You are on page 1of 22

• İç

çekirdekteki yüksek sıcaklığın etkisiyle dış çekirdeğin ergimiş hâlde olduğu


tahmin edilmektedir.

Yerkabuğundan çekirdeğe doğru sıcaklık ,basınç ve yoğunluk artar.

Dünya’nın Katmanları

Yer Kabuğu/litosfer/taşküre
• Farklı özellikteki kayaçlardan oluşan yer kabuğuna litosfer ya da taş küre adı verilir.
• Yoğunluk, sıcaklık ve kalınlığı diğer katmanlardan daha azdır.
• Ortalama kalınlığı 35 km olup okyanusların altında kalınlığı az (yaklaşık 8-10 km),
kıtaların altında ise fazladır (bazı yerlerde 70 km’ye kadar).
• Sial (granitik kabuk) ve sima (bazaltik kabuk) olmak üzere iki farklı katmandan
oluşur.
• Yer kabuğunun üst kısmında bulunan sial katmanına kıtasal kabuk da denir.
Bileşiminde silisyum ve alüminyum elementleri çoğunlukta olduğu için bu katmana sial
adı verilmiştir.karalarda kalınlığı fazladır okyanus altlarında incedir.
• Sial katmanının altında bulunan sima katmanına okyanusal kabuk da denir. Bileşiminde
silisyum ve magnezyum elementleri çoğunlukta olduğu için bu katmana sima adı
verilmiştir.Kalınlığı okyanuslarda fazla,karalarda azdır.

Manto/Pirosfer,Ateş küre
• Yer kabuğunun altından başlayıp yaklaşık 2900 km derinliğe kadar uzanır.
• Dünya’nın toplam hacminin yaklaşık %84’lük kısmını oluşturur.
• Bileşiminde magnezyum ve demir elementleri daha fazladır.
• Bazı özellikleri birbirinden farklı olan üst ve alt manto şeklinde iki katmandan oluşur.
• Yer kabuğunda meydana gelen tektonik kökenli olayların kaynağıdır.
• Sıcaklığı, 2000-5000 °C arasında değişmektedir.
• Yer kabuğuna yakın olan üst kısmına astenosfer adı verilir

Not:iç kuvvetler (orojenez,volkanizma,deprem,epirojenez)bunlara tektonik


hareketler de denir,enerjisini mantodan alır.Mantonun konveksiyonel akıntı
yapması.

Çekirdek/agır küre/Barisfer
• Mantodan sonra yaklaşık 2900-6370 km arasında yer alan ve Dünya’nın merkezinde
bulunan katmandır.
• Yoğunluğu, sıcaklığı ve kalınlığı en fazla olan katmandır. Yüksek oranda demir ve
nikelden oluşur.
• Yapısında daha çok nikel ve demir bulunduğu için bu katmana nife ya da ağır küre de
denir.
• İç ve dış çekirdek olmak üzere iki katmandan oluşur.
• Üzerindeki katmanların basıncı nedeniyle iç çekirdeğin katılaştığı
düşünülmektedir.Dıs çekirdek sıvıdır.
• İç çekirdekte sıcaklık 6000 °C civarındadır.

Not:Yerin iç yapısı hakkında ki bilgilere deprem dalgaları,volkanizma ,maden ocakları ve


bilimsel kazılar sayesinde ulaşırız..Uyarı: fosiller yerin iç yapısı hakkında bilgi vermez,
arazinin geçmişi hakkında bilgi veriri.

2. Levha Tektoniği ve kıtaların ayrılması kuramı

Üzerinde yaşadığımız yer kabuğu, uzaydan bakıldığında tek bir parçadan oluşmuş gibi
görünür. Ancak son yüzyılda yapılan araştırmalar, yer kabuğunun yapboz gibi
parçalardan oluştuğunu göstermektedir. Yer kabuğunu oluşturan bu parçalara levha adı
verilir. Okyanusal, kıtasal ve okyanusal-kıtasal nitelik taşıyan levhalar, on iki adet büyük
ve çok sayıda da küçük parçadan oluşmaktadır. Levhalar, tıpkı suyun üzerinde yüzen bir
sal gibi manto üzerinde hareket hâlindedir.

