Professional Documents
Culture Documents
S2014
Deni
zKuvv
etl
eri
Dergi
si
’neGönder
il
en
Makal
e/Yazı
l
arİçi
nUygula
nanEsa
sla
r;
1-Deni zKuv vetleriDer gisiyıl
da3def aOc ak,May ısveEy l
ülay l
arı
nday ayımlanmak t
adır.
2-Der giyegönder il
ecekmak ale/y azıl
ar;bi l
gisayarortamı ndawor ddök ümanıol ar ak ,yaz ıi
çerisi
ndef otoğraf
kull
anı l
ıyorsaf otoğraflaray rıbirdos yay ak aydedi l
mel iveCD’ yey ükl
ener eki kinüs habi l
gisayarç ı
k t
ısıil
e
bir
li
kteüc r
ettalepedi lip edilmediğinibelir
tenbi rdilekçev eferagatnamey eek l
iolar akmak ale/yaz ısahibini
n
bağlıol duğu mak am v eya doğr udan y azarıt arafı
ndan Deni z Kuv vet
leriKomut anlığıMer k ez Dai r
e
Baş kanlığı
nagönder i
lmel idi
r.
3-Mak al
e/y az ı
lar16( A4)s ayfayıgeç memel i
dir.
4-Fot oğrafCDi le(Mi n.300dpi taranmı ş)gönder il
mel i
dir
.
5-Baş kabi rbaş l
ıkl
adaol sa,her hangibi ryerdeev velcey ayımlanmı şmak al
e/y az ı
larDeni zKuv vetl
eri
Dergisi’
ndey ay ı
ml anmaküz eregönder il
memel i
dir
.
6-İnti
hal olduğut espitedi l
enmak ale/y az ıl
arDeni zKuv v
etleriDergisi
’ndey ayıml anmaz .
7-Deni zKuv vetleriDer gisi’
ndey ayımlanmas ıuy gungör ülenmak al
e/y azıl
ardaİ nc elemeKur uluv eyaDer gi
Yönet i
m Kur ulut arafından ger ek l
igör üldüğü t akdir
de mak ale /y azının özünü deği ştir
mey ecekş ekil
de
değişikli
ky apılabili
r.
8-Der gidey ay ımlananv ey ayay ı
ml anmay anmak ale/y azıl
aryaz araiadeedi lmez .Yay ı
ml anmay an
mak ale/y azılaral t
ıays ak l
andıktans onrai mhaedi l
ir
.
Deniz Kuvvetleri Dergisi • MAYIS 2014 • Sayı 619 • ISSN 1300-2015
İnceleme Kurulu
Doç.Dr.Müh.Alb. Orhan KARASAKAL
Dz.Alb. Özay ÖYMEZ
Dz.Alb. Levent TAŞ
Y.Müh.Alb. Yaşar Vehbi IŞIKLAR
Dz.Bnb. Gürcan TAŞDELEN
İsth.Bnb. Bayram YAŞAR
Dz.Kur.Bnb. Şakir ORUÇ
Yayına Hazırlık
Dz.Bnb. Serhan ARAS
Dz.Yzb. Mehmet YÜKSEL
Uzm.Me. Aynur GÜNER
Yayımlayan
Dz.K.K.lığı Per.Bşk.lığı
Bakanlıklar - ANKARA
Tel: (0312) 403 22 72
04
DENİZ KUVVETLERİ
17
BARBAROS TÜRK DENİZ
KOMUTANI ORAMİRAL GÖREV GRUBU
BÜLENT BOSTANOĞLU’NUN (TDGG) 2014
KABUL VE ZİYARETLERİ AKTİVASYONU
22
İSTİKLÂL MARŞI’NIN
24
KABULÜ HİZMET DIŞINA
VE MEHMET AKİF AYRILAN GEMİLER
ERSOY’U ANMA GÜNÜ
27
(E)DZ.KUR.ALB. ERDİNÇ
30
TÜRK SİLAHLI
ESKİYERLİ’NİN KUVVETLERİ
AZİZ HATIRASINA SAYGI İLE KIDEMLİ ASTSUBAYLAR
ARZ OLUNUR… SEMİNERİ
35 37
DENİZ HARP OKULU’NDA
DENİZ HARP OKULU DÖNÜŞÜM
KARİYER GÜNLERİ BİLEP İLE BAŞLADI
44
ÇOK ULUSLU DENİZ
49
TCG GÖKSU (F-497)
GÜVENLİĞİ BİRLEŞİK DENİZ KUVVETİ
MÜKEMMELİYET MERKEZİ (CTF) - 151 GÖREVİ
62
SNMG-2 (NATO DENİZ DAİMİ
80
TCG TUZLA (P-1200)
GÖREV GRUBU-2) TARAFINDAN İCRA EDİLEN
2012-2013 YILI KUH KIRLANGIÇ GÖREVİ (04-
AKTİVASYONU 19 MART 2014/KARADENİZ
83 93
BAHRİYENİN TÜRK
BAHRİYELİ HÜSEYİN RAUF TOPLUMUNDA
ORBAY (1881-1964) ÖNCÜLÜK YAPTIĞI
ALANLAR
101 107
RODOS
ADASI’NIN FETHİ LİDERLİK
111 114
HAREKET HASTALIĞI DONDURULMUŞ
(TAŞIT TUTMASI) GIDA MADDELERİ
119
ULUSAL GEMİCİ DİLİMİZDE
123 TÜRK SİLAHLI
YER ALAN “AYI BACAĞI” ve KUVVETLERİ
“AYBOCİ” DEYİMLERİNDEKİ DAYANIŞMA VAKFI
ORTAK GİZ
M illi Savunma Bakanlığının daveti ile 19-23 Ocak 2014 tarihleri arasında Türkiye’de bulunan Cezayir Deniz Kuvvetleri
Komutanı Tümg. Malek NECIB ve beraberindeki heyet 20 Ocak 2014 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent
BOSTANOĞLU’na ziyarette bulunmuş, müteakiben 22 Ocak 2014 tarihinde Donanma Komutanlığı/Gölcük ve İstanbul Tersanesi
Komutanlığında tetkik ve incelemelerde bulunmuştur.
D eniz Kuvvetleri Komutanlığının resmi davetlisi olarak 03-06 Şubat 2014 tarihleri arasında Türkiye’de bulunan İspanya
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Jaime Munoz DELGADO ve beraberindeki heyet, 04 Şubat 2014 tarihinde Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nu makamında ziyaret etmiştir. Konuk Komutan ve heyeti, 05 ve 06 Şubat 2014 tarihle-
rinde Gölcük/Kocaeli ve İstanbul’da konuşlu çeşitli askeri birliklerde tetkik ve incelemelerde bulunmuştur.
P akistan’ın Ankara Büyükelçisi H.E. Muhammad Haroon SHAUKAT ve Deniz Ataşesi Albay Zaka ur Rehman 06 Mart 2014
tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’na nezaket ziyareti gerçekleştirmiştir.
D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, 11 Mart 2014 tarihinde Çanakkale Bölgesinde tetkik ve
incelemelerde bulunmuştur. Oramiral BOSTANOĞLU, halkla ilişkiler faaliyeti kapsamında Kumkale kahvehanesinde köy
halkı ile bir araya gelmiştir.
D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, 31 Mart–04 Nisan 2014 tarihleri arasında Umman’a
gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında Muskat/Umman’da bulunan TCG GELİBOLU fırkateyni ile 03 Nisan 2014
tarihinde seyir icra etmiştir. Anavatandan 3100 deniz mili uzakta bulunan vatan toprağı TCG GELİBOLU’da personel ile buluşan
Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, gemide tetkik ve incelemelerde bulunmuş ve yaklaşık 5 aylık görev esnasında “baba” olan perso-
neli, ailelerini anımsatan hediyelerle tebrik etmiştir.
T ürkiye’de 14-17 Nisan 2014 tarihleri arasında resmi ziyarette bulunan Arnavutluk Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral.
Qemal SHKURTI ve beraberindeki heyet, 15 Nisan 2014 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nu
makamında ziyaret etmiştir.
D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, 19-22 Nisan 2014 tarihleri arasında İstanbul Bölgesinde ziyaret,
tetkik ve incelemelerde bulunmuştur. Bu kapsamda, Oramiral BOSTANOĞLU tarafından;
• 19 Nisan 2014 tarihinde Kurtarma Sualtı Komutanlığı ve Sualtı Taarruz (SAT) Komutanlığı personeli tarafından düzenlenen
sosyal faaliyete iştirak edilmiş,
• 19 Nisan akşamı, Deniz Kuvvetleri Komutanı ev sahipliğinde Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanları ve eşleri onuruna düzenlenen
akşam yemeğine iştirak edilmiş,
• 21 Nisan 2014 tarihinde Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Yalçın ATAMAN, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanı Tümamiral
Hasan Şükrü KORLU ve Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM makamlarında ziyaret edilmiş,
• “Bahriye Liderliği” ve “Deniz Kuvvetlerimizle İlgili Önemli Proje ve Faaliyetler” konularında Deniz Harp Akademisinde öğrenim
gören müdavim ve öğrenci subaylara konferans verilmiştir.
D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU tarafından 21 Nisan 2014 tarihinde Avustralya Genelkurmay Başkanı
Orgeneral David HURLEY’nin katılımıyla, 22 Nisan 2014 tarihinde Deniz Müzesi Komutanlığında icra edilen “Sultanhisar Tor-
pido Botu ve AE-2 Denizaltısı Plaket Açılış Töreni”ne iştirak edilmiştir.
T CG DEĞİRMENDERE’nin 23 Aralık 2013 tarihinde havuzdan indirilişi esnasında meydana gelen elim kaza nedeniyle Şehit olan
Elk.Er Yavuz ARSLAN’ın ailesi 04 Şubat 2014 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nu maka-
mında ziyaret etmiştir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler için enerji ve mal transferinin büyük çoğunluğunun gerçekleştirildiği deniz
ulaştırma yollarının önemi her geçen gün artmaktadır.
İkinci olarak Mayıs-Ağustos 2011 döneminde aktive edilen Türk ğine katkı sağlanmış, bölge ülkeleriyle eğitimler ve liman ziya-
Deniz Görev Grubu öncelikle Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap retleri ile Akdeniz’de NATO’nun yürüttüğü Etkin Çaba Harekâtına
Denizi ve Hint Okyanusu’nda faaliyet icra etmiş, müteakiben bir destek faaliyetleri icra edilmiştir.
fırkateyn tarafından Japonya liman ziyareti yapılmıştır. İkinci ak-
tivasyon süresince Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz hay- TDGG’nin üçüncü aktivasyonunun icrası Afrika Kıtasına yönelik
dutluğu ile mücadele harekâtı icra eden gemilerle konvoy ve ka- planlanmıştır.
rakol faaliyetleri planlanarak deniz ulaştırma yollarının güvenli-
Tarihi geçmişi itibariyle bir AFRO-AVRASYA ülkesi özelliğine sa- delenin yanı sıra bahse konu ülke/bölgelerde askeri işbirliğinin
hip Türkiye’nin izlediği çok boyutlu dış politika çerçevesinde, geliştirilmesi, bölgedeki deniz güvenliğine yönelik çok uluslu fa-
Afrika ülkeleriyle siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik ilişkilerimi- aliyetlere destek sağlanması ve Afrika bölgesinde varlık gösteril-
ze bir ivme kazandırmak amacıyla 1998 yılında “Afrika’ya Açı- mesi önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.
lım Eylem Planı” başlatılmış, müteakiben süreç “Afrika Ortaklık
Politikası”na dönüşmüştür.
Batı Afrika’da Gine Körfezi’nden geçen Türk deniz ticaret hac- Bu maksatla İstanbul’da inşası tamamlanan İzmir ve Bur-
mi ise yaklaşık 3 milyar ABD doları seviyesindedir. Ancak, son sa Korvetleri’nin ana üsleri olan Basra’ya intikal planlama-
dönemde özellikle ekonomik alanda Türkiye’nin Afrika açılımıyla sından istifade edilmesi kararlaştırılmıştır. Temmuz 1866’da
paralel olarak ticaret hacminin artması da beklenmektedir. İstanbul’dan harekete geçen ve fırtına nedeniyle Rio De
Janerio Limanı’na sapmak durumunda kalan gemiler Ekim
Dünya denizlerinde faaliyet gösteren ticaret filosuna sahip 1866’da Cape Town’a ulaşabilmiş, yaklaşık 2 aylık bir süre
Türkiye açısından, özellikle Aden Körfezi, Somali açıkları ve ile bölgede varlık gösterdikten sonra Basra’ya intikal etmiştir.
Batı Afrika’da artan deniz haydutluğu ve silahlı soygun olay- Bu bağlamda, Türk Deniz Görev Grubu’nun Afrika’ya yöne-
ları, Afrika’ya yönelik denizde durumsal farkındalık ve deniz lik planlı faaliyeti aynı zamanda tarihi bir öneme de sahiptir.
güvenliği faaliyetlerinin önemini daha da artırmıştır. Üçüncü aktivasyon kapsamında Ümit Burnu dolaşılarak Afrika’ya
kıyısı olan 24 ülkeye liman ziyareti gerçekleştirilecektir.
Afrika’ya yönelik artan ticaret hacmimiz ve son dönemdeki ge-
lişmeler göz önünde bulundurularak deniz haydutluğu ile müca-
maksadıyla oluşturulmuştur.
Barbaros TDGG 2014 Aktivasyonu’nun en önemli kısımlarından Savunma atışları ile süratli S/Ü ve Asimetrik Savunma Harbi atış-
birini de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde icra edilecek atış faali- ları başarılı şekilde icra edilmiştir.
yetleri oluşturmaktadır. Atışların icra edildiği Denel Overberg Atış
Alanı Tesisleri 1987 yılında Güney Afrika Cumhuriyetinin uydu Aden Körfezi’nde deniz haydutluğu ile mücadele harekâtına iş-
programı kapsamında inşa edilmiş, ancak programın 1993 yı- tirak edilmesi ve 27 Haziran 2014 tarihinde Gölcük’e avdet edi-
lında iptal edilmesi sonrasında tesis G/M Test İstasyonu’na dö- lerek TDGG 2014 Aktivasyonu’nun sonlandırılması planlanmak-
nüştürülmüştür. Tesiste günümüze kadar 900’ün üzerinde atış tadır. Bu kapsamda, Barbaros TDGG 2014 toplam 102 gün sü-
icra edilmiştir. reyle görev yapacaktır.
Denel Overberg Atış Alanı, Güney Afrika Cumhuriyeti liman zi- Barbaros Türk Deniz Görev Grubu’nun Afrika ülkelerine yöne-
yaretlerinin icra edildiği Cape Town’a yaklaşık 150 deniz mili, lik faaliyetlerinin Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı,
Güney Afrika Deniz Üssü’nün bulunduğu Simon’s Town’a ise Sağlık Bakanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), Türk
120 deniz mili mesafede yer almaktadır. Elektro optik, radar, te- İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Başbakanlık
lemetri ve meteorolojik destek imkânlarına sahip atış alanı tara- Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Afet ve Acil
fından dronlar ile G/M’lerin hassas takip, iz ve video kaydı ya- Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)’nın desteği ile icra edilmiştir.
pılabilmektedir.
Barbaros TDGG 2014 faaliyetlerine yerinde gözlem yapmak,
Atışlarda kullanılması planlanan hava dronları yüksek subsonik mesleki kültür, bilgi ve Afrika’ya yönelik farkındalık artışına kat-
süratli dron kategorisindedir. Hava dronları özellikleri G/M atan kı sağlamak maksadıyla Kuvvet Komutanlıkları’ndan personelin
uçak benzetimi dahil gerçeğe uygun hedef simülasyonu yapıl- gemilere iştiraki de sağlanmıştır.
masına imkân tanımaktadır. Suüstü dronları ise yüksek sürati ve
mukavim tekne yapısı ile özellikle asimetrik savunma harbi eği- Sağlık Bakanlığı, TİKA ve SSM tarafından sağlanacak destekle li-
timlerinde etkinlikle kullanılabilmektedir. 18 knot sürat ile hedef man ziyaretleri süresince gıda yardımı, sağlık taraması/eğitimi
yedekleyebilen suüstü dronu üzerine gözlem maksatlı kamera (acil sağlık hizmetleri ve yeni doğan eğitimi), eğitim malzemesi
yerleştirilebilmektedir. yardımı gibi insani yardım faaliyetleri ile okul ve huzurevleri ziya-
reti gibi sosyal faaliyetler icra edilmektedir.
Barbaros TDGG 2014 kapsamında icra edilmesi planlanan atış-
lar için unsurlarımızın tüm sistem imkan ve kabiliyetlerinin ger- BARBOROS Türk Deniz Görev Grubunun yurda sağlıkla avdet et-
çekci koşullarda etkinlikle denenebileceği stres senaryoları oluş- mesi temennisiyle...
turulması esas alınmıştır. Atış faaliyetleri kapsamında SM-1,
ESSM, NSSM, RAM G/M atışları, Hava Savunma ve Yakın Hava
“Türk’ün şeref, onur ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır.” Türkiye
Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ebedi Başkomutanımız Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bu veciz sözüyle ifade ettiği gibi;
“İstiklali için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakarlıkları yapmakla yükümlüdür.”
DZ. LİSESİ KOMUTANLIĞI’NDA 12 MART 2014 TARİHİNDE İCRA EDİLEN TÖRENDE BİRİNCİ OLAN ESERLER
KIRMIZI HALI
dizeleriyle Türk ulusunun bağımsız yaşama arzusunu en iyi şe- EGEMENLİK MİLLETİNDİR !
kilde anlatmıştır.
Kanla kazanıldı bu bağımsızlık savaşı,
Şu anda üzerinde yaşadığımız vatan topraklarını aslında kır- Kiminin kolu kesildi kimin başı,
mızı bir halıya benzetebiliriz. Kırmızı halı, protokol kuralları ge- Çoğunun on beş bile değildi yaşı,
reği önemli kişilerin bastığı yerlere serilir. Kırmızı halıya rengi- Unutma ki egemenlik milletindir.
ni veren basit bir boyadır; vatan topraklarına rengini veren ise
şehitlerimizin bu toprakların bağımsızlığı için akıttığı kandır. Hepsi birden saldırdı; İngiliz, Rus, Fransız,
Tek ortak yanı vardı düşmanın, hepsi de acımasız,
Yıllar boyunca ülkenin huzuru ve istiklali için yemeyen yediren, Hasta adam kaybetmeliydi harbi apansız,
içmeyen içiren bir toplumun torunlarıyız biz. Savaşta mermi gö- Unutma ki egemenlik milletindir.
türürken mermi ıslanmasın diye çocuğunun üzerindeki battani-
yeyi alacak kadar hassas bir milletin çocuklarıyız. Dünya tarihin- Mehmetçik canı kanı uğruna savaştı,
de çok değil, sadece küçük bir araştırma yapsak acaba hangi Düşmanın kalbi yoktu sanki, tamamen taştı,
devletin insanları bu fedakarlığı yapmıştır ? Nedir bizi onlardan Türk milleti bağımsızlık ateşiyle dolup taştı,
ayıran ? İkimizinki de toprak değil miydi ? Evet, ikimizinki de top- Unutma ki egemenlik milletindir.
raktı, tek fark toprağa verilen değerdi. Bizler borçluyuz. Peki ama
hiç düşündünüz mü, kime, kimlere karşı ödenmesi gereken bir Ulu önderin elinde vardı ışıktan bir fener,
borçtan bahsediyoruz? Bizler bağımsız bir ülkede, bu kırmızı ha- Sadece inanç her zorluğu yener,
lıda, yaşayabilmemizi şehitlerimize borçluyuz. Bu vatan borcunu Türk milleti uygarlaşmak için her yolu dener,
ödeyebilmeye günler, aylar, yıllar yetmez. Unutma ki egemenlik milletindir.
Enes ODABAŞ
10 / F 7145
M/G ŞİMŞEK Hücumbotu, M/G AB - 27 (P-127) ve M/G AB 29 (P-129)’un 45 yıllık, M/G AB 21 (P-121)’in 46 yıllık
görev süreleri sona ermiştir.
1969 yılında Almanya’da inşa edilen M/G ŞİMŞEK (P-328), 06 Kasım 1969 tarihinde hizmete girmiştir. 45 sene fiili görev yapan
M/G ŞİMŞEK (P-328) Donanma Komutanı Koramiral Veysel KÖSELE’nin katılımıyla 24 Mart 2014 tarihinde düzenlenen törenle
hizmetten ayrılmıştır.
1967 yılında Amerika’da inşasına başlanan M/G AB 21 (P-121), 06 Şubat 1968 tarihinde hizmete girmiş. 46 sene fiili görev
yapan M/G AB-21 (P-121), 07 Mart 2014 tarhinde düzenlenen törenle hizmetten ayrılmıştır.
19 Ocak 1965 tarihinde Haliç Tersanesi’nde inşasına başlanan M/G AB-27 (P-127), 27 Haziran 1969 tarihinde hizmete girmiştir. 45
sene fiili görev yapan M/G AB 27 (P-127), 07 Mart 2014 tarihinde düzenlenen törenle hizmetten ayrılmıştır.
1967 yılında Haliç Tersanesinde inşasına başlanan M/G AB-29 (P-129), 21 Şubat 1969 tarihinde hizmete girmiştir. 45 sene fiili
görev yapan M/G AB 29 (P-129), 07 Mart 2014 tarihinde düzenlenen törenle hizmetten ayrılmıştır.
men olarak çıkıyor, iki yıl da öğrenci su- bir baba şefkati ile “evlat” diyerek aktarır- Komutanım; sizi asla unutmayacak ve
bay olarak görev yapıyorduk bahriyede.” ken hiç oturmadı. hep hayırla yâd edecek bir değil yüzler-
dedikten sonra “Ne o tanıdık mı var ev- ce fidanı geleceğe bıraktınız. Omuzlarımı-
lat!” şeklinde yaptığı espri ile ne kadar Oturmayacaktı da hiçbir zaman derslerde. za dokunduğunuzda hissettiğimiz yarım
neşeli olduğunun ipuçlarını vermişti biz- Yorulduğu belli oluyordu ara zamanı yak- asırlık tecrübenin bir kısmının da olsa biz-
lere. Biz, sorduğu kısa soruları yanıtlarken laştıkça ama elindeki sopaya yaslanarak ler vasıtasıyla geleceğe yansıyacağından
o da yılların verdiği tecrübeyle, önüne ko- dinleniyordu besbelli. Nasıl olmasın, zira emin olabilirsiniz.
nan malzemeden nasıl bir yemek çıkara- o yaşta, emekliliğinde evinde dinlenerek
bileceğini düşünüyor gibi bizleri de süz- değil geleceğin kurmay bahriye subayla- Ruhunuz şad olsun Sayın Komutanım.
müyor değildi ara sıra. Görüşmenin so- rına vizyon çizmek ve büyük resmi gör-
nunda müteakip görev yerlerimiz hak- melerini sağlamakla meşgul olmayı yeğ- ÖZGEÇMİŞİ
kında tavsiyeler verdikten sonra söyledi- lemişti. Donanmada hizmet ettikten sonra
ği son söz “Evlat! Biz burada suüstü harbi Deniz Harp Akademisinde devraldığı eği- Subay Çıkışı : 1962
subayı yetiştiriyoruz unutmayın. Gerisi hi- tim nöbetini tam 23 yıl tutmuştu da, ha-
kaye...” oldu. yatının son anına kadar doktorunun ısrarı- DHA Mezuniyet : 1975
na rağmen belki de bırakmak istememiş-
Kesin ve kendinden emin, karşısındaki- ti. Nöbet kutsaldı çünkü. Değil bırakmayı Yaptığı Görevler :
ni delen bakışların altındaki öğretme ar- birkaç günlük bir istirahati bile kendisine
zusunu ve şefkati keşfetmemiz için on çok görmüştü. Vefât etmeden sadece iki - TCG AB-4 II.K.
dakika yeterli olmayacaktı elbette. Di- gün önce vermişti son dersini. Bir hoca-
ğer kuvvet akademilerinin hatta belki de nın, en iyi öğretim metodunun temsil ol- - TCG SÜRMENE II.K.
Türkiye’de herhangi bir üniversitenin bir duğu kaidesine uygun şekilde, öğrencile-
süre daha böyle bir ders verme imkânının re nasıl görev bilinci aşılanır sorusuna en - TCG SÜRMENE K.
olamayabileceği bilinci ile komutanımızın net cevabı vermişti Komutanımız.
strateji konusundaki birikimlerini dinle- - Gnkur.Gn.P.P.Bşk.And.Ş.Ks.A.
memiz gerekecekti bunun için. Onun der- Hayatının son günlerine kadar geleceğin
sine girmeden önce deselerdi ki, strate- komutanlarını harbe hazırlamak, Clause- - TCG TINAZTEPE II.K.
ji dersini saate bakmadan ve hiç sıkılma- witz, Liddle Hart, Sun Tzu, Milan Vego,
dan 1964 mezunu bir deniz subayından Corbet demek kolay değildi elbet. Kolay - Dz.Harp Ok.Öğc.Tb.K.
dinleyeceksiniz, inanmakta güçlük çe- değildi elbet herkesin tamam dediği yer-
kerdik kesinlikle. Güçlük çekerdik, çünkü de devam etmek. Bir ucunda daktilo di- - TCG BERK K.
onun hafta sonları spor salonunda nasıl ğer ucunda tablet olan değişen teknolo-
spor yaptığını görmemiştik halâ. ji ile inatlaşmak, harp prensiplerini na- - Gnkur.Gn.P.P.Bşk.Kuvvet Pl.Ş.Ks.A.
kış nakış işlemek, 23 yıl boyunca kendi
Eğitim öğretim dönemi başladığında, ön- tabiriyle “Argümanlar değişse bile stra- - Gnkur.Hrk.Bşk.Kom.Kont.D.OBİ Ş.Md.
celikle yönetim ve liderliğe ilişkin, öğretim teji değişmez diyebilmek”. Kolay değil-
üyelerimiz ve üniversitelerden gelen kıy- di elbet kitabı olmayan konulara kaynak - Güney Dz.Saha K.Hrk.Bşk.
metli hocalarımızdan bir takım dersler al- olmak, müfredatı olmayan derslere isim
dıktan sonra, programda sıra Erdinç Alba- koymak, herkesin bitti dediği yerde yüz- - Mayın Filosu K.Kur.Bşk.
yımızın Klasik Stratejiler dersine gelmiş- lerce ‘evlat’ın kalbinde ebedi bir hayata
ti. İlk defa böyle bir ders alacaktık eğitim başlamak. - 1’inci Ar.Tar.Flt.Kmd.
hayatımızda ve ne kadar önemli ve do-
yurucu bilgiler içerdiğini, kendisinin ko- Bizler, bir taraftan hayatımız süresince - Dz.Eğt.ve Öğt.K.lığı Kur.Bşk.
nuya ne kadar hâkim olduğunu ve der- hiçbir zaman unutamayacağımız böyle
si çok iyi dinlememiz gerektiğini, bize ha- değerli bir bahriyelinin, (E) Dz.Kur.Alb. Er- - SKA Öğretim Elemanı
yatımızın her safhasında kullanılacak bil- dinç ESKİYERLİ’nin öğrencileri olduğumuz
giler vereceğini geçen sene bu dersi alan için kendimizi çok şanslı hissederken, di- - DHA Öğretim Elemanı
arkadaşlarımızdan öğrenmiştik. İlk ders- ğer taraftan onun aramızdan fiziki ola-
te anlamıştık onun biraz farklı olduğunu. rak ayrılması ile bu şarkının soğuk bir kış
Bir ders saati boyunca, yılların tecrübe günü yarım kalmasından dolayı da bir o
ve akademik çalışma imbiğinden geçe- kadar mahzunuz. Sanki hayatlarımızın ke-
rek o hale geldiği anlaşılan, kendi ifade- siştiği güne nispet yaparcasına, soğuk kış
si ile Türkiye’de onun öğrencileri haricin- günleri arasına sıkıştırılmış günlük güneş-
de hiç kimseden o şekilde formüle edil- li bir günde son yolculuğuna uğurlarken
miş, karşılaştırmalı hale getirilmiş ve to- kendisini, yarım kalan şarkının gelecekte
parlanmış bir şekilde başka bir hocadan nasıl tamamlanması gerekiyorsa öyle ta-
alamayacağımız bilgileri bizlere, ara sıra mamlanacağına dair söz verdik ona.
DİPNOT
1. 10 Ocak 2014 günü zamansız aramızdan ayrılan Merhum Hocamız, Deniz Harp Akademisi’nin ikinci katındaki 208 nu-
maralı odayı uzun yıllar kullanmıştır. Birçok kurmay subay adayının bu oda da kendisi ile yaptığı mülakatların anısı arka-
da kalanların hafızalarında sürekli yaşayacaktır. Söz konusu odayı Merhum Erdinç ESKİYERLİ Albayımızdan önce Merhum
Albay Mert BAYAT kullanırlardı. Bu yukarıdaki dizeleri Erdinç ESKİYERLİ Albayım henüz hayatta iken ve öğrencisi olduğum
zaman kendisine ödevlerimizi sunduğumuz 208 numaralı odada bu kez Deniz Harp Akademisi’nde Öğretim Elemanı ola-
rak atandığım ve öğrencisi olmak şerefinden mesai arkadaşı olma şerefine ulaştığım Ekim 2013 tarihinde Merhum Albay
Coşkun GÜNGEN’in hatırasını andığımız bir anda sunmuş idim. Hepsinin mekanları cennet olsun.
