Professional Documents
Culture Documents
Titus Livius Roma Tarihi I Arkeoloji Ve Sanat Yayınları
Titus Livius Roma Tarihi I Arkeoloji Ve Sanat Yayınları
ROMA
TARİHİ
TITUS LIVIUS
ROMA • •
TARIHI
ŞEHRİN KURULUŞUNDAN İTİBAREN
KITAP: I
Çeviren
Dr.SabahatŞenbark
<tp
ARKEOLOJİ VE SANAT YAYıNLARı
ARKEOLOJİ VE SANAT YAYıNLARı
Antik Kaynaklar Dizisi: 3
Yayınlayan ve Yöneten
Nezih BAŞGELEN
ISBN 975-7538-23-X
4
iç i N D E Ki L E R
Ö NS Ö Z .. . . .
... .. ......... ........ ..... . .. ..... .... .. ... .. . .... .. . .. . ... . . .... .
. . . . .. . .... ... . ..... ..... . . . ....... ...... ....... 7
G i R İş .............................................................................................................................. 9
METİ N ç E viRisi....................................................................................... 21
NOTLAR.. .. . .. .. ....... . . . . . . ... .. ..
.... ... ... .. . . . ... ....... ..... . .... ..... .. . .... . ... .. . . .. .. 115
............ ... . . . . .. ..... .. .
5
Urbem, quam dicunt Romam, Meliboee, putavi
Vergilius
6
Ö N SÖZ
8
GİRİş
10
Hiç düşman kazanmamış olduğu görülür. Dilde saflığa önem
veren Asinius Pollio'nun sert t enkidine uğrayan ve belli taşralı
özellikleri üzerinde taşıyan bir koro (cho rus) duası haricinde hiç
kimsenin tenkidine uğramamıştır. İ ç savaşların karışıklığı sırasın
da onun eğilimi Cumhuriyetçi Parti'ye karşıydı. Augustus, yarı bir
Pompeius taraftarı olarak ona şaka mahiyetinde para cezası ver
di. Livius, henüz ne onunla, ne de vesveseli hamisiyle teveccühü
nü kaybetmemişti. Cadiz şehrinden genç Plinius, onun şöhretini
duymuştu ve onu görmek için Roma'ya kadar bütün yolu katetti.
Roma'da göreceği başka bir kimse olmadığından onu görür gör-
.
mez yurduna döndü.
11
nın eserini, bir Ortaçağ roman yazarı gibi biraz şüphe ile doğraya
bilir veya yeniden şekil verebilirdi.
Bu konuda Livius, tam bir serbestlikle hareket etti ve eserini
kendine mal etti. Kendinden öncekileri büyük ölçüde bozmuş
oldu. Onun genel önsöz'ünde yeni tarihçilere hayat veran iki
unsurdan söz edilir. Biri onların olayları daha hafiften alacağını
ümit etmesi, diğeri daha incelmemiş bir çağda onların kendi sanat
larının önde gitmesi inancıdır. Kendinden öncekilerinin zamanına
baktığında, bunun yapıldığını güçlükle söyler. Kalemiyle Cumhuri
yetin büyük hikayesini daha tesirli, daha canlı, okuyucu için daha
uyarıcı bir şekilde ve daha önce yapıldığından daha çok konuya
değer vererek anlatabilmeyi istiyordu. En nihayet bu amacına faz
lasıyla ve mertçe ulaşmış oldu. Tarihin fonksiyonunun küçümsene
cek bir şey olduğu asla söylenemez.
Bununla beraber bir dereceye kadar tarihçilerin görevi, olay
ların izinden gitmektir. Aynı zamanda, insanın varoluşunun ger
çek değerini elde etmek veya ulaşılabilen gerçekle çeşitli olasılık
derecelerine kıymet biçmek ve bunları değerlendirmek, tarih yaza
rının görevidir. Livius, hürmete layık herhangi bir düşünceden hiç
uzaklaşmaz. Onun duygu ve hayale yer veren mizacı ve zihninin
ahlaki konulara yer veren eğilimi, böyle olaylar üzerindeki çok
büyük değerden sanki onu soğutmuş gibi yapar. Onun tarihi, başlı
başına bir araştırmanın küçük izini taşır. Tarihi için etrafındaki
çok bol kaynaklardan faydalanabilirdi. Eski eserler üzerinde araş
tırma yapanlar için Varro tarafından yapılmış çok büyük bir kol
leksiyon elde mevcuttu. Onun kendi ifadesine göre, buna benzer
güç bir iş yapılmaya kalkışılana kadar, bunları hiç kimsenin kullan
dığı görülmemişti. Asla gerçeği saptırtmadığından, hikaye ve hata
lı kaynaklardan yaptığı alıntılarda az veya çok üzüntü duyar.
Yunanistan'da bir harbi anlatırken, Valerius Antias'ın, Claudius
Quadrigarius'un kırkbin dediği, içerde onbin asker varken çok
sayıda düşmanı öldürdüğünü öğrenir. Bu zıtlık onu ne rahatsız
eder, ne de ona çok önemli gelir. Livius burada Valerius'un abar-
12
tılmış bir sayıyla kendisinin diğerine karşı üstün orada sadece
Valeriusun otoritesi vardır; ve söylediğine başkası tarafından kar
şı çıkılmaz. Bu nedenle Livius, huzursuzluk duymadan onun duru
munu, şeklini ve hepsini kabul eder. Bu, onun tenkitçi olmamak
tan çok, tenkitçi bir tarihçi olduğunun tipik bir örneğidir. Onun
otoritesine uymayan bir şey olduğu zaman, çok soru yöneltmeden
onların söylediğini kabul eder. Söyleyenlerin ifadeleri birbirine
uymadığında, kendisine açık olan birçok hususlar vardır, ve o an
için kendi eylemine uygun düşen birini veya diğerini seçer. Bazan
daha önceki niyetleri benimser. Sık sık birbirine uymayan hikaye
lerde ikisinin ortasını ve onları bir araya getirmeye çalışır. Bunu
yapmak kolay olmadığında, en yüzeysel veya dramatik yönden en
etkileyici hikayeyi seçer. Hatta onun seçtiği bu hikayeler, doğrulu
ğunu araştırmadan kabul ettiği Romalıların pek çok batıl inançla
rından bazı icatlar yaratmasına karşın, Roma Devlet idaresindeki
hüner ve tedbiri, aynı zamanda Roma erdemini son derece övgü
ye layık göstermesi açısından temel teşkil edecek niteliktedir. Bir
hikayenin doğru ya da yanlış olmasından çok, her hususta kendi
karar verdiği noktadan bakmak eğilimini gösterir.
"In rebus tam antiquis si quae similia veri sint pro veris accipi
antur" bu cümle, onun erken devirde ve kaynağı belli olmayan
olaylar için söylediği kolay bir kaidedir. Hatta büyük değerdeki
belgeler mevcutken bile, eğer onlar hoşa gitmezse, bunları delil
olarak kullanmaktan kaçınır. İkinci Kartaca Harbi sırasında ruhla
rı teskin etme şenliği için, Livius Andronicus (M. Ö .284 -
M. Ö .204) tarafından luno için bir ilahi yazılmıştı. Bu erken Latin
döneminden kalan, en çok beğenilen bir belgeydi. Fakat Livius,
bunu kendi zevkine göre vahşi ve kaba bulduğundan eserine
almak istememişti. Henüz tarih için bir malzeme toplayıcısı değil,
bir tarihçi olarak, sanatının öncülüğünde deliller göstererek maze
ret ileri sürebilir ve bu eseri itham edebilirdi. Tarihçilerin metinle
rinde eserin içine alınmadan sadece notlarda delil olarak gösteri
len belgelerle, modern bir uyuşma (herikisinin ortasını bularak
13
uzlaşma) henüz icat edilmemişti. Notlar, Gibbon'ın edebi açıdan
değişmez ve güvenilir bir değer taşıdıklarını söylemesine ka rşın,
onun ehemmiyetinden çok tarih eserine katkıda bulunmayan bir
ilavedir. Gerçekten güvenilir yazarların izinden gitmesi, onun ,IÇI
sından daha ciddi bir iştir. Livius onların değerini anlamadı.
Makedonya Savaşlarını anlatırken genellikle kelime kelime Polybi
us'u takip eder. Fakat görünüşe bakılırsa Yunan tarihçisinin hay
ranlık uyandıran doğruluk, dikkat ve muhakemesinin farkına var
maz. Böyle bir takdir sadece bilgiden kaynaklanır. Livius'un bilgi
si oldukça azdır ve birçok konuya kuvvetle ilgi duyması bakımın
dan Gibbon'ın sert tenkidine maruz kalır. Onun askeri strateji ve
Roma kanunu hakkındaki noksan bilgisi, ordugahların anlatım ın
da ve kendi kanunlarına ait mücadelelerde onu yanılgıya düşürür.
Bu dikkatsizliğin mesuliyeti, İ mparator Ca ligula 'yı zeki ve küstah
ça bir tenkitle karşısına almasına neden olur.
Fakat ufak tefek hatalarına ve tarihi idra k kabiliyetinin olduk
ça kifayetsiz olmasına rağmen, kendi zamanı nın düşünceleriyle
Roma Devletinin bütün politik gelişmeleri onu bir hayli renkli
sima haline getirir. Livius tarafından anlatılan Roma tarihi, aslın
da gerçek ve yaşanmıştır. Çünkü insan tabiatının devamlı niteliği
ne geniş bir anlayış temeli teşkil etmektedir. Yazdığı tarihin ruhu,
konuşmalarla çok iyi ifade edilmiştir. Bunlar hemen hemen bütün
esere konmuştur. Gerçekten konuşulan sözlerin özünü yeniden
tekrarlamak için veya konuşmanın geçtiği zamanın mahiyetini tak
lit etmek için onlarda değişiklik yapmaz. Onlarda karakterlerin
tasvirinde ve anlatımda canlı ve dramatik bir metod kullanır.
Onun parlaklığı ve gerçekçiliğiyle devamlı gelişen olayları takip
ettiği metod, Shakespeare'in Coriolanus'undaki gibidir. Bu ger
çek, Aristoteles'in Poetica'sındaki meşhur vecizeye göre, tarihten
ziyade şiir sanatının gerçek olduğu üzerinedir. Buna göre Livi
us 'un tarihi, onun zengin ve renkli üslfıp özelliğiyle biraz şiire
meyilli dir. Anlatıma ve bu canlı yaratıcı hayal gücüne gerçekten
geniş bilgi ve tam bir samirniyet anlayışı temel teşkil edince, delil-
14
lerin tetkiki ve belgelerin toplanması gibi çok daha zahmetli bir
işten kurtularak daha mükemmel tarihi gerçeğe ulaşılır.
17
Scip iadas, cladem Libyae, parvoque potentem
Fabricium, vel te sulco, Serrane, serentem?-
Onun bütün çalışması, daha önce Yeraltı Dünyasının Mutlu
lar Ülkesi'nde Aeneas'ın gözleri önünden geçen Roma'nın haya
li'nin fevkalade güzel bir şekilde genişletilmiş halidir. Büyük
karakterlerden ve işlerden hiç de az olmayan büyük olayların tas
virinde, kendi tebaası ile birlikte yükselir ve canlanır. Olağanüstü
dramatik etki yaratma yeteneği vardır. Roma ve Hannibal arasın
daki harbin haşmetli anlatımıyla başladığı Saguntum'un hücumu
ve kuşatmasının tasviri, onun yaradılıştan olan ustalığının güzel
bir örneğidir. Hannibal'in kişiliğinin ustaca yapılan kabataslak tas
viriyle beraber, Roma elçilerinin Carhago'daki Senato Binası'nda
ki kabulü sahnesinin tasviri, harbin bütün facialarına tam bir baş
langıç teşkil eder. Askerlik bilgisinin eksik olmasına karşın, onun
büyük muharebe örnekleri de bir sanat eseri olarak son derece
hayranlık vercidir. Diğerleri arasında en ustaca anlatım olarak
şunlar örnek gösterilebilir:
lS
ilgilendiği yerlerde, kendinden sonra gelen yazarlardan biraz neti
ce çıkarılmalıdır. Tarif etmek için herhangi bir icat olmaksızın,
Roma devlet adamlığı için romantik, hayali sanat heyecanıyla
bazen Livius bütün bütün nakledilir.