Bilim adamları, geçmişte kıtaların, bitişik olduğunu ve yavaş yavaş sürüklenerek, birbirinden
uzaklaştığına inanmaktadırlar. Alfred Wegener(1880-1930), 1912 de, 'bütün kıtaların, büyük bir
süper kıta olarak, bitişik olduğunu ve daha sonra parçalanarak, birbirinden adım adım uzaklaştığı'
tezini destekleyen kanıtlar sundu. Bu süper kıtaya, bütün karalar anlamında, Pangaea ismini verdi.

Wegener teorisini destekleyen gözlemler şunlardır:


(a) Farklı kıtalardaki biyolojik türler ve fosiller benzerdir. Bu ise, yaşam formlarının, aynı bölgeden
kaynaklandığı anlamına gelmektedir.
(b) Farklı kıtalardaki dağ ve kayaçlar gibi jeolojik yapılar, benzerdir. Bu ise kıtaların bitişik
olduğunu bize göstermektedir.  

Levhaların 3 hareketi vardır.Uzaklasma ,yaklaşma ve yanal hareket.

 İki Kıtasal Levhanın (Yaklaşması) Çarpışması


 İki kıtasal levha birbirine yaklaşırsa Orojenez oluşur. Yani Kıvrım ve
kırık dağlar oluşur.
 Deprem oluşur.
 Sıcak su kaynakları ortaya çıkar.
 Alp Himalaya kıvrım sistemi buna örnektir.
 Ayrıca Türkiye’deki ;
o Toros Dağları

o Kuzey Anadolu Dağları


o Ege Bölgesindeki Horst (Kırıklı) sistemi bu şekilde
oluşmuştur.

İki Okyanusal Levhanın (Yaklaşması) Çarpışması


İki okyanusal levhanın karşı karşıya gelerek birbirine yaklaşması sonucu olur.

 İki okyanusal levhanın karşı karşıya gelerek birbirine yaklaşması


sonucu olur.
 Dalma – Batma Kuşakları oluşur
 Derin Okyanus Hendekleri oluşur (Mariana, Filipin, Peru)
 Deprem
 Volkanizma
 Volkanik Adalar
 Sıcak su kaynakları oluşur.
 Hawaii Adaları, Japonya, Aleut adaları, Tonga Adaları, Filipinler’deki
volkanik adalar bu şekilde oluşmuştur.

Kıtasal ve Okyanusal Levhanın Çarpışması


Okyanusal ve Kıtasal levha çarpışması sırasında daha yoğun olan okyanusal
levha, kıtasal levhanın altına dalar. Kıtasal levhanın altına dalan okyanusal
levha manto içinde daha derinlere daldığında yüksek sıcaklıktan dolayı
eriyerek magmaya karışır. Kıtasal ve Okyanusal Levhaların çarpışması
sonucunda ;

 Okyanus Hendekleri
 Dalma – Bama Kuşakları
 Deprem
 Volkanizma
 Sıcak Su Kaynakları oluşur.
 Kıtasal kabuk yukarı doğru itilir ve yüksek sıradağlar oluşur.
Kuzey Amerika’daki And dağları ve Güney Amerika’daki Kayalık
dağları buna örnektir.

2. Birbirinden Uzaklaşan (Ayrılan) Levha


Hareketleri 

İki Okyanusal Levhanın Ayrılması (Uzaklaşması)


Okyanus tabanlarında birbirlerinden uzaklaşan levhaların arasından, derinden
gelen magma çıkarak burada oluşan boşluğu doldurur ve soğuyarak katılaşır.
İki okyanusal levhanın birbirinden uzaklaşması sonucunda ;

 Okyanus ortası sırtları


 Volkanizma
 Volkanik adalar
 Sıcak su kaynakları oluşur.
 Atlas Okyanusu sırtı ve Güney Batı Hint Okyanusu Sırtı bu şekilde
oluşmuştur.