DENİZ
DENİZ KUVVETLERİ
KUVVETLERİ DERGİSİ
DERGİSİ 30
30 SAYI:
SAYI:619
619 II MAYIS
MAYIS II 2014
2014
Türk Silahlı Kuvvetleri Kıdemli Astsubaylar Semineri
Seminere sayıları 96000’i bulan astsubayları temsilen; Kara Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Astsubaylarının katılı-
Kuvvetleri Komutanlığından 96, Deniz Kuvvetleri Komutanlı- mı ile Anıtkabir Şeref Defteri imzalanmıştır.
ğından 101, Hava Kuvvetleri Komutanlığından 29, Jandarma
Genel Komutanlığından 19 ve Sahil Güvenlik Komutanlığından
14 Astsubay olmak üzere toplam 259 Kıdemli Astsubay katılmış-
tır. Dz.K.K.lığı olarak seminerde Gemi Kıdemli Astsubayı kadrola-
rında görevli 78, kıyı birliklerinden temsilci olarak seçilen 23 ast-
subay olmak üzere, en çok katılımcı ile temsil edilmemiz mem-
nuniyetle karşılanmış, bu durum kuvvetimizde “Kıdemli Astsu-
baylık” kavramına verilen önemin bir göstergesi olmuştur.
• Kuvvetler arasındaki müştereklik kültürünün yaygınlaştırıl- Seminer açılış konuşması, Genelkurmay Başkanlığı Personel
ması, Başkanı Korgeneral Metin İYİDİL tarafından yapılmıştır. 3 gün
süren seminer kapsamında aşağıda belirtilen konularda sunum,
• Kurum içi iletişimin güçlendirilmesi, bilgilendirme ve görüş alışverişinde bulunulmuştur;
• Personelin hem görevde hem de görev haricinde oluşan • Kanun ve yönetmeliklerin yasalaşma süreci,
sorunlarının ele alınması,
• Yan Ödeme Kararnamesi hazırlık süreci,
• Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan ve devam eden çalışmalar
hakkında bilgilendirmelerde bulunulması, • Yeni Disiplin Kanunu,
• Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde birlik, beraberlik, aidiyet ve • Yapılan iyileştirmeler hakkında personelin bilgilendirilmesi,
dayanışma duygularının gelişmesine katkı sağlanması,
• Sosyal tesisler, orduevleri, lojmanlarla ilgili yapılan değişik-
• Personelden gelecek görüş ve önerilerin değerlendirilmesi, likler,
hedeflenmiştir.
• Geçmişten günümüze astsubaylar konusunda takdim,
Seminer başlangıcında seminere iştirak eden tüm personel ile
birlikte Anıtkabir’de Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ma- • Astsubayların mesleki gelişim yol haritası ile bu kapsamda
nevi huzurunda bir araya gelinerek çelenk konulmuştur. Toplu sunulan fırsat ve seçenekler,
fotoğraf çekimini müteakip Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı
ile Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlıkları, Jandarma Genel • Astsubayların misyon ve vizyonunun ne olması gerektiği,
• Astsubayların branşlaşma ve uzmanlaşma konusunun de- • Yabancı dil öğreniminde yöntem değişikliği.
ğerlendirilmesi,
Seminer sonrası Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Nec- cağını değerlendiriyorum. Öncelikle Kuvvet çapında, daha sonra
det ÖZEL, Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı ve Kuvvet Astsu- da TSK çapında yapılmasının kurum içi iletişimin daha etkin hale
bayları tarafından ziyaret edilerek seminer hakkında bilgilendi- getirilmesine, aidiyet duygusunun gelişmesine ve dile getirilen
rilmiş, seminerin planlaması, icra ve kapanışına kadar her aşa- sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inanıyorum.
mada sağlamış oldukları destekten dolayı tüm katılımcılar adına
şükran arz edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde bir ilk olan bu seminer ile Silah- Rad.Kd.Bçvş. Mustafa SERBES (Deniz Hava Komutanlı-
lı Kuvvetlerimizde önemli bir yer tutan astsubayların birlik, bera- ğı Temsilcisi) : TSK Kıdemli Astsubaylar seminerinin tarafım-
berlik ve aidiyet duygularının pekiştirilmesi açısından mükem- dan son derece olumlu geçtiğini ifade edebilirim. Türkiye’nin
meli yakalama yolunda önemli bir adım atılmıştır. farklı bölgelerinden toplantıya iştirak eden kıdemli astsubay-
lar ile çeşitli konuları istişare ederek ortak bir paydada buluş-
TSK Kıdemli Astsubaylar Semineri Katılımcı Yorumları maya çalıştık. Ayrıca Kuvvet Komutanlarımız ile bir araya ge-
lerek iletişim kurma imkânı bulduk. TSK tarihinde bir ilk olan
İda.Kd.Bçvş. Mehmet SÖYLEMEZ (Deniz Eğitim ve Öğre- bu seminerin önümüzdeki yıllarda da tekrarlanması, bir önce-
tim Komutanlığı Temsilcisi) : Türk Silahlı Kuvvetlerinin en ki yıldaki konuların değerlendirilerek kaydedilen aşamaların pay-
yüksek kademesi olan Genelkurmay Başkanlığı nezdinde Kı- laşılmasının faydalı olacağı kanaatindeyim. Seminer süresince
demli Astsubaylar olarak ilk kez bir araya gelerek ortak paydada Genelkurmay Karargâhı’nda bizleri misafir eden ve her konuda
problemlerimizi, sorunlarımızı ve mesleki beklentilerimizi anlat- yardımlarını esirgemeyen başta Sayın Genelkurmay Başkanımız,
ma ve paylaşma fırsatı bulduk. Bizlere bu iletişim kanalını açan, Genelkurmay çalışanları, Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı ve
başta Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Necdet ÖZEL Kuvvet Astsubaylarımız’a da sonsuz şükranlarımızı sunarız.
olmak üzere, tüm Kuvvet Komutanlarına, bu toplantıya katkı sağ-
layan her kademedeki silahlı kuvvetler mensuplarına ve özellik- Mot.Kd.Bçvş. Erol ÇOKAL (Gölcük Tersanesi Komutanlı-
le Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı ve Kuvvet Astsubaylarına ğı Temsilcisi) : Genelkurmay Başkanlığı koordinesinde TSK Kı-
sonsuz şükranlarımı sunuyorum. demli Astsubaylar Seminerinin yapılmasını olumlu bir gelişme
olarak değerlendirmekteyim. Bu seminerin planlı olarak her yıl
Eln.Kd.Bçvş. Osman AKSU (Araştırma Merkezi Komutan- yapılması ile birçok sorunun çözümüne olumlu katkı sağlayacağı
lığı Temsilcisi) : 10-12 Şubat 2014 tarihleri arasında Genel- düşüncesindeyim. Planlanan iyileştirme ve düzenlemeler yapılır-
kurmay Başkanlığı Karargâhında yapılan TSK Kıdemli Astsubay- ken, seminere katılan personelin görüş, düşünce ve tecrübele-
lar Seminerinin sorunlarımızın ilk elden iletilmesine, yapılan ça- rinden faydalanılarak yapılması, TSK personelinin birlik ve bera-
lışmaların öğrenilmesine ve kuvvetler arası iletişimin sağlanma- berliğini olumlu yönde etkileyeceği kanaatindeyim.
sına yönelik etkili bir faaliyet olduğu, tekrarının daha faydalı ola-
Mot.Kd.Bçvş. Murat KAYMAK (TCG GÖKSU Komutanlığı muştur. Seminerin organizasyon kalitesi, güncel ve ileriye dö-
Gemi Kıdemli Astsubayı) : TSK tarihinde ilk kez düzenlenen nük konuları kapsaması ve karşılıklı mülakat imkânları sayesin-
bu seminere katılmaktan büyük onur duyduğumu belirtmek iste- de verimli bir çalışma geçirdiğimizi düşünüyorum. Ayrıca sayıları
rim. Bizler Kıdemli Astsubaylar Semineri’ni bir milat olarak gör- 96.000’i bulan astsubayları temsil etmek üzere seminere iştirak
mekteyiz. Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı ve Kuvvet Astsu- eden personel tarafından, birlik ve beraberlik ruhu daha da güç-
bayları silsilesiyle oluşturulan hiyerarşik yapının teşkil edilme- lendirilmiş oldu. Bizlere bu imkânı tanıyan başta Sayın Genelkur-
si, kendi içerisinde koordinasyonunun sağlanması ile iletişim ka- may Başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese şükranları-
nallarının güçlendirilmesi bizler açısından önemli bir gelişme ol- mızı sunuyor, devamını bekliyoruz.
Deniz Kuvvetlerimizin geleceğe yönelik vizyonu ve sahip olacağı yeni platformlar hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca subayların
kariyer gelişimleri ve atanabilecekleri görevler konusunda bilgilendirilerek tercihlerini daha bilinçli yapabilmeleri için
2011-2013 yılları arasında geliştirilerek 2013 yılında kullanıma sunulan Subay Kariyer Planlama Sistemi tanıtılmıştır.
Mesleğe yönelik temel komutanlık ve liderlik yönelişi ile subay nosyonunun temellerinin atıldığı Barbaros dokusunun
performansı, nitelikli deniz subayı yetiştirilmesinde önem arz eder.
Yeni rotanın detaylarını belirtmeden yıllar rübeyi işlevselleştiren bütüncül bir prog- 3’üncü sınıftan itibaren liderliğini kendisi
önce Deniz Harp Okulundan mezun olmuş ram olarak Dz.H.O.’na özgü Barbaros İş- dışında tatbik imkânı bularak takım lider-
büyüklerimize son yıllarda yapılan bazı levsel Liderlik Eğitim Programı, kısaca Bİ- liği yapması, 4’üncü sınıfta ise organizas-
değişiklikleri açıklamak faydalı olacaktır. LEP, özgün bir çalışma olarak geliştiril- yonel liderlik ile vazife ve sorumluluk bi-
2012-2013 eğitim öğretim döneminden miştir. linci kazanarak temel “Komutan ve Lider-
itibaren dekanlıkta mühendislik program- lik” eğitimini tamamlaması hedeflenmek-
larına yönelik dersler saat 08.00’da baş- BİLEP’in bahriyelilere kazandırmayı he- tedir (Şekil 1).
layıp 12.50’de bitmektedir. Öğleden son- deflediği liderlik, personelin aidiyeti ve va-
raki zaman, bahriyelileri mesleğe daha zifeye bağlılığı ile takım sinerjisini ateşle- Liderliğin ayrılmaz parçası olan itaat kav-
iyi hazırlamak için ağırlıklı Alay sorumlu- yebilmek için ihtiyaç duyulan bilişsel, du- ramının bahriyelilerde geliştirilmesi de
luğundaki faaliyetlere ayrılmıştır. Mühen- yuşsal ve fiziki kabiliyetlerin yanı sıra ge- BİLEP’in hedefleri arasındadır. Zira her li-
dislik demişken artık mühendislik dalları lecek odaklı subay karakteri ile bütünle- der aynı zamanda bir asttır. Bu kapsamda
harici bir bölümün yani uluslararası ilişki- şen bahriye ruhu olarak tanımlanmıştır. 1’inci sınıfta sorgusuz itaat kapsamında
ler bölümünün Deniz Harp Okulunda tek- itaatin özümsenmesi, 2’nci sınıfta dina-
rar başlatıldığını ve bu yıl ilk mezunlarını BİLEP’i betimleyen liderlik piramidi, teori mik itaat kapsamında öz disiplin ve katı-
vereceğini ifade etmekte fayda var. Bun- ve uygulamaya dayalı olarak sınıf bazın- lımcılık kavramları üzerinden lider-ast et-
lara ilave olarak yat, yelken ve kürekli tek- da liderlik basamaklarını, hedefte daima kileşiminin anlaşılması amaçlanmaktadır.
nelerin sayısının neredeyse iki sınıfı aynı bahriye olacak şekilde bahriyelilere birer 3’üncü sınıfa gelindiğinde eleştirel dü-
anda denize çıkarabilecek miktarda oldu- birer çıkarmayı yöntem olarak belirlemiş- şüncenin kazanılmasıyla etkili itaat kap-
ğunu ve bu teknelerin son derece modern tir. Liderlik basamaklarında, 1’inci sınıf- samında liderin gözünden olaylara bak-
tekneler olduğunu gururla belirtmeli. ta farkındalık ve itaat, 2’nci sınıfta kendi- ma kabiliyetinin kazanılması beklenmek-
si ve çevresinin farkına varan bahriyelinin tedir (Şekil 2).
Alay olarak bize Devletimizin ve Komu- kişisel liderlik ile öz disiplinini sağlaması,
tanlarımızın sağladığı bu güzide imkânları
genç subay adaylarının “Komutanlık ve
Liderlik” niteliklerini artırmada nasıl kulla-
nabiliriz sorusuyla yola çıktık. Bu konuda
2009 yılına kadar geriye giderek yapılan
tüm çalışmaları inceledik, Kara ve Hava
Harp Okullarına heyetler gönderdik, ABD,
İngiltere ve İspanya uygulamalarına bak-
tık, liderlik konusunda öne çıkmış akade-
mik camiadan öğretim üyelerinin görüş-
lerine başvurduk. Sonuç olarak mevcut
sistemi dönüştürecek şekilde teori, eği-
tim, uygulama ve tecrübeyi işlevselleşti-
ren; geliştirilebilir, pratik, tutarlı ve bütün-
cül bir komutanlık ve liderlik programına
ihtiyaç duyulduğunu tespit ettik. Söz ko-
nusu programın; Şekil 1 : Liderlik Piramidi
Dz.K.K.lığında subayların aklında ve gön- dığında bir subayın karşılaştığı durumlar- cak hiyerarşi olarak da belirtilebilmekte-
lünde inşa edeceği kurumsal aidiyetin, da etik karar verirken kendine referans dir. Bu nedenle BİLEP piramidinin teme-
kaynaktan itibaren kurum kültürünü de alacağı prensipler bulunmalıdır. İç Hiz- linde hukuk yani askerlik ve onur andı-
oluşturan küçük çapta ve daha alt se- met Kanunu’nda yer alan Askerlik Andı nın yattığı görülecektir. Yine temel de-
viyede farklı alanlarda geliştireceği ai- bu maksatla esas alınmaktadır. ğer ve duyuşsal alan nitelikleri sınıf ba-
diyetlerle oluşacağı kıymetlendirilmek- zında piramit basamaklarına dağıtılmış ve
tedir. Geliştirilecek her küçük sahiplen- Buna göre; vatan, millet, cumhuriyet, ka- BİLEP kapsamında her sınıfın içeriğini
menin birer tuğla gibi örülerek uzun bir nunlar ve nizamlar (anayasa), Türk San- özetleyen konsept sloganları tespit edil-
süreç sonunda kurumsal aidiyeti mey- cağının şanı, askerlik namusu ve vazi- miştir. Buna göre basitten karmaşığa,
dana getireceği değerlendirilmektedir. fe her subayın ve askeri öğrencinin ca- I. sınıf; “Zorluk Yoksa Kazanım Yok”,
Bu tuğlaları birbirine yapıştıran çimen- nından aziz bileceği değerlerdir. Bu de- II. sınıf; “Bahriyeyi Kucaklamak”, III. sınıf;
tonun ise mesleki etik değerleri ve te- ğerler “Sadakat Önceliğini” de vurgula- “Bahriye Ruhunu Kazanmak” ve nihayet
mel değerler olduğuna inanılmaktadır. maktadır. Bu öncelik, karşılaşılan olaylar- IV. ’üncü sınıf; “Lider Olmak” olarak belir-
Kurumsal aidiyetin özünde bulunan te- da karar verilirken sadakatin gösterilece- lenmiştir (Şekil 3).
mel niteliğin sadakat olduğu dikkate alın- ği değerin belirlenmesinde dikkate alına-
“Komutanlık ve Liderlik Analitik Yönetim ci (EKVES), BİLEP’in bir diğer hayati eği- bı için bir müfredat programı hazırlanmış-
(KOLAY) Modeli” BİLEP’in işlevsel boyutu- tim aracını oluşturmaktadır. EKVES bahri- tır. BİLEP’in müfredatı, akademik ve teorik
nu oluşturmaktadır. KOLAY Modeli, bah- yelinin temel değer ve niteliklerin söz ko- kısmı oluşturan öğretim programı ve uy-
riyelilere gerek okulda gerekse meslekte nusu olduğu olay ve durumlara nasıl tep- gulamalı kısmı oluşturan bireysel gelişim
karşılaşacakları sorunları çözmek üzere ki vereceğine karar vermek için kullana- programı şeklinde iki ana başlık altında
altı adımlı analitik bir çözüm anahtarı sun- cağı davranış standartları veya prensiple- planlanmış ve bunlar tecrübe ve mentör-
maktadır. Komuta işlevi yukarıdan aşağı- re ilişkin önce farkındalık sonrasında bi- lük ile desteklenmiştir. Müfredatın hazır-
ya yetki ve hukuki boyutu ile hiyerarşik bi- linç kazanmasında temel rol oynamakta- lanmasında, halihazırda dekanlık bünye-
çimde otorite kurmaktadır. Buna mukabil dır. EKVES’in temelinde BİLEP temel de- sinde uygulanmakta olan akademik ders
liderlik işlevi aşağıdan yukarıya temel de- ğer ve nitelikler piramidi bulunmaktadır. programı da dikkate alınmıştır.
ğer ve nitelikler boyutu ile etki etmekte- Bahriyelinin bahse konu piramit temelin-
dir. KOLAY’ın merkezinde yer alan ve ko- de farkındalık, sorgulama, niyet ve eylem Öğretim programı kapsamında, I. sınıfta
muta ile liderlik işlevleriyle etkileşim içe- adımlarını kullanarak etik kararlara imza öğretim farkındalık ve itaat üzerine odak-
risinde bulunan yönetim işlevi ise iş yap- atması amaçlanmaktadır (Şekil 5). lanılmaktadır. Farkındalık bağlamında, te-
ma kabiliyetini ortaya koymaktadır. Bahse mel psikoloji konularının kapsanması,
konu etkileşim dört boyutta incelenebilir. Bahse konu bu hususlar teoriden uygula- etik, ahlak, hukuk, mantık, barış/savaş ve
Bunlar liderlik yelpazesi, hâkim kültür, gü- maya nasıl aktarılacak sorusunun ceva- iyi vatandaşlık kavramlarınının, itaat ko-
dülenme ve takip/kontrol ihtiyacıdır. Etki-
leşim boyutunun üst skalası komuta yani
otorite, altı ise liderlik yani etki işlevi ile
ilişkilidir (Şekil 4).
KOLAY Modelinin planlama basamağının Şekil 5 : KOLAY Etik Karar Verme Süreci (EKVES)
bir parçası olan Etik Karar Verme Süre-
Tüm bu konularda bilgi sahibi olmuş kili iletişim, hedef belirleme, sorgulama konusunda teoriyi, mesleki bilimler müf-
IV. sınıf öğrencilerine ise organizasyonel ve eleştirel düşünce, grup dinamikleri ve redatı, uygulamayı ise Öğrenci Alay Ko-
liderlik bağlamında, liderliğin bahriyede bunları tamamlayıcı görgü kuralları konu- mutanlığı ve Eğitim Filotillası Komodorlu-
ve askeri anlamda nasıl hayata geçtiği- larının kapsanması hedeflenmektedir. ğu bünyesinde icra ettiği eğitimler kapsa-
nin ve komutanlık sorumluluklarının bilin- mında elde etmesi öngörülmektedir. Bah-
cine varmasını sağlamak üzere, askeri li- 3’üncü sınıfta duygusal zeka kavramı ve se konu kazanımların BİLEP’e uygun ola-
derlik, komutanlık, deniz hukuku ve stra- süreci, beden dilinin kullanımı, hazırlıklı- rak harmanlanmasıyla hedefteki “Donan-
teji/taktik konularının verilmesi hedeflen- hazırlıksız konuşma, ödül-ceza sistemle- ma” bacağına ilişkin eğitimlerin daha an-
mektedir. rinin neleri kapsadığı ve nasıl kullanılaca- lamlı hale gelebileceği değerlendirilmek-
ğı, ikna etme yöntemleri ile yemek kül- tedir.
Bireysel gelişim programı kapsamın- türü konularında eğitimler verilmesi plan-
da akademik öğretimle paralel olacak şe- lanmaktadır. BİLEP’e uygun olarak eğitim botlarının
kilde I. sınıfta öğrencilerin askerlik haya- uygulamalı liderliğin laboratuvarı olarak
tına ve okula uyum, stresle baş etme, za- Son sınıfta ise kriz durumlarıyla baş etme, kullanılması öngörülmektedir. Sınıflarına
man yönetimi ve diksiyon eğitimlerinin organizasyonel liderlik, etkili sunum, hita- uygun görevleri icra ederek yetişen bah-
verilmesi planlanmaktadır. bet ve bunları tamamlayacak olan proto- riyeliler, son kertede “Lider Olmak” he-
kol konularında uygulamalı eğitimler ve- defi doğrultusunda 4’üncü sınıf başında
2’nci sınıfta kişisel liderlik ve çevresin- rilmesi hedeflenmektedir. yeterliliklerinin onaylanması durumunda
dekilerle etkileşimin geliştirilmesi bağla- Öğrenci Komutan sorumluluğu almaları
mında, giyim konusundan başlayarak, et- Bahriyelilerin liderlik ve mesleki gelişim planlanmaktadır.
Liderlik Semineri
*Yüzme standardı 100 metreden, 7 dakika içerisinde eğitim elbiseli olarak 400 metre yüzmeye çıkarılmıştır.
Deniz güvenliği, çok yönlülüğü, yasal mevzuatı, askeri ve sivil katılımcıları ile çok uluslu ve kapsamlı doğası göz önüne
alındığında karmaşık bir kavramdır. Sürekli artan önemine binaen, deniz güvenliğinin gelecekte de Deniz Kuvvetleri
gündeminde önemli bir görev olarak kalmaya devam etmesi beklenmektedir.
Bu görevleri etkin bir şekilde icra edebilmek maksadıyla, bu Deniz güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak, birçok mütte-
strateji ile NATO deniz organizasyonu, işleyişi ve imkân kabiliyet- fik ve ortaklık ülkesinin çeşitli deneyimlerden elde ettikleri tec-
lerinde değişim ön görülmekte olup; rübeleri ile çok büyük bir işbirliği potansiyeli bulunmaktadır. Bu
sebeple, akıllı savunma yaklaşımından ilham alan deniz güvenli-
- Daha geniş çok uluslu iş birliği ve kaynak toplama, ği mükemmeliyet merkezinin temel felsefesi, müttefik ve ortak-
lık ülkelerinin tecrübelerini bir araya getirmek ve bu birikimi çok
- Organizasyon yapısı, operasyonel konsept, doktrin, tatbikat ve uluslu ve fonksiyonel koordinasyona yönelik olarak ilgili askeri ve
eğitim geliştirme, sivil kuruluşlar arasındaki diyaloğu güçlendirmek amacıyla kul-
lanmaktır. Bu amaçla, ÇUDGMM’nin;
- İşletim usullerinin standardizasyonu,
- Geniş katılımlı ve sürekli bir deniz güvenlik platformu 1 oluş-
- Yüksek seviyeli koordinasyon, etkileşim, karşılıklı çalışabilirlik, turması,
tamamlayıcılık,
- Deniz güvenliğinin çeşitli alanlarında konsept ve doktrin gelişi-
- Müşterek tatbikatların ve eğitim değişiminin geliştirilmesi, mine katkı sağlaması,
- Kapsamlı yaklaşım icra planı uzun süreli ilişkilerin güçlendiril- - Tatbikat, eğitim, konferans, seminer ve akademik yayınlarla uz-
mesi maksadıyla diğer deniz unsurları ile sürekli etkileşim ihti- man bilgi birikimini paylaşması,
yacının altı çizilmektedir. Deniz stratejisinde belirtilen bir önemli
nokta da stratejinin, efektif kapasite artırımını içeren yürürlükte- - Lider/ uzman personel yetiştirmesi ve deniz güvenliğini ilgilen-
ki bütçeye paralel bir çizgide uygulanma ihtiyacıdır. diren konularda yardımcı olması,
Aynı açıdan bakıldığında NATO Mayıs 2012 Şikago Zirvesin- - Danışmanlık dahil olmak üzere deniz güvenlik yeteneklerine
de açıklanan “Akıllı Savunma” adı altında yeni bir girişim baş- katkı sağlaması,
latmıştır. Akıllı Savunma amaçlarına ulaşmak maksadıyla müt-
tefik ülkeler, NATO’nun öncelikle ihtiyaç duyduğu imkân kabi- - Karşılıklı çalışabilirlik, standardizasyon ve alınan dersler kapsa-
liyetlerine önem vermeleri, en iyi yaptıkları iş alanında uzman- mında deniz güvenliğine katkıda bulunması,
laşmaları ve ortak sorunlara çok uluslu çözümler aramaları için
teşvik edilmektedir. Müttefik Deniz Stratejisi ve Akıllı Savunma - Değerlendirmeler yapmak ve uygulamaları geliştirmek maksa-
Girişimi Türk Deniz Kuvvetlerine, dokümantasyon ve uygulama- dıyla deniz güvenliği faaliyetlerini analiz etmesi,
ya yönelik olarak deniz güvenliğinde iş birliği sağlamak maksa-
dıyla müttefik ve ortaklık ülkelerin katılımı ile Çok Uluslu Deniz - Deneme yoluyla konseptleri test etmesi ve değerlendirmesi ön-
Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi (ÇUDGMM) kurma fikrini mey- görülmüştür.
dana getirmiştir.
Bu faaliyet alanlarına gerekli önem ve önceliği verebilmek, muh- liği alt konuları;
temel katılımcı ve ulaşılabilir kaynak gereksinimlerine bağlıdır.
Türk Deniz Kuvvetleri, tesis ve personel sağlayarak böyle bir de- - Deniz terörizmi,
niz güvenliği mükemmeliyet merkezi oluşturma fikrinin sahibi ol-
masına rağmen, bu hususun nasıl gelişeceği BM, AB, IMO gibi - Deniz haydutluğu ve denizde silahlı soygun,
uluslararası organizasyonlar yanında, müttefik ve ortaklık ülkele-
rinin katılımına bağlı bulunmaktadır. - Kitle imha silahlarının denizden yayılması,
Yukarıda özet olarak belirtilen hususlar paralelinde Çok Ulus- - Organize suç ve deniz yolu ile düzensiz göç,
lu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi (ÇUDGMM)
(Multinational Maritime Security Centre of Excellence– - El yapımı patlayıcıların deniz yolu ile yayılması,
MARSEC COE), 2012 yılının Temmuz ayında Aksaz Deniz Üs
Komutanlığı/Marmaris’te çekirdek kadro ile faaliyete geçirilmiş - Deniz yolu ile kaçakçılık (insan, uyuşturucu, silah vb.),
ve 12 Kasım 2012 tarihinde merkezin resmi açılışı yapılmıştır.
- Büyük ölçekli deniz kirliliğidir.
ÇUDGMM; başta deniz güvenlik yeteneklerinin geliştirilmesi ol-
mak üzere deniz güvenliği ve iş birliğine dayalı güvenliğe önem ÇUDGMM K.lığı görevlerini yerine getirebilmek maksadıyla or-
vererek, diğer çok uluslu makamlar ile yakın iş birliği içinde, ganizasyonu, NATO ve ortaklık ülkeleri tarafından sağlanacak
kendi operasyonel alanlarındaki uzmanlıklarından faydalanarak personel kapsamında 51 kişilik kadrodan oluşan iki daire ve altı
ve hâlihazırda mevcut gayretlerin, kaynakların ve imkân kabi- şubeden oluşmaktadır. NATO ve ortaklık ülkelerinin sağlayabile-
liyetlerin tekrarlanmasını önleyecek şekilde faaliyet icra etmek- ceği uluslararası 18 kadro bulunmaktadır. Bugüne kadar İtalya,
tedir. Kazakistan ve Gürcistan ÇUDGMM K.lığına uzman personel des-
teği sağlamaya yönelik resmi taahhütte bulunmuş, ancak he-
Vizyonumuz, deniz güvenliğine ilişkin olarak proaktif strateji- nüz katılım gerçekleşmemiştir. Diğer yandan Müttefik ve Ortaklık
ler üreten uluslararası yeterlilikte ve etkin akademik bir mer- Deniz Kuvvetlerinin, ÇUDGMM’ni en efektif şekilde desteklemek
kez olmaktır. Misyonumuz ise kapsamlı deniz güvenliği yaklaşı- amacıyla çalışma içinde bulunduklarını da biliyoruz. Halen Güney
mı çerçevesinde NATO, BİO ülkelerini ve deniz güvenliği paydaş- Görev Grup Komutanlığı Karargah binası’nın en üst katında yer
larını her seviyede ve konuda alan uzmanları ile desteklemek- alan merkezimiz 10 subay, 6 astsubay ve 1 devlet memuru. ol-
tir. Konseptimiz kapsamında üzerinde çalıştığımız deniz güven- mak üzere toplam 17 personel ile çalışmalarını sürdürmektedir.
18-29 Kasım 2013 tarihleri arasında icra edilen Deniz Güvenliği ve Deniz Haydutluğu ile mücadele kursuna 14 ülkeden 27 kursiyer iştirak etmiştir.
