You are on page 1of 15

II.

ABDÜLHAM‹T DÖNEM‹NDE ‹ZM‹T’TE


‹MAR FAAL‹YETLER‹

Mucize ÜNLÜ*

Giriş
İzmit, Sultan II. Abdülhamit dönemi başlarında Karamürsel, Adapazarı, Geyve ve
Kandıra kazalarını ihtiva eden İzmit Mutasarrıflığı’nın merkezi olup 13.516 nüfuslu bir
kazadır1. Kazanın nüfusu giderek artmış ve 1882’ye gelindiğinde 20.000 civarında olmuştur.
Vital Cuinet, İzmit’in 1890’lardaki nüfusunu 12.375 Müslüman, 10.125 Hıristiyan, 2.400
Yahudi olmak üzere 25.000 olarak gösterir2. Dönemin sonunda kazanın nüfusu yine 25.000
civarındadır3. 19. yüzyıl sonuna ait eserlerde çevresinde bulunan bataklıklar sebebiyle
havasının kötü olduğu, yazın aşırı sıcaklardan dolayı sıtma gibi hastalıkların görüldüğü
yazılıdır. Halk, kereste ve körfezden çıkarılan tuz ticareti ile uğraşmaktadır4. Bir tepenin
eteğinde sahile kadar uzanan arazi üzerinde kurulmuş olan İzmit şehri, Anadolu’da bir
kısım vilayetlerin de iskelesi olduğundan önemlidir. Şehri Üsküdar’a bağlayan şimendiferin
Ankara’ya uzatılmasından sonra bu önem daha da artmıştır5. Kuzey Anadolu’nun “ağaç
denizi” olarak nitelendirilen meşhur ormanlarına yakınlığı İzmit’te kereste ticareti ve gemi
inşaatını teşvik etmiştir. Marmara denizinde işleyen gemilerin birçoğu İzmit tezgâhlarında
yapılırdı. Tavernier, daha 17. yüzyılda şehirde çeşitli gemi inşa tezgâhları ve sahilde
kerestelerin yığıldığı mahzenlerin olduğundan bahsetmiştir. Evliya Çelebi de burada 200
kadar mahzen bulunduğunu belirtmiştir6.
II. Abdülhamit dönemine gelinceye kadar şehrin imarı için önemli çalışmalar yapılmıştır.
II. Mahmut döneminde, 1833 yılında Üsküdar-İzmit arasında ilk posta yolu hizmete açılmış,
Fevziye Camii tamir edilmiş, Sultan Orhan Camii’nin tamiri için talimat verilmiştir7.
Abdülmecit döneminde, 1845’te çuha, 1852 yılında bezir yağı fabrikası hizmete açılmıştır8.
Abdülaziz döneminin ilk yıllarında da kazanın imar ve ıslahı için kayda değer çalışmalar
yapılmıştır. Bu çerçevede kazada 3 saat mesafelik yol düzeltilerek üzerine taşları konulmuş,
45 köprü yeniden inşa veya tamir edilmiş, 75 bin ton ağaç, 11 bin ton yemiş veren ağaç


Doç. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, e-mail: mucizeunlu@hotmail.com.
1 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, H. 1294, s. 319; Şemseddin Sami, Kâmus’ul A’lâm, C. II, İstanbul 1889, s. 849.
Kasabanın nüfusu ise 9.594’tür. (M. Ş., “İzmid Manzaraları”, Sevet-i Fünun, 11 Ocak 1894, s. 283).
2 İdris Bostan, “İzmit”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 23 (2001), s. 540.
3 Tüccarzade İbrahim Hilmi, Memalik-i Osmaniye Cep Atlası, İstanbul 1323, s. 107.
4 Ali Tevfik, Memalik-i Osmaniye Coğrafyası, C. III, İstanbul 1318, s. 240.
5 Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı, Dersaadet 1313, s. 64.
6 Besim Darkot, “İzmit”, İslam Ansiklopedisi, 5/II (1993), s. 1252.
7 Bostan, “İzmit”, s. 537.
8 Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, İstanbul 1985, s. 175.

877
dikilmiştir. Ayrıca muhacirler için 150 hane inşa edilmiştir9. Anadolu-Bağdat demiryolunun
ilk parçası olan Haydar Paşa-İzmit hattının işletmeye açılması Abdülaziz döneminde şehrin
imarı yolunda atılan bir diğer önemli adımdır10.
II. Abdülhamit döneminde, İzmit’in imarı için yapılan çalışmalar daha da genişletilerek
sürdürülmüştür. Bu dönemde ülke genelindeki bayındırlık çalışmalarında Nafia Nazırı Hasan
Fehmi Paşa ile Sivas valisi Halil Rıfat Paşa’nın büyük hizmetleri görülür. “Gidemediğin yer
senin değildir”, “Her şeyden evvel ve her şey için yol” vecizeleri, Halil Rıfat Paşa’ya aittir.
Devlet bütçesi dışında padişahın kendi özel kasasından da harcama yapılarak çok sayıda
eser vücuda getirilen bu dönemde, askerî mimariden çok kamu ve sivil mimarî örneklerine
rastlanmaktadır. Bunda Batılılaşma yolunda ilk adımların askerî alanda atılması dolayısıyla
bu alanda duyulan mekân ihtiyacının daha önceki dönemlerde karşılanmış olması etkili
olmuştur. Bununla birlikte, II. Abdülhamit döneminde ülke genelinde birçok askerî yapının
onarıldığı ve çok sayıda karakol ve kışlanın inşa edildiği bilinmektedir11. Bu çalışmada tarihî
ve kültürel değerlerin kentlerin kimliklerinin oluşması ve güçlenmesi açısından taşıdığı
önemden hareketle II. Abdülhamit döneminde İzmit’te gerçekleştirilen imar faaliyetleri
değerlendirilerek, şehrin tarihine bu açıdan katkı sağlanmaya çalışılacaktır.
Resmî Yapılar
Hükümet Konağı
Osmanlı Devleti’nde II. Mahmut döneminde başlayan merkezî yönetim kurma girişimleri
Tanzimat döneminde hız kazanmış, yönetim yapısında meydana gelen değişim kentlerin
mekânsal yapılarına da yansımıştır. Yeni kurulan yönetim organlarıyla birlikte devlet dairesi
denen yapılara ihtiyaç duyulmuştur. Bu dairelerden önceliklisi hükümet konağıdır12. İzmit
hükümet konağının harap bir durumda olduğu ve tamir edilmesi gerektiği daha 1860’lı
yılların başında Kocaeli sancağı genelinde yapılan inceleme sırasında tespit edilmiştir.
Söz konusu konak, uzun yıllardan beri Tersane-i Âmire’ye ait ve İzmit tersanesi kereste
memurları tarafından kullanılmakta iken sonradan hükümet memurlarına tahsis edilmiştir.
Ancak ileride bu konağın tekrar tersane dairesine ilhakına ihtiyaç duyulabilecektir. Üstelik
fazlasıyla köhne ve harap bir durumda olan konağın tamir edilmesi için yüksek miktarda
para sarf etmek gerekmektedir. Bundan dolayı şehrin ileri gelenlerinin bir kısmı, kasabanın
merkezî bir yerinde hükümet konağı yapılmaya elverişli, tamir gerektirmeyen, büyük
bir satılık konaktan söz etmişlerdir. Bu konağın fiyatı uygundur ve hükümet konağına
dönüştürmek için yapılacak masraf, mevcut konağın tamir masrafı kadar tutmayacaktır.
Bu durumda mevcut konağın daha önce olduğu gibi tersaneye bırakılması ve sözü edilen
konağın satın alınarak hükümet binası yapılması görüşü ağırlık kazanmıştır. Hükümet
konağı ve müştemilatının tamirinin ne kadara mal olacağı, satılık olan konağın alınması
halinde ne kadar bedel ödeneceği, alındıktan sonraki düzenlemelerin ne kadar masraf
gerektireceği gibi hususların etraflıca araştırılması ve bütçe açısından elverişli olanın
belirlenmesi konusunda İzmit kaymakamlığı ile yazışmalar uzun süre devam etmiştir13.
Abdülhamit döneminde hükümet konağının tamiri konusu birçok kez gündeme gelmiş
ve 1898 yılı yazında konağın iyi bir şekilde tamir ve tefriş edilmesi için irade çıkmıştır14.
Ancak iki üç yıl sonra konağın son derece harap vaziyette olduğundan bahsedilerek tekrar
9 BOA. MVL. 721/10.
10 Pars Tuğlacı, Osmanlı…, İstanbul 1985, s. 175.
11 A. Şevki Duymaz, II. Abdülhamit Dönemi İmar Faaliyetleri (Türkiye Örnekleri), Basılmamış Doktora Tezi, Isparta
2003, s. 104.
12 Afife Batur, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, IV (1985),
s. 1056.
13 BOA. A. MKT. UM. 462/16.
14 BOA. İ. HUS. 67/44.