İki Kıtasal Levhanın Ayrılması (Uzaklaşması)


Manto’dan gelen magmanın katılaşarak litosfere dönüşmesine, levhaların
büyümesine ve bu alanda litosferin gençleşmesine neden olur. İki kıtasal
levhanın birbirinden uzaklaşması sonucunda ;

 Çöküntü Hendekleri (Rift)


 Volkanizma
 Deprem
 Sıcak su kaynakları oluşur.
 Doğu Afrika, Kızıldeniz, Kaliforniya körfezi iki kıtasal levhanın
birbirinden uzaklaşmasına örnek olarak oluşan yerlerdir.

Yanal hareket Eden Levhalar


Yanyana olan iki levhanın aynı yada farklı hızda, aynı yönde yada zıt yönde
kayarak hareket etmesine levhaların yanal hareketi denir. Yanal hareket eden
levhalarda görülen depremler şiddetli depremlerdir. Türkiye’deki Kuzey
Anadolu Fay Hattı ve ABD ‘deki San andreas fay hattı buna örnektir.

Jeolojik devirler
Dünya’nın güneşten kopup günümüze kadar gelen süre farklı jeolojik
dönemler içerisinde incelenir. Bu jeolojik dönemler ayrılırken önemli olaylar
dikkate alınır.

jeolojik devirlerin dönemlere ayrılmasında etkli olan olaylar neler olabilir?

1)Topografyadaki büyük değişiklikler

2)Klimatolojik değişiklikler

3)Yaşamıs bazı canlı türleri.Örn.Dinazorlar,mamutlar

.İLKEL ZAMAN (PREKAMBRİYEN): Günümüzden yaklaşık 600 milyon yıl önce sona eren
jeolojik zamandır. Yaklaşık 4 milyar yıl sürmüştür. Bu devrin önemli olayları:
Ø Sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı,
Ø En eski kıta çekirdeklerinin oluşumu,
-Antrasit kömür madeni oluştu.
-atmosfer oluştu
1.JEOLOJİK DEVİR ( PALEOZOİK

 Zonguldak ve çevresinde Taş Kömürü yatakları oluşmuştur.


 Hersinyen (Appalaş ,Ural dağları)ve Kalodoniyen (İskandinav dağları)kıvrımları oluştu.
 İlk kara bitkileri ve hayvanları oluştu.
 Türkiye'deki masif araziler oluştu.

2.JEOLOJİK ZAMAN (MEZOZİK) :

 Alp Himalaya ya hazırlık dönemi


 Tortullaşma dönemi ya da Peneplenleşme dönemi denir
 Dev bitkiler bu dönemde görülür (350m)
 Dinozorlar bu dönemde yaşamışlardır.ilk kuşlar,ilk memeliler ortaya çıktı
 Pangea kıtası parçalanır.İkiye ayrılır.Kuzeydekine Lavrasia ,güneydeki ise Gondwana

3.JEOLOJİK DÖNEM ( TERSİYER) :

 Türkiye ana hatlarıyla bu dönemde oluşmuştur.


 Türkiye'deki kıvrım,kırık ve volkanik dağlar oluşmuştur.
 Bor,Linyit,Tuz,Petrol,Doğalgaz yatakları oluşmuştur.
 Anadolu'da büyük fay kuşakları (BAF-DAF-KAF) oluşmuştur.
 Kıtalar yavaş yavaş bugün ki görünümünü almaya başladı. 
 Dinozorların ortadan kalkması
 Atlas ve Hint okyanusunun belirginleşmesi
 Orojenez ön plandadır .ALP-HİMALAYA kıvrım sistemi oluştu.

4.JEOLOJİK ZAMAN ( KUARTERNER )

 İstanbul ve Çanakkale Boğazları meydana gelmiştir.


 Egeid karası çöküp Ege Denizi oluşmuştur.
 Kıbrıs Adası Anadolu'dan ayrılmıştır.
 İnsan bu dönem de ortaya çıkmıştır.

