Professional Documents
Culture Documents
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları Ve Alınan Önlemler
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları Ve Alınan Önlemler
Makale Geçmişi Öz
Bulaşıcı hastalıklar, tarih boyunca insan varlığını ve toplumları tehdit
Geliş: 27.10.2020 etmiştir. Nüfus hareketleri başta olmak üzere birçok yolla yayılan bu
hastalıklar, büyük yıkımlara sebep olmuştu. Tarihi geçmişi binlerce yıl
Kabul: 22.12.2020
öncesine dayanan çiçek hastalığı da insanlığı tehdit eden bulaşıcı
On-line Yayın: 31.12.2020
hastalıkların en önemlileri arasında yer almıştır. Hastalık, yayıldığı
bölgelerde büyük can kayıplarına yol açmış ve bu nedenle devletler
Anahtar Kelimeler söz konusu hastalıkla mücadeleye büyük önem vermişlerdir. Çiçek
salgını ile mücadeleye Osmanlı Devleti döneminde başlanmıştı.
Türkiye Özellikle Balkan ve Birinci Dünya savaşları sırasında büyük yıkımlara
Salgın Hastalıklar neden olan salgın hastalıklar arasında çiçek de yer almıştı. Çiçek
Çiçek salgınları ile mücadeleye Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde
de devam edilmiştir.
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti
Cumhuriyet döneminde çiçek salgınları genellikle Suriye, Irak ve İran
gibi komşu ülkelerden çeşitli vasıtalarla Anadolu’ya geçmiştir. Bu
nedenle Cumhuriyet hükümetleri, yurt dışından gelen çiçek
salgınlarından korunmak amacıyla sınır üzerinde yer alan bölgelerde
gerekli tedbirler almıştır. Bunun yanında yurt içinde yayılan ve varlığı
Araştırma Makalesi tespit edilen vakaların salgınlara fırsat vermeden bastırılması için
yoğun çalışmalara başlanmıştı. Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti,
hastalığın yayıldığı bölgelere sağlık ekipleri göndermiş ve geniş ölçüde
aşılama çalışmalarına başlanmıştı.
Bu çalışmada Cumhuriyet döneminde 1926-1931 Suriye’den, 1942-
1944 Suriye ve Irak’tan ve 1956-1957 yılları arasında da İran, Irak ve
DOI: Suriye’den yayılan çiçek salgınları ve bunlara karşı sınır kapıları ile
http://dx.doi.org/10.29228/JASSS.47189 yurt içinde alınan önlemler incelenmiştir.
GİRİŞ
Cumhuriyet Dönemi’ne kadar sağlık alanındaki çalışmalar vakıfların bünyesinde hasta bakım
yerleri, şifahaneler1 tımarhaneler2 ve cüzzamhanelerin3 kurulmasıyla başlamış ve bu kurumlarla
toplumun geniş kesiminin sağlık sorunları çözülmeye çalışılmıştı. Modern tıp eğitimi vermek amacıyla
kurulan kurumlar4 ülkenin sağlık personeli ihtiyacını karşılamada yetersiz kalmıştı. Bu durumun
sonuçları Balkan savaşlarında acı bir şekilde görülmüştü. 5 Kısa bir süre sonra başlayan Birinci Dünya
Savaşı sırasında Anadolu’yu saran salgın hastalıklar, ordunun sağlığını tehdit edeck boyutlardaydı. 6 Bu
dönemde görülen hastalıklardan biri olan çiçek, savaş sırasında 3. Ordu bölgesinde etkisini
hissettirmişti. Bu nedenle bütün orduya diğer aşılarla birlikte çiçek aşısı da yapılmıştır. 7 Ancak yaygın
ve büyük bir savaş için bu çabalar yetersiz kalmıştı.