878
Mucize ÜNLÜ

tamir ve tefrişine ihtiyaç duyulmuştur. Bunun için 164.985 kuruş sarf etmek gerekeceği
tespit edilmiştir. Bu meblağın 139.650 kuruşunun Dâhiliye, kalan meblağın ise Şer’iyye,
Askeriyye, Adliye ve Defter-i Hâkâni dairelerinin içinde bulunulan yıl bütçesinden
karşılanması yönünde irade çıkmıştır15. 1905 yılı ortalarında yapılan yazışmalardan harap
vaziyette olan hükümet dairesinin tamir ve tefrişi için irade çıkmış olmasına rağmen
ödenek sıkıntısı nedeniyle icraata geçilemediği anlaşılmaktadır16. Tam üç yıl sonra
hükümet konağının tamir ve tefrişi konusu tekrar gündeme gelmiştir. Askerî daireler
dışında taşradaki mîrî yapıların tamirat ve inşaat masraflarının merkezî hazineye naklinin
irade gereği olduğunun hatırlatılması, Abdülhamit döneminde İzmit’te resmî yapıların
en önemlilerinden biri olan hükümet konağı ile ilgili çalışmalardan sonuç alınamadığını
göstermektedir17. Yazışmalarda hükümet konağının keşif evrakları ile ilgili eksiklikler ya da
masrafın nezaretler arasındaki paylaşımından kaynaklanan bazı sorunlardan bahsedilse de
malî sıkıntıların bu konunun sonuçlandırılamamasında en önemli etken olduğu söylenebilir.
Hapishane
Tanzimat’ın ilanından sonra Batılı devletler, Osmanlı ülkesinde Avrupa’daki hapishane
sistemine geçilmesi ve Osmanlı hapishanelerinin ıslah edilmesi yönünde müdahalelere
başlamışlardır. 1844’ten itibaren İngiliz elçisi Canning ile başlayan telkinler diğer yabancı
elçi ve tercümanlar aracılığıyla sürdürülmüş ve reform talepleri birbirini takip etmiştir18.
Bu süreçte Osmanlı hükümeti tarafından 1880 yılında hapishanelerin ıslahı ile ilgili olarak
“Tevkifhane ve Hapishanelerin İdarelerine Dair Nizamname” çıkarılmıştır. Bu nizamname
her kaza, liva ve vilayette sanıklar için birer tevkifhane ve mahkûmlar için birer hapishane
bulunması, kadınlara ait daireler olması, mahkûmların zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması
gibi maddeleri içermektedir19. Sözü edilen nizamname çerçevesinde yapılan düzenlemeler
kapsamında, 1880 yılı ortalarında daha önce hükümet konağı ile birlikte tamiri gündeme
getirilen İzmit hapishanesi de incelemeye alınmıştır. Konu ile ilgili olarak oluşturulan
komisyonun, hapishanede yaptığı incelemeler sonucunda binanın mahpuslar için yetersiz
olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine yeni bir hapishanenin inşa edilmesi ve mevcut
hapishane binasının da onarılması kararlaştırılmıştır. Yeni yapılacak hapishane binası için
95.860, mevcut binanın tamiri için de 19.830 kuruşa ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir20.
Mevcut hapishane tamir edilip iki daireye bölünerek biri borçlulara tahsis edilecek diğeri
de hastane olarak kullanılacaktır. Yeni inşa edilecek binada ise caniler tutulacaktır. Ancak
eski binanın tamiri ve yeni binanın inşası için hazine müsait olmadığından bölgenin varlıklı
ve hayırsever kişilerinden gerekli paranın temin edilerek tamir ve inşanın gerçekleştirilmesi
yönünde irade çıkmıştır. Bunun için bölge ileri gelenleri idare meclisine çağrılarak gerekli
teşvikler yapılmıştır. Fakat zikredilen meblağın yardım yoluyla temin edilemeyeceği
anlaşılınca mahallî yöneticiler hapishane için gerekli masrafın merkezî hazineden
karşılanmasını talep etmişlerdir21.
İstanbul’dan gönderilen Adliye Müfettişi Şefik Bey, livadaki teftişi sonrasında hazırladığı
raporda, komitacılar ve sancağa bağlı diğer kazalardan buraya gönderilen suçlulardan
başka İzmit hapishanesinde 100 kişiden fazla tutuklu bulunduğunu yazmıştır. Müfettişin
ifadesine göre İzmit hapishanesi 30-40 kişi alabilecek iki koğuştan ibarettir. Hapishanedeki
izdihamdan ve İzmit’in vahim havasından dolayı hastalık ve ölüm vakaları görülmektedir.

15 BOA. İ. DH.1381/4 (Lef: 5).


16 BOA. BEO. 2574/193031.
17 BOA. ŞD. 2771/29.
18 Gültekin Yıldız, Osmanlı Devleti’nde Hapishane Islahatı (1839-1908), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002,
s. 134.
19 Gülnihal Bozkurt, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, Ankara 1996, s. 111-112.
20 BOA. ŞD. DH. 2447/37.
21 BOA. ŞD. DH. 2447/37.

879
Şefik Bey, bu bilgileri verdikten sonra hükümet konağının avlusunda bulunan odalardan
üçünün tevkifhane yapılabileceğini kaydetmiştir22. İlerleyen aylarda hapishane binasının
tanzim ve genişletilmesi tekrar gündeme gelmiş ve ayrı bir bina inşası için sarf edilmesi
gereken 115 bin küsur kuruşun hazineden karşılanması için talepler sürmüştür. Liva yönetimi
merkeze bölgede bu işi yapacak kudrette kimse olmadığı, üstelik söz konusu inşaatın
hükümet eliyle yapılması halinde hazineye daha aza mal olabileceği yönünde bilgiler
aktarmaya devam etmiştir23. İzmit’in havasının vahameti ve hapishanedeki mahpusların
çokluğu nedeniyle hastalananlar artınca yapılan incelemeler sonucunda Şehremaneti de
hapishanenin düzensiz ve genişletilmeye muhtaç durumda olduğuna ikna olmuştur24.
1882 yılı başında hapishanede borçlular ve hafif suçluların cürüm işlemiş olanlardan
ayrılması için hükümet dairesi içinde tevkifhane olarak üç oda yapılması konusu tekrar
gündeme getirilmiş ise de bunun için sarf edilmesi gereken meblağa karşılık bulunamamış
ve söz konusu meblağın bir sonraki yıl bütçesinden karşılanması yönünde irade çıkmıştır25.
On beş yıl sonra hapishanenin tamiri tekrar gündeme geldiğinde keşif bedeli için içinde
bulunulan yıl inşaat ve tamirat kaleminde yeterli para olmadığı gibi bütçenin diğer
kalemlerinden de uygun karşılık bulunamayacağı bildirilmiş ve bu girişimden bir sonuç
alınamamıştır26. Hapishanenin hıfzıssıhha kaidelerine göre genişletilerek tamir edilmesi
yönünde birçok kez talepte bulunulduktan sonra 1901 yılı Nisan ayında hapishanede
acilen tamiri gereken yerler için 2.600 küsur kuruş ödenek talep edilmiştir. Hapishanelerin
hükümet dairesinin altında bulunduğu yerlerde yeniden inşa gerektiğinde, masrafın
hükümet konağının inşaat masrafından karşılanması yönünde irade vardır. Ancak İzmit’teki
tevkifhane hükümet dairesinin dışında bulunduğundan belirtilen meblağın hapishane
tahsisatından ödenmesi gerekmektedir. Bunun için bütçede az bir ödenek olduğundan
hapishanenin tamiri zaruri görülmekle birlikte bu girişimden de sonuç alınamamıştır27.
İzmit hapishanesinin yeniden inşası için yapılan girişimler ve bunun için gerekli meblağın
nasıl karşılanacağı yönündeki yazışmalar daha sonraki yıllarda da sürmüştür28.
Abdülhamit dönemi sonlarında hapishanenin eskiliği ve rutubet nedeniyle tutukluların
çoğunun sıhhati bozulmuş, bazı ölüm hadiseleri yaşanmıştır. Bu gelişmeler üzerine liva
yönetimi gerekli tamirat ve inşaata bir an önce başlanabilmesi için merkezden ödenek
taleplerini hızlandırmıştır29. Hapishane genişletilerek yeniden inşa edilmedikçe mahpusların
hayat ve sıhhatini korumanın mümkün olmayacağı anlaşıldığından mutasarrıflığın bu sorunu
çözmek için verdiği mücadele bundan sonra da devam etmiştir30. Dolayısıyla bu dönemde
hapishanenin tamir ve inşası konusundaki girişimlerden istenen sonuç alınamamıştır.
Burada en etkili sebep, malî imkânsızlık olmuştur.
Adliye Dairesi
Adliye Müfettişi Şefik Bey, İzmit sancağı genelindeki teftişi sonrasında hazırladığı
raporda kazada adlî işlerin düzenli bir şekilde yürütülmediği hususuna geniş yer vermiştir.
Şefik Bey’e göre adlî işlerin iyi bir şekilde yürütülememesinde adliye dairesinin fizikî
kapasite olarak yeterli olmaması da etkilidir. Hükümet konağı geniş olduğu ve burada
büyük küçük her memura ayrı odalar verildiği halde bidayet mahkemesine müzakere ve
kalem odası verilmediğinden işlerin yürütülmesinde güçlük çekilmektedir. Adlî işlerin
22 BOA. ŞD. DH. 2447/37.
23 BOA. ŞD. DH. 2447/37.
24 BOA. ŞD. DH. 2447/37.
25 BOA. İ. ŞD. 57/3235 (Lef: 2).
26 BOA. DH. TMIK. S. 13/52.
27 BOA. ŞD. 2708/38; BEO. 1655/124118 (Lef: 2).
28 BOA. BEO. 2409/180621 (Lef: 1).
29 BOA. BEO. 2998/224849.
30 BOA. DH. TMIK. S. 68/29.

