You are on page 1of 14

ıı---

Selçuklu Gulamları ve Osmanlı


. Devşirmeleri
~ SPEROS VRYONIS
~-

r
Ünlü Yeniçeri ocakları ve bu ocakların personel ihtiyacım kısmen karşı-
layan devşirme sistemi, Balkan ve Osmanlı tarihçilerine araştırma ve yoru.m
i
konusu olmayı sürdürüyor. Son dönemlerde bu konuları ele alan yazı ve i
ı:
I'
eserlerin sayısı bile bunu gösteriyor) Nitekim, sistemin göze çarpan özellik-
leri bu alanlardaki araştırmacılar arasında az çok kesin bir bilginin konusu (~
duıumundalar. Yine de devşirme- Yeniçeri sisteminin daha aynntılı birçok ı'
\
veçhesi hakkındaki bilgiler daha muğlak. Bu bakımdan birçok araştırmacı-
nın, modern Türk tarihçisi 1. H. Uzunçarşılı'nın Osmanlı Devleti Teşkilatın-
dan Kapukulu Ocakları, 2 cilt (Ankara, 1943-1944) adlı çalışmasında yer
alan, konuyla ilgili Osmanlı belgelerinden yararlanmayı başaramamış olma-
ları özellikle çarpıcıdır. Uzunçarşılı'nın incelemesinden sonra yayımlanan
başka kitaplar da konuya çeşitli noktalarda belli bilgi parçaları eklemişler-
dir. Bunlar arasında L. Fekete'nin. Die Siyaqatschriit in der türkisehen Fi-
nanzverwaltung (Budapeşte, 1955); 1. K. Basdrabelles'ın. "Iccopızô; 'ApX€tn
MCXXEöoviıxç. B', 'Apxıiiov Bspolcç-Ncoôonç (1598-1886) (Selanik, 1954); G. Zo-
ras'ın, XPOVtIOV 1t€pı 'tcôv Toôpx oıv Wı>A'tavrov (Atina, 1958) ve H. Duda'nın, Die
Seltschukengeschichte des ıbn Bibi (Kopenhag, 1959) adlı çalışmaları sayıla-
bilir. Elinizdeki yazı yukanda bahsedilen kaynaklara dayanacak ve üç konu-
yu ele alacaktır: (1) Osmanlı Yeniçeri birlikleri ve saray sisteminin Anadolu
Selçukluları'ndaki öncüleri, (2) Osmanlıların devşirme işini yaptıkları coğra-
fi bölgeler ve halklar, (3) Hıristiyanların Osmanlı devşirme sistemine tepki-
leri.

Cogıto, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


""'"

94 L Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri i 9S

Anadolu Selçuklulan'nda Gulaınlar yüzyıla kadar dikkate değer bir başarı kazanmış, ama bu tarihte bu tür sis-
Anadolu Selçukluları'nda gulamlar konusu ilk olarak Osmanlı Acemioğ- temlere dayalı olan birçok hanedan Moğol istilası karşısında iskambilden
lanları olgusuyla irtibatlandırılacak, zira Osmanlılara Yeniçeri ocaklannın evler gibi yıkılmıştı. Öte yandan, gulamlann bağlılıklannın farklılıklar gös-
ve saray kölelerinin sistemini yaratırken ilham vermiş olan dolaysız tarihsel terdiği, bazı durumlarda hanedanların ortadan kalkmasına, hatta Tuluniler,
öncüler onlardı; aynca bu gulamlar çoğunlukla Anadolu'da Selçuklular tara- İhşididler, Memlukler vs. gibi "köle" hanedanlarının oluşmasına yol açtığı
fından yetiştirilmişti. Bu yüzden Osmanlıların devşirme oğlanları Balkanlar- da doğrudur. Uzun bir süre İslam dünyasının kuzeydoğu sınırlanndaki
dan olduğu kadar Anadolu'dan da seçmiş olmalan bizleri şaşırtmamalıdır. Türkmenler savaşçı nitelikleri yüzünden, gulamlık için özellikle tercih edil-
Rum [Anadolu] Selçukluları. İslam Ortadoğusu'nun Abbasiler. Gazneli- mişlerdir. Ama başka birçok gruptan da yararlanılıyordu ... Hintliler, Dayla-
:,'i
ler, Memluklar gibi diğer hanedanları da etkilemiş olan birçok sorun ve çev- miler, Taclkler, Gürcüler, Ermenller, Rumlar, Ruslar ve Latinler. Bunlar ço-
re etkeniyle karşı karşıya kalmışlardı. Kendilerinin yabancı oldukları ya da ğunlukla Horasan'daki, Kafkaslar'daki ya da Küçük Asya'dakiköle pazarla-
L, yeni geldikleri, çok-dınlı, çok-dilli ve çok-ırklı bölgeler üzerinde hakimiyet nndan alınıyorlardı; bunun dışında ya baskın ve fetihler sırasında ele geçır-ı-
kurmuşlardı. Bu renkli ortam ve egemen gruplara sunduğu sorunlar, yöne- lıyor-', ya haraç olarak yetıştırtltyor+ ya da sultana kendi devlet adamlan ve
tim yapısının çeşitli yönlerinde de bir ölçüde yansımasını buluyordu. Bu diğer hükümdarlardan hediye olarak veriliyorlardı. Köle arzı, sistemi uzun
;00;:1'1;:
özelliklerin en çarpıcı olanlanndan biri, yönetim ve askeri kuruluşlarda kö- yıllar ayakta tutmaya yetecek kadar çoktu.
,:..•~
leleri ve etnik kökenli askeri grupların kapsamlı bir biçimde kullanılmasıy- Rum Selçukluları. Anadolu'yu fethedip buraya yerleştikten sonra, kendi-
dı. Bu geleneğin Ortadoğu'da ne kadar gerilere gittiğini söylemek zordur. . i li- lerini yukanki paragraflarda anlattığımıza benzer bir durumda buldular. ı2, i
,
i
Müslüman hükümdarlar, daha 9. yüzyılda bile, hatta belki de daha önce ya- ."'t'"
13 ve 14. yüzyıllarda Anadolu henüz bütünüyle lslamlaştırılmış ve Türkleşjd- ri
bancı köle birliklerini kullanmaya başlamışlardı; bu tarihte Abbasi halifele- rilmiş değildi. Hem Müslüman hem de Hıristiyan kaynaklarının sık sık tanık- J;
ri, kendi hanedanlarının iktidara gelmesinde çok önemli bir roloynamış lık ettikleri üzre, Hıristiyan Rumların. Ermenilerin, Gürcülerın ve Suriyelile-
olan Horasan birliklerinin itaatsizliğini dengelemek için Türk köle birlikleri- rin varlığı, Konya Selçukluları'nın çok-dınlı, çok-dilli bir devleti yöneten bir ~~.
,I
\.
ni kullanmışlardı. Abbasi halifelerinin kendilerini, onların iktidara gelmesi- İslam hanedanının bir diğer örneği oldukları anlamına geliyordu. 5 Ayrıca,
ne yardımcı olmuş gruplardan birinden kurtarmaya çalışmış olmaları, İbn Anadolu'nun fethedilmesinde ve yerleşime açılmasında çok önemli bir rol oy-
Haldun'un şu saptamasının klasik örneklerinden biridir: Hanedan yönetimi- namış olan asi Türkmen kabılelerı. otoriteye ve disipline kolay uyum sağla-
nin başarılı kurucusu, hanedanın kalıcı olabilmesi için kendini bu gruplar- yan unsurlar değildi. Bu koşullar ve aynca dönemin İslami devlet yönetimi-
dan kurtarmalıdır. Gulamların kullanılması bu durumlarda özellikle elverış- nin geleneksel örüntüleri göz önünde bulundurulduğunda, ikta bağışlanzia
liydi. Sistem için elverişli olan şey, gulamlann çoğunlukla küçük yaşta ya- dayalı Selçuklu kuvvetlerinin yanında, gulamlardan oluşan askeri ve idari
bancı bir kültürelortamdan ya da uzak bir coğrafi bölgeden devşiriliyor 01- birliklerin ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Selçukluların askeri ve idari sis-
malarıydı; küçük köleler saraya getirildiklerinde uygun eğitimle istenen kah- temlerinde çok sayıda gulamın kullanılmış olmasırun, Osmanlıların Yeniçeri
ba dökülebiliyorlardı. Bunun sonucu da, tanımadığı bir ortama geldiği için, içoğlanı sisteminin dolaysız atası olduğuna şüphe yoktur.s Selçuklu döne-
en azından teorik olarak, efendisi olan sultana yerli Müslüman tebadan da- mindeki gulamların varlığını ve faaliyetlerini anlatan temel kaynak, İbn Bi-
ha itaatkar olması ve aldığı sıkı terbiye sayesinde yetenekli bir asker ve ida- bl'nin, 13. yüzyıl sonlannda yazılmış olan renkli Selçukname'sidir.7 Bu kitap-
reci haline gelmesiydi. Şairin şu özlü sözleri bu durumu gayet iyi özetler: ta gulam sistemine ve bu sistemin Selçuklu devletinde işleyiş biçimine dair
"İtaatkar bir uşak yüz çocuktan iyidir; çocuklar babanın ölmesini, uşaksa genel bir tablo oluşturacak kadar bilgi buluruz. Gulamların etnik kökenleri
uzun yaşamasım ister. "2 Modem milliyetçiliğe özgü kavramlara ve duygula- ve devşirilme yolları anlatılır. Gulamların aldıklan eğitim, saray hizmetinde
ra sahip olunınayınca ve bu hanedanların hakimiyet kurduğu bölgelerde dil- kullanılmaları ve yüksek hükümet ve askerlik makamlarında yaptıklarından
sel, etnik ve dini birlik de genelde olmayınca, gulam sistemi en azından 13. bahseden satırlarla karşılaşırız. Sayılan konusunda pek bir bilgi verilmeme-

Cogito, sayı: 29, 2001 Coglto, sayı:29, 2001


96 ~ Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 97

sine rağmen, siyasi entrikalara ne ölçüde kanştıklanna dair çok canlı bir tab- İbn Bibi'nin yazdıklanndan saray hizmetlerinin ve merkezi idarenin kö-
lo sunulur. İbn Bibi'nin sayfalannda gulamlar hem tek tek kişilikler olarak lelere dayalı olduğu tam anlamıyla olmasa da, net biçimde anlaşılmaktadır.
hem de az çok tanımlanmış kolektif bir kişilikleri olan bir grup olarak zuhur İbn Bibi okura her zaman olmasa da sık sık belli bir memurun gulam oldu-
ederler. İslami yazıtIar ve vakıf belgeleri de değerli ilave malzeme sağlar. ğu bilgisini verir. Mesela, devlet hizmetindeki büyük emirlerin çoğunun, sa-
vaşta ele geçirilen ve sonra da devlet hizmeti için eğitilen oğlanlar olduğunu
Selçuklu Gulamlannın Devşirilmeleri ve Organizasyonlan belirtir.24 İbn Bibt'nln sayfalarından devletteki en önemli makamlara kadar
Devşirmede geleneksel yöntemler kullanılmış gibi görünüyor. Başlıca yükselmiş çok sayıda gulam olduğu anlaşılır; atabey2S, emir-i ahı1r26, taşt-
oğlan çocuğu kaynağı "savaşmış gibi görünüyorô, zira Selçuklular, kuzey ve dar27• hazınedar=, emir-i davat29, melıkü'l-ümera-v, Iğdlşbaşıôt, şarab-sa-
batıdaki Trabzon ve İznik Rumları'', güneydeki Ermeni krallığı KilikyalO, lar32, emir-i candar=', emtrü'l-sıpehsalar-+, emırü'l-kebır=, çaşnıgır=, emir-
Kafkas bölgeleri halklan II ve Kınm sakinleri 12 karşısında neredeyse sürekli 37
i dad ; hava-i salar , nafbü'l-hadra-? vs. Bu yüksek rütbeli gulamlann dev-
38

bir savaş ve baskın halindeydiler. Ganimet kanununa göre, sultanlar bu akın letin önemli şehirlerinin askeri valiliklerini de üstlendikleri görülür. Önemli
ve seferler sırasında elde edilen ganimetin beşte birini alma haklannı tabii
ki kullanıyorlardı.U Ama gulamlar ayrıca hediye ycluyla-+, muhtemelen sa-
.
devlet mevkilerinde bu denli çok sayıda gulamın görülmesinin önemi, bu sa-
-

yının sadece tek bir kaynaktan, hem de özellikle bu bilgileri aktarmak gibi
tın alma yoluyla, mürtetlerin gönüllü din değiştirmeleri yoluyla ve diğer bir derdi olmayan, bunu sadecegeçerken belirten bir kaynaktan alınmış
devletlerden rehineler alma yoluyla da elde ediliyorlardı. Son durum özellik- olunduğunu düşündüğümüzde, daha da artar.
le Alaeddın Keykubad döneminde yaşanmıştı; Kırım'daki Suğdak'ın ele geçi- Dönemin kaynaklannda çok az kesin rakam görülmesine rağmen, 13.
rilmesinden sonra, ileri gelenlerin oğullan rehine alınmıştı.Jf Galiba vergi yüzyılda gulamlar sultanlar ve emirler tarafından çok kullanılıyorlardı. Chi- /;;~~
biçimine bürünen (bu yüzden Osmanlı devşirme sistemini andıran) bir dev- lat şehrinin fethinden sonra, şehrin işlerini görmek için orada saraya bağlı nı
. :"·1 .
iS ,
şirme işlemi de söz konusuydu; gulamlann bir kısmı Selçuklu topraklann- 1000 gulamın oluşturduğu bir birlik bırakıldığı söylenir.40 Başka bir örnekte tı,
Iı 'ıj~,'.,~
dan toplanıyordu.tv Nitekim Selçuklu gulamlan çok çeşitli etnik kökenler- 500 serhenkten bahsedılır.t! Öte yandan, emirlerin ileri gelenlerinin de dik- Iı i?ı \
\'" ~
dendi. Gulamlar arasında muhtemelen öne çıkan etnik grup Hıristiyan kate değer sayıda gulamları vardı.42 Al~eddin Keykubad'a karşı ayaklanan \ .....•.

