. İşin nasıl yapılacağı konusu
pratikteki emek sürecinde istisna hali kural olmuştu
yazılım işçisine bırakılırken birim zamanda ne kadar
(Benjamin, 2002: 41). Basit kontrolde egemen gibi ko-
iş bitirileceği hususu başka bir otorite tarafından be-
lirlenmektedir. numlanan patrona benzer biçimde yöneticiler kural-
ları görmezden gelerek patronlaşıyorlardı.
Şirket-I’de yazılım emeğinin iş hızına müdahale
biçimi Şirket-I ve Şirket-II arasındaki hukuki anlaş- Yazılım emek sürecinin tasarımında özgür, kendi
mayla yapılmaya çalışılmıştır. Ancak yazılım işçileri kendini yöneten takımlar vurgulansa da emek süreci,
Şirket-II’ye direnebilmiş ve iş yükünü kendileri be- iş yükleri sıkı bir denetim altında olan yazılım emek-
lirleyebilmişti. Burada Şirket-II’nin emek süreci üze- çilerinin üretiminden oluşmaktadır.
rindeki denetim kabiliyetinin sınırlı olması etkiliydi. Artık yazılım emeğinin içinde konumlandığı
Şirket-I bu denetim açıklığını kendi lehine kullandı. maddi olmayan emeğe dair literatür eleştirilebilir. Ya-
Yazılımcıları başka projelerde de görevlendirdi ve di- zılım emeği maddi olmayan emek kümesine dahil edi-
renişin meyvesini Edwards’ın bürokratik kontrol ola- lir. Ancak maddi olmayan emek tartışmalarında öne
rak tanımladığı strateji vasıtasıyla temellük etti: çıkan iddialar yazılım emek sürecinin pratikteki işle-
Bürokratik kontrol, en temel yönüyle, firma içinde hi- yişinden ziyade ideolojik tasarımıyla uyuşmaktadır.
yerarşik iktidarı kurumsallaştırdı. Görevlerin tanım-
ları ve amaçları, işçi performanslarının değerlendi-
rilmesi, ödüllerin dağıtılması, cezaların uygulanması Maddi Olamayan Emeğin Yazılım
ayrıntılı ve sistematik olarak düzenlenmiş kurallara ve
prosedürlere dayandırıldı (Edwards, 1979: 131). Emeğini Anlamadaki Sınırlılığı
Orion takımında takım lideri patronlaşmadı, yö- Maddi olmayan emek, son ürünü maddi olmayan ürün
netim gayrişahsi kurallar etrafında örüldü. Bu neden- olan emektir. Lazzarato’ya göre (1996: 132) metanın
le Şirket-I bürokratik kontrolü mutlak ve göreli artık içindeki bilişsel ya da kültürel bileşeni üreten emektir.
değeri arttırmak ve sürekliliğini sağlamak için kullan- Yazılım emeği de kısmen bu emek türü altında sınıf-
dı denilebilir. landırılabilir. Hardt ve Negri’ye göre (2004: 123) mad-

37
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

di olmayan ürünleri üreten bu emek türü, günümüzde Fazla mesai ya da eve iş götürme sıradan karşılan-
üretimin hegemonik bileşeni haline gelmiştir. maktadır. Bunun karşılığında hiçbir ücret almadıkları
gibi takdir de görmemektedirler. İzin günlerinde işe
Otonomist Marksistlere göre bu emek türünün ne zaman çağrılacakları bilinmemektedir, işyerini ev
emek süreci geçmişteki emek süreçlerinden farklıdır. gibi kullanma, tatile iş götürme gibi durumlarla çoğu
Agile proje yönetim metodolojisiyle gayet uyumlu bir zaman karşılaşmışlardır. Mühendisler, müdürlerinin
bir arkadaşlarına balayında kod yazdırdıklarını bile
biçimde şu tespit yapılır: “Enformasyon, iletişim ve iş
söylemişlerdir (Yıldırım & Türkcan, 2017: 132).
birliği, üretimin normları haline geliyor...” (Negri &
Hardt, 2004: 126). Ayrıca yazılım emek sürecinin pratikteki işle-
yişindeki denetim sorunu da görünmez olur. Mad-
İş birliği, iletişim ve enformasyonla örgütlenen
di olamayan emekçinin üzerindeki kapitalist üretim
maddi olmayan emek iş yerinin sınırlarını da aşmıştır:
ilişkilerinde örgütlenen denetim ve kontrol mekaniz-
“Endüstriyel paradigmada, işçiler üretimi neredeyse
maları aslında kapitalizmle karşıtlık içindeymiş gibi
sadece fabrikada yapardı. Oysa üretim bir problemi
kabul edilir: “Özellikle, maddi olmayan ve üretimin
çözmeye ya da bir fikir ya da ilişki yaratmaya odaklan- merkezi haline geldikçe kapitalist normlarla olan uz-
dığı zaman, iş zamanı yaşamın tüm zamanına yayılma- laşmaz farklılığını açıkça ortaya koyan, entelektüel iş
ya başlar.” (Negri & Hardt, 2004: 126). İş zamanı bütün söz konusu olduğunda, çelişki apaçık ortadaydı.” (Gu-
yaşamı kaplar. Hatta iş gününün uzatılmasıyla mutlak attari & Negri, 2006: 87). Böylece maddi olmayan üre-
artık değeri arttırmayı amaçlayan sermaye ile maddi tim söz konusu çelişki maddi olmayan emeğin doğası
olmayan emek işçilerinin çıkarları özdeşleştirmiştir: ile kapitalist normlar arasında bulunur, işçi ve serma-
Bilişsel emek âleminde neler oluyor? Nasıl oluyor da ye arasındaki çelişki kaybolur.
bu yeni tür işçi, emeği hayatının en ilgi çekici parça- Otonomist marksistlerin düştüğü yanılgı Bra-
sı addediyor, işgünlerinin uzamasına karşı çıkmadığı verman’a benzer biçimde emek sürecinin çatışmadan
gibi, kendi iradesiyle uzamasını dahi tercih edebiliyor? soyutlanmış tasarımını, yani Agile’ın gibi tasarımların
(Berardi, 2012: 77). ideolojik yanı ile emek süreçlerindeki pratik yanı ayırt
Ancak bu çalışmada yazılımcıların iş yükleri ko- edememelerinden kaynaklanır. Kapitalizme içkin çe-
nusundaki mücadelelerini ve bu mücadelelerin akıbe- lişkiden ziyade maddi olmayan emeğin kapitalizmi
tini gördük. Şirket-II’de başarılı olan bu mücadele Şir- aşmasından kaynaklı bir çelişki tespit edilir. Bunun
ket-I ve Şirket-III’te daha sönük kalmıştı. Satın alınan nedeni de emek süreçlerine dair kayıtsızlık olabilir.
emek gücünün olabildiğince fazla artık değere dönüş- Maddi olmayan emeğin işleyişine dair fikirleri Don
Tapscott gibi ana akım şirket gurularıyla oldukça
mesi için gereken denetim unsurlarının maddi olma-
benzerdir. Tapscott şöyle der: “Bilgi emekçilerini yö-
yan ürünlerin üretimine eşlik ettiği görülmüştür. Oto-
netmekle sorumlu herkes bilir ki onların geleneksel
nomist marksistler söz konusu maddi olmayan emek
anlamda “yönetimi” mümkün değildir.” (Tapscott,
olduğunda emek sürecinin bir mücadele alanı oldu-
1996: 35). Nitekim sermayenin kendisi dahi böyle bir
ğunu unutmaktadırlar. İşçi ya otomatlaşmıştır ya da düşünceye güvenmemekte, ödül-ceza ve zor-rıza me-
emek süreci dışında kurulmuş politik alandaki “çoklu- kanizmalarını hala canlı tutmaya meyl etmektedir.
ğun” bileşeni haline gelmiştir (Berardi, 2012: 83).
Yazılım emek süreçleri incelendiğinde üretimin
Ancak bu iki konum da emek sürecinin tasarımı örgütlenme tarzı ile kapitalist üretim ilişkileri ara-
ve pratiği arasındaki farkı açıklayamaz. Bu tespitler sındaki çelişkiden ziyade temelde yazılım işçisi ile
sadece bizim çalışmamızı gerçekleştirdiğimiz iş yer- sermaye arasındaki çelişkiden söz edilebilir. Maddi
leri için de geçerli değildir. Savul’un çalışması bili- olmayan emeğin -yazılım emeğinin de- işleyişinde
şim sektörü çalışanlarının boş zamanlarında bilişim norm haline geldiği iddia edilen unsurlar pratik emek
sektörüne dair aktivitelerden -iş olarak gördükleri sürecinde gözlemlenmemektedir. Bu nedende maddi
şeyden- kaçındıklarını göstermektedir (Savul, 2018: olmayan emek tartışmaları en azından yazılım emeği-
391). Ayrıca yazılımcıların fazla mesaiden dert yan- nin emek sürecini kavrayamamaktadır.
dıklarını gösteren başka çalışmalar da vardır:

38
Ahmet Gire & Ester Ruben

Sonuç Kaynakça

Bu çalışmada yazılım emek sürecinin anlaşılması için Adrialdo Azanha, Tiradentes, A. R., João, T. A., Camar-
iki düzlemin de incelenmesinin gerekli olduğunu gör- go, B. de, Pedro, J., & Antoniolli, D. (2017).
dük: Bunlardan birincisi yazılım emek süreçlerinin Agile Project Management with Scrum: Case
tasarımları diğeri de yazılım emek sürecinin pratik- Study of a Brazilian Pharmaceutical Company
teki işleyişi. Bu ikisi ayırt edilmediği takdirde yazılım IT Project. International Journal of Managing
Projects in Business, 10 (1), 133–143.
emeği ya görünürde anlaşılır ya da emek sürecine eş-
lik eden ideolojik boyut gözden kaçırılır. Ajam, M. A. (2018). Project Management beyond Water-
fall and Agile. New York: CRC Press.
Yazılım emek süreci tasarımı ve pratikteki işle-
Bäcklander, G. (2019). Doing complexity leadership
yişi arasındaki farklılığın nedeni de sorgulanmalıdır.
theory: How agile coaches at Spotify practise
Bu çalışmada emek süreci tartışmalarında öne çıkan enabling leadership. Creativity and Innovation
denetim mekanizmalarının emek sürecinde etkililiği Management, 28 (1). https://doi.org/10.1111/
görülmüştür. Özellikle Edwards’ın bürokratik ve basit caim.12303
kontrolünün hala açıklayıcı olduğu görülür. Bunun Beck, K., Beedle, M., Bennekum, A. van, Cockburn,
nedeni de emek sürecindeki güç ilişkilerinin bu de- A., Cunningham, W., Fowler, M., ... Marick, B.
netim mekanizmalarını ayakta tutmasıdır. Bu nedenle (2001). Çevik Yazılım Geliştirme Manifestosu.
emek süreci tasarımındaki değişiklik, emek sürecinin Tarihinde 07 Eylül 2020, adresinden erişildi ht-
pratiğinde bir kopuşa neden olmamakta emek süreci tps://agilemanifesto.org/iso/tr/manifesto.html
tasarımı mevcut güç ilişkilerine göre uyarlanmaktadır. Beerbaum, D. (2021). Applying Agile Methodology to
Regulatory Compliance Projects in the Finan-
Bu çalışmada tasarım ile pratik arasındaki farklı-
cial Industry: A Case Study Research. SSRN
laşmanın üç nedenini tespit ettik. Şirket-I örneğinde Electronic Journal. https://doi.org/10.2139/
bürokratik kontrol vasıtasıyla yazılımcıların daha çok ssrn.3834205
çalışmaya zorlanmasıdır. Şirket-III’de ise basit kont- Benjamin, W. (2002). Pasajlar. İstanbul: Yapı Kredi Ya-
rol ve bürokratik kontrolün iç içe geçmesiyle yazılım yınları.
emek sürecinde yazılımcıların denetlendiğini görülür. Berardi, F. “Bifo”. (2012). Ruh İşbaşında: Yabancılaşma-
Ayrıca devletin ve paydaşların takım üzerindeki bas- dan Otonomiye. İstanbul: Metis Yayınları.
kıları da iş yükünün arttırılmasında etkilidir. Berardi, F. “Bifo”. (2014). Gelecekten Sonra. İstanbul:
Ancak maddi olmayan emeğe dair literatür emek Otonom Yayıncılık.
sürecinin tasarımı ve pratikteki emek süreci arasında- Bourdieu, P., & Wacquant, L. (2014). Düşünümsel Bir
ki ayrımı analizine dahil etmemektedir. Bu nedenle Antropoloji İçin Cevaplar. İstanbul: İletişim Ya-
emek süreci içindeki mücadeleler ve çatışmalar maddi yınları.
olmayan emek söz konusu olduğunda adeta ortadan Braverman, H. (2008). Emek ve Tekelci Sermaye: Yirmin-
kaybolur. Maddi olmayan emek tartışmalarında mad- ci Yüzyılda Çalışmanın Değersizleştirilmesi. İs-
di olmayan emeğin doğası ile kapitalist üretim ilişki- tanbul: Kalkedon.
lerinin sınırlılığı arasında bir çelişki bulunur, ancak Brunet, A. P., & New, S. (2003). Kaizen in Japan:
bu çelişkinin tehlikesi tam da maddi olmayan emek An empirical study. International Jour-
üretimindeki sınıf çatışmasını gözden kaçırmasıdır. nal of Operations and Production Manage-
ment, 23 (11–12), 1426–1446. https://doi.
Sonuç olarak bu çalışmada yazılım emek süreç- org/10.1108/01443570310506704
leri emek süreci tartışmalarından yola çıkılarak an-
Burawoy, M. (2015). Üretim Siyaseti: Kapitalizm ve Sos-
laşılmaya çalışılmıştır. Böylece maddi olmayan emek yalizmde Fabrika Rejimleri. İstanbul: NotaBene
tartışmalarının gözden kaçırdığı üretim sürecindeki Yayınları.
sınıfsal çelişkiler vurgulanmıştır. Ayrıca bu gözden Castells, M. (2008). Enformasyon Çağı : Ekonomi, Top-
kaçırmanın nedeni olarak emek süreci tasarımı ile lum ve Kültür CİLT 1 AĞ TOPLUMUNUN
pratikteki emek süreci arasındaki ayrıma dikkat çekil- YÜKSELİŞİ. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversite-
miştir. si Yayınları.

