You are on page 1of 6

-Siyaset sosyolojisinin kurucularındandır. -Fransız siyaset bilimcisidir.

-Avrupada siyaet sosyolojisinin gelişiminde ön plana


çıkmıştır.
DUVARGER -'Siyaset sosyolojisi ile siyaset bilimi aynı şeydir'
-Siyaset sosyolojisine siyaset bilimi açısından yaklaşmıştır..

-ABD de siyaset sosyolojisinin bir disiplin olarak ortaya -Politik Sosyoloji (Kitap)(Lipset vr Bendix)
çıkışında önemli isimlerdir. -Lipset : Siyasal İnsan(Kitap)
LİPSET -Siyaset sosyolojisnin siyaset biliminden farklı yol almasını 'Sanayileşme ekonomik gelişmeyi sınıf kavramını, sınıf
- sağlamışlardır.(Lipset Bendix J. Lagroye) yapısını sosyolojik(toplumsal) bakış açısıyla değerlendiriyor.
BENDİX -Siyaset sosyolojisinde hangi araştırma konu ve metdoların -J. Lagroye : Sosyal Politik (Kitap)
kullanıldığını belirlediler.
-'ABD Siyaset Bilimi Derneği'**

-Siyaset sosyolojisi, sosyolojinin alt dallarındandır.


GİOAVANNİ -Siyaset sosyolojisi siyaset bilimi ile sosyoloji
arasında köprüdür.
SARTORİ

-Siyaset sosyolojisine ait genel ve bilinen tanımları


ANTHONY yapmıştır.
-'Siyaset sosyolojisi dikkati siyasetin toplumsal
ORUM koşullarına yönelten bir bilim dalıdır.'

-'Siyaset bilimini devlet bilimi olarak kabul etmenin BÜROKRASİ (WEBER)


faydası bu tanımlamanın siyasal olguyu özünde -'Devletin başlıca yönetim ve kendini idame etme aracıdr.'
yakalayabilmesidir' -Teknolojinin gelişmesi, toplumun karmaşıklaşması ile
bürokrasinin gelişimi paraleldir.(Tolum üzerinde bürokrasinin
-Devlet siyasetin odaklaştığı mekandır.
ağırlığı artar)
-'Siyaset kamu düzenini gerçekleştirmek ve toplum -'Çelik Kafes' benzetmesi
yönetilebilirliğine yönelik bir eylem alanı WEBER DEVLET TANIMI
oluşturur.'(Siyasetin bir özelliği) -'Belirli toprak sınırları içinde yani ülkesinde yaşayan bireyler
MAX -Devlet yönetenlerin yönetilenlere karşı en üstün ile mevcut olan eşyalar üzerinde egemen bir otoriteye sahip
biçimde işlettiği bir yaptırım sistemidir. olan kurum ya da aygıt'
WEBER -'Bir siyasal kurum olarak devletin başlıca özelliği WEBER VE OTORİTE
şiddeti bir araç olarak kullanma yetkisine sahip meşru -'İktidardaki baskı unsurundan ve iktidarın bastırıcı
bir örgütlenme olmasıdır.' niteliklerinden arınmış bir olgudur.
-Hoş gelen, doğal karşılanan hiyerarşik ilişki sistemi oluşturan
-Devlet toplum üzerinde hakimiyet kuran siyasal bir
ve insanları severek itaate sevk eden olgudur.
örgütlenmedir. -Otorite türleri: Karizmatik O. - Geleneksel O. -
-Devlet iradesini kabul ettirmek için zora başvurma Usaal(Yasal) O.
tekeline sahip bir örgütlenme biçimidir. Kültüralist Yaklaşım:Kültüre öncelik tanıyan maddi alandaki
-Bu özelliklere en mükemmel biçimde sahip olan değişim değerler sisteminde meydana gelen zihniyet ve tutum
devlet 'Modern Devlettir' farklılaşmalarından kaynaklanır.

-Siyaeti bağımlı bir olgu olarak görüyor. -Ekonomik Politiğin Eleştirisi (Kitap)
KARL -'Siyaset: yöneticiler ve politikacıların aralarındaki *Hukusal ilişkiler ve devlet biçimleri kendi başlarına izah
MARX mücadele değildir. Bu mücadele gerçekte sosyal sınıf edilemez.İnsan zihninin, düşüncesinin genel değişimi ile de
mücadelesinin ifadelenişidir.' izah edilemez. Hukuksal ilişkiler ve devlet biçimlerinin
-'Siyaset bir üst yapı olgusu olarak altyapıya bağlıdır ve üst kökeni hayatın maddi koşullarında aranmalıdır.
yapıyı belirleyende alt yapıdır.'
-Alman İdeolojisi (Kitap)
-Siyasetin görece bağımsız bir olgu olarak görüyor. -Demek ki 'Marksist yaklaşıma göre, bir üst yapı
-'Tarihsel maddeciliğe göre tarihi belirleyen öge son kertede olgusu olan siyasetin mutlak ve otomatik bir
gertede gerçek yaşamın yeniden üretimidir.'
bağımlılığı olmayabilir.'
-'Ekonomik ögenin tek belirleci olduğu söylenemez bu
ENGELS saçmadır.'
-'Ekonomik(altyapı) durum temeldir ama **(ENGELS'E AİT BİR YORUM DEĞİL) SONUÇ:
üstyapının(siyaset) çeşitli ögeliri de tarihsel çatışmaların Siyaset ile toplum arasındaki ilişkinin niteliğini
gelişiminde etkilidir ,birçok noktada çatışma biçimlerini saptayabilmek için yeni bir kavrama başvurmak
belirlemede önemlidir.' gerekir : Görece Özerklik kavramı.