Roma'nın bu azizler mertebesine yükselişi, hatta tanrılaştırılı
şı, Livius'un en hünerli çagdaşlarından biri olan yaşlı Seneca, bazı
büyük adamların ölümlerinin anlatımında tarihçilerin ulaşabildik
leri ve mezar taşının üzerinde açıkça belirtilen bir methiye gibi,
onun bütün hayatının kısa bir özetini verdikleri güzel bir bölüme
dikkat eder. Seneca, Livius'un kabiliyetini takdir ederken, bütün
tarihçilerin en samimisi ve dogru olanı oldugunu ilave eder ve
bunu alışılmamış bir nezaketle, onunla aynı hissi paylaşarak
yapar. Bu görüş, daha geniş bir anlam taşımaktadır. Çünkü onun
bütün eseri, Roma Devleti'nin idealleştirilmesi doğrultusunda
samimi, içten bir ruhla hayat bulur. Muazzam edebi kabiliyetini
hasrettiği hayatının büyük hikayesi bu şekilde meydana gelmiş
olur. Nasıl Aeneis Destanı'na "Gesta Populi Romani" (Roma Mil
letinin yaptığı işler) adı veriliyorsa, aynı şekilde bir defin merasi
mi methiyesi olarak, Historiae ab Urbe Condita da büyük Cumhu
riyetin kalıntısı üzerinde çocuklarının büyük sevgisi ve belagati
ile, gerçekten "consummatio fotius vitae et quasi funebris [audatio"
(bütün yaşamın son bulması ve sanki defin merasimi methiyesi)
olarak anılmalıdır.
19
Map of
ITALY
• •0
Roman Mil".
.0 .0
�iı..ı;.
..
•
20
TITI LIVI AB URBE CONDITA
LİBER
i
Önsöz
(Praefatio)
21
ta bizim çağımlZda da görülen kötülüklerden dertlerden bakışları
mı kaçırabilirim. En azından bu arada eski devirlerdeki cesaretin
hakim ve itibarda olduğu günlerin hatırlanmasına yardımcı olaca
ğım. Tarih yazarlarının aklını gerçekten saptıramamış olmasına
karşın bununla beraber her endişeden arınmış olmak onun büyük
arzusunun n edeni olabilir.
Şehrin kuruluşundan önceki zamana ait olan bu şekildeki
efsaneler, şehrin şimdi kurulmuş olmasından çok, güvenilir tarihi
delillere dayanm ayan şiirsel hikayelerle süslenmiştir. Benim ama
cım ne tasdik etmek ne de onu delillerle çürütmektir. İ nsanlarla
tanrısal şeyleri karıştırmak ve böylece şehirlerin başlangıçlarına
bir değer katmak eski insanların imtiyazlanndandır. Eğer herhan
gi bir kavme kendi başlangıçlarını vermeye müsaade edilirse ve
onlar tanrısal bir soydan gelirlerse, Roma halkının ( Roma milleti
nin) askeri şöhreti o kadar büyüktür ki, şehri kuranın babasının
kendi babaları olduğunu iddia ettiklerinde harb tanrısı Mars'tan
başka hiç kimse yoktu. Yeryüzündeki ırklar buna aynı zamanda
Roma'nın hakimiyetine tevekkülle katlanabilider. Fakat bunlara
ve bunlar gibi efsanelere saygı duyacaklar ve bunlar hakkında
karar vereceklerdir. Birleştirrnede büyük bir fark olmaksızın. ken
dime göre bunları sıraya koyacağım. Her okuyucunun keskin dik
katine verebileceğim sorular işte buradadır. Hayat ve ahlaki hayat
nasıldı; harpde ve sulhda insanlar ve siyaset nasıldı, imparatorluk
nasıl kuruldu ve genişledi; Sonra eğitimin yavaş yavaş gevşeyip
zayıflamasıyla, ilk olarak ahlaki değerler önemini yitirdi, sonra
sanki onlar derine daha derine battılar. Neticede ne kusudarımı
za ne de onların çarelerine katlanamadığımlZ zaman bizi zamanı
mlZa kadar getiren ahlaki değerler aşağılara doğru düşmeye başla
dı. Tarih çalışmasını özellikle güvenilir ve faydalı yapan şey şudur.
Her çeşit tecrübeden çıkarılan dersi görmek ve önemli bir
anıttaymış gibi bunu ifade etmek. ( 1 )
Bundan kendiniz için ve devletiniz için neyi taklit edebileceği
nlZı seçebilirsiniz. Yine bu kayıtlar sayesinde utanç verici bir
22
sonuçtan kaçınabilirsiniz. Bundan başka ya üstlendiğim bu göre
vin aşkı beni aldatır, ya da hiç bir devlet daha büyük değildi. Asla
iyi örneklerde daha adil veya daha zengin değildi. Hiçbir devlete
hırs ve lüks içinde yaşama bu kadar geç gelmemişti. Orada müte
vazi orta tabaka halkı ve tasarruf son derece yüksek kıymet gördü
ve uzun zaman şeref olarak kabul edildi. O zamanın insanlarının
servetlerinın daha küçük, arzu ve isteklerinin de daha az olduğu
bir gerçekti. Yakın zamanlarda zenginlik hırsı ve ifrata kaçan aşırı
zevkler, zevk ve sefahat hayatına devam etme arzusu gelmişti. Aşı
rı serbestlik kişinin kendisinin mahvolmasına ve herşeyin yıkılma
sına neden olmuştu.
Fakat şikayet edenler bunun hoşa gitmediğinden emindirler.
Hatta belki de bu gibi şeyler lüzumlu olabilir. Başlangıçtan itiba
ren bütün olaylarda bu kadar büyük bir olay hiçbir zaman yoktur.
İyi dileklerimizle biz artık başlayabiliriz. Eğer tarihçiler şairlerle
aynı geleneğe sahipse, tanrı ve tanrıçalara, üzerimize aldığımız bu
büyük görevi başarılı bir teşebbüs olarak bize ihsan etmeleri için
dua ediyor ve temennilerde bulunuyoruz.
CAPUT i
Şimdi artık herşeyden önce Troia alındığı zaman geri kalan T:-oia
lılar'ın cezalandırılmış olduğuna dair fikir birliği vardır. Fakat bun
lardan ikisi Aeneas ve Antenor, Achaialılar tarafından yapılan
savaşın cezasını verdiler. (2 ) Hem eski misafirperliğe göre, hem de
her zaman için sulh yanlısı olduklarından Helena'nın geri verilme
sini istemişlerdi. (3) Sonra onların başına çeşitli olaylar gelmişti.
Bir isyan sırasında Paphlagonia'dan (4) sürülen ve kendisine bir
yurt ve bir önder arayan Antenor, (5) Aeneas'ın (6) grubuyla birlik
te, kralları Pylaemenes'i (7) Troia'da kaybetmeleri nedeniyle, Adri
atik denizinin en içteki koyuna gelmişti. Orada, deniz ve Alp Dağ
ları arasında ikamet eden Euganeuslar'ı (8) sürerek, Enetuslar ve
Troialılar bu topraklara sahip oldular. (9) Gerçekte onların karaya
23
ilk çıktıkları yer Troia diye adlandırılır. Bu nedenle Troia diye bili
nen bölge halkı bir bütünken Veneti olarak tanınıyordu. Aeneas
da buna benzer bir talihsizlikle yurdundan sürülmüştü. Fakat
daha büyük bir işi üzerine almada kader ona önderlik etti.
İlk olarak Macedonia'ya geldi. Oradan kendisine bir ikamet
yeri aramak için Sicilia'ya geldi. Sicilia'dan gemisinin rotasını
Laurentum ülkesine doğru çevirdi. Bu yer de Troia diye adlandırı
lır. Uçsuz bucaksız seyahatlerinden sonra Troialılar burada kara
ya çıktılar. Silahlarından ve gemilerinden başka birşeyleri yoktu.
Kral Latinus (1 0 ) ve Aborigines (11) ülkesinden ganimet elde ede
rek sonra o ülkeyi işgal ettiler. İ stila edenlerin mukavemetini kır
mak için silahlanmış kimseler şehirden ve tarlalardan acele ile top
landılar. Bu noktada iki söylenti karşımıza çıkar. Birinin belirttiği
ne göre Latinus muharebede mağlup olduğundan, Aeneas'la bir
barış yapmış ve sonra evlenme ile oluşan bir akrabalık kurmuştur.
Diğer söylentinin belirttiğine göre de harb satları kurulduktan son
ra, Latinus işareti beklemeden komutanların ve başkanların ortası
na ilerliyerek karşı tarafı sulha davet etmiştir. Sonra Latinus onla
ra, nasıl insan olduklarını, nereden geldiklerini, hangi kötü tesadü
fün onları yurtlarını terketmek zorunda bıraktığım ve Laurentum
sahilinde karaya çıkarak ne aradıklarını sormuştur. Sonra ona, bu
insanların Troia halkı olduğu, komutanları Aeneas'ın Venus ve
Anchises'in oğlu olduğu anlatıldı. Şehirlerinin yakıldığı, yurtların
dan sürüldükleri ve bu nedenle kendilerine şehir inşa edebilecek
leri bir ikametgah ve bir yer aradıkları ifade edildi. Irkın ve kahra
mamn şöhreti derin bir hayranlık uyandırdı ve onun ruhu için
harb veya sulh yapmak farksız bir şeydi. Latinus ona sağ elini uzat
tı ve sonsuza kadar sürecek kutsal dostluk yemini etti. Bundan
sonra kumandanlar bir muahede yaptılar ve ordular birbirlerini
seıamladılar. Aeneas kral Latinus'un evine misafir olarak geldi.
Latinus ocak tanrılarımn huzurunda, kızını Aeneas'la evlendire
rek evinde herkese açık bir muahede yaptı. Bu olay, seyahatleri
nin sonuna gelmiş ve en sonunda devamlı ve kurulu bir ikametgah
24
bulan Troialılar'ın ümidini kuwetlendirdi. Aeneas'ın karısının adı
Lavinia'ya izafeten Lavinium adını verdiği bir kasaba kurdular.
Kısa bir zaman sonra, bu yeni evlilikten anne ve babasının Ascani
us adını verdikleri bir erkek çocuk dünyaya geldi.
CAPUT 2
CAPUT 3
26
ra hücum etmeye cesaret edemedi. Etrüskler ve Latinler arasın
da, şimdi Tiber denilen Albula nehrinin sınır olması şartıyla sulh
için toplandılar. Bundan sonra, bir zamanlar tesadüfen ormanda
doğmuş, Ascanius'un oğlu Silvius, krallığı elinde bulundurdu. O
Aeneas Silvius'un babasıydı. Aeneas Silvius da Latinus Silvius'un
babasıydı. Onun tarafından birçok koloniler kuruldu ve Eski
Latinler olarak isimlendirildi. Sonra Alba'da hüküm sürenler tara
fından Silvius soyadı kaldı. Latinus'dan Alba, Alba'dan Atys,
Atys'den Capys, Capys'den Capetus, Capetus'dan Tiberinus gel
di. Bu son kral Albula Nehrini geçerken boğuldu. Daha sonraki
nesiller için akıntının olduğu yere adını verdi.
Sonra Tiberinus'un oğlu Agrippa, babasından selahiyeti ala
rak krallığı elinde bulunduruyordu. Agrippa'dan sonra Romulus
Silvius kral idi. Şimşek çarpmasıyla Romulus'un ölümü üzerine
krallık ondan Aventinus'a geçti. Kral şimdi Roma şehrinin bir par
çası olan tepenin üzerine gömüldü ve tepeye kendi adını verdi.
Sonra Proca hüküm sürdü, Proca, Numitor ve Amulius'un babasıy
dı. Babaları Silvia ailesinin eski krallığını daha büyük Numitor'a
bırakmıştı. Zira bir babanın arzularından veya yaşça daha büyük
olana saygıdan çok şiddete başvurmak daha tesirli olmuştu. Amu
lius babasını krallıktan sürdü ve kendi onun tahtına geçti. Suçuna
suç katarak, Numitor'un kızını kandırdı. Erkek kardeşinin kızı
Rhea Silvia'yı şeref bahanesiyle Vesta rahibeliğine tayin ettiğin
den, ona devamlı bakirelik bahşetmekle, onu çocuk sahibi olma
ümidinden mahrum bıraktı.
CAPU T 4
CAPUT 6
CAPUT7
31
rin en güzelleri çalındı ve onları boyunduruğa vurmak istedi. Fa
kat hayvanları mağarasına götürürse, onların ayak izlerinin o böl
geyi araştıran sahibine yeterli derecede yol gösterebileceğini dü
şündü. Bu nedenle o sürünün en güzellerini seçti. Onları başka ta
rafa çevirerek, kuyruklarından çekerek mağarasına sürükledi.