39
Tahakküm, çatışma ve bir mücadele alanı olarak yazılım emek süreçleri

Cusumano, M. a, & Smith, S. (1997). Beyond the Water- Gunasekaran, A., Yusuf, Y. Y., Adeleye, E. O., Papado-
fall: Software Development at Microsoft. Com- poulos, T., Kovvuri, D., & Geyi, D. G. (2019).
peting in the Age of Digital Convergence, (Febru- Agile manufacturing: an evolutionary review of
ary 1995), 371–411. practices. International Journal of Production
Davis, B., & Radford, D. (2014). Going Beyond The Wa- Research. https://doi.org/10.1080/00207543.20
terfall. J Ross Publishing. 18.1530478
Dikert, K., Paasivaara, M., & Lassenius, C. (2016). Chal- Harvey, D. (1997). Postmodernliğin Durumu. İstanbul:
lenges and success factors for large-scale agile Metis Yayınları.
transformations: A systematic literature review. Harvey, D. (2015). NEOLİBERALİZMİN KISA TARİHİ.
Journal of Systems and Software, 119, 87–108. İstanbul: Sel Yayıncılık.
https://doi.org/10.1016/j.jss.2016.06.013 Hodgson, D., & Briand, L. (2013). Controlling the un-
Dingsøyr, T., Nerur, S., Balijepally, V., & Moe, N. B. (2012). controllable: “Agile” teams and illusions of
A decade of agile methodologies: Towards exp- autonomy in creative work. Work, Employ-
laining agile software development. Journal of ment and Society, 27 (2), 308–325. https://doi.
Systems and Software, 85 (6), 1213–1221. htt- org/10.1177/0950017012460315
ps://doi.org/10.1016/j.jss.2012.02.033 Holtzhausen, N., & de Klerk, J. J. (2018). Servant leader-
Dyer-Witheford, N. (2019). Siber Proleterya: Dijital Gir- ship and the Scrum team’s effectiveness. Lea-
dapta Küresel Emek. İstanbul: Z Yayınları. dership and Organization Development Jour-
nal, 39 (7), 873–882. https://doi.org/10.1108/
Edwards, R. (1979). CONTESTED TERRAIN: The
LODJ-05-2018-0193
Transformation of the Workplace in the Twen-
tieth Century. New York: Basic Books. Jones, C. (2013). The Technical and Social History of
Software Engineering. New Jersey: Peorson
Erdoğan, E., & Uyan-Semerci, P. (2021). TOPLUMSAL
Education.
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ İÇİN BİR REH-
BER: Gereklilikler, Sınırlılıklar ve İncelikler. İs- Jovanović, M., Mas, A., Mesquida, A. L., & Lalić, B.
tanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. (2017). Transition of organizational roles in
Agile transformation process: A grounded the-
Foucault, M. (2015). Biyopolitikanın Doğuşu. İstanbul: ory approach. Journal of Systems and Softwa-
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. re, 133, 174–194. https://doi.org/10.1016/j.
Friedman, A. (1977). Responsible Autonomy Ver- jss.2017.07.008
sus Direct Control Over the Labour Process. Jovanovic, M., Mesquida, antoni L., Mas, A., & Co-
Capital & Class, 1 (1), 43–57. https://doi. lomo-Palacios, R. (2020). Agile Transition
org/10.1177/030981687700100104 and adoption Frameworks, Issues and Fac-
Friedman, A. L. (1977). Industry And Labour: Class Stru- tors: a Systematic Mapping. IEEE Access, 8,
ggle at Work And Monopoly Capitalism. Lon- 15711–15735. https://doi.org/10.1109/aC-
don: The Macmillan Press. CESS.2020.2967839
Frigon, N. L., & Jackson, H. K. (2008). Enterprise Ex- Lazzarato, M. (1996). Immaterial Labor. Radical Thou-
cellence: A Practical Guide to World-Class ght In Italy: A Potential Politics, 132–147. ht-
Competition. Enterprise Excellence: A Pra- tps://doi.org/10.1002/9781405165518.wbe-
ctical Guide to World-Class Competition. os1128
New Jersey: John Wiley & Sons. https://doi. Marx, K. (2011). Kapital Ekonomi Politiğin Eleştirisi I.
org/10.1002/9780470432716 Cilt Sermayenin Üretim Süreci. İstanbul: Yor-
Gandomani, T. J., Zulzalil, H., Abdul Ghani, A. A., Abu, dam Yayınevi.
A. B., & Parizi, R. M. (2015). The impact of Marx, K. (2020). Kapital 2. Cilt: Sermayenin Dolaşım Sü-
inadequate and dysfunctional training on agi- reci. İstanbul: Yordam Yayınevi.
le transformation process: A grounded theory Moe, N. B., & Mikalsen, M. (2020). Large-Scale Agi-
study. Içinde Information and Software Tech- le Transformation: A Case Study of Transfor-
nology (C. 57). https://doi.org/10.1016/j.inf- ming Business, Development and Operations.
sof.2014.05.011 Içinde Lecture Notes in Business Informati-
Guattari, F., & Negri, A. (2006). Bizim Gibi Komünistler. on Processing (C. 383 LNBIP). https://doi.
İstanbul: Otonom Yayıncılık. org/10.1007/978-3-030-49392-9_8

40
Ahmet Gire & Ester Ruben

Mollahoseini Ardakani, M., Hashemi, S., & Razzazi, naire. International Journal of Environment,
M. (2018). Adapting the scrum methodology Workplace and Employment, 5 (3). https://doi.
for establishing the dynamic inter-organiza- org/10.1504/IJEWE.2019.103378
tional collaboration. Journal of Organizatio- Tapscott, D. (1996). The Digital Economy. New York:
nal Change Management, 31 (4). https://doi. McGraw-Hill.
org/10.1108/JOCM-07-2016-0135
Taşkıran, L. (y.y.). Product (Ürün) Backlog Yönetimi
Negri, A., & Hardt, M. (2003). İmparatorluk. İstanbul: – İyi Pratikler. Tarihinde 15 Eylül 2020, adre-
Ayrıntı Yayınları. sinden erişildi https://blog.agile34.com/produ-
Negri, A., & Hardt, M. (2004). Çokluk: İmparatorluk ct-urun-backlog-yonetimi-iyi-pratikler/
Çağında Savaş ve Demokrasi. İstanbul: Ayrıntı Thompson, E. P. (2015). İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu.
Yayınları. İstanbul: İletişim Yayınları.
Öğünç, H., & Doğru, E. (2017). Kaizen Felsefesi ile Top- Thorgren, S., & Caiman, E. (2019). The Role of Psycho-
lam Kalite Yönetiminin Verimlilik ve Maliyet logical Safety in Implementing Agile Methods
Üzerine Etkisi. Alanya Akademik Bakış Dergisi, across Cultures. Research Technology Manage-
(1), 1–13. ment, 62 (2), 31–39. https://doi.org/10.1080/08
Özdemir, E. (2017). Waterfall Yazılım Geliştirme. Tari- 956308.2019.1563436
hinde 05 Eylül 2020, adresinden erişildi https:// Türk Dil Kurumu. (y.y.). Ragbi. Tarihinde 29 Ekim 2020,
erenozdemir.net/waterfall-yazilim-gelistirme/ adresinden erişildi https://sozluk.gov.tr/?keli-
Ruben, E. (2017). İktisadın Unuttuğu İnsan. İstanbul: me=ragbi
Bağlam Yayıncılık. Yitmen, M. (2020). Scrum: Bir Dönüşüm Hikayesi, Agile
Savul, G. (2018). Sınıfın Yeni Görünümleri ve Bilişim Sek- Proje Yönetimi. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
törü. İstanbul: NotaBene Yayınları. Yıldırım, T. Ö., & Türkcan, M. (2017). Teknokentte Sı-
Schwaber, K., & Sutherland, J. (2013). Scrum Kılavuzu. nıf İçi İletişim. Içinde D. Kutlu & Ç. K. Bulut
Schwaber, K., & Sutherland, J. (2020). Scrum Kılavuzu. (Ed.), Sınıfın Suretleri: Emek Süreçleri ve Karşı
Hareketler (ss. 187–198). İstanbul: NotaBene
Schwartz, C. R. (2011). Elektroniğin Toplumsal Gelişimi.
Yayınları.
Içinde D. Crowley & Paul Heyer (Ed.), İletişim
Tarihi (ss. 456–466). Ankara: Siyasal Kitabevi. Yücesan-Özdemir, G. (2001). Mavi Yakalı İşçiler Üzeri-
ne Çalışmalarda Eleştrirel Etnografi: Yöntembi-
Scrum.org. (y.y.). Meet the Scrum.org Staff. Tarihinde
limsel ve Politik Açılımlar/Sorunlar. Praksis, 4,
adresinden erişildi https://www.scrum.org/sc-
332–346.
rumorg-staff
Sennett, R. (2011a). Karakter Aşınması. İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Sennett, R. (2011b). Yeni Kapitalizm Kültürü. İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
Shuermans, S., & Voskoglou, C. (2019). The Global De-
veloper Population 2019: How many developers
are there? London.
Sol - Haber Merkezi. (2021). Sistem çöktü, Akbank’tan
açıklama geldi. Tarihinde adresinden erişildi
https://haber.sol.org.tr/haber/sistem-coktu-ak-
banktan-aciklama-geldi-308677
Srivastava, P., & Jain, S. (2017). A leadership framework
for distributed self-organized scrum teams.
Team Performance Management, 23 (5–6),
293–314. https://doi.org/10.1108/TPM-06-
2016-0033
Sulphey, M. M., & Upadhyay, Y. K. (2019). Construction
and validation of micromanagement question-