-20.YY'da siyasetin mutlak bir şekilde bağımlı bir olgu -'Üstyapının etkileme gücü o kadar büyüktür ki ekonominin
olduğunu söylemişti. gelişmesini bile frenleyebilir.'
-Siyasetin göreli özerkliğinden söz etmek mümkündür. -'Siyaset ekonominin basit bir yansımasından ibaret değildir,
-'Marksizm sadece altyapıyı ön plana çıkarıyor ve onun ancak ekonominin gelişme eğilimlerinin bir ifadesidir.'
belirleyiciliğine hüküm veriyor, bu durum yanlıştır.' HEGEMONYA
-'Ama üstyapıda tek başına belirleyici değildir.' Gramsci'nin siyasal olguyu sadece devlet katında değil, toplum
-'Toplumun hem ekonomik düzeyi, hem siyasal düzeyi katında da ve tüm toplumsal ilişkileri kapsayıcı şekilde var
belirleyicidir. İkisi arasında diyalektik ilişki vardır.' olduğunu görmesine yardımcı olmuştur.
(Toplumda altyapıda üstyapıda belirleyicidir. Ve aralarında -'Egemen sınıflar ezilen sınıfları iktidarlarının adeta doğal ve
diyalektik ilişki var.) dolayısıyla yadırganacak bir şey olmadığına
GRAMSCİ -'Altyapı ilk olarak üstyapıyı oluşturur, bu nedenle üstyapı inandırmışlardır.Bu durumu tahlil edebilmek için ideoloji
ögesi olan siyaset altyapının bir yansımasıdır.' (Üstyapı olgusu derinlemesine incelenmeli.'(Bu analizin Kapitalist
altyapının sınırlamaları içinde gelişir ama üstyapının devletin kavranmasında katkısı var.)
altyapıyı değiştirme gücü vardır.) -Siyasetin ve devletin ikili yapısı vardır.
-Üstyapı ögesi olan siyaset ekonomiyi biçimlendirebilir. -Devleti Kentaura benzetir.
-Siyaset ve ideoloji gibi üstyapı ögeleri olmadan üretim -Akıl, güç, hukuk, kaba kuvvet devletin yönetmek için
ilişkileri değişemez, çünkü sosyal grupları siyasal ve başvurduğu çarelerdir.
ideolojik olarak örgütleyen, bilinçlenme şekillerini -'Devletin ikili yapısında 2 öge vardır; Siyasal Toplum ve Sivil
koşullandıran üstyapı ögeleridir. Toplum
-Gramsci'nin analizlerini hareket noktası yapmıştır. -DBA:Devletin özünde şiddet olgusu var.
-'Sınıf hegemonyası ve Sınıf baskısı arasındaki ilişkiyi -Devletin İdeolojik Aygıtı(DİA); Egemen sınıfa fiilen güç
incelemiştir.' sağlayan ve onu hegemonik kılan aygıtlardır.
-Marksizmin genel yorumunu eksik bulmaktadır. -DİA'lar ideoloji olgusu çevresinde şekillenmiştir.
ALTHUSSER -Sosyal-politik gerçekliği açıklayabilmek için marksist -DİA'ların fonksiyonu egemen ideolojiyi üretmek ve idame
kavramsallaştırmayı Gramsci'nin siyasal teorisinden ettirmektir.
esinlenerek yeni bir yorum yapmıştır. -DİA'ların amacı: Üretim ilişkilerinin yani kapitalist
-Klasik marksizme göre devlet aygıtı birdir, bütündür. toplumsal formasyonun, sınıf ilişkilerinin yeniden üretimini
Devlet aygıtının bu yönüne Devletin Bastırıcı sağlamak.
Aygıtı(DBA) demiştir.(kapsamı devletin kurumlarıdır.)
-Marksizmi benimsemiştir. -Lefort Machiavelli'nin etkisyle siyaseti bilim ve felsefe yan
-Marksizmi yeni bir okumaya tabi tutmuştur. etkilerden kurtarmıştır,siyasetin özüne odaklanan gerçek
-Siyaset felsefesini, siyaset sosyolojisinin yani siyaset anlamda siyasal nitelik taşıyan bir görüşe sahip olduğunu
biliminin yarattığı bulanıklıktan kurtarmak istiyor. söylemiştir.
-Siyaset felsefesinin bilim tarafından kirletilmesinin -Lefort'a Machiavelli siyaseti en saf haliyle saptayabilen
kaynağında marksizmin tarih teorisini bulmuştur. düşünürdür.
C. LEFORT -Marksizm üretim ilişkilerine ve sınıfsal ilişkilere yani -Fenomenolojik yaklaşımın etkisiyle toplumsal aktörlerin
ekonominin alanı olan altyapıya gereğinden fazla değer davranışlarına ve yaşanılanın anlamlarına duyarlılık gösterir.
veriyor. -Marksizm toplumsal gerçekliği okuma ve yorumlamada
-'Marksist teorini 'topum projesi' hem bilimden hem giderek yetersizleşen bir araca dönüşmektedir.
felsefeden pay almaya aday bir projeden başka bir şey -'Herhangi bir kalabalığı, bir grup insanı bir güruh değilde
değil.' toplum yapan, toplum olma niteliği kazandıran husus siyasettir.'
-'Siyasal olanı düşünme sürecinde siyaseti altyapıdan -'Siyasetin olmadığı yerde toplumdan bahsedilemez.'
bağımsız bir kategori olarak değerlendirmiştir'