Ana Faaliyet Alanları: daşların katkısına açıktır. ÇUDGMM tarafından önceki dönem-
lerde icra edilen çalıştaylarda yer alan NATO, AB, IMO, Regi-
ÇUDGMM tarafından kuruluşundan bugüne icra edilen ana faa- onal Cooperation Agreement on Combating Piracy and Armed
liyetler özet olarak aşağıda belirtilmiştir; Robbery against Ships in Asia (ReCAAP), çeşitli üniversite tem-
silcileri vb.nin sağladığı katkılar neticesinde doktrinin kapsamı
Deniz Güvenliği Çalıştayları: belirlenmiştir. Taslak dokümanın Ekim 2014 ayında Marmaris’te
yapılacak 3’ncü Deniz Güvenliği Çalıştayı’nda sunulması plan-
ÇUDGMM tarafından her yıl düzenli olarak icra edilen bir faa- lanmaktadır. Doktrinin ayrıca NATO dokümanı olması için gerek-
liyettir. Bu kapsamda I. Deniz Güvenliği Çalıştayı 14-16 Ka- li çalışmalara devam edilmektedir.
sım 2012 tarihleri arasında Marmaris’te, 2’nci Deniz Güvenliği
Çalıştayı ise 07-09 Ekim 2013 tarihleri arasında İstanbul’da Tatbikatlar:
icra edilmiştir. Yurt içi ve yurt dışından konu uzmanı akade-
mik personel, silahlı kuvvetler personeli, kamu kurum ve ku- ÇUDGMM tarafından verilen kurslar kapsamında icra edilen
ruluşları ile denizcilik endüstrisinin katkı sağladığı çalıştaylarda masa başı tatbikatlarına ilaveten iki önemli tatbikata iştirak edil-
“Deniz Güvenliğine Çok Uluslu Yaklaşım’’ teması işlen- miştir. Bunlardan birincisi son iki yıldır ÇUDGMM’nin Türkiye adı-
miş ve katılımcılar ÇUDGMM tarafından hazırlanmakta olan na iştirak ettiği, NATO Deniz Komutanlığı tarafından planlanan
“Çok Uluslu Deniz Güvenlik Doktrini-Multinational Maritime Komuta Yeri Tatbikatı Dynamic Master’dır. ÇUDGMM tarafın-
Security Interagency Doctrine” doktrin geliştirme çalışmalarına dan 2015 yılı sonbaharında icra edilmesi planlanan diğer önem-
katkı sağlamışlardır. 3’üncü Deniz Güvenlik Çalıştayı ise 21-23 li tatbikat ise “Çok Uluslu Deniz Güvenlik Tatbikatı-Multinational
Ekim 2014 tarihleri arasında Marmaris’te icra edilecektir. Maritime Security Exercise”dır. Çok uluslu ve kurumlu bu tat-
bikatın amacı paydaşlarca kararlaştırılan bir senaryo dahilinde
Kurslar: açık denizde meydana gelen bir olaya karşı icra edilen kriz mu-
kabele harekatında ülkeler ve kurumlar arasındaki operasyonel
Kuruluşundan bugüne ÇUDGMM tarafından; Deniz Güvenliği ve taktik işbirliği seviyesinin denenmesidir.
ve Deniz Haydutluğu İle Mücadele (2 kez), Gemi Güvenlik Timi,
Denizde El Yapımı Patlayıcılar İle Mücadele, Uluslararası Gemi Akademik Yayınlar:
ve Liman Güvenliği (ISPS) Kodu ve Deniz Güvenlik Harekâtı ve
Karargâh Subayı Kursları olmak üzere toplam 6 adet kurs dü- ÇUDGMM tarafından deniz güvenliği ile ilgili konularda ulus-
zenlenmiştir. Bu kurslarda 29 ülkeden 131 kursiyerin katılımı lararası alan da dâhil olmak üzere icra edilen tüm faaliyet-
ile 182 saat nazari, 14 saat fiili ve 25 saat masa başı tatbika- leri duyurmak amacıyla Ocak 2014 ayı itibarı ile aylık olarak
tı şeklinde ders icra edilmiş, 28’i yabancı olmak üzere toplam “MARSEC COE Newsletter” yayımlanmaktadır. Ayrıca merkez ta-
66 öğretim elemanı eğitim vermiştir. 2014 yılı süresince kurs rafından düzenlenen 1’inci Deniz Güvenliği Çalıştayı sonuçla-
faaliyetleri planlı 5 kurs ile devam edecektir. Bu kurslara ilave- rının yer aldığı “Global Maritime Security; New Horizon” isim-
ten, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) bünyesinde geliştirilen li kitap basım aşamasındadır. ÇUDGMM tarafından 6 aylık pe-
Djibuti Code of Conduct (DCoC) inisiyatifi kapsamında faaliyet riyodlarla, hakemli olarak “MARSEC COE Journal Of Maritime
gösteren Cibuti Bölgesel Eğitim Merkezinde, icra edilen kurs- Security” dergisi yayımlanmaktadır. Ayrıca ÇUDGMM’de görev-
lara Mobil Eğitim Timi ile iştirak edilmesi ve bölge ülkelerinden li personel tarafından hazırlanan çeşitli makaleler yurt içi ve yurt
kursiyerlerin ÇUDGMM kurslarına iştirak ettirilmesi hakkındaki dışı dergilerde yayımlanmaktadır.
koordinasyon süreci devam etmektedir. Diğer taraftan, 25 Ekim
2013 tarihinde Etkin Çaba Harekatı’na, 06 Kasım 2013 tarihin- Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar İle İlişkiler:
de Doğu Akdeniz Tatbikatı’na iştirak edecek gemi personeline
ve 27 Şubat 2014 tarihinde NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 ÇUDGMM tarafından kurulduğu günden bu yana deniz güvenli-
(SNMG-2)’ye iştirak edecek TCG GÖKÇEADA personeline 1 gün ği çerçevesinde aralarında Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Bir-
süreli “Deniz Güvenliği Komuta Timi Eğitimi” verilmiştir. liği (AB), Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), NATO, ReCAAP ve
INTERPOL’ün de bulunduğu 37 uluslararası kurum ve kuruluşla
Ayrıca, BARBAROS Türk Deniz Görev Grubu tarafından harekât ilişkiye geçilmiştir. Bu ilişkiler; tanıtım faaliyetleri, karşılıklı resmi
icra edilecek bölgeler ve ziyaret gerçekleştirilmesi planlanan ziyaretler, eğitim öğretim faaliyetleri kapsamında kurulan ortak-
Afrika’daki limanlardan bazılarında Mobil Eğitim Timi ile eğitim lıklar, toplantılara katılım, ortak yürütülen projeler gibi çok deği-
verilmesi planlanmıştır. şik saha ve boyutlarda sürdürülmektedir. ÇUDGMM ayrıca ken-
disine benzer yapıdaki NATO’ya akredite mükemmeliyet mer-
Doktrin Geliştirme: kezlerinden Almanya’da bulunan Sığ Sularda Harekât Mükem-
meliyet Merkezi (COE CSW), ABD’de bulunan Denizden Birleşik
ÇUDGMM tarafından 2015 yılı içerisinde yayımlanmak üzere, Müşterek Harekât Mükemmeliyet Merkezi (CJOS COE) ve
merkezce icra edilecek tüm faaliyetlere rehberlik edecek içerik- Türkiye’de bulunan Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merke-
te bir “Çok Uluslu Deniz Güvenlik Doktrini-Multinational Maritime zi (COE DAT) ile yakın iş birliği içerisinde ortak faaliyetler yürüt-
Security Interagency Doctrine” hazırlanmasına başlanmıştır. Bu mektedir.
doktrin çalışması, ulusal ve uluslararası düzeyde ilgili tüm pay-
Milli Kurum ve Kuruluşlar İle İlişkiler: mek ve bunlardan nasıl faydalanılacağına dair projeler üretmek-
tir. Bu anlamda özellikle milli kurumlarla yakın işbirliği içerisin-
ÇUDGMM, ülkemizdeki milli kurum ve kuruluşlar ile yakın iş- de olmaya özen gösterilmektedir. Teknolojik alanda milli olarak
birliği içerisinde çalışmaktadır. Bu kurumlara ilaveten özellikle en yetkin kurumlar arasında bulunan ASELSAN ve HAVELSAN ile
akademik kurumlarla temas halinde bulunularak icra edilen her kurumsal teknoloji işbirliği sağlanması yönünde çalışmalar de-
faaliyetin akademik açıdan geçerliliği değerlendirilmektedir. vam etmektedir. ÇUDGMM bünyesinde bulunan dershanelere
Bu maksatla 2013 yılı içerisinde “ÇUDGMM–Üniversite/Enstitü HAVELSAN tarafından eğitim yardımcı yazılım/sistemle-
İşbirliği” çerçevesinde Ankara, İstanbul ve İzmir’de bulunan üni- rin geliştirilmesi ve bunların 2015 yılında icra edilecek olan
versite temsilcileri ile toplantılar düzenlenmiş ve görüş alışve- Uluslararası Deniz Güvenlik Tatbikatı esnasında fiilen kullanılma-
rişinde bulunulmuştur. Bu toplantılarda sağlanan koordinasyon sı için çalışmalar devam etmektedir. ASELSAN tarafından proto-
neticesinde hâlihazırda 3 üniversite ve 8 öğretim görevlisi ile tip olarak geliştirilen milli insansız deniz aracı Levent’in kullanım
iş birliği faaliyetleri sürmektedir. 2014 yılı içerisinde oluşturula- konseptine ilişkin ÇUDGMM tarafından bir çalışma yapılmıştır.
cak olan ÇUDGMM Akademik Kurulu ile ÇUDGMM yayınlarının
akademik olarak yetkinliği incelenecek, icra edilen eğitim/öğre- ÇUDGMM tarafından yürütülmekte olan bir diğer güncel proje
tim faaliyetlerine planlama ve uygulama safhasında Akademik de çevre denizlerimizin “Deniz Güvenliğinin Modellenmesi ve Si-
Kurul tarafından katkı sağlanacaktır. mülasyonu” projesidir. Bu projenin amacı deniz güvenliğine katkı
sağlayan paydaşların (sivil, asker, kolluk gücü) ihtiyaçlarını karşı-
Teknoloji Tabanlı Projeler: layacak nitelikte, deniz güvenliğinin alt alanları olan denizde du-
rumsal farkındalık, kurumlar arası ve kurum içi iş birliği ve de-
Teknolojinin sürekli gelişmekte olduğu günümüzde, her alan- niz güvenlik harekâtı planlama faktörleri ile ilgili olarak, milli ve
da olduğu gibi deniz güvenliği alanında da yeni teknolojilerden bölgesel reaksiyon sürelerinin ölçülmesine yönelik bir deniz gü-
faydalanılmaya devam edilmektedir. ÇUDGMM’nin görevlerin- venlik modelinin geliştirilmesi ve simüle edilmesidir. Bu maksat-
den birisi de deniz güvenliği alanındaki yeni gelişmeleri takip et- la proje tanımlama dokümanı hazırlanarak süreç başlatılmıştır.
DİPNOT
1. Devlet (deniz kuvvetleri, sahil güvenlik, gümrük, liman yetkilileri ve ilgili devlet temsilcilikleri), özel sektör (savunma sa-
nayi şirketleri, özel deniz güvenlik şirketleri, özel sözleşmeli güvenlik personeli, tanınmış güvenlik organizasyonları), de-
niz nakliyat endüstrisi ve akademisyenlerden oluşacaktır.
7 aydan uzun sürecek olan bu görevin ilk yarısında, üç aylık periyotta Birleşik Deniz Görev Kuvveti (CTF)-151 Karargahı’na ev
sahipliği yapacak olmamız ise bizi ayrıca heyecanlandırmış ve göreve karşı olan
sorumluluk duygumuzu daha da artırmıştır.
devralarak onları ailelerine kavuşturmak ve bayrağımızı vatanı- Cibuti Limanı’nın deniz haydutluğu ile mücadele görevi ve bölge-
mızdan binlerce mil uzakta uluslararası sularda dalgalandıracak de görev yapan diğer deniz kuvvetleri unsurları için lojistik açı-
olmanın heyecanı içerisindeydik. dan ne kadar önemli bir liman olduğunu limandaki yoğun gemi
faaliyetlerinden anlamış olduk.
Göreve Başlanması
Sancak Gemisi Görevinin Devralınması ve Bahreyn
13 Mayıs 2013 tarihinde Gölcük Limanı’ndan avara edildi ve Liman Ziyareti
görev süresince bizimle birlikte görev icra edecek helikop-
ter gemiye konuşlandırılarak intikale geçildi.15 Mayıs 2013 3 ay süre ile Sancak Gemisi görevi yapacağımız Birleşik De-
sabahı Aksaz’a intikal edildi ve Sualtı Taaruz (SAT), Sualtı niz Görev Kuvveti (CTF)-151 Karargahı devir teslim töreni ve ka-
Savunma (SAS), Dalgıç ile Amfibi Hücum Timlerimiz rargahın gemiye alınması maksadıyla 24 Mayıs sabahı Cibuti
(AHT)’in de gemiye katılmasıyla tüm hazırlıklarımız tamam- Limanı’ndan avara edilerek intikale geçildi. 9 günlük intikal es-
lanmış oldu. 16 Mayıs 2013 tarihinde Aksaz’dan avara edile- nasında uzun süre görev yapacağımız Aden Körfezi ve Arap De-
rek Dz.K.K.lığı harekat kontrolüne girildi ve Süveyş Kanalı’na nizi geçilerek 01 Haziran’da Manama/Bahreyn’e intikal edildi ve
intikale geçildi. 18 Mayıs günü Süveyş Kanalı’ndan geçilerek Mina Salman Limanı’na aborda olundu. 02 Haziran günü Bah-
Kızıldeniz’e ulaşıldı. Piri Reis, Seydi Ali Reis gibi Türk denizcileri- reyn Deniz Kuvvetleri Karargahı’nda gemi adına verilen öğle ye-
nin yüzyıllar önce Türk Bayrağı’nı dalgalandırdığı bu coğrafyaya meğine iştirak edildi.
giriş yapmak bizler için ayrı bir heyecan sebebi olmuştu.
da ziyaret edildi. Suudi Arabistan Savaş Gemisi HMS RIYADH ile 14 Temmuz’da Japon Deniz Kuvvetleri 6’ncı Refakat Filosu per-
icra edilecek Denizde Geçiş Eğitimleri (PASSEX)’nin koordinasyon soneli ile Birleşik Deniz Görev Kuvveti (CTF)-151 Karargahı ara-
toplantısı Suudi Arabistan Batı Filo Komutanlığı Karargahı’nda sında bilgi alışverişi maksadıyla TCG GÖKSU subay salonunda
HMS RIYADH ve karargâh personelinin katılımı ile yapıldı. toplantı icra edildi.
Liman ziyareti esnasında Birleşik Deniz Görev Kuvveti (CTF)-151
Karargahında vardiya subayı olarak görev yapan Suudi Arabistan
Deniz Kuvvetleri mensubu Yüzbaşı Majed AL SHAMRANI tarafın-
dan Karargah ve TCG GÖKSU personeline yöresel bir akşam ye-
meği verildi. Bu davet, karargâh personeli ile ilişkilerimizin gel-
diği seviyeyi göstermesi açısından da bizleri ayrıca mutlu etti.
15 Temmuz’da Cibuti Limanı’ndan ayrılmayı müteakip dan Birleşik Deniz Görev Kuvveti (CTF)-151 Komutanı ve TCG
16 Temmuz’da Aden Körfezi’nde Çin Halk Cumhuriyeti Deniz GÖKSU ziyaret edildi. 29 Temmuz sabahı Salalah Limanı’ndan
Kuvvetlerine ait hastane gemisi CNS PEACE ARK ile randevu te- avara edilerek keşif karakol faaliyetlerine başlandı. Yoğun ba-
sis edildi. lıkçılık faaliyetlerinin bulunduğu Hürmüz Boğazı’ndan geçilerek
Dubai/Birleşik Arap Emirlikleri Limanı’na intikale devam edildi.
Pakistan Bağımsızlık Gününün Kutlanması 29 Ağustos günü Gemi Komutanı tarafından Umman Deniz Kuv-
vetleri Komutanı Tuğamiral Rasheed Bin Taj Bin Muhammed AL-
14 Ağustos’ta Pakistan Bağımsızlık Günü Birleşik Deniz RAISI müteakiben de Muskat Valisi Sayın Sayyid Saud Bin Hilal
Görev Kuvveti (CTF)-151 Karargahı ve gemi personelinin iştira- Bin Hamad AL-BUSAIDI makamında ziyaret edildi.
kiyle TCG GÖKSU Subay Salonu’nda düzenlenen resepsiyon ile
Pakistan’a özgü hazırlanmış yiyeceklerle seyirde kutlandı.
28 Ağustos sabahı harekat alanımızın önemli lojistik limanların- Liman ziyaretimizin başka bir anlamlı tarafı ise Muskat De-
dan olan Muskat/Umman Limanı’na intikal edildi. Aynı gün için- niz Ataşeliği’nin 02 Ağustos 2013 tarihinde teşkil edilmesin-
de T.C. Muskat Büyükelçisi Sayın Kerem KIRATLI ve T.C. Muskat den sonra ilk Türk Savaş Gemisi’nin ziyaretinin gerçekleşti-
Askeri Ataşesi Dz.Kur.Yb. Bora ÖZTEKİN tarafından gemimiz zi- rilmesi oldu. Liman ziyaretinin ardından 30 Ağustos sabahı
yaret edildi. Muskat/Umman Limanından avara edildi.
Rütbe Terfi Töreni Komutanı Tuğamiral Asıf KHALIQ, CTF-151’in yeni Komutanı
Tuğamiral Jeremy BLUNDEN, T.C. Bahreyn Büyükelçiliği, CMF,
Karakol görevimiz esnasında Rütbe Terfi Töreni icra edildi. Baş- CTF-150 ve CTF-151 personeli ile Bahreyn’de bulunan Türk ve
çarkçımız, Uçuş Bölüm Amirimiz ve Savaş Harekat Subayımı- Pakistanlı işadamları katıldı.
zın Binbaşı rütbesine terfi etmeleriyle gemideki binbaşı sayısı
4’e yükseldi. Gemimiz’den 5 Subay, 22 Astsubay bir üst rütbeye
terfi etmenin heyecanını yaşadı.
A ray of your come in the way, every say. Bçvş. Azad Hussain SHAH CTF 151 Karargahı Vardiya Astsubayı
“We always with you brother never forgot.”
Göksu Sevgisi
Bize verdiğin sevgi, paha biçilmez. Hem gemi personeli hem de karargah personeli olarak gözle-
rimiz hüzün sergilerken, yüreklerimiz ise edinmiş olduğumuz
Bunu nasıl ödeyebilirim, düşüncem budur. dostlukların hoşnutluğu içinde ve bir kez daha görüşebilecek ol-
manın umuduyla vedalaştık.
Yatağımda uyurken ve günü düşünürken,
“Nasıl Unutabilirim?”
Salalah Liman Ziyareti Türkiye’den Somali’ye insani yardım malzemesi taşıyan gemiye
refakat görevi öncesinde lojistik bütünleme maksadıyla 13 Ekim
Aden Körfezi’nde 9 günlük karakol periyodunun ardından sabahı Cidde Limanı’na intikal edildi.
15 Eylül’de lojistik bütünleme ve liman ziyareti maksadıyla
Salalah/Umman Limanı’na intikal edildi. Salalah Liman ziyare- Kurban Bayramının Kutlanması ve Gemimizin Sayın
ti üçüncü kez yapıyorduk. Ama sanki başka bir şehre gelmiştik. Cumhurbaşkanı Tarafından Ziyaret Edilmesi
Önceki ziyaretlerimizde çöl ve kurak olan bazı bölgeler adeta ye-
şile bürünmüştü. Bu esnada bölgede bulunan Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından 17 Ekim’de gemimiz ziyaret edildi.
Bugün sizler Türkiye olarak çok önem verdiğimiz bir görevi yapı-
yorsunuz. Hint Okyanusu’nda suların güven içinde olması için, ti-
caretin güven içinde yapılabilmesi için, özellikle Somali’deki Türk
yardımlarının güvenli bir şekilde hedefine ulaşabilmesi için çok
değerli bir görev içindesiniz.
gurur kaynağı olacaktır. Bir kez daha hepinize sevgilerimi, mu- 03 Kasım gecesi M/V STAR PRINCE Gemisi ile randevu tesis
habbetlerimi sunuyorum. Bayramınızı tekrar tebrik ediyorum ve edildi. Gün ağarıp gemi üzerindeki yardım malzemeleri göründü-
hepinizin sağlıcakla görevinizi bitirmenizi ve yurda dönmenizi te- ğünde kendimizi şaşırmaktan alamadık. Çimento aracı, ambu-
menni ediyorum. Sağolun, varolun.” lans, minivan gibi motorlu araçların arasında bir de yeni tip İETT
otobüsü bulunuyordu. Bunların haricinde geminin ambarları da
gıda malzemeleri ile doluydu. Türkiye’den gönderilen bu yardım
malzemeleri Türk milletinin yardımseverliğini bir kez daha göz-
ler önüne seriyordu.
Aynı gün içinde T.C. Darüsselam Büyükelçisi Sayın Ali Seyşeller Liman Ziyareti
DAVUTOĞLU ve Hanımefendi tarafından gemimiz ziyaret edildi.
Sayın Büyükelçi tarafından konutunda verilen akşam yemeğine 24 Kasım’da lojistik bütünleme ve liman ziyareti maksadıy-
Gemi Komutanı, II. Komutan, Başçarkçı, Svş.Hrk.Sb. ve Seyir Su- la Seyşeller limanı’na intikal edildi. Bu ülke doğal güzellikleriy-
bayı tarafından iştirak edildi. le adeta cennetten bir parça gibiydi. 7 ayı aşan uzun görev pe-
riyodumuzun son zamanlarında yaptığımız bu liman ziyareti bizi
oldukça mutlu etti.
16 Kasım’da T.C. Darüsselam Büyükelçisi Sayın Ali 28 Kasım günü Seyşeller limanından avara ederek keşif karakol
DAVUTOĞLU ve Gemi Komutanı tarafından Tanzanya Deniz Kuv- faaliyetine başlandı. 6 gün devam eden seyrin ardından Cibuti
vetleri Komutanı General Said Shaaban OMAR makamında zi- Limanı’na intikal edildi. Lojistik bütünleme ve iki günlük liman zi-
yaret edildi. yaretinin ardından Birleşik Deniz Görev Kuvveti (CTF)-151 tak-
tik kontrolünden çıkılarak deniz haydutluğu ile mücadele görevi-
miz tamamlanmış oldu.
2009 50 124 19
2010 52 121 41
2011 23 121 58
2012 7 16 9
Aynı gün devir teslim törenine iştirak için bölgede bulunan Donanma Komutanımız Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun
gemimize teşrifleri ve bizlere başarı dilekleri ile moral ve motivasyonumuz en üst seviyeye çıktı.
TCG SALİHREİS’İN SNMG-2 GÖREVİNE İŞTİRAKİ Yaklaşık altı ayı bulacak bu onurlu göreve ve bu görevin ilk kıs-
mında liman yapmaksızın denizde 18 gün süre ile icra edece-
SNMG-2 görevine tefrik edildiğimizi öğrendiğimizde ilk olarak, ğimiz ilk seyir periyoduna Gölcük’teki ailelerimizden uzak olma-
hangi harekat/tatbikatlara katılacağımız, hangi denizlerde seyre- mız nedeniyle biraz buruk ancak aldığımız sorumluluk ve veri-
deceğimiz, hangi gemiler ve hangi karargah personeliyle birlikte len görevin azizliği çerçevesinde gururlu ve vakur bir şekilde yel-
çalışacağımız, yapmamız gereken hazırlıkların neler olduğu gibi ken açtık. Genel anons devresinden yayınlanan Mehmet Akif
pek çok sorunun yanı sıra, iki periyot halinde yaklaşık altı ay sü- Ersoy’un “Cenk Marşı (Uğurlar Ola)”na ait aşağıdaki mısralar li-
recek olan bu göreve ailelerimizi nasıl hazırlayacağımızı düşün- man çıkışımıza eşlik ediyordu. Gözler buğuluydu. Ama yürekler
dük ve süratle hazırlıklarımıza başladık. şendi. Büyük bir duygu yoğunluğu içerisindeydik.
Göstermiş olduğumuz hızlı reaksiyon ve kısa sürede gemiyi bu- 02 Temmuz’günü Etkin Çaba Harekâtı sona erdi ve Varna’ya in-
larak takibe başlamamız SNMG-2 Komutanı tarafından takdirle tikale geçildi. Aynı gün Aksaz önlerinde gemimize konuşlu AB-
karşılanmıştı. 17 saatlik bir takibin ardından yakın takip görevini 212 Helikopteri ile 2013 yılı subay atama emri ile gemimize ta-
ESPS BLAS DE LEZO ve ITS ALISEO’ya devrederek uzak takibe yin olan Dz.Kur.Yzb. Ceyhun AYDOĞDU planlı denizde akaryakıt
başladık. Bu hareketli saatler, 30 Haziran sabahı ESPS BLAS DE ikmalinden istifade ile TCG AKAR’dan gemimize transfer edildi.
LEZO boarding timi tarafından ticari gemiye bilgi destek harekâtı Müteakiben, akaryakıt transferinin tamamlanması ile Ege’yi ku-
icra edilmesi ve şüpheli bir bulgu edinilmemesi ile sona erecekti. zey yönlü katetmeye başladık.
Ayrıca yine ilk gün, Sofya Askeri Ataşesi, TCG SALİH REİS Komu-
tanı, TCG I.İNÖNÜ, TCG BORA ve TCG SIĞACIK Komutanları ve
beraberlerinde 25 personelin iştiraki ile DOBRIC Türk Şehitliği zi-
yaret edilerek çelenk koyma töreni icra edildi.
10 Temmuz günü T.C. Burgaz/Bulgaristan Muavin Konsolosu Sa- Ertesi gün Komutan, II.Komutan ve Savaş Harekat Subayı tara-
yın Reşit SAĞKOL tarafından gemimiz ziyaret edildi. fından tatbikat sonu değerlendirme brifingine ve Komutanımız
tarafından Bulgaristan Dz.K.K. ev sahipliğindeki öğle yemeğine
iştirak edildi.
Yaklaşık 5 günlük bir liman ziyaretinin ardından 11 Temmuz sa- BREEZE Davet Tatbikatının tamamlanmasını müteakip, kurduğu-
bahı tatbikatın seyir safhasına iştirak etmek üzere Varna lima- muz güzel dostluklar ve hatıraları geride bırakarak deniz eğitim-
nından avara ettik. 12 Temmuzda ESPS BLAS DE LEZO gemi- leri ile Odessa/Ukrayna’ya intikal seyri için son hazırlıklarımızı ta-
si ile personel mübadelesi icra edildi. Bu kapsamda 4 personel mamladık ve 16 Temmuz günü Varna’dan avara ettik.
karşılıklı olarak transfer edildi. Bu ziyaretlere iştirak eden perso-
nelimiz İspanyol HSH Fırkateyninin imkan kabiliyetlerini seyirde
de gözlemleme imkanı bulurken karşılıklı icra edilen bu faaliyet
ile iki gemi arasındaki ilişkiler güçlendirildi.
Her iki resepsiyon faaliyeti SNMG-2 Komutanı ve karargahı ile İntikalimiz esnasında ayrıca İyon Denizi’nin mavi sularında 30
İspanyol gemisi personelinin İstanbul’da bulunmaktan ve De- Ağustos Zafer Bayramı kutlanarak bir üst rütbeye terfi eden per-
niz Kuvvetlerimizin sergilediği ev sahipliğinden dolayı duydukları sonelimiz için denizde rütbe terfi töreni yapıldı.
memnuniyeti defaten dile getirmelerine vesile oldu, mevcut dos-
tane ilişkileri daha da pekiştirme ve geliştirme fırsatını sundu.
ITS STRIMBOLI Akaryakıt Gemisi’nin çektiği suüstü hedefine eğitimleri kapsamında hava savunma nizamının ilk gemisi ola-
(splash target) icra ettiğimiz 5/54 top ile suüstü atışında gös- rak yedeklenen hedefe başarılı bir şekilde yakın hava savunma
terdiğimiz başarılı performans sonucunda tatbikat planlama ma- atışı icra edildi.
kamınca Seçkin Gözlemci Günü’nde atış yapacak gemiler ara-
sına seçildik. BRMR-13 Tatbikatı kapsamında NATO’nun en üst makamları ile
bir çok ülke ataşe ve temsilcilerinin iştirak ettiği Seçkin Gözlemci
27 Eylül 2013 Preveze Deniz Zaferi ve Deniz Kuvvetleri Günü Günü’nde selamlama grubunda yer alıp, tatbikatın sancak gemi-
ana vatanımızdan 610 deniz mili ve Preveze’den 230 deniz mili si olan İtalyan Uçak Gemisi ITS CAVOUR’un 100 yd.sından 5/54
mesafede gemi dahilinde kutlandı ve uzaktan, görüntülü görüş- top ile selamlama atışı icra ederek Türk Deniz Kuvvetlerini ulus-
me sistemi ile TCG BÜYÜKADA’nın Donanmaya katılış törenine lararası arenada ve basında en iyi şekilde temsil etme imkanı
iştirak etmemiz bizim için bu anlamlı günde güzel ve ayrıcalık- bulmamız bizi ayrıca çok gururlandırdı ve mutlu etti.
lı bir anı oldu.
Müteakip günlerde yapılan Deniz Topçu Ateş Desteği
Eğitimleri’nde ise TEULEDA atış bölgesinde icra edilen endi-
rekt kara bombardımanı atışında 10 salvoda 8’i tam isabet ol-
mak üzere 9 isabet elde ederek, bu alanda da en iyi perfor-
mans sergileyen gemi olarak tatbikatın ve 15 yaşındaki şanlı
“SALİHREİS”in tarihine hoş bir anekdot daha bıraktık.