41
SAV Katkı, 2021 (11): 42-43

Röportaj
DİSK’e bağlı İletişim İş Sendikası Genel Başkanı
Levent Dokuyucu ile
çağrı merkezi çalışanları üzerine röportaj

Yeni çalışma rejimlerinin farklı biçimleriyle karşılaştı- Posta sektöründe de durum farklı değil. Aynı taşeron
ğımız çağrı merkezleri ve postane hizmetlerinde örgüt- sistemi burada da söz konusu. Çok sayıda firmadan
lenen DİSK İletişim-İş Genel Başkanı Levent Dokuyucu hizmet alımı yapılarak çalıştırılan arkadaşlarımız ile
ile yeni çalışma rejimlerinde emekçilerin karşılaştıkları kadrolu olan işçiler arasında gerek iş yükü, gerekse
sorunları ve örgütlülük düzeyini konuştuk. de ücret farklılıkları mevcut. Yine özellikle pandemi
döneminde artan iş yüküne rağmen işçi almak yerine
DİSK İletişim-İş, başta çağrı merkezleri ve posta var olan işçi ile bu yükü omuzlamak istemesi birçok
hizmetleri alanında örgütlenen bir sendika. İletişi- arkadaşımızın gece geç saatlere kadar çalışması sonu-
min bir hizmet olarak pazara sunulduğu alanlarda cunu doğurdu. Yine bayram ve sokak kısıtlamaları da
çalışma koşullarından biraz bahsedebilir misiniz? dahil bütün bu günlerde zorunlu mesai ile çalıştırıl-
mışlardı.
Bu sorunuza iki kısımda cevap verebiliriz. Çağrı Mer-
kezleri ile başlamak gerekirse, ülkemizde çağrı mer- Günümüzde ürün pazarlamanın etkili bir alanı-
kezleri GSM operatörleri, bankalar, büyük firmaların nı kapsayan çağrı merkezlerindeki çalışanların
müşteri hizmetleri başta olmak üzere birçok alanda çalışma koşulları ve iş güvencesi nasıldır? Nasıl bir
hizmet vermektedir. Elbette iletişim sektöründeki ge- pazardan söz ediyoruz?
lişme ile birlikte artan iş yükü, birçok büyük firmanın
hem kendi bünyesinde ama son dönemde artan ta- Çalışma koşullarını iki şekilde inceleyebiliriz. Pan-
şeron firmalardan hizmet satın alımı yoluyla karşıla- demi öncesinde iş yerine gidilerek verilen hizmet
maktadırlar. Taşeron sisteminin piyasada egemen ol- pandemi sırasında evden çalışmaya evrilmiştir. Bazı
ması nedeniyle kuşkusuz çağrı merkezlerinde çalışan firmalar çalışanların evde kamera açmaya ya da gelen
işçi ve emekçi arkadaşlarımızın sorunları da kat be kat çağrılar konusunda belli bir kota koyarak zorlamışlar-
arttı. Asıl işverenin işçi ile uğraşmak istememesi ile dır. İşverenler bu kotayı düşük maaşlarına ek bir prim
hizmet alımını seçmesi sonucunda işçi ve emekçile- gibi göstererek işçilerin arasında rekabet yaratmışlar,
rin yaşadığı problemlerde bu büyük firmaların marka aralarında huzursuzluğun yayılmasına neden oldu-
değerine de zarar gelmiyor, gerektiğinde suçu alt işve- lar. Çağrı merkezlerinde iş güvenliğinden bahsetmek
rene atarak gerektiğinde alt işverenini değiştirilerek mümkün değildir. Aynı zamanda düşük ücret, yoğun
bu sistemin devamını sağlıyor. Kısaca özetlemek ge- tempo ve özellikle mobbing nedeni ile işçiler ya ken-
rekirse, genellikle gençlerden oluşan çağrı merkezle- dileri işten ayrılmak zorunda kalıyor ya da bu tempo-
rinde her türlü sömürü mevcuttur. Aynı zamanda işçi ya uyumlu değilseniz denilerek işten atılıyorlar.
sirkülasyonunun yoğun olduğu bir sektördür.

42
DİSK’e bağlı İletişim İş Sendikası Genel Başkanı Levent Dokuyucu ile çağrı merkezi çalışanları üzerine röportaj

Bu şartlar altında çalışanlarda hangi sağlık sorun- Çağrı merkezlerinin bir bölümü, dışarıdan değerli
ları görülüyor? bir mekân hissi veren özel güvenlikli plazalarda yer
alıyor. Peki çalışma şartları bu hissi kapsıyor mu?
Uzun süre kulaklıkla çalışmaktan kaynaklı işitme
problemlerinin yanı sıra hareketsizlikten kaynaklı Evet dediğinizde haklısınız, süslü mekânlarda çalışan
dolaşım sistemi hastalıkları ve fıtık, boyun düzleşme- köleler olarak ifade edebiliriz. Çünkü müşteriden iş
si gibi iskelet sistemi hastalıkları çok sık görülüyor. alınırken patronların bu makyaja ihtiyaçları var. Bu
Mobbing, hakaret ve tacizden kaynaklı psikolojik so- makyajı kaşıdığınızda güvencesiz ve kölece çalışma
runlar da yine yaygın bir hal almış durumda. koşulları çıkıyor maalesef.