-'Toplumsal ilişkiler mutlaka siyasal iktidar tarafından şekillenir.' -Siyaseti oluşturan bu bölünmüşlük, ikilik ve sınıf mücadelesidir.
-'Siyasetin toplumu tamamı üzerinde sessiz sedasız bazen gizli -Bu ikilik olmazsa toplum olmaz ve siyasette var olamaz.
bazen sinsi ama daima muazzam bir etkisi vardır. Bu etki çoğu -Toplumu toplum yapan siyasetin içindeki bizzat bu ikiliktir.
zaman teşshis edilemese de varlığı ya da gerçekliği asla inkar -Siyasal iktidarın görevi bu ikiliği gidermek ,çözmek değildir.Siyasetin
edilemez.' amacı toplumdaki bölünmüşlük ve çatışmayı yönetmektir.Çatışmayı
-İnsan kalabalığının toplum olabilmesi ve kendini toplum olarak yönetimi altına almak çatışmanın işletmeciliğini yapmaktır.(Taraflar
tanımlayabilmesi için siyasetin aracılığına muhtaçtır. arasındaki bölünmüşlüğün toplumu heba etmesine engel olmak için
MACHİAVELLİ -PRENS (KİTAP) bölünmüşlüğü kendi idaresine almak.)
'Her toplumda 2 farklı mizaç vardır. Biri halkın diğeri büyük -Toplumsal bölünme, siyasetin ihdası ve iktidar olgusu eş zamanlı
olanların mizacı. Halk büyüklerin emir ve baskısı altında olmak olarak meydana gelir.
istemezken, büyükler halka komut vermek halkı baskı altında -Makyavelci yaklaşım: Toplumsal bölünme ile siyaseti birlikte aynı
tutmak istiyor.' düşünsel anda kavramamızı sağlar.
-Toplumsal bölünmüşlük gerçekte toplumların vazgeçilmez ve -Machiavelli'nin siyaset sosyolojisi çalışmaları yeniden merkezi bir
önlenemez bir niteliğidir. önem taşımaya başlıyor.
-Karacılık okulunun önde gelenlerindendir. -Devlet tarihsel bir olgudur.
-Kararcılık: Akla güven besleyen Descartesci iyimserliğin -Devlet yok olsa da yerine yeni bir siyasal örgütlenme biçimi
eleştirisidir. ortaya çıkabilir.
-Yerleşik siyasal ussalığa karşı ciddi bir eleştirisi vardır. -İnsanlar var oldukça siyaset varolacaktır.
-Karacılık akımına göre: Us bir çok şeyi çözmede yeterli -Devlet siyaseti içerir ve içermesi gerekir.
olsada, siyasetin kendine özgü bir boyutu vardır bunu -Devlet bazen siyasal niteliğini kaybedebilir ya da siyasal
çözmede ve düzenlemede çaresiz kalmaya mahkumdur. biçimde hareket etmekten kendi isteğiyle kaçınanilit.
Us siyasette bulunan ve görmezlikten gelinemeyen karar -Weimar Cum. Siyaset yapma yeteneğinden yoksundur çünkü
alma olgusunu çözümleyemez ve açıklayamaz. anayasaları hukuk açısından mükemmel olsa da güç üzerinde
-'Karar alma fiili ussal argümantasyonlarda temellenmez' temellenmesi gereken bir siyaset gütmesine engel oluyor.
C. SCHMITT -'Alınan kararların arkasında ussallık gibi bir şey aramaya Dost Düşman ilişkisi: Bilfiil siyasetin niteliğini siyasetin
gerek yoktur. Alınan kararın arkasında o karardan başka bir hüküm sürdğü ilişki türünün özgüllüğünü saptamak için bir
şey yok.' ilişkinin siyaset içerip içermedğinin, bir olayın siyasal olup
-Siyasal Teoloji (Kitap) olmadığının kıstasıdır.
'Kararcılık akımının dayandığı temel görüşleri egemenlik -Dost düşman ilişkisi sadece siyasal olarak nitelendirilebilecek
kavramı çevresinde geliştirmiştir.' bir ilşki türünde vardır.
-Siyaset ve devlet birbirinden farklıdır. Siyaset devleti -Dost düşman ilişkisi siyaseti teşhis etmede en belirgin özellik.
önceliyor yani siyaset devletten önce vardır. -Siyaset ilişkisinde iktidar olgusunun var olduğunu kabul