1) Millî Mücadele Döneminde Salgın Hastalıklar ve Çiçekle Mücadele
Millî Mücadele sırasında işgale uğrayan yerlerde nüfusun azalması, halkın bir bölümünün
yoksul, perişan bir hale düşerek göç etmesi, bulaşıcı hastalıkların yayılmasının yanında büyük
ekonomik ve sosyal sorunların yaşanmasına yol açmıştı.8 Salgın hastalıklara karşı alınan önlemlerle
ilgili Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922’de TBMM’de yaptığı konuşmada; “Bu sene emraz-ı sâriye istilâsına
meydan verilmedi, baş gösterenler derhal tedabir-i sıhhiye ittihaziyle olduğu yerde itfa olundu. Emraz-ı sâriyeye
karşı en katî tedbir olan aşılar artık tamamiyle memleketimizde istihsal olunmaktadır. Üç milyon küsur kişilik
çiçek aşısının Sivas'ta istihsal edilmiş olduğunu zikretmek bu bapta kâfi bir fikir verebilir”, 9 şeklinde yer
vermişti. Bu sırada İstanbul’da zuhur eden çiçek vakalarının artmasına engel olmak amacıyla bütün
okullara çiçek aşısı uygulanmış,10 ancak salgın etkisini devam ettirince alınan yeni bir kararla okullar
tatil edilmişti.11 Aşı uygulamaları ve eğitime ara verilmesi buradaki çiçek salgınının etkisini kırmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1923’te TBMM’yi açış konuşmasında; memleketin sağlık açısından
311 durumunun memnuniyet verici olduğunu ve bu alandaki çalışmaların büyük oranda salgın
hastalıkların önlenmesine sarf edildiğini, İstanbul ve Sivas’taki kurumların yanında mücadelenin
Diyarbakır, Afyonkarahisar, Eskişehir, Niğde, İzmir ve Ankara’da açılacak kurumlarla daha da
güçleneceğini belirtmiştir. Paşa, konuşmasında daha önce 3 milyon çiçek aşısı üretebilen Sivas’taki
müessesenin geçen sene 5 milyon çiçek aşısı ve bunun yanında kolera ve tifo aşılarının da üretildiği ve
halka tatbik edildiğini de vurgulamıştı.12
Millî Mücadele sırasında Sivas’ta üretilen çiçek aşıları salgınların baş gösterdiği bölgelere
gönderilerek tedavide kullanılmaktaydı. Bu bağlamda Nisan 1923’te Tokat ve havalisinde etkili olan
1 Rıdvan Ege, Türkiye’nin Sağlık Hizmetleri ve İsmet Paşa, İnönü Vakfı Yayınları, Ankara 1992, s.5.
2 Türkiye Tarihi I, Osmanlı Devletine Kadar Türkler, Yayın Yönetmeni: Sina Akşin, Cem Yayınevi, İstanbul 1997, s.366-367.
3 Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, Ankara 1973, s.97.
4 Cumhuriyet Dönemi Yataklı Tedavi Hizmetleri (1923-1983) ve 1983 Yılı Çalışmaları, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayını, Ankara
1983, s.26.
5 Genelkurmay Başkanlığı, Balkan Harbi (1912-1913) I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s.144.
6 Fatih M. Dervişoğlu, Milli Mücadelede Sağlık Teşkilatına Bir Bakış, Öz Emek Matbaası, Sivas 2007, s.43.
7 Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde Sağlık Hizmetleri, Yayına Hazırlayanlar: Özlem Demireğen, Alev Keskin, Fatma İlhan,
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2011, s.18, 31, 81; Genelkurmay
Başkanlığı, Birinci Dünya Harbi Kafkas Cephesi 3’ncü Ordu Harekâtı I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s.55.
8 TBMM ZC. I/1, İ: 13, (9.5.1336), s.241; Bilal Ak, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Sağlık Hizmetleri”, Türkler XVII, Yeni Türkiye
10 Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (metinde bundan sonra CCA olarak kullanılacaktır) CCA,
çiçek hastalığına karşı Sivas’ta üretilen çiçek aşıları uygulanmıştı. 13 Daha önce de vurgulandığı gibi
ordunun ihtiyaç duyduğu aşı ve serumların önemli bir kısmı Türkiye’de üretilmişti. İstanbul
Bakteriyolojihanesi’nde üretilen aşı ve serumlar her hafta düzenli bir şekilde Hilâl-i Ahmer (Kızılay)
vasıtasıyla Anadolu’ya sevk edilmişti.14 Millî Mücadele döneminde o günkü çiçek aşısı ihtiyacının bir
kısmı da Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaîye Vekâleti tarafından İtalya’dan satın alınarak, Antalya yoluyla
ihtiyaç duyulan bölgelere gönderilmişti.15 Cumhuriyet döneminde de Türkiye’nin çiçek aşısı ihtiyacının
bir kısmı 1934 yılına kadar İstanbul Aşıhanesi’nce karşılanmış ve bu tarihten sonra da aşıhanenin
Ankara Hıfzıssıhha Enstitüsü’ne nakledilmesiyle aşı üretimi burada daha modern yöntemlerle
yapılmaya başlanmıştı.16
2) Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları ve Alınan Önlemler
Tarihi geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan çiçek hastalığı, poksvirüs cinsi bir virüsten ileri
gelen ve döküntü ile seyreden bulaşıcı bir hastalıktır.17 Çiçek hastalığı Türkiye’de eskiden beri tanınmış
bir hastalık olarak bilinmektedir.18 Cumhuriyet ilan edildiğinde başta çiçek olmak üzere, “ülkede her çeşit
bulaşıcı hastalıklar yaygın bir haldeydi”.19 Cumhuriyetin ilk yıllarında sağlık meselesi millî bir dava olarak
ele alınmış20 ve halkın sağlığını tehdit eden salgın hastalıklarla mücadeleye ağırlık verilmişti. Sıhhat ve
İçtimaî Muavenet Vekâleti bir taraftan sağlık teşkilâtını genişletirken diğer taraftan da salgın
hastalıklarla mücadeleye önem vermiştir. Bu mücadeleler için dönemin koşullarında büyük bir meblağ
olan 3.447.194 lira sarf edilmişti.21 Söz konusu dönemde verilen mücadele kapsamında yurt dışından
gelebilecek hastalıklardan korunma ve yurt içinde meydana gelen vakaların ve epidemilerin derhal
bastırılarak bir salgına meydan verilmemesi önemli bir yer tutmaktaydı.
