Professional Documents
Culture Documents
MÜZAKERELERİNİN BAŞLANGICI
TARİHÇE
18. yüzyıl başlarına kadar Kıbrıs'taki Türk sayısı Rumlardan fazla olmuştur.
Tarımla meşgul olan Türklerin elindeki toprak miktarı da Rumlarınkinden fazla
olmuştur. İki taraf arasında sosyal ve kültürel yaşam hep farklı kalmış, Türkler
ve Rumlar arasında evlenme görülmemiş, iki toplumun fertleri ortak ticari
işletme kurma gibi davranışlara girmemişlerdir.
Kıbrıs Rum tarafı 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı
kapsamlı ve sistematik saldırılara geçmiştir. Kıbrıslı Türkler devlet
kurumlarından uzaklaştırılmıştır. Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” adıyla
geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas
2 / 31
Planı”na dayandırılmıştır. Türklerin imhası veya Ada'dan atılmasını öngören
Akritas Planı, basit bir örgütün eylem planı olmayıp, Rum yetkililerce
hazırlanan bir etnik temizlik girişimidir. Akritas planının uygulanması
sonucunda, 30.000 Kıbrıslı Türk 103 köyü terk etmek zorunda kalmıştır. Kıbrıs
Türk nüfusu yerlerini terk etmek zorunda kalmış, ada yüzölçümünün %3'üne
tekabül eden, adada denize çıkışı olmayan ve sürekli kuşatma altında tutulan
küçük bölgelere sığınmıştır.
4 / 31
boyunca uzanan ve genişliği 5 metre ile 7 km arasında değişen bir "ara bölge"
ile birbirinden ayrılmıştır.
Bugün Kuzey Kıbrıs'ın 290.000 kişilik nüfusuna karşı, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi’nde 800.000’in üzerinde Rum yaşamaktadır. Güneyde 100 binden
fazla yabancı nüfusun bulunduğu da bilinmektedir. Kıbrıs'ta ayrıca Ermeni,
Maruni ve Latin dini grupları bulunmaktadır. Kıbrıs Adası Türkiye’ye 71 km,
Yunanistan’a ise 900 km. uzaklıktadır. Adanın yüzölçümü 9251 km2, KKTC
yüzölçümü adanın %35,04’üne tekabül eden 3241 km2, GKRY yüzölçümü
5509 km2 (%59,56), İngiliz üslerinin yüzölçümü ise 256,01 km2’dir. Ara bölge
ise 244,04 km2’lik bir sahayı kaplamaktadır.
BM MÜZAKERE SÜRECİ
Ada’daki iki taraf arasındaki ilk görüşmeler 1968'de başlamıştır. Türk tezinin
yerel özerklik (local autonomy) şeklinde ortaya konduğu bu görüşmeler, 1971
yılı sonuna kadar sürmüştür. 1972-1974 döneminde görüşmelere Türkiye ve
Yunanistan'dan uzmanların katılmasıyla devam edilmiştir. Bu görüşmeler de 15
Temmuz 1974 Rum/Yunan darbesiyle son bulmuştur.
1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan, 1970'li yıllarda
iki kesimli, iki toplumlu federasyonu kabule yanaşmayan Rum tarafı, AB
üyeliği perspektifi güçlendikçe federasyon fikrini savunur görünmüş, bir çözüm
çerçevesinde Kıbrıs Türk tarafının elde edeceği hakları, özellikle Türkiye'nin
üye olmadığı bir AB içinde kolaylıkla aşındırabileceğini düşünmüştür. Bu
süreçte yaşanan bazı kaydadeğer gelişmeleri şu şekilde özetlenebilir:
5 / 31
30 Temmuz 1974 tarihli Cenevre Deklarasyonu, Kıbrıs'ta fiiliyatta iki ayrı ve
otonom yönetim bulunduğunu, diğer yandan anayasal meşruiyete dönüş için
müzakerelere öncelik verilmesi gerektiğini kayda geçirmektedir.
