Professional Documents
Culture Documents
http://bayar.academia.edu/erkantosun
Giriş
Yakın tarihimizde önemli bir yer edinmiş olan Jön Türk hareketi Avrupa
Aydınlanma düşüncesinden etkilenerek, Osmanlı imparatorluğunun içinde
bulunduğu durumdan reform niteliğinde değişimler yaparak refaha ereceği
düşüncesi içinde olmuşlardır. Bu niyetle bir örgüt altında toplanmış olan bir grup
tıbbiyeli, Avrupa’dan aldığı düşün yapısını Türk düşünce dünyasına adapte etmek
amacıyla çalışmalar yapmışlardır. Jön Türkler olarak anılan bu yapılanma Osmanlı
İmparatorluğu’nun son döneminde ortaya çıkan, önceden muhalif daha sonradan ise
iktidar gücü olan laik ve meşrutiyetçi kişiler olarak bilinmektedir.
1. Jön Türkler
1889 yılı Mayıs ayında daha önce Askeri Tıbbiye’de öğrencilik yapmış olan İbrahim
Temo, fikirleri konusunda bilgi sahibi olduğu İshak Sukuti, Çerkez Mehmet Reşit ve
Abdullah Cevdet’e gizli bir örgüt kurma teklifi sunmuştur. Bu hareket bir yandan
Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye içerisinde hızla yayılırken, bir yandan da İstanbul’da
bulunan Mülkiye, Harbiye, Baytariye, Bahriye, Topçu ve Mühendishane
Mekteplerine de sıçramıştır. Aynı yıl içinde daha sonraları Jön Türklerin liderliğini
ele alacak olan Ahmet Rıza da örgüte dâhil olmuştur. Ahmet Rıza düşün yapısı
olarak pozitivizm görüşünü benimsemiş ve pozitivizmin kurucusu Auguste
Comte’un öğrencisi olan Pierre Lafitte’den dersler almıştır (Demirtaş, 2007).
2. Ahmet Rıza
Siyasi ve felsefe tarihimizin önde gelen isimlerinden biri olan Ahmet Rıza Bey, 1859
yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası İngiliz Ali lakabıyla tanınan Ali Rıza
Bey, annesi ise Nâile Hanımdır. Ahmet Rıza’nın küçük yaşlardan itibaren Batı
kültürü etkisinde yetişmesinde ve yabancı dil öğrenmesinde annesi Nâile hanımın
önemli katkıları olmuştur. Ahmet Rıza Bey’in düşüncelerinin teorik çerçevesini
* Erkan TOSUN; 1981, Alaşehir doğumlu (bekar). Anadolu Üniversitesi; Elektrik Enerjisi Üretim ve Dağıtımı, Kamu Yönetimi,
15
İşletme ve Sosyoloji mezunu. Celal Bayar Üniversitesi Kamu Yönetimi yüksek lisans mezunu. Atatürk Üniversitesi; Özel Güvenlik ve
Koruma öğrencisi. Çeşitli alanlarda belgelendirilmiş otuzdan fazla kurs-seminer aldı. On yıldan fazla özel güvenlik alanında çalıştı.
Erkan TOSUN https://www.researchgate.net/profile/Erkan_Tosun
http://bayar.academia.edu/erkantosun
gözden geçirilerek Osmanlı’nın mevcut koşullarına uyarlanması halinde, ülkenin
sorunlarını çözebilecek bir akım olarak büyük önem atfetmektedir. Onun en önemli
çalışmalarından biri olan Meşveret gazetesi pozitivist düşüncenin ülkemizde gelişimi
açısından önem taşımasının yanı sıra İmparatorluk idaresini bilinçli eleştirilerle
değerlendiren ilk ciddi gazetemiz olması itibariyle de tarihimizde önemli bir yere
sahiptir (Koç, 2019).