Dönemin koşulları içinde bilinçli metotlarla salgın hastalıklarla mücadele edilmiştir. 1930’da
kabul edilen 1593 Sayılı Umûmî Hıfzıssıhha Kanunu’nda, Türkiye’de görülen bulaşıcı hastalıklarla
yapılacak mücadele yolları saptanmış, bulaşıcı hastalıklara karşı kullanılan her çeşit aşı ve serumların 312
hükümet tarafından hazırlanması, dışarıdan satın alınan aşı ve serumların, Sıhhat ve İçtimaî Muavenet
Vekâleti’nce saptanan vasıf ve koşullara uygun olma şartı getirilmiştir. Aynı kanunda çiçek hastalığının
önemi göz önünde bulundurularak, doğan her çocuğun doğumu takip eden ilk dört ay içinde aşısının
yapılması, 30 yaşına kadar her şahsın çiçek aşısını beş yılda bir tekrar ettirmesi zorunlu hale
getirilmişti.22
Cumhuriyet Dönemi’nde çiçek salgınları genellikle Suriye, Irak ve İran gibi komşu ülkelerden
çeşitli vasıtalarla Anadolu’ya geçmişti. Bu nedenle Cumhuriyet hükümetleri, bir taraftan yurt dışından
gelen çiçek salgınlarından korunma ve ülke içinde de tespit edilen vakaların salgınlara fırsat vermeden
bastırılması için yoğun çalışmalara başlamıştı. Bu dönemde Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı yurt dışı
13 CCA, 030.10.5.29.36.
14 Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl,...s.142-143; Ali Gürsel, Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları (1920-1960), Hacettepe Üniversitesi
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 1998, s.92-93.
15 Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, …s.32.
17 Çiçek hastalığı üç devrelidir. Hastalığın kuluçka süresi 10-15 gün sürer. Yayılma devresinde hastada titreme, çok ve çabuk
yükselen ateş, bel, sırt, baş ağrıları, kusmalar, bazen hezeyan ve çırpınma (çocuklarda) görülür. Bu devre 4-5 gün sürer. Daha
sonra 6 gün süren döküntü devresi gelir. Çoğu zaman döküntü devresinin başında düşen ateş, bu sırada tekrar yükselebilir. Son
devrede kabarcıklar kurur ve yerlerinde çiçek bozuğu denen izler kalır. Bkz: Ali Rıza Gönüllü, “Antalya’da Salgın Hastalıklar
(1894-1922)”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C:24, S:71, Ankara 2008, s.461.
18 TBMM ZC, D: 7, C: 2, İ:27. (25.5.1943), s. 200.
19 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar I, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1973, s.249.
20 Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, …s.321; Bilal Ak, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Sağlık Hizmetleri”, Türkler XVII, Yeni Türkiye Yayınları,
27 CCA, 030.10.177.220.13.
28 CCA, 030.10.177.220.13.
29 CCA, 030.10.177.220.13.
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları ve Alınan Önlemler
“ Gaziantep 7 -
Kasım 1929 Mardin 88 38
“ Urfa 18 -
“ Gaziantep 7 -
Aralık 1929 Mardin 871 455
“ Urfa 5 1
“ Gaziantep 7 1
Ocak 1930 Mardin 68 55
“ Urfa 4 -
“ Gaziantep 9 1
Şubat 1930 Mardin 82 40
“ Urfa 3 1
“ Gaziantep 24 1
Salgın ilk etapta Mardin’de etkili olmuştu. Tabloda görüldüğü gibi hasta ve vefat sayıları burada
daha yüksektir. Salgın Mardin’de Aralık 1929’da en üst noktaya ulaşmıştı. Ancak alınan önlemelerle
sonraki aylarda düşüş olmuştur. Diğer iki vilâyette de hasta ve vefat sayıları düşük olmasına rağmen
zamanında alınan ciddi önlemler sonunda çiçek salgının buralardaki etkisi daha az olmuştu.
