Professional Documents
Culture Documents
Avrupa 1789-1848
E.]. Hobsbawm
1
1780'lerin Dünyası
I
1780'lerin dünyası gözlemlerrecek ilk §ey, bizim dünyamız aynı
anda hem daha büyük hem de daha küçük olmasıdr. O günlerde ya§mı
en eğitml ve bilgili kimseler, diyelim Alexander von Humboldt (1 769-
1859) gibi bilmadı ve gezgin biri bile, oturulan dünyaı ancak belli
bölümlerini bilyoradı (Bilimsel açıdn Batı Avrupa toplumarınd
daha az geli§mi§ ve daha az yaılmc-hi Siclyaı köylülerin ve Burma
dağlrın ya§ayan ziratçıln ya§mlrın sürdürdükleri, ötesinin bilin-
ınediğ ve bilinmeden ·de kalacak olan yeryüzünün ufacık parçlın
varana dek- toplukarın 'bilinen dünyalr'ı ise çok daha küçüktü).
Deniz yatklrın ili§kin bilinenler, yirminci yüzıln ortalın kadar
kayda değr olmamakla birlikte, James Cook gibi onsekizinci yüzıl deniz-
cilerinin üstün yetenekleri sayesinde okyaruslın yüzeylerinin tamı
olmasa da büyük bir kısm çoktan ke§fedilmi§ ve haritlı çıkartlm§.
Modern ölçüdere göre fazla dakik sayıln da kıtalrn ve pek çok ada-
·ormancı.
1780'LERiN DÜNYASI 17
rak göç ettirilmesi, Apulia ovalrı gibi bütün bir bölgenin insan yerle-
§imine kaplı kalmsın neden olmaktydı: Ondokuzuncu yüzıl ba§la-
rında Roma ovasın turistik basma resimlerinde, birkaç harabenin, bir
iki sığrn bulndğ sıtman kol gezdiğ ısz yerler, tuhaf görünü§lü
pitoresk haydutlar, bu tarz bir peyzajın tanıdk görüntüleri arsınd.
Tabii o tarihlerde Avrupa'da bile sahnı girdğ topraklın çoğu, hala
kıraç çalık, su dolu batklı, engebeli otlak ya da ormanlıkt.
Yine insalık, bugüne göre bir üçüncü bakımdn da daha küçüktü:
Bir bütün olarak alındğ, Avrupalı bugünkünden belirgin biçimde
daha kısa ve hafiftiler. Bu genellerilenin daynığ askere alınr
beden ölçüleriyle ilgili yığnla istatistikten bir örnek alırsk: Ligurya sahi-
lincieki bir kantonda, ı 792-9 tarihlerinde askere alınr yüzde 72'si
2
ı .50 metreden daha kısayd. Bu, onsekizinci yüzıl sonlarıd ya§ ayan
insalrı bizlerden daha daynıksz oldukarı anlmı gelmez. Fransız
Devrimi'nin sıka, bodur, talimsiz askerleri, sömürge dağlnki cılz
gerillalara denk bir fiziksel direnç göstermi§lerdi. Hergün otuz mil olmak
üzere bir hafta durmaksızn tam teçhizalı olarak yürüyü§ yapmak, sıradn
bir uyglamdı. Ancak seçkin muhafız alyrı ve zırhl süvari bölükleri
olu§ turulurken kralın ve generallerin 'uzun boylular'a özel değr verme-
lerinden de anl§ıcğ gibi, bizim ölçüderimize göre, o günkü insalrı
fizik gücünün çok zayıf olduğ da bir gerçektir.