-Devlet ortadan kalksa da siyaset var olmaya devam etsede siyasetin özgüllüğünü başka zeminde aramak daha
edecektir. doğru.
-Devlet insanların birlikte yaşayarak bir toplum
oluşturmasını sağlayan kurumdan başka bir şey değildir.
-Analizlerinde Türevler ve Kalıntılar adında kavramlara yer -Yeni elitlerin toplum hiyerarşisinin zirvesine erişmeleri
vermiştir. toplumsal hareketlilik mekanizmasıyla sağlanır.
-Türevler:Siyasal sistem ile ilgili yada toplumun alt -Toplumsal değişim 'Elitlerin Dolaşımı' ile meydana gelir.
sistemleriyle ilgili olarak ileri sürülen görüşler,doktrinler ve -'Değişim elitle toplumun geri kalan kısmı arasındaki
teorilerdir. Zamanla değişebilirler. dolaşımıyla mümkündür.'Bu dolaşım süresiz bir
-Kalıntılar: İnsanların psikolojik dünyalarına ilişkin döngüdür.Dolaşımı meydana getiren faktör kurnazlık ve güçtür.
değişmez ruhsal durumlardır. Tarihin motorunu teşkil -Tilkiler: kurnazlıklarıyla ön planda olan elitlerdir. Güç
ederler. Belirli bir toplumun değişmez ve ebedi kimliğini kullanmaktan acizdir.
biçimlendiren olgulardır. -Arslanlar:Güçlü olup gücünü şimdilik kullanma hüneri ve
-Elitlerin Dolaşımı teorisini öne sürer. sanatından yoksunlardır.Güçlüler bu beceriye sahip lider
PARETO -Elitlerin Dolaşımı:Tarih belirli bir seçkinler grubunun bulabilirlerse zafere ulaşarak iktidarı ele geçirebilirler.Bu
diğeri tarafından ikamesinden ibarettir. önderler mevcut elitin içinden çıkan muhalifler ' karşı elitler'
-Elit zümreye dahil olmak herkesin harcı değildir. -Mevcut elitlerin çöküp yerini yeni elitlerin alması yararlıdır.
-Elit kişi olağanüstü meziyetlere sahip olmalı, doğal bir -'Elitlerin dolaşımı toplum içindeki en yetenekli bireylerin
üstünlüğe, doğuştan yeteneğe sahip olmalı. dikey hareketliliğin sağlanmasıyla toplumsal dengenin
-Elitler kendi uğraş ve mesleki alanlarında istisnai devamlılığına yol açar.'
yeteneklere, meziyetlere ve beceriye sahip kişilerdir. -Elitlerin dolaşımı toplum içinde fikirlerin dolaşımınada yol
-Eliti ikili bir sınıfta inceler; Siyasal Elitler ve siyaset dışı açar.
işlevler gören Toplumsal Elitler. -Elitlerin dolaşımı toplumsal değişimede yol açar.
-Elit olmak yetenek işidir babadan oğula geçmez.
-Yeni elitler toplumun alt tabakasından gelen kişilerdir.
-Siyaset bağımsız bir olgudur. -Bu gözlemleri sosyolojinin alt dalı olan genel örgüt
-Kitleler kendi başına toplumu yönetme ve hükümet etmek sosyolojisinin teorik temelini oluşturur.
olanağına sahip değillerdir. *Belli düzeyde bir örgütlenme olmazsa demokrasi
-Kitlenin yönetimi ele geçirmesine doğrudan yada dolaylı gerçekleşemez
mekanik ve teknik engeller vardır. *Örgütlenme mutlaka rollerin farklılaşmasını, yüksek düzeyde
-Demokrasinin ideali olan kitlelerin kendini yönetme ilkesi iş bölümünü ve uzmanlaşmanın var olmasını gerektirir.
ile fiili gerçeklik arasında bağdaşmazlık vardır. *İş bölümü ve rol farklılaşması kitleler ile yöneticiler arasında
MICHELS -Kitle zorunlu olarak bir azınlığın yönetimi altındadır. Bvu giderek belirginleşen bir ayrımı, uçurumu oluşturur.Bu
durum genel ve evrensel bir olgudur.Siyasi parti ve uçuruma ''Oligarşinin Tunç Yasası'' denir.
sendikalardada durum budur.