Eylül 1929’dan Mart 1930’a kadar yapılan aşı çalışmaları neticesinde; Mardin’de 69.562, Urfa’da
82.527, Gaziantep’te 61.806, Cebelibereket (Osmaniye)’te 11.105, Malatya’da 21.141, Elaziz (Elazığ)’de
119.164, Maraş’ta 12.552 kişiye çiçek aşısı yapılmış ve söz konusu bölgede mücadelenin başlangıcından
Mart 1930’a kadar aşıya tabi tutulan toplam kişi sayısı 377.857’ye ulaşmıştı. 30 Mardin, Urfa ve Gaziantep
mıntıkalarında çıkan çiçek hastalığı mahalli doktorlar ve sağlık memurları ile yeniden oluşturulan 8 314
seyyar sıhhat memuru vasıtasıyla aşı mücadelesine başlanmıştı. 31 Bunun yanında 6 Kasım 1929’da
çıkarılan kararnâme ile çiçek vakalarının zaman kaybetmeksizin sınır ve sahillerdeki memurlar
tarafından telgrafla bildirilmesi kararlaştırılmıştı.32 Ayrıca Diyarbakır ve havalisinde çiçek
mücadelesinde ve lüzum görülecek yerlerde salgın hastalıklara karşı gerekli aşıları yapmak üzere
seyyar sıhhat memurları görevlendirilmişti.33 Alınan ciddi önlemlerle salgının etkisi kırılarak bazı
yerleşim yerlerinde tek tük vakalar şeklinde görülmeye başlanmıştı. 1929’da İran’da çıkan çiçek
salgınının34 da bu çerçevede alınan tedbirlerle Türkiye’de yayılması engellenmiştir.
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekili Dr. Refik Bey tarafından 14 Nisan 1930’da Başvekâlet’e
gönderilen raporda; çiçek salgının kaynağı ve sebeplerini araştırmak ve aynı zamanda yapılan aşı
çalışmalarını kontrol ederek lüzum görüldüğü takdirde faaliyetin istenilen şekilde geliştirilip ve
devamını da düzenlemek üzere Vekâlet Seyyar Emraz-ı Sâriye Mütehassısı Doktor Vefik Vassaf Bey’in
Mardin’e gönderildiğini belirtmiştir. Vassaf Bey, salgının etkili olduğu yerlerde yaptığı incelemeler
sonunda bir rapor hazırlayarak, Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti’ne göndermişti. Gönderilen
raporda, hastalığın bulaşma nedenleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştı. Rapora göre, buradaki halkın
büyük bir kısmının sınır boyu üzerinde ikâmet ettiği ve sınırın diğer tarafındaki köylerle daima temasta
bulundukları vurgulanmıştı.35 Türkiye-Suriye sınırlarının yeniden tespiti neticesinde bazı köy
30 CCA, 030.10.177.220.13.
31 CCA, 030.10.177.220.14.
32 CCA, 030.18.01.02.6.54.10.
35 CCA. 030.10.177.220.14.
Abdulaziz Kardaş
arazilerinin karşı tarafta ve Suriye arazilerinin bir kısmı da Türkiye tarafında kalmıştı. 36 Bu durum her
iki taraf arasında teması artırmıştı. Bunun yanında Suriye’den gelen ve sınıra yakın köylerin halkı
tarafından yardım gören çapulcuların akınları da hastalığın taşınmasında etkili olmuştu. Bu şekilde
Nusaybin’de ve Şahmişin’de çıkan ilk çiçek vakaları sürekli ilişki içinde bulunulan ve Suriye’de
Fransızlar tarafından kurulan Kamışlı Kasabası’ndan geçmişti. Bundan sonra 22 Temmuz 1929’da
Derik’e yarım saat mesafede bulunan Telbisin Köyü’nde ve 25 Temmuz 1929’da vilâyet merkezine bağlı
Kavvs Köyü’nde görülen çiçek vakaları da yine Suriye’de bulunan Amude Köyü’nden gelen iki çocuk
vasıtası ile bulaştırılmıştı.37
Doktor Vefik Vassaf Bey’in hazırladığı raporda hastalığın kısa bir zaman zarfında salgına
dönüşüp süratle yayılmasının sebepleri şu şekilde açıklanmıştı; 1) Suriye’de sınıra yakın Hazne
köylerinde türeyen, peygamberlik iddiasında bulunan ve şöhreti kısa sürede cahil halk arasında yayılan
Şeyh Ahmet ismindeki şahsı görmek amacıyla akın akın giden ve hükümet kuvvetleri tarafından önüne
geçilemeyen 200-300 kişilik kafileler halindeki ziyaretlerin gerçekleşmesi, 2) Fenni şekilde yapılan aşıya
rağbet edilmeyerek, aşının bulunuşundan önceki zamanlarda insanlar tarafından denenmiş olan
“insandan insana aşı nakledilmek” yönteminin bazı kişiler tarafından gizlice tatbik edilmiş olması, 3) Aşı
için sağlık memurlarının taramalarda isimlerinin kaydedildiğini gören halkın, bu kayıt işlemlerinin
askerlik veya vergi için yapıldığını düşünerek, bundan kaçınmaları da hasta sayısının artmasına ve
hastalığın salgına dönüşmesine neden olmuştu. 38 Raporda çiçek salgınının büyük kayıplara yol
açmasının sebepleri arasında; köylerde evlerin penceresiz güneş görmez ve rutubetli bir şekilde inşa
edilmiş taş binalardan ibaret olması, sokakların sağlık açısından kirli bulunmaları ve halkın sağlıklı
içme suyundan mahrum olması da sayılmıştı.39
Suriye’den yayılan çiçek salgını 1929-1930 arasında Diyarbakır’da da etkili olmuştu. Salgın
315 bölgede aralıklarla devam etmiş ve 1934’te Mardin’in Kızıltepe Kazası ve köylerinde görülmüştü.