Mayıs 1979'da yine Kıbrıs Türk tarafının çağrısı üzerine yapılan Denktaş-
Kiprianu görüşmesinde İkinci Zirve Anlaşması ortaya çıkmıştır. Bu anlaşma,
1977 anlaşmasını teyid etmiş ve iyi niyet ve karşılıklı güven ortamı
yaratılmasının önemini vurgulayan bir madde içermiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş 21 Nisan 1986’da, Türk tarafı için önem
arzeden temel hususları dile getiren ve paketi bir bütün halinde (integrated
whole) kabul ettiğini bildiren bir mektubu Genel Sekreter’e göndermiştir. Sayın
Denktaş 27 Nisan 1986 tarihli bir ikinci mektupla da anlaşmayı imzaya hazır
olduğunu bildirmiştir. Rum Lider Kipriyanu ise önerilere yanıt vermeyerek
uluslararası bir konferans çağrısında bulunmuştur. Rum tarafının bu tutumu
Genel Sekreter’in açıklamasında ve raporunda eleştirilmiştir.
Kıbrıs sorununa çözüm arama çabaları 1990 yılının ilk aylarından itibaren
tekrar hareketlilik kazanmış ve giderek yoğunlaşmıştır. Bu çabaların sonucunda
Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının da aktif katkılarıyla BM Genel Sekreteri
Butros Ghali, "Fikirler Dizisi" (Set of Ideas) adını taşıyan ve gayrı resmi
nitelikte olan bir anlaşma çerçevesi taslağı oluşturmuş ve bunu taraflara
iletmiştir. Anılan belge bir bütünlük taşımakta olup bütünü üzerinde anlaşma
sağlanmadıkça, müstakil konularda sağlanabilecek anlaşmaların geçersiz
olacağı kabul edilmiştir.
7 / 31
1992 Haziran ve Kasım ayları arasında New York'ta yapılan müzakereler,
kapsamlı çözüme ilişkin özlü konular etrafında odaklaşmış, Kıbrıs'ta kurulacak
yeni ortaklığın siyasal veçhesini içeren konular "Fikirler Dizisi" çerçevesinde
ele alınmıştır.
1992 Fikirler Dizisi iki federe devletten oluşan bir federal yapıyı çözüme esas
almış, 1960 düzeninde de öngörüldüğü üzere, 1960 Garanti ve İttifak
Andlaşmaları muhafaza edilmiş, ayrıca “Federal Kıbrıs”ın Türkiye ve
Yunanistan'a her konuda "most favoured nation" statüsü tanıyacağı
belirtilmiştir. Çerçeve Anlaşmasının, iki tarafın mutabakatını takiben yapılacak
Dörtlü Konferans'ta nihai hale getirilmesi ve 30 gün içerisinde de iki toplumda
referanduma sunulması öngörülmüştür.
Kıbrıs Türk tarafı 100 paragraflık Fikirler Dizisinin 91'ini kabul etmiş, diğer 9
paragrafı müzakereye hazır olduğunu açıklamıştır. Rum tarafı ise, Kıbrıs
Türklerinin, federe bir birim olarak da olsa, ayrı bir yapıya sahip olmalarını ve
Garanti Antlaşmasının devamını kabul etmemiştir.
Rum tarafında yapılan Şubat 1993 Başkanlık seçimlerini Fikirler Dizisi’ne karşı
çıkarak kazanan Klerides, iş başına gelir gelmez Fikirler Dizisi'ni müzakere
etmeyeceğini, esas tercihlerinin Avrupa Birliği üyeliği yönündeki çabalarını
yoğunlaştırmak olduğunu açıklamıştır. Nitekim bundan sonra, Rumlar AB
üyeliği yönündeki gayretlerini, Yunanistan'ın da yardımıyla geliştirmeye
başlamışlardır. GKRY, Mart 1995’te AB’nin adaylık statüsü vermesiyle
tamamen AB üyeliğine odaklanmıştır. Rumların bu tutumu izlemekteki
amaçları, Yunanistan ile dolaylı bir ENOSİS'i sağlamak, Türkiye'nin garanti
hakkına karşı, içinde Yunanistan'ın da bulunduğu Avrupa Birliği'ni kullanmak
olmuştur.
GKRY, bunu hemen takiben aldığı tek yanlı bir kararla Kıbrıs Türk tarafı ile
diyaloğu kesmiş, Mart 1995’de GKRY’ne AB’nin adaylık statüsü de
vermesiyle, tamamen AB üyeliğine odaklanmıştır.
Anılan doktrin çerçevesinde Baf Askeri Havaalanı inşa edilmiş, Terazi deniz
üssünün inşa edilmesine ve bunlara ek olarak, S-300 füzelerinin Rusya'dan
alımına karar verilmiştir. GKRY, Batılı ülkelerin de baskısıyla S-300'lerin
Ada'da konuşlandırılmasıyla ilgili kararını, Türkiye’nin girişimleri çerçevesinde
Aralık 1998'de iptal etmek zorunda kalmıştır. Füzeler Girit’e
konuşlandırılmıştır.