Peki insanlar neden bu alanda çalışmayı tercih Hizmet sağlayan emekçi ile o hizmeti satın alan tü-
ediyor? Çalışanların eğitim durumu nasıldır? keticinin ilişkisi çağrı merkezi şirketleri tarafından
nasıl örgütleniyor?
Biraz mecburiyet aslında. Çoğu çalışan ya yüksekokul
ya da üniversite mezunu. Kendi alanında iş bulama- Aslında her şey bir oyun. Güler yüzlü olmak zorun-
yınca bu alana kayıyorlar. da. Satılan mal ile reklamlarla koşullandırılmış alıma
hazırlanan müşterinin ilişkisi. Bu oyunda maalesef
Diğer sendikalarla kıyaslandığında DİSK İleti- kazanan sermaye oluyor. Açıkçası her sektörün ihti-
şim-İş’in yaşadığı özgün sorunlar nelerdir? yacı olan bir alan çağrı merkezi. Bu ihtiyaca göre yıllar
içinde büyüyen ve büyümeye de devam edecek bir iş
Açıkçası DİSK’e bağlı birçok sendikanın yaşadığı so- alanı.
runları yaşıyoruz. Devlet destekli sarı sendikalar dı-
şında mücadeleci sendikalarda olduğu gibi engelleme Disk İletişim İş sendikasının hedefleri nelerdir? İle-
ve işçileri korkutmaya yönelik saldırılar söz konusu. tişim İş sendikasında örgütlü olmak iletişim sektö-
Ayrıca örgütlenme işi biraz maddiyatla da ilgili. Bu ründeki emekçilere hangi olanakları sunuyor?
yüzden kendi imkanlarımızla ki bunlar kısıtlı, örgüt-
lenmeye çalışıyoruz. İlk olarak iş kolumuzda yetkili sendika olmayı hedef-
liyoruz. Biz diyoruz ki, İletişim-İş’te örgütlendiğinde
Pandemi döneminde Tempo Çağrı Merkezi’nin işveren karşısında asla yalnız olmazsın. Sınıf sendika-
Batman’daki işyerinde İş Kanunu’nun 25/2 madde- cılığı olarak koyduğumuz ilke ile nerede bir hak ara-
sine dayanarak yirmi işçi işten çıkarıldı. Pandemi ma mücadelesi varsa biz orada oluruz.
koşulları bu sektördeki çalışanları nasıl etkiledi?
İşten çıkarma yasağı bu sektörde çalışanlar için bir Çalışanların yaş grubu ve cinsiyet dağılımları hak-
‘iş güvencesi’ sağladı mı? kında bilgi verir misiniz?

Tempo Çağrı Merkezi’ndeki 20 arkadaşımızla yakın- Genelde yaş ortalaması 20-40 arası ve çoğunluk ka-
dan ilgilendik. Bizim iş kolumuzda olmamasına rağ- dınlar oluşturmaktadır.
men yanlarında olduk, eylemlerine katılarak destek
olduk. Ama maalesef işveren başta işçileri geri işe aldı Baskın cinsiyet oranları var ise çalışanların cinsiye-
ama sonrasında tekrar öncü işçi arkadaşı işten çıkar- te bağlı yaşadıkları sorunlar da bulunuyor mu?
dı. Pandemi döneminde de işçi arkadaşlarımızın bir
kısmı 25/2 ve kod29’dan dolayı işten çıkarıldı ama Mobbing ve taciz kadın çalışanların en büyük sorun-
bunun sayısı da çok belli değil. İşten çıkarma yasağı ları.
işverenlerce delinmiş bir şekilde. Ancak özelde çağrı
merkezi değil bütün çalışanların sorunu olarak önü-
müzdeki süreçte de işten çıkarmaların artacağını dü-
şünmekteyiz.

43
SAV Katkı, 2021 (11): 44-48

Söyleşi
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

Yeni çalışma rejimlerine emekçilerin gözüyle bakabil- onlar da çoğunlukla freelance çevirmenlere taşere
mek adına Cansu Başak ve Deniz Ulusoy ile Freelance ederler. Dolayısıyla zincirin en sonunda asıl işin bü-
çalışma hayatlarında yaşadıkları zorlukları konuştuk. yük bir kısmını icra eden freelance çevirmenler yer
alır. Freelance çevirmen tıpkı kadrolu çevirmen gibi
Bugün dünyada küresel işgücünün önemli bir çeviri şirketlerine iş başvurusu yapar, değerlendirme
kısmı freelance çalışanlardan oluşuyor. Freelance süreci olumlu sonuçlanırsa şirketin kaynak havuzuna
iş imkânlarının oluşturulma süreci hakkında kendi dahil edilir. Sonrasında formel ya da enformel olarak
deneyimleriniz/sektörünüz üzerinden bilgi verir yapılan sözleşmelere göre iş akışı sağlanır. Sözleşme-
misiniz? Freelance çalışanlar kimlerdir? nin yapısı şirketten şirkete farklılık gösterebilir. An-
cak genel olarak freelance çevirmenler kelime başına/
Deniz Ulusoy: Uzun yıllar serbest çevirmen olarak saatlik ücretlendirme ile ve projenin teslim tarihleri-
çalıştım, daha çok teknik çevirmenlik (kullanım kı- ne göre çalışır.
lavuzu, patent vs.) yaptım. Bizim sektörde genelde
eğer proje yöneticisi değilseniz, yani müşteriden ge- Deniz Ulusoy: Kişisel tecrübem üzerinden konuşur-
len çevirilerin kabulü, çevirmenler arasında paylaştı- sam; yüksek lisansı yeni bitirmiştim, doktoraya de-
rılması, gözden geçirilmesi, eksikliklerin ve hataların vam ederek akademik kariyer yapmayı planlıyordum.
giderilmesi ve müşteriye teslim edilmesi adımlarını Öte yandan para kazanmam ve ailemden bağımsız-
içeren süreç organizasyonu ve denetimini yüklenen laşmam da gerekiyordu. O zamanlar tam zamanlı bir
bir konumda değilseniz, sektör sizi freelance olarak işin beni duygusal ve fiziksel olarak tüketeceğini ve
çalışmaya teşvik ediyor. akademik kariyer hedefimden saptıracağını düşünü-
yordum. Bu ara dönemde freelance çevirmenlik beni
fiziksel ve duygusal olarak tüketmeyecek, hedefim
Cansu Başak: Freelance iş olanakları her sektöre göre
doğrultusunda diğer çalışmalarımı da sürdürmeme
farklılık gösterebilir. Fakat birçok sektör için tarafları
imkan verebilecek, öte yandan mütevazı ancak ba-
bir araya getiren Fiverr, Upwork gibi uluslararası ya
ğımsız olmak için asgari bir yaşam standardını tut-
da ulusal çevrimiçi platformlar bulunmaktadır. Çevi-
turabilecek kadar para kazanabileceğim bir iş gibi
ri sektörü için Proz.com buna örnek verilebilir.
görünmüştü. Duygusal olarak da zor bir dönemden
Çeviri sektöründe tüm süreç bir tür tedarik zin- çıkmıştım, iş yaşamını tanımıyordum, korkutucu
ciri şeklinde yapılandırıldığından freelance çalışma geliyordu. Tam zamanlı iş yaşamının beni olumsuz
başat çalışma sistemidir. Çok dilli çeviri hizmeti su- yönde dönüştürmesinden çekiniyordum, aslında
nan uluslararası şirketler, projelerini daha az sayıda okuldan yeni mezun olmuş, iş yaşamının başındaki
dil desteği sunan bölgesel ya da ulusal şirketlere ve herkesin duyabileceği korkulardır bunlar. O dönem-