Bu atışlar sonrası Komutan’ın emri üzerine atış organizasyonu- Komutanının yoğun geçen tatbikatın ardından bir hediyesi gibiy-
na ithafen genel anons devresinden rahmetli Barış MANÇO’nun di. Kısa süreli de olsa bu turistik adayı görmek ve gezmek hepi-
“Ey Koca Topçu” şarkısının yayınlanması ve SHM’ye II.Komutan miz için unutulmaz bir anı oldu.
ve İkmal subayı tarafından getirilen tatlılar da daha fazlasını hak
eden personelimize birer motivasyon unsuru oldu. Barselona / İspanya Liman Ziyareti
Ayrıca, uzun süren seyir ve tatbikat faaliyetlerinin yoğunluğu ne- Palma liman ziyaretini takiben, planlı Barselona/İspanya liman
deniyle yorgun düşen personelin moral ve direncini artırmak adı- ziyareti maksadıyla 07 Ekim akşamında FGS SACHSEN ile bir-
na zaman zaman pasta günleri düzenlendi ve dondurma ikram- likte intikale geçtik. Barselona liman yaklaşma sularında sancak
ları yapıldı. gemisi ESPS BLAS DE LEZO ve Sancak Gemisi görevini devra-
lacak aynı sınıf ESPS ALVARO DE BAZAN Fırkateyni ile randevu
Yoğun ama bir o kadar da zevkli süren tatbikat faaliyetleri Türk tesis ettik ve sırayla girişi yaparak 08-13 Ekim tarihleri arasın-
Deniz Kuvvetlerinin şanlı geçmişine yaraşır şekilde tamamlan- da hepimizin görevin en başından beri hayallerini süsleyen bu li-
dı ve takiben FGS SACHSEN ile birlikte Palma/İSPANYA’ya inti- man ziyaretini gerçekleştirdik.
kale başlandı.
Bu liman ziyareti görevin ikinci periyodu için bir dönüm noktası
Palma / İspanya Liman Ziyareti da oldu. Zira 01 Eylül’den bu yana 38 günde sadece 4 gün liman
ziyareti yapmış ve kuvvet entegrasyon eğitimleri, Etkin Çaba Ha-
BRMR-13 Tatbikatı’nın hitamında kısa süreli akaryakıt bütünle- rekatı ve BRMR-13 Tatbikatı gibi yoğun faaliyetler icra etmiştik.
mesi maksadıyla Palma/İSPANYA’da 06-07 Ekim tarihler arasın- Bundan sonrası için ise nispeten kısa süreli deniz periyotları ve
da liman ziyareti icra ettik. ardından liman ziyaretleri bekliyordu bizleri. Bu nedenle de gö-
rev başlangıcında biraz da olsun endişe ettiğimiz periyodu başarı
Ziyaret süresince gemi personeli yoğun tatbikatın yorgunluk izle- ile geride bırakmış olmanın hazzı içerisinde girdik Barselona’ya.
rini silerken aynı zamanda Palma de Mallorca Adasını da gezme
imkânı buldu. Ziyaret hitamında Barselona/İSPANYA liman ziya- Liman ziyareti süresince koordinasyon toplantıları ve Komuta-
reti için intikale geçtik. nımızın iştirak ettiği makam ziyaretleri, ESPS BLAS DE LEZO’da
öğle yemeği, basın toplantısı ve yeni Sancak Gemisi ESPS
Liman ziyareti süresince denizciliğin ve gemiciliğin en güzel ALVARO DE BAZAN’da resepsiyon düzenlendi.
yönü olan, farklı yerleri görme hususuna da yakından şahit olu-
yorduk. Çoğumuz için ilk kez geliniyordu Palma’ya. Normal prog- Bu arada Barselona Başkonsolosumuz Sayın E.Salim YÜKSEL’in
ramımızda, planlı olmayan bu liman ziyareti İspanyol SNMG-2 gemimizi ziyareti ve Barselona’da vatan toprağına ayak basma
fırsatı bulması ile bizlere gösterdikleri yakın ilgi ve alakadan bü-
yük mutluluk duyduk.
Bu çerçevede, Salih Reis’in adının taşındığı ilk gemi olmamız ve landırırken her anında iliklerimize kadar hissettiğimiz, Türk De-
TCG SALİHREİS’in hizmete girdiği tarihten itibaren daha önce niz Kuvvetleri’ni ve yüce Türk Milleti’ni temsil etmenin haklı gu-
herhangi bir Fas limanını ziyaret etmemiş olması bu liman ziya- ruru ve onurunu bir kez daha içimizde, çok derinlerde yaşadık.
retini bizler için daha da anlamlı hale getirdi. Öte yandan, Atlas
Okyanusu’nun uzun dalga boylu akıntıları ile limandaki med ce-
zir etkisi gerçekten bizler için ayrı birer tecrübe ve hatıra oldu.
TCG Gelibolu İle Görev Devir / Teslimi da “gururlu geçmişimize” yaraşır şekilde şanlı sancağımızı dal-
galandırmıştık.
Görev süresince 167 gün ana üsten ayrı kaldık, 1.943 saat süre
ile 19.397 deniz mili seyir yaptık, 159 saat Suüstü Harbi, 120 Bizlere inanan ve güvenenleri mahçup etmemekti amacımız ve
saat Denizaltı Savunma Harbi, 30 saat Hava Savunma Harbi Eği- etmediğimizi umuyoruz. Dünyanın karşılaştığımız fırtınalarla de-
timi, 6 fiili silah atışı, 16 denizde ikmal eğitimi, 39 gün süre ile ğil, SALİHREİS’i sağ salim limana getirip getirmediğimizle ilgi-
10’u yabancı toplam 13 liman ziyareti icra ettik, eşsiz mesleki leneceğinin de farkındaydık. Getirmiştik O’nu limana. Emaneti
tecrübe ve anılarla vatana döndük. sahibine. Kendimizi sevdiklerimize. Mutlulukların ve huzurun en
büyüğüydü tattığımız.
Aksaz’daydık. TCG GELİBOLU’daki büyüklerimize, arkadaşları-
mıza, kardeşlerimize nöbet sırasını teslim ederek, SNMG-2 gö- Yenilerini tatmaktır amacımız, hedefimiz… Bilinmesini isteriz ki
revimizi sonlandırdık ve sevdiklerimize kavuşmak üzere Gölcük’e “SALİHREİS” ona inananları “Güvenilir Geleceğe” taşımak için
intikale geçtik. bundan sonra da var gücünü ortaya koymaya devam edecektir.
İntikalimiz süresince biliyorduk ki; görevimiz süresince adını al- “SALİHREİS” verilecek her türlü görevi, her denizde, her daim ye-
dığımız büyük Türk denizcisi Salih Reis’in 16’ncı yüzyılda ha- rine getirmek üzere hazırdır, hazır kalacaktır…
sım ve düşmanlarına göz açtırmadığı Akdeniz’in mavi suların-
06 Mart 2014 günü 09:00B’ta bu güzel kentimize veda etmenin hüznü ve aynı zamanda hiç liman yapmadan Trabzon’a kadar yaşa-
yacağımız seyrin heyecanı ile avara ederek Keşif/Gözetleme ve Karakol görevimize başladık. Görevimizin bu periyodunda tüm perso-
nelimizce en heyecan duyulan safhası hiç şüphesiz saat 17:45’te Türkiye’nin en kuzey ucu olan Sinop burnunun sancak tarafından
bordalanarak Doğu Karadeniz’e adım atılması anıydı. Herkes büyük bir coşku ile Sinop burnunu izliyor ve ilk defa Doğu Karadeniz’e
açılmanın onurunu birlikte yaşıyordu.
Tuzla Sınıfı Karakol Gemilerine (TSKG) tevdi edilen her türlü göre- Tüm hazırlıklarımızı bitirmiş, ziyaret edilecek limanlarla ilgili her
vin, vatan sathına yayılmış üslerde konuşlu bulunan TSKG’lerce konuyu Karadeniz Bölge Komutanlığı ile koordine ederek çözü-
başarı ile yerine getirildiği haberlerinin sınıfının ilk gemisi olan me kavuşturmuştuk.
TCG TUZLA (P-1200)’da yarattığı büyük sevinç ve moral;
ÇEŞM-İ CİHAN AMASRA soneli üzerindeki yarattığı heyecanı bir kez daha görme fırsa-
tı sunmuştu.
mi ziyaretlerde bulunmuş ve gemimizi halkın ziyaretine açmak Rize Valimiz Sn. Nurullah ÇAKIR’ın gemi personeline göster-
fırsatını da elde etmiştik. miş olduğu nezaket ilgi ve ağırlama davranışı ile sadece 2 sa-
atte 240’a yakın vatandaşımız gemimizi ziyaret etmesi bizlere
Rize halkının bahriye sevgisini bir kez daha görme fırsatı vermiş-
ti. Planlı bir liman ziyareti olmamasına karşın şehirde yaşayan
genç, yaşlı kadın erkek bir çok yurttaşımızın gemimize olan te-
veccühü bizleri onurlandırmış ve Yeşil Rize’miz hatıralarımızdaki
değerli yerini almıştı. Özellikle gemimizi tanıtırken bir çok sistem
ve cihazın milli sanayi üretimi olduğunu belirtmemizin, halkımı-
zın üzerinde yarattığı gurur duygusuna şahit olmuştuk.
TCG TUZLA (P-1200) Komutanlığı ailesi olarak yine bir ilki ba-
şarmanın verdiği mutluluk ve gururla müteakip dönemlerde De-
niz Kuvvetlerimiz tarafından tevdi edilecek her türlü göreve hazır
olmanın haklı sevincini yaşıyoruz. ‘’Selam sana şanlı sancak, şe-
refimiz sensin ancak!’’ mısralarının taşıdığı vatan, millet ve bah-
TCG TUZLA Rize’de
riye sevgisini yaşayarak hissetmemize vesile olan daha nice gö-
(Rize Valisi Sn.Nurullah ÇAKIR ve TCG TUZLA K. Dz.Yzb.Arif ERDEM) revlerde bulunmak dileğiyle.
1881 yılında İstanbul’da doğan Rauf Bey, hatıralarında denizle içiçe büyümesini, “Ömrümde ilk hatırladığım şey
İskenderiye Korveti’yle yaptığım seyahattir.” şeklindeki sözleriyle anlatmaktadır.
besiyle İngiliz donanmasında görev ya- tekrar atanmış ve bu gemideyken Os- re Almanya’ya gitmiştir. Gemi, mâli yeter-
pan Mehmet Muzaffer, çeşitli görevlerden manlı Donanması’nda danışman olarak sizlikler yüzünden altı yıldan fazla bir süre
sonra bahriye birinci ferikliğine (korami- bulunan Bucknam Paşa refakatinde İngil- burada yattıktan sonra 4 Ocak 1907 tari-
ral) yükselmiş, daha sonra Şura-yı Bahri- tere ve Amerika’daki gemi inşa tezgahla- hinde İstanbul’a getirilmiş, aynı gün Rauf
ye Riyaseti’nde (Deniz Şurası Başkanlığı) rını inceleme fırsatı bulmuştur.5 Bu sırada Bey, kıdemli yüzbaşı rütbesine atanmış-
bulunmuş, vefatına kadar da ayan azalı- Osmanlı Devleti uzun süredir ihmal etti- tır. Aynı firmaya (Germenia Werft) ısmar-
ğı yapmıştır.3 1881 yılında İstanbul’da ği donanmasını 19. yy’ın sonunda mevcut lanan Peyk-i Şevket ve Berk-i Satvet 13
doğan Rauf Bey, hatıralarında denizle içi- bütçe olanaklarıyla ayağa kaldırmaya ça- Kasım 1907’de İstanbul’a gelmiş; 14 Ka-
çe büyümesini, “Ömrümde ilk hatırladı- lışmış, bu amaçla Mesudiye ve Asar-ı Tev- sım 1907’de Rauf Bey, Almanya’daki tec-
ğım şey İskenderiye Korveti’yle yaptığım fik zırhlılarının yenilenmesi ve yeniden do- rübesine istinaden 2 Mart 1907 tarihinde
seyahattir.” Babam Sakız’da bulunuyor- natılması çalışmaları başlatılmıştır. Ame- Peyk-i Şevket Torpido Kruvazörü’ne atan-
ken Girit’e deniz kumandanı vekili oldu. rikan yapısı Mecidiye, İngiliz yapısı Hami- mıştır.6
İskenderiye Korveti’ne binerek yola çık- diye ve İtalyan yapısı Drama muhafazalı
tık. Bir müddet Girit’te kaldık. Pek küçük- kruvazörlerinin 1904 yılının sonuna kadar İlk fiili görev: Sisam Ayaklanması
tüm, vaktim tamamıyla denizcilerin ara- hizmete alınması planlanmıştır. II. Abdül-
sında geçiyordu. Girit’te bir tersane bu- hamid döneminde siyasal konjöktüre uy- Bu sırada Sisam Adası’nda, 1908 yılı
lunması ve Suda Limanı’nda daima harp gun olarak sınır savunmasını sürdürebile- başlarında huzursuzluk baş göstermiş
gemileri toplanması dolayısıyla adada de- cek bir filonun kurulması için çabalar sarf ve Bâb-ı Ali tarafından Sisam Beyi ola-
nizci hayatı fazlacaydı. Ben de tam ola- edilmiş, Peyk-i Şevket ve Berk-i Satvet rak görevlendirilen Kupas Efendi’ye kar-
rak denizcilik hisleriyle büyüyordum. Bir torpido kruvazörleri, Hamidiye, Akhisar, şı bir isyan hareketi başlatılmıştı. Du-
gün kayık yüzdürmeye çalışırken havu- Antalya ve Demirhisar sınıfı torpido bot- rum İstanbul’da öğrenilince II. Abdülha-
za düştüm, boğulmaya kılpayı kalmıştı, lar ile Samsun sınıfı destroyerlerden olu- mid ayaklanmanın bastırılması maksa-
sonradan Kızılay’ın başına geçen Albay şan 19 parçalık filo imparatorluğun çeşitli dı ile Ada’ya asker çıkarılmasını istedi ve
Dr. Mehmet Ali Bey hayatımı kurtarmıştı” bölgelerine konuşlandırılmıştır. gerçekleşecek olan harekâtın donanma
şeklinde sözlerle anlatmaktadır.4 tarafından himaye edilmesi emrini ver-
di. Bunun üzerine Bahriye Nezareti; Ha-
Babası Girit’ten sonra Trablusgarb’a ko- midiye, Peyk-i Şevket, Marmaris, Ayıntap,
modor olan Rauf Bey, ilk ve orta öğre- Bafra, Haleb, Hudeyde ve Dikili gemileri-
nimini burada tamamlamış, Trablusgarb ni isyanın bastırılması için bölgeye gön-
Askeri Rüştiyesi’ne gitmiştir. 1896 yılın- derme kararı aldı.7 Filo Komutanı Amiral
da abileri gibi denizci olmak için anne- Galatalı Halil Paşa, Sadık Paşa ile birlik-
siyle beraber İstanbul’a giden Rauf Bey, te 13 Mayıs 1908 sabahı İzzeddin Vapu-
ders yılı başladığında bahriyenin özel sı- ru ile İstanbul’dan ayrılarak 15 Mayıs sa-
nıflarında üç ay kalmış, ertesi yılın ba- bahı Sakız Adası’na vardı. Bu esnada fi-
şında (1896) 320 numara ile Bahriye lonun diğer gemilerinden olan Marma-
Mektebi’ne başlamıştır. 13 Mart 1897 ris Gambotu, 14 Mayıs günü Sisam-Vati
tarihinde mezun olarak Harbiye Sınıfı’na Limanı’na vardı ve durumun ciddiyetini
geçmiş, 29 Mart 1899’da mühendis bah- görerek tehlikeyi Saray’a bildirmek üze-
riye mülâzımı (deniz teğmeni) rütbesine re Kuşadası’na geçti. Sisam Adası’ndaki
Selimiye Fırkateyni’ne atanmıştır. Bura- mevcut durumu Saray’a bildirdikten son-
da intibak eğitimini tamamladıktan son- ra, kuşatma altında bulunanlara erzak
ra 1 Nisan 1899’da İdare-i Mahsusa Garb ve cephane alarak tekrar Vati’ye döndü.
Vapuru’na seyir subayı olarak atanmıştır. Marmaris Gambotu’nun Ada’ya gelme-
Aynı rütbede bir kez daha tayin görerek sinden sonra filonun diğer gemileri de
29 Eylül 1900 yılında Mesudiye Zırhlısı’na Ada’ya gelmeye başlamıştı. İlk etapta Filo
seyir subayı olarak katılmıştır. 9 Nisan Komutanı Amiral Halil Paşa, Dikili Vapu-
1901’de üsteğmen olan Rauf Bey, 28 Ka- ru ile gelen birliğin Vati Limanı’nın doğu-
sım 1901’de Hamidiye Torpidobotu’na sundaki mendireğe çıkarılması ve Ada’da
ikinci süvari olarak atanmıştır. Dönem ko- mahsur kalan askerlere yardım edilmesi
şulları itibariyle çok etkin olmayan bu gö- kararını vermişti. Ancak, yardım birliği ka-
revlerde Haliç’te mesai yapmak zorun- raya çıkmak üzereyken bir saldırıyla kar-
da kalmıştır. Başarılı bir subay ve iyi sevi- şılaştı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Bu
yedeki İngilizce bilgisi sayesinde yurt dışı Rauf Bey, bu yeniden yapılandırıl- olaydan sonra birkaç gün içinde Bafra,
temaslarda ve toplantılarda yavaş yavaş ma sürecinde 28 Ekim 1906 tarihin- Ayıntap, Hamidiye ve Peyk-i Şevket ge-
öne çıkmaya başlamıştır. 23 Nisan 1904 de Almanya’nın Kiel Kenti’nde Germe- milerinin Vati Limanı’na demirleyerek 8 is-
tarihinde yüzbaşı olan Rauf Bey, aynı yı- nia tezgahlarında yenilenmekte olan yancıların mevzilerini top ateşine tutması
lın 23 Ağustos günü Mesudiye Zırhlısı’na Asar-ı Tevfik Zırhlısı’nı teslim almak üze- ve hemen akabinde 17 Mayıs günü Haleb
ve Hudeyde nakliye gemilerinin 1.500 ki- yorduk. Öğleden sonra beraberinde lima- tusunda İngiltere’ye gitti. İngiltere’de ge-
şilik bir kuvveti Sisam’a getirmesi kontro- na demirleyebildik.” 9 rek personelinin disiplini gerekse temizliği
lün ele geçirilmesine ortam hazırladı. Filo- bakımından ön plana çıkan Hamidiye Kru-
nun toplanmasından sonra yapılan müza- 5 Mayıs 1909 tarihinde Hamidiye vazörü, diğer devletlerin takdirini kazandı.
kerelerde karaya çıkarma yeri olarak Ma- Kruvazörü’ne atanan Rauf Bey, tarihe ge- ”The Times” konuyla ilgili yapmış olduğu
lagar civarı tespit edildi ve emniyeti sağ- çecek ve onu “Hamidiye Kahramanı” ya- haberde “Barbaros’un torunları bizi fet-
lamak için bölge top ateşine tutuldu. Fi- pacak olaylar silsilesinin içine girmişti. hettiler.” şeklinde bir açıklamada buluna-
likalara bindirilen askerler ise istimbotla- Hamidiye’de Nisan 1910’da patlak ve- rak olayı tüm dünyaya duyurdu.13 7 Ma-
rın yedeğinde karaya çıkarıldı. Kara-deniz ren Arnavutluk ayaklanmasına müdaha- yıs 1910’da icra edilen taç giyme merasi-
işbirliğinin etkin olarak gerçekleştirildiği le edilmesi ilk görevi olmuştu. Hamidiye mine müteakip telsiz tertibat işlemi de ta-
bu çıkarma harekâtında, Hamidiye Kruva- Kruvazörü Erkan-ı Harbiye Umum Reisi’ni mamlanan Hamidiye, Türk donanmasında
zörü karaya çıkanlara destek atışı yap- Arabistan’daki Havran ve Hasin bölge- telsiz telgrafla donatılan ilk gemi olma ay-
tı. Harekât neticesinde isyan bastırıldı ve lerindeki kuvvetlerin idaresini ele almak rıcalığını elde etmişti. Hamidiye telsiz ter-
kontrol tam manasıyla Osmanlı kuvvetle- amacıyla bölgeye götürmek üzere 18 Şu- tibatı yerleştirildikten sonra, dönüş yo-
rinin denetimine geçti. bat 1911 tarihinde hareket ederek bölge- lunda 2 Ağustos 1910 tarihinde Trablus-
ye gitmiş ve burada caydırıcı unsur olarak garp Limanı’nı ziyaret etti ve Müslüman
Bulgarların bağımsızlıklarını ilânı, Avus- görev yapmıştır.10 halk tarafından tam bir bayram sevinciy-
turyalıların Bosna-Hersek’i ve Girit’in le karşılandı.
Yunanistan’ın ilhakı olayları nedeniy-
le oluşan siyasal gerginliğin devam etti-
ği sürecin sonunda II. Meşrutiyet 24 Tem-
muz 1908 tarihinde ilan edilmişti. Deva-
mında patlak veren 31 Mart Olayı sonra-
sında Mehmed Reşad tahta çıkmış, do-
nanmanın yeniden şekillendirilmesine ka-
rar verilmiştir. Bu amaçla İngiliz danış-
man Amiral Gamble’ın isteğiyle donanma
Adalar Denizi’ndeki Kerpe Adası’na ka-
dar uzanan bir tatbikat yapmıştı. Peyk-i
Şevket’te görev yaptığı bu süre zarfında
Albay Hakkı komutasındaki Hamidiye’nin
hız tecrübelerini Rauf Bey şöyle aktar-
maktadır:
rev nedeniyle “Osmanî Nişanı” ile ödül- Başkomutanlığın bu öngörüsü çerçeve- geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu mu-
lendirilmişti. 14 Eylül 1911 tarihinde ge- sinde Rauf Bey’in komuta ettiği Hamidi- harebede Stroki, Draçki ve Smeli torpido
çici olarak kışla gemisi olarak kullanılan ye Kruvazörü o sırada Mecidiye ile birlik- botları ciddi yaralar almıştır.21 Hamidiye,
Aziziye Zırhlı Fırkateyni’ne atanmış an- te Sinop açıklarındaydı. Ayrıntılı plan bel- 16 Aralık 1912’deki İmroz Savaşı’na gir-
cak 1 Mart 1912 tarihinde tekrar Hami- li olmamasına rağmen savaşın başın- memiş ancak 22 Aralık’ta yapılan saldırı
diye Kruvazörü süvarisi olarak görevlen- da Hamidiye, Karadeniz’de karakol gö- harekâtında görev alarak Yunan denizal-
dirilmiştir.15 revi yapmakla görevlendirilmişti. Uşi tısı Delphin’e zayiat verdirmeyi başarmış-
(Ouchy) Antlaşması’nın imzalandığı ve tır. 4 ve 11 Ocak 1913’te de tekrar Adalar
29 Eylül 1911’de patlak veren Trablus- Osmanlı-İtalyan Savaşı’nın resmen bitti- Denizi’ne çıkarak harekâtlar icra etmiştir.
garb Savaşı’na hazırlıksız yakalanan Os- ği süreçte müsait durumdan faydalanan
manlı Donanması bu savaşta İtalyanlara Yunan donanması Averoff Kruvazörü’nün Akın Harekâtı ve Rauf Bey
karşı Preveze, Beyrut ve Konfide’de ağır etkin kullanımı sayesinde üç ay içinde
kayıplar vermiş, Erkan-ı Harbiye Umum tüm adaları işgal etti. Karadeniz’de bu- Yüzbaşı Rauf Bey’in dünya denizcilik tari-
Reisliği’nin tasarrufu ile yeni katılan mu- lunan Hamidiye’nin muharebe anlamın- hine geçmesine neden olan asıl olay ise
harip gemiler savaşa aktif olarak sokul- daki ilk görevi 19 Ekim 1912’de Var- 14 Ocak-7 Eylül 1913 tarihleri arasında
mamıştır. Rauf Bey’in sonradan komutan na bombardımanına katılması olmuştur. icra ettiği “Akın Harekâtı”dır. Asıl amacı
olarak görev yaptığı Hamidiye bu savaş- Hamidiye, Kavarna-Ahtabolu Hattı’nda Yunanistan tarafından I. Balkan Savaşı sı-
ta Trablusgarb’a ikmal sevkiyatında gö- gözetleme görevi yapmış ve dönüş yo- rasında işgal edilen adaların geri alınma-
rev almıştı.16 lunda Bulgar Goleti Ferdinand’ı yedeği- sı olarak ortaya çıksa da yapılan harekât
ne almayı başarmıştı.19 Bulgarların kara çok farklı bir mahiyete bürünmüştür. Baş-
Balkan Harbi’nde Rauf Bey harekâtının Çatalca’ya kadar ilerleme- ta Averoff olmak üzere Yunan donanması-
si üzerine Osmanlı şark ordusunun do- nı üzerine çekmeyi hedefleyen bu harekât
Osmanlı Devleti Trablusgarb’ın İtalya ta- nanma tarafından desteklenmesi gün- sayesinde Osmanlı donanmasının adalara
rafından işgali üzerine bütün dikkati- deme gelmiş ve bir “kara-deniz işbir- karşı taaruzî bir harekât icra etmesi plan-
ni bu yöne toplamış olduğundan Balkan liği” harekâtı ortaya çıkmıştı. Hamidi- lanmıştır.
Yarımadası’nda oluşan sıcak gelişmelere ye 7 Kasım 1912 günü Tekirdağ kıyı-
ve gerginliklere yeterince önem verme- larına ve 9 Kasım’da Silivri’ye asker çı- Bunun için Yüzbaşı Rauf Bey, Bahriye Na-
mişti. Balkan devletlerinin kendi araların- karmış, 13 Kasım’da Kalikratya sırtları- zırı Çürüksulu Mahmut Paşa’yı ziyaret etti
daki anlaşmazlıkları giderdiği bir dönem- na bombardıman icra etmiş, 16 Kasım’da ve ondan bu harekâtla ilgili izin istedi. Gö-
de Osmanlı askerî idaresi “ittihatçı”, “iti- Küçülçekmece’de kömür ikmali yapmış- rüşme neticesinde ilgili makamların da
lafçı” ve “halaskârân” gibi gruplaşmalar tı.20 Marmara’daki bu harekâtlardan son- onayı alınarak Akın Harekâtı’nın gerçek-
içindeydi. Donanmanın idaresi konusun- ra Hamidiye yeni verilen emir gereği Bul- leştirilmesi kararı alındı. Donanma-yı Hü-
da da Başkomutanlıkla Donanma Komu- gar Torpido botlarını imha etmek mak- mayun Kumandanlığı’nın, 13 Ocak 1913
tanlığı arasında ciddi fikir ayrılıkları mev- sadıyla tekrar Karadeniz’e açılmış, Ka- tarihinde Hamidiye süvarisine yollamış ol-
cuttu. Balkan Savaşları aşamasına gelin- sım 1912 tarihinde Varna Limanı dışın- duğu muhtırayla harekâtın resmen başla-
diğinde Bahriye’nin genel planı hâlâ Ça- da muharebeye girmiştir. Gece hücumla- tılması emri verildi.
nakkale ve İzmir önlerinde bulunan İtal- rına karşı bir eğitim yapılmadığından Rauf
yan donanmasının muhtemel bir taarru- Orbay, muharebe sırasında kendi inisiya- “Donanma-yı Hümayun Kumandanlığı Ha-
zuna karşı Çanakkale’yi korumak, Bul- tifi ile hareket etmiştir. 400 metre me- midiye Kruvazörü Hümayunu Süvarisine
garlara karşı da Karadeniz’de taaruzi safeden aldığı bir torpido yarası üzerine Muhtıra- 6649/28 Barbaros Zırhlısı Hü-
bir harekât yapmaktı.17 Nihayet Donan-
ma Komutanı Vekili Albay Tahir, 16 Ekim
1912 günü saat 22:00 civarında Başko-
mutanlık Vekaleti’nden;
15 Ocak 1913’te Yunan üssü Şıra’yı rek dışından 78 dereceye yol verdi. Saat
bombardıman eden Hamidiye, 18 Ocak’ta 1:45’te kıbleye döndü. Ancak çıkan fır-
Beyrut’ta su ve kömür ikmali yapmış, 19 tına sebebiyle rota değiştirmek zorunda
Ocak’ta Port Said’e gelmişti. 20 Ocak ta- kaldı.24
rihinde Süveyş Limanı’na demirleyen Ha-
midiye, devletlerarası hukuk kuralları ge- 18 Şubat 1913 sabahı fırtına hafifleme-
reği tarafsız bir ülkenin limanında en fazla ye başlayınca Hamidiye rotasını değiştir-
24 saat kalabilmekteydi. Yunan donanma- di. Sicilya’nın batısına doğru seyir yapı-
sının iki kruvazörle iki muhribinin İsken- lacaktı. Yaklaşık dört günlük bir seyirden
deriye açıklarında Hamidiye Kruvazörü’nü sonra Yunan donanmasına görünmeden
mayunu 31 Kanun-i evvel 328 (13 Ocak bekledikleri önceden bildirilmiş olduğu 22 Şubat 1913 tarihinde saat 08:15’te
1913) Nara Donanma-yı Hümayun’un için Rauf Bey, Süveyş Kanalı’na girmeden Gazze’ye demirlendi. Hamidiye’nin bu
harekâtını kolaylaştırmak için hükümeti- önce Başkomutanlık Vekâleti’ne bir telg- seyrindeki asıl amacı düşman deniz tica-
mizce Akdeniz’e Yunan sahilinde ve Baş raf çekerek Akdeniz’deki harekâtın kolay- retine taarruz etmekti. Nitekim seyir es-
Kumandanlığın emri ve uygun görmesiyle laştırılması için donanmaya sık sık çıkış- nasında bir yelkenli durdurularak kont-
Akın Harekâtı’nın yapılması uygun görül- lar yaptırılarak düşmanın dikkatinin bo- rol edilmiş, ancak bu yelkenlinin İtal-
müş ve bu husus için kumandanızda bu-
lunan Hamidiye Kruvazörü uygun görü-
lüp dirayet ve himmetinize havale kılın-
mıştır. Allah’ın yardımıyla gece karanlık-
ta ve hava durum uygun olduğunda hare-
ket ederek görevinizi yapmaya başlayınız.