880
Mucize ÜNLÜ

sağlıklı yürütülebilmesi için hükümet konağında müzakere ve kalem odasıyla müstantikler


için iki oda tahsisi gereklidir31. Teftiş için kısa bir süre sonra tekrar İzmit’e gelen Şefik
Bey, dönüşünde mutasarrıflığın daha önce yapılması belirtilenlerin hiç birini yapmadığını
rapor etmiş ve İzmit hükümet konağından üç odanın boşaltılarak adlî işler için kullanılması
tavsiyesini yinelemiştir32. Bu tavsiyeler hayata geçirilmemiş olacak ki 1885 yılı sonlarında
İzmit Adliye dairesinin fizikî kapasite olarak memurlar için yeterli olmadığı ve üstelik
yıkılmaya yüz tuttuğu belirtilmiş ve tamir edilerek dört oda daha ilave edilmesine ihtiyaç
gösterilmiştir. Konunun önemi ve daha önceki uyarılar da dikkate alınarak söz konusu
tamir ve inşanın gerçekleştirilmesi ve bunun için gerekli 29.850 kuruşun girecek olan yılın
bütçesine dâhil edilmesi yönünde irade çıkmıştır33.
Nüfus Dairesi
Diğer resmî binalar gibi İzmit Nüfus İdaresi binası da harap durumda olduğundan
1896 yılı başında tamiri için girişimde bulunulmuştur. Bunun için 3.254 kuruş sarf
etmek gerekeceği tespit edilmiştir. Ödenek sıkıntısı burada da yaşanmış ancak yapılan
yazışmalardan sonra bu meblağın 1.960 küsur kuruşunun İzmit Mutasarrıflığı’nın o yılki
bütçesine tamirat masrafı olarak dâhil edilmesi, kalan meblağın da o yılın bütçe açığı ve
tamirat kalemi fazlasına ilave edilmesi uygun görülmüştür34.
Rüsumat Dairesi
İzmit Rüsumat Müdüriyeti dairesinin bazı yerleri depremde zarar görmüştür. Daha
sonra aşırı yağan yağmurdan da büyük oranda zarar görünce iyice harap olan kısımların
tamirine ihtiyaç duyulmuştur. Ayrıca şehirde eşya ihracat ve ithalatı arttığından ve ambarlar
ticarî eşyayı koymak için yeterli gelmediğinden ambar dışında kalan eşyanın konulması
için gümrüğün kara kapısı tarafında boş bulunan yerin örtü altına alınması düşünülmüştür.
Bunun 10.900 kuruşla gerçekleştirilebileceği tespit edilmiştir. Söz konusu tamir ve inşanın
yapılması ve masrafın o yılın inşaat ve tamirat kaleminden ödenmesi için irade çıkmıştır35.
Askerî Yapılar
Abdülhamit döneminin ilk yıllarında savaş mühimmatının muhafazası için bazı
yerlerde askerî ambar ya da mahzenler inşa edilmesi konusu gündeme gelmiştir. Bir nevi
cephanelik olan bu ambarların inşa edilmesi düşünülen yerlerden biri de İzmit’tir. Şöyle
ki gerek Baruthane ve Fişekhane-i Âmire’de imal edilen ve gerekse Avrupa’dan satın
alınarak getirilen barut ve fişekler eskiden beri Baruthane-i Âmire’de bulunan ambar ve
mahzenlerde muhafaza edilmekteydi. Tahliye edilen kalelerden gelen ateşli mühimmat da
yine bu ambar ve mahzenlere konulmuştu. Ancak böyle çok miktarda ateşli mühimmatın
bir yerde tutulması tehlikeli bulunduğundan ateşli mühimmat ambar ve mahzenlerinin
uygun ve güvenli mevkilerde ve müteferrik halde bulundurulması gerekli görülmüştür.
Bu çerçevede 30 bin sandık dolu fişek ve 30 bin varil barutun muhafaza edilebileceği bir
ambarın Üsküdar tarafına, 50-60 bin sandık fişek ve bir o kadar da varil barutun muhafaza
edilebileceği bir ambarın da İzmit havalisinde uygun ve emniyetli bir yere yapılmasına
karar verilmiştir. Mevcut olan ambar ve mahzenler de oralara nakledilecektir. İlk etapta
Üsküdar tarafında yapılan araştırma sonunda Uzunçayır’da uygun ve boş bir yer bulunmuş,
daha sonra İzmit havalisinde araştırmalara başlanmıştır36.

31 BOA. ŞD. DH. 2447/37.


32 BOA. ŞD. DH. 2447/37.
33 BOA. İ. DH. 973/76867 (Lef: 2).
34 BOA. BEO. 730/54716.
35 BOA. BEO. 1051/78758; İ. RSM. 7/58 (Lef: 2).
36 BOA. İ. DH. 782/63592 (Lef: 2).

881
Üsküdar ve İzmit taraflarında askerî ambarlar inşa edilmesi konusu hükümet
merkezinde değerlendirildiğinde söz konusu ambarların inşasının epeyce zamana ve
paraya mal olacağı, oysa şartların bunun için müsait olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu
sırada Kartal tarafında bir kişi tarafından daha önce kâgir olarak inşa edilen ve kullanılmaz
durumda olan fabrikanın söz konusu mühimmatı ve yanıcı kimyevî maddeleri saklamak
için yeterli hatta İzmit tarafında hıfz edilecek mühimmatı dahi alacak derecede geniş
olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Tophane’den bir kişi görevlendirilerek oranın kontrol
ettirilmesi ve binanın genişlik ve sağlamlık bakımından talebi karşılaması halinde mal
sahibi razı edilerek satın alınıp ambar yapılması yönünde irade çıkmıştır37. Bunun üzerine
Kartal tarafına kâgir fabrikanın kontrolü için memur gönderilmiştir. Sözü geçen memur,
bahsedilen kâgir fabrikanın mevkisi denize yakın ve açık olduğundan ambar yapılması
halinde içine konulacak yanıcı mühimmatın rutubetin etkisi ile kötü olabileceğini rapor
etmiştir. Dolayısıyla buranın cephanelik yapılmasından mecburen vazgeçilmiştir. Daha
sonra Kartal’a tâbi Başıbüyük adlı köy civarında bulunan ve cephane yapılması için
elverişli olduğu anlaşılan arazinin uygun noktalarına 75 bin sandık fişek ile 75 bin varil
barutu alacak şekilde 15 ayrı ambar inşa edilmesine karar verilmiş38 ve mevsim geçmeden
inşaata başlanması yönünde irade çıkmıştır39.
Daha sonraki tarihlerde İzmit’te bu tarz yapıların inşasına duyulan ihtiyaç artmış olacak
ki on yıl kadar sonra İzmit’te yeniden inşa edilen depo, cephanelik ve askerî dairenin
açılış töreni yapılmıştır. Açılışta İzmit mutasarrıfı, naib, müftü, askerî erkân, bölge ileri
gelenleri, ulema ve çeşitli mekteplerin öğrencileri hazır bulunmuşlardır. “Padişahım
çok yaşa” nağmeleri eşliğinde resmî açılış gerçekleştirilmiştir40. Askerî depoların inşası
sırasında pencere ve kapılar yapılırken cevizden başka kereste kullanılmamış, binaların iç
süslemelerinde yağlı boya kullanılmış ve bu binalar meşhur Osmanlı muharebelerini tasvir
eden levhalarla süslenmiştir41.
Dinî Yapılar
Sultan Orhan Camii
İzmit’te II. Abdülhamit döneminde onarımı yapılan dinî yapılardan biri Sultan Orhan
Camii’dir. İzmit’in en eski camisi olup şehrin Türkler tarafından fethini takiben kiliseden
çevrilmiştir42. İç kalenin ortasında yer alan bu cami, kare planlı olup ahşap çatı ile örtülüdür.
Minaresi kâgir ve tek şerefelidir43. II. Mahmut, 1836 yılında İzmit’e ikinci kez geldiğinde
Sultan Orhan Camii’nin tamiri için talimat vermiştir44. Cami, Abdülmecit zamanında da
tamir görmüştür45. Abdülhamit’in saltanatının ilk yılında Sultan Orhan Camii’nin harap
olan bazı yerlerinin onarımına ihtiyaç gösterilmiştir. Yapılan keşif sonunda onarımın
13.000 kuruşla mümkün olabileceği anlaşılmıştır. Bu meblağın Hazine-i Evkaf’ın zuhurat
kaleminden karşılanması yönünde irade çıkmıştır46. Söz konusu cami daha sonra 1894
yılında da onarım görmüştür47.