Ancak, dünya pek çok bakımdn daha küçük idiyse de, haberle§me-
deki zorluklar ve belirsizlikler onu uygulamada bugünkünden çok daha
büyük yapmktdı. Bu güçlükleri abartmak istemem. Ortaçğın ya da
onyedinci yüzıln ölçütlerine göre onsekizinci yüzıl sonları, çok sayıd
ve hızl haberle§me olanğıvrdu bir çağdı; hatta demiryolu devri-
minden önce, yollarda, atlı arabalarda ve posta hizmetlerinde hatır sayılr
iyile§tirmeler yapılmşt. ı 760'larla yüzıln sonu arsınd Londra'dan
Glasgow'a yolculuk, on oniki günden altmış iki saate inmşt. Onsekizinci
yüzıln ikinci yarısnd kurumla§an posta arbsı sistemi ya da diligences,
Napoleon Savşlrı ile demiryolunun geli§i arsındki dönemde inaılmz
boyutlarda yaılmş ve sadece görece bir sürat değil -Paris Strasbourg
arsı posta hizmetl ı83'te otuzalı saat tutuyordu-, aynı zamanda düzen-
lilik de getirmi§ti. Fakat karadan yolcu ta§ ıma koşulan yetersizdi; gönde-
rilen maliarsa hem yerine geç-ula§ıyor, hem de son derece tuzluya patlı
yordu. Devlet i§lerini görenler ya da ticaret yapanlar, birbirlerinden ayrı
değil: Bonaparte ile yapıln savşlrın ba§lrınd İngilz posta idaresinin
elinden yirmi milyon mektup geçtiğ sanılmktdr (ele aldığmz dönemin
sonunda bu sayı on ~at artmış); fakat o günün dünyası yaşnlrı
18 DEVRiM ÇAGI
lenti konus uydu. Orta ve üst sınflard bir avuç insan için çıkarln
dışna gazete yoktu (ı84'te bile bir Fransız gazetesinin olağn satış
5000 idi) ve çok az ki§i okuma biliyordu. Haberler daha çok yolculardan,
tüccar, seyyar satıc, gezgin usta, göçebe zanaatkar, mevsimlik işç, gezgin
rahip ya da hacılrdn, kaçı, soyguncu ve panyırcl dek uzanan
geniş ve karış, ba§ıolr, serseriler gibi nüfusun yer değiştrn kesimlerin-
den ve elbette sava§ sırand halka tebelle§ olan, barı§tys oralarda
kışlayn askerlerden alınyordu. Doğal olarak resmi kanallardan da -devlet
ve kilise- haberler gelmekteyciL Fakat bu tür devlet kurl§aınd ya
da kilise te§kilaınd çalı§n yerel görevlilerin büyük bölümü, ya yörenin
insalrıyd ya da ya§am boyu hizmet vermek için arlın karı§ml kimse-
lerdi. Sömürgeler d1§ına meurlaın merkezi hükümet tarafindan atnmsı
ve birbiri ardın ta§rada göreve gönderilmeleri, daha yeni yeni ortaya çıkan
bir uyglamdı. Devletin bütün ast görevleri arsınd bir tek, teseliiyi
ülkenin envai çe§it §arbınd, kadın ve atlrınd arayan kıta subay-
larınd belli bir bölgeye takılp kalmadan ya§mlrı beklenebilirciL
II
Bu yapısl 1789'un dünyası, ezici oranda kıra daynmktı. Bu temel
gerçek iyice sirıdlmen, bu dünyaı anlamak olanksızdr. Kent olgusu-
nun hiçbir biçimde geli§mdğ Rusya, İskandivy gibi ülkelerde ya da
Balkanlarda nüfusun yüzde 90 ile 97'si kırsal alanda ya§mktdı. Hatta
gerilerneye ba§lmış olsa da güçlü bir kent gelnği bulndğ bölge-
lerde bile kırsal ya da tarımsl nüfusun yüzdesi olağnüst yüksekti: Eli-
mizdeki tahminlere göre Lombardiya'da yüzde 85, Venedik'te yüzde 72-
80, Kalabriya ve Lukaniya'da yüzde 90'ın üzerindeydi. 3 Gerçekten de
hızla geli§mekte olan birkaç endüstri ya da ticaret bölgesi dı§na, her
be§ sakminden en az dördününköylü olmadığ büyücek bir Avrupa devleti
bulmak için kendimizi epey zorlamı gerekir. İngilter'd bile kentli
nüfus, kırsal nüfusu ilk kez ı85 ı 'de geride bırakilm§t.