Gün ağarırken Hereules uyandı. Sürüye bir göz attıktan sonra, on
ların sayıca noksan olduklarını farketti. Mağaranın önünde ayak
izlerinin bulunup bulunmadığını anlamak için en yakındaki mağa
raya ilerledi. Baktığında onların hepsinin dış tarafa dönük olduğu
nu ve başka bir tarafa gitmediğini gördü. Onun zihnı karıştı ve şa
şırıp kaldı. Sürüsünü bu emniyetli olmayan yerden götürmek için
hazırlıklara başladı. Her zaman olduğu gibi, mağaradan dışarı sü
rülürken onlardan birkaçı aşağıda kalmış olabilirdi ve bu geride
kalanlar kaybolabilirdi. Kapatıldıkları mağaradan alçak bir sesle
öküzlerin bağırmaları duyuldu ve bunun üzerine Hereules geri
döndü. Hereules mağaraya doğru döndüğü zaman, Cacus onun ge
lişini kuwetiyle önleyebilirdi. Fakat kahramanın kulübesinden bir
hücuma maruz kaldı. Kendisini korumaları için çobanları boş yere
çağırarak ruhunu teslim etti. Peloponnesus'dan sürgün edilen
Evander, o zamanlar kraliyet hak ve yetkilerinden çok, şahsi etki
siyle o bölgeyi kontrolü altında bulunduruyordu. Evander, harfle
rin hayret verici buluşu nedeniyle, kendisine saygı duyulan bir in
sandı. (25) Sanatlarla ilgilenmeyen insanlar için yeni birşeydi. Hat
Hi annesi Carmenta'ya (2 6) atfedilen tanrısallık ve kehiinet kudreti
nedeniyle daha da saygı gösteriliyordu. Bu kabileler, Sibylla 'nın
( 27 ) İ talya'ya gelişinden önce bir kahine olarak takdir etmişler ve
32
"Tanrıların tasvirini yaparken annem seni bana önceden haber
vermişti. Senin tanrılar arasına katılabileceğini, burada senin adı
na bir sunak ayrılabileceğini, günün birinde yeryüzünde son dere
ce güçlü ve kudretli olacak soyunun, En Büyük Sunak olarak isim
lendireceğini ve burada senin dini merasimine uygun olarak iba
det edeceğini bana önceden anlatmıştı. "Hercules ona sağ elini
uzatarak, kendisinin kehaneti aldığını, burada kurulan ve kendisi
ne ayrılan bu sunakla kehanette bulunabileceğini ifade etti. Sonra
orada bulunanlar sürüden bir kurban seçtiler ve başlangıç olarak
Hercules'e bir kurban takdim ettiler. Hizmet etmek ve ziyafet ver
mek için, o zamanlar o bölgede yaşayan son derece meşhur aileler
Potitiuslar'ı ve Pinariuslar'ı görevlendirdiler. Fakat değişiklikle
böyle neticelendi. Potitiuslar belirtilen zamanda orada hazırdılar
ve içerdekilerle yemek için onlara hizmette bulunuldu. Pinarius
lar içerdekiler yenildikten sonra, ziyafetten geri kalanlar için tam
zamanında geldiler. Bu nedenle kurban merasiminde içerdekileri
paylaşmadıkları Pinarius ailesİnİn katlanabildİğİ kadar uzun müd
det bu adet kaldı. ( 28) Potitiuslar, birçok nesil boyunca bu kültün
rahibi olduklarını Evander'den öğrendiler. Bu ailenin dini görevi
ne herkese ait kölelerin seçilmesine kadar devam etmişti. Sonun
da Potitius ailesinin bütün soyu ölmüştü.
Romulus bütün yabancı kaynaklardan bir tek bu kutsal görü
şü benimsedi. Hatta bu nedenle kendisine önderlik eden kaderİ
nin cesaretiyle şereflendirilerek ölümsüzlük kazandı. ( 2 9 )
CAPUT 8
34
CAPUT 9
36
şilere kalplerini de verdiler. Fakat zarara uğramış olma duygusu,
sık sık onların muhabbetlerinde yer aldı. Kendilerine daha kibar,
daha sevecen kocalar bulabilirlerdi. Bu nedenle, sadece iyi bir ko
ca olmakla değil, aynı zamanda kendilerinin kaybettikleri vatanıa
rı ve anne-babaları için hanımına teselli sunmak amacıyla her bir
erkek en içten samimi bir gayret göstermeliydi. Evlenme ümidiyle
teveccühü kazanan erkeklerin iddiaları tek yanlıydı. Çünkü onlar
bir kadının kalbini bütün mazeretlerden çok daha fazlasıyla etkile
yen aşk ve ihtirasla bu hareketlerini mazur göstermişlerdi.
CAPUT I O
CAPUT 1 1
CAPUT 13
42
CAPUT 14
CAPUT 1 5
Fiden a e'dan harb - ruh u bir çeşit bulaşıcı hastalık gibi, Fidenae
halkının Etrüsk'lerin Romalılarla olduğu şekilde Veii halkıyla ak
rabalıkları nedeniyle düşmanca duyguları ca nlana n Veii'ye de sıç
ramıştı. Çünkü Roma silahla rı bütün komşularına karşı çevrilirse,
Roma ile mevkii bakımından çok yakın oluşunun t ehlikesiyle ra
hatsız olarak tela şa düşüyord u . Onlar Roma ülkesine u sUle uygun
nizamlı bir h arpt en ziyade, daha çok bir yağma hareketine benze-
44
yen bir hücum yaptılar. Böylece ordugah kurulmadan ve düşman
ordusunu beklemeden, onlar tarlalardan ganimeti taşıdılar ve
Veii'ye geri döndüler. Aksine Romalılar tarlalarda düşmanlarını
bulamadıktan sonra, kati bir mücadeleye hazır ve istekli olarak Ti
ber Nehri'ni geçtiler. (55) Veii halkı, Romalıların bir ord u gah kur
makta olduklarını ve onların şehrine karşı yürümek üzere bulun
duklarını işittikten sonra, kapatılmak ve kendi yurtları ile kendi
kasabaları için savaşmaya mecbur olmaktan çok, açık arazide
harp safı kurup karşılıklı çatışmaya geçmeyi tercih ederek, onlarla
karşılaşmak üzere hareket ettiler. Orada kuvvetlerine yardım et
mek için hiçbir stratej i vermeden, Roma kralı emekli ordusunun
kuvveti ile bu kadar büyük savaşı kazandı ve düşmanlarını kaçma
ya mecbur bırakarak onları şehrin surlarına kadar takip etti. Fa
kat şehir kuvvetle tahkim edilmişti. Bundan başka, şehrin bulun
duğu mevkii bakımından da yeri tahkimliydi. Bu nedenle, oraya
hücum etmekten kaçınmıştı. Geri dönerken gerçekten ga nimet el
de etmeye uğraşmaktan çok, intikam almak için tarlalarını tahrip
ve yağma etmişti. Onların mağlCıbiyetini takiben, bu felaket üzeri
ne Veii halkı sulh isternek için elçileri Roma'ya gönderirler. On
lar topraklarının bir kısmından mahrum edildi ve onlarla yüz yıl
lık bir muahede yapıldı.
CAPUT 1 6
CAPUT 1 7
48
CAPUT 1 8
CAPUT 1 9
CAPUT 20
52
CAPUT 2 1
CAPUT 23
"Yap tığı m ız m u a h edeye göre, zara r-z iya n v e başarısızl ığa uğ
ra n a n işleri yeniden düzeltmeyi vaad eden k ra l ı m ız Clu i l i u s ' u , bu
h a rbin nedeni olarak ben bizzat işitmiş bul u n uyor u m . Ey Tullus,
fa kat safsa t a l a r d a n ziyade, gerçek söylen i l i rse, a kraba ve komşu
i k i kavmi h a rbe t eşvik eden ha kimiyet h ı rs ı d ı r. Fakat n e doğru ne
d e ya nlış ola r a k b u n u tarif etmeye ve t a h d i t e t m eye ç a l ı ş m ıyoru m .
B u ha rbi üzerine a l a n , o n u n l a oldu kça dikk a t i çe kebilecek b i r so
rudur. Ben s a d ece Alba ' l a r tarafın d a n h a rp yapm a k i ç i n tayin edi
len bir k u m a n d a n ı m . Fakat ey Tullus, sana tavsiyed e b u l u n m a k is
ted iğim h u s u s b u d u r : Etrüsk gücü n ü n biz i m ve bilhassa senin etra
fın ı sa ran kudret i n i n büyüklüğünden, o kavim e daha ya kın olman
dan ötürü, sen bizden d a h a iyi haberdarsın, iki ordumuz d a gözle
necek olabilir. Biz yo rgu n ve bitap d üştüğü müzde, onlar derhal za
fer ve yen ilgi için hücum ed ebilir. B u nedenle, eğer t a n rılar bizi se
viyorsa , belli bir hürriyetle yet i nmediğimiz d e n , hcı k imiyet i n veya
esaretin sonu belli olmayan yol u n d a ilerliyoruz. B üyü k b i r fel <1 ket
olmaksızın ve her iki t a rafta da çok k a n akıtıl m a ksız ı n , h a ngi kav
min d iğerine hükmedeb il eceği sorusuna ceva p verebilmek için,
birkaç pla n hazırl a m a l ıyız . " O za m a n zafer ü m idiyle daha cesur ve
atılga n o l m a sında n çok, k a ra kteri itiba riyle ha rp etmeye m eyill i ol
masına ka rşın Tullus h içbir itirazda bulunmadı. (79) Her iki t a ra f
ne yapacağını a ra ştırırken, b izza t Tal i h t a n rı s ı n ı n m a lzeme tem i n
ettiği b i r pla n , tatbik edilmek üzere ra stgele bulund u .
56
CAPUT24
CAPUT 2 5
59
o harbin sona ermesi için baskıyı arttırdı. Böylece ilkin üçüncü Cu
riatius arkasından yetişebildi. Çünkü o uzakta değildi ve ikinci Cu
riatius öldürebildi. Şimdi her iki tarafta da bir askerin hayatta kal
ması bakımından eşit şartlardaydılar. Fakat ümit ve kuvvet ile
enerji bakımından eşit olmaktan çok uzaktılar. Çifte kazanılan za
feriyle sevinen ve bundan dolayı şımarmayan bir tanesi üçüncü
çarpışma için istekli davranıyordu. Diğeri yaralardan zayıf düş
müş ve koşmaktan perişan ve bitap bir hale gelmiş vücudunu sü
rükledi. Sürüklenirken kardeşlerinin nasıl kendisinden önce öldü
rülmüş olduğunu ve galip düşmanla karşılaştığı zaman kendisinin
mağlup bir kişi olduğunu düşündü. Bunu takiben hiç muharebe ol
madı. Romalı asker sevinç içinde bağırdı : "Kardeşlerimin ruhları
için iki kurban verdim. Romalı'nın Albalı'ya hükmedebilmesi için,
bu harbin üçüncü sebebini açıklayacağım." Onun düşmanı kalkanı
nı zorlukla tutuyordu. Aşağıya doğru bir darbe ile Horatius silahı
nı (mızrağını) Albalı'nın boğazına gömdü ve yattığı yerde onun üs
tünü başını çaldı. Romalılar kahramanlarını çok sevinçle bağıra
rak ve minnettarlıklarını ifade ederek karşıladılar. Çünkü hemen
hemen ümitsizliğe düştüklerinden, onların sevinci çok daha büyük
tü.
Oldukça geniş farklı duygularla iki ordunun da iyi niyetiyle
ölüye defin merasimi yapılması teklif edildi. Bir kavim yetki ve se
Iahiyet kudretiyle yükseltildiğinden beri, diğerini bir yabancı te
baa olarak idaresi altına aldı. H er bir askerin düşüp öldüğü mevki
deki mezarla r hala görülebilir: Alba'ya daha yakın bir noktada iki
Roma mezarı; Roma 'ya doğru üç Albalı'nın meza rı, fakat muhare
be ettikleri gibi, mezarları değişik yerlerde bulunmaktad ır.
CAPUT 2 6
Onlar oradan ayrılmadan önce Mettius, anlaşmaya uygun olarak,
Tullus'un ne emrettiğini sordu. Tullus, eğer Veientes'le bir harb
patlak verirse, onun hizmetinde kullanabilmesi için, gençleri ordu-
60
sunda toplamasını emretti. Sonra ordular yurtlarına döndüler. Üç
katlı ganimetlerini taşıyarak Romalıların keşif kolunda Horatius
geldi. ( 8 1)
Capena Kapısı yakınlarına gelirken, Curiatii kavminden biri
siyle evlenmeye söz vermiş, henüz evlenmemiş kız kardeşiyle kar
şılaştı. ( 82)
Genç kız erkek kardeşinin omuzlarında bizzat kendisinin do
kuduğu, nişanlısının asker pelerinini tanıyınca, saçlarını dağıttı ve
göz yaşları içinde ölü sevgilisinin adını söyliyerek çağırdı. Kendisi
nin zafer anında ve kavminin bu kadar büyük sevincinde, kız kar
deşinin feryatlarını işitmek, ateşli genci öfkelendirdi. Böylece kılı
cını çekerek ve aynı zamanda kızgın bir şekilde onu azarlayarak,
kıza doğru koştu. "Madem erkek kardeşini unuttun, vakitsiz aşkın
la haydi nişanlına git" diye bağırdı.