37 BOA. İ. DH. 782/63592 (Lef: 4).


38 BOA. İ. MMS. 62/2916 (Lef: 2).
39 BOA. İ. MMS. 62/2916 (Lef: 4).
40 BOA. Y. PRK. ASK. 57/85; Y. PRK. ASK. 57/92.
41 M. Ş., “İzmid…”, Servet-i Fünun, 11 Ocak 1894, s. 283.
42 Darkot, “İzmit”, s. 1255.
43 Tuğlacı, Osmanlı…, s. 176.
44 Bostan, “İzmit”, s. 537.
45 Tuğlacı, Osmanlı…, s. 176.
46 BOA. İ. DH. 687/47888.
47 Tuğlacı, Osmanlı…, s. 176.

882
Mucize ÜNLÜ

Fevziye (Mehmet Bey) Camii


Mehmet Bey Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa’nın kethüdası
Mehmet Bey adına Mimar Sinan’a yaptırılmıştır48. Şehrin büyük camilerinden biridir.
1719’da İzmit ve çevresinde meydana gelen depremde cami ve müştemilatı büyük zarar
görmüştür. II. Mahmut, 1836 yılında İzmit’e ikinci gelişinde yenilenen bu caminin açılışını
yapmıştır49. 1894 İstanbul depreminde zarar gören Mehmet Bey Camii, bu dönemde
yeniden inşa edilmiştir. İlk etapta caminin tamir edilebileceği düşünülmüş ve bunun için
37.394 kuruşa ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. Bu yönde irade çıkınca tamire başlanmıştır.
Ancak vaktiyle caminin duvarları topraklı çamurdan basit bir şekilde ve üzerindeki
binanın ağırlığını taşıyamayacak surette yapıldığından depremden fazlasıyla etkilenmiş,
çatısı eğilerek tehlikeli bir hal almıştır. Bu durumda tamir ile işin içinden çıkılamayacağı
anlaşılmış ve yıkılarak yeniden inşası gerekli görülmüştür. Yeniden inşanın 140.595
kuruşa mal olacağı anlaşılmıştır. 37.394 kuruşun sarfı için daha önceden izin çıktığından
kalan 103.201 kuruşun içinde bulunulan yılın evkaf bütçesinden ödenmesi yönünde irade
çıkmıştır50.
Pertev Paşa (Yeni Cuma) Camii
Sultan Abdülhamit’in saltanatının ilk yılında tamiri yapılan bir diğer yapı, Pertev Paşa
Camii’dir. Kanuni’nin veziri Pertev Mehmet Paşa’nın İzmit’te sancakbeyliği yaptığı
dönemde inşasını başlattığı bu cami, 1579 yılında tamamlanmıştır. Pertev Paşa külliyesi
içinde yer alan yapı, şehrin en büyük camilerindendir. Gerek cami gerekse külliye, 1719’da
İzmit ve çevresinde meydana gelen büyük zelzelede tahribata uğramıştır51. Abdülhamit’in
saltanatının ilk yılında uzun zamandır bakımı yapılmayan bu caminin üzerindeki kurşunların
bazı yerlerinin yıprandığı, minaresi, kubbesi, pencere çevreleri, camekânlarının çerçeveleri
ve duvar kemerlerinin harap olduğu görülmüştür. Bu kısımların onarılmaması halinde
ileride daha büyük masraf gerektireceği düşünüldüğünden tamiri talep edilmiştir. Onarımın
15.455,5 kuruş sarfıyla mümkün olabileceği anlaşılmış ve bu meblağın vakıf tarafından
ödenmesi yönünde irade çıkmıştır52. Pertev Paşa Camii, Abdülhamit döneminin sonlarına
doğru bir kez daha tamir edilmiştir. Caminin tamir gerektiren yerleri için gereken 16.339,5
kuruşun vakıf gelirinden ödenmesi yönünde irade çıkmıştır53.
Aya Vasil Kilisesi
İzmit kasabasındaki Aya Vasil adlı Rum kilisesi harap olduğundan Rum Patrikliği
kilisenin genişletilerek yeniden inşası için ruhsat talep etmiştir. Kilise, eski kilisenin yerine
bina edilecek ve inşa masrafı kilise sandığı ve halkın yaptığı yardımlardan karşılanacaktır.
Yapılan incelemelerde bu faaliyetin mevcut şartlarda bir mahzur doğurmayacağı anlaşılmıştır.
Bunun üzerine kilisenin yeniden inşasına dair irade çıkmıştır54. İzmit merkezde bulunan ve
zamanla harap olan bu kilise; uzunluğu 35, genişliği 20, yüksekliği 15 zirâ’ olmak üzere
inşa edilecektir. Kilisenin önceki uzunluğu 33,5, genişliği 20, yüksekliği 7 arşındır. Bu yapı
yıkılacak ve yeniden inşa edilirken eski kilisenin enkazından faydalanılacaktır55. Kilisenin
üç tarafındaki duvarları eski binanın temelleri üzerine inşa edilecek, doğusunda yalnız bir
tarafının temeli eski temelden 2,5 arşın dışarı, yani kilise avlusuna doğru genişletilecektir.
Sözü edilen kilise, papaz odaları ve bahçe Abdüsselam Bey vakfından olup 523 akçe senelik
48 Tuğlacı, Osmanlı…, s. 176.
49 Bostan, ”İzmit”, s. 537.
50 BOA. BEO. 794/59499; İ. EV. 13/48 (Lef: 2).
51 Bostan, “İzmit”, s. 537.
52 BOA. İ. ŞD. 36/1801 (Lef: 2).
53 BOA. İ. EV. 36/13 (Lef: 2).
54 BOA. İ. DH. 1088/85377 (Lef: 8). Kilisenin planı ve halk tarafından yapılan yardımların detayı için bkz. İ. DH.
1088/85377 ( Lef :1,2).
55 BOA. İ. DH. 1088/85377 (Lef: 4).