44
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

ler bana oldukça baş edilemez gelen rekabet ilişkile- olmadığında bu güvencesizliğin ne düzeye ulaşabile-
rinin ve olası mobbing ortamının ortasında kalmak ceğini varın siz düşünün!
istemiyordum. O dönemki naifliğimle tam zamanlı iş
En başta, tanımlı bir mesai saatiniz olmadığından
yaşamında çalışanın freelance bir çalışana göre daha
hafta içi-hafta sonu ya da gece-gündüz ayrımınız orta-
çok sömürüldüğüne, işine daha çok yabancılaştığına
dan kalkar. Gündelik hayatınızı projenin ihtiyaçlarına
ve mutsuzlaştığına dair bir algım vardı. Tüm bu se-
göre organize etmeniz beklenir. Tamamladığınız işe
beplerden dolayı freelance çevirmenlik bana çok daha
göre ücret aldığınızdan, iş yapmadığınız her an ücret
uygun göründü. Bunu gerçek hedefime ulaşıncaya ka-
alamayacağınız anlamına gelir. Yani hastalandığınız-
dar yapmak zorunda olduğu bir ara dönem meşgalesi
da, dinlenmek için kendinize zaman ayırdığınızda ya
olarak görüyordum.
da tatile çıkmak istediğinizde maliyetlerin tamamını
siz üstlenmiş olursunuz.
Freelance çalışma biçimini/koşullarını nasıl tarif
edersiniz? Bu şekilde çalışanlar ne türden güvence
Düzenli ve sürekli bir gelirden yoksun olmanın
ya da güvencesizlikle donatılmışlardır? (iş sözleşme-
yarattığı ekonomik sorunların her türden etkileri
si, ödemeler vs)
hakkında ne söylersiniz?
Deniz Ulusoy: Diğer sektörlerdeki freelance çalışma
koşullarını bilemiyorum, örneğin piyasada çok daha Deniz Ulusoy: Öncelikle günü çıkarmak en büyük
değerli ve prestijli görülen işler için iş sözleşmeleri derdiniz oluyor. Uzun vadeli birikimi, planlamayı bı-
söz konusu olabilir. Biz freelance çalışan teknik çevir- rakın, kısa vadeli planlamalar bile çoğu zaman zorla-
menler olarak iş sözleşmesi dahilinde çalışmıyoruz, şıyor. Neden derseniz, size iş geldiğinde “hayır, ben
bizim yaptığımız parça başı iş aslında. Ben kelime bu işi almayayım, bu hafta kendi işlerim var, gelecek
başına ücret alıyordum, çevrilecek metinlerin zorluk hafta konuşalım” gibi bir cevap vermeniz zor. Haftada
derecesine göre bir farklılaşma olmuyordu. Sadece dört ya da üç gün çeviri yaparak bağımsız bir yaşam
kaynak ve hedef dillere göre bir ücretlendirme farklı sürmek imkansız olduğu gibi (çünkü ücretler çok dü-
oluyordu. Aynı kelime sayısında iki metin düşünün; şük), çalıştığınız şirketin sizi “harcama” durumu da
biri çok zor, diğeri çok kolay. Birini çevirmek 20 saat olabilir. Biz teknik çevirmenler anonim çevirmenle-
alıyor, öbürü 2 saat. Ancak kelime sayısına göre düşü- riz, çevirdiğimiz metnin altında adımız yazmaz. Hiç-
nülünce 20 saatlik emekle 2 saatlik emek aynı şekilde bir müşteri de özellikle sizi talep etmez. Dolayısıyla
ücretlendiriliyor. Metnin zorluğundan ve verdiğiniz sizin yerinize her an başka biri ikame edilebilir. İş iliş-
zamandan bağımsız olarak ne kadar kelime çevirirse- kisi iş sözleşmesi temelinde değil, tamamen “güven”
niz o kadar kazanıyorsunuz, hastalanıp ara verirseniz ilişkisi temelinde. Ama bu güven karşılıklı değil, pat-
o sizin derdiniz, hastalık vs. gibi durumlarda herhangi ronun size, yaptığınız işe, dakikliğinize, her daim mü-
bir güvence, ödeme vs. söz konusu değil. sait olabilme kapasitenize, hızınıza duyduğu güven.
Size iş gelmesi, patronun size güvenmesiyle alakalı.
Cansu Başak: Örneğin çok az sayıda insanın yapa- Patronun size duyduğu güveni yaptığınız her işle ye-
bildiği ve oldukça ihtiyaç duyulan bir iş yapıyorsanız, niden ve yeniden tesis etmeniz gerekiyor, gerek kalite,
yani emek havuzunun küçük olduğu ancak talebin gerek hız anlamında yapılan her işi sanki ilk defa ya-
yüksek olduğu bir sektörde iseniz işverenle görece eşit pıyormuşsunuz gibi yapmalısınız, dolayısıyla meslekî
bir ilişki kurmanız ve çalışma koşullarınızı kendi lehi- bir ilerleme hissi olmuyor, en fazla kişisel olarak daha
nize iyileştirmeniz mümkün. Fakat günümüzde çoğu hızlı, daha deneyimli bir çevirmen haline geldiğinizi
sektörde freelance çalışma için bunun söz konusu görüyorsunuz, ama bunun kariyer anlamında bir kar-
olmadığını söyleyebilirim. Çevirmenlik bunun tipik şılığı olmuyor. Eğer düzenli gelire ihtiyacınız varsa,
örneklerinden biri. Bu durumda freelance çalışma tek geliriniz freelance çevirmenlikse gelen çevirileri
sizi koruyan bir iş yasasının olmadığı bir işçi-işveren reddetme şansınız olmuyor. Çünkü bunu sık sık ya-
ilişkisine dönüşür. İş yasalarına rağmen uygulanan parsanız, kısa bir süre sonra ilk aranan çevirmenler
hak ihlallerini dikkate alırsak, hiçbir yasal düzenleme listesinde olmamanız ihtimali çok yüksek. İş akışın-