Ahmet Rıza Bey; İslam’ın demokrasiyle olan ilişkisini de ele almış bir
düşünürümüzdür. O, İslam’ın Batının göstermeye çalıştığı gibi bir barbarlar dini asla
olmadığını, siyasi bakımdan gelişmeye oldukça elverişli bir din olduğunu iddia
ediyordu. Ona göre İslam, cumhuriyetçi rejime düşman olmak bir yana, aksine
liderin meclis tarafından seçilmesini uygun bulmaktadır. Ahmet Rıza Bey; her türlü
dış müdahale karşısında, aynı düşünceye sahip olmasalar bile Osmanlı hanedanın
yanında yer alınması gerektiğini düşünüyordu. Bu yönüyle onun milliyetçiliğe
verdiği önem ortaya çıkmaktadır. Ahmet Rıza için azınlıklara özerlikler verilmesi
devletin bölünmesi için en büyük tehlikelerden biridir ve ona göre devlete hıyanet ve
bölücülük olarak değerlendirilmelidir. Ahmet Rıza ve onun önemli çalışmaları
arasında ilk sırayı alan Meşveret gazetesinin genel görüşleri Batı medeniyetine
entegre olmak gerektiğini savunmaktaydı. Onun bu görüşlerinin en önemli
argümanı ise kapitülasyonlara karşı düşünceleridir. Ahmet Rıza kapitülasyonların
Osmanlı ekonomisi üzerinde adeta bir sömürü aracı haline geldiğini ve kaldırılması
gerektiğini savunuyordu. Ahmet Rıza’yı dönemin diğer fikir adamlarından ayıran
öne çıkaran nokta ise onun aktivizme verdiği önemdir. Bu anlamda toplumsal
değişim ve dönüşüme yönelik yazılar yazmıştır. Onun önemli çabalarından biri de
eğitim üzerine olmuştur. Ahmet Rıza’nın yazmış olduğu altı layihanın tamamının
eğitim konusunu işlediğini göz önünde bulundurduğumuzda onun eğitim
üzerindeki önemi daha anlaşılır olacaktır. Ahmet Rıza için eğitim, onun için insanın
kendini bulmasına yarayacak bir araç değil; aksine doğrudan bireye toplum
içerisindeki görevlerini anlatacak bir vasıta görevi görmektedir (Çelik, 2018).
3. Abdullah Cevdet
Abdullah Cevdet, 9 Eylül 1869 tarihinde Arapkir'de doğmuştur. Babası Ömer Vasfi
Efendi, Diyarbakır Birinci Tabur Kâtibidir. Osmanlı ve Türkiye'de Batıcılık akımının
önde gelen isimlerinden biri olan Abdullah Cevdet, II. Meşrutiyet dönemi düşünce
yapısının şekillenmesinde etkili olan Osmanlı aydınlarındandır. Sonradan İttihat ve
16
Ahmet Rıza ve Abdullah Cevdet Bağlamında Jön Türk Hareketi
Terakki’ye dönüşecek İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti adlı gizli örgütü kuran beş
tıbbiyeliden birisi olan Abdullah Cevdet’in yaşantısı, siyasal alanda etkin görevler
alarak değil, bir düşünce üreticisi olarak devam etmiştir. Dönemindeki ana düşünce
http://bayar.academia.edu/erkantosun
akımlarının çerçevesinde kendine özgü görüşler geliştirerek düşünce tarihinde özel
bir yer edinen Abdullah Cevdet, Türkiye’nin ilk kadın ve işçi hakları
savunucularından biri olarak bilinir (Polat ve Durmuş, 2015).
Sonuç
Jön Türk hareketi klasik Osmanlı siyasal yaşamı ve düşünce dünyası içinde bir
kırılmaya işaret etmesi açısından önem taşımaktadır. Batıcılık düşüncesi bu hareketin
düşünsel temellerinden belki de en merkezi olanıdır. Ahmet Rıza pozitivizmi
kullanarak Osmanlı toplumunu dönüştürmeyi amaçlamıştır. O, Jön Türklerde ‘baba’
figürünü teşkil etmektedir. Zamanla eylemci kanada kaymış olsa da Jön Türkler için
17
Erkan TOSUN https://www.researchgate.net/profile/Erkan_Tosun
daha çok sembolik değere sahiptir ve devrimden sonra meclis başkanlığı gibi
sembolik değeri olan bir görev yapmıştır. Ayrıca kolay uzlaşmayan ve soğukkanlı
tavrıyla uzun yıllar Jön Türklere liderlik yapabilmiştir. Abdullah Cevdet’in Jön
http://bayar.academia.edu/erkantosun
Türkler içindeki önemi ise düşüncelerinde görece daha fazla felsefi temellendirmeye
önem vermesi ve batılılaşmayı mutlak bir yol olarak görmüş olmasındadır. Ayrıca
Abdullah Cevdet batılılaşmayı bir kültür sorunu olarak ele almaktadır.
Kaynakça
Çelik, B.H. (2018). "Üç Jön Türk: Ahmet Rıza, Mizancı Murat ve Prens Sabahattin". The
Journal of International Scientific Researches. 3(3): 214-225.
18