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti, salgının etkili olduğu bölgeye sağlık işleri müdürü, hükümet
tabibi ve sıhhiye memurlarından oluşan bir ekip göndermişti. Yapılan mücadele ve alınan gerekli
tedbirler sayesinde salgının yayılması engellenmişti.40 Birinci Umumi Müfettişlik, çiçek salgını gibi
hastalıklarla mücadele için kendi bölgesinde bulunan Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Müdürlükleri,
Hükümet Tabipleri ve belediyeleri görevlendirmişti. Bu kurumlar gerekli aşı ve serumları tedarik
ederek salgınlara karşı hazırda bekletmişti.41 Diyarbakır Halkevi İçtimaî Yardım Şubesi de vilâyette
etkili olan köylere doktorlar göndermiş ve 500 köy çocuğuna çiçek aşısı tatbik ettirmiştir.42
1929 ve 1938 yıllarında İran’dan gelen mülteciler arasında görülen çiçek vakaları Türkiye’nin
bazı bölgelerinde salgınlara sebep olmuştur. Hastalığın görüldüğü bölgelerde alınan tedbirlerle bu
salgınların genişlemesi önlenmiştir.43 Bu dönemde salgının etkili olduğu bazı vilâyetlerde yapılan çiçek
aşıları şu şekildeydi.44
36 İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları (1920-1945) I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2000, s.295-304.
37 CCA, 030.10.177.220.14.
38 CCA, 030.10.177.220.14.
39 CCA, 030.10.177.220.14.
41 Güneydoğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, Yayınlayan Birinci Genel Müfettişlik, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1939, s.384-385.
44 Güneydoğu Birinci…s.356-380.
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları ve Alınan Önlemler
Tablo 2:
Dönem Vilâyet İlk Aşı Mükerrer Toplam Aşı
1928-1938 Diyarbakır 284254 157564 441818
1928-1938 Mardin 249805 63930 313735
1928-1938 Urfa 148862 153557 302419
1928-1938 Van 83292 52500 135792
1932-1938 Muş 86323 - 86323
1935-1938 Bitlis 23723 - 23723
1935-1938 Siirt 58797 - 58797
1936-1938 Hakkâri 6667 2164 8831
Aşı çalışmaları incelenen dönemde salgının en yoğun olduğu ilk üç vilâyet olan Diyarbakır,
Mardin ve Urfa’da yoğunlaşmıştı. Diğer vilâyetlerde de salgın nispetinde aşılar yapılmıştı.
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti, başta çiçek olmak üzere salgın hastalıklar hakkında halkı
bilgilendirmek amacıyla risale ve broşürler bastırarak halkevleri ve bütün vilâyetlere parasız
dağıtmıştır. Bu bağlamda çiçek hastalığı ile ilgili de 50 bin adet risale ve broşür bastırılmıştır. 45
2.2) 1942-1944 Döneminde Suriye ve Irak’tan Yayılan Çiçek Salgını
Türkiye’de ikinci büyük çiçek salgını 1942-1944 yıllarında görülmüştü. Salgın, çiçek hastalığının
devamlı bulunduğu Suriye ve Irak’tan gelerek güneydeki vilâyetlerde etkili olmaya başlamıştı. Salgın
Temmuz 1942’de Suriye sınırından Mardin Vilâyeti’ne geçmişti. Savaş döneminin ortaya çıkardığı
koşullar nedeniyle Midyat Kazası’nda yayılma alanı bulan salgın, başlatılan aşı seferberliği ve sağlık
teşkilâtının programlı çalışmalarıyla yayılması engellenmişti. 46
Bu dönemde halkın aşı için yapılan taramalardan kaçması, hastalığa yakalananların tespitini 316
zorlaştırmış ve bu durum vakaların artmasına neden olmuştu. Böylece çiçek hastalığı kısa bir süre
içinde ulaşım ve taşımacılık faaliyetlerinin de etkisiyle Ağustos 1942’de Urfa’da, Eylül’de Siirt’te,
Ekim’de Diyarbakır'da, Kasım’da İstanbul, İzmir ve diğer birçok vilâyetlerde ilk vakalar görülerek
yurdun her tarafına yayılmış ve yer yer salgın halini almıştı.47
Çiçek salgını, İkinci Dünya Savaşı yıllarının özel durumunun da etkisiyle yapılan mücadeleye
rağmen devam etmişti. Bu dönemde İstanbul’un Fatih semtinde 8 çiçek vakası görülmüştü. Hastalığın