883
mukataası bulunmaktadır. 168 hanede 900 nüfus olarak yaşayan Rumların kazada bundan
başka kiliseleri bulunmamaktadır. Kazada ayrıca Yunan devleti tebaasından 32 hanede 219,
Bulgarlardan da 3 hanede 7 kişi yaşamaktadır. Kilisenin inşasının 219.590 kuruş masrafla
gerçekleştirilebileceği belirlenmiştir56.
Yaklaşık on yıl sonra Aya Vasil kilisesinin bahçesi içindeki metropolithanenin harap
olduğu gerekçesiyle yeniden inşası gündeme gelmiş ve bunun için ruhsat talep edilmiştir.
Söz konusu metropolithanenin eski binasının temelleri üzerine uzunluğu 23 arşın 14
parmak, genişliği ve yüksekliği 12’şer arşın olarak inşa edilmek istendiği, masrafların
kilise sandığı ve bölgedeki Rum halkı tarafından yapılacak yardımlardan karşılanacağı
bildirilmiştir. Yapılan değerlendirme sonunda belirtilen yapının yenilenmesinde bir sakınca
olmadığı görülmüştür. Bunun üzerine zikredilen ölçülerin aşılmaması ve inşa masrafının
öngörüldüğü şekilde karşılanarak kimseden zorla para alınmaması uyarısıyla ruhsat
verilmesi uygun görülmüştür57.
Eğitim Yapıları
Abdülhamit devrinde Tanzimat döneminde açılan eğitim kurumları geliştirilerek
memleketin en ücra köşelerine kadar ulaştırılmaya çalışılmıştır. 1869 nizamnamesinin
uygulamasına geçilmiş, ilk ve ortaöğretim kurumları tüm ülkeye yayılmıştır. Bu
gelişmeleri İzmit’te de görmek mümkündür. İlköğretim düzeyinde Karantina civarındaki
iptidaî mektebinin inşası tamamlanarak 19 Eylül 1891’de açılış töreni yapılmıştır58. Bu
okul, sultanın emlâk-ı hümâyûnda bizzat yaptırdığı okullardan biridir59. Ayrıca toplanan
yardımlar ile 1902 yılı sonlarında Maraşlı mevkiinde bulunan iptidaî mektebi genişletilerek
tamir edilmiş ve okunan mevlit eşliğinde resmî açılışı yapılmıştır60. Yine 1904 yılında İzmit
İnas Mektebi inşa edilmiştir61.
İzmit’te eğitim alanında inşa edilen önemli yapılardan biri de İzmit idadi binasıdır.
İlk örneklerine 1870 başlarında rastlanan idadilerin taşra vilayet ve sancak merkezlerine
yayılması Abdülhamit döneminde olmuştur62. Binanın temeli 1884’te atılmış, resmî açılışı
1887’de yapılmıştır. 1888’de idadi adını alan okul, 1913’te sultaniye çevrilecektir63.
Gösterişli ve mükemmel bir şekilde yatılı olmak üzere inşa edilmiş olan İzmit İdadi
Mektebi, 600.000 küsur kuruş masrafla vücuda getirilmiştir. Sadece içindeki süslemeler
için 35.000 kuruş sarf edilmiştir64.
1903 yılı sonlarına doğru İzmit İdadi Mektebi’nin tamiri konusu gündeme getirilmiştir.
Yapılan incelemeler sonunda tamiratın 11.635 kuruşla gerçekleştirilebileceği belirlenmiştir.
Özellikle mektebin bahçesi etrafındaki perdelerin tamirine ihtiyaç duyulmaktadır.
Ancak tahta perdeler fazlasıyla köhneleştiğinden tamiri mümkün olmayacak derecede
harap vaziyettedir. Eski şekliyle yeniden inşasının 2.500 kuruş sarfıyla mümkün olduğu
belirlenmesine rağmen bu şekilde sağlam olmayacağı düşünüldüğünden harçlı duvar inşası
uygun görülerek keşfi yapılmış ve 4.383 kuruş 30 paraya mal olacağı tespit edilmiştir.
Duvarın belirtilen şekilde inşasının gerekli olduğu kadar yararlı olacağı da düşünüldüğünden
bu doğrultuda irade çıkmıştır65. Yaklaşık üç yıl sonra İzmit İdadi Mektebi binasının tamiri
konusu tekrar gündeme gelmiştir. Bu defa fırtına ve rüzgârdan okulun bazı çerçeve ve
56 BOA. İ.DH. 1088/85377 (Lef: 5).
57 BOA. BEO. 1134/85010.
58 BOA. MF. MKT. 131/5.
59 Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Ankara 1991, s. 87.
60 BOA. MF. MKT. 677/25.
61 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 153.
62 Selçuk Akşin Somel, “Abdülhamid Devri Eğitimine Genel Bir Bakış”, Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi, Editör: Coşkun
Yılmaz, İstanbul 2012, s. 148.
63 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 143.
64 M. Ş., “İzmid Manzaraları”, Servet-i Fünun, 11 Ocak 1894, s. 283.
65 BOA. BEO. 2211/165752 (Lef: 2).

884
Mucize ÜNLÜ

camları ile birçok kiremidi kırıldığı için onarıma ihtiyaç duyulmuştur. İnşaat sürecinde
tasarruf kaidelerine ve yapının sağlamlığına dikkat edilmesi şartıyla tamirat için gerekli
meblağın sarfı uygun görülmüştür66.
Yol, Köprü ve Derbentler
Abdülaziz döneminin son yıllarında bu alanda önemli çalışmalar yapılmıştı. İzmit
iskelesi yolları ve üzerinde bulunan köprülerin harap vaziyette olması ulaşım ve nakliyat
açısından güçlük çekilmesine sebep olduğundan 1872 yılı başlarında bu yol ve üzerindeki
köprüler tamir ettirilmiştir. Gidiş-geliş ve nakliyatı kolaylaştıran bu icraat, halk tarafından
memnuniyetle karşılanmıştır67.
Bayındırlık hizmetlerinin en önceliliklerinden olan yollar konusundaki çalışmalar
Abdülhamit döneminde de devam etmiştir. Karayolu alanında 1878’de İzmit-Ankara yolu
açılmıştır68. 1878’de başlayan yapım çalışmalarına Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının
uzatılması çalışmalarına başlanması sebebiyle ara verilmiş, 1884’te yeniden başlayan
çalışmalarla 360 bin 952 km. yol yapılmıştır69. Bu karayolunun yapımında mutasarrıf
Sırrı Paşa’nın büyük emeği geçmiştir. Kendisi Abdülhamit döneminde İzmit’in imarına,
özellikle de şehir içi ve şehir dışı yollarının yapımına büyük önem vermiştir70.
Abdülaziz döneminde 1871 yılında Anadolu demiryolunun ilk parçası olan 92
kilometrelik Haydar Paşa-İzmit demir yolu inşa edilmişti. Bir süre emaneten işletilen
bu hattan beklenen sonuç alınamayınca işletme, Seefelder, Hanson ve Zafiropulos
Konsorsiyumu’na ihale edilmiştir. Osmanlı Nafia Nezareti, 1886’da Haydarpaşa-İzmit
hattını işleten şirkete bu hattı Ankara’ya kadar uzatma teklifi götürür. Fakat şirket bu
projeyi hayata geçirecek Avrupalı yatırımcı bulamayınca 1889’da iki Alman bankasına
Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının Ankara’ya kadar uzatılması için ayrıcalık veren
antlaşma imzalanmıştır. Aynı yıl 486 kilometre uzunluğundaki İzmit-Ankara hattının
yapımına başlanmış, 1890’da da tamamlanarak hizmete açılmıştır71.
1895’te İzmit-Derince Limanı’nın yapılması, 1898’de İzmit Tren İstasyonu ve 1905’te
İzmit Rıhtımı’nın açılması bu dönemde gerçekleştirilen diğer önemli icraatlardır72. Ayrıca
kentleşmenin sembollerinden biri olarak 1898’de İzmit Hamidiye Caddesi açılmıştır73.
Padişahın adına izafetle Hamidiye denen bu cadde İzmit’in en meşhur caddesidir. Etrafında
dikili dört sıra ağacın gölgesinin oluşturduğu manzara, dönemin eserlerinde emsaline az
rastlanır güzellikler arasında tasvir edilmiştir74.
Sultan Abdülhamit’in saltanatının ilk yıllarındaki icraat arasında köprü tamirleri de yer
almıştır. İzmit’ten Sapanca’ya kadar olan yol üzerinde bulunan 7 adet ahşap köprü ile şoseler
çok fazla bozularak harap olduğundan bu durum halkın özellikle de postaların gidiş gelişini
güçleştirmekteydi. Bu sorunun giderilmesi için gerekli görülen onarımın 2.334 kuruş 5
para masrafla yapılabileceği tespit edilmiştir. Söz konusu icraat elzem görüldüğünden
yapıların sağlamlığına dikkat edilmesi ve keşif bedelinin aşılmaması uyarılarıyla tamir
edilmeleri için mezuniyet verilmiştir75. Yeniden inşasına ihtiyaç gösterilen bir diğer yapı
gurubu da derbentlerdir. Posta Caddesi’ndeki Tepe ve Çini derbentlerinin yeniden inşasına
66 BOA. MF. MKT. 958/46.
67 BOA. ŞD. 1641/33.
68 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 182.
69 Tuğlacı, Osmanlı…, s. 175.
70 Bostan, ”İzmit”, s. 538.
71 Mustafa Albayrak, “Osmanlı-Alman İlişkilerinin Gelişimi ve Bağdat Demiryolu’nun Yapımı”, Ankara Üniversitesi
Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 6 (1995), s. 12-14, 32.
72 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 190-191.
73 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 183.
74 M. Ş., “İzmid …”, Servet-i Fünun, 11 Ocak 1894, s. 283.
75 BOA. İ. ŞD. 41/2163 (Lef: 2).