10 / 31
Ülkemizin konuya ilişkin politikasının diğer bir boyutunu KKTC'nin bağımsız
ve egemen bir devlet olarak güçlendirilmesi, Türkiye ile KKTC arasındaki
işbirliğinin her alanda çeşitlendirilmesi ve derinleştirilmesi teşkil etmiştir. 20
Ocak, 20 Temmuz 1997 ve nihayet 23 Nisan 1998 tarihli Ortak Açıklamalar
çerçevesinde Türkiye ile KKTC arasında kapsamlı bir bütünleşme süreci
yürürlüğe konulmuştur.
12 / 31
sözkonusu ortaklığın AB üyeliğini varılacak kapsamlı siyasi çözümün esasları
çerçevesinde destekleyeceğini belirtmiştir.
13 / 31
3-4 Ekim’de New York’taki görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Denktaş 7
Ekim’de ani bir kararla New York’ta kalp ameliyatına alınmıştır. Ancak 12
Aralık’taki Kopenhag Zirvesi yaklaşırken, bu tarihe kadar çözüme
varılamamasının, Kıbrıs sorununu daha da karmaşık hale getireceğinden endişe
eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan, 11 Kasım 2002 tarihinde
taraflara, Annan Planı olarak da anılan “Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm
Temeli” başlıklı belgeyi sunmuştur.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş ile GKRY Lideri Klerides 15 Ocak 2003
tarihinde Ara Bölge’de doğrudan görüşmeler için biraraya gelmişlerdir. Haftada
üç kez görüşmek hususunda varılan mutabakat çerçevesinde, Sayın Denktaş ve
Klerides’in başkanlığındaki heyetler arasında Ocak ayı içinde Ara Bölge’de
doğrudan görüşmeler yapılmıştır.
14 / 31
GKRY’nde başkanlık seçimlerini, 16 Şubat 2003 tarihinde yapılan ilk turda
oyların %51.51’ini alan sağcı DİKO ve komünist AKEL’in ortak adayı Tasos
Papadopulos kazanmıştır. Papadopulos’un kurduğu yeni kabine 28 Şubat 2003
tarihinde göreve başlamıştır.
BMGS Annan, 26 Şubat 2003 tarihinde gittiği Ada’da Annan Planı’nın üçüncü
versiyonunu taraflara sunmuştur. Genel Sekreter sözkonusu planı ve planda
öngörülen süreci kabul edip etmediklerini bildirmek üzere iki tarafı 10 Mart
2003 tarihinde Lahey’e davet etmiştir. Davet üzerine iki lider 10 Mart tarihinde
Lahey’de biraraya gelmişlerdir. Anılan toplantıya Garantör ülkeler olarak
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere de katılmıştır.
15 / 31
çekmiştir. Ancak Genel Sekreter, 11 Mart sabahı konunun çıkmaza girdiği
sonucuna vararak görüşmelere son vermeyi tercih etmiştir.
GKRY lideri Papadopulos ve GKRY eski lideri Klerides'in Lahey’de son bulan
Kıbrıs müzakereleri hakkında 2003 Kasım ayında Rum basınına verdikleri
demeçler büyük yankı bulmuştur. GKRY eski lideri Klerides demecinde,
müzakerelerde Türk tarafının bilinçli olarak uzlaşmaz gösterildiğini ve
GKRY'nin "hiçbir şeyi kabul etmeyerek, hiçbir taviz vermeden ve başarısızlığı
Türk tarafına ait gösterme" taktiği uygulayarak Avrupa Birliği üyeliği hedefine
bir adım daha yaklaştığını ifade etmiştir. GKRY lideri Papadopoulos ise, Sayın
Denktaş'ın müzakerelerde Annan Planı'nı kabul etmediğini açıkça ortaya
koymasından istifade ettiğini, esasen Mart 2003 ayında Lahey'de Denktaş
Annan Planına imza atmış olsa bile kendisinin Plan'ı imzalamayı
düşünmediğini açıklamıştır. İki Rum liderin bu açıklamaları, Rum tarafının
müzakereler sırasında samimi davranmadığını ve kapsamlı bir çözümü arzu
etmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Türkiye ve KKTC 2003 yılının sonunda Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir
çözümün bulunabilmesi amacıyla yeni bir girişim başlatmışlardır.