"Erkek kardeşinin ölü ya da hayatta olduğunu unuttuğun gibi,
sen de vatanını unut. Böylece bir düşman için gözyaşı döken her
Romalı kadın mahvolsun."
Bu suç başkanlara ve halk tabakasına korkunç, aynı zamanda
çok kötü göründü. Fakat onun yakında kral için yaptığı hizmet bu
nunla bir denge teşkil etmişti. Bununla beraber o yakalanarak yar
gılanmak üzere kralın huzuruna getirildi. Kral bu kadar üzücü ve
nahoş bİr davanın sorumluluğunu bizzat kendi üzerİne almak iste
miyerek uygun bir ceza hükmü vermesi için halk meclisini toplantı
ya çağırdı. Şöyle konuştu : "Yaptığı bu hainlik içİn Horatius üzerin
de adalet hükmünü vermek maksadı ile "duumvir" leri kanun gere
ğince tayin ediyorum." ( 83)(84)
Kanunun korkunç şekli şöyle tecelli etti: "Duumvirler devlete
karşı gelmenin suçunu ona söylesinler; eğer Duumvirlerden tem
yiz hakkı istenirse, temyize karşılık; eğer Duumvirler kazanırsa lic
tor onun başına bir örtü örter; ( 85 ) Kurumuş ağaca bir elbise ile
onu bağlar; Şehir surları içinde veya dışında onu kamçılarlar." (86)
Bu kanuna göre Duumvirler seçildi. Bir kimse suçsuz dahi olsa, o
61
kanuna göre onların suçsuz çıkarılmasına özen gösterdiler. Suçlu
olduğuna karar verildiğinde, onlardan biri şunları söyledi, "Publi
us Horatius, senin bir devlet haini olduğuna karar veriyorum; git,
lictor ellerini bağlasın." Lictor yanına yaklaştı ve hemen hemen
burnu burnuna deyiyordu. Tam o esnada Horatius, kanunun bün
yesine merhamet getirmiş olan Tullus'un teşvikiyle, "temyiz ediyo
rum" diye bağırdı. Böylece temyiz hakkı, halk huzurunda denen
miş oldu. O muhakemede Publis Horatius'un hakkını talep etme
si, insanları pek fazla etkiledi. Bu istek aynı zamanda kızı oldürü
len babayı da etkilemişti. Aksi takdirde, babalık hakkını kullana
cak ve oğlunu kendisi cezalandıracaktı. Sonra, biraz önce yanında
güzel bir evlat olarak gördükleri çocuktan ayırarak onu çocuksuz
bırakmamaları için yalvardı. Böyle söyliyerek yaşlı adam genci ku
cakladı ve Curiatii kavminin ganimetlerini göstererek, şimdi "Ho
ratius Mızrakları" denen yerde sesini yükselterek bağırdı; (8 7) "Ka
zandığı zaferindeki ganimetler ve zafer alayı ile donatılarak yakın
zamanda yükselen bu adamı görüyorsunuz; Ey Quirites, ( 88) onu
bir kıskaç altında bağlı görmeye, kırbaçlanmasına ve işkence edil
mesine tahammül edebilir misiniz? Çünkü Albalı'ların gözleri böy
le korkunç ve iğrenç bir manzaraya zor dayanır. Lictor git, biraz
önce kılıç ve kalkanını taşıyan ellerini bağla ve Roma mille tinin
yetki ve selahiyetini getir. Git, bu şehrin kurtarıcısının başını bir
örtü ile ört; onu kuru bir ağaca bağla. Onu surların içerisinde kam
çıla. Eğer istersen bu, düşmanımızın zafer takları (ganimetleri) ve
mızrakları arasında olabilir. Ya da surların dışında Curiatii kavmi
nin mezarları arasında kamçıla. Böyle utanç verici bir suçlama
dan, onu kendi şeref ve rütbeleriyle kurtaramıyacak olan bu genci
nereye götürebilirsiniz?" Halk ne babasının göz yaşlarına, ne de
Horatius'un her tehlikede aynı olan cesaretine dayanamadı. Neti
cede onlar bu davanın hükmünden ziyade, onun cesaretine duy
dukları hayranlıkla onu suçsuz buldular. Böylece bu pek kötü cina
yetin bir çeşit kefaletle temizlenebilmesi için, babasının oğlu için
genel işlerde kullanılmak üzere bir para bağışında bulunması em-
62
redildi. Bunun üzerine, babası çok önceden Horatius ailesinin eli
ne geçen paradan belli bir kefalet ücretini sundu. Yolun ortasında
boyunduruk biçiminde bir direk dikerek, oğlunu başı örtülü ola
rak bunun altından geçirdi. Bu boyunduruk şeklindeki direk, za
man zaman devlet hesabından tamir edilerek günümüze kaldı.
Kız kardeşinin vurulduğu yerde, dört köşe yontulmuş taştan inşa
edilmişti.
CAPUT 2 7
CAPUT 28
CAPUT 29
CAPUT 30
69
CAPUT 3 1
CAPUT 32
CAPUT 33
75
CAPUT 34
CAPUT 3 6
CAPUT 3 7
81
CAPUT 3 8
CAPUT 3 9
CAPUT 40
CAPUT 41
Ölmekte olan Tarquinius, yanında duranların silahlarına uzanır
ken, lictor'lar kaçakları yakaladılar. Sonra ne olup bittiğini merak
eden kalabalık, olayı görmek için acele edince, büyük bir gürültü
oldu. Kalabalağın ortasında kalan Tanaquil, sarayın kapılarının ka
patılmasını emretti ve bütün bakanları dışarı çıkarttı. Sanki hala
ümit varmış gibi yaranın şifa bulması için, Tanaquil gerekli ve fay
dalı bütün çareleri hep beraber acele ile aldı. Aynı zamanda hiç
85
ümidi kalmadığı takdirde, kendisini korumak üzere gerekli bütün
önlemleri aldı. Servius hemen çağırıldıktan sonra, Tanaquil ona
kocasının hemen hemen hiçbir hayat belirtisi görülmeyen vücudu
nu göstererek ve Servius'un sağ elini tutarak, kayınpederinin ölü
münün cezasız bırakılmaması ve kayınvalidesinin de düşmanları
na bir alay konusu olmaması için ona yalvardı. "Servius, eğer sen
krallığa bağlı bir insansan, bu son derece kötü ve aşağılık cinaye
tin intikamını başkalarının ellerine bırakmazsın." dedi. "Kalk, can
lan ve senin meşhur bir adam olacağın ı bir zam anlar baş ına dökü
len ateşle, t an rısa l bir alametle belirten t a n rıların rehberliğinde
ilerle ve onları takip et. Şimdi gökten gönderilen alevin seni hare
kete geçirmesin in tam zamanıdır. Şimdi gerçekten uyanmalısın !
Biz aynı zamanda yabancıyız ve hala krallığı elimizde bulunduru
yoruz. Doğum yerin in neresi olduğunu değil, kim olduğunu dü
şün. Eğer bu ani karışıklıkta sen karar vermekte güçlük çekersen,
o zaman bizim kararlarımızın doğrultusunda hareket edersin." Ka
labalığın bağrışmalarına ve itip kakmalarına güçlükle mukavemet
ettiğinden, Ta naquil, evin üst katına çıktı. Nova Via (Yeni yol)
üzerindeki bir pencereden halka hitap ederek bir nutuk attı. Çün
kü kral Jupiter Stator Mabedinin yakınlarında yaşamıştı. Tanaquil
onlara ruhlarını ferah tutmalarını emretti. Kral ani bir darbeyle
vurulup sersemletilmişti; çelik vücuduna çok derin batmamıştı;
şimdi kral ancak kendine gelmişti; kanı silinmiş ve yaraya bakıl
mıştı; bütün belirtiler şimdi iyiye gitmekteydi; Tanaquil çok geç
meden Tarquinius'un kendisini göreceklerine dair onlara teminat
verdi. Bu arada Tanaquil halkın, kralın diğer işlerini yapabilecek
ve adalet dağıtılabilecek Servius Tullius'a itaat etmesini emretti.
Servius, yanında lictor'larla kraliyet elbisesini giymiş olarak dışarı
çıktı Kraliyet tahtına oturarak bazı davalar hakkında hüküm ver
.
CAPUT 42
Servius şimdi yalnız resmi değil, aynı zamanda özel önlemlerle du
rumunu sağlamlaştırmak için yeni kararlar aldı. Ancus'un oğulları
nın Tarquinius'a gösterdiği düşmanlığın aynısını Tarquinius'un
oğullarının da kendisine göstermemesi için, Servius, Lucius ve Ar
runs Tarquinius adındaki iki genç prensle kendi iki kızını evlendir
di. Fakat insan iradesiyle kaderin zincirlerini kıramadı. Hatta ken
di ailesinin fertleri arasındaki kıskançlık bile, düşmanlık ve hain
lik düzeyine çıkmıştı. Durumun sakinliğini korumak için en iyi fır
sat, Veii halkıyla bir harp yapmaktı. Çünkü Veii halkı ve diğer Et
rüskler, mütareke ( 132) için gelmişlerdi. Bu harpte hem cesaret,
hem de talih, Servius'un peşini bırakmadı. Düşmanın büyük ordu
sunu tamamen mağlOp ettikten sonra, büyüklerin ya da halkın
duygularını anlamak ve kendi krallığının daha uzun müddet şüphe
de�kalmaması için çareyi Roma'ya dönmekte buldu. Sonra o, biz-
zat, uzaktan sulhun en önemli işinin ne olduğunu belirtti. Numa
dini kanunu tesis ettiğinde, Servius, vatandaşlar arasındaki derece
farkının açıkça ayırdedilmesinin gerçekleştiricisi olarak, kendisi
nin gelecek nesiller tarafından ilan edilmesine karar verdi. Çünkü
o, bir devlet için ayrılan son derece faydalı bir şey olan cen
sus'u (1 33 ) tesis etti. Bu kadar geniş bir seHihiyet ve yetkiye sahip ol
ma, bundan ewel, insanların zenginlikleri oranında tek tek kulla
nılmaksızın, harb ve sulh un yüküne ve sıkıntısına katlanmayı
mümkün kılabilirdi. Sonra Servius, halkı zenginliklerine göre sınıf-
87
lara ve centuria'lara ayırdı. Bunun temelini census teşkil ediyordu
ve harb ya da sulh için uygundu.
CAPUT 43
yüz bin veya daha fazla oranda bakır paraya (1 34) sahip bulunanlar
dan, berbiri daha yaşlı ve daha gençlerden oluşan kırk centu
ria (1 35) meydana getirdi. Bunların hepsi birinci sınıf olarak isimlen
dirildi. Yaşlılar şehri korumak için muhafız olarak beklerken,
gençler de dışarda harp yapacaklardı. Bu adamların tedarik et
mekle yükümlü oldukları silahlar, vücudarını korumak için hepsi
bronzdan yapılmış bir miğfer, yuvarlak bir kalkan, baldır zırhı ve
göğüslükten ibaretti. Onların düşmana hücum ederken kullandık
ları silahlar mızrak, kargı ve kılıç idi. Bu sınıfa silahsız olarak hiz
met vermekte olan iki, makine kullanmakta becerisi bulunan cen
turia eklenmişti. Onlara harbde makineleri yapma görevi verildi.
İ kinci sınıf, mal varlıkları yüzbin ile yetmişbeş bin arasında olan
lardan teşkil edildi. Bunların yaşlıları ve gençleri yirmi centuria'ya
kaydedildiler. Onlar için tayin edilen silahlar boyu eninden fazla
bir kalkanla, göğüslükten başka hepsi diğer sınıftakinin aynıydı.
Servius, üçüncü sınıfın kıymetini elli binde sabideştirdi. Centuria'
ların sayısına göre ve yaşın farklılıklarına göre aynı şekilde bu sını
fa da bir şekil verdi. Baldır zırhının terkedilmesinden başka, onla
rın ordusunda herhangi bir değişiklik yapmadı. Dördüncü sınıfta
kıymet yirmibeş bindi. Centuria'ların sayısı da aynıydı. Fakat onla
rın teçhizatları değişti. Mızrak ve kargı dışında onlara hiçbir şey
verilmedi. Beşinci sınıf daha geniş yapıldı ve otuz centuria yer al
dı. Bu adamlar taş ve ok atmak için yanlarında sapan taşıyarlardı.