İnayet haktandır.’’ 22
büyük ilgi gösterdiler. Ertesi gün gece- da yaptı. Antalya’da hazırlıklarını tamam- harekâtı sonucunda 11 Eylül 1913’te “II.
yarısından sonra yola çıkan gemi, 25 layan Hamidiye, Akın Harekâtı’na de- Derece Osmanî Nişanı” ve “Altın İftihar
Şubat’ta Kekova Limanı’na yanaştı. Yu- vam maksadıyla 30 Mart tarihinde An- Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.31
nan gemilerinin ufukta görünmesinden talya Limanı’ndan hareket etti. Ypapan-
dolayı burada fazla kalamayan Hamidi- Hamidiye kahramanı Rauf Bey, daha son-
ye, 26 Şubat’ta geceyi Tekfurova’da ge- raki söyleşilerinde “Akın Harekâtı” için bu
çirdi. 28 Şubat günü saat 13:25’te An- konudan mümkün olduğu kadar bahset-
talya Limanı’na demir atan gemi, gün bo- meyecek, ısrarlı sorulara ise “biz orada
yunca ziyaretçilerle doldu taştı.27 görevimizi yaptık” şeklinde cevaplar ve-
rerek geçiştirecektir. İşte bu kahraman,
Bu arada Arnavutluk kıyılarının Yunan ab- bir o kadar da alçakgönüllüdür.32 Sonra-
lukası altında bulunmasından ötürü Garp dan Birinci ve İkinci Dünya Savaşların-
Ordusu’na ikmal yapılamıyordu. Başko- da kruvazörümüzü taklit ederek açık de-
mutanlığa göre, Hamidiye Kruvazörü bu nizlerde, çok daha uygun şartlarda aynı
cephane ve parayı Arnavutluk kıyısına gö- harekâtı yürütmüş yabancı bahriye kruva-
türebilecek olan tek vasıtaydı. Bahse konu zörlerinden hiçbirisi kruvazörümüzün ya-
cephane ve para İstanbul’dan, Trablus- şadığı müddeti yaşayamadıkları gibi neti-
şam civarında küçük bir ada olan Arvat’a cede de aynı başarıya ulaşamamışlardır.33
sevk edilmişti. Bu nedenle Hamidiye Kru- Hamidiye, dünya harp terminolojisine yeni
vazörü 1 Mart 1913 günü Antalya’dan bir terim ekleyerek bu şekildeki savaş sa-
hareket ederek 2 Mart günü Arvat’a ulaş- natının ilk örneğini vermiştir.
tı. Burada “hediye gelen erzak ve Cavit ve
Zeki Paşalar orduları için Semene Nehri Hamidiye’de Rauf Bey, yalnızca
munsabbına çıkartılacak olan 1.000 lira Akdeniz’de akın harekâtı yapmakla kal-
ile 200 sandık top cephanesi gemiye yük- mamış, pek çok savaş taktiğini de ge-
lendi, ayrıca 200 ton kömür alındı.” 28 liştirmiştir. Bir sahte baca eklemekle ge-
minin dış görünüşünü değiştirip düşma-
6 Mart’ta İskenderun’a gelen gemi bura- nı aldatmak ilk olarak Rauf Bey tarafın-
da birkaç sandık cephane aldıktan son- dan uygulanmıştır. Bu aldatmaya Cid-
ra Papadola yönüne seyre başlamıştı. dis Yelkenlisi’ni yedeğine alan Hamidi- de rotasında başvurmuştur. O zaman-
Saat 18:07’de Papadola Limanı’na demir ye, Silifke civarındaki Beşparmak mevki- lar Hamidiye’nin başlattığı bu aldatma
atan Hamidiye, Arnavutluk istikametin- ine geldi. Ancak bu zaman zarfında yapı- taktiği tüm denizcilik dünyasında bü-
de yapacağı harekâta başlamadan önce lan harekât dokuz yaşına giren gemiyi ol- yük yankılar uyandırmıştır. Birinci Dün-
hazırlıklara girişti. 08 Mart’ta Papadola dukça yıpratmıştı. Ciddi derecede tamire ya Savaşı’nda Emdem ve Lowe ile İkinci
Limanı’ndan hareket eden Rauf Bey, 12 muhtaç olmasının yanı sıra, Suriye açıkla- Dünya Savaşı’nda Scanhorst ve Bismark
Mart’ta Arnavutluk kıyılarına varmış, Şın- rında Yunan savaş gemilerinin bulunması gibi Alman korsan kruvazörlerine ilham
gın Limanı’nda 8 Yunan ticaret gemisini Kızıldeniz’e geçişi zorunlu hale getirmişti. kaynağı olmuştur. Bunlardan Almanların
batırmıştır. Yakıt ikmali için İskenderiye’ye ünlü Emden Korsan Kruvazörü komutanı
gitmeye karar veren Hamidiye Kruvazörü, Geminin kazanlarında ortaya çıkan aksak- Müller, Penang Limanı’na girerken gemi-
16 Mart 1913 günü İskenderiye’ye ulaş- lıklar sebebiyle Gazze’ye gönderilen mu- sine dördüncü bir baca ekleyip İngiliz kru-
tı. Burada, Mısır Hidivi aracılığıyla teda- habere filikası karaya çıkarken alabora ol- vazörü görünüşünü vermiştir. Böylece li-
rik edilen 450 ton kömürü liman dışın- muş ve mürettebattan dördü şehit olmuş- manda bulunan Yemşuy adlı Rus kruvazö-
da alarak, 17 Mart günü Gazze’ye doğ- tu. Gemi komutanı Yüzbaşı Rauf bu üzü- rünü ve Fransız destroyeri Muske’yi batır-
ru yola çıktı. Gazze’de Binbaşı Ömer cü haberi verirken geminin kazan arıza- mıştır. İngilizler de Rauf Bey’e çok büyük
Fevzi’nin yönlendirmesiyle kömür ikmali sı ve kömürsüzlük nedeniyle Kızıldeniz’e bir hayranlık duymuşlar, Hamidiye’nin Ak-
için Hayfa’ya gitti. Hayfa’dan sonraki du- geçeceğini Bahriye Nezareti’ne çektiği deniz harekâtını Harp Akademisi’nde ders
rak Beyrut’tu. Beyrut, teslim edilemeyen telgrafta bildirmişti.29 Yazışmalar netice- olarak anlatmışlardır. Londra Büyükelçili-
bir emanetin iade edileceği duraktı. sinde gemi, 6 Nisan 1913’te Port Said’e ği görevi sırasında İngilizlerin Rauf Bey’e
ulaşarak demirledi. 8 Nisan’da kanaldan çok büyük saygı göstermelerinin nedeni
Hamidiye Süvarisi Rauf Bey, Beyrut’ta geçen gemi 5 ay boyunca Kızıldeniz’de de Hamidiye’nin Akdeniz harekâtındaki
kalmanın tehlikeli olacağını düşüne- kalmışır. 21 Ağustos’ta Süveyş’ten çı- korkusuzluğu olmuştur.
rek, Anamur kıyılarındaki Kavaliyar’a kan Hamidiye, Gazze’de kalan persone-
gitmeyi uygun görmüştü. 23 Mart’ta lini aldıktan sonra İzmir’e doğru yol alıp “Mektep sıralarındayken hepimizin bütün
Kavaliyar’da 110 ton kömür ikmali yapıl- 6 Eylül’de Çanakkale’ye oradan da 7 gayesi ilerde bir kruvazöre komuta ede-
dıktan sonra Alanya’ya geçildi ve erzak Eylül’de İstanbul’a varmıştır.30 Dönüş yo- rek Hamidiye’yi taklit etmek ve onun ko-
alındı. Gemi daha sonra Antalya’ya ge- lunda 3 Ağustos’ta binbaşı olan Rauf Bey, mutanı gibi dünyanın hayranlığını üze-
çerek son 110 ton kömür ikmalini bura- dünya denizcilik tarihine geçen bu korsan rimize çekmekti.” Hamidiye’yi ve komu-
tanı Hüseyin Rauf Bey’i öven yukarıdaki Almanya Büyükelçisi Wangenheim ile Sait sından sonra Karadeniz filosunun başın-
sözler her ne kadar İngiltere’nin Harici- Halim ve Enver paşaların yaptığı gizli an- da Alman bir amiralin bulunmasına itiraz
ye Vekili Anthony Eden’in (daha sonrala- laşmadan haberdar olan İngiltere sancak eden Rauf Bey, 5 Haziran 1918’de isti-
rı (1955-57) İngiltere Başbakanı) sözleri çekme töreninden yarım saat önce ge- fa etmiştir. Cemal Paşa bunu kabul etme-
de olsa tüm dünyadaki genç bahriyelilerin miye el koydu. Bu koşullarda İstanbul’a miş savaşın son döneminde Bahriye Mek-
düşüncesini dile getirmiştir.34 dönmek zorunda kalan Rauf Bey, 30 tebi Müdürü Cevat Bey (TOYDEMİR)’in
Ağustos’ta geçici olarak merkeze alındı.36 Heybeliada’daki evine 4 ay süreyle misa-
Sultan Osman-ı Evvel fir olmuştur. Talat Paşa hükümetinin isti-
Rauf Bey, I. Dünya Savaşı’nın patlak ver- fası üzerine görevi üstlenen Ahmet İzzet
Dretnotu Komutanlığı mesinden sonra İran ve Irak’ta Teşkilat-ı Paşa Kabinesi’nde 14 Ekim 1918’den iti-
Mahsusa’nın bir görevlisi olarak bulun- baren Bahriye Nazırlığı görevini üstlen-
1913 yılı içinde Osmanlı Devleti’nin muş, 20 Ocak 1915’te Bahriye Neza- miş bu O’nun son askeri görevi olmuştur.
İngiltere’ye ısmarladığı ve Donanma reti 1. Daire Reisliği’ne atanmıştır. Kur- 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni
Muavenet-i Milliye Cemiyeti’nin katkıla- may Başkanlığı fonksiyonunda harekât imzalayan Rauf Bey, 11 Kasım’da ku-
rıyla ödenen Sultan Osman ve Reşadi- işlerini yöneten bu dairede iken 4 Ekim rulan Ahmet Tevfik Paşa Hükümeti’nde
ye dretnotlarının alım sürecine girilmiş- 1915’te Kerkük’te yarbaylığa terfi et- yer almamış ve 19 Şubat 1919’da
ti. Bu kapsamda “Hamidiye Kahramanı miş, 18 Eylül 1917’de albaylığa terfi et- Merkez Gemisi kadrosuna atandıktan
Rauf Bey” 8 Ocak 1914 tarihinde resmen miştir.37 Şam’da bulunan Bahriye Nazı- sonra 3 Mayıs 1919’da Anadolu hareke-
Sultan Osman-ı Evvel Dretnotu komutan- rı Cemal Paşa ile görüşmeler yaptık- tine katılmıştır.39 Amasya Genelgesi’nin
lığına atanmıştır.35 Rauf Bey ve bin kişi- tan sonra 1917 yazında onunla beraber altında imzası bulunan Rauf Bey, son
lik mürettebatı Reşit Paşa Vapuru ile Sul- Almanya’ya ziyarette bulunmuş, bura- Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Sivas
tan Osman’ı almak için Londra’ya gitmiş- da ona donanmayla ilgili fikirlerini ve Al- Mebusu, Misak-ı Milli mimarı, Malta sür-
ti. 2 Ağustos 1914 günü son taksiti olan man danışmanlara ihtiyaç olmadığını be- günü, 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi
yedi yüz bin lira da ödenerek teslimi ko- lirtmiştir. Cemal Paşa ile birlikte Hamburg Sivas mebusu ve Bayındırlık Baka-
nusunda anlaşmaya varıldı. Aynı günlerde Şehri ve limanı ile Krupp Tersanelerinde nı, ilk Başbakan, Cumhuriyet dönemi
dünyada sıcak gelişmeler yaşanmaktay- incelemelerde bulunmuştur. Yılın sonu- Kastamonu Milletvekili ve Londra
dı. Avusturya-Macaristan Sırbistan’a, Al- na doğru Brest-Litovsk Antlaşması görüş- Büyükelçisi olarak ulusumuza sivil ya-
manya Rusya’ya, İngiltere ve Fransa da melerine Bahriye Müşaviri olarak 25 Ara- şamında da büyük hizmetler vermiş bir
Almanya’ya savaş ilan etmişti. Tüm bu lık 1917’de görevlendirilmiştir.38 2 Mart “Bahriyeli” olarak tarihe geçmiştir.
karışıklıkları fırsat bilen ve 2 Ağustos’ta 1918’de nihai antlaşmanın imzalanma-
DİPNOTLAR
1. * Piri Reis Araştırma Merkezi Şube Müdürü
** Piri Reis Araştırma Merkezi Şube Müdür Yardımcısı
Deniz Müzesi Zafer Orbay Arşivi, “Rauf Orbay’ın İzahlı Kısa Şeceresi”
3. Deniz Müzesi Zafer Orbay Arşivi, “Rauf Orbay’ın İzahlı Kısa Şeceresi”
4. Deniz Müzesi Zafer Orbay Arşivi, “Rauf Orbay’ın İzahlı Kısa Şeceresi”
6. A. Güleryüz-B. Langensiepen,age, s. 22, 86, 112; Deniz Tarihi Arşivi, Künyeler Bölümü 56/1, s. 121.
7. BOA, Y. PRK. Başkitabet (BŞK), 79/94 Ek:1’den akt. Ersan Baş, Gazi Hamidiye ve Akın Harekatı, s. 15.
10. Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (Osmanlı Dönemi 1911-12 Osmanlı İtalya Harbi Deniz Harekatı), C. 3, Genel Kurmay
Yayınları, Ankara 1980, s. 4, 5.
12. BOA, Y.PRK.EŞA, 44/26 Ek:1’den akt. Ersan Baş, age, s.20
16. Bu savaştaki gayretinden dolayı Altın Liyakat Madalyası almıştır. Deniz Tarihi Arşivi, Künyeler Bölümü 56/1, s. 121.
18. Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (Balkan Harbi Osmanlı Deniz Harekatı 1912-1913), C. 6, s. 71.
19. Gökhan Atmaca-Levent Tonyalı, Türk Deniz Harp Tarihi Atlası, s. 89.
20. Deniz Tarihi Arşivi, Hamidiye Kruvazörü 1913, Hamidiye Hatıratı, s. 17, 18.
22. Deniz Tarihi Arşivi, Hamidiye Kruvazörü Rapor Kayıt Defteri, Gemiler Bölümü, DSN: 3529.
27. Ahmed Cemaleddin Saraçoğlu, Rauf Orbay ve Hamidiye: Gazi Hamidiye’nin Şanlı Maceraları, s. 169-170.
28. Deniz Tarihi Arşivi, Hamidiye Kruvazörü Seyir Jurnali, Nu. 3906. Bu konuda daha önce yapılan çalışmalarda Arvat Adası’na
50 ton cephane ve 10000 altın gönderildiği belirtilmişse de, geminin seyir jurnalinde bu miktarın 1.000 lira ile 200
sandık top cephanesinden ibaret olduğu bilgisi yer almaktadır. Ancak, farklı bir bilgi de Hamidiye Kruvazörü
Rapor Kayıt Defteri, DSN 3529’da yer almıştır. Buna göre paranın miktarı 10.000 liradır.
29. Deniz Müzesi Zafer Orbay Arşivi, “Yazışmalar, Telgraflar”, Nu: 265.
KAYNAKLAR
ATMACA, Gökhan-TONYALI, Levent, Türk Deniz Harp Tarihi Atlası, Sey.Hid.Oşi.D. Basımevi, İstanbul 2010.
BAŞ, Ersan, Gazi Hamidiye ve Akın Harekatı, Piri Reis Araştırma Merkezi Yayınları, Sayı 4, Deniz Basımevi, İstanbul 2006.
ÇELEBİ, Mevlüt (1994), “Sultan Reşad’ın Donanmayla Rumeli Seyahati”, Deniz Kuvvetleri Dergisi, 561, Kasım: 88-95.
Deniz Tarihi Arşivi, Hamidiye Kruvazörü Rapor Kayıt Defteri, Gemiler Bölümü, DSN: 3529.
Deniz Müzesi Zafer Orbay Arşivi, “Rauf Orbay’ın İzahlı Kısa Şeceresi”
Deniz Müzesi İhtisas Kütüphanesi, El Yazma Eserler Bölümü, “Hamidiye Kruvazörü 1913, Hamidiye Hatıratı”, Sıra nu 42, DSN
3418.
GÜLERYÜZ, Ahmet-LANGENSIEPEN Bernd, “Osmanlı Donanması”, Denizler Kitabevi, 3. B., İstanbul 2007.
IŞIN, Mithat, Balkan Harbi Deniz Cephesi, Deniz Basımevi, İstanbul, 1946.
KUTAY, Cemal, Osmanlı’dan Cumhuriyete Yüzyılımızda Bir İnsan, C. 2, Kazancı Matbaası, İstanbul 1992.
SARAÇOĞLU, Ahmed Cemaleddin, Rauf Orbay ve Hamidiye: Gazi Hamidiye’nin Şanlı Maceraları, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,
2006.
Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (Osmanlı Dönemi 1911-12 Osmanlı İtalya Harbi Deniz Harekatı), C. 3, Genel Kurmay Yayınları, An-
kara 1980.
Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi (Balkan Harbi Osmanlı Deniz Harekatı 1912-1913), C. 6, Genel Kurmay Yayınları, Ankara 1980.
Gemi inşaatındaki çağdaş gelişmelere uyularak güverte ve inşaiye sınıfları dışında bugünkü gemi makineleri işletme
mühendisleri notasyonuna benzer olan “Buhar” sınıfı kurulmuştur.
mıştır. 1827’de gelen ilk buharlı gemiyi, 1829 yılında gelen ikin- ra adı “Bahriye Mektebi” olmuştur.
cisi izlemiş ve müteakiben Amerikalı mühendis Foster Rhodes
tarafından yapılmış ilk buharlı gemi olan “Eser-i Hayr” adlı gemi 1861 yılında Sultan Abdülaziz tahta çıkmış ve donanmaya verdi-
26 Kasım 1837’de denize indirilmiştir. Bunu takiben Mesir-i ği büyük önemin etkisiyle eğitim sistemlerinde de gelişmeler ol-
Bahri (1838) ve Tair-i Bahri (1839) isimli gemiler takip etmiştir. muştur. Gerçekte buharlı savaş gemisi ilk kez Abdülmecit döne-
Buharlı gemilerin bu şekilde Türk sularında yer alması Türk De- minde donanmaya girmişse de bu geminin makine ile ilgili bütün
nizcilik Tarihi açısından adına “Buharlı Gemi Çağı” denilen yeni personeli, çoğu İngilizler olmak üzere yabancı teknik elemanlar-
bir çağın başlamasına neden olmuştur. 1 dan oluşmaktaydı, Bahriye Mektebi buhar sınıfından teknik per-
soneli yetiştikçe, zamanla yabancıların yerini Türkler almıştır.
Bu dönemde Tersane-i Amire’de sadece buharlı savaş gemileri
değil, Hazine-i Hassa Kumpanyası tarafından da ticaret maksat- Bu dönemlere ait ayrıntılı müfredat programları üzerinde faz-
lı buharlı gemi filosu kurulmuştur. Kurulan filonun temel maksa- la bilgi yoktur. Bununla beraber artık eğitimin içerisinde Fran-
dı ise Boğaz’daki yabancı gemilerle rekabet edebilmektir. Diğer sız hocalardan çok İngiliz eğitmenler görülmektedir. Sultan Ab-
bir deyişle yabancı gemilerin varlığı Osmanlı’da ticari buharlı ge- dülaziz tersanelerimizin geliştirilmesi için yapılan çalışmaların,
milerin kullanılmasında rol oynamıştır. Aynı zamanda Osmanlı’da İngiliz gemi inşaa teknolojisine dayandırılmasını istemiştir. Nite-
denizciliğin makineye dayalı sanayileşmeye de öncülük ettiğini kim Haliç’teki tersanelerimizde 1950 yılında bile, 70-80 yıl önce
söylemek mümkündür. 2 İngiltere’den getirilmiş olan bazı tezgahlar halâ kullanılmaktadır.
Eser-i Hayr ve Mesir-i Bahr-i vapurları Bandırma, Tekirdağ ve Mühendishane-i Bahriden yetişen buhar sınıfı elemanları-
İzmit’e yolcu ve yük taşımaya başlamıştır. Bu suretle Türkiye De- nın zamanla gelişen filoya yetmediği görülmüş ve 1885 yılında
nizcik İşletmelerinin temelleri atılmış oldu. Bu hatların açılması “Sefain-i Ticariye (Kaptan Mektebi)” açılmıştır. Bu okulun açılma-
ile düzenli bir vapurculuk işletmesine gerek duyulmuş ve bu ne- sının diğer bir nedeni de ticaret gemilerinde çalışan kaptanların
denle Tersane-i Amire emrinde 1838 yılında Tersane-i Amire Va- yetersiz görülmeleridir. Yeni yönetmeliğe uyularak İnşaatı Bahri-
purculuk Nezareti (Bakanlığı) kurulmuştur. Tersane-i Amire Va- ye bölümüne bir süre öğrenci alınmadığından, 1910-1920 yılla-
purculuk Nezareti her ne kadar yarı askeri yarı sivil olarak çalış- rı arasında bu bölümden mezun verilmemiştir. 1921-1924 yılları
makta ise de, tamamen sivil statüye uygun bir vapurculuk idare- arasındaki 4 yılda okulun inşaatı bahriye şubesinden yeniden 10
sinin kurulması uygun görüldüğünden 1843 yılında Fevaid-i Os- mühendis mezun olmuştur.
maniye İdaresi kurulmuş ve bu suretle Tersane-i Amire Vapurcu-
luk Nezareti’nin vapurları bu idareye devredilmiştir. “Osmanlı Devleti’ne batı tesiri ilk olarak askeri okullar vasıta-
sıyla olmuştur. Mühendishaneler Osmanlı Devleti’nde batı tar-
Bahriyenin Yurt Dışından Öğretim Üyesi Getirtilerek zı açılan eğitim kurumlarının ilk örneğini teşkil etmektedir. Açı-
Batı Tarzı Modern Eğitim, Mühendislik ve Yabancı Dil lan askeri okullara ilk defa dışarıdan hocalar getirilmiş ve ilk defa
Öğretimindeki Rolü Batı dilleri (İngilizce ve Fransızca) yabancı dil olarak öğretilme-
ye başlanmıştır. Askeri okullar Osmanlı’nın batıya açılan pence-
Tersane-i Amire’de “Darağacı Mahallinde” eski gemilerin çe- releri olmuştur.”
kildiği göz veya çeşm anlamındaki hangarların birinde başlatı-
lan bahri eğitim, kurum olarak “Hendesehane” veya “Riyaziye Bahriyenin Sivil Denizcilik Sektörüne İnsan Gücü
Mektebi” adıyla anılmaktadır ve 1773’e tarihlenen bu ilk yıllarda Kaynağı Olarak Rolü
Mühendishane ismi verilmemiştir. Fransız arşiv belgelerine göre
okulun resmi açılış tarihi 29 Nisan 1775’dir. 3 Bahriye Mektebi sivil denizcilik sektörüne yetişmiş insan gücü
kaynağı teşkil ederek toplumdaki önemli bir boşluğun doldurul-
1775 yılında açılmış olan Mühendishane-i Bahri Hümayun vası- masına öncülük etmiştir.
tasıyla Osmanlı toplumu modern bir eğitim sistemi ile tanışmış,
İngilizce ve Fransızca gibi dönemin önemli yabancı dilleri ilk defa Kaptan-ı Derya Gazi Hasan Paşa’nın isteğiyle Baron De Tott tara-
toplum hayatında yer almıştır. Mühendishane-i Bahri Hümayun fından 1775 yılında Hendesehane kurulmuş ve bu oluşumun ku-
1795 yılında açılan Mühendishane-i Berr-i Hümayun birleştiril- rumsallaşması 1776 yılını bulmuştur. Okul için Baron De Tott’un
miş, 1798 yılında tekrar ayrılmıştır. 4 Paris’e sipariş verdiği kitap listesine bakıldığında denizcilik, gemi
inşa ve matematik kitaplarının listede yer aldığı görülmüştür. Bu
Mühendishane-i Bahri Hümayun’un eğitimi matematik ve geo- askeri yapılaşmadan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk sivil
metriye dayanıyordu. Ancak okuldan yetişenlerin çoğu daha çok denizcilik okulunun ne zaman açıldığı konusunda bugüne ka-
gemi inşaatında ve haritacılıkta başarılı oldukları görülür. Bunun dar ele geçen en eski belge 1848 tarihini taşımaktadır. 5 Ali Çe-
nedeni de değerli hocaların daha çok bu alanda yetişmiş olma- lebizade Mehmet Efendi isimli bir kişi, Tersane-i Amire’de sınava
larındandır. tabi tutulmuş ve bu konuda ders verebilecek yeterli bilgiye sa-
hip olduğuna karar verilerek, Kaptan Paşa tarafından kendisi-
Zamanla gelişen okula Haliç’teki bina yeterli gelmemiş ve okul ne “Deniz Fenleri”ni öğretmesi izni verilmiştir. Bu kişi Sakız Ada-
1845 yılında Heybeliada’ya taşınmıştır. Mühendishane-i Bahri sında yaşadığı için 1848 yılına kadar Avrupa’ya gitmek zorun-
Tanzimat Dönemi’ne kadar aynı adı taşımış ve Tanzimat’tan son- da kalan Sakızlı gençler artık bu mecburiyetten kurtulmuşlardır.
Ancak Ali Çelebizade Mehmet Efendi Ada’da çıkan bir yangın fe- nin kullanımı esnasında da özellikle çarkçı personelden hastane-
laketinde bütün mal varlığını kaybedince, okulu kapatmak zorun- lere görevlendirme yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde etüv üretimi
da kalmıştır. Dönem içinde yeniden okul açma çabaları başarı- ve kullanımının teknolojik gelişmenin Türk toplumunda yayılma-
sızlıkla sonuçlanmıştır. 1850-1851 yıllarına ilişkin bir kısım pa- sında Bahriyenin üstlendiği öncülüğe önemli bir örnek oluştur-
dişah iradelerinde, yabancıların okul açmalarına izin verilemeye- muştur. Avrupa’da 1870 yılından itibaren sabit etüvler “tebhir-
ceği, İstanbul’da Bahriye meclisince sınavdan geçirilerek ruhsat hane/dezenfeksiyon istasyonu” adı verilen özel mekânlara yer-
alınması gerektiği ifadelerine rastlanılmıştır. Bu da bize denizcilik leştirilerek yaygın olarak kullanıma girmiştir. İngiltere’de açılma-
okulu açma girişimlerini net olarak ifade etmese de bu potansi- ya başlanan dezenfeksiyon istasyonları başta Fransa olmak üze-
yelin olduğunu belirtmektedir. 6 re bütün Avrupa’ya yayılmış ve bütün salgın ve bulaşıcı hastalık-
larda, özellikle kolera salgınlarında, giysi ve eşyaların temizlen-
Bu hareketi takiben tarihçi Lütfi Efendi 1870’de Galata Perşem- mesinde yaygın olarak kullanılmıştır. 8
be Pazarı’ndaki Arap Cami içinde bir kaptan mektebi kuruldu-
ğunu yazmıştır.7 Osmanlı Devleti’nde etüv kullanımına baktığımızda; 1892 yılında
hemen hemen Avrupa’nın tamamı koleranın pençesinde kıvran-
1875 yılından itibaren yapılan yazışmalarda ise bir deniz ticaret maktadır. Salgın; Paris, Hamburg, Bakü ve Rus limanlarında çok
okuluna ihtiyaç olduğu konusunda yazışmaların yapıldığı görül- ağır seyretmektedir. Salgının dışında kalan ülkeler sadece Os-
müştür. Ancak ihtiyaç duyulan okulun açılması için gereken büt- manlı İmparatorluğu, İsviçre, İsveç ve Yunanistan’dır.9
çe 1886 yılı sonunda bulunmuş ve Tüccar Kaptan Mektebi açıl-
mıştır. Ancak çeşitli sebeplerle eğitime 1887 yılında başlanmış- Osmanlı Devleti salgını endişeyle izlerken korunmak amacıyla
tır. Okul Bahriye Mektebi’nin bitişiğindeki Hümayun Kasrı’na ta- yeni tahaffuzhaneleri hizmete sokmaya başlamıştır. Avrupa tre-
şınmıştır. Belgelere göre 1899 yılı itibariyle kapatıldığı tahmin niyle gelenlerin karantinaya alınması amacıyla Cisr-i Mustafa
edilen Tüccar Kaptan Mektebi sivil denizcilik hizmetlerinin ihti- Paşa’da 10 yapılan tahaffuzhane için acilen ithal edilen bir etüv, 9
yacını karşılamak üzere ülkemizde açılan ilk eğitim müessesesi Eylül 1892 tarihinde bir pülverizatör ile birlikte gönderilmiştir.11
olarak kabul edilmektedir.