 Türkiye’nin jeolojik geçmişi


jeoloji araştırmalarında, Türkiye’nin milyonlarca yıl önce daha farklı şekillerde olduğu
tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde her jeolojik zamana ait araziler,
Türkiye’de bulunmaktadır. Yani Türkiye jeolojik çeşitliliğin fazla olduğu bir ülkedir.
Kıtalar ayrılma olmadan önce, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de farklı
jeolojik yapıda araziler bulunmaktaydı .Bu arazilerin izlerine Yıldız Dağları, Zonguldak
Çevresi , Menderes-Menteşe arası , Anamur ile Alanya arası, Bitlis ve Kırşehir
çevresinde rastlanmıştır. 1. jeolojik zamanda (Plaeozoik) oluşan bu arazilere Masif
denilmektedir ve bu araziler yaşlı kütleler olduğu için deprem riskinin nispeten az
olduğu yerlerdir. 1.jeolojik zamanda Zonguldak’taki taş kömürü yatakları oluşmuştur.
2. jeolojik zamanda Türkiye arazisinin büyük bir kısmı Tethys denizinin altında bir
tortulaşma alanıydı. Bir kısım araziler peneplen halindeyken bir kısım araziler geniş göl
alanlarıyla kaplıydı.

3. jeolojik zaman başlarından itibaren Arap ile Avrasya levhasının sıkıştırması


sonucunda deniz tabanındaki tortullar yükselip kıvrımlı ve kırıklı dağlarımızı
oluşturmuştur. Bu sırada oluşan fay kuşakları boyunca aktif volkanizma etkili olmuştur.
Toros dağları ile Kuzey Anadolu dağları Tersiyer adı verilen 3. jeolojik zamanda
oluşmuştur. Ayrıca bor, tuz, petrol ve linyit yataklarımız 3. zamanda oluşmuştur.

 Anadolu’nun kuzey güney yönlü sıkışması sonucu doğu-batı yönlü uzanan sıradağlar
oluşmuştur. Fay kuşakları boyunca deprem bölgeleri ve sıcak su kaynaklarının
yaygın olduğu jeotermal bölgeler de 3 jeolojik zamanda meydana gelmiştir.
 Anadolu'da büyük fay kuşakları (BAF-DAF-KAF) oluşmuştur.

Türkiye 4. jeolojik zamanda bugünkü görünümünü almıştır. Egeid karası çökmüş,


Akdeniz’in suyu çöken alana dolarak Ege denizini oluşturmuştur. Çanakkale Boğazı ve
İstanbul Boğazı oluştu. (Ria tipi kıyılar) Açık denizler ile bağlantısı olmayan ve bir göl
durumunda olan Karadeniz, İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile açık denizlere
bağlanarak bir deniz haline geldi.

4. jeolojik zamanda Anadolu’da epirojenik olarak toptan yükselme yaşadı.


Anadolu’daki yüksek düzlükler bu sayede oluşmuştur.tüm denizler ve boğazlar bu
dönemde oluşmuştur.

Türkiye’nin bugünkü jeomorfolojik görünümünü 3. zamandaki Alp orojenezi, 4


zamandaki epirojenik yükselme ile aldığını söyleyebiliriz. Oluşumu günümüze
yakın bir zamanda gerçekleştiği için türkiye genç oluşumlu bir ülkedir.Oyuzden
Bu da Türkiye’nin dağlık,engebeli, yüksek bir ülke olmasına sebep
olmuştur.Deprem,volkanizma gibi tektonik hareketliliğin çok olmasına neden
olmuştur.

Not:3 ve 4.zamana birlikte SENEZOİK dönemde denir.


İÇ KUVVETLER

İç kuvvetler enerjisini mantodan alır.

1)DAĞOLUŞUMU HAREKETLERİ (OROJENEZ)

1. Kıvrılma

Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı maddeler, yer


kabuğunun büyük çukurluklarında biriktirilir. Bu çukurluklara jeosenklinal adı
verilir.