Ku§kusuz 'kentli' sözcüğ, iki anlama da gelmektedir: ı 789'da bizim
ölçüderimize göre gerçekten büyük denebilecek iki Avrupa kentini, yak-
la§ık bir milyon nüfuslu Londra ile yarım milyon nüfuslu Paris 'i ve nüfusu
100.000 ya da üzerinde, Fransa'da iki, Almanya'da iki, İspany'd dört,
İtaly'd be§ (Akdeniz geleneksel olarak kentlerin yurduydu), Rusya'da
iki ve Portekiz, Polanya, Hollanda, Avusturya, İrland, İskoçya ve Avrupa
Türkiyesi'nde de birer tane olmak üzere yirmi kadar yerle§keyi içermenin
aynı d, zamanda bir insaı, çevresinde devlete ait binalrı ve
20 DEVRiM ÇAGI
III
O nedenle tarım sorunu; 1789'un dünyası temel bir sorundu ve kıta
Avrupası iktsaçıln ilk sistemli okulu olan Fransız Fizyokratlı~n
neden toprağı ve toprak kirasın, net gelirin tek kaynğı olarak doğalık
varsydıkln anlamak kolaydır. Tarım sorununun hassas noktası, toprağı
i§leyenlerle ona sahip olanlar; zengilğ üretenlerle zengilğ biriktirenler
arsındki ili§kiydi.
22 DEVRiM ÇAGI
askeri sın te§kil etmi§ bölgelerde ya§ayan aynı vah§ilikte köylü sav§çılr,
lordun ve malikanenin menzili dı§na kalan öncü özgür göçerler ya da
büyük ölçekli çiftlğn söz konusu bile olmadığ geni§ ormanlık alanlarda
ya§ayan kimseler. Ancak bütün olarak bakıldğn, tipik ziratçı özgür
olmayan biriydi; aslınd onbe§inci yüzıln sonlarıy onaltıc yüzıln
ba§lrıtdn itibaren neredeyse kesintisiz bir biçimde kabaran serflik seli
altınd kalmı§t. Doğrudan Türklerin yönetimi altınd bulunmu§, o tarih-
lerde hala da bu durumda olan Balkanlarda durum bu boyutta değil.
Türklerin feodalizm öncesi özgün tarım sistemi (her birimin kalıts olma-
yan bir Türk sav§çın besldiğ kaba bir toprak bölü§ümü), uzun zaman
önce bozularak Müslüman beylerin yönetimindeki kalıts bir toprak m ülkü
sistemine dönü§mܧ olmasın kar§ın, bu beyler çok nadiren çiftçilikle
uğra§mktydıl; yalnızc olabidğnce köylülerden sızdryola. Bu.
yüzden Balkanlar, Tuna'ı ve Sav'nı güneyi, ondokuzuncu ve yirminci
yüzılard Türk egmnliğd ayrıldkn, son derece yoksul ve
yoğunla§mı tarımsl mülkiyerin varolmdığ ülkeler olsalar. da, özünde
köylü ülkelerdi. Yine de Balkan köylüsü, bir Hıristyan olarak yasal bakım
dan özgür değil ve en azınd beyin menzili içersinde olduğ sürece de
bir köylü olarak de facto [fiilen] özgür değil.
Bölgenin geri kalnıd tipik köylü, haftnı büyük bölümünü lord un
toprağınd wrunlu çalı§my ya da buna benzer yükümlülüklerle geçiren
bir serfti. Özgürlksöğ bazen okadar büyük olabiliyordu ki, Rusya'da
ve Polanyı bazı yerlerinde olduğ gibi, topraktan ayrı olarak satılbien
ta§ınr bir mal olan köleden hemen hemen hiçbir farkı kalmıyordu.
(1801 'de Gazette de Moscou'da §öyle bir ilan yaımln§t: "Satılk: Terbi-
yeli ve görünü§leri iyi üç arbcı, yanıd her ikisi de farklı el i§lerinde
becerikli ve güzel görünü§lü 18 ve 15 ya§lannda iki kız. Aynı evden, biri
21 ya§ınd, okumayı, yazmı, müzik aleti çalıny bilen araba kul~na,
diğer bay ve baynlrı saçlrın yapmakta usta, aynı zamanda piyano
ve org çalan iki berber.". Serflerin büyük bir bölümü ev i§lerinde çalı§tr
lırd; 1851'de Rusya'da bütün serflerin yakl§ı yüzde 5'i evlerde çalı§tr
yordu.5 ). Batı Avrupa ile ticaretin ana güzerahınd bulunan Baltık deni-
zinin iç bölgelerinde, batın ithalçı ülkelerine gönderilen ihraçmalla-
rın (tahıl, keten, kenevir ve genellikle gemicilikte kulanı orman
ürünleri) büyük bölümü serf tarımyl sağlnıyordu. Diğer yerlerdeyse
tarım, daha çok Saksonya, Bo hemya ve büyük ba§kent Viyana gibi olduk-
ça ilerlemi§ bir imaltın ve kentsel geli§menin varold uğ, ula§ ılnas müm-
kün en az bir bölgeyi içinde barınd bölgesel pazarlara daynmktı.