Onlarla aynı kıymette olan boynuz çalanlarla borazancılar iki cen
turia'ya ayrıldı. Bu sınıfın kıymeti onbir bindi. Bu miktardan daha
az kıymeti takdir edilenler, halkın geri kalanları olarak kabul edi
lerek, askerlik hizmetinden muaf tutularak bir centuria meydana
getirdiler. Teçhizat ve piyadenin dağıtımı bu şekilde yapıldıktan
88
sonra, Servius, devletin önde gelen adamlarından oniki süvari cen
turia'sı kaydetti. Diğer altı centuria gibi bunlara da aynı tarzda bi
çim verdi. Bu süvari centuria'larından üçüne Romulus tarafından
faydalı olmaları için takdis edildiklerinde verilen isimlerin aynısı
verilmişti. Atların satın alınması için devlet hazinesinden her biri
ne yüz bin Roma sikkesi verilmesine müsaade edildi. Bu atların
bakımı ve beslenmesi için herbirinin her yıl iki bin Roma sikkesi
ödemesi gereken evlememiş kadınlar tayin edildi. Bütün bunların
yükü, fakir halkın sırtından zenginlere geçmişti. Zenginlere daha
sonra özel imtiyazlar ihsan edildi. Zira gücün ve hakların eşitliğini
ifade eden insanların oy kullanma hakkı, Romulus tarafından çok
kolaylıkla denenmiş ve bütün diğer krallar tarafından da uygulan
mış olduğundan, uzun zaman geçmeden fark gözetilmeksizin her
kese verildi. Fakat aşikar olarak hiçbir kimseyi oy verme hakkın
dan mahrum etmemek ve hala güç ve selahiyetin şehrin önde ge
lenlerine kalabilmesi için, bir derecelendirme sistemi meydana ge
tirildi. Çünkü oy vermek için ilk önce atlılar çağrılıyordu. Sonra bi
rinci sınıfın seksen centuria'sı bunları takip ediyordu. Eğer orada
nadiren de olsa bir anlaşmazlık meydana gelmişse, ikinci sınıfın
centuria'larının çağırılması şartı koşuluyordu. Böylece onlar aynı
zamanda daha aşağı sıralarda bulunan vatandaşların derecesine
asla düşmüyorlardı. Ne de otuşbeş centuria'ya çıktıklarından beri
varolan şimdiki teşkilatın herhangi bir süpriziyle karşılaşmalarına
neden ol �yordu. Yaşlıların ve gençlerin centuria'larıyla onların sa
yısı iki ka tı na çıktığından, Servius tarafından kurulan bütün bu teş
kilatla mutabık olunarnıyordu. Bu nedenle, şehir ikamet edilen
bölgelere ve tepelere göre dörde bölündü. Servius onları, tahmin
ettiğime göre tributum (1 36 ) (haraç, vergi) kelimesinden türetilmiş
bir kelime olan tribus (kabile, soy, sınıf) kelimesiyle isimlendirdi.
Çünkü, nüfus sayımı esasında aynı kral bunu da eşit bir şekilde
taksim etmeyi planlamıştı. Bu tribus'ların, centuria'ların sayısıyla
veya tertibiyle ilgili herhangi bir değişikliği yapılmadı.
89
CAPUT 44
CAPUT 45
CAPUT 46
CAPUT 47
CAPUT 48
CAPUT 49
Şimdi, idaresinin ona Superbus, yani mağrur lakabını kazandırdı
ğı Lucius Tarquinius'un krallığı başlamıştı. Kayınpederinin cena
ze merasimini yapmamak için, Romulus'un da defin merasimi
yapılmadan öldüğünü ifade etti. Servius'un tarafını tuttuğuna
inandığı senatörlerin ileri gelenlerini öldürdü. Kendi durumunun
bir cinayetle krallığı elde etmesi bakımından bir örnek teşkil ede
ceği şuuruna vararak, sonra kendine geldi. Tarquinius Superbus,
muhafız asker grubunu kurdu. Gerçekten onun ne halkın kararı,
97
ne de senatörlerin tasdiki alınmadığından, krallığı elinde bulun
durması için hiçbir hakkı yoktu. Bundan başka, halkının gözünde
hiçbir güveni olmadığından, korkuyla kendi otoritesini korumaya
mecbur kaldı. Bu nedenle, birçok adamlarla karşı tarafa korku
vermek için, hiç kimseye danışmaksızın, kendisinin tek başına
önemli davaların (1 49) duruşmasını yapmaya kalkıştığı görüldü. Bu
nedenle bir bahane ile ölüme mahkum edebilir, sürgüne yollayabi
lir ve malını elinden alma cezası verebilirdi. Sadece şüpheli ve se
vilmeyen kimselere değil, fakat aynı zamanda ganimetten başka
hiçbir şey ümit etmediği davalarda da bu otoritesini kullanabilir
di. Bu davaya bakma usulü ile özellikle, senatörlerin sayıları azal
tıldı. Tarquinius emrine yeni tayinler yapmaya karar verdi. Çünkü
onlar azlıkları nedeniyle daha hakir görülebilir ve kendisinin bü
tün devlet işlerinde bilgisiz oluşu daha az kızgınlığa yol açabilirdi.
Bu kral kendinden öncekiler tarafından anlatıldığına göre, herşey
hakkında senatoya danışma adetini kaldıran ve devleti kendi aile
sinin kararları ile idare eden ilk kraldı. İ stediği her devletle, sena
tus ve halkın rızası alınmadan, tamamiyle kendisinin krallığı vası
tasıyla harp, sulh, muahedeler ve ittifaklara girildi ve feshedildi.
Dıştaki gücünün kendi vatandaşları arasındaki güvencesine yar
dım etmesi için, Latin soyunu özellikle kendisine dost edinmeye
çalıştı. Sadece komşuluk bağlarıyla değil, fakat aynı zamanda evli
lik bağlarıyla da onların alicenaplığını kazandı. Latin isimlerinin
en meşhurlarından bir kimse olan ve, eğer söylentiye inanabilir
sek, tanrıça Circe (1 5 0) ve Ulysses'den (1 5 1) gelen Tusculum'lu (1 52)
Octavius Mamilius'un pek çok erkek akrabasını ve dostlarını ken
dine bağlamış oldu.
CAPUT S O
CAPUT 51
CAPUT 5 2
101
işbirliği yapmak için Roma Milletinin şansının iyi olmasının bütün
engelleri ortadan kaldıracağını ve bu muahedenin yenilenmesini
tasarlıyordu. Her ne kadar bu muahedede Roma'nın hakimiyeti
ağır basıyorsa da, Latinleri ikna etmek hiç de zor değildi. Geri ka
lanına gelince, Latin isimli başkanların kralla beraber durduğunu
gördüler ve onun emelinin ne olduğunu anladılar. Eğer onlar kar
şı çıkarlarsa, her birinin uğrayacağı tehlike işaretinin verilmiş ol
duğunu farkettiler. Böylece muahede yenilendi ve muahedede be
lirtildiği gibi, kıdem bakımından daha alt kademede bulunanların,
belirtilen günde Ferentina koruluğunda tam silahlanmış olarak ha
zır bulunmaları emredildi. Onlar bütün kavimlerden kralın emri
üzerine toplanınca, Tarquinius onların kendi komutanları olması
nı, ayrı bir selahiyete veya kendi sancaklarına sahip bulunmalarını
istemedi. Bu nedenle, ikisinden tek bir manipulus, tek manipulus
dan da iki manipulus yapmak suretiyle Latin ve Romalıları mani
pulus'larda karıştırdı. Böylece iki katına çıkan manipulusların ba
şına yüzbaşıları koydu. (15 7)
CAPUT 53
Fakat kral sulhda adil değilse de, bununla beraber, harbde kötü
bir komutan değildi. Eğer onun diğer işlerindeki bozukluğu bura
daki şan ve debdebesine de gölge düşürmemiş olsaydı, bu sanatta
kendinden önce gelen krallarla eşit olurdu. İ lk olarak Volsclar'la
( 158) kendi zamanından sonra ikiyüz yıldan fazla süren harbi başlat
tı. Onlardan zor kullanarak Suessa Pometia'yı (1 5 9) aldı. Burada el
de ettiği ganimeti satarak, kırk gümüş talentum topladı. ( 1 60 ) Tar
quinius, burada tanrıların ve insanların kralına, Roma hakimiyeti
ne ve bulunduğu mevkiin haşmetine layık olabilecek kadar muhte
şem lupiter Mabedi yaptırmayı tasarladı. Zaptedilen şehrin para
sını bu mabedin inşaasında kullanmak üzere bir kenara koydu.
Sonra komşu şehir Gabii ( 16 1 ) ile beklenilmedik şekilde uzun süren
bıkkınhk veren bir harbe girişti. O yere boşuna yapılan ilk hücum-
102
dan sonra, şehri kuşattı. Fakat bu teşebbüsü de diğeri gibi başarı
sız oldu. Surlardan şiddetli tazyik gördüğünden, en nihayet Roma
harp tekniğiyle hiç de bağdaşmayan hile ve yalana başvurdu.
Harpten vazgeçmiş ve diğer şehir işleriyle mabedin kurulmasına
tamamen kendini vermiş gibi göstererek, bu arada üç oğlundan
en genci olan Sextus'un Gabii'ye firar etmesini ve burada babası
nın kendisine inanılmaz derecede zalimlik yaptığını söyleyerek şi
kayette bulunmasını düzenledi. Onun söylediği babasının mağrur
luğu, yabancılardan şimdi kendi ailesi üzerine çevrilmişti. Hatta
çocuklarının çok fazla olması bile onu hoşnut etmiyordu. Sena
tus'da neden olduğu yalnızlığı kendi evine de getirmek istedi. Çün
kü o, arkasında krallığı için ne bir torun, ne bir varis bırakmak is:
temiyordu. Genç adam babasının kılıç ve kargıları arasından kaç
mış olduğunu ve Lucius Tarquinius'un düşmanları arasında em ni
yette olduğu kadar kendisinin orada hiç emniyette olmadığını an
lam ış bulunduğunu ifade etti. Onlara kendilerini kandırmamaları
nı söyledi. Kralın bırakmış gibi göründüğü harb, hala onları bekle
mekteydi ve bir fırsat çıktığında hazırlıksız olanlara hücum ede
cekti. Fakat eğer onlar arasında yalvaranlara yer yoksa, o bütün
Latium'u dolaşmaya hazırdı. Oradan babasının zalimliklerinden
ve kötü işkencelerinden bir çocuğu nasıl kurtarabileceğini bilen
bir kavime sonunda ulaşıncaya kadar, Volsklar'ı, Aequuslar'ı, Her
nicuslar'ı (162 ) arayıp bulurdu. Belki de son derece mağrur ve çok
küstah halkına karşı harbin ve silahların rol oynayacağı birkaç il
ham keşfedebilirdi. Eğer onlar kayıtsız kalırlarsa, onun öfke ile
kendilerini terkederek, kaçmasına devam edeceği belli olduğun
dan, Gabinuslar (163) tarafından iyilikle kabul edildi. Kralın vatan
daşlarına, müttefiklerine nasıl davranıyorsa çocuklarına da aynı
şekilde davrandığına hiç şaşırmadıklarını anlattılar. Başka şeyler
de başarısızlığa uğrarsa, bizzat kendisi üzerindeki zalimliğinden
vazgeçebilirdi. Fakat kendilerinin onun gelişinden memnun olduk
larını ve kısa zamanda onun yardımıyla harbin Gabii kapılarından
Roma surları altına yer değiştireceğine inandıklarını belirttiler.
103
CAPUT 54
CAPUT 55
105
cekti. İ lk olarak Romulus'a karşı muharebenin buhranında kral
Tatius ( 1 66) tarafından kutsal yerlerin ve birçok mabetlerin yıllık
takdis merasimini kararlaştırdı. Bundan sonra, takdis ve tahsis
merasimi yapıldı, resmen işe başlandı. Bu göreve başladığında ço
ğu zaman tanrıların, bu kudretli imparatorluğun muhteşemliğini
göstermek için kendi nüfuzlarını kullanmış oldukları söylenir. Fa
kat kuşlar bütün diğer kutsal yerlerin takdis edilmesinin kaldırıl
masına izin verdiklerinden, Terminus'un mabedini kabul etmedi
ler. Bu kehanet ve kuşlardan gelen işarete şöyle bir anlam verildi:
Gerçek şuydu ki, Terminus'un bulunduğu yer değiştirilmeyecekti.
