Kafkas Üniversitesi Dede Korkut Eğitim Fakültesi: İlköğretim Matematik Öğretmenliği Programi

You might also like

You are on page 1of 10

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ DEDE KORKUT EĞİTİM FAKÜLTESİ

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI


ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ DERSİ VİZE ÖDEVİ

Serkan COŞTU

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ RİSK GRUBUNDA OLAN ANASINIFI ÇOCUKLARININ


ÖZELLİKLERİNİN AİLE VE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNE GÖRE
BELİRLENMESİ

Gökhan AÇIKGÖZ Emine Rüya ÖZMEN

Zeynep Buse ORALLI

209902001

GİRİŞ
Öğrenme, çevremizdeki uyaranlarla algıladığımız bilgilerin bellekte kodlanması daha sonra
birleştirilmesi ve yorumlanmasıyla oluşan bir süreçtir. Öğrenme her bireyde farklı şekilde
gerçekleşebilir. Bazı bireyler öğrenme sürecinde sınırlılıklar yaşamaktadırlar. Bu yaşanılan sınırlılıklar
öğrenme güçlüğü olarak kendini belli eder. Öğrenme güçlüğü, bireyin okuma, yazma ve matematiksel
alanda yaşadıkları güçlükleri ifade eden nörogelişimsel bir bozukluktur. Öğrenme güçlüğü genel
olarak 3 tür olarak ele alınır. Bunlar disleksi, disgrafi ve diskalkulidir. Disleksi okumada yaşanan
zorluklar, disgrafi yazmada yaşanan zorluklar, diskalkuli ise işlem ve sayı algısı gibi matematiksel
alanda yaşanan zorlukları ifade etmektedir. Öğrenme güçlüğü olan bireylerde yazma, okuma ve
matematiksel alanda zorlanmalar, dikkat bozuklukları, bellek sorunları, hızlı duygu değişimleri,
konuşma bozuklukları şeklinde özellikler görülür.

Öğrenme güçlüğü çocukların akademik başarılarını da etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar
okuma, okuduğunu anlama, yazma ve matematiksel becerileri kazanmada zorluk yaşarlar. Akademik
becerilerde yaşanan bu zorluklar ve başarısızlıklar çocukların güdülenmesini olumsuz etkiler.
Öğrenme güçlüğü olan çocuklar ne kadar çabalarsa çabalasınlar başaramayacaklarını düşünürler, bu da
öğrenilmiş çaresizliğe sebep olur. Öğrenilmiş çaresizlikten dolayı bir etkinliğe, göreve başlamada
zorluk yaşamaktadırlar. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar düşük akademik performans sergiledikleri
için özgüvenleri azalır, başarılı sınıf arkadaşlarıyla ilişkileri olumsuz etkilenir. Öğrenme güçlüğü olan
çocuklar sınıf ortamında diğer arkadaşları tarafından dışlanabilirler. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar
dil alanında da sorunlar yaşamaktadırlar. Soruları cevaplama ve konuşmayı sürdürme de zorlanırlar.
Öğrenme güçlüğü olan çocukların bellek problemleri onların öğrenmelerini etkilemektedir. Sözel
bilgiyi işleme de sorunlar yaşamaktadırlar. Fakat akademik başarısızlık öğrenme güçlüğünü
tanılamamız için yeterli bir sorun değildir. Zihinsel engelli, dikkat bozukluğu ve hiperaktivite yaşayan
çocuklarda da bu belirti olabilir. Bu yüzden bunun iyi tespit edilmesi gereklidir. Öğrenme güçlüğü
tanılanması için daha detaylı testler yapılmalıdır.