-Elit ile kitle(yöneten ve yönetilen), arasındaki ayrım -Yönetici Sınıf Teorisi her toplum ve her siyasal rejim için
toplumun temel özelliklerinden biridir.Bu nedenle iktidar ne geçerlidir.
tek kişinin ne de yurttaşların sahip olamayacağı bir olgudur. -Yönetici sınıf veya siyaset sınıfı siyasal iktidarını ve
-Siyasal iktidar bir azınlığın elindedir.Bu azınlık Yönetici egemenliğini bir siyasal formül aracılığıyla kitleler nezdinde
sınıf ya da Siyaset sınıfıdır. meşrulaştırır.
-İktidarı elinde tutan kişiler tıpkı sosyal bir sınıf gibi birlik
MOSCA teşkil ederler.
-Yönetici sınıfın ya da iktidar sınıfının gücünü, iktidarda
kalmasını sağlayan faktör örgütlenmiş olmasıdır.
-Yönetici sınıfın üyelerini birbirleriyle kaynaştıran çeşitli
bağlar vardır.
-Siyasal rekabet ile liberal ekonomini öngördüğü serbest -Demokrasi politikacılar ile üst kademe kamu görevlilerini
piyasa koşullarındaki rekabet arasında paralellik vardır. kapsayan siyaset sınfının yönetimidir.
-Demokrasi bir ideal değil yöntemdir. -Modern toplumlarda sıradan vatandaşların kamu düzenine
Demokrasi ideallere ve gayelere hizmet eder bizzat bu ilişkin geliştireceği ya da uygulamayı başaracağı bir proje
ideallerle karışmamalıdır. yoktur.
-Atina dönemi demokrasisi: Özünde siyasal liderliğin -Demokrasiyi yadsımaz.Demokrasinin koşulu olan özgür
meşruluğunu sağlayan bir kurumsal düzenlemedir.Halkın rekabet ortamına vurgu yapan, çoğulcu siyasal ve toplumsal
SCHUMPETER yönetimini öngören bir düzenleme biçimidir. düzenini savunucusu 'rekabetçi elitizm' kapsamına girer.
-Modern demokrasilerde siyaset bir meslektir. -Görüşlerini Batı demokrasilerini gözlemleyerek yapar.
-Siyaset bir meslek olduğu için rekabet vardır. -Batı demokrasilerinin istikametini de büyük ölçüde etkisi
-Siyaset elitler ile siyaset seçkinleri arasındaki rekabetin ta altına almıştır.
kendisidir.
-Demokrasi halkın yönetimi anlamına gelmez, gelemez.
Sadece halkın yönetenleri kabul ya da reddetme fırsatına
sahip olmalarıdır.
-Yönetici azınlık ile yönetilen kitle ayrım üzerinde -İktidar seçkinlerini oluşturan kişiler eriştikleri statüye salt
inceleme yapar. Makyavelci tutumu yokrur. doğal yetenekleri ve liyakatlerinden dolayı gelmemiştir.
-ABD 'deki seçkinler grubu 'askeri kurumlar' , 'sanayi *Bir çok karmaşık sosyolojik mekanizmaların sonucunda o
işletmleri' , 'siyasal kurumların üst kademe yöneticileri' dir. konuma gelmişlerdir.
*Aralarındaki sıkı ilişkiler sayesinde elit grubu oluştururlar -Toplumdaki iktidar yapısı ile sınıf yapısı ve statü dağılımı
ve siyasal iktidarı paylaşırlar. arasında kaçınılmaz bir ilişki vardır.
C.WRIGHT *Bu grup aralarında garip bir iş birliği ve koalisyonla *İktidar eliti içindeki bireylerin çoğu hayat şansları bakımından
MILLS toplumun dizginlerini ellerinde tutarlar. baştan beri imtiyazlı gruplardır.
-'General motors için yararlı olan ABD içinde yararlıdır'
-Seçkinler grubundaki 3 kurum arasında bir dayanışma bağ
ve çıkar birliği vardır. Bunlar 'İktidar Üçgenini' oluşturur.