RumIardı. Bu şüphesiz, Selçuklu devletinin Bizans İmparatorluğu'nun kalbi emirlerin, öncelikle kendi bünyelerindeki köle birliklerine güvendikleri anla-
olan Anadolu'da kurulmuş olmasının ve ayrıca Türklerin Anadolu'nun kuze- şılıyor. Asi emirlere bağlı kuvvetler ile sultanın ve emir Komnenos'un kuv-
yınden. güneyinden ve batısından esir elde etmelerini sağlayan sürekli düş- vetleri arasında çıkan çatışmada, her iki taraftan da savaşa katılanların çoğu
manlık durumunun sonucuydu. En tanınmış Rum gulamlar arasında emir gulamdı. Alaeddtn'ın kuvvetlerinin zafer kazanmasından sonra, sultan, yaş-
Celaleddin Karatay ve iki erkek kardeşi, Seyfeddin Karasungur ve Kemaled- lan büyük olan emirlerin idam edilmesini buyurup daha genç olanlan kendi
din Rumtaş sayılabtlrr.!? Meltkü'l-ümera Hass Oğuz Şemseddtnlf ve Na- hizmetine aldı.43
Ibü'l-hadra Emineddin Mikaill9, yine Ruı:n kökenli başlıca gulamlardandı. 13. yüzyıl Konya'sındaki saray düzenlemesine dair, o dönemden kalan
Bir kaynakta, laf arasında, halifeye beş Rum gulam hediye edildiğinden bah- sistematik bir tasvir bulunmamasına rağmen, sarayla bağlantılı çeşitli .htz-
sedilir.20 Ancak, hem Selçuklu topraklannda çok sayıda Ermeni yaşadığın- metlerin gulamlar tarafından görüldüğünü gösteren yeterince ipucu vardır,
dan hem de Kilikya krallığına düzenlenen akınlarda sayısız esir alındığın- Vezir sarayının yanındaki Gulamhane adlı saray okulunda+t genç gulaınlar
dan çok sayıda Ermeni gulam da olmalıdır.U Askeriyede çok önemli bir rol eğitim görmeleri için babalara teslim edıhyorlardı.O Bu gençler daha sonra,
oynamış ve sultanın Frank paralı askerlerinin komutanlığını yapmış olduğu kariyerlerinin belli bir noktasında çeşitli saray hizmetlerine taksim ediliyor-
anlaşılan Zahirü'd-devle de Gürcü bir mürtetti.22 Gelgelelim, kaynaklar gu- lardı; buralarda hizmetler köle birliklerinin temayüz etmiş daha yaşlı üyele-
lamların etnik kökenlerini çok nadiren, çoğunlukla da temayüz etmiş gu- rinin gözetimi altında yürütülüyordu. Başkanlan ya da personeli gulam olan
lamlarla bağlantılı olarak zikrederler.23 bu makamlar ve hizmetler arasında şunlar vardı: Has ahırı, sarayın giyim ve

Cogito, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


." ı
..,.;ç~'

. ·.i>
98 ~ Speros Vryonis ,
Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 1 99

temizlik hizmeti, hazine, divanın gizli arşıvleri. ığdışler birliği, adliye, sulta- lerin hesabımn görülmesine karar verdiler.S3 Sultan ve danışmanlan Kayse-
nın sofrası ve kileri. sultanın muhafızları, sultamn Konya'daki genel valisi, ri'ye vardıklannda gerekli düzenlemeleri yaptılar. Bundan böyle her emirin
saray rnutfağı, tercüme kalemi, sahib tuğrai kalemi, harem ve muhtemelen sultamn kalesine ancak birkaç refakatçi ile girmelerine izin verileceği duyu-
saray müzisyenleri topluluğu+s Aynı durumun diğer mevkiler ve saray hiz- ruldu. Emirlerin saraya gelmelerinin kararlaştınldığı günde, Komnenos ve
metleri için de geçerli olması muhtemeldir. adamlan bahçe duvarlannda gizlice devriyeye çıkarken, Mübarızeddın İsa'nın
Aynca Selçuklu sultanlarının. Ortaçağ dönemi İslam dünyasında adet komutası altındaki gulaman-ı hass, yani sultamn muhafızlan ihtiyat kuvveti
olduğu üzre, dikkate değer sayıda köle birlikleri vardı. Bu köle birlikleri ara- olarak tutulacaktı. Emirlerin ve yanlanndaki gulamlann kaleye girmelerinden
sındaki aynmlar tam olarak belirlenmiş ve son şeklini almış değildir.f? İbn sonra perdedaran, kimse kaçamasm diye kapılan kilitleyecekti. Sonra, her
Bibi bunlar arasında mafarıda=', gulaman-ı-hasst? ve müllazım-ı-yatak'ı-v emir ayrı ayn içeri alınıp Emir-i-candar Mübarızeddin İsa ve kardeşi tarafın-
sayar. Sarayın köle birliklerindeki kişi sayısı önemli rakamlara ulaşmış ol- dan tutuklandı. İlkyakalanan, yakalandıktan sorıra- metin bir edayla "eski
malıdır, zira daha önce de beltrtildiği üzre, Sultan Alaeddın Keykubad, Chi- ağaçları söküp yenilerini dikmek gerek" diyen çaşnigir oldu. Daha sonra sıra-
lat'ı almalan için 1000 mafarida ve gulaman-ı-hass göndermıştt.ô! Saray sis- sıyla Zeyneqı;!in Bişara, Bahaeddin Kutluca ve Mübarizeddin Behramşah tu-
temi içinde yükselen, temayüz eden gulamlar sonralan sarayda, saray ol- tuklandılar. Bundan sonra da, sultana ve Emir-i-dada'ya bağlı gulamlar dış
mazsa da askeri ve taşra idaresinde önemli makamlara tayin ediliyorlardı. odaya gidip emirlerin durumdan habersiz gulamlanm tutukladılar. Kale kapı-
Emirlerin ön plana çıkan gulamlan da, tabii ki aynı şekilde terfi ediyorlardı. sı açıldı ve naib tutuklanan emirlerin evlerine gidip sahip oldukları her şeyi

13. Yüzyıl Anadolu Tarihinde Gularolar


devletin mülkiyetine kaydetti ve odalannı mühürledi. Emirlerin akrabalan-
mn, ailelerinin ve gulamlarının evleri yağmalandı. Yaptıkları hizmetin ödülü
;i
l~,'
i 1:,J
Gulamların oynadıklan rol ve sahip olduklan önem, büyük komplolardan olarak Kornnenos, Mübarızeddın İsa ve kardeşi, sultamn şahsi danışmanlan ,Z'-i'

çok ufak olaylara kadar bir dizi münferıt olayda açıkça görülür. Gulamlann
°L1-1 :'
yapıldılar ve Seyfeddin Aybe'nin yerine çaşnigirliğe Komnenos atandı.
rolünün belki de en aydırılancı örneği, Alaeddin Keykubüd dönemindeki başa- Ertesi gün, sultan cirit oynarken, alt rütbeli üç emirin kendi aralannda ıJ\:"'C'"

\,,~
rısız emirler ayaklanmasında oynadıklan roldür. Büyük emirler, Çaşnigir Sey- gizli gizli konuştuklanm fark etti. Naibe onlan bir cirit sopasıyla kovalama-
feddin Aybe, Emir-ı-ahür Zeyneddin Bişara, Emir-i-meclis Mübarizeddin Beh- sını emretti, daha sonra da onlan ülkesinden sürdü. Bununla da tatmin ol-
ramşah, sultanı gölgede bırakacak güce ulaşmışlardı. Çok büyük bir servetleri mayan Alaeddın, tutuklanan emirlerin bütün gulamlanmn idam edilmesini
ve çok sayıda hızmetlilerı vardı; İbn Bibi örnek olarak, çaşnigirin rnutfağın- emretti. Bir süre sonra emir Komnenos sultamn huzuruna çıkıp şöyle dedi:
t.: dan günde seksen koyun, buna karşılık sultanınkinden yalnızca otuz koyun "Benderıiz bugün sultanımızm kalesinden evime giderken, bana çok kalaba-
da~tıldığını anlatır. Çaşnigir devletin kontrolünü neredeyse tamamen eline lık bir takipçiler, hlzmetlıler ve savaşçılar grubu eşlik eti. Ama şu anda ya-
geçirdiği için, sultan ondan ve işbirlikçilerinden kurtulmaya kararlıydı. Ama mmda sadece bir gulam ve bir sağdıç kaldı." Sultan kendisine bunun nede-
saraydaki görevlilerden biri sultamn niyetini. emirlere anlattı. Onlar da bir zi- nini sorunca şu cevabı verdi: "Naib Seyfeddin emirlerin gulamlarını ve hiz-
yafet sırasında ve çakırkeyif vaziyette iken, sultanı Seyfeddin Aybe'nin evinde- metlilerini ortadan kaldırma izni almış, Adamlarım bunu duyunca çok in-
ki bir ziyafete davet edip orada yakapaça ele geçirip tahttan indinneye karar cindiler ve "eğer bir gün size karşı da cezası idam olan bir suçlamada bulu-
verdiler. Ama tartışma sırasında kendisi de epeyce sarhoş olan, emirlerin gu- nulursa, aynı hüküm bize de uygulamr ..." dediler."s4 Bunun üzerine sultan
ıaınlarından biri dışan çıkıp o sarhoş kafayla emirlerin komplosunu sultana pişman oldu. Daha yaşlı gulamlar bütün mülklerini sultanın hazinesine dev-
sadık görevlilerden birine anlattı. O yüzden ertesi gün Alaeddin büyük emirler rettikten sonra serbest bırakıldılar. Genç olanlar ise iki gruba ayrıldı. Birinci
tarafından ziyafete davet edilince, onlan atlattı ve Antalya şehrindeki kışlık grup, taşthanede hizmet görmeleri için taştdar Celaleddin Karatay'a teslim
karargahına çekildi. Burada krizi emir Komnenos'la'< ve İbn Hokkabaz1a tar- edilirken, geri kalanlar sultanın saraydaki okulu gulamhaneye yazdırılıp egi-
tıştı. Sultan ve maiyeti Kayseri'ye gittiğinde, durumdan haberi olmayan emir- timlerini babaların gözetimi altında tamamladılar.ss

Cogito, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


,..---
100 1 Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve OsmanlıDevşirmeleri 101

Bu olayda gulam unsuruyla her yerde karşılaşmamız çarpıcıdır. İbn Bi- sungur ve Kemaleddin Rumtaş bin Abdullah hakkında çok daha az şey bili-
bi, dört komplocudan biri olan Emir-i-ahur Zeyneddin Bişara'nın bir hass yoruz.65 Büyük emir Mübarizeddin Ertokuş bin Abdullah da neredeyse
olduğunu özellikle belirtirS6; atabey ve Antalya serleşkeri Mübarizeddin Er- onun kadar ünlüydü. Karatay gibi o da doğrudan sultana hizmet eden gu-
tokuş, Mübarizeddin İsa ve kardeşi ve taştdar Celaleddin Karatay da hassdı- lamlardandı. 120J'de Antalya'nın fethedilmesinden sonra Ertokuş bu önemli
lar. Diğer komplocuların bazılannın da gulam kökenli olması muhtemeldir. şehrin serleşkerliğine tayin edildi. 66 Bu bölgenin valisi olarak Selçukluların
Emirlerin, sultanın, Komnenos'un ve Mübarizeddin İsa'nın da başlıca kuv- güney kıyılarını ele geçirmesinde önemli bir roloynadı; Alaıyye [Alanya]67,
vetleri gulamlardan oluşuyordu. Komnenos'un gulamlarının yenilen emirle- Magva, Anduşig ve Anamur onun sayesinde alındı.68 Sultanın Erzincan'ı da
rin gulamlan için verilen idam hükmüne gösterdikleri tepki çok ilginçtir. Selçuklu topraklarına katmasından sonra, Ertokuş bu şehre tayin oldu ve
Köle olarak asli görevleri efendilerine bağlı olmaktı. İslam dünyasında köle- orada şehri yönetecek genç şehzadenin atabeyliğini yaptı.s? İbn Bfbi'nin bu
liğe dayalı yönetim sisteminin merkezinde yatan karakteristik özelliğin, kö- kayda değer emlrle ilgili olarak anlattığı son olay, Konya şehrini alması-
lenin efendisine bağlılığı olduğu doğrudur. Dolayısıyla, diye akıl yürütüyor- dır.10 Gulam kökenli bir başka önemli devlet adamı da, 13. yüzyılın ikinci
du gulamlar, efendilerinin eylemlerinden onların sorumlu tutulmamaları bölümünde.sultan Rükneddın'in natbü'l-hadralığırıı yapan Emineddin Mika-
gerekir. Gelgelelim, Alaeddın suçlu efendileriyle birlikte gulamların da yok il'di. İbn Bibi bize bu şalısiyet hakkında az ama merak uyandırıcı şeyler an-
olması gerektiğini buyururken, Komnenos'un gulamlan, ileride bir zaman latır, ama anlattıkları onun Selçukluların mali yönetiminde çok önemli bir
benzer bir kaderi paylaşabilecekleri gerekçesiyle, kendi efendilerini terk et- roloynamış olduğunu göstermeye yeter. Emineddin Rum kökenli bir Müs-
mişlerdi. Efendinin suçunu gulamlarıyla irtibatlandırmak ve cezayı onlara lümandı ve Saadeddin Ebu Bekir el-Mustafa el-Erdebeli'nin kölesiydi. Ana- i/~::
da genişletmek, sistemi tahrip edebilirdi. Böyle bir hareket, gulamlann efen-
dilerine kayıtsız şartsız bağlılıklarını sorgulamalarına neden olabilirdi.
dolu'daki Selçuklu devletinin mali işleyişini, mali idare de siyaset sistemini
kurumlaştırarak reforından geçirmekten sorumluydu ve genelde büyük bilgi
ı.i '
, .....