Okul öncesi dönemde öğrenme güçlüğü olan çocukların belirtilerinin neler olduğunu gösteren
araştırmalara bakıldığında; dil gelişimi problemleri, algısal ve bilişsel zorluklar, bellek sorunları,
dikkat becerileri sorunları, sosyal ve duygusal sorunlar, özbakım ve motor gelişimde yetersizlikler
olduğu görülmektedir. Dil gelişiminde yavaş konuşma, kısıtlı sözcük dağarcığı gibi belirtiler; algısal
ve bilişsel zorluklara bakıldığında renk, şekil kavramlarını anlamada zorluk, yer-yön kavramlarını
öğrenmede zorluk, görsel ve işitsel algı sorunları gibi belirtiler; bellek sorunlarına bakıldığında
isimleri hatırlayamama, söyleyeceklerini unutma gibi belirtiler; dikkat becerileri sorunlarına
bakıldığında dikkat eksikliği, yönergeleri takip edememe, dinleme sürecinde çabuk sıkılma gibi
belirtiler; sosyal ve duygusal sorunlara bakıldığında ebeveynlerinden ayrılamama, okula uyum
süreçlerinin uzun sürmesi, öğretmen ve arkadaşlarıyla sınırlı etkileşim gibi belirtiler; özbakım ve
motor gelişiminde yetersizliklere bakıldığında tek başına tuvalet yapamama, üzerini giyinme, diş
fırçalamada zorluklar, sakarlıklar, denge problemi, çizme ve boyama becerilerinde yetersizlikler gibi
belirtiler görülmektedir.

Günümüzde öğrenme güçlüğü tanısı 1. sınıf ve ileriki sınıflarda koyulabilmektedir. Ama öğrenme
güçlüğü okul öncesi dönemde de belirtilerini göstermektedir. Bu dönemdeki belirtiler öğrenme
güçlüğünün ileriki yıllarda görülme olasılığını yordayabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre
sesbilgisel farkındalık, hızlı isimlendirme testi ve dil becerileri öğrenme güçlüğü için çok önemli
yordayıcılardır. Sesbilgisel farkındalık, konuşmadaki sesleri tanıma, ayırt etme ve manipüle etme
olarak tanımlanır. Hızlı isimlendirme testi çocukların verilen nesne, renk ve harfleri ne kadar sürede
isimlendirebildiklerini ölçmektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda dil gecikmesi ve dilin
uygunsuz kullanımının da üzerinde durulmaktadır. Bunlar öğrenme güçlüğünün tespit edilmesinde
önemli unsurlardır.

Okul öncesi dönem öğrenme güçlüğünün erken tanı ve müdahalesi için çok önemli ve kritik bir
dönemdir. Çünkü bu dönem okuma, yazma ve matematik becerilerinin ilk kez kullanılmaya
başlandığı dönemdir. Öğrenme güçlüğünün bu dönemde tespit edilmesi ileriki yıllarda yaşanacak
sorunlara bir çözüm olabilir. İleriki yıllardaki akademik performans bu dönemdeki çözümlerle
şekillenebilir. Okul öncesi dönemde öğrenme güçlüğünün tanılanmasında, problemlerin
belirlenmesinde ve farklı alanlarda değerlendirilmesinde testler kullanılmaktadır. Ülkemizde de bu
testlerden vardır ama bunlar yeterli değildir. Okul öncesi dönemde öğrenme güçlüğünün belirtilerinin
tam olarak bilinmemesi bu dönemde öğrenme güçlüğünü tanılamamızı engellemektedir.

Bu araştırmanın amacı öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının özelliklerinin aile ve
öğretmen görüşleriyle belirlenmesidir. Bu araştırma öğrenme güçlüğünün okul öncesinde tespit
edilmesiyle ileriki yıllarda yaşanabilecek zorlukların önüne geçilmesi açısından önemlidir.

YÖNTEM

Bu araştırma, öğrenme güçlüğü risk grubundaki anasınıfı öğrencileri, aileleri ve öğretmenleri ile
görüşülerek yapılan nitel bir araştırmadır. Nitel araştırma daha çok gözlemlenebilir, yorumlanabilir
bir araştırma türüdür. Nitel araştırmada araştırılan konu, olay kendi bağlamında ele alınır, insanların
olaya yükledikleri anlamlara göre yorumlanır.