salgına dönüşmesine meydan vermemek amacıyla harekete geçen İstanbul Sıhhat ve İçtimaî Muavenet
Müdürlüğü, kısa süre içinde 70 bin kişiye çiçek aşısı yaptırmıştı. 48 İstanbul Sıhhat ve İçtimaî Muavenet
Müdürlüğü, 1942 yılı sonuna kadar İstanbul’da 220 bin kişiye çiçek aşısı yaptırılmıştı. Sıhhat ve İçtimaî
Muavenet Vekâleti’nin çalışmaları ile şehirde aşılanan kişi sayısı 600 bin’i aşmıştı. 49 Ayrıca Sıhhat ve
İçtimaî Muavenet Vekâleti’nin talebi üzerine İstanbul’da çiçek hastalığına karşı mücadele işlerinde
çalıştırılacak memurların görevlendirmeleri İcra Vekilleri Heyeti’nce kararlaştırılmıştı. 50 Bunun yanında
Hıfzıssıhha Kanunu’na göre 30 yaşına kadar uygulanan çiçek aşısının vekâletlerde çalışan memur ve
müstahdemlere de yapılması kararlaştırılmıştı.51
Hastalığın daha içerdeki vilâyetlerde de görülmesi üzerine Sıhhat ve İçtimaî Muavenet
Vekâleti, salgının yayıldığı bölgelere doktor ve sağlık ekipleri göndermişti. Hastalığın yurdun içine
45 Cumhuriyetin İlk 15 Yılında Sağlık Hizmetleri, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayını, İstanbul 1998, s.359.
46 M. Kadri Olcar, “Yirmi Beş Yıllık Cumhuriyet Devrinde Sağlık ve Sosyal Yardım Çalışmalarımız”, Ulus, 29 Ekim 1948.
47 TBMM ZC, D:VII, C:2, İ:27, (25.5.1943), s.209-210.
48 “ Şehrimizde Salgın Halinde Çiçek Hastalığı Yoktur”, Son Posta, 6 Birincikânun 1942.
50 CCA, 030.18.01.02.102.37.5.
51 CCA, 030.10.15.87.30.
Abdulaziz Kardaş
yayılmasını önlemek amacıyla daha etkili tedbirler alınmıştı. Ancak alınan tedbirler yetersiz kalmış ve
salgınla mücadele için sıtma, trahom, emraz-ı sâriye, sıhhat memur ve tabiplerinden yararlanılmıştı.
Bunların da yetersiz kalması üzerine sağlık memurları okulunda okuyan öğrenciler ile yatılı tıp öğrenci
yurdunda kalan son sınıf öğrencileri de çiçek salgını mücadelesinde görevlendirilmişti. 52 Bu ekipler
vasıtasıyla köylere varıncaya kadar bütün halka çiçek aşısı uygulamasına başlamıştı. 1942 yılı sonuna
kadar Mardin, Siirt, Urfa ve Diyarbakır çevresinde hastalığa yakalananların sayısı 796 kişi olarak tespit
edilmişti. Bunların büyük bir kısmı köylerde yapılan taramalar sonucunda ortaya çıkarılmıştı. 53
Hastalığın önlenmesinde çok önemli olan hastalık belirtilerinin hemen ihbar edilmesi için Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu’na göre halk ve yetkililer görevlendirilmişti. Bu çalışmalarla 25 Kasım 1942’ye
kadar, Mardin’de 5’i asker 654, Urfa’da 1’i asker 30, Siirt’te 44, Diyarbakır’da 2’si asker 68, Bitlis’te 19,
İstanbul’da 5, Van’da 1’i asker 3, Samsun’da 4, Amasya, Bursa, Erzurum, Eskişehir ve Konya’da 1’er
kişinin çiçek hastalığına yakalandığı tespit edilmişti.54
Salgında kullanılmak üzere ihtiyacı karşılayacak kadar çiçek aşısı hazırlanmıştı. Sıhhat ve
Îçtîmai Muavenet Vekîli Dr. Hulusi Alataş, 25 Mayıs 1943’te mecliste yaptığı konuşmada; bulaşıcı
hastalıklarla mücadele ederken 1943 yılının en mühim mevzusunun çiçek hastalığı olduğunu
söylemiştir. Alataş, konuşmasının devamında; “17 milyon kişilik ihtiyatımız da mevcuttur. Her vilâyette
yapılmış olan çiçek aşısında kullanılanlardan başka ihtiyatları da vardır. Bugün çiçek meselesini hallettik
düşüncesindeyiz. İstilâ vaziyeti kalmamıştır. Tek tük kaçanlar bulunur, münferit vakalar halinde olacaktır”, 55
şeklinde alınan önlemlerin başarılı olduğu ve salgının önüne geçildiğini belirtmişti.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de, TBMM’nin VII. Devresi’nin 2. Toplantı yılını açarken yaptığı
konuşmada; “Sıhhat teşkilatımız, bir aralık korkulu şekil almış olan salgın hastalıklarla başarılı bir şekilde
savaşmıştır”,56 sözüyle alınan tedbirlerin etkili olduğunu açıklamıştı.