i~i
Emirlerin çok sayıda gulama salıip olmakla kalmayıp, anlaşıldığı kadarıyla, birikimiyle ürılenmıştı."! Emineddin Mikail, naibken, 1278 yılında Konya'yı l' .
·;r\:~
i, ~ ',
tıpkı sultan gibi, gulamlarına eğitim verdikleri okullara da sahip olmaları Cimri'ye ve Karamanoğullarına karşı savunurken ölmüştür.R Nasıl gulatrı- \i,~" ~
...~
bir başka ilginç noktadır. Emirlerin hala yeterince küçük olan gulamları sa- ların birçok kasaba ve şehrin alınmasında bir roloynamış olmaları askeriye-
rayokuluna kaydedtlmışlerdı.S? deki önemlerini gösteriyorsa, kasabaların askeri valiliğini yapmış olmaları
Sayısız gulamın kariyeri hakkında, vakanüvislerden, yazıtlardan ve vakıf da, sadece Konya'daki merkezi yönetime değil, taşra yönetimine de nüfuz
belgelerinden ayrı bir çalışma yapmayı gerektirecek kadar bilgi edinilebi- etmiş olduklarını gösterir. Torumtay, Malatya'nm/J: Zeyneddin Bişara Nığ-
lir.s8 Celaleddin Karatay bin Abdullah'ın karıyerı. gulamların idari ve askeri de'nin74; Seyfeddin Türkert-Sıvas'ın-": Mübarizeddin Ertokuş Antalya'nın/v;
işlerdeki önem ve nüfuzunu gayet iyi aydınlatır. Celaleddin Karatay'ın adı, Fahreddin Ayaz.Sıvas'mf": Esadeddin Ayaz Honas'ın/f ve Malatya'nırıö";
İbn Bıbı'nın kitabında önemli bir yer işgal eder, ama Aksarapnin vekayina- Mübarizeddin Çavlı Elbıstan'mô'': Şemseddin Tavtaş, Nıksar'ıns! ve Mübari-
mesinde ve Eflakı'nın Ariflerin Menkıbeleri'nde de görülür. Rum kökenli bir zeddin İsa, Amid'in82 serleşkerliğini yapmışlardır. Bu şahıslar, merkezi ida-
içoğlanı olmasına rağmen, olağanüstü yeteneklere sahip olduğu söylenir. S9 redeki konumları sayesinde, hem yeni sultanın seçilmesinde hem de tahta
Alaeddin Keykubad ve haleflerinin saltanatı sırasında naib, Emir-i-davat geçme töreninde çok önemli roller oynamışlardır.O
(başvezirin sekreteri), Emir-i-taşthane (leğencibaşı) ve hazinedar-ı-hass gibi Bu sonradan Müslüman olan gençlerin 13. yüzyılda Selçuklu Devleti'nin
önemli makamlarda buhınmuştur.s" Devletin dört temel direğinden biri ola- kültürel hayatına aktif biçimde katılmış olduklarını gösteren kanıtlar vardır.
rak,6l saltanatın kime geçeceğine karar verınede, vezirlerin ve diğer görevli- Örneğin Celaleddin Karatay, Alaeddın Keykubad'ın Konya'daki sarayını zi-
lerin tayininde önemli bir rol oynamıştır=. Taşıdığı atabey unvanı, sultanın yaretine gelen ünlü şeyh Sühreverdi'ye mürid olmuş ateşli bir sufiydi.84 İbni
kızının hocası olduğunu işaret eder63, sultanlara ne kadar yakın ve samimi Bibi, Karatay'ın et yemediğini, evliliğin verdiği keyiflerden ve genelde her
olduğu bazı ufak ayrıntılardan anlaşilabtlır.s+ İki kardeşi Seyfeddin Kara- türlü hazdan uzak durduğunu anlatarak zahitliğini açıkça ortaya koyar. Ka-

Cogito, sayı: 29, 2001 Coglto, sayı: 29, 2001


• ı02 1 Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 103

ratayayrıca ünlü mistik Celaleddin Rumi'nin de çevresine dahilmiş.85 İyi bir se'yi yapan 108ve Kaluk bin Abdullah ve Kaluyan el-Kon avi diye anılan mi-
şair olan Şemseddin Has Oğuz, Şarap ve Arp hakkında kayda değer bir şiir mar veya mimarlar Hıristiyan kökenlidir.
yazIDıştır.86 Emineddin Mikail'in 13. yüzyıl Anadolusunun bilgi aleminde 13. yüzyıl Anadolusunda işlediği biçimiyle gulam sistemi birçok açıdan
kazandığı şöhretten daha önce bahsetmiştik. 87 bariz olarak başarılı bir sisterndi. Bu sistem, nispeten çok sayıda yetenekli
Ama başarı kazanmış gulamların 13. yüzyılın kültür hayatına katılımla- ve becerikli general ve idareci ve İslam kültürünü destekleyen birçok hami
onın en önemli şahıdı, mimari sanatına hamilik yapmış olmalarıdır. Sayı- . üretmiş, bunların hepsi de Selçuklu toplumuna kayda değer katkılarda bu-
sız cami, medrese, hastane, çeşme, kale vs. yaptırmışlardır. Emineddin Mi- lunmuşlardır. Bu köle gençlere iyi bir eğitim verilmesi bu sistem sayesinde
kail 1247'de Sivrihisar'daki Ulu Cami'yi yaptırmak için epey para harca- mümkün olmuştur. Bu genel düzenleme, zamanla, gulamların ve soylarının
mış88; Esadeddin Ayaz ve Raşideddin Ayaz 1229-1230 yılında Denizli Çar- Anadolu'daki müslüman topluma asimile olmasını sağlamıştır. Bu gulamla-
dak'ta Abat Han'ı yaptırrmşlar, ayrıca Esadeddin Ayaz 121s'te Sinop'ta da rın ve onların soylarından gelenlerin çoğu, taşrada sipahi olmuştur. Mesela
bir bina yaptınnış89; Esadeddin Ruzbeh, Horozlu Han'ı ve bir gulamın oğlu Celaleddin Karatay'ın kardeşi Seyfeddin Karasungurlv? ve Türkeri'nin kar-
olan9o Ali bin Sivastos da Afyon Karahisar yakınlarında 1272 yılında bir ca- deşi RumeWJ.!Lsipahiydiler. "Köle" olmala,nna rağgı~p, iyi evlilikler yapmak
mi yaptırmıştır.91 Celaleddin Karatay ve kardeşi Seyfeddin Karasungur ak- için özel bir çaba harcıyorlardı. Elverişli evlilik düzenlemeleriyle bağlantılar
tif olarak anıtlara hamilik yapmışlardır. Karatay 1251 'de Konya'da ünlü kurmaya çalışmaya yönelik bu kaygı, bir anlamda, saray kölelerininbakış
medresesini yaptırmışj'-, Seyfeddin Karasungur ise 1249'da Denizli yakınla- açısından çok, taşranın toprak sahibi arıstokratlarının. sipahilerin bakış açı-
ondaki Ak Han'ı ve bir çeşme yaptırmıştır.Pô Elbistan serleşkerltğıne tayin sına daha uyumludur.U! Nitekim bu kölelerin bazıları Anadolu toplumu /~\;:;
,-" ~;
edilen Mübarizeddin Çavlı burada 1214 yılında bir cami yaptırmıştır.94 An- içinde kayda değer Müslüman hanedanlar kurmuşlardır. Seyfeddin Kara-
li ~:
talya serleşkeri Mübarizeddin Ertokuş Isparta yalanlarındaki Atabey kasa- sungur ve kardeşi Kemaleddin Rumtaş örneklerinde, bu eğilim görülebı- 151 f~.
'El'
basında 1224'te bir medrese yaptırmıştır.Pô Şemseddin Altun Aba, Konya'da lir.1l2 Fahreddin Sivastos ve oğlu Ali bin Sıvastosl U, ama hepsinden önce 'lt, i
,~~i
'9,' ',"
bir medrese inşa edilmesini emretmış=: Şehabeddin, Tokat bölgesindeki
Boyahane'de bir çeşrne yaptırmıştırf": Torumtay'ırı türbesi de 1279'da
de Seyfeddin Torumtay'ın ailelerinin soyundan gelenlere 18. yüzyılda bile
rastlanıyordu.! 14 Böylece bu süreçle taşra toplumu saflarına yeni ve hare-
\~:.>'
.•_ ", ....~.

Amasya'da yapılmıştır.Pf İbn Bıbı'nın büyük serveti ve gücünden bahsettiği ketli bir kan ve bakış açısı gelmiş oluyordu.
Zeyneddin Bişara, Niğde ve Konya'da bir cami; Sinop'ta da bir kule yaptır-
mıştır.99 Yatırmış, 1248'de Bolvadın'de bir çeşme siparişi vermişlOO;Anbar, Anadolu Beylikleri Dönemi
Amasya'da bir hastane yaptırmışlOl; Ferruh Atabey de 1241'de Cihangir'de 13. yüzyılın sonlarında ve 14. yüzyılın başlarında Selçuklu devletinin
bir bina yaptınnıştı~.102 Hamilik rolleri bu binaların inşaatını finanse et- çökmesinden sonra, gulam1ann nasıl kullanıldığına dair pek belge yoktur.
mekle sınırlı kalmıyor, bu dini ve kültürel kurumların gelecekte ayakta kal- Ama bu şüphesiz, olgunun fiili olarak ortadan kalkmasından çok. tatmin
masını sağlayacak finansmanı da içeriyordu. Nitekim bu yapıların çoğunun edici kaynakların olmayışının ürünüdür. 14. yüzyılda Küçük Asya'ya atıfta
mali gelirleri ve idaresiyle ilgili bir dizi vakıf belgesi günümüze kadar gel- bulunan ayrı ayrı kaynaklar, Hıristiyan kölelerin eskisi kadar çok sayıda ol-
miş durumdadır. duğuna ve Türk emirlerinlbeylerin yönetim ve askerlik işlerinde gulamlan
13. yüzyıl Anadolusundan günümüze gelmiş olan mimarların adları, bu istihdam ettiklerine işaret eder.
mimarların önemli bir kısmırıın köle ya da en azından Hıristiyan kökenli ol- 14. yüzyılın ilk yarısında Efes metropolitliğtne getirilen Matta, bölgede
duğunu göstermektedır. Alaeddin Keykubad döneminde Akşehir'deki Seyyid Rum kölelerin çok sayıda olmasına şaşmıştır: "Maalesef bazıları İsmaililere
Mahmud türbesini yapmış olan Ahmad bin Abdullah 104;Bayburt surlarını bazıları da Yahudilere köle olmuş esirlerin bu kadar çok olması da insanın
inşa eden mimar Lulu105 ve Larende kapılarının yalanlarındaki camiyilO6, canını sıkıyor ... Bu yeni köleliğe mahkum edilmiş esirlerin sayıları binlerle
Konya'daki İnce Minare ve Nalıncı Türbesı'nı+v? ve Sivas'taki Gök Medre- . ifade ediliyor; toprakları ve şehirleri ele geçirilince farklı farklı zamanlarda