Bu çerçevede, BM Genel Sekreteri Annan, ilgili taraflara (Ada’daki iki taraf ile
Türkiye ve Yunanistan) gönderdiği bir mektupla, kendilerini müzakere sürecini
başlatmak amacıyla 10 Şubat 2004 tarihinde New York’a davet etmiştir.
Taraflar, BM Genel Sekreteri’nin bu önerisini kabul etmişlerdir. 10–13 Şubat
2004 tarihleri arasında New York’ta yapılan görüşmeler, Türk tarafının olumlu
ve yapıcı tutumu sayesinde başarılı geçmiş ve Ada’da müzakerelerin tekrar
başlaması yolunu açmıştır.
16 / 31
New York’ta varılan mutabakat, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının belli bir
tarihe kadar Annan Planı’nı müzakere etmelerini, üzerinde anlaşmaya
varılamayan noktalarda müzakerelere anavatan Türkiye ve Yunanistan’ın
katılımıyla devam edilmesini ve nihayet anlaşılamamış nokta kaldıysa bu
alanlarda BM Genel Sekreteri’nin yetkisini kullanarak formüller üretmesi ve
ortaya çıkacak nihai belgenin her iki tarafta ayrı ayrı, ancak eş-zamanlı olarak
düzenlenecek referandumlarla Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halklarının onayına
sunulmasını içermiştir. Böylece, 1 Mayıs 2004 tarihinden önce çözüme
ulaşılması ve AB’ne birleşmiş bir Kıbrıs’ın katılımı hedeflenmiştir.
17 / 31
Annan Planı, Garanti ve İttifak Andlaşmalarının Ada’da kurulan yeni düzeni
(state of affairs) dikkate alarak aynen devam etmesine dayanmaktadır. Garantör
ülkeler, sadece Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin değil, aynı zamanda Kurucu
Devletlerin de toprak bütünlükleri, güvenlikleri ve anayasal düzenlerini garanti
edeceklerdir. Plan uyarınca, İttifak Andlaşması uyarınca Kıbrıs Türk
Devleti’nde konuşlandırılabilecek Türk ve Kıbrıs Rum Devleti’nde
konuşlandırılabilecek Yunan birliklerinin sayısı 2011 yılına kadar 6000, 2018
yılına veya Türkiye’nin AB üyeliğine kadar 3000 olması öngörülmüştür. Planın
önceki versiyonunda Türkiye AB üyesi olduğunda Ada’daki Türk ve Yunan
askeri varlıklarının sıfıra indirilmesi öngörülmekteyken, son versiyonda,
Türkiye’nin AB üyeliğinden ya da 2018 yılından sonra, 1960 İttifak
Andlaşmasıyla öngörülen sayılar olan 650 Türk, 950 Yunan askerinin Ada’da
kalmaya devam etmesi sağlanmıştır.
Plan’da her Rumun Kuzey’deki eski mülkünün üçte birine sahip olması
yönünde bir düzenleme getirilmiş, geri kalan 2/3’ü için ise tazminat
öngörülmüş, ancak, Karpaz bölgesindeki Dipkarpaz, Yeni Erenköy, Sipahi ve
Adaçay köylerinin eski Rum sakinlerinin herhangi bir sınırlama olmadan eski
mülklerine dönmeleri bu yerleşim birimlerine din, eğitim ve kültür alanlarında
otonomi verilmesi kararlaştırılmıştı. 75 bin kişiyi etkileyebilecek bu
19 / 31
düzenlemelerin getireceği rehabilitasyonun Türk tarafı için yaklaşık maliyetinin
3,8 milyar dolar olacağı Kıbrıs Türk tarafının Birleşmiş Milletler’e tevdi ettiği
raporda bildirilmiştir. Rum tarafı ise kendi rehabilitasyonu için 20 milyar
doların üzerinde bir kaynak ihtiyacından sözetmiştir.
d) Türk kurucu devletinde kişi başına düşen gayrısafi milli hasılanın Rum
devletininkinin % 85’ne ulaşmasına kadar ya da 15 yıl boyunca gayrımenkul
alımına getirilebilecek kısıtlama,
20 / 31
Bu bağlamda, garantör ülkeler referandumların olumlu sonuçlanması halinde
gerekli iç onay işlemlerini tamamlayarak beşli andlaşmayı imzalayacakları
hususunda taahhüt vermişlerdir.