45
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

daki istikrarı sağlamak gelen işleri büyük ölçüde ka- sık sık depresyona ya da aşırı çalışma ile birlikte gelen
bul etmekten geçiyor. İş yoğunluğundaki azalış ve ruhsal sorunlara sürüklenir. Bu durumun serbest çalı-
artışlar, bunun ne zaman olacağının öngörülememesi şanlar arasında yaygın olduğunu düşünüyorum.
de plan yapmayı, sosyal faaliyetleri rutine dönüştür-
Üstelik sınırlı sağlık güvencesi ve izole bir yaşam
meyi engelliyor ve aslında farkına varmadan dışarıda
sıraladığım sorunları daha da ağırlaştırıyor ve başa
geçirilebilecek kaliteli, verimli faaliyetlerden sizi alı-
çıkma mekanizmalarını kısıtlıyor.
koyuyor. Arkadaşlarla zaman geçirmek, söz vermek,
öngörmek zorlaşıyor. Gün sonunda ertesi güne ya da
Pandemi sürecinin freelance çalışma düzeninize
iki gün sonraya teslim edilmesi gereken yüklü bir iş
etkileri nasıl oldu? Bu yönüyle yaşadığınız dönüşü-
gelebiliyor ve o akşam ya da ertesi gün verilmiş bir sö-
mü toplumsal cinsiyet bağlamında değerlendirmek
zünüz varsa iptal etmek zorunda kalabiliyorsunuz. Bu
mümkün mü?
da sosyal yaşamınızı olumsuz yönde etkiliyor. İş akı-
şındaki istikrarsızlık malî olarak da önünüzü görme-
Cansu Başak: Çoğu sektörde yeni çalışma koşullarını
nizi, kararlar almanızı, hareket etmenizi zorlaştırıyor.
beraberinde getiren pandemi süreci, sanıyorum ki en
Zaman algınız da değişiyor, 24 saatin sanki her az serbest çevirmenler üzerinde etkili olmuştur. Zaten
anında aktif olabilirmişiz, sanki zamanın hepsi bize uzaktan çalışan serbest çevirmenler açısından bu ba-
aitmiş gibi bir algı oluşuyor bir süre sonra. Bu da di- kımdan pek bir değişiklik olmadı.
siplinli çalışmayı, düzenli olmayı, sağlıklı bir ritme
sahip olmayı engelleyebiliyor. Elbette bu herkeste Deniz Ulusoy: Ben pandemi sürecinde çok az free-
böyle olmayabilir, ancak çalışma saatlerinin belirli ol- lance iş aldım, nitekim bu çalışma biçiminden çıkma-
maması, iş akışının öngörülememesi, sabit bir maaşın ya çalışıyorum, bu yüzden de hem pandemi nedeniy-
olmaması gibi faktörler en disiplinli insanlarda bile le hem de kaynaklarım olmadığı için aile evine geri
düzensiz ve izole bir yaşama neden olabiliyor. Ayrıca, döndüm. Bu dönemde freelance çalışmam mümkün
bu tür bir düzensizlik, plansızlık ve zamanın sürek- olabilirdi belki, ancak bu sektörden kesin olarak çık-
li işe vakfedilmesi ya da vakfedilebilir olması insanı mayı istediğim için meslek değiştirmeye ve tam za-
başka mesleklere yönelmekten, başka bir mesleğe ya manlı çalışmaya yönelik çalışmalar yapıyorum. Ama
da sektöre yönelik çalışmaktan da alıkoyuyor. Bu da pandeminin freelance çalışanlar üzerindeki etkileri
insanı bir kısır döngüye sokuyor ve daha da değersiz üzerinde akıl yürütmem gerekirse, çeviri sektörünün
hissettiriyor. bundan ne kadar etkilendiğini açıkçası bilmiyorum,
yani iş akışını nasıl etkilemiştir çok emin değilim. An-
Cansu Başak: Bir önceki yanıtımda bahsettiğim çok cak freelance çalışanların pandemi koşullarından tam
boyutlu güvencesizliğe ‘razı’ gelmenin temel gerekçe- zamanlı çalışanlara göre daha az etkilenmiş olabile-
sinin sürekli gelirden yoksunluk olduğunu söyleyebi- ceğini tahmin ediyorum (eğer iş akışı olumsuz etki-
lirim. Bu adeta bir tür ‘sopaya’ dönüşmüştür. Serbest lenmediyse, yani hâlâ çevrilecek metinler geliyorsa),
çalışan iş sözleşmelerini belirli, asgari bir gelir akışını nitekim şu anda tam zamanlı çalışanlar evden çalış-
hedefleyerek yapmaya çalışır. Bu asgari gelir kira, fa- maya geçerek aslında freelance çalışanların koşulla-
tura gibi aylık ödemelere göre belirlenir. Öte yandan rına yaklaştılar. Bunun arzu edilir bir şey olduğunu
bunu elde etmek her zaman mümkün olmayabilir. sanmıyorum ve birçok ofis çalışanı da ilk başta bun-
Öngörülebilir olmayan bir gelirin, sizi yaşam ko- dan memnun olmalarına rağmen evden çalışmanın
şullarınızı asgari düzeye çekmeye ya da en azından düşündükleri kadar rahat olmadığını anladılar: Ev
‘gereksiz’ harcamalardan kaçınarak son derece planlı ve iş arasındaki ayrımın belirsizleşmesi, zaman yö-
bir hayat sürdürmeye zorlamasının yanı sıra ruhsal netiminin zorlukları, normalde 9-6 olan çalışma sü-
etkisi çok büyüktür. Özellikle işlerin durağan olduğu resinin patronlar, amirler tarafından sık sık ve kasten
aylarda bunun yarattığı stres kaçınılmazdır. Bu belir- aşılması, iş yükünün fazlalaşması vs. Ama elbette tam
sizliğin yarattığı genel stresle başa çıkmak için gece zamanlı çalışanların sabit bir maaşı, sosyal güvence-
gündüz aralıksız çalışmaya başlayan serbest çevirmen leri olduğunu da unutmayalım. Yine de belirtmek ge-

46
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

rekir ki gerek pandemi sırasında gerekse sonrasında sal ve zamansal olarak ayrılmaması kadının toplum-
güvenceli tam zamanlı ofis çalışanlarının bir kısmı- sal cinsiyet rollerinden özgürleşmesinin önünde daha
nın freelance’e kaydırılacağı ve büyük hak kayıpları büyük bir engel teşkil ediyor. Ayrıca, evden izole bir
yaşanacağı düşüncesindeyim, nitekim patronlar için şekilde çalışmak ile ofiste insanlarla birlikte çalışmak
oldukça avantajlı bir çalışma şekli freelance. Gelişen arasında iş ve hayat deneyimi açısından inanılmaz bir
teknolojik olanaklar da çalışanların her yerde denet- fark olduğunu, ev dışında ücretli çalışmanın kadının
lenmesini mümkün kılıyor ne yazık ki. Çalışanların evde erkeklere karşı ve işyerinde de patronlara karşı
çalışma koşullarındaki değişimler üzerine düşünür- mücadele gücünü arttırdığını düşünüyorum.
ken iletişim teknolojilerinin denetleme/izleme im-
Elbette yıllarca rekabetçi iş ilişkileri nedeniyle
kanlarını ve çalışanların bunlara karşı geliştirdikleri
yorulan, yıpranan insanların evden çalışma istekleri-
direnme stratejilerini de dikkate almalıyız. Freelance
ni, nedenlerini anlıyorum ve belki bir süreliğine ev-
çalışmanın yaygınlaşmasını da teknolojinin gelişme-
den çalışmanın iyi gelebileceğini de düşünüyorum.
sinden ayrı düşünemeyiz.
Ancak bir çalışma modeli olarak çalışanı uzun vadede
İster freelance çalışan ister pandemi dönemin- yıprattığını ve patronlar için daha avantajlı olduğunu
de evden çalışmaya başlayan tam zamanlı ofis çalı- düşünüyorum.
şanı olsun, evden çalışmak kadınlar için her zaman
çok daha dezavantajlı. Çocuk, yaşlı, hasta bakımı ve Türkiye’de freelance çalışanların haklarını koruyan
ev işlerinden oluşan ev içi emek, biliyorsunuz ataer- bir yasal düzenleme bulunmuyor. Freelance çalışan-
ki ve toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadınların ların çalışma koşullarına yönelik öncelikli talepleri
doğal işi addedilir ve görünmez kılınır. Evden çalışan, nelerdir?
çocuklu ya da aile içinde konumlanan kadın için ise
çifte bir görünmezlik söz konusu. Evden çalışmanın Deniz Ulusoy: Öncelikli sorun elbette alınan ücretin
kadını evin sınırlarına daha çok hapsederek emeğini verilen emeğe, zamana değmemesi, sabit bir gelirin
her anlamda değersizleştirmesi riski var. Ev içi emeği ve sağlık, emeklilik gibi hakların olmaması. Bizler
görünmediği gibi bu defa da piyasaya yaptığı ücretli iş tam zamanlı ofis çalışanlarından daha az çalışmıyo-
görünmezleşiyor. Evden çalışma sanki keyfî, aile büt- ruz, hatta yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı
çesine katkıdan ibaret, yabancılaştırıcı ve usandırıcı iş reddetme şansımız olmadığı için çoğu zaman daha
iş ilişkilerinden azade ve patron denetiminden uzak fazla bile çalıştığımız bile söylenebilir. Dolayısıyla ça-
göründüğü için de yıpratıcı değilmiş gibi bir izlenim lışan ve işverenin birbirine karşı sorumluluklarının
söz konusu. Aile içinde konumlanan ve ev içi eme- net bir şekilde belirlenmiş olduğu bir iş akdi teme-
ğin zimmetlendiği kadınların evden çalışması disip- linde, sağlık ve emeklilik haklarının güvence altında
lin, ciddiyet ve özveri gerektiren bir “iş” olarak değil, olduğu bir iş ilişkisi talep ediyoruz. Hiç işin olmadığı
kadınların çocukların dersi ve yemeği arasında uğ- durumlarda bile sabit bir ücretin verilmesi gerektiği-
raştıkları bir oyalanma olarak görülüyor. Dolayısıyla ni düşünüyorum. Nitekim, şimdiki şartlarda çalışana
çalışma mekanı ev olduğunda kadınların zaman yö- bağlı olmayan durumlar nedeniyle iş akışı aksadığın-
netimi yapması çok daha zor olduğu gibi, ev ve işin da çalışan kaderine terk ediliyor, kira, fatura, gıda gibi
sınırlarını net bir şekilde çizmek de neredeyse imkan- ihtiyaçlar kolayca görmezden geliniyor. Ben bir ay
sızlaşıyor, böylece kadınların hem ev içi emeği hem hasta olabilirim, kolumu kırmış olabilirim ve bu yüz-
de piyasaya yönelik emekleri görünmezleşiyor. Ka- den çeviri yapamayabilirim! Aldığı ücret birikim yap-
dınların birincil işi bakım ve ev işleri olarak görüldü- masına da yetmediği için yalnız yaşayan freelance bir
ğü için evden yaptıkları ücretli çalışma da (freelance çevirmenin hasta olma izni de yok! Temel ihtiyaçları
ya da tam zamanlı) değersizleşiyor, bu durum elbette karşılayacak minimum bir ücretin bile verilmemesi,
hem aile içinde erkeklerin hem de patronların işine insanın sadece piyasada ürettiği değerle tanımlanması
geliyor. Bu, kadınların ofislerde, atölyelerde sorun kapitalizmin insana bakışını özetliyor zaten ve gidişat
yaşamadığı anlamına gelmiyor. Ancak evden ücretli da ne yazık ki bu çalışma biçiminin yaygınlaştırılması
çalışma durumunda ev işleriyle ve ücretli işin mekân- yönünde.