Bu araştırmanın çalışma grubu öğrenme güçlüğü risk grubundaki anasınıfı öğrencileri, aileleri ve
öğretmenleridir. Bu çalışmada amaçlı(amaçsal) örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme
yöntemi, zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen durumun detaylı bir şekilde araştırılmasıdır.

Bu çalışma Ankara’ da orta ve üst sosyo ekonomik düzey grubunda yer alan resmi ilkokullardaki 5
anasınıfı ve bağımsız anasınıfları da dahil olmak üzere toplam 11 anasınıfındaki öğrencilerle
yapılmıştır.
Öğrenciler için; öğretmen raporuna göre öğrenme güçlüğü riski olan, anasınıfına devam eden, bir
sonraki yıl ilkokula başlayacak, gelişimsel yetersizlik tanımı olmayan şeklinde ön koşullar vardır.

Çalışmadaki verileri toplamak amacıyla Erken Okuryazarlık Testi(EROT), Hızlı İsimlendirme


Testi(HİT), Türkçe Erken Dil Gelişimi Testi(TEDİL) ve Çocuk Bilgi Formu kullanılmıştır.

EROT, anasınıfına devam eden çocukların erken okuryazarlık becerilerini 7 boyutta ölçüp
değerlendiren bir testtir. Bunlar, Alıcı Dilde Sözcük Bilgisi, İfade Edici Dilde Sözcük Bilgisi, Genel
İsimlendirme, İşlev Bilgisi, Harf Bilgisi, Sesbilgisel Farkındalık, Dinlediğini Anlama alt testidir. Bu
çalışmada alt testlerden Sesbilgisel Farkındalık Testi kullanılmıştır. Sesbilgisel Farkındalık testi 8 alt
boyutta ele alınır. Her boyutta çocuklara boyutlara ilişkin yönergeler verilir ve iki örnek madde
çocuklarla birlikte yapılır. Her soruda çocuğa yanıtlaması için 5 saniye süre verilir. Çocuk
yanıtlamadığında ya da yanlış yanıtladığında tepkide bulunulmadan, nötr tepkiyle diğer soruya geçilir.
Aşağıda verilen bölümlerin hepsinde 2 örnek madde 4 soru maddesi bulunmaktadır.

1. Uyak farkındalığı: Bu bölümde çocuklara üç seçenek verilir ve bu seçenekler arasından hedef


sözcük ile söylenişi benzer olan sözcüğü seçmeleri istenir. Bu bölümdeki tüm sözcükler sessiz
harfle başlar. Hece uzunlukları, hece bölünüşleri aynı, ilk ve son sesleri farklıdır.
2. İlk sese göre eşleştirme: Bu bölümde çocuklara üç seçenek verilir ve bu seçeneklerden hedef
sözcük ile aynı sesle başlayan sözcüğü seçmeleri istenir. Bu bölümdeki tüm sözcükler sessiz
harfle başlar. Hece bölünüşleri aynı, ilk ve son sesleri farklıdır.
3. Son sese göre eşleştirme: Bu bölümde çocuklara üç seçenek verilir ve bu seçeneklerden hedef
sözcük ile son sesi aynı olan sözcüğü bulmaları istenir. Bu bölümdeki tüm sözcükler sessiz
harfle başlar. Hece bölünüşleri aynı, ilk ve son sesleri farklıdır.
4. Cümleyi sözcüklere ayırma: Bu bölümde çocuklardan kendilerine verilen cümleyi
sözcüklerine bölmeleri istenir. Her sözcük için ellerini birbirine ya da masaya vurmaları
istenir.
5. Sözcükleri hecelerine ayırma: Bu bölümde çocuklardan kendilerine verilen sözcüğü
hecelerine bölmeleri istenir.
6. Heceleri birleştirme: Bu bölümde çocuklardan kendilerine söylenen hecelerine ayrılmış
sözcükleri birleştirmeleri istenir.
7. Sözcüklerin ilk sesini atma: Bu bölümde çocuklardan kendilerine verilen sözcüğün ilk sesini
atarak geriye kalan kısmını söylemeleri istenir.
8. Sözcüklerin son sesini atma: Bu bölümde çocuklardan kendilerine söylenen sözcüklerin son
sesini atarak geri kalanını söylemeleri istenir.