-'Siyaset insanlar arasındaki otorite, iktidar ve


R.DAHL egemenlik olgularını içeren ilişkilerin sürekli ve
kalıcı bütünüdür.'
-Siyasetin iktidar olgusu eşliğinde tanımlanmasında tüm 2. saptama;İktidar ilişkileri sadece baskıcı ve yasaklayıcı bir
analizlerinin arka planında iktidarı düşüncesine yön veren bir işlev görmez aynı zamanda üretici bir nitelik taşır.
sorunsal olarak ele almıştır. 3.saptama: İktidar ilişkileri hasta doktor ilişkileri. Cinsellik ve
-İktidar üzerinde düşünmek için sistemleştirilmiş bir önermeler
aşktada var olabilir.
dizisi ya da kuramsal modeli yoktur.
-İktidarı tanımlamak zordur demiştir. -'İktidar bir kurum değil bir yapı değil bir mülkte değil. Çok
*''İktidarın ne olduğunu hala bilmiyoruz.Aynı zamanda hem karmaşık bir stratejik duruma verdiğimiz isimdir.'
görünür görünmez,gizli olan ama her yerde varolan bu anlaşılması -İktidarın olduğu yerde direnme de vardır.
MICHEL zor şeyi çözemiyoruz.'' -İktidar ve iktidara direnç ayrılmaz ikilidir.
FOUCAULT -İktidarın özünün ne olduğunu değil fiili olarak toplum ve birey -İktidar sadece bireyler arasındaki ilişki ile sınırlı
üzerinde ne şekilde uygulandığına yoğunlaşmıştır. değildir.İktidar 'Eylem üzerinde bir eylemdir.'
-İktidarı bir tanımla alçıya almak sınırlandırmak istememiştir. *İktidar başkalarının eylem ve davranışlarını etkileme gücüne
-İktidar olgusuna yaklaşımı nihilist ya da mekanist yaklaşımları
sahip ve onları yönlendiren, idare edebilen bir eylem biçimidir.
reddeder.
*İktidarın analizi yerine 'İktidarın Analitiği' terimini kullanıyor. -Büyük Kapatılma (Cezaevi) Mahkumlar üzerinde kurulan
İktiadar analtiğinin tablosu: iktidar.
1.saptama;İktidar içimizden herhangi birinin ya da bir toplumsal
grubun elindedir ve dolayısıyla kaybedebilebileceği bir şey
değildir. İktidar saymakla bitmeyecek kadar çok sayıda odaklar
vasıtasıyla insanlar üzerinde hayatları boyunca uygulanan
değişkendir. Devinimli bir eşitsiz ilişkiler yumağıdır.
-Siyaseti hem toplum katında ve toplumsal ilişkiler -Bireyselleşme aslında bireylerin özgür iradeleriyle meydana
çerçevesinde hem devlet katında ve iktidar olgusunun gelen bir olgu değildir.
eşliğinde varolan bir olgu olarak görüyor. (J.P SARTER: İnsanlar bireyselleşmeye adeta mahkum
-Siyasetin devletle bağlantılanmasını öngörüyor ancak bu edilmişlerdir.)
durum iki farklı siyaset anlayışına tekabül ediyor. -Sosyal devlet bireyselleşmeyi hızlandıran bir faktör ben
*Bu farklılığı açıklamak için 'Alt-siyaset' kavramını merkezli yaşam tarzına zemin hazırlayan deney düzenlemesidir.
geliştiriyor. -Siyasi partiler ve sendikalar gibi arenalarda tartışılan meseleler
U.BECK -Yeni Siyasetin İcadı: giderek önemini yitirmiştir. Alınan kararlarda parti
*Kuralları uygulayan değil kuralları değiştiren bir siyaset. merkezlerinde oluşan fikirlerle alınamaz. Bu resmi siyasal
*Yalnızca siyasetçinin siyaseti politikacılık değil toplumun kuruluşların tüm amaçları kendilerini idame ettirmektir.
siyasetidir. -Alt siyasetin uç verdiği dönem siyasetin siyaseti dönemidir.
*Yalnızca iktidar siyaseti değil tasarımcı siyaset sanatıdır. - Siyasetin Türkiye de alıştığımız deyimiyle tıkandığı için
-Avrupa'da güvenlik sistemi yoktur.Çünkü anlaşmaları önünün açılmasının pekala mümkün olduğu ve yerleşik resmi
yapan taraflar yoktur. Anlaşmalara konu olan bölgeler artık sorumluluklarla mevcut hiyerarşilerinin ötesine geçerek yeni
yoktur.Anlaşmaları dengeleyecek çıkarlar kalmadı. bir siyasetin doğumunu gerçekleştirebileceğidir.
- Alt siyasetin bilinen sişyasetten ayrıldığığı iki husus vardır;
* Konumları ve statüleri itibari ile devletin, siyasal kurumların
dışında olan bireylerde toplumun yeniden tasarımında ve
-Yeni siyasetin tanımı yoktur ama gerecektir. Bu tanımda biçimlendirilmesinde etkili olabilirler.
devlete değil toplum merkezli yaklaşıma önem verilecektir. * Alt siyasetin temelindeki diğer toplumsal güç bireydir.
-Bireyselleşme: İlk anlamı ile sanayi toplumunun yaşam * Bu durum bireyselleşmiş bireylerin topluma dönüşlerinin
tarzlarının tasfiyesiyle ilgili. İkinci anlamı, bireylerin kendi hem gereği hem gösterrgesidir.
U.BECK yaşam öykülerini kendi yapabildikleri, kendi üretebildikleri
ve sahneye koyabildikleri bir durumu ifade eder.
*Bireyselleşme sanayi toplumlarının tartışılmaz kabul
edilen doğrularının darmadığın olmasının yanı sıra,
insanların hem kendileri hem başkaları için yeni doğrular
bulma, onları icat etme zorunluluğunu hissetmelerini içerir.