Daha önce Kavak Tahaffuzhanesi’ne yerleştirilmiş olan etüv mü-
Bahriyenin Dezenfeksiyon Maksatlı Etüv Makinelerinin kemmel biçimde çalışmaktadır. Yedikule’deki Balıklı Rum Hasta-
Kullanımındaki Rolü nesi de ayni tipte bir etüv almıştır.12
Bahriyede yaşanan teknik gelişmenin paralelinde toplumun ar- 1893 Ağustosunda İstanbul’da patlak veren kolera ile mücade-
tan teknik ihtiyaçlarına yine Bahriye tarafından çözümler bu- le için görüş almak üzere Pasteur Enstitüsü’nden İstanbul’a da-
lunmaya başlanmıştır. Osmanlı Devleti’nde salgın hastalıkla- vet edilen Dr. Andre CHANTEMESS (1851-1919) şehirde yaptı-
rın yayılmasını müteakip eşyaların dezenfekte edilmesi mak- ğı incelemeler sonunda kolerayla en etkin mücadele yöntemle-
sadıyla Batı’da kullanılan “etüv makinesi”nin üretimi ve kulla- rinden birinin dezenfeksiyon olduğunu ve bunun da İstanbul’da
nımına karar verilmiş, makinelerinin basınçlı su buharı prensi- uygulanmadığını bildirerek tebhirhaneler/dezenfeksiyon ev-
bi ile çalışması nedeniyle bu konuda Bahriye Nezaretinin bil- leri açılmasını önermiş, bunun üzerine Gedikpaşa, Topha-
gi ve birikiminden istifade edilmiştir. İlk etüv üretimi Tersane-i ne ve Üsküdar’da üç tebhirhane yapılmıştır. Bu tebhirhanelere
Amire fabrikalarında Bahriye Merkez Hastanesi operatörlerinden Paris’ten getirtilen büyük boyda birer Geneste ve Herscher etü-
Dr. Ancelo BOHOR ile Çarkçı Sol Kolağası Mehmed Ali tarafından vü yerleştirilmiştir.13
yapılmıştır. Bundan sonra üretilen/temin edilen etüv makineleri-
Tersane-i Amire’de, Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa(1832- uyum sağlaması ve yapılacak inkılaba zemin hazırlanması mak-
1903)’nın girişimiyle 10 Eylül 1891 tarihinde tebhir/etüv ma- sadıyla 02 Eylül 1925 (1341) tarihli, 2413 sayılı Bakanlar Kuru-
kinesi yapmak için Bâbıali’den iki ihtira beratı alınmış 14, 1892 lu Kararnamesi önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bahse konu
‘de Tersane-i Amire Fabrikalarında etüv üretimine başlanmıştır. Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname;
“Ordu ve donanma mensuplarıyla ilmiye sınıfına mensup olan-
Arşiv belgeleri, Tersâne-i Âmire’de üretilen etüv ve pulveriza- lardan ve yargıçlar gibi giysileri devletçe özel şekilde saptanmış
törlerin Yıldız Sarayı, askeri hastaneler, Hicaz’daki hastaneler, bulunanların dışında tüm devlet memurlarının giysileri dünya yü-
Gureba-yı Müslimin Hastanesi, Sinop ve İzmir Klazomen Tahaf- zündeki uygar ulusların ortak ve genel giysilerinin aynıdır. Yani
fuzhaneleri, Beyrut Karantinahanesi, Beyoğlu Kışlası, Abdülkadir gündüz ve gecenin değişik durumlarına ve resmi törenlere göre
Vapuru gibi değişik mekânlara yerleştirildiğine işaret etmektedir. giyilmek üzere değişik giysiler ve şapkalardır.” hükmünü amirdir.
Uygulama aşamasında günümüzde şapka olarak isimlendirilen
Bahriyenin Resim Dersinin Eğitim Müfredatına Alınma- viziyerli kep öncelikle Donanma’da kullanılmaya başlanmış, sıra-
sındaki Rolü sı ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı ve diğer kara
kuvvetleri unsurlarına yayılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuru-
Plastik sanatlar içerisinde önemli bir yer arz eden çağdaş resim luşu ile Ulu Önder ATATÜRK tarafından hedef olarak belirlenen;
sanatı, Türk Toplumunda egemen olan minyatür sanatının gölge-
sinde kalarak 1800’lü yıllara kadar önemli bir ilerleme kaydede-
memiştir. Toplum hayatının bir vesikası olarak da değerlendirilen
resim sanatı, fotoğrafın gelişmesine kadar toplumun kültürü ve
yaşayışına ait yegane görsel materyali oluşturmuştur. Türk Top-
lumunda çağdaş resim sanatının gelişimine İsmail Hakkı Bey ve
Fahri Kaptan gibi “Bahriyeli Ressamlar’ın” büyük katkıları olmuş-
tur. Bahriyenin çağdaş ressamlar yetiştirmesi, bahriye içerisin-
de zamanının ötesinde bir entelektüel anlayışın hakim olmasına
örnek olarak kabul edilmektedir. “19’uncu yüzyılda modernleş-
me adımları arasında, Mühendishane-i Bahri Hümayun’da resim
dersi müfredata dahil edilmiştir. Türk resim tarihinin ilk eserleri
bu okuldan mezun olan asker kökenli subaylar tarafından veril-
miştir.” Bahriyeli ressamlar olarak Çağdaş Türk Resim Sanatı’na
verdikleri eserler ile katkıları ön plana çıkan isimlerin başında İs- “Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşmak” gayesi ile gerçekleş-
mail Hakkı Bey ve Fahri Kaptan gelmektedir. Kaptan-ı Derya Ah- tirilen ve toplum hayatının gelişmiş toplumlar paraleline getiril-
met Vesim Paşa, Seyit Ali Efendi, İbrahim Efendi, Fahri Efendi, İs- mesinde Şapka İnkılâbı’nın yürürlüğe konulmasında Bahriye’nin
mail Hakkı Bey, Hüsnü Tengüz, Haydar Reis (Nakkaş Nigari), Ha- rolü ve Bahriye’nin yeniliklere açık yüzü önemli bir yere sahip-
lit Naci ve Mehmet Ruhi Arel de bu konuda önemli eserlere imza tir. Toplumun Şapka İnkılabı ile yapılacak değişiklere hazırlanma-
atmış öncü şahsiyetlerdir. sı maksadıyla şapka giyilmesi uygulamasının, Bahriye’den baş-
latılmasının, Bahriye içerisindeki hakim kültürün sürekli değişi-
Bahriyenin sanata verdiği önem ve destek günümüzde Deniz me ve gelişme açık bir yapı arz etmesinden kaynaklanmıştır. 17
Kuvvetleri Komutanlığı tarafından geleneksel olarak düzenle-
nen “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Resim Yarışması” birincisinin Bahriyenin Deniz Haritacılığındaki Rolü
“Bahriye Ressamı” ünvanı verilerek onurlandırılması ve bu vesi-
le ile Türk Resmi’ne çağdaş eserler kazandırılması gayreti ile en Türk bahriyesinin yetiştirmiş olduğu denizcilerin, haritacılık ala-
somut noktaya taşınmıştır. 15. nında sonraki nesillere önemli eserler bırakarak öncülük ettikle-
ri görülmektedir. Haritacılıkta sözü edilecek ilk Türk eseri, Mür-
Bahriyenin Sigortacılık Faaliyetlerinin Uygulanmaya Baş- siyeli İbrahim tarafından 1461 tarihinde çizilmiş olan haritadır.18
lamasındaki Rolü
XVI. Yüzyılda, sadece Türklerin değil, dünyanın da bilimsel temel-
“Denizcilik ve deniz taşımacılığı ile başlayan sigortacılığa Os- lere dayalı ilk seyrüsefer, hidrografi ve oşinografi kitabını yazan
manlı İmparatorluğu’nda getirilen ilk hukuki düzenlemeye Tem- Piri Reis, denizcilik tarihinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Piri
muz 1850 tarihli Kanunname-i Ticaret’in 29. maddesinde deniz Reis’in 1513 yılında tamamladığı dünya haritası eşsiz bir eserdir.
sigortasına değinilir.’’ Bu husus deniz sigortacılığının yaygınlaş- 1526 tarihinde Piri Reis tarafından yazılan “Kitab-ı Bahriye” ya-
masında önemli rol oynamıştır. 16 zıldığı günlerde eşi bulunmayan dünyanın ilk ekonomik ve sos-
yal coğrafya kitabıdır. “Kitab-ı Bahriye’yi” XVIII. yüzyılın son çey-
Bahriyenin Şapka Kullanımının Başlamasındaki Rolü reğine kadar kopyalanarak kullanılmaya devam etmiştir. Piri Reis
Bahriye’yi yazdıktan sonra 1528 yılında Amerika’ya ilişkin böl-
Toplum yaşamının bir yansıması olan ve toplumun dış görünü- gesel haritasını tamamlamıştır. Mevcut harita İzlanda, Grönland,
şünün temelini teşkil eden giyim ve kuşam alanında değişikler, New Founland, Azor Adaları, Florida, Küba ve Orta Amerika böl-
Şapka İnkılabı ile hayat bulmuştur. Şapka İnkılabına toplumun gelerini son derece doğru göstermektedir.
XVI.Yüz yılda Osmanlı deniz haritacılığının doruk noktalarından tadır. Denizlerle sıkı bağlantılara ve güçlü bir donanmaya sahip
biri de 1567 tarihli Ali Macar Reis Atlası’dır. Atlas; Karadeniz, olan Osmanlılar, yüzmeye de aynı ölçüde önem vermişlerdir. As-
Akdeniz ve Avrupa’nın Atlantik kıyılarını kapsayan altısı deniz, keri eğitim içindeki yüzme çalışmaları Türk yüzme tarihinin te-
biri dünya haritası olmak üzere toplam yedi haritadan oluşmuş- melini oluşturmuştur.
tur. XVI.yüzyıla tarihlenen ve kim tarafından yapıldığı bilinmeyen
İstanbul Arkeoloji Müzesi arşivlerinde bulunan Atlas-ı Hümayun Ülkemizde yelken sporunun başlangıcı ise yine Bahriye ile başlar.
ise sekiz adet tipik deniz haritasını içermektedir. Buna ilave ola- XVIII.Yüzyılda da Marmara Denizi’ni süsleyen ilk yelkenciler bah-
rak bugün Venedik’teki Correr Müzesi’nde bulunan ve 1590 yı- riyelilerdir. Osmanlı Bahriyesi’nde eğitim için kullanılan yelkenli
lında Menemenli Mehmet Reis tarafından yapılan Ege Denizi Ha- okul gemilerindeki subay ve subay adaylarının özel yelken san-
ritası Osmanlı Sarayı’na ya da makam sahibi kişilere sunulma- dallar yaptırarak gezi için kullanmaları, amatör Türk yelken spo-
dan günümüze ulaşan tek haritadır. runun başlangıcı olmuştur. Deniz Harp Okulu’nun Nüvid-i Fütuh
Yelkenli Gemisi’yle Belkıs, Yunus ve Martı adlı kotraları öğrenci-
lerin yelkeni sevmelerinde büyük rol oynamıştır.
Bahriyenin Türk Savunma Sanayisinin Gelişimindeki Rolü nuçlar deneysel yöntemler ile doğrulanmıştır. Geminin, tanımlan-
mış şok yüklerine dayanımı da dahil olmak üzere yapısal muka-
Bahriye’nin Türk Savunma Sanayisi’nin gelişimine öncülük ettiği vemetinin analizi, oluşturulan detaylı 3 boyutlu sonlu elemanlar
en önemli çalışmalar MİLGEM ve GENESİS Projeleri’dir. modeli kullanılarak icra edilmiş, gemi tasarımı Türk Loydu tara-
fından klaslanmıştır.
MİLGEM Projesi
MİLGEM Projesi ile teknolojik ve askeri açıdan kritik sistem-
Denizaltı Savunma Harbi (DSH) ve Karakol Gemisi Projesi olarak lerde millilik gerçekleştirilmiş, bu kapsamda ilk kez yurt içi
başlatılan MİLGEM (Mili Gemi) Projesi kapsamında azami yurt içi kurum/kuruluşlar tarafından milli imkanlarla geliştirilen sonar,
katkı payı ile toplam 8 adet geminin tasarım ve inşası öngörül- top atış kontrol sistemi, düşük yakalanma olasılıklı (LPI) radar,
müştür. Mevcut yetenekleriyle fırkateyn ile karakol gemisi ara- stabilize makineli tüfek (STAMP), geminin manyetik izini azaltı-
sında bir spektrumda yer alan korvetlerin inşası ile kıyıya daya- cı degaussing sistemi, kızıl ötesi iz yönetimi ve lazer ikaz sistemi
lı harp alanındaki yeteneklerinin geliştirilmesi öngörülmektedir. gibi geleceğe ışık tutan çok önemli atılımlar yapılmıştır.
Gemilere helikopter konuşlanması ile DSH imkan ve kabiliyetleri
artırılmış, Harpoon ve 76 mm top entegrasyonu ile etkin su üstü MİLGEM Projesi ile elde edilen bilgi ve tecrübe birikimi, ortaya
harbi yeteneği kazandırılmıştır. Gemi, sahip olduğu verimli ve es- çıkan sonuçların değerlendirilmesi ile önümüzdeki dönemlerde
nek CODAG (Combined Diesel and Gas Turbine) tahrik sistemi daha da pekiştirilerek, Deniz Kuvvetlerimiz’in ihtiyaçları çerçe-
konfigürasyonu ile 29+ knot sürat yapabilmektedir. vesinde, ileri teknolojiyi haiz harp silah ve sistem konfigürasyo-
nuna sahip su üstü ve sualtı platformlarının geliştirilmesi amaç-
lanmaktadır.
GENESİS Projesi :
zayn edilmiş ve patenti Deniz Kuvvetleri Komutanlığı adına alın- a. Türkiye’de ilk kez fırkateyn gibi çok maksatlı bir savaş ge-
mıştır. Geliştirilen sistem milli sanayiye aktarılmıştır. misinin Savaş Yönetim Sistemleri mimarisi Deniz Kuvvetleri
Komutanlığının tarafından milli olarak ve dağıtık mimari şeklin-
Bu proje ile G-Sınıfı fırkateynlerimize modern, güvenilir, yüksek de tasarlanmış, uygulama yazılımları kapsamında 3 milyon satır
performanslı bir sistem kazandırılmış olup, açık mimari sayesin- kaynak kod geliştirilmiş ve ayrıca geçmiş yıllarda sahip olunan
de gelecekteki genişlemelere de olanak sağlanmıştır. Bu prog- yazılımlar güncellenmiş/modifiye edilmiş,
ram kapsamında, dünyada ilk kez FFG-7 sınıfı fırkateynlerin si-
lah kontrol konsolları modern Savaş Yönetim Sistemi olan GENE- b. G-sınıfı fırkateynlerimizin sensör ve sistemlerinin bu mimari-
SİS ile değiştirilmiştir. ye entegrasyonunu sağlayan yazılımlar dünyada ilk kez bu plat-
formlara özgün ve milli olarak geliştirilmiş,
GENESİS mimarisi, donanımları ve uygulama yazılımlarının bir
kısmında yapılacak uyarlama ile sistemin başka platformlara c. Altyapı yazılımları kapsamında ara katman yazılımı
uygulanabilmesi mümkün hale gelmiştir. Böylece önemli de- (GENIEWARE), taktik bilgi ekran yazılımı ve konsol temel yazılım-
niz platformlarımızın Savaş Yönetim Sistem gereksinimleri mil- ları milli olarak hazırlanarak test edilmiş,
li endüstri yardımıyla karşılanmış, ülkemizde çok önemli tasar-
ruflar sağlanmış ve görev-kritik sistemlerde dışa bağlılık orta- ç. Bahse konu yazılımların gemide kullanılmasından önce de-
dan kaldırılmıştır. nenmesi maksadıyla ihtiyaç duyulan simülasyon yazılımları ge-
liştirilmiş ve simülasyon ortamı tesis edilmiştir. 21
GENESİS projesinin endüstriye aktarım süreci sonunda ilk uy-
gulama olarak Milli Gemi (MİLGEM) Projesi Savaş Yönetim Bahriye’nin Müzik Alanındaki Rolü
Sistemi’nin GENESİS temelli olarak milli endüstri tarafından ger-
çekleştirilmesi sağlanmıştır. Deniz Harp Okulu öğrencileri olan Erkan GÜRSAL, Durul GEN-
CE ve Erkut TAÇKIN’ın öncülüğünde Türkiye’nin ilk rock’n roll
Sonuç olarak, 2012 Ağustos ayı itibarıyla 8 gemilik GENESİS grubu 1955’te Somer Soyata Topluluğu ismiyle kurulmuştur. Bu
Projesi tamamlanmıştır. Halen projenin Link-16 entegrasyonları grup ülkemizde rock’n roll müziğin filizlenmesinde büyük rol oy-
devam etmektedir. Proje ile; namıştır.
DİPNOTLAR
1. Zeki ARIKAN, Lütfü SANCAR, “XVIII.Yüzyıl Başından, XX.Yüzyıla Kadar Türk Denizcilik Tarihi”, Deniz Basımevi Müd.,2009,
İstanbul, s.132-133 .
2. Levent DÜZCÜ, “Yelkenliden Buharlıya Geçişte Osmanlı Denizciliği, 1825-1855”, Gazi Üniversitesi, 2002.
3. Zeki ARIKAN, Lütfü SANCAR, “XVIII.Yüzyıl Başından, XX.Yüzyıla Kadar Türk Denizcilik Tarihi”, Deniz Basımevi Müd.,2009,
İstanbul, s.277.
4. Ali İhsan GENCER, “Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezaretinin Kuruluşu (1789-1867)”, Türk Tarih Kurumu,
Ankara, 2001, s.46.
5. Ali İhsan GENCER, “Sakız Adasında Açılan Özel Bahriye Mektebi”, Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi,Sayı 8-9,
(1979-1980),s.104.
7. Osman ERGİN, “İstanbul Mektebleri ve İlim, Terbiye ve Sanat Müesseseleri Dolayısıyla Türkiye Maarif Tarihi”, C:I-II,İstanbul, Eser
Matbaası, 1977,s.664.
9. Nuran Yıldırım:”Disinfecting Stations in Ottoman Empire”, Science in Islamic Civilisation. Proceedings of the internati-
onal symposia “Science Institutions in Islamic Civilisation” and “Science and Technology in the Turkish and Islamic World”.
Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu-Feza Günergun. İstanbul 2000, s.269.
10. Frank Clemow: The Cholera Epidemic of 1892 In The Russian Empire. London-New York 1893. ; Dr. S. Kamil:”Kolera İstilaları”,
Maarif, C.5, No.124 (25 Teşrinisâni 1309/7 Aralık 1893), s.311.
11. Cisr-i Mustafa Paşa, Edirne’nin 30 km kuzeyinde bugün Bulgaristan sınırları içindeki Svilengrad kasabası. Bkz. Nuran Yıldırım:
“Edirne’de Kolera Salgını-,I. Edirne Tıp Tarihi Günleri Bildirileri, 3-4 Ekim 2001 “Dr. Rıfat Osman Anısına”(1874-1933). Yay.Haz.
Ender Bilar, Edirne 2001,s.62.
12. Revue Médico-Pharmaceutique, C.5, No.10(15 Novembre 1892),s.159. ; Nuran Yıldırım: “Edirne’de Kolera Salgını-,I. Edirne
Tıp Tarihi Günleri Bildirileri, 3-4 Ekim 2001 “Dr. Rıfat Osman Anısına”(1874-1933). Yay.Haz.Ender Bilar, Edirne 2001,s.62-63.
14. Nuran Yıldırım:”1893’te İstanbul’da Kolera Salgını”, Tarih ve Toplum, S: 129(Eylül 1994), s.14-25.
19. Cevat ÜLKEKUL, Türk Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Çalışmalarının 1990 Öncesi Tarihi, Ankara, 2009, s.8.
20. Zeki ARIKAN, Lütfü SANCAR, “XVIII.Yüzyıl Başından, XX.Yüzyıla Kadar Türk Denizcilik Tarihi”, Deniz Basımevi Müd.,2009,
İstanbul, s.277.
21. www.istanbulyelken.org.tr.
Rodos’un , Devlet-i Aliyye 2 tarafından fethini zaruri kılan siyasi ve stratejik sebepler, fethin önemi, kara ve deniz unsurları
tarafından, deniz aşırı müşterek bir askeri harekat olarak icra edilmesi noktasındaki önemli hususlar, topçu ve istihkam
unsurlarının bu harekatta etkileri analiz edildiğinde elde edilen veriler, bu harekatın bugün bile askeri okullarda, bir ders olarak
okutulması gerektiğini göstermektedir.
tır. Milattan önceki devirlerde Mısır, Mezopotamya, Girit, Hitit, Anadolu’da siyasal birliğini sağlayan Devlet-i Aliyye’nin denizler-
Yunan uygarlıkları ada da hüküm sürmüştür. M.Ö. 300’lü yıl- de de gelişmeye başlayınca güvenliği açısından kendisinin tabi
larda Anadolu’nun Menteşe bölgesinde Kayralılar yaşamaktay- uzantısı olarak gördüğü Ege adalarına yönelik ilgisi kaçılmaz-
dı. Bu devirde Rodos’ta ilk kalıcı yerleşim Fenikeliler tarafından dı. Fatih Sultan Mehmet’e kadar Osmanlı Padişahları Rodos ve
yapılmıştır. 3 On iki ada ile doğrudan ilgilenme fırsatı bulamadı. Rodos Şö-
valyelerinin Türkler aleyhinde kurulan ittifaklara girmeleri, kor-
Ada M.S. 672 yılına kadar Bizanslıların elindeydi. 672 yılında san gemilerine yataklık etmeleri ve zaman zaman Anadolu kıyı-
Emeviler tarafından Bizanslılardan alındı. Fakat 680 yılında tek- larına saldırmaları, Haçlı donanmalarının Rodos civarındaki ada-
rar Bizanslılara geçti. Türklerin 1071 Malazgit zaferinden sonra larda üstlenmeleri, Devlet-i Aliyye ile Rodos Şövalyelerini kar-
Anadolu’ya yerleşmesini takip eden yıllarda Selçuklu fetihlerin- şı karşıya getirdi.
den ayrı olarak hareket eden Çaka Bey, Batı Anadolu kıyıların-
da kurduğu donanma ile; Midilli, Rodos, Sakız, Sisam gibi adala- Buranın fethi, Devlet-i Aliyye’ye yeni ilhak edilmiş olan Mısır, Su-
rı ele geçirerek beyliğinin sınırları içine kattı. Fakat Çaka Bey’in riye ve Doğu Akdeniz sahillerinin emniyeti bakımından da önem-
Bizans entrikaları neticesinde damadı I. Kılıçarslan tarafından öl- liydi. Rodos Şövalyeleri, Hıristiyanlığın, Osmanlı hac, ticaret ve
dürülmesi sonrası Rodos ve diğer Ege adaları üzerindeki Türk ulaşım yolu üzerinde ki engel durumunda ki bir kalesiydi. Ay-
hakimiyeti sona erdi. rıca Suriye’de Osmanlıya isyan eden Canberdi Gazaliye yardım
etmişlerdi. Bundan başka Rodos’ta bulunan Cem Sultanın oğlu
Doğu Akdeniz ticareti açısından büyük öneme sahip Rodos ve Murat’ı taht varisi olarak ortaya sürmüşlerdi. Ayrıca kalelerinin
on iki ada önce Venedik (1082) daha sonra Cenevizlilerin (1248) sağlamlığına güvenmekte olan Rodos Şövalyeleri, korsanlıkları-
eline geçti. 1264’ lü yıllarda Bizans İmparatoru, adayı kardeşine na devam ediyorlar, bir taraftan Müslümanların yollarını kesip
verdi. 1300’de Menteşe Beylerinden Mesut Bey adanın bir kıs- gemilerini alıyor, öbür taraftan da Osmanlı sahillerine ardı arası
mını ele geçirdi. Ancak Rodos Şövalyeleri ( Saint-Jean Şövalye- kesilmeksizin saldırılarda bulunuyorlardı. Bundan başka beş altı
ler) yaptıkları akınlarla önce Rodos’u daha sonra On iki Ada’nın bin civarında Müslümanı esir alıp adalarında onlara işkence yap-
tamamını ele geçirmişlerdir. Saint-Jean şövalyelerinin 1309 tari- tıkları da biliniyordu.
hinde Filistin bölgesinden adaya gelip yerleşmesiyle Ada’da 217
yıl sürecek olan Rodos Şovalyeleri dönemi başlamıştır. 4
Rodos adası 20 Aralık 1522’ de Devlet-i Aliyye tarafından Ka- Rodos’un Fethi 6
nuni Sultan Süleyman döneminde feth edilmiştir. 390 yıl Os-
manlı egemenliğin de kalan ada 1522-1912 yılları arasında Os- Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad’ı fethettikten sonra, Avru-
manlı adalarından oluşan bir sancak olmuştur. 1821’de Mora’ palıların kendi içişleriyle uğraşmalarından da istifade ederek,
da başlayan Yunan isyanı çok geçmeden Rodos’a yayıldıysa da, Rodos’u fethetmeye karar verdi.Bu sırada Avrupa devletleri de
Devlet-i Aliye adaya yeni birlikler göndererek isyanı bastırmıştır. birbirleri ile mücadele halinde bulunduklarından, Rodos ile ilgile-
nebilecek durumda değillerdi. Rodos ile ilgilenebilecek tek dev-
1912 yılında çıkan Trablusgarp savaşı sırasında, İtalyanların let olan Venedikliler de yapılan ticaret antlaşması ile pasif hale
on iki adayı almasıyla (18 Ekim 1912 tarihli Uşi Antlaşmasıyla) getirilmişti.
Rodos adası İtalyanların olmuştur. 1942 yılına kadar İtalyanların
geçici hakimiyetin de kalan ada, II. Dünya Savaşı sırasında, önce İşte bu siyasi ve stratejik sebeplerden dolayı, Kanuni
Almanların sonra da İngilizlerin işgaline uğramış ve Paris Antlaş- Sultan Süleyman tarafından; Rodos adası, bağlısı on iki ada ve
ması ile de Yunanistan’a verilmesi kararlaştırılmış, böylece ada Bodrum kalesi beş aylık uzun ve yorucu bir kuşatmanın ardından
7 Mart 1947’de resmen Yunan egemenliğine geçmiştir. 5 20 Aralık 1522’ de fethedilmiştir.
Rodos’un fethini zaruri kılan bazı siyasi ve stratejik sebepler var- Kanuni Sultan Süleyman yukarıda belirttiğimiz siyasi ve stratejik
dı. 1309’dan beri Rodos ve etrafındaki adaları elinde bulundu- nedenlerle Rodos problemini halletmek istiyordu. Sorunun çözü-
ran Saint Jean Şövalyeleri buraları askeri bir üs olarak kullan- mü için Sultan Süleyman, Rodos Şövalyeleri üzerine yapılacak
makta idiler. sefer için askeri hazırlıkların yapılması emrini verdi. Ordunun ba-
şına ikinci vezir Pulak Mustafa Paşa’yı getirdi.
Askeri harekât başlamadan önce Padişah ada halkına ve şöval- Padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın komutasındaki kara ordusu,
yelere hitaben elçi vasıtasıyla bir mektup gönderdi. Bu mektup Üsküdar-Kütahya-Denizli-Muğla-Marmaris yolu ile 28 Temmuz
tarikat lideri Philippe Villers de I’Isle Adam’a takdim edilmiştir. da Rodos adasına geçer ve yüz bin kişilik ordu surlar boyun-
Mektup da adanın teslim edilmesi halinde devletin alacağı ted- ca mevzilenir. (Adanın fethinden sonra, dönüşte ise Marmaris-
birleri ve uygulamaları içermektedir. Fakat bu mektuba olumlu ya Muğla-Alaşehir-Akhisar-Bursa-Üsküdar yolu kullanılmıştır.) Bu
da olumsuz herhangi bir cevap alınamamıştır. esnada İngiliz, Fransız, İtalyan, İspanyol, Alman ve Portekizlilere
mensup şövalyelerden oluşan Rodos Şövalyeleri ise kalenin beş
Sefer için iki güzergâh belirlenmiştir. Kanuni komutasında- ana burcunu müdafaaya başlamışlardır.8
ki ordunun karadan, Mustafa Paşa komutasındaki donanma-
nın ise denizden yola çıkması kararlaştırılmıştır. Gerekli hazır- Devlet-i Aliyye gerek kara ordusu, gerek donanması için sefer
öncesi lojistik olarak büyük hazırlıklar yapmıştır. Ordunun ve do-
nanmanın sefer güzergahında, ordugah kurulacak ve liman yapı-
lacak yerler tespit edilmiştir. Sefer öncesi bu güzergahlarda gö-
revli sancak beyleri tarafından, yerinde ve zamanında, askerler
ve hayvanlar için yiyecek, içecek ve ihtiyaç duyulan her türlü ik-
mal maddesinin hazır bulundurulması için gerekli tedarik çalış-
malar yapılmıştır. Bu bölgelerin emniyeti ve asayişi, istihbarat ve
istihbarata karşı koyma planları yapılmış ve başarıyla uygulan-
mıştır. Ayrıca düşmana korku salmak için bölgede ki gayri müs-
lim halk kanalıyla psikolojik harekat teknikleri uygulanmıştır. Tüm
bunlar Devlet-i Aliyyen’in sefere verdiği önemi ve başarısının ar-
kasında ki sırrı ve detaylarını oluşturmaktadır.
8. Halka 5 yıllık vergi muafiyeti getirilecektir. hi ancak, İstanbul’un fethinde olduğu gibi güçlü toplar, akıllı ve
mühendislik kabiliyeti yüksek istihkam unsurları, iyi komutanlar
9. Katolik mezhebine de, Ortodoks mezhebi gibi hürriyet veri- ve kahraman askerlerle, sabır, inanç, azim ve kararlılıkla müm-
lecektir.9 kün olabilirdi.