Cogito, sayı:29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


~

104 L Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 105

köle durumuna düşen esirlerin toplam sayısı, bunlardan daha azdır ya da yine Lybyer'in klasik çalışmasında124 tarif edilmiş olmasına rağmen, yine de
(en iyi durumda) onlara eşittir") 16 devşirmelerin Anadolu'dan değil de sadece Rumelinden toplandıklarını id-
Müslüman yazarlar da Küçük Asya'nın batısında yaşayan Türkmen kabi- dia etmeyi sürdüren birçok araştırmacı olması şaşırtıcıdır. Yalnızca Batı
lelerinin Yunan topraklarına sürekli akınlar yaptıklarını ve oralardan çok kaynakları değil, bizatihi Osmanlı belgeleri de, Osmanlıların Yeniçeri ocak-
sayıda esir getirdiklerini belirtirler. Ebu'l-Fida da el-Umari de, Türkmenle- ları ve saray hizmetleri i~in Anadolu' dan Hıristiyan çocuklarını devşirdikle-
rin köle yapmak için özellikle Rum çocuklarım tercih ettiklerini söylerler.! 17 rini göstermektedir.
O kadar çok sayıda köle bulunuyordu ki "...pazara her gün bu işi yapan tüc- 15. yüzyılın ortalarından 17. yüzyılın sonlarına kadar uzanan bu Osmanlı
carların geldiği görülüyordu."1l8 İbn Battuta Küçük Asya'nın batısını gezer- kaynakları, devşirme sisteminin Anadolu'da da varolduğuna tanıklık eder.
ken birkaç kız ve erkek genç köle almış ... bunlann bazılannı bizzat satın al- Elimizdeki bilgilerin çoğu, ya özelolarak devşirmelerin nizarnı ile ilgili impa-
mış, bazıları daona hediye verılmış.U? ratorluk belgelerinden ya da Yeniçerilerin ödeneklerinin kaydedildiği maaş
14. ve 15. yüzyıllarda Hıristiyan kölelerin bu kadar çok sayıda olduğu defterinden gelmektedir. Bu defterlerde her Yeniçeri'nin maaşı ve onun karşı-
göz önünde bulunduruldUğunda, beyliklerin idari ve askeri kurumlarında da sında da.doğum.yerini gösteren coğrafi bir ibareyle birlikte adı listeleniyordu.
gulam istihdam etme ilkesinin devam etmesi beklenir doğalolarak. Bu dö- Osmanlıların Anadolu'daki Hıristiyan çocuklarını devşirmelerinden bah-
nemde gulam sisteminin gerçekten de devam ettiğine dair ipuçları vardır, seden ilk kaynaklardan biri, Anadolu'daki Rum Hıristiyanların Rodos Şöval-
ama kaynaklar çok azdır. El-Umari Germiyan beyi hakkında şöyle diyor: yeleri'nin komutanına gönderdikleri, 1456 tarihli Rumca bir mektuptur.12S
"Yanında emirleri, vezirlert, kadıları, katıplerı, saray erkanı, gulamlan var; Daha sonra II. Mehmed'ın Trabzon'u ele geçirmesinden sonra, buradan Ye- /:~~::'.::
",,'.1 ,i
i'

hazineleri, ahırları, mutfakları, saraylan var; bütün eşyaları sultanlara layık niçeri ocağına ve saray hizmetine dikkate değer sayıda Rum genci alınmış- eli ~~
~r ı!i
ve etrafı sürekli, sultanlara yaraşır bir şaşaa ve lüksle çevrili."120 Anlaşılan tır.126 1526 tarihli bir maaş defterinde (289 kişi arasından) on Trabzon kö- ~··I.,~;
~.
,"l
(,J

Germiyanoğulları'nın yönetim aygıtı, Selçuklularınkinin küçük ölçekli bir kenli Yeniçeri zıkredılır=", 1563 tarihli bu tür bir başka belgede Trab- '~:i :1::i

modeliymiş ve bir ölçüde gulamları istihdam ediyormuş. Aynı yazar ayrıca, zonl28, Tokat, Mihalıç ve Gemlik'ten Yeniçeriler zıkredıltr.P? 1576 tarihli :~~:".:~
, 'I
\,~,."
Karahisar ilçesinin emiri olan Zekeriya diye birinin, aslında Antalya valisi bir belgede ise Bursa, Lefke ve İznik kökenli Yenlçerilertn adları geçer. BO
Yunus'un kölesi olduğunu belırtır.R! İbn Battuta da Antalya, Birgi, Kasta- 1623 yılına ait bir maaş defterinde, aralarında Maraş, Tokat, Mihalıç ve Niğ-
monu, Sinop ve Kayseri emirlerinin maiyetlerinde Memlukluların olduğunu deli olanların da bulunduğu Yerııçerılerın maaşları Iıstelenır.P! Son olarak,
anlatır.l22 Son olarak, 16. yüzyıldan yazarı bilinmeyen bir vakayinamede, 1679 tarihli bir defterde Mihalıç ve Kastamonu'dan Yeniçeriler görüıür.B2
Uzun Hasan'ın acemi oğlanlardan oluşan bir birliği olduğu söylenir)23 Başka birçok belgede Sinop ve Tokat (1159 tarihli)133, Bayburtl34, Eğir-
.Anadolu beylikleri döneminde, çoğu MM Anadolu'daki Hıristiyanlar ara- dirl3S, Kütahyal36, Bursa ve Manyasl-? kökenli devşirmelerden bahsedilir .
sından devşirilen gulam ya da köle idareciler ve askerler geleneğinde muhte- Saray hizmetinde de, sultanın mutfağı ve fırınında, Anadolu'dan yirmi, Ru-
melen bir kopuş yaşanmamıştır. meli'den de yirmi beş devşirme kullanılması şart koşuluyordu.138 Nitekim
Anadolulu Hıristiyanlar daha ıs. yüzyılın ortalarında bile devşiriliyorlardı
Anadolu' daki Osmanlı Devşinneleri ve 16. ve 17. yüzyıllara gelindiğinde bu işlem resmi bir forma bürünmüş-
Osmanlılar 15. yüzyılda Anadolu'nun çoğunu ele geçirdiklerinde, devlet tü.139 Çoğunlukla Anadolu'dan gelen devşirmeler Rumeli'ye, Rumeli'nden
hizmetinde Anadolulu Hıristiyan çocukların kullanımının neredeyse üç yüz- gelenler de Anadolu'ya gönderiliyordu.140 Bu Anadolulu devşirmelerin en
yıllık saygın bir tarihi vardı. Nitekim, devşirme sisteminin Anadolulu Hıris- ünlüsü, ı. Selim döneminde Kayseri bölgesinin Hıristiyan reayası arasından
tiyanları da kapsayacak şekilde genişletilmesi, Osmanlılar için hiç de olağa- devşirilen en büyük Osmanlı mimarı Mimar Sinan Paşa'ydı kestnlfkle.J'l!
nüstü bir yanı varmış gibi görünmüyor. Osmanlı Anadolusu'nda devşirmeler Anadolu'daki devşirmelerle ilgili birkaç belge neyse ki günümüze kadar
yetiştirildiği, üç yüzyıl önce İngılız gözlemci Ricaut tarafından belirtilmiş ve gelmiş ve yayınlanmıştır. Bunlarda Sis (1574)142, Mihalıç (1567)143, Bilecik.

Coglto, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


~
106 5peros vryorıis Selçuklu GUU:ımU:ıTL
ve Osmanlı Devşirmeleri ~ 107

144 Sivas ve Karaman'dan14S gelen devşirmelerden bahsedilir. 1622 mıştır. Ama devşirme sistemini ele alırken, karşımızda, İslam'a geçmenin
(1574 ) ,
da Kocaeli, Bolu, Kastamonu, çorum, Sinop, Amasya, Malatya, Karahi- sağladığı maddi avantajlara rağmen, birinci sınıf yurttaşlar olma hakkı ta-
yılınArapldr, Çemişkezek, Cizre, Sivas, Maraş, Erzurum, Diyarbekir, Kemah nınmayan bir dini cemaatin üyesi olarak kalmayı tercih eden çok sayıda Hı-
sar, burt'tan Hırist iyan çocu klarının devsirilmest . in gene 1 b'ır emir çıka_
evşın mesı ıç ristiyan vardır. Dolayısıyla, bazı tarihçilerin ileri sürdüğü sav, çocuklarına
ve B~~6Benzer yapıda ama tarihsiz bir başka belgede, Maraş, Kayseri, Nığ- harika fırsatlar sunduğu için Hıristiyanlarm devşirrrıeyi hoş karşıladıklan
rıldı. B yşehir sancaklarından çocukların devşirildiği belirtilir. Gelgelelim savı, bu Hıristiyanlann Müslüman olmayı tercih etmeyip Hıristiyan kalmış
de ve e . ~ ,
sayısının yeterlı olmadıgı anlaşılınca, Karaman sancağından ve oldukları olgusuyla bağdaşmaz. Teorik gerekçelerle bazı Hıristiyanların dev-
bunların ..
diriye sancağından yuzer çocuk daha alınmasını buyuran bir ferman şirrne sistemine olumlu balmuş olduklarını savunmak mümkün olsa da, ço-
zu:Umıştır.147 1583 yılında iyice doğudan, ta Batum beylerbeyliğinden bi- cuklarının ellerinden alınmasını hiç hoş karşılamadıklarını gösteren mebzul

~:
çık . . 148
ocuk deVşirilmıştır. miktarda tanıklık vardır. Aile bağlarının gücü ve ayrıca, İslarn'a geçmemiş
le Bu belgelerin rastlantı eseri günümüze gelmesi, Osmanlıların Anado.
ç olanların Hıristiyanlığa olan güçlü bağlılıkları göz önünde bulunduruldu-
azından 15. yüzyılın ortalarından 17. yüzyılın sonlarına kadar Hı- ğunda, bu tür hisler. beklenmedik şeyler değildir.
hı'dan en d' dikl .... . A O nll --._--
. tl an çocuklarını evşır erını gosterır. yrıca sma i arın Bursa'dan Bir kere, Osmanlılar Hıristiyanların genelde çocuklarını kaybetmekten
tN~
rıs t~m'a Anadolu'nun dört bir yanından devşirme aldıklarını da gösterir. duydukları korkudan faydalanmiş ve bazı Hıristiyan topraklarının teslim ol-
Bacukların alındığı bölgelerin listesi etkileyicidir: Trabzon, Maraş, Bursa, maları karşılığında onları devşirme sisteminden muaf tutma önerilerinde
~fke, 1znjk,Kayseri, Toka~,Mihalıç, Eğirdir, Gemlık. K~aeli, Bolu, Kasta-
orum, Samsun, Sınop, Amasya, Malatya, Karahısar, Arapkır. Çe-
bulunmuşlardır. Mesela Yaş, Galata, Mora ve Sakız adası vs'ye teslim olma-
/:J>ı
monu, ç .
ları karşılığında bu muafiyetler verilmiştir.1S1 Keza, Osmanlı Devleti için ~i· :ı
:~i rı
. k k Cizre, Sivas, Erzurum, Dıyarbekır, Kemah, Bayburt, Niğde, Bey- önemli olan uzmanlık faaliyetleriyle uğraşan Hıristiyanlar da, imparatorluk
mış eze , '::J' 1.1:'.~:
. :Karaman,Zulkadiriye, Bilecik, Batum, Sis, Kütahya ve Manyas. Ana-
şehır, . i
için yaptıklarının önemine binaen çocukları üzerindeki vergiden muaf tutu- !~i
,~ı.,~:
~L
lu'nun Yeniçeri olacak devşırme er sunan kaynak olarak Rumeli kadar luyorlardı. Uzunçarşılı, böyle ümmilere muafiyet tanıyan Osmanlı belgeleri- "~ \",
\ ~,
do mll olmadığıdoğruysa da, yine de önemli bir kaynaktı.149 ni yayımlamıştır. Bunlar arasında Bulgaristan'daki Yeniköy derbentçilerinin .•.••...•. '
öne ı
ve kuzey Yunanistan'daki Sidrekapısı derbentçilerinin çocuklarını devşinne
JIıristiyan Balklann Devşirıne Sistemine Karşı Tavırlan ve Tepkileri görevlilerine vermekten muaf tutulduğu okunabilir. Keza Şarkı Karahisar-
Devşirmesisteminin tarihinin, biraz muğlak ve yetersiz bir biçimde ele bölgesindeki yirmi üç köyün şap madenlerinde çalışanlar da bundan muaf
lan bir başka yanı da, Hıristiyan halkların, çocuklarının Türkler ta- tutulmuştur. Biga (1578) ve Yeni İl (1579) bölgelerindeki Hıristiyanlar'ın da
alınmışO
. fından ellerinden alınmasına karşı takındıkları tavırlar ve gösterdikleri söz konusu muafiyetten yararlandıkları belirtilir. ısı Kısa dönemli ya da
ra kiıerleilgilidir.Hıristiyan halkların çocuklarının alınmasına karşı ya ka- uzun dönemli olarak, ne zaman işgücüne ihtiyaç duyulsa, bir bölge çocuk
tepısız kaldıldanya da çocuklarına en yü kse ,k devlet makamlarının ve gözalı- vergisini ödemekten muaf tutulabiliyordu. Nitekim Mora'nın bir yıllığına
yı k . erlerln açılması anlamına geldiği için, devşirme sistemine olumlu (1574) muafiyet kazandığı dönemde, Moralılar Navarino surları üzerinde
cı arıy ..' .
aJctıldansayısız kere söylenmıştır.tö? Parlak kariyerlerin halkın gönlünü çalışmışlardır.tô! Köprülerin bakım ve onarımından sorumlu olan reaya da
belebilecekbir etken olabileceğinden kimsenin şüphesı yoktur . Ayrıca, Hıris- bazı durumlarda bu muafiyetten yararlanmıştır (1578).154 Bu vergiden mu-
ç.yanlıkile İslam arasında yüzyıllarca süren mücadele boyunca epey sık ya- af tutulmak bir ceza değil bir imtiyaz olarak görülüyordu. 1576 yılında Mi-
tl İslanı'ageçme olaylarının, büyük ölçüde, Müslümanların hakimiyeti halıç bölgesı Hıristiyanlan, komşu adalardaki Hıristiyanlar kendilerinden
~aki bir toplumda daha iyi bir mevkiye ulaşma umudunun ürünü oldu- daha zengin ve daha güçlü olmalarına ve kendilerinin sultanın buyruklarına
al: doğrUdur.Anadolu'dave Balkanlar'da da çok sayıda Hıristiyanın daha boyun eğmelerine rağmen, Mihalıç sakinleri çocuklarını vermek zorunday-
~ b' toplumsalstatü elde edebilmek için İslam'a geçmesi vakalan yaşan- ken adalıların böyle bir zorunluluğu olmadığı şeklinde resmi bir şikayett e
iyı ır