HİT, tekrarlayıcı ve sıralı olarak verilen sayılar, harfler, nesneler gibi sembolleri olabildiğince hızlı
şekilde isimlendirmeyi gerektiren ve buna göre değerlendirilen bir testtir. HİT testi 4 alt testten
oluşmaktadır. Bunlar; nesne isimlendirme, renk isimlendirme, harf isimlendirme ve rakam
isimlendirmedir. Bu testlerin hepsinde çocukların yeterli düzeyde aşina oldukları 5’er madde
tekrarlayan ve karışık bir şekilde sunulur. Bu maddeler A4 büyüklüğündeki karton bir kağıda 5 sıra ve
her sırada 10 madde olacak şekilde toplam 50 madde şeklinde yerleştirilmiştir. Testlerdeki toplam
isimlendirme süresi, çocukların ölçme sonucu olarak belirlenir. Bu test bireysel olarak uygulanır ve
ortalama olarak 8-10 dakika sürmektedir. Anasınıfı öğrencileri harflere ve rakamlara aşina olmadıkları
için sadece nesne ve renk isimlendirme testi yapılır. Test sonucu süre ve hata sayısı forma kaydedilir.
Çocuğun bu maddeleri isimlendirme süresi bu testteki performansını gösteren değerdir. Eğer çocuk bir
test sayfasında 6’dan daha fazla hata yaparsa o sonuç değerlendirmeye alınmamaktadır.

TEDİL, 2-8 yaş arasındaki çocukların alıcı ve ifade edici sözel dil becerilerini ölçmek için ABD
tarafından geliştirilen TELD-3’ın Türkçe versiyonudur. TEDİL, Alıcı Dil ve İfade Edici Dil olmak
üzere iki alt testten oluşmaktadır. Soru maddelerinin bir kısmı resim gösterme ve betimlemeyi, diğer
kısmı ise sözel yönergeleri yerine getirmeyi ve sorulara sözel olarak cevap vermeyi kapsamaktadır. Bu
testlerde çocuğun yaş grubundan başlanıp üst üste 3 doğru cevap vermeleri beklenir. Çocuk üst üste 3
doğru cevap verdikten sonra diğer sorulara geçilir. Üst üste 3 yanlış cevap verilinceye kadar test
devam eder.

Bu testler çocuklara iki farklı oturumda 10 dakika ara ile önce EROT ve HİT daha sonra TEDİL
şeklinde uygulanmıştır. TEDİL tek oturumda, EROT ve HİT aynı oturumda art arda olacak şekilde
yapılır. EROT ve HİT ortalama 19 dakika, TEDİL ortalama 23 dakika sürmüştür. EROT alt testinde
verilen doğru yanıtlar 1, yanlış yanıtlar 0 puandır. Bu testte kesme puanları yer almaktadır, kesme
puanı 0,5 tir. Kesme puanına karşılık gelen madde sayısı 32 maddeden 16 maddedir. Kesme puanının
altında kalan çocuklara HİT uygulanır. HİT, süreye göre hesaplama yapılan bir testtir. Çocuğun test
sürecinde atladığı ve yanlış isimlendirdiği, 2 saniyeden fazla durakladığı maddeler yanlış olarak kabul
edilir. Süreye ilişkin ‘’ çok yavaş, yavaş, orta, hızlı veya çok hızlı’’ şeklinde çocuğun performansını
belirleyen ifadeler vardır. Test sonucuna göre yavaş ve çok yavaş performans gösteren çocuklara
TEDİL uygulanmıştır. TEDİL de belirtilen geçme ölçütü sağlanmışsa 1 puan, sağlanmamışsa 0 puan
alınır. Taban ve tavan puan vardır. Bu puanlar çocukların art arda 3 soruya doğru/yanlış cevap
vermesine göre hesaplanır. Ham puan elde edilir, ham puana göre çocuk derecelendirilir. Ortalama ve
daha düşük düzeydeki çocuklar ile aile ve öğretmenleri denek olarak seçilmiştir. Bu test sonuçlarına
göre öğrenme güçlüğü riski olan çocuklar ile ilgili bilgi toplamak için Çocuk Bilgi Formu
kullanılmıştır.