317 Ağustos 1946’da Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekili olan Dr. Behçet Uz, salgın hastalıklarla
yapılan mücadeleler hakkında bilgi vermişti. Behçet Uz, açıklamasında salgın hastalıklar konusunda
geçen yıllara göre önemli mesafeler kat edildiğini, ülke sınırları dışında hüküm süren salgınlara karşı
tedbirler alındığını ifade etmişti.57 Dr. Uz, ayrıca eski senelerde hiç eksik olmayan çiçek hastalığının
tamamen önlendiğini vurgulamıştı.58 10.359 kişinin hastalanmasına ve 2.232 kişinin ölmesine sebep olan
çiçek salgını, aşı uygulanması ve diğer koruyucu tedbirler sayesinde durdurulmuştu. 59 Böylece korkulu
bir salgın halini alan çiçek hastalığının kısa bir süreliğine de olsa yayılması engellenmişti.
2.3) 1956-1957 Döneminde İran, Irak ve Suriye’den Yayılan Çiçek Salgını
1956 sonlarında İran ve Irak’ta görülen çiçek vakaları Irak’ta epidemiye dönüşerek vaka sayısı
1.179’a yükselmiş, bu esnada Lübnan’da 129 vakalık bir epidemi görülmüş ve 1957 yılı başlangıcında
Suriye’ye intikal etmiştir. Bu durumu dikkatle izleyen Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu vilâyetlerini sürekli uyararak sınır kapılarında gerekli tedbirlerin alınmasını
sağlamış ve bu bölgelerde genel aşı uygulanmasına geçilmiştir. Ancak, 1957 yılı başlangıcında
hastalığın Irak’ta önemini kaybetmesi, bu bölgede Türkiye sınırının çok geniş olması ve bölge halkının
özellikle kış aylarında Irak’la sıkı temas halinde bulunması nedeniyle hastalık alınan tedbirlere rağmen
56 TBMM ZC, D:VII, C: 14, İ:1, (1 Kasım 1944), s.6; “Milli Şefimiz İnönü’nün Tarihi Nutukları”, Demiryollar Dergisi, Yıl: 20, XX/236-
Mart ve Nisan 1957’de Hakkâri’nin Çukurca ve Beytüşşebap, Siirt’in Şırnak kazalarının dört sınır
köyünde 7 ölümle sonuçlanan 128 çiçek vakası tespit edilmiştir. 60 Tespit edilen çiçek hastalığının
yayılmasını önlemek amacıyla çıkarılan kararnâme ile 37 yeni memur istihdam edilmişti. 61 Bu salgın
mahalli sağlık örgütünün merkezden ve komşu vilâyetlerden takviye edilmesi, Milli Savunma, İçişleri,
Ulaştırma bakanlıkları ve diğer örgütlerin yardımıyla söndürülmüştür.
Çiçek aşısının kanunen zorunlu olması ve bu aşı uygulamasının sistemli bir şekilde yapılması,
bu konuda halkın eğitilmesi ve diğer koruyucu tedbirler sonucu çiçek hastalığının Türkiye’den kökü
kazınmış ve 1957 yılından sonra tek vaka görülmemiştir.62 Bundan sonra Dünyada çiçek hastalığının
endemik olarak bulunduğu ülkelerin sayısı gittikçe azalmıştı. Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO)’nın 1957
yılında faaliyete geçen Çiçek Eradikasyonu Ünitesi’nin de mali ve teknik desteği ile hastalığın hüküm
sürdüğü bölgelerin sınırları yıldan yıla küçülmüştür. Mart 1972’de Irak’ta çiçek vakaları ortaya çıkınca,
Sağlık Bakanlığı ilgilileri, özellikle sınır boyu vilâyetlerine öncelik tanıyarak kütlevi çiçek aşılaması
yapılmasını kararlaştırmış ve uygulamaya geçilmişti Daha sonra Suriye, İran ve Yugoslavya’da da
vakalar olduğu öğrenilmiş, bu duruma göre aşılama faaliyeti bölgeleri genişletilmiştir. 63 Alınan
önlemler sonuç vermiş ve bu dönemde komşu ülkelerde çıkan çiçek salgınları Türkiye’de etkili
olmadan söndürülmüştür. Bu bağlamda çiçek hastalığı tamamen ortadan kaldırıldığından uluslararası
anlaşmalar dâhilinde Türkiye’de de çiçek aşısı zorunluluğu kaldırılmıştır. 64 Böylece eski dönemlerden
beri Türkiye’yi etkileyen hastalık, bu tarihten itibaren görülmemiştir.