Ne var ki, bu pazrlın çoğu geri kalmı§ti. Karadeniz yolunun açılms
24 DEVRiM ÇAGI
-ya da ı82 7'de Avrupa'daki toplam soyluarın yüzde lO'u kadar 8- oluştr
maktydılr. Ba§ka yerlerdeyse sayılr çok daha azdı.
IV
Avrupa'nı geri kalnıd tarımn yapıs, toplumsal açıdn farklı değil.
Yani, köylünün ya da tarım işçsn gözünde, malikanesi olan herkes bir
'soylu'ydu ve hakim sınf üyesiydi; ya da tersine, (töplumsal ve siyasal
ayrıclk kazndır ve biçimsel olarak hala yüksek devlet görevlerine
giden yegane yol olan) soyluluk ya da asillik statüsü, malikanesiz dü§ünüle-
bUecek şeylr değil. Çoğu Batı Avrupa ülkesinde bu tarz dü§nş biçimle-
rinde ifadesini bulan feodal düzen, ekonomik açıdn müdası giderek geçiyor
olsa da, siyasal bakımdn hala canlıyd. Gerçekten de, soyluarın gelirlerinin;
fiyatlrın ve harcmlın yükseli§i kar§ısnd çok geride kalmsın neden
olan feodal düzenin tam da bu kulanı§szm [eskimesi], aristokrasinin,
tek devredUemez ekonomik varlığ d urumundaki doğu§ tan gelen ayrıclk
ların ve statüsünü görülmedik bir yoğunlka kulanmsı neden oldu.
Kıta Avrupası'n tamınd soylular, halk tabksınd gelen devlet
görevlileri oranı ı 7ı9'da yüzde 66'dan (ı 700'de yüzde 42), ı 780'de
yüzde 23'e dü§tğ İsveç'tn 9
, 'feodal tepki'nin Fransız Devrimi'ni çabuk-
laştırdğ Fransa'ya dek, a§ğı tabakadan rakiplerini, tacın gölgesindeki
kazanç kapıs makamlardan atılr (3. Bölüme bakınz). Fakat toprak sahibi
soylular arsın katılmn görece kolay olduğ Fransa'da, hatta dahsı
toprak sahibi ve soylu statüsünün her tür zengilğ ödül olarak verildğ
İngilter'd olduğ gibi, bu düzenin bazı bakımlrdn belirgin biçimde
zayıf kaldığ yerlerde bile, malikane sahiplğye hakim sınf statüsü ara-
sındaki ilşk değişm, hatta sonralı biraz daha sıkla§mtr.
Ne var ki, ekonomik bakımdn batın kırsal toplumu son derece
farklıyd. Yasal bağımln can sıkc pek çok izini hala ta§ıyor olmakla
birlikte, karakteristik köylü ortaçğın sonlarıd serf statüsünü büyük
ölçüde yitrmş tL Karakteristik malikane de, uzun zaman önce ekonomik
bir girşm birimi olmaktan çıkar, kiralan ve diğer parasal gelirleri topla-
ma sistemine dönüşm§tÜ. Büyük, orta ve küçük, az çok özgür olan köylü,
toprağın karakteristik işleycsd. Toprağı kiralmışs, bir toprak lorduna
kira (ya da birkaç yerde üründen pay) ödemekteyciL Teknik bakımdn
mülk sahibi olan bu köylünün, prense ödeiğ verginin, kiliseye ödeiğ
ondalığ ve bazı angaryalarm yanmda (ki bunları hepsi yüksek toplum-
sal tabknı göreli muafiyetleriyle çeli§mekteydi), paraya dönü§türülsün
dönü§türülmesin (ürününü lord un değirmn götürmek gibi) kendisine
26 DEVRiM ÇAGI
kar§ı çe§itli yükümlülükler ta§ıdğ yerel bir lord u vardı. Fakat bu siyasal
bağlrdn sıyrldğna Avrupa'nı büyük bölümü; genelde, zengin bir
köylü azınlğ, daimi ürün fazlsın kent pazrınd satarak tüccar çiftçi
durumuna gelme eğilm gösterdiğ ve, küçük ve orta ölçekli köylülerin
çoğunl, topraklı onları ücret kar§ılğnd tarlada ya da imalat-
hanede yarım gün çalı§mk mecburiyerinde bırakmyc kadar küçük
değils, topraklınd geçimlik üretim yaparak ya§dıklr köylü tarımn
geçerli olduğ bir bölge olarak boy gösterecektir.