Bu araştırmanın verileri nitel veri toplama yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır.
Görüşme tekniklerinden ise yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Yani araştırmacı
görüşme anında önceden hazırladığı sorulara ek olarak sorular sorabilir veya duruma göre bazı soruları
sormayabilir.
Araştırmacılar aile ve öğretmenlerle görüşme yapmak için sorular hazırlamışladır ama bu sorular açık
uçlu olmalıdır ve onları etkilemeyecek şekilde belirlenmelidir. Görüşme için 3 genel, 14 alt soru
oluşturulmuştur. Araştırmacılar soruların anlaşılabilirliğini test etmek amacıyla belirlenen bir çocuğun
ailesiyle ve öğretmeniyle pilot görüşme yapmıştır. Pilot görüşme sonucunda sorularda bir sorun
olmadığı belirlenmiştir. Görüşmeler yapılırken gönüllülük esastır. Görüşmeyi kabul edenler için
randevu saatleri belirlenmiştir. Görüşme yapılacak olan aile ve öğretmenlere ses kaydı yapılacağı
bildirilmiş ve izin formu imzalatılmıştır. Görüşmeler ses kaydına alındıktan sonra yazılı metin haline
dönüştürülüp gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu araştırmada verilerin analizi için tematik analiz
yöntemi kullanılmıştır. Bu teknikte verilerin kodlanması çok önemlidir. Tümevarımsal analiz
yöntemiyle ifadeler tek tek okunarak anlamca bütünlük gösterenler ayrı ayrı kodlanır. Bunun
sonucunda tema isimleri oluşturulur. Daha sonra bu alandaki uzman kişilerin yardımıyla kod ve
temalara son hali verilmiştir.

BULGULAR VE YORUMLAR

Öğretmen Görüşmeleri Sonucunda Elde Edilen Bulgular

Öğretmen görüşmeleri sonucunda dil ile ilgili sorunlardaki bulgulara bakıldığında en çok
çocukların heyecanlı konuştuklarını, kısa cümleler kurarak konuştuklarını ve bağlama uygun
konuşamadıklarını söylemişlerdir. En az belirttikleri görüş ise aşırı yavaş konuşma ve ek
atlamalardır. İnce motor gelişimi ile ilgili bulgulara bakıldığında ise en fazla ayakkabı ipi
bağlayamama sorununu söylemişlerdir. Bunun devamında kalemi uygun tutamama, makas
kullanamama gibi sorunları söylemişlerdir. En az belirttikleri görüş ise baskın el tercihindeki
değişikliklerdir. Kaba motor gelişimine ilişkin bulgulara bakıldığında en fazla düzgün ip
atlayamama sorununu söylemişlerdir. Bunun devamında atılan bir topu tutamama ve sakarlıklar
vardır. En az belirttikleri görüş ise denge tahtası üzerinde duramamalarıdır. Renk, sayı kavramında
yaşadıkları sorunların bulgularına göre en fazla rakamları tanıyamama, karıştırma olduğunu
söylemişlerdir. Renkleri, geometrik şekilleri tanıyamama gibi sorunları da söylemişlerdir. Algı
sorunlarının bulgularına bakıldığında öğretmenler en fazla renk ve şekilleri eşleme, ayırt etme
sorununu söylemişlerdir. Konum kavramını karıştırdıklarını da söylemişlerdir. Zaman-yön
kavramında yaşanan sorunlardaki bulgulara göre sıklık değerleri çok yakın olan olaylar
söylemişlerdir.