SONUÇ
Tarih boyunca insan varlığını ve toplumları tehdit eden büyük gelişmeler arasında salgın
hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Nüfus hareketleri başta olmak üzere birçok yolla yayılan salgın
hastalıklar, büyük yıkımlara sebep olmuştur. Tarihi geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan çiçek 318
hastalığı da insanlığı tehdit eden salgın hastalıkların en önemlileri arasında yer almıştır. Hastalık,
yayıldığı bölgelerde büyük can kayıplarına yol açmış ve bu nedenle devletler söz konusu hastalıkla
mücadeleye büyük önem vermişlerdir. Çiçek salgını ile mücadeleye sağlık alanında oldukça geri kalan
Osmanlı Devleti döneminde başlanmıştır. Özellikle Balkan ve Birinci Dünya savaşları sırasında büyük
yıkımlara neden olan salgın hastalıklar arasında çiçek de yer almıştı. Çiçek salgınları ile mücadeleye
Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde de devam edilmiştir.
Cumhuriyet döneminde Suriye, Irak ve İran gibi komşu ülkelerden yayılan çiçek salgınları
çeşitli vasıtalarla Anadolu’ya geçmiştir. Cumhuriyet hükümetleri, İstanbul ve Sivas’ta bulunan
kurumlarda üretilen aşı ve serumları kullanarak yurt dışından gelen çiçek salgınlarından korunmuş ve
yurt içine yayılan vakaların salgına dönüşmesine fırsat vermeden bastırılmıştır. Cumhuriyet
döneminde özellikle 1926-1931 yılları arasında Suriye’den yayılan daha sonra da 1942-1944 yılları
arasında yine Suriye ve komşusu Irak’tan ve 1956-1957 yılları arasında da İran, Irak ve Suriye’den
yayılan çiçek salgınları ile başarılı bir şekilde mücadele edilmiştir. Bu mücadelede yurt içinde yeterli
miktarda üretilen aşı ve serumların kullanılması, Türkiye’de çiçek salgınlarının sona ermesini
sağlamıştır.
KAYNAKÇA
1) Arşiv Belgeleri
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (CCA)
CCA, 030.10.15.87.30.
CCA, 030.10.177.220.13.
CCA, 030.10.177.220.14.
CCA, 030.10.5.29.36.
CCA, 030.18.01.02.102.37.5.
CCA, 030.18.01.02.148.23.2.
CCA, 030.18.01.02.6.54.10.
CCA, 030.18.01.02.6.55.10.
CCA, 030.18.01.02.7.63.5.
CCA, 030.18.01.02.8.10.12.
CCA, 180.09.12.70.24.
CCA, 180.09.12.70.27.
CCA, 180.09.12.70.29.
CCA. 030.10.177.223.16.
CCA. 030.10.177.224.9.
2) Resmi Yayınlar
Ayın Tarihi.
Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde Sağlık Hizmetleri, Yayına Hazırlayanlar: Özlem Demireğen,
319 Alev Keskin, Fatma İlhan, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları.
Genelkurmay Basımevi, Ankara 2011.
Cumhuriyet Dönemi Yataklı Tedavi Hizmetleri (1923-1983) ve 1983 Yılı Çalışmaları, Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığı Yayını, Ankara 1983.
Genelkurmay Başkanlığı, Balkan Harbi (1912-1913) I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993.
Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbi Kafkas Cephesi 3’ncü Ordu Harekâtı I, Genelkurmay
Basımevi, Ankara 1993.
Güneydoğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, Yayınlayan Birinci Genel Müfettişlik, Cumhuriyet Matbaası,
İstanbul 1939.
Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, Ayyıldız Matbaası, Ankara
1973.
TBMM ZC
3) Gazeteler
Son Posta
Akşam
Ulus
Vakit
4) Kitap ve Makaleler
“Cumhuriyet İdaresi 10 Senede Yüz Binlerce Vatandaşını Sıtmadan, Frengiden Kurtardı”, Akşam, 29
Teşrinievvel 1933.
“Milli Şefimiz İnönü’nün Tarihi Nutukları”, Demiryollar Dergisi, Yıl: 20, XX/236-238, Birinciteşrin-
Birincikanun 1944, ss.5-8.
“Mardin’de Çiçek Hastalığı ile Mücadele”, Ulus, 6 Sonkânun 1935.
“Şehrimizde Salgın Halinde Çiçek Hastalığı Yoktur”, Son Posta, 6 Birincikânun 1942.
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları ve Alınan Önlemler
Ekler:
Ek: 1) Türkiye’de 1940-1972 yılları arasında hastalıklara karşı uygulanan aşıların yıllara göre dağılımı.
Kaynak: Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, Ayyıldız Matbaası,
Ankara 1973, s.78.
321
Ek: 2) Tespit edilen çiçek vakaları ve vefat sayılarının yıllara göre dağılımı.
Kaynak: Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, Ayyıldız Matbaası,
Ankara 1973, s.85.
Cumhuriyet Döneminde Çiçek Salgınları ve Alınan Önlemler
322