~sayı:
----~~----------------------------
29, 2001 Cogito, sayı: 29, 20() 1
Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 1 109
108 L Speros 'VryoniS

155 Mihalıç Hıristiyanları'mn devşirme sistemine uygun görül- Osmanlı memurlarının vergi alabilmek için ara sıra şiddetli önlemlere
bulunmuşıar. ı sultana itaat etmelerinin karşılığında verilen büyük bir ödül başvurmak zorunda kaldıkları açıktır.
~Ü~ o!.m::::~~ri açıktır. IS. yüzyıla ait bir belge, aksine, devşirmenin çeşitli Hıristiyanlar da, devşinne sisteminden uzak durabilmek amacıyla, dev-
gıbı gor1D . yanlclrlık etmiş olan reayayı cezalandırmanın bir aracı olarak şirilmiş olan çocukların kaçmalanna yardım etmek dışında çeşitli önlemlere
meseleIerde ıs . 156 ' başvuruyorlardı. Hıristiyanlar, çocuklan Müslüman olmasın diye Batı'nın
ldığını göstenr.
kullanı. . nlann çocuktannın alınmasını hoş karşılamadıkları, bundan ra- Latin Hırıstıyanlarından bile yardım istiyorlardı. 1456'da Anadolu'nun batı
Hır1S~:kları, yukanda ele aldığımız belgelerde örtük de olsa bellidir. kıyılarında oturan Rumlar Rodos Şövalyeleri'ne başvunnuşlar:
hatsiz -ltrn bu rahatsızlığın çok daha açık bir biçimde görüldüğü başka bel- "
Gelgeleli ~. Bunlar, devşirmelerin, kendilerini devşirmekle görevli me- "Bizler ...Türkiye'de oturan, zavallı kullanmz ...Türklerin ağır taeizi altın-
geler de i' den kaçması durumlanm ele alan bir dizi Osmanlı belgesidir. da olduğumuzu ve çocuklarımızı alıp Müslüman yaptıklarını, lord cenapla-
1 nneın . rına bildiririz ...Bu nedenle, lord cenaplanna yalvanyoruz, mukaddes papa-
murıa an beylerbeyi ve kadısı, ıstanbul'dan, köy ve kasabaların sa-
157 te
3' ı<aram
ki Irinden
ne .
yardım alarak kaçmış olan Hıristiyan çocuklannı yakalamalan
,
memurlanna yardımcı olma emri almışlardı.157 1564 te Kay-
.
nın bizi, çocuklarımızı ve kanlanmızı buradan almak üzere gemiler gönder-
- -
mesini sağlayın, zira bizler Türklerden çok çekiyoruz. (Bunu yapın ki) ço-
.' devşınne cuklarımızı kaybetmeyelim, topraklarımza gelip sizin tebanız olarak yaşayıp
ıçı~ . e, onun bölgesinde kaçmış olan devşirme çocuklan yakalamaya
sen beylll ı sı emri verilmiştir. Bu emirde, çocukların İslam'a "geçtikten" ölelim. Ama bizi burada bırakırsanız çocuklarımızı kaybederız, sizler de bu- •
.t-.

~,.
yar
dımcı o ına
oldukları ve yakalandıklan zaman bağlanarak, "cesur adam- nun hesabını Tanrı'ya verirsiniz."162
/t~
so~ ka~:a!zlığı altında İstanbul' a gönderilm~leri gerektiği belirtilmekte- ,} !Li
;;1./
P
l~r ı~8ırı576'daMihalıç'tan devşirilen çocuklar, Istanbul'a gönderilmek üzre ',' Bir yüzyıl sonrasına ait benzer bir mektup daha günümüze gelebilmiştir.
~\ ~j
~ ~i
dır.' ı Boğazı üzerindeki limanlara getirilmiş, ama buradan kıyıdaki çe- " 1S81 Şubatında yazılan bu mektup Chimara sancağının Rum ve Arnavut sa-
~" St:
çanakkaıe d 159 kinleri tarafından Papa XIII. Gregorlos'a gönderilmiş. Chımaralılar Papa'ya, t~\ ....
,
mayı başarmışlar ır. ,.,"t ••
itli dalara kaç İspanya Kralı Philip'i gelip onları kurtarmaya ikna emesi için başvurmuşlar. '\,'--"
şı ı a uldar yeni statülerini ondan kaçmaya çalışacak kadar nahoş bulur-
Çocne babaları da çoğunlukla onlardan farklı düşünmüyorlardı. Belge-
ken. an iri köyıÜıerinçocukların kaçmalanna yardım ettiklerini gösterir. Bir "Kutsal peder, onu (Philip'i) ikna ederseniz, bizi ve çocuklarımızı, din-
lerden b d Sis vilayetinin Meki sancağında yaşayan Hıristiyanların, bölge- sizlerin her gün gelip çocuklarımızı aldıkları ve Türk yaptıkları bütün Yuna-
baş}caslIlda, ,....ıl_;ş olan yedi çocuğu bir Hıristiyan kilisesine götürüp onlar nıstan'ı kurtarmış olursunuz ..."163
i . de evşııuı,u , ,
erın 'rU ayın yaptıkları, Osmanlı memurlarının da bundan hiç hoşlanma-:"
adına dianlatılır.160 1601 yılında devşirmelerle ilgili olarak Rumeli beylerbe-,:; Kendilerini çocuk vergisini ödemekten kurtarmalan için Batılı güçlere
~klan önderilen bir fermanda, görevlilerinkarşı koymalara karşı sert tavır:" yapılan başvurular kesinlikle dramatik olmalarına rağmen, bunlar Hıristi-
yıne g . ıyordu ki bu da ebeveynlerin oğullarından aynımaya her za-I yanların çocuklarını kurtarmak için başvurduklan daha az sansasyonel ön-
almaları ısten lemler kadar önemli değildi ve o kadar sık görülmüyorlardı. O dönemde ya-
da meyilliolmadıklanm gösteriyor.
mançok şamış gözlemciler bu uygulamaların bazılarını kaydetrnışler, en başta da
"Aynca, gönderilen ~übaşir, lüzum olursa, Şeyhülıslam'ın malum ve: hükümet görevlilerine para ödeme uygulamasını zikretmişlerdir. Thomas
ddes emirlerini tatbik etme hakkına sahip olacaktır. Buna göre kafir; Smith 1680 yılında şöyle yazmıştır:
mukaynı rden biri ya da öteki oğlunu Yenıçerilığe vermek Isternediğt taktir- c,.'."
beve e ,-~I

e bozukaddedilip hemen evinin önünde asılacaktır." 161\i, "Gerçek dindarlar olduklarından, çocuklarını kaybetmemek için Hıristi-
~~ ~ yanlıklarını reddetmek zorunda kalan bazı ebeveynler, eğer yapabilecek.

----=:-:;O-yr. 29. 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


Cogito, sa
110 i Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri ~ 1 ı1

güçleri varsa, Türklerin açgözlülüğünden yararlanıp çocukları için elli ya da miş ve yeni Yeniçeriler devşirmiş idi. Bu sefer bahsedilen şehrin kafır sakin-.
yüz lira ödemeyi göze alıyorlar."164 leri 'oğullarımızı Müslümanlara vermiyoruz' deyip isyan ettiler, sonra da sul-
tanın yolunun ortasında, silahdan ve ona refakat eden iki Müslümanı alenen
Bir yüz yıl önce ıS81'de David Chytraeus tarafından yazılan bir eser de katletme cüretini gösterdiler. Nihayet, bu kafır caniler, armatolas Zeses Ka-
aynı uygulamadan bahseder.Iv> Stephan Gerlach, bazı ebeveynlerin oğulla- rademos ve iki oğlu reıslığınde yüzden fazla şerirden bir çete meydana getir-
rını vergiden kurtarmak için çocuk nıkahı uygulamasına başvurduklarını . diler. Şu esnada Beroi ve ·Naousa sancaklannın dağları ve yaylalarında gezi-
belırtmtştır.t= 17. yüzyılın ilk yarısında önce Konstantinopolis sonra da İs- nen bu çete, müminler aleyhine sayısız şer, yani cinayet ve hırsızlık işledi ve
kenderiye patrıkliğtni yapmış olan Rum din adamı Metrofan Kritopoulos, Işlerneyi sürdürmekte. Bu sebeple bu yüksek emrimiz ulaşır ulaşmaz, Bero-
Hıristiyanların başvurduğu iki ilginç stratejiden bahseder. Hıristiyanlar ba- ıa'nın Müslüman sakinleri arasından kafi sayıda cesur savaşçıyla, voyvoda
zen Müslüman oğlanları satın alıp onları devşirme görevlileıine Hıristiyan Muharrem Ağa ve bölükbaşı Receb Ağa reisliğinde büyük bir kuvvet meyda-
olarak tanıtıyorlarmış, bazen de kötü karakterli, "adeta asılsa yeri olacak" na getirilmesini emrediyoruz. Onlara bu kaftr eşkıyaları amansızca takip et-
Hıristiyan çocuklarım almaları için görevlilere rüşvet veriyorlarmış.167 Bazı
sınır bölgelerinde de Hıristiyanlann devşirmeden kaçmak için göç yoluna
.
me ve yeryüzünden silme ernrini veriyoruz. Sultanın yolunun ortasında bir
--
Müslümanın kanım dökmeye cüret eden bu kafir canilerin tevkifi ve Idamı-
başvurdukları anlaşılıyor.168 nın, şeriat hükümlerine göre ve Allah'ın elçisi peygamberimizin huzurunda,
Hatta bazen Hıristiyanların çocuklarım sultanın adamlanna vermekten- nakzedilemez bir mesuliyet ve mukaddes bir vazife olduğunu hatırlatıyoruz.
::j,J.
se isyan edip ölmeyi bile tercih ettiklerine dair kanıtlar vardır. Bu türden bir ':.I",ı.. .Selanik'te, ı 1ı 7 senesinin mübarek Muharrem ayının birinde, Rumeli /i~~:::~
,.,(t'
örnek, 1705 yılında Rum şehri Naousa'nın kadılık kayıtlarından alınan üç
~',;"I::~ı
.;\[, beylerbeyinin yüce divanında yazılmıştır."169 sı
~i !f
J
ıt belgede görülebilir. Bu belgelerde bir görevlinin Naousa'dan elli çocuk dev- 1'l ( "'ij
L..~.~ şirmeye çalışması, Hırtsttyarıların çocuklarını vermeyi reddetmesı, isyan et- No. 140 , "..
h'

~ meleri, isyanın kanlı bir şekilde bastırılması, Hıristiyanların yargılanması "Tekmil Rumeli'nin Selanik'teki şanlı ve şerefli beylerbeyine.
~~'...:
,..