Bütün tanrıların içinden kendisine ayrılmış kutsal yerden yalnız
Terminus dışarı çağrılmayacaktı. Bunun anlamı, bütün krallığın
kuvvetli ve değişmez olduğuna işaret ediyordu. Kuşlardan gelen
bu devamlılık kehaneti alındıktan sonra, bunu imparatorluğun ihti
şamını önceden haber veren başka bir alarnet takip etti. Mabedin
temelini kazan insanlar tarafından yüzü hiç bozulmamış bir insan
başı bulunduğu söylenir. Bu görünüş, dünyanın başı ve imparator
luğun kalesinin burası olduğunu açıkça önceden göstermişti. Hem
şehirdeki, hem de bu iş için Etrüria'dan çağrılmış kilhinlerin bu
konudaki yorumları bu şekildeydi. Bu durum, kralı para harca
mak hususunda çok daha istekli yaptı. Bu nedenle çatıyı kapat
mak için ayrılan Pometina ganimetieri, ancak temel için yeterli ol
du. Bu durum benim için, Piso'nun bu iş için kırkbin pound ( 1 78 )
ağırlığında gümüş ayrılmış olduğunu belirten ifadesinden daha
çok, yine daha önceki yazarlardan Fabius'un ganimetin sadece
kırk talentum olduğunu belirten ifadesinin daha inandırıcı olduğu
nu belirtmektedir. Çünkü bu kadar büyük miktarda para, o zama
nın tek bir şehrinden beklenemez. Hatta günümüzdekiler arasın
da bile kurulması için bu paranın yeterli olmayacağı tek bir bina
yoktur.
106
CAPUT S 6
108
CAPUT 5 7
CAPUT 58
CAPUT 59
CAPUT 60
Bu olayların haberi ordugaha geldikten sonra kral, bu beklenme
dik tehlikenin telaşı içinde isyanı bastırmak için Roma'ya hareket
etti. Kralın yaklaştıgını farkeden Brutus, onunla karşılaşmamak
için hemen bir dönüş hareketi yaptı. Degişik yollardan gidilerek
hemen hemen aynı anda Brutus, Ardea'ya, Tarquiniusda Ro
ma'ya geldiler. Tarquinius'a karşı şehrin kapıları kapatıldı ve sür
gün oldugu bildirildi. Şehrin kurtarıcısı ordugaha şenlikler ve se
vinç içinde kabul edildi. Kralın ogulları ordugahtan kovuldu. Onla
rın ikisi babalarını takip etti; ve Etruria'daki ( 1 8 1) Caere ( 1 82) sür
gün yerine geldiler. Sextus Tarquinius sanki kendi krallıgtndaymış
gibi Gabii'ye gitmek üzere ayrıldı. Orada kendisinin cinayetler ve
yagmacılıkla yaratmış oldugu eski nefretin intikamını almak iste
yenler tarafından öldürüldü.
Lucius Tarquinius Superbus, yirmibeş yıl krallıgt elinde bulun
durmuştu� Roma'da krallık devri, şehrin kuruluşundan kurtuluşu
na kadar ikiyüzkırk dört yıl devam etmişti. Servius Tullius'un tef
siderine göre, sonra Praefectus urbis (vali) başkanlığında comitia
centuriata'da ( 1 83) iki konsul seçildi. ( 184) Bu konsullar Lucius luni
us Brutus ve Lucius Tarquinius Collatinus idi.
114
L A R
115
(13) Caere. Etruria'da eski bir kasııba. (22) Augurlar: Bir işin nasıl olaca�ını,
Etruseus, Etrüsk, Etrurialı. Ital kuşların ötüşlerine, uçuşlarına, kut
ya'da hemen hemen Roma ve Lati sal tavukların yem yemelerine ve
um'un kuzeyine düşen bölgeye Et bazı göksel alametlere bakarak ön
ruria adı verilir. ceden haber veren kahinler.
( 14) Numicus: Yakınlarında Aeneas'ın
gömülü oldu�u nehir. (2 3 ) Palatinus Mons veya Palatium: Ca
pitolium tepesiyle birlikte Roma'
(15) Venus'un kızı, Aeneas'ın karısı. nın ilk kuruld � �u tepeye verilen
(16) Albanus Da�ı. Alba Longa ve lupi ad. Aventinus Mons veya Aventi
ter Latiaris 'Mabedinin inşa edildi num: Roma ilk kuruluşundan son
�i da�. ra Latinlerin tahkim edilmiş bir
kasabası gibi oldu. Ilk yerleşim ye
(17) . . . ficus Ruminalis. Livius'un tasvi ri yavaş yavaş genişleyerek yedi te
rinde görüldü�ü gibi, "Romulus" pe üzerine yayıldı ve "Yedı Tepeli
kelimesinden türetilmiş meşhur �ehir" adını aldı. Aventinus Ro
bir etimoloj i . Daha bilimsel bir ma'daki yedi tepeden birinin adı
araştırmaya göre "rumis" kelimesin dır.
den gelmektedir. R�mis vahşı hay
van anlamına gelir. Ikizlerin bir di (24) Evander: Palatinus tepesinde otu
şi kurt tarafından enızirildi�ini ha ran Yunanlı bir sürgün.
tırlattı�ı farzedilir. Fakat onun ger
çek anlamı "Rumina için kutsal" (25) Evander'in Roma alfabesini bul
a�aç demektir. Rumina süt çocuk muş oldu�u söylenir.
larının tanrıçasıdır ve bu tanrıça
görünüşe göre . incir a�açlarıy la tak (26) Carmenta: Evander'in annesi, kahi
dis edilirdi. Ikizlerin hikayesiyle ne kadın.
özellikle bu a � acın ilişkisi, efsane (27) Sibylla: Apollon'un rahibesi kahi
ye göre Romuıus'la Remus'un bir ne kadın.
likte bırakıldıkları mevkide Rumi
na için kutsal bir zeytin a�acının (2 8 ) Cacus'un hikayesi ve Ara Maxi
var oldu�u gerçe�idir. ma'nın kayna�ına göre. Bak. Ver
(18) "Lupa" yani kurt kelimesi bazen ki gilius, Aeneis, viii. 1 82-279; Ero
bar ve zarif fahişe anlamında da pertius, iv. 9; Ovidius, Fasti, i.
kullanılır. 543-586.
(19) Buradaki alıntı biraz gari r t ir. Keli (29) Lictorlar bir sopa demeti içinde
me muhtemelen "palus' a benze baltalar taşıyordu . Bu, kralın şid
mektedir. "Muayyen kimselerin detle cezalandırmak ve başını vur
oturmasına mahsus mıntıka", ve mak kudretine sahip oldu � unu gös
"etrafı çevrilmiş yer anlamına gel termek anlamına geliyorau .
mektedir.
(20) Faustulus: Romulus ve Remus'u (30 ) Lietor: Lictorlar bir sopa demeti
büyüten çoban. içinde baltalar taşırlardı. Bu, kra
lın şiddetle cezalandırma ve boynu
(2 1) Romulus ve Remus'un terkedildi�i nu vurma yetkisine haiz oldu�u an
ve büyütüldü�ü yerde: Hal icarnas lamına gelirdi.
suslu D ionysus i.87 ve Ovidius,
Fasti adlı eserinde, iv. 843 tarafın (31) Cella curulis: Roma'da yüksek rüt
dan korunan efsanenin bir şekli beli kişilerin oturdu�u iskemle.
Celer ismini almaktadır. Romulus Erguvan renkli bordürleri bulunan
onu Remus'u öldürdüğü nden, sur toga: Roma'da aristokrat tabaka
ların başına getirerek vazifelendir nın ve büyük devlet memurlarının
mişti. giydi�i toga.
(32) Patres familiaru m : Kelime anlamı (43 ) Bir ,rahibe olarak C amenaların-yer
ailelerin büyükleri yani babaları. li ıtalyan t anrısı olan Musalar,
Buradaki anlamı bir kavimin baş menbaından su getirmek mecburi
kanlarına verilen ad. yetindeydi.
117
(S2) Atlılardan oluşan üç Centurio'dan (62) Samius, a, um: Samos, Asia Minor
üçünün de kayna� belirsizdir. Fa sahili yakınlarında bir adadır.
kat onların halkını meydana geti (63) Bu olar aşa� yakarı M.Ö.530 yılla
ren Roma, Sabin, Etrüsk isimlerin rında .rythagoras'ın Croton'da bu
den biri olma ihtimali bölge. lundu� zaman geçer.
(S3) Laurentum: Laurentes halkının ya (64) Argiletum: Circus Maximus ve
şadı� bölge. Aventinus Da� arasında kalan Ro
(S4) Fidenae: Tiber Nehri'nin sol kıyı ma'nın bir kısmı.
sında, Roma'dan S mil uzaklıkta (6S) Ianus: Romalılarda kapı ve eşik
bir kasaba. bir şeyin başlangıcı anlamına geldi
�i için kutsaldı. Hatta bunun bir
(SS) Tiberis: Eski devirlerde Roma'da
t anrısı bile vardı. Ianus kapı, eşik,
akan bir nehir.
başlangıç tanrısı olarak kaoul edil
(S6) Romulus'un bu tannlaştırılmasını miş soyut bir tanndır.
şu yazarlar hikaye eder: Cic. de (66) Actium Savaşı: M . Ö .3 1 yılında
Rep. ii.1?; Dion. HaL. ii.S6; Pluto Augustus, Yunanistan'da Actium
Rom. xxviii" Ovid. Fasti ii. 491 ; ve denılen yerde Antonius ve Cleo
,
Met. xiv. Boo. patra'yı kesin yenilgiye u�ratmış
(57) Romalılar başları örtülü olarak tır. Aslında tam bir asker olan An
muntazaman dua ederlerdi. t onius, savaşı kazanmak üzerey
ken, birdenbire yelken açarak Mı
(58) Plebes: Roma'da aristokrat tabaka sır'a �itmek üzere bulunan Cleo
dan olmayan kimselere verilen ad. patra nın arkasından gitmek için
Halk sınıfı. askerlerini harb meydanında ken
(59) Decuria: On kişiden meydana ge di kaderlerine terk etmiştir. Bu şe
len birlik, manga. kilde kumandasız kalan ordu, Oc
t avianus'a yenik düşmüştür. Kara
(60) Decurio: Manganın başında bulu savaşına alışık Antonius deniz mu
nan kimse, onbaşı. harebesinde yenik düşmüş ve öldü
(61) Numa Pompilius: Efsaneye göre rülmüştür. Cleopatra'nın yelken
Roma'nın ikınci kralıdır. Bir Sabin açıp Mısır'a hareket etmesindeki
kasabası olan Cures'de yaşıyordu . amaç, Antonius'un kendisini takip
Halk senatus'un iki kral arasında edip Mısır'a gelmesini sa�lamak
ki uzunca zamandan bıkıp yorulun mı, yoksa Antonius'dan intikam al
ca, Romulus'un ölümünden bir yıl mak için onu denizde savaşmak zo
sonra kral seçilmiştir. Akıııılı�ı ve runda bırakarak başarısız olmasını
dine baglı oluşuyla tanınıyordu. sa �lamak mı belli de�ildi. Antoni
Kronoloj lyi dikkate almazsak us un karada savaşırken harb mey
onun bilgısini Pvthagoras'dan aldı danında öldü�ü veya Cleopatra'
�ına inanılır. Numa Pompilius'un nın arkasından giderken deniz sa
nympha Egeria'dan bilgi ardı�ı söy vaşında başarısız olarak denizde
lenir. Numa, nympha Egeria'nın öldü�ü hakkında tarihçilerin de�i
Roma yakınlarındaki mezarını zi şik yorumları vardır. Antonius'un
yaret etmiş ve Egeria onu kendi nerede öldü�ü kesin olarak belli
aşkıyla onurlandırmıştı. Romalılar de�ildir.
tarafından bütün dini ibadetleri (67) Mabedin kapılarının ikinci kez
nin yaratıcısı olarak saygı görmüş açık kalmasını bildiren kısım, Au
tü. Krallı�ı boyunca daima kapıla � ustus tarafın<�an mabedin tekrar
rı kapalı kalan Ianus mabedini kur Kapatıldı�ı M.O.2S den önce yazıl
muştu. Numa 39 veya 43 yıl hü mış,. olmalıydı. Fakat o kısım
küm sürdükten sonra ölmüştür. M.O.2Tden önce yazılmamıştı.