Tarımsl geli§me, ancak birkaç bölgede safkapitalist bir tarım bir adım
daha yakl§mıt. İngilter, bunları ba§ınd geliyordu. Burada toprak mül-
kiyeri son derece yoğunla§mı olmakla birlikte, karakteristik ziratçı, emek ·
kiralayan, ticari üretim yapan orta ölçekli kiracı-çftyd. Cılz, küçük
mülk sahipleri, rençberler ve benzerlerinden olu§an büyük kitle, bu duru-
mun görülmesini engellemekteyciL Fakat (kabaca 1760-1830 arsınd)
. bu ayrıkl temizlndğ, ortaya köylü tarım değil, bir tarımsl giri§imd-
ler sınf, çiftçiler ve geni§ bir tarım proletaysı çıkt. Kuzey İtaly ve Hollan-
da gibi ticari yatırmn geleneksel olarak çiftlğe yapıldğ ya da uzmanla§-
ml§ ticari ürünlerin üretildğ Avrupa'nı birkaç bölgesinde de güçlü kapita-
list eğilmr görülmekteydi, ancak bu istisnai bir durumdu. Bir ba§ka istisna
da, Avrupa'nı geri bölgelerine özgü dezavantajlarla, dünyaı en geli§mi§
ekonomisine yakın olmanı dezavntjlrı birlikte ya§ayan mutsuz bir
ada olan İrland idi. Burada, Endülüslü ya da Siclyaı çiftlik sahiplerine
benzeyen, toprağın ba§ınd bulunmayan bir avuç çiftlik sahibi, zorla
para-rant almak suretiyle geni§ bir kiracı kitlesini sömürmekteydi.
Avrupa tarım, birkaç geli§mi§ bölge dı§na teknik açıdn hala hem
geleneksel hem de §aırtc biçimde verimsizdi. Ürünleri, hala çavdar,
buğday, arpa, yulaf ve Doğu Avrupa'da halkın temel yiecğ olan kara
buğday, sığr, koyun, keçi gibi hayvan ürünleri, domuz ve kümes hayvan-
ları, bir miktar meyve ve sebze, §arap, ip için yün, keten, kenevir, bira
için arpa gibi geleneksel ürünlerdi. Avrupa'nı beslenmesi hala bölgeselciL
Ba§ka iklimierin ürünleri, nadir olarak bulunuyor ve belki tropik ülkeler-
den ithal edilen en önemli gıda maddesi olan ve talığ benzersiz insani
acılr mal olm u§ §ekerin dı§ ında, lüks mal sayılordu. 1790'larda döne-
min en ileri ülkesi olan İngilter'd ortalama yılk §eker tüketimi ki§i
ba§ın 7 kilogramdı. Fakat Fransız Devrimi'nin olduğ yıl, İngilter'd
bile ortalama ki§i ba§ın çay tüketimi ayda 50 gram kadrı.
Amerika kıtasnd ve diğer tropikal bölgelerden ithal edilen yeni .
ürünler, biraz tutunmaya ba§lmıt. Güney Avrupa ve Balkanlarda mısr
(yerli buğdayı) epey yaılm§t -Balkanlarda gezgin köylülerin yerle§mele-
1780'1ERiN DÜNYASI 27
rinde onun payı vardı- ve Kuzey İtaly'd pirinç belli bir ilerleme kaydet-
mi§ti. Çe§ idi prensliklerde, çoğunlka gelir amçlı bir devlet tekeli olarak
tütün yeti§tirilmekteyse de, modem ölçüdere göre kulanım fazla değil:
ı 790'da ortalama bir İngilz ayda 40 gram kadar tütün içiyor ya da çiğn
yordu. İpekböcği üretimi, Güney Avrupa'nı bazı bölgelerinde yagınd.