885
ihtiyaç gösterilmiştir. Bu derbentlerde zaptiye askeri bulundurulamaması sürekli vukuata
sebep olmaktaydı. Güvenliğin sağlanabilmesi için zikredilen derbentlerin bir an evvel
inşasının gerekli olduğu anlaşıldığından inşaatın yapılması ve masrafının o yıl bütçesinden
karşılanması için irade çıkmıştır76. Yaklaşık on yıl sonra sözü edilen derbentlerin tamiri
konusu tekrar gündeme gelmiştir. İzmit şose yolu üzerinde bulunan bu yapılar yıkılmak
üzere olduğundan bu iki yere birer tane ve İzmit’in karşı yakasında Bahçecik nahiyesine 1,5
saat mesafedeki Başiskele mevkiine de bir tane olmak üzere 3 adet kâgir karakolun yeniden
inşasına ihtiyaç gösterilmiştir. Talep yerinde bulunmuş ve bunun için sarf edilmesi gereken
27.100 kuruşun jandarmanın o yılki bütçesinden karşılanması uygun görülmüştür77.
Tersane
İzmit’te Osmanlılar tarafından fethedilmeden çok önceleri de tersane bulunmaktaydı.
Çevresinde elverişli ormanların bulunması her dönemde burada gemi inşa faaliyetlerini
teşvik etmiştir. Gemi tezgâhları ve kereste mahzenleri bulunan78, ihtiyaç duyulduğunda
büyük gemilerin de inşa edildiği İznik Tersanesi, Kanuni devrinde tamir edilmiştir.
Köprülüler devrinde genişletilmiş olan tersane, II. Mahmut devrinde daha kapsamlı bir
tamirattan geçirilmiştir79.
Abdülhamit döneminde tersanede bir takım düzenlemeler yapılarak eksiklikler
giderilmeye çalışılmıştır. 1882 yılı ortalarında İzmit Tersanesi’nde bulunan kereste
gözleriyle vapur iskelesinin bazı yerlerinin tamirine ihtiyaç gösterilmiştir. Bunun için
keşif yapılmış ve kereste gözlerinin 5.751, iskelenin ise tersanede mevcut olan tezgâh
bozmalarından tamir edilmesi halinde 6.190 kuruşa onarımının yapılabileceği tespit
edilmiştir. Bu durumda onarım için sarf edilmesi gereken meblağ 11.941 kuruştur. Bundan
fazla para harcanmamak hatta söz konusu tamiratı mümkün olduğu takdirde daha az masrafla
gerçekleştirmek kaydıyla talep edilen onarımın yapılması yönünde irade çıkmıştır80.
Nitekim ormanlarıyla bilinen ve seyyahlar tarafından ağaç denizi olarak adlandırılan
İzmit ve çevresi kereste açısından önemli idi ve eski dönemlerden itibaren devlet birçok
kez kereste ihtiyacını buradan karşılamıştı. İstanbul’un fethi öncesinde Rumelihisarı’nın
inşası için gerekli kereste İzmit’ten getirilmişti. III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’ın
Üsküdar’da yaptırdığı Atik Valide Sultan Külliyesi için gerekli olan taş ve mermerin yanı
sıra keresteler de yine İzmit’ten sağlanmıştı. 1770’te Osmanlı donanmasının Çeşme Limanı
önünde yakılmasından sonra donanma yeniden teşkil edilirken gemi inşası için gerekli
kereste İzmit’ten sevk edildiği gibi 1727’de Navarin’de yok edilen donanmanın yeniden
inşası sırasında da İzmit’te pek çok gemi yapılmıştır81.
Abdülhamit döneminde tersanede yapılan düzenleme kereste gözleriyle vapur
iskelesinin bazı yerlerinin tamiriyle sınırlı değildir. 1895 yılı ortalarında tersanede bulunan
ve depremden zarar gören çeşmenin tamir edilmesi ve tersane içinde bir mescit inşa edilmesi
talep edilmiştir. Yapılan incelemeler sonunda çeşmenin 8.683,5 kuruş masrafla tamir
edilebileceği, inşası tasarlanan mescidin de 17.493,5 kuruşla yapılabileceği anlaşılmıştır.
Ancak bazı tasarruf önlemleri alınarak bu meblağın düşürülebileceği öngörülmüştür. Bu
önlemler şunlardır:
-Mescidin kereste ve kiremitlerinin, kâgire dönüştürülmesi kararlaştırılan eski kereste
gözlerinden kalacak olan kiremit ve kerestelerden,

76 BOA. İ. ŞD. 51/2860 (Lef: 2).


77 BOA. İ. DH. 1209/94628.
78 Bostan, “İzmit”, s. 540.
79 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilâtı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, Ankara 1992, s. 19-20.
80 BOA. İ. DH. 855/68564 ( Lef: 2).
81 Bostan, “İzmit”, s. 537.