1-'
!~L

.
.. '

~::" \'
.,..:i_ •...\,
anlatılır ve son olarak hükümetin bu meseleyle bağlantılı olarak harcadığı Sizin de bildiğiniz üzre, Naousa şehrinin kafir ve müstekreh sakinleri,
~ paraya ve tedariklere dair ayrıntılı bir mali hesap çıkanlır. Bu belgeler, Hı- bu sene için Yeniçeriliğe münasip olduğuna hükmedilen oğullarını vermeyi
:~.'i
~, ristiyanların devşirme sistemi karşısındaki tavırları açısından son derece il- reddettikten sonra, bir süre önce, şehre Yeniçerileri devşirmeye gitmiş olan
ginç oldukları için, ilk ikisini burada bütünüyle tercüme edelim. Ahmed Çelebi'yi iki Müslüman yardımcısıyla birlikte alenen ve ve sultanın
~
j~~ yolunun ortasında öldürmeye cüret ettiler. Nihayetinde isyan ve kargaşa
No. 139 bayrağını açarak, müstekreh Zeses Karademos ve iki oğlu Basil ve Demetri-
~ ~~ "Beroya ve Naousa'nın hlkmetll kadılarına, Allah hikmetlerini artırsın; ha- os reisliğinde sayıları yüzü aşan kaftr eşkiyalardan bir çete meydana getirdi-

iIr~
:.'i
valinin kudretli voyvodalanna ve diğer erkanına, Allah kudretlerini artırsın. ler. O zamandan beri Beroi ve Naousa sancaklarının dağları ve yaylalarmda
Bu yüksek buyıuğurnla dikkatinize sunarım ki ulu sultanımız, mümlnle- gezinen bu çete, birçok mümin aleyhine sayısız şer, yani cinayet ve hırsızlık
~, rin kudretli ve haşmetli halifesi, önceki yüce fermanıyla, malum olunduğu gi- işledi. Nitekim kısa bir süre önce beylerbeyi divanının yüce emirleriyle voy-
tı'
~ bi, kaftr reayanın akıllı ve gürbüz çocukları arasından seçilmesi adet olan ye- voda Muharrem Ağa ve bölükbaşı Beroialı Receb Ağa, sancağımızın mürnın-
~
h ~ ni Yeniçerilerin süratle tespit edilip devşirilmesini emretmışti. Nitekim, yüce lerinden seçme ve savaşçı adamlarla kafi bir kuvvet tertip ettiler ve hemen

I
'~

'~
hlij.
halifemizin buyrukları gereğince, geçerli kadim adete göre elli yeni Yeniçeri
seçip ocağa kaydetmesi emriyle, silahdar Ahmed Çelebi'yi tayin ettik ve he-
amansızca bahsedilen kafir eşkiyaların peşine düştüler. Mukaddes vazifele-
rine kendilerini imanla vakfederek o zamandan beri kaftr eşkiyaları takip et-
men Naousa sancağına sevkettik. Malum olunduğu üzre, bahsedilen silah- tiler ve Allah'ın izniyle, onları birkaç gün önce Naousa civarındaki Arapitsa
dar, bu yüce buyruğu yerine getirmek için daha önce de Naousa şehrine git- nehrinin dar geçitlerinde kıstırmaya muvaffak oldular. Burada ağır ve şedit

Cogito, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


112 ! Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşinneleri 113

bir çarpışmadan sonra onları yenip saklandıkları yerden çıkarttılar. Bu çar- derece ümitsiz bir durumda gören insanların yapacağı işlerdir. Çocuklarını
pışma esnasında eşkiya çetesinin kafir reisi Zeses Karademos vücudunun itirazsız vermek yerine, savaşarak ölmeyi tercih etmişlerdir. Asiler, silahlı
çeşitli kısımlarına saplanan dört kurşunla murdar ruhunu oracıkta şeytana armatolaslar oldukları için, "fikirlerini beyan edecek" mevkideydiler. Zira
teslim etti. İki oğlu Basil ve Demetrios, sair altı eşkiyayla beraber yakalandı- bu armatolaslar, yani silahlı Hıristiyanlar, taşrada eşkiyaya karşı devriye
lar ve Allah'ın şeriatinin buyruklarına göre hükmedilip cezalandınlmak üze- çıkmaktan sorumluydular, ama bazen de kendileri "eşkiya" sayılıyordu. Ar-
re sağ salim yüksek mahkemenize çıkarıldılar. matolas sıfatıyla kendilerinin devşirmeden muaf tutulmaları gerektiğini dü-
Bundan sonra hemen htkmetli Nousa kadısı Halil Efendi, voyvodalar ve şünmüş de olabilirler. Yunan ve Bulgar topraklarındaki benzer topluluklar
havalinin sair erkanını burada topladık ve bugün onların huzurunda ve aha- olan derbentçilere bu tür muafiyetler tanındığından bahsetmiştik.
linin önünde özel bir mahkeme tertip edip yakaladığımız şerir eşkiyaları el-
leri kolları bağlı vaziyette mahkemeye çıkardık. Teker teker çağrıldılar ve Özet
murdar dudaklarıyla, muhterem meclisin huzurunda alenen 'biz armatola- Bu çalışmadan şu sonuçlar çıkarılabilir. Anadolu Selçukluları dönemin-
sız ve fikrimizi beyan ediyoruz' diye ka firce konuşmaya cüret ettiler. de köleliğe dayalı gelişkin bir yönetim ve askerlik teşkilatımevcuttu. Selçuk-
Tevkif ettiğimiz kişilerin şimdiye kadar birçok Müslüman mürnın aleyhi- lular Anadolu yarımadasına girdiklerinde bu geleneksel İslami köle sistemi-
ne sayısız şer işlemiş olan mücrimler olduğu böylece anlaşıldıktan sonra ve ni beraberlerinde getirmişlerdir. Selçuklular, bir devlet olarak varlıklarını
onları Allah'ın elçisi peygamberimizin mübarek 'karşı koyan kaftrlerı öldü- sürdürdükleri sürece, topraklarında bulunan Hıristiyanlar ve Türkmenler
rün' düsturuna göre yargılayarak, hepsini asılarak ölmeye mahkum ettik. arasından ve Küçük Asya'daki çeşitli Hıristiyan devletleriyle girdikleri savaş- .);}
Onları mecliste hazır bulunan voyvoda Muharrem Ağa'ya teslim ettik, o da larda kazandıkları esirler arasında bol köle personeli kaynağı bulmuşlardır. c'rl h
emri verip ölüm cezasını tatbik ettirdi.
Daha sonra bölükbaşı Receb Ağa'ya Zeses Karademos ve iki oğlu kaftrle-
rinin başlarını kesip onları, şehirde sultanın yolunda sergilernesi emrediidi.
Bu gulamlar, Osmanlı-öncesi Anadolu toplumunda ve siyasetinde son dere-
ce önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlılar, Anadolu'da Selçukluların deva-
mı niteliğindeki birçok devleten biri olarak, hükümet ve askerlik işlerinde
:(j
:~' ..
i i~~' :i~'

\..•.•..... ,,'
Ayrıca bunları yüksek Selanik divanına göndermesi emredildi. kölelerden yararlanmaya yönelik İslam geleneğine bağlı kalmışlardır. De-
1117 senesinin mübarek Safer ayının yirmi sekizinde (2 ıHaziran 170S) mek ki, genelde, Osmanlıların saray sistemi ve Yeniçeri ocakları, İslam dev-
yazılmıştır."l70 letlerinin ve imparatorluklarının kurumsal tarihi içinde yeni şeyler değildi.
Üçüncü belge silahdar Ahmed Çelebi'nin devşirmeleri almak üzere Na- Osmanlı döneminde devşirmelerin Balkanlar'dan olduğu kadar Anadolu'dan
ousa'ya ilk gidişinden ayaklanmayı bastırmak için 800 Müslümanın toplan- da alınmış olmalarına da şaşmamak gerekir, Daha önceleri Selçuklular Ana-
masına kadar geçen zaman zarfında harcanan bütün paranın, kalem kalem dolu'da, kullandıkları köle gücü için önemli bir kaynak bulmuşlardı, keza
ayrıntılı bir dökümüdür.U! Osmanlılar da saray hizmeti ve Yeniçeri adaylarını Anadolu'dan devşiriyor-
Bü üç belge devşirme sisteminin tarihi hakkında epey ilginç ayrıntı içe- lardı. Anadolu kökenli bu devşirmeler, sadece Rum reaya arasından değil,
rir. Bir kere ı70S'in görece geç bir tarih olduğuna dikkat edilmelidir. Halbu- Ermeni reaya, hatta bazen Lazlar arasından bile devşiriliyordu. Öte yandan,
ki devşirme sisteminin ı7. yüzyıl içinde çeşitli tarihlerde sona erdiği iddia bu insan gücünün en önemli kaynağının Balkan yarımadası olduğu da doğ-
edilmiştir çoğunlukla} 72 İktncisi, bu olay çocuklarını bekleyen kariyer ne ruydu. Son olarak, Hıristiyan tebaanın çocukları bu vergiyi üzerlerindeki
kadar cazip olursa olsun, Naousalı Hıristiyanların bunu çocuklarından gö- en ağır yük olarak görmüş olmaları son derece muhtemeldir. Sadece Yunan
nül huzuruyla ayrılmalarını sağlayacak kadar cazip bulmamış olduklarını kaynaklarında ve Batılı gözlemcilerde değil, aynı zamanda, hatta onlardan
çarpıcı bir biçimde gösterir. Devşirilecek çocuklar yabana atılmayacak sayı- da çok Osmanlı belgelerinde buna ilişkin bol bol tanıklık vardır.173
da (elli) oldukları için, Naousa sakinleri şiddetli bir tepki vermişlerdir. Hü- Der Islam 41 (1965), s. 224-252.
kümet görevlilerine isyan ve onları öldürmek, açıkça ancak kendilerini son İngilizceden çeviren: Tuncay Bitkası

Cogito, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


~

114 ı speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 1 115

Notlar lanır. Anadolu'dan gelen Türk sipahiler ve Türkmen birlikleri dışında, Frank, Rum, Rus,
1 Yeniçeriler ve devşırmeler hakkındaki bu literatüre yapılan atıflar şuralarda bulunabilir: J, Gürcü, Ermeni, Harzemşahlı, Baalbekli, Kıpçak ve Kürt birlikleri de vardı.
PALMER, "The Origin of the Jarılssaries," Bulletin of the John Rylands Library, xxxv (1953), 24 DUDA, agy., s. 328.
448-481. H. A. R. GmB ve H. BOWEN, Islamic Society and the West, 1,1 (Oxford, 1950)'nin 25 Prensin hocası. Örneğin, Mübarizeddin Ertokuş (DUDA, s. 142) ve Celaleddin Karatay da
ilgili bölümleri; A. LYBYER, The Govemment of the Otloman Empire in the Time of Sule- (DUDA, s. 269) atabeydiler.
iman the Magrıtficient (Cambridge, 1913)'ın ilgili bölümleri; A. BAKALOPOULOS, (1954), 26 Örneğin Zeyneddın Blşara (DUDA, s. 52, 54).
273-293; P. WlTIEK, "Devshtrme and Shari'a," Bulletin of the School of Oriental and Afri- 27 Leğencibaşı. Celaleddin Karatay (DUDA, s. 330, 210).
can Studies, XVII (1955), 271-278; S. VRYONIS, "Isidore Glabas and the Turkish Devshlr- 28 Celaleddin Karatay (DUDA, s. 210,254).
me: Speculum, XXXI (1956), 433-443. 29 Başvezirin sekreteri. Celaleddin Karatay (DUDA, s. 337).
2 C. E. BOSWORTH, "Ghaznevid Military Organization," Der Islam, xxxvi (1960),40-41- 30 Başkomutan. Şemseddin Tavtaş (DUDA, s. 247, 341), Hüsameddin Amir Çoban (DUDA, s.
3 BOSWORTH, agm., çeşitli yerlerde, Gazneliler aldıklan muazzam sayıda savaş esirinden 60, 328), Seyfeddtn Amir Kızıl (DUDA, s. 60, 328) ve Şemseddln Has Oğuz (DUDA, s. 244)_
çok sayıda gulam devşirlyorlardı. 31 UZUNÇARŞIU, Medhal, s. 115-116; DUDA, agy., s. 61, No. b.
4 İBNİ HALDUN, Les proUgomtnes d'Ibn Khaldoun, çev. M. DE SLANE (Paris, 1934), I, 365- 32 Saray kileri sorumlusu. Fahreddin Ayaz (DUDA, s. 197).
366. El-Meyrnuo döneminde Horasan ve Gilan vilayetlerinin her birinin 1000 kölelik bır 33 Sultanın muhafızlannın başı. Mübarizeddin İsa (DUDA, s. 59).
haraç ödemeleri gerekiyordu. 34 Sipahibaşı. Seyfeddin Karasungur (Konya, ii, 128).
5 Marko Polo da İbnt Battuta da, 13. ve 14. yüzyıl Anadolu'sunda çok sayıda Hıristiyan oldu- 35 Kernaleddln Rumtaş (Konya, ii, 128).
ğuna dikkat çekmişlerdir. 36 Çeşnicibaşı. Mübarizeddin Çavlı (DUDA, s. 52, 54-55). Altun Aba, (A. ERDOCAN, "Konya
6 İslami Ortadoğu'nun yönetim ve askerlik işlerinde gulamlar kullanma geleneği şu kitapta İlındekt-En Eski Selçuk Vakfiyesi," Konya, VI, 370-375; ~UDA, agy., s. 127; O. TURAN,
ayrıntılı olarak anlatılır: 1. H. UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devleti Teşkilanna Medhal (İstan- "Şemseddln Altun Aba Vakfiyesi ve Hayatı: Belleten, XI (1947, 197 ve devamı).
bul, 1941) (bundan böyle Medhal olarak zikredilecek). M. H. Y1.J'.<ANÇ,Anadolu'nun Fethi 37 Adalet teşkilatının başı. Seyfeddin Kayabey (DUDA, s. 338).
(İstanbul, 1944), s. 149'da Anadolu Selçuklulan'ndaki gulamlardan çok kısa bahsedilir. 38 Saray mutfağınırı başı, DUDA, agy., s. 265-267.
7 Farsça eserin kısaltılmış bır Fransızca çevirisi için bkz. M. HOUTSMA, y.h., Recueil de tu- 39 Sultanın Konya'dak! naibl. Emineddin Mikail (DUDA, s. 297).
tes relattfs a l'htstoire des Seldjoucides, iv (Leiden, 1902). H. DUDA'mn yayına hazırladığı 40 DUDA, agy., s. 180.
~Lı-' i:~i

]
Almanca çeviri, Die Seltschukengeschichte des ıbn Bibl (Kopenhag, 1959) özgün eserin bır 41 UZUNÇARŞILI, Medhal, s. 93. .
özetinin çevrisidir. Houtsma'nın m. cildinde özgün metnin Yazıcıoğlu Ali tarafından yapıl- .:.-: 42 İbn Bibt, emirlerin gulam teşkilatmın bazı bakımlardan sultanlannkine koşut olduğırrnı
~~;:
.:-:', mış Türkçe çevirisi ve uyarlaması da yer alır. . ' işaret eder. Sivas şehrinde gulamların devam enığı bir okul olduğundan bahseden DUDA,
fij
FI
8 DUDA, agy., s. 60. . ~{ agy., s. 88'de bu tür bır lma vardır.
"I
9 DUDA, agy., s. 63, Antalya'nın yeniden ele geçirilmesinden sonra, Hıristiyan aileleri esir 43 DUDA, agy., s. 1 ı7-1 22, 330. Önde gelen bır devlet adamıidam edildiğinde, bazen gulamla-
~ i.
alınmış. n da idam edlltrdt, Mesela Şemseddin Has Oğuz'un hlzmetlileri de onunla birlikte idam
10 DUDA, agy., s. 238'de sahıb Şemseddin'in bir seferı sırasında buradan birçok köle alındı-
ğından bahsedilir.
edilmişlerdi, DUDA, agy., s. 241-244. Oğuz'un kız kardeşi bile hasımlannın
nışlanna maruz kalmıştı.
rezilce davra- :~"
"
' •.