Yeni ürünlerin ba§ınd gelen parates (belki diğer yiyeceklere nazaran
dönüm ba§ın bariz §ekilde daha fazla insaı besiyldğ için olsa gerek)
ba§lıc ürün olarak yeti§rldğ İrland dı§na, kendine daha yeni yeni
yol bulmaktydı. İngilter ve Alçak Ülkeler dı§na, köklü bitkiler ve
saman dı§na diğer yem bitkilerinin sistemli bir biçimde yeti§tirilmesi
hala oldukça istisnai bir duru1:9du ve §eker için pancarekimine yoğun
biçimde ancak Napoleon Sava§lan ile ba§lndı;
Elbette onsekizinci yüzıl, tarımd durgnlğ ya§ndığ bir yüzıl
değil. Tersiı, uzun bir demografik geni§leme, büyüyen kentle§me, tica-
ret ve imalat çağı, tarımsl iyile§meyi te§vik etmi§, aslınd bunu zorunlu
kılm§tr. Yüzyıln ikrıc yarısnd itibaren, modem dünya için son derece
niteleyici bir görüngü olarak nüfus ta §aırtc ve kesintisiz bir artı§ ın ba§la-
dığna tanık olurım§t: Örneği ı 755 ile ı 784 arsınd Brabnt'ı
(Belçika) kırsal nüfusu yüzde 44 artmı§L 10
Fakat İspany'd Rusya'ya
kadar demekler kuran, hükümet rapolı hazırlyn ve propaganda
amçlı bildiriler yaımln sayız tarımsl iyile§tirme yanlıs en fazla
etkileyen §ey, tarımdki ilerlemelerden çok, tarımsl geli§menin önüne
dikilen engellerin büyklğd.
V
Tarım dünyası uyu§uktu; belki kapitalist tarım sektörü bu açıdn istisna
tutulabilir. Ticaret, imalat ve her ikisiyle birlikte giden teknolojik ve
anlıks etkinliklerse, kendine güvenliydi, canlıyd ve geni§lemekteydi;
bunlardan kazanç sağlyn sınflar da etkirı, karlı ve iyimserdi. Dönemin
gözlemcisini en doğruan etkileyecek §ey, sömürgelerin sömürülmesiyle
yakınd bağlntı olan ticaretteki muazzam yaılmd. Oylum ve sığa
olarak hızla büyümekte olan deniz ticareti, dünyaı sarmakta ve Kuzey
Ariantik Avrupası'n tüccar toplukarın cebini dolurmaktyı. Bu
topluluklar, sömürge gücünü, Avrupa ve Afrika'ya mal ihraç eden Doğu
Hint Adaln'ı sakinlerini soymak için kulandır. • Bunlar ve Avrupa
• Aynı zamanda Avrupa'nı bu mallara artan talebini kar§ılm üzere çay, ipek ve porselen
aldıkr Uzak Doğu'ya da belli ölçülerde aynı §eyi yaptılr. Fakat Çin'in ve Japony'ı siyasal
bakımdn bağımsz olmarı, bu ticareti bir ölçüde korsanvan hale getinnekteydi.
28 DEVRiM ÇAGI
VI
Devrimini onyedinci yüzılda gerçeklqtiren İngilter ile önemsiz birkaç
devlet di§ ında, Avrupa kıtasn i§levlerini sürdüren bütün devletlerinde,
mutlak monar§iler hakimdi; monar§inin egemen olmadığ devletler ya
anar§iye yuvarlnmı§ ya da Polonya gibi kom§ulan tarfınd yutulmu§tU.
Kilisderin geleneksel örgütlenmeleri ve ortodoksileriyle desteklenmi§,
uzun geçmi§leri dı§na salık verilecek yanlrı kalmı§ bir yığn kurumla
çevrelenmi§ toprak sahibi soyluarın olu§trdğ hiyerar§inin tepesinde,
Tanrı inayerine mazhar olan kalıts manarklar bulnmaktydı. Vahim
boyutlarda ulsarı bir rekabetin ya§ndığ bir çağd devletin tutu-
nurulu ve etkili olmasın duyulan ihtyacın, uzun zamndır monarklı,
soyluarın ve diğer yerle§ ik çıkar sahiplerinin anar§ik eğilmrn dizginle- .