Jeosenklinallerde biriktirilen tortul maddeler, çeşitli yan basınçlara uğrarlarsa


kıvrılarak deniz yüzeyine çıkarlar. Böylece yeryüzünün büyük kıvrım dağları
oluşmuş

olur. Kıvrılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere antiklinal, alçakta kalan


kesimlere de senklinal denir.

Avrupa’da Alp’ler, Asya’da Himalaya’lar, Türkiye’de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları


bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir.

2. Kırılma

Yer kabuğunun eskiden beri kara haline geçmiş, katılaşmış kısımları, yan basınçlara uğradığı
zaman bükülüp katlanamazlar. Bu nedenle, bu gibi yerlerde kıvrılmalar

yerine kırıklar meydana gelir. Kırıkların iki yanındaki kısım birbirine göre yer değiştirirse, bu
özellikteki kırığa fay denir. Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere  horst, a lçakta
kalan kesimlere de graben denir
 

Türkiye’de, en yaygın horst ve graben sistemi Ege Bölgesi’nde bulunmaktadır.KAZ


DAGLARI,MADRA DAGLARI,BOZDAĞLAR,AYDIN DAĞLARI VE MENTESE
DAĞLARI .EGEnin dısında Hatay da NUR(AMANOS )DAĞLARIdır.Bunlar horsları
olusturur,arada kalan Graben alanlarında ise tarım yapıyoruz)
 

2)KITA OLUŞUMU HAREKETLERİ (EPİROJENEZ)


Kara ve denizlerde düşey doğrultudaki alçalma yükselme hareketlerine epirojenez denir.
Başka bir ifade ile, yer kabuğunun geniş alanlı yaylanma hareketleridir.

Farklı yoğunluktaki yer kabuğu parçaları manto üzerinde dengeli bir biçimde dururlar. Bu
olaya izostazi, dengeye ise izostatik denge denir. Herhangi bir yerde

Epirojenez olayının olabilmesi için, izostatik dengenin bozulması gereklidir. Izostatik denge nasıl
bozulur?Karalara yük binmesi veya karaların yükünün azalması ile bozulur.

İzostatik denge önceden var olan volkanik dagın asınması,buzulların erimesi,dıs kuvvetlerin
asınması ile karanın yükü hafifler.

İzostatik dengeyi bozan yukarıdaki olaylar sonucu karalar hafiflemekte ve yükselmektedir. Karalar
yükselince deniz seviyesi gerilemekte, deniz altındaki alanlar kara

haline gelmektedir. Bu şekilde, deniz seviyesinin alçalması olayına regresyon denir.

Karalardaki, lâvlar, birikmeler, buzullaşma, vb. olaylar sonucunda da karaların yükü


artmakta ve ağırlaşarak ya da iç kuvvetlerin etkisiyle çökmektedir.

Bu alçalma sonucunda denizler karalara doğru ilerlemekte ve kara parçaları sular altında
kalmaktadır. Bu şekilde, deniz seviyesinin yükselmesi olayına da 

transgresyon adı verilir.
Epirojenik hareketlere örnek olarak, İskandinav Yarımadası ve Kanada verilebilir. Buzul
çağında buralarda 1 – 2 km kalınlığında bir buz tabakası vardı. Sonradan

buzullar eriyince, karaların üzerindeki yük azaldı ve mağmaya doğru gömülen bu kara
parçaları tekrar yükselmeye başladı. Bu yükselme, günümüzde de yavaş yavaş

devam etmektedir.

Epirojenik hareketler, Türkiye’de de olmaktadır. Anadolu milyonlarca yıldır yükselmekte,


buna karşılık Karadeniz ve Doğu Akdeniz havzaları çökmektedir. Buna

bağlı olarak, Çukurova Havzası ile Ergene Ovası hızlı bir çökme içine girmişler ve tortulanma
alanı olmuşlardır.

C. VOLKANİK HAREKETLER (VOLKANİZMA)

Yer’in derinliklerinde bulunan mağmanın, yerkabuğunun zayıf kısımlarından yeryüzüne


doğru yükselmesine volkanizma denir.