Rodos’un düşmesinden sonra imzalanan bu antlaşma ile Ro- Bütün Ağustos ayı, karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım aç-
dos ve Ege Adalarındaki 213 yıllık Şövalyeler devri sona ermiş- makla geçti. Açılan top ateşiyle, kalede mühim tahribat yapılma-
tir. Rodos’un fethi sonrası kalenin muhafazası için 500 hisar eri sına rağmen, bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından ka-
ile 500 yeniçeri nöbetçi bırakılmıştı. Ayrıca Sancak Bey’in emri- patılıyordu. Türk lağımcılarının, devamlı, Rodos burçlarının altı-
ne 4 kadırga ve 5 kayık tahsis edilmiştir. Kuşatma süresince ha- na açtıkları lağımlar, Avrupa’nın en meşhur mühendisi olup, şö-
rap olan kule ve surların tamiri için hendeklerin temizlenmesine valyelere yardıma gelen Gariele Martinengo’nun mukabil lağım-
Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşa memur edilmiştir. larıyla karşılaşıyor ve yer altında korkunç boğuşmalar oluyordu.
29 Temmuz 1522 ‘de karadan ve denizden kuşatma başlamış- Bu arada, 4 Eylül günü, İleki Adasının da Kara Mahmud Reis ta-
tı. Rodos kalesinin surları çok yüksek ve kalındı. Rodos’un fet- rafından zaptı haberi geldi. Kahraman Reis, kendisi de ön saflar-
Rodos’un Fethi10
da çarpışırken şehit olmuş, fakat ada ele geçirilmişti. 6 Eylül’de ve ona bağlı olan diğer adaların fethiyle birlikte Doğu Akdeniz’in
ise, Rodos’un kuzeybatısında bulunan İncirli Adası teslim oldu. kontrolü Devlet-i Aliyye’nin eline geçmiştir. Rodos’un fethi, deniz
Bu günlerde Rodos Kalesinin İngiliz Burcunun güney kısmı, ba- aşırı bir harekat olması sebebiyle Donanma ve Kara Ordusu ta-
şarılı bir Türk lağımı ile havaya uçuruldu. rafından müşterek bir harekat olarak icra edilmiştir.
DİPNOTLAR
1. http://www.etarih.com
2. Osmanlı Devleti
3. Ziver BEY. Rodos Tarihi , ( Türk Tarih Kurumu Yayınları IV/a-2-1.12. Dizi – Sayı 1 )
4. DOĞAN Cabir. Yrd. Doç. Dr. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2013, Sayı:30, ss.67-88 Fethin-
den Kaybına Rodos (1522-1912)
5. AVCI Necati. Yrd.Doç.Dr. Rodos’a Karşı İki Büyük Fetih Girişimi ve Adanın Osmanlılar Tarafından Alınması (makale)
6. http://www.etarih.com.
7. http://www.etarih.com.
8. Tarih İnceleme Dergisi Cilt : XIX, sayı : 1 Temmuz 2004, 55-71 , Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi Ruznamesi ,
Öğretim Üyesi M. Akif ERDOĞAN ( Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi )
10. http://www.etarih.com.
11. http://www.etarih.com.
12. http://www.etarih.com.
Kaynakça
1. Yrd. Doç. Dr. Cabir DOĞAN ( Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi )
SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2013, Sayı:30, ss.67-88 Fethinden Kaybına Rodos (1522-
1912)
2. Yrd.Doç.Dr. M. Akif ERDOĞAN ( Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi )Tarih İnceleme Dergisi
Cilt : XIX, sayı : 1 Temmuz 2004, 55-71 , Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi Ruznamesi ,
3. Yrd.Doç.Dr. Necati AVCI ( Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi )Rodos’a Karşı İki Büyük Fetih Girişimi
ve Adanın Osmanlılar Tarafından Alınması ,
4. Ziver BEY Rodos Tarihi , ( Türk Tarih Kurumu Yayınları IV/a-2-1.12. Dizi – Sayı 1 )
5. http://www.etarih.com/
LİDERLİK,
ASKERİ LİDERLİK VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN UYGULADIĞI
LİDERLİK TARZLARI HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER
Sosyal bilimciler bir liderin, izleyenleri ve ulaşılması hedeflenen grup amaçları üzerinde nasıl etkili olacağını belirleyen
özellikler, yetenekler, davranışlar, güç kaynakları ve durumsal koşulları keşfetmeye çabalamışlardır
Bazı liderler nasıl büyük imparatorluklar mıştır. Liderlik sürecini açıklamaya çalı- Askeri kurumlardaki liderlik, “komutan-
inşa etmişlerdir? Neden bazı liderler ol- şan bu teorinin ana fikri, liderleri başarılı lık” kavramının altında toplanabilir. Çünkü
dukça sıradan insanları büyük bir güçle ve etkili yapan hususun, liderin özellikle- üstlenilen “vatanı korumak ve kollamak”
harekete geçirebilmiştir? Liderlikle ilgili rinden çok, liderin liderlik yaparken gös- vazifesinin ifa edilebilmesi, ancak savaş-
sorular uzunca bir süre spekülasyon ko- terdiği davranışlar olduğudur. Özellikler ve ta “zaferi kazanmak”, barışta ise “zaferi
nusu olmuş, fakat 20’nci yüzyılla birlikte Davranışsal Liderlik yaklaşımlarını kulla- kazanmaya hazır olmak” ile mümkündür.
liderlik bilimsel araştırmalara konu olma- nan araştırmacılar etkili liderliğin, örgüt- Bunu başarmak için birliklerin etkin ola-
ya başlamıştır. Pek çok araştırmanın oda- sel kültür, görevlerin doğası ve yönetsel rak sevk ve idare edilmesi gerektiğinden
ğında liderin etkililiğinin belirleyicileri yer değer ve deneyimler gibi pek çok değiş- dolayı, her komutan aynı zamanda lider
almıştır. kene bağlı olabileceğini ortaya koymuş- olmak zorundadır. Komutan, profesyonel
tur. Fakat hiçbir özellik tüm etkili liderler bir sevk ve idarecidir. Sevk ve idareyi hem
Liderlik, diğer pek çok konu ile kıyaslan- için müşterek değildir ve hiçbir davranış bilim hem de sanat yönüyle bilir ve uy-
dığında muhtemelen hakkında daha faz- tüm durumlarda etkili değildir. Bu sebeple gular. Askeri liderliği diğer yönetimlerden
la yazılan, araştırılan ve tartışılan bir konu araştırmacılar belirli bir liderlik biçiminin ayıran özellikler şu şekilde sıralanabilir:
olmuştur. Yine de kendisine gösterilen bu etkililiğini belirleyen durumsal faktörleri
büyük ilgiye karşın liderlik, halâ tam ola- incelemeye çalışmış ve Durumsallık Teo- Askeri liderlik, vatanın çıkarlarını korumak
rak açıklanamayan bir kavram olarak kal- risi ortaya çıkmıştır. Durumsallık teorisinin amacıyla savaşmak ve bu savaşı kazan-
mıştır. Hakkında yapılan binlerce araştır- temel varsayımı, uygun liderin davranışı- mak için yapılır. Bunun için her zaman sa-
ma liderliğin ne olduğu ya da ne olmadı- nın durumdan duruma değişeceği yönün- vaşa hazır olmak gereklidir. Askeri lider-
ğı ile ilgili önemli bilgiler vermektedir fa- dedir. Durumsallık teorisinin amacı ise ki- liğin başarısız olması, savaşı kaybetmek
kat hakkında hala pek çok bilinmeyen bu- lit durumsal faktörleri tanımlamak ve uy- anlamına gelir. Bu durum ise ülkenin ya-
lunmaktadır gun lider davranışını belirlemek için bir- şamsal çıkarlarını zedeler ve felaketlere
birlerini nasıl etkilediklerini açıkça belirt- sebep olur.
Liderlerin konumlarındaki farklılıklar da mektir.
oldukça fazla sayıda liderlik tanımına yol Yönetilen kişiler, özel kanun ve kuralla-
açmaktadır. Bazı liderlik tanımları liderin Liderler değişen dış çevresel ve örgütsel ra tabidir ve silahlanmıştır. Özel kanun ve
karakteristiklerine, bazıları liderin davra- koşul ve sorunlarla başa çıkmak için pek kurallar yönetimin sonuçlarından sadece
nışına ve bazıları da çıktılar ve sonuçla- çok farklı rolü oynayarak stratejik ve ge- komutanı sorumlu tutar. Başarısızlığın be-
ra odaklı olabilmektedir. İnsanların sosyal nel olan sorunlara eğilip işletme yöneti- delini komutan şahsen öder. Diğer yöne-
gruplar olarak ilk kez bir araya geldikleri cilerini yönlendirmek zorunda kalmakta- timlerde sorumluluklar dağıtılabilirken as-
zamanlardan bu yana liderler var olması- dırlar. Dolayısıyla liderliğin zamanla fark- kerlikte dağıtılamaz.
na karşın, liderin ne anlama geldiğini or- lı formlara girdiği ve günümüzde kendi-
taya koyan açıklamalar zaman içerisinde ne itaat bekleyen, örgütsel amaçlar be- Savaş yapmak için en az iki taraf gerekli
değişim göstermiştir. lirleyip bu amaçlara ulaşmak için planlar olduğuna göre, karşı tarafta da aynı özel-
geliştiren geleneksel liderlik tarzının öte- likleri taşıyan bir güç vardır. Bu sebeple
Liderlik için birkaç farklı teorik temel bu- sine geçildiği söylenebilir. Örgütsel etki- savaşta insanlar ve diğer tüm değerler
lunmaktadır. Bunlardan ilki; lider olarak liliğin öneminden dolayı liderlik gelişme- hayati tehlike altındadır. Liderlik bu şartlar
doğulacağını vurgulayan Büyük Adamlar ye ve yeni araştırmalara konu olmaya de- altında yapılacaktır.
Teorisi’dir. Büyük Adamlar Teorisi, bazı bi- vam etmektedir.
reylerin tarihin herhangi bir periyodunda Liderler olmadıkça, kurumların bir insan
lider olmalarına imkân verecek bazı özel- Askeri Liderlik ve makine yığınından pek farkı kalmaya-
likler ile doğdukları varsayımına dayan- caktır. Liderlik, bir kurumda ve üyelerinde
maktadır. Büyük Adamlar Teorisi, liderlik Askeri liderlik ile ilgili çalışmaların mazi- var olan potansiyeli başarıyla sonuçlandı-
için daha gerçekçi bir özellik yaklaşımına si ilk çağlardaki topluluklara kadar uzan- ran nihai bir etken olarak rol oynar ve po-
yol açmış ve zaman içerisinde Özellikler maktadır. Askeri liderlik, bazı farklılıkla- tansiyeli gerçeğe dönüştürür. Bugün as-
Teorisi’ne dönüşmüştür. Bu teoride lider- ra rağmen günümüzde geçerli olan ge- keri liderlik bir “kuvvet çarpanı” olarak ifa-
lik özelliklerinin tamamıyla doğuştan gel- nel liderlik yaklaşımlarından ayrı düşünül- de edilmektedir. Liderlik bütün manevra,
mediği, öğrenme ve deneyim yoluyla da memelidir. Askeri liderlik; vazifenin niteli- ateş gücü ve korunma faktörlerinin en uy-
kazanılabileceği gerçeği kabul edilmiştir. ği, tehdit ve çalışma ortamı, çalışanların gun şekilde bir arada senkronize bir tarz-
Dikkatler liderlerin sahip oldukları evren- eğitimi, mevzuat ve hizmet odaklılık gibi da sevk ve idaresini öngörmektedir.
sel özelliklerin araştırılmasına çevrilmiş- unsurlar açısından kendine özgü dina-
tir. Bu teorinin başarılı liderlik özellikleri- mikler taşımaktadır. Askeri liderlikte; şe- Askeri liderlik kavramı yeni bir yaklaşım
ni tanımlamakta yetersiz kalması üzeri- ref, yurt sevgisi ve vazife bilinci gibi ma- olmayıp, günümüzde ve genel olarak kul-
ne araştırmacılar, diğer bazı değişkenle- nevi motivasyon kaynakları, maddi moti- lanılan yaklaşımlar çerçevesinde değer-
ri özellikle de liderin davranış ve eylem- vasyon kaynaklarına göre daha fazla ön lendirilen, askeri lider ve astların bir kuru-
lerini araştırmaya başlamışlardır. Böyle- plana çıkmaktadır. luş içinde etkileşimde bulunduğu bir sü-
ce Davranışsal Liderlik Teorisi ortaya çık- reçtir. Etkileşimin kaynağında otorite, so-
rumluluk, emir-komuta zinciri gibi husus- Fakat buradaki en önemli fark, şartların ve dirilmesi veya uygulanmasını en kısa za-
lar temel değişkenlerdir. Askeri liderlik ile durumun barış zamanı gibi komutanlarca manda sağlamak istediği zaman kullandı-
hedeflenen, güvenlik hizmetinin verilmesi ya da eğitimi planlayanlarca belirlenme- ğı bir tarzdır. En küçük detayı bile atlama-
esnasında etkili lider davranışlarının ser- mesi, muharebe sahasının bütün koşul- dan işlerin nasıl yapılması gerektiğini, ne-
gilenmesi ve verimliliğin artırılmasıdır. Bu larının kontrolsüz bir şekilde birbirini etki- den öyle yapılması gerektiğini anlatır ve
düşünceden hareketle askeri liderlik va- leyerek şartları sürekli ve çok hızlı bir şe- sonuçlarını takip eder.
zifenin yerine getirilmesi için bir liderin, kilde değiştirmesidir. Bu durum ise doğ-
liderlik gereklerini uygulamak suretiyle ru karar vermeyi oldukça güçleştirmek- Karşısındakiler bilgi, deneyim ve yetenek
astlarını etkilenmesi süreci olarak tanım- tedir. Savaş şartlarında verilecek bir ka- olarak hazır olmadıkları ve aynı zamanda
lanabilir. Askeri lider ise vazifenin başarıl- rar, insanların hayatını ve daha da önem- aynı hedef ve ilkeler için motive olmadık-
masında, astlarını etkileyebilen kişidir. lisi bir milletin geleceğini etkileyebilecek- ları durumlarda bu tarzı kullanmaktadır.
tir. Bu kararların sorumluluğu da komutan
Günümüzde askeri liderlik muharebe ko- pozisyonundaki askeri liderlere aittir. Bu Mustafa Kemal ATATÜRK bu tarzı nasıl uy-
şulları, barış durumu ve barışı koruma sebeple savaş sırasında gerekli olan hu- gular?
operasyonları şeklinde üç farklı ortam sus, sadece askerlerin iyi yönetilmesi de-
bağlamında incelenebilmektedir. Muha- ğil aynı zamanda onlara etkili liderlik edil- Bu tarzı seçerken Mustafa Kemal
rebe koşullarında, lider-ast etkileşimi üst mesidir. Askerler, ancak liderlik özelliğine ATATÜRK oldukça iyi hazırlanmaktadır.
düzeyde olurken; barış zamanında, insan sahip olan kişilerin fikir olarak arkasında, Verdiği mesajlar çok açık ve anlaşılırdır.
kaynakları yönetimi, idari faaliyetlerin dü- beden olarak da önünde olurlar.
zenlenmesi ve rutin eğitimler ön planda Karşısındaki kişi kendisinden istenenin ne
olmakta; barışı koruma operasyonların- Askeri liderlik yaklaşımlarındaki farklılık- olduğunu, nasıl yapacağını, ne zaman ya-
da ise yerel halk ve kurumlarla ilişkiler ön lar, sadece içinde yaşanılan durumda de- pacağını derhal anlar.
plana çıkmaktadır. ğil aynı zamanda bulunulan kademenin
seviyesinde de kendini göstermektedir. Bu tarzı kullanırken kullandığı kelimeler
Barış zamanında bir ordunun, tepeden İçinde yaşanılan durumun özelliklerinin karşısındaki kişiye göre değişmekle bir-
aşağıya uzanan hiyerarşik bir yapı içinde, yanı sıra, farklı düzeylerdeki komutanla- likte önemli olan ne dediğinin şüpheye
iyi yönetilmeye ve nitelikli yöneticilere ih- rın liderlik uygulamaları da harekat alan- yer bırakmaksızın anlaşılmasıdır.
tiyacı vardır. Bu yapının en üst noktada iyi ları açısından farklılaşmakta, liderlik ihti-
bir yöneticilikle bütünleşmesi başarılı ola- yaçları ve biçimleri de değişebilmektedir. 2. Öğreten (Coaching Yapan)
bilmesi için yeterlidir. Ancak savaş zama- Stratejik düzey ile operasyonel/taktik dü- Liderlik Tarzı:
nında gereken salt yöneticilik değil, aynı zey doğrudan liderliğe daha yakın bir şe-
zamanda her düzeydeki liderlik davranı- kilde ve onun kaynak ihtiyaçlarını anın- “Bak böyle yapılır, istersen beraber yapa-
şıdır. Çünkü barış koşulları, savaş koşul- da gidermeye çalışmaktadır. Liderlik ilke- lım”
larına nazaran çok farklıdır. Barış koşulla- leri açısından, farklı düzeydeki askeri li-
rında en önemli görev, iyi bir eğitimle sa- derler aynı prensipleri paylaşmasına rağ- Mustafa Kemal ATATÜRK bu liderlik tarzı-
vaş koşullarına hazır hale gelmektedir. Bu men operasyon alanı ve diğer makro kav- nı, bir işin belirli şekilde yapılmasına kar-
eğitimin her aşaması ve en küçük ayrıntı- ramlara göre liderlik ihtiyaçları ve biçim- şısındakini ikna etmek ve yol göstermek
sı bile talimname ve yönergelerde çok de- leri değişebilmekte ve bu husus, prensip- için uygulamıştır. İşin belirli bir şekilde ya-
taylı olarak anlatılmıştır. Amirler bu süre- lerin verimlilik ve etkililik açısından nasıl pılmasını ister ancak farklı olarak bu dav-
ci uygulamakla, astlar ise buna uymak- kullanılacağını belirlemekte ve birbirinden ranışı hakkında talimat veriyor olmayı is-
la yükümlüdürler. Kuralların dışında hare- farklılaşabilmektedir. temez. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün uy-
ket edenlerin ise nasıl cezalandırılacakla- guladığı bu tarz liderlikte yapılacak işin
rı bellidir. Bu sebeple herkes görevle ilgi- Mustafa Kemal ATATÜRK’ün uyguladığı; önemi, o kişi ile olan ilişkisinden daha ön
li olarak üzerine düşen sorumluluğun ge- kişiye, şartlara ve hedeflere göre farklı- planda değildir, ona bu şekilde davran-
reğini yerine getirmekle görevini yapmış lık gösteren 4 liderlik tarzı bulunmaktadır. masını niçin istediğini açıklamak için za-
olmaktadır. man ayırır ve uzun uzun anlatır. Amaç, öğ-
1. Talimat Veren Liderlik Tarzı: reterek liderlik yapmak ve karşısındakini
Barış ortamının belirgin ve açık koşulla- geliştirmektir.
rına karşın savaş ortamında durum çok “Şurada, şöyle, şu zamana kadar yap,
farklı bir hal almaktadır. Muharebe koşul- sonra gel bana haber ver.” Mustafa Kemal ATATÜRK bu tarzı nasıl
larında emir-komuta zincirinin sağlanma- kullanır?
sı, iletişimin sürekliliği, karşılıklı güven, Zaman yetersizliği veya diğer neden-
karar alma, sorumluluk, cesaret, örnek lerle yapılacak işin Mustafa Kemal ATA- Öncelikle ikna etmek amacıyla kullanır.
olma ve bağlılık, askeri liderliğin ve aske- TÜRK açısından önemi, kişiler ile ilişkile-
ri liderin önemli özellikleridir. Aslında sa- rinden daha ön planda olduğunda bu li- Karşısındaki kişinin ne dediğini takip et-
vaş zamanında ne zaman ve nasıl hareket derlik tarzını uygulamıştır. Tartışma ve gö- tiğini, anladığını ve hakikaten öğrendiği-
edileceği de talimnamelerle açıklanmıştır. rüşmelere yer vermeden, bir kararın bil- ni garanti etmek için zaman harcamaya
hazırdır. ATATÜRK’ün karşısındaki kişiye önceden den başka bir şey değildir.”
belirlenmiş şartlar dahilinde kendi başına
Bu süreci tamamen bir diyalog halinde hareket etmesine izin vermesi, arzu (mo- (Winston CHURCHILL, İngiltere Başbaka-
götürür. tivasyon) ve yeteneğe (yeterlilik) sahip ol- nı)
duğunu kabul etmesi demektir.
3. Katılımcı Liderlik Tarzı: “O büyük insan yalnız Türkiye için değil,
Mustafa Kemal ATATÜRK bu tarzı nasıl uy- bütün doğu milletleri için de en büyük ön-
“Sen Ne Önerirsin ?” gular? derdi.”
Mustafa Kemal Atatürk bu tarzı çevre- Delege etmek istediği işin özelliklerini ke- (Emanullah HAN, Afgan Kralı)
sindekilerin kendisinden bekleneni bildi- sin bir şekilde belirler. Serbesti sınırları-
ği, verilen işi yapabilecek yeteneğe sa- nı net bir şekilde çizer. İşin yürütülme- “Mustafa Kemal ATATÜRK, kuşkusuz 20.
hip olduğu, ancak pek istekli olmadığını si sırasında nasıl ve ne şekilde bilgi al- yüzyılda Dünya Savaşı’ndan önce yetişen
gördüğü hallerde, mümkün olduğu kadar mak istediğini de belirler. Mustafa Kemal en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir
ona, onun da sorumlu olduğunu hissettir- ATATÜRK’ün Liderlik Özellikleri Hakkında millete nasip olmayan cesur ve büyük bir
mek ve onda kendi anladığı şekilde hare- Yabancı Devlet Başkanlarınca Söylenmiş inkılâpçı olmuştur.”
kete geçme arzusunu yaratmak gerekti- Sözler :
ğinde kullanır. (D.Ben Gurion, İsrail Başbakanı)
“Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından
Mustafa Kemal ATATÜRK bu tarzı nasıl uy- birinin tarihi başarılarını, Türk halkına il- “Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır.
gular ? ham veren liderliğini, modern dünyanın Türk Milleti’nin başındaki büyük ve dahi
ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider ATATÜRK, politika ve savaş alanlarında
Amacı net bir şekilde açıklar. olarak kudret ve yüksek cesaretini hatır- yılmayan büyük ve yurt sever bir insandı.”
latmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir
Grubun veya kişilerin olumlu yönlerini or- imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğ- (Kerama, Lübnan Başbakanı)
taya çıkartarak motive eder ve onların fi- ması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağım-
kirlerini sorar. Örn: “Sence nasıl? Sana sızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o “Kemal ATATÜRK, yalnız bu yüzyılın en
göre nasıl yapılmalı? Sen ne önerirsin?” zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk büyük adamlarından biri değildir. Biz
halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de gi- Pakistan’da, onu geçmiş bütün çağların
Gelen cevapları aktif bir şekilde dinler. riştiği derin ve geniş inkılâplar kadar bir en büyük adamlarından biri olarak görü-
Hemen hareket planını beraberce oluştu- kitlenin kendisine olan güvenini daha ba- yoruz. Askeri bir deha, doğuştan bir lider
rurlar. Sonuçlar beraberce “kontrol” edilir. şarı ile gösteren bir örnek yoktur.” ve büyük bir yurt sever.”
Bu tarz sayesinde kişiler daha sorum- (John F. KENNEDY, A.B.D. Başkanı) M.Eyüp Han, Pakistan Devlet Başkanı)
lu hissetmekte ve motive olarak hareke-
te geçmektedir. Ancak Mustafa Kemal “Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştir- “Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tec-
ATATÜRK bu tarzı, işi nasıl yapacağını bil- diği eseri halkların tarihinde izlerini bıra- rübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi
meyen kişilere asla uygulamaz. kacaktır.” ve saygısını çeken büyük Türk Milleti’nin
milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile
4. Delege Eden Liderlik Tarzı: (Albert LEBRUN, Fransız Cumhurbaşkanı) kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını ya-
ratmıştır.”
“İstediğin gibi yap, sonra bana bilgi ver” “Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan
sonra da Türk Milleti’ni yeniden dirilten (M.I.Kalinin, SSCB Başbakanı)
Mustafa Kemal ATATÜRK bu tarzı, ba- ATATÜRK’ün ölümü, yalnız yurdu için de-
şarma arzusu ve yeteneği olan kişiler- ğil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sı-
de kullanmaktadır. Ancak Mustafa Ke- nıf halkın onun ardından döktükleri içten
mal ATATÜRK’ün delege etmesi, ilgisizlik gözyaşları bu büyük kahraman ve modern
anlamına gelmemektedir. Mustafa Kemal Türkiye’nin Ata’sına değer bir görünüm-
Kaynaklar
1. Uğurluoğlu, Ö.; Çelik, Y. (2009). “Örgütlerde Stratejik Liderlik ve Özellikleri”. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 12(2):121-156
2. Sığrı, Ü. (2006). “Geleceğin Askeri Liderliğine Dair Değerlendirmeler”. Güvenlik Stratejileri Dergisi, 3:95-113
4. www.frmartuklu.net
HAREKET HASTALIĞI
(TAŞIT TUTMASI)
Hareket hastalığı hareket halindeki bir ortamda bulunan duyarlı kişilerde görülen bir rahatsızlıktır. Kara, hava ve deniz taşıtları
gibi tüm taşıtlar hareket hastalığına (taşıt tutması) neden olabilir.
diği ve bunu önlemek için ilaç kullandıkla- hareketleri beyine bildirerek dengede kal- Günümüzde tedavide bu amaçla kulla-
rı tespit edilmiştir.3 Seyahat edenlerin or- mayı sağlarlar. Denge organı ayakların nılan ilaçları üç ana başlıkta toplamamız
talama %30’ unda ağır veya hafif olarak hareketine göre ayarlanmıştır. Ani hare- mümkündür.
bu rahatsızlık görülmektedir. ketlerde denge organı ayaktan aldığı bil-
gileri beyine iletirken problemler ortaya 1. Antikolinerjikler : Belladonna alkalo-
çıkar. idi olan skopolamin bu grubun en önem-
li bileşiğidir. Oral (ağızdan kullanılan tab-
let vb.), parenteral (damar içine, kas içi-
ne vb.) ve transdermal (deriden geçen)
formları mevcuttur. Transdermal formu ile
ilgili pek çok çalışma yapılmıştır, etkinli-
ği oldukça yüksektir. Oral şekli hareke-
te dayalı işlevlerden yaklaşık bir saat ka-
dar önce kullanılmalıdır. Nazal yoldan (bu-
run) kullanımı ile ilgili yapılan çalışmalar
devam etmektedir.5 Uzamış etki göste-
ren veya tekrarlanan dozlarda kullanılan
Hastalığın belirtisi solgunluk, terleme ve skopolamin görmede bozukluk, hafızada
kusmadır. En önemli belirti ise bulantıdır. azalma gibi yan etkiler gösterir, uzun sü-
Hastalığın başlangıcında kendini iyi his- reli kullanımda istenmeyen bir durumdur
setmeme, anksiyete, baş dönmesi, baş ve daha ileri araştırmalar gerektirir. Sko-
ağrısı, esneme, uyku basması, midede Denizde daha çok hareket olduğundan polamin yurtdışında sıklıkla kullanılan bir
rahatsızlık ve soğuk terleme görülür. Ki- daha çok problem yaşanır. Fonksiyonel ilaçtır, ülkemizde de kısa bir süre üretilmiş
şide başlangıçta kızarma görülebilir. Fa- bir denge sistemine sahip olmayan bi- ancak uzun süreli kullanıma uygun olma-
kat sonrasında solgunluk hakimdir. Bazı reylerde hareket hastalığı görülmez. İşit- dığı için bırakılmıştır.6
durumlarda ağız kuruluğu, bazılarında me özürlü bireylerde hastalık oluşmaması
ise tersine tükürük salgısında artış var- da bunu kanıtlar. Bireysel duyarlılık has- 2. Antihistaminikler (H1 reseptör blo-
dır. Bunu çoğu kez bulantı ve kusma ta- talıkta önemli bir faktördür. Ancak araş- körleri) : Bu grubun en etkili ve en çok
kip eder. Vücut ısısı düşer, el ve ayak so- tırmalar duyarlı kişilerin denge sistemin- kullanılan etkin maddesi dimenhidrinat’
ğur ve hasta üşüme duyumsar, bulantı ve de bir anormallik olmadığını göstermiştir.4 tır. Çeşitli formlarda ilaç şekilleri mevcut-
kusmadan sonra yorgun ve bitkin duruma Kadınlar hastalığa genellikle erkeklerden tur. Yirmidört saat sürebilen etkisi ile ter-
düşer. Dikkatini toplaması güçleşir. Dep- daha duyarlıdır. Orta yaşlı kişiler ise yaşlı- cih edilir ancak yan etkileri fazladır. Yan
resyon ve sosyal aldırmazlık oluşabilir. lar ve çocuklardan daha duyarlıdırlar. Ay- etkileri konusunda skopolamin’ e göre
Hastanın entelektüel yetenekleri ve genel rıca görsel uyarılar, midenin çok dolu ol- daha etkili olduğu saptanmıştır.
performansı azalır. Belirtiler uzun süre de- ması, ortamın kapalı ve havalandırmanın
vam ettiğinde özellikle kusma fazla olur- iyi olmaması ve koku faktörleri oluşumu- 3. Sempatomimetikler : Amfetamin ve
sa yorgunluk ve aşırı bitkinlik gelişebilir. nun hastalığa katkısı vardır. Kişinin taşıtın efedrin tek veya skopolamin ve prometa-
içindeki pozisyonunun da etkisi bilinmek- zin ile birlikte kullanılmaktadır. Bu tür pre-
tedir. Sırt üstü yatıldığında hastalığın otur- paratlar genellikle uzay çalışmalarının ya-
ma durumuna göre daha az olduğu sap- pıldığı NASA-Amerika gibi merkezler ta-
tanmıştır. rafından kullanılmaktadır ancak günlük
kullanıma henüz geçmemiştir.2
Hareket hastalığından korunmanın en iyi
yolu hareketten kaçınmaktır ancak bunun Tüm ilaçlar tek veya beraber de kullanıla-
mümkün olmadığı durumlarda tedavi se- bilmektedir. Ancak kullanılan tüm ilaçların
çenekleri devreye girmektedir. yine de en önemli yan etkileri sakinleştiri-
ci olmalarıdır. Bu yolcular için istenen bir
durum olsa da gemi personeli ve pilotlar
gibi yüksek performans gerektiren işlerde
Hastalığın nedenlerine bakılacak olursa, çalışanlar için istenmeyen bir durumdur.
denge sisteminin hareket nedeniyle aşırı İlaç seçiminde en az yan etki gösterenler
uyarılması hastalığın ana etkenidir. İç ku- tercih edilmelidir.
lakta denge organı bulunur, buna salyan-
goz (Cochlea) denir ve üç adet yay şek- 4. İlaç dışı yöntemler : İlaç dışında yön-
linde kanalları vardır. Bu kanalların fonk- temler incelenecek olursa deniz bilezikle-
siyonları üç yöne: sağ-sol, ön-arka ve ri gibi uygulanan alternatif, belirtileri ön-
yukarı-aşağı şeklinde düzenlenmiştir ve leyen veya psikolojik uygulamalar vardır
ğun bir şekilde devam etmektedir. 4. Uçaklarda hemen kanat önündeki kol-
tukta oturmak bir hareketin daha az his-
Hareket Hastalığına Karşı Alınabile- sedilmesine yardımcı olacaktır.
cek Önlemler :
5. Beslenmede az miktarda ve mideyi ra-
1. Öncelikle hareketin gözler ile rahatça hatsız etmeyen yiyeceklerin seçilmesi
algılanması sağlanacak bir yerde oturul- önemlidir.
malıdır.