1 1B
çünkü İmparatora A�stus ünva (78) Cluilius, Gaius: Alba Longa kralı.
nı M.Ö.2T yılında verıldi�inde bu Cluilius, a.um: Cluilius'a ait, kendi
kısım yoktu. Bu nedenle oiz, Livi sinden sonra böyle isimlendirilmiş
us'un tarihinin başlangıcı için tah tir.
mini bir tarihe ulaştık.
(79) Tullus Hostilius: Hostus Hostili
(68) Numa'nın bilgi aldı� bir Nympha. us'un torunu oldu�u söylenen Ro
ma'nın üçüncü kralı. Romulus'un
(69) Greklerde Ares'in karşılı� olan kraııı�ı sırasında Sabinlere karşı
Romalılar'ın harb t anrısı. muhareb�e giri �ti. Efsaneye göre
Tuııus Hostirius un gözünü fiarb
( 70) Salii: "Ancilia" adı verilen kutsal
şöhreti bürüdü. Horatri ve Curia
kalkanlar taşıyan Mars'ın dans tii kabileleriyle yaptı�ı muharebe
eden rahipleri. ler sonunda Albalar'ı"Roma üstün
(71) Ancile, n.sin., ancilia, n.plu. "anci lü�ünü tanımak zorunda bıraktı.
le" nin menşei ıökyüzünden düş Sonra Fidenae ve Veli ile savaştı.
müş oldu�u hikaye edilen bir kal Onların çoklu�u karşısında ezildi
kandı. Onun çalınmış oldu�u ihti �nden, Korku ve Solgunluk Ma
malini azaltmak için, tam anlamıy oetlerinde and içti. Sonra muhare
la benzeri olan onbir tane başka beyi kazandı. Alba'yı tahrip etti.
kalkan yapıldı. Ancile'nin kendine Halkını da Roma'ya getirerek on
has kemana benzer garip bir görü lara Caelia tepesıni verdi. Sonra
nüşü vardı. kendisi Sabinlerle savaşa devam et
ti. "Kötü Koruluk" denen ormanda
(72) Roma'nın yedi tepesinden biri. yaptı� muharebede tekrar güç du
ruma düştü. Burada Salii kavmi
(73) Yerlj İtalyan tanrıları olan Musa' nin iki katıyla yıııık bir festival ya
lar. Ilham perileri. paca�na ve Saturnus ve Ops adı
(74) Fides: Sadakat, bunlar bir tanrı ol na sunaca�ına yemin etti. 5abinle
maktan ziyade, tanrısal şahsiyet ri ma�liip ettikten sonra sözünü
olarak kabul edilen manevi fikir yerine getirdi. Kayıtlar burada Sa
lerdir. Zamanla bir tanrı gibi düşü
nülmüşlerdir. fı
turnalia ve Opalıa festivaııerinin
ya lldı�ını göstermektedir. Yaşlan
dı ında kendisine ve halkına kötü
(75) Argei: Servius şehrinin dört bölge lü musalllat olmuştu. Alba Da
sinın herbirinde bu kutsal yerler �ı'nın tepesinden yanan taşlar ya�
den veya kiliselerden altı tane var mur gibi ya�maya başladı. Alba
dı. Mart'ın 17 sinde Argei'in etra t anrıları gibi lupiter mabedinin üs
fında ala)' ile yürüyüş yapılırdı. tünde derinliklerden bir ses geldi.
Mayıs'ın LS inde Argei denilen saz Tullus, Numa'nın huzurlu dönemi
dan yapılmış bebeI<ler muhteme ni hatırladı. Numa'nın yaptı�ı gibi
len kutsal yerlerin sayısında Vesta dua ederek ve kehanette buluna
rahibeleri tarafından Tiber Neh rak tanrı katına çıkmak istedi. Fa
ri'ne, lupiter rahiplerinin huzurun kat tanrılar onun dualarına ve ke
da atılırdı. lupiter rahipleri matem hllnetlerine önem vermedi. lupiter
elbiselerini gıymiş olarak bu töre şim§e�ini göndererek Tuııus'u ve
ne katılırdı. Her iki törenin de an evini ateşler içinde bıraktı.
lamının ne oldu� belli de�ildir.
(80) Fetiales: Devlette, harb kararı al
Bak.Fowler, Fest . say.54 ve ıl ı . maya, sulh yapmaya ve antlaşmala
(76) Interregnum: İki kral arasındaki fa rın şartlarını kayıt etmexe ve bun
sıla devri. ları tasdik etmeye yetkıli kahinler
heyeti. Pater patratus ise, patro'
(77) Gaius Cluilius: Alba Longa kralı. dan 'başarmak" veya "tertip et-
1 19
K
T
K R A LL ı K D E VR i N D E
R O M A
;i;iiı
t
�' ,.:�;:< ..
�4;'�ı;:'Jh::��14��
������" " aprae p. ı�
cl
1. l u p p iter C a pito ı i nu s Tapı nağ ı
i�l
"." . . ... -::;: ;
2. F i d es Ta p ı na ğ ı
3.
4.
5. C ac u s m e r d i venl e r i
6. Ara M a x i m a
7. Ve t u s k a p ı s ı P a l a t i ( M u g o n i a l
8. l u p p i t e r Fe re t r i u s t a p ı nağ ı
....l,, ��:;�:\!•.!'!.!/. ;.i,," "'
. �
9. Sa r a y
?; ,:i{
10. Ve s t a t a pı n a ğ ı
11. Ye n i d u k k a n l a r
12. Es k i ' d uk k a n l a r
13. C u r t i u s G o lu
:: .��
14. l a n u s ta k ı
1 5. Comitium
16. Cu ria H o s t i ı i a
..::���§.
1 7. Carcer ,��:�t:���,4\'
18. A ra C o n s i
\����.
19 . Fo ru m
20. T i g i ll u m So r o r i u m
21. Cu ri ae Veter e s
Yarda
2 2. Nekro pol
rnek" anlamına gelmektedir. Pater (95) Centurio: Roma lejyonunun temeli
patratus bu heyetin sözcüsü idi. ni teşkil eden ve yüz kiş�den mey
(81) Veientes Veii şehrinin halkı. Veii, dana gelen askeri birlik. Iki centu
Etruria bölgesinin önemli bir şeh rio bir manipulus'u (200 ki§i), üç ma
ridir. nipulus bir cohon'u (600 kişi), on cohon
da bir Roma lejyonunu meydana getirir.
(82) Capena Porta: Roma'nın dol1;u ta Günümüz ordusunda on kişi bir mangayı,
rafında bir kapı. üç manga bir taburu, üç tabur da bir bölü
(83) Duumvir: Eski Roma'da iki kişilik ğü meydana getirir.
hükümet paşkanlanndan biri. Du (96) Plebler (plebes): Eski Roma'da
umvirlik: Ikili yönetim. halk, p- lebler ve patriciler olmak
(84) Kızkardeşini cezalandırmayı kendi üzere ikiye ayrılırdı. Aşağı halk ta
üzerine almakla Horatius, devletin bakasından gelenlere I?lebler, asil
bir görevini gaspetmiş oluyordu. lere de patrıdler denırdi. Plebler
bu nedenle devlete karşı gelmekle birçok haklardan yoksundu . Hatta
suçlanıyordu . vatandaşlık hakkına bile sahip de
l1;ilIerdi.
(85) Lictor. Eski Roma'da yüksek me
murların önünde elinde del1;nekler (97) Lariar ve Penatlar: Her ailenin, ev
le sarılmış bir balta taşıyarak gi halkını koruyan özel tanrısı olan
den subay, baltacı. Lar'ı ve ailenin erzak deposunun
koruyucusu ve bekçisi olan bir t an
(86) Yazar, İ sa' da oldul1;u gibi, ne asıl rısı yani Penat'ı bulunurdu .
ma ne de çarmıha gerılme görüşü
(98) Caelius Tepesi: Roma'nın yedi te
nü kabul etmemiştır. Onun görü
pesinden bıri.
şü, suçlunun bir al1;aca bal1;lanmasl
ve ölünceye kadar kırbaçlanmasıy (99) M . Ö .52 'de Clodius öldürülünce,
dı. başı bozuk ayak takımı onun cese
dini Curia Hostilia'da yakmışlar
(B7) Horatius Mızrakları: Efsane anlatı
ve bu binayı ateşe vererek tahrip
lırken, ganimetierden bahsedilen
etmişlerdi.
yerin adı. Horatii kavminin Al
( 1 00) Her bölük 30 kişiden oluşuyordu .
ba'lı, Curiatii kavminin de Ro Bu nedenle onların sayısı, Romu
ma'lı olduğu yukarda Livius tara
lus'un üç centurio'suyla aynı as
fından reddedildi.
ker sayısına eşitti.
(B8) Quirites: Sivil sıfatla Romalı'lara ( 1 0 1 ) Silva Malitiosa: Guileful Ormanı.
verilen resmi ad.
( 102) Ancus Mardus: Roma'nın dördün
(89) Fidena: Roma'dan beş mil uzaklık cü kralı.
ta, Tiber Nehri'nin sol kıyısında
bir şehir. ( 103) Aequicoluslar: Latium'da bir ka
vim.
(90) Veii: Etruria'nın önemli bir şehri.
( 104) Fetiales: Eski Roma'da muahede
(91) Anio: Tiber Nehri'nin denize dokü leri veya harp kararını tasdik se la
lürken ayrlldll1;1 bir kolu. hiyeti olan kahinler heyeti.
(92) Bu rahipler sözde Coııini veya ( 105) Forum: Pazar yeri, çarşı olarak
Agonales idi. Palatini adındaki ra kuııanılan meydan.
hiplerin M ars Gradivus'la birlikte
(106) Ianus Quirinus: Tanrılaştırıldık
bulundukları gibi, bunlar da Quiri
tan sonra Romulus'a verilen ad.
nus'un beraberindeydi.
(107) Fetialis: Eski Roma'da muahede
(93) Paııor: Korku tanrısı.
leri ve harp kararını tasdik selahi
(94) Pavor: Panik, heyecan, ani korku yeti olan, hakimler gibi görev ya
tanrısı. pan kahinlere verilen ad.
122
( 108) Mons Caelius: Roma'nın yedi te ( 120) Hiç şüphesiz Senatus Tarquini
pesinden biri. us'un tahta çıkışını uygun görme
( 109) Tellena Latium'da bir kasaba.
di�ni belli etmişti. ıarquinius
şimdi iki kat kendi üyelerıyle ve
( 1 10) Ficana: Ostium yolu üzerinde, La taraftarlarından başka hiç kimse
tium'da bir kasaba. yi seçmemekle Senatus'un muha
( 1 1 1 ) ad Murciae: Bu ad, aram veya sa lefetine boşuna karşı koyma yolla
cellum Murciae anlamına gelir. rını aramıştı.
Konuşmada "ad" bir tanrı veya (121) Apiolae: Latium'da bir kasaba.
tanrıçanın mabedi veya sunağının ( 122) Feet: İ ngiliz ölçüsü. Uzunluk ölçü
etrafı demektir. Bu sunak, eski sü 12 inches, 30.48 cm. Aşa�ı yu
den Murcus Da�ı olarak bilinen, karı bir insan aya�ı boyu.
Palatium ve Aventinum Tepeleri
arasındaki vadi de yer almaktadır. ( 123) Anio: Tiber Nehri'nin bir kolu.
Burada sonradan Circus Maxi ( 124) Tarquinius: Roma'nın beşinci ve
mus inşa edilmiştir. yedinci kralının adı.
krş. Varro L.L.V.1 S4, intumus circus
( 125) Ramnes: Romulus tarafından ku
ad Murcim vocatu r . . . ibi sacellum
etiam n u nc murt eae Yeneris. Bu rulmuş süvari centurio'larından
alıntının gösterdiği g i b i, tanrıça birinin adı ve en eski Roma ka
Murcia daha son ra Venus'la bir vimlerinden biri.
kabul edilm işt ir. ( 126) Titienses: Romulus tarafından ku
( 1 1 2 ) Ianiculu m : Tiber' i n k uzey kıyısın
rulmuş ü ç süvari centurio'sundan
b irinin adı.
da Roma şehri n i n t epelcnnden
biri. ( 127) Luceres: Süvari centurio'larından
birinin adı ve Roma halkının bir
( 1 13) Bu meşhur Sublicius Kiiprüsü idi.
bölümü.
Bu Tahta Köprü, metal veya baş
ka bir yapı malzemesi kullanılma ( 128) Vulcanus: Greklerdeki Hephais
dan sadece tahta k az ı k l a rdan in tos'la aynı kabul edilen Romalı
şa edilmiştir. lar'ın ateş tanrısı.