Katı, sıvı ya da gaz halindeki maddelerin yeryüzüne çıktığı yere volkan ya da yanardağ, bu


maddelerin çıkışına da püskürme denir. VOLKANİZMA YÜZEY VE DERİNLİK
VOLKANİZMASI OLARAK İKİYE AYRILIR.

Yüzey volkanizması sonucunda olusan yersekilleri;volkan bacası,Krater ,Kaldera,ve Maardır.

Derinlik volknizması sonucunda Dayk,Siil,Botalit,Lokalit ve Bismalit gibi şekiller olusur.


Volkanlardan çıkan akışkan maddelere lav, katı maddelere de volkan tüfü (proklastik
maddeler) denir. Lavların ve tüflerin yeryüzüne çıkmak için izledikleri yola 

volkan bacası adı verilir. Yüzeye çıkan lav ve tüfün oluşturduğu yer şekline volkan konisi, koninin
tepe kısmındaki çukur kısmına da volkan ağzı (krater) denilmektedir.

(Nemrut Krater Gölü,BİTLİS)

Kraterlerin patlamalar ya da çökmelerle


genişlemiş şekillerine kaldera denir.
Volkanların şekli ve püskürme
özellikleri çıkardıkları maddelere göre
değişir. Volkanik

etkinlikler bazen yalnızca gaz patlaması


şeklindedir. Bu durumda patlama çukurları oluşur. İç Anadolu’da Karapınar ve Nevşehir dolaylarında
bu tür patlama

çukurları yaygındır. Bu patlama çukurları maar olarak adlandırılır.


(Meke gölü maarı,Konya)

Volkan konisi çeşitleri

Kalkan volkan geniş alanlara yayılır ve yukseltisi azdır.ülkemizdeki tek örnek Güneydogu
Anadoludaki Karacadağ dır.
Magmadan gelen malzemenin asit karakterli ve yoğun lavlar şeklinde yüzeye
çıktığı arazilerde dik volkan konileri oluşur. Lavların fazla akışkan olmaması
nedeniyle tabakalar halinde biriktiği konilerdir.. Japonya'daki Fuji,
Filipinler'deki Mayon ve Türkiye'deki Büyük Ağrı bu tür dağlara birer örnektir.

Türkiye’de volkanizma: Özellikle 3. Zaman sonlarıyla 4. Zaman başlarında görülen


şiddetli volkanik olaylar sonucunda; başta Doğu ve İç Anadolu bölgeleri olmak üzere
Güneydoğu Anadolu’da, Ege’de, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde volkanik dağlar,
krater, kaldera ve maar adı verilen volkanik çukurluklar meydana gelmiştir.

Türkiye’deki Volkanik Dağlar ve Volkanik Alanlar


Doğu Anadolu Bölgesi’nde;
Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Süphan, Tendürek ve Nemrut dağları 
 İç Anadolu Bölgesi’nde;
Erciyes, Hasandağı, Melendiz, Karadağ, Karacadağ ve Karapınar çevresi 
 Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde;
Karacadağ 
Akdeniz Bölgesi’nde; 
Hatay yakınında Hassa çevresi
Ege Bölgesi’nde;
Kula (Manisa) çevresi

Not:Tehlikeli olmasına ragmen nüfus fazladır,yerleşim alanlarıdır.Mineralli verimli


topraklardır.Oluşan volkanik şekiller turizm alanıdır.örneğin Nevşehirdeki Kapodokya
volkanik şekillerin olduğu turim alanıdır.

(Kapodokya,Nevşehir)

D. SEİZMA HAREKETLERİ (DEPREMLER)
Yerkabuğundaki herhangi bir sarsıntının, çevreye doğru yayılan titreşim biçimindeki
hareketine deprem denir.

1. Volkanik depremler

Volkanik püskürmeler esnasında görülen ve etki alanları dar olan depremlerdir.Bizde


görülmez.