REFERANDUMLAR VE SONRASI
Genel Sekreter raporunda ayrıca, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün siyasi eşitlik ve
ortaklık temeline dayalı olması gerektiğini vurgulamış, Çözüm Planı’nın
başarısızlığa uğramasının sorumluluğunu Kıbrıs Rum tarafına yüklemiş, Rum
tarafının tutumunu sorgulamış, ve gerçekten siyasi eşitliğe ve ortaklığa dayalı
22 / 31
çözümü istemeleri halinde Rumların bunu söylemelerinin yeterli olmayacağını,
aynı zamanda eylemleriyle de göstermeleri gerektiğini belirtmiştir.
23 / 31
yeni hükümet aynı gün onaylanmıştır. Hükümet Cumhuriyet Meclisinden 9
Mayıs 2005 günü güvenoyu almıştır.
Sayın Bakanımız 30 Mayıs 2005 tarihinde bir gazeteye verdiği mülakat ile
Kıbrıs konusuna ilişkin yeni önerimizi ilgili tüm taraflara ve kamuoyuna
sunmuştur. Öneride, KKTC’ne ve Ada’daki taraflar arasında karşılıklı olarak
kişi, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının sağlanması; doğrudan uçuşlar dahil,
hava ve deniz limanlarına uygulanmakta olan tüm kısıtlamaların kaldırılması;
üçüncü ülke uyruklarına uygulanan kısıtlamaların tümüyle kaldırılması; Kuzey
Kıbrıs’ın da bir ekonomik birim olarak doğrudan AB Gümrük Birliği’ne dahil
edilmesi ve bunun tüm getirilerinden yararlanması; Kıbrıs Türklerinin sportif,
kültürel ve benzeri uluslararası etkinliklere katılmasının önündeki engellerin
kaldırılması hususları yer almıştır.
B M G S ’ N İ N S İ YA S İ İ Ş L E R D E N S O R U M L U YA R D I M C I S I
PRENDERGAST’IN TEMASLARI
U Y U M P R O T O K O L Ü V E 2 9 T E M M U Z 2 0 0 5 TA R İ H L İ
DEKLARASYONUMUZ
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs
sorununda bulunulan aşamayla ilgili değerlendirmeleriyle 8 Temmuz sürecine
ilişkin beklentilerini ortaya koyan bir mektubu 3 Nisan 2007 tarihinde BM
Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'a göndermiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Kasım 2006 - Mayıs 2007
dönemini kapsayan Kıbrıs’ta konuşlu BM Barış Gücü (UNFICYP) raporunu 5
Haziran 2007 tarihinde Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur. Raporda, Kıbrıs
Türklerine uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasının önemine vurgu yapılarak,
eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne
sunulan 28 Mayıs 2004 tarihli İyi Niyet Raporuna atıfta bulunulmuştur.
28 / 31
Papadopulos aynı gün (14 Ağustos) BMGS Özel Temsilcisine göndermiş
olduğu mektupta, Sayın Talat’tan aldığı mektuba atıfla, iki lider arasındaki
görüşmenin tarihinin belirlenmesi için bir an önce Koordinasyon Komitesi’nin
toplanmasını teklif etmiş ve görüşmenin, bir önceki mektubunda da belirttiği
üzere, 8 Temmuz sürecinde yaşanan tıkanıklığı aşmaya yönelik olacağını
belirtmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile GKRY Lideri Papadopulos 5 Eylül 2007
tarihinde BMGS’nin Özel Temsilcisi Möller’in de hazır bulunduğu bir
toplantıda bir araya gelmişlerdir.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat, 16 Ekim günü New York’ta
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile bir görüşme yapmıştır.
Sayın Talat bu görüşmede Papadopulos’un uzlaşmaz tutumuna atıfta bulunarak,
Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüme ilişkin yaklaşımını izah etmiş, ayrıca
29 / 31
Genel Sekreter’e Kıbrıs’ta iki taraf arasında olumlu bir atmosferin tesis
edilebilmesi için bir Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) paketi sunmuştur.
Öte yandan GKRY lideri Papadopulos, 15 Ekim 2007 tarihinde BMGS Ban’a
gönderdiği mektubunda, 8 Temmuz süreciyle ilgili olarak bazı öneriler ortaya
koymuştur.
K a y n a k :h t t p : / / w w w. m f a . g o v. t r / k i b r i s - m e s e l e s i n i n - t a r i h c e s i _ - b m -
muzakerelerinin-baslangici.tr.mfa
31 / 31