11 DUDA, agy., s. 176-178, Gürcistan'dan ve Kafkaslardaki başka yerlerden çocuklar ve esır- 44 DUDA, agy., s. 242.
ler alınmıştır. 45 DUDA, agy., s. 330.
12 DUDA, agy., s. 139. 46 DUDA, agy., çeşıtlı yerlerde, UZUNÇARŞıLI, Medhal. çeşitli yerlerde.
13 DUDA, agy., s. 220. Babai ayaklanmasının bastmlmasından sonra, asilerin karıları, çocula- 47 UZUNÇARŞIU, Medhal. s. 109-110.
rı ve mülkleri. beşte biri devlet hazinesine aynıdıktan sonra, birlikler arasında üleşttrilmtş- 48 DUDA, agy., s. 88-89, 252, 176. Ayrıca bkz. F. KÖPRÜLÜ, "Bizans Müesseselerinin Osman-
tir. Bu, Türkmenlerin de gulamlar saflanna katılmış. oldukları anlamına gelir. DUDA, agy.,_ lı Müesseselerine Te'sirt Hakkında Bazı Mülühazalar," Türk Hukuk ve iktisat Tarihi Mec-
s. 46, sultan 1207'de Antalya'mn fethinden sonra ganimettn beşte birini almıştır. muası, i (1931), 242 vd.
14 DUDA, agy., s. 320. Uçbeyleri sultana hediye olarak köleler gönderiyor!ardı. Ayrıca s. 114, 49 DUDA, agy., s. 88-89, 118, 150, 176.
12L 50 DUDA, agy., s. 176, 253; UZUNÇARŞIli, Medhal, 109-11 O.
15 DUDA, agy., s. 139. Bu uygulama Osmanlılarda da vardı. 51 DUDA, agy., s. 180.

f
16 DUDA, agy., s. 61. UZUNÇARŞILI, Medhal, s, i 15-116, Anadolu'daki karma evliliklerin 52 Bu ilginç şahsiyet hakkında bkz. P. WITTEK, "L'Epıtaphe d'un Comnene ii Korıia," Byzan-
ürünü erkek çocuklanndan devşirilen iğdişanlan ele alırken bundan bahseder. O. Turan, . ,.,-" tion, X (1935),505-515; "Encore l'epitaphe d'un Comnene lı Konia," Byzantion, XII (1937),
"L'Islamization en Turquıe au moyen age: Studia Islam/ca, X (1959),147-150_ ~~- 207-211.
17 DUDA, agy., s. 257. "Üç Selçuk sultanına sadakatle hizmet eden Emir Celaleddin Kara- 53 DUDA, agy., s. 117. Başta çaşnigirle işbirlikçilerinin hesabını Antalya'da görmeyi düşiln-
tay'ın Konya'daki muhtesis medresesine ait arapça vakfiyeden çıkarılan hülasa," Konya, ll, müşler, Ama Komnenos ve İbn Hokkabaz, Mübaıizeddin Ertokuş yirmi yılı aşkın bir süre-
127-128; ın, 189-19L 0_ TURAN, "Celaleddin Karatay Vakıflan ve Vakfiyeleri," Belleten, dir burada serleşkerlik yaptığı için Antalya' da bu işi yapmanın zor olduğuna karar verrraış-
xn (1948),17 vd. ler. Bu da gösteriyor ki, köken olarak gulam olan Ertokuş, yüksek yönetimin önde gelen ve
18 DUDA, agy., s. 244. yerleşik mensuplarından biri olarak, diğer büyük emirlere belli bir bağlılık hissetmiş olabi-
19 DUDA, agy., s. 345. leceği için riske glrilmemiş.
20 DUDA, agy., s. 114. 54 DUDA, agy., s. 121.
21 DUDA, agy., s. 238. 55 DUDA, agy., s. 330.
22 DUDA, agy., s. 335. 56 DUDA, agy., s. 54-55.
23 Selçuklu gularnları arasındaki etnik çeşıtlılığe, sultanın köle-olmayan ordularında da rast- 57 .Gulamlann nüfuzu ve öneml İbn Blbt'nm anlattığı başka olaylarda da görülüyor. Büyük

Cogito, sayı: 29; 2001 Cogito, sayı: 29, 2001


,
it~
Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri ~ 1 ı7
iS
116 L Speros Vryorı
•. ~t
,.of!,
, tibanyla gulam olan çaşnlglr Seyfeddin Türkeri'ydf. Sultanı, Cela- 81 DUDA, agy., s. 214.
I, 82 DUDA, agy., s. 216.
biJi, köken Jd' Altun Aba, şemseddin Tavtaş vb. diğer büyük emirlerden tecrit
e 83 DUDA, agy., s. 90, 239 ve çeşitli yerlerde.
e1l1ir~et~taY' şems dı:ı meye çalışmıştı. Bunu da sultana Içki içme gibi kötü alışkanhk-
~'!,
~r leddın uzeriIlde nUfuz ~a~: da önemlisi onu Türkert'nın seçnği değersiz gulamlara en 'yük- 84 DUDA, agy., s. 103.

~{:: ederek dırarak' ~rna


lar kazan ve eınırlikleri ver~
sek pay~utUn emırler gu ~ r basrna;mı
eye ikna ederek yapıyordu (DUDA, s. 262-263). Yukarıda bah.
kökenlivdi ve Türkert gulamların tayinini kontrol ederek sa-
sağlamaya çalışıyordu (DUDA, s. 265-266). Rük-
85

86
EFLAKİ, Les saints des derviches toumeurs, çev. C. Huart (Paris, 1918), I, 94-95, 199, 208_
Emineddin Mikail de bu çevreye mensupmuş. EFLAKİ, 259-260.
DUDA, agy., s. 244.
~I~""
:r,\:
'~"'.,'~!,i
sedilen ndi nüfuzunun a '~a gitmekte olan kardeşi sultan İzzeddin'e eşlik ederken, kendı.
tayda k~\ıç MSıan, Konya hazırladığı bir komplonun Içinde bulur. Kemaleddin, Kılıç Ars-
87 13. yüzyıl İslam kültürüne ilişkin vakayinamelerde, İslarn'a geçmiş bu Rum kölelerin en
ünlüsü, coğrafyacı Yakut bin Abdullah er-Rumi (1179-1229) ldl kesinlikle. Er-Rumi Yunan
.~
~.~ neddin ve Ruın arn~asın:~1l1esini sağlayacak bır plan hazırlar. Halayıkhanedeki gulamlar topraklarında Yunan ebeveynlerden doğmuş, tutsak düşmüş ve Bağdat'ın köle pazarında
"
~•. tl·
ni onun ÇIP ıııyserl ~.t şehrin dışında stratejik bır noktada atlar bekletllecektir. Sonra satılmış. İyi bir İslami eğitim almış, birçok yolculuk yapmış ve sonra da ünlü coğraft eseri-
lan'ın ~ bllbefdar ~ ~lan geleneğıne uyarak, Rükneddın'e, saray mutfağında çalışan nı yazmış. C. BROCKELMANN, Geschichte der arabischen Luteratur (Weimar, 1898), I,
s 479-480.
duruın Binbir Gece k lbiseler! giydirllecektir. Daha sonra sultanın kimliğini gi:zlemek
da tgula11l
aının yırtık pırtl b ~ yerleştirilecek ve grup pazaryerıne ilerleyecektir. Sonuçta plan 88 Repertoire chronologique d'epigraphie arabe, y.h. E. COMBE, J. SAUVAGET, G. WIET (Ka-
bir na bir servis ta R~eddin kardeşinin onu hapsettiği yerden kaçar. DUDA, agy., s. bire, 1943) (Bundan böyle RCEA), xn, 197.
için baŞı lur ve sultan 89 UZUNÇARŞIU, Kitabeler, 11,210; RCEA, X, 115-116.
l.._.~rı\ı o iV 279. d . . 90 "Horozlu Han (Ruzbeh Han)", Konya, 11,100-104.
~- 6' }-I.oUlsma, ' d vlet adamları arasın a şunlar sayılabilir: Şemseddın Has Oğuz,
265-26 kökenli SeIÇuldM~n Türkeri, Mübarizeddln Ertokuş, Fahreddin Sivastos, Emlned- 91 UZUNÇ~ŞIU,Kltabeler,lI, 13-14;RCEA,XIİ, 199.
58 Guıa:ıdill BiŞ3r3, Sey Altun Aba, Seyfeddin Torumtay, Celaleddin Karatay. Kemaleddin 92 Konya, II, 127-128; ın, 189-191. O. TURAN, "Celaleddin Karatay. Vakıfları ve Vakfiyeleri,"
zeyn 'kail şemseddın zur Mübarizeddin Çavlı, Mübarlzeddin lsa ve kardeşi Femıh Belleten, XII (1948),17-171. Medresenin açıldığı gün için bkz. EFLAKİ, I, 94-95.
din Mi S::yfeddın Karas~;feddin Kayabey, Şemseddın Tavtaş. 93 UZUNÇARŞILI, Kitabeler, II, 192-196; RCEA, XI, 209.
RuıntaŞ~deddın AY:" nUnischen zur türkisehen Toponymıe," Byzantion, X (1935), 29- 94 RCEA, XI, 132-133.
Ata~ "'/on der yza 'ın Bizansh aristokratık bır aileden gelmiş olması gerekttğtnt, 95 UZUNÇARŞıLI, Kitabeler, II, 221-224; O. TURAN, ."Mübartzeddin Ertokuş ve Vakfiyesl,"
59 P. db yazısın~: Ka:~~in de doğrudan sultanların hizmetine ginniş olduğunu ileri sü- Belleten, XI (1947), 415-429. :~j~
3?, a onun da ıki k.ada~ir gulam sorunu ı:ılama7_ Gelgelelim, gu1am oldukları bilinen baş- 96 Konya, VI, 370-375; O. Turan, "Şemseddin Altun-Abay Vakfiyesi ve Hayatı," Belleten, X:ı
çÜnkU layısıyla.bora
rer. [)OrdeŞler
ela Mübanzeddin Isa ve kardeşi. Her halükarda, İbn Bibi, Celaled-
vardır, ınldes hizmetine gulam olarak girdiğini özellikle belirtir.
ı
97
{l947),197-235.
UZUNÇARŞIU, Kiıabeler, I, 16; RCEA, XIII, 256. jiıi 1
ka ka y'ın Selçu u ann 98 UZUNÇARŞıLI, Kitabeler, II, 90-99; RCEA, XII, 245-246. ~
dili J<arııta 337. "o
~
!••