2. Çöküntü (Göçme) depremleri

Kayatuzu, jips, kalker gibi kolay eriyebilen karstik sahalarda, zamanla yer altında büyük
boşluklar oluşur. Bu boşlukların üstü bir müddet sonra çökerse sarsıntılar

oluşur. Etki alanları en dar olan depremler bunlardır.

3. Tektonik (Dislokasyon) depremler

Yer kabuğunun derinliklerinde basınç ve gerilimler sonucu, katmanların yer değiştirme,


oynama ve kırılma gibi hareketlerinin ortaya çıkardığı sarsıntılardır. Etki

alanları en geniş olan ve en çok hasara neden olan depremler bunlardır.

Depremin, yerin içinde oluştuğu kısmına iç merkez (hiposantr) denir. Depremin


yeryüzüne en kısa yoldan ulaştığı yere de dış merkez (episantr) denir.
Deprem bilimi sismoloji, deprem şiddetini ölçen alet de sismograf olarak adlandırılır.

Depremlerin ne kadar kuvvetli olduğunu belirlemek için iki türlü ölçek kullanılır.

 Richter (Rihter) ölçeği
 Mercalli – Sieberg ölçeği (Şiddet Iskalası)

Richter ölçeği ise, iç merkezde depremle boşalan enerjinin ölçülmesi esasına dayanır.
Deprem sırasında boşalan bu enerjiye depremin büyüklüğü (magnitüdü) denir.

Deprem dalgaları 2ye ayrılır .Yüzey dalgaları ve cisim dalgalarıdır.EN TEHLİKELİ OLAN
YÜZEY DALGALARIDIR.
.

Dünyadaki en yoğun deprem kuşakları şöyledir:


1. Pasifik Deprem Kuşağı: Bu kuşakta yeryüzündeki depremlerin yüzde 81’i gerçekleşir. Bu
bölge Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları
ve Alaska’nın güneyinden Aleutian adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik
adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alır.
2. Alp-Himalaya Deprem Kuşağı: Bu kuşakta yeryüzündeki depremlerin yüzde 17 si
gerçekleşir. Endonezya’dan başlayarak Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlas Okyanusu’na
ulaşır.
3. Atlantik Bölgesi: Bu kuşak ise Atlas Okyanusu sırtı boyunca uzanır.
Alp-Himalaya kıvrım kuşağında bulunan Anadolu’nun büyük bir bölümü ikinci derece deprem
kuşağında yer alır. Bu durum Anadolu’nun jeolojik gelişimini henüz tamamlamadığını
gösterir. Türkiye’deki deprem kuşakları 5 grupta toplanır :

En az deprem riski olan yerler ise;

Buna karşılık, eski jeolojik devirlerde oluşan Doğu Avrupa, Kanada, Sibirya, Grönland Adası,
Avustralya ve İskandinav Yarımadası’nda hemen hemen hiç deprem olmamaktadır.

Türkiye’deki Deprem Alanları


Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi’nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü,
Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır.

Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K. Maraş, Adıyaman, Malatya ve
Elazığ ovalarından geçerek Bingöl’e kadar sokulur.

Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi’nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki
fay hatlarından oluşur.

Fay hatları, yer kabuğunun zayıf ve hareket halindeki bölgeleridir. Volkanik sahalar, genç
kıvrım dağları ve deprem alanlarının uzanışı fay hatlarıyla paralellik gösterir.

Türkiye nüfusunun % 60′a yakını, faal olan ve zarar verebilen deprem alanları üzerinde
yerleşmiştir.

Daha önce görülen Erzurum, Erzincan, Van, Bolu, Çankırı, Tokat, Adapazarı, Kütahya,
Burdur, Bingöl, Dinar, Ceyhan, Gölcük ve Düzce depremlerinin büyük

oranda can ve mal kaybına neden olmasında, bu kentlerin fay hatları üzerinde yer almalarının önemli
rolü olmuştur.

Konya Ovası, Karaman, Mersin (Taşeli Plâtosu çevresi), Ergene Havzası ve Mardin Eşiği deprem
bakımından tehlikesi az olan yerlerdir

You might also like