886
Mucize ÜNLÜ

-Sıva ve benzeri malzemelerin, dışarıdan uygun fiyatla getirilecek taşların tersane içinde
yakılmasıyla elde edilecek kireçten,
-Çivilerin, mevcut hurdalardan karşılanması,
-Kapı ve çerçevelerin, tersanedeki dülgerler tarafından imal edilip kullanılması.
Bu durumda hem yapı sağlam olacak hem de nakdî harcamalar yevmiye ve cam
bedelinden ibaret kalacaktır. Bu şekilde mescit 5.320 kuruşa mal olacağından hazineden
yapılacak harcama azalacaktır. Yani mescidin bu şekilde inşası halinde 12.100 küsur
kuruş tasarruf edilmiş olacaktır. Mescit ve çeşmenin inşasında, belirtilen meblağdan fazla
harcamada bulunulmaması hatta bu yapıların mümkün olduğu kadar daha uygun fiyata
çıkarılmasına gayret edilmesi uyarısıyla masrafların bir sonraki yıl bütçesine dâhil edilmesi
yönünde irade çıkmıştır82.
Fabrikalar
Çuha Fabrikası
Abdülhamit döneminin başlarında tamiratı gerçekleştirilen binalardan biri İzmit
Çuha Fabrikası’dır. Bu fabrika Sultan Abdülmecit döneminde ordunun giysi ihtiyacını
karşılamak üzere 1845 yılında açılmıştır83. 1878 yılı Nisanı’nın son gecesi saat 02.15’te
yaşanan zelzelede İzmit Çuha Fabrikası’nın büyük boyahane ocağıyla diğer bacaların üst
kısımları tamamen yıkılmış, duvarların çoğu yerleri çatlamış veya yıkılmıştır. Bir asker
yıkıntı altında kalmışsa da hemen çıkarılmış, başka kayıp olmamıştır. Fabrika yönetimi
gerekli kontroller yapılmadan fabrikanın işletilmesinin uygun olmayacağını bildirince
buraya bir heyet gönderilmiştir. Bu heyet incelemeleri sonunda hazırladığı raporda bir
daha deprem olması halinde fabrikanın tamamen yıkılabileceğini ifade ederek tehlikenin
giderilmesi için tespit edilen yerlerin bir an evvel inşa ve tamirinin yapılması gerektiğini
belirtmiştir. Tamiratın 1.417.593 kuruş masrafla gerçekleştirilebileceği belirlenmiştir.
Askerlerin giysilerinin önemli bir kısmı burada imal edildiğinden gereken tamiratın
yapılması zaruri görülmüş ve tasarruf kaidelerine riayet edilmesi uyarısıyla masrafın askerî
ödenekten karşılanması için irade çıkmıştır84. Fabrikanın tamiratı sürerken ek tamirat için
tekrar başvuru yapılmıştır. Sonradan gerçekleşen depremde fabrikanın başka birçok yeri
daha zedelendiğinden buraların da tamirine ihtiyaç gösterilmiştir. Tamir masrafı olarak
belirlenen 551.562 kuruşun sarfı için onay verilmiştir85.
Abdülhamit’in saltanatının son yılında çuha fabrikasının tamiri tekrar gündeme
gelmiştir. Askerlerin giysileri için gerekli kumaş daha önceden olduğu gibi Feshane-i
Âmire ile İzmit’teki fabrikada dokunarak üretilmekteydi. Ancak İzmit fabrikasının
zamanla birçok kısmı harap olduğundan bir süredir boş ve kapalı vaziyetteydi. Dolayısıyla
kumaş imalatı yalnız Feshane-i Âmire’de yapılmaktaydı. Oysa İzmit fabrikası mevkiinin
müsaitliğinden de yararlanılarak su ile çalıştırılmakta, kömür gibi para ile tedarik edilmesi
gereken diğer vasıtalara ihtiyaç duyulmamaktaydı. Dolayısıyla fabrikanın kapalı kalması
hazine için de zarar anlamına geleceğinden tamire onay veren irade çıkmıştır. Fabrikanın
tahmin edilen tamir masrafı 260.000 kuruştur. Dokuma için gerekli makine ile alet ve
edevatın geliştirilmesine de ihtiyaç vardı. Bunlar için ayrıca bir ödenek temin etmek
zor olmakla birlikte böyle yararı olacak bir fabrikanın uzun süre kapalı kalmasına rıza
gösterilememiştir86. Ordunun giysilerini imal eden bu fabrika, 1910 yılında da büyütülerek
yenilenecektir87.
82 BOA. İ. BH. 2/8 (Lef: 2).
83 Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara 1994, s. 64.
84 BOA. İ. DH. 768/62554 (Lef: 5).
85 BOA. İ. DH. 777/63202 ( Lef: 2).
86 BOA. BEO. 3323/249183 ( Lef: 2).
87 Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun…, s. 64.
887
Dakik Fabrikası
Osmanlı toplumu, ilk zamanlardan itibaren bir buğday üreticisi ve tüketicisi olduğundan
ülkede değirmenler en küçük kasabalara kadar yayılmıştı. 19. yüzyıl ortalarından itibaren un
imalinde değirmenden fabrikaya geçişle birlikte İstanbul başta olmak üzere un fabrikaları
kurulmaya başlanmıştır88. İzmit’te de 1870’lerin başında şehrin dışında, sahilde bir fabrika
inşası için ruhsat verilmiştir. O tarihten itibaren muntazam olarak işletilen bu fabrika 1899
yılında kısmen yanmıştır. Fabrikanın sahibi Patrikus, fabrikasının tamir edilerek inşasına
mahallî hükümetçe muhalefet edildiğini belirterek konuyu merkeze taşımıştır. Fabrikanın
inşasının üzerinden geçen 30 yıl içinde İzmit kasabası bir hayli gelişmiş, fabrika civarında
birçok dükkân ve mağaza yapılmıştır. Yeni binalar yapıldıkça fabrika İzmit çarşısının
ortasında denecek bir mevkide kalmıştır. Burası İzmit Çuha Fabrikası ambarlarının
bitişiğinde bulunduğundan fabrikanın orada yeniden inşa edilmesi halinde yangın tehlikesi
doğurabileceği, bacasından gece gündüz çıkan dumanın havayı kirletebileceği gerekçesiyle
mahallî idareciler bu talebi sakıncalı bulmuştur. Tüccarlar, çarşı esnafı ve kasaba halkı da
bu sebeplerden dolayı fabrikanın bulunduğu yerde yeniden inşa edilmesi girişimine itiraz
etmişlerdir. İzmit Belediyesi ayrıca daha önceki yangının yayılmasına da fabrikanın kasabada
bulunmasının sebep olduğunu beyan etmiştir. Patrikus, değirmen binasının sağlamlığı ve alet
ve edevatının fenne uygunluğuna dikkat çekerek fabrikanın çevresindeki kâgir ambarların
kendisine ait olduğunu, mevki olarak hiçbir mahzuru bulunmadığından daha önce yapılan
kontroller sonrasında tamirata ruhsat verildiğini hatırlatmıştır. Ayrıca kendisi hayli masraf
yaparak dışarıdan birçok yeni alet ve edevat getirttikten sonra mahallî hükümetin muhalefet
ettiğini dile getirmiştir. Bunun hem kanuna aykırı hem de adil olmadığını belirten fabrika
sahibi, bu değirmenin zaruri ihtiyaç olan ekmek fiyatının düşmesine ve mahallî gümrük
vergisinin artmasına sebep olmak gibi faydalarının olacağına da dikkat çekmiştir. Nafia
Nezareti vasıtasıyla yapılan incelemeler sonunda hazırlanan rapora göre, bir yıl önce 500
m. mesafedeki kömür dükkânlarında çıkan yangın hızla yayılarak değirmene kadar ulaşmış
fakat hükümet konağı ile şehrin doğusundaki eski cami ve mevcut ambarlar arasında
bulunan fabrikadan ileri geçememiştir. Fabrikanın binası ile makine mahalli arasında kalın
duvarlar olduğundan fabrika yangın tehlikesine karşı korunaklıdır. Fennî şartlar açısından
da uygun olduğundan binanın eski yerinde tamir edilerek inşasına ruhsat verilmelidir. Bu
rapor dikkate alınarak tamiratın engellenmesinin uygun olmayacağı sonucuna varılmış ve
yangına karşı gerekli önlemlerin alınması uyarısıyla fabrikanın talep edildiği üzere inşa
edilip işletilmesine ruhsat verilmiştir89.
Saat Kulesi
Saat yapma geleneği Osmanlı hayatına 16. yüzyılda girmiştir. İlk örneklerine yüzyılın
ikinci yarısında Üsküp, Banja Luka ve Jagodina’da olmak üzere Balkan coğrafyasında
rastlanan saat kuleleri, 18 ve 19. yüzyıllarda giderek yaygınlaşmıştır. II. Abdülhamit’in
tahta çıkışının 25. yılında valilere saat kulesi yapımıyla ilgili gönderdiği ferman bu
yapıların daha da yayılmasında etkili olmuştur. Çağdaşlığın teknik araçlarından biri olarak
da değerlendirilen saat kuleleri aynı zamanda padişahın kentlerdeki simgesel varlığının
ve egemenliğinin görsel unsurlarındandır. Şehrin en yüksek yapıları arasında yer alan
kuleler, önemli kamu binalarının yanına, meydanlara ya da yerleşim yerinin en yüksek
tepesine inşa edilirdi. Zamanı göstermenin yanında gözetleme kulesi, sisli havalarda yön
gösterici, üzerlerine konulan rüzgârgülü ile hava olaylarını ölçme gibi fonksiyonları da
vardı. Bazılarının kaidelerindeki çeşmeler sebil, altlarındaki odalar da muvakkithane işlevi
görmekteydi90.
88 Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun…, s. 83.
89 BOA. İ. DH. 1375/11.
90 Hicran Hanım Halaç-Sibel Özdemir İlhan, “Kentsel İmge Olarak Saat Kuleleri; II. Abdülhamit Han Dönemi Saat
Kulelerinin İstanbul Dışı Türkiye Coğrafyasında Dağılımları ve Bir Tipoloji Denemesi”, E-Journal of New World
888 Sciences Academy, 9/ 4 (2014), s. 191-192.
Mucize ÜNLÜ