47
Freelance çalışanlarla yuvarlak masa söyleşisi

Cansu Başak: Freelance çalışmanın hizmet alan-hiz- cesiz bir gelir akışı nedeniyle zaman içinde, çalışma
met veren taraflar gibi algılanmayıp işçi-işveren söz- saatlerimi düzenlediğim bir çalışma tarzından boş za-
leşmesi çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini dü- manlarım dahil tüm hayatımı mikro düzeyde denet-
şünüyorum. Yani kayıt dışı çalışmanın kayıt altına leyen bir emek rejimine dönüşmüştü.
alınması için şahıs şirketi kurmak yerine, serbest çalı- Özellikle çeviri gibi hem zihinsel açıdan yoğun
şan düzenlemesinin yer aldığı bir tür sosyal güvenlik hem de ‘parça başı ücretlendirme’ nedeniyle emek
yapısı inşa edilmeli. Böylece hastalık izni, emeklilik ve yoğun olan bir sektörde bu işi yaşlandıkça aynı per-
sağlık güvencesinin maliyetleri tek taraflı olarak ser- formansta sürdürmek mümkün değil. Dolayısıyla
best çalışan tarafından üstlenilmez. Ya da işverenin emeklilik hakkı ayrıca önem kazanıyor. Freelance
yerine getirmediği yükümlülükler için yasal bir süreç çalışmaya devam etse idim, emeklilik için gereken si-
başlatılabilir. gorta primini dışarıdan yatırırdım.
Ayrıca, enformel mekanizmalar yerine sektörel
ücretleri düzenleyen bir yapının da kurulması elzem. Freelance çalışanlar için örgütlü mücadele olanak-
Tabii bu ücret düzeylerinin altında, ağır çalışma ko- ları var mıdır? Ofissizler Dayanışma Ağı hakkında
şullarında çalışmaya zorlayan şirketler için bir yaptı- bilginiz var mı?
rım mekanizması olmalı. Kitap çevirmenlerinin üye
olduğu Çevbir Derneği’nin yayınladığı ücret stan- Deniz Ulusoy: Freelance çalışırken evden yalnız,
dartları var, fakat yaptırım düzeyinin ne olduğu ya izole bir şekilde çalışmanın sıkıntıları üzerine dü-
da bu ücretlerin insani yaşam koşullarını garanti edip şünürdüm. Sonuç olarak çalıştığınız şirketin diğer
etmediği hakkında bir bilgim yok. çevirmenleri ya da başka çevirmenlerle iletişim ola-
nağınız yoksa çalışma koşullarınızı karşılaştırma ve
Buna paralel, freelance çalışanların bir araya gele-
daha iyi koşulları, bırakın müzakere etmeyi, tahayyül
rek alternatif iş modelleri geliştirmeleri de mümkün.
etme şansınız bile olmayabilir. Freelance’lerin izole
Türkiye’de ve dünyada farklı sektörlerden freelance
olması çalışanların örgütlenmesini engelleyerek pat-
çalışanların yer aldığı kooperatifler bulunuyor, ihtiyaç
ronlar karşısında pazarlık gücünü ortadan kaldırıyor,
duyulan yasal çerçeveye ilişkin mücadelenin yanında patronlar tarafından bu yüzden teşvik ediliyor zaten.
bu gibi oluşumlar kurulabilir. Dolayısıyla freelance çalışanların dayanışma ağları
kurma girişimlerinin hele hele pandemi sonrası dün-
Bir freelance çalışan olarak geleceğinizi nasıl plan- ya için çok elzem olduğunu düşünüyorum.
lıyorsunuz? Sağlık, emeklilik gibi haklara bakışınız
nasıl? Cansu Başak: Çalışma tarzının yarattığı atomize iliş-
kiler nedeniyle, freelance çalışanların bir araya gel-
Deniz Ulusoy: Yukarıda da belirttiğim gibi, bu plan- mesi güvenceli çalışanlara kıyasla zor olsa da bunu
lamayı yapamadığım, çalışan sıfatıyla sağlık ve emek- aşmayı ve bir araya gelmeyi sağlayacak teknolojik
lilik gibi haklara erişimim olmadığı için freelance araçlar bulunuyor. Yeni iletişim ve mücadele kanalla-
çeviriyi bıraktım. Şu anda tam zamanlı, güvenceli, ça- rı, günümüzde bunu hiç olmadığı kadar kolaylaştır-
lışma saati net olarak 9-6 olan (yani düzenli, çalışma mış durumda.
saatleri belli) ofis işi arıyorum.
Bu alanda faaliyet yürüten Ofissizler Dayanışma
Cansu Başak: Freelance çalışma sistemiyle geleceğimi Ağı’nı ve farklı topluluklar olduğunu biliyorum. Bu
planlayamadığımdan yakın zamanda farklı bir sektör- gibi oluşumların artması ve yaygınlaşması gerçekten
de sigortalı olarak çalışmaya başladım. Uzun bir süre çok önemli.
de freelance çalışmaya dönmeyi düşünmüyorum. Bu Güvencesizliğin tekil çabalarla değil ancak ortak
kararımda temel anlamda etkili olan gelir güvencesiz- bir mücadeleyle kalıcı şekilde ortadan kaldırılabilece-
liği idi. Emeklilik ve sağlık sistemi bakımından hak ğine inanıyorum.
kaybım olsa da motivasyonumun asıl kaynağının bu
olduğunu söyleyebilirim. Freelance çalışma, güven-

48

You might also like