Yön ve zaman kavramlarını karıştırma, günlerin ve ayların isimlerini öğrenme sorunu


yaşadıklarını söylemişlerdir. Bellek sorunu bulgularına bakıldığında öğretmenler en çok tekerleme
ve şarkı ezberleyememe, izlediği bir şeyi hatırlayamama olduğunu söylemişlerdir.

En az belirttikleri görüş ise çocukların nesne ve etkinlik isimlerini unutmalarıdır. Dikkat


sorunlarına ilişkin bulgulara bakıldığında çocukların en fazla etkinliği ya da görevi tamamlamada
sıkıntı yaşadıklarını söylemişlerdir. Buna ek olarak etkinliğe başlamada ve sürdürmede güçlük
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Sosyal ve duygusal sorunlara ilişkin bulgulara bakıldığında en fazla
inatçılık ve dalgın ruh hali olduklarını söylemişlerdir En az ise küsme davranışları, sınıfta
yalnızlığı tercih etme olduğunu söylemişlerdir. Organizasyon becerilerine ilişkin bulgulara
bakıldığında en fazla sürekli dağınıklık olduğunu söylemişlerdir. En az söyledikleri görüş ise
günlük rutine uyum sorunudur. Okula ve okumaya karşı isteksizlik ile ilgili bulgulara bakıldığında
en fazla etkinliklere karşı isteksizlik, çevresindeki yazılara karşı isteksizlik olduğunu
söylemişlerdir. En az belirttikleri görüş ise anneden ayrılma ve kitaplara ilgisizliktir. Problemler
temasıyla ilgili bulgulara bakıldığında en çok yerinde otururken kıpırdanma, sınıfta dolaşma
olduğunu söylemişlerdir. En az ise arkadaşlarının etkinliklerine izinsiz müdahale ettiklerini
söylemişlerdir.

Aile Görüşmeleri Sonucunda Elde Edilen Bulgular

Aile görüşmeleri sonucunda dil ile ilgili sorunlardaki bulgulara bakıldığında yapılan görüşmelerde
en çok ne söyleyeceğini unutma, kısa cümlelerle konuşma, geç konuşma olduğunu söylemişlerdir.
Buna ek olarak konuşurken heyecanlanma, bebeksi konuşmayı da söylemişlerdir. En az olarak
anlaşılırlığı düşük cümleler kurduklarını belirtmişlerdir. İnce motor gelişimi ile ilgili bulgulara
bakıldığında ise en fazla taşırarak boyama, kesme gibi etkinlikleri yaparken yorulma olduğunu
söylemişlerdir. En az ise baskın el tercihindeki değişiklikler olduğunu belirtmişlerdir. Kaba motor
gelişimine ilişkin bulgulara bakıldığında dengesiz yürüme, çarpma, düşme sorunları olduğunu
belirtmişlerdir. Renk, sayı kavramında yaşadıkları sorunların bulgularına göre en fazla rakamları,
renkleri, şekilleri tanıyamama ve karıştırma olduğunu belirtmişlerdir. En az belirttikleri görüş ise
sayıları ters yazmadır. Algı sorunlarının bulgularında aileler en fazla renk ve şekilleri ayırt etmede
sorunlar, benzer sözcükleri karıştırma sorunu olduğunu belirtmişlerdir. En az belirttikleri görüş ise
nesne gölge eşleme sorunlarıdır. Zaman-yön kavramında yaşanan sorunlardaki bulgulara göre
ailelerin büyük bir çoğunluğu çocuğun zaman kavramını oluşturmada güçlükler yaşadıklarını
belirtmişlerdir. Buna ek olarak yön kavramlarını karıştırma, günün bölümlerini karıştırma
olduğunu belirtmişlerdir. Bellek sorunu bulgularına bakıldığında aileler en fazla verilen
yönergeleri unutma, kişi ve nesne isimlerini unutma, şarkıları ezberlemede güçlük olduğunu
belirtmişlerdir. Dikkat sorunlarına ilişkin bulgulara bakıldığında odaklanma sorunları, ödevlere
başlama ve bitirmede güçlük olduğunu belirtmişlerdir.