İlk yapıldığı yerde mevcudiyetini sürdüren İzmit Saat Kulesi, kaide üstünde, tek
balkonlu yapı türündendir91. 1901 yılında İzmit mutasarrıfı Musa Kazım Bey tarafından
mimar Vedat Tek’e inşa ettirilmiştir. Şehre hakim bir tepe üzerinde, tren istasyonunun
kuzeydoğusunda yer alan bu kule 92, Sultan II. Abdülhamit’in cülusunun 25. yıldönümü
hatırası olmak üzere İzmit belediyesince inşa ettirilmiştir. Liva yönetimi, bu kule için
Avrupa’dan sipariş edilen saatin gümrük vergisinden muaf tutulmasını talep etmiş ve kule
umumun yararına olduğundan bu talep kabul edilmiştir93.
Kasr-ı Hümâyûn
Şehzadeliğinde sık sık İzmit’e gelen IV. Murat, 1633 yılı sonunda teftiş amacıyla şehre
geldiğinde burada kendisi için bir saray yapılmasını emretmiştir. Şehrin yukarı kesiminde inşa
edilen bu yapı, 1719’da İzmit ve çevresinde meydana gelen büyük zelzeleden zarar görünce
tamiri için emir gönderilmiştir. II. Mahmut zamanında da tamir edilen saray, Abdülaziz
zamanında yeniden inşa edilmiştir94. İzmit’te Abdülhamit döneminde onarım gören yapılar
arasında Kasr-ı Hümâyûn da bulunmaktadır. Kasr-ı Hümâyûn ve müştemilatının harap olan
yerlerinin tamiri için 88.000 kuruşa ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. İleride tamamen harap
olduktan sonra tamire kalkışılması halinde daha fazla masraf gerektireceği anlaşıldığından
onarılması için irade çıkmıştır95.
Sonuç
II. Abdülhamit dönemi imar faaliyetlerini İzmit özelinde ele aldığımızda kazada daha
çok mevcut binaların tamir ya da inşası yönünde taleplerin olduğu ve bu taleplerin büyük
oranda karşılandığı görülür. Resmî binalar, camiler, köprü ve derbentler, fabrikalar, tersane,
kasr-ı hümâyûn tamir gören binalardandır. Bunun yanı sıra saat kulesi, iptidaî ve idadî
binaları, askerî depo gibi ilk kez bina edilen yapılar ve yapımı tamamlanarak hizmete
açılan yollar İzmit’teki önemli bayındırlık çalışmaları arasında yer alır. Ülke genelinde
olduğu gibi İzmit’te de bu dönemde bayındırlık alanında yapılan çalışmaları sayısal olarak
tespit etmek güçtür. Bu sebeple imar faaliyetlerinin en önemlileri ve sonuç alınabilenleri
değerlendirilmeye çalışılmıştır. İncelemeye konu olan inşa ve tamir faaliyetlerinin
genelinde ekonomik sıkıntılar kendisini göstermiş, masrafların karşılanması sürecinde bir
sonraki yıl bütçesine havale, kalemler arası ödenek aktarımı, bütçe dışı yapılan harcamalara
kaynak arayışı, merkezî hazineden ek kaynak talebi gibi yazışmalar eksik olmamıştır.
Hükümet merkezi bazen inşaat mevsiminin geçmiş olması, keşif evraklarının eksik olması,
daha acil ödenek taleplerinin bulunması gibi gerekçelerle talepleri ötelerken, mahallî
idareciler ise taleplerinin önem ve aciliyetinden bahsederek gecikmelerden yakınmışlardır.
Gerek yerel gerekse merkezî yönetim geciktirilmesi halinde ileride daha fazla masraf ve
müşkülata sebep olabileceği düşünülen yapıların tamir ve inşasına öncelik vermiştir. Tüm
imar faaliyetlerinde yinelenen vurgular ise yeniden yapılacak ya da onarılacak binaların
sağlamlığına dikkat edilmesi, keşif bedelinin aşılmaması hatta mümkünse inşanın daha
düşük masrafla gerçekleştirilmesi ve bu faaliyetler yürütülürken halktan zorla para
alınmaması gibi hususlardır.
Sultan II. Abdülhamit döneminde İzmit’teki inşa ve tamir taleplerinde şehrin deprem
bölgesinde olması sebebiyle uğradığı hasarın da etkili olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
358’deki depremde büyük ölçüde tahrip olan İzmit, Osmanlı hâkimiyetine alındıktan
sonra da birçok kez depreme maruz kalmıştır. II. Bayezit devrinde meydana gelen 1509
depreminde büyük zarara uğrayan şehrin surları kısmen yıkılmış, bazı cami, medrese ve evler
91 Halaç-İlhan, “Kentsel İmge …”, s. 193, 195.
92 Duymaz, II. Abdülhamit…, s. 163.
93 BOA. DH. MKT. 2551/89; İ. RSM. 15/22 ( Lef: 3).
94 Bostan, “İzmit”, s.537, 540.
95 BOA. İ. ŞD. 89/5272 ( Lef: 2).
889
harap olmuştur. 1567 depreminde şehirde bir kısım ev çökmüş, bir kısmı hasar görmüştür.
1719’da İzmit ve civarında meydana gelen büyük zelzelede de şehrin önemli bir bölümü
yıkılmış, Gümrükhane deniz suları altında kalmış, Mehmet Bey Camii ve müştemilatı
tamamen, Pertev Paşa Camii ve külliyesi kısmen zarar görmüştür. Bu depremin yaraları
sarılamadan 1754 ve 1766 depremleri şehrin önemli binalarına ve tersaneye yine büyük
oranda zarar vermiştir. İzmit, Abdülhamit döneminde yaşanan 1894 İstanbul depreminden
de etkilenmiştir96.
II. Abdülhamit dönemi, yıkılışa doğru giden Osmanlı Devleti için malî açıdan oldukça
zor yıllardır. Malî iflasını açıklayan devletin 93 yenilgisi sonrasında Rusya’ya külliyetli
miktarda tazminat ödemek ve savaş sonrasında büyük kitleler halinde Anadolu’ya akan
muhacirleri iskân ve iaşe etmek durumunda kalması ekonomik imkânları iyice daraltmıştır.
Buna rağmen mevcut imkânlar dâhilinde Tanzimat’la başlayan değişim kapsamında gerekli
görülen düzenlemeler ve yeni devlet kurumları için ihtiyaç duyulan kamu binalarının
yapım ya da onarımı sürdürülmüştür. Gerek depremlerin verdiği hasar ve uzun yıllar bakım
görmemenin sebep olduğu harabiyet gerekse yeni binalara duyulan ihtiyaca binaen imar
talepleri karşılanmaya çalışılmıştır. Bu talepler karşılanırken çok hesaplı davranılmış, zaman
zaman halkın yardımlarına başvurulmuş ancak halkın mağdur edilmemesi noktasında da
gerekli hassasiyet gösterilmiştir.

96 Bostan, “İzmit”, s. 536-538.

890
Mucize ÜNLÜ

KAYNAKÇA
Başbakanlık Osmanlı Arşivi:

A. MKT. UM. 462/16.

BEO. 730/54716, 794/59499, 1051/78758, 1134/85010, 1655/124118, 2211/165752, 2409/180621, 2574/193031,


2998/224849, 3323/249183.

DH. MKT. 2551/89.

DH. TMIK. S. 13/52, 68/29.

İ. BH. 2/8.

İ. DH. 687/47888, 768/62554, 777/63202, 782/63592, 855/68564, 973/76867, 1088/85377, 1209/94628, 1375/11, 1381/4.

İ. EV. 13/48, 36/13.

İ. HUS. 67/44.

İ. RSM. 7/58, 15/22.

İ. ŞD. 36/1801, 41/2163, 51/2860, 57/3235, 89/5272.

İ. MMS. 62/2916.

MF. MKT. 131/5, 677/25, 958/46.

MVL. 721/10.

ŞD. 2708/38, 2771/29, 1641/33.

ŞD. DH. 2447/37.

Y. PRK. ASK. 57/85, 57/92.

Süreli Yayınlar:

M. Ş., “İzmid Manzaraları”, Sevet-i Fünun, 11 Ocak 1894.

Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye, 1294.

Matbu ve Tetkik Eserler-Makaleler:

Albayrak, Mustafa, “Osmanlı-Alman İlişkilerinin Gelişimi ve Bağdat Demiryolu’nun Yapımı”, Ankara Üniversitesi
Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 6 (1995), s. 1-38.

Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı, Dersaadet 1313.

Ali Tevfik, Memalik-i Osmaniye Coğrafyası, III, İstanbul 1318.

Batur, Afife, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, IV
(1985), s. 1038-1067.

Bostan, İdris, “İzmit”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 23 (2001), s. 536-542.

--------------, Osmanlı Bahriye Teşkilâtı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, Ankara 1992.

Bozkurt, Gülnihal, Batı Hukukunun Türkiye’de Benimsenmesi, Ankara 1996.

Darkot, Besim, “İzmit”, İslam Ansiklopedisi, 5/II (1993), s. 1251-1256.

Duymaz, A. Şevki, II. Abdülhamit Dönemi İmar Faaliyetleri (Türkiye Örnekleri), Basılmamış Doktora Tezi, Isparta
2003.

Eldem, Vedat, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara 1994.

Halaç, Hicran Hanım-Sibel Özdemir İlhan, “Kentsel İmge Olarak Saat Kuleleri; II. Abdülhamit Han Dönemi Saat
Kulelerinin İstanbul Dışı Türkiye Coğrafyasında Dağılımları ve Bir Tipoloji Denemesi”, E-Journal of New World
Sciences Academy, 9/4 (2014), s. 190-200.

Kodaman, Bayram, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Ankara 1991.

Somel, Selçuk Akşin, “Abdülhamid Devri Eğitimine Genel Bir Bakış”, Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi, Editör:
Coşkun Yılmaz, İstanbul 2012, s. 147-152.

Şemseddin Sami, Kâmus’ul A’lâm, II, İstanbul 1889.

Tuğlacı, Pars, Osmanlı Şehirleri, İstanbul 1985.

Tüccarzade İbrahim Hilmi, Memalik-i Osmaniye Cep Atlası, İstanbul 1323.

Yıldız, Gültekin, Osmanlı Devleti’nde Hapishane Islahatı (1839-1908), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002. 891

You might also like