D. BELL D.Bell: İdeolojinin Sonu U. Beck: Bu düşünceler yanlıştır ve bu yanlışlık bir tanı
F.FUKUYAMA F. Fukuyama: Tarihin Sonu hatasından kaynaklanmaktadır. Çünkü devletin resmi siyasal
organlarında siyasetin durduğunu görenler siyasetin toplum
P.BIRNBAUM P. Birnbaum : Siyasetin Sonu katında da topyekün durduğunu ya da ortadan kalktığı vehmine
kapılıyorlar.Siyasetin ve devletin , siyasetin ve siyasal sistemin
birebir eşit olduğunu varsayan görüşün hatalı olmasının
sonucudur.
-Yeni siyaset sosyolojisi siyasetin toplumsal hayatın tüm - ' Yeni siyaset sosyolojisi'
kademilerinde ve olgularında var olduğu anlayışına doğru * Kültürel politikalara öncelikli ilgi gösterir kültürel politikalar
K.NASH kayma gösterir. onun tanımlanmasında bir toplumda mevcut olan anlam yüklü
pratiklerin siyasetidir.
* Ampirik görgül araştırmalar yerine sosyolojinin felsefeyle
yeniden bağ kurmasına işaret etmiştir.
- Toplumun bölünmez bir büttün olduğu varsayımını - Toplumsal olgular dıştan incelenmelidir.
sosyolojinin ana kuralı olarak vurgulamıştır. - Saptanmış ve kesin kurallar çerçevesinde yürütülen bir
- Toplum içerdiği ögenin aritmetik toplamından ibaret gözlemle nesnel gerçekliğe ulaşılabilir.
değildir. Ögelerin özgül bileşiminden toplum kılınır. * Bu yöntem ile sosyoloji ideolojiden bağımsızlaşır.
- Siyaset sosyolojisi özerk ve bağımsız bir bilim dalı - Ampirik bilginin üstünlüğünü savunur.
değildir. - İntihar olgusu üstüne araştırma yapmıştır. İntiharı psikolojik
- Sosyal bilimcinin ilk görevi toplumsal olguyu değil toplumsal bir olgu olarak araştırmıştır. ( pozitivist
DURKHEİM bütünselliğin içinde saptamaktır. yaklaşımın en çarpıcı örneği.)
- Siyaset sosyoloğunun ilk görevi siyasal yaşamı incelerken - İntihara sebep olan toplumsal olgulardır. Toplumsal olgular
bunun bütün toplumsal yaşamın bir boyutu olduğunu psikolojik olguların türevidir.
zihninde canlı tutmalıdır. - Toplumsal olguılar arasındaki nedensellik ilişkilerinin tersine
- Sosyolog incelediği toplumsal olgulara nesneler gibi çevrilmesini ön görmektedir
bakmalıdır ( yöntemsel kural). -OYDAŞMA:Belli bir toplumda var olan duyguların,çıkarların ve
- Sosyoloji subjektiflikten arınarak objektif, yansız bir inançların birliğidir.Sosyal aktörlerin belli bir sorun etrafında birleşmiş
bilim olmalıdır. olarak, aynı duygu ve iinançları besleyerek mutabık kalmaları.Oydaşma
ve rıza birliğinin olabilmesi için bireylerin toplumun ürettiği değer ve
- Toplumsal olguları nesnel gözlemden saptıracak tüm ön
normların içselleştirilmiş, sindirmiş ve kendilerine mal etmiş olmaları
yargılardan, kanaatlerden, duygulardan arınmalıdır. gerekir.
-Pozitif bilgi ve metafizik düşünceden arınmıştır. - Sadece gözlemlenebilen olgular bilimsel bir objediri.
- Bilimsel olmak ussal yollardan deneyle bilgiye ulaşmaktır. - Toplumsal gerçekliği çözümlenen araştırmacı somut sorular
- Pozitivist araştırmacı toplumsal olguyu incelerken sormalıdır.
* Hayal gücünü gözlemin sınamasına tabi tutmalıdır.
sadece gözlemlenebilir olanı seçmeli ve gözlemlenebilenin
*Sosyoloji bu sayede ideolojilerden ve hayal gücünden arınarak gerçek
AUGUST analizini yapmalıdır. bilim olabilir.
- Gözlemlenebilen olay ve olguların ardında yatan -OYDAŞMA:Belli bir toplumda var olan duyguların,çıkarların ve
COMTE anlamları araştırma kapsamına almaz. inançların birliğidir.Sosyal aktörlerin belli bir sorun etrafında birleşmiş
* İnsanoğlunun zekası gözlemlenemeyen gizli anlamları olarak, aynı duygu ve iinançları besleyerek mutabık kalmaları.Oydaşma
anlayamaz. ve rıza birliğinin olabilmesi için bireylerin toplumun ürettiği değer ve
normların içselleştirilmiş, sindirmiş ve kendilerine mal etmiş olmaları
gerekir.