( 1 14) Latincede "Carcer" kel i mesiyle be- . ( 129) Collatia: Sabin Şehri.
lirlenen bu hapisha ne, Concordia (130) Ancus M artius: Roma'nın dördün
Mabedi ile Cu ria ( Sen"lo Binası) ara cü kralı.
sında Capitolium eteklcrinde hala görüle
( 1 3 1 ) Suessa Pometia: Latium bölgesin
bilir. Onun. Roma· n ı n en eski binaların
dan biri olduğu düşünülür. Burası bir ha
de eski bir kasaba.
pishane ve cinayet suçlarından h ü küm gi ( 1 32) Belki Romulus'la yapılan yüz se-
.
yenıerin infaz yeri olarak kulla nıldı. nelik mütarekeye bir imadır.
(XV.5) çünkü Ancus'un krallığı
(115) Targuinii: Etruria'da eski bir şe zamanın da Veii kavminin Maesıa
hir. Ormanı'nda kuşatıldığının belirtil
( 1 16) Demaratus: Tarquinius Priscus'un mesine (XXXIII.9) k arşın, Livi
babası ve Corinthus'un yerlisi bir us, aradaki zaman zarafında Veii
zat. kavmiyle yapılan herhangi bir
(117) Egerius: Fakir, muhtaç ve zaruret harpten bahsetmez.
çeken anlamına gelir. ( 133) Cennus: Şimdi anlatılan or�anizas
yon, daha önceden Roma nın mu
(118) Tanaquil: Büyük Tarqu inius'un harebe gücünün artması için dü
karısı. şünülmüştü . Ewelce orduya katıl
(1 19) Comitia : Eski Roma'da halk mec ma hakkı sadece Patriciler'e aitti.
lisi. Şimdi herkesin mal varlı�ına gö-
123
re yeniden tasnif edilen orduda nalem ve Gronov'un Esquiliis'ini
Plebler'e de bir yer verilmişti. benimserler. Bu nedenle Livius,
Kendisine savaş meydanında do Dion ve Strabo ile arada bir uz
�şmek üzere ne fazla ne eksik laştırıcıdır.
tam bir techizat tedarik edebilen
herkes orduya alınabilirdi . Bk.Di ( 141) Bu resim Paulus zamanında bile
on.Hal.IV. 16-21 ; Cic. Rep. o kadar büyük saygı ve tapım gö
II.39. rüyordu ki, halk "Ephesus'luların
Dıana'sı uludur" diye ba�ırırak
( 1 34) Başşehir buna dahil de�ildi. Eski havarinin va'zına karşı ayaklan
Roma sikk e si, esasında bir foot mıştı. Eckart Peterich, Kü
(30.48 cm.) uzun lu�unda bakır çük Yunan Mitologyası, (çev: Ya
bir çubuktu ve 12 inch'e (unciae) kup Baydur) , M aarif Basımevi,
ayrıımıştı. Kraliyet devrinin belfi Arikara, 1959, say. 12-14.
bir zamanında Roma sikkesinin
de�erini korumada bir önlem ola ( 142) Tullia: Kral Servius Tullius'un iki
rak bu ağırlıkla yer de�iştirdi. kızlarının adı.
Sonra Latın parası pecunia'nın
( 143) Atreus ve Oedipus hikayelerine
başlan � ıcı olan öküz figürü ile ait bir imadır.
damgaıanmaya başlandı. TIamga
landı�ından itibaren ve 16 oun ( 144) Corinthus: Yunanistan'da bir şe
ce'luk bir a�ırıık ölçüsv oldu �;ı n hir.
dan beri onun a�ırlığı Ikinci 1\.ar
taca Savaşı'na kadar yavaş yavaş ( 145) Tarquinii: Etruria'da eski bir şe
azaldı. Sadece bir ou nce'luk ağır hir.
lık haline g eldi. Servius zamanın ( 146) Praeco: H aberci; sulh ve harb ila
da onun aeğirinin ne olduğu zi nı ve hükü mdarlar arasında mu
hinlerde bir sorudur. habere temini vazifelerini gören
( 1 35 ) Centuria : Eski Romalılarda yüz memur.
asker veya vatandaştan oluşan
( 147) Cyprius vicus: Roma'da Cyprius
idarı teşkilat.
yoluna verilen ad.
( 136) Tributum : Tribus kelimesinden
gelir. Onun asıl manası, "üçüncü ( 148) ad summum Cyprium vicum: Son
kısım" dir. Fakat sayı anlamı kay zamanlardaki Diana Mabedi'nin
bolmuş, sadece "kısım" , "bölge" bulunduğu Cyprius yolunun en
anlamı kalmıştır. Walde'ın karşı yüksek noktası. Onun arabası Es
laştırdığı Fransızcadaki "Quarti quilinae Tepesi'ndeki Urbius ba
er" kelimesi gibi. yırına ulaşmak için sağa dönmek
mecburiyetindeydi. Cyprius yolu
( 137) Quirinalis: Quirinalis Tepesi. Ro Forum'dan çıkıyordu . Tullia'nın
ma'nın yedi tepesinden biri. arabasının ulaştığı Cypriu s yolu
( 1 38) Viminalis: Osier Tepesi. Roma' nun adının Sabin "iyı" kelimesin
nın yedi tepesinden b iri. den türetilmiş olduğu söylenir.
Dianium, bir Yunanca çekim
( 1 39) Es � uiliae: Esquiliae Tepesi. Ro
ekiyle ve Yunanca kalıbına göre
ma nın yedi tepesinden biri. şekil almış bir Latince kelimedir.
( 140) Dion. I V . 13 , ve Strabo, V.3,7 de "Urbius Bayırı" ismini muhteme
ifade edil �i gibi, Servius şehre len Virbius'dan almış olabilir.
Equilinae 1 epesini ilave eden ilk Virbius, Aricia'da D iana ile mü
kişidir. Livius'un sadece o bölge nasebeti bakımından iba det gö
nin b üyüklü�ünün arttığı düşünce ren bir kahraman olan H ippoly
sinde olduuu görünür. Conway tus'un Latince şeklidir. (Aen.
ve Walters, CY iminalemque, Vimı- vii.761 ) .
124
( 149) Buradaki "davalar" suçlanan kim (161) Gabii: Roma'dan oniki mil uzak
senin, anlamı ya "hayat" , ya da lıkta Utium'un bir şehri.
''v atandaşlık hakları" olan, başını ( 162) Hernicuslar: Hernici, Latium'da
(caput) ifade etmektedir. bir kavim.
( 150) Circe: Circe, Ulysses'e Tuscu lum
(163) Gabinuslar: Gabini, Gabii halkı.
şehrini kuran Telegonus'u doğur
muştu. (164) papaver: Gelincik; haşhaş, afyon
( 15 1 ) Ulysses: Troia'da mu harebe eden çiçeği.
Grek kahramanlarından biri. ( 165) Tarpeinus mons: Capitolium'un
Onun vatanına dönerken yaptığı eski adı. Bu nedenle Propertius,
seyahatler oldukça ilgi çekicidir. Car itolium lupiter'i ''Tareeiııs Pa
( 152) Tusculum: Latium'da eski bir şe ter olarak isimlendirir. (IV.!.?) .
hir. ( 166) Titus Tatius: Romulus'un sonra
( 153) ad lucum Ferentinae: Alba Lon dan arkadaşı olan Sabin kralı.
ga'dan uzak olmayın bir koruluk. ( 167) Terminus: Hudutlar tanrısı.
Latin birliğinin alışılmış toplantı
yeri. ( 168) Pound: Libre, 16 "ounce" luk ağır
lık ölçüsü .
( 154) Aricia: Alba Longa yakınlarında,
Latium'un bir şehri. ( 169) Signia: Tarquinius Priscus tarafın
( 155) Ferentina: Alba Longa'dan uzak dan kurulmuş Latium'da bir şe
olmayan, Latin birliğınin toplantı hir.
yeri. ( 1 70) Circeii: Latium'da bir kıyı şehri.
( 156) XXIV. 3 de bu muaheden i n iza ( 1 7 1 ) Delphi: Apolion kehfinet ocağının
hında ne Alba kolonilerinden bulunduğu, Yunanistan'da bır şe
bahsedilir, ne de biz b u n l a rdan hir.
herhangi birini biliriz. Conway ve ( 1 72) Brutus:Harfi harfine "ahmak, alık
Walters bu nedenle el yazmala
rındaki "colonis" kel imesini muha kimse" demektir.
faza eder. Fakat bu açıklamaya ( 1 73) Rutuli: Baş şehirleri Ardea olan
göre, bunun "civibus" anlamına Latium'da bir kavim.
geldiğini düşüncb i l iriz. ( 174) Sextus Tarquinius: Lucius Tarqu
( 157) Bir Roma manipulus'u iki eşit kıs inius Superbus'un oğlu.
ma bölü ndü ve bu yarıya bölü ( 1 75 ) L. Tarqııinius Collatinus: Egeri
nen kısmın her biri, Lat ı n mani us'un oğlu ve Tarquinius Pris
pulus'un aynı şekilde bölü nen ya cus'un yeğeni. Collatinus soyadı
rısıyla birleştirilerek yen i bir bir nı babasının vali olarak tayin edil
lik meydana getirildi. M a n i pulus diği Collatia şehrinden almıştır.
lar tam söylenildiği gibi ikı katı Karısı Lucretia yüzünden Sextus
na çıkarılmamıştı. Tarquinius tarafından kötü mu
( 158) Volsclar: Volsci, Latium'da kud ameleye maruz kalmıştır. çünkü
retli bir kavim. Lucretia, Tarquinius Superbus'un
( 159) Suessa Pometia: Latium'da eski tahttan indirifmesinde rol oyna
bir şehir. mıştır. Collatinus ve L.Iunius
( 160) Livius talentum'un miktarın ı belir Brutus i lk konsull erdir. Fakat
tirken, onun Fabius Pictor'un Tarquinius soyuna karşı duyu lan
izinden gitmiş olduğu söylen ebi nefret yüzünden halk onları iste
lir. Fabius Pictor'un tarihi G rek medi. Bu nedenle CoIlatinus, gö
çe yazılmıştır. Euboia talentum'u revinden istifa ett i ve Roma'dan
kabaca 220 pound veya 1 .060 do Latium'a çekildi.
lar'a eşit değerdedir. ( 176) Collatia: Bir Sabin şehri .
1 25
(ı 77) Tibul1us tarafından yaratılan sah ( 18ı) Etruria: İtalya'da Roma ve Lati
nenin bir benzeri. Bak. i. iii. 83. um'un hemen kuzeyinde bulunan
(Bu serideki cildin 2ıLsayfası.) bir bölge.
( ı78) Celeres Tribunus: XV. Caput, (182) Caere: Etruria'nın eski bir şehri.
S.de ifade edildigi gibi, Romulus, (183) Comitia Centuriata: Halkın bulun
Celeres adını verdi�i 300 adet du � sınıfa göre oyunu kul1anabil
muhaflZ askere sahipti. Onları digi eski Roma'da bir meclis.
yalnız harpte deltil, sulhde de ya
(184) Decemvirler zamanından itibaren
nında bulundunlu. H.J.Edwards,
praetorlar "consul" olarak isimlen
bu memuriyetin askeri ve sivil
ôirildi. Livius tarihi hataya düşen
fonksiyonları oldu�unu düşünür.
bir kimsedir. Comitia Centuriata,
Süvarı kuvvetinin kumandanı
Servius Tullius tarafından bilhas
(Cumhuriyet Devrindeki Magis
ter Equitum'un karşılı�l) ve kra sa askeri amaçla sınıflandırılmış
centuria'lara göre bir halk mecli
lın vekili olarak comitıa ve sena
siydi. Viiiiden ziyade, iki kral ara
tus'un başkanı olarak hem askeri
sındaki zaman (interrex) uzadı
hem sivil görevleri vardı.
l!;ında, Lucretius un seçime baş
( 179) Praefectus urbis: Şehir valisi; en Kanlık ettil!;i daha geçerlidir. (Di
yüksek baş memur. on. iv. S8'4. de oahsettigi gibi,
(180) Furiae: Yunan efsanelerinde saç Lucretius bu göreve Brutus tara
ları yılandan olan üç tanrıça. Bun fından tayin edilmiştir.)
ların su�luları cezalandırmaya me
mur edıldi�i düşünüıürdü.
126
BİBLİYOGRAFYA
Bu eseri Latince aslından çevirirken metin olarak aşağıdaki
kitaplar esas alınmıştır:
BROWN, John , Livy Book, London, 1906.
FOSTER,B.O. : Livy Book i and II, London, 1939.
Ayrıca şu kaynaklardan yararlanılmıştır:
HAMMOND,N.G.L H. H. SCULLARD The Oxford Classical
-