6. Yolculuk sırasında midenin yatışması
2. Aracın ön koltuğu gibi yolun ve görün- için kraker benzeri yiyecekler ve karbonlu
tünün rahatça izlenebileceği bir yer se- içecekler tüketilebilir.
çilerek, “taşıt tutması” riskini azaltılabil-
mektedir. 7. Kafanın sabit tutulması, alkol alınma-
ancak geçerlilikleri konusunda yeterli bi- ması, sigara içilmemesi ve yolculuk sıra-
limsel kanıtlar bulunamamıştır.7 Alterna- 3. Gemi veya teknelerde güvertede ol- sında ufuk çizgisine bakılması “taşıt tut-
tif tıp yöntemleri hareket hastalığına kar- mak, iç kısımlara göre kişiyi daha rahat ması” riskini en az düzeye indirebilecek
şı etkinliğini araştırmak için birçok alanda ettirecektir. önlemler arasındadır.
çalışmalar yapılmış ve günümüzde de yo-
KAYNAKLAR
2. National Research Council Staff (Author), A Strategy for Research in Space Biology and Medicine into the Next Century,
National Academies Press, 71-73, 1998.
3. Putcha, L., Berens, K.L., Marshburn, T.H., Ortega, H.J., Billica, R.D., Pharmaceutical use by U,S, astronauts on space
shuttle missions, Aviat Space Environ Med., 70:7, 705-8, 1999.
4. Gordon, C.R. Motion Sickness, Prevention and Treatment, Uluslararası Deniz Tıbbı Sempozyumu, İstanbul, 2005.
5. Özkan C.K, Özkan Y. (Danışman). Hareket Hastalığında (Taşıt Tutması) Nazal Yoldan İlaç Uygulanmasının İn Vitro ve İn Vivo
Değerlendirilmesi. Doktora Tezi, Ankara, 2007.
6. İzgü, E., Deniz Tutması ve Hareket Hastalığı İlaçları. Silahlı Kuvvetler Dergisi, 87, 49-54, 1968.
7. Vasilkov, A.M., Zaitsev, A.G., Tkachuk, V.A.., Psychological basis for self-regulation of behavior in sailors drafted into mi-
litary service, Voen Med Zh., 324:10,58-62, 2003.
Dondurulmuş gıdalar tüketiciye ulaşana kadar dondurulmuş durumda olmalı ve depolamada da -18°C’nin üzerine
çıkılmamalıdır. Çünkü dondurulup çözünen gıda artık steril değildir ve bu durumlarda bozulma daha hızlı devam eder.
Dondurma işlemi, gıda maddelerinin ya- Dondurarak muhafazada hücre suyunun runduğu ve bu şekilde pazarlandığı gıda
pısında bulunan ısı enerjisinin bir soğu- donmasının sağlanmasına kadar sıcaklık maddelerini ifade eder.
tucuya aktarılarak uzaklaştırılmasıyla, su- düşürülür. Uygulamada gıdalar -40°C’ye
yun faz değiştirerek sıvı halden buz hali- kadar dondurulmakta, -18°C ile -20°C Dondurulmuş ürün kullanımında en
ne geçmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu arasında da depolanmaktadırlar. Hız- önemli husus malzemelerin dondurulma-
işlem sayesinde gıdaların içerdikleri su, lı dondurulmuş gıda maddeleri, ürün tipi- sından kazana girene kadar soğuk zinci-
buz kristallerine dönüşerek gıdaların bo- ne bağlı olarak mümkün olabildiğince ça- rin her aşamada muhafaza edilmesi hu-
zulmasına yol açan mikroorganizmalar buk maksimum kristalizasyonun sağlan- susudur. Soğuk zincir, gıda maddelerinin
yaşayamamakta, kimyasal ve biyokimya- ması ile hızlı dondurma işlemi uygulanan, tat, koku gibi karakteristik özelliklerinin
sal değişmeler asgariye indirilerek gıda- ürünün tüm noktalarında termal stabili- tüketim aşamasına kadar bozulmalarını
ların en doğal haliyle korunması sağlan- zasyonun -18°C veya daha düşük sevi- önleyecek soğuk ortamlarda korunması
maktadır. yede sağlandığı, bu durumun sürekli ko- olarak tanımlanmaktadır.
Gıdaların,-40°C’de dondurulduktan son- • Derin dondurucuda (-18 °C) : Son deni diğer gıdalara oranla bünyelerinde
ra tüketime kadar olan süreçte -18°C’ye kullanma tarihine kadar saklanabilir. %98’e ulaşabilen miktarlarda su içerme-
düşürülen ısı ortamında depolanması ve leridir. Böylece gıdalara kolayca yerleşe-
bu ısının -18°C’de korunduğu frigorifik Satın alınan dondurulmuş ürünlerin pake- bilen ve bozulmalarına neden olan mikro-
araçlarla taşınması gerekmektedir. Bu so- ti açıldığı sırada üründe çözülme olduysa, organizmalar bol miktarda su içeren seb-
ğuk zincir kısa süreli dahi bozulsa, gıda- ürünlerin tekrar buzluğa veya derin don- ze ve meyvelerde yaşama ortamı bulmak-
ların lezzeti ve görüntüsü bozulabilmekte, durucuya konmadan tüketilmesi gere- tadırlar. Dondurma işlemi, meyve ve seb-
bazı durumlarda bakteri üremesi ve gıda kir. Kullanım sırasında sadece kullanılma- zelerin uzun süreli muhafaza edilmesi için
zehirlenmesi durumu ortaya çıkabilmek- sı planlanan miktar poşetten çıkarılma- uygulanan en iyi işlemlerden biridir. Don-
tedir. lı, paketler açıldıktan sonra pakette ka- durarak muhafaza ile birçok meyve ve
lan ürünler çözülme olmadan hemen buz- sebzenin rengi, aroması ve besin değeri
luğa veya derin dondurucuya konmalı ve korunmuş olur.
aynı saklama koşullarında depolanmalıdır.
Çözündürülmüş gıdalar hemen tüke-
tilmeli ve tekrar dondurulmamalıdır.
kimyasal reaksiyonlar tamamen durmaz, tarladan koparıldıktan 8-10 saat sonra racatı yapılırken, yurtiçinde üretimin bü-
az da olsa devam eder. Bu yüzden ürünün dondurulmak üzere fabrikaya getirilmesi yük kısmı sanayide kullanılmakta, ka-
duyusal ve besinsel özelliklerinde kayıplar ve gerekli ön işlemelerden geçirilmesi ge- lan miktar ise iç talep doğrultusunda pe-
meydana gelebilir. Kimyasal ve biyokim- rektiğinden üretim tesisleri hammaddeye rakende olarak piyasaya sürülmektedir.
yasal reaksiyonların başlıca neden olduk- yakın bölgelerde kurulmaktadır. Sektörde Sektörde sebze ve meyve üretimi Mayıs-
ları değişimler; renk kayıpları, esmerleş- hammaddenin tamamına yakını yurtiçin- Ekim ayları arasında gerçekleştirilirken,
me, tat ve aroma değişimleri, tekstür de- den karşılanmaktadır. satışlar ağırlıklı olarak Kasım-Nisan dö-
ğişimleri ve oksidasyon sayılabilir. Bu ne- neminde gerçekleşmektedir.
denle, birçok sebze, bu oksidatif reaksi- Üretimde dondurulmaya elverişli hemen
yonları katalizleyen enzimleri inaktif hale hemen tüm sebze ve meyve türleri don- DZ.K.K.LIĞINDA
getirmek için, dondurma işlemi öncesin- durulmakta, yurtdışına gerek sanayi üre- DONDURULMUŞ GIDA KULLANIMI
de haşlanır. Ama yine de oksijen ve ışık timinde kullanılmak amacıyla gerekse pe-
varlığında bu enzimler olmasa da kimya- rakende olarak pazarlanmak amacıyla ih- Dz.K.K.lığında dondurulmuş gıda kulla-
sal bozulma meydana gelebilir. nımı uzun yıllardır sürdürülmekle birlikte
2011 yılı öncesinde tedarik edilen ürün
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE sayısı ve kullanım yeri itibarıyla kısıtlı bir
DONDURULMUŞ GIDA SEKTÖRÜ uygulama alanına sahipti. Bu kapsamda
yüzer unsurların seyir periyodunda moral
Ülkemizde dondurulmuş meyve ve seb- ve motivasyonunun arttırılması maksadıy-
ze üretimi 1970’li yılların başında başla- la bazı dondurulmuş ürünler (pizza, köfte,
mış ve günümüze kadar hızlı bir gelişim milföy hamuru, mantı vb.) ikmâl teşkille-
göstermiştir. Sektörde kurulu tesislerin rince tedarik edilerek seyir öncesi gemi-
önemli bir bölümü teknolojik açıdan yük- lere verilmekte idi.
sek standartlardadır. Meyve ve sebzelerin
dondurulmasında özellikle son yıllarda en 2012 yılında Dz.K.K.lığında yiyecek mad-
gelişmiş dondurma yönetimi olarak bili- delerinin kalite ve çeşitliliği ile yemek ne-
nen Bireysel Hızlı Dondurma (“Individually fasetini arttırmak maksadıyla yürütülen
Quick Freezing” – IQF ) metodu bu tesis- çalışmalar kapsamında Deniz İkmal Mer-
lerde yaygın olarak kullanılmaktadır. kezi K.lığı ve Aksaz İkmal Destek K.lığında
yapılan pilot uygulamadan olumlu ne-
Dünyada da dondurulmuş meyve ve seb- tice elde edilmiş ve uygulamanın tüm
ze ürünleri ticareti sürekli bir gelişim gös- Dz.K.K.lığı bağlısı birlikleri kapsayacak
termektedir. Dünyada dondurulmuş sebze şekilde yaygınlaştırılmasına karar veril-
ve meyve tüketiminin yapısı incelendiğin- miştir. Bu maksatla ikmâl teşkillerinin so-
de en fazla tüketen ülkelerin ABD, Kana- ğuk hava deposu kapasiteleri arttırılarak
da, Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya oldu- bölgelerindeki tüm birlikleri destekleyebi-
ğu dikkati çekmektedir. Bunun en büyük lecek seviyeye gelmeleri sağlanmıştır.
nedeni iklim özellikleridir.
2013 yılından itibaren dondurulmuş ürün-
Gerek dünyada gerekse ülkemizde kent- lerin kullanımı çeşitli sebzeler ve hamurlu
leşmenin getirdiği hızlı yaşam koşulları mamulleri de kapsayacak şekilde geniş-
tüketicinin dondurulmuş gıda konusunda letilmiş ve kara birlikleri de uygulamaya
daha bilinçli olmasını sağlamış, ayrıca de- dâhil edilmiştir. Bugün Dz.K.K.lığı bünye-
rin dondurucu kullanımının yaygınlaşma- sinde kullanılan dondurulmuş ürün sayısı
sı, büyük marketlerin sayılarının artması, 13’e (ıspanak, bezelye, türlü, taze fasul-
kadınların iş dünyasındaki rolünün artma- ye, bamya, patates, barbunya, milföy ha-
sıyla da dondurulmuş gıda tüketimi son muru, börek, lahmacun, sarımsak, man-
yıllarda giderek artmıştır. Türkiye’de don- tı, balık) ulaşmıştır ve her geçen gün art-
durulmuş gıda tüketiminin başta İstanbul maktadır. Ürünlerin birliklerde kullanılma-
olmak üzere Ankara, İzmir; Bursa, Antalya sı sonucu Dz.K.K.lığına intikal eden uygu-
gibi büyük kentlerde ve batı bölgelerinde lama sonuçlarına göre;
yoğunlaştığı dikkati çekmektedir.
- Genel olarak dondurulmuş gıda madde-
Dondurulmuş sebze ve meyve üretimi ya- lerinden yapılan yemeklerin nefasetinin iyi
pan firmalarca hammadde kaynakları- olduğu ve personel tarafından beğenile-
nın bulunduğu Marmara, Ege ve Akdeniz rek tüketildiği,
Bölgeleri seçilmiştir. Sebze ve meyvelerin
KAYNAKLAR
2. Yurtman, A., 2003. Dondurulmuş Gıda Sektör Raporu. İstanbul Ticaret Odası Etüt ve Araştırma Şubesi.
4. Demiray, E., Tülek, Y., 2010. Donmuş Muhafaza Sırasında Meyve ve Sebzelerde Oluşan Kalite Değişimleri
Pamukkale Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü.
5. Cemeroğlu, B., 2009. Meyve Sebze İşleme Teknolojisi Cilt II. Gıda Teknolojisi Derneği Yayınları No:39, Ankara.
6. Cemeroğlu, B., 2005. Gıda Mühendisliğinde Temel İşlemler, Gıda Teknolojisi Derneği Yayınları, No: 29, Ankara.
7. Meyve Sebze İşleme Teknolojisi Dersi Uygulama Notları, E.Ü. Gıda Mühendisliği Bölümü,2009.
Aslında uygulamada, zavallı “Ayı”nın hiç bir suçu olmadığı gibi, denizcilik işlevlerine pek de etkisi yok, karıştığı ettiği de yok.
Hani halk dilimizde yeri vardır ya “adın çıkacağına, canın çıksın.” diye, işte o deyişin bir örneği de bu olsa gerek.
Tamam da bu biçimdeki, diğer bir deyişle layabilmek için ayaklarını dışarı doğru aç- yim İtalyanca’dan dilimize geçmiş. Deniz-
iğnecikten alınan rüzgarla yapılan bu uy- mak zorunda ya, belki de bu davranışı sı- ci atalarımız, bu geçiş sırasında, sesli an-
gulamaya, eski dönemde dört köşeli yel- rasındaki duruş biçimini benzetmiş olabi- latım (söyleniş biçimi, fonetik) benzeşme-
kenle yapılan uygulamada olduğu gibi lirler, Vet. Prof.Dr. Hasan BİLGİLİ’nin ana- siyle de yeni deyim(ler) üretmişler. Buna
“pupa seyri” demek, doğru ama yeterli tomik değerlendirmesi böyle. Ulusal de- en güzel örnek “ayı bacağı” ve “ayboci”
değil, başka bir adlandırma gerekli… İşte nizcilik dünyamızı, eşsiz yapıtlarıyla ay- deyimleri. Her iki deyimin de kaynağında
bu aşamada, Akdeniz’in değişik ülkelerin- dınlatan ünlü Halikarnas Balıkçısı bile Ak- İtalyanca “poggia” kelimesi var. Bu keli-
deki denizciler, bugün bizlere gülünç ge- denizli denizcilerin kullandıkları değişik menin Latince kökü olan PŎDĬA “yel-
lebilecek adlandırma önerileri yapmışlar, kavramlardan esinlenerek önce “ayı ku- kenin alt kenarına bağlanan halat parça-
bu önerilerin çoğu da tutmuş, günümüze lağı”6 olarak kullandığı deyimi, daha son- sı” anlamında, yani bugün bile denizci di-
kadar kullanılagelmiş. Söz konusu adlan- raları bildiğimiz biçimiyle vurgular olmuş. limizde kullandığımız “iskota”. Elimizdeki
dırmalar, pek eyleme yönelik değil de ge- sınırlı belgelere göre 4. veya 5. yüzyılda
nellikle görsel benzetim etkisinde kalmış Böylesine ilginç bir adlandırmanın köke- kullanılmaya başlandığı sanılan bu deyim,
gibi. Örneğin : Fransızlar “yelkenlerle ma- nini ve nedenini, yine bilimsel terbiyeden Yunanca’ya da (çoğul olarak) “πόδια”
kaslama” anlamında “mettre les voiles en fazla uzaklaşmadan araştırmak gerek. (Türkçe karşılığı “bacak”) olarak geçmiş.
ciseaux” veya “orienter en ciseaux” yapısı Ama ne yazık ki denizci atalarımız, bize,
içindeki “en ciseaux” 1 deyimini kullanır- bu konuda da yeterli belge bırakmamış- Diğer taraftan, bu aşamada İtalyan-
larken, İspanyollar “eşek kulağı” anlamına lar. Dolayısıyla, yapacağımız araştırma sı- ca “poggia”7 kelimesinden türemiş “ap-
gelen “orejas de burro” 2 deyimini beğen- rasındaki yaklaşımımız ancak “varsayım” poggiare”8 kelimesine de göz atmak ge-
mişler. İtalyan denizciler için de ilk baş- düzeyinde kalmak zorunda. rekiyor. Çünkü bu kelimenin değişik an-
ta İspanyol arkadaşları gibi “eşek kulağı” lamları içinde yer alan “geri yönde hare-
Bilindiği üzere, ulusal denizci jargonumuz, ket etmek” ile “bociye (rüzgar altına) dön-
Akdeniz ülkeleri denizcileri arasında ortak mek” ve “pupa yönde seyretmek” karşı-
kullanılan Lingua Franca’nın yoğun etki- lıkları bizi (ve konumuzu) doğrudan ilgi-
sinde kalmış. Bu bağlamda, birçok de- lendiriyor.
Ulusal denizci/gemici jargonumuzda, ır- yesine gelinceye kadar zincire boş ver- retmek anlamlarıyla nasıl da örtüşüyor ve
gatı ters yönde çalıştırarak zinciri hafif- mek için uygulanıyor. Bir de değerli büyü- her bakımdan benzeşiyor. Bir de, her iki
çe kaçırmak (veya boşaltmak) anlamın- ğümüz ulusal gemici dilimize ait ilk sözlü- deyimin (“ayboci” ve “ayı bacağı”)Türk-
daki “ayboci”9 deyimi, “appoggiare” keli- ğümüzü kaleme alan Süleyman Nutkî’nin çe kullanımlarındaki ses (fonetik) yapı-
mesinin “geri yönde hareket etmek” anla- tanımladığı “ayboci zımba”10 deyimi var. sı ile İtalyanca kelimenin (“appoggiare”)
mıyla örtüşüyor. Zaten ayboci uygulaması, İşlevsel olarak, olağandan farklı, ters iş- İtalyan ağzıyla söyleniş biçimindeki ben-
gemide sıklıkla yapılan bir işlem değil. Ya leyen bir zımba... Ayrıca bu arada, ulusal zerliğe ne demeli… Yoksa, denizci atala-
yedeklenirken yedek halatına bağlanan argomuzda yer alan “haybeci”11 deyimi- rımız ne diye zavallı ayıyı (hem de özellik-
gemi zincirini bir miktar denize vermek, nin de kökü Arapça (haybe) ve bedava- le bacağını), gündelik yoğun işlerinin ara-
ya çifte demir attıktan sonra her iki zinci- cı, beleşçi anlamında 12 Yani, konumuzla sına soksunlar ki ?...
ri karamusal üzerinde birbirleriyle birleşti- doğrudan bir bağlantısı yok.
rip bunları teraziye almak, ya da İstanbul Ne dersiniz? Burada ileri sürdüğümüz
Boğazı gibi dar, akıntılı ve coğrafya bakı- Diğer yandan, benzer biçimde, ayı baca- varsayım(lar) doğru olabilir mi? Yine de
mından sorunlu sularda seyrederken ola- ğı uygulaması da “appoggiare” kelime- kalıcı bir karara varmadan önce incele-
ğanüstü bir durum karşısında hemen de- sinin “bociye (rüzgaraltına) dönmek” ve meye, araştırmaya devam…
mirleyebilmek amacıyla (bir güvenlik ön- “pupa yönünde seyretmek” yani, rüzgarı
lemi olarak) demirin memesi deniz sevi- tam pupadan/tam “arkadan” 13 alıp sey-
DİPNOTLAR
2. WEBB, B. ve MANTON, M.; On Dilde Yatçılık Terimleri Sözlüğü (Yachman’s Ten Language Dictionary), İletişim Yayınları,
İstanbul, 2003, s.167, Diccionario Marítimo Español, Madrid, 1831, s.391
3. BARETTI, G.; Dizionario Italiano ed Inglese, Dalla Tipografia di G.P. Pozzolini C., Livorno, 1828, s.190
4. De KERCHOVE, R.; International Maritime Dictionary, Second Edition, Van Nostrand Reinhold Co., New York, 1961,
s.921, DELBOS, L.; Nautical Terms in English and French, Fourth Edition, Williams & Norgate, Oxford, 1902, s.210,
AKDOĞAN, R.; İngilizce-Türkçe Ansiklopedik Denizcilik Sözlüğü, 2. Baskı, Kendi Basımı, İstanbul, 1982, s.558
5. NUTKÎ, S.; Kamûs-i Bahrî (Deniz Sözlüğü), Haz: Mustafa Pultar, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, s.20
GÜRÇAY, L.; Gemici Dili, , Üçüncü Baskı, Deniz Basımevi, İstanbul, 1968, s.33
SÜGEN, Y.; Kaptanın Kılavuzu, 4. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1998, s.85
PAKALIN, M.Z.; Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt I, Üçüncü Basılış, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1983, s.124
6. Ön ve arka direklerin büyük randa yelkenlerinin birini sancak, ötekisini iskele tarafına, ayı kulağı açtılar. (HALİKARNAS
BALIKÇISI; Merhaba Akdeniz, 3. Baskı, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 1976, s.172)
7. Türkçe sözlüklerde “poca” ve “boca” olarak yer alan bu deyim “rüzgaraltına dönmek” olarak tanımlanmış. Rüzgarın
önünde gitmek olarak da açıklanabilecek bir başka tanımıyla “ayı bacağı”na karşılık olabileceği de düşünülmelidir.
8. “Appuyer” (SARAÇ, T.; Fransızca-Türkçe Büyük Sözlük, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara, 1976, s.71) ve “Apoyar” (KUT,
İ. ve G.; Büyük İspanyolca Türkçe Sözlük, 5. Baskı, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2006, s.47)
10. Nal biçimindeki ana yapının kollarından birinin ucundaki kılavuzlu (vidalı) delikten geçirilip küçük bir kelebek tutamakla
vira edilen, ucu sivri (zımba görevi için) kıstırmaç (işkence). (NUTKÎ, S.; Kamûs-i Bahrî (Deniz Sözlüğü), Haz: Mustafa Pul-
tar, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, s.20)
11. PÜSKÜLLÜOĞLU, A.; Türkçe’nin Argo Sözlüğü, 2. Baskı, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2004, s.94
12. AYVERDİ, İ.; Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 4. Baskı, Kubbealtı Lugatı, İstanbul, 2011, s.1240
13. “Arkadan” kelimesi de, konuyla ilgili varsayımın ikinci bölümünü oluşturur. “Arkadan” kelimesini bir Yunanlıya söyler-
seniz, biraz şive bozukluğuyla “ayı (αρκούδα, αρκούδων)” dediğinizi sanacaktır. Bu bağlamda denizci atalarımızın
“volta”ya “bacak” dediklerini de anımsamak gerek. Bu söylemin (varsayımın) değerlendirilmesi ise sizlere kalmış.
“Felaket başa gelmeden önce onu önleme ve ondan korunma çarelerini düşünmek gerekir.”
Maluliyet Yardımı Bu rakam 2014 yılında, 1 inci yarıyıl için 56.490,84 TL’ dir. 2’nci
yarıyıl OEMS yardım tutarı Temmuz 2014’de belirlenecek me-
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli subay, astsubay, sivil memur, mur maaş katsayısına yapılan artış oranına göre belirlenecektir.
uzman jandarma ve uzman erbaş iken TSK’dan malulen ayrılan
ve T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Da-
ire Başkanlığı’nca 1, 2, 3 ve 4’üncü derece malul kararı verilen Avukatlık Ücreti Yardımı
personele yapılan maddi yardımdır. (Bu yardımda “TSK’da Görev
Yapamaz” raporu aldığı yıl içinde TSK Dayanışma Vakfına katkı Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli subay, astsubay, sivil memur,
payını yatırmış olması koşulu aranır.) (Tablo-2). uzman jandarma ve uzman erbaşlardan hizmet sürelerine bakıl-
maksızın, askerî yargı hariç olmak üzere, görevlerini yerine getir-
Oyak Emekli Maaş Sistemi ( OEMS ) Yardımı
meleri sırasında veya görevlerinden dolayı haklarında soruştur-
OEMS yardımından yararlanmak için kişinin vefat veya maluliyet ma veya kovuşturma yapılanlar ile hukuk mahkemelerinde dava
yardımından faydalanmış olması gerekmektedir. Evli olup, Sos- açılanlara, öngörülen koşulları taşımaları halinde, müdafi veya
yal Güvenlik Kurumu’nca maaş bağlanmamış durumda olan, ve- vekil olarak tayin ettiklerine avukat ücretinin belirlenen esaslar
fat etmiş personelin eşini, evli veya bekar olduğuna bakılmak- dahilinde ödenmesi suretiyle yapılan yardımdır.
Avukatlık ücreti yardımından istifade edebilmek için, soruşturma belirlenen katkı payı 35 TL.’dir.
veya kovuşturma başlatılmasından ya da hukuk mahkemelerin-
de dava açılmasından önce, o yıl içerisinde olmak koşulu ile Da- Vakfa yapılan bu katkı payları, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılma
yanışma Vakfına katkı payı yatırılmış olması gerekir. durumunda personele iade edilmez.
• Avukatlık Ücreti Yardımı yapılmasına karar verilen personele; Vakfın faaliyete başladığı 01 Ocak 2000 tarihinden bugüne ka-
dar geçen süre içerisinde toplam 3.509 kişiye 63,7 Milyon TL
• Usulüne uygun olarak hazırlanmış avukatlık sözleşmesinde yardım yapılmıştır.
yazan miktar kadar,
Tanıtım Konferansları
Avukatlık sözleşmesindeki yazılı miktar yürürlükteki avukatlık as-
gari ücret tarifesinin üzerinde olması durumunda Yönetim Kuru- 2013 yılında 9 İlde 32 birlik ve karargâh personeline yönelik 32
lunun belirleyeceği miktar üzerinden ödeme yapılır. tanıtım konferansı icra edilmiştir.
Doğal afetlere maruz kalan personele can kayıplarında ve/veya TSK Dayanışma Vakfı Genel Müdürlüğü
personelin görev yaptığı garnizonda ikamet ettiği ya da aile gö-
türülemeyen garnizonlarda görev yapanların eşinin ikamet etti- Nenehatun Cad. No: 55
ği evin ağır hasarlı olması, yıkılması veya evde bulunan eşyala-
rın büyük kısmıyla kullanılamaz duruma gelmesi halinde Müte- 06700 Gaziosmanpaşa / ANKARA
velli Heyet kararına göre yapılan yardımdır.
Telefon : 0 312 448 13 11 (pbx)
Doğal afet yardımı için doğal afet nedeniyle can ve mal kayıpları-
nın meydana gelmesi, doğal afetten önce ve o yıl içerisinde Da- Faks : 0 312 448 17 70
yanışma Vakıfına katkı payı yatırılmış olması esastır.
Web Sitesi : www.tskdv.org.tr,
Katkı Payı Durumu
KILIÇ : 5449 - 5489
Katkı Payı : TSK Dayanışma Vakfınca yapılan yardımlardan isti-
fade edebilmek amacıyla, her yıl Yönetim Kurulunca belirlenen E-Posta : tskdv@superonline.com, tskdayvak@gmail.com
ve Mütevelli Heyetçe onaylanan maddi miktardır. 2014 yılı için
Türkiye Vakıflar Bankası Kolej TR74 0001 5001 5800 7287 9710 02
Yapı ve Kredi Bankası Balgat TR09 0006 7010 0000 0070 0383 98
Türkiye Halk Bankası Küçükesat TR45 0001 2009 2160 0016 0000 16
Türkiye Garanti Bankası Cebeci TR03 0006 2000 4700 0006 2995 34
Türk Ekonomi Bankası Meşrutiyet TR42 0003 2000 1050 0000 0466 55