Duygusal sorunlara ilişkin bulgulara bakıldığında inatçılık, aşırı gergin ve kızgın ruh hali, bebeksi
davranışlar olduğunu belirtmişlerdir. Organizasyon becerilerine ilişkin bulgulara bakıldığında
eşyalarını kaybetme, okul içi hazırlık sorunları, odanın sürekli dağınık olması şeklinde
belirtmişlerdir. Okula ve okumaya karşı isteksizlik ile ilgili bulgulara bakıldığında çabuk sıkılma,
ödev yapmak istememe, resim ve boyama yapmaya karşı isteksizlik şeklinde belirtmişlerdir.
Problemler temasıyla ilgili bulgulara bakıldığında kurallara uymama, aşırı hareketlilik, yemek ve
ödev saatlerine uymama, başkalarının eşyalarını karıştırma olduğunu belirtmişlerdir.

TARTIŞMA VE ÖNERİLER

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının dil ve iletişim ile ilgili sonuçları incelendiğinde;
aile ve öğretmenler çocukların konuşurken heyecanlanma, gecikmiş konuşma, bebeksi konuşma, kısa
cümlelerle konuşma, sözcük dağarcığında sınırlılık, aşırı yavaş konuşma, ne söylediklerini unutma
şeklinde belirtiler olduğunu söylemişlerdir. Buna göre dil ve iletişim öğrenme güçlüğü riski olan
anasınıfı çocuklarında izlenmesi gereken bir alandır. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü
riski olan anasınıfı çocukları dil ve iletişim becerisinde sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının ince motor gelişimleri ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların taşırarak boyama, çizimlerde eksiklik, makası düzgün
kullanamama, boyama ve çizme yaparken yorulma, ayakkabı ipi bağlayamama, çatal, kaşık kullanma
sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Buna göre bu çocuklarda ince motor gelişiminin takibi çok
önemlidir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocukları ince motor
becerilerinde sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının kaba motor gelişimleri ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların sakarlıklar, düşme, dengesizlik, çarpma, uzaktan atılan
topu tutamama, ipi düzgün atlayamama, denge tahtası üzerinde duramama gibi sorunlar yaşadıklarını
belirtmişlerdir. Buna göre bu çocuklarda kaba motor gelişiminin takibi çok önemlidir. Bu araştırmanın
sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocukları kaba motor becerilerinde sorunlar
yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının renk, sayı, şekil kavramı ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların renkleri ve rakamları tanıyamama, renkleri ve
rakamları karıştırma, geometrik şekilleri tanıyamama ve karıştırma, sayıları ters yazma, ritmik sayma
sorunları yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski olan
anasınıfı çocukları renk, sayı, şekil kavramlarında sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının algı ile ilgili sonuçları incelendiğinde; aile ve
öğretmenler çocukların renk, şekil vb. eşleme ve ayırt etme sorunu, kelimelerin hecelerini fark
edememe, konum kavramlarını karıştırma, benzer sesli sözcükleri karıştırma gibi sorunları
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Buna göre işitsel ve görsel algı becerilerinin takibi ve değerlendirilmesi
çok önemlidir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocukları algılama
ile ilgili sorunlar yaşamaktadır.
Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının zaman ve yön kavramı ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların yönleri karıştırma, günün bölümlerini karıştırma,
zaman kavramı oluşturmada güçlük, günlerin ve ayların isimlerini öğrenme ve karıştırma sorunları
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Demir’in(2005) öğrenme güçlüğü belirlenmesi amacıyla yaptığı
çalışmada da çocukların sağ ve solunu sıklıkla karıştırdıkları ortaya çıkmıştır. Bu araştırmanın
sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocukları zaman ve yön kavramları ile ilgili
sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının bellek ile ilgili sonuçları incelendiğinde; aile ve
öğretmenler çocukların tekerleme ve şarkı ezberlemede güçlük yaşadıklarını, verilen yönergeleri
unutma, kişi ve nesne isimlerini unutma, verilen bilgileri çabuk unutma, başından geçen olayları
sırayla anlatmada güçlük çekme sorunlarını yaşadıklarını belirtmişlerdir. Çocukların bellek ile ilgili
yaşadığı sorunlara aile ve öğretmenler dikkat etmelidir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme
güçlüğü riski olan anasınıfı çocukları bellek ile ilgili sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının dikkat ile ilgili sonuçları incelendiğinde; aile ve
öğretmenler çocukların odaklanma sorunu, ödev yaparken çabuk sıkılma, ödeve/göreve başlamada
güçlük, ödev/görev tamamlama ve sürdürmede sorun, dinliyormuş gibi görünme sorunu yaşadıklarını
belirtmişlerdir. Öğrenme sürecinde dikkat çok önemli bir unsurdur. Bu yüzden anasınıfı çocuklarının
dikkat becerilerinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü
riski olan anasınıfı çocukları dikkat ile ilgili sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının sosyal-duygusal özellikleri ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların çekingenlik, inatçılık, aşırı yavaş ya da aşırı
hareketlilik, sınıf içinde yalnız olmayı tercih etme, küsme, dalgın ruh hali, aşırı gergin ve kızgın ruh
hali gibi sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu araştırmanın sonucuna göre öğrenme güçlüğü riski
olan anasınıfı çocukları sosyal-duygusal özellikleri ile ilgili sorunlar yaşamaktadır.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının organizasyon becerileri ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların sürekli dağınıklık, eşyalarını unutma, eşyalarını
kaybetme, okul için hazırlanma sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğrenme güçlüğü risk grubunda
olan çocukların organizasyon becerilerini incelemek, değerlendirmek çok önemlidir.

Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının okula ve okuma yazmaya karşı isteksizlik ile
ilgili sonuçları incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların okula gelmeye karşı isteksizlik, anneden
ayrılamama, kitaplarla hiç ilgilenmeme, etkinliklere ilgisiz olma, çabuk sıkılma, ödev yapmaya ve
karalama yapmaya karşı ilgisizlik gibi sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Yapılan araştırmalara
göre bu isteksizlikler motivasyon eksikliğinden kaynaklanabilmektedir.
Öğrenme güçlüğü riski olan anasınıfı çocuklarının problem davranışları ile ilgili sonuçları
incelendiğinde; aile ve öğretmenler çocukların aşırı hareketlilik , kurallara uymama, başkalarının
eşyalarını karıştırma, sınıfta dolaşma ve arkadaşlarının etkinliklere izinsiz müdahale etme gibi sorunlar
yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Öneriler

Bu araştırmada elde edilen bulgular sonucunda ailelere öğrenme güçlüğü riski olan çocukları fark
etmeleri için bu konuya yönelik eğitimler verilebilir. Bu araştırmada elde edilen bulgular okul öncesi
öğretmenlerinin öğrenme güçlüğü riski olan öğrencileri tespit etmesine yardımcı olabilmesi için
hizmet içi seminerlerde kullanılabilir. Bu araştırmada elde edilen bulgular okul öncesi adaylarında bir
farkındalık oluşturmak için lisans programlarında kullanılabilir.

KAYNAKÇA

 https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
 Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Tez Merkezi

You might also like