-Ampirizm bilimsel eylemin temel taşını oluşturur. -Doğa bilimleri ile sosyal bilimleri ortak bir mantığa
-'Mantıksal pozitivizm' sahiptir.
VİYANA OKULU -Bilgi edinmenin tek yolu deneyden, araştırmacının -Doğa bilimleri ile sosyal bilimler ortak bir metedolojik
ÇEVRESİ karşısına somut birer veri olarak çıkan olguların deneyinden temele dayanırlar
(NEURATH, geçer.
CARNAP,HAHN) -R.Carnap:''Bilim dolaysız deney üzerinde temellenen bir
-Esas olan bilimin birliğidir.
önermeler sistemidir.''
-Pozitivizm ve Viyana çevresinin önermelerine karşı -Doğa bilimlerinde bilim adamları kesin bir biçimde
çıkar. tanımlanmış problemleri çözmek için gayretlerini ortak bir
-Doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında büyük kabul gören mevcut paradigmanın çerçevesinde birleştirme
farklılıklar vardır. imkanına sahipler.
KUHN *Sosyal bilimcilerin sürdürdükleri bilimsel eylem -Sosyal bilimler paradigma öncesi aşaamadadır.Böyle bir birlik
konusunda vardıkları bir anlaşma zemini yoktur.(Paradigma tesis edilmemiştir.
Boşluğu) -Toplumsal dinamiklerin ivmesiyle öncüllerini, yöntemini ve
-Sosyal bilimler ile doğa bilimlerinin gelişme modeli kavramsal bütünlüğünü alt üst eden kesintisiz devrim işlemine
farklıdır. tabi tutulur.
-Doğa bilimleri normal bilim şeklinde ilerleyebiliyor. *Normal bilim oluşturma olanakaları sınırlıdır.
*Ortak bir paradigma sınırları içinde istikrarlı bir gelişim -Pozitivistlerin bilime izafe ettikleri önceden kestirebilmek için
gösterir. bilmek, toplumu yönetebilmek için önceden kestirebilmek
*Yeni bir devrim patlak verene kadar normalliğini korur. sosyal bilimlerde çok nadiren gözlemlenebilir.
*Normal bir bilimin hızlı bir ilerleme kaydetmesinin nedeni
budur.
-'Gel deniyor geliyoruz git deniyor gidiyoruz' -İtaat otoritenin bir olgusudur.
-İnsanlar kamu gücünü temsil ediyor, bu sıfatla biz onların -İtaat etme olgusu otoritenin gizemli bir yönünü içeriyor ve bu
B.D.
belli bir otoriteye sahip olduğunu düşünüyoruz. gizemin açıklanması gerekiyor.
JOUVENNEL

-Modern devletin yurttaşların haklarını korumayı -Modern devlet hukukla bağlantılıdır.


üstlenmiş bir kurum olduğuna işaret eder. *Yönetim hukuk üzerinde temellenir.
R. *Devletin yönetimini önceleri ele geçirmek isteyen rakip *Devletin kendi çalışanları ve tüm yurttaşları için bağlayıcıdır.
AXTMANN grupların, meydan okuyan yeni grupların elenmiş ve
idareden uzaklaştırılmış olmasıdır.

-Sivil yönetim üzerine bir deneme(eser) -


*Halkın onayı meşru bir yönetimin olmazsa olmazıdır.
J.LOCKE *Konsensustan yoksun bir yönetimin hiçbir otritesi
olamaz.
O. -Otoriteyi herhangi bir güç sahibi iktidardan ayırt eden bir -Belli bir toplum içinde siyasal iktidarı meşru kılan ve onun
KIRCHEIMER husus vardır: otoritenin meşru bir iktidar olması gerçekten bir otorite odağı oluşturmasına neden olan şey Rıza
-Meşruluğun temelinde 'Oydaşma' kavramı vardır.(Rıza Birliğidir(Oydaşma)
Birliği)

TALCOTT -Sosyal bilimlere sistem analizini taşıyan isimdir.


-Sistem analizinin temel varsayımı:
PARSONS *Toplumsal gerçeklik bir sistem oluşturur
*Toplum sistem özelliklerine sahip bir bütündür.

You might also like