meye ve devlet aygıtn mümkün olduğnca aristokrat olmayan memur-
larla doldurmaya mecbur etiğ doğru. Bunun yanıd, onsekizinci
yüzıln son yarısnd bu ihtiyaçlar ve kapitalist İngilter' ulsan1rı
arenadaki a§ikar ba§rıs, pek çok manrkı (daha doğrus danı§ml
rın), ekonomik, toplumsal, idari ve dü§ünsel modernle§me programlan
uygulamaya yöneltti. O günlerde prensler 'aydınlm sloganı, benzer
nedenlerle günümüzdeki hükümetlerin 'planlama' sloganı benimserne-
lerine ve yine günümüzde bu sloganlan kuramsal olarak benimseyen kimi-
lerinin uygulamada hemen hiçbir §ey yapmamalanna ve uygulamada pek
çok §ey yapnlrıs, gelirlerini, zenginliklerini ve güçlerini artımn
32 DEVRiM ÇAGI
İngilter ile Fransa, aynı zamanda bir anlamda eski ve yeni rejimler arsın
da bir çatı§myd. Çünkü, ticaretre ve sömürgelerde kaydetiğ hızl ilerle-
me yüzünden İngilter' dü§manlığ çeken Fransa, aynı zamanda
sözcüğn klasik anlmıd en güçlü, seçkin ve etkili bir aristokratik mut-
lak monar§iydi. Yeni toplumsal düzenin eskisi kar§ısndi üstnlğ,
hiçbir yerde bu iki devlet arsındki çatı§mdn daha canlı bir örnek
sunmaı§tr. Çünkü İngilter, belirleyici nitelikleri deği§s de biri dı§na
bu sav§lrın tümünü kazanmakla kalmdı, bu sav§lrı görece daha
kolay bir biçimde örgütledi, parasal olarak destekledi ve yürüttü. Öte
yandan Fransız monar§isi, İngilter'd daha büyük, nüfusu daha fazla
ve potansiyel kaynlrı bakımnd daha zengin olmakla birlikte, bu
sav§lrı yürütebitmek için çok büyük çaba harcdı. Yediıl Sav§lrı'nd
(1 756-63) yenildikten sonra Amerika'daki sömürgelerde patlak veren
ayaklanma, Fransa'ya durumu tersine çevirmek için bir fırsat verdi. Fransa
da bu fırsat kulandı. Gerçekten de müteakip ulsarı çatı§md,
İngilter kötü bir yenilgi aldı ve Amerika'daki impartoluğn çok
önemli bir parçsın kaybetti. Yeni ABD'nin müttefiki olan Fransa ise
sonuçta zafer kaznmı§t. Fakat maliyet çok ağırd; Fransız devletinin
içine dü§tğ zorluklar, onu kaçınlmz olarak ülke içinde bir siyasi buna-
lım dönemine sürükledi ve altı yıl sonra da bu bunalımd Devrim doğu.
VII
Şimd geriye, Avrupa (daha kesin bir anltıru Kuzey Batı Avrupa) ile
dünyaı geri kalnı arsındki ili§kilere bir göz atarak, bu hazırlyc
nitelikteki dünya turunu, çifte devrimin e§iğn kadar getirip tamamla-
mak kalıyor. Avrupa'nı (ve onun deniza§ır uzantılr olan beyaz göçmen-
lerin) dünya üzerindeki eksiksiz siyasal ve askeri egmnliğ, çifte devrim
çağın bir ürünü olacktı. Onsekizinci yüzıl sonlarıd Avrupalı olma-
yan büyük devletlerin ve uygarlıkn pek çoğu, henüz beyaz tüccar,
denizci ve askerlerle görünü§te e§it kü§ullarda kar§ı kar§ıy gelmekteyciL
O günlerde Mançu hanedam döneminde nüfuzunun doruğna olan
büyük Çin impartoluğ, henüz kimsenin kurbanı durumunda değil.
Tersine, eğr bir kültürel etkile§meden söz edilecekse, bunun yönü doğu-
. dan batıy doğruy. Avrupalı santçılr ve zanaatkarlar o zamana dek
yanlı§ anl§ım Uzak Doğu motiflerini eserlerinde çok sık olarak kulanır
ve ('porselen' gibi) yeni malzemelerini Avrupa'nı kulanım uyarla-
yarak sunarken, Avrupalı filozoflar da bu son derece farklı ama yüksek
olduğ kesin uygarlığn dersleri üzerine kafa yoruladı. Kom§U Avrupa
1780'LERiN DÜNYASI 35