99 RCEA, X, 93, 203,119.


60 DUDA,agy.,: 341. 100 UZUNÇARŞIU, Kitabeler, II, 46; RCEA, XII, 246-247.
:',
:~"
ıt ~.
-,
61 DUD'" agy·,s. 239. 101 UZUNÇARŞıLI, Kitabeler, 1,101; RCEA, XIII, 24-25. \ ....
62 DlJD!' :~:: s. 269. 37'de sultan Ali\eddin Keykubttd ile birlikte bır cirtt turnuvasına ka- 102 RCEA, XI, 141-142.
63 DVD •• ııgy.,s. 197, 12 128 sultanın boynundaki tehlikeli bir çıbanın yarılmasına yardım- 104 RCEA, X, 218.
64 DlJDı>' DUDA,agy., s. , 105 RCEA, X, 94-97.
olınolIŞt:.:nır. 3' Karasungur'un Anadolu sipahllertnln en önde gelenlerinden biri 106 RCEA, XII, 22-23.
CI ın .-- s 298, 34 te,
107 RCEA, XII, 24.
65 DUVA,agy·'edııır.
a 108 RCEA, XII, 164-165.
"" ıın
oldU&- agy S. 46, 63. .
109 DUDA, agy., s. 298, 343, Karasungur sipahilerle Irtibathydı. Kardeşinin vakfında. eminıl.-
66 DUV'" agY': s. 107. Isfehsa\ar unvanını almıştı, Konya, II, 128.
67 DUD'" . 5.142-143. 110 DUDA, agy., s. 298, Rumeri de sipahllerdendi.
68 DUVA, ~., s. ıSO,151. 111 Şemseddin Has otuz ile Esadeddin Ruzbeh'ln bu tür evlilikler yaptıkları kaydedilmiştir,
DA.-·'
69 VU agY s. ı52. DUDA, agy., s. 240.
70 DUVA,agy"s. 345. 112 Konya,lı, 127-128.
71 DUD'" "5.311-313. 113 UZUNÇARŞILI, Kitabeler, II, 13-14.
n vuvA, agY., 255. 114 UZUNÇARŞILI, Kitabeler, I, 90-99. Torumtay'ın Konya'da önemli bir görev yürüten oğka,
73 DUDA, agy.,s: 55.
suft çevrelere devam ediyordu, EFLAKİ, II, 337.
74 vUDV&Y·':. 256. 115 V. A. GORDLEVSKY, Gosudarstvo Sel'dihukidov Maloi; lwrannye Sochineniia, (Moskova,
75 DUD'" :;., s. 46, 63. 1960), i. 106.
76 D~~ agY:: s. 190. [(ıırahisar, Sandık/ı, Bolvadın, çay, İsakli, Manisa, Birgi, Muğla, Mi- 116 Efesli Matta, Matthaios Metropoliı von Ephesus. Ueber sein Leben und seine Schriften. (Pots-
71 D ~~, Afyon rı Atabey ve Eğirdir'deki Kitabeler ve Sahip, Saruhan, Aydın, Mente- dam, 1901), s. 56.
78 UZ pecrrı. {)eIIiıfi'
Hami!
::t::lo. rı
a. Hakkında Malumat (İstanbul, 1929; bundan böyle Kitabeler ola- , 117 F. TAESCHNER, Al-Umari's Bericht über Anatolien in setnem Werke masalik al-absar fi mtZ-

şı.1::W
/45, vı;-
ecek) n, 210.
malile al-am.sar (Letpzig, 1929; bundan böyle TAESCHNER, al-Umart olarak zıkredılecek ),
s. 44. Geographie d'Abou1{eda, y.h. M. Reinaud ve M. de Slane (Paris, 1840), s. 379, 381.
rak "" s. 122. 118 TAESCHNER, al-Urnari, s. 44.
UVA.a..,·,
79 D S&Ys. 54-55.
80 DUDA. .,
Cogito, sayı: 29, 200 1
~ooı
Cogıto,
~ ...

118 Speros Vryonis Selçuklu Gulamları ve Osmanlı Devşirmeleri 119

119 İBN BATIUTA, Voyages d'Ibn Batoutah, y.h. ve çev. C. Defrernery ve B. R. Sanguinetti (Pa- çerı ocaklanna alınan devşirmelerin ait olduklan etnik gruplarla ilgilidir. Çoğunlukla çe-
ris, 1854), II, 307, 309, 310-311, 317. cukların sadece Balkan Hıristiyanlan arasından alındığı, yani Arnavut, Rum ve Slav olduk-
120 TAESCHNER, al-Umari , s. 25. Danişmendname, y.h. i. MELIKOFF, La geste de Melik: Da- lan iddia edilmiştir. Gelgelelim, 16. ve 17. yüzyıllarda Ermeniler ve bir süreliğine de Lazlar
nişmend (Paris, 1960), I, 248, 253'de Danişmendlilerin kullarından bahsedilir. Ama bunun, da devşirilmiştir. UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., 1,17,19. 1569'da II. Selim Yeniçeri ocakları-
Danişmendlilerin Anadolu'da ilk ortaya çıktıklan on birinci yüzyıldaki durumu mu, eserin na hem Rum dönmeleri hem de Yahudileri kaydettirmiştir, von HAMMER, y.h. Crocida.s,
ilk kez yazıldığı 13. yüzyıldaki durumu mu, yoksa şu an elimizde bulunan versiyonun ya- V, 42. II. Mehmed Eflak prensinden haraç olarak 500 Eflaklı genç talep etmiş, ama prerıs
zıldığı 14. yüzyıldaki durumu mu yansıttığıru söylemek zordur. bunu reddetmiş ve üzerine gönderilen Türk kuvvetlerini yenmiştir, DUCAS, Historia bYoan-
121 TAESCHNER, al-Umari ,s. 48. tina, y.h. ı. BEKKER (Bonn, 1834), s. 343-355.
122 İBN BATIUTA, II, 259, 288, 303, 345, 353. İbn Battuta, Birgi emiriyle görüştüğü sırada, 150 T. ARNOLD, The Preaching of Islam (Londra, 1935), s. 151, W. H. LANGER ve R. BLAKE,
emir1n misafir odasında sıradışı bir fiziksel güzelliğe sahip, ipekler giymiş ve tuhaf saç bi- "The Rise of the Ottoman Empire and Its Historieal Background," The American Histonc-al
çimleri olan yirmi Rum iç oğlaru olduğunu belirtir. Review, XXXVII (1932), 504. H. A. R. GIBB ve H. BOWEN, agy., 58-59.
123 S. LAMBROS, Ecthesis Chronica (Londra, 1902), s. 32. 151 VRYONlS, agy., 440-441. P. ARGENTI, Chius Yincta 1566 (Cambridge, 1941), s. 212-213.
124 LYBYER, agy., s. 79. . 152 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I, 109, 110, 113.
125 VRYONIS, agy., 441-442. F. MIKLOSICH ve i. MÜLLER, Acta et dip/omata nıedii aevi sac- 153 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I, 113.
ra et profana (Viyana, 1865), III, 291. 154 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., 1,110.
126 G. ZORAS, "<H iiA.roalÇTIjÇKOlvcnaVnvoult6AEOlÇ ml ~ pacrlA.ElaM<ılCqlE9
B' ~oü xa~EZ"tll~oÜ," 155 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 127.
'EltE"t1]plç'E~aıpE,aç BuÇavnviöv LltOUÔrov, XXII (1952), 276. Bu metinde 800 rakamı verilir. 156 N. BELDICEANU, Les Actes des premiers sultans conserves dans les rnanuscripts turcs de la
A. PAPAZOGLDU, "I:IVıXV cı 'APXI'tErtCılV", 'EltE"tllplç'E~aıpE,aç BuÇ~lviöv LW1JOrov,
XIV (1938), Bibliotheque Nationale deParis I: Actes de Mehmed il et de Bayezid LI du rns. [onds turc an-
den 39 (Eahey, 1960), s. 147. -
453-454'de bu uygulamanın daha 15. yüzyılda başlamış olduğu göstertlir, UZUNÇARŞıLI,
Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları (Ankara, 1943; bundan böyle Kap. Ocak. 157 UZUNçARşıLI, Kap. Ocak., I, 105.
158 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 126,
olarak zikredilecek), I, 19'da ise Trabzonlulann kötü karakterleri yüzünden buradaki devşır-
159 UZUNÇARŞıLI, Kap, Ocak., I, 127. Yenişehir kadısına (1560) ve Diyarbekir beylerbeyine
me işine kısa bir süre sonra son verildiği, ama 1. Selim'in daha sonra uygulamayı tekrar baş-
ii lattığı belirtilir. Çaldıran seferinde Trabzonlu oğlanlar isyankar davranışlar sergilemişler.
(1573) gönderilen emirlerde de devşirmelerin kaçtığı kaydediliyor, UZUNÇARŞILI, Kap,

! 127 L. FEKETE, Die Styaqatschrift in der türkisehen Finanrverwaltung (Budapeşte, 1955), ı,


Ocak., I, 125, 127. Devşirme sisteminin en ünlü anlatımları. sistem içinde birkaç yıl hizm.et
ettikten sonra ondan kaçmış olan gençler tarafından kalerne alınmıştır. Bunların belki de
:::f...
.:
151,153,155,159,161. F/i
~ en ünlüsü, on iki yaşında korsanlar tarafından ele geçirilip iç oğlanlan okuluna yerleştiri-
128 UZUNçARşıLI, Kap. Ocak., ı, 71-72. 1556'da Trabzonlu oğlanlan sahte belgeler kullana- i
len, daha sonra da kaçan İtalyan Menavino'ydu.
rak devşirmeye teşebbüs edilmiş, UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., l, 15.
160 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I, 126.
129 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., ı, 71-72. Iı
161 BASDRABELLES, agy., 4. \ ,

i
130 UZUNÇARŞIU, Kap. Ocak., I, 20.
131 UZUNçARşıLI, Kap. Ocak., I, 43ô-437.
162 VRYONIS, agy., 442. ~\:
163 A. THEINER ve F. MIKLOSICH, Monumenta spectantia ad unionem. ecclesiarum graecae et ~~.~t
132 FEKETE, agy., I, 727. romanae (Viyana, 1872), s. 89. Belge, Khimara'daki otuz sekiz köyün temsilcileri tarafı n- "-
133 UZUNçARşıLI, Kap. Ocak., I, 115. dan imzalanmış.
i34 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., ı. 320.
i 135 PAPAZOGLOU, agy., ı, 320.
IM Aktaran T. AIu..ıOLD, agy., s. 152.
165 D. CHYTRAEUS, Was zu dieser ait in Griechenland, Asien, A{rika urıter der Türeken und
t
i
136 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 438.
137 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 442-443.
Priester Jonahs Herrschafıen, Item in Ungern und Behmen, ete. der Christlichen Kirchen ZLLS-
tand Sei, (1581), I-II. Şurada da aynı bilgi veriliyor: Guillet de Saint-Georges, An Account_ of
ı 138 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I, 121. a Late Vayage to Athens (Londra, 1676), s. 272. Anlaşılan yazar Yunanistan'a gitmemiş, b-Il-
t 139 UZUNÇARŞILI, Kap . Ocak., I, .14. gisi Fransisken rahiplerinin anlattıklarına dayanıyor. Bu yüzden. Atinalı gençlerin, İslarra'a

iı, 140 Eyyubi Efendi Kanunnamesi elyazmasından (s. 34) aktaran UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I,
623. "Rurneli ve Anadolu vilayetlerinden yarar oğlanlar devşirüp sürü ile gelüp kızıl aba gi-
yerlerdi. Gelüp dahil oldukta Rumelinden geleni Anadolu Ağası zat idüp anadolundan ge- 166
geçmeyi reddettikleri için devşirme görevlileri tarafından öldürüldüklerıne dair dramatik
anlatımını ciddiye almamak gerekir.
S. GERLACH, Tage-Buclı (Frankfurt, 1674), s. 314.
i!- leni Rumeli Ağası zapt ider Idi." Bu uygulamaya dönemin bazı batılı gözlemcileri de diklcat
L 167 Aktaran T. ARNOLD, agy., s. 151.
~ çekmişlerdi, bkz. LYBYER, agy., s. 79. 168 J. cvınç, La peninsule balkanique, geographie humaine (Paris, 1918), s. 129-130. Cvij:iç,
141 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., I, 20; PAPAZOGLOU, agy., 443-4ÔO. ünlü antropolog Luschan'ın ailesinin hikayesini anlatır.
142 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., ı, 126. 169 BASDRABELLES, agy., 112-113.
143 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., 1,127. 170 BASDRABELLES, agy., 4113-114.
144 UZUNçARşıLI, Kap. Ocak., I, 106. 171 BASDRABELLES, agy., 115.
145 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., ı, 102, No. 2. 172 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 66 ve devamında, devşirme sisteminin kısmen, 19. yüzyılın
146 UZUNÇARŞıLI, Kap. Ocak., ı, 95-96. Anlaşılan, von HAMMER. "Ioropio ~ijÇ'o6cop.avıxijç ilk yıllanna kadar sürdüğüne dair veriler sunulur.
amoxpmop,aç, çev. C. CRDCIDAS (Atina, 1874), VI, 304'de bu emirden bahsediyor. 173 Bu yazının Der Islam dergisine tesliminden sonraki btbliyografya için bkz. V. MENAG-E,
147 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., ı, 104. "Devshirrne,' Eı2: B. D. PAPOULIA, Ursprurıg und Wesen der "Knabenlese" im osmanisch en
148 UZUNÇARŞILI, Kap. Ocak., I, 107. Reich (Münih,I 963) ve benim şuradaki tanıtım yazım: Balkan Studies, V (1964), 145-153 .
149 Birçok araştırmacının iddialarının hilafına, Osmanlı döneminde Anadolu'daki Hıristiyan
çocuklannın devşirilmesindeki süreklilik, bir başka noktayı gündeme getirir. Bu da Yeni-

Cogito, sayı: 29, 2001 Cogito, sayı: 